DÖNEM : 20                           CİLT : 42                             YASAMA YILI : 3

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

43 üncü Birleşim

15 . 1 . 1998  Perşembe

 

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – YOKLAMA

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A)  GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Edirne Milletvekili Erdal Kesebir’in, DSP’den ihraç edilme kararı mahkemece iptal edilmesine rağmen partisince bu kararın uygulanmadığına ilişkin gündemdışı konuşması

2. – Antalya Milletvekili Bekir Kumbul’un, Antalya Devlet Hastanesinde uygulanan personel politikasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy’un cevabı

3. – Tokat Milletvekili Bekir Sobacı’nın, 2 nci Ulusal Demiryolu Kongresine ve Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğünün sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in Başkanlığında Hırvatistan ve Bosna-Hersek Parlamento Başkanlarının vaki davetlerine icabet edecek Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1262)

IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı : 168 ve 168’e 1 inci Ek)

2. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

3. – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392)

4. – Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişlik Yapılmasına ve Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/619) (S. Sayısı : 375)

5. – Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı : 132) (Dağıtma tarihi : 14.11.1996)

6. – Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Ek Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün; Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/647, 2/636) (S. Sayısı : 388)

7. – Tabiî Afetlerden Zarar Gören Vakıf Taşınmazların Afet Öncesi Kiracılarına Kiracılık Hakkı Tanınması ve Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Adalet komisyonları raporları (1/680) (S. Sayısı : 396)

V. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın, Erzincan-Refahiye’de güvenlik güçlerince öldürüldüğü iddia edilen bir şahsa ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/3987)

2. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik Gümrük Müdürlüğüne ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu’nun yazılı cevabı (7/4046)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 12.00’de açılarak üç oturum yaptı.

Erzurum Milletvekili Ömer Özyılmaz, Erzurum İlinin sosyo ekonomik sorunlarına ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı.

Samsun Milletvekili Ayhan Gürel’in, Samsun’da meydana gelen uçak kazasına,

Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın da, Samsun havaalanı projesine,

İlişkin gündemdışı konuşmalarına da, Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu cevap verdi.

Mısır’a gidecek olan Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Hasan Hüsamettin Özkan’ın vekillik etmesinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi ile,

Kuzey Atlantik Asamblesi Türk Grubunda boş bulunan yedek üyelik için, Demokrat Türkiye Partisi Grubunca, Manisa Milletvekili Ayseli Göksoy’un aday gösterildiğine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi,

Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız ve 19 arkadaşının, Mardin İlinde tohumluk dağıtımıyla ilgili yolsuzluk ve usulsüzlük yapıldığı iddialarını araştırmak,

Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül ve 21 arkadaşının, TEKEL’in özelleştirilmesine yönelik uygulamaları araştırarak alınması gereken tedbirleri belirlemek,

Amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri (10/234) (10/235) okundu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırasında yapılacağı açıklandı.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının :

1 inci sırasında bulunan, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın (6/602) esas numaralı sözlü sorusuna, Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay,

7 nci sırasında bulunan, Niğde Milletvekili M. Salih Katırcıoğlu’nun (6/610) esas numaralı sözlü sorusuna, Devlet Bakanı Refaiddin Şahin,

10 uncu sırada bulunan, Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un (6/614) esas numaralı sözlü sorusuna da Devlet Bakanı Yücel Seçkiner,

Cevap verdiler;

Konya Milletvekili Veysel Candan, 2, 3 ve 4 üncü sıralarda bulunan (6/603) (6/604), (6/605);

Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay, 6 ncı sırada bulunan (6/607);

Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır, 9 uncu sırada bulunan (6/613);

Esas numaralı soruları üzerinde, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadıklarından dolayı, görüşlerini açıkladılar;

 5 inci sırasında bulunan (6/606),

 8 inci sırasında bulunan (6/611),

12 nci sırasında bulunan (6/616),

13 üncü sırasında bulunan (6/617),

14 üncü sırasında bulunan (6/618),

15 inci sırasında bulunan (6/619),

 

Esas numaralı sözlü soruların, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadıklarından, yazılı soruya çevrildikleri ve gündemden çıkarıldıkları açıklandı;

11 inci sırasında bulunan, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın (6/615) esas numaralı sözlü sorusuna Devlet Bakanı Refaiddin Şahin cevap verdi; soru sahibi de cevaba karşı görüşlerini açıkladı.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :

1 inci sırasında bulunan 168 ve 168’e 1 inci Ek,

2 nci sırasında bulunan 132,

4 üncü sırasında bulunan 232,

Sıra sayılı kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

5 inci sırasında bulunan, 392 sıra  sayılı kanun tasarısının görüşmeleri de, tasarının Komisyonca geri alınan maddeleriyle ilgili rapor gelmediğinden,

Ertelendi;

3 üncü sırasında bulunan, Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısı (1/597) (S. Sayısı : 335 ve 335’e 1 inci Ek) ile,

6 ncı sırasında bulunan, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun Bir Geçici Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (2/653, 2/735) (S. Sayısı : 280),

Yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildikleri ve kanunlaştıkları açıklandı;

7 nci sırasında bulunan, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/619) (S. Sayısı : 375) üzerinde yapılan görüşmelerden sonra, tasarının maddelerine geçilmesi hususu kabul edildi.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 15 Ocak 1998 Perşembe günü saat 12.00’de toplanmak üzere, birleşime 16.07’de son verildi.

                                      Hasan Korkmazcan                                                                      Başkanvekili

             Mustafa Baş                                     Mehmet Korkmaz                            İstanbul                                 Kütahya                                                                         Kâtip Üye                     Kâtip Üye

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 12.00

15 Ocak 1998 Perşembe

BAŞKAN: Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER: Mustafa BAŞ (İstanbul), Mehmet KORKMAZ (Kütahya)

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43 üncü Birleşimini açıyorum.

Görüşmelere başlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce, üç milletvekili arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Edirne Milletvekili Erdal Kesebir’in, DSP’den ihraç edilme kararı mahkemece iptal edilmesine rağmen partisince bu kararın uygulanmadığına ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – Gündemdışı ilk söz, Edirne Milletvekili Sayın Erdal Kesebir'in. Sayın Kesebir, ülkemizdeki son siyasî ve ekonomik gelişmelerle ilgili olarak gündemdışı söz talebinde bulunmuşlardır.

Buyurun Sayın Kesebir.

Süreniz 5 dakikadır.

ERDAL KESEBİR (Edirne) – Değerli Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Bilindiği üzere, partisi Demokratik Sol Partiden ihraç edilmiş bir milletvekiliyim. İhraç edildikten sonra yargıya başvuran ilk milletvekiliyim. Yargı kararıyla partisine geri dönen, yine ilk milletvekiliyim. Partisine döndükten sonra grup toplantısına alınmayan ve ikinci kez partisinden ihraç edilen, yine ilk milletvekiliyim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir diyoruz, yargı tüm erklerin üzerindedir diyoruz, yargının üstünlüğünü savunuyoruz; ama, uygulamıyoruz.

Benim yaşamımda, örneğin, bir parti genel başkanının, bir Meclis eski başkanının yasa uygulamazlığı var, yasaları tanımazlığı, ben bildiğimi yaparım feodal anlayışı var. 21 Ocak 1997'de, Ankara 25 inci Asliye Hukuk Mahkemesi, cumhuriyet tarihinde ilk kez, ihraç edilen Erdal Kesebir, Hasan Hüseyin Çizmeci, Mehmet Karaduman, Mehmet Hüdaverdi Serdaroğlu, Fahri Yağlıcı, Ümit ülgen ve Bülent Varel'in ihraç kararlarını kesin olarak iptal etti. Bu kararın temyizi yok, itirazı yok.

22 Ocak 1997'de, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Sayın Bülent Ecevit "ihraç kararları, esastan değil, şekil ve usul yönünden bozulmuştur; tekrar disiplin işlemlerine başlayacağız" diyerek, basına açıklama yaptı; sanki, Anayasa ve Siyasî Partiler Yasası gereği, yargının esastan konuyu tartışamayacağını bilmiyormuş gibi...

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Sayın Başkanım, siyasî iç çekişmeler, Genel Kurula yansıtılmaz.

ERDAL KESEBİR (Devamla) – ... ve yine, 22 Ocak 1997'de, Sayın Rahşan Ecevit imzasıyla, Demokratik Sol Parti Merkez Disiplin Kuruluna verildik. Bunun üzerine, o günkü Meclis Başkanı Sayın Kalemli'ye başvurdum ve Anayasanın 138 inci maddesinde "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez" denildiğini belirterek, hakkımdaki ihraç kararının iptal edildiğini, bağımsız milletvekili statüsünden çıkarılarak DSP milletvekilliğine geri döndüğümü, TBMM kayıtlarında bu durumun düzeltilmesini ve düzeltmenin kamuoyuna duyurulmasını arz ettim. Sayın Kalemli, konunun parti içi bir konu olduğunu, karışamayacağını; ancak, hâkimin doğrudan kendisine bildirmesi halinde değerlendireceğini söyledi. Hâkimin, yapılacak işlemler için "ayrıca müzekkere yazılmasına gerek bulunmamaktadır" demesine rağmen hiçbir şey yapılmadı, dilekçeme yanıt bile verilmedi.

Ben, Edirne Milletvekili Erdal Kesebir olarak, yargı kararını aldığım 21 Ocak 1997'den, ikinci kez ihraç edildiğim 26 Şubat 1997'ye kadar ne idim? Eğer bağımsızsam, DSP, beni, ikinci kez neden ihraç etti? DSP, herhangi bir bağımsız milletvekilini bu şekilde ihraç edebilir mi? Eğer bağımsızsam, yargıyı neden meşgul ettik? Yargı, o geçersiz kararı neden aldı? O geçersiz kararı alanlar, neden boş yere maaş alıyorlar? Anayasanın, 138 inci maddesinin gücü nedir, geçerliliği nedir; hükümsüzse neden çıkarılmıyor?

Bu gerekçelerle, 22 Eylül 1997'de bir basın toplantısı yaparak, hukuku uygulamayan, yasaları tanımayan bir kişiyi, yasaları yapan bir kurumun başkanlığına uygun görmediğimi ve Sayın Mustafa Kalemli'ye Meclis Başkanlığı seçiminde oy vermeyeceğimi basın toplantısıyla açıklayan tek milletvekili oldum. Sayın Kalemli hesap yaptı, yanlış hesap yaptı; yanlış hesap Bağdat'tan geri döndü.

Buradan, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Ecevit'e bir sorum olacak: Bu haftaki bir Yeni Yüzyıl Gazetesinde, 14 Ekim 1997 tarihinde, talimatlarınız gereği, Başkanvekili Sayın Uluç Gürkan, İdare Amiri Sayın Mustafa Yılmaz ve Kâtip Üye Sayın Kâzım Üstüner imzasıyla, Sayın Kalemli'ye usulsüzlük iddialarını bildirdiğinizi ve NTV'de de verdiğiniz yanıtta, Sayın Kalemli'nin inceleme sonunda yaptığı açıklamadan tatmin olmadığınızı duydum. Usulsüzlük iddiasında bulunduğunuz bir kişinin Meclis Başkanlığına seçilmesi için 16 Ekim 1997'de DSP Grubu olarak oy vermenizi, dürüst lider, dürüst parti anlayışınıza uygun buluyor musunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kesebir, konuşmanızı tamamlayın efendim.

ERDAL KESEBİR (Devamla) – Sizlerin oylarıyla Sayın Kalemli o gün Meclis Başkanı seçilseydi, bu yolsuzlukların ortaya çıkabileceğine inanıyor musunuz?

Türkiye hukuk devleti olmalıdır, yargı bağımsız olmalıdır; yargının üstünlüğü, hukukun üstünlüğü tartışılmamalıdır. Türkiye'nin tüm sorunları hukukta, hakta yatmaktadır. Güçlülerin karşısında haklılar kazanmalıdır; haklılar kaybeder güçlüler kazanırsa, hiçbir sorunumuzu çözemeyiz, çeteleri önleyemeyiz. Örneğin, bir çevre olayında, Ergene'deki sanayi kirliliğini, Kaz Dağındaki orman talanını, Bergama'daki siyanür barajlarını önleyemeyiz. Sayın Ecevit, sizi yıllarca umut bildik; umutsuzluğun sembolü olmayın.

Yüce Meclise saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşan Edirne Milletvekili Sayın Erdal Kesebir'e teşekkür ediyorum.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bostancıoğlu.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Sayın Başkanım, bu kürsüde hangi hallerde gündemdışı konuşulacağı, hangi hallerin gündemdışı konuşmaya konu olabileceği, İçtüzüğümüzde yazılıdır. Hal böyleyken, kürsünün, ihraç edilmiş bir partilinin -artık, partililik sıfatı kalmayan bir kişinin- Partimize ve Genel Başkanımıza bu şekilde saldırmasına imkân sağlayacak şekilde kullanılmasına izin vermemeniz gerekirdi. Hatta, bu izni, her ne kadar, "ülkemizdeki son gelişmeler" başlığı altında sizden istediyse de, sizi yanılttıysa da, konuşma sırasında, yanıltıldığınızı görüp, bu konuşmayı kesmeniz gerekirdi. Bu konuşmaların tamamı, karşılıklı tartışmayı, münakaşayı gerektirecek konular şekline getirilmemelidir. O nedenle, bu uygulamanızın yanlış olduğunu bilmenizi istiyorum.

Kendisine, cevap verilebilecek vasıfta olanlarına cevap verilebilecek. Bu konularda cevap vermeyi, şu anda, ben, gerekli görmüyorum; zaten, uygulama da, bana cevap verme imkânı vermiyor.

O nedenle, uygulamanızın yanlış olduğunu belirtiyorum. Bir daha böyle şeylere vesile olmamanızı, imkân vermemenizi diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bostancıoğlu.

Ben de, İçtüzüğün, gündemdışı konuşmalarda acil hallerde Meclise duyurulması gereken hususları kapsaması gerektiğini biliyorum; ancak, sayın milletvekillerinin bana verdikleri konuların içeriğini, ayrıca, önceden görme imkânım yok; hiçbir Meclis başkanvekilinin, Meclisi yöneten kişinin görme imkânı da yok.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Yani, yanıltıldınız.

BAŞKAN – Milletvekili arkadaşlarımız, kendilerinin, acil olduğunu, İçtüzüğe uygun olduğunu düşündükleri görüşlerini, sırası gelince, burada ifade ediyorlar. Benim, burada, bir hususta, siz söz almasaydınız da zaten beyanım olacaktı. Milletvekilleri, diğer milletvekillerine soru yöneltme hakkına sahip değildirler. Onun için, Sayın Ecevit'e yöneltmiş oldukları soruları yöneltilmemiş sayıyorum. Onu sadece bir konuşma, ifade üslubu olarak değerlendireceğimi ifade edecektim siz söz almasanız da; ama, ben, mümkün olduğu kadar arkadaşlarım konuşurken sözlerine müdahale etmemek gibi bir tutumu genellikle benimsemiş olan bir kişiyim. Konuşma biter, ondan sonraki kendi değerlendirmemi, icap ediyorsa, ben tutanağa geçiririm veya itirazlar dolayısıyla, tutanağa, dengeyi sağlayacak görüşler de geçmiş olur.

Arkadaşımızın konuşmasını, ben, tamamen güncel olaylarla ilgili olarak almıştım, sözü öyle vermiştim. Parti içi sorunları tartışmayı takdir etti kendisi. O, kendi takdir edeceği husus; kamuoyunun da takdir edeceği bir husustur.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Yani, parti içinde bizi yanılttığı gibi, bu konuşmada da sizi yanılttı, değil mi efendim?

BAŞKAN – Rica ederim... Benim değerlendirmem o şekilde değil.

2. – Antalya Milletvekili Bekir Kumbul’un, Antalya Devlet Hastanesinde uygulanan personel politikasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy’un cevabı

BAŞKAN – Şimdi, gündemdışı konuşmalarda ikinci sıradaki arkadaşımı kürsüye davet edeceğim.

Antalya Milletvekili Sayın Bekir Kumbul, Antalya Devlet Hastanesindeki son gelişmeler konusunda söz istemiştir.

Buyurun Sayın Kumbul. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır Sayın Kumbul.

BEKİR KUMBUL (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Antalya Devlet Hastanesindeki personel politikasıyla ilgili düşüncelerimi sunmak üzere kürsüye çıkmış buluyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, aslında, yerel konularla kürsüye çıkmak çok da hoşuma giden bir şey değil; ancak, bu, ülkenin değişik yerlerinde böyle uygulanıyorsa, ışık tutar amacıyla dile getirmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, Antalya Devlet Hastanesi, 500 yataklı, yılda 800 bin civarında poliklinik muayenenin yapıldığı, 35 bin civarında hastanın yatarak hizmet gördüğü, 12 bin hastanın ameliyat edildiği, belki de 1,5 milyon nüfuslu Antalya'ya çok çok küçük gelen bir hastane; ama, buna rağmen, gerçekten, yoğun bir çalışma içerisindedir. Antalya Devlet Hastanesini böyle görüyoruz. O zaman, idarecileri ne yapıyor, ne yapmaya çalışıyor, onu da değerlendirmekte yarar var; belki, o zaman, sorunu daha yerli yerine oturtabiliriz. İdareciler de, gerçekten, canla başla o hastaneye bir şeyler kazandırmaya çalışıyorlar. Son yıllarda 2 adet tomografi cihazı aldılar; kendi yağlarıyla kavrulmaya çalışıyorlar. 2 bin metrekare civarında -belki kaçak olan- bir kapalı alan oluşturdular, 43 poliklinik yarattılar. Yine, yıllık döner sermaye birikimi 1 trilyonun üzerinde. Böylesi bir çalışma içindeler. Gerçekten, Antalya Devlet Hastanesi, artık, eğitim hastanesi olma yolunda gidiyor; onu da görüyorum. Bunu görürken, bir şeyi daha gördüm. Elbette, bunun da, Sayın Bakan tarafından değerlendirilmesini istiyorum. Böylesi bir hastanede, şahsen ben, idarecilerin ödüllendirilmesini isterdim. Peki ne oldu? Olan şuydu: Bundan birkaç ay önce, eczacısı, eşi Antalya'da çalıştığı halde, Burdur'a sürüldü. O yetmedi, daha sonra başhemşiresi görevden alındı; biraz beklendi, hastane müdürü görevden alındı; bunlar da yetmedi, sonra, başhekimi görevden alındı, başhekim yardımcıları görevden alındı.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakan da, aslında, bu kademelerden geldi; bunları yaşayarak geldi. Bürokraside çalışmanın, idareci olmanın sıkıntılarını bilerek geldi. Bunu hepimiz biliyoruz; ama, idareci de kolay yetişmiyor. Orayı idare etmek de kolay değil. Onları ödüllendirme yerine, onları küstürürsek, iyi şeyler yapmamış oluruz. Eğer sadece Antalya'da değil, ülkenin değişik yerlerinde varsa, bu, büyük yanlışlıktır diye vurgulamak istiyorum. Bu yanlışsa, bu yanlıştan dönülmesini de istirham ediyorum. Daha bir gün önce, başhekimi de alınıverdi. Bu, eğer, ülkenin sağlık politikasına, Antalya halkının sağlığına bir şeyler kazandıracaksa ve haklı nedenleri varsa, o haklı nedenleri de duymak isterim; ama, bir haksızlık varsa, bu haksızlıktan da geri dönülmesini istiyorum, bunun ciddî şekilde incelenmesini istiyorum. Oraya müfettişler de gitti, ciddî bir şey buldukları kanısında da değilim; çünkü, yıllarca ben orada hekimlik yaptım; hekimlik yaptığım sürede -Sigorta Hastanesinde hekimlik yaparken- elbette, o hastaneyle de ilişkilerimiz oluyordu, nasıl yürütüldüğünü de biliyorum. Onun için, haksızlıkların olmadığını düşünüyorum. Bunun yerine, o hastanemizi geliştirelim, eğitim hastanesi şekline dönüştürelim.

Yine, Antalya'nın çeperlerinde, Toroslarında birçok sağlık ocağında hekim yok. Onlara hekim istihdam edelim, bu konuda çalışmalar yapalım. Yöre milletvekili olarak bize düşen bir görev varsa, biz, her zaman hazırız. Daha birkaç gün önce, Akseki'nin Cevizlisinden Belediye Başkanı aradı; aylardır sağlık ocağı boş... Ulaşımı zor. Buraları destekleyebilelim. Değilse, eğer yapılan işler siyasî amaçla yapılıyorsa, inanın, bunun, ne partiye ne ülkeye ne de sağlık politikasına hiçbir yararı olmayacaktır. Yapacağımız şeyler, sağlığı geliştirme doğrultusunda olmalıdır diye düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kumbul, konuşmanızı tamamlayın efendim.

BEKİR KUMBUL (Devamla) – Ben, bu arada, Sayın Bakanın bu konuda duyarlı davranacağını umuyorum, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşan Antalya Milletvekili Sayın Bekir Kumbul'a teşekkür ediyorum.

Gündemdışı konuşmayı cevaplamak üzere, Sağlık Bakanı Sayın Dr.  Halil İbrahim Özsoy söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Bakan.

SAĞLIK BAKANI HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Antalya Milletvekili Sayın Dr. Bekir Kumbul'un "Antalya Devlet Hastanesindeki cereyan eden olaylar" başlığı altında yaptığı konuşmaya cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Antalya, turizm yönünden gözbebeğimiz olan bir şehir. Altı aylık iktidar dönemimizde, özellikle turizm mevsimini de göz önüne alarak ve şunu da ifade edeyim ki, biraz evvel konuşan arkadaşımızın genel başkanının da seçim bölgesi olması nedeniyle sağlık yönünden hiçbir eksikliğin olmaması için gerekli hassasiyet gösterilmiştir.

Antalya Devlet Hastanesi dahil olmak üzere, 1.7.1997 tarihinden -yani, işbaşına geldiğimiz günden- itibaren, sadece Devlet Hastanesine çeşitli branşlarda 34 uzman, ilçelerine de 33 uzman gönderilmiştir. İl geneline, bütün sağlık ocaklarında birden fazla hekim bulunsun, herhangi bir şikâyet konusu olmasın diye 1 Temmuzdan itibaren 124 pratisyen hekim, 56 ebe tayin edilmiştir, 45 hemşire ve 26 sağlık memuru gönderilmiştir. Böylece, 358 sağlık personeli, 1 Temmuzdan başlamak üzere, bugüne kadar, Antalya'da görev almıştır. Benim seçim bölgemde -Sağlık Bakanı olarak itiraf ediyorum- sağlık ocaklarında ebe eksiği vardır, hekim eksiği vardır, ilçe hastanelerinde uzman eksiği vardır; ama, Antalya'da eksiklik olmasın diye, Bakanlık olarak, bütün fedakârlığı yapmışızdır.

Ben, Sayın Kumbul'dan teşekkür beklerken, uyarı almamı da nasıl değerlendireceğim, bilemiyorum; ama, yine de, uyarısı için teşekkür ediyorum; daha fazla dikkat edeceğiz Antalya'ya.

Özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Başhekimlik, hekimlik mesleğinin dışında, idarî bir göverdir, ikinci bir görevdir ve makamın talimatına bağlı, görevlendirmeyle verilen bir görevdir; kadro görevi değildir, uzmanlık görevi değildir, hekimlik görevi değildir, tamamen idarî bir görevdir. Bugün, Türkiye'de 703 başhekim vardır. Ana-çocuk sağlığı başhekimlerini de sayarsanız, 986 başhekim vardır ve altı ay içerisinde hiçbir siyasî talep veya istek olmamasına rağmen, 34 başhekim değiştirilmiştir; bunun bir kısmı da dilekçesiyle değiştirilmiştir. Bakanlığımda, dilekçesiz ve gerekçesiz hiçbir işlem yapılmaması için gerekli hassasiyet gösterilmektedir.

Sayın başhekimin görevinden -yani, ikinci görevinden- alınarak uzmanlığına devam etmesi konusu ise, altı aydan beri, Antalya'da, hem mahallî basını hem de mahallî idarecileri ilgilendirmektedir. Kendisi, âdeta, taraf olmuş gibi, yerli yersiz beyanatlarda bulunmaktadır. Ayrıca, Bakanlıkça oraya yapılması düşünülen kalp cerrahi merkezine, âdeta defans göstermiştir ve etrafa, 1 Ocakta emekli olacağını yaymıştır. Biz, emekli olması için beklemişizdir; çünkü, beraber başhekimlik yaptık, benim arkadaşımdır, meslektaşımdır. O yüzden, 1 Ocağı da bekledik; emekli dilekçesi gelmeyince, hiçbir siyasî talep ve istek karşılığı olmaksızın ve beraber çalıştığı yardımcısını görevlendirmek suretiyle -kadrolaşma da değildir bu- Sayın Kumbul'un ifade ettiği gibi, bir eğitim hastanesine gitmek için, yeni bir aktivasyon, bir şevk, bir heyecan vermek için yapılmıştır.

Yine, Sayın Kumbul'un uyarılarını göz önüne alarak, konuyu, kendimce, özellikle, bizzat inceleyeceğim; gerekli herhangi bir şey varsa, düzeltilme yoluna gidilecektir. Antalya'ya verdiğimiz hizmetler konusunda bize açıklama fırsatı verdiği için kendilerine teşekkür ediyor; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşmayı Hükümet adına cevaplayan Sağlık Bakanı Sayın Halil İbrahim Özsoy'a teşekkür ediyorum.

3. – Tokat Milletvekili Bekir Sobacı’nın, 2 nci Ulusal Demiryolu Kongresine ve Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğünün sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, gündemdışı üçüncü sözcü, Tokat Milletvekili Sayın Bekir Sobacı.

Sayın Sobacı, 2 nci Ulusal Demiryolu Kongresi ve demiryolu ağımız konusunda söz istemişlerdir.

Sayın Sobacı, konuşma süreniz 5 dakikadır.

Buyurun.

BEKİR SOBACI (Tokat) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İktisat biliminin klasik tarifi "Sonsuz ihtiyaçların kıt iktisadî kaynaklarla karşılanması" diye yapılır. Bu açıdan, iktisadî kaynakları, bir kategorize edebilmek mümkün olursa, yenilenebilir, yenilenmeyen ve üçüncü bir kategori olarak düşünülebilecek olan sürekli kalıcı iktisadî kaynaklar olarak anlayabiliriz. Sürekli kalıcı iktisadî kaynaklar açısından baktığımızda, bir ülkenin tarihî, kültürel birikimi, hinterlandı ve ayrıca, o ülkenin coğrafî ve jeostratejik konumu da, aslında, kalıcı iktisadî kaynak olarak algılanabilir. İşte, bu açıdan baktığımızda, her zaman "Türkiye, Avrupa ile Asya arasında bir köprüdür" diyoruz, doğrudur; ama, bunun avantajlarını, maalesef, iktisadî kazançlara çeviremiyoruz.

İşte, bu noktada, demiryolunun ulusal ve uluslararası önemi karşımıza çıkıyor. Böyle önemli bir konuda 2 nci Ulusal Demiryolu Kongresini tertip eden Ulaştırma Bakanlığımıza ve Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğüne teşekkür ediyorum; ayrıca, bu Kongreye değerli bilimsel katkıları sağlayan katılımcılara da teşekkür ediyorum.

Bu sözlerimden sonra, kısaca, demiryollarımızın bazı noktalardan değerlendirmesine geçmek istiyorum.

Bugün, ülkemizde, demiryollarımız, hat uzunluğu itibariyle, cumhuriyet öncesi 3 714 kilometre, cumhuriyet sonrası 1923-1950 arasında 3 780 kilometre olmak üzere, toplam 7 500 kilometreye yakın bir uzunluğa erişmiştir. Daha sonra, ulaştırma sektörünün birbirini tamamlayan iki ana unsuru olan demiryolu ve karayolu taşımacılığındaki dengeler, maalesef, seçilen politikalar sebebiyle, demiryolu taşımacılığı aleyhine gelişmiştir. Örnek olarak vermek gerekirse, 1950 yılında genel ulaştırma sistemleri içerisinde yolcu taşımacılığında yüzde 42, yükte de yüzde 78 pay almış olan demiryolu, 1990 yılına gelindiğinde yüzde 4,5 yolcu taşımacılığı ve yüzde 9,8 yük taşımacılığıyla, maalesef, bire on oranında gerilemiştir. Kayıpları bununla da izah etmek mümkün değildir. Maalesef, Demiryolları Genel Müdürlüğüne bağlı üretici kuruluşlardaki teknoloji kopukluğu ve yatırım eksikliği sebebiyle, bugün, sadece iki büyük şehrimizin, Ankara ve İstanbul'un metro ve raylı taşıma sistemlerindeki araçlar için yüz milyonlarca doları yurt dışına vermek zorunda kaldık. Bu da, millî gelir, istihdam ve yatırım kayıplarını, büyük oranda, karşımıza çıkarmıştır.

Yine, bugün, demiryollarımız, çeken-çekilen araç bakımından ve ray hatlarının yaşlılığı açısından önem arz ediyor. Maalesef, bugün, çeken-çekilen araç ve rayların ortalama ömrü, 20 ilâ 30 yaş arasındadır. İşte, bu noktadan, ülkemiz için demiryollarının uluslarası boyutuna da bir göz atmak gerekirse; bugün yapılan projeksiyonlarda 21 inci Yüzyılın ilk çeyreğine ulaşıldığında, dünya üretiminin yüzde 67'si Asya'da gerçekleşecektir. İşte, bu verilerle, ülkemiz, bir an önce, uluslararası demiryolu transit taşımacılık yatırımlarını ve hatlarını gerçekleştirmek zorundadır arkadaşlar. Bu noktada, Orta Asya cumhuriyetlerdeki, Türkî cumhuriyetlerdeki bizim tarihî bağlarımız da önem arz etmektedir ve bu arada, yine, Türkiyemiz, ülkemiz, ideolojik ve siyasal rejim saplantılarını bir tarafa bırakarak, Orta Asya'da, Ortadoğu'da işbirliği ve iktisadî işbirliklerinde kimsenin gözünün içine bakmadan, icazet istemeden, hür iradesiyle, bir an önce, atılımını ve atak bir tavrı sergilemek zorundadır.

Bu noktada İran'ın durumu önem arz ediyor uluslararası taşımacılıkta. İran, devrimden sonra gerçekleştirilen güney İran'daki Bender Abbas Limanından Meşhed ve Türkî cumhuriyetlere 1 500 kilometrelik -zor coğrafî şartlara rağmen- bu demiryolu hattını bugün açmış ve Asya'da oluşacak transit taşımacılığı kendi toprakları üzerinden açık denizlere ulaştırmanın meyvelerini almak üzeredir.

Yine, 1980'li yılların başında, Orta Asya ve doğumuzla başlayan ticarî gelişmelerde yaşanan Türkiye'deki yoğun TIR trafiğinin artık olmadığını da görüyoruz. Bunun sebebi de, yine, İran'ın, Doğu Karadeniz ile Gürcistan, Soçi ve diğer limanlarını...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Sobacı, konuşmanızı tamamlayın efendim.

BEKİR SOBACI (Devamla) – Doğu Karadenizdeki limanları kullanarak Bakü'ye, oradan da, Hazar Denizindeki kendi limanlarıyla, Türkî cumhuriyetlere, maalesef, bu transit taşımacılığı kaydırmıştır.

Bugün, dünyadaki rekabette, artık, yarım sentin hesabı yapılır hale gelmiştir. İşte, bu açıdan, günümüz kara taşımacılığında, özellikle kütle ve blok taşımacılıkta, uzun mesafeli taşımacılıkta demiryolları, toplama ve dağıtma amaçlı kısa taşımacılıkta da karayolları öne çıkmıştır. Bu noktadan, şu anda önerdiğimiz, Türkiye, acilen realize etmek zorunda olduğu Kars ve Doğu Beyazıt sınır kapılarından Avrupa'ya, İstanbul'a en kısa güzergâh olacak olan Aşkale, Tercan, Kelkit Vadisi, Amasya, Kurşunlu, Arifiye transit hattına bir an önce başlamak zorundadır. Bugün, çağdaş taşımacılıkta kombine taşımacılık önem arz etmektedir. Bu açıdan baktığımızda da bu hat önem arz ediyor. Bu hat, üç noktadan; batıda Çerkeş-Zonguldak, Orta Karadenizde Sıvas-Samsun hattı ve doğuda da Kelkit-Torul Karadeniz kıyısı bağlantısıyla... Böylece, kombine taşımacılığı temin etmiş olacağız. Zaten, Tiran-Bakü Karayolu, E-80 Yolu da bu güzergâhtan geçmektedir. Onun için, en kısa güzergâh olan bu hattın gerçekleştirilmesi için, Ulaştırma Bakanlığımızdan, bu projelendirme çalışmalarına bir an önce başlamasını rica ediyoruz.

Ayrıca, bugün, maliyetler açısından baktığımızda, ton/kilometre birim başına, demiryolunda 19 santimetreküp, karayolunda 40 santimetreküp yakıt tüketilmektedir. İşte, bu da, demiryolunun ne kadar bir avantaja sahip olduğunu ortaya çıkarıyor.

Ayrıca, yol global maliyetlerine baktığımızda da, demiryolunun uzun tünelli maliyeti, çift hatta, 5 milyon dolardır; ama, sadece bir karayolunda,  engebeli arazi ve düz arazi ortalamasında, bugün otoyolların ortalama maliyeti 8 milyon dolardır. Bu rakamlar bize bir gerçeği ifade ediyor: Türkiye, geri kaldığı, ihmal ettiği demiryollarını bir an önce çağdaş düzeye getirmeli, uluslararası transit taşımacılığa açmalı ve uluslararası camiada seçkin yerini almalıdır. Unutmayalım ki, ekonomik etkinlikler, siyasî etkinliklerin anahtarı konumundadır.

Üçüncü ulusal kongrenin de Tokatımızda düzenlenmesini Ulaştırma Bakanlığımızdan istirham ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşan Tokat Milletvekili Sayın Bekir Sobacı'ya teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım,  bu suretle gündemdışı görüşmeleri tamamlamış bulunuyoruz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in Başkanlığında Hırvatistan ve Bosna-Hersek Parlamento Başkanlarının vaki davetlerine icabet edecek Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1262)

                                                                                          13 Ocak 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Hırvatistan ve Bosna-Hersek Parlamento Başkanlarının vaki davetlerine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen 7 kişilik bir Parlamento Heyetinin 20-25 Ocak 1998 tarihleri arasında söz konusu davetlere icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca, Genel Kurulun 13 Ocak 1998 tarih ve 41 inci Birleşiminde kabul edilmiştir.

Heyeti oluşturmak üzere, siyasî partilerin bildirmiş olduğu isimler, adı geçen kanunun 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                                     Hikmet Çetin

                                                  Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Hikmet Çetin                     Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Mustafa İlimen                 Edirne Milletvekili

Mustafa Köylü                   Isparta Milletvekili

Ali Rıza Bodur                    İzmir Milletvekili

Kemal Albayrak                 Kırıkkale Milletvekili

Ömer Ertaş                       Mardin Milletvekili

Ergun Özkan                      Niğde Milletvekili

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce yarım kalan işlerden başlıyoruz.

IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. – 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında  254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı : 168 ve 168’e 1 inci Ek) (1)

BAŞKAN – 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Sayın milletvekilleri, bu tasarının 1 inci ve 2 nci maddeleri, 3.12.1997 tarihli 22 nci Birleşimde, önergelerle birlikte, İçtüzüğün 88 inci maddesine göre Komisyona geri verilmişti. Komisyonun yeniden düzenlediği rapor ve metin, 168'e 1 inci ek sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Şimdi, komisyonun yeniden düzenlediği 1 inci maddeyi okutuyorum.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Karar yetersayısı aranmasını istiyoruz.

625 SAYILI ÖZEL ÖĞRETİM KURUMLARI KANUNU İLE 222 SAYILI İLKÖĞRETİM VE EĞİTİM KANUNUNUN BAZI HÜKÜMLERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ HAKKINDA 254 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE 625 SAYILI ÖZEL ÖĞRETİM KURUMLARI KANUNUNUN BİR MADDESİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR 326 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİNİN DEĞİŞTİRİLEREK KABULÜ-

NE DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. – 5.1.1961 tarihli ve 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 61 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 61. – Okul binası yapılacak veya okul binası olarak kullanılacak gayrimenkullerin bulunduğu yerin sağlık, eğitim-öğretim ve ulaşım bakımından elverişli ve öğrencilerin kolaylıkla gidip gelebilecekleri bir mahalde olması göz önünde bulundurulur.

Hapishane, meyhane, kahvehane, kıraathane, bar, elektronik oyun merkezleri gibi umuma açık yerler ile açık alkollü içki satılan yerlerin, okul bina ve tesislerinden en az 200 metre uzaklıkta bulunması zorunludur.

200 metrenin ölçülmesi ve müktesep haklarla ilgili esaslar İçişleri, Millî Eğitim, Sağlık ve Turizm Bakanlıklarının müştereken hazırlayacakları bir yönetmelikle belirlenir.

Turizmin yoğun olduğu yörelerdeki okulların tatil olduğu dönemlerde 200 metre şartının aranıp aranmayacağı hususunda karar vermeye o yerin Mülkî İdare Amiri yetkilidir.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?..

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Grup adına mı söz istiyorsunuz Sayın Candan?

VEYSEL CANDAN (Konya) – Evet.

BAŞKAN – Grup başkanvekili arkadaşınız var mı?

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Grup adına değil, şahsı adına...

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Sayın Başkan, biz, karar yetersayısının aranmasını istemiştik; siz, geçiyorsunuz...

BAŞKAN – Hangi konuda karar yetersayısının aranmasını istiyorsunuz?! O kadar acele etmeyin; daha oylama filan yapmıyorum.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, arkadaşa, karar yetersayısını ne zaman isteyebileceğini söyledim; acele etti...

BAŞKAN – Evet, oylamaya daha bir saat içerisinde geçemeyebiliriz; konuşmalar var...

Sayın Candan, buyurun efendim.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 625 sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu raporu üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarı metninden de anlaşılacağı üzere, amaç, öğretim kurumlarında eğitim yapan öğrencilerimizi, hapishane, meyhane, kahvehane, kıraathane gibi kötü alışkanlıklar yapan müesseselerden uzaklaştırmak. Halbuki, burada, metinden de anlaşılacağı üzere, eğitim kurumlarında öğrencilerimizi, bu tasarıyla, bu alışkanlıklardan uzak tutmak maalesef mümkün değildir ve yetersizdir.

Metindeki 200 metre şartı, aslında az olup, ayrıca, ölçülmesi noktasının yönetmeliğe bırakılması açısından da mahzurludur. Kaldı ki, eski ruhsatlandırmalar da, yani, müktesebat, eski hakların değerlendirilmesi hususu da yine yönetmeliğe bağlı kalmaktadır. Halbuki, tasarı metninde, eskilerle ilgili, eski ruhsatlandırmalarla ilgili açık bir metin oluşması lazım.

Bu ölçüm esnasında, İçişleri, Millî Eğitim, Sağlık ve Turizm bakanlıklarına yetki tanınmaktadır. Halbuki, burada, yine, yönetmelik içerisinde, saydığımız yerlerin ruhsatlandırılmalarında belediyeler devredışı bırakılmaktadır. Halbuki, şu anda bile, kahvehane ve kıraathanelerin ruhsatlandırılmalarını belediyeler yapmaktadır. Yani, tasarı içerisinde bir çelişki söz konusudur. O bakımdan, bu ölçüm noktasında, metre hesaplanmasında, mutlaka, İçişlerinden gönderilecek üyeler içerisinde belediyelerin devredışı bırakılmaması lazım; çünkü, mevcut müktesebatta, kahvehane ve kıraathane ruhsatlarını belediyeler vermektedir.

Ayrıca, turizmin yoğun olduğu yerler konusu da muğlak bir ifadedir. Yani, birkaç otel olan yer mi turizm açısından yoğundur; bunun da tespiti çok zor görünmektedir; buna da açıklık getirilmesi lazım.

Kanaatimce, burada en mühim olan, bazı yerlerde -turizmin yoğun olduğu yerlerde- 200 metre şartının aranıp aranmama konusunun mülkî amirlere bırakılmasıdır. Bu da, tahmin ediyorum ki sakıncalıdır; çünkü, mülkî amir "burada 200 metre şartı aranmamalı" dediği an, kendi inisiyatifini kullanacaktır. Yakın geçmişte -daha öncede ifade etmiştim- Beşiktaş Kaymakamlığında, bir yerin ruhsatlandırılmasıyla ilgili olarak bir rüşvet olayı ortaya konulmuştu. Dolayısıyla, sadece şahsî inisiyatifle metre ölçülmesinin de sağlıklı olacağı kanaatinde değilim. Yani, genel hatlarıyla metne baktığımız zaman görüyoruz ki, eğitim kurumlarında okuyan öğrencilerimizi kötü alışkanlıklardan koruyucu, özellikle kahvehaneye, meyhaneye gitmekten alıkoyucu tedbir mevcut değildir.

Şimdi, bu metinle ilgili talebimiz, metrenin daha yüksek tutulması -en az 500 metre bulunması- ve hazırlanacak yönetmeliğe, mutlaka, İçişleri Bakanlığı bünyesinde mahallî idarelerden, yani belediyelerden bir heyetin katılmasının metin içerisine alınmasıdır.

Ayrıca, müktesep haklarla ilgili olarak da bir açıklık getirilmeli ve geçmişteki ruhsatlandırmalara da belirli bir süre tanınarak -mesela 6 ay gibi, 1 yıl gibi- daha sonra bu süresi dolanların ruhsatları iptal edilerek, belirli metre dışına çıkarılmalıdır.

Yine, metin içerisinde "açık alkollü içki satan yerler" tabiri bulunmaktadır. Yani, şimdi, açık satıldığı zaman yasak getiriliyor, kapalı satıldığı zaman yasak getirilmiyor. Yani, okulların hemen yanına kapalı alkollü içki satan yerler açıldığı takdirde, ruhsatlandırıldığı takdirde, başka bir ifadeyle, altı meyhane üstü dershane olduğu takdirde, gençlerimizi bu kötü alışkanlıklardan korumanın mümkün olmadığı kanaatindeyim.

Özetle ifade etmek gerekirse, aslında konuya yaklaşım iyi olmakla birlikte, öğrencilerimizi korumaya yönelik olmakla birlikte, muhteva itibariyle bu metnin tamanına katılmak mümkün değildir; birçok eksiklikleri beraberinde getirmektedir. Kaldı ki, mevcut İller İdaresi Kanununda da, içki satan yerlerin ruhsatlandırılması, sanki il taşıt trafiği gibi bölgelere ayrılmaktadır -o kanun maddesi de bugün illerde uygulanmamaktadır- ve maalesef, önüne gelen yerlere içki ruhsatı verilmek suretiyle...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Cümlemi tamamlayayım Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Candan, konuşmanızı tamamlayın efendim.

Buyurun.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Özetle söylemek gerekirse, bu tasarı metni, bundan sonra daha birçok karışıklıklara meydan vereceğinden ve gençleri kötü alışkanlıklardan koruması itibariyle de yetersiz kalacağından, bu tasarının tamamlanarak yeniden gündeme getirilmesi dileğiyle, saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan'a teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde başka söz isteyen?..

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI HALİL CİN (İçel) – Sayın Başkan, Komisyon olarak söz istiyorum.

BAŞKAN – Komisyon olarak söz istiyorsunuz; yerinizden mi kürsüden mi konuşacaksınız?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI HALİL CİN (İçel) – Kürsüden konuşacağım efendim.

BAŞKAN – Komisyon Başkanı Sayın Halil Cin söz istemiştir.

Buyurun Sayın Cin.

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI HALİL CİN (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tarasıyla ilgili olarak söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Candan'ın tasarıyla ilgili olarak endişelerine cevap vermek istiyorum. Bir kere, pek tabiî ki, çocuklarımızı kötü alışkanlıklardan bu tasarıyla korumak mümkün değildir. Zaten, bu tür alkollü içki satılan kahvehane, kıraathane vesaire gibi umuma açık yerlerin, okullardan, eğitim-öğretim kuruluşlarından ne kadar metre mesafede olacağı konusu, özel yönetmeliklerinde de belirtilmiştir; burada, bahis konusu olan tasarı yenilik getirmiyor.

Bu tasarı, esas itibariyle, 1989 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan kanun gücünde iki kararnamenin Meclisin onayından geçmesi olayıdır. Biz, bu kararnameyi, güncelleştirmek istedik ve geçen defa Genel Kurulda yapılan görüşme esnasında, grupların, grup başkanvekillerinin anlaşmaları üzerine, tasarı Komisyona geri çekilmişti. Komisyonda, ittifakla bir alt komisyon seçildi. Bu alt komisyonda, okul ve okula ilişkin, okulun müştemilatı olan tesislere ve özel öğretim kurumlarına, umuma açık yerlerin -hapishane, meyhane, kahvehane, kıraathane, bar, elektronik oyun merkezleri gibi- ve ayrıca alkollü içki satılan yerlerin ne kadar mesafede bulunması gerektiği konusunda fikir imal edildi, düşünüldü ve ittifakla, 200 metrelik mesafenin normal olduğu sonucuna varıldı; bu konuya -Sayın Candan'a ifade etmek istiyorum- Refah Partili Komisyon üyesi arkadaşlarımız da katıldılar ve ittifakla, bu konu, Komisyon raporunda yer aldı.

Komisyonumuz, bu çalışması esnasında, daha önce tasarıda mevcut şekliyle Genel Kurula gelen iki fıkrayı -ikinci ve üçüncü fıkraları- birleştirerek tek fıkra haline getirmiştir ve böylece, okul esas alınmak suretiyle, okul yapımında ortaya çıkabilecek güçlükler bertaraf edilmiş ve maddede sayılan umuma açık yerlerin açılması, işletilmesi gibi durumlar, esas itibariyle, bu mesafe faktörüne tabi tutulmuştur. Bu konuda da, yine Komisyonumuzda ittifakla kabul edilen görüşe göre, mahallî yöneticilerin, mülkî amirlerin, konuyu hassasiyetle takip edecekleri düşüncesinden hareketle, 4 bakanlığın temsilcilerinin iştirakiyle yapılacak bir yönetmelikte, 200 metrelik mesafenin ölçülmesi ve ayrıca, fıkrada adı geçen umuma açık yerlerin işletmecilerinin müktesep haklarının korunması için gerekli tedbirlerin alınması için bir yönetmelik yapılması da hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, maddede getirilen bir diğer yenilik de, turizmin yoğun olduğu yörelerde okulların tatil olduğu dönemlerde 200 metre şartının aranıp aranmayacağı hususunda karar verme konusunda mülkî idare amiri yetkili kılınmıştır. "Turizmin yoğun olduğu bölge" ifadesi şunun içindir: Özellikle Ege ve Akdeniz kıyılarında, yazın çok yoğun bir turizm aktivitesi yaşanan, ama, çevre olarak dar bir alana sıkışmış olan Didim gibi, bölgelerimiz, şehirlerimiz yahut beldelerimiz mevcuttur; buralarda 200 metre şartı dahi, okulların, daha doğrusu bu tür umuma açık yerlerin açılmasında büyük sıkıntılar yaratmakta; dolayısıyla, turizm faaliyetinin yürütülmesi ve turistik tesislerin faaliyetlerini sürdürmeleri açısından da büyük sıkıntılara sebep olmaktadır. Ayrıca, burada okulu esas almadığımız takdirde, bu tür yerlerde, esasen imar planlarında yer almakla beraber, şehir içerisinde, belediye sınırları içerisinde okul yapacak yer bulmak da mümkün olmayacaktır. Bu bakımdan, 200 metre konusunu mülkî amirin takdirine bırakmak suretiyle, konunun hayatın gerçeklerine daha uygun bir şekilde çözümlenebileceği inancıyla maddedeki hüküm getirilmiştir.

Tasarının 2 nci maddesine de, özel öğretim kurumları açısından paralel hüküm konulmuş ve 1 inci maddedeki ikinci ve üçüncü fıkralar aynen kabul edilmiş ve bu şekilde, özel öğretim kurumlarıyla resmî eğitim öğretim kurumları arasında bir fark görülmemiştir; çünkü, her iki kurum da çocuklarımızı geleceğe hazırlayan eğitim-öğretim faaliyetini yürütmektedir.

Belediyeler devredışı bırakılmamaktadır; esasen, içişleri Bakanlığının katılacağı yönetmelik çalışmasında, muhtemelen, bu unsur göz önüne alınacak ve ruhsatın belediyeler tarafından verileceği cihetiyle, bu mesafe tayini konusunda belediyelerin görüşleri de mutlaka alınacaktır.

Değerli milletvekillerimiz, değerli parti grupları; bu sebeple, Millî Eğitim Komisyonunda konu, enine boyuna, arizamik tartışıldı; bu konuyu, zannediyorum, burada yeniden 200 metreden fazla bir yeni mesafe ölçüsü getirmek suretiyle uzatmanın anlamı yoktur; çünkü, hele okul ile bu tür yerler arasında 200 metreden fazla bir mesafe konulsun dediğimiz zaman, küçük ilçe merkezlerinde, beldelerde ne okul açabilirsiniz ne de bu tür yerlerin açılması mümkün olur. Esasen, biz, bunu da düşünerek, okulun açılmasında hiçbir engel koymamak için, bu tür umuma açık yerleri okula göre mesafelendirdik. Kaldı ki, bu yıl içerisinde yapımı planlanan yahut önümüzdeki üç yıl içerisinde yapımı planlanan 140 bin dersliğin yapımı konusunda ortaya çıkacak güçlükleri de nazara alarak, bu mesafe ölçüleri konulmuştur.

Konuyu Yüce Heyetinizin takdirlerine arz ediyor, bilvesile, tekrar saygılarımı arz ediyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN –Komisyon Başkanı Sayın Halil Cin'e teşekkür ediyorum.

1 inci madde üzerinde...

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, şahsım adına söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Candan, siz konuştunuz, bir başka milletvekili...

VEYSEL CANDAN (Konya) – Grup adına konuşmuştum.

BAŞKAN – Yok efendim, grup adına sözcü olduğunuza dair bir tezkere ulaşmadı.

VEYSAL CANDAN (Konya) – Vardı.

BAŞKAN –Peki, o zaman, kişisel olarak buyurun.

Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan. (RP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır Sayın Candan.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Komisyon Başkanımızın konuşmalarını dikkatle takip ettim. Şimdi, kendilerinin ifadesi şu: "Mevcut okulların yakınında açılacak olan, ruhsatlandırılacak olan kahvehaneler için bir araçözüm bulma noktasındayız" dedi ve bir de örnek verdi dedi ki "bu, Ege ve Akdeniz için." Yani, kanun tasarısında Ege için Akdeniz için ayrı ayrı hazırlık yapmanın bir mantığı yoktur.

Ben, burada şunu söylemeye çalışıyorum: Eğer biz bu tasarıyla, kısmen de olsa... Kendileri de ifade ettiler "bu tasarıyla, öğrencilerimizi tam korumak mümkün değil" dediler; ama, hiç olmazsa burada yapılabilecek bir değişiklikle, öğrencilerimizi bu tür yerlerden uzak tutabiliriz; tek amacımız bu olmalıdır. Ama "ülkenin şartları budur, okullar  burada yapılmıştır, sahil bölgelerinde de biz buna uymak durumundayız" demek, aslında, işe çok samimî ve ciddî yaklaşmadığımızı göstermektedir.

İkinci önemli husus: "Belediyeler nasıl olsa katılır" denilmektedir. Bugün, maalesef birçok yerde... Kanunu tamamen yoruma açık bırakmak ve "nasıl olsa İçişleri Bakanlığı belediyelerden  temsilci alır" demek, yanlıştır. Çünkü, bakın; zaten şu anda burada sayılan kahvahanelerin, kıraathanelerin, elektronik oyun merkezlerinin ruhsatlandırılmalarını bizatihi belediyeler yapmış durumda, veriyorlar. O zaman bu durumda nasıl olacak; yani, yönetmeliği hazırlayan heyetin içerisinde "belediye" kelimesi bizatihi geçmesi lazım. Yoksa, o zaman yapılacak iş şudur: İllerdeki valiler, o komisyonda sayılan bakanlık temsilcilerini toplayacak; belediyeyi isterse çağırır, isterse çağırmaz; çünkü, burada zaten bir açıklık yok.

Bizim üzerinde önemle durmak istediğimiz, müktesebat; yani, daha önce ruhsatlandırılanların da bu kapsam içine alınıp şehir dışına mutlaka çıkarılması lazım -yani, bu ölçünün, bu metrenin mutlaka dışına çıkarılması lazım- ve bunlara da bir zaman tanınması lazım.

Bir diğer çok önemli husus: "Açık alkollü içki satan yerler" tabiri yerine, kapalısını da koymak lazım; ufak ambalajda alır, zaten o, açık sayılır. Yani, burada mesele, ruhsatı zorlaştırma, alımı zorlaştırma ve öğrencilerimizin bu tür müesseselerle mümkün mertebe irtibatını kesmeye yöneliktir. Yani, bütün bunları topladığımız zaman, bu tasarının, amaca, ihtiyaca cevap vermesi mümkün değil.

Kaldı ki, Sayın Komisyon Başkanımız da ifade ettiler; efendim, işte, yoğun olan bölgelerde, turizm bölgelerinde, illerin valisine yetki verdiğimiz zaman... Tamam, burada yoğunluk vardır, burada da yoktur. Ben istediğim yerde yoğunluğu kendime göre yorumlarım ve o zaman da, mülkî amirler inisiyatif kullanırlar. O zaman da, bazı yerlerin işletmeleri ciddî paralar kazanıyorsa, bu yoğunluk meselesi istismar edildiği zaman da, ruhsatlandırmada, aynı yerde, bir mülkî idareci bir yere ruhsat verir, hemen yanındaki ilçe kaymakamı da ruhsat vermez veya işte, paraya döner, rüşvete döner ve mülkî idarecilerimizi de zan altında bırakırız.

Yani, benim özetle ifade etmeye çalıştığım; bu tasarı, birtakım muğlak ve  yoruma açık ifadelerle doludur. Bunların daha açık ve net olarak metinde bulunması ve özellikle belediyelerin de bu konuya dahil edilmesi yönünde düşüncelerimi ifade etmeye çalıştım.

Teşekkür ederim. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan'a teşekkür ediyorum.

MİLLî EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI HALİL CİN (İçel) – Yerimden bir açıklama yapabilir miyim efendim?

BAŞKAN – Komisyon Başkanı bir açıklamada bulunmak istiyor.

Buyurun.

MİLLî EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI HALİL CİN (İçel) – Sayın Başkanım, Sayın Candan'ın 1 inci maddenin son fıkrasıyla ilgili olarak endişesinde yer alan hususu açıklığa kavuşturmak için söz aldım.

Burada "okulların tatil olduğu dönemlerde" ifadesi var. Okulların tatil olduğu dönemlerde 200 metre şartının aranıp aranmayacağı konusunda mülkî idare amiri yetkilidir. Burada maksat şudur: Alan olarak küçük turizm bölgelerinde, okulların tatil olduğu, öğrencinin okulda bulunmadığı zamanlarda, oradaki bireylerin çıkarlarını korumaktır. Hukuk, çatışan menfaatları koruyan bir müessesedir; bir tarafta kamunun çıkarları, bir tarafta bireylerin çıkarları vardır. Burada, yaz döneminde, asıl korumak istediğimiz unsur olan öğrencilerimizin, çocuklarımızın okulda bulunmadıkları bir zamanda, umuma açık bu saydığımız yerlerin faaliyetlerinde bunun kullanılıp kullanılamayacağının takdiri mülkî idare amirine ait olacaktır; bunun bir mahzuru yoktur; çünkü, öğrencinin bulunmadığı yaz dönemlerinde yahut tatil aylarında, tatil sıralarında olacaktır.

Mesafe konusu, gene ifade ettiğim gibi, uygulamada çok sıkıntılara sebep olur; 200 metre, esasen, sıkıntı yaratacak olan bir mesafedir; ama, Komisyonda, bütün partilerin temsilcisi arkadaşlarımızın üzerinde ittifak ettikleri bir ölçü olarak getirildi.

Arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Komisyon Başkanı.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, maddeyle ilgili bir önerge bulunmaktadır. Bu önerge, bilindiği gibi, daha önceki görüşme aşamasında Başkanlığa sunulmuştu, önergenin oylanacağı esnada Komisyon, İçtüzüğün 88 inci maddesine göre maddeyi ve önergeyi geri istemişti; ancak, İçtüzüğün 88 inci maddesine göre geri istenilen maddeyle ilgili komisyon raporunda, önergelerden önce komisyon raporunun oylanmasına dair bir karar ve istem bulunmamaktadır. O sebeple, önergeyi tekrar işleme koyacağım ve hatırlanması için tekrar okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 168 sıra sayılı yasa tasarısının 1 inci maddesinin ikinci pragrafının şu şekilde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.

"Hapishane, meyhane, kahvehane, kıraathane, bar, elektronik oyun merkezleri gibi umuma açık yerlerin, okul, bina ve tesislerinin en az 300 metre uzağında bulunması zaruridir."

                                                                 Muhammet Polat                                             Aydın                                                                                                               ve arkadaşları

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, önergenin, daha önce tutanağa geçen metninden bir unsur çıkarılmıştır; zaten, maksadı bu metin de karşıladığı için, önerge sahipleri bir unsuru çıkarmış bulunmaktadırlar; onu da dikkatinize sunuyorum.

Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

MİLLî EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI HALİL CİN (İçel) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükümet?..

MİLLî EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önergeye, Komisyon ve Hükümet katılmamaktadır.

Önerge sahiplerinin söz isteme veya gerekçesinin okunmasını talep etme hakları vardır?

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Gerekçesi okunsun.

BAŞKAN – Gerekçesinin okunmasını istiyorsunuz.

Buyurun:

Gerekçe: Genel ahlakın korunması ve eğitime katkı sağlanması açısından gereklidir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Karar yetersayısının aranmasını istiyorum.

BAŞKAN – Şimdi, 1 inci maddeyi oylarınıza sunup, karar yetersayısı arayacağım: 1 inci maddeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı bulunamamıştır.

13.15'te tekrar toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati : 13.03

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 13.15

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Mustafa BAŞ (İstanbul), Mehmet KORKMAZ (Kütahya)

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1. – 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı : 168 ve 168’e 1 inci Ek) (Devam)

BAŞKAN – Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldı.

Sayın milletvekilleri, kanun tasarısının 1 inci maddesinin oylaması esnasında karar yetarsayısı bulunamamıştı. Şimdi, oylamayı tekrarlayacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı bulunamamıştır.

Değerli arkadaşlarım, saat 14.00'e kadar, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 13.19

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

BAŞKAN: Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER: Mustafa BAŞ (İstanbul), Mehmet KORKMAZ (Kütahya)

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43 üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1. – 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı : 168 ve 168’e 1 inci Ek) (Devam)

BAŞKAN – Şimdi, çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 1 inci maddesini oyladığımız sırada karar yetersayısı bulunamamıştı.

1 inci maddeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısı arayacağım: 1 inci maddeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır; 1 inci madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.— 8.6.1965 tarihli ve 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun değişik 9 uncu maddesinin dördüncü fıkrası kaldırılarak yerine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“Hapishane, meyhane, kahvehane, kıraathane, bar, elektronik oyun merkezleri gibi umuma açık yerler ile açık alkollü içki satılan yerlerin, ilk ve ortaöğretim öğrencilerinin devam ettiği kurs, dershane ve özel öğretim kurumlarından en az ikiyüz metre uzaklıkta bulunması zorunludur.

200 metrenin ölçülmesi ve müktesep haklarla ilgili esaslar, İçişleri, Millî Eğitim, Sağlık ve Turizm Bakanlığının müştereken hazırlayacağı bir yönetmelikle belirlenir.

Turizmin yoğun olduğu yörelerdeki okulların tatil olduğu dönemlerde, ikiyüz metre şartının aranıp aranmayacağı hususunda karar vermeye o yerin mülkî idare amiri yetkilidir."

BAŞKAN – 2 nci madde üzerinde, Refah Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan söz istemiş bulunmaktadır.

Buyurun Sayın Candan. (RP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

RP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununda değişiklik yapılmasıyla ilgili kanun tasarısı hakkında, Refah Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında, görüşülen kanun tasarısı, iki madde olmasına rağmen, muhteva itibariyle tek madde şeklindedir. 1 inci madde üzerinde Grubum ve şahsım adına görüşlerimi ifade ederken de söylediğim gibi, bu kanun tasarısıyla, gençlerimizi, eğitim kurumlarını, kötü alışkanlıklar yapan meyhane, hapishane, kahvehane, kıraathane gibi kurumlardan...

Sayın Başkanım, sükuneti temin ederseniz...

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, Genel Kurul salonunda karşılıklı konuşmadan vazgeçelim. Kürsüdeki hatibin konuşmasını buradan dahi takip etme imkânımız olmuyor.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Bu tasarıdaki eksikleri ısrarla ifade etmeye çalışmamızın nedeni; bu tasarı, tümü itibariyle ele alındığı zaman, öğretim kurumlarında eğitim gören öğrencilerimizle ilgili olarak alınacak tedbirler açısından birçok eksiklikleri içermektedir. Özellikle, burada, tasarı içerisinde de, kanun içerisinde de çelişkiler mevcuttur. Tasarıda ismi geçen kahvehane ve kıraathane ruhsatları belediyeler tarafından verilmektedir. Bu tasarıyla ise belediyeler tamamen devredışı bırakılmaktadır. Aslında, 1 inci maddede de ifade edildiği gibi, 200 metre konusu; ayrıca, ölçüm konusu ve eskilerin müktesep hakları konusu; İçişleri, Millî Eğitim, Sağlık ve Turizm Bakanlıklarının yetkili kılınması gibi konular tamamen eksiklikler içermektedir. Kaldı ki, hazırlanacak yönetmelikler sık sık değiştirilir ve o zaman da bu kanunun, uygulanma imkânı bulunamaz.

Yine, maddede yer alan "turizmin yoğun olduğu yerler..." ibaresindeki yoğunluk ölçüsünün nasıl bulunacağı konusu da ayrıca müzakere edilmesi lazımgelen konulardan bir tanesidir. Kaldı ki, Komisyon Başkanı arkadaşımızın ifade ettiği "efendim, biz, bu tasarıyı, daha çok turizmin yoğun olduğu Akdeniz ve Ege için hazırladık" sözlerine de katılmak mümkün değil; çünkü, tasarılar bölgelere göre hazırlanmaz.

Ayrıca, 200 metre şartının aranıp aranmaması konusunda da "okulların tatil olduğu dönemlerde" gibi bir anlayışla, mülkî amirlere yetki vermenin de bir mantığı yoktur. Kaldı ki, birinci bölümde ifade ettiğim gibi, bu, mülkî amirleri sıkıntıya sokar; onları, birtakım yerlerde inisiyatif kullanarak rüşvete ve yolsuzluğa doğru iter. Ülkemizde, bunun acı örneklerini geçen dönemde yaşadığımızı defeatle ifade ettim.

Özetle söylemek gerekirse, bu tasarı ihtiyaca cevap vermekten uzaktır. En azından metrenin yüksek tutulması, hazırlanacak yönetmelikte mutlaka İçişleri Bakanlığı bünyesindeki, Mahallî İdare Genel Müdürlüğünün mutlaka görüşünün alınması, ayrıca, müktesep haklarla ilgili konuya da açıklık getirilmesi lazım. Yani, bir noktada, daha önce ruhsatlandırılmış olan yerlere hak vererek de okulları, eğitim yuvalarını korumak mümkün değildir. Ayrıca, diğer bir konu, tasarıda "açık alkollü içkiler satan yerler" tabiri kapalı içki satan yerleri de ihtiva etmeli; yani, kapalı içki satan Tekel bayileri de, eğitim kurumlarının belli mesafeler dışına mutlaka çıkarılmalıdır.

Özetle söylemek gerekirse tasarının eksikleri mevcuttur, bu haliyle de eğitim kurumlarına faydalı olmaktan uzaktır. Sadece, belki, daha önce hazırlanan bir kararnamede, bir tek maddeyi, 100 metreden, 200 metreye değiştirmek gibi konuyu gayet basite almak olur. Burada açık ve net ifade etmek istiyorum, metrenin darlığı, hazırlanacak yönetmeliğin belirli kurumlara bağlanması ve mülkî amirlerin çok fazla yetkili  kılınması ileride birtakım sıkıntıları beraberinde getirecektir.

Bu itibarla, bu tasarıyı bu haliyle kabul etmek veya bundan ülke genelinde fayda temin etmenin yararlı olmayacağı kanaatindeyim.

Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına konuşan Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan'a teşekkür ediyorum.

2 nci maddeyle ilgili başka söz istemi?.. Yok.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Şahsım adına söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Karamollaoğlu. (RP sıralarından alkışlar)

Sayın Karamollaoğlu, konuşma süreniz 5 dakikadır.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Teşekkür ediyorum Başkan.

Kıymetli arkadaşlarım, görüşmekte olduğumuz tasarının 2 nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum, aslında burada iyiniyetli bir değişiklik yapılıyor, bu değişikliğin yapılmasında da büyük fayda var.

Buradaki maksadımız, ilk ve ortaöğrenimde bulunan küçük yaştaki öğrencilerimizin kötü alışkanlıklara kapılmasını önleyebilmek, için okulların belli bir mesafesinde bar, elektronik oyun merkezleri, kahvehane gibi, çocuklara kötü alışkanlıklar kazandırabilme ihtimali olan birtakım yerlerin açılmaması; ancak, söz almamın sebebi, burada gündeme getirilen 200 metrenin nasıl ölçüleceği konusu. Bazen o kadar yanlış kararlar alınıyor ki, bunu izah etmek mümkün değil. Geçmişte, belediye başkanlığım zamanında, benden önceki belediye başkanı arkadaşlarımızın zamanında da, mesela, "efendim, biz, giriş kapısından giriş kapısına ölçüm yaparız, esas olan budur" denilmiş. Siz düşünün, sırt sırta iki tane yer var "ben bunun ölçümünü giriş kapısından giriş kapısına yaparım" deyince, aradan kolaylıkla geçmek mümkünken, yolun ucuna kadar gidiyorsunuz, tekrar dönüyorsunuz, beri tarafa geliyorsunuz; aslında aradaki mesafe 40 metre; ama, 400 metreymiş gibi gösterilebiliyor. Bu da, elbette çok büyük sakıncalar doğuruyor. Hatta, yan yana bulunan yerlerde bile, kapıları farklı taraflara, farklı sokaklara açılmışsa, bu mahzurla karşılaşma ihtimalimiz doğuyor.

Burada bir yönetmelik hazırlığından bahsediliyor; İçişleri, Millî Eğitim, Sağlık ve Turizm Bakanlıklarının... Benim kanaatim şu: Bunu, bakanlıkların müşterek hazırlayacakları bir yönetmelikle tespit etmek yerine -başka mahzurları olsa bile- pratik olarak illerde valinin, belediye başkanının, millî eğitim müdürlüğünün, turizm müdürlüğünün ve emniyetin bir araya gelerek kuracakları komisyonlar vasıtasıyla tespit etmek daha isabetli olur, daha geçerli olur diye düşünüyorum. Elbette, böyle bir tatbikatta, uygulamalar arasında, ilden ile belki farklılıklar meydana gelebilir; ama, bunu, merkezden tespit edilecek bir komisyonun çıkaracağı yönetmeliğe bağlamaktansa, vilayetlerde fiilen hadiseyi yaşayan insanların bir araya gelerek kuracakları bir heyetin takdirine bağlamak daha gerçekçi olur, daha da geçerli olur diye düşünüyorum; çünkü, yerine göre, burada, bazı hususlar dile getirilmiş, yaz aylarında okulların açılması, açılmaması gibi konular da dikkate alınmış. Bunlar bile belki ileride dikkate alınabilir ve daha isabetli bir tatbikat yürütülür diye düşünüyorum.

Bu fikirlerin zabıtlara geçmesinde ve Sayın Bakanlığın dikkatine arz edilmesinde fayda gördüm.

Hepinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Temel Karamollaoğlu'na teşekkür ediyorum.

2 nci maddeyle ilgili başka söz istemi?.. Yok.

Madde üzerinde iki değişiklik önergesi bulunmaktadır. Önergeleri...

MİLLî EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI HALİL CİN (İçel) – Sayın Başkan, Komisyon Başkanı olarak bir hususu buradan arz etmek istiyorum.

BAŞKAN – Komisyon Başkanı olarak, buyurun Sayın Cin.

MİLLî EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI HALİL CİN (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Refah Partisi milletvekili Sayın Candan'ın veya Sayın Karamollaoğlu'nun endişelerine cevaben, içkili yerlere verilecek izinlerde göz önünde bulundurulacak esaslara dair 1984 tarihli yönetmelik hükmünü burada zikretmek isterim. Bu yönetmeliğin 4 üncü maddesinde, içkili yerlerin nasıl tespit edileceğine dair komisyonun teşkil tarzı hükme bağlanmıştır ve buralarda, bu komisyonda, belediye temsilcilerinin bulunacağı, açıkça ifade edilmiştir.

Diğer taraftan, 2 nci madde, 1 inci maddeyle paralel bir düzenleme getirmiştir; 2 nci maddede özel öğretim kurumları bahis konusudur.

Bu açıdan, aynı düşüncelerle, özel öğretim kurumlarının da, 1 inci maddede olduğu gibi korunması bahis konusudur ve esas itibariyle tasarının temel aldığı kriter okuldur; okula ve eğitim kuruluşlarına maddede sayılan yerlerin uzaklığıdır. Uzaklığın tespitinde de, daima okul esas alınacaktır.

Arz ederim.

BAŞKAN – Sayın Komisyon Başkanına teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım; sonra aykırılık derecesine göre işleme koyacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, 168 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde düzeltilerek yazılması ile, ikinci ve üçüncü fıkralardaki "100 metre" ifadesinin "300 metre" olarak düzeltilmesini teklif ediyoruz.

       Hayrettin Dilekcan     Ömer Özyılmaz        Salih Kapusuz

                Karabük                   Erzurum                  Kayseri

            İsmail Özgün                                            Latif Öztek        

               Balıkesir                                                  Samsun

Birinci fıkra:

Meyhane, kahvehane, kıraathane, bar, hapishane, elektronik oyun, merkezleri gibi umuma açık yerlerin, ilk ve ortaöğretim öğrencilerinin devam ettiği kurs, dershane ve özel öğretim kurumlarına ait bina ve tesislerden en az 300 metre uzaklıkta bulunması zaruridir.

BAŞKAN – İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, 168 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde düzeltilmesini arz ederiz.

MADDE 2.- 8.6.1965 tarihli ve 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun değişik 9 uncu maddesinin dördüncü fıkrası kaldırılarak, yerine, aşağıdaki fıkralar eklenmiştir:

"İlk ve ortaöğretim öğrencilerinin devam ettiği kurs, dershane ve özel öğretim kurumlarına ait bina ve tesislerin, hapishane, meyhane, kahvehane, kıraathane, bar, elektronik oyun merkezleri gibi umuma açık yerlerden en az 500 metre uzaklıkta bulunması zaruridir. Özel öğretim kurumları ve tesislerinin bulunduğu yerin 500 metre civarında, yukarıda sayılan yerler ile açık ve kapalı alkollü içki satılan yerler açılamaz.

Kurs ve dershaneler hakkında, yukarıdaki hüküm uygulanır."

           Veysel Candan        Sıddık Altay       Ömer Naimi Barım                           Konya  Ağrı     Elazığ                                                                                   Bekir Sobacı        Ramazan Yenidede     Fikret Karabekmez                                                                                      Tokat  Denizli Malatya

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, önergeleri, geliş sırasına göre okuttum; şimdi, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

Bu iki önergeden son okunanı, madde metnine aykırılık teşkil etmektedir; ilk olarak, bununla ilgili işleme başlıyoruz:

Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI HALİL CİN (İçel) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katılmamaktadır.

Önerge sahipleri, gerekçesinin okunmasını istiyorlar.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu değişiklik önergesi ile eğitim kurumlarında okuyan öğrencilerin, iyi mekânlarda okumasını sağlarken, diğer taraftan, kötü alışkanlıklardan korumak, ayrıca eskiden hatalı verildiğini saydığımız ruhsatların iptalini, eski hataların telafisi, ayrıca eğitim kurumları yakınına yeni meyhane, bar, kumarhane gibi işyerlerinin açılmasını önlemeye çalışmaktır. Diğer taraftan, metre şartı aranıp aranmaması hususunun, mülkî amirlere bırakılması, hem onları zan altında bırakır hem de rüşvet yolunu açar düşüncesindeyiz.

Kanun, Genel Kurula geldiği şekliyle geçerse, eskiler yerlerini koruduğu için, tahribat devam eder. Bu işyerlerine giden öğrenciler, içki, kumar gibi kötü alışkanlıklar kazanırlar. Eldeki veriler bizi doğrulamaktadır.

Bu saymaya çalıştığımız sebeplerden dolayı, değişiklik metninde önergemizdeki hususlar da yer almalıdır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi tekrar okutup, oylarınıza sunacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 168 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde düzeltilerek yazılması ile ikinci ve üçüncü fıkrasındaki "100 metre" ifadesinin "300 metre" olarak düzeltilmesini teklif ediyoruz.

                                                                 Hayrettin Dilekcan                                Karabük                                                                                                                       ve arkadaşları

Birinci fıkra:

"Meyhane, kahvehane, kıraathane, bar, hapishane, elektronik oyun merkezleri gibi umuma açık yerler, ilk ve ortaöğretim öğrencilerinin devam ettiği kurs, dersane ve özel öğretim kurumlarına ait bina ve tesislerden en az 300 metre uzaklıkta bulunması zaruridir."

BAŞKAN – Sayın Komisyon Başkanı, önergeye katılıyor musunuz?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI HALİL CİN (Konya) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katılmamaktadır.

Önerge sahipleri söz istiyorlar mı?

VEYSEL CANDAN (Konya) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahipleri gerekçenin okunmasını istiyorlar; gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Maddenin bu şekilde yazılması, maksadı daha iyi izah ediyor.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Şimdi, maddeyi oylarınıza sunacağım...

LATİF ÖZTEK (Samsun) – Yoklama talebi vardı Sayın Başkan.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, yoklama talebi, bana 14.13’te gelmişti; halbuki, oylamaya geçerken talepte bulunursanız işleme koyabilirim.

VEYSEL CANDAN (Konya) – 12 dakika olmuş Sayın Başkan.

BAŞKAN – Arada, bakınız, başka işlemler yaptık.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Oylamaya geçildi; olmaz öyle şey...

(RP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) – Yoklama yapılmasını istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – 20 arkadaşımız ayağa kalktığına göre, bu usulle, gerekirse, 20 arkadaşımız ayağa kalkarak yoklama talep ederlerse, yoklama yapmak durumunda olurum.

Yoklama isteyen sayın üyelerin isimlerini tespit ediyorum: Sayın Mikail Korkmaz, Sayın Muhammet Polat, Sayın Latif Öztek, Sayın İsmail İlhan Sungur, Sayın Naci Terzi, Sayın Bekir Sobacı, Sayın Fethi Acar, Sayın Musa Uzunkaya, Sayın Hüseyin Arı, Sayın Veysel Candan, Sayın Ömer Faruk Ekinci, Sayın Rıza Ulucak, Sayın Fuat Fırat, Sayın Abdullah Özbey, Sayın Bedri İncetahtacı, Sayın Mustafa Yünlüoğlu, Sayın Nezir Aydın, Sayın Abdullah Arslan, Sayın Ekrem Erdem, Sayın Kahraman Emmioğlu, Sayın Şinasi Yavuz, Sayın Osman Hazer.

Değerli arkadaşlarım, yoklama talep eden arkadaşlarım Genel Kurul salonundan ayrılmasınlar.

II. – YOKLAMA

BAŞKAN – Yoklama yapılacaktır.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır; çalışmalara kaldığımız yerden devam ediyoruz.

IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1. – 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı : 168 ve 168’e 1 inci Ek) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 2 nci maddesinin oylamasında kalmıştık.

2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü madde daha önce kabul edilmişti. Komisyon 1 inci ve 2 nci maddeleri geri aldığı için bu maddeler üzerinde çalışmaları yürüttük.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

Madde 4.- Bu kanun, yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

Madde 5.- Bu kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Böylece, kanun tasarısı yasalaşmış bulunmaktadır; hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

2. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin ikinci müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

3. – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392)

BAŞKAN – Olağanüstü Hâl Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının müzakerelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz; ancak, tasarının, Komisyonca geri alınan maddeleriyle ilgili rapor gelmediğinden, müzakereleri erteliyoruz.

4. – Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/619) (S. Sayısı : 375) (1)

BAŞKAN – Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısının müzakerelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Sayın milletvekilleri, dünkü birleşimde, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmış ve maddelere geçilmesi kabul edilmişti.

Şimdi, 1 inci maddeyi  okutuyorum:

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ PERSONEL KANUNUNUN 49 UNCU MADDESİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA VE KANUNA BİR EK GEÇİCİ MADDE EKLENMESİNE  DAİR  KANUN  TASARISI

MADDE 1. – 27.7.1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu maddesinin, 29.7.1983 tarih ve 2870 sayılı Kanunla değişik (b) bendinde yer alan  cetvelin  Jandarma Genel Komutanlığı (J. Gn. K.) sütunu aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir :

“Rütbeler                                                                       J. Gn. K.

Orgeneral-Oramiral                                             

Korgeneral-Koramiral                                             3

Tümgeneral-Tümamiral                                          6

Tuğgeneral-Tuğamiral                                          18

                                                                                            

                TOPLAM                                                 27

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili bir değişiklik önergesi vardır; okutup, işleme alacağım...

İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Madde üzerinde söz istemiştim.

BAŞKAN – Tamamladık efendim, önergeye geçtik; diğer maddede değerlendirelim Sayın Yülek.

Buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin "Rütbeler" başlıklı çizelgenin "Orgeneral-Oramiral" yatay sütununun "Jandarma Genel Komutanlığı" başlığı altına "1" rakamının ilavesini öneriyoruz.

         Hasan Hüseyin Öz      Hüseyin Arı          Murtaza Özkanlı

                   Konya                    Konya                     Aksaray

        Hüseyin Olgun Akın     Bekir Sobacı             Zülfikar Gazi

                    Ordu                     Tokat                      Çorum

           Abdullah Örnek                                     Mikail Korkmaz                            Yozgat             Kırıkkale

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükümet?..

 BAŞBAKAN YARDIMCISI VE MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET SEZGİN (Aydın) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmamaktadır.

Önerge sahipleri söz istiyorlar.

Önerge sahipleri adına Konya Millevekili Sayın Hüseyin Arı.

Buyurun Sayın Arı.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

HÜSEYİN ARI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun tasarısının 1 inci maddesi üzerinde, dün, bütün sözcüler gerekli konuşmaları yaptılar; ben de aynı şekilde görüşlerimi bildirdim.

Jandarma Genel Komutanlığının bu kadrosu -orgeneral kadrosu-  uzun yıllardan beri, devamlı -Kanunun aslında da- Kara Kuvvetleri orgeneralleri arasından bir orgeneralin atanmasıyla yürütülmektedir ve bu Jandarma Genel Komutanlığı kadrosu, Kara Kuvvetleri kadrosunda mahfuz olarak bulunmaktadır.

Muhterem arkadaşlarım, tasarının söz konusu 1 inci maddesinin "Rütbeler" çizelgesinde, Jandarma teşkilatının üst seviyede emir-komuta makamını teşkil eden ve tuğgeneralden korgenerale kadar teşkilatın içerisinden yetişmiş, bu teşkilatın özelliğini bilen, ihtisas sahibi komutanların kontenjanlarının artırılması, çok yerinde bir karardır; ancak, teşkilatın en üst makam yeri olan Jandarma Genel Komutanı için bir kadro verilmemesinin maksada uygun olmayacağı, dolayısıyla, emir-komuta sisteminin en tepe noktasını teşkil eden ve orgeneral seviyesindeki bir komutanın, jandarma gibi, her gün halkla direkt temasta olan, teşkilatın içerisinden yetişen, ihtisas sahibi orgeneral olması, emir-komuta etkinliğinin temini ve teşkilatın verimliliği açısından önem arz etmektedir. Bu maksatla, Jandarma Genel Komutanlığı teşkilatına, orgeneral rütbesinde bir kadronun da verilmesi doğru bir hal tarzı olacaktır. Yüce takdirlerinize sunuyorum.

Saygılar sunarım.

BAŞKAN – Önerge sahipleri adına konuşan Konya Milletvekili Sayın Hüseyin Arı'ya teşekkür ediyorum.

İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Sayın Başkan, madde üzerinde, şahsım adına söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın milletvekili, şimdi, önergeye geçtikten sonra, tekrar maddenin müzakeresine dönmemiz mümkün değil. Zaten, tasarı, bir madde etrafında düşünülmüştür. Müteakip maddelerde de düşüncelerinizi açıklayabilirsiniz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. – Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa aşağıdaki Ek Geçici Madde eklenmiştir.

“EK GEÇİCİ MADDE 72. – Kanunun 49 uncu maddesinin (b) bendindeki Jandarma Genel Komutanlığına ait bu Kanunla değiştirilen kontenjanlar için rütbe yıl kontenjanının kullanılması, Jandarma Genel Komutanlığının teşkilat yapısı gerçekleşinceye kadar olan süre içinde, kadro ve hizmet gerekleri dikkate alınarak, Genelkurmay Başkanının teklifi üzerine Yüksek Askerî Şûraca saptanır.”

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?..

İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Adana Milletvekili Ertan Yülek, madde üzerinde kişisel olarak söz istemiştir.

Buyurun Sayın Yülek.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

 

İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı hakkında söz almış bulunuyorum.

Esasında, bu uzun isim altında bir tek şey yapılıyor, o da, Jandarma Genel Komutanlığında bazı generallerin sayılarının artırılması.

Jandarma Genel Komutanlığının Türkiye'deki görevi, yurt içerisindeki barışı temin etme konusunda kolluk kuvveti yapmaktı. Polis teşkilatıyla eşdeğer bir görev yapmaktadır. Aradaki fark nedir; aradaki fark şudur: Birkısım büyük yerlerimizin, il merkezlerinin, ilçe merkezlerinin, hatta  büyük belde merkezlerinin emniyeti polis teşkilatı tarafından sağlanmaktadır; ama, kırsal alanda bu görevi Jandarma Genel Komutanlığı yapmaktadır. Şimdi düşünün, Türkiye'de her yıl, neredeyse her gün, polis teşkilatındaki sayı artmakta, bu sayı artarken, hemen arkasından, polis teşkilatının bölgesine giren alanlar da artmaktadır.

Şimdi, siz, çıkıyorsunuz, bir taraftan, yurttaki emniyeti temin edecek polis teşkilatının sayısını ve bölge kaplama alanını genişletiyorsunuz; diğer bir ifadeyle, Jandarma Genel Komutanlığının görev alanını kısıtlıyorsunuz; adiğer taraftan, buraya gelip, Jandarma Genel Komutanlığındaki general sayısını artırıyorsunuz... Allah için söyleyin, bunun izahı var mı? Bunun izahı yok. Çok mantıklı bir şey söylüyorum, politik mülahazayla söylemiyorum. Bir kere daha ifade ediyorum: Türkiye'deki içgüvenliği sağlayan iki teşkilatımız vardır; birisi Emniyet Genel Müdürlüğü diğeri de Jandarma Genel Komutanlığı. Emniyet Genel Müdürlüğünün faaliyet alanı, yerleşik yerlerdir, daha doğrusu, daha büyük yerlerdir, illerdir, ilçelerdir. Ancak, İçişleri Bakanlığı, devamlı olarak, emniyet teşkilatının kapsam alanını genişletiyor; yani, Jandarma Genel Komutanlığının güvenliği altında bulunan yerler daraltılıyor. Bunun manası nedir? Bunun manası, ben, Jandarma Genel Komutanlığındaki sayıları azaltacağım demektir.

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Allah Allah!..

İ.ERTAN YÜLEK (Devamla) – Gayet tabiî; bunun manası budur. Eğer, siz, dün, Jandarma Genel Komutanlığının yetki alanında olan bir ilçeyi polis teşkilatına veriyorsanız, bunun manası, polis teşkilatının alanını genişletip, jandarma alanını daraltıyorsunuz demektir; o zaman, jandarmanın sayısı azalıyor demektir. Dolayısıyla, bu, jandarmanın bağlı olduğu hiyerarşi içerisinde de, bütün kademelerinin sayılarının belli bir ölçüde azalması demektir. Bu tasarı ne getiriyor; bu tasarı, onun tam zıddını getiriyor. Takdirlerinize arz ediyorum; burada siyasî bir mülahazayla hiçbir şey söylemiyorum. Bakın, ben bunu yakından biliyorum; belki, içinde olanlardan daha yakından biliyorum. Devlet Planlama Teşkilatında çalıştığım süre içerisinde bu meseleyi, hangi alanları polis teskilatı alacaktır, hangi alanları jandarma alacaktır diye iyice müzakere ettik. Bunlar içerisinde dengeyi sağlamak için, devleti büyütmemek için nasıl bir oran içinde bunu devam ettirelim diye çalışmalar yapılmıştır; ancak, bu çalışmaların sonunda belli bir sonuca ulaşılmamıştır. Gönül isterdi ki, ben, şu zaman içerisinde, şu kadar polisle Türkiye'nin emniyetini sağlayacağım, şu kadarını da jandarmayla sağlayacağım denilsin, ona göre bir organizasyon yapılsın ve ona göre de sayılar tespit edilsin; ama, bu yapılmamıştır. Ben, Plan ve Bütçe Komisyonunda da aynı şeyleri ifade ettim, bir kere de sizlerin huzurunda ifade ediyorum. Yapılan iş doğru değildir; doğrusu, daha dengeli ve gelişime uygun bir tasarı hazırlamaktır.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.  (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adana Milletvekili Sayın Ertan Yülek'e teşekkür ediyorum.

2 nci madde üzerinde başka söz isteyen?.. Yok.

Madde üzerinde önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun, yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kanun tasarısı böylece yasalaşmış bulunmaktadır. Kanunun, Jandarma Kuvvetlerimize ve ülkemize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

BAŞBAKAN YARDIMCISI VE MİLLî SAVUNMA BAKANI İSMET SEZGİN (Aydın) – Sayın Başkan, biz de Hükümet olarak Genel Kurula teşekkürlerimizi  sunuyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

5. – Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı :132)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon ?..Yok.

Kanun tasarısının müzakeresi ertelenmiştir.

6. – Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Ek Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün; benzer mahiyetteki kanun teklifi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/647, 2/636) (S. Sayısı :388) (1)

BAŞKAN – Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı  Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Ek Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün; benzer mahiyetteki kanun teklifi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ?..Burada.

Hükümet ?..Burada.

Komisyon ve Hükümet yerlerini almışlardır.

Komisyon raporunun okunup okunmamasını oylarınıza sunacağım: Komisyon raporunun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporunun okunması kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..Yok.

Tasarının maddelerine geçilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLÂTI HAKKINDA 41 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN DEĞİŞTİRİLEREK KABULÜNE DAİR KANUNA EK MADDELER EKLENMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1. – 28.3.1983 tarihli ve 2809 sayılı Kanuna aşağıdaki ek maddeler eklenmiştir.

Bahçeşehir Üniversitesi

“Ek Madde 47. – İstanbul’da Bahçeşehir Uğur Eğitim Vakfı tarafından 2547 sayılı Kanunun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzelkişiliğine sahip “Bahçeşehir Üniversitesi” adıyla yeni bir vakıf üniversitesi kurulmuştur.

Bu Üniversite, Rektörlüğe bağlı olarak;

a) İşletme Fakültesi,

b) Fen-Edebiyat Fakültesi,

c) İletişim Fakültesi,

d) Mühendislik Fakültesi,

e) Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu,

f) Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden

oluşur.”

BAŞKAN – 1 inci madde üzerinde, Çorum Milletvekili Sayın Ali Haydar Şahin kişisel olarak söz isteminde bulunmuştur.

Buyurun Sayın Şahin.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

ALİ HAYDAR ŞAHİN (Çorum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1 inci madde üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizde, devletin, yükseköğretim kurumu açmak ve her öğrenciye öğretim fırsatı sağlama imkânı olmadığı bir gerçektir. Yükseköğretimin çok pahalı olduğu, ülkemizin imkânlarının yeterli olmadığı, üzerinde konuşulan bu kanun tasarısının gerekçesinde de açık açık anlatılmaktadır.

Son yıllarda, özel vakıf üniversiteleri açılması hızla çoğalmaya başlamıştır. birbuçuk yıl zarfında, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda 10 civarında özel vakıf üniversitesi açılması yönünde karar çıkarılmıştır ve halen de devam etmektedir.

Özel vakıf üniversitelerinin kurulma amaçları yasal bir prosedüre bağlanmış; kâr amaçlı olmayıp, ülkemizdeki yükseköğretimin yaygınlaştırılması, öğretimin tüm gençliğe verebilmesi amaçlanmıştır. Acaba, böyle oluyor mu? Kamuoyundaki kanı, böyle değildir. Özel vakıf üniversiteleri, rant peşinde koşan, öğretimi sulandırılmış, yönlendirilmiş bazı görüşlerin odak noktası haline gelmiş durumdadır. Yarı yıl geldiği halde, hâlâ ilanla öğrenci toplamaya çalışan vakıf üniversiteleri mevcuttur.

Konuyu çok uzatmayacağım. Bu, böyle olduğu halde, üniversiteyi hak eden illerimiz vardır. Bu yönde, bu Meclisten bir görev bekliyoruz. Bunların başında Çorum üniversitesi gelmektedir. Çorum üniversitesi kurulmasıyla ilgili teklif 1994 yılında Meclise getirilmiş; ama, burada bir haksızlık yapılarak, Çorum'a üniversite kurulmamıştır. (RP sıralarından "seçmene selam" sesleri)

Seçmene selam değil, bir gerçeği belirtiyorum, Çorum'un hakkı olan üniversiteyi istiyoruz.

İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince, 45 gün içerisinde komisyonlarda görüşülmediği için, teklifin doğrudan Meclis gündemine getirilmesinde, burada tüm partilerin desteğini gördük; bu nedenle teşekkür ediyoruz. Çorum üniversitesi açılmasıyla ilgili teklif görüşülürken, bu seferki oylamada da yine tüm partilerin desteğini bekliyoruz. Çorumlu da bu yönde memnuniyetini bildiriyor, ben de aracısı olarak, Çorum Milletvekili olarak, tüm Meclise teşekkür ediyorum ve buradan Çorum'a müjde vermiş oluyoruz.

Hepinize saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN – Çorum Milletvekili Sayın Ali Haydar Şahin'e teşekkür ediyorum. Çorum üniversitesiyle ilgili konu, geçen hafta oybirliğiyle gündeme alındı.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, okuduğumuz çerçeve 1 inci maddenin birinci ek bölümünü -ek madde 47'yi- oylarınıza sunuyorum...

MUSTAFA KÖYLÜ (Isparta) – Karar yetersayısının aranmasını istiyorum. (DSP ve ANAP sıralarından gürültüler, "Olur mu!.." sesleri)

BAŞKAN – Maddenin oylanmasına geçtim efendim, gelecek oylamada istersiniz.

Ek Madde 47'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi, çerçeve 1 inci maddeye bağlı ek madde 48'i okutuyorum:

Haliç Üniversitesi

“Ek Madde 48. – İstanbul’da Bizim Lösemili Çocuklar Vakfı tarafından 2547 sayılı Kanunun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzelkişiliğine sahip “Haliç Üniversitesi” adıyla yeni bir vakıf üniversitesi kurulmuştur.

Bu Üniversite, Rektörlüğe bağlı olarak;

a) Fen-Edebiyat Fakültesi,

b) Tıp Fakültesi,

c) Mühendislik Fakültesi,

d) İşletme Fakültesi,

e) Hemşirelik Yüksekokulu,

f) Su Ürünleri Yüksekokulu,

g) Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,

h) Sağlık Bilimleri Enstitüsü,

ı) Konservatuvar’dan

oluşur.”

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Çerçeve 1 inci maddeyi ek madde 47 ve ek madde 48 ile birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2 nci madde üzerinde Sayın Lütfi Doğan söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Doğan. (Alkışlar)

Değerli Hocam aslında bundan önceki madde üzerinde söz istemişti; ama, oylamaya geçtiğim için söz istemini yerine getiremedim. Onun için, zannediyorum, yürürlük maddesinde görüşlerini ifade etme zarureti var; ben de onu dikkate alacağım.

Buyurun Hocam; 5 dakikadır konuşma süreniz.

LÜTFİ DOĞAN (Gümüşhane) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, muhterem arkadaşlarım; şu anda görüşülmekte olan kanun tasarısının 2 nci maddesi üzerinde düşüncelerimi sizlere arz etmek üzere yüksek huzurunuza çıkmış bulunuyorum; sözlerime başlarken, hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Efendim, az önce, Çorum Milletvekilimiz, değerli arkadaşım Sayın Ali Haydar Bey, Çorum ile ilgili düşüncelerini yüksek huzurunuzda dile getirdi. Aslında, bugün, 2 vakıf üniversitesi kurulmasıyla alakalı bu tasarının ele alınmasından büyük bir memnuniyet duyuyorum. İnşallah, bu iki müessese yüksek huzurunuzda kabul görecek, sizlerin onayına iktiran ettikten sonra, kanunlaşacaktır.

Böyle ilmî müesseselerin kurulması, hepiniz gibi bendenizi de çok sevindirmektedir. Ali Haydar Bey arkadaşım bir konuya işaret etti ve hakikaten, daha evvel, Çorum üniversitesi ve benzeri illerimizde kurulması gereken üniversitelerle alakalı durum, 19 uncu Dönem milletvekillerimiz görev yaparken, Millî Eğitim Komisyonundan, Plan ve Bütçe Komisyonundan geçti, Genel Kurulumuza intikal edecekken tatile girildi ve daha sonra da seçim kanunu çıkarılıp seçimlere gidilince, olduğu gibi kaldı.

Şimdi, bu iki üniversitenin kurulmasıyla ilgili olarak bendeniz de müspet düşünüyorum ve müspet oy vereceğim; ancak, bu kapı açılmışken, sadece Çorum, sadece Gümüşhane...

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Erzincan...

 LÜTFİ DOĞAN (Devamla) – ... sadece Bayburt değil, üniversite kurulmasıyla ilgili olarak elde olan teklif ve varsa tasarıların hepsinin yüksek huzurunuzda bir an önce ele alınması ve bunların, hatta şu ramazan ayı içerisinde çıkarılarak, hem bölge insanlarımızın hem de Türkiyemizin tamamının sevindirilmesi, zannediyorum ki, hepimizi çok memnun edecektir.

Bu itibarla, Hükümetten, eldeki bu tekliflerin, hatta gündeme alınmış... Ki, Gümüşhane de gündeme alınmıştı, Çorum'un alındığı gibi, daha da var zannediyorum...

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Erzincan da var Sayın Hocam.

 LÜTFİ DOĞAN (Devamla) – Erzincan da dahil, Bayburt da dahil, Ağrı da dahil...

DEVLET BAKANI BURHAN KARA (Giresun) – Giresun...

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Yalova...

LÜTFİ DOĞAN (Devamla) – ... Giresun da dahil...

NABİ POYRAZ (Ordu) – Ordu...

LÜTFİ DOĞAN (Devamla) – ... Ordu da dahil... Zannediyorum 17 ilimizdir; lütfeder bunları ele alırsanız ve Bakanlar Kuruluna, YÖK'e lütfeder yetki verirseniz, ümit ediyorum ki, hem Hükümet hem halkımız elbirliği, işbirliği yaparak bu ilim müesseselerini vücuda getirir; bu ilim irfan yuvalarında evlatlarımızın daha çok, daha güzel, daha vasıflı yetişmesine imkân hazırlanır.

Bu talebimi yüksek huzurunuzda dile getirdikten sonra, bu kanun tasarısına bendeniz de müspet oy vereceğimi arz ediyor, hepinizin ramazanı şerifinizi tebrik ediyor, cümlenizi Allah'a emanet ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Gümüşhane Milletvekili Sayın Lütfi Doğan'a teşekkür ediyorum.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.– Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, böylece, kanun tasarısı yasalaşmış ve eğitim hayatımız Bahçeşehir Üniversitesi ve Haliç Üniversitesi adında 2 yeni bilim yuvasına daha kavuşmuş bulunmaktadır; hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.

7. – Tabiî Afetlerden Zarar Gören Vakıf Taşınmazların Afet Öncesi Kiracılarına Kiracılık Hakkı Tanınması ve Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Adalet komisyonları raporları (1/680) (S. Sayısı : 396) (1)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Tabiî Afetlerden Zarar Gören Vakıf Taşınmazların Afet Öncesi Kiracılarına Kiracılık Hakkı Tanınması ve Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Adalet Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?

ALİ GÜNAY (Hatay) – Şahsım adına söz istiyorum.

ALİ ŞAHİN (Kahramanmaraş) – Ben de şahsım adına söz istiyorum. ("Vazgeçin" sesleri)

Sayın Başkan, vazgeçiyorum.

ALİ GÜNAY (Hatay) – Vazgeçtim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Efendim, tasarının tümü üzerindeki söz istemlerini arkadaşlarımız geri aldılar. Kendilerine teşekkür ediyorum.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TABİİ AFETLERDEN ZARAR GÖREN VAKIF TAŞINMAZLARIN AFET ÖNCESİ KİRACILARINA KİRACILIK HAKKI TANINMASI VE GAYRİMENKUL KİRALARI HAKKINDA KANUNA BİR GEÇİCİ MADDE EKLENMESİNE DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar, yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, fırtına, taşkın, sel gibi tabiî afetler nedeniyle zarar gören mülkiyeti veya idaresi Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait vakıf taşınmazların onarım veya restorasyonunu müteakip bir defaya mahsus olmak üzere afet öncesi kiracılarına Devlet İhale Kanunu hükümleri uygulanmaksızın Vakıflar Genel Müdürlüğünce tespit edilen rayiç kira bedeli ile kiracılık hakkı tanınabilir.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen sayın üye?..

ALİ GÜNAY (Hatay) – Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Hatay Milletvekili Sayın Ali Günay, buyurun efendim.

Sayın Günay, konuşma süreniz 5 dakikadır.

ALİ GÜNAY (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 1 inci maddesinde çelişkili ve keyfîliğe açık bir düzenleme mevcuttur. Maddede "...yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, fırtına, taşkın, sel gibi tabiî afetler nedeniyle zarar gören mülkiyeti veya idaresi Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait vakıf taşınmazların onarım veya restorasyonunu müteakip, bir defaya mahsus olmak üzere afet öncesi kiracılarına Devlet İhale Kanunu hükümleri uygulanmaksızın Vakıflar Genel Müdürlüğünce tespit edilen rayiç kira bedeli ile kiracılık hakkı tanınabilir" denilmektedir. "Tanınabilir" sözcüğü, bir yandan kanun önünde eşitlik ilkesini zedelemekte, bir yandan da keyfîliğe, ayırımcılığa, siyasî düşünce ayırımına, çıkar teminine, bazı kişileri kollamaya bazı kişileriyse mağdur etmeye yönelik bir imkân yaratmaktadır.

Tabiî afetler nedeniyle zarar gören taşınmazların onarım veya restorasyonundan sonra, afet öncesi kiracıların tamamına, yeni tespit edilen rayiç kira bedeliyle kiracılık hakkı tanınmalıdır. Tespit edilen rayiç kira bedeliyle kira sözleşmesi yapmak isteyen kiracıların hepsine bu hak tanınmalıdır. İdareye aksi yönde bir takdir hakkı verilmesi, eşitsizliğe ve yolsuzluğa yol açar.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir; hukuk devleti ilkelerine bağlı kalarak, yolsuzluk olaylarına karşı etkili mücadele etmek her birimizin görevidir. Yolsuzluğa ve haksızlığa meydan verilmemesi ve şeffaflığın sağlaması düşüncesiyle, maddenin son kelimesi olan "tanınabilir" sözcüğünün "tanınır" şeklinde değiştirilmesi gerekir. Bu değişikliğin sağlanması için vermiş bulunduğum önergeyi, sırası geldiğinde desteklemenizi rica ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Hatay Milletvekili Sayın Ali Günay'a teşekkür ediyorum.

Hükümet söz mü istiyor efendim?

DEVLET BAKANI METİN GÜRDERE (Tokat) – Evet, Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet adına, Devlet Bakanı Sayın Metin Gürdere söz istemiştir.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI METİN GÜRDERE (Tokat) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; sizleri saygılarla selamlıyorum.

Buradaki "tanınabilir" ve "tanınır" lafları arasındaki fark şurada: Bizim 19 500 kiracımız var. Bunların büyük bir kısmı iyi niyetli, bizimle iyi ilişkiler içinde kiracı mülk sahibi ilişkilerini sürdüren insanlar; ama, her zaman, her yerde olduğu gibi, maalesef, bizim, birtakım problemli kiracılarımız da var. Adam kira vermiyor, adam elektrik parasını ödemiyor. Bakın, bir yeri yeni tahliye ettik, 4 milyar lira su parasıyla bıraktı gitti; yani, problemli kiracılarımız da var. İdareyi uğraştıran, idareye sürekli problem çıkaran, idareyi mahkemeden mahkemeye koşturan, daldan budağa takan insanlar var. Şimdi, bizden, idareye bu kadar problem çıkaran insanların bu kiracılık hakkının, tamamen, hiçbir şarta bağlı olmadan tamamlanmasını nasıl isteyebilirsiniz?

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Hukukî olarak... Avukat tutun Sayın Bakan...

DEVLET BAKANI METİN GÜRDERE (Devamla) – Uygun görürseniz, idare, bu yetkisini, elbette ki iyi yönde kullanacaktır. Her halükârda, biz, kiralık mülklerimizi kiracılarla değerlendireceğiz. Kiracılarımız bizim için önemlidir; onlarla ilgili en ufak bir olumsuz düşüncemiz yoktur; ama, bizim problemli kiracılarımız da var. O problemli kiracılarla ilgili olarak, bizi, bir mecburiyet karşısında bırakmanızın doğru olmadığını düşünüyorum. Takdir heyetinizin.

Saygılarla arz ediyorum efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Devlet Bakanı Metin Gürdere'ye teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde, Ankara Milletvekili Sayın Önder Sav da söz istemiştir.

Buyurun Sayın Sav.

ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; oldukça önemli bir yasa tasarısını görüşüyoruz. Belki, maddeleri bakımından, içeriği bakımından az; ama, hukuk açısından fevkalade önemsediğimiz bir tasarı.

Yetişemedim tümü üzerindeki konuşmalara; ama, bir temel yanlışlığı düzeltmek istiyorum. Aslında, bana kalırsa, kanunun adı yanlış bir kere "Tabiî Afetlerden Zarar Gören Vakıf Taşınmazların Afet Öncesi Kiracılarına Kiracılık Hakkı Tanınması ve Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı".

Burada, yarın, uygulayıcılar böyle bir kanunu aradıkları zaman nerede bulacaklardır?!. Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki Kanuna bir geçici madde ekleniyor, onun yeri belli 6570; peki, birinci kısma ilişkin olan nereye eklenecek, yeri belli değil. Bunun yeri -gayrimenkul kirası olduğuna göre- 6570 sayılı Yasa olması lazım. Aşağıda geçici 6 ncı madde 6570 sayılı Yasaya ekleniyor, 1 inci madde müstakil bir kanun biçiminde; ama, özü itibariyle Gayrimenkul Kiraları Kanununu içeren, o kanun içerisinde değerlendirilmesi gereken bir madde; o nedenle... Önergemiz de var, birazdan görüşülecek.

Ben, hem Sayın Bakanın hem Sayın Komisyonun dikkatini çekmek istiyorum. Başlığın "tabiî afetlerden zarar gören vakıf taşınmazların afet öncesi kiracılarına kiracılık hakkı tanınması ve devam etmekte olan kira sözleşmelerinin sona erdirilmesiyle ilgili olarak 6570 sayılı Gayrımenkul Kiraları Hakkında Kanuna iki geçici madde eklenmesine dair kanun" biçiminde düzenlenmesi gerekiyor. Yani, hem 1 inci maddeyi hem geçici 6 ncı madde olarak formüle edilen maddeyi 6570 sayılı Yasanın kapsamı içine almamız lazım. Gelecekteki uygulayıcıları bakımından da sağlıklı bir düzenlemedir, hukuk tekniği bakımından da sağlıklı bir düzenlemedir.

6570 sayılı Yasada, bu türden, geçmiş dönemde kamu mallarının kiralanmasına ilişkin, eklenen maddeler vardır, örneği de vardır; yeni bir öneri, hukukta yeni bir şey getiriyor değiliz. Böyle bir öneriden yola çıkılarak, bir defa, bu tasarının başlığını düzeltmemiz lazım.

İkincisi; Sayın Bakan, birkısım vakıf taşınmazlarının fırtına, taşkın, sel felaketi ve tabiî afetlerden zarar gördüğünü, afet öncesi kiracıların bunu ileriye dönük olarak, hâlâ kiracılık hukukuna dayanarak sürdürmekte olduklarını ifade etti ve bundan dolayı da vakıfların zararı olduğunu belirtti.

Devlet İhale Kanunu hükümlerine uyulmaksızın Vakıflar Genel Müdürlüğünce tespit edilen rayiç kira bedeliyle kiracılık hakkı tanınabilir.

Devlet, özel hukuk ilişkilerinde kendi otoritesini kullanma noktasında değildir; devlet, özel hukuk ilişkilerinde, özel hukuk hükümlerine tabidir. Emrivakilerle, emredici bir yaptırımla özel hukuk ilişkilerini düzenleyemezsiniz. Bu kanun tasarısının 1 inci maddesi bu bakımdan fevkalade sakattır, hukuk tekniğine aykırıdır, hukukun üstünlüğü ilkesine aykırıdır, hukuk devleti ilkesine aykırıdır... Hukuk devleti, kendisini hukuk kurallarıyla sınırlayan devlettir.

Hukuk devleti ilkesinden uzaklaşarak "efendim, kamunun bunda yararı vardır, kamu istediğini yapar, yaptırır..." Öyle derseniz bir kaosa gider; kamu, yarın, başka şeyleri de yaptırtmaya kalkar. Onun için, eğer, biz, hukuk devleti ilkesini göz önünde bulunduruyorsak, hukukun üstünlüğüne inanıyorsak; öyle, tek taraflı, emperatif, emredici hükümlerden, özel hukuk ilişkilerinde kaçınmamız gerekiyor. "Vakıflar Genel Müdürlüğünce tespit edilen rayiç kira bedeliyle kiracılık hakkı tanınabilir" demekle, iradeyi kamunun isteğine bırakmış oluyorsunuz; yarın tanımayabilir de. Onun için, Demokratik Sol Parti Grubu adına konuşan değerli arkadaşımız Sayın Günay'ın görüşüne katılıyorum; burada "tanınır" denilmesi lazım. Bu maddenin tümüyle yeniden düzenlenmesine ilişkin önergemiz vardır.

Ayrıca, bu maddedeki vakıf mallarıyla ilgili olarak, tabiî afetlere maruz kalan vakıf mallarıyla ilgili olarak değerlendirmeyle 2 nci maddenin irtibatını da kuruyoruz bir diğer önergede. İki farklı, iki seçenekli önergeler gönderdik. Bu konuda, 1 inci maddenin, hukuk devleti ilkelerine uygun olarak düzenlenmesi lazım. Ne zaman tanınır; oradaki kiracının hukuku ne zamana kadar geçerli olacaktır; bir süre yok. Herhangi bir süre verilmeden, tek taraflı olarak kira sözleşmesini yok saymak, ondan sonra da, tek taraflı olarak "gel, istersem ben sözleşmeyi yaparım, seninle masaya otururum" deme mantığı hukuka aykırıdır. Onun için, bu 1 inci maddeyi, tepeden tırnağa, yeniden, bu anlayışla düşünmek, düzeltmek zorundayız.

Değerli Komisyonda yapılan çalışmalar da bu konu sanıyorum biraz gözden uzak tutulmuş. Bu noktalara gerekli özen ve dikkatin gösterilmediğini görüyorum ve üzülerek belirtmek istiyorum. Sık sık da, bu kürsüden, hukuk adına yapılan yanlışlıkları düzeltmeye yönelik konuşmalar yaptığım için de üzülüyorum doğrusu; ama, bu çatıdan sağlıklı ürünler çıksın istiyorum. Sağlıklı ürün çıkmasının gereği olarak da, mademki bu Genel Kurula bunlar geliyor, bu Genel Kurul nihaî noktadır, Genel Kurulda yanlışlığı bölüşmeyelim istiyorum.

Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Sayın Önder Sav'a teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, 1 inci maddeyle ilgili 3 adet değişiklik önergesi vardır. Bu önergelerden biri "1 inci maddenin değiştirilmesini, 2 nci maddenin tasarı metninden çıkarılmasını ve bunların yerine aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz" şeklinde kaleme alınmış. Bu haliyle bunu işleme koyabilmemizde zorluk var. Arkadaşlarımız 2 nci madde görüşmeleri sırasında önergeyi düzeltebilirlerse, isteklerini öneri halinde değerlendirme imkãnımız olacak.

Şimdi, diğer iki önergeyi, geliş sırasına göre okutuyorum; aykırılık derecesine göre işlem yapacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

396 sıra sayılı, "Tabiî Afetlerden Zarar Gören Vakıf Taşınmazların Afet Öncesi Kiracılarına Kiracılık Hakkı Tanınması ve Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısının" 1 inci maddesinin son kelimesi olan "tanınabilir" sözcüğünün "tanınır" olarak değiştirilmesini arz ederiz. 25.11.1997

               Ali Günay         Mustafa İlimen       Mehmet Aydın

                  Hatay                   Edirne                   İstanbul

         Fikret Uzunhasan                                      Ziya Aktaş

                  Muğla                                                 İstanbul

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, 396 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Madde 1.- Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar yangın, yersarsılması, yer kayması, fırtına, taşkın ve sel gibi tabiî afetler nedeniyle zarar gören, mülkiyeti veya idaresi Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait vakıf taşınmazların onarım veya restorasyonunu müteakip, bir defaya mahsus olmak üzere, Devlet İhale Kanunu hükümleri uygulanmaksızın, Vakıflar Genel Müdürlüğünce tespit edilen rayiç kira bedeli üzerinden, tebligatı izleyen üç ay içinde, afet öncesi kiracılar ile kira sözleşmesi yapılır. Tespit edilen rayiç kira bedeline, kiracının, üç aydan sonraki 30 gün içinde itiraz etme ve dava açma hakkı vardır. Bu durumda, 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Kanununun ilgili maddeleri uygulanır."

               Önder Sav           Yusuf Öztop          Ahmet Küçük

                  Ankara                 Antalya               Çanakkale

            Zeki Çakıroğlu                                     Celal Topkan

                   Muğla                                             Adıyaman

BAŞKAN – Şimdi, okuduğumuz iki önergeden en aykırı olanını, tekrar okutup işleme koyacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 396 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                              Önder Sav                               Ankara                         ve arkadaşları

MADDE 1.- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar yangın, yersarsılması, yer kayması, fırtına, taşkın ve sel gibi tabiî afetler nedeniyle zarar gören, mülkiyeti veya idaresi Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait vakıf taşınmazların onarım veya restorasyonunu müteakip bir defaya mahsus olmak üzere, Devlet İhale Kanunu hükümleri uygulanmaksızın, Vakıflar Genel Müdürlüğünce tespit edilen rayiç kira bedeli üzerinden tebligatı izleyen üç ay içinde, afet öncesi kiracılarla kira sözleşmesi yapılır. Tespit edilen rayiç kira bedeline, kiracının, üç aydan sonraki 30 gün içinde itiraz etme ve dava açma hakkı vardır. Bu durumda, 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkkında Kanunun ilgili maddeleri uygulanır.

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

DEVLET BAKANI METİN GÜRDERE (Tokat) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeye, Hükümet ve Komisyon katılmamaktadır.

Önerge sahipleri söz istiyorlar.

Önerge sahipleri adına, Ankara Milletvekili Sayın Önder Sav; buyurun efendim.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; demek ki, biraz önce yaptığım konuşmadan, Hükümet ve Sayın Komisyon hiç etkilenmemişler; hukuka aykırılığı sürdürme ısrarlarını görüyorum burada.

Bu şekliyle, bu kanun çıkarsa, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan yargıya güven duygusu da sarsılacaktır.  Kiracıların önünü tıkıyorsunuz... (RP sıralarından "hangi yargı" sesleri) Yargıya gitmenin önünü tıkıyorsunuz.

"Hangi yargı" diye bir söz geldi Refah Partisi sıralarından; yargıya hepimiz güvenmek durumundayız; bağımsız yargıya güvenmek durumundayız.

MUSTAFA KÖYLÜ (Isparta) – Anayasa Mahkemesi Başkanı bile...

ÖNDER SAV (Devamla) – Sizin güvenmemeniz, tüm yargı sistemini zedelemez; o, sizin kişiliğinize, şahsınıza öz bir olaydır. Eğer, yargıya güven sarsılırsa, kimin, altında kalacağı da hiç belli olmaz!.. (RP sıralarından "konuyla ilgili konuş" sesleri)

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, kürsüdeki hatibi sükûnetle dinlemektir birinci görevimiz.

Buyurun Sayın Sav.

ÖNDER SAV (Devamla) – Bizim verdiğimiz önergede, kişi hukuku, devletle ilişkide olan, kiracılık ilişkisi olan kişi hukuku gözetiliyor; Vakıflar Genel Müdürlüğüne, kendince, kendi keyfince sözleşme düzenleme ve onu emredici bir tarzda kişiye verme yetkisinin önü kapanıyor; tebligatı izleyen üç ay içinde kira sözleşmesi yapma özgürlüğü tanınıyor; ayrıca, kira bedelinde mutabık değilse kişi, 30 gün içinde, 6570 sayılı Kira Kanununun hükümlerine uygun olarak, ilgili hukuk mahkemesine gidip hakkını arama yetkisi getiriliyor. Dikkatlice düzenlenmiş; mevcut 1 inci maddenin esas esprisini koruyan; ama, idareyle özel hukuk ilişkisi içinde olan kişiyi de korumaya, kiracıları da korumaya yönelik bir önergedir; katılmalarını diliyoruz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim önerge sahiplerine.

Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutup, oylarınıza sunacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

396 sıra sayılı "Tabiî Afetlerden Zarar Gören Vakıf Taşınmazların Afet Öncesi Kiracılarına Kiracılık Hakkı Tanınması ve Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısının" 1 inci maddesinin son kelimesi olan "tanınabilir" sözcüğünün "tanınır" olarak değiştirilmesini arz ederiz. 25.11.1997

                                                                        Ali Günay                                       Hatay                                                                                                     ve arkadaşları

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

DEVLET BAKANI METİN GÜRDERE (Tokat) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmamaktadır.

ALİ GÜNAY (Tokat) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Ali Günay, önerge sahipleri adına söz istemiştir.

Buyurun Sayın Günay.

ALİ GÜNAY (Hatay) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kanun tasarısının 1 inci maddesiyle, sözleşmeye taraf olan idare, kendisinin emsal rayiç bedel diye takdir ettiği bir bedeli, karşı tarafın rızasını almadan ve dilediği bir şekilde tespit edebilmekte, bir dayatma olarak "rayiç kira bedeli budur" demektedir; yargı yolunu kapalı tutmaktadır. Bununla da yetinmemekte, yeni tespit edilen, rayiç bedel olduğu iddia edilen bedeli kabul eden kiracılar arasında da bir ayırım yapmaktadır. Kimisine, kira bedelini kabul ettiğinize göre sizinle sözleşme yapmaya hazırım diyecek, kira sözleşmesi düzenleyecek, kimisine ise, yeni kira sözleşmesini kabul etmesine rağmen ve rayiç bedeline de itiraz etmemesine rağmen "ben, sizin boyunuzu posunuzu, saç renginizi beğenmedim, bu nedenle, sözleşme düzenlemeyeceğim" mi diyecek? Bu, hukuk kurallarına aykırı, kabul edilemeyecek, dayatmaya dayalı bir sözleşme olur.

Biz, bu değişiklik önergesiyle, sadece ve sadece "tanınabilir" sözcüğünün "tanınır" şeklinde değiştirilmesini ve bir keyfîliğe engel olunmasını istedik. Hukuk kurallarının üstünlüğüne inanan herkesin, bu türde bir isteme "evet" demesi gerekir. Kanun önünde eşitlik ilkesini zedelememek, keyfîliğe, yolsuzluğa, ayırımcılığa meydan vermemek ve şeffaflığı sağlamak düşüncesiyle hazırlanan bu değişiklik önergesini, öyle sanıyorum ki, tümümüz "evet" deme zorunluluğunda hissedebileceğimiz bir değişiklik olarak değerlendireceğiz. Bu değişikliğe "evet" demenizi şahsen diliyorum, bekliyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ali Günay'a teşekkür ediyorum.

Önergeyi...

ÖNDER SAV (Ankara) – Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Karar yetersayısını arayacağız.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Değerli arkadaşlarım, karar yetersayısı bulunmamaktadır.

Birleşime ara versek dahi, yeterli zamanımız da kalmadı. Bugün, esasen, Genel Kurulumuz, 3 kanun tasarısını kabul etmek suretiyle, başarılı bir çalışma günü geçirmiştir.

Bu sebeple, denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 20 Ocak 1998 Salı günü -alınan karar gereğince- saat 12.00'de toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 15.50

 

 

V. – SORULAR VE CEVAPLAR

A)YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın, Erzincan-Refahiye’de güvenlik güçlerince öldürüldüğü iddia edilen bir şahsa ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/3987)

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorumun Sayın İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                       Aslan Polat                                      Erzurum

Erzurum 1978 doğumlu, Niğde Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Bölümü öğrencisi Ömer Faruk Dinçer, 3 Aralık 1997 günü saat 19.00-19.30 arasında Erzincan-Refahiye-Sakaltutan mevkiinde askerî karakolda, özel timlerden korucular otobüse bindikten sonra, yanında oturan şahısların ifadelerinde; “Çoğu yolcu gibi O’nda da hafif bir telaş veya heyecanlanma oldu” denilmektedir. 200 metre sonra, pardesü ve ceketi otobüste olduğu halde, şoför ile konuşarak otobüsten inip, 200 metre ilerideki karakola doğru ve ihtiyacı için koşarak gittiği söyleniyor. Otobüsteki özel timciler ise, PKK’lı mı, otobüse bomba mı bıraktı gibi varsayımlarla havaya ateş açıyorlar, pusudaki güvenlik görevlileri de çocuğu tarayıp öldürüyorlar.

Bu olay, Erzincan Valiliğince ilk önce gerekli tam inceleme yapılmadan “Bir terörist öldü” diye basına bildiriliyor. Fakat sonra yapılan araştırmalarda, adıgeçenin üzerinde hiçbir silah çıkmaması, ayrıca, çocuğun Erzurum’da tüm tanıyanlarınca son derece mazbut, mütedeyyin ve herhangi bir terör örgütü ile hiçbir ilişkisi olmadığı belirtilmektedir. Zaten üzerinden ve eşyalarından herhangi bir silah, doküman çıkmadığı da bu gerçeği teyit etmektedir.

Sorum : Gerekli hiç bir araştırma yapmadan, büyük bir ihtimalle tuvalete koşarak gidip, otobüsteki yolcuları bekletmek istemeyen bu gencin, bir şüphe üzerine hemen taranarak öldürülmesi, bölgede büyük üzüntü yaratmıştır.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ilanının 50 nci yılında, en büyük insan hakkı olan ‘yaşam hakkı’nın bu kadar ucuz olmadığı kanaati ile gerekli incelemenin ivedilikle yapılıp, halkımızı ve ailesini bir an önce bilgilendirebilmek için, neticenin tarafıma acilen iletilmesini arz ederim.

                      T.C.                                                                                                  İçişleri Bakanlığı                                 12.1.1998                                                         Jandarma Genel Komutanlığı                                                                                                         Ankara                                                     GN.PL.P.: 0111-2-98/PL.KOOR.Ş.(7148)

Konu : Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMMBşk.lığı Gn. Sek.liğinin 19 Aralık 1997 gün ve Kan. Kar. Md.: A.01.0.GNS.0.10.

00.02-10022 sayılı yazısı.

1. İlgi yazı ile alınan Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın tevcih ettiği yazılı soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

2. Konu ile ilgili olarak, adlî yönden Refahiye Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan tahkikat neticesinde görevsizlik kararı verilmiştir.

3. Olayın soruşturulmasına 24 Aralık 1997 tarihinde Bakanlığımızca başlanmış olup, halen soruşturmaya devam edilmektedir.

Arz ederim.

                                                                 Murat Başesgioğlu                                            İçişleri Bakanı

2. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik Gümrük Müdürlüğüne ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu’nun yazılı cevabı (7/4046)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Devlet Bakanı Sayın Rifat Serdaroğlu tarafından yazılı olarak yanıtlanması için İçtüzüğün 96 ncı maddesince gereğini arz ederim. Saygılarımla.     

                                                                       19.12.1997

                                                                    Bahattin Şeker                                                           Bilecik

Sorular : Bilecik İlimiz bilindiği gibi ülkemizin ihracata yönelik mamuller üreten sanayi tesislerine sahiptir. İlimizde pek çok fabrika ve tesisler mevcuttur. Bu tesisler ihracat işlemleri ve makine ithalatı sağlamak amacıyla yoğun yurtdışı bağlantılar kurmaktadırlar. Bilecik İlinde daha önce açılmış bulunan Gümrük Müdürlüğünün bu yoğun talep karşısında yeterli iyi ve hızlı hizmet verebilmesi güç olmaktadır. Bu hizmetlerin yeterli ve hızlı olarak verilmesi önemli miktarda ihracat yapan bölgenin ülke ekonomisine katkılarını artıracaktır. Mevcut Gümrük Müdürlüğünün tam teşekküllü hale getirilmesi için herhangi bir çalışma var mıdır? 1998 yılı içinde tam teşekküllü hale getirilmesi için ne gibi çalışmalar yapılacaktır?

                    T.C.                                                                                                     Başbakanlık                         13.1.1998                                                            Gümrük Müsteşarlığı                                           Gümrükler Genel Müdürlüğü                                                                                Sayı :B.02.1.GÜM.0.06.00.07-209-182/001208

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığının 29.12.1997 tarihli, A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4046-10047/25715 sayılı yazısı.

Tarafımdan cevaplandırılmak üzere Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker tarafından verilen ilgi yazı eki soru önergesinde belirtilen sorulara ilişkin cevabımız aşağıda sunulmuştur.

Türk Gümrük İdaresi merkez ve taşra teşkilatının yeniden yapılanması çalışmaları “Gümrük İdaresinin Modernizasyonu Projesi” GİMOP kapsamında yürütülmektedir. Bilecik Gümrük Müdürlüğünün durumu da proje kapsamında yapılacak toplu değerlendirmeye tabi tutulacaktır.

Bu bakımdan, mevcut iş hacmi göz önünde bulundurulduğunda bu aşamada Bilecik Gümrük Müdürlüğünün kapasitesinin artırılmasının uygun olmayacağıdüşünülmektedir.

Bilgilerine sunulur.

                                                                   Rıfat Serdaroğlu                                                          Devlet Bakanı

 

BİRLEŞİM 43’ÜN SONU