DÖNEM : 20                                     CİLT : 21                                   YASAMA YILI : 1

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

61 inci Birleşim

26 . 2 . 1997  Çarşamba

 

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMA

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A)  GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Siirt Milletvekili Nizamettin Sevgili’nin, Siirt Sosyal Sigortalar Hastanesindeki uygulamalara ilişkin gümdemdışı konuşması ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik’in cevabı

2. – İçel Milletvekili Abdulbaki Gökçel’in, İçel İlinde meydana gelen doğal afetler ve sınır ticareti nedeniyle çiftçilerin uğramış oldukları haksızlığa ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Musa Demirci’nin cevabı

3. – Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, Doğu Türkistan’da meydana gelen olaylara ilişkin gümdemdışı konuşması

B)  GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 25 arkadaşının, özelleştirme uygulamalarının yarattığı sorunların tespiti ile alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/166)

2. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan ve 33 arkadaşının, Bulgaristan’dan yurdumuza göç eden soydaşlarımızın sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/167)

3. – Samsun Milletvekili Biltekin Özdemir ve 41 arkadaşının, 4214 sayılı Yetki Kanununu kötüye kullanmak suretiyle kamu personelinin ücret rejimiyle ilgili yanlış ve adaletsiz politikalar izledikleri iddiasıyla Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/10)

V. – SEÇİMLER

A)  KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ

1. – (10/108) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi

VI. – SORULAR VE CEVAPLAR

A)  SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesine bağlı bazı köy ve mezralarda kapalı bulunan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/205)

2. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde branş öğretmeni ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/206)

3. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesinde yapımı devam eden lojmanlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/207)

4. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Hamur - Köşk ve Tükenmez köyleri arasındaki yola köprü yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/208)

5. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesindeki Sağlık Merkezine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/209)

6. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesindeki Merkez Sağlık Ocağının onarım ve kalorifer tesisatı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/210)

7. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Sağlık kuruluşlarında, Sağlık Meslek Liselerinden mezun olanların görevlendirilmemelerine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/211)

8. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın, Taşlıçay İlçesindeki hastane ve lojman inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/212)

9. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı ve ilçelerinin kütüphane ihtiyacına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/214)

10. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Patnos’da Büyük Klima İstasyon Müdürlüğü kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/219)

11. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Eleşkirt Meteoroloji İstasyonunun ne zaman açılacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/220)

12. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Hamur İlçesine Meteoroloji İstasyonu kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/221)

13. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Patnos Devlet Hastanesi ve lojman inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/222)

14. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Patnos Spor Salonu inşaatına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/223)

15. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Hamur İlçesi Ceylanlı -Kamışlı köyleri arasında bağlantıyı sağlayacağı belirtilen köprü yapımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/224)

16. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı İli ve ilçelerindeki elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/225)

17. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, OYAK’ın üyelerine yaptırmak istediği konutlarla ilgili birim fiyatına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/226)

18. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Diyadin İlçesinin spor sahası ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/228)

19. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Diyadin İlçesinde bulunan kaplıcaların, sosyal tesis ihtiyacına ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/229)

20. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Şekerova Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/230)

21. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, E-80 Karayoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün cevabı (6/232)

22. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Doğubayazıt İlçesinde yapımına başlanan sağlık ocağına ve sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/233)

23. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı ve ilçelerinde yapımı devam eden hastane ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/234)

24. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Eleşkirt İlçesindeki Devlet hastane ve sağlık ocaklarındaki sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/235)

25. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Eleşkirt İlçesindeki il kütüphanesinin hizmet binası ihtiyacına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/236)

26. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Doğubayazıt İlçesinde yapımı sürdürülen kültür sitesi inşaatına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/237)

27. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı İlçelerinde öğretmen evi yapılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/238)

28. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı Eleşkirt İlçesinde yapımı devam eden İmam Hatip Lisesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/239)

29. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Doğubayazıt İlçesinde yapımı devam eden İmam Hatip Lisesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/240)

30. – Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, bazı enerji nakil hatlarının ihalesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/241)

31. – Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük’ün, köy korucularına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/242)

32. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Türkiye’ye çeşitli kaynaklardan yapılacak yardımlardan Doğu ve Güneydoğu bölgelerine bir pay ayrılıp ayrılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/243)

33. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı Sigorta Hastanesinin sağlık personeli ihtiyacına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik’in cevabı (6/244)

34. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Hamur İlçesinin bazı köylerinin imam ihtiyacına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Nevzat Ercan’ın cevabı (6/245)

35. – Adana Milletvekili Tuncay Karaytuğ’un, Mersin Gümrüğü ve limanındaki bazı kamu görevlilerinin rüşvet aldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/246)

36. – Adıyaman Milletvekili Ahmet Çelik’in, Fırat Nehri üzerinde bir köprü yapılmasına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün cevabı (6/247)

37. – Adıyaman Milletvekili Ahmet Çelik’in, Adıyaman’da yapımı süren hava meydanının hizmete açılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/248)

38. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, bir gazetede yayımlanan “Patrikhane TC’yi takmıyor” başlıklı haberde yer alan iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/249)

39. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Patnos Barajı ve Patnos Ovası sulama inşaatlarının personel yetersizliğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/250)

40. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın bir gazetede yer alan bazı sözlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün cevabı (6/251)

41. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Türkiye - İsrail Askerî Eğitim İşbirliği Anlaşması ile ilgili basına yansıyan bir beyanına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/252)

42. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Hollanda’daki İslam Kolejlerinden mezun olanların bu okullarda geçen öğretim sürelerinin Türkiye’de eksik değerlendirildiği iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/253)

43. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı İline bağlı köy ve mezralardaki göçleri önlemeye yönelik projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/254)

44. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, kalkınmada öncelikli yörelerdeki çiftçilere ek kredi verilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/255)

45. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, 1996-1997 Hububat Alım Kararnamesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/256)

46. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı il sınırları içindeki bazı akarsular üzerinde baraj yapılmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/257)

47. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı Yazıcı Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/258)

48. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Eleşkirt - Aydıntepe, Tutak-Nadir Şeyh, Tutak-Karahalit barajlarının yapımına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/259)

49. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı İli sınırları içinde bulunan Murat nehri üzerinde bir baraj yapılıp yapılmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/260)

50. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı-Patnos İlçesinde bulunan Badişan Deresi üzerinde bir baraj yapılıp yapılmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/261)

51. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, gazetelerde yer alan “İsrail nükleer deneme için Türkiye’yi seçti” şeklindeki habere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/262)

52. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, BM Genel Sekreteri Butros Gali’nin Habitat toplantılarında Türkiye ile ilgili beyanlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün cevabı (6/263)

53. – Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in, kamu kurum ve kuruluşlarında değişik pozisyonlarda çalışıp aynı işleri yapan personel arasındaki ücret farklılığına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/264)

54. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, hayvan besicilerinin borçlarının ertelenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/265)

55. – Burdur Milletvekili Kâzım Üstüner’in, Burdur-Antalya demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/266)

56. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İl Müdürlüğüne bağlı sera sebzeciliği ve çiçekçiliği üretme istasyonu kurulmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/269)

57. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İlinde Bakanlığa bağlı bir serakent kurulmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/270)

58. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İlinin karayolunun otoyola dönüştürülmesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün cevabı (6/271)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, çifte vatandaşlık uygulamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/1865)

2. – Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu’nun, memur maaşlarını ödeyebilmek için döviz bozdurulduğu iddiasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener’in yazılı cevabı (7/1936)

3. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa 1 ve 2 nci etap çevre yolunun yapımına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan’ın yazılı cevabı (7/1938)

4. – Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın’ın, Halk Bankası Genel Müdürlüğü tarafından verilen kredilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’in yazılı cevabı (7/2016)

5. – Gaziantep Milletvekili Mustafa Rüştü Taşar’ın, ekmek fiyatına ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan’ın yazılı cevabı (7/2027)

6. – Hatay Milletvekili Atila Sav’ın, yeni telefon rehberi basılıp basılmayacığına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı (7/2054)

VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/215) (S. Sayısı : 23)

2. – Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ve Bu Kanunlarda Değişiklik Yapan 18.11.1992 Tarih ve 3842 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/543) (S. Sayısı : 175)

3. – Yurtdışında Bulunanların Sosyal Güvenlikleri Hakkında Borçlanma Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/569) (S. Sayısı : 209)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.

Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın,

İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın,

Bulgaristan’dan göç eden soydaşlarımızın sorunları konusuna ilişkin gündemdışı konuşmalarına İçişleri Bakanı Meral Akşener;

Ankara Milletvekili Ali Dinçer’in, Bulgaristan’daki ekonomik kriz, nisanda yapılacak erken seçim ve soydaşlarımızın sorunları konusuna ilişkin gündemdışı konuşmasına da Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan;

Cevap verdi.

Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan, Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın, konuşmasında kendisine sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.

Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan;

Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Işılay Saygın’ın,

Devlet Bakanı Abdullah Gül’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün,

Endonezya ve Malezya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Sabri Tekir’e, dönüşüne kadar, Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ın,

Vekillik etmelerinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri;

Balıkesir Milletvekili Tamer Kanber ve 20 arkadaşının, Balıkesir İlinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/165)

Genel Kurulun bilgisine sunuldu; Meclis araştırma önergesinin gündemde yerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırasında yapılacağı açıklandı.

Slovakya Millî Meclis Başkanının,

Çin Halk Cumhuriyeti makamlarının,

Çek Cumhuriyeti Meclis Başkanının,

Yunanistan Parlamentosu Başkanının,

Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento heyetini davetlerine icabet edilmesine ilişkin TBMM Başkanlığı tezkereleri kabul edildi.

Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun 32 nci Maddesinin (B) Bendine Bir Fıkra Eklenmesine Dair (2/403);

Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununa Bir Madde ve Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında (2/354);

Kanun Tekliflerinin, İçtüzüğün 37 nci Maddesi uyarınca doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergelerinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği açıklandı.

İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve 19 arkadaşının, cumhuriyetin temel niteliklerini hedef alan ve rejimi tehdit eden faaliyetlere göz yumdukları ve gerekli tedbirleri almadıkları iddiasıyla Bakanlar Kurulu Üyeleri Hakkında (11/7),

Ankara Milletvekili Eşref Erdem ve 35 arkadaşının, cumhuriyetin temel niteliklerine ve özellikle laikliğe karşı saldırı önlemekte isteksiz ve yetersiz kaldıkları iddiasıyla Başbakan Necmettin Erbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında (11/8),

Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin önergelerin birleştirilerek yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği açıklandı.

26 Şubat 1997 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 19.36’da son verildi.

 

Hasan Korkmazcan

Başkanvekili

                       Ahmet Dökülmez                                                      Fatih Atay

                       Kahramanmaraş                                                          Aydın

                            Kâtip Üye                                                           Kâtip Üye

 

 

II. – GELEN KÂĞITLAR

26 . 2 . 1997  ÇARŞAMBA

Teklif

1. – Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin; 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 17 nci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/709) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.2.1997)

Sözlü Soru Önergesi

1. – Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın, Bulgaristan’dan Türkiye’ye gelen soydaşların sınırdışı edileceği iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/442)  (Başkanlığa geliş tarihi : 20.2.1997)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Kütahya Milletvekili Emin Karaa’nın, Kütahya BAĞ-KUR Müdürlüğünün eczacı ihtiyacına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2144) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.2.1997)

2. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, Bartın-Kurucaşile’de yapımı süren Lisenin Gemi İnşaa ve Yat Yapımı Anadolu Meslek Lisesine dönüştürülmesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2145)  (Başkanlığa geliş tarihi : 24.2.1997)

3. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, S.H.Ç.E.K.’na bağlı yuva ve geliştirme yurtlarındaki sağlık personeline ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2146) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.2.1997)

4. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, İstiklal Savaşı gazilerine verilen aylıklara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2147) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.2.1997)

5. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, Cezaevleri İnfaz ve Koruma Başmemur ve Memurlarına bazı hakların verilip verilmeyeceğine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2148) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.2.1997)

6. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, Bartın-Kurucaşile Meydan Köyünün orman köyü kapsamına alınmama nedenine ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2149) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.2.1997)

7. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, ziraat mühendisi istihdamı için bir sınav yapılıp yapılmayacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2150) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.2.1997)

8. – Antalya Milletvekili Yusuf Öztop’un, pamuk üretiminin artırılmasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/2151) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.2.1997)

9. – Çanakkale Milletvekili A. Hamdi Üçpınarlar’ın, casinolarda kredili talih oyunları oynatılıp oynatılmadığına ilişkin Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2152) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.2.1997)

10. – Tokat Milletvekili Metin Gürdere’nin, Tokat’a bağlı bazı yerleşim birimlerinin yolları için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2153) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.2.1997)

Meclis Araştırması Önergeleri

1. – Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 25 arkadaşının, özelleştirme uygulamalarının yarattığı sorunların tespiti ile alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/166) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.2.1997)

2. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan ve 33 arkadaşının, Bulgaristan’dan yurdumuza göç eden soydaşlarımızın sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/167) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.2.1997)

Gensoru Önergesi

1. – Samsun Milletvekili Biltekin Özdemir ve 41 arkadaşının, 4214 Sayılı Yetki Kanununu kötüye kullanmak suretiyle kamu personelinin ücret rejimiyle ilgili yanlış ve adaletsiz politikalar izledikleri iddiasıyla Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir Gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/10) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.2.1997) (Dağıtma tarihi : 26.2.1997)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

26 Şubat 1997 Çarşamba

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Ahmet DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş), Fatih ATAY (Aydın)

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61 inci Birleşimini açıyorum.

 

III. – YOKLAMA

BAŞKAN – Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır; sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ediyorum.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç milletvekili arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A)  GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Siirt Milletvekili Nizamettin Sevgili’nin, Siirt Sosyal Sigortalar Hastanesindeki uygulamalara ilişkin gümdemdışı konuşması ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik’in cevabı

BAŞKAN – Gündemdışı ilk sözü Siirt Milletvekili Sayın Nizamettin Sevgili’ye veriyorum.

Sayın Sevgili, Siirt Sosyal Sigortalar Hastanesindeki uygulamalarla ilgili olarak gündemdışı söz talebinde bulunmuştur.

Buyurun Sayın Sevgili.

Sayın Sevgili, konuşma süreniz 5 dakikadır.

NİZAMETTİN SEVGİLİ (Siirt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Siirt İlimizde açılması düşünülen SSK 50 nci Yıl Hastanesiyle ilgili bilgi sunmak üzere huzurunuzdayım. Bu vesileyle, Yüce Parlamentonun değerli mensuplarını saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 1990 yılındaki idarî yapılanmayla kolu kanadı kırılan Siirt, ikinci bir darbeyi, işsizlik belasından ve onun getirilerinden yedi. Yetersiz altyapı merkezleri ve göç nedeniyle köylerin boşalması yaşam koşullarını  ağırlaştırdı. Aşırı nüfus artışı, işsizlik, yoksulluk ve olumsuz çevre koşulları en çarpıcı olarak yöre insanının sağlığını olumsuz etkiledi. Aynı hanede birden fazla aileninin yaşaması, şiddete bağlı ruhsal bozuklukların artması; yeterli beslenmeme, ısınmama, temizlik koşullarına uymama; yetersiz ve kirli içmesuyu, atık sulların yeterli tahliye edilmemesi, katı atıkların rastgele atılması; eğitim düzeyinin  düşüklüğü, sağlık kurumlarındaki yetersizlik, yörede en ciddî hastalıkların sorun olacağını gösterir oldu.

Öte yandan, can güvenliği nedeniyle hastaların ileri merkezlere transfer edilmemesi, Siirt’te sağlık sorununun önemini daha da artırmaktadır. İshal, tifo, solunum yolu hastalıkları, kızamık, maltahumması, trahom, sıtma, tüberküloz, beslenme yetersizliği Siirt’te tehlikeli boyutlardadır. Bebek ölüm hızı ve anne ölümleri Türkiye ortalamasının iki katıdır. Doğumların yüzde 70’i, sağlık kurumlarının dışında olmaktadır. İşte, bu koşullarda yaşayan Siirt halkı için SSK 50 nci Yıl Hastanesi bir umuttu, sosyal devlet olmanın bir getirisiydi, Anayasamızın 56 ncı maddesinin emriydi. Bunun tahakkuku için sarf ettiğim çabayı ve zamanı anlatmama gerek yok; çünkü, bu, benim görevimdi, sorumluluğumdu. Ancak, 54 üncü Hükümet, pek çok konuda olduğu gibi, hastanenin açılması konusunda da taahhütlerini yerine getirmemiştir, Siirtliyi maalesef hafife almıştır.

Değerli milletvekilleri, müsaadenizle, Siirt SSK Hastanesiyle ilgili bazı bilgileri arz etmek istiyorum: Siirt SSK Hastanesi bir dispanserden ibaretti. Anayol Hükümeti döneminde, benim çok ciddî girişimlerim üzerine, zamanın Sayın Bakanı Emin Kul Beyefendinin yardım ve talimatlarıyla, dispanser, SSK Yönetim Kurulunun 12.6.1996 tarih ve 7281 sayılı yazılarıyla, 50 nci Yıl Hastanesi olarak değiştirilmiş bulunmaktadır. Bu konu için de, ben, zamanın Bakanı Sayın Emin Kul’a teşekkürlerimi ve şükranlarımı burada arz etmek istiyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

Yine, Anayol Hükümeti döneminde, 15 Eylül 1996 tarihinde hastanenin açılışını planlamış bulunmakta idik. Bu konu için tüm hazırlıklar yapılmış ve uzman, pratisyen, ebe, hemşire, sağlık memuru, memurlar ve cihazların alımı için gereken ödeneklerin temini cihetine gidileceği planlanmış idi. Sekiz ayı aşkın bir zamandan beri Refahyol Hükümeti işbaşındadır. Çok acı bir gerçeği, siz, sayın milletvekillerinin bilgilerine büyük bir teessürle arz etmek istiyorum. 26.2.1997 Çarşamba günü itibariyle, yani, bugün, Siirt SSK Hastanesinde 1 çocuk uzmanı, 3 pratisyen, 1 eczacı, 4 hemşire, 1 laborant, 1 veznedar, 5 memur, 2 hizmetli, 3 gece bekçisi olmak üzere toplam 21 kişi görev yapmaktadır. Takdir buyurursunuz ki, bu kadrolar değil bir hastaneye, ancak ve ancak bir sağlık evi veyahut da en fazla bir sağlık ocağına kâfi gelmek durumundadır. Hiç zaman geçirilmeksizin, kadirşinas ve vefakâr Siirtli hemşerilerime hizmet sunabilmek için, aşağıda arz edeceğim, uzman doktor, pratisyen, hemşire, memur, işçi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Sevgili, konuşmanızı tamamlayın efendim.

NİZAMETTİN SEVGİLİ (Devamla) – ...eleman ve demirbaşların tahsis edilmesini Siirt Milletvekili olarak bendeniz ve tüm Siirtli hemşerilerim sabırsızlıkla bekliyoruz: Genel cerrahî uzmanı, kadın hastalıkları uzmanı, göğüs hastalıkları uzmanı, kulak-burun-boğaz uzmanı, üroloji uzmanı, ortopedi uzmanı, psikiyatri uzmanı, nöroloji uzmanı, beyin cerrahisi uzmanı, biyokimya uzmanı, fizik tedavi uzmanı, cildiye uzmanı, radyoloji uzmanı, 3 pratisyen doktor, 2 diş hekimi, 2 eczacı, 17 hemşire, 16 ebe, diş teknisyeni, röntgen teknisyeni, biyokimya teknisyeni... Bunların bir an önce gönderilmesini Sayın Bakanımdan özellikle istirham ediyorum. Bunlar, Siirt’e bir an önce gönderilirse, Siirt SSK Hastanesi tam teşekküllü hastane durumuna gelmiş olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, son yirmi yıl değerlendirildiğinde, SSK’da, hizmet talebinin artışıyla bu talebe cevap vermek üzere yapılan yatırım ve alınan önlemler kıyaslanmayacak ölçüde yetersizdir. SSK’nın finansmanı, insangücü ve altyapı politikalarının hemen hemen tümü, sigortalının sağlık hizmetlerine ulaşmadaki eşitsizliğini artırıcı niteliktedir.

Sağlık hizmetlerinde, sigortalıların, eşit sağlık hizmeti için eşit olanaklardan yararlanmalarını sağlayacak politikalar gereklidir.

SSK, sağlık hizmetlerini kâr hedeflerine göre değil, toplumsal yarar hedeflerine göre yapılandırmak zorundadır. İşte bu yüzden, hiçbir mazerete sığınmadan, Sayın Bakan başta olmak üzere tüm ilgililer bunun gereğini hemen yapmalıdırlar. Siirtliler de, SSK 50 nci Yıl Hastanesinin açılışını umutla ve dörtgözle beklemektedirler. Bunu, Siirtliler adına, Siirt Milletvekili olarak, Sayın Bakanımdan istirham ediyorum ve böylece, Siirt’in mağduriyetini bir nebze önlemiş olacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Sevgili, son cümlenizle teşekkürlerinizi sunun efendim.

NİZAMETTİN SEVGİLİ (Devamla) – Bunun gereğinin yapılacağını ümit ediyorum ve bekliyorum.

Hepinize en derin saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşan Siirt Milletvekili Sayın Nizamettin Sevgili’ye teşekkür ediyorum.

Hükümet adına gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI NECATİ ÇELİK (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Siirt Milletvekili Sayın Nizamettin Sevgili’nin Siirt SSK 50 nci Yıl Hastanesiyle ilgili olarak yaptığı gündemdışı konuşmayı cevaplamak üzere huzurlarınızda bulunuyorum; sözlerime başlarken, hepinizi, Sayın Başkanın şahsında saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, üzülerek ifade etmeye ne yazık ki mecburum ki, Sosyal Sigortalar Kurumu, gerek sağlık hizmetleri açısından gerek sigorta hizmetleri açısından çok uzun yıllar ihmal edilmiştir. Yaklaşık 30 milyon insana hizmet sunan bu Kurum, bu ihmal sonucu, büyük oranda mefluç haldedir. İşte, değerli milletvekili arkadaşım, bunlardan bir tanesini, Siirt 50 nci Yıl Hastanesini Yüce Meclisin kürsüsüne taşımıştır.

Geldiğimiz günden bugüne, Kurumu, işte, içine düşürüldüğü bu acı durumdan çıkarmak için yoğun bir çaba içerisindeyiz. Eleman alımı bakımından çaba içerisindeyiz, tıbbî cihaz alımı bakımından yoğun bir çaba içerisindeyiz; ancak, takdir edilecektir ki, yılların ihmali, yılların tahribi, altı aylık, yedi aylık, sekiz aylık bir zaman zarfında telafi edilemez, telafi edilmesi beklenemez; ancak, işte, 506 sayılı Yasada yaptığımız değişiklikler komisyonlarda görüşülmeye başlanmıştır; prim tahsilatının hızlandırılması çalışmamız yine Meclis komisyonlarında görüşülmektedir ve buna benzer çalışmalarla Sosyal Sigortalar Kurumu bütünüyle ele alınmış ve yeniden ihya edilmeye çalışılmaktadır.

Sayın Nizamettin Sevgili’nin, çok haklı olarak ifade ettiği gibi, doğu ve güneydoğuda işsizlik had safhadadır, yoksulluk had safhadadır ve benim de kanaatim odur ki, bu acı tablo, terörü besleyen çok önemli bir amildir. Bu bölge,  hem işsizlik yönüyle hem göçü durdurma yönüyle hem de sağlık hizmetlerini insan onuruna yaraşır bir seviyeye taşımak suretiyle mutlaka  yeniden  ihya edilmelidir. Hükümetimiz,  bu düşünceden hareketle, çok yakın bir tarihte Bakanlar Kurulunu Ağrı’da toplamıştır; bölge bakımından işsizliği önleme, göçü önleme istikametinde çok yoğun bir program uygulanmaktadır.

Sadece 1997 yılı için o bölgede hayvancılık başlıbaşına teşvik edilecektir ve ilave olarak 100 bin ton et üretimi o bölgede gerçekleştirilmek istenmektedir, ki,  bölge bakımından, 100 bin ton ilave et üretimi demek, 70 bin artı istihdam demektir.

Dolayısıyla, Hükümetimiz, o bölge için bugüne kadar söylenen bütün vaatleri kuvveden fiile çıkarmaya, sözden uygulamaya geçirmeye çalışmaktadır.

Sağlık hizmetleri bakımından da, hem Sağlık Bakanlığı olarak hem de Sosyal Sigortalar Kurumu olarak, o bölge için, yeni bir kısım tedbirler düşünülmüştür, planlanmıştır, programlanmıştır ve mutlaka o bölgeye hekimin gitmesi, o bölgeye hemşirenin gitmesi, o bölgeye memurun gitmesi sağlanacaktır. Bu konuda, hem Bakanlığım hem Sağlık Bakanlığı tam bir uyum içerisinde ve kararlılık içerisinde hareket edecektir.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Siirt 50 nci Yıl SSK Hastanesi 1996 Aralık ayında müteahhitten devralınmıştır ve 1997 Ocak ayında, dispanser bu hastaneye taşınmıştır; personel alımı yönüyle takviye edilmiştir, 1996 Haziran ayından 26 Şubat 1997 tarihine kadar bu hastaneye 19 ilave personel verilmiştir, ki, şu anda hastanede, 2 uzman tabip, 3 pratisyen tabip, 2 eczacı olmak üzere yaklaşık 35 personel hizmet görmektedir; bunun 19’u benim dönemimde atanmıştır.

NİZAMETTİN SEVGİLİ (Siirt) – Hepsi 21, Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI NECATİ ÇELİK (Devamla) – Bana verilen resmî rakamları sizlere takdim ediyorum. Sayın Sevgili, şayet sizin söylediğiniz doğruysa, çıktıktan sonra çek ederiz, teyit ederiz; ama, kurumun bana verdiği resmî rakamları sizlere takdim ediyorum.

Değerli milletvekilleri, buna rağmen, kabul etmek lazımdır ki, sigortalı eş ve çocuklarına, hastanelerimizin insan onuruna yaraşır hizmet sunma imkânı bulunmamaktadır. Mutlaka, yeni takviyelere ihtiyaç vardır; hem tıbbî cihaz olarak yeni takviyelere ihtiyaç vardır hem araç-gereç olarak takviyelere ihtiyaç vardır hem de eleman olarak takviyelere ihtiyaç vardır.

Sayın Sevgili ve Siirt’in değerli diğer milletvekili arkadaşlarım da bu konuyu yakından takip etmektedirler; kendilerine müteşekkirim ve inşallah, en yakın zamanda Siirt İline gelerek bu hastaneyi de resmen açarız ve bu eleman alımlarıyla hastanemizi yeteri elemana kavuştururuz. Tıbbî cihaz alımına çıkılmıştır. Bu cihazlar da, inşallah, en kısa zamanda hastanemize ulaştırılacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle Yüce Meclisi saygıyla selamlarken, konuyu gündeme getirdikleri için Sayın Sevgili’ye de teşekkürlerimi ayrıca arz ediyorum.

Sağ olun efendim. (RP, DYP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşmayı cevaplayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Necati Çelik’e teşekkür ediyorum.

2. – İçel Milletvekili Abdulbaki Gökçel’in, İçel İlinde meydana gelen doğal afetler ve sınır ticareti nedeniyle çiftçilerin uğramış oldukları haksızlığa ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Musa Demirci’nin cevabı

BAŞKAN – İkinci sırada, gündemdışı konuşma yapmak üzere, İçel Milletvekili Sayın Abdulbaki Gökçel bulunuyor. (DSP sıralarından alkşılar)

Sayın Gökçel, İçel İlindeki doğal afetlerle ilgili olarak, çiftçilerimizin uğramakta olduğu haksızlıkları konu alan gündemdışı söz talebinde bulunmuştur.

Sayın Gökçel, buyurun efendim.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

ABDULBAKİ GÖKÇEL (İçel) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tüm Çukurova bölgesini etkisi altına alan İçel İlindeki doğal afetlerle ilgili açıklamalarda bulunmak ve sınır ticareti amacıyla ithal edilen mallar sebebiyle Mersin’de çiftçilerimizin uğramakta olduğu haksızlığı arz etmek üzere gündemdışı söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken, Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi, İçel İlimiz, yılın 12 ayında, her türlü tarımsal üretime uygun toprak ve iklim özelliklerine sahip olan bir ildir ve bu ilimizde üretilen tarım ürünleri, iç tüketimde tüm ülkemiz illerinde tüketilmekte olup, narenciye ve turfanda sebzenin dışsatımıyla da, 1995 yılı itibariyle, ülke ekonomimize 175 milyon dolar döviz sağlamıştır. Ayrıca, ülkemiz işsizlerine istihdam olanakları sağlamakta olduğu da bilinen bir gerçektir.

Geçen sene, verim düşüklüğü nedeniyle, yapmış olduğu masraflarını bile alamayan İçel’deki narenciye ve yaş turfanda sebze üreticilerimiz, geçtiğimiz 1.12.1996 tarihinde, Türkiye’nin yoğun gündemi içerisinde pek dikkat çekmeyen şiddetli dolu afetine maruz kalmıştı. Daha sezonun başında yağan şiddetli dolu, narenciye ve yaş turfanda sebze üreticimizi daha da çok yaşam sıkıntısına sokmuştu.

Bu konuda, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İçel İl Müdürlüğümüzce gerekli hasar tespit çalışmaları yapılmış, Mersin çevresinde bu afet sonucunda zarara uğrayan çiftçilerimize ait raporlar ilgili mercilere verilmişti.

Bu çiftçilerimiz, önümüzdeki sezonu nasıl getirebileceklerini, devletimizin bu konuda yardımcı olup olamayacağını kara kara düşünmekteyken, 5 Şubat 1997 tarihinde, tüm Çukurova Bölgesini etkisi altına alan şiddetli don afeti, İçel İlimizdeki narenciye ve turfanda sebze seralarının tamamını öldürmek suretiyle çiftçilerimizi yıkıma uğratmıştır.

Bir sezon içerisinde iki sefer doğal afete maruz kalan İçelli yurttaşlarımıza bir defa daha geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu tür afetlerden zarar görenleri normal yaşamlarına döndürecek güç ve kaynağı her zaman yaratabilmekte ve bunu tereddütsüz kullanabilmektedir; ancak, Türkiye’nin yoğun gündemi nedeniyle bu afetzede yurttaşlarımızın unutulmamalarını ve gereken ilgiyi görmelerini bekliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu konuda Hükümetin, soruna, Türk Devletinin her zaman sergilediği sorumluluk anlayışıyla yaklaşmasından duymuş olduğum memnuniyeti de belirtmek istiyorum. Doğal afetlerden hemen sonra hem Devlet Bakanımız Sayın Ayfer Yılmaz Hanımefendi hem de Tarım ve Köyişleri Bakanımız Sayın Musa Demirci afet bölgesinde gerekli incelemeleri yapmışlardır; meydana gelen zararları gözleriyle görmüşlerdir. Kendilerine huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Umut ederim ki, bu olumlu çalışmalar geçmiş yıllarda olduğu gibi lafta kalmasın.

Değerli arkadaşlar, niçin lafta kalmasın diyorum: Şu elimdeki belge, tabiî afetlerden zarar gören çiftçilerimizin Ziraat Bankasına ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının faizsiz ertelenmesi hakkında, daha önceki tabiî afetlerden dolayı, Bakanlar Kurulumuzun almış olduğu karardır. Fakat, bu karar, 1.10.1996 tarihinde alınmasına rağmen, halen daha bu çiftçilerimizin Ziraat Bankasına olan borçlarının faizsiz ertelenmesi uygulanmamıştır, onun için lafta kalmasın diyorum.

Tabiî afetten zarar gören çiftçilerimizin Ziraat Bankasına, tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının faizsiz ertelenmesini...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Gökçel, konuşmanızı tamamlayın efendim.

ABDULBAKİ GÖKÇEL (Devamla) – ...eski borçlarının faizlerinin silinmesini, bu çiftçilerimize ve daha önce kredi almayanlara yeni kredi imkânları sağlanmasını bekliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz da, sınır ticareti amacıyla ithal edilen mallar sebebiyle, Mersin’deki çiftçilerimizin uğramakta olduğu haksızlığa değinmek istiyorum. Geçtiğimiz aylardan bu yana, sınır ticareti yapan illerden, Mersin Toptancı Haline TIR’lar dolusu yaş sebze ve meyve getirilmektedir. Sınır ticareti yoluyla gümrüksüz ithal edilen malların ilimize getirilerek satılması haksız rekabet koşulları yaratmakta ve sıkıntılar çekmekte olan yöre çiftçilerimizi yöre çiftçilerimizi daha da zor durumda bırakmaktadır. Oysa, 5.1.1996 tarihinde yürürlüğe girmiş olan, Bakanlar Kurulunun, sınır ticaretinin düzenlenmesine ilişkin kararının amacı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ABDULBAKİ GÖKÇEL (Devamla) – Bir dakikanızı rica edeyim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Son cümlenizle tamamlayın efendim.

ABDULBAKİ GÖKÇEL (Devamla) – ... doğu ve güneydoğu illerimize kara sınırı bulunan ülkeler ile bu illerimizde yaşayan mukim gerçek kişilerin zarurî ihtiyaçlarını karşılamaktır. Sınır ticareti yapılacak illerimiz de bu kararda açıklanmıştır. Bu kararda “gerçek kişilerin iştigal alanları dahilinde, ihtiyaçları göz önünde bulundurulmak üzere, il değerlendirme kurulunca belirlenen miktar ve değerlerde ithalat yapma hakkı vardır. Sınır ticareti yoluyla ithal edilecek mallar ticarî mahiyette olamazlar; sadece, gerçek kişilerin zarurî ihtiyaçlarını karşılamaktan ibarettir” denilmektedir.

Bakanlar Kurulu kararında sınır ticareti yoluyla ithal edilecek malların ticarî mahiyette olamayacağı, gerçek kişilerin zarurî ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ithalat yapılabileceği açıkça ifade edilmesine rağmen, sınır ticareti yoluyla ithal edilen mallar ticarî amaçlı olarak ithal edilmekte ve satılmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ABDULBAKİ GÖKÇEL – (Devamla) – Sayın Başkan, bir dakika verin,  bitireyim artık.

BAŞKAN – Buyurun efendim, tamamlayın.

ABDULBAKİ GÖKÇEL (Devamla) – Bunun en bariz örneği, geçtiğimiz aylardan bu yana Mersin Toptancı Halinde yaşanmaktadır. Kanunun amacına aykırı olarak yapılan bu tür uygulama ve girişimlerin engellenmesi, sınır ticareti yoluyla yurda giren malların kanunun amacına uygun olarak denetlenmesi için bir an önce önlem alınmalıdır. Sınır ticareti yoluyla ithal edilen malların İlimizde serbestçe pazarlanması önlenmelidir. Bunlar yapıldığı takdirde, çiftçilerimizin uğramakta olduğu haksızlıktan kurtulacağına inanıyorum. Aksi taktirde, çiftçilerimiz, oluşan haksız rekabet koşulları nedeniyle, ürettikleri malları pazarlama olanağı bulamayacak, mallarını, maliyetinin altında bir fiyatla satmak durumunda kalacaklardır. Bu da İlimiz tarım sektöründe daha büyük kriz yaşanmasına neden olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ABDULBAKİ GÖKÇEL (Devamla) – Sonuç olarak, bu haksızlığa meydan verilmemesi ve doğal afetten zarar görmüş olan çiftçilerimize gerekli yardımın yapılması hususunda Yüce Meclisin ve ilgili bakanlığın desteğini bekler, Yüce Meclise saygılarımı sunarım. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşan İçel Milletvekili Sayın Abdulbaki Gökçel’e teşekkür ediyorum.

Hükümet, bu konuşmaya da cevap vermek istiyor.

Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Musa Demirci, buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSA DEMİRCİ (Sıvas) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçel Milletvekilimiz Sayın Abdulbaki Gökçel’in, Çukurova yöresinde meydana gelen don olayıyla alakalı olarak yapmış olduğu gündemdışı konuşmaya cevap arz etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, şubat ayının 2’si ile 7’si arasında, Adana’da, İçel’de ve Antalya yöresinde don hadisesi meydana gelmiştir. Bilhassa Adana ve Antalya yöresinde, sühunet, eksi 7’ye kadar düşmüş; ancak, İçel yöresinde bu biraz daha şiddetli olmuş, ısı, eksi 9’a, hatta eksi 13’e kadar düşmüştür. Böylece, narenciye, hububat alanlarında ve Antalya’da muz bahçelerinde, en önemlisi de örtüaltı sebzeciliğimizde fevkalade hasar meydana gelmiştir.

Adana İlimizdeki hasar, 5 ilçede ve 72 köyde, 151 600 dekar sahada meydana gelmiştir.

Bunun yanında, İçel Vilayetimizde, 7 ilçede ve 136 köyde 126 bin dekar alanda, yüzde 50’den başlayıp yüzde 100’e varan oranlarda hasar meydana gelmiştir. Burada, daha çok narenciye alanlarında yüzde 100, diğer sahalarda, örtüaltı sebzecilikte, yüzde 50 veya üzerinde bir hasar meydana gelmiştir. 

Antalya Vilayetimizde, daha önce bir sel hadisesi olmuştu; bu, İçel İlimizde de oldu. Antalya İlimizde 3 ilçede ve 55 köyde, toplam 38 bin dekar sahada, yüzde 5 ilâ yüzde 100 arasında hasar söz konusudur. Tabiî, hemen, valilerimizin görevlendirdiği tarım il müdürlükleri kanalıyla, süratle, hasar tespit çalışmaları yapılmıştır. Onun neticesinde, hasardan veyahut da don hadisesinden hemen kısa bir süre sonra, biz, yanımıza bir heyet almak suretiyle, Mersin ve Antalya yörelerimizde bir araştırma, bir incelemede bulunduk. Ayrıca, bölge milletvekilleri ve bölgede bulunan bakanlar da, o bölgede, gerçekten, hassasiyet göstermek suretiyle çiftçinin yanında oldular ve büyük bir araştırmayı bu arkadaşlarımız da yaptı.

Netice itibariyle, biz, şu anda, aldığımız bilgilerin tamamını Bakanlar Kuruluna arz etmek üzere bir kararname hazırladık. Kararnamenin içeriği şudur: Yüzde 40’tan yüzde 100’e varan hasarla karşı karşıya kalan çiftçilerimizin Ziraat Bankasına, tarım kredi kooperatiflerine ve diğer tarım kuruluşlarına olan borçları 1 yıl süreyle ve faizsiz olarak ertelenecektir.

Ayrıca, tabiî, bazı çiftçilerimiz var ki, herhangi bir kuruluştan kredi alma imkânı olmamış, almamışlar ve kendi öz kaynaklarıyla yatırım yapmışlar. Bu çiftçilerimizin de, aynı kararnameye bir madde eklemek suretiyle, yine, Ziraat Bankasından veya tarım kredi kooperatiflerinden, düşük faizli -yüzde 30 faizli- bir kredi almalarını bu şekilde sağlamış olacağız.

Ayrıca, tabiî, yine, hemen bu tarihlere rastlayan bir dönemde, bilhassa Nevşehir civarında da, yine, sühunetin fevkalade aşağıya düşmesinden, bilhassa yerüstündeki patates depolarında yüzde 5’e varan bir hasar meydana gelmiştir. Tabiî, bu sene, aşağı yukarı 4 milyon 700 bin tonluk bir rekolte oldu patateste. O bakımdan, o yörede de bir sıkıntı var. Bilhassa, sıkıntının defedilebilmesi bakımından, biliyorsunuz, Irak sınırı açıldı, Nahcivan sınırı açıldı ve yine, Van yöresinde ve Kars yöresindeki sınırlar açılmak suretiyle, bu bölgelerden, bilhassa patates sevkıyatı başladı. Ayrıca, tabiî, ihracatta bir teşvik desteği de vardı. Bu bakımdan, bu çiftçilerimizde de bir rahatlama söz konusu oldu.

Yine, bu çiftçilerimizin sulamadan dolayı elektrik borçları var. O, 31 Marta kadar ertelenmişti. Yine bir çalışma başlattık. İlgili bakanımıza da konu intikal etmiştir. O konuda bir çalışma yapılıyor ve tahmin ediyorum ki, gerek Çukurova yöresindeki, Antalya yöresindeki çiftçilerimizin gerekse diğer yörelerdeki patates üreticilerinin sıkıntılarını yakın bir zamanda aşacağız.

Ben, konuyu gündeme getirdikleri için, milletvekilimize teşekkür ediyorum ve bölge çiftçilerine de geçmiş olsun diyorum.

Sağ olun efedim. (RP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşmayı cevaplayan Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Musa Demirci’ye teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, aynı zamanda, gündemdışı söz verme imkânı bulamadığımız diğer çiftçi bölgelerinin milletvekillerinin de sorunlarını ele almak suretiyle, o ihtiyacı da karşılamış oldular; ayrıca teşekkür ediyorum.

3. – Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, Doğu Türkistan’da meydana gelen olaylara ilişkin gümdemdışı konuşması

BAŞKAN – Şimdi, gündemdışı üçüncü söz sırası, Adana Milletvekili Sayın Orhan Kavuncu’nun. Sayın Kavuncu, Doğu Türkistan’daki olaylarla ilgili olarak gündemdışı söz isteminde bulunmuştur. (BBP ve RP sıralarından alkışlar)

Sayın Kavuncu, konuşma süreniz 5 dakikadır.

Buyurun.

ORHAN KAVUNCU (Adana) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; Büyük Birlik Partisi ve şahsım adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

4 Şubatta, Kadir Gecesinde, Çin’in Uygur Özerk Bölgesi yaptığı ve Çince -kazanılmış topraklar, fethedilmiş topraklar- anlamına gelen Sincan ismini verdiği Doğu Türkistan’da cereyan eden olaylarla ilgili olarak söz almış bulunuyorum.

Olaylar, Doğu Türkistan’ın kuzeybatısında Kulca Şehrinde, Kadir Gecesi Kur’an okumak için bir araya gelmiş 30 civarında hanımın bu eylemlerini, Kur’an okuma isteklerini engelleyen ve bunları karakola götüren Çin polisine karşı, oradaki soydaşlarımızın tepkisiyle başlamıştır. Karakolun önünde toplanan halka, Çinli polisler, bu hanımlardan 3’ünün cesedini dışarıya atmak suretiyle cevap vermişler ve bunun üzerine olaylar, Kulca’dan, Doğu Türkistan’ın bütün eyaletlerine, bütün yerleşim yerlerine yayılmıştır. Şu ana kadar aldığımız bilgilere göre, Kulca’da, soydaşlarımızdan 196 kişi öldürülmüştür. 4 Şubat ilâ 7 Şubat tarihleri arasında 3 500 kişinin tutuklandığı, 1 000’den fazla soydaşımızın yaralandığı gelen bilgiler arasındadır. Olaylar, şu anda, Doğu Türkistan’ın her tarafına yayılmış; ancak, Çin güvenlik kuvvetleri, Kulca’da sükûneti sağlamış, orada isyan halinde bulunan, tepkilerini, öfkelerini bastıramayan soydaşlarımızı eğitim kamplarına, temerküz kamplarına toplamış bulunmaktadırlar.

Daha sonra, bayram sabahı, sadece Başkent Urumçi’de, iki camide bayram namazı kılınmasına müsaade eden ve uluslararası basını da oraya götürmek suretiyle insan haklarına, sözde, nasıl saygı gösterdiklerini ispat etmek isteyen Çin idaresi, Doğu Türkistan’ın diğer yerleşim yerlerinde, bu bayram namazı kılma işine müsaade etmediği için, halk tekrar camilerin, mescidlerin önünde toplanmış ve Çinli askerlerle aralarında, ister istemez çatışmalar çıkmıştır. Şu anda, Hotan vilayetine bağlı Karakaş, Guma ve Kargalık’ta, sonra güneyde İlçi ve Lop isimli yerleşim yerlerinde Çinli asker ve polislerden şehirler arındırılmış; ancak, Çin güçleri de, bu yerleşim yerlerini kuşatma altına almış bulunmaktadır.

Bu akan kana dur denilmesi gerekmektedir. Anadolu insanının bölgeye ilgisiz kalamayacağını buradan ifade etmek istiyorum. “Turfanda” sözümüz, bölgenin Turfan şehrinden gelmektedir; orada, sebze ve meyveler erken yetiştiği için, turfanda sözü gelişmiştir. Uygurlar, Türk toplulukları arasında medeniyeti en önce kavramış, benimsemiş bir topluluk olduğu için, medenî karşılığı uygar sözü, bu Uygurlardan gelmiştir. Divanü Lûgat-it Türk’ün yazarı Kaşgarlı Mahmut, bölgedeki Kaşgar Şehrindendir. Dede Korkut hikâyeleri, bölgenin eseridir. Dolayısıyla, Uygur durdukça, Dede Korkut durdukça, Turfan durdukça, Kaşgar durdukça, Anadolu Türklüğünün bölgeye duygusal ilgisi devam edecektir. (BBP sıralarından alkışlar)

Mesele, Çin’in içişlerine karışmak değildir; orada insan hakları ihlal edilmektedir. Türkiye, AGİT’i, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları İnceleme Komisyonunu, bölgeye gözlemci heyetler göndermeye davet etmelidir. Dışişleri Bakanlığı Sözcümüz Büyükelçi Sayın Akbel’in “protesto gösterileri ile bayrağa saygısızlığı birbirine karıştırmamak gerekir” şeklindeki ifadelerini olumlu buluyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kavuncu, konuşmanızı tamamlayın efendim.

ORHAN KAVUNCU (Devamla) – Türkiye, bütün uluslararası kuruluşlar nezdinde etkinliklerde bulunmalı, hiçbir etkinlikten çekinmemelidir; çünkü, oradaki soydaşlarımızın en tabiî insan haklarına, yaşama haklarına sahip olması, bizim için, her türlü menfaatın üzerindedir.

Elbette, Çin’le dostane ilişkilerin gelişmesine evet diyoruz; ancak, orada soydaşlarımızın kanları ve gözyaşları akarken geliştirilecek dostluğun, bize hayır getirmeyeceğini düşünüyoruz. Bu dostluk, bizim kadar, Çin’in de faydasınadır. Onun için, Çin yetkililerine her fırsatta anlatmamız gerekiyor ki, Çin’in bizimle dostluğunu geliştirebilmesi, Doğu Türkistan’da insanlıkdışı uygulamalarından vazgeçmesiyle mümkündür.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşan Adana Milletvekili Sayın Orhan Kavuncu’ya teşekkür ediyorum.

Bu konuşmaya Hükümet adına cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

İki adet Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum.

B)  GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 25 arkadaşının, özelleştirme uygulamalarının yarattığı sorunların tespiti ile alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/166)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye’de yapılan özelleştirmelerin incelenmesi, aksaklıkların ortaya çıkarılması, ulusal yararlar bakımından stratejik kuruluşlarla ilgili özelleştirme uygulamalarının gözden geçirilmesi, uygulamanın yarattığı sorunların ve çözüm önerilerinin tespiti için Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1. Fuat Çay                               (Hatay)

2. Yahya Şimşek                       (Bursa)

3. Haydar Oymak                     (Amasya)

4. Aydın Güven Gürkan           (İzmir)

5. Ali Rıza Bodur                     (İzmir)

6. Celal Topkan                        (Adıyaman)

7. Bekir Kumbul                       (Antalya)

8. Yusuf Öztop                         (Antalya)

9. Ali Haydar Şahin                  (Çorum)

10. Nezir Büyükcengiz             (Konya)

11. Metin Arifağaoğlu              (Artvin)

12. Zeki Çakıroğlu                    (Muğla)

13. Önder Kırlı                          (Balıkesir)

14. Nihat Matkap                      (Hatay)

15. Mahmut Işık                       (Sıvas)

16. Ercan Karakaş                     (İstanbul)

17. Algan Hacaloğlu                 (İstanbul)

18. Birgen Keleş                       (İzmir)

19. Ali Şahin                             (Kahramanmaraş)

20. Ahmet Güryüz Ketenci       (İstanbul)

21. Ayhan Fırat                         (Malatya)

22. Ali Dinçer                           (Ankara)

23. Şahin Ulusoy                      (Tokat)

24. Erdoğan Yetenç                  (Manisa)

25. Fatih Atay                           (Aydın)

26. Mehmet Moğultay              (İstanbul)

Gerekçe:

Türkiye’de ekonomik sorunların aşılmasında mucize bir formül olarak, gündeme getirilen özelleştirme çerçevesinde yapılan uygulamalar sürekli tartışma konusu olmuştur.

RP-DYP Hükümetinin denk bütçe ve kaynak yaratma projeleri çerçevesinde özelleştirmeye önemli bir yer verilmiştir. Gerçeklere dayalı olmayan bu projeler çerçevesinde özelleştirmeye önemli yer verilmesi konuyu daha ciddileştirmektedir. Bu projeleri hayata geçirmeye çalışırken kamu işletmelerinin ve varlıklarının acelece, peşkeş çekme yaklaşımıyla elden çıkarılmaya çalışıldığına tanık olunmaktadır. Kimi zaman mevcut yasalara aykırı olarak, kimi zaman yasaların öngördüğü şartlardan kurtulmak için karşı hile yollarını içeren uygulamalar kaygıları daha da artırmaktadır.

Bu çerçevede demir, çelik, telekomünikasyon, enerji santralları gibi, kârlı ve ulusal yararlar bakımından stratejik kamu işletmeleri, tesisleri elden çıkarılmaya çalışılmaktadır.

Siyasî etkinin partizan tutumun özelleştirme uygulamalarına yansıdığı bu uygulamalardan devletin zarar ettirildiği yönünde ciddî kuşkular mevcuttur.

Özelleştirilen kuruluşlarda yasalar ve özelleştirmeden güdülen amaçlara aykırı davranıldığı da üzerinde durulması gereken bir başka noktadır. Bu çerçevede, özelleştirme bedellerinin düşük tutulması, işletmelere talip olanlara kuruluşlardan para aktarılması, bu paralarla özelleştirme teminatlarının karşılanması, taksitlerin zamanında ödenmemesi, kuruluşların makine ve teçhizatlarının başka bölgelere götürülmesi, işletmelerdeki hurda olarak nitelenen malzemelerin ek gelir yaratması ve özelleştirilen kuruluşlarda üretimin yapılmaması gibi sorunlarla karşılaşılmaktadır.

Bu nedenlerle, Türkiye’de yapılan özelleştirmelerin incelenmesi, aksaklıkların ortaya çıkarılması, ulusal yararlar bakımından stratejik kuruluşlarla ilgili özelleştirme uygulamalarının gözden geçirilmesi, uygulamanın yarattığı sorunların ve çözüm önerilerinin tespiti için Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması zorunluluğu doğmuştur.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

İkinci Meclis araştırması önergesini okutuyorum:

2. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan ve 33 arkadaşının, Bulgaristan’dan yurdumuza göç eden soydaşlarımızın sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/167)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bulgaristan’dan 1989 yılında, bilinen sebeplerle Türkiye’ye göç eden soydaşlarımızın çeşitli sorunlarla karşı karşıya kaldıkları ve hâlâ birçok sorunlarına maalesef bir çözüm bulunamadığı bir gerçektir. 1989 yılında Türkiye’ye göç eden soydaşlarımızın önemli bir kısmına o tarihteki Anavatan İktidarı döneminde konutları yaptırılmış ve soydaşlarımız en asgarî önemli bir kısmının konut sahibi olması sağlanmıştır. Ancak, söz konusu göçmen konutlarının halen bir kısmında, projelerde yer almasına rağmen, bunca geçen zaman içerisinde sosyal tesis, okul, cami, mezarlık, sağlık ocağı gibi bölümleri hâlâ gerçekleştirilmemiş ve bu konutlara yerleştirilen soydaşlarımız çeşitli sıkıntılarla başbaşa bırakılmıştır.

31 Aralık 1992 yılı sonuna kadar gelen soydaşlarımızın bir kısmı konut için para yatırdıkları halde, o tarihten bu güne kadar konut sahibi olamadıkları gibi, bugün bu konuyla ilgili sorunun nasıl çözüleceğine dair bir bilgi dahi ilgililere verilmemektedir. Bazı soydaşlarımızın çok düşük ücretlerle, âdeta karın tokluğuna bazı işlerde çalıştırıldıkları da acı bir gerçektir. Soydaşlarımızın Bulgaristan’daki sosyal güvenlik haklarıyla ilgili olarak ciddiye alınabilecek ve sonuç almaya yönelik bir girişimin yapılmamış olduğunu da üzüntüyle gözlemliyoruz. Yine yukarıdaki tarihe kadar Türkiye’ye gelenlere verilmiş olan ikâmet tezkerelerine rağmen, zaman zaman soydaşlarımızın çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalmalarına mani olunamamış ve hâlâ bu kapsamdaki soydaşlarımızın Türk tabiyetine geçme işlemleri tamamlanamamıştır.

Ayrıca 1 Ocak 1993 tarihinden sonra çeşitli tarihlerde yurdumuza yakınlarının yanına misafir, turist, grup veya çeşitli yollarla gelip de geri dönmeyerek ailelerinin ve yakınlarının yanlarında sığınan soydaşlarımızın çocuklarının Millî Eğitim Bakanlığımızın talimatları doğrultusunda okullara alındıkları ve halen öğrenimlerine devam ettikleri bir gerçektir. Büyük bir kısmının bu süre içerisinde Bulgaristan’daki mallarını ellerinden çıkarıp Türkiye’de ev bark sahibi oldukları ve Türkiye Cumhuriyeti tabiyetindekilerle evlenip çoluk çocuk sahibi oldukları açık bir gerçektir. Bu konuyla ilgili olarak, soydaşlarımızla ilgili kuruluşların Türk Hükümetinden talepleri arasında, 1 Ocak 1993 ile 31 Aralık 1995 tarihleri arasında yukarıdaki yollardan Türkiye’ye gelenlere son bir kez, Türkiye’de oturduklarını kanıtlamak kaydıyla, ikâmetgâh tezkeresi verilmesi talebinde bulundukları bilinmektedir.

En son İçişleri Bakanlığı genelgesiyle ikâmet tezkeresi bulunmayan bütün soydaşlarımızın 1 Nisan 1997 tarihine kadar Bulgaristan’a zorla gönderileceği ve bununla ilgili olarak valiliklere talimat verildiği anlaşılmıştır. Bu durum soydaşlarımız arasında haklı olarak huzursuzluğa ve tepkiye yol açmıştır.

Bütün yukarıdaki kısaca belirtilen konuların incelenmesi ve soydaşlarımızın durumlarının araştırmaya konu edilmesi, alınacak olan tedbirlerin tespiti, soydaşlarımızın sorunlarının çözülmesi için gerekenlerin neler olduğunun araştırılması ve neticede Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir araştırma komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.

1. Yaşar Okuyan                         (Yalova)

2. M. Cavit Kavak                      (İstanbul)

3. Mustafa Cumhur Ersümer      (Çanakkale)

4. Enis Sülün                              (Tekirdağ)

5. Şükrü Yürür                            (Ordu)

6. İbrahim Gürdal                       (Antalya)

7. Ahmet Alkan                          (Konya)

8. Murat Başeşgioğlu                 (Kastamonu)

9. Ahmet Kabil                           (Rize)

10. Yusuf Pamuk                        (İstanbul)

11. Recep Mızrak                       (Kırıkkale)

12. Yusuf Ekinci                        (Burdur)

13. Nabi Poyraz                          (Ordu)

14. Aslan Ali Hatipoğlu             (Amasya)

15. İsmail Durak Ünlü                (Yozgat)

16. Nejat Arseven                       (Ankara)

17. Cemil Çiçek                          (Ankara)

18. Güneş Taner                         (İstanbul)

19. Korkut Özal                          (İstanbul)

20. Hüsnü Sıvalıoğlu                  (Balıkesir)

21. Emin Kul                              (İstanbul)

22. Ersin Taranoğlu                    (Sakarya)

23. Ali Talip Özdemir                (İstanbul)

24. Abdullah Akarsu                  (Manisa)

25. Hüsnü Doğan                        (İstanbul)

26. Rüştü Kâzım Yücelen          (İçel)

27. Edip Safder Gaydalı             (Bitlis)

28. Sami Küçükbaşkan               (Antalya)

29. Erkan Mumcu                       (Isparta)

30. Ömer Ertaş                           (Mardin)

31. Cemal Özbilen                      (Kırklareli)

32. Miraç Akdoğan                    (Malatya)

33. Veysel Atasoy                      Zonguldak)

34. İbrahim Çebi                        (Trabzon)

MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Sayın Başkan, ben de önergeye katılıyorum.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Ben de katılıyorum Sayın Başkan.

ÜNAL YAŞAR (Gaziantep) – Sayın Başkan, ben de katılıyorum.

BAŞKAN – Sayın Mustafa Taşar, Sayın Halit Dumankaya ve Sayın Ünal Yaşar da önergeye katıldıklarını belirttiler; tutanağa geçti.

Efendim, katılma isteminizi yazılı olarak Başkanlığa duyurmanızı rica ediyorum.

Önerge bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Bir gensoru önergesi vardır; önerge bastırılıp sayın milletvekillerine dağıtılmıştır.

Önerge 500 kelimeden fazla olduğu için özetini okutuyorum:

3. – Samsun Milletvekili Biltekin Özdemir ve 41 arkadaşının, 4214 sayılı Yetki Kanununu kötüye kullanmak suretiyle kamu personelinin ücret rejimiyle ilgili yanlış ve adaletsiz politikalar izledikleri iddiasıyla Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/10) (1)

                                           

(1) (11/10) esas numaralı gensoru önergesi tutanağa eklidir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1- Ülkeyi yönetenlerin ve özellikle hükümetlerin başarısında çok özel bir önem ve yer taşıyan ve sayıları 2 milyona yaklaşmış bulunan memurlar ve diğer kamu görevlileriyle, bunların 1 milyondan fazla sayıda emekli, dul ve yetimlerini ilgilendiren personel rejiminde son dört beş yılda yaratılan ağır bozulmaya ek olarak, Refahyol Hükümetinin, bilhassa 28.11.1996 tarih ve 4214 sayılı Yetki Kanunu çerçevesinde yapmış olduğu ve rejimi tamamen yozlaştırarak altüst eden adaletsiz, ehliyetsiz ve gelişigüzel uygulamaları, meselenin Yüce Meclisin huzuruna getirilmesini zorunlu kılmış ve yetkisini kötüye kullanan Hükümet hakkında gensoru önergesi verilmesi gereği duyulmuştur.

2. 1984-1991 yılları arasında kademeli şekilde yürürlüğe konulan çok sayıda kanun hükmünde kararnameyle, kamu personelinin çeşitli kesimleri arasında özlük hakları bakımından adalet ve hizmet gereklerine uygun olarak tesis edilmiş bulunan dengeler, son üç dört yıllık dönemde maaş katsayılarının yanlış ve tutarsız bir şekilde tespit edilmesi neticesinde tamamen bozulmuş, bilhassa 1994 ve 1995 yıllarında aylık katsayıları sabit tutularak, emekliliğe esas aylık, toplam maaş içerisinde iyice gerilemiş, bu durum, sosyal güvenlik kurumlarına yapılan kesintileri de azaltarak, sosyal güvenlik sistemine, diğer büyük yanlışların yanı sıra, bu yönden de zarar verilmiştir.

3. Kamu personeli ücret rejiminin, ciddî hazırlık isteyen, çalışanlar, emekliler, hizmet sınıfları, hiyerarşik kademeler ve kariyer memuriyetler arasında hem yatay hem de dikey olarak sağlıklı ve duyarlı dengeler kurulmasını gerektiren bir olgu olduğu dikkate alınmadan “ortalama ücret artışı” adı altında, konuyu, sadece basit bir aylık artışı olarak değerlendiren 1992 sonrası yaklaşımının halen devam ettiğini görmekteyiz.

4. Nitekim, 21 Aralık 1996 tarihli ve 568 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 25 Ocak 1997 tarih ve 569 sayılı Kararnamelerle yapılan düzenlemeler, önce savunma ve güvenlik kuvvetleri arasındaki, sonra da ek zam verilmeyen diğer hizmet sınıfları arasındaki ve nihayet, çalışanlarla emekli olan kamu görevlileri arasındaki unvan, rütbe ve maaş dengelerini tamamen bozmuştur.

5. a) Bütçe görüşmeleri sırasında yüzde 90’lar dolayında seyreden enflasyon önünde, hiç olmazsa malî yılın ilk yarısı için yüzde 50 artış yapılmasına ilişkin Anavatan Partisi olarak yaptığımız teklifleri Hükümet reddetmiş, şimdi, bu yanlışını, Yetki Kanununu amacından saptırıp, yanlış uygulayarak telafiye çalışmaktadır.

b) Yapılan düzenlemeleri karşılayacak ödenek bütçede yoktur. Yıl içinde personel için eködenek kanunu çıkarılması zorunlu hale gelmiştir. Bütçenin öz gelirlerini artıracak ciddî bir gelir politikası da, zaten, benimsenmemiştir. Hayalî kaynaklarla, topluma, son derece yanıltıcı mesajlar verilmektedir.

c) Başbakan “eködeme, kuruluşun içindeki dengeleri kurmak içindir”, “herkese eşit zam vermek adaletsizliktir” şeklinde beyanlarda bulunmasına rağmen, şu ana kadar, bunun tam aksini yürürlüğe koyarak, hem yatay hem dikey dengeleri daha da bozmuş, adaletsizliği ve Meclisin verdiği yetkiyi kötüye kullanmayı kendisi yaratmıştır.

d) Hizmet sınıfları arasında ayırımcılık yapılmıştır.

e) Aynı sınıf içerisinde bile ayırımcılık yapılmıştır.

f) Emekliler hiç dikkate alınmamış, çalışanlarla emekliler arasındaki farklılıklar hem yatay hem dikey olarak bozulmuştur.

g) Enflasyonun, tüm çalışanları, emeklileri etkilediği gözardı edilmiştir.

h) Hükümet üyeleri birbirlerini nakzeden, gerçekçi olmayan beyanlarda bulunmuşlar, verdikleri sözü tutmamış ve tutamamışlar, güvenilirliklerini zedelemişlerdir.

ı) Her bir hizmet sınıfı için basit düzenlemeler, uzun çalışmayı gerektiriyormuş gibi takdim edilmiş, konu istismar edilerek çalışanlar üzerinde nüfuz kullanılmıştır.

j) Hükümet, ek zam farklılığını yaratmak suretiyle, memurumuza, cumhuriyet tarihimizin en büyük haksızlığını ve adaletsizliğini yapmıştır. Personel rejiminin yürürlüğe konulduğu 1970’li yılların başında dahi zam verilmesinde hizmet sınıfları arasında bugün yapıldığı gibi yüzde 40’lara ulaşan düzeyde farklılıklar yapılmamıştır.

Yukarıda kısaca açıklandığı ve ekli raporumuzda da ayrıntılı bir biçimde sunulduğu üzere, Hükümet, Yetki Kanununu yanlış kullanmaktadır; tehlikeli surette kötüye kullanmaktadır; bilgili ve adaletli bir davranış sergileyememektedir.

Bütün bu nedenlerle, Hükümet hakkında, Anayasanın 99 uncu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 106 ncı maddeleri uyarınca gensoru açılması hususundaki işbu önergemizi gereği için müsaadelerinize saygılarımızla arz ederiz.

1. Biltekin Özdemir (Samsun)

2. Miraç Akdoğan (Malatya)

3. Yıldırım Aktürk (Uşak)

4. Metin Gürdere (Tokat)

5. Hayrettin Uzun (Kocaeli)

6. Ekrem Pakdemirli (Manisa)

7. Mehmet Ali Bilici (Adana)

8. Mahmut Bozkurt (Adıyaman)

9. Hüseyin Yayla (Hatay)

10. Abbas İnceayan (Bolu)

11. Yücel Seçkiner (Ankara)

12. Yusuf Namoğlu (İstanbul)

13. Naim Geylani (Hakkâri)

14. Nizamettin Sevgili (Siirt)

15. İrfan Köksalan (Ankara)

16. Şinasi Altıner (Karabük)

17. Ahmet Neidim (Sakarya)

18. Eyüp Cenap Gürpınar (Şanlıurfa)

19. Refik Aras (İstanbul)

20. Emin Kul (İstanbul)

21. Nejat Arseven (Ankara)

22. İbrahim Özsoy (Afyon)

23. Kaya Erdem (İzmir)

24. Işın Çelebi (İzmir)

25. Mehmet Sağdıç (Ankara)

26. Yaşar Eryılmaz (Ağrı)

27. Şükrü Yürür (Ordu)

28. Seyit Eyüpoğlu (Şanlıurfa)

29. Yılmaz Karakoyunlu (İstanbul)

30. Metin Öney (İzmir)

31. Hüsnü Doğan (İstanbul)

32. Esat Bütün (Kahramanmaraş)

33. İrfan Demiralp (Samsun)

34. Hüsnü Sıvalıoğlu (Balıkesir)

35. Ersin Taranoğlu (Sakarya)

36. Murat Başesgioğlu (Kastamonu)

37. Adil Aşırım (Iğdır)

38. Aslan Ali Hatipoğlu (Amasya)

39. Mahmut Oltan Sungurlu (Gümüşhane)

40. Abdulkadir Baş (Nevşehir)

41. Yusuf Selahattin Beyribey (Kars)

42. İsmail Durak Ünlü (Yozgat)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Gensoru önergesinin görüşme günü, Danışma Kurulunca daha sonra belirlenerek, Genel Kurulun oyuna sunulacaktır.

Sayın milletvekilleri, şimdi, gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

V. – SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ

1. – (10/108) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi

BAŞKAN – Polis tarafından dinlenen telefonlar hakkındaki iddiaları araştırmak amacıyla, Genel Kurulun 28.1.1997 tarihli 51 inci Birleşiminde kurulan (10/108) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliklerine siyasî parti gruplarınca gösterilen adayların listesi, basılıp, sayın üyelere dağıtılmıştır.

Şimdi, listeyi okutup oylarınıza sunacağım:

Polis Tarafından Dinlenen Telefonlar Hakkındaki İddiaları Araştırmak Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Üyelikleri Aday Listesi (10/108)

Adı Soyadı                   Seçim Çevresi

RP

Sıtkı Cengil                  Adana

Suat Pamukçu              Bayburt

Şeref Malkoç               Trabzon

ANAP

Adil Aşırım                  Iğdır

İsmail Durak Ünlü       Yozgat

DYP

Ünal Erkan                   Ankara

İlyas Yılmazyıldız       Balıkesir

DSP

Çetin Bilgir                  Kars

CHP

Sabri Ergül                   İzmir

BAŞKAN – Listeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Meclis araştırması komisyonuna seçilen arkadaşlarıma başarılar diliyorum.

Meclis araştırması komisyonuna seçilmiş bulunan sayın üyelerin, 27 Şubat 1997 Perşembe günü saat 11.00’de anabina zemin kat PTT karşısındaki 172 numaralı Meclis soruşturması komisyonları toplantı salonunda toplanarak başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.

Komisyonun toplantı yer ve saati ayrıca ilan tahtalarına da asılmıştır.

Sayın milletvekilleri, gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

 

VI. – SORULAR VE CEVAPLAR

A)  SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesine bağlı bazı köy ve mezralarda kapalı bulunan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/205)

BAŞKAN – 1 inci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesine bağlı bazı köy ve mezralarda kapalı bulunan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sorusu vardır.

Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, daha önce iki defa cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 nci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

2. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde branş öğretmeni ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/206)

BAŞKAN – 2 nci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde branş öğretmeni ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sorusu vardır.

Sayın Millî Eğitim Bakanı?.. Yok.

Bu önerge, daha önce iki defa cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesi gereğince yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

3. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesinde yapımı devam eden lojmanlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/207)

BAŞKAN – 3 üncü sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesinde yapımı devam eden lojmanlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sorusu vardır.

Sayın Millî Eğitim Bakanı?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge, gündemden çıkarılmıştır.

4. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Hamur - Köşk ve Tükenmez köyleri arasındaki yola köprü yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/208)

BAŞKAN – 4 üncü sırada, Ağrı Milletvekili Sayın Sıddık Altay’ın, Ağrı-Hamur-Köşk ve Tükenmez Köyleri arasındaki yola köprü yapılmasına ilişkin, Devlet Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmesine başlıyoruz.

Soruyu cevaplayacak Devlet Bakanı?.. Genel Kurulda hazır bulunmadığından, görüşmeyi tamamlayamıyoruz.

Bu önerge de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir. Önerge, gündemden çıkarılmıştır.

5. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesindeki Sağlık Merkezine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/209)

BAŞKAN – 5 inci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesindeki sağlık merkezine ilişkin, Sağlık Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine geçiyoruz.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Sağlık Bakanı?.. Genel Kurul salonunda bulunmuyor.

Bu önerge de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge, gündemden çıkarılmıştır.

6. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesindeki Merkez Sağlık Ocağının onarım ve kalorifer tesisatı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/210)

BAŞKAN – 6 ncı sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesindeki Merkez Sağlık Ocağının onarım ve kalorifer tesisatı ihtiyacına ilişkin, Sağlık Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmesine başlıyoruz.

Soru önergesini cevaplandıracak Sayın Bakan ?..Genel Kurul salonunda bulunmadığından görüşme tamamlanamamıştır.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

7. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Sağlık kuruluşlarında, Sağlık Meslek Liselerinden mezun olanların görevlendirilmemelerine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/211)

BAŞKAN – 7 nci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, sağlık kuruluşlarında, sağlık meslek liselerinden mezun olanların görevlendirilmemelerine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda bulunmadığından görüşme tamamlanamamıştır.

Bu önerge de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

8. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın, Taşlıçay İlçesindeki hastane ve lojman inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/212)

BAŞKAN – 8 inci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın, Taşlıçay İlçesindeki hastane ve lojman inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır..

Önergeyi cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda bulunmadığından, görüşme yapılamamaktadır.

Bu önerge de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

9. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı ve ilçelerinin kütüphane ihtiyacına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/214)

BAŞKAN – 9 uncu sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı ve ilçelerinin kütüphane ihtiyacına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır.

Böylece, bu önerge de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge, gündemden çıkarılmıştır.

10. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Patnos’da Büyük Klima İstasyon Müdürlüğü kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/219)

BAŞKAN – 10 uncu sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı-Patnos’da Büyük Klima İstasyon Müdürlüğü kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan var mı?.. Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurulda hazır bulunmadığından, önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

11. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Eleşkirt Meteoroloji İstasyonunun ne zaman açılacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/220)

BAŞKAN – 11 inci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı-Eleşkirt Meteoroloji İstasyonunun ne zaman açılacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

12. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Hamur İlçesine Meteoroloji İstasyonu kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/221)

BAŞKAN – 12 nci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı-Hamur İlçesine Meteoroloji İstasyonu kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır; bu önerge de ertelenmiştir.

13. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Patnos Devlet Hastanesi ve lojman inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/222)

BAŞKAN – 13 üncü sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Patnos Devlet Hastanesi ve lojman inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Sağlık Bakanı?.. Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

14. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Patnos Spor Salonu inşaatına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/223)

BAŞKAN – 14 üncü sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı-Patnos Spor Salonu inşaatına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Önergenin görüşülebilmesi için Sayın Bakanın Genel Kurul salonunda hazır bulunması gerekiyor. Şu anda, önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan?.. Bulunmadığından önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

15. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Hamur İlçesi Ceylanlı -Kamışlı köyleri arasında bağlantıyı sağlayacağı belirtilen köprü yapımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/224)

BAŞKAN – 15 inci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı-Hamur İlçesi Ceylanlı-Kamışlı köyleri arasında bağlantıyı sağlayacağı belirtilen köprü yapımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurulda hazır bulunmadığından, önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

16. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı İli ve ilçelerindeki elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/225)

BAŞKAN – 16 ncı sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı İli ve ilçelerindeki elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Sözlü soru önergesini cevaplayacak Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı?.. Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır; bu sebeple önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

17. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, OYAK’ın üyelerine yaptırmak istediği konutlarla ilgili birim fiyatına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/226)

BAŞKAN – 17 nci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, OYAK’ın üyelerine yaptırmak istediği konutlarla ilgili birim fiyatına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Sözlü soru önergesini cevaplayacak Sayın Millî Savunma Bakanı?.. Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır; bu sebeple, sözlü sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

18. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Diyadin İlçesinin spor sahası ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/228)

BAŞKAN – 18 inci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı–Diyadin İlçesinin spor sahası ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Sözlü soru önergesini cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır; bu sebeple, önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

19. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Diyadin İlçesinde bulunan kaplıcaların, sosyal tesis ihtiyacına ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/229)

BAŞKAN – 19 uncu sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın Ağrı–Diyadin İlçesinde bulunan kaplıcaların, sosyal tesis ihtiyacına ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Turizm Bakanı?.. Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır; bu sebeple, 19 uncu sıradaki önergenin görüşülmesi de ertelenmiştir.

20. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Şekerova Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/230)

BAŞKAN – 20 nci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın Şekerova Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı?.. Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır; bu sebeple, bu önergenin görüşülmesi de ertelenmiştir.

21. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, E-80 Karayoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün cevabı (6/232)

BAŞKAN – 21 inci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın E–80 Karayoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Bu önergeyi cevaplayacak...

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, ben cevap vereceğim.

BAŞKAN – Önergeyi cevaplamak üzere, Hükümet adına, bir Sayın Bakan söz istemiştir.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun karayollarından sorumlu Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                            Sıddık Altay

                                                                                                                   Ağrı

Eleşkirt-Ağrı-Taşlıçay-Diyadin- Doğubeyazıt ve Gürbulak, uluslararası yol niteliğindeki E-80 karayolunda bulunan uğrak noktalarıdır. Ağır tonajlı vasıtaların geçtiği bu karayolu büyük tahribata uğramış ve ölümcül trafik kazalarının meydana gelmesine yol açmıştır.

Bu karayolumuzun satıh kaplamasının yenilenmesi için 1996 yılı için planınız var mıdır? Varsa, ne zaman başlanacaktır?

BAŞKAN – Soruyu, Bayındırlık ve İskân Bakanı adına cevaplamak üzere, Devlet Bakanı Sayın Lütfü Esengün söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Bakan.

Sayın Bakan, konuşma süreniz 5 dakikadır.

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Ağrı Milletvekilimiz Sayın Sıddık Altay’a, Ağrı İlinin sorunlarına gösterdiği bu yakın alakadan dolayı öncelikle teşekkürlerimi arz ediyorum.

Bu sorular, Hükümetimizden önce görev yapan 53 üncü Hükümet döneminde, o zamanın Sayın Başbakanı ve bakanlarına tevcih edilmiş sorulardır.

Şimdi, huzurunuzda arz edeceğim cevap da, maalesef, üzerinden altı ay, yedi ay geçmiş, 28 Haziran 1996 tarihini taşıyan ve o günün şartları içerisinde hazırlanmış bir cevaptır.

Cevabı şöyle arz ediyorum:

Eleşkirt-Ağrı-Taşlıçay-Doğubeyazıt-Gürbulak yolu; Aras ayrımı-Eleşkirt 49 kilometre. Türkiye Büyük Millet Meclisince verilen eködenekle yolun temel ve asfalt mıcırı malzemesi temini ihalesi yapılmış olup, malzeme üretimi devam etmektedir. Yolun 19 kilometrelik kesimine temel malzemesi çekilmiş, diğer kesimlere de devam eden malzeme çekim işi bitirildikten sonra yolun asfalt onarımı yapılacaktır.

Eleşkirt-Ağrı arasındaki kaplamada herhangi bir sorun bulunmadığından bu kısımda bir çalışma yapılmayacaktır.

Ağrı-Taşlıçay-Diyadin ayrımı 52 kilometre; 12 kilometre astarsız sathî kaplama olarak 1996 yılı programında yer almaktadır. Geri kalan kesim için, Türkiye Büyük Millet Meclisince verilen eködenekle astarlı sathî kaplama onarımı yapılacaktır.

Yolun temel ve asfalt mıcırı temini ihalesi yapılmış, malzeme üretimi devam etmektedir. Bu kesimde astarsız ve astarlı sathî kaplama onarımı yapılacaktır.

Diyadin ayrımı-Doğubeyazıt-Gürbulak yolu, 76 kilometre; 1988 yılında sıcak karışım ihalesi yapılmış, iş devam ederken, 1994 yılında çıkan kararname doğrultusunda, müteahhit firma tarafından tasfiye edilmiştir. Çaldıran ayrımı-Doğubeyazıt-Gürbulak arası (42 kilometre) sıcak karışım olarak tamamlanmıştır. Diyadin ayrımı-Çaldıran ayrımı arası, 1996 yılı bitümlü sıcak karışım programında 9,5 milyar lira ödenekle yer almakta olup, bitümlü sıcak karışım kaplama ihalesi 1996 yılı içerisinde yapılacaktır.

Tabiî, bu -geçen yıl da arz ettiğim gibi- inşallah yapılmış hizmetlerdir. Sayın Sıddık Altay tarafından, son durumu sual eden bir yazılı soru önergesi tevcih edildiği takdirde, Bayındırlık ve İskân Bakanlığımız tarafından kendilerine gereken cevap takdim edilecektir.

Saygılarımla arz ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan, bir saniye... Kürsüde bekler misiniz; sayın soru sahibinin bir söyleyeceği varsa, ara vermeden onu da cevaplayalım.

Sayın Sıddık Altay, bir talebiniz var mı?

MEHMET SIDDIK ALTAY (Ağrı) – Sayın Bakana teşekkür ediyorum. Son durumu, bir yazılı soru önergesiyle öğreneceğim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

22. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Doğubayazıt İlçesinde yapımına başlanan sağlık ocağına ve sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/233)

BAŞKAN – 22 nci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı-Doğubeyazıt İlçesinde yapımına başlanan sağlık ocağına ve sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

Önerge sahibi Sayın Sıddık Altay Genel Kurul salonunda bulunduğu için, bu cevaplamalarla ilgili görüş belirtme hakkı vardır; söz isterse kendisine söz verebilirim.

23. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı ve ilçelerinde yapımı devam eden hastane ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/234)

BAŞKAN – 23 üncü sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı ve ilçelerinde yapımı devam eden hastane ve sağlık ocaklarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Sağlık Bakanı?.. Genel Kurul salonunda hazır bulunmamaktadır; bu sebeple, önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

24. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Eleşkirt İlçesindeki Devlet hastane ve sağlık ocaklarındaki sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/235)

BAŞKAN – 24 üncü sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı-Eleşkirt ilçesindeki devlet hastane ve sağlık ocaklarındaki sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Sağlık Bakanı?.. Genel Kurulda hazır bulunmamaktadır; bu sebeple, önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

25. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Eleşkirt İlçesindeki il kütüphanesinin hizmet binası ihtiyacına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/236)

BAŞKAN – 25 inci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı-Eleşkirt İlçesindeki il kütüphanesinin hizmet binası ihtiyacına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Kültür Bakanı?.. Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır; bu sebeple, önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

26. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Doğubayazıt İlçesinde yapımı sürdürülen kültür sitesi inşaatına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/237)

BAŞKAN – 26 ncı sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı Doğubayazıt İlçesinde yapımı sürdürülen kültür sitesi inşaatına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Kültür Bakanı?.. Şu anda Genel Kurul salonunda hazır bulunmamaktadır; bu sebeple, önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

27. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı İlçelerinde öğretmen evi yapılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/238)

BAŞKAN – 27 nci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı ilçelerinde öğretmen evi yapılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Soru önergesini cevaplayacak Sayın Millî Eğitim Bakanı?.. Genel Kurulda hazır bulunmamaktadır; bu sebeple, önergenin görüşülmsi ertelenmiştir.

28. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı Eleşkirt İlçesinde yapımı devam eden İmam Hatip Lisesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/239)

BAŞKAN – 28 inci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı Eleşkirt İlçesinde yapımı devam eden imam hatip lisesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Millî Eğitim Bakanı?.. Genel Kurulda hazır bulunmamaktadır.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

29. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı - Doğubayazıt İlçesinde yapımı devam eden İmam Hatip Lisesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/240)

BAŞKAN – 29 uncu sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı Doğubeyazıt İlçesinde yapımı devam eden imam hatip lisesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Millî Eğitim Bakanı?.. Genel Kurul salonunda hazır bulunmamaktadır.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

30. – Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, bazı enerji nakil hatlarının ihalesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/241)

BAŞKAN – 30 uncu sırada, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, bazı enerji nakil hatlarının ihalesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı?.. Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

31. – Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük’ün, köy korucularına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/242)

BAŞKAN – 31 inci sırada, Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük’ün, köy korucularına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın İçişleri Bakanı?.. Genel Kurul salonunda hazır bulunmamaktadır; bu sebeple, soru önergesinin görüşülmesi ertelenmiştir.

32. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Türkiye’ye çeşitli kaynaklardan yapılacak yardımlardan Doğu ve Güneydoğu bölgelerine bir pay ayrılıp ayrılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/243)

BAŞKAN – 32 nci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Türkiye’ye çeşitli kaynaklardan yapılacak yardımlardan Doğu ve Güneydoğu bölgelerine bir pay ayrılıp ayrılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Sözlü soru önergesi cevaplayacak Devlet Bakanı?.. Genel Kurul salonunda hazır bulunmamaktadır.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

33. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı Sigorta Hastanesinin sağlık personeli ihtiyacına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik’in cevabı (6/244)

BAŞKAN – 33 üncü sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı Sigorta Hastanesinin sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Sayın Bakan?.. Burada.

Önergeyi tekrar okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                     Mehmet Sıddık Altay

                                                                                                                   Ağrı

Ağrı Sigorta Hastanesinde 2 pratisyen hekim ve 6 hemşire görev yapmaktadır. Ağrı İli ve 7 ilçesinde binlerce sigortalı bulunmaktadır. Gerek sigortalıları gerekse ailelerini tedavi edecek uzman hekim sigorta hastanesinde olmadığından, Erzurum ve Ankara’daki hastanelere sevk edilmektedir. Bu da, hastaların tedavisini geciktirmekte, aynı zamanda, işgücü kayıplarına neden olmaktadır. Şimdiye kadar neden sigorta hastanesine uzman hekim tayin edilmemiştir? Yeterli uzman hekim, ebe, sağlık memuru, hastane müdürü 1996 yılı içinde tayin edilecek mi?

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI NECATİ ÇELİK (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ağrı Milletvekili Sayın Mehmet Sıddık Altay’ın SSK Ağrı Hastanesinin sağlık personeli ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesini cevaplandırmak üzere huzurlarınızda bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, Sayın Altay’ın soru önergesi 1996 yılının haziran ayında verilmiştir. Bakanlık görevine geldiğimden hemen sonra, Sayın Milletvekilinin ivedilikle bilgilendirilmesini sağlamak amacıyla, kendilerine, 26 Temmuz 1996 tarihinde yazılı bir cevap göndermiştim. Şimdi, o tarihten bu yana meydana gelen gelişmelerle birlikte, durumu, bir kez daha Yüce Genel Kurula arz etmek istiyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, geçtiğimiz dönemde, Başbakanlığın tasarruf tedbirleriyle ilgili genelgeleri nedeniyle SSK sağlık tesislerinin personel ihtiyacının karşılanması, ne yazık ki mümkün olmamıştır. Personel yetersizliği nedeniyle, inşaatı tamamlanan bazı hastaneler açılamamış, bazılarında ise düşük kapasiteyle hizmet verilmesi öngörülmüştür.

Hükümetimizin konuya verdiği önemin bir sonucu olarak, bu dönemde, açık kadrolarımızın bir bölümüne atama yapılması konusunda gerekli çabanın gösterildiği, Muhterem Heyetinizin malumlarıdır.

Sayın Milletvekilimizin soru önergesini verdiği tarihten bu yana, yapılan atamalarla, pratisyen hekim adedi 2’den 4’e, hemşire adedi 6’dan 8’e çıkarılmış; ayrıca, 1 uzman hekim atanmıştır. İdarî personel eksikliğinin giderilmesi için sınavla alınan personel arasından, Ağrı Hastanesine 1 memur, 1 şoför, 1 bekçi ve 4 hizmetli atanmıştır. Doktor ve hemşire takviyesi bundan sonra da sürdürülecektir.

Muhterem Heyetin ve Değerli Milletvekilimizin bilgilerine, saygıyla arz ediyorum.

Sağ olun efendim.

BAŞKAN – Sözlü soru önergesini cevaplayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Necati Çelik’e teşekkür ediyorum.

Soru sahibinin bir sözü var mı efendim? Yok.

Buyurun Sayın Bakan; teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, sözlü soruların görüşülmesine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

34. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Hamur İlçesinin bazı köylerinin imam ihtiyacına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Nevzat Ercan’ın cevabı (6/245)

BAŞKAN – 34 üncü sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesinin bazı köylerinin imam ihtiyacına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Başbakan veya sayın bakan?.. Soru önergesini Sayın Başbakan adına cevaplamak üzere, Devlet Bakanı Sayın Nevzat Ercan hazır bulunmaktadır.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun, Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                          M. Sıddık Altay

                                                                                                                   Ağrı

Ağrı’nın Hamur İlçesi Müftülüğüne bağlı 47 köyden sadece 14 köyde kadrolu imam bulunmaktadır. Halkın dinî vecibelerini yerine getirmek için önem taşıyan imamlık kadrosunun boş tutulması, kabul edilebilir bir yönetim şekli değildir.

Boş olan 33 imam kadrosuna, 1996 yılı içerisinde atama yapılacak mı? Yapılmayacaksa nedenleri?..

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

Cevap süreniz 5 dakikadır.

DEVLET BAKANI NEVZAT ERCAN (Sakarya) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; ağrı milletvekilimiz Sayın Sıddık Altay’a ait soruya cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinize saygılar sunarım.

Ağrı’nın Hamur İlçesinde bulunan köylerden 37’sinde imam-hatip kadrosu vardır. Bu ilçemizde, 7 köyün imam-hatip kadrosu bulunmamaktadır. Kadro kifayetsizliği sebebiyle, bu köylere kadro tahsisi yapılamadığından, imam-hatip ataması da bugüne kadar yapılamamıştır; ancak, imam-hatip kadrosu bulunan 37 köyden 22’sinde görevli bulunmakta olup, 15’inde görevli bulunmamaktadır.

Demek ki, değerli arkadaşımızın bu soruyu sorduğu tarihlerde, soru önergesinde zikrettiği, “ancak 14 kadrolu imam bulunduğu” şeklindeki açıklaması sonrası, biliyorsunuz,  Türkiye genelinde, 77 ilde -3 il hariç- sınav yapılarak, 3 100 adet imam-hatibin ataması yapıldı. Ataması yapılan 3 100 adet imam-hatipten de 8 adedinin, Hamur İlçesindeki imam hatip bulunmayan camilerimize atandığı -o tarihten sonra- ortaya çıkmış bulunmaktadır. Şimdi,  görevli bulunmayan, kalan 15 camimize de imam-hatip atamaları için atama izni beklenmektedir. Atama izni sağlanabildiği takdirde, belki, yine, bu, boş olan 15 camimize kısmen atama yapılabilecektir.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sözlü soruyu cevaplandıran Devlet Bakanı Sayın Nevzat Ercan’a teşekkür ediyorum.

Önerge sahibinin bir sözü var mı efendim?

MEHMET SIDDIK ALTAY (Ağrı) – Sayın Bakana teşekkür ediyorum efendim.

BAŞKAN – Önerge sahibi de teşekkür ediyorlar.

Sözlü soru cevaplandırılmıştır.

35. – Adana Milletvekili Tuncay Karaytuğ’un, Mersin Gümrüğü ve limanındaki bazı kamu görevlilerinin rüşvet aldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/246)

BAŞKAN – 35 inci sırada, Adana Milletvekili Tuncay Karaytuğ’un, Mersin Gümrüğü ve Limanındaki bazı kamu görevlilerinin rüşvet aldığı iddiasına ilişkin, Başbakandan sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

36. – Adıyaman Milletvekili Ahmet Çelik’in, Fırat Nehri üzerinde bir köprü yapılmasına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün cevabı (6/247)

BAŞKAN – 36 ncı sırada, Adıyaman Milletvekili Ahmet Çelik’in, Fırat Nehri üzerinde bir köprü yapılmasına ilişkin, Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Önergeyi, Bayındırlık ve İskân Bakanı adına cevaplamak üzere, Devlet Bakanı Sayın Lütfü Esengün söz istemiştir.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                         Dr. Ahmet Çelik

                                                                                                              Adıyaman

Soru: Atatürk Baraj sularının yükselmesiyle Adıyaman-Diyarbakır karayolu trafiğe uzun yıllardır kapalıdır. Bu yolun trafiğe açılması için, Fırat Nehri üzerinde köprü yapılması düşünülüyor mu? Köprü yapımı düşünülüyorsa, ihalesi ne zaman yapılacak ve mevzubahis köprü ne zaman bitirilecektir?

BAŞKAN – Sayın Bakan, cevap süreniz 5 dakikadır; buyurun.

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Adıyaman Milletvekilimiz Sayın Ahmet Çelik tarafından, yine, bizden önceki hükümete tevcih edilmiş olan ve 16 Temmuz 1996 tarihi itibariyle hazırlanan cevabı bilgilerinize arz ediyorum.

Atatürk Baraj gölünde su tutulmaya başlandıktan sonra, Adıyaman-Diyarbakır devlet yolundaki Nissibi Köprüsü sular altında kalmış ve bu yolun alternatifi olarak da, Adıyaman-Kâhta-Narince 9 uncu Bölge hududu yolu yapılmıştır. Ayrıca, baraj gölünden feribotla Diyarbakır’a bağlantı sağlanmıştır.

Bu nedenle, sözü edilen güzergâhta ve baraj gölü üzerinde bir köprü yapımı çok yüksek maliyeti gerektirdiğinden, şimdilik düşünülmemektedir.

Bilgilerinize saygıyla arz ediyorum.

BAŞKAN – Önerge sahibinin bir söyleyeceği?.. Yok.

Önerge cevaplandırılmıştır.

Önergeyi cevaplayan Devlet Bakanı Lütfü Esengün’e teşekkür ediyorum.

37. – Adıyaman Milletvekili Ahmet Çelik’in, Adıyaman’da yapımı süren hava meydanının hizmete açılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/248)

BAŞKAN – 37 nci sırada, Adıyaman Milletvekili Ahmet Çelik’in, Adıyaman’da yapımı süren hava meydanının hizmete açılmasına ilişkin, Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda hazır bulunmamaktadır.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

38. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Bir gazetede yayımlanan “Patrikhane TC’yi takmıyor” başlıklı haberde yer alan iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/249)

BAŞKAN – 38 inci sırada, Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, bir gazetede yayımlanan “Patrikhane Türkiye Cumhuriyetini takmıyor” başlıklı haberde yer alan iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Başbakan veya cevap verecek Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda hazır bulunmamaktadır.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

39. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Patnos Barajı ve Patnos Ovası sulama inşaatlarının personel yetersizliğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/250)

BAŞKAN – 39 uncu sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Patnos Barajı ve Patnos Ovası sulama inşaatlarının personel yetersizliğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

40. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın bir gazetede yer alan bazı sözlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün cevabı (6/251)

BAŞKAN – 40 ıncı sırada, Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın, bir gazetede yer alan bazı sözlerine ilişkin, Başbakandan sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda hazır bulunuyorlar.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                  Prof. Dr. Mustafa Ünaldı

                                                                                                                 Konya

Sorular:

25.5.1996 tarihli Akit Gazetesinde yer alan bir haberde, Sayın Denktaş’ın “Kıbrıs, tarihte görülmemiş ölçüde sahipsiz ve desteksiz bırakılıyor” sözlerine yer verilmektedir.

1- Haberdeki iddia doğru mudur?

2- Doğruysa, bunun İsrail’le ilişkilerle ilgisi var mıdır?

3- Doğruysa, bunun gümrük birliğiyle ilgisi var mıdır?

BAŞKAN – Sözlü soru önergesini cevaplamak üzere, Devlet Bakanı Sayın Lütfü Esengün söz istemişlerdir.

Buyurun efendim.

Cevap süreniz 5 dakikadır.

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Konya Milletvekili Sayın Ünaldı’nın sualine cevaplarımızı arz ediyorum.

Kıbrıs Türkünün ve Kıbrıs davasının sahipsiz ve desteksiz bırakılması gibi bir durum söz konusu olamaz. Türkiye, Kıbrıs Türkünün özgürlük ve adalet mücadelesini, bugün kadar, tüm imkânlarıyla desteklemiştir; bu desteğini gelecekte de sürdürmekte kararlıdır. Bu kararlılığın en son göstergesi, Sayın Cumhurbaşkanımız ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Denktaş arasında 28 Aralık 1995 tarihinde imzalanan ve Türkiye’nin Kıbrıs davasındaki tam ve sarsılmaz siyasî desteğini gösteren ortak bildiridir.

Türkiye, Kıbrıs Türk halkının ekonomik kalkınmasının ve refah düzeyinin yükseltilmesi amacıyla da çabalarını sürdürmektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde üretilen tüm ürünlerin, Türkiye’ye gümrüksüz ihraç edilmelerine imkân sağlayacak şekilde kıyı ticareti kapsamına alınması, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine turist taşıyan charter uçaklarının zorunlu olarak ülkemize yaptıkları touch down için ödedikleri meblağın tarafımızdan karşılanması gibi tedbirler, bu yöndeki çabalarımızın ürünleridir.

Amaç, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ekonomisini, üretime ve ihracata dönük, rekabet edebilen bir yapıya kavuşturmak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin siyasî bağımsızlığını, ekonomik yeterlilikle pekiştirmektir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafından yürürlüğe konulan yapısal değişim programıyla birlikte, bu yönde önemli mesafeler alınmıştır.

Son birbuçuk yıldır, Kıbrıs sorununun, uluslararası ilişkiler gündeminin en ön sıralarında yer almadığı doğrudur. Bunun sebebi, Kıbrıs Rum tarafının Birleşmiş Milletler müzakere sürecine geri dönmeme yolunda gösterdiği uzlaşmaz tutumdur. Bu olguya bağlı olarak, Kıbrıs müzakere süreci de bir durgunluk dönemine girmiş olup, Türk dışpolitikasının, başka konulara öncelik vermesi ve bu nedenle Kıbrıs sorununu ikinci planda bırakması gibi bir yaklaşım, kesinlikle söz konusu değildir.

Durumu, sayın soru sahibi arkadaşımızın ve Yüce Heyetinizin bilgilerine, saygıyla arz ediyorum.

BAŞKAN – Soru sahibi Sayın Ünaldı?.. Şu anda salonda bulunmuyorlar.

Soru cevaplandırılmıştır. Soruyu cevaplayan Devlet Bakanı Sayın Lütfü Esengün’e teşekkür ediyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin de, Kıbrıs konusunda, Sayın Cumhurbaşkanlarımız Sayın Süleyman Demirel ve Sayın Rauf Denktaş’ın ortak bildirisinin imzasını takip eden günde, bütün gruplarımızın imzasıyla ortak bir destek bildirisi çıkardığını, ayrıca ifade ediyorum.

41. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Türkiye - İsrail Askerî Eğitim İşbirliği Anlaşması ile ilgili basına yansıyan bir beyanına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/252)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 41 inci sırada, Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Türkiye-İsrail Askerî Eğitim İşbirliği Anlaşmasıyla ilgili basına yansıyan bir beyanına ilişkin, Başbakandan sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Başbakan?.. Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

42. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Hollanda’daki İslam Kolejlerinden mezun olanların bu okullarda geçen öğretim sürelerinin Türkiye’de eksik değerlendirildiği iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/253)

BAŞKAN – 42 nci sırada, Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Hollanda’daki İslam kolejlerinden mezun olanların bu okullarda geçen öğretim sürelerinin Türkiye’de eksik değerlendirildiği iddiasına ilişkin, Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Millî Eğitim Bakanı?.. Genel Kurul salonunda hazır bulunmamaktadır.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

43. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı İline bağlı köy ve mezralardaki göçleri önlemeye yönelik projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/254)

BAŞKAN – 43 üncü sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı İline bağlı köy ve mezralardaki göçleri önlemeye yönelik projelere ilişkin, Devlet Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Sözlü soru önergesini cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır.

Sözlü soru önergesinin görüşülmesi ertelenmiştir.

44. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, kalkınmada öncelikli yörelerdeki çiftçilere ek kredi verilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/255)

BAŞKAN – 44 üncü sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, kalkınmada öncelikli yörelerdeki çiftçilere ek kredi verilmesine ilişkin, Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Sözlü soru önergesini cevaplayacak Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanı?.. Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır.

Sözlü soru önergesinin görüşülmesi ertelenmiştir.

45. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, 1996-1997 Hububat Alım Kararnamesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/256)

BAŞKAN – 45 inci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, 1996-1997 Hububat Alım Kararnamesine ilişkin, Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Sözlü soru önergesini cevaplayacak Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanı?.. Genel Kurul salonunda hazır bulunmamaktadır.

Sözlü soru önergesinin görüşülmesi ertelenmiştir.

46. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı il sınırları içindeki bazı akarsular üzerinde baraj yapılmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/257)

BAŞKAN – 46 ncı sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı İl sınırları içindeki bazı akarsular üzerinde baraj yapılmasına ilişkin, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Sözlü soru önergesini cevaplayacak Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı?.. Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır.

Sözlü soru önergesinin görüşülmesi ertelenmiştir.

47. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı Yazıcı Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/258)

BAŞKAN – 47 nci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı Yazıcı Barajı projesine ilişkin, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Sözlü soru önergesini cevaplayacak Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı?.. Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır.

Bu sebeple, sözlü soru önergesinin görüşülmesi ertelenmiştir.

48. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Eleşkirt - Aydıntepe, Tutak-Nadir Şeyh, Tutak-Karahalit barajlarının yapımına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/259)

BAŞKAN – 48 inci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Eleşkirt -Aydıntepe, Tutak-Nadir, Şeyh, Tutak-Karahalit barajlarının yapımına ilişkin, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü

soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı?.. Genel Kurul salonunda hazır bulunmamaktadır.

Sözlü soru önergesinin görüşülmesi ertelenmiştir.

49. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı İli sınırları içinde bulunan Murat Nehri üzerinde bir baraj yapılıp yapılmayacığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/260)

BAŞKAN – 49 uncu sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı İli sınırları içinde bulunan Murat Nehri üzerinde bir baraj yapılıp yapılmayacağına ilişkin, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı?.. Genel Kurulda hazır bulunmadığından, sözlü soru önergesinin görüşülmesi ertelenmiştir.

50. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı-Patnos İlçesinde bulunan Badişan Deresi üzerinde bir baraj yapılıp yapılmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/261)

BAŞKAN – 50 nci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, Ağrı-Patnos İlçesinde bulunan Badişan Deresi üzerinde bir baraj yapılıp yapılmayacağına ilişkin, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Sözlü soru önergesini cevaplayacak Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı?.. Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır.

Sözlü soru önergesinin görüşülmesi ertelenmiştir.

51. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, gazetelerde yer alan “İsrail nükleer deneme için Türkiye’yi seçti” şeklindeki habere ilişkin Başbakandan sözlü soru önrergesi (6/262)

BAŞKAN – 51 inci sırada, Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, gazetelerde yer alan “İsrail, nükleer deneme için Türkiye’yi seçti” şeklindeki habere ilişkin, Başbakandan sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Başbakan veya cevap verecek Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda hazır bulunmadığından, önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

52. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, BM Genel Sekreteri Butros Gali’nin Habitat toplantılarında Türkiye ile ilgili beyanlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün cevabı (6/263)

BAŞKAN – 52 nci sırada, Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Butros Gali’nin Habitat toplantılarında Türkiye ile ilgili beyanlarına ilişkin, Başbakandan sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Bakanlar Kurulu sıralarından, önergenin cevaplandırılacağı işaret ediliyor.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                  Prof. Dr. Mustafa Ünaldı

                                                                                                                 Konya

Sorular:

1- Habitat toplantılarında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Butros Gali’nin, Türkiye’yle ilgili olarak sarf ettiği sözler hakkındaki tavrınız nedir?

2- Bu konuda ne işlem yaptınız?

BAŞKAN – Sözlü soru önergesi, Devlet Bakanı Sayın Lütfü Esengün tarafından cevaplandırılacaktır.

Cevap süreniz 5 dakikadır Sayın Bakan, buyurun.

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Butros Gali, Habitat-II Konferansı vesilesiyle, 2 Haziran 1996 gecesi Açık Hava Tiyatrosunda düzenlenen kültür faaliyetinde yaptığı konuşmada “İstanbul Türk Cumhuriyeti” konferansın 3 Haziran 1996 tarihinde açılışı vesilesiyle yaptığı konuşmada da “Türkiye Federal Cumhuriyeti” tabirlerini kullanmıştır. Bu yanlışlıklar tarafımızdan derhal Genel Sekreter Butros Gali’nin dikkatine getirilmiş ve düzeltilmesi istenmiştir. Genel Sekreter, sekretaryasından kaynaklanan bu maddî hatalar nedeniyle özür dilemiştir. Ayrıca, Genel Sekreterin basın sözcüsü de, 3 Haziranda düzenlediği basın toplantısında gerekli tavzihte bulunmuştur.

Bu arz ettiğim cevap metni, Dışişleri Bakanlığımız tarafından hazırlanarak Başbakanlığa sunulan cevaptır. Malumlarınız olduğu üzere, Butros Gali görevini tamamlayarak, yerini yeni Genel Sekretere devretmiştir. Dolayısıyla, Butros Gali’den, hem Birleşmiş Milletler, hem dünya, hem de Türkiye kurtarmıştır diye şahsî görüşümü de arz ediyorum.

Saygılarımı sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önerge sahibi?.. Genel Kurul salonunda bulunmuyor.

Sözlü soru önergesi cevaplandırılmıştır.

Sözlü soru önergesini cevaplayan Devlet Bakanı Sayın Lütfü Esengün’e teşekkür ediyorum.

53. – Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in, kamu kurum ve kuruluşlarında değişik pozisyonlarda çalışıp aynı işleri yapan personel arasındaki ücret farklılığına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/264)

BAŞKAN – 53 üncü sırada, Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in, kamu kurum ve kuruluşlarında değişik pozisyonlarda çalışıp aynı işleri yapan personel arasındaki ücret farklılığına ilişkin, Maliye Bakanından sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Maliye Bakanı?.. Genel Kurul salonunda hazır bulunmamaktadır.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

54. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, hayvan besicilerinin borçlarının ertelenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/265)

BAŞKAN – 54 üncü sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay’ın, hayvan besicilerinin borçlarının ertelenmesine ilişkin, Başbakandan sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Başbakan?.. Genel Kurul salonunda hazır bulunmamaktadır.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

55. – Burdur Milletvekili Kâzım Üstüner’in, Burdur-Antalya demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/266)

BAŞKAN – 55 inci sırada, Burdur Milletvekili Kâzım Üstüner’in, Burdur-Antalya demiryolu projesine ilişkin, Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Ulaştırma Bakanı?.. Genel Kurul salonunda hazır bulunmamaktadır.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

56. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İl Müdürlüğüne bağlı sera sebzeciliği ve çiçekçiliği üretme istasyonu kurulmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/269)

BAŞKAN – 56 ncı sırada, Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İl Müdürlüğüne bağlı sera sebzeciliği ve çiçekçiliği üretme istasyonu kurulmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanı?.. Genel Kurul salonunda hazır bulunmamaktadır.

Önergenin görüşülmesi, bu sebeple, ertelenmiştir.

57. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İlinde Bakanlığa bağlı bir serakent kurulmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/270)

BAŞKAN – 57 nci sırada, Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İlinde Bakanlığa bağlı bir serakent kurulmasına ilişkin, Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Sözlü soru önergesini cevaplayacak Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanı?.. Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır.

Bu sebeple, sözlü soru önergesinin görüşülmesi ertelenmiştir.

58. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İlinin karayolunun otoyola dönüştürülmesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün cevabı (6/271)

BAŞKAN – 58 inci sırada, Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İlininin karayolunun otoyola dönüştürülmesine ilişkin, Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplamak üzere, Hükümet sıralarından söz istenmiştir.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                            Hilmi Develi

                                                                                                                 Denizli

Konu: Otoyol Yapımı

Soru 1 – Ege, İç Anadolu ve Akdeniz Bölgesini birbirine bağlayan anaarter üzerinde bulunan Denizli’nin yoğun kalkınma çabasına yeterince hizmet veremeyen mevcut karayolunun iyileştirilmesi için, otoyol yapımı konusunda Bakanlığınızın yaptığı çalışmalar var mıdır; var ise, ne aşamadadır?

Soru 2 – Denizli’nin, hem konumu hem de hızla kalkınan ve sanayileşen bir il olması nedeniyle, konu üzerinde, Bakanlığınızca, bir an önce çalışmalara başlamanız gerekmez mi?

BAŞKAN – Sözlü soruyu cevaplamak üzere, Devlet Bakanı Sayın Lütfü Esengün konuşacaktır.

Sayın Bakan, buyurun.

Cevap süreniz 5 dakikadır.

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Denizli Milletvekili Sayın Hilmi Develi’nin biraz önce okunan soru önergesinin cevabını arz ediyorum:

Denizli İli için önemli bir bağlantıyı teşkil edecek olan Aydın-Denizli Otoyolu, Kamu Ortaklığı Fonundan finanse edilen 1996 yılı otoyol programının etüt, proje ve yapım bölümlerinde yer almaktadır. Önproje ihalesinin bu yıl içerisinde yapılması planlanmakta olup, proje çalışmalarının bitimini müteakip, finansman temini halinde, yapım ihalesine geçilecektir. Arz ettiğim durum, 17 Temmuz 1996 tarihi itibariyledir.

Aradan geçen zaman içerisinde, inşallah, suale konu olan yol yapılmış veya ihalesi yapılmıştır.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Proje ihalesinin yapıldığını biliyoruz.

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Evet.

Dolayısıyla, sayın soru sahibinin, durumu, bir defa daha, Bayındırlık ve İskân Bakanlığından şahsen veya İçtüzük gereğince, sözlü veya yazılı soru önergesiyle sormasında yarar olduğu kanaatindeyim.

Saygıyla arz ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan, bir saniye, kürsüyü terk etmeyin.

Sözlü soru sahibi olarak Sayın Develi’nin bir sözü var mı?

HİLMİ DEVELİ (Denizli) – Sayın Başkan, Sayın Bakanın anlattığı 17 Temmuz 1996; oysa, bugünkü takvim 26 Şubat 1997... Dolayısıyla, verdiği cevap güncellik taşımıyor.

BAŞKAN – Sayın Bakan da güncellik taşımadığını ifade etti. Zaten, güncel olsa da, cevapta değişecek bir durum yok, fiilî durumda değişiklik olmadığı için. Sözlü veya yazılı soruyla yeniden gündeme getirmeniz icap edecek; ama, İçtüzük gereğince, Sayın Bakana ve size söz verdiğim için, bu sözlü sorunun cevaplandırılmış olduğunu tutanağa geçirmek durumundayım.

Sözlü soru cevaplandırılmıştır.

Sözlü soruyu cevaplayan Devlet Bakanı Sayın Lütfü Esengün’e teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, soruların cevaplandırılmasıyla ilgili süremiz tamamlanmıştır.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Bölümüne” geçiyoruz.

Önce, sırasıyla, yarım kalan işlerden başlıyoruz.

VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER

1. – 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/215) (S. Sayısı : 23)

BAŞKAN – 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon?.. Yok.

Tasarı üzerinde daha önce görüşmeler yapılmıştı; ancak, Komisyon hazır olmadığı için, ertelenmiştir.

2. – Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ve Bu Kanunlarda Değişiklik Yapan 18.11.1992 Tarih ve 3842 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/543) (S. Sayısı : 175)

BAŞKAN – Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu,  Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanuna ilişkin tasarının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

3. – Yurtdışında Bulunanların Sosyal Güvenlikleri Hakkında Borçlanma Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/569) (S. Sayısı : 209) (1)

                                              

(1) 209 S. Sayılı Basmayazı 6.2.1997 tarihli 56 ncı Birleşim tutanağına eklidir.

BAŞKAN – Yurtdışında Bulunanların Sosyal Güvenlikleri Hakkında Borçlanma Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Komisyon ve Hükümet yerlerini almışlardır.

Bu tasarıyla ilgili geçen birleşimde tasarının tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşma tamamlanmıştı.

Şimdi, tasarının tümü üzerinde söz alan diğer üyelerin isimlerini okuyorum: Anavatan Partisi Grubu adına, Kırıkkale Milletvekili Recep Mızrak; Demokratik Sol Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili Zekeriya Temizel; Doğru Yol Partisi Grubu adına, Kastamonu Milletvekili Haluk Yıldız söz istemişlerdir.

Şahısları adına; İstanbul Milletvekili Emin Kul, Hatay Milletvekili Nihat Matkap, Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan, Çorum Milletvekili Mehmet Aykaç, Trabzon Milletvekili Hikmet Sami Türk, Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül,

Adana Milletvekili Sayın Sıtkı Cengil, Hatay Milletvekili Sayın Atilâ Sav söz istemiş bulunmaktadırlar.

Şimdi, gruplar adına...

BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Sayın Başkan, usul hakkında söz alma imkânımız var mı efendim?

BAŞKAN – Şu esnada yok; kürsüye hatip çağırmak üzereyim. O konuşma bittikten sonra, usule ilişkin ne gibi bir isteminiz var, onu tespit edeceğim.

Şimdi, Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Recep Mızrak’a söz veriyorum. Buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın Mızrak, konuşma süreniz 20 dakikadır.

ANAP GRUBU ADINA RECEP MIZRAK (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yurtdışında Bulunanların Sosyal Güvenlikleri Hakkında Borçlanma Kanunu Tasarısı üzerindeki görüşlerimizi belirtmek üzere, Anavatan Grubu adına söz almış bulunmaktayım; sözlerime başlarken, şahsım ve grubum adına, hepinizi ve ayrıca, Türkiye dışında bulunan tüm gurbetçi ve soydaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün itibariyle, yurt dışında ikamet eden vatandaşlarımızın sayısı yaklaşık olarak 3,5 milyona ulaşmış bulunmaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının verdiği rakamlara göre, 25 ülkede toplam 3 milyon 370 bin Türk vatandaşı yaşamaktadır. Bu sayının yaklaşık 3 milyonu Batı Avrupa ülkelerinde bulunmakta, bunlardan da 2 milyon 100 bin gibi çok büyük bir bölümü Almanya’da ikamet etmektedir. Bu ülkeyi, vatandaşlarımızın sayısal çokluğu itibariyle, sırasıyla, Fransa, Hollanda, Avusturya, Belçika, İsviçre ve diğerleri takip etmektedir. Batı Avrupa ülkeleri dışında ikamet eden 370 bin vatandaşımız ise, yine sayısal büyüklükleri itibariyle, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Kanada ve başta Suudî Arabistan olmak üzere Arap ülkelerinde bulunmaktadır.

Bilindiği üzere, İkinci Dünya Savaşında çalışan genç nüfusun önemli bir kısmını kaybeden Batı Avrupa ülkeleri, takip eden yıllarda, ihtiyaç duydukları işgücünü, başka ülkelerden karşılamak mecburiyetiyle karşı karşıya kalmışlardır. Ekonomik faaliyetlerinin devamı için gerekli işgücü ihtiyacını en fazla hisseden o zamanki Batı Almanya, bu ihtiyacını, 1955 yılından itibaren İtalya, 1960 yılından itibaren de Yunanistan ve İspanya’dan sağlamaya başlamıştır.

Bu çerçevede, ülkemiz ile Almanya arasında 30 Kasım 1960 tarihinde imzalanan anlaşmayla, hızlı bir işgücü göçü başlamıştır. İlk üç senede Almanya’da 27 bine ulaşan Türk nüfusu, 1965 yılında 100 bine, 1971 yılında 500 bine, 1973 yılında 910 bine ulaşmıştır. Bugün itibariyle, Almanya’da, o gün ilk defa çalışmaya başlayan birinci neslin yanında, ikinci, üçüncü ve hatta dördüncü nesille birlikte, yaklaşık 2 milyon 100 bin vatandaşımız yaşamaktadır. Halen yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sayısı, ülke nüfusumuzun yaklaşık yüzde 5’ine tekabül etmektedir.

İlk önceleri, büyük ölçüde, yurt dışında çalışan Türk işçileri, bugün ise, yurt dışında ikâmet eden, yaşayan vatandaşlarımız olarak nitelendirebileceğimiz bizim insanlarımız, başlangıçtaki yalın işçi görevinin oldukça dışına taşmış, ülkemiz ekonomisine çok yönlü imkânlar sağlamaya, dışpolitikamızda da önemli yer tutmaya başlamışlardır.

1960’lı yıllardan bu yana yaklaşık otuzbeş yıl içerisinde resmî yollardan gönderilen döviz miktarı 45 milyar doların üzerinde oluşmuştur. Merkez Bankası ve diğer bankalardaki döviz tevdiat hesapları tutarı 15 milyar doları geçmiş, bunun yanında aynî olarak ülkemize getirilen her türlü makine, teçhizat ve diğer eşyalar da önemli miktarlara ulaşmıştır. Hepsinden önemlisi, o tarihlerde işçi olarak giden bu vatandaşlarımız ile bunların neslinin sahibi bulunduğu irili ufaklı 40 bini aşkın işletme söz konusu ülkelerde faaliyet göstermektedir. Dışa açılan teşebbüsçülüğümüzün öncüleri sayılabilecek bu faaliyetler, buralara yönelik ihracatımızın ciddî boyutlara ulaşmasının en önemli etkeni olmuştur. Elbette ki, yurt dışında ikamet eden, faaliyet gösteren vatandaşlarımız, Türk millî kimliğinin dışarıda gelişip güç kazanmasının da nedenini teşkil etmişlerdir. Orada doğup, orada eğitim gören gençlerimiz, ülkemizin gelişmesine katkıda bulunmakta, yurtdışı temsil görevlerini hakkıyla yerine getirmeye çalışmaktadırlar.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Anayasamızın 62 nci maddesinde aynen “Devlet, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının aile birliğinin, çocuklarının eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması için gerekli tedbirleri alır” denilmektedir. Yurt dışında yaşayan ve ülkemiz için son derece önemli, son derece yararlı faaliyetlerde bulunan, anlam ifade eden bu vatandaşlarımız için, Anayasamızın amir hükmüne rağmen, fazla bir şey yapabildiğimizi de söylemek maalesef mümkün değildir. Âdeta kendi hallerine terk edilen, yığınla sorunlarına çözümler getirilemeyen bu insanlarımız için bir şeyler yapmanın zamanı çoktan gelmiştir. Hep onlardan istemenin yanı sıra, aynı zamanda, verebilmenin çabası içine de girilmelidir. Konuyla ilgili 100’ü aşkın sorun çözüm beklemektedir. Acil ve önemlilerinden başlayarak bir an önce ve gerçek anlamda harekete geçmenin gereği açıkça görülmelidir. Bu hususta bugüne kadar çeşitli boyutlarda çalışmalar yapılmış, sorunlar tespit edilmiş, raporlar hazırlanmıştır. Bu safhada, artık, çözüm ve sonuca gitme çabaları ağırlık kazanmalıdır. Bu noktadan hareketle, aynı zamanda, huzurunuza getirilen bu tasarı vesilesiyle çok önemli gördüğümüz bazı sorunları ile bunlara getirilmesi gereken çözümler hakkında Grubumuzun görüşlerini de açıklamak istiyorum.

Özellikle, Almanya’nın karşı çıkması nedeniyle henüz belli bir çözüme kavuşturulamayan burada yaşayan vatandaşlarımızın çifte vatandaşlık sorunu giderek önem kazanmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, ülkemize olan tabiyet bağının kaybedilmesi halinde de, yabancı statüsüne geçilmesi yönünde sorunlar çıkabilmektedir.

İnsanlarımızın yabancı düşmanlığına karşı korunarak siyasî etkinlik kazanmasının en iyi yolu, çifte vatandaşlıktır. Bu hususun, anayasasında karşı bir hüküm bulunmamasından da yararlanılarak, özellikle Almanya’ya benimsetilmesi temel politika yapılmalıdır.

Yurt dışındaki vatandaşlarımızın vatandaşlıktan çıkma izni veya tekrar geri dönme başvuruları çok uzun zaman almaktadır. Başvuruları en kısa zamanda sonuçlandıracak tedbirler bir an önce alınmalıdır.

Vatandaşlıktan çıkma izni ile tekrar kabulü arasında geçen hukukî boşluğun doldurularak, Türk vatandaşlığından doğan hakların kaybolmaması yolunda Türk Vatandaşlığı Kanununda gerekli değişikliklerin yapılması da bir diğer çözüm yolu olarak görülmektedir.

Vatandaşlıktan çıkan insanlarımızın Alman tabiyetine geçtikten sonra, tekrar Türkiye Cumhuriyeti tabiyetine geçmesi, Almanlarca istenilmemektedir ve engeller çıkarılmaktadır ki, bu konuda da gerekli teşebbüslerde mutlaka bulunulmalıdır.

Türkiye’deki seçimlerde oy kullanabilmeleri için gerekli tedbirler alınmalı ve yeterli düzenlemeler, diğer devletlerle de teşebbüse geçilmek suretiyle, mutlaka yapılmalıdır. Bu şekilde, vatandaşlarımıza oy kullanma imkânı sağlanacak ve böylece, ülkelerine olan bağlılıkları daha da sağlamlaştırılmış olacaktır.

Karşılıklı ziyaret ve beraberliklerin artırılması, elbette, yararlı sonuçlar doğuracaktır. Özellikle Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarımızın birinci derecedeki akrabaları dahi vize almadan bu ülkeye girememektedirler.

Yine, vatandaşlarımız, Avrupa Birliği ülkelerine olan seyahatlerinde de vize almak zorunda bırakılmaktadırlar.

Alman Hükümetinin son olarak aldığı ve 15 Ocak 1997 tarihinden itibaren uygulamaya koyduğu bir kararı, burada yaşayan vatandaşlarımızı daha da üzmüş ve sıkıntıya sokmuştur. Günümüzdeki insan hakları uygulamalarına son derece aykırı biçimde ve aileleri parçalar bir mahiyette, 16 yaşından küçük çocuklarda, Türkiye’de yaşayanların Almanya’ya gidebilmeleri için vize alma şartı, Almanya’da ailelerinin yanında bulunanlarda ise, oturma izni şartının getirilerek 15 Ocak tarihinden itibaren yürürlüğe konulmuş olması, maalesef, Hükümetimiz tarafından da atlanılmış, gerekli tepkiler gösterilemeyerek gerekli teşebbüslerde de bulunulamamıştır. Gerek millî hukuka ve gerekse uluslararası hukuka ters olan bu uygulamanın iptali için, gerekli teşebbüslere acilen geçilmelidir. Son derece önemli olan bu ve diğer vize konularına nihaî çözüm bulunana kadar, Türkiye’deki yabancı temsilciliklerin rencide edici, aşırı ve keyfî vize şartları koymalarının önüne geçilebilmesi için, çaba gösterilmelidir. Avrupa’da çalışma iznine sahip işçilerimizin, Avrupa Birliği ülkelerinde herhangi bir kayda tabi olmaksızın serbestçe çalışabilmelerine imkân verilmesine kesin çözümün, Türkiye’nin Avrupa Birliğine tam üyeliğiyle mümkün olabileceği düşünülmektedir. Ancak, yine de, mal ve hizmetlerin serbestçe dolaşımını öngören Gümrük Birliği Antlaşmasının doğal uzantısından yararlanarak, daha iyi şartların yaratılması için uğraşılmalıdır.

Değerli arkadaşlar, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın, özellikle Millî Eğitim Bakanlığını ilgilendiren sorunlarının bir an önce giderilmesi hususunda da büyük teşebbüslerde bulunulmalı ve bu konuya da önem verilmelidir.

Din adamı ihtiyaçlarının karşılanması, kültürel ihtiyaçlarının karşılanması, kültür merkezlerinin açılması ve zamanımızın kısalığı dolayısıyla arz etmeye fırsat bulamadığım 100 civarındaki sorunlarının tespit ve bunların giderilmesi için gerekli gayretlerin gösterilmesi lazımdır. Bu vesileyle, yurt dışında bulunan -çalışan veya çalışmayarak bulunan- başka ülke vatandaşı bile olsa, dünyadaki tüm soydaşlarımızın birtakım problemleri olabilmektedir; ki, bunlarla da yakından ilgilenmek mecburiyetini hissetmekteyiz. Öyle ki, büyük devletler, ancak büyük milletlerle olabilir. Türk Milletine, tarih, büyük millet olarak bir değer biçmiş; kabul etsek de etmesek de büyük millet olmanın gereğini de yerine getirmek zorundayız. En son olarak, mesela, Kerkük’ten bu tarafa -Irak’taki Türkmenlerden- gelmek zorunda kalan, kaçmak mecburiyetinde bulunan 30 kadar Türkmen, şu günlerde, iade edilme gibi bir karar içerisindedirler -ki, belki de iade edilmişlerdir- bunlar döndükleri zaman, orada, bunları bekleyen akıbet idamdır veya kurşuna dizilmektir. Aynı şekilde, Bulgaristan’dan gelen soydaşlarımızın iadesine yönelik olarak, 20 Ocak 1997 tarihli genelgenin ve İçişleri Bakanlığının bu konudaki düzenlemesinin de yeniden gözden geçirilmesi gerekir diye düşünmekteyiz.

Değerli arkadaşlar, Anayasamızın 62 nci maddesi uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından çözülmek ya da çözülmesine yardımcı olunmak zorunda bulunulan, yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarının, belli başlı 100’ü aşkın sorunlarından bazılarına, biraz önce arz ettiğim gibi, kısaca değindikten sonra, yine aynı maddeye dayanılarak hazırlandığı ifade edilen ve Yüce Meclisin huzuruna getirilen bu yasa tasarısı hakkındaki görüşlerimizi de arz etmek istiyorum.

Bir kere, her şeyden önce, bu yasa tasarısının, Anayasamızın 62 nci maddesinin devletimize verdiği bir görevin sonucunda hazırlanmış ve yurt dışında bulunan işçilerimizin, Türk vatandaşlarının kendileri ve aile fertlerinin sosyal güvenliklerinin sağlanmasına yönelik bir düzenleme olduğu kanaatine ulaşmakta güçlük çektiğimizi ifade etmek istiyorum. Bu, aslında, yeni bir kaynak paketi hüviyetindedir. 400 bin kişiyi kapsamına almak suretiyle, 5 milyar dolar kaynak sağlamaya matuf bir düzenleme niteliğindedir. Zaten, bu Hükümet tarafından da böyle açıklanmış ve detayları da verilmek suretiyle, 25 Kasım 1996 tarihinde, Sayın Başbakan ve Sayın Başbakan Yardımcısının müştereken yaptıkları basın toplantısında, üçüncü kaynak paketinin içerisinde kamuoyuna böyle takdim edilmiştir.

Anayasamızın 62 nci maddesi, biraz önce de ifade ettiğim gibi, yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarının, eğitim, kültürel ve diğer ihtiyaçlarıyla birlikte, sosyal güvenliklerinin sağlanmasını emretmektedir. Yani, burada, sosyal güvenlikleri sağlanacak olanlar, yurt dışında muayyen bir süre kalmış olan vatandaşlarımız olmasına rağmen, bu kanun tasarısına göre, geçmişte ve halen yurt dışında bulunanlar, yurt dışında, hangi sebeple olursa olsun, olursa olsun, bir gün dahi bulunmuş olanlar, herhangi bir yaş şartı aranmaksızın, kendileri ve aile fertleri, kanunlaşması halinde, bu tasarının hükümlerinden istifade edebileceklerdir.

Daha önce başka ülkelerin vatandaşları olarak o ülkelerde yaşarken, bazı sebeplerle ülkemize gelen insanlarımız, yani göçmenlerimiz, yurt dışında bulunanlar ile yurt dışında bulunup da ölenlerin hak sahipleri de 15 Mart 1997 tarihine kadar, bu tasarıda belirtilen hükümlere göre borçlanmaları halinde yine bu sistemden yararlanabileceklerdir.

Kanun tasarısında yer alan diğer bir husus da, yurt dışında geçen sürelerini borçlanarak değerlendirmiş olanlara da, aylıklarını artırmak bakımından, yeniden, borçlanma hakkı tanınmış olacaktır.

Diğer taraftan, düzenlemenin getirdiği uygulama, 15 Mart 1997 tarihine kadar ilk taksitlerini, diğerlerini ise 15 Mayıs 1997 ve 15 Temmuz 1997 tarihlerine kadar yatırmak suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere yapılabilmektedir.

Asgarî borçlanma 5 bin gün olmakta ve her bir gün için 2,5 dolar üzerinden 12 500 doların ilgili hesaba, yani Ziraat Bankası nezdinde açılan Yurtdışı Sosyal Güvenlik Kasasına yatırılması gerekmektedir.

Değerli arkadaşlar, tüm bunlara baktığımız zaman, bu kanun tasarısıyla getirilmek istenen düzenlemenin, Anayasamızın 62 nci maddesinin amir hükmü gereğince, yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarına sosyal güvenlik sağlamaya yönelik olmadığı, yeni bir kaynak paketi niteliğinde bir düzenleme olduğu kanaatine ayrıca ulaşılmaktadır. Böyle olunca, sistemin, yani Kasanın aktuaryel dengesi, başka bir ifadeyle tahsilat-ödeme dengesi sağlanabiliyorsa, aynen bedelsiz ithalatta olduğu gibi, yurt dışında yaşamış olan vatandaşlarımızla beraber, yurt içerisinde yaşayan vatandaşlarımızın da, yasalaşması halinde, bu kanundan istifade etmesi gerekir diye düşünüyor ve yararlanamayacak olmalarını da bir eksiklik ve adaletsizlik olarak kabul ediyorum.

Değerli arkadaşlar, ister bazı vatandaşlarımızı sosyal güvenlik şemsiyesi altına almak olarak, isterseniz bir kaynak paketi olarak nitelendirelim, bu düzenleme de, maalesef, bu zamana kadar yapılan diğer hukukî düzenlemelerde olduğu gibi, yine, aceleye getirilmiştir. Burada, yatırılacak primler, emekliliğin başlayacağı tarih ve bunların sonucunda, kasanın gelir-gider dengesi iyi hesap edilememiştir. İleriki yıllarda -en fazla yedi sekiz sene sonra- sosyal güvenlik teşkilatlarımızın içinde bulunduğu bugünkü durumla, aynen karşılaşılacağı, aynı ortam içine düşülüp altından kalkılamayacak bir ödeme sıkıntısıyla karşı karşıya kalınacağı kaçınılmaz olacaktır.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre, bağlanacak malullük ve yaşlılık aylığının  ayda 258 dolar ve  tedricî olarak ödeme  esasına göre yılda  3 250 dolar olduğu, maaşlarındaki artış oranlarının da dolar kurundaki artışla aynı seviyede olacağı ve dolar cinsinden hesaplanıp yüzde 10 oranında gelir getireceği ve yine, yüzde 10 oranında nema verileceği varsayımlarına göre yapılan hesaplamalarda, bu tasarının -tahsil edilecek prim miktarı, prim süresi ve emekliliğin başlangıç tarihi dahil- hükümlerinin aynen kanunlaşması halinde, emekliliğin başlangıç tarihinden itibaren en geç yedi yıl sonrasından başlayarak, aktuaryel dengesinin aleyhe bozulup sistemin tıkanacağı ortaya çıkmaktadır.

Tasarının 7 nci maddesine göre, primlerini tam olarak ödeyen ve 6 ncı maddesinde belirtilen üç yıllık bekleme süresini tamamlayan iştirakçilerin emekli olabilmeleri için, kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurmuş olmaları gerekmektedir. Başka bir ifadeyle, emeklilik başlangıç yaşı kadında 50, erkekte 55’tir.

Devlet Planlama Teşkilatının 1995, 1996 ve 1997 yıllarına ait, ülkemizde ortalama yaşama süresiyle ilgili yaptığı tahmine göre, yaşama süresi, erkeklerde 68,4, kadınlardaysa 70,8 yıldır.

Yine, Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı tarafından yapılan, on onbeş  gün içerisinde yayımlanacak olan çalışmalara göre, yaşama süresi, erkekte 69, kadında 73 yıldır. Yani, bu sistemden istifade ederek emekli olmak isteyen iştirakçilerden kadınlar yaklaşık olarak 23 yıl, erkekler ise yine yaklaşık olarak 14 yıl emekli maaşı alacaklar demektir. Sistemin ise, Kasadan, kadınlara 23, erkeklere 14 yıl emekli maaşı ödeyeceği anlamına gelmektedir. Başka bir ifadeyle, bir taraftan 12 500 dolar tutarındaki primi alıp, bunu üç yıl bekletip, yüzde 10 faiz oranıyla borçlanabildiğimiz alternatif borç kaynaklarının yerine kullanılması, diğer taraftan, bunun karşılığında 14 sene, 23 sene emeklilik maaşı ödenmesidir. Kaldı ki, ölümden sonra da iştirakçilerin bakmakla yükümlü oldukları kimseler, aynı haklardan yararlanmaya devam edeceklerdir ve ayrıca,  bu süre içerisinde sağlık yardımından da istifade edeceklerdir.

Değerli arkadaşlar, buradaki başabaş noktası, yani, toplanan primlerin dolar bazında yüzde 10 oranı üzerinden nemalarıyla birlikte ödenecek emekli aylıklarını karşılama noktası ...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Mızrak, bir saniye...

Konuşmanızı tamamlayın efendim.

RECEP MIZRAK (Devamla) – Hay hay.

... süre olarak emekliliğin başlangıç tarihinden itibaren, erkeklerde 6 yıl, kadınlarda 8 yıl; ortalama ise, 7,5 yıl öncesi olarak teşekkül etmektedir. Yani, kadınlarda 42, erkeklerde 49 yaşından daha yaşlı her iştirakçinin sisteme katılımı, Kasayı menfi yönde etkilemekte; tersinden bakacak olursak, bu yaşlardan daha küçük iştirakçilerin emeklilik için prim yatırmaları ise, kendilerinin aleyhine bir durum yaratmaktadır ve bu hesaplamalar yapılırken, sağlık harcamaları da -biraz önce arz etmeye çalıştığım gibi- hiç dikkate alınmamıştır. Burada iştirakçilerin yaş olarak yoğunluğu ve başabaş noktasından sonraki yaşlarda yoğunlaşacak olursa -ki, tahminimiz o istikamettedir- kasanın gelir-gider dengesindeki aleyhe bozulma ciddî anlamda sıkıntı yaratacak ve “bugünü kurtaralım” derken, gelecekte daha önemli boyutlarda altından kalkılamayacak derecede problemlerle karşı karşıya kalınacaktır.

Değerli arkadaşlar, sonuç olarak, bu tasarıyı, bugün takdim edildiği gibi, yurt dışında bulunanların sosyal güvenliklerini sağlamaya yönelik bir tasarı olarak mütalaa ve kabul etmek maalesef mümkün değildir; kendilerinin de 25 Kasım 1996  tarihli basın toplantılarında kamuoyuna takdim ettikleri gibi, bir kaynak paketidir.

Elbette ki, ülkeninin ekonomik ve sosyal faaliyetlerinde kullanılmak üzere kaynağa ihtiyaç vardır ve özkaynaklarımızın yani, gelirlerin yetişmemesi halinde, yabancı kaynağa başvurularak borçlanma yoluna da gidilecektir ve borçlanmanın da iç ve dış tüm meselelerimizi ipotek altına alabilen diğer ülkeler ve bu ülkelerin kuruluşları yerine, kendi vatandaş ve kuruluşlarımıza yapılmasında elbette fayda vardır; özellikle de tercih edilmelidir. Ancak, hesabı kitabı iyice yapılmayan, dengeleri iyi kurulamayan borçlanmaların, devletimize ne derece büyük sıkıntılar getireceği de aşikârdır ve örneklerini sürekli olarak yaşamaktayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RECEP MIZRAK (Devamla) – 1 dakika daha müsaade ederseniz...

BAŞKAN – Tamamlayın efendim.

RECEP MIZRAK (Devamla) – Bu bakımdan, tasarıyı, bugünü kurtarmak maksadıyla gibi bir düşünceyle olmasa da, gelecekte büyük sıkıntılarla karşılaşmamızı kaçınılmaz kılacak, aceleye getirilmiş, hazırlığı iyi yapılıp, dengeleri iyi kurulamamış; hatta, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülüp, müzakere edilememiş bir tasarı, bir kaynak paketi olarak mütalaa etmek doğru olacaktır kanaatini taşıyor; tasarının çekilerek, daha ciddî ve arz etmeye çalıştığım mahzurların giderilmek suretiyle yeniden getirilmesinde fayda mülahaza ettiğimizi ifade ediyor; bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Anavatan Partisi Grubu adına konuşan, Kırıkkale Milletvekili Sayın Recep Mızrak’a teşekkür ediyorum.

Sayın Biltekin Özdemir, usule ilişkin bir istemi olduğunu ifade etmişti; tespit edeyim.

Buyurun efendim.

BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Sayın Başkanım, vasıtanızla, Büyük Millet Meclisine, usul açısından şu hususu arz etmek istiyorum: Bildiğiniz gibi, Büyük Millet Meclisinin, Anayasamızca kurulmuş bir Plan ve Bütçe Komisyonu vardır. Bu Komisyon, malî hususlarda, Büyük Millet Meclisinin, en geniş biçimde, doğru kararı almasına yardımcı olmak üzere teşkil edilmiş bir ihtisas komisyonudur. Huzurunuzdaki tasarı da, teşkil edilen bir Kasaya, muayyen koşullarla gelirlerin girmesine, buradan gelirlerin çıkmasına, aylık ödenmesine, eğer bu iki denge arasında bir fark oluşursa, bu farkın devlet tarafından garanti edilmesine, gelirlerinin ve bilcümle muamelatının her türlü vergi, resim ve harçtan muafiyetine ilişkin hükümler dışında hiçbir hususu düzenlememektedir.

Şimdi, bu içerikte bir tasarının, Plan ve Bütçe Komisyonunda, Meclisin bu ihtisas Komisyonunda görüşülmeden huzurunuza tekemmül etmiş veya tekâmül etmiş şekliyle gelmiş olduğu düşünülebilir mi; elbette düşünülemez. İşlenmiş olan bu usul eksikliğinin kesin surette giderilmesi gerektiği ihtiyacını, vasıtanızla, Büyük Millet Meclisinin bu konuda bir karar almasını takdirlerinize saygılarımla arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özdemir.

Sizin isteminizi tespit edince, Meclis oturumlarındaki klasik anlamda usul tartışmalarının dışında bir konuyu gündeme getiriyorsunuz; onu anlıyorum.

İçtüzüğümüzün 63 üncü maddesine göre, burada bir usul tartışması açabilmemiz için, görüşmeye yer olup olmaması, Başkanı, gündeme veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usullerine uymaya davet, bir konuyu öne alma veya geriye bırakma gibi usule ait konular getirilmesi lazım. Sizin buyurduğunuz hususlar, bunların kapsamında bulunmamaktadır.

Komisyonların çalışmasına ilişkin usul ise, İçtüzüğümüzün 73 üncü maddesinde belirlenmiştir. 73 üncü maddenin üçüncü fıkrasında “Başkan, gelen tasarıları ilgili komisyonlara doğrudan doğruya havale eder ve bunu tutanak dergisine ve ilan tahtasına yazdırır.

Bu havaleye bir milletvekili itiraz etmek isterse oturumun başında söz alır” denilmektedir.

Şimdiye kadar bu tasarıya ilişkin, komisyona havale tarihinden itibaren herhangi bir itiraz vuku bulmamıştır 73 üncü madde kapsamında; o sebeple, konu, bu noktaya gelmiştir.

Komisyonların, bu konuda kendini yetkili görmek suretiyle görüş bildirmesi, yine, İçtüzüğümüze göre mümkündür; ancak, o işlem de, artık, geride kalmıştır.

Şu anda, Meclis gündemine girmiş, görüşülmeye başlanmış, bazı sözcülerin üzerinde konuştukları bir tasarının görüşmesini erteleyebilmeme imkân yok; bu konuda bir usul müzakeresi açmak suretiyle, Genel Kurulumuzun bir karar alması da mümkün değil; o sebeple, görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Şimdi, söz sırası, Demokratik Sol Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Zekeriya Temizel’in.

Buyurun Sayın Temizel. (DSP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

DSP GRUBU ADINA ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Yurtdışında Bulunanların Sosyal Güvenlikleri Hakkında Borçlanma Kanunu Tasarısı üzerinde Demokratik Sol Partinin görüşlerini belirtmek üzere, söz almış bulunuyorum; sözlerime başlarken, Demokratik Sol Parti adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, önünüzde bir yasa tasarısı var. Önünüzdeki yasa tasarısının adına baktığınızda, yurt dışında bulunup da herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşu kapsamında bulunmayan insanlara, sosyal güvenlik kurumlarımızda bir sosyal güvence sağlanıyor diye düşünebilirsiniz; böyle düşündüğünüz için de, yasa tasarısına karşı çıkmak aklınızdan bile geçmez; çünkü, istersiniz ki, gerek yurt içinde gerek yurt dışında bulunan tüm yurttaşlarımız, bir sosyal güvenlik kuruluşundan yararlansın, onun kapsamında olsun; ancak, yasa tasarısını inceleyince, durumunun hiç de öyle olmadığını hemen görürsünüz; çünkü, önünüzdeki yasa tasarısı yurt dışında çalışanların Türk sosyal güvenlik sisteminin üç temel emekli kurumundan birisine katılmasına ilişkin hükümler içermiyor; Türk sosyal güvenlik sisteminin üç temel kurumunun yanına bir kurum daha ekliyor: Yurtdışı Sosyal Güvenlik Kasası.

Değerli millevekilleri, bu yasa tasarısı, birçok bakımdan çok önemli sakıncalar taşımaktadır. Bir defa -biraz önce bir sayın milletvekili de Sayın Özdemir de belirtti- önünüzdeki yasa tasarısının, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülme süreci açısından çok büyük bir eksikliği bulunmaktadır.

Yasa tasarısı, yeni bir sosyal güvenlik kurumu yaratmakta ve neredeyse tamamı malî hükümler taşımaktadır.

Yurt dışında bulunanlara sosyal güvenlik sağlamak için, yeni bir kurum oluşturmaya gerek var mıdır? Bunun maliyeti ne olacaktır? Kurulacak olan sistem için aktuaryel hesaplar yapılmış mıdır? 2 500 dolar karşılığı satılan devlet garantisinin anlamı nedir? Bu garantinin devlete getireceği yük, ne zaman ve ne kadar olacaktır?

Bu gibi soruların yanıtlarının tasarının ihtisas komisyonunda görüşülmesi sırasında aranılması, en doğru olanıdır; ancak, biraz önce belirtildiği gibi, tasarı, bu konularda, Anayasal olarak kurulmuş bir komisyon olan Plan ve Bütçe Komisyonunda incelemeye tabi tutulmamıştır, yani görüşülmemiştir. Hem örgütlenme yaratan hem de başından sonuna kadar malî hükümler taşıyan bu yasa tasarısının ihtisas komisyonu olarak Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmemesi, çok önemli bir eksikliktir; hepinizin bildiği gibi, 1961 Anayasası, ilgili komisyonlarda görüşülmemesini iptal nedeni sayıyordu.

YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Gayet  tabiî...

ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – 1982 Anayasasında bu hüküm yok; ama, artık, Türk  demokrasisinde bunun yerleşmiş olduğu varsayımından kaynaklandığını kabul etmek zorundasınız.

YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Parlamento teamülleri de öyle.

ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Yoksa, başka türlü -şurada saydığınız zaman neredeyse çoğunluğunun üçte biri, hatta beşte biri bile olmayan milletvekillerinin bu Genel Kurulda bu tasarıyı bu kadar ayrıntısıyla tartışıp da ülke yararına veya yararlananlar yararına bir hale getirmesi mümkün mü; değil- olması da mümkün değil. (DSP ve ANAP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Değerli milletvekilleri, Sayın Başkan, haklı olarak, şu aşamada bir usul tartışması açmanın olanaksız olduğunu belirtti; ancak, İçtüzükte, bu konuda, Meclise doğru davranmaya ve olumlu  katkıda bulunmaya olanak tanıyan bir madde var; o da, İçtüzüğün 88 inci maddesi. İçtüzüğün 88 inci maddesi uyarınca, Hükümet “ilgili komisyonda görüşülsün” diye bu tasarıyı geri çekebilir. Ne yazık ki, Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının yerinde, şu anda, Sayın Kültür Bakanı oturuyor. Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, bu tasarıyı geri çekip, ilgili ihtisas komisyonunda görüşülüp, tekrar Meclise getirilmesini istediği takdirde, biz, bu tartışmaları burada keser, gereken katkıyı orada yapar, sonra da -eğer olumlu bir şey yaratabiliyorsak- bu Meclisten geçmesini sağlarız.

Sayın Bakan, bu tasarıyı, şu aşamada çekmeyi düşünüyor musunuz? (RP sıralarından gürültüler) Var efendim; 88 inci maddede bir usul var.

BAŞKAN – Sayın sözcü, Genel Kurula hitaben konuşacaksınız.

Sayın Bakan, sorduğunuz soruya bir cevap mı verdi? Cevap verdiyse, ben de tespit etmek istiyorum; çünkü, konu usule ilişkindir.

ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Verdiler efendim; ilgili komisyonda görüşüldüğüne kanaat getirdiklerini söylediler.

BAŞKAN – Evet. Tamam efendim.

Yani, Sayın Hükümet, bu tasarının tekrar ilgili komisyonda görüşülmesini talep ederse, İçtüzüğe göre bu mümkündür. Tabiî, bu arada, esas komisyonun dışındaki komisyonlardan da -bu arada Plan ve Bütçe Komisyonundan da- görüş alınması mümkündür.

REFİK ARAS (İstanbul) – İlgili Sayın Bakan burada.

BAŞKAN – Sayın Bakanın değişik bir beyanı olacak mı efendim?

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, konuşma devam etsin, Hükümet -eğer isterse- konuşmanın bitiminde cevaplasın.

ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) – Anayasa Mahkemesinden döneceği kesin olan tasarıyı görüşmenin bir anlamı yok. Biz bunu Komisyonda da tekrar ettik.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Nereden kefil oluyorsunuz Anayasa Mahkemesine; bütün kurumlara kefil oldunuz, onların adına konuşuyorsunuz.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, karşılıklı tartışmada bulunmayalım. Sayın Temizel konuşmasına devam ediyor.

Bu arada, eğer Hükümetin -görüşmelerin sonuna kadar- bir düşüncesi olursa, onu ifade ederler.

Buyurun efendim.

ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Hükümetin gereğince tartışılmak üzere ilgili komisyona çekmediği bu yasa tasarısı, aslında, Anayasamızın eşitlik ilkesine ve Türkiye’nin de katıldığı uluslararası anlaşmaların hükümlerine aykırıdır. İşte, bu nedenle, bunun, ilgili komisyonlarda tartışılması gerekiyordu.

Neden mi aykırıdır; çünkü, sosyal güvenlik sistemlerinde, sosyal güvenlik kurumu ile sosyal güvenlikten yararlananlar arasındaki ilişki, çalışmaya ilişkindir; yani, ilişki, bir çalışma ilişkisidir. Çalışma ilişkisi dışındaki ilişkilerle kurulan ve genellikle de para yatırmaya dayanan ilişkiler, bir sosyal güvenlik ilişkisi değil, basit bir sigorta ilişkisidir.

Bu yasa tasarısı ise, sosyal güvenlikten yararlanma koşulu olarak, çalışmayı değil, bulunmayı -altını çizerek söylüyorum- gerektirmektedir. Yasa tasarısının 3 üncü maddesi, yurt dışında bulunanlar ile yurt dışında bulunmuş olanların, kendilerinin ve aile bireylerinin bu yasadan yararlanacakları hükmünü getirmektedir. Aslında, yasa tasarısının borçlanmak suretiyle sosyal güvenlik bakımından değerlendirilebileceğini belirttiği günlerin, yaşamın herhangi bir evresinde geçen günlerden hiçbir farkı ve özelliği bulunmamaktadır. Bu ifadenin, diğer sosyal güvenlik düzenlemelerine benzerlik sağlamak için kullanıldığını ve bunun dışında herhangi bir anlamının olmayacağını, hepimizin kabul etmesi gereği vardır.

Türkiye’deki işçiler, 20-25 yıl çalışıp, bu sürede prim ödeyerek bazı haklar elde ederken, yurt dışındakiler ya da yurt dışından geçmiş olanlar, hiçbir çalışma şartı olmaksızın ve -kaba bir hesapla- ülke içindekilerin ödediklerinin yarısını ödeyerek, aynı haklara sahip olacaklardır. Daha açık bir anlatımla, 5 bin işgünü karşılığı 12 500 dolar ödeyenler, çalışarak 5 bin işgünü prim ödeyenlerin ödediğinin yarısı kadar prim ödeyeceklerdir. Yani, hem çalışıp toplumsal üretime katkıda bulunulmamakta hem de çalışanların yarısı kadar prim ödeyerek emekli olunmaktadır ki, bu, Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır. (DSP sıralarından alkışlar)

Bir sosyal güvenlik sisteminin mantığında, çalışarak üretime katılanların ve çalıştıkları süre içerisinde prim biriktirenlerin, çalışmadıkları sürede aylık almaları bulunmaktadır. Sosyal güvenlik sisteminin parasal boyutunu oluşturan nesillerarası dayanışma, ancak çalışanlar arasında söz konusu olmakta; çalışanlar, çalışırken çalışamayacak durumdakilere bakarken, onlar çalışamayacak duruma geldiklerinde de çalışanlar onlara bakmaktadır. Bir gün bile çalışmamış bir kişinin 12 500 dolar yatırması halinde emeklilik hakkını elde etmesi, bir gazetemizin -yurtdışı baskısıdır bu- manşetten de belirttiği gibi “turistlikten emekliyiz” çağrışımını yapmaktadır. Değerli arkadaşlar, işte bu durum, sosyal güvenlik sisteminin mantığına aykırıdır.

Yurt dışında bulunanların sosyal güvenliklerinin sağlanmasına yönelik Anayasanın 62 nci maddesi, çalışanların çalıştıkları süreleri yurtiçi sosyal güvenlik kurumlarıyla ilgilendirerek sosyal güvenlik kapsamına alınmasını öngörmektedir. Yoksa, Anayasanın, yurt dışında çalışanlara değil de yurt dışında bulunanlara, çalışanların geleceğini satarak sosyal güvenlik sağlaması gibi bir amacı olamaz. Kaldı ki, yurt dışında çalışanların sosyal güvenliklerinin sağlanmasıyla ilgili olarak çıkarılmış olan yasalar zaten mevcuttur. Bunların bazı eksikliklerinin olduğu da bir gerçektir. Bu eksiklikler giderilerek, yurt dışında çalışanların sosyal güvenceye kavuşturulması mümkün olabilir. Nitekim, Hükümet de böyle yasaların varlığını önünüzdeki yasayı sevk ettikten sonra fark etmiş olmalı ki, yasanın eksikliklerini gidermek yerine, 3201 sayılı Yasaya göre emekli olacakların parasal yükümlülüklerini artırarak, Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk ettiği yasanın önünü açmaya çalışmıştır.

Bu uygulamalar da göstermektedir ki, değerli arkadaşlar, amaç, yurt dışında çalışanlara sosyal güvence sağlamak değildir. Çalışanlara sosyal güvence sağlamayacak olan bu yasa, aslında, yurt dışında çalışanları da, bazı haklarının kaybedilmesi tehlikesiyle karşı karşıya bırakmaktadır. Bu konuya özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum.

Bugün, yabancı sosyal güvenlik sistemleri, özellikle Alman sosyal güvenlik sistemi, yabancıların emekli aylığı bağlanmadan sistemden çıkmasını teşvik etmektedir. Belirli bir süre çalışanlar, kendi katkılarını alarak sistemden çıkabilmekte; ayrıca, bir miktar teşvik primi bile alabilmektedirler. Anlaşılan, yapılan bu düzenlemeyle, uygulama bizim tarafımızdan da teşvik edilmekte, yıllarını bu ülkeye harcamış olan insanlara, Alman sisteminden çıkın, birikmiş primlerinizi alın, aldığınız paranın 12 500 dolarını bize verirseniz, üç yıl bekledikten sonra sizi emekli ederiz, kalan miktar da yanınıza kâr kalır, öyle 65 yaşına kadar beklemek zorunda da kalmazsınız denilebilmektedir.

Daha önce yurt dışında yaşayıp da çeşitli nedenlerle Türkiye’ye göçmüş olan soydaşlarımızın sorunu ise, başka özellikler göstermektedir değerli arkadaşlar. Anayurtlarına sığınmış olan bu soydaşlarımızın sosyal güvenliklerinin şimdiye dek sağlanamaması bir devlet ayıbı ise, şimdi, bu insanlara sosyal güvenlik hakkının satılmaya kalkışılması da ayrı bir ayıptır. Kaldı ki, 12 500 doları bulamayıp da bu hakkı satın alamayanlar ne yapacaktır? Bunların geldikleri ülkelerdeki gelir düzeyleri düşünüldüğünde, bu olayın saçmalığı çok daha açık bir şekilde ortaya çıkar.

Değerli milletvekilleri, getirilen düzenleme, Uluslararası Çalışma Örgütünün 102 sayılı Sözleşmesine de aykırıdır. 102 sayılı ILO Sözleşmesi, bir kişinin, iki ayrı ülkede aynı anda sosyal güvenlik kapsamına alınmasına karşı çıkar. Bu nedenle, ülkeler, sosyal güvenlik konusunda duplikasyonlara -yani, çifte prim alma olayına- meydan vermemek için, sosyal güvenlik anlaşmaları yaparlar. Bu anlaşmalarda da, genellikle, sağlık giderlerinin karşılanmasına ilişkin düzenlemeler vardır ve bu düzenlemelere göre, eğer bir birey bir ülkedeki sosyal güvenlikten yararlanıyorsa, birey ve aile fertleri nerede ikamet ederlerse etsinler, sağlık giderleri, aylığı bağlayan ülke tarafından karşılanmaktadır; eğer emekli aylığı iki ülke tarafından ayrı ayrı bağlanmışsa, bu halde ikamet esası geçerli olmakta, sağlık giderleri, ikamet edilen ülke tarafından karşılanmaktadır. Bu durumda, örneğin, Almanya’da çalışan bir yurttaşımızın aile fertleri Türkiye’de bulunuyorsa, bunların sağlık giderleri, Almanya’daki sağlık güvenlik kurumu tarafından karşılanmaktadır; ancak, bu kişiler, bu yasadan yararlanarak bir de Türkiye’de emekli olurlarsa -yani, Almanya’da çalışırken bir de Türkiye’de emekli olmaları halinde- Türkiye’deki aile fertlerinin sağlık giderlerini Türkiye’deki Kasa karşılayacaktır. Böylece, Türkiye, anlaşmalarla sağladığı bir haktan kendi eliyle vazgeçmektedir. Üstelik de, böyle bir hakkın kaybedilmesi ilk defa olmamaktadır. Hepinizin bildiği gibi, Hükümet, bedelsiz ithalat hakkı tanıyarak döviz fonları oluştururken aynı hatayı yapmış ve gümrük birliği çerçevesinde almış olduğumuz en önemli haklardan biri olan kullanılmış otomobil ithalatının yasaklanmasını kendi eliyle kaldırarak, iç sanayii tahrip etme pahasına, ülkeyi kullanılmış makine ve araç mezarlığına çevirmekten çekinmemiştir.

Kaldı ki, bu yasayla emekli olarak Türkiye’de emekli aylığı alanların gelirlerinde de herhangi bir değişiklik olmaması olasılığı bulunmaktadır. Yurttaşlarımızdan bazılarına, çalıştıkları ülkelerde, gelirlerindeki düşüklüğü telafi etmek amacıyla, bazı yardım ve ek ödemeler yapılmaktadır. Dolayısıyla, bu durumda olanların bu sistem içerisinde emekli olmaları halinde, yapılan yardım, ödeme miktarı kadar emekli aylıklarından düşülerek yapılacaktır; bundan kesin olarak emin olun.

Bunun yanında, hepinizin bildiği gibi, çalıştıkları ülkelerde işsiz kalan yurttaşlarımıza işsizlik parası ödenmektedir. Bu yurttaşlarımıza eğer Türkiye’de aylık bağlanırsa, bunlar çalışma hayatından çekilmiş sayılacağından... Altını bir daha çiziyorum: Eğer işsizlik parası alanlara Türkiye’de emekli aylığı bağlanırsa, bunlar çalışma hayatından çekilmiş sayılacağından, işsizlik yardımından büyük bir ihtimalle yararlanamayacaklardır.

Değerli arkadaşlar, bütün bunların bu düzenlemeyi yapanlar tarafından bilinmemesi, kesinlikle söz konusu olamaz.

Bakın, burada, Başbakanlığın 1995 yılının aralık ayında yayımladığı bir kitap var (Yurt Dışındaki Vatandaşlarımızla İlgili Sorunlar ve Çözüm Önerileri) ve bu, Başbakanlık Batı Avrupa’daki Türklerle ilgili müşavirlik tarafından yayımlanmış. Burada, yurt dışındaki vatandaşlarımızın kesin dönüş yapmadan Türkiye’de emekli olmaları halinde hangi sorunların ortaya çıkacağını madde madde sıralamış- aşağı yukarı, bizim açıklamalarımızın aynısı- artı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, ilgili bakanlık görüşü olarak, böyle bir uygulamanın ülke yararına olmadığını çok açık bir şekilde yazmış. Şimdi, Başbakanlık ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından ülke yararına olmadığı kabul edilen ve bir kitap halinde yayımlanmış olan böyle bir olay, bir yasa tasarısıyla ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.

Değerli arkadaşlar, Türkiye’de, yaptım oldularla yapılan düzenlemeler, artık, Türkiye’yi herhangi bir  yere götürmüyor. Özellikle, bir sosyal güvenlik sistemi, yaptım oldularla hiçbir şekilde kurulamaz. Belki de, yaptım oldulara başvurulmaması gereken tek yön veya en önemli konu burasıdır. Özellikle yurt dışında bulunan yurttaşlarımız açısından, konunun birçok boyutu bulunmaktadır. Tüm bu boyutlar göz önünde bulundurulmadan yapılacak düzenleme, yarar yerine, hem ülkeye hem de bu insanlara, kesin olarak, zarar getirir.

Peki, değerli arkadaşlar, bu sistem, bir sosyal güvenlik sistemi olarak işlem görebilir mi; yani, böyle bir olasılık var mıdır? Yasa tasarısıyla, sosyal güvenlik sistemimizin üç temel kurumuna dördüncü bir kurum daha eklenmektedir. Bu kurum içerisinde ve tasarıda, bundan yararlanacak olan kişilere ilişkin ayrıntılı açıklamalara yer verilmemektedir; direkt olarak Sosyal Sigortalar Yasasına atıfta bulunmak suretiyle, oradaki hükümlerin burada da uygulanacağı söylenmektedir. Böyle bir düzenlemeyle bir sosyal güvenlik kurumunun hizmet vermesi, kesinlikle olanaklı değildir; çünkü, sistem, bir defalık yatırılan 10 bin dolarların değerlendirilmesi esası üzerine kurulmuştur. Bir kimseden aldığınız 10 bin doları değerlendirerek, o kimseye, belki de onbeş yıl boyunca ayda 10 milyon lira maaş ödeyebilirsiniz; ama, Hükümetin açıkladığı gibi, ayda 250 dolardan, bu insanlara -hele 55 yaşında emekli olacağını ve 70 yaşına kadar yaşayacağını da varsayıyorsanız- bu kadar süre içerisinde, kesinlikle, emekli aylığı ödeme olasılığınız yoktur. Kaldı ki, iştirakçinin ölümünden sonra bakmakla yükümlü olduklarına, dul ve yetimlerine de aylık bağlanmasını düşünürseniz, demek ki, 55 yaşında emekli olan birisine, aşağı yukarı, yirmi yirmibeş yıl emekli aylığı ödenmesi gerekmektedir. Sosyal  Sigortalar Kurumunda bu bilgiler zaten var. Üstelik, bu sistemin içerisine bir de sağlık giderlerini katarsanız, hesaplar tamamen karmakarışık olur. Biraz önce bir değerli arkadaşım, sistemin yedi yıl içerisinde çökeceğini söyledi. Değerli arkadaşlar, sağlık giderleri, emekli ödemelerinin, aşağı yukarı yüzde 20’si ilâ yüzde 30’u arasında bir miktar oluşturmaktadır. Bunu da hesaba kattığınız takdirde, sistem, dörtbuçuk yıl içerisinde, tam anlamıyla çökmektedir. Dörtbuçuk yıldan sonra, bu sandığın, daha doğrusu bu Kasanın tüm masraflarını devlet karşılamaya başlayacaktır.

Değerli arkadaşlar, böyle bir sisteme, bir sosyal güvenlik sistemi demek olası değildir. Hiçbir yurttaş, kimseye, günü kurtarmak için sistemi ve çalışanların geleceğini yok edin diye yetki vermez -bu yetki, Hükümete de verilmemiştir- alınan yetki de, hiçbir zaman, bu amaçla kullanılamaz. Yapılan düzenlemenin doğuracağı sonuçları görmemek, gerçekten mümkün değildir.

Bu tasarıya olumlu oy verecek değerli milletvekilleri, daha önceden, belki de, bu yasanın doğuracağı sonuçları bilmemenin rahatlığı içerisinde olumlu oy kullanma olanağına sahiptiniz; ancak, şu anda değilsiniz. Bu yasanın doğuracağı sakıncaları, biz, buradan, zamanımızın elverdiği ölçüde belirtiyoruz. Eğer, bununla yetinmiyorsanız....

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Temizel, konuşmanızı tamamlayın efendim.

ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – ...Başbakanlığın yayımladığı şu kitabı değerlendirin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının oradaki görüşlerine bakın. Bu sistem, gerçekten, Türk sosyal güvenlik sistemine herhangi bir katkıda bulunacak bir sistem değildir. Böyle bir devlet yönetimi olduğunu söylemek, gerçekten söz konusu değildir. Üstelik, böyle bir düzenleme yaparak, Türkiye’nin olanaklarını harekete geçiriyoruz diye övünme imkânınız da yoktur.

Tasarı, kurmuş olduğu Kasada birikecek paraların ne şekilde kullanılacağını 11 inci maddesinde belirtmektedir. Ne diyor 11 inci madde: “Kasanın gelirleri, devletin çıkardığı borçlanma senetlerine yatırılacak...” Neymiş yapılacak olan: Kasanın tüm gelirleri, devlet borçlanma kâğıtlarına yatırılacakmış! Şimdi, bu düzenlemeye, bir sosyal güvenlik düzenlemesi demek mümkün olabilir mi? Zaten, bu düzenlemelerin kaynak paketleri arasında sayılmış olması da, bunun en temel göstergesidir.

Değerli milletvekilleri, kaynak paketlerinin açıklanmaya başlandığı günden bu yana sürekli söylüyoruz. Yaratılan kaynak falan yok. Hükümet, borç olarak el koyabileceği döviz fonları yaratıp bunlara el koyarak, borçlanma yapısını değiştirmeye çalışıyor, Türk Lirası borçlarını döviz cinsinden borca çevirmeye çalışıyor. İşte, bu yasa da bunlardan bir tanesi. Uygun enstrümanlar kullandığında, böyle bir değişimi kabul etmek mümkün olabilir; ancak, Hükümet, borç yapısını değiştirirken uygun enstrümanlar da kullanmıyor. Üstelik, borçlanmanın maliyeti de, söylediklerinin aksine, çok çok ağır; çünkü, borçlanmanın maliyeti sadece bunlar için ödenecek faizler değil. Hükümet, döviz fonlarına bir yandan faiz öderken bir yandan da promosyon yapmakta; bu promosyonlarla, buralara para yatırmayı cazip hale getirmeye çalışmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Temizel, toparlayın efendim.

ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Bedelsiz ithalat olayında bu promosyon, 50 bin mark yatırana, yüzde 10 faizin yanında bir de otomobil ithal hakkı verilmesiydi. Bu promosyonun bedelini, otomobil üreticileri ve Türk sanayicisi ödedi. Dövizle emeklilik kasasına yatırılacak 12 500 doların promosyonu da, üç yıl sonra başlayacak olan, sağlık güvenceli emeklilik maaşı. Bunun bedelini ödeyecek olanlar ise, tüm çalışanlar; sıkıntısını çekecek olanlar da, değerli milletvekilleri, devlete güvenerek paralarını buralara yatıranlar.

Hükümet, bu alandan 4 milyar dolar imkân yaratılacağını iddia ediyor.

Değerli milletvekilleri, size buradan çok açık olarak söylüyorum: Buradan Türkiye’ye ne 5 milyar dolar ne de 4 milyar dolar gelecek. Bu işin faturasının çıkışını çok fazla beklemenize de gerek kalmayacak. Bu Hükümet bu konularda çok net hesap hataları yapıyor. Daha iki ay önce, dürüst vergi mükelleflerini rencide etme pahasına, çok sınırlı bir gruba...

Şu konuyu özellikle dinlemenizi rica ediyorum değerli milletvekilleri. Hükümet, bundan iki ay önce, çok sınırlı bir gruba, altın ve kıymetli maden stok affı çıkardı ve buradan da 64 trilyon lira gelir elde edeceğini söyledi. Şimdi, size, bu yasanın uygulanmasından ne kadar gelir elde edildiğini söylüyorum: Şu ana kadar yapılan tahsilat 543 milyar, tahakkuk da 863 milyar. Yani, 1 trilyon bile değil, atmışdörtte bir bile değil. Nerede kaldı 64 trilyon lira? 64 trilyon lira gelecek diye bu kadar insanı rencide etme hakkını elde edenler, bunun hesabını birilerinden sormayacaklar mı? Bunun sorulması gerekir. (DSP sıralarından alkışlar) Nerede kaldı -o zaman söylenen- “40 bin tane kuyumcu mağdur, bir an önce bu yasanın çıkmasını bekliyor” diyenler? Yasadan yararlanan tüm kuyumcuların adedi 2 300. İşin garip kısmı da, bunun toplamını beyan edenlerin sayısı, sadece 30 civarında.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Temizel...

ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Değerli milletvekilleri, birileri, bu Hükümeti yanlış yönlendiriyor; kulaktan dolma bilgiler, ipe sapa gelmez varsayımlarla yanlış işlemler yaptırıyor; tüm bunların faturasını da Türk Halkı ödüyor. Bu yasa tasarısıyla getirilmek istenilen dövizle emeklilik satışının ağır faturasını da, yine, halkımız ödeyecek. Umuyoruz ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu defa buna izin vermeyecek.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin, bu ağır faturayı çalışanlara ödettirmeyeceği umuduyla, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP, ANAP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Demokratik Sol Parti Grubu adına konuşan İstanbul Milletvekili Sayın Zekeriya Temizel’e teşekkür ediyorum.

Tasarının tümü üzerinde, gruplar adına dördüncü konuşmayı, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Kastamonu Milletvekili Sayın Haluk Yıldız yapacaklardır.

Buyurun Sayın Yıldız. (DYP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA HALUK YILDIZ (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yurtdışında Bulunanların Sosyal Güvenlikleri Hakkında Borçlanma Kanunu Tasarısı üzerinde, DYP Grubunun görüşlerini belirtmek üzere söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce, Grubum ve şahsım adına, hepinizi saygıyla selamlarım.

Bilindiği üzere, ulusal sosyal güvenlik haklarından yararlanma imkânı bulunmayan yurt dışında çalışmakta olan vatandaşlarımız ile bunların geçindirmekle yükümlü oldukları kişiler ve ölümleri halinde geride kalan hak sahiplerinin sosyal güvenliklerinin sağlanması için, 30.5.1978 tarih, 2147 sayılı ve 8.5.1985 tarih, 3201 sayılı yasalar yürürlüğe konulmuştur; ancak, anılan kanunlardan yararlanmak için yurda kesin dönüş yapma şartı olduğundan, vatandaşlarımızın büyük bir bölümü bu kanunlardan yararlanamadığından, vatandaşlarımızın da istekleri dikkate alınarak, yeni bir kanunun yürürlüğe konulması gerekli olmuştur.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan, Yurtdışında Bulunanların Sosyal Güvenlikleri Hakkında Borçlanma Kanununun amacı, kanunun yürürlüğe girdiği tarihte yurt dışında bulunan veya daha önce yurt dışında bulunmuş vatandaşlarımızın kendileri, aile bireyleri ve hak sahiplerinin yurt dışında veya yurt içinde geçmiş veya geçecek günlerinin borçlandırılarak sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesidir. Kanun, ikili veya çok taraflı sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış olup olmadığına bakılmaksızın, bu kanunun yürürlük tarihinde yurt dışında bulunan veya daha önce yurt dışında bulunmuş vatandaşlarımızı, aile bireylerini ve hak sahiplerini kapsamaktadır. Bu kanuna göre borçlanacak kişilerin, bunların hak sahiplerinin ve aile bireylerinin, en az 5 bin gün karşılığı prim ödemeleri gerekmektedir. Borçlanılarak değerlendirilecek olan her gün için ödenecek prim karşılığı 2,5 dolar olduğundan, borçlanacak her kişi 12 500 dolar ödeyecektir. Bu kanuna göre borçlananlar, borçlarını, üç eşit taksitle, kanunun yürürlüğe girdiği tarihle ile 15 Mart 1997 tarihi arasında; ölenlerin hak sahipleri ise, iki eşit taksitle ödeyeceklerdir. Borçlanan kadın sigortalılar 50, erkek sigortalılar 55 yaşını doldurduklarında ve üç tam yıl bekledikten sonra, Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre aylık bağlanacaktır. Ölüm aylığı bağlanması sırasında kadın sigortalının 50, erkek sigortalının 55 yaşını doldurmuş olması şartı aranmayacaktır.

Değerli milletvekilleri, sosyal güvenlik kuruluşlarından aylık alanların bu kanuna göre borçlanmaları halinde, almakta oldukları aylıklar, tarafına ödenmeye devam edecektir. Üç yıl dolduğunda, aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşu tarafından, borçlandıkları hizmetleri dikkate alınarak hesaplanacak yeni aylıkları ödenecektir.

Sosyal sigorta haklarının sağlanması için, Yurtdışı Sosyal Güvenlik Kasası kurulmuştur. Kasa, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı olarak çalışmaktadır.

Kasa, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarının başkanlığında, Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürü ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Devlet Bakanlığınca görevlendirilecek birer üyeden oluşacak yönetim kurulunca yönetilecektir.

Primlerin tahsili ve her türlü ödemeler, Kasa hesabından yapılacaktır.

Kasanın denetimi, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunca yapılacaktır.

Kasa gelirleri;

a) Devletin çıkardığı borçlanma senetlerine yatırılacak,

b) Faiz haddi yürürlükteki hükümlere göre en yüksek düzeyde olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasına yatırılmak suretiyle işletilecektir.

Kasa gelirleriyle taşınmaz mal alınamayacaktır; ancak, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, üç yıllık süreyle, Kasa hesabında ayı içinde toplanan prim ve gelirleri, takip eden aybaşı itibariyle, o yılki hazine tahvili ortalama faiz hadlerinden aşağı olmamak üzere, devletin çıkardığı borçlanma senetlerine yatıracaktır.

Diğer taraftan, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, tahsil edilen prim tutarlarının yüzde 20’sini, ayı içinde, yurtdışı sosyal güvenlik kasası hesabından, kasanın devlet güvencesi payı olarak bütçeye irat kaydedilmek üzere Hazineye aktaracaktır.

Bu tasarıyla getirilen değişiklik ve sağlanan hakları kısaca açıklamak gerekirse:

30.5.1978 tarih, 2147 sayılı veya 8.5.1985 tarihli, 3201 sayılı Kanunlardan yararlanamamış vatandaşlarımıza da borçlanma hakkı getirilerek, sosyal güvenlikleri sağlanmıştır; gerek 2147 gerekse 3201 sayılı Kanunlardan yararlanamayan vatandaşlarımızın mağduriyetleri de önlenmiş olacaktır.

Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yurtdışında bulunmuş ve ölmüş vatandaşlarımız ile kanunun yürürlük tarihi ile borçlanmaya ait ilk taksitin son ödeme tarihi arasında ölenlerin hak sahiplerine de borçlanma hakkı tanınmıştır.

2147 ve 3201 sayılı Kanunlara göre borçlanarak aylık almakta olanlara, sosyal güvenlik sözleşmesi uygulanmak suretiyle, sosyal güvenlik kuruluşlarınca kısmî aylık bağlanmış olan sigortalı veya hak sahiplerine de borçlanma hakkı tanınarak, aylıklarının yükseltilmesi sağlanmıştır.

Ülkemizle ilgili sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmayan ülkelerde iş üstlenen Türk ve yabancı işverenler yanında çalışan vatandaşlarımıza, topluluk sigortası yoluyla sigortalı olma imkânı sağlanmıştır.

Borçlanma yapanlara, prim borcunun ödenmesinden en az üç yıl geçtikten sonra aylık bağlanacak olmasına rağmen, bağlanacak aylığın hesaplanmasına esas göstergenin tespiti, prim borcunun tamamının ödendiği tarihteki gösterge tespit tablolarından yapılmak suretiyle, vatandaşlarımızın aylıkları, aradan geçen yıllar nedeniyle enflasyona karşı korunmuştur.

Bu tasarıya göre, borçlanılan günlere göre bağlanacak veya yükseltilecek aylıklar nedeniyle, sosyal güvenlik kuruluşlarımız ek bir malî külfetle karşılaşmayacaklardır. Bağlanacak aylıklar ve yapılacak sağlık yardımları giderleri, yurtdışı sosyal güvenlik kasası tarafından karşılanacaktır.

Değerli milletvekilleri, bu tasarıya göre yapılacak aylık ödemeleri ve sağlık yardımları giderleri nedeniyle, devlet tarafından da herhangi bir ödemede bulunulmayacak; bilakis, bu tasarının uygulanması nedeniyle elde edilecek prim gelirlerinin yüzde 20’si, devlet güvencesi payı olarak, Hazineye ödenmek suretiyle kaynak yaratılmıştır.

Borçlanma yapmak suretiyle, hemen aylığa hak kazanan vatandaşlarımıza bu aylığın ödenmesi için, en az üç yıllık bekleme süresi getirilmek suretiyle, sistemin aktuaryel dengesi sağlanmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3201 sayılı Kanun ile bu tasarıyı mukayese etmek gerekirse:

3201 sayılı Kanunda, sadece yurt dışında geçen çalışma süreleri, bu süreler arasında veya sonunda her birinde çalışılmayan sürelerin bir yıla kadar olan süreleri ve yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri borçlanılabilmekte iken, bu tasarıyla yurt dışında bulunmuş kişilerin kendisi, hak sahipleri ve aile bireylerine borçlanabilme hakkı tanınmıştır.

3201 sayılı Kanunda hizmetlerin borçlanılabilmesi için yurtdışı hizmetlerinin belgelenmesi esas iken, bu tasarayı göre borçlanabilmek için, hizmetlerin belgelenme zorunluluğu yoktur.

3201 sayılı Kanunda borçlanılacak süre isteğe bağlı iken, bu tasarıya göre borçlanılacak süre, en az 5 bin gün olarak belirlenmiştir.

3201 sayılı Kanunda borçlanmış olan kişilere aylık bağlanabilmesi için kesin dönüş şartı var iken, bu tasarıya göre borçlanmış kişiler yurt dışında ikamet ederken de kendilerine aylık bağlanabilecektir. Bu tasarıya göre borçlanacakları aylıkları kurulacak yurtdışı sosyal güvenlik kasası tarafından ödeneceği için, Sosyal Sigortalar Kurumuna parasal yönden hiçbir yük getirmeyecek ve Kurumun aktuaryel dengesini de bozmayacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısını desteklediğimizi belirtir; hayırlı olması dileğiyle saygılar sunarım. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan Kastamonu Milletvekili Sayın Haluk Yıldız’a teşekkür ederim.

Şimdi, grupları adına son konuşmayı yapmak üzere, Refah Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Osman Yumakoğullarına söz veriyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

RP GRUBU ADINA OSMAN YUMAKOĞULLARI (İstanbul)  – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yurtdışında Bulunanların Sosyal Güvenlikleri Hakkında Borçlanma Kanunu Tasarısıyla ilgili olarak Refah Partisi Grubu adına görüşlerimi arz etmek üzere huzurlarınızdayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Anayasamızın 62 nci maddesi, yurtdışında bulunan yurtdaşlarımızın ve aile bireylerinin diğer hakları yanında, sosyal güvenliklerinin de sağlanmasını devlete görev olarak vermiştir. Devlet, bu görevi yerine getirmek bakımından 1978 yılında 2147 sayılı Kanunu yürürlüğe koymuş ve bu Kanunun yurtdışındaki vatandaşlarımızın sorunlarına cevap vermemesi konumunu dikkate alarak, 1985 yılında 3201 sayılı Kanunu yürürlüğe koymuştur. 1985 yılından beri yürürlükte bulunan 3201 sayılı Kanunda öngörülen kesin dönüş şartına bağlı borçlanma hakkının getirdiği sorunlar, yurtdışında bulunan vatandaşlarımız bakımından yeni bir borçlanma kanununu gündeme getirmiştir. Bu tespitler doğrultusunda hazırlanan kanun tasarısının amacını, yurtdışında bulunan veya daha önce yurtdışında bulunmuş olanların bu Kanunda belirtilen esaslara göre borçlanılan günlerini sosyal güvenlik bakımından değerlendirmesidir, şeklinde belirleyebiliriz. Dolayısıyla, borçlanma sistemimizden, uzun yıllar sosyal güvenlikten yoksun kalan göçmenlerimiz de faydalanacaktır. Bu şekilde, göçmenlerimiz, Anayasımızın 62 nci maddesi çerçevesinde, sosyal güvenlik şemsiyesine kavuşmuş olacaklardır.

Kanun tasarısında borçlanma esasları şu şekilde düzenlenmiştir: “Yurtdışında bulunanlar ile yurtdışında bulunmuş olanlar, kendilerinin veya aile bireylerinin yurtdışında veya yurtiçinde geçen veya gelecek günlerini istekleri halinde 15 Mart 1997 tarihine kadar bu Kanun hükümlerine göre borçlanmak suretiyle sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirebileceklerdir.” Kanun tasarısında düzenlenen borçlanma sistemine göre, öncelikle sistem, bir borçlanma kanunudur ve isteğe bağlı bir uygulamadır.

Bu genel belirlemeden sonra, kanundan kimlerin yararlanacağını ortaya koymak gerekecektir; kanun tasarısına göre, yurtdışında bulunanlar, yurtdışında bir gün dahi bulunmuş olanlar, herhangi bir yaş şartı aranmaksızın kendileri veya aile bireyleri yararlanabileceklerdir. Borçlanılan gün karşılığında çalışma şartı olmadığı gibi, geçmiş ve gelecek süreleri borçlanma imkânı da yasa tasarısıyla tanınmıştır.

Kanun tasarısında, borçlanılacak, sosyal güvenlik bakımından değerlendirilecek olan her 1 gün için ödenecek prim karşılığı, 2,5 dolar olarak tespit edilmiştir. Dolayısıyla, borçlanma talebinde bulunan kişinin, borçlanma karşılığı ödeyebileceği prim tutarı, borçlanılan gün sayısının, ikinci fıkrada belirtilen gün karşılığı 2,5 doların çarpımı suretiyle hesaplanacaktır. Hesaplanan prim tutarı, üç eşit taksitle ödenecektir. İlk taksit 15 Mart 1997 tarihine kadar, ikinci taksit 15 Mayıs 1997 tarihine kadar, üçüncü taksit 15 Temmuz 1997 tarihine kadar Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasına veya muhabirlerine dolar olarak yatırılmak suretiyle ödenecektir.

Kanun tasarısının diğer önemli bir düzenlemesi de, hak sahiplerine borçlanma hakkı tanımasıdır. Yurtdışında bulunanlar ile yurtdışında bulunup da ölenlerin hak sahipleri de, 15 Mart 1997 tarihine kadar, bu kanun tasarısı hükümlerine göre borçlanmak suretiyle borçlandıkları günlerini sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirebileceklerdir.

Kanun tasarısında yer alan diğer bir düzenleme de, yurtdışında geçen sürelerini borçlanarak değerlendirmiş olanlara da aylıklarını artırma bakımından borçlanma hakkı tanınmasıdır. Bilindiği üzere, birkısım vatandaşlarımız veya hak sahipleri, 30.5.1978 tarihli 2147 sayılı veya 8.5.1985 tarihli 3201 sayılı Kanunlara göre borçlanarak, ilgili sosyal güvenlik kuruluşunca kendilerine veya hak sahiplerine aylık bağlanmış bulunmaktadır. Bu borçlanma kanunlarına ek olarak, birkısım vatandaşlarımıza da, sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle, sosyal güvenlik kuruluşlarınca kendilerine veya hak sahiplerine kısmî aylık bağlanmıştır. Bu kapsamdaki vatandaşlarımızdan, kendileri veya ölenlerin hak sahipleri, borçlanmalarını 15 Mart 1997 tarihine kadar bu kanun tasarısı hükümlerine göre yaparak, borçlandıkları günlerini sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirebileceklerdir.

Kanun tasarısında, primi ödenmiş sürelerin değerlendirilmesi şu esasa dayandırılmıştır: Borçlanma yapanlar, yazılı taleplerini, ilk taksitlerine ait ödendi belgesini de eklemek suretiyle Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirecek, işlemlerini tamamlamış olacaklardır. Ayrıca, ikinci ve üçüncü taksitlerini de ödeyerek borçlanma hakkına ait yükümlülüklerini yerine getirmiş olacaklardır.

Bu çerçevede, bu kanun hükümlerine göre borçlanılarak primi ödenen günler, borçlanma tutarının tamamen ödendiği tarihten ancak üç yıl sonra sosyal güvenlik bakımından primi ödenmiş süreler olarak değerlendirilecektir. Bunlardan biri yaşlılık ve ölüm aylığı, diğeri sağlık yardımıdır.

Kanun tasarısına göre, borçlanılan günlere karşılık aylık bağlanabilmesi için üç temel şart öngörülmüştür:

1- En az 5 bin gün karşılığı borçlanarak primi ödenmiş olması,

2- Kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurmuş olması,

3- Üç tam yıl bekleme süresinin tamamlanmış olmasıdır.

Bu şartların üçünü bir araya getirmiş olan kimse veya hak sahipleri, Sosyal Sigortalar Kurumuna yazılı istekte bulunmak suretiyle, yaşlılık ve ölüm aylığı bağlanmasını talep edeceklerdir. Bu şartlara bağlı olarak hak kazanılan aylık hesabı, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre yapılacaktır. Dolayısıyla, sistem, isteğe bağlı bir uygulamayı, özel bir prim ödemeyi öngörmesine rağmen, aylık bağlama şartları, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunundaki esaslara dayandırılarak, borçlanma yapan vatandaşlarımıza temel bir sosyal sigorta sisteminin uygulanması amaçlanmıştır.

Ölüm aylığı bağlanmasında, ölenin yaş şartı aranmaksızın aylık bağlanması hükmü öngörülmüş ve hak sahiplerine bağlanacak aylıkta, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı konusunda kanun tasarısında açık hükme yer verilmiştir.

Kanun tasarısında yapılan düzenlemede, aylık bağlananlar ile bunların 506 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinde belirtilen aile bireylerine, aylık bağlama tarihinden itibaren ve Türkiye’de bulundukları sürece, aynı Kanunun ilgili maddelerine göre, sağlık yardımı yapılması öngörülmüştür.

Kanun tasarısıyla, sistemin uygulanması, özel bir kuruluşa, “yurtdışı sosyal güvenlik kasası” diye isimlendirilen kasaya verilmiştir. Yurtdışı sosyal güvenlik kasası, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı olacaktır. Bu kanun hükümlerine göre, borçlanılan günlere ait primlerin tahsili ve her türlü ödemeler, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası nezdinde açılan yurtdışı sosyal güvenlik kasası hesabı adına yapılacaktır.

Sistemin en önemli konularından birisi de, sistemin devlet güvencesinde olmasıdır. Bu güvence sisteminin sağlanması bakımından, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasına, tahsil edilen prim tutarlarının yüzde 20 sini, ayı içinde yurtdışı sosyal güvenlik kasası hesabından kasanın devlet güvencesi payı olarak ve bütçeye irat kaydedilmek üzere Hazineye aktarma görevi verilmiştir.

Bu Kanun uygulamasında, öngörülen sisteme ait doğan sosyal sigorta haklarına ait işlemler ile diğer hizmetler Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğünce yürütülecek olup, sosyal sigorta haklarına ait ödemeler kasa tarafından karşılanacaktır.

Kasanın denetimi, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunca yapılır. Kasa hakkında iflas hükümleri yürütülemez.

Kasa paraları ve malları, Türk Ceza Kanunu bakımından devlet malı sayılır.

Kasanın alacakları, devlet alacağı derecesinde imtiyazlıdır.

Kasanın gelirleri ile bu kanun hükümlerine göre bağlanan aylıklar her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.

Kanun tasarısında, kasa yönetim kurulunun görevleri şu şekilde belirtilmiştir:

1– Kasanın iş programını ve bütçesini hazırlayıp bütçe bölümleri arasındaki aktarmalarla ek ve olağanüstü ödenek önerilerini inceleyip, onaylanmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına sunmak,

2– Kasanın yıllık bilançosunu ve faaliyet raporunu hazırlayıp, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kuruluna ve birer örneğini de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığına sunmak,

3– 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 139 uncu maddesi uyarınca teknik bilanço hazırlayıp, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı ve Hazine Müsteşarlığına sunmak,

4– Kasa adına ita amiri ve diğer konularda yetki verilecek yönetim kurulu üyesi ve diğer kişiler ile bunların yetki sınırlarını belirlemek,

5– Kasayı idarî ve yargı mercilerinde üçüncü kişilere karşı temsil yetkisi verilecek kişileri belirlemek,

6 – Kasa gelirlerinin bu kanun hükümleri içinde işletilmesi konusunda kararlar vermek,

7 – Kasa için fayda görülen hallerde; dava ve icra kovuşturması haline gelmemiş olan uyuşmazlıkların uyuşma yoluyla çözümlenmesi ve bunlara ait paraların terkini, kasa leh ve aleyhine açılmış dava ve icra kovuşturmalarının uzlaşma veya tahkimi yoluyla çözümlenmesi hakkında kararlar vermek,

8.- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca gönderilen bu kanunla ilgili diğer hususları inceleyip karara bağlamak,

Olarak tespit edilmiştir.

Kanun tasarısında, kasa gelirlerinin işletilmesi iki aşamalı olarak öngörülmüştür. Üç yıllık süreyle sınırlı olarak Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası kasa hesabında ayı içinde toplanan prim ve gelirleri, takip eden aybaşı itibariyle o yılki hazine tahvili ortalama faiz hadlerinden aşağı olmamak üzere devletin çıkardığı borçlanma senetlerine yatırılarak değerlendirilecektir. Bu düzenlemeyle, kasada biriken prim karşılığı fonların üç yıllık yasal bekleme süresi içinde özel işletme metodu benimsenmiştir.

Belirtilen geçici dönem sonunda, kasa yönetimi, kasanın gelirlerini devletin çıkardığı borçlanma senetlerine yatırmak, faiz haddi yürürlükteki hükümlere göre en yüksek düzeyde olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasına yatırmak suretiyle işletilecektir. Kasa gelirleriyle taşınmaz mal alınmaması hususunda özel hükme yer verilmiştir.

Değerli milletvekilleri, kanun tasarısı, sistem itibariyle, özel ve geçici süreli bir borçlanma hükmü içermekle birlikte, bu hükümlerin dışında, Türkiye’yle ikili sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmayan ülkelerde iş üstlenen Türk veya yabancı işverenler yanında çalışacak Türk işçilerinin sosyal güvenlikleri bakımından, yurtdışı topluluk sigortası sisteminin kurulmasını da düzenlemektedir. Yurtdışı topluluk sigortası, malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta kollarını kapsayacaktır. Çalışılan her ülkeye göre ve bu kanun hükümlerine uygun olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca belirlenecek genel şartlara göre çalışacaktır.

Yurtdışı  topluluk sigortası, işverenler ile kasa arasında isteğe bağlı bir sistem olmakla birlikte, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, çalışılan ülkeye göre, topluluk sigortası uygulamasını zorunlu kılabilmesi konusunda yetki öngörmüştür.

Kanun tasarısının uygulanmasıyla ilgili usul ve işlemler Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü ile Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasının uygun görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenecektir.

Kanun tasarısında yer alan diğer bir konu da, 9.1.1985 tarihli 3148 sayılı Kanunla onaylanması uygun görülen Türkiye Cumhuriyeti ile Libya Arap Halk Sosyalist Cemahiriyesi arasında sosyal güvenlik sözleşmesi kapsamındaki Türk daimî işçileri adına bu sözleşmenin 4 üncü maddesi hukmüne göre transfer edilecek primlerin hesaplanmasıyla ilgilidir. Bu primlerin hesaplanmasında, işçi ve işveren arasında yapılan hizmet sözleşmesinde belirlenen ücretin Türk Lirası karşılığı ve Libya Arap Halk Sosyalist Cemahiriyesi sigorta prim oranlarının esas alınması hususunda yasal bir düzenleme yapılacaktır. Bu da, bu düzenlemeye göre hesaplanan prim tutarının, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre belirlenen prime esas kazancın üst sınırı ve prim oranına göre hesaplanan primden fazla olmayacağı konusundaki düzenlemedir.

Değerli milletvekilleri, uzun zaman Avrupa’da kalan, Avrupa’daki işçilerin dertlerini yakinen bilen bir insan olarak, şunu açık ve net olarak ifade ediyorum ki: Bugün, Türk işçilerinin arasında işsiz kalanların “arbeit loss” dediğimiz yardımı alanların, işsizlik parası alanların adetleri her geçen gün hızla artmaktadır. Lahey Adalet Divanının kararına rağmen, oradaki bir işçimiz haklılığını ispat etmesine rağmen, maalesef, Almanya’nın en büyük gazeteleri “Türk gitmek zorundadır” başlığını atmışlardır bu karardan sonra. Onunla da kalmamışlar, “çalışamaz hale gelen Türk’e Avrupa Birliğinde yer yoktur” demişlerdir. İşte, bu insanlar, 65 yaşından önce emekli olamadıklarından dolayı, kendileri için bir sosyal güvence bekliyorlardı, bu tasarının, bu insanların beklentilerine cevap vereceğinden dolayı, Refah Partisi Grubu olarak bu tasarıyı destekliyoruz.

Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına konuşan İstanbul Milletvekili Sayın Osman Yumakoğulları’na teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin bitimine çok az zaman kaldı; kalan süre içerisinde bir üyeye kişisel söz vereceğim.

İstanbul Milletvekili Sayın Emin Kul var kişisel sözlerde birinci sırada; buyurun Sayın Kul.

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

EMİN KUL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 209 sıra sayılı kanun tasarısı üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum, görüşlerimi arz etmeden önce sizleri saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1991 yılından bu yana geçen zaman süreci içerisinde, sosyal güvenlik sistemimizin önemli bir bölümünü oluşturan kurumlar, başta Sosyal Sigortalar Kurumu olmak üzere, siyasî iktidarın, bütün uyarılarımıza rağmen yaptığı müdahaleler ve uygulamaları sonucu çöküntüye doğru sürüklenen çok büyük sarsıntılar geçirmiştir. Yaklaşık altı yılı aşan bir süre içerisinde yer verdiğimiz uyarılar Meclis zabıtlarından incelenirse bugün gelinen tablonun çok daha önce haber verilmiş olduğu görülecektir. Olumsuz gelişmelere sadece Sosyal Sigortalar Kurumu açısından bakarsak, 1991’de 128 milyar lira gelir fazlasıyla bıraktığımız Sosyal Sigortalar Kurumu, 1996 yılında 163 trilyon lira, 1997 yılında 350 trilyon lira bir açıkla karşı karşıya getirilmiştir. Sosyal güvenlik kurumlarının açıkları, bu yıl sonunda 500 trilyon lirayı aşacaktır.

Sorunları, defaatle dile getirdiğimiz ve bir önergemizle geç de olsa kurulan Meclis araştırma komisyonumuzun raporunda kısmen yer aldığı için, burada tekraren belirtmeyeceğim; ancak, yaklaşık sekiz aydır sadece aktüer denge çöküntüsüne ilişkin olarak bile hiçbir çözüm üretilmemiş olmasını görmek gerçekten endişe vericidir. Bu alanda esnafımızın sosyal güvenliğiyle ilgili Bağ-Kur’un aktüer dengesini daha da bozacak bir tasarıyla, Sosyal Sigortalar Kurumunun sorunlarını çözmekten uzak, elde kalan gayrimenkullerin satılmasına yönelik bir tasarıdan başka, sorunlara çare olabilecek Hükümetin gerçekleştirdiği hiçbir önlem ve hiçbir yasal düzenleme yoktur.

Şimdi, 48 saat beklemeksizin komisyona ve komisyon gündemine getirilerek ve bir iki saatte komisyondan geçirilerek Genel Kurula getirilen 14 maddelik sözde bir borçlanma tasarısıyla karşı karşıyayız.

Ayrıca, bu tasarı, Plan ve Bütçe Komisyonundan geçirilme ihtiyacını da duymadan huzurumuza getirilmiştir.

Yurt dışında bulunanların sosyal güvenlik borçlanması adı altında getirilen bu kanun tasarısının, ne sosyal güvenlik kavramıyla ve ne de sosyal güvenlik borçlanmasıyla hiçbir ilgisi yoktur.

REFİK ARAS (İstanbul) – Sayın Başkan, dinlenmiyor...

BAŞKAN – Sayın Kul, bir saniye... Sürenizi durdurdum...

Değerli milletvekili arkadaşlarım ve sayın bakanlar, biraz önce konuşma süremizin sonuna yaklaştığımızı ifade ettim; ama, konuşma süremiz bitti, bugünkü konuşmaları tamamladık demedim.

Şu anda, kürsüde, bir değerli hatibimiz, konuyla ilgili görev yapmış eski bir bakanımız görüşlerini ifade ediyor; 5 dakika daha sabır rica ediyorum...

Buyurun Sayın Kul.

EMİN KUL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu tasarı, bütün içeriğiyle, aynen Sosyal Sigortalar Kurumunun elde kalan gayrimenkullerinin satışı tasarısında olduğu gibi, önce, üçüncü kaynak paketinin üçüncü bölümünde, ikinci kaynak olarak Kasım 1996’da ilan edilen, dolar cinsinden nakit bulma arayışında araç olmak üzere kullanılan ve düzenlenmiş bir tasarıdır.

Bakınız, üçüncü kaynak paketinin -ki, burada kaynak paketi- 56, 57, 58 ve 59 uncu sayfalarında, âdeta, kanun tasarısının gerekçesi yer almış ve hatta 59 uncu sayfada, aceleyle “dolar” yerine “mark” denmek suretiyle, ne denli tutarsız bir girişim yapıldığı da ortaya çıkmıştır.

Bakınız, hesap yapılırken, 12 500 dolar yerine 12 500 marktan 5 milyar dolar gelir sağlanacağı kaynak paketinin 59 uncu sayfasında yer alıyor. Yani, önce dolar bulmak amacıyla bir alan tespit edilmekte, sonra, bu amaç, sosyal güvenlik konusunda bir araç olarak kullanılmaktadır. Temel gerekçesi bu olan kanun tasarısı, ayrıca, bir kaynak yaratma sonucunu da sağlamaktan uzak, sadece bir para toplama tasarısıdır ve sosyal güvenlikle hiçbir ilgisi yoktur.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, bu kanun tasarısı, öncelikle, içeriği itibariyle Plan ve Bütçe Komisyonundan geçmeden Genel Kurula gelmiş bir tasarı olduğu için, esasen, Genel Kurulca reddî gerekir. Ayrıca, yekdiğeriyle ilişkili, 2, 3, 4, 6, 7 ve 9 uncu maddelerinin hükümleriyle ve bu nedenle de tümüyle, Anayasanın 10, 11, 60 ve 73 üncü maddelerine aykırıdır. Esasen, bu konuda önergelerimiz vardır; sırası geldiğinde, önergelerimizde bu aykırılığı ortaya koyacağız.

Tasarı, sosyal güvenlik ve sosyal güvenlik borçlanması kavramlarıyla ters düşen, bu kavramları berhava eden bir içerikte bulunmaktadır. Bu nedenle de, sigortacılıkla hiçbir ilgisi olmayan, aktuer denge hesabı bulunmayan, gelecekte, bu görünümüyle, Sosyal Sigortalar Kurumuna ağır yükler getirecek bir niteliktedir.

Tasarı, ne Hükümetçe ne Komisyonca geri alınacak değildir; zira, tasarının beklemeye tahammülü yoktur; çünkü, tasarıyla ilgili borçlanma 15 Mart 1997 tarihiyle sınırlandırılmıştır.

Bu tasarının, aktüer dengesi bakımından da sağlıklı bir yönü bulunmamaktadır. Toplanan bütün gelirler maaş olarak ödenmeye başlandığında, gider olarak ödenmeye başlandığında, yaklaşık beş yılda tükenecektir. Ondan sonra da kasa açık verecek, iflas edecek veyahut da kasanın yükümlülükleri Sosyal Sigortalar Kurumunun sırtında kalacaktır.

Bu tasarı, yürürlükte bulunan sosyal güvenlik mevzuatı ve bu alandaki kurumlaşmayla da çatışkanlık içerisinde olduğu gibi, kendi mantığı içerisinde dahi tutarsızlık ve çelişkileri barındırmaktadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının bu genel niteliği dışında, tasarının mantığına bakıldığında, özetle tespit edebileceğimiz durum şudur: Yaş sınırı olmaksızın, Türk vatandaşı olup olmadığına dahi bakılmaksızın, herhangi bir sosyal güvenlik kurumunda, geçmişte bir günlük olsun, iştirakçiliği olup olmadığına bakılmaksızın, yurt dışında herhangi bir nedenle birkaç saat bulunmuş olan herkes ve bunların bakmakla yükümlü olduğu ana, baba, eş ve çocukları, hem geçmişe ve hem de geleceğe doğru; yani, yaşadıkları ve yaşayacakları süreler için, bu kanun tasarısıyla “Kasa” denilen, benim “kasa antika” diye nitelendirdiğim bu nam altındaki, tüzelkişiliği dahi bulunmayan garip bir alındı veznesine, eksiksiz 12 500 dolar ödedikten 3 sene sonra emeklilik, ölüm, maluliyet sigortasını kazanmış sayılarak, bu sigorta kollarının aylık ve ödeneklerini kasadan alacaklar ve sağlık hizmetleri de kasa tarafından karşılanacaktır. Ayrıca, yurt dışında herhangi bir nedenle bulunmuş olup halen ölmüş olanların mirasçıları ve kanunun yürürlüğe gireceği tarihe kadar ölecek olanların mirasçıları da, kasaya 12 500 dolar yatırdıklarında aynı haklardan yararlanmış olacaklardır.

BAŞKAN – Sayın Kul, 2 dakikalık süreniz kaldı.

EMİN KUL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

İşte, özetle tasarının genel mantığı budur. Görüldüğü gibi, bu mantık, 12 500 doları olana Türk vatandaşı; olmayana, vatandaşlıktan çıkarılanlara, örgüt mensuplarına, kara para aklanmasına ardına kadar açık, yurt dışına çıkma imkânı bulunmayana ve “sosyal güvenlik borçlanması” kavramına ise sıkı sıkıya kapalı bir tasarıdır. Bu tasarı -özür dileyerek ifade ediyorum- Banker Bako zihniyetini yansıtan bir mantığın eseridir.

12 500 doları olana, parasını toplayan bu kasanın aktüer dengesi söz konusu olmadığı gibi, toplanacağı tahmin edilen 5 milyar doların yüzde 20’sinin Hazineye aktarılacağının hükme bağlanması gibi bir garabetin yanında, kalan 4 milyar doların, tasarının 11 inci maddesine göre, faizle çalıştırılacağının hükme bağlanmış olması, faizci düzene ve faize karşı olduğunu ilan edenlerin sosyal güvenliği dahi faize bağladıklarının hazin bir göstergesidir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; siyasî sonuçlar elde etmek için suni gündemleri bizzat üreterek toplumsal huzurun ve güvenliğin sarsılmasına sebebiyet veren her konuda, üzerine basmamakta çok özen göstermemiz gereken mayınları döşeyen bir siyaset anlayışı, bu tasarıyla da, üzülerek belirtmek gerekir ki, sosyal güvenlik kavramını berhava edecek bir girişimi sergilemiş olmaktadır. Bu tasarı, her halükarda, Anayasa Mahkemesinden dönmeye mahkûmdur. Bu nedenle, tasarı, maddelerine geçilmeden ya reddedilmelidir veya Hükümetçe, Komisyonca geri çekilmelidir; ama, Anayasa Mahkemesini, sürekli uyarılara rağmen bidayet mahkemesine çeviren bir zihniyet, bu tasarıyı, hukuka uygun değil, kol gücüyle Yüce Meclisten geçirebilir; ama, bu kabul, hiçbir zaman, bu tasarının hukuka uygunluğunu, sosyal güvenlik kavramına uygunluğunu, sosyal güvenlik borçlanması kavramına uygun olduğunu ortaya koymaz.

Bu tasarıya oy vermekten sakınmanızı, tasarının maddelerine geçilmesini reddetmenizi özellikle arz ediyor, saygılar sunuyorum. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Tasarı üzerinde kişisel görüşlerini belirten İstanbul Milletvekili Sayın Emin Kul’a teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, görüşme süremiz tamamlanmıştır.

Kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için, 27 Şubat 1997 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.07

 

 

 

 

 

B)  YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, çifte vatandaşlık uygulamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/1865)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yer alan sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.

                                                                                                     Ercan Karakaş

                                                                                                          İstanbul

Bilindiği gibi 1995 yılında vatandaşlık yasasında değişiklik yapılarak Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde ve özellikle de Almanya’da yaşayan yurttaşlarımızın bulundukları ülkelerin vatandaşlığına geçmeleri, çifte vatandaşlık hakkı tanınarak kolaylaştırılmıştı. Ancak uygulamada bazı aksaklıklar ve yanlışlıklar olduğu görülmektedir. Yurt dışında yaşayan yurttaşlarımız bunların düzeltilmesini beklemektedir.

Sorular :

1. Yurt dışındaki yurttaşlarımızın Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığından çıkma ve tekrar girme işlemleri uzun zaman almaktadır. Bu süre bazı hallerde bir yılı bulmaktadır. Bu süreyi kısaltacak yeni düzenlemeler getirmeyi düşünüyor musunuz?

Yurt dışındaki işçilerimizin vatandaşlıktan çıkma ve tekrar girme işlemlerini Bakanlar Kurulu onayı yerine İçişleri Bakanlığının onayı ile yapılması konusundaki düşünceniz nedir?

2. Çifte vatandaşlık hakkına sahip olan yurttaşlarımıza Türkiye’de üç aydan fazla kaldıkları zaman çıkış da ceza kesildiği doğru mudur? Doğruysa, bu uygulamayı değiştirmek için herhangi bir çalışma yapılmakta mıdır?

3. Çifte yurttaşlık hakkına sahip olan yurttaşlarımızın yabancılar gibi Ege, Marmara ve Benzerî “askerî güvenlik bölgelerinde” mülk edinmelerinin yasak olduğu doğrumudur? Doğruysa bu uygulamanın değiştirilmesi yönünde bir çalışma var mıdır?

                                 T.C.

                       İçişleri Bakanlığı

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü

     Şb. Md. : B050NÜV0080003.226/6024                                    24.2.1997

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Bşk.lığının 20.1.1997 günlü ve 13800 sayılı yazısı.

b) Başbakanlığın 27.1.1997 günlü ve B.02.0.KKG/106-450-4/449 sayılı yazısı.

c) Devlet Bk.lığının 30.1.1997 günlü ve B.02.0.0010/01800 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın  Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve kendileri adına tarafımdan cevaplandırılması tensip edilen yazılı soru önergesi ile ilgili hazırlanan cevap ekte sunulmuştur.

Arz ederim.

                                                                                                 Dr. Meral Akşener

                                                                                                     İçişleri Bakanı

İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

1. Türkiye ilke olarak çifte vatandaşlığı kabul eden, benimseyen ve destekleyen bir ülkedir. Mevzuatımızdaki çifte vatandaşlığa cevap veren hükümler 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununda 13.2.1981 tarihli ve 2383 sayılı Kanunla düzenlenmiş olmasına rağmen, çok sayıdaki vatandaşımızın yaşadığı Almanya’nın vatandaşlık kazanımında Türk Vatandaşlığından çıkmayı şart koşması nedeniyle önce Türk Vatandaşlığından çıkma izni almak daha sonra da Türk vatandaşlığına yeniden alınmak zorunda kalmaktadırlar.

403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 8, 20 ve 22 nci maddelerinde hüküm bulan yeniden vatandaşlığa alınma, Türk Vatandaşlığından çıkma ve Türk Vatandaşlığını muhafaza ederek başka bir devlet vatandaşlığına geçme işlemlerinin kısa bir süre içerisinde sonuçlandırılması amacıyla son yıllarda Bakanlığımızca bir dizi yasal ve idarî düzenlemeler yapılmıştır. Yapılan bu düzenlemelerle işlemler basitleştirilmiş, zaman kaybına neden olan bazı gereksiz yazışmalar, formaliteler ve araştırma konuları kaldırılmış olup, bu düzenlemelerden dış temsilciliklerimiz de haberdar edilmiş ve vatandaşlarımıza kolaylık sağlamak açısından bu işlemlerde kullanılan form-dilekçeler her işlemin özelliğine göre yeniden düzenlenerek müracaat makamlarına gönderilmiştir. Tüm bilgi ve belgelerin bilgisayar çıktısı olarak alınması sağlandığından işlemler çok kısa bir sürede tamamlanmaktadır. Ancak Türk Vatandaşlığından çıkma izni ve yeniden Türk Vatandaşlığına alınma Bakanlar Kurulunca onaylanmaktadır. Bakanlar Kurulundan karar alınmasını gerektiren bir işlemin 4-5 aydan önce sonuçlandırılması mümkün olamamaktadır. Kaldı ki vatandaşlık kazanımında Türk Vatandaşlığından çıkmak için kişilere verilen süre de iki yıldır.

Devlet kavramının, o devlete bağlı belirli bir insan topluluğu olmadan düşülemeyeceği bilinen bir gerçektir. Bu bağlılığı sağlayan hukuk kavramı da “Vatandaşlık”tır. Bilindiği gibi vatandaşlık Türkiye’nin de dahil olduğu kara Avrupası sisteminde kabul edildiği üzere, kişileri devlete bağlayan siyasî bir bağ olup, doğrudan doğruya Devletin hükümranlık haklarıyla ilgili bulunmaktadır. Bu nedenle de niteliği itibariyle kamu düzenini ilgilendiren vatandaşlığa alınma ve vatandaşlıktan çıkma konusu, bahis konusu sistemde münhasıran Hükümet tasarruflarının konusunu teşkil etmektedir. Ayrıca vatandaşlık, bir devletin kendi nüfusunu tayin meselesi olması dolayısıyla sadece bu açıdan bile yine siyasî bir karakter taşımaktadır. Bu itibarla, Devletin egemenlik hakkını ilgilendiren siyasî ağırlıklı bir konuyu tayin yetkisinin, Bakanlar Kurulu yerine bir Bakanlığa bırakılmasının vatandaşlık hukuku ile bağdaşmayacağı düşünülmektedir.

Kanunda böyle bir düzenlemenin yapıldığı var sayılsa bile bu durumun İdare Hukukunun temel prensiplerinden olan usülde paralellik ilkesine ters düşeceği ve kanunun sistematiğini de bozacağı açıktır.

2. Bakanlığımızı ilgilendirmediğinden cevaplandırılmamıştır.

3. Bakanlığımızı ilgilendirmediğinden cevaplandırılmamıştır.

2. – Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu’nun, memur maaşlarını ödeyebilmek için döviz bozdurulduğu iddiasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener’in yazılı cevabı (7/1936)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Maliye Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi arz ederim.

                                                                                                Süleyman Hatinoğlu

                                                                                                           Artvin

Bugünkü basınımızda da yer alan haberlere göre Hazine Müsteşarlığı tarafından memur maaşlarını ödeyebilmek için döviz bozdurulduğu belirtilmektedir.

Bu nedenle sorularım :

1. Memur maaşlarını ödemek için bozdurulan bu dövizler, bedelsiz ithalat gelirlerinden elde edilen dövizler midir?

2. 15.1.1997 tarihli memur maaşlarını ödemek için bozdurulan döviz miktarı ne kadardır?

3. Takip eden aylarda memur maaşlarını ödemek için döviz bozdurmayı düşünüyor musunuz? Eğer düşünüyorsanız bozduracağınız döviz miktarlarını açıklar mısınız?

4. Dövizin bu kadar süretle artmakta olduğu ülkemizde, memurun maaş kaybını önlemek için o günkü kur üzerinden memur maaş ödemelerini dövizle yapmayı düşünür müsünüz?

5. Memurlara yapacağınız ek ilave zammın miktarını ve kesin tarihini açıklar mısınız?

                                 T.C.

                       Maliye Bakanlığı

    Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü

      Sayı : B.07.0.BMK.0.11.013/600-2597                                    26.2.1997

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığının 24.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS. 0.10.00.02.7/1936-5007/14095 sayılı yazıları.

Artvin Milletvekili Sayın Süleyman Hatinoğlu’nun 7/1936 esas nolu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.

Bilindiği üzere Hazinenin nakit yönetimi çerçevesinde, belirli bir dönemde yapılacak harcamalar toplamından o dönemde gerçekleşen gelir miktarı çıkarılmakta ve finansman ihtiyacına ulaşılmaktadır.

Finansman ihtiyacının tesbitinde, banka hesaplarında bulunan veya borçlanma yoluyla elde edilen tüm nakit imkânları bir arada değerlendirilmektedir. Bütçe uygulama prosedüründe de belli kaynakların belirli harcamalar için kullanılması sözkonusu olmadğından harcamalar toplam olarak dikkate alınmaktadır.

Dolayısıyla, belirli bir dönemde banka hesaplarından yapılan TL. kullanımının veya bozdurulan döviz miktarının, belli bir harcamayı finanse etmek üzere kullanıldığını, ifade etmek mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan Hükümetimizin göreve başlamasından bugüne kadar çalışanlarımızın maaşlarında ek iyileştirmeler hariç kümülatif olarak yüzde 95 oranında bir artış sağlanmıştır. Askerî personel ile emniyet mensuplarımızın maaşlarında ayrıca ilave iyileştirmeler yapılmıştır. Bütçe imkânlarındaki genişlemelere paralel olarak, diğer kamu personelimizin maaşlarında da ek iyileştirmeler yapılacak olup, halen bu çalışmalara devam edilmektedir.

Bilgilerine arz olunur.

                                                                                           Doç. Dr. Abdüllatif Şener

                                                                                                    Maliye Bakanı

3. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa 1 ve 2 nci etap çevre yolunun yapıpımına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan’ın yazılı cevabı (7/1938)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu TBMM içtüzüğünün 99 uncu maddesi uyarınca arz ederim. 16.10.1997

                                                                                                Ertuğrul Yalçınbayır

                                                                                                           Bursa

Sorular :

1. Bursa’da kilitlenen trafiğin açılmasına katkıda bulunmak amacıyla şehirlerarası kamyon, TIR, otobüs ve otomobil trafiğini Yeni Yalova yolundan santral garaj kavşağına sokmadan İzmir-Balıkesir ve Mudanya yoluna aktarmak için Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığınca yapılan ve 1 inci etap çevre yolu ve 2 nci etap çevre yolu diye adlandırılan yolların yapım görevi yasal olarak Bakanlığınıza ait midir?

2. Bursa 1 inci ve 2 nci etap çevre yollarının yapımı görevi bakanlığınıza ait ise, bu yolların yapım masraflarını zorunlu olarak üstlenen ve bu hususta 113,2 milyar TL. harcayan Bursa Büyükşehir Belediyesine bu harcama miktarını ödeyecek misiniz?

3. Şehirlerarası trafiğin transit olarak şehir içine girmeden akışını sağlamak için Bursa Büyükşehir Belediyesince yapılmak üzere planlanan Bursa Küçükbalıklı köprüsü mevkiinde köprülü kavşak inşaatına maddî katkılarınız olacak mı?

                                 T.C.

            Bayandırlık ve İskân Bakanılğı

        Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

      Sayı : B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/352                                     26.2.1997

Konu : Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M.’nin 28.1.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.02-5169-14174 sayılı yazısı. (7/1938)

İlgi yazı ekinde alınan, Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın Bakanlığımıza yönelttiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Soru : 1. Bursa’da kilitlenen trafiğin açılmasına katkıda bulunmak amacıyla şehirlerarası kamyon, TIR, otobüs ve otomobil trafiğini Yeni Yalova yolundan santral garaj kavşağına sokmadan İzmir-Balıkesir ve Mudanya yoluna aktarmak için Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığınca yapılan ve 1 inci etap çevre yolu ve 2 nci etap çevre yolu diye adlandırılan yolların yapım görevi yasal olarak Bakanlığınıza ait midir?

Soru : 2. Bursa 1 inci ve 2 nci etap çevre yollarının yapımı görevi bakanlığınıza ait ise, bu yolların yapım masraflarını zorunlu olarak üstlenen ve bu hususta 113,2 milyar TL. harcayan Bursa Büyükşehir Belediyesine bu harcama miktarını ödeyecek misiniz?

Cevap : 1, 2. Bursa Büyükşehir Belediyesince DSİ Setteleri üzerine inşa edilen, İzmir Devlet Yolunu Bursa-Yalova yoluna bağlayan ve Yakın Çevre Yolu diye adlandırılan yol meskûn alan içinde olup; imar yolu niteliğindedir.

İkinci bölümü olan ve halen yapımı sürdürülen Ankara bağlantısı da aynı standart ve özelliktedir. Bu nedenle söz konusu yollar Belediye Başkanlığının sorumluluğundadır.

Soru : 3. Şehirlerarası trafiğin transit olarak şehir içine girmeden akışını sağlamak için Bursa Büyükşehir Belediyesince yapılmak üzere planlanan Bursa Küçükbalıklı köprüsü mevkiinde köprülü kavşak inşaatına maddî katkılarınız olacak mı?

Cevap : 3. Küçükbalıklı semtinin, Bursa-Yalova Devlet yolu ile kesiştiği yerde köprülü kavşak yapımına ilişkin Karayolları Genel Müdürlüğümüzün Yatırım Programında herhangi bir proje bulunmadığı gibi, bütçe İmkânları da yeterli durumda değildir.

Ancak, talep edilen köprülü kavşağın yapımının Bursa Büyükşehir Belediyesince gerçekleştirilmesi mümkün gözükmektedir. Bu konuda Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığınca Karayolları 14 üncü Bölge Müdürlüğümüz ile temasa geçilmesi ve teknik şartları belirleyecek protokolün düzenlenmesi gerekmektedir. Bu husus, 2.1.1997 gün ve 16-0006 sayılı yazımız ile Belediyesine bildirilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                      Cevat Ayhan

                                                                                          Bayındırlır ve İskân Bakanı

4. – Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın’ın, Halk Bankası Genel Müdürlüğü tarafından verilen kredilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’in yazılı cevabı (7/2016)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Halk Bankası kredileri hakkında ki aşağıda belirtilen soruların ilgili Devlet Bakanı Rüşdü Saracoglu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.                  21.4.1996

                                                                                               Hüseyin Olgun Akın

                                                                                                            Ordu

Halk Bankası Genel Müdürlüğünden 23.12.1993-29.8.1994 tarihleri arasında;

1. Verilen kredi miktarı ne kadardır?

2. Kimlere ne miktarda kredi verilmiştir?

3. Bu kredilerden ne kadarı zamanında tahsil edilmiş? Ne kadar miktarı tahsil edilememiştir? Tahsil edilemeyen krediler için ne gibi kanunî işlemler yapılmıştır?

                                 T.C.

                       Devlet Bakanlığı

               Sayı : B.02.0.015 (02) 143                                              24.2.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 3.2.1997 tarih ve 7/2016-1930/5219 sayılı yazınız.

Ordu Milletvekili Sayın Hüseyin Olgun Akın’a ait 7/2016-1930 sayılı sözlü soru önergesine Bakanlığım ilgili kuruluşu T. Halk Bankası tarafından hazırlanan cevap yazısı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

                                                                                                 H. Ufuk Söylemez

                                                                                                     Devlet Bakanı

Ek : T. Halk Bankası yazısı

T.C. Devlet Bakanlığına

(Sayın Ufuk Söylemez)

Ordu Milletvekili Sayın Hüseyin Olgun Akın’ın cevaplanmasını istediği; ülkemiz bankacılık sektörünün önde gelen, etkin bankalarından birisi, aynı zamanda esnaf ve sanatkârla küçük ve orta ölçekli işletmelerin tek finans kuruluşu olan Türkiye Halk Bankası hakkındaki sorulara yönelik, Bankamız cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Bilgilerinize arz ederiz.

Saygılarımızla.

Ek : 1

                          O. Nuri Ertuğ                                                      Yenal Ansen

                      Genel Müdür Yrd.                                                  Genel Müdür

Türkiye Halk Bankası Genel Müdürlüğünden 23.12.1993-28.8.1994 Tarihleri Arasında;

Soru :1. Verilen kredi miktarı ne kadardır?

Cevap : 1. Türkiye Halk Bankası kurulduğu günden bugüne kadar başta esnaf, sanatkâr, küçük ve orta ölçekli işletmeler olmak üzere; ülkemiz üretim, yatırım ve istihdam hacmine katkıda bulunan, tüm işletmeleri başarıyla finanse etmiş, güvenilir bir bankadır.

Bu doğrultuda; bankamızca, 1993 yıl sonunda 8 trilyon 815 milyar lira ihtisas kredileri, 10 trilyon 840 milyar lira da ticarî ve bireysel olmak üzere toplam 19 trilyon 655 milyar lira kredi kullandırılmıştır. Ağustos/94 itibariyle bu krediler 11 trilyon 758 milyar lira ihtisas, 12 trilyon 260 milyar lirada diğer olmak üzere toplam 24 trilyon 18 milyar liraya yükseltilmiştir. Toplam kredilerde söz konusu dönemde oluşan 4,4 trilyon liralık artışın 2,9 trilyon lirası ihtisas kredilerinde gerçekleşmiştir.

Sonuç olarak; bankamız kuruluşundan bu güne kadar temel amaç ve görevleri doğrultusunda faaliyet göstermiş son günlerde bu çalışmalarına hız kazandırarak hedef kitlesi olan esnaf, sanatkâr ve KOBİ’lere kullandırdığı kredilerin tutar, limit ve vadelerini artırarak faiz oranlarını düşürmüştür.

Böylece esnaf ve KOBİ’lere kullandırılan ihtisas kredilerinin payı 1994 yılındaki % 58 düzeyinden % 76 düzeyine ulaşmıştır.

Soru : 2. Kimlere ne miktarda kredi verilmiştir?

Cevap : 2. Türkiye Halk Bankası tüm bankacılık işlemlerini yaparken, kanun ve kararnamelere göre faaliyette bulunan bir banka olduğu gerçeğini daima gözönünde bulundurmaktadır.

Bu nedenle kredi kullandırımında herhangi bir kişi ya da işletmeye Banka riski ve güvenilirliğini zedeleyebilecek düzeyde kredi kullandırılmamış, kanunî sınırlar içerisinde kullandırılan kredilerde ise kârlılık ve verimlilik ilkesi çerçevesinde hareket edilmiştir.

Ancak kredi kullandırılan kişi ve kurumların adları ile kullandırılan kredi tutarları Bankalar Kanununun 83 üncü maddesi gereğince “Banka Sırrı” kabul edildiği için açıklanması mümkün olmamaktadır.

Soru : 3. Bu kredilerden ne kadarı zamanında tahsil edilmiş? Ne kadar miktarı tahsil edilememiştir? Tahsil edilemeyen krediler için ne gibi kanunî işlemler yapılmıştır?

Cevap : 3. Bankanın toplam kredilerinin içindeki ihtisas kredileri payının yüksekliği, bu kredileri kullanan işletme ölçeğinin küçük olması Türkiye Halk Bankası tarafından kullandırılan kredilerin riskinin bir çok işletme üzerine dağıtılmış olduğunu, yani toplam kredi riskinin düşüklüğünü güsterir.

Bankamızca kredilendirme öncesi müşteri seçiminde titiz davranılarak firmalar malî ve ekonomik yönden incelenmektedir. Tahsili gecikmiş alacaklarımız, toplam kredilerimizin içinde % 1,2 gibi düşük bir oranda olup, bunların tamamı da şahsî ve maddî teminata bağlıdır.

5. – Gaziantep Milletvekili Mustafa Rüştü Taşar’ın, ekmek fiyatına ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan’ın yazılı cevabı (7/2027)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından, delaletlerinizle yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.

                                                                                                     Mustafa Taşar

                                                                                                        Gaziantep

1. Ramazan Bayramından sonra ekmeğin fiyatının 20 000 TL. olacağı yolundaki haberler konusunda ne düşünüyorsunuz?

2. Bütün Türkiye’de ekmeğin 15 000 TL.’den satılması yolundaki kararınızın üzerinden henüz iki ay geçmeden, ekmeğin gramaj olarak küçültülmesi ve fiyatının da 20 bin TL.’ye çıkarılması hazırlıkları karşısında, Hükümet olarak nasıl bir tavır sergileyeceksiniz?

3. Ekmeğin bütün Türkiye’de standart olarak 250 gramdan satılmasını hedefleyen ve Hükümetiniz tarafından hazırlanan Yönetmelik çıktığı zaman, ekmek fiyatlarında da bir standarda gitmeyi düşünüyor musunuz? Eğer böyle bir düşünceniz var ise ekmeğe uygulamayı düşündüğünüz fiyat nedir?

                                 T.C.

              Tarım ve Köyişleri Bakanlığı

   Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü                                 21.2.1997

                   Sayı : 013-06.6.5-176

Konu : Ekmek fiyatları.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Gaziantep Milletvekili Sayın Mustafa Taşar’ın Sayın Başbakan tarafından cevaplandırılmasını talep ettiği soru önergesi.

1. Ramazan Bayramından sonra ekmeğin 20 000 TL. den satılacağına dair haber sadece İstanbul Fırıncılar Derneği tarafından açıklanan bir haber olup Mart ayında yürürlüğe gireceği ifade edilmiştir. Buna karşılık olarak başta Ankara Fırıncılar Odası Başkanlığı olmak üzere birçok ilimiz odaları ekmeğe herhangi bir zam yapmayı düşünmediklerini açıklamışlardır. Nitekim şu anda Türkiye genelinde ortalama ekmek fiyatı 15 371 TL/250 gr. olup; 80 ilden 50’sinde ekmek fiyatı 15 000 TL.’nin altında bulunmaktadır.

2. 1996 Kasım ayında ekmek fiyatları yükselme eğilimine girmiş ancak Hükümetimizin aldığı bir dizi tedbir sayesinde bu yükselme eğilimi durmuş ve Toprak Mahsulleri Ofisininde buğday satış fiyatlarını zarar etmeyecek şekilde aşağı çekmesiyle ekmek fiyatları bugünkü düzeyinde kalabilmiştir. Aksi halde gerekli tedbirler alınmamış olsaydı bugün Türkiye’de ortalama ekmek fiyatı 15 371 TL/250 gr. değil 25 000 TL. ve hatta daha da üzerinde olacaktı. Ayrıca T.M.O.’nin stoklarında piyasanın ihtiyacını karşılayacak şekilde yeterli buğday stokuda bulunmaktadır.

3. Diğer taraftan Türkiye’de tek tip ekmek satılmasını sağlayacak olan ekmek standardı ve kodeksi yürürlüğe girdiğinde “Halk tipi ekmek” olarak adlandırabileceğimiz bu ekmeğin fiyatı üzerinde fırıncılar istedikleri gibi oynayamayacaktır. Bunun dışında üretilecek ekmek “Lüks ekmek” adıyla değişik fiyattan satılabilecektir.

Gereğini bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                      Cevat Ayhan

                                                                                         Tarım ve Köyişleri Bakan V.

6. – Hatay Milletvekili Atila Sav’ın, yeni telefon rehberi basılıp basılmayacağına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı (7/2054)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türk Telekom A.Ş. Genel Müdürlüğü ile ilgili aşağıdaki sorumun, Ulaştırma Bakanınca yazılı olarak yanıtlanması dileğimi bilgi ve değerlendirmenize sunarım.

Saygılarımla.

                                                                                                         Atila Sav

                                                                                                           Hatay

Soru :

Ankara’da basılıp dağıtılan son Telefon Rehberi 1990 tarihlidir. İstanbul dahil kalabalık nüfuslu ve çok telefon abonesi bulunan öbür kentlerde de aynı durum vardır.

Rehber olmadan telefon kullanılması son derece güçtür. 118 bilinmeyen numaralar servisi de hizmete yetişememektedir.

Bakanlık ve Türk Telekom A.Ş.’nin yeni Rehberle ilgili düşüncesi ve çalışması hangi aşamadadır?

Halk arasındaki yaygın düşünceye göre özelleştirmenin geri kalması ile Rehberin basılmaması arasında bir ilişki vardır. Bu izlenim doğru mudur?

                                 T.C.

                     Ulaştırma Bakanlığı

       Araştırma Planlama ve Koordinasyon

                      Kurulu Başkanlığı                                                     24.2.1997

Sayı : B.11.0.APK.0.10.01.21.EA/254-4464

Konu : Hatay Milletvekili Atilla Sav’ın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 12.2.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/2054-5262-14819 sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Atila Sav’ın Bakanlığıma yönelttiği 7/2054-5262 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                     Ömer Barutçu

                                                                                                  Ulaştırma Bakanı

Hatay Milletvekili Atila Sav’ın 7/2054-5262 sayılı yazılı soru önergesi ve cevabı

Sorular :

Ankara’da basılıp dağıtılan son Telefen rehberi 1990 tarihlidir. İstanbul dahil kalabalık nüfuslu ve çok telefon abonesi bulunan öbür kentlerde de aynı durum vardır.

Rehber olmadan telefon kullanılması son derece güçtür. 118 bilinmeyen numaralar servisi de hizmete yetişememektedir.

Bakanlık ve Türk Telekom A.Ş.’nin yeni rehberle ilgili düşüncesi ve çalışması hangi aşamadadır?

Halk arasında yaygın düşünceye göre özelleştirmenin geri kalması ile rehberin basılmaması arasında bir ilişki vardır. Bu izlenim doğru mudur?

Cevap :

Basım ve dağıtımı Türk Telekom’un yasal yükümlülüğünde olan rehberler, 1986 yılına kadar reklam toplama işi de dahil olmak üzere Türk Telekom’ca il bazında ihale yapılmak suretiyle bastırılmıştır.

1986 yılında yapılan ihale ile rehberlerin basımı ITT Bilka Bilgi ve Kaynak Tic. A.Ş. firmasınca yapılmaya başlanmış, ancak firmanın sözleşme gereklerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşme 1992 yılında feshedilmiştir. 1993 yılında ülkemizde yeni numaralama planına yönelik çalışmalar nedeniyle rehber basımı gündeme gelmemiştir. Mart 1994 ve Nisan 1995 tarihinde rehberlerin her türlü masrafı firmaya ait olmak üzere iki kez ihalesi yapılmış, ancak iştirak olmadığından ihaleler iptal edilmiştir. Bunun üzerine alfabetik telefon rehberlerinin bir defaya mahsus olmak üzere rehber masraflarının büyük bir kısmının Türk Telekom tarafından karşılanmasına bir kısmının da abonelere yansıtılmasına karar verilmiştir.

Buna göre; ülke genelinde tüm illeri kapsayacak şekilde Kasım 1995 tarihinden itibaren 1996 yılının ilk yarısına kadar rehber ihaleleri gerçekleştirilmiş, ancak uzun bir süre rehber basılmaması nedeniyle 118 abone bilgilerinin rehber standartlarına uygun hale getirilmesi işlemleri zaman almıştır. Bu nedenle programda öngörülen sürelerde gecikme olmuştur. Rehberlerin basımındaki gecikmelerin Türk Telekom’un özelleştirilmesi ile bir ilgisi bulunmamaktadır.

Türkiye genelinde 79 il için 81 (İstanbul için 3 rehber alanı) rehber alanı belirlenmiştir. Basım işlemi tamamlanan 78 rehber alanında 60’ında rehberler, avans yatıran abone adreslerine teslim edilmiştir. 18 rehber alanında dağıtım sürdürülmektedir. Kalan 3 rehber alanına ait rehberlerin de basım işlemleri sürdürülmektedir.

Alfabetik Telefon Rehberlerinin Basım ve Dağıtım Durumunu Gösterir Tablo

Rehber                     Baskı

 Alanı                       Adedi                      Son Durumu

                                                                                                                                             

Adana                      190 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Adıyaman                 26 500       Basıldı, dağıtıma 7.2.1997 tarihinde başlanıldı

Afyon                        85 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Ağrı                           36 000       Basıldı, dağıtımı sürüyür

Aksaray                     40 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Amasya                     58 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Ankara                    315 000       Baskıda, ilk 100 bin adedinin dağıtımına 25.2.1997 tarihinde

                                                    başlanacak

Antalya                   126 685       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Ardahan                    13 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Artvin                        25 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Aydın                      130 000       Basıldı, dağıtımı sürüyor

Balıkesir                  160 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Bartın                        30 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Batman                      19 500       Basıldı, dağıtım sürüyor

Bayburt                     10 500       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Bilecik                      41 600       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Bingöl                       12 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Bitlis                         12 000       Basıldı, dağıtım sürüyor

Bolu                          90 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Burdur                       52 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Bursa                       270 000       Basılmadı, ilk 100 bin adedinin dağıtımına 22.3.1997 tarihinde

                                                    başlanacak

Çanakkale                 90 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Rehber                     Baskı

 Alanı                       Adedi                      Son Durumu

                                                                                                                                             

Çankırı                      34 100       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Çorum                       53 850       Basıldı, dağıtım sürüyor

Denizli                    120 000       Basıldı, dağıtım sürüyor

Diyarbakır                 55 500       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Edirne                       67 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Elazığ                        67 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Erzincan                    30 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Erzurum                    50 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Eskişehir                 150 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Gaziantep                101 000       Basıldı, dağıtım sürüyor

Giresun                     50 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Gümüşhane                 9 900       Basıldı, dağıtım sürüyor

Hakkâri                       5 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Hatay                      140 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Iğdır                          13 000       Basıldı, dağıtım sürüyor

Isparta                       75 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

İçel                          150 500       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

İstanbul-1                220 000       Basıldı, dağıtıma 14.12.1996 tarihinde başlanıldı

(212-2,4)

İstanbul-2                350 000       Basıldı, 90 492 adedinin dağıtımına 7.2.1997 tarihinde

(212-5,6,7,8)                               başlanıldı

İstanbul-3                350 000       Basıldı, dağıtıma 27.11.1996 tarihinde başlanıldı

(216-3,4)

İzmir                       383 294       Basılmadı, ilk 100 bin adedinin dağıtımına 12.3.1997 tarihinde

                                                    başlanacak

Karabük                    42 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Karaman                   35 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Kars                          33 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Kastamonu                50 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Kayseri                    100 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Kırıkkale                   30 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Kırklareli                  75 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Kırşehir                     37 500       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Kilis                          10 500       Basıldı, dağıtım sürüyor

Kocaeli                    134 785       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Konya                     180 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Kütahya                    91 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

K. Maraş                   48 000       Basıldı, dağıtım sürüyor

Rehber                     Baskı

 Alanı                       Adedi                      Son Durumu

                                                                                                                                             

Malatya                     84 500       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Manisa                    135 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Mardin                      31 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Muğla                      115 000       Basıldı, dağıtıma 12.2.1997 tarihinde başlanıldı

Muş                           12 900       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Nevşehir                    40 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Niğde                        50 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Ordu                          70 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Rize                           50 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Sakarya                   100 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Samsun                   110 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Siirt                           14 400       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Sinop                         24 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Sıvas                         90 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Şırnak                        12 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Tekirdağ                    85 000       Basıldı, dağıtımı sürüyor

Tokat                         80 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Trabzon                     86 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Tunceli                        6 500       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Şanlıurfa                   45 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Uşak                          62 500       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Van                           39 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Yalova                      21 500       Basıldı, dağıtım sürüyor

Yozgat                      35 630       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

Zonguldak               110 000       Basıldı, dağıtımı tamamlandı

 

 

 

TUTANAĞIN SONU