DÖNEM : 21 CİLT
: 55 YASAMA YILI : 3
T.B.M.M.
TUTANAK DERGİSİ
59 uncu
Birleşim
15 . 2 . 2001 Perşembe
İ Ç İ N D E K İ L E R
II. GELEN KÂĞITLAR 130
III. YOKLAMA 175
IV. BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI 131
A) Gündemdışı Konuşmalar 131:146
1.-
İstanbul Milletvekili Bozkurt Yaşar Öztürkün, Türkiye Radyo ve
Televizyon Kurumunun yeniden yapılanmasında ve personel rejiminde
uyulması gereken esaslara ilişkin gündemdışı
konuşması ve Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelenin
cevabı 131:137
2.- Kocaeli
Milletvekili Osman Pepenin, depremden sonra Kocaeli İlindeki
gelişmelerde karşılaşılan aksaklıklara
ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet
Bakanı Şuayip Üşenmezin cevabı 137:142
3.-
Kırıkkale Milletvekili Nihat Gökbulutun, mahallî idareler ile
belediyelerin sorunlarına ve mahallî idareler reform yasasının
bir an önce çıkarılması gerektiğine ilişkin
gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı
Sadettin Tantanın cevabı 143:146
ÖA59(Tümü)
Sayfa
B) Tezkereler ve Önergeler 146
1.- Avrupa
Parlamentosunun, Avrupanın Sözleri programı çerçevesinde
düzenlenecek bir yuvarlak masa toplantısının Türkiyenin ABye
katılımıyla ilgili şartlar başlığı
altında Türkiyeye ayrılacak bölümüne TBMMyi temsilen DSP Grubunca
aday gösterilen Adana Milletvekili Tayyibe Gülekin katılacağına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/758) 146
C) Gensoru, Genel Görüşme, Meclis Soruşturması ve
Meclis Araştırması Önergeleri 146:149
1.- Adana
Milletvekili Ali Gören ve 35 arkadaşının, müfredatın ve
ders kitaplarının yeniden düzenlenmesi ve geliştirilmesi
konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/174) 146:149
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYON-LARDAN GELEN DİĞER
İŞLER 149,177,178
1.- İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlunun; İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalının; Amasya Milletvekili Ahmet
İyimayanın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulutun;
Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırımın;
Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve
Ankara Milletvekili Nejat Arsevenin; İstanbul Milletvekili Ziya
Aktaş ve 42 Arkadaşının;
Zonguldak Milletvekili Hasan Gemicinin ve İzmir Milletvekili
Işılay Saygının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307,
2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) 149
2.- Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/791) (S. Sayısı: 597) 149:175,177,178:210
VI.-
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞ-MALAR 178
1.- ANAP
Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakanın, Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, tasarının görüşmeleri
sırasında yaptığı konuşmalarda, resmî bir
toplantıya katılmak üzere Bulgaristanda bulunan Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümere sataşması nedeniyle
konuşması 178
1.-Muğla Milletvekili Hasan Özyerin, Türkiye Millî Olimpiyat Komitesinin faaliyetlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlünün cevabı (7/3301) 211:214
Sayfa
2.- Antalya Milletvekili Mehmet
Baysarının, Antalya-Finike arasında yapılacak santrale
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M.Cumhur
Ersümerin cevabı (7/3343) 215:221
3.- Denizli Milletvekili Mustafa
Kemal Aykurtun, İzmir Bornovada bir taşınmazın
kamulaştırma bedelinin ödenmediği iddiasına ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlunun
cevabı (7/3332) 222:224
I. GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat
14.00te açılarak iki oturum yaptı.
Isparta Milletvekili Ramazan
Gül, Ispartadaki elma üreticilerinin sorunlarına,
Rize Milletvekili Mehmet
Bekâroğlu, son siyasî gelişmelere,
İlişkin
gündemdışı birer konuşma yaptılar;
Kütahya Milletvekili Emin
Karaanın, bor madenlerinin bağlı olduğu Eti Holdingin
özelleştirilme kapsamından çıkarılmasına ilişkin
gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Şükrü
Sina Gürel cevap verdi.
Batman Milletvekili Alaattin
Sever Aydının (6/841) esas
numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi
okundu; sözlü sorunun geri verildiği bildirildi.
Bursa Milletvekili Oğuz
Tezmen ve 23 arkadaşının, uyguladıkları
yanlış politikalar ve kötü yönetim sonucu ülke ekonomisinde tahribata
yol açtıkları iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar
Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi
(11/7) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündeme alınıp
alınmayacağı konusundaki görüşmenin, 13.2.2001 tarihli 57
nci Birleşimde alınan karar gereğince, 20.2.2001 Salı günkü
birleşimde yapılacağı,
Kocaeli Milletvekili Meral
Akşener hakkında tanzim edilen soruşturma dosyasının
4616 sayılı 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan
Dolayı Şartla Salıvermeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine
Dair Kanunun içeriğine göre incelenmek için Adalet
Bakanlığına tevdi edilmek üzere Başbakanlığa iade
edilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi kabul edildi;
Başkanlıkça gereğinin yerine getirileceği,
Açıklandı.
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında bulunan:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu
raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449)
(S.Sayısı: 527) görüşmeleri, daha önce geri
alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz
hazırlanmadığından;
Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilatı
Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/53)(S. Sayısı : 433),
Türk Silahlı Kuvvetleri
Personel Kanunu ile Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında 629 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma, İçişleri ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporlarının (1/759) (S.Sayısı: 572),
Emniyet Teşkilâtı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 611
Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyette Kanun
Tasarıları ve Plan ve Bütçe ve İçişleri Komisyonları
Raporlarının (1/727, 1/660, 1/795) (S.Sayısı: 576),
Millî Savunma
Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri
İşletme Başkanlığının Kuruluşu ve
Görevleri Hakkında 613 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî
Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/752)
(S.Sayısı: 577),
Hâkimler ve Savcılar
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 621 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ve Adalet Komisyonu Raporunun (1/728)
(S.Sayısı: 591),
Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Nakdî Tazminat ve Aylık
Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin 624 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ve İçişleri, Millî Savunma ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporlarının (1/757, 2/603, 2/605) (S.
Sayısı: 592),
Görüşmeleri, komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,
Ertelendi.
190 Sayılı Genel
Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının (1/663, 1/664, 1/745) (S.Sayısı: 606)
görüşmeleri tamamlanarak, kabul edildiği ve kanunlaştığı
açıklandı.
Elektrik Piyasası Kanun
Tasarısının (1/791) (S. Sayısı: 597)
görüşmelerine başlanarak 4 üncü maddesine kadar kabul edildi.
Alınan karar
gereğince, 15 Şubat 2001 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak
üzere, birleşime 19.56da son verildi.
Mehmet
Vecdi Gönül
Başkanvekili
|
Levent Mıstıkoğlu |
|
Şadan Şimşek |
|
Hatay |
|
Edirne |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No. : 86
II. GELEN KÂĞITLAR
15.2.2001 PERŞEMBE
1.- Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlunun, Tokat
İlindeki projelere ve Merkez Huzurevi inşaatına ilişkin
Devlet Bakanından (Hasan Gemici) yazılı soru önergesi
(7/3646)(Başkanlığa geliş tarihi: 14.2.2001)
2.- Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlunun, Devlet
Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünün Tokatdaki projelerine
ilişkin Devlet Bakanından (Ramazan Mirzaoğlu) yazılı
soru önergesi (7/3647)(Başkanlığa geliş tarihi: 14.2.2001)
3.- Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlunun, esnaf,
sanatkâr ve sanayicinin SSK, BAĞ-KUR ve Halk Bankasına olan
borçlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından ( H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru
önergesi (7/3648)(Başkanlığa geliş tarihi: 14.2.2001)
4.- Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlunun,
BAĞ-KUR ve SSKnın prim alacaklarının tahsiline
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3649)(Başkanlığa geliş
tarihi: 14.2.2001)
5.- Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğanın, Elbistan
Şeker Fabrikasına ve Afşin-Elbistan Termik Santraline Ceyhan
Nehrinden su alınacağı iddiasına ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3650)(Başkanlığa geliş tarihi: 14.2.2001)
6.- Muğla Milletvekili Hasan Özyerin, sanayi illerimizin içinde
bulunduğu ekonomik duruma ve Muğla İline yapılacak
yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3651)(Başkanlığa geliş tarihi: 14.2.2001)
Meclis Araştırması Önergesi
1.- Adana Milletvekili Ali Gören ve 35 arkadaşının,
müfredatın ve ders kitaplarının yeniden düzenlenmesi ve
geliştirilmesi konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104
ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi. (10/174) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.2.2001)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
15 Şubat 2001 Perşembe
BAŞKAN : Başkanvekili
Mehmet Vecdi GÖNÜL
KÂTİP ÜYELER : Şadan ŞİMŞEK
(Edirne), Levent MISTIKOĞLU (Hatay)
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 59 uncu Birleşimini açıyor, en iyi dileklerimi ve
saygılarımı sunuyorum.
Toplantı
yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç
sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı
ilk söz, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun yeniden yapılanması ve
personel rejimi hakkında söz isteyen, İstanbul Milletvekili
Sayın Bozkurt Yaşar Öztürke aittir.
Buyurun Sayın Öztürk.
(Alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
IV. BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI
KONUŞMALAR
1.
İstanbul Milletvekili Bozkurt Yaşar Öztürkün, Türkiye Radyo ve
Televizyon Kurumunun yeniden yapılanmasında ve personel rejiminde
uyulması gereken esaslara ilişkin gündemdışı
konuşması ve Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelenin
cevabı
BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğüyle ilgili birkaç cümle söylemek üzere
şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
2954 sayılı
Yasaya göre kurulmuş olan bu kurumumuz, Anayasamızın 133 üncü
maddesinde belirtilen esaslara göre, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğünü, millî egemenliğini, kamu düzenini, genel asayişi,
kamu yararını korumak ve kollamak, Atatürk ilke ve inkılaplarına
uygun, kolayca anlaşılır, arı, güzel bir Türkçe ile
doğru yayınlarla halkımızın bütün kesimlerine ve
soydaşlarımıza ulaşmakla görevlidir. Türkiye Radyo ve
Televizyon Kurumu, bugün, halkımızın din, dil, gelenek ve
göreneklerini, birlik ve beraberliğini güçlendirmek, eğitim ve kültür
düzeylerini yükseltmek, yurt dışındaki
soydaşlarımızla bağlarımızı sağlamakla
mükellefken, mevcut durumu huzurlarınızda arz etmek istiyorum.
Türkiye Radyo ve Televizyon
Kurumu, özel kanallara göre kâr amacı gütmediği, reyting derdi
olmadığı için daha objektif ve kaliteli yayın yapması
gerekirken, özel kanallara özenti içinde yayın yapmaya
başlamıştır. Geçtiğimiz yıllarda bu kurum
aracılığıyla yayınlanmış olan Reis Bey,
Küçük Ağa, Kuruluş, Osmancık, Kurtuluş, Cumhuriyet,
Hanımın Çiftliği, Kartallar Yüksek Uçar gibi Türkün örf ve
âdetleriyle yoğrulmuş yayınlar artık yapılmıyor.
Bugünlerde yayınlananlar, geleneklerimize uymadığı gibi,
kaliteden de yoksundur.
İngilizlerin BBC ile
personel ve yayın saati ölçütlerini kıyaslamaya kalkan kurumumuzun,
kendisinin yaptığı yayınların saatinin
fazlalığıyla övünmesi yerine, yapılan yayının
içeriğiyle mukayese etmesi lazım gelir diye düşünüyorum. Bunu
söylerken, birçok kanalda aynı programlar ya aynen veya tekrar olarak
gösterilmektedir; süratle vazgeçmeliyiz.
12 000e yakın çalışanı
olan kurumumuzun, birçok ilde, bölgeleri ve yeni kurulan büroları
bulunmaktadır. Görsel yayıncılıkta ülkemizdeki özel
televizyon kuruluşlarına göre tecrübe sahibi olması gerekirken,
tarafsız ve doğru haberciliği de bu kurumdan almamız en
doğal hakkımızken -örnek olsun diye arz ediyorum-
Diyarbakır Emniyet Müdürünün vefatında canlı yayın
bağlantısını gerçekleştirmekten aciz bir görünüm
çizmişler; o esnada, en azından ben, bu kanalı izlemekten
vazgeçtiğimi ifade etmek istiyorum.
Yayınlarda, ülkemizin
üzerinde yer aldığı coğrafyanın ve Ortadoğunun
hassasiyetleri gözetilmelidir. Özellikle, bölücü ve yıkıcı
faaliyetlerde bulunan örgütlerin yayınlarına karşı daha
duyarlı, polemiğe girmeden, gerçekçi yayınlar
yapılmalıdır. Terörün asgarîye indirgendiği bu dönemde, bu
tür yayınlara her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğuna
inanıyorum.
Avustralyada dahi
izlenmeye başlayan yayınlarımız, hızlı,
doğru ve gerçekçi yönüyle diğer yayın kuruluşlarına
referans olmalıdır.
Eğitim dilimiz Türkçe
olmalı diye var gücümüzle çalıştığımız bir
dönemde, güzel Türkçemizi konuşup, yazıp, sevdirmemiz gerekirken,
buna da, bu kurumumuz en çok dikkat etmeliyken hiç böyle olmamaktadır.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun bu kuruma herhangi bir cezai müeyyide
uygulamaması veya dikkate almıyor olması hataların
yapılmadığı anlamını
taşımamalıdır. RTÜK bu durumu dikkate almalıdır;
kurumun kendine çekidüzen vermesi,
Türkçemizin güzelleşmesi için, TRTnin titiz bir şekilde
denetlenmesi gerekmektedir.
57 nci cumhuriyet
hükümetine nasip olan verici istasyonlarının bu kuruma devri ve
TEAŞın gelirlerinden yüzde 3,5lik bir pay verilmesi yoluyla yeni
yatırımlara, atılımlara ve yapılanmaya imkân
sağlanmış oldu; ancak, bu durum logo değişikliği
veya emekli olanların ya da gittikleri özel televizyonlarda
aradığını bulamayanların tekrar kuruma
alınmasını ortaya çıkarmamalıdır.
Türk halk müziği ve
Türk sanat müziğinin halkımıza sevdirilmesinde bir okul gibi
eğitim görevini üstlenen kurumumuzdur. Eğitip öğrettiği
sanatçıları veya iyi sanatçı adaylarını elinden
kaçırmaktadır. Bu durum, uzun süreli bir sözleşme veya iş
akit süresiyle çözülmelidir. Personel arasında aynı işi yapana
eşit ücret politikası hayata geçirilmelidir. Bu sayede, diğer
kurumlarla aralarında var olan kurum lehine ücret dengesizliği
nedeniyle pek dillendirilmeyen şikâyetler de ortadan kalkacaktır.
Geçmişte sigortasız çalıştırılan akitli personele
de bir defaya mahsus kadro imkânı tanınmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
toparlayınız Sayın Öztürk.
Buyurun efendim.
BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK
(Devamla) Böylece, logolara, hatır için programlara verilen
abartılı meblağlar yararlı bir işe
kullanılmış olacaktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, özellikle Avrupada yaşayan
vatandaşlarımızın kültürel açıdan yoğun bir
baskı altında olduklarını hepimiz bilmekteyiz. Onlara,
yalnız olmadıklarını, çözülmeyecek problemin
bulunmadığını, inançla ve kararlılıkla çok
yakın geleceğe umutla bakmalarını sağlayacak
programlar sunmalıyız. Bunu, bu Yüce Meclisin çalışmalarında
görüyorsanız yapmanızı istiyorum.
Türkiye Radyo ve Televizyon
Kurumunun, milletimizin manevî değerlerine de saygıda biraz daha
özenli olmalıdır diye düşünmekteyim. Şöyle ki, Türkiye
Diyanet İşleri Başkanı Atatürk ve Nutuk hakkında bir
konferansta demeç veriyor, bu bölüm es geçiliyor.
Ülkemizin hassas
konularından olan kılık kıyafette kültürel
zenginliğimiz olan güzellikler, kurum programlarının folklor
ekiplerinde yer alıyor da, binlerce izleyici kapasiteli localarda yer
alamıyor. Çağdaş Türkiye böyle mi oluşturuluyor, anlamakta
zorluk çekiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Öztürk, tekrar açıyorum, lütfen bitiriniz.
BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK
(Devamla) Açıklamaya çalıştığım
serzenişlerimle, ülkemizin vazgeçilmez kurumlarından olan,
kısıtlı imkânlarıyla hizmetin en iyisini yapmaya
çalışan Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumuna, devletimizin
yanında, milletimizin millî ve manevî değerlerini, güzel Türkçemizi
öne çıkaran tarafsız ve objektif yayınlı günler diliyorum,
bunu umut ediyorum.
Bu duygu ve
düşüncelerle, Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
değerli üyeleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Öztürk.
Devlet Bakanı
Sayın Rüştü Kâzım Yücelen cevap verecekler.
Buyurun efendim.
Süreniz 20 dakika.
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; değerli milletvekilimizin Türkiye Radyo ve
Televizyon Kurumuyla ilgili uyarıcı konuşması üzerine, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumumuzun
yapmayı planladığı değişim ve içinde
bulunduğu durumu tespit için söz almış bulunuyorum; hepinize
saygılar sunuyorum.
Evvela, sadece Türkiyede
değil, dünyanın her yerinde, halkın iradesine dayalı,
demokratik düzenler için, yerel, ulusal ve evrensel kültürü yaymada, kitlelere
bilimin verilerini ulaştırmada, onları bir uygarlık
değeri olan etik, estetik ölçüler içerisinde eğitme, öğretme ve
eğlendirmede, bireylere vatandaş olma bilinciyle birlikte dünya insanı
olma bilincini kazandırmada, hür yayıncılığı,
doğru ve çoksesli haberciliği hâkim kılmak bir zorunluluktur.
Ülkemizde de, 1990lı
yılların başında, bir düzenlemeye dayanmayan özel radyo ve
televizyon yayıncılığının başlaması
sıkıntıları da birlikte getirmiştir. Bu bağlamda,
Anayasanın 133 üncü maddesi, 8.7.1993te değiştirilmiş,
böylece radyo televizyon yayıncılığında tekelci kamu
radyo televizyon yayıncılığı esası
kaldırılmıştır. Anayasa, yapılan bu
değişiklikle, ülkemiz radyo ve televizyon
yayıncılığını tekel ortamından
çıkarıp, bir pazar ortamına taşımış ve bu
durum, TRTde, yayın ilkeleri doğrultusunda kanal stratejilerinin
yenilenmesi, operasyonel verimliliğin artırılması ve örgüt
yapısının yeniden yapılandırılmasına kadar
bir dizi önlemlerin alınmasını zorunlu
kılmıştır. Bu zorunluluk, Türkiye Büyük Millet Meclisimizce
de -Genel Kurul tarafından- 27.6.2000 tarihli 199 uncu Birleşimde
onaylanarak yürürlüğe giren uzun vadeli strateji ve Sekizinci Beş
Yıllık Plan görüşmelerinde, TRTnin yeniden yapılandırılması
ve sağlıklı bir malî yapıya kavuşturulması
kapsamında gerekli hukukî düzenlemeler yapılacaktır
şeklinde yer almıştır.
Değerli
milletvekilimizin
konuşmalarına bir
cevap olarak tespitleri yapmak istemiyorum; ama, bu ana tespiti yaptıktan sonra,
tabiî, TRT, bütün çalışanlarıyla, hepsi, TRTciliği
özümsemiş, benliklerinde bütün vazife aşkıyla çalışma
şevkini buluşturan değerli arkadaşlarımızın
çalışmalarını bir nebze anlatmak ve içinde
bulundukları durumu tespit için söylemek istiyorum ve dünyada kamu
televizyonculuğu yapan diğer televizyon şirketleriyle de
karşılaştırarak, özellikle son günlerde logo konusunda
çeşitli basın organlarında çıkan yazılara bir küçük
cevap verebilmek açısından da, bir tespiti vurgulamaya çalışıyorum.
Bu tespiti yaparken, bir
diğer gelişimi gözden uzak tutmamak lazım; bu da, günümüz radyo
ve televizyon yayıncılığı endüstrisi teknolojisindeki
gelişmelere paralel olarak, hızlı bir değişim sürecine
girmesi gerçeğidir. Yeni teknolojiler, yeni iletişim ve yeni bilgi
hizmetleri, özellikle internetin giderek yaygınlaşan bir kitle
iletişim aracı olması, işi daha çok
karmaşıklaştırmış, bilinen sorunlar yanında,
teknik, malî, idarî ve hukukî birçok başka sorunu da yanında
getirmiştir.
Bir konuyu hemen yine
burada belirtmek istiyorum. TRTnin değişim programı, son
altı ay bir yıl içerisinde yapılan bir program değil; 1998
yılından beri devam eden bir programdır. BBC örneğinde
olduğu gibi, Avrupadaki ZDF, RAI, NOS gibi diğer
başarılı kamu yayın kuruluşlarının yeniden
yapılanma çalışmalarında görev alan firma, TRTyle
görüştürülmüş ve bu firmanın
danışmanlığı doğrultusunda, 1998de, on hafta
süren bir teşhis çalışması yapılmış ve
sözleşme imzalanarak, bu değişim programı gündeme konulmuştur.
Yine, 1999 yılında bir değişim ofisi kurularak, bu
değişimin hangi projelerde gerçekleştirileceği, yine,
kurulan alt komisyonlarla devreye sokulmuştur.
1990lı
yılların başından bu yana, içerisinde bulunduğumuz
radyo ve televizyon yayıncılığı endüstrisinde büyük
bir rekabet yaşanmaktadır. Bu rekabet ortamında, hiçbir
çağdaş kamu yayın kuruluşunun düşük izlenme
payıyla halka hizmet ettiğini ve halkı eğittiğini
söylemek mümkün değildir. Bu nedenle, TRT, başta genç kuşak
olmaz üzere, kaybettiği seyircisini yeniden kazanmak için, doğru, etkin ve profesyonel anlamda bir pazarlamayla, kalitesinden ve etik
değerlerinden ödün vermeden, kendisini, kanallarını ve
programlarını daha iyi tanımlamak ve
farklılığını belirgin hale getirmek zorundadır.
Ülkemizde, radyo ve
televizyon yayıncılığı tekelinin ortadan
kalkmasıyla oluşan pazarda, bugün, 16 ulusal televizyon kanalı
ve 3 ayrı dijital platform, seyircisine ulaşmak için zorlu bir pazar
mücadelesi içerisine girmiştir. Bu
mücadele de rakipleri tarafından engellenmeden, seyircisine ulaşmak
mücadelesidir. Bu bağlamda, geçtiğimiz günlerde, TRT-2 (2 nci kanal)
haber kanalı yapılmıştır. Değerli
milletvekilimizin burada dile getirdiği canlı yayın
bağlantılarındaki aksaklık bundan sonra olmayacaktır.
TRT-2yi izlemeye başlamışsanız, TRT-2nin, bütün
canlı yayınlarda, diğer kanallardan çok daha önce haberi yetiştirme
çabasıyla çalıştığını görmekteyiz. Bundan
böyle de bu çalışma sürecektir. Diyarbakır Emniyet Müdürümüzün
vurulması, Diyarbakır Emniyet Müdürümüzün bir avuç canice
hayatına kıyılması, hepimizin hassasiyetle üzerine
titrediğimiz ve sonuna kadar üzerine gideceğimiz ve oradaki o
cinayetin bütün milletimizce seyredilmesi arzu ettiğimiz bir olaydır.
Bunun, burada örnek olarak verilmesini doğrusu yadırgadım; ama,
canlı yayıncılık açısından belirgin bir örnek
olması yönünde verilmişse, bunu kabul ediyorum, bundan böyle bu tip
olayların hepsi bu canlı yayında verilecek.
Yine aynı
şekilde, TRT olarak, Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun denetimine
kesinlikle karşı değiliz, TRT, Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun
da denetimindedir. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu TRTye de ceza verebilir;
eğer TRTnin bu yayın ilkelerine uymama durumu olursa, bu konuda
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun görevini yapacağını biliyorum.
Yine 57 nci hükümetin bir üyesi olarak, Yüce Meclisin huzurunda, Radyo ve Televizyon
Üst Kurulunun, bu konuda, diğer televizyon kanallarına olduğu
gibi, TRTye de bir iltimas yapmamasını -ki, zaten
yapmadığını biliyorum- buradan da duyuruyorum.
TRTnin bir okul gibi
görevine devam ettiğini, özel televizyonların ağabeyi rolünde
görevine devam ettiğini, onlara öncülük etme girişiminin yanında
Türkçeyi de en güzel kullanan kurum olduğunu buradan hemen belirtmek
istiyorum. Burada, TRTde kullanılan Türkçeye bir itirazımız
olursa, sanıyorum oradaki arkadaşlarımıza
haksızlık ederiz, eğer burada kullanılan Türkçede,
televizyonumuzun kullandığı Türkçede bir
yanlışlık varsa, ben, bunun da -ki, burada görüşebiliyoruz-
müşahhas örneklerle verilmesini, eğer böyle bir
yanlışlık ve böyle bir hatada TRTnin herhangi bir biriminin bir
ihmali varsa, bunun da üzerine gidileceğinin bilinmesini istiyorum.
Şimdi, logo konusuna
kısaca değinmek istiyorum. Biraz önce de, mücadelenin, rakipleri
tarafından engellenmeden seyirciye ulaşma mücadelesi olduğunu
söyledim. Artık böyle bir ortamda, kendisi kabul etse de etmese de, TRTnin,
kanalları ve programlarıyla seyirci tarafından bu pazar içinde
değerlendirildiğini söylemek istiyorum.
Bir ülkenin turizm ve
uluslararası iyiniyet ilişkilerinin geliştirilmesinde,
pazarlamanın günlük işlerden sıyrıldığı
günümüzde, artık, birden fazla satıcının olduğu her
yerde pazarlama bir mecburiyet halini almıştır.
Dolayısıyla, TRT için pazarlamanın gerekli olup
olmadığının değil, pazarlama yaparken hangi
yöntemlerin nasıl uygulanacağının
tartışılması zamanı çoktan gelmiştir.
TRT, Avrupalı
diğer kamu yayın kuruluşlarının da
yaşadığı rekabet etmezse gereksiz olduğu, rekabet
ederse de haksız bulunduğu ikileminden kurtulup, pazarlama
faaliyetlerini bir yatırım olarak değerlendirmesi
gerektiğine karar vermiştir. Bu yatırımın geri
dönüşü ise, daha fazla seyirciye ulaşmakla elde edilecektir.
Amaç, TRTye yeni bir logo
kazandırmak değildir. Logolar veya amblemler, derneklerde, siyasî
partilerde, üniversitelerde ve benzerlerinde kullanılmaktadır.
Marka, logonun ötesindedir
ve bir ürün veya hizmete ilişkin duygu ve algılamaları
taşır. Sürekli değişen pazarda, markalar, sabit
değerleri ifade ederler. Marka, söz verir ve sözünü tutar; bir diğer
ifadeyle, TRT, radyo ve televizyon yayıncılığının
bu yeni dünyasında yarattığı ve yaratacağı
değerleri, bir marka olarak, pazarlama çalışmalarını
başlatmıştır. Bu markayla, yeteneklerini ve
kaynaklarını, toplumu bilgilendiren, kültürünü ve eğlencesini
ifade eden, eğitim için imkân yaratan, yurtiçi ve yurtdışı
iletişimi özendiren, farklı ve yüksek kaliteli programlar yapmak ve
yayınlamak için kullanan; kamusal finans kaynağını
kullanarak, ticarî bir pazar için risk olabilecek programlarıyla,
dinleyicilerin ve izleyicilerin seçeneklerini artıran; verimlilik ve
maliyet etkinliğinde ulaşılabilecek en yüksek standarda
ulaşarak, kanunla tespit edilen gelirleri oranında harcanan paradan
en yüksek değerin elde edilmesini sağlayan; var olmasının
gerekliliğinin, toplumda yaptığı etkiyle
doğrulanması zorunluluğunun bilincinde olan; sektörel
gelişmeleri ve piyasa şartlarını dikkate alarak, kamu
yayıncılığını, kültürel bir araç olmanın
yanı sıra ticarî düşünmeyi de gerektiren bir aktivite olarak
değerlendiren değerlerle, geleneksel, düşüncede
çağdaş, teknolojik yaklaşımlarda ise ileri görüşlü bir
yayın kuruluşu tanımlanmıştır. Önemli olan budur.
Logonun böyle değerlendirilmesini özellikle rica ediyorum.
Bir diğer konuya,
personel konusuna geçmeden, yine, diğer kamu yayın
kuruluşlarıyla karşılaştırma yaparken, TRTnin,
ticarî yayın kuruluşlarıyla
karşılaştırılması yerine, bir başka kamu yayın
kuruluşuyla karşılaştırılması gereğinin
üzerinde durmaktayım. Örneğin, Alman ARD yayın kuruluşunun
bütçesindeki reklam gelirlerinin payı yüzde 4,1dir; yani,
yaklaşık TRTninki kadardır; ancak, ARDnin bütçesi, 5,5 milyar
Amerikan Dolarıyla, TRTnin 20 katı büyüklüğündedir.
Ayrıca, ARDnin dış yayınlar servisi,
yurtdışı radyo televizyon yayınlarını, federal
hükümetin 280 milyon Amerikan Dolarlık desteğiyle sürdürmektedir.
Demokratik ülkelerin yurtdışı yayınları genellikle
hükümetleri tarafından finanse edilmekte, vatandaşların
ödemelerinden oluşan yayın kuruluşlarının bütçeleri,
yine, vatandaşlara hizmet olarak dönmektedir.
Örnekleri çoğaltmak
mümkündür; ama, ben, özellikle müşahhas bir örnek vereceğim.
Geçtiğimiz günlerde, gazetelerimizin birinde, TRTye yöneltilen tam sayfa
eleştiriler arasında, BBC ile bir karşılaştırma
yapıldığı dikkati çekiyor. Gazetede, TRTnin aksine son
derece başarılı bulunan BBC bütçesinin yüzde 25 artırılmasını
öngören yasa taslağının İngiliz Parlamentosunda
reddedildiğini yazarak, TRTnin yüzde 2,5 oranındaki yıllık
gelir artışı talebinin gereksiz olduğu ima ediliyordu. Ne
var ki, yazarın belirtmediği husus, zam talebinden bile önce, BBC
gelirlerinin, TRT gelirlerinin 17 katı olduğu, yıllık
toplam yayın süresinin TRTden yüzde 15 az olduğu, personel
sayısının ise TRTnin 4 katı olduğunun
saklanmasıydı.
TRTnin personel
sayısı sık sık gündeme gelmiştir, hep, çok olduğu
ileri sürülür. Buradaki dileğe, tabiî ki biz de katılırız;
şimdiye kadar, TRTnin, akitli çalışan, kadrosuz çalışan
personelinin kadroya alınması yolunda, arkadaşlarımıza
çeşitli istekler gelmiştir; ama, burada hemen belirtmek istiyorum ki
-evvela, buradaki yasal zorunluluğu- Personel Yönetmeliğinin 51 inci
maddesiyle, Kurum personeline yılda 4 aylık ücret tutarını aşmamak
üzere ikramiye ödeneceği öngörülmüş; 52 nci maddede de, Kurum
personeline fazla çalışma ücreti ödeneceği belirlenmiştir.
Kurum personelinin işe alınma, atanma, yer değiştirme,
görevlendirme, görevden alınma ve terfi işlemlerinin de, aynı
kanunun 53 üncü maddesi gereğince, Kurum Genel Müdürü tarafından
yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Şimdi, Kurumda
çalışanların, tüm personelin unvanları itibariyle, hizmet
tanımları, işe alınma usulleri ve şartları bir
yönetmelikle düzenlenmiştir. Buna göre, Kurumun haber ve program
hizmetlerini yapan ve yürüten spiker, prodüktör, muhabir, kameraman,
montajcı, resim seçici gibi yayın personeli, genel duyurulu
sınavlarla, mülakat, kurs ve kurs sonu sınav aşamalarından
geçirilerek atanmaktadır.
4397 sayılı
Yasayla, 1843 kişilik verici personeli Türk Telekomünikasyon Anonim
Şirketinden Kuruma naklen gelmiştir. Her yıl ortalama 350-400
civarında personel çeşitli nedenlerle Kurumdan
ayrılmaktadır. 1999 yılında 192si açıktan, 33ü de
naklen olmak üzere 225 personel, 2000 yılında ise 103 açıktan,
45 naklen olmak üzere toplam 148 kişi atanmıştır; ama, her
nedense, kamuoyunda, bu miktarlar, hep, yükseltilerek verilmektedir ve atanan,
naklen alınanlar da dahil, hepsinde, Başbakanlıktan ve Personel
Dairesi Başkanlığından izin alınmaktadır.
Açıktan atamalar, sadece, Kurumun yeni devreye giren birimleri için,
hizmetine ihtiyaç duyulan personel için olmuştur. Böyle bir kurumda, yine,
biraz sonra vereceğim rakamlarla, bu kadar personelin fazla
olmadığı da görülmektedir.
1990 yılında 6
401 olan TRTnin mevcudu, 1999da da 6 480dir. GAP Radyosu, TRT AVRASYA,
TRT-FM, HATAY-FM, Turizm Radyosuyla artan hizmete karşılık
personel artışı sadece yüzde 1 olmuştur; ama, aynı
süre içinde, 1990da 295 milyon Amerikan Doları olan yıllık
gelirimiz ise 240 milyon Amerikan Dolarına gerilemiştir.
Yine, ben, sadece bir örnek
olsun diye belirtmek istiyorum ki, yıllık gelir ve personelin
yayın hacmi açısından TRTye benzeyen diğer
kuruluşlarla, yani, kamu yayıncılığı yapan
kuruluşlarla bir karşılaştırma vermek istiyorum.
Almanya ARD Televizyonunun 7 milyar 734 milyon İsviçre Frangı
gelirine karşılık 25 038 personeli var. İtalyan RAInin 2
milyar 954 milyon İsviçre Frangı gelirine karşılık 11
292 personeli var. Polonya TVP Televizyonunun -vaktinizi almamak için hepsini
okumak istemiyorum, sürem azaldığı için- 353,5 milyon
İsviçre Frangı gelirine karşılık 6 482 personeli var.
Türkiyemizin TRT televizyonunun 326 milyon İsviçre Frangı
karşılığı gelirine karşılık, 8 180
personeli var. Bunun da 1 800ü vericilerden gelen personeldir, 6 380i daha
önceden kalan personeldir.
Ben, bunları, bir
cevap olarak değil, sadece şu andaki durumu vurgulamak için
gündeminize getirdim. Tabiî ki, yapılacak bütün olumlu konuşmalar,
bütün tenkitler, TRTnin daha iyi olmasını, daha kaliteli hizmet
vermesini sağlamak içindir. Bu konuşmayı da o manada
alıyorum.
BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK
(İstanbul) Arşivlerin açılması konusunda da bir
şeyler söyleyebilir misiniz?
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (Devamla) Hay hay. Bu konuda bütün konuşmalarınızı
aldım; size de, yine aynı şekilde arkadaşlarımdan bir
yazılı cevap da verdiririm.
Arşivlerimiz zaten
açıktır. TRT, sadece buradaki ulusal televizyonlarla değil,
şu andaki tüm yerel televizyonlarla da irtibatını
sürdürmektedir.
Yine,
Bakanlığıma bağlı Basın Yayın Enformasyon
Genel Müdürlüğüyle oralarda eğitim çalışmaları
yapılmaktadır. Bunu, TRT olarak da, 2001 yılı içerisinde
düşünmekteyiz. Yerel televizyonların personelini, burada,
değişik zamanlarda kurs açarak eğitme programının
yanında, arşivleri bırakınız, TRT, elindeki
programların birçoğunu, çok düşük ücretlerle, bazı yerlerde
hiç ücret almadan, sadece kamu menfaatı için o yerel televizyonlara verip,
onlara o tür yardımları da yapmaktadır. Arşivlerin de yine,
konuşmanızı tekrar inceleyip, eksik kalan bir tarafı varsa
onu kesinlikle yapacağımdan emin olabilirsiniz.
Burada, başta da
söylediğim gibi, isteğimiz, TRTnin şu anda vermiş
olduğu millî hizmetleri sonuna kadar devam ettirmesi; ama, bunu devam
ettirirken ticarî televizyonculuğun altında ezilmeden, yine
reytingini de artırarak, ticarî televizyonculukla bir rekabet yaratmadan
devletin televizyonu değil halkın televizyonu olduğunu da
göstererek; ama, tarafsızlığını koruyarak yayınını
sürdürmesidir.
Hepinize
saygılarımla, bu bilgileri arz ediyorum. (ANAP, DSP, MHP ve FP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Bakana teşekkür ediyoruz.
Gündemdışı
ikinci söz, depremden sonra Kocaeli İlindeki gelişmeler hakkında
söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın Osman Pepeye aittir.
Buyurun Sayın Pepe. (FP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
2.
Kocaeli Milletvekili Osman Pepenin, depremden sonra Kocaeli İlindeki
gelişmelerde karşılaşılan aksaklıklara
ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet
Bakanı Şuayip Üşenmezin cevabı
OSMAN PEPE (Kocaeli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, Gölcük merkezli Marmara depreminin üzerinden
yaklaşık birbuçuk yıl geçti. Kocaeli, depremi en ağır
yaşayan il olmuştu. Beldelerin, ilçelerin, âdeta coğrafyası
değişmişti. Sahile kıyısı olan beldelerin yolunu,
binasını, araç ve gerecinin bir kısmını deniz yuttu,
bir kısmını da enkaz aldı götürdü.
Altyapı ve
üstyapı için bölgede ihaleler yapılmıştı. Bölgedeki
her alım ve yapım işi siyasî ve ekonomik ranta dönüştürüldü
ve dönüştürülmeye de devam ediliyor. Asrın bakanı olarak takdim
edilen Sayın Bakanın bilboardlardaki reklam harcamaları kadar
dahi pay alamayan deprem mağduru beldelerimiz ve ilçelerimiz vardır.
Hükümet, bizim
insanımızı mağdur eden deprem felaketini, her türlü
istismar etmiştir. Deprem Vergisi Kanunu çıkarılarak,
depremzedeye ev olacak, aş ve iş olacak diye, burada, vatandaşa
bu şekilde beyanatta bulunanların, daha sonra, toplanan bu vergileri,
bu katrilyonları batan bankalara hortumlattıklarını gördük.
Yine, bugün, o toplanan vergiler, günde trilyonlara varan faiz ödemelerine
gidiyor.
Hükümet, bölgemizdeki
vatandaşa her ay 100 milyon lira olarak vermiş olduğu konut
yardımını, ne yazık ki, bugüne kadar hiçbir zaman gününde
ödemedi. Konut edindirme yardımının, kendi konutunu kendin yap
kampanyasındaki 6şar milyarın ödenmesinde ciddî sıkıntılar var. Orta
hasarlıların tamirinin, bakımının yapılması
için, maalesef, hükümet, gününde hiçbir ödemesini yerine getirmiyor, hepsi
aksamayla devam ediyor.
Yine, bölgede esnaf kredi
derdinde, daha önce işi olan şimdiki işsizler ordusu iş
derdinde; ama, hükümet bunlara kayıtsız ve ilgisiz. Daha
doğrusu, bizim fay hattımız, birilerinin maalesef tatlı kâr
hattı oldu.
Bölgedeki konut
açığı sadece kalıcı konutların bitirilmesiyle
çözülecek bir sorun değildir; çünkü, bölgede, hak sahipliği
belgesiyle halledilecek konut miktarının dışında,
önemli ölçüde konut açığı vardır. Bunu, hükümetin, veyahut
da Toplu Konut İdaresinin çeşitli projelere öncelik tanıyarak
mutlaka halletmesi lazımdır.
Bölgede yapılan
kalıcı konutların, Dünya Bankası ve
Bayındırlık konutları diye ikiye
ayrıldığını, aralarında metrekare ve tefriş
farkı olduğunu, vatandaşları, depremzedeyi de bu şekilde
mağdur ettiğini ve sıkıntıya soktuğunu da ifade
etmekte fayda görüyorum. Hâlâ başlanmayan kalıcı konutlar
olduğu gerçeğini de, burada, ifade etmekte fevkalade fayda görüyorum.
Tabiî, yine, bölgemizde,
şu anda, bitmek üzere olan kalıcı konutların kuralarının
çekilmesi sürdürülüyor. İlçeler bir yerden bir başka yere
taşınıyor. Mesela Derinceyi merkez ilçeye, mesela Karamürseli
Gölcüke, Gölcükü merkeze, Değirmendereyi bir başka beldeye
taşımak gibi bir durum oluyor. Ama, üzerinde en fazla durulması gereken
şey, zannediyorum, hükümetin bölgeye bakışını en iyi
resmedecek olan şey, 2 Şubat tarihindeki Resmî Gazetede
yayımlanan, belediyelerin afet katsayılarını belirleyen
hükümetin ek listesidir.
Bu listede ortaya bir
gerçek konulmuştur. Bu listede ortaya konulan gerçek şudur: Hükümeti
oluşturan partilerin, koalisyon ortaklarının kendi belediyeleri,
deprem bölgesinin dışında olsa dahi, tıpkı depremin
merkez üssü Gölcük gibi, Adapazarı gibi en yüksek katsayıyla
katsayılandırılmıştır. Tabiî, bunu adil bulmak,
bunu hakkaniyetle bağdaştırmak mümkün değildir.
Yine, bazı beldeler,
bazı ilçeler, ne yazık ki, kararnameye hiç
konulmamıştır. Mesela Halıdere, Ereğli, Darıca,
Gebze, Aslanbey gibi... 280 belediyenin kahir ekseriyeti deprem bölgesi
dışındadır ve bunların kahir ekseriyeti de hükümet
ortaklarının mensup olduğu partilerin belediyeleridir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Pepe, lütfen toparlayınız.
OSMAN PEPE (Devamla)
Tabiî, hükümetin yapmış olduğu bu partizanlığın,
bugüne kadar hiçbir cumhuriyet döneminde tanık olunmayan
haksızlıkları ve adaletsizlikleri ortaya koyduğunu ifade
etmekte fevkalade fayda görüyorum. Deprem bölgesi dışındaki
belediyelerin bu denli ödünlendirilmelerinin sebebi nedir; orada bir afet
olmadı; peki, bunun cevabı nedir? Cevabı gayet
açıktır; bu hükümetin bizzat kendisi afettir!.. (FP
sıralarından alkışlar) Bu hükümetin bizzat kendisi afettir;
onun için, ben, bu hükümetin, memleketi, milleti, bütün ülkeyi yangın
yerine çeviren ekonomik politikaları, burada, adillikten, hakkaniyetten
her sefer bahseden ve o şekilde imaj oluşturan Sayın
Başbakanın, nasıl içine sindirdiğini ve bu türlü
partizanlıklara ne kadar rıza göstereceklerini doğrusu merak
ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Son cümleniz
için mikrofonu açıyorum Sayın Pepe; buyurun.
OSMAN PEPE (Devamla)
Sözlerimi toparlarken, bugün, depremzede vatandaşlarımızın,
hâlâ prefabrike konutlarında ve çadırlarında, olumsuz
şartlarda geçirmekte oldukları kışta Allah
yardımcısı olsun diyorum. Hükümet, inşallah, bu
kayıtsızlığından bir an önce kurtulur ve bizim
insanımızın derdine derman olacak çareleri üretir.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Pepe.
Sayın Devlet
Bakanımız Şuayip Üşenmez Bey cevap verecekler.
Buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 20
dakika.
DEVLET BAKANI
ŞUAYİP ÜŞENMEZ (Yozgat) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kocaeli Milletvekili Sayın Osman Pepe Beyin, 17
Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde meydana gelen depremler
sonrasında Kocaeli İlindeki gelişmeler hakkında
yapmış olduğu konuşmaya cevaben huzurunuzdayım.
Tabiîdir ki, ilgili bakana vekâleten buradayım. Her şeyden evvel,
Sayın Osman Pepe Beyin böyle önemli bir konuyu gündeme getirerek Yüce
Meclisin dikkatini çektiği ve bize de, bu vesileyle konuşma
fırsatı verdiği için, huzurunuzda, kendilerine teşekkür
etmeyi bir görev sayıyorum. Bu vesileyle de, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemiz tarihindeki en büyük felaketlerden birisi
olan Marmara depremleri, çok sayıda insanımızın
kaybedilmesine, yine çok sayıda konut ve işyerinin,
altyapılarıyla birlikte hasar görmelerine neden olmuş; bu
deprem, asrın felaketi olarak isimlendirilmiştir.
Gece saat 3te
ansızın yakaladı, 45 saniye salladı ve derinliği 16,7
kilometre kadar sığ bir deprem. Genişlik, alan itibariyle ve
etkilediği şiddetli alan itibariyle 1,5-2 kilometre bir
genişlikte. Sağ yanal dediğimiz atım hareketiyle de, fay
boyunca 4 metre 77 santimetre bir atımla yer değiştirme söz
konusu oldu. Depremin şiddeti ise 7,4 civarındaydı.
Tabiî, bu deprem, bize çok
şeyler öğretti; gerek bizlere, parlamenterlere gerekse
vatandaşlarımıza. Bizi, alınması gereken tedbirler
yönünden, hafızalarımızı yenileme mecburiyetiyle
karşı karşıya bıraktı. İçimizde hâlâ
hissettiğimiz 20 000 vatandaşımızı bu depremle
kaybettik ve 100 000 vatandaşımız da yaralı. Bunlar
içerisinde, hâlâ, sakat kalanlarımızın sayısı çok
kabarıktır. Hemen, şunu, burada belirteyim ki,
hayatını kaybetmiş vatandaşlarımıza, Cenabı
Allahtan, bir kere daha, rahmet diliyorum; geride
bıraktıklarına sabır diliyorum. Milletimizin, bir kere
daha, başı sağ olsun.
Afetin olduğu ilk
andan itibaren, gerek Bayındırlık ve İskân Bakanlığımızın
gerekse devletimizin bütün imkânlarıyla, afetzede
vatandaşlarımızın yaralarının sarılması
maksadıyla çalışmalar başlatılmış;
öncelikle, acil yardım, kurtarma, yiyecek, giyecek
ihtiyaçlarının karşılanması, geçici ve daimi
iskânların sağlanması için, her türlü çaba sarf edilmiştir.
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı olarak, çok
hızlı bir biçimde, hasar tespit çalışmalarına
başlanılmış ve çok kısa bir süre içerisinde
tamamlanmıştır. Bu çalışmalar sonucunda, hak
sahipliği listeleri hazırlanarak bölgede ilan edilmiştir.
17 Ağustos 1999
Doğu Marmara ve 12 Kasım 1999 Bolu-Düzce depremleri nedeniyle,
afetzedelerin asgarî hayat standartlarına bir an önce
kavuşmalarını temin maksadıyla, öncelikle, yaklaşan
kış şartları göz önünde bulundurularak, geçici
iskânlarını sağlamak maksadıyla, geçici prefabrike
konutların yapımına karar verilmiş ve tüm prefabrike üretim
kaynakları seferber edilerek, Kocaeli İlinde 16 896 adet, Sakarya
İlinde 6 664 adet, Bolu ve Düzce İllerinde 4 584 adet, Yalova
İlinde ise 5 220 adet olmak üzere, toplam 33 364 geçici konut bitirilerek,
afetzedelerin geçici iskânı sağlanmıştır.
Bakanlık olarak yaptırılan konutlara, hibeler ve diğer
kuruluşlar tarafından yaptırılanlar da ilave edildiğinde, bölgede yapılan
prefabrike konut sayısı 41 000e ulaşmıştır.
Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı olarak, bir taraftan, afetzede
vatandaşlarımızın geçici iskânları
sağlanırken, diğer taraftan da kalıcı konutların
yapımına ilişkin çalışmalara eşzamanlı
olarak devam edilmiştir. Bir yandan da, yapılacak olan konutların
yer seçimleri ve bu alanların jeolojik etütleri yapılmış,
bu arada kalıcı konutların projeleri hazırlanarak
finansmanı temin edilmiş ve ihale
hazırlıkları tamamlanmıştır. Nitekim,
dışkaynaklı krediler temin edilir edilmez, kalıcı
konutların ihaleleri yapılarak konutların inşaatına
geçilmiştir.
Bölgede, enkaz
kaldırma çalışmaları, harita, imar planı ve
altyapı çalışmaları, yoğun çalışmalarla ve
insanüstü gayretle, akılcı ve bilinçli çabalarla çok kısa
zamanda tamamlanmıştır.
17 Ağustos 1999 ve 12
Kasım 1999 depremleri sonrasında, Kocaeli İlinde yapılan
hasar tespit çalışmaları sonrası, yaklaşık olarak
36 000 adet yıkık ve ağır hasarlı bina tespit
edilmiştir. Geçici iskân sorunlarının acilen çözülebilmesi için,
prefabrike ve yerleşim alanlarını oluşturma
çalışmaları hızla başlatılmış ve
Kocaeli için toplam 16 adet yerleşim alanı ve 13 902 adet prefabrike
konut için yer seçimi yapılmış ve prefabrike konutlar 30
Kasım 1999 tarihinde afetzedelerin kullanımına sunulmuştur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hasar tespit çalışmaları sonucu, Kocaeli İli için 17 172 hak sahibi
tespit edilmiş ve afetzedelerin kalıcı konut
sorunlarının da acilen çözülebilmesi için kalıcı konut yer
seçimi çalışmaları, Bayındırlık
Bakanlığı bünyesindeki tüm genel müdürlüklerin
katılımıyla sürdürülmüş ve Kocaeli İlinde 17 172 hak
sahibi için 15 adet yer seçim alanı tespit edilmiş ve 17 884 adet
kalıcı konutun yer seçimi yapılmıştır. Bu
alanlarda, afetzedelerin yeniden iskânına yönelik olarak ilgili tüm
bilimsel veriler ve ilgili mevzuat dikkate alınarak, 1/25 000 ölçekli,
Kocaeliye, kuzeydoğu ve güney gelişim bölgelerinde çevre düzeni
planı hazırlanarak, 2.12.2000 tarihinde Bakanlıkça
onaylanmıştır. Daha sonra, 1/25 000 ölçekli çevre düzeni
planları esas alınarak, afete duyarlı planlama
yaklaşımı benimsenerek, Afet İşleri ve
Karayolları Genel Müdürlüğünce hazırlanan gözlemsel jeolojik
etütler ve Afet İşleri Genel Müdürlüğünce onaylı jeoteknik
etüt raporlarında belirtilen hususlar dikkate alınarak, yöre
halkından ve yerel idarelerden gelen talepler doğrultusunda
düşük yoğunluklu ve maksimum üç katlı olarak şekillenecek
15 adet yerleşim alanında 1/5 000,
1/ 1 000 ölçekli kalıcı
konutların planlaması yapılarak, Bakanlıkça
onaylanmıştır.
Ayrıca, tabiîdir ki,
bunlara ilave olarak, Karamürselde, 506 adet konut yapılabilecek
şekilde bir alanın planlama çalışmaları hâlâ
sürdürülmektedir. Söz konusu yerleşim alanından Derince, Körfez,
Karamürsel, Hisareyin haricindeki kalıcı konut inşaatları
başlatılmış, bitirilme aşamasına
gelinmiştir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabiî, bu acımızla birlikte,
milletimizin ve hükümetimizin, aynı zamanda da Yüce Parlamentonun
hassasiyeti doğrultusunda, Kocaeli İlinde, geçici iskân
amacıyla, 20 değişik bölgede 16 501 adet prefabrike ev
tamamlanarak hizmete sunulmuştur.
Tabiîdir ki, görevde
bulunan 57 nci cumhuriyet hükümeti, bu prefabrike evler için, kalıcı
olmayan geçici evler için, devletimizin ve milletimizin özkaynaklarıyla 24
trilyon 750 milyar 500 milyon TL. ödemiştir. Konutlar, genel olarak 30
metrekare olup, sıcak su, elektrik, tuvalet, banyo, mutfak ve yaşama
mahallinden oluşturulmuştur. Ayrıca, buna ilave olarak, ihtiyaca
binaen, 609 derslik prefabrike de yapılmıştır.
Bu konuların
tamamı, 30.11.1999 tarihinde tamamlanarak, valilikler tarafından
afetzede vatandaşlarımıza teslim edilmiştir.
Marmara depremi nedeniyle,
Kocaeli, Sakarya, Yalova ve Bolu illerinde yaptırılacak olan
kalıcı afet konut inşaatları ihaleleri, (A), (B) ve (C)
grubu olarak, belli tarihlerde tespit edilmek suretiyle Bakanlık
tarafından tamamlanmıştır. Ayrıca, İstanbul ve
Düzce İllerinde yaptırılacak olan 7 650 adet kalıcı
afet konutu inşaatlarının da ihaleleri 25.7.2000 tarihinde
gerçekleştirilmiştir.
Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı tarafından yaptırılmakta
bulunan kalıcı afet konutu inşaatları, Avrupa Konseyi
Kalkınma Bankasından sağlanan dış krediyle
gerçekleştirilmiştir.
Kocaeli İlinde
yaptırılan kalıcı konutların Bakanlık
tarafından dağılımları şöyle: Gölcük 1 242 adet,
Değirmendere 444 adet, Bahçecik 942 adet, Döngel 708 adet, Yuvacık 1
780 adet, Gündoğdu 1 606 adet olmak üzere, toplam 6 722. Ayrıca, buna
ilave olarak, çeşitli valilikler ve gönüllü kuruluşlar
tarafından da 656 adet kalıcı konut yaptırılması
için çaba harcanmış ve bunların bitirilme oranı, mertebe
olarak yüzde 95tir.
Tabiîdir ki, sadece
konutlar için değil, diğer birtakım ödenekler de Kocaeline
aktarılmıştır. Acil yardım ödeneği olarak 2 304
072 788 000 TL, daimî iskân konutlarının kamulaştırma
bedeli olarak da 18 308 428 523 410 TL ödenmiştir.
Ayrıca, Dünya
Bankasından gelen ve daimî iskân konutlarının
kamulaştırma alanları için de 20 459 449 234 171 TL
ödenmiştir. Bu ödenekleri saymaya devam edecek olursak pek fazla para
ödenenler, özellikle orta hasarlı konutlar için ödenenler var. Burada,
zamanınızı almamak için bunları saymıyorum. Sonra,
orta hasarlılar için ve afetzedelere ödenen, miktar itibariyle
trilyonları buluyor.
Hazır konut kredisi
kullanmak için başvuranlara ödenenler var, bu da, 3 trilyonun üzerinde bir
rakam. Yine, Kocaeli İlinde evini yapanlar için 936 trilyonun üzerinde bir
para ödenmesi söz konusudur ve bütün bunları değerlendirdiğimiz
zaman, devletimiz, milletimiz, burası için hiçbir şekilde
fedakârlıktan geri durmamıştır. Afetzedelerimizin
yanında olduğumuzu, buradan bir kere daha ifade etmenin
şerefini, gururunu sizlerle birlikte paylaşıyorum.
Ayrıca,
Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından 9 adet yol için 33
trilyon 646 milyar TL verilmiş, harcanmıştır.
Yine, deprem
harcamaları kapsamında yapılan işler için, 7 adet, büyük
rakamları kapsayan -tek tek ayırımları var- büyük ödenekler
harcanmıştır.
Çadırkent ve
prefabrike konutların yollarının yapımı için üç yerde
yol yapımı için, büyük rakamlarla ifade edilecek ödenekler
sağlanmıştır.
Yine, çadırkent
prefabrike konut alanları veya kalıcı konut alanları
bağlantı yollarının yapım işleri için de,
trilyonları bulan ödenekler sağlanmıştır; yedi
adettir.
Ayrıca, Kocaeli
İlinde, Kuveyt Fonundan temin edilen kredilerle, yine, oranın
altyapı hizmetlerinde harcanan paraların rakamı, bugün, 47 979
019 Amerikan Dolarına tekabül etmektedir.
İller Bankası
tarafından, geçici iskâna ait altyapı çalışmaları
için, büyük, yine çok büyük rakamlarla ifade edilecek, 45 trilyon 864 milyar
TL, Afet Fonundan ödenmiştir.
Kalıcı
konutların altyapı inşaatları için, Kocaelide, 370,9
hektar alanı kapsayan bölgede, yine, 1/1000, 1/5000 ölçekli imar
planları ile 1/25 000 ölçekli çevre düzeni planı
hazırlanmıştır. Buna ilave olarak, keşif bedeli, yine,
1999 yılı itibariyle 32 trilyon liranın üzerinde bir rakama
ulaşan diğer altyapı hizmetleri ve ona bağlı olarak
da, kamulaştırılan arazilerle ilgili ödenekler
harcanmıştır.
İçmesuyu için, yine
öyle. Kocaeli İli ve ilçelerindeki içmesuyu çalışmaları
için de büyük gayretler sarf edilmiş, büyük ödenekler, oraya milletimizin
kaynaklarından, harcanmıştır.
Kocaeli İli ve
ilçelerinde kanalizasyon çalışmaları da yapılmış.
Bunun için, 34,450 trilyon lira harcanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Bakan, lütfen, toparlar mısınız.
DEVLET BAKANI
ŞUAYİP ÜŞENMEZ (Devamla) Bağlıyorum Sayın
Başkan.
Ona ilaveten, yine,
İller Bankası tarafından, Kocaeli İli ve ilçelerinde
çeşitli altyapı çalışmaları devam etmektedir.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, hiç şüphe yok ki, acımız büyüktür. Bu
depremzede vatandaşlarımıza, bölgedeki insanlarımıza
ne yapsak, onların acılarını bertaraf etmemiz mümkün
değildir. Ancak, millet olarak, Yüce Parlamento olarak ve 57 nci
cumhuriyet hükümeti olarak, buradan o depremzedelerimize sesleniyorum: Devletin
imkânları ölçüsünde ve bütün fedakârlıklara katlanmak suretiyle,
onların yaraları, bir bir, hiç değilse, maddî de olsa,
sarılacaktır ve bunun arkasında Yüce Parlamento vardır,
bunun arkasında 57 nci cumhuriyet hükümeti vardır; müsterih olsunlar.
Bu vesileyle, Yüce
Heyetinizi, bir kere daha, saygıyla, muhabbetle selamlıyorum;
depremzeleremize, buradan, saygılar, muhabbetler gönderiyorum. (MHP ve DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
OSMAN PEPE (Kocaeli)
Sayın Başkan...
BAŞKAN
Gündemdışı üçüncü söz, mahallî idareler...
OSMAN PEPE (Kocaeli)
Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun
efendim.
OSMAN PEPE (Kocaeli)
Efendim, Sayın Bakanın, yapmış olduğum konuşmadan
sonra vermiş olduğu cevapta, aslında, benim konuşmamı
karşılayacak herhangi bir cevap yok. Ancak, tabiî, kendisine,
hazırlanmış, verilmiş bir konuşma metnini, burada,
Genel Kurula takdim etti.
Ben, mesela, buradaki
belediyelerin katsayılarıyla alakalı birtakım sorular
yönelttim. Bize, bunların cevabının verilmesi gerekir. Yani,
burada, Sayın Bakanın cevap vermesinin esas gerekçesi,
milletvekilinin burada dile getirmiş olduğu konularda kamuoyunu,
milletvekilini ve Genel Kurulu aydınlatmaktır. Yani, burada, bölgede
yapılan klasik bir konuşma metni aynen takdim edilmiştir.
Yine, konutların yüzde
95inin tamamlandığını ifade ediyor Sayın Bakan. Biz,
o konutların yapıldığı yörenin milletvekili olarak...
Bir konutun yüzde 95inin tamamlanmış olması demek, her
şeyi bitmiş, sadece bir camının kalması demektir;
aynı zamanda meslekten birisi olduğum için söylüyorum bunu. Yani, bu
konutların gerçekten yüzde 95i bitmiştir diyebiliyor mu Sayın
Bakan? Hâlâ temeli atılmamış...
BAŞKAN Sayın
Pepe...
OSMAN PEPE (Kocaeli) Bir
şey daha söyleyeyim de efendim.
Sayın Bakan, zaten,
kendisi onu da kabul etti; bölgede, kalıcı konut hak sahipliği
belgesine sahip insanlar için yapılacak konutların bir
kısmının daha istimlakleri bitmemiştir, daha ihalesi
yapılmamıştır, yapımına bile başlanmamıştır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sizlerin de bildiği
gibi, sayın bakanlar cevap vermek üzere söz alırlar; ama,
cevapları kendi takdirlerindedir.
Son konuşma, mahallî
idareler ve belediyelerin sorunları hakkında söz isteyen
Kırıkkale Milletvekili Sayın Nihat Gökbuluta aittir.
Buyurun Sayın
Gökbulut. (ANAP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
3.
Kırıkkale Milletvekili Nihat Gökbulutun, mahallî idareler ile
belediyelerin sorunlarına ve mahallî idareler reform yasasının
bir an önce çıkarılması gerektiğine ilişkin
gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı
Sadettin Tantanın cevabı
NİHAT GÖKBULUT
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
mahallî idareler ve belediyelerimizin
sorunları hakkında
gündem dışı söz
almış bulunmaktayım.
Tabiî, böylesine önemli ve öncelikli bir meseleyi 5 dakikalık
kısa bir süre içerisinde anlatamamanın
sıkıntısıyla, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, köy muhtarlarını da mahallî idarelerin en küçük
birimi kabul edersek, halkımızın yüzde 100ü mahallî idarelerle,
yüzde 68i de belediyelerle muhataptır.
Unutmayalım ki,
Türkiye Büyük Millet Meclisi de belediye sınırları içerisindedir
ve milletvekilleri de, aileleriyle birlikte, belediye hizmetleriyle
karşı karşıyadırlar.
Bizler de dahil olmak
üzere, acaba, kimler şikâyetçi değildir ki akmayan ve yetersiz sudan,
olmayan ya da çamurdan geçilmeyen yollardan, sağlıksız ve
çarpık kentleşmeden, çevre ve hava kirliliğinden, trafik
yoğunluğundan, trafik keşmekeşinden, denetimsiz ve
sağlıksız gıda üretiminden?.. Tabiî, bu şikâyetleri
uzatmak mümkündür.
Peki, bu şikâyetlerin
çözümünü kimlerden ve nasıl bekliyoruz; bizim gibi, seçilen ve halkla her
daim yüz yüze olan, aylık gelirleri aylık cari giderlerini dahi
karşılamayan, hatta, geçmişten gelen borçlarını dahi
karşılamayan, SSKya olan prim borçları yüzünden şahsî mal
ve maaşlarıyla hacizde olan, devletten, merkezî idareden alabilmeyi
umdukları üç beş kuruş için, ikibuçuk kuruşunu ve
zamanlarını Ankarada ve yollarda harcamak zorunda kalan halkın
ve belde sakinlerinin talepleriyle, mahallî ihtiyaçlarıyla, mevzuat ve
imkânsızlıklar arasında âdeta yapışan, pres olan belediye
başkanlarından bekliyoruz şüphesiz. Onlar, belediye
başkanları, mahallî idareler, peki, bizden, Yüce Meclisten neler
bekliyorlar? Değerli milletvekilleri, sadece bir hayat öpücüğü
bekliyorlar; mahallî idareler reform yasasının
çıkmasını umuyorlar; Meclisin, bu yasayı
çıkarmasını bekliyorlar. Her milletvekili, grubu olan her parti,
hükümetimiz, mahallî idareler reform yasasının
çıkarılmasını her platformda dile getiriyorlar, istiyorlar
da, neden çıkarılmıyor, anlamak mümkün değil.
Değerli
milletvekilleri, 55 inci Türkiye Cumhuriyeti hükümetince Meclise sevk edilen ve
Plan ve Bütçe Komisyonunca kabul edilerek Genel Kurula indirilen; ancak, erken
genel seçimlerden dolayı kadük hale gelen tasarı, tabir caizse,
mahallî idareler mevzuatında ve yönetiminde bir ihtilaldir. Bu
tasarıyı sevk eden 55 inci hükümete, imzası ve katkısı
olan tüm milletvekillerine, bir milletvekili olarak değil, bir
yurttaş olarak şükranlarımı arz ediyorum. Ancak,
şimdi, belediyeler, mahallî idareler, mevzuatlarında ihtilalden vazgeçtiler,
reformdan da umutlarını kestiler; hiç olmazsa, asgarîden bir
düzenleme ve iyileştirme beklemektedirler.
Değerli
milletvekilleri, soruyorum size: Hangi ülkede, halkın seçtiği
belediye reisleri yasamızı istiyoruz diye kendi meclisine yürümek
zaruret ve mecburiyetini duymuştur. Merkezî idarenin, bazı yetki ve
imkânlarını mahallî idarelere devretmesi neticesinde, hükümetin,
Meclisin ve milletvekillerinin aslî görevlerine bakacakları, altında
yoğun taleplerle ezildikleri bazı meselelerden de kurtulacakları
aşikârdır.
21 inci Yüzyıl, tüm
dünyada kentler yüzyılı olacaktır. Türkiyenin 1996
yılında ev sahipliği yaptığı Habitat-2 Kent
Zirvesinde altını çizdiği gibi, uygarlıkların
beşiği olan kentlerimizi, yeniden, uygarlığın merkezi
ve güvencesi yapmak kaçınılmaz bir görevdir. Bu sözleri, Antalyada
yerel yönetimler reformuyla ilgili bir toplantıda, İçişleri
Bakanımız Sayın Sadettin Tantan ifade ediyor, 15 Eylül 2000
tarihinde. İfade ettiği bu görev, yani, kentlerimizi 21 inci
Yüzyılın kentleri yapma görevi, bu süreç içerisinde Türkiye Büyük
Millet Meclisinin kaçınılmaz bir görevidir. Bu sürecin ilk
adımı, mahallî idarelere yetki ve yetki boyutunda da mesuliyet
vermektedir.
Halkın seçtiği
insanlardan korkmayalım; görevlerimizi devretmekte kıskançlık
yapmayalım. İstisnai birkaç kötü örnek ve kötü uygulama, mahallî
idarelere yetki ve imkân devrinde bizi tereddüde sürüklemesin.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen,
toparlar mısınız.
NİHAT GÖKBULUT
(Devamla) Unutmayalım ki, en büyük hakem halktır. Bizi
denetledikleri gibi, halkın, belediye başkanlarını da
denetleme imkânı vardır. Bu yetki ve imkânları mahallî
yönetimlere ve belediyelere devrederken dikkat edilecek husus, yetki boyutunda,
sorumluluk ve ağır müeyyidelerin ihdas edilmesidir.
Değerli
milletvekilleri, belediyelerin, yetmişbir yıl önce
çıkarılan 1580 sayılı Belediye Kanununa göre,
sorumlulukları çok fazla; ancak, imkânları ve yetkileri yoktur.
İmkânı ve yetkisi olmayan sorumluluk, bazen, aciz, çoğu zaman da
zulüm doğurur; halkımız ise, ne acizlik ne de zalim istemektedir.
Geliniz, atları,
arabaların önüne koşalım. Aksi halde, at, yemini yer; fakat,
araba yürümez.
Mahallî idareler reform
yasasının acilen çıkması dileğiyle, Yüce Meclisi ve
aziz Türk Milletini saygıyla selamlarım. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Gökbulut.
Sayın Gökbulutun
konuşmasına, İçişleri Bakanımız Sayın
Sadettin Tantan cevap verecekler.
Buyurun efendim. (ANAP, DSP
ve MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakika.
İÇİŞLERİ
BAKANI SADETTİN TANTAN (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Kırıkkale Milletvekili Sayın Nihat
Gökbulutun, mahallî idarelerin sorunları hakkında yapmış
olduğu gündemdışı konuşma nedeniyle söz
almış bulunuyorum; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Gerek idarî sistemimizin
bütününden gerekse mahallî idareler alanından kaynaklanan sorunların
bir tıkanıklığa yol açtığı ve kamu
hizmetlerinin sunulmasında etkinlik ve verimliliğin yeterli düzeyde
olmadığı yönünde, kamuoyunda yaygın bir kanaat
bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak, idarî sistemde bir yeniden yapılanmanın
gerekli olduğu dile getirilmekte; hizmetlerin, halka daha yakın
birimler tarafından yerine getirilmesi ve bu amaçla, bir mahallî idareler
reformuna acil ihtiyaç bulunduğu ifade edilmektedir.
Gerek ulusal kalkınma
planlarında ve gerekse 57 nci hükümet programında da, bu konu, en
önemli hedeflerden biri olarak yer almıştır.
Bakanlığımız,
Türkiye gerçekleri ve dünyadaki gelişmelere paralel olarak, kamu
hizmetlerinin görülmesi ve kamu kaynaklarının kullanımında
merkezî idarenin payının azaltılması ve yerel yönetimin
güçlendirilmesi yönünde politikaların geliştirilmesine büyük önem
vermektedir. Ancak, mahallî idareler alanında yapılacak
çalışmaların, merkezî idareye ilişkin
yapılandırmalarla birlikte ele alındığı takdirde
daha başarılı sonuçların alınabileceği de
unutulmamalıdır.
Bu çerçevede, 1998
yılında bir yasa tasarısı hazırlanarak Türkiye Büyük
Millet Meclisine gönderilmiş, komisyonlarda görüşülmüş; fakat,
yasalaşmadan kadük duruma düşmüştür. 57 nci hükümet kurulduktan sonra
da bu yasa tasarısının yeniden ele alınarak
çalışmaları sürdürülmüş ve ilk defa, bir yasa
tasarısı üzerinde 5 siyasî partinin uzmanları da,
milletvekilleri de bir araya gelmek suretiyle bir yasa tasarısı
hazırlanmış ve Bakanlar Kuruluna sunulmuştur.
Bugün gelinen noktada, imzaları
tamamlanmış bulunan bu yasa tasarısı, ya bu hafta sonu veya
önümüzdeki hafta başında Türkiye Büyük Millet Meclisine
gönderilecektir. Bu yasa tasarısı çerçevesi içerisinde
bakıldığında, bugünkü meri mevzuat içerisinde, 20ye
yakın yasada, birtakım maddelerin çıkarılması,
birtakım maddelere ilave yapılması, birtakım yeni maddeler
getirilmesi öngörülmektedir. Bu yasa çerçevesi içerisinde birtakım
gelirlerle iyileştirmeler yapılmakta, idarî olarak birtakım
yetkiler verilmekte ve genel çerçeve olarak da yerel yönetimlere
açıklık getirilmektedir. Bu kâfi midir diye dikkatlerinize gelebilir;
ancak, bu, bir öncü yasa tasarısı olarak kabul gördüğünde, en
azından, büyük beklenti içerisinde olan belediye başkanlıklarımıza
bir açıklık ve onların hizmet anlayışına bir
çerçeve getirecektir.
Ayrıca, bir konuyu
dikkatlerinize getirmek istiyorum: İçişleri Bakanlığı
olarak, mahallî idarelerimizin daha da güçlendirilmesi yönünde ve
yozlaşmaların, katliamın önlenmesi noktasında da
çalışmalarımız devam etmektedir. Bu çerçevede,
İçişleri Bakanlığının kurmuş olduğu
Strateji Merkezi ile Marmara ve Boğazlar Belediye Birliği
Başkanı arasında yapılan protokol çerçevesinde,
İstanbul İlinin yönetim anlayışının yeniden
belirlenmesi noktasında bir bilimsel çalışma
yapılmaktadır. Bu bilimsel çalışmanın ilk
önçalışması yarın İstanbulda bir toplantıyla
kamuoyuna takdim edilecektir. Buradan beklenen amaç, bazı metropol illerin
büyüklükleri açısından yetki kargaşasını ortadan
kaldıran, yetkilerin, bilinen bir şekilde uygulamaya sokulmasını
hedefleyen; ayrıca, kullanılan kaynakların belli bir disiplin
içerisinde ve etkin olarak halka geri dönmesini sağlayan bilimsel bir
yaklaşımı sergilemekten kaynaklanmaktadır. Bugüne kadar
yapılan çalışmalarda -her ne kadar, yıllar içerisinde bir
hayli yasa çıkarılmış olsa dahi- yasaların
çıkarılış amaç ve taktikleri içerisinde
bakıldığında, olaylara sadece belirli çerçeve içerisinde
yaklaşıldığından, o bölge içerisinde yaşayan,
bilimin bütün verileri bir havuz içerisinde analiz edilmediğinden,
uygulamada birtakım sıkıntılar ve aksaklıkların
görüldüğü dikkatlere getirilmiştir. Oysa, çağdaş ülkelerde,
yasaların uygulamaya sokulmasında, o bölge içerisindeki bütün veriler
dikkatlere getirilip, ona göre, yasa tekniği içerisinde yasalar
hazırlanmakta ve ona göre de uygulayıcılara, bu yasanın
nasıl uygulanacağı, bir disiplin içerisinde hizmetin
sunulması noktasında o yetkiler verilmektedir.
Ben, ümit ediyorum ki
-mahallî idarelerle ilgili 20ye yakın yasa tasarısı
yapılmıştır- yapılan bu yasa tasarısı,
belki, belediye başkanlıklarımızın bütün isteklerini
tatmin etmeyecektir; ama, yine de, bakıldığında, büyük
yenilikler getirmektedir. Özellikle de 5 siyasî partimizin ortak görüşü
alınarak hazırlanmış bir yasa tasarısıdır.
Önümüzdeki günlerde Meclise geldiğinde, komisyonlarımızda, bu
yasa tasarısı üzerindeki çalışmalar süratle yapılarak
Genel Kurula getirilmesi en büyük arzu ve dileğimizdir.
Bu konudaki dikkatlerinizi
ve desteğinizi bu çalışmalara verdiğimiz takdirde, en
azından, belediye başkanlıklarımıza, hizmetlerinde
büyük güç ve destek vereceğimize inanıyor, hepinizi saygı ve
sevgiyle selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
İçişleri Bakanımız Sayın Tantana teşekkür
ediyorum.
HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) Sayın Başkanım, bir şey arz etmek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun efendim;
çok kısa olarak...
HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) Sayın Başkanım, 98deki tasarı, gerçekten reform
niteliği taşıyan bir tasarıydı; ama, bugünkü
tasarı ise onun deforme olmuş bir şeklidir. Bu rağmen, muhalefet
olarak herkes hazırdır; fakat, iktidar bu söylediğinde
inanıyorum ki samimi değil; çünkü, getirdikleri anda biz
hazırız. Kendi aralarında anlaştıkları zaman, bu
kanunun bir an önce çıkacağına inanıyoruz. Mahallî
idarelerde herkes susamış, bunu bekliyor. Mahallî idarelerin hemen
hemen tamamı, bu katsayı alanı dışındakiler
çökmüş gibidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim efendim.
Gelmemiş
tasarıyı tavsif etmek biraz doğru olmayabilir ama...
HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) Biliyoruz, takip ediyoruz.
BAŞKAN
Biliyorsunuz... Peki efendim...
Sayın milletvekilleri,
sunuşlara devam ediyoruz.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır,
okutuyorum:
B) TEZKERELER
VE ÖNERGELER
1.
Avrupa Parlamentosunun, Avrupanın Sözleri programı çerçevesinde
düzenlenecek bir yuvarlak masa toplantısının Türkiyenin ABye
katılımıyla ilgili şartlar başlığı
altında Türkiyeye ayrılacak bölümüne TBMMyi temsilen DSP Grubunca
aday gösterilen Adana Milletvekili Tayyibe Gülekin katılacağına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/758)
14 Şubat 2001
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Dışişleri
Bakanlığından alınan bir yazıda, Avrupa
Parlamentosunun Strarzburgda yapılacak Genel Kurulu sırasında,
14 Şubat 2001 tarihinde, Avrupada insan haklarına ilişkin
Avrupanın Sözleri programı çerçevesinde düzenlenecek bir yuvarlak
masa toplantısının Türkiyenin ABye katılımıyla
ilgili şartlar başlığı altında Türkiyeye
ayrılacak bölümüne Türkiye Büyük Millet Meclisini Temsilen bir milletvekilinin
davet edildiği bildirilmişti.
Söz konusu toplantıya
icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620
sayılı Kanunun 10 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun 13 Ocak
2001 tarihindeki 57 nci birleşiminde kabul edilmiştir.
Anılan kanunun 2 nci
maddesi uyarınca, siyasî parti grubunca bildirilen isim Genel Kurulun
bilgilerine sunulur.
Ömer
İzgi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Tayyibe Gülek (Adana)
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Sayın milletvekilleri,
bir araştırma önergesi vardır; onu okutmadan önce, kanun
metninin de çok uzun olduğunu geçen toplantıda arz etmiştim; bu
nedenle, Divan Kâtibinin oturarak okuması hususunu izinlerinize sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Şimdi
araştırma önergesini okutuyorum:
C)
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. Adana
Milletvekili Ali Gören ve 35 arkadaşının, müfredatın ve
ders kitaplarının yeniden düzenlenmesi ve geliştirilmesi
konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/174)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizdeki devlet
okullarında, bilimsel açıdan geçersiz ve çürütülmüş olan
Darwinin Evrim Teorisi ve Darwinizmin öğretilerinin yer alması
konusuyla ilgili olarak, Millî Eğitim Bakanlığı
müfredatının tekrar gözden geçirilmesi, halen okutulmakta olan ders
kitaplarının bir bilirkişi heyeti tarafından incelemeye
tabi tutulması, gençlerimizin yanlış bir bilimsel temel
almamaları ve Darwinzmin yıkıcı etkilerine açık hale
gelmemeleri maksadıyla alınacak tedbirleri görüşmek üzere,
Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1.
Ali Gören (Adana)
2.
Mehmet Özyol (Adıyaman)
3.
Fethullah Erbaş (Van)
4.
Zeki Ünal (Karaman)
5.
Osman Aslan (Diyarbakır)
6.
Hüseyin Kansu (İstanbul)
7.
Hüseyin Arı (Konya)
8.
Eyüp Fatsa (Ordu)
9.
Nurettin Aktaş (Gaziantep)
10.
Mehmet Elkatmış (Nevşehir)
11.
Maliki Ejder Arvas (Van)
12.
Rıza Ulucak (Ankara)
13.
Sabahattin Yıldız (Muş)
14.
Fahrettin Kukaracı (Erzurum)
15.
Faruk Çelik (Bursa)
16.
Ali Sezal (Kahramanmaraş)
17.
Cemil Çiçek (Ankara)
18.
Mehmet Vecdi Gönül (Kocaeli)
19.
Şükrü Ünal (Osmaniye)
20.
Özkan Öksüz (Konya)
21.
M. Zeki Çelik (Ankara)
22.
Şeref Malkoç (Trabzon)
23.
Veysel Candan (Konya)
24.
Suat Pamukçu (Bayburt)
25.
Mehmet Çiçek (Yozgat)
26.
Mahmut Göksu (Adıyaman)
27.
Sait Açba (Afyon)
28.
Latif Öztek (Elazığ)
29.
Eyyüp Sanay (Ankara)
30.
Lütfü Esengün (Erzurum)
31.
Lütfi Yalman (Konya)
32.
Salih Kapusuz (Kayseri)
33.
Cevat Ayhan (Sakarya)
34.
Musa Uzunkaya (Samsun)
35.
Mahfuz Güler (Bingöl)
36.
Avni Doğan (Kahramanmaraş)
Gerekçe:
1. Ülkemizdeki devlet
okullarında halen okutulan fen bilgisi ve biyoloji ders kitaplarında
Darwin evrim teorisine ait görüşler içeren bölümler yer almakta ve bugüne
kadar geçersizliği defalarca ispatlanmış pek çok Darwinist
iddia, birer bilimsel gerçek gibi sunulmaktadır. Buna karşılık
son otuz kırk senedir gerçekleştirilen sayısız bilimsel
araştırma neticesinde Darwinizmin nasıl geçersiz
kılındığından söz dahi edilmemektedir.
Bilim dünyası
tarafından geçersiz olduğu ispatlanan bir görüşün okul
kitaplarında yer alması ise, Millî Eğitim müfredatının
objektifliğini ve bilimselliğini ortadan kaldırmaktadır.
1739 sayılı Millî
Eğitim Temel Kanununun 13 üncü maddesinde her derecede ve türdeki ders
programları ve eğitim metotları ile ders araç ve gereçleri,
bilimsel ve teknolojik esaslara ve yeniliklere, çevre ve ülke
ihtiyaçlarına göre sürekli olarak geliştirilir ifadesi yer
almaktadır.
Dolayısıyla,
kanaatimizce, halihazırdaki ders kitaplarının ve bu
kitapları şekillendiren müfredatın, bilimsel veriler
çerçevesinde yeniden düzenlenmesi ve geliştirilmesi açık bir ihtiyaç
halini almıştır. Bu doğrultuda, ders kitaplarını,
bilimdışı Darwinist safsatalardan aciliyetle
arındırmak ve Türk Milletinin millî, ahlakî, insanî, manevî ve
kültürel değerlerine tamamen zıt olan bu çağdışı
görüşün yerine, gençlerimize bilimsel gerçekleri öğretmek
maksadıyla önlemler alınması gerekmektedir.
2. Darwinin evrim
faraziyesi, bilimin yalanladığı çürütülmüş bir teori
olmasının ötesinde, felsefî ve
ideolojik açıdan da son derece tehlikeli sonuçlar doğurmuş olan
bir fikir akımıdır.
Darwinizm, hayatın bir
mücadele ve savaş yeri olduğunu ve bu mücadelede güçlü olanların
güçsüzleri yok ederek hayatta kalabileceğini iddia eder. Bu tezin
doğru kabul edildiği toplumlarda insanların birbirlerini ezerek,
yok ederek, katlederek güçlü olmaya çalışmaları doğal kabul
edilir.
İnsanlık
tarihinin bir çatışmadan ibaret olduğunu ve devrimlerin
savaşla geldiğini iddia eden komünizm ile yaşam mücadelesinde
üstün gelen ırkın aşağı ırkları yok
edeceğini savunan faşizm, Darwinin öğretilerini fikrî temel
olarak kabul etmişlerdir. Dünyanın dört bir köşesinde
anarşi ve terörü körükleyen, kan döken, binlerce insana acı,
gözyaşı, zulüm, açlık, yoksulluk getiren komünizmin ve
faşizmin en önde gelen isimleri, Darwinizm ile kendi ideolojileri
arasındaki bağı, pek çok kez açıkça ifade etmişlerdir.
Bu durumda, evrimin
aldatmacalarıyla
yetişen ve teoriyi kendisine sözde bilimsel dayanak alan, Darwinist
öğretileri benimseyen bir gençten, ülkesine, milletine,
bayrağına, devletine bağlı olması beklenebilir mi?
Mevcut müfredatı izleyerek Darwinist gençler yetiştirmek, kendi
elimizle devletimizin ve milletimizin başına büyük bir belayı
musallat etmek anlamına gelir.
3. Darwinin evrim teorisi, insanları
aşağı ırklar ve medenî ırklar olarak ikiye
ayırıp, Büyük Türk Milletini aşağı ırklar
sınıfına dahil etmektedir. Bu sapkın teori, Türklerin, tam
insan olmadıklarını, maymun-insan arası canlılar
olduklarını ve gerçek insan ırkı olan Avrupalılar
tarafından yok edileceklerini iddia etmektedir. Teoriyi ortaya atan
Charles Darwin bu konuda şu ifadeleri kullanmıştır:
Avrupa ırkları
olarak bilinen medenî ırklar, yaşam mücadelesinde Türk
barbarlığına karşı galip gelmişlerdir.
Dünyanın çok uzak olmayan bir geleceğine baktığımda,
bu tür aşağı ırkların yüksek ırklar
tarafından elimine edileceğini (yok edileceğini) görüyorum.
(Francis Darwin, Life And Letters of Charles Darwin, Vol. I,888 New York.)
Darwinist ideolojinin Türk
düşmanı öğretileriyle yetişen bir nesil, Darwinizmin kendi
milletini aşağı ırk olarak saydığını
gördüğünde acaba millî gururunu nasıl muhafaza edecek ve kültürel
değerlerine nasıl sahip çıkacaktır? Böyle bir durumla
karşılaşmamak için millî kültür politikasını
Darwinizmin zararlı etkilerinden arındıracak şekilde revize
etmek gerekmektedir.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge gündemdeki yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri,
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
Önce, yarım kalan
işlerden başlayacağız.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlunun; İstanbul Milletvekili
Bülent Akarcalının; Amasya Milletvekili Ahmet İyimayanın;
Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulutun; Şırnak
Milletvekili Mehmet Salih Yıldırımın; Gaziantep
Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara
Milletvekili Nejat Arsevenin; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42
Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili
Hasan Gemicinin ve İzmir Milletvekili Işılay
Saygının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325,
2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527)
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde değişiklik yapılmasına
dair İçtüzük tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle ilgili komisyon
raporu Başkanlığa henüz verilmediğinden, teklifin
görüşmelerini erteliyoruz.
Şimdi, Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları
raporlarının müzakerelerine kaldığımız yerden
devam ediyoruz.
2.-
Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/791) (S. Sayısı: 597)([1])
BAŞKAN Komisyon?..
Hazır.
Hükümet?.. Hazır.
Hatırlanacağı
üzere, tasarının 3 üncü maddesi kabul edilmiş idi.
Şimdi,
tasarının 4 üncü maddesini okutuyorum:
İKİNCİ KISIM
Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu, Elektrik
Piyasası Düzenleme Kurulu
ve Çeşitli Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu ile Elektrik
Piyasası Düzenleme Kurulunun
Görevleri ve Yetkileri
Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu
MADDE 4.- Kamu tüzel kişiliğini
haiz, idari ve mali özerkliğe sahip ve bu Kanun ile kendisine verilen
görevleri yerine getirmek üzere Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu
kurulmuştur.
Kurum, tüzel kişilerin
yetkili oldukları faaliyetleri ve bu faaliyetlerden kaynaklanan hak ve
yükümlülüklerini tanımlayan Kurul onaylı lisansların
verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut
sözleşmelerin bu Kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa
performansının izlenmesinden, performans standartlarının ve
dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin
oluşturulmasından, tadilinden ve uygulattırılmasından,
denetlenmesinden, bu
Kanunda yer alan
fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa
ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere
yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma
esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle
ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve
bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde
davranılmasını sağlamaktan sorumludur.
Kurum, Kurul kararıyla
bu Kanun hükümleri uyarınca çıkaracağı yönetmelikleri,
piyasada faaliyet gösteren tüzel kişilerin ve ilgili kurum ve
kuruluşların görüşlerini alarak hazırlar.
Kurumun merkezi
Ankara'dadır. Kurumun ilişkili olduğu Bakanlık, Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığıdır. Kurum, dağıtım
bölgelerinde müşteri ilişkilerini sağlamak üzere irtibat
büroları kurabilir.
Kurumun
teşkilatı; Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulu,
başkanlık ve hizmet birimlerinden oluşur.
Kurum, bu Kanundan
kaynaklanan görevlerini yerine getirirken yetkilerini Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulu
vasıtasıyla kullanır. Kurumun temsil ve karar organı
Kuruldur.
BAŞKAN Madde
üzerinde gruplar adına ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına Konya
Milletvekili Sayın Veysel Candana ait; buyurun Sayın Candan. (FP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
FP GRUBU ADINA VEYSEL
CANDAN (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 597 sıra sayılı Elektrik Piyasası
Kanunu Tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde, Fazilet Partisi
Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum;
Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, çok önemli bir yasa tasarısı görüşülüyor;
ancak, tasarının sahibi Enerji Bakanı yok. Bugün, dün tarihi
itibariyle, Başbakan, Başbakanlık Teftiş Kurulunda
hazırlanan raporu imzalayarak yargıya gönderdi ve enerjiyle ilgili
olarak iki bakan hakkında fezleke hazırlanması talebi var.
Konuya baktığımız zaman, TEDAŞ Dağıtım
Müessesesiyle özel bir firma arasında lisans sözleşmesine bağlı,
asgarî 20 trilyon lira civarında kamu zararının
mahsuplaşması, sonunda, söz konusudur. Dolayısıyla, bugün,
içinde bulunduğumuz şartlar itibariyle, çok önemli bir yasa
tasarısı görüşüyoruz. Aslında, bu tasarı
görüşülürken, TEAŞ, TEDAŞ ve BOTAŞta ciddî yolsuzluk
iddiaları var ve Bakanlığın, maalesef, üst düzey
yetkilileri tutuklu bulunmaktadır.
Yine, Türkiye, TEDAŞ
dağıtım ihaleleri olarak 29 bölgeye ayrılmış ve
dört yıla yakındır bir dağıtım, devir
sözleşmesi müzakereleri devam etmektedir ve bunlar da, bir yerde, yok
sayılmaktadır.
Yine, TEAŞta,
yap-işlet-devret alım garantisiyle, çok yüksek fiyatla enerji
alımı yapılmaktadır ve 4 sent yerine, 3 katı 13 sent,
bazen de 19 sente varan alımlar yapılmaktadır ve kamu
zararı trilyonları bulmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, yine, BOTAŞta, İran doğalgaz ihalesi, önce,
iptal edilmiş ve iki yıl gecikmeyle yenilenmiş. Yine, Rusya ile
yapılan Mavi Akımda, usulsüz ödenen 52 milyon dolar kamu zararı
söz konusudur. Bütün bunların sorumlusu, bize göre 57 nci hükümettir;
çünkü, son dört yıldır aynı kadro elektrik piyasasını,
enerji piyasasını yönlendirmektedir.
Şimdi, madde metnini
okurken, 10 dakikada okuyoruz; maalesef, müzakere yaparken, 5 dakikada müzakere
edeceğiz! Aslında, bu konuda en önemli sıkıntı,
verilen imtiyazlardır, yapılan lisans sözleşmeleridir. Önemli
ölçüde Hazine garantileri söz konusudur. Yap-işlet-devret modeliyle
yapılan ihaleler de idarenin başını
ağrıtacaktır; şimdi, iki bakanla ilgili olan
soruşturmalar, daha sonra, hukuk platformuna aktarılacak ve
yatırımcı firmalarla on yıl, yirmi yıl devam edecek
yargı süreçleri başlayacaktır.
Şimdi, çok önemli
gördüğümüz soru şu: Bu tasarı, elektrik enerji
fiyatlarını ucuzlatacak mı, enerji borsası oluşacak
mı; pek tabiî ki, hayır. Şöyle soralım soruyu: Bu tasarı
konusunda iki yılda altyapıyı hazır hale getirmek mümkün
mü; bu sorunun cevabı da hayır. Bir soru daha sormak istiyorum: Bu
tasarı kamuoyunda tam anlamıyla tartışıldı
mı; hayır. Yine, bir soru daha sormak lazım: Bu tasarı
hakkında Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının
görüşü ayrı, Hazinenin ayrı, DPTnin ayrı; bir ittifak söz
konusu değil. Peki, bu ittifak kimde var; sadece, hükümetle IMF
arasında.
Değerli
arkadaşlar, bu hükümet beceriksiz, bu hükümet yeteneksiz, bu hükümet,
bozulmama üzerine kanunlar çıkaran bir hükümet. Bu hükümet, ekonomiyi
batıran, tutarsız, IMFci ve teslimiyetçi bir hükümet. Bu hükümet,
enerji yolsuzluğunu araştıran savcıya soruşturma açan
bir hükümet. Bu hükümet, kamuoyu önünde IMFye söz verdik diyerek, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Parlamentosunun itibarını zedeleyen bir hükümet.
Yine, bu hükümet, Genel Kurula devam etmeyip, sahte oylarla çoğunluk
sağlayarak kanun çıkarmaya çalışan bir hükümet. Bu hükümet,
İçtüzük dayatmasıyla müzakeresiz kanun çıkarmaya
çalışan bir hükümet.
Değerli
arkadaşlar, tasarı ne getiriyor? Tasarıda deniliyor ki elektrik
enerji piyasasından kamu çekilecek, serbest piyasa oluşturulacak.
Peki, Türkiyede hangi arz ve talep dengesi içinde hangi enerji fazlası
var ki, piyasa oluşturmaya çalışacağız? Sizin böyle
bir enerjiniz mi var; hayır. Daha önce verilen Hazine garantileri var;
daha önce, verilen, yetmiş yıl süreyle verilen imtiyaz
sözleşmeleri var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN 1 dakika süre
içerisinde lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
VEYSEL CANDAN (Devamla) -
Bakın, bugün Bakanımız bir basın toplantısı
yaptı ve dörtbuçuk aylık bakanlığı döneminde,
haklı olarak, bir mahsuplaşmadan bahsetti. Halbuki, biz, bu
sözleşmeler hazırlanırken, ısrarla hukukî boşluklar
vardır, ciddî bir anlaşma yapılmamıştır, bunun
altına imza atanlar ileride sorumlu hale gelir dedik ve bunu müteaddit
defalar söyledik. Şimdi, bu tasarıyla diyorsunuz ki Türkiye, kamu
olarak, sadece, İletişim AŞde etkili olacak. Bunun
altyapısı hazırlanmadan diğerlerini doğrudan
devrettiğiniz zaman birtakım sıkıntıları,
şimdi olduğu gibi, beraberinde getirecektir.
Değerli
arkadaşlar, hükümet, başka bir ifadeyle, şunu söylüyor, her
yıl enerji ihtiyacımız artmaktadır ve bunun için de 5
milyar dolara ihtiyacımız var. Halbuki, biz, 25-30 katrilyon faiz
ödüyoruz; bizim enerjiye yatırım yapacak paramız yok; o halde,
bunu özel sektöre açalım. Ancak, Avrupa örneğinde olduğu gibi,
bizde altyapısı hazır olmadığı için, bunun başarılı
olmasının mümkün olmadığı kanaatini ifade ediyor, Muhterem
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Candan.
Şimdi, hükümet
adına, Devlet Bakanı Sayın Rüştü Kâzım Yücelen
konuşacaklar.
TURHAN GÜVEN (İçel)
Sayın Başkan, daha sonra grupların konuşmaları devam
ediyor...
BAŞKAN - Buyurun
Sayın Bakan.
Süreniz 5 dakika.
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; ben, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanına vekâlet
ediyorum. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımız Sayın Cumhur
Ersümer, ülkelerarası enerji görüşmesinde bulunmak üzere, tarihi çok
önceden belirlenmiş bir dış gezide bulunmaktadır, bu
dış gezi münasebetiyle Meclisimize katılamamıştır
ve resmî vekil olarak, kanun tasarısının görüşmelerinde
huzurlarınıza ben çıkmaktayım. Teknik arkadaşlardan
aldığım bilgilerle, milletvekili
arkadaşlarımızın tasarıya yönelik endişelerini
mümkün olduğu kadar gidermeye gayret ediyorum.
4 üncü madde, Elektrik
Piyasası Düzenleme Kurumunu düzenleyen bir madde; ama, değerli
konuşmacılar -herhalde bundan sonra da böyle devam edecek diye söz
alma gereğini duydum- daha değişik konularda, Mecliste
kapalı oturumlarda daha önce gündeme gelen, Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı burada olduğu zaman bütün hesabını sonuna kadar
verdiği, bütün soruları cevapladığı, yine bir Mavi
Akım Projesiyle başlayarak yola devam etmekteler. O konuda hiç
konuşmak istemiyorum; çünkü, bu konuda, bu Mecliste her şey
söylenmiştir. Gerekirse, tekrar hukukî yollara başvurulur, her
şey söylenir, her şey ispat edilir; ama, iki gündür gazetelerde yer
alan, mahsuplaşmayla ilgili bir konu gündeme geldiği için, bu konuda
bilgi arz etmek üzere huzurlarınıza geldim.
Eski TEK Genel
Müdürlüğü ile Aktaş Elektrik Anonim Şirketi arasında,
İstanbul Anadolu yakasının elektrik dağıtım hizmeti
için 1990 yılında bir sözleşme imzalanmış.
Söz konusu sözleşmeye
göre, her işletme yılı bitiminde, şirket ile daha sonra
TEAŞ olan TEK arasındaki borç-alacak ilişkisinin
mahsuplaşma yoluyla çözümlenmesi öngörülmektedir. Böyle olmakla birlikte,
şirket ile TEAŞ arasında, 1994 yılına kadar,
sözleşmenin çelişkili hükümler içermesi ve net olmamasından
kaynaklanan nedenlerle mahsuplaşma yapılamamış.
İlk kez 1994
yılına ait olmak üzere yapılan mahsuplaşmanın
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunca kabul görmemesi üzerine, bu
kurulun talebiyle, mahsuplaşma işlemlerinin, Başbakanlık
koordinatörlüğünde incelenmesi gündeme gelmiştir.
Bunun üzerine, Aktaş
ve Kayseri Elektrik Dağıtım Şirketlerinin
mahsuplaşmalarında yapılan usulsüzlüklerin incelenmesi için,
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığınca
oluşturulan heyet, 3 Başbakanlık müfettişi, 1
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu üyesi ve 1 TEAŞ Genel
Müdürlüğü müfettişinden kurulmuş olup, Başbakanlık
makamının 25.4.1996 tarihli görevlendirmelerine istinaden
çalışmaya başlamıştır.
Üç yıl dört aylık
bir çalışma döneminden sonra ortaya konulan 8.8.1997 tarihli raporda,
sözleşmesi 1991 yılında yapılan Aktaş Elektrik
Şirketiyle ilgili mahsuplaşmaya ilişkin işlemlerden dolayı
cezaî bir sorumluluk tespiti cihetine gidilmemiş, bu husus, anılan
şirketle yapılan sözleşmenin ilk işletme hakkı devri
niteliğinde olması nedeniyle, sorumluluk olsa da, âdeta
affedilebileceği gibi bir sonuca varılmıştır.
Aynı raporda, 1997
yılına kadar, sadece 1994 yılı için yapılmış
olan mahsuplaşma işleminin sözleşmede öngörülen esaslara uygun
olmadığı gerekçesiyle iptal edilmesi öngörülmüş ve
başlangıçtan itibaren yedi yıllık mahsuplaşmanın,
gerek sözleşme gerekse Başbakanlık müfettişlerince
hazırlanan raporda ortaya konulan kriterlere göre yapılması belirtilmiştir.
Bunun üzerine, idare
tarafından yapılan 1990-1997 yıllarına ait
mahsuplaşma, 1999 yılında tamamlanmış,
mahsuplaşma, 1999 yılında, zamanın bakanı Sayın
Ziya Aktaş tarafından aynı yıl içinde onaylanmış
ve uygulanmaya başlanmıştır. Aynı uygulama, 57 nci
hükümet döneminde de devam etmiştir.
Halen gündemde olan ve
Sayın Aktaş ile Sayın Cumhur Ersümer haklarında,
değerlendirmenin, Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığınca yapılmasını öngören
22.5.2000 tarihli tekemmül etmemiş rapor, ilk rapordan iki yıl dokuz
ay sonra düzenlenmiştir. Bu rapor, 3 Başbakanlık müfettişi
tarafından hazırlanmış olup, Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulundan ve TEAŞ Genel Müdürlüğünden katılan
üyelerin imzalarını taşımamaktadır.
Bu üyelerin, raporun, cezaî
sorumluluk vesaire gibi birçok bölümüne katılmadıklarına dair
muhalif görüşleri de bulunmaktadır. 3 Başbakanlık
müfettişi tarafından hazırlanan son rapora bizzat
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı da katılmamış,
kendi Başkanlık görüşünü ekleyerek, özellikle Sayın
Bakanlar Ziya Aktaş ile Cumhur Ersümerin sorumluluklarının
savcılıkça değerlendirilmesi yönündeki müfettiş
görüşünü sadece 8.8.1997 tarihli raporun Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanlığına intikalinden sonraki dönemde görev yapanlar yönünden
sorumluluk belirlenmesi, daha önceki yıllarda zamanında
mahsuplaşma yapılmasını sağlamayanlar veya 1994
yılına ait geçici mahsuplaşmayı yapanlar hakkında
sorumluluk belirlenmemesi önemli bir eksiklik olarak görülmektedir...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (Devamla) Sayın Başkanım, çok önemli bir konu, 1
dakikanızı rica ediyorum; başka madde üzerinde konuşmam.
BAŞKAN Hayhay
efendim; buyurun.
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (Devamla) ...Aksi takdirde, 1990-1997 yılları
mahsuplaşmasını denetim birimlerince getirilebilecek öneri veya
farklı yorumlar olması halinde ve bunun sonucu doğabilecek
TEAŞ haklarının saklı kalması kaydıyla geçici
olarak imzalayan, bunun sonucunda da şirketlerden nakit
tahsilatını sağlayanlar tarafından ileri sürülebilecek olan
mahsuplaşmayı süresinde yapmayanlar ile 1994 yılına ait
aynı şekilde mahsuplaşmayı yapanlar hakkında bir
şey yapılmazken, firmalardan ilk defa nakit tahsilatında bulunan
bizler hakkında işlem yapıyor şeklinde eleştirilere
yol açılmış olacaktır şeklinde eleştirilere yol
açacağı gerekçesiyle eleştirilmiş ve hiç değilse,
1990-1997 yıllarına ait mahsuplaşmayı denetim birimlerince
getirilecek önerilere açık olarak onaylayan ve bu mahsuplaşma
çalışmalarının yapılmasını
hızlandıran son iki sayın bakan sorumlu gösterilirken, 1990
yılından bu yana görev yapmış sayın bakanlara hiç
değinilmemesinin bir haksızlık olacağını
belirtmiştir. Şayet bir sorumluluktan söz edilecekse, bunun daha
önceki yılların ilgililerini kapsayacağı tabiidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonu
tekrar açıyorum, lütfen...
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (Devamla) Sayın Başkan, başka madde üzerinde söz
almayayım; ama, bunu bitireyim müsaadenizle... 2 dakikada bitiriyorum.
BAŞKAN Peki efendim;
buyurun.
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (Devamla) Çünkü, bu konu çok önemli, daha sonra da gündeme
geleceği için, bir kere konuşup bu konuyu kapatalım.
Bu husus, aynı
müfettişlerce yapılan ve Teftiş Kurulu Başkanınca da
aynen katılınan 1997 tarihli raporda, ilk işletme hakkı
devri uygulaması olduğu için ilgililerin cezaî sorumluluklarına
hükmedilemeyeceği yolundaki görüşle birlikte
değerlendirildiğinde, son iki sayın bakanın
sorumluluğunun savcılıklarınca değerlendirilmesi
yaklaşımının ne kadar mesnetsiz olduğu
kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Nitekim, Sayın
Başbakanın verdiği onay, 3 Başbakanlık
müfettişinin görüşüne değil, Teftiş Kurulu
Başkanınca hazırlanan ve son iki bakanın
sorumluluklarının savcılıkça değerlendirilmesine dair
herhangi bir görüş ve ifadenin bulunmadığı
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı
müzekkeresinedir. Kaldı ki, Başbakanlık makamınca onay
verilen Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı
müzekkeresinde, 3 Başbakanlık müfettişince hazırlanan
raporun değerlendirilerek gereğinin yapılması için Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığına gönderilmesi belirtilmiş ve
bunun üzerine raporlar Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanlığına gönderilmiş ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümerin 31.1.2001 tarihli
havalesiyle de, Teftiş Kurulunca da gerekli inceleme ve
soruşturmalara başlanılmıştır.
Söz konusu raporlarda
sorumluluktan söz edilmekte ise de, raporlara konu tüm
mahsuplaşmaların geçici kaydı taşıması ve buna
göre onaylanmış olmasının sorumluluk tespitinde dikkate
alınmamış olmasının, bu raporların
sonuçlarını ciddî anlamda tartışılır hale
getirdiği ve dolayısıyla, cumhuriyet
savcılığına yapılan göndermenin de bu aşamada
hukukî mesnedinin olmadığı ortadadır.
Başbakanlık
makamının onayı doğrultusunda Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı
Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından
yapılacak değerlendirme ve incelemelerden sonra, gerek net
mahsuplaşma sonuçlarının ve gerekse buna göre, varsa
sorumlulukların tespit edileceğinden kimsenin şüphesinin
olmaması gerekir.
Ben, dün gazetelerde yer alan
ve bugün, burada konuşulan, gündeme getirilen olayın, gerçekleri
mecrasından saptırma gayreti olduğunu arz ediyorum ve bu
konunun, bu kanun tasarısı boyunca da, bu açıklamadan sonra
gündeme gelmeyeceğini ümit ediyorum.
Kanunla ilgili her türlü
görüşmede, teknik arkadaşlarıma benim bakanlığım
değil- sorarak bilgiyi vereceğim; ama, hukuken de ben vekâlet
ediyorum ve Mecliste buna benzer çok kanunlar da çıkmıştır
ve Sayın Bakanın da, Türkiyenin enerji politikasının
görüşüleceği bir günde, herhalde burada kanun var diye bunu
ertelemesi mümkün değildi.
Bunları arz etmek için
söz aldım.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım müsamahanıza. (ANAP, DSP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, aslında İçtüzüğü
değiştirenlerin ne getirdiği belli. Şimdi, Bakan
çıktı; aslında, İçtüzüğün genel hükümlerine göre 20
dakika konuşması lazım; yani, İçtüzük
değişikliğinde, komisyon ve bakanlara ne süre verildiği
belli...
BAŞKAN Sayın
Genç, bir şey söyleyebilir miyim...
KAMER GENÇ (Tunceli)
Evet.
BAŞKAN Şimdi,
eğer gruplardan söz talebi yoksa...
TURHAN GÜVEN (İçel)
Var efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Son
söz hakkımı kullanırım...
BAŞKAN Son söz
hakkı milletvekilinin olduğu için, size söz verebilirim, orada daha
rahat konuşursunuz; ama, Doğru Yol Partisi Grubunun bir talebi mi
var?
TURHAN GÜVEN (İçel)
Müsaade eder misiniz Sayın Başkanım... Sayın Genç şunu
söylemek istiyor. Bir İçtüzük değişikliği
yaptınız, bakın, bunun bir işe
yaramadığını... Bizzat Sayın Bakan ihtiyaç hissetti,
değil mi, derdini anlatamadı burada, ciddî şeyler söyleyecek,
buna vakit yetmedi, onun için yanlış diyor, onu söylemek istiyor, o
kadar.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkanım, bir şey daha söyleyeceğim. Efendim, Sayın Enerji Bakanı
nerede? Şimdi, bu çok önemli bir olay. Efendim, nerede Bakan?..
BAŞKAN Efendim,
açıklandı, açıklandı...
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama
efendim, kasten, buradan kaçmak için... Kendilerinin Meclisin
karşısında yüzü yok... Olmaz ki efendim...
BAŞKAN Efendim,
kimin ne kastettiğine mahkeme karar verir, biz mahkeme değiliz, kasta
karar veremeyiz.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Hayır, gelmiyorlar, Meclisin karşısına çıkacak güçleri
yok.
BAŞKAN Peki efendim,
peki, zatıâlinizin fikrini de dinlemiş olduk.
Grup sözcünüz var mı?
TURHAN GÜVEN (İçel)
Grup adına Sayın Oğuz Tezmen.
BAŞKAN Bir dakika
müsaade eder misiniz.
Veysel Bey, 60
ıncı maddeye göre çok kısa, yerinizden söz veriyorum.
Buyurun efendim.
VEYSEL CANDAN (Konya)
Sayın Başkanım, şimdi, ben, konuşmam içerisinde bir
konuyu dile getirdim ve o da temel olarak şu idi. Kamu kuruluşu olan
Enerji Bakanlığına bağlı TEDAŞ kurumu, özel
sektörle bir lisans sözleşmesi yaptı ve bu lisans sözleşmesine
göre, 1990 2000 yılları arasında mahsuplaşma
yapılamadı. Bu süre içerisinde, kamunun trilyonlarca lirası bu
müessese üzerinde kaldı. Bunun sebebi de, zamanında hazırlanan
sözleşmelerin hukukî boşluklar içermesidir. Sayın Bakanın
biraz önce kürsüde okuduğu metni ben daha önce de gördüm. Kaldı ki,
konu, yargıya intikal etti ve yargıya intikal eden raporu da,
Başbakan, onaylayarak savcıya gönderdi. Benim üzerinde durmak
istediğim konu şu: Bir yasa getiriyoruz. Bu yasa ileride benzer
hukuki boşluklarla içinden çıkılmaz ve idareyi; yani, devleti
zarara sokan birtakım uygulamalara sebep olur. Ben bunun üzerinde durmak
istiyordum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN 4 üncü
maddeyle ilgili olarak bunu söylemiş oluyorsunuz, anlaşıldı
efendim.
Doğru Yol Partisi
Grubu adına, Sayın Oğuz Tezmen; buyurun efendim. (DYP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
DYP GRUBU ADINA OĞUZ
TEZMEN (Bursa) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısının 4 üncü maddesiyle ilgili olarak
Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere huzurunuzda
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu 4 üncü madde,
aslında, Türkiyedeki idare hukukunda yeni bir gelişmenin enerji
alanına da iyice girdiğinin bir göstergesidir. Nedir bu gelişme;
Türkiyede, artık, bakanlıklar vasıtasıyla yürütülen icra
gücü, bürokratlardan oluşan, atanmış bürokratlardan oluşan,
üstelik 6 yıl süreyle atanmış ve değiştirilmesi mümkün
olmayan bürokratlardan oluşan kurumlara veriliyor.
Peki, bu kurumların
başındaki kişiler belirlenirken, Meclisin herhangi bir takdir
yetkisi var mı; yok. Amerika Birleşik Devletleri gibi
Başkanlık modelinin uygulandığı ülkede bile, bakanlar
ve üst düzey yöneticiler atanırken, Kongrenin komisyonlarına gelip,
kişiler sorgulanıyor, Kongre uygun gördükten sonra atanıyor.
Biz, burada, Bakanlar Kuruluna bırakıyoruz ve Bakanlar Kuruluna da
herhangi bir kriter vermiyoruz, sadece, ekonomiyle ilgili ya da mühendislikle
ilgili tahsil yapmış, benzer konularda 10 yıl tecrübesi olan
diye bir mekanizma getiriyoruz.
Şimdi, Enerji
Bakanlığı varsa bu memlekette, bu ülkede bir Enerji
Bakanlığı varsa, Türkiyenin enerji politikası, elektrik
işlerinin yürütülmesi, özellikle lisans verip vermeme konusu gibi takdiri
gerektiren, hükümet politikasıyla çok yakından bağlı olan
konularda, Bakanlığın yetkisi devre dışına
çıkarılıyor.
Peki, bu komisyon,
oluşturulan kurum kime hesap verecek; buna ilişkin bir düzenleme de
yok. Yani, bir kurum oluşturuyoruz, atamalar yapıyoruz; peki, bu
kurumun icraatı Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından hangi
mekanizmayla denetlenecek; o yok. Bu kurul hiçbir şekilde
değiştirilmiyor. Peki, düşünün ki, bu oluşturulan Enerji
Kurulu üyeleri yanlış kararlar alarak, daha doğrusu, lisans
verilmesi gereken alanlarda lisans vermeyerek ya da gereksiz lisanslar vererek
Türkiye'nin enerji alanında geleceğini sıkıntıya
soktukları takdirde, hangi mekanizma çalışacak? Bütçesini kim
onaylayacak? Yani, bir kurum kuruyorsunuz siz yetkilisiniz diyorsunuz, bu
kurum kendi bütçesini yapıyor, kendisi onaylıyor... Peki, Meclise
hiçbir... Meclisin içinden çıkan hükümet, Enerji Bakanlığı,
bütçesini sunuyor, kesinhesabını getiriyor, bu Meclise tek tek izah
ediyor ve uygunluk alıyor; ama, bu kurumlar, herhangi bir şekilde,
kimseye hesap vermeden, kendi başına çalışır hale
geliyor, idarî ve malî özerkliğe sahip. Bu tür özerklikler, aslında,
çok sınırlı ticarî nitelik taşıyan ya da çok özellik
arz eden konularla çerçevelenmesi gerekirken, biz, tüm kurumları, tüm kamu
hizmetini, tüm bakanlıkların görev alanına giren, icranın
temel unsurlarını oluşturan görevleri bu kurumlara
bırakıyoruz.
Aslında,
bu düzenlemeler Anayasanın da ruhuna aykırıdır; çünkü, bu
düzenlemelerle, icra yetkisi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
dışına çıkarılmış oluyor. Türkiye Büyük
Millet Meclisinin dışında oluşan bir kurumlar
kozasıyla karşı karşıyayız, kurullar
kozasıyla karşı karşıyayız. Bunlar, kendisini,
iyice, dışarıdan her türlü etkiden korur hale getiriyorlar.
Bakın, burada zabıtlara geçmesi için söylüyorum, Türkiye, bu
kurumları nasıl denetleyeceğini, bu kurumların nasıl
tasfiye edileceği konusunu ileride tartışmaya başlayacak; çünkü,
çok ciddî ve tehlikeli bir gidişe girmiş durumdayız. Her gelen
kanunda bir kurum kuruluyor, her gelen düzenlemeyle yeni kurumlar
oluşturuluyor. Bunlar, yeni teşkilatlar, yeni paralar, yeni kadrolar
demek, vatandaşın üzerine yeni yükler demek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Tezmen, lütfen toparlar mısınız.
OĞUZ TEZMEN (Devamla)
Toparlıyorum Sayın Başkan.
Ama, bu yeni yükler, yeni
kadrolar, bir taraftan devleti küçültme iddiasıyla ortaya çıkan
yönetimler tarafından, her kanunla, yeniden getiriliyor vatandaşa
yeni yükler yükleniyor. Bu, fevkalade yanlış bir gelişme. Ben,
buradan, hükümeti uyarıyorum. Aslında, bu kurumlar ve kurullar
oligarşisini çok ciddî biçimde düşünsünler. Bunu, çok
sınırlı alanlarla çerçevelerlerse, belki faydalı olabilir;
ama, her gelen şeyde yeni kurullar, yeni kurumlar...
Bu işin nereye
gideceği herkesi iyice düşündürmeli diyor; hepinize saygılar
sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
(DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Tezmen.
Gruplar adına
başka söz talebi?.. Yok.
Madde üzerinde önerge yok.
Maddeyi...
KAMER GENÇ (Tunceli)
Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN Karar
yetersayısının aranılmasını istiyorsunuz...
Karar
yetersayısını doğru tespit edebilmek için, maddeyi,
elektronik cihazla oylayacağım.
4 üncü maddeyi uygun
görenler, lütfen, 3 dakika içerisinde, elektronik cihazla oylarını
belli etsinler.
Süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, karar yetersayısı yoktur.
Saat 16.15te toplanmak
üzere, birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.53
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.15
BAŞKAN : Başkanvekili
Mehmet Vecdi GÖNÜL
KÂTİP ÜYELER : Şadan ŞİMŞEK
(Edirne), Levent MISTIKOĞLU (Hatay)
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 59 uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
2.-
Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/791) (S. Sayısı: 597) (Devam)
BAŞKAN Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Sayın milletvekilleri,
hatırlanacağı üzere, görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının
4 üncü maddesinin oylanması sırasında karar
yetersayısının aranılması istenilmiş; ancak, buna
ulaşılamamıştı.
Şimdi, 4 üncü maddeyi,
yeniden, elektronik cihazla oylarınıza sunacağım ve 3
dakikalık süre vereceğim.
Oylamayı
başlatıyorum:
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, karar yetersayısı vardır ve madde kabul
edilmiştir.
5 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 5.- Kurul, biri
Başkan, biri İkinci Başkan olmak üzere yedi üyeden oluşur.
Kurul üyeleri;
hukuk, siyasal bilgiler, idari bilimler,
kamu yönetimi, iktisat, mühendislik, işletme ya da maliye dallarında
eğitim veren en az dört yıllık yüksek öğrenim
kurumlarından mezun olmuş, kamu kurum ve kuruluşlarında ya
da özel sektörde en az on yıl deneyim sahibi ve mesleğinde temayüz
etmiş kişiler arasından Bakanlar Kurulunca atanır.
Bakanlar Kurulu,
atamayla birlikte Kurul Başkanını ve İkinci
Başkanı görevlendirir.
Kurul başkan ve
üyelerinin görev süresi altı yıldır. Görev süresi sona eren
üyeler tekrar seçilebilir.
Başkanlık
veya üyelikler, görev süresi dolmadan herhangi bir sebeple
boşaldığı takdirde, boşalan üyeliklere bir ay içinde
atama yapılır.
Bu Kanunun diğer
maddeleri ile belirlenen görevlerinin yanısıra, Kurul aşağıdaki
görevleri de yerine getirir:
a) Bu Kanun
hükümlerini uygulamak,
b) Her
yılın ocak ayının sonuna kadar, serbest tüketici
tanımına ilişkin limitlerdeki indirimleri belirlemek ve yeni limitleri yayımlamak,
c) Tüketicilere
güvenilir, kaliteli, kesintisiz ve düşük maliyetli elektrik enerjisi
hizmeti verilmesini teminen gerekli düzenlemeleri yapmak,
d) Lisans sahipleri
için kabul görmüş muhasebe usulleri uyarınca mali raporlama
standartları ve yönetim bilişim sistemlerini belirlemek ve
bunların uygulanmasını sağlamak,
e) Üretim, iletim ve dağıtım
şirketleri ile otoprodüktör ve otoprodüktör grubu tesisleri için güvenlik
standartları ve şartlarını tespit etmek ve bunların
uygulanmasını sağlamak,
f) Piyasanın
gelişimine bağlı olarak yeni ticaret yöntemleri ve
satış kanallarının uygulanabilmesine yönelik
altyapının geliştirilmesi ve uygulanmasını
sağlamak,
g) Bu Kanunun
amaçları ile uyumlu olarak, gerektiği durumlarda, model
anlaşmalar geliştirmek,
h) Ticari sırlar
ve gizli rekabet bilgileri de dahil olmak üzere, ticari açıdan hassas olan
her türlü bilginin açıklanmasını engelleyecek usul ve
esasları belirlemek ve uygulamak,
i) Piyasada faaliyet
gösteren tüzel kişilerin eşitlik ve şeffaflık
standartlarına uymalarını sağlamak için faaliyetlerini,
uygulamalarını ve ilgili lisans hüküm ve şartlarına uyup
uymadıklarını denetlemek,
j) Rekabeti
sağlamak için iştirakler arası ilişkilere ilişkin
standartlar ve kurallar oluşturmak, uygulamak ve bu standartların,
piyasa faaliyetlerinde karşılıklı iştirak,
işletme ve muhasebe konularında kısıtlamalar içermesi
gerektiğinde, bu kısıtlamaları belirlemek,
k) Yıllık
raporu ve piyasa gelişimi ile ilgili sair raporları hazırlamak
ve Bakanlığa sunmak,
l) Personel
atamaları da dahil olmak üzere, Kurumun personel politikasını oluşturmak
ve uygulamak,
m) Kuruma
taşınır ve taşınmaz mal veya hizmet
alınması, satılması ve kiralanması konularında
karar vermek,
n) Uluslararası
organizasyon ve teşkilatların piyasaya ilişkin mevzuat ve
uygulamalarını izleyerek, gerekli gördüğü düzenlemeleri yapmak;
yasal düzenleme ihtiyacı duyulması halinde gerekli
hazırlıkları yaparak Bakanlığa sunmak,
o) Kurumun üçüncü
kişilerle olan alacak, hak ve borçları hakkında her türlü
işleme karar vermek,
p) Elektrik enerjisi
üretiminde çevresel etkiler nedeniyle yenilenebilir enerji
kaynaklarının ve yerli enerji kaynaklarının
kullanımını özendirmek amacıyla gerekli tedbirleri almak ve
bu konuda teşvik uygulamaları için ilgili kurum ve kuruluşlar
nezdinde girişimde bulunmak.
Bu Kanunun diğer
maddeleri ile belirlenen yetkilerinin yanısıra, Kurul
aşağıdaki yetkilere de sahiptir:
a) Bu Kanun
hükümlerinin uygulanması ve bu Kanunla kendisine verilen görevleri yerine
getirmek için gerekli olan ve piyasada rekabeti geliştirmeye yönelik
olarak gerçek ve tüzel kişilerin uymaları
gereken, talimatları ve tebliğleri , şebeke yönetmeliğini,
dağıtım yönetmeliğini, müşteri hizmetleri
yönetmeliğini ve dengeleme ve uzlaştırma yönetmeliğini
onaylamak,
b) Lisanslara
ilişkin onaylarla, bu Kanunda belirtilen sair onayları vermek,
c) Dağıtım
şirketleri tarafından hazırlanıp Türkiye Elektrik
İletim Anonim Şirketi tarafından sonuçlandırılan talep
tahminlerini onaylamak, gerektiğinde revize ettirmek,
d) Kurul onaylı
talep tahminlerine dayanarak, Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi
tarafından hazırlanan üretim kapasite projeksiyonu ve iletim
yatırım planı ile bu planlarla uyumlu olarak mülkiyeti kamuda
olan dağıtım tesislerini işleten dağıtım
şirketleri tarafından hazırlanan dağıtım
yatırım planlarını onaylamak, gerektiğinde revize
edilmesini sağlamak ve onay verdiği yatırım
planlarının uygulanmalarını denetlemek,
e) İlgili lisans
hükümleri uyarınca hazırlanacak olan; Türkiye Elektrik Ticaret ve
Taahhüt Anonim Şirketinin toptan satış fiyat tarifesini, iletim
tarifesini, dağıtım tarifeleri ile perakende satış
tarifelerini incelemek ve onaylamak,
f) İletim,
dağıtım, toptan satış ve perakende satış
için yapılacak fiyatlandırmaların ana esaslarını
tespit etmek ve gerektiğinde ilgili lisans hükümleri doğrultusunda
revize etmek,
g) Otoprodüktör ve
otoprodüktör gruplarının kendi veya ortaklarının
ihtiyaçları dışında satışa sundukları
elektrik enerjisi miktarına ilişkin yüzdeleri yayımlamak ve
gerektiğinde revize etmek,
h) İletim ek
ücreti oranını belirlemek ve iletim ek ücreti tutarının
Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi tarafından tahsili ve
Kuruma ödenmesine ilişkin düzenlemeleri yapmak,
i) Tüzel kişiler
tarafından lisanslarla ilgili işlemler ve sair işlemler
karşılığında Kuruma ödenecek bedelleri belirlemek,
j) Piyasada faaliyet
gösteren tüzel kişilerin denetlenmiş mali tablolarını
incelemek veya incelettirmek,
k) Tüzel
kişilerden istenecek olan, hizmet güvenilirliği, hizmet
dışı kalmalar ve diğer performans ölçütleri ile ilgili
raporların kapsamını belirlemek ve düzenli olarak Kurula vermelerini
sağlamak,
l) Bu Kanun
hükümlerine, çıkarılan yönetmelik hükümlerine, Kurul tarafından
onaylanan tari-fe ve yönetmeliklere, lisans hüküm ve şartlarına ve
Kurul kararlarına aykırı davranıldığı
durumlarda, idari para cezası
vermek ve lisansları iptal etmek,
m) Üretim, iletim ve
dağıtım tesislerinin inşası ve işletilmesi
sırasında genel olarak kamu yararının, hidrolik
kaynakların, ekosistemin ve mülkiyet haklarının korunması
için diğer kamu kuruluşları ile birlikte hareket ederek kamu
yararı ve güvenliğine tehdit teşkil eden veya etme
olasılığı bulunan durumları incelemek ve bu
durumları ortadan kaldırmak amacıyla, daha önceden bilgi vermek
şartıyla bu tesislerde 20/11/1984 tarihli ve 3082 sayılı
Kanun hükümleri uyarınca gereken tedbirleri almak,
n) Kurumun,
Başkanlık tarafından hazırlanan bütçesini, yıllık
iş planını, gelir-gider kesin hesaplarını,
yıllık raporunu ve piyasa gelişimi ile ilgili sair
raporları onaylamak ve gerekli gördüğü durumlarda, bütçe kalemleri
arasında aktarma yapılmasına karar vermek,
o) Lisans sahibi
tarafların, iletim sistemi ya da bir dağıtım sistemine
bağlantı ve sistem kullanımına ilişkin
anlaşmaların hükümleri üzerinde mutabakata varamamaları halinde,
ihtilafları bu Kanunun ve tarafların ilgili lisanslarının
hükümlerine göre çözmek,
p) Kurumun harcamalarını, onaylı bütçesi
çerçevesinde ve harcama usul ve esaslarını belirlemek üzere
çıkaracağı yönetmeliğe uygun olarak gerçekleştirmek,
r) Mevcut
sözleşmelerle ilgili olarak; bu sözleşmelerin tarafları
arasında yapılacak ve beş iş günü öncesinden tarih ve saati
Kurula bildirilecek toplantılara, gerek gördüğünde katılmak,
s) Mevcut
sözleşmelere ilişkin olarak, bu Kanun hükümleri uyarınca
rekabetçi piyasaya geçişi kolaylaştıracak hususlarda, taraflarca
değerlendirilmek üzere değişiklik önerilerinde bulunmak ve
mevcut sözleşmelerin ihtilafların halline ilişkin hükümlerini
ihlal etmemek kaydıyla, bu sözleşmelere ilişkin herhangi bir
resmi ihtilaf halli sürecinin başlatılmasından önce, ihtilafların
halli için arabuluculuk yapmak,
t) Bu Kanunun
kendisine verdiği görevleri yerine getirirken, konusuna ilişkin
olarak gerekli gördüğü her türlü bilgi ve belgeyi, tüm kamu ve özel
kuruluşlardan ve kişilerden istemek ve/veya yerinde incelemek,
u) Uygun bulduğu
konularda Başkanlığı görevlendirmek veya yetkilendirmek,
Kurul
Başkanı, aynı zamanda Kurumun da başkanıdır.
Başkan, Kurul kararlarının uygulanmasından, yürütülmesinden
ve Kurulun temsilinden sorumludur. Bu sorumluluk ; Kurulun işleri ile
ilgili olarak kamuya bilgi verilmesi görevini de kapsar. İkinci
Başkan, Başkanın yokluğunda Başkanın tüm
görevlerini ve yetkilerini üstlenir.
Başkanlık
tarafından Kurum personeline verilen yetkiler hariç olmak üzere, Kurumun
tüm kararları Kurul tarafından alınır.
Başkanlığın
görev ve yetkileri şunlardır:
a) Kurul
kararlarına istinaden gerekli gördüğü hizmet birimlerini kurmak,
b) Kurumun
işlevlerini yerine getirebilmesi için Kurul kararı doğrultusunda
yeterli sayıda personeli istihdam etmek,
c) Hizmet
birimlerinin uyumlu, verimli, disiplinli ve düzenli biçimde
çalışmasını temin etmek, hizmet birimleri ile Kurul
arasında organizasyonu ve koordinasyonu sağlamak ve hizmet birimleri
arasında çıkabilecek görev ve yetki ihtilaflarını çözmek,
d) Kurul
toplantılarının gündemini, gün ve saatini belirlemek ve toplantıları
idare etmek,
e) Kurul
kararlarının gereğinin yerine getirilmesini sağlamak ve bu
kararların uygulanmasını izlemek,
f) Kurulu resmi ve
özel kuruluşlar nezdinde temsil etmek,
g) Kurumun
yıllık bütçesi ile gelir gider kesin hesabını ve Kurum
yıllık raporunu hazırlamak ve Kurula sunmak ve Kurum bütçesinin
uygulanmasını, gelirlerin toplanmasını, harcamaların
yapılmasını sağlamak.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Madde üzerinde
Grupları adına ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına Konya
Milletvekili Sayın Veysel Candana aittir.
Buyurun. (FP
sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5
dakika efendim.
FP GRUBU ADINA VEYSEL
CANDAN (Konya) Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
görüşülmekte olan 597 sıra sayılı Elektrik Piyasası
Kanunu Tasarısının 5 inci maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum; muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
4 üncü madde üzerindeki
konuşmam sırasında, neden Bakanın burada
olmadığını sormuştuk; vekâlet eden Sayın
Bakanımız, yurtdışı gezisinden bahsetti ve çok önemli
olduğunu söyledi. Biz, aslında, bu tasarının,
yurtdışı gezisinden daha önemli olduğunu kanaatindeyiz;
bunu belirtmek istiyorum. Evvela, biz, bu tasarıyla ucuz, kaliteli
elektriği sanayimize ve insanımıza verebilir miyiz veremez
miyiz; yatırımlar yapılabilir mi yapılamaz mı; bu tasarıdaki
boşluklar idareye ileride zarar verir mi vermez mi... Kanaatimce, bu
konuların tartışılması lazım.
Şimdi, 4 üncü ve 5
inci maddeler, aslında Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu ve buna
bağlı olarak da bir kurul oluşturmaktadır ve biraz önce,
Kâtip Üye arkadaşımız 10 dakikaya yakın, görev ve
sorumluluklarını tek tek okudu. Bunlara tekrar girmenin bir
faydası yok. Zaten, bu 5 dakika süre içerisinde, çok önemli
gördüğümüz konuları, söylenebilecekleri söylemeye
çalışacağım.
Evvela, bu kurumunun
yapısı uygun değil. Bir kere 7 üyenin altı yıl süreyle
siyasî iradeye bağlı olması, serbest piyasa ekonomisi
şartlarına aykırıdır. Şüphesiz görevlerine
baktığımız zaman, bu kanunun uygulanmasıyla ilgili
veya uygulamada meydana gelecek zorluklarla ilgili konularda kendisine görev
verilmektedir. Bunlar lisans sözleşmesi yapacaktır, sözleşmeye
uymayanlara idarî ve malî para cezaları verecektir, piyasayı takip
edecektir, fiyatları verecektir vesaire...
Ancak, bu tasarıyla
ilgili olarak birtakım endişelerimiz vardır. Normalde üretim,
dağıtım, devir işletmeleri, burada, dünkü birleşimde
verilen bir önergeyle üç ay ertelendi. Halbuki, bu erteleme süresi bile, bize
göre tam doğru değildir; hukuk ihtilafı olmadan bu konuyu çözmek
mümkün değildir.Kamunun hukukunun tam anlamıyla korunacağı
hakkında şüpheler vardır.
Bir diğer önemli konu,
Hazine garantileri konusudur. Bu konuda, hükümet üyeleri arasında da
anlaşma yoktur. Hazine birçok konuda garanti vermiştir; o
verdiği garantilerle ilgili olarak da üretim lisansı verecektir. Bu çalışmalar,
fizibilite, proje hazırlanması çok teknik konulardır ve
yirmidört ayda, yani, tanınan süre içerisinde yetme noktasında konuyu
bilen uzmanların ciddî endişeleri vardır.
Bir diğer çok önemli
konu, satış tarifeleri üzerinden fonlar ve paylar kaldırılıyor.
Bu durumda, kalkınmada öncelikli yörelerle ilgili ve tarım sektöründe
çiftçinin kullandığı enerjiyle ilgili ne olacağı
konusundaki belirsizlikler devam etmektedir. Tasarıda, endişelerimiz
ve temel eksiklikler var; birçok konu yönetmeliklere bırakılmış
ve belirsizlik devam ediyor.
İkinci olarak, Türkiye
Elektrik İletim AŞ kuruluyor, teşkilatla ilgili bir hüküm yok.
Çok daha önemlisi, TEAŞ ve TEDAŞta çalışan binlerce
insanın ne görev yapacağı konusu da o insanların işlerinden
çıkarılıp çıkarılmayacağı konusu da
ayrıca tartışmaya açılmaktadır.
Yine, elektrik
piyasası düzenleme kurulu, bu maddeyle oluşturuluyor. Bunun denetimi
Sayıştaya verilmektedir. Kanaatimce, bu da yetersizdir. Bu denetim
konusunu, mutlaka, Türkiye Büyük Millet Meclisine bırakmak
mecburiyetindeyiz.
Tasarıda, birçok konu,
maalesef, içiçedir ve kanun tekniği açısından da bu mahzurludur.
Değerli
arkadaşlar, yine, tasarı içerisinde, elektrik üretim, tüketiminde
yerli teknoloji ve teçhizata destekle ilgili bir madde yoktur. Yine, elektrik
piyasası düzenleme kurulu oluşturuluyor; ama, enerji demek,
yalnız elektrik demek değil. Gaz, petrol ve diğer enerji
ürünleri de gündeme geldiği zaman, onlarla da ilgili birer kurul
oluşturulacaksa, devlet tekrar hantal yapıya dönüşecek
anlamına gelmektedir.
Yine, çok önemli
gördüğümüz konulardan bir tanesi olan elektrik
dağıtımında varlık satışı konusu,
bilindiği gibi, Anayasa Mahkemesinden müteaddit defalar dönmüştür.
Bunun için tanınan süre 15 Nisan 2001dir ve bu süre de, hukuk ve teknik
altyapı için gerçekçi bir süre değildir.
Buraya kadar ifade etmeye
çalıştığım birtakım eksiklikler ve
endişelerimizi...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Candan, lütfen, toparlayınız.
Buyurun efendim.
VEYSEL CANDAN (Devamla)
Tamam.
Buraya kadar saymaya
çalıştığım, tasarının tümü içerisinde,
endişelerimiz var, eksikliklerimiz var. Aslında, bunlar
giderildiği ve Türkiyede daha fazla enerji üretildiği zaman, belki,
o şartlarda böyle bir piyasa kanununa ihtiyaç olduğunu söylemenin
daha doğru olacağı kanaatindeyim.
Bu düşüncelerle,
Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (FP ve DYP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Candan.
Gruplar adına,
başka söz talebi?..
TURHAN GÜVEN (İçel)
Var efendim; Sayın Yılmazyıldız konuşacaklar.
BAŞKAN Doğru
Yol Partisi Grubu adına, Sayın Yılmazyıldız; buyurun.
(DYP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
DYP GRUBU ADINA İLYAS
YILMAZYILDIZ (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan (1/791) esas numaralı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısının 5 inci maddesi hakkında
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Bu maddede, elektrik
piyasası düzenleme kurulu ve kurul başkanlığının
nasıl oluşturulacağı ve yetkileri
tanımlanmaktadır. Maalesef, madde, neredeyse, bir kanunda olması
gereken değil, bir yönetmelikte olması gereken birçok şeyi
içermektedir. Öyle olunca, maddenin kendisi 10 dakika; ancak, hakkında
görüş belirtebilmek için 5 dakika süre vardır.
Bu maddeye bakıyoruz
şu raporda; hükümetin teklif ettiği ilk orijinalden daha geri bir
maddedir. Sanayi Komisyonunda bu konuda iktidar milletvekili
arkadaşlarımızın teklif ettiğini, aynı
gerekçelerle, değişiklik önergesi olarak tekrar verdim, o
değişiklik önergesinde yine konuşacağım; ancak,
bakıyoruz, elektrik piyasasının serbestleştirilmesiyle
ilgili bir kanunda, tam aksine, hükümetin mutlak otoritesini sağlayacak,
atamanın kayıtsız şartsız Bakanlar Kurulu
kararıyla yapılmasını sağlayacak ve artı, bunun
da kim olacağı tümüyle keyfî... Hani, benim elektrikle, elektrik
düğmesine basmaktan başka ilişkim yok diyebilecek insanları
bile sorumlu kılabilecek bir üst kurul... O zaman, bu sektördeki sorunlar
nasıl çözümlenecek?! Halbuki, benim şahsî kanaatim, Partimin de
görüşü, böyle bir kurulun Yüce Meclis tarafından seçilmesidir; aynen
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda olduğu gibi. Olabilir, belli kurumlar,
iktidar partileri veya bakanlar aday gösterebilirler; ama, sonuçta, Yüce
Meclisin bu konuda karar vermesi daha doğru olurdu, elektrik
piyasasının serbestleştirilebilmesi açısından; ancak,
bir âdet oldu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu gibi,
artık bu kurulları bakanlar atıyor ve üstelik, 6 yıl
süreyle, yine, iki yılda bir dönerli değişim... İlk
orijinal tekliften daha geri, antidemokratik ve elektrik piyasası üzerinde
tam bir tahakküm sağlayacak... O zaman, bakıyoruz, bu üst kurullar
piyasayı libere etmeye, serbestleştirmeye çalışmak yerine,
kendisini atayan bakanlar hakkında çıkan olumsuz eleştirileri
yalanlamak için gayret sarf eden kurullar haline geliyor veya yine
bakıyoruz, bazı bakanların yaptığı
yanlışlarla ilgili Devlet Denetleme Kurulu bilgi istediğinde, o
bilgileri, işte gizlidir, devlet sırrıdır diye vermemek
gibi bir dirence giriyorlar. O zaman, bu üst kurullar, maalesef, yapılan
yolsuzlukların, hırsızlıkların, soygunların
perdelemesi olarak gündeme geliyor.
Geçenlerde bir televizyon
programında, bir döviz bürosunda belki, sizler de izlemişsinizdir-
küçük bir kızın çantayı nasıl aldığını
ve arkada da birinin nasıl perdeleme yaptığını gördük.
İşte, bu üst kurullar, bırakın serbest piyasa ekonomisini
getirmeyi, bu haliyle, yapılan hırsızlıkların
perdeleyicisi olmak durumundadırlar. Maalesef, bu kadar önemli bir konuda,
belki, Enerji Bakanlığının bana göre en önemli
yasasında, bütün Türkiyenin önem verdiği, IMFnin de çok mühim
maddedir ha diyerek hükümete parmak salladığı böyle bir
görüşmede, maalesef, Sayın Bakanın kendisi değil, vekili
oturuyor. Anlaşılıyor ki, çok yakında yapılacak
değişiklikte Sayın Bakan Enerji Bakanı olacak. Hayırlı
olsun Sayın Bakanım. Burada, anlaşılıyor ki,
hakkındaki iddiaların, maalesef, temize çıkmamış
olması... Atadığı bütün bürokratlar tutuklanmış,
hepsi hapiste. Hangi bürokratlar; önceden kalan değil, önceki bakanlara
ait değil. Yine, bakıyoruz, iktidara mensup bir partiden dört ay
bakanlık yapmış Sayın eski Bakanımız da
sakın ha, beni onunla karışmayın diyor; ama,
bakıyoruz, Sayın Başbakan, bu mevcut yolsuzlukların
soruşturulmasını engellemek için, efendim, işte, hepsi
girsin, nasıl sulandırabiliriz... Girsin, kim hırsızlık,
soygun yapmışsa girsin; ama, önce, şu, bütün bürokratları
hapse girmiş bu bakan bir hesap versin. (FP sıralarından
alkışlar) Yani, kendisiyle ilgili, Bakanlıkla ilgili en önemli
tasarıda burada bulunamadıktan sonra, nerede bulunacak?!
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
toparlayınız Sayın Yılmazyıldız.
İLYAS YILMAZYILDIZ
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, ben çok fazla bir şey
istemiyorum. Hükümetin ilk teklif ettiği, son olarak, Plan ve Bütçe
Komisyonunda, nereden sallanan parmaklar veya verilen emirler veya edilen
telefonlarla antidemokratik hale getirilmiş bu tasarı, iktidar
milletvekillerinin vereceği değişiklik önergeleriyle, hiç
olmazsa, bir parça, sivil toplum örgütlerinin, bu konuda iş yapan Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği gibi belli kuruluşların
temsilcilerinin yer alacağı bir düzenleme haline getirilsin diyorum.
Saygılar sunuyorum.
(DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Yılmazyıldız.
Gruplar adına
başka söz talebi?.. Yok.
Madde üzerinde
verilmiş 3 adet önerge vardır. Önergeleri, sırasıyla
okutup, aykırılık derecesine göre işleme
alacağım.
Birinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülecek
olan 597 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanun
Tasarısının 5 inci maddesinin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Kurul,
biri başkan, biri başkanvekili olmak üzere yedi üyeden oluşur.
Bakanlar Kurulu; bir üyeyi Bakanlığın göstereceği iki aday
arasından, iki üyeyi Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği,
sektörde örgütlü sendikalar ve tüketici temsilcilerinin önereceği dört
aday arasından, bir üyeyi küçük ve orta ölçekli işletmelerin
göstereceği iki aday arasından, birer üyeyi ise Danıştay,
Rekabet Kurumu ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin göstereceği
ikişer aday arasından seçer ve atar.
BAŞKAN
İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Elektrik Piyasası Kanun Tasarısının 5 inci maddesinin
ikinci, üçüncü ve dördüncü paragraflarının aşağıdaki
şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Suat Pamukçu |
Veysel Candan |
Lütfi Yalman |
|
Bayburt |
Konya |
Konya |
|
Mehmet Zeki Okudan |
Aslan Polat |
|
|
Antalya |
Erzurum |
|
Türkiye
Büyük Millet Meclisi, 1 üyeyi dağıtım şirketlerinin
oluşturduğu derneğin önerdiği 3 aday, 1 üyeyi Elektrik
İletim ve Taahhüt AŞnin önerdiği 3 aday, bir üyeyi üretim
şirketlerinin oluşturduğu derneğin önerdiği 3 aday, 1
üyeyi, enerji işkolunda faaliyet gösteren sendikaların önerdiği
2şer aday, 1 üyeyi, Elektrik Mühendisleri Odasının önerdiği
3 aday, 1 üyeyi DPTnin önerdiği 3 aday ve 1 üyeyi TOBBnin önerdiği
3 aday arasından seçer.
BAŞKAN Sonuncu
önergeyi okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
597 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının 5
inci maddesinin iki, üç, dört, beşinci paragraflarının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
|
İlyas Yılmazyıldız |
Oğuz Tezmen |
Kemal Çelik |
|
Balıkesir |
Bursa |
Antalya |
|
Mehmet Sadri Yıldırım |
Saffet Arıkan Bedük |
|
|
Eskişehir |
Ankara |
|
Bakanlar Kurulu, iki üyeyi
Bakanlığın göstereceği dört aday arasından, birer
üyeyi ise Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Hazine
Müsteşarlığının bağlı olduğu
bakanlık, Danıştay, Rekabet Kurumu ve Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliğinin göstereceği ikişer aday arasından seçer ve atar.
Danıştay
tarafından gösterilecek adayların birinci sınıf hâkimler
arasından idare hukuku alanında deneyimli, Rekabet Kurumu
tarafından gösterilecek adayların 4054 sayılı Rekabetin
Korunması Hakkında Kanunun uygulamaları konusunda deneyimli,
Bakanlık tarafından aday gösterilecek dört kişiden en az
ikisinin ise elektrik enerjisi sektöründe on yıl deneyimli, Hazine
Müsteşarlığının bağlı olduğu
Bakanlık tarafından gösterilecek adayların Hazine
Müsteşarlığının uzmanlık sıfatını
kazanmış meslek personeli arasından, Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği Başkanlığı tarafından gösterilecek
adayların ise elektrik enerjisi piyasasında faaliyet gösteren özel
hukuk tüzel kişiliklerinden olması gerekir.
Kurul tarafından
gösterilecek adaylar, kurul üyeleri, kurumun uzmanlık
sıfatını kazanmış meslek personeli veya kurumda
yönetici olarak görev yapanlar arasından seçilir.
Kurul üyeliğine aday
gösterilecek kişilerin siyasal bilgiler, hukuk, iktisat ve mühendislik,
işletme, istatistik veya maliye dallarında yurt içinde veya yurt
dışında denkliği kabul edilmiş en az dört
yıllık yükseköğrenim kurumlarından mezun olanları ve
kamu kurum veya kuruluşlarında veya özel sektörde en az on yıl
deneyimli olmaları şarttır.
Kurul başkan ve
üyelerinin görev süresi altı yıldır. Görev süresi sona eren
üyeler tekrar seçilebilirler; ancak, aynı üye üçüncü kez seçilemez.
Kurul başkan ve
üyeleri görevlerini yerine getirirken ve yetkilerini kullanırken
tarafsız davranmak zorundadır.
Kurul üyeleri; önce iki
üye, müteakiben iki üye ve üç üye olmak üzere her iki yılda bir kıdem
esasına göre yenilenir. Başkanlık ve üyelikler, görev süresi
dolmadan herhangi bir sebeple boşaldığı takdirde,
boşalan üyeliklere bir ay içinde seçim ve atama yapılır.
Yenileme hariç, bu şekilde atanan üyeler, yerine atandıkları
üyenin kalan süresini tamamlar. Hangi nedenle olursa olsun, yapılacak yeni
seçim ve atamalarda yeni üye/üyeler, bu madde hükmü uyarınca yerine
seçileceği üyeyi aday göstermiş olan kurum/kuruluşun
adayları arasından seçilir ve atanır.
BAŞKAN Sayın
Komisyon, önergeye katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın
Hükümet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükümetin ve
Komisyonun katılmadığı önergenin ilk imza sahibi olarak
Sayın Yılmazyıldız, konuşacak mısınız
efendim?
İLYAS YILMAZYILDIZ
(Balıkesir) Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun
efendim. (DYP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
İLYAS YILMAZYILDIZ
(Balıkesir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu değişiklik önergesi, dediğim
üzere, hükümetin teklif ettiği 5 inci madde, komisyonda, sadece Odalar ve
Borsalar Birliğinden katılacak bir üye daha fazla olsun, o günkü
sivil toplum örgütlerinin talebi üzerine ve bir de, çok fazla anlaşma var,
Hazine Müsteşarlığının da bir temsilcisi olsun diyerek
hazırlanmıştır. Bu, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonundan geçtiği şekliyledir. Bu
değişiklikler de, Kocaeli Milletvekili Sayın Ahmet Arkan, Manisa
Milletvekili Sayın Ali Serdengeçti, İçel Milletvekili Sayın Akif
Serin ve Diyarbakır Milletvekili Sayın Abdulsamet Turgutun
verdiği teklifler üzerine yapılmıştır; yani, sizlerin.
Ancak, ne olduysa, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonunda doğru yapan, bu sektörde gerçekten iyi yetişmiş
insanların bulunduğu, yani, bu sektörde bizzat emek veren, yüzlerce
insan çalıştıran sanayicilerin bulunduğu şekilde
düzeltilen bu madde... Şu anda da bildiğim kadarıyla, Hazine
Genel Müdürü ile IMF Hazinede görüşme halindeler ve bu madde konusunda da,
böyle geçtiğine dair benden bir bilgi istiyorlar. Çok hassas bir maddedir
ha diyerek parmak mı salladı acaba?! Eğer sallamadıysa, o
zaman, gelin, bunu Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonunda düzeltildiği şekliyle kabul edelim.
Bakınız,
maalesef, eğer IMFnin her dediğini yaparsak, bizi pek çok
sıkıntı bekliyor. Esnafın kredi faizi yüzde 40tan 55e
çıkıyor, çiftçinin kredi faizi yüzde 40tan 55e çıkıyor.
Niye; hep o IMFnin salladığı parmak yüzünden. Elektrik
faturalarında ne olduğunu anlamadığımız, ne için
alındığını bilmediğimiz 2 milyon liralık
aylık vergi geliyor; yılda, yaklaşık 30 milyon lira yapar.
Bu insan evine götürecek bir dilim ekmek
bulamazken, IMFnin her dediğini yapma mecburiyeti yok.
Eğer, IMFnin bizden istediği elektrik piyasasının
serbestleştirilmesi ise,
liberalleştirilmesi ise, pazar ekonomisinin kurulması ise, hay
hay, kuralım, biz de destek verelim; ama, gelin, bunu, gerçekten, pazar ekonomisi
haline getirecek, serbestleştirecek şekilde kuralım.
Biz bu değişiklik
önergesinde, atamayı, yine Bakanlar Kurulu yapsın diyoruz; ama,
Bakanlar Kurulunun atayacağı kişilerin, elektrikle hiç ilgisi
olmayan, elektrik nasıl üretilir, nasıl iletilir, kayıp, kaçak
nedir, maliyeti nedir, bu sektörde ne tür zorluklar vardır, dünyada ne tür
teşvikler vardır, hiç kafa yormamış, belki hayatı
boyunca ilgisiz işler yapmış insanlardan kurulan ve Bakanlar
Kurulunun veya Başbakanın her dediğine evet efendim diyecek bir
kurul olmasın diyoruz; bu sektörü bilen, bu sektöre emek vermiş, en
az on yıllık tecrübesi olan ve bu sektörle ilgili
çalışmış, üniversiteyi bitirmiş kişilerden
kurulan, gerçekten, bu sektörün gelişmesine ve bu piyasanın
liberalleşmesine, bu piyasada üretimin artırılarak, rekabetin
oluşturulmasına katkıda bulunacak yetişmiş
kişilerden oluşsun diyoruz. Yine, Bakanlar Kurulu atasın...
Herhalde, bu hükümet,
yapılacak ilk seçimde -bu, ekim mi olur, 2002 yılı mı olur
bilemem- anlaşılıyor ki, gidecek; bu hükümeti destekleyen
partiler de gidecek milletin oylarıyla. Acaba, bizim
atadığımız kurullar vasıtasıyla elektrik
piyasasını 6 yıl daha kontrol edelim diye mi
düşünüyorlar?.. Öyle anlaşılıyor.
Şimdi,
bakınız, bu kurulun ikişer üyesi, bir RTÜKteki gibi, Rekabet
Kurulundaki gibi iki yılda bir değişse, ne zararı var;
hiçbir zararı yok. Hiç olmazsa, Türkiyedeki hükümetlerin ömrünü iki
yıl veya dört yıl düşündüğünüzde, değişik
görüşlerden insanların veya değişik hükümetlerin
görüşlerini de yansıtan uzmanların oluştuğu bir kurul,
serbest piyasa ekonomisini daha iyi oluşturur.
Biz, bunları bir
atayalım, altı yıl sonra değişsin; eh, bakarsın,
altı yıl sonra yaptığımız çiftçiyi, esnafı,
milleti ezen politikalar unutulur, tekrar bize sıra gelir diye mi düşünülüyor
acaba?!
Bu kurul, elektrik
piyasasını yasanın geçtiği şekliyle
özelleştiremez; olsa olsa, hükümetin bir dediğini iki etmeyen ve
yolsuzluklara çanak tutan, onları perdeleyen bir kurul olur. Onun için,
Sanayi Komisyonundan geçtiği şekliyle bu değişikliğin
kabul edilmesini arz ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
(DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Yılmazyıldız.
Hükümetin ve Komisyonun
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin
ikinci, üçüncü ve dördüncü paragraflarının aşağıdaki
şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Suat
Pamukçu
Bayburt
ve
arkadaşları
Türkiye
Büyük Millet Meclisi, 1 üyeyi dağıtım şirketlerinin
oluşturduğu derneğin önerdiği 3 aday, 1 üyeyi Elektrik
İletim ve Taahhüt AŞnin önerdiği 3 aday, 1 üyeyi üretim
şirketlerinin oluşturduğu derneğin önerdiği 3 aday, 1
üyeyi enerji işkolunda faaliyet gösteren sendikaların önerdiği
2şer aday, 1 üyeyi Elektrik Mühendisleri Odasının önerdiği
3 aday, 1 üyeyi DPTnin önerdiği 3 aday ve 1 üyeyi TOBBnin önerdiği
3 aday arasından seçer.
BAŞKAN
Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale)
Sayın Başkan, katılmıyoruz.
BAŞKAN-
Sayın Hükümet?..
DEVLET
BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge sahibi Sayın Candan, buyurun efendim. (FP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 5
dakika.
VEYSEL
CANDAN (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; tasarının 5 inci maddesi üzerinde
değişiklik önergesi verdik ve bunun üzerinde görüşlerimizi ifade
edeceğim.
Burada
yapılan nedir; elektrik enerjisinde bir piyasa oluşturma
çalışmaları yapılıyor ve buna bağlı olarak
bir kurum oluşturuluyor ve bu kuruma görevlendirmeler yapılıyor.
Tasarıya göre, kurul 7 üyeden oluşacak, altı yıl süreyle
seçilecek ve aynı üyeler tekrar seçilebilecek; yani, ömür boyu, aynı
insanları aynı yerde istihdam edeceğiz. Bunları seçme
yetkisi de Bakanlar Kuruluna verilmektedir.
Evvela,
yanlışlık şurada: Bir kere, enerji demek, elektrik demek
değil. Mutlaka diğer enerji birimlerini de içine alan bir kurul
olmasının daha faydalı olacağı kanaatindeydik.
Maalesef, bu kurul, Türkiyede sadece elektrik piyasasını
değerlendirecektir.
Bu kurulun eksik
tarafı şudur: Mutlaka, bu piyasanın içerisinde olan -yani,
dağıtım, iletim, üretim- şirket temsilcilerinin
bulunması, çalışanların temsil edilmesi -yani, bazı
sendikaların, enerji kolundaki sendikaların- Elektrik Mühendisleri
Odaları temsilcilerinin, DPT temsilcilerinin, Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliğinin bulunması; yani, daha katılımlı, daha
gerçekçi bir kurul olması gerekir. Hatırlanacağı üzere,
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin ve sendikaların dünya
ticaretiyle, dünya enerji sektörüyle yakından temasları var. O
açıdan, mademki bir kurul oluşturuluyor, bu kurulun daha verimli,
daha sağlıklı çalışabilmesi için bu
değişikliği talep ettik.
Yine, aynı önerge
içerisinde ikinci talebimiz de şudur: Bunların, mutlaka, Parlamento
tarafından gösterilen adaylar arasından seçilmesinin daha
faydalı olacağı kanaatindeyiz; çünkü, siyasî iradeye
bağlı demek şu demektir: Herkes, hükümetin aldığı
kararlar doğrultusunda, piyasa doğrultusunda değil, siyasî irade
doğrultusunda görüş belirtir ve bu da, çıkmaz sokak olur.
Değerli
arkadaşlarım, bugüne kadar, enerjiyle ilgili gerek soruşturma
gerek araştırma önergelerinde, Fazilet Partisi olarak, ne kadar
önerge ortaya koyduysak, hemen hemen hepsi doğru çıktı; çünkü,
bütün yaptığımız çalışmalar, uzman
kadrolarıyla, onların görüşleri doğrultusundadır.
Bakın, şöyle, geçmişe doğru neler söylemişiz diye bir
baktım. TEDAŞta, Çukurova, Kepez ve Aktaşta 49 yıl ve 70
yıl... Dünya tarihinde, hiçbir lisans sözleşmesinin, önce 49
yıl, arkasından da 70 yıla uzatıldığı
görülmemiştir; ama, bizim söylediğimiz şekilde, böyle
değişik bir oluşuma bu yetkiyi devredersek, böyle bir
yanlışlığın yapılması mümkün değildir.
Bakın, bugün, bu
Çukurova, Kepez ve Aktaş, yargıda devam etmektedir ve idarenin, resmî
raporlara göre, müfettiş raporlarına göre, trilyonlarca lira
parası bu kurumlar üzerinde bekletilmektedir ve bu kurumlar, idareye
karşı taahhütlerinin hiçbirini yerine getirmemiş, üreteceklerini
vaat ettikleri enerjiyi de üretmemişlerdir.
Yine, aynı
şekilde, müteaddit defalar bu kürsüden ifade ettik ve davet usulüyle
yapılan, yap-işlet-devret usulüyle yapılan ihalelerde
yanlış pazarlıklar, yanlış seçimler yapıyorsunuz
dedik. Nükleer enerji santralı konusunda da, aynı şekilde,
uyardık ve maalesef, nükleer enerji santralı konusu devreden
çıkarıldı, idare, devlet milyonlarca dolar zarar etti. Yine,
TEAŞın yaptığı yap-işlet-devret modeliyle,
satın alma garantisi verdiğimiz için, yüksek fiyatla enerji
satın almak mecburiyetinde kaldık.
Yine, bu ihalelerin
sonucunda, bugün, yargıya intikal eden, hakkında fezleke
hazırlanan bakanlar varsa, bu, işin yanlış olduğunun
göstergesidir.
Değerli
arkadaşlar, bu önergeyi vermekteki tek amacımız,
katılımın sağlanması, daha sağlıklı,
reel, gerçekçi, dünya piyasasını tanıyan kararların
alınması doğrultusundadır. Hükümet, şimdiye kadar
olduğu gibi, muhalefetin sesini, doğru veya yanlış, tenkit,
hiçbirisini kabul etmemekte, maalesef, ısrarlı; iki gün önce
komisyonda getirdiği tarihleri Genel Kurulda uzatmak ve kısaltmak
gibi daha büyük bir yanlışın içinde olmaktadır. Bu
değişiklikler de, hükümeti oluşturan partiler veya enerji
konusuyla ilgili bürokratların bu konu üzerinde aynı görüşte
olmadıkları kanaatini vermektedir. Bu da, bu tasarının,
ileride birtakım sıkıntılar...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Candan, lütfen, toparlayınız.
VEYSEL CANDAN (Devamla)
Devlet kurumları arasında, Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanlığı, DPT arasında ciddî anlamda
uyuşmazlıkların olması, tasarının, yarın,
uygulanamaz ve konuyu daha çok karmaşık hale getirir endişemizi
bir kere daha ifade ediyor ve muhterem heyetinize saygılar sunuyorum. (FP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Candan.
Son önergeyi okutuyorum...
KAMER GENÇ (Tunceli)
Önergeyi oylamadınız Sayın Başkan.
BAŞKAN Affedersiniz;
doğru efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) -
Yanlışları söyleyince, bizi hep yanlış anlıyorlar
da...
SUAT PAMUKÇU (Bayburt)
Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.
BAŞKAN Komisyonun ve
Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza
sunuyorum ve karar yetersayısını arayacağım: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur.
10 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.56
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.06
BAŞKAN: Başkanvekili Mehmet Vecdi GÖNÜL
KÂTİP ÜYELER: Şadan ŞİMŞEK
(Edirne), Levent MISTIKOĞLU (Hatay)
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 59 uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Biraz gecikerek açtık.
Bazı sayın milletvekillerimiz, yanan bir cisim kokusu
aldıklarını söylediler; onu itfaiyeye tetkik ettirdiğimiz
için, biraz geç kaldık. Eğer, bunu hissetmeye devam eden
arkadaşlarımız olursa, lütfen, bilgi versinler. (FP sıralarından
Millet yanıyor sesleri)
SALİH KAPUSUZ
(Kayseri) Ciğeri yanıyor, ciğeri...
V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
2.- Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/791) (S. Sayısı: 597) (Devam)
BAŞKAN- Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Sayın milletvekilleri,
Sayın Suat Pamukçu ve arkadaşlarının önergesi üzerinde
yapılan oylamada karar yetersayısına
ulaşılamamıştı.
Hükümetin ve Komisyonun bu
önergeye katılmadığını sizlere
hatırlatıyorum.
Şimdi, aynı
önergeyi, elektronik cihazla oylarınıza sunacağım.
3 dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
oylama sonucuna göre karar yetersayısı vardır ve önerge kabul
edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülecek
olan 597 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanun
Tasarısının 5 inci maddesinin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Kurul,
biri başkan, biri başkanvekili olmak üzere, yedi üyeden oluşur.
Bakanlar Kurulu; bir üyeyi Bakanlığın göstereceği iki aday
arasından, iki üyeyi Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği,
sektörde örgütlü sendikalar ve tüketici temsilcilerinin önereceği dört
aday arasından, bir üyeyi küçük ve orta ölçekli işletmelerin
göstereceği iki aday arasından; birer üyeyi ise Danıştay,
Rekabet Kurumu ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin göstereceği
ikişer aday arasından seçer ve atar.
BAŞKAN Sayın
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) Sayın
Başkan, katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Hükümet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Konuşacak mısınız?
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet
efendim.
BAŞKAN Önerge sahibi
olarak, Sayın Genç konuşacaklar. (DYP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 5 dakika efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; elektrik piyasası
kurulmasına ilişkin kanun tasarısının 5 inci maddesi
üzerinde bir önerge verdim; bu önergeye katılınmadı. Kanun,
kanun tekniğine o kadar aykırı ki... Elektrik piyasası
düzenleme kurulu ve kurul başkanlığı; içerisine
bakıyorsunuz, iki sayfalık metin. Aslında, bunun
başlığının kurul
başkanlığının kurulması, üyelerin nitelikleri,
görev ve yetkileri diye ayrı ayrı, en azından 5 madde
olması lazım; ama, öyle zannediyorum ki; yani, bu Meclisin gözünden,
bu halkın gözünden çok şeyi kaçırmak için, birtakım, her
türlü çareye başvurulmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, bizim istediğimiz şu... Şimdi, bu elektrik
piyasası kanunuyla, bir tüketici kişiler var, bir de teknik elemanlar
var. İşte, elektrik mühendisleri ve mimarlar odası bunun önemli
unsurlarından, bir de tüketiciler var. Şimdi, bu piyasayı
düzenlerken, bunların temsilcilerinin de olması lazım.
Dolayısıyla, bu şekilde daha sağlıklı karar
verileceğine inanıyoruz; aksi takdirde, siyasî iktidar, kendisinin
doğrultusunda, bu konuda kararlar üretecektir.
Değerli
milletvekilleri, aslında, getirilen bu yasa tasarısı,
İngiltere modelinin aynen kopyasıdır; Amerika Birleşik
Devletleri Kaliforniyada uygulamış ve sistem iflas etmiştir.
Tabiî, kimse dinlemiyor, bilmiyor ki işin esasını...
Şimdi, bakın,
elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı ve tüketimi, Türkiyede
yaratılan katmadeğerin aşağı yukarı yüzde 60-70i
seviyesindedir; gayri safî millî hâsılanın bu kadar seviyesinde bir
şeyde. Buraya yapılan müdahaleyle getirilen bu sistemde, Türk
Halkının Türkiyede yaşama koşulları ortadan yok
edilmiştir. Keşke, zamanımız olsa da, bunları
tartışsak.
Şimdi, bakın,
TEAŞın ürettiği elektriğin kilovat/saati 1999da 3,5 sent,
1970de 5,5 sent; ama, öte tarafta, şimdi, burada, bakanlık sırasında,
kaçan Bakan olsaydı... Kendisi, yandaşları firmaya -Aksa diye
bir firma var, gazeteler de yazdı- elektrik üretimini 19,5 sente
vermiş, sırf üretimini; daha burada, TEAŞ ve TEDAŞı
çıkarıyorsunuz, 6 tane de aracı kurum getiriyorsunuz; yani,
üretici, dağıtıcı, toptancı, perakendeci, prodoktör
diye yan kuruluşlar getiriyorsunuz ve her birisi bir fiyata...
İBRAHİM
YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) Prodüktör...
KAMER GENÇ (Devamla)
Neyse canım... Bizim de her şeyi telaffuz etmemiz mümkün değil.
...her şeyde de bir
kâr marjı artıyor; buna KDVyi de ilave ettiğiniz zaman,
inanmanızı istiyorum ki, Türkiyede elektrik ücreti, insanların
ödeme gücünü aşacak; yani, küçük bir hesap yaparsak, asgarî ücret 102
milyon liradır ve 4 kişilik bir aile 150 kilovatsaat elektrik
tükettiği zaman, ayda 30 milyon lira elektrik parası vermek zorunda
kalacak. Tabiî, halk, sizi ilgilendirmediği için... Türkiyede halk
yaşamış yaşamamış önemli değil!.. Burada,
serbest tüketici piyasasından, ancak yıllık tüketimi 9 milyon
kilovatsaat olan büyük tüketiciler yararlanabiliyor, ötekiler, ancak, tasdik
edilmiş lisansı olan tüketici, üreticiden elektrik alabiliyor.
Şimdi, elektrik, doğası gereği tekele tabi bir şey.
Şimdi,
düşünebiliyor musunuz, bir iletim, bir üretim götüreceksiniz... Mesela,
şimdi, boğazdan bir hat geçiyor; bunun bir maliyeti var. Şimdi,
siz, bunu rekabete açabilir misiniz?! Boğazda, ikinci veya üçüncü bir
iletim hattını geçirebilir misiniz; geçiremezsiniz. Şimdi,
olaylar incelenmeden gelmiş buraya.
Dünya Bankası bir talepte
bulunmuş. Bakmış ki, 46 tane sözleşme yaptı bu Enerji
Bakanı; kendisi şimdi burada yok; burada, bu Meclisi
yanıltıcı şeyler söyledi; şimdi kaçmış
gitmiş; gidince, tabiî, burada bazı açıklamalar
yapılmıyor; buradaki Sayın Bakan da bu konuyu bilmiyor.
Bu Elektrik Piyasası
Kanunu Tasarısını hazırlayan, bugünkü beyaz enerji
operasyonu nedeniyle içeride olan bürokratlar, bunlar, Türkiyedeki beyaz
enerjiyi kara enerjiye çeviriyorlar; bunu bilmenizi istiyorum.
Bakın, bugün,
TEAŞın ürettiği elektrik 1970de 5,5 sentken, birdenbire 13,5
sente çıkıyor; nedir bunlar? Bunlar hep özel, yandaşları
firmalarla sözleşmeler yapılmış, garantiye
bağlanmış; elektrik üretsin üretmesin, onlardan
alınması garantiye bağlanmış.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Genç, lütfen toparlayınız.
KAMER GENÇ (Devamla)
Yarın doğalgaz sıkıntısı olunca, üretici ruhsat
almış sen doğalgaz vermedin, ben elektrik üretmiyorum... Hadi
bakalım devlet, ver trilyonları!
Değerli
milletvekilleri, bakın, İngilterede bu sistem çökmüş ve nükleer
enerjiye gidilmiş; şimdi nükleer enerjiden vazgeçildi. Mesut
Yılmaz dedi ki: Nükleer enerji teklif edenlere örtülü ödenekten hiç
olmazsa 90 milyon dolar verelim. Başbakana sordum: Ey hükümet! Örtülü
ödenekten bu 90 milyon dolar verdiniz mi vermediniz mi? Siz hükümet misiniz,
sağır mısınız; çıkın buraya cevap verin!
Verdiniz mi, vermediniz mi?..
Bunun amacı,
Türkiyede elektrik piyasasını yok etmek ve Türkiyeyi yine nükleer
enerji tuzağına düşürmektir.
Biz bunları
söyleyelim. Tarihe konuşuyoruz. Tabiî, daha konuşma
imkânımız olmadğı için... Burada Türkiyenin
başına büyük belalar alınıyor. Türkiyede elektrik
kullanılamaz duruma gelinecek ve belki insanlar hep karanlıkta kalacak,
çocuklar okumak için ışık bulamayacak; bunları bilmenizi
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Genç...
KAMER GENÇ (Devamla)
Göreceksiniz ki, tarih sizi, büyük suçluluğun telaşı içinde
görev yapmış iktidar milletvekilleri olarak anacaktır.
Bu memleket hepimizin
beyler. Dünya Bankası mı bizim menfaatımızı
düşünür, Amerikalı mı benim menfaatımı düşünür;
bunların bütün hesabı kitabı, Türkiyenin başına büyük
belalar sarmak ve ileride Türkiyede Türk Halkının
yaşayamayacağı bir ortam oluşturmaktır; bugün
iktidarınız buna alet oluyor. Bunu tarih gösterecektir, bunu
yarınki uygulamalar gösterecektir.
İşte,
elektriği verdik, Telekomu vereceğiz, ondan sonra petrolü
vereceğiz... Hadi bakalım, ondan sonra Türkiyede kim neyi bulacak da
verecek!..
Saygılar sunarım
efendim. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Hükümetin ve komisyonun
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge, kabul edilmemiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Maddenin oylanmasında karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN Peki.
Görüşmekte
olduğumuz maddeyi, komisyondan geldiği şekliyle
oylarınıza sunacağım; ancak, karar
yetersayısının aranılması istenmiştir,
sayımda sıkıntı olduğu için oylamayı elektronik
cihazla yapacağız.
AYDIN TÜMEN (Ankara)
Sayın Başkan, beş dakika önce yaptınız.
BAŞKAN Şu anda
yapacağımız sayımda karar yetersayısı
olmayabilir.
Oylama için 3 dakika süre
veriyorum.
Oylamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, karar yetersayısı vardır ve 5 inci madde kabul
edilmiştir.
6 ncı maddeyi
okutuyorum :
Yasaklar ve görevden alma
MADDE 6.- Kurul üyeleri
üyelikleri süresince özel bir kanuna dayanmadıkça kamu ya da özel
kuruluşlarda hiç bir görev alamazlar. Kurul üyeleri, üyeliklerinin sona
ermesinden itibaren iki yıl süre ile piyasada faaliyet gösteren özel hukuk
hükümlerine tabi tüzel kişiliklerde ya da bunların
iştiraklerinde görev alamaz ya da bu tür işlere ortak olamazlar ve bu
tüzel kişilerden ya da iştiraklerden gelir sağlayacak ya da
sağlayabilecek doğrudan ya da dolaylı ilişkiye giremez ve
elektrik enerjisi ticareti ile uğraşamaz.
Kurul üyeleri, göreve
başlamadan önce maliki oldukları Hazine
Müsteşarlığı tarafından çıkarılan
borçlanmaya ilişkin menkul kıymetler dışındaki,
piyasada faaliyet gösteren tüzel kişilere veya bunların
iştiraklerine ait her türlü hisselerini ya da menkul kıymetlerini
üçüncü dereceye kadar kan ve ikinci dereceye kadar sıhri
hısımları dışındakilere, görev sürelerinin
başlamasından itibaren otuz gün içinde satmak veya devretmek
suretiyle elden çıkarmak zorundadır.
Kurul üyelerinin
eşleri ve birinci dereceye kadar kan hısımları, piyasada
faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşları dışındaki
tüzel kişiliklerde ya da bunların iştiraklerinde Kurul
üyelerinin atanmasından sonra ve üyelik süresi boyunca görev alamaz ya da
bu tür işlere ortak olamazlar ve bu tüzel kişilerden ya da
iştiraklerden gelir sağlayacak ya da sağlayabilecek
doğrudan ya da dolaylı ilişkiye giremez ve elektrik enerjisi
ticareti ile uğraşamaz.
Kurul üyeleri ve Kurum
personeli, Kurumla ilgili gizlilik taşıyan bilgileri ve elektrik
enerjisi sektöründe yer alan gerçek ve tüzel kişilere ait her türlü
sırları, görevlerinden ayrılmış olsalar bile
açıklayamaz, kendilerinin veya başkalarının menfaatine
kullanamaz.
Kurul üyelerinin görev
süreleri dolmadan görevlerine son verilemez. Ancak, bu maddedeki yasakları
ihlal ettiği veya bu Kanun ile kendilerine verilen görevler ile ilgili
olarak işlediği suçlardan dolayı haklarında mahkumiyet
kararı kesinleşen Kurul Başkan ve üyeleri, 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu uyarınca Devlet memuru olmak için aranan
şartları kaybettikleri tespit edilen veya üç aydan fazla bir süre ile
hastalık, kaza veya başka bir nedenle görevlerini yapamaz durumda
olan veya görev süresinin kalan kısmında görevine devam
edemeyeceği, üç aylık süre beklenmeksizin tam teşekküllü bir
hastaneden alınacak heyet raporu ile tevsik edilen Kurul üyeleri, süreleri
dolmadan Bakanlar Kurulu tarafından görevden alınır.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
6 ncı madde üzerinde,
gruplar adına ilk söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Gençe aittir.
Buyurun Sayın Genç.
(DYP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
DYP GRUBU ADINA KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji
Piyasası Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde,
Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında, Komisyon, bu
yasakları niye ayrı bir madde halinde getirmiş, ben
anlamadım. Kurulun görevleri, nitelikleri, yetkileri, hepsi bir maddede
toplanmış; yani, 5 madde birleştirilmiş. Yani, böyle, kanun
yapma tekniğinden dahi yoksun, bilmeyen bir komisyon, ondan sonra
karşımıza, böyle acayip maddeler getiriyor.
Değerli
milletvekilleri, bu kanun, Türkiyeye hiçbir hayır getirmez, bunu
bilmenizi istiyorum. Yarın bu kanun çıktığı zaman,
Türkiyede, elektrik piyasası çökecektir. (DSP sıralarından vay
bee!.. sesleri) Göreceğiz, vay bee mi, yoksa siz, dizlerinize mi
vuracaksınız!
Çünkü, bu kanunla, güya,
elektrik piyasası rekabete açılıyor, verimli, kaliteli, ucuz
elektrik getirilecek. Biraz önce yaptığım konuşmada
söyledim, TEAŞın tek üretici olduğu bir sırada,
TEAŞın ürettiği elektriğin 1999 yılında bir
kilovat saati 3,5 sent, 2000 yılında da 5,5 sent; ama, TEAŞ
aradan çıktıktan sonra normal olarak yapılan üretimde -ki, yine
TEAŞın kayıtlarına göre üretilen elektriğin kilovat
saati, hiç daha aracı kurum araya girmeden, tüketicisi girmeden,
perakendecisi girmeden, birdenbire 5,5 sente yükseliyor bu fiyat.
Yine, biz, geçen gün
Hakkâriye gitmiştik, orada, yine bu Bakan, kendi yandaşı
bazı kurumlarla, kilovatsaati tam 19,5 sente elektrik üretim mukavelesini
imzalamış. Şimdi kendisi burada yok, öteki bakan da tabiî bunları
bilmiyor ve bürokratları da hapishanede; burada biz şimdi kimden
hesap soracağız? Yani, çıkardığınız kanun,
yarın hepimizin yaşamını yakından ilgilendiren bir
kanun.
Bakın, geçmişte,
Amerikada, Kaliforniyada uygulanmış bu model -İngiliz modeli
bu- tamamen iflas etmiş. Uygulandığı sektörde
işçilerin üçte 1inin görevine son verilmiş. Yani, şimdi
TEAŞ ve TEDAŞda galiba 40 000e yakın işçi
çalışıyor; bu kanun yürürlüğe girdikten sonra,
aşağı yukarı 15 000 veya 20 000 işçi işten
atılacak. Ayrıca, elektrik, bugünkü maliyetinin üç katı beş
katı pahalanacak.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, bakın, tüketici, serbest tüketici
piyasasından bu elektriği almayacak. Kanunda var, serbest tüketici
piyasasından bu elektriği alabilmek için, yıllık
istihlakinin 9 milyon kilovatsaatin üzerinde olması lazım.
Yıllık kullandığı elektrik 9 milyon kilovatsaatin
altındaysa, mecburen, lisans sahibi dağıtıcı firmadan
alacak. Dağıtıcı firmalarda, siz, ne kadar isterseniz
isteyin, tekeli önleyemezsiniz. Bir apartmanda veya bir bölgede,
Ankaranın Çankaya Semtinde 10 tane dağıtıcı firma
oraya elektrik getirip de satabilir mi; satamaz. Yani, oraya yeni hat getirmesi
lazım, yeni birtakım hizmetler getirmesi lazım...
Tabiî, insanların
bunları kavrayabilmesi için aklının ermesi lazım. Aklı
ermeyene, birtakım bürokratlar getiriyor, önüne bazı şeyler
koyuyor, ondan sonra da, gözleri kararıyor insanların, hele
iktidardaysa liderlerinin sözünden de hiç çıkmayınca, Türkiyenin
başına; yani, bu, Türkiyede olmayabilir, başka ülkelerin
başına büyük belalar satın alınıyor. O ülkede,
insanlar, hakikaten büyük sıkıntılara giriyor. Bakın,
bunları, bugünden söylüyoruz, yarın öbür gün bu kanunu en kısa
zamanda değiştireceksiniz. Yani, memleketin aleyhine, ülkenin geleceğini
karanlıklara sürükleyecek böyle bir kanunu getiremezsiniz. Enerji
Bakanlığı, o kadar kötü sözleşmeler yaptı ki,
Türkiyenin geleceğini ipotek altına aldı. Kaç tane; 46
müesseseyle sözleşme yaptı. 1997 yılından beri, Tahkim
Kanununu getirdi, kendisini yırttı burada; bu tahkimi o 46
sözleşmeye uygulamak için üç defa geldi, Mecliste reddedildi. Ondan sonra
da dediler ki, yahu, bu Tahkim Kanununu alalım, Sayın Ecevit Davosa
gidecek; orada, Türkiyeye, krediler, yabancı sermaye akacak...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Genç, lütfen tamamlayın.
KAMER GENÇ (Devamla) Daha
bugüne kadar 1 kuruş sermaye gelmedi. Çine 42 milyar dolar yabancı
sermaye gitmiş, geçen sene Türkiyeye gelen 800 milyon dolar; o da,
yapılan yatırımlara bağlı.
Şimdi, bu ANAPlı
arkadaşlarımızı iyi tanıyoruz. Geçen gün Sayın
Bakan Ceviz Kabuğu Programına katıldı. Orada bir
Paşayla Ceviz Kabuğundaki arkadaş konuşunca dedi ki benim
ailemde kimse ticaretle uğraşmıyor. Sonradan öğrendik ki,
kendisi TEKELden sorumlu bakan ve ondan sonra, oğluna da bu Philip
Morrisin bayiliğini vermiş... Güzel de; yani, bari hiç olmazsa,
bizleri; yani, bu milleti bu kadar hiçbir şeyin farkında
olmadığı gibi kabul etmeyin.
Enerji Bakanı burada
dedi ki: Ben, efendim, genel müdürü görevden aldım. 24 saat sonra, gitti,
Danıştaydan karar aldı. Danıştay Başkanı
kendisini yalanladı, dedi ki 72 gün sonra karar aldık.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, bir devletin hükümetini idare eden bakanlar kamuoyu karşısına
çıkıp da bu kadar çelişkili ifadeler verirse, biz burada kime
inanacağız!.. Buraya gelen bilgilerde de nasıl biz bunlara
inanacağız!.. Ben rica ediyorum, lütfen, burada, bu Meclisin, bu
hükümetin bir adabı var, bir de bir onuru var. Onun için...
BAŞKAN- Sayın
Genç, bir de Tüzüğümüz var.
KAMER GENÇ (Devamla)-
Efendim, Tüzük zaten...
BAŞKAN- Bir de
üzüğümüz var; evet.
KAMER GENÇ (Devamla)- 1
dakika daha verin de...
BAŞKAN- Son cümleniz
için açıyorum; buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla)-
Tüzük, zaten, işte bu getirilen, Türkiyeyi sömürü düzenine sokan kanunlar
üzerinde milletvekillerinin seslerini kısmak için getirildi; ama, bunun
da, işte, biraz önce, uygulamalarını gördük. Bakan
çıkıyor burada, deniliyor ki kendisine, enerjiyle ilgili, Enerji
Bakanının yaptığı suiistimallerle ilgili
Başbakanlık Teftiş Kurulunun raporu var; bu raporu gelip burada
açıklayamıyor. Yarım yamalak, 3 dakikada, zaman
zırhına bürünerek, zaman zırhından medet umarak Türkiye
Büyük Millet Meclisine de ifade verilmiyor.
Bu sizi memnun ediyorsa
sizi tebrik ederim. Yapabildiğiniz kadar yapın bu memlekete
kötülüğü; ama, halkın karşısına yarın
çıkamazsınız.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür
ediyorum Sayın Genç.
Doğru Yol Partisi
Grubundan sonra, Fazilet Partisi Grubu adına, Osmaniye Milletvekili
Sayın Şükrü Ünal konuşacaklar.
Buyurun efendim. (FP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
FP GRUBU ADINA ŞÜKRÜ
ÜNAL (Osmaniye)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan Elektrik Piyasası kanun tasarısının
6 ncı maddesi üzerine söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısıyla, elektrik
üretimi, dağıtımı, toptan ve perakende
satışı, ithalat ve ihracatı ile elektrik enerjisi üretim ve
dağıtım tesislerinin özelleştirilmesi, zaman içerisinde
serbest piyasanın oluşturulması ve elektrik piyasası
düzenleme kurumu kurulmasına ilişkin hükümler, hükümet
tarafından getirilmektedir.
Üzerinde
konuştuğumuz 6 ncı maddede de, elektrik piyasası düzenleme
kurulu üyelerinin ve yakınlarının üyelikleri devam ettiği
sürece ve sonrasında uymaları gereken kural ve yasaklar
düzenlenmiştir. Kurul üyeliği, tarafsızlık
açısından özellik arz eden bir görev olduğu için, kurul üyeleri
ve yakınlarına, genel yasakların dışında
birtakım özel yasaklamalar da getirilmiştir. Tabiî, IMFnin emirleri
ve buyrukları doğrultusunda hazırlanan bu tasarılar,
sürekli Meclisin gündemine getirilmekte ve sonunda
çıktığında memleketimize neler getirecek, neler götürecek
bunu hep beraber göreceğiz. Ancak, bu arada bir gazetede yayınlanan
yazıdan kısa bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sayın Yavuz
Donatın Vitrin sütununda Ekonomik Nabız
başlığıyla yazdığı yazının hemen
birinci bölümünde şöyle denilmekte:
Çarşamba sabah saat
10.00. IMF Türkiye Masası Şefi Carlo Cottarelli, Maliye Bakanı
Sümer Oralın odasına girdi ve Türkçe olarak ben geldim dedi.
Merhaba Sümer Bey. Sümer Oral maşallah diye söze başladı
Türkçeyi iyi ilerletmişsiniz. Karşılıklı
nasılsınız, iyi misiniz sohbeti de Türkçe gelişti.
KAMER GENÇ (Tunceli) Türk
vatandaşı olmuş (!)
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)
Bu arada Sümer Bey, yine, Türkçe olarak sordu ne içersiniz Bay Cottarelli
yanıt da Türkçe geldi çay lütfen ve bir de su lütfen.
Şimdi, IMF, bize,
ekonomiyi öğretti mi, öğretemedi mi; bu, elbette
tartışılacak bir konu; ama, Bay Cottarelli, Türkiyeye gele
gide, maşallah, hükümetimiz ve bakanlarımız, ona Türkçeyi
gerçekten çok güzel bir şekilde öğretmişler. Bunu, Sayın
Yavuz Donatın sütunundan okuyor ve öğreniyoruz.
Cottarelli daha ne kadar
gelecek ve bize neler dikte edecek? Bizim, Cottarelli kadar, IMFnin
uzmanları kadar ekonomiyi bilen uzmanlarımız yok mu? Onlar,
ekonomiyi masaya yatırıp da, şu yasaları daha güzel düzene
sokup, Türkiyede ekonomiyi düze çıkaramazlar mı? Bunu
tartışsak, bunu konuşsak ve kendi beyin adamlarımızla;
fikir, düşünce adamlarımızla; ilim adamlarımızla,
kendi problemlerimizi çözsek, herhalde bundan daha iyi olur
düşüncesindeyim.
Bu duygularla, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
FETHULLAH ERBAŞ (Van)
Daha kısa yolu var; adamı Türk vatandaşlığına
geçirsinler.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)
Türk vatandaşlığına geçerse, Meclisin bileceği
iş...
Saygılar sunuyorum.
(FP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
6 ncı madde üzerinde, gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.
6 ncı madde...
KAMER GENÇ (Tunceli)
Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.
GÖNÜL SARAY ALPHAN (Amasya)
3 dakikada bir olur mu? Bunun da bir usulü var.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Gelin efendim. IMFye hesap vereceksiniz...
III.-Y O K L A M A
BAŞKAN Karar
yetersayısından önce, başka bir işlemimiz var efendim.
Maddeyi oylamaya sunmadan
evvel, maddenin oylanmasından önce, yoklama talebinde bulunulmuştur.
Şimdi, yoklama
talebinde bulunan sayın milletvekillerinin Genel Kurul salonunda olup
olmadıklarını arayacağım.
MURAT SÖKMENOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, ad okumak suretiyle yoklama
yapın, gelenle gelmeyen belli olsun.
İSMAİL KÖSE
(Erzurum) İsim okunarak yapılsın Sayın Başkan.
BAŞKAN Önce, varlar
mı yoklar mı ona bir bakalım efendim. Belki yoklardır.
Yoklama talebini okuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Genel Kurulda toplantı
yetersayısı yoktur. 6 ncı maddenin oylamasında
toplantı yetersayısı aranmasını arz ve talep ederiz.
Fethullah Erbaş?..
Burada.
Mehmet Zeki Çelik?..
Burada.
Mehmet Ali Şahin?..
Burada.
Yakup Budak?.. Burada.
Mukadder
Başeğmez?.. Burada.
Maliki Ejder Arvas?..
Burada.
Mustafa Geçer?.. Burada.
Şükrü Ünal?.. Burada.
Ali Oğuz?.. Burada.
Mehmet Çiçek?.. Burada.
Metin Kalkan?.. Burada.
Suat Pamukçu?.. Burada.
Lütfi Yalman?.. Burada.
Alaattin Sever
Aydın?.. Burada.
Temel Karamollaoğlu?..
Burada.
Musa Demirci?.. Burada.
Rıza Ulucak?.. Burada.
Osman
Yumakoğulları?.. Burada.
Azmi Ateş?.. Burada.
Sacit Günbey?.. Burada.
Ahmet Aydın?.. Burada.
Elektronik cihazla yoklama
yapacağız...
HASAN FEHMİ KONYALI
(Ordu) Ad okuyarak yapın Sayın Başkan.
SEDAT ÇEVİK (Ankara)
Kim burada, kamuoyu görsün efendim!
BAŞKAN Efendim,
elektronik cihazla yoklama yaptığımız zaman da isimler
kayda geçiyor; onun için, isim okumaya hacet yok...
MURAT SÖKMENOĞLU
(İstanbul) Kamuoyu görmüyor burada olanları Sayın Başkan.
Ad okuyarak yapın da olmayanlar afişe olsun.
SEDAT ÇEVİK (Ankara)
Kamuoyu görsün efendim.
HASAN FEHMİ KONYALI
(Ordu) Orada bir kişi oturuyor, çalışmaları istediği
gibi yönlendiriyor!..
BAŞKAN Yoklama için
5 dakika süre veriyorum.
Yoklama talebinde
bulunanların sisteme girmesine ihtiyaç yok; onları zaten var
sayıyoruz.
Pusula dolduran sayın
milletvekillerinin, pusulalarını, bu 5 dakikalık süre içerisinde
Başkanlık Divanına ulaştırmaları esastır.
Efendim, yoklama
işlemini başlatıyoruz.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayısı sınırda olarak,
tam olarak vardır.
ASLAN POLAT (Erzurum)
Kâğıtları okuyalım; kontrol edelim lütfen.
SEDAT ÇEVİK (Ankara)
Sayın Başkan, size güvenmiyorlar mı?..
BAŞKAN Şimdi
size okuyorum:
ASLAN POLAT (Erzurum)
Evet, okuyun; bakalım, buradalar mı?
SEDAT ÇEVİK (Ankara)
Size güvenmiyorlar mı?..
BAŞKAN Sayın
Kâmran İnan?.. Burada.
Sayın Mehmet
Şandır?.. Burada.
Sayın Cafer Tufan
Yazıcıoğlu?.. Burada.
Üç tane, evet...
HASAN GÜLAY (Manisa) Size
güvenmiyorlar mı?..
BAŞKAN Efendim,
hudutta olduğu için okunmasında fayda var; çünkü, tam
sayıdır.
V. KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
2. - Elektrik Piyasası Kanunu
Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/791) (S.
Sayısı: 597) (Devam)
BAŞKAN Şimdi
oylama yapacağız.
6 ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
CEMAL ENGİNYURT (Ordu)
Kamer, karar yetersayısının aranılmasını
istemişti; onu da sayalım.
BAŞKAN Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Malum olduğu üzere,
yoklama sayısı, karar yetersayısından daha fazladır.
Şimdi, yeni bir
maddeye geçmeden evvel, Anavatan Partisi Grubu bir sataşmadan dolayı
söz istiyor. Kendilerine söz vereceğim.
Sayın Çakan,
oturduğunuz yerden kısa olarak, buyurun.
VI. AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1. ANAP
Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakanın, Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, tasarının görüşmeleri
sırasında yaptığı konuşmalarda, resmî bir
toplantıya katılmak üzere Bulgaristanda bulunan Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümere sataşması nedeniyle
konuşması
ZEKİ ÇAKAN
(Bartın) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Özellikle, Sayın Kamer
biraz önce Genç konuşmalarında Sayın Bakanın Genel Kurulda
neden ve niçin bulunmadığını bildiği halde kaçan
bakan tabirini kullandı, Grup Başkanvekili olarak da partime mensup
bir bakanın, Kamer Genç tarafından bu tür bir suçlamayla suçlanmasını
kınadığımı, Sayın Bakanın Genel Kurulda
neden bulunmadığını
açıklama hakkını kendimde gördüğüm için söz
aldım, teşekkür ediyorum.
4 Kasım 1998 tarihli
Türkiye Cumhuriyeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümetleri Arasında,
Enerji ve Altyapı Alanlarında İşbirliği
Anlaşması ve Protokolü hükümleri çerçevesinde ve her iki ülke
başbakanlarının mutabakatları uyarınca
oluşturulan Türkiye Bulgaristan Ortak Çalışma Grubu, Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer ile Bulgaristan Bölgesel
Kalkınma ve Bayındırlık Bakanı Sayın
Evgenicev
Eşbaşkanlığında birinci
toplantısını 27 Haziran 2000 tarihinde ve ikinci
toplantısını da 31 Ekim 2000 tarihinde İstanbulda
gerçekleştirmiş olup, söz konusu toplantının üçüncüsü ise
14 16 Şubat 2001 tarihlerinde Sofyada gerçekleştirilmektedir. Her
iki Bakan başkanlığında yapılacak olan heyetler
arası görüşmelerde, Bulgaristandan halen almakta olduğumuz
elektrik enerjisinin, kış döneminde yaşanan kuraklık
nedeniyle artırılması olanaklarıyla, Rusyadan, Türkiyeye
batı hattından alınan ilave doğalgaz sevkiyatı için
Bulgar tarafınca yapılması gereken tevsi
yatırımların nihai durumu gözden geçirilecektir.
Bu nedenle, ülkemizin
enerji sorunuyla ilgili olarak bir meseleyi çözmek için Bulgaristanda bulunan
Sayın Bakanın, burada kaçtı diye nitelendirilmesi, ancak,
Sayın Kamer Gençin bundan önce söyledikleri gibi kendisine
yakışır. O sözü kendisine
iade ediyorum ve bunu da kınadığımı belirtmek
istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
V. KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
2.-
Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/791) (S. Sayısı: 597) (Devam)
BAŞKAN - 7 nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 7.- Kurul üyeleri, Yargıtay Birinci
Başkanlık Divanı huzurunda görevlerinin devamı süresince
Kurulun işlerini tam bir dikkat ve dürüstlük ile yürüteceklerine, bu
Kanunun hükümlerine ve ilgili mevzuata aykırı hareket etmeyeceklerine
ve ettirmeyeceklerine dair yemin eder.
Yemin için yapılan başvuru Yargıtayca
acele işlerden sayılır.
Kurul üyeleri yemin etmedikçe göreve başlayamaz.
Kurul üyeleri göreve başlama ve görevden
ayrılma tarihlerinden itibaren bir ay içinde ve görevleri devam ettiği
sürece her iki yılda bir mal beyanında bulunmak zorundadır.
BAŞKAN Doğru
Yol Partisi Grubu adına, Tokat Milletvekili Sayın Ali Şevki
Erek; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
DYP GRUBU ADINA ALİ
ŞEVKİ EREK (Tokat) Sayın Başkanım, Yüce Meclisin
değerli üyeleri; Doğru Yol Partisi Grubu adına, Yüce Meclisi
sevgilerimle, saygılarımla selamlıyorum.
7 nci madde üzerindeki
görüşlerimizi Yüce Meclise aktarmaya çalışacağız; çok
beylik bir maddedir. Gayet tabiî, bu kadar sorumluluk verilen, bu kadar hayatî
göreve atanan 7 kişilik kurulun, böyle bir yeminle en azından
mükellef tutulması kadar tabiî bir şey olamaz. Buna benzer
kanunlarımızda da bu yemin müessesesi vardır. Ancak, burada, 7
nci maddeye bu kadar temas ettikten sonra, yasa tasarısının
geneli üzerinde birkaç cümleyi, burada bir kere daha,
arkadaşlarımızın söylediklerine ilave ederek tekrar etmek
durumundayız.
Değerli
arkadaşlarım, son yıllarda, bilhassa özellikle 57 nci hükümet
sırasında, çok önemli meseleleri belirli kurulların
sorumluluğuna bırakmak gibi bir yola girilmiş oldu. Elektrik
enerjisi konusundaki her türlü sorumluluk, bugünden itibaren 7 kişilik bir
kurula verilecek.
Değerli
arkadaşlarım, kanun tasarısının gerekçesini okuyunca
şu kelimeleri görüyoruz: Bu yasayla, Türkiye, etkin, güvenli, sürekli,
ucuz, özel sektör ağırlıklı, arzın talepten fazla
olduğu bir ortama kavuşacak O zaman, insan, ister istemez soruyor:
Değerli arkadaşlarım, elinizde bu yasa tasarısı gibi
bir sihirli değnek vardı da, dört yıldan beri, bugüne kadar
yapılanları sıfırlamayı mı beklediniz? Niye bu
kadar gecikti? Bu soruyu, kendi kendimize soruyoruz ve cevabını da
hemen veriyoruz: Bütün sorumluluğu 7 kişilik kurula bırakan bu
müessese, içinde bulunulan kargaşayı artıracaktır,
sorumsuzluğu artıracaktır.
Şüphesiz ki,
Doğru Yol Partisi, sadece elektrik enerjisinde değil, 4046
sayılı Kanunda ilkeleri öngörüldüğü gibi, devletin
hantallıktan kurtulması için özelleştirmeyi şiar
edinmiştir, özelleştirmeyi öne almıştır; ama, dört
yıldan beri, yedi yıldan beri yapılagelen tüm tasarrufları
bir anda berhava edeceksiniz, müktesep haklar, eğri veya doğru bir
tarafa bırakılacak, Türkiye karanlığa gitmek üzere süratle
ilerleyecek, enerjiyi emsallerinden çok pahalıya alacak, dört yıldan
beri bu yasa tasarısı gelmeyecek ve Elektrik Piyasası Kanunu
Tasarısını bir sihirli değnek gibi ortaya
koyacaksınız!
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, Yüce Meclisin huzurunda konuşmama,
Tokat esnaf derneklerinin bir yazısını ve talebini okuyarak
devam etmek istiyorum ve bu tasarının, acaba, bu feryada ne
getirdiğini de Sayın Bakanın ağzından öğrenmek
istiyorum. Tokat Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği
Başkanlığı
-Başkanın, Genel Sekreterin ve yönetim kurulunun
imzalarıyla- bakınız ne diyor: İlimizde TEDAŞ
Elektrik Dağıtım Müessesesince, yeni bir uygulama
başlatılmış olup, elektrik faturalarına ne olduğu
belirsiz muhtelif adı altında, elektrik ücretine ilaveten, her
abonelik için 5 milyon Türk Lirası geçen ay, bu ay da 10 milyon Türk
Lirası tahakkuk ettirilmektedir -aynen okuyorum- hiçbir
açıklaması, müessese müdürlüğü tarafından yapılmayan
bu uygulamayla esnafımız mağdur edilmiştir. Ekteki fatura
fotokopisinden de anlaşılacağı üzere, 2 486 614
liralık elektrik tüketen bir esnafımız 15 940 000 Türk
Lirası ödemek zorunda bırakılmıştır. Sanayi
sitemizde 3, 4 hatta 5 aboneliği olan üyelerimiz, her bir abone için 10
milyon Türk Lirası ödemek zorundadır. Ekteki Kayseri İline ait
elektrik faturalarında böyle bir uygulama görülmemiştir. Ekonomik açıdan
zaten darboğaza düşmüş durumda olan Tokat esnaf ve
sanatkârına yapılan bu uygulamayı, esnaf teşkilatı
olarak haksız bulmaktayız.
Konunun
tarafınızdan incelenmek üzere bilgilerinize arz ederiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Erek, lütfen, toparlayınız.
ALİ ŞEVKİ
EREK (Devamla) Başkanım, bitiriyorum. Bu İçtüzük, şu
anda, maddesinin okunması 20 dakika süren bir yasa tasarısı
üzerinde milletvekillerine 5 dakikalık söz hakkı tanıyor. Yasa
tasarısının başında, 10 dakikalık bir soru-cevap
süresi var. Milletvekili olarak ben, halkımın çok açık ve net dileğini iletiyorum. Lütfen,
Sayın Bakana tanıdığınız müddetin dörtte 1ini de
bana lütfediniz.
BAŞKAN Efendim,
lütfen, toparlayınız.
ALİ ŞEVKİ
EREK (Devamla) Toparlıyorum efendim.
Esnaf, 2 milyon
liralık elektrik yakıyor. Bu ortamda, zaten, canı,
bağrı yanmış, zaten, kepengi kapatmış.
Ayrıca muhtelif ibaresi altında fatura çıkıyor 15 milyon
liraya.
Şimdi soruyorum: Bu
Elektrik Piyasası Yasa Tasarısı kanunlaştığı
takdirde -ki, öyle olacak- bize göre, tam bir keşmekeşe, tam yeni bir
kaosa, tam yeni bir karanlığa sebep olacağı aşikâr
olan bu tasarının, esnafa ve sanatkâra getireceği bir iyilik
olacak mıdır?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sözünüzü
tamamlamanız için mikrofonu açıyorum.
ALİ ŞEVKİ
EREK (Devamla) Bu konuda Sevgili Bakanımız bizi
aydınlatırsa memnun oluruz. Yüce Heyete Grubum ve şahsım
adına sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Her şeye
rağmen, eğer kanunlaşırsa, Türkiye Cumhuriyeti için enerji
bakımından hayırlı olmasını da Cenabı
Allahtan niyaz ediyorum.
Teşekkür ederim. (DYP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Erek.
Fazilet Partisi Grubunun
görüşlerini Bayburt Milletvekili Sayın Suat Pamukçu ifade edecekler.
Buyurun Sayın Pamukçu.
(FP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
FP GRUBU ADINA SUAT PAMUKÇU
(Bayburt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Elektrik Piyasası
Kanunu Tasarısını görüşüyoruz, tasarının 7 nci
maddesi üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum.
Elektrik Piyasası
Kanunu Tasarısını görüşüyoruz da, bu tasarıyı
görüşürken, kanun tasarısının sahibi bakan burada yok.
Sayın Bakanımızı tenzih ederim; ancak, bu kanun
tasarısının sahibi olan bakanın, bu kadar önemli bir
tasarı görüşülürken burada olmaması, nasıl izah edilir
bilemiyorum.
Şimdi, bazı
kardeşlerimiz, sorumlu bakandan Enerji Bakanını
kastettiğimi zannedecekler; hayır, onu kastetmiyorum. Biliyorum ki,
Enerji Bakanı bu tasarının sahibi değil. Nereden biliyorum;
bunu, komisyondaki tartışmalardan biliyorum. Acaba sahibi Cottarelli
mi diye düşünebilirsiniz; hayır, o da değil, onu da söyleyeyim.
Buradaki sahibi Hazineden sorumlu Devlet Bakanı, onu biliyorum; ama,
şu anda burada bulunmuyor. Bulunması gereken bakan burada bulunmuyor.
Daha önemli ne işi vardır, onu da bilemiyorum.
BEYHAN ASLAN (Denizli)
Resmî toplantıda, Türkiye ile Bulgaristan arasındaki toplantıda.
Kaç defa söyledik.
BAŞKAN
Karşılıklı konuşmayalım.
SUAT PAMUKÇU (Devamla)
Efendim, bu tasarıyı bir gün geciktirebilirdiniz, çok aciliyeti yoktu
herhalde. Çok önemlidir yani, bakanın burada olması gerekirdi.
Bakanın daha önemli bir işi varsa, tasarının
görüşülmesini bir gün geciktirebilirdik.
Şimdi,
tasarının 7 nci maddesiyle düzenleme kuruluna yemin şartı
getirilmiş. Bize göre bu yeminin de bir manası yok; çünkü, bu kurulun
zaten görev yapması mümkün değil. Tasarının amacı, bu
piyasanın özelleştirilmesi. Bir kere, kurulun
oluşturulmasında bu piyasanın özelleştirilmesi
gözetilmemiş.
Biraz önce, 5 inci maddeyle
ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerine konuşan
arkadaşımız görüşlerimizi izah etti. Özelleştirmeden
yola çıkılarak hazırlanmış bir tasarıda
oluşturulan kurul, bir kere özel değil; tamamen, kamunun denetiminde
kurulmuş bir kurul, üstelik sorumsuz bir kurul.
7 nci maddede yemin
edecek deniliyor. Yemin etti ve görevini yüzüne gözüne
bulaştırdı; ne yapacağız? Hiç... Efendim, hasta
olursa görevden alırız. Eee?.. Suç işlerse görevden
alırız. Peki, görevini yüzüne gözüne bulaştırırsa ne
yapacağız? Yani, bu kanunla verilen görevleri hakkıyla yerine
getirmezse ne yapacaksınız? Ne yapacaksınız?.. Böyle bir
şey yok!.. Yerine getirmeyeceği de, zaten, baştan belli; çünkü, bu kanunla, bu piyasanın
özelleştirilmesi mümkün değil. Niçin değil; bir kere, kurulun
görevleri arasında yatırımlara onay vermek var; verdiniz
onayı; ama, verilen o görev, özel sektör tarafından yerine
getirilmedi. Ne yapacaksınız? Efendim, para cezası keserim,
lisansını iptal ederim. İyi de, Türkiyenin elektrik
açığı ne olacak? İthal ederim. Orada da büyük bir
yanlışlık var.
Bakın, bu kanun, daha
doğarken ölü doğuyor. İthal iznini özel sektöre
vermişsiniz. Bu izinle, bu kanuna göre, bu ülkede enerji
yatırımı yapılmaz. Dışarıdan ucuz enerji
ithali varken, hiç kimse, bu ülkede enerji yatırımı yapamaz.
Enerji ithal izni, elektrik ithal izni, kamunun elinde olmalıydı.
Yatırım ve üretim projeksiyonlarına uygun ithalatı, ancak
kamu yaparsa, belki bir ölçüde bu kanunla amaçlanan hususlara
ulaşılabilir. Şimdiden söyleyeyim; mümkün değil, hiçbir
yatırım yapılamaz!.. İdarî para cezasıymış,
yemin edecekmiş!.. Yemin edecekde ne olacak? Bu görevler zaten yerine
gelmeyecek; ne yapacak o zaman bu kurul, harakiri mi yapacak?
Değerli
arkadaşlar, bakın, kurulun görevleri içerisinde
saymışsınız yenilenebilir enerji
yatırımlarının teşviki için birtakım yerlere
başvurmak...
Niçin bu kanunun içine
koymuyorsunuz? Vermiştik önerge, kabul edilmedi; Sayın Başkan
burada...
Dedik ki, yenilenebilir
enerjiyle ilgili yatırımlarda veya alımlarda bir teşvik
getirin bu kanun içerisinde. Türkiye, her halükârda enerji açığı
olan bir ülke. Bütün potansiyelinizi elektrik enerjisi üretmek için
kullansanız, 240-250 milyar kilovat/saatlik enerji üretebiliyorsunuz
ancak. Halbuki, yirmi yıl sonra, bunun üç katı bir taleple
karşı karşıyasınız. Her halükârda enerji
açığı olan bir ülkede, yenilenebilir enerjinin, mutlaka, bu
kanunda teşvik edilmesi gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Pamukçu, lütfen toparlayınız.
SUAT PAMUKÇU (Devamla)
Yani, bu kurulun oluşumu bir kere antidemokratik; çünkü, sorumsuz bir
kurul bize göre. Yakında şeker kanunu gelecek, orada da bir
şeker kurulu oluşuyor. Şekerpancarı üreticileri kotadan
şikâyetçi; kime gidecek; kurula, Marko Paşaya... Yani, böyle bir
düzen içerisinde, Türkiye nereye gidiyor, anlamış değiliz.
Sayın Başkan,
ister yemin ettirin ister şart ettirin, bu kurul hiçbir şekilde
görevlerini yerine getiremez; bu kanunla da bu piyasa özelleşemez. Sonunda
olacak olan şudur: Bankaları nasıl kurtarmaya kalktıysak,
yarın da bu şirketleri kurtarmaya kalkacağız; endişem
budur.
Hepinize saygılar
sunuyor, teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (FP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Pamukçu.
Gruplar adına
başka söz talebi?.. Yok.
Madde üzerinde herhangi bir
önerge yok.
Maddeyi
oylatacağım; ancak, maddenin ilk cümlesinde ve ilk
satırında Kurul üyeleri, Yargıtay Birinci Başkanlık
Divanı huzurunda deniliyor. Bilindiği üzere, Yargıtay
Kuruluş Kanunu 2797nin 3 üncü ve 10 uncu maddelerinde Yargıtay
Birinci Başkanlık Divanı değil Başkanlık
Kurulu denilmektedir.
Komisyon?..
Katılıyor.
Hükümet?..
Katılıyor.
Bu şekliyle
oylarınıza sunuyorum: Maddeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde bu şekliyle kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi okutuyorum:
Kurul
çalışmaları ve toplantıları, Kurul onayları,
yıllık rapor ve denetim
MADDE 8.- Kurulun
çalışma usul ve esasları ile başvurularda takip
edeceği usuller yönetmeliklerle
düzenlenir.
a) Kurul en az
haftada bir defa olmak üzere, gerekli gördüğü sıklıkta
toplanır. Toplantıyı Kurul Başkanı veya
yokluğunda İkinci Başkan yönetir. Her bir toplantının
gündemi toplantıdan önce Başkan ya da yokluğunda İkinci
Başkan tarafından hazırlanarak Kurul üyelerine bildirilir.
Kurul salt
çoğunlukla toplanır ve kararlar toplantıya
katılanların çoğunluğunun oyu ile alınır.
Kurul üyeleri,
kendileri ve üçüncü dereceye kadar kan ve ikinci dereceye kadar sıhri
hısımlarıyla ilgili olaylarda müzakere ve oylamaya
katılamaz.
b) Tüzel kişiler
her türlü onay ve lisanslarla ilgili
işlemlerde yönetmeliklerde belirlendiği şekilde başvuruda
bulunur.
Piyasada faaliyet
gösteren tüzel kişilerin ortaklık yapılarında herhangi bir
nedenle yüzde on veya daha fazla, halka açık şirketlerde ise yüzde
beş veya daha fazla bir sermaye payı değişimi veya bu tüzel
kişilerin birleşmeleri veya herhangi bir tüzel kişinin
konsolidasyon, kontrolün değişmesi, satış, devir veya
diğer düzenlemeler ile tüzel kişilik yapısının
değişikliğe uğraması ya da bir tüzel kişinin
sahibi olduğu üretim, iletim veya dağıtım tesislerinin
önemli bir kısmında herhangi bir satış, devir veya
diğer bir düzenleme sonucu değişiklik olması durumunda,
Kurul onayı alınması gereklidir. Kurul onayı
alınmasına dair usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.
Piyasada
gerçekleştirilecek ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması
Hakkında Kanunun 7 nci maddesi kapsamına giren birleşme ve
devralmalarda Rekabet Kurulunun izin verme yetkisi saklıdır.
c) Kurul, bir önceki
mali yıl için, en geç bir sonraki yılın Nisan ayının
sonuna kadar yazılı bir yıllık raporu bilgi için Bakanlığa
gönderir. Raporda, konsolide edilmiş gelir tabloları, bilançolar ve
yıllık faaliyetleri esas alan
kapsamlı mali tablolar yer alır.
d) Kurumun
hesapları Sayıştayın denetimine tabidir.
BAŞKAN 8 inci madde
üzerinde, gruplar adına ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına, Adana
Milletvekili Sayın Yakup Budaka aittir.
Buyurun Sayın Budak.
(FP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır
efendim.
FP GRUBU ADINA YAKUP BUDAK
(Adana) Sayın Başkan, değerli üyeler; sözlerime başlarken
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle, elektrik
piyasası düzenleme kurulunun çalışma esasları bir
bakıma belirlenmektedir. Bir bakıma belirlenmektedir diyorum; çünkü,
burada sayılan maddelerde ifade edilen şeyler, elektrik
piyasasının çok az bir kısmını kapsamaktadır.
Zaten, bu kanunun muğlaklığı ve
anlamsızlığı ve birtakım konulardaki yeterli
anlamanın sağlanmamasının temel sebebi de kurulacak kurula
her şey izafe ediliyor. Öyle süpermanlerden oluşan yedi kişilik
bir kurul ki, elektriğin dağıtımı, iletimi, üretimi,
ithalatı, ihracatı, toptan, perakende satışı, neyi
varsa hepsini bu yedi kişi düzenleyecekler, kendi yönetmeliklerini
hazırlayacaklar, bu işleri yapacak olan firmaların sermaye
yapısını inceleyecekler, değişiklikleri
inceleyecekler. Öyle bir kurul ki, âdeta, siyasetin bütün kurumlarıyla
yapamadığını tek başına bu kurul ifa edecek.
Böylesine geniş
yetkilerle donatılmış bir kurumun denetimine geldiğimiz
zaman da, sadece bir Sayıştay denetimi var. Aslında, bu tip
kurumlarda, siyasî iradenin birtakım yetkileri bu kurumlara verildiği
için, muhakkak surette, bu kurulların denetiminde Büyük Millet Meclisi de
etkin olmalıdır; buna uygun bir şekilde bir denetim
mekanizması gerçekleştirilmelidir. Bazı
arkadaşlarımız, özerk bir kurul oluşturuyoruz,
dolayısıyla da, elbette, bunun denetimi Sayıştayda
olması gerekir, bu işlere Meclisin, siyasetin bulaşmaması
gerekir gibi bir kanaatin ifadesindedirler. Arkadaşlar, biz, siyasîler
olarak, iktidar olsun, hükümet olsun kendimizden korkuyor muyuz; yoksa
yaptığımız işlerden kendimiz utanıyor muyuz ki,
siyasetin bu kurumlara girmemesi için veya siyasetin denetiminde olmaması
için böylesine bir çalışmanın içerisinde bulunuyoruz?!
Anlaşılıyor ki, iktidar, birtakım çevrelerin
dayatmalarından ve etkisinden fazlasıyla etkilenmiş olacak ki,
bu kurumların içerisindeki siyasî etkiyi ortadan kaldırabilmek için
var gücüyle çalışıyor. Demokratik ülkelerde, şeffaf
ülkelerde, yönetimin tam manasıyla halka açık olduğu ülkelerde,
bırakın böyle elektrik işleriyle ilgili konuları,
Amerikada askerlerin belirli bir rütbeden sonra terfilerinin
yapılması bile Meclisin denetimine ve Meclisin onayına, Millî
Savunma Komisyonunun onayına tabidir. Biz, niye kendimizden böylesine
korkuyoruz, böylesine özerk kurumlar oluştururken, denetleme mekanizmasını
ortadan kaldırıyoruz?
Muhterem arkadaşlar,
millet iradesinin denetlemediği ve millet iradesine göre hareket
ettiğini ifade eden kurumlar, millet iradesine hesap verme, onun
gelecekteki denetimine tabi olmama, cezalandırma veya ödüllendirme gibi
birtakım yaptırımlarla karşı karşıya
olmayacağını anlayan kurumlar, sorun çözmek yerine sorun
üretirler. Maalesef, Türkiyedeki birçok kurumun sorun üretmesinin temeli,
millî iradenin denetiminin dışında olduğunu düşünmesi
ve tek başına bir buyruk olarak iktidar içerisinde iktidar, devlet
içerisinde devlet anlayışıyla hareket etmeleridir. Onun için,
bu tip kurumlar oluşturulurken, muhakkak surette bir denetleme
mekanizmasının geliştirilmesi gerekir.
Yedi kişiden
oluşan bir heyet teşekkül ettirdik; bunlara bütün yetkileri devrettik.
Şayet, hedefler gerçekleşmezse, plan doğrultusundaki hedefler
tutturulmazsa, bunun hesabını kim verecek? Efendim, kurulların,
nasıl olsa, altı yıl sonra görevleri bitiyor diyeceğiz.
Acaba, Türkiyenin politikalarının düzenlenmesi bu kadar ucuz mu?
Niye diyeceğiz; çünkü, siyasî partilerin programlarında, enerji
politikasını nasıl yürütecekleri var. Âdeta, iktidar, enerji
politikasını böyle bir kurula havale etmektedir. O zaman, iktidara
mensup partilerin, enerji politikalarıyla ilgili programlarındaki bölümleri
çıkarmaları lazım gelir, eğer, bu şekilde bir
anlayışa sahip olacak olursak. Onun için, iktidarların enerji
politikalarını takip etme durumunda olan kurumların, muhakkak
surette siyasetin ve Meclisin denetiminde olması, ödüllendirileceği
veya cezalandırılacağı konusunda muhakkak bir durumun
içerisinde bulunması gerekir.
Niye bunlar
başımıza geliyor? Türkiye Cumhuriyeti, ayda 3 milyar dolar faiz
ödüyor. Halbuki, Türkiyenin, yılda yapması lazım gelen enerji
yatırımları 5 milyar dolar ve ülkenin imkânlarından
dolayı da bu 5 milyar doları yatıramadığımız
için, dış sermaye gelsin diyoruz. Dış sermayenin gelmesi
için de, IMF dayatmalarıyla çünkü, gerekçede de bu ifade ediliyor- böyle
bir düzenlemeyi yapıyoruz. Ayda 3 milyar dolar faiz ödeyen bir ülkenin,
enerjisi için 5 milyar doları harcayamaması, ayıramaması
kadar acı ve hüzün verecek bir durum var mıdır?
Bu iktidarda olan
partilerin bir kısmı dört yıldır
işbaşındadırlar. Dört yıldır enerji
politikası noktasında, Türkiyenin enerji ihtiyacının
karşılanması noktasında hangi yatırımı
yapmışlardır, hangi adımı atmışlardır;
sadece, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulu diye bir kurulla, o da, IMFnin
birtakım taleplerini geçiştirmek için, Meclisin ve milletin huzuruna
gelmişlerdir. Onun için, muhakkak surette bunların tekrar gözden
geçirilmesi gerekecektir; çünkü, gelecekte bu kurulların tekrar
düzenlenmesi için de Meclisin...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Budak, lütfen toparlar mısınız.
MEHMET EMREHAN HALICI
(Konya) Geçmiş olsun.
YAKUP BUDAK (Devamla)
Size de geçmiş olsun efendim.
Hükümetin bütün bunlardan
maksadı nedir; hükümetin bir siyasî iradesi yoktur; ne
yapacağını bilmemektedir, şaşkınlık
içerisindedir. Onun için, IMFnin talepleri doğrultusunda kendi
yetkilerini, millî iradenin yetkilerini birtakım kurullara, kurumlara
devrediyor; dolayısıyla, kendi varlık sebebini de ortadan
kaldırmaya çalışıyor.
Bu kurulların da,
getirilen bu yasa tasarısında belirtilen hedefleri
gerçekleştirme noktasında, yerine getirme noktasında,
araçlarının ve oluşturulan kurumların eksik olduğunu,
Türkiyenin önünde enerji noktasında çok ciddî sıkıntılara
yol açacağını beyan ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(FP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Budak.
Doğru Yol Partisi
Grubunun görüşlerini, Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Dönen ifade
edecekler.
Buyurun Sayın Dönen.
(DYP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
DYP GRUBU ADINA MEHMET
DÖNEN (Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8 inci
madde üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve
şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu madde, kurulun
çalışmaları, toplantıları, kurul onayları ve
kurulun denetimiyle ilgili düzenlemeleri yapan bir madde.
Değerli
arkadaşlarım, tabiî, bu üst kurulları, burada, enine boyuna
tartışıyoruz. Bizde bir gelenek var, bu üst kurulları
kurarken, bu üst kurulların ne iş yapacağına
bakmıyoruz; yani, neye göre üst kurul kurduğumuzu çok iyi
incelemiyoruz. Kurulan üst kurulları, bir önceki üst kurulun nasıl
kurulduğuna bakarak, ona göre kuruyoruz; ama, bir önce kurulan üst kurulun
amaçları farklı, özellikleri farklı, yaptıkları
iş farklı, ondan sonra bizim burada kurmaya
çalıştığımız kurumların işlevleri
farklı. Farklı işlevlere aynı üst kurulları
kurarsanız, bunu çalıştırma imkânına sahip
olamazsınız. Örneğin, burada, özellikle, alt komisyonda ve Plan
ve Bütçe Komisyonunda, bu konular üzerinde tartışılırken,
birçok teknokrat arkadaşımız, yani, bunu düzenleyen arkadaşlarımız
yahu, bu madde, işte, Rekabet Kurulunda var dediler. Rekabet Kurulu
dediğiniz kurul... Ee, bu Rekabet Kurulunu da siz yaptınız
canım; biz de bunu yapıyoruz. Rekabet Kurulu, bir mahkeme hüviyetinde
çalışan bir kurul; bağımsızlığı
olması gereken bir kurul. Bu kurul, Enerji
Bakanlığının görevlerini ve işlevlerini yüklenen bir
kurul. İkisi arasında o kadar çok büyük fark var ki... Bu iki kurulu
aynı özerklik sınırları içerisinde tutmak mümkün
değil; biri, mahkeme hüviyetinde; biri, icra yapan, bir başka
işlevi yerine getiren bir kurul.
Şimdi, bu kurula
birçok yetki veriyoruz. Ne veriyoruz; bakın, bu maddeye göre,
şirketlerin, özellikle enerji sektöründe faaliyet gösteren
şirketlerin paylarının satışını ve
birbirleriyle birleşmelerini; özellikle, halka açılmalarını
ve halka ne kadarının açılabileceğini; yani, şirketlerin
temel niteliklerini tespit eden bir kurul bu kurul. Neye göre yapacak bu kurul;
çıkacak yönetmeliğe göre yapacak. Neye göre lisansını iptal
edecek; çıkacak yönetmeliklere göre edecek. Ben, tasarının tümü
üzerindeki konuşmalarım sırasında da ifade ettim; bu yasa
tasarısında birçok şey yazılmış; ama, neye
göre?.. Siz, burada, müracaat edildiği zaman, hangi kriterlere göre o
insanlara yanıt vereceksiniz?.. Burada, bu kurulun
dağıttığı rant, sizin zannettiğinizin, bizim
zannettiğimizin çok üzerinde bir rant. Çok büyük rantlar
dağıtacak, lisans dağıtacak bu kurul. Bu kurulun kilit
olarak hangi kriterleri esas alacağı, kendi yapacağı bir
yönetmelikte belirlenirse, işte, tehlike oradan çıkar. İşte,
burada, bütün bu kritik noktaların yönetmeliklere bırakılması,
bu yasa tasarısı içerisindeki en büyük mahzurlardan biri olarak
yarın önümüze çıkacak. Bu yasanın işlerliğini,
işlerlik kazanmasını engelleyecek en önemli hususlardan birisi,
birçok temel konunun yönetmeliklere bırakılmasından
kaynaklanacak.
Değerli arkadaşlarım,
burada, örnek veriyorum, şirket birleşmesiyle ilgili müracaat
yapacak. Örneğin, 20 tane şirket müracaat yapacak, birini
sumenaltı edecek bu kurul, diğerini anında yanıtlayacak;
keyfî, keyfinde... Yani, bunu, yönetmelikle ileride belirleyeceğim diyor.
Siz, bunu, ileride, bu kadar önemli rantların
dağıtılacağı bir konuyu, bir sorunu yönetmeliklere
bırakırsanız, sonuç olarak, bu kurumu yeterince
işletemezsiniz. Zaten, kurum, yönetsel olarak hiçbir kurum tarafından
denetlenmeyecek, ne Başbakan ne Cumhurbaşkanı ne Meclis, hiçbir
kurum bunları denetlemeyecek, yaptıklarından hiç kimseye
karşı hesap vermeyecekler; ancak, burada görüldüğü gibi, malî
denetimi Sayıştaya bağlı olacak. Sayıştay da
denetledikten sonra ne diyecek?! Bu kadar denetimden uzak bir kurula ne
diyecek?! Bunu, da sizin takdirlerinize bırakıyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Dönen.
Sayın milletvekilleri,
8 inci madde üzerinde önerge yoktur.
Maddeyi, komisyondan
geldiği şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
9 uncu maddeyi okutuyorum:
Kurum personelinin
statüsü, atanma usulü ve özlük hakları
MADDE 9.- Kurumun
hizmet birimleri; Kurum görev ve yetkilerinin gerektirdiği sayıda daire
başkanlıkları şeklinde teşkilatlanmış ana
hizmet birimleri, danışma birimleri ve yardımcı hizmet
birimlerinden oluşur. Kurumun hizmet birimleri ile bunların görev ve
sorumlulukları, kadro unvanları ve sayıları Kurulun önerisi
üzerine Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenir.
Kurum hizmetlerinin
gerektirdiği asli ve sürekli görevler, idari hizmet sözleşmesi ile
sözleşmeli olarak istihdam edilen personel eliyle yürütülür. Kurum
personeli ücret ve mali haklar dışında 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa tabidir.
Kurum için
çalıştıkları süre zarfında, tüm personelin, Kurumdaki
görevlerine başlamadan önceki
sosyal güvenlik kurumları
tarafından sağlanan her türlü hakları saklı kalır.
Yerli ve yabancı
uzmanlar, birinci fıkrada belirtilen yönetmelik kapsamında,
Başkanlığın hazırlayıp Kurulun onayı ile
yürürlüğe konacak yönetmelik esaslarına göre istihdam edilebilir.
Kurum personeli,
uzmanlık gerektiren görevlerde Bakanlık, bağlı ve ilgili
kuruluşları ile enerjiye ilişkin konularla iştigal eden
diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan personel
arasından çalıştığı kuruluş veya kurumun
izni ile Kurul tarafından atanır.
Kamu kurum ve
kuruluşları dışından yapılacak atamalara ve
personel kariyer sisteminin oluşturulmasına dair düzenleme
çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Kurul üyeleri ve Kurum personelinin ayrıca 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu 48 inci maddesinin (A) bendinin
(1), (4), (5), (6) ve (7) numaralı alt
bentlerinde belirtilen şartları taşımaları
zorunludur.
Kurul Başkanı
ve Kurul üyeleri ile diğer Kurum personeli, 5434 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabidir. Kurul Başkan
ve üyeliklerine atananların Kurulda görev yaptıkları sürece eski
görevleri ile olan ilişkileri kesilir. Ancak 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu veya özel mevzuatla düzenlenmiş personel rejimine
tabi olanlar Kuruldaki görevleri sona erdikten sonra, başvuruları
halinde bu Kanunun 6 ncı maddesi hükümleri saklı kalmak kaydıyla
ilgili Bakan tarafından mükteseplerine uygun bir kadroya atanırlar.
Akademik unvanların kazanılması için gerekli şartlar
saklıdır.
Emeklilik
açısından Kurum personelinin durumu, Başkanlık
tarafından hazırlanacak ve Kurul onayı ile yürürlüğe
konulacak yönetmelik ile düzenlenir. Buna bağlı olmaksızın,
emeklilik konusunda, Kurul Başkanının Bakanlık
Müsteşarına, Kurul üyelerinin ise Bakanlık Müsteşar
Yardımcısına denk statülerinin olduğu kabul edilir.
Kurul
Başkanı ve Kurul üyelerinin aylık net ücretleri, en yüksek
devlet memurunun her türlü ödemeler dahil aylık net ücretinin iki
katını geçmemek üzere, Bakanlığın teklifi üzerine
Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilir.
Kurum personelinin
ücret ve diğer mali hakları, Bakanlar Kurulunca belirlenecek esaslar
çerçevesinde Başkanlığın teklifi üzerine Kurulca tespit
edilir.
Kurul
Başkanı, Kurul üyeleri ve Kurum personeli ile vekalet ve istisna akdi
ile hizmet verenlerin görevlerinin ifası sırasında
yaptıkları masraflardan hangilerinin Kurum bütçesinden
karşılanabileceğine dair usul ve esaslar yönetmelikle
belirlenir.
BAŞKAN Gruplar
adına ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına, Çankırı
Milletvekili Sayın Hüseyin Karagöze ait.
Buyurun Sayın Karagöz.
(FP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
FP GRUBU ADINA HÜSEYİN
KARAGÖZ (Çankırı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 597 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu
Tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım
adına, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Enerji Bakanlığı ve tabiî, enerji sektörü, yeni
binyıla son derece hızlı bir giriş yaptı. Ocak
ayının ilk günlerinde başlayan beyaz enerji operasyonu,
ortalığı bir anda toz dumana boğdu. Birbiri ardına
ortaya gelen iddialar, yolsuzluk, usulsüzlük tartışmaları,
gözaltına alınan Bakanlık bürokratları ve
işadamları... Bu toz duman arasında, elektrik üretim, iletim ve
dağıtımıyla ilgili Bakanlık ve bağlı
kuruluşlar ve bunların yöneticisi sorumlu kişiler
hakkındaki tartışmalar bütün yoğunluyla gündemdeyken bu
tasarıyı görüşüyoruz; bu tartışmaların dozu giderek
de artmakta. Bu tasarı, yasalaşınca, başka
tartışmalara da zemin teşkil edecek mahiyette bir
tasarıdır; özellikle, dağıtım ihaleleri önüne konulan
31 Mart tarihi, sözleşmeleri sürüncemeden kurtarmaktan çok, daha da
içinden çıkılmaz hale getirecektir; doğacak ihtilaflar, devletin
yüksek miktarda tazminatlar ödemesine ve idare için itibar kaybına sebep
olacaktır.
Diğer taraftan, enerji
arzının fazla olması halinde uygulaması mümkün olan
tasarının, enerji üretim ve arzının yeterli
olmadığı bir ortamda uygulamaya konulması işleri daha
da karıştıracak ve içinden çıkılmaz hale getirecektir.
Tabiî, hükümet, şartlar ne olursa olsun, IMFye söz verdiği için bu
tasarı da aksak topal çıkacak; kısa bir müddet sonra, bunu
telafi edecek yeni tasarılar bu Meclise muhakkak surette getirilecektir.
Bu tasarının
ekseni, elektrik piyasası kurumunun teşkilidir. Konu, aslında,
tüm yasanın candamarını teşkil etmektedir. Zira, ileride,
elektrik piyasasının işlemesi, önemli ölçüde bu kurumun görevini
yapabilmesine bağlıdır. Bunun için de, birinci planda kurumun
bağımsızlığını koruyabilmesi çok mühimdir.
İkinci önemli konu,
kurumun, tarafsız bir şekilde, piyasada yer alan şirketler
arasında ayırım gözetmeyecek düzenlemeler yapmasıdır.
Bir üçüncü önemli konu da,
tüm bu düzenlemelerin saydam ve şeffaf olmasıdır.
Birinci ilke, diğer
ikisinin de önşartı olduğu için, çok daha önemlidir. Bu
önşartın sağlanacağı da şüphelidir, zira, Kurumun
Kurul üyelerini siyasî iktidarlar tayin etmektedir.
Değerli
milletvekilleri, tasarının 9 uncu maddesi, kurulan Kurumun,
kurullarının, personellerinin statüsü, atanma usulü ve özlük
haklarını düzenlemektedir. Kurum, görev ve yetkilerinin
gerektirdiği sayıda daire başkanlıkları ihdas ediyor,
teşkilat ana hizmet birimleri kuruyor; bunların görev ve sorumlulukları,
kadro unvanları ve sayıları, Kurulun önerisi üzerine Bakanlar
Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle düzenleniyor.
Personel sözleşmeli
olarak çalıştırılıyor; ücret ve malî haklar
dışında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi
olacak şekilde bir düzenleme getiriliyor; yani, ücret ve malî haklar
Bakanlar Kurulunca belirleniyor, Bakanlar Kurulunca belirlenecek esaslar
dahilinde tespit ediliyor.
Kurul Başkanı ve
Kurul üyelerine burada bir ayrıcalık var; o da şu: Kurul
Başkanı ve Kurul üyelerinin aylık net ücretleri, en yüksek
devlet memurunun her türlü ödemeler dahil aylık net ücretinin iki
katını geçmemek üzere, Bakanlığın teklifi üzerine
Bakanlar Kurulu tarafından tespit ediliyor. Bu kanunla ilgili çok önemli
hususlar yönetmeliklere bırakılırken, her nedense Kurul
Başkanı ve üyelerinin aylıklarına, ücretlerine böyle net
bir ölçü getirilmiş; yani, en yüksek devlet memurunun
aldığı ücretin iki katına kadar Kurul Başkanı ve
üyelerine, Bakanlar Kurulu ücret tayin edebilecek. Tabiî, kurulun bütün görev
ve işlevlerini bihakkın yerine getirmesi halinde bu çok
görülmeyebilir; çünkü, çok önemli bir kurul,
çalıştığı, çalıştırılabildiği
takdirde.
Tasarıda gözden kaçan
bir hususu dikkatlerinize sunmak istiyorum: Bir özerk kurum kuruluyor. Bunun da
ne kadar özerk olduğu tartışılır tabiî. Bu özerk kurum
Sayıştay denetimine tabidir; ancak, bu denetim yeterli değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN KARAGÖZ
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Lütfen
toparlayınız.
HÜSEYİN KARAGÖZ
(Devamla) Türkiye Büyük Millet Meclisinin önemli görevlerinden birisi de
denetim görevidir. Meclis, hükümeti belli usul ve esaslar dahilinde
denetlediği halde, kendisi yasa çıkararak, kurduğu bir kurulu
denetim dışı bırakmamalıdır.
Netice itibariyle, IMF ve
Dünya Bankasının direktifleriyle çıkarılmak istenen bu
yasa, gerekli hazırlık ve altyapı çalışmaları
yapılmadan getirilmiştir. İlgili kurumlar konuya hâkim
değildir. Bu şartlarda iyi niyetli olmak da yetmez. Konu
hazmedilmeden, işletme şartları iyi değerlendirilmeden
çıkarılan bu kanunun uygulanmasıyla mevcut durum daha da
kötüleşecektir.
Her şeye rağmen,
kanunun hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Karagöz.
Doğru Yol Partisi
Grubu adına, Sayın Ali Şevki Erek; buyurun efendim. (DYP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
DYP GRUBU ADINA ALİ
ŞEVKİ EREK (Tokat) Değerli Başkanım, Yüce Meclisin
değerli üyeleri; Doğru Yol Partisi Grubu adına hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
Geçen madde üzerinde temas
etme fırsatını bulamadım. Bu yasa
tasarısının 4 üncü maddesine nazarı dikkatinizi çekerim;
çünkü, bu 9 uncu maddeyle çok yakından ilişkili, Üst kurul,
gerektiği kadar dağıtım bölgelerinde irtibat bürosu
kurabilir deniliyor. Bu maddeyle de, okuyoruz ki, yeni yeni daire
başkanlıkları, yeni yeni yardımcı hizmetler, aslî
görevler, yedek görevler, sözleşmeli kadrolar, geçici kadrolarla, bana
sorarsanız değerli
arkadaşlarım, -bu sözler zabıtlara intikal ediyor- eğer, bu
kurul kurulursa, bu yasa çıkarılırsa, bu 4 üncü maddenin
verdiği yetkiler kullanılırsa ki, kullanılacak; 9 uncu
maddenin verdiği yetkiler kullanılırsa ki, kullanılacak,
yepyeni bir Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı ihdas
edilmiş olacak.
Devlet zaten hantal, zaten
batıyor, zaten ödemeden gına getirmiş. Bütçesi dünyanın en
açık veren bütçelerinden. Biraz evvel arkadaşlarımız
söyledi, sebebi ve gerekçesi, müddeti neye mal olursa olsun, faize gark olmuş.
Biz, bu düzenleme kuruluyla; yani, 7 kişiyle iktifa etmiyoruz, 14le de
iktifa etmiyoruz, 21le de iktifa etmiyoruz, daire başkanlarıyla,
irtibat bürolarıyla, Türkiye sathında -yazınız buraya- yeni
bir Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığını kuruyorsunuz ve
böylece, Enerji Bakanlığı, şu andaki durumuyla bertaraf
ediliyor fiilen ve fiziken, hatta resmen, yepyeni bir oluşuma gidiyor
Türkiye.
Ne getirecek, ne götürecek
orası ayrı bir mesele; ama, devlete, yeniden bir hantallık ilave
ettiğinizi, devletin, altından kalkamayacağı yeni yükler
getirdiğinizi değerli arkadaşlarım, şahsen biz, idrak
etme cüretini gösteriyoruz. Bu cüretimizi, Yüce Mecliste zabıtlara intikal
ettirmekle de görevimizi yaptığımız kanaati
taşıyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, ortaya, her yönüyle -çok affedersiniz- yeni bir ucube
çıkacak, yeni bir kargaşa alanı çıkacak. Ortaya
getireceği bir şey olmayacak. Arkadaşlarım üzerini
vurguladılar, sorumsuz ve denetimi bir ölçüde bizim bilinen beylik
imkânlarla donatılmış bu yeni kurulun, Türkiyenin, çok muhtaç
olduğu, hayatî derecede, şah damarı mesabesinde bulunan bir
enerjiye, ne getirip ne götüreceği belli değildir.
Değerli
arkadaşlarım, burada, Tahkim Yasasını görüşürken,
burada konuşan hükümet sözcüleri, değerli bakanlar, Tahkim
Yasası geldiğinde Türkiyeye yabancı sermaye akın edecek demediler
mi?
Değerli
arkadaşlarım, eldeki verilere göre, şu anda, Türkiyeye son bir
yılda giren yabancı sermayenin, o da teşvik bazında, 800
milyon doları, yani, 1 milyar doları bile bulmadığı
kesin değil mi? Biraz evvel değerli arkadaşım söylediler,
Çine dahi bir yılda 42 milyar dolar yabancı sermayenin
aktığı bir ortamda -yabancı sermayenin bir ülkeye
gelebilmesi için, her şeyden önce, siyasî istikrara sahip olması
gerektiği fikrini bu yasa tasarısıyla da gözden
kaçırıyoruz- Türkiyenin, içerideki ve dışarıdaki bu
açmazlarında, Türkiyenin içinde bulunduğu ekonomik krizde, siyasî
bunalımda, iç ve dışpolitikada uygulanan politikaların
alınan sonuçsuzluğunda, Türkiyeye olan güvenin sarsılma ortamında,
bu IMFye teslim edilmenin bütün vecibelerini yüzde 100 yerine getirmemize
rağmen, faiz trendinin yüzde 70-75lere tehlike çanıyla
ulaştığı bir ortamda, bu yasa tasarısıyla,
eğer, yeniden, yabancı sermaye gelecek diye kendi kendimizi aldatma
ortamına giriyorsak, yazık ederiz diye düşünüyorum. Bu
endişelerimi bir kere daha Grubum adına burada telaffuz ediyor, Yüce
Heyete, Grubum adına, sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum.
Her şeye rağmen, ama, her şeye rağmen, inşallah,
Türkiye Cumhuriyetinin yararına olur diyorum.
Sağ olun, var olun.
(DYP ve FP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Erek.
Gruplar adına üçüncü
söz, Anavatan Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
Nesrin Nasa ait.
Buyurun efendim.
Süreniz 5 dakika efendim.
ANAP GRUBU ADINA
NESRİN NAS (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; söz konusu maddeyle ilgili Grubum adına
kısa bir açıklama yapmak üzere, yüksek
huzurlarınızdayım.
Değerli muhalefet
sözcülerini dikkatle dinledim. Değerli muhalefet sözcüleri öncelikli
olarak bu kurulun işlemeyeceği, bu Elektrik Piyasası Kanununun,
sektörde ve ülke ekonomisinde arzulanan amaçlara ulaşmakta etkin
olamayacağı konusunda odaklaştılar.
Bir değişim kolay
değil. Elektrik sektöründeki reformların şu anda
başarılı olduğu ülkelerde dahi gerçekleştirilmesi son
derece zor, son derece sıkıntılı, son derece
yıkıcı ve yakıcı olmuştur; çünkü, mevcut bir
yapıyı, tamamen bambaşka bir yapıya dönüştürüyorsunuz.
Böyle bir dönüşüm, hiçbir zaman acısız, ağrısız
yapılamaz ve yapmak da pek mümkün değildir. Bunun en önemli
nedenlerinden biri, elektrik sektöründeki değişikliklerden
etkilenecek, beklentileri oldukça farklı çeşitli çıkar
gruplarının, politik baskılar sonucu reform sürecini
yavaşlatması ve daha da kötüsü, yolundan
saptırmasıdır. Bu çıkar gruplarının en önemlileri,
genellikle, mevcut imtiyaz haklarını, böyle bir serbestleşmede,
liberalleşmede yitirecek olanlardır. O nedenle, bu eleştirileri
oldukça dikkatle dinledim; ancak, bu eleştirilere, ben de, bir soru
işaretiyle yaklaşmak durumundayım.
Devletin kaynaklarıyla,
verimlilik ve kârlılık kaygısı yaşamadan
işlevlerini sürdüren kamu tekellerinin ya da daha önce bizde mevcut
yapıda olduğu gibi ya da ABDdeki gibi garanti edilmiş fiyatlar
üzerinden gelir sağlayan özel tekellerin, bu rahat ve baskısız
ortamın kaybolacağı rekabet ortamına hazır
olmamaları ve hatta rekabeti istememeleri, bu reformların, bu gibi
reformların önündeki en önemli engeli oluşturmuştur. Devletin,
yerel ve ulusal hükümetlerin, kamu hizmeti ve stratejik endüstri
kavramlarını aşamamaları, rekabetin
sağlanmasındaki mutlak şartlardan biri olan özel
yatırımın önünün açılmasını
zorlaştırmıştır; hatta, çoğu ülke de
imkânsız hale getirmiştir. Bu kavramlarla ilgili kaygılar, belli
oranda, özel sektörün, kamu sektörü kadar güvenli, sürekli ve kaliteli bir
elektrik hizmetini veremeyeceği gibi bir önyargıya, bir
varsayıma dayanmaktadır. Oysa, çoğu gelişmiş ülkede,
hatta, Asya ülkelerinde dahi, libere edilen, serbestleştirilen
piyasalarda, bütün bu amaçlar etkin bir biçimde yerine getirilebilmiştir.
Son olarak bir hususun daha
altını çizmek istiyorum: Hem tüketicilerde hem de karar
alıcılarda kamu hizmeti kavramının
aşılamaması ve elektriği artık bir ticarî meta olarak
görmemiz gerektiğinin benimsenmemesi, bu tür reformların toplum
tarafından kabulünü zorlaştırmaktadır. Nitekim,
değerli muhalefet sözcüleri de, bugün, eleştirilerini
sıralarken, konuya, genellikle kamu hizmeti penceresinden
yaklaşmaktadırlar. Oysa, serbestleştirdiğiniz bir piyasada,
bundan sonra, elektrik, diğer ürünler gibi, diğer enerji ürünleri
gibi, artık, ticarî bir metadır, serbestçe alınıp
satılmak durumundadır. Bu nedenle de, bağımsız,
düzenleyici ve denetleyici bir otoritenin bu sektörde mutlaka
varlığına ihtiyaç vardır; aksi halde, hem
kullanıcıları hem tüketicileri yüksek fiyat dalgalanmalarından
koruyabilmeniz mümkün değildir.
Teşekkür eder,
saygılar sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Nas.
Madde üzerinde 2 önerge
vardır.
Önergeleri
sırasıyla okutup, sonuncusundan işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 597
sıra sayılı yasa tasarısının 9 uncu maddesinin
onuncu fıkrasındaki Kurul Başkanı ve Kurul üyelerinin
aylık net ücretleri en yüksek devlet memurunun, her türlü ödemeler dahil,
aylık net ücretini geçmemek üzere Bakanlığın teklifi
üzerine Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Fethullah Erbaş |
Aslan Polat |
Ali Oğuz |
|
Van |
Erzurum |
İstanbul |
|
Zeki Ünal |
Zeki Çelik |
Bülent Arınç |
|
Karaman |
Ankara |
Manisa |
BAŞKAN İkinci
önergeyi okutup, işleme alacağım.
Sayın Başkanlığa
Görüşülmekte olan 597
sıra sayılı yasanın 9 uncu maddesinin sondan ikinci ve
üçüncü fıkralarının madde metninden
çıkarılmasını arz ederiz.
|
Kamer Genç |
Turhan Güven |
Mustafa Örs |
|
Tunceli |
İçel |
Burdur |
|
İlyas Yılmazyıldız |
|
Saffet Kaya |
|
Balıkesir |
|
Ardahan |
BAŞKAN Sayın
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Hükümet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın
Genç, konuşacak mısınız?
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet
efendim.
BAŞKAN Buyurun
efendim.
Süreniz 5 dakika.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemizin mahiyeti
şu: 9 uncu maddenin sondan üçüncü fıkrasında Kurul
Başkanı ve Kurul üyelerinin aylık net ücretleri, en yüksek
devlet memurunun her türlü ödemeler dahil aylık net ücretinin iki
katını geçmemek üzere, Bakanlığın teklifi üzerine
Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilir deniliyor ve sondan ikinci fıkrasında
da kurum personelinin ücret ve diğer malî hakları, Bakanlar
Kurulunca belirlenecek esaslar çerçevesinde Başkanlığın
teklifi üzerine Kurulca tespit edilir deniliyor.
Özellikle personel
hakkında getirilen bu hüküm çok
tehlikeli. Yani, kurulda çalışanlar, evvela kendi
yakınlarını alacaklar, bunu göreceğiz. Buraya personel
olarak alacaklar ve hangi sistemde ücret vereceklerinde de bir
sınırlama yok. Yani, sondan üçüncü fıkrada hiç olmazsa deniliyor
ki, en yüksek devlet memuru aylığının 2 misli; yani,
birinci sınıf devlet memurunun aylığının 2 misli
diye bir sınırlama getiriliyor; ama, kurumda çalışan
personelin aylık ve ödenekleri tespit edilirken idare tamamen serbest
bırakılıyor. Aslında, Sayın Başkanın
bunları açıklaması lazım, bunların tutanaklara geçmesi
lazım.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) Var...
Var... Bakanlar Kurulu esasları belirliyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Aksi
takdirde, bu kurul, kendi yakınlarını, çocuklarını
işe alır, 50 milyar lira da ücret ödeyebilir. Arkadaşlar,
olmuyor mu Türkiyede; var!.. Yani, oraya personel alan adam kendisi,
imtihanı yapacak olan kendisi, aylığı tayin edecek olan
kendisi... Siz, burada, kanunla buna eğer bir sınırlama
getirmezseniz, der ki, canım, ben böyle takdir ettim... Yani, kurulun
kendisi der.
Böyle kanun olmaz. Türkiye
Cumhuriyeti tarihinde, böyle kötü, mevzuatı böyle yok sayan, mevzuatı
altüst eden bir uygulama yok.
Değerli
arkadaşlar, bakın, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurulunu getirdik. Yine, orada, başkan 10 milyar lira mı ne, o
civarda bir para alıyordu da, sonradan geldi, bir düzenleme
yapıldı, üyeler bilmem ne kadar aldı. Burada da yine böyle.
Şimdi, eğer, kamu
personeline bir düzenleme yapıyorsak, öğretmenine de getirelim,
polisine de getirelim, adliye memuruna da getirelim. Anayasamızın 10
uncu maddesi çok açık; eşitlik ilkesi var, hiç kimseye imtiyaz
tanınamaz. Burada da özel kurullar oluşturuyorsunuz, bu özel
kurullara özel bir statü getiriyorsunuz.
Şimdi, Sayın
Komisyon Başkanının veyahut da hükümetin bunu bir
açıklaması lazım; kurulda çalışan personelin üst
sınırı ne olacak? Kurul başkan ve üyelerinin
sınırı diyorum; yani, bunları özellikle vurgulamak
istiyorum ki, yarın, uygulamada, hakikaten astronomik rakamlarla
karşı karşıya kalmayalım.
Onun için, lütfen, bu
önergemizi kabul edin. Personel Kanununa uygun olarak statüsü belirlensin
efendim; yani, niye, maaş, ücret ve sözleşme bakımından
Personel Kanunu dışında tutuyorsunuz, diğer haklar
bakımından Personel Kanununa tabi tutuyorsunuz? Böyle imtiyazlı
statülerle nereye varırız, neye kadar varırız, ben
anlamıyorum. Yani, bu kanunları düzenleyenler hakikaten biliyor mu
bilmiyor mu, bunu inceliyor mu incelemiyor mu?
Ben inanıyorum ki,
iktidar partilerinden bu tasarıya oy veren
arkadaşlarımızın yüzde 99u bu tasarıyı
okumamıştır; ben inanıyorum...
GÖNÜL SARAY ALPHAN (Amasya)
Sizden daha iyi okuduk.
KAMER GENÇ (Devamla)
Okumuşsanız, hanginiz kendisini beğeniyorsa, bu
tasarıyı incelediğinden eminse, üç tanesi iktidar grubundan
beş milletvekiliyle, çıkalım, bir televizyon kanalında
tartışalım; bu tasarıyla ne getirilmiş ne götürülüyor,
kimlere ne imtiyazlar getiriliyor?
Değerli
milletvekilleri, Türkiyenin geleceğini bu kadar ipotek altına alan
yasal düzenlemeler olamaz; yani, personel sistemini bu kadar altüst edecek bir
sistem getirilemez. Böyle, imtiyazlı düzenleme kurulları
getiriyorsunuz, ondan sonra, arpalıklar oluşuyor, bu arpalıklara
siyasilerin yakınları geliyor, o siyasilerin
yakınlarının da yakınları oralara geliyor, hukukta
getirilen; yani, diğer kamu görevlileri için getirilen
sınırlama, tabiî, bunlara getirilmiyor ve Türkiye, belirli
kişilere, belirli yerlere arpalıklar haline dönüyor. Bu da, bu
Türkiyeye yakışmayan bir durumdur. Hele, şimdi 21 inci
Asırda giderken, şu Parlamentoda, hiç olmazsa, aklı başında
bir yasal düzenleme yapalım; aksi takdirde, inanınız, yarın
öbür gün, uygulamada o kadar büyük sıkıntılarla karşı
karşıya kalırız ki...
Komisyon ve Hükümet, zaten
konuşmak istemiyor. Özellikle, personelin üst sınırı nedir?
Bu konuda burada açıklama yapmak zorunda. Aksi takdirde, yarın, adam
50 milyar lira ücret takdir ederse, ne diyebilirsiniz? Kanun, takdir
hakkını kendisine vermiş. Ben, takdim hakkımı böyle
kullandım der arkadaşlar. Hiç olmazsa, burada buna bir
sınırlama getirilsin.
Sayın
Başkanım, bir açıklama yapsınlar bu konuda.
Saygılar sunuyorum
efendim.
BAŞKAN- Teşekkür
ediyorum Sayın Genç.
Açıklamayı
Komisyon mu yapacak, Hükümet mi yapacak efendim?
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel)- Ben yapacağım efendim.
BAŞKAN- Hükümeti
temsilen Sayın Bakan yerinden bir açıklama yapacak. 60 ıncı
madde gereğince söz veriyorum.
Buyurun efendim.
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel)- Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; Sayın Genç, her zaman olduğu gibi, gene,
burada okuduğu metni bile çarpıtarak Yüce Meclisin huzuruna getirdi.
Söz konusu fıkrada,
kurul başkanı ve kurul üyelerinin alacağı
aylığın üst sınırı belirlidir. Üst
sınıra kadar da Bakanlar Kurulu yetkili
kılınmıştır. Aynı şekilde, kurum
personelinin ücretleri için de gene Bakanlar Kurulunun belirleyeceği
esaslar çerçevesinde Başkanlık yetkili
kılınmıştır. Burada üst sınırı bellidir
ve hiçbir kurumda olmadığı gibi, aynı şekilde burada
da, diğer devlet memurları gibi, bu kurumda
çalışanların da alacakları kanunda belirtilmiştir.
Arz ederim.
BAŞKAN- Teşekkür
ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli)-
Sayın Bakan herhalde maddeyi anlamamış. Bakanlar Kurulu hangi
esaslar dahilinde düzenleyecek beyefendi? Burada yetki Meclise aittir;
personelin ücretlerini belirleme yetkisi Meclise aittir, Bakanlar Kuruluna biz
bu yetkiyi veremeyiz.
BAŞKAN- Sayın
Genç, Sayın Bakan 657ye göre dedi...
KAMER GENÇ (Tunceli)-
Hayır efendim...
BAŞKAN- Onu,
nasıl arzu ederseniz, öyle yorumlarsınız.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya)-
Görüşlerini söyledi Sayın Genç; olur mu efendim!
KAMER GENÇ (Tunceli)-
Önergemin oylamasında, karar yetersayısının
aranılmasını da istiyorum.
BAŞKAN- Hükümetin ve
Komisyonun katılmadığı, Sayın Gençin önergesini
oylarınıza sunuyorum ve talep üzerine karar
yetersayısını arayacağım.
Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Karar yetersayısı vardır ve önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup,
işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan, 597
sıra sayılı yasa tasarısının 9 uncu maddesinin
onuncu fıkrasındaki Kurul Başkanı ve kurul üyelerinin
aylık net ücretleri en yüksek devlet memurunun, her türlü ödemeler dahil
aylık net ücretini geçmemek üzere, Bakanlığın teklifi
üzerine Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah
Erbaş
Van
ve
arkadaşları
BAŞKAN Sayın
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Hükümet?..
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın
Erbaş?..
FETHULLAH ERBAŞ (Van)
Konuşacağım efendim.
BAŞKAN Buyurun
efendim.
Süreniz 5 dakika.
FETHULLAH ERBAŞ (Van)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Elimde bulunan enerji
piyasasıyla ilgili kanun tasarısına
baktığımız zaman, ilk bakışta, maddelerin çok
fıkralı olduğunu görüyoruz, 20 fıkra, 30 fıkra, 40
fıkralı madde gördük bu kanun tasarısında. Yani, bu kanun
tasarısının bentleri zaten sayılamayacak kadar çok. Bir
önerge vermek istediğimiz zaman, acaba hangi fıkradır diye
beş altı kere sayıyoruz, ancak buluyoruz. Yani, böyle bir kanun
tasarısına ilk defa rastlıyoruz; 4,5 sayfa süren, 5 sayfa süren
maddeler var.
HASAN GÜLAY (Manisa) Çok
önemli.
FETHULLAH ERBAŞ
(Devamla) - Bu maddeleri okuduğu zaman değerli Kâtip Üyemiz,
hakikaten anlayamıyoruz, ne dediğini de anlamıyoruz. O
açıdan, bir daha böyle bir kanun tasarısı getirmeyin. Nasıl
olsa İçtüzük değişmiştir; yani, önerge sayısı da
3ten fazla değil; zaten vermiyoruz da, görüyorsunuz. O açıdan,
diyorum ki, herhalde, Avrupa Birliği müktesebatına uydurmak için
-Avrupadaki kanunlar herhalde böyle, ben görmemiştim; ama, demek ki
böyledir- bundan sonra kanunlarımız hep böyle olacak;
hayırlı olsun diyoruz.
Değerli
arkadaşlar, vermiş olduğumuz önergeye gelince, bu kanun
tasarısının 9 uncu maddesinin onuncu fıkrası diyelim;
burada bir kurul oluşturuluyor ve bu kurulun başkanı ve üyeleri
için en yüksek maaş alan devlet memurunun, her türlü ödemeler dahil,
aylık net ücretinin 2 katını geçmemek üzere, Bakanlar Kurulu
tarafından tespit edilir deniliyor.
Değerli
arkadaşlar, şöyle bir düşünün; bizim milletvekili
maaşlarımız da, en yüksek devlet memuru olan
Başbakanlık Müsteşarının aldığı
kadardır Anayasamızın 86 ncı maddesinde; ama, basına
bir bakın, her Allahın günü, milletvekili maaşları
basının manşetinde. Bu adamların, milletvekilliğinden
çok daha önemli görevleri var, biliyoruz; ama, ne yapacaklar ki, 2 katı
alacaklar?.. Yani, milletvekilinin de 2 katını alacaklar. Ne demek
bu; bunu anlamak mümkün değil.
Değerli
arkadaşlar, asgarî ücretin çok düşük olduğu, açlık
sınırının çok altında olduğu bir ülkede
yaşıyoruz ve İşsizler sayısı 20 milyonlarla ifade
ediliyor. Şimdi sen bir kurul üyesine, milletvekilinin
aldığı maaşın 2 katını verirsen acaba bunlar
çıldırmazlar mı?
Değerli
arkadaşlar, ülkede fakirlik diz boyu. Hakkariden görüntülere
bakıyorsun, yediden yetmişe, çöplükten, ekmek, zamanı
geçmiş konserve topluyorlar, giyecek, yiyecek toplamaya
çalışıyorlar. Böyle bir ülkede, bir kurulun üyesine, en yüksek
devlet memurunun aldığı maaşın, tabiî, bütün
diğer ödemeler de dahil, 2 katının verilmesi uygun değildir
diyorum.
Değerli
arkadaşlar, esnafı şöyle bir gezdiğiniz zaman siftah
etmemiş olduğunu görüyorsunuz. Geçen gün bir mağazaya girdim, 1
700 000 liraya gömlek satıyor. Arkadaş bunun maliyeti ne kadar dedim,
Vallahi dikiş parasının altında satıyorum dedi. Niye
satıyorsun dedim, İflas edeceğim... diyor. Şimdi, böyle
bir ekonomik düzenin hâkim olduğu bir yerde, sen, aşağı
yukarı asgari ücretli 40-50 kişinin parasını 1 kişiye
vermeye kalkarsan bu millet elbette ki, kabul etmez.
Biz, bu milletin vekilleri
olarak, evet, bir kanun çıkarıyoruz, Allah hayırlı etsin;
elbette ki, Türkiyenin enerjisi bitmek üzeredir, bunu da biliyoruz; enerjisi
bitmek üzeredir; yani, başka türlü anlamayın...
MEHMET TELEK (Afyon)
Türkiyenin enerjisi bitmez!
FETHULLAH ERBAŞ
(Devamla) Bitmek üzere işte. Gördük, bu iktidarlar, Türkiyenin
enerjisini de bitirdiler. Öyle bir şey ki, yukarıdan yağmur bile
yağmıyor artık.
M. ZEKİ SEZER (Ankara)
Ne alakası var!..
FETHULLAH ERBAŞ
(Devamla) Değerli arkadaşlar, ben, sözü fazla
uzatmayacağım; ama, diyorum ki, önergeme destek verin, Bakanlar
Kurulu, en fazla 1 misli yapsın. Yani, en yüksek devlet memurunun net
aylığının, her türlü ödemeler dahil, 1 mislini diyoruz.
Yani, o kadar olsun, daha fazlası olmasın.
Önergeme destek vermenizi
istirham ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Erbaş.
Sayın milletvekilleri,
Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
9 uncu maddeyi, Komisyondan
geldiği şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... 9 uncu madde kabul edilmiştir.
10 uncu maddeyi okutuyorum:
Kurumun gelirleri,
mal ve varlıkları
MADDE 10.- Kurumun
gelirleri Kurumun bütçesini oluşturur ve aşağıdaki gelir
kalemlerinden oluşur:
a) Lisans alma,
lisans yenileme, lisans tadili, lisans sureti çıkartma ve yıllık
lisans bedelleri,
b) Yayın
gelirleri ve sair gelirler,
c) Ayrıntıları
kamuoyuna duyurulmak kaydıyla ve piyasanın gelişimine dair etüt
ve proje çalışmalarının finansmanında kullanılmak
üzere uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından verilecek
hibeler,
d) Kurul tarafından
verilen idari para cezalarının yüzde yirmibeşi,
e) İletim
tarifesinin en fazla yüzde biri oranındaki iletim ek ücretleri.
Kurumun gelirlerinin,
giderlerini karşılaması esastır. Kurumun gelir fazlası
ertesi yılın Mart ayı sonuna kadar genel bütçeye aktarılır.
Kurumun gelirleri, Kurulun uygun gördüğü bankalarda açılacak
hesaplarda tutulur. Kurumun gelirleri bu Kanunda belirtilen görevlerini tam
olarak yerine getirebilmesi için yeterli düzeye gelinceye kadar, gerekli mali
kaynak genel bütçeden karşılanır.
Kurumun mal ve varlıkları
Devlet malı sayılır, haczedilemez, rehnedilemez.
BAŞKAN Fazilet
Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Zeki Çelik; buyurun
efendim. (FP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
FP GRUBU ADINA MEHMET
ZEKİ ÇELİK (Ankara) Değerli Başkan, değerli
arkadaşlar; 597 sıra sayılı, Elektrik Piyasası Kanunu
Tasarısı üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle hemen
belirtmeliyim ki, Türkiye için, geç kalmış ve gerekli bir yasadır;
ancak, alelacele hazırlanarak önümüze getirilen tasarının
uygulama imkânı olmadığını düşünüyorum; çünkü,
elektrik sektörünün altyapısı yok.
Bakınız,
değerlendirmeye başlayalım. Kurulacak piyasanın nitelikleri
göz önüne alındığında, piyasa katılımcılarından
olan kamu, üretim, iletim, ticaret şirketlerinin gelirleriyle
işlevini yerine getirebilmeleri ve gerektiğinde, aynı
nitelikteki özel şirketlerle rekabet edebilmeleri amacıyla kurulacak
kamu kuruluşlarının özerk olmalarının
sağlanmasını ve nitelikli personel
çalıştırmalarına imkân verebilmesini sağlayacak idarî
ve malî hususları kapsaması gerekmektedir.
Ayrıca,
yanıltıcı bilgi verilmesi, işyerinde incelemeye imkân
verilmemesi gibi durumlar da veya kolay giderilebilecek kusurlu haller için
birtakım para cezaları getiriliyor; ama, burada da bir eksiklik var;
çünkü, bu hüküm, hem kurula bir yargılama imkânı sağlayacak hem
de şirketlerin ceza ödememek için bu uygulamaları zorlamalarına
yol açacaktır.
Değerli
arkadaşlar, bakınız, büyük tüketiciler, kendi ihtiyaçları
olan elektrik enerjisini alabilecekleri firmayı serbestçe seçecek ve uygun
fiyatlarla enerji alma imkânına sahip olabileceklerdir. Ama, asıl
vatandaşımız, halkımız olan küçük tüketicilere enerji
verme yükümlülüğü dağıtım şirketlerine verilirken,
meydana gelecek tüketici fiyat artışlarının önüne
nasıl geçeceksiniz? Tasarıya göre ya tüketiciye yüklenecek veya
bütçeden karşılanacak gibi bir husus ortaya çıkmakta ve burada
vatandaşımızın, halkımızın
mağduriyetini önleyecek tedbirlerin alınması şarttır.
Bir başka husus,
münhasır olmayı ihtiva ediyor ki, burada, bu tür
dağıtım projelerinde yabancı ortak, kontrol sahibi
olamıyor. Peki, eğer bu doğru ise, bugünkü
dağıtım projelerinin yabancı ortaklarının durumu
ne olacak, bunları hiç düşündünüz mü? İşletme devir
hakkına dahi para bulmakta zorlanırken, varlık
satışlarına, yabancı ortak olmadan nasıl kaynak
bulunacak?
Biliyorsunuz, Türkiyenin
büyük bir enerjiye ihtiyacı var; doğrudur, yatırılması
gereken para miktarının da her yıl en az 6 milyar dolar civarında
olması lazım. Peki, eğer yabancı sermaye, yabancı
ortak gelmeyecekse, sizin bütçe içerisinden faize ödediğiniz katrilyonlara
varan paralar sebebiyle bunları kime yaptıracaksınız?
Bunların mutlaka düşünülmesi gerekiyor.
Ayrıca
dağıtım bölgeleri için lisansın iptal edilmesinin zorunlu
hale gelmesi durumunda, tesislerin mülkiyetini elinde bulunduran lisans
sahibinin nam ve hesabına 120 gün içerisinde ilgili tesislerin
satışı için ihaleye çıkılır hükmü, dağıtım
bölgelerinde tesislerin satış yöntemi kesinleşmiş olarak
yazılmıştır. Tekel niteliğinde olan bu tesislerin
satılmasının mümkün olduğu sonucuna
varılmışsa da, hiçbir hüküm, yasada yer almadan, 4046
sayılı Yasaya atıf yapılmıştır; bunun da
mutlaka netleştirilmesi lazım.
Bu tasarı, bu haliyle,
Türkiyenin ihtiyacı için değil değerli arkadaşlar;
samimiyetle söylüyorum, IMFnin baskısıyla
çıkarılıyor. Uygulanmayacak bir yasa olarak,
çıkarılmış olmak için çıkarılıyor. Bunu
hükümet de böyle biliyor; ama, ne yapalım ki, bunu burada
görüşüyoruz; çünkü, hukukî altyapı eksikliği var. Şimdi,
siz, önce özelleştiriyorsunuz, sonra piyasa yasası
çıkarıyorsunuz; halbuki önce piyasayı tanzim etmeli, sonra
dağıtım sistemi özelleştirilmeliydi. Türkiyenin
yaptığı özelleştirme modeli, dünya standartlarında
olmadığı için Dünya Bankası kabul etmiyor. Şu anda,
elektrikte de devlet tekeli devam ediyor.
Değerli
arkadaşlar, halkın mecburen satın aldığı, para
ödediği bir emtia olan elektrik birilerine veriliyor. Mecburen tüketilen
bir değerin paralarının tahsili için de, maalesef, tekel
oluşturuluyor. Şimdi, bu yasayla buna kılıf uyduruluyor
diye düşünüyorum. Çünkü, özelleştirmeler geciktirildi; hatta,sonuç
itibariyle 3096 sayılı Yasaya göre 1996 yılında 21 bölge
için başlatılan özelleştirme...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Çelik, lütfen, toparlayınız.
M. ZEKİ ÇELİK
(Devamla) ...2001 yılına gelinmesine rağmen hâlâ
gerçekleştirilemedi.
İmtiyaz hukukuna göre,
sözleşmelerin yapılacağı teklifler alınmadan, istekli
şirketlere verilen işletme devir hakları, hem kamuoyunda hem de
mahkemelerde tartışma konusudur. Bu konuda, bilhassa, İstanbul
bölgesi elektrik dağıtım şirketinin durumu ortadadır
değerli arkadaşlar. Onun için, bu hususların tekrar göz önünde
bulundurularak, bu tasarının yeniden gözden geçirilmesini diliyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Çelik.
Anavatan Partisi Grubunun
görüşlerini Kırıkkale Milletvekili Sayın Nihat Gökbulut
ifade edecekler.
Buyurun efendim. (ANAP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
ANAP GRUBU ADINA NİHAT
GÖKBULUT (Kırıkkale)- Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 597 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu
Tasarısının 10 uncu maddesi üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına
görüşlerimi ifade etmek istiyorum; bu vesileyle, tümünüzü saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kanun tasarısının müzakeresinde ve değerli
milletvekillerinin görüşlerinin beyanı neticesinde şu sonuca
varmamız mümkündür: Kanun tasarısının amacı,
istikameti ve mantığı tam anlaşılamamıştır.
Türkiye hızla ilerleyen, gelişen, sanayiini geliştirmek,
kalkınmasını tamamlamak zorunda olan bir ülkedir. Türkiyenin
elektrik talebi, her sene yüzde 9 ile 10 civarında artmaktadır; bu,
10 yılda yüzde 100 elektrik talebinin artmasını
doğurmaktadır.
Türkiyenin bütçesi
ortadadır; kamu imkânları ortadadır. Şimdi, artan bu
elektrik talebinin kamu imkânlarıyla yerine getirilmesi mümkün
değilse, artan elektrik talebini hangi yolla, nasıl yerine
getirebileceğiz; bunun sorusunu sormak lazım.
Ancak, serbest piyasa
dinamikleri içerisinde gelişmiş ülkelerin zamanında
izlediği politikaları Türkiyede uygulayarak bu sorunu
aşabiliriz. Türkiye, yetmiş yıllık cumhuriyet döneminde,
2000 yılı itibariyle, 27 000 megavat gücünde kurulu güce sahiptir.
Önümüzdeki 10 yıl içerisinde bunu, 50 000 megavata çıkartmak
gerekmektedir. Her sene 3 ilâ 5 milyar dolarlık yatırım yapmak
gerekecek. Kamunun bu imkânı olmadığına göre, hangi
imkânlarla sanayimizin,
insanımızın, ülkemizin elektrik ve enerji ihtiyacını
karşılayabileceğiz ; bunun sorusunu sormak ve bunun
cevabını vermek gerekir. Burada, olaylara siyasî perspektifle
bakıp, çözüm yollarını ortaya koymadan, bu kanun çıkarsa
elektrik piyasası çökecektir gibi demagojik laflarla bu işin
üstesinden gelemeyiz. Tabiî ki bir geçiş dönemi olacaktır; bu
geçiş dönemi de sancılı olacaktır; ama, unutmayalım,
her doğumdan önce sancı olur. Bu sancının neticesinde de,
nurtopu gibi bir evladımız olur.
Biz de şuna
inanıyoruz; bu yasadan sonra, geçiş döneminde bir sancı
olacaktır; ama, bu sancının neticesinde, aynen diğer
ülkelerde olduğu gibi, bir müddet sonra, piyasanın kendi dinamikleri
içerisinde, arz ve talep dengesiyle bu problem çözülecektir.
Şimdi, en çok
şikâyet edilen konu, kamunun ihaleleri ve bu ihalelerdeki
şaibelerdir. Halkımız da bundan şikâyet etmektedir,
muhalefet de bundan şikâyet etmektedir. Bu yasayla, Bakanlık, tüm
imkânını ve yetkisini, kendi düzenlediği bir üst kurulun
denetiminde, serbest piyasa imkânlarına ve serbest piyasa dinamiklerine
vermektedir. Şimdi, soruyorum size; yani, kamunun ihtiyacı olan
talepleri, yine, kamunun ihaleleri yoluyla yapmak mı doğrudur; yoksa,
piyasanın kendi dinamikleri içerisinde çözmek mi doğrudur?
Şimdi, bu kanunu iyi
incelediğimiz zaman, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı,
kendi imkânlarını ve yetkilerinin çok büyük bir
kısmını, bu kanunla düzenlediği, Elektrik Piyasası
Düzenleme Kuruluna devretmektedir.
Daha önceden de, buna
benzer düzenleme ve denetleme kurulu oluşturduk. Şimdi basına
bakıyoruz; Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu... Medya
övüyor, muhalefet de övüyor, Allahtan ki Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurulu oluşmuş, bankacılığı
hortumlayanlar ortaya çıkmış diye! Daha önce çıkarken, bu
konuda da tenkit ediliyordu. Biz, inanıyoruz ki, elektrik piyasası
konusundaki sorunlar hemen çözümlenmeyebilir, hemen çözümlenmesi mümkün
değildir; ama, bu riski göze almak zorundayız; aynen,
gelişmiş ülkelerin riski göze aldığı gibi.
Kaliforniyada bu piyasa
çökmüştür... Kaliforniyadaki piyasa bundan farklıdır; ama,
İngilteredeki elektrik piyasasında, şu anda, saatlik arz ve
talebe göre, piyasanın değerlerine göre elektrik fiyatı tanzim
edilmekte ve düzenlenmektedir;. herhangi bir yerde üretilen elektriği,
herhangi bir yerdeki tüketici, taleple, kendi içerisinde regüle etmektedir.
Hemen kanun çıkar
çıkmaz, bu kanunun doğurduğu müspet şeyleri görmek
şüphesiz mümkün olmayacaktır; ama, bunu denemek ve Türkiye, enerji
konusundaki sıkıntılarını riske girerek çözmek
durumundadır...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Gökbulut, lütfen toparlayınız.
NİHAT GÖKBULUT
(Devamla) Bu vesileyle, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlarım.
(ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Doğru Yol Partisi
Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İlyas Yılmazyıldız;
buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar
Süreniz 5 dakika.
DYP GRUBU ADINA İLYAS
YILMAZYILDIZ (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 10 uncu madde hakkında söz almış bulunuyorum;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu madde, kurumun gelirleri,
mal ve varlıkları hakkında düzenlemeler içermektedir.
Aslında, iktidara mensup konuşan hatipler, bu kanun çıkarken
daha, pek çok şeyin eksik olduğunu, çok sıkıntı
yaratacağını, bunun ezikliği içinde itirafla
başlıyorlar. Anlaşılıyor ki, çok yakında, bu
kanunun düzeltilmesi için yeni kanunlar da gelecek; bu da normaldir.
Ben, aslında, burada,
bu maddeyle ilgili konuşurken, Bigadiç Esnaf ve Sanatkârlar
Odasının çektiği bir fakstan bahisle, milletin olmayan cebine
dalan bu hükümetin elinden bahsederek çekilsin, bu el çekilsin diye
konuşacaktım; ancak, bu maddeye de baktım kurumun gelirleri
nerededir derseniz; milletin kalmayan cebindedir.
Bakın, nedir; iletim
tarifesinin en fazla yüzde 1i oranındaki iletim ek ücretleridir. Kim
ödeyecek bunu; yine millet ödeyecek! Yani, bu hükümetin... Allah
rızası için soruyorum, bu hükümetin buraya getirip de, milletin
cebine elini atmadığı bir tek kanun olmayacak mıdır?
İlle milletin cebinden para mı toplamak gerekecektir?! (DYP
sıralarından alkışlar)
Bakın ne deniliyor:
Türkiye Elektrik Kurumunun yeni uygulamaya koyduğu muhtelif giderler
adı altındaki ücret, işyerleri için 4 milyon, konutlar için 2
milyon liradır.
Bigadiç Esnaf ve
Sanatkârlar Odasına kayıtlı üyelerimiz -TEDAŞın
almış olduğu bu kararla ilgili olarak bugünkü ekonomik krizle,
tüketmiş olduğu enerjinin bedelini zor şartlar altında
ödediğini, TEDAŞın muhtelif gider adı altında
istemiş olduğu ücreti ödememeyi beyan etmektedir. Küçük esnaf ve sanatkârlar
olarak, bu haksız kazancın kaldırılması taraftarıyız.
Gerekli işlemlerin yapılmasını
saygılarımızla arz ederiz. Oda Başkanı Süleyman
Sarın ve üyeler İşte, 34e yakın esnaf;
demir-doğramacı, marangoz, demirci, ziraî alet tamircisi, akücü...
Hepsi imzalamış. Bunu, ben Sayın Bakana burada
bırakıyorum.
Şimdi bakıyoruz
elektrik faturalarına: Kişinin tüketimi 155 237 lira, ödemesi gereken
para 2,5 milyon lira; yani 15 kat! Kişinin işyerinin tüketimi 431 000
lira, ödemesi gereken 5 milyon lira; 10 kattan fazla! Şimdi, durum
böyleyken, bir de iletim tarifesinin en
fazla yüzde 1i oranındaki ek iletim ücreti demek; inanın, yine, bu
millete, en az tükettiği elektriğin yüzde 10u kadar, belki daha
fazla yük getirilmesi demektir.
Yine, bakıyoruz (c)
kısmında uluslararası kurum ve kuruluşlardan hibe deniliyor.
Bu uluslararası kurum ve kuruluşların çoğunun firmalar
tarafından finanse edildiği açık. Adam o zaman verir hibeyi,
istediği gibi projeyi, yatırımı, teşviki düzenletir; 1
verir 100 alır. Bu hibenin koşulları belli değil. Neresi
özerk bunun?!. Maddî yönden, göbeğinden birine bağlı, atama
yönünden Bakanlar Kuruluna bağlı. Arkadaşımız diyor ki
işte, Sayın Bakan yetkilerini devrediyor. Hayır efendim, Bakan
yetkilerini devretmiyor, sorumluluğunu devrediyor sadece; ama,
yapılan yolsuzluklardan hesap sorulamazken, şunu şöyle yap deme
baskısını elinde tutuyor, bu yetkisini elinde tutuyor.
Biz, bu kanuna
karşı değiliz ki; elektrik sermaye piyasası
özelleştirilsin diyoruz. Bakınız, Sanayi Komisyonunda, bu üst
kurulun düzenlenmesiyle ilgili olarak, Sanayi Komisyonu
Başkanımız ve iktidar milletvekillerinin oylarıyla bir
yöntem getirildi. Sivil toplum örgütlerinden gelsin, üreticilerden gelsin,
işte, en az on yıl elektrik sektöründe tecrübesi olsun diye
getirdiğimiz değişiklik önergesi, sallanan bazı parmaklar
tarafından ve çok hassas, mühim bir mesele denilerek, Bakanlar Kurulunun
atama heyeti haline getirildi. O zaman, bunun neresi özerk kurum, bunun neresi
yetki devri?
İşte, gensoru
görüşülürken basında okumadık mı? Ne
denilmişti:Sayın Bakan, ihaleleri verme konusunda bize baskı
yaptı. Bunu basında okuduk. Yarın, bu kurulun üzerine
baskı yapılmayacağını nereden biliyoruz veya hibe
edilecek para karşılığında şu tür bir
teşvik, bu tür bir proje yapın diye bir baskı
gelmeyeceğini nereden garanti edeceğiz? Artık, bu hükümete
söylüyorum, bu milletin cebinden elini çeksin.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Yılmazyıldız, lütfen toparlayınız.
İLYAS YILMAZYILDIZ
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, bakınız, hafta
sonunda Bandırmada sanayicileri ziyaret ettim. Bütün sanayi
kuruluşları işten eleman çıkarıyor; ancak, bir
tanesinin sözleri konuyla ilgili olduğu için aktarıyorum. Bir mermer
sanayii fabrikası sahibi diyor ki elemanlarımı işten
çıkarmamak için gündüz çalıştırmıyorum; gündüz
çalışmasını durdurdum; elektrik tarifesi birkaç kuruş
ucuz diye gece çalıştırıyorum; ama, öyle
anlaşılıyor ki, olay böyle devam etmeyecek, yine, yakında,
belki, işçi çıkarmak zorunda kalacağım.
Ben, sayın hükümetten,
bu vatandaşa her gün yeni yükler getiren, her kanunda şuradan
şöyle bir para, buradan böyle bir para diyen düzenlemeler değil;
bunları hafifleten, milletin üzerindeki yükü hafifleten, millete nefes
aldıran kanunlar getirmesini istiyorum.
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) Sayın
Başkan, yerimden söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun,
efendim.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) Sayın
Başkanım, kıymetli arkadaşlarım; hatip, bu yasa
tasarısıyla ilgili söz aldığında, sürekli olarak,
Sanayi ve Ticaret Komisyonunda ortaya konulan görüşlerin
bazılarının Plan ve Bütçe Komisyonunda
değiştirildiği ya da bir başka şekilde
sonuçlandırılmasını, hep, yakışıksız
ifadeler kullanarak, hoş olmayan sözlerle söylüyor. Sanayi ve Ticaret
Komisyonuna saygılıyız, bir çalışma yaptılar,
bize yararlı oldular, biz de onları değerlendirdik. Plan ve
Bütçe Komisyonumuzdaki iktidara ve muhalefete mensup arkadaşlarımızla
çok da güzel bir çalışma yaptık. Biz, hiç kimsenin
işaretiyle parmak kaldırarak bir hizmet yapmıyoruz. (DSP, MHP ve
ANAP sıralarından alkışlar) Ben,
arkadaşımın, bunu, Plan ve Bütçe Komisyonundaki iktidar mensubu
her arkadaşın nasıl dikkatle ve onurla görev
yaptığını, kendi partisine mensup arkadaşlarına
sormasını istiyorum. Bu tip sözler Parlamentoya ve burada
milletvekillerine yakışmıyor. Biz, sayın
arkadaşımızın onuru, haysiyeti kadar onurlu ve
haysiyetliyiz. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
10 uncu madde üzerinde,
hükümet adına, Sayın Bakan konuşma yapacaklar.
Buyurun.
Süreniz 5 dakika.
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; esasen, tasarı
hakkında konuşan bütün arkadaşlarım, ne hikmetse, buraya
çıkıp, kanunun çıkmasından yana çalışma
yaptıklarını, tasarıyı desteklediklerini; ama,
yanlışlıklar olduğunu söylemektedirler ve her seferinde de
bir hakkın suiistimalini yapmaya yine devam etmektedirler. Tabiî ki,
burada bütün milletvekilleri konuşmalı, gerçekleri dile getirmeli;
ama, gerçekleri çarpıtarak dile getirmemelidir.
En sonundan başlayarak
cevap vereceğim; biraz sonra da önerge gelecek. Bu tasarının 10
uncu maddesinin üçüncü fıkrasında, uluslararası kurum ve
kuruluşlar tarafından verilecek hibelerden bahsedilmektedir. Bunun
istismarlara yol açacağı arkadaşlarımca dile
getirilmektedir. Eğer, metni tam okursak, burada
ayrıntıları kamuoyuna duyurulmak kaydıyla ve piyasanın
gelişimine dair etüt ve proje çalışmalarının finansmanında
kullanılmak üzere diye belirtilmiş. Burada kastedilen
uluslararası kurum ve kuruluşlar, Dünya Bankası gibi,
Uluslararası Enerji Ajansı gibi, Avrupa Birliğinin bu bölüme
bakan kuruluşları gibi kuruluşlardır. Yani, böyle bir madde
koymayıp, böyle bir yardım konusu olursa, bunu almayalım
mı; alınmasa mıydı bunlar?!
İLYAS YILMAZYILDIZ
(Balıkesir) İsimlerini yazalım Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (Devamla) Efendim, açık açık bunların hepsinin
ismi yazılmaz, yarın başka kuruluşlar da çıkabilir.
Ayrıntılarını kamuoyuna duyurmak üzere burada açık
açık yazmış; yani, kamuoyuna duyurulan herhangi bir konunun, bu
verilmeli midir verilmemeli midir diye, tekrar, burada gündeme getirilmesi
kadar yanlış bir şey yok.
Tabiî ki, burada,
arkadaşlarım, esnaflarımıza gelen elektrik
paralarını gündeme getirmektedirler. Bütçe kanunu
çıkarılırken bunlara baksaydınız. Aynı
şekilde, bütçe kanununda, gene 1 Ocak 2001 tarihinden itibaren başlayan
bir uygulamayla, güç bedeli uygulamasıyla bunlar yükselmiştir. Bu,
meskenlerde 1 milyon lira, sanayide 10 milyon lira ve diğerlerinde de 4
milyon lira olmak üzere alınmaktadır.
Gene,
arkadaşlarımın, burada çeşitli maddelerde, çeşitli
şekillerde dile getirdikleri konular var. Tabiî, bunların hepsinin
cevabı var; ancak, her seferinde yeni cevaplar vererek, burada
kafaları karıştırmaya yönelik faaliyetlere yol vermemek
için cevap vermedim; ama, yine de, bunların birkaçına cevap vermek
istiyorum.
Serbest olmayan
tüketicilere uygulanacak perakende satış tarifesi, kurul onayına
tabidir. Diğer yandan, hükümetçe, tüketicilerin desteklenmesi
amacıyla, fiyatlara müdahale edilmeksizin, tüketicilere nakdî geri ödeme
yapma hususu da düzenlenmiştir.
Gene, burada, kurulun bir
hakem olmadığından bahsedildi. Aksine, kurul, hiçbir sözleşmeye,
hiçbir taahhüde taraf değildir. Düzenleyici ve denetleyici bir organ
olarak, piyasada faaliyet gösteren aktörleri, kanun ve
çıkaracağı yönetmeliklerle yönlendirecektir. Bu itibarla, kurul
üyeleri idarî, teknik ve hukukî formasyonlarıyla birer hakem olarak görev
yapacaklardır. Avrupa ve dünyadaki uygulamalar da bu paralelde olup, esas
itibariyle düzenleyici kurul kavramı, bu hakemlik müessesesi
anlayışına dayanmaktadır.
Gene, politika belirleme
yetkisi, hiçbir zaman bu kurula devredilmiyor. Bu görev, 3154 sayılı
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun kapsamında bakanlık tarafından
yürütülmekte olup, bundan sonra da bakanlık tarafından yürütülecektir.
Kurulun görevi, hükümet
tarafından makro düzeyde belirlenen politikaları uygulamaya yönelik
düzenlemeler yapmak ve bu doğrultuda işleyen piyasada denetleme
yapmaktır.
Sayın Genç, serbest
tüketici ne olacak diye burada sordu. Serbest tüketici
başlangıcı 9 milyon kilovat/saat olarak belirlenmiştir; bu
rakam, Avrupa Birliğinin 2003 yılı hedefi dikkate alınarak
belirlenmiştir. Belirlenen bu rakam, zaman içerisinde tüm tüketicileri de
içine alacak şekilde revize edilecektir.
Yine, Sayın Gençin
İngiltere modeli midir dediği konuya da cevap vermek istiyorum.
Görüşülmekte olan modelin, İngilterede uygulanan modelin bir
kopyası olduğu ifade edildi. Bu, hiç gerçeği
yansıtmamaktadır; çünkü, İngilterede enerji havuz sistemi
uygulaması vardır. Bu modelde, tüm üreticiler rekabet ortamında
fiyatlarını havuza sunar; havuz ise, talebi karşılayana
kadar verilen fiyattan elektrik almaya devam eder.
Yine, burada, benim
şahsımla ilgili Sayın Gençin bir talebi oldu. Ben, onsekiz
yıldır milletvekiliyim. Erkekçe, mertçe buradan itiraf ediyorum,
buradan söylüyorum, herkese de hodri meydan diyorum. Alnım sonuna kadar
açık; çocuklarımın yaptığı işlerde de,
sülalemin yaptığı işlerde de elinde bilgi olup, belge olup
herhangi bir yere verip, herhangi bir kovuşturma açtırmayan
namerttir; buradan bunu da belirtiyorum. (ANAP sıralarından
alkışlar) Ben, sadece bu kanunla ilgili değildir diye
söylemedim; burada her şeyi açık konuşmamız lazım.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Oğlunuz Philip Morrisin bayii mi değil mi?
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (Devamla) Efendim, tabiî bayii; oğlum aç mı kalacak?!
BAŞKAN
Karşılıklı konuşmayalım.
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (Devamla) Ben, sadece nüfuz siyaseti
yapmadığımı söylüyorum; oğlum, tabiî ki, serbest
piyasadan gidip istediği yerden bayilik alacak.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama,
siz de tekel bakanı değil misiniz?!
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (Devamla) Ben, Devlet Bakanıyım. Tekelle ilgisi
olmayan bir kurumdan almıştır; ben de bunu aynen söylüyorum
burada. Elinde buna benzer bir şey varsa, sonuna kadar gidecek herkes.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum efendim.
İLYAS YILMAZYILDIZ
(Balıkesir) Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın
Yılmazyıldız ne için söz istediniz?
İLYAS YILMAZYILDIZ
(Balıkesir) Kişisel; Bakandan sonra söz istiyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Son
söz isteyebilir efendim; son söz milletvekilinindir.
BAŞKAN
Sayın
Yılmazyıldız,
cevap vermek üzere değil,
son söz milletvekilinin olduğu için, 61 inci maddeye göre söz
veriyorum; buyurun.
Lütfen herhangi bir
tartışmaya yol açmayalım.
Süreniz 5 dakika efendim.
İLYAS YILMAZYILDIZ
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Burada ifade ettiğimiz
konu, şurada raporu yazılan konudur. Burada, hükümetin teklif
ettiği metin var, Sanayi Komisyonunun metni var, Plan ve Bütçe
Komisyonunun metni var. Elektrik Üst Kurulunun düzenlenmesinde, Plan ve Bütçe
Komisyonundan çıkan son şekli, hükümetin teklif ettiğinden de
daha geridir.
Sayın Başkan,
verdiği cevapta, işte, kimseden şunu almıyoruz, bunu
almıyoruz diyor; ancak, daha geçen
gün, fonlarla ilgili bir görüşmede, Tarım ve Köyişleri
Bakanının geldiğini, niye kendine ait 7 fonun
kaldırılmak istenildiğini de, işte, efendim, MHPli bir
bakanlıkla ilgili daha çok fon kaldırılıyor, bütçeye dahil
ediliyor da, diğer taraflar kalmıyor diye tartışmanın
olduğunu, Sayın Bakanın da Plan ve Bütçe Komisyonunu nasıl
terk ettiğini, Sayın Başkanın da bu, hükümetten gelen
şeklidir dediğini televizyonlardan izledik, basından izledik o
zaman. Dolayısıyla, biz kimseden şunu almıyoruz, bunu
almıyoruz demenin bir alemi yok. Bunlar, herkesin gözü önünde çok
şükür. Meclis televizyonu susturulmak isteniliyor, Meclis televizyonu
çalıştığı içindir ki, milletvekillerinin
çalışması, şeffaf olarak ortada.
Yine, burada,
uluslararası kuruluşlardan alınan hibenin
ayrıntıları kamuoyuna duyurulabilir; ama, takdir edersiniz ki,
bir olayı kamuoyuna takdim ediş şekli elli defa
değişebiliyor; siyahlar beyaz, beyazlar siyah gösterilebiliyor.
Beş yıl, on yıl sonra gerçekler ortaya
çıktığında, atı alan Üsküdarı geçiyor.
Eğer, uluslararası kuruluşlardan alınacaksa, bunlar çok net
söylenebilir. Efendim, Avrupa Birliğinin denilebilir, Birleşmiş
Milletlerin denilebilir veya enerjiyle ilgili kuruluşlar denilebilir, bir
tanımı olabilir. Kaldı ki, hoş, bu kuruluşların
çoğu da, biliyoruz ki, belli şirketler tarafından finanse
ediliyor. Türkiye, bu kadar aciz midir ki, kendi planını, projesini
yapacak böyle bir üst kurulu finanse edemesin?! Türkiye bu kadar zayıf bir
ülke değil. Sonuçta, bu plan, proje etüt dediğiniz ne tutuyor ki?..
Yani, 10 milyon dolar, 100 milyon dolar için uluslararası kuruluşlara
bu kadar muhtaç durumda kalmak doğru değil.
Yine, bakıyoruz
kurumun, giderlerini karşılayamadığı müddetçe genel
bütçeden karşılanır deniliyor, daha sonra gelir ve giderleri
karşılar deniliyor. Burada, dolayısıyla, kurum, acaba,
gelir giderlerini; kurumun gelirlerini, giderlerini karşılaması
esastır lafı, acaba, bu alacağı hibelere göre mi; ne
kadarını karşılayacak, ne kadar hibeyle karşılanacak
böyle bir tahmin var mı? Diyor ki, gelirlerinin fazlası da irat
kaydedilir mart ayına kadar; yani, o yolla, bu kuruma yapılacak
hibeler aracılığıyla, acaba, Türkiye Cumhuriyeti bütçesinin
açıklarımı kapatılmak isteniyor?
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Bakan dedi ki, bütçede bu muhtelif gider
adı altında alınan sabit ücret giderinin, bütçedeyken, galiba
farkında olmadınız. Doğrudur, ben farkındaydım
da; Sayın Bakan, tahmin ediyorum, o maddeler görüşülürken Mecliste
değildi, kendisi bilmiyor. 44 üncü madde görüşülürken, ben,
çıktım konuştum bu yanlıştır diye; o maddeyle
ilgili çıkıp konuştum. Hatta şunu söyledim, bunu
yazanların edebiyat bilgisi bile yok, çünkü bir maddede diyor ki, Enerji
Bakanlığı yürütür, bir maddeyi Hazineden sorumlu Devlet
Bakanı yürütür; böyle bir madde altında da, bu zammı TEDAŞ
yürütür diye bir madde! Yani iki bakanlığın altına bu
yakışmıyor dedim, bari ayrı madde olarak düzenleseydiniz.
Zaten milletin cebine dalan bu hükümetin eli böyle gizli, saklı, kaçak,
kimse farkına varmadığı bir şekilde bir madde
ekleyerek oluyor.
Ben diyorum ki, ne
alacaksanız açık açık söyleyin, millet de bilsin.
İşte, millet bunun farkında değildi 2001 yılı
bütçesi geçerken. Biz söyledik;ama, yeterince farkına varamamış.
Farkına vardığı zaman böyle faks çekiyor Sayın
Bakanım. Sayın Erek aynı şekilde söyledi. Bartından
Mehmet Kasapoğlu diye bir vatandaşımız aradı. Dedi ki
5 milyon liralık, 6 milyon liralık elektrik faturama geldi 17 milyon;
ne yapacağım? Millet arıyor böyle... Bunun altından
kalkamıyor, buna bir çare bulmanız lazım. Bu kadar pahalı
elektriği verirken, uyguladığınız yanlış
politikalar da üzerine eklenince sanayici nasıl ihracat yapsın,
nasıl insanlarımız iş bulsun! İşi olanlar da
işini kaybediyor. Sosyal patlamaya gitmeden bu işin önünü alın
diyorum.
Saygılar sunuyorum.
(DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Yılmazyıldız.
Sayın Türker, 60
ıncı maddeye göre yerinizden,
çok kısa olsun lütfen.
Buyurun.
MASUM TÜRKER
(İstanbul) Sayın Başkan, hatip, biraz önce, Plan ve Bütçe
Komisyonu üyelerine hakaret etmiştir. Bu Meclisin çatısı
altında, hiçbir milletvekilinin, çoğunluğun oylarıyla
oluşmuş olan bir yargı için, hükümetin gerisine gitmiştir,
filanca komisyonun gerisinde kalmıştır demeye hakkı
yoktur, haddi de yoktur. Bu konudaki hak ve aşılan had, aslında,
burada, milletvekillerinin iradelerine baskı koymaktır. Böylesine bir
konuşmanın bir talihsizlik olduğunu Plan ve Bütçe Komisyonunun
bir üyesi olarak belirtmek istiyorum ve bizlerin görevi, eğer burada bir
yanlışlık varsa -ister muhalefet olsun ister iktidar olsun-
maddeler üzerinde, görüşlerimizi, siyaset yapmak amacıyla değil,
maddelerin hukukî donanımlarını sağlamak amacıyla
belirtip, hukukun temel kaynağı haline görüşlerimizi
getirmektir. Kendi görüşleri olmayan, hukukun temel kaynağı
haline götürmeyenlerin başkasını suçlamaya hakkı
olmadığını arz eder, saygılar sunarım. (DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Türker.
İLYAS YILMAZYILDIZ
(Balıkesir) Sayın Başkan, bu doğru değil;
arkadaşlarımıza, görüşlerimizi, Sanayi Komisyonunda
belirttik; hakaret eden kendisi.
BAŞKAN Tamam
efendim, siz hakaret etmediğinizi söylediniz, mesele kalmadı...
İLYAS YILMAZYILDIZ
(Balıkesir) Sanayi Komisyonunda değişik önergelerle
görüşlerimizi tekrar belirttik; ama, arkadaşımızın
görüşü yok, ne yapalım!..
BAŞKAN Madde
üzerinde bir önerge vardır; okutuyorum:
Sayın Başkanlığa
Görüşülmekte olan 597
sıra sayılı yasa tasarısının 10 uncu maddesinin
(c ) bendinin madde metninden çıkarılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
|
Kamer Genç |
Turhan Güven |
Nevfel Şahin |
|
Tunceli |
İçel |
Çanakkale |
|
Musa Konyar |
|
Sebahattin Karakelle |
|
Ağrı |
|
Erzincan |
TURHAN GÜVEN (İçel)
Sayın Başkan, önergeyi geri alıyoruz.
BAŞKAN Önergeyi geri
aldınız, tamam efendim.
Madde üzerinde başka
önerge yok.
10 uncu maddeyi komisyondan
geldiği şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... 10 uncu madde kabul edilmiştir.
11 inci maddeyi okutuyorum:
İKİNCİ
BÖLÜM
Yaptırımlar
ve Dava Hakkı
Yaptırımlar
ve yaptırımların uygulanmasında usul
MADDE 11.- Kurul,
piyasada faaliyet gösteren tüzel kişilere aşağıdaki
yaptırım ve cezaları uygular:
a) Kurul
tarafından bilgi isteme veya yerinde inceleme hallerinde; istenen
bilgilerin yanlış, eksik veya yanıltıcı olarak
verildiğinin saptanması veya hiç bilgi verilmemesi ya da yerinde
inceleme imkânının verilmemesi hallerinde, iki yüz milyar lira para cezası verilir ve yedi
gün içinde bilgilerin doğru olarak verilmesi ve/veya inceleme
imkânının sağlanması ihtar edilir, ancak kolay
giderilebilecek kusurlu haller için, ilgili gerçek ve tüzel kişilerden,
para cezası uygulanmaksızın ihtar edilerek, yedi gün içerisinde
bilgilerin doğru olarak verilmesi ve/veya inceleme imkânının
sağlanması istenir.
b) Bu Kanun hükümlerine ve çıkarılan
yönetmelik, talimat ve tebliğlere aykırı hareket
edildiğinin saptanması halinde, ikiyüzelli milyar lira para
cezası verilir ve aykırılığın otuz gün içinde
giderilmesi ihtar edilir,
c) Lisans genel esasları ve yükümlülüklerinden herhangi birisinin yerine getirilmediğinin saptanması halinde, üçyüz milyar lira para cezası verilir ve otuz gün içinde düzeltilmesi ihtar edilir,
d) Lisans
müracaatında, lisans verilmesinde aranan şartlar konusunda, gerçek
dışı belge sunulması veya yanıltıcı bilgi
verilmesi veya lisans süresince lisans verilmesini etkileyecek lisans
şartlarındaki değişikliklerin Kurula bildirilmemesi ve
anılan gerçek dışı belge veya yanıltıcı
bilgi veya lisans şartlarındaki değişikliğin
düzeltilmesinin mümkün görülmesi halinde, dörtyüz milyar lira para cezası
verilir ve otuz gün içinde düzeltilmesi ihtar edilir,
e) Lisans süresi
boyunca iştirak ilişkisi yasağına aykırı
davranışta bulunulması halinde, dörtyüzelli milyar lira para
cezası verilir ve otuz gün içinde iştirak ilişkisinin
düzeltilmesi ihtar edilir,
f) Piyasada lisans
kapsamı dışında faaliyet gösterildiğinin
saptanması halinde, beşyüz milyar lira para cezası verilir ve on
beş gün içinde kapsam dışı faaliyetin veya aleyhe
faaliyetin durdurulması ihtar edilir.
g) Lisans verilmesine
esas olan şartların lisansın yürürlüğü sırasında
ortadan kalktığının veya bu şartların baştan
mevcut olmadığının saptanması halinde lisans iptal
edilir.
Yukarıdaki para
cezalarını gerektiren fiillerin ihtara rağmen düzeltilmemesi
veya tekrarlanması hallerinde para cezaları her defasında bir
önceki cezanın iki katı oranında artırılarak
uygulanır. Bu cezaların verildiği tarihten itibaren iki yıl
içinde idarî para cezası verilmesini gerektiren aynı fiil
işlenmediği takdirde önceki cezalar tekrarda esas alınmaz. Ancak
aynı fiil iki yıl içinde işlendiği takdirde
artırılarak uygulanacak para cezasının tutarı cezaya
muhatap tüzel kişinin bir önceki malî yılına ilişkin
bilançosundaki gayri safi gelirinin yüzde onunu aşamaz. Cezaların bu
düzeye ulaşması halinde, Kurul lisansı iptal edebilir.
Bu maddenin birinci
fıkrasının (c) veya (d) bendinde sayılan ihlallerde Kurul,
fiilin ağırlığına göre idari para cezası
uygulamaksızın lisansı doğrudan iptal eder.
Dağıtım
bölgeleri için lisansın iptal edilmesinin zorunlu hale gelmesi durumunda
Kurul hizmetin aksamaması için gerekli tedbirleri önceden almak suretiyle
lisansı iptal eder. Tesislerin mülkiyetini elinde bulunduran lisans
sahibinin nam ve hesabına yüzyirmi gün içerisinde ilgili tesisin
satışı için ihaleye çıkılır. Uygulamaya
ilişkin usul ve esaslar yönetmeliklerde belirlenir.
Bu maddede düzenlenen
tüm idari para cezaları hiçbir şekilde ilgili cezayı ödeyen
tüzel kişi tarafından hazırlanacak tarifelerde maliyet unsuru
olarak yer almaz.
Para cezası, bu
Kanuna aykırı hareket eden tarafların her birine ayrı
ayrı uygulanır. Bu Kanun gereğince para cezasını
gerektiren fiillerin Türk Ceza Kanunu veya ceza hükmünü içeren diğer
kanunlarda suç sayılması, söz konusu para cezalarının
verilmesine engel olmayacağı gibi, lisans iptaline de mani
değildir.
Bu Kanundaki
cezaları gerektiren fiillerin birden fazla olması halinde ve
aralarında irtibat olması durumunda en yüksek cezayı
gerektirecek fiilin cezası; irtibat bulunmaması halinde ise her
birinin cezası ayrı ayrı uygulanır.
Para cezası
kararı verilmesi halinde ilgili tüzel kişi tebliğden itibaren
onbeş gün içinde Kurula müracaat ederek kararın yeniden gözden
geçirilmesini talep edebilir. Bu talebin yapılmaması veya talebin
reddi hallerinde para cezası kararı kesinleşir.
Para cezası
uygulama hakkı, aykırılığın vuku bulduğu
tarihi izleyen yılın başından itibaren beş yıllık
zamanaşımına tabidir.
Kurulun inceleme ve
araştırma amacıyla yapacağı herhangi bir işlem,
bu işlemin ilgili tarafa tebliği, karar aleyhine yargı yoluna
başvurulmuş olması, zamanaşımını keser.
Verilen para cezası
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun hükümlerine göre Maliye Bakanlığınca, Kurum adına
tahsil olunur.
Verilen para
cezası miktarları, her yıl 765 sayılı Türk Ceza
Kanununa 28/2/1999 tarih ve 4421 sayılı Kanunla eklenen ek 2 nci madde
hükümleri uyarınca artırılır.
BAŞKAN Gruplar
adına ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili
Sayın Süleyman Metin Kalkana aittir.
Buyurun. (FP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
FP GRUBU ADINA SÜLEYMAN
METİN KALKAN (Hatay) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben, biraz evvel, bu maddeyi okuyan kâtip arkadaşın
okumaya başladığı anda saatime baktım, bitirdiği
anda baktım; tam 5 dakika sürdü, ki, bu madde de bazı maddelerin
yarısı kadar bile değildi. Tasarının bir maddesinin sadece
okunması 5 dakika sürüyorsa, bunun üzerinde bir düşünce ifade etmek,
yanlışını bulmak, daha güzel bir ilave yapma
imkânını hangi vakit diliminde, nasıl bulacağız, ben
bunu anlayamadım.
Bu maddeler
tartışılmaya başladığı anda, tabiî, acele
olduğu için, bütün bu maddeleri tartışmadan, çok acele, bir an
evvel çıkarıp IMFden aferin almak için bu gayret, halktan ne kadar
aferin almayı getirecek, onu da önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Bundan evvel, yine bir sürü
güzel mülahazalarla, vatanın kurtulacağını, milletin
rahatlayacağını, millet menfaatına olacağını
söyleyerek, yatırımların artacağını, temin
edileceğini söyleyerek çıkardığımız Tahkim
Yasasından da netice alamadığımızı görerek,
şimdi, ben, burada, yine, bütün milletvekillerinin, bu kanunun çıkmasına
yardımcı olan veya sebep olacak milletvekillerinin, şuna, bir
kere daha, grubunuzdan gelen emir doğrultusunda değil, Türkiyenin
gerçekleri ve çıkarı doğrultusunda, mutlaka halkın
yararına olacak bir düzen verme gayretini kuşanmalarını
bekliyorum.
Burada, yalnız
muhalefet partilerinden Fazilet Partisi ve Doğru Yol Partisi tasarı
maddeleri üzerinde görüş belirtmekte ve son birkaç madde üzerinde de,
biraz evvel, Anavatan Partisinin değerli milletvekilleri de fikir beyan
ettiler. Ben merak ediyorum, iktidarın diğer partilerinin, bu
hususlarda belirtecek görüşü mü yok, ilavesi mi yok veya tasvip
etmedikleri halde, kerhen, mecbur olduklarından mı susuyorlar aman,
bir an evvel çıksın, hiçbir şey söylemeyelim mi diyorlar?
Arkadaşlar,
bakın, bu maddeler çıktığında, beklediğimiz,
şu anda çok müspet olacağını iddia ettiğimiz netice ve
tabloyla karşılaşmayacağımızı ilan ediyorum.
En basitlerinden biri olarak, sadece, bu 11 inci maddenin 19 paragrafı var
ve yarın elektriği özelleştirdiğimizde veya özel
şirketler kurulduğunda uygulanacak cezaî müeyyideleri içeren bu kanun
maddesi, ilk ceza olarak, 200 milyar liralık... Ben, teker teker o
paragrafları okumaktan çekiniyorum; okuduğum takdirde, üç
paragrafı ifade etmeye yetmeden zamanım bitecek.
AYDIN TÜMEN (Ankara)
Konuya gelemediniz ki!..
SÜLEYMAN METİN KALKAN
(Devamla) Konuya geldim de, sizin kafanız konuya
yatmadığı için...
AYDIN TÜMEN (Ankara) 3
dakika oldu, daha konuya gelemediniz.
SÜLEYMAN METİN KALKAN
(Devamla) Bunu anlatmak için... İşte, benim anlattığım
en önemli mesele; 5 dakika, iki sayfalık, üç sayfalık kanun
metinlerinin sadece kelimelerini burada ifade etmeye yetmemektedir.
200 milyar lira, 300 milyar
lira ceza koymuşuz ve diyoruz ki, bu cezaların, beş yıl
içerisinde, zamanaşımına uğramadan beş yıl
olarak zaman tahdidi getiriyoruz- bu devasa şirketlerin, yapacakları
elektrik üretim veya nakil veya satış ve ticarî işlemlerinde
yolsuzlukları veya kanuna uymayan halleri olursa -200 milyar liradan
başlamışız- 200 milyar lira, 250 milyar lira, 300 milyar
lira ve en büyük, en vahim hataya veya suiistimale 400 milyar lira ceza
koymuşuz. Ne zaman çıkar, ne zaman belli olur?..
Daha baştan,
çıkarılacak bu kanunun, suiistimallere taviz verecek en önemli
maddelerinden biri de budur; çünkü, düşünün, trilyonluk üretim yapan,
katrilyonluk iş yapacak olan büyük firmalara, zamanla, bir
yolsuzlukları ortaya çıktığında, 200 milyar lira veya
250 milyar lira ceza uygulamak ne kadar caydırıcı
olacaktır? Demek ki, yani, caydırıcı olması bile
düşünülmeyen, küçücük bir ceza takdir ederek, şimdiden, biz, yine,
kamuoyunun günlerdir, aylardır çalkalandığı skandallara
yeni skandal alanları katmaya peşinen razı olmuşuz
demektir. Öyleyse, biz, bunun üzerinde, gelin, yeniden, gerçekten, fayda ve
yarar umduğumuz cihetleri önplana çıkararak...
BAŞKAN Sayın
Kalkan, lütfen toparlayınız.
SÜLEYMAN METİN KALKAN
(Devamla) - ...yeni suiistimaller veya ihmaller yapmaya meydan vermeyelim.
Bunu ifade ediyor, Yüce
Meclisinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Kalkan.
Doğru Yol Partisi
Grubu adına, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç; buyurun. (DYP
sıralarından alkışlar)
DYP GRUBU ADINA KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarının 11 inci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Biraz önce, Sayın
Bakan, benim öğle sıralarında yaptığım bir
konuşmaya burada cevap verdi. Benim burada dediğim şu:
Sayın Bakan Tekel Bakanıdır ve Tekelden sorumludur; Philip
Morris şirketinin başbayiliğini oğluna almış
dedim. Bu, politikada hoş bir davranış değildir. Yani,
hoş davranışsa, tamam canım, ben bir şey demiyorum...
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel) Siz itham ettiniz, ben konuşmaya cevap verdim.
KAMER GENÇ (Devamla)
Neyse efendim... Yani, benim zamanım gidiyor.
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel) Siz istediğinizi söyleyeceksiniz de, biz bir
şey söylemeyecek miyiz?!
BAŞKAN Sayın
Genç, maddeyle ilgili konuşun lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla)
Maddeyle ilgili konuşuyorum...
Beni itham ettiniz,
işte, ben de size cevap veriyorum.
Değerli
milletvekilleri, bakın, size bir not...
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel) İtham etmedim, hitabına cevap verdim.
KAMER GENÇ (Devamla)
Efendim, Bakansınız; orada sükûneti muhafaza ediniz.
BAŞKAN
Karşılıklı konuşmayın lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla)
Şimdi, bir not okuyayım size. Bakın, Bayındır
Holdingin, İngiliz National Power ve Türk şirketi Mimaçın ortak
olduğu Güney Ege Enerji İşletmeleri Anonim Şirketi isimli şirketteki
hissesini, Vakıfbank, 107 milyon dolara alıyor; ancak, bu
şirketin henüz hiçbir enerji tesisi de yok, mal varlığı da
yok, şeyi de yok... Şimdi, Antalya Havaalanının yüzde 33
hissesi, yine, Bayındır Holdingindi. Vakıfbank, gitti, bunu -uzun zaman herkesten
sakladınız- 63 milyon dolara aldı. Sonra da, Vakıfbank,
getirmiş, bilmem, Alman FAG şirketine devretmiş. Şimdi,
burada çıkıp deniliyor ki: Biz, efendim, bir şey yapıyoruz
da muhalefet karşı çıkıyor. Yahu kardeşim, sizin bir
şey yaptığınız yok. Sizin
yaptığınız, ancak, devletin çeşitli kaynaklarında
toplanan paraları -Vakıfbankın birtakım suiistimale müsait
kredileri de var; bunları da başka zaman söyleyeceğim- sizin
yandaşlarınıza kanalize etmeniz ve devletin
kaynaklarının böyle yok olmasıdır.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, bakın, ben biraz önce burada dedim ki, bu sistem, yani,
Dünya Bankasının önerdiği bu sistem İngiliz sistemidir.
İngilizler bunu uyguladığı zaman, sistem, birdenbire
sağlıklı işlememiş ve fiyatlar üç misli
artmış. Kaliforniyada da sistem çökmüş. Tabiî, bizim
zamanımız yok, onun için şey etmiyoruz. Şimdi, biz,
elektrik üretimine karşı değiliz ki. TEAŞ, elektriği
3,5 sente 1999 yılında üretiyor, piyasaya veriyor, 2000de 5,5 sente;
ama, bu hükümetin Bakanı bir şirketle 19,5 sente, TEAŞın
5,5 sente mal ettiği elektriği alıyor. Burada,
vatandaşın karşısında bulunduğu
sıkıntı ve elektrik gibi, insan hayatında,
yaşamında bu kadar kıymetli olan bir kaynağın bu kadar
suiistimale elverişli, kat be kat fiyatlar artırılmak suretiyle
vatandaşın istifadesine sunulmasının vatandaşın
ekonomik hayatında yaratacağı çöküntüyü dile getirdik.
Şimdi, burada da para
cezaları getiriliyor. Para cezaları, bakın, değerli
milletvekilleri, elektrik üretim, dağıtım ve toptan, perakende
satışlarındaki rakamlar katrilyonlar... Şimdi, getirilen bu
para cezaları, bence, çok düşük. Yani, böyle bir sistem... Bu konuda
bir önergemiz de var. Gerçi, bu, şirkete göre 100 milyar, 200 milyar, 400
milyar, 500 milyar para cezası kesme yetkisi tanınıyor -madde de
çok kötü düzenlenmiş aslında- ancak, bunlar, bu şirketlerin
faaliyet konusu olan ve bu faaliyet konusunda sağladıkları
ekonomik kaynak ve katma değerin çok düşük bir miktarı, yüzde
yarımı veya binde yarımına gelen bir şey.
Katrilyonlarca değer üreten, elektrik satan bir müessese, bir usulsüzlük
yaptığı zaman, siz, binde 1 ceza verirseniz hiç önemli de
değil. Bunlar hesaplanmış, bu konunun mütehassısları
tarafından hesaplanmış, yazılmış; ama, tabiî, bu
kanun sağlıklı incelenmediği için, işte, hep
geldiği şekilde çıkıyor. Biz söylediğimiz zaman
Sayın Komisyon Başkanımız belki bunlara kızıyor;
ama, Türkiyenin birtakım gerçeklerini de biliyoruz, yalnız bu
bürokratlar bilmiyor. Kaldı ki, bu kanunu, bu kanun tasarısını
hazırlayan bürokratların aşağı yukarı büyük bir
kısmı, şimdi, Beyaz Enerji Operasyonundan dolayı içeride
veyahut da hakkında soruşturma var. Şimdi, bunlar, niye bu
soruşturmaya tabi tutuldular; çünkü, enerjiyle ilgili olarak
yaptıkları sözleşmelerde devleti ve vatandaşı
korumadılar. Kimi korudular; ileride yandaş oldukları
firmaları korudular ve dolayısıyla, öyle bir şey oldu ki,
bu hükümetin İçişleri Bakanı polisi etkiler diye, ihbarlar,
soruşturmalar, o vesileyle gelmedi, jandarmaya gitti, jandarma bu konuda
soruşturma yaptı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Genç, lütfen toparlayınız.
KAMER GENÇ (Devamla)
Peki.
Şimdi, bunlar
ortadayken, bu gerçekler ortadayken, çıkıp da böyle, çok dürüst,
efendim, her şeyi çok masumane göstermenin de bir anlamı yok ki.
Diyoruz ki, siz, getirdiğiniz
bu tasarıyla, Türkiyede enerji sorununu çözmüyorsunuz, bilhassa enerji
piyasasını kaosa sürüklüyorsunuz. Vatandaş enerji kullanamayacak
duruma gelecek. Araya beş altı tane, işte, toptancı
şirket, dağıtım şirketi, iletim şirketi, üretim
şirketi diye şirketler sokuyorsunuz. Bunların hangisi
gelmiş, cebinden para vermiş de, elektrik üretmiş de, baraj
yapmış da, büyük bir hat tesis etmiş de biz karşı
çıkmışız! Buyursun gelsinler, barajlarını
inşa etsinler, elektriği getirsinler, normal piyasa şartlarında
da satsınlar; kimse bir şey demiyor ki. Burada yapılan, devletin
bankalarında, devletin bankalarının kefil olduğu, teminat
mektubu verdiği birtakım yerlerde gidip paraları alıyorlar,
ondan sonra bazı şeylere talip oluyorlar, o paralar da yine devletin
kesesinden gidiyor. Yani, enine boyuna konuyu
tartıştığımız zaman, getirilen bu kanun, bu
haliyle, bu memlekete bir kaos getirir.
Saygılar sunarım
efendim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Genç.
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel) Sayın Başkan, yerimden bir
açıklamada bulunmak istiyorum.
BAŞKAN - Hükümet
adına, Sayın Bakan, yerinden ifadede bulunacaklar.
Buyurun.
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel) Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; iki konuşmacı
arkadaşımız cezalarla ilgili konuda konuştu. Ben, bir kere
daha hatırlatıyorum; cezalarla ilgili madde... Esasen, komisyon
müzakerelerinde, arkadaşlarımız anlattılar, burada,
cezaların yüksek olduğu bile komisyonda dile getirilmiş. Sadece
bir tek maddeyi okuyayım. Burada, ceza lisansının doğrudan
doğruya iptal edilmesine kadar gidecek cezalar konulmuş. Bundan daha
ağır verilecek bir ceza yok. Bütün bu madde, bu sistemin en iyi
şekilde çalışmasını sağlamak için yapılmıştır.
Bir kere daha, önce,
Sayın Gençin Bayındır Holdingin ortak olduğu Güney Ege Limitet Şirketiyle ilgili
konuşmasına, ben, gelen notu aynen aktarmak istiyorum: Yeniköy,
Kemerköy ve Yatağan Termik Santrallarının işletme
haklarını devralmak için sözleşme imzalanmış.
İmzalanan uygulama sözleşmesine göre, Rekabet Kurulu ve Hazine
Müsteşarlığının uygun görüşü alınarak hisse
devri yapılmış.
Ayrıca, yine,
İngiltere modeliyle ilgili, tekrar, Sayın Genç misal verdiler.
İngilterede -bir kere daha belirtiyorum- üretim şirketlerinin
özelleştirilmesi ve bunların elektrik piyasası içerisinde
rekabet eder hale getirilmesi, üç yıl içerisinde iş
verimliliğini iki katına çıkarmış, yatırım
maliyetleri üzerindeki kontrol artmış; sonuçta da, üretim
maliyetlerinin azalmasına, dolayısıyla, tarifenin düşmesine
yol açmış. Özelleştirmeden sonra, birim enerji üretim
maliyetleri yaklaşık olarak yüzde 50 oranında azalmış,
toptan enerji satış fiyatı yüzde 20, nihai tüketim fiyatı
ise yüzde 10 oranında bir azalma göstermiştir.
Ayrıca, biraz önce
yine söylediğim gibi, bizim getirdiğimiz modelde, bir havuz sistemi
yok. İngiltere modelinde havuz sistemi var. Getirilen model ise, havuz
sistemini öngörmeyip, ikili
anlaşmalar modeli getirmektedir. Burada üreticiler ve tüketiciler
karşılıklı anlaşmalar çerçevesinde faaliyette
bulunurlar.
Ben, kanunla ilgili
değil, Sayın Gençin şahsıma söylediği konuda, yine
tekraren söylüyorum; ben, Bakanlığım döneminde veya bir
başka zaman, hiçbir şekilde bir kayırma ve iltimasa fırsat
vermedim. Benim oğlumun yaptığı da serbest bir
ticarettir...
KAMER GENÇ (Tunceli)
Tamam canım; ben de öyle dedim...
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel) - ...benim bakanlığımla hiç ilgisi
olmayan, benim bakanlığıma hiçbir iş için gelmeyen bir
firmadan bayilik almıştır; bu da serbesttir. Söylediğim her
şey de geçerlidir.
Saygılarımla arz
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, Sayın Bakan bir açıklama yaptılar... Bu
İngiltere sistemiyle ilgili kaynak olarak neyi gösteriyorlar? Çünkü,
bendeki bilgiler, Sayın Bakanın verdiği bilgilerin aksine, enerji
fiyatını 3 misli artırmış ve doğalgaza
gitmişler; ayrıca da, nükleer enerjiye kaymışlar. Yani,
bunun bir kaynağını göstersinler de...
BAŞKAN Sayın
Genç, biliyorsunuz, maddelerle ilgili soru sorma, Tüzüğümüzden
kalktı.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Efendim, hayır, yok da; Sayın Bakandan da öğrenmek istiyorum;
kaynak nerden?
BAŞKAN Böyle bir
soru sorma imkânımız yok; ama, ileride, Sayın Bakan uygun
görürse, konuşmaları arasında cevap verebilir.
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel) Sayın Gençe kaynakları gönderelim.
BAŞKAN Şimdi,
bir önergemiz var; önergeyi okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülecek olan 597 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu
Tasarısının 11 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Madde 11.- Tüm cezaî
yaptırımlar, sektörde yasa
gereği faaliyet gösteren
kuruluşların yıl içerisindeki cirolarının güne
bölünmesi ve günlük cironun birbuçuk katının günlük ceza olarak
uygulanmasına.
BAŞKAN Sayın Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Hükümet?..
DEVLET BAKANI RÜŞTÜ
KÂZIM YÜCELEN (İçel) Sayın Başkanım,
katılmıyoruz.
Sayın Gençin biraz
önce sorduğu kaynak, İngiliz Hazine Bakanlığının
raporudur.
Onu da arz ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın Genç,
konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutalım?
KAMER GENÇ (Tunceli)
Konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun
efendim.
Süreniz 5 dakika.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, benim, biraz önce, burada, dile getirdiğim bir
konuya, Bakan yanlış bilgi verdi de; onu evvela söyleyeyim.
Bakın, benim de bu
elimdeki belgede, İngiliz National Power ve Türk şirketi
Mimaçın ortak olduğu Güney Ege Enerji İşletmeleri AŞ
isimli şirketteki Bayındır hissesi 107 milyon dolara
alınmış; ancak, bu şirketin henüz hiçbir enerji tesisi yok.
Şimdi, Sayın
Bakan diyor ki, Hazinenin muvafakatı var. Tabiî ki, Hazine, hükümetin
elinde, hükümetin emrinde. Talimat verirler, ya, işte, buna muvafakat ver...
Bakın, ayrıca da,
bu Vakıfbank, Romanyada Banko Turco Romananın zor duruma
düşmesi.... Aşağı yukarı 400 milyon dolara yakın
kaynak aktarmış. Tabiî, aslında, bunları gizlemeye gerek yok.
Yani, siz, vatandaşın kesesinden topladığınız
paraları getirip de böyle yandaşlarınıza
aktarırsanız, o zaman, bu vatandaş niye vergi versin?! Niye bu
külfetleri yapın?! Biz, niye bu kanunları yapalım?! Yani,
bunları söylediğimiz zaman... Yani, çıkarın kayıtları,
alalım Vakıflar Bankasının hesaplarını
inceleyelim; daha, geçen, bir süre içinde, hangi basın patronuna 220
milyon dolar verdi; çıkaralım bunu ortaya. Niye saklıyorsunuz?..
Biz bunları söylüyoruz diye, basın patronları bütün muhabirleri
üzerimize salıyorlar, sizi de manşetlerle destekliyorlar. Herhalde,
yani, bunda bir sebep olması lazım.
Değerli
milletvekilleri, önergem şu: Bu enerji piyasasına giren
şirketlerin yaptıkları iş hacmi çok büyük. Yani, elektrik
enerjisinin ekonomimizdeki katma değerini eğer hesaba
katarsanız, gayri safî millî hâsılanın aşağı
yukarı yüzde 40ına veya yüzde 50sine yakın bir seviyeye gelir.
Bu da çok büyük bir rakam. Şimdi, böyle büyük miktarda iş yapan,
iş hacmi olan, mesela 1-2 katrilyon iş hacmi olan bir şirketin
çok usulsüz bir şeyine 100 milyar lira veya 200 milyar lira para kestiğiniz
zaman, hiçbir şey değil. Hani, derler ya, dişinin kovuğunu
doldurmaz. Yani, o suiistimalleri yapmaya devam eder. En iyisi, buraya, benim
verdiğim önergede diyoruz ki, elektrik üretimi ve
dağıtımı nedeniyle yaptığı iş hacminin
belli bir miktarında ceza kesilsin. Yani, yoksa, bir şirket
düşünün ki, 1 katrilyon liralık bir ciro yapıyor, bir
şirket de düşünün ki, 500 milyar lira ciro yapıyor, ondan da 100
milyar kesiyoruz; 1 katrilyon veya 10 katrilyon iş hacmi olan şirkete
de, aynı işlemden, aynı usulsüzlükten 100er milyar gibi maktu
ceza kesiyoruz... Bence, bu, adaletli bir ceza değil. Takdir, tabiî, Yüce
Heyetin. Belirtmek istediğim, böyle, iş hacmine uygun nispî bir ceza
sistemini uygulayalım. Maktu cezalar, biliyorsunuz, bir de devamlı
paranın değeri düşüyor, düştükçe de, ceza, artık,
caydırıcılık vasfını yitiriyor. Bu itibarla,
benim önergem budur; takdirlerinize arz ediyorum.
Saygılar sunarım.
(DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Genç.
SUAT PAMUKÇU (Bayburt)
Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, önergeye Komisyon ve Hükümet
katılmamıştır.
Karar
yetersayısının aranılması istenmiştir. Karar
yetersayısının aranılması istendiği için
oylamayı elektronik cihazla yapacağım ve 3 dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, oylama neticesi belli olmuştur; ancak, çalışma
saatimiz tamamlanmıştır.
Maddenin bitimine kadar
çalışmaya devam etmemizi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Karar yetersayısı
vardır ve önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi, 11 inci
maddeyi, komisyondan geldiği şekliyle...
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) Sayın
Başkan, maddeyle ilgili bir redaksiyon yapabilir miyim?
BAŞKAN Hayhay,
buyurun Sayın Başkan.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) Efendim, bu
maddenin en son cümlesi...
İSMAİL KÖSE
(Erzurum) Mikrofonu açabilir misiniz Sayın Başkan, ses gelmiyor.
BAŞKAN Efendim, ben
söyleyeyim sizin yerinize. Maddenin en son cümlesinde yer alan verilen para
cezası miktarları ifadesindeki verilen kelimesi, mutlaka, bir
fiili ifade ediyor; Komisyonumuz, onun kaldırılmasını
öneriyor.
Ben, Komisyonumuza bir
şey daha sunmak istiyorum: Türk Ceza Kanununa 28.2.1999 tarih
denilmiş; bunun 28.7.1999 olması gerekir. Onun da düzeltilmesine,
eğer Komisyonumuz ve Hükümetimiz katılıyorsa...
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Bu, her iki
düzeltmeyle birlikte, görüşmekte olduğumuz 11 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için, 16 Şubat 2001 Cuma günü saat 14.00te toplanmak üzere,
birleşimi kapatıyor, hepinize hayırlı akşamlar
diyorum.
Kapanma Saati: 20.01
VII.
SORULAR VE CEVAPLAR A) YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
M. Cumhur Ersümer
Bakan