DÖNEM : 21 CİLT : 81 YASAMA YILI : 4
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
46 ncı Birleşim
3 . 1 . 2002 Perşembe
İ Ç İ N D E K İ L E R
Sayfa
I. GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. GELEN KÂĞITLAR
III. YOKLAMALAR
IV. BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. İstanbul Milletvekili Yücel Erdenerin, Dünya Nüfusuna Dikkat Haftasına ilişkin gündemdışı konuşması
2. Antalya Milletvekili Kemal Çelikin, Avrupa Birliği tarafından hazırlanan terör örgütleri listesine ilişkin gündemdışı konuşması
3. Balıkesir Milletvekili Aydın Gökmenin, ülkemizdeki bor madenlerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürelin cevabı
B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. İçel Milletvekili Turhan Güven ve 21 arkadaşının, İçel İlinde aşırı yağışlar sonucu üretim ve ticaret kesiminin uğradığı zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/239)
2. Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Yalçınkaya ve 21 arkadaşının, Harran Ovasının tarımsal sulama sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/240)
V. ÖNERİLER
A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1. Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi
VI. SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM
1. Plan ve Bütçe Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
VII. KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlunun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalının; Amasya Milletvekili Ahmet İyimayanın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulutun; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırımın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arsevenin; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemicinin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı :527)
2. Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/888) (S. Sayısı : 777)
3. Kamu Kurum ve Kurulşlarının Yurt Dışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı : 433)
4. Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı; Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve Üç Arkadaşının Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/755, 1/689, 2/699) (S. Sayısı : 666)
5. Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Türkiye İş Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/754, 1/692) (S. Sayısı : 675)
6. Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/756, 1/691) (S. Sayısı : 676)
7. Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 616 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/753, 1/690) (S. Sayısı : 685)
8. Kamu İhale Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporları (1/930) (S. Sayısı :794)
VIII. SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbeyin, Uşak İlini ziyaretinde çıkan bir olaya ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Abdülkadir Akcanın cevabı (7/5097)
2. Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedükün, KDV oranlarındaki indirime ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oralın cevabı (7/5104)
3. Aksaray Milletvekili Ramazan Toprakın, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri eski komutanının Kıbrıs Rum yönetimince Interpol kayıtlarına aldırıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelenin cevabı (7/5112)
4. Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrakın, Kırıkkale İlinde toplanan vergilere ve KDV indirimine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oralın cevabı (7/5155)
5. Aksaray Milletvekili Ramazan Toprakın, Avrupa Parlamentosunun bir kararının tercüme edilmemesine ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cemin cevabı (7/5161)
6. Ankara Milletvekili M. Zeki Çelikin, M-60 tanklarının modernizasyonuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlunun cevabı (7/5184)
7. Ankara Milletvekili M. Zeki Çelikin, Özelleştirme İdaresince satışı yapılan kuruluşlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlunun cevabı (7/5196)
8. Ankara Milletvekili M. Zeki Çelikin, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün araç ve iş makinası mevcuduna ve köy yollarının asfaltlanmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmazın cevabı (7/5206)
9. Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlunun, hayvancılık sektörünün yatırım ve kredi sorunlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Dervişin cevabı (7/5211)
10. Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldızın, Balıkesir İli 2002 yılı yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmazın cevabı (7/5213)
11. Afyon Milletvekili İsmet Attilanın, BDDK eski Başkanı hakkında basında çıkan iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Dervişin cevabı (7/5217)
12. Balıkesir Milletvekili İlhan Aytekinin, M-60 tanklarının modernizasyonuna ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlunun cevabı (7/5219)
13. Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksunun, yatırım teşviklerinde ayrımcılık yapıldığı iddialarına ve bazı illere verilen yatırım teşviklerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Dervişin cevabı (7/5237)
14. Kayseri Milletvekili Salih Kapusuzun, IMF ve Dünya Bankasından alınan kredilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Dervişin cevabı (7/5239)
15. Konya Milletvekili Lütfi Yalmanın, Sümer Holdingte yapılan bürokrat atamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlunun cevabı (7/5269)
I. GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00te açıldı.
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Kaya, biyolojik silâhların etkileri ve biyo-terörizme,
Manisa Milletvekili Bülent Arınç, ekonomik kriz sebebiyle kredi kartı borçlarını ödeme sıkıntısı içinde bulunan bazı vatandaşların sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere,
Diyarbakır Milletvekili Abdülbaki Erdoğmuş, düşünce ve ifade özgürlüğünü sınırlayan yasaların kaldırılmasına,
İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.
Mardin Milletvekili Metin Musaoğlu hakkında, görevli memura hakaret ve tehdit suçunu işlediği iddiasıyla tanzim edilen soruşturma dosyasının iade edilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi okundu; Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonda bulunan söz konusu dosyanın hükümete geri verildiği bildirildi.
Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve 26 arkadaşının, emekliler ile gazi ve şehit yakını maaşı alanların aylıklarının iyileştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/238) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı bildirildi.
Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve Demokratik Sol Parti Grubuna düşen 1 üyeliğe, Kars Milletvekili Çetin Bilgir seçildi.
Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve bağımsız milletvekillerine düşen 1 üyelik için yapılan her iki tur seçimde de karar yetersayısına ulaşılamadığı anlaşıldığından ve yeterince oy pusulası da kalmaması nedeniyle üçüncü oylamanın 3.1.2002 tarihli 46 ncı Birleşimde yapılacağı açıklandı.
Gündemin Sözlü Sorular kısmının :
1 inci sırasında bulunan, (6/845) esas numaralı sözlü sorunun yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle, soru sahibi Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya görüşlerini açıkladı;
2 nci sırasında bulunan (6/852),
5 inci sırasında bulunan (6/855),
6 ncı sırasında bulunan (6/856),
7 nci sırasında bulunan (6/857),
9 uncu sırasında bulunan (6/860),
10 uncu sırasında bulunan (6/861),
11 inci sırasında bulunan (6/862),
12 nci sırasında bulunan (6/863),
14 üncü sırasında bulunan (6/866),
16 ncı sırasında bulunan (6/869),
17 nci sırasında bulunan (6/870),
18 inci sırasında bulunan (6/871),
20 nci sırasında bulunan (6/873),
21 inci sırasında bulunan (6/876),
22 nci sırasında bulunan (6/878),
23 üncü sırasında bulunan (6/879),
Esas numaralı sözlü sorular, ilgili bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.
3 üncü sırasında bulunan (6/853),
8 inci sırasında bulunan (6/858),
15 inci sırasında bulunan (6/868),
19 uncu sırasında bulunan (6/872),
Esas numaralı sözlü sorulara Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler,
4 üncü sırasında bulunan (6/854),
13 üncü sırasında bulunan (6/864),
Esas numaralı sözlü sorulara Devlet Bakanı Recep Önal,
Cevap verdi; 3, 4, 13, 15 inci sıralardaki soruların sahipleri de, cevaplara karşı görüşlerini açıkladılar.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan :
TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı :527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından, ertelendi.
Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun (1/888) (S. Sayısı :777) 6 ncı maddesi üzerinde bir süre görüşüldü; madde üzerinde verilen bir önergenin oylanması sırasında istem üzerine elektronik cihazla yapılan yoklama sonucunda Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından;
3 Ocak 2002 Perşembe günü saat 15.00te toplanmak üzere, Birleşime 18.30da son verildi.
Ali Ilıksoy
Başkanvekili
Levent Mıstıkoğlu Mehmet Batuk
Hatay Kocaeli
Kâtip Üye Kâtip Üye
II. GELEN KÂĞITLAR No. : 60
3.1.2002 PERŞEMBE
Teklifler
1. İstanbul Milletvekili Yücel Erdener'in; Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/859) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.12.2001)
2. Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy'un; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/860) (Plan ve Bütçe ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.12.2001)
Tezkere
1. Mehmet Ayhan Uluş ve Tuncay Çakır Haklarındaki Ölüm Cezalarının Yerine Getirilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/950) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.12.2001)
Raporlar
1. Kamu İhale Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporları (1/930) (S. Sayısı : 794) (Dağıtma tarihi : 03.01.2002) (GÜNDEME)
2. Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları (1/931) (S. Sayısı : 795) (Dağıtma tarihi : 03.01.2002) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergesi
1. İzmir Milletvekili Mehmet Özcan'ın, Muğla-Gökova Körfezi Okluk Koyu'ndaki Devlet Konukevine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1664) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.12.2001)
Yazılı Soru Önergeleri
1. Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, yatırım, üretim ve istihdam konusunda bir açıklama yapıp yapmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5443) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.12.2001)
2. Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, Türkiye ve Arjantin'in ekonomik göstergelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5444) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.12.2001)
3. Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, Mehmet Akif Ersoy'un müze evine ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/5445) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.12.2001)
4. Trabzon Milletvekili Şeref Malkoç'un, Pontusculuk ve misyonerlik faaliyetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5446) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.12.2001)
5. Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı hakkında basında yer alan iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/5447) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.12.2001)
6. Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, Bakanlıkça yürütülen çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5448) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.12.2001)
7. Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, IMF yardımlarına ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/5449) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.12.2001)
8. Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un, K.K.T.C.'nin tanınması ve tanıtımına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5450) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.12.2001)
9. Sakarya Milletvekili Osman Fevzi Zihnioğlu'nun, bazı depremler sonrasındaki ilk sağlık müdahalesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5451) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.12.2001)
10. Sakarya Milletvekili Osman Fevzi Zihnioğlu'nun, deprem bölgesinde çalışan personelin tazminatına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5452) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.12.2001)
11. Sakarya Milletvekili Osman Fevzi Zihnioğlu'nun, bazı Bakanlar Kurulu kararlarının Sakarya İlindeki uygulama sonuçlarına ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/5453) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.12.2001)
12. Bursa Milletvekili Orhan Şen'in, Ahıska Türklerinin diploma denklik belgesi başvurularına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5454) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.12.2001)
13. Nevşehir Milletvekili Mükremin Taşkın'ın, Nevşehir İlindeki belediyelere verilen paralara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5455) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.12.2001)
14. Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, Yardımcı Hizmetler Sınıfındaki üniversite mezunu personele ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/5456) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.12.2001)
15. Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, bir Japon TV kanalının ülkemizde yaptığı program çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5457) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.12.2001)
16. İstanbul Milletvekili Zafer Güler'in, kredi kartı faiz oranlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5458) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.12.2001)
17. İstanbul Milletvekili Zafer Güler'in, Darülaceze'ye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5459) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.12.2001)
18. Nevşehir Milletvekili Mükremin Taşkın'ın, Nazım Hikmet için planlanan anma etkinliklerine ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/5460) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.12.2001)
19. İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, bir internet sitesinde yeralan bazı iddialara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/5461) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.12.2001)
20. Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, darp sonucu öldüğü iddia edilen bir şahsa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5462) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.12.2001)
21. Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, THY'nın hac seferi ücretlerine ilişkin Devlet Bakanından (Yılmaz Karakoyunlu) yazılı soru önergesi (7/5463) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.12.2001)
22. İstanbul Milletvekili Celal Adan'ın, kredi kartı borçlularına ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/5464) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.12.2001)
Meclis Araştırması Önergeleri
1. İçel Milletvekili Turhan Güven ve 21 arkadaşının, İçel İlinde aşırı yağışlar sonucu üretim ve ticaret kesiminin uğradığı zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/239) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.12.2001)
2. Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Yalçınkaya ve 21 arkadaşının, Harran Ovasının tarımsal sulama sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/240) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.12.2001)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
3 Ocak 2002 Perşembe
BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY
KÂTİP ÜYELER : Mehmet BATUK (Kocaeli), Levent MISTIKOĞLU (Hatay)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 46 ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayımız vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz, Dünya Nüfusuna Dikkat Haftası konusunda söz isteminde bulunan İstanbul Milletvekili Sayın Yücel Erdener'e aittir.
Buyurun Sayın Erdener. (DSP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika, artı 1 dakika; herhalde fazlasına gerek yok diyorum; itiraz da yok tabiî.
YÜCEL ERDENER (İstanbul)- Evet, yok.
BAŞKAN- Buyurun.
IV. BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. İstanbul Milletvekili Yücel Erdenerin, Dünya Nüfusuna Dikkat Haftasına ilişkin gündemdışı konuşması
YÜCEL ERDENER (İstanbul)- Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; Dünya Nüfusuna Dikkat Haftası 2001 yılı için, gecikmeli de olsa, Yüce Meclisi bilgilendirmek amacıyla karşınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünya nüfusu, 2001 yılı itibariyle 6 000 000 000'ı aşmış bulunmaktadır. Bu artış her yıl ortalama 80 000 000 olarak kaydedilmektedir. İşte bu 80 000 000 artışın yüzde 97'si, gelişmekte olan ülkeler ve fakir ülkelerde meydana çıkmaktadır. Bu artış, daha doğrusu sessiz patlama, dünyanın tüm doğal kaynakları üzerinde, geri dönülemeyen bir tahribat yarattığı gibi, tüm sosyoekonomik dengeleri de olumsuz yönde etkilemektedir. Bu demografik dengesizlik, başta yetersiz eğitim, sağlık ve kentlerde altyapı hizmetleri, elektrik enerjisi yokluğu, mutlak yoksulluk, açlık, susuzluk, işsizlik, suçluluk gibi sorunların da ortaya çıkmasının ana sebebidir.
Yoksulluk içinde artan kitlelerin yanı sıra, gittikçe artan sorunlar, sadece fakir toplumların değil, tüm insanlığın yaşam kalitesini ve çevre güvenliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca, yönetim şekillerini kemiren bu dengesizlik, istenmeyen dikta rejimlerinin uygulanmasına da başlıca sebep olmaktadır. Dünya, artan nüfusun baskısı altında alarm vermektedir.
Nüfus artışı bir sorun değildir. Şüphesiz, son kırk yıldır dünyanın gündeminde olmasına karşın, global etkilerin gittikçe fazla hissedilmesiyle her geçen gün önemi de artmaktadır. Halen, dünya gündeminde en hayatî öneme sahip olan bazı meseleler, örneğin, enerji sıkıntısı, küresel ısınma, biyolojik çeşitliliğin azalması, doğal kaynak israfı, su kirliliği, eğitim ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği, doğrudan nüfus artışına bağlı sorunlar olarak ortaya çıkmaktadır.
Günümüzde, dünya nüfusunun yarısı kentlerde yaşamaktadır. Bu nüfusun yüzde 20 oranı, dünyanın yüzde 75'lik alanını işgal ederken, dünya kaynaklarının yüzde 75'ini tüketmekte ve toplam çöp miktarının da yaklaşık yüzde 75'ini üretmektedir.
Halen, dünyada, nüfusu 10 milyonun üzerinde 14 şehir vardır ve bu şehirler, azgelişmiş ülkelerin şehirleri olarak dünyada yer almaktadır. En son bilimsel verilerin ortaya koyduğu çarpıcı gerçekler göstermektedir ki, 2010 yılı itibariyle dünya nüfusunun üçte 2'si kentlerde yaşayacaktır; 2015 yılı itibariyle ise, nüfusu 10 milyonu aşacak olan 26 megakentin 22'si ise gelişmekte olan ülkelerde olacaktır. Bugün gelişmekte olan ülkelerde yaşayan kent halkının yarıdan fazlası yoksulluk içerisinde, günde 2 dolardan daha düşük gelir düzeyinde yaşamaktadır.
2025 yılı itibariyle, gelişmekte olan ülkelerde yaşayan her 10 çocuktan 6'sının kentlerde ve mutlak yoksullukta yaşıyor olacağı tahmin edilmektedir. Malthus'un kötümser olduğu için rağbet görmeyen Rant Teorisine göre, nüfus ve çevre, doğrudan birbiriyle bağımlıdır. Ancak, bu iki olgu arasında bağımlılık, karmaşık, çeşitli ve özel koşullara bağımlı olarak değişkendir. İnsan sayısının plansız bir şekilde artışı, dünyanın doğal kaynakları ve dolayısıyla yaşam kalitesi üzerinde büyük bir yük oluşturmaktadır. Özellikle son yüzyılın başından itibaren artan nüfus, tüm doğal kaynaklar üzerinde geriye dönüşü olmayan bir hasar meydana getirmektedir. Dünyaya, her 20 dakikada 3 500 çocuk gelmekte ve bu sürede, birden fazla bitki ya da hayvan türü ise yok olmaktadır.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu tarafından yayımlanan Dünya Nüfus Durumu 2001 Raporu "Nüfus ve Çevre Değişimi" adı altında vahim bir tabloyu ortaya koymaktadır. Bu tabloya göre, 2050 yılı itibariyle, 49 ülkenin nüfusu, bugünkü sayılarının tam 3 katına çıkacaktır. Yoksulluk, insanlığın geleceği için en büyük tehlike olarak ortaya çıkacaktır. Çevre tahribatından en fazla etkilenen kesim, azgelişmiş ülkelerde yaşayan kadınlar olacaktır. 2 milyar insan yeterince yiyecek bulamayacaktır. Yoksulluk sınırında yaşayan insanlar, elektrik enerjisinden bu kez de mahrum olacaklardır. Gittikçe artan yoksulluğa paralel olarak, çevre problemleri artacak ve ormansızlaşma dünya tarihinde bilinen en yüksek oranlara ulaşacaktır.
Dünya su kaynaklarının artan nüfusa yeterli olmadığı da bilinmektedir. Halen, yaklaşık 1,5 milyar insan, yeterince sağlıklı içme suyundan yoksundur. Önümüzdeki 25 yıl içinde dünya nüfusunun üçte 1'i mutlak susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya kalacak ve yaşam kaliteleri bozulacaktır.
Bugünkü neslin gelişiminde yöneticilerin görmezden geldiği tüm bu faktörler, bir sonraki neslin yaşam seçeneklerini tehlikeli ölçüde kısıtlayacaktır. Ancak, boşa harcanacak zaman da kalmamıştır. Bugün doğan bir bebeğe hakkı olan yaşam standardını verebilmek, tutarlı ve güvenli bir dünya için...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Erdener, 1 dakika içinde toparlar mısınız efendim.
Buyurun.
YÜCEL ERDENER (Devamla) - ...gereken önlemlerin acilen alınması amacıyla hareket etmenin zamanı gelmiştir diyor, hepinize ve ülkemizin yaşanabilir bir dünyada yer alması dileğiyle, güzel gelecekler temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Erdener.
Gündemdışı konuşmaya cevap verecek sayın bakan?.. Herhalde yok; hepsi katılıyor içeriğine.
Gündemdışı ikinci söz, Avrupa Birliği tarafından hazırlanan terör örgütleri listesiyle ilgili olarak söz isteminde bulunan Antalya Milletvekili Sayın Kemal Çelik'e aittir.
Buyurun Sayın Çelik. (DYP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
2. Antalya Milletvekili Kemal Çelikin, Avrupa Birliği tarafından hazırlanan terör örgütleri listesine ilişkin gündemdışı konuşması
KEMAL ÇELİK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Avrupa Birliği tarafından hazırlanan terör örgütleri listesiyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, 20 yılı aşkın bir süre terör olgusuyla en şiddetli bir şekilde karşı karşıya gelmiştir. Ülkemiz, teröre karşı hiçbir demokratik ülkede görülmeyen boyutta bir mücadele sürdürmek zorunda kalmıştır. Bu mücadele, maalesef, binlerce insanımızı kaybetmemize neden olmuştur. Kalkınmaya ve yatırıma ayıracağımız 100 milyar doların üzerindeki paramız, terörle mücadele için harcanmıştır.
11 Eylül saldırısından sonra dünyada yaşanan duygusal ve dramatik ortamın her çeşidini ve tamamını, biz, Türk Halkı olarak defalarca yaşadık ve bu sürecin etkilerini hâlâ yaşamaktayız. Ama, Türkiye olarak biz, bir sonuç yarattık; bu mücadeleyi inançla yaptık ve kazandık. Ayrıca, bu mücadeleyi, demokratik düzenden ve hukuk düzeninden sapmadan kazandık. Ülkemizde terör var, ülke kalkınmasını, demokratikleşme çalışmalarını ve Avrupa Birliği üyeliği hedefimizi askıya alalım demedik.
Hatırlayın 1993'le 1997 arasını, terörle mücadeleye milyarlarca dolar harcanırken, bir yandan yüzde 8 kalkınma sağlayarak OECD birincisi olan o dönemin yıldız ülkesi Türkiye'yi hatırlayın. Bugün, IMF'den gelecek 10 milyar dolara bel bağlayan Türkiye ile o dönemin Türkiyesini lütfen kıyaslayın; bir yandan terörle mücadele ederken, bir yandan üreten, dünyayla rekabet içerisinde ürünlerini ihraç eden Türkiye'yi hatırlayın.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, bu büyük terör mücadelesini verirken, Avrupalı dostlarımız, maalesef, bize anlayış göstermekte zorluk çektiler. Hatta üzülerek belirteyim ki, pek çok Avrupa ülkesi, korkunç terör örgütüne bilerek ve bilmeyerek destekte bulundu. O gün bizi anlamakta zorluk çeken ülkelerin, 11 Eylülden sonra nasıl büyük bir tarihî tecrübe yaşamış olduğumuzu takdir edeceklerini beklerken, Avrupa Birliğinin çifte standardıyla, maalesef, bir kez daha karşı karşıya geldik. Eğer PKK'nın eylemlerinin yüzde 1'i Avrupa'da gerçekleşmiş olsaydı, orada yer yerinden oynardı.
Avrupa Birliğinin önde gelen ülkelerinden Almanya, İngiltere, Fransa ve Belçika'da PKK faaliyetleri halen yasaktır; ama, Avrupa Birliğinin terör örgütleri listesine baktığımız zaman, bunu anlamakta güçlük çekiyoruz.
Değerli milletvekilleri, sizlere Almanya'nın Hannover Polis Müdürlüğünün PKK ile ilgili olarak Ekim 2001 ayında yayımladığı bir bildirisini aynen okumak istiyorum:
Hannover Polis Müdürlüğü, Ekim 2001'de, şu bildiriyi, aynen, Türk vatandaşlarına Türkçe olarak yayımlıyor ve diyor ki; "Değerli vatandaşlar, diğer yabancı aşırı örgütler gibi, PKK, hemşerilerinden tehditle para topluyor. Halen, PKK faaliyetleri yasaklanmasına rağmen, polisteki bilgilere göre, burada yaşayan Kürt asıllı vatandaşlara karşı hâlâ ağır suç işlenmektedir." Bunu Almanya'nın Hannover polisi söylüyor ve "Hannover'de güven içinde yaşayabilmeniz için, bu suçların önlenmesinde ve işlenmiş suçların aydınlatılmasında polise yardımcı olunuz. Eğer kendiniz bu gibi suçun kurbanı olduysanız veya böyle bir suçun kurbanı olan kişiyi tanıyorsanız, lütfen, bize bildirin" diyor.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin, 11 Eylülden sonra, buna rağmen tutuk hali, maalesef dikkat çekicidir.
Türkiye "Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz gelişti; Avrupa Birliği, Türkiye ile ilişkilerini geliştiriyor" diye söylüyor ve kamuoyuna umut verici açıklamalarda bulunuyor; oysa, Avrupa Birliğinin yayımladığı terör örgütleri listesinde PKK ve DHKP-C'ye, maalesef, rastlamak mümkün değil. Düşünün ki, dünyanın en kanlı terör örgütü AB listesinde yer almıyor. Bu, bizim, acaba, bazı şeyleri yeniden değerlendirmemiz gerektiğini anlatmıyor mu?..
Diyoruz ki, Avrupa ile bir yakınlaşmamız oldu. AB ile yakınlaşma, Türkiye'nin sürekli taviz vererek Avrupa Birliğinin görüşlerini kabul etmekse, bunun adı yakınlaşma değil, tavizdir.
Avrupa Birliğinin kriterleri ve öncelikleri bellidir; ama, Türkiye'nin de öncelikleri vardır. Terör ve özellikle de PKK terörü Türkiye'nin önceliklerindendir. Anlaşılıyor ki, Avrupa Birliği ile görüşmelerde, maalesef, Türkiye'nin öncelikleri yer almıyor. Hükümetimiz, şayet, nasıl olsa PKK'nın beli kırıldı diye konuyu önemsemiyorsa, bu tarihî bir hatadır. Her an diriltilmeye hazır bir terör örgütünün varlığı asla unutulmamalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Çelik, bitiriniz.
KEMAL ÇELİK (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bu karardan sonra, Türkiye'nin yarınları için, maalesef, endişe duyuyorum. Hükümetimiz, bir an önce, bu konuda yeni bazı kararlar almalı ve etkin adımlar atmalıdır. Zira, dışpolitikada ihmaller, telafisi imkânsız tarihî sonuçlar doğurabilir.
Türkiye, Dışişleri ve İçişleri Bakanlıkları başta olmak üzere, ilgili birimlerden oluşan bir resmî heyeti hemen teşkil ederek, ani ve etkili bir diplomatik taarruza geçmelidir.
Sayın Başbakan, böyle bir durumda, olayı, gazetelere "AB'nin affedilmez hatası" şeklinde demeçlerle geçiştirmemeli, en azından, ilgili başbakanlar nezdinde diplomatik girişimlerde bulunmalıdır; keza, Sayın Cumhurbaşkanı da bu konudaki hassasiyetlerini muhataplarına anlatabilmelidir.
Türkiye, dünyanın yaşadığı 11 Eylül deneyiminden sonra terör vizyonu itibariyle dünyaya önderlik edebilecek bir ülkeyken, maalesef, bu özelliğini uygulayamıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çelik, süreyi uzatamıyoruz.
Teşekkür ediyorum.
KEMAL ÇELİK (Devamla) - Sayın milletvekilleri, konunun hassasiyetine binaen, bu konuyu Meclis gündemine getirmeyi uygun gördüm; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Gündemdışı üçüncü söz, ülkemizdeki bor madenleri konusunda söz isteyen Balıkesir Milletvekili Aydın Gökmen'e aittir.
Buyurun Sayın Gökmen. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
3. Balıkesir Milletvekili Aydın Gökmenin, ülkemizdeki bor madenlerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürelin cevabı
AYDIN GÖKMEN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizdeki bor madenleriyle ilgili gündemdışı söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, 21 inci Yüzyılın petrolü olarak nitelenen bor madenleri, Türkiye'nin tek stratejik önemi olan maden varlığıdır. Yerine ikamesi olmayan bor madenleri, uzay teknolojisinden bilişim sektörüne, nükleer teknolojiden savaş sanayiine kadar toplam 4 000 ürünün bünyesinde, çok geniş bir alanda kullanılan bir madendir.
Türkiye, tek başına, dünya bor rezervlerinin yüzde 70'ine sahiptir. Bor rezervlerinin büyük çoğunluğu Eskişehir, Kütahya, Balıkesir ve Bursa yöresindedir. Ciddî bir arama ve rezerv geliştirme çalışmaları sonucunda bu oran yüzde 90'a çıkacaktır.
Kalite açısından da, Türk boru, özellikle kolemanit, tinkal ve üleksit üretiminde diğer bu pazardaki bütün ülkelerin önündedir. Bu özelliği nedeniyle, Amerika Birleşik Devletleri, en kritik alanlarda Türk boraksını kullanmaktadır.
Amerika Birleşik Devletlerinde düşen uzay aracı Challenger'ın parçalanmayan tek bölümü kabinidir. Bu kabin, Türk boraksı kullanılarak yapılmıştır. Türk borunun bu özelliği nedeniyle, Türkiye, dünyanın doğal tekeli konumundadır.
Dünya üzerinde 2 tane Türkçe kelime vardır; bunlardan birisi bor, diğeri yoğurttur. Arap ülkeleri petrol nedeniyle refah içinde yaşarken, biz, neden bor madenlerini işleyip satarak refah düzeyimizi artırmayalım?!
Buradan diyorum ki, kendi seçim bölgem olan Balıkesir'de, Balıkesir Üniversitesi bünyesi içerisinde bor araştırma enstitüsünün oluşturulması gerekmektedir.
Endüstriyel üretimde ham bor ve rafine bor ürünleri, bünyesinde taşıdığı üstün özellikleri sayesinde, gelişmiş ülkelerin sanayilerinin vazgeçilmez temel girdisidir. Bor ve rafine bor ürünlerinin önemini ve ekonomik değerini daha iyi kavramak açısından, kullanıldığı sektörler ve ürünlerinden birkaçını sıralamak isterim.
Görüş sistemleri, bilgisayar ve ileri teknoloji endüstrisi, uzay ve havacılık sanayii, özellikle uydu ve uzay araçlarında, askeri savunma sanayii, tıbbî cihaz ve ilaç sanayi, tarımsal sanayii, kimya, metalürji, otomobil ve gemi inşa sanayii, manyetik rezonans görüntüleme cihazları, mikroçip, televizyon, cep telefonu ve CD'lerde yoğun olarak kullanılmaktadır.
Yine, Amerika'nın, Körfez Savaşı sırasında yoğun biçimde Türkiye'den köstelek kolemaniti alması, Amerika Birleşik Devletleri ordusunun kullandığı yakıt ve savaş makinelerinin temel maddesinin bor olduğunu ve yoğun olarak kullandıklarını gösterir.
Yine, Tomahawk füzeleri ve karadan karaya atılan füzelerde de bor kullanılmaktadır. Radarlara karşı görünmezliği mümkün kılan cam malzemelerde de bor kullanılmaktadır.
Bugün, Amerika Birleşik Devletleri, ülkedeki tüm üniversiteleri borlu yakıtlar ve bor motorları üzerinde yönlendirmektedir. Bu hususta, 50'yi aşkın araştırma grubunun çalışma yaptığı tespit edilmiştir.
Bor tüketim pazarlarını gelişmiş ülkeler oluşturmaktadır. Türkiye, ihracatının büyük çoğunluğunu bu ülkelere yapmaktadır; ancak, ihracata baktığımızda, bu ülkelere sadece ham bor ihraç ettiğimiz görülmektedir. Dünya ham bor ihtiyacının yüzde 95'ini Eti Holding karşılamaktadır; fakat, dünya bor ticaret hacminin 1 250 000 000 dolar olduğu göz önüne alındığında, Türkiye'nin, bor pazarı pastasından yeteri kadar pay almadığı görülür.
Biz, özelleştirmeye karşı değiliz, bilakis yanındayız; ama, bor madenlerinin özelleştirilmesiyle ilgili Türkiye'nin önemini ve politik ağırlığını artıracak bir varlığın elden çıkarılması, millî çıkarlarımıza aykırıdır. Türkiye'nin bir an için bor ve bor ürünleri ihracatını birkaç aylığına durdurduğunu varsaydığımızda, özellikle Avrupa endüstrisinin ciddî bir krizin içine düşeceğini görebiliriz.
Bor madenlerinin özelleştirilmemesi konusunda, Sayın Genel Başkanım Dr. Devlet Bahçeli'ye ve gereken hassasiyeti göstermiş olan 57 nci hükümete de buradan teşekkür etmek istiyorum.
Dünya bor pazarındaki tekelci piyasalar, bor madenlerinin devletleştirilmesine sürekli karşı olmuşlardır. Bu yüzden de, madenin topraktan çıkarılıp ham olarak satılması aşamasında, Türk madenciliği hapsedilmiştir. O madenin teknoloji kullanarak yüksek katmadeğerli ürünler haline getirilmesi sürekli engellenmiştir.
Değerli milletvekilleri, Endüstri Bölgeleri Yasa Tasarısının çıkarılması bir gerekliliktir. Yalnız, bor gibi yeraltı zenginliklerimizin, bunun dışında tutulmasında fayda vardır.
Madenlerimiz, içinde bulunduğumuz krizden çıkış için bir can simididir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gökmen, 1 dakika içinde toparlayın efendim.
AYDIN GÖKMEN (Devamla)- Millî maden varlıklarımız, yarınlarımız için hayatî bir öneme sahiptir. Bu varlıklarımız kamu elinden şu veya bu statüde çıkarılırsa, bilinmelidir ki, kısa bir süre sonra bu varlıklar, yabancı tekellerin doğrudan veya dolaylı olarak kontrolüne geçerek, Türkiye'nin bu alandaki gücü elinden alınmış olacaktır.
Büyük yeraltı zenginliklerine sahip ülkelerin, kendi millî çıkarları yönünde bu kaynakları kullanabilmeleri, yüksek teknolojiye sahip olmalarına bağlıdır.Teknoloji üretmeyen ülkeler, gelişmiş ülkelerin çıkarlarına göre hareket etmek ve onlara sürekli muhtaç konumda bulunmak zorundadırlar.
Bu varlıklarımızın yabancıların kontrolüne verilmesinin, bir anlamda, bu topraklardaki her türlü hükümranlık haklarının da devri anlamına geleceği asla unutulmamalıdır.
Türk Milletinin ülkesinin bağımsızlığını ve bölünmez bütünlüğünü ilelebet sürdürmeye kararlı olan bir Türk vatandaşı olarak, doğal zenginliklerimizin korunması ve ülkemizin kalkınması açısından en iyi şekilde değerlendirilmesi için üzerimize düşen görevi sonuna kadar yapacağız.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son veriyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Gökmen.
Gündemdışı konuşmaya yanıt vermek üzere, Devlet Bakanı Sayın Şükrü Sina Gürel.
Buyurun Sayın Bakan. (DSP sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI ŞÜKRÜ SİNA GÜREL (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın Gökmen, çok özlü bir konuşmayla, gerçekten, ülkemizdeki bor zenginliğinin, bor varlığının önemine değindiler. Ben, kendilerine, bu konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisinin önünde böyle bir açık konuşmayla dile getirdikleri için teşekkür ediyorum. Fazla zamanınızı almadan, Sayın Gökmen'in de belirttiği bazı hususları biraz daha açmak istiyorum izninizle.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; gerçekten, bor gibi bir varlığın, bugün, Eti Holdingin devletin denetiminde olması, yalnızca bir ulusal varlığımızın halkın elinde değerlendirilmesi bakımından değil, aynı zamanda akılcı değerlendirilmesi bakımından da önemi vardır; çünkü, bor, devletleştirilmeden önce, bor üretim tekeli Eti Holdinge geçmeden önce, bölük pörçük yapılan üretim ve ayrı pazar arayışlarıyla, borumuz, gerçekten, değerinin çok altında bir fiyata satılabiliyordu. Örneğin, aynı evsafta bir yarı mamul, bor devletleştirilmeden önce tonu 38 dolara satılırken, bugün 370 dolara pazar bulunabilmektedir; çünkü, dünyada bor pazarında bir düopol vardır ve bunun bir önemli ayağı Türkiye'dedir ve öteki ayağında da, bor tekeli, zaten, Amerika Birleşik Devletlerinde bir özel girişimin elindedir. Yalnız, tabiî, bizim, bor pazarında bugüne kadar kendimize edinebildiğimiz yerle yetinmemiz de söz konusu değildir. Biz, gerçekten, şimdiye kadar, nerdeyse bütün borumuzu ham bor olarak ihraç edegeldiğimiz için, değer olarak, uluslararası bor pazarında kendimize çok önemli bir pay sağlayamadık; ama, son iki ikibuçuk yıldır giriştiğimiz politika, izlediğimiz politika, kendimize mamul bor pazarında daha çok yer edinebilmek için, ülkemizde borumuzu yarı mamul, mamul, hatta ileri uç ürünü haline getirerek dışarıya satma politikasıdır. Bu nedenle, son iki yıl içerisinde, önemli yatırımlarla, örneğin geçen yıla göre, daha doğrusu 2000 yılına göre 2001 yılında, çok daha fazla, yaklaşık 100 milyon dolarlık daha fazla mamul mal ihraç ederek, uluslararası alandaki mamul pazarında kendimize yer edinmeye başladık; bu politikamızı sürdüreceğiz. Ayrıca, bu politikamızı sürdürürken, yani borumuzu ham olarak değil, mamul ve ileri uç ürünü olarak ihraç etmeye gayret ederken, aynı zamanda, özel girişimle de güçlerimizi birleştirmeye gayret edeceğiz. Özellikle mamul ve ileri uç ürünlerinde, Eti Holding, bundan sonra, özel girişimle işbirliğine her zaman açık olacaktır. Umuyorum ki, önümüzdeki bir iki yıl içerisinde, biz, artık, ihraç ettiğimiz ürünlerin yapısında, niteliğinde bir değişiklik sağlayarak, daha çok mamul ürün ihraç eder hale geleceğiz.
Ben, tekrar, Sayın Gökmen'e teşekkür ediyorum; çünkü, gerçekten bor, gittikçe daha fazla alanda kullanım yeri edinebilen önemli bir ulusal varlığımız ve bizim de, bu ulusal varlığımızın gerektiği gibi değerlendirilmesi konusunda, bundan sonra da, sağlıklı çabalarımızı sürdüreceğimizi belirtmek istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Bakan.
MÜKERREM LEVENT (Niğde) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Ne efendim?.. Borla mı ilgili?..
MÜKERREM LEVENT (Niğde) - Sayın Başkan, Sayın Bakanı teyiden bir şey söylemek istiyorum.
BAŞKAN - Efendim, hayır; zamanımız çok kısıtlı; bugün, çok önemli konuları görüşeceğiz.
MÜKERREM LEVENT (Niğde) - Sayın Bakana, bir hususta...
BAŞKAN - Sayın Gökmen açıkladı, Sayın Bakan açıkladı; yeterli görüyorum.
MÜKERREM LEVENT (Niğde) - Bir hususta...
BAŞKAN - Hayır efendim... Bana göre yeterli oldu; teşekkür ediyorum.
Gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.
Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.
2 adet Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:
B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. İçel Milletvekili Turhan Güven ve 21 arkadaşının, İçel İlinde aşırı yağışlar sonucu üretim ve ticaret kesiminin uğradığı zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/239)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Son günlerde ülkemizde meydana gelen yağışlar, başta İçel İli ve ilçeleri olmak üzere Karadeniz, Ege ve Marmara Bölgelerimizdeki birçok il, ilçe ve köylerinde can ve mal kaybına yol açmıştır. Ayrıca, trilyonlarca lira maddî hasar meydana gelmiştir.
Özellikle İçel İlimiz, ilçeleri ve köyleriyle birlikte, bu yağışlardan çok ciddî boyutlarda olumsuz yönde etkilenmiş, yerleşim merkezlerinde altyapı tamamen tahrip olmuş, esnaf ve sanatkârların işyerleri sular altında kalmış, üretime yönelik çeşitli hammadde ve mamul maddeler kullanılamaz hale gelmiştir. Köylü ve çiftçilerimiz ekili topraklarının büyük bir bölümünü sel ve su baskınları sonucunda kaybetmiş, seracılık, yerfıstığı, muz ve narenciye üretiminin ise yüzde 80-90'a yakını değerlendirilemez hale gelmiş olup, bu alanlar halen sular altında bulunmaktadır.
Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle zaten zor günler yaşayan bölge halkı, bu doğal afet nedeniyle, artık feryat etme noktasına gelmiştir.
Bu itibarla, aşırı yağışlar sonucunda altyapısı kullanılamaz hale gelen İçel İl ve ilçelerinde ikamet eden esnaf, ziraat ve ticaret erbabı vatandaşlarımızın zararlarının tespit edilmesi ve bu konuda alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi için Anayasanın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılması hususunda gereğini arz ederiz.
Saygılarımızla.
1. Turhan Güven (İçel)
2. Ayfer Yılmaz (İçel)
3. Salih Çelen (Antalya)
4. Ali Naci Tuncer (Trabzon)
5. Mustafa Cihan Paçacı (Ankara)
6. Nihan İlgün (Tekirdağ)
7. Ayvaz Gökdemir (Erzurum)
8. Mehmet Gözlükaya (Denizli)
9. İlhan Aytekin (Balıkesir)
10. Erdoğan Sezgin (Samsun)
11. Rıza Akçalı (Manisa)
12. Mehmet Sağlam (Kahramanmaraş)
13. Hacı Filiz (Kırıkkale)
14. Sevgi Esen (Kayseri)
15. Burhan Kara (Giresun)
16. Enis Sülün (Tekirdağ)
17. İsmet Attila (Afyon)
18. Eyüp Aşık (Trabzon)
19. Mahmut Bozkurt (Adıyaman)
20. Yahya Çevik (Bitlis)
21. İlyas Yılmazyıldız (Balıkesir)
22. Hayri Kozakçıoğlu (İstanbul)
BAŞKAN - Önerge bilgilerinize sunulmuş olup, gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması hususundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Diğer önergeyi okutuyorum:
2. Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Yalçınkaya ve 21 arkadaşının, Harran Ovasının tarımsal sulama sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/240)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Cumhuriyetimizin en büyük projesi olan GAP Projesi kapsamında Şanlıurfa İli, Akçakale, Harran ve Ceylanpınar İlçelerimizin içinde bulunduğu Harran Ovasının yaklaşık 9 milyon dönüm su bekleyen arazisinin 1,2 milyonu sulanmaktadır.
Harran Ovamızda, tarımsal sulama altyapı yetersizliğinden tuzluluk, çoraklık, taban suyunun yükselmesi, drene edilememesi ve tahliye suyunun bertaraf edilememesi gibi çok ciddî sorunlar yaşanmaktadır. Harran Ovası tarımsal vasfını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Harran Ovasının yanlış sulama neticesinde oluşan sorunların tespiti, bölgenin sosyal ve ekonomik yapısı üzerine etkilerini araştırmak, gerekli önlemleri almak amacıyla, Anayasanın 98 inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması hususunda gereğinin yapılmasını arz ederiz.
1. Mehmet Yalçınkaya (Şanlıurfa)
2. Celal Adan (İstanbul)
3. Ali Şevki Erek (Tokat)
4. Zeki Ertugay (Erzurum)
5. Mustafa Cihan Paçacı (Ankara)
6. Ayvaz Gökdemir (Erzurum)
7. Mehmet Gözlükaya (Denizli)
8. Saffet Arıkan Bedük (Ankara)
9. Hayri Kozakçıoğlu (İstanbul)
10. Hacı Filiz (Kırıkkale)
11. İlyas Yılmazyıldız (Balıkesir)
12. İlhan Aytekin (Balıkesir)
13. Ahmet İyimaya (Amasya)
14. Nevzat Ercan (Sakarya)
15. Rıza Akçalı (Manisa)
16. Mehmet Baysarı (Antalya)
17. Ali Naci Tuncer (Trabzon)
18. Enis Sülün (Tekirdağ)
19. Nihan İlgün (Tekirdağ)
20. Mahmut Bozkurt (Adıyaman)
21. Ramazan Gül (Isparta)
22. Kadir Bozkurt (Sinop)
BAŞKAN - Bu Meclis araştırması önergesi de bilgilerinize sunulmuş olup, gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme sırası geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi, Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Anavatan Partisi Gruplarının, Meclis İçtüzüğünün 19 uncu maddesine göre verilmiş müşterek önerileri vardır.
Önce tümünü okutacağım, sonra ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
V. ÖNERİLER
A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1. Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 3 Ocak 2002 Perşembe günü yaptığı toplantıda, siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, gruplarımızın ekteki müşterek önerilerinin, Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ve teklif ederiz. 3 Ocak 2002
Saygılarımızla.
Emrehan Halıcı İsmail Köse Beyhan Aslan
DSP Grubu Başkanvekili MHP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili
Öneriler :
1. 3 Ocak 2002 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılan 794 sıra sayılı kanun tasarısının 48 saat geçmeden, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 8 inci sırasına, 795 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına alınması; 2 Ocak 2002 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılan 790 sıra sayılı kanun tasarısının 48 saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 10 uncu sırasına, 789 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına, 792 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına, 791 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü sırasına ve 793 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına alınması önerilmiştir.
2. Genel Kurulun, 3 Ocak 2002 Perşembe günü, 15.00-19.00, 20.00-24.00; 4 Ocak 2002 Cuma, 5 Ocak 2002 Cumartesi, 6 Ocak 2002 Pazar, 7 Ocak 2002 Pazartesi, 8 Ocak 2002 Salı, 9 Ocak 2002 Çarşamba, 10 Ocak 2002 Perşembe ve 11 Ocak 2002 Cuma günleri 14.00-19.00, 20.00-24.00 saatleri arasında çalışması; 4 Ocak 2002 Cuma, 5 Ocak 2002 Cumartesi, 6 Ocak 2002 Pazar, 7 Ocak 2002 Pazartesi ve 11 Ocak 2002 Cuma günleri de kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi; 8 Ocak 2002 Salı günü sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi, 9 Ocak 2002 Çarşamba günü de sözlü soruların görüşülmemesi; 3 Ocak 2002 Perşembe günü gündemin 8 inci sırasına kadar olan kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin saat 24.00'e kadar tamamlanamaması halinde, görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması; 11 Ocak 2002 Cuma günü saat 24.00'e kadar gündemin 15 inci sırasına kadar olan kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin tamamlanamaması halinde, görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir.
3. İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilen, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 8 inci sırasında yer alan 794 sıra sayılı Kamu İhale Kanunu Tasarısı ile 9 uncu sırasında yer alan 795 sıra sayılı İhale Usul Kanunu Tasarısının üzerinde yapılacak görüşme ve oylamalarda;
a) 794 sıra sayılı kanun tasarısının, üç bölüm halinde; (1 inci kısmında yer alan 1-17 nci maddesine kadar olan kısmın birinci bölüm, 2 nci kısmında yer alan 18-52 nci maddelerinin ikinci bölüm, 3-6 ncı kısımlarında yer alan 53-70 inci maddelerinin üçüncü bölüm) olarak görüşülmesi;
b) 795 sıra sayılı kanun tasarısının, iki bölüm halinde; (1 ve 2 nci kısımlarında yer alan 1-24 üncü maddelerinin birinci bölüm, 3-5 inci kısımlarında yer alan 25-41 inci maddelerinin ikinci bölüm) olarak görüşülmesi;
c) Tasarıların tümü üzerinde, gruplar, hükümet ve komisyon adına yapılacak konuşmaların 20'şer dakika, kişisel konuşmaların 10'ar dakika; bölümler üzerinde, gruplar, hükümet ve komisyon adına yapılacak konuşmaların 10'ar dakika olması;
d) Maddeler okunmaksızın sadece bölümlerin ayrı ayrı oylanması ve bölümler üzerinde verilen önergelerin kabulü halinde, o bölümün kabul edilen önergeyle birlikte oylanması;
e) Bölümler üzerinde komisyon ve hükümetin birer, milletvekillerinin de bir önerge verebilmesi önerilmiştir.
BAŞKAN - Önerilerin aleyhinde olmak üzere, İçel Milletvekili Sayın Turhan Güven; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğru Yol Partisi Grubu adına, yeni yılınızı kutluyorum, sağlıklar, afiyetler diliyorum; ayrıca, yılın bu ilk günlerinde, sizlere hitap etmekten büyük memnuniyet duyduğumu da ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, uzun süreden beri, gelen kanun tasarı ve tekliflerini, herhangi bir inceleme imkânı olmaksızın, 48 saat geçmeden görüşme gibi bir usul ittihaz ettik. Fevkalade yanlış bir olay. Temel kanun niteliğinde göreceksiniz bir işi, yani çok önemli olduğunu vurgulayacaksınız; arkadan da, kimse incelemeden, haydi bakalım, oldubittiye getireceksiniz!.. Bu yanlış.
Bakınız, nereden başlıyor yanlışlık: Evvela, İçtüzüğün 51 inci maddesinden başlıyor. Gelen Kâğıtlarda, bugünkü listede, bu görüşülmesi teklif edilen kanun tasarıları yok. Halbuki, Başkanlık, Genel Kurula gönderdiği kanun tasarılarının, ne zaman gönderildiğini ve nasıl gönderildiğini ifade etmek mecburiyetinde Gelen Kâğıtlarda. Böyle bir usulü kaldırdık; yani, açıkçası, İçtüzük hükümlerine aykırı davranıyoruz. "48 saat geçmeden görüşülme" diyorlar ve arkadan da "gelin, bunu, İçtüzüğün 91 inci maddesine göre temel kanun kabul edelim, itiraz etmeyin, cumartesi, pazar da çalışmayız" gibi bir teklif... Değerli milletvekilleri, hiçbir milletvekilinin çalışmadan kaçacağını zannetmiyorum; herkes, cumartesi de gelir, pazar da gelir, pazartesi de gelir, bu kanun tasarılarını görüşür; ama, enine boyuna görüşelim.
Şimdi, uzlaşma mı istiyorsunuz; yani, muhalefet ile iktidarın uzlaşmasıyla mı bir kanun çıkmasını istiyorsunuz; temel kanun niteliğinde mi olmasını istiyorsunuz? Usul böyle değil.
Bakınız, İhale Kanunu Tasarısını, biz, teklif olarak ne zaman vermişiz Yüce Meclis Başkanlığına; 1 Ekim 2001 tarihinde vermişiz. Uzun bir çalışma sonucunda, Doğru Yol Partisinin bu işi bilen milletvekilleri ve bilim adamları ve uygulayıcılardan müteşekkil bir heyet kurarak, hukukçu arkadaşlarımızı da buna katarak bir kanun teklifi hazırladık. Ne zaman verdik bunu Meclise; 1 Ekim 2001 tarihinde verdik. Hükümet ne zaman gönderdi bunu -kendi tasarısını- 20.11.2001; yani, 20 Kasımda, bundan tam 50 gün sonra verdi. Şimdi, uzlaşma isteyen insan ne yapar; Komisyon Başkanı veya Komisyon, teklif ve tasarıyı yan yana getirir, bakar, hangisinde uygun maddeler varsa onları kanunun içine koyar, tartışır enine boyuna, bir sonuca varır ve öyle görüşür; uzlaşma böyle olur. Siz, o komisyona 50 gün önce gönderilen kanun teklifini hiçe sayacaksınız, yani, muhalefetten geldi diye görmezlikten geleceksiniz, itibar etmeyeceksiniz -ki, o da Avrupa normlarına göre hazırlanmış bir tekliftir- ondan sonra gelip, uzlaşma teklifinde bulunacaksınız. Buna, insanlar değil, başka şeyler güler. Yok böyle bir şey!.. Yok böyle bir şey!.. Uzlaşma isteyen insan, getireceği kanun tasarısına, her şeyden evvel, itibar edilmesini, itimat edilmesini istiyorsa, o tarihte uzlaşma aranmalıydı. O nedenle, Kamu İhale Kanunu Tasarısı için bakın, biz, o tarihte şunu söyledik; Sayın Genel Başkan söyledi bir basın toplantısında "temel kanun kabul edeceğiz, getirin" dedi. "Getirin, temel kanun kabul edeceğiz; ancak, görüşlerimize itibar edin" denildi. Bu, temel kanun olarak görüşülürdü; eğer, lütfedip de, daha evvel söylediğimiz beyanlar dikkate alınsaydı, bugün, burada, 330'un üzerinde oya gerek kalmaksızın, diğer arkadaşlarımızı da ikna etmek suretiyle, bu kanunu temel kanun gibi görüşebilirdik; yani, şu öneriyi de peşinen kabul ederdik; ama, yok böyle bir şey. Siz ne yapıyorsunuz; hem itibar etmeyeceksiniz, iltifat etmeyeceksiniz bizim getirdiğimiz tekliflere, görmezlikten geleceksiniz, elinizin tersiyle iteceksiniz, arkadan, gelin, bunu beraber görüşelim diyeceksiniz. Buna, insafsızlık derler; insaf ölçüleri içinde bunu değerlendirmek çok daha değişik olur.
Temel kanuna katılmadık; gelelim, diğerlerine... Malî sektöre olan borçların yeniden yapılandırılmasıyla ilgili kanun tasarısının görüşülmesini istiyorsunuz. Hükümetin teklifine dikkat edin, değerli milletvekilleri, bir de Plan ve Bütçe Komisyonunda eklenen geçici 4 üncü maddeye dikkat edin. Hükümet, bu önergeyi verenlerden daha iyi mi düşünüyor; yoksa, acaba, hiç düşünmeden mi bir kanun tasarısını gönderdi Meclise; arkasında ne var? Kamu bankalarını değil, özel bankaları, birtakım borçlarını, zafiyetlerini devlet niçin üstüne alsın?! Kaldı ki, zaten, hükümet ortakları arasında da bu konuda uzlaşma yok. Üç günden beri gazetelerde yazılıyor, çiziliyor. Daha kendi aranızda uzlaşma yapmadan, hükümetin üç ortağının sayın genel başkanları bu konuda bir uzlaşma sağlamadan bu kanun tasarısını niye getiriyorsunuz; amaç nedir? Neden, bir korsan madde gibi, geçici 4 üncü madde, acaba, hükümet teklifinin içine girmiştir? Bunu, evvela burada incelemek, irdelemek lazım.
Başka ne getiriyorsunuz; kamu kurum ve kuruluşlarınca üretilen mal ve hizmetlerin tarifelerinde değişiklik yapılması... Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi, kendi iradesini başkalarına devretmek gibi bir alışkanlık halinde. Bakın, dört yıldan beri söylüyoruz; şu alışkanlıktan vazgeçin, teamül haline gelen şu işten vazgeçin, çıkardığınız her kanunla bir yüksek kurul kurmayı âdet haline getirdiniz. Arkadan da kendiniz bağırıyorsunuz ama, çok fazla maaş alıyor falan filan diye. Şimdi, eğer, siz, gerçekten, burada, Büyük Millet Meclisinin kendi iradesiyle vereceği kararlar içinde olması lazım gelen hususları dikkate alacaksanız, bazı kanun tasarılarını buradan elinizin tersiyle itmeniz lazım, nereden gelirse gelsin, kimden gelirse gelsin; ama, biz, böyle yapmıyoruz. Ne yapıyoruz; hemen, burada çoğunluğu sağlayıp, o kanun maddelerini, sanki, bir otomatik makine haline gelmişçesine süratle geçirmenin gayreti içinde oluyoruz ve sonra da dönüyoruz, bağırıyoruz.
Bakınız, daha önceden buna benzer kanunlar geldiğinde bizim değerli arkadaşlarımız neler söylemişler. Bir kere, şu bankalar kanunu için -üzerinde bankalar kanunu falan yok; ne var; malî sektöre olan borçların yeniden yapılandırılması- bakın, hiç kimse bankadan bahsetmiyor; ama, önergelere dikkat edin. Ekonomik kriz başlamış mı; başlamış. Bu ekonomik kriz içinde bir kurul kurmuşsunuz. Bu kurul da bazı bankaları fona almış mı; almış. Bazılarını kapatma kararı almış mı; almış. Demirbank'ın günahı ne? Bu kanunu niye üç ay evvel, beş ay evvel, bir sene evvel çıkarmadınız? O Demirbank'ın günahı ne? O Türk Ticaret Bankasında çalışan insanların günahı ne? Onları, siz, tasfiye edeceksiniz, satacaksınız, devredeceksiniz; ama, bugün, içi boşaltılan bazı bankalar için takviye kararı alacaksınız ve devlet bunlara iştirak edecek. Hani özelleştirmeydi; hani özelleştirme? Siz devletleştirme yapıyorsunuz; hisselerini alıyorsunuz bankanın. Bunun, dünyanın hiçbir yerinde, özelleştirme olduğunu iddia edemez kimse. Bunun arkasında bir maksadın var olduğunu kabul etmeniz lazım. O zaman, namusuyla çalışan; ama, küçük banka seviyesinde olan bankalara itibar etmek, onlara destek olmak yerine, siz, batmaya doğru yönelen bankaları takviye edeceksiniz. Bunları gerçekleştireceksiniz. Bu kanun tasarıları bunları getiriyor. Onun için, böyle aceleye gelmeye de tahammülü yok.
Başka; Endüstri Bölgeleri Kanunu Tasarısı. Geçen gün Tütün Kanunu niye geriye kaldı değerli arkadaşlarım, niye geriye kaldı geçen hafta, yılbaşından evvel? Kalkınmada öncelikli yöreler konusu ihtilat yarattığı için kalmadı mı? Şimdi, siz, ne getiriyorsunuz yeniden? Hemen üç gün sonra bir kanun tasarısı getirerek ihtilatı daha fazla artıracak noktaya götürmek istiyorsunuz.
Bizim, burada, 13 üncü ve 14 üncü madde olarak gündeme getirilmek istenen kanun tasarılarına bir itirazımız yok. Gerçekten, Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Kanun Tasarısıyla ilgili anlaşma; gerçekten, Terörist Bombalamalarının Ortadan Kaldırılmasına Dair Kanun Tasarısıyla ilgili uluslararası anlaşmalara hiçbir itirazımız yok. Aslında, bunların öncelikli olarak gelmesi lazımdı. Ama, şunu ifade etmek istiyorum ki, bazılarına taahhütte bulunursanız, bu, sizi bağlar; bizi bağlamaz. Yani, ayın 15'ine kadar bu kanunlar çıkacak diye birileri talimat vermişse, bu, sizi bağlar; Yüce Meclisi bağlamaz. Bu, birilerini bağlar; Yüce Meclisi bağlamaz. Onun için, hiç kimse, kanun tasarılarının hemen geçip de, çantaya koyup götüreceğini farz etmesin, zannetmesin.
Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Güven.
Sayın milletvekilleri, az önce okuttuğumuz önerinin 3 üncü maddesinin (a) bölümünün şu şekilde dikkate alınmasını istiyorum: "794 sıra sayılı kanun tasarısının 3 bölüm halinde" şeklinde başlayan ibarenin "794 sıra sayılı kanun tasarısının 5 bölüm halinde; 1 ilâ 14 üncü maddesine kadar birinci bölüm; 14 ilâ 28 inci maddesine kadar ikinci bölüm; 28 ilâ 42 nci maddesine kadar üçüncü bölüm; 42 ilâ 56 ncı maddesine kadar dördüncü bölüm ve 56 ilâ 70 inci maddesine kadar beşinci bölüm halinde görüşülmesi ve (e) fıkrasında, milletvekillerince 2 önerge verilmesi hususunu düzelterek istekte bulunmuşlardır önerge sahipleri. Bu hususun bilinmesini istiyorum.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, o zaman, biraz daha bekleyelim, belki biraz daha yumuşarlar da 10 bölüm halinde getirirler!..
BAŞKAN - Sayın Güven, iyileştirme bu.
TURHAN GÜVEN (İçel) - İyi işte; iyileştirme olsun diye söylüyorum.
LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Sayın Başkan, yazılı olarak makamınıza arz edildi mi; öyle bir önerge yazılı olarak geldi mi?
BAŞKAN - Evet, yazılı geldi.
LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - O önerge okunsa daha iyi olur.
BAŞKAN - Okuttum efendim; ilave ediyorum.
LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Efendim, sözlü pazarlığa döndüyse, onu bilelim.
BAŞKAN - Yani, iki bölüm değil, beş bölüm; oylamayı bu şekilde yapacağım. Bu hususun bilinmesini isterim.
Aleyhte, Sayın Mehmet Ali Şahin; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; konuşmamın başında, hepinize saygılarımı sunuyorum; iktidar partileri grup başkanvekillerince verilmiş olan grup önerileri üstünde AK Parti Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurunuzdayım.
Biraz önce okundu. Tabiî, birtakım rakamlar söylendiği için, hangi kanun tasarılarının görüşüleceği anlaşılamadı. O bakımdan, önce, konuşmamın başında bir iki dakikayla, bu grup önerileri neyi amaçlıyor; bu konudaki düşüncelerimi arz etmek istiyorum.
Önce, bu grup önerilerinden anladığımız, çoğu ilgili komisyonlardan yeni geçmiş, hatta üzerinden 48 saat dahi geçmeden Genel Kurul gündemine indirilmek istenen tasarılardır. Tütün Yasasıyla ilgili görüşmeler devam ediyor, sanıyorum, bugün de devam edecek. İktidar partileri, onunla birlikte 9 tasarının yasalaşmasını istiyorlar. Bu 9 tasarının da 9 gün içerisinde yasalaşması isteniyor ve yine, ne garip tevafuk ki, rastlantı ki, her gün de 9 saat çalışılacak. 9 tasarı, 9 gün, her gün 9 saat çalışılması suretiyle, bir çalışma maratonu önerisiyle, iktidar partileri, Genel Kurulun huzuruna geldiler.
Şöyle maddeleri bir saydım; aşağı yukarı 160 maddedir. 160'a yakın maddeden oluşan 9 tane tasarı, 9 gün içerisinde burada görüşülecek. Hatta, en önemlileri, 100'ü aşkın madde ihtiva eden 2 tane temel tasarı... Ki, bu tasarılar henüz daha komisyondan yeni geldi; arkadaşlarımıza da dağıtılıp dağıtılmadığını bilemiyorum ve inceleme imkânı bulduklarından da kuşkuluyum. Ayrıca, bu tasarılardan Kamu İhale Kanunu Tasarısı ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu Tasarısının da temel kanun olarak görüşülmesi istenmektedir.
Önce, bu kanun tasarılarının içerikleriyle ilgili itirazlarımız var ve ayrıca zamanlamayla da ilgili itirazlarımız var. Tütün Yasasıyla ilgili itirazlarımızı, zaten, iki haftadır sözcülerimiz burada dile getiriyorlar. Mesela, Kamu İhale Kanunu Tasarısı...
Değerli arkadaşlarım, 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun yeterli olmadığı, günün ihtiyaçlarını karşılamadığı, yolsuzluklara, hatta çıkar sağlamaya sebep olabilecek şekilde kullanılabildiği şeklindeki değerlendirmelere biz de katılıyoruz; zaten, öteden beri bu düşüncemizi her zeminde ve her zaman dile getirmiştik. Bu bakımdan, Türkiye'nin yeni bir ihale yasasına ihtiyacı vardır. Bu tasarı -ki, bir de sözleşme tasarısı var; her ikisi de- bu amacı gerçekleştirmek için hazırlanmış; gerekçesi okunduğunda bu anlaşılıyor. Hiç şüphesiz ki, yeni bir ihale kanunu çıkmalıdır. Bu, açıklığı, şeffaflığı, eşit muameleyi, kamuoyu denetimini sağlayacak bir yasa olmalıdır; ancak, bizim, bu tasarının, yeni, faydalı düzenlemeler içermesine rağmen, bu hedefleri gerçekleştirmede yeterli olmayacağı şeklinde bir kanaatimiz var.
Bu tasarı, ayrıca, yabancı sermayeyi, Türkiye'ye çekmeyi de amaçlamaktadır. 2886 sayılı Yasada böyle bir imkân yoktu. Şimdi, yeni getirilen ihale yasa tasarısı bunu da amaçlamaktadır. Hiç şüphesiz ki, Türkiye'nin kaynak sıkıntısı vardır, teknoloji yetersizliği vardır, yabancı sermayeye de ihtiyacı vardır; ancak, hangi noktalara itiraz ediyorsunuz diye soracak olursanız, mesela, bu tasarı içerisinde, eski tabirle "mütekabiliyet", yeni tabirle "karşılıklılık" esasının gözetilmediğini görüyoruz. Örneğin, başka bir ülkeden bir yatırımcı Türkiye'de yatırım yapmak istiyor, yabancı sermaye getirmek istiyor; buyursun gelsin. Peki, bizim işadamımız, bizim yatırımcımız o ülkeye gittiğinde aynı imkânlara sahip midir; maalesef değildir. Özellikle Avrupa Birliği ülkelerinin hangisine gidecek bizim yatırımcımız? Bırakın oradan bir iş almayı, vize alması dahi mümkün değildir.
Değerli arkadaşlarım, bakın, biz, bundan sanıyorum iki ay kadar önce, Anayasayı değiştirdik. Anayasa değiştirilirken, 74 üncü maddeye bir ibare koyduk. Mesela, bu basit bir haktır, dilekçe hakkı; yani, Türkiye'de ikametgâhı olan yabancılara dilekçe hakkını tanıdık. Ancak, buraya bir ibare koyduk, dedik ki: "Karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla..." Yabancıların dilekçe hakkını onlara verirken karşılıklılık esasını gözetiyorsa bir Parlamento bir hükümet, yabancı yatırımcıların da Türkiye'de yatırım yapmaları halinde bu karşılıklılık esasını gözetmelidir. Bizim bu İhale Kanunuyla ilgili bu tür itirazlarımız vardır ve kaldı ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi iki ay önce karşılıklılık esasını Anayasasına getirmek suretiyle başka bir düzenlemede bir irade de ortaya koymuştur; o bakımdan, bu iradenin, bu İhale Yasa Tasarısında da olmasını biz temenni ediyoruz, arzu ediyoruz.
Ayrıca, yerli istekliler için onların lehine yüzde 15 avantaj getiriliyor. Biz ülkenin içinde bulunduğu ekonomik şartlar gözönüne alındığında bunu da yeterli görmüyoruz. Ayrıca "yerli istekli" tabirini açıklamaya muhtaç bir ibare, bir terim olarak değerlendiriyoruz. "Yerli istekli" ne demektir; bunun mutlaka açıklığa kavuşturulmasında yarar var; ayrıca, kamu ihale kurumuyla ilgili itirazlarımız var. Bunlar, sadece, şu kısa vakit içerisinde, Kamu İhale Yasa Tasarısıyla ilgili sizlere arz edebileceğim birkaç husustur.
Eğer bu tasarılar temel kanun olarak görüşülürse, bizim bir muhalefet partisi olarak bu konularda önerge vererek bunları düzeltmemiz şu gelen ilk öneriye göre mümkün değildir. Niye; bir defa 3 bölüm olarak görüşülecekti ve bir bölüm var ki, ilk öneriye göre 34 maddeydi -şimdi 5 bölüme çıkarıldı, ben eski haline göre konuşuyorum-. 34 madde içerisinde diyelim ki biz 3 veya 4 tane maddede değişiklik istiyoruz, sizler de "doğru söylüyorsunuz, evet bunları yapalım" dediniz. Bir hükümetin önergesi olabiliyor bir de milletvekilleri değişiklik önergesi verebiliyor; dolayısıyla, verilecek önerge sayısının azlığı, sürenin bölümler üzerinde 10 dakika olması... Yalnız, biraz önce, Sayın Başkan değişiklikle ilgili açıklama yaparken, bu sürenin 20 dakikaya çıkarılmasıyla ilgili herhangi bir cümle kullanmadı, herhalde, sürenin 10 dakika olduğu şeklindeki talep hâlâ devam ediyor. O bakımdan, eğer, bu 2 ihale kanun tasarısı, temel kanun olarak görüşülecekse, mutlaka, bunların bölüm sayılarının artırılması, milletvekillerinin ve grupların önerge vererek eksiklikleri giderme imkânının, gruplara ve milletvekillerine tanınması, hem Anayasanın hem de İçtüzüğümüzün bir gereğidir. Bunu da, Genel Kurulun bilgilerine arz ediyorum.
Değerli arkadaşlar, tabiî, sürem kısıtlı. Bu, 9 tasarıdan 1 tanesi de, âdeta vergi yasası diye nitelendirebileceğimiz bir yasa tasarısıdır. Akaryakıt Tüketim Vergisinin alanı genişletilmektedir; doğalgaz ve nafta, Akaryakıt Tüketim Vergisi kapsamına alınmaktadır.
Değerli arkadaşlar, doğalgaza bir yılda yüzde 170 zam yapılmış, şimdi -işte, bu 9 tasarı içerisinde bir başka tasarıdan bahsediyorum- doğalgaz, ayrıca, Akaryakıt Tüketim Vergisi kapsamına alınmaktadır. Şimdi, büyükşehirlerde, kışın en şiddetli anını yaşıyoruz, özellikle büyük kentlerde, vatandaşlarımızın önemli bir bölümü doğalgazla ısınıyor; ama, öylesine yüksek faturalar geliyor ki, artık doğalgaz kullanmaları mümkün değil. Ne oluyor; çiftçilerimiz, köylerde, ekonomik sıkıntılar sebebiyle, kendilerine yeterli destek verilemediği için traktörlerini satmak zorunda kaldılar, köylerimizin önemli bir bölümünde, şimdi, karasabana dönüş başladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Şahin, 1 dakika içerisinde toparlarsanız sevinirim.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Tamamlıyorum.
Bir yılda doğalgaza yüzde 170 zam yapacaksınız, şimdi, bir de bundan Akaryakıt Tüketim Vergisi alacağız diyeceksiniz. Karasabana dönüşten sonra, kara sobaya da dönüş başladı.
Bu tasarıların önemli bir bölümü, vatandaşımıza yeni yükler getiren, yeni mükellefiyetler getiren tasarılardır. Bu tasarılar görüşülürken, hiç şüphesiz, grup adına ve arkadaşlarımız, kişisel olarak görüşlerini ifade edecekler, itirazlarımızı zamanı geldiğinde söyleyeceğiz.
Biz, eğer, temel kanunla ilgili demin ifade ettiğim değişiklikler bizim arzu ettiğimiz şekilde yapılmazsa, ret oyu veririz; yapılırsa, temel kanunla ilgili talebe sıcak bakabiliriz; ancak, çalışma saatleriyle ilgili de getirilmiş olan bu yeni düzenlemenin, amacı hâsıl etmeyeceği kanaatindeyiz. Yeniden gözden geçirilmesinde yarar olduğu düşüncesiyle, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti, DSP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Şahin.
Önerilerin lehinde olmak üzere, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)
VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hükümetin, çalışma saatleri ve görüşülmesi istenilen kanun tasarılarıyla ilgili olarak getirmiş olduğu önerinin lehinde görüşlerimi açıklamak üzere söz aldım; Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, hükümet bu öneride ne diyor; kanun tasarılarının sıralarını değiştirelim; olumludur. Gece gündüz çalışmak istiyoruz; bu da olumludur. İhale Kanunu Tasarısı temel kanun olarak görüşülsün; bu, doğru değildir; neden doğru değildir; şimdi, bu taleplere baktığımız zaman, gayet masum bir istek görünüyor; yani, Parlamentoyu çok çalıştıracaksınız, çok kanun çıkaracaksınız. Peki, bu tasarıyı getirenlere burada bir sorum var: Acaba, bu kanun tasarısını getirirken, bu çıkması istenilen kanun tasarısının maddelerini önergelerle niye doldurdunuz; yani, muhalefetin konuşma imkânını niye kısıtladınız; burada doğru görüş belirtirken, gizli birtakım mahfillerde neden ayrı hesap peşindesiniz; bunu sormak lazım; bu, bir.
Şimdi, hükümetin temel kanun olarak getirmeye çalıştığı meselede, metinler milletvekillerince okunmayacak, buradan okunmayacak; ne yapılacak sayın milletvekilleri, 15 inci maddeyi kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir... Siz, bu milletvekillerini ne zannediyorsunuz, emme basma tulumba mı?! Getireceksiniz; kabul, ret... Kabul, ret... Yok böyle bir şey. (SP sıralarından alkışlar) Bu, milletvekillerinin itibarıyla oynamaktır. Milletvekillerine, kanun metni bile okunmadan bunu kabul edeceksin demek, IMF hükümete, hükümet de Parlamentoya dikte ettiriyor... Bu, fevkalade yanlıştır.
Değerli arkadaşlar, hükümetin yaptığı ikinci oyun; bakın, bu hükümet, temel teamülleri kökünden yıkıyor; tasarının adını ayrı yazıyor, içeriğine Plan ve Bütçe Komisyonunda son anda önergeler verilerek, kanun, amacı dışına saptırılıyor. Bakın, örnek vereceğim. Bundan bir hafta önce, buraya, deprem bölgesiyle ilgili, vergilerin ertelenmesiyle ilgili bir kanun tasarısı geldi. Halbuki, o tasarının içerisinde ne vardı; organize bölgelerde verilen teşvikler, bir yıl daha uygulamadan kaldırıldı. Sayın Bakan geldi, burada "ben, bu organize teşvikleriyle ilgili ciddî bir çalışma yapacağım ve tekrar geleceğim" dedi. Halbuki, buraya bir bakıyoruz, Endüstri Bölgeleri Kanunu Tasarısı geliyor. Yani, sizin söylediğinizle yaptığınız bir değil bir kere.
Değerli arkadaşlar, bakın, diğer bir konu; reel sektörü iyileştireceğiz deniliyor, banka kaynakları aktarılacak, tasarı öyle. Adı ne; reel sektörü iyileştirme tasarısı; halbuki, bankaların içini doldurma tasarısı olarak değişiyor. Yine, kamu hizmetler tarifesi deniliyor, 1 katrilyonluk bir vergi getiriliyor. Ben, burada, hükümete şunu hatırlatmak istiyorum. Ne söylüyorsanız, o söylediğinizin arkasında durun ve getirdiğiniz tasarıları dosdoğru getirin.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Başkaları da öyle...
VEYSEL CANDAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Başbakan, 14 Ocakta seyahat edecek; nereye; ABD'ye. Peki, bu kanunları, çıkarmış olarak, yanında, çantasında götürmek istiyor. Bu kanunları biraz sonra izah edeceğim. Bu kanunlarda ne var; vergi var. Bu kanunlarda ne var; zam var. Bu kanunlarda ne var; banka soygunu var. Bu kanunlarda ne var; peşkeş var; yani, yeni yıl, yeni kurtarma operasyonları var.
Değerli arkadaşlar, tavsiyem şudur: Katiyetle, bir tasarı geldiği zaman, okumadan oy vermeyin, hükümet partili milletvekili olsanız bile, oy vermeyin.
Bakın, hatırlarsınız, Başbakan Yardımcısı Sayın Bahçeli, IMF'ye verilen niyet mektubu için demişti ki: "Ben, bu metni okumadım." Dünkü açıklamasına bakıyoruz Sayın Bahçeli'nin "Kriz reformları gölgelemesin... Ciddî adımlar attık" diyor; yani, bu yapılanları bir reform paketi olarak anlatmaya çalışıyor. Sayın Bahçeli'nin yeni stand-by anlaşmasını da okumadığı görülmektedir.
Değerli arkadaşlar, şimdi, gündemdeki tasarılar hakkında kısaca bilgi arz edeceğim.
Tütün Yasa Tasarısı; alanlar daraltılacak, sigara tekeli, yabancı tekeli oluşturuyor.
Reel sektör deniliyor; 11 bankaya 10 katrilyon, 7 yıl vadeli, dikkat edin 11 bankaya 10 katrilyon, 7 yıl vadeli... Hortumcuya var, üreticiye yok.
Endüstri Bölgeleri Yasa Tasarısı; hazine arazilerinin talanı söz konusu.
Kamu İhale Yasası Tasarısı; tabiî ki, kamuoyuna hükümet nasıl takdim etti; şeffaflık olacak, yolsuzluk durdurulacak. Halbuki, bu tasarının bunlarla hiç ilgisi yok değerli arkadaşlar.
Diğer önemli bir kanun tasarısı; kamu kurum ve kuruluşlardaki hizmet tarifesi... Değerli arkadaşlar, tarifedeki maddelere bir bakın, Bağ-Kur primi yüzde 15'ten yüzde 20'ye çıkarılacak, Emlak Vergisi büyük şehirlerde yüzde 100 artırılacak, yurtdışı çıkış 70 000 000 lira olacak, Akaryakıt Tüketim Vergisi içine nafta ve doğalgaz ilave edilecek ve toplam 1 katrilyon vergi... Halbuki, buna vergi tasarı denileceği yerde, başka adla getirilerek kamuoyu aldatılmaya çalışılıyor.
Tabiî, konu böyle olunca, bakın, hükümet içinden çatlak sesler nasıl geliyor; Adalet Bakanı Sayın Hikmet Sami Türk, bugün açıklıyor, aynen görüşümüze katılıyor, diyor ki: Ziraat ve Halk Bankalarının özelleştirilmeleri yapılırken, istenirken hükümetin bankalara ortak olması, fonlaması yanlıştır, kaynak aktarma, bir çelişkidir. Şimdi, hükümetin Adalet Bakanı böyle söylüyor, hükümetin Başbakanı ayrı söylüyor, diğer bakanlar da tabiî ki ayrı telden çalıyor.
Değerli arkadaşlar, acaba, şimdi, neden böyle alelacele bu tasarılar sıraya girdi diye baktım. IMF'ye verilen niyet mektubu elimde. Bu hafta içerisinde gönderilecek veya gönderilmiş olan niyet mektubu. Yüzkarası bir metin; evet, yüzkarası bir metin! Bu metin içerisinde üç türlü talimat var:
1. Hükümete verilen talimatlar.
2. Ayrı ayrı her bakana verilen talimatlar.
3. Türkiye Büyük Millet Meclisine verilen talimatlar.
Bütçe görüşmelerinde, bu kürsüde, Maliye Bakanı gelip "2002 büyümemiz yüzde 4 olacak" diyor. Hemen sonra -daha bir hafta önce- "hayır, 4 değil, yanlış hesapladım" diyerek 3'e indiriyor. Değerli arkadaşlar, yani, para istemenin, kredi almanın da bir usulü olmalıdır.
"Kamudan 15 000 işçiyi Ocak 15'e kadar çıkaracaksınız. Telekomda fazlalıkları emekli edeceksiniz. KİT'lerde emekliliğe gideceksiniz. Haziran sonuna kadar kamuda istihdamı durduracaksınız. Banka şubelerini 800'e indireceksiniz. Bankacılık sektörüne kaynak aktaracaksınız." Adalet Bakanı boşuna açıklama yapıyor. Demek ki, o da okumadı bu metni, onun da haberi yok.
"Şirket borçlarını yeniden yapılandıracaksınız. Kamu İhale Kanunu, vergi reformu Bakanlar Kurulunda sonuçlandırılacak." Bu da Bakanlar Kuruluna talimat.
"Enerji Bakanlığı, elektrikle ilgili ne kadar varlığı varsa Özelleştirme İdaresine bildirecek. TÜPRAŞ, POAŞ, Türk Hava Yolları, Erdemir, TEDAŞ, BOTAŞ, bunların hepsi özelleştirilecek. Kamu arazilerinin satışı hızlandırılacak."
Değerli arkadaşlar, şimdi, bu mektup IMF'ye gönderilecek, bilgi için de hükümete. Çok önemli bir ifade bu: "Bilgi için hükümete..." Yani, verilmedik taahhüt kalmamış. Bundan sonra gelen nokta mandacılıktır, mandacılık! Onun için, ben, bu metni hiç kabul etmediğimizi bir kere daha ifade ediyorum ve yok sayıyorum değerli arkadaşlar. (SP sıralarından alkışlar)
Sayın Başbakan -aslında, öyle bir başbakana sahibiz ki- hep ihtimalli konuşuyor. Şu son haftada yaptığı açıklamalara bir bakın; "Aksilik olmazsa, 2002 iyi olacak." Aksilik olursa, yok... "İhtimal ki, belki Afganistan'a bir miktar asker gönderebileceğiz..." İhtimal dahilindedir, daha bir şey yok. "İhtimal ki, ABD, bize sormadan Irak'a saldırmayacak..." Üç ihtimalli bir Başbakan, nevi şahsına münhasır bir Başbakan; ihtimal, ihtimal, ihtimal; hiçbir şey yok ortada.
Değerli arkadaşlar, personel sayısını azaltacağım derken memur alan bir hükümet, küçüleceğim derken 19 banka satın alan bir hükümet, rüşveti, hırsızlığı önleyeceğim derken hırsızlara af çıkaran bir hükümet, 16 milyar borç bulurken 25 milyar çaldıran bir hükümet, malî sektör diye diye dövizde karaborsayı, borsada spekülasyonu, faizde gizli artışı sağlayan, işte o hükümet bu hükümet; bunun tescilini iyi yapmak lazım.
Hükümet, toplumu zorla tahrik ediyor; toplumsal cinnete adım adım gidiyoruz. Bakın, neyi bekliyorsunuz; kendini asan adamlar, açlıktan ölenler, yazarkasa atanlar, ağzına bant bağlayanlar "açız" diye feryat edenler, soğukta donup ölenler, size, bu hükümet yetkililerine bir şey hatırlatmıyor mu?!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VEYSEL CANDAN (Devamla) - Toplum, sosyal kaosa doğru gitmektedir.
Değerli arkadaşlar, yatırıma kesinti, tarıma kesinti, çıt yok; vergi gelirlerinin tamamı faize gidiyor, çıt yok; üstkurullar oluşturuyorsunuz, milyarlarca lira aylıklar gidiyor, çıt yok; IMF'ye mektuplar yazılıyor, hükümete sadece bilgi veriliyor, çıt yok... Bu hükümet, hem kör hem sağır hem yetersiz hem beceriksiz.
Bir bakan da çıkmış ne dese beğenirsiniz "2001 uğursuz geldi" diyor, bu hükümet, ayrıca medyumluğa soyunuyor. Uğursuz olan yıl değil, uğursuz olan bu hükümetin ta kendisi. (SP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, son cümlemi tamamlarken, size, işte çare, işte çözüm: Ulusal bir programa ihtiyaç var, ulusal bir yönetime ihtiyaç var... Derviş'in konumu ve misyonu ulusal düşünmeye müsait değil; ancak, Derviş'in istifası da hükümetin istifası olacağından, birbirlerine borç ödeyerek, bakalım nereye kadar daha gitme imkânına sahip olacaklar.
Değerli arkadaşlarım, Saadet Partisi olarak...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.
VEYSEL CANDAN (Devamla) - Sayın Başkan, 1 dakika daha süre verebilir misiniz?
BAŞKAN - Süre verdim efendim, ilave ettim...
VEYSEL CANDAN (Devamla) - Efendim, teşekkür ederim. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Güven.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkanım, biraz evvel, biraz da nükteyle birlikte, üç partinin değerli grup başkanvekillerinin değişiklik ihtiva eden önerilerini ifade etmeye çalıştım. İçtüzüğün Danışma Kurulu ile ilgili 19 uncu maddesi çok net ve açıktır. Gruplardan herhangi biri veya Meclis Başkanı, istemlerini, doğrudan Genel Kurula sunabilir. Sundu mu; sundu... Bu istemin oylanması, o birleşimde "Sunuşlar" bölümünde yer alır; yani, bunu değiştirmek, sizin tabirinizle "iyileştirmek" gibi bir olay söz konusu olamaz. Nasıl olur; bu grupların değerli başkanvekilleri bugünkü önerilerini geri çekerler, yarın getirirler, yarın sunuşlarda okunur ve siz de burada, buna göre gereğini yaparsınız; ama, iyileştirme adı altında, İçtüzüğün 19 uncu maddesinin çok açık hükmüne rağmen, aykırılık söz konusu olamaz; bir.
İki; yine, biraz evvel kürsüde ifade etmeye çalıştım ki, İçtüzüğümüzün 51 inci maddesi de çok açıktır. Bakın, gelen kâğıtlar listesinden bahsediyorum. Komisyon raporları, Meclis araştırması, falan, falan, gelen kâğıtlar listesinde yayımlanır. Bugün gelen kâğıtlar listesinde ne yayımlandı Sayın Başkan; var mı bu kanun tasarılarının hiçbiri? Bakın "bunlardan Genel Kurula sevk edilenler bu listede ayrıca belirtilir" deniliyor; yok böyle bir şey... Siz, o zaman hangi kanun tasarısını görüştüreceksiniz? Gelen kâğıtlar listesinde yok. Öneri değiştiriliyor. O zaman, yapılacak işlem, İçtüzüğe aykırı değil İçtüzüğe uygun hareket etmektir.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
Genel Kurul kararını bildirecektir efendim.
TURHAN GÜVEN (İçel) - İçtüzüğe aykırı mı bildirecek Sayın Başkanım?
BAŞKAN - Hayır efendim... Genel Kurul gündemine hâkimdir.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Olmaz öyle şey... Olmaz öyle şey Sayın Başkan! Başkanlık kürsüsünü, burada şimdi siz işgal ediyorsunuz, Genel Kurul değil.
BAŞKAN - Sayın Aslan, buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)
BEYHAN ASLAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Anavatan Partisi Gruplarınca Danışma Kurulu toplantıya çağrılmış, tabiî, Danışma Kuruluna getirdiğimiz öneriler üzerinde görüş birliği sağlanamayınca, Parlamentonun bugünkü gündeminde müşterek grup önerimizin oylanması söz konusu olmuştur.
Öncelikle, müşterek grup önerimizde neler var, arkadaşlar bahsettiler; ama, ben çok kısa geçeceğim: Devlet İhale Kanunu Tasarısı, 794 sıra sayılı tasarı; Devlet İhaleleri Sözleşmesi Kanunu Tasarısı, 795 sıra sayılı tasarı; Çeşitli Kanun Tasarılarında Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı, 790 sıra sayılı kanun tasarısı; Endüstri Bölgeleri Kanunu Tasarısı, 789 sıra sayılı tasarı; Malî Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması Hakkında Tasarı; yani, TOBB'un, günlerce, bir an evvel Meclisten çıkmasını beklediği tasarı, 792 sıra sayılı tasarı; yine, Teröristlere Finansmanın Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme ve yine, Terörist Bombaların Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşmedir.
Değerli arkadaşlar, eğer, muhalefet partisindeki konuşan sözcü arkadaşlarımız, geçmiş dönemlere bakarlarsa, kendi iktidar oldukları dönemlere bakarlarsa, bazen, kanunların zamanlamasının aceleye geldiğini kendileri de göreceklerdir ve zaman içerisinde bir başbakanın, bir cumhurbaşkanının, bir bakanın yurtdışına gittiği zaman, bazı kanunların çıkarılması gerektiği konusundaki gerekleri kendileri de biliyorlar; çünkü, Meclis zabıtlarını okumaları, karıştırmaları kâfidir. Baktığınız zaman, her başbakanın yurtdışı seyahatinde, cumhurbaşkanının, bakanların yurtdışı seyahatlerinde Meclisin çalışmalarının yoğunlaşması kadar tabiî bir olay yoktur. Bugün de Meclisin yoğun çalışması gerektir, ülke için gerektir.
Sayın Başbakan Amerika Birleşik Devletlerine sayın iktidar partilerini temsilen gitmiyor, sayın hükümeti temsilen gitmiyor, demokrasinin bütün kurum ve kuruluşlarını temsilen gidiyor, sayın muhalefeti temsilen gidiyor, iktidarı temsilen gidiyor, Türk Devletini temsilen gidiyor. Orada, onun elini güçlü kılmak, bizim, hepimizin görevidir. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)
VEYSEL CANDAN (Konya) - Teslim, teslim...
BEYHAN ASLAN (Devamla) - Bu nedenle, Yüce Parlamentonun, öncelikle Başbakanın Amerika seyahatini değerlendirirken, şunu değerlendirmeleri lazım ki "niçin Amerika'ya gitmekte geç kaldınız, niçin 11 Eylülden sonra Amerika'ya gitmekte geç kaldınız" diyen, tenkitleri yapan arkadaşlarımız, bugün bu tenkitleri niçin yaptıklarının cevabını, burada, bu kanunlara destek vererek, oylamayla destek vererek açıkça ortaya koymalıdırlar.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Sayın Aslan, geç gelen adalet adalet değildir. Geçen sene yapacağı ziyareti bu sene yapmasının ne faydası var?
BEYHAN ASLAN (Devamla) - Çünkü, Başbakan, Türk Devletini temsilen gitmektedir, demokratik tüm kurum ve kuruluşları temsilen gitmektedir. Yüce Parlamentonun bu hususu böyle değerlendirmesini arz ediyorum; çünkü, Yüce Türk Milleti bunu böyle değerlendiriyor. Onun vekilleri de bunu böyle değerlendireceklerdir diye umut ediyorum.
Bu nedenle, zamanlama tam yerindedir, Parlamentonun yoğun çalışması gerektir ve şarttır ve bugün de Türkiye Büyük Millet Meclisi yoğun çalışmak için start almıştır; Türkiye Büyük Millet Meclisi bununla da övünmelidir. 21 inci Dönem Parlamentosu, bugüne kadar, en çok çalışan, en radikal kararları alan parlamentodur. Bunu, ileriki tarihler yazacaktır ve 21 inci Dönem Parlamentosunda görev alan milletvekilleri, iktidarıyla muhalefetiyle, bu dönemi bir onur olarak ömürleri boyunca boyunlarında taşıyacaklardır.
Değerli arkadaşlar, biz, 3 grup olarak, gruplarımızın önerisini arz ettik. Arz ettikten sonra, burada, AK Parti temsilcisi arkadaşımız Sayın Şahin konuşurken, Devlet İhale Kanunu Tasarısı ile Devlet İhaleleri Sözleşmesine İlişkin Kanun Tasarısı üzerinde görüş serdettiler. Biz, kendisinin görüşlerini dinledik. Yani, bölüm sayısının 2'den 5'e çıkarılmasına, yine bölümler üzerinde konuşma süresinin 10 dakikadan 20 dakikaya çıkarılmasına ilişkin önerilerini dinledik. Elbette, geneli üzerinde de 20 dakika konuşulacaktır.
Peki, biz, burada, niçin konuşuyoruz; elbette, bir uzlaşmaya varmak için konuşuyoruz. Peki, AK Parti temsilcisi arkadaşımızı dinledikten sonra, onun söylediklerine hak vermişsek, doğrudur demişsek; elbette, biz, bunu 5 bölüm halinde görüşebiliriz demişsek, bölümleri 20 dakika olarak görüşebiliriz demişsek hata mı ettik, uzlaştıysak hata mı ettik?!.
TURHAN GÜVEN (İçel)- İçtüzüğe göre davranacaksınız; onu bu Meclis yaptı!..
BEYHAN ASLAN (Devamla)- Elbette ki, burada, biz, yeni bir şey ortaya atmıyoruz.
NEVZAT ERCAN (Sakarya)- Hayır, bunu böyle yapamazsınız!..
BEYHAN ASLAN (Devamla)- Bu yaptığımız İçtüzüğe uygundur; çünkü, niçin uygundur; biz, burada, Devlet İhale Kanunu Tasarısı ile Devlet İhale Sözleşmeleri Kanunu Tasarısı için yeni bir şey söylemiyoruz. Bunları, temel kanun tasarısı olarak görüşelim, İçtüzük 91'e göre görüşelim dedik. Yine görüşelim diyoruz. Danışma Kurulunda görüşelim dedik, burada, yine görüşelim diyoruz. Peki, fark ne; fark, detaydır, fark, sadece, nasıl görüşeceğimiz konusundaki bir öneriyi kabul etmemizdir. Esas olan, ana olan, değiştirilmeyen husus, bu iki kanun tasarısının temel kanun olarak görüşülmesidir, İçtüzük 91 inci maddeye göre görüşülmesidir. Bunu değiştirmiş olsaydık, o zaman, muhalefet partisindeki arkadaşlarımızın itirazlarını haklı görebilirdik; ancak, bunu değiştirmiyoruz. Sadece, bölümler üzerindeki konuşma süresiyle bölümlerinin sayısını artırıyoruz.
Biz, bu konuda, AK Parti yetkilisi arkadaşımızın yaklaşımına teşekkür ediyoruz. Kendilerine, uzlaşmacı tavırlarından dolayı teşekkür ediyoruz (SP sıralarından alkışlar [!]) ve eğer, bu kanun tasarısı, burada temel kanun olarak görüşülecekse, bunun onuru, sadece, iktidar parti gruplarının değil, muhalefet parti gruplarının da olacaktır; çünkü, gerçekten, Türkiye'nin zamana, çok zamana değil, az zamanda çok iş yapmaya ihtiyacı vardır.
Ben, bu nedenle, bu düşüncelerimizi Yüce Meclise arz ediyorum. Ben, beklerdim ki, tenkitlerin yanında öneriler olsaydı; ama, AK Partili arkadaşımız tenkidinin yanında öneri getirmiştir, önerisi kabul edilmiştir tarafımızdan. Biz de, iktidar partisi grupları olarak, bunun bu şekilde oylanmasını ve bu şekilde temel kanun olarak görüşülmesini kabul ettik. Eğer oylarınızla bunu temel kanun olarak kabul edersek, çok ciddî bir problemi çözmüş olacağız. Ayrıca, günlerdir televizyon ekranlarında İhale Yasası çıksın diyen muhalefet partisine mensup sözcülerimizin bu istekleri yerine gelmiş olacak ve yine Endüstri Bölgeleri Yasası çıksın diyen arkadaşlarımızın bu istekleri de yerine gelmiş olacak. Yine, PKK, DHKP-C terörist listesinde niçin yok diyen arkadaşlarımızın -ki, biz de aynı şekilde isyan ediyoruz- bu haklı taleplerinin gerçekleşmesi de bu iki uluslararası sözleşmenin mutlaka kabulüyle mümkün olacaktır.
Hepinize teşekkür ediyor, Yüce Meclise saygılar sunuyor, önerimizin kabulünü diliyorum. (ANAP, MHP ve DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.
Öneri üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
1 inci öneriyi okuyup, oylarınıza sunacağım:
3 Ocak 2002 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılan 794 sıra sayılı kanun tasarısının 48 saat geçmeden, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 8 inci sırasına, 795 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına alınması; 2 Ocak 2002 tarihli gelen kağıtlarda yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılan 790 sıra sayılı kanun tasarısının 48 saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 10 uncu sırasına, 789 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına, 792 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına, 791 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü sırasına ve 793 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına alınması önerilmiştir.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 1 inci öneri kabul edilmiştir.
2 nci öneriyi okuyorum :
Genel Kurulun, 3 Ocak 2002 Perşembe günü 15.00-19.00, 20.00-24.00, 4 Ocak 2002 Cuma, 8 Ocak 2002 Salı, 9 Ocak 2002 Çarşamba, 10 Ocak 2002 Perşembe ve 11 Ocak 2002 Cuma günleri 14.00-19.00, 20.00-24.00 saatleri arasında çalışması; 4 Ocak 2002 Cuma günü, gündemin 10 uncu sırasına kadar olan kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin bitimine kadar; 11 Ocak 2002 Cuma günü de kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi; 8 Ocak 2002 Salı günü sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi, 9 Ocak 2002 Çarşamba günü de sözlü soruların görüşülmemesi; 3 Ocak 2002 Perşembe günü gündemin 8 inci sırasına kadar olan kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin saat 24.00'e kadar tamamlanmaması halinde, görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması; 11 Ocak 2002 Cuma günü saat 24.00'e kadar gündemin 15 inci sırasına kadar olan kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin tamamlanamaması halinde, görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Etmeyenler... Bu öneri de kabul edilmiştir.
3 üncü öneriyi okuyorum :
İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilen, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 8 inci sırasında yer alan 794 sıra sayılı Kamu İhale Kanunu Tasarısı ile 9 uncu sırasında yer alan 795 sıra sayılı İhale Usul Kanunu Tasarısının üzerinde yapılacak görüşme ve oylamalarda;
a) 794 sıra sayılı kanun tasarısının, 5 bölüm halinde; 1 ilâ 14 üncü maddesine kadar 1 inci bölüm, 14 ilâ 28 inci maddesine kadar 2 nci bölüm, 28 ilâ 42 nci maddesine kadar 3 üncü bölüm, 42 ilâ 56 ncı maddesine kadar 4 üncü bölüm ve 56 ilâ 70 inci maddesi 5 inci bölüm halinde görüşülmesi,
b) 795 sıra sayılı kanun tasarısının iki bölüm halinde (1 ve 2 nci kısımlarında yer alan 1-24 üncü maddelerinin birinci bölüm, 3-5 inci kısımlarında yer alan 25-41 inci maddelerinin ikinci bölüm) olarak görüşülmesi,
c) Tasarıların tümü üzerinde, gruplar, hükümet ve komisyon adına yapılacak konuşmaların 20'şer dakika, kişisel konuşmaların 10'ar dakika; bölümler üzerinde gruplar, hükümet ve komisyon adına yapılacak konuşmaların 20'şer dakika olması;
d) Maddeler okunmaksızın sadece bölümlerin ayrı ayrı oylanması ve bölümler üzerinde verilen önergelerin kabulü halinde o bölümün kabul edilen önerge ile birlikte oylanması;
e) Bölümler üzerinde komisyon ve hükümetin birer, milletvekillerinin de iki önerge verebilmesi, önerilmiştir.
Sayın milletvekilleri, bu öneriyi oylarınıza sunacağım.
Bu önerinin, İçtüzüğün 91 inci maddesine göre, belirli sayıda bir çoğunlukla kabul edilmesi gerekiyor; yani, beşte 3 çoğunlukla kabul edilmesi gerekiyor. Bu nedenle, oylamayı elektronik cihazla yapacağım ve 5 dakika süre vereceğim.
Bu arada, sisteme giremeyen arkadaşlarımızın teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen giremeyen arkadaşlarımız olursa, aynı süre içerisinde oy pusulularını Başkanlığımıza ulaştırmalarını; bu arada, vekâleten oy kullanacak sayın bakan varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve imzasını taşıyan oy pusulasını aynı süre içerisinde Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, değerli bakanlarımızın bir kısmı burada yok; ama, siz, biraz evvel ifade buyurdunuz; hangi bakan hangi bakanın yerine oy kullandı; lütfen bilelim.
Bir de, oy pusulası gönderenlerin aranılmasını istiyoruz.
BAŞKAN - Oy pusulası gönderen arkadaşlarımızın Genel Kuruldan ayrılmamalarını özellikle rica ediyorum; çünkü, burada olup olmadıklarını arayacağım.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN - Sayın Ali Güngör?.. Burada.
Sayın Hakkı Duran?.. Yok.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, hem oylamaya girip hem de oy pusulası gönderen arkadaşlar var burada; buna dikkat edin.
BAŞKAN - Onlara bakıyoruz.
Sayın Esat Öz?.. Burada.
Sayın Fırat?.. Burada.
Sayın Çakmakoğlu?.. Burada.
Sayın Gökalp?.. Burada.
Sayın Gürel?.. Burada.
Sayın Çümen?.. Burada.
Sayın Seydaoğlu?.. Burada.
Sayın Ecevit?.. Burada.
Sayın Hasan Gemici?.. Burada.
Vekâleten Sayın İstemihan Talay?.. Burada.
Sayın Oktay Vural'a vekâleten Sayın Tanrıkulu?.. Burada.
Sayın Yaşar Okuyan?.. Burada.
Sayın İsmail Cem?.. Burada.
Bayındırlık Bakanı Sayın Akcan, Sayın Tunca Toskay'a vekâlet ediyor?.. Burada.
Sayın Devlet Bahçeli'ye vekâleten Sayın Üşenmez?.. Burada.
Sayın Seçkiner?.. Burada.
Sayın İnan?.. Burada.
Sayın Kemaloğlu?.. Burada.
Sayın Osman Durmuş'a vekâleten Sayın Faruk Bal?.. Burada.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, o kâğıtları bir de sistemden kontrol edin; çift oy verilmemiş olsun.
BAŞKAN - Sayın Halit Dağlı... Ret.
Sayın Ali Oğuz... Ret.
Sayın Gözlükaya... Ret.
Sayın Akçalı... Ret.
Sayın Cevheri... Ret.
Sayın Eyüp Aşık... Ret.
Sayın Faris Özdemir... Ret.
Sayın Saffet Kaya... Ret.
Sayın Osman Yumakoğulları... Ret.
Sayın Mahmut Nedim Bilgiç... Ret. (DYP ve SP sıralarından gürültüler)
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, dikkatinizi çekerim; hem yoklamaya katılıyorlar hem de oy pusulası yolluyorlar.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, ne biçim oylama bu? Süre doldu, siz halen pusula alıyorsunuz. 10 dakika oldu, hâlâ, oylama yapıyorsunuz. Yeter be!.. Meclisi bu hale siz getiriyorsunuz.
Burada hiçbir şey kanuna, Tüzüğe uygun yapılmayacak mı?
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, çift oy kullanılıyor; lütfen, oy pusulası gönderenleri de kontrol edin.
Sayın Başkanım, gelen oy pusulalarını kontrol ediniz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, öneri, belirlenen çoğunlukla kabul edilmiştir, kabul görmüştür. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkanım, çift oy kullanılıyor, hem yoklamaya katılıyorlar hem de oy pusulası gönderiyorlar, itiraz ediyorum.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Hile yapıyorsunuz, hile!
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, hep çift oy kullanıldı.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.
VI. SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM
1. Plan ve Bütçe Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN - Plan ve Bütçe Komisyonunda, bağımsız milletvekillerine düşen bir üyelik için seçim yapacağız.
Bu üyelik için aday olan bağımsız sayın milletvekillerinin adlarını okuyorum:
Bülent Ersin Gök (İstanbul)
Mehmet Özcan (İzmir)
Tevfik Ahmet Özal (Malatya)
Okunan adayların isimleri liste halinde bastırılmıştır.
Her üyeye bir oy pusulası ile bir zarf dağıtılacaktır. Oyunu kullanacak sayın milletvekili, dağıtılan aday listesinde adı yazılı olan adaylardan hangisine oy verecekse, o adayın adının önündeki kareyi bir çarpı işaretiyle işaretleyecek ve oy pusulasını zarfa koyacaktır. Adaylardan sadece biri işaretlenecektir. Birden fazla aday işaretlendiğinde veya zarfa birden fazla oy pusulası konulduğu takdirde, bu oylar geçersiz sayılacaktır.
Sayın milletvekilleri, öncelikle, oyların sayım ve dökümü için 5 kişilik bir tasnif komisyonu tespit edeceğim. Tasnif komisyonunu tespit ettikten sonra, siz sayın üyeleri, Adana İlinden başlayarak sırayla davet edeceğiz. Sırası gelen milletvekili, oy pusulasını havi zarfı, kürsü önüne konulan kutuya atacaktır.
Şimdi, 5 kişilik tasnif komisyonunu tespit ediyorum:
Sayın Ömer Vehbi Hatipoğlu?... Yok.
Sayın Sabahattin Yıldız?.. Yok.
Sayın Mustafa Gül?.. Burada.
Sayın İlhan Aküzüm?.. Yok.
Sayın Mehmet Elkatmış?.. Burada.
Sayın Şadan Şimşek?.. Burada.
Sayın Abdulsamet Turgut?.. Burada.
Sayın Ali Gebeş?.. Burada.
Sayın Mehmet Elkatmış, Sayın Şadan Şimşek, Sayın Abdulsamet Turgut, Sayın Mustafa Gül ve Sayın Ali Gebeş tasnif komisyonuna seçilmişlerdir.
Oylama işlemine, ad okumak suretiyle Adana İlinden başlıyoruz.
(Oyların toplanılmasına başlandı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, aldığımız karar gereği, bugün gündemdeki tasarıların bitimine kadar çalışacağız. Eğer arkadaşlarımız burada hazır olmazlarsa, bu tasarıları görüşme şansımız yoktur; aldığımız kararın da hiçbir işe yaramayacağının bilinmesini isterim. Bu hususu sayın milletvekillerine hatırlatıyorum.
(Oyların toplanılmasına devam edildi)
BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok.
Oylama işlemi tamamlanmıştır.
Kupaları kaldırın.
Tasnif Komisyonu üyeleri, Sayın Abdulsamet Turgut, Sayın Şadan Şimşek, Sayın Mustafa Gül, Sayın Ali Gebeş, Sayın Mehmet Elkatmış yerlerini almışlardır.
Oyların tasnifine başlıyoruz.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Tasnif Heyetinin raporunu okuyorum :
Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve bağımsız milletvekillerine düşen 1 üyelik için yapılan seçime 354 üye katılmış olup, kullanılan oyların dağılımı aşağıdaki şekildedir:
Tasnif Heyeti
Abdulsamet Turgut Şadan Şimşek Mustafa Gül
Diyarbakır Edirne Elazığ
Ali Gebeş Mehmet Elkatmış
Konya Nevşehir
(Muhalif)
Bülent Ersin Gök : 180
Mehmet Özcan : 119
Ahmet Özal : 49
Geçersiz : 2
Boş : 4
Sayın Elkatmış'ın, muhalefet şerhinde, "seçimlerde iki çeşit pusula kullanılmıştır; ayrıca, bazı zarflar birbirinin içerisine girmiştir" şeklinde bir itirazî kaydı var.
Bu sonuca göre, Sayın Bülent Ersin Gök, Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve bağımsız milletvekillerine düşen 1 üyelik için yapılan seçimde, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğine seçilmiştir.
Hayırlı olsun diyoruz.
Sayın milletvekilleri, Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız.
VII. KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1. İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığımıza verilmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması İle Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
2. Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/888) (S. Sayısı : 777) (1)
BAŞKAN -Komisyon?.. Hazır.
Hükümet?.. Hazır.
Sayın milletvekilleri, kanunun 6 ncı maddesi üzerinde verilen önergeler geliş sırasına göre okutulmuş ve Samsun Milletvekili Ahmet Demircan ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında kalınmıştı.
Şimdi, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi, hatırlatmak için tekrar okutup, oylarınıza sunacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasının sonuna "tesis kurmaları" ibaresinden sonra aşağıdaki hükmün eklenmesini arz ederiz.
Ahmet Demircan
(Samsun)
ve arkadaşları
"...ve üretimlerinin en az 1/3'ü kadar ihracat yapmaları ve ürettikleri tütün mamullerinde en az 1/2 yerli ürün kullanmaları şarttır."
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6 ncı maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere, aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ederiz.
Bülent Arınç
(Manisa)
ve arkadaşları
"Yerli ve yabancı sigara üreticileri, Türkiye pazarında sattıkları sigara miktarının yarısı kadar tütünü doğrudan veya dolaylı olarak Türkiye'den almak zorundadırlar. Yeterli tütün bulunmasına rağmen, bu zorunluluğa uymadıkları belirlenenlerin, ürünleriyle ilgili üretim, satış veya ithal belgeleri iptal edilir."
BAŞKAN - Sayın Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz.
İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Önergemizi açıklamak üzere söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge sahibi olarak Sayın Özgün söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Özgün. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi hürmetle selamlıyorum.
Tasarının 6 ncı maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere, bir fıkra eklenmesi yönünde bir önerge vermiş bulunmaktayız. Eklenmesini istediğimiz fıkra şu şekildedir: "Yerli ve yabancı sigara üreticileri, Türkiye pazarında sattıkları sigara miktarının yarısı kadar tütünü doğrudan veya dolaylı olarak Türkiye'den almak zorundadırlar. Yeterli tütün bulunmasına rağmen, bu zorunluluğa uymadıkları belirlenenlerin, ürünleriyle ilgili üretim, satış veya ithal belgeleri iptal edilir."
Bu önergeyi niye verdik; tütün üreticisini bir nebze olsun desteklemek ve korumak amacıyla bu önergeyi verdik. Zira, tütün üreticisi olan ülkelerin sigara sanayilerini özelleştirmeleri halinde kendi tütünlerini korumak amacıyla kullandıkları bu yöntem, bütün dünyada haklı bir şöhrete sahip olan Türk tütüncülüğünün korunması açısından çok önemli bir husustur. Nitekim, Sayın Cumhurbaşkanı da, aynı konu üzerinde hassasiyetle durmuş ve "yasanın 6 ncı maddesinde, üretici tütünlerinin sözleşme ve esasının yanı sıra, açık artırma merkezlerinde açık artırma yöntemi uygulanarak alınıp satılacağı öngörülmüş; ancak, sözleşmeye bağlanamadığı için, üreticinin açık artırma yöntemiyle satışa çıkardığı tütünlerini, alıcı bulunamaması durumunda nasıl değerlendireceğine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir" demektedir. "Böyle bir durumda, tütün üretiminden çekilmek zorunda kalacak olan üreticilerin, tütün tarımından vazgeçmeleri durumunun da kaçınılmaz bir sonuç olmasına karşın, yasada, üretimin sürdürülebilmesi ve üreticilerin gelir kayıplarının giderilmesine yönelik yöntem ve ilkeler gösterilmemiştir" diyor Sayın Cumhurbaşkanı.
Biz, tabiî, bu endişelere katılıyoruz. İşte, biz, bu endişelerden hareket ederek, Sayın Cumhurbaşkanımızın da tespit ettiği eksiklik ve yanlışlığı düzeltmek amacıyla bu önergeyi vermiş bulunmaktayız. Yani, kısmen de olsa, tütün üreticilerini, tütün üretimini korumak maksadıyla bunu getirmiş bulunmaktayız.
Benim, sayın milletvekillerinden istirhamım, hiç olmazsa, şu cefakâr, çileli tütün üreticisinden, bu önergeyle getirdiğimiz hususu esirgemeyelim. Hiç olmazsa, yerli ve yabancı sigara üreticileri, Türkiye pazarında sattıkları miktarın yarısı kadar tütünü, doğrudan veya dolaylı olarak Türkiye'den almak zorunda kalsınlar. Hiç olmazsa, böyle bir iyiliği, böyle bir korumayı tütün üreticisine çok görmeyelim. Aksi takdirde, tütüncülük de, tütün üreticisi de perişan olup gidecektir. Bunun vebali de, gerçekten çok ağır olacaktır.
Bakın, açık ve net olarak buradan ifade ediyorum. Özellikle, sayın iktidara mensup milletvekillerine buradan sesleniyorum. Bu vebalin altından kalkmanız fevkalade zor olur. Benim Balıkesir İlim, bir tütün bölgesidir. İlimin Sındırgı, Savaştepe, Bigadiç, Gönen gibi ilçelerinde, pek çok tütün üreticisi, fevkalade büyük tedirginlik içerisindedir ve her gün, telefonlarla, fakslarla, Tütün Kanununun kendilerini fevkalade zor duruma sokacağını, zaten, çok zor şartlar altında tarımla uğraşmak durumunda olduklarını, tarlaya giremediklerini, mazot fiyatlarının yüksekliği ve ekime yönelik maliyetlerin yüksekliği nedeniyle gübre alamadıkları sebeple, zaten, ekimi yapmakta büyük zorluk çekmektedirler. Bu kadar büyük zorluk içerisinde ziraat yapmaya çalışan insanlara, hiç olmazsa, bu önergemizle getirdiğimiz hususu çok görmeyelim, tütün ve tütün üreticisinin ahını almayalım diye sayın iktidar milletvekillerini buradan ikaz ediyor; önergemize desteğinizi rica ediyor; saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Özgün.
Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı, gerekçesini Sayın Özgün'den dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
VEYSEL CANDAN (Konya) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Kabul edenler dedim efendim artık... Bir dahaki önergede ararız.
Kabul edenler... Etmeyenler...
VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, şimdi istiyoruz!...
BAŞKAN - Geçildikten sonra istenmez efendim...
AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Bakmıyorsunuz ki!..
VEYSEL CANDAN (Konya) - Kaç sefer bağırdık!..
BAŞKAN - Önerge kabul edilmemiştir.
AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Sayın Başkan!..
BAŞKAN - Lütfen efendim... Geçildikten sonra olmaz. Bu önergede istersiniz efendim, ne fark eder...
VEYSEL CANDAN (Konya) - Kaç sefer bağırdık!..
BAŞKAN - Oylamaya geçtikten sonra istenmez.
AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Oylamaya geçmeden istedik Sayın Başkan!
BAŞKAN - Geçtim efendim, geçtim...
Üçüncü önergeyi okutuyorum :
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının 6 ncı maddesinin altıncı paragrafından sonra gelmek üzere "yüzde 100 Türk tütünüyle üretilen sigara markalarının (Samsun, Maltepe vs.) mevcut şekliyle üretimine devam edilecektir" ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
Mahmut Göksu
(Adıyaman)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Sayın Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Göksu?..
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Aydın konuşacak Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Aydın, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
AHMET NURETTİN AYDIN (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülke nüfusunun takriben yarısını ilgilendiren önemli bir yasayı burada tartışıyor, müzakere ediyoruz ve düşe kalka, kahir ekseriyetle, harfi değiştirilmeden kanun maddeleri geçiyor. Sadece, Türk Anadolu köylüsünü değil, Reisicumhurun Anayasa ve hukuka dayalı gerekçelerini de reddederek, maalesef, bu kanunla, hükümetimizin şedidülmizaç bir yaklaşımıyla, rahmet ve şefkat unutularak, Anadolu köylüsü tamamen hesapdışı bırakılarak, Anadolu köylüsünün tütün ekimi durdurulmaktadır.
Değerli arkadaşlar, Anayasanın 2 nci maddesi, cumhuriyetin nitelikleri arasında, toplumun huzuru, ulusal dayanışmayı vazediyor; toplumun çıkarlarının önceliğinden dem vuruyor Anayasa. Bir başka madde "toplum huzuru ve mutluluğu, devletin temel amaç ve görevlerinin başında gelir" diyor. Burada, 3 000 000 üreticiyi ilgilendiren bir yasayı, araştırmadan, bir plan-program yapmadan, yönlendirmeden, Anadolu köylüsünü de hesaba katmadan geçiriyorsunuz.
Şimdi, bir taraftan, güneydoğunun sıkıntılarından, sorunlarından söz ediyorsunuz; öbür taraftan, sayısı 1 000 000'a varan üreticinin sorunlarını hiç dikkate almıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, doğu ve güneydoğuda üretilen tütünler ancak Tekele satılabiliyor. Bu yasanın geçmesi halinde, bu tütünler elde kalacak.
"Diyarbakırlı, Batmanlı, Siirtli, yüzelli ikiyüz yıldır maişetini, geçimini sağladığın tütünü ekmeyeceksin; Ankara emrediyor, ferman Ankara'dandır" dediğiniz zaman, siz, alenen, toplum barışını ve sosyal huzuru bozuyorsunuz; bunu dikkate almıyorsunuz.
Sayın Hoca buraya çıkıyor diyor ki, efendim, serbest pazar ekonomisini hem istiyorsunuz hem özelleştirmeye karşısınız... Avrupalı, sosyal devlet anlayışını uygularken, toplumunu kenara itmemiş, önce toplumu dikkate almış; kırsal kesimde üretilen tütünlerin gelirinin yüzde 80'ini üreticiye prim olarak veriyor.
Bakınız, Yunanistan'da aynı evsafta üretilen tütün 8 000 000 Türk Lirasıyla değerlendirilirken, bizim üreticimizin ürettiği tütün 2 000 000 liraya değerlendiriliyor. Şimdi, biz, sizi insafa davet ediyoruz. Önergemizde, bu yasa çıktıktan sonra, güneydoğuda üretilen tütün köylünün elinde kalmasın diye, Samsun ve Maltepe gibi sigaralarda kullanılacak tütünün tamamının yüzde 100 Türk tütünü olması konusunda bir talebimiz var; bunu, herhalde, lütfeder, kabul edersiniz. Yoksa, hakikaten, güneydoğu halkının sofrasındaki bir ekmeği eksiltmiş olursunuz.
Bütün bunları söylemekte fayda yok; konuş konuş, boş... Ama, şunu da itiraf ediyoruz ki, daha üç beş gün önce, 31 Aralıkta Resmî Gazetede Bakanlar Kurulunun bir kararnamesi yayımlandı; Türk köylü ve çiftçisine güzel bir hediye sundunuz! Bu hediyeyi biliyor musunuz; -sessiz ve sedasız geçti- bu hediye, rahmetli Özal, 1985-1987 yıllarında tohumculuğu, süt üreticilerinin primlerini, ziraî mücadelede ve hayvan sağlığında kullanılan ilaçları teşvik etmişti; ama, siz, 31 Aralıkta, maalesef, neredeyse 30 000 000 nüfusu ilgilendiren bir teşvik ve desteği kaldırıyorsunuz. Sayın Bahçeli daha önce diyordu ki "bizim tarım desteklerimiz devam edecek." Yani, bu ne biçim ifade, bu ne biçim yaklaşım; bir taraftan desteğimiz devam edecek diyorsunuz, öbür taraftan 30 000 000 insanı, üç beş yüz egemen sınıfa kurban ediyorsunuz... Kurban bayramı geliyor zaten, herhalde onu düşünüyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, siz, bu işe çok erken başladınız. Yani, hem ulusal platformlarda hem Türkiye'de birtakım işadamlarımızın bir ifadesi var. Ben, daha önce duyduğumda...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - 1 dakika içerisinde toparlayınız efendim.
AHMET NURETTİN AYDIN (Devamla) - "Efendim, geleceğin dünyasında, ülkeleri, artık, hükümetler yönetmeyecek..." Gerçekten, hükümetler yönetmiyor. İşte, birtakım yasalar geliyor, götürü usulü yasaları götürüyorsunuz. Maalesef, yolsuzluk ve hortumlama olayları yargıdayken, siz, milletin yarasına tuz-biber ekerek, şimdi bankaları... Daha doğrusu, fona devredilen bankalardan özür diliyorsunuz, sıkıntıdaki bankaları da feraha kavuşturma gayretleri içerisindesiniz. Ne olacak bu haliniz?.. Siz yarın öbür gün millete dönmeyecek misiniz?.. Bizim adımız milletvekili; yani, hakikaten, millet nerede kaldı, bizim vekilliğimizin ne manası var?.. Boş bir anlam ve ifade... Onun için, ben, bu yasanın, hakikaten, çok kol ve kanat kıran bir yasa olduğunu görüyorum. Sizleri, tekrar, basirete, şuur ve izana davet ederek, bu önergemize destek vereceğinize inanıyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Aydın.
VEYSAL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı, gerekçesini Sayın Aydın'dan dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Oylamayı elektronik oylama cihazıyla yapacağım, 3 dakikalık süre vereceğim.
Vekâleten oy kullanacak sayın bakan varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve imzasını havi oy pusulasını, belirlenen süre içerisinde Başkanlığımıza ulaştırmalarını da rica ediyorum.
Süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır.
6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum :
Tarımsal destekleme
MADDE 7. - Tarımsal destekleme politikaları çerçevesinde doğrudan bütçeden veya uluslararası kuruluşlardan sağlanan kaynaklardan, doğrudan ve/veya dolaylı olarak yapılacak her türlü ödemelere ilişkin usul ve esasları belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.
BAŞKAN - 7 nci madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına, Sıvas Milletvekili Sayın Musa Demirci konuşacaklar.
Buyurun Sayın Demirci. (SP sıralarından alkışlar)
Sayın Demirci, süreniz 5 dakika.
SP GRUBU ADINA MUSA DEMİRCİ (Sıvas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 777 sıra sayılı, kısa adıyla Tütün Kanunu Tasarısının 7 nci maddesi üzerinde Saadet Partimizin görüşlerini arz edeceğim; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 7 nci, madde öz olarak desteklemeleri ifade etmektedir. "Tütün ekicilerinin nasıl destekleneceğine Bakanlar Kurulu karar verir, esaslarını da Bakanlar Kurulu belirler" deniliyor. Tabiî, baktığımız zaman, madde, aslında tütün ekicilerini destekleyen bir madde. Bu, ister bütçe kaynaklarından, isterse dışkaynaklardan olsun, tütün ekicileri destekleniyor. Ancak, tasarının bütününü gözden geçirdiğimiz zaman, tasarının geçici 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında deniliyor ki "2002 ve müteakip yıllar tütün ürünü için destekleme alımı yapılmaz." Yani, 7 nci maddede, tütün ekicisinin desteklenmesi bakımından, Bakanlar Kuruluna bir yetki veriliyor; ancak, geçici maddeyi okuduğumuz zaman görüyoruz ki, 2002 yılında tütün ekicilerini artık devlet desteklemeyecek. Şimdi, bu maddelerden hangisi geçerli; elbette, bu maddelerden geçici 1 inci madde geçerli ve 7 nci madde, bu kanunun çıkmasıyla beraber hükümsüz kalıyor.
Değerli milletvekilleri, bir başka konu şudur: Sayın Bakanımız -gerçekten ciddî bir devlet adamı; bu bakımdan, kendisine hürmet ediyoruz- tarım işletmelerinin satılmayacağını ifade ediyorlar; ancak, IMF'ye verilen 22 Haziran 2000 tarihli mektuba baktığımızda, 24 üncü maddede özet olarak şöyle deniliyor: "Tütün satışı için müzayede mekanizması hayata geçirilecek ve satılmayanlar da yüzde 15 fazlasıyla tekrar devlet tarafından alınacak." Bu birinci kısmı. İkinci kısmında deniliyor ki: "Alkollü içkilerdeki tekeller kaldırılacak ve bu, özelleştirilecek, özel firmalara, özel şahıslara geçecek." En önemlisi de şudur, deniliyor ki: "Tekelin içki, tuz ve tütün ürünleri üreten tesisleri özelleştirilerek, satılacaktır ve Tekel ticaretten alıkonulacaktır." Bu maddeye baktığımız zaman, Sayın Bakanımızın söylediği; yani, tütün işletmelerinin satılmayacağı sözü, böylece, sanki geçerli olmuyor.
Ayrıca, yine, aynı maddeyi destekleyen, 30 Ocak 2001 tarihinde Bay Köhler'e yazılan bir mektup var. O ek mektup da, yine, biraz önce söylediğim maddeyi teyit ediyor ve böylece, tütün ekicilerinin hem işletmeleri yahut da Tekel'in hem işletmeleri satılıyor hem de destekler kaldırılmış oluyor.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bütün dünyada tarım desteklenirken, yine, bakıyoruz ki, ister tütün ekicilerinde olsun isterse tarımın diğer konularında olsun, bütün destekler ortadan kalkıyor. Tabiî, fiyat desteği kalktı, gübre desteği kalktı ve en önemlisi de, kredi destekleri kalktı. Bunların tamamı, yani, Ziraat Bankasının verdiği kredi destekleri, ticarî faizler seviyesine, kredi faizleri seviyesine yükseldi. Bu bakımdan, o konuda da desteklerden söz etmek mümkün değil.
Şimdi, bunları yeniden getirmek mümkün mü; yani, Türk tarımını desteklemek mümkün mü; elbette, mümkün. Yapılacak şey şudur: Avrupa ülkelerinin bugün gündeme getirmiş oldukları, hatta uygulamış oldukları Garanti ve Yönlendirme Fonu var. Bunun, Türkiye'de, mutlaka, ihdas edilmesi lazım. Türkiye'de, yeniden yapılanma dediğimiz, tarımın bünyesine garanti ve yön verme fonunun, mutlaka, oluşturulması gerekir. Bu oluşturulmadığı takdirde, hangi zeminlerde tarımı destekliyoruz diyorsanız deyin, bu mutlaka havada kalacaktır ve tarımın desteklenmediğini böylece göreceğiz.
Şimdi, tarımı destekleyen kurumlardan bir tanesi, Ziraat Bankasıdır. Ziraat Bankası, şu anda, çiftçi bankası olma özelliğini kaybetti. Tarım kredi kooperatifleri diyorsanız, tarım kredi kooperatifleri de, zaten, kaynaklarını Ziraat Bankasından alıyordu. Onun destekleme...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN- Buyurun Sayın Demirci.
MUSA DEMİRCİ (Devamla)- Tarım kredi kooperatiflerinin de destekleme yapması mümkün değil.
Şimdi, bakıyoruz ki, bir yandan da, iktidar partisi milletvekilleri Ziraat Bankasının durumunun tespit edilmesi bakımından bir araştırma önergesi veriyorlar.
Değerli arkadaşlar, dolayısıyla, IMF mektuplarına baktığınız zaman -hangi araştırma önergesini verirseniz verin- Ziraat Bankasının, zaten, bundan sonra çiftçiyi desteklemesi mümkün değil. Yapılacak şey, tarım kredi kooperatiflerine oluşturulacak kaynaklarla çiftçiyi o kanaldan desteklemektir. Bu yapılabilir mi? Biraz önce söyledim; belki bir yönlendirme fonu kurulmak suretiyle desteklenebilir, başka sistemler ortaya konabilir. Aksi takdirde çiftçilerimiz desteklenmiyor.
Bakınız, elimde, İpsala İlçesinden yeni gelen bir mektup var. Bu mektupta "Ziraat Bankasına olan borçlarımızdan dolayı ve tarım kredi kooperatifine olan borçlarımızdan dolayı fevkalade sıkıntıdayız, fevkalade zordayız, bizi kurtarın" deniliyor.
Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Demirci.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Ordu Milletvekili Sayın Eyüp Fatsa.
Buyurun Sayın Fatsa.(AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 777 sıra sayılı, kamuoyunda Tütün Yasası diye bilinen yasanın 7 nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bilindiği gibi, bu yasa daha önce Genel Kurulda görüşüldü, tüm itirazlara rağmen kabul edildi; ancak, yanlış hesap Çankaya'dan döndü. Hiçbir şey olmamış gibi, yine bu yasayı Genel Kurulun önünü getirdiniz. Oysa, Sayın Cumhurbaşkanı veto gerekçesinde, Anayasanın, sosyal hukuk devleti anlayışının, toplumun huzur ve güveninin sağlanmasıyla ilgili hükümlerinin dikkate alınmadığından bahsetmektedir.
Değerli milletvekilleri, 57 nci hükümetin ikibuçuk yıllık icraatı, ekonomik ve sosyal açıdan toplumun bütün kesimlerini tahrip etmiştir. Özellikle, milletimizin yüzde 45'ini oluşturan, devlet desteğinden başka dayanağı olmayan tarım kesimini kendi kaderiyle başbaşa bırakmıştır.
Sayın Tarım Bakanı, Tarım Bakanlığıyla ilgili binalara çeşitli pankartlar astırmaktadır. Bunlardan biri köylü ve çiftçiye dönük "yerimde doymak istiyorum" pankartıdır. Sayın hükümete ve dolayısıyla Sayın Bakana seslenmek istiyorum: Tütünden geçimini sağlayan 40 000 000 insanımızı dikkate almadan, 40 000 Tekel çalışanını yok sayarak, Türk tütün piyasasını yabancı tekellere terk ederek mi insanımızı yerinde doyuracaksınız? Bu uygulamalarınızla, değil insanımızı yerinde doyurmak, yerinde tutmanız bile mümkün olmayacaktır. Köylünün, çiftçinin ihmal edilmesi ve geçmişe dönük yanlış politikalar, çarpık kentleşmeye ve kentlerin etrafında varoşların oluşmasına sebep olmuştur. Bugün ise, köylüyü, çiftçiyi âdeta ortadan kaldıracak şeker, tütün gibi IMF patentli yasal düzenlemelerinizle şehirleri de yaşanmaz hale getiriyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bu yasayla, dünyanın en kaliteli tütünü olan Ege ve Karadeniz tütünlerini, Türk Tekelinin elinden alarak ve Türk Tekelini de kaldırarak, uluslararası sigara tekellerinin insafına terk etmektesiniz. Avrupa Birliği ülkelerinde tütün üreticisinin eline 4 ilâ 7 euro arasında para geçerken, siz, bu yasayla, tütün üreticimizi yüzüstü bırakmaktasınız. Özellikle, güneydoğuda, yirmi yıl süren terör hadiselerinden sonra "köye dönüş projesi" adı altında köye dönüş çalışmaları yürütülürken, bu yasayla olağanüstü hal bölgesindeki tütün üreticilerini kimlerin kucağına ittiğinizin farkında mısınız? Onu ekemezsiniz, bunu dikemezsiniz yasakçı mantığıyla alternatif iş sahaları açmadan ve geçiş süreci tanımadan üreticinin önüne engeller koymak, hangi insafla izah edilebilir?!
Değerli arkadaşlar, iktidar partilerine mensup arkadaşlarımız burada konuşurlarken, yasanın, liberal ekonominin ve serbest piyasanın gereği olduğundan bahsetmektedirler. Biz de serbest piyasadan yanayız, biz de serbest piyasayı savunuyoruz. Serbest piyasa, toplumun önemli bir kesimini yok etmek demek değildir. Neden, altyapısını hazırlamadan, bir geçiş süreci tanımadan, Türk çiftçisi, Türk köylüsü bu ağır faturayı ödemeye mecbur ediliyor, mahkûm ediliyor?
Ayrıca, serbest piyasa, toplumun örf, âdet ve inanç değerlerini tahrip etmek demek de değildir. Nitekim, şarap üreticisi bir firma, geçtiğimiz günlerde medyada yer aldığı gibi, ürettiği şaraba "Emir Sultan" ismini verebiliyor. Emir Sultan'ın bu millet için ne anlam ifade ettiğini aziz milletimiz bilmektedir. Serbest piyasayı bu anlayışla yorumlayan zihniyeti kınıyor, Tekel'den sorumlu Sayın Devlet Bakanını da göreve davet ediyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarının bu maddesinde, tarımsal destekleme politikalarından bahsedilmekte, bununla ilgili "usul ve esasları belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir" denilmektedir. Ülkede tarım mı bıraktınız ki, desteklemek için yetki istiyorsunuz?!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Fatsa, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız.
EYÜP FATSA (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tütün üreticisini yok edip perişan edecek olan yasa, bir IMF dayatmasıdır. Ne yazık ki, millî irade, bu baskılara boyun eğdirilmektedir.
Tasarıya onay vermeyeceğimizi bir kere daha ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Fatsa.
Doğru Yol Partisi Grubu adına, Adıyaman Milletvekili Sayın Mahmut Nedim Bilgiç; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
DYP GRUBU ADINA MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; görüşülmekte olan yasanın 7 nci maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, yasaya göstermiş olduğunuz ilgi, alaka, bu yasanın ülke için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Aşağı yukarı, aylardır ülkenin gündemine oturmuş olan Tütün Yasası, haftalardır Yüce Mecliste görüşülmesine rağmen, bugün, yine, sıralar tamamıyla dolu. Hiçbir yasaya bu kadar ilgi nasip olmamıştı doğrusu. Bu gösteriyor ki, bu yasa, ülkenin öz meselelerinden birini değiştirmek için yapılan bir çalışma ve bunun tabanında büyük bir kitle var. Yani, Türkiye'de, şu anda, bizi, yüzbinlerce kişi dinliyor, izliyor; ama, en az 5-6 milyon kişiyi de bu yasa ilgilendiriyor. Onun için, değerli arkadaşlar, iktidar partisini teşkil eden arkadaşlarım da, yasayı izlemek, yasanın görüşmelerinde bulunmak gibi bir görevle kendilerini mecbur hissediyorlar.
Tümü üzerindeki görüşmelerde, değerli iktidar sözcüleri, dünyanın genel doğruları ile ülkenin özel yanlışlarını örtüştürmeye çalıştılar ve bu ülkedeki büyük sıkıntıyı acaba nasıl gizleriz yoluna gittiler. Değerli arkadaşlarım, tabiî ki, genel doğrular... Ülkede liberalleşme, demokratikleşme, ülkede piyasa ekonomisi ve özelleştirme gibi kavramları yapan Batı, bunu yaparken, kendi ülkesinin özel doğrularını da arayarak yapmıştır; ülkenin coğrafî şartlarını, ülkenin nüfus yoğunluğunu ve ülkenin gelir dağılımındaki dengesizliklerini göz önüne alarak, özelleştirmeyi bölgenin şartlarına göre yapmış, zamanlamayı da ayarlamak suretiyle, ülkelerinin insanlarını, aşağı yukarı, bugün, 20 000 dolar hayat seviyesine, hayat standardına kavuşturmuştur. Bizim ülkemizde yapılan özelleştirmenin bununla bağdaşır ve örtüşür tarafı yoktur değerli arkadaşlarım. Maalesef, baktığımız zaman, tütünün özelleştirilmesi, yalnız, tabanında 40 000 işçi yatan 5 fabrika, 10 fabrika değil, temelinde 7 milyon insanımızın yattığı, çiftçinin bulunduğu, koca, devasa bir teşkilat. Bunlara, yalnız ekonomik bir hizmet vermiyor devlet, tütün ekimini -bugünkü haliyle değil de- devam ettirilebilseydi, sosyal bir ihtiyacı da karşılamış oluyordu.
Değerli arkadaşlarım, devletin üç görevini tütün ekicisi üzerine almıştı: Birincisi, istihdam meselesi. Türkiye'de, istihdam sıkıntısının yüzde 25'lere çıktığı ülkemizde, tütün, bugün, doğal olarak, çok sıkıntıda olan, aşağı yukarı 5 000 000 - 6 000 000 insanı istihdam ediyordu. Kendi tarlasında, çiftinde, çubuğunda, devletten bir şey istemeden, bütün çocuklarıyla beraber, bir asgarî ücrete ondört ay çalışıyordu.
İkincisi, gelir dağılımındaki adaletsizlik gideriliyordu. Bütçeden biraz para transfer etmek suretiyle, gelir dağılımındaki bu adaletsizlik de gideriliyordu.
Üçüncüsü de arkadaşlar, bölgeler arasındaki adaletsizlik gideriliyordu. Güneydoğunun, hakikaten, kıraç, hiçbir şey ekilemeyen, alternatif ürün diye ortaya konulan ürünlerden hiçbirinin ekilmesi mümkün olmayan yerlerinde tütün ekilmek suretiyle, vatandaşa bir ekmek vermek gibi bir imkânı ortaya koyuyordu. Bu vatandaş, kendi çabasıyla, bahçesinde, tarlasında oniki ay çalışmak suretiyle, evine bir ekmek götürüyordu ve devletin vereceği, Anayasaya göre vermesi gereken ekmeği, kendisi, kendi tarlasında veya yarıcının tarlasında çalışmak suretiyle, bu ihtiyacı kapatıyordu. Maalesef, bu yasa, bunu da kapatıyor.
Değerli arkadaşlarım, bu yasanın temelinde sosyal bir sıkıntı var. Bu yasa, ileride, mutlaka düzeltilecek. Maalesef, bu yasa, bu hükümetin mecburiyeti olarak görüşülüyor. Hükümeti temsil eden partilerin de bu yasanın doğruluğuna inandığına inanmak mümkün değil. Hiçbirisi, bunun, Türkiye'nin gerçekleriyle bağdaştığına inanmıyor; ama, buna rağmen, bugün, Türkiye, ülkenin zorluklarını, kendi mecburiyetlerini, IMF'yle görüşmelere bağlamak suretiyle, Hazinenin de yanlış değerlendirmesinden sonra bu noktaya gelmiş bulunuyor.
Değerli arkadaşlarım, bu yasa yine çıkarılabilirdi; fakat, ülkenin şartlarına uygun şekle getirilebilirdi. Hazine, maalesef, oturarak, kitabî bir şekilde bu yasayı kaleme almıştır. Öyle zannediyorum ki, bu işi bilen tekelcilerle de fazla görüşmeden, Hazinenin kaleminden çıkan yasayı, bugün Yüce Meclis görüşüyor. IMF şunu istedi, bunu istedi; bu, kolaycılıktır arkadaşlar...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, 1 dakika içerisinde toparlayın.
MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Devamla) - Bu, işin kolay tarafı. IMF istedi diye çıkmıyor bu yasa. Bu yasa, Hazine de biraz inandığı için çıkıyor. Hazine de bu tütün işinin yanlış olduğuna inanıyor ve bu büyük yanlışı, bu Yüce Meclis, ileride mutlaka düzeltecektir; çünkü, bu yanlışın ülkenin felaketi olduğunu, ileride, bütün arkadaşlarımız göreceklerdir. Bu, bir sosyal kargaşaya, sosyal anarşiye sebep olacaktır. Ülkenin birliğinin, bütünlüğünün korunmasında, güneydoğuda tütün ekicisinin çok büyük emeği ve gayreti vardır. Benim ilimde, nüfusun yarısı -Adıyaman'da, 350 000 kişi- tütün ziraatıyla uğraşmaktadır ve bugün, bunların ekmeği, tamamen, Kafdağının arkasına gitmiştir arkadaşlar. Bütün ekici, bugün, hasretle ve acaba bir şey olabilir mi diye burayı bekliyor; fakat, maalesef, olması mümkün değil; çünkü, kararı verilmiş bir yasayı kanunlaştırmak gibi bir rutin işlemi yapıyoruz.
Maalesef, bu Tütün Yasası, ülkenin şartlarına uygun olmadığı halde çıkacak; ama, ümit ediyorum ki, bu Yüce Mecliste çoğunluğu bulunan partiler, ileride, mutlaka ve mutlaka, bu yasayı değiştirme imkânını bulacaklardır; çünkü, ülkenin temel gerçekleriyle örtüşmeyen bir yasadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim...
MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Devamla) - Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN - 1 dakikadan fazla uzatamıyoruz Sayın Bilgiç.
MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Devamla) - Teşekkür ediyorum, hayırlı olsun diyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum, sağ olun.
MHP Grubu adına, Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru.
Buyurun Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
MHP GRUBU ADINA REŞAT DOĞRU (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Tütün Kanununun 7 nci maddesi hakkında şahsım ve Grubum adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bence, bu Tütün Kanununun en önemli maddelerinden bir tanesi 7 nci maddedir; çünkü, bu 7 nci madde, yaklaşık 400 000 aileyi ilgilendiren tütün ekimiyle ilgili desteklemeyi içermektedir.
Bu tütün ekimleri, İç Anadolumuzda, Karadenizde, Doğu Anadolu Bölgesinde, çorak ve sudan çok fazla nasibini almamış; yani, susuz olan yerlerde yapılmaktadır. Bu bölge insanlarına; yani, bu çorak ve susuz bölgelerde ekim yapan insanlarımıza "siz tütün ekmeyeceksiniz" diye söylendiği zaman, bunun manası çok değişik şekildedir; çünkü, buradaki insanların yıllık gelirlerine büyük oranda zarar vermekteyiz.
Bu maddeyle, çiftçi desteklenmek istenmektedir; ancak, maddenin içeriğinde, bu desteklemenin kime, nasıl yapılacağı noktasında tam olarak bir açıklık olmadığı kanaatindeyim. Yani, burada "tütün çiftçisi" derken, acaba, biz, tütün çiftçisine, tütün ekecek olan vatandaşlara mı bu desteği sağlayacağız veyahut da ekimden vazgeçecek olan insanlara mı bu desteği sağlayacağız; bu noktada, bu maddenin, biraz daha açıklanmasının daha fazla faydası olacağı kanaatindeyim.
Tütün, düşük kaliteli topraklarda yetiştirildiği için, bu ürüne karşı, ekonomik açıdan alternatif olabilecek başka bir ürün yoktur. Ondan dolayı da desteklenmesi, işte bu noktada çok önemlidir. İnsanların tarım bölgelerinde kalmalarını teşvik ederek, tütünden başka bir üründen bu şekilde gelir elde edilemeyeceğine göre, başka bir ürün de ekme şansları olmayan bu vatandaşlarımızın ayakta kalması için, çeşitli yönlerden birtakım yöntemler bulmak mecburiyetindeyiz.
Tütün ekim bölgelerinin hepsinde, yaklaşık olarak büyük bir kısmında, işletme merkezleri kurulmuş, yani, yaprak tütün işleme merkezleri kurulmuş ve bu bölgede de tütün çiftçilerinin çocukları veya aileleri çalışmaktadır. Son zamanlarla alınan bu kararla; yani, özelleştirmeyle beraber, yine bu Tütün Kanununun çıkmasıyla beraber, bu işletme merkezlerinin hepsi kapatılmıştır. Hatta bu kapanma durumu kışın ortasında yapılmış ve bu bölge insanlarının büyük bir kısmı da mağduriyet içerisinde kalmışlar ve başka yerlere gönderilmişlerdir.
İşte, bu kanunu şu anda çıkarıyoruz; ama, bu işletme merkezlerinin, yani, yaprak tütün işleme merkezlerinin, şöyle veya böyle, tekrar açılma durumunun gündeme getirilmesini istiyoruz. Yani, burada, özelleşmeye geçiliyor veyahut da işte, başka noktalarda tütün ekimiyle ilgili çalışmalar yapıyoruz. Burada işleme merkezlerinin, şöyle veya böyle, özel sektöre verilmesiyle veyahut başka yöntemlerle açılmasıyla beraber, biz, o bölge insanlarının büyük oranda mağduriyetlerinin giderilmiş olacağını düşünüyoruz.
Ayrıca, o bölgelerle beraber; yani, bu işleme merkezleriyle beraber, esnaf da büyük bir sıkıntı içerisine girmektedir. O bölgelerde, büyük oranda insan çalıştığı için, onların almış olduğu ücretlerle beraber, esnafımız da bir nebze olsun bundan faydalanıyordu. İşte, bu işleme merkezlerinin kapatılmasıyla beraber, şu anda, bu insanlar da, bu noktada da, büyük bir şekilde mağduriyet içerisinde bulunmaktadırlar.
Değerli milletvekilleri, tütün ortak pazarı, 1997 yılında, yaptığı toplantılar sonunda, almış olduğu kararlarda, tütün üretiminin desteklenmesi ve temelden reform yapılmasını istemiştir. Reformun hedefleri arasında da, çevre sorunlarının daha fazla dikkate alınması ve sağlığa daha az zararlı yüksek kalitede tütün yetiştirilmesi geliyordu. İşte, bu noktada da, dünyanın almış olduğu bu yöndeki kararların Türkiye'de uygulanması gerekmektedir.
Şu anda, Avrupa Birliği ülkelerinde, tütün sektörü ihtiyacının yaklaşık olarak yüzde 20'si üretilmektedir ve yüzde 80'i ithal edilmektedir. Ülkemizde tütün çiftçisi şayet iyi bir şekilde korunabilirse, ileriki yıllarda, Avrupa Birliğine girmeye çalışan ülkemizde, inşallah, tütün büyük bir noktada ihraç kalemimiz şeklinde olacaktır.
Ülkemizde tütün tarımı, geleneklere göre yapılan, kalitesi ise uzmanlık isteyen, çok çalışılması gereken bir çiftçilik tablosudur. Bu, yaklaşık olarak, bazen 12 ayı, bazen ise 13 ayı kapsayan çok yoğun bir çalışma programını gerektiren bir çalışmadır. Bundan dolayı, bu yönde de iyi düşünülmesi gerekir; çünkü, tütün çiftçisinin beraberinde çalışan çok sayıda da geçici işçiler vardır. Tütün çiftçiliğinin ortadan kaldırılmasıyla beraber, işte, bu geçici işçilik de ortadan kaldırıldığı için, bir noktada, işsizliği de artırmış olma durumuyla karşı karşıyayız. Yani, bu noktanın da göz önüne alınmasıyla beraber, tahmin ediyorum ki, işsizlik noktasında da bir nebze olsun mesafe alınmış olacaktır.
Şu anda, ülkemizde, tütünler yakılıyor, fabrikalar çalışmıyor diye çeşitli yönlerde bazı insanların söylediği sözler vardır. Devletin ciddî desteği, iyi bir organizasyon, yönetime özerklik verilerek bu işlerin üstesinden gelineceği kanaatindeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN- Buyurun efendim; 1 dakikada toparlayınız.
REŞAT DOĞRU (Devamla)- Tütün çiftçisi daha kaliteli tütün yetiştirmek istiyor, Avrupa Birliği normları içerisinde üretim yapmak istiyor; sigara fabrikasında çalışan işçiler, fabrikalarının iyi çalışmasını ve kapatılmamasını istiyor; Maltepe, Samsun, Bafra, Tokat gibi, artık Türk tütüncülüğünde büyük marka ismi olmuş sigaraların kaldırılmamasını istiyor; çünkü, bu sigaralar yüzde 100 miktarında Türk tütünüyle üretilirken, aynı zamanda, bulunduğu yörelerdeki tütünün yüzde 50'sinin bu sigaralarda kullanıldığını da bilmek mecburiyetindeyiz.
Türk insanının, kendi tütünüyle üretimi yapılan sigaraları kullanması gerekir. Çeşitli yerlerde yapılan menfi propagandalarla kapanma durumunda kalan sigara fabrikalarının kurtarılmasını bekliyorum.
Şu anda sigara fabrikalarının içerisinde çalışan işçilerimizin hepsinde, büyük oranda bir tedirginlik vardır; acaba bizim sigara fabrikamız ne zaman kapanıyor diye, böyle bir beklenti içerisindedirler. Bu insanlarımız için, şöyle veya böyle, onların mağduriyetini giderici birtakım çalışmalar yapmak mecburiyetindeyiz. Orada çalışan, yani, sigara fabrikasında çalışan işçilerimize veyahut da sigara fabrikasının bulunduğu yerlerdeki...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.
REŞAT DOĞRU (Devamla) - Saygılar sunarım. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Madde üzerinde 3 adet önerge vardır; önce geliş sırasına göre okutup, sonra aykırılık derecesine göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum :
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının 7 nci maddesinin sonuna "Tütün üreticileri Bağ-Kur'la ilişkilendirilerek, primleri doğrudan bütçeden ödenerek emekliye sevk edilirler" ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
Mahmut Göksu Mahfuz Güler
Adıyaman Bingöl
Ahmet Nurettin Aydın Musa Uzunkaya
Siirt Samsun
Ali Coşkun Mehmet Çiçek
İstanbul Yozgat
Mahmut Nedim Bilgiç Faruk Çelik
Adıyaman Bursa
Dengir Mir Mehmet Fırat Zülfükar İzol
Adıyaman Şanlıurfa
Eyüp Fatsa Bülent Arınç
Ordu Manisa
BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı kanunun 7 nci maddesindeki "usul ve esasları..." ifadesinden sonra gelmek üzere "kaynağın sağlandığı tarihten itibaren 3 ay içinde..." ifadesinin ilavesini arz ederim.
Mehmet Zeki Okudan Ahmet Demircan
Antalya Samsun
Hüseyin Karagöz Mustafa Niyazi Yanmaz
Çankırı Şanlıurfa
Mehmet Batuk
Kocaeli
BAŞKAN - Okutacağım 3 üncü önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
777 sıra sayılı yasa tasarısının 7 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini saygıyla arz ederiz.
Ali Şevki Erek Ali Rıza Gönül
Tokat Aydın
Rıza Akçalı İlyas Yılmazyıldız
Manisa Balıkesir
İlhan Aytekin
Balıkesir
Madde 7.- Tarımsal destekleme politikaları çerçevesinde, doğrudan veya dolaylı olarak yapılacak her türlü destek ödemelerine ilişkin usul ve esaslar somut biçimde bütçe yasalarında belirtilir.
BAŞKAN - Sayın Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Önerge sahipleri sıfatıyla, Sayın Erek; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - Sayın Başkanım, Yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Esasında, hükümeti oluşturan partilerimizin sözcülerini burada dinledikten sonra, öyle tahmin ediyorum ki, bu Tütün Yasası reddedilecek, bu 7 nci madde kesinlikle reddedilecek; sözcülerimizin beyanından öyle anlıyoruz. Şimdi, yapılacak oylamada bunun sonucunu hep beraber göreceğiz.
Değerli arkadaşlarım, şu elimdeki, 777 sıra sayılı Yasa. Bunun 7 nci maddesini lütfen okuyunuz; arkasından da, geçici 1 inci maddenin (b) bendini okuyunuz. 7 nci madde, mealen diyor ki: Bakanlar Kurulu kararıyla, tarımsal destekleme politikaları doğrultusunda destekleme kararları alınabilir. Geçici 1 inci maddenin (b) bendi, aynen, aynı yasada bir satır sonra şu ifadeyi resmediyor: 2000, 2001 yılları ve müteakip yıllar destekleme yapılamaz. Böyle bir yasa olamaz değerli arkadaşlarım. Esasında, buradaki samimiyetin ölçüsü -biz olsak, ben olsam- bu 7 nci maddeyi bu yasanın içine almamaktır; eğer, geçici 1 inci maddenin (b) fıkrasını koyarsak. (DYP sıralarından alkışlar)
IMF'ye 10 Mart tarihli mektup vereceksiniz, "tarımsal destekleri 2002 yılı sonuna kadar kesinlikle kaldıracağız" diyeceksiniz. Bunu yeterli görmeyeceksiniz, Aralık 2000'de verdiğiniz ayrı bir niyet mektubuyla, özellikle vurgulayarak, "tütündeki kesin destekler 2002 yılı sonunda kalkar" diyeceksiniz. Bununla da kalmayıp, 7 nci madde olarak sureta ve sanki birilerini aldatıyormuş gibi, bir madde sevk edeceksiniz. Geçici 1 inci maddede de bunun kesinlikle uygulanmayacağını ifade edeceksiniz. Değerli arkadaşlarım, böyle bir yasa olamaz. Bu yasaya külliyen ret oyu vereceğimizi çok açıkça ifade ettik.
Değerli arkadaşlarım, tütün ekicisi ve dikicisinin Türkiye'de kullandığı arazi 5 dönümdür, 10 dönümdür, 15 dönümdür, ortalama 20 dönümdür. Hani nerede?.. Alternatif ürün olarak neyi teklif ettiniz; alternatif alan olarak neyi teklif ettiniz, dikmeme tazminatı olarak neyi öneriyorsunuz? Eğer aklınızdan geçiyor ise, dönüm başına 10 000 000 lira vereceğiz diyor iseniz, esasında, köylü vatandaşımız, dönüm başına o 10 000 000 lirayı, vilayete gide gele, devlet dairelerinde gerekli evrakları hazırlaya hazırlaya çoktan hak etti. Kaldı ki, bizim tütün ekicisinin yüzde 85'inin 15 ilâ 20 dönüm arazide tütün ziraatı yaptığını hesap edecek olursanız, vereceğiniz para, çiftçi ve üretici başına, arazi 5 dönümse 50 milyon lira, 10 dönümse 100 milyon lira gibi, bugünkü ekonomik kriz açısından hiçbir mana ifade etmeyen bir ücret olacaktır.
Değerli arkadaşlarım, bu kanun, her şeyden evvel IMF'ye verdiğiniz niyet mektupları, tarım kesimini -çok özür dileyerek ifade ediyorum- tamamen mahvu perişana sürüklemiştir. Tarım kesiminin, şu anda -biraz evvel arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi- tamamen eli böğründe kalmıştır.
Tütün... Tütün Yasası, aynen Şeker Yasasında olduğu gibi, tütün ziraatını tamamen terk etmiş durumdadır. Tarıma ve ondaki reforma evet, alternatif ürüne evet; ama, çiftçinin şu andaki felaket durumunu onarmak kastıyla yapılan her türlü desteği bir kalemde çizmeye, değerli arkadaşlarım, hayır. Onun için, getirdiğimiz önergeyle, biz, bir anda, IMF'ye, bugün tatbik edilmek istenen tarım politikasına, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak değerli arkadaşlarımı hayır demeye davet ediyoruz. Ne diyoruz verdiğimiz önergeyle; her yıl, bütçe kanunlarına, somut olarak, tarımsal destekleme ölçüleri konulsun; her yıl bütçenin başında konulsun, adı konulsun diyoruz.
Yine, eğer politikanıza uygun gelmezse, 1 lira koyunuz o bütçe faslına; ama, yasal olarak kendi kendimizi bağlayalım ve tütün çiftçisini, tarım çiftçisini ayaklar altına almamak için, ezmemek için, eli böğründe bırakmamak için, yasal ön tedbirleri, bu yasada, bu verdiğimiz önergeyle, bir büyük -affedersiniz- ayıbı da burada örteceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ALİ ŞEVKİ EREK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım. Ne kadar titiz olduğunuzun gayet kesin farkındayım, bitireceğim.
Bu yanlış, 7 nci maddeyle geçici 1 inci maddenin (b) bendi arasındaki korkunç ve sıkıcı çelişkidir.
Bu önergemiz kabul edildiği takdirde, Türkiye Büyük Millet Meclisi, ben çiftçimi her şarta rağmen ezdirmiyorum kararına varacaktır diyor, önergemizin tasvibini, aziz ve sevgili Yüce Meclisin değerli üyeleri arkadaşlarıma sunuyor, Yüce Heyetinizi ve Başkanımızı sevgilerimle, saygılarımla selamlıyorum. (DYP, SP ve AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Erek.
Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum :
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci maddesindeki "usul ve esasları" ifadesinden sonra gelmek üzere "kaynağın sağlandığı tarihten itibaren üç ay içinde" ifadesinin ilavesini arz ederiz.
Mehmet Zeki Okudan
(Antalya)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Sayın Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın Okudan?..
Buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
MEHMET ZEKİ OKUDAN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ziraatla ilgili bir kanunu görüşüyoruz, kanun, daha çok tütünle ilgili. Geçtiğimiz günlerde Antalya'da ciddî bir sel baskını oldu ve bu kürsüden, Antalya milletvekilleri Sayın Kemal Çelik, Sayın Cengiz Aydoğan, Sayın Nesrin Ünal ve Sayın Mehmet Baysarı konuya dahil oldular; kendilerine şükranlarımı iletmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Gazipaşa, Alanya, Akseki, İbradı, Manavgat, Serik, Kumluca, Finike ve Kale İlçelerinde 100 trilyona varan bir zarar yaşandı. Hükümet yetkilileri oraya gittiler, mahallinde olayı gördüler; bazı tarlalardan sular çıktı, bazı ağaçlar devrildi ve bu insanların, tarım kredi kooperatiflerine olan borçları var, Ziraat Bankasına olan borçları var; bu kanunda da, yine, bu konuyla ilgili maddeler var. Değerli arkadaşlar, bu konunun takipçisi olacağımızı bu kürsüden ifade etmek isterim.
Şimdi, 7 nci maddede, biz, üç aylık süre içerisinde usul ve esasların belirlenmesini istedik. Neden üç ay içerisinde istedik? Değerli arkadaşlar, ülke olarak, artık, bayağı tecrübe kazandık. Bu tecrübelerden bir tanesini nakletmek istiyorum: Makine ve Kimya Endüstri Kurumu bir iş makineleri fabrikası kurmayı ister, düşünür ve Devlet Planlama Teşkilatı tarafından 1968 yılında programa alınır. Ödenek ayrılması gerekir; ancak, bir ibare var; o da şu: "Yer tespiti yapıldıktan sonra ödenek ayrılacak." Sene 1976; koalisyon hükümeti -o zamanki Sanayi Bakanı Abdülkerim Doğru Beyin de bulunduğu bir hükümet- hemen yer tespitini yapıyor ve ödenek ayırıyor. Değerli arkadaşlar, tarihe dikkatinizi çekmek isterim; 1968 yılında programa alınıyor, 1976 yılında yer tespiti yapılıyor; tam sekiz sene sonra... Türkiye'nin kaybedecek sekiz yılı yok.
Değerli arkadaşlar, 1977 yılında hemen ödenekler ayrılıp inşaat devam ediyor, 1984 yılında fabrika kurulabiliyor; makineler monte ediliyor, personeli atanıyor; işletme sermayesi verilemediği için işletmeye açılamıyor arkadaşlar. 1992 yılında, bu fabrikanın içindeki tezgâhlar satılıyor ve şu anda fabrikanın hali, 2000 yılında, tesisler duruyor.
Değerli arkadaşlar, ikinci yaşadığımız bir tecrübe daha var; Türkiye, tam 5 kere uçak sanayiini kurmak için teşebbüs etmiş kurulduğundan bugüne kadar. 1940'larda -belki biliyorsunuz- Türkiye uçak imal ediyor arkadaşlar; İtalya'ya ihraç ediyor. 1965'te ve 1965 yılına kadar pervaneli uçak motorlarının Türkiye'den yapılıp İtalya'ya satıldığını -İtalya da dahil herhalde, onu tam bilemiyorum- Avrupa'ya satıldığını, ihraç edildiğini, bilmem, biliyor muydunuz?!. Bu motorlar Makine ve Kimya Endüstrisi tarafından yapılıyor idi.
Ancak, 1974 yılında CHP-MSP koalisyonu döneminde bir kanun çıkarılıyor, TUSAŞ Kanunu ve bu kanunla, uygulama kanunlaştırılıyor. Gel gör ki, tam 30 ay sonra yönetim kurulu oluşturulabiliyor. Tabiî, o zamanki heyecan gidip, yönetim kurulu oluşması gecikince de, TUSAŞ olayı külleniyor, o çalışma şevki kayboluyor.
Bu düşünceyle, gelen, teşvik olarak düşünülen, verilmesi istenen, uluslararası kuruluşlardan sağlanan kaynaklardan doğrudan veya dolaylı olarak yapılacak her türlü ödemelere ilişkin usul ve esasları üç ay gibi bir süreye bağlamayı öneriyoruz ve olumlu oylarınızı bekliyoruz.
Değerli arkadaşlar, hepimiz, hükümetin yaptığından tek tek belki sorumlu değiliz; ama, kaldırdığımız ellerden hem burada sorumluyuz hem halk arasında sorumluyuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ZEKİ OKUDAN (Devamla)- Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Okudan.
MEHMET ZEKİ OKUDAN (Devamla)- Bu sorumluluk duygusuyla, hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum, sağ olun. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ederiz Sayın Okudan.
Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı, gerekçesini Sayın Okudan'dan dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum :
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının 7 nci maddesinin sonuna "tütün üreticileri Bağ-Kur'la ilişkilendirilerek primleri doğrudan bütçeden ödenerek emekliye sevk edilirler" ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
Mahmut Göksu
(Adıyaman)
ve arkadaşları
BAŞKAN -Sayın Komisyon ?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya)- Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul)-Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Göksu.
Süreniz 5 dakika efendim.
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan Tütün ve Tütün Mamulleri Yasasının 7 nci maddesi üzerinde bir değişiklik önergemiz var.
Bildiğiniz gibi, bu madde, tarımsal destekleme politikaları çerçevesinde doğrudan bütçeden veya uluslararası kuruluşlardan gelecek olan kaynaklardan her türlü ödemeleri Bakanlar Kurulunun yetkisine bırakmaktadır.
Değerli arkadaşlar, bu maddeye bir ek yapılmasını talep etmekteyiz. Türkiye'de, bildiğiniz gibi, insanımızın yüzde 85'i sosyal güvenlik şemsiyesi altındadır; ancak, yüzde 15'i sosyal güvenlikten mahrumdur. Genellikle, bu yüzde 15'lik dilimi oluşturan sosyal kesim de, çiftçidir değerli arkadaşlar.
Ben, çiftçi bir aileden geliyorum. Çiftçi bir ailenin çocuğunun, o ailede yer alan fertlerin ne kadar zor ve sıkıntılı bir hayat çektiğini, yaşayarak geldiğim için söylüyorum. En azından, insanımızın geçim kaynağı olan tütünü elinden alırken, emeklilik garantisini verirsek, olabilecek sosyal patlamalardan ve diğer olumsuzluklardan uzaklaştırmış ve bir nebze olsun onları teselli etmiş oluruz. Değerli arkadaşlar, onun için, sosyal güvencesi olmayan bu çiftçi vatandaşlarımızın -hassaten tütünü görüştüğümüz için- tütünle geçimini sağlayan vatandaşlarımızın, primlerinin doğrudan bütçeden ödenerek, emekliye sevk edilmesini talep ediyorum. Diyeceksiniz ki, bu, olacak şey mi? Avrupa'ya...
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Cebinden ver Mahmut!
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Evet, arkadaş "cebinden ver" diyor. Bakınız, Sayın Başbakan, ayın 14'ünde veya 15'inde Amerika'ya gidecek; 10-15 tane kanunu sepetine koyup, hediye paketi olarak götürüyor. Bunlardan bir tanesi de, bugüne kadar devletleştirdiğiniz bankalar var, içi boşaltılan bankalara hazineden para göndereceksiniz.
Şimdi, Sayın Başbakan Yardımcısı Yılmaz "çok çalışacağız, çok" diyor; keşke, milleti kalkındırmak, milletin refah seviyesini yükseltebilmek için çalışsa... Merakla okudum neye çalışacaklarmış: "ABD ziyareti öncesinde, Başbakanın elini güçlendireceğiz; çok çalışıp, IMF'nin istediği tüm yasaları çıkaracağız" diyor. Yani...
ASLAN POLAT (Erzurum) - Destek verdiğiniz için... Sizin desteğinizle gidecek Sayın Başbakan.
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Değerli arkadaşlar, IMF'nin istediği yasaları değil, milletin istediği yasaları çıkarırsanız, millet size vermiş olduğu oyları helal eder.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Göksu, ihale yasası o pakette yok mu?!
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Onun için, şimdi, arkadaşımız, "cebinden ver" derken, dışarıdan aldığınız borç paraları tutar da içi boşaltılmış bankalara aktarırsanız, siz cebinizden mi veriyorsunuz?! Daha doğmamış çocukları borçlandırarak, bu milletin evlatlarının geleceklerini ipotek altına sokuyorsunuz; ondan sonra da, çiftçiye verin dendiği zaman, "cebinden ver" diye oradan laf atıyorsunuz. Gidin, onu, yarın, milletin huzurunda söyleyin bakalım; millet size ne diyecek?!
Değerli arkadaşlar, Avrupa'da "işsizlik parası" diye bir para var. Nedir bu: Avrupa'da kendi vatandaşına iş veremezse, onlarda sosyal devlet anlayışı, vatandaşını aç ve açıkta bırakmamaktır. Bizim Anayasamızın 2 nci maddesi de "Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir" diyor. Eğer, biz, sosyal hukuk devletinin gereğini yapmak istiyorsak, tütün çiftçisini aç ve açıkta bırakmamak, bizim, devlet olarak, onlara borcumuzdur, anayasal görevimizdir. Dolayısıyla, değerli arkadaşlarım, bu çiftçilerimize devletin bu şekilde primlerini ödeyerek katkıda bulunması, en doğru bir yaklaşım, en gerçekçi bir yaklaşımdır.
Değerli arkadaşlar, zira, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde tarla sahipleri değil, tarla sahiplerinin elinin altında çalışan yarıcılar vardır. Tarla sahipleri "doğrudan gelir desteği" adı altında, tapusunu ibraz ettiği zaman dönümüne 10 dolar bir gelir desteği alıyor; ama, tarlası olmayan, bağı bahçesi, ekilecek arazisi olmayan vatandaşın eli böğründe kalıyor. İşte, biz, bu vatandaşımızı eğer emekliye sevk eder, Bağ-Kur primlerini verirsek, hiç olmazsa imkânı kıt olan bu insanlarımızın o topraklardan göçmesine engel oluruz; yoksa, yarın, büyük kentlerin varoşlarında, bunlar, ayrı bir dert olarak karşımıza çıkacaktır; çünkü, değerli arkadaşlar -özellikle dedim, doğu ve güneydoğuda- tarla sahipleri doğrudan gelir desteğini alırken, tarlası olmayan, bir başkasının tarlasında yarıcı olarak çalışan çok fakir bir kesim vardır...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Göksu, toparlar mısınız efendim.
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Tamam...
...zaten, burada, doğrudan tarımsal desteklemeyle ilgili bu maddede de bir açıklık yoktur. Şimdi, bugüne kadar, tütünü bizatihi elemeği, alınteriyle yapan "yarıcılar" dediğimiz bu fakir kesime, acaba, devlet ne tür bir destekte bulunacaktır? Mutlaka, buna da açıklık getirilmeli. Ayrıca, burada, "uluslararası kuruluşlardan sağlanan paralardan" deniliyor; maalesef -demin gösterdim- bu hükümet, uluslararası kuruluşlardan gelen paraları çiftçiye, reel sektöre değil, içi boşaltılmış bankalara aktarmakta. İşte, maalesef, kalan bankaları devlet kurtarıyor.
Değerli arkadaşlar, bu hükümet, bankaları değil, eli böğründe olan çiftçiyi kurtarsın, reel sektörü kurtarsın diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Göksu.
Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
III. Y O K L A M A
BAŞKAN - 7 nci maddenin oylamasına geçeceğim; ancak, oylamadan önce, toplantı yetersayısının bulunmadığına ilişkin bir yoklama isteği vardır.
İstemde bulunan arkadaşlarımızın burada olup olmadığını arayacağım:
Sayın Hasan Ekinci?.. Burada.
Sayın Rıza Akçalı?.. Burada.
Sayın Turhan Güven?.. Burada.
Sayın Ahmet İyimaya?.. Burada.
Sayın Oğuz Tezmen?.. Burada.
Sayın Kemal Kabataş?.. Burada.
Sayın Zeki Ertugay?.. Burada.
Sayın Mahmut Nedim Bilgiç?.. Burada.
Sayın Mehmet Sadri Yıldırım?.. Burada.
Sayın Mehmet Gölhan?.. Burada.
Sayın Doğan Baran?.. Burada.
Sayın Ali Şevki Erek?.. Burada.
Sayın Ramazan Gül?.. Burada.
Sayın Erdoğan Sezgin?.. Burada.
Sayın Suha Tanık?..
HAYRİ KOZAKÇIOĞLU (İstanbul) - Tekabbül ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Kozakçıoğlu tekabbül ediyor.
Sayın Mahmut Bozkurt?.. Burada.
Sayın Kemal Aykurt?.. Burada.
Sayın Musa Konyar?.. Burada.
Sayın Yahya Çevik?.. Burada.
Sayın Mustafa Eren?.. Burada.
Yoklama için 2 dakika süre vereceğim.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır.
VII. KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
2. Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/888) (S. Sayısı : 777) (Devam)
BAŞKAN - 7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi okutuyorum :
Cezaî hükümler
MADDE 8. - Kuruluş ve faaliyet iznini almadan tütün ve tütün mamulleri ile alkollü içkiler üretmek üzere fabrika, tesis veya imalathane kuran ve işletenlere; işyerleri veya ikametgâhlarında söz konusu maddeleri üretenlere bir yıldan üç yıla kadar hapis ve ikiyüzyirmibeş milyon liradan az olmamak üzere üretilmiş tütün ve tütün mamulleri ile alkollü içkiler piyasa değerinin on katı tutarında ağır para cezası verilir. Bu hüküm 6 ncı maddenin ikinci ve üçüncü fıkrasına aykırı hareket edenler hakkında da uygulanır.
Satış belgesi almadan satış yapanlar, ellerindeki mamulâta el konulmakla birlikte ruhsat harcının on katı tutarında ağır para cezası ile cezalandırılır.
Belirtilen suçları işleyenlere yardım edenler hakkında asıl faillere verilecek cezaların yarısı hükmolunur. Bu fiillere katılan memur ve görevliler de asıl failler gibi ceza görürler.
BAŞKAN - 8 inci madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına, Batman Milletvekili Sayın Alaattin Sever Aydın; buyurun efendim.
SP GRUBU ADINA ALAATTİN SEVER AYDIN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 777 sıra sayılı, kısa adıyla Tütün Yasası diye bilinen yasayla ilgili Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bu madde, cezaî hükümleri ihtiva etmektedir. Bu yasa, halka ölüm yasasıdır, intihar yasasıdır ve IMF'ye teslimiyet yasasıdır. Bu yasayı çıkarmakla, âdeta, Türkiye'nin 42 ilinde ve 180 ilçesinde tütün eken 600 000 üreticiyi ve bunların bakmakla yükümlü oldukları 5 000 000-6 000 000 insanı ölüme terk ediyorsunuz. Çiftçi, tarlasını süremeyecek, ekemeyecek, fabrikalar çalışmayacak. Bu yasayı, IMF dayatmasıyla çıkarıyorsunuz; bu yasayı çıkarmakla, kendi vatandaşınızın değil, IMF'nin emrini yerine getiriyor ve uluslararası sigara tekelini de koruma altına almış oluyorsunuz.
Bu yasayla, tütün üreticisini tamamen tasfiye ediyorsunuz, üretimi engelleyerek ekonomiyi yok ediyorsunuz, âdeta Düyunu Umumiyeyi tekrar getiriyorsunuz; tütün üreticisinin kendisini nasıl yaktığını görmüyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, Batman'da 45 000 aile tütün ekimiyle geçinmektedir. Sasonlu, Beşirili, Kozluklu insanlar, tütün ekmeyip de ne yapsınlar?! Bu insanların yüzde 80'i tütünle geçinmektedir. Siz, burada, tütün ekimini engellemekle, âdeta, teröre davetiye çıkarıyorsunuz. Bu da yetmiyormuş gibi, doğu ve güneydoğuda çalışan insanları bu kışın ortasında başka yerlere tayin etmek suretiyle aileleri parçalıyorsunuz.
Ne yazık ki, hükümet, hâlâ bildiği yolda devam etmektedir. Halk sizden iş istemiyor, fabrika istemiyor; sadece toprağına, arazisine tütün ekmek istiyor. Arazisi onun fabrikasıdır. Tütününü ekmekle, ailesindeki herkes iş sahibi oluyor. Vatandaş kendi yağıyla kavrulmak istiyor; ama, siz, buna da engel oluyorsunuz. Sizin yaptığınız bu zulüm devam etmeyecek. Sizde hak yok, hukuk yok, sadece kanun vardır. Çıkardığınız kanunlarla herkese istediğiniz cezayı verebilirsiniz. Eğer, parti liderlerinin milletvekillerine baskısı olmazsa, bu kanunun çıkması mümkün değildir değerli milletvekilleri. Temennimiz, bu zulümlerin bir an önce sona ermesidir.
Siz, bir taraftan, yolsuzluk yapanları, halkın parasını çalanları, hortumlayanları, banka soyanları DGM kapsamından çıkarıyor; öbür taraftan, geçimini sağlamak için tütün ekenlere para ve hapis cezası vermek için çalışıyorsunuz. Böyle çifte standart olmaz değerli milletvekilleri! Çıkardığınız kanunlarla sosyal huzursuzluğa neden olursunuz. Bir gün halkımızın da Arjantin'deki gibi sokağa dökülmesini mi istiyorsunuz?!
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Dökemeyeceksiniz.
ALAATTİN SEVER AYDIN (Devamla) - Bunun için, siz, işte, halkı buna teşvik ediyorsunuz. Bunun için, âdeta, siz, halkı tahrik ediyorsunuz .
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Siz ediyorsunuz, siz!
ALAATTİN SEVER AYDIN (Devamla) - Sosyal patlamalar olduktan sonra mı aklınız başınıza gelecek?! Siz, anayasal suç işliyorsunuz. Anayasaya göre, devlet ve hükümet, halkın huzurunu sağlamak zorundadır, işsizliği ve ekonomiyi düzeltmek zorundadır. Dolayısıyla, siz, buna mecbursunuz.
Bakınız, gazetelerde ne deniyor: "Sayın Başbakan Amerika'ya gidince Bush'a ne hediye götürsün?!" Daha ne götürsün değerli milletvekilleri?! Türkiye ekonomisini Amerika'ya teslim ediyor, Türk Milletini Amerika'nın emrine sokuyor. Bundan daha büyük ne olabilir Bush için!
Değerli milletvekilleri, üç parti lideri, seçimlerde halka, IMF'nin emrine göre hareket edeceklerini vaat etmemişler; bunlar, hepsi de halka huzur ve refahı vaat ettiler; ama, heyhat, şimdi, halkın yüzde 90'ı huzursuzluk ve yoksulluk içerisindedir! Buna ne zaman "dur" diyeceksiniz?!
Değerli milletvekilleri, halk feryat ediyor, üretici feryat ediyor, üst makamlar, Cumhurbaşkanı dahi feryat ediyor; ama, hükümet, hâlâ vurdumduymazlık içerisindedir.
Bakınız, Yunanistan'da dahi tütün ekimi için, 1 kilo tütüne 3-4 dolar destekleme payı verilirken, bizde bir kuruş verilmediği gibi, orada 1 kilo tütünün fiyatı 7 000 000-8 000 000 lira iken, bizde 2 000 000 liradır; ama, siz, bunu da Türk ekicisine fazla görüyorsunuz.
Halk açlıktan perişan olmuş, soğuktan sokaklarda donuyor; ama, siz ise, hâlâ, IMF'nin talimatlarını nasıl gerçekleştirebiliriz düşüncesi içerisindesiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Aydın, 1 dakika içerisinde toparlayın efendim.
ALAATTİN SEVER AYDIN (Devamla) - Soruyorum size, değerli hükümete soruyorum; bugüne kadar IMF'nin reçetesiyle, hangi ülke ekonomisini düzeltmiştir, hangi ülke huzura kavuşmuş, hangi ülke refaha kavuşmuştur; elbette ki hayır. Tabiî ki, Sayın Bakan dinlemiyor; ama, Maliye Bakanının buna cevabı da "hayır" olmuştur. Türkiye'yi IMF'ye teslim etmeye hakkınız yoktur. Mademki egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, o zaman milletin dediğini uygulamak zorundasınız.
Bakınız, yüzlerce faks buradadır. Sadece şu faksta 50 muhtarın mührü vardır. Bunların hepsi de Tütün Yasasına karşı gelmektedir. Bu, sadece 1 tane fakstır değerli milletvekilleri; ama, siz, milleti dinlemiyorsunuz; siz, IMF'yi dinliyorsunuz. Halk, size gerekli cezayı verecektir.
Bakın, Tekel'in özelleştirilmesi halinde ne olacak; 600 000 insan işsiz kalacak, 5 000 000-6 000 000 insan perişan olacak, fabrikalarda çalışan binlerce işçi ve memur işsiz kalacak, dışa bağımlı olacağız, pazarda serbest rekabet kalmayacak...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALAATTİN SEVER AYDIN (Devamla) - Saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Aydın.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Aksaray Milletvekili Sayın Ramazan Toprak; buyurun. (Ak Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Toprak'ın konuşması bitene kadar sürenin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
AK PARTİ GRUBU ADINA RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Birilerinin önceliği ile sayın hükümetin önceliğine, birkaç dakika içerisinde temas etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, 18 Nisan 2001 tarihinde, ABD Ankara eski Büyükelçisi Mark Parris, bir basın açıklaması yapmıştı: "Kemal Derviş'in ekonomik paketleri ve istenilen yasalar çıkmazsa, daha büyük bedel ödenir." Yine aynı şahıs, 19 Temmuz 2001 tarihinde bir açıklama daha yapmıştı: "Derviş yoksa, para da yok."
Sayın Derviş, 25 Temmuz 2001 tarihinde İstanbul Sanayi Odasının bir toplantısında şöyle ifade etmişti: "Önce finans sektörü, sonra reel sektör."
IMF Avrupa Birinci Bölge Direktörü Michael Deppler, 23 Temmuz 2001 tarihinde şöyle ifade etmişti: "Türkiye üzerinde uygulanan ekonomik programda kırılganlık olabilir; özellikle, enflasyon hedefinde ve borçlanma programında kırılganlık olabilir." Yine, Sayın Başbakan, ertesi gün bir açıklama yapmıştı: "Enflasyon hedefinde sapmalar olabilir."
Değerli milletvekilleri, 11 Temmuz 2001 tarihî itibariyle, Bakanlar Kurulu toplantısında, Sayın Cumhurbaşkanının Tütün Yasasını vetosu görüşülürken, Adalet Bakanımız, vetonun, sosyal devlet ilkesi nedeniyle olabileceğini ifade ediyor; bir sayın bakan ise "Tütün Kanununun sosyal devlet ilkesiyle ilgisi ne olabilir" diye bir soru soruyor kendince. 5 000 000 tütün üreticisini ve bu sektörden geçimini sağlayan 5 000 000 insanı ilgilendiren Tütün Yasasıyla ilgili Bakanlar Kurulu toplantısındaki tartışmanın düzeyini ifade için ifade ediyorum bunları.
Değerli milletvekilleri, bu, Tütün Yasa tasarısı, sayın hükümetin çıkarmak mecburiyetinde olduğu bir tasarıdır. Hani, ifade edilmişti; Leh Kralı borç istediği zaman II. Murat'a soruyorlar: "Verelim mi?" "Borç verin; bugün borç alan, yarın talimat alır" diyor. Şu an, talimat alınma noktasında.
Nasıl mı, değerli milletvekilleri; önümde, 3 Mayıs 2001 tarihi itibariyle Uluslararası Para Fonu Başkanına, Sayın Başbakanın ve Bakanlar Kurulu üyelerinin haberi olmaksızın verilen 50 küsur sayfalık niyet mektubundan bir cümle okuyacağım; ancak, bu niyet mektubunu ben "diyet mektubu" olarak nitelendiriyorum. Evet; diyet mektubudur bu, diyet ödeniyor. Bu diyet mektubunun 18 inci sayfasında, bu taahhüt ediliyor. Tütün Yasasının ve tekel düzenlemesinin mutlak surette çıkarılması gerektiğine dair, 18 inci sayfanın üçüncü paragrafında direktif var, talimat var. Borç alan hükümet, talimatı peşinen alıyor zaten. Bu talimatın gereğini yerine getirmek zorunda; ama, bunun faturasını ödeyen, sayın hükümet değil. Bizde, siyasal iktidarlar, ne siyasal sorumluluğun ne de hukukî sorumluluğun gereğine asla muhatap olmuyorlar. Hukukî sorumluluk, mahkemelerde bunun hesabını vermektir. Konuştuğum madde cezaî düzenlemeler içeriyor. Tütün Yasasına aykırı hareket edenlerle ilgili cezaî düzenlemeler var; ama, sayın hükümet hukuku ihlal ettiği zaman, hiçbir cezaî karşılığı yok. Siyasal sorumluluğu yerine getirmediği zaman, yine, bunun hiçbir karşılığı yok.
Değerli milletvekilleri, kurbağa sendromu denilen bir olay var. Kurbağayı sıcak suyun içine atarsanız kurtulur; refleksle sıçrar, kaçar, kurtulur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim.
RAMAZAN TOPRAK (Devamla) - Kurbağayı ılık suyun içerisine atarsanız rehavet içinde kalır ve ölür. Şu an Türk Devletinin ekonomisi üzerinde kurbağa sendromu denilen bir rahatsızlık vardır. Ilık suyla insanımız, ekonomimiz rahatlatılıyor, ekonomimiz küçültülüyor. İki yıl önce Plan ve Bütçe Komisyonunda ifade etmiştim, bu program ekonomiyi küçültme programıdır diye. Üç yıl içindeki küçülme oranı yüzde 30'ların üzerine çıkmış vaziyette. Türk Devletini küçültme programının bir parçası olan tütün yasası çıktığı takdirde, belki, bu hükümet sonuçlarını göremeyecek; ancak, bu millet bunun ağır faturasını ödeyecektir. Bunun vicdanî sorumluluğuyla sizleri baş başa bırakıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Toprak.
Saat 20.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati : 19.04
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 20.00
BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY
KÂTİP ÜYELER : Mehmet BATUK (Kocaeli), Levent MISTIKOĞLU (Hatay)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 46 ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
2. - Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/888) (S. Sayısı : 777) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
777 sıra sayılı Yasanın 8 inci maddesi üzerinde, Saadet Partisi ve Adalet ve Kalkınma Partisi Gruplarının konuşmaları tamamlanmıştı.
Şimdi, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bitlis Milletvekili Sayın Yahya Çevik; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
DYP GRUBU ADINA YAHYA ÇEVİK (Bitlis) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 8 inci madde üzerinde DYP Grubu adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına saygılar sunarım.
Daha önce madde üzerinde söz almıştım. Bu sistemin, Türkiye'nin sosyoekonomik koşullarına uygun olmadığını, bununla, çiftçi kesiminin, tütün üreticilerinin yoksulluğa mahkûm edileceğini arz etmiştim. Öyle görünüyor ki, hükümet, IMF'nin talimatını yerine getirmek adına, âdeta, kendileri, çiftçilerin yok olma pahasına dahi olsa, yasayı çıkarmaya kararlı gözükmektedirler.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tütün piyasasında serbest piyasa mantığıyla yazılış ve sözleşme esasına geçmek, özellikle doğu ve güneydoğu insanlarını kendi kaderiyle baş başa bırakmak ve "nereden ekmek bulursan bul", "devletin sana hiçbir yardımı olmaz", "git, kendi başının çaresine bak" dercesine, bu büyük kitleyi sokağa terk etmektir; bu halka, çiftçiye, geniş bir kesime sahip çıkmamak demektir. Türk ekonomisinin kriz üstüne kriz yaşamasına sebep olan bir politika izlenmektedir. Milliyetçiliğin gereği, halkı, kitleleri, çalışan kesimi sevmekse, bunun gereği yapılmalıdır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, doğu ve güneydoğuda daha önceden yaşanan olumsuz olaylar ve insanların acıları düşünüldüğünde, çok daha dikkatli, çok daha özenli davranılıp, mağdur olan halkın ekonomik olarak güçlendirilmesi gerekirken, tam bunun aksini yapmak, tütün üreticisini mağdur etmek, tütün ekimini yok etmek, pancar ekimini yok etmek ve öldürmek olmamalıydı. Bitlis'te, Muş'ta, Batman'da, Adıyaman'da, Tekel işçilerinin ve ailelerinin güç durumları içler acısı bir hal almıştır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tütün desteklemesinin 2002 yılından itibaren kaldırılması ise, tütün ekicilerinin geleceğini yok etmekten başka bir şey değildir. Oysaki, tütün ve sigara konusunda, Türkiye, bölgenin en önemli üretici ve ihracatçı ülkesiyken, bugün, bu imkânları, yabancı sigara sanayiine ve yabancı şirketlere peşkeş çekilerek, ülkemizin büyük miktarda döviz kaybetmesine, çok sayıda vatandaşımızın işsiz kalmasına sebep olunarak, Türkiye zora sokulmuştur. Bu konuda devamlı, gerek Ortadoğu ülkeleri gerek Türkî cumhuriyetleri gerekse Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinin, bir tarım ve tütün ülkesi olan Türkiye'den sigara talebinde bulundukları aşikârdır.
Türk siyasetine yön verenler ise, neyi, nasıl yaptıkları ve hangi menfaat ölçülerinde, ülke çıkarlarını ne şekilde düşündükleri belli olmayan bir avuç kişinin önerilerine biat ederek, ülke menfaatlarına ters düşmektedirler. Bu konu, şeker politikası ve pancar üretiminde de aynı şekilde devam ettirilmektedir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sosyal patlamalara neden olacak kadar büyüyen ekonomik kriz bir yana, çalışanları işten çıkaracaksın, işyerlerini kapatacaksın, üretimi durduracaksın ve bunun adına ülke yönetimi diyeceksin. Olmaz böyle bir şey!.. Böyle bir icraat, millî menfaatlara ters düşmekten başka bir şey değildir.
Grubum adına özellikle şunu ifade ediyorum ki, Türk tütüncülüğü, gündeme getirilen yasa teklifi ve önerilerle kurtarılmamakta, çalışanlarımız ve üreticilerimiz böyle bir yasayla mağdur edildiği gibi, ekonomik yönden de, ekonomik menfaatları baltalanmış olmaktadır.
Tekel, hiçbir şart ve şekilde zarar eden bir müessese olamaz. Sebepleri sokaktaki vatandaş tarafından bile çözülebilen verimlilik olayı, bu çatı altındaki tavır ve hareketlerimizin millî menfaatlarımız ölçüsünde yeni baştan ele alınmasıyla mümkün kılınabilir.
Dolayısıyla, bu yasanın tütün üreticisi çalışanları ve millî gelirimiz düzeyinde birçok olumsuzluğu da beraberinde getireceği gerçeğinden hareketle, yasanın bugünkü şekliyle kabulü büyük sakıncalar yaratacağından, Grubum ve şahsım adına ret oyu vereceğimizi bildirir, sizlerin de aynı hassasiyeti göstereceğinize inanarak, saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Çevik.
Madde üzerinde 3 adet önerge vardır; geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.
Birinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının 8 inci maddesinden "işyerleri veya ikametgâhlarından" ibaresinin çıkarılmasını arz ederiz.
Mahmut Göksu Mahfuz Güler Ahmet Aydın
Adıyaman Bingöl Siirt
Musa Uzunkaya Ali Coşkun Mehmet Çiçek
Samsun İstanbul Yozgat
Mahmut Nedim Bilgiç Faruk Çelik Dengir Fırat
Adıyaman Bursa Adıyaman
Zülfükar İzol Eyüp Fatsa Bülent Arınç
Şanlıurfa Ordu Manisa
BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının 8 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen "1 yıldan 3 yıla kadar hapis" ifadesinin "6 aydan 1 yıla kadar hapis" olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ali Oğuz Musa Demirci Rıza Ulucak
İstanbul Sıvas Ankara
Latif Öztek Ahmet Sünnetçioğlu Alaattin Sever Aydın
Elazığ Bursa Batman
BAŞKAN - Okutacağım üçüncü önerge aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında geçen satış belgesi almadan satış yapanlar "...ruhsat harcının on katı tutarında ağır para cezası ile cezalandırılır" ifadesinin "...ruhsat harcının beş katı tutarında ağır para cezası ile cezalandırılır" şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Niyazi Yanmaz Ahmet Demircan Aslan Polat
Şanlıurfa Samsun Erzurum
Latif Öztek Hüseyin Karagöz
Elazığ Çankırı
BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önergenin gerekçesini arz ve izah etmek üzere Sayın Polat, buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika efendim.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.
Getirilen tasarının bu maddesinde, tütüncülere verilecek cezalar gösterilmekte. Burada bizim getirdiğimiz önergede de, satış belgesi almadan satış yapanların ellerindeki mamullere el konulmakla birlikte ruhsat harcının 10 katı tutarındaki ağır para cezasının 5'e indirilmesini teklif ettik.
Bizim buradaki maksadımız şu: Esasen tasarı adil olsa, bu adil sınırların dışına çıkan üreticilere, satıcılara ceza verilmesi doğru olabilir; ama, siz, bu getirdiğiniz tasarıyla, bütün üreticilerin üretimlerine mâni olacaksınız, bir önceki yasada da Türkiye'de tütün ekmek, ithal etmek için yabancıları önce 2 milyar adetten başlatacaksınız, beş sene sonra bu sınırı bunlara tamamen kaldıracaksınız, önlerinde engel bırakmayacaksınız. Tütün ithal edenler için de miktarları hep kaldıracaksınız; fakat, nasıl ki, sıra Türkiye'deki üreticilere gelince bayağı cezalar vereceksiniz ve bundan da bayağı zevk alıyorsunuz zannediyorum. Hep böyle, son derece ağır cezalar getirmeye çalışıyorsunuz.
Şimdi, biz tekrar şunu söylüyoruz: Adil olan bir kanun tasarısında bunun dışına çıkan insanlara ceza verilmesi ve en azından dışarı çıkılmaması doğrudur; fakat, sizin getirdiğiniz şu tasarıyı bir alıp baştan aşağı bakın, ekicinin, Türkiye'deki çalışanların lehine bir tane ne getirmişsiniz?! Alanları kısıtlıyorsunuz, yabancılara açıyorsunuz. Yabancılardan, Türkiye'de önce, fabrika kurup 2 milyar adet üretemeyenler ithal edemeyecek diyorsunuz, sonra, beş sene sonra onu da kaldırıyorsunuz, önlerinde engel bırakmıyorsunuz. Getirdiğiniz engeller, sadece, Türkiye'deki yerli üreticilerin önüne koyduğunuz engellerden ibarettir.
Sayın milletvekilleri, bu tasarıda bir şeyi daha söylemek istiyorum: Hükümet, nedense, mesela burada çiftçiler için tütün ofisine 1 18 trilyon lira bütçeye para koymuş; aralık ayı sonuna kadar bunun 1 lirasını harcamamış. Şimdi, nedense, tütün üreticileri için bütçeye para koydukları halde, bir türlü bunları harcamıyor. "Çiftçilere doğrudan gelir desteği vereceğiz" demişler, aralık ayının 15'ine kadar 1 lira harcamamışlar, aralık ayının 15'inden sonra, sadece 82 trilyon lira harcamışlar; bunu da 4 vilayete harcamışlar; bunların üçü İç Anadolu'da, birisi de Akdeniz Bölgesinde.
Tarım Bakanı bugün burada değil herhalde, hep "ben Erzurum'da okudum, yirmi sene Erzurum'un suyunu içtim" der; ama, paraya gelince bir kuruş gelir desteğini vermez. Gelir desteğini 40 yere vermiş, bizim Erzurum'da yok. MHP'nin 3 milletvekili var, Grup Başkanvekili de Erzurumlu o da burada yok; ama, doğrudan gelir desteğinde Erzurum'a ödenen bir para yok; ama işine geldiği zaman "biz Erzurum'da böyleyiz..." falan derler. İşte, Hazinenin en son 29 Aralık tarihli bildirisinde "4 ile doğrudan gelir desteği verdik, toplam 83 trilyon; üçü İç Anadolu'da, birisi de Akdeniz Bölgesinde" deniliyor; ama, burada, Erzurum ve Doğu Anadolu'ya 1 liralık doğrudan gelir desteği yok. Tütün desteğinde de aynı, tütün ofisinde de aynı. 118 trilyon lira para koymuşsunuz, şurada, kasım sonuna kadar 1 lira para harcadığınız yok; ama, faiz için, bütçenin başında 16 katrilyon demişsiniz, sene sonunda, bunu, 41 katrilyona kadar çıkarmışsınız.
Şimdi, bakın, sizin hükümetinizin önünü görmediğinin en bariz misali de, bugün açıklandı. Maliye Bakanımız, daha kasım ayında, Plan ve Bütçe Komisyonuna gelip de bütçeyi sunduğu zaman "bu sene sonunda enflasyon yüzde 80 olacak" dedi, bugün, bir ay sonra, enflasyon yüzde 88,6 oldu, yüzde 10 yanıldınız. Yani, bir ay sonrasını göremiyorsunuz, bir ay öncesinde yüzde 10 hata yapıyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, konuşan: Maliye Bakanı. Konuştuğu yer: Plan ve Bütçe Komisyonu, bütçe kanunu tasarısı. Bir ay önce geliyor, Plan ve Bütçe Komisyonunda "2001 yılı sene sonunda TEFE yüzde 80, TÜFE yüzde 65 olacak" diyor. Bugün, iki saat kadar önce açıklandı, TEFE yüzde 88,6, yüzde 10 yanılıyor, 8 puan; TÜFE yüzde 68,5, o da, hemen hemen yüzde 5 civarında bir yanılmayla... Yani, sizin hükümetinizin kararları o kadar şey ki, bir ay sonrasını göremeyecek durumda olduğunuz bir dönem var. Sizin, bu, bir ay sonrasını göremediğiniz dönemde, getirdiğiniz bu kanun tasarılarının gerçekçiliğine kim inanacak?!
Sonra, bir başka konu daha var, bu da çok önemli bir konu. Nedense, doğrudan gelir desteği Erzurum'a dağıtılmadan, icrası geldi. Şimdi, şöyle: Bakanlar Kurulu, 26 Aralık 2001 tarihinde Resmî Gazetede yayımlamış "doğrudan gelir desteği verilecek üreticilere, çiftçilere, doğrudan gelir desteği ödemeleri, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının alacaklarına mahsup edilemez" diyor; fakat, nedense -İspir'den başlamıştı ilk uygulaması; ama, Tarım Bakanının, böyle İspirlilere karşı bir alerjisi mi var anlayamadım- ilk defa Erzurum'un İspir İlçesinde başlamak üzere, tarım kredi kooperatiflerinin borcundan dolayı, doğrudan gelir desteklerine haciz konuldu. (MHP sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ZORLU (Isparta) - Söylemene gerek yok, yazılı burada.
ASLAN POLAT (Devamla) - Gel buradan cevap ver.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Polat, 1 dakika içinde tamamlayın efendim.
ASLAN POLAT (Devamla) - Ben açtım Erzurum Tarım Kredi Kooperatifi Müdürüne sordum: Neden, Erzurum'da tarım kredi kooperatiflerine çiftçilerin doğrudan gelir destekleri gelmeden haciz işlemini başlattınız? Bana cevabı şu: "Bakanlıktan, hukuk danışmanına sordum; hukuk danışmanı, bundan iki üç ay önce bize gönderdiği mütalaada, doğrudan gelir destekleri üzerine haciz koyabilirsiniz dedi. Biz de bunun üzerine haciz işlemini yaptık; fakat, para dağıtılmadığı için kesinti yapılmadı" diyor.
MUSTAFA ZORLU (Isparta) - Yazı burada!.. Yazı burada!..
İBRAHİM HALİL ORAL (Bitlis) - Bak, bak!.. Burada!..
ASLAN POLAT (Devamla) - Bak, milletvekilleri, şunu söylüyorum: Şimdi, Erzurum'da, siz, daha dağıtmadığınız paraya haciz koyacaksınız; dağıtmadığınız paraya haciz koyacaksınız. İlk muamelesini de bizim İspir'de yapacaksınız; ondan sonra, burada, geleceksiniz, bizden oy isteyeceksiniz. Bunun hesabını, ben, Erzurum'da da burada da sizden sorarım.
ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Adana) - Haberin yok!.. Haberin yok!..
ASLAN POLAT (Devamla) - Onu, bana değil, Tarım Bakanına gösterin de onu kaldırsın.
Saygılar sunarım. (SP sıralarından alkışlar)
ABBAS BOZYEL (Iğdır) - Aslan, günaha girdin, günaha!..
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının 8 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen "1 yıldan 3 yıla kadar hapis" ifadesinin "6 aydan 1 yıla kadar hapis" olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ali Oğuz
(İstanbul)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Sayın Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Gerekçesini izah etmek üzere, İstanbul Milletvekilimiz Sayın Ali Oğuz; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika Sayın Oğuz.
ALİ OĞUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 777 sıra sayılı kanun tasarısı üzerinde verilmiş önergemiz münasebetiyle huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu kanun Mecliste müzakere edilmeye başladığı günden bu yana, arkadaşlarımızın, çok yerinde, tesirli ikazları oldu. Yapmayın, bu milletin elindeki imkânların, aşağı yukarı, hepsini aldınız. Buğday gitti, süt gitti, et gitti, hayvancılık gitti, şekerpancarı gitti, şeker gitti, tütün de gitti; geriye de bir şey kalmadı. Hal böyle olunca, hiç olmazsa tütün münasebetiyle, alınan bu tedbirler isabetli değildir ve bu millet de buna layık değildir diye, arkadaşlarımız ikaz ettiler.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - Sayın Başkan, hatibi dinleyemiyoruz.
BAŞKAN - Efendim, Sayın Polat oraya kadar gidince, öyle bir şey oldu...
Siz buyurun Sayın Oğuz.
ALİ OĞUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sigara imalatında çalışan yüzbinlerce insanın -hatta milyonların- üretiminde çalışan neredeyse 6 000 000'a yakın, gerek Ege Bölgesinde gerek Marmara Bölgesinde gerek İç Anadolu'da gerekse Doğu Anadolu'da, dünyanın özendiği ve en kaliteli tütünleri yetiştiren insanımızın aşsız, ekmeksiz ve işsiz kalacağı hususundaki ikazlara rağmen, hani cami ne kadar büyük olursa olsun, imam bildiğini okur kabilinden, hiç kımıldamadınız, hiçbir reaksiyon göstermediniz, tam bir teslimiyetçi zihniyetle, bunu çıkarma hususundaki gayretleriniz devam ediyor. Sırf Reisicumhurdan yeniden dönmesin diye, bir harfini dahi değiştirmeden bu kanunu geri göndereceksiniz. Bu husustaki kararlılığınız anlaşılıyor; ama, şunu söyleyeyim, nihayet zulüm devam eder; ama, bunun bir gün tepkisi gelir. Ben diyorum ki, bu millet bu tepkiye layık değildir, bu buhrana layık değildir ve bundan dolayı da, gelecek sosyal tepkiyi de bu milletin kaldırması mümkün değildir.
Bir taraftan işsizlik, aşsızlık, sefalet devam ederken, bir de iç buhran çıkarsa, bu milletin buna tahammül göstermesi ve geçirmesi mümkün değil; çünkü, bu buhranı yaşayan ülkelerde gördüğümüz gibi, çok büyük tepkilerle, millet büyük zararlar görüyor ve bunun altından kalkmak mümkün değil. Bu ekonomik sıkıntının yanında, böyle bir tepkinin getirdiği sosyal patlamayı da ne sizin ne bizim kaldırmamız mümkün değil; çünkü, Meclisin bu kabil davranışlarıyla milletin aç ve işsiz kalması sebebiyle, Meclise karşı olan tepkiler hepimizi itham ediyor; çünkü, hepiniz aynısınız, hiçbir farkınız yoktur şeklindeki ithamlarla karşı karşıya kalıyoruz. Bunu yapmamak lazım. Bunu yapmamak için de, sizin anlayış göstermeniz lazım.
"Dünya Bankasından gelecek menfaatımız var..." Pakdemirli kardeşim geldi, burada ifade etti "ne yapalım, söz verdik, bunun başka çaresi yok ki. Biz, bunu aynen çıkarmak mecburiyetindeyiz" dedi. Bu, fevkalade kötü bir şey arkadaşlar. Yarın bunların hepsi karşımıza gelecek ve itham ettikleri zaman da, sadece siz, biz veya üç parti değil, bu Mecliste milletvekili sıfatıyla hizmet görenlerin hepsi bundan dolayı sıkıntı içerisinde kalacaklar, sandık başında mahcup olacağız, seçimlerde mahcup olacağız ve karşımıza gelen bütün seçmenlerimiz "bu, sizin yüzünüzden oldu, bu sosyal patlamanın müsebbibi sizsiniz, bu milletin işsiz ve aç kalmasının da, yine, müsebbibi sizsiniz" diye itham edecektir. Bunu yapmayın diye ben de istirham ediyorum; çünkü, bu milletin bedduasını alırsanız, zulüm ile abat olanın akıbeti berbat olur. Belki sizin hiçbir sıkıntınız yok; ama, millet, bugün aç ve işsizse, onun bedduasından kaçmak mümkün değildir. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Bunu yapmamak lazım. Ne olursa olsun bunun tedbirini alın. "İkame ürünler getireceğiz ve bu kıraç arazide yetişecek tütün gibi size menfaat temin edecek, sizi geçindirecek mahsuller getireceğiz" diyorsunuz; ama, buna ait hiçbir açıklamayı buradan gelip yapamıyorsunuz. Halkın tahammülü gittikçe azalıyor. Bunu yapmayın; çünkü "alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste" dedim. Cenabı Hak'kın size göndereceği sıkıntı da bir gün öyle gelir ki pişman oluruz. Hepimiz, hatta böyle bir zulmün karşılığında gelecek bir felaketin altında kalırız diye endişe ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ OĞUZ (Devamla) - Bir an evvel, şuurlu bir şekilde, sorumluluğunuzun idraki içerisinde tasarıyı çekin ve hiç olmazsa tütün üreticisinin bari bedduasını almayalım; çünkü, bugüne kadar buğday gitti -tekrar ediyorum- süt gitti, et gitti, hayvancılık gitti, şeker pancarıyla birlikte gitti, kala kala sadece bir tütün kaldı, onu da alırsanız, artık, yeraltı servetlerine sıra gelecek. Allah korusun, bor tuzları, onun arkasından petrol, onun arkasından altın ve hiçbir şey de elimizde kalmazsa, bu yaptıklarınızın hiçbirisi sizin yanınıza kalmaz.
Bu duygularla, hepinizi sağduyuya davet ediyor, hürmet ve saygıyla selamlıyorum efendim. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Oğuz.
Komisyonun ve hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının 8 nci maddesinden "işyerleri veya ikametgâhlarından" ibaresinin çıkarılmasını arz ederiz.
Mahmut Göksu
(Adıyaman)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Sayın Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Göksu?..
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Mahmut Nedim Bey konuşacak Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bilgiç. (DYP sıralarından alkışlar)
MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 8 inci maddeyle, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası getiriliyor. Bu cezanın, kimlere, hangi şartlarda getirildiğini, tasarıyı, yasayı hazırlayan nasıl ölçtü biçti bilemiyorum; çünkü, bu, sanki tarifi yapılmış... Benim ilimde, Malatya ile Adıyaman arasında, iki dağ arasına sıkışmış bir ilçe, iki aşiret. Çelikhan İlçesi, Hıdırsor ve Kavı Aşiretlerinin aşağı yukarı 30 000'e yakın insanının yaşadığı bölgede, insan eliyle yapılan 1 dönüm, 2 dönümlük araziler. 5 dönüm araziyi bir arada bulamazsınız. Tamamıyla, toprak taşınarak yapılan arazilerde, bu insanlar bir yıl çalışarak, yılda 100 kilogram, 200 kilogram tütün üretirler ve bunu kendileri kıyarlar, tabakalarla -bilirsiniz- bunları pazarlarda satarlar ve bütün geçimleri budur. Şimdi, burada öyle ağır bir ceza getiriliyor ki... Bu vatandaşların, burada yaşayan insanların başka bir şey yapma veya onlara başka bir şey yaptırma imkânı yok. Orada, ne alternatif ürün üretebilirler ne de ürün çeşitlendirmesi yapabilirsiniz. Tamamen bir dağ iklimi, altı ayı kış geçiren bir bölge ve su imkânı yok, yol imkânı yok. Adamlar, burada üretirler; katırlarının, hayvanlarının sırtına vururlar bir iki dengi, götürüp orada burada satarlar; bütün bir yıl, 7, 8, 10 kişilik ailelerini geçindirirler.
Değerli arkadaşlarım, yasanın bu ceza maddesinin değiştirilmesi yönünde önerge verdik; ama, değiştirme imkânına sahip değiliz, biliyorum; çünkü, bu maddeyi değiştirdiğimiz zaman, bu yasanın tekrar dönme durumu var ve bu yasanın da geçme mecburiyeti var, hepimiz biliyoruz. Buradaki konuşmalarımızın hepsinin, bir işlemi tamamlamak olduğunu da biliyoruz; ama, bunun içerisinden nasıl çıkacağız arkadaşlar? Sayın Bakana soruyorum, zabıtlara geçsin diye soruyorum: Acaba, bunları yönetmelikle düzeltebilir miyiz?
Bir de, Muş'ta bu şekilde tütün üretimi yapılıyor, başka hiçbir yerde hemen hemen yoktur. Bu insanlara, bu ekmeği vermezseniz, bu ekmeği ellerinden alırsanız -benim seçim bölgemde aşağı yukarı 40 000'e yakın hemşerim yaşar- başka yapacakları hiçbir şey yok. Bunları yasak madde ekmeye zorlayacaksınız. Arkadaşlar, ne eksinler?.. Yani, bunları suça zorlamanın anlamı yok.
Bu yasa geçecek... Bu önerge oylanacak ve reddedilecek, biliyorum; bu önergeleri formalite için veriyoruz; ama, zabıtlara geçsin diye de söylüyorum -burada, Tekelden sorumlu Devlet Bakanımız var, Genel Müdürümüz var, Hazine temsilcileri var- bu ceza maddesini yönetmelikle değiştirebilir miyiz, bilmiyorum, ne yapabiliriz, bilemiyorum arkadaşlar. Bu maddeyi, mutlaka yumuşatmak suretiyle, burada yaşayan insanlara, bir ekmek yeme hakkını verelim. Bu hakkı ellerinden alırsak, inanın, bir sosyal meseleye, sosyal yaraya daha parmak basmış oluruz.
Buranın diğer tütün ekilen yerlerle farklılığı da çok; diğer yerlerde alternatif ürün denenebilir, yapılabilir, sulama yapılabilir, iklim şartlarına göre bir şeyler olabilir, gelecek yıllara doğru pilot çalışma yapılabilir; fakat, inanın arkadaşlar, bu bölgede başka bir şey ekme, başka bir yerden ekmek yeme imkânı katiyen yok; bunu samimiyetimle söylüyorum, inanacağınızı da sanıyorum. Bu insanların elinden bu ekmeğini almadan, devletine, vatanına, milletine, bayrağına bağlı bu insanları, tekrar kendi topraklarında çalışıp, çoluğuna çocuğuna bir ekmek götürebilir duruma getirelim.
Bu yasaya göre gelmez, bu önerge kabul edilmeyecek... Zabıtlara geçsin, Değerli Bakanımız ve değerli Tekel mensupları, yönetmeliklerde, tütün kurulunda, bunu ne dereceye kadar giderebilirler, izale edebilirler bilmiyorum; ama, lütfen, bunun üzerinde duralım derim. Aksi takdirde, olmuyorsa, bir satırlık yasayla tekrar bunu düzeltelim arkadaşlar.
Bunda hiçbir kimsenin zararı yok; bu tütünleri devlet almıyor; kendileri üretiyorlar, kendileri satıyorlar. Marlboro içmek mecburiyetinde değil bu adamlar; yani, bunun içeni tiryakisi de var, bırakın içsinler. Bundan da vergi alınırsa alınsın; bir formül de bulunsun buna; ama, bunun önüne geçilmesin arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım, 7 nci madde üzerindeki konuşmamda, Hazineci arkadaşlarımı üzdüğümü zannediyorum. Belki maksadımı aşan laf ettim bilmiyorum; ama, ben, aslında şunu söylemek istedim: "IMF'yle görüşmelerde, Hazineciler, lokomotif görevi gördükleri için, Türkiye'nin gerçeklerini IMF mensuplarına, gelen temsilcileri anlatmak suretiyle, Tütün Yasasını, Türkiye'nin şartlarına biraz daha uygun bir şekilde geçirebilirlerdi" dedim; bunu yapmak bir görevdi; ama, bu, Hazinecilerin, Tekelcilerin, Özelleştirmecilerin hepsinin beraberce yapacakları bir şeydi. Benim maksadımı aşan bir ifade olduysa özür diliyorum; fakat, bu yasa, önümüzdeki aylarda mutlaka ve mutlaka düzelecektir; bu gruplar düzeltecektir. Şu ekonomik sıkıntıları aşmak için hükümetin bir mecburiyeti var. Bu hükümetin, inşallah bu mecburiyeti aştıktan sonra; yani, yeni bir seçimi beklemeden, şu Mecliste yeni iradenin tecelli etmesini, rakamların değişmesini beklemeden bu yasayı değiştireceğine inanıyorum...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bilgiç.
MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Devamla) - Çünkü, burada rey veren arkadaşların çoğunun içinin sızladığını, içinin yandığını, konuşmasıyla, verdiği reylerin değişik olduğunu hep biliyoruz. Demek ki, bu Meclisin tamamının bu yasaya karşı olduğunu; fakat, kendilerinin bir mecburiyetinden dolayı da bu yasanın çıkarılmak zorunluluğunda olduğunu görüyoruz. Umut ediyorum ki, uygulayıcı arkadaşlar, bu yasanın çıkışından sonra, yönetmeliklerle bu yasayı yumuşatır, biraz daha uygulanabilir hale getirirler.
Hepinize saygılarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bilgiç.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 8 inci madde kabul edilmiştir.
9 uncu maddeyi okutuyorum:
Yönetmelikler
MADDE 9. - A) 1. Kurulun çalışma usul ve esasları ile Kurul üyeleri, Kurum personeli ile bunların yakınlarının yapamayacakları işler,
2. Kurumun hizmet birimleri ile bunların görev ve sorumlulukları, kadro unvanları, sayıları ve Kurum personelinin emeklilik statülerinin belirtilmesi açısından durumu,
Kurulun önerisi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle,
B) Tütün ve tütün mamulleri ile alkol ve alkollü içkilerin iç ve dış ticareti, sigara fabrikalarının kurulmasının izin ve şartları, üretilecek tütün mamullerinin teknik özelliklerinin belirlenmesi, üretim şartını karşılamayan firma mamullerinin fiyatlandırılması, dağıtılması, satışı ve kontrolu ile bayilikler verilmesi, üretici tütünlerinin yazılı sözleşme esası veya açık artırma yöntemi ile alınıp satılması, açık artırma başlangıç fiyatının teknik olarak saptanması, Dünyada ve Türkiye'deki gelişmeler dikkate alınarak açık artırma başlangıç fiyatını tespitte kullanılan oranın yüzde elliye kadar artırılması ve 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu ile bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili diğer usul ve esaslar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle,
Düzenlenir.
BAŞKAN - 9 uncu madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ahmet Karavar konuşacaklar.
Buyurun Sayın Karavar. (SP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
SP GRUBU ADINA AHMET KARAVAR (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tütün Yasasının 9 uncu maddesi hakkında Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu kanunun "Yönetmelikler" başlığıyla düzenlenen 9 uncu maddesi iki şıktan oluşmaktadır. Birinci şıkta, Tütün, Tütün Mamulleri Piyasası ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu ve kurulun çalışma usul ve esasları ile kurul üyeleri, kurum personelinin görev ve sorumluluklarının, kurulun önerisi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle düzenleneceği hükme bağlanırken, ikinci şıkta ise, tütün ve tütün mamullerinin iç ve dışticareti, üretilecek tütün mamullerinin teknik özelliklerinin belirlenmesi, dağıtılması, satışı, kontrolü ve bayilik verilmesi gibi hususların da Kurum tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle düzenleneceği hükme bağlanmaktadır. Eğer, bu yasa hükümetin ısrar ettiği şekliyle çıkarsa, Şeker Kanunu ile şekerpancarı üreticisinin bir kesimi, kanunla da tütün üreticisinin bir kesimi bitirilecektir. Yasanın tekrar görüşülüyor olması, tütün ekicileri ve ülke tarımı açısından bir şans olduğu gibi, hükümet için de yanlışını düzeltmesi açısından bir fırsattır. Hükümetin bu fırsatı iyi değerlendireceğini ümit ediyorum.
Avrupa Birliği ülkeleri destekleme alımı uygularken, onların isteğiyle bizim tütün üreticisini desteklemekten vazgeçmemiz doğru değildir. Dünyada meydana gelen son olaylar ve küresel anlamda bir ekonomik krizin yaşanıyor olmasının, devlet desteğini daha da önemli bir hale getirdiği kanısındayım.
Hükümetin, her konuda olduğu gibi, yasama faaliyetinde de öneri ve eleştirileri görmezden gelerek, bildiğinin tek doğru olduğu saplantısında ısrar etmesi, ülkeyi uçuruma götürmektedir. Muhalefeti dinlemiş olsaydı, bu kanunla tekrar Genel Kurul meşgul edilmiş olmazdı.
Değerli arkadaşlar, planlı tarıma geçiliyor, tarımda reform yapılıyor diye çiftçimiz bitirildi, bu yasayla da 3 000 000 tütün üreticici açlığa ve sefalete mahkûm edilmektedir. İktidar, sosyal faaliyetlere bir yenisini de ekleme çabası içindedir. Bu kanunla çiftçimizin menfaatları gözardı edilerek, üçüncü kişilere yeni alanlar açılmak istenmektedir.
Bu yasada, millî menfaatlarımızı korumaya yönelik bir hüküm bulunmamaktadır. Aslında, 1993 yılında Türkiye'de tütün üretimi rekor düzeye ulaştığında, planlı üretime geçmek adına, 1994 yılında tütün ekimine sınırlama getirilmiştir; yani, planlı bir üretim yapmak için kanun çıkarmak gerekmiyor. Bu anlamda, görüşmekte olduğumuz kanunun gerekçesi, planlı bir üretim olamaz.
Muhalefetin uyarılarına rağmen, hükümet toplumsal gerçekleri göremiyor. Anayasada ifadesini bulan hukuk devleti, sosyal devlet ilkeleri unutulmuş veya bir kenara bırakılmış. IMF'nin talimatıyla, hükümet, sermayenin ilkelerine ve amaçlarına hizmet eder duruma gelmiştir. Yasanın Geçici 1 inci maddesinde, açıkça, tütünden desteğin kalkacağı hükme bağlanmaktadır. Bu anlamda, liberal ekonomi ve Avrupa Birliği adına, küreselleşen ve kartelleşen dünyada insanımızı ve çiftçimizi korumasız bırakmak, millî menfaatları gözardı etmek büyük bir felakettir.
Tütün ekim alanlarına ülkeler düzeyinde baktığımızda; Türkiye'nin, yüzde 5,84 payıyla Çin, Hindistan, Brezilya ve Amerika Birleşik Devletlerinin arkasından beşinci sırada olması, en önemli ve en büyük şark tipi tütün üreticisinin Türkiye olması, tütün ve tütün mamullerinin 5 000 000 kişinin geçimini sağlaması, Türkiye'deki tütün ve tütün mamullerinin ekonomik pazar değerinin yıllık 8,5 milyar düzeyinde olması, durumu daha önemli bir hale getirmektedir.
Hükümetin bu yanlıştan döneceği temennisiyle, Meclisi saygıyla selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ederiz Sayın Karavar.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika Sayın Yıldız.
AK PARTİ GRUBU ADINA SABAHATTİN YILDIZ (Muş)- Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Tütün ve Tütün Mamulleriyle İlgili Yasanın 9 uncu maddesi üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; şahsım ve Grubum adına hepinize saygılar sunuyorum.
Bu kanunun 9 uncu maddesi, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu ve Kurulunun çalışma usul ve esasları, kurul üyeleri, kurum personelinin görev, sorumluluk ve özlük haklarının Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikçe düzenleneceği hükme bağlamaktadır.
Kanun incelendiğinde, destekleme amacıyla yapılan tütün alımlarına 2002 yılından itibaren son verileceği görülmektedir. Kanunda tütün alımları için getirilen yazılı sözleşme esasları, Doğu Anadolu Bölgesindeki tütün üreticileri için uygulanabilirlikten uzaktır. Bugüne kadar, Tekel dışında hiçbir tütün alıcısı bu bölgeye uğramamıştır. Hal böyleyken, bu bölgedeki tütün üreticisi tütününü kime satacaktır? Bu da göstermektedir ki, budan sonra Muşlu, Bitlisli, Bingöllü, Adıyamanlı, tütün ekemeyecektir.
Altı ay önce yine bu yasa bu Mecliste gündeme geldiğinde söz alıp, bu kürsüden konuşan arkadaşların büyük bir kısmı bu yasanın yanlış olduğunu söyledi. Buna rağmen, 57 nci hükümeti temsil eden partili milletvekilleri, maalesef, bu yasayı destekleyerek Meclisten çıkardı; fakat, Cumhurbaşkanı yasayı onaylamadı, yanlış buldu ve geri çevirdi. Hükümet, ısrarla bu yasayı, sayısal çoğunluğuna güvenerek, tekrar Genel Kurula getirip, tütün üreticisini bitirmekte kararlı olduğunu göstermektedir.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 2001 yılında, tütün ekicisini, konan kotalarla, bu hükümet zaten yok etmiştir. Kendi ilimle ilgili bir örnek vereyim: Maalesef, 2001 yılında tütüne konan kotalardan dolayı, Kızılağaç beldesindeki birkaç ekiciye verilen kotaları söyleyeyim buradan. Muharrem Bozkurt 78 kilo, Mustafa Çiğdem 83 kilo, Mehmet Şah Yaman 70 kilo, Mehmet Nuri Yıldız 83 kilo, Necip Özcan 77 kilo. Maalesef, kotalara baktığınız zaman, 70 kilo, 100 kilo, 140 kilo, 107 kilo, 103 kilo, 130 kilo... Bu kotalarla 2001 yılında siz, tütün ekicisini zaten yok ettiniz.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Muş İlinde 2001 yılında tütüne toplam ödenen para 3 trilyon 781 milyar lira. Daha önceki yıllara baktığımızda, 4 trilyon 800 milyar veyahut da 3 trilyon 500 milyar gibi bir rakam. Bugünkü 57 nci hükümet bu parayı bile Muş'ta tütün ekicisine fazla görmektedir ve buna ambargo koyup, bundan sonra da bu ekimi tamamen Türkiye genelinde yasaklamaktadır. Geçen hafta bu kürsüden konuşan hemşerim Erkan Kemaloğlu "Muş, Muş olalı böyle bir zulüm görmedi" dedi, gerçekten doğru söylüyor. Muş, Muş olalı, 57 nci hükümetin Muş'a ve Muşluya yapmış olduğu zulmü hiçbir hükümet, cumhuriyet hükümeti yapmamıştır. (AK Parti sıralarından alkışlar) Sebebine gelince, Muş'ta, tütün ve pancarın dışında, maalesef, ekilecek hiçbir ekin yoktur. Bir tek şeker fabrikamız ve Tekel işletmemiz var. Siz, pancara kota kayarsanız, tütüne ambargo koyarsanız, maalesef, çalışacak fabrika yok, atölye yok, işyeri yok. Benim Muşlu hemşerim ekmeğini nereden kazanacak? Yani, buna, lütfen, hükümet olarak bir çare bulmanız lazım. Yani, vatandaşa, tarlanı ekme diyorsunuz, tarlana tütün ekme, pancar ekme diyorsunuz, ondan sonra da "biz, köylünün hakkını savunuyoruz" diyorsunuz ve maalesef "köylü, milletin efendisidir" diyorsunuz. Nerede görülmüş acaba, köleleştirilmiş, açlıkla başbaşa bırakılmış bir efendi millet nerede görülmüş? Bundan sonra, artık, köle insanlara veyahut da açlıkla boğuşan insanlara "efendi" mi diyeceğiz?
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Siz demiyor musunuz?!.
SABAHATTİN YILDIZ (Devamla) - Diyenler söylüyor, evet. Bu cümleyi fazlasıyla kullanan sizler, herhalde, yakında, o köylüye, gittiğiniz zaman, yine "köylü bu milletin efendisidir" diyeceksiniz; ama, o milletin, o köylünün de size söyleyeceği cümleleri benim buradan söylemeye dilim varmıyor, terbiyem müsaade etmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz.
SABAHATTİN YILDIZ (Devamla) - Sayın arkadaşlar, gerçekten, köylümüzün durumu perişan; yoklukla başbaşa. Özellikle, doğu ve güneydoğuda yaşayan insanlarımızın yapacakları hiçbir işleri yok. Yani, ektikleri 300 kilo, 500 kilo tütüne hükümet olarak göz koydunuz, onu da elinden aldınız ve maalesef, bunun perişanlığını bugün o köylü çekecekse, yarın, o köylü vatandaş, bu köylüye bu kotayı koyan sizlere kota koyacaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yıldız.
Doğru Yol Partisi Grubu adına, Amasya Milletvekili Sayın Ahmet İyimaya; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
DYP GRUBU ADINA AHMET İYİMAYA (Amasya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzereyken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, aslında, görüştüğümüz çok kanunlar içerisinde önemli bir kanun müzakeresinde bulunuyoruz. Bu kanunun anlamını açıkça ortaya çıkarmak için, onu çeşitli açılardan tarif edebiliriz.
Bu kanunun birinci karakteri, bir tasfiye kanunudur; bu kanun, evvela, cumhuriyet hükümetinin en ılımlı, en yumuşak bakanını tasfiye etmiştir; ondan sonra, bugün, Türk çiftçisini, tütün üreticilerini, ellerindeki imkânları alarak tasfiye etmekte, kaderiyle baş başa bırakmaktadır; benim ilimdeki kimi ilçeleri, Taşova'yı, Gümüşhacıköy'ünü tasfiye etmekte ve 42 ilin üretim alanını tasfiye etmektedir.
Arkadaşlar, bu kanunun önemli özelliklerinden biri, sopalı dönüşüm kanunu oluşudur. İdrakle, şuurla söylüyorum ki, bu kanun, millî haysiyet, millî şeref bakımından, Parlamento tarihine leke oluşturacak şekilde bir vasıf taşımaktadır. Bu irade, iktidar partilerinin iradesi değildir, bu irade, cumhuriyet hükümetimizin iradesi değildir; bu irade, milletin üstünde, uluslararası borç almanın şartı olarak öngörülen bir kayıttır. Salt, bir yapılanma kanunu olsaydı, borca bağlı olmadan, oturur, ariz amik tartışır ve gerçekten, bir yapılanma kanununu ortaya koyabilirdik; ama, bu kanun görüşülme şartı ve görüşülme zamanlaması bakımından, Parlamento olarak, üzerinde durmamız gereken bir kanundur.
Değerli arkadaşlar, bu kanun, cumhuriyetin kurumlarıyla çatışan bir kanundur. Cumhurbaşkanıyla kavgalı olabilirsiniz veya olmayabilirsiniz. Devlet, bir tespit yapmıştır; Anayasaya aykırılığı, sosyal devlet bakımından sorunlu olduğu tespitini yapmıştır; ama, bu konuda, milletin Parlamentosu, herhangi bir hüküm kurmamakta ve bu devlet tespitine cevap oluşturmamaktadır.
Muhterem arkadaşlar, iddia bir yapılandırma iddiası olmasına karşın, bu kanun, altyapısı hazırlanmamış bir kanundur. Bir alanı tasfiye ediyorsunuz, insanları belli iş alanından yoksun bırakıyorsunuz; ama, onun yanında neyi ikame edeceğinizi, kanun hükümleriyle, projeleriyle ortaya koymuyorsunuz, sadece "alternatif ürün" diyorsunuz.
Sevgili arkadaşlar, değerli parlamenterler; yine, bu kanun, iradenin şeklî sahibi olan hükümetin, sözünü, gerekçesini millî zabıtlara geçirmekten içtinap ettiği, sakındığı bir kanundur. Müzakerelerin başından beri izliyorum, ne cumhuriyet hükümetinin bir bakanı veya başbakan ne de kendisine mahsus ehemmiyet izafe ettiğim ilgili bakan bir söz söylemektedir. Bu denli ağır veya olumsuz vasıfları taşıyan kanunun görüşüldüğü millî zabıtlarda, millî hükümetin iradesinin, mutlaka, tecessüm etmesi, tecelli etmesi, bir parlamento için, bir iktidar için, zannediyorum, itibar şartıdır.
Değerli arkadaşlar, bu kanun, ürettiği regülasyon kurumlarıyla, düzenleme kuruluyla, gerçekten, kötü örnek oluşturmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın İyimaya, 1 dakika içerisinde toparlayın efendim.
Buyurun.
AHMET İYİMAYA (Devamla) - Bugün, düzenleme kurullarının sayıları, birbirlerine benzemezliği ve modelsizliği, devleti tarif eden leviathan tanımını, küçük leviathan, küçük ejderhalar şeklinde, yarın, kendiniz görebileceksiniz; zaten, Başbakan da bir ısırmadan bahsediyor.
Değerli arkadaşlar, bu kanun, Anayasamızdan, bu kanun, Anayasa Mahkemesinden dönecektir. Bu konudaki tahlilleri sizlerle paylaşmak isterdim; ancak, zaman izin vermiyor; ama, Doğru Yol Partisi bu yolla millî iradenin tecellisini sağlayacak ve Parlamentonun iradesi ile Anayasa iradesinin çatıştığını kanıtlayacaktır.
Saygılar sunuyorum efendim. (DYP, AK Parti ve SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın İyimaya.
Madde üzerinde üç adet önerge vardır; önergeleri geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasanın 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının son cümlesindeki "Kurulun önerisi üzerine" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Aslan Polat Musa Demirci
Van Erzurum Sıvas
Alaattin Sever Aydın Ahmet Demircan Yakup Budak
Batman Samsun Adana
Mustafa Geçer
Hatay
BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının 9 uncu maddesinin ikinci fıkrasının "Kurum tarafından çıkarılacak" ibaresinin "Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak" olarak düzeltilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Musa Demirci Alaattin Sever Aydın
Van Sıvas Batman
Aslan Polat Ahmet Demircan Mustafa Geçer
Erzurum Samsun Hatay
Yakup Budak
Adana
BAŞKAN - Okutacağım üçüncü önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9 uncu maddesinin (B) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Bülent Arınç Musa Uzunkaya Mahmut Göksu
Manisa Samsun Adıyaman
Hüseyin Kansu Eyyüp Sanay Kemal Albayrak
İstanbul Ankara Kırıkkale
Mahfuz Güler
Bingöl
"Yaprak, tütün ekimi, tütün ekiminin geçici veya kısmen yasaklanması, tütün tarım alanlarında üretilecek tütün çeşitlerinin tespit ve değiştirilmesi, tütün tarım alanlarının kontrolü, tütünün toplanması, değerlendirilmesi, nakli, imhası, satın alınması, işlenmesi-satılması, alıcısı çıkmayan tütünlerin saklanması, iç ve dışticareti, sigara fabrikalarının kurulmasının izin ve şartları, üretilebilecek tütün mamullerinin teknik özelliklerinin belirlenmesi, üretim şartını karşılamayan firma mamullerinin fiyatlandırılması, dağıtımı, satışı, ihracı ve kontrolü ile bayilikler verilmesi, üretici tütünlerinin yazılı sözleşme esası veya açık artırma yöntemiyle alınıp satılması, açık artırma başlangıç fiyatının teknik olarak saptanması ve 5.6.1942 tarihli ve 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu ile bu Kanunun uygulanması ile ilgili diğer usul ve esaslar Kurul tarafından çıkarılacak yönetmelik ve tebliğlerle düzenlenir."
BAŞKAN - Sayın Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Arınç?..
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Uzunkaya konuşacak efendim.
BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tütün Yasasının 9 uncu maddesi üzerinde verilmiş değişiklik önergem üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tabiî, yasa birçok değişiklikler getiriyor. Esasen burada, kurul üyelerinin yapmaması gereken, yapamayacağı bazı işlerden bahsederken, bazı çalışmaların da yayınlanacak tüzüklerle, yönetmeliklerle belirlenmesi gerektiği ifade ediliyor. Biz, bu konuda, ciddî bir yasak getirdiği için bu yasa, ciddî bir düzenlemenin, Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenmesi gerektiğini ifade ediyoruz.
Tütün, ülkemiz ekonomisi açısından önemli bir ihraç ürünü olduğu gibi, büyük bir vatandaş kitlesinin de aynı zamanda -bilindiği gibi- geçim kaynağıdır, burada zaman zaman söyleniyor, 600 000 aile, 3-4 000 000 civarında insanımız tütünle iştigal etmekte idi.
Bu nedenle, tütün üretiminin devletin gözetimi veya denetimi altında yapılması şarttır. Madde ile tütün üretiminin yapılacağı yerleri, tütün üretimi yapabilecek kişileri ve bunların üretim yapma şartlarını düzenlemek amaçlanmaktadır. Tütün üretiminin özelliği dikkate alındığında, tütün üretiminin izne bağlanması, bu izin verilirken, bazı yasaklamaları da belki kendiliğinden getirmiş olmaktadır. Oysa, mevcut yasa, bu haliyle, yaprak tütün tarımının düzenlenmesi, kontrolü ve satış merkezine getirilinceye kadar yapılması ve gözetilmesi gereken evreleri kesinlikle içermemektedir. Tütün, kamu sağlığını ve kamu gelirlerini doğrudan ilgilendiren bir tarım bitkisi olması ve tütün üreticisi ülkelerde kontrol altında bulundurulmaması halinde, kara para ile direkt ilgisi gözönünde bulundurulduğundan, tüm dünya ülkelerinde ve ülkemizde, bugüne kadar, sıkı bir kontrol altında üretilmekte idi.
Mevcut yasa, bu konuları düzenlemediğinden, dünyaca ünlü Türk tütünü dejenere olacak, büyük bir pazar ve gelir kaybına sebep olacak ve ayrıca, kaçakçılık da ziyadesiyle artmış olacaktır.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, Türk tütünü dünyadaki içimi itibariyle, en kaliteli, en vasıflı tütünlerdir; yani, Türkiye, dünya tütünleri arasında, harmanlama itibariyle, mutlaka tütününü üretip bulundurması gerekiyor ve yine edindiğimiz bilgilere göre, özellikle kökeni Amerika olan Virjinya ve benzeri tütünler, ciddî anlamda bağımlılık kazandırmakta olan tütünlerdir, Türk tütününe nispetle 15 kat daha fazla bağımlılık doğuran tütünlerdir. Dolayısıyla, kalitesi ve vasfı itibariyle Türk tütününün bu anlamda da korunması gerekmekteydi. Yalnız, yasa, Türkiye Cumhuriyetinin, Tekel yapısındaki, devletin murakabesindeki tütünü, bir başka sektöre, yani, bir başka tröste, artık, bir tekele değil, tamamen, bu konuda oluşmakta olan, Batı'da bilinen kartellere teslim etmiştir.
Değerli arkadaşlar, bununla ilgili basında çıkan yazıları hepiniz hatırlayacaksınız. Mesela, bu yasa kimlere ne getiriyor derken, tütün üretiminde yasadan kazanacak olanlar Philip Morris ortaklığı ve diğer Amerikan-Japon Tobacco ortaklığının sağlayacağı ciddî çıkarlar ve kârlar var. Zaten bu şirketler, bu firmalar, Türkiye'deki ortaklarıyla, Sabancı başta olmak üzere, faaliyete geçmiş durumdalar. Dolayısıyla, burada tamamen kaybedecek olan Türk tütünü, dünya piyasasında kaybedecek olan yine Türk tütünüdür.
Bu yasada bu şekilde bir değişiklik yapılması halinde, hiç olmazsa, Bakanlar Kurulu, çıkaracağı bir yönetmelikle kontrolü kısmen elinde bulundurabilir. Bugünkü hükümet, büyük bir teslimiyetle, Amerika'ya olan büyük bir güveniyle... Sayın Başbakan, koltuğunun altındaki dosyalarıyla gitmiş olabilirler, buna saygı da duyanlar olabilir; ama, ben, şahsen, bu milletin bir vekili olarak, Parlamentonun, bir noter muamelesi görmüş olmasından fevkalade hicap duyuyorum, üzüntü duyuyorum ve ülkem adına üzüntümü burada itiraf ve ifade etmek istiyorum.
Bakın, şurada gece saat 12'ye kadar bu yasa için çalışacağız. Muhtemeldir, yarın, öbür gün, yani, ayın 15'ine kadar, rutin, bize iletilen, mutlaka çıkarılması gerekir, denilen yasalar çıkarılacak ve Sayın Başbakanın koltuğunun altına konulacak. Az önce söyledi arkadaşlarımız, Başbakanın burada güçlü kılınması lazım; yani, ne diyebilmesi lazım: Bakın, 16,5 milyar doları siz bize verin, bakın, biz de sizin istediğiniz yasaları getirdik işte; nasıl istediyseniz öyle.
Arkadaşlar, bu bir teslim yasası, bir düyunu umumiye ise, bu, fevkalade üzücü olur, Millî Meclis adına onur kırıcı olur. Eğer böyle bir zaruretiniz yoksa, şayet böyle bir mecburiyetiniz yoksa, gelin, bu yasaları ayın 15'inden sonraya bırakalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN- Sayın Uzunkaya, 1 dakika içerisinde bitiriniz.
MUSA UZUNKAYA (Devamla)- Sayın Başkan, bitiriyorum.
Ne dersiniz, bu onbeş gün başka yasaları deneyelim; 15'inden sonra, Başbakan gittikten sonra, mademki, Başbakanın ABD'ye gidişiyle alakası yok bu yasaların, gelin, 15'inden sonraya tehir edelim, diğer yasaları görüşelim.(DSP sıralarından gürültüler)
ASLAN POLAT (Erzurum) - İhale yasasını niye çıkardınız?
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Ama, sizin bunu yapmanız mümkün değil; siz, Amerika'ya, göbeğinizden de, midenizden de, beyninizden de mahkûm oldunuz; ama, bu milletin Meclisini mahkûm edemeyeceksiniz; çünkü, bu millet, Meclisini, kendisi gibi, kendi iradesi gibi yenileme yetkisine de sahiptir.
Bunun yakında tecelli edeceğine de inanıyor, değişiklik önergemin kabulü istikametinde oy kullanmanız umuduyla saygılar sunuyorum. (AK Parti ve SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Uzunkaya.
Önergeyi oylarınıza sunacağım...
III. - YOKLAMA
(DYP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, 20 kişi ayağa kalktık, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Karar yetersayısı mı, yoklama mı efendim?
TURHAN GÜVEN (İçel) - Yoklama istiyoruz; 20 kişi kalktık efendim, 23 kişi kalktık ayağa...
AYDIN TÜMEN (Ankara) - 20 kişi yok
TURHAN GÜVEN (İçel) - 23 kişiyiz, 23...
BAŞKAN - Tespit eder misiniz.
Sayın Ali Şevki Erek, Sayın Turhan Güven, Sayın Aykurt, Sayın Ertugay, Sayın İyimaya, Sayın Çelen, Sayın Baran, Sayın Rıza Akçalı, Sayın Sevgi Esen, Sayın Hacı Filiz, Sayın Mehmet Sadri Yıldırım, Sayın Mehmet Gözlükaya, Sayın Sezgin, Sayın Akın, Sayın Örs, Sayın Bozkurt, Sayın Faris Özdemir, Sayın İlyas Yılmazyıldız, Sayın Ramazan Gül, Sayın Karakelle ve Sayın Mustafa Eren.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Genç'i saymadınız değil mi?
BAŞKAN - Sayın Genç oturuyor efendim.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Hayır, sayılmadı değil mi?
BAŞKAN - Yoklamayı elektronik cihazla yapacağım.
Yoklama için 2 dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır.
VII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
2. - Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/888) (S. Sayısı: 777) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı Yasa Tasarısının 9 uncu maddesinin ikinci fıkrasının "kurum tarafından çıkarılacak" ibaresinin "Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak" olarak düzeltilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Sayın Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Erbaş?..
FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Ahmet Demircan konuşacak.
BAŞKAN - Sayın Demircan, buyurun.
AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 777 sıra sayılı Tütün Yasasının 9 uncu maddesi hakkında vermiş olduğumuz önerge için huzurunuzda bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Tütün Yasası, gelişi, çıkarılışı, seyri itibariyle gerçekten ibretamiz örnekler bırakacak bir yasa olarak, bu akşam Genel Kuruldan, maalesef, bir harfi değiştirilmeden geçiyor. Biz de önergeleri verirken bunu biliyoruz; sizler, Cumhurbaşkanlığı tarafından geriye iade edildiği için bu kanunu, tekrar, harfini dahi değiştirmeden geçireceksiniz. İktidarın büyük çoğunluğuna dayanarak, sayısal gücüne dayanarak bu yasayı geçiriyorsunuz.
Şimdi, 57 nci hükümetin ikibuçuk yıllık seyrine baktığımızda, daha hükümet göreve başlar başlamaz IMF ile bir program yaptı ve o programdan sonra Türkiye, 2000 yılı kasımından itibaren krizlere duçar oldu. O programda hükümete yanlış bir adım attırıldı. Bir döviz çıpası uygulamasıyla enflasyonu düşürme tuzağına Türkiye düşürüldü, yani "enflasyonu döviz çıpasıyla düşüreceğiz" diye, Türkiye yanlış bir istikamete sevk edildi, hükümet de bu tuzağa düştü ve sonunda krizler başladı.
Ben diyorum ki buradan, Kasım 2000 tarihi itibariyle ve ondan sonra, bu hükümetin getirmiş olduğu bütün yasa tasarı ve teklifleri, maalesef, hep borç ve IMF dayatmalarıyla iç içe, karşı karşıya.
Bu yasayla 550 000 civarında tütün üreticisi aile, kendi haline, yabancı tekellerin ve tröstlerin insafına terk ediliyor. Alternatif ürünlerden bahsediliyor; doğrudur, ihtiyaç da vardır. Türkiye'de tarımda alternatif ürüne ihtiyaç vardır; ama, şu unutuluyor ki, yasayla birlikte 2002 yılından itibaren artık, tarımda, tütünde desteği kaldırıyoruz. Birbuçuk ay sonra, tütün üreticisi tarlaya inecek. Samsun'da Tekeköy'de, Bafra'da, Ege'de, birbuçuk ay sonra tarlaya inecek olan tütün üreticisine, alternatif ürün olarak neyi ekeceğini söylediniz? Tarlaya tütün yerine neyi ekecek? Bu konuda herhangi bir şey var mı?.. Yok. Millet kendi haline bırakılmış. Bu konuda bir çalışma yapılıp -köylülere gideriz sorarız- eline, getirilip, tohumu verilmiş mi, bunun bilgisi verilmiş mi, denemesi yapılmış mı, üretimden sonuç alınacak mı alınmayacak mı, biliniyor mu, kaç lira edecek? Bunlar hiç yok. Tütün üreticisi, desteklerin hepsinden mahrum bir şekilde, yabancı tröstlerin, tekellerin insafına terk ediliyor.
Peki, önergede ne getiriyoruz?.. Önergeye de dönmek istiyorum elbette geneli üzerinde bunları söyledikten sonra.
Bu yasayla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti, âdeta, kurullar, kurumlar cumhuriyeti haline dönüşüyor. Bakın, 9 uncu maddede, yönetmeliği hazırlamayı da o kurula bırakıyorsunuz, yönetmeliği de o kurullar belirleyecek. Peki, siyasî sorumluluk ne olacak? O yönetmelikle ilgili noktalara, hususlara baktığınızda, o kadar önemli noktalarda, yönetmelikle belirlenecek kararlar alınacak ki, siyasî sorumluluğu olmayan, millete hesap verme konumunda olmayan, millet tarafından seçilmemiş kişilerin böyle kararları vermeleri, tamamen demokrasiye aykırıdır, demokratiklik ilkesiyle ters düşer. Bu, aynı zamanda, Anayasaya da aykırıdır.
Bakın, bu yasanın Anayasa Mahkemesi tarafından döndürülmesine en temel gerekçe teşkil edecek olan maddelerden biri de bu 9 uncu maddedir.
Elbette, siz kararınızı vermişsiniz, Başbakan Amerika'ya giderken dosyasında bunu da götürecek. İhale Yasasını götürecek, Tütün Yasasını götürecek; yani, IMF ne istediyse onları götürecek; ama, şunu unutmayın ki, önünde sonunda bu süreniz dolacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim.
AHMET DEMİRCAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Millet de razı olmayacak sizin bu yaptıklarınızdan. Sandık, milletin önüne geldiğinde, bunların hesabını bir bir millete vereceksiniz.
Gönül isterdi ki, bu konuları, borç telaşı, endişesi içerisinde değil, IMF dayatmalarıyla değil, Türkiye'nin kendi gerçeklerine uygun bir şekilde, burada, tarımla ilgili ve diğer konularla ilgili millî politikaları tartışsaydık, onlarla ilgili tasarıları getirseydiniz, komisyonlarda enine boyuna tartışılabilseydi ve Genel Kurulda değişikliklere tabi tutulabilseydi; ama, maalesef, Kasım 2000 tarihinden itibaren üst üste gelen krizler sonucu, Türkiye'yi sokmuş olduğunuz bu sathı mailde millet iradesini artık unuttunuz, IMF iradesine teslim bir yapıyla yasalar çıkarıyorsunuz; ama, millet bunu affetmeyecek.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (SP, DYP ve AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Demircan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasanın 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının son cümlesindeki "kurulun önerisi üzerine" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Sayın Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Erbaş?..
FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Mustafa Geçer Bey konuşacak.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Geçer. (SP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
MUSTAFA GEÇER (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 777 sıra sayılı kanunun 9 uncu maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde konuşmak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanunun 9 uncu maddesi yönetmelikleri belirlemekte, yönetmelikler kimler tarafından çıkarılacak, bunları belirlemektedir.
Bizim önergemizde "yönetmelik, kurulun önerisi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılır" ibaresindeki "kurulun önerisi" kaldırılmıştır; yani, burada, bir noktada, yasamanın ve yürütmenin tasarrufları, kurul teklifinden çıkarılıyor. Bakanlar Kurulu, dilerse, bu konuda yönetmelik çıkarabiliyor. Yani, burada, biraz daha, egemenliğin, yasama ve yürütmeden, kurum ve kurullara intikal etmesini önleme adına biz bunu verdik; zira, devletin küçülmesi adına da bunun böyle olması gerekir. Yeni kurulan bu kurum ve kuruluşların, kulların, Türkiye'de, âdeta, yürütmeyi ve yasamayı da by-pass ederek, ileride ne gibi işler yapacağını... Hatta, öyle kurul üyeleri ve kurumlar oluşturuluyor ki, kurul üyelerinin görev süresi dolmadan -mesela burada beş yıl diye belirtilmiş- görevden alınması da yasaklanıyor; âdeta, yasama meclisi üyeleri gibi, bunlar, neredeyse yasa yapacaklar, birtakım düzenlemeler yapacaklar. Bundan dolayı, bu önergemizde, biz, kurulun bu yetkisini alıyoruz, Bakanlar Kurulu tarafından yönetmelik çıkarılmasını öneriyoruz.
Burada -yasanın zaten temelinde olan- karşı oluşumuzun nedenleri; bir kere, Türkiye'de, bu yasayla birlikte, tütün ekicileri son derece mağdur edilmiştir. Zira, Türkiye'de, yıllardan bu yana -belki Osmanlıdan bu yana- tütün, devletin inhisarında korunarak geliştirilmiş bir tarım ürünüdür. Buna gerek var mıydı, yok muydu; bu, ayrı bir konu olmakla birlikte, bugün, Türkiye'de tütün ekimi desteklensin mi desteklenmesin mi; bu da ayrı bir konu; ama, burada, şu ana kadar koruma altında olan -üretme ve tüketme veya satma kaygısı olmadan üretmiş- bu alanda 5-6 milyon insanımız, 500 000 çiftçimiz, bu tarım ürününü üretmektedir. Bugün, aniden, bir geçiş dönemi belirtilmeden veya herhangi bir alternatif ürün onlara sunulmadan, bunu ekmeleri ve öğrenmeleriyle ilgili teknik bilgi, kredi ve buna benzer projeler sunulmadan onlara, aniden, böyle bir yasayla değişiklik yapılarak, bu faturanın tütün ekicilerimize çıkarılmasını son derece insafsız bir uygulama diye düşünüyorum. Zira, Türkiye'de, tütün ekicilerimiz son derece fakir kesimlerdendir; mesela benim bölgemde -Yayladağ'ında, Altınözün'de- âdeta kıraç ve taşlık arazilere, insanlar, zembillerle toprak taşıyarak bu tarımı yapıyorlar ve böylece hayatlarını idame ettirmeye çalışan bu insanlara, ani bir baskın gibi, böyle bir yasa çıkarılarak, onların hayat damarlarının âdeta kesilmesine neden olacak bu yasanın uygulanmasının aslında erken olduğuna ve onlara bir geçiş dönemi tanınarak ve alternatif ürün sunularak, onların da ekonomik hayatlarını sürdürmelerini mümkün kılacak bir ortamın oluşturulması gerekirdi.
Bu yasayla birlikte, yarın Türkiye'de, hele, 6 ncı maddede, bazı kuruluşlara birtakım imtiyazlar sunulmak için, tütün tekelleri ve tröstlerine, bir dönem içerisinde bir vardiyada 2 milyar sigara, 15 ton tütün mamulü üretme kapasitesi getirilerek, bu ebattaki işletmelere ve işletmecilere birtakım imtiyazlar tanınmakta, Türkiye'de bunların ürettiği tütün mamulleri fiyatlarında istediklerini belirleme fırsatı verilmekte, ithalat fırsatı verilmekte... Bu demektir ki, Türkiye'de ileride oluşacak tütün piyasasını, Batılı birtakım tröstlerin, holdinglerin veya kartellerin piyasayı ele geçirmesi anlamına gelmektedir. Zira, Türkiye'deki tütün ekicisinin veya tekelinin, zaten, devletin elinden alınan bu tekelin, bu tip tröstlere ve kartellere verilmesiyle, tütün piyasamızda bu güçlü kuruluşlarla rekabet edebilecek kuruluşun olmadığı da göz önünde bulundurulursa, Batı'da artık, hızlı bir şekilde tüketime hazırlanan tütün mamullerinin ve Batı'da üretim yapan büyük firmaların, üretim fazlalarını üçüncü dünya ülkelerine veya gelişmekte olan ülkelere pazarlamalarına zemin hazırlayacak bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Zira, az kapasitede tütün üretebilecek firmalara da birtakım imtiyazlar tanınmamaktadır. Türkiye'de 8,5 milyar sigara üretildiğine göre, en az, 2 milyar adet üretenlere bu imtiyaz verilirse, en fazla dört tane kartel Türkiye'de, devlet tekeli bir yandan bitirilirken, özel tekel, özellikle de, Batılı ve Amerikalı büyük tütün firmalarının tekeli Türkiye'de hâkim olacak ve sigara piyasasına belki, 25 yıl 30 yıl Türkiye'de hâkim olacaklar diye düşünüyorum. Bu yasanın temelinde de IMF'nin dayatmasındaki yatan gerçek bu olsa gerek.
BAŞKAN -Toparlar mısınız efendim...
MUSTAFA GEÇER (Devamla)- Toparlıyorum Sayın Başkan.
Bu vesileyle, en azından, bu tütün kurumunun, özerk kurum olarak, Bakanlar Kurulunun ve yasamanın yetkisini kullanmasının kaldırılması açısından önergemize destek vermenizi bekliyor, saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 9 uncu madde kabul edilmiştir.
10 uncu maddeyi okutuyorum:
Değiştirilen ve yürürlükten kaldırılan hükümler
MADDE 10. - A) 8.6.1984 tarihli ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ekindeki "(B) Kamu İktisadî Kuruluşları (KİK)" bölümünde yer alan "Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğü" bu bölümden çıkarılmış ve aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin ekindeki "(A) İktisadî Devlet Teşekkülleri (İDT)" bölümüne eklenmiştir.
B) 24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 20 nci maddesinin (C) bendinin sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.
Özelleştirme programında bulunan ve sermayesinin tamamı Devlete ait olan anonim şirket statüsündeki kuruluşlarda, Türk Ticaret Kanununun genel kurul toplantılarına ilişkin hükümleri uygulanmaz.
C) 4046 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin başlığı "Muafiyet" olarak değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki bent eklenmiştir.
c) Özelleştirme programında bulunan kuruluşlarda ticaret siciline tescil işlemleri ve Sermaye Piyasası Kurulu kayıt işlemlerinden ücret alınmaz.
D) 2.1.1961 tarihli ve 196 sayılı Ekici Tütünleri Satış Piyasalarının Desteklenmesine Dair Kanun, 9.5.1969 tarihli ve 1177 sayılı Tütün ve Tütün Tekeli Kanunu ile 28.5.1986 tarihli ve 3291 sayılı 1211 Sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu, 3182 sayılı Bankalar Kanunu, 2983 sayılı Tasarrufların Teşviki ve Kamu Yatırımlarının Hızlandırılması Hakkında Kanun, 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu, 7.11.1985 tarihli ve 3238 Sayılı Kanun, 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması ve 1177 Sayılı Tütün ve Tütün Tekeli Kanununun Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması ve Kamu İktisadî Teşebbüslerinin Özelleştirilmesi Hakkında Kanunun 17 nci maddesinin birinci fıkrası hükmü ile ikinci fıkrasında yer alan "tütün ve tütün mamullerinin üretimi, ithalatı ve satışı ile ekici tütünlerinin borsalarda veya yazılı sözleşme yapılarak satılabilmesine ilişkin usul ve esaslar ve" ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN - 10 uncu madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına, Elazığ Milletvekili Sayın Latif Öztek. (SP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika Sayın Öztek, buyurun.
SP GRUBU ADINA LATİF ÖZTEK (Elazığ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 777 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurlarınızda bulunuyorum; şahsım ve Grubum adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
10 uncu madde, bu kanunun yürürlüğe girmesiyle değiştirilen ve yürürlükten kaldırılan hükümleri içermektedir.
Saadet Partisi olarak, biz, bu kanunun bu haliyle çıkarılmasına karşıydık, şimdi de karşıyız, yarın da karşı olacağız; çünkü, bu kanun, millî menfaatlarımıza uygun bir biçimde hazırlanmamıştır, IMF'nin istekleri doğrultusunda hazırlanmıştır, yabancı sigara tekellerinin menfaatları doğrultusunda düzenlenmiştir. Muhalefet partilerinin direnmelerine rağmen, tütün üreticilerinin aleyhine olan bu kanun Meclisten geçirildi ve Cumhurbaşkanına gönderildi. Cumhurbaşkanımız tarafından incelenen kanun, bir kez daha görüşülmek üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına geri gönderildi. Biz söylediğimizde "muhalefet zihniyetiyle tenkit ediyorlar" dediniz ve tenkitlerimizi dikkate almadınız. Sayın Cumhurbaşkanımız, kanunun iade gerekçelerini, çok veciz biçimde açıklamışlardır. Bu görüşlere katılmamak mümkün değildir; bizler katılıyoruz. İktidar partileri, bu konuda konuşmuyorlar; ama, IMF'nin isteklerini yerine getirmekten de geri durmuyorlar, kanunu eski şekliyle çıkarma yanlışında ısrar ediyorlar.
Değerli milletvekilleri, tütün tarımı, bütün tütün mamulleri sanayii ve yan ürünleri birlikte ele alındığında, ortaya çıkan ekonomik değerin, dünya ekonomi varlığının onda 1'i kadar olduğu ileri sürülmektedir. İşte bu ekonomik varlığın paylaşılmasından dolayı da, bu alanda büyük bir mücadele ve rekabet söz konusudur. Gelişmiş ülkelerin büyük sigara tekelleri, kendi ülkelerinde sigaranın sağlığa zararı nedeniyle sigara içenler azaldığı için pazarları daraldığından, geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde pazar arayışına girmişlerdir ve ülkelerinde yetiştirilen kalitesiz tütün ve mamullerini bu ülkelere satma gayreti içerisinde bulunmaktadırlar.
Tütün, ekonomik değer bakımından, Türk tarımının da en önde gelen ürünlerinden birisidir. Uzun yıllardan beri tütüncülük ve sigara denildiği vakit, dünyada ilk akla gelen ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Özellikle kalite tipi tütün yetiştiren birkaç ülkeden biri, belki de en önemlisi Türkiye'dir.
1950'li yıllardan beri, hem özel sektör hem de Tekel, önemli ölçüde tütün ihraç ederek Türkiye'ye döviz kazandırmışlardır. 55 inci hükümetten önce görev yapan hükümetlerce, tütün çiftçisi sistematik bir şekilde desteklenmiştir. Tekel de, ekonomik büyüklük bakımından dünyanın dev tütün ve mamulleri firmaları arasında 4 üncü sırayı almaktadır.
2001 yılı itibariyle ülkemizde toplam sigara pazarının 8,5 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir. Bu da, dünya sigara üretimini ellerinde bulunduranların iştahını kabartmaktadır.
Yine, ülkemizde 600 000 civarında tütün ekicisi aile bulunmaktadır; yani, yaklaşık 3 milyon insanımız, geçimini tütün üretimiyle sağlamaktadır. Ayrıca, tütün sektöründe 40 000 civarında personel çalışmaktadır, resmî ve özel olmak üzere 25 civarında da fabrika mevcuttur; yani, tütün ve mamulleri, geniş bir kitleye hitap eden bir üründür; ama, gelin görün ki, 57 nci hükümet, IMF'nin arzusunu yerine getirmek üzere çıkardığı kanunla, tütün üreticilerimizi desteksiz bırakıp, onları Batılı sigara üreticilerinin insafına terk etmektedir.
Değerli milletvekilleri, kanunun son maddelerini görüşüyoruz. Kanunda arzu edilen değişiklikler yapılmadan, kanun kabul edildi. Bu kanunla, ülkemiz, ekonomik olarak zarara uğradığı gibi, yabancı devletlerin stok fazlası nikotin oranları yüksek tütünlerinin ülkemize rahat bir şekilde girmesine izin verileceğinden, sağlığımız da tehlikeye girecektir.
57 nci hükümet, planlı tarım yöntemi uygulayacağız diye, yüksek enflasyon altında ezdiği, borç batağına soktuğu, elindeki mahsulü maliyetin altında satmak zorunda bıraktığı köylümüzü ve çiftçimizi mahvetti, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkeleri, çiftçisini, tütün üreticisini desteklemektedir; ama, 57 nci hükümet "tütün üreticisine desteği kaldıracağız" diyor. Özellikle tütün tarımı dışında geçinme kaynağı olmayan üreticilerimiz için, alternatif proje üretmeden, altyapıyı oluşturmadan, sadece IMF'ye verilen taahhütlerin yerine getirilmesi amacıyla destekleri kaldırmak, üreticilerimizi yoksulluğa terk etmek demektir; bu yanlıştır, bu uygulama Türk tarımına zarar verir.
Meseleye, sadece IMF'ye olan taahhütleri yerine getirmek açısından yaklaşmak yanlıştır. Ayrıca, mesele, sadece tütün yetiştirme olarak da algılanmamalıdır; zira, meselenin, ekonomik, psikolojik ve sosyal boyutları da vardır.
Değerli milletvekilleri, Türk tarımı adına, Meclis olarak, büyük bir sorumlulukla karşı karşıya olduğumuzu belirtmek istiyorum...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Öztek, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız; buyurun.
LATİF ÖZTEK (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Hükümetimizin, IMF'nin ve dünya sigara tekellerinin talepleri doğrultusunda hareket etmekten vazgeçmesini, duygusal ve fevrî davranmamasını diliyorum.
İktidar partilerine mensup değerli milletvekilleri; Sayın Cumhurbaşkanımız, kanunu, tekrar görüşülmek üzere geri gönderdiler. Bunu, yaptığınız bir yanlışlığın düzeltilmesi için fırsat olarak değerlendiriniz. Tütüncülüğümüzü ve tütün üreticilerimizi bitiren bu kanunu, millî menfaatlarımız doğrultusunda düzenleme yoluna gidiniz, muhalefetin sesine kulak veriniz ve kanunu geri çekiniz; çünkü, biz IMF'nin değil, yüce milletimizin isteklerini dile getiriyoruz.
Ülkemizin şartları düşünülmeden ve detaylı araştırma yapılmadan hazırlanan bu kanun, ülkemizin çözüm bekleyen önemli sorunları ve sıkıntıları varken, ikinci kez Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmiştir. Bu haliyle kanunun savunulacak bir tarafı yoktur. Kanun, ülkemizi, çiftçimizi, özellikle de tütün yetiştiricimizi sıkıntıya sokmayacak, onun yüzünü güldürecek bir şekilde yeniden ele alınmalıdır diyorum.
57 nci hükümetin, tütün üreticilerimizin ve çiftçilerimizin hayrına olacak faaliyetlerde bulunmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Öztek.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Adıyaman Milletvekili Sayın Mahmut Göksu; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan Tütün ve Tütün Mamulleri Yasasının 10 uncu maddesinde Ak Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım; sözlerime başlarken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu kanun, geçen yılın son günlerinde başladı ve bu yılın ilk haftasını da işgal etti. Bir anlamda, tütüncüye yeni yılı da zehir ettik; daha doğrusu, hükümet zehir etti.
Bu kanunun, Türkiye pazarını ele geçirmek isteyen sigara tekellerinin baskısıyla çıkarıldığı çok aşikârdır. Zaman zaman, iktidar partilerine mensup milletvekilleri de bunları söylemiştir.
Değerli arkadaşlar, pazarı daralan uluslararası sigara şirketlerinin, gelişmekte olan ülkelere kendi sigaralarını pazarlayabilmek için, bir dayatmayla, o ülkelerdeki tekeli kaldırmak gibi bir görevleri vardır. İşte, şimdi, Türkiye'de de yüzde 70 sigara pazarı Türk devlet tekelindedir; bunu ortadan kaldırarak, Türkiye'de sigara pazarının 8,5 milyar dolar olduğunu düşünürsek, bu pazara konabilmeleri için, IMF dayatmasına boyun eğen hükümet, bugün çıkacak bu yasayla, bu pazarı uluslararası sigara şirketlerine açacaktır.
Diyorlar ki: Dünyada, artık, bu tür tekeller kalmamıştır. Değerli arkadaşlar, bakınız, Japonya, devlet tekelini muhafaza etmektedir. Sadece Japonya değil, Kore, Tayvan, Çin, Mısır, Tunus ve sair devlette devlet tekeli vardır; çünkü, tütün, domates değildir, nohut, mercimek değildir, süt değildir. Bu, apayrı bir endüstriyel bitkidir. Burada, serbest piyasa ekonomisi dediğiniz zaman, olayın, birçok sorunları davet ettiğini zaman gösterecektir.
Ayrıca, biz, dünya sigara tekellerine, kartellerine pazarı açtığımız zaman, müthiş bir reklam kampanyasıyla, sağlık sorunuyla baş başa kalacağız. Dünya Sağlık Örgütünün yaptığı araştırmalarda, bu tür devlet tekellerinin kalktığı ülkelerde, sigara içenlerde büyük artışlar olduğu tespit edilmiştir. Sigaraya karşı, özellikle Amerika, Fransa, İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde aleyhte yapılan kampanyalar neticesinde büyük oranda düşme var; ama, dünya pazarlarına açılan bu tekeller, gelişmekte olan ülkelerde sigara içenlerin sayısını artırmakta ve pazarlarına gölge düşürmemeye çalışmaktadırlar.
Türkiye'de, sigara tüketiminde 168 000 ton tütün kullanılmakta, üretilen tütün miktarı ise 200 000-220 000 tondur; yani, neredeyse kendi sigara tüketimimiz kadar tütün üretmekteyiz. Eğer devlet, kendi tütünümüzü kullanarak, onu daha kaliteli hale getirip, Türk tütününden sigara imal etmiş olsa, hiç başkasına minnet etmeden, kendi tütünümüzü pazarlama imkânı da bulmuş olacağız.
Değerli arkadaşlar, bir yılı geride bıraktık, yeni bir yıla başladık. Bakınız, 21 inci Dönem milletvekilleri olarak, daha çok iktidar partileri milletvekilleri, bu Meclisin çok çalışkan olduğunu söylüyor. Evet, çok çalışıyor; ama, maalesef, millet lehine çıkardığımız pek yasa yok diyebilirim. 358 birleşim yapmışız, 343 tane kanun; neredeyse her birleşimde bir kanun çıkmış. Yarın, bunun için de, bir kanun çıkardık diye övüneceksiniz; ama, ne var ki, bu kanun da, tütüncünün gırtlağına basarak, onu yok sayarak, onu gözardı ederek çıkardığınız bir kanundur.
Geçen yıl umutların tükendiği, iflasların ve intiharların çoğaldığı, "açız" çığlıklarının ayyuka çıktığı bir yıl olmuştu. Bugünkü bir gazetenin manşetine bakarsanız, İstanbul'un kalabalık bir caddesinde, bir gencin donarak öldüğünü yazıyor. Tabiî, o, İstanbul'da olduğu için basına yansımış. Anadolu'da, ne garipler, ne garibanlar, soğuktan belki donma tehlikesi geçiriyor, evine odun, kömür alamıyor; doğalgaz kullanımını, hükümet, zaten, âdeta yasakladı. Bir manada, bu hükümet, gericiliğe teşvik ediyor milleti; yani, çağdaş bir enerji olan doğalgazı yasaklayarak, milleti, oduna, kömüre ve tezeğe mahkûm ediyor değerli arkadaşlar. Dolayısıyla, bu hükümete, gerici bir hükümet, çağın güzel enerji kaynağı olan doğalgazdan istifade ettirmeyen bir hükümet olarak da bakabiliriz.
Değerli arkadaşlar, bu yasa...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - ...Türk tütün üreticisini mağdur edecektir; ama, özellikle de Adıyamanlı üreticiyi mağdur edecektir. Çay Rize'de neyse, Fındık Giresun'da, Ordu'da neyse, tütün de Adıyaman'da odur değerli arkadaşlar. Getirmiş olduğum "denk" ve "balya" dediğimiz bu tütün numunelerini, Adıyaman çiftçisi bana göndermiş; ben, onlara vekâleten... Dediler ki bana "bunu Sayın Başbakana ver, Amerika'ya gidiyor, bunu hediye sepetine koysun, birini Dünya Bankası Başkanına hediye etsin, diğerini de IMF Başkanına hediye etsin... (AK Parti sıralarından alkışlar) ...ve o başkanlara 'işte yasakladığınız meşhur Türk tütününü (Adıyaman tütününü) size hediye ediyorum; biz değerlendiremedik, umarım siz değerlendirirsiniz' desin, ondan sonra, belki, onlar merhamete gelecek, Türk tütününün ne kadar kaliteli olduğunu anlayacak ve ekilmesine, belki, ondan sonra cevaz vereceklerdir."
Değerli arkadaşlar, bu Yasa, Türk Milletinin arkasında olmadığı, onun ekmeğinin elinden alındığı bir yasadır. Dolayısıyla, karşı olduğumuzu ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum ve bu elimdeki tütünleri, Sayın Başbakana verilmek üzere, Devlet Bakanımız Sayın Karakoyunlu'ya takdim ediyorum. (Ak Parti ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Göksu.
Doğru Yol Partisi Grubu adına, Adıyaman Milletvekili Sayın Mahmut Bozkurt; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)
DYP GRUBU ADINA MAHMUT BOZKURT (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan Tütün ve Tütün Mamulleri Yasası hakkında, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu Yasa, hepinizin malumu olduğu gibi, altı ay önce de Yüce Meclise gelmişti ve Yüce Mecliste yasalaşmış, fakat, Cumhurbaşkanımızdan geri dönmüştü. Bugün, bu Yasayı biz tekrar görüşüyoruz; fakat, bu görüşme, bir noktada, Tütün Yasasını çıkarma şekliyle önümüze gelse dahi, bu, Sayın Cumhurbaşkanıyla restleşmenin dışında, milletle de restleşmenin bir tezahürü olarak Yüce Meclistedir; bunun, bu şekilde bilinmesini ve bu şekilde kabul edilmesini istiyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, milletle restleşme diyoruz; niye milletle restleşme?.. Bu 57 nci hükümet, köylüyü, neredeyse, Türkiye Cumhuriyetinin coğrafyasından silmiştir. Sebebine gelince, köylünün fındığını almıştır, köylünün pamuğunu almıştır, köylünün pancarını almıştır, köylünün çayını almıştır ve en son halkası olarak da, bugün, direkt olarak 3 000 000 insanın ilgi alanında olan tütünü, geçim kaynağı olan tütünü, maalesef, milletin elinden almıştır. Dolayısıyla, bu, hükümetin bu milletle restleşmesinden başka hiçbir şey değildir.
Değerli arkadaşlar, ben, tütünün, Türkiye Cumhuriyeti ekonomisine çok büyük yükler getirdiği kanaatinde değilim; çünkü, baktığınız zaman, içinde bulunduğumuz yılda dahi, Türkiye'de 160 000 ton tütün üretilmiştir. Değerli bürokrat arkadaşlarım buradadır; bu yıl, Türk tütün üreticisine verilen kota 150 000 tondur; ama, üretilen tütün 160 000 tondur; yani, Türkiye'de 10 000 ton fazla vardır ve bu tütünün tamamı, Türkiye'de yapılan yerli ve yabancı sigaralarda kullanılmaktadır; çünkü, tütün, bir sigaranın üretiminde, ne kadar paçalda geniş bir gam olarak kullanılırsa, sigaranın kalitesini de o derecede artırmaktadır. Yani, tütünün adını çıkarmışlar; işte, tütün, Türkiye'de fazla ekiliyor, Türk ekonomisine büyük zararları var, biz bunun faturasını çok ağır bir şekilde ödüyoruz ve bu tütünü yakıyoruz diye. Bu tütünü yakmak tamamen bir safsatadır; ben, bu kanaatteyim; yani, eğer, hükümetler becerikli olmuş olsa, kendi programlarını iyi yapmış olurlarsa Türkiye'de bir tek dal tütünün bile yakılacağı kanaatinde değilim. (DYP sıralarından alkışlar) Bunun örnekleri vardır geçmişte. Baktığınız zaman, 1997 yılında Sayın Eyüp Aşık Tekelden sorumlu Bakan olduğu zaman 200 000 ton tütünü satmıştır. Demek ki, Türk tütününün Avrupa pazarında, hem pazarı vardır hem piyasası vardır; ama, bugün, hesap bu değildir.
HASAN GÜLAY (Manisa) - Sayın milletvekilim doğruyu söyle...
BAŞKAN - Sayın Bozkurt, devam edin. Lütfen...
MAHMUT BOZKURT (Devamla) - Açıp bakarsınız... Tekelle ilgili arkadaşlar buradadır. Hiç kızmanıza gerek yok. Siz, daha tütünü tanımıyorsunuz. Bırakın tütün üreticisini, siz, daha tütünü tanımıyorsunuz!
EROL AL (İstanbul) - Sen de Meclisi tanımıyorsun.
MAHMUT BOZKURT (Devamla) - Yarın öbür gün halkın huzuruna gittiğinizde tütünü de tanıyacaksınız, tütün üreticisi insanlarımızın da ne kadar mağdur olduğunu, bunları ne kadar mağdur ettiğinizi yakinen görmüş olacaksınız.
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Sen o partide değil miydin, niye geçtin?
MAHMUT BOZKURT (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu Tütün Yasası, hiçbir vicdanın kabul edeceği bir yasa değildir. Bu Tütün Yasasını veren bir kişidir, emri veren bir kişidir, emri alan bir kişidir ve bu doğrultuda bu Tütün Yasasını çıkarıyorsunuz. Çıkarırken de adını koyuyorsunuz "elimiz güçlensin diye!.." Nerede eliniz güçleniyor?! Siz, milletin belini kırdınız, milletin belini büktünüz. (DYP sıralarından alkışlar) Hangi elin güçlenmesini istiyorsunuz?! Ama, yarın, millet, bundan dolayı sizden hesap soracaktır.
EROL AL (İstanbul) - Onun için mi değiştirdin partini?!
MAHMUT BOZKURT (Devamla) - Evet, ben, bugün, sırf tütün için Doğru Yol Partisindeyim ve bundan dolayı da şeref duyuyorum. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Keşke, sizde de o izan olsa da, o merhamet olsa da siz de aynı merhameti, aynı fazileti gösterseniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bozkurt, toparlar mısınız...
MAHMUT BOZKURT (Devamla) - Bakınız, değerli arkadaşlar, Virginia türü diye bir tütün vardır. Bu Virginia türü tütünü Türkiye 30 000 kilogram olarak kullanmaktadır. Bu tütün Türkiye'de de üretilebilir; hatta, benim ilim Adıyaman'da dahi bununla ilgili birtakım etütler yapılmıştır, birtakım analizler yapılmıştır ve bununla ilgili bir şirket kurulmuştur. Beş yıl zarfında, bu Virginia türü tütünü, Türkiye'de 20 000 ton olarak üretilecekti; fakat, bugüne kadar, Tekel özelleştirilecek diye bu manada hiçbir çalışma yapılmamıştır ve biz, bu 30 000 ton tütünü tamamen Avrupa ülkelerinden alıyoruz ve bunun karşılığında da, aşağı yukarı, 200 000 000 dolar dışarıya para ödüyoruz. Halbuki, bu tütünün tamamı Türkiye'de de üretilebilirdi; çünkü, bu tütün, Virginia...
YEKTA AÇIKGÖZ (Samsun) - Zamanında niye yapmadınız?!.
MAHMUT BOZKURT (Devamla) - Siz yapacaksınız, hükümet yapacak... Biz geldiğimizde yapacağız; merak etmeyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bozkurt.
MAHMUT BOZKURT (Devamla) - 1 dakika Sayın Başkan.
BAŞKAN - 1 dakika verdim efendim.
MAHMUT BOZKURT (Devamla) - Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, konuşma kesiliyor; siz, hâlâ devam ettiriyorsunuz; böyle şey olur mu?!.
BAŞKAN - Süreyi verdim.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, oradan söz atacaklarına, şuradan konuşsalar da ne dediklerini duysak ve cevap versek.
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, ben, bir hususu, buradaki bir gözlemimi aktaracağım. Bu kürsü, gerçekten uzun boylu milletvekili arkadaşlarımız için, maalesef zulüm haline geldi. Biraz önce, çok değerli hatibi izlerken, ne kadar zor koşullarda hitap ettiğini gördüm. Hakikaten, bunun değiştirilmesi lazım; ama, maalesef, eser müellifi buna müsaade etmiyor; ama, bunun çaresini Genel Kurul olarak hep birlikte bulmak zorundayız diyorum.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sökelim, oraya taşıyalım.
BAŞKAN - Taşıyamıyorsun işte Sayın Güven. Siz hukukçusunuz, yasal prosedürü tamamlanmadan olmuyor.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Genel Kurul her şeye hâkim değil mi Sayın Başkan; ceza davası açın dedik, açmıyorsunuz.
BAŞKAN - Evet, madde üzerinde 3 adet önerge vardır; geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının 10 uncu maddesinin sonuna "tekel sigara fabrikaları en az yüzde 51 hisse Tekelde kalmak şartıyla yalnız Tekel çalışanlarına, Türk tütün üreticilerine, Tekel sigaralarını pazarlayanlar ile küçük tasarruf sahiplerinin ortak olabileceği anonim şirkete özelleştirilebilir" ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
Mahmut Göksu Mahfuz Güler Ahmet Aydın
Adıyaman Bingöl Siirt
Musa Uzunkaya Ali Coşkun Mehmet Çiçek
Samsun İstanbul Yozgat
Mahmut Nedim Bilgiç Faruk Çelik Dengir Mir Mehmet Fırat
Adıyaman Bursa Adıyaman
Zülfükar İzol Eyüp Fatsa Bülent Arınç
Şanlıurfa Ordu Manisa
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının sonuna eklenen "Özelleştirme programında bulunan ve sermayesinin tamamı devlete ait olan anonim şirket statüsündeki kuruluşlarda Türk Ticaret Kanununun genel kurul toplantılarına ilişkin hükümleri uygulanmaz" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
Turhan Alçelik Fethullah Erbaş Musa Demirci
Giresun Van Sıvas
Alaattin Sever Aydın Aslan Polat Ahmet Demircan
Batman Erzurum Samsun
Yakup Budak Mustafa Geçer
Adana Hatay
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, okutacağım son önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (D) bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Musa Demirci Alaattin Sever Aydın
Van Sıvas Batman
Aslan Polat Ahmet Demircan Mustafa Geçer
Erzurum Samsun Hatay
Yakup Budak
Adana
BAŞKAN - Sayın Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet katılmıyor.
Sayın Erbaş, buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)
FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; değerli kardeşlerim önerge verme haklarımızı zaten kısıtladılar. Biliyorsunuz, İçtüzük, daha önce, önerge verme haklarımızı geniş manada sağlamıştı; ancak, sizin iktidarınız, buradaki milletvekilinin söz haklarına dahi tahammül edemedi, İçtüzüğü değiştirdi, bu hale getirdi. Nihayet, 1 maddede 3 önerge verebiliyoruz. Halbuki, eskiden olsaydı, her fıkrasına 4 önerge verecektim. Her fıkrasına 4 önerge verecektim!..
BEKİR GÜNDOĞAN (Tunceli) - 3 tane önerge yeter...
FETHULLAH ERBAŞ (Devamla) - Siz, bu kanunu, bu haksız kanunları böyle çıkaramayacaktınız. (SP sıralarından alkışlar) Ama, sizin tahammülünüz yok; yani, iktidar olarak, hakikaten, muhalefete tahammülünüz yok..
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Çok ayıp!.. Vallahi çok ayıp!..
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... Lütfen...
Sayın Erbaş, buyurun efendim.
FETHULLAH ERBAŞ (Devamla) - Efendim, değerli arkadaşlarımızın tahammül sınırları herhalde çok zayıf.
Değerli arkadaşlar, bu kanun, Cumhurbaşkanlığı tarafından geri gönderildi; elbette, birtakım gerekçeleri var bunun. Benim önerge verdiğim maddenin (D) fıkrası birçok kanunu yürürlükten kaldırıyor ve sonunda da "tütün ve tütün mamullerinin üretimi, ithalatı ve satışı ile ekici tütünlerinin borsalarda veya yazılı sözleşme yapılarak satılabilmesine ilişkin usul ve esaslar ve ibaresi' yürürlükten kaldırılmıştır" diyor ve dolayısıyla, bu kanun, tamamen dış büyük firmaların, tütün firmalarının pazar paylarını artırmak için bir hizmet olarak verildi; bana öyle geldi, çünkü, ülkemizdeki pazar durumuna baktığımız zaman, 168 000 ton sigara tüketimi var bu ülkede. Bunu pakete vurduğumuz zaman, 8,4 milyar paket sigara tüketiyor demektir Türk insanı. Diğer ülkelere baktığımız zaman, bu kadar sigara tüketilmiyor; ne Amerika'da ne Avrupa'da; ama, Türkiye'de bu tüketiliyor. Bir paketi 1 000 000'dan hesap edersek, 8,4 katrilyon liralık bir pazar var. Bu rakamda 6 katrilyon Türk Lirası devlet tarafından vasıtalı vergi şeklinde alınıyor.
Şimdi, yabancı sigara şirketlerinin iştahı da bu noktada kabarıyor. Bunu bizden istediklerinden ve vermek zorunda olduğumuzdan dolayı, 2,4 katrilyon liralık ve bunu dolara endekslediğimiz zaman 1,6 milyar dolarlık bir pazar payı var; yani, kâr payı var. Şimdi, bu pay için Amerika'daki şirketler, Japonya'daki şirketler ve Avrupa'daki şirketler diyorlar ki, Türk insanı bu tütünü içtiğine göre, onların tabiî hakkıdır, elbette ki bunu alacaklar; bizim de tabiî hakkımız odur ki, biz bunu vermeyelim.
Değerli arkadaşlarımız, elbette ki, kendi insanımıza baktığımız zaman, Doğu Anadolu'da 25 756 kişi bu tarımla uğraşıyor, Güney Doğu Anadolu'da 145 275 kişi bu tarımla ilgileniyor, Ege'de 307 000 kişi bu tarımla ilgileniyor, Karadeniz'de 93 000 kişi bu tarımla ilgileniyor, Marmara Bölgesinde de 10 549 kişi bu tarımla ilgileniyor, toplam 582 000 kişi bu tarımla uğraşıyor.
Değerli arkadaşlarım, bu tarım alanlarını kısıtladığınız zaman, sosyal patlamayı düşünebiliyor musunuz? Nereye gidecek bunun sonu? Şu anda, bugün, devlet bakanımız açıkladı nüfus sayımını; dedi ki: "Marmarada nüfus patlaması var." Marmarada nasıl bir nüfus patlaması var; doğudaki insanın alanları kısıtlanınca, sınırları kapattınız, sınır ticareti yapmayınca, doğru batıya geçtiler, Marmaraya geçtiler. Hayvancılığı yasakladınız, normal şartlarda yayla yasakları getirdiniz, hayvancılığı bırakan çiftçi döndü geldi Marmaraya. İstanbul'un nüfusu oldu 10 033 000 kişi. Şimdi, bir şehirde 10 000 000 kişi olursa, oradaki sorunları siz gelin çözün. İşte çözemiyoruz, işte altında kalıyoruz... Tütün Kanununun ortaya çıkaracağı en önemli konulardan bir tanesi de göç olacaktır. Göçü önlemediğiniz sürece, Türkiye'deki insana refah getirmek mümkün değildir diyorum.
Saadet Partisi ve şahsım adına, hepinizi selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Erbaş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının 10 ncu maddesinin (B) fıkrasının sonuna eklenen "Özelleştirme programında bulunan ve sermayesinin tamamı devlete ait olan anonim şirket statüsündeki kuruluşlarda, Türk Ticaret Kanununun genel kurul toplantılarına ilişkin hükümleri uygulanmaz" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
Turhan Alçelik
(Giresun)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Sayın Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
Önergenin gerekçesini arz ve izah etmek üzere, Sayın Alçelik; buyurun efendim.
TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; şu anda, 10 uncu madde üzerinde, önergemizle bir bölümün madde metninden çıkarılmasını arzu ediyoruz. O bölüm nedir; şu anda özelleştirilmekte olan tütünle ilgili kurumların ticaret kanunlarına tabi olmayacağını ifade ediyor. Siz düşünün, öyle bir uygulama başlatıyorsunuz ki, mevcut olan yürürlükteki kanunlara tabi olmayacak! Bunu nasıl onaylayabiliriz; ben bunu izah edemiyorum; ama, siz izah edebiliyorsanız bu takdir sizin.
Tütün tam 5 000 000 insanın neredeyse tek geçim kaynağı. Bu 5 000 000 insanın, 600 000 ailenin -hatta daha da fazla- tek geçim kaynağı olduğu burada değişik arkadaşlarımız tarafından da dile geldi; ama, neyle geçineceği konusunda burada en ufak bir açıklama görmedik.
Bakanlık -biraz önce elimize geçti- bir alternatif ürün projesi hazırlamış. Şimdi, ben bu ürün projesine baktığım zaman; yani, bunu nasıl uygulayacaksınız, bunun uygulaması nasıl olur izah etmek mümkün değil.
NAİL ÇELEBİ (Trabzon) - Biraz sonra anlatacağım.
TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşım "anlatacağım" diyor da, ben şunu söylüyorum şimdi: "Anlatacağım" diyen Nail kardeşim, benim bölgemin milletvekili; fındık arazisinde süs çalısını nasıl yerleştirecek; burada, o yazılı. Efendim, aromatik tıbbî bitkilerden bahsediliyor; allahaşkına, size soruyorum, ülkemizde tıptaki hangi uygulamaya katkınız oldu ki, burada, bitki üretiminden bahsediyorsunuz? Öyle bir noktaya geldiniz ki bu ülkede, benim ameliyat için kullandığım iğneyi imal etmekten acizsiniz.
NAİL ÇELEBİ (Trabzon) - Hepsini oku, hepsini...
TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Şimdi, burada, bakıyorum; tütünle ilgili şu insanlar vazgeçtiğinde, aromatik tıbbi bitkiler, organik tarımsal ürünler üretilecek. Şimdi, değerli arkadaşlar, burada, birçok kanunu çıkardınız.
MUSTAFA YAMAN (Giresun) - Beraber çıkardık, beraber...
TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Hayır, biz, sizin hiçbir kanununuza ortak değiliz.
Tarımsal ürünlere ve çiftçilere devlet desteğini kaldırdınız. Siz, seçimlerde, buna mı söz vermiştiniz?
ALİ GEBEŞ (Konya) - Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıktı.
TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Bakın, bir Birlikler Yasası çıkardınız, Anayasa Mahkemesine götürdük iptal edilmesi için; ama, hâlâ neticelenmiş değil. Allahaşkına, siz, buraya gelirken, 35 000 000 insanı geçinemez hale getirmek için mi geldiniz?!
ALİ GEBEŞ (Konya) - Sizin bozduğunuzu düzeltmeye geldik.
TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Yani, eğer, düzeltmek buysa; 5 000 000 insanı aç bırakmaksa, ben, size bir şey diyemiyorum.
NAİL ÇELEBİ (Trabzon) - Çok bozmuşsunuz, çok...
ALİ GEBEŞ (Konya) - Keşke, yirmi yıl önce bu kanunu çıkarsaydınız.
TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Bakın, buğday üreticisini perişan ettiniz; şekerpancarı üreticisi ne halde, biliyoruz; çay, bizim bölgemizde ne hale geldi, yaşadık. Değerli arkadaşım söylüyor, daha önce 1 kilo fındık satarak aldığı parayı, bu sene, benim üreticim 3 kilo satarak aldı; siz, neyi konuşuyorsunuz!
Refahyol döneminde, 1 kilo tütün satarak aldığı parayı, bugün 3 kilo satarak alıyor insanlar. Zaten perişan ettiniz; şimdi, diyorsunuz ki, ben, bu parayı da size çok görüyorum, siz, yaşamayın. Allahaşkına, bu, insaf değil!
NAİL ÇELEBİ (Trabzon) - Giresun'da problem yok.
TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Lütfen, sizden istirham ediyorum, burada, bu kanun tasarısının görüşmeleri sırasında, kurullar oluşturuyorsunuz. Öyle bir kurul ki -arkadaşlar, yaptığınızın farkında mısınız, hatırlatmak istiyorum- dokunulamaz kurullar; kim gelirse gelsin, yani, bu kanun çıktıktan sonra, siz de dokunamayacaksınız; oluşturduğunuz kurulun görevlisine, atanan insanına dokunamayacaksınız. Bakın, bu ülkede, milletvekili sayısının azaltılması gündemde tutulmaya çalışılıyor. Niye?!. Yani, sizlerin sayısı azaltılsın isteniyor. Niye; efendim, tasarruf yapılacakmış! Ne tasarrufu allahaşkına; siz, oluşturduğunuz bu dokunulamaz insanlara, en az iki üç milletvekilinin parasını veriyorsunuz ve dokunulamaz insanlar oluşturuyorsunuz.
MUSTAFA YAMAN (Giresun) - Turhan Bey, çalışacaklar... Çalışacaklar...
TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, eğer, bu insanlar, milleti öldürmek için çalışacaksa, millete hayat hakkı vermemek için çalışacaksa, biz, Saadet Partisi olarak, buna onay vermiyoruz, reddediyoruz yaptığınız bu uygulamayı. (SP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Alçelik, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız efendim.
TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Hayhay Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, biz, burada, hakkı teslim etmekle mükellefiz; ama, siz, maalesef, bu konuda duyarsız kalıyorsunuz. Bir Karadenizli olarak, izin verirseniz, duygularımı, Temel'in bir fıkrasıyla bitirmek istiyorum. Asansör bozulmuş, kapıcı Temel kapıya bir yazı asmış. Astığı yazı şu: "Bu asansör bozuk; en yakın asansör karşı binada!"
Değerli arkadaşlar, siz, çareyi, Amerika'da arıyorsunuz; Türkiye'de arayın, tütüncü diyarında arayın, fındıkçı diyarında arayın!..
Saygılar sunuyorum. (SP, DYP ve AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının 10 uncu maddesinden sonra gelmek üzere "Tekel sigara fabrikaları, en az yüzde 51 hisse Tekelde kalmak şartıyla yalnız Tekel çalışanlarına, Türk tütün üreticilerine, Tekel sigaralarını pazarlayanlar ile küçük tasarruf sahiplerinin ortak olabileceği anonim şirkete özelleştirilebilir" ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
Mahmut Göksu
(Adıyaman)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Sayın Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.
Sayın Uzunkaya, buyurun efendim.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Değerli Başkan, değerli arkadaşlar; Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yalnız, Sayın Alçelik, biliyorsun, Temel, altı ay işçi olarak çalıştığı binayı satın almadan bırakmaz; o, binayı satın aldı, içindekileri dışarı attı, haberin olsun!
Değerli arkadaşlar, şimdi, bizim, bu değişiklik önergesinde arzu ettiğimiz, istediğimiz şey şu: Diyoruz ki, belli ki, siz kararı verdiniz ve yasanın 10 uncu maddesine, size göre sonuncu maddesine- bir geçici madde var, yürütme ve yürürlük- geldiniz; bu gece, Sayın Başbakan, dörtbaşı mamur, 30 yaş gençleşerek rahat bir uyku uyuyabilir; çünkü, rahat bir şekilde, Amerika'ya götüreceği yasalardan birisini çıkarıp gidecek, grubu da çok rahat edebilir, iktidar ortakları da rahat edebilir; ama, bu rahatınız, toplumun rahatsızlığıdır.
İHSAN ÇABUK (Ordu) - Siz rahatsızsınız...
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Muhalefetin rahatsızlığı da, milletin rahatsızlığı olduğu için rahatsızlıktır; çünkü, siz... (DSP sıralarından gürültüler)
Efendiler, siz, şu sataşmayı bırakın da, gelin, burada savunun şunları. Gelin, şurada konuşun. Şurada... (AK Parti, DYP ve SP sıralarından alkışlar) Bakın, bugüne kadar, şu maddelerde konuşuldu. Ben, Sayın Bakanın, kişisel olarak kanaatinin ne olduğunu biliyorum; ama, hükümeti adına, gelsin de, şurada, çıksın, şu yasayı savunsun; savunamaz, savunmak durumunda değildir. Biliyorum ki, o bakan da, kendinden önceki, istifa eden, selefi olan sayın bakan da, bu yasa, bu milletin millî ruhuna, ekonomisine... Az önce söylenildi, değişik alanlarda, 30 000 000 köy nüfusu... Bunların fındıkla geçineni var, buğdayla geçineni var, çayla geçineni var, şu anda Tütün Yasasıyla tütünü yok ettiniz, ayçiçeği var, pancar var... Hepsini yok ettiniz ve sırayla hepsini yok ediyorsunuz. Blok halinde, ülkeyi de, artık, Amerika'ya mı taşıyacaksınız?!. Geçenlerde bir fıkra yazılmıştı, ben, o fıkrayı pek okumak istemiyorum, anlatmak istemiyorum burada; ama, acaba okyanusta bir yere mi taşıyacaksınız bu ülkeyi, bilmiyorum. Amerika'da, Amerika'yı Amerika'ya taşıyacaksınız!
Değerli arkadaşlar, bakınız, bu hükümet, çok yanlış kararlar veriyor. Şu anda, bu ülke insanı sizi izliyor, bizi izliyor. Belki, son umudu, Parlamentodan şu anda bu Yasanın geçmeyeceği istikametindeki umudunu kaybeden milletin bir umudu da -Hoca Nasreddin'in, o kaybettiği merkebini bulmak için "bir umudum bu dağın arkasındadır" dediği gibi- Anayasa Mahkemesindedir. Bu yasayı Anayasa Mahkemesine götüreceğiz Parlamento olarak, mutlaka gidecek bu yasa. İnanıyor ve umuyorum ki, yanlış hesap Çankaya'dan; yani, Sayın Cumhurbaşkanının köşkünden değil, bu sefer, Anayasa Mahkemesinden dönecek; çünkü, siz, ciddî anlamda anayasal yanlışlar yapıyorsunuz; Cumhurbaşkanının anayasal gösterdiği gerekçelerin hiçbirisine bakmadınız, bu anlamda da hukuku tanımadınız; çünkü, siz, sadece W. Bush'un kabul ettiği ne ise benim kabul ettiğim de odur mantığıyla hareket ediyorsunuz. Bakış ilkeleriniz hep bu olmuştur.
Değerli arkadaşlar, bakın, size bir alternatif çıkış yolu tavsiye ettik. Dedik ki, gelin, Tekel sigara fabrikalarını, en az yüzde 51 hisse Tekelde kalmak şartıyla, yalnız Tekel çalışanlarına, Türk tütün üreticilerine, Tekel sigaralarını pazarlayan; yani, küçük esnaflık yapanlar ile küçük tasarruf sahiplerinin ortaklığı şeklindeki bir kuruluşa yüzde 51'ini devredin; yine iç piyasada özelleşme olsun, serbest piyasaya çıksın; ama, Türk müstahsilinin önüne, Türk üreticisinin önüne, özellikle Tekel çalışanlarına geleceği açısından bir iş garantisini de, 40 000 civarında Tekel çalışanının geleceğini de biraz rahatlatmış olun. Umarım, bu teklifimize, hiç olmazsa, hüsnükabul gösterir "evet" dersiniz; ama, şu ana kadar gösterdiğiniz tavır, değil böyle bir önergenin kabul edilmesini, nokta ve virgüle dahi dokunamaz bir tabular bölgesi olarak bu yasanın önüne konulduğunu da açıkça millete ilan ediyorsunuz.
Şimdi, ben, merak ediyorum, ilk konuşmalarımdan birisinde söyledim. Diğer milletvekili arkadaşlarımız, yani, şu 42 ilin dışındaki... Oysaki, bakın, Rize'de, Hopa'da bile puro tütünü üretilmektedir, Trabzon Akçaabat'ta puro tütünü üretilmektedir. Anadolu'nun büyük bir kesimindeki, Karadeniz'in muhtelif yörelerindeki, Güneydoğu Anadolu'daki, Ege'deki, Marmara Bölgesindeki tütün üretilen illerin milletvekilleri, şimdi, sizi, seçmenleriniz ve bu tütün üreticileri üzüntüyle, hayretle izliyor. Kendilerine, dönüp de ne diyeceksiniz?! Mesela, ben, Tekelden veya özelleştirmeden sorumlu bakana özellikle soruyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Uzunkaya...
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Bitiriyorum.
Sayın Bakanım, sizin, mutazarrır olduğunuza inanıyorum; ama, gelin, şu duygularınızı, şair ve coşkulu ruhunuzla, millete birkaç cümleyle, bir iki mısrayla anlatıverin. Siz, çok güzel izah edersiniz bunları, o üstün belagatinizle, fesahatinizle, talakatınızla; gelin, şurada izah edin, "ey millet, benim elim ayağım bağlı; bizi bağladılar, efsunladılar, uyuşturdular. Ne yapalım; ABD'ye teslim olduk, IMF'ye teslim olduk, Dünya Bankasına teslim olduk. Uyduk bir imama, gidiyoruz kıyamete" diye bir şeyler söyleyin de, belki, millet derdinizden anlar. Hiç olmazsa, sandıkta, sizin sözleriniz bu 350 kişilik milletvekili grubuna tercüman olur.
Saygılar sunuyorum. (AK Parti, SP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
III. - Y O K L A M A
BAŞKAN - 10 uncu maddenin oylanmasından önce, toplantı yetersayısının bulunmadığı gerekçesiyle yoklama yapılmasına ilişkin bir istek vardır.
İstekte bulunan arkadaşların hazır olup olmadığını arayacağım:
Sayın Fethullah Erbaş?.. Hazır.
Sayın Vehbi Hatipoğlu?.. Hazır.
Sayın Ahmet Demircan?.. Hazır.
Sayın Turhan Alçelik?.. Hazır.
Sayın Fahrettin Kukaracı?.. Hazır.
Sayın Ahmet Karavar?.. Hazır.
Sayın Latif Öztek?.. Hazır.
Sayın Rıza Ulucak?..
SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Tekabbül ediyorum.
BAŞKAN - Sacit Günbey tekabbül ediyor.
Sayın Ali Oğuz?.. Hazır.
Sayın Musa Demirci?.. Hazır.
Sayın Mustafa Geçer?.. Hazır.
Sayın Ahmet Cemil Tunç?.. Hazır.
Sayın Aslan Polat?.. Zaten hazır.
Sayın Osman Yumakoğulları?.. Hazır.
Sayın Hüseyin Karagöz?.. Hazır.
Sayın Zeki Çelik?.. Hazır.
Sayın Turhan Güven?.. Hazır.
Sayın Mahmut Nedim Bilgiç?.. Hazır.
Sayın Mustafa Kemal Aykurt?.. Hazır.
Sayın Mehmet Gözlükaya?.. Hazır.
Sayın Mehmet Sadri Yıldırım?.. Hazır.
Bu 21 arkadaşımız sisteme girmesin.
Yoklama için 2 dakikalık süre vereceğim ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır, görüşmelere devam ediyoruz.
VII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
2. Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/888) (S. Sayısı : 777) (Devam)
BAŞKAN - 10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 10 uncu madde kabul edilmiştir.
Geçici madde 1'i okutuyorum :
GEÇİCİ MADDE 1. - A) Genel Müdürlüğün özelleştirme işlemleri tamamlandıktan sonra, bu Kanunun 2 nci maddesindeki Kurul üyeliği için Genel Müdürlüğün ilgilendirildiği Bakanlığın aday önerme yetkisi Kurula geçer.
B) 2002 ve müteakip yıllar tütün ürünü için destekleme alımı yapılmaz. Bakanlar Kurulunca 2000 ve 2001 yılı ürünü tütünlerinin Devlet nam ve hesabına alımında bulunmak üzere bir kamu kuruluşu görevlendirilir. Bu kapsamdaki alımların masrafı ve finansmanı bütçeden tahsis edilecek ödenekle sağlanır, alımlara ilişkin denetim Yüksek Denetleme Kurulunca yapılır.
2000 ve 2001 yılı ürünleri için 1177 sayılı Kanuna ekli cetvelde isimleri yazılı tütün tarımı serbest olan ilçeler dışında kalan yerler ile bu ilçelerin tespit edilmiş ve kesinleşmiş tütün üretim alanlarının dışında kalan yerlerde ekilen tütün fideleri veya dikilen tütünler sökülüp yok edilir. Failleri hakkında üç aydan bir seneye kadar hapis cezası ve ekilmiş olan fideliklerin metrekare veya artığı için beşyüz bin lira, dikilmiş olan tarlaların her bir dekar veya artığı için yüz bin lira idarî para cezası verilir. Tütünler toplanmışsa el konulmakla birlikte her bir kilo ve artığından bir milyon lira idarî para cezası alınır.
Yaprak tütün üretim bölgelerinde ekim belgesi almadan veya belge almasına rağmen belgesinde belirtilen alandan fazla veya ekim belgesinde kayıtlı yerden başka yerde ekim yapanların tütünlerine el konulmakla birlikte haklarında iki aydan bir seneye kadar hapis ve el konulmakla birlikte el konulan tütünlerin her bir kilo ve artığı için beş milyon lira idarî para cezasına hükmolunur.
Ekim belgesinde tespit edilen miktarların kabul edilebilir bir sebep olmaksızın yüzde onundan fazla veya az tütün teslim eden üreticiler hakkında fazla veya eksik teslim edilen miktarların her kilo ve artığı için beşyüz bin lira idarî para cezasına hükmolunur. Ürettikleri tütünün tamamını teslim etmeyenler hakkında yukarıdaki cezaların iki katı uygulanır.
Ekim ve ticaret belgesi olmadan ellerinde tütün bulunduran, nakleden veya satan kimselerin tütünlerine ve nakil vasıtalarına el konulur ve her bir kilo ve artığından bir milyon lira idarî para cezası alınır.
1177 sayılı Kanuna göre kendilerine verilecek kontrol görevlerini yerine getirmeyen muhtarlar ve diğer kolluk kuvvetleri hakkında on milyon lira idarî para cezasına hükmolunur.
Bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 1177 sayılı Kanunun bu fıkrada belirtilen hükümlerinin uygulanmasına 2001 yılı ürünü kampanya döneminin bitimine kadar devam edilir.
C)Kurumun teşkili aşamasında Kurumda istihdam edilecek personel kadrolarının ve vasfının tespitini sağlamak üzere, Maliye Bakanlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Devlet Personel Başkanlığı ve Genel Müdürlükten birer temsilcinin katılımı ile bir komisyon kurulur. Komisyon bu Kanunun yürürlüğe girmesini müteakip bir ay içinde toplanır. Komisyonca belirlenecek kadroların tamamı istekleri halinde Genel Müdürlüğün ilgili birimlerinde çalışan personelden karşılanır.
D) Kurum bu Kanunun yürürlüğe girmesini müteakip en geç üç ay içinde görev yapmaya başlar. Bu süre içerisinde bu Kanunla Kuruma verilen görevler Genel Müdürlük tarafından yürütülür.
E)Kurumun, Genel Müdürlükten devralacağı taşınır, taşınmaz mallar ile her türlü araç-gereç ve cihazların aidiyeti ile devre ilişkin işlemler, Kurum ve Genel Müdürlük arasında yapılacak protokoller ile belirlenir. Devre tabi mallar bedelsiz olup, devir ile ilgili işlemler her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.
F) Bu Kanunun yayımlandığı tarihte tütün eksperi olarak çalıştığını belgeleyenlerin hakları saklıdır.
G) 6 ncı maddenin yedinci fıkrasında yer alan marka bazında sigara için en az iki milyar adet fiili üretim miktarı ölçüsü, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi izleyen; birinci takvim yılı sonuna kadar iki milyar adet, ikinci takvim yılı sonuna kadar bir milyar sekiz yüz milyon adet, üçüncü takvim yılı sonuna kadar bir milyar altı yüz milyon adet, dördüncü takvim yılı sonuna kadar bir milyar dört yüz milyon adet, beşinci takvim yılı sonuna kadar bir milyar iki yüz milyon adet olarak uygulanır.
Diğer tütün mamulleri için en az onbeş ton fiili üretim miktarı ölçüsü bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi izleyen; birinci takvim yılı sonuna kadar onbeş ton, ikinci takvim yılı sonuna kadar ondört ton, üçüncü takvim yılı sonuna kadar onüç ton, dördüncü takvim yılı sonuna kadar oniki ton, beşinci takvim yılı sonuna kadar onbir ton olarak uygulanır.
Altıncı yıldan itibaren uygulanacak olan bu ölçüleri sıfıra kadar indirmeye ve tütün, tütün mamulleri, alkol ve alkollü içkilerin dış ticaretine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.
BAŞKAN - Geçici 1 inci madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına, Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil Tunç; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika Sayın Tunç.
SP GRUBU ADINA AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan kanunun geçici 1 inci maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz aldım; bu vesileyle hepinize saygılarımı sunuyorum.
Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, geçici 1 inci maddeyle çeşitli hususlar düzenleniyor. Bunlardan birkaçıyla ilgili düşüncelerimi arz etmek istiyorum.
Birincisi; bu maddeye göre, 2002 yılı ve sonrasında, tütün destekleme alımı artık yapılamıyor. Dolayısıyla, altyapı hazırlığı yapmadan, tütünde desteklemenin kaldırılmasının getireceği sonuçları, aslında şimdiden görmek mümkün; çünkü, hayvancılıkla ilgili de aynı kararlar alınmıştı. Destekleme alımından vazgeçildikten sonra, hayvancılık sektörünün çok büyük kayıplara uğradığını hepimiz biliyoruz.
Bir başka husus; tütün tarımı serbest olan yerler dışında ekim yapılamıyor. Aksi takdirde, ağır para ve hapis cezaları öngörülüyor, veriliyor. Bu hapis ve para cezalarına bakıyoruz; izinsiz tütün mamulleri üretenlere bir yıldan üç yıla kadar hapis, 250 000 000 liradan az olmamak üzere, üretilen mamullerin piyasa değerinin 10 katı ağır para cezası uygulanıyor.
Satış belgesi almadan satış yapanların ürününe el konuluyor, 10 katı ceza veriliyor.
Ekim belgesi alsın veya almasın, belirtilen alandan fazla veya kayıtlı yerden başka yerde ekenlerin tütününe el konulacak, iki aydan bir seneye kadar hapis, el konulan tütüne de, kilo başına 5 000 000 lira ağır para cezası verilecek. Ekim belgesinde belirtilen miktarın yüzde 10 altında veya üstünde olursa eğer üretim, kilo başına 500 000 lira ceza veriliyor. Ekim belgesi ve ticaret belgesi olmayanların, tütün bulunduran, nakleden veya satan kimselerin nakil aracına el konuluyor; kilo başına 1 000 000 lira para cezası veriliyor.
Öyle ağır cezalar getiriliyor ki, âdeta, reji idaresinin, bir yerde, tekrar hortlatıldığını söylemek, sanıyorum doğru olur; çünkü, biz, kolcu-kaçakçı çatışmalarında ve tabakasında içmek için tütün bulunduran insanların nasıl takibata tabi tutulduklarını hatırlıyoruz. Dolayısıyla, bu düzenlemeyle, bir yerde, tekrar, öyle bir geriye dönüş var.
Değerli arkadaşlarım, bu kanun tasarısıyla, 1177 sayılı Tütün Kanunu yürürlükten kaldırılıyor, tütünün ekimi, dikimi, satımı, ithalatı, ihracatı, fiyatlandırılması tamamen serbest rekabete açılıyor. Tütün ve tütün ürünlerinin ithalatının serbest bırakılmasından sonra, yerli tütün ekicisinin karşılaşacağı sorunları çözecek herhangi bir düzenleme de öngörülmüyor, getirilmiyor. Yasanın 6 ncı maddesine göre, üretici, tütününü, açık artırma merkezlerinde, açık artırmayla satacak. Bu durumda, alıcı bulunmazsa, tütün üreticisi ne yapacak; bu hususta da bir düzenleme yok. Kaldı ki, tütün üreticisi, fiyat yönünden bu piyasada etkili, sınırlı sayıdaki kişilerin tek yanlı tespit ettiği fiyatlara mahkûm olacakları da muhakkaktır.
Deniliyor ki "tütün ekmeyin, alternatif ürün ekin." Alternatif olarak ne ekileceği de belli değil. Dolayısıyla, tütün ekiminin yapıldığı arazilerin yüzde 50'si kırsal arazi, yüzde 33'ü kır taban arazi, yüzde 11'i de taban arazidir. Dolayısıyla, tütün ekimi yapılmadığı takdirde bu arazilerde hiçbir ekim yapmanın mümkün olmadığını da herkes biliyor. Böyle olduğu halde, böyle bir yasayla Meclisin karşısına çıkılmasının, doğrusu, mantığını anlamak mümkün değil.
Şimdi, kime sorarsanız sorun; bu yasayla ne getirilmek isteniyor, Türkiye'ye bunun bir faydası var mı?.. Hükümetin dışında, IMF'nin dışında ve bu sektördeki tekellerin dışında, bu yasadan Türkiye'nin istifade edebileceğini söyleyen hiç kimse yo. Hiçbir şey getirmediği gibi, çok şeyi götürüyor. Öyleyse, bu yasayı çıkarmada ısrar etmenin anlamı ne?!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET CEMİL TUNÇ (Devamla) - IMF böyle bir kanunun çıkmasını istiyor, ABD istiyor, bazı tröstler istiyor olabilir; ama, biz de kendi köylümüzü düşünmek zorundayız, kendi işsizimizi düşünmek zorundayız.
Tütüncülük emek yoğun bir üretimdir. Bu kanunla, zaten mevcut olan milyonlarca işsize bir 200 000 işsiz daha katılmış olacak. Sonuçta, bu işsizlerimiz, bugün, Amerika elçiliklerine, Almanya elçiliklerine ve Batı'nın başka konsolosluklarına, oraya gitmek, çalışmak, sığınmak için, müracaatta bulunuyorlar. Sebep; bizim bu yanlış uygulamalarımız ve bu yanlış tavırlarımız. Bu duruma düşmemek için, bu kanunun geçmemesi gerekiyordu; ama, öyle görülüyor ki, bu kanun geçecek, muhalefet istemediği, Cumhurbaşkanı istemediği, tütün ekicisi, köylüsü istemediği halde bu Tütün Yasası geçecek ve sonuçta da zarar edenin Türk köylüsü, çiftçisi olacağını hemen şimdi buradan söylemek de mümkün.
Ben, yine de, bu kanunun hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Tunç.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika Sayın Arınç.
AK PARTİ GRUBU ADINA BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tütün Yasasının son maddesine gelmiş bulunuyoruz. Görünen odur ki, hükümet ortağı partilerin sayısal çoğunluğu bu kanunun çıkarılması için yeterli olacaktır. Son konuşmalar olarak belki birkaç noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu kanunun amacı, tütünde devlet tekelinin kaldırılması, Tekelin özelleştirilmesi ve tütünün desteklemeden çıkarılması olarak gösterildi. Bunun gerekçeleri de sıralandı. Bildiğiniz gibi, altı yedi ay önce ilk defa kanun çıkarıldı, daha sonra Cumhurbaşkanı tarafından veto edildi, şimdi, tekrar, Meclisin huzurlarına geldi ve her maddesi hükümet ortağı partilerin sayın milletvekillerince kabul ediliyor.
Değerli arkadaşlarım, bu kanun üzerinde çok şey söylendi. Özellikle, muhalefet partilerinin değerli milletvekilleri itirazlarını, eleştirilerini ortaya koydular, bu kanunun eksik olan yanlarını, üreticiler aleyhine olan yönlerini gösterdiler, değişiklik önergeleri verdiler ve üzerinde ısrarla durdular. Bu konuyla ilgili platformlar yapıldı değişik bölgelerde. Türkiye'de tütün üretilen bölgelerin muhtarları Ankara'ya geldi, toplantılar yaptılar. Yine, bununla ilgili sendikalar zaman zaman bilimsel toplantılar da yaparak önerilerini rapor haline getirdiler; ama, bunların hiçbirisi hükümet tarafından dikkate alınmadı.
Değerli arkadaşlarım, bu yasa veto edildi. Veto gerekçeleri de Mecliste okundu. Arkadaşlarımız eleştiriler yaptılar. Hatta, bu eleştirilerin dozu zaman zaman çok da ileri gitti. Bunlara tepki verdiniz. Ama, bütün bunlar karşısında "bu veto, şu şu şu açılardan yanlıştır, yerinde değildir; bu kanunun bu maddeleri bu veto gerekçelerini tamamen karşılar; sosyal devlet ilkesi bu kanunda gözetilmiştir; sizin eleştirileriniz şu şu açılardan haksızdır" şeklinde, hükümet ortağı partilerin hiçbir milletvekili, grupları adına söz alıp, konuşmalar yapmadılar; yani, veto gerekçeleri karşılanmadı, arkadaşlarımızın eleştirileri karşılanmadı, ortaya koyduğunuz ve çıkarmakta kararlı olduğunuz bu kanunun, niçin üreticiler lehine, niçin Türkiyemiz lehine olduğunu açıklamadınız.
Yarın, bu tutanakları inceleyecek olan insanlar hayrete düşecekler. Bu Parlamentoda, ANAP, DSP ve MHP'li 330'dan fazla milletvekili var; hiçbirisi, bu kanunu savunmamış, eleştirilere karşılık vermemiş, sözlerin yersiz olduğunu ortaya koymamış; zaman zaman canları sıkılmış da, bu sıkıntılarını gidermek için, bulundukları yerden sadece laf atmak ihtiyacını duymuşlar; ama, bu tutanaklar incelendiği zaman, şu 10 maddelik kanun tasarısında, ne, niçin yerindedir; bunu ortaya koyacak, savunacak ne cesareti, ne yeterliliği göstermemişler. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, AK Partili milletvekili arkadaşlarım, hemen hemen her madde üzerinde yapıcı eleştirilerde bulundular, önergeler verdiler; ama, maalesef, sayısal çoğunluk, hükümet tarafından bunların hiçbiri dikkate alınmadı, haksız oldukları da söylenmedi; boyunları bükük, elleri havada; maalesef, bu kanun, bu şekliyle çıkıp, gitmek üzere.
Değerli arkadaşlarım, hepimiz, bir mesuliyeti omuzlarımızda taşıyoruz. Eğer, Türkiye'nin, üreticilerimizin, halkın, binlerce ailenin aleyhine sonuç verecek bir kanunu, ellerimizin, sayılarımızın çokluğuyla buradan çıkarmayı marifet biliyorsak, bunun, yarın ortaya koyacağı bütün veballere ortak olduğumuzun bilinci içinde olmalıyız.
Siyasî sorumluluğu elbette taşıyorsunuz. Bu, kötü sonuç verirse, bunun sorumluluğu bize aittir diyeceksiniz; ama, sönen ocaklar, akıtılacak gözyaşları, insanların -hele hele ellerinde başka imkânlar da yoksa- ne yapacaklarının çaresizliğiyle kendi evlerinde gözyaşı dökmeleri, bu sorumluluğunuzu daha da artıracaktır.
Yaptığınız şey doğruysa, bunu, geniş yüreklilikle savunun, eleştirilere karşılık verin, veto gerekçelerini, bilimsel gerekçeleri doyurucu bir biçimde ortaya koyun. Bunu yapmak zorundayız. Muhalefetiyle iktidarıyla bu Parlamento, millet iradesinin temsilcisi olarak burada bulunuyorsa, niçin doğrudur, niçin yanlıştır, bunu, çok açık biçimde ortaya koymalıyız.
Bakın, değerli arkadaşlarım, bu Tütün Yasasının görünen görünmeyen gerekçelerinden bir tanesi şudur: "Fazla tütün üretiliyor, devlet bunları almak mecburiyetinde kalıyor, sonunda da bunları yakıyoruz, avuç dolusu paralar, maalesef, boşa gidiyor. İşte, öylesine bir kanun çıkarmalıyız ki, bu çağın sonunda, artık, tütün yakmaktan kurtulmalı, biz de, avuç dolusu paraları dışarıya vermekten kurtulmalıyız." Bu, ne kadar doğrudur?.. Bu konu...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT ARINÇ (Devamla) - ...burada görüşüldü. Türkiye'de üretilen tütün, eğer, dışarıdan ithal sigara ve tütün gelmese, ancak bize yetecek, ihracatımızı ancak karşılayabilecek; ama, özelleştirme için bir kamuoyu yaratmak endişesiyle "tütün yakılıyor" sözleriyle, bu kamuoyu, sürekli, bir bombardıman altında tutuluyor. Şimdi, tütünün yakılıp yakılmamasını bir kenara bırakalım; ama, bugün bir gerçek var: İkibuçuk yıldan beri Türkiye'de hükümet olan, bu Parlamentoda bu çoğunluğu ellerinde bulunduranlar, şimdi, tütünün yakılmasını bıraksınlar da, parasını ödediğimiz; ama, kullanmadığımız doğalgazın yakılmasını gündeme getirsinler! (AK Parti sıralarından alkışlar) İran'dan gelecek olan doğalgaza 380 milyon dolar ödenecek; ama, bunun 1 metreküpünü bile yakmadan parasını vermiş olacağız. ANAP ve DSP'siyle dörtbuçuk yıldan beri, arkadaşları MHP'nin de iştirakleriyle üç yıla yaklaşan bir zamandır hükümette bulunanlar, niçin parasını ödediğimiz; ama, halkın istifadesine sunamadığımız doğalgazın dolarları yaktığının hesabını versinler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bir önerge üzerinde konuşacağım, sözlerime orada devam edeceğim.
Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Arınç.
Doğru Yol Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın Zeki Ertugay; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)
Sayın Ertugay, süreniz 5 dakika.
DYP GRUBU ADINA ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, Grubum ve şahsım adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
İkinci defa olarak, günlerden beri görüştüğümüz yasanın sonuna geldik. Görünen o ki, bu yasa çıkacak. Ancak, müsaadenizle ifade etmek istiyorum; kesin olan bir şey varsa, o da şudur: Eğer, Türkiye'nin menfaatları açısından meseleye bakıyorsak -hangi gözle bakarsak bakalım, ister uzman gözüyle ister üretici gözüyle ister sorumlu bir devlet adamı, siyasetçi gözüyle olsun- bu yasa, Türk Milletinin menfaatlarına aykırı bir yasadır.
Değerli arkadaşlarım, bu yasa yüzünden bir sayın bakanın, doğru gerekçeler ortaya koyarak, istifa ettiğini arkadaşlarımız defalarca ifade etti. Yine, Sayın Cumhurbaşkanı, Anayasanın birçok maddesine atıfta bulunarak, aykırılığını gerekçe göstererek, bu kanuna özünden itiraz etti ve veto etti. Alternatif ürün aldatmacasından tutun, üreticinin sahipsiz bırakıldığına, yabancı tekellerin insafına terk edileceğine kadar birçok hususu ortaya koydu ve kanunu veto etti. Bütün bunlara rağmen, günlerden beri, muhalefet sözcüsü arkadaşlarımız, Yüce Mecliste, çok haklı ve doğru yaklaşımlarla meseleyi ortaya koydular. Ancak, üzülerek ifade edeyim ki, bu Yüce Mecliste, bu yasanın başından beri görüşülmesi sırasında, hiçbir haklı ve doğru yaklaşım, hiçbir düzgün mütalaa dikkate alınmadan, ısrarla bu yasa çıkarılmaya çalışılıyor.
Bu şartlar altında, bu yasaya Yüce Meclisin iradesinin ürünü olarak bakmak, üzülerek ifade edeyim, mümkün değildir. Bunu, yarın, millete karşı savunmamızın da imkânsız olduğunu ifade etmek istiyorum. Biz, muhalefet olarak, gerçekten, doğru düşündüklerimizi ifade ederek, sonuna kadar bu yasaya karşı olduğumuzu defalarca ifade ettik. İktidar milletvekili arkadaşlarımızın da, açıktan olmasa bile, örtülü olarak, bu yasayı içlerine sindiremediklerini burada müşahede ettik.
Değerli arkadaşlarım, bu yasanın bu maddesine göre, 2002 yılından itibaren devlet nam ve hesabına tütün alımı yapılmayacaktır; yani, bir başka ifadeyle, devlet tekelini kaldırıyorsunuz. Devlet tekelini kaldırmak suretiyle, yerine, serbest piyasa şartlarını hâkim kılıyorsanız, ona biz de evet deriz; ama, bu yasayla, serbest piyasa şartlarını hâkim kılmıyorsunuz, doğrudan doğruya, bu hakkı, bu görevi, yabancı tekellere, yabancı tröstlere devrediyorsunuz. Bir başka ifadeyle, 7,5 milyar dolar sigara pazarı olan bir ülkeyi, 600 000 -altını çizerek ifade ediyorum- örgütsüz üreticisiyle birlikte yabancı tekellerin insafına terk ediyorsunuz ve bu insanları, bu tarımı, 3-5 dekar arazide, en zor şartlarda yapan ve dünyanın en kaliteli tütününü üreten ve bu ülkeye yılda 400-500 milyon dolar gelir sağlayan bu insanları, bu haliyle, Philip Morris'lerin, Reynolds'ların, British Tobacco'ların karşısına çıkarıyorsunuz, "işte pazar, ürününü götür, 50 kilo, 100 kilo tütününü götür, bunlarla pazarlık et, satabiliyorsan sat, satamıyorsan ne halin varsa gör" diyorsunuz. (DYP sıralarından alkışlar) Bu, tarımı tasfiyeden, tarım kesimini gözden çıkarmadan ve bu kesimi ezmekten başka hiçbir anlam ifade etmemektedir.
Değerli milletvekilleri, eğer, Türkiye'de tütün üretimini disipline etmek istiyorsak, kalitesiz, teknolojik değeri düşük olan tütünü diskalifiye etmek istiyorsak, bunun yolu ve yaklaşımı asla bu değildir. Bugün, bilimsel olarak, uzman görüşüyle, 100 000 ton civarında üretilen tütünün en fazla 20 000-25 000 tonu kalitesiz, teknolojik değeri düşük tütün olarak kabul edilebilir. Bunu gerekçe göstererek, gerçekten, dünyayla eşit şartlarda, her zaman yarışabilecek, sadece örgütsüzlüğünden dolayı sıkıntı içerisinde bulunan Türk çiftçisini, Türk tütüncüsünü tasfiyeye yönelmek, Türk tarımına ve Türk insanına yapılacak en büyük kötülüktür. (DYP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ertugay, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız efendim.
ZEKİ ERTUGAY (Devamla) - Değerli milletvekilleri, üzülerek ifade etmek istiyorum ki, ekonominin dibe vurduğu ve geniş toplum kesimlerinin ezildiği bu dönemde, bu, Tütün Yasası gibi, Şeker Yasası gibi, çıkarılan özel yasalarla, Türk tarımındaki en iddialı, uzmanlaşmış, bütün yatırımını buna göre yapmış ve gerçekten alınteriyle, hak ederek kazanan geniş üretici kitleler üretimin dışına atılmakta. 10 000 000 işsizi olan bir ülkede ve bir yıl içerisinde 1 200 000 insanın işsiz kaldığı bu ülkede, bu insanların üretim dışına atılıp, işsizler ordusuna eklenmesi, sadece Türk tarımına değil, Türkiye'ye de yapılmış en büyük kötülüktür.
Bu noktada, bu söylenenlerin Yüce Meclisin iradesiyle kale alınacağını her zaman düşünürüm, Yüce Meclisin iradesine saygısızlık yapmak asla aklımızdan geçmez; ama, görünen o ki, bazı iktidar sözcülerinin de ifade ettiği gibi, burada bir emrivakiyle, bir IMF dayatmasıyla, ciddî manada Meclis karşı karşıyadır.
Anayasa Mahkemesinin bu kanunu iptal ederek imdada yetişeceğini ve Türk çiftçisinin gereken hakkını iade edeceğini düşünüyor; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Ertugay.
Madde üzerinde 4 adet önerge vardır; ancak, bu önergelerden sadece ilk 3'ünü, geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.
Birinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının Geçici 1 inci maddesinin (B) fıkrasından sonra "Tütün destekleme alımı yapılan bölgelerde tütün yerine alternatif sulu tarıma geçinceye kadar bu işlem devam eder" ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
Mahmut Göksu Mahfuz Güler Musa Uzunkaya
Adıyaman Bingöl Samsun
Ali Coşkun Mehmet Çiçek Mahmut Nedim Bilgiç
İstanbul Yozgat Adıyaman
Faruk Çelik Dengir Mir Mehmet Fırat Zülfükar İzol
Bursa Adıyaman Şanlıurfa
Eyüp Fatsa Bülent Arınç
Ordu Manisa
BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum :
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının Geçici 1 inci maddesinin (B) fıkrasının "2005 ve müteakip yıllar tütün ürünü için destekleme alımı yapılmaz" şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Mahmut Göksu Mahfuz Güler Musa Uzunkaya
Adıyaman Bingöl Samsun
Ali Coşkun Mehmet Çiçek Mahmut Nedim Bilgiç
İstanbul Yozgat Adıyaman
Faruk Çelik Dengir Mir Mehmet Fırat Zülfükar İzol
Bursa Adıyaman Şanlıurfa
Eyüp Fatsa Bülent Arınç
Ordu Manisa
BAŞKAN - Okutacağım üçüncü önerge, aynı zamanda, en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım :
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının geçici 1 inci maddesinin (B) fıkrasının sondan bir önceki paragrafındaki "muhtarlar ve" ifadesinin metinden çıkarılmasını arz ederiz.
Mahmut Göksu Mahfuz Güler Musa Uzunkaya Adıyaman Bingöl Samsun
Mehmet Çiçek Mahmut Nedim Bilgiç Faruk Çelik
Yozgat Adıyaman Bursa
Dengir Mir Mehmet Fırat Zülfükar İzol Eyüp Fatsa
Adıyaman Şanlıurfa Ordu
Bülent Arınç
Manisa
BAŞKAN- Sayın Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara)- Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN- Sayın Hükümet?..
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul)- Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN- Sayın Göksu, buyurun.
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman)- Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; gecenin bu saatinde yasanın sonuna gelmiş bulunmaktayız.
Geçici 1 inci madde üzerinde vermiş olduğumuz önergeler var. Bu maddeyle, kanuna göre kendilerine verilecek kontrol görevlerini yerine getirmeyen muhtarlar ve diğer kolluk kuvvetlerine ceza getiriliyor. Değerli arkadaşlar, özeti şu: Yani, köyde bir vatandaş, tarlasına, küçük arazisine tütün ektiği zaman, onu, muhtarın, gidip, jandarmaya veya polise jurnallemesi, ispiyonlaması lazım. Bu, muhtarla köylüyü karşı karşıya getiren bir hadisedir. Bunun mutlaka çıkması lazım.
Bakınız, özellikle, doğu ve güneydoğuda bu tür küçük ekinler çok fazladır. Adıyaman'ın Çelikhan diye küçük bir ilçesi vardır. 500 metrekare, 1 dönüm, 2 dönümde, seki dediğimiz, eliyle, kazmasıyla, küreğiyle düzenlediği toprakta tütün ekmekte, onu kendi evinde kıyarak satmaktadır. Şimdi, siz, bu insana "bunu yapmayın" dediğiniz zaman, alternatif bir şey göstermek durumundasınız; değilse, bu insanı açlığa mahkûm ediyorsunuz değerli arkadaşlar.
Şimdi, Samsat'tan bir tütün üreticisi telefon etti. Sayın Genel Müdürümüz Samsat'ı gayet iyi bilir. Bugün Kaymakam, Belediye Başkanı ve Tekel Müdürü toplantı yapmış, doğrudan gelir desteği alabilmeniz için hem tarlanız olacak hem kotanız olacak...
Demin söylemiştim. Başkasının tarlasında yarıcı olarak çalışan çok fakir bir kesim vardır. Bu kesimin hiçbir alternatifi yoktur. Tarlası olan vatandaş yine arpa, buğday eker; ama, tarlası olmayan vatandaş ne olacak? Buna, buradan, Sayın Bakanımızın bir açıklık getirmesini hassaten rica ediyorum.
Değerli arkadaşlar, tabiî, çiftçinin sorunları çok büyük. Özellikle bölgemde, yine, fıstık üretimi vardır. Geçen sene 10 000 ton rekolte oldu; ama, maalesef, fıstığını, geçen sene sattığı fiyatın yarısına sattı. Vatandaşlar, arayarak, bizim derdimizi de söyle diyorlar; ama, tabiî, dert bitmiyor.
Bakınız, çiftçilerimizin yüzde 70'i, arazisini gübresiz ve ilaçsız ekmek zorunda kalmıştır. Gübrenin ve ziraî ilaçların fiyatı yüzde 300 artmış, mazot, akaryakıt fiyatları yine o kadar artmış ve geçen sene kilosunu 125 000 liraya sattığı buğdayı, bu sene tohumluk için 350 000 liraya almak durumunda kalmıştır.
Değerli arkadaşlar, biz, çiftçinin elinden ekmeğini alırken, onu açlığa mahkûm ederken, öbür taraftan, Amerika'dan, Dünya Bankasından, IMF'den dilendiğimiz paraları, içi boşaltılan bankalara aktarmak için yasa çıkarmaya çalışıyoruz.
Bakınız, banka kurtarma operasyonu yasasında, MHP'li ve DSP'li arkadaşlar, Plan ve Bütçe Komisyonunda karşı çıkmışlar; ancak, Derviş işi bitirmiş, "tasarı çıkmazsa istifa ederim" demiş ve bu şantaj karşısında, onlar da, eli bağlı, bu işi kabul etmek durumunda kalmışlar.
Ben şimdi soruyorum: Siz, hesabınızı, yarın Derviş'e mi yoksa millete mi vereceksiniz değerli arkadaşlar?
Değerli milletvekilleri, bu yasayla, tütün bölgesi olan birçok ilimiz mağdur olacak; ama, demin de konuşmamda söylediğim gibi ve Sayın Başbakanın Amerika'ya hediye sepetine koyup götürmesi için gösterdiğim ve Sayın Karakoyunlu'ya teslim ettiğim o minyatür tütün balya ve dengiyle ilgili konuşmada söylediğim gibi, Adıyaman'ı çok daha fazla vuracak. Zira, Atatürk Barajıyla beraber, Adıyaman, en verimli topraklarını sular altında bırakmış; 1 ilçe, 80'e yakın köy göçmek durumunda kalmış. Körfez kriziyle, yani, Irak'a olan ihracatını Adıyaman kaybetmiş. Kasım ve şubat krizlerinden dolayı, yine, ayrı ayrı ülke genelinde yaşanan krizlerden dolayı Adıyaman da, tabiî, bunlardan menfî yönde etkilendi ve diğer bir kriz... Bu Tütün Yasası, Adıyaman için ayrı bir kriz demektir.
Bir de, yine, dün ufak bir kriz atlattı Adıyaman; o da, nüfus krizi. Yani, 200 000 nüfusunu sildiler.
EROL AL (İstanbul) - Allah Allah!..
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Böylece, Adıyaman'ı açlığa, yokluğa ve yoksulluğa mahkûm ettiler. Ben, buradan, Sayın Bakana söylüyorum: Sayın Bakanım, şimdi, Adıyaman'ı, artık, bu saatten sonra mutlaka afet bölgesine alınız. Eğer, almazsanız, Adıyaman, bu afetlerin en büyüğünü yaşıyor, yok olmaya mahkûm demektir.
EROL AL (İstanbul) - Sahtekârlık mı yapacağız!
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şimdi, burada Tütün Yasasına karşı olan sadece ben değilim; Cumhurbaşkanı, konuşan milletvekillerimiz, millet karşı. Bakınız, Türk-İş'in, Tek Gıda-İş'in çıkarmış olduğu bir dergi var; "Tütün Yasası, Türkiye'ye darbedir" diyor. Bakınız, burada "Tütünde ipler geriliyor." Maalesef, sosyal dokuyu zedeliyorsunuz, insanları geriyorsunuz, bu gece bu ipleri koparacaksınız. Burada Tütün Eksperleri Derneğinin dedikleri var, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinin, bilim adamlarının dedikleri var, ziraat odalarının dediği var; herkes karşı; ama, burada bir şeyi söylemeden de geçemeyeceğim. 54 üncü hükümet döneminde ekonomik reçeteler bir bir hayata geçirilirken, birtakım sunî gündemlerle...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun, bitirin.
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Ekonomik reçeteler bir bir hayata geçirilir ve millet halinden memnunken, "beşli sendika" kol kola girerek, sunî gündemlerle o hükümeti alaşağı ettiler, ondan sonra da bu mevcut hükümetin kurulmasına destek vermiş oldular. İşte, bugün onlara söyleyeceğim bir çift söz şudur: Bugün, Türkiye'ye darbe vuran bu hükümetin kurulmasına siz de katkı sağladınız; dolayısıyla, siz de bunun hesabını vermek durumundasınız.
Değerli arkadaşlar, burada konuşmalar yaptık, önergeler verdik; ama, maalesef, olmadı. Bakınız, benim buradaki konuşmalarım ve önergelerim, sadece fakir halkın ekmeğine sahip çıkmak içindi. Yıl 1976, Sayın Bülent Ecevit CHP Genel Başkanı; Mecliste şöyle bir konuşma yapıyor: "Halk et yiyemiyor, hayvancılık yapan yurttaş bile et yiyemiyor, işçiler, memurlar et yiyemiyor; ama, yöneticilerimiz hâlâ uyuyor." Ben diyorum ki, halk et değil, ekmek yiyemiyor, hâlâ, Başbakan uyuyor, hükümet uyuyor. İşte, sizleri uyandırmak için bu konuşmaları yaptık; dilerim faydası olmuştur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Göksu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi okutuyorum :
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının geçici 1 inci maddesinin (b) fıkrasının "2005 ve müteakip yıllar tütün ürünü için destekleme alımı yapılmaz" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut Göksu
(Adıyaman)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Sayın Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Arınç (AK Parti sıralarından alkışlar)
BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; biraz evvel kaldığım yerden, önerge doğrultusunda konuşmama devam etmek istiyorum.
"Havayı ısıtacağız" başlığıyla bugün pek çok gazetede çıkan bir haberden bahsetmiştim. Burada, kullanamadığımız doğalgaz için 318 milyon dolar ödeyeceğimiz ve önümüzdeki yıllarda bu paranın ödenmeye devam edileceğinden bahsediliyor. Bu hepinizin dikkatini çekecek bir haberdir. Şüphesiz, "tütünler yakılıyor, onun için böyle bir tütün kanunu getirdik" diyenlere, tütün, daha şimdiden cevap veriyor; yani, tütün, uğradığı iftira ve haksızlığın cezasını, hükümetten, doğalgazla çıkarıyor.
Değerli arkadaşlarım, biraz evvel okunmuş olan, dikkatlerinize sunulan bu önergede, uygulama yılının, üç yıl ertelenmesi ve 2005 yılına kadar uzatılması düşünülmüştü. Belki okunmamış olabilir veya dikkatlerden kaçabilir; üreticiler için bundan sonra getirilecek cezalar bu geçici 1 inci maddenin içerisinde var. Hemen, kısaca okumak istiyorum; belki arkadaşlarımızın merhametini celp eder. Bu geçici 1 inci maddede, hem para cezası var hem hapis cezaları var hem de elkoyma (müsadere) hükümleri var. Buradan okuyacağımız kadarıyla, 2000 ve 2001 yılı için tütünler belli bir kurum tarafından alınabilecek, karşılığı verilecek; ama, 2002 ve izleyen yıllarda destekleme alımı kesinlikle yapılmayacaktır. Bu, işin birinci noktası.
1177 sayılı Kanuna ekli çizelgede tütün tarımı serbest bırakılan ilçeler ile belirlenmiş alanlar dışında ekilen tütünler yok edilecek, faillerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ve ayrıca para cezası verilecektir.
Bir başka fıkrayla, ekim belgesi almadan, belirtilen alan dışında veya kayıtlı yerden başka yerde üretim yapanların tütünlerine el konulacak, ilgililere, iki aydan bir yıla kadar hapis ve ayrıca ağır para cezaları uygulanacak. Belgede belirlenen miktarların, kabul edilebilir bir neden olmadan, yüzde 10'undan fazla veya az tütün teslim edenlere de para cezası hükmolunacaktır. Ekim ve ticaret belgesi olmadan ellerinde tütün bulunduranlara, taşıyan ve satanların mal ve nakil araçlarına el konulacak, ayrıca para cezası uygulanacaktır. Görevlerini yapmayan muhtar ve kolluk güçlerine de para cezası verilecektir.
Değerli arkadaşlarım, Osmanlı döneminde bir reji sistemi uygulanmıştı; getirilen bu hüküm de bir reji sistemini çağrıştırmaktadır. Burada yer alan cezalar mutlaka tartışılmalıdır. Serbest piyasaya bırakılacak bir ürün için, üretimden pazara otoriter polis devleti anlayışını yansıtan ağır hapis, mala elkoyma ve para cezası gibi yaptırımların bu kanun içerisinde yer alması, gerçekten hüzün vericidir. Binlerce aileyi ilgilendiren, bir aile ziraatı olan tütünde böylesine ağır para cezaları, hapisler ve elkoymalarla gidilecek yer, vatandaşa zulmetmektir ve bir büyük haksızlıktır.
Değerli arkadaşlarım, bilindiği gibi, Sayın Cumhurbaşkanının veto gerekçesinde de, bu hükümlerle ilgili olarak, tütünde destekleme alımının 2000 yılından itibaren kaldırıldığı çok açık olarak anlaşılıyor. Oysa, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletlerinde, özellikle, arazinin durumu ve bu ziraatı yapan kişilerin ekonomik yönden güçsüz olmaları dikkate alınarak desteklemelere devam edileceği, ekonomik boyutları dikkate alınarak bütçede ayrılan ödeneklerle destek sağlanacağı ve buna dair başka yaptırımlarla da, yine, üreticiler lehine hükümler konması gerektiği, anayasanın temel hükümleriyle bir zorunluluk olarak ortaya konulmuştur.
Değerli arkadaşlarım, bütün bunlarla bizim getirmek istediğimiz hüküm, yasanın çıkmasını müteakip -ki, öyle anlaşılıyor, çıkacaktır; özellikle, bu geçici 1 inci maddesi, çok uzun, yeni bir düzenleme olarak geliyor ve aynı zamanda ceza hükümlerini de içeriyor- hem tütün ekicilerinin, bundan böyle, alternatif alanlara yönelebilmesi, bu konuda yapılacak çalışmalara bir alt zemin oluşturulabilmesi ve bir geçiş dönemine ihtiyaç duyulduğu dikkate alınarak, bu uygulamanın, 2005 ve müteakip yıllar için devam etmesi ve uygulanması, önergemiz olarak teklif edildi. Bunun anlayışla karşılanması gerekir. Bu, kanunun bütününe de aykırı değildir; çünkü, kanun, belli bir sistemi getiriyorsa, bunun uygulanması için bir geçiş dönemine ihtiyaç olduğunu ayrıca izah etmeye gerek yok.
Şu anda, milyonlarca insan, bununla ilgili olarak ciddî bir endişe ve beklenti içerisindeyken, onları, bu kanunun uygulanması için bir altyapıyı hazırlamaya hepimizin görevi vardır diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, Tütün Yasasının bu şekilde çıkması, Anayasamızın temel ilkeleriyle de bağdaşmadığından, umarım ki, Anayasa Mahkemesinden geri dönecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Ümit ediyorum, inşallah, Türkiye Büyük Millet Meclisi, yaptığı bu yanlışlık ve haksızlığın en kısa zamanda farkına varmalı ve bugüne kadar, hükümetin, pek çok konuda değişikliğe gittiği gibi, hatta, sonradan vazgeçtiği gibi, bu uygulamadan da geri adım atmalıdır. Bu, ülkemizde binlerce insanımızın, tütün ziraatıyla hayatını geçiren milyonlarca ailenin, elbette, beklediği bir husustur.
Sosyal barışı kurmadan, bütün sektörleri iyileştirme kapsamı içerisine almadan tarım sektörünü gözardı etmek ve binlerce el emeğiyle geçinen insanları yok farz etmek, ülkede ekonomik programların da başarıya ulaşmasını engelleyecek önemli bir faktördür.
Ben, buradan, AK Parti adına, eleştirileriyle, görüşleriyle bu yasanın çıkmaması için, çıkacaksa, geliştirilerek ve iyileştirilerek çıkması için gayret gösteren bütün arkadaşlarımı takdirle anıyorum.
Tütün Kanununa muhalefet ettiğimizin tutanaklarda da bu şekliyle yer almasından büyük şeref duyduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Arınç.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum :
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 777 sıra sayılı yasa tasarısının geçici 1 inci maddesinin (B) fıkrasından sonra "Tütün destekleme alımı yapılan bölgelerde tütün yerine alternatif sulu tarıma geçinceye kadar bu işlem devam eder" ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
Mahmut Göksu
(Adıyaman)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Sayın Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 777 sıra sayılı, kısa adı Tütün Yasası olarak bilenen yasanın geçici maddesi üzerindeki son önerge üzerinde konuşmak üzere huzurunuza çıkmış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabiî, zannediyorum, bu, yasa üzerinde yapılacak son konuşma oluyor ve bu yasa, günlerce tartışılmış -bir yaz döneminde- bir de yeni yılın ilk yasası olarak tarihe geçecek. 2002'nin düyunu umumiye yasası; yüzotuz sene önce Türkiye'nin yaşadığı felaketin bir başka uzantısını bu millete Ecevit Hükümetinin yaşattığı son yasa; ama, 2002'nin de ilk yasası.
Dileyelim, bu, aynı zamanda da, bu millet aleyhine çıkardığınız son yasa olsun; çünkü, çıkardığınız -bu milletin hayrına çıkarılan- şu ana kadar burada zikredilen buğday, pancar, ayçiçeği, tütün, fındık, çay ve diğer ürünlerle alakalı, milletin hayrına çıkardığınız tek bir yasa olmamıştır. Keşke olsaydı; zaten, milletin hayrına olan yasalarda -geçmişte de örnekleri oldu- size, elimizden geldiği kadar da, muhalefet olarak katkı sağladık; ama, burada görülen hadise şudur: Siz, Türkiye'yi, artık, yabancı tütünlerin ve sigaraların cenneti haline getirmekle kalmayacaksınız, kendi tapulu arazisinde alışkanlığı itibariyle tütün ekecek olan vatandaşı jurnalletecek, jandarma dipçikleriyle, geçmişte, onlarca yıl önce yaşanan hadiseleri yaşatarak, insanları dipçikleteceksiniz; onunla da yetinmeyeceksiniz, bugün, icralarda, adliyelerde sürünen vatandaşlara yeni tütün ekme sanıkları olarak insanları davet edeceksiniz, celp edeceksiniz.
Şimdi, bütün tütün üreticileri sizi dikkatle izliyor. Bu memleketin çocukları... Ben, çocukluğumdan beri, birçok arkadaşımın arz ettiği gibi, ifade ettiği gibi, tütün tarlalarında yetişmiş bir ailenin çocuğuyum; aile boyu tütün tarlalarında büyüdük. Anadolu'da 14 ay tütün ürünüyle meşgul olunur; 14 ay, 12 ay değil. Bir ürün satılmadan, 2 ay öbür ürünün hâlâ işlemesi devam eder. Bunu, üretenler çok iyi bilir.
Belki, Anadolu'da tütünden bitap düşmüş insanlar "bir çıkış yolu olsa da bundan kurtulsak" diyenler de olabilir; "keşke şundan kurtulsak" diyenler... Belki, birkısım yaşlı nineler "yahu bir şekilde kurtulsak" demiştir de "akşamleyin tencereye neyi koyacağız" diye, tencereye koyacağı şeyin vasıtasının ne olacağını kara kara düşünecektir, düşünmektedir.
Samsun'un Yakakent İlçesine gittim, 18 Nisan Seçimleri öncesi; unutmadığım bir hatıram. Köyün ismini zikretmek istemiyorum. Samsun Milletvekili DSP'li değerli dostlarım çok iyi bilirler o köyleri; Samsunlu DSP'liler veya DSP'li Samsunlular... Köyde, nedir bu sene diye sordum. 18 Nisan öncesi, 1998'in ürünü satılmıştı o günlerde; 400 000 liraya, 600 000 liraya, 650 000 liraya ürün alınmış. Halbuki, 1 400 000'den alınması lazımdı o sene. Niçin bu böyle dedim; dediler ki: "Hocam, yaktı bizi bu Karaoğlan." Aynen onların sözüyle söylüyorum. Biz, 1974'ten beri Ecevit'e alışkındık. O zamanlar bir Karaoğlan vardı, efsaneydi. Tütünümüze bir para verdi. O zaman bir de ortağı vardı. Biz, Ecevit verdi zannetmiştik; ama, ardından bir hükümet daha kuruldu, o hükümetin ortağı olan siz, gene tütüne en iyi parayı verdiniz -4,16 dolardır o dönemde tütüne verilen para- ama, Ecevit bizi aldattı dediler. Vatandaşın sözünü söylüyorum. İsterseniz, DSP'li milletvekilleri de yarın gelir, şahit olarak onlara tekrar dinletirim.
"Aldandık" dediler de ne oldu biliyor musunuz; ben, şimdi, o seçmenlere sadece üzülüyorum. Seçim sonrası, baktım; en çok oyu, yine, o köy, Ecevit'e vermiş. Belki Ecevit, bizi yeniden bu faka bastırmaz diye ummuşlar; ama, vatandaşım yine aldanmaya devam etmiş.
Umuyorum, Samsun'un Alaçamı, Bafrası, Merkezi, Ondokuzmayısı, Ayvacık'ı; özellikle Vezirköprü, Havza yöresindeki tütün üreticileriyle, tüm Türkiye tütün üreticileri, sizin şu inatkâr tavrınızı, noktasına, virgülüne kadar dokundurmayan tavrınızı, ibretle, hayretle, dehşetle izliyor ve umuyorum, inşallah, bu, son pişmanlık olur...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
Tabiî, sadece size değil, sizin kahraman ortaklarınız var, yiğit ortaklarınız; her söylediği kanun olacak, yumruklarıyla Ankara'yı cûş ü huruşa getirecek olan aziz ortaklarınız ile diğer yanındakilerin, bu işi halledeceğine inanıyorlardı; ama, heyhat, onlar mazide kalmış meğer ve millet, elinde bir ah, bir feryat ile kaldı. Tütün tarihe karıştı, gözünüz aydın olsun; başınız sağ olsun yüce milletim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti ve SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Uzunkaya.
Sayın Uzunkaya'nın önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 1'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
11 inci maddeyi okutuyorum :
MADDE 11. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - 11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
12 nci maddeyi okutuyorum :
MADDE 12. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - 12 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, aleyhte, oyunun rengini belli etmek üzere, Sayın Erkan Kemaloğlu?.. Yok.
Sayın Mehmet Özcan?.. Yok.
Lehte olmak üzere, Sayın Masum Türker?.. Yok.
Aleyhte, Sayın Erdoğan Sezgin; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)
3 dakika içinde toparlayın efendim.
ERDOĞAN SEZGİN (Samsun) - Ne kadar efendim?..
BAŞKAN - 3 dakika... Oyunuzun rengini belli edeceksiniz.
ERDOĞAN SEZGİN (Samsun) - Sayın Başkan, Parlamentonun değerli üyeleri; 2002 yılının aziz milletimize umut ve ışık yılı olması dileğiyle, hepinize saygılarımı sunuyorum.
Tütün Yasasıyla ilgili, arkadaşlarımız çok şey söylediler. Ben, bu kısa süre içinde, ne yapılması gerektiği konusunda iki noktaya işaret etmek istiyorum. Biliyorsunuz, geçen sene tütün piyasası açılırken, tütüne, bir sene öncesine göre yüzde 25 zam verdiler. Oysa, o arada, büyük bir devalüasyon oldu, finans piyasaları altüst oldu, mayıs ayından sonra Türkiye'deki ürünlere yüzde 55 oranında zam yapıldı. Tütüne son altı sene içinde verilen rakamlar 3 dolar 14 sentin altına düşmemişti; ama, geçen sene, tütünün fiyatı 1 dolar 88 sente düştü.
Değerli milletvekilleri, bu konuda, Sevgili Bakanımızın, değerli milletvekili arkadaşlarımızın, sayın bakanlarımın, tütün ekicilerine yardımlarını talep ediyorum; çünkü, geçen sene 1 dolar 88 sente düşen tütün fiyatlarıyla ekicinin eline, borçlarından mahsup edildikten sonra, para geçmemiştir ve nitekim, bu seneki olağanüstü hacizler ve yüzde 90'a varan köylerdeki hacizler bundan kaynaklanmaktadır. Mesela, geçen sene, piyasa, kilogramı 2 200 000 liradan açıldı, yüzde 25 zam verildi. Geçen sene, tütüne, diğer mahsullerde olduğu gibi, yüzde 55 zam varsayımıyla -bu bir uyarlamadır- bu seneki zammın ona göre hesaplanmasına özellikle dikkat edilmesi gerektiğini istirham ediyorum.
Son altı sene içinde, tütünde en düşük fiyat 3 dolar 14 senttir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın lütfen.
ERDOĞAN SEZGİN (Devamla) - Ekiciler ve üreticiler adına, 14 senti ben alıcılara bağışlıyorum. Eğer, Türkiye'de, tütüne verilecek ücret 3 doların altına düşerse, bu sene, tütün üreticilerinin mağduriyeti -zaten geçen sene olmuştur- daha fazla olacaktır.
Bir şey daha arz etmek istiyorum. Bu sene tütün rekoltelerinde muazzam bir düşüş vardır. Örneğin, Bafra'da, verilen kota 8 milyon kilodur; ama, 6 milyon kilonun altına düşmüştür.
Tütünün yabancı firmalarda yüzde yüz alıcısı vardır. Tütün piyasasının düşük fiyatlarla açılması üreticinin aleyhine olacaktır. Bu kanun hakkında çok şey söylenebilir; ama, en azından, bu konuya dikkat edilmesini, Türk tütüncülüğü adına, üreticiler adına, ben, hassaten rica ediyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum (DYP sıralarından alkışlar)
İHSAN ÇABUK (Ordu) - Oyunun rengini söylesin...
BAŞKAN - Oyunuzun rengini ifade etmediniz Sayın Sezgin.
ERDOĞAN SEZGİN (Samsun) - Ret...
BAŞKAN - Ret diyorsunuz...
Sayın milletvekilleri, tasarının tümünü oylamaya geçmeden önce, Sayın Turhan Güven ve arkadaşlarının bir önergesi vardır, okuyorum :
Genel Kurul çalışmalarına devam edilmesi ve görüşülmekte olan 777 sıra sayılı kanun tasarısının, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 60 ve 72 nci maddelerinin son fıkraları gereğince, söz konusu tasarının ikinci defa müzakere edilmesi hususunun gereğini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Turhan Güven Mehmet Gözlükaya Ali Şevki Erek
İçel Denizli Tokat
Saffet Arıkan Bedük Nevzat Ercan Necati Yöndar
Ankara Sakarya Bingöl
Sayın milletvekilleri, bu önergeyi işleme alma şansım yoktur...
TURHAN GÜVEN (İçel) - Neden efendim?
BAŞKAN - Çünkü, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Evet...
BAŞKAN - Ancak, tasarının yeniden müzakere edilebilmesi için, İçtüzüğün 89 uncu maddesi gereği, esas komisyonun veya hükümetin bu konuda yeniden görüşülme isteğinde bulunması gerekirdi; o da belli bir maddesi üzerinde. Ancak, bu önerge, tasarının tümü görüşüldüğü sırada verilmiş olsaydı, lehte ve aleyhte konuşma olmaksızın, işaret oyuyla Genel Kurulun bilgisine ve oyuna sunardım, alınacak karara göre devam ederdik veya herhangi bir madde üzerinde verilmiş olsaydı, yine Genel Kurulun oyuna sunacaktım ve çıkacak sonuca göre işlem yapacaktım. Kaldı ki, tasarı zaten iki sefer görüşüldü...
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, bir dakika efendim...
BAŞKAN - Sizin de bu konunun ehemmiyetinizi bildiğinizi biliyorum, anlayışınızla bunları çoktan kavradığınızı biliyorum...
TURHAN GÜVEN (İçel) - Müsaade ederseniz, kalkayım, izah edeyim ben. Siz tekriri müzakereyi anlamamışsınız.
BAŞKAN - Efendim, işleme alamıyorum.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, siz tekriri müzakereyi anlamamışsınız, bu 72 nci maddeyi hiç anlamamışsınız. Orada, anlamadığınızı söylemek istiyorum. Tutumunuz hakkında konuşmak istiyorum...
BAŞKAN - Efendim, ben anladım...
TURHAN GÜVEN (İçel) - Tutumunuz hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN - ... izah ettim; işleme almıyorum.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Başkanın tutumu hakkında söz istiyorum efendim... Tutumunuz hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN - Efendim, işleme almıyorum, artık tutum yok...
TURHAN GÜVEN (İçel) - Efendim, 66'ya göre söz istiyorum.
BAŞKAN - İşleme almıyorum efendim... (DYP sıralarından gürültüler)
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir...
TURHAN GÜVEN (İçel) - 66'ya göre söz istiyorum efendim.
BAŞKAN - Tasarının tümü açık oylamaya tabidir...
TURHAN GÜVEN (İçel) - 66'ya göre söz istiyorum.
BAŞKAN - Efendim olmaz... (DYP sıralarından gürültüler)
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, ben İçtüzüğün...
BAŞKAN - Açık oylamanın şekli konusunda Genel Kurulun kararını alacağım.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Efendim, İçtüzüğün 66 ncı maddesine göre söz istiyorum.
BAŞKAN - Efendim, gerekçeyi okudum, sizin de önergenizi okudum.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Tutumunuz hakkında söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Ne yaptım ben efendim? (DYP sıralarından gürültüler)
HACI FİLİZ (Kırıkkale) - Padişah mısın sen orada?!
TURHAN GÜVEN (İçel) - Yanlış uyguluyorsunuz!..
BAŞKAN - Hayır efendim. Neyi yanlış uyguluyorum?
TURHAN GÜVEN (İçel) - Başkan tarafsız olur. Yanlış uyguluyorsunuz...
BAŞKAN - Neyi yanlış uyguluyorum? Efendim, böyle bir şey yok. Benim yaptığım bir yanlış yok.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Bana göre var. Siz karar veremezsiniz, Başkan tarafsız olur. Siz alışkınsınız buna... Olmaz böyle şey!..
BAŞKAN - Ben İçtüzüğü uyguluyorum.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Tutumunuz hakkında söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hayır efendim... Vermiyorum efendim...
TURHAN GÜVEN (İçel) - Başkan tarafsız olur. Olur mu böyle bir şey!.. . Hani başkanlar tarafsız olurdu?! Tutumunuz hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN - Efendim, olmaz...
Açık oylamanın...
TURHAN GÜVEN (İçel) - Tutumuzun hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN - Efendim, hayır, vermiyorum.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (DYP sıralarından gürültüler)
RAMAZAN GÜL (Isparta) - Sahte oy kullanıyorsunuz! Burada olmayan adamlar oy kullandı!
BAŞKAN - Oylama için 3 dakikalık süre vereceğim.
RAMAZAN GÜL (Isparta) - Ali Güngör nerede; oy kullandırdınız siz!
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sizin yaptığınız her işlem yanlış. Mecbursunuz bunu işleme koymaya. Burada olmayan adamlara oy kullandırdınız siz.
BAŞKAN - 3 dakikalık süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
Efendim, çalışmalarımız saat 24.00'e kadar devam ediyor, arkadaşların bilgisine sunarım.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
TURHAN GÜVEN (İçel) - İlk defa uygulanıyor Meclis tarihinde bu. Var mı Meclis tarihinde; yok. Bana bir tane örnek gösterin bu konuda; getirin, gösterin bakalım!..
Tekriri müzakere yokken bu madde vardı. O madde eskiden vardı, tekriri müzakere sonradan konuldu. Hukukdışı birtakım şeyler yapılıyor memlekette. Bu, sana da yakışmıyor, Meclise de yakışmıyor! Oradaki insanlara inanıyorsun, bana inanmıyorsun. Oradaki adamlar hiçbir şey bilmez. Ben de başkanlık yaptım... Teamülmüş!.. Ne teamülü?!
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması İle Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 20.6.2001 Tarihli ve 4685 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresinin yapılan açık oylamasına 297 sayın milletvekili katılmış, 229 kabul, 66 ret ve 2 çekimser oy kullanılmıştır.
Böylelikle, kanun kabul edilmiştir; hayırlı olsun.
Sayın milletvekilleri, Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilatı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakerelerine başlayacağız.
3. Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurt Dışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı : 433)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının müzakerelerine başlayacağız.
4. Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı; Kayseri Milletvekili Hasan Basri Üstünbaş ve Üç Arkadaşının Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/755, 1/689, 2/699) (S. Sayısı : 666)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Türkiye İş Kurumu Kanun Tasarısının müzakerelerine başlayacağız.
5. Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Türkiye İş Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/754, 1/692) (S. Sayısı : 675)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısının müzakerelerine başlayacağız.
6. Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ile bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/756, 1/691) (S. Sayısı : 676)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının müzakerelerine başlayacağız.
7. Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 616 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/753, 1/690) (S. Sayısı : 685)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan karar gereğince 8 inci sıraya alınan Kamu İhale Kanunu Tasarısının müzakerelerine başlıyoruz.
8. Kamu İhale Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporları (1/930) (S. Sayısı :794)
BAŞKAN - Komisyon ve hükümet hazır.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, başlayamazsınız... "Alınan karar gereği" bir tarafa; ama, Başkanlık Divanına itirazımız var; sayı aldı, rakam aldı, her şey tamam efendim.
BAŞKAN - Efendim?..
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sonucu alınmadan buna başlayamazsınız.
BAŞKAN - Aldık efendim...
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Önünüzde...
TURHAN GÜVEN (İçel) - Önünüzde bir dilekçemiz var; Başkanlık Divanına verdik biz o itirazımızı; onun sonucu alınmadan başlayamazsınız.
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Kesin efendim... Divanın da kararı var zaten. Sayın Başkan, görüşmeler düşer.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Bu konuda Başkanlık Divanının da kararı var daha önceden, başka bir olayla ilgili.
BAŞKAN - Sayın Güven, tabiî, bu tür itiraz hakkınızdır, yapabilirsiniz; ancak, şunu söyleyeyim: Bu itirazları yapma zamanınız ve süresi, oylama esnasında ayağa kalkmak suretiyle olabilirdi. Efendim, Başkanlık olarak alınmış, bitmiş...
TURHAN GÜVEN (İçel) - O da yanlış. 13 üncü maddeyi okur musunuz...
BAŞKAN - 13 üncü maddeyi okuyalım efendim. Ne olacak 13 üncü maddeyi okursak?
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sahtekârlığı daha yeni öğrendim.
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Çok ayıp! Size yakışmıyor. Sözünüzü geri almanız lazım.
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, İçtüzüğü bir öğrenin.
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Hukuka göre yöneteceksiniz efendim, kafanıza göre değil! İç hukuka saygı göstereceksiniz Sayın Başkan.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Başkasının yerine oy kullanmak nedir yani?! Nedir yani, olmayan adamın yerine oy kullanmak?!
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sahtekârları ortaya çıkarın Başkan!
BAŞKAN - Kibar olun efendim. Kibar olun... Sakin olun...
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Çift oy kullananlar, burada olmayanlar var.
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Sus! Otur yerine!
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sana ne! Ben Başkana söylüyorum.
HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Niye bağırıyorsun?!
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Bağırıyorum!
HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Bağır o zaman! Biz de dinleyeceğiz seni!
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Üzerine niye alınıyorsun?! Ben, sahtekârlara söylüyorum. Sen niye üzerine alınıyorsun?!
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Sayın Başkan, ara vereceksin. Divan toplanacak, salim bir görüşme yapacak. Uygulaması var Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buradaki itirazınız var. Bu konuda, siz, Meclis Başkanlık Divanına gidebilirsiniz; bu, hakkınızdır.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Oraya da gittik efendim. Onun sonucunu bekleyeceksiniz siz.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Başkanlık Divanına gitmeye gerek yok. Ali Güngör yerine sahte oy kullanılmış. Ayrıca, Sayın Sabahattin Çakmakoğlu'nun yerine oy kullanan Sayın Hüsamettin Özkan'ın vekâleti varsa çıkarsın Kanunlar Müdürlüğü.
BAŞKAN - Efendim, Başkanlık Divanı bu konuda kararını verir. Eğer bir itirazınız varsa, oraya yaparsınız.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Peki, kanun geçtikten sonra neye karar verecek?
BAŞKAN - Efendim, işlem bitmiş. Tamamlanmış bir işlemle ilgili şimdi ne yapacağım ben?!
TURHAN GÜVEN (İçel) - Efendim, siz görüşmeye başlarsanız neye karar verecek?
BAŞKAN - Efendim, görüşüldü, bitti o.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Var mı vekâletnameleri orada? Sayın Bakanların yerine olmayanların da kullandığına dair şey var. Bana vekâletnameleri gösterebilir misiniz? Kim kullandı kimin yerine? Sayın Ali Güngör "ben burada yoktum" diyor; kabul oyu veriyor; orada kabul oyu var. 3 oyla; biliyorsunuz, bu, 3 oyla geçti; yapmayın!..
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Sayın Başkan, ara vereceksiniz; yarın...
SALİH ÇELEN (Antalya) - Sayın Başkan, gerçekleşen fiil var ortada; isim vererek söylüyoruz, yer belirterek söylüyoruz; zabıtlar ortada. Ali Güngör yok.
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Bakın, hukuka saygı gösterin Sayın Başkan.
BAŞKAN - Efendim, bakın, işaretle oylamada, eğer, itirazınız varsa...
KAMER GENÇ (Tunceli) - İşaretle oylama değil...
HACI FİLİZ (Kırıkkale) - 13 üncü madde, 13...
BAŞKAN - Bir dakika efendim...
...oylama sırasında ayağa kalkmak suretiyle "oylamaya başvurulmasından hemen sonra" deniliyor. Bir arada...
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Sonra anlaşılıyor Sayın Başkan, sonra...
HACI FİLİZ (Kırıkkale) - Sahtekârlığın saati olur mu?!
BAŞKAN - Efendim, bir dakika... Ama, siz eğer İçtüzüğü uygulamak istemiyorsanız, amenna, baş üstüne; ne yani?.. Onu söylüyorum ben size, okuyorum; siz de dinleyin; iyi bir hukukçusunuz, anlarsınız, biliyorsunuz zaten. Aradan dört beş saatlik bir zaman dilimi geçmiş, belki daha fazla bir süre; hatta, yedi saatlik bir zaman dilimi geçmiş. "Ayağa kalkmak suretiyle oylamaya başvurulmasından hemen sonra bir arada ayağa kalkan beş milletvekili sonucun açıkça anlaşılmadığı gerekçesiyle oylamanın tekrarlanmasını isterlerse, oylama salonda ikiye bölünmek suretiyle yeniden yapılır" deniliyor.
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Sonradan anlama var Başkan.
BAŞKAN - Budur efendim.
TURHAN GÜVEN (İçel) - 13 üncü maddeyi okur musunuz...
BAŞKAN - Efendim, hayır...
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Sayın Başkan, oylama sırasındaki hatalar farklı, oylamadan sonra ortaya çıkan hatalar farklı; 13 üncü maddeyi uygulayacaksınız ve iç hukuka saygı göstereceksiniz.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - 13'ü okur musunuz Sayın Başkan.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Efendim, ben 13 üncü maddeyi uygulamanızı istiyorum.
BAŞKAN - Efendim, konuyu Başkanlık Divanına götürürsünüz.
SALİH ÇELEN (Antalya) - Sayın Başkan, oylama sırasında mümkün değil.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, ayrıca bakanların yerine oy kullanılmış, ayrıca bakanların vekâletnameleri yok, müzakere açmak zorundasınız.
BAŞKAN - 794 sıra sayılı yasa tasarısının tümü üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Kocaeli Milletvekili Sayın Osman Pepe... (DYP ve SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
Sayın Pepe, buyurun efendim.
SALİH ÇELEN (Antalya) - Sayın Başkan, ara verin 5 dakika...
BAŞKAN - Efendim, itiraz edersiniz... (DYP ve SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
Sayın Pepe, buyurun efendim. Buyurun, siz kürsüye gelin efendim...
Efendim, siz buyurun, kürsüye buyurun; görüşmeler devam ediyor. Sayın Pepe...
Gruplar adına başka söz isteği var mı efendim?.. (DYP ve SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
Efendim, sayın hatip kürsüye gelirse...
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Ne demek sayın hatip kürsüye gelirse!..
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bu gürültüde... Ara verin Sayın Başkan... Niye vermiyorsunuz?..
BAŞKAN - Efendim, neyine ara vereyim; yapılacak bir şey yok.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - İktidar partilerinden gelsin...
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Onlar gelsin, konuşsunlar!..
BAŞKAN - Konuşmuyorlar efendim; ben zorla mı getireceğim?!.
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, ayıp, ayıp!.. Yakışmıyor size!..
BAŞKAN - Kibar olun!..
(DYP ve SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Niye ısrar ediyorsunuz?!.. Neden ısrar ediyorsunuz Sayın Başkan?..
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, hukuka gelin, hukuka...
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Neden yanlışta ısrar ediyorsunuz?..
(DYP ve SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN - Efendim, şimdi, o davranışlarınızla, bilgisayarlara zarar verdiğinizi bilmenizi isterim. Sizlerin, devlet malına, millet malına zarar vermeyeceğinizi biliyorum. Ben, o hususu hatırlatıyorum.
MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Bravo Sayın Başkan.
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, sükûnet sağlanmadan hatibimiz çıkmaz... Sayın Başkan, ara verin Allahaşkına!..
SALİH ÇELEN (Antalya) - Sayın Başkan, 5 dakika ara verin.
(DYP ve SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN - Efendim, bu tavrınızı sürdürürseniz, birleşime ara vermek zorunda kalacağım...
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Yapma ya!.. Vay anasına!.. Ara vermek zorunda kalacakmış!.. Zaten ara vermek zorundasınız Sayın Başkan...
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, hukuka davet edeceğim sizi.
BAŞKAN - Saat 23.30'a, kadar birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati : 23.20
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 23.30
BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY
KÂTİP ÜYELER : Mehmet BATUK (Kocaeli), Levent MISTIKOĞLU (Hatay)
BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 46 ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz; ancak, şu anda görüşmenin bütünlüğünün bozulmaması bakımından, grupların da bu yöndeki bana iletilen istekleri doğrultusunda ve alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 4 Ocak 2002 Cuma günü saat 14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati : 23.31