DÖNEM : 20 CİLT : 63 YASAMA YILI : 4
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
7 nci Birleşim
14 . 10 . 1998 Çarşamba
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. GELEN KÂĞITLAR
III. BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. Elazığ Milletvekili AhmetCemil Tunçun, birçok ilde gerçekleştirilen el ele tutuşma eylemine ilişkin gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı Kutlu Aktaşın cevabı
2. İzmir Milletvekili Hakan Tartanın, korunmaya muhtaç çocukların sorunlarına, suç işleme eğilimleri ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Hasan Gemicinin cevabı
3. Van Milletvekili Fethullah Erbaşın, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanının görevden alınmasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbayın cevabı
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. Bulgaristana gidecek olan Devlet Bakanı Işılay Saygına, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Metin Gürderenin vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumharbaşkanlığı tezkeresi (3/1728)
2. Bulgaristana gidecek olan Devlet Bakanı İmren Aykuta, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelenin vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1729)
3. Almanyaya gidecek olan Kültür Bakanı M. İstemihan Talaya, dönüşüne kadar, Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçunun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1730)
4. Millî Savunma Komisyonunun, Komisyonun, başkan seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1731)
5. (9/18) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun görev süresinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1732)
6. (10/23, 36, 103, 173, 183, 198) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun görev süresinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1733)
IV. OYLAMASI YAPILACAK İŞLER
1. Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkında verilen gensorunun, Genel Kurulun 12.10.1998 Tarihli 5 inci Birleşiminde yapılan görüşmeleri sırasında verilen güvensizlik önergesinin oylanması (11/18)
V. SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. Erzincan Milletvekili Naci Terzinin, Tanıtma Fonundan yapılan harcamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Cavit Kavakın yazılı cevabı (7/5828)
2. Nevşehir
Milletvekili Mehmet Elkatmışın, Nevşehire Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan
aktarılan para miktarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Hasan Gemicinin yazılı cevabı (7/5980)
I. GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00te açılarak iki oturum yaptı.
İstanbul Milletvekili Mustafa Başın, 20 nci Avrasya Maratonuna ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Yücel Seçkiner cevap verdi.
Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Ankaranın başkent oluşunun 75 inci yıldönümüne,
Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün, kamu çalışanlarının malî sorunlarına ve alınması gerekli önlemlere,
İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.
Polonya Parlamento Başkanı Maciej Plazynskinin, beraberinde bir parlamento heyetiyle ülkemize davet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 20 arkadaşının, Emlak Bankası ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığıyla ilgili yolsuzluk iddialarının araştırılması amacıyla bir Meclis araştırması,
Erzurum Milletvekili Ömer Özyılmaz ve 19 arkadaşının, sekiz yıllık kesintisiz zorunlu temel eğitim uygulamalarıyla ilgili sorunlar konusunda bir genel görüşme,
Açılmasına ilişkin önergeleri (10/288, 8/27) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırasında yapılacağı açıklandı.
(9/19) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun çalışma süresinin 21.10.1998 tarihinden itibaren iki ay uzatılmasına ilişkin tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkındaki güvensizlik önergesinin oylamasının gündemin Özel Gündemde Yer Alacak İşler kısmının 1 inci sırasında yer almasına;
Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkındaki (9/33);
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eski Bakanı Mustafa Kul hakkındaki (9/34);
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan hakkındaki (9/35);
Esas numaralı Meclis soruşturması önergelerinin, gündemin Özel Gündemde Yer Alacak İşler kısmının 2, 3 ve 4 üncü sıralarında yer almasına ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince soruşturma açılıp açılmaması hususundaki görüşmelerinin, Genel Kurulun 20.10.1998 Salı günkü birleşiminde yapılması ve Genel Kurulun çalışma süresine;
İlişkin Danışma Kurulu önerileri kabul edildi.
Gündemin Özel Gündemde Yer Alacak İşler kısmına geçilerek :
1 inci sırasında bulunan, Yozgat Milletvekili Yusuf Bacanlı ve 55 arkadaşının, Denizcilik Müsteşarlığına ait bazı işlerin ihalelerinde ve personel alımıyla ilgili konularda görevini kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma ve evrakta sahtecilik suçlarını işlediği ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240, 339 ve 366 ncı maddelerine uyduğu iddiasıyla Devlet Bakanı Burhan Kara;
2 nci sırasında bulunan, Malatya Milletvekili Ayhan Fırat ve 54 arkadaşının, Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğünce 1996 Aralık ayında gerçekleştirilen personel sınavında usulsüzlük yapılmasına yol açarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eski Bakanı Necati Çelik;
3 üncü sırasında bulunan, Konya Milletvekili Veysel Candan ve 57 ardaşının, Petrol Ofisi AŞ (POAŞ)ın özelleştirilmesinde ihaleye fesat karıştırdıkları ve usulsüzlük yapmak suretiyle görevlerini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 339 ve 240 ıncı maddelerine uyduğu iddiasıyla Başbakan A. Mesut Yılmaz ve Devlet Bakanı Işın Çelebi;
Haklarında Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergeleri (9/29, 9/31, 9/32) üzerindeki görüşmeler tamamlanarak Meclis soruşturmalarının açılması ve Anayasanın 100 üncü maddesine göre adçekme suretiyle belirlenecek üyelerden kurulacak komisyonların ikişer aylık çalışma sürelerinin, komisyonların başkanlık divanı üyelerinin seçimi tarihinden itibaren başlaması kabul edildi.
(9/33), (9/34) ve (9/35) esas numaralı Meclis soruşturması önergeleriyle ilgili söz alma konusunda yapılan kura çekimi sonuçları açıklandı.
(9/32) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin görüşmeleri sırasında; Konya Milletvekili Veysel Candan, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyanın şahsına sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.
Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkında verilen güvensizlik önergesinin oylamasını yapmak, sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 14 Ekim 1998 Çarşamba günü saat 15.00te toplanmak üzere, birleşime 20.15te son verildi.
Yasin Hatiboğlu Başkanvekili
Hüseyin Yıldız AliGünaydın Mardin Konya Kâtip Üye Kâtip Üye
GELEN KÂĞITLAR No. : 7
14.10.1998 ÇARŞAMBA
Tasarı
1. Köy Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesiyle Aynı Kanuna Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/829) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.10.1998)
Tezkereler
1. Genel Bütçeli Dairelerin 1997 Bütçe Yılı Kesinhesap Kanun Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1725) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.10.1998)
2. Katma Bütçeli Dairelerin 1997 Bütçe Yılı Kesinhesap Kanun Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1726) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.10.1998)
Sözlü Soru Önergesi
1. Gaziantep Milletvekili Mehmet Bedri İncetahtacının, üniversitelerdeki başörtüsü yasağını kınama eylemlerine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1206) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.10.1998)
Yazılı Soru Önergeleri
1. Tokat Milletvekili Hanefi Çelikin, afet kapsamına alınan bazı illere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6257) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.10.1998)
2. Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldızın, İstanbul Gümrük Başmüdürlüğüne atanan bir şahısla ilgili iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Rıfat Serdaroğlu) yazılı soru önergesi (7/6258) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.10.1998)
3. Sivas Milletvekili Nevzat Yanmazın,
Sivas SSK Hastanesi doktorlarının geçici görevle diğer illerde
çalıştırıldıkları iddialarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6259) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.10.1998)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
14. 10. 1998 Çarşamba
BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU
KÂTİP ÜYELER : Ali GÜNAYDIN (Konya), Hüseyin YILDIZ (Mardin)
BAŞKAN Çalışmalarımızın hayırlara vesile olmasını Cenabı Allahtan niyaz ederek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7 nci Birleşimini açıyorum.
Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımızın mevcudiyetini müşahede ediyorum. Bu sebeple, çalışmalarımıza başlıyoruz; yani, toplantı yetersayımız vardır.
Yüksek müsaadelerinizle, Türkiyenin 80 vilayetini temsilen gelmiş bulunan, yaş itibariyle küçük; ama, geleceğin büyükleri çocuklarımızı, evlatlarımızı -çocuk parlamenterler diye kendilerini adlandırıyorlar- hepiniz adına selamlıyor, gözlerinden öpüyor, hayatta başarılar diliyorum. (Alkışlar)
Gündeme geçmeden önce, gündemdışı söz talepleri vardır; sırasıyla söz vereceğim ve bir süre, geleceğin parlamenterlerinin gözetimi altında çalışacağız.
METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) Onların anlayacağı dilden konuşacağız değil mi?..
BAŞKAN Evet efendim... Anlıyorlar beni Sayın Bostancıoğlu, beni iyi anlıyorlar, ben de onları iyi anlıyorum.
III. BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. Elazığ Milletvekili AhmetCemil Tunçun, birçok ilde gerçekleştirilen el ele tutuşma eylemine ilişkin gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı Kutlu Aktaşın cevabı
BAŞKAN Sayın Ahmet Cemil Tunç, 11 Ekimdeki el ele sevgi gösterisiyle ilgili bir gündemdışı söz talebinde bulunmuştur.
Buyurun Sayın Tunç.
AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye, hem dışarıda hem içeride zor bir dönemden geçiyor. Suriyeyle, bilinen nedenlerden dolayı, bugünlerde, savaşın eşiğine kadar geldik. Bu konuda, Parlamentomuzda grubu bulunan ve temsil edilen partilerin tamamının sergilediği birlik ve beraberlik tablosu, milletimizi son derece mutlu etmiştir. Milletçe bu tabloya, bugün, her zamandan çok daha muhtacız. Böylesine bir dönemde, hangi görevde bulunursa bulunsun, herkese sorumluluk düşüyor. Sorumlu davranmak ve konuşmak zorundayız. Millî birliği bozacak söz ve davranışlardan özenle kaçınmak gerekir.
Onbeş gün sonra, cumhuriyetimizin ilanının 75 inci yıldönümünü kutlayacağız. Şimdiden, milletçe, bu heyecanı yaşıyoruz. Yazılı ve görsel basında, 75 inci yılla ilgili yazılar ve görüntüler yayınlanıyor. Bu görüntülerde, cumhuriyetin 75 inci yıldönümü, el ele tutuşmuş ve zincir oluşturmuş, her cinsten, her kesimden, her yaştan insan görüntüleriyle sembolize ediliyor. Herhalde, bize yakışan da budur, bu olmalıdır.
Geçtiğimiz pazar günü, bir sivil toplum platformunun öncülüğünde organize edildiğini öğrendiğimiz inanca saygı, düşünceye özgürlük adı altında, bütün Türkiyeyi kapsayan, el ele tutuşma eylemi gerçekleştirildi. Bu gösterilerin yasal olup olmadığının tartışmasına girecek değilim; çünkü, konunun bu yönü yargı mercilerinin işidir, görevidir. Milyonları aşan insanın katıldığı bu eylemde, bir iki istisna dışında, küçük de olsa bir kargaşanın yaşanmaması, ülkemizde gittikçe yerleşen demokratik bir olgunluğun ifadesidir. Bu kalabalık, trafiği engellemeden, kimseyi rahatsız etmeden, gösteri yapmadan, bir şenlik havası içerisinde, açık rejimlerde son derece doğal karşılanması gereken demokratik taleplerini ve tepkilerini ortaya koymuştur. Önemli olan, bu tepkileri, bu talepleri iyi okuyabilmek, iyi anlayabilmektir; bu tepkilere, bu taleplere, demokratik sistem içerisinde çözüm aramaktır. Yoksa, Sayın Ecevit gibi, işin kolayına, ezberciliğine sığınarak bu, devlete karşı bir kalkışmadır demek, son derece yanlış ve sorumsuz bir yaklaşımdır. Yılların deneyimine, birikimine sahip bir politikacı olan Sayın Ecevite bunu yakıştıramadığımı, kendileri için, bu sözün büyük bir talihsizlik olduğunu da ayrıca ifade etmek istiyorum. Bu anlayışla Türkiyeyi 21 inci Yüzyıla taşımanın da mümkün olmayacağını ifade etmek istiyorum.
Bu eylemi, cumhuriyete, devlete karşı bir kalkışma olarak görmek, ancak, cumhuriyeti, hak ve özgürlüklere kapalı bir rejim olarak algılamanın ürünü olabilir. Hak ve özgürlüklere, millî değerlere kapalı bir rejimin adı, asla, cumhuriyet değildir. Sayın Ecevitin anlayışına göre, sürekli aydınlık için 1 dakika karanlık eylemi de, millî maçlardan sonra, sokaklarda, caddelerde yaşanan büyük coşkular da birer kalkışmadır; çünkü, bu gösterilerin izin alınmadan yapılan gösteriler olduğunu, hepimiz çok iyi biliyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bu eylem, seçim bölgem olan Elazığda da yapılmıştır. Eylemin yoğun ve kalabalık olarak yaşandığı Elazığın çıkışında, maalesef, ölümle neticelenen bir olay vuku bulmuştur. Bir kavşakta, trafiğin sıkıştığı bir anda, askerî Renault station bir arabadan inen sivil giyimli bir şahıs, eyleme katılan araçların arasında, aslında Malatyaspor-Elazığspor maçını izlemeye giden önündeki aracı durdurmuş, arabanın sürücüsünü araçtan indikten sonra yumruklamış; meydana gelen bu kargaşada, bu sivil şahıs, yanındaki iki jandarmaya ateş etme emrini vermiş, jandarmalardan biri, sivil aracın sürücüsünün kardeşi Hayati Usluya ateş açmış, göğsünden aldığı iki kurşunla yaralanmış, daha sonra hastanede vefat etmiştir. Bu arada, el ele eylemine katılan Ramazan Bulanık ve Abdülsamed Sağlam da çeşitli yerlerinden yaralanmışlardır. Vefat eden hemşerimize Allahtan rahmet, ailesine sabır ve başsağlığı, yaralı hemşerilerime de Allahtan acil şifa diliyorum.
Bu olayı, ajanslar, aynı gün, eyleme katılanlara ateş açıldığı şeklinde vermiş; ancak, daha sonra, Vilayetin resmî açıklamasıyla, olayın aksettirildiği gibi olmadığı anlaşılmıştır. Daha sonra, bu sivil şahsın, Elazığ Merkez Komutanlığında görevli Kıdemli Üsteğmen Ahmet Soyçekiç olduğu anlaşılmıştır. Anında yakalanan üsteğmen ve ateş eden jandarma eri, emniyet kuvvetleri tarafından gözaltına alınmışlardır.
Bu, tamamen bireysel bir harekettir. Bu olayı Silahlı Kuvvetlerimizle irtibatlandırmak, son derece yanlıştır. Eylemin başından sonuna kadar, başta Valimiz ve Emniyet Müdürümüz olmak üzere, bütün emniyet teşkilatının gösterdiği demokratik olgunluk, hoşgörü ve tolerans, her türlü takdirin üzerindedir. Eylemin ortasında kalabalık bir ortamda meydana gelen bu olayın daha da büyümemesi, Elazığlı hemşerilerimizin sağduyularından, birlik, beraberlik ve huzur içinde yaşama özlemlerinden ve emniyet güçlerimizin, üstün vazife ve toplumsal olaylara yaklaşım becerilerinden dolayıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tunç, süreniz doldu; lütfen, saygı sunar mısınız efendim...
AHMET CEMİL TUNÇ (Devamla) Efendim, 1 dakika içerisinde bitiriyorum.
Takdir edersiniz ki, bu tür olaylar, her zaman, çeşitli spekülasyonlara açık hadiselerdir. Bunun için, kamuoyu, bazı hususların açıklanmasını istemektedir. Bu araç, acaba ne maksatla orada bulunmakta; hangi görevle, nereye gitmektedir? Sivil araçta bulunanların biz, bir şey yapmadık; bir hatamız varsa, özür dileriz demelerine rağmen, neden bu şahıs, jandarmalara, ateş açma emrini vermiştir?
Bu olay, herkesi derinden üzmüştür. Adalete intikal eden bu davanın kısa sürede sonuçlanacağına inanıyorum. Gözümüz bu davanın üzerinde olacaktır. Sayın İçişleri Bakanımızın olay hakkında daha geniş bilgi vermesi umuduyla, düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Sayın Başkan, bu konuşma fırsatını verdiğiniz için teşekkür ediyor, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Tunç.
Gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, Sayın İçişleri Bakanımız; buyurun efendim. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI KUTLU AKTAŞ Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil Tunçun, 11 Ekim 1998 günü yapılan Sevgi Yürüyüşü hakkında yapmış olduğu gündemdışı konuşmaya cevap vermek amacıyla söz almış bulunmaktayım. Öncelikle, Yüce Meclisimizin değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.
11 Ekim 1998 Pazar günü, 31 ilimizde, üniversitelerde uygulanan başörtü yasağını protesto etmek ve kamuoyu oluşturmak amacıyla, sivil toplum örgütlerinin desteğiyle Özgürlük İçin İstanbul ve Anadolu El Ele adı altında eylemler yapılmıştır. Adıyaman, Amasya, Ankara, Antalya, Artvin, Aydın, Bolu, Çorum, Elazığ, Erzurum, Gaziantep, Giresun, Hatay, İstanbul, İzmir, Kastamonu, Kayseri, Kırşehir, Kocaeli, Konya, Akşehir, Malatya, Kahramanmaraş, Ordu, Rize, Sakarya-Hendek, Samsun, Sıvas, Şanlıurfa, Trabzon, Van ve Kırıkkale İllerimizde yapılan söz konusu eylemlere, toplam olarak 143 bin kişi katılmıştır. Bu eylemler sırasında, güvenlik kuvvetlerimiz tarafından, toplam 940 kişi gözlem altına alınmış olup, bunlardan 17si tutuklu, 23ü tutuksuz olmak üzere, 40ı hakkındaki yargılama işlemleri halihazırda devam etmektedir.
Yeri gelmişken ve biraz evvel Sayın Elazığ Milletvekilimizin ifade ettiği olayla ilgili bilgi arz etmek istiyorum. Elazığ Valiliğinden almış olduğumuz bilgilerin değerlendirilmesinden anlaşıldığı kadarıyla, olayın cereyan tarzı, ana hatlarıyla şöyledir: 11 Ekim 1998 tarihinde, başörtüsü yasağını protesto etmek amacıyla, Elazığ İlinin Gazi Caddesi üzerinde bulunan İzzet Paşa Camii önünde, saat 10.30 sıralarında, bayan ve erkek karışık olarak el ele tutuşmak suretiyle, Zübeyde Hanım Caddesini takiben Malatya yolu istikametine doğru, yaklaşık 3 500-4 000 kişinin katılımıyla uzun bir zincir oluşturulmuştur. Saat 12.15te, topluluğun dağılmaya başladığı sıralarda, Malatya Caddesi ile Saraybosna Caddesinin kesiştiği kavşağın 50 metre Malatya istikametine doğru olan yerinde, sıkışan trafik içerisinde, Elazığ Jandarma Komutanlığına ait Renault marka station oto içerisindeki şahıslar ile 23 EN 402 plakalı Şahin marka oto içerisindeki şahıslar arasında geçiş için münakaşa edilmiş ve bu esnada, askerî otonun içerisindeki Jandarma Üsteğmen Ahmet Abdulbaki Soyçekiçin şoförü er Alparslan Döşoğlunun silahını ateşlemesi sonucunda, vatandaşlardan Hayati Uslu, Abdülsamed Sağlam ve Ramazan Bulanık yaralanmışlardır. Yaralı şahıslardan Hayati Uslu, Fırat Üniversitesi Tıp Merkezinde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamış, vefat etmiştir; diğer şahısların hayatî tehlikesi bulunmamaktadır.
Eylemle ilgili olarak, aynı gün saat 12.00 sıralarında, PTT hizmet binası önünde, yaklaşık 200 kişinin katılımıyla bir basın açıklaması yapılmış; yaralama olayının duyulması üzerine, aynı güzergâhta bulunan diğer vatandaşlar da belediye önünde toplanmışlar ise de, her iki topluluğun, emniyet görevlilerince ikaz edilmek suretiyle, herhangi bir olaya meydan verilmeden dağılmaları sağlanmıştır.
Şu hususu hemen belirtmeliyim ki, olayın, el ele tutuşma eylemiyle doğrudan hiçbir ilgisi yoktur. Adı geçenler, Malatyada oynanacak olan Malatyaspor-Elazığspor maçını izlemeye giden vatandaşlarımızdır. Olaya karışan jandarma eri Alparslan Döşoğlu, kasten adam öldürmek ve yaralamak suçundan, yine, Jandarma Üsteğmen Ahmet Abdulbaki Soyçekiç de bu suça azmettirmekten dolayı, Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığınca, ilk sorgularını müteakiben tutuklanmışlar ve Elazığ Askerî Cezaevine konulmuşlardır. Olaya sebebiyet veren görevliler hakkında gerekli adlî ve idarî işlemlerin yapılacağından ve haklarında cezaî müeyyidelerin uygulanacağından kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
Ayrıca, Elazığ İlinde, 11 Ekim 1998 tarihinde yapılan türban eyleminde gerekli güvenlik tedbirlerinin alınıp alınmadığı hususlarının incelenmesi, gerekirse ceza ve disiplin yönünden soruşturulması amacıyla mülkiye ve polis müfettişleri de görevlendirilmiştir.
Olayda hayatını kaybeden Hayati Usluya Allahtan rahmet, kederli ailesine başsağlığı, yaralanan vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.
Yapılan bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, söz konusu eylemler sırasında, bir grup vatandaşımız hukukun içinde kalmamış, yasal çerçevenin dışına taşarak yasadışı toplantı ve gösterilere tevessül etmişlerdir. Böyle bir durumda, yasaları uygulamakla görevli emniyet güçlerinin yapacağı, kanunun gereklerini yerine getirmektir. Aynı zamanda, bu vatandaşlarımızı kendi kötü amaçları doğrultusunda yönlendirmek isteyen provokatörlerin bu gruba sızmasını önlemek, sızmış olanları da, vatandaşlarımızı tahrik etmelerine meydan vermeksizin etkisiz kılmak, güvenlik güçlerimizin görevidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasamızda ve yasalarımızda ifadesini bulan din ve vicdan hürriyeti, düşünce ve kanaat hürriyeti ile düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti doğrultusunda, herkese, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme, belirli amaçlarla bir araya gelerek düşünceleri açıklayabilme hakkı tanınmıştır.
Anayasamızın 34 üncü maddesi ve buna göre düzenlenen 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 3 üncü maddesinde, kişilerin, önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız olarak, kanunun suç saymadığı amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahip olduğu belirtilmektedir.
Yine, bu hakkın, kamu güvenliğinin sağlanması ve şehir düzeninin bozulmasını önlemek amacıyla sınırlanabileceği, şekil, şart ve usullere bağlı olarak kullanılabileceği de Anayasa ve ilgili yasalarda belirtilmiştir.
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 7 nci maddesi gereği, toplantı ve yürüyüşlere ve bu amaçla toplanmalara güneş doğmadan başlanamaz ve açık yerlerdeki toplantılar ile yürüyüşler, güneşin batışından bir saat önceye kadar sürebilir.
Yine, 10 uncu madde uyarınca, toplantının yapılabilmesi için, toplantının yapılmasından en az 72 saat önce ve çalışma saatleri içerisinde, düzenleme kurulunun tamamının imzalayacakları bir bildirinin, toplantının yapılacağı yerin bağlı bulunduğu valilik veya kaymakamlığa verilmesi gerekir.
Aynı yasanın 14 ve 19 uncu maddelerinde ise, toplantının ertelenmesi ve yasaklanmasıyla ilgili hususlar, açıklıkla düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu nedenle, yasalarla tanınan hak ve özgürlüklerin kullanılması sırasında, yasaların çizdiği çerçevenin dışına çıkılması veya kanunların suç saydığı fiillere dönüşmesi halinde, yine, temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunmaksızın kanuna uygun olarak sınırlandırılması ve bu tür faaliyetlerin men edilmesi, her zaman için mümkündür. Nitekim, zaman zaman, bazı kanunsuz toplantı ve gösteri yürüyüşleri, yasaların verdiği yetkiye istinat edilerek güvenlik güçlerimizce anında önlenmiş ve bu suça iştirak eden kişi ve kuruluşlar hakkında da gerekli yasal işlemler yapılmıştır. Güvenlik kuvvetlerimizin, benzeri durumlar karşısında her zaman için aynı kararlılıkla hareket edeceğinden, yine, kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
Biz, hiçbir zaman, güvenlik güçleriyle vatandaşlarımızın karşı karşıya kalmalarını istemeyiz. Ancak, gösteriler esnasında hukukun içinde kalınması ve yasal çerçevenin dışına da çıkılmaması gereği vardır. Ayrıca, söz konusu eylemler, bir müddettir, dışarıda, sokakta devam ettirildiğinden, bütün vatandaşlarımızın güvenliğini ve huzurunu sağlamak sorumluluğumuz da vardır ve bu, görevimizdir. Birtakım provokasyon ihtimalleri karşısında alınan tedbirleri kısıtlama, baskı uygulama, engelleme gibi tanımlamak ve isimlendirmek de yanlış olarak değerlendirilmektedir.
Diğer yandan, görevlerini ifa ederken yasal çerçevenin dışına taştıkları belirlenen görevlilerin olması halinde, o görevliler hakkında, derhal, cezaî ve disiplin yönünden yasal gereğini yapacağımız da gayet tabiîdir. Kimseye taviz verilmesi mümkün değildir.
Sayın Başkan, size ve Yüce Meclisimizin üyelerine saygılarımı sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bakan, teşekkür ediyorum efendim.
2. İzmir Milletvekili Hakan Tartanın, korunmaya muhtaç çocukların sorunlarına, suç işleme eğilimleri ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Hasan Gemicinin cevabı
BAŞKAN Sokak çocuklarının meseleleriyle ilgili olarak Sayın Hakan Tartan.
Sayın Tartan, buyurunuz efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) Sayın Başkan, bir şey arz edebilir miyim... Sokak çocuğu ifadesi yerine sahipsiz çocuklar ifadesi daha doğru olmaz mı?
BAŞKAN Peki efendim... Belki, ben öyle ifade ettim; düzeltiyorum; sahipsiz, kimsesiz, bikes çocukların dert ve sıkıntılarını dile getirmek üzere Sayın Tartan.
Sayın Tartan, buyurunuz.
HAKAN TARTAN (İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, Yüce Meclise ve bizleri ekranları başında izleyen değerli yurttaşlarımıza saygılarımı sunarım.
Geleceğimiz olarak gördüğümüz çocuklar, özellikle, kimsesiz çocuklar ve işlenen suçlar konusunda gündemdışı söz almış bulunmaktayım.
Geçtiğimiz hafta, bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de Dünya Çocuk Günü çerçevesinde kutlamalar yapıldı. Hazırlanan raporlara ve yapılan araştırmalara göre, eğer, bugünden, etkili önlemler alınmazsa, tüm dünyada çocuklarımızı bekleyen gelecek hakkında iyimser tahminlerde bulunmak, ne yazık ki, çok zor.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; geçmişte savaşlar, hastalık, sıkıntı ve yoksulluk, çocukları olumsuz yönde etkilerdi. Oysa, bugün, geleceğimizin teminatı çocuklarımızı, sadece savaş ve hastalıklar değil, ekolojik ve ekonomik dengesizlikler, açlık, sefalet, felaket ve belki de hepsinden önemlisi, gelecek kaygısı, eğitimsizlik, hedefsizlik ve umutsuzluk vurmaktadır. Açlar, hastalar, iyi beslenemeyenler, yeterli giysisi olmayanlar, evsizler, okuma-yazma bilmeyenler ya da yeterli eğitim almayanlar arasında en başta çocuklarımız gelmektedir. Ülkemizin sosyoekonomik yapısı sonucu birçok çocuk, daha oyuncağa doymadan, küçük yaşta ekmek kavgası içine atılmaktadır. Çocuklar eğitim görecekleri yaşta, çocukluklarını yaşamadan, kendilerini iş ortamının içinde bulmakta, her türlü istismara hedef olmaktadırlar.
Sorunların çözümünde, elbette, ailelere de büyük görevler düşmektedir. Sevgi, yakınlık ve hoşgörü, birçok yanlışı ortadan kaldırabilecektir. Ailenin yetmediği yerde ise devlet devreye girmeli ve potansiyel suç tehdidi altındaki çocuklara şefkat elini uzatmalıdır. Sokakları suç merkezi olmaktan çıkarmanın bir yolu da, elbette, devlet, yerel yönetimler ve halk işbirliğiyle, çocuklara ve gençlere kültürel ve sosyal aktivite kapılarını daha çok açmaktır.
Türkiyede yaklaşık 4 milyon çocuk çalışma yaşamının içindedir. Sokaklarda yaşayan çocuk sayısı ise, resmî istatistikler olmasa da , 60 ile 100 bin arasında değişmektedir. Üstelik, kimsesiz, sahipsiz çocukların sayısı, hızlı kentleşme, içgöç, yoksulluk, nüfus artışı, aile içi şiddet ve istismar gibi konulardan dolayı sürekli artma eğilimindedir. Bu durum, hiç kuşkusuz, toplum olarak, devlet olarak, bu konuda yeni bir duyarlılığa, yeni bir bakış açısına, hatta, yeni bir yapılanmaya gereksinmemiz olduğunu ortaya koymaktadır.
Çocuklarımızın ve gençlerimizin suç işlemelerinin, hele hele, Serpil öğretmen olayında olduğu gibi, suç makinesine dönüşmelerinin, kesenkes, önüne geçmek zorundayız. Türkiye, genç nüfusuyla, 21 inci Yüzyılın yıldız ülkesi olmak için koşarken, bu ve benzeri olayları hak etmemektedir.
Bu sorunun çözümünde, başta devlet olmak üzere, üniversitelere, ailelere, eğitim kurumlarına, medyaya ve sivil toplum örgütlerine büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Konu, çok özel ve hassas bir konudur. Sokakta yaşayan ve çalışan çocuklara ilişkin düzenlemeler yeniden ele alınmalı, bunları sokaktan kurtarıp topluma kazandıracak merkezler açılmalı, özel eğitimli elemanlarla soruna çözüm aranmalıdır.
Sadece bunlar değil elbette; çocuklar, nerede olursa olsun, suçtan en fazla esirgenecek bir dünyayla tanıştırılmalıdır. Sorunun çözümünde eğitimin de önemi, elbette gözardı edilmemelidir. Aileler, muhtarlıklar, okul yöneticileri kanalıyla, çocukların, en azından sekiz yıllık temel eğitimi tamamlamaları, mutlaka sağlanmalıdır.
Uyuşturucu ve uçucu madde bağımlısı olan çocukların tedavisi için yeni rehabilitasyon merkezleri açılmalı, bu maddelerin satışı kurallara bağlanmalı, denetimler artırılmalıdır.Yazılı ve görsel kitle iletişim araçlarında şiddet içeren program ve filmlerin yayını konusunda azamî özen gösterilmelidir.
Sevgi, en büyük güçtür. İster sokak çocuğu ister aileleri ve toplum tarafından dışlanmış olsun, çocukların suç işlemelerini önlemek ve bunları topluma kazandırmak için başvuracağımız en büyük silah, ilgi ve sevgidir.
Serpil Öğretmen olayı, yüreğimizi dağlamıştır; uykularımız kaçmış, gece kâbusları gündüze taşınmıştır. Onun yaşadığı acıların düşünülmesi bile benliğimizde bir ürperti yaratmaktadır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 55 inci Cumhuriyet Hükümetinin uzlaşı, hoşgörü ve sevgi ekseninde gelişen politikalarının, kimsesiz, sahipsiz çocuklar ve işlenen suçlar konusunda da yeni çözümler getireceği inancıyla, daha aydınlık bir gelecek, daha mutlu bir gençlik dileklerimle, hepinizi saygıyla selamlarım. (DSP, ANAP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tartan, teşekkür ediyorum.
Gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, Devlet Bakanı Sayın Gemici; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Zonguldak) Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; Demokratik Sol Parti İzmir Milletvekili Sayın Hakan Tartanın, İstanbul Ümraniyede, yaşları 13-18 arasında değişen uyuşturucu bağımlısı dört çocuğun işlemiş olduğu vahşi ve insanlıkdışı cinayet ve korunmaya muhtaç çocuklarla ilgili yaptığı gündemdışı konuşmayı cevaplandırmak üzere söz aldım; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli üyeler; bugün için sokakta yaşayan ya da çalışan çocuklar sorunu, tüm dünyada, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşanan, çok büyük toplumsal bir sorundur. Sorunun temelinde gelir dağılımındaki adaletsizlik vardır, işsizlik vardır, yoksulluk vardır ve eğitimsizlik vardır; özellikle, kırsal kesimden, büyük şehirlere doğru yaşanan göç olayı vardır. Bütün bunların sonucu, çok sayıda çocuk, sokağın olumsuz koşullarına terk edilmektedir.
Bu çocuklar ve aileleriyle ilgili yapılan inceleme ve araştırmalarda, ailelerin, genellikle ekonomik yoksulluk içerisinde oldukları, eğitim seviyelerinin düşük olduğu, yedi sekiz çocuklu oldukları görülmektedir; önemli bir bölümünde de, nikâhsız, çokeşli evlilikler söz konusudur.
Kırsal kesimden büyük umutlarla büyük şehirlere gelen aileler, bu şehirlerimizde ekonomik ve sosyal altyapının yetersizliği nedeniyle, yoksulluk ve çaresizlikle karşı karşıya kalmakta, büyük hayal kırıklıkları yaşamaktadır; bu da, aile içi bağları zayıflatmaktadır. İşte, bu nedenlerle, çoğu zaman yoksulluk, aile içi şiddet, aile içi istismar, sevgisizlik ve ilgisizlik nedeniyle, çok küçük yaştaki çocuklar, sokakta çalışmak ve yaşamak zorunda kalmaktadırlar. Bu çocuklar, sokakta, başta uyuşturucu alışkanlığı, hırsızlık, tecavüz, AIDS, Hepatit-C, uyuz ve benzeri hastalıklar ve diğer risklerle karşı karşıyadırlar.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sorun çok ciddîdir, toplumumuzun bugününü ve geleceğini tehdit etmektedir. Nitekim, sokak çocukları, bu konuda zamanında önlem almayan ülkelerde toplumsal yaşamı olumsuz etkilemektedirler. Zaman zaman, bu ülkelerde, bu çocuklara toplu bir şekilde uygulanan vahşeti ibretle izliyoruz. Çok etkili önlemler almak zorundayız, izin verirseniz, bu konuda neler yapıyoruz ve neler yapmayı düşünüyoruz, sizlerle paylaşmak istiyorum.
Biraz önce söylediğim gibi, sorunun temelinde eğitimsizlik yatmaktadır. Çocukların büyük çoğunluğu okuma yazma dahi bilmemekte ya da ilkokul ikinci, üçüncü, dördüncü sınıftan terk ya da ilkokuldan sonra eğitime devam etmeyen çocuklardır. Oysa, çocuğun yeri okuldur, çocukların eğitim sistemi içinde tutulması gerekmektedir; 55 inci Hükümet olarak, geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen ve başarıyla uygulanan zorunlu öğretimin sekiz yıla çıkarılmasının bu konudaki olumlu etkileri daha şimdiden görülmeye başlanmıştır. Geçtiğimiz yıl yüzde 50 civarında olan ortaöğretimdeki okullaşma oranı şimdiden yüzde 70lere yaklaşmaktadır.
Sorunun temelinin yoksulluk olduğunu söylemiştim. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan, ülkemizdeki yoksul ve yardıma muhtaç ailelere ve çocuklara, geçtiğimiz onbeş ayda ulaştırılan sosyal yardımların tutarı 65 trilyon lirayı geçmiştir; bu kaynaklarla, Türkiyede, 2 milyon 400 bin kişiye sosyal yardım ulaştırılmıştır.
Yine, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu kaynaklarıyla, kaymakam ve valilerimiz başkanlığındaki sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik vakıflarına gönderilen kaynaklarla, geçtiğimiz yıl, ilköğretimdeki 240 bin yoksul aile çocuğunun öğlen yemekleri karşılanmıştır; bu yıl, bu sayının 400 bine ulaşacağını beklemekteyiz.
Ayrıca, yoksul aile çocuklarının okula devam edebilmesi için, eğitim öğretim yılı başında 3,5 trilyon lira, yine, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarımıza gönderilmiştir. Valilerimiz ve kaymakamlarımız başkanlığındaki vakıflar aracılığıyla, il ve ilçe millî eğitim müdürlerimiz ve okul müdürlerimiz aracılığıyla, yoksul aile çocuklarına, kitap, kırtasiye, önlük ve diğer yardımlar ulaştırılmaktadır.
Göreve gelişimizin hemen sonrası, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesinde, sokakta yaşayan ve çalışan çocuklarla ilgili çalışmalar başlattık. İzmir ve Ankarada, sokak çocukları merkezimizi geliştirdik. İstanbul Kadıköyde, geçtiğimiz yılın onbirinci ayından itibaren, sokakta yaşayan çocuklarla ilgili dört aşamalı bir projeyi hayata geçirdik; İstanbul Kadıköy İskele Meydanındaki mobil karavanda sosyal hizmet uzmanlarımız bu çocuklara hizmet verdi. Yine, Kadıköy Belediye Başkanlığıyla birlikte, Küçükbakkal Köyünde yapmış olduğumuz İlk Adım İstasyonundan, daha sonra, üçüncü aşama olarak, yine, Kadıköy Yeldeğirmeninde yapmış olduğumuz, Sokak Çocukları, Sokakta Yaşayan Çocuklar Rehabilitasyon Merkezimizden, bugüne kadar, 600e yakın çocuğumuz bir şekilde hizmet aldı; çok sayıda çocuğumuz ailesinin yanına döndü, çok sayıda çocuğumuz tekrar okula başlatıldı ve şu anda da, o merkezimizde, 60a yakın çocuğumuz rehabilitasyon hizmeti almaktadır.
Bu projenin bir önemli özellliği de, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte yapılmasıdır; İstanbuldaki projede, İstanbul Valiliği, Kadıköy Belediye Başkanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ve çocuklarla ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışmalar gerçekleştirilmektedir.
Yine, projenin dördüncü aşaması olarak, şu anda İçişleri Bakanımız olan Sayın Kutlu Aktaş ile birlikte, 1998 Şubat ayında, İstanbul Kemerburgaz Ağaçlıda, uyuşturucu bağımlısı çocukların rehabilitasyonu için bir merkezin temelini attık; onun da, çok yakın bir zamanda, onbeş yirmi gün içinde açılışını yapacağız, hizmete sunacağız.
Yine, Adanada, bir Sokak Çocukları Rehabilitasyon Merkezini hizmete açtık, Mersinde bir merkezin temelini atacağız; ayrıca, Batmanda eski Mobil tesislerini, Diyarbakırda da eski Tekel İçki Fabrikasını satın aldık; oraları, 29 Ekimde, 75 inci Yıl Çocuk Merkezi olarak Batmandaki ve Diyarbakırdaki çocukların hizmetine sunmak üzere, çalışmalarımız devam ediyor.
Sayın Başkan, değerli üyeler; bu deneyimlerimiz ışığında üç aydır üzerinde çalıştığımız bir projeyi, önümüzdeki günlerde, İstanbul ve Ankarada başlatacağız. İstanbul Valiliği ve Ankara Valiliğiyle birlikte bu çalışmamız devam ediyor, sonuçlanmak üzere. Bu projeyle, başlangıçta, sorunu, hem kamuya hem de topluma etkin bir şekilde tanıtmayı ve bu konuda bir duyarlılık yaratmayı amaçlamaktayız.
Bugün için tamamen sokaklarda yaşayan, ailesiyle, toplumla bağları kopmuş, uyuşturucuya alışmış, suç işlemeyi alışkanlık haline getirmiş, âdeta suç işleyerek kendisini ifade eden bu çocuklarımızın bir önceki aşaması sokakta çalışan çocuklardır. Bu çocukların büyük çoğunluğu eve ekmek götürmek ve aile bütçelerine katkı vermek amacıyla sokakta çalışmaktadırlar; ama, başlangıçta mendil satarak, poşet satarak, cam silerek, dilenerek para kazanan bu çocuklar, zaman içerisinde sokağın özgürlüğüne alışmakta, sokakta kötü alışkanlıklar kazanmakta, zaman zaman yaşadıkları kötü tecrübeler nedeniyle ailelerinden ve toplumdan hızla kopmaktadırlar. İşte, bu noktada aileleri uyarmak istiyoruz.
Ailelerimize vermek istediğimiz mesaj şudur: Bir çocuğu dünyaya getirmenin sorumluluğu vardır; ailelerimiz, bu sorumlulukları konusunda dikkatli ve duyarlı olmak zorundadırlar. Sokakta çalışan, sokakta para kazanan bu çocuklar zaman içerisinde ailelerinden kopmakta, orada edindikleri arkadaşlarla zaman içerisinde kendi aralarında gruplar oluşturmakta ve aile içerisinde bulamadıkları sevgiyi, ilgiyi, dayanışmayı bu gruplar içerisinde aramaktadırlar. Bu çocuklar, giderek uyuşturucuya alışmakta, suç örgütlerinin, hatta beyaz kadın tüccarlarının ellerine düşmektedirler. Bu çocuklarımız, şu anda 8, 11, 12, 13 yaşlarındadır; bir on sene sonrasını düşündüğümüz zaman, bu çocuklarımızın toplumumuz için ve geleceğimiz için ne kadar büyük tehlike olabileceklerini, toplumsal yaşamı nasıl etkileyebileceklerini bir kez daha dikkatlere sunmak istiyorum.
Ayrıca, ailelere vermek istediğim bir önemli mesaj da şudur: Ailelerimizin büyük bir kısmı -biraz önce de söylediğim gibi- kırsal kesimden büyük şehirlere göç etmiş ailelerdir. Bu ailelerimiz, hâlâ, kendi köylerinde, kasabalarında olduğu gibi, çocuklarının sokakta, akrabaları ya da köyün, kasabanın büyükleri tarafından korunacağını, gözetileceğini zannediyorlar. Büyük şehirde, maalesef, böyle bir şey yok; büyük şehirde, sokaktaki çocuk son derece korumasız ve sokağın her türlü istismarına, riskine açık bir durumda kalmaktadır.
Yeni çalışmada, sosyal hizmet uzmanlarımız ve sivil toplum örgütlerindeki gönüllü insanlar, sokakta çalışan çocuklarla bizzat diyalog kurmaya ve konuşmaya çalışacaklar. Bu çocuklarla kuracakları ilişki, diyalog sonucu, bu çocukları, incitmeden, korkutmadan, bu amaçla yaptığımız yakın bir yerdeki sosyal merkezlere götürecekler. Bu merkezler, çocuğun orada kaldığı süre içerisinde sıkılmayacağı, her türlü hizmeti alabileceği rahat mekânlar olarak hazırlanıyor. Çocuk, burada belli bir süre oyalandıktan ve uzmanlarımız tarafından kendisine yardımcı olunmaya çalışıldıktan sonra, ailesi çağrılarak, sokakta yaşamanın, sokakta çalışmanın riskleri hem görsel olarak hem de sözlü olarak, örneklerle aileye ve çocuğa anlatılacak. Bu arada, ailelerle ilgili sosyal inceleme de yapılacak; eğer, çocuğun sokakta çalışmasının sebebi ekonomik yoksulluksa, yardıma muhtaç bir aileyse, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonunun kaynaklarından aileye yardımcı olunmaya çalışılacak.
Hepimiz biliyoruz ki, birçok aile, çocuklarını bu şekilde çalıştırmayı ve istismar etmeyi, hatta onların sırtından yaşamlarını sürdürmeyi alışkanlık haline getirmiş. Bu aileleri, özellikle, toplumda teşhir etmeyi amaçlamaktayız. Zira, 10-12 yaşındaki çocuğunu sokakta çalıştırarak, kendisi kahvede oturan, rahat bir şekilde yaşamını sürdüren aileler var. Eğer, aile, bu konuda ısrarlı olursa, çocuğunu sokakta çalıştırmakta ısrarlı olursa, o aileyle ilgili de yasal yaptırım düşünmekteyiz.
Sayın Başkan, değerli üyeler; zaman zaman, kendi aramızda bu konuyla ilgili konuşurken, birçok insan tarafından, bana, Avrupadaki, Amerikadaki örnekler veriliyordu ve Avrupada, Amerikada böyle bir olay olsa, bir çocuğa tokat dahi vurulsa, aile içi küçük bir istismar dahi olsa, devlet olaya el koyar, aile cezalandırılır deniliyordu. Türkiyede, mevcut yasalarımızın buna olanak vermediği zannediliyordu; bu, kesinlikle doğru değildir. Yaptığımız inceleme ve araştırmalar sonucunda, gerek Türk Medenî Kanununda gerek Türk Ceza Kanununda gerek İlköğretim Temel Yasasında ve gerekse 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununda, bu konuda elimizde yeteri kadar hukukî dayanak olduğunu tespit etmiş bulunmaktayız. Biraz önce söylediğim, çocuğunu istismar eden, çocuğunu bu şekilde sahiplenmeyen ailelerle ilgili de, yasal yaptırım yapmayı düşünmekteyiz. (RP sıralarından ne zaman bitirecek sesleri)
BAŞKAN Sayın Bakan, size ilave süreler verdim; tabiî, sözünüzü kesmeyeyim diye de uyarmadım. Lütfen toparlar mısınız.
DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Eğer gerekiyorsa, çocuğuna sahip çıkmayan aileye sen, çocuğuna sahip çıkmıyorsun ve biz, devlet olarak, bu çocuğu koruma altına alıyoruza kadar varabilecek önlemler almayı düşünmekteyiz.
Sayın Başkan, değerli üyeler; bu konuda, bundan sonra yapacağımız çalışmalarda, hem kamunun hem toplumun çok büyük desteğine ihtiyacımız vardır. Biraz önce söylediğim gibi, sorun, toplumsaldır; çözümü de, toplumun bütün kesimlerinin sorunu paylaşmasından, çözüme katkı vermesinden geçmektedir.
Buradan, özellikle, topluma mesaj vermek istiyorum: Sokakta yaşayan, sokakta çalışan bu çocuklardan -merhamet ve acıma duygularıyla- onlardan yaptığımız alışverişler, onlara yaptığımız küçük yardımlar, onların sokaktaki yaşamlarını kolaylaştırmakta ve onları sokağa daha çok bağlamaktadır.
Bu tür yardımların, olabildiğince, uzman kuruluşlarla ve sivil toplum kuruluşlarıyla ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun yaptığı çalışmalara katılarak yapılmasında fayda görmekteyim. Ayrıca, sivil toplum kuruluşları, bu konuda son derece duyarlı; çok sayıda gönüllü insanımız, bu amaçla, bir araya gelmiş durumda. Sivil toplum kuruluşlarımızın da, bu konuda, olabildiğince, valiliklerimiz ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuyla birlikte çalışmalarında, birlikte hizmet üretmelerinde yarar görmekteyim.
Buradan, ayrıca, belediyelerimize bir mesaj vermek istiyorum: Maalesef, ülkemizde, belediyecilik denildiği zaman, akla, hep yol, trotuar, içmesuyu, kanalizasyon gibi fizikî hizmetler gelmektedir; ama, çağdaş dünyada belediyecilik, artık, sosyal hizmetleri daha öne çıkarmaktadır. Belediyelerimizin, çocuklarla ilgili ve korunmaya muhtaç insanlarla ilgili çözümler üretmesi ve bu çözümlere katkıda bulunması gerekmektedir.
Sayın Başkan, sayın üyeler; sosyal bir hukuk devleti olan, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti Anayasasından kaynaklanan, ailenin ve çocukların korunmalarına yönelik sorumluluklarımız vardır. Ayrıca, 1990 yılında, Birleşmiş Milletlerce kabul edilen ve Türkiye Büyük Millet Meclisince de 1994 yılında kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesiyle de, çocukların gelişmeleri, yaşamaları, korunmaları ve katılımlarıyla ilgili, devletlere yükümlülükler getirilmiştir. Biz de, bu sözleşmenin altına imza atmışızdır.
Konuşmamın başından bu yana belirttiğim gibi, sorun toplumsaldır; çözümü de, toplumun bütün kesimlerinin katılımıyla mümkün olacaktır. Bu çocuklar bizim çocuklarımızdır, toplumumuzun geleceğidir; onları sokaktan kurtarmak ve topluma ve geleceğimize kazandırmak zorundayız.
Bu vesileyle, Ümraniyede ve Kartalda yaşanan acı olaylarda hayatını kaybedenlere Tanrıdan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum ve diliyorum ki, bu tür olaylar, yaşadığımız son olaylar olsun.
Bu duygu ve düşüncelerle, hepinize, sevgiler, saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bakana teşekkür ediyoruz.
3. Van Milletvekili Fethullah Erbaşın, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanının görevden alınmasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbayın cevabı
BAŞKAN Sayın Fethullah Erbaş, Yüzüncü Yıl Üniversitesiyle ilgili -tabiî diğer üniversitelere de yaygın olduğunu ifade ettiğiniz- bir konuda Yüce Meclise bilgi sunmak istemiştiniz; buyurun Sayın Erbaş.
FETHULLAH ERBAŞ (Van) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sayın Dursun Odabaşının, YÖK tarafından, meslekten ihraç talebiyle görevden alınması üzerine söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
11 Ekim 1998 Pazar günü yapılan inanca saygı, düşünceye özgürlük için el ele eylemine milyonlarca insanımız katıldı. Bu eyleme, sanıldığı gibi sadece başörtüsü mağdurları değil, parti farkı gözetmeden, sağcısı solcusu, türbanlısı türbansızı, kısaca toplumumuzun her katmanından insanlar büyük bir coşkuyla katıldılar. Dünyanın büyük yayın organları, bu el ele tutuşarak zincir oluşturulması eylemine büyük yer verdi. Demokrasilerde olmazsa olmaz değerinde olan inanca saygı ve düşünceye özgürlük sloganı adeta milyonlarca insan tarafından haykırıldı.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyede herkes, cumhuriyetten yanadır, demokrasiden yanadır, inanç hürriyetinden yanadır. Demokratikleşen toplumlarda ölçü, insan hakları, temel hak ve özgürlüklerin kullanılması olarak görülmektedir. Ülkemizde siyanürle altın üretimini protesto eden vatandaşlarımız, Eurogold diye bilinen eylemi gerçekleştirmiş, Boğaz Köprüsünde insan zinciri oluşturmuşlardı; bu eylemlerini her kesim destekledi ve demokratik hak arama yöntemi olarak tarihimize geçti. Keza, Kültür Bakanlığının, Bodrum Kalesindeki gemi kalıntısı üzerindeki tasarrufuna tepki olarak insan zincirleri oluşturuldu; bu tepki de, demokratik hak arama olarak kabullenildi.
Yine, domates fiyatlarının çok düşmesi neticesinde, köylüler, domateslerini otoyola döktüler, yolu engellediler; bu eylemlerine karşılık, Yargıtay 8. Dairesince, demokratik hakların elde edilmesi için yapılan eylemlerde ceza tayinine mahal olmadığına karar verilerek, Türkiyede, demokratik hakların aranmasında, eylemlere yeşil ışık yakılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bunun, yurt dışında da sayısız örnekleri var; mesela, greenpeace eylemleri buna örnektir. Keza, son günlerde, Pariste, onbinlerce öğrenci, sınıfların kalabalık olmasını protesto etmişler, Eğitim Bakanı bunlardan özür dilemiştir.
Pazar günü yapılan bu eylem, Türk insanının demokrasiye ve inanca saygıya özleminin bir ifadesidir. Türk insanı, daha fazla özgürlük istiyor, inancına saygı istiyor; ancak, idare edenler, bunu görmezlikten geliyorlar, polisiye tedbirlerle bu istekleri bastırmaya çalışıyorlar; bakıyorlar ama görmüyorlar, işitiyorlar ama anlamıyorlar.
Türk solu, bu olayda sınıfta kalmıştır. Hani özgürlükçü demokrasi çığlıkları atanlar?! Şimdi, antidemokratik anlayış sahiplerinin bile dile getirmeye utandığı cümleleri bu eylem için kullandılar.
Türk basını da sınıfta kaldı; manşetler ve olayın çarpıtılması, demokratik eylemleri yapan kişilere göre değerlendirmeler, meslektaşlarına sahip çıkmama bunun örnekleridir.
İdarecilerimiz, pazar günü el ele tutuşmayı çok gördüler ve zinciri kırmak için polisleri seferber ettiler. Eylemin sonunda da, başta basın mensuplarını gözaltına aldılar. Gecenin bir saatinde evlere baskınlar düzenlendi, karakollara adamlar taşındı; sabah sorguları yapıldı, savcılıklara götürüldüler; Ahmet Taşgetiren, Abdurrahman Dilipak serbest bırakıldı, Ekrem Kızıltaş ve diğerleri serbest bırakılmayı bekliyorlar. Ben, bu gibi olaylarda kabağın birinin başında patlayacağını bekliyordum; hep İstanbula bakıyordum; heyhat! Bir de baktım ki, 1993 yılında Yüce Meclise vermiş olduğumuz yasa teklifinin kanunlaşmasıyla kâğıt üzerinde kurulan bir fakülteyi, beş yılda bölgenin en büyük tıp merkezi haline getiren, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesinin Dekanı, çalışkan, dürüst ve herkes tarafından çok sevilen Prof. Dr. Dursun Odabaşının başına patlamıştır. Fakülteyi, gece gündüz çalışarak, her kesimden Vanlının -zenginiyle fakiriyle- desteğiyle yüzlerce yataklı bir üniversite hastanesi haline getiren bu demokrasi ve cumhuriyet aşığı insan, ulusal bir TV yayınından öğrendiğimize göre, o gün hastane civarında çocuklarıyla birlikte gezerken, polislerin önüne katıp dağıtmaya çalıştığı bir kalabalıkla karşılaşması sonunda, yine insanını müdafaa etmek için, olmayan ve Vanda yapılamayan, yapılması da düşünülmeyen bu eylemlerin tertipleyicisi gibi gösterilerek YÖK tarafından meslekten ihraç talebiyle açığa alınmıştır.
Zaten, Vanın şansı hep böyledir. Bundan önceki rektör de sudan bahanelerle istifa ettirildi. Vandan 30 bin imzalı dilekçe gönderildi; ama, büyüklerimiz duyup görmediler. Doçent, profesör unvanları ancak büyük şehirlerde telaffuz edilirken, Vanlımız, hastalarına pratisyen doktorları bile bulamazken, şimdi tıp fakültesini Vana hediye eden ve hastaların Ankara ve İstanbul gibi büyük şehirlere taşınmasını önleyen bu insan, yine elimizden alınmak isteniyor.
Ülkemizde çalışanın, başarılı olanın yeri yok. Kim çalışır başarılı olursa bir kulp bulunup açığa alınıyor. Çalışmayanlar ise rahatlarına bakıyorlar.
Vanda bulunan tüm siyasî partiler, sivil toplum örgütleri, Prof. Dr. Dursun Odabaşının yanındadır; Hocamıza yapılan bu haksızlığı, Vana yapılmış bir haksızlık olarak algılıyoruz... (ANAP sıralarından Sayın Başkan, 10 dakika oldu sesleri) YÖKün bu haksız tasarrufunu protesto ediyor, geri almasını bekliyoruz.
Genel Kurula saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Erbaş, teşekkür ediyorum.
Gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, Millî Eğitim Bakanı Sayın Hikmet Uluğbay; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Ankara) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli üyeler; gündemdışı konuşmasını yapan arkadaşımıza teşekkür ederek sözlerime başlıyorum.
Bir üniversite görevlisinin ve yönetici sıfatını taşıyan bir görevlinin önde gelen görevi, bilim kurumunda bilim üreten hizmetleri üretmesi, onun arkasından da, yönetici olduğu kurumu, yasalar çerçevesinde ve kurallar çerçevesinde yönetmesidir.
Bu çerçevede bakıldığında, bir yöneticinin, üniversite yöneticisinin, bu görevlerinin dışında, meydanlarda yapılan gösterilerde boy göstermesi ve bir siyasî tavır sergilemesi, bulunduğu görevle bağdaştırılabilecek bir durum değildir.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) Sokağa da çıkarmayacaklar...
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Devamla) Ben, Millî Eğitim Bakanı olarak, bu konu üzerinde daha fazla konuşmak istemiyorum. Sebebi... (FP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sükûnetle dinleyelim, rica ediyorum.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) Sayın Başkan, sokağa da çıkarmayacaklar adamı!..
BAŞKAN Sayın Ünaldı, ne yapmamı istersiniz efendim... Rica ediyorum...
Sayın Bakan, siz buyurun efendim.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Devamla) Zira, olay, YÖK tarafından soruşturulmaktadır. Soruşturmanın selameti nedeniyle, ben, burada görüş ifade etmiyorum.
Eğer, sizinle aynı düşünceleri, gelip burada telaffuz etmemi bekliyorsanız, ciddî şekilde yanılıyorsunuz. Nedenini söyleyeyim: Sizlerle aynı görüş içerisinde olsaydım, sizin partinizde bulunurdum ve sizin partinizin içerisinde siyaset yapardım.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) Senin kapasiten müsait değil.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Devamla) Benim dünya görüşüm ve benim siyasî felsefem sizden tümüyle farklı olduğu için, farklı bir siyasî parti içinde, farklı bir anlayışla siyaset yapıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Kapusuz.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) Sayın Başkan, Sayın Bakanın vermiş olduğu cevaptan hareket edecek olursak: Bugüne kadar, cüppelerini giymiş yüzlerce profesör, kanunî olmayan toplantılara ve yürüyüşlere katılmıştır; acaba, katıldığı hangi yürüyüşten dolayı, hangi rektöre, hangi dekana, hangi profesöre, hangi toplantı sonrasında böyle bir muamele yapılmıştır?
TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) Siz, 12 Eylül sonrasını hatırlamıyorsunuz galiba.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) Bunu, kamuoyunun bilgisine arz ediyor, teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (FP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Efendim, yönetimin doğal sonuçları bazen böyle olur. Eğer, işi, suhuletle ve usuletle, sükûnetle götürelim isterseniz, mülayim davranmak zorundasınız ve her grup için...
Bu arada, Sayın Bakanın da uyarısına uyarak bir hususu arz etmek istiyorum Yüce Heyete: Değerli arkadaşlarım, hangi gruba mensup olursa olsun, arkadaşlarımız bazen süreleri aşıyorlar; bunu biraz toleransla karşılayalım; yani, (a) grubundan konuşana (b) grubu tepki gösterirse, (b) grubundan konuşana (a) grubu tepki gösterirse yürütemeyiz bu işi.
ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) Önce, kendi Grubuna söyle.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gündemdışı görüşmeler tamamlanmıştır.
Üç adet Cumhurbaşkanlığı tezkeresi vardır; Divan Üyesi arkadaşımız ayrı ayrı okuyacaklar, bendeniz Heyetin bilgilerine arz edeceğim.
Buyurun...
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. Bulgaristana gidecek olan Devlet Bakanı Işılay Saygına, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Metin Gürderenin vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumharbaşkanlığı tezkeresi (3/1728)
9 Ekim 1998
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
21 inci Yüzyılda Kadın konulu konferansa katılmak üzere, 10 Ekim 1998 tarihinde Bulgaristana gidecek olan Devlet Bakanı Işılay Saygının dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Metin Gürderenin vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
2. Bulgaristana gidecek olan Devlet Bakanı İmren Aykuta, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelenin vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1729)
9 Ekim 1998
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
21 inci Yüzyılda Kadın konulu konferansa katılmak üzere, 10 Ekim 1998 tarihinde Bulgaristana gidecek olan Çevre Bakanı İmren Aykutun dönüşüne kadar; Çevre Bakanlığına, Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelenin vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
3. Almanyaya gidecek olan Kültür Bakanı M. İstemihan Talayın, dönüşüne kadar, Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçunun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1730)
9 Ekim 1998
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
50 nci Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı ile İstanbul in Berlin isimli kültürel etkinliklere katılmak üzere, 9 Ekim 1998 tarihinde Almanyaya giden Kültür Bakanı İstemihan Talayın dönüşüne kadar; Kültür Bakanlığına, Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçunun vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Millî Savunma Komisyonu Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:
4. Millî Savunma Komisyonunun, Komisyonun, başkan seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1731)
13 Ekim 1998
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük Millet Meclisi Millî Savunma Komisyonu, Başkan seçimini yapmak üzere 13.10.1998 Salı günü saat 14.00te toplanmış, toplantıya 14 üye katılmış ve kullanılan oy pusulalarının tasnifi sonucunda, aşağıda ad ve soyadı ile seçim çevresi belirtilen üye, hizasında gösterilen oyu alarak Başkan seçilmiştir.
Bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
İlker Tuncay Ankara Başkanvekili
Başkan : Turhan Arınç (İzmir) 13 oy
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
5. (9/18) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun görev süresinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1732)
13 Ekim 1998
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Komisyonumuz, 13.10.1998 tarihli 7 nci Birleşiminde Komisyonun çalışma süresinin 21.10.1998 tarihinden itibaren 2 (iki) ay uzatılmasına karar vermiştir.
Bilginizi ve gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Necati Albay Eskişehir Komisyon Başkanı
BAŞKAN Süresi uzatılan komisyonun hangi komisyon olduğunu bendeniz arz ediyorum.
İstanbul-Kurtköy Havaalanı ihalesi için hazırlanmış olan protokol hükümlerini dikkate almadan ihalenin NATO-Enf dairesi tarafından gerçekleştirilmesini sağlamak suretiyle görevini kötüye kullandığı iddiası ile Başbakan Sayın Mesut Yılmaz hakkında açılan (9/18) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin bir tezkeresi vardı; onu okuttuk.
Şimdi, doğuracağı neticeyi arz ediyorum: Sayın milletvekilleri, bu Komisyon, daha önce iki ay süre kullanmıştır. Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 110 uncu maddeleri, soruşturmasını iki ay içinde bitiremeyen komisyona iki aylık yeni ve kesin süre verileceği hükmünü içermektedir. Bu nedenle, Komisyonun süre talebini bilgilerinize sunuyorum.
Ormanların ve orman köylülerinin korunması, orman yangınlarının nedenlerinin belirlenmesi, yangınların önlenmesi ve itfaiye teşkilatının yeniden yapılanması için alınması gerekli tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla kurulan (10/23, 36, 103, 173, 183, 198) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun çalışma süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi vardır; okutuyorum:
6. (10/23, 36, 103, 173, 183, 198) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun görev süresinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1733)
13 Ekim 1998
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ormanların ve orman köylülerinin korunması, orman yangınlarının nedenlerinin belirlenmesi, yangınların önlenmesi ve itfaiye teşkilatının yeniden yapılanması için alınması gerekli tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonumuz, çalışmalarını üç aylık süre içerisinde tamamlayamamış olduğundan, 16.10.1998 tarihi itibariyle bir aylık eksürenin Genel Kurulca uzatılmasına dair 13.10.1998 tarihli 6 ncı Birleşiminde karar almıştır.
Karar ilişikte sunulmuştur.
Gereğini bilgilerinize saygılarımla arz ederim.
Feridun Pehlivan Bursa Komisyon Başkanı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bu Komisyon, daha önce üç ay süre kullanmıştır. İçtüzüğün 105 inci maddesi araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verilir hükmünü içermektedir. Bu nedenle, Komisyonun süre talebini bilgilerinize arz ediyorum.
Sayın milletvekilleri, biraz sonra yapacağımız oylamada kullanılacak açık oyun şeklini belirleyeceğiz. Oylamaya geçmeden önce, şu boş sıraları bir dolduralım; rica ediyorum efendim.
Sayın milletvekilleri, boş yerleri dolduralım. Sayın bakanlar sıralarında otursun; 18den fazla sayın bakan burada hazırsa, saymayacağım, 36 ilave edeceğim.
KADİR BOZKURT (Sinop) Sayın Başkan, bakanlar yerlerine geçsin.
BAŞKAN Efendim, sayın bakanlarımıza da rica ettik...
Milletvekili sıralarındaki sayın bakanlarımız, Bakanlar Kurulu sıralarını teşrif etsinler; rica ediyorum.
Sayın milletvekilleri, boş koltukları dolduralım lütfen.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bu, açık oylamaya tabi değil mi?
BAŞKAN Efendim, oylamanın şeklini belirlemek için işaretle oylama yapacağız. Sayın Başkan, hemen celallenmeyin lütfen.
Sayın milletvekilleri, gündemin Oylaması Yapılacak İşler kısmına geçiyoruz.
IV. OYLAMASI YAPILACAK İŞLER
1. Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkında verilen gensorunun, Genel Kurulun 12.10.1998 Tarihli 5 inci Birleşiminde yapılan görüşmeleri sırasında verilen güvensizlik önergesinin oylanması (11/18)
BAŞKAN Alınan karar gereğince, Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Topçu hakkındaki (11/18) esas numaralı gensorunun, 12 Ekim 1998 tarihli 5 inci Birleşimde yapılan görüşmeleri sırasında verilen güvensizlik önergesinin oylamasını yapacağız.
Oylama işlemine geçmeden önce, dinleyicilerle ilgili İçtüzük hükmünü tekrar etmek istiyorum: Dinleyiciler -ve milletvekili olmayan diğer takipçiler- birleşimin devamı süresince kendilerine ayrılan yerlerde sükûnet içinde oturmak zorundadırlar.
Dinleyiciler görüşmelerde, kabul veya ret yönünde söz, alkış yahut herhangi bir hareketle kendi düşüncelerini ortaya koyamazlar.
Bu yasağa uymayanlar, o yerin düzenini korumakla görevli olanlar tarafından hemen dışarı çıkarılırlar.
Dinleyicilerin, okuduğum bu kurala riayet etmelerini rica ediyorum.
Şimdi, sayın üyelerin kullanacakları oyların anlamını açıklıyorum. Bu biliniyor; ama, âdettir, İçtüzük gereği tekrar ederiz.
Kabul oyu, güvensizlik anlamını; ret oyu, güven anlamını taşıyacaktır.
Anayasanın 99 uncu maddesinin beşinci fıkrasına göre, Bakanın düşürülebilmesi için, üye tamsayısının salt çoğunluğunun -yani, 276 veya daha fazla- kabul oyu gereklidir. Anayasada öngörülen bu nitelikli çoğunluğun mevcudiyetini tespit edebilmek için, güvensizlik önergesi açık oya sunulacaktır.
Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım. Biliyorsunuz, açık oylama, adı okunan sayın üyenin, bulunduğu yerden, kabul, ret, çekimser ifadesiyle karşılık vermesiyle yapılır. Bu kabul edilmezse, oyların kupalara atılması suretiyle yapılır. Kupalara atılış iki şekildedir; ya kupalar kürsü önüne konulmak suretiyle her sayın üye gelir oyunu kullanır ya da kupalar sıralar arasında dolaştırılmak suretiyle yapılır.
Şimdi, her üyenin, bulunduğu yerden, ayağa kalkarak, kabul, ret, çekimser biçiminde oy kullanması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Güvensizlik oylamasının adı okunan her bir sayın üyenin bulunduğu yerden ayağa kalkarak kabul, ret ya da çekimser ifadesini kullanması suretiyle yapılması hususu kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Sayın Başbakan, sayın genel başkanlar ve sayın bakanlar mazeretlerine binaen önce oy kullanmak isterlerse ve gerçekten mazareti olan başka arkadaşlarımız varsa, bir pusula göndersinler, oylarını önce kullandıralım. Ben inanıyorum ki mazaretim var diyen her arkadaşımın mutlaka mazareti vardır.
Sayın milletvekilleri, önce, mazaretlileri tespit ediyoruz.
Mazereti olan arkadaşları sırayla okuyup, oylarının rengini alacağım efendim:
Sayın Salih Sümer?.. Kabul.
Sayın Mehmet Selim Ensarioğlu?.. Kabul.
Sayın Bülent Ecevit?.. Ret.
Sayın Hasan Hüsamettin Özkan?.. Ret.
Sayın Güneş Taner?.. Ret.
Sayın Mehmet Cavit Kavak?.. Ret.
Sayın Rüştü Kâzım Yücelen?.. Ret.
Sayın Yıldırım Aktuna?.. Ret.
Sayın İsmail Cem?.. Ret.
Sayın İmren Aykut?.. Ret.
Sayın Zekeriya Temizel?.. Ret.
Sayın Hikmet Uluğbay?.. Ret.
Sayın Mustafa Rüştü Taşar?.. Ret.
Sayın Hikmet Sami Türk?.. Ret.
Sayın Hasan Gemici?.. Ret.
Sayın Aydın Menderes?.. Kabul.
Sayın Yücel Seçkiner?.. Ret.
Sayın Hakan Tartan?.. Ret.
Sayın Kâmran İnan?.. Ret.
Sayın Bayar Ökten?.. Kabul
Sayın Yusuf Selahattin Beyribey?.. Ret.
Sayın Ahmet Kabil?.. Ret.
Sayın İsmail Yılmaz?.. Kabul.
Sayın Mikail Korkmaz?.. Kabul
Sayın Işılay Saygın?.. Ret.
Sayın Korkut Özal?.. Kabul.
Böylece bitti efendim.
Oylamaya, Adana İlinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oy verme işlemi bitmiştir; bundan sonra oy kullanılması hem caiz hem de mümkün değildir.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, yapılan açık oylamanın sonucunu heyetinize arz ve ifade ediyorum:
Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Yaşar Topçu Hakkında Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca verilen gensorunun, Genel Kurulun 12.10.1998 Tarihli 5 inci Birleşimde yapılan görüşmeleri sırasında verilen güvensizlik önergesinin açık oylamasına 454 sayın üye iştirak etmiştir; bunlardan 249 sayın üye önergenin kabulü istikametinde, 205 sayın üye önergenin reddi istikametinde oy kullanmıştır, çekimser oy yoktur.
Ali Günaydın Hüseyin Yıldız
Kâtip Üye Kâtip Üye
Sayın milletvekilleri, bu sonuca göre...
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) Derhal istifa...
BAŞKAN Efendim, müsaade buyurun da bir arz ve ifade edeyim.
LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) Sonuçlar ortada.
BAŞKAN ...Anayasanın 99 uncu maddesinin 5 inci fıkrasında öngörülen salt çoğunluk bulunamamıştır. Bu nedenle, Bayındırlık ve İskân Bakanı hakkındaki güvensizlik istemi reddedilmiştir.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) Sayın Başkan, yerimden bir şey arz edebilir miyim efendim?
BAŞKAN Buyurun, yerinizden, ne ise, çok kısa bir hususu arz edin.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) Meclisimizin çoğunluğu, üçüncü kez bu Sayın Bakana güvenmediğini oylarıyla izhar etmiştir. Acaba, Sayın Bakan, üçüncü kez kendisine güvenmeyen bir Meclisin güvenine layık olmadığını görerek, bu koltuğu işgal etmekten vazgeçecekler mi? Bunun, kendisi için de, Hükümet için de, Türkiye Büyük Millet Meclisi için de fevkalade önemli bir husus olarak zabıtlara geçmesini hatırlatıyorum.
Arz eder, teşekkür ederim Sayın Başkan. (FP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, evet, bilinen sözdür...
UĞUR AKSÖZ (Adana) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Aksöz.
UĞUR AKSÖZ (Adana) Sayın Başkan, Sayın Kapusuz Anayasaya karşı bir beyanda bulundular. Anayasamız, her şeyin üzerindedir, 276 sayı arar, yeni bir yasa icat etmesinler; bu bakımdan, Anayasa ne diyorsa ona uysunlar. (ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Efendim, rica ediyorum...
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) Sayın Başkan, Sayın Grup Başkanvekili...
BAŞKAN Efendim, tamamdır, mesele bitmiştir.
Şimdi, grup başkanvekillerimiz ne buyururlar efendim...
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) Sayın Başkan, biraz önce söylenen yasal bir kuraldır, doğrudur; ama, bu işin bir de siyasî boyutu, ahlakî boyutu vardır.(FP sıralarından alkışlar)
YAŞAR OKUYAN (Yalova) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Okuyan, bu saatte bunlar olur.
Efendim, bizim siyasî literatürümüze yerleşmiştir: 276yı bulun, gelin.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) Ahlakî boyutu da var.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) 276yı bulması için 71 tane oya ihtiyacı var.
BAŞKAN Efendim, bu saatte böyle olur.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) Onurludur Sayın Bakan, istifa eder.
BAŞKAN Efendim, Sayın Bakan mutlaka bu taleplerinizi değerlendirecektir; takdir kendilerinin.
Sayın milletvekilleri, grup başkanvekillerimizin, birleşimin kapatılması istikametinde bir talepleri oldu; çünkü, bundan sonra, zaten sözlü sorulara geçilecek ve 1 saat sözlü sorular üzerinde çalışma yapılacak. Soru sahiplerinin Genel Kurulda hazır olmadığı, Sayın Hükümetin de hazır bulunamadığı müşahede edilmiş olmakla...
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) Sayın Başkan, ben, soru sahibiyim ve burada hazırım.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) Sayın Başkan, ben soru sahibi olarak hazırım; yalnız, Hükümet yok; Başbakanı bekliyoruz.
AZMİ ATEŞ (İstanbul) Ben de hazırım Sayın Başkan.
UĞUR AKSÖZ (Adana) Sayın grup başkanvekilleri de öyle arz ettiler.
BAŞKAN Sayın Aksöz, olur böyle şeyler... Olur... Ne yapalım... Demokrasinin güzel gülleri...
MUSA UZUNKAYA (Samsun) Biz hazırız...
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) Biz hazırız...
LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) Hükümet olmadığı için kapatıyorsunuz; bir tane bakan yok...
ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) Biz hazırız Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Öncel, sorunuz için bir gün sizi arar bulamazsam üzülürüm.
ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) Sizi üzmeyeceğiz...
BAŞKAN Kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 15 Ekim 1998 Perşembe günü saat 15.00te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma saati: 17.43
V. SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. Erzincan Milletvekili Naci Terzinin, Tanıtma Fonundan yapılan harcamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Cavit Kavakın yazılı cevabı (7/5829)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
TBMM İçtüzüğünün 96 ncı maddesi uyarınca aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Naci Terzi Erzincan
Sorular :
1. Türkiyenin yurt dışında tanıtımına katkı sağlamak amacı ile oluşturulan Tanıtma ve Koordinasyon Kurulunun 1996, 1997 ve 1998 yılı bütçesi ne kadardır?
2. Tanıtma Fonundan 1996, 1997 ve 1998 yıllarında Türkiyenin tanıtımı amacı ile ne tür çalışmalara kaynak tahsisi yapılmıştır? Bunun dökümü nasıldır?
3. Halen Türkiyenin tanıtımını yapmak üzere faaliyette bulunan anlaşmalı lobi kuruluşları var mıdır? Bunlar arasında PKKterör örgütü, Rum ve Ermeni ulusları menfaatine çalışmaları ile tanınan lobi kuruluşları da bulunmakta mıdır?Bunlar Türkiye için ne tür lobi faaliyetinde bulunmaktadırlar?
4. Tanıtma Fonundan kaynak aktarılan yabancı üniversite, vakıf, dernek vb. kuruluşlar var mıdır?
5. Tanıtma Fonundan yurt içindeki kurum ve kuruluşlara da kaynak tahsisi yapılmakta mıdır? 1996, 1997, 1998 yılları içerisinde Tanıtma Fonundan Genel Kurmay Başkanlığına kaynak tahsisi olmuş mudur? Olmuşsa hangi proje çerçevesinde bu gerçekleşmiştir?
6. Türkiyenin yurt dışında tanıtımı yalnızca ABD ve Avrupada mı yapılmaktadır? Türk Cumhuriyetleri, İslam dünyası ve uzak doğu ülkelerine yönelik tanıtım faaliyetinde bulunulmakta mıdır?
7. Uluslararası arenada Rum, Ermeni ve Kürt tezlerinin kabulünün giderek yaygınlaştığı gözönüne alınacak olursa, acaba Türkiyenin ve Türk tezlerinin tanıtımı mı iyi yapılamamaktadır? En son Fransada Ermeni soykırımı esasına dayanan tasarının kabulü, Türkiyenin tanıtımında bir eksiklik ya da yanlışlık olduğunun kanıtı mıdır? Tanıtma ve Koordinasyon Kurulu bu soru ve sorunlar üzerine kafa yormakta mıdır, bunlar üzerine ne tür çalışmalar yapmaktadır?
T.C. Devlet Bakanlığı 14.10.1998 Sayı : B.02.0.017.800/02-773
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : a) 8 Ekim 1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-15346 sayılı yazınız.
b) Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünün 9.10.1998 tarih ve B.02.0.KKG.012/106-831-13/5696 sayılı yazısı.
İlgide (a) kayıtlı yazı ile Erzincan Milletvekili Naci Terzinin Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve tarafımdan cevaplandırılması tensip edilen (7/5829-14366) esas nolu soru önergesine ait cevabî yazımız ekte gönderilmiştir.
Bilgilerinize arz olunur.
Cavit Kavak Devlet Bakanı
Tanıtma Fonunu İlgilendiren Soruların Cevapları
1-2 Tanıtma Fonundan yurtiçindeki ve yurtdışındaki kurum ve kuruluşlara 3230 Sayılı Kanunun amacına uygun olarak destek sağlanmaktadır.
Bu projeleri şu şekilde gruplandırabiliriz.
Atatürk Anıtları ve Şehitlikler yapımı
Cumhuriyetin 75 inci Yıldönümü kutlamaları
Çeşitli ülkelerde düzenlenen turizm fuarlarına iştirak
Basılı yayın, gösteriler, sergiler, uluslararası kongre, konferans, sempozyum ve festivaller vb.
4. Tanıtma Fonundan kaynak aktarılan yabancı üniversite, vakıf, dernek gibi kuruluşlar vardır. Örneği; Princeton, Harvard, Şikago, İndiana, Georgetown ve Portlanda üniversiteleri kürsülerinin kurulması
5. Tanıtma Fonundan yurt içindeki kurum ve kuruluşlara da 3230 sayılı Kanunun amacına uygun olarak proje bazında kaynak sağlanmaktadır. Genelkurmay Başkanlığına destek sağlanan projeler
Bosna-Hersek Türk Görev Komutanlığınca Türk Kültürünün Tanıtımı ve İnsani Yardım Programları çerçevesinde Bosna-Hersekte gerçekleştirilmesi planlanan faaliyetler için
Askerî Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı Çanakkale ve Kurtuluş salonlarında diagrama tesis edilmesi
Türk askerî tarihi ile kültür ve sanatının yurt içi ve yurt dışında tanıtımına yönelik faaliyetler için
Türk Silâhlı Kuvvetlerini tanıtıcı compact disk ve kaset yapımı
Bosna-Hersek ve İtalya/Ghedıde konuşlu Kara ve Hava Kuvvetlerine bağlı birliklere Akdeniz Daimî Deniz Kuvveti (STANAFORMED) kapsamında görev icra eden Deniz Kuvvetleri Komutanlığı gemi personeline yönelik moral faaliyetleri için
Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı uçaklarının Pakistanın 50 nci kuruluş yıldönümü kutlamalarına katılması
Ülkemizde yapılması planlanan Uluslararası Askerî Spor Konseyi (CISM) 2000 yılı Dünya Atış Şampiyonası
Türk Deniz Kuvvetleri gemi inşa faaliyetleri ve PREVEZE sınıf denizaltı tanıtma faaliyetleri
Cumhuriyetimizin 75 yılı kutlama faaliyetleri
6. Türkiyenin yurt dışında tanıtımı sadece ABD, Avrupa da değil, Türk Cumhuriyetleri, İslam Dünyası ve Uzakdoğu ülkelerine de yönelik olarak da yapılmaktadır.
Kahire Türk Şehitliğinin yeniden düzenlenmesi ve şehit isimlerinin yazılması
Kırımda Millî Matbaa kurulması
4 üncü Türk-Japon öğrenci konferansı
İKVnin Orta Asya Konferansı
Hicaz Demiryolu Belgeseli
Aşkabat Camii inşaatına destek
Türkmenistan ders kitaplarının basımı
Emel Dergisi, Kırım Bülteni desteklenmesi
Osmanlı eserlerinin Türkmenistanda tanıtımı
Türkmenistan, Kırgızistana yapılan heykeller
Romanyadaki Türk Vakıf Varlıklarının tespiti
Hoca Ahmet Yesevi Türbesinin restorasyonu
Türkmenistanın bağımsızlığının 5 inci Yıl kutlamalarına iştirak
Baküde düzenlenen Uluslararası IV. Türk Dünyası Bölgesel Pediatri Kongresi
İktisatta son gelişmeler, Azerbaycan ve Türkiye Ekonomileri Seminerleri
Türk Dünyasındaki Nevruz Bayramı kutlamalarının TV programı olarak çekilmesi, TV 1, INT AVRASYA ve GAP kanallarında yayınlanması
Türk Devletleri Cumhurbaşkanları Zirve Toplantısı, Emir Timurun doğumunun 660 ıncı Yıldönümünün kutlamaları ve Türkmenistan Cumhuriyetinin V. Bağımsızlık Yıldönümü kutlamalarının naklen yayını ve Türk Folklorunun tanıtılması
Başkürdistanın başkenti Ufada yapılan 6 ncı Türk Dünyası Gençlik Günleri
7. Tanıtma Fonu Kurulu bu konularda ilgili gerekli çalışmaları yürütmektedir.
2. Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmışın, Nevşehire Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan aktarılan para miktarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hasan Gemicinin yazılı cevabı (7/5980)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Hasan Gemici tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygı ile arz ederim. 24.7.1998
Mehmet Elkatmış Nevşehir
Soru
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan Nevşehir Merkezi ile ilçelerine 1993 yılından itibaren aylık gönderilen para miktarı ne kadardır?
T.C. Devlet Bakanlığı 13.10.1998 Sayı : B.02.0.020/08-4144
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Genel Sekreterliğine
İlgi : 31.7.1998 gün ve 34027 sayılı yazınız.
Nevşehir Milletvekili Sayın Mehmet Elkatmışın 24.7.1998 gün ve 7/5980-14683 sayılı sorusunun cevabı ektedir.
Bilgilerinize arz ederim.
Hasan Gemici Devlet Bakanı
Nevşehir Milletvekili Sayın Mehmet Elkatmışın yazılı soru önergesine cevap;
Nevşehir İli ve ilçelerine Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan gönderilen yardımların yıllar itibariyle dağılımı aşağıdaki şekildedir.
Yıllar Peryodik Proje Muhtelif
1993 2 128 815 000 TL. 75 000 000 TL. 480 274 000 TL.
1994 3 406 104 000 TL. 685 600 000 TL. 1 555 741 000 TL.
1995 6 299 160 000 TL. 1 136 900 000 TL. 4 574 279 000 TL.
1996 13 291 668 000 TL. 1 406 000 000 TL . 15 459 542 000 TL.
1997 29 704 000 000 TL. 25 091 460 000 TL. 61 293 002 000 TL.
1998 (30.9.1998) 18 485 000 000 TL. 27 386 500 000 TL. 108 630 972 000 TL.
TOPLAM 73 314 747 000 TL. 55 781 460 000 TL. 191 993 810 000 TL.
NOT
: Tüm ile ve ilçe vakıflarımıza peryodik payları malî
durum tabloları dikkate alınarak gönderilmektedir. Peryodik
paylarının dört katından fazla parası bulunan veya malî
durum tablolarını zamanında fon idaresine ulaştırmayan
vakıflara peryodik payları gönderilmemektedir.
Sıra Sayısı : 18
Esas No : 11/18
Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu Hakkında Gensoruda Kullanılan Oyların Sonucu :
Anayasanın 99 uncu maddesinde belirtilen salt çoğun-
luk sağlanamadığından gensoru kabul edilmemiştir.
Üye Sayısı : 550
Kullanılan Oylar :
Kabul edenler : 249
Reddedenler :
Çekinserler :
Mükerrer Oylar :
Geçersiz Oylar :
Oya Katılmayanlar :
Açık Üyelikler : 10
(Kabul Edenler)
ADANA
Yakup Budak
Sıtkı Cengil
İ. Cevher Cevheri
M. Halit Dağlı
Veli Andaç Durak
Orhan Kavuncu
İbrahim Ertan Yülek
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bilgiç
Ahmet Çelik
Ahmet Doğan
AFYON
Sait Açba
İsmet Attila
Osman Hazer
AĞRI
M. Sıddık Altay
Cemil Erhan
Celal Esin
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
MehmetAltınsoy
Nevzat Köse
Murtaza Özkanlı
Sadi Somuncuoğlu
AMASYA
Ahmet İyimaya
Cemalettin Lafçı
ANKARA
Saffet Arıkan Bedük
Ahmet Bilge
Gökhan Çapoğlu
Cemil Çiçek
Mehmet Ekici
Ömer Faruk Ekinci
Ünal Erkan
Mehmet Gölhan
M. Seyfi Oktay
Rıza Ulucak
Ersönmez Yarbay
ANTALYA
Osman Berberoğlu
Hayri Doğan
ARDAHAN
Saffet Kaya
ARTVİN
Hasan Ekinci
AYDIN
Ali Rıza Gönül
Nahit Menteşe
Muhammet Polat
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
Ahmet Bilgiç
İ. Önder Kırlı
İsmail Özgün
İlyas Yılmazyıldız
BARTIN
Köksal Toptan
BATMAN
Alaattin Sever Aydın
Musa Okçu
Faris Özdemir
BAYBURT
Suat Pamukçu
BİNGÖL
Kâzım Ataoğlu
Hüsamettin Korkutata
BİTLİS
Zeki Ergezen
Abdulhaluk Mutlu
BOLU
Feti Görür
Necmi Hoşver
Mustafa Yünlüoğlu
BURDUR
Mustafa Çiloğlu
BURSA
Mehmet Altan Karapaşaoğlu
Yahya Şimşek
Turhan Tayan
ÇANAKKALE
Hikmet Aydın
Nevfel Şahin
ÇANKIRI
İsmail Coşar
Ahmet Uyanık
ÇORUM
Bekir Aksoy
Mehmet Aykaç
Hasan Çağlayan
Zülfikâr Gazi
DENİZLİ
M. Kemal Aykurt
Mehmet Gözlükaya
Ramazan Yenidede
DİYARBAKIR
Abdülkadir Aksu
M. Salim Ensarioğlu
Sacit Günbey
Seyyit Haşim Haşimi
Ömer Vehbi Hatipoğlu
Yakup Hatipoğlu
Salih Sümer
EDİRNE
Ümran Akkan
ELAZIĞ
Mehmet Ağar
Ömer Naimi Barım
Cihan Paçacı
Ahmet Cemil Tunç
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
Naci Terzi
ERZURUM
Zeki Ertugay
Lütfü Esengün
İsmail Köse
Ömer Özyılmaz
Aslan Polat
Şinasi Yavuz
ESKİŞEHİR
Hanifi Demirkol
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Kahraman Emmioğlu
GİRESUN
Turhan Alçelik
Ergun Özdemir
Rasim Zaimoğlu
GÜMÜŞHANE
Lütfi Doğan
HAKKÂRİ
Mustafa Zeydan
HATAY
Abdulkadir Akgöl
Süleyman Metin Kalkan
ISPARTA
Ömer Bilgin
A. Aykon Doğan
Mustafa Köylü
Halil Yıldız
İÇEL
Fevzi Arıcı
Mehmet Emin Aydınbaş
Turhan Güven
D. Fikri Sağlar
Ayfer Yılmaz
İSTANBUL
Meral Akşener
Tayyar Altıkulaç
Azmi Ateş
Mustafa Baş
Mukadder Başeğmez
Ali Coşkun
Gürcan Dağdaş
Süleyman Arif Emre
Ekrem Erdem
Mehmet Fuat Fırat
Metin Işık
İsmail Kahraman
Hüseyin Kansu
Ercan Karakaş
Hayri Kozakçıoğlu
Aydın Menderes
Ali Oğuz
Korkut Özal
Mehmet Ali Şahin
Osman Yumakoğulları
Bahri Zengin
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Aydın Güven Gürkan
Ufuk Söylemez
Sabri Tekir
İsmail Yılmaz
KAHRAMANMARAŞ
Hasan Dikici
Avni Doğan
Ahmet Dökülmez
Mustafa Kamalak
Mehmet Sağlam
KARABÜK
Hayrettin Dilekcan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Zeki Ünal
KARS
Sabri Güner
Zeki Karabayır
KASTAMONU
Fethi Acar
Nurhan Tekinel
Haluk Yıldız
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
Osman Çilsal
Ayvaz Gökdemir
Abdullah Gül
Nurettin Kaldırımcı
Salih Kapusuz
KIRIKKALE
Kemal Albayrak
Hacı Filiz
Mikail Korkmaz
KIRKLARELİ
A. Sezal Özbek
KIRŞEHİR
Cafer Güneş
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
Doğan Güreş
KOCAELİ
Necati Çelik
İsmail Kalkandelen
Osman Pepe
KONYA
Hüseyin Arı
Veysel Candan
Remzi Çetin
Mehmet Necati Çetinkaya
Abdullah Gencer
Teoman Rıza Güneri
Hasan Hüseyin Öz
Mustafa Ünaldı
Lütfi Yalman
Mehmet Ali Yavuz
KÜTAHYA
Ahmet Derin
İsmail Karakuyu
Metin Perli
MALATYA
Oğuzhan Asiltürk
Yaşar Canbay
Fikret Karabekmez
MANİSA
Rıza Akçalı
Bülent Arınç
MARDİN
Fehim Adak
Mahmut Duyan
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
İrfettin Akar
Mustafa Dedeoğlu
MUŞ
Necmettin Dede
Nedim İlci
Sabahattin Yıldız
NEVŞEHİR
Mehmet Elkatmış
Ahmet Esat Kıratlıoğlu
NİĞDE
Doğan Baran
Mehmet Salih Katırcıoğlu
Ergun Özkan
ORDU
Hüseyin Olgun Akın
Mustafa Hasan Öz
SAKARYA
Nezir Aydın
Cevat Ayhan
Nevzat Ercan
Ertuğrul Eryılmaz
SAMSUN
Ahmet Demircan
Nafiz Kurt
Latif Öztek
Musa Uzunkaya
SİİRT
Ahmet Nurettin Aydın
Mehmet Emin Aydın
SİNOP
Kadir Bozkurt
SIVAS
Musa Demirci
Tahsin Irmak
Mahmut Işık
Temel Karamollaoğlu
Abdüllatif Şener
Nevzat Yanmaz
Muhsin Yazıcıoğlu
ŞANLIURFA
Necmettin Cevheri
Zülfükâr İzol
Ahmet Karavar
Abdulkadir Öncel
M. Fevzi Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Bayar Ökten
Mehmet Tatar
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
TOKAT
Abdullah Arslan
Hanefi Çelik
Ali Şevki Erek
Ahmet Feyzi İnceöz
Bekir Sobacı
Şahin Ulusoy
TRABZON
Yusuf Bahadır
Kemalettin Göktaş
Şeref Malkoç
TUNCELİ
Kamer Genç
UŞAK
Hasan Karakaya
VAN
Maliki Ejder Arvas
Mustafa Bayram
Fethullah Erbaş
Şaban Şevli
YALOVA
Cevdet Aydın
YOZGAT
İlyas Arslan
Kâzım Arslan
Yusuf Bacanlı
Abdullah Örnek
ZONGULDAK
Necmettin Aydın
Ömer Barutçu
Osman Mümtaz Soysal
(Açık
Üyelikler)
ANKARA : 2
BİLECİK : 1
BURSA : 1
KIRŞEHİR : 1
KOCAELİ : 1
KONYA : 1
MANİSA : 1
RİZE : 1
ŞANLIURFA : 1
BİRLEŞİM 7NİN SONU