54 ÜNCÜ
BİRLEŞİM
7.2.2001
Çarşamba
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) ÇEŞİTLİ İŞLER
1. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Fevzi Şıhanlıoğlunun
vefatı dolayısıyla saygı duruşu
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. - Devlet eski bakanları Rıfat Serdaroğlu, Aykon
Doğan, Yaman Törüner ve Ayfer Yılmaz haklarında
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığınca
hazırlanan inceleme raporuna ilişkin TBMM Başkanlığı
ve Başbakanlık tezkereleri (3/750, 751)
2. - Iraka resmî bir ziyarette bulunmak için TBMMyi temsilen tıp
doktoru parlamenterler ve sınır illeri parlamenterlerinden
oluşan heyette yer alan Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy
mazereti nedeniyle ziyarete katılamadığından, yerine
Ağrı Milletvekili Yaşar Eryılmazın
katılacağına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/752)
3. - Kocaeli Milletvekili Osman Pepenin, Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve TurizmKomisyonu üyeliğinden
çekildiğine ilişkin önergesi (4/296)
4. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in (6/976) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/297)
5. - Şırnak
Milletvekili Abdullah Veli
Seyda'nın (6/1154) esas
numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin
önergesi (4/298)
6. - Şırnak
Milletvekili Abdullah Veli
Seyda'nın (6/1156) esas
numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin
önergesi (4/299)
7. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın (6/1038) esas
numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi
(4/300)
8. - Kahramanmaraş Milletvekili Mustafa Kamalak'ın, 7.1.1932
Tarih ve 1918 Sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine
Dair Kanunun 1 inci Maddesine Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin
(2/247) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/301)
9. - Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat ve 5
arkadaşının, Yükseköğretim Kurumları
Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/393) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/302)
10.- Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu ve 15 arkadaşının,
Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair 2809 Sayılı Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında
Kanun Teklifinin (2/37) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/303)
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. - Hatay Milletvekili Metin Kalkan ve 26 arkadaşının,
devlet memurluğu sınavıyla ilgili aksaklık ve usulsüzlük iddiaları
konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/169)
2. - Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey ve 33
arkadaşının, korunmaya muhtaç çocuklar ve sokak çocukları
konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/170)
3. - İstanbul Milletvekili Yılmaz Karakoyunlu ve 23
arkadaşının, Türk dilinin ve müziğinin korunması ve
yozlaşmasının engellenmesi için alınması gereken
önlemleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/171)
IV. - SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN
ÜYELİKLERE SEÇİM
1.- Adalet Komisyonunda, Dışişleri Komisyonunda,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonunda ve Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan üyeliklere seçim
V. - SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, özel finans kurumlarına
ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/508)
2. - Eskişehir Milletvekili Mehmet Mail Büyükerman'ın, bir
sendika başkanının Cumhurbaşkanı hakkında
yaptığı konuşmaya ilişkin Adalet Bakanından sözlü
soru önergesi (6/512)
3. - Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın,
Şanlıurfa-Birecik Devlet Hastanesinin uzman doktor ihtiyacına
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/514)
4. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul
Boğazındaki köprülere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru
önergesi (6/515)
5. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan
İlindeki camilere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/524)
6. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan
İlindeki kooperatiflere ve toplu konut kredisi taleplerine ilişkin
Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/525)
7. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan
İlindeki hastanelerin onarımı için ayrılan ödenek
miktarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/526)
8. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan
İlinde yürütülen projelere ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/527)
9. - Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, şeker
sanayiinde çalışan geçici işçilere ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/531)
10. - Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın,
Şanlıurfa İlindeki demiryolu projesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/533)
11. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İlindeki imam ve
müezzin sayısına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/535)
12. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Devlet Memurluğu
Sınavı yapılmadan önce açılan sınavları kazananların
durumuna ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/537)
13. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, tarım sektörünün
sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/544)
14. - İzmir Milletvekili Suha Tanık'ın, Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesi Hastanesinin tıbbi cihaz ve sağlık personeli
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/549)
15. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün Şanlıurfa Emniyet
Müdürlüğüne bağlı ekipler tarafından bir camiye düzenlenen
operasyona ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (6/552)
16. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın Hizbullah örgütünün
sorgu kasetlerindeki konuşmalarının basında yer
almasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
ve İçişleri Bakanı
Sadettin Tantan'ın cevabı (6/560)
17. - İzmir Milletvekili Suha Tanık'ın, hava
meydanlarındaki ticarî işletmelere ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/554)
18. - Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Birecik
İlçesine Bağ-Kur irtibat bürosu açılıp
açılmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (6/555)
19. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, kurumlararası nakilleri
izne bağlayan genelgeye
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/557)
20. - İstanbul Milletvekili
Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, Yargıtay üyeleri ile
Başsavcı hakkında tazminat davası açılıp
açılamayacağına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/558)
21. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un,
Elazığ - Kovancılar'a askerlik şubesi açılmasına
ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/564)
22. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un,
Elazığ - Karakoçan-Sarıcan baraj projesine ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı
(6/565)
23. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, DSİ Bölge
Müdürlüğünün Elazığ ve ilçelerindeki yatırım
projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru
önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/632)
24. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un,
Elazığ İlinde uyguladığı projelere ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet
Keçeciler'in cevabı (6/635)
25. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Keban Baraj
Gölü çevresinin
ağaçlandırılmasına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru
önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/642)
26. - Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, elektrik
iletişim hatlarındaki enerji kayıplarına ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru
önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/653)
27. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Ladik Derinöz
Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi ve Devlet
Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/669)
28. - Nevşehir Milletvekili
Mükremin Taşkın'ın, DSİ tarafından
Nevşehir'de yürütülen yatırım projelerine ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/681)
29. - Gaziantep Milletvekili Mehmet Ay'ın,
Gaziantep-Merkez-Yamaçoba gölet ve sulama projesine ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı
(6/728)
30. - Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in, Mardin-Şırnak
sınırında yeralan Ilısu Barajı projesine ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru
önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/731)
31. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, enerji
hatlarının periyodik bakımına ve Bursa-Orhaneli orman
yangınlarının bakımlarla ilişkisi olup
olmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (6/773)
B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. - Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu'nun, Tokat
İlinde yapımı planlanan F Tipi Cezaevi ile Zile Cezaevi
onarımı projelerine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet
Sami Türk'ün cevabı (7/3252)
2. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, IMF'den
sağlanan ek krediye ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı Recep Önal'ın cevabı (7/3259)
3. - Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın,
Merkez Bankasından yurtdışına transfer edilen dövizlere
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal'ın
cevabı (7/3315)
4. - Diyarbakır Milletvekili Osman Aslan'ın,
Diyarbakır-Hani İlçesi Anıl Köyünün yol sorununa ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz'ın cevabı (7/3310)
5. - İstanbul Milletvekili Bozkurt Yaşar Öztürk'ün, Vakıf
Gureba Hastanesinin SSK'ya devredileceği iddialarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova'nın
cevabı (7/3284)
6. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, bir
gazetede yeralan "THY'da talan" başlıklı yazıya
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova'nın cevabı
(7/3325)
7. - Konya Milletvekili Mehmet Gölhan'ın, Muğla-Dalaman
Kâğıt ve Selüloz Fabrikasının özelleştirilme
çalışmalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yüksel
Yalova'nın cevabı (7/3251)
8. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın,yerli
otomotiv sanayiinin korunmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Tunca Toskay'ın cevabı (7/3235)
9. - Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, akaryakıt
bayi paylarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı M. Cumhur Ersümer'in cevabı (7/3261)
10. - Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın,
Gaziantep-Nizip İlçesinde hidroelektrik santrali inşası için
kamulaştırılan arazilerin bedellerine ilişkin sorusu ve ve
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Cumhur Ersümer'in cevabı (7/3277)
11. - Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, bazı
milletvekillerince polislerin kışkırtıldığı
yönündeki iddialara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Sadettin Tantan'ın cevabı (7/3220)
12. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
Mazlum Der Genel Başkanının yaptığı
açıklamaya ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri
Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/3331)
13. - İstanbul Milletvekili Nazlı Ilıcak'ın,
Hizbullah örgütüne karşı yapılan operasyonlara ve faili meçhul
cinayetlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin
Tantan'ın cevabı (7/3245)
14. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı
Ilıcak'ın, Hizbullah örgütüne ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/3244)
15. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Eskişehir'de
gözaltına alındıktan sonra zehirlenerek hastaneye
kaldırıldığı ve ailesiyle görüştürülmediği
iddia edilen bir şahsa ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/3248)
16. - Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in; Pamuk ve
zeytinyağı prim destekleme tebliğine,
- Afyon Milletvekili İsmet Attila'nın;
Afyon-Sandıklı İlçesi Karadirek Kasabası Tarım Kredi
Kooperatifi Müdürü ile ilgili iddialara,
İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/3300,3302)
17. - Çorum Milletvekili Melek Denli Karaca'nın, 10 Temmuz 1941
tarih ve 4081 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin sorusu
ve Maliye Bakanı Sümer Oral'ın cevabı (7/3327)
18. - Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu'nun, Tokat
İlindeki yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Sümer Oral'ın cevabı (7/3231)
19. - Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, DMS sonucu
Bakanlığa alınan memur sayısına ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/3289)
20. - Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Aksaray-Ortaköy
Devlet Hastanesi inşaatına ilişkin sorusu ve Sağlık
Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/3290)
21. - Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Balıkesir
Devlet Hastanesi Müdür Yardımcısının başka bir göreve
alınmasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman
Durmuş'un cevabı (7/3264)
22. - Şanlıurfa Milletvekili Zülfikar İzol'un,
Şanlıurfa-Birecik'in sağlık ocağı ve
sağlık meslek lisesi ihtiyaçlarına ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/3269)
23. - Çankırı Miletvekili Hüseyin Karagöz'ün, Patent Vekilliği
Yasa Tasarısına ve organize sanayi bölgelerine ilişkin sorusu ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı
(7/3296)
24. - Çankırı Milletvekili Hüseyin Karagöz'ün,
Bakanlığın Çankırı İlindeki yatırım
projelerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan
Tanrıkulu'nun cevabı (7/3286)
25. - Şanlıurfa Milletvekili Zülfikar İzol'un,
Şanlıurfa-Birecik küçük sanayi sitesi projesine ilişkin sorusu
ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı
(7/3272)
26. - Çorum Milletvekili Melek Denli Karaca'nın, 4081
Sayılı Kanunun yürürlükten kaldırılıp
kaldırılmayacağına ilişkin sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/3329)
VI.- GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
A) ÖNGÖRÜŞMELER
1. - Konya Milletvekili Veysel Candan ve 20 arkadaşının,
SSK'nın bugünkü durumunun araştırılarak yeniden
yapılandırılması için alınması gereken tedbirleri
belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/11)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00te açıldı.
Toplantı yetersayısı bulunmadığından ve
ara verilmesi halinde de bulunamaycağı
anlaşıldığından;
Alınan karar gereğince, 6 Şubat 2001 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere, birleşime 14.01de son verildi.
Ömer İzgi
Başkan
Burhan Orhan Mehmet
Batuk
Bursa Kocaeli
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
No. : 77
II. - GELEN KÂĞITLAR
2 . 2 . 2001 CUMA
Teklifler
1. - İzmir Milletvekili Işılay Saygının;
Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi Kanununda Bazı
Değişiklikler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/666)
(Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi : 18.1.2001)
2. - İstanbul Milletvekilleri Perihan Yılmaz ile Yücel
Erdener'in; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı
Maddesinin A/11. Fıkrasının Değiştirilmesi ve
Anılan Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/667)
(Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.1.2001)
3. - Hatay Milletvekili Hakkı Oğuz Aykut'un;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/668) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.1.2001)
4. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu ve 41
Arkadaşının; Fransa'nın Cezayir'de Yaptığı
Soykırım Hakkında Kanun Teklifi (2/669)
(Dışişleri ve Anayasa ve İçişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23.1.2001)
5. - Ardahan Milletvekili Saffet Kaya'nın; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/670) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23.1.2001)
6. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın;
Fransa'nın Gerçekleştirdiği Mezalimler ve
Soykırımların Tanınması Hakkında Kanun Teklifi
(2/671) (Dışişleri ve Anayasa ve İçişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.1.2001)
7. - Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir
Milletvekili Oktay Vural, Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Hatay
Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Türkiye Cumhuriyeti Aleyhine
Çalışma Yapan Ülkelere Uygulanacak Yaptırımlara Dair Kanun
Teklifi (2/672) (Dışişleri ve Anayasa ve İçişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.1.2001)
8. - Eskişehir Milletvekili Mehmet Mail Büyükerman'ın;
Fransa'nın Cezayir'de Yaptığı Soykırım
Hakkında Kanun Teklifi (2/673) (Dışişleri ve Anayasa ve
İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.1.2001)
9. - Erzurum Milletvekili Cezmi Polat'ın; Dört İlçe
Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/674) (İçişleri ve
Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.1.2001)
Sözlü Soru Önergeleri
1. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, türban yasağı
gösterisine destek verdikleri iddiasıyla ceza verilen şoförlere
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1196)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.2.2001)
2. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, YÖK tarafından
KKTC YODAK Başkanına türban konusunda baskı
yapıldığı iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1197) (Başkanlığa geliş tarihi:
1.2.2001)
Yazılı Soru Önergeleri
1. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Talim ve Terbiye
Kurulunca dördüncü sınıf öğrencilerine tavsiye edildiği
iddia edilen bir kitaba ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3422) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1.2.2001)
2. - Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, BAĞ-KUR
emeklilerinin maaşından yapılan kesintiye ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3423) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.2.2001)
3. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, elektrik teknisyenlerinin
sorunlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3424)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.2.2001)
4. - Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın,
Başbakanlık Tanıtma Fonunun faaliyetlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3425)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.2.2001)
5. - Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, elektrik
faturalarına eklenen güç bedeline ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3426)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.2.2001)
No. : 78
5 . 2 . 2001 PAZARTESİ
Yazılı Soru Önergeleri
1. - Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, 57. Hükümet
döneminde T.R.T. Kurumuna alınan personele ilişkin Devlet
Bakanından (Rüştü Kâzım Yücelen) yazılı soru önergesi
(7/3427) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001)
2. - Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, Hatay'daki
vakıf eseri camilerinin onarımına ilişkin Devlet
Bakanından (Yüksel Yalova) yazılı soru önergesi (7/3428)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001)
3. - Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, sürücü
kurslarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3429)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001)
4. - Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in, İstanbul Dr. Siyami Ersek
Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3430)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001)
5.- Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in, Beyaz Enerji operasyonu ile
ilgili olarak bazı bakanlık telefonlarının dinlemeye
alındığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (A. Mesut
Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/3431) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2.2.2001)
6. - Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in, bazı bakanlıklar ile
belediyelerin telefonlarının dinlemeye alındığı
iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3432) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001)
7. - Tokat Milletvekili M.
Ergün Dağcıoğlu'nun,
TŞOF ve TESK'in Bakanlığınız müfettişlerince
incelemeye alındığı iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3433)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001)
8. - Tokat Milletvekili M.
Ergün Dağcıoğlu'nun,
TŞOF ve TESK'in Bakanlığınız müfettişlerince
incelemeye alındığı iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3434) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001)
9. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, geçici süreyle kapatılan bir gazeteye
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3435)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001)
10. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Anadolu Ajansının gerçek
dışı haberler yaptığı iddiasına ilişkin
Devlet Bakanından (Rüştü Kâzım Yücelen) yazılı soru
önergesi (7/3436) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2001)
No. :79
6.2.2001
SALI
Raporlar
1. - At Yarışları Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu Raporu (1/747) (S. Sayısı: 598)
(Dağıtma tarihi: 6.2.2001) (GÜNDEME)
2. - Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü
Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesine, Genel Kadro
ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü
Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/742, 1/405)
(S. Sayısı: 599) (Dağıtma tarihi: 6.2.2001) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergesi
1. - Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, Boğazlarda
gemi geçişlerinin kontrolünü sağlamak amacıyla yapılacak
kulelere ilişkin Devlet Bakanından (Ramazan Mirzaoğlu) sözlü
soru önergesi (6/1198) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.2001)
Yazılı Soru Önergesi
1. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Evrim ve Darwinist
teorisinin ülke eğitimindeki etkilerine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3437)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.2001)
Meclis Araştırması
Önergeleri
1. - Hatay Milletvekili Metin Kalkan ve 26 arkadaşının,
Devlet Memurluğu Sınavıyla ilgili aksaklık ve usulsüzlük
iddiaları konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/169) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25.1.2001)
2. - Diyarbakır
Milletvekili Sacit Günbey ve 33
arkadaşının, korunmaya muhtaç ve sokak çocukları konusunda
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/170) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.1.2001)
3. - İstanbul Milletvekili Yılmaz Karakoyunlu ve 23
arkadaşının, Türk dilinin ve müziğinin korunması ve
yozlaşmasının engellenmesi için alınması gereken önlemleri
belirlemek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/171) (Başkanlığa
geliş tarihi: 30.1.2001)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
6 Şubat 2001 Salı
BAŞKAN: Başkanvekili Murat
SÖKMENOĞLU
KÂTİP ÜYELER : Mehmet AY
(Gaziantep), Yahya AKMAN (Şanlıurfa)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54 üncü Birleşimini
açıyorum.
Toplantı yetersayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz efendim.
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) ÇEŞİTLİ İŞLER
1. - Şanlıurfa Milletvekili
Mehmet Fevzi Şıhanlıoğlunun vefatı
dolayısıyla saygı duruşu
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, vefat eden Şanlıurfa
Milletvekili Sayın Mehmet Fevzi Şıhanlıoğlu'nun aziz
hatırası önünde, Genel Kurulu, 1 dakikalık saygı
duruşuna davet ediyorum efendim.
(Saygı duruşunda bulunuldu)
BAŞKAN - Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun; ailesine,
milletimize ve Şanlıurfa halkına
başsağlığı diliyorum.
Teşekkür ederim efendim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir
tezkeresi vardır; okutuyorum efendim:
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. - Devlet eski bakanları
Rıfat Serdaroğlu, Aykon Doğan, Yaman Törüner ve Ayfer
Yılmaz haklarında Başbakanlık Teftiş Kurulu
Başkanlığınca hazırlanan inceleme raporuna
ilişkin TBMM Başkanlığı ve Başbakanlık
tezkereleri (3/750, 751)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Devlet eski Bakanları Rıfat Serdaroğlu, Aykon Doğan,
Yaman Törüner ve Ayfer Yılmaz haklarında Başbakanlık
Teftiş Kurulu Başkanlığınca hazırlanan inceleme
raporu, Başbakanlığın 29.1.2001 tarihli ve B.02.0.
TKB.090-0224 sayılı yazısına ekli olarak Anayasanın
100 üncü maddesine göre gereği yapılmak üzere
Başkanlığımıza intikal ettirilmiştir.
Bilindiği gibi, Anayasanın 100 üncü maddesi gereği olarak
Meclis soruşturması önergeleri sadece milletvekilleri tarafından
ve en az 55 imzalı olarak verilebilmektedir.
Böyle bir önerge olmadan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, söz konusu dosyayla ilgili olarak
Meclis soruşturmasına ilişkin bir işlemi resen yürütmesi
mümkün bulunmadığından, daha önce yapılan uygulamalar
doğrultusunda, konunun Genel Kurula sunulması ve anılan
dosyanın milletvekillerinin tetkik ve takdirlerine açılması
Başkanlığımızca uygun mütalaa edilmiştir.
Konuya ilişkin Başbakanlık tezkeresi okutulup Genel
Kurulun bilgisine sunulduktan sonra Başkanlığımızda
bulunan dosya sayın milletvekillerinin tetkik ve değerlendirmelerine
açılacaktır.
Yüce Heyetin bilgilerine sunulur.
Ömer
İzgi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Efendim, şimdi, eki olan, Başbakanlık
tezkeresini okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gümrük Müsteşarlığı ile ilgili olarak yürütülen
incelemeler sonunda düzenlenen 09.07.1999 tarih, 20/99-87, G-4/99-1
sayılı raporda yer alan müşterek kararla yapılan atamalar,
Yer Değiştirme Kurulu kararı gerektiği halde doğrudan
Bakan talimatıyla yapılan veya Yer Değiştirme Kurulu
kararı olduğu halde usulüne uygun olmayan atamalar ve rotasyona tabi
olmayan personel atamaları, Makamın 10.02.2000 tarih, TEFTİŞ.M:032
sayılı "Olur" çerçevesinde Başmüfettişlerden Muhsin
Biçer, R. Bülent Tarhan ve Turgay Samur tarafından yapılan inceleme
sonucunda düzenlenen 31.10.2000 tarih, 17/11 sayılı inceleme raporu
ve ekleri ile 26.01.2001 tarih, TEFTİŞ.M:023 sayılı
"Olur" un birer örneği, Anayasanın 100 üncü maddesi
uyarınca gerekli işlem tesisi amacıyla ilişikte
sunulmuştur.
Bilgilerine arz ederim.
Bülent
Ecevit
Başbakan
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur efendim.
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi daha vardır;
okutuyorum:
2. - Iraka resmî bir ziyarette bulunmak
için TBMMyi temsilen tıp doktoru parlamenterler ve sınır illeri
parlamenterlerinden oluşan heyette yer alan Afyon Milletvekili Halil
İbrahim Özsoy mazereti nedeniyle ziyarete katılamadığından,
yerine Ağrı Milletvekili Yaşar Eryılmazın
katılacağına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/752)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen tıp doktoru parlamenterler
ve sınır illerimizin parlamenterlerinden oluşan heyetin Irak'a
resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin siyasî parti gruplarınca
belirlenen üyelerin isimleri Genel Kurulun 24.1.2001 tarih ve 48 inci
Birleşiminde kabul edilmişti.
Anavatan Partisi Grup Başkanlığınca bildirilen Afyon
Milletvekili Doktor Halil İbrahim Özsoy, mazereti nedeniyle
katılamadığından, yerine Ağrı Milletvekili
Yaşar Eryılmaz katılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurulun
Bilgisine sunulur.
Ömer
İzgi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Sayın milletvekilleri, Meclis araştırması önergeleri
vardır; okutuyorum:
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. - Hatay Milletvekili Metin Kalkan ve
26 arkadaşının, devlet memurluğu sınavıyla ilgili
aksaklık ve usulsüzlük iddiaları konusunda Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/169)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Bakanlar Kurulunun 85/12377, 99/13781 sayılı kararları
ile devlet memuriyet sınavının merkezî sınavla
olmasına karar verilmişti. Ancak devlet memurluğu
sınavının uygulanması ve yerleştirme
aşamasında çeşitlyi aksama ve usulsüzlükler olduğu gerek
basında yer alan haberlerden ve gerekse bize yapılan
başvurulardan anlaşılmaktadır. Devlet memurluğu
sınavının gerek sınav aşamasında gerekse
yerleştirme aşamasındaki aksaklık, usulsüzlük
iddialarını araştırmak üzere Anayasanın 98 ve
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılması hususunu arz ederiz.
1.- Metin Kalkan (Hatay)
2.- Bahri
Zengin (İstanbul)
3.- Mustafa
Geçer (Hatay)
4.- Abdüllatif
Şener (Sıvas)
5.- Nevzat
Yalçıntaş (İstanbul)
6.- Yasin
Hatiboğlu (Çorum)
7.- Yakup Budak (Adana)
8.- Ali Gören (Adana)
9.- Ahmet
Demircan (Samsun)
10.- Ali Sezal (Kahramanmaraş)
11.- Mustafa Baş (İstanbul)
12.- İlyas Arslan (Yozgat)
13.- Osman Aslan (Diyarbakır)
14.- Ömer Vehbi Hatipoğlu (Diyarbakır)
15.- Bekir Sobacı (Tokat)
16.-İsmail Özgün (Balıkesir)
17.-Zeki Ergezen (Bitlis)
18.-Mehmet Bekâroğlu (Rize)
19.-Avni Doğan (Kahramanmaraş)
20.- Mustafa Kamalak (Kahramanmaraş)
21.-Şeref Malkoç (Trabzon)
22.-Lütfi Doğan (Gümüşhane)
23.- M. Zeki Çelik (Ankara)
24.-Sacit Günbey (Diyarbakır)
25.- Mehmet Zeki Okudan (Antalya)
26.-Hüseyin Arı (Konya)
27.- Fahrettin Kukaracı (Erzurum)
Genel gerekçe:
Bakanlar Kurulunun 85/10260 99/12377 99/13781 sayılı
kararları ile devlet memuriyet sınavının merkezî
sınavla olmasına karar verilmişti. Ancak, devlet memurluğu
sınavının uygulanması ve yerleştirilme
aşamasında çeşitli aksama ve usulsüzlükler olduğu gerek
basında yer alan haberlerden ve gerekse bize yapılan
başvurulardan anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, birbuçuk milyon gencimizin girdiği
sınavda 370 000 aday 70'in üzerinde puan almış ve
yerleştirmeye hak kazanmıştır. Ancak, sistemin daha
uygulanmasının ilk yılında tıkandığı,
birçok aksamanın meydana geldiği usulsüzlük ve yolsuzlukların
yapıldığı iddia edilmektedir. Örneğin;
1. Adaylardan alınan trilyonlarca liraya rağmen
yerleştirmeler, Devlet Personel Başkanlığında,
sıradan bir dershanede bile bulunan optik okuyucu olmadığı
için, elle yapılmış, personel mevzuatına hâkim yüze
yakın uzman varken, merkezî sınav yöneticiliğine
başkanın sekreterinin getirilmesinin birçok aksama ve
usulsüzlüğe neden olduğu,
2. Posta ile Devlet Personel Başkanlığına
ulaşan başvuru formlarının postada ya da söz konusu
Başkanlıkta kaybolduğu,
3. Bayan imam, erkek hemşire, askerî birliklere bayan
aşçı, arazilere bayan koruma görevlisi, elektronik mühendisi istenen
yere ziraat mühendisi atamaları yapıldığı,
4. İşsiz gençlerimiz bir tek kadronun hayalini kurarken, aylar
süren yerleştirme sonunda birinci yerleştirmede ilan edilen 19 000
kadronun ancak 10 000'ine, kasım ayındaki yerleştirmede ilan
edilen 39 000 kadronun ancak 32 000'ine yerleştirme yapılabildiği,
geriye kalan 330 000 kişinin hâlâ açıkta beklediği,
5. Her bir yerleştirmede nitelikleri uymadığı için
kurumlarca iade edilen adaylar, yeni yerleştirme işlemlerine konu
edildiği, sistemin şimdiden tıkanma noktasına geldiği,
birden fazla kadroya bir adayın atanması yanında, adayların
tercih etmedikleri yerlere yerleştirildikleri,
6. Devlet Personel Başkanlığının kurum
personeline karşı da bir kıyım
başlatıldığı, aralarında mesleğe uzman
yardımcısı olarak başlamış ve tez hazırlayıp,
yeterlilik sınavına girerek uzman olmuş 7 devlet personel
uzmanının bulunduğu 9 personel Bağ-Kur Genel
Müdürlüğüne, şoför, dağıtıcı, memur gibi 14
personelin de Bayındırlık ve İskân Bakanlığı
taşra teşkilatına sürgün edildiği, yeterlik
aşamasına gelmiş 17 devlet personel uzman
yardımcısından 9 tanesinin elendiği iddia edilmiştir.
Bu iddialar basında ve kamuoyunda sürekli olarak
tartışılmaya devam edilmektedir.
Ancak, basında ve kamuoyunda bu tartışmaların
yapılmasına rağmen, ne sistemin aksayan yönleri giderilmiş
ne söz verildiği gibi, kazandığı ilan edilenler işe
yerleştirilebilmiş ne de usulsüzlük ve yolsuzluk
yaptığı iddia edilenler hakkında herhangi bir yasal
işlem yapılmıştır. Bu nedenle, hem devlet
memurluğu sınav sisteminin hem de Devlet Personel
Başkanlığının araştırılması
gerekmektedir.
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur efendim.
Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Diğer önergeyi okutuyorum:
2. - Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey
ve 33 arkadaşının, korunmaya muhtaç çocuklar ve sokak
çocukları konusunda Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/170)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Geleceğimizin teminatı ve en kıymetli
varlıklarımız olarak ifade ettiğimiz çocuklarımız,
özellikle son yıllarda belirginleşen sosyoekonomik dengesizliklerden,
göçlerden, işsizlik, yoksulluk ve olumsuz çevre koşullarından en
fazla etkilenen kesimdir.
Korunmaya muhtaç çocukların ve sokak çocuklarının
sayısının süratle arttığını, bu çocukların
maruz kaldığı istismarları basınımızdan, her
gün, içimiz burkularak izlemekteyiz.
Çocuklarımızın muhatap oldukları tehlikeleri,
korunmaya muhtaç çocukların ve sokak çocuklarının
sayılarını, içerisinde yaşadıkları problemleri,
bu duruma düşmelerinin sebeplerini, bu sebepleri ortadan kaldıracak
ve çocuklarımızı tekrar sıcak aile yuvasına
kavuşturacak tedbirlerin araştırılması için
Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104
üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1 - Sacit
Günbey (Diyarbakır)
2 - Yasin
Hatiboğlu (Çorum)
3 - Temel
Karamollaoğlu (Sıvas)
4 - Bülent
Arınç (Manisa)
5- Avni
Doğan (Kahramanmaraş)
6 - Eyüp Fatsa (Ordu)
7 - İrfan
Gündüz (İstanbul)
8 - Faruk Çelik (Bursa)
9 - Cemil Çiçek (Ankara)
10 - Alaattin Sever Aydın (Batman)
11 - Kemal Albayrak (Kırıkkale)
12 - Aslan Polat (Erzurum)
13 - Ali Gören (Adana)
14 - Metin Kalkan (Hatay)
15 - Azmi Ateş (İstanbul)
16 - M. Zeki Çelik (Ankara)
17 - Lütfi Yalman (Konya)
18 - Eyyüp Sanay (Ankara)
19 - Ahmet Nurettin Aydın (Siirt)
20 - Mahfuz Güler (Bingöl)
21- Nevzat Yalçıntaş (İstanbul)
22- Teoman Rıza Güneri (Konya)
23- Rıza Ulucak (Ankara)
24- Yahya Akman (Şanlıurfa)
25- Mehmet Batuk (Kocaeli)
26- İsmail Özgün (Balıkesir)
27- Mehmet Elkatmış (Nevşehir)
28- İlyas Arslan (Yozgat)
29- Musa Demirci (Sıvas)
30- Mehmet Bekâroğlu (Rize)
31- Salih Kapusuz (Kayseri)
32- Mehmet Altan Karapaşaoğlu (Bursa)
33- Fethullah Erbaş (Van)
34- Lütfü Esengün (Erzurum)
Gerekçe:
Ülkemizde yaşanan sosyoekonomik dengesizlikten, özellikle son on
yılda yaşanan göçten (en az 2 milyon çocuğun etkilendiği
tahmin edilmektedir), yoksulluktan ve özellikle kültürel, çevresel ve ahlakî
kirlenmeden en çok ve olumsuz yönde etkilenen grubun çocuklarımız
olduğu bir gerçektir.
Batı toplumlarının en önemli sosyal yarası,
bölünmüş aile sendromuna bağlı olarak ortaya çıkan
korunmaya muhtaç çocuklardır.
Ülkemizde, son yıllarda, fakirlik sınırı
altında yaşayan çocuk sayısının 20 milyondan fazla
olduğu, 10 milyon kadar korunmaya muhtaç çocuk olduğu, 100 000
civarında sokak çocuğu olduğu düşünülür, her gün bu
sayının süratle arttığı kabul edilirse, ne kadar büyük
bir felaketle karşı karşıya olduğumuz kolayca
anlaşılacaktır.
Günde ortalama 100'den fazla çiftin boşandığı,
yılda 2 000 civarında intihar vakalarının meydana
geldiği ve bu intihar olgularının ilköğretimdeki
çocuklarımızda ve okul sıralarında vuku bulduğu göz
önüne alınırsa, şiddet içeren ve müstehcen yayınların
tamamen kontrolsüz yayınlandığı ülkemizde, bu tabloyu
görmezlikten gelmemiz, telafisi imkânsız sonuçlar doğuracaktır.
Tüm bu olumsuzlukların ortadan kaldırılması için,
başta hükümet olmak üzere, Parlamentoya büyük görev düşmektedir.
Araştırma önergemizin amacı, bu olumsuzlukların önünü
kesecek tedbirlerin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
belirlenmesidir.
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur efendim.
Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Son önergeyi okutuyorum:
3. - İstanbul Milletvekili
YılmazKarakoyunlu ve 23 arkadaşının, Türk dilinin ve
müziğinin korunması ve yozlaşmasının engellenmesi için
alınması gereken önlemleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/171)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türk kültürünün temel iki öğesi "dil" ve
"müzik"tir. Her iki öğe de, uzun süreden beri, yabancı
dillerin ve müziklerin tasallutu altındadır.
Türk dilinin öğrenim ve kullanılmasında gözlenen
kayıtsızlık ve umursamazlık doruğa
çıkmıştır. Liseyi hatta yükseköğrenim
kurumlarını bitiren gençlerin, Türkçenin en temel eserlerini okuyup,
anlayacak düzeyde Türkçe bilmedikleri, eğitim yetkililerinin
belirttiği sorun haline gelmiştir.
Dilimizde zenginleştirme girişimlerinin en ciddî ve bilinçli
adımları Tanzimat sonrasına rastlar. Arapça ve Farsçanın
ağır baskısı karşısında, Osmanlı
Türkçesinde sadeleştirme akımı "yeni lisan"
anlayışıyla, Meşrutiyete kadar sürdürüldü.
Neticede "yeni lisan" akımı "millî bir edebiyat
için, millî bir dil gerekir" felsefesiyle gerçekçi ve yapıcı
ölçüde değerlendirildi. Konu Ziya Gökalp'in "Türkçülüğün
Esasları" eserinde kapsamlı biçimde incelendi. Bu
çalışmalar sonunda dilimizin, ağdalı Osmanlıca
niteliğinden sıyrılarak, Türkiye Türkçesi olarak cumhuriyete
intikal etti.
Türkçenin, ebedî görüş ve akımlar gereği olarak
değil, sistematik bir kültür davası olarak ele alınması,
cumhuriyet devrimleriyle gerçekleşti.
1928 yılında gerçekleştirilen "yazı
devrimi" 1932 yılında gerçekleştirilen "dil
devrimi" Türkçenin dıştan gelen etki ve baskılar
altında iç yapısında görülen tıkanmaların giderilmesi
ve köklü önlemlerin alınması amacını taşıyordu.
"Dilde çağdaşlaşma" diye özetleyebilecek olan bu
akımın amacı, çağdaş dünya
uygarlığının gerekli kıldığı bütün
kelime ve kavramları karşılayacak derinlikte ve üstünlükte bir
"bilim ve kültür dili" yaratmaktı.
Bu nedenle;
Türkçemizin, kendisine yabancı kalmış ve gelişmesine
engel olmuş pürüzlerden ayıklamak,
Aydınların dili ile halkın dili arasındaki kopukluğu
gidermek, Türkçeye birleştirici ve bütünleştirici bir nitelik
kazandırmak, kelime hazinemizi zenginleştirmek,
Türkçeyi bir öğretim ve eğitim dili olarak çağdaş
ihtiyaçların gerekli kıldığı imkânlarla donatmak,
Türkçeyi bilim ve sanat dili ile teknik alanların ihtiyaç
duyduğu terimleri karşılayacak zenginliğe kavuşturmak,
cumhuriyetimizin dil politikası olmuştur.
Ancak, Türkçemiz, dil devriminin dayandığı temel felsefe
ve hedefler çerçevesinde değerlendirildiğinde;
Söz dağarcığı ve yabancı kelimeler sorunu,
Dilin yapı ve işleyiş sorunu,
Terim sorunu,
İmlâ, telaffuz ve anlam sorunu yaşanmaktadır.
Öte yandan, son yıllarda gerek okullarımızdaki Türkçe
eğitiminde görülen ihmal ve ilgisizlikler gerek günlük yaşamda ve
yayın organlarında Batı dilleri modasının
yarattığı sebepsiz hayranlıklar, Türk dilinde ciddî
yozlaşmalara vesile olmuştur.
Doğu dilleri etkisinden kurtarmaya
çalıştığımız Türkçemiz, şimdi Batı
dillerinin baskısı altında yozlaşmaktadır.
Diğer taraftan, benzer bozulmalar, kültürümüzün en önemli
öğesi olan Türk sanat ve Türk halk müziğinde de
yaşanmaktadır. Dil ve müzik ilişkisinde görülen yozlaşma,
birbirini besleyen ve hızlandıran etkileriyle ciddî kültür sorunumuz
haline gelmiştir.
Türk müziği, sistemli ve planlı şekilde
yozlaştırılmakta ve Türk müziğinin politikasını
belirlemek ve uygulamasını denetlemek sorumluluğunda olan TRT
bile, bu üslup içerisindeki programlarıyla, Türk dilinin ve müziğinin
yozlaştırılmasına katkıda bulunmaktadır.
Anayasamızın 3 üncü maddesine göre, anadilimiz Türkçedir.
Yine, Anayasamızın 63 ve 64 üncü maddelerinde kültür ve sanatın
korunması sorumluluğu derpiş edilmiştir.
Bu anayasal sorumluluk çerçevesinde Türk diline ve Türk müziğine
karşı her türlü koruyucu, geliştirici ve öğretici
sorumluluğu bulunan devlet kurumu niteliğindeki basın yayın
ve televizyon örgütleri başta olmak üzere diğer kurumlar bu konuda
gerekli duyarlılığı göstermemektedirler. Aksine, Türk
dilinin ve Türk müziğinin korunması hakkındaki yasal ve yönetsel
bütün ilkelere rağmen, bu kuralları ihlal etmeyi rekabet sanan bir
yanlışlığın içine girmişlerdir.
Bu konuların aydınlatılması, gerekli önlemlerin
alınıp uygulamaya konulabilmesi amacıyla Meclis
araştırması açılması gerekli görülmektedir.
Bu konuların aydınlatılması, gerekli önlemlerin alınıp
uygulamaya konulabilmesi amacıyla, Anayasamızın 98 ve
İçtüzüğümüzün 104 üncü maddeleri esasları çerçevesinde Meclis
araştırması açılması için genel gerekçe ekli olarak
sunulmuştur.
Gerekli işlemin yapılmasını saygıyla arz
ederiz.
1- Yılmaz
Karakoyunlu (İstanbul)
2- Beyhan Aslan (Denizli)
3- İbrahim
Yaşar Dedelek (Eskişehir)
4- Ömer
Ertaş (Mardin)
5- Nihat
Gökbulut (Kırıkkale)
6- Cengiz
Aydoğan (Antalya)
7- Mecit
Piruzbeyoğlu (Hakkâri)
8- Ataullah
Hamidi (Batman)
9- Aydın
Ayaydın (İstanbul)
10- Bülent Akarcalı (İstanbul)
11- Ali Güner (Iğdır)
12- Halil İbrahim Özsoy (Afyon)
13- Sefer Ekşi (Kocaeli)
14 - Mehmet Çakar (Samsun)
15 - Hasan Özyer (Muğla)
16 - Yaşar Eryılmaz (Ağrı)
17 - Mehmet Ali Bilici (Adana)
18 - Erkan Kemaloğlu (Muş)
19 - Hakkı Oğuz Aykut (Hatay)
20 - Mehmet Cavit Kavak (İstanbul)
21 - Ahmet Kabil (Rize)
22 - Turhan Tayan (Bursa)
23 - Musa Öztürk (Adana)
24 - Levent Mıstıkoğlu (Hatay)
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, komisyondan istifa önergesi vardır;
okutuyorum:
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
3. - Kocaeli Milletvekili Osman Pepenin,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/296)
24.01.2001
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Üyesi bulunduğum Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyon üyeliğinden istifa edi-yorum.
Gereğinin yapılmasını arz ederim.
Osman
Pepe
Kocaeli
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur efendim.
Sözlü soruların geri alınmasına ilişkin önergeler
vardır; okutuyorum:
4. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in
(6/976) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi (4/297)
Türkiye
Büyük Millet Başkanlığına
Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 375 inci
sırasında yer alan (6/976) esas numaralı sözlü soru önergemi
geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Faruk
Çelik
Bursa
BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir efendim.
5. - Şırnak Milletvekili
Abdullah Veli Seyda'nın (6/1154)
esas numaralı sözlü sorusunu
geri aldığına ilişkin önergesi (4/298)
Türkiye
Büyük Millet Başkanlığına
Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 522 inci
sırasında yer alan (6/1154) esas numaralı sözlü soru önergemi
geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Abdullah
Veli Seyda
Şırnak
BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir efendim.
6. - Şırnak Milletvekili
Abdullah Veli Seyda'nın (6/1156)
esas numaralı sözlü sorusunu
geri aldığına ilişkin önergesi (4/299)
Türkiye
Büyük Millet Başkanlığına
Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 524 üncü
sırasında yer alan (6/1156) esas numaralı sözlü soru önergemi
geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Abdullah
Veli Seyda
Şırnak
BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir efendim.
7. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın (6/1038) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/300)
Türkiye
Büyük Millet Başkanlığına
Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 410 uncu
sırasında yer alan (6/1038) esas numaralı sözlü soru önergemi,
yazılı cevap aldığımdan geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Musa
Uzunkaya
Samsun
BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir efendim.
Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre
verilmiş doğrudan gündeme alınma önergeleri vardır;
ayrı ayrı okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
İlk önergeyi okutuyorum efendim:
8. - Kahramanmaraş Milletvekili
Mustafa Kamalak'ın, 7.1.1932 Tarih ve 1918 Sayılı Kaçakçılığın
Men ve Takibine Dair Kanunun 1 inci Maddesine Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun
Teklifinin (2/247) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/301)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
20 nci Dönemde verip 21 inci Dönemde 27.07.1999 tarih ve 3330 numarayla
yenilediğim 1918 Sayılı Kaçakçılığın Men ve
Takibine Dair Kanunun 1 inci Maddesine Bir Bent Eklenmesine Dair Kanun
Teklifimin, ilgili komisyonda süresinde görüşülemediği için, Meclis
İçtüzüğünün 37 nci maddesine göre Genel Kurulda gündeme alınmasının
sağlanmasını müsaadelerinize arz ederim.
Saygılarımla.
5.6.2000
Mustafa
Kamalak
Kahramanmaraş
BAŞKAN - Önerge sahibi?.. Yok.
Başka söz talebi?.. Yok.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi okutuyorum:
9. - Adıyaman Milletvekili Dengir
Mir Mehmet Fırat ve 5 arkadaşının, Yükseköğretim
Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/393)
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/302)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Adıyaman'da "Adıyaman Üniversitesi" adıyla yeni
bir üniversite kurulmasına ilişkin 8.12.1999 tarihinde vermiş
olduğumuz kanun teklifimiz, bugüne kadar komisyonlarda
görüşülememiştir. İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince
doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ederiz.
Mahmut
Göksu Hasari Güler Mehmet Özyol
Adıyaman Adıyaman Adıyaman
Dengir
Fırat Mahmut
Bozkurt Mahmut Nedim
Bilgiç
Adıyaman Adıyaman Adıyaman
BAŞKAN - Önerge sahibi olarak, Sayın Dengir Mir Mehmet
Fırat; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)
DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Adıyaman) - Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.
Daha evvel, Adıyaman milletvekilleri olarak, diğer 5
arkadaşımla beraber vermiş olduğumuz, Adıyaman
İlimizde bir üniversite kurulmasıyla ilgili kanun teklifi, süresi
içerisinde görüşülmediği için, bu kez, doğrudan gündeme
alınması talebimizi sizlere arz etmek istiyorum.
Adıyaman, Güneydoğu Anadolumuzda, hakikaten çok mühim
illerimizden birisidir. Halen 810 260 nüfusa sahip olup, merkez şehir
olarak 282 580 nüfusa sahip büyük bir ilimiz. Ancak, bu arada da büyük bir
talihsizliğe uğramış, özellikle Atatürk Barajının
yapılması sonucunda 1 ilçemiz, 12 köyümüz, 47 mezramız, 2 268
hanemiz ve 13 666 nüfus, maalesef, baraj altında kalan topraklardan
diğer ilçelere ve merkez ilçeye göç etmek durumunda
kalmıştır; ancak, bunun yanında da Türkiye petrolünün yüzde
61'ini, yani, günlük 24 000 varil petrolü de Türkiye'ye veren illerimizden,
mühim illerimizden birisidir.
Üniversite olarak, hakikaten Türkiye'de birçok ilimizde üniversite var.
Aslında Adıyaman ilimizde, yüksekokullarıyla, fakülteleriyle ve
öğrencileriyle fiilen bir üniversite var. Ancak, bunlar, çeşitli
üniversitelere, üç üniversiteye bağlı. Halen Gaziantep Üniversitesine
bağlı 1 fakülte, 2 meslek yüksekokulu, İnönü Üniversitesine
bağlı 1 fakülte, 1 sağlık yüksekokulu, 1 meslek
yüksekokulu; Harran Üniversitesine bağlı olmak üzere de 1 meslek
yüksekokulu bulunuyor. Görüleceği üzere, bayağı bir
dağınıklık var. Üniversitenin kurulması halinde,
birlikteliğin ve özerkliğin getirilmesi, bölgeye bir canlılık
getirecektir. Kaldı ki, bu yüksekokul ve üniversitelerimizde halen 2
profesör, 4 doçent, 10 yardımcı doçent, 38 öğretim görevlisi, 9
okutman ve 5 araştırma görevlisi halen görev yapmakta ve 1 500'ün
üzerinde de öğrencimiz bulunmaktadır. Bu 1 500 öğrencimizin
1 000'ine, gerek Yurt-Kur'a gerekse özel idareye bağlı yurtlarda
ikamet etme imkânını sağlamış bulunmaktayız.
Halen 98 000 metrekare kapalı alanımız bulunmakta, bunun
yanında 657 dönüm, İnönü Üniversitesine
bağışlanmış olan arazimiz bulunmakta ve halen de 6 290
dönüm arazinin, Millî Emlak İdaresinden üniversiteye aktarılması
konusunda hazırlığımız tamamlanmış
durumdadır.
Ayrıca, şu anda Bakanlar Kurulumuzda bulunan bir kanun
teklifiyle, bir iktisat fakültesinin Adıyaman'da kurulması konusu da
çok yakında, gündemimizde yerini alacak ve reylerinizle de, inşallah,
bu iktisat fakültesini kurmakla üç fakülteye kavuşmuş
olacağız.
Ayrıca, halen Yüce Meclisin gündeminde bulunan, üniversite
kurulmasıyla ilgili yeterlikler ve o kıstaslar incelenmiş;
Adıyaman'ın birinci sırada olduğu ve bütün gereksinimleri
yerine getirmiş olduğu da tespit edilmiştir.
Üniversite kurulduğu takdirde, bölgenin, kültürel, sosyal
refahı, tarımsal gelişmişliği, ara insan gücü,
bölgesel sanayi ihtiyaçları ve çevresel sorunlarının büyük
miktarda halledileceği kanısındayız.
Adıyaman halkı adına, onların bir vekili olarak, siz
Yüce Parlamentonun değerli üyelerinden, bu konuda
yardımlarınızı rica eder, hepinizi saygıyla
selamlarım.
Teşekkür ediyorum; sağ olun. (FP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.
Bir milletvekiline daha söz vereceğim; ancak, Sayın Hasari
Güler, Sayın Mahmut Nedim Bilgiç, Sayın Mahmut Göksu, Sayın
Mehmet Özyol da söz istemişler; ama,
Başkanlığımıza müracaat sırasına göre, önce,
Adıyaman Milletvekili Sayın Hasari Güler'e söz vereceğim.
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkan, oturduğum
yerden, bir cümleyle duygularımı ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN - Efendim, malumunuz, bir kişiye söz verebiliyorum.
Sayın Hasari Güler, saat 11'de müracaat etmiş; biliyorsunuz, müracaat
sırasına göre söz veriyoruz.
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkan, oturduğum
yerden, kısaca duygularımı ifade edeceğim.
BAŞKAN - Evvela sayın milletvekiline sözü vereyim...
Buyurun Sayın Güler. (MHP sıralarından
alkışlar)
HASARİ GÜLER (Adıyaman) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Adıyaman İlimizde Adıyaman üniversitesi
kurulmasıyla ilgili vermiş olduğumuz önergeye destek
olacağınıza inanıyorum; çünkü, Adıyaman İlimiz,
800 000 nüfusu barındıran ve çevresinde, Gaziantep,
Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Malatya ve Diyarbakır gibi büyük
illerin olduğu ve her ilde de üniversitenin olduğu hepinizin
malumudur. Atatürk Barajının kurulmasıyla birlikte,
Adıyaman İlimizin verimli birçok tarım sahası sular
altında kalmış; ayrıca, Adıyaman İlimizin doğu
ile olan ilişkisi, baraj gölünün yollarımızı
kaplamasıyla, tamamen kesilmiştir. Yani, tabir caizse, Adıyaman
İlimiz çıkmaz bir sokak biçimindedir.
Son yıllarda yöremizde hızla artan tekstil fabrikaları,
Adıyaman'daki işsizlik problemine bir nebze de olsa çözüm getirmekle
birlikte, Adıyaman'ın yaz aylarında nüfusu, 200 000 - 300
000'lere düşüyor; bunu daha önce de bu kürsüde ifade etmiştim; çünkü,
Adıyaman'ın insanı, genelde göçmen işçi olarak
çalışıyor. İşte, yazın Çukurova'da, Karadenizde,
Orta Anadolu'da, her yerde, Adıyamanlı insanlara
rastlarsınız; çoğu, tarımda, geçici, mevsimlik işçi
olarak çalışıp geçimini sağlıyor. Yani, Adıyaman
ekonomisine bir sirkülasyon getirebilmemiz, Adıyaman yöresinin ekonomisini
geliştirebilmemiz için, mutlak surette, ilimize bir üniversite kurulması
lazımdır.
Bugün 3'ü dört yıllık eğitim veren, 2'si fakülte, 1'i
sağlık meslek yüksekokulu olmak üzere ve 5 tane de meslek
yüksekokulumuz, 1 000 öğrencilik öğrenci yurdumuz ve
Gölbaşı'nda, Besni'de, Kâhta ve merkezde birçok meslek yüksekokulumuz
var ve Adıyaman'daki birkısım fakülte ve yüksekokullar, ne
yazık ki, İnönü Üniversitesi bünyesinde, bir kısmı
Gaziantep Üniversitesi bünyesinde, bir kısmı da Harran Üniversitesi
bünyesindedir. Bu dağınıklıktan dolayı da,
Adıyaman'a -tabiî ki, rektörlüklerin bulunduğu iller, önce, kendi
üniversitelerine yatırım yapıyor- Adıyaman'a bu anlamda
herhangi bir yatırım yapılamamaktadır.
Adıyaman'da yetişen insanlarımızın daha iyi
okumasını sağlayabilmek için de Adıyaman üniversitesinin,
gerçekten, kurulmasına büyük ihtiyaç vardır. Milletvekili
olduğum günden bugüne, her gün, birkaç öğrencim beni ziyaret edip
burs talebinde bulunuyor; çünkü, aileleri fakir, onlara yardım
edemiyorlar, memlekette geniş iş sahaları yok, istihdam
alanları yok. Hiç olmazsa, gecekondusunda, tarlasında çalışırken,
kendi ilindeki okulda okursa, yurt parası, taşıma parası,
memleketinden üniversiteye gidip gelirken harcadığı paralar
ailelerin bütçesinde kalmış olacak ve bu şekilde,
Adıyamanımızın eğitim ve kültüre katkısı da
tabiî ki, çok iyi olacaktır.
Bugün, Türkiye'nin muhtelif üniversitelerinde onbinlerce öğrencimiz
okuyor, tabiî ki, o üniversiteler de bizim; ama, bu öğrencilerimizin hiç
olmazsa bir kısmı kendi memleketlerinde okurlarsa, öyle bir
imkânı bunlara verirsek, bu şekilde, ailelerine de bir yük getirmekten
kurtarmış oluruz bu çocukları. Yani, sosyal yönden de, kültürel
yönden de, ekonomik yönden de, nüfus potansiyeli yönünden de, hangi yönden
bakarsanız bakınız, Adıyaman, üniversite kurulma
özelliklerinin tamamına sahiptir.
Ben, Yüce Meclisimizin, Adıyamanımızın bu
beklentilerine cevap vereceğine inanıyor, he-pinizi saygı ve
sevgiyle selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.
Sayın milletvekilleri, İçtüzüğümüzün 37 nci maddesinin
ikinci fıkrası sadece 1 milletvekiline söz veriyor. Müsaade
ederseniz, bugün, kural ve kaideleri biz koyduk, biz ona uyalım. Ben, Adıyaman Milletvekilleri Sayın
Mahmut Göksu, Sayın Mehmet Özyol ve Sayın Mahmut Nedim Bilgiç'in de
bu önergeye iştirak ettiklerini, onların adına söylüyorum.
MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Adıyaman) - Birer cümle
Sayın Başkan...
BAŞKAN - Efendim, ben adınıza söyledim Sayın Bilgiç.
MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Adıyaman) - Müsaade ederseniz,
birer cümle söyleyelim, fazla değil... Yani, lütfederseniz, kürsüden,
yoksa yerlerimizden...
BAŞKAN - Estağfurullah efendim, oradan söyleyin... Oradan
söyleyin efendim, kaideleri, kuralları biz koyuyoruz, biz
uyacağız.
MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Adıyaman) - Hay hay Sayın
Başkanım...
TURHAN GÜVEN (İçel) - Madde 60 göre söz isterlerse, verilecek.
BAŞKAN - Ne yapalım efendim, öğrendik şimdi,
öğrendik...
MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Adıyaman) - Değerli
milletvekilleri; değerli dava arkadaşımız
Şıhanlıoğlu'na Allah'tan rahmet diliyorum; Yüce Meclisin,
hepimizin başı sağ olsun.
28.3.1983 tarihinde 2809 sayılı YÖK Teşkilat Kanunu
çıktığında, o günkü Danışma Meclisinde,
kuruluşla beraber, Adıyamanımıza da bir meslek yüksekokulu
kurulmasına karar verildi ve açıldı; yani, onyedi, onsekiz
yıl önce Adıyamanımızda üniversitenin temeli
atıldı; fakat, maalesef, bu uzun süre içerisinde, siyasî iradenin
isteksizliği ve Adıyaman'daki siyasî iradenin yetersizliğinden
dolayı üniversite açmak imkânı bulamadık.
Değerli arkadaşlarım, Adıyamanımızda bu
onsekiz yıl içerisinde üniversitenin bütün altyapısıyla ilgili
her şey halloldu. Geçen, Millî Eğitim Komisyonumuzdan çıkan 2/86
esas numaralı ve 6 nolu kararla, üniversite kurulması için gereken
kriterlerin tamamının Adıyaman'da mevcut olduğunu söylemek
isterim.
Değerli milletvekili arkadaşlarım söylediler;
Adıyamanımızda 810 000 nüfus, 7 614 metrekarelik bir
coğrafyada yaşamakta ve burada, üniversiteyle ilgili her türlü
altyapı hazır. Yüce Meclis, bu değerli
arkadaşlarımızla beraber verdiğimiz teklifi gündemine
alırsa, önümüzdeki günlerde ve aylarda yine, Yüce Meclisin yüce
kararıyla, bu üniversite için de...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Mehmet Özyol, buyurun.
MEHMET ÖZYOL (Adıyaman)- Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Adıyaman, güneydoğumuzun en nadide köşelerinden
birisidir; ama, çevremizdeki illere bakıldığı zaman,
burada, devletten veya tabiattan alması gereken imkânları en
kısır şekilde alamamış noktada olan bir ildir.
Bu sebeple, geçen sene Meclisimize sunduğum ve bugün de "Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair" bölümün 65 inci sırasında yer alan, Adıyaman
İlinin sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlarının
araştırılmasıyla ilgili bir araştırma önergesi
vermiş bulunmaktayım.
Buradaki amacımız, şehrimizin insanlarının
kültürel yönden kalkınmasını, kültür yönüyle kalkınmış
insanların memlekete getireceği faydanın hesabı içerisinde,
daha güzel şeyler yapabilmeye yönelik olduğu için,
arkadaşlarımızın, üniversitemizin kurulması yönündeki
tekliflerini, burada, ben de, tekrar arz etmek istiyorum.
Önemle üzerinde durulması gereken, Meclisimizin her vesileyle, bu
ve benzeri konularda ittifakla karar verip gündemine aldığı
üniversiteyle ilgili tekliflerin, bu defa, çok uzatılmadan
-sırayı da çok uzaklara koymadan- hemen gündeme getirilerek üniversitemizin
açılmasını özenle bekliyoruz. Bu konuda katkısı olacak
her kademedeki insana şükranlarımızı sunarak, hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özyol.
Sayın Mahmut Göksu; buyurun efendim.
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; Adıyaman'da bir Adıyaman GAP üniversitesi
kurulması konusunda Meclis gündemine kanun teklifimizin alınması
için, 6 milletvekiliyle beraber önerge verdik, bugün görüşülüyor; ümit
ederim, bütün parti grupları tarafından desteklenecektir.
Değerli arkadaşlar, Adıyaman, çoğalan nüfusu,
gelişen ekonomisi, tarıma elverişli toprakları, doğal
kaynakları, turizmi ve tarihî çevresi ve her şeyden önemlisiyse,
huzur kentiyle, güneydoğunun yükselen yıldızıdır.
"GAP üniversitesi" diyorum; çünkü, Adıyaman GAP'ın bütün
külfetine katlanmış;ama, hiçbir nimetinden istifade edememiştir.
Bugün doğal kaynaklar diyoruz. Türkiye'de üretilen petrolün yüzde
61'i Adıyaman'da çıkmaktadır; hidroelektrik enerji üretiminin
yüzde 25'i Adıyaman'da yapılmaktadır. Yine, tarıma
elverişli topraklarında, antepfıstığı,
buğday -kalitesi gayet güzeldir- üretilmektedir. Türkiye'de üretilen
tütünün yüzde 8'i, yine, Adıyaman'da üretilmektedir. Çoğalan
nüfusuyla -bugün 810 000 nüfusu vardır- üniversitesi bulunan birçok ilimizden
daha da kalabalık bir nüfusa sahiptir. Adıyaman, GAP'ın
varoşu haline gelmiştir; kurulacak bir üniversiteyle, bu
talihsizlikten kurtulacak, Adıyaman'ın sosyal, ekonomik ve kültürel
kalkınması hızlanacaktır. Adıyaman'ın bu
güzelliklerinin ve bu kaynaklarının bilgi ve teknolojiyle
buluşturulabilmesi, verimliliğin artırılabilmesi ve her
şeyden önemlisi, yaşanabilir bir Adıyaman olabilmesi için bir
üniversite mutlaka gereklidir.
Arkadaşlarımızın desteğini bekliyor,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Teşekkür ediyorum.
Üçüncü önergeyi okutuyorum:
10. - Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu
ve 15 arkadaşının, Yükseköğretim Kurumları
Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı
Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/37)
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/303)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair 2809 Sayılı Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında
(2/37) Esas Nolu Kanun Teklifimin, İçtüzüğün 37 nci maddesine binaen
doğrudan gündeme alınmasını saygılarımla arz
ederim. 12.10.2000
Suat
Pamukçu
Bayburt
BAŞKAN - Önerge sahibi olarak, Sayın Suat Pamukçu; buyurun
efendim.
Süreniz 5 dakikadır.
SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Bayburt üniversitesi kurulmasıyla
ilgili Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair 2809 Sayılı Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında
Kanun Teklifimizin doğrudan Meclis gündemine alınmasına
ilişkin önergemizden dolayı söz almış bulunuyorum; bu
sebeple, Sayın Başkana teşekkür ediyor, Yüce Heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
üniversitelerimiz, halkımızın yetişmesini ve
gelişmesini sağlayan, bilgi üreten ve bilgiyi toplumun her kesimine
yayan, problemlerimize bilimsel çözümler getiren, üst düzeyde eğitim ve
araştırma yapan yetişmiş insan gücünün üretim
kaynağıdır. Kısaca, üniversitelerimiz, bir ülkenin,
bulundukları bölgenin gelişmesinde lokomotif rolü oynayan en önemli
faktördür. Her ülkenin bilim ve teknolojideki düzeyi, başta ekonomik,
sosyal, siyasal, kültürel ve demokratik boyutlar olmak üzere
gelişmişliğin temel göstergesi olmuş ve böylece, toplumun
üniversiteyle bütünleşmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.
Bilindiği üzere, Bayburt, Karadeniz Bölgesini Doğu Anadolu'ya
ve İran'a bağlayan ipek ve baharat yolu üzerinde kurulan, tarihi
milattan önce 3000 yıllarına dayanan, zengin kültür birikimi olan bir
ilimizdir. Tarihin çeşitli dönemlerinde harplere sahne olmuş, Ermeni
ve Rus işgalleri altında kalmış, 21 Şubat 1918'de Rus
işgalinden ve Ermeni mezaliminden kurtulmuş olan Bayburt, bu tarihten
sonra idarî yönden 1925'e kadar Erzurum'a, bilahara da Gümüşhane'ye
bağlanmıştır. 1989 yılında ise il olma statüsüne
kavuşmuştur.
Osmanlılar döneminde Yakutiye ve Mahmudiye Medreselerinin
kurulmuş olması, Ahmedi Zencanî, Şeyh Veysî, Ekmeleddin Babertî
gibi alimlerin, millî kültürümüze ve edebiyatımıza büyük hizmetler
veren İrşadî, Celalî, Ruhî, Ağlar Baba, Hicranî ve Zihnî gibi
şairlerin ve günümüzdeki bilim ve fikir adamlarının
yetişmesi, Bayburt'ta eğitim ve kültüre verilen önemin bir
göstergesidir. İlimizde bir üniversitenin kurulması halinde,
Bayburtumuzun kültür derinliklerinde, üniversite öğrencilerimiz ve
hocalarımız için tez konusu olabilecek hazineler fazlasıyla
mevcuttur.
Faal nüfusun yüzde 60'ı tarım ve hayvancılıkla
geçinen Bayburt'ta, işsizliği bu şekilde önleyici, ekonomiyi
sürükleyici bir rol oynayamamaktayız.
Vatandaşlarımızın en temel hakları olan turizm,
bayındırlık, fizikî altyapı yatırımları
konusunda devlet desteğinden mahrum bulunmaktayız. Küçük sermaye
sahipleri, kredi ve teşviklerden yeteri kadar pay
alamadığından, ticaret ve hizmet sektörü
gelişmemiştir. Bu gibi sebeplerden dolayı, ülke nüfusu
artış gösterirken, buna mukabil, Bayburt'un 1950'li yıllardan
beri 250 000 olan nüfusu, şu anda maalesef 100 000'in altına
düşmüştür. İlimiz en fazla göç veren ve nüfus oranına göre
en fazla işsizi olan illerden birisidir.
Ülkemizde yüzbinlerce gencimizin üniversite kapılarında
beklediği ve yine, bölgelerarası ekonomik, eğitim ve kültür
farkının derinliği bilinen bir gerçektir. Büyük
şehirlerimiz bünyesinde kurulan yeni üniversiteler sebebiyle başta,
terör, şiddet ve trafik gibi, altyapı hizmetlerinin maliyetinin
yüksekliği gibi problemleri kaldıramadıkları da herkes
tarafından bilinmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hedefi, bölgelerarası ekonomik,
eğitim ve kültür farklılıklarını ortadan
kaldırmak maksadıyla gelişmişliğin ve
çağdaşlığın bir göstergesi olan üniversiteleri bütün
illere yaymak ve bu üniversitelere bağlı, yörenin
şartlarına uygun fakülteler açmak olmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilimizde bir
üniversite kurulması durumunda, geçmişte önemli bir ticaret ve kültür
merkezi olan Bayburt'ta göç olgusu tersine dönecek, ülke katma değe-rine
sanayi ve tarım yollarıyla yapamadığımız katkılar
bu yolla sağlanacaktır. Başta hizmet sektörü olmak üzere ticarî
faaliyetlerde işlem hacmi artacak, sosyal ve ekonomik
sıkıntılar içinde bulunan halkımızın morali
yükselecek ve böylece, bölgemiz, önemli bir cazibe merkezi haline gelecektir.
Yukarıda kısmen sıraladığımız
gerekçeler ve bunlara bağlı birçok sebeplerden dolayı kanun
teklifimiz dikkate alınarak, Bayburt'ta bir üniversite kurulmasına,
tüm Bayburt halkıyla birlikte yürekten inanıyoruz.
Sayın Başkan, izin verirseniz, burada, günümüzün anlamına
da uygun düşeceği gerekçesiyle, Ermeni mezalimiyle ilgili devlet
arşivlerinden derlediğim bir parçayı okumak istiyorum.
BAŞKAN - Uzun mu efendim?
SUAT PAMUKÇU (Devamla) - Bir paragraf okuyacağım.
BAŞKAN - Bir paragraf okursanız müsamaha edebilirim, buyurun
efendim.
SUAT PAMUKÇU (Devamla) - Devlet arşivlerinden, Bayburt'ta
Ermenilerin yapmış olduğu zulümle ilgili belgeden bir
paragrafı okuyorum: "Önce, soldan birinci odada bulunan Belediye
Başkanı Hafız Süleyman Efendi ile Kormas Köyünden Ahmet, Abrans Köyünden
İrfan ve Vağında Köyünden Piri odadan çıkarıldı.
Ellerinde bulunan süngü, balta ve demirlerle feci şekilde dövülerek
öldürüldüler. Sonra, sırasıyla diğer odalara geçilerek,
aynı şekilde mahpusların öldürülmesine başlandı.
Gözler önünde feci ve vahşi şekilde arkadaşlarının
öldürüldüğünü gören diğer mahpuslar, yürekleri parçalayan bir sesle
bağırıyorlar ve kendilerine sıra geldikçe mümkün
olduğunca canlarını müdafaaya çalışıyorlardı.
Bütün koruma vasıtalarından mahrum bulunmaları yüzünden,
işkence ve vahşetin en büyüğüne maruz kalarak, bin türlü eziyet
arasında hayata veda ediyorlardı. Yalnız ikinci odada bulunan 60
kişiden Murat Çavuş, Şevki, Saraç Hafız ve Zahit
Mahallesinden Beydioğlu Sadık, ölüler arasına sokularak ve
kendilerine ölü süsü vererek canlarını kurtarabilmişlerdi. Süngü
ve baltayla parçalamak kâfi gelmiyormuş gibi, cesetler üzerine
gazyağı dökülüp ateşlenerek, arada sıkışıp
kalan ve henüz ölmemiş olanlar da yakılmıştır."
Sadece bir paragrafını okudum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.
SUAT PAMUKÇU (Devamla) - Önümüzdeki 21 Şubat, Bayburt'un Ermeni
mezaliminden kurtuluşunun yıldönümüdür.
Değerli milletvekilleri, bundan tam 15 gün sonra, Bayburt'un Rus
işgali ve Ermeni mezaliminden kurtuluşunun 83 üncü
yılını kutluyoruz. İktidarıyla muhalefetiyle tüm
milletvekillerimizden, Bayburtlu hemşerilerimizin bu mutlu gününe, bu
mezalimden kurtuluş gününe mutluluk katmak ve onlara moral destek vermek
maksadıyla, önergemize müspet oy vermenizi bekliyor, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Pamukçu.
Önergeyi oylarınıza...
ŞABAN KARDEŞ (Bayburt) - Sayın Başkan söz istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun.
ŞABAN KARDEŞ (Bayburt) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bayburt üniversitesiyle ilgili kanunda değişiklik
yapılması konusunda İçtüzüğümüzün 37 nci maddesine göre
verilen teklif üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, tüm
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Bayburt İlimiz, malumunuz, küçük bir
il; öyle 800 000 - 900 000 nüfuslu değil; ama, Bayburtumuz, konumu
itibariyle çok önemli bir yerde bulunmaktadır. Bayburt İlimiz,
üniversiteyi hak etmiştir. Bayburt İlimiz, kültürel yapısı
itibariyle, tarihî zenginliği olan bir ilimizdir. Altyapısı
noktasında, Bayburt İlimizde, şu anda, Kredi ve Yurtlar Kurumu
tarafından 1 000 yatak kapasiteli bir yurt yapılmaktadır. 2001
yılı içerisinde, büyük bir ihtimalle tamamlanacaktır. Atatürk
Üniversitesine bağlı yüksekokulumuzun 7 bölümü vardır;
eğitim ve öğretimine devam etmektedir.
Değerli arkadaşlar, göç olgusu, malumunuz, ekonomik,
eğitim ve sağlık gibi konulara bağlıdır. Bayburt
İlimiz 1977 yılındaki nüfusunu, maalesef, muhafaza
edememiştir; muhafaza edememesinin sebebi de, göç olgusunu, Türkiye'de,
belki, en fazla yaşayan illerimizden biri olmasından
dolayıdır. Göçün sebebi, büyük ölçüde ekonomik nedenledir; bu
nedenlerden bir tanesi de, eğitimdir. Değerli
arkadaşlarımız ifade ettiler, eğitim nedeniyle çeşitli
illerimize gitmekte olan gençlerimiz, ekonomik şartları nedeniyle,
maalesef, öğrenimlerini tamamlamakta güçlük çekmektedirler.
Dolayısıyla, Bayburt İlimizde bir üniversite kurulduğunda,
Bayburtlu hemşerilerimiz, gençlerimiz de, kendi anne ve
babalarının yanlarında, yuvalarında öğrenimlerini
rahatlıkla devam ettirme fırsatını, imkânını
yakalayacaklardır.
Yüce Meclisimizin, Bayburt'la ilgili verilen bu teklifi
destekleyeceğine şüphem yok. Desteklerinizi bekliyor, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve FP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Bayburt Milletvekili Sayın Şaban Kardeş'e
teşekkür ederim.
Biliyorsunuz, Sayın Agâh Oktay Güner Bayburtlu; kendileri de söz
istediler; muhakkak, Bayburt'la bir ilgisi vardır.
Sayın Güner, yerinizden lütfederseniz; buyurun.
AGÂH OKTAY GÜNER (Balıkesir) - Sayın Başkan, Yüce
Meclisin sayın üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Huzurunuza gelen bu teklif, Şair Zihni'yi Türk edebiyatına,
Genç Osman'ı Türk kahramanlığına, Kop Dağında
Rusları 6 ay mıhlayan savunmasıyla şanlı bir tarihe
sahip; ama, bir türlü, kalkınma denilen saadeti yakalayamamış fedakâr
bir ilimizin talebidir. Bu talebi buraya getiren değerli milletvekili
kardeşlerime teşekkür ediyorum ve bu talebe aynen
katılıyorum.
Bu talebin gerçekleşmesi halinde, Dede Korkut'un
yaşadığı Çoruh Vadisinin bu güzel şehrine, şifahî
kültürü fevkalade zengin ve pek çok sosyolojik araştırmayı
bekleyen bu zengin beldeye ilmin değerli bir kapısını
açacak ve önemli bir adımı atmış olacaksınız.
Bunu kabul buyurmanızı istirham ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (ANAP ve FP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Güner.
Efendim, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Teşekkür ederim, hayırlı olsun efendim.
Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.
IV. - SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN
ÜYELİKLERE SEÇİM
1.- Adalet Komisyonunda,
Dışişleri Komisyonunda, Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda ve Plan ve Bütçe Komisyonunda
boş bulunan üyeliklere seçim
BAŞKAN - Adalet Komisyonunda boş bulunan ve Demokratik Sol
Parti Grubuna düşen bir üyelik için, İzmir Milletvekili Hayri Diri
aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir; hayırlı olsun efendim.
Dışişleri Komisyonunda boş bulunan ve Fazilet
Partisi Grubuna düşen bir üyelik için, Konya Milletvekili Hüseyin Arı
aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir; hayırlı olsun efendim.
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonunda boş bulunan ve Fazilet Partisi Grubuna düşen bir üyelik
için, Diyarbakır Milletvekili Osman Aslan aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir; hayırlı olsun efendim.
Plan ve Bütçe Komisyonunda bağımsız milletvekillerine
düşen bir üyelik için seçim yapacağız.
Bu üyelik için aday olan bağımsız sayın
milletvekillerinin adlarını okuyorum: İstanbul Milletvekili
Mustafa Düz, Malatya Milletvekili Tevfik Ahmet Özal. Okunan adayların
isimleri liste halinde bastırılmıştır. Her üyeye, 1 oy
pusulası ile bir zarf dağıtılacaktır.
Oyunu kullanacak sayın milletvekili, dağıtılan aday
listesinde yazılı adaylardan hangisine oy verecekse, o adayın
adının üstündeki kareyi çarpı işaretiyle işaretleyecek
ve oy pusulasını zarfa koyacaktır.
Adaylardan sadece biri işaretlenecektir; birden fazla aday
işaretlendiği ve zarfa birden fazla oy pusulası konulduğu
takdirde, bu oylar geçersiz sayılacaktır.
Sayın milletvekilleri, öncelikle, oyların sayım ve dökümü
için 5 kişilik bir tasnif komisyonu tespit edeceğim.
Tasnif komisyonunu tespit ettikten sonra, siz sayın üyeleri, Adana
İlinden başlayarak sırayla davet edeceğiz. Sırası
gelen milletvekili, oy pusulalarını havi zarfı kürsü önüne
konulan kutuya atacaktır.
Şimdi, 5 kişilik tasnif komisyonunu tespit ediyorum:
Bayburt Milletvekili Sayın Suat Pamukçu?.. Burada.
İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Güzel?.. Yok.
Manisa Milletvekili Sayın Ekrem Pakdemirli? .. Yok.
Bursa Milletvekili Sayın Faruk Çelik?.. Burada.
Diyarbakır Milletvekili Sayın Mehmet Selim Ensarioğlu?..
Yok.
İstanbul Milletvekili Sayın Yılmaz Karakoyunlu?.. Burada.
İstanbul Milletvekili Sayın Nazire Karakuş?.. Yok.
Kütahya Milletvekili Sayın İsmail Karakuyu?.. Yok.
Kırıkkale Milletvekili Sayın Osman Durmuş?.. Yok.
İstanbul Milletvekili Sayın Süleyman Yağız?..
Burada.
Malatya Milletvekili Sayın Recai Kutan?.. Burada; ama, Sayın
Kutan'ın Tasnif Komisyonu üyeliği olmaz.
Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru?.. Burada.
Tasnif Komisyonuna seçilen sayın üyelerin isimlerini tekrar
okuyorum: Bayburt Milletvekili Sayın Suat Pamukçu, Bursa Milletvekili
Sayın Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili Sayın Yılmaz
Karakoyunlu, İstanbul Milletvekili Sayın Süleyman Yağız,
Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru.
Böylece, 5 kişilik Tasnif Komisyonu da teşekkül etmiş
bulunmaktadır.
Oylamaya Adana İlinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı?
Yok.
Oylama işlemi tamamlanmıştır efendim.
Kupalar kaldırılsın.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, tasnif komisyonu
tutanağı gelmiştir; okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve bağımsız
milletvekillerine düşen bir üyelik için yapılan seçime 290 üye
katılmış, kullanılan oyların
dağılımı aşağıda gösterilmiştir.
Saygıyla arz olunur.
Tasnif
Komisyonu
Üye Üye Üye
Suat
Pamukçu Süleyman
Yağız Faruk
Çelik
Bayburt İstanbul Bursa
Üye Üye
Yılmaz
Karakoyunlu Reşat
Doğru
İstanbul Tokat
Mustafa Düz (İstanbul) : 75
Tevfik Ahmet Özal (Malatya) : 204
Boş : 2
Geçersiz : 9
Toplam : 290
BAŞKAN - Böylece Sayın Ahmet Özal, Plan ve Bütçe Komisyonunda
boş bulunan üyeliğe seçilmiştir efendim.
Sayın Özal, hayırlı olsun.
Efendim, gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.
Sayın İçişleri Bakanının bir önergesi var;
okuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İçtüzüğün 98 inci maddesi beşinci fıkrasına
göre, (6/552), (6/560) nolu soruları birlikte cevaplandırmak
istiyorum.
Saygılarımla.
Sadettin
Tantan
İçişleri
Bakanı
BAŞKAN - Sırası geldiğinde Sayın Bakan birlikte
cevaplandıracaklar.
V. - SORULAR
VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in,
özel finans kurumlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/508)
BAŞKAN - Cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Üç birleşimde cevaplandırılmadığından,
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca
yazılı soruya çevrilecektir efendim ve gündemden
çıkarılmıştır.
2. - Eskişehir Milletvekili Mehmet
Mail Büyükerman'ın, bir sendika başkanının
Cumhurbaşkanı hakkında yaptığı konuşmaya
ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/512)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
3. - Şanlıurfa Milletvekili
Yahya Akman'ın, Şanlıurfa-Birecik Devlet Hastanesinin uzman
doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/514)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
4. - İstanbul Milletvekili Ahmet
Güzel'in, İstanbul Boğazındaki köprülere ilişkin Turizm
Bakanından sözlü soru önergesi (6/515)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
5. - Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya'nın, Erzincan İlindeki camilere ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi
(6/524)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
6. - Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya'nın, Erzincan İlindeki kooperatiflere ve toplu konut kredisi
taleplerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/525)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
7. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın,
Erzincan İlindeki hastanelerin onarımı için ayrılan ödenek
miktarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/526)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
8. - Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya'nın, Erzincan İlinde yürütülen projelere ilişkin
Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/527)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
9. - Balıkesir Milletvekili
İsmail Özgün'ün, şeker sanayiinde çalışan geçici
işçilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/531)
BAŞKAN - Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek
sayın bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
10. - Şanlıurfa Milletvekili
Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Şanlıurfa İlindeki demiryolu
projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/533)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
11. - Ankara Milletvekili M. Zeki
Çelik'in, Ankara İlindeki imam ve müezzin sayısına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru
önergesi (6/535)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
12. - Ankara Milletvekili M. Zeki
Çelik'in, Devlet Memurluğu Sınavı yapılmadan önce
açılan sınavları
kazananların durumuna ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/537)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
13. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in,
tarım sektörünün sorunlarına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/544)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
14. - İzmir Milletvekili Suha
Tanık'ın, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin tıbbi
cihaz ve sağlık personeli ihtiyacına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/549)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Şimdi, İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan
İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, gündemin 15 ve 20 nci
sıralarındaki soruları müştereken cevaplayacaklar.
Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün sözlü soru önergesi ile Samsun
Milletvekili Musa Uzunkaya'nın sözlü soru önergesini peş peşe
okutuyorum:
15. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün
Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler
tarafından bir camiye düzenlenen operasyona ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve İçişleri
Bakanı Sadettin Tantanın cevabı (6/552)
16. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın Hizbullah örgütünün sorgu kasetlerindeki
konuşmalarının basında yer almasına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve İçişleri
Bakanı Sadettin Tantanın cevabı (6/560)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın İçişleri
Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.
Özkan
Öksüz
Konya
Türkiye'nin Avrupa Birliğine girmeye
çalıştığı, demokratikleşme yolunda önemli
adımlar atıldığı şu günlerde, Şanlıurfa
Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ve İstihbarat Şube
Müdürlüğüne bağlı ekipler tarafından Haleplibahçe
Semtindeki Kardeşler Camiine bir operasyon düzenlenerek yaşları
6 ilâ 14 arasında değişen 68 çocuk ile 5 kişi emniyet müdürlüğüne
götürülmüş ve saatler sonra salıverilmişlerdir.
Soru 1. Emniyet güçlerinin camiye baskın düzenlemesi hukukî midir?
Hukukî bir uygulama değilse bu operasyonu düzenleyenler hakkında
herhangi bir işlem yapılmış mıdır?
Soru 2. Operasyon yapmak için camide toplanan çocukların
çıkması niçin beklenmemiştir?
Soru 3. Camiye baskın yapılırken çocukların içine
düşeceği psikolojik durum dikkate alınmış
mıdır?
Soru 4. Baskından sonra, çocuklar, evlerine salıverilmesi
yerine, niçin emniyet müdürlüğüne götürülmüşlerdir?
Soru 5. Kur'an-ı Kerim öğrenmek için camide toplanan 68
çocuğa terörist muamelesi yapılarak, emniyete götürülmesini
doğru buluyor musunuz?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularıma İçişleri Bakanı
Sayın Sadettin Tantan'ın sözlü olarak cevap vermesini
delaletlerinizle arz ederim. 9.3.2000
Musa
Uzunkaya
Samsun
Bilindiği gibi hükümet, Hizbullah örgütünün işlediği
cinayetlerle ilgili sorgu kasetlerinde yer alan görüntülerin toplumu olumsuz
etkileyeceği gerekçesiyle yayınlanmamasına karar vermişti.
Ancak, örgütün içyüzünün ve gayesinin toplum tarafından daha net
bir biçimde anlaşılmasını temin etmek, birtakım soru,
tereddüt ve haksız ithamlara mani olmak üzer, mevcut tüm sorgu
kasetlerindeki konuşmaların yazılı dökümünün kamuoyuna
yansıtılmamasının gerekçesi nedir?
BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun efendim. (ANAP, DSP ve MHP
sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI SADETTİN TANTAN (İstanbul)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Konya Milletvekili
Sayın Özkan Öksüz tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sunulan ve tarafımdan
cevaplandırılması istenilen
sözlü soru önergesini cevaplandırmak için söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
28.2.2000 tarihinde, Şanlıurfa İli Öncel Kardeşler
Camiinde Hizbullah terör örgütü mensuplarınca küçük çocuklara örgüte taban
kazandırma amacıyla ders
verildiği ihbarının alınması üze-rine,
çocukların psikolojik yönden zarar görmemeleri için, söz konusu camie,
bayan görevlilerin de içerisinde bulunduğu, sivil ekiplerce
gidildiği, içeride bulunanların çoğunun dışarıya
davet edildiği; ardından, emniyet müdürlüğüne götürülen
çocukların sanık olarak ifadelerinin alınmadığı
gibi, nezarethaneye de konulmadıkları, sadece, çocuklara ve
velilerine Hizbullah terör örgütü hakkında bilgi verildiği ve
çocukların ailelerine teslim edildiği; çocuklardan alınan
bilgiler doğrultusunda yakalanan 5 sanığın 3.3.2000
tarihinde, gönderildikleri Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığının
hazırlık 2000/1848 sayısına kayden tutuklanma talebiyle
sevk edildikleri Şanlıurfa Sulh Ceza Mahkemesinin 2000/163
sayılı kararınca tutuklanarak cezaevine konuldukları; olaya
müdahale eden güvenlik görevlileri hakkında herhangi bir işlem
yapılmadığı anlaşılmıştır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Samsun
Milletvekilimiz Sayın Musa Uzunkaya tarafından Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına sunulan ve tarafımdan
cevaplandırılması istenilen sözlü soru önergesini
cevaplandırmak için söz almış bulunuyorum.
17.1.2000 tarihinde, İstanbul'da Hizbullah terör örgütüne yönelik
düzenlenen operasyonda ele geçirilen, terör örgütü tarafından çekimi
yapılmış olan işkence ve sorgu kasetlerinde yer alan
görüntülerin, terör örgütünün toplumda meydana getirmek istediği korku ve
sindirme amacına hizmet edeceği, çocuk ve gençlerin psikolojik ve
ruhî yapılarını olumsuz yönde etkileyeceği, ayrıca,
ülkemizin imajının, dış ülkelerde, görüntüler sebebiyle
zarar görebileceği, bundan dolayı ülkemiz turizminin olumsuz yönde
etkileneceği gibi gerekçelerle yayınlanmasının uygun
olmayacağı değerlendirilmiştir.
Ayrıca, mevcut mevzuat ve yasalar gereği, bu tip kasetlerin
yayınlanması, tamamen devlet güvenlik mahkemesi
savcılarının ve mahkemenin aslî görevlerindendir.
Ele geçirilen kasetler (video kasetler, teyp kasetleri ve mikro
kasetler) ve dokümanlara bakıldığında, çok büyük bir yekûn
teşkil etmektedir. Bunlar, süresi içerisinde, devamlı surette
çalışma ortamı içerisindedir ve devlet güvenlik mahkemesi
savcılığının bilgisi tahtında, İstanbul
Emniyet Müdürlüğünde bir kasada mühür altına
alınmıştır.
Bu konuda devlet güvenlik mahkemesi savcılığı ve
mahkeme kararı olmaksızın kasetlerin yayınlanması
mümkün değildir.
Yüce Meclisi bu konuda bilgilendiriyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; her iki konu
hakkında bilgi sundum.
Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (ANAP, DSP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.
17. - İzmir Milletvekili Suha
Tanık'ın, hava meydanlarındaki ticari işletmelere
ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/554)
BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir efendim.
18. - Şanlıurfa Milletvekili
Yahya Akman'ın, Birecik İlçesine Bağ-Kur irtibat bürosu
açılıp açılmayacağına ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Çalışma ve
Sosyal GüvenlikBakanı Yaşar Okuyanın cevabı (6/555)
BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Burada.
Soruyu okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Yahya
Akman
Şanlıurfa
Birecik İlçemiz köyleriyle birlikte yaklaşık 80 000
kişilik nüfusa sahip bir ilçemizdir. Halfeti İlçemizin köyleriyle
birlikte tamamı ve Suruç ile Bozova İlçelerimizin önemli bir
kısmı, ticarî ve sosyal olarak, hergün Birecik İlçesine gidip
gelmektedir.
Birecik'te açılacak bir Bağ-Kur irtibat bürosu ile 300 000
kişilik bir kitlenin Bağ-Kur ile ilgili olarak, 100-150 km yol
katedip Şanlıurfa'ya taşınma zorunluluğu ortadan
kalkacaktır. Maddî ve manevî kayıplara neden olan ve millî servet
açısından da zarara sebep olan bu durumun düzeltilmesi maksadıyla,
bir irtibat bürosunun açılmasına ihtiyaç vardır.
Bu bilgiler ışığında;
Sorular:
1. Bakanlığınızca Birecik İlçemizde bir
Bağ-Kur irtibat bürosu açılması hususunda
yapılmış bir çalışmanız var mıdır?
2. Birecik'te bir irtibat bürosu hususundaki düşünceleriniz
nelerdir?
BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun. (ANAP, DSP ve MHP
sıralarından alkışlar)
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Şanlıurfa
Milletvekilimiz Sayın Yahya Akman'ın sorularını cevaplamak
üzere huzurunuzdayım; hepinizi saygıyla, öncelikle,
selamlıyorum.
Birecik'te Bağ-Kur irtibat bürosunun açılıp
açılmayacağına dair soruyu, şöyle cevaplandırmak
mümkün: Şu andaki mevcut yasamız içerisinde, sadece mahallindeki,
belli ilçelerde,o ilçelerdeki esnaf odaları veya ticaret
odalarının, oradaki fizikî şartları oluşturmaları
ve içinin de döşenmesine yardımcı olmaları kaydıyla,
gelen teklifleri büyük ölçüde müspet olarak değerlendiriyoruz. Bizim kendi
yasamızda, doğrudan doğruya ilçelerde şube açma yetkisi
yok, bulunmuyor, mevcut belli şartların dışında;
fakat, buradaki Birecik Ticaret ve Sanayi Odası, bu manada, Bağ-Kur
Genel Müdürlüğüne gönderdiği yazıda, bu konularla ilgili
yardımcı olamayacağını beyan etmişlerdir. Dolayısıyla,
orada bir irtibat bürosunun açılması şu aşamada söz konusu
değildir. Ancak, bu fırsattan istifade bir şeyi huzurunuzda arz
etmek istiyorum. Esas, büyük ölçüde, hem SSK'yla ilgili sigorta müdürlükleri
hem de Bağ-Kur'la ilgili olan bu bürolar veya müdürlüklerdeki en önemli
işlev iki ana noktada toplanıyor: Birisi, her yıl yenilenen
sağlık karneleri dolayısıyla, insanlar, hakikaten, o
sigorta müdürlüklerinin önünde perişan oluyorlar ve her yıl
itibariyle sağlık karnelerini yenilemek veya vize ettirmek zorunda
kalıyorlar. Şimdi biz bu uygulamayı zaten ortadan
kaldırıyoruz. Biraz sonra, zannediyorum, SSK'yla ilgili
araştırma önergesi dolayısıyla da biraz geniş malumat
arz edeceğim. Çünkü, ikisi, hemen hemen eşdeğerli ve
eşzamanlı olarak ortaya konuluyor.
Tam otomasyon projemiz de... Sistemi tamamıyla bilgisayar
ortamında ve bunun sonucu itibariyle de herkese vereceğimiz bir
sosyal güvenlik kartı uygulamasıyla sağlık karnesi
uygulamasını ortadan kaldıracağız.
Dolayısıyla, sağlık karnesinden dolayı sigorta
müdürlüklerine gidilmesi keyfiyeti de kendiliğinden ortadan
kalkmış olacak.
Sigorta müdürlüklerine muhatap olan ikinci bir faaliyet, gerek
Bağ-Kur mükelleflerinin gerekse SSK için, işyerlerinin ve firma
sahiplerinin, bu bildirimlerinin verilme keyfiyetidir. Bunlara da aynı
şekilde, bu otomasyon projesinin sonucunda, bilgisayar ortamında,
internet aracılığıyla bu bildirgeleri verme
imkânını getireceğiz. Dolayısıyla, sigorta
müdürlüklerinin illerdeki fonksiyonları bile minimize edilmiş olacak.
Dolayısıyla, vatandaşların, bu manadaki, sigorta
müdürlüklerine gitme keyfiyeti de ortadan kalkmış olacaktır.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Bakan.
19. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in,
kurumlararası nakilleri izne bağlayan
genelgeye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/557)
BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
20. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı
Ilıcak'ın, Yargıtay üyeleri ile Başsavcı hakkında
tazminat davası açılıp açılamayacağına
ilişkin Adalet Bakanından
sözlü soru önergesi (6/558)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
21. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un,
Elazığ - Kovancılar'a askerlik şubesi
açılmasına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/564)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
Şimdi, İçtüzüğün 98 inci maddesinin beşinci
fıkrasına göre verilmiş bir önerge var; okuyorum:
"Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımızdan
cevaplandırılması talebiyle sorulan (6/565, 6/632, 6/635, 6/642,
6/653, 6/669, 6/681, 6/728, 6/731, 6/773) sıra sayılı soru
önergelerine aynı anda ayrı ayrı cevap vermeme izin ve
müsaadelerinizi arz ederim.
Mehmet
Keçeciler
Devlet
Bakanı"
Soru önergelerini okutuyorum:
22. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un,
Elazığ - Karakoçan - Sarıcan baraj projesine ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü
soru önergesi ve Devlet Bakanı Mehmet Keçecilerin cevabı (6/565)
23. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, DSİ Bölge
Müdürlüğünün Elazığ ve ilçelerindeki yatırım
projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru
önergesi ve DevletBakanı Mehmet Keçecilerin cevabı (6/632)
24. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ
İlinde uyguladığı projelere ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru
önergesi ve DevletBakanı Mehmet Keçecilerin cevabı (6/635)
25. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Keban Baraj Gölü çevresinin ağaçlandırılmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi ve DevletBakanı Mehmet
Keçecilerin cevabı (6/642)
26. - Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın,
elektrik iletişim hatlarındaki enerji kayıplarına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru
önergesi ve DevletBakanı MehmetKeçecilerin cevabı (6/653)
27. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, Ladik Derinöz Barajı projesine ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
sözlü soru önergesi ve DevletBakanı MehmetKeçecilerin cevabı (6/669)
28. - Nevşehir Milletvekili Mükremin Taşkın'ın, DSİ
tarafından Nevşehir'de yürütülen yatırım projelerine
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
sözlü soru önergesi ve DevletBakanı MehmetKeçecilerin cevabı (6/681)
29. - Gaziantep Milletvekili Mehmet
Ay'ın, Gaziantep-Merkez-Yamaçoba gölet ve sulama projesine ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi ve DevletBakanı
MehmetKeçecilerin cevabı (6/728)
30. - Mardin Milletvekili Veysi Şahin'in,
Mardin-Şırnak sınırında yeralan Ilısu Barajı
projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru
önergesi ve DevletBakanı MehmetKeçecilerin cevabı (6/731)
31. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun,
enerji hatlarının periyodik bakımına ve Bursa-Orhaneli
orman yangınlarının bakımlarla ilişkisi olup
olmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
ve DevletBakanı MehmetKeçecilerin cevabı (6/773)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı Sayın M. Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Ahmet
Cemil Tunç
Elazığ
Karakoçan Ovasının sulaması için, DSİ, Sarıcan
Çayı üzerinde bir sulama barajı yapma
çalışmalarını yürütüyordu.
1. Acaba bu çalışmalar neticesinde ne
yapılacağı hususunda bir sonuca varıldı mı?
Burada, nerede, nasıl ve ne zaman somut adımlar atılacak?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı Sayın M. Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Ahmet
Cemil Tunç
Elazığ
1. DSİ Bölge Müdürlüğü 2000 yılı programında
Elazığ ve ilçelerine yönelik hangi işleri yapacak?
2. Yapacağı bu işlerin toplam maliyeti ne kadardır?
3. Kullanılmaya hazır ödenek miktarı ne kadardır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Ahmet
Cemil Tunç
Elazığ
1. Elazığ ve ilçelerinde Bakanlığınızca
uygulanan projeler nelerdir?
2. Bu yıl bu projeler için ayrılan ödenek ne kadardır?
3. Bu projelerin toplam maliyeti ne kadardır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Ahmet
Cemil Tunç
Elazığ
1. Elazığ İli Keban Baraj gölünün çevresini, toprak
kaymasını, erozyonu önlemek, dolmasını önlemek için
ağaçlandırmayı düşünüyor musunuz?
2. Düşünüyorsanız bir projeniz var mı?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
hususunda müsaadelerinizi arz ederim.
Saygılarımla.
Namık
Kemal Atahan
Hatay
Trafolarda ve elektrik iletişim hatlarındaki
elektrik kayıp oranının yüzde 25 olduğunun bilimsel olarak
saptandığı iddialarına ne dersiniz? Bu oran Türkiyemiz için
çok büyük bir enerji kaybı değil midir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularıma Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın M. Cumhur Ersümer'in sözlü olarak cevap
vermesini delaletlerinizle arz ederim.
Musa
Uzunkaya
Samsun
1. 1986 yılı yatırım
programına alınarak yapım çalışmalarına
başlanan ve halen de yapımı devam eden sulama ve depolama
amaçlı Ladik Derinöz Barajında fizikî yapılaşma ne seviyededir?
2. Projeye dış kredi bulmak için bir
girişiminiz olmuş mudur?
3. 1996'da 2,9 trilyon olan proje maliyeti bugün 10 kat
artışla 28 trilyon TL'ye yükselmiştir. USD bazında son dört yılda Türk
Lirasındaki artış 4 kat iken proje maliyetindeki 10 kat artışın
sebebi nedir?
4. Bu çapta bir proje için öngörülen 16
yıllık yapım süresi Türkiye'nin bugünkü şartlarına
uygun bir süre midir? Aynı kapasitedeki bir baraj 75 yıl önceki
Türkiye şartlarında kaç yılda tamamlanabiliyordu?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. 27.4.2000 Mükremin
Taşkın
Nevşehir
Sorular:
1. DSİ tarafından Nevşehir İlinde
yürütülen projeler nelerdir?
2. Projelerin 1999 yılı bedeli nedir?
3. 2000 yılı için ne kadar ödenek
ayrılmıştır?
4. Tahmini bitirilme tarihi nedir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer Tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi
saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Ay
Gaziantep
1. Bakanlığınıza bağlı
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2000 yılı
yatırım programında bulunan Gaziantep Merkez Yamaçoba Gölet ve
Sulama Projesi için ne kadar ödenek ayırdınız?
2. Ayrılan bu ödenekle göletin yapımına
başlanabilir mi?
3. Ayrılan ödeneğin yetersizliği
durumunda ek programda yeterli miktarda ödenek ayrılacak mı?
4. Göletin ne zaman hizmete girmesi planlanıyor?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Başbakan
Yardımcısı ve Enerji Bakanı Sayın Cumhur Ersümer
tarafından sözlü olarak cevaplanması hususunda gereğini
saygılarımla arz ederim. 12.6.2000
Veysi
Şahin
Mardin
Ülke ve bölge ekonomisi için çok önemli proje olan
Ilısu Barajı Projesi, Mardin İli Dargeçit İlçesi ile
Şırnak İli Cizre İlçesi sınırları içerisinde
yer almaktadır. Esas baraj alanı Dargeçit İlçesine 14 kilometre
mesafedeki Ilısu Köyü merkezindedir. Dicle Nehri üzerinde kurulacak olan
barajın sol tarafında Şırnak İli, sağ
tarafında Mardin İli bulunmaktadır.
Böyle olmasına rağmen, Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğü 10 uncu Bölge Müdürlüğüne
bağlı olarak, görev alanı Ilısu Barajı ve HES
inşaatıyla sınırlı, merkezi Siirt İli baraj
sahası olmak üzere, Bakanlar Kurulunca, Ilısu Barajı ve HES
İnşaat Kontrol Başmühendisliği hangi düşünceyle Siirt
İlinde kurulmuştur?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 29.6.2000
Ahmet
Sünnetçioğlu
Bursa
1. Elektrik dağıtım hatlarında
yapılması gereken periyodik bakım ve onarım
çalışmaları nelerdir?
2. Bakım ve onarım
çalışmalarının zamanında
yapılmadığından dolayı herhangi bir olay olmuş
mudur?
3. Bursa İli Orhaneli İlçesindeki son orman
yangınlarının, bu periyodik bakımların gecikmesiyle
bir ilgisi var mıdır?
BAŞKAN - Sayın Bakanım, hepsini birden
cevaplamak üzere buyurunuz.
Cevap vereceğiniz sorunun sıra
sayısını da söylerseniz...
DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) -
Söyleyeceğim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.
DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) -
Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; çeşitli
milletvekillerimizin, Enerji Bakanlığımız hakkında
sordukları sorulara, hükümetimiz adına gereken cevapları arz ve
ifade etmek üzere huzurlarınızdayım; bu vesileyle Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Önce, Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet
Cemil Tunç'un, (6/565) sayılı sözlü sorusuna, Sarıcan Çayı
üzerinde Karakoçan Ovasını sulamak için DSİ tarafından
yapılan barajla ilgili sorusuna cevap arz ediyorum.
Sözü edilen Sarıcan barajı, DSİ
çalışma programında yer almaktadır; ancak, Sarıcan
Deresinin su potansiyelini belirlemek için akım gözlem istasyonu kurma çalışmaları, yöre
halkının bir kısmı tarafından, maalesef,
engellendiği için, bu aşamada herhangi bir çalışma yapılamamaktadır.
Arz ederim.
Sayın Ahmet Cemil Tunç'un (6/632) sayılı
sorularına cevap arz ediyorum.
DSİ Genel Müdürlüğü 2000 yılı
yatırım programında Elazığ İlinde yer alan büyük
ve küçük su işleri projelerini, bu projelerin tutarlarını ve
2000 yılında ayrılabilen ödeneklerini içeren tablo ekte
verilmiştir. 2000 yılı yatırım programında
Elazığ İlinde 2 adet büyük su işi ve 17 adet küçük su
işi projesi yer almaktadır. Bu projelerin toplam maliyetleri, 118,3
trilyon lira olup 1,7 trilyon lira ödenek ayrılmıştır. Söz
konusu projeler ikmal edildiğinde 54 milyon metreküp suyun
depolanması, 27 923 hektar alanın sulanması, 256 hektar
alanın ve 12 adet meskûn mahallin taşkınlardan korunması
sağlanmış olacaktır.
Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil
Tunç'un (6/635) sayılı suallerine cevap arz ediyorum.
Enerji Bakanlığına bağlı ve
ilgili kuruluşlarından Elazığ İlinde
yatırımı olanlara ait bilgiler aşağıda
verilmiştir.
Enerji İşleri Genel Müdürlüğü, Keban
Deresi Hidroelektrik Santralı Yap-İşlet-Devret Projesi: Keban
Barajından kaçan suların enerji üretiminde değerlendirilmesi
amacıyla, yap-işlet-devret modeline göre gerçekleştirilecek
proje için, Çiltuğ Isı Sanayii Anonim Şirketi teklifte
bulunmuştur. Teknik ve ekonomik konularda anlaşma sağlanarak,
üzerinde mutabakat sağlanan imtiyaz sözleşmesi, 31 Mart 2000
tarihinde Danıştay Başkanlığına
gönderilmiştir. Tesisin inşaat süresi iki yıl olup, toplam
yatırım tutarı 11 milyon ABD Dolarıdır. 5 megavat
kurulu gücündeki projede yılda 31 milyon kilovat/saat enerji üretilmesi
planlanmaktadır. Yap-işlet-devret modelinde yatırımın
finansmanını sağlamak şirketin sorumluluğunda olup,
bütçeden ödenek ayrılmamaktadır.
Pembelik Baraj ve Hidroelektrik Santralı
Yap-İşlet-Devret Projesi: Elazığ-Tunceli
sınırında ve Fırat Nehrinin kolu olan Peri Suyu üzerinde
yer alan Pembelik Baraj ve Hidroelektrik Santralı Projesi 108 megavat
kurulu gücünde olup, yılda 363 milyon kilovat/saat enerji üretilmesi
planlanmaktadır. Yenigün İnşaat Anonim Şirketi
tarafından tesis edilip işletilecek olan projenin toplam
yatırım tutarı 167 milyon dolardır. Teknik ve ekonomik
konularda mutabakat sağlanmış, sözleşme görüşmelerine
başlanması için Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığının görüşü beklenmektedir.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü: Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğünün 2000 yılı
yatırım programında Elazığ İlinde 2 adet büyük su
işi ve 17 adet küçük su işi projesi yer almaktadır. Bu
projelerin toplam maliyeti 118,3 trilyon lira olup, 1,7 trilyon lira ödenek
ayrılmıştır. Söz konusu projeler ikmal edildiğinde, 54
milyon metreküp suyun depolanması, 27 923 hektar alanın
sulanması, 256 hektar alanın ve 12 adet meskûn mahallin
taşkınlardan korunması sağlanacaktır. DSİ Genel
Müdürlüğünün 2000 yılı yatırım programında,
Elazığ İlinde yer alan büyük ve küçük su işleri projeleri
ile bu projelerin tutarları ve 2000 yılında ayrılabilen
ödenekleri içeren tablo da kendilerine, sayın milletvekiline
gönderilecektir.
Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel
Müdürlüğü: Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel
Müdürlüğünün Elazığ İlinde etüt proje işleri
kapsamında, yıl içinde başlayıp biten karekteristikte
"Hidrometrik Araştırma ve Etütler Projesi" yürütülmektedir.
2000 yılı için bu projeye 13 milyar 497 milyon lira ödenek
ayrılmıştır. Mart ayı sonu itibariyle 2 milyar 579
milyon lira ödenek harcanmış ve yatırım
gerçekleşmiştir.
Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim
Şirketi Genel Müdürlüğü:
Kırsal Dağıtım Tesisleri Grubu
"Yeni İşler" bölümünde, Hankendi TM'ye çevre hatların
irtibatı,
Şehir Şebekeleri Grubu "Devam Eden
İşler" bölümünde, Elazığ-Merkez, Palu, Hankendi,
Yurtbaşı, Ağın, Sivrice ve Çakırbaş şebeke
tevsii işleri; "Yeni İşler" bölümünde, küçük ek
tesisler, diğer belediyeler, Kovancılar, Elazığ 2 ve
Akçakiraz şebeke tevsii işleri,
Köy Şebekeleri Grubu "Devam Eden
İşler" bölümünde, Alacakaya KÖK (Kesici Ölçü Kabini), 3H,
Arıcak-Erimli KÖK 5H ve Alacakaya(KÖK)- Sularbaşı enerji nakil
hattı ve Erimli KÖK irtibat hatları 7 kilometre enerji nakil
hattı; "Yeni İşler" bölümünde, Tabanlı-Danhüyük
(Merkez), Uzunpara- Kayapınar (Sivrice), Kumlutarla (Baskil),
Bahçeevler-Kadıköy (Baskil), Derince-Şevargen Mahallesi-Altunkürek
(Keban), Hacıpayan-Topkıran (Keban), Hoşköyü (Merkez), Kelmahmut
(Merkez), Kuyulu (Merkez), Kıraçköyü, (Merkez), Çakmaközü (Merkez), Çöteliyolu-Avculu
(Merkez), Beşevler-Fatmalı (Merkez), Kireç Mahallesi-Kıraç
(Merkez), Munzuroğlu-Kıraç (Merkez), Karaçavuş-Sün (Merkez),
Seyrantepe-Şahinkaya (Merkez), Bahçeevler-Kavak (Sivrice), Söğütlü
artı Çatakkaya-Uslu (Sivrice), Zamburlar-Çevrimtaş (Sivrice) ve küçük
ek tesisler projesi yer almaktadır.
2000 yılında TEDAŞ Genel
Müdürlüğünce Elazığ İlinde yapılması planlanan
projeler için toplam 1 trilyon 365 milyar 300 milyon lira ödenek
ayrılmıştır.
TEDAŞ Genel Müdürlüğünün 2000 yılı
yatırım programında yer alan işlerin proje tutarı,
toplam 6 trilyon 773 milyar 813 milyon liradır.
Türkiye Elektrik Üretim İletim AŞ Genel
Müdürlüğü: TEAŞ Genel Müdürlüğünün 2000 yılı
yatırım programında toplam 6 adet proje bulunmakta olup,
projelerin toplam tutarı 2 trilyon 340 milyar liradır. Bu projeler
için, 2000 yılında 1 trilyon 25 milyar lira ödenek
ayrılmıştır. Ayrıntılı bilgi, ekli tabloda
milletvekilimize gönderilmiştir.
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı
Genel Müdürlüğü: TPAO Genel Müdürlüğünce Elazığ
İlinde, 2000 yılında sondaj öncesi arama faaliyetleri
sürdürülmektedir.
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı
Genel Müdürlüğünce 2000 yılında Elazığ İlinde
sondaj öncesi arama için 30 milyar lira ödenek
ayrılmıştır.
TPAO Genel Müdürlüğünce yürütülen faaliyetler
yıllık olup, Elazığ'da 2000 yılında projelerin
toplam maliyeti 30 milyar liradır.
Arz ederim.
Yine, Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet
Cemil Tunç'un (6/642) sayılı sorularına cevap arz ediyorum.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, yasal
çerçevede su yönetiminde görev alan etkin bir kuruluş olarak, erozyonun
kontrolü konusunda daima duyarlı bir yaklaşım içerisinde olup,
bu çerçevede, toprak ve su kaynaklarının geliştirilmesine
yönelik çalışmaların sürekliliğini sağlamak ve
etkinliğini artırmak bakımından, erozyonun kontrolüne ve
dolayısıyla, akarsu ve yan derelerde özellikle yatak hareketlerinden
oluşan sediment taşınımının
sınırlandırılması konusunda, 6200 sayılı
kuruluş yasasında görev verilmemiş olmasına rağmen, çalışmalarını
sürdürmektedir. Bu konuda Keban Barajı havzasında geliştirilen
60 adet münferit erozyon ve rüsubat kontrolü projesinde, önerilen
yaklaşık 10 000 hektar yamaç arazinin
ağaçlandırılması hususu Orman Bakanlığına
iletilmiştir; ancak, esas itibariyle, erozyonun, dolayısıyla rüsubat
hareketinin etkili şekilde kontrolü, yukarı havzalarda toprağı
koruyan ve akışları düzenleyen bitki örtüsünün korunması,
geliştirilmesi ve gerektiği yerlerde tesis edilmesine
bağlıdır. Bilindiği gibi, bu görev, 6831 sayılı
Yasayla Orman Bakanlığına verilmiştir.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüyse,
erozyonun ülke genelindeki tüm doğal ve suni hidrolojik sisteme olan
etkisi nedeniyle, konuyla dolaylı olarak ilgili bulunmaktadır. Bu
çerçevede, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, erozyon sorunu
öncelikli olan baraj havzalarının bütününü kapsayacak
ağaçlandırma faaliyetleri ile yatak içi yapısal önlemleri
koordinatif bir program mantığı içinde uygulamak üzere, 1998
yılında, Orman Bakanlığı, Ağaçlandırma ve
Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü ve TEMA Vakfıyla ayrı ayrı
protokoller imzalamıştır.
Bu bağlamda, Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü, Keban Baraj rezervuarında Fırat Havzasından
kaynaklanan sedimentasyonun mertebesinin belirlenmesi için mevcut rezervuarda
batimetrik harita alımını, akım gözlem istasyonlarıyla
öteden beri yapılmakta olan sediment ölçümlerine ilaveten, 2000-2001
yılı çalışma programına
alınmıştır.
Her iki çalışmadan elde edilecek sonuçlara
göre, rüsubat kaynakları yönünden aktif alt havzalar belirlenerek,
havzanın bütününde erozyon ve rüsubat kontrolü ihtiyacı ile
bunların çözümüne ilişkin tedbirler, hazırlanacak proje
kapsamında yıllara sari olarak uygulamaya konulacaktır.
Ayrıca, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgelerinde, Fırat Nehri ve yan kollarında, 1993 yılından
bu yana, Dünya Bankası destekli, "Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesi Havza Geliştirme Projesi" adı altında, Orman
Bakanlığının ilgili genel müdürlükleri, Köy Hizmetleri
Genel Müdürlüğü ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
Teşkilatlandırma ve Destekleme Genel Müdürlüğü tarafından
müştereken yürütülen proje kapsamında, 1,6 milyon hektarlık
yamaç arazide erozyonun önlenmesi ve ıslah önlemleri alınmasına
ilişkin çalışmaların devam ettiği bilinmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şimdi de, Hatay Milletvekili Sayın Namık Kemal Atahan'ın
(6/653) sıra sayılı sorusuna cevap arz edeceğim.
TEDAŞ Genel Müdürlüğünün sorumluluğunda
bulunan elektrik dağıtım sistemindeki kayıp artı kaçak
oranı, 1998 yılı itibariyle, yüzde 19,5 seviyesindedir; ancak,
bu oranın, sadece, yüzde 8, yüzde 9'unun sistemdeki teknik
kayıplardan, kalan yüzde 10,5 ilâ yüzde 11,5'lik kısmının
ise, kaçak elektrik kullanımından ileri geldiği hesap
edilmektedir. Sistemdeki teknik kayıpların yüzde 1-2 oranında
azaltılabileceği hesaplanmakta ve bunun temini için gerekli
iyileştirmeler ve yeni yatırımlar, belli bir program dahilinde
yapılmaktadır; ancak, yukarıda da belirtildiği üzere,
elektrik dağıtım sistemindeki en büyük sıkıntı,
en büyük açmaz, vatandaşların önemli bir kısmının
elektriği kaçak olarak kullanması ve bunu alışkanlık
haline getirmiş olmalarıdır. Bu yüzden, TEDAŞ Genel Müdürlüğü,
görevlerini yerine getirerek kullandığı elektrik bedelini ödeyen
vatandaşlarımız ve ülke ekonomisi zarara uğramaktadır.
Bu olumsuzluğun bilinci içerisinde olan TEDAŞ Genel Müdürlüğü,
kaçak elektrik kullanımını önlemek için, yıllardan beri
bütün teşkilatıyla birlikte sürekli bir çalışma ve çaba
içerisinde olmasına rağmen, ne yazık ki, kaçak elektrik
miktarını bugüne kadar aşağılara çekmek bir türlü
mümkün olamamıştır.
Bu tespitten hareketle, içinde bulunduğumuz 2001
yılında kaçak elektrik oranının azaltılması için
yeni tedbirler alınmış ve bu tedbirler doğrultusunda
uygulama yapılması için bütün elektrik dağıtım
müesseseleri ile tüm bağlı ortaklıklara gerekli talimatlar
iletilmiş ve talimatların yerine getirilmesi hususunda aksama
olmaması için, yakından izlenmeye başlanmıştır.
Alınmış olan bu önlemler ve
yakından takip neticesinde, kaçak oranının 2000
yılında yüzde 2-3 civarında azaltılabileceği
öngörülmüştür. Bu çalışmalara aralıksız olarak devam edilmesi
ve bu çalışmaların yanı sıra vatandaşların
da giderek bilinçlenmesiyle önümüzdeki yıllarda kaçak elektrik
kullanımının daha da aşağıya çekilmesi
düşünülmektedir, öngörülmektedir ve bu konuda çalışmalar
eksiksiz bir şekilde yerine getirilmektedir.
Arz ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şimdi de, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya'nın, Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanımıza sorduğu suallere Hükümetimizin
cevabını arz ediyorum.
Cevap 1 - Derinöz Barajında fizikî
gerçekleşme oranı yüzde 85'tir.
Cevap 2 - Normal olarak ihale edilen işlere kredi
temini diye idarenin herhangi bir girişim usulü mevcut değildir;
ancak, müteahhitliğin kredi temin etmesi ve bu hususta idareye
müracaatları halinde, konu Hazine Müsteşarlığına
intikal ettirilmektedir. Müteahhidin bu hususta idareye herhangi bir müracaatı
söz konusu değildir.
Cevap 3 - 2000 yılı yatırım
programı hazırlıkları, Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığının 2.7.1999 tarih ve 99/6
sayılı genelgesi uyarınca hazırlanmıştır. Bu
hesaplama esaslarına göre yapılan harcamalar, Devlet Planlama
Teşkilatı deflatörüyle 1999 yılı fiyatları bazına
getirilmekte, daha sonra yüzde 42,5 artırılarak 2000 yılı
fiyatlarına dönüştürülmekte, geriye kalan işlerin bedeli bu
bedele ilave edilerek projenin tutarı bulunmaktadır.
Bu nedenle, soruda sözü edilen 28 trilyon liranın
hesaplanması, DPT genelgesi esaslarına göredir.
Cevap 4 - Projelere verilen ödenekler çok yetersiz
kalmaktadır. Bu da baraj ve sulama inşaatlarının paralel
gitmesini engellemektedir. Projelerin her sene gerçek ihtiyaçları
hesaplanmakta, bu talepler Devlet Planlama Müsteşarlığına
iletilmektedir; ancak, tahsis edilen ödenekler ve yılı içindeki nakit
ödemelerindeki yetersizlikler projelerin bitim sürelerini devamlı
ertelemekte, normalde dört beş yılda bitebilecek projelerin ödenek
yetersizliğinden dolayı yapım süresi, on onbeş yıl
kadar zaman almaktadır.
Arz ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şimdi de, Nevşehir Milletvekili Sayın Mükremin
Taşkın'ın sorularına Enerji
Bakanlığımızın cevabını, hükümetimiz
adına arz ediyorum.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün 2000
yılı yatırım programında yer alan Nevşehir
İlindeki yatırımların proje tutarları, 1999
yılı harcaması, 1999 yılı sonuna kadarki harcama, 2000
yılı ödeneği ve 2001 yılı ve sonrası
yatırımını içeren bilgiler ekte yer almaktadır. Büyük
su işleri projeleriyle ilgili bilgi aşağıda verilmektedir.
Ayhanlar Projesi:
DSİ Genel Müdürlüğünce yürütülen Ayhanlar
Projesi kapsamındaki Ayhanlar Barajında depolanacak 22 milyon
metreküp sudan 1 773 hektarlık alanın sulanması hedef
alınmış olup, baraj inşaatı 28.11.1995 tarihinde ihale
edilmiştir. Halen inşaatı sürdürülen işte derivasyon tüneli
ve kondüvi çalışmaları tamamlanmış olup, gövde
dolgusuna da devam edilmektedir. Yüzde 74 fizikî gerçekleşme sağlanan
işin, yeterli ödenek temin edildiği takdirde, bu yıl, 2001
yılında tamamlanması programlanmıştır. Projeye
2000 yılı için 1,5 trilyon lira ödenek talep edilmiş, 700 milyar
lira ödenek verilmiştir.
Doyduk Projesi:
Doyduk Projesinin su kaynağı olan Doyduk
Barajında depolanacak 40 milyon metreküp sudan 2 832 hektarlık alana
sulama hizmeti götürülmesi planlanmıştır. Doyduk Barajı,
8.12.1997 tarihinde ihale edilmiş ve 8.12.1998 tarihinde işe
başlanmıştır. Baraj inşaatında ocak
ulaşım yolu ve kondüvi çalışmalarına devam edilmekte
olup, fizikî gerçekleşme yüzde 5'tir. Barajın mukavelesine göre de
27.10.2003 tarihinde ikmali programlanmış olup, Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğünün 1.5.2000 tarih ve 2705
sayılı yazısıyla, 20 milyon dolar kredi temini için Devlet Planlama
Teşkilatı Müsteşarlığına uygun görüş için müracaat
edilmiştir. Bu projeye de 2000 yılı için 3,5 trilyon lira ödenek
istenilmiş, 360 milyar lira ödenek tefrik edilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şimdi de, Gaziantep Milletvekili Sayın Mehmet Ay'ın sözlü soru
önergelerine, hükümetimiz adına, Enerji
Bakanlığımızın verdiği cevapları arz
ediyorum.
DSİ Genel Müdürlüğünün, 2000 yılı
yatırım programında küçük su işleri projeleri
kapsamındaki gölet faaliyetleri arasında yer alan ve temelden 22,5
metre, talvegden 21 metre yükseklikte, homojen toprak dolgu tipinde
yapılması planlanan Gaziantep-Merkez Yamaçoba göletinde depolanacak
0,6 milyon metreküp sudan 53 hektarlık alanın sulanması hedef
alınmış olup, söz konusu işin kati proje çalışmaları
sürdürülmektedir.
Toplam 450 milyar lira keşif bedelli
Gaziantep-Merkez Yamaçoba göleti ve sulaması işine 2000
yılı için kısıtlı bütçe imkânları sebebiyle 1
milyar liralık bir ödenek ayrılmış ve 2000
yılında taşeron ihalesinin yapılabilmesi için Bütçe
Kanununun 10 uncu maddesine göre gerekli olan toplam keşif bedelinin yüzde
10'u oranındaki ödeneğe uygun olarak 44 milyar lira ilave ödenek
temin edilmiştir.
Adı geçen göletin planlandığı
şekilde inşaatına başlanılarak iş
programlarına uygun olarak yürütülebilmesi halinde, 2003 yılında
ikmali öngörülmüştür.
Gaziantep sınırları dahilindeki sulama
amaçlı GAP (Ballıkaya) Projesi kapsamında,
Gaziantep-Nurdağı İlçesi karayolu üzerindeki Sakcagözü
Beldesinin 10 kilometre güneyinde İçerisu Deresi üzerinde yapılması
planlanan Ballıkaya Barajında depolanacak 29,6 milyon metreküp su ile
Sağlık Ovasından 1 123 hektarlık alanın sulanması
amaçlanmış olup, söz konusu projenin kati proje
çalışmaları Ekim 2000'de bitirilecektir. GAP (Ballıkaya)
Projesi, 2001 yılı yatırım programı
tasarısının hazırlanması sırasında dikkate
alınacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de,
Mardin Milletvekili Sayın Veysi Şahin'in (6/731) sayılı
sözlü soru önergesine cevap arz ediyorum.
DSİ 10 uncu Bölge Müdürlüğü görev alanında yer alan
Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santralı İnşaat Kontrol
Başmühendisliği, 7.3.2000 tarih ve 2000/335 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararıyla kurulmuştur.
Adı geçen başmühendisliğin idare merkezi, kararname
metninde de anıldığı şekilde, Ilısu Baraj
sahasıdır. Projenin tatbikat çalışmaları
başlayıncaya kadar geçen sürede gerekli koordinasyonu sağlamak
üzere ön çalışmaları yapmak amacıyla, ulaşım
imkânlarının da elverişli ve ekonomik oluşunu göz önünde
bulundurarak il merkezinde geçici olarak teşkilatlanılmıştır.
Esas itibariyle, Ilısu Projesinin yürütülmesi için, gerek kati proje ve
gerekse projeyi yürütecek firmaların yer görme sürecinde yapmış
oldukları tespit gereğince, baraj inşaatına fiilen
başlanması sırasında işlerin ve kontrolluk
hizmetlerinin daha yakından teknik, idarî ve ekonomik açıdan verimli
yürütülebilmesi için adı geçen başmühendisliğin ve şantiye
tesislerinin baraj aksına yakın ve sağ sahilde yer alan
Ilısu Köyü mücavir alanında kurulması düşünülmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de,
Bursa Milletvekili Sayın Ahmet Sünnetçioğlu'nun sözlü soru
önergelerine cevabımızı arz ediyorum.
Bilindiği üzere, ülkemiz sınırları içerisinde yer
alan, şehir, kasaba ve köylere ait OG ve AG elektrik
dağıtım şebekelerinin, OG dağıtım
hatlarının (ENH) bakım onarım hizmetleri, ilgili müessese
müdürlükleri tarafından, bilfiil, teklif almak suretiyle ihale edilerek
yürütülmektedir.
1- Şehir, kasaba ve köylere ait OG-AG elektrik
dağıtım şebekelerinin bakım onarım
çalışmaları, aşağıda belirtilen hizmetleri
içermektedir.
a) Korkuluklar, konsollar, çaprazlar, ölüm tehlike levhaları ve
traversler gözden geçirilerek eğik olanlar düzeltilmekte, noksan
cıvata, somun saplama ve rondela gibi bağlantı elemanları
tamamlanmakta, gevşek cıvatalar sıkıştırılmakta,
kuvvetli akım yönetmeliğine uygun olarak ağaçlar budanmakta veya
kesilmekte, direklere projesine göre yağlıboyayla numara verilmekte,
trafo postalarında topraklama şeritlerinin, AG iniş ve
çıkış kablolarının, galvaniz borularının
direğe tespitinde kullanılan kelepçelerde ve eksik olanlarla beraber
şebekelerdeki toprak lamalarda eksik olan cıvatalar
tamamlanmaktadır.
b) Alçak gerilim (AG) ve müşterek alçak gerilim ve orta gerilim
(AG+OG) şebekelerde her tip ve boydaki ağaç direklere, Teknik
Uygulama Talimatına göre "takviye emprenye"
yapılmaktadır.
c) Enerji nakil hatlarında her tip ve boydaki ağaç direklere
Teknik Uygulama Talimatına göre "takviye emprenye"
yapılmaktadır.
d) Orta gerilimdeki her tip kirli izolatörler karbon tetraklorid ve
benzeri kimyasal maddelerle temizlenmektedir. Ayırıcı mesnet ve
itici izolatörleri buna dahil edilmektedir.
e) Her tip gayrifaal ayırıcılar çalışır
duruma getirilmektedir. Ayırıcı mil kavraması,
ayırıcı kolları, ayırıcı orta mafsal,
ayırıcı kollu mafsalında tamir, bakım ve düzeltmeler
yapılmakta; ayrıca, hareketli mili ve kontaklar gres
yağıyla yağlanmakta, ayırıcılara nominal
akımına uygun orta geri-lim sigorta patronu takılmaktadır.
Bu işlem sırasında değiştirilmesi gereken malzemeler
(mesnet ve itici izolatörler, hareketli ve sabit kontaklar, bıçaklar ve
benzeri) TEDAŞ Genel Müdürlüğünce verilmektedir.
2- Orta gerilim dağıtım hatlarının (ENH)
bakım onarım çalışmaları ise, aşağıda
belirtilen hizmetleri içermektedir:
Korkuluklar, traversler ve konsollar, çaprazlar, ölüm tehlike
levhaları gözden geçirilerek, eğik olanlar düzeltilmekte, noksan
cıvata, somun, saplama ve rondela gibi bağlantı elemanları
tamamlanmakta, gevşek cıvatalar
sıkıştırılmaktadır. Galvaniz ve galvaniz
cıvatalı demir direkli hatlarda cıvatalar noktalanmakta,
askı ve gergi takımı pimleri kontrol edilmekte, gevşek
cıvatalar sıkılarak eksik olanlar tamamlanmakta, Kuvvetli
Akım Yönetmeliğine uygun olarak ağaçlar budanmakta veya
kesilmektedir. Direklere, projesine göre, yağlıboyayla numara
vurulmaktadır.
"Soru 2: Bakım ve onarım
çalışmalarının zamanında
yapılmadığından dolayı herhangi bir olay olmuş
mudur?" diyor sayın milletvekilimiz.
Cevabımız şu şekilde: İşletme-bakım
elemanı ve ekipman açığı olmayan TEDAŞ Genel
Müdürlüğü müesseselerinin hizmet alanında bakım-onarım
çalışmaları, müesseselerin elemanları tarafından yürütülmektedir.
İşletme-bakım eleman ve ekipman açığı olan
müesseselerin bakım onarım çalışmaları ise, hizmet
alımı yoluyla sürdürülmektedir. Bu nedenle, bakım-onarım
çalışmalarının zamanında yapılması, gerek
müesseselerin özverili çalışması gerekse ihaleyi alan
şirketlerin sıkı denetimiyle sağlanmakta, böylece bütün
tüketicilere kesintisiz, kaliteli elektrik enerjisi sunulmaya
çalışılmaktadır.
Cevap 3: Yukarıda açıklanan durum muvacehesinde, Bursa
İli Orhaneli İlçesinde çıkan orman yangınlarının
nedeninin, TEDAŞ Genel Müdürlüğünce yürütülen bakım-onarım
çalışmaları olamayacağı aşikârdır.
Bursa İli Orhaneli İlçesinin elektrik şebekesinin
bakım-onarım hizmetlerinin ihalesi, 1998 yılında
yapılmıştır. Periyodik bakımların zamanında
yapılmaması gibi bir durum söz konusu değildir. TEDAŞ Genel
Müdürlüğü Bursa EDM'nin işletme-bakım işlerini ihaleten
alan yüklenici firma sürekli kontrol edilmekte ve bakım-onarım
hizmetlerinin kalitesi en yüksek düzeyde tutulmaya çalışılmaktadır.
Bu nedenle, orman yangınlarının, söz konusu bakımların
gecikmesiyle bir ilgisi bulunmamaktadır. Ayrıca, bilirkişi
raporlarında da, orman yangınlarının, periyodik
bakımların gecikmesinden dolayı çıktığına
dair kesin bir ifade bulunmamaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; böylece, Enerji Bakanımızdan,
sayın milletvekillerimizin sorduğu suallerin bir bölümüne cevap arz
etmiş oldum; bu vesileyle, Yüce Meclise saygılarımı
sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, teşekkür ederim.
10 soruya 33 dakikada cevap verdiniz. Sizi yorduk.
Sayın Mahmut Göksu söz istemiş; burada yok.
Sözlü sorulara ayrılan süre bitmiştir.
Sayın milletvekilleri, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler"
kısmına geçiyoruz.
Şimdi, bu kısmın birinci sırasında yer alan,
Konya Milletvekili Veysel Candan ve 20 arkadaşının, SSK'nın
bugünkü durumunun araştırılarak yeniden
yapılandırılması için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmelerine
başlıyoruz.
VI. -
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI
VE
MECLİS ARAŞTIRMASI
A) ÖNGÖRÜŞMELER
1. - Konya Milletvekili Veysel Candan ve
20 arkadaşının, SSK'nın bugünkü durumunun
araştırılarak yeniden yapılandırılması için
alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/11)
BAŞKAN - Hükümet?.. Burada.
İçtüzüğümüze göre, Meclis araştırması
açılıp açılmaması hususunda, sırasıyla, hükümete, siyasî parti gruplarına ve
önergedeki birinci imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer imza
sahibine söz verilecektir.
Konuşma süreleri, hükümet ve gruplar için 20'şer dakika,
önerge sahibi için de 10 dakikadır.
Bursa Milletvekili Sayın Faruk Çelik önergeye katılıyor.
Şimdi, söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum: Fazilet
Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan
konuşacaklar.
Gruplar adına başka söz isteyen var mı?
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, Doğru
Yol Partisi Grubu adına İbrahim Konukoğlu...
BAŞKAN - Doğru Yol Partisi Grubu adına, Gaziantep
Milletvekili Sayın İbrahim Konukoğlu.
MEHMET ŞANDIR (Hatay) - Grubumuz adına Sayın Mustafa
Zorlu konuşacak efendim.
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Isparta
Milletvekili Sayın Mustafa Zorlu...
BEYHAN ASLAN (Denizli) - ANAP Grubu adına Sayın Emre
Kocaoğlu...
BAŞKAN - Yazarsanız iyi olur.
Efendim, hükümete söz vereceğim; ama, ondan önce, saat 17.45'te
toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.36
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.45
BAŞKAN: Başkanvekili Murat
SÖKMENOĞLU
KÂTİP ÜYELER : Mehmet AY
(Gaziantep), Yahya AKMAN (Şanlıurfa)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 54 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
10/11 sayılı Meclis araştırması önergesinin
öngörüşmelerine kaldığımız yerden devam edi-yoruz.
VI. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)
A) ÖNGÖRÜŞMELER (Devam)
1. - Konya Milletvekili Veysel Candan ve
20 arkadaşının, SSK'nın bugünkü durumunun
araştırılarak yeniden yapılandırılması için
alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/11)
(Devam)
BAŞKAN - Hükümet?.. Yerinde.
Sayın Bakan, buyurun efendim.
Süreniz 20 dakikadır.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova)-
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Konya Milletvekili
Sayın Veysel Candan ve 20 arkadaşının Sosyal Sigortalar
Kurumuyla ilgili vermiş oldukları Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeyle ilgili olarak huzurunuzdayım;
öncelikle, hepinizi, sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Sosyal Sigortalar Kurumu, 1946
yılında kurulan ve 7,2 katrilyon liralık bütçesiyle, 24
bakanlık bütçesinin toplamından daha fazla bir bütçeye sahip olan, 36
milyon vatandaşımızı şemsiyesi altında toplayan,
Türkiye'nin en büyük kuruluşudur.
Sosyal Sigortalar Kurumu, kurulduğundan bu yana -özellikle son otuz
yıl içerisinde- çok ciddî manada bir yenilenme süreci
yaşamamış, tam tersine, sorunlar hep ertelenmiş ve nihayetinde
de işin içinden çıkılmaz boyutlara sürüklenmiştir.
1970'li yıllarda, SSK'nın o günkü mevcut yapısı ve
gelecekteki açmazları, SSK'nın genel kurullarında dile
getirilmiş ve alınan karar gereğince, kurumun aktuaryel
dengesinin nasıl bir gelişme seyredeceği ve kurumdaki
zafiyetlerin neler olabileceğinin araştırılması için,
Uluslararası Çalışma Örgütünden (ILO) uzmanlar getirilmiş
ve bu uzmanlar daha sonra bir rapor hazırlamışlar, hükümete,
Bakanlığa, SSK Genel Müdürlüğüne tevdi etmişler. 1971
yılında hazırlanan ve Polonyalı uzmanın ismiyle de
anılan Zelenka Raporunda, aslında, tam otuz yıl önce,
SSK'nın hangi trend içerisinde daha fazla olumsuz bir çizgiye
gidebileceği, bu yapıda bir düzenleme yapılmadığı
takdirde emekli aylıklarının ödenemez duruma geleceği ve
sağlık hizmetinin verilemeyeceği hususları tespit
edilmiş, alınması lazım gelen önlemler de bu Zelenka
raporunda zikredilmişti; ancak, maalesef, otuz yıl öncesinde bu rapor
hazırlanmasına rağmen ve bu rapor bugün okunduğunda
aşağı yukarı SSK gerçeğini de büyük ölçüde
yansıtmasına rağmen, o dönemlerde ve daha sonraki yıllarda
bu rapor rafa kaldırılmış ve neticesinde, ciddiye
alınır hiçbir iyileşme, hiçbir yenilenme, hiçbir yeniden
yapılanma çalışması
başlatılmamıştır.
Bugün gelinen noktada, hatırlanacağı üzere, 1999
yılı ağustos ayında çıkardığımız
sosyal güvenlik reform yasası tartışmaları
sırasında da Yüce Heyetinize arz ettiğim gibi, o tarihe kadar
işin içinden çıkılmaz boyutlara varan aktuaryel hesap altüst
olmuş, Hazinenin desteği bile bu finans dengesini sağlamaya
yetmeyecek boyutlara gelmiştir. Sosyal güvenlik
kuruluşlarının gayri safî millî hâsıla içerisindeki
açık payları sürekli bir şekilde artmış, bunun
paralelinde, SSK'nın açığı da her yıl katlanır
biçimde bir gelişme göstermiştir.
Çıkardığımız sosyal güvenlik reformunun
yansımaları, o reformun, o kanunun getirdiği bazı tedbirler
ve yaklaşık bir yıldan bu yana yaptığımız
bazı uygulamaların sonuçlarında SSK'da önemli ölçüde düzelmeler
meydana gelmiştir. Geçtiğimiz aralık ayında
Bakanlığımın bütçesi müza-kereleri sırasında da
Yüksek Heyetinize arz etmeye çalıştığım gibi, bu
müspet gelişmeler iki noktada toplanmıştır: Bir tanesi,
finansman dengesinin sağlanması bakımından; ikincisi de, 36
milyon insanımıza günün 24 saatinde verdiğimiz sağlık
hizmetlerinin sunumu bakımından.
1999 yılında, SSK'nın, finansman
açığını kapatmak için Hazineden
sağladığı destek, 2 milyar 666 milyon dolar olmuştur.
Demin söylediğim sosyal güvenlik reformu ve ondan sonrası takip eden
dönemdeki uygulamaların toplam sonucu itibariyle ise, geçen sene -2000
yılında ise- sadece 656 milyon dolar finansman desteği
alınmıştır; yani, bir yılda, Sosyal Sigortalar Kurumu,
yaklaşık 2 milyar dolarlık bir pozitif gelişmeye muhatap
olmuştur. Bu, çok önemli bir gelişmedir ve bir yıl gibi
kısa sürede, finans dengesinde 2 milyar dolarlık olumlu bir
gelişme kaydetmiştir.
1999 yılında, sosyal güvenlik kurumları arasında
finansman açığı sıralamasında, 1 numarada SSK
vardı, 2 numarada Bağ-Kur, 3 numarada da Emekli
Sandığıydı. Bu yılki 2001 yılı bütçesinde
öngörülen finans açıkları sıralamasında ise, 1 numaraya
Emekli Sandığı oturmuştur -2 katrilyon 250 trilyonluk bir
açık öngörülmektedir Emekli Sandığı için- 2 nci sırada
Bağ-Kur vardır -1 katrilyon 380 trilyonluk bir açık
öngörülmektedir- 3 üncü sırada ise SSK vardır -640 trilyonluk bir
açık öngörülmektedir- yani, bir yıl içersinde, SSK, finansman
açığında 1 inci sıradan 3 üncü sıraya
düşmüş; ama, buna mukabil, 3 üncü sırada olan Emekli
Sandığının açıkları, katlanarak, 2 katrilyon 250
trilyona ulaşmıştır.
Geçtiğimiz bir yıl içerisinde aldığımız
kısa, orta ve uzun vadeli tedbirler ve hayata geçirdiğimiz bazı
projeler sayesinde, sağlık hizmetlerinde de önemli ölçüde bir
iyileştirmeye gidilmiştir. Kayda değer yeni bir eleman
alınmadan, mevcut fizikî şartlara yine kayda değer bir yeni
ilave yapılmadan, sadece bir yönetim anlayışını,
yeniden yapılanmadaki heyecanı orada çalışanlarla
paylaşarak, denetimi sıklaştırarak ve gönüllü mesai
uygulamasını, telefonla randevu sistemini devreye sokmak suretiyle,
bugün gelinen noktayla bir yıl öncesini mukayese ettiğimizde, bütün
Türkiye'de Sosyal Sigortalar Kurumu hastane ve dispanserleri önündeki kuyruklar
tam yarı yarıya azaltılmıştır.
Bu yeterli midir; hayır, yeterli değildir. Ben
-hatırlanacağı üzere- bütçe müzakereleri sırasında da
Yüksek Heyetinize, bir iki yıllık hedefimiz olduğunu; iki
yılın sonunda, Cenabı Allah nasip ederse, bu kuyrukların
tamamen ortadan kaldırılmasını; bunun ötesinde, bu
yılın sonuna kadar 10 hastanemize İSO 9002 kalite belgesi
alınmasını, önümüzdeki yıl itibariyle de 30 hastanemizin
daha yine toplam kalite çalışması sonucunda İSO 9002 kalite
belgesini alabilmesini, yani, iki yılın sonunda toplam 40
hastanemizin kapısına İSO 9002 kalite belgesi asmayı
hedeflediğimizi arz etmiştim. Toplam kalite
çalışmaları da, şu anda 33 hastanemizde devam etmektedir.
Yıl sonu itibariyle bütün hastanelerimizi bu toplam kalite
çalışmalarına muhatap edeceğiz. Bellibaşlı büyük
dispanserlerimizi de aynı çalışmaya muhatap etme faaliyetleri
sürdürülmektedir.
Bu zaman içerisinde öyle enteresan şeylere şahit olduk ki,
örneğin, İstanbul'un göbeğinde SSK Ok Meydanı Hastanesinin,
1 126 yataklı bu dev büyük hastanenin 250 yatağının,
aşağı yukarı dört yılı aşkın bir süre
âdeta tamamen buharlaştığını gördük. 250 yatak,
personel olmadığı gerekçesiyle, İstanbul'un göbeğinde
dört yılı aşkın bir süre hapsedilmiş,
buharlaştırılmış, hastanede tamamen
hizmetdışı bırakılmıştı; bunu devreye
soktuk. İskenderun'da, aynı şekilde, 50-55 yatağın bir
hastanenin yatak hizmetinden dışarıya
çıkarıldığını fark ettik. Bu örnekler çok. Sadece
bunları devreye sokmak ve demin arz ettiğim tedbirleri almakla,
kısa sürede bu noktaya gelindi.
Bugün gelinen nokta itibariyle, aslında, bir gelecek
planlamasının, maalesef, diğer birçok kurumda olduğu gibi
SSK'da da olmadığını biliyoruz; yani, beş sene sonra,
on sene sonra, yirmi sene sonra SSK'ya muhatap nüfustaki artışa
paralel yeni hastane, yeni dispanser, yeni sağlık
ocaklarının açılması ve yeni personelin ihdasıyla
ilgili hiçbir çalışmanın olmadığını
biliyoruz. Bir örnek arz edeyim: İstanbul'da son yirmi yılda SSK'ya
muhatap olan nüfusta yaklaşık yüzde 72'lik artış meydana
gelmiş; ama, buna mukabil, yatak kapasitemizde sadece yüzde 2
oranında bir artış olmuş. Şimdi, yirmi yıl
içerisinde nüfus yüzde 72 artarken, eğer yatak kapasitenizin
artış oranı sadece yüzde 2'de kalırsa, onbinlerce,
yüzbinlerce SSK'lı vatandaşımızın hastane önlerinde
kuyruğa girmesi, orada rezil olması kaçınılmazdır. Bu
geçmişte niye görülmemiş, niye bunlar üzerinde tedbir alınmamış,
bunu hâlâ anlayabilmiş değilim; ama, maalesef, gelinen noktada,
âdeta, SSK hastaneleri, çile ve kuyrukla eşdeğerli anlama
gelmiş. Şimdi biz burada, bir yıl içerisinde, çok önemli bir
şekilde, aldığımız bazı cüzî tedbirlerin de
yansımalarıyla, bu hastanelerimizde ve dispanserlerimizde çok ciddî
olumlu gelişmeye şahit oluyoruz.
Kanun kuvvetindeki kararnameyle devreye soktuğumuz yasal yeni
statüyle -ki, bununla ilgili şu anda komisyonda olan kanun
tasarımızda da bunun geniş açılımları var-
yeniden yapılandırmayı, hukuksal süreci de başlattık.
Yıllardan beri hep ifade edilen sağlık işleri ve sigorta
işlerini birbirinden ayırdık. Sosyal Sigortalar Kurumu
Başkanlığı kurduk ve bunun alt kademesinde SSK
Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü, SSK Sigorta
İşleri Genel Müdürlüğü diye 2 tane genel müdürlük
oluşturduk ve bununla, sağlık ile sigorta hizmetlerini
birbirinden ayırarak, daha kısa sürede sigorta ve daha kısa
sürede, daha kaliteli biçimde sağlık hizmetinin sunumunu gerçekleştirmeyi
hedefledik.
Yıllardan beri hep söylenen, SSK'nın paraları,
değerlendirmeleri fevkalade yetersiz, sıfır faiz gibi,
geçmiş dönemlerde bildiğimiz konular. İlk kez huzurunuzda
rahatlıkla ifade ediyorum, büyük bir memnuniyetle arz etmek istiyorum ki,
mesela, son 5 ayın içerisinde, SSK'nın olmamasına rağmen,
yani günlük gelen giden paraların bile günlük repoya muhatap edilmelerinin
sonucu SSK 35 trilyon faiz geliri elde etmiştir. 35 trilyon bizim için çok
önemli bir paradır. Bu, 5 ayın içerisinde, sadece günlük takibe
aldığımız, repo yaptırmak suretiyle elde
ettiğimiz bir finansman geliridir.
Esasen çıkardığımız yasada da her 4 ayda bir
kurumun bilançolarının kamuoyuna intikal ettirilmesi ve buradaki
gelir-gider durumlarının da kamuoyu önünde
paylaşılması da önemli bir şeffaf denetimi beraberinde
getirmiştir.
Her 6 ayda bir kuruma 10 milyar ve daha fazla borcu olanların
kamuoyuna deklare edilmesine de 15 Ocak tarihi itibariyle başladık.
İlkini, 10 milyar ve üzerinde borcu olan firma, kuruluş ve
şahısları kamuoyuna deklare ettik.
Bu geçtiğimiz dönem içerisinde çok önemli gördüğümüz
çalışmaların, kısa, orta ve uzun vadeli dediğimiz
projelerden orta vadeli projelere de start verdik. En önemlisi, sistemi
tamamıyla otomasyona geçiren bir çalışmayı başlattık.
Maalesef, bugün, 36 milyon vatandaşımıza sağlık ve
sigorta hizmeti veren SSK otomasyona geçirilmemiştir. Aynı
şekilde 14 milyona muhatap olan Bağ-Kurda da bu sistem
kurulmamıştır. Kurulamamıştır demiyorum,
kurulmamıştır. Niye; çünkü, eğer, bu sistem kurulmuş
olsa, bu kurumlardaki, gelir, gider, nereye gelmiş, nereye gitmiş,
aradaki farklar ne oluyor; bunu, herkes, çok kısa süre içerisinde
öğrenme şansına sahipti; fakat, maalesef, bugün gelinen noktada,
SSK'da olsun Bağ-Kur'da olsun, neyin geldiği, neyin gittiği
meçhul haldedir.
Şimdi, biz, bu startı verdik ve zannediyorum, Bağ-Kur'da,
mart sonu itibariyle ve SSK'da da, zannediyorum, nisan veya mayıs ayı
sonu itibariyle, bu ihalelere çıkılıyor ve bu dörtbuçuk
yılda tamamı nihayete erecek olan projeyle, ilk iki yılın
sonu itibariyle, sistemin yaklaşık yüzde 70'ini denetim altına
alabiliyoruz ve bu denetim altına alınma, aynı zamanda, gelir,
gideri denetim altına almanın ötesinde, iki yılın sonunda,
36 milyon SSK'lı vatandaşımıza vereceğimiz sosyal
güvenlik kartlarıyla, vatandaşın, formalitelerden, her yıl
tekrarlanan lüzumsuz çilelerden, kuyruklardan da kurtarılmasına
vesile olacağız.
Bugün vereceğimiz bu sosyal güvenlik kartıyla, her sene
sağlık karnesi alma keyfiyetine son vereceğiz; sağlık
karnelerini, vizite kâğıtlarını, sevk
kâğıtlarını ve hatta, doktorun yazdığı
reçete kâğıtlarını iptal edeceğiz. Bütünü itibariyle,
bu sosyal güvenlik kartıyla, bu kartı verdiğimiz
vatandaşımız, ömrünün sonuna kadar, bu kartla bu çalışmalara
muhatap olacak; emeklilik dilekçesini verdiğinde de, sabahleyin emeklilik
dilekçesini veren vatandaşımızın, öğleden sonra,
gıyabında, bu karta emekliliği tescil edilmiş olacak ve
aybaşında da, aynı kartla gidip bankamatikten emekli
maaşını çekebilecek.
Bu kartın üzerinde, sigorta bilgileri dosyası olacak; bu
kartın üzerinde, işsizlik sigorta fon dosyası olacak; bu
kartın üzerinde, sağlık bilgileri dosyası olacak.
Sağlık bilgileri dosyası bakımından da, üçe
ayrılıyor: Temel sağlık bilgileri, kan grubu, yaşı,
kilosu, vesaire; uzun süreli tedaviyle ilgili ayrı bir bölüm, kanser ve diyaliz
hastalıkları gibi hastalıkları ayrı bir takibe
alacağız; üçüncüsü de, diğer sağlık faaliyetleri,
hangi hastaneye gitmiş, hangi doktor muayene etmiş, ne teşhis
koymuş; hepsi, o kartta, dosyada yerini alacak; röntgen mi çekilmiş,
ultrason mu çekilmiş, tomografi mi çekilmiş, bütün bu filmler, o
sürücü belgesi gibi, kredi kartı gibi olan o sosyal güvenlik
kartındaki çipin içindeki yerini, dosyada yerini alacak ve
dolayısıyla, hem bu formaliteler ortadan kalkacak hem de çağdaş,
sağlıklı bir biçimde bu sağlık hizmetinin, sigorta
hizmetinin verilmesi imkân dahiline gelecektir.
Yine, bu iki yılın içerisinde hedeflediğimiz, 106 tane
sağlık merkezi kurulma projesi var, 12 tane hastanenin devreye
sokulması... Şu anda yapımı devam eden hastanelerimizin
ötesinde, 12 hastanenin de devreye sokulması hedefleniyor yine. Bununla
ilgili çalışmaları da büyük ölçüde tamamlıyoruz. Mesela,
Bursa'da, geçen hafta, 125 yataklı çocuk hastanesini açtık.
Yıllardan beri inşaatı devam eden 400 yataklı hastaneyi de
büyük bir ihtimalle nisan sonu itibariyle bitirip devreye sokacağız.
İzmir Buca'da, yine, yıllardan beri devam eden onarım
inşaatını büyük ölçüde bitirdik ve onu da, zannediyorum, nisan
veya mayıs ayları itibariyle, en geç haziran başında
devreye sokmuş olacağız. Buna bağlı, birçok ilimizde
de, bu manada uzun süreden beri devam eden inşaatları öncelikle
tamamlayıp, devreye sokmayı hedefliyoruz.
Ayrıca, bu çalışmaların ötesinde, bizim için önemli
bir hedef, sağlık hizmeti kalitesinin ileri bir noktaya
getirilmesidir. Demin de arz ettim, bunun için, toplam kalite
çalışmalarına bütün hastane ve dispanserlerimizi muhatap
ediyoruz.
İki yılın sonundaki hedefimiz, bugün sayıları
226 civarında olduğunu zannettiğim özel hastanelerin, 26
tanesini bir tarafa itin, geri kalan 200 özel hastane ile SSK hastanelerinin
büyük bir çoğunluğunu yarışır hale getirmektir; hatta,
daha ilerisi, bu özel hastanelerin kalitesinden daha ileri bir noktada, SSK
hastanelerimizin büyük bir çoğunluğunda sağlık hizmeti
sunumudur. Bunu, geçen sefer de arz etmiştim. Bu hedefimizin, bizim,
Bakanlığımızın, özellikle Sosyal Sigortalar Kurumu
Başkanlığında çalışan bütün
arkadaşlarımızın, SSK hastanelerinde çalışan
bütün arkadaşlarımızın ortak bir heyecanı, ortak bir
hedefi olduğunu bir kere daha huzurunuzda arz etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, 6 100 000 aktif
sigortalısı, 3 346 000 pasif sigortalısıyla ve yeni dahil
ettiğimiz 10 000 dolayındaki kadroyla beraber 91 000 küsur
elemanıyla, hem sağlık hem sigorta alanında hizmet vermeye
çalışan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlarsanız minnettar kalırım Sayın
Bakanım.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Devamla)
- Peki.
...Sosyal Sigortalar Kurumunda, prim tahakkuk ve tahsilatında da
-geçtiğimiz yıllarla mukayese ettiğimizde- çok önemli
gelişmeler olmuş. 1999 yılında 2 katrilyon 642 trilyon
olarak tahakkuk eden prim tahakkuku ve bunun 2 katrilyon 246 trilyon olarak
tahsilatının yapıldığı gerçeğinin
yanında, 2000 yılında 5 katrilyon 225 trilyon tahakkuk, 4
katrilyon 441 trilyon liralık da tahsilatın olduğunu
hatırladığımızda büyük ölçüde bir pozitif
gelişmenin gelir gider arasında da
sağlandığını görüyoruz. Ayrıca,
yaptığımız düzenlemeyle, Genel Kurulu 50 kişiden
müteşekkil hale getirdik ve ilk defa, kurum çalışanlarına
da SSK Genel Kurulunda temsil edilme hakkını getirdik ve yine ilk
defa, yurtdışında çalışan işçilerimize de 2
işçi kardeşimiz ile Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Kurulunda temsil
hakkını getirdik. Burada en önemli hadise, büyük ölçüde, mevcut
sistemin kontrol altına alınması ve en önemlisi, bu sistemin
denetim altına alınması sonucunda meydana getirilecek olan
tasarrufun yatırımlara, hizmete dönüştürülmesidir. Burada,
maalesef, bugünkü şartlar altında, otomasyona geçmediğimiz
sürece bundan çok ileri bir noktaya gelebileceğimizi söyleme imkânına
sahip değilim.
Ben, Sosyal Sigortalar Kurumunda çok güzel gelişmelerin
yaşandığını ve bu güzel gelişmelerin sonucunda,
demin arz ettiğim hedefleri, Allah nasip ederse yakalayabileceğimizi
bir kere daha huzurunuzda arz ediyorum ve bu araştırma önergesini
verdiği için ve sizlere, bugünkü bu konuşmaları, bu
açıklamaları yapma fırsatı verdikleri için, değerli
arkadaşlarıma teşekkür ediyorum; ama, araştırma
önergesinin kabulünün yararlı olacağını da
düşünmediğimi belirtiyor, hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP,
MHP ve DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Fazilet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Veysel
Candan; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)
FP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan -SSK'yla ilgili olarak
verilen- araştırma önergesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubunun
görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Muhterem
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu araştırma önergesi,
tarafımdan ve arkadaşlarımla birlikte, birçok kaynak ve kurumla
ilgili raporlar incelenerek hazırlanmıştır. Biraz önce,
Sayın Bakanı dinlediğimiz zaman, araştırma önergesini
vermekte ne kadar haklı olduğumuz bir kez ortaya
çıkmış oldu. Sayın Bakanı dikkatle takip
ettiğimiz zaman, aslında, araştırma önergesine
katılması lazım geldiği görüşündeyiz; çünkü, kurulacak
bir komisyonda yapılacak çalışmaların, Sayın
Bakanın birçok çalışmasında önünü açacağı
kanaatindeyim. Sayın Bakan, aslında, verdiği rakamları
Bakanlığın bir faaliyet raporu şeklinde takdim etti -birçok
konuya da, burada, katılmadığımızı ifade edeyim-
Türkiye'de, ciddî anlamda, sağlık konusu, sosyal güvenlik ve
emeklilik, hem Bağ-Kur'da hem Emekli Sandığında hem SSK'da
bir sorun olmaya devam etmektedir ve yapılan bu programların da,
maalesef, yetersiz olduğu ortaya çıkmaktadır.
Şu cümleler, aynen, Sayın Bakanın kendisine aittir:
"Kurumda gelecek planlaması yok; beş yıl, on yıl,
yirmi yıl sonra SSK'da ne olacağı hakkında bir bilgi vermem
mümkün değil." Dolayısıyla, o zaman, neden
araştırma önergesine karşı
çıktığını anlamak da mümkün değil; ama, siyaset
öyle bir yapılanma olmuş ki, sanki, araştırma önergesi
vermek demek, birtakım olaylar ortaya çıkacak anlamında hükümeti
oluşturan partilerin tek vücut halinde, bizim bu mesai vererek
yaptığımız çalışmaları yok sayması
demektir; bu da fevkalade yanlıştır. Unutmayalım ki,
Parlamentonun önemli görevlerinden birisi
denetimdir. Belki biraz sonra vereceğim örnekleri duyunca, vicdanlarımızı
muhasebe ettiğimiz zaman, bir araştırma önergesi verilmesi
lazım geldiğine de kanaat getirmiş olacaksınız.
Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan aynen şunları
söyledi: "Sistemin yüzde 70'ini denetim altına
alacağız.." Yani, yüzde 30'u yok, 70'ini de almayı
hedefliyoruz... Sayın Bakanın, zaman zaman basına intikal eden
sözleri var: "Gelen belli değil, giden belli değil, kurumda ne
olduğu da belli değil. Bir bakan olarak çok üzülüyorum -hatta çok
nostalji- bazen Bakanlıkta ağladığım oldu." Yine,
Sayın Bakan birtakım bilgiler aktardı, bu bilgilerde
geleceğe yönelik, temenni şeklinde birtakım sağlık
projelerinden bahsetti; ama, dikkatle takip edildiği zaman, bunların,
bir plan, program ve kaynağı da gösterilmek suretiyle ortaya
konulmadığı açıktır.
Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan 2 milyar dolardan
bahsetti. Hatırlarsınız, rakamlara
baktığımız zaman bu 2 milyar dolar nereden geliyor; tavan
aylığı, SSK primlerinde 182 milyondan 600 milyona çıkardınız.
600 milyona çıkardığınız zaman, aradaki fark 2 milyar
dolardan zaten fazla; yani, daha fazla para toplanması lazımdı.
Kaldı ki, siz, tavanı yükselttiğiniz zaman sigortalı
işçi sayısı azaldı; yani, sigortasız işçi
çoğaldı. Dolayısıyla, rakamı artırarak para
toplamak veya SSK'yı bir ticarî meta, mekân gibi görmek, kanaatimizce
yanlıştır.
Değerli arkadaşlar, açık ve net söylüyorum, bu
araştırma önergesini vermekten maksadımız, katiyetle siyasî
değildir. İstiyoruz ki, aslında, doğru olan, SSK, Emekli
Sandığı ve Bağ-Kur'un bir çatı altında
toplanması ve sağlık hizmetleriyle sigorta hizmetlerinin
birbirinden ayrılmasıdır. Şu anda, zaten SSK, onu
yaptığını ifade etmektedir; aslında doğru olan
birdir.
Sayın Bakanın bir görüşüne daha katılmak mümkün
değil. Emekli ücretleriyle ilgili olarak rapordan aldığım
rakamları veriyorum: Ocak 1999'da asgarî 220 dolar alan emekli, 2000'de
165 dolar alıyor. Yani, bu rakamlar -baktığımız zaman-
kurumdan emekli olan insanların bir sefalet ücretine doğru adım
adım gittiğini göstermektedir. Bunlar şunu gösteriyor: Demek ki,
kurumda ciddî anlamda bir planlamaya ihtiyaç vardır.
Hatırlanacağı üzere, deprem sırasında bir
sosyal güvenlik yasası çıkarıldı ve hedef olarak, 6 milyon
sigortalıya 4,5 milyon daha ilave edileceği söylendi ve 3,2 milyon
emekli bekleniyordu; ancak, bu rakamın 182 milyondan 600 milyona
çıkarılmış olması, yıllık ortalama 300 000
SSK'lıyı bile bulmadı, daha önceki ortalamaların
altına düştü. Dolayısıyla, Sayın Bakanın bütün bu
konuşmalarını da değerlendirdiğimiz zaman bir
araştırma komisyonunun kurulmasına ihtiyaç vardır.
Değerli arkadaşlar, biz bu araştırma önergesini
26.5.1999'da verdik, iki yıl geçti. Keşke, komisyon, bu
araştırma önergesini verdiğimiz tarih itibariyle kurulsa,
kurulan komisyonda da hazırlanan rapor ortaya konulsa ve Bakanın
önüne konulmuş olsa, istenen yasal değişiklikler şu ana
kadar yapılmış olsa, kurum bugünden çok daha iyi durumda
olacaktı.
Değerli arkadaşlar, ben, burada Sayın Bakanı da
gayet dikkatle dinledim ve konuyu çok iyi araştırdım,
SSK'nın önünde birçok problemler var. Bakın, özetle sayarsak, SSK'nın
alacak problemi var, bütçe ve muhasebe sıkıntısı var,
çalışanların prim oranları noktasında
tartışma var, sağlık tesisleri, hastaneleri ve eczaneleri
hakkında tartışma var, hastanelerin yönetiminde
sıkıntı var, gayrimenkullerde ve ortaklıklarda
sıkıntı var, para nakdinin değerlendirilmesinde
sıkıntı var, yaptırılan inşaatlarda, ihalelerde
sıkıntı var, ilaç tüketiminde, ilaç yolsuzluğuyla, reçete
yolsuzluğuyla ilgili sıkıntı var ve kurumdan emekli
olanların problemleri var. Yani, bu araştırma önergesiyle
aslında bizim yapmak istediğimiz, hükümete yardımcı olmak,
kurumun bir fotoğrafını çekmektir değerli arkadaşlar.
Şimdi, kurumu yıllardır inceleyen Yüksek Denetleme Kurulu
raporundan aldığım bazı notlar benim bu görüşümü teyit
etmektedir: "Prim alacaklarının zamanında tahsil
edilmediği ve şu anda toplam 1,2 katrilyon alacağın
bulunduğu..."
Yazılımda dışa bağımlı olduğu
için tüm birimlerin otomasyona mutlaka geçmesi gerekir, biraz önce de
Sayın Bakan aynen ifade ettiler.
Yine, SSK'da Yüksek Sağlık Kurulunun
çalışmalarına hız verilmesi; bu Kurulda da biriken dosyalar
vatandaşı mağdur etmektedir.
Şimdi, çok önemli bir üçüncü maddeden bahsetmek istiyorum:
"Bütçe tahminlerinin sağlam verilere dayanmadığı,
ödeneksiz harcama yapıldığı..."
Değerli arkadaşlar, bu madde çok önemlidir. Sizin ödeneksiz
harcama yapmanız demek, bütçe verilerinizin sağlam olmaması
demektir ve SSK'da yolsuzluğa kapı açmak anlamına gelir; bu da
fevkalade zararlıdır.
Yine, Yüksek Denetleme Kurulu raporunda aynen "prim
oranlarını makul ölçülerde tutun, artırmayın,
artırdığınız zaman sigortasız insan
sayısı artmaktadır" deniliyor.
Yine bir maddede, sağlık tesislerinin yeterli hale getirilmesi
ve maliyetlerin düşürülmesi tavsiye ediliyor.
Yine -Sayın Bakan da ifade ettiler- çağdaş hastane
yönetim organizasyonu kurulmalıdır. Modern dünyada hastaneler
nasıl yönetiliyor, kimler tarafından yönetiliyorsa, böyle bir
şema oluşturulmalıdır.
Yine "kurum içerisinde rantbl olmayan -verimli olmayan- maliyeti
yüksek olan eczanelerin ve sağlık istasyonlarının
faaliyetlerine son verilmelidir" deniliyor ve yine çok önemli olan finans
konusuna geliyoruz: Burada "alımlarda, bütçe disiplini
sağlanamadığından stok hareketleri sağlıklı
gösterilemiyor" deniliyor; yani, aslında, bu madde de, kurumda
yolsuzlukları açık olarak ortaya koymaktadır.
Değerli arkadaşlar, yine "kurumun bazı inşaat
ve ihale işlerinin İhale Yönetmeliğine aykırı olarak
yapıldığı..." ifade ediliyor. Bu da çok önemli bir
konu. "Muhasebe servislerinin yetersizliği..." Tabiî, bütün bu
eksiklikler beraberinde olduğu zaman, faaliyet raporunun sonunda aynen
şu cümleler var: "Kurum, borç ve alacaklarını gider ve
gelirlerinin açık ve net olarak bilançolara aksetmediği..."
Sayın Bakan, biraz önce bilançolar çok şeffaf diyor; ama, Yüksek
Denetleme Kurulu bunun aksini söylüyor.
Peki, biz, burada ne istiyoruz: Bu kurumun daha güçlenmesini, kurum
üyelerinin, sigortalı vatandaşlarımızın
sağlık hizmetlerinin daha iyi yapılmasını ve yolsuzluk
ve israf varsa -Sayın Bakan bunu müteaddit defalar toplantılarda söyledi,
biraz önce de burada teyit etti- kuruma çekidüzen verilmesini istiyoruz;
hepimizin isteği budur.
Değerli arkadaşlar, peki, kurumda israf var, yolsuzluk var,
bütçesi sağlam değil de, yaptığı işler doğru
mu; bir de ona bakmak lazım. Dikkatlerinize arz ediyorum; çok önemli, çok
teknik, kısa, özet bir bilgi arz edeceğim. Yıl 1995; SSK, OYAK
İnşaata ortak oluyor, yüzde 25'ini alıyor. SSK, OYAK'la bir
protokol yapıyor, SSK inşaatlarının tamamı bu firma
tarafından yapılıyor. Nasıl yapıyor; yüzde 1-1,5 indirimle
yapıyor. Peki, OYAK İnşaat işi ne yapıyor;
aldığı inşaatı olduğu gibi yüzde 25'le veriyor;
yani, işin durumuna göre yüzde 23-24 para kazanıyor. Peki, bunun
kuruma maliyeti nedir? Biraz önce Sayın Bakan paraları repoya
yatırıp trilyonlar aldığını söylüyordu. Demek ki,
sadece parayı faize yatırmak yetmiyor. Bakın şimdi, gidere
bakın!.. 9 tane hastane inşaatını yüzde 1,6 indirimle
veriyor. Kim veriyor; SSK veriyor. 1999 tutarıyla bu 9 inşaat 17
trilyon tutuyor. 1,6 ile verdiğiniz zamanki rakamla yüzde 23,6 ile
verdiğiniz zamanki rakam arasındaki farka bakıyorsunuz 2 trilyon
443 milyar lira; inşaat proje bedeli de 500 milyar lira; kurumun 9
hastanede zararı 3 trilyon lira Sayın Bakan. Biz, bu inşaatlarla
ilgili de bir açıklama yapmanızı isterdik. Yani, bunlar niye
yüzde 1'le veriliyor da, hemen taşeron birine yüzde 25'le geri
veriyorsunuz ve birisi 3 trilyon para kazanırken, neden siz emekli
maaşını düşük tutuyorsunuz?!
SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Ne marifetleri varmış!..
VEYSEL CANDAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, benim yerimde
başka bir milletvekili arkadaşım da olsa, gelip, bunları
söylemek durumundaydı.
Bakın, kütüphanede tarama yaptım, Sayın Bakanın
açıklamaları şöyle: "Sağlam gelen hasta oluyor, SSK
rezalet içerisinde." Bunlar 15 gün, 1 ay içerisindeki
açıklamaları; Sayın Bakanın biraz önce burada
anlattıklarıyla tamamen ters. "Kâğıt üzerinde
düzenleme olmaz, değişim gerekli; sorunları tespit ettik; ama,
para yok." İşte, tamam, biraz önce repodan 35 trilyon lira; ama,
9 inşaata 3 trilyon lira gidince, repo da tutmuyor.
Değerli arkadaşlar, hükümet olmak, bakan olmak mazeret üretme
yeri değildir. Muhalefet olmak da alabildiğine tenkit etme yeri
değildir; onun için, ben, bu çalışmamda, hükümetin veya ilgili
bakanlığın önünü açacak düşünceleri de, raporlara
dayanarak, ifade etmeye çalışıyorum.
Evvela, Sayın Bakanın da ifade ettiği gibi, SSK'nın,
Bağ-Kur'un, Emekli Sandığının bir çatı
altında toplanması, sağlık hizmetleri ile emekli
sandığı hizmetlerinin ayrılması, bütün bunlar
yapılırken, işçi, işveren, hükümet ve ilgili meslek
kuruluşlarının mutlaka konsensüs halinde olması lazım.
Yani "ben tavanı 600 milyona çıkardım, bu primi verirseniz
vereceksiniz, vermezseniz icraya veririm..." Sayın Bakan, bugün,
bütün belediyeleri haczediyor, belediye başkanlarının
mallarını da haczediyor. Diyor ki: "Benim için kurum
vardır." Peki, belediyeler devlet değil mi? Ama, kendi
partisinin veya eski bir belediye başkanının borcunu
taksitlendirirken, diğer belediye başkanının özel
mallarına da haciz koyuyor. Keşke, orada gösterdiği beceriyi,
şu inşaat olayında da gösterseydi. Biraz sonra vereceğim
çok acı bir örnek daha var, o örneğe, bakalım, Sayın Bakan
ne diyecekler.
Değerli arkadaşlar, SSK'da malî yapıya
baktığımız zaman, 1999'da geliri 2,2 katrilyon lira, gideri
3,4 katrilyon lira, açık 1,2 katrilyon lira. 2000 yılına
baktığımız zaman benzer bir tablo var, ben, 2000
yılı için dört aylık rakamı aldım, açık, 400
trilyon lira civarındadır. Değerli arkadaşlar,
şunları açık ve net ifade edeyim: Belki, denilebilir ki, bu
kurumu, kamu iktisadî devlet teşekkülleri olarak KİT Komisyonu
inceliyor, 40 milletvekili inceliyor, siz nereden çıkardınız,
bir de araştırmadan bahsediyorsunuz. Araştırma önergesi
veya 9-10 milletvekili geldi, orada birçok insanı dinledi, raporlar
hazırlandı...
Değerli arkadaşlar, o raporlar, bana göre, tarihe
tanıklık edecektir; o raporlar hazırlanırken, Türkiye'nin
sağlık projeleri konuşulacaktır. Eğer, biz, bugün, bu
araştırma önergesini vermeseydik, SSK'yı konuşmak,
Okmeydanı'ndaki hastaneyi konuşmak, İskenderun'daki hastaneyi
konuşmak mümkün olmayacaktı. Belki, Bakan, bu kadar
hazırlık yapıp, önümüzdeki
projeleri de ortaya koyacak şekilde gelip, burada bilgi
vermeyecekti. Burada, bütün amacımız, sosyal güvenlik
konularını; yani, Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve
SSK'yı gündeme getirmek ve alınacak tedbirlerde, Parlamentonun
iradesi dahilinde, hükümete ve Sayın Bakana yardımcı
olmaktır.
Değerli arkadaşlarım, kurumda görülen bazı eksik ve
yanlışları, Yüksek Denetleme, raporunda şöyle yazıyor:
"Hastanelerde bazı yerler temizlik şirketlerine verilmiş
-belki bu doğrudur- ancak, istihdam edilen personel açıkta
bekletilmektedir." Eğer bir özelleştirme yapılacaksa ki, bu
doğrudur; ancak, mevcut personeli de iyi değerlendirmek gerekir. Para
verdiğiniz insanlar boş oturacak, bir de özelleştirme
şirketi kuracaksanız, bu, ekonomik değildir.
Yine, Sayın Bakanın, hastanelerle ilgili birtakım
uygulamaları var, telefonla randevu gibi. Bu, olumlu bir
adımdır; ancak, mesela, Kartal ve Eyüp Hastanelerinde, altyapı
eksikliğinden, bunun başarılı olamadığı
raporda ifade edilmektedir.
Değerli arkadaşlar -Sayın Bakan atladı, belki
kendisine bilgi verilmedi- ilaç konusunda ve tıbbî malzeme
harcamaları konusunda tüketim Sayın Bakanın döneminde çok daha
fazla artmıştır. İlaç fiyatlarının
artışına bağlıdır; ama, kutu bazında adet
olarak da tüketim daha fazla artmıştır. Bunun neticesinde, hem
ilaç tüketimi artarken, kendi kurumu dışında tedaviler de o
oranda, beraberinde artmıştır. Mutlaka, kurum hastaneleri
rehabilite edilmeli, ciddî bir düzenleme yapılmalıdır.
Yine, raporda, bazı alacakların zamanaşımına
uğradığı ifade edilmektedir.
Nakit varlıkların değerlendirilmesi konusunda, Sayın
Bakan repoya yatırdıklarını söylediler; ancak, raporlar
aynen şöyle diyor: "Türkiye Ziraat Bankası, özellikle Türkiye
Halk Bankası lehine bir durum cereyan etmekte ve yüksek ticarî faizler
uygulanmak suretiyle, kurum aleyhine ciddî oranda birtakım zararlar söz
konusu." Bunu da, Hazine, Maliye Bakanlığı ve SSK
yetkilileri, oturup, birlikte çözmek durumundadırlar.
Değerli arkadaşlar, konuşmamı tamamlarken, siyasî ve
ticarî hayatımızda çok önemli kabul ettiğim iki canlı örnek
vermek istiyorum. Bu vereceğim örnekler, aslında, bizim
siyasetimizde, siyasetçi-ticaret ilişkilerinin, siyasetçilerin piyasa
ilişkilerinin veya başka bir gözlükle şöyle bakarsak, bu
kurumların; yani, Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur'un
nasıl batırıldığının iki canlı
örneği.
Hükümette ANAP ve o tarihte, SSK ile ilgili olarak, bir röntgen
şirketine ortak olunuyor. Müfettişler rapor veriyor; diyor ki:
"Bu röntgen şirketine ortak olmayın, bunun teknolojisi eskidir,
hiçbir fayda getirmez." Ancak, buna rağmen ortak olunuyor.
Şirketin adı Trophi Röntgen AŞ.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI YAŞAR OKUYAN (Yalova) -
Pardon, hangi tarih?..
VEYSEL CANDAN (Devamla) - Sayın Bakan, sizin döneminizle ilgili
değil. Zaten, bu araştırma önergesi, sizin döneminizi sorgulamak
için de verilmiş değil, SSK'nın bütün dönemlerini... Ama,
hükümette ANAP dönemini söylüyorum. Biraz sonra tarihini de verebilirim.
Bu röntgen şirketinin teknolojisi eskidir ve doğru dürüst
üretim yapmamaktadır; ama, SSK buraya ortak olduğundan beri de, dokuz
yıldır, on yıldır -1991 diyelim; hatırımda öyle
kaldı- o zamandan beri zarar ediyor. Peki, bir müessese, zarar eden bir
yere ortak oluyor ve ortaklık devam ediyor... Yani, bunu anlamak mümkün
değil.
Yine, bir ayrı dönem. Yine, Sayın Bakan kusura bakmasın,
aslında, kimseyi rencide etmek için değil, milletin hakkını
savunmak için; hepimiz aynı şeyi yaparız.
Değerli arkadaşlar, ANAP'lı Bakan Sayın İmren
Aykut Sayın Bakanımızın yerinde o zaman. ANAP İstanbul
il başkanı bir turizm kredisi alıyor, 120 milyon dolarlık
Conrad otel yapılıyor ve SSK bu otelin yüzde 15 ortağıdır
arkadaşlar. Peki, 1991 yılından beri bu 7 milyon dolar para
oraya yatırılıyor; SSK yatırıyor ve hiç kâr etmiyor,
hep zarar ediyor. Şimdi, ben şunu soruyorum: Sizin 7 milyon dolar
paranız var ve birisi geldi, size otelcilik yapalım diyor, siz de
parayı yatırıyorsunuz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VEYSEL CANDAN (Devamla) - Cümlem tamam, şimdi bitiriyorum efendim.
BAŞKAN - Ben kesmedim efendim, otomatik kesildi; buyurun,
toparlayın.
VEYSEL CANDAN (Devamla) - Peki efendim, sağ olun, teşekkür
ederim.
Şimdi, sizin 7 milyon dolar paranız var ve o şirketin
yüzde 15'ini alıyorsunuz ve değerli arkadaşlar, raporlara
baktım, genel kurulunu şirket daha yapmamış; yani, 2000
yılı genel kurulunu yapmıyor, 2001 yılına girdik.
Kâr-zarar; kâr zaten yok da, hesap da getirip vermiyor.
Değerli arkadaşlar, şimdi, burada, repodan, Hazineden,
parayı yatırıp, 35 trilyon para alacaksınız, alıp
götürüp, bir otele ortak olacaksınız. İşte bu
yanlış.
Değerli arkadaşlar, tekrar ifade ediyorum; istediğiniz
oyu verin, hiç de bizi fazlaca ilgilendirmez; ancak, şunu sizden istirham
ediyorum; SSK'nın bir araştırma komisyonu tarafından
incelenmeye ihtiyacı vardır. Verdiğim örnekler
doğrultusunda, ben,
vicdanlarınızın sesini dinleyerek oy vereceğinizi ve
bu araştırma önergemizin siyasî amaçla verilmediğini bir kere
daha tekrar ediyor, muhterem heyetinize saygılar sunuyorum. (FP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.
Bir arkadaşımıza daha söz verebilirim.
Doğru Yol Partisi Grubu adına, Gaziantep Milletvekili
Sayın İbrahim Konukoğlu; buyurun efendim. (DYP
sıralarından alkışlar)
DYP GRUBU ADINA İBRAHİM KONUKOĞLU (Gaziantep) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan
araştırma önergesi hakkında Doğru Yol Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım
adına, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sosyal Sigortalar Kurumu, 1945 yılında, 4792 sayılı
Kanunla kurulmuş, özel hukuk hükümlerine tabi, malî ve idarî bakımdan
özerk bir devlet kuruluşudur. Kuruluşundan beri, gerek sigorta
gerekse sağlık hizmeti sunmaktadır. Ölüm, iş kazası,
meslek hastalığı, hastalık, analık, malullük ve
yaşlılık sigorta kollarında hizmet verirken, 1999
yılındaki değişikliklerle, işsizlik sigortası da
bunlara eklenmiştir.
Geçmiş yıllarda, SSK fonları, hükümetlerce ucuz finansman
kaynağı olarak görülmüş ve kullanılmıştır.
Malî ve idarî bakımdan özerk olan bu kuruluş, siyasî müdahaleler
sonucu, finansman yönünden sıkıntıya girmiştir. 1992
yılından itibaren, yıllık 100 ila 200 milyon dolarla
başlayan hazine yardımı almaya başlamış, bu
yardım giderek artmış ve 1999 yılında 2 milyar 600
milyon dolara kadar yükselmiştir.
Gelişmiş ülkelerde sosyal güvenlik harcamalarına büyük
kaynaklar aktarılmaktadır. Avrupa Birliğinde bu oran, bütçenin
yüzde 24'ü civarındadır. Bizde ise, bütçede böyle bir harcama kalemi
yoktur. Ülkemizde genel nüfusun yüzde 53,3'ü SSK'lı olup, yüzde
21,6'sı Bağ-Kurlu, yüzde 18,8'i Emekli Sandığı
mensubudur. SSK'dan sonra en çok kesime hizmet veren Bağ-Kur da SSK gibi
zor durumdadır.
Bağ-Kurda düzenli prim ödeyen sigortalı sayısı yüzde
5 civarındadır. Bağ-Kurlu
prim ödemiyor, daha doğrusu,
ödeyemiyor. Esnafın, serbest meslek sahiplerinin, çiftçinin prim ödeyecek
hali kalmadı. Esnaf, kepenk kapatıyor; 60 000'den fazla esnaf iş
bıraktı. Bağ-Kurlu, prim ödeyemediği için haciz ve sonrasında
hapis cezasıyla karşı karşıya kaldı. Katile,
hırsıza, caniye af çıkaran hükümet, Bağ-Kurluya malî af
çıkarmadı. Onları hapis ve haciz cezasına layık gördü.
10 bankada 10 milyar dolardan fazla para hortumlandı. Yabancı
bir kuruluşa göre ise, bu zarar 40 milyar dolar civarında. Hükümet,
bu parayı, çalışanlarına, esnafına, emeklisine
verseydi, onların bu sorunları halledilir, yoksullukları
biterdi.
SSK öyle bir kuruluş ki, Türkiye nüfusunun yarısına
sağlık ve sigorta hizmeti veriyor; 81 il müdürlüğü, 136 hastane,
181 dispanser, 208 sağlık istasyonu, ağız ve diş
sağlığı dispanseri ve hemodiyaliz dispanserleriyle beraber,
toplam 540 sağlık tesisi ve yaklaşık 66 000 personelle bu
hizmeti veriyor; daha doğrusu, vermeye çalışıyor. Bu kadar
büyük bir kuruluşun, elbette sorunları olacaktır. Hedef, sorunların
çok aza indiği bir SSK olmalıdır.
Geçen yıl çıkan 4447 sayılı Yasa, sosyal güvenlik
reformu olarak gösterildi. Türkiye deprem acısını yaşarken,
binlerce insanımız enkaz altındayken, Mecliste bu yasa
görüşülüyordu. Daha önce getirilen 50-55 yaşa "mezarda
emekliliğe hayır" diye karşı çıkanlar, emekli
olma yaşını, bu yasayla 58-60'a çıkardılar.
Türkiye'de, Avrupa'daki yaşam kalitesi ve yaşam süresi
olmadığı halde, emeklilik yaşının Avrupa düzeyine
çıkarılması yanlıştır.
Sayın Bakan, Sosyal Sigortalar Kurumuna 1992'den beri sağlanan
ve 1999 yılında 2 milyar 600 milyon dolara çıkan finans
desteğine 2000 yılının haziran ayından itibaren
ihtiyaç kalmadığını belirtiyor. SSK'nın finans desteğine
ihtiyacının kalmaması güzel bir olay; ancak, bu, nasıl
sağlanmıştır; buna iyi bakmak gerekir; SSK emeklisinin
aylığı geçmiş yıllara göre, reel bazda
düşmüştür; alınan prim yüzde 230 oranında
artırılmış, işçi emeklisine ise çok az artış
verilmiştir. Yük, daha önce primini düzenli ödeyene yüklenmiştir.
Aktif sigortalının arttığı söylenmesine rağmen,
gerçekte, aktif sigortalının düştüğünü biliyoruz. Bu prim
artışı kayıtdışına yönelmeye sebep
olmuştur. Eskiden yapılan denetimlerde, kaçak işçi
sayısı yüzde 20'ye kadar düşmüştü. Denetimin azalması
ve işsiz sayısının çoğalması nedeniyle,
kayıtdışı artmıştır.
4447 sayılı Kanun ile sigorta primine esas kazanç
olanları o kadar çok artırılmıştır ki, şu
anda prim oranını en yüksek uygulayan ülkelerden biri de Türkiye'dir.
Bunun sonucu olarak, aktif sigortalı sayısının 2001
yılı sonunda azalacağı açıktır.
İşveren ile işçi, brüt ücret pazarlığında
net ücret üzerinden anlaşma yapıyor. Sigortasız
çalışmak zorunda kalan işçi, geleceğini yok etmeye mecbur
kalıyor. Bu durum, aktif pasif oranını 1'in altına
düşürecek ve kayıtdışı istihdamın artmasına
neden olacaktır.
Şu anda, 4,5 milyon kişinin kayıtdışı
çalıştığı düşünüldüğünde, devletin
uğrayacağı prim ve vergi kaybının büyüklüğü
ortadadır. Ülkedeki ekonomik sıkıntıdan dolayı, daha
önce yüzde 85 olan prim tahsilatı, yüzde 79'a kadar düşmüştür.
SSK'nın 2000 yılına ait 1,3 katrilyon prim alacağı
birikmiş olup, bunun yüzde 78'i özel sektöre aittir. Sosyal Sigortalar
Kurumunun prim gelirinin artırılarak, açıklarının
kapatılması amacına yönelik prime esas kazanç
sınırlarının yükseltilmesi, sigortalının ve
işverenin prim yükünü önemli ölçüde artırmıştır.
1999 yılı aralık ayında, asgarî ücretle
çalışan sigortalı işçinin işverene prim yükü 24 985
000 lira iken, aralık ayı itibariyle yüzde 34,5 oranında
artışla, 33 618 000 liraya; prim üst tavanından ödenen
sigortalı işçinin ise işverene olan prim yükü 33 510 000
liradan, yüzde 230 artışla, 117 milyon liraya yükselmiştir.
Prime esas kazancın üst sınırından prim ödeyen
sigortalının prim yükü de büyük oranda artmıştır.
Aralık 1999 tarihi itibariyle 25 494 000 lira olan prim yükü, yüzde 200
oranında artışla, 84 milyon liraya yükselmiştir. Bu
nedenle, tavandan; yani, 600 milyon lira brüt ücret alan sigortalı
işçinin eline daha az para geçmeye başlamıştır.
Bir sigortalı için ödenen prim tutarı, neredeyse emekli
aylığını karşılar duruma gelmiştir.
Örneğin, azami emekli aylığı 232 milyon liraya
yükselmiştir. Üst sınırdan bir sigortalı için ödenen prim
tutarı ise 201 milyon liradır. Şu anda bir işçinin
işverene maliyeti, vergi dahil, yaklaşık 200 milyon liradır.
Prim oranları dünyada en yüksek olan ülkelerden biriyiz. Bu arada hükümet,
hem çalışana hem de emekliye çok komik zamlar vermiştir. Hal
böyle olunca "SSK'nın finansal açığını
kapattık" demek tam gerçeği yansıtmıyor. Bu açık,
işverene, çalışana ve emekliye yüklenerek kapatılmaya
çalışılıyor. "Hazineden yardım almadan
açığı kapattık" demek ne kadar doğru?
İşverene yüklenen prim ve vergi yükünün boyutunu Sayın
Bakanın açıklaması gerekir diye düşünü-yorum.
Topluma bu kadar yüklenilmemesi gerekir. Biz de Sosyal Sigortalar
Kurumunun açıklarının kapatılmasını istiyoruz;
ancak, bu tür geçici tedbirlerin çözüm
olmayacağını düşünüyoruz. Önemli olan, 4,5 milyon kaçak
işçiyle 1 milyon yabancı uyruklu kaçak işçiliğin
önlenmesidir. İşte o zaman sorunun çözümünde önemli adımlar
atmış oluruz.
Tabela değiştirmekle bu sorunlar çözülemez. Malî ve idarî
bakımdan özerk olan ve hızlı çalışması gereken
bir kurumu, tabelasını değiştirip Çalışma
Bakanlığına bağlı gösterme çabası sorunları
çözmede ne kadar faydalı olmuştur?! Bunun için gece yarısı
saat 24.00'te hastane başhekimleri ve sigorta müdürleri
aranmıştır. Bir gece yarısı operasyonuyla tabelalar
değiştirilip fotoğraflar çekilmiştir. Anayasa Mahkemesini
yanıltmak amacıyla SSK on milyarlarca lira zarara sokulmuştur.
Kurum, 2000 yılında, 616 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle iki genel müdürlüğe, onlarca daire
başkanlığına bölündü. Biz, kurumun iki genel müdürlük
olarak, sağlık ve sigorta şeklinde yapılanmasını
destekliyoruz; ancak, 7,2 katrilyonluk bütçeli bir kurum iki başlı
bir idarî yapıyla vekaleten ve tedviren yönetiliyor. Bunun sonucunda,
SSK'da her şeyden 2 adet var, her müdürlükten aynı kuruluşta 2
adet var. Bu durum, kurumun hantal yapısını daha da
hantallaştırır.
Kurumda Sigortalar Dairesi Başkanıyken hakkında soruşturma
açılan bir kişi, üst görev olan genel müdür
yardımcılığına niçin getirilmiştir? Dört
yıllık yüksekokul şartı olan bu göreve, üç yıllık
okul mezunu bir kişi niçin getirilmektedir?
Yine, bir daire başkanı, altı ay hapis, üç ay
memuriyetten men cezasına çarptırılmış ve
hakkında, basında yolsuzluk iddiaları varken, niçin o göreve
devam etmektedir?
Ayrıca, basından öğrendiğimize göre, SSK'da iki
ayrı teftiş kurulu var. Bu müfettişlerin, mezun oldukları
okulları, mesleğe alınış biçimleri, özlük hakları
ve bağlı oldukları makam aynı olmasına rağmen,
iki ayrı kurul olması, denetimde zaman israfına ve maliyetlerin
artmasına neden olmaktadır. İki ayrı teftiş kurulunun
olması, gereksiz sürtüşmeleri de beraberinde getirmektedir.
SSK'nın yeniden yapılanması sürecinde bu iki teftiş kurulu
birleştirilmelidir.
Acele edilerek yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameyle,
sigorta müfettişlerinin denetim yetkilerinin önemli bir kısmı,
bilerek ya da bilmeyerek yürürlükten kaldırılmıştır.
Kaçak işçi çalıştırılmasının, noksan
gün ve prim beyan edilmesinin ileri boyutlara ulaştığı
herkesçe bilinmektedir. Bunlarla mücadele için etkin denetim gerektiği
ortadadır.
Sayın Bakan, konuşmalarında, SSK'da otomasyona
geçileceğini söylüyor; ancak, bu, gerçekleşmedi. Otomasyon işi,
Bağ-Kur ve SSK olarak ayrı yürütülüyor. Bağ-Kurun 150 milyon
dolarlık otomasyon ihalesi 2 Ocak 2001 tarihindeki Resmî Gazetede
"muhtelif işler yaptırılacaktır"
başlığı altında yayımlandı. Bunun 580 sayfa
tutan şartnamesinin, partili bir kişi tarafından hazırlandığı
ve ihalenin buna verileceği söylenmektedir. Yine, SSK tarafından
yapılacak otomasyon ihalesinin de, önceden belirlenen bir firmaya
verileceği ve yaptırılacağı söyleniyor.
Kanun hükmünde kararnameyle yapılan düzenlemede, Kurumun idarî
özerkliği hemen hemen tümüyle ortadan
kaldırılmıştır. Bu kararnameyle, daha özerk yönetimle
daha kaliteli sağlık hizmeti üretileceği düşüncesinden
hareketle özerk hastaneler kurulmasına olanak sağlayacak
düzenlemeler yapılmıştır. Bu düşünce, akıllara,
kurum hastanelerinin özerk yapıya dönüştürülmesinden sonra
özelleştirileceği endişesini getirmektedir. Gerçek özerk
yapı, daha kaliteli sağlık hizmeti üretilmesini sağlar.
Ancak, SSK sağlık işletmeleri yönetim kurullarında vali ve
belediye başkanı temsilcileri yerine, hastanelerin gerçek sahipleri
olan sendika temsilcileri, işveren temsilcileri ve hastane
çalışanları olmalıdır.
SSK'nın özerk yapıya kavuşturulmasıyla, siyasî
müdahaleler olmadan, tüm sağlık ve sigorta ünitelerinin kaliteli
hizmet üretmesi sağlanabilecektir.
Sayın Bakan, 1 Ocak 2000'de Akşam Gazetesinde yayınlanan
bir beyanatında "İddia ediyorum; 2000 yılının
ortalarına doğru tümü olmasa bile, en az 5 hastanemiz ISO 9001 kalite
belgesi alacak. Bunları ilk kez açıklıyorum. Eğer
bunları beceremezsem, başka siyasetçiler gibi 'dün dündür, bugün
bugündür' demem ve istifa ederim. Anamızın karnından bakan
olarak doğmadık" diyordu. Daha sonra bu hedefi "bir
yıl içinde" diyerek uzattı. Hepimiz bu beyanatları basında
okuduk, televizyonlardan dinledik. Daha sonra bu hedef yirmi aya
çıktı. En son bütçe konuşmasında ise hedef 2001
yılı sonuna kaydı. Daha ne kadar uzatılacak bilemiyorum.
Sayın Bakan, hastanelerde kuyrukların yarı yarıya
azalacağını söylemişti. Telefonla randevu sistemi
getirildiğini, yazılı basın ve televizyon kameraları
önünde açıklamıştı. Sayın Bakana sorarsak, bunlar oldu
diyecektir. 2000 yılı sonu itibariyle taahhütlerini
gerçekleştiremeyen Sayın Bakan, bu kez bu taahhütlerini unutturmak
amacına yönelik olarak, iki yıl içinde tüm Sigorta hastanelerini özel
hastanelerden daha iyi hizmet verir duruma getireceği, aksi takdirde
görevinden istifa edeceği iddiasını ortaya atmaktadır. Bu
yönetimle bunların gerçekleşemeyeceği Sayın Bakan
tarafından da bilinmektedir.
Sayın milletvekilleri, lütfen, sekreterinize talimat vererek SSK
hastanesinden randevu almasını söyleyin; alabilecek mi? Ben, dün,
bütün gün arattım, başarılı olamadık. Sayın Bakan
2001 yılı bütçe müzakereleri sırasında, Türkiye'deki bütün
SSK hastaneleri ve dispanserlerinin önündeki kuyrukların tamamen kalkacağını
ve bu hastanelerde, mevcut 220 özel hastanenin 200'ünden daha kaliteli hizmet
verileceğini söylüyordu. Sayın Bakanı dinlersek, her şey
çok güzel, halledilmiş, sorunlar azalmış. Lütfen, SSK hastanelerine
gidin, gerçek bu değil...
Bakınız, Gaziantep SSK Hastanesinde 32 poliklinik odası
var. Hastanede günde ortalama 3 000 poliklinik muayenesi yapılıyor.
Doktor başına ortalama 100 hasta düşüyor, bazı
polikliniklerde günde 150-200 hastaya bakılıyor; bu kadar hastaya 4-5
saatte bakılıyor. Burada sırayı kaldırmak, kaliteyi
sağlamak mümkün mü?!. Hastalar sabah erkenden poliklinik
sırasına giriyor; sonra muayene olmak için, daha sonra ilaç
parasını yatırma ve ilaç alma kuyruğuna giriyorlar.
Eğer, tetkik istenmiş ise onların da ayrı kuyruğu var.
Bir hasta en az 4-5 kez kuyruğa giriyor ve bir günde muayene olur,
ilacını alırsa, kendisini mutlu hissediyor.
Dün, Etlik Hastanesinde Gaziantep'ten gelen bir hastanın
ilacını, ancak ikibuçuk saatte alabildik. Yine, dün hep beraber,
televizyonda bir olay nedeniyle Samatya hastanesinde kuyrukları
gözlerimizle gördük. SSK hastaneleri yaklaşık 34 milyon kişiye
sağlık hizmeti veriyor; kadrosu kısıtlı,
imkânları kısıtlı. Türkiye'nin yüzde 50'sine hizmet verirken,
Türkiye'deki sağlık personelinin ancak yüzde 15-20'si SSK'da çalışıyor. Yani, büyük bir
özveriyle çalışan bu personeli kutlamak gereki-yor.
Sayın milletvekilleri, SSK hastanelerinde hastalara ilaç da
veriliyor. İlacı alan hasta eğer aktif sigortalıysa
ilacın yüzde 20'sini, emekliyse yüzde 10'unu katılım payı olarak ödüyor. SSK hastanelerine
ilaç alımında bazı firmalar çok büyük indirim yapıyorlar.
Mesela, etiket fiyatı 5 250 000 lira olan bir ilacın kutusunu SSK
hastanesi 350 000 liraya alıyor; etiket fiyatının yüzde 20'si
1 050 000 lira tutuyor. SSK 350 000 liraya aldığı bu ilacı
hastadan katılım payı olarak 1 050 000 alarak hastaya veriyor.
Bunun gibi en az 10 tane ilacın ismini, Sayın Bakan isterse,
açıklamaya hazırım.
SSK'da ilaçlar, eğer, hastane ambalajı şeklinde
alınır ve doktor reçetesine göre, sayıyla ve küçük
poşetlere konularak verilecek olursa, kurumun ilaç gideri büyük oranda
düşecektir; bu ilaçların başka kişilere verilmesi ve
başka eczanelere satılması da böylece önlenmiş
olacaktır.
SSK, hastanelere alınan cihazlarda, hastaya uygulanan protezlerde
ve sarf malzemeleri alımında büyük zararlara uğramaktadır.
Aynı malzemeleri, özellikle, özel sektör, çok daha büyük indirimlerle
almaktadır. Bu indirim, bazı malzemelerde yüzde 50 'yi
bulmaktadır.
Sayın milletvekilleri, SSK gibi büyük bir kuruluştaki
sıkıntıların araştırılmasında fayda
gördüğümüz için araştırma önergesine kabul oyu vereceğiz.
Yüce Meclisin de bu önergeye destek olacağını umuyor, Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve FP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Efendim teşekkür ederim.
Çalışma süremiz bitmek üzere, her grubun konuşma süresi
20 dakika olduğuna göre, yüksek
müsaadelerinizle, sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için 7 Şubat 2001 Çarşamba günü
saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Hayırlı akşamlar efendim.
Kapanma Saati : 18.51