DÖNEM : 20 CİLT : 23 YASAMA YILI : 2
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
72 nci Birleşim
25. 3. 1997 Salı
İ Ç İ N D E K
İ L E R
I. — GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. — GELEN KÂĞITLAR
III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. — Kocaeli Milletvekili Halil Çalık’ın,
öğretmenevlerinin satışına ilişkin
gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı
Mehmet Sağlam’ın cevabı
2.—Kırşehir Milletvekili Cafer Güneş’in, TBMM Parlamento
Heyetinin TürkCumhuriyetlerine yaptığı geziye ilişkin
gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Nevzat
Ercan’ın cevabı
3. —Yozgat Milletvekili Lutfullah Kayalar’ın, ekonomik alandaki son
duruma ilişkin gündemdışı konuşması
B)TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. —Bosna-Hersek’e gidecek olan Devlet Bakanı Sabri Tekir’e,
dönüşüne kadar, Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ın vekâlet
etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/721)
2.—Almanya’ya gidecek olan Millî Eğitim Bakanı Mehmet
Sağlam’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Bahattin Şeker’in
vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/722)
3. —Pakistan ve Bangladeş’e gidecek olan Devlet Bakanı
Namık Kemal Zeybek’e, dönüşüne kadar, Devlet
BakanıIşılay Saygın’ın vekâlet etmesinin uygun
görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi
(3/723)
4. —Pakistan ve Bangladeş’e gidecek olan Çevre Bakanı M.
Ziyattin Tokar’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Teoman Rıza
Güneri’nin vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/724)
5. —Pakistan ve Bangladeş’e gidecek olan Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, TBMM Başkanı Mustafa
Kalemli’nin vekâlet edeceğine ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/725)
6. —Azerbaycan Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Ayfer
Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’in
vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/726)
7. —Romanya’ya gidecek olan İçişleri Bakanı Meral Akşener’e, dönüşüne kadar,
Devlet Bakanı Bekir Aksoy’un vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne
ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/727)
8. —Hatay Milletvekili Levent
Mıstıkoğlu’nun, (6/439) numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/151)
9.—Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, (6/454, 455, 456) numaralı
sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi
(4/152)
10.—TBMM Başkanının, Yunanistan Meclis
Başkanının davetine icabet etmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/728)
11.—İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu’nun, 2911
Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasının
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin (2/173) doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/153)
IV.—ÖNERİLER
A) SİYASÎ PARTİ GRUBU
ÖNERİLERİ
1. —Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının Plan ve Bütçe Komisyonundaki
görüşmelerine 348 saat geçmeden başlanılması ile Genel
Kurulun 26.3.1997 ile 11.4.1997 tarihleri arasında çalışma gün
ve saatlerinin yeniden belirlenmesine, Salı ve Çarşamba günkü
birleşimlerde sözlü soruların görüşülmemesine ve Cuma günleri
yalnızca kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine
ilişkin RP ve DYP Gruplarının müşterek önerileri
V.—GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
A) GÖRÜŞMELER
1.—Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 49
arkadaşının, Refah Partisinin Süleyman Mercümek ile
bağlantılarının ve maddî ilişkilerinin
araştırılarak, iddia edilen hukukdışı malî
kaynaklarının tespiti amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi ve (10/63) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu raporu (S. Sayısı :195)
VI. —SEÇİMLER
A)KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN
ÜYELİKLERE SEÇİM
1.—Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
VII. —SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.—Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli Belediyesinin
Büyükşehir Belediyesi statüsüne kavuşturulmasına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/275)
2.—Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Pamukkale Elektrik
Dağıtım A. Ş. adıyla bir şirket kurulmasına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/276)
3. —Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İline bir kültür
sitesi yapılmasına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru
önergesi (6/277)
4. —Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İlinde
yapımı devam eden görme özürlüler okuluna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/278)
5. —İzmir Milletvekili Zerrin Yeniceli’nin, ilaçtan alınan KDV’nin
kaldırılmasına ve ilaç reklamlarına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/281)
6.—Çanakkale Milletvekili Hikmet Aydın’ın, Etimesgut
Belediyesince Eryaman 4. Etap konutlarına yapı kullanma izninin
verilmeyiş nedenine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/282)
7.—Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İlinde bir Gümrük
Müdürlüğü Hizmet Binası ve Sundurması yapımına
ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/267)
8. —Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İlinde bir
gümrük kimyagerliğinin kurulmasına ilişkin Devlet
Bakanınadan sözlü soru önergesi (6/268)
9.—Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Honaz Dağı’na bir
kayak merkezi tesisi yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından
sözlü soru önergesi (6/279)
10.—Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Çay Kurumundan kuru çay alan ve
bedelini ödemeyen bir bayilere ilişkin Devlet Bakanından sözlü
sorusunun yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması
(6/283)
11. —Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Çay Kurumundan kuru çay alan ve
bedelini ödemeyen bir bayie ilişkin Devlet Bakanından sözlü sorusunun
yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/284)
12. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, havadan orman
alanı renkli fotoğraf çekimi ile ilgili ihalede yolsuzluk
yapıldığı iddiasına ilişkin Orman Bakanından
sözlü soru önergesi (6/285)
13. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Başbakanın
Konya mitinginde, Konya Valisinin protokol kurallarına uygun
davranmadığı iddiasına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/287)
14. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın,
gerçekleştirilmesi vaad edilen icraatların hangi kaynaklardan
karşılanacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/289)
15. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Türkiye -İsrail
Askerî Eğitim Anlaşmasına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/290)
16. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Kürt Parlamentosu
adı altındaki toplantıların önlenmesi için yürütülen
çalışamalara ilişkin Dışişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/291)
17. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Irak’taki
Türkmenlerin durumlarına ve Türkiye’ye gelenlerinin oturma ve
çalışma izinlerine ilişkin Dışişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/292)
18. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Kuzey Irak’ta insanî
yardım adı altında faaliyet gösterdikleri iddia edilen casusluk
kuruluşlarına ilişkin Dışişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/293)
19.—Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, gayriresmî RP’li bir
heyetin Suriye’li yetkilerle görüştükleri iddiasına ilişkin
Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/294)
20. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, RP’li heyetin
İran’ı, Dışişleri Bakanlığının
bilgisi dışında ziyaret ettiği ve yetkililerle
görüştüğü iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/297)
21. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Diyarbakır
Devegeçidi Barajının ham petrol ve kimyasal madde
atıklarıyla kirletildiği iddiasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/298)
22. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Türkiye Motor
Sanayii (TÜMOSAN)’ın Türkiye traktör üretimindeki payına ve zarar
nedenine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/299)
23. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, hazine
arazilerine RP’ye yakınlığı ile bilinen grupların
talip olduğu iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/300)
24. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Sıvas
Belediyesine aktarılan para miktarına ilişkin Çevre
Bakanından sözlü soru önergesi (6/301)
25. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, kaybolan
insanların bulunması için yapılan çalışmalara
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/302)
26. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, ithalat ve
ihracatımızın durumuna ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakakından sözlü soru önergesi (6/303)
27. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Antbirlik’te
çalışmadan maaş aldıkları iddia edilen kişilere
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/304)
28. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, et
ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/305)
29. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, pamuk
üreticilerinin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/306)
30. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, devlet
televizyonunun bir kanalında Kürtçe yayın için hazırlık
yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/307)
31. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, kamu kurum ve
kuruluşlarında yapılaması düşünülen atama ve nakillere
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/308)
32. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Güllük
Karakolunun İran askerlerince tarandığı iddialarına
ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/309)
B)YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.—Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın,
bazı projelere ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer
Barutçu’nun yazılı cevabı (7/2074)
2. —İzmir Milletvekili Metin Öney’in, itfaiye
çalışanlarının fazla çalışma ücretlerine
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in
yazılı cevabı (7/2114)
3.—Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, İstanbul -İsa Yusuf
Alptekin Parkı hakkında gizli ibareli gönderilen bir yazıya
ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Tansu Çiller’in yazılı cevabı (7/2117)
4. —Tokat Milletvekili Hanefi Çelik’in, bir dergide Birlik Partisiyle
ilgili çıkan habere ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı
Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/2132)
5.—İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, yurt
dışından nükleer atık ve kimyasal madde sokulduğu
iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre Bakanı
Ziyattin Tokar’ın yazılı cevabı (7/2142)
6.—Konya Milletvekili Mehmet Keçeciler’in, yurt dışından
nükleer veya kimyasal atık sokulduğu iddialarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Çevre Bakanı Ziyattin Tokar’ın
yazılı cevabı (7/2143)
7.—Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun,
S.H.Ç.E.K.’na bağlı yuva ve geliştirme yurtlarındaki
sağlık personeline ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Sacit
Günbey’in yazılı cevabı (7/2146)
8.—Antalya Milletvekili Yusuf Öztop’un, pamuk üretiminin
artırılmasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/2151)
9.—Çanakkale Milletvekili A. Hamdi Üçpınarlar’ın, casinolarda
kredili talih oyunları oynatılıp
oynatılmadığına ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı
Bahattin Yücel’in yazılı cevabı (7/2152)
10.—Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, 53 üncü Hükümetin Rize’ye
ayırdığı ödeneğin bir kısmının
Hükümetiniz tarafından geri alındığı iddiasına
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener’in
yazılı cevabı (7/2169)
11. —Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz’ın, Adalet Bakanı
tarafından kullanılan yabancı menşeli otomobilin ülkeye
girişine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ayfer
Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/2179)
12. —Bursa Milletvekili Yahya Şimşek’in, yoksul yörelere
yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Sacit
Günbey’in yazılı cevabı (7/2186)
13.—Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, uluslararası E. 80
Karayolunun Sansa Boğazı Geçidinin ıslahına ilişkin
sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat
Ayhan’ın yazılı cevabı (7/2193)
14.—Rize Milletvekili Avni Kabaoğlu’nun, MKE’nin özel silah
fabrikalarına namlu satışına izin verilip verilmeyeceğine
ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in
yazılı cevabı (7/2198)
15. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı -Diyadin İlçesinde bulunan kaplıcaların, sosyal
tesis ihtiyacına ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı Bahattin
Yücel’in yazılı cevabı (7/2217)
16. —Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz’ın, Bursa
Bayındırlık ve İskân İl Müdürlüğüne yapılan
atamaya ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Cevat Ayhan’ın yazılı cevabı (7/2239)
17.—Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Hatay ve çevresinde meydana
gelen depremin neden olduğu zararlara ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan’ın
yazılı cevabı (7/2244)
VIII. —KOMİSYONLAR BÜLTENİ
1.— 3 Ağustos 1996 tarihinde komisyonlarda bulunan işler ile
28 Şubat 1997 tarihine kadar komisyonlara gelen, neticelenen ve kalan
işler
I.—GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak beş oturum
yaptı.
Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar, Arnavutluk’ta meydana
gelen son gelişmeler konusunda gündemdışı bir konuşma
yaptı.
Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın, Doğu Türkistan’daki
son gelişmeler konusundaki gündemdışı konuşmasına
Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan,
Samsun Milletvekili Ayhan Gürel’in, adliyelerde 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununa tabi çalışan personelin
yükseköğretim sonrası intibaklarının yeniden yapılarak
hak ettikleri dereceye yükseltilmeleri ve özel hizmet tazminatından
yararlanmalarına ilişkin gündemdışı
konuşmasına da Adalet Bakanı Şevket Kazan,
Cevap verdiler.
Slovakya Millî Meclisinin,
Yunanistan Millet Meclisinin,
Vaki davetlerine, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek
Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin
Başkanlık tezkereleri Genel kurulun bilgisine sunuldu.
18.3.1997 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan ve
bastırılıp dağıtılan (10/63) esas numaralı
Meclis Araştırması Komisyonunun 195 sıra sayılı,
Refah Partisinin Süleyman Mercümek ile bağlantıları ve
ilişkileri konusundaki raporunun, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak
İşler” kısmında yer almasına ve
görüşmelerinin,Genel Kurulun 25.3.1997 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ve görüşmelerin tamamlanmasına kadar
çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin
Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmının;
1 inci sırasında bulunan 23,
2 nci sırasında bulunan 132,
3 üncü sırasında bulunan 164,
4 üncü sırasında bulunan 168,
Sıra sayılı kanun tasarılarının
müzakereleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından, ertelendi.
Yurtdışında Bulunanların Sosyal Güvenlikleri
Hakkında Borçlanma Kanunu Tasarısının (1/569) (S.
Sayısı :209) görüşmelerinin tamamlanmasından sonra
yapılan açık oylaması sonucunda,
Mahallî İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve
İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun ile Belediye Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/612,
2/409, 2/522, 2/466, 2/547)(S. Sayısı :247) yapılan
görüşmelerden sonra,
Kabul edildikleri ve kanunlaştıkları açıklandı.
Refah Partisinin Süleyman Mercümek’le
bağlantıları ve maddî ilişkileri konusundaki Meclis araştırması
komisyonu raporuyla diğer denetim konularını görüşmek için,
25 Mart 1997 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime
23.00’te son verildi.
Uluç Gürkan
Başkanvekili
Fatih Atay Zeki
Ergezen
Aydın Bitlis
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
II. —GELEN KÂĞITLAR
21.3.1997 CUMA
Sözlü Soru Önergeleri
1.—Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın, SSK
İnegöl Hastanesinin ne zaman hizmete açılacağına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/486) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)
2.—Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın, taksi
şoförlerine yönelik saldırılara karşı alınacak
tedbirlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/487)
(Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)
Yazılı Soru Önergeleri
1.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın,
Antalya -Manavgat’a bağlı Sülek Köyünün içme suyu sorununa
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2326)
(Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)
2.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, Antalya-Manavgat’a bağlı Gebece Köyünün yoluna
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2327)
(Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)
3.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, Antalya-Manavgat’a bağlı Belenobası Köyünün
içme ve sulama suyu sorununa ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/2328) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)
4.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, Antalya-Manavgat’a bağlı Belenobası Köyünün sağlık ocağı
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2329) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)
5.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, Antalya-Manavgat’a bağlı Gebece Köyünün
sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2330)
(Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)
6.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, Antalya-Manavgat’a bağlı Gebece Köyünün ebe
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2331) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)
7.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, Antalya-Manavgat’a bağlı Gebece Köyüne
ilköğretim okulu açılıp açılmayacağına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2332) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)
8.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, Antalya-Manavgat’a bağlı Belenobası Köyüne
ilköğretim okulu açılıp açılmayacağına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2333) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)
9.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, Antalya-Manavgat’a bağlı Yaylaalan Köyüne
sağlık ocağı açılıp
açılmayacağına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2334) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)
10.—Bolu Milletvekili Avni Akyol’un, Bolu -Abant
İzzet Baysal Üniversitesi hakkında basında yer alan bazı
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2335) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)
24.3.1997 PAZARTESİ
Tasarı
1.—Özelleştirme Uygumalarının
Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/588) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)
Teklifler
1.—Batman Milletvekili Faris Özdemir’in;
Karayolları Trafik Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi (2/733) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi :13.3.1997)
2. —İzmir Milletvekili Atilla Mutman ve 10 Arkadaşının;
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
(2/734) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi
:13.3.1997)
3. —Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata ve 15
Arkadaşının; 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve
Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanuna 29.8.1996 gün ve 4178
Sayılı Kanunla Eklenen Geçici Madde 9’da Yer Alan Sürenin
Uzatılmasına Dair Kanun Teklifi (2/735) (İçişleri
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :13.3.1997)
4. —Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin; Denizli
İlinde Büyükşehir Belediyesi Kurulması ve İl Merkezinde
Sevindik, Kınıklı, Gümüşler ve Başkarcı
Adıyla Dört İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/736)
(İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi :14.3.1997)
5. —Çanakkale Milletvekili A. Hamdi Üçpınarlar ve
5 Arkadaşının; Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/737) (Anayasa Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi :17.3.1997)
6.—Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un; İl Özel
İdaresi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/738) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)
7.—İstanbul Milletvekili Yusuf Pamuk’un;
Halkalı Adında Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun
Teklifi (2/739) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)
Sözlü Soru Önergeleri
1.—Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Rize’de Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu kaynaklarının
kullanımında partizanlık yapıldığı
iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/488)
(Başkanlığa geliş tarihi :20.3.1997)
2. —Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın, yerel
basın kuruluşlarına yardım yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/489) (Başkanlığa geliş tarihi :20.3.1997)
3. —Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın,
Şili seyahatine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/490) (Başkanlığa geliş tarihi :20.3.1997)
4. —İzmir Milletvekili Metin Öney’in, Ege
Denizinde izinsiz trol avcılığı
yapıldığı iddiasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/491)
(Başkanlığa geliş tarihi :20.3.1997)
Yazılı Soru Önergeleri
1.—Niğde Milletvekili Akın Gönen’in, çocuk
mahkum ve tutuklularına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2336) (Başkanlığa geliş
tarihi :20.3.1997)
2.—Tokat Milletvekili Ahmet Fevzi İnceöz’ün, Tokat
Merkez Emirseyit PTT’sine fiber optik kablo sisteminin ne zaman
yapılacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2337) (Başkanlığa geliş
tarihi :20.3.1997)
3.—Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, özel
teşvik uygulanan ve ucuz kredi verilen kuruluşlara ilişkin
Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/2338) (Başkanlığa
geliş tarihi :20.3.1997)
4.—Manisa Milletvekili Abdullah Akarsu’nun, Emlak
Bankası’nın Edirne -TV’ye reklam verdiği iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2339)
(Başkanlığa geliş tarihi :20.3.1997)
5.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, Sayısal Loto oyununun yasaklanıp
yasaklanmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/2340) (Başkanlığa geliş tarihi :20.3.1997)
25.3.1997 SALI
Sözlü Soru Önergeleri
1.—Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük’ün, nüfus
planlamasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/492)
(Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)
2.—Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Bingöl -Yedisu
İlçesine Tapu Sicil Memurluğu kurulup kurulmayacağına
ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/493)
(Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)
3.—Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Erzincan’a
bağlı bazı yerleşim birimlerinin grup şebekesi ve
otomatik telefon ihtiyaçlarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi
(6/494) (Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)
4.—Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Erzincan’a
bağlı bazı köylerin yoluna ilişkin Devlet Bakanından
sözlü soru önergesi (6/495) (Başkanlığa geliş tarihi
:21.3.1997)
5.—Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Erzincan’a
bağlı bazı yerleşim birimlerinin köprü ihtiyacına ilişkin
Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/496) (Başkanlığa
geliş tarihi :21.3.1997)
Yazılı Soru Önergeleri
1.—Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat
Dayanıklı’nın, hekimlerin fiilî hizmet müddetinden
faydalanamamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2341) (Başkanlığa geliş
tarihi :21.3.1997)
2.—Çorum Milletvekili Hasan Çağlayan’ın,
M.S.B. ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin istisnaî memur kadrolarına
ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2342) (Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)
3.— Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in, namaz
ibadetine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2343) (Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)
4.—Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Üniversitelere
verilen kadro kullanım izinlerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/2344) (Başkanlığa geliş
tarihi :21.3.1997)
5.—Balıkesir Milletvekili İ. Önder
Kırlı’nın, kamu avukatlarının özlük haklarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2345)
(Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)
6.—Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, bazı
savcılara sağlanan imkânlara ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2346) (Başkanlığa geliş
tarihi :21.3.1997)
7.—Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, İskenderun
Demir Çelik Fabrikasına eleman alınıp
alınmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2347)
(Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)
8.—Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, belediyelere
yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2348) (Başkanlığa geliş
tarihi :21.3.1997)
9.—Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, yurt
dışında görev yapan Bakanlık personeline ilişkin
Kültür Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2349) (Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)
10.—Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın,
İskenderun’da bulunan bir binanın kiraya verilip verilmediğine
ilişkin Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2350) (Başkanlığa geliş
tarihi :21.3.1997)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan
Yazılı Soru Önergeleri
1.—Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in, Konya’da
bazı alanlara cami yapılıp yapılmayacağına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2081)
2.—Balıkesir Milletvekili İ. Önder
Kırlı’nın, Ege Boru Hattı Projesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2084)
3. —Balıkesir Milletvekili Hüsnü
Sıvalıoğlu’nun, bir danışmanına sendika kurma
görevi verilip verilmediğine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/2085)
4.—Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz’ın, otomotiv
ihracatını artırma projesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/2088)
5. —İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın,
SSK’nun kurum dışı tedavi merkezlerine yaptığı
ödemelere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2089)
6.—Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli’nin,
Ereğli Demir Çelik Fabrikalarının özelleştirilmesi konusunda
bir ABD firmasıyla yapılan temaslara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/2090)
7.—İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kamu
Bankalarınca Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanına ve ortak
olduğu şirketlere verilen kredilere ilişkin Devlet
Bakanından (Ufuk Söylemez) yazılı soru önergesi (7/2091)
8.—İzmir Milletvekili Işın Çelebi’nin,
resmî uçağı şahsî işlerinde kullandığı
iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2093)
9.—Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu’nun,
Orman Bakanlığına ait bir helikopterle tatile gittikleri
iddiasına ilişkin Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi
(7/2094)
10. —Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in,
pompalı silahlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2096)
11. —Sıvas Milletvekili Mahmut
Işık’ın, Sıvas’ın Cemevi, Ozanlar Evi,
Aşıklar Evi ve kilise ihtiyacına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/2097)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
Tarih : 25 Mart 1997 Salı
BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN
KÂTİP
ÜYELER : Ahmet DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş), Kadir BOZKURT (Sinop)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72 nci
Birleşimini açıyorum.
Değerli arkadaşlarım, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç değerli milletvekili
arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.
III. —
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. — Kocaeli Milletvekili Halil
Çalık’ın, öğretmenevlerinin satışına ilişkin
gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı
Mehmet Sağlam’ın cevabı
BAŞKAN – Gündemdışı ilk
konuşma, Demokratik Sol Parti Kocaeli Milletvekili Sayın Halil
Çalık tarafından yapılacak.
Sayın Çalık, öğretmenevlerinin
satışı ile ilgili olarak gündemdışı söz talebinde
bulunmuştur.
Buyurun Sayın Çalık. (DSP
sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; öğretmenevlerinin satışı
hakkında gündemdışı söz almış bulunuyorum; bunun
için hepinize saygılar sunuyorum. Yalnız, sözlerime başlamadan
önce, dün Bursa'da yaşanan bir olayı belleklerinize sunmak ve size
bilgi vermek istiyorum.
22 Mart-29 Mart 1997 tarihleri arasında, Kamu
Emekçileri Sendikasının Türkiye'de almış olduğu karar
çerçevesi içinde Bursa'da dün yapılan eylemde, eyleme başlamadan
önce, çoğunluğu öğretmen olan emekçileri, ne olduğu,
nasıl yaptığı belirsiz bir şekilde gözaltına
alanları kınıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
öğretmenevleri, 1981 yılından itibaren eğitim ordumuza
sosyal hizmet vermek amacıyla kurulmaya başlamıştır;
geçen süre içinde fonksiyonları ve amaçlarındaki çeşitlemeler
ile hizmetlerindeki nitelik artışına paralel olarak kurumsal
seviyede hızlı bir artış göstermiştir. Bugün,
sayısal olarak 545 öğretmenevi, 216 öğretmen lokali olmak üzere,
toplam 761 kurumuyla öğretmenevleri, yaklaşık 13 bin yatak
kapasitesine ulaşmıştır. Öğretmenevlerinin 197 tanesi
kiralık, 20 tanesi de hayırseverlerin bağışı
sonucu elde edilen binalarda hizmet vermektedir.
Değerli arkadaşlarım, bu kurumların
ayrıca sosyal hizmet fonksiyonları da vardır. Bunların
başında hizmetiçi eğitim gelmektedir. Bilindiği gibi, 520
bin kişilik eğitim ordusuna, sadece, merkezden planlanan bir
hizmetiçi eğitim programıyla hizmet götürmek olanaksızdır.
Bakanlık, bu yoldan hareketle, 1990 yılı başından
itibaren il ve ilçeler seviyesinde hizmetiçi faaliyetlerine ve hizmetiçi eğitimin
gerçekleştirilmesine karar vermiş olup, bu faaliyetlerin merkezi
olarak da öğretmenevlerini tespit etmiştir. Öğretmenevleri,
böylece, yaz-kış kesintisiz olarak, il ve ilçe hizmetiçi eğitim
faaliyetlerinde gerek fizikî gerek yönetim olarak kaynak sağlamıştır.
Buna ilave olarak, öğretmenevlerinin birçoğu akşam sanat okulu
statüsüne geçirilerek, dönersermayeli bir işletme yapısına
dönüştürülmüş ve bu kurumlarda meslek kursları düzenlenerek
yaygın eğitim fonksiyonu da yerine getirilmektedir; otelcilik ve
turizm eğitimi konularında yaygın eğitim
yapılmaktadır. Buna bağlı olarak, kursiyerlerin ücretleri,
beceri eğitimiyle birlikte, hizmet üretimine de doğrudan katkı
sağlanmaktadır. Ayrıca, dönersermaye işletmesi
vasıtasıyla, hizmet üretiminde bulunan eğitim kursiyerlerine de
ücret ödemek suretiyle ekonomiye ciddî katkı sağlanmaktadır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
şunu çok net olarak söyleyebiliriz ki, öğretmenevlerinin, diğer
bakanlıkların, kamu iktisadî teşebbüslerinin misafirhane,
eğitim merkezi, memurevi, sosyal tesis gibi değişik
tanımlarla anılan kurumlarına paralel ve aynı gözle
görülmesi olanaksızdır. Öğretmenevleri, diğer kurumlar gibi
malî destekli, personel katkısıyla hizmet veren kurumlar
değildir. Bu kurumlar, sadece, yapı-tesis aşamasında devlet
desteğiyle tamamlanmakta, hizmete geçtiği andan itibaren de kendi
kaynaklarıyla kendisini çevirmektedir ve Bakanlığa kesinlikle
yük olmamaktadır.
Değerli arkadaşlarım, bunlar, doğal
üyesi olan öğretmenlerin aidatlarıyla ve hayırsever
yurttaşlarımızın katkısıyla
yaşamını sürdürmektedir. Bütün bunlara ilave olarak, işin
her şeyi ekonomi değildir; bir de manevî yönü vardır. Ülkemizin
ücra köşelerinde, büyük özveriyle göreve giden öğretmenlerimize ilk
hizmet kapısını öğretmenevleri açmaktadır.
Öğretmenlerimizin, güvenlik açısından ikâmet edebilecekleri
yerler sadece öğretmenevleridir. Köy öğretmenlerinin, hafta
sonlarında, banyo yapabilecekleri...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çalık,
konuşmanızı tamamlayın efendim.
HALİL ÇALIK (Devamla) – ... yalnızca güvenlik
açısından rahat ikâmet edebilecekleri yerler, kalabilecekleri yerler
öğretmenevleridir. Değerli arkadaşlarım, hal böyle olunca,
Hakkâri'deki, Tunceli'deki, Kütahya'daki, Erzincan'daki il ve ilçelerdeki
öğretmenevlerini satmak hangi vicdana sığar, hangi
insanlığa sığar; sizlerin vicdanınıza havale
ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu yapılan
hareket, eğitim ordusuna yapılan en büyük ihanetlerden biridir.
Geçtiğimiz ekim ve kasım aylarında, bu satış gündeme
gelmişti. Bu satış gündeme geldiği zaman, ben, sözlü ve
yazılı önergeyle, Mecliste gündeme getirdim. Ancak, Sayın Bakan,
satılmayacağı yönünde, hem yazılı hem sözlü olarak
bize yanıt verdiler; ancak, son günlerde tekrar gündeme geldi.
Değerli arkadaşlarım, sizlerden rica ediyorum; çıksın,
Sayın Maliye Bakanı veya Sayın Başbakan, satılıp
satılmayacağı yönünde kamuoyuna deklare etsin, kimseyi
umutsuzluğa sürüklemesin. 520 bin kişilik ordusu olan emekçi kesimi,
hiçbir siyasal iktidar, hiçbir demokratik kitle örgütü, hiçbir yönetici
görmezlikten gelmemelidir, gelemez de.
Değerli arkadaşlarım, sonuç olarak,
kurumlarımızın, hâkimevi, orduevi, polisevi gibi aynı
kapsama alınıp, aynı kapsamda değerlendirilmesini rica
ediyorum. Ulu Önder Atatürk "Milleti, yalnız ve ancak öğretmenler
kurtarır" diyor ve ülkemizin gerçek kurtuluşunu
öğretmenlerden bekliyordu. Yine, Atatürk "Bir toplumun
düşmanı cehalet, cehaletin düşmanıysa
öğretmenlerdir" diyor ve bu sözden hareketle, 520 bin kişilik
eğitim ordusunu hiç kimse görmezlikten gelemez.
Bu düşüncelerle, sizleri göreve davet ediyorum,
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (DSP, ANAP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Gündemdışı konuşan
Kocaeli Milletvekili Sayın Halil Çalık'a teşekkür ediyorum.
2.—Kırşehir Milletvekili Cafer
Güneş’in, TBMM Parlamento Heyetinin TürkCumhuriyetlerine
yaptığı geziye ilişkin gündemdışı
konuşması ve Devlet Bakanı Nevzat Ercan’ın cevabı
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım,
gündemdışı ikinci söz, Kırşehir Milletvekili
Sayın Cafer Güneş'in. Sayın Güneş, Türk cumhuriyetlerine,
Türkiye Büyük Millet Meclisi heyetinin yaptığı geziyle ilgili
söz isteminde bulunmuşlardır.
Buyurun Sayın Güneş. (RP ve DYP
sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır Sayın
Güneş.
CAFER GÜNEŞ (Kırşehir) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Sayın Mustafa Kalemli Başkanlığında
11-20 Mart 1997 tarihleri arasında, Refah Partisinden Sayın
Abdülkadir Aksu ve Cafer Güneş, Doğru Yol Partisinden Sayın Abdulkadir
Akgöl, Anavatan Partisinden Sayın Ataullah Hamidi, Demokratik Sol Partiden
Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu, Cumhuriyet Halk Partisinden
Sayın Atilâ Sav arkadaşlarımızın
katılımıyla gerçekleşen ve Türkmenistan, Kazakistan,
Kırgızistan, Özbekistan, Azerbaycan cumhuriyetlerini kapsayan gezi
hakkında bilgi vermek ve o kardeşlerimizin selamlarını
sizlere iletmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Sayın
Başkanı ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Türkiyemizi, hem ekonomik yönden hem de dini, dili ve kültürü yönünden
yakından ilgilendiren bu ülkelere, bundan önceki gezilerin çok büyük
faydasının olduğunu gördük. Oralara, rahmetli
Cumhurbaşkanımız Özal'ın gitmesi, Sayın Süleyman
Demirel'in ve bakanlarımızın gitmesi büyük takdir
toplamıştır. Aynı şekilde Parlamento heyetimizin de
gitmesi, oradaki vatandaşlarımızı ve o devletleri son
derece sevindirmiş; yani, Türkiye, buraları en yüksek seviyedeki
temsiliyle iyi niyetini göstermiştir.
Değerli arkadaşlar, bu 5 kardeş ülkenin
5'i de yeni anayasalarını 1992 ve 1993 yıllarında halkoyuna
sunmuşlar, böylece, kapalı rejimlerden vazgeçtiklerini, demokrasiyi
istediklerini ilan etmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti de, bu kardeş
ülkeleri, bağımsızlıklarını ilan eder etmez hemen
tanımış ve büyükelçilerini atamıştır. Bu hareket,
Türkiye'nin yapması gereken bir hareketti, Türkiye'den de bu bekleniyordu.
Bu da, kardeş devletleri oldukça sevindirmiş ve
duygulandırmıştır.
Bu arada, Sayın Abdülkadir Aksu, Refah Partisi
Genel Başkan Yardımcısı olması sıfatıyla,
ziyaret ettiğimiz devletlerin devlet başkanları ve
başbakanlarına, özellikle Başbakanımız Sayın
Necmettin Erbakan'ın selamlarını iletmiş ve onların bu
selamdan memnun olmaları Türkiye Cumhuriyeti Başbakanını
memleketlerine davet etmelerini arkasından getirmiştir.
Sayın milletvekileri, Meclis
Başkanımız başkanlığındaki heyet,
Türkmenistan'da, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı,
Aşkabat Türk ilkokul ve anaokulunu ziyaret etmiştir; Kazakistan'da,
Senato Başkanı, Millet Meclisi Başkanı, Kazakistan
Parlamentosunda konuşma, Cumhurbaşkanıyla görüşme, Türk
işadamlarıyla görüşme, Ahıska Türkleriyle görüşme,
Hoca Ahmet Yesevî Üniversitesini ziyaret ve öğrencilerle görüşmeyi
gerçekleştirmiştir; Kırgızistan'da, Halk Temsilciler
Meclisi Başkanıyla görüşme, Cumhuriyet Parlamentosu Yasama
Meclis Başkanıyla görüşme, Dışişleri
Bakanıyla görüşme, Kırgız Parlamentosunda konuşma,
Cumhurbaşkanıyla görüşme ve Başbakanıyla
görüşmeyi gerçekleştirmiştir; Özbekistan'da, Meclis Başkanı
ve Cumhurbaşkanıyla görüşmüştür; Azerbaycan'da, Meclis
Başkanıyla görüşme, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Azerbaycan
Millet Meclisine hediye olarak yaptığı kütüphanenin
açılışı, Millî Mecliste konuşma ve
Cumhurbaşkanıyla görüşme yapılmıştır.
Bu konuşma ve görüşmelerde, okullar mutlaka
her ülkede ziyaret edilmiş, okulların dertleri dinlenilmiştir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, bu
kardeş ülkeler bizim demokrasi deneyimimizden faydalanmak istiyorlar,
bizimle sağlıklı ilişkiler kurmak istiyorlar; bunu da
yaptığımız kanaatindeyim. Belirttiğim gibi, devletin
en yüksek makamlarınca ziyaret edilmesi, bunun bir göstergesi
olmuştur.
Değerli arkadaşlar, Türkiyemiz, coğrafî
açıdan son derece güzel bir yerdedir; bir tarafta Avrupa, diğer
tarafta İslam ülkeleri, bir tarafta da Türk Cumhuriyetleri...
İsabetli politikalar takip edilirse, 21 inci Yüzyıl, Türkiye
açısından çok önem arz edecektir. Bu 5 kardeş ülke, yeraltı
ve yerüstü kaynakları bakımından çok zengindir; petrol,
doğalgaz, pamuk, altın, bunların
başlıcalarındandır ve toplam 56 milyon nüfus, 4 milyon
kilometrekare toprak, 20 milyar dolar da dışticaret hacmi mevcuttur.
Çok hızlı gelişme ve kalkınma kaydeden bu ülkeler,
Türkiye'ye son derece sempatiyle bakmaktadır.
Değerli arkadaşlar, Meclis
Başkanımız Sayın Kalemli, resmî görüşmelerde şu
üç konu üzerinde durmuştur:
1. Devletlerarası ilişkiler
2. İşadamlarının ilişkileri
3. Eğitim sahasındaki ilişkiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Güneş,
konuşmanızı tamamlayın efendim.
CAFER GÜNEŞ (Devamla) – Devletler arasında
ilişkiler zaten vardır, daha da kuvvetlenerek devam edecektir,
etmelidir; bu çalışmalar ve geziler de bu yöndedir.
İşadamlarımız çok büyük
atılım içerisindedir; yatırım yapmaktadırlar ve bu
kardeşlerimizin çeşitli istekleri vardır: "Resmî heyet,
önce işadamlarıyla, sonra devlet erkanıyla görüşsün, bizim
dertlerimizi oraya taşısın" diyorlar; heyet adına
Başkanımız da, gerekli açıklamaları yapmış
ve raporlarını ilgili yerlere ileteceğini belirtmiştir.
Eğitim sahasındaki çalışmalar ise,
son derece başarılı bir seyir takip etmektedir; gerek Türkiye
cumhuriyeti gerekse diğer kardeş ülkeler, gerekli ilgi ve
alakayı göstermektedir; bu okulların ve öğrencilerin
sıkıntıları da rapor edilerek ilgili yerlere bildirilmek
üzere programa alınmıştır. Kapalı rejim, devletleri,
kendi arasında dil farklılıkları koyarak anlaşılmaz
hale getirmiştir. Bu okullarımız sayesinde, Türk cumhuriyetleri
arasında dil birliği sağlanmaktadır; çok değil, on
yıl sonra, bu coğrafya üzerinde aynı dili konuşan büyük bir
kitle olacak, kalkınma hızlanacaktır, kültür birliği
sağlanacaktır.
Bu kısa zamanda anlatacaklarım
bunlardır. Tekrar, Türk cumhuriyetlerinde yaşayan
kardeşlerimizin selamlarını iletiyor, Yüce Meclisi ve Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Gündemdışı konuşan
Kırşehir Milletvekili Sayın Cafer Güneş'e teşekkür
ediyorum.
DEVLET BAKANI NEVZAT ERCAN (Sakarya) – Sayın
Başkan, söz istiyorum efendim.
BAŞKAN – Hükümet adına,
gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, Devlet Bakanı
Sayın Nevzat Ercan söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI NEVZAT ERCAN (Sakarya) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Sayın Mustafa Kalemli'nin, Türk cumhuriyetlerine
yaptıkları geziyle ilgili olarak, Kırşehir Milletvekilimiz Sayın
Cafer Güneş'in gündemdışı yaptığı
konuşmaya, Hükümet adına cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım.
Değerli Başkan, muhterem milletvekilleri;
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Mustafa Kalemli,
beraberinde, Millet Meclisinde grubu bulunan siyasî parti temsilcisi
milletvekillerinden oluşan bir heyetle birlikte, 11-20 Mart 1997 tarihleri
arasında Türkmenistan'ı, Kazakistan'ı,
Kırgızistan'ı, Özbekistan'ı ve Azerbaycan'ı ziyaret
etmiştir.
Söz konusu ziyaret, Orta Asya ülkeleriyle çeşitli
alanlarda sürdürülen ikili ve ayrıca, bölge ülkelerinin tümünün katıldıkları
bölgesel yakınlaşma ve bütünleşme süreci çerçevesinde,
parlamentolar arasında işbirliği ve
karşılıklı yardımlaşma yolunun
açılmasının ve böylelikle, hükümetlerin izledikleri
politikaların yanı sıra, halkların temsilcisi olan
parlamentoların da birbirleriyle daha sıkı ilişki içine
girmelerinin temini amacıyla düzenlenmiştir.
Ziyaret edilen ülkelerde, devlet başkanları
tarafından kabul edilen Sayın Meclis Başkanımız, bu
vesileyle, Sayın Cumhurbaşkanımızın birer
yazılı mesajını devlet başkanlarına tevdi
etmiş, adı geçen ülkelerin parlamentolarında konuşmalar
yapmış; ayrıca, meclis başkanlarıyla görüşmelerde
bulunmuştur. Sayın Meclis Başkanımız,
Kırgızistan'da Başbakan ve Dışişleri
Bakanıyla da ayrıca görüşmüştür.
Sayın Meclis Başkanımız,
yaptığı görüşmelerin ve millî meclislere hitap
konuşmalarının tümünde, aynı dili konuştuğumuz,
aynı dine inandığımız, ortak tarihi ve kültürü
paylaştığımız bu ülkelerle, saygı esasına
dayalı olarak gelişen siyasî, ekonomik, ticarî ve kültürel
ilişkilerimizin parlamentolar arasındaki ilişkilere ivme
kazandırmak suretiyle daha da pekiştirilmesi arzusunda
olduğumuzu vurgulamış, söz konusu ülkelerle dinamik bir
gelişme çizgisi izleyen işbirliğinin ve uluslararası platformlarda
giderek güçlenen dayanışmanın bu suretle artacağına
işaret etmiş, önerilen, parlamentolararası ikili ve bölgesel
işbirliğinin herhangi bir başka ülkeyi hedef
almadığını belirtmiş, böyle bir oluşumun,
bölgenin refahına ve barışına hizmet edeceği
inancıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin imkânları dahilinde her
türlü yardım ve desteği vermeye hazır bulunduğunu
bildirmiştir.
Türk Hava Kuvvetlerinin askerî özel uçağıyla
yapılan ziyaret dolayısıyla gidilen ülkelerde başkentler
dışında kalan tarihî anıtlara, ki, Türkmenistan'da Merv
kentinde Sultan Sencer Türbesi, Kazakistan'ın Türkistan Kentinde Ahmet
Yesevî Türbesi ve Külliyesi, Özbekistan'da tarihî Buhara ve Semerkant Kentleri
gezilmiş ve ayrıca bu ülkelerde, Türk özel eğitim
şirketleri tarafından açılmış üç üniversite ve dört
liseye gidilmiştir.
Gezilen okullarda, öğretmen ve öğrenciler
tarafından çoşkuyla karşılanan Sayın Meclis
Başkanımız, bu vesileyle yaptığı
konuşmalarda, Türk okullarında eğitim seviyesinin eriştiği
düzeyden duyduğu memnuniyeti ve yabancı öğrencilerin Türkiye'de
almakta oldukları ve Türk şirketlerinin bu ülkelerde yaygın
biçimde açtığı okullarda verilen eğitimin meyvelerini
kısa zamanda vereceğini dile getirmiştir.
Devlet Başkanları tarafından kabulünde
ve diğer temaslarda Sayın Kalemli'ye ifade olunan ekonomik ve ticarî
konulardaki görüşleri ve talepleri, Hükümetimizin ilgili organlarına
aktarılacağı Sayın Meclis Başkanımızca
karşı tarafa bildirilmiştir. Bu ülkelerdeki faal
işadamlarımızla şahsen görüşen Sayın Meclis
Başkanımız, programı elverdiği ölçüde, Kazakistan'da
ve Azerbaycan'da iş çevreleri temsilcileriyle birer toplantı
yapmıştır.
Gidilen ülkelerde, Ahıska Türkleri temsilcilerini
de kabul eden Sayın Meclis Başkanı, temsilcilerin, Türkiye'de,
bir yurtta bir bayrak altında toplanma izninin verilmesine dair
taleplerini dinlemiştir.
Beş yıl önce,
bağımsızlıklarını kazandıklarında
kardeş cumhuriyetleri ilk tanıyan, ilk diplomatik ilişki kuran
ve bu cumhuriyetler arasında cumhurbaşkanları düzeyinde temaslar
sürdüren, yoğun temas ve ilişkileri devam ettiren Türkiye olmuş
ve bu ilişki, Türkçe konuşan ülkeler devlet başkanları
zirve toplantıları süreciyle çoktaraflı bir çerçeveye
kavuşturulmuştur. Zirve süreci, katılan ülkelere, bölgesel ve
uluslararası konularda görüş teatisinde ve dayanışmada
bulunma imkânını sağlamaktadır.
Değerli milletvekilleri, benzer şekilde, Orta
Asya'da yer alan dost ve kardeş ülkelerin parlamentolarıyla Yüce
Meclisimiz arasında karşılıklı yardım ve
desteğin sağlanmasının yararlı olacağı
düşüncesinden hareketle, ahiren, Kazakistan, Kırgızistan ve
Azerbaycan ile birer parlamentolararası işbirliği protokolü
imzalanmış bulunmaktadır. Henüz, Özbekistan ve Türkmenistan ile
imzalanmamış bulunan protokol taslağı, ziyaret
sırasında, adı geçen iki ülke Meclis Başkanlarına
verilmiş ve ikili planda başlatılacak ilişkilerin, daha
sonraki aşamada çok taraflı işbirliğine dönüştürülmesi
isteği dile getirilmiştir.
Parlamentomuzun kendi iradesiyle başlatmak
istediği parlamentolararası ilişkilerin, devlet
başkanları zirvesinin sağladığı bütünleşme
sürecine ve hükümetler arasında sürdürülen politikalara aykırı
olmadığı; aksine, bu politikaları destekleyici bir
mahiyette bulunduğu değerlendirilmektedir.
Geçiş döneminin güçlüklerini ve totaliter
rejimlerin bazı uygulamalarını halen sürdüren Orta Asya
ülkelerinde demokratik geleneklerinin henüz tam oturmadığı ve
ağırlıklı olarak devlet başkanlarının
şahsında toplanan yürütme erkinin yasama erkine nazaran daha güçlü
olduğu göz önünde tutulduğunda, bu ülkelerle Türkiye Büyük Millet
Meclisinin başlatacağı ilişkinin, arzulanan seviyeye
süratle varmayacağı tahmin edilebilir.
Buna rağmen, yetmişyedi yıllık
Parlamento deneyimi olan ülkemizin, bu deneyiminden dost ve kardeş
ülkeleri yararlandırması ve özellikle, genç cumhuriyetlerin
gereksinim duydukları hukukî ve idarî mevzuatı oluşturmakta,
kendilerine, Meclisimizin ilgili birimlerinden bilgi ve belge
aktarılmasının yararlı olacağı da ayrıca
düşünülmektedir.
Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP
ve RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Gündemdışı
konuşmayı cevaplayan Devlet Bakanı Sayın Nevzat Ercan'a
teşekkür ediyorum.
3. —Yozgat Milletvekili Lutfullah
Kayalar’ın, ekonomik alandaki son duruma ilişkin
gündemdışı konuşması
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bugünkü
gündemdışı son konuşmayı Yozgat Milletvekili
Sayın Lutfullah Kayalar'a veriyorum. Sayın Kayalar, ekonomi
alanındaki son durumla ilgili söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Kayalar. (ANAP
sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
LUTFULLAH KAYALAR (Yozgat) – Sayın Başkan,
Yüce Meclisin değerli üyeleri; özellikle son günlerde, Türkiye gündeminde
geri plana atılmış bulunan ekonomiyle ilgili, son üç aylık,
yılbaşından bugüne kadarki gelişmeler üzerindeki
görüşlerimi ifade etmek üzere huzurlarınızdayım. Bu
vesileyle Yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, ekonominin üç aylık
performansına göz attığımız zaman, önümüze, gerçekten
hepimizin üzerinde önemle durması gereken bazı göstergeler
çıkmaktadır. Özellikle, 1996'nın ikinci yarısında,
sanayi üretiminde yüzde 8 olan büyüme oranının, üç aylık dönem
içerisinde yüzde 5'e düştüğünü göz önüne alırsak, ekonomide bir
yavaşlama trendine, bir yavaşlama sürecine girdiğimizi
görmekteyiz. İhracatta da arzu edilen seviyede bir artış
olmadığı gibi, özellikle tekstil sektöründe büyük
sıkıntıların yaşandığı da
gözlemlenmektedir. Ayrıca enflasyonda bir iyileşmeyi değil, bir
yükselmeyi gözlemlemekteyiz. 1996 yılı şubat ayında toptan
eşya fiyatlarındaki artış oranı yüzde 63 iken, bu
yıl, 1997 yılı Şubat ayında -oniki ayda- bu oran,
yüzde 78'lere çıkmış bulunmaktadır.
Geçtiğimiz üç aylık dönem içerisinde,
dışarıdan kaynak girişinin de
yavaşladığını görmekteyiz. Özellikle, 1991
yılında, uluslararası rating kuruluşlarının
Türkiye'yle ilgili yaptıkları değerlendirmelerde verdikleri not
"BBB" idi. Bir diğer anlamıyla, borç ödeyebilen,
dışarıdan kaynak bulabilen ve uygun şartlarla bulan bir
ülke durumunda olan Türkiye'nin bu notunda, 1991 yılından 1996
yılına gelinceye kadar geçen süre içerisinde, fevkalade bir
düşüş ortaya çıkmış ve özellikle son Hükümetimiz
döneminde "B" gibi bir notla Türkiye değerlendirilir duruma
gelmiştir. Bunun diğer bir anlamı, Türkiye,
dışarıdan, daha yüksek maliyetle daha az kaynak bulur duruma getirilmiş
bulunmaktadır.
Hükümetimizin büyük kanadını oluşturan
Refah Partisi yönetimindeki bugünkü kadroların, Türkiye'yi iyi
yönetememesi neticesinde "B" şeklindeki bir notla Türkiye'nin
değerlendirilmesi, Türkiye'nin dışarıdan bulacağı
kaynaklar yerine, içeriden daha fazla kaynak tahsis etmesini ve daha fazla faiz
ödemesini gündeme getirmiş ve Türkiye'nin kaybına vesile olmuş
bulunmaktadır.
Türkiye'de, Merkez Bankası rezevlerine de bir göz
attığımız zaman, uzunca bir dönemdir, Merkez Bankası
rezervlerinde artış olmadığını gözlemlemekteyiz.
1995 yılı aralık ayından, 1998 yılı haziran
ayına kadar, 3 milyar 379 milyon dolar artışla, 15 milyar 870
milyon dolara ulaşmış olan Merkez Bankası rezervleri, 1997
yılının 14 Aralık tarihi itibariyle, 202 milyon dolar
azalış göstermiş bulunmaktadır.
Yine, yılın ilk üç ayında, Hükümetin,
Merkez Bankasından bir yıl içerisinde kullanma durumunda olduğu
kısa vadeli avansların tamamının
kullanıldığını, Hazine – Merkez Bankası borç
stokunun 503 trilyon liraya ulaştığını da ifade etmek
istiyorum. Bu, gerçekten, Hükümetin ve tabiî ki, bir anlamda Meclisin, üzerinde
önemle durması gereken bir gelişmedir.
Özellikle, bütçe üzerinde, şu üçüncü ayı,
yılın ilk çeyreğini doldurduğumuz günlerde, uygulamayla
ilgili yaptığımız incelemelerde de, önümüze, gerçekten,
hepimizin dikkat etmesi gereken birtakım neticeler çıkmaktadır.
Bütçe, Hükümet tarafından denk olacak şekilde
hazırlanmış -kendi ifadeleriyle- Meclise sevk edilmiş ve
yine kendi ifadeleriyle de, bu yıl, denk bir bütçe uygulaması
geçireceğimiz ifade edilmiş bulunmaktaydı; ancak, üç aylık
incelemelere baktığımız zaman, bunun böyle
olmadığını görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kayalar,
konuşmanızı tamamlayın efendim.
LUTFULLAH KAYALAR (Devamla) – Bu gerçeklere
rağmen, Sayın Başbakan, 1997 bütçe uygulamasının ocak
ayıyla ilgili olan bölümü için kamuoyuna yaptığı
açıklamalarda, ocak ayında denk bütçe değil, aksine, fazla veren
bir bütçe uygulaması yaşandığını ifade
etmiştir. Buna gerekçe olarak da, Merkez Bankasının
kârlarından, Hazine hissesine mukabil olarak ödenecek olan 138 trilyon
liralık bir gelir kaynağını göstermişlerdir. Bu,
Sayın Başbakanın alışageldiğimiz, hayalî, yeni
bir bütçe tekniğiyle ilgili uygulama olsa gerektir diye düşünmekteyim;
çünkü, Merkez Bankası, henüz genel kurulunu yapmamış bulunmaktadır
ve henüz bir kâr dağıtımı da
gerçekleştirmemiştir. Kaldı ki, gerçekleştirse bile,
Hazinenin Merkez Bankasına olan borçlarından dolayı, fiilen
böyle bir ödeme yapması da imkân dahilinde görülmemektedir.
Bütün bunlara rağmen, 116 trilyon liralık ocak
ayı açığını bir tarafa bırakarak kamuoyuna
"ocak ayı bütçemiz fazla vermiştir; müjdeler olsun"
şeklinde bir ifadeyi, Sayın Başbakana, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetinin başına yakıştıramadığımızı
özellikle ifade etmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, bütün bu gelişmelerle
birlikte, üzerinde durmamız gereken iki konu vardır. Hükümetimiz,
çiftçilerimize, çiftçi borçlarıyla ilgili af yapacağını
ifade etmiştir; ancak, Hükümetin kuruluşundan dokuz ay geçmiş olmasına
rağmen, böyle bir af gerçekleşmemiştir. Affın
yapılıp yapılmaması ayrı bir tartışma
konusudur; ama, Hükümetin ciddiyeti açısından bu konu üzerinde
durmakta fayda vardır. Aynı şekilde, borçlu olanların vergi
affıyla ilgili birtakım beyanlarda bulunulmuş olmasına
rağmen, bugüne kadar, Meclise sevk edilmiş olan herhangi bir
tasarı da bulunmamaktadır. Bu konu, özellikle, vergi ödeme ayı
olarak ifade edilen mart ayında, mükellefler açısından fevkalade
tereddütlere sebebiyet verdiği gibi, Hazinenin ve Maliyenin de gelir
kaybına sebebiyet verdiğini özellikle ifade etmek istemekteyim.
Sözlerime son verirken, şunu, bir kez daha,
özellikle de zabıtlara geçmesi açısından ifade etmek istiyorum:
Tüm bu gelişmelerle birlikte, yapılması gereken nedir
şeklinde bir soru sorulabilir. Esasında, bunun cevabı, bütçe müzakereleri
sırasında bu kürsülerden verilmiş bulunmaktaydı. Bunun
cevabı, Türkiye'nin temel meselesi enflasyondur; enflasyonun
aşağı çekilmesi, öncelikli olarak ele alınması gereken
en önemli konu olarak önümüzde durmaktadır. Enflasyonun
aşağı çekilebilmesi için, kamu kesimi açıklarına çözüm
bulunması, kamu maliyesinin yeniden yapılandırılması,
harcama ve vergi reformu ile ilgili çalışmaların bir an önce
tamamlanması ...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Gündemdışı
konuşmalar 10 dakika mıdır Sayın Başkan?!
LUTFULLAH KAYALAR (Devamla) – Bitiriyorum Sayın
Başkan.
... dolayısıyla, orta vadeli bir istikrar
programının uygulanması gerekmektedir. Bu uygulamayı
yapabilecek olan, ciddî, istikrarlı bir hükümete ihtiyaç olduğu,
bugün, Türkiye'nin önünde açıkça durmaktadır.
Ümit ediyoruz ki, Türkiye'nin bu
sıkıntılardan kurtulabilmesi için, gerçekten güvenilir,
inanılır, ciddî bir hükümet -bu şekilde günübirlik idarelerle
uğraşan değil- inşallah, Türkiye'nin geleceğini önplana
alan uygulamalarla memleketimize hizmet verir diyor; saygılar sunuyorum.
(ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Gündemdışı konuşan
Yozgat Milletvekili Sayın Lutfullah Kayalar'a teşekkür ederim.
1.—Millî
Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam’ın, Kocaeli Milletvekili Halil
Çalık’ın, öğretmenevlerinin satışına ilişkin
gündemdışı konuşmasına cevabı (Devam)
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım,
gündemdışı konuşmalar yapılırken Genel Kurul
salonuna gelen Sayın Millî Eğitim Bakanı, öğretmenevlerinin
satılmasıyla ilgili konuşmayı cevaplama arzusunda
olduğunu ifade eden bir yazı gönderdiler; kendilerine memnuniyetle
söz veriyorum.
Kocaeli Milletvekili Sayın Halil
Çalık'ın, öğretmenevlerinin satımıyla ilgili
gündemdışı konuşmasını cevaplamak üzere, Millî
Eğitim Bakanı Sayın Mehmet Sağlam; buyurun.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI MEHMET
SAĞLAM (Kahramanmaraş) – Çok teşekkür ederim Sayın
Başkan.
İlkönce, değerli arkadaşımdan özür
diliyorum; bir trafik sorunu nedeniyle konuşmasına yetişemedim;
ama, aldığım bilgiler muvacehesinde, Bakanlıkta, daha evvel,
kendisine de bilgi hazırlatmıştık. Yüce Meclisin, bir iki
dakika içerisinde bilgilendirilmesinde yarar gördüm.
Bildiğiniz gibi, özelleştirmeyle ilgili
kararname öğretmenevleri veya bazı tesislerin de
satılmasıyla ilgiliydi. Bu, o zaman da, kalkınmada öncelikle, 38
ilde öğretmenevlerinin veya bu gibi tesislerin
satılmayacağına dair hükümleri havi idi. Sonra, bunun iptaliyle
ortaya çıkan durum üzerine, zaman zaman, Maliye Bakanlığı,
öğretmenevleri veya Millî Eğitime bağlı bazı
tesislerin, bir ölçüde fiyat incelemesi için genelgeler gönderdi. Biz, bunun
üzerine, Sayın Başbakanla ve Başbakan
Yardımcısıyla da görüşmek suretiyle, müteaddit defalar,
Türk kamuoyuna, öğretmenevlerinin satılmayacağını;
çünkü, bunların klasik anlamda bir dinlenme tesisi yahut da şu veya
bu maksatla senenin belli aylarında kullanılan tesisler
olmadığını; çok önemli hizmetiçi eğitim fonksiyonu
yaptıklarını, öğretmenler için hizmetiçi eğitim
fonksiyonu yaptıklarını; ve bütün yıl kullanılan,
zaman zaman, hizmetiçi eğitim dışında, eğitim
faaliyetlerinin sürdürüldüğü tesisler olduğunu; burada, bizim,
ayrıca mesai saatleri dışında halk eğitim merkezinin
gerektirdiği bazı kursları açtığımızı
bütünüyle anlattık ve öğretmenevlerinin satılmaması yönünde
bir karar alındı.
Zaman zaman, giden yazılar ve genelgeler
muvacehesinde, basınımızda, öğretmenevlerinin
satılacağı... Çünkü, bazı yerlerde fiyat
değerlendirmeleri yapıldığı gibi haberler
çıkmaktadır. Arkadaşlarımız da haklı olarak buna
reaksiyon göstermektedirler; ama, Yüce Meclisin önünde şunu arz etmek
istiyorum ki, öğretmenevlerinin ve bazı tesislerin -Millî Eğitim
Bakanlığına bağlı olan tesislerin-
yaptıkları fonksiyon itibariyle satılmalarının söz
konusu olmadığı, Başbakanlıkça ve Maliye
Bakanının da geçenlerde yapmış olduğu bir
açıklamayla ortaya çıkmıştır.
Arkadaşımızın gösterdiği hassasiyete teşekkür
ediyorum. Hiçbir öğretmenevi bugüne kadar
satılmamıştır, şimdiden sonra da
satılmayacaktır.
Yüce Meclisin bilgisine saygıyla sunuyorum
efendim.
Teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN – Gündemdışı
konuşmayı cevaplayan Sayın Millî Eğitim Bakanına
teşekkür ediyorum.
Cumhurbaşkanlığı tezkereleri
vardır; okutuyorum:
B)TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. —Bosna-Hersek’e gidecek olan
Devlet Bakanı Sabri Tekir’e, dönüşüne kadar, Kültür Bakanı
İsmail Kahraman’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne
ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/721)
17
Mart 1997
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 18 Mart 1997
tarihinde Bosna-Hersek'e gidecek olan Devlet Bakanı Prof. Dr. Sabri Tekir'in
dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığına, Kültür Bakanı
İsmail Kahraman'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi
üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
2.—Almanya’ya gidecek olan Millî
Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam’a, dönüşüne kadar, Devlet
Bakanı Bahattin Şeker’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne
ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/722)
19
Mart 1997
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 20 Mart 1997
tarihinde Almanya'ya gidecek olan Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr.
Mehmet Sağlam'ın dönüşüne kadar, Millî Eğitim
Bakanlığına, Devlet Bakanı Bahattin Şeker'in vekâlet
etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
3. —Pakistan ve Bangladeş’e gidecek
olan Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek’e, dönüşüne kadar, Devlet
BakanıIşılay Saygın’ın vekâlet etmesinin uygun
görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi
(3/723)
20
Mart 1997
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 22 Mart 1997
tarihinden itibaren Pakistan ve Bangladeş'e gidecek olan Devlet
Bakanı Namık Kemal Zeybek'in dönüşüne kadar, Devlet
Bakanlığına, Devlet Bakanı Işılay
Saygın'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine,
uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
4. —Pakistan ve Bangladeş’e gidecek
olan Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar’a, dönüşüne kadar, Devlet
Bakanı Teoman Rıza Güneri’nin vekâlet etmesinin uygun
görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/724)
20
Mart 1997
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 22 Mart 1997
tarihinden itibaren Pakistan ve Bangladeş'e gidecek olan Çevre Bakanı
M. Ziyattin Tokar'ın dönüşüne kadar, Çevre
Bakanlığına, Devlet Bakanı Teoman Rıza Güneri'nin
vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
5. —Pakistan ve Bangladeş’e gidecek
olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, TBMM
Başkanı Mustafa Kalemli’nin vekâlet edeceğine ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/725)
21
Mart 1997
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Pakistan İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Farooq Ahmad Khan Leghari'nin davetlisi olarak, Pakistan'ın
kurtuluşunun 50 nci yıl kutlama törenlerine ve İslam
Konferansı Devlet Başkanları Olağanüstü Zirvesine
katılmak üzere 22-25 Mart 1997 tarihlerinde Pakistan'a, Bangladeş
Halk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Shahabuddin Ahmed'in davetlisi olarak
da 25-27 Mart 1997 tarihlerinde Bangladeş'e resmî bir ziyarette
bulunacağımdan, dönüşüme kadar
Cumhurbaşkanlığına, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 106 ncı maddesi uyarınca, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Doç. Dr. Mustafa Kalemli vekâlet edecektir.
Bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
6. —Azerbaycan Cumhuriyetine gidecek olan
Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı
H. Ufuk Söylemez’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/726)
21
Mart 1997
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 24 Mart 1997
tarihinde Azerbaycan Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Ayfer
Yılmaz'ın dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığına,
Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez'in vekâlet etmesinin, Başbakanın
teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Cumhurbaşkanlığı tezkerelerinin
sonuncusunu okutuyorum :
7. —Romanya’ya gidecek olan
İçişleri Bakanı Meral
Akşener’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Bekir Aksoy’un vekâlet
etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı
tezkeresi (3/727)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 24 Mart 1997
tarihinde Romanya'ya gidecek olan İçişleri Bakanı Meral
Akşener'in dönüşüne kadar, İçişleri
Bakanlığına, Devlet Bakanı Bekir Aksoy'un vekâlet
etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair
önergeler vardır; okutuyorum:
8. —Hatay Milletvekili Levent Mıstıkoğlu’nun, (6/439)
numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi
(4/151)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Gündemin 142 nci sırasında yer alan (6/439)
esas numaralı sözlü sorum, Sayın İçişleri Bakanı
tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmıştır. Soru önergemi geri çekiyorum.
Gereğini saygılarımla arz ediyorum.
Levent
Mıstıkoğlu
Hatay
BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri
verilmiştir.
Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair
ikinci önergeyi okutuyorum:
9.—Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un,
(6/454, 455, 456) numaralı sözlü sorularını geri
aldığına ilişkin önergesi (4/152)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü Sorular"
kısmının 157, 158 ve 159'uncu sıralarında yer alan
(6/454, 455, 456) esas numaralı sözlü soru önergelerime yazılı
cevap aldığımdan, soru önergelerimi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ediyorum.
Mustafa
Kul
Erzincan
BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri
verilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup,
oylarınıza sunacağım:
10.—TBMM Başkanının, Yunanistan
Meclis Başkanının davetine icabet etmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/728)
25
Mart 1997
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Yunanistan Meclis Başkanı, gönderdiği
mektupta, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Mustafa Kalemli'yi,
6-7 Nisan 1997 tarihleri arasında Atina'da yapılacak olan
"Barcelona Deklarasyonuna Taraf Ülkeler Meclis Başkanları
Konferansı"na davet etmektedir.
Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında
3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Yasin
Hatiboğlu
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre, Refah
Partisi ve Doğru Yol Partisi Gruplarınca verilmiş bir tezkere
vardır; okutuyorum:
IV.—ÖNERİLER
A) SİYASÎ PARTİ GRUBU
ÖNERİLERİ
1. —Özelleştirme
Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerine 48
saat geçmeden başlanılması ile Genel Kurulun 26.3.1997 ile
11.4.1997 tarihleri arasında çalışma gün ve saatlerinin yeniden
belirlenmesine, Salı ve Çarşamba günkü birleşimlerde sözlü
soruların görüşülmemesine ve Cuma günleri yalnızca kanun
tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin RP ve DYP
Gruplarının müşterek önerileri
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 25.3.1997 Salı günü
yapılan toplantısında siyasî parti grupları arasında
oybirliği sağlanamadığından,
Gruplarımızın aşağıdaki müşterek önerisinin,
İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımızla arz ederiz.
Ali
Rıza Gönül Salih
Kapusuz
DYP Grup
Başkanvekili RP
Grup Başkanvekili
(CHP sıralarından "duyamıyoruz
Sayın Başkan" sesleri)
BAŞKAN – Efendim, sesin duyulmaması
sorumluluğu Divan Üyelerine ait değil; Genel Kurul salonundan,
uğultu halinde yüksek ses geliyor, o sebeple duyulamıyor.
Arkadaşlarımız, sükûneti korurlarsa, tezkeredeki ifadeler daha
iyi anlaşılacaktır.
Devam edin efendim.
Öneri:
1. "Özelleştirme Uygulamalarının
Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Karanamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının" Başkanlıkça havale edildiği
Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerine 48 saat geçmeden
başlanmasına, İçtüzüğün 36 ncı maddesi gereğince
komisyona tavsiye edilmesi önerilmiştir.
2. Genel Kurulun 26.3.1997 ile 11.4.1997 tarihleri
arasında salı, çarşamba, perşembe ve cuma günleri
14.00-20.00 saatleri arasında çalışmalarını
sürdürmesi, salı ve çarşamba günkü birleşimlerde sözlü
soruların görüşülmemesi, cuma günleri yalnızca kanun tasarı
ve tekliflerinin görüşülmesi önerilmiştir.
BAŞKAN – Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi
Gruplarının çalışma programımızla ilgili
verdikleri tezkereyi dinlediniz. Bu öneri üzerinde söz isteyen olursa, iki
lehte, iki aleyhte söz vereceğim.
Söz isteyen var mı efendim? Yok.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler...
HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) –
Sayın Başkan, ayrı ayrı oylayın.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım,
birinci öneriyi oylarınıza sunmadan önce, anlaşılması
için tekrar okutuyorum:
Öneri :
1. Özelleştirme Uygulamalarının
Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının,
Başkanlıkça havale edildiği Plan ve Bütçe Komisyonundaki
görüşmelerine 48 saat geçmeden başlanmasına, İçtüzüğün
36 ncı maddesi gereğince komisyona tavsiye edilmesi
önerilmiştir.
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum...
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Söz almak istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Söz sırası geçti, oylamaya
geçtim.
Kabul edenler...
HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) –
Sayın Başkan, 8 Sayın Bakan var, ona göre sayın.
Sayın Göktaş, ilk defa çıkıyorsun,
dikkat et.
BAŞKAN – Sayın Göktaş, Divan
Üyeliği görevine yeni başladığı için biraz geç
bitirecekler sayımı.
Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.
(ANAP, DSP, CHP ve DTP sıralarından alkışlar)
İkinci öneriyi okutuyorum:
2. Genel Kurulun 26.3.1997 ile 11.4.1997 tarihleri
arasında, salı, çarşamba, perşembe ve cuma günleri
14.00-20.00 saatleri arasında çalışmalarını
sürdürmesi, salı ve çarşamba günkü birleşimlerde sözlü
soruların görüşülmemesi, cuma günleri yalnızca kanun tasarı
ve tekliflerinin görüşülmesi önerilmiştir.
BAŞKAN – Kabul edenler...
ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Sayın Başkan,
saymaya gerek yok ki, sayı aynı...
MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Genel Kurul
salonuna giren çıkan olmadı Sayın Başkan...
BAŞKAN – Kabul etmeyenler... Öneri kabul
edilmemiştir. (ANAP, DSP, CHP ve DTP sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar)
Değerli arkadaşlarım,
İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme
alınma önergeleri vardır; ayrı ayrı okutup işleme
koyacağım ve oylarınıza sunacağım.
ilk önergeyi okutuyorum:
III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) TEZKERELER
VE ÖNERGELER (Devam)
11.—İstanbul Milletvekili Algan
Hacaloğlu’nun, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Yasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/173)
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/153)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
27.3.1996 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine
vermiş olduğum 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine
İlişkin Yasa Önerisinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 37 nci maddesine göre Genel Kurul gündemine
alınmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Algan
Hacaloğlu
İstanbul
BAŞKAN – Teklif sahibi, Komisyon veya Hükümete,
istemleri halinde söz vereceğim.
Söz talep eden var mı?
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Söz istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teklif sahibi Sayın Algan
Hacaloğlu söz istiyorlar.
Buyurun Sayın Hacaloğlu.
Sayın Hacaloğlu, konuşma süreniz 5
dakikadır.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın
Başkan, çok değerli üyeler; hepinize saygılarımı sunuyorum.
Huzurunuza sunmuş olduğum kanun teklifinin,
Yüce Meclisimizin katılımcı, çoğulcu demokrasi
anlayışıyla değerlendireceğine inanıyorum.
Anayasımızın mevcut çerçevesi içinde yürürlükte olan 2911
sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasını,
Anayasa sınırları içerisinde, daha uygulanabilinir, daha
özgürlükçü, Türkiye'de hoşgörü ve barışı daha çok
sağlamaya yönelik bir çerçeveye oturtmak amacıyla
hazırlamış olduğum teklifimi, tüm partilerin ortak
amaçlarına uygun olduğu kanaati içinde takdim ediyor ve destek
göreceğine inanıyorum.
Hepinize, sağlayacağınız destek
için teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. (CHP ve DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Doğrudan gündeme alınma
önergesi üzerinde başka söz isteyen var mı efendim? Yok.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, diğer doğrudan
gündeme alınma önergesi, önerge sahibi Samsun Milletvekili Sayın
Biltekin Özdemir tarafından geri alınmıştır. Bu
nedenle işleme koymuyorum.
Gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak
İşler" kısmına geçiyoruz.
V.—GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI
VE
MECLİS ARAŞTIRMASI
A) GÖRÜŞMELER
1.—Aydın Milletvekili Ali Rıza
Gönül ve 49 arkadaşının, Refah Partisinin Süleyman Mercümek ile
bağlantılarının ve maddî ilişkilerinin
araştırılarak iddia edilen hukukdışı malî
kaynaklarının tespiti amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi ve (10/63) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu raporu (S. Sayısı :195) (1)
BAŞKAN – Genel Kurulun 20.3.1997 tarihli 71 inci
Birleşiminde alınan karar gereğince, bu kısımda yer
alan Ali Rıza Gönül ve 49 arkadaşının, Refah Partisinin
Süleyman Mercümek ile bağlantılarının ve maddî
ilişkilerinin araştırılarak iddia edilen
hukukdışı malî kaynaklarının tespiti amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi üzerine kurulan (10/63) Esas Numaralı Meclis
Araştırması Komisyon Raporu üzerinde genel görüşmeye
başlıyoruz.
Komisyon ve Hükümet yerlerini almışlardır.
İçtüzüğümüze göre, Meclis
araştırması komisyonu raporu üzerindeki genel görüşmede ilk
söz hakkı Meclis araştırması önergesi sahibine aittir. Daha
sonra, İçtüzüğümüzün 72 nci maddesine göre, siyasî parti
grupları adına birer üyeye, şahısları adına iki
üyeye söz verilecektir. Ayrıca, istemleri halinde Komisyon ve Hükümete de
söz verilecek, bu suretle Meclis araştırması komisyonu raporu
üzerindeki genel görüşme tamamlanmış olacaktır.
Konuşma süreleri, Komisyon ve Hükümet ile siyasî
parti grupları için 20'şer dakika, önerge sahibi ve
şahıslar için 10'ar dakikadır.
Komisyon raporu, 195 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır. Rapor
üzerinde söz alan sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum:
Şu ana kadar, Anavatan Partisi Grubu adına
Afyon Milletvekili Sayın Halil İbrahim Özsoy ve Demokratik Sol Parti
Grubu adına Gaziantep Milletvekili Sayın Ali Ilıksoy söz
istemiş bulunuyorlar.
Önerge sahibi söz istiyor mu efendim?
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Evet efendim.
BAŞKAN – Önerge sahibi Aydın Milletvekili Ali
Rıza Gönül; buyurun efendim.
Sayın Gönül, konuşma süreniz 10
dakikadır.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
49 arkadaşımla birlikte vermiş
olduğumuz Refah Partisinin Süleyman Mercümek ile bağlantılarının
ve maddî ilişkilerinin araştırılarak, iddia edilen hukuk
dışı malî kaynaklarının tespiti yönündeki önergemizin
yapılan görüşmesi sonucu araştırma komisyonunun
kurulmasına karar verilmişti, Yüce Heyetiniz bu şekilde tensip
etmişti.
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – U dönüşü yasak!..
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – O gün vermiş
olduğumuz bu önergede ortaya koyduğumuz iddiaların; gerek
kamuoyunda gerekse basında yer alan ve yoğunluk arz eden bu
iddiaların Siyasî Partiler Yasasına uygunluk açısından
araştırılmasında fayda gördüğümüzü Yüce Heyetinize arz
etmiştik.
Önergemize esas teşkil eden bu iddialar;
özellikle, Sayın Süleyman Mercümek,
Refah Partisi ve Bosna-Hersek üçgenindeki likit akışının,
para akışının Refah Partisiyle olan ilgisinin ve
alakasının ne olduğunu tespit amacına yönelikti.
Tabiî ki, bu önergede yer alan diğer iddialar da,
özellikle, Sultanbeyli Belediyesinin sınırları içerisinde
kalmış ve takriben 100'den fazla arsanın
satışının yapılmak suretiyle -ki, bu satışın
da, daha ziyade, yurt dışındaki işçilere
yapılması suretiyle- elde edilen gelirin bir kısmının
Refah Partisine aktarıldığı yolundaki yaygın iddia ve
söylentilerin, yine, araştırılmasına yönelikti.
Bunun dışında, yine, Hazineden siyasî
partilere yapılan yardımdan Refah Partisinin hissesine yasal olarak
düşen 65 milyar liranın, bir hakiki şahıs eliyle piyasada
değerlendirildiği, faize veya repoya
yatırıldığı ya da dövize çevrilmek suretiyle geçen
süre içerisinde değerlendirildiği; bunun, tekrar, Refah Partisine
iade edilmek suretiyle; aslında, Siyasî Partiler Yasasına
aykırılık teşkil ettiği ve Siyasî Partiler
Yasasına aykırı olan bir davranışın suçunun,
maddî ve manevî unsurlarıyla beraber oluşup oluşmadığı
hususunun tahkiki ve tespitiydi.
AHMET NEİDİM (Sakarya) – Allah, böyle görevleri
kimseye nasip etmesin!
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Değerli
arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; bununla birlikte,
özellikle İnsanî Yardım Cemiyeti ile Refah Partisi arasındaki
maddî ilişkilerin ve illiyet bağının da tahkiki hususu, 49
arkadaşımla beraber Meclise vermiş olduğumuz
araştırma önergesinin konularını teşkil etmekteydi.
Tabiî ki, Yüce Heyetiniz, bu konuları görüştü; grup sözcülerimiz, bu
konulardaki iddiaların açıklığa kavuşması veya
kavuşmaması yolundaki gruplarının görüş ve
düşüncelerini, bu kürsüden, Heyetinize arz ettiler. Yapılan
görüşmeler sonucu, araştırma komisyonu kurulması yolunda
irade tezahür etti.
Şüphesiz, bu iddiaların
varlığını, araştırma önergesiyle
açıklığa çıkarılmış ve
çıkarılmasını istemiş olmamız;
Anayasamızın, özellikle 98 inci maddesinin madde
başlığında ifade edildiği üzere, bilgilenme ve
denetimin bir unsurunu teşkil ediyordu; çünkü, adı geçen maddenin -98
inci maddenin- üçüncü fıkrasında, doğrudan doğruya "belli
konuda tespite yönelik bir incelemedir" ifadesiyle, araştırmanın
mahiyeti ve vüsati vurgulanmıştır.
Şimdi, Komisyonumuz teşekkül ettirilmiş
ve kendi çalışma şartları ve programları içerisinde
gerekli incelemeyi yapmıştır.
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Yine, hükümet
çokluğuyla!..
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Olayı, hükümet
çokluğu olarak mütalaa etmemeniz gerektiği
kanısındayım Sayın Hatinoğlu...
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – 7-8 formülüyle
de olmaz...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Çünkü...
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Bosna'ya giden
gitti, kalan kaldı!..
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – ...7'nin ne kadar
hukukî olduğunu kabul ederseniz, 8'in de o kadar hukukî olduğunu
kabul etmek zorundasınız.
AHMET NEİDİM (Sakarya) –
İddianızın ne kadar doğru olduğu ortaya
çıkıyor.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Çünkü, Yüce Heyet, araştırma
veya soruşturma komisyonu kurulmasına karar verdiğinde ne derece
hukukî olduğuna inanıyorsanız; meşruluğuna
inanıyorsanız; meşru olarak kurulan bu Heyetin ve heyetlerin
almış oldukları kararlarının da hukukî ve meşru
olduğunu kabul etmeniz gerekir Sayın Hatinoğlu.
AHMET NEİDİM (Sakarya) – Tamam da, o
paranın meşrusu olmaz Sayın Gönül.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Şimdi, tabiî ki,
Komisyonu oluşturan değerli milletvekili
arkadaşlarımıza huzurunuzda teşekkür ediyorum.
ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Gereğini yaptılar.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – 7'de de olsa, 8'de de
olsa; 5'te de olsa, 4'te de olsa... Çünkü, araştırma
komisyonları 9 kişiliktir.
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Mal
varlığına karşılık!..
HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) – 5'e 4..
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Onun için, 5'e 4
efendim...
Sayın Özsoy, haklısınız, 5'e 4'tür;
yani, 5 ne kadar hukukî ise, 4 de o kadar hukukî tabiî ki. Ben öyle
algılıyorum ve hukuk nosyonumla, meselenin böyle
değerlendirilmesi gerektiğini de vurgulamak istiyorum.
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – 5; 4'ten büyüktür
Sayın Bakan...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Şimdi, komisyonu
oluşturan arkadaşlarımızın...
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – Allah rahmet eylesin!..
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – ...gayretleriyle bir
araştırma raporu ortaya konulmuştur. Bu raporda, konular,
açık açık irdelenmiş, deliller toplanmış, yargıya
intikal etmiş olan dosyalar hukukî olarak mütalaa edilmiş, her türlü
yazılı ve yazılı olmayan "sözlü" dediğimiz
deliller ile önergemizde ifadesini bulan konular ve iddialar ele
alınmış ve incelenmiştir. Tabiî ki, bu raporun sonunda, 4
arkadaşımız, ayrı bir kanaat içerisinde bir rapor
düzenlemişler; kendilerine saygı duyuyorum. Tabiî ki, 5
arkadaşımız, ayrı bir düşünce içerisinde...
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – İddia sahipleri ne
yapmış?!.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – İddia sahipleri,
rahatça ve onurlu bir şekilde geldi; iddialarının özünü...
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – İddia eden sen
değil misin yahu?!.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Gönül,
konuşmanızı tamamlayın.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Sayın Başkan,
zaten bitiriyorum...
Her iki grup arkadaşımız da -4 ve 5-
ayrı gruplar halinde raporlarını yazmış ve
imzalamışlardır; kendilerine, emeklerinden, gayretlerinden
dolayı teşekkür ediyorum ve tabiî ki, taşımış
oldukları kanaat ve düşüncelerinden dolayı da teşekkür
ettiğimi buradan ifade ederek, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar; ANAP ve DSP
sıralarından alkışlar [!])
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Size de bu
yakışır...
BAŞKAN – Önerge sahibi olarak konuşan
Aydın Milletvekili Sayın Ali Rıza Gönül'e teşekkür
ediyorum.
Gruplar adına ilk söz, Anavatan Partisi Grubu
adına, Afyon Milletvekili Sayın Halil İbrahim Özsoy'un.
Buyurun efendim.
Sayın Özsoy, konuşma süreniz 20
dakikadır.
ANAP GRUBU ADINA HALİL İBRAHİM ÖZSOY
(Afyon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Refah
Partisinin Süleyman Mercümek ile bağlantılarının ve maddî
ilişkilerinin araştırılması için kurulan (10/63) esas
numaralı Komisyonun hazırladığı raporlar üzerinde,
Anavatan Partisinin görüşlerini arz etmek için
huzurlarınızdayım; bu vesileyle, şahsım ve Partim
adına Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Doğru Yol Partisi
Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 49 arkadaşının
vermiş olduğu araştırma önergesi doğrultusunda, Büyük
Millet Meclisi, 24.4.1996 tarihli 45 inci Birleşiminde önergeyi
okumuştur; 15.5.1996 tarihinde de, Meclis araştırma komisyonu
kurulması kararlaştırılmıştır. 9 üyeden
oluşan komisyon, çalışmalarına başlamış,
çalışma süresince 10 toplantı yapmış, 10 kişiyi
dinlemiş, 10'dan fazla yazışma yapmış ve arşiv
incelemiştir. Bu arada, ülkedeki siyasî gelişmelere bağlı
gibi görünen üye değişiklikleri olmuştur; Doğru Yol Partisi
2 üyesini, Refah Partisi de 2 üyesini değiştirmiştir.
Değerli milletvekilleri, önerge sahipleri,
iddialarında; önergede, kesin, net ve kendilerini kamu önünde
bağlayıcı bir şekilde ifade kullanmışlardır.
Gerekçe incelendiğinde, ikinci paragrafta şöyle denilmektedir:
"Elde mevcut belge ve delillere dayanan bilgiler, önemli sonuçlar doğuracak
niteliktedir." Ellerindeki belge ve delillerin ne kadar önemli ve kesin
olduğu konusunu ortaya koymuşlardır.
Önergedeki iddialara gelince:
"1. 1945 doğumlu Süleyman Mercümek, İlim
Yayma Cemiyetinin Yönetim Kurulu üyesidir. Millî Gazetenin basımını
yapan Yeni Neşriyat Anonim Şirketinde de aynı görevde
bulunmaktadır. Avrupa Millî Görüş Teşkilatının kitap
ihtiyacını karşılayan Dağıtım Pazarlama,
kısa adıyla YA-DA'nın da ortağıdır; Refah
Partisinin kuruluş çalışmalarında Sayın
Erbakan'ın yanında bulunmuş ve İstanbul'daki kuruluş
çalışmalarını üstlenmiştir; hatta, 23.6.1988 tarihinde
İstanbul'a gelen Kuveyt heyetini Erbakan adına
karşılamıştır. Refah Partisine finansal destek sağlayan
Suudi uyruklu Musli ve Yusuf'un havale ettiği paranın Faisal
Finansın İstanbul Şubesine Mercümek'in hesabı yoluyla
intikal ettiği" gerçeği iddiası...
"2. Bosna-Hersek'e yardım gibi yüce bir amaç
için milletimizden toplanan yüksek miktardaki paraları, Süleyman Mercümek
hesabına; daha doğru bir ifadeyle Süleyman Mercümek hesabında
oluşturulan havuza aktarıldığı" iddiası...
"3. 'Süleyman Mercümek, Refah Partisinin insan
suretinde tecessüm etmiş kasasıdır' denilerek, Anayasa hükmü
uyarınca, Refah Partisine yapılan 65 milyar Hazine
yardımının Süleyman Mercümek hesabına aktarılması,
faize konulması, dövize çevrilmesi" gerçeği iddiası...
"4. Sultanbeyli İlçesinin Refah Partili
Belediye Başkanı, belediyeye ait arsaların bir
kısmını Avrupa'daki millî görüş çevrelerine
pazarlamış, elde edilen 10 milyon marklık paranın büyük bir
kısmı Süleyman Mercümek aracılığıyla aynı
istikamette intikal ettirilmiştir. Aynı Belediyenin, İslam
üniversitesi kurulması amacıyla ucuzca
kamulaştırdığı büyük bir arsayı 'adil düzen
mahallesi' adıyla; yine, Süleyman Mercümek vasıtasıyla Köln'de
pazarladığı bu bölgede, Mercümek'in ortak olduğu
şirket olan YA-DA'nın da 121 dönümlük arazisi vardır"
denilmektedir.
İddialar "şeffaf demokrasilerde, bu
olayların parlamento merceği altına yatırılması,
Refah Partisinin, bu olaylar, bu paralar ve kökü dışarıda veya
hukuk dışında olan finanslar yumağı içindeki yerinin
tespiti ve illiyet bağlarının teşhisi, Yüce Meclisin
anayasal bir görevidir" diye, çok kesin, net ifadelerle iddialar son
bulmaktadır.
Değerli milletvekilleri, iddiaları
dinlediniz. Bu iddiaları ortaya atanlar, anayasal görevlerini yerine
getirmek için Yüce Meclis adına görev yapan komisyona hiç de
yardımcı olmamışlardır; iddialarından rücu
etmişlerdir; hatta, ifadelerinde "böyle kesin ifadeler
kullanmamalıydık" demişlerdir. Bir koalisyona girmenin,
ortak olmanın, karşılıklı diyet ödemenin,
insanları, saygıdeğer milletvekillerini ne hale
düşürdüklerini gösterme yönünden ibret vericidir. (ANAP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
İddia sahipleri, net, açık, kararlı
ifadeleriyle, elde mevcut belge ve deliller yerine "bunlar, sizin de
bildiğiniz gazete haberleri ve kupürleridir" diyerek, komisyon
üyelerini büyük bir sukutu hayale uğratmışlardır.
AHMET NEİDİM (Sakarya) – Virajı
severler.
HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Devamla) –
Değerli milletvekilleri, bu konu kamuoyuna mal olmuştur. Gönül
isterdi ki, bu araştırmada konuya muhatap olan Süleyman Mercümek ve
ifade vermeye gelen eski yeni Doğru Yol milletvekilleri ile Refahlı
üyeler, tüm sorulara "Yargıtaya intikal etmiştir; yargıya
intikal etmiştir; halen, dava konusudur" gibi gerekçelere
sığınmayıp, doğru ve dürüstçe cevaplar vermiş
olsaydı, bugün, kafalarımızdaki istifhamlar, şüpheler,
endişeler zail olacaktı.
İddialara gelince; Bosna-Hersek'te ortaya
çıkan ve insanlık dışı bir vahşet olan iç
savaşta, Bosnalılara yardım etmek amacıyla, bazı Refah
Partililer ve Almanya'daki millî görüş teşkilatı
öncülüğünde yardım toplanmaya başlanmıştır.
Türkiye'de, bu işi, Bursa, Manisa, İzmir dışında; Konya
Selçuklu Belediyesi ve mensuplarının organize ettiği;
başlangıçta, bazı şartlarla Konya Valiliğinden izin
alındığı bir gerçektir. Yedi ay kadar süren kampanyada
toplanan para -altını çizerek ifade ediyorum- kampanyadan sonra
kurulan Almanya'daki Uluslararası İnsanî Yardım Teşkilatının
(İHH) Düsseldof ve Freiburg'daki Volksbankta açmış olduğu
hesaplara Amerikan Expresbank ve Faisal Finans aracılığıyla
gönderilmiştir. Bu para, daha sonra Süleyman Mercümek'in oradaki Yapı
Kredi Bankası şubesindeki hesabına aktarılmış ve
oradan da Yapı Kredi Bankasının Fatih Şubesindeki Süleyman
Mercümek hesabına geldiği banka ekstrelerinden
anlaşılmaktadır.
Konya ve diğer illerde makbuz
karşılığı dahi olmadan toplanan paranın gerçek
miktarı maalesef bilinmemektedir. Bu konuda pek çok iddia vardır.
Almanya'daki İHH hesabına intikal eden para 1
milyon 730 bin marktır. Bunun 300 bin markı İHH tarafından
aynî yardım olarak Bosna-Hersek'e gönderildiği, 1 milyon 400 bin
markın ise Süleyman Mercümek'e gönderildiği; paranın, dokuz ay
kadar Süleyman Mercümek hesabında kullanıldığı ve
netice olarak da, komedilere konu olacak şekilde çeşitli iddia ve
yorumlara sebep olan Adem Haciç'e teslim edildiği ifade edilmektedir.
Adem Haciç, kimine göre Tuzla'da cephe
komutanıdır, kimine göre milletvekilidir, kimine göre imamdır.
Adamın kimliği üzerinde dahi tam bir mutabakat yoktur.
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Biz onu gördük,
otelde yatıyordu...
HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Devamla) – Adem
Haciç'e teslim edildiği ifade edilen paranın
karşılığında alınan tutanağın hukukî
değeri olmadığı da bir gerçektir.
Ayrıca, şunu ifade edeyim ki, İHH'nin
İdare Heyeti, kurucuları, destekçileri tamamıyla Almanya'daki
millî görüşçülerden olduğu bilinmektedir. Ayrıca, İHH
tarafından, Almanya'daki işçilerimizden Bosna-Hersek için toplanan
meblağ ise en az bunun kadardır; bu paralar da, aynı yollarla, Süleyman
Mercümek'in Fatih'teki Yapı Kredi Bankası şubesindeki
hesabına aktarılmıştır. Bu para oraya intikal ettikten
sonra akıbeti bilinmemektedir.
Söz Avrupa'dan açılmışken; orada
çalışan işçilerimiz, memleketlerinde kurban kestirmek
amacıyla ve çeşitli miktarlardaki markları, Süleyman Mercümek'e
gönderdikleri, bu paraların, şu andaki Refah Partisi
binasının sahibi olduğu ifade edilen ve Süleyman Mercümek'ten
sonra partinin finans kaynağı olarak iddia edilen Beşir
Darçın'a gönderildiği saptanmıştır. Banka ekstrelerinden
aldığımız bilgiye göre, bu para, 696 bin marktır.
Ayrıca, Süleyman Mercümek'in hesabına yurt dışında
çalışan işçilerin ailelerine gönderdikleri para ve işçi
tasarruflarının değerlendirilmesi amacıyla gönderilen
paralar da yüksek meblağlara ulaşmaktadır. Banka ekstreleri göz
önüne alınırsa, bu miktar 15 trilyonun üzerindedir.
MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) – Cebinden kaç kuruş
çıktı ?
HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Devamla) – Bu
paraların kimler tarafından ne maksatla gönderildiği, Süleyman
Mercümek tarafından nasıl ve nerede değerlendirildiği ve
neticede, kişilere teslim edilip edilmediği karanlıktır,
meçhuldur. Ayrıca, Süleyman Mercümek, komisyonda, bu konulardaki
soruları "mahkemeye intikal etmiştir, yargıdadır,
cevap vermek istemiyorum " şeklinde cevaplandırmıştır.
Değerli milletvekilleri, asıl üzerinde
durulması gereken diğer bir olay da, 1994 yılında,
Hazinece, Refah Partisine yapılan 65 milyarlık yardımın
başına gelenlerdir. Refah Partisine verilen bu 65 milyar lira,
partinin herhangi bir kurulunda karar alınmaksızın ve karar
olmadan, parti muhasibi Sayın Rıza Ulucak'ın talimatıyla
dövize çevrilmek üzere İstanbul'daki Yapı Kredi Bankasındaki
Süleyman Mercümek hesabına gönderildiği inkâr edilmemektedir. Bu
para, Süleyman Mercümek'in talimatıyla, banka vasıtasıyla ve
aralıklarla bir ay içinde dövize çevriliyor ve Refah Partisinin
Balgat'taki şubesine geri dönüyor. Olay, 2820 sayılı Siyasî
Partiler Kanununun 72 nci maddesi gereğince açıkça suç teşkil
ediyor; ancak, parayı gönderen parti açısından paranın zayi
olmaması ve parayı alan Süleyman Mercümek açısından da,
kendi menfaatına parayı sarf etmediği gerekçesiyle, Ankara
Başsavcılığı Basın Savcısı
tarafından takipsizlik kararı veriliyor. Aslında, itiraz
edilmediği için kesinleşmiş gibi görünen kararın yeniden
ele alınması gerekmektedir. Ayrıca, Süleyman Mercümek
tarafından, bu olayın, yalnız bir defaya mahsus cereyan
ettiği ifade edilmesine rağmen, Sayın Rıza Ulucak,
ifadesinde, bu para değişiminin, küçük de olsa, birkaç kere tekrar
ettiğini ifade etmiştir. Böylece, Süleyman Mercümek ile muhasip
Rıza Ulucak arasında, küçük meselede bile çelişki vardır.
Diğer taraftan, Sultanbeyli Belediyesine ait
arazilerin Almanya'daki Millî Görüşçülere satıldığı,
bu arazilerin içerisinde YA-DA Şirketinin de arazisi bulunduğu, bu
paraların da, aynı yolla, Süleyman Mercümek'in havuz hesabına
gönderildiği bir gerçektir.
Değerli milletvekilleri, tüm bu
saydığım gerçekler karşısında, Süleyman
Mercümek'i, sade bir Refah Partili üye olmasıyla sınırlı
olarak düşünmek safdillik olur. Altınoluk'taki
yazlığında, başbaşa istişarelerde bulunduğu
kanıtlanan Erbakan -Mercümek- Refah Partisi organik
bağının; üyeliğin ötesinde, gizli kasalığın
ötesinde; Refah Partisinin paralarını idare eden, yönlendiren,
değerlendiren bir konum olduğu açıkça ortaya
çıkmaktadır.
Bu kadar parayla oynayan, hesap ekstreleri
trilyonları aşan bir kişinin "malî müşavir olarak
kendi kazancıyla geçiniyor" görüntüsünü vermesi, onun mütevazı
olduğundan değil; Türkiye'yi sarsacak kadar, Türk siyasî
hayatını değiştirecek kadar büyük ve gizli sırlara
sahip olmasından ileri gelmektedir. (ANAP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Türk insanının
vicdanî ve millî duygularına hitap ederek, Bosna'daki vahşeti paravan
göstererek para toplanması ve toplayanlar hakkında, bu işi idare
edenler hakkında, hâlâ, katî bir yargı yolunda karar
alınmamış olması da, ayrıca düşündürücüdür.
Siyasî Partiler Kanununu ihlal ederek, parayı
faize yatırıp, dövize çevirerek, parti masraflarını
hafifletmek gayesiyle resmî ve masum bir hareket gibi gösterilmek istenen suçu,
basın savcılığının verdiği takipsizlik
kararıyla örtmek ve kapatmanın mümkün olmadığını
ifade etmek istiyorum.
Bu işe, Refahlı belediyelerin
karışmış olması, başta Sultanbeyli Belediyesi ve
Selçuklu Belediyesi olmak üzere, belediye ve teşkilatların bu konuda
iç içe çalıştıkları ve dışarıya sır
sızdırmadan halletmek istedikleri konuya daha bir gizlilik, daha bir
karanlık görüntü vermektedir.
Ayrıca, kurban paralarını gönderen,
eş ve dostuna havale çıkaran veya tasarruflarını
değerlendirmek için gönderilen paraların Süleyman Mercümek hesap
havuzuna girmesi ve bu paraların akıbetinin karanlık
olması, hatta bazı iddialara göre, bazı bankalarda batması
bu şüpheleri teyit etmektedir.
Değerli milletvekilleri, bir tarafta Avrupa Millî
Görüş Vakfı üyelerinin Refah Partisiyle ilişkisi
olmadığını ifade etmeye çalışanlar, Süleyman
Mercümek'i de, sadece ve sadece, muteber adam kimliği üzerine oturtmak
istemektedirler. Konya, Almanya, İstanbul, Ankara arasında cereyan
eden trilyonluk para akışını idare eden kişiyi,
önceleri "tanımıyoruz" sonra "sade bir üyemiz" ve
daha sonra da "muteber kişi" palavralarının
arkasına sığınmak, olayları izah etme konusunu daha da
çelişkili hale soktuğu bir gerçektir.
Başkanlık divanını rapor
hazırlamakla görevli kabul edenler, bu Komisyonun raporunu kabul
etmeyerek, Refah ile Süleyman Mercümek arasında hukukdışı
bir ilişki yoktur diyerek alternatif rapor hazırlayanlar, kamuoyunu,
kamu vicdanını nasıl rahat ettireceklerdir? Her
konuşmalarında sığındıkları hukukun
üstünlüğünü, bu konuda görmezlikten gelerek, Komisyonda parmak
hesabıyla hallettiklerini sanıyorlarsa aldanıyorlar. Hiçbir
şey gizli kalmaz; sen, her seçimde, herkesi şüpheye düşüren,
hayrete düşürecek masraflar yapacaksın, her türlü maddî destekle
seçim almaya çalışacaksın, ondan sonra, Süleyman Mercümek ile
Avrupa Millî Görüşçülerle hiçbir organik bağım yoktur
diyeceksin... Buna, kargalar bile güler.
Bu araştırmadan hiçbir komisyon üyesi tatmin
olmamıştır. Açık ve net görülen konular, ya yargıya
intikal etti diye geçiştirilmiş ya da -diğer partilerin
hesapları açık olduğu halde- Siyasî Partiler Kanunu ileri
sürülerek, Refah Partisinin
hesaplarını inceleme fırsatı verilmemiştir.
Burada en büyük karanlık ve gizlilik, Mercümek havuz hesabında toplanan
paraların Refah Partisine hangi yolla intikal ettiği üzerindedir.
Bankalardaki hesapları inceleme konusunda
karşınıza Bankalar Kanunu ve Ticaret Kanunu çıkarsa,
partinin hesaplarını sormanızda karşınıza Siyasî
Partiler Kanunu çıkarsa, adliyeye intikal etmiş konularda
karşınıza Refah Partili Adalet Bakanı çıkarsa, bu
araştırma yapılabilir mi?! (ANAP, DSP ve CHP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Olayları, parti olarak takip etmeye devam
edeceğiz. Bu konuda, gerekirse diğer denetim yollarını kullanarak,
hakikatin, gerçeğin ortaya çıkmasına kadar, konuyu, kamuoyu ve
Meclis gündeminde tutmaya devam edeceğiz. Aslında, bu rapor, hemen
soruşturma önergesine dönüştürülmeli ve ilgili makamlar bu
konuşmalarımızı ihbar kabul ederek yasal işlemlere
başlamalıdırlar. Bu olmadığı takdirde, dosyalarda
kalacak rapor, vicdanları asla ve asla tatmin etmeyecektir.
Vicdanları tatmin edinceye kadar bu yolda sarf edilecek her mesaiyi
insanlık görevi olarak kabul ediyor; bu vesileyle, hepinize saygılar
sunuyorum. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Anavatan Partisi Grubu adına
konuşan, Afyon Milletvekili Sayın Halil İbrahim Özsoy'a
teşekkür ediyorum.
Gruplar adına ikinci konuşmayı,
Demokratik Sol Parti Grubu adına, Gaziantep Milletvekili Sayın Ali
Ilıksoy yapacaktır. (DSP sıralarından alkışlar)
Sayın Ilıksoy, konuşma süreniz 20
dakikadır.
DSP GRUBU ADINA ALİ ILIKSOY (Gaziantep) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aydın Milletvekili
Ali Rıza Gönül ve 49 arkadaşının, Refah Partisi ile
Süleyman Mercümek arasındaki maddî bağlantıların, maddî
ilişkilerin ortaya çıkarılması üzerine verilen önerge kabul
görmüştü ve şimdi, bu kabul üzerine kurulan Komisyonun
hazırladığı rapor üzerinde, Demokratik Sol Partinin
görüşlerini aktarmak üzere huzurlarınızdayım; hepinize,
Grubum ve şahsım adına saygılar sunuyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
araştırma konusunu içeren olaylar, Bosna-Hersek için toplanan
paralar, Avrupa Millî Görüş Teşkilatınca toplanan paralar, Refah
Partili Sultanbeyli Belediyesince pazarlanan arsalar nedeniyle elde edilen
paralar, İslama Çağrı Cemiyeti tarafından gönderilen 500
bin dolarlık çek ve Hazinece Refah Partisine yapılan 65 milyar
liralık yardım parasının nasıl kullanıldığı
ve bu paraların akıbetinin incelenmesine ilişkindir.
Öncelikle, önerge sahiplerinin, bu konuda, önergeleri
üzerinde Genel Kurulda yapılan görüşme sırasındaki
beyanlarından bazı bölümlerini sizlere hatırlatmak istiyorum.
Gerçi, biraz önce, Sayın Ali Rıza Gönül, burada, talihsiz bir
konuşma yapmak zoruda kaldı. Talihsiz diyorum; çünkü, hakikaten zor
durumdaydı. O kadar iddialı şekilde bu kürsüyü
kullanmışlardı ki, daha doğrusu, bitişik salondaki
kürsüyü öyle bir kullanmışlardı ki, "elimizde belgesi var;
belgesi" diye, çok ciddî iddialarla huzurlarınıza
gelmişlerdi.
Şimdi, okuyorum: "Huzurunuza, TEDAŞ
gibi, TOFAŞ gibi, her türlü hukukî mesnetten yoksun bir dosyayla gelmedim.
Bu dosya, Refah Partisinin, adil düzencilerin, din istismarıyla oy
avcılığı yapanların, 'iktidarımız, ya kanla
ya oyla olacak' diyenlerin gizli kasası, kirli kasası Süleyman
Mercümek'in dosyasıdır." Kim söylüyor? Sayın Aykurt
söylüyor... Doğru Yol Partisi, ortağınız...
“Bakınız, Avrupa Millî Görüş
Teşkilatı -yan kuruluşunuz- Fransa Merkezî Başkanı
Ayhan Yılmaz, 2 Haziran 1994 tarihinde yaptığı açıklamada,
İstanbul Sultanbeyli Belediyesinin, dört yıldır belediyeye ait
arsaları, Avrupa'daki millî görüşlü çevrelere
sattığını; bu arsalardan en az 10 milyon mark elde
edildiğini; ancak, paranın, belediye kasasında değil,
Süleyman Mercümek'in sorumlu olduğu Refah Partisi kasasında
saklandığını; söz konusu meblağın bir
kısmının Refah Partisine bir kısmının da
Sultanbeyli Belediyesine aktarıldığını, akıbeti
bilinmeyen bir kısmının ise, bazı parti mensuplarına
gittiğini; Süleyman Mercümek'in basına yansıyan hesabında
görülen paranın, Bosna yardımlarıyla alakasının
olmayıp, arsa satışlarından Refah Partisine düşen pay
olduğunu ifade ediyor." Ayhan Yılmaz ifade ediyor, Sayın
Aykurt Genel Kurulun huzuruna getiriyor.
Sayın Aykurt, Sultanbeyli'deki 121 dönümlük tapulu
arsayla ilgili olarak, Süleyman Mercümek'in, 250 metrekarelik bir parsel için
13 500 DM'lik bir para talep ettiğini; 121 bin metrekarelik arsanın
parsellendiği zaman, elde edilecek rantın 326 milyar 700 milyon TL
olduğunu belirtiyor ve rantçıların kim olduğunu soruyor.
Bugünkü rakamlarla söz konusu arazinin değeri 487 milyar liraya
ulaşmaktadır. Bunları söyleyen Sayın Aykurt, Doğru Yol
Partisi Grup sözcüsüydü, Grup adına konuşan
arkadaşımızdı.
Sayın Aykurt "Sayın Erbakan'ın, 22
Mayıs 1994 tarihinde Süleyman Mercümek'le ikili ve gizli görüşme
yapmasının tercümesini siz yapın" dedikten sonra,
devamında "önergemize 'evet' deyin, belgeleri verelim,
açıklayalım" diyor; ama,Komisyona ne belge ibraz etti, ne bilgi
ibraz etti.
ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) –
Yokmuş da onun için!
ALİ ILIKSOY (Devamla) – Yoksa söylemesin...
ÖMER EKİNCİ (Ankara) – Sen ne diyorsun, sen
onu söyle!
ALİ ILIKSOY (Devamla) – Geleceğiz...
Geleceğiz, merak etme, geleceğiz oraya...
ÖMER EKİNCİ (Ankara) – Bir şey
biliyorsan, onu söyle!
ALİ ILIKSOY (Devamla) – Geleceğiz...
Geleceğiz, merak etme; sabredersen muradına erersin.
Refah Partisinin, gerek Avrupa Millî Gençlik
Teşkilatı gerekse Arap ülkeleriyle finansal ilişkilerinde de
Süleyman Mercümek'in rolünün bulunduğu yönünde çok hassas kaynaklardan
elde edilmiş bilgiler mevcuttur.
ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) –
Hangi Arap ülkesi?.. Var mı elinizde bir bilgi?
ALİ ILIKSOY (Devamla) – Belgesini
ortağına sor; o söyledi, ben söylemiyorum.
ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) –
Hangi Arap ülkesi?..Hangi Arap ülkesi?..
ALİ ILIKSOY (Devamla) – İşte,
ortağına sor; bana sorma, ortağına sor.
ÖMER EKİNCİ (Ankara) – Ortağı
açıklamış!..
ALİ ILIKSOY (Devamla) – Ortak kaçırdı...
ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) –
Öyle, yuvarlak laflarla geçiştiriyorsunuz.
ALİ ILIKSOY (Devamla) – Önce dinle!..
"Keza, Süleyman Mercümek'in 23 Haziran 1988
tarihinde, Kuveyt'ten İstanbul'a gelecek olan şahısları
karşılaması ve her konuda onlara yardımcı olması
için Necmettin Erbakan'dan talimat aldığı; 22 Şubat 1989
tarihinde, Necmettin Erbakan'ın, Avrupa Millî Gençlik Teşkilatı
Başkanı Osman Yumakoğullarına, yardımı, 23
Şubat 1989'da, bir bankanın Bayrampaşa şubesine Süleyman
Mercümek hesabına göndermesi talimatını verdiği; Refah
Partisine finansal destek sağladıkları bilinen, Suudî Arabistan
uyruklu, Musli Meşru ve Yusuf adındaki şahısların
Nisan 1990 tarihinde Refah Partisine gönderdikleri paranın, Faisal Finans
kurumu aracılığıyla İstanbul Şubesine Süleyman
Mercümek'in adına yatırıldığı; 28 Aralık
1992 tarihinde, Necmettin Erbakan'ın, Kuveytli Mustafa Taham ile
görüşmesinde Gulfbank kanalıyla gönderilecek 250 birim paranın,
Garanti Bankası Hasırcılar Şubesindeki Süleyman Mercümek
hesabına yatırılmasının, yatırıldı
dekontunun ise Necmettin Erbakan'ın kardeşi Dr. Kemalettin Erbakan'ın
521 68 89 No'lu telefonuna fakslanmasının istendiği; 14 Nisan
1992'de, Necmettin Erbakan ile kardeşi Kemalettin Erbakan'ın
görüşmesi, Riyadbanktan Süleyman Mercümek adına çıkacak
paranın, Yapı Kredi Bankası Fatih Şubesine
çıkarılmasından bahsedildiği hususları, bu konuda
kesin bilgilerdir" diye söylüyor Sayın Doğru Yol Partisinin
sözcüsü. Bu açıklamalar, Doğru Yol Partisi Grubu adına
konuşan Sayın Mustafa Kemal Aykurt'un sözleridir. Sayın Aykurt,
bu beyanlarına rağmen, Komisyona herhangi bir belge sunmamış,
söylediklerinin, basında yer alan ve Süleyman Mercümek'in
yargılandığı dosyadaki bilgi ve belgeler olduğunu
söylemekle yetinmiştir.
Önerge sahibi Sayın Ali Rıza Gönül, 500 bin
dolarlık çekle ilgili olarak, Genel Kuruldaki beyanında
"Değerli milletvekilleri, bizim elimizde de bir belge var, bu
çeklerin kime, nerede ve ne amaçla verildiğine dair. Arapça
yazılmış, noterce tercüme edilmiş. Açıklama
kısmında da, bu çeklerin Refah Partisine yardım amacıyla
verildiğini merkezine rapor eden kişinin belgesi var,
belgesi..." demiştir. Bunları tutanaklardan okuyorum. Ancak,
Komisyondaki ifadesinde, ellerindeki bilgilerin ve belgelerin basın
taramalarına ait olduğunu, DGM Savcılığındaki
bilgi ve belgeler olduğunu, Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı dosyasındaki belgeler olduğunu
söyleme gereğini duymuştur. Bir de yine, Sayın Yalçın
Doğan'ın köşe yazısına
dayandığını, Komisyonumuza verdiği ifadede
bildirmiştir.
Gerek önerge sahipleri gerekse Doğru Yol Partisi
Grubu adına konuşan sözcülerin, kesin bilgi ve belgelere
dayandıklarını iddia etmelerine karşın, Komisyona
yardımcı olmamaları, çıkar ortaklığına
dayanan bugünkü Refahyol Koalisyonunun kuruluşu sırasında
söylediklerimizi doğrulamaktadır.
Refahyol Hükümeti kurulmadan önce, her iki siyasî parti
sözcülerinin, bir birlerini o derece ağır suçlayan sözler
söylemelerine karşın, daha sonra, geçmişte söylediklerini unutup
kolkola girmelerinin sebebi, Refahyolun devamı yönündeki çabaların
görtergesi olsa gerek. Amaçlarının, kamuoyunun vicdanını
sızlatan olayların araştırılması veya
açıklığa kavuşturulması değil, zaman zaman balans
ayarına gereksinim duyulan bu Hükümeti birlikte kurmak olduğu
anlaşılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Bosna-Hersek'te yaşanan insanlık dramı ilgi yapılarak,
Selçuklu Belediye Başkanı İsmail Öksüzler önderliğinde,
2860 sayılı Yardım Toplama Kanununa göre, 21.7.1992 gün ve 2672
sayılı yazıyla Konya Valiliğine başvuruda
bulunulmuş ve gerekli izin alınmıştır. Toplanan
yardımın ise, doğrudan doğruya Bosna-Hersek devlet
yetkililerine teslim edileceği öngörülmüş; Vilayetçe verilen izinde
ise, bu konuya gerekli hassasiyetin gösterilmesi istenmiştir.
2860 sayılı Yardım Toplama Yasasına
göre, yardımın toplanma şekilleri, süresi, sürenin
uzatımı, faaliyetin düzenli ve verimli şekilde yürütülmesi,
toplanan paraların amaca uygun bir şekilde kullanılması
hususları, birer birer sayılmıştır. Ayrıca,
sağlanan net geliri, gerçekleştirilmek istenen amaç
doğrultusunda, izin veren makamın denetleme hakkının
bulunduğu, yine, anılan Yasada belirtilmektedir.
Yasanın belirlediği bu hükümlere
uyulmadığı gibi, toplanan yardımın kesin hesabı
çıkarılmamış; sonuçta, ne kadar yardım
toplandığı hususu açıklığa kavuşturulamamıştır.
Bu durum, 2860 sayılı Yasanın 17 nci maddesine
aykırıdır. 2860 sayılı Yasaya göre toplanan
yardımların Yasaya aykırılığı halinde
uygulanacak yaptırım, aynı Yasanın 29 uncu maddesinde
belirtilmiştir. Bu maddeye göre, toplanan yardımın devlet
malı sayılacağı ve zoralımına gidileceği
belirtildiğine göre, Yasa gereği, toplanan yardımın zoralımına
karar verilmesi gerekir kanısındayız.
Yasalara aykırı olarak toplanan bu para,
amaca da aykırı olarak kullanılmıştır. Toplanan
paranın Bosna - Hersek yetkililerine teslimi gerekirken -yardım
toplayanlar bundan kaçınmışlar- bu paralar, yardım toplama
faaliyetinden sonra, Kasım 1992'de paravan olarak kurulan
Uluslararası İnsanî Yardım Teşkilatına, yani
İHH'ya gönderilmiştir. Bu derneğin kurucularının
tamamına yakını, Avrupa Millî Görüş
Teşkilatının veya Refah Partisinin üyeleri veya
sempatizanlarıdır.
Toplanan yardımın İHH'ya teslim
edileceğine ilişkin bir hüküm yoktur. Toplanan paralar, Selçuklu
Belediyesi Hesap İşleri Müdürü Muzaffer Atalay, Konya Büyükşehir
Belediyesi Genel Sekreteri Cemal Yalçındağ ve Ziya Özboyacı
tarafından, Faisal Finans vasıtasıyla, İHH'nın, Alman
Volksbank Freiburg Şubesindeki 891006 No'lu hesabına, 17.3.1993
tarihinde 683 088 DM, 24.3.1993 tarihinde 490 250 DM ve 25.3.1993 tarihinde 269
595 DM'lık bölümler halinde aktarılmıştır.
"Selçuklu Belediye
Başkanlığı" başlıklı ve 26.03.1993
tarihli yazı ve İHH yetkililerinin ifadelerine göre, Konya Selçuklu
Belediye Başkanlığından alınan talimat
doğrultusunda, bu para, Süleyman Mercümek'in Yapı Kredi Bankası
Düsseldorf Şubesindeki 0000748012 No'lu hesabına, 22.3.1993 tarihinde
680 000 DM, 5.4.1993'te tarihinde 750 000 DM'lik bölümler halinde
yatırılmıştır. Daha sonra, bu para, virmanlama
yöntemiyle, Süleyman Mercümek'in Yapı Kredi Bankası Fatih
Şubesindeki hesabına aktarılmıştır. Süleyman
Mercümek'in hesabında, bu para, dokuz aya yakın bir süre
kalmıştır. Böylece, Mercümek'in parayı zimmetinde
tuttuğu da anlaşılmaktadır. Esasen, paranın
akıbeti meçhuldür; çünkü, Süleyman Mercümek tarafından sunulan,
31.12.1993 tarihli ve 1 430 000 DM'lık belge, her zaman düzenlenme
olanağı olan belgelerdendir. Hukuken adi belge niteliğindedir. O
nedenle, bu belgelere değer kazandırılabilmesi için yan
kanıtlara gereksinim vardır. Dolayısıyla, paranın ne
olduğu da belli değildir.
Yine, Bosna-Hersek için, yasalara aykırı
olarak, Bursa ve İzmir İl Başkanlıklarınca yardım
toplama geceleri düzenlenmiştir; toplanan paraların sonucu da
Konya'da toplanan paraların sonucu gibidir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Avrupa Millî Görüş Teşkilatı, yurt dışında
bulunan yurttaşlarımız adına kurban kesimi için de para
toplamıştır. Bu paralar, yine, Süleyman Mercümek'in Yapı
Kredi Bankası Fatih Şubesindeki hesabına gönderilmiştir.
Gönderilen paranın tutarı 969 000 DM'dır. Süleyman Mercümek, bu parayı,
kurban kesimi için Beşir Darçın'a teslim ettiğini
belirtmiştir. Beşir Darçın ise, bu parayı, çeşitli
illerde ve çeşitli kişilerin imzalarını taşıyan
belgelerle, kurban kesimi suretiyle sarf ettiğini bildirmiştir;
ancak, sunulan belgeler, yukarıda belirttiğimiz gibi, hukuken her
zaman tanzimi mümkün olan adi belgelerdir. O nedenle, yurt
dışında bulunan yurttaşlarımız tarafından
gönderilen bu paraların ne olduğu bilinmemektedir.
Bakınız, bu konuda, Sayın Süleyman
Mercümek'e para gönderen Halil Aya'nın, daha doğrusu borç alan Halil
Aya'nın beyanını okuyacağım; Halil Aya Süleyman
Mercümek arasındaki ilişkiye bakınız: "Halil
Aya'nın gönderdiği 100 bin markın ne için gönderildiğini
şu an hatırlamıyorum." Düşünün; 100 bin mark,
altı aylık süre içerisinde ne için gönderildği
hatırlanmayan bir para; bugünkü değeriyle 7,5 milyar. Hanginiz
hatırlamazsınız... Ama, Halil Aya, cumhuriyet
savcılığına verdiği ifadede ne diyor: "
Almanya'dan izne gelmiştim. Daha önceden tanıdığım
Süleyman Mercümek'ten 100 bin DM borç aldım. Almanya'ya gittiğimde
bir ay içinde geri gönderdim." 11.8.1993 tarihinde Düsseldorf Yapı
Kredi Bankası vasıtasıyla geri göndermiş. Oysa, Süleyman
Mercümek, 100 bin markı borç verdiğini bilmiyor. Bunların hepsi
yönlendirilmiş tanık beyanlarıdır; ama, Türk adaleti
bunları yutmamıştır; Süleyman Mercümek hakkındaki
kararını vicdanına göre de ittihaz etmiştir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
2820 sayılı Siyasî Partiler Kanununun ek 1 inci maddesi
uyarınca, her yıl, Hazinece, siyasî partilere güçleri oranında
devlet tarafından yardım yapılmaktadır. Refah Partisine de,
1994 yılında, devletçe 65 milyar liralık bir yardım
yapılmıştır. Refah Partisinin yetkili organlarınca
hiçbir karar alınmadan, sadece Refah Partisinin malî işlerden sorumlu
genel başkan yardımcısının kişisel iradesi ve
imzasıyla, bu para, Süleyman Mercümek'in Yapı Kredi Bankası
Fatih Şubesindeki hesabına 14 Ocak 1994 tarihinde havale
edilmiştir. Yaklaşık bir aylık bekleme süresi sonunda,
Süleyman Mercümek'in eli dahi değmeden, bu para dolara dönüşmüş
ve 14 Şubat 1994 tarihinde, getirileriyle -yani faiziyle- birlikte yeniden
Refah Partisinin Ankara'daki hesabına dönmüştür. Acaba, Ankara'da
bulunan Refah Partili yöneticiler ve Refah Partililer, sorumluluklarında
bulunan parayı kârlı alanlara veya gelire kavuşturma
yeteneğinden yoksun mudurlar ki, parayı Süleyman Mercümek'e havale
edip dolara çevirttiriyorlar?! Oysa, biz, bugün, ülke ekonomisini idare etmeye
çalışan Refah Partililerin, en azından, bu konuda yetenekli
olduklarını sanıyorduk; meğer
yanılmışız! Halbuki, onlar, sadece Süleyman Mercümek'i
yetenekli görmüşlerdir. Oysa, bu şahsın, değişik
bankalarla olan davaları ve batırdığı iddia edilen
paraların durumu dikkate alınırsa, pek de güvenilir
olmadığı anlaşılmaktadır. Yoksa, şimdi de,
geçmişte kendi paranızı teslim ettiğiniz gibi, hazinemizi
de bu kişiye mi teslim etmeyi düşünüyorsunuz?! Sakın ha, bunu
yapmayın!.. Ama, ortağınızın araştırma
konusu olan malı mülkü, uyumlu olan bu Hükümetin devamı ve denk olan
bu bütçenin denk hale gelmesi için Sayın Mercümek'e görev düşüyor
sanıyorum.
Siyasî Partiler Kanununun ek 1 inci maddesine göre,
siyasî partilere yapılan yardımların hangi amaçla ve ne
şekilde kullanılacağı hususu; ek 1 inci maddenin son
fıkrasında ise, bu yardımın sadece parti ihtiyaçları
ve parti çalışmalarında kullanılacağı
belirtilmiştir. Oysa, Refah Partisi, bu amaca aykırı olarak 65
milyar lirayı üçüncü kişi olan Mercümek'in sorumluluğuna havale
etmiştir; açıkçası, yasaya aykırı
davranmıştır. Türkiye Cumhuriyetinin nitelikleri arasında
hukuk devleti niteliği de sayılmaktadır. Buna göre, gerek
tüzelkişiler gerekse özel kişiler yasalara uymak zorundadırlar.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı
Basın Bürosunun bu konuyla ilgili olarak 10.4.1995 tarihindeki takipsizlik
kararı ise, bizim inancımıza göre, olaya uymamaktadır.
Şöyle ki: Öncelikle, Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı Basın Bürosu değil, Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı veya yetkili
kılacağı cumhuriyet başsavcı
yardımcısının konuyla ilgili olarak inceleme yapıp,
karar vermesi gerikirdi. Dolayısıyla, verilen takipsizlik kararı
geçerli bir karar olmasa gerek.
ÖMER EKİNCİ (Ankara) – Savcının
yerine...
ALİ ILIKSOY (Devamla) – Dinlersen
öğrenirsin...
Yine, bu kararın verilebilmesi için, devletçe
Refah Partisine yapılan yardımın değil, Refah Partisinin
diğer gelirlerinin ancak üçüncü kişilerin yedine teslim
edilebileceği hususunu unutmamak gerekir. Bu,
yapılmamıştır. Her ne kadar, takipsizlik kararı
kesinleşmiş gibi görünüyorsa da, aksi kanıtlandığı
zaman takipsizlik kararlarının kaldırılması her zaman
mümkündür. Ayrıca, 22.4.1983 tarih ve 2820 sayılı Siyasî
Partiler Kanununun ek 1 inci maddesinin son paragrafında, devletçe
yapılacak yardımların nerelere harcanacağı
belirtilmiştir. Bu, parti çalışmaları ve parti
ihtiyaçlarıdır. Yoksa, Süleyman Mercümek'in hesabına para
göndermek diye bir kayıt yoktur. Siyasi Partiler Kanununda da böyle bir
hüküm yoktur. Süleyman Mercümek'in hesabına para aktarılması,
paranın o kişinin yararına sunulması anlamına gelir.
Bu nedenle, takipsizlik kararının yeterince incelenmeden
verildiği kanısındayız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüldüğü üzere, Bosna-Hersek için toplanan yardımlar, kurban kesimi
için toplanan paralar, Hazineden Refah Partisinin aldığı
yardımlar, Refah Partisinin insan suretinde tecessüm etmiş
kasasında buluşmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ilıksoy,
konuşmanızı tamamlayın efendim.
ALİ ILIKSOY (Devamla) – DSP'nin...
ÖMER EKİNCİ (Ankara) – DSP'nin kaç
lirası var bu paranın içinde?!
ALİ ILIKSOY (Devamla) – DSP'nin,
anamızın ak sütü gibi helal parası var; sizin gibi sahte
parası yok! (DSP ve CHP sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar)
Biz, yasalara aykırı olan hiçbir
icraatın içinde yokuz. Biz, Türkiye Cumhuriyetinin yasalarına uygun
hareket etmek zorunda hissediyoruz kendimizi. Sizin gibi, oradan buradan para
toplamıyoruz biz! (DSP ve CHP sıralarından "Bravo' sesleri,
alkışlar)
Bu hususlar, acaba, Refah Partisi ile Süleyman Mercümek
arasında parasal ilişkilerin var olduğunun kanıtı
değil midir?! Doğru Yol Partisinin sayın komisyon üyeleri,
maalesef, daha önceki diyeti ödemek için, aklama cihetine gittiler bir anlamda.
Diğer soruşturma ve araştırma
önergelerinde olduğu gibi, bu araştırma önergesinin de,
Koalisyon ortaklarının oylarıyla hasıraltı edilmesi
mümkündür; ama, unutmayınız, kamuoyunun vicdanında ve o
vicdanların sesi olan bizlerin vicdanında ömür boyu mahkûm
kalacaksınız.
Saygılar sunuyorum. (DSP ve CHP sıralarından "Bravo"
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Demokratik Sol Parti Grubu adına
konuşan Gaziantep Milletvekili Sayın Ali Ilıksoy'a teşekkür
ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, söz
sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Erzincan
Milletvekili Sayın Mustafa Kul'un. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Kul, konuşma süreniz 20 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA KUL (Erzincan) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 49
arkadaşının vermiş olduğu önerge üzerine kurulan,
Refah Partisinin Süleyman Mercümek ile
bağlantılarının ve diğer maddî
ilişkilerinin araştırılarak iddia edilen
hukukdışı malî kaynakların tespiti amacıyla
çalışmalarını tamamlamış olan Meclis
Araştırması Komisyonunun raporu üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, gerek
Partim gerekse kendi adıma hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bugüne kadar, bu
konular gündeme geldiği zaman, her vesileyle, Refah Partisi, Mercümek ve
Beşir Darçın'la ilgili konuları görüşmek durumunda
kalıyorduk; ama, bugün, ben, öncelikle, bu konu üzerinde konuşmadan
önce, Refah Partisi ve Doğru Yol Partisinin ortaklığı
üzerine bazı tespitleri ifade etmek istiyorum.
Bu önerge, Doğru Yol Partili milletvekilleri
tarafından hazırlanmıştır ve Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunulduğu zaman da, bu kürsüden, Doğru Yol Partili
milletvekilleri tarafından savunulmuştur, o milletvekillerinin
oylarıyla kabul edilmiştir. Tabiî, Refah Partisinin
dışındaki diğer partilerin hepsi, bu önergenin kabulü
yönünde oy kullanmıştır.
Şimdi, sadece bu önergede ifade edilen iddialar
değil, daha önce, Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi ortak olmadan
önce, Doğru Yol Partisinin Genel Başkanı Sayın Çiller ve
diğer parti yöneticilerinin, Refah Partisi, Bosna-Hersek paraları,
Beşir Darçın ve Süleyman Mercümek'le ilgili bazı iddiaları
var.
Şimdi, 23 Şubat 1994 tarihinde, o zamanki
Başbakan, Doğru Yol Partisinin Genel Başkanı Sayın
Tansu Çiller'in iddiası: "Bosna paralarını Refah iç
etti." Altında, tabiî, uzun uzun açıklamaları var.
28 Şubat 1994 tarihinde, Çiller'den Refah'a Bosna
suçlaması_ Çiller, Hac organizasyonu ve aynı zamanda Bosna-Hersek
için toplanan paraların Bosna-Hersek'e gönderilmediğini, bu
paraların tamamının Refah Partisinin seçim harcamalarında
kullanıldığını söylüyor.
Yine, Sayın Çiller, o zaman "Refah Partisi
Bosna'ya yardım parasının yarısını
göndermedi" diyor. Çok kesin ifadeyle "yarısını
göndermedi, partinin kasasına indirdi" diyor. (CHP
sıralarından "kim diyor?" sesleri) Sayın Çiller diyor.
Yine, Sayın Çiller, o zamanki Başbakan, Refah
Partisiyle ilgili "Refah Partisi, topladığı yardım
paralarını Bosna-Hersek'e göndermemiştir, bu konuyu
araştırıyoruz" diyor.
Yine, Doğru Yol Partisinin o zamanki ve
şimdiki -şu anda da milletvekili- olan Genel Başkan
Yardımcısı Devlet Bakanı Necmettin Cevheri çok kesin bir
ifadeyle "Refah, Bosna parasının 20 milyarını kendi
kasasına attı" diyor.
Genel Başkan Yardımcısı Esat
Kıratlıoğlu "Refah Partisi 26 milyarı adilce
paylaştı" diyor.
Yine, Doğru Yol Partisinin Genel Başkanı
Sayın Çiller "Refah Partisi, seçimlerde ve seçim
dışında kullandığı paralarının
kaynağını açıklamalıdır" diyor
Bu iddialara karşı Erbakan'dan Çiller'e
cevap, diyor ki: "Elinin çamurunu bize sürüyor, kendi eli pis, o pis elini
bize sürüyor; bizimle ilgili böyle iddialar
yakışıksız."
MAHMUT IŞIK (Sıvas) – Kim diyor?!
MUSTAFA KUL (Devamla) – Erbakan diyor.
Erbakan, yine, Sayın Çiller'e diyor ki: "Bu
iddialar gülünç; bunları, ancak aklî dengesi yerinde olmayan birileri
söyler."
Şimdi, arkadaşlar, daha, çok gazete kupürü
var; bunlar, o Genel Başkanların yaptığı basın
toplantılarından alınan şeyler ve hükümet kurulmadan önce.
Anavatan Partisi ile Doğru Yol Partisi hükümetken, bu arada, Doğru
Yol Partisi bir atağa geçiyor, Refah Partisiyle ilgili 18 tane dosya
hazırlıyor. Bu dosyalardan 1 tanesi, işte bugün
görüştüğümüz konuyla ilgili; ama, diğerleri, 17 ayrı
konuda.
Sayın Erbakan'ın mal
varlığından kardeşinin mal varlığına kadar,
Millî Görüş'ün faaliyetlerinden Millî Görüş ile Refah'ın
ilişkilerine kadar, akıncıların Refah Partisiyle
ilişkilerinden IHH ile Refah Partisinin ilişkilerine kadar birçok
konuda, 18 iddiayla ilgili önerge hazırlıyorlar ve bunları teker
teker, her hafta bir tanesini vereceklerini söylüyorlar.
Daha birinci önergeyi veriyorlar; birinci önergeyi,
kalkıyorlar, hararetle kürsüde savunuyorlar; ikinci önergeyi veriyorlar;
bu arada Hükümet düşüyor. 54 üncü Hükümetin görüşmeleri
sırasında, o ikinci vermiş oldukları önergeden vazgeçer
gibi oluyorlar; kendi vermiş oldukları önergeye "ret" oyu
kullanıyorlar; ama, bu birinci önerge, ne yazık ki, daha önce kabul
edilmişti, Komisyon kurulmuştu. Komisyon kuruldu...
SABRİ ERGÜL (İzmir) – Mal
varlığında da öyle olmuştu...
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Gırgır
geçiyorlar... Ayıp oluyor!..
MUSTAFA KUL (Devamla) – Bu Komisyonun kurulmasıyla
ilgili -biraz önce Sayın Özsoy okudu- gerekçede birçok şey
yazılı; ama, özellikle bir cümleyi okumak istiyorum. Sayın Ali
Rıza Gönül ve 50 arkadaşı şunu diyor: "Eldeki mevcut
belge ve delillere dayanan bilgiler, önemli sonuçlar doğuracak
niteliktedir." Altında da bir sürü iddialar sıralıyor. (CHP
sıralarından "oku" sesleri) Sayın Özsoy okudu,
vaktinizi almak istemiyorum, zaten vaktim de kısıtlı.
Bu iddialar üzerine, bunları araştırmak
için Komisyon kuruluyor. Komisyon 9 üyeden oluşuyor. Bu 9 üyeden 3'ü Refah
Partisinden, 2'si Doğru Yol Partisinden, 2'si Anavatan Partisinden, 1'i
DSP'den, bir de ben ve benim katılamadığım -çok önemli bir
mazeretim vardı- Erzincan'da bulunduğum sırada yapılan bir
toplantıda, Doğru Yol Partili milletvekilleri, beni
başkanlığa aday gösteriyorlar ve onların da
desteğiyle, beni başkan seçiyorlar ve "bu konuyu en iyi Mustafa
Kul araştırır" diyorlar. (CHP sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar)
Erzincan'dayım, telefonla, bana başkan
seçildiğimi bildirdiler. Arkadaşlarımıza teşekkür
ettim; ama, bu arada, Komisyon çalışmalarına tam başlamak
üzereyken, Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi ortaklık
görüşmelerine başladı. Önce, DYP'li milletvekilleri teker teker
istifa etmeye başladı. İlk istifa eden, daha önce Komisyona üye
olarak bildirilen Denizli Milletvekili Sayın Halûk Müftüler. Daha onun
dilekçesi bize ulaşmadan, arkasından Van Milletvekili Mahmut
Yılbaş istifa etti. Daha sonra, Meclis
Başkanlığına ve DYP Grup Başkanvekillerine "bu
Komisyona üye gönderecektiniz; gönderin" diye çağrı
yaptığım zaman "biz, Yozgat Milletvekili Yusuf
Bacanlı'yı görevlendirdik" dediler. Yusuf Beyle görüşüyorum
"benim böyle bir olaydan haberim yok" diyor.
Biz, Doğru Yol Partisinin milletvekillerini
tamamlamaya çalışırken, bu arada, Refah Partisi adına
Komisyonda görevlendirilen Sayın Kemalettin Göktaş, Komisyondan
istifa etti. Hadi onu tamamlayalım derken, bu arada, hükümet
ortaklığı kuruldu. Bu sefer, Sayın Lütfü Esengün, bakan
olunca, Komisyon üyeliğinden otomatikman düşmüş oldu. Bir sürü
yazışmalar, grup başkanvekilleriyle bir sürü görüşmelerimiz
sonucunda -engellemeler oluyor; toplantıya katılmıyorlar;
geliyorlar dışarıda, salonda bekliyorlar, çoğunluk
sağlatmamaya çalışıyorlar- Komisyonun bir aylık süresi
Komisyon üyelerini tamamlama girişimlerimizle geçti. Sonuçta, her parti
kendi üyelerini gönderdi, üyeler tamamlandı; ama, bir aylık süreyi
de, bu sefer benim başkanlıktan düşmem için... Özellikle
Doğru Yol Partili milletvekilleri, daha önce beni oraya başkan seçen
üyeler, beni başkanlıktan düşürmek için
uğraşıyorlar "hükümet değişti, değişmen
lazım" diyorlar. Ama, arkadaşlar, ben zaten bu Komisyona
başkan olduğum zaman bizim partimiz hükümette değildi, o zaman
ben yine muhalefet partisindendim. O zaman, muhalefetteyken beni başkan
seçiyorsunuz da, siz, şimdi ortağınız değişti
diye neden beni değiştirmek istiyorsunuz diyorum...
MAHMUT IŞIK (Sıvas) – Talimat!.. Talimat!..
MUSTAFA KUL (Devamla) – "Canım öyle
gerekiyor..." diyorlar. Öyle gerekmemesi lazım diyoruz. Sonuçta, bir
aylık süreyi de bu şekilde harcadık, temmuz ayına geldik.
İki aylık sürede Komisyonu kurduk, oluşturduk, tam o sırada
Meclis tatile girdi. 1 Ekim tarihinden itibaren çalışmalara
başladık.
Değerli arkadaşlarım, şu anda
görüşmekte olduğumuz konu, Mecliste ilk defa karşı
karşıya bulunduğumuz bir konudur. Her ne kadar bu
basılıp sizlere dağıtılan rapor bir taneymiş gibi
görünse de, bunun içinde iki rapor var; çünkü, biz, 8 inci toplantıda
almış olduğumuz karar gereğince, raporu hazırlamak
üzere, bir alt komisyon kurulmasına karar verdik. Alt komisyonda Başkan olarak ben, Başkan Yardımcısı olarak
Refah Partili Sayın Mehmet Ali Şahin, Sözcü olarak Abdullah Akarsu ve
Kâtip Üye olarak da Ali Ilıksoy görev almıştı.
Biz, günlerce oturduk, gece gündüz
çalıştık bir rapor hazırladık. Bundan önceki birçok
komisyon çalışmalarında da görev almıştım. Alt
komisyonun getirdiği raporda düzeltme yapılacak yerler varsa
düzeltilir, eğer o istenilen düzeltmeler yapılamıyorsa, o raporda
istenilmeyen bazı ifadeler varsa, o muhalif olanların bir muhalefet
şerhi yazıp vermesi gerekirken "biz bu raporu kabul
etmiyoruz" dediler. Niye?..
"Bunu beğenmedik." Beğenmediyseniz,
beğenmediğiniz yerleri değiştirelim... "Hayır,
bizim başka raporumuz var" dediler. İlk defa, Meclis tarihinde,
böyle bir olay yaşıyoruz. Sonuçta, kendi hazırlamış
oldukları bir raporu bu 5'e 4 formülüyle getirdiler, oyladılar,
çıkardılar. Tabiî, Başkan olduğumdan dolayı, bu,
sahte, yalan yanlış bilgilerle dolu raporu, sözümona, benim Meclis
Başkanlığına göndermem gerekiyordu. O sahte raporun
altında imzam olmaması gerekir diye düşündüğümden
dolayı Komisyon Başkanlığından istifa etmek durumunda
kaldım ve o 5'e 4 formülüyle geçirmiş oldukları raporu, Meclis
Başkanlığına Komisyon raporu olarak sundular; ama, biz de,
diğer arkadaşlarımızla, alt komisyonun
hazırlamış olduğu raporu Meclis
Başkanlığına asıl rapor olarak sunduk.
Bu olay yeni bir olay değil tabiî. Bu 5'e 4
formülünün, soruşturma komisyonlarındaki 8'e 7 formülünün, özellikle
Refahyol Hükümeti sırasında alışkın olduğumuz,
birbirlerinin usulsüzlüklerini, yolsuzluklarını kapatma yolunda
kullanmış oldukları bir formül olduğunu biliyoruz. Zaten,
bu Hükümet kurulurken de, biraz önce bahsettiğim o aşamalar,
görüşmeler sırasında bir büyük siyasî uzlaşmayla,
Türkiye'nin şu problemleri var, bu sorunları var, bunları
çözelim diye bir araya gelinmiş, uzlaşılmış bir
Hükümet olarak değil, tamamen, kendi usulsüzlüklerini, yolsuzluklarını
kapatmaya yönelik olarak “sen benim yaptıklarımı görme, ben
seninkini görmeyeyim; sen benim yolsuzluklarımı kapat, ben
seninkileri kapatayım" anlayışıyla kurulmuştur.
Bu oylamalar, TURBAN'da olduğu gibi, TEDAŞ'ta, TOFAŞ'ta
olduğu gibi, Sayın Erbakan'ın mal varlığında
olduğu gibi, Sayın Çiller'in mal varlığında
olduğu gibi hep bu mantıkla yapılmıştır
değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Memleketini
düşünen var mı bunların içerisinde?!
MUSTAFA KUL (Devamla) – Neyse... Yani, bu şekilde
oylamayla, sözümona, bunlar, bu Komisyonun görevini
yaptığını zannediyor veya o raporun gerçekleri ifade
ettiğini zannediyorlar; ama, bizi izleyen kamuoyu bunun böyle
olmadığını, saydığım o diğer
araştırma ve soruşturma komisyonlarının sonucunun da
öyle olduğunu biliyor.
Değerli arkadaşlarım, Komisyon
çalışmalara başladı; birçok kişiyi dinledik, birçok
belge geldi. O belgeleri tek tek incelemeye başladık. Bir kere,
Sayın Mercümek'in bize verdiği ifadeyle mahkemelerde verdiği
ifadelerin birbirini tutmadığını hep birlikte tespit ettik.
Bunu raporumuza da yazmış olmamıza rağmen, daha önce bu
konuya katılan arkadaşlarımız, raporda buna itiraz ettiler.
Efendim, Süleyman Mercümek ile Rıza Ulucak'ın
aynı konuda söyledikleri birbirini tutmuyor. Mercümek diyor ki:
"Sadece 65 milyar para değil; daha önceki dönemlerde de bana zaman
zaman para gönderiyorlardı. Biz bu paraları dövize çeviriyorduk,
tekrar gönderiyorduk. Yani, bu, bir sefere mahsus olmamıştı, 65
milyardan önce de olmuştu, sonra da olmuştu." Sayın Ulucak
"hayır, bir kez oldu" dedi. Belki olmuştur dedik.
"Hayır, ben, baştan beri, Refah Partisinin kuruluşundan
beri Genel Saymanım, hatta Genel Sayman değilim; bizim Genel Sayman
İzmit'te oturur. O, formalite icabı bir Genel Sayman. Refah Partisinin
bütün bu parasal ilişkilerini ben yürütüyorum; ben, ilk ve son 65 milyar
gönderdim, başka göndermedim" dedi.
Biz, tabiî, Mercümek'i falan dinledik; bu arada dedik
ki, asıl iddia sahiplerini dinleyelim. İddia sahiplerinden Sayın
Gönül'ü çağırdık. Sayın Gönül'e sorduk: Şu eldeki
belge ve deliller nedir? Bunları bize bir göster. Efendim, şu
iddialarda bulunuyorsun, bu iddialarla ilgili, şu tarihte Erbakan ile Mercümek'in görüştüğünü
söylüyorsun, birileri adına onları karşıladığını
söylüyorsun, paraları aldığını söylüyorsun.
Bunları nereden öğrendin? Bunların belgesi ne ise, bunları
bize ver. Dedi ki: "Böyle bir belge yok." Dedik ki, burada böyle
yazmışsın. Dedi ki: "Onu yazarken yanlış
yazmışız."
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Hayır öyle
demedim.
MUSTAFA KUL (Devamla) – Tutanaklarda var.
Sayın Gönül, bakın, şurada, elimde 15
klasör dosya var. Şimdi oradan açar okurum, mahcup olursunuz.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Mahcup olacak bir
şey değil.
MUSTAFA KUL (Devamla) – Dedim ki, sadece
yazmamışsınız, sadece yazmakla
kalmamışsınız; bakın, Genel Kurulda konuşurken de
böyle demişsiniz. Aynen şu ifadeyi kullandınız "o
zamanki üslubumuzun yanlış olduğunu farz edin" dediniz.
"O zamanki üslubumuzun yanlış olduğunu farz ediniz."
AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) – Her zaman yanlış
yapıyorlar.
MUSTAFA KUL (Devamla) – Şimdi, buna, kamuoyunda
"tükürdüğünü yalamak" denir. Refah Partisiyle Hükümet olmadan
önce söylediklerinizi Hükümet olduktan sonra yuttunuz, bunları inkâr
ettiniz.
Komisyon çalışmaları sırasında
bu konularda, Sayın İrfettin Akar arkadaşımızla
sürekli tartışıyoruz, bakın,
bu konuda böyle demiştiniz, bu sizin iddianız, bunu raporumuza
yazmamız lazım diyoruz. "Hayır yazamayız."
Niye?.. "Yazamayız." Bu sizin iddianız. "Efendim,
Komisyon kurulmadan önceki, bizim verdiğimiz önerge zamanındaki durum
başkaydı, şimdi durum başka" diyor. Durum nasıl
başka? Eğer, Süleyman Mercümek ile Refah Partisi arasında bir
ilişki varsa, siz, hükümet ortağı olmadan önceki durum da
aynıydı, şimdiki durum da aynı; biz, zaten, o, önceki
durumu araştırıyoruz, değişen bir şey yok... Bu
anlayışla hareket ettiler.
Değerli arkadaşlarım, bu iddialar
nelerdi, biz neyi araştırdık: Refah Partisinin kasası
görünümündeki Süleyman Mercümek, sıradan bir malî müşavirken, birçok
bankanın artırılmış sermayesinden daha büyük bir
parayla oynayacak duruma nasıl geldi, bu parayı nereden buldu? Bunu
Sayın Mercümek'e soruyoruz, diyoruz ki, ne kadar geldi? Rakam, bize göre
36 trilyon lira; 1994 yılı kuru ölçü alındığı
zaman 36 trilyon lira. Mercümek diyor ki: "Hayır, 16 trilyon
lira." Haydi, 16 trilyon lira olduğunu kabul edelim.
MAHMUT IŞIK (Sıvas) – Üstü senin olsun...
MUSTAFA KUL (Devamla) – Bu para nereden, niye,
nasıl sana geldi? Diyor ki: "Efendim, kimileri, memleketteki
yakınlarına para göndermek için benim hesabımı
kullanıyorlar." Niye?.. Diyor ki: "Onlar, kendileri para
gönderdikleri zaman çok masraf ödüyorlar, benim hesabıma gönderdikleri
zaman masrafsız gönderiyorlar; ben bunları Türkiye'de
dağıtıyorum."
MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Yani, kuryelik
yapıyor.
MUSTAFA KUL (Devamla) – Peki, sana bu paraları
gönderenler, memleketin hangi yerindeki vatandaşa, Muş'un
Bulanık İlçesinin hangi köyündeki vatandaşa göndermişler,
bir liste ver bakalım bana, kime göndermişler? "O liste
yok" diyor. "Kimileri, yurt dışında
kazandığı paraları benim değerlendirmem için bana gönderdi"
diyor. Bunların bir ortaklığı var mı? Senin bu kadar
şirketin var, şu şirketlerin ortakları... Mesela, orada,
Temel Karamollaoğlu'nun ortak olduğu görülüyor, daha birçok Refah
Partili milletvekilinin ortak olduğu görülüyor. Almanya'dan sana para gönderen
insanlar sana ortak mı, bunu bir görelim diyoruz. "Hayır,
ortaklığım yok" diyor. Peki o zaman, faize
yatırıyorsun; hani, sen "faiz haram" diyordun, niye faize
yatırıyorsun diyoruz. Diyor ki: "Size ne, faize
yatırırım, sizi ilgilendirmez." (CHP sıralarından
"doğru söylüyor[!]" sesleri)
Değerli arkadaşlarım, Bosna'ya
yardım amacıyla, mark, dolar ve TL olarak toplanan ve kesin olarak
miktarı bilinmeyen paraların nereye gönderildiği, niçin
gönderildiği, bu paraların asıl toplanış amacına
uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı konusunda
herhangi bir bilgiye ulaşmamız mümkün değil, biraz sonra onu
izah edeceğim.
Süleyman Mercümek'in Fatih'te, Sultanbeyli'de,
Konya'da, Seydişehir'de, Almanya'da, daha birçok yerde, birçok bankada
mark, dolar ve TL olarak yüzlerce hesabı var. Bu yüzlerce hesap neden
açılmış; niye açılmış? TYT Bank ve Marmarabankta
ne kadar para batmış, bu paralar kimindir; Mercümek onu da
açıklıyor ve "bu gurbetçilerin parası" diyor. Bu,
bizim tutanaklarımızda da var; ama, buna rağmen, bunu raporumuza
yazmamız mümkün olmadı. Bunu ödeyecek misiniz diye soruyoruz "o,
gurbetçilerle benim aramdaki iş, siz ona karışmayın"
diyor. İşine gelmeyen sorulara kesinlikle cevap vermiyor.
Beşir Darçın ile Süleyman Mercümek
arasında bir ilişki var mı yok mu? "Var" diyorlar, her
ikisi de inkâr etmiyor; ama, Komisyon raporuna bunu yazdıramadık
değerli arkadaşlarım.
Yurt dışındaki
vatandaşlarımızdan kurban parası toplanmış
mı? Niye kurbanı kendisi kesmiyor, niye buradaki bir akrabası
kesmiyor da, binlerce, onbinlerce insan "benim adıma kurban kes"
diye para gönderiyor? O kurbanların kesilip kesilmediği konusunda da
herhangi bir bilgiye ulaşmamız mümkün değil. "Kestik"
diyorlar. Nerede kestiniz?.. Yer, mekân gösteremiyorlar değerli
arkadaşlarım.
Süleyman Mercümek ile Kemalettin Erbakan arasında
bir ilişki var mı? Var. Banka hesaplarından, birçok hesaptan
çekilen paraların makbuzlarının altında Kemalettin
Erbakan'ın imzası var; Süleyman Mercümek adına açılan
hesaplardan çekiyor. Bu, ikisinin arasında bir ilişkinin olduğunu
kanıtlamaz mı?
MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Kim o Kemalettin
Erbakan?MUSTAFA KUL (Devamla) – Yine "herhangi bir karşılık
beklemeksizin, benim adıma zekât parası gönderiyorlar" diyor.
Şimdi, Süleyman Mercümek'in hesabına gönderilen trilyonlarca lira...
Bunlar zekât! Zekât gönderilecekse, yoksul bir insana gönderilir; sana niye
gönderilsin? "Ben, onlar adına zekât dağıtıyorum"
diyor. Peki, bu zekâtı gönderen insanların, kendi
yakınında, çevresinde fakir fukara hiç mi yok?
Refah Partisi hac organizasyonu yapmış
mı? Şimdi, bu konuyla ilgili iddialara yine Erbakan'ın
cevabı var; önce "yok" diyor, sonra "var" diyor...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA KUL (Devamla) – Sayın Başkan, biraz
müsaade eder misiniz?
BAŞKAN – Sayın Kul,
konuşmanızı tamamlayınız efendim.
MUSTAFA KUL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Efendim, Suudi Arabistan, Refah Partisine özel hac
kontenjanı tanıyor ve bu özel hac kontenjanıyla Suudî
Arabistan'a gidenlerden, Refah Partisine özel bir bağış
alınıyor. Refah Partisi Genel Başkanı Erbakan'a, Libya'dan
gönderildiği iddia edilen 500 bin dolarlık çek, gönderilmiş mi
gönderilmemiş mi? Şimdi, bununla ilgili, mahkemelere başvurduğumuz
zaman, mahkemeler "bize bu çekin aslını getirin" diyorlar. Şimdi,
fotokopisini veriyoruz, çekin aslının nerede olduğunu söylüyoruz
"bu çekin aslını Banque İntercontinantale Arabe
(İnterkontinantal Arap Bankası) Paris Şubesinde bulmanız
mümkün, oradan sorun" diyoruz; ama, mahkemeler "çekin aslı
gelmeden biz dava açamayız" diyorlar.
MAHMUT IŞIK (Sıvas) – Tabiî, demek, çekin
aslını oradan almışlar.
MUSTAFA KUL (Devamla) – Süleyman Mercümek'in kaç tane
şirketi var? Bu şirketlerde Refah Partililerin
ortaklığı var mı? Kimlerin ortaklığı var?
Refah Partisi, Hazineden aldığı 65 milyar lirayı
Mercümek'in hesabına göndermiş mi? Niçin gönderilmiş? Daha önce
gönderilmiş mi? Siyasî Partiler Yasasına bir aykırılık
var mıdır? Bu konuyla ilgili dava açılmış
mıdır, açılmışsa neticesi ne olmuştur? Refah
Partisi, seçim dönemlerinde veya başka dönemlerde harcadığı
trilyonlarca lirayı; her eve bir sepet, her eve bir gül... Bu paralar
nereden geliyor? Bosna-Hersek'e toplanan paralar için izin
alınmış mıdır? Alınan izne uygun
toplanmış mıdır? Bunlar yerine
ulaştırılmış mıdır? Sultanbeyli Belediyesi,
yurt dışındaki Millî Görüş Teşkilatına mensup
insanlara arsa satmış mıdır? Sattıysa, bu
arsaların parası neden belediyenin hesaplarına, neden belediyeye
bağlı şirketlerin hesaplarına değil de, Süleyman
Mercümek'in hesabına gönderilmiştir? Süleyman Mercümek, Refah
Partisinin üyesi midir? Erbakan'la görüşmeleri oluyor mu ve Erbakan'la
ilişkileri ne düzeydedir? Uluslararası İnsanî Yardım
Teşkilatı nedir? Ne zaman kurulmuştur? Üyeleri kimdir? Kaç üyesi
vardır? Bosna'ya gönderilen paraların bunlara gönderildiği iddia
ediliyor; bunların Refah Partisiyle ilişkisi var mıdır yok
mudur?.. Bütün bu sorulara cevap arıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu sorulara Refah
Partililerin verdikleri cevaplar şunlar: Tarih, 25 Şubat 1994,
Sayın Erbakan "yardımlarla partimizin ilgisi yok" diyor;
bu, birinci gün. İkinci gün, yine Refah Partisi Lideri Erbakan "Bosna
paralarıyla bizim hiçbir ilgimiz yok" diyor; ama, üçüncü gün, Erbakan
"Bosna'ya 105 milyar para gönderdik" diyor...
MURTAZA ÖZKANLI (Aksaray) – Gazetelerden mi okuyorsunuz
onları?!
MUSTAFA KUL (Devamla) – Bunlar, basın
toplantısından alınan sözler; ben onların ifadelerini
okuyorum, çıksınlar "bunlar yalan" desinler.
Sayın Abdullah Gül çıkıyor "her
sakallının hesabını biz veremeyiz" diyor. Zaten, biz,
her sakallının hesabını sizden sormuyoruz, her
sakallıyı da sizden kabul etmiyoruz; ama, bu sakallı öyle bir
sakallı ki, sizinle ilgisi var. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Yetim hakkı
yemeyen sakallılar da var.
MUSTAFA KUL (Devamla) – Efendim, Refah Partisinin bir
başka iddiası: "Azerîlere
tank aldık, gönderdik..."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kul, süreniz tamam efendim.
MUSTAFA KUL (Devamla) – Sayın Başkan, bir 5
dakika daha müsaade ederseniz... Yani, bu önemli.
BAŞKAN – Bu imkânım yok; İçtüzüğün
tanıdığı sürenin dışında süre vermem mümkün
değil.
MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Karambole
gelecek; millet duysun Sayın Başkan.
BAŞKAN – ...Ancak, Hükümet, Komisyon ve diğer
gruplar konuştuktan sonra, kişisel olarak söz talep edebilirsiniz; 10
dakika söz hakkınız vardır.
MUSTAFA KUL (Devamla) – Kişisel söz
hakkımı istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Onu, bilahara vereceğim o zaman.
MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Birleştirin
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Şimdi, Grup adına yaptığınız
konuşmanın süresi tamamlanmıştır efendim.
MUSTAFA KUL (Devamla) – Sayın Başkan,
teşekkür ederim. Tekrar, kişisel olarak söz almak istiyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
konuşan Erzincan Milletvekili Sayın Mustafa Kul'a teşekkür
ediyorum.
Bu arada, bu konuşma, biraz da, Grubun tümü
adına yapılmış oldu; Gruptan da takviye eden
arkadaşlarımız bulundu.
Refah Partisi Grubu adına, Sayın Necmettin
Aydın konuşacaklar.
Buyurun Sayın Aydın. (RP
sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 20 dakikadır.
RP GRUBU ADINA NECMETTİN AYDIN (Zonguldak) –
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Refah Partisinin Süleyman
Mercümek'le bağlantılarının ve maddî ilişkilerinin
araştırılarak iddia edilen hukuk dışı malî
kaynaklarının tespiti amacıyla açılan Meclis
araştırmasının sonucu kurulan Komisyon raporunun Genel
Kurulumuzca görüşülmesi üzerine, Refah Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Az önce konuşan sayın sözcü, raporun
Komisyonca nasıl oluşturulduğu şeklinde, kendine göre
birtakım beyanlarda bulundu. Ancak, konuşmama başlarken bir
tespiti yapmakta fayda buluyorum: Meclis araştırması talebi
üzerine, Genel Kurulumuz, oylamayla bu araştırmanın
açılmasına karar vermiştir. Arkasından da 9 sayın üye,
bu Meclis tarafından seçilmiş ve bu 9 sayın üye, Türkiye Büyük
Millet Meclisi adına, Komisyon üyesi sıfatıyla
çalışmış ve büyük bir gayretle bir rapor ortaya
çıkarmıştır. İçtüzük gereğince raporun
şeklen ve hukuken oluşması gerçekleşmiş ve bu konuda
kesinlikle herhangi bir problem çıkmamıştır ve bu Komisyon
raporunun Türkiye Büyük Millet Meclisine takdimi noktasında, sayın
sözcü, kendisinin bunu yapmak istemediğini; dolayısıyla, istifa
ettiğini söylemiştir ve bu istifa gerekçesini ifade ederkende,
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına görev yapmış bir Komisyonun
hukuken gerçekleşmiş ve artık Türkiye Büyük Millet Meclisinin
raporu olmuş bir raporla ilgili bu kürsüden "sahte rapor"
ifadesini kullanmasını fevkalade yakışıksız,
uygunsuz, kürsünün mehabetine de fevkalade şık olmayan bir
davranış olarak buluyorum. Şahsen, partim adına da,
Başkanlık Divanınca, Türkiye Büyük Millet Meclisinin raporunu
kastederek "sahte rapor" vasıflandırması cümlelerinin
-lütfen- zabıtlardan çıkarılmasının uygun
olacağı kanaatindeyim.
BAŞKAN – Sayın Aydın, böyle bir usul
yok. Arkadaşımızın ifade ettiği, raporla ilgili
değildir; hazırlanmış olan taslağın imza
safhasındaki metniyle ilgilidir; eğer, öyle bir durum olsaydı,
yani, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Meclis adına görev yapan bir
komisyonunun raporuyla ilişkin olsaydı, uyarıyı ben
yapardım; tutanaklardan böyle bir ibarenin çıkarılması da
söz konusu değildir.
Konuşmanıza devam edin.
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Sayın
Başkan, açıklamanız için teşekkür ediyorum; ancak, ben
anladığımı bir cümleyle tekrar ifade ediyorum: Komisyon
tarafından tamamlandığı; 5'e 4 kendisinin kabul
etmediği kararla tekemmül ettiğini ifade ettiği raporu "sahte"
diye vasıflandırarak, bu raporu Türkiye Büyük Millet Meclisine,
bizzat kendisinin getirmek, teslim etmek istemediğini beyan ettiler.
Dolayısıyla, bu ifadenin, Komisyondaki işlemlerin
tamamlanıp, raporun, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, Komisyon
raporu olarak tekemmül ettikten sonrası için kullanılan ifade olduğunu
bizzat duyduk. Zabıtlar tetkik edilirse, benim ifadem doğrultusunda
olduğunun görüleceği kanaatindeyim; eğer, uygun bulursanız,
zabıtlardan incelendiğinde konunun bu istikamette
geliştiğini görebiliriz.
Bu Meclis Araştırmasının
açılması, aslında fevkalade faydalı olmuştur; çünkü,
kamuoyunun büyük gürültülerle aylarca meşgul edildiği bir konuda, hem
Süleyman Mercümek'in şahsen hem de Refah Partisi olarak Partimizin,
hakikaten, yalan yanlış birtakım ithamlarla kamuoyu önünde
suçlanmış olması münasebetiyle, bu konunun Meclis
tarafından ele alınmış olması, elbette ki, fevkalade
isabetli olmuştur. Dolayısıyla, gerçeklerin ortaya
çıkmasına bu çalışmalar vesile olmuştur.
RİFAT SERDAROĞLU (İzmir) – Kim yalan
söylemiş?! Sizi, kim yalan yere
itham etmiş?!
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Şimdi, biz, iki
temel noktanın burada yanlış olarak tatbik edildiğini de
görüş olarak beyan etmeyi, yine, faydalı buluyoruz.
Birincisi, yargıya intikal etmiş bir konunun
Mecliste ele alınması, aslında, hukuken pek uygun bir uygulama
olmamıştır.
Bir diğer...
AYHAN GÜREL (Samsun) – Ortağınızın
verdiği önerge...
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Biz, konunun Mecliste
görüşülmesinin faydalı olduğu kanaatindeyiz; ancak, hukukî
birtakım hatalar olduğunu söylüyoruz.
İkinci olarak da, siyasî partilerin
hesaplarının incelenmesi, denetlenmesi ve bu konularla ilgili
çalışma yapması gereken kurumlar da belirtilmiştir; bu da
Anayasa Mahkemesidir. Dolayısıyla, siyasî partilerin
hesaplarıyla ilgili incelemelerin, elbette ki, ilgili ve yetkili kurumlar
tarafından yapılması gerekirdi. Bu iki hususu beyan etmemizin,
bizim görüşümüz açısından fevkalade doğru olduğu
kanaatindeyiz.
ALİ HAYDAR ŞAHİN (Çorum) – Şaibe
bulaşmıştır!..
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Dolayısıyla, konu itibariyle, biz
Refah Partisi olarak, bu konunun Meclis tarafından incelenmesinden
fevkalade memnunuz; fakat, uygulama açısından, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin, yargının alanına giren bir konuda çalışma
yapmış olmasının da uygun olmadığını
beyan etmek istiyoruz.
Bu konu, hepimizin dikkatini çektiği gibi,
özellikle şanlı Bosna direnişi gibi, 20 nci Yüzyılın
son çeyreğinin en muhteşem kurtuluş mücadelesi
destanının en kritik döneminde, her kuruşun bir kurşun
mesabesinde fevkalade önemli olduğu bir zamanda gündeme getirilmiştir
ve aylarca, medyada, vatandaşlarımızın hamiyetperver
duygularını törpülemek, köreltmek için sanki kasıtlı bir
gayret sarf edilmiştir.
RİFAT SERDAROĞLU (İzmir) – İyi ama,
kim getirdi?!..
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Ancak, çok şükür,
bizim hamiyetperver halkımız, bu konudaki yardımseverlik
duygusundan hiçbir şey kaybetmemiş ve sonunda, Bosna şanlı
direnişi de zaferle sonuçlanmıştır.
ALİ HAYDAR ŞAHİN (Çorum) – Bosna'ya
verseniz iyi, siz götürdünüz malı!..
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Sayın
Başkan, sayın üyeler; aslında temeli hukukî olan vakalara,
maalesef, özellikle birkısım medyamızın gayretiyle siyasî
bir görünüm kazandırılmıştır ve maalesef, Türkiye'deki
bazı siyasî partilerimiz veya siyasî kuruluşlarımız,
temsilcilerimiz, vizyonları olmadığı için, Türkiye'nin
sorunlarına çözüm üretemedikleri için, programlarındaki
inançsızlıklarını söyleyemedikleri için, bu medyanın
gündeme getirdiği malzemelere sımsıkı
sarılmışlar, maalesef, haftalarca bunların etrafında
dönüp durmuşlardır. Hatta ve hatta, burada, sicillerinde
İSKİ gibi, Civangate gibi, Karayolları gibi kara lekeler
bulunanların "acaba, Refah Partisine de bir çamur sıçratabilir
miyiz, sicilimizdeki kara lekelerden, vicdanlarımızdaki karalardan
acaba onlara da bulaştırabilir miyiz" diye büyük bir gayretin
içerisine girdiklerini de görmüşüzdür. (RP sıralarından
"Bravo" sesleri)
KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Esas odur
zaten.
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Ancak, elbette ki,
bütün olan bitenler milletimizin gözü önünde cereyan etmektedir.
Dolayısıyla, bu olaylardan büyük dersler çıkarmamız
lazımdır. Bütün bu olaylardan sonra, halkın Refah Partisine olan
inancı her geçen gün artarak devam etmiştir.
Bu temel tespitten sonra, raporla ilgili iki temel
nokta açısından meseleyi müzakere etmeye devam etmek istiyorum.
Aslında, Komisyon, yalnızca "Refah Partisi ile Süleyman Mercümek
arasında hukukdışı maddî bir ilişki var
mıdır; varsa nedir" konusunu araştırmak gibi bir
başlıkla sınırlıydı. Fakat, Komisyon,
çalışma süresi içerisinde çalışma alanını o kadar
genişletti ki, Süleyman Mercümek'in, ne zaman, nerede, kiminle
konuştuğuna; ne zaman, nerede, ne iş yaptığına;
ne zaman, hangi insanlarla, hangi ilişkilere girdiğine; kimlerle,
nerede, hangi ay, hangi saat, hangi tarihte konuştuğuna
varıncaya kadar, sanki Süleyman Mercümek'in günlüğünü
tutarmışcasına bir çalışmanın içerisine girildi.
Hatta, bu araştırma, hepimizin bildiği gibi, 19 uncu Dönemde mal
varlıkları için kurulan Komisyon tarafından da
yapıldı. Hatta, o zaman, hepimizin hatırlayacağı gibi,
liderlerin mal varlıklarını araştırmak üzere
kurulmuş Komisyon da, gündeminin büyük kısmını, Süleyman
Mercümek'in ilişkilerini incelemek için ayırmıştır.
Dolayısıyla, bu çalışmaların, bu açıdan da
fevkalade önemli bir sonucu olmuştur. Bu raporun en önemli
sonuçlarından birisi de, burada olmayan, Mecliste bulunamayan bir
vatandaş hakkında, Meclis gündeminde ve medya gündeminde, aylarca
yayınlar, konuşmalar yapılmış olmasıdır ve
ayrıca bu insan hakkında Meclis komisyonunun raporunda çok önemli
tespitler yapılmıştır. Aslında, Süleyman Mercümek açısından
yapılan tespit, belki de, Süleyman Mercümek'in, Türkiye'nin en mutemet
insanlarından biri olduğuna dair sonuçtur.
MUSTAFA KUL (Erzincan) – Hani daha önce
tanımıyordunuz?!
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Objektif olarak
değerlendiriyoruz.
Az önce burada ifade edilen rakamlar çerçevesinde,
eğer, birtakım insanlar, yüzlercesi, bir kişiye, hiçbir evraka
tabi olmadan 16 trilyon gibi veya sizlerin ifadesiyle 36 trilyon gibi büyük
rakamdaki paraları emanet edebilmişlerse, bu, Türkiye'de, daha düne
kadar İSKİ gibi, Civangate gibi büyük skandallarda ne kadar büyük
emniyet duygusuna ihtiyacımız olduğu ve mutemet insanlara
ihtiyacımız olduğu gerçeğini ortaya
çıkarmıştır.
Sonuç itibariyle, hakikaten, bu kadar, trilyonlarca
lira, hesabında hareket olmuş bir insan bu raporla
aklanmıştır. Aslında, böyle bir şans, Türkiye'de, çok
fazla insana da pek nasip olmaz. (RP sıralarından alkışlar)
ALİ HAYDAR ŞAHİN (Çorum) –
Vatandaşın vicdanında aklansın.
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Aslında bu hükmü
vermemize neden olan bir tek şeyi söylememiz kâfi; o da şu: Süleyman
Mercümek'le para ilişkisine girmiş, kendisine kurban parası
göndermiş, kendisine emanet para vermiş, işletmek üzere
kendisine para vermiş, bir başkasına vermek üzere kendisine para
vermiş veya Bosna-Hersek'e gönderilmek üzere kendisine para vermiş
özel ve tüzelkişiler tarafından, bu para ilişkileri içerisinde,
kendisi hakkında, bu süre içerisinde, bugüne kadar en ufak bir
şikâyet vaki olmamış. Bir insan düşünün; yüzlerce insanla
para ilişkisine girmiş, yüzlerce kişi kendisine emanetler tevdi
etmiş, sonunda, bu emanetleri verenler tarafından bu insanın
hakkında en ufak bir şikâyet vaki olmamış. Türkiye'de böyle
bir insan kolay bulunmaz arkadaşlar; bunu da kabul etmemiz lazım. (RP
ve DYP sıralarından alkışlar; DSP ve ANAP
sıralarından alkışlar[!])
AYHAN GÜREL (Samsun) – Güle güle kullanın.
ALİ HAYDAR ŞAHİN (Çorum) – Heykelini
dikelim.
NECMETTİN AYDIN ( Devamla) – Sonuç itibariyle,
şu anda hakkında devam eden tek dava vardır, o da Yardım
Toplama Kanununa muhalefetten devam eden davadır; yani, hukuki bir
sorundur, usulî bir sorundur. Dolayısıyla, gerçekten, bu raporla,
sonunda, bu zatın Türkiye'de mutemetliği pekişmiştir.
AYHAN GÜREL (Samsun) –Ceza konusu...
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Efendim, ceza yoktur,
eğer mahkeme sürecini takip ettiyseniz -yargıda son karar önemlidir-
Yargıtay davayı bozmuş, mahkeme de devam etmektedir.
AYHAN GÜREL (Samsun) – Yargıtay, cezayı az
verdin diye bozdu.
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Ben inanıyorum
ki, Süleyman Mercümek, takriben üç-dört aylık süre içerisinde
yaptığımız çalışmalarların
akışı içerisinde gördüğümüz gibi, nasıl ki
hakkında tek bir şikâyetçi yoksa,
yargıda da aklanacaktır ve sanıyorum bu, kendisi için de
gerçekten bir iadei itibar olacaktır.
Bir diğer konu, araştırmanın
diğer ayağı olan Refah Partisi ile Süleyman Mercümek
arasında hukukdışı maddî bir ilişkinin var olup
olmadığına yönelik çalışmalardır. Yapılan
bütün araştırmalar ve çalışmaların sonunda, Refah
Partisi ile Süleyman Mercümek arasında hukukdışı maddî bir
ilişki bulunamamıştır; yani, bütün
çalışmaların, raporun özü ve özeti budur. Dolayısıyla, kamuoyunda, karalama
kampanyaları içerisinde, Refah Partisiyle ilgili -işte, Suudi
Arabistan'dan, Libya'dan- değişik yerlerden para kaynakları
olduğu iddiaları bu raporla çürütülmüş, Refah Partisinin hiçbir
maddî hukukdışı ilişkisinin olmadığı bu
raporla tescillenmiştir.
HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Parası size geliyor
nasıl olsa...
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Yüce Meclisimiz,
gerçekten, bu şekilde, bu gerçeklerin tespit edilmesini
sağlamıştır. Dolayısıyla, bu Meclis
araştırması, hakikaten, fevkalade faydalı olmuştur.
Şimdi, bu raporun yazılmasının
üzerinden takriben üç ay geçti; bu rapor, takriben 12 nci ayın
ortalarında yazıldı ve bitirildi. Her iki raporu yazan veya rapor
yazdığını, birtakım tespitler
yaptığını iddia eden arkadaşlarımız buraya
geldiler, birtakım iddialarını tekrar dile getirdiler.
Şimdi, bakınız, ben, buradan tekrar
ifade ediyorum: Burada "delil" diye iddia ettiklerinizin veya
edeceklerinizin hangisini bugüne kadar yargıya verdiniz veya yargıya
verdiğinizin hangisi, gerçekten, delil hükmünde dikkate alındı
ve herhangi bir işlem yapıldı. Dolayısıyla, bugüne
kadar, böyle bir şeyin olmadığını da görüyoruz. O
halde, bu komisyon raporunun yazılmasının üzerinden üç
aylık bir süre geçmesine rağmen, madem elinizde deliller var, hâlâ
buraya çıkıyorsunuz... Hakikaten, bence, rahatsız olmadan
-tabirimi mazur görün- yüzümüz kızarmadan birtakım iddialarda
bulunuyoruz. Bir araştırma yapılmış... Madem elimizde
belgeler var; memlekette hâkimler var, memlekette yargıçlar var...
Eğer, şahsen, bu belgeleriniz var da bunları vermiyorsanız,
bir hakkın ortaya çıkmasına mani oluyorsunuz. Eğer,
gerçekten böyle bir delil yok da, kendi kafanızdaki birtakım
tahayyüllerden hareketle, yine karalamaya devam ediyorsanız, bunun
adı da müfterilik olur.
YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) – Bunu Ali Rıza
Beye, önerge sahibine söylüyorsunuz değil mi?!
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Efendim, önerge
sahibi, konunun araştırılması için önerge vermiş; dolayısıyla,
konu araştırılmış, Meclis araştırma
komisyonu bir rapor hazırlamış; bu raporun sonunda, bu gerçekler
burada ifade edilmiş. Halen buraya gelip de bu iddiaları tekrar
edenlere sözümüz.
Tabiî, elbette ki, buradaki kaygıyı
anlıyoruz. Başta da ifade ettiğim gibi, acaba, sicilimizdeki,
mevcut, İSKİ gibi, Civangeyt gibi, Karayolları gibi bu kara
lekelerden Refah Partisine de bir şey bulaştırabilir miyiz
gayreti hâlâ devam etmektedir. (RP sıralarından alkışlar)
A. HAMDİ ÜÇPINARLAR (Çanakkale) – Onu, Doğru
Yol Partililere söyleyin, iddia edenlere söyleyin.
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Refah Partisi Türkiye'nin en büyük
partisidir, Türkiye'nin umududur, Türkiye'nin en temiz partisidir, en
disiplinli partisidir, kayıtları en sağlıklı
partisidir ve inanıyorum ki, en şeffaf partisidir ve
dolayısıyla, Refah Partisi hakkında söylenilen sözlerin hiçbiri
gerçek değildir. Bu münasebetle, her ay Refah Partisinin üye sayısı
yüzbin artmaktadır. Bugün Refah Partisinin kayıtlı üye sayısı
4 milyonu bulmuştur. Dolayısıyla, Refah Partisi hakkındaki
karalama kampanyalarının Refah Partisini büyüttüğünü, bu
iftiraların kendi sahiplerini küçülttüğünü hâlâ göremiyor musunuz?!
İHSAN ÇABUK (Ordu) – Sen inanıyor musun
söylediğine sayın hatip?!.
AYHAN GÜREL (Samsun) – Zorla konuşuyorsunuz,
zorlamayla konuşuyorsunuz.
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Refah Partisi,
1994'ten bu yana, mahallî idarelerde iktidardadır. 1994'ten 1997'ye kadar,
takriben üç yıllık süre içerisinde, Refah Partisi denince,
halkımız, temiz yönetim anlıyor. Artık, İSKİ
denilince, akla yolsuzluk değil, temiz su geliyor. (RP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
İHSAN ÇABUK (Ordu) – Yolsuzlukları örtmek
geliyor, Mercümek geliyor.
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Refah Partisi
denilince, artık, halkımızın aklına dürüst yönetim
geliyor; Refah Partisi denilince, halkımızın aklına
artık rüşvetsiz bir yönetim geliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Dolayısıyla,
Refah Partisi denilince, artık, halkımızın aklına,
ibadet aşkıyla çalışan bir kadro anlayışı
olduğu geliyor.
BAŞKAN – Sayın Aydın,
konuşmanızı tamamlayın efendim.
AYHAN GÜREL (Samsun) – TOFAŞ'ları,
TEDAŞ'ları temizlediniz (!)
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Evet, Refah Partisinin
iktidarda olduğu, koalisyon ortağı olduğu takriben sekiz
aylık süre içerisinde, çok şükür, ülkemizde, genel anlamda da,
rüşvetsiz, dürüst bir yönetim dönemi başlamıştır.
İHSAN ÇABUK (Ordu) – Yolsuzlukları
temizlediniz (!)
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Çok şükür, sekiz
aylık bir dönem içerisinde Türkiye'nin gündemine, yolsuzlukla,
rüşvetle, İSKİ gibi, Civangeyt gibi hiçbir konu
gelmemiştir. (RP sıralarından alkışlar)
AYHAN GÜREL (Samsun) – TOFAŞ'lar, TEDAŞ'lar,
TURBAN'lar ne oldu?!
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Bu sekiz aylık
yönetim, elbette ki, Türkiye açısından önemli bir denemedir. Tabiî,
süremiz kısıtlı; ancak, şu gerçeği de ifade etmeden
geçemeyeceğim: Tabiî, Refah Partisi, koalisyon ortağıdır;
mevcut Refahyol Hükümetimiz, koalisyon hükümetidir. Bizden önce de koalisyonlar
vardı. Örneklerde yanlış olmaz, emsalde yanlışlık
olmaz. İşin, aslında, kimyasında bir doğruluk ve
yanlışlık vardır. Bizden önceki koalisyonlarda...
BAŞKAN – Sayın Aydın, rapor üzerinde
konuşuyorsunuz, normal sürenizi tamamladınız; ben, size, son
cümleleriniz için imkân tanıdım, siz, bu son cümleleri, parti
propagandası için kullanıyorsunuz. Lütfen, sözünüzü tamamlayın
efendim.
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Son cümlelerimi
söylüyürum Sayın Başkan.
Söz konusu olan, Refah Partisi hakkındaki
iddialardır ve sonuç itibariyle şu ortaya
çıkmıştır: Refah Partisiyle ilgili...
BAŞKAN – Siz, koalisyonla ilgili
konuşmayı başka yerde yaparsınız, rapor üzerinde
konuşacaksınız.
NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Refah Partisiyle
ilgili bütün iddiaların asılsız ve mesnetsiz olduğu bu
şekilde ortaya çıkmıştır ve dolayısıyla,
Refah Partisiyle beraber, Türkiye'de yepyeni bir dönem
başlamıştır.
Hepinizi, sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (RP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
ALİ HAYDAR ŞAHİN (Çorum) – Bu dosyalar
kimin?
BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına
konuşan Zonguldak Milletvekili Sayın Necmettin Aydın'a
teşükkür ediyorum.
Gruplar adına başka söz talebi, şu ana
kadar Başkanlığımıza ulaşmamıştır;
demek ki, konuşan başka grup yok.
Kişisel görüşmelere geçmeden önce, Komisyonun
veya Hükümetin söz istemi var mı?
(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI
KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN
(İstanbul) – Sayın Başkan, Komisyon adına söz istiyorum.
BAŞKAN – Komisyon adına, Sayın Mehmet
Ali Şahin; buyurun Sayın Başkan. (RP sıralarından
alkışlar)
Konuşma süreniz 20 dakikadır.
(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI
KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım,
hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Ali Rıza Gönül ve 49 arkadaşınca
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin kabulü üzerine
kurulan Komisyonun raporu üzerinde genel görüşme yapıyoruz; Komisyon
adına söz aldım. Aslında, ben, Komisyon başkanı
değilim, Komisyon Başkanvekiliyim. Biraz önce, sizlere, CHP
adına hitap eden Sayın Kul, son toplantıda, Komisyon
Başkanlığından istifa ettiği için,
dolayısıyla, Komisyonu burada temsil etmek, Komisyon
Başkanvekili olarak bana düştü.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük
Millet Meclisi, Türkiye'nin en saygın kurumudur. Burada görev yapan tüm
milletvekili arkadaşlarımız da, hangi siyasî partiye mensup
olurlarsa olsunlar, hiç şüphesiz ki, saygın kişilerdir ve
burada, görevlerini, Anayasa ve Tüzük gereği yerine getirirler. Görev
yapan arkadaşlarımız, milletvekillerimiz, hangi komisyonda görev
yaparlarsa yapsınlar, mutlaka, objektif olmak, yansız olmak
iyiniyetli olmak durumundadırlar ve en önemlilerinden birisi de,
kendilerine verilmiş olan görevin ne olduğunu iyi algılamak
mecburiyetindedirler.
Biraz önce, gruplar adına konuşmaları
izledik. Özellikle, muhalefet parti gruplarına mensup
arkadaşlarımızı -ki, kendileriyle biz, Komisyonda yedi ay
kadar birlikte de çalışmıştık- doğrusu, Komisyon
sırasında dinlerken, kendileri adına oldukça da üzüldüğümü
belirtmek istiyorum. Örneğin, Sayın Halil İbrahim Özsoy -benim
saygı duyduğum bir parlamenterdir- konuşmasına şöyle
başladı: "Raporlar üzerinde görüşlerimi arz etmek için
huzurunuzdayım."
Değerli arkadaşlarım, Komisyonun 1 tane
raporu olur.
MUSTAFA KUL (Erzincan) – Hayır, 2!..
(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI
KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN
(Devamla) – Komisyonlar, İçtüzük gereği toplanırlar, salt
çoğunlukla karar verirler; salt çoğunluğun üzerinde ittifak
etmiş olduğu rapor, komisyon raporu olur. İhtisas
komisyonlarında da, değişik kanun teklifleri ve
tasarıları görüşülür. Birbirlerine muhalif, zıt olan
teklifler veya tasarılar orada görüşüldüğünde, komisyon
bunlardan birini kabul ettiğinde, diğerini de kanun olarak mı
sayacağız? Türkiye Büyük Millet Meclisi, buradan
çıkarmış olduğu bir kanunla, azınlığın
üstünde durduğu ve "bu çıkmalıdır" dediği
bir kanun ile her ikisini birden Çankaya'ya, Cumhurbaşkanına onay
için gönderebilir mi? Gönderemez; hem Anayasa hem de İçtüzük bu işe
aykırıdır.
Değerli arkadaşlarım, şimdi,
bakınız; şu, bu Komisyonun raporudur ve 106 sayfadan ibarettir.
HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) – Her
iki raporu da bastırdık.
(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI
KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN
(Devamla) – Sayın Özsoy, lütfen dinleyiniz...
HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) – Her iki
rapor da bastırıldı Sayın Başkan.
(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI
KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN
(Devamla) – Lütfen dinleyiniz; ben sizi sabırla dinledim.
Bakın, şu rapor, 106 sayfadan ibarettir, 39
sayfası mükerrerdir. Açın, inceleyin; noktasına, virgülüne kadar
şu Komisyon raporunun 39 sayfası mükerrerdir. Niye; çünkü, alt
komisyon olarak bir tek raporu ortaya çıkarmak için çok çalıştık.
Yanımda en son toplantının zabıtları var. Orada,
Sayın Başkanın, Sayın Kul'un " arkadaşlar, biz,
alt komisyon olarak, Başkanlık Divanı olarak bir tek rapor
üzerinde anlaşamadık. Buraya iki rapor geldi. Bu iki raporu ayrı
ayrı oylatacağım. Bunlardan hangisi kabul edilirse, o Komisyonun
raporu olacak; diğerleri ona şerh koyacaktır, muhalefet
şerhi koyacaktır" ifadesi var. İşte, burada,
zabıtlarda...
Şimdi, oylama yapılmış -Komisyon 9
kişiliktir- 5 Komisyon üyesi arkadaşımız bir rapor üzerinde
karar kılmış; hiç şüphesiz ki, onun Komisyon raporu olması
lazım. Burada, Komisyonun iki raporu varmış gibi bir ifade hem
İçtüzüğe aykırıdır hem de Parlamentonun
çalışma şekline aykırıdır.
Değerli arkadaşlarım, ayrıca,
Sayın Ilıksoy -birlikte çalıştık, şahsen
kendisini takdir ederim, severim- bir cümle kullandılar ve "Avrupa
Millî Görüş Teşkilatı, Refah Partisinin yan kuruluşudur
" dediler.
Ben, her ne kadar, şu anda, Komisyonu temsil
ediyorsam da Refah Partisinin bir üyesiyim; şunu hatırlatmak
istiyorum: Türkiye'de, meşru hiçbir siyasî partinin, şu anda, yan kuruluşu
yoktur; çünkü, Siyasî Partiler Kanunu, siyasî partilerin yan kuruluş
edinmelerini yasaklamıştır; Refah Partisinin de yoktur,
diğer, burada bulunan, temsil edilen veya grubu bulunan hiçbir siyasî
partinin de yan kuruluşu yoktur. Bu tür ifadeler, afakî ifadelerdir.
Özellikle, hukukçu olduğunu bildiğim Sayın Ilıksoy'a bu
ifade hiç yakışmamıştır.
ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Yanlış
anlamışsınız.
(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI
KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN
(Devamla) – Sayın Kul bir beyanda bulundular; dediler ki: "Ben,
Komisyon Başkanıydım, gıyabımda seçtiler beni ve
Doğru Yol Partisine mensup üye arkadaşlarımız, beni
seçtikleri halde, daha sonra, benim değiştirilmem için, koalisyon
kurulduktan sonra, komisyonda çalışma yaptılar." Sayın
Kul, zannediyorum yanlış hatırlıyor. Kendisinin
değiştirilmesini isteyen Refah Partili üyelerdi, başta bendim;
Doğru Yol Partili arkadaşlarımızın böyle bir talebi
olmamıştır.
Peki, neden Sayın Kul'un Komisyon
Başkanlığından ayrılmasını, kendisine samimi
olarak teklif ettim?
Değerli arkadaşlarım, bu tip
komisyonlarda görev alacak arkadaşlarımızın, özellikle
Komisyon Başkanlarının, objektif olmasını,
tarafsız olmasını ve iyiniyetli olmasını biraz önce
belirtmiştim.
MUSTAFA KUL (Erzincan) – Ne demek iyiniyet?!.
(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI
KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN
(Devamla) – Ama, bu Komisyonda kendisiyle birlikte
çalıştığımız Sayın Kul'da, bu sıfatların
hiçbirini, maalesef, göremedim. (RP sıralarından alkışlar)
Bakınız, Sayın Kul, Komisyon
Başkanı seçildi, ertesi gün gazeteye vermiş olduğu demeci
sizlere gösteriyorum "Refah Partisini kapattıracağım"
diyor.
MUHAMMET POLAT (Aydın) – Savcı o... Hâkim o
...
KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Sıkar
biraz, sıkar!..
(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI
KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN
(Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bir yargıç düşünün;
karşısına bir sanık gelmiş; ilk duruşmada yargıç
sanığa diyor ki, seni astıracağım. Şimdi, siz, bu
hâkimin tarafsızlığına inanabilir misiniz, objektifliğine
inanabilir misiniz (RP sıralarından "Haşa" sesleri)
adaletine güvenebilir misiniz? (RP sıralarından "Bravo"
sesleri)
Şimdi, Refah Partisi ile Süleyman Mercümek
arasındaki ilişkileri ve varsa yasa dışı maddî
ilişkileri araştırmak üzere kurulmuş olan bir Komisyonun
Başkanı, doğrudan doğruya Komisyonun görev alanına
giren bir partiye, göreve başlar başlamaz "bunu
kapattıracağım" diyorsa, bu Başkana güvenmek, bu
Başkanın vereceği rapora inanmak mümkün değildir.
Kaldı ki -bir başka komisyonun raporuyla ilgili burada şahsî
düşüncelerimi arz ederken de ifade etmiştim- mutlaka
araştırma ve soruşturma komisyonlarında görev alacak
arkadaşlarımızın hâkim titizliğiyle
çalışması gerekir; çünkü, İçtüzüğümüzün 109 uncu
maddesi, zaten, bunu amirdir ve bu madde hükümlerine göre, hâkimin reddi
sebepleri, dolaylı olarak hem soruşturma komisyonlarında hem
araştırma komisyonlarında kullanılır. Eğer, bir
hakim, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa göre, nasıl ki, davanın
başında ihsası reyde bulunmuşsa, görüşünü belli
etmişse ve bu, onun bir reddi sebebiyse -hiç şüphesiz ki,
İçtüzük oraya atıfta bulunuyor- Sayın Kul'un, şu demeci
verdikten sonra, bu Komisyondan kendiliğinden çekilmesi gerekirdi.
KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) –
İnşallah öğrenmiştir bunu.
(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI
KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN
(Devamla) – Değerli arkadaşlarım, o halde, mutlaka, siyasî
görüşlerimiz farklı olabilir, içimizde bir siyasî partiye karşı
olumsuz birtakım düşünceler de olabilir; ama, bu tür görevlere
geldiğimizde, bunları kendi içimizde muhafaza etmek, hukukun objektif
verilerine göre çalışmak ve neticede vereceğimiz kararı da
objektif ölçülere göre vermek mecburiyetindeyiz. İşte, biz,
Sayın Kul'un bu sebeple Komisyon Başkanlığından
ayrılmasını istedik; ama, maalesef, İçtüzüğümüzde bir
boşluk var; bir komisyon başkanı istifa etmediği sürece,
oradan kimse alamıyor. Dolayısıyla, İçtüzüğümüzdeki bu
boşluğu da, inşallah, Türkiye Büyük Millet Meclisi, en kısa
sürede doldurur diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük
Millet Meclisi, bizim Komisyonumuza hangi görevi vermişti; iki görev
vermişti: Bir, Süleyman Mercümek ile Refah Partisi arasında bir
bağlantı var mı; iki, eğer varsa, bu bağlantı,
hukukdışı maddî ilişkiye kadar varan bir bağlantı
ve ilişki midir. Bize, bunların araştırılması
görevini vermişti. Hiç şüphesiz, ben, biraz önce Sayın Kul'un da
ifade ettiği gibi, o Komisyonda, benden önce, Refah Partisi adına
görevli Sayın Lütfü Esengün'ün yerine, Komisyona daha sonradan üye
seçildim. Geldiğimde, Komisyonun hiçbir yazılı delil
toplayamamış olduğunu gördüm. Nitekim, Komisyon
raporlarında da yazılıdır, ne ceza davasının
dosyaları getirtilebilmiş ne de daha önce, 19 uncu Dönemde, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde hazırlanmış olan aynı konuyla
ilgili araştırma komisyonu raporu getirtilebilmiştir. Komisyon
üyesi arkadaşlarımız hakkı teslim edeceklerdir; kendilerine
öneride bulundum, dedim ki "beni görevlendiriniz, İstanbul'a gideyim,
bu dosyaları bizzat ben alayım."
MUSTAFA KUL (Erzincan) – O zamana kadar toplantı
yapmadık ki...
(10/63) NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI
KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN
(Devamla) – Nitekim, öyle bir karar alındı, bana bir tezkere verildi;
İstanbul'da, ilgili ağır ceza mahkemesine giderek,
dosyaları bizzat ben aldım, getirdim; ondan sonra, Komisyon,
gerçekten, ciddî olarak çalışmalara başladı.
MUSTAFA KUL (Erzincan) – Üyeleri yeni
tamamladık...
(10/63) NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI
KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN
(Devamla) – Değerli arkadaşlarım, hiç şüphesiz ki, Komisyon,
çalışmaya başlarken, yazılı deliller nelerdir, sözlü
deliller nelerdir, bunları toparlayacaktır. Kendisine bir görev
verilmiş; bu görev ışığında bir kanaate sahip
olabilmesi için, delilleri toplayacak, delilleri değerlendirecek ve
deliller hangi istikameti gösteriyorsa, o istikamette kararını
verecektir. Hangi yazılı delilleri temin edebildik:
Bir tanesi, İstanbul Asliye Ceza Mahkemesince,
Süleyman Mercümek aleyhinde açılmış bulunan ceza
davasının dosyalarıdır. Biz bunu istediğimizde, o
karar, zaten, Yargıtayca, usul ve esas açısından -iki
açıdan da- bozulmuştu; çünkü, ağır cezada
yargılanmasını ve Yardım Toplama Kanununa göre
yargılanmasını istiyordu Yargıtay. Biz gittiğimizde,
dosya, ağır cezadaydı; getirdik. 8 klasörden ibarettir.
Ayrıca, 19 uncu Dönemde, liderlerin mal
varlıklarını araştırmayla ilgili olarak kurulmuş bir komisyon da
çalışmıştı. İncelemelerimizde, bu Komisyonun,
liderlerin mal varlığından ziyade, Süleyman Mercümek'in Bosna
paralarıyla ilgili ne yaptığını araştırmak
üzere mesai sarf ettiğini gördük. Nitekim, bunun için, Komisyon,
Almanya'ya gitmiş, o savaş anında Bosna - Hersek'e gitmiş,
incelemeler yapmış. Peki, yapmış da ne olmuş?!.
Bakın, bu konu, ilk defa, Türkiye Büyük Millet
Meclisine gelmiş değil, daha önce de gelmiş.
Şimdi, size, 19 uncu Dönemde, Araştırma
Komisyonunun bu konuyla ilgili yapmış olduğu araştırma
sonucunda varmış olduğu neticeden birkaç cümle okumak istiyorum:
"Komisyonun ilgili kuruluşlardan elde edebildiği bilgi ve
belgeler üzerinde ve yurt dışında Almanya ve Bosna-Hersek'te
yaptığı inceleme ve araştırmalar sonucunda,
Konya-Selçuklu Belediyesince toplanan yardımların Almanya-Freiburg
Kentinde IHH'nın Volsbank Freiburg Şubesindeki hesaba
aktarıldığı, buradan, Selçuklu Belediye
Başkanından gelen talimatla, Süleyman Mercümek'in Düsseldorf
Yapı Kredi Bankasındaki hesaba aktarıldığı,
aynı paranın, buradan, yine, Süleyman Mercümek'in Yapı Kredi
Bankası İstanbul Fatih Şubesindeki hesaba aktarıldığı
ve paranın buradan çekildiği tespit edilmiştir. Ancak,
Saraybosna'da kendisiyle görüşülen ve halen milletvekili olduğu resmî
çevrelerce onaylanan Adem Haçiç, parayı, Süleyman Mercümek'ten
İstanbul'da elden aldığını ifade etmiş ve
şahsının imzaladığı bir belgeyi sunmuştur.
Bununla beraber, Refah Partisinin kendi tüzelkişiliği adına,
yurt içinde ve yurt dışında Bosna'ya gönderilmek amacıyla
yardım topladığı ve bu yardımların, Refah
Partisiyle ilişkisi olduğu iddia edilen Süleyman Mercümek
vasıtasıyla Refah Partisi adına
kullanıldığına dair geçerli ve kesin bir belge elde
edilememiştir." Kim söylüyor bunu; 19 uncu Dönemde bu konuyla ilgili
kurulmuş Araştırma Komisyonu raporunda böyle diyor.
Refah Partisi ile Süleyman Mercümek arasında
hukukdışı bir maddî ilişkiyi ispata yarayacak herhangi bir
bilgi ve belge elde edemedik; ama, bu dönemde de bu konuda bir önerge verildi.
Efendim, verilebilir mi; daha önce konuşulmuş... Değerli
arkadaşlarım, eğer, daha önceki dönemde gözden kaçmış
bir belge, bir delil, bir bulgu varsa veya daha sonra bir delil ortaya
çıkmışsa, hiç şüphesiz ki, verilebilir. İşte, biz
de, Komisyon olarak, daha önce böyle bir çalışma
yapılmış olmasına rağmen, belki daha sonra bu
olayları ispata yarayacak bir delil veya belge ortaya
çıkmıştır veya bulabiliriz düşüncesiyle komisyon
olarak çalışmalarımıza devam ettik. En önemli delilimiz de,
hiç şüphesiz ki, ağır ceza mahkemesinden getirtmiş
olduğumuz 8 klasörden ibaret dosya idi. Dosyayı inceledik.
Şahsen, hukukçu bir arkadaşınız olarak dosyayı
inceledim. Tabiî, birinci sorumuz şuydu: Refah Partisi ile Süleyman
Mercümek arasında bir bağlantı var mı? Kendisini
çağırdık, Refah Partisinden sorduk ve Süleyman Mercümek'in Refah
Partisinin bir üyesi olduğunu tespit ettik. Gerçekten, Sayın
Mercümek, 1983 yılında, Refah Partisi Fatih İlçe
Teşkilatına üye olmuş; ancak, araştırmalarımızın
sonucunda, yönetim kademelerinde herhangi bir görevinin
olmadığını da tespit etmiş olduk.
Ancak, değerli arkadaşlarım, hiç
şüphesiz ki, biz, 8 klasörden ibaret dosya üzerinde inceleme yaparken,
asıl, bize verilen konuyla ilgili ne gibi bulgular elde edeceğiz,
buna dikkat etmek zorundaydık, buna dikkat ettik; acaba, Süleyman Mercümek
ile Refah Partisi arasında bir para alışverişi olmuş
mu, hukukdışı maddî bir ilişki olmuş mu, bunu
araştırdık. Gerçekten, gelen dosya içerisinde bir belge gördük.
Bu belgede, Fatih Birinci Asliye Ceza Mahkemesi, Ankara Cumhuriyet
Savcılığına bir yazı yazıyor; çünkü, bankadan
getirtilmiş olan bilgilerin içerisinde, Refah Partisince, Süleyman
Mercümek'in Yapı Kredi Bankasındaki hesabına 65 milyar
liralık bir paranın girdiği, bir ay sonra bu paranın dövize
çevrilerek iade edildiğine dair bir bilgi var. Fatih Asliye Ceza Mahkemesi
yargıcı, bunun, 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanununa
aykırı olduğu düşüncesiyle, Ankara Cumhuriyet
Savcılığına suç duyurusunda bulunuyor. Gerçekten, Ankara
Cumhuriyet Savcılığı, bu konuyla ilgili bir araştırma yapıyor. Peki,
araştırmanın sonucunda hangi kanaate varıyor? İzin
verirseniz, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının bu
konuyla ilgili yapmış olduğu araştırma sonucunda
vermiş olduğu karardan bir bölümü, birkaç cümleyle sizlere okumak
istiyorum: "Sanıkların, Hazine yardımı olarak verilen
65 milyar Türk Lirası parayı borç verdikleri veya
aldıklarına dair hiçbir delil bulunmadığından, partiye
verilen Hazine yardımının, muhafaza edilmek üzere, sanık
Süleyman Mercümek'in hesabına gönderilmesinin, gönderen sanık
açısından, paranın zayi olması halinde, parti yönetimine
karşı hukukî ve disiplin açısından sorumlu duruma
düşürüleceği, parayı alan sanık açısından
paranın kendi menfaatına sarfı halinde emniyeti suiistimal
suçunu oluşturacağı, parayı alan sanık Süleyman
Mercümek'in parayı partiye iade ettiği nazara
alındığında, sanıklar hakkında takibat
icrasına mahal olmadığına" şeklinde bir karar
veriyor Ankara Cumhuriyet Savcılığı ve 2820
sayılı Yasanın ilgili maddelerine aykırı bulmuyor.
Nitekim, Sayın Rıca Ulucak'ı da
Komisyona çağırdık "evet, biz bu parayı gönderdik;
çünkü, o sırada dövizde çok büyük bir yükselme vardı. Biz, 65
milyarı gönderdik; gönderdiğimizde döviz 17 bin liraydı, bir ay
sonra, bize döviz olarak geldiğinde 34 bin liraya çıktı.
Dolayısıyla, bizim 65 milyar liramız bir ay içerisinde 130
milyar liraya ulaştı ve böylece, biz, hayırlı bir iş
yaptığımız kanaatine vardık" diye de Komisyona
bilgi vermiş, ifade vermiştir.
Değerli arkadaşlarım, tabiî, biz,
şimdi, bu delillerin içerisinde Süleyman Mercümek ile Refah Partisi
arasındaki hukuk dışı maddî ilişkileri aramaya devam
ediyoruz... Bulduk; ama, Ankara Cumhuriyet
Savcılığının bu konuda vermiş olduğu
"takibe mahal yoktur" şeklinde bir kararıyla karşılaştık.
Bu kararı kendi kendimize yorumlayarak yok addedemeyiz, bu karar
yanlıştır diyemeyiz; çünkü, Türkiye'de kuvvetler
ayrılığı sistemi vardır. Mutlaka, yargının
bu konuda vermiş olduğu karar, hepimizi bağlar; hiç
şüphesiz ki, Komisyonu da bağlayacaktır.
Değerli arkadaşlarım, tabiî, sürem de
dolmak üzere...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI
KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN
(Devamla) – Sayın Başkan, birkaç dakika istirham ediyorum.
BAŞKAN – Konuşmanızı
tamamlayın Sayın Komisyon sözcüsü.
(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI
KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN
(Devamla) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Konuşmamı tamamlamak istiyorum.
Ayrıca, yine, önergede, Avrupa'dan
Seydişehir'e, Refah Partisi için, seçimlerde kullanılmak üzere 60
milyon markın gönderildiği iddia edildi. Bunu da
araştırdık. Seydişehir Cumhuriyet
Savcılığının bu konudaki kararını bulduk.
Orada da deniliyor ki: "Yapılan soruşturma sonucuna ve toplanan
kanıtlara göre, haberde sözü edilen 60 milyon markın Refah Partisinde
kullanılmak üzere Seydişehir'e gönderilmediği
anlaşıldığından, ilgililer hakkında takibat
yapılmasına yer olmadığı..." Evet, bütün bu
iddiaların gerçekdışı olduğu,
savcılıkların kararlarıyla zaten tespit edilmiş.
Şimdi, böyle bir çalışma yapan,
araştırma yapan, sonunda bu delillerle karşılaşan bir
komisyon, insaf sahibiyse, adalet sahibiyse, tarafsızsa, objektifse, ne
karar vermesi lazım?.. (RP sıralarından "Bravo"
sesleri, alkışlar) Demesi gereken şudur: Evet, Refah Partisiyle
Süleyman Mercümek arasında üyelik ilişkisi vardır; ancak, Refah
Partisiyle Süleyman Mercümek arasında hukuk dışı
sayılabilecek bir maddî ilişkiye rastlanmamıştır. İşte,
Komisyonun beş üyesi bunu söylemiştir. Diğer üye arkadaşlarımız
ne dediler; onlar bunun aksini savundular. Demin de geldiler buraya, bunu
tekrar ettiler; şöyle yapmış, böyle yapmış... Hiçbir
delil yok. Aslında, kendileri konuşurken bir Safranbolu türküsünü
hatırladım: "Manda yuva yapmış söğüt dalına,
yavrusunu sinek kapmış duydun mu..." (RP sıralarından
alkışlar) Bu cümlelerdeki ifadeler ne kadar gerçekse,
arkadaşlarımızın iddiaları da o kadar gerçektir.
Değerli arkadaşlarım, hiç şüphesiz
ki, bu konu, Süleyman Mercümek Bosna paralarıyla ilgili konu, şu anda
yargıdadır. Biz yargıya güveniyoruz; en isabetli ve en
doğru kararı vereceğine de inanıyoruz.
Hepinize sevgilerimizi,
saygılarımızı sunuyoruz efendim. (RP sıralarından
alkışlar)
ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Sayın
Başkan...
BAŞKAN – Komisyon adına konuşan
Sayın Mehmet Ali Şahin'e teşekkür ediyorum.
Sayın Ilıksoy, bir isteğiniz mi var?
ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Sayın Başkan,
bir düzeltme yapacağım müsaade ederseniz.
BAŞKAN – Buyurun.
ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Sayın Şahin
dediler ki "Avrupa Millî Görüş Teşkilatının tüm
üyelerinin Refah Partisinin yan teşkilatı..." Hayır. Ben,
IHH kurucularının tamamına yakınının Millî
Görüş Teşkilatına üye olduklarını, Millî
Görüşçülerin de Refah Partisi sempatizanı olduklarını
söyledim. Ben, bu hususları böylece belirttim. O nedenle, Sayın
Mehmet Ali Şahin'in yanlış anlamasını düzeltmek
isterim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Ilıksoy.
Komisyon raporu üzerinde, gruplar ve Komisyon,
konuşmalarını yapmışlardır.
Şimdi, şahıslar adına
yapılacak konuşmalara geçiyoruz.
Şahıslar adına ilk sözü, Erzincan
Milletvekili Sayın Mustafa Kul istemişlerdir.
Buyurun Sayın Kul. (CHP sıralarından
alkışlar)
Konuşma süreniz 10 dakikadır.
MUSTAFA KUL (Erzincan) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
tekrar huzurlarınızdayım, sabrınızı
taşırmadan hemen kısaca sözlerimi bitirmek istiyorum.
Sayın Mehmet Ali Şahin, bir Kastamonu türküsü
mü, Bolu türküs mü, bir türküyle bitirdi konuşmasını.
Şimdi, yüzde 21'lik oyla gelip hükümet olduğu zaman, bizde de bir
ifade, bir tabir vardır: Aç tavuk, kendini darı ambarında
görürmüş!.. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi,
bunlar da kendilerini darı ambarında gördü.
LÜTFİ YALMAN (Konya) – Ne alakası var!..
MUSTAFA KUL (Devamla) – Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; şimdi, Sayın Şahin dedi ki
"iki rapor yok, bir rapor var." Değerli arkadaşlarım,
Allah aşkına, şu Refahyol Hükümeti olmasaydı, Doğru
Yol Partisi ile Anavatan Partisi hükümete devam etmiş olsaydı, bugün
burada üzerinde konuşacağımız rapor, Mehmet Ali
Şahin'in bahsettiği rapor mu olacaktı; yoksa, alt komisyonun
hazırlayıp getirdiği komisyon raporu mu olacaktı?
MURTAZA ÖZKANLI (Aksaray) – Hayalleri boşver,
hayalleri!
MUSTAFA KUL (Devamla) – Eğer, gerçekten biraz
vicdanınız, biraz
aklınız, mantığınız varsa, buna doğru
bir cevap vereceksiniz, bizim asıl tartışmamız gereken
raporun hangisi olduğunu anlayacaksınız.
Efendim, yine, Sayın Şahin dedi ki
"Sayın Başkanın değiştirilmesini, DYP'liler
değil, ben istedim; Refahlılar olarak biz istedik." Evet, yani
Refahlılar da istedi; ama, Doğru Yolcular da Refahlılarla
birlikte beni değiştirmek için çok çalıştılar.
Efendim, tarafsız olduğumu zannederek -ki,
komisyon çalışmalarımda, mümkün olduğu kadar, son güne
kadar kendi siyasî kimliğimi bir tarafa bırakarak- o kapıdan
içeri girdiğim zaman, gerçekten, bağımsız bir yargıç
gibi çalışmaya özen gösterdim. O zaman söylemedim; ama, şimdi
söylüyorum: Siz şimdi, bu raporda 5'e 4 oyla, Refah Partisi ile
Mercümek'in bir ilişkisi yoktur diyerek, Mercümek'i veya Refah Partisini
kurtardığınızı mı zannediyorsunuz? Yakanıza
yapışmışım, sonuna kadar devam ettireceğim.
HASAN DİKİCİ (Kahramanmaraş) – Vay
vay vay!..
MUSTAFA KUL (Devamla) – Mahkemelere suç duyurusunda
bulunduk. Bu olayın bir tarafı siz, bir tarafı Mercümek ise, bir
tarafı da benim.
HASAN DİKİCİ (Kahramanmaraş) – Sen
kendini ne zannediyorsun?!
MUSTAFA KUL (Devamla) –Sonuna kadar, yasalarla,
arkanızdan takip edeceğiz. Efendim, paranın gönderilmesinin_ (RP
sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan, susturur musunuz.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri_
MUSTAFA KUL (Devamla) – Değerli
arkadaşlarım_
BAŞKAN – Bir saniye Sayın Kul... Sizin
sürenizi durdurdum.
Sayın milletvekilleri, parlamento görüşmeleri
sırasında, konuşmaların ahengini bozmayacak ölçüde yerinden
de bazı şeyler söylenebilir; bu, dünya parlametolarının
hepsinde vardır; ama, şu anda ortaya koyduğunuz manzara bu
ölçüyü aşıyor değerli arkadaşlarım. Yani, yapılan
sataşmaların, hatibin şikâyetini mucip olacak hale gelmemesi
lazım. Lütfen, sükûneti muhafaza edelim.
Buyurun Sayın Kul.
LÜTFİ YALMAN (Konya) – Sayın Başkan, o,
ahenkli konuşmalar için geçerli.
MUSTAFA KUL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli arkadaşlarım, Sayın
Necmettin Aydın ise konuşmasında, daha önce her ne kadar
"her sakallının hesabını biz mi vereceğiz"
demelerine rağmen, bugün, bu sakallının hesabını
vermeye çalışmıştır, bu sakallıyı müdafaa
etmeye çalışmıştır. "Efendim, bu komisyonun
kurulmasının bir faydası oldu, yalan yere itham edilmesinin
önüne geçilmesi açısından çok yararlı olmuştur.
İddialar, bu raporla çürütülmüştür" diyor. Hayır, bu rapor
2 tane. O diğer rapora baktığınız zaman, bu
iddiaların çürütülmediği, bu iddiaların gerçek olduğu, o
raporda yazılı.
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Niye 2 tane?
MUSTAFA KUL (Devamla) – Efendim, sonra diyor ki:
"İSKİ_" Değerli arkadaşlarım, bakın,
İSKİ meselesi bu Mecliste konuşulduğu zaman, bir
çoğunuz o Mecliste yoktunuz. İSKİ Araştırma Komisyonu
raporunun altında bizim de imzamız vardı, İSKİ
Araştırma Komisyonunda ben de görev aldım; İstanbul'da
defalarca İSKİ ile ilgili araştırmalarımızı
yaptık, suçluları tespit ettik, elimizdeki belgeleri, bilgileri
mahkemeye intikal ettirdik; İSKİ'de kim ne yapmışsa
hesabını veriyor, şu anda cezaevinde yatıyor. Biz de
diyoruz ki bu raporda, kim ne yapmışsa, yapanlar cezasını
çeksin, hesabını versin.
Sonra, Necmettin Aydın diyor ki: "Efendim,
tam da, şanlı Bosna direnişinin en kritik döneminde bu
konuların gündeme gelmesiyle birlikte insanlarımızın
yardım yapma şevki kırılmıştır."
Değerli arkadaşlarım, işte, 1 Nisan
1995'te, Bosna-Hersek Cumhurbaşkanının kurmaylarından Salim
Sabiç diyor ki: "Ölülerimizin sırtından para
kazanıyorlar." Bunu kime diyor; size diyor.
Şimdi, bu insanlıkdışı
olayları kullanarak, insanların en kutsal duygularını,
inaçlarını kullanarak para toplayıp da, bu paraları
başka yere harcamanın herhalde daha büyük haksızlık
olduğunu kabul edersiniz değerli arkadaşlarım.
MURTAZA ÖZKANLI (Aksaray) – Kim yazmış onu?..
MUSTAFA KUL (Devamla) – Biraz önce konuşurken
yarım kaldı; en son, Sayın Erbakan Hoca demişti ki, Refah
Partisinin yeni iddiası "Azerîlere tank aldık, gönderdik."
Arkasından dedi ki "roket fabrikası yaptırdık."
Arkasından "Bosna'da füze fabrikası inşa ediyoruz"
diyor. Şimdi, biz "Hoca, bu fabrikalar nerede, bize bir göster"
dediğimiz zaman, dedi ki "size göstereyim de, gidip Sırplara,
Hırvatlara mı gösteresiniz."
MUSTAFA YÜNLÜOĞLU (Bolu) – Doğru demiş.
LÜTFİ YALMAN (Konya) – Çok doğru.
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Bombalandı
orası, bombalandı...
MUSTAFA KUL (Devamla) – Şimdi, savaş bitti,
her şey bitti; artık, Sırplar, Hırvatlar kalmadı.
Sayın Başbakana haber ulaştırın -biraz önce
buradaydı, gitti- Sayın Başbakanın imkânları benden
daha geniş, Başbakandır; ama, ben Başbakanın bütün
masraflarını karşılıyorum...
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Sen nereden
karşılayacaksın?..
LÜTFİ YALMAN (Konya) – Sen kimsin ki!
MUSTAFA KUL (Devamla) – Bosna-Hersek'e gidelim, uçak
biletlerini alıyorum; şu füze fabrikasını, şu tank
fabrikasını, şu roket fabrikasını bize bir göstersin
ki; bakalım, Refah Partililer ne kadar doğru konuşuyor
değerli arkadaşlarım.
MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Sen ne
yapıyorsun... Zor kurtuldu Bosnalılar bunların elinden...
MUSTAFA KUL (Devamla) – Efendim, daha önce "bizim
Bosna'ya yardım paralarıyla bir ilişkimiz yok" demelerine
rağmen, sonra "Bosna'ya yardımlarımız oldu; Bosna'ya
100 milyar gönderdik, belgesiz teslim ettik, bankayla yollamadık..."
dediler; ama, arkasından, bir gün sonra, Şevket Kazan diyor ki
"27 milyar parayı bankayla gönderdik" diyor.
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Öyle bir şey
yok.
MUSTAFA KUL (Devamla) – Var, şurada, bakın;
ben okuyayım size.
Şevket Kazan dünkü basın
toplantısında kendi kendini yalanladı ve paraları Faisal
Finans, Yapı Kredi Bankası ve Volsbank Freigburg şubesi
aracılığıyla gönderdiklerini söyledi.
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Bir tane
belge göster...
MUSTAFA KUL (Devamla) – Erbakan, belge yerine
tanık sundu; belge gösteremedi.
MURTAZA ÖZKANLI (Aksaray) – Sen de göster...
MUSTAFA KUL (Devamla) – Bosna Elçisi Hayrettin Somun
"Refah Partisi bize para vermedi" diyor. Saraybosna Belediye
Başkanı da "kesinlikle, Refah Partisi ve çevrelerinden para
almadık" diyor. Melih Gökçek "Saraybosna Belediye
Başkanının yardımlardan haberi olmayabilir" diyor.
Kazan "Bosna paralarını kullanan şerefsizdir" diyor.
Evet, şerefsizdir. (RP sıralarından "doğrudur"
sesleri)
"Mercümek'ten müthiş itiraf..."
"Mercümek diyor ki..." "Süleyman Mercümek, dün, savcıya
verdiği ifadede, TYT Bankta 1 milyon 400 bin dolar, 100 bin mark ile
Marmarabankta 400 bin dolar Bosna parasını
batırdığını açıklıyor."
MURTAZA ÖZKANLI (Aksaray) – İftira eden de
aynısıdır...
MUSTAFA KUL (Devamla) – Değerli
arkadaşlarım, bunlar çok...
Neyse, Sayın Erbakan, en sonunda diyor ki:
"Bunların hepsi... " Artık belge sunuyoruz. Şurada,
13-15 klasör belge var. Bu belgeleri tek tek sunduğumuz zaman, Erbakan
Hoca, en son şeyini de söyledi ve "yahu kardeşim, size ne; alan
memmun, veren memnun; size ne oluyor" dedi.
Şimdi, alan memnun, veren memnun da, burada
dolandırılmış bir büyük kitle var. (RP
sıralarından "kim" sesleri) Bunlar, bizi ilgilendiriyor. Bu
paraları veren insanlar var. Komisyon bu meseleyi inceleyemez diyen,
defterlerini bize göstermeyen... İşte, Bosna-Hersek Büyükelçisi Erbakan'ı
yalanlıyor.
Değerli arkadaşlarım, bunlar çok. Ben,
özet olarak şuraya gelmek istiyorum. Vaktim daraldı Sayın
Başkan, bir iki dakika müsaade ederseniz...
ZEKİ KARABAYIR (Kars) – Bir şey göster...
İftirayla bir yere gidemezsin...
(İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve
Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu, getirdikleri dosyaları
hatip kürsüsünün yanına bıraktılar)
HASAN DİKİCİ (Kahramanmaraş)
– Bravo Mehmet!..
MUSTAFA KUL (Devamla) – Arkadaşlarım, şu
dosyalardaki bütün belgelerde, yurt dışında para toplayan... (RP
sıralarından gürültüler)
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın
Başkan, o dosyaların içinde ne olduğunu, çıkarsın,
göstersin...
MUSTAFA KUL (Devamla) – Göstereyim...
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Gazete
belgelerini, delil diye burada gösterip, milleti, televizyonları
başında aldatamazlar...
BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu...
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Böyle bir usul
de yok... O dosyaların içinde ne var; onu göstersinler...
MUSTAFA KUL (Devamla) – Değerli
arkadaşlarım...
BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu, hatibin
konuşmak için sahip olduğu süre, bu dosyaları incelememize
müsait değil...
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – 10 tane belge
göster!..
MUSTAFA KUL (Devamla) – Peki... Göstereyim...
Göstereceğim...
BAŞKAN – Sayın Kul,
konuşmanızı tamamlayın efendim.
MUSTAFA KUL (Devamla) – Sayın Başkan,
konuşmamın büyük kısmı sataşmayla geçti...
BAŞKAN – Sözünüzden kesilen süreyi ilave
edeceğim; ama, konuşmanızı toparlayınız.
Konuşmanızın sonuna doğru kürsüye dosya getiriyorsunuz.
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Dosyaların
içinde ne var, göster...
BAŞKAN – Bunları incelemeye vakti yok... (RP
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA KUL (Devamla) – Değerli
arkadaşlarım, müsaade eder misiniz, anlatayım...
Değerli arkadaşlarım, yurt
dışında para toplayan teşkilatlar şunlar: Uluslararası
İnsanî Yardım Teşkilatı, yani IHH, Avrupa İslam
Birliği, Avrupa Millî Görüş Teşkilatı, Bosna Hersek
Yardım Derneği, Almanya İslam Arşivi Sosyal ve Ekonomik
Düzenler Araştırma Merkezi para topluyor. Bu toplanan paralar,
IHH'nın...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kul, bir saniye...
Konuşmanızı tamamlayın efendim.
MUSTAFA KUL (Devamla) –...Karlsruhe'deki Postbank
Şubesine yatırılıyor. Bu hesaptan ise Süleyman Mercümek'in
Yapı Kredi Bankası Düsseldorf Şubesindeki hesabına
aktarılıyor.
Türkiye'de para toplayanlar ise; Refah Partisi il ve
ilçe teşkilatları, IHH'nın Konya Şubesi, Bosna Hersek
Yardım Toplama Komiteleri, Seydişehir Yardım Toplama Komitesi,
Refah Partili belediye başkanları, Millî Görüş Teşkilatları...
Bu çevreler tarafından toplanan paralar ise Faisal Finans ve American
Exspress aracılığıyla IHH'nın Freigburg'daki Volsbank
-öbürü Postbank'tı, bu Volsbank- Şubesine gönderiliyor.
Bu hesaptan yine, Yapı Kredi Bankası
Düsseldorf Şubesine Mercümek hesabına aktarılıyor; yani,
yurt dışından toplanan paralar Postbank, Türkiye'den toplanan
paralar Volsbank aracılığıyla Mercümek'in Düsseldorf'daki
hesabına gönderiliyor; Düsseldorf Şubesinden Yapı Kredi
Bankasının İstanbul Fatih Şubesine aktarılıyor.
Bu şubeden çekilen paralar, Marmarabank, TYT Bank, Yapı Kredi
Bankasının Bahreyn Şubesi gibi bir çok bankalara kimi zaman repo
yapılıyor, kimi zaman faize yatırılıyor, kimi zaman
dövize dönüştürülüyor.
Bu faize, dövize
yatırılan paralar, daha sonra bu bankalardan çekiliyor; değerli
arkadaşlarım, işte ondan sonra bu paraların akıbeti
hakkında bilgi toplamamız mümkün olmuyor. Buraya kadar
saydığım, söylediğim bu paraların bütün belgeleri
şu dosyalarda mevcut.
MUHAMMET POLAT (Aydın) – Aç da göster!
MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) – Göster... Göster...
MUSTAFA KUL (Devamla) – Belge gösteriyorum; şu
televizyonlar, şunları yakından bir göstersinler
Allahaşkına! Size bu paraları sorduğumuz zaman,
Bosna-Hersek yetkililerinin söyledikleri şu: "Biz, Refah Partililerden bir sefere
mahsus, 23 Temmuz 1993 tarihinde, Atatürk Havalimanında 50 bin mark, 60
bin dolar aldık, başka almadık."
MUHAMMET POLAT (Aydın) – Kim diyor?
MUSTAFA KUL (Devamla) – Bosna-Hersek yetkilileri diyor.
Daha sonra, biz, Almanya'dan buraya gönderilen, faize,
dövize yatırılan paraların makbuzlarını tek tek
çıkardıkça, Refahlılar bunları bize gösteriyorlar;
"ben Adem Haciç, ben komutanım, şu kadar para aldım"
diyor, "ben Adem Haciç, komutanım, şu kadar para aldım...”
Değerli arkadaşım, bakın...
SITKI CENGİL (Adana) – Belge, belge...
MUSTAFA KUL (Devamla) – İşte belge; Faisal
Finanstan, 684 115 Deutsche Markın Almanya'ya gönderilmesi. Belge; Faisal
Finans, 135 bin markın Almanya'ya gönderilmesi, 500 bin markın
Almanya'ya gönderilmesi... Bunların hepsi belge. Bakın; şurada,
Refah Partililer "biz para toplamadık" diyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kul,
konuşmanızı toparlamanız ve teşekkür etmeniz için
verdiğim süreyi de kullanmış oluyorsunuz. Lütfen, son
cümlelerinizle konuşmanızı tamamlayın efendim.
MUSTAFA KUL (Devamla) – Değerli
arkadaşlarım, Başkanın iyi niyetini suiistimal etmek
istemiyorum. Belgeleri, isteyen bütün arkadaşlarıma verebiliriz,
mahkemelerde de var.
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Belge değil
onlar, banka dekontu... Hikâyeyi bırak!
MUSTAFA KUL (Devamla) – Yine, Necmettin Aydın dedi
ki: "Madem bu kadar belge var, bunları niye mahkemelere gönder
miyorsunuz?" Mahkemelere gönderdik; büyük bir ihtimalle dava
açılacak, açıldığı zaman ben de orada tanık
olarak, şahit olarak, bu belgelerin, bu iddiaların sahibi olarak o
mahkemede bulunacağım. Yakanızı
bırakmayacağız... Siz, şu beş milletvekilinin oyuyla
kendinizi akladığınızı zannediyorsunuz, ben, sizin bu
kadar saf olduğunuzu zannetmiyorum. Biz, yakanızı bırakmayacağız,
sizin peşinizdeyiz, takip ediyoruz.
Saygılar sunarım değerli
arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas)– Sayın
Başkan, bir dakika efendim... Bir dakika... O dosyaları
kaldırmasınlar... İstirham edeceğim...
Efendim, müsaade ederseniz o dosyaların içinde...
BAŞKAN – Kişisel konuşma yapan Erzincan
Milletvekili Sayın Mustafa Kul'a teşekkür ediyorum.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın
Başkan, şu dosyaları delil diye getirdiler... Lütfen, burada....
BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu...
Sayın Karamollaoğlu...
Burada konuşmasını bitiren hatiplere
-öyle anlıyorum- benim, Başkanlık olarak, teşekkür etmek
gibi bir nezaket gösterme görevim var; o teşekküre dahi fırsat
vermeden müdahale ediyorsunuz.
Şimdi dinleyeceğim sizi, ne buyuruyorsunuz,
söyleyin...
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Efendim,
eğer, uygun görürseniz, delildir diye, içinde ne olduğunu
bilmediğimiz şu dosyaları getirdiler. Komisyon
Başkanımız, ne olduğunu biliyorsa ya bu dosyaları izah
etsin veya bu dosyalar burada tutulsun, Meclise teslim edilsin, içinde ne
olduğunu biz de öğrenelim.
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Mahkemeye teslim
edilsin.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Buraya gazete
kupürlerini getirip, sanki bunlar delilmiş gibi şuraya
çıkıp, milleti de, Meclisi de aldatmaya hiç kimsenin hakkı
yoktur, hele Sayın Kul'un hiç yoktur. (RP sıralarından
"Bravo" seseleri, alkışlar)
MAHMUT IŞIK (Sıvas)– Sayın Başkan,
bu gece sabaha kadar o dosyalarda neler var okuyalım.
BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu, bizim,
değerli hatiplerin, değerli milletvekili
arkadaşlarımızın buraya getirdikleri konuşma metni,
dosya, klasör gibi şeyleri incelemeye vatimiz de yok, usulümüz içinde de
yok. Merek eden arkadaşlarımız, gidip Sayın Kul'dan
onları isteyebilirler, birlikte tetkik edebilirler.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın
Başkan, onların içindekileri biliyorsa Komisyon izah etsin.
BAŞKAN – Böyle bir usul yok efendim.
Değerli arkadaşlarım, şimdi,
bazı hususlarda Başkanlığın çalışmaları
yönetmesiyle ilgili itirazlar oldu. Son olarak İstanbul Milletvekili
Sayın İsmail Kahraman da "hatibin konuşmalarında
bazı ağır ifadeler var" tarzında bir tezkere
göndermiş; ben, bu konuda, bütün arkadaşlarıma, her oturumda,
nezih bir dille, İçtüzüğün istediği gibi konuşmaları
hususunda, yeri geldikçe hatırlatıyorum; maalesef,
karşılıklı tartışmalar sırasında,
gerçekten bizim de tasvip etmeyeceğimiz ifadeler her taraftan zuhur
edebiliyor; arkadaşlarımızın daha dikkatli
olmalarını rica ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, burada,
İçtüzükle ilgili bazı yanlış anlamalara yol açacak ifadeler
oldu, onları da düzeltmek durumundayım:
Bir kere, araştırma komisyonu raporları,
herhangi bir anlamda, aklama veya karalama tarzında değerlendirilemez
ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgi edinme yollarından biridir.
Komisyonumuz, bu alanda bilgi edinmek üzere görevlendirilmiştir;
bilgilerini de, raporlarını da ortaya koymuşlardır; bu,
aklama, karalama anlamına gelmez.
Ayrıca "İçtüzükte, komisyon
başkanlarının değiştirilemeyeceği şeklinde
hükümler var, burada bir boşluk var" buyurdu Komisyon
Başkanvekili arkadaşımız. Aslında, bu konu, bir
İçtüzük boşluğunun sonucu değildir; İçtüzükte,
komisyon çalışmalarının istikrarı yönünden bu usul
kabul edilmiştir, tercih edilmiştir. İçtüzüğümüzde, geçen
yıl yaptığımız değişikliklerde, daimî
komisyonların başkanlık divanlarında değişiklik
yapılmasını hep birlikte öngördük; yani, yetmiş
yıllık uygulamayı değiştirdik. Koalisyon
hükümetlerinin kuruluşu sırasında, iktidar-muhalefet dengesi
değiştikçe, komisyonlarımızın başkanlık
divanı da değişmektedir; ama, geçici komisyonların
başkanlarının değişmesi gibi bir hali -zaten
komisyonlar geçici olduğu için- Genel Kurulumuz da benimsemedi, Meclisimiz
de benimsemedi. Burada bir boşluk yoktur, bir tercih konusudur.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
başka kişisel söz alan olmadığına göre,
görüşmeleri tamamlamış bulunuyoruz.
Refah Partisinin Süleyman Mercümek ile
bağlantılarının ve maddî ilişkilerinin
araştırılarak, iddia edilen hukukdışı malî
kaynaklarının tespiti amacıyla kurulan (10/63) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonu raporu üzerindeki
görüşme tamamlanmıştır.
Şimdi, gündemin "Seçim"
kısmına geçiyoruz.
VI. —SEÇİMLER
A)KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN
ÜYELİKLERE SEÇİM
1.—Türkiye Büyük Millet Meclisi
Hesaplarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan üyeliğe
seçim
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisi
Hesaplarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve Doğru
Yol Partisi Grubuna düşen bir üyelik için, Kırşehir Milletvekili
Ömer Demir aday gösterilmiştir; oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın Ömer Demir, böylece, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu üyeliğine
seçilmiş bulunmaktadır; kendisine, çalışmalarında
başarılar diliyorum.
Sayın milletvekilleri, gündemin "Sözlü
Sorular" kısmına geçiyoruz.
VII. —SORULAR
VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.—Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin,
Denizli Belediyesinin Büyükşehir Belediyesi statüsüne
kavuşturulmasına ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/275)
BAŞKAN – 1 inci sırada yer alan, Denizli
Milletvekili Hilmi Develi'nin, Denizli Belediyesinin büyükşehir belediyesi
statüsüne kavuşturulmasına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.
Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya
çevrilecektir.
Soru önergesi gündemden
çıkarılmıştır.
2.—Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin,
Pamukkale Elektrik Dağıtım A. Ş. adıyla bir
şirket kurulmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/276)
BAŞKAN – 2 nci sırada, Denizli Milletvekili
Hilmi Develi'nin, Pamukkale Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi
adıyla bir şirket kurulmasına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır; bu önergenin
görüşmesine başlıyoruz.
Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Genel
Kurul salonunda hazır bulunmuyorlar.
Bu önerge de üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya
çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
3. —Denizli Milletvekili Hilmi
Develi’nin, Denizli İline bir kültür sitesi yapılmasına
ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/277)
BAŞKAN – 3 üncü sırada, Denizli Milletvekili
Hilmi Develi'nin, Denizli İline bir kültür sitesi yapılmasına
ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurul
salonunda bulunmuyor.
Önerge sahibi de Genel Kurul salonunda bulunmuyor.
Bu önerge de, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya
çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
4. —Denizli Milletvekili Hilmi
Develi’nin, Denizli İlinde yapımı devam eden görme özürlüler
okuluna ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/278)
BAŞKAN – 4 üncü sırada, Denizli Milletvekili
Hilmi Develi'nin, Denizli İlinde yapımı devam eden görme
özürlüler okuluna ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi bulunmaktadır; önergenin görüşmelerine başlıyoruz.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurul
salonunda bulunmuyor.
Önerge sahibi salonda bulunmadığından,
söz talebi de söz konusu değil.
Bu önerge de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından,
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca,
yazılı soruya çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
5. —İzmir Milletvekili Zerrin
Yeniceli’nin, ilaçtan alınan KDV’nin kaldırılmasına ve ilaç
reklamlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/281)
BAŞKAN – 5 inci sırada, İzmir
Milletvekili Zerrin Yeniceli'nin, ilaçtan alınan KDV'nin
kaldırılmasına ve ilaç reklamlarına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurul
salonunda bulunmuyor.
Sayın Zerrin Yeniceli de Genel Kurul salonunda
bulunmuyorlar.
Bu önerge de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmamış
bulunuyor; bu sebeple, sözlü soru önergesi, yazılı soru önergesine
çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
6.—Çanakkale Milletvekili Hikmet
Aydın’ın, Etimesgut Belediyesince Eryaman 4 üncü Etap
konutlarına yapı kullanma izninin verilmeyiş nedenine
ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/282)
BAŞKAN – 6 ncı sırada, Çanakkale
Milletvekili Hikmet Aydın'ın, Etimesgut Belediyesince Eryaman 4. Etap
konutlarına yapı kullanma izninin verilmeyiş nedenine
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
bulunmaktadır.
Önergeyi görüşmeye geçeceğiz; ancak, önergeyi
cevaplandıracak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda bulunmuyor.
Önerge sahibi Sayın Hikmet Aydın, önerge
üzerinde söz talebinde bulunmuyor.
Bu önerge de, üç birleşim içerisinde
görüşülmediğinden, yazılı soru önergesine çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
7.—Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin,
Denizli İlinde bir Gümrük Müdürlüğü Hizmet Binası ve
Sundurması yapımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü
soru önergesi (6/267)
BAŞKAN – 7 nci sırada, Denizli Milletvekili
Hilmi Develi'nin, Denizli İlinde bir Gümrük Müdürlüğü hizmet
binası ve sundurması yapımına ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.
Önergeyi cevaplandıracak Sayın Bakan Genel
Kurul salonunda bulunmuyor.
Sayın Hilmi Develi Genel Kurul salonunda
bulunmuyor.
Bu önerge de, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soru önergesine
çevrilecektir.
Önerge gündemden çıkarılmıştır.
8. —Denizli Milletvekili Hilmi
Develi’nin, Denizli İlinde bir gümrük kimyagerliğinin
kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/268)
BAŞKAN – 8 inci sırada, Denizli Milletvekili
Hilmi Develi'nin, Denizli İlinde bir gümrük kimyagerliğinin
kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi
bulunmaktadır.
Önergeyi cevaplandıracak Sayın Bakan Genel
Kurul salonunda yok.
Önerge sahibi Genel Kurulda hazır bulunmuyor.
Bu önerge de, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya
çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
9.—Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin,
Honaz Dağı’na bir kayak merkezi tesisi yapılmasına
ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/279)
BAŞKAN – 9 uncu sıradaki, Denizli
Milletvekili Hilmi Develi'nin, Honaz Dağına bir kayak merkezi tesisi
yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesinin görüşmesine başlıyoruz.
Önergeyi cevaplandıracak Sayın Bakan Genel
Kurul salonunda hazır bulunmuyorlar.
Önerge sahibi de Genel Kurul salonunda yok.
Bu durumda, bu önerge de; yani, 9 uncu sırada yer
alan sözlü soru önergesi de yazılı soru önergesine çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
10.—Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Çay
Kurumundan kuru çay alan ve bedelini ödemeyen bayilere ilişkin Devlet
Bakanından sözlü sorusunun yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle
konuşması (6/283)
BAŞKAN – 10 uncu sırada, Rize Milletvekili
Ahmet Kabil'in, Çay Kurumundan kuru çay alan ve bedelini ödemeyen bayilere
ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul
salonunda bulunmuyor.
Önerge sahibi Sayın Ahmet Kabil söz istiyor mu?
AHMET KABİL (Rize) – Evet efendim.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
AHMET KABİL (Rize) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 1991-1995 yılları arasında, Çay
Kurumu, akıl almaz bir icraat neticesi, usulsüz satışlar,
yanlış satış politikaları nedeniyle batma
noktasına getirilmiştir. 1992 yılının nisan ayında,
KİT Komisyonunda, o günün yöneticileri, 200 milyar lira borcun, 47 bin ton
kuru çayın olduğunu söylediler. Bu usulsüzlükler neticesinde, aradan
geçen beş senede, 1992 yılındaki bu 200 milyar liralık
borç, 27 trilyon liraya çıktı. Çay Kurumu, her ay 2,2 trilyon lira
faiz verir duruma gelmiştir. Çay Kurumunun bütün mal
varlıklarının üzerinde her alacaklının haczi
vardır; en az üç alacaklının haczi vardır. Hatta, o günün
yöneticileri, 1996 yılında "Çay Kurumu açılamaz; Çay Kurumu
alım yapmasın; çay fabrikalarını
çalıştırmayalım" diye kendileri teklif
etmişlerdi. 1996 yılında 53 üncü Hükümet zamanında
Hazineden para aktarmak suretiyle Çay Kurumu bu hacizlerden
kurtarılmıştır.
Bu borç nasıl meydana geldi. Usulsüzlükler ve
yolsuzluklardan, bir; adam kayırmadan, iki; yanlış
satış politikalarından, üç. 1991 yılında 86 bin ton
kuru çay satılmışken, 1992 yılında bu satış
73 bin tona düşmüştür ve 1991 yılında satış için
reklam gideri 452 milyon lira iken, 1992'de satış düşmesine
rağmen bu para 7 milyar 853 milyon liraya çıkmıştır.
Tabiî, reklamın birimi yok; bir ilan, 500 bin liraya da verilir, 5 milyon
liraya da verilir; yani, kilosu, metresi belli değil. Burada, 452 milyon
liradan 7 milyar 853 milyon liraya çıktı; fakat, satış
artmadı, 13 bin ton eksildi.
Yine, bayilere ödenen kâr, 1991 yılında 14
milyar lira iken, 1992'de satış düşmüşken 72 milyar liraya
çıktı. Bunlar, doğrudan doğruya, adam kayırmaya,
bayileri kayırmaya yönelik bir icraattır. Şöyle ki, 1991'de 836
bayi varken -her teminat getiren çay alabiliyordu- 1992'nin ilk 10 ayında,
bu, o yönetimin icraatı olarak 9 bayie düştü. 9 bayie ödenen prim, 14
milyar liradan 72 milyar liraya çıkmıştır. Ben bunları
zaman zaman KİT Komisyonunda ve Genel Kurulda konuşmama rağmen,
Başbakanlık Denetleme Kurulunun ciddî bir araştırma
yapmamasına da hayret ediyorum.
Sayın Başkan, ikinci sorum; Samsun'da...
BAŞKAN – Sayın Kabil, ikinci soruyu henüz
işleme koymadık. Birinci soruyla ilgili konuşmanızı
tamamlayın. Belki, Sayın Bakanın açıklama yapma imkânı
vardır; ondan sonra gerekirse, ben, size tekrar söz veririm.
Konuşmanızı bağlayın efendim.
AHMET KABİL (Devamla) – Yine, Samsun'da bir bayie,
1992 Şubatında, 47 milyarlık çay verildi; teminat
yanlış alındı; yani, (A) firmasına çay verildi, (B)
firmasının teminatı alındı. O 47 milyar lira, bugün
hâlâ alınamadı -belki, bugün 500 milyara
ulaşmıştır- fakat, bayinin her türlü mal
varlığı olmasına rağmen, yine, araya giren
kişilerce 5 sene faizsiz taksite bağlandı.
Bir başka örnek daha vermek istiyorum. Yine,
Samsun' da, o zamana kadar hiç o boyutta çay almamış bir firmaya, 5
Nisan 1994 kararlarından beş gün önce 73 milyarlık çay verildi.
73 milyarın yüzde 70'i 51 milyar lira eder; yani, 51 milyar lira
kazanmış oldu; fakat, verdiği çekin
karşılığı yoktu, belki de
karşılığı olmadığı...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET KABİL (Devamla) – Bitti mi Sayın
Başkan?..
BAŞKAN – Sayın Kabil, teşekkür için
konuşmanızı tamamlayın.
AHMET KABİL (Devamla) – Peki, ben bu ikinci
kısmı, ikinci sorumdan sonra tamamlayayım.
Teşekkür ediyorum, hepinize saygılar
sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayın
Ahmet Kabil'in, 10 uncu sırada bulunan sözlü soru önergesi, Sayın
Bakan tarafından üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin
son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
11. —Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in,
Çay Kurumundan kuru çay alan ve bedelini ödemeyen bir bayie ilişkin Devlet
Bakanından sözlü sorusunun yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle
konuşması (6/284)
BAŞKAN – Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in, 11 inci
sırada yer alan, Çay Kurumundan kuru çay alan ve bedelini ödemeyen bir
bayie ilişkin, Devlet Bakanından sözlü soru önergesinin
görüşmelerine başlıyoruz.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul
salonunda bulunmuyor.
Önerge sahibinin, İçtüzüğe göre söz
hakkı var.
Konuşacak mısınız Sayın Kabil?
AHMET KABİL (Rize) – Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun.
Sayın Kabil, konuşma süreniz 5
dakikadır.
AHMET KABİL (Rize) – Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; tekrar saygılar sunuyorum. Demin
kaldığım yerden devam ediyorum.
5 Nisan kararlarından beş gün önce kuru çaya
zam yapılacağı belli olduktan sonra, o güne kadar hiç o boyutta
çay almamış Samsun'da bir bayi, o zamanın fiyatlarıyla 73
milyar liralık çay aldı ve çek verdi, çekin
karşılığı yoktu. Daha sonra çek tahsil edilmek
istendiğinde, eski fiyattan çek vermiş olmasına rağmen,
yeni fiyata bağlanamadı; hukukî yönden, sözde, çek
karşılığı olmadığı için, onun
müeyyidesi başka; ancak, çek verdiği için satış
aktedilmiştir. Bu milletin 51 milyar parası, o bayinin cebine
konmuştur. Hatta, eski fiyattan yeniden taksite bağlanıp üç ay
vade verildi ve vade esnasında teminat istendi. Teminat için, o
zamanın bir bakanının Vakıflar Bankasına telefon
ettiği söylendi. Vade zamanı geldi, yani 20.6.1994 tarihi geldi,
teminat irat kaydedildi; fakat, hem 73 milyar anapara hem de zamdan husule
gelen 51 milyar lira, bu milletin parası bir bayie peşkeş
çekildi.
Yine, aynı dönemde -yanlış
satış- teminat alınmaması nedeniyle -isim vermek
istemiyorum, bende hepsi var- bir firmada, 1992 parasıyla, 19 milyar 838
milyon alacak kaldı; bugünün parasıyla belki, 200 milyar. Yine,
başka bir bayie 7 milyar 790 milyon, yine bir başka bayie 2 milyar
880 milyon; toplam 30 milyar lira... O bayiler bu paraları yediler; fakat,
tamamen o zamanki yönetimin müsamahasından kaynaklanan bir suiistimaldir.
Bu hususta, ben, demin de söyledim, çok zaman, bu Yüce
Mecliste bunları dile getirdim; fakat, teftiş kurullarının,
bunları niçin tahkik etmediklerine hayret ediyorum.
Ben, tekrar, hepinize teşekkürler ediyorum;
saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Önerge sahibi olarak konuşan
Sayın Ahmet Kabil'e teşekkür ediyorum.
11 inci sırada bulunan bu önerge de, üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından,
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca
yazılı soruya çevrilmiştir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
12. —Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın, havadan orman alanı renkli fotoğraf çekimi ile ilgili
ihalede yolsuzluk yapıldığı iddiasına ilişkin
Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/285)
BAŞKAN – 12 nci sırada, Yalova Milletvekili
Yaşar Okuyan'ın, havadan orman alanı renkli fotoğraf çekimi
ile ilgili ihalede yolsuzluk yapıldığı iddiasına
ilişkin Orman Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul
salonunda hazır bulunmuyor.
Önerge sahibi de Genel Kurul salonunda
bulunmadığı için, önergenin üç birleşim içerisinde
cevaplandırılamaması durumuyla karşı
karşıyayız.
Bu önerge de, İçtüzüğün 98 inci maddesinin
son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.
Önerge gündemden çıkarılmıştır.
13. —Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın, Başbakanın Konya mitinginde, Konya Valisinin protokol
kurallarına uygun davranmadığı iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/287)
BAŞKAN – 13 üncü sırada, Yalova Milletvekili
Yaşar Okuyan'ın, Başbakanın Konya mitinginde, Konya
Valisinin protokol kurallarına uygun davranmadığı
iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi bulunmaktadır.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul
salonunda bulunmuyor.
Önerge sahibi salonda bulunmadığı için
söz talebi söz konusu değil.
Bu önerge de, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya
çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
14. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın,
gerçekleştirilmesi vaad edilen icraatların hangi kaynaklardan
karşılanacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/289)
BAŞKAN – 14 üncü sırada, Yalova Milletvekili
Yaşar Okuyan'ın, gerçekleştirilmesi vaat edilen icraatların
hangi kaynaklardan karşılanacağına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi bulunmaktadır.
Sözlü soru önergesini cevaplayacak Sayın
Başbakan veya Hükümet adına bir bakan Genel Kurul salonunda
bulunmadığından, üç birleşim içerisinde önerge
cevaplandırılamamış olmaktadır.
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son
fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
15. —Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın, Türkiye -İsrail Askerî Eğitim Anlaşmasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/290)
BAŞKAN – 15 inci sırada, Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan'ın, Türkiye-İsrail Askerî Eğitim Anlaşmasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi bulunmaktadır.
Cevap verecek Sayın Başbakan veya bakan?..
Yok.
Bu sözlü soru önergesi de, Sayın Başbakan
tarafından üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya
çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
AHMET KABİL (Rize) – Sayın Başkan,
sayın bakanlar burada yok; sayın grup başkanları uygun
görürse devam etmemekte fayda var. Arkadaşlar da, bakanlar yok diye
bulunmamış olabilirler.
BAŞKAN – Ben, tabiatıyla sözlü sorular için
ayrılan süre içerisinde bu işlemi yapmak durumundayım.
Sayın bakanların burada hazır bulunup bulunmamaları Meclis
yönünden İçtüzük icabı yürütülecek işleme mani değil.
Bunun, netice itibariyle, İçtüzüğe göre birtakım sonuçları
oluyor, o sonuçlar kendiliğinden yürüyecektir.
16. —Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın, Kürt Parlamentosu adı altındaki
toplantıların önlenmesi için yürütülen çalışamalara
ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/291)
BAŞKAN – 16 ncı sırada, Yalova
Milletvekili Yaşar Okuyan'n, Kürt Parlamentosu adı altındaki
toplantıların önlenmesi için yürütülen çalışmalara
ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi
bulunmaktadır.
Önergeyi cevaplayacak Sayın
Dışişleri Bakanı Genel Kurul salonunda
bulunmamaktadır.
Önerge sahibi de Genel Kurul salonunda
bulunmamaktadır.
Bu önerge de, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soru önergesine
çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
17. —Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın, Irak’taki Türkmenlerin durumlarına ve Türkiye’ye
gelenlerinin oturma ve çalışma izinlerine ilişkin
Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/292)
BAŞKAN – 17 nci sırada bulunan, Yalova
Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, Irak'taki Türkmenlerin durumlarına
ve Türkiye'ye gelenlerinin oturma ve çalışma izinlerine ilişkin,
Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesinin
görüşmelerine geçiyoruz.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul
salonunda bulunmuyor.
Önerge sahibinin söz talebi?.. Yok.
Bu önerge de, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya
çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
18. —Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın, Kuzey Irak’ta insanî yardım adı altında faaliyet
gösterdikleri iddia edilen casusluk kuruluşlarına ilişkin
Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/293)
BAŞKAN – 18 inci sırada yer alan, Yalova
Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, Kuzey Irak'ta insanî yardım
adı altında faaliyet gösterdikleri iddia edilen casusluk
kuruluşlarına ilişkin, Dışişleri Bakanından
sözlü soru önergesini görüşeceğiz; ancak, Genel Kurul salonunda
Dışişleri Bakanı ve önerge sahibi
bulunmadığından, üç birleşim içerisinde önerge
cevaplandırılamamış olmaktadır. Bu sebeple,
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca bu önerge
de yazılı soru önergesine çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Hastane
denetlemelerinden sonra karakol denetimlerine devam ettikleri için, Genel Kurul
salonunda bulunamamaktadırlar.
BAŞKAN – Bu uyarınız da tutanaklara
geçti efendim.
19.—Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın, gayriresmî RP’li bir heyetin Suriye’li yetkilerle
görüştükleri iddiasına ilişkin Dışişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/294)
BAŞKAN – 19 uncu sırada bulunan, Yalova
Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, gayriresmî Refah Partili bir heyetin,
Suriyeli yetkililerle görüştükleri iddiasına ilişkin,
Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesini görüşmeye
başlıyoruz.
Önergeyi cevaplayacak Sayın
Dışişleri Bakanı Genel Kurul salonunda hazır
bulunmuyorlar.
Önerge sahibine doğan söz hakkı da, önerge
sahibinin bulunmaması sebebiyle kullanılmıyor.
Bu önerge de, üç birleşim içerisinde
görüşülemediğinden, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son
fıkrası uyarınca yazılı soru önergesine çevrilecektir.
Önerge gündemden çıkarılmıştır.
20. —Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın, RP’li heyetin İran’ı, Dışişleri
Bakanlığının bilgisi dışında ziyaret
ettiği ve yetkililerle görüştüğü iddiasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/297)
BAŞKAN – 20 nci sırada, Yalova Millevekili
Yaşar Okuyan'ın, Refah Partili heyetin İran'ı,
Dışişleri Bakanlığının bilgisi
dışında ziyaret ettiği ve yetkililerle görüştüğü
iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi bulunmaktadır.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Başbakan Genel
Kurul salonunda hazır bulunmamaktadır.
Bu önerge de, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soru önergesine
çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
21. —Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın, Diyarbakır Devegeçidi Barajının ham petrol ve
kimyasal madde atıklarıyla kirletildiği iddiasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/298)
BAŞKAN – 21 inci sırada, Yalova Milletvekili
Yaşar Okuyan'ın, Diyarbakır Devegeçidi Barajının ham
petrol ve kimyasal madde atıklarıyla kirletildiği iddiasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi bulunmaktadır.
Önergeyi görüşmek için cevaplayacak Sayın
Başbakan Genel Kurul salonunda bulunmadığından üç
birleşim içerisinde önerge görüşülememiştir.
Bu önerge de, İçtüzüğün 98 inci maddesinin
son fıkrası uyarınca yazılı soru önergesine
çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
22. —Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın, Türkiye Motor Sanayii (TÜMOSAN)’ın Türkiye traktör üretimindeki
payına ve zarar nedenine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/299)
BAŞKAN – 22 nci sıradaki, Yalova Milletvekili
Yaşar Okuyan'ın, Türkiye Motor Sanayii TÜMOSAN'ın Türkiye
traktör üretimindeki payına ve zarar nedenine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesinin görüşmesine geçiyoruz.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Başbakan Genel
Kurul salonunda hazır bulunmuyorlar.
Bu sebeple, üç birleşim içerisinde, bu önerge de
cevaplandırılamamış olmaktadır. İçtüzüğün 98
inci maddesinin son fıkrası uyarınca, yazılı soruya
çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
23. —Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın, hazine arazilerine RP’ye yakınlığı ile
bilinen grupların talip olduğu iddiasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/300)
BAŞKAN – 23 üncü sıradaki, Yalova
Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, hazine arazilerine Refah Partisine
yakınlığı ile bilinen grupların talip olduğu
iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesinin
görüşmesine geçiyoruz.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Başbakan Genel
Kurul salonunda bulunmuyorlar.
Bu önerge de, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya
çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
24. —Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın, Sıvas Belediyesine aktarılan para miktarına
ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/301)
BAŞKAN – 24 üncü sırada yer alan, Yalova
Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, Sıvas Belediyesine aktarılan
para miktarına ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesinin
görüşmelerine geçiyoruz.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Çevre Bakanı
Genel Kurul salonunda bulunmuyorlar.
Bu önerge de, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya
çevrilecektir.
Önerge gündemden çıkarılmıştır.
25. —Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın, kaybolan insanların bulunması için yapılan
çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/302)
BAŞKAN – 25 inci sırada, Yalova Milletvekili
Yaşar Okuyan'ın, kaybolan insanların bulunması için yapılan
çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü
soru önergesinin görüşmelerine geçiyoruz.
Sözlü soru önergesini cevaplayacak Sayın
İçişleri Bakanı Genel Kurul salonunda bulunmuyorlar.
Bu sebeple, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılamayan bu önerge de, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca, yazılı soru
önergesine çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
26. —Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın, ithalat ve ihracatımızın durumuna ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakakından sözlü soru önergesi (6/303)
BAŞKAN – 26 ncı sırada yer alan, Yalova
Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, ithalat ve ihracatımızın
durumuna ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesinin
görüşmelerine geçiyoruz.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Sanayi ve Ticaret
Bakanı Genel Kurul salonunda hazır bulunmuyorlar.
Önerge sahibi de bulunmadığından, söz
istemi yok.
Bu önerge üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından,
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca
yazılı soruya çevrilecektir.
Önerge gündemden çıkarılmıştır.
27. —Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın, Antbirlik’te çalışmadan maaş aldıkları
iddia edilen kişilere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü
soru önergesi (6/304)
BAŞKAN – 27 nci sırada yer alan, Yalova
Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, Antbirlik'te çalışmadan
maaş aldıkları iddia edilen kişilere ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine geçiyoruz.
Önergeyi cevaplayacak Sanayi ve Ticaret Bakanı
Genel Kurul salonunda bulunmadığından, önerge üç birleşim
içerisinde cevaplandırılamamıştır.
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son
fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
28. —Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın, et ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/305)
BAŞKAN – 28 inci sırada yer alan, Yalova
Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, et ithalatına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesinin
görüşmelerine geçiyoruz.
Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanı
Genel Kurul salonunda hazır bulunmuyorlar.
Bu önerge de, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılamamıştır. İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya
çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
29. —Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın, pamuk üreticilerinin desteklenmesine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/306)
BAŞKAN – 29 uncu sırada yer alan, Yalova
Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, pamuk üreticilerinin desteklenmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru
önergesinin görüşmelerine geçiyoruz.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Tarım ve
Köyişleri Bakanı Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır.
Bu önerge de, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya
çevrilecektir.
Önerge gündemden çıkarılmıştır.
30. —Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın, devlet televizyonunun bir kanalında Kürtçe yayın için
hazırlık yapıldığı iddiasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/307)
BAŞKAN – 30 uncu sırada, Yalova Milletvekili
Yaşar Okuyan'ın, devlet televizyonunun bir kanalında Kürtçe
yayın için hazırlık yapıldığı iddiasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi bulunmaktadır.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Başbakan Genel
Kurul salonunda hazır bulunmadığından, önerge üç
birleşim içerisinde cevaplandırılamamıştır. Bu
önerge, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası
uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
31. —Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın, kamu kurum ve kuruluşlarında yapılması
düşünülen atama ve nakillere ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/308)
BAŞKAN – 31 inci sırada, Yalova Milletvekili
Yaşar Okuyan'ın, kamu kurum ve kuruluşlarında
yapılması düşünülen atama ve nakillere ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi bulunmaktadır.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Başbakan Genel
Kurul salonunda hazır bulunmamaktadır.
Önerge, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya
çevirilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
32. —Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın, Güllük Karakolunun İran askerlerince
tarandığı iddialarına ilişkin Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi
(6/309)
BAŞKAN – 32
nci sırada, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, Güllük
Karakolunun İran askerlerince tarandığı iddialarına
ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.
Önergeyi cevaplayacak Sayın
Dışişleri Bakanı Genel Kurul salonunda hazır
bulunmamaktadır.
Bu önerge de üç birleşim içerisinde
cevaplandırılamamıştır; içtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya
çevirilecektir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
Sayın milletvekilleri, sözlü sorulara
ayrılmış olan zamanımız ve çalışma süremiz
tamamlanmıştır.
Bu sebeple, olağanüstü halin
uzatılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ile gündemde yer
alan diğer konuları görüşmek için, 26 Mart 1997 Çarşamba
günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati : 19.00
VII. –
SORULAR VE CEVAPLAR
B)
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır’ın, bazı projelere ilişkin sorusu ve
Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı
(7/2074) (1)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma
Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmak
üzere Sayın Bakana yöneltilmesini
arz ederim. 5.2.1997
Ertuğrul
Yalçınbayır
Bursa
Sorular :
1. 1994 yılında başlanan 94E040350
sayılı Gemlik-Trafik kontrol istasyonu projesinin gerçekleşme
oranı nedir? İş 1997 de bitirilecek midir?
2. 94E030320 sayılı Bursa Yenişehir
Havaalanı inşaatı projesinin özellikleri nelerdir? Projenin
bugün itibarıyla gerçekleşme oranı nedir? İş takvimi
nasıl planlanmıştır? Bursada kilitlenen trafik dikkate
alındığında projeye öncelik verilecek midir?
3. 87E010010 Proje sayılı Bandırma-Bursa-Osmaneli-Ayazma-İnönü
DMY Etüt projesi hangi safahadadır? Bu projenin özellikleri ve projede
Bursa’nın yeri nedir?
4. 86E010020 sayılı Bursa-Eskişehir’i
kapsayan Bursa-Gemlik-Eskişehir DMY Fizibilite Etüt Projesi
çalışmalarının özellikleri nelerdir?
5. Bakanlığınızın Bursa
Havaalanının genişletilmesine dair geçmişte herhangi bir
çalışması olmuş mudur? Bu çalışması hangi
aşamadadır?
6. 1997 yılında Bursa’ya yapılacak
yatırımlar hangileridir, özellikleri nelerdir, toplam
yatırım tutarı nedir?
T.C.
Ulaştırma
Bakanlığı 18.3.1997
Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı
Sayı :
B.11.APK.0.10.01.21.EA/407-5992
Konu : Bursa
Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın yazılı soru
önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : a) TBMMBaşkanlığının
14.2.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2074-5312-14936 sayılı
yazıları.
b) 5.3.1997 gün ve B.11.0.APK.0.10.01.21.EA/330-5111
sayılı yazımız.
Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır’ın Bakanlığıma yönelttiği
7/2074-5312 sayılı yazılı soru önergesinin 1 inci sorusuna
ilişkin olarak İçişleri Bakanlığından alınan
bilgide “Bursa İli Gemlik İlçesi Bölge Trafik Denetleme İstasyon
Amirliğinin 1997 yılı içinde faaliyete geçirileceği” öğrenilmiştir.
Bilgilerinize arz ederim.
Ömer
Barutçu
Ulaştırma
Bakanı
(1) 6.3.1997
tarihli 65’inci Bir. yer alan 7/2074’e ek cevap.
2. –
İzmir Milletvekili Metin Öney’in, itfaiye
çalışanlarının fazla çalışma ücretlerine
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in
yazılı cevabı (7/2114)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Sayın İçişleri Bakanı tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasını saygıyla arz ederim.
Metin
Öney
İzmir
İtfaiyecilerimiz, günün 24 saati
vatandaşlarımızın canını, malını;
yangın, sel felaketi ve doğal afetlerden kurtarmak amacıyla gece
gündüz, yağmur çamur, bayram tatil demeden kendi canlarını hiçe
sayarak görevlerini ifa etmektedirler. Son günlerde basında yer alan
görüntüler itfaiyecilerimizin ne denli zor koşullar altında
çalıştıklarını gözler önüne sermektedir. Bu
gerçeğin farkında olan bazı belediye meclislerimiz ek
çalışma ücretlerini 26.12.1996 tarih ve 22859 sayılı Resmî
Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararında fazla çalışma
ücreti nüfusu 250 Bin ve daha yukarı olan şehirlerde brüt 17 Milyon
500 Bin TL. olarak belirlenen ücretten daha yüksek seviyede tespit
etmiştir. Ne var ki Bakanlar Kurulu Kararına göre 17 Milyon 500 Bin
TL. fazla çalışma ücreti üst sınırdır. Bunun üzerinde
fazla çalışma ücreti belirlenmesi mümkün değildir.
Soru 1. İtfaiyecilerin fazla çalışma
ücretlerinin Bakanlar Kurulu Kararı yerine Belediye Meclislerince
belirlenmesi düşünülüyor mu? Yukarıda bahsi geçen Bakanlar Kurulu
Kararının yürürlükten kaldırılması hususunda herhangi
bir çalışma başlatıldı mı?
Soru 2. Bakanlar Kurulunun bu kararından önce
İzmir Belediye Meclisi 18.12.1996 tarihli 05/354 sayılı
kararında itfaiyecilerin ek çalışma ücretlerini brüt 30 Milyon
TL. olarak belirlemişti. Bu kazanılmış bir hakkın
tekrar kaybedilmesi değil midir?
Soru 3. Ücret belirlenirken göz önünde bulundurulan 250
Bin nüfusa sahip olma kriteri gerçekçi midir?
Soru 4. İzmir’de yılda 2 Binin üzerinde
yangın çıkarken bu sayı Balıkesir’de 300’ün altında
kalmaktadır. İş yoğunluğunun bu kadar farklı
olduğu iki şehirde aynı ek ücretin itfaiyecilere ödenecek
olması adalet anlayışına uyar mı?
T.C.
İçişleri
Bakanlığı 20.3.1997
Mahalli
İdareler Genel Müdürlüğü
Sayı :
B050MAH0650002/80228(80-84)97
Konu : İzmir
Milletvekili Metin Öney’in yazılı soru önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMMBaşkanlığının
25.2.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2114-5512-15259 sayılı
yazısı.
İlgi yazı ekinde alınan ve
tarafımdan cevaplandırılması istenilen İzmir
Milletvekili Metin Öney’in “İtfaiye çalışanlarının
fazla çalışma ücretlerine ilişkin” yazılı soru
önergesi ile ilgili olarak Devlet Personel Başkanlığı ile
Maliye Bakanlığından alınan cevap yazılarında;
Devlet memurları için fazla çalışma
uygulamasının 1991 yılında (başbakanlık ve
bağlı kuruluşları, makam hizmetleri ile vergi daireleri
hariç) kaldırılarak yerine, fazla çalışma
karşılığında izin verilmesi uygulaması
getirildiği,
Ancak, belediyelerde görevli zabıta ve itfaiye
personeline 24 saat devamlılık esasına göre görev
yaptıkları gözönünde bulundurularak bütçe kanunlarına konulan
hükümlerle belediye meclislerince belirlenen miktarda aylık maktu fazla
çalışma ücreti ödenmesi uygulamasının devam
ettirildiği,
Belediyeler bünyesinde çalışan diğer
personele fazla çalışma ücreti ödenmemesi, zabıta ve itfaiye
personeline ise önemli miktarlarda fazla çalışma ücreti öngörülmesi
uygulamasının personel arasında huzursuzluklara ve sözkonusu
birimlere atama ve kadro taleplerinin artmasına neden olduğu, bu
ücretlerin meclisce belirlenmesinin de belediye başkanı ile meclisler
ve personel arasında çekişmelere sebebiyet verdiği,
Belediyeler arasında bir standart da
bulunmadığından, çok farklı miktarlarda yapılan
ödemelerin bir yandan “eşit işe eşit ücret” prensibini
zedelediği, bir yandan da bütçe kanununda yer alan sözkonusu hükümden
diğer personelin yararlandırılması taleplerini
artırdığı, bu çerçevede 1997 yılında
İstanbul ve İzmir belediyelerinin bu yöndeki talepleri
doğrultusunda “koruma güvenlik görevlileri”nin de bu kapsama dahil
edildiği,
Bu nedenle 1997 yılı bütçe kanunda;
– Belediyelerde fazla çalışma ücreti alan ve
almayan memurlar arasındaki maaş farkının artmaması,
ücret adaletinin daha fazla bozulmaması,
– Fazla çalışma ücretinin diğer
personelin talebine yol açmayacak şekilde makul miktarda tespit edilmesi,
– Belediye başkanı, belediye meclisi ve
personel arasındaki sürtüşmelerin sona erdirilmesi,
– Kapsamın genişletilmesi ve ödeme
miktarındaki yüksek artışların getireceği malî yükün
sınırlandırılması,
– Belediyeler arasında uygulama birliğinin ve
ücret disiplinin sağlanması,
Hususları gözönünde bulundurularak bu personele
ödenen fazla çalışma ücretlerine sınırlama
getirildiği,
Bu konuda yeni bir düzenlemenin ise müteakip bütçe
yılı için yapılabileceği,
ifade edilmektedir.
Bilgilerinize arz ederim.
Dr.
Meral Akşener
İçişleri
Bakanı
3. – Adana
Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, İstanbul-İsa Yusuf Alptekin
Parkı hakkında gizli ibareli gönderilen bir yazıya ilişkin
sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Tansu Çiller’in yazılı cevabı (7/2117)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki soruların
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Prof. Dr. Sayın Tansu Çiller tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması için gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Prof.
Dr. Orhan Kavuncu
Adana
1. İstanbul’daki İsa Yusuf Alptekin
Parkı hakkında Bakanlığınızca İçişleri
Bakanlığına gönderilmiş bulunan ve ilgili Genel Müdürlük
tarafından gerek şifahi olarak gerekse konuyla ilgili önceki
soru önergeme cevaplarında yazılı olarak “gizli ibareli”
olduğu ifade edilen yazı, gerçekten gizli ibareli midir?
2. Elimde bir kopyası mevcut olan, ancak faksla
geldiği için iyice okunamayan yazıda “ivedi” ibaresi mevcuttur.
Eğer yazı gerçekten “ivedi” ibareli ise ve muhataplarım “gizli”
ibareli olduğunu ifade etmişlerse, maksadları ne olabilir?
3. Eğer maksatları, önce bir milletvekilinin
talebini, üşenmek veya ciddiye almamak gibi bir gerekçeyle baştan
savmak, sonra da önceki soru önergeme cevap hazırlanırken sizi
yanıltıcı bir şekilde “gizli bir yazı olduğu
ifade edilmiştir” ifadesini imzalamanızı sağlayarak
kendilerini kurtarmak ise, bu görevliler hakkında ne gibi bir işlem
yapmayı düşünüyor sunuz?
4. Çin maslahatgüzarının talebi üzerine, “bu
talebi cevaplamak için bir araştırma yapalım” deme ihtiyacı
duymadan hemencecik yazılmış olduğu anlaşılan
bahse konu yazının, Türkiye’nin Dış Politikası ve
Doğu Türkistan (Çinlilerce Sincan deniliyor) özerk bölgesinde Uygur
soydaşlarımıza Çin’in uygulamaları bakımından ne
gibi sonuçlar doğurduğu konusunda Bakanlığınız
görevlileri ne düşünmektedirler?
T.C.
İçişleri
Bakanlığı 18.3.1997
Amerika, Pasifik
ve Uzak Doğu Ülkeleri ile
İlişkiler
Genel Müdürlüğü
Sayı :
PUGY-1-667.004-97/1243-225
Konu :
Sincan-Uygur Özerk Bölgesinde meydana gelen son olaylar.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : Adana Milletvekili Sayın Orhan
Kavuncu’nun 7/2117 Esas No ile kayıtlı yazılı soru
önergesine ilişkin 7 Şubat 1997 tarih ve Kan. Kar. Md.
A.01.0.GNS.0.10.00.02.5578 sayılı yazıları.
Sincan-Uygur Özerk Bölgesindeki gelişmeler
Bakanlığımca yakinen izlenmektedir. Esasen, ÇHC yetkilileri ile
her düzeyde yapılan temaslarda, o bölgede yaşayan Uygurların
bizim akrabalarımız olduğu; bu nedenle de kendilerinin refah ve
mutluluklarıyla ilgilenmemizin normal karşılanması
gerektiği dile getirilmektedir.
Bu çerçevede, bölgede meydana gelen son olaylardan
derin bir endişe ve üzüntü duyduğumuz Çin Hükümetinin bilgisine bir
kez daha getirilmiş ve suhulet ve sağduyu ile hareket edilmesini
beklediğimiz bildirilmiştir.
Bu konuda Bakanlığımca 17 Şubat
1997 tarihinde yapılan basın açıklamasının bir
örneği bilgileri için ilişikte sunulmuştur. Bu açıklama
üzerine, konuyu yakinen takip eden Doğu Türkistan Millî Merkezi, 18
Şubat 1997 tarih ve 13 sayılı basın bildirisinde Bakanlığıma
teşekkür etmiştir.
Kamuoyumuzun ve Sayın Milletvekillerimizin konuya
aynı şekilde yakın ilgi duymaları doğal olmakla
birlikte, Hükümetimizin, bu sorunu, olayın nezaketini de dikkate alarak,
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 5 daimî üyesinden biri olan
ve 1 milyar 250 milyon nüfusu ve rekor düzeydeki kalkınma hızı
ile Türkiye için büyük bir potansiyel pazar teşkil eden Çin ile ikili
ilişkilerimize zarar vermeden çözümlemeye özen göstermesi ve bu konudaki
girişimlerimizi aleniyete intikal ettirmeden sürdürmesi önem arz etmektedir.
Adana Milletvekili Sayın Orhan Kavuncu da takdir
buyuracağı üzere, böylesine hassas bir konunun
Bakanlıklararası yazışmalarda gizliliğine riayet
edilerek yürütülmesi elzem görülmüş ve buna göre hareket edilmiştir.
Nitekim, İstanbul’daki “İsa Yusuf Alptekin
Parkı” hakkında Bakanlığımızca İçişleri
Bakanlığına gönderilmiş bulunan yazımız, evvelce
de belirtildiği üzere, “gizli”lik kaydı taşımakta ve
örneğinin Bakanlığımca Sayın Orhan Kavuncu’ya
verilmesi bu nedenle mümkün olamamaktadır.
Bu hususu ve gerek merkezdeki gerek yurt
dışındaki görevleri sırasında her düzeydeki
vatandaşımıza azami ilgiyi göstermeyi kendilerine prensip
edinmiş bulunan Bakanlığım mensuplarının bir
Sayın Milletvekilimizin talebini ciddiye almamasının kesinlikte
sözkonusu olamayacağını, bu vesileyle bir kez daha takdir ve
bilgilerine saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Tansu Çiller
Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
17 Şubat 1997
AÇIKLAMA
Türkiye, Sincan-Uygur Özerk Bölgesini ÇHC
topraklarının bir parçası olarak görmekte ve ÇHC’nin toprak
bütünlüğünün korunmasına büyük önem vermektedir.
Ancak, Türkiye ve Türk halkı ile Sincar-Uygur
Özerk Bölgesinde yaşayan Uygur kökenli halk arasında yakın
kültürel bağlar bulunduğu ve ayrıca ülkemizde Uygur kökenli Türk
vatandaşlarının yaşadığı göz önünde
tutulduğunda, Türkiye’nin bu Bölge halkına ilgi duyması ve
Bölgede meydana gelen gelişmeleri yakinen izlemesi doğaldır.
Öte yandan Türkiye, Sincan-Uygur Özerk Bölgesinde
yaşayan halkı Türkiye ile ÇHC arasında bir dostluk köprüsü
olarak görmekte ve buradaki halkın, kalkınmasını refah ve
mutluluk içinde sürdürmesini istemektedir.
Türkiye, Sincan-Uygur Özerk Bölgesinde meydana gelen
kanlı ve ölümle sonuçlanan gelişmeleri derin bir endişe ve
üzüntü ile izlemiştir. Bu çerçevede, olayların daha fazla
tırmanmasının önüne geçmek için ilgililerce itidal ve
sağduyu gösterilerek, Bölgede biran önce sükûnet ve huzurun tesisini arzu
ve temenni etmekteyiz.
4. – Tokat
Milletvekili Hanefi Çelik’in, bir dergide Birlik Partisiyle ilgili çıkan
habere ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan’ın
yazılı cevabı (7/2132)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Ankara
Aşağıdaki sorularımızın
Millî Savunma Bakanı Sayın Turhan Tayan tarafından
yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim. 20.2.1997
Hanefi
Çelik
Tokat
Haftalık yayın yapan Aydınlık
isimli Derginin 16 Şubat 1997 tarihinde yayınlanan 504 üncü
sayısında, Genel Kurmay İstihbaratı kaynak gösterilerek
“Büyük Birlik Partisini Amerikan İstihbarat Servisi “CIA”nın
kurduğu” şeklinde iddialar ortaya atılmış ve Genel
Başkanımız Sayın Muhsin Yazıcıoğlu
hakkında iftira kampanyası başlatılmıştır.
Sorular :
1. Genel Kurmay istihbarat kaynaklarının
böyle bir iddiası sözkonusu mudur?
2. Aydınlık isimli dergiye bu tür bir bilgi
verilmiş midir?
3. Anayasa teminatı altında olan Partimiz
hakkında “Ajanlık ve Casusluk manası taşıyan bu
iftiracı dergi hakkında, tekzip ve diğer hukukî yollara baş
vurulacak mıdır?
T.C.
Millî
Savunma Bakanlığı 19.3.1997
Kanun
: 1997/178-TÖ
Konu
: Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
27 Şubat 1997 tarihli ve Kan. Kar. Md.
A.01.0.GNS.0.10.02-7/2132-5467/15458 sayılı yazısı.
Tokat Milletvekili Hanefi Çelik tarafından verilen
ve İlgi Ek’inde gönderilerek cevaplandırılması istenen “Bir
dergide Büyük Birlik Partisiyle ilgili çıkan habere” ilişkin
yazılı soru önergesinin cevabı Ek’tedir.
Arz ederim.
Turhan
Tayan
Millî
Savunma Bakanı
Tokat Milletvekili Hanefi Çelik Tarafından Verilen
7/2132 Sayılı Yazılı Soru Önergesinin Cevabı
1. Aydınlık Dergisinin 16 Şubat 1997
tarihli nüshasında yer aldığı belirtilen “Büyük Birlik
Partisini Amerikan İstihbarat Servisi CIA’nın kurdurduğu”
yolundaki haberin konu edildiği Yazılı Soru Önergesi
incelenmiştir.
2. Genelkurmay Başkanlığında
sözkonusu habere ilişkin olarak herhangi bir belge ve bilgi
bulunmamaktadır.
3. Genelkurmay İstihbarat
Başkanlığının bahse konu habere kaynak gösterilmesinin
maksatlı olduğu değerlendirilmekte ve iddia sahipleri
hakkında gerekli girişimlerde bulunulmasının, Parti
Yönetiminin takdirlerine ait bir husus olduğu düşünülmektedir.
Arz ederim.
Turhan
Tayan
Millî
Savunma Bakanı
5. –
İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, yurt dışından
nükleer atık ve kimyasal madde sokulduğu iddiasına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Çevre Bakanı Ziyattin Tokar’ın
yazılı cevabı (7/2142)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıda yazılı soruların,
Başbakan Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak
yanıtlanması için, İç Tüzüğün 96 ncı maddesince
gereğini arz ederim.
Hakan
Tartan
İzmir
1. Son 10 yılda gömülmek üzere ülkemize
getirilmiş nükleer atık ve benzeri kimyasal madde var
mıdır? Varsa ne zaman, hangi ülkeden, ne kadar getirilmiştir?
2. 1987 yılında ülkemize getirildiği
ortaya çıkan nükleer atıkların Isparta, Konya ve başka
yerlere gömüldüğü iddiaları doğru mudur?
3. 1987 yılında Almanya’dan Antalya
limanına geldiği belirlenen nükleer atığın ülkemize
girmesine izin veren yetkililer ile kurum ve kuruluşlar kimlerdir?
4. Sözkonusu nükleer atığın ülkemizden
geri gönderildiği doğru mudur?Bu konuda bir belge ya da kayıt
var mıdır?
5. Son yıllarda sıkça rastlanılan sakat
ve garip doğum olayları ile ekolojik dengenin giderek
bozulmasının nükleer atıkların gömülmesi ile bir ilgisi var
mıdır?
6. Ülkemizin nükleer atık çöplüğüne
dönüşmemesi için ne gibi tedbirler alınmaktadır? Bu konuda
alınan önlemler yeterli midir?
T.C.
Çevre
Bakanlığı 24.3.1997
Çevre
Kirliliğini Önleme ve Kontrol Genel Müdürlüğü
Sayı
: B190ÇKÖ0080001/861/1878
Konu
: Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : a) 10.3.1997 tarih ve B.02.0.0010/02184
sayılı Devlet Bakanlığı yazısı.
b)
10.3.1997 tarih ve B.02.0.0010/02185 sayılı Devlet
Bakanlığı yazısı.
İlgi yazılar ile, Konya Milletvekili Mehmet Keçeciler
ile İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın Sayın
Başbakanımıza tevcih ettiği yazılı soru
önergesine cevap verilmesi istenmektedir.
Sözkonusu soru önergesine ait cevaplar Ek’te sunulmakta
olup, gereğini bilgilerinize arz ederim.
M.
Ziyattin Tokar
Çevre
Bakanı
Cevaplar (İlgi a)
1. Son 10 yılda gömülmek üzere ülkemize getirilen
nükleer atık bulunmamaktadır. Ancak Aralık 1987
yılında Isparta Göltaş çimento fabrikası tarafından
Batı Almanya Weber GMBH firmasından, 27.3.20B gümrük, tarife ve
istatistik numarası ile 1 580 ton katı yakıt ithal
edilmiştir. Bu yakıtın tehlikeli atık ihtiva ettiğinin
tespiti ile birlikte gerekli yasal işlemler behemahal yapılmak
suretiyle atıkların ithal edildiği ülkeye iadesi
sağlanmıştır.
2. Yazılı basında yer alan “1 150 ton
Nükleer atık Isparta’da gömüldü ve 800 ton atık Konya’da bir un
fabrikasında yakıldı” haberinin mahiyetini araştırmak
üzere 20-23.2.1997 tarihinde Bakanlığımızdan teknik bir
heyet Isparta ve Konya’ya gönderilerek, konu hakkında gerekli inceleme ve
araştırma yaptırılmıştır. Yerinde
yapılan incelemeler ve görüşmeler neticesinde nükleer
atıkların ülkemize getirilmesi ve gömülmesi ile ilgili herhangi bir
bilgi ve belgeye rastlanmamıştır. Ancak ileride olabilecek
şüphe ve iddialara mahal vermemek üzere Konya Valiliğince ilçelerde
geniş bir araştırma başlatılarak, Türkiye Atom
Enerjisi Kurumundan belirli yerlerde ölçüm yaptırılması talep
edilmiştir. Ayrıca Bakanlığımızca Isparta Valiliğinden
de benzer bir çalışmanın yaptırılması
istenilmiştir.
3. 1987 yılında, Almanya’dan Antalya
limanına herhangi bir nükleer atığın girdiğine dair
bulgulara rastlanmamıştır.
4. 1987 yılında Almanya’dan ülkemize
gönderilen atıklar nükleer atık değildir. Isparta Valisi ile
yapılan görüşmede, gazetede çıkan beyanın doğru
olmadığı, bu konuda gerekli araştırmanın
yapıldığı ve konu ile ilgili sadece 1987 yılında
Göltaş Çimento Fabrikasına gönderilen katı atık
olayının olduğu ve bu konuda da Valilikte her türlü bilgi ve
dokümanın mevcut olduğu belirtilmiştir.
Isparta’da faaliyet gösteren Göltaş Çimento
Fabrikası tarafından Aralık 1987 tarihinde Almanya Gmbh
firmasından 1 580 ton katı atık ithal edilmiştir. Sözkonusu
atıklarla ilgili olarak mahallî basın ve 18 Ocak 1988 tarihli
Cumhuriyet Gazetesi haberi üzerine Başbakanlık Çevre Genel Müdürlüğü
ve Sağlık Bakanlığı tarafından gerekli
işlemlerin yapılması için Isparta Valiliğine talimatlar
verilmiştir. Isparta Valiliğince gerekli incelemeler
yapılıncaya kadar ilgili katı atığın
yakılmaması ve herhangi bir yere naklinin önlenmesi amacıyla yasal
prosedür tamamlanarak katı atık muhafaza altına
alınmıştır.
Başbakanlık Çevre Genel Müdürlüğünün
22.1.1988 tarihli emirleri gereği, atığın
muhteviyatının belirlenmesi amacıyla numune almak üzere
Isparta’ya teknik heyet gönderilmiştir. Orta Doğu Teknik Üniversitesinde
yapılan analiz sonuçlarına göre sözkonusu yakıtın odun
talaşına emdirilmiş endüstriyel atık olduğu ve PCB
(Poliklorlu bifeniler) ile birlikte çeşitli tehlikeli kimyasallar
içerdiği tespit edilmiştir. Analiz raporlarının mahallinde
değerlendirilmesi amacıyla dönemin Valisi Selami Teker
başkanlığında 13.4.1988 tarihinde toplanan İl Mahalli
Çevre Kurulu bu atıkların ithal edilen ülkeye en kısa sürede
geri gönderilmesi için gerekli işlemlere başlanması
kararını almıştır. Bunun üzerine Göltaş Çimento
Fabrikası yetkilileri tarafından gerekli yasal prosedür tamamlanarak
25.7.1988 tarihinde katı atıklar usulüne uygun olarak kamyonlara
yüklenerek yetkililer denetiminde Antalya limanına gönderilmiştir.
Atıklar Arktıs Trader adlı gemiye
Antalya gümrük yetkililerinin denetim ve gözetimi altında usulüne uygun
olarak yüklenmiş ve Sahil Güvenlik Muhafaza elemanlarının
refakati ile ulusal sınırlarımız terk edilinceye kadar
sözkonusu gemi takip edilerek, atıklar ihraç eden ülke olan Almanya’ya
geri gönderilmiştir.
5. Ülkemizde nükleer atıkların
gömüldüğüne dair bilgi ve belgeye rastlanmamıştır. Bu
nedenle ekolojik dengenin bozulması ile nükleer atıklar
irtibatlandırılamamaktadır.
6. 1983 yılında yürürlüğe giren 2872
sayılı Çevre Kanununun : “Çevre Korunmasına İlişkin
Önlemler ve Yasaklar” bölümünde, her türlü atık ve artığı,
çevreye zarar verecek şekilde ilgili yönetmeliklerde belirlenen
standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve
dolaylı biçimde alıcı ortama verme, depolama, taşıma,
uzaklaştırma ve benzeri faaliyetlerde bulunma yasağı
getirilmiştir.
Çevre Kanununun bu bölümünde Mart 1988’de yapılan
yeni bir değişiklikle, “İlgili yönetmelikler yürürlüğe
girinceye kadar her türlü yakıt, atık, artık ve kimyasal
maddenin ithali Çevre Bakanının onayına tabi tutulmuştur.”
hükmü getirilmiştir.
Ülkemiz tehlikeli atıkların
sınırlarötesi hareketlerinin önlenmesi amacıyla, 1989
yılında Birleşmiş Milletler Çevre Programı bünyesinde
hazırlanan “Tehlikeli Atıkların Sınırlarötesi
Hareketlerinin ve Bertarafının Kontrolü”ne ilişkin Basel
Sözleşmesini imzalamıştır. Sözleşme tehlikeli
atık taşımacılığının getirdiği
sorunlara dünya kamuoyunun dikkatini çekmesi ve bu konuda hukuk
dışı, yanlış ve ihmalkâr uygulamalara karşı
caydırıcı ve önleyici bir fonksiyon oynaması
açısından önem arz etmektedir. Ülkemiz 20 Eylül 1994
yılında Sözleşmeye resmen taraf olmuştur. Sözkonusu
Sözleşme baz alınarak ulusal mevzuatımız
hazırlanmıştır.
27 Ağustos 1995 tarih ve 22387 sayılı
Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Tehlikeli
Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ile atıkların
üretiminden nihaî bertarafına kadar toplanması,
taşınması, arıtılması, yeniden
kullanılması, yakılması ve depolanmasına ilişkin
usul ve esaslar belirlenmiştir. Bu yönetmelikte, atıkların
Türkiye’nin yetkisi altında bulunan sahalara ve serbest bölgelere
ithalatının yasak olduğu hükme bağlanmıştır.
Ayrıca Barselona Sözleşmesi eki olarak
hazırlanan “Akdeniz’de Tehlikeli Atıkların
Sınırlarötesi Taşınımından Kaynaklanan
Kirliliğin Önlenmesi” Protokolü 26 Eylül - 1 Ekim 1996 tarihinde
İzmir’de imzalanmıştır.
Protokolde Basel Sözleşmesinden farklı olarak
“Radyoaktif atıkların kontrolü”de protokol kapsamına dahil
edilmiştir. Böylece Akdeniz bölgesinde nükleer atıkların
taşınımı ve bertarafı da kontrol altına
alınacaktır.
Yukarıda değinilen tarzda iddialara son
vermek ve gelecekte oluşabilecek benzer olayları engellemek
amacıyla ülkemizde özellikle arazide radyasyon taramalarının
yaptırılarak radyasyon haritalarının çıkartılması
Bakanlığımızca planlanmaktadır. Bu merkezde sözkonusu çalışmanın
Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğünce yapılıp
yapılamayacağı, yapılabilecekse hangi şartlarda
gerçekleştirilebileceği 21.2.1997 tarih ve 420/1093 sayılı
yazımızla anılan Genel Müdürlüğe sorulmuştur.
MTA Genel Müdürlüğünün 3 Mart 1997 tarih ve 99/2168
sayılı cevabî yazısında muhtelif yerlerde gömülü radyoaktif
atıkların yerlerinin belirlenmesi ile ilgili olarak çok küçük
alanlarda ve radyasyon yayması önlenecek şekilde gömülen radyoaktif
atıkların yerden ve havadan tespitinin mümkün
olmadığı, şayet atıklar rastgele herhangi bir önlem
alınmaksızın gömülmüş, yeri, tahmini bölge olarak belirli
ise MTA Genel Müdürlüğünün ilgili birimlerinde bulunmayan fakat 1997
yılı bütçesinde alınması öngörülen çok kanallı
spektrometre ile taranarak gömülü yerin tam tespitinin mümkün olabileceği
belirtilmektedir.
6. – Konya
Milletvekili Mehmet Keçeciler’in, yurt dışından nükleer veya
kimyasal atık sokulduğu iddialarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Çevre Bakanı Ziyattin Tokar’ın
yazılı cevabı (7/2143)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Sayın
Başbakan tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mehmet
Keçeciler
Konya
Soru : Son günlerde bazı basın yayın
organlarında, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu eski başkanının
“Türkiye’de ismini veremeyeceğim bir yere 1 150 ton yüksek seviyede
nükleer atığın gömüldüğü ve bunun dışında
800 ton nükleer atığında bir un fabrikasında
yakıldığı”na dair iddialar yer almaktadır. Bu nedenle;
1. Ülkemize dış ülkelerden nükleer veya
kimyasal atık sokulmuş mudur?
Eğer sokuldu ise hangi ülke veya ülkelerden, hangi
yıllarda, ne kadar miktarda, ne amaçla sokulmuştur? Bu atık
maddelerin niteliği nedir?
2. Eğer bu atık maddeler ülkemizde imha
edilmiş ise hangi şekillerde hangi vilayetlerde ve ne kadar miktarda imha
edilmiştir?Bu olayı izleyen yıllarda imha işlemlerinin
gerçekleştiği bölgelerde resmî kurumlara intikal eden anormal çocuk
doğumları veya ölümler olmuş mudur? Bu bölgelerde çevresel
dengelerde ve tarımsal üretimde bir tahribata rastlanmış
mıdır?
3. Bu atık maddelerin ülkeye girişinde gümrük
giriş beyannameleri tutulmuş mudur; eğer iddia edildiği
gibi bu maddeler tekrar yurt dışına yollandı ise,
bunların gümrük çıkış beyannameleri de tutulmuş mudur?
Bu atık maddelerin ülkeye giriş ve ülkeden çıkış miktarı
aynı mıdır? Bu atık maddelerin hangi gümrük idarelerinde
giriş ve çıkışları yapılmıştır?
4. Aynı basın yayın organlarında
bazı Konya’lı vatandaşlarımızın “Almanya ve
diğer Avrupa ülkelerinden Konya’ya sürekli olarak trenle buğday ve
petrol taşıdığı söylenen konteynerlerin geldiği
ancak bu konteynerlerin şahsa özel olduğu için açılıp
kontrol edilmediğine” dair şikâyetlerine yer verilmiştir. Bu
iddialar doğru mudur? Eğer doğruysa niçin bu konteynerlerin
gümrük yetkililerince incelemesi yapılmamıştır?Sözkonusu
ürünlerin ithalatı için Tarım Bakanlığı ve Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığından izin alınmış
mıdır?
5. Yine aynı basın yayın
organlarında Sayın Çevre Bakanının “Atıkların
Türkiye’ye getirilmesi ancak 1994’ün sonunda yasaklandı” ifadesi yer
almıştır. Bu atık maddelerin hem canlı hemde çevre
sağlığına olan zararlarının yüksek derecelerde
olduğu bilinmesine rağmen niçin bunların ülkemize
sokulmasına 1995 yılına kadar göz yumulmuştur?Nükleer
atıkları fabrikalarında imha ettikleri iddia edilen
kişilerin siyasî bağlantıları var mıdır?
T.C.
Çevre
Bakanlığı 24.3.1997
Çevre
Kirliliğini Önleme ve Kontrol Genel Müdürlüğü
Sayı
: B190ÇKÖ0080001/861/1878
Konu
: Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : a) 10.3.1997 tarih ve B.02.0.0010/02184
sayılı Devlet Bakanlığı yazısı.
b)
10.3.1997 tarih ve B.02.0.0010/02185 sayılı Devlet
Bakanlığı yazısı.
İlgi yazılar ile, Konya Milletvekili Mehmet
Keçeciler ile İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın Sayın
Başbakanımıza tevcih ettiği yazılı soru
önergesine cevap verilmesi istenmektedir.
Sözkonusu soru önergesine ait cevaplar Ek’te sunulmakta
olup, gereğini bilgilerinize arz ederim.
M.
Ziyattin Tokar
Çevre
Bakanı
Cevaplar (İlgi b)
1. Ülkemize dış ülkelerden nükleer atık
getirilmemiştir. Ancak Aralık 1987 yılında Isparta
Göltaş çimento fabrikası tarafından, Batı Almanya Weber
GMBH firmasından, 27.3.20B gümrük, tarife ve istatistik numarası ile
1 580 ton katı yakıt ithal edilmiştir. Sözkonusu yakıtla
ilgili olarak mahallî basın ve 18 Ocak 1988 tarihli Cumhuriyet Gazetesi
haberi üzerine Başbakanlık Çevre Genel Müdürlüğü ve
Sağlık Bakanlığı tarafından gerekli
işlemlerin yapılması için Isparta Valiliğine talimatlar
verilmiştir. Isparta Valiliğince gerekli incelemeler
yapılıncaya kadar ilgili katı atığın
yakılmaması ve herhangi bir yere naklinin önlenmesi amacıyla
yasal prosedür tamamlanarak katı atık muhafaza altına
alınmıştır.
Başbakanlık Çevre Genel Müdürlüğünün
22.1.1988 tarihli emirleri gereği, atığın
muhteviyatının belirlenmesi amacıyla numune almak üzere
Isparta’ya teknik heyet gönderilmiştir. Orta Doğu Teknik
Üniversitesinde yapılan analiz sonuçlarına göre sözkonusu
yakıtın odun talaşına emdirilmiş endüstriyel atık
olduğu ve PCB (Poliklorlu bifeniller) ile birlikte çeşitli tehlikeli kimyasallar
içerdiği tespit edilmiştir.
2. Bu atıklar ülkemizde imha edilmemiştir.
Katı yakıta ilişkin analiz raporlarının mahallinde
değerlendirilmesi amacıyla dönemin Valisi Selami Teker
başkanlığında 13.4.1988 tarihinde toplanan İl Mahallî
Çevre Kurulu bu atıkların ithal edilen ülkeye en kısa sürede
geri gönderilmesi için gerekli işlemlere başlanması
kararını almıştır. Bunun üzerine Göltaş Çimento
Fabrikası yetkilileri tarafından gerekli yasal prosedür tamamlanarak
25.7.1988 tarihinde katı atıklar usulüne uygun olarak kamyonlara
yüklenerek yetkililer denetiminde Antalya limanına gönderilmiş ve
buradan da ithal edilen ülkeye iadesi sağlanmıştır.
3. Sözkonusu yakıt 27.3.20B gümrük, tarife ve
istatistik pozisyon numarası ile Mersin Gümrüğünden ithal
edilmiştir. Aynı yakıt Antalya Gümrük çıkış
beyannamesi ile tekrar Almanya’ya gönderilmiştir. Yakıt giriş
miktarı 1 580 ton, çıkış miktarı ise nem kaybı
ile 1 460 tondur.
4. Bu iddialara ilişkin herhangi bir bilgi ve
belgeye rastlanmamıştır.
5. 1983 yılında yürürlüğe giren 2872
sayılı Çevre Kanununun : “Çevre Korunmasına İlişkin
Önlemler ve Yasaklar” bölümünde, her türlü atık ve artığı,
çevreye zarar verecek şekilde ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara
ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde
alıcı ortama verme, depolama, taşıma,
uzaklaştırma ve benzeri faaliyetlerde bulunma yasağı
getirilmiştir.
Çevre Kanununun bu bölümünde Mart 1988’de yapılan
yeni bir değişiklikle, “İlgili yönetmelikler yürürlüğe
girinceye kadar her türlü yakıt, atık, artık ve kimyasal
maddenin ithali Çevre Bakanının onayına tabidir.” hükmü
getirilmiştir.
Ülkemiz tehlikeli atıkların
sınırlarötesi hareketlerinin önlenmesi amacıyla, 1989
yılında Birleşmiş Milletler Çevre Programı bünyesinde
hazırlanan “Tehlikeli Atıkların Sınırlarötesi
Hareketlerinin ve Bertarafının Kontrolü”ne ilişkin Basel
Sözleşmesini imzalamıştır. Sözleşme tehlikeli
atık taşımacılığının getirdiği
sorunlara dünya kamuoyunun dikkatini çekmesi ve bu konuda hukuk
dışı, yanlış ve ihmalkâr uygulamalara karşı
caydırıcı ve önleyici bir fonksiyon oynaması
açısından önem arz etmektedir. Ülkemiz 20 Eylül 1994
yılında Sözleşmeye resmen taraf olmuştur. Sözkonusu
Sözleşme baz alınarak ulusal mevzuatımız
hazırlanmıştır.
27 Ağustos 1995 tarih ve 22387 sayılı
Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Tehlikeli
Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ile atıkların
üretiminden nihaî bertarafına kadar toplanması,
taşınması, arıtılması, yeniden kullanılması,
yakılması ve depolanmasına ilişkin usul ve esaslar
belirlenmiştir. Bu yönetmelikte, atıkların Türkiye’nin yetkisi
altında bulunan sahalara ve serbest bölgelere ithalatının yasak
olduğu hükme bağlanmıştır.
7. –
Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun,
S.H.Ç.E.K’na bağlı yuva ve geliştirme yurtlarındaki
sağlık personeline ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Sacit
Günbey’in yazılı cevabı (7/2146)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı
Sayın Sacit Günbey tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ve talep
ederim. 20.2.1997
Cafer
Tufan Yazıcıoğlu
Bartın
Soru : Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna
bağlı yuva ve geliştirme yurtlarında yeterli
sağlık personeli ve hemşire var mı? Buralardaki etüt
odaları ve spor odaları mescide dönüştürüldü mü? Ramazan
ayında çocuklar oruç tutmaya zorlandı mı?
T.C.
Başbakanlık 18.3.1997
Sosyal Hizmetler
ve Çocuk Esirgeme Kurumu
Genel
Müdürlüğü
Sayı :
B.02.1.SÇE.0.71.00.00.P.1/3344
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliğine
(Kanunlar ve Kararlar
Dairesi Başkanlığı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği
Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığının 3.3.1997
tarih ve 15586 sayılı yazı eki Bartın Milletvekili Cafer
Tufan Yazıcıoğlu’na ait 20.2.1997 tarihli dilekçesi incelendi.
Bakanlığım Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumu Genel Müdürlüğüne bağlı Çocuk Yuvaları ve
Yetiştirme Yurtlarında;
I. Sağlık personeli ve hemşire yeterli
sayıda olmayıp, eleman ihtiyacı kurumlararası nakil yoluyla
giderilmeye çalışılmaktadır.
II. Sözkonusu yuva ve yurtlardaki etüt odaları ile
spor odaları mescide dönüştürülmemiştir.
III. Çocuk Yuvaları ve Yetiştirme
Yurtlarında barınan çocukların ramazan ayında oruç
tutmaları için herhangi bir şekilde baskı
yapılmamıştır.
Bilgilerinize arz ederim.
Prof.
Dr. Sacit Günbey
Devlet
Bakanı
8. – Antalya
Milletvekili Yusuf Öztop’un, pamuk üretiminin artırılmasına
ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in
yazılı cevabı (7/2151)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi
ve Ticaret Bakanı Sayın Yalım Erez tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Yusuf
Öztop
Antalya
Pamuk üretimi, zahmetli ve masraflı bir üretim
biçimidir. Girdi fiyatları diğer ürünlerden çok yüksektir. Tohum,
gübre, ilaç, akaryakıt, çapa ve hasat etme masrafları günden güne
artması nedeniyle pamuk üretim alanı yıldan yıla
azalmaktadır. Bu durum Türk ekonomisinin önemli sektörlerinden tekstil
alanında da olumsuz biçimde etkisini gösterebilecektir.
Antalya pamuk üreticisinin önemli bir kısmı
70 000 TL./kg. fiyatla ürününü Antbirliğe teslim etmiştir.
Şu anda serbest piyasa fiyatları 90-95 bin
lira arasında seyretmektedir.
Sorular :
1. Tekstil sanayiinin ham maddesi olan pamuk üretim
alanlarının artırılması için hangi tedbirleri
düşünüyorsunuz?
2. Antbirlik’e kilosu 70 bin liradan pamuk teslim eden
pamuk üreticisine 20-25 bin lira prim zammı vererek girdi
fiyatlarındaki artışa destek olmayı düşünüyor musunuz?
T.C.
Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı 19.3.1997
Basın
ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Sayı
: B140BHİ01-94
Konu
: Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : 3.3.1997 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2151-5506/15591 sayılı yazınız.
Antalya Milletvekili Yusuf Öztop’un, “Pamuk üretiminin
arttırılmasına” ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını
istediği (7/2151) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili
cevabımız ekte takdim edilmiştir.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Yalım
Erez
Sanayi
ve Ticaret Bakanı
Antalya Milletvekili
Yusuf Öztop’un Yazılı Sorularına Cevaplarımız
Cevap 1. Üç yıldır destekleme alımı
yapılmadığından Tariş Pamuk Birliği, Çukobirlik
ve Antbirlik kendi malî imkânları ve DFİF kaynaklı kredilerle
ortaklarının ürünlerini almaya çalışmaktadır. Bu üç
Birlik, bu yıl 19 Trilyon Liralık Pamuk alımı
yapmıştır. Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri
ciddî bir alıcı olarak piyasada denge unsuru fonksiyonu üstlenmekte
ve ortaklarına malî imkânları ölçüsünde girdi
dağıtımı yapmakla birlikte, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
üretim alanlarının daraltılması ya da genişletilmesi
konularında yetkili ve görevli değildir.
Cevap 2. Yukarıda da belirtildiği üzere
Birlikler Devlet adına alım yapmakla görevlendirilmemiştir.
Alımlarını serbest piyasa koşulları içinde yapmakta ve
DFİF kredileriyle desteklenmektedirler.
Antbirlik’çe uygulanan 70 bin lira pamuk fiyatı
alım dönemindeki iç ve dış piyasa koşullarına göre
makul bir fiyat olarak değerlendirilmelidir. Son aylarda pamuk
fiyatlarında oluşan artışın, aynen kütlü pamuk
alım fiyatlarına yansıtılması ve 20-25 bin lira prim
zammı verilmesi aylar önce alınan ve bedeli ödenen kütlü pamuğun
stok ve finasman maliyetinin gözardı edilerek, bu maliyetin Antbirlik’in
üzerinde bırakılması anlamına gelmektedir. Birlikçe
alınan pamuk kârlı olarak satılamadığında ise
gelecek yıl alımları için sağlanabilecek özkaynak ve kredi
imkânları şimdiden kısıtlanmış olacaktır.
Diğer taraftan, iş yılı sonunda
kesinleşecek hesap durumuna göre, müsbet gelir-gider farkının
mevzuat hükümleri çerçevesinde üreticiye yansıtılması mümkün
olabilecektir.
9. – Çanakkale
Milletvekili A. Hamdi Üçpınarlar’ın, casinolarda kredili talih
oyunları oynatılıp oynatılmadığına
ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı Bahattin Yücel’in yazılı
cevabı (7/2152)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki Soru Önergemin Turizm
Bakanı Sayın Bahattin Yücel tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması için gereğini arz ederim.
A.
Hamdi Üçpınarlar
Çanakkale
1. Cumartesi ve Pazar günleri Casinolarda tapu tescil
işlemleri yapan kamu görevlileri kimlerdir? Anılanlar hakkında
herhangi bir yasal işlem yapılmış mıdır?
2. Casinolarda kredili olarak talih oyunu
oynatılmakta mıdır?
3. Kredilere komisyon uygulanmakta mıdır? Bu
oran ne kadardır?
4. Kredili oyunlarda yasal denetim sağlanmakta
mıdır?
T.C.
Turizm
Bakanlığı 21.3.1997
Hukuk
Müşavirliği
Sayı :
B.140.HKM.0.00.00.00/390-8551
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliği
(Kanunlar ve Kararlar
Dairesi Başkanlığı)
İlgi : 3.3.1997 tarih ve 02-7/2152-5507/15562
sayılı yazınız.
Çanakkale Milletvekili Sayın A. Hamdi
Üçpınarlar tarafından Başkanlığınıza verilen
yazılı soru önergesinde belirtilen hususlar ile ilgili olarak, 2634
sayılı Kanunun 19/b maddesine istinaden yürürlükte bulunan Talih
Oyunları Yönetmeliği ve Bakanlığımızca
yayımlanan 96/18 sayılı Genelge uyarınca Talih
Oyunları Salonlarında denetim yapılmaktadır.
Kredili oyun oynatıldığına
ilişkin gerekli bilgi ve belgelerle Bakanlığımıza
başvurulması, denetimler sırasında kamu görevlilerinin bu
salonlarda bulunduğunun veya kredili oyun oynatıldığının
tespit edilmesi halinde cezaî müeyyideler Bakanlığımızca
uygulanmaktadır.
Gereğini bilgilerinize arz ederim.
Bahattin
Yücel
Turizm
Bakanı
T.C.
Turizm
Bakanlığı 26.7.1996
İşletmeler
Genel Müdürlüğü
Sayı : Tes.
D. Bşk. 53.4-3970-12763-22379
Konu :
Talih oyunları salonları.
Genelge 96/18
Bilindiği gibi, Hükümet Programında “Turizmin
gelişmesiyle ortaya çıkan Talih oyunları işletmelerinin,
özendirici bir takım yaklaşımlarla bazı
vatandaşlarımız için cazibe merkezi haline gelmeleri ve sosyal
hayatımızda tahribata yol açmaları engelenecektir.”
denilmektedir.
Bu hususlar gözönüne alınarak, talih oyunları
salonlarının kuruluş amacına uygun
çalışmalarının sağlanması için :
1. Talih oyunları salonları bünyelerindeki
açık büfe uygulaması kaldırılacaktır.
2. Otel/tatil köyü müşterileri için, odalarda
bulundurulabilecek reklamlar dışında, hiç bir promosyon, ilan ve
reklam faaliyeti yapılmayacak, salon girişine asılacak en fazla
25x50 cm. ebadında ışıksız tanıtıcı levha
dışındaki,
ışıklı-ışıksız tüm reklam
levhaları ve malzemeleri ile cadde ve sokaklarla karayolları
kenarlarında yer alan reklam panoları kaldırılacaktır.
Sadece, havaalanlarının dış hatlar
gelen yolcu gümrüklü bölümünde reklam yapılabilecektir.
3. Araba, tatil çekilişi, para ikramiyesi, gösteri
v.b. özendirici girişimlerde bulunulmayacaktır.
4. Müşterilere kredili oyun
oynattırılmaması hususuna, titizlikle riayet edilecektir.
5. Özel otomobil, otobüs, v.b. araçlarla müşteri
getirilmeyecek, hiç bir şekilde müşteri servisi
yapılmayacaktır.
6. Resmî tatil ve bayramlar hariç, 19.00-03.00 saatleri
dışında faaliyet gösterilmeyecektir.
7. Girişlerde kıyafete önem verilecek,
erkekler kravat ve takım elbiseli, bayanlar gece elbiseli veya etek
ceketli olacaktır.
8. Kamu görevlileri salonlara alınmayacaktır.
Yukarıda belirtilen hususlar 15.8.1996 tarihinden
itibaren bünyesinde talih oyunları salonu bulunan tüm otel, tatil köyü ve
eğlence merkezleri ile talih oyunları salonlarında
yürürlüğe konulacaktır.
Kiracı firmalar tarafından işletilmekte
olan talih oyunları salonlarına ait kira sözleşmelerinin
asıllarının veya noter onaylı suretlerinin 15.8.1996
tarihine kadar Bakanlığımıza gönderilmesi gerekmektedir.
Bilginizi ve gereğini rica ederim.
Bahattin
Yücel
Turizm
Bakanı
10. – Rize
Milletvekili Ahmet Kabil’in, 53 üncü Hükümetin Rize’ye ayırdığı
ödeneğin bir kısmının Hükümetiniz tarafından geri
alındığı iddiasına ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Abdüllatif Şener’in yazılı cevabı (7/2169)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Sayın Maliye Bakanı tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim. 25.2.1997
Ahmet
Kabil
Rize
54 üncü Hükümet Programının TBMM’sinde
takdimi sırasında 53 üncü Hükümet giderayak Rize’ye para verdi. Biz
onları geri aldık ifadesi yer almıştı.
Geri alma yazısı gizli
olmadığına göre ve bu netice TBMM kürsüsünden ilan
edildiğine göre, hangi kurumun, ne kadar parasının geri
alındığını bilmem açısından bu geri alma
talimatlarının bir fotokopisini almamda herhangi bir sakınca var
mıdır? Yoksa cevap olarak bu yazıların gönderilmesi mümkün
olabilir mi?
T.C.
Maliye
Bakanlığı
Bütçe ve Malî
Kontrol Genel Müdürlüğü
Sayı :
B.07.0.BMK.0.11.013/600-4205 20.3.1997
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığının
3.3.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2169-5547/15693 sayılı
yazıları.
Rize Milletvekili Sayın Ahmet Kabil’in 7/2169 esas
nolu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar
aşağıda sunulmuştur.
Bilindiği üzere 53 üncü Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti 6.3.1996 tarihinden, 28.6.1996 tarihine kadar olan dönemde görevde
bulunmuştur.
Bu dönem içerisinde, Bakanlığım
bütçesinin “Mahallî İdarelere Yapılacak Yardım ve Ödemeler”
tertibinden belediyelere 5 trilyon 927 milyar, İl Özel İdarelerine ise
333 milyar lira olmak üzere toplam 6 trilyon 260 milyar lira yardım
yapılması uygun bulunmuştur.
Bu dönemde belediyelere yapılması uygun
bulunan yardım miktarının;
4 trilyon 973 milyar lirası Anavatan Partisine,
954
milyar lirası
Diğer Partilere,
mensup belediyelere ait bulunmaktadır.
Bir başka ifadeyle 53 üncü Hükümet döneminde,
yardım miktarının yüzde 84’ünün tek bir partiye, yüzde
16’sının ise diğer altı parti ile bağımsız
belediyelere yapılması uygun bulunmamış ve bu haksız
ve adaletsiz uygulamanın kısmen dahi olsa önlenebilmesi ve
belediyelere yapılan yardımların objektif ve adil bir
şekilde yapılabilmesinin sağlanması amacıyla, belediye
ve il özel idarelerine yapılması uygun görülen yardım
miktarının 2 trilyon 39 milyar liralık kısmı iptal
edilmiştir.
Bilgilerine arz olunur.
Doç.
Dr. Abdüllatif Şener
Maliye
Bakanı
11. – Bursa
Milletvekili Hayati Korkmaz’ın, Adalet Bakanı tarafından
kullanılan yabancı menşeli otomobilin ülkeye girişine
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz’ın
yazılı cevabı (7/2179)
27.2.1997
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı
soruların Devlet Bakanı Sayın Ayfer Yılmaz tarafından
yazılı olarak yanıtlanması için, içtüzüğün 96 ncı
maddesi gereğince arz ederim.
Hayati
Korkmaz
Bursa
Adalet Bakanı Sayın Şevket Kazan
tarafından kullanılan yabancı plakalı (Almanya) Mercedes
marka otomobil konusunda medyada çıkan bazı haberler ile ilgili
olarak;
1. Otomobil hangi tarihte, hangi mevzuata göre ve hangi
statüde Türkiye’ye giriş yapmıştır?
2. Otomobil halen kimin üzerine
kayıtlıdır? Aracın model yılı nedir?
3. Almanya’daki adresi nedir? Aynı adres
gösterilerek Türkiye’ye başka otomobil girişi yapılmış
mıdır?
4. Söz konusu otomobil sahibi tarafından kaç
yaşında satın alınmıştır? Mer-i mevzuat
gereği araç sahibi Türkiye’ye temelli dönüş yapmış
mıdır?
5. Araç sahibi veya eşi Türkiye’ye daha önce
otomobil getirmiş midir? Getirdi ise hangi tarihlerde getirmiştir?
T.C.
Başbakanlık
Gümrük
Müsteşarlığı
Gümrükler
Genel Müdürlüğü
Sayı :
B.02.1.GÜM.0.06.00.10.1303-246/011754 21.3.1997
Konu : Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Genel Sekreterliğine
(Kanunlar ve Kararlar
Dairesi Başkanlığı)
İlgi : 6.3.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2179-5573/15742
sayılı yazıları.
İlgide kayıtlı yazıları
konusu, tarafımdan yazılı olarak yanıtlanması
istenilen Bursa Milletvekili Sayın Hayati Korkmaz’a ait 5 maddelik soru
önergesine verilen karşılıklarımız ilişikte
sunulmuştur.
Bilgilerine arz ederim.
Ayfer
Yılmaz
Devlet
Bakanı
Sayın Hayati Korkmaz
Bursa Milletvekili
İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının 6.3.1997 gün ve 15742 sayılı
yazısı.
İlgide kayıtlı yazı ekinde intikal
eden ve Adalet Bakanı Sayın Şevket Kazan tarafından
kullanılan yabancı plakalı (Almanya) Mercedes marka otomobil
konusunda medyada çıkan bazı haberlerle ilgili olarak
yazılı olarak yanıtlanması istenilen 5 maddelik soru
önergesine karşılıklarımız aşağıda
belirtilmiştir.
Soru : 1.Otomobil hangi tarihte hangi mevzuata göre ve
hangi statüde Türkiye’ye giriş yapmıştır?
1615 sayılı Gümrük Kanununun “Turistik
Kolaylıklar” başlığını taşıyan 12 nci
maddesi hükmüne göre, asıl ikametgâhı yabancı memleketlerde olan
Türk ve yabancı turistlerin birlikte ve kendilerinden iki ay önce veya
altı ay sonraki süreler içerisinde getirdikleri seyahat
vasıtalarını, yurda geçici surette sokmaları mümkün
bulunmaktadır.
Kanunun 1 inci maddesinin 4 üncü bendinde,
yukarıda bahsi geçen “asıl ikametgâh” kavramının
tanımı yapılmıştır. Buna göre, yurda ister turizm
maksadıyla ister meslekî bir gaye ile girmiş olsun vasati altı
aydan fazla bir zaman ikamet eden şahsın, oturduğu binanın
sahibi veya kiracısı olması bakımından fark
gözetilmeksizin veya nerede oturursa otursun Türkiye’de ikametgâhı
bulunduğu prensibi kabul olunmaktadır.
Halen yürürlükte bulunan uygulamaya göre,
yukarıdaki tanıma nazaran asıl ikametgâhı yabancı
memleket addolunan Türk ve yabancıların beraberlerinde getirdikleri
seyahat vasıtalarının mülkiyet belgesine nazaran taşıt
giriş-çıkış formu düzenlenmek ve şahsın
pasaportuna kaydedilmek suretiyle yurda geçici surette girişlerine izin
verilmektedir. Formların taşıt sahibi veya sürücüsü
tarafından doldurulacak kısmında taşıtı sahibi
getirdi ise sahibine ait bilgiler, sürücü getirdi ise sürücüye ait bilgiler yer
almaktadır.
Sözkonusu 12 nci maddenin 1 inci
fıkrasının 1/b bendi uyarınca, taşıtlar bizzat
sahipleri tarafından getirilebilecekleri gibi, asıl ikametgâhı
yabancı memleketlerde olan Türk veya yabancı şoförü veyahut asıl
ikametgâhı olan yabancı memleketlerde otomobil sahibinin vekâletini
haiz olan Türk ve yabancılar tarafından da yurda
sokulabilmektedirler.
Bahse konu BB YG 885 plakalı otomobilin, T.C.
Stuttgart Başkonsolosluğunca düzenlenen 4489/13.6.1996
sayılı günlü vekâletnamede geçtiği biçimde, sahibi Hayreddin
Kılıç tarafından vekil tayin edilen TR-1 256641 sayılı
pasaport hamili Orhan İnik tarafından, 14.6.1996 tarihinde Ro-Ro
marifetiyle gelip Haydarpaşa Çıkış Gümrüğünce tanzimli
321185 sayılı Taşıt Giriş-Çıkış formuna
istinaden yurda sokulduğu anlaşılmıştır (Ek : 1).
Soru : 2. Otomobil halen kimin üzerine
kayıtlıdır? Aracın model yılı nedir?
Mülkiyet belgesine göre aracın sahibi Hayreddin
Kılıç’tır. Model yılı 1991’dir (Ek : 2).
Soru : 3. Almanya’daki adresi nedir? Aynı adres
gösterilerek Türkiye’ye başka otomobil girişi yapılmış
mıdır?
Mülkiyet belgesinde ve vekâletnamede, Hayretdin
Kılıç’ın adresi “Calwerstr 1 71063 Sildengingen” şeklinde
kayıtlıdır. Bilgisayar kayıtlarından, bu adres
gösterilerek Türkiye’ye başka otomobil girişi
yapılmadığı anlaşılmıştır.
Soru : 4. Sözkonusu otomobil sahibi tarafından kaç
yaşında satın alınmıştır? Mer-i mevzuat
gereği araç sahibi Türkiye’ye temelli dönüş yapmış
mıdır?
Otomobilin mülkiyet belgesinde, 7.6.1996 tarihinde
Hayreddin Kılıç tarafından satın
alındığı kayıtlıdır.
Yürürlükteki mevzuat iki durumda kesin dönüş
şartını aramaktadır.
Bunlardan birincisi Gümrük Kanununun 10 uncu maddesinin
1 inci fıkra 7 nci bendinde geçen muafen ev eşyası ithaline
ilişkin düzenlemedir. Buna göre, tahsil, meslekî ihtisas,
çalışma ve ticaret gibi amaçlarla yabancı memleketlere
yerleşip de en az iki yıl ikametten sonra kesin olarak dönen Türk
uyruklu kişilerin beraberlerinde getirecekleri veya gelişlerinden iki
ay önce veya altı ay sonraki süreler içerisinde getirtecekleri ev
eşyasının muafen ithali mümkün bulunmaktadır. Ev
eşyası karı, koca ve reşit olmayan çocuklardan oluşan
aile ünitesine uygulanmaktadır.
Yurda kesin dönenler, Konsolosluklarımıza
başvurup pasaportlarına kesin dönüş şerhi verdirebilecekleri
gibi, bunu herhangi bir nedenle yaptıramayanların
eşyasının geldiği gümrüğe yazılı olarak
başvurup kesin döndüğünü beyan etmesi halinde bu beyanlarına
göre işlem yapılmaktadır. Daha önce naklihane (muafen ev
eşyası ithali) yapan kişilerin müteakip naklihanelerinde; yurt
dışında, tekrar iş bulup dışarda yeniden ikamet
tesis ettiğini ve iki yıl kaldıktan sonra tekrar yurda kesin
döndüğünü Konsolosluktan alacağı belge ile ispat etmesi gerekmektedir.
Kesin dönüşünden sonra Türkiye’de altı aydan fazla ikamet edenlerde
-ki bu durum pasaport kayıtlarından anlaşılır- bu
şart aranmamaktadır. Anlaşılacağı üzere, bir kere
kesin dönüş yapan şahısların tekrar statülerinin değiştirmeleri,
mümkün bulunmaktadır (olumlu).
Ancak, Kapıkule Başmüdürlüğünde tutulan naklihane
kütüğümüz, Hayreddin Kılıç isimli şahsın, bu tarihe
kadar muafen ev eşyası ithali yapmadığını
göstermektedir. Tarama, isim benzirliği dikkate alınarak, Hayrettin
Kılıç ve Hayretdin Kılıç ismi üzerinden de
yapılmıştır. Mevcut Hayrettin Kılıç isimlerine
ait ana-baba adı, doğum yeri-tarihi gibi diğer kimlik
bilgilerinin Hayreddin Kılıç’ınkine uymadığı
anlaşılmıştır (Ek : 3, 4). Eşinin ismi
bilinmediğinden, onun yapıp yapmadığına dair bir
araştırmada bulunulamamıştır.
Kesin dönüşün arandığı diğer
durum, “Bazı Şahsî ve Ticarî Mahiyette Eşyanın Bedelsiz
İthaline İlişkin Karar’da yer almaktadır. Halen yürürlükte
bulunan 25.12.1995 tarih ve 95/7614
sayılı Karar’a göre, yurt dışında en az 24 (yirmidört)
ay ikamet ettikten sonra ikametgâhlarını Türkiye’ye nakledenler,
ikametin naklinden önceki Türkiye’ye son giriş tarihinden en az altı
ay öncesinden beri adlarına kayıtlı ve kullandıkları,
motorlu özel taşıtlardan (bu araçlarla birlikte getirilen hafif
römork veya karavan tipi ikamet veya kamp yapmaya mahsus römork veya yarı
römorklar dahil) bir adedi ile motorsiklet, özel uçak ve yatlardan birer
adedini, malî mükellefiyetlerini yerine getirmek kaydıyla ithal
edebilmektedirler. Bu izinler de keza, karı-koca ve reşit olmayan
çocuklardan oluşan aile ünitesine ikametin naklinde ve tanzim tarihinden
itibaren 5 yılda bir verilmektedir. Görüldüğü üzere, ikametin
naklinden sonra yeniden yurt dışında ikamet tesisi ve beş
yıl sonunda tekrar bu hakkın kullanılması mümkün
bulunmaktadır (olumlu).
Ancak, ithal izinlerini veren merci T.C. Merkez
Bankasında, bilgisayar kayıtları üzerinden yapılan
araştırmada, Hayreddin Kılıç adına düzenlenen bedelsiz
ithal iznine rastlanmamıştır. İsim benzerliği dikkate
alınarak, tarama burada da Hayrettin Kılıç, Hayretdin
Kılınç, Hayreddin Kılınç isimleri üzerinden
yapılmıştır. Rastlananların ana-baba adı,
doğum yeri-tarihi gibi diğer kimlik bilgilerinin Hayreddin
Kılıç’ınkine uymadığı
anlaşılmıştır. Bankada son beş yıla ait
kayıtlar mevcut olduğundan, tarama bu dönemle sınırlı
kalınarak yapılmıştır. Eşinin ismi
bilinmediğinden onun adına bir ithal izni düzenlenip
düzenlenmediğine dair bir araştırmada
bulunulamamıştır.
Sonuç olarak :
Naklihane (muafen ev eşyası ithali) ve
bedelsiz otomobil ithali kayıtlarından, Hayreddin Kılıç
isimli şahsın kesin dönüş yaptığına dair bir
bulguya rastlanmamıştır.
Soru : 5. Araç sahibi veya eşi Türkiye’ye daha
önce otomobil getirmiş midir?
Burada kestedilen bedelsiz ithal hakkına istinaden
otomobil ithali ise, yanıtı yukarıda verilmiştir.
Kastedilen turistik kolaylıklardan istifade ile geçici surette
taşıt getirilmesi ise, yine isim benzerlikleri de dikkate
alınarak bilgisayar kayıtlarından yapılan
araştırma sonucunda, Hayreddin Kılıç’ın belirtilen
haktan istifade ile bizzat taşıt getirdiğine dair bir kayda
rastlanmamıştır. Eşinin ismi bilinmediğinden, onun
hakkında bir araştırma yine yapılamamıştır.
Bilgilerine sunulur.
Ayfer
Yılmaz
Devlet
Bakanı
Not :
Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.
12. – Bursa
Milletvekili Yahya Şimşek’in, yoksul yörelere yapılan
yardımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Sacit Günbey’in
yazılı cevabı (7/2186)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet
Bakanı Sayın Sacit Günbey tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 26.2.1997
Av.
Yahya Şimşek
Bursa
1. Devlet Bakanı Sayın Sacit Günbey, TV
kanallarında “Ocak ayında Yoksul yörelere 2 trilyon lira”
dağıttıklarını belirtmiştir.
2 trilyon lira hangi illerimize ve nasıl
dağıtılmıştır?
2. Basında çıkan haberler
ışığında; Fak-Fuk Fon’dan PKK itirafçılarına
yardım yapılmış mıdır?
T.C.
Devlet
Bakanlığı
Sayı :
B.02.0.018/01606-7/2186-5566 24.3.1997
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
(Kanunlar ve Kararlar
Dairesi Başkanlığı)
İlgi : 6.3.1997 tarih ve 15732 sayılı
yazınız.
İlgi yazınız ekinde gönderilen ve
tarafımdan cevaplandırılması istenen yazılı soru
önergesine verilen cevaplar ilişikte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Prof.
Dr. Sacit Günbey
Devlet
Bakanı
Cevap : 1. Başbakanlık Sosyal
Yardımlaşma ve Dayınışmayı Teşvik Fonu
İdaresince ekonomik ve sosyal yoksunluk içinde bulunan kişi ve
aileleri desteklemek üzere, Ocak 1997 ayı içerisinde Gıda ve Giyim
Yardım Programı ile Ek Yakacak Yardım Programı
yürürlüğe konulmuştur.
Ayrıca Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Fonuna paralel olarak her il ve ilçede
teşkil edilmiş bulunan 925 adet Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakfına güncel ihtiyaçların karşılanması
amacına matuf olmak üzere her ay Periyodik Pay gönderilmektedir.
Periyodik Payların tespitinde Mahallin nüfusu ve
Sosyo Ekonomik Gelişme Endeksi baz alınmaktadır.
Gıda ve Giyim Yardımı Programı
kapsamında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakıflarına gönderilecek miktarların tespitinde de yine
aynı kriterler kullanılmıştır.
Yakacak Yardımında ise; Nüfus Sosyal Ekonomik
Gelişme Endiksinin yanında il bazında son 50 yılın
ortalama meteorolojik verileri, (Ortalama Sıcaklık, Ortalama
Sıcaklığın 10oC Üzerinde Olduğu Günler Sayısı,
Ortalama Bağıl Nem, Yağışın 10 mm. Üzerinde
Olduğu Günler Sayısı, Karla Örtülü Günler Sayısı), baz
alınarak gönderilecek miktarlar hesaplanmıştır.
Ocak 1997 ayında illere gönderilen
yardımların listesi ilişikte sunulmuştur.
Cevap : 2. Sosyal Yardımlaşma ve
Dayınışmayı Teşvik Fonunun kurulmasına imkân
veren 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununun 2 nci maddesinde “Fakru
zaruret içinde ve muhtaç durumda bulunan, kanunla kurulu sosyal güvenlik
kuruluşlarına tabi olmayan ve bu kuruluşlardan aylık ve
gelir almayan vatandaşlar ile geçici olarak küçük bir yardım veya
eğitim ve öğretim imkânı sağlanması halinde topluma
faydalı hale getirilecek, üretken duruma geçirilebilecek kişilerin
kapsam dahilinde olduğu belirtilmektedir.
Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Fonundan yardım almak isteyen
ekonomik ve sosyal yoksunluk içinde bulunan kişi ve aileler ikamet
ettikleri yerin Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakıflarına müracaat etmektedirler.
Mülkî İdare Amirinin Başkanı olduğu
Mütevelli Heyet, yardım talep edenlerin kanun kapsamında olup
olmadığına ve ne tür yardım yapılacağına
karar vermektedirler.
Bu itibarla Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Fonundan şahıslara direkt
yardım yapılmamaktadır.
Not :
Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.
13. – Erzincan
Milletvekili Mustafa Kul’un, uluslararası E. 80 karayolunun Sansa
Boğazı Geçidinin ıslahına ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan’ın
yazılı cevabı (7/2193)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Kul
Erzircan
Uluslararası E 80 karayolunun Erzincan-Erzurum
güzergâhının Tunceli ayrımından, Erzurum Karayolları
12 nci Bölge Müdürlüğü sınırına kadar olan 49 km.’lik
bölümü Sansa Boğazı boyunca karayolu, Fırat Nehri ve dimiryolu
birlikte yer almaktadır. Yol Standardının düşük,
virajların çok olması nedeniyle bu bölgede sık sık trafik
kazaları meydana gelmektedir.
E 80 karayolunun Sansa Boğazı bölümünün
ıslahı 1970’li yıllardan beri her dönem gündemde olmasına
ve 1986 yılından beri yatırım programında
olmasına karşın bugüne kadar yapılamamıştır.
1986 yılından beri yatırım
programında 1 milyon TL. gibi sembolik ödeneklerle yer alan projenin
yaklaşık maliyeti 3.4 trilyon TL.’dır.
1997 yılı yatırım programında
da yer almış olmasına karşın, 1997 yılı için
10 milyon TL. gibi sembolik bir ödenek ayrılmıştır.
Yıllık olarak 30-40 vatandaşımızın
hayatını kaybettiği bu karayolunun ivedilikle ıslah
edilmesi gerekirken, 1997 yılı için de yine bir iz ödeneği
ayrılarak göstermelik olarak programa alınmıştır.
1. Daha önce etüt ve projesi hazırlanmış
olan E 80 karayolu Sansa Boğazı geçidinin ıslah ve onarım
işi 1997 yılında ihale edilebilecek midir?
2. 10 milyon ödenek ayrılan bu proje için ek
ödenek ayırmak mümkün müdür?
3. Ek ödenek ayrılabilecekse 1997 yılı
için ne kadar ödenek ayrılacaktır?
T.
C.
Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı
Basın
ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Sayı :
B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-a/532 21.3.1997
Konu : Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un
yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.’nin 6 Mart 1997 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2193-5590/15784 sayılı yazısı.
İlgi yazı ekinde alınan, Erzincan
Milletvekili Mustafa Kul’un Bakanlığımıza yönelttiği
yazılı soru önergesi incelenmiştir.
Soru : Uluslararası E 80 karayolunun
Erzincan-Erzurum gözergâhının Tunceli ayrımından, Erzurum
karayolları 12 nci Bölge Müdürlüğü sınırına kadar 49
km.’lik bölümü Sansa boğazı boyunca karayolu, Fırat Nehri ve
demiryolu birlikte yer almaktadır. Yol standardının düşük,
virajların çok olması nedeniyle bu bölgede sık sık trafik
kazaları meydana gelmektedir.
E 80 karayolunun Sansa Boğazı bölümünün
ıslahı 1970’li yıllardan beri her dönem gündemde olmasına
ve 1986 yılından beri yatırım programında
olmasına karşın bugüne kadar yapılamamıştır.
1986 yılından beri yatırım
programında 1 milyon TL. gibi sembolik ödeneklerle yer alan projenin
yaklaşık maliyeti 3.4 trilyon TL. dir.
1997 yılı yatırım programında
yer almış olmasına karşın, 1997 yılı için 10
milyon TL. gibi sembolik bir ödenek ayrılmıştır.
Yıllık olarak 30-40 vatandaşımızın
hayatını kaybettiği bu karayolunun ivedilikle ıslah
edilmesi gerekirken, 1997 yılı için de yine bir iz ödeneği
ayrılarak göstermelik olarak programa alınmıştır.
– Daha önce etüt ve projesi hazırlanmış
olan E 80 karayolu Sansa Boğazı geçidinin ıslah ve onarım
işi 1997 yılında ihale edilebilecek midir?
– 10 milyon ödenek ayrılan bu proje için ek ödenek
ayırmak mümkün müdür?
– Ek ödenek ayrılabilecekse 1997 yılı
için ne kadar ödenek ayrılacaktır?
Cevap : (Erzincan-Pülümür) Ayr.-12 nci Hd. yolu 1997
yılı yatırım programında 86 E04 0320 D.P.T. No. ile
yer almakta olup, proje uzunluğu 49 km. dir.
1997 yılında 9 Milyar TL. ödenek
öngörülmüş olup, ihale hazırlıkları sürdürülmektedir.
“Toprak tesviye, sanat yapıları, köprü, tünel, Alttemel, Plentmiks
temel ve bitümlü sıcak karşısı vs.” işleri olarak 1997
yılında ihale edilmesi programlanmıştır.
İhalesi yapılmadan ek ödenek talebi mümkün
olmadığından; adı geçen yolun ihalesi
gerçekleştirildiği takdirde, yıl içerisindeki çalışma
durumuna göre gerekli ek ödenek talebinde bulunulacaktır.
Bilgilerinize arz ederim.
Cevat
Ayhan
Bayındırlık
ve İskân Bakanı
14. – Rize
Milletvekili Avni Kabaoğlu’nun, MKE’nin özel silah fabrikalarına
namlu satışına izin verilip verilmeyeceğine ilişkin
sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı
cevabı (7/2198) 27.2.1997
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi
ve Ticaret Bakanı Sayın Yalım Erez tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Hüseyin
Avni Kabaoğlu
Rize
1. MKE Kurumu bazı yasal nedenlerle namlu imal
edip özel silah fabrikalarına verememektedir. Namlu olmayınca silah
parçalarının teslimatı gecikmelere neden olmaktadır. Bu
gecikmelerde üretimi aksatmakta ve finansman açısından
fabrikaları zor duruma düşürmektedir.
MKE bu durumu kolaylaştıracak ne gibi yasal
önlemler alacaktır?
2. Doğu Karadeniz Silah Projesi kapsamındaki
illerde şirketlere imalat ve valilik kanalıyla satış izni
verilebilir mi?
T.C.
Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı
Basın
ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Sayı
: B 140 BHİ 01-96 20.3.1997
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : 6.3.1997 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2198-5598/15798 sayılı yazınız.
Rize Milletvekili Avni Kabaoğlu’nun MKE’nin özel
silah fabrikalarına namlu satışına izin verilip
verilmediğine ilişkin olarak tarafımdan
cevaplandırılmasını istediği (7/2198) esas nolu
yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim
edilmiştir.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Yalım
Erez
Sanayi
ve Ticaret Bakanı
Rize Milletvekili Avni
Kabaoğlu’nun
Yazılı
Sorularına Cevaplarımız
Cevap : 1.
Doğu Karadeniz Silah Projesinin amacı, Küçük
ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığının vereceği danışmanlık
ve sağlayacağı destek hizmetleri ile MKEK’nun teknik ve ticarî
sorumluluğu altında, bölgede gelişmiş üretim teknolojisi
kullanabilen, uluslararası kalite normlarına uygun ve düşük
maliyetli üretim yapabilen Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri
yaratabilmektir. Bu işletmeler tabanca parçalarına ilaveten ileride
diğer sanayi mamullerinin parçalarını da üretmek üzere
yönlendirilecektir. Planlanan tabanca üretimi ile Doğu Karadeniz
Bölgesindeki gayrikanunî tabanca üretimine engel olmak, endüstriyel
gelişmeyi hızlandırmak ve istihdam olanaklarını
artırmak yanında, ithal tabancaya olan talebi yerli üretilen tabancalara
kaydırmak da mümkün olacaktır.
Bu proje kapsamında; Rize-Ardeşen, Trabzon,
Gümüşhane-Kürtün, Giresun ve Ordu’daki firmalar, KOSGEB’in vereceği
danışmanlık ve sağlayacağı destek hizmetleri ile
MKEK’nun teknik ve ticarî sorumluluğu altında ilk aşamada
yılda 30 000 adet altı değişik tipte tabancanın namlu
hariç tüm parçalarını üretecektir.
Doğu Karadeniz Silah Projesi kapsamındaki tüm
şirketlerin üreteceği farklı modellerdeki tabancalara dengeli
bir şekilde dağılması gereken talep, ASİLSAN A.Ş.
haricindeki şirketlerin henüz seri üretime geçememiş olmaları
nedeniyle sadece ASİLSAN A.Ş. nin ürettiği model 6 tabanca
üzerinde yoğunlaşmıştır. Bunun üzerine, bir taraftan
model 6 tabancanın üretimini artırmak için hem ASİLSAN A.Ş.
hem de MKEK’nda ilave önlemlerin alınması planlanmış (boya
ve montaj işlemlerinin MKEK yerine ASİLSAN A.Ş.’de
yapılması dahil) diğer taraftan da diğer şirketlerin
en kısa sürede seri üretime başlayabilmeleri için, yürütülmekte olan
faaliyetler hızlandırılmıştır.
Bunların sonucunda da,
– 1996’nın ilk 9 ayında ASİLSAN
A.Ş. yapımı model 6 tabancadan 790 adet üretilip
satılmışken, 1996’nın son 3 ayında 1 160 adet model 6
tabanca üretilerek satılmıştır. 1997 yılı
içerisinde de en kısa zamanda ayda 500 adet ve yılda 6 000 adet
üretim kapasitesine ulaşılacaktır.
– 1996’nın ilk 9 ayında Trabzon’da mukim
TİSAŞ A.Ş. firması yapımı model 3 tabancadan 400
adet üretilip satılmışken, 1996’nın son 3 ayında 1 000
adet model 3 tabanca üretilerek satılmıştır. 1997
yılı içerisinde de en kısa zamanda ayda 500 adet ve yılda 6
000 adet üretim kapasitesine ulaşılacaktır.
– Diğer şirketlerin faaliyetleri
hızlandırılmış ve 2 Temmuz 1996’da
Gümüşhane-Kürtün’de mukim KÜSSAN A.Ş. 8 Ocak 1997’de de Giresun’da
mukim GİRMAŞ A.Ş. ve Ordu’da mukim Ordu Silah A.Ş. ile
diğer modeller için 1 000’er adet tabancalık deneme üretimi
sözleşmeleri yapılmıştır. 1997 yılı
içerisinde bu tabancalar üretilecek ve müteakiben bu şirketlerle 3 000’er
adet tabancalık seri üretim sözleşmeleri yapılacaktır.
MKEK, Doğu Karadeniz Silah Projesi
kapsamındaki şirketlere, yapılan sözleşmelerle belirli bir
avans vermektedir. Ayrıca üretilen tabanca parçalarının
bedelleri de montaj, atış testleri ve satış
işlemlerinin bitmesi beklenmeksizin bu şirketlerle ödenmektedir. Bu
şekilde MKEK, bu proje kapsamındaki şirketlere sadece teknik
açıdan değil, finansal açıdan da önemli katkılarda
bulunmaktadır.
Cevap : 2. Tabanca üretim ve satış yetkisine
ilişkin yasal bir boşluk mevcut değildir.
Bu konu,
– 6136 no.’lu “Ateşli Silahlar ve Bıçaklar
ile Diğer Aletler Hakkında Kanun”
– 6551 no.’lu “Barut ve Patlayıcı Maddelerle
Silah ve Teferruatı ve Av Malzemesinin inhisardan
Çıkarılması Hakkındaki Kanun” ve
– 3763 no.’lu “Türkiye’de Harp Silah ve Mühimmatı
Yapan Hususi Sanayi Müesseselerinin Kontrolu Hakkında Kanun” ile bütün
veçheleri hüküm altına alınmış durumdadır.
15. –
Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı-Diyadin İlçesinde bulunan kaplıcaların, sosyal
tesis ihtiyacına ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı Bahattin
Yücel’in yazılı cevabı (7/2217)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sayın Turizm
Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
M.
Sıddık Altay
Ağrı
Ağrı İlinin Diyadin ilçesinde bulunan
kaplıcalar yıllardan beri halka hizmet vermektedir. Şifalı
olan bu kaplıcalarımız bakımsız ve aynı zamanda
halka hizmet verebilecek sosyal tesisi bulunmamaktadır.
Bölge turizmini canlandıracak şekilde bu
kaplıcaları sağlıklı ve modern bir hale getirerek
hizmet verecek sosyal tesisler yapmayı planlıyor musunuz? Varsa ne
zaman uygulamayı düşünüyorsunuz?
T.C.
Turizm
Bakanlığı
Hukuk
Müşavirliği 21.3.1997
Sayı :
B.170.HKM.0.00.00.00/389-8548
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı
Genel Sekreterliği
(Kanunlar ve Kararlar
Dairesi Başkanlığı)
İlgi : 7.3.1997 tarih ve 7/2217-2167/5848
sayılı yazınız.
İlgi : yazınız ekinde
Bakanlığıma gönderilerek 7/2217 esas numarası ile
yazılı soru önergesine çevrildiği bildirilen ve yazılı
cevaplandırılması istenilen Ağrı Milletvekili Sayın
M. Sıddık Altay’ın (6/229) esas numaralı sözlü soru
önergesine, 24.1.1997 tarih ve 114-2509 sayılı yazımız ile
cevap verilmiştir.
Yazılı cevabımızın bir
örneğini bilgilerinize arz ederim.
Bahattin
Yücel
Turizm
Bakanı
T.C.
Turizm
Bakanlığı
Hukuk
Müşavirliği 24.1.1997
Sayı :
B.17.HKM.0.00.00.00/114-2509
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : Ağrı Milletvekili Sayın
Sıddık Altay’ın 6/229-2167 sayılı sözlü soru önergesi.
Ağrı Milletvekili Sayın M.
Sıddık Altay tarafından T.B.M.M.
Başkanlığına verilen sözlü soru önergesi
incelenmiştir.
1. Termal Turizme yönelik çalışmalar turizmin
çeşitlendirilerek ülke sathına yayılması
Bakanlığımızın turizm politikası içinde önemli
bir yer tutmaktadır.
2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu
kapsamında bugüne kadar 31 adet termal (kaplıca) merkezi turizm alan
ve merkezi olarak ilan edilmiş olup öncelikli olarak bu merkezlerin
geliştirilmesine çalışılmaktadır.
Ağrı- Diyadin (Köprü-Yılanlı-Davut
Çermikleri) Termal Turizm Merkezi ise 17 Ekim 1993 tarihinde anılan Kanun
dahilinde Turizm Merkezi ilan edilmiştir.
TermalTurizm Alan ve Merkezlerinin termal su
potansiyellerinin ön tespitlerinin yapılması ve plan
ihtiyaçlarının belirlenmesi çalışmaları için termal
turizm envanterlerinin ihale yöntemiyle elde edilmesi işi
başlatılmıştır. Bu kapsamda, Ağrı-Diyadin
Termal Turizm Merkezinin, envanter çalışması 1996
yılında tamamlanmıştır. Bu çalışmada, kaynak
sularının fizikokimyasal ve endekasyon (şifa) analizlerinin,
hidrojeoloji gibi etütlerinin yapılması ile birlikte imar yapımı
ile ilgili öneriler getirilmiştir.
İmar planı bulunmayan, anılan termal merkezi
halihazır harita ve imar planının yapımı önemli olup,
bu planların 1997 yılı yatırım programı dahilinde
ihale yöntemiyle yapımı sağlanacaktır. İmar
planının yapımını takiben plan kararlarına göre
diğer altyapı uygulamalarına bütçe imkânları dahilinde kaynak
aktarımı mümkün olabilecektir.
Bu doğrultuda, Turizmi Teşvik Kanununa göre
Turizm Merkezi ilan edilen Ağrı-Diyadin Termal Merkezine gereken önem
verilmekte olup, başta imar planı olmak üzere geliştirilmesine
yönelik çalışmalar yürütülmektedir.
Bakanlığımızca üst yapı
yatırımı yapılmamaktadır. Ancak planlanan alanda
turizm yatırımlarına ayrılmış ve kamu mülkiyeti
olan yerler Turizmi Teşvik Kanunu gereği olarak ilan yoluyla
müteşebbislere tahsis edilerek yapılanmaları
sağlanmaktadır.
2. Türkiye genelinde İl sınırları
dahilinde turizm ve rekreasyon amaçlı kullanılabilecek
kaynakların tespiti, daha başarılı kullanılabilmesi,
kullanılmayan kaynakların da devreye girebilmesi için teknik düzeyde
öneriler geliştirilmesi amacı ile İl Turizm Envanteri ve Turizm
Geliştirme Planları hazırlanmıştır. Bu
çalışmalar ışığı altında ortaya
çıkan imkânlar değerlendirilmekte ve seçilen bölgeler öncü örnek
projeler oluşturulmak üzere turizm merkezi ya da alanı olarak ilan
edilmek üzere belirli programlar çerçevesinde Bakanlar Kuruluna
sunulmaktadır. “Ağrı İli Turizm Envanteri ve Turizmi
Geliştirme Planı”da Bakanlığımız maddî
katkısıyla elde edilmiştir. Bu kapsamda gerekli
değerlendirmeler Bakanlığımızca sürdürülmektedir.
Kış sporları turizm merkezi için
belirlenecek alanların tespitinde kayak mevsimi, karın niteliği,
mekanik tesis güzergâhları ve kapasiteleri, kayak için elverişli
alanlar ve konaklama tesisleri için elverişli alanlar gibi faktörler göz
önünde bulundurulmaktadır. Bu çerçevede Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğü ile eşgüdümlü olarak belirli bir program çerçevesinde
gerekli tespitler yapılmakta ve öncelikler belirlenmektedir.
Bilgilerinize arz ederim.
Bahattin
Yücel
Turizm
Bakanı
16. – Bursa
Milletvekili Hayati Korkmaz’ın, Bursa Bayındırlık ve
İskân İl Müdürlüğüne, yapılan atamaya ilişkin sorusu
ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan’ın
yazılı cevabı (7/2239)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. 6.3.1997
Hayati
Korkmaz
Bursa
Sorular : 1. Bursa Bayındırlık ve
İskân İl Müdürü veya İl Müdür Vekili Osman Esengül’ün Devlet
Bakanı Lütfü Esengül ile akrabalığı var mıdır?
Akrabalık derecesi nedir?
2. Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı Bursa İl Müdürlüğü Personeli arasında
İl Müdürü veya İl Müdürü veya İl Müdür Vekili olabilecek birçok
personel var iken Osman Esengül’ün bir başka kurumdan
Bayandırlık ve İskân Bakanlığı Bursa İl
Müdürlüğü veya Müdür Vekilliği görevine getirilme sebebi nedir? Bu
atamada kamu yararı ve hizmet gereği ehliyet, liyakat, kıdem ve
sicil esası dikkate alınmış mıdır?
3. Osman Esengül’ün kadrolaşma istemiyle kurum içinde
bazı müdür yardımcıları, şube müdürleri, şefler
ve diğer mühendisleri görev ve yer değiştirmeye
zorladığı iddiaları 22 Şubat 1997 günü Bursa Haber
Gazetesinde yer almıştır. Bu iddiaların doğruluk
derecesi nedir? Konunun tahkikini düşünüyor musunuz?
4. Göreve başladığınızdan bu
yana Bursa Bayındırlık ve İskân İl Müdürlüğünde
kurum içinde kaç personelin görevi ve yeri değiştirilmiştir?
Gerekçeleri nelerdir? Kurum içinde isteğe bağlı olarak görevi ve
yeri değiştirilen kişi sayısı ve ünvanları nedir?
T.C.
Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı
Basın
ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Sayı :
B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/568 25.3.1997
Konu : Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz’ın
yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.’nin 12 Mart 1997 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-5771-5683/16073 sayılı yazısı
(7/2239)
İlgi yazı ekinde alınan, Bursa
Milletvekili Hayati Korkmaz’ın Bakanlığımıza
yönelttiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.
Soru : 1. Bursa Bayındırlık ve
İskân İl Müdürü veya İl Müdür Vekili Osman Esengül’ün Devlet
Bakanı Lütfü Esengül ile akrabalığı var mıdır?
Akrabalık derecesi nedir?
Cevap : 1. Osman Esengün’ün baba adı Yusuf, ana
adı Dürdane, doğum yeri Erzurum, doğum tarihi 9.6.1953, nüfusu
kayıtlı olduğu il/ilçe Erzurum/Merkez olup, Devlet Bakanı
Sayın Lütfü Esengün’ün kardeşidir.
Soru : 2. Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı Bursa İl Müdürlüğü Personeli arasında
İl Müdürü veya İl Müdürü veya İl Müdür Vekili olabilecek birçok
personel var iken Osman Esengül’ün bir başka kurumdan Bayandırlık
ve İskân Bakanlığı Bursa İl Müdürlüğü veya Müdür
Vekilliği görevine getirilme sebebi nedir? Bu atamada kamu yararı ve
hizmet gereği ehliyet, liyakat, kıdem ve sicil esası dikkate
alınmış mıdır?
Cevap : 2. Osman Esengün, Elazığ Devlet
Mühendislik ve Mimarlık Akademisi İnşaat Mühendisliği
Bölümü 1979 yılı mezunudur. 17.9.1979 - 15.7.1988 tarihleri
arasında Bakanlığımız Erzurum
Bayındırlık ve İskân Müdürlüğünde Kontrol Mühendisi ve
Yapım 1 Şube Müdürlüğü görevini tedviren yürütmüş olup,
yaklaşık olarak 6 yıl kadar Bursa Belediyesinde
çalıştıktan sonra Bursa Bayındırlık ve İskân
Müdürlüğüne 13.12.1996 tarihinde Mühendis olarak, 17.12.1996 tarihinde de
daha önceki Müdür Osman Geleri’nin başka teşkilata naklen
atanması nedeniyle sözü edilen Müdürlüğe vekaleten
atanmıştır.
Adı geçenin edindiği bilgi ve tecrübe
gözönüne alındığından; bu atamada kamu yararı, hizmet
gereği ehliyet, liyakat, kıdem ve sicil esası dikkate
alınmıştır.
Soru : 3. Osman Esengül’ün kadrolaşma istemiyle
kurum içinde bazı müdür yardımcıları, şube müdürleri,
şefler ve diğer mühendisleri görev ve yer değiştirmeye
zorladığı iddiaları 22 Şubat 1997 günü Bursa Haber
Gazetesinde yer almıştır. Bu iddiaların doğruluk
derecesi nedir? Konunun tahkikini düşünüyormusunuz.
Cevap : 3. Adı geçenin kadrolaşma istemiyle
kurum içinde çalışan personeli yer değiştirmeye
zorladığı iddiaları yersiz olup,
Bakanlığımıza bu konuda herhangi bir müracaat veya
şikâyet olmamıştır.
Soru : 4. Göreve
başladığınızdan bu yana Bursa
Bayındırlık ve İskân İl Müdürlüğünde kurum içinde
kaç personelin görevi ve yeri değiştirilmiştir? Gerekçeleri
nelerdir? Kurum içinde isteğe bağlı olarak görevi ve yeri
değiştirilen kişi sayısı ve ünvanları nedir?
Cevap : 4. Sayın Bakanımızın göreve
başladığı tarihten beri sözü edilen Müdürlükten herhangi
bir personelin nakli yapılmamıştır.
Bilgilerinize arz ederim.
Cevat
Ayhan
Bayındırlık
ve İskân Bakanı
17. – Hatay
Milletvekili Fuat Çay’ın, Hatay ve çevresinde meydana gelen depremin neden
olduğu zararlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve
İskân Bakanı Cevat Ayhan’ın yazılı cevabı
(7/2244)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Cevat Ayhan
tarafından yazılı olarak cevaplandırılması
hususunu saygılarımla arz ederim. 5.3.1997
Fuat
Çay
Hatay
1. Hatay ve çevresinde geçtiğimiz günlerde meydana
gelen yer sarsıntıları dolayısıyla
Bakanlığınız ve bağlı kuruluşlar
tarafından ne tür çalışmalar yapılmıştır?
2. Hasar tespit çalışmaları
tamamlanmış mıdır? Sonuç nedir?
3. Afet bölgesi ilan edilmesi yönünde
çalışmalarınız var mıdır?
4. Zarar gören altyapı
yatırımlarıyla ilgili olarak Belediyelere herhangi bir
yardım yapılmış mıdır? Yapma
hazırlıklarınız var mıdır?
T.C.
Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı
Basın
ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Sayı :
B.09.0.BHİ.0.00.0025/2-A/534 21.3.1997
Konu : Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın
yazılı soru önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.’nin 12 Mart 1997 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-5771-5688/16078 sayılı yazısı
(7/2244)
İlgi yazı ekinde alınan, Hatay
Milletvekili Fuat Çay’ın Bakanlığımıza yönelttiği
yazılı soru önergesi incelenmiştir.
Soru : 1. Hatay ve çevresinde geçtiğimiz günlerde
meydana gelen yer sarsıntıları dolayısıyla
Bakanlığınız ve bağlı kuruluşlar
tarafından ne tür çalışmalar yapılmıştır?
Cevap : 1. 22 Ocak 1997 günü yerel saatle 19.57’de
Hatay İli ve çevresini etkileyen, afetsel büyüklüğü 5.5 olan
depremden sonra Valiliğince ilin afet planı doğrultusunda kriz
masası oluşturulmuş ve Bakanlığımızın
yerel birimlerinde ön tespitlere de başlanmıştır. Ön
tespitler sonucuna göre tüm okullar ve uygun olan Kamu yapıları
geçici iskân amacıyla halkın kullanımına
açılmıştır. Valilikçe, devam eden depremler karşısında
gerekli bütün tedbirler alınmış ve
Bakanlığımızca acil ihtiyaçlar için Valilik emrine Afetler
Fonundan toplam 3 milyar TL. gönderilmiştir. Ayrıca, Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan
ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere 20 milyar TL. gönderilmiştir.
Soru : 2. Hasar tespit çalışmaları
tamamlanmış mıdır? Sonuç nedir?
Cevap : 2.Bakanlığımız Afet
İşleri Genel Müdürlüğü Teknik elemanlarından oluşan 14
kişilik Teknik Heyet tarafından başlanılan kesin hasar
tespit çalışmaları tamamlanmış bulunmaktadır.
Hatay İli Merkezde 49 mahalle ve 19 köy, Samandağ ilçesinde 1 köy ve
2 belde, Belen ilçesi merkezde 6 mahalle ve 3 köy, İskenderun ilçesi
merkezde 11 mahalle, 10 köy ve 5 beldeden oluşan toplam 107 yerleşme
mahallinde 19 ağır hasarlı, 160 orta hasarlı ve 719 az
hasarlı konut tespit edilmiştir. Yine Hatay merkezde 7 mahalle, 19
köy, 8 belde, Samandağ ilçesinde 7 mahalle, 15 köy, 2 belde, Altınözü
ilçesinde 2 mahalle, 7 köy, Belen ilçesinde 1 mahalle, 3 köy, İskenderun
ilçesinde 8 mahalle, 6 köy olmak üzere toplam 85 yerleşme mahallindeki
konutlarda hasar tespit edilmemiştir. (EK-1)
Soru : 3. Afet bölgesi ilan edilmesi yönünde
çalışmalarınız var mıdır?
Cevap : 3.7269 sayılı Yasaya göre meydana
gelen depremin genel hayatı etkileyici nitelikte bölgesel karakter
taşıdığı dikkate alınarak,
Bakanlığımızca Genel Hayata Etkililik kararı
alınmış bulunmaktadır. Bundan böyle konutları hasar
gören vatandaşlardan yasalarımıza ve yönetmeliklerimize göre hak
sahibi kabul edilenlere konut yapımı ve onarım yardımlarına
önümüzdeki günlerde başlanmak üzere çalışmalara devam
edilmektedir.
Soru : 4. Zarar gören altyapı
yatırımlarıyla ilgili olarak Belediyelere herhangi bir
yardım yapılmış mıdır? Yapma
hazırlıklarınız var mıdır?
Cevap : 4. Deprem nedeniyle bölgedeki beldelerin
altyapı tesislerinde herhangi bir hasar meydana gelmediği için, bu
beldelerin 4123 ve 3133 sayılı Yasalar gereğince gelir
paylarının artırılması mümkün değildir.
Bilgilerinize arz ederim.
Cevat
Ayhan
Bayındırlık
ve İskân Bakanı
VIII. – KOMİSYONLAR BÜLTENİ
1. – 3
Ağustos 1996 tarihinde komisyonlarda bulunan işler ile 28 Şubat
1997 tarihine kadar komisyonlara gelen, neticelenen ve kalan işler (1)
Not :
Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.
(1)
Komisyonlar Bülteni II, Tutanağa eklidir.
TUTANAĞIN SONU