DÖNEM : 20 CİLT : 34 YASAMA YILI : 3
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
7 nci Birleşim
23 . 10 . 1997 Perşembe
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. GELEN KÂĞITLAR
III. BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. Sıvas Milletvekili Mahmut Işıkın, Sıvas ve Karadenizde meydana gelen terör olaylarına ilişkin gündemdışı konuşması
2. Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaşın, Yunan Venizelos Gemisinin Trabzonu ziyaretine ve Fener Rum Patriğinin faaliyetlerine ilişkin gündemdışı konuşması
3. Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkanın, Mardin Mazıdağı İlçesindeki fosfat işletmeleri tesisinin faaliyete geçirilmesine ilişkin gündemdışı konuşması
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. (10/185, 186) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1080)
IV. SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLAR
1. Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altayın, bazı bölgelerde meydana gelen sel felâketine karşı alınacak tedbirlere ilişkin Başbakandan sorusu Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Rüştü Taşarın yazılı cevabı (7/3288)
2. Yozgat Milletvekili Kâzım Arslanın, bazı basın kuruluşlarınca düzenlenen promosyon kampanyalarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı E. Yalım Erezin yazılı cevabı (7/3456)
3. Adana Milletvekili Orhan Kavuncunun, Kuzey Irakta yaşayan Türkmenlere uygulanan baskı ve şiddete ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cemin yazılı cevabı (7/3464)
4. Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncelin, Kalkınma Bankasınca verilen kredilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Salih Yıldırımın yazılı cevabı (7/3469)
5. Yozgat
Milletvekili Abdullah Örnekin, bazı gazeteler tarafından düzenlenen
promosyon kampanyalarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı E. Yalım Erezin yazılı cevabı (7/3550)
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açıldı.
Ağrı Milletvekili Mehmet Sıddık Altay'ın, memur, işçi ve emeklilerin içinde bulundukları durum ile maaş düzenlemelerine ilişkin gündemdışı konuşmasına, Maliye Bakanı Zekeriya Temizel;
Kırıkkale Milletvekili Mikail Korkmaz'ın, üniversite giriş sınavlarında bu yıl yürürlüğe girecek iki yeni uygulama hakkındaki gündemdışı konuşmasına da Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay ;
Cevap verdiler.
Portekiz'e gidecek olan Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel'e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu'nun,
Çek ve Slovakya Cumhuriyetlerine gidecek olan Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin'e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mehmet Batallı'nın,
Almanya'ya gidecek olan Devlet Bakanı Hasan Gemici'ye, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Hasan Hüsamettin Özkan'ın,
Avusturya'ya gidecek olan Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir'e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Refaiddin Şahin'in,
Ukrayna Cumhuriyetine gidecek olan Dışişleri Bakanı İsmail Cem'e, dönüşüne kadar, Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın,
Vekillik etmelerine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Ülke Kaynaklarının Tespit Edilmesi ve Değerlendirilmesi Konusunda Kurulan (10/18, 27, 30, 68, 113, 170) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun tezkeresi okundu; 1 aylık kesin süre verildiği açıklandı.
Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Balıkesir İl Merkezinde Büyükşehir Belediyesi, Bahçelievler, Adnan Menderes, Oruçgazi Adlarıyla Üç İlçe Kurulması Hakkındaki Kanun Teklifini (2/912) geri aldığına ilişkin önergesi okundu; Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan teklifin geri verildiği bildirildi.
Başkanlık Divanının kuruluşunda, daha önce seçilmiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının siyasî parti gruplarının parti grupları toplam sayısı içindeki yüzde oranlamasına dahil edilmeyerek, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının, diğer üyelerinin sayısının 17 olarak kabulüne; böylece, Başkanlık Divanının, Meclis Başkanı dahil 18 üyeden oluşmasına ilişkin CHP Grubu önerisinin, görüşmelerden sonra ,
TBMM Başkanlık Divanı üyelikleri sayısının 18'den 19'a çıkarılarak; Refah Partisi Grubuna 1 Başkanvekilliği, 1 İdare Amirliği, 4 Kâtip Üyelik; ANAP Grubuna 1 Başkanvekilliği, 1 İdare Amirliği, 3 Kâtip Üyelik; DYP Grubuna 1 Başkanvekilliği, 1 İdare Amirliği, 1 Kâtip Üyelik; DSP Grubuna 1 Başkanvekilliği, 1 İdare Amirliği; CHP Grubuna 1 Meclis Başkanlığı, 1 İdare Amirliği ve DTP Grubuna da 1 Kâtip Üyelik şeklinde dağıtımının yapılmasına ilişkin RP Grubu önerisinin ise,
Yapılan oylamaları sonucunda, kabul edilmedikleri;
TBMM Başkanlık Divanının 18 üyeden kurulması ve görev dağılımının; Refah Partisi Grubuna 1 Başkanvekilliği, 1 İdare Amirliği, 3 Kâtip Üyelik; Anavatan Partisi Grubuna 1 Başkanvekilliği, 1 İdare Amirliği, 3 Kâtip Üyelik; Doğru Yol Partisi Grubuna 1 Başkankanvekilliği, 1 İdare Amirliği, 1 Kâtip Üyelik; Demokratik Sol Parti Grubuna 1 Başkanvekilliği, 1 İdare Amirliği; Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna, Başkanın dışında 1 İdare Amirliği ve Demokrat Türkiye Partisine 1 Kâtip Üyelik şeklinde olmasına ilişkin ANAP Grubu önerisinin, yapılan oylaması sonucunda kabul edildiği;
Açıklandı.
TBMM Başkanvekilliklerine, gruplarınca aday gösterilen:
Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu,
Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan,
Tunceli Milletvekili Kamer Genç,
Ankara Milletvekili Uluç Gürkan,
Seçildiler.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı Kâtip Üyelikleri ve İdare Amirlikleri ile komisyonlara üye seçimini yapmak için, 23 Ekim 1997 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere 16.27'de birleşime son verildi.
Hikmet Çetin
Başkan
Ahmet Dökülmez Ünal Yaşar
Kahramanmaraş Gaziantep
Geçici Kâtip Üye Geçici Kâtip Üye
II. GELEN KÂĞITLAR No. : 15
23.10.1996 PERŞEMBE
Yazılı Soru Önergeleri
1. Afyon Milletvekili İsmet Attilanın, Sandıklı-Keçiborlu yolunun yapımı için ek ödenek verilip verilmeyeceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi. (7/3666) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.1997)
2. Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncelin, Şanlıurfaya yapılan yatırımlara ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi. (7/3667) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.1997)
3. Konya Milletvekili Veysel Candanın, Kalkınma Bankasına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi. (7/3668) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.1997)
4. Konya Milletvekili Veysel Candanın, RTÜKna ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi. (7/3669) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.1997)
5. Konya Milletvekili Veysel Candanın, Ziraat Bankasının ilan ve reklam giderleri ile verdiği kredilere ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi. (7/3670) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.1997)
6. Sivas Milletvekili Mahmut Işıkın, Hakkari-Yüksekova PTT Santralinin bombalanması olayına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi. (7/3671) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.1997)
7. İzmir Milletvekili Sabri Ergülün, İzmir-Menderes-Özdere yat limanı projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi. (7/3672) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.1997)
8. Erzincan Milletvekili Mustafa Kulun, Uzaktan Eğitim Vakfı (UZEV) hakkındaki bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi. (7/3673) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.1997)
9. Konya Milletvekili Veysel Candanın, TBMM Genel Kurul Salonu yenileme projesinin ihalesi ve inşaatı hakkında ileri sürülen iddialara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi. (7/3674) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.10.1997)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
Tarih : 23 Ekim 1997 Perşembe
BAŞKAN : Başkanvekili Uluç GÜRKAN
GEÇİCİ KÂTİP ÜYELER : Ahmet DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş),
Ünal YAŞAR (Gaziantep)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7 nci Birleşimini açıyorum.
Görüşmelere başlamadan önce, beni yeniden bu göreve seçtiğiniz için; özelde, mensubu bulunduğum Demokratik Sol Parti Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubuna; genelde, Yüce Heyetinize teşekkürlerimi iletmek istiyorum. (Alkışlar)
Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.
III. BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. Sıvas Milletvekili Mahmut Işıkın, Sıvas ve Karadenizde meydana gelen terör olaylarına ilişkin gündemdışı konuşması
BAŞKAN Gündemdışı birinci söz, Sıvas ve Karadenizde meydana gelen terör olayları konusunda, Sıvas Milletvekili Sayın Mahmut Işık'ın.
Buyurun Sayın Işık. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
MAHMUT IŞIK (Sıvas) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; son günlerde, Sıvas ve çevresindeki terör âdeta konuşulmadan, Karadeniz'e tırmanmasıyla ilgili konu tartışılmaya başlandı. Sıvas'ta terör, yaklaşık olarak 1990-1991 yıllarında başladı. Özellikle, Çaltı Çayını takip eden terör hareketleri Divriği, İmranlı, Zara, Hafik İlçelerini, yaklaşık dört beş yıldan bu yana kasıp kavuruyor. Divriği'de, devletin İliç'e yol yapan araç ve gereçleri yakıldı; Divriği'de iki üç kez tren tarandı; Divriği demir madenleri imha edilmek istenildi; Divriği Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı Yönetim Kurulu üyesi götürülerek öldürüldü; Demiriz Köyü tarandı, 4'ü istasyon görevlisi olmak üzere 8 yurttaşımız katledildi; Selimiye Köyü tarandı, 9 yurttaşımız öldürüldü; Tuzlagözü Köyü tarandı 4 yurttaşımız öldürüldü; binlerce araç ve gereç yandı ve hâlâ da, gruplar, o bölgede faaliyete devam ediyor. Devlet, bununla ilgili olarak, Kars'ın Sarıkamış ilçesinden Divriği'ye bir seyyar alay getirdi; 40-50 kişilik bir grup bu bölgede imha edildi; daha sonra da, Merzifon'dan ve Tunceli'den bir alay getirildi; o bölge, tamamen, geçici birliklerle korunmaya başlandı. O birlikleri ziyaret ettim, 8 aydan bu yana, eş ve çocuklarıyla görüşmeden, subay ve assubayların görev yapmasını bekliyoruz. Şimdi ise, bir aydan beri, terör, Karadenize tırmanıyor -ki, o bölgeyi kullanarak tırmanıyor- Hükümet, bunun üzerinde ciddiyetle duruyor, olumlu bir gelişmedir.
Özellikle, Şebinkarahisar ile Suşehri'nin vilayet olması gündeme geldi; eğer, bu iki ilçe gerçekten vilayet olacaksa, doğrudur, bu karara katılıyoruz; ancak, Koyulhisar'la Divriği arasında 7 saatlik bir mesafe vardır; eğer, yalnız, Suşehri ile Şebinkarahisar'ı vilayet yaparsanız, Divriği'den Koyulhisar'a kadar olan ve Kızıldağ'ın Sıvas tarafındaki üçgenini oluşturan bölgeyi teröre terk etmiş olacaksınız. O nedenle de, bu bölgede, eğer, terörle ciddî bir şekilde mücadele edilmek isteniyorsa, bir defa, mutlaka, Divriği İlçesinin de vilayet yapılması, Suşehri'nin vilayet yapılması, Şebinkarahisar'ın vilayet yapılması şarttır; çünkü, Divriği'nin Sıvas'a uzaklığı 188 kilometredir, Suşehri'nin Sıvas'a uzaklığı da 145 kilometredir. Dört beş yıldan beri, bu bölgedeki terör olaylarını, bir yığın bağırıp çağırmamıza, yazıp çizmemize rağmen, dikkate almayacaksınız; ama, bir aydan beri üç ya da beş tane olay oluyor diye, hemen, Şebinkarahisar'ı birinci sıraya çıkaracaksınız ki, çıkarın; buna karşı da değiliz; ama, bu, bir haksızlık oluyor ve devlete olan güven azalıyor.
Ayrıca, vilayetleri, terör nedeniyle de yapmamak gerekir. Ben inanıyorum ki, Suşehri, Şebinkarahisar ve Divriği vilayet olduğunda o bölgedeki göçler duracak ve mutlaka, o bölgede bir ekonomik kalkınma başlayacaktır; çünkü, Sıvas, Türkiye'nin en büyük illerinden bir tanesidir; büyüklük bakımından ikinci sıradadır; dağlıktır; 1 250 tane köyü var. Bir vali ve tüm idarî mekanizmalar Sıvas'a yetmemektedir. O nedenle de, ben öyle sanıyorum ki, eğer, Divriği, Suşehri ve Şebinkarahisar il olursa, kurulacak organize sanayi bölgeleriyle, bu bölgelerden dışarıya gitmiş işadamlarının gelip bu bölgede birikimlerini yeni baştan sanayileşmeye dönüştürmeleriyle, bölgede birinci derecedeki işsizlik azalacaktır. Terörle mücadele etmenin birinci sorunu olara, ekonomiyi birinci sıraya almamız gerekir. Eğer, Suşehri ve Divriği -Sıvas'ın ilçeleri olarak söylüyorum- il olursa, Sıvas'ta, resmen, merkezle bu yeni il olan kazalar arasında bir sanayi rekabeti yaşanacaktır. Bunun için de Sıvas'ın mutlaka idarî anlamda bölünmesi gerekmektedir. Şimdi, siz, Suşehri'ni ve Şebinkarahisar'ı vilayet yaptığınızda, oraya kalıcı tugaylar, sanayi siteleri, organize sanayi bölgeleri götüreceksiniz; ama, esas, terörün içinde dört beş yıldan bu yana kıvranan Divriği'ye hiçbir şey yapmayacaksınız ve orayı göçe, orayı teröre terk edeceksiniz. Bunu halka izah edebilir miyiz? Elbette edemeyiz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Işık, lütfen 1 dakika içinde toparlayın.
MAHMUT IŞIK (Devamla) Hayhay.
Şimdi, o nedenle, Divriği'nin de, burada vilayet yapılacak yerler içerisine alınması gerekir.
Ayrıca, bölgede çok doğal kaynaklar var. Divriği'de altından demire kadar on tane maden var. Zara'nın Gürlevik Dağlarında dünyanın bir numaralı talk rezervleri var. Yine, Hafik'in Celâlli Nahiyesinde petrol yataklarının olduğu söyleniyor... Hitit Kralının mezarının buralarda olduğu söyleniyor...
Şimdi, bu bölgeyi, dünya, belli ki, rahat bırakmayacaktır. O nedenle de, bölgeyi bir bütün olarak ele alıp, inceleyip ve gereğini yerine getirmemiz gerekir.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP ve DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Işık.
Gündemdışı konuşmaya Hükümetten yanıt talebi yok.
2. Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaşın, Yunan Venizelos Gemisinin Trabzonu ziyaretine ve Fener Rum Patriğinin faaliyetlerine ilişkin gündemdışı konuşması
BAŞKAN Gündemdışı ikinci konuşmayı, Yunan Venizelos Gemisinin Trabzon'u ziyareti ve Fener Rum Patriğinin faaliyetleriyle ilgili olarak, Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin Göktaş yapacaklardır.
Buyurun Sayın Göktaş. (RP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; sözlerimin başında, hepinize saygılar sunuyorum.
20-28 Eylül tarihleri arasında Yunan Venizelos Gemisi Trabzon'u ziyaret etmiştir. Bu ziyaret esnasında, Trabzon'da Çevre, Din, Bilim adlı bir sempozyumun düzenleneceği bildirilmiş ve bu sempozyumun düzenlenmesi esnasında, Trabzon halkının geminin esas geliş amacının ne olduğunu bildiği için göstermiş olduğu tepki nedeniyle, konu, günlerce, Türkiyemizin ve yurt dışındaki basının gündemini meşgul etmiştir.
Gemide kimler vardı; gemide, Fener Rum Patriği Bartholomeos vardı; gemide, Bosna'da Müslümanların katledilmesine göz yuman eski Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Butros Gali vardı ve geminin ismi de Venizelos Gemisi. Biliyorsunuz, Venizelos, eski Yunan Başbakanı; 1920'de, Anadolu'nun yeniden Pontoslaşması için Anadolu'ya, Karadenize 100 subayını gönderen kişi.
Bu geminin Trabzon'a gelmesinden sonra, Karadenizde terör eylemleri artmıştır ve terör eylemlerin neticesinde, teröristler "burası Pontostur, burayı terk edin, burası Pontoslaşacaktır" diye bildiriler bırakmışlardır.
Değerli arkadaşlar, esasında, Yunanistan'ın Karadenizde kıyısı yoktur; o halde, Karadenizin kirliliğiyle ne ilgilisi vardır diye insanın aklına bir soru geliyor. Butros Gali'nin Karadenizin kirliliğiyle ne ilgisi vardır diye de bir soru insanın aklına geliyor; ama, maalesef, bu insanlar, Karadenizin çevresi, Karadenizin kirliliğiyle yakından ilgili olduklarını ve Karadenizi kirlilikten kurtarmak için Karadenize geldiklerini söylüyorlar; ama, işin arkasında yatan başka nedenler var değerli arkadaşlar. Burada, Pontosu yeniden canlandırma hevesleri yatıyor, Fener Rum Patriğinin ekümenik kazanma hevesi yatıyor. Zaten, sempozyumla ilgili yazmış olduğu davetiyelerde, Konstantinopolis Ekümenik Patrik diye; yani, "evrensel patrik" diye imza atmaktadır. Trabzon Valiliğine yazmış olduğu yazılarda da İngilizce dil kullanmıştır ki, bu da suçtur; doğru değildir, yanlıştır. Buradaki esas gaye, İstanbul'da bağımsız bir din devleti, Vatikan tipi bir din devleti kurmaktır. Bu, Anayasamıza da aykırıdır, laikliği de aykırıdır, Lozan Antlaşmasına da aykırı değerli arkadaşlar.
Lozan Antlaşmasına göre, Fener Rum Patriğine, çok az sayıdaki Rumların din işleriyle ilgilenmesi için bir görev verilmiştir; patrik de, Batı Trakya'daki müftüyle aynı konumdadır. Gemideki sempozyum esnasında dağıtılan haritada da -burada, Anadolu Ajansından haritayı temin ettik- Karadenizi Pontos denizi olarak gösteriyor, Trabzon'u ve diğer Karadeniz vilayetlerini de Rumca, mesela Trabzon'u "Trapezus" olarak gösteriyor. Yine, bu sempozyumdan bir kaç gün önce de, Yunanistan, internet aracılığıyla da dünyaya bu haritayı göstermek suretiyle, Karadenizi bir Pontos Gölü olarak da takdim etmiştir.
Değerli arkadaşlar, bu geminin Karadenizi ziyareti neticesinde, bu tepkiler üzerine, geminin İstanbul'a gelmesinden sonra, Hükümete mensup bir Sayın Bakan gemiyi ziyaret ederek "ben, millet adına, devlet adına, Hükümet adına sizden özür diliyorum" diyor.
Değerli arkadaşlar, şimdi, soruyorum bu geminin buraya, Trabzon'a gelme gayesi ortada_
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Göktaş, lütfen bir dakika içinde toparlayalım.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) Peki Sayın Başkan.
Çevre kirliliği gayesi gütmüyor; çünkü, amaçlarının ne olduğu, dağıtılan haritada kendini gösteriyor; terörist eylemlerden sonra, teröristlerin dağıttığı harita da bunu gösteriyor. Yine, Atina'da dağıtılan, Atina'da sokaklarda, afişlerde gösterilen şu elimdeki haritalar; bu haritalar, PKK'nın dergilerinde de gösteriliyor. Yazılan yazılarda "PKK gerillaları, Karadenizdeki Türk boyunduruğundan kurtuluş ateşini yakıyorlar" deniliyor; bunları, Atina Büyükelçiliğinden aldırdım. Buradaki maksat gayet açık ve ortada; ama, Hükümetin bir bakanının da millet adına, devlet adına, Hükümet adına gidip de bu gemiden, bu papazlardan, bu topluluktan özür dilemesi, bana göre, bilmeden yapıyorsa, gaflettir_
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Göktaş.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) Saygımı sunabilir miyim Sayın Başkanım?
BAŞKAN Buyurun lütfen.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) _eğer, bilerek gidip özür dilemişse, bu, bana göre vatana ihanettir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündemdışı konuşma için Hükümetten yanıt talebi yoktur.
MEHMET AYKAÇ (Çorum) Sayın Başkan, o bakan kimse, cevap versin.
BAŞKAN Efendim, bu konuşmanın muhatabının kim olacağı; yani, ilgili bakan dışında kastedilen muhatabın kim olacağı konusunda elimizde peşin bilgi yoktu. Onun için...
MEHMET AYKAÇ (Çorum) Başbakan cevap versin...
BAŞKAN Onun için, gerekirse, sayın yetkililer bu konuda gerekli yanıtı verirler.
MEHMET AYKAÇ (Çorum) Söyleyen bakan versin...
3. Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkanın, Mardin Mazıdağı İlçesindeki fosfat işletmeleri tesisinin faaliyete geçirilmesine ilişkin gündemdışı konuşması
BAŞKAN Gündemdışı üçüncü konuşma, Mardin-Mazıdağı'daki fosfat işletmeleri tesisinin faaliyete geçirilmesi konusunda, Mardin Milletvekili Sayın Muzaffer Arıkan'ın.
Buyurun Sayın Arıkan.
Süreniz 5 dakikadır.
MUZAFFER ARIKAN (Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yasama yılının ülkemize ve milletimize hayırlı olması dileğiyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Mardin İline bağlı Mazıdağı İlçesinin 16 kilometre batısında, 1974 yılında Etibank Fosfat İşletmeleri Tesisi kurulmuştur. Tesis, Diyarbakır'a 67 kilometre, Mardin'e de 58 kilometre mesafededir. İklim, yılın oniki ayında üretim çalışmalarına elverişlidir.
Türkiye'nin tek fosfat kayası üreticisi Etibank Mazıdağı Tesisinin ruhsatlı fosfat yatakları, Şemikan, Kasrık ve Akras olmak üzere üç ayrı yataklanma halinde bulunmaktadır.
Etibank Genel Müdürlüğü, Mazıdağı fosfat yataklarından üretilen fosfat konsantresi maliyetlerinin çok yüksek olması, dolayısıyla da teşekkül eden satış fiyatının artması nedeniyle işletmenin zarar ettiğini gerekçe göstererek 1994 yılında tesisi kapatmıştır. Ancak, tesisin zarar ettiği doğru değildir. Tesis, fabrika inşaat giderleri, sosyal tesis, dekapaj ve baraj inşaat giderlerinin finansmanı için büyük bir maddî külfetin altına girmiştir. Çekilen kredilerle, fabrika modern bir tesis haline getirilmiş, baraj inşa edilmiş, sosyal tesisler bitirilmiş, dekapaj tamamlanmış, çalışmaya hazır modern bir tesis haline getirilmiştir. Yapılan dekapaj neticesinde, fabrikanın üç yıllık çalışmasına tekabül eden 3 milyon ton cevher işlenebilir halde beklemektedir. Bu cevherin 40 bin tonluk kısmı, şu anda, bantlar üzerinde hazır vaziyettedir.
Hiçbir eksiği olmayan, çalışmaya hazır olan fabrika üretime geçtiği takdirde, ilk üç yıllık üretimiyle ekonomiye 6 trilyonluk bir katkı sağlayacaktır. Tesiste zarar söz konusu değildir. Yapılan tüm harcamaları tesis faaliyetteymiş gibi göstererek ortada olmayan bir zararı savunmak mümkün değildir.
Büyük tarım potansiyeline sahip olan ülkemizin, dünyadaki gelişmelere ve tarım politikalarına göre düzenlemeler yapması gerekmektedir. Diğer önemli bir faktör ise, GAP Projesiyle, toprağa ihtiyacı olan cins ve miktarlarda gübre kullanımıdır. Ülkemiz özkaynağının kullanımıyla ülkemizin sağlayacağı döviz tasarrufu dikkate alındığında, Mazıdağı fosfat cevherinin değerlendirilmesinin ne derece önemli ve gerekli olduğu ortaya çıkmaktadır.
Güneydoğunun kalkındırılması projesi içerisinde, kapatılmadan önce, yaklaşık 400 işçi ile 100'e yakın memurun çalıştığı bu tesisi üretime açmak, bölgeye yapılacak en büyük hizmet olacaktır. Atıl durumda bulunan bu tesislerin çalışır duruma getirilerek artan nüfusa işgücü yaratılması, sosyal, kültürel yararlar sağlanması, bölgedeki nakliye ve ticaretin büyümesi, bölgelerarası dengesizliği giderici özellikler taşıması ve yerli hammaddenin ekonomik olarak kullanılması ve en önemlisi, dış para tasarruf eğilimi, dış paranın tüketim yerine yatırım mallarına dönüştürülmesine katkıda bulunacaktır.
Yapılan tüm girişimler bugüne kadar hiçbir sonuç vermemiştir. Etibank Genel Müdürülüğünce, Mazıdağı Fosfat Tesislerinin faaliyete geçmesi için gerekli çalışmaların başlatılacağını bekliyoruz.
Saygılarımla. (DTP ve DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Arıkan.
Gündemdışı konuşmaya Hükümet adına yanıt talebi yok.
Böylece, gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.
Flash-TV'ye yapılan saldırı ve kapatma olaylarıyla ilgili iddiaları araştırmak amacıyla kurulan (10/185,186) esas numaralı Meclis araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun çalışma süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi vardır; okutup bilgilerinize sunacağım.
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. (10/185, 186) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1080)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Flash Televizyonuna Yapılan Saldırı ve Kapatma Olaylarıyla İlgili İddiaları Araştırmak Amacıyla Kurulan (10/185,186) Esas Numaralı Komisyonumuz, 22.10.1997 tarihinde yaptığı toplantısında, Komisyon çalışmalarının süresinde tamamlanamayacağı görüşüyle, çalışma süresinin bitim tarihi olan 24.10.1997 tarihinden itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü 105 inci madde hükümlerine göre 1 aylık eksüre istenmesi kararı almıştır.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
İsmail Yılmaz
İzmir
Komisyon Başkanı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bu Komisyon, daha önce üç ay süre kullanmıştır. İçtüzüğün 105 inci maddesi, araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verileceği hükmünü içermektedir. Bu nedenle, Komisyonun süre talebini bilgilerinize sunuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı Kâtip Üyelikleri ve İdare Amirlikleri ile komisyonlara üye seçimini yapacağız; ancak, siyasî parti gruplarınca aday gösterme işlemi tamamlanmadığından, seçimleri yapamıyoruz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı Kâtip Üyelikleri ve İdare Amirlikleri ile komisyonlara ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda iktidar partileri kontenjanından boşalan 1 üyeliğe seçim yapmak için, 30 Ekim 1997 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyor ve bu vesileyle, Yüce Meclisimizin en büyük eseri olan Cumhuriyet Bayramının ulusumuza kutlu olmasını diliyorum. (Alkışlar)
Kapanma Saati: 15.22
IV. SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altayın, bazı bölgelerde meydana gelen sel felâketine karşı alınacak tedbirlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Rüştü Taşarın yazılı cevabı (7/3288)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Mehmet Sıddık Altay Ağrı
7.8.1997 günü saat 16.00da Ağrı İlimizin Diyadin İlçesi Yanıkçukur Köyü ile Gedik Köyünde, 8.8.1997 günü Doğubeyazıt İlçe Merkezi ile Sağdıç Köyünde meydana gelen sel felaketinde toplam 11 kişi hayatını kaybetmiştir.
Ayrıca, ilk belirlemelere göre 65 ev hasar görmüş, yüzlerce hayvan telef olmuş, büyük oranda tarım ürünleri zaiyatı meydana gelmiştir. İlimizde yaklaşık 500 milyarlık zararın olduğu tahmin edilmektedir.
Sel felaketlerinin meydana geldiği gerek Ağrı İlimizde ve gerekse diğer yerleşim alanlarına ne gibi yardımda bulundunuz? Neden bir Bakanınızı sel felaketlerinin meydana geldiği yöreler de görevlendirmediniz? Ülke genelinde sel felaketlerinin meydana gelmemesi için ne gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz?
T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 22.10.1997 Sayı : KDD.G-4-2971-72431
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : Devlet Bakanlığının 18.9.1997 tarih ve B.02.0.005/00069 sayılı yazısı.
İlgi yazı ekinde gönderilen Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altaya ait, Ağrı İlinin bazı köylerindeki sel felaketi konusundaki 7/3288-8183 esas no.lu yazılı soru önergesi incelenmiş olup, konu ile ilgili olarak Bakanlığımızdan istenilen bilgiler aşağıda belirtilmiş bulunmaktadır.
Ağrı İlinin Doğubeyazıt ve Diyadin İlçelerinde 7-8.8.1997 tarihlerinde sağnak yağış sonucu meydana gelen sel baskınında; her iki ilçeye bağlı bazı yerleşim yerlerinde Bakanlığımızca yaptırılan hasar tespit çalışmaları tamamlanmış olup, Diyadin İlçesinin Yanıkçukur, Gedik, Oğuloba, Sayıtbey, Çermik Mahalle ve Köylerinde 38 çiftçinin 516 adet küçükbaş hayvanının zayi olduğu, Doğubeyazıt İlçesinin Yenimahalle, Ağrı, Ahmaddihani, Hürriyet, Sadıcı Mahalle Köylerinde 12 çiftçi ailesinin 17 adet büyükbaş, 24 adet küçükbaş hayvanın zayi olduğu 15.9.1997 tarih ve 4 nolu Hasar Tespit Kararı ile tespit edilmiştir.
İlgili komisyon kararındaki talepler doğrultusunda sel baskını sonucunda, hayvan varlıkları zarara uğrayan çiftçilere 2090 Sayılı Kanunla kurulmuş Afet Fonundan aynî yardım yapılabilmesi için değerlendirmeye alınmış olup, Maliye Bakanlığına yapılan ek ödenek talebinin gerçekleşmesi halinde, 2090 Sayılı Kanunda belirtilen oranlarda hayvan kayıpları olan üreticilere aynî yardım yapılabilecektir.
Bilgilerinize arz ederim.
Mustafa Taşar Tarım ve Köyişleri Bakanı
2. Yozgat Milletvekili Kâzım Arslanın, bazı basın kuruluşlarınca düzenlenen promosyon kampanyalarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı E. Yalım Erezin yazılı cevabı (7/3456)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Yalım Erez tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını talep etmekteyim.
Gereğini saygılarımla arz ederim. 3.9.1997
Dr. Kâzım Arslan Yozgat
1. Halen promosyon yasası yürürlükte değil midir?
2. Yürürlükte ise son günlerde başta Hürriyet ve Milliyet Gazeteleri neye göre promosyon kampanyası düzenlemişlerdir?
3. Bu kampanyayı düzenleyen basın organları hakkında herhangi bir işlem yapılmış mıdır?
4. İşlem yapılmamışsa yapmayı düşünüyor musunuz, yoksa bu şekilde birilerine diyet borcumu ödenmektedir?
T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği 21.10.1997 Sayı : B. 14.0.BHİ.01-405
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 10.10.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3456-8479/022328 sayılı yazınız.
Yozgat Milletvekili Kâzım Arslanın, bazı basın kuruluşlarınca düzenlenen promosyon kampanyalarına ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/3456) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Yalım Erez Sanayi ve Ticaret Bakanı
Yozgat Milletvekili Kâzım Arslanın Yazılı Sorularına İlişkin Cevaplarımız
Bilindiğini üzere, Yazılı Basın Kuruluşları Promosyon Kampanyaları Hakkında Tebliğ 10.7.1996 tarih ve 22692 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve bu tarihten itibaren promosyon kampanyası düzenleyecek yazılı basın kuruluşlarının sözkonusu tebliğde belirtilen bilgi ve belgeleri temin etmeleri ve kampanyalarına ilişkin teminatları Bakanlık adına bloke etmeleri karşılığında Bakanlığımızca ilgili kuruluşlara yazılı izin verilmiştir. Bu tebliğ kapsamında Meydan Gazetesine Westpoint marka buzdolabı ve çamaşır makinası promosyon kampanyası için 20.12.1996 tarihinde, Pazar Postası Gazetesine ise Roadstar marka müzik seti ve televizyon ile Frigidaire marka buzdolabı promosyon kampanyası için 20.12.1996 tarihinde izin verilmiştir. Sözkonusu yazılı basın kuruluşları 10.7.1996 tarihli TRKGM-96/91-92 sayılı anılan tebliğ çerçevesinde kampanyalarını başlatmışlardır. Ancak 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 15.1.1997 tarih ve 4226 sayılı Kanunla değiştirilen 11 inci maddesi gereğince gazetelerin promosyon kampanyaları sadece kültürel ürünlerle sınırlandırılmıştır.
Bir süre önce Hürriyet Gazetesinde, Meydan Gazetesine verilen promosyon izninden Hürriyet okurlarının da yararlanacağının belirtildiği reklamlar yer almıştır. Benzer reklamlara, Milliyet Gazetesinde, bu defa Pazar Postası Gazetesinin kampanyası ile ilişkilendirilerek yer verilmiştir.
Bakanlığımız, bu şekildeki bir uygulamanın Hürriyet ve Milliyet Gazeteleri için yeni bir kampanyaya dönüşeceği, bu durumun da gazetelerin promosyon kampanyalarını kültürel ürünle sınırlayan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4226 sayılı Kanunla değişik 11 inci maddesine aykırılık oluşturacağı görüşüyle, her iki gazeteye bu uygulamadan derhal vazgeçilmesini talimatlamıştır.
Her iki basın kuruluşundan alınan cevabi yazılarda, sözkonusu kampanyaların kendilerine ait olmadığı ve kampanyaların gazetelerince başlatıldığı izlenimini veren ibarelerin reklam metinlerinden çıkarıldığı belirtilmiş, Bakanlıkça yapılan gözlemlerde de esas itibariyle bu durumu teyit eden değişiklik tespit edilmiştir.
Bu gelişmelerin sonucunda; Hürriyet ve Milliyet Gazetelerine gönderilen yazılarda; gazeteleri ile sırasıyla Meydan ve Pazar Postası Gazeteleri arasındaki ilişkinin anılan gazetelerin promosyon kampanyalarının kamuoyuna duyurulmasından başka bir işlev taşımaması, bu gazetelerin belirli bir süre bedelsiz dağıtılması ve herhangi bir ek ödeme talep edilmemesi koşulları ile sözkonusu kampanyaların 4077 sayılı Kanunun değişik 11 inci maddesi kapsamına girmediği belirtilmiş, ancak Meydan ve Pazar Postası Gazetelerince sürdürülen bu kampanyaların Hürriyet ve Milliyet Gazetelerinin kampanyaları haline dönüşmesine yol açabilecek en küçük bir girişim halinde, anılan madde hükmünün uygulanacağı hususunda ilgililer uyarılmıştır. Netice itibariyle, Bakanlığımızca, 15.1.1997 tarihinden sonra sözkonusu gazeteler de dahil olmak üzere tüm yazılı basın kuruluşlarınca 4077 sayılı Kanunun 4226 sayılı Kanunla değiştirilen 11 inci maddesi gereğince kültürel ürünler hariç diğer ürünlerin promosyon kampanyaları için herhangi bir izin verilmemiştir. Reklamı yapılan sözkonusu kampanyalar ise Meydan ve Pazar Postası Gazetelerinin daha önce yürürlükte olan tebliğ çerçevesinde aldıkları izinler dahilinde gerçekleştirdikleri kampanyalardır.
Basın Meydan ve Pazar Postası Gazetelerinin yukarıda belirtilen tarihlerde verilen izinlerden sonra yayınlarına ara verdikleri yönünde haberler çıkması üzerine, Bakanlık konunun açıklığa kavuşturulması için müfettiş incelemesi başlatmıştır.
Bakanlık müfettişince yapılan inceleme sonucu, sözkonusu gazetelerin yayınlarına ara vermedikleri anlaşılmış olmakla birlikte, gazete fiyatlarının Haziran 1997de 70 000 TLden 90 000 TLye, bir ay sonra da 200 000 TLye çıkarıldığı tespit edilmiştir. Bu tespit üzerine, ilgili tebliğin promosyon konusu ürünün maliyeti nedeniyle gazetenin fiyatının artırılamayacağını emreden 8 inci maddesi uyarınca harekete geçirilmiştir.
Sözkonusu gazetelerle halen sürdürülen yazışmalar sonucunda, bu fiyat artışlarının makul bir izahının yapılamaması halinde, daha önceki uygulamalara paralel olarak, ilgililer hakkında tebliğe aykırı davranmaktan suç duyurusunda bulunulacaktır.
3. Adana Milletvekili Orhan Kavuncunun, Kuzey Irakta yaşayan Türkmenlere uygulanan baskı ve şiddete ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cemin yazılı cevabı (7/3464)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Dışişleri Bakanımız tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.
Saygılarımla. 8.9.1997
Prof. Dr. Orhan Kavuncu Adana
1. Kuzey Irakta yaşayan 2 500 000nun üzerindeki Türkmen kardeşlerimize yıllardan beri uygulanan insanlık dışı uygulamalar son aylarda had safhaya çıkmıştır. Uygulanmakta olan asimilasyon politikaları sonunda birçok Türkmen göçe zorlanmakta, vatanında kalmak isteyenler ise Iraktaki Saddam güçlerinin baskısı altında yaşamaya mahkûm olmaktadırlar. Temmuz ayı içerisinde Kerkük, Altunköprü ve Tazehurmatuda çok sayıda Türkmen tutuklanmış, evleri basılmıştır. Tutuklanan bu insanlardan aileleri halen bir haber alamamıştır. Ayrıca bölgede temel ihtiyaç maddeleri karne ile verilmekte idi. Ne varki şu an Türkmen kardeşlerimizin karneleri iptal edilmiş durumdadır. Bu baskı ve şiddet uygulamaları karşısında, Irak resmî makamları nezdinde herhangi bir girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz? Bölgeye insanî yardım yapılması konusunda herhangi bir uygulama düşünüyor musunuz?
2. Maruz kalınan bu baskılar sonucu başta Anavatanları olan Türkiye olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerine sığınan Türkmenler, maalesef bu kaçışın bir sonun başlangıcı olduğundan haberdar değiller. Nisan, Mayıs ve en son Temmuz 1997 içerisinde Kuşadasından Yunanistana oradan da üçüncü bir ülkeye gitmek isterken Egede, boğulan bu insanların bir çoğunun cesedi dahi bulunamamıştır. Türkmenlerin böyle bir yol takip etmesinde Türkiyenin son bir yıl içerisinde sınır kapılarından geçişlerle ilgili getirdiği kısıtlamalar ve vize ücretlerinin aşırı yükseltilmesi, Türkiyeye olan göçleri azaltmış (Türkiyede ikâmet izni olmadan yaşayan halen 3 000 civarında Türkmen mevcuttur) ve Türkmenleri üçüncü ülkelere göçe zorlayan bir sonuç ortaya çıkarmıştır. Yıllardan beri sığınmacılara kapılarını açan Türkiye neden aynı hassasiyet ve kolaylığı Iraklı Türkmenlere göstermiyor? Türkiye yaşanan bu faciaları görmezden gelip, uluslararası arenada da eleştirilere ve kınamalara hedef olmuyor mu?
3. İltica sorunu ile ilgili 1951 yılında imzalanan ve bizim de taraf olduğumuz Cenevre Sözleşmesine göre sadece Avrupa ülkelerinden mülteci barındırılabilmekte idi. 1967de bu sözleşme kapsamı diğer Avrupa ülkelerinin de katılımıyla genişletilerek güncellenmiştir. Ne var ki o dönemde Türkiye anlaşılmaz bir sebeple bu protokolü imzalamamıştır. Dolayısıyla Türkiyenin, İran, Irak gibi Ortadoğu veya Asya ülkelerinden gelen mültecileri barındırması mümkün olmamaktadır. 1967de son halini alan bu sözleşmenin yeniden gözden geçirilip bu eksikliğin giderilmesi hakkında bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
4. Bütün bu olumsuz şartların devam etmesi halinde, Kuzey Iraktaki Türk varlığı zannedilenin aksine çok kısa bir zaman içerisinde eriyecek ve bölgenin başta Saddam güçlerinin ardından da kürt gruplarının ve PKKnın hakimiyetine geçmesi doğal bir sonuç olacaktır. Bölgede oluşacak böyle bir yapının Türkiyenin Kuzey Irak politikasını nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?
T.C. Dışişleri Bakanlığı İstihbarat ve Araştırma Genel Müdürlüğü 20.10.1997 Sayı : İAGY-IV (K. IRAK)-3917-14838
Konu : Soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 10 Ekim 1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3464-8498/022422 sayılı yazıları.
Adana Milletvekili Sayın Orhan Kavuncunun yazılı soru önergelerinin yanıtları ilişikte sunulmuştur.
Gereğini müsaadelerine saygılarımla arz ederim.
İsmail Cem Dışişleri Bakanı
Adana Milletvekili Sayın Orhan Kavuncunun Yazılı Soru Önergelerinin Yanıtları
Cevap 1
Türkmen soydaşlarımız ile ilgili olarak intikal eden bilgiler Irak makamları nezdinde sürekli girişim konusu yapılmaktadır. Bu girişimlerimizde, insanî mülahazalarla, soydaşlarımızın zarar görmesinin önlenmesi istenmektedir. Bu çerçevede, üst düzey girişimlerimizin yanısıra, Irakın Ankara Büyükelçiliği ve Bağdat Büyükelçiliğimiz tarafından Irak yönetimi nezdinde girişimlerimiz sürdürülmektedir. Ahiren, Bakanlığımız Müsteşarının 13-15 Eylül tarihleri arasında Bağdata yaptığı ziyaret sırasında da keyfiyet Irak makamlarının dikkatine getirilmiştir.
Cevap 2
Yabancılara uygulanan vizelerden tahsil edilen, harçlar, her yıl başında Maliye Bakanlığınca Harçlar Kanununa ek olarak yayınlanan Harçlar Tarifesi uyarınca tespit edilen miktarlar üzerinden ve ilgili ülkenin Türk vatandaşlarından aldığı harç miktarları gözönünde bulundurularak, karşılıklılık ilkesine göre belirlenir.
Ülkemiz ile Irak arasında ise, 28.2.1966 tarihinde imzalanarak 1.3.1966 tarihinde yürürlüğe giren ve vizeleri harçtan muaf tutan bir Vize Harçları Muafiyet Anlaşması bulunmaktadır. Bu anlaşma uyarınca, Irak uyruklulara verilen vizelerden harç alınmamaktadır. Dolayısıyla soru önergesinin 2 nci maddesinde yeralan vize harçlarının aşırı yükseltildiği şeklindeki ifade gerçeği yansıtmamaktadır.
Kuzey Irakta yaşayan Türkmenlerin rahatça ülkemize gelebilmelerini teminen, vize alabilmeleri amacıyla ilgili makamlarımızca gerekli tertipler alınmaktadır.
Türkiyeye girdikten sonra yasadışı olarak Yunanistana geçmek isteyen Irak vatandaşları esasen Türkiyeye girmiş olan kişilerdir. Dolayısıyla, bu kişilerin yasadışı yollardan Yunanistana veya diğer üçüncü ülkelere göç etmek istemeleriyle Türkiyenin Haburdan girişleri sınırlaması (eğer böyle bir durum mevcutsa) arasında bir bağlantı bulunmamaktadır.
Cevap 3
1951 Tarihli Mültecilerin Hukukî Durumlarına İlişkin Cenevre Sözleşmesi, II nci Dünya Savaşı sonrasında, özellikle Nazi zulmü nedeniyle birçok ülkede mülteci durumuna düşmüş kişilerle ilgili sorunların çözülebilmesi amacıyla, mültecilerin hukukî statülerini, o ana kadar benimsenen geçici tanımların yerine, genel ilkelere bağlayacak bir uluslararası belgeye duyulan ihtiyaç nedeniyle ortaya çıkmıştır. Malumları olduğu üzere, ülkemiz de bu dönemde, Avrupa ülkelerinden kaçan çok sayıda Yahudi mülteciye ev sahipliği yapmıştır.
Sözleşmede imzacı devletlere, coğrafî kısıtlamalarla taraf olma imkânını sunmuştur. Türkiye bu imkândan yararlanmış ve Avrupadan gelen kişilere mülteci statüsü tanımıştır. Avrupaya istisna tanınması yukarıda değinilen geleneksel tutumumuzdan ve bu coğrafî bölgeden kısıtlı sayıda kişilerin iltica etmesinden kaynaklanmıştır.
Buna karşılık, Türkiyenin transit yollar üzerinde olması, doğu ülkelerinden de mülteci kabul edildiği takdirde yurdumuzu sınırları açık bir iltica ülkesi haline getirebilecek ve büyük sorunlara yol açabilecektir.
Türkiyenin, Avrupa dışındaki ülkelerden gelen kişilere, mülteci statüsü tanımıyor olması, uluslararası korumaya muhtaç kişilere geçici sığınma hakkı ve ikâmet imkânı da tanınmadığı anlamına gelmemektedir. Ancak, mülteci statüsü, geçici sığınmacı stütüsünden farklıdır. Mülteciler, meslek edinme, eğitim, seyahat ve malî yükümlülükler konusunda vatandaşlara eşit haklara sahiptirler. Oysa ki, sığınmacılara, ihtiyaçları olan geçici koruma sağlanmaktadır.
Bulundukları yerlerden çeşitli nedenlerle kaçarak Türkiyeye gelen kişiler, ülkemizde kalmak gibi bir niyetleri bulunmadığını sığınma başvuruları sırasında belirtmektedirler. Çeşitli Asya ülkelerinden gelen sığınmacılar, ya kendi ülkelerindeki durumun iyileşmesinden sonra geri dönmeyi istemekte, ya da, İranlılar ve Iraklılar gibi, ülkemize transit amaçla gelmiş olup, Batılı üçüncü ülkelere gitmeyi amaçlamaktadırlar. Batıya gitmek için ülkelerinden ayrılmış olan kişilere, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Ankara Temsilciliği aracılığıyla, kendilerini kabul edebilecek bir ülke bulunup bulunmadığını araştırabilmelerini teminen makul bir süre Türkiyede kalma olanağı tanınmaktadır.
1991de Kuzey Iraktan sınırlarımıza bir gün içinde yarım milyon Iraklı geldiği ve Batılı ülkelerin sınırlarımızı açmamız konusunda yoğun baskı yaptığı hatırlardadır. 1988 yılındaki benzeri göç sonucunda, bunun yükünü paylaşacaklarını taahhüt eden ülkelerin, daha sonra Türkiyeyi altından kalkılması çok güç ekonomik, sosyal, güvenlik ve çevre ile ilgili sorunlarla başbaşa bıraktıkları bilinmektedir.
İçinde bulunduğumuz coğrafyada, öngörülemeyen nüfus hareketlerinin tekrarlanabilir olduğu gözönüne alındığında, Türkiyenin bu kişilere, imkânları dahilinde ve geçici sığınma çerçevesinde vermiş olduğu yardım ve desteğin, kendisinden beklenenin sınırını oluşturduğu görülmektedir.
1945 yılından bu yana, Türkiye, 1951 Sözleşmesi kapsamındaki mükellefiyetinin ötesinde, ırk, dil, din, kültür bağı gerekçeleriyle çoğu Asya kökenli 750 000 soydaşımızı bağrına basmış, sığınmacı olarak kabul etmiş, vatandaşlığına almıştır.
Vurgulanması gereken bir başka nokta da, Türkiyenin, Avrupa Dışındaki Ülkeleri kapsayan coğrafi kısıtlamasının, yalnızca Asya ülkelerine yönelik olmadığıdır. Mevcut coğrafi kısıtlamamız, çeşitli Afrika ülkelerinden gelen ve İstanbul başta olmak üzere, çeşitli illerimizde, uyuşturucu kaçakçılığı, karabosacılık ve diğer yasadışı alanlara el atan kişilerin iltica mekanizmasını suistimal etmelerine karşı da bir tedbir niteliğindedir.
Sonuç itibariyle, Türkiyede halihazırda barındırılan Azeri, Özbek, Türkmen, Filistinli, Iraklı, İranlı, Afgan, Pakistanlı, Suriyeli, Türk asıllı Çinli sığınmacılar gibi Asya ülkelerine mensup kişilere karşı Türkiye, üzerine düşen insanî sorumluluğu fazlasıyla yerine getirmiş; bunu yaparken ırk ve bölge ayrımına kesinlikle gitmemiş ve ayrımcı bir yaklaşım içinde olmadığını göstermiştir.
Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra bağımsızlıklarını kazanan, aynı dili, tarihi ve kültürü paylaştığımız Orta Asya Türk Cumhuriyetleriyle her alanda yakın ilişkiler kurmanın gururunu ve mutluluğunu taşımaktayız. Türkiye Türklerinin atalarını ve köklerini unutmaları sözkonusu değildir. Türklerin, bir çok ulus gibi, tarih boyunca dünyanın dört bir köşesine dağılmış, çeşitli devletlerin vatandaşları olarak yaşamlarını, varlıkları ve benliklerini sürdürmekte olduklarını da unutmamak gerekir. Hükümetimizin tüm soydaşlarımıza desteği, bunların Türkiyeye mülteci olarak kabul edilmeleriyle değil, bulundukları yerlerde huzur, refah ve barış içinde yaşamaları yönünde gerekli gayretin gösterilmesi ve onların varlığıyla dostluk ve işbirliği köprüleri kurulması çabalarıyla anlamını bulmuş ve bulmaktadır.
Cevap 4
KDP ve KYB arasında sürekli ateşkes sağlanması amacıyla başlatılan Ankara süreci toplantılarına, bu bölgede önemli bir varlık oluşturan Türkmenler de katılmaktadırlar. Dört kez düzenlenmiş bulunan bu toplantılara iştirak etmiş bulunan Türkmen soydaşlarımız ayrıca, bölgede kurulan Ateşkes İzleme Gücünde görev yapmaktadırlar. Türkmenlerin Irakın bütünlüğü içinde, her türlü haklarından istifade ederek güven içinde yaşamalarını teminen çalışmalar sürdürülmektedir.
4. Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncelin, Kalkınma Bankasınca verilen kredilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Salih Yıldırımın yazılı cevabı (7/3469)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Salih Yıldırım tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu arz ederim.
Saygılarımla.
Abdulkadir Öncel
Şanlıurfa
Kalkınma Bankası bugüne kadar yatırım ve işletme kredisi olmak üzere birçok işletmeye kredi sağlamıştır. Kalkınma kredisinin kalkınmaya yönelik bir işlevi olduğu bilinmektedir. Ancak Hükümet Protokolleri imzalandığı zaman diğer Kamu Bankaları gibi Kalkınma Bankası da hep büyük pazarlıklarla paylaşılmaya çalışılmaktadır. Her gelen Hükümet Kalkınma Bankasının bütün yöneticilerini değiştirme yoluna giderek, burada yıllarca çalışan tecrübeli kişileri safdışı etmeye çalışmaktadır. Verilen kredilerin belirli ölçü ve şartları olduğuna göre bürokratların bu kredilerde etkilerinin olmaması gerekir.
1. Bugüne kadar verilen Kalkınma Bankası Kredilerinin Sektörel dağılımı yüzde kaçtır?
2. Verilen kredilerin bölgelere göre dağılımı hangi orandadır?
3. Bugüne kadar kredi alıpda, geri vermeyen Firmalara yine kredi verilmiş midir? Büyük risk taşıdığı Eksperlerce tespit edildiği halde kredi verilmesi devam edilen firmalar hangileridir?
4. Bugüne kadar her yıl en fazla kredi alan Firmalar hangileridir?
5. Verilen kredilerden Turizm amaçlı olanları bilerek daha fazla verildiği, ayrıcalık tanındığı doğru mudur?
6. Verilen kredilerin yerinde kullanılıp kullanılmadığı hususunda denetim yeteri kadar yapılmakta mıdır?
7. Atanan Yönetim Kurulu üyelerinin herhangi bir siyasî parti başkanının akrabası ile Siyasî bir Partiden Milletvekili adayı olan şahıslar var mıdır?
8. Geçmiş dönemde en çok kredi alan Firmanın siyasî bir partinin başkanının akrabası olduğu doğru mudur? Doğru ise bu şahıs kimdir?
9. Verilen krediler zamanında geri ödenmekte midir? Bugüne kadar geri ödenmediği halde yeni kredi verilmiş midir?
T.C.
Devlet Bakanlığı 22.10.1997
Sayı: B.02.0.008/00381
Konu: Yazılı Soru Önergesi Hk.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığına)
İlgi: A.01.0.GNS.0.10.00.02.-7/3469-8513/022461 sayılı yazı ile.
İlgide kayıtlı yazı ile Şanlıurfa Milletvekili Sayın Abdulkadir Öncelin, Bakanlığıma bağlı Türkiye Kalkınma Bankasına ilişkin yazılı soru önergesine yer verilmiştir.
Söz konusu yazılı soru önergesine ilişkin cevabi metin yazımız ekinde gönderilmektedir.
Gereğini ve bilgileri arz ederim.
Prof. Dr. M.Salih Yıldırım
Devlet Bakanı
1. 1996 Yılı Kredi Bakiyelerinin Sektörel Dağılımı (Milyon TL)
1996 Yılı Kredi Bakiyesi : 23 212 600
Sanayi : 5 467 600
- Normal : 3 934 300
- Takipte : 1 533 300
Turizm : 17 745 000
- Normal : 11 729 200
- Takipte : 6 015 800
2. 1996 Yılı Kredi Bakiyelerinin Yörelere Göre Dağılımı (*)
(*)Takipteki Alacaklar Hariçtir.
Yöreler Turizm Sanayi Toplam
Gelişmiş 980 000 1 528 000 2 508 000
Normal 10 723 200 1 741 300 12 464 500
I.Derece Köy 10 000 146 000 156 000
II. Derece Köy 16 000 519 000 535 000
11 729 200 3 934 300 15 663 500
Ayrıca, 1997 yılı ilk 9 aylık dönemde 1 894 300 Milyon TL. Sanayi, 23 000 Milyon TL. turizm sektöründe olmak üzere toplam 1 917 300 Milyon TLlık kredi kullanılmıştır.
3. Kredisini geri ödemeyen firmalardan riskin tasfiyesinde olumlu gelişmeler sağlanamayanlar dışındakilere yeni kredi verilmemektedir. Büyük risk taşıdığı eksperlerce tespit edildiği halde kredi verilmeye devam edilen firma yoktur.
Bankamız Krediler Yönetmeliği böyle bir kredilendirmeye izin vermemektedir.
4. Bugüne kadar her yıl en fazla kredi alan firmalar:
1990 Yılı Milyon TL
Kuğu Deniz A.Ş. 23 000
Türk Pirelli A.Ş. 13 850
Hitit A.Ş. 12 500
1991 Yılı
Sıvas Demirçelik 35 000
Bayındır A.Ş. 16 665
Türk Pirelli A.Ş. 16 117
1992 Yılı
Um Denizcilik A.Ş. 35 000
Tentur Tur A.Ş 26 700
Mardin Çimento 25 200
1993 Yılı
Karsu İnş. A.Ş. 108 264
Palmar A.Ş. 85 168
Isparta Mensucat 65 708
1994 Yılı
Günal İnş. A.Ş. 116 500
Palmar A.Ş. 111 880
Kybele Tur A.Ş. 77 400
1995 Yılı
Aytaç A.Ş. 205 000
Sifar A.Ş. 87 000
Tentur A.Ş. 45 000
1996 Yılı
Malkara Birlik 286 160
Çukurova İnş. 108 169
Antbel A.Ş. 94 300
1997 Yılı
Birko A.Ş. 201 308
Malkara Birlik 105 840
Yavu İplik 92 400
5. Bankamız Kalkınma Planları ve yıllık programlara uygun olarak kredi kullandırılmaktadır. Turizm yatırımlarının kredilendirilmesinde yıllık programlar dışına çıkılmamaktadır.
6. Verilen kredilerin tümü harcama belgelerine dayalı olarak kontrollü bir şekilde kullandırılmakta, Kamu Ortaklığı Fonu kaynaklı olanlarda ayrıca yılda iki defa yerinde izleme yapılmakta, Teşvik Fonu kaynaklı kredilerde ise yatırım gerçekleştikçe gerçekleşme oranına göre ödeme yapılmaktadır. Bu şekilde kredilerin yerinde kullanılıp kullanılmadığı yeterince denetlenmektedir.
7. Türkiye Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu üyelerinin hiçbirisinin şahsımla uzaktan veya yakından bir akrabalık bağı mevcut değildir. Yapılan atamalar tamamen liyakat esasına göre yapılmıştır.
8. Türkiye Kalkınma Bankasınca kişilere kredi kullandırılmamakta,tüzel kişilere kredi kullandırılmaktadır. Kredi kullandırılırken Türkiye Kalkınma Bankası kredi yönetmeliği ve Bankalar kanunu çerçevesinde hareket edilmekte, şirket ortaklarının siyasal kişilere yakınlık veya uzaklığına bakılmamaktadır.
9. Verilen krediler büyük oranda zamanında ödenmekte, zamanında borcunu ödemeyen şirketlerle ilgili kanuni takip işlemlerinin uzun yıllar alması sebebiyle ödenmeyen borç tutarları uzun dönemde yeni şirket ilave olmasa bile borç tutarları artmaktadır. Bugüne kadar, borcunu vadesinde geri ödemeyen firmalara yeni kredi verilmemektedir.
Ayrıca, turizm yatırımcılarının Bankamıza olan borçları YPK kapsamında üç defa ertelenmiş olup, Yüksek Planlama Kurulunca yapılan bu ertelemeler Bankamızı zor durumda bırakmıştır.
5. Yozgat Milletvekili Abdullah Örnekin, bazı gazeteler tarafından düzenlenen promosyon kampanyalarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı E. Yalım Erezin yazılı cevabı (7/3350)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Yalım Erez tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Abdullah Örnek
Yozgat
1. RP,DYP zamanında promosyon yasası çıkarıp gazetelerin televizyon, buzdolabı gibi beyaz eşya vermesini yasakladınız. ANASOL-D Hükümetinin kurulmasıyla aradan 3 ay gibi kısa bir süre geçmesine ve hiç kimseye ayrıcalık, tanınamaz, yasalar önünde herkes eşittir, demenize rağmen, şu anda bu gazetelerin verdikleri promosyona niçin izin verdiniz?
2. Kartel Medyasına ait Hürriyet ve Milliyet Gazetelerine tanınan bu ayrıcalık hangi yasada, hangi kanunda vardır, bu gazetelerin promosyonuna onay vermeniz diğer gazeteler karşısında çifte standart değil midir?
3. Bu promosyon iznini neden, ne zaman, hangi gerekçelerle onayladınız?
T.C.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği 21.10.1997
Sayı: B.14.0.BHİ.01-403
Konu: Yazılı soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi: 10.10.1997 tarih ve A.01.0.GNS.010.00.02-7/3550-8674/22953 sayılı yazınız.
Yozgat Milletvekili Abdullah Örnekin, bazı gazeteler tarafından düzenlenen promosyon kampanyalarına ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/3550) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Yalım Erez
Sanayi ve Ticaret Bakanı
Yozgat Milletvekili Abdullah Örnekin Yazılı Sorularına İlişkin Cevaplarımız
Bilindiği üzere, Yazılı Basın Kuruluşları Promosyon Kampanyaları Hakkında Tebliğ 10.7.1996 tarih ve 22692 sayılı Resmî Gazetede yayamlanarak yürürlüğe girmiş ve bu tarihten itibaren promosyon kampanyası düzenleyecek yazılı basın kuruluşlarının sözkonusu Tebliğde belirtilen bilgi ve belgeleri temin etmeleri ve kampanyalarına ilişkin teminatları Bakanlık adına bloke etmeleri karşılığında Bakanlığımızca ilgili kuruluşlara yazılı izin verilmiştir. Bu Tebliğ kapsamında Meydan Gazetesine Westpoint marka buzdolabı ve çamaşır makinası promosyon kampanyası için 20.12.1996 tarihinde, Pazar Postası Gazetesine ise Roadstar marka müzik seti ve televizyon ile Frigidaire marka buzdolabı promosyon kampanyası için 20.12.1996 tarihinde izin verilmiştir. Sözkonusu yazılı basın kuruluşları 10.7.1996 tarihli TRKGM-96/91-92 sayılı anılan Tebliğ çerçevesinde kampanyalarını başlatmışlardır. Ancak 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 15.1.1997 tarih ve 4226 sayılı kanunla değiştirilen 11 inci maddesi gereğince gazetelerin promosyon kampanyaları sadece kültürel ürünlerle sınırlandırılmıştır.
Bir süre önce Hürriyet Gazetesinde, Meydan Gazetesine verilen promosyon izninden Hürriyet okurlarının da yararlanacağının belirtildiği reklamlar yer almıştır. Benzer reklamlara, Milliyet Gazetesinde, bu defa Pazar Postası Gazetesinin kampanyası ile ilişkilendirilerek yer verilmiştir.
Bakanlığımız, bu şekildeki bir uygulamanın Hürriyet ve Milliyet Gazeteleri için yeni bir kampanyaya dönüşeceği, bu durumun da gazetelerin promosyon kampanyalarını kültürel ürünle sınırlayan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4226 sayılı Kanunla değişik 11 inci maddesine aykırılık oluşturacağı görüşüyle, her iki gazeteye bu uygulamadan derhal vazgeçilmesini talimatlamıştır.
Her iki basın kuruluşundan alınan cevabî yazılarda, sözkonusu kampanyaların kendilerine ait olmadığı ve kampanyaların gazetelerince başlatıldığı izlenimini veren ibarelerin reklâm metinlerinden çıkarıldığı belirtilmiş, Bakanlıkça yapılan gözlemlerde de esas itibariyle bu durumu teyid eden değişiklik tespit edilimiştir.
Bu gelişmelerin sonucunda; Hürriyet ve Milliyet Gazetelerine gönderilen yazılarda; Gazeteleri ile sırasıyla Meydan ve Pazar Postası Gazeteleri arasındaki ilişkinin anılan Gazetelerin promosyon kampanyalarının kamuoyuna duyurulmasından başka bir işlev taşımaması, bu gazetelerin belirli bir süre bedelsiz dağıtılması ve herhangi bir ek ödeme talep edilmemesi koşulları ile sözkonusu kampanyaların 4077 sayılı Kanunun değişik 11 inci maddesi kapsamına girmediği belirtilmiş, ancak Meydan ve Pazar Postası Gazetelerince sürdürülen bu kampanyaların Hürriyet ve Milliyet Gazetelerinin kampanyaları haline dönüşmesine yol açabilecek en küçük bir girişim halinde, anılan madde hükmünün uygulanacağı hususunda ilgililer uyarılmıştır. Netice itibariyle, Bakanlığımızca, 15.1.1997 tarihinden sonra sözkonusu gazeteler de dahil olmak üzere tüm yazılı basın kuruluşlarına 4077 sayılı Kanunun 4226 sayılı Kanunla değiştirilen 11 inci maddesi gereğince kültürel ürünler hariç diğer ürünlerin promosyon kampanyaları için herhangi bir izin verilmemiştir. Reklâmı yapılan sözkonusu kampanyalar ise Meydan ve Pazar Postası Gazetelerinin daha önce yürürlükte olan Tebliğ çerçevesinde aldıkları izinler dahilinde gerçekleştirdikleri kampanyalardır.
Basında Meydan ve Pazar Postası Gazetelerinin yukarıda belirtilen tarihlerde verilen izinlerden sonra yayınlarına ara verdikleri yönünde haberler çıkması üzerine, Bakanlık konunun açıklığa kavuşturulması için Müfettiş incelemesi başlatmıştır.
Bakanlık Müfettişince yapılan inceleme sonucu, sözkonusu gazetelerin yayınlarına ara vermedikleri anlaşılmış olmakla birlikte, gazete fiyatlarının Haziran 1997de 70 000. TLden 90 000.TLye bir ay sonra da 200 000 TL. ye çıkarıldığı tespit edilmiştir. Bu tespit üzerine, ilgili Tebliğin promosyon konusu ürünün maliyeti nedeniyle gazetenin fiyatının arttırılamayacağını emreden 8 inci maddesi uyarınca harekete geçirilmiştir.
Sözkonusu
gazetelerle halen sürdürülen yazışmalar sonucunda, bu fiyat
artışlarının makul bir izahının
yapılamaması halinde, daha önceki uygulamalara paralel olarak,
ilgililer hakkında Tebliğe aykırı davranmaktan suç
duyurusunda bulunulacaktır.
Türkiye Büyük MilletMeclisi
GÜNDEMİ
7 NCİ BİRLEŞİM
23 . 10 . 1997 PERŞEMBE
Saat : 15.00
1
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
2
ÖZEL GÜNDEMDE YER ALACAK İŞLER
3
SEÇİM
1. Kâtip Üyeler ve İdare Amirleri seçimi.
2. Komisyonlara üye seçimi.
4
OYLAMASI YAPILACAK İŞLER
5
MECLİS SORUŞTURMASI RAPORLARI
6
GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI
YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER
7
SÖZLÜ SORULAR
8
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER