DÖNEM : 21 CİLT : 93 YASAMA YILI : 4
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
93 üncü Birleşim
30 . 4 . 2002 Salı
İ Ç İ N D E K İ L E R
Sayfa
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) ÇEŞİTLİ İŞLER
1.- Vefat eden İstanbul Milletvekili İsmail Aydınlı ile Adana eski Milletvekili Cüneyt Canver için saygı duruşu
B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu'nun, Avrupa'da yaşayan Türklerin Bulgaristan'dan geçişlerinde yaşadıkları sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması
2.- Sivas Milletvekili Musa Demirci'nin, Sivas'taki bazı kamu kurum ve kuruluşlarına ait bölge müdürlüklerinin kapatılması sonucu doğabilecek sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı
3.- Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız'ın, Muş'un düşman işgalinden kurtarılışının 85 inci yıldönümü münasebetiyle, Muş İlinin ekonomik ve sosyal sorunları ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun cevabı
C) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- 4754 Sayılı 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun bir daha görüşülmesi için geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1057)
2.- Filipinler'in Başkenti Manila'da yapılacak olan Birinci Asya Bölgesel Konseyi Forumuna katılmak üzere gruplarınca bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1058)
3.- Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Merkezi Kenya'nın Başkenti Nairobi'de yapılacak olan Dünya Kent Forumuna katılmak üzere gruplarınca bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1059)
4.- Bursa Milletvekilleri Hayati Korkmaz, Ali Arabacı, Ali Rahmi Beyreli, Fahrettin Gülener ve Orhan Ocak'ın, Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tekliflerini (2/847) geri aldıklarına ilişkin önergeleri (4/480)
D) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Karabük Milletvekili Erol Karan ve 43 arkadaşının, KARDEMİR'in içinde bulunduğu malî krizin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/278)
IV.- GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
A) GÖRÜŞMELER
1.- Konya Milletvekili Mehmet Emrehan Halıcı ve 169 arkadaşının, Türkiye bilişim stratejileri ve e-Türkiye konusundaki genel görüşme (8/28)
V.- SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Turkcell ve Telsim firmalarına tahakkuk ettirilen KDV'ye ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral'ın cevabı (7/6258)
2.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, 2000, 2001 ve 2002 yılları ithalat ve ihracat tutarlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Tunca Toskay'ın cevabı (7/6262)
3.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, üniversite geliştirme ödeneği oranlarını düzenleyen Bakanlar Kurulu Kararının ne zaman güncelleneceğine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral'ın cevabı (7/6477)
4.- Antalya Milletvekili Salih Çelen'in, Afganistan'a gönderilen Türk Birliğine ve askerlik ödevine ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun cevabı (7/6485)
5.- İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, Toplu Konut İdaresi Eryaman 5. Etap ve İstanbul-Halkalı konutlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Bal'ın cevabı (7/6508)
6.- Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, personel atamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Bal'ın cevabı (7/6532)
7.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, ABD'nin Irak'a muhtemel müdahalesi karşısında izlenecek politikaya ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in cevabı (7/6583)
8.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, spakülatör George Soros'un Türk Ordusu hakkındaki ifadesine ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun cevabı (7/6595)
9.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, İsrail ile diplomatik ve ticarî ilişkilerimize ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in cevabı (7/6596)
10.- İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun;
Televizyon kanallarının Türk Telekoma olan borçlarına,
DPT'na sunulan ve Yüksek Planlama Kurulu tarafından onaylanan havaalanı projelerine,
İlişkin soruları ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/6598, 6599)
11.- Karabük Milletvekili Mustafa Eren'in, KARDEMİR'in içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıya ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun cevabı (7/6609)
12.- Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, Türkiye'nin beş yıldaki ithalat ve ihracatına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Tunca Toskay'ın cevabı (7/6625)
13.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, THY uçaklarında verilen Skylife dergisindeki bir yazıya ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun cevabı (7/6630)
14.- Kayseri Milletvekili Sadık Yakut'un, kamu bankalarında personelle yapılan iş akitlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/6631)
15.- Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Nevşehir Organize Sanayi Bölgesi Projesine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/6633)
16.- Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Nevşehir Kozaklı İlçesindeki Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezinin işletmeye açılmamasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (7/6634)
17.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, ABD Başkan Yardımcısının Türkiye ziyaretine ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in cevabı (7/6665)
18.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, Patrik Bartholomeos'un kullandığı unvana ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in cevabı (7/6671)
19.- Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Türkiye İşçi Emeklileri Cemiyetine SSK emekli, dul ve yetim aylıklarından yapılan kesintiye ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (7/6672)
20.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, Cumhurbaşkanının malvarlığına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı H. Hüsamettin Özkan'ın cevabı (7/6675)
21.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, bankalarca medya kuruluşlarına verilen kredilere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/6740)
22.- Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un, uluslararası uçuşlara açık havaalanlarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/6754)
23.- Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Şanlıurfa-Halfeti İlçesi Bozyazı Köyünün Sağlık Ocağı ve personel ihtiyacına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/6764)
24.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, faiz gelirlerinin vergilendirilmesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral'ın cevabı (7/6769)
25.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Elazığ-Maden İlçesindeki bir tarihî yapının kilise olarak tescil edildiği iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Kültür Bakanı M. İstemihan Talay'ın cevabı (7/6772)
26.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, kamu kurum ve kuruluşlarıyla bunlara kredi notu veren kuruluşlar arasındaki ilişkilerin düzenlenmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Orman Bakanı ve Devlet Bakanı Vekili Nami Çağan'ın cevabı (7/6781)
27.- Kayseri Milletvekili Sadık Yakut'un, internet üzerinden yapılan haberleşmede bir denetim olup olmadığına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/6785)
28.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, ülkemizdeki danışmanlık firmalarının faaliyetlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/6787)
29.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, çiftçilerin kredi borçlarının taksitlendirilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/6798)
30.- Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey'in, Adıyaman-Kahta İlçesi köylerinin iskan sorununa ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/6799)
31.- Sivas Milletvekili Musa Demirci'nin, vagon üretimine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/6803)
32.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, TÜDEMSAŞ ve TULOMSAŞ fabrikalarının vagon üretimlerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/6807)
33.- Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, bazı eczanelerde BAĞ-KUR'lu hastalara reçetede yazılı ilaç yerine muadilli ilaçların verildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (7/6810)
34.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Türk aile yapısını bozucu yayınlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun cevabı (7/6815)
35.- Sakarya Milletvekili Osman Fevzi Zihnioğlu'nun, Adapazarı Şeker Fabrikasının sigorta ettirilip ettirilmediğine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/6824)
36.- İstanbul Milletvekili Zafer Güler'in, rüzgarenerjisi santrali projesine ilişkin sorusu ve Orman Bakanı ve Devlet Bakanı Vekili Nami Çağan'ın cevabı (7/6827)
37.- Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Sivas-Yıldızeli Küçük Sanayi Sitesi projesine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/6834)
38.- Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Sivas-Şeker Fabrikası projesine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/6835)
39.- Ankara Milletvekili Eyyüp Sanay'ın;
Eryaman 1, 2, 3 ve 4 üncü Etap Toplu Konutlarının sosyal tesislerine ilişkin soruları ve Devlet Bakanı Faruk Bal'ın cevabı (7/6832, 6843, 6847, 6848)
40.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in;
Ankara ve ilçelerindeki kütüphanelere,
Ülkemizdeki kütüphanelere,
- Antalya Milletvekili Nesrin Ünal'ın;
Antalya'daki Selçuklu eseri Kargıhan'ın restore edilip edilmeyeceğine,
İlişkin soruları ve Kültür Bakanı M. İstemihan Talay'ın cevabı (7/6856, 6858, 6866)
41.- Ağrı Milletvekili Musa Konyar'ın;
Ulaş Devlet Üretme Çiftliğinde misafir ağırlandığı iddiasına,
Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın;
Tarım ve hayvancılığın ekonomideki yerine,
İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/6857, 6877)
42.- Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in, Bursa'nın bazı ilçelerinde yapılacak yağlık yatırımlarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/6867)
43.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Sosyal Riskin Azaltılması Projesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin cevabı (7/6896)
44.- Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, bedelli askerlik uygulamasından menkul, gayrimenkul ve malzeme satışından elde edilen gelirlere ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun cevabı (7/6897)
I. GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı.
Genel Kurulun 24.4.2002 tarihli 91 inci Birleşiminde açılması kabul edilen Türkiye Bilişim Stratejileri ve e-Türkiye konusundaki genel görüşmenin, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer almasına ve genel görüşmenin 30 Nisan 2002 Salı günkü birleşimde yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi, üzerinde görüşme yapılmadan;
25 Nisan 2002 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan 853 sıra sayılı Kanun Tasarısının, 48 saat geçmeden, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 10 uncu sırasına, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 323 üncü sırasında yer alan 850 sıra sayılı Kanun Tasarısının bu kısmın 11 inci sırasına, 10 uncu sırasında yer alan 824 sıra sayılı Kanun Tasarısının 12 nci sırasına, 11 inci sırasında yer alan 778 sıra sayılı Kanun Tasarısının 13 üncü sırasına, 307 nci sırasında yer alan 827 sıra sayılı Kanun Tasarısının 14 üncü sırasına, 316 ncı sırasında yer alan 842 sıra sayılı Kanun Tasarısının 15 inci sırasına, 324 üncü sırasında yer alan 851 sıra sayılı Kanun Tasarısının 16 ncı sırasına, 22 nci sırasında yer alan 690 sıra sayılı Kanun Tasarısının 17 nci sırasına, 284 üncü sırasında yer alan 796 sıra sayılı Kanun Tasarısının 18 inci sırasına, 246 ncı sırasında yer alan 715 sıra sayılı Kanun Tasarısının 19 uncu sırasına, 247 nci sırasında yer alan 716 sıra sayılı Kanun Tasarısının 20 nci sırasına alınmasına; 25 Nisan 2002 Perşembe günü gündemin 11 inci sırasına kadar olan kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi, yapılan görüşmelerden sonra;
Kabul edildi.
(9/5) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonuna, siyasî parti gruplarının güçleri oranında verebilecekleri üye sayısının 3 katı olarak gösterdikleri adaylar arasından adçekme suretiyle üye seçimi yapıldı; Başkanlıkça, komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yapmak üzere toplanacağı gün, saat ve yere ilişkin duyuruda bulunuldu.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan:
TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı:527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından;
Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri (1/744)(S.Sayısı: 786),
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/777) (S.Sayısı: 557),
Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilatı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye İlişkin (1/53) (S.Sayısı: 433),
Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında (1/755, 1/689, 2/699) (S.Sayısı: 666),
Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Türkiye İş Kurumu (1/754, 1/692) (S. Sayısı: 675),
Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyetteki (1/756, 1/691) (S. Sayısı: 676),
Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 616 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal Sigortalar Kurumu (1/753, 1/690) (S.Sayısı: 685),
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresine İlişkin (1/878) (S. Sayısı : 850),
Zorunlu Deprem Sigortası Kanunu Tasarısı ile Zorunlu Deprem Sigortasına Dair 587 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye İlişkin (1/782, 1/609) (S. Sayısı : 824),
Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,
Ertelendi;
Olağanüstü Hal Bölge Valiliği İhdası Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına İlişkin (1/847) (S. Sayısı: 835),
23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin (1/972) (S.Sayısı 853),
Kanun Tasarılarının, yapılan görüşmelerden sonra kabul edildikleri ve kanunlaştıkları açıklandı.
30 Nisan 2002 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 18.20'de son verildi.
Ali Ilıksoy
Başkanvekili
Melda Bayer Sebahattin Karakelle
Ankara Erzincan Kâtip Üye Kâtip Üye
No. : 128
II. GELEN KÂĞITLAR
26.4.2002 CUMA
Tasarılar
1.- Vakıflar Genel Müdürlüğünün Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/973) (Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
2.- Anti-Personel Mayınların Kullanımının, Depolanmasının, Üretiminin ve Devredilmesinin Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşmeye Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/974) (Millî Savunma ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
Teklifler
1.- Tokat Milletvekili M.Ergün Dağcıoğlu'nun; 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/948) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.4.2002)
2.- Aydın Milletvekili Yüksel Yalova'nın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/949) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.4.2002)
3.- Kütahya Milletvekili Emin Karaa'nın; Avukatlık Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/950) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.2002)
4.- Konya Milletvekili Ali Gebeş ve 2 Arkadaşının; Vergi Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/951) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.2002)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın'ın, kapatılan Siirt-Kurtalan Yaprak Tütün İşletme tesislerinin nasıl değerlendirileceğine ilişkin Devlet Bakanından (Yılmaz Karakoyunlu) sözlü soru önergesi (6/1819) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
2.- Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, okullarda süt dağıtımına ilişkin Devlet Bakanından (Hasan Gemici) sözlü soru önergesi (6/1820) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, hacı adaylarını mağdur eden bir turizm firması hakkında vergi incelemesi yapılıp yapılmadığına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7060) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
2.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, bir turizm seyahat şirketinin hacı adaylarını mağdur ettiği iddiasına ve şirket hakkında herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığına ilişkin Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/7061) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
3.- Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, özel güvenlik görevlilerinin hizmet sınıflarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7062) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
4.- Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, özel güvenlik şirketlerinde çalışan güvenlik görevlilerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7063) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
5.- Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Ulaş-Karacalar Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7064) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
6.- Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Divriği I. Merhale Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7065) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
7. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Gazibey Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7066) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.4.2002)
8.- Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, İmranlı I. Merhale Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7067) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.4.2002)
9.- Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Pusat-Özen Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7068) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
10.- Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Sivas İçmesuyu Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7069) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
11.- Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Suşehri Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7070) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.4.2002)
12.- Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın, doğrudan gelir desteği ödemelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7071) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
13.- Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın, kadrosuzluk nedeniyle ilerleyememiş memur emeklilerine ve emekli astsubayların aylıklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7072) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
14.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Denizcilik Müsteşarlığında bir çalışma yürüten Fransız uzmanların kullandıkları haritaya ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7073) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
15. Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, son on yılda görevlerinden alınan ve mahkeme kararı ile görevlerine iade edilen bürokratlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7074) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
16.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, tanıklık ücretleri ile ilgili iddialara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7075) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.4.2002)
17.- . Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Irak'a uygulanan ambargonun ekonomiye etkilerine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7076) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
18.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere Meclis'e geri gönderilen 4676 sayılı Kanuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7077) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
19.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, BOTAŞ'ın açtığı bir ihale ile ilgili iddialara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7078) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
20.- Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, doğalgaz ithalindeki alım taahhütlerine ve doğalgazın sanayide kullanımına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7079) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.4.2002)
21.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Bursa'daki bir hayali ihracat olayına ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/7080) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
22- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, okullardaki süt dağıtımına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7081) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
23.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, kişiye ait telefonlara dışarıdan girilebildiği iddialarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7082) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
24.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Telekom'un bazı fatura hatalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7083) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
25.- Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna aykırı kampanya düzenleyen kuruluşlara kesilen cezaların tahsil edilip edilmediğine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7084) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
26.- Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, SSK hastanelerindeki MR cihazı ihtiyacına ve yapılan sevklere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7085) (Başkanlığı geliş tarihi : 19.4.2002)
27.- Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, iş adamlarına yatırım imkânları sağlanmasına ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/7086) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
28.- Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, ABD'de 11 Eylül saldırısı sonrasında gözetim altına alınan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7087) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
29.- Ardahan Milletvekili Saffet Kaya'nın, çiftçilerin kredi borçları ile Kars-Tiflis Demiryolu ve Bakü-Ceyhan Boru Hattı projelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önerisi (7/7088) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
30.- Ardahan Milletvekili Saffet Kaya'nın, Kars-Ardahan demiryolu ve Ardahan havaalanı projelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7089) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.4.2002)
No. : 129
29.4.2002 PAZARTESİ
Cumhurbaşkanınca Geri Gönderilen Kanun
1.- 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair 25.4.2002 Tarihli ve 4754 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi (1/975) (Anayasa ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.4.2002)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in, Bursa İl Kültür Merkezi inşaatına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/1821) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.2002)
2.- Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in, Bursa İlindeki bazı projelerin tamamlanma sürelerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1822) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.2002)
3.- Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in, Bursa-Uludağ yol projesinin ne zaman tamamlanacağına ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1823) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.2002)
4.- Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in, Bursa İlindeki bazı projelerin ne zaman tamamlanacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/1824) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.2002)
5.- Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in, Bursa İlindeki bazı projelerin ne zaman tamamlanacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/1825) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.2002)
6.- Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in, Bursa İlindeki bazı balıkçı barınağı inşaatlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1826) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.2002)
7.- Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in, Bursa-Yenişehir meteoroloji istasyonu binasına ilişkin Devlet Bakanından (Ramazan Mirzaoğlu) sözlü soru önergesi (6/1827) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.2002)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, TPIC tarafından Irak'tan yapılan motorin ithalatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7090) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.2002)
2.- İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, TPIC'in organizasyonunda Irak'tan sınır ticareti kapsamında yapılan motorin ithalatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7091) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.2002)
3.- İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, Irak'tan yapılan motorin ithalatının kesilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7092) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.2002)
4.- İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, TPIC Yönetim Kurulu üyeleri ve personeline ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7093) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.2002)
5.- Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu'nun, Basketbol Federasyonu Başkanı ve TÜBGEV hakkındaki iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Fikret Ünlü) yazılı soru önergesi (7/7094) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.2002)
6.- Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, Kayseri-Pınarbaşı İlçesindeki krom sahasının ihalesi hakkındaki iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Şükrü Sina Gürel) yazılı soru önergesi (7/7095) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.2002)
7.- Bursa Milletvekili Orhan Şen'in, 1998'de başarı ödülü verilen bir romana ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/7096) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.2002)
8.- Bursa Milletvekili Orhan Şen'in, maddi yardım yapılan ve gösterimi yasaklanan bir filme ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/7097) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.2002)
9.- Batman Milletvekili Alaattin Sever Aydın'ın, bölücü terör örgütünün petrol taşımacılığından gelir elde ettiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7098) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.2002)
10.- Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, yurtdışında tedavi gören kamu görevlilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7099) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.2002)
11.- Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın, deprem nedeniyle yapılan iç ve dış yardımlara ve bunların kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7100) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.2002)
12.- Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın, Amasya-Aydınca Pancar Bölge Şefliği'nin kapatılma nedenine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/7101) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.2002)
13.- Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın, Afet Kararnamesi ile ilgili bazı iddialara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7102) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.2002)
14.- Hatay Milletvekili Metin Kalkan'ın, Türkiye-Suriye sınırındaki mayınlı tampon bölgeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7103) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.2002)
15.- Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey'in, hazırlanan Afet Kararnamesine Diyarbakır ve çevre illerin ilave edilip edilemeyeceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7104) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.2002)
16.- Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri'nin, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı bölge müdürlüklerinin kapatılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/7105) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.2002)
17.- Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey'in, SSK'nın büyüme hormon tedavisini karşılayıp karşılamadığına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7106) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.2002)
18.- Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, 2000-2002 yılları arasındaki afetlere ve belediyelerin gördükleri zararlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7107) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.2002)
19.- Manisa Milletvekili Rıza Akçalı'nın, Manisa'daki tütün işletmelerinde çalışan işçilerin ve tütün üreticilerinin durumuna ilişkin Devlet Bakanından (Yılmaz Karakoyunlu) yazılı soru önergesi (7/7108) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.2002)
No. : 130
30.4. 2002 SALI
Rapor
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Diplomatik Temsilcilik Binalarının İnşası İçin Karşılıklı Arsa Tahsisine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/957) (S. Sayısı : 854) (Dağıtma tarihi : 30.4.2002) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Malatya Milletvekili Yaşar Canbay'ın, Malatya Pamuklu Dokuma Fabrikasına ilişkin Devlet Bakanından (Yılmaz Karakoyunlu) sözlü soru önergesi (6/1828) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.2002)
2.- Malatya Milletvekili Yaşar Canbay'ın, Köy Hizmetleri Malatya Bölge Müdürlüğünün kapatılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/1829) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.2002)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan'ın, deprem yardımlarının harcanmasına ve kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7109) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.2002)
2.- Bursa Milletvekili Oğuz Tezmen'in, SSK'nın iyileştirici sarf malzemeleri alımına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7110) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.2002)
3.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, bazı konulardaki değerlendirmelerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (A.Mesut Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/7111) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.2002)
4.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, Türk-Yunan ilişkilerine ve bu konuda hazırlanan bir rapora ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7112) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.2002)
5.- Adana Milletvekili Yakup Budak'ın, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı menşeli vakıflara ve yurtdışında faaliyet gösteren Türk vakıflarına ilişkin Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı soru önergesi (7/7113) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.2002)
6.- Adana Milletvekili Yakup Budak'ın, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı menşeli derneklere ve yurtdışında faaliyette bulunan Türk derneklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7114) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.2002)
7.- Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey'in, Fen-Edebiyat ve İlahiyat Fakültesi mezunlarının öğretmenlik haklarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7115) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.2002)
8.- İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, her tekneden sağlık belgesi isteme uygulamasına ilişkin Devlet Bakanından (Ramazan Mirzaoğlu) yazılı soru önergesi (7/7116) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.4.2002)
9.- Afyon Milletvekili İsmet Attila'nın, iş güvencesi kanun tasarısı taslağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7117) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.4.2002)
Meclis Araştırması Önergesi
1.- Karabük Milletvekili Erol Karan ve 43 arkadaşının, KARDEMİR'in içinde bulunduğu malî krizin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/278) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.2002)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, yolsuzluklarla ilgili olarak yapılan bazı operasyonlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5861)
2.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, IMF'den alınan kredileri kullanacak bankalara ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/6124)
3.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, bir davalının duruşmalara getirilemediği iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5865)
4.- Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın, MGK Genel Sekreterinin AB karşıtı açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6248)
5.- Adıyaman Milletvekili Mehmet Özyol'un, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde başörtülü öğrencilerin okula alınmamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6249)
6.- Adıyaman Milletvekili Mehmet Özyol'un, okullarda uygulanan başörtüsü yasağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6250)
7.- Konya Milletvekili Remzi Çetin'in, akademik personelin maaşlarının ve araştırma imkânlarının artırılması için bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6252)
8.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, şartla salıverilmeye, dava ve cezaların ertelenmesine ilişkin kanunların uygulama sonuçlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/6254)
9.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinden sonra yapılan yardımlara, konutlara götürülen hizmetlere ve can kaybına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6257)
10.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, tavsiye edilen kitaplara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6259)
11.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, toplu yerlerde sigara içme yasağının uygulama sonuçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/6261)
12.- Diyarbakır Milletvekili Osman Aslan'ın, Ergani-Dicle yolu ihalesine, istimlak ve hakediş ödemelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6267)
13.- Diyarbakır Milletvekili Osman Aslan'ın, kamu personeline verilecek görev tazminatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6268)
14.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Batuk'un, deprem harcamalarının denetimine ilişkin Sayıştay raporuna, deprem kayıplarına ve yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6274)
15.- İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın Marmara Depreminde hasar gören okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6278)
16.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara'da son beş yılda verilen pasaportlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6284)
17.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara'da son beş yılda verilen silah ruhsatlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6285)
18.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Çankaya İlçesinde bir binaya kaçak kat çıkıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6286)
19.- Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Köye Dönüş Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6287)
20.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Nallıhan İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6312)
21.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Yenimahalle İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6313)
22.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Şereflikoçhisar İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6314)
23.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Polatlı İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6315)
24.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Mamak İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6316)
25.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Kazan İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6317)
26.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Etimesgut İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6318)
27.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Ayaş İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6319)
28.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Beypazarı İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6320)
29.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Sincan İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6321)
30.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Kızılcahamam İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6322)
31.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Güdül İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6323)
32.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Kalecik İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6324)
33.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Çankaya İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6325)
34.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Keçiören İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6326)
35.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Haymana İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6327)
36.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Akyurt İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6328)
37.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Altındağ İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6329)
38.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Bala İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6330)
39.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Çamlıdere İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6331)
40.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Çubuk İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6332)
41.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Elmadağ İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6333)
42.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Evren İlçesinin eğitim verilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6334)
43.- Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan'ın, Sakarya'da kapatılan PTT şubelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6336)
44.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, Azerbaycan'dan gelerek Türk vatandaşlığına geçen bir şahısla ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6342)
45.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara'nın ilçelerindeki sürücü kurslarına dersanelere ve okul kurslarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6349)
46.- İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Aycell GSM Şirketine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6351)
47.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Çubuk İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6376)
48.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Gölbaşı İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6377)
49.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Elmadağ İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6378)
50.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Evren İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6379)
51.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Çamlıdere İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6380)
52.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Bala İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6381)
53.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Altındağ İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6382)
54.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Akyurt İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6383)
55.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Keçiören İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6384)
56.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Çankaya İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6385)
57.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Güdül İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6386)
58.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Kızılcahamam İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6387)
59.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Sincan İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6388)
60.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Beypazarı İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6389)
61.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Kalecik İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6390)
62.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Ayaş İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6391)
63.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Etimesgut İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6392)
64.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Mamak İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6393)
65.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Polatlı İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6394)
66.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Şereflikoçhisar İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6395)
67.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Yenimahalle İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6396)
68.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Haymana İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6397)
69.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Kazan İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6398)
70.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Nallıhan İlçesindeki ibadethanelere ve Kur'an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6399)
71.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Haymana İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6424)
72.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Evren İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6425)
73.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Etimesgut İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6426)
74.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Elmadağ İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6427)
75.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Çubuk İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6428)
76.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Çamlıdere İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6429)
77.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Bala İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6430)
78.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Altındağ İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6431)
79.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Akyurt İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6432)
80.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Keçiören İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6433)
81.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Çankaya İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6434)
82.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Güdül İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6435)
83.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Kızılcahamam İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6436)
84.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Sincan İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6437)
85.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Beypazarı İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6438)
86.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Kalecik İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6439)
87.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Ayaş İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6440)
88.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Etimesgut İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6441)
89.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Kazan İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6442)
90.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Mamak İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6443)
91.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Polatlı İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6444)
92.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Şereflikoçhisar İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6445)
93.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Yenimahalle İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6446)
94.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Nallıhan İlçesindeki projelere, gecekondu önleme bölgesi çalışmalarına ve arsa üretimine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6447)
95.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Evren İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6448)
96.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Etimesgut İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6449)
97.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Elmadağ İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6450)
98.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Çubuk İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6451)
99.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Çamlıdere İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6452)
100.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Bala İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6453)
101.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Altındağ İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6454)
102.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Haymana İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6455)
103.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Akyurt İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6456)
104.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Keçiören İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6457)
105.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Çankaya İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6458)
106.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Güdül İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6459)
107.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Kızılcahamam İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6460)
108.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Sincan İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6461)
109.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Beypazarı İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6462)
110.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Kalecik İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6463)
111.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Ayaş İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6464)
112.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Etimesgut İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6465)
113.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Kazan İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6466)
114.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Mamak İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6467)
115.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Polatlı İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6468)
116.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Şereflikoçhisar İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6469)
117.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Yenimahalle İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6470)
118.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara İli Nallıhan İlçesi karayollarına ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6471)
119.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, bazı yol yapım projelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6473)
120.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman-Besni Belediyesinin İller Bankası'na olan borcuna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6475)
121.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, çeşitli ekonomik verilere ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/6476)
122.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, İzmir'deki bir güzellik yarışmasına küçük yaştaki çocukların katıldığı iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6478)
123.- Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, eğitimdeki sorunlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6481)
124.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, İllerde il emniyet komisyonu adıyla birimler kurulduğu iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6487)
125.- Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, Ankara İlindeki karayolu düzenlemelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6495)
126.- Bursa Milletvekili Orhan Şen'in, Ülkemize göç eden Ahıska Türklerine ikamet tezkeresi verilmesine ve vatandaşlığa kabul edilmelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6497)
127.- Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan, Otlukbeli karayolunun bir bölümünün yapım projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6499)
128.- Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, K.T.Ü. Tıp Fakültesinde usulsüz estetik ameliyatlar yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6504)
129.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Vezirköprü'de görev yapan öğretmenlerin bazı ücretlerini alamadıkları iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6505)
130.- Kayseri Milletvekili Sadık Yakut'un, döviz ödemesi karşılığı emekli edilen yurt dışındaki vatandaşlara ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/6506)
131.- İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, Abdullah Öcalan hakkındaki idam kararının bekletilmesine ve imam hatip lisesi öğrencilerine polisin yaptığı muameleye ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Devlet Bahçeli) yazılı soru önergesi (7/6509)
132.- İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, helikopter ihalelerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Devlet Bahçeli) yazılı soru önergesi (7/6510)
133.- İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, Kamu-Sen kongrelerine, toplam kalite projesi ödemelerine ve özelleştirilen SSK Hastanelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6511)
134.- Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın, porno yayıncılıktan mahkum olan basın kuruluşu sahiplerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6514)
135.- Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın, deprem harcamalarının denetimi hakkındaki Sayıştay raporuna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6515)
136.- Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın, deprem harcamalarının denetimi hakkındaki Sayıştay raporuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6516)
137.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, imam hatip liselerindeki Kılık-Kıyafet Yönetmeliği uygulamalarına polis müdahalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6517)
138.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, imam hatip liselerindeki kılık-kıyafet yönetmeliği uygulamalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6518)
139.- Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Konya-Karatay İlçesinde bir dernek tarafından yaptırılan özürlü okulunun açılmamasının nedenine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6521)
140.- Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Ankara polisinin "asayiş gönüllüleri" adı altında başlattığı uygulamaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6522)
141.- Hatay Milletvekili Metin Kalkan'ın, geçen yıl sel afeti yaşayan Hatay'ın afet kapsamına alınmamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6523)
142.- İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, kamu bankaları, üst düzey yöneticileri ile Merkez Bankası Başkan ve yardımcılarının aylık ücretlerine ve kamu bankalarının 2000-2001 yılı bilançolarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/6525)
143.- İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, bazı üst düzey bürokratların kurul başkanı ve üyelerinin maaşlarına ve 2001 ve 2002 yıllarında kamuya alınan personele ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/6526)
144.- Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, İstanbul'daki imam hatip lisesi öğrencilerine polisin yaptığı müdahalelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6527)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
30 Nisan 2002 Salı
BAŞKAN : Başkanvekili Mustafa Murat SÖKMENOĞLU
KÂTİP ÜYELER : Sebahattin KARAKELLE (Erzincan), Burhan ORHAN (Bursa)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 93 üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, kordiplomatik localarında, Ankara'da bulunan yabancı misyon şefleri ve Dışişleri Mensupları Eşleri Dayanışma Derneği üyeleri şu anda Meclisimizi onurlandırmışlardır.
Kendilerine, Yüce Heyetiniz adına hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)
Soyez le bienvenu. (Alkışlar)
Teşekkür ederim efendim.
III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) ÇEŞİTLİ İŞLER
1.- Vefat eden İstanbul Milletvekili İsmail Aydınlı ile Adana eski Milletvekili Cüneyt Canver için saygı duruşu
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bu arada, İstanbul Milletvekili Sayın İsmail Aydınlı'yı kaybetmiş bulunuyoruz ve aynı zamanda, bu kürsüden beraber kâtiplik yaptığım, Türkiye Büyük Millet Meclisi 17 nci Dönem Kâtip Üyesi -18 inci Dönemde de milletvekiliydi, iki dönem arkadaşım- Halkçı Parti milletvekili, gazeteci arkadaşımız -üstelik ikimiz de sonra meslektaş olduk- Sayın Cüneyt Canver'in ani vefatı münasebetiyle de, ailesine ve Türk Milletine başsağlığı diliyorum.
Şimdi, sayın milletvekillerinin aziz hatırası önünde Genel Kurulu -Sayın İsmail Aydınlı bugün vefat etti, biliyorsunuz- saygı duruşuna davet ediyorum.
Buyurun efendim.
(Saygı duruşunda bulunuldu)
BAŞKAN - Allah rahmet eylesin, ruhları şad olsun.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz, Avrupa'da yaşayan Türklerin Bulgaristan'dan geçişlerinde yaşadıkları sorunlar konusunda söz isteyen Giresun Milletvekili Sayın Rasim Zaimoğlu'na aittir.
Sayın Zaimoğlu, ayrıca, burada zikretmediği, Aktaş Elektrikle ilgili, Türk yatırımcısının ve yabancı yatırımcının mağduriyetini de ifade edeceklerdir efendim. Enerji Bakanına duyurulur.
Sayın Zaimoğlu, buyurun.
B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu'nun, Avrupa'da yaşayan Türklerin Bulgaristan'dan geçişlerinde yaşadıkları sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması
RASİM ZAİMOĞLU (Giresun) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Bulgaristan'daki geçişle ilgili, Avrupa'da yaşayan, özellikle gurbetteki hemşerilerimizin büyük sıkıntıları var, onları dile getirmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu konuda bana destek veren Sayın Başkanımıza teşekkür ediyor, hepinize en derin saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Sayın milletvekili arkadaşlarım, bundan yirmi gün kadar önce, Avrupa'da yaşayan işçi kardeşlerimizle büyük bir kampanya başlatmıştık ve bu kampanya doğrultusunda, onlarla görüş alışverişinde bulunduk. Bu kampanyalarımızın birincisi, Avrupa'da yaşayan Türk vatandaşlarının tatillerini Türkiye'de geçirerek, Türk ekonomisine katkıda bulunmaları için bir kampanyaydı; yani, "Yaz Tatilinizi Gelin Türkiye'de Geçirin" kampanyasıydı. Bu kampanyayla, yaklaşık, tahminen, 2 milyon Türk insanının, yurtdışından, işçi kardeşlerimize ilave olarak Türkiye'ye gelip, Türkiye'ye katkı maksadıyla, Türk ekonomisine 2 milyar dolara yakın girdi sağlayacağını düşünüyoruz.
Ayrıca, yine "Her Karadenizliden Karadenize Bir Turist" kampanyası çerçevesinde, bölge insanımızın bölgemize gelerek, Türkiye'ye gelerek katkıda bulunacaklarını gördük ve o kadar duygulandım ki, inanınız, 700-800 kilometre uzaktan gelen değerli hemşerilerimiz salonları hıncahınç doldurdular, hatta çoğu da dışarıda kaldı ve özellikle, gelip, tatillerini Türkiye'de geçirmek için can atıyorlar. Ama, öyle bir sorun var ki -değerli bakanlarımız da burada- ulaşımda büyük zorluklar yaşıyorlar; özellikle, havayolunda büyük bir tıkanıklık var hatta şu anda, ağustos ayı için bile yerler kapanmış vaziyette. Zaten, Türk Hava Yollarının kapasitesi belli, 11 500 civarında bir yolcu kapasitesi var ve bunlar, gurbetteki hemşerilerimiz, gurbetteki vatandaşlarımız, çoğu zaman araçlarıyla Türkiye'ye gelmek istiyorlar; fakat, Bulgaristan'da müthiş bir oyun var. Bulgaristan mafyası, Bulgaristan polisi ve vize üçgeni altında ezilip kalıyorlar. Türkiye'ye geçen sene yaklaşık 1,5 milyon insan Bulgaristan sınırından geçerek gelmiş ve araç sayısına baktığınızda, bunun 250 000'i otomobil olmak üzere, 392 000 araç geçmiş ve burada verilen rakamları duyduğumda tüylerim ürperdi, inanın. İnsanlar, kişi başına -bir aile beş kişiden oluşuyor- 500 mark civarında rüşvet veriyor; ayrıca, 500 marka yakın da vize parası ödüyor. Bütün bunlara rağmen, her şeye razı bizim işçilerimiz; ancak, güvenlik açısından da çok büyük sorun yaşıyorlar. Hırsızlık, rüşvet ve korku da bunların cabası. Türkiye'ye gelip, Türkiye'de tatillerini geçirmek isteyen gurbetteki değerli hemşerilerimiz bize oradan sesleniyorlar ve Bulgaristan'da defalarca karşılaştıkları -sayın bakanlarımız burada- yaşadıkları sorunları buraya getirmemizi istiyorlar.
Sayın Başkanımızın da söylediği gibi, Bulgaristan deyince akla, işyerlerini kapatıp Bulgaristan'a giden sanayicilerimiz, oraya giden insanlarımız geliyor, bir de elektrik geliyor, AKTAŞ geliyor.
Mesela, AKTAŞ'ta büyük bir sorun yaşanıyor. AKTAŞ'a özelleştirmeyle ilgili kapatma cezası uygulanıyor ve onbinlerce vatandaşımız borsada mağdur oluyor, AKTAŞ'ın sorunları halledilmiyor.
Bulgaristan'la ilgili bir başka konu da şudur: Bulgaristan, sanayicimizi cezbedici imkânlarla ülkesine çekerken, biz, burada, onlara elektrik kısıntısı yapıyoruz. İşçi kardeşlerimize orada büyük bir zorbalık yaşatan Bulgaristan'a karşı bizim artık bir "dur" dememizin zamanının geldiğine inanıyorum. Ben, bu konuda, sayın hükümeti, bir kere daha, buradan uyarmak istiyorum.
Bakın, gurbetteki bütün hemşerilerimiz akın akın Türkiye'ye gelip, Türkiye'ye 2 milyar dolara yakın girdi sağlamak istiyorlar ve yeter ki tatilimizi Türkiye'de geçirelim diyorlar; ama, Bulgaristan buna büyük bir engeldir. Ben, özellikle, hükümet yetkililerinin, Dışişleri Bakanlığının, ilgili bakanlıkların, büyük iddiaları olan ve turizmden 50-60 milyar dolar beklentisi olan Turizm Bakanlığının bu konuya büyük duyarlılık göstermesini istiyorum.
Eğer bunlar yapılmazsa, biz ne yapacağız, şimdi onu söyleyeceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Efendim, sefire hanımlar Genel Kurul salonunu terk ediyorlar, bilgilerinize sunarım.
Sayın Zaimoğlu, toparlarsanız minnettar kalacağım.
AKTAŞ meselesi de ikisinin arasına sıkıştı; çünkü, AKTAŞ meselesi, sadece, Enerji Bakanının meselesi değil, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanını da bizzat alakadar ediyor. AKTAŞ gibi borsada tahtası kapalı 16-17 tane şirket var; bununla mutazarrır olan yabancı ve yerli yatırımcının hesabını da sadece SPK Başkanı biliyor; ama, konuyu açtığınız için, mağdurlar adına teşekkür ediyorum efendim.
Buyurun.
RASİM ZAİMOĞLU (Devamla) - Sayın Başkanım, şunu söylüyorum: Bakın, ben, buradan -Sayın Genel Başkanımız da başta olmak üzere- hükümete, bir kere daha, bir süre veriyorum; 15 Mayısa kadar, hükümet -Sayın Başbakan başta olmak üzere- bu konuyu çözmediği takdirde, milyonlarca işçimiz mağdur olacak, can kaybına uğrayabilecek, artı, mal kaybına uğrayabilecek, Türkiye ekonomisi de bundan büyük yara alacak, turizm büyük yara alacak, 2 milyar dolarımız gidecek. Buradan, Sayın Başbakanı ve diğer ilgili bütün bakanları, bir kere daha, 15 Mayısa kadar bunu düzelttirmek için çaba sarf etmeye -Bulgaristan'a ne ziyareti yapacaklarsa yapsınlar- artık, bunu çözmeye davet ediyorum. Çözmedikleri takdirde, bizler -gerekirse Sayın Genel Başkanımız da katılacak- gerekirse milletvekili arkadaşlarımızla beraber oraya çıkarma yapacağız, Bulgaristan'a çıkacağız, Bulgaristan'a gideceğiz, işçi kardeşlerimizle seyahat edeceğiz; onların geçişleri güvence altına alınana kadar, Meclis olarak, muhalefet olarak, bunun çözümü için gayret sarf edeceğiz.
Bu konuda basından da büyük yakınlık görüyoruz. Biraz önce, ünlü gazeteci arkadaşımız Tayfun Talipoğlu ile beraberdim; "Rasim Bey, ben oraya gidip çekim yapmak istiyorum. Bana ikaz ettiler; sakın aracınla gelme, aracının ertesi günü dört lastiğini havada bulursun dediler" dedi. Onun için, sayın bakanlarımız, inşallah, bu konuda duyarlı olur, hükümet duyarlı olur. Çok şeyi içimize sindiremiyoruz; ama, bunu, Sayın Başbakan inşallah çözer, hükümet inşallah çözer. Bu sorunda, biz içimize sindiremediğimiz hadiseyi...
BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum.
RASİM ZAİMOĞLU (Devamla) - Ben teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Zaimoğlu, teşekkür ediyorum; ama, bu konuyla ilgili size cevap verecek Sayın Bakan Mecliste yok.
İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Hükümet yazılı cevap verir.
BAŞKAN - Efendim, hükümetin kendi takdiri; ister verir ister vermez.
Tarım Bakanımız burada.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Tarım Bakanı mı cevap versin?!
BAŞKAN - Hayır efendim; Tarım Bakanı kime cevap vereceğini biliyor. Ben, gündemdışı sözü kime verdiğimi biliyorum
İkinci söz, Sıvas'ta bazı kamu kurum ve kuruluşlarına ait bölge müdürlüklerinin ve başmüdürlüklerin kaldırılması konusunda söz isteyen Sıvas Milletvekili Musa Demirci'ye aittir.
Hem Tarım Bakanı Sıvaslı hem konuşmacı Sıvaslı; yani, her ikisi de Sıvaslı!.. Gündemdışı konuşmaya cevap vereceksiniz, öyle değil mi Sayın Bakan? Konuşmacı da eski Sayın Bakan, cevap verecek olan da Sayın Bakan!..
Sayın Demirci, buyurun. (SP sıralarından alkışlar)
2.- Sivas Milletvekili Musa Demirci'nin, Sivas'taki bazı kamu kurum ve kuruluşlarına ait bölge müdürlüklerinin kapatılması sonucu doğabilecek sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı
MUSA DEMİRCİ (Sıvas) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Sıvas'tan başka yere götürülmesi veya kapatılması düşünülen bölge müdürlükleriyle alakalı gündemdışı söz aldım. Sayın Başkanımıza, söz verdikleri için minnettarlığımı arz ediyor ve sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, sözlerimin başında, Sıvaslı hemşerimiz, Suşehri doğumlu DSP Milletvekili Sayın İsmail Aydınlı bugün rahmetli olmuştur; kendilerine, Cenabı Hak'tan rahmet, DSP camiasına, milletvekillerimize ve milletimize de başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Sıvasımız, Türkiye'nin ikinci büyük vilayeti -saha olarak söylüyorum- ve 28 500 kilometrekare arazisi var. Gürün İlçemizin en son köyü ile Koyulhisar İlçemizin en son köyü arasındaki mesafe 450 kilometre; yani, Türkiye'de böyle genişlikte bir il daha yoktur. Sıvasımız, Hollanda büyüklüğündedir ve yine Türkiyemizdeki küçük sahalı illerden 6 ilâ 8 tanesini içine sığdırabilir.
Sıvas üzerinden 6 medeniyet geçmiş; Mengücükoğulları, Selçuklu Devleti, Kadı Burhaneddin Devleti ve Osmanlı Devleti... En sonunda da, cumhuriyetimizin temeli Sıvas'ta atılmış; yani, Sıvasımız, kongre şehri. Kongrede "manda ve himaye kabul edilemez" kararı dünyaya ilan edilmiştir; millî irade esas alınmış ve egemenlik hakkı, hiçbir kayıt ve şarta bağlı olmadan millete verilmiştir.
Değerli milletvekilleri, ne hazindir ki, Sıvas'ın üzerinde oynanan oyunlar, o zamanın mandacılarının temsilcisi olan IMF'nin dayatmalarıyla yapılmaktadır. İster istemez, Sıvaslının aklına şunlar geliyor: Mandaya ve himayeye, Atatürk'ün önderliğinde Sıvas'ta hayır denildiğine göre, acaba, Sıvas'tan öç mü alınıyor? Devletin Sıvas'taki hizmetleri bitti mi ki bölge müdürlükleri kapatılıyor? Bundan önce de, 57 nci hükümet zamanında, bazı kurumlar Sıvas'tan tek tek alınmış ve götürülmüştür.
Değerli milletvekilleri, sulanabilir arazinin ancak ve ancak yüzde 18'i sulanmış. Proje halinde, yüzlerce baraj ve gölet projeleri hazır bekliyor. Taşkın ve koruma, Sıvas için önemli bir tehdit.
Köy yollarının yüzde 90'ı toprak ve köylerin yüzde 90'ından fazlasında kanalizasyon yoktur.
Karayollarının yapım şantiyeleri hâlâ devam ediyor.
En büyük kar mücadelesi ilimizde yapılmaktadır.
Sıvas'ta, 1965 yılında Karayolları ve bunu takiben Devlet Su İşleri, MTA Bölge Müdürlüğü ve Köy Hizmetleri Bölge Müdürlükleri kurulmuş. Bunlar, diğer bölgelerden Sıvas'a hizmet gelmediği için kurulmuşlardır. O günden bugüne, insanımızın sayısında, araç sayısında, tarımdaki teknolojide, insanların yaşam şartlarında büyük değişiklik olmuştur. Daha fazla hizmete ihtiyaç varken, tutup, altyapı hizmetleri veren bölge müdürlüklerinin kapatılması veya kaldırılması düşünülemez, bu, mümkün değil.
İktisadî kuruluşları kapatıyorsunuz. Devleti ekonomiden çıkarmayı anladık, buna bir sözümüz olmayabilir; ancak, susuz, yolsuz, kanalizasyonsuz bir köy, bir medeniyet, bir şehir düşünmek mümkün değil.
Değerli milletvekilleri, Sıvas, özel teşebbüsün güçlü olmadığı, sermaye birikiminin olmadığı bir ilimiz. Bundan dolayı, kamu iktisadî teşebbüslerinin kapatılmasının yerine, yenilerinin açılması lazım; hükümet, bunun tam aksini yapıyor. Bakın, Sıvas Demir-Çelik daha önce özelleştirildi, Et Balık Kurumu özelleştirildi, süt fabrikaları daha önce satıldı, SİDAŞ İplik Fabrikası bugünlerde kapatılacak, Meteoroloji Müdürlüğü gönderildi, Sümerbank gitti, Telekom Başmüdürlüğü gitti, Tuzla tesisleri kapatıldı, Ziraî Donatım Kurumu kapatıldı, Gümrük Müdürlüğü gitti ve en son Türk Hava Yolları da gitti. Bütün bunları, hangi iyi niyetle izah edebiliriz. Yine de, bütün bunları hükümetin isteyerek yaptığına inanmıyorum; sebebi, IMF'ye teslimiyettir.
Değerli milletvekilleri, özellikle söylüyorum, IMF bu işten anlamaz. Bu bakımdan, 57 nci hükümet olarak yanlış yapılıyor. IMF'nin görevi, yapısı gereği, uluslararası para, finans piyasalarını düzenlemektir; devletin ekonomik ve sosyal yapısı, büyümesi, kalkınması, kurumları ve kurumların yol yapmak, su getirmek, baraj yapmak gibi önemli görevleri IMF'nin umurunda bile değil; ama, bir bakıyoruz ki IMF'yi ilgilendiriyor. Niye ilgilendiriyor; IMF için önemli olan, bu kurumlara aktarılan parayı azaltmak ve bütçeden faize giden paranın daha fazlasını faize ayırmaktır. Bu bakımdan, Sıvas batmış veya bir başka ilimiz sıkıntıya düşmüş, IMF'nin hiç umurunda bile değil.
Hükümet olarak, zaten, üç yıldır, bütçelerin tamamını faiz ödemeleri haline getirdiniz. Bu bakımdan, bakanlıklar, yarın akşama kadar, kapatılması düşünülen bölge müdürlüklerini Başbakanlığa bildirecekler. Kapalı kapılar ardında milletimize ve Anadolumuza, Anadolu şehirlerine kötülük yapılmamalıdır.
Ben, burada şunu söylüyorum: Yanlış yapıyorsunuz, devletin yapısıyla oynamayın, bu milletin hizmete ihtiyacı var. Siz sürekli kalmayacağınıza göre, millet, kendi gücüyle kalkınmayı esas alan, dış baskılara boyun eğmeyen bir iktidarı getirdiğinde, bu kurumlara ihtiyaç duyulacaktır. Bu bakımdan, bunları kapatmayın; bu kurumlar, 75 yıllık cumhuriyet tarihimizin birikimidir, tecrübesidir; bu bakımdan, bir kalemde silinip atılamaz.
Sıvas Karayolları Bölge Müdürlüğü, 40 000 kilometrekareye hizmet veriyor ve yılda 1 000 kilometre yol iyileştiriyor.
BAŞKAN - Efendim, toparlar mısınız; ben, size peşin avans verdim.
MUSA DEMİRCİ (Devamla) - Peki efendim, toparlıyorum.
Sıvas İlimiz, Türkiye'nin maden bakımından birinci ağırlıklı ilidir. Demir bakımından ülke sanayiinin yüzde 60 ihtiyacını Sıvas sağlıyor. Bu bakımdan, 21 inci Yüzyıla girerken, kanalizasyonsuz ve yolsuz bir ülkeyi, bir şehri düşünmemiz mümkün değil.
Hükümeti hassasiyete, sayın bakanları, bir kez daha düşünmeye davet ediyorum ve Sayın Başkanımıza müsamahası için teşekkür ediyorum, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum efendim. (SP, DYP ve AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Ben teşekkür ediyorum Sayın Demirci.
Efendim, Sayın Musa Demirci hem Sıvaslı hem Tarım eski Bakanı.
Şimdi, yeni Bakan -o da Sıvaslı- Sayın Gökalp, buyurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Sıvas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Saadet Partisi Milletvekili Sayın Musa Demirci'ye, Sıvas'taki bölge müdürlüklerinin kapatılmasıyla ilgili olarak aldığı bu gündemdışı söz için çok teşekkür ediyorum.
Ben, bir Sıvaslı milletvekili olarak ve aynı zamanda da 57 nci hükümetin sorumlu bir Bakanı olarak, Sayın Demirci'nin dile getirdiği konular hususunda, müsaade ederseniz, açıklama yapmak istiyorum.
Şimdi, Sıvas'ta, hemen hemen tüm bakanlıklara ait bölge müdürlüklerinin pek çoğu var, Sayın Demirci de belirtti; Devlet Su İşleri, Karayolları, Köy Hizmetleri, İller Bankası, yine, Ulaştırma Bakanlığına bağlı Dördüncü İşletme ve yıllar önce yapılmış olan ve halkımız arasında cer atölyesi olarak bilinen TÜDEMSAŞ...
Şimdi, bu bölge müdürlükleri Sıvas'ta uzun süredir var -bölge müdürlüklerinin yaptıkları hizmetler için teşekkür ediyoruz- ve şu anda kapanmaları konusunda da Sıvas için alınan özel bir karar yoktur. Bu, 57 nci hükümetimizin...
Kamuoyunda da sıkça tartışılıyor, çoğu zaman muhalefet partilerinin sayın sözcüleri de dile getiriyor; kamunun yükü fazla, kamuda çok fazla memur çalışıyor, çok fazla işçi çalışıyor deniliyor. Kamu, daha etkin, efektif bir hale getirilmeli, özel sektörün önü açılmalı, özel sektör canlandırılmalı ve kamu da özel sektörün kontrolünü, denetimini yapmalı ki, bütün dünyada da yapılan bu. Bugün, dünyada, su işlerinde de, yollarda da, havalimanlarının yapılmasında da, özel sektör desteklenir, özel sektörün önü açılır; kamu, demin belirttiğim görevleri yerine getirir.
Yine, Devlet Su İşleriyle ilgili olarak, şu anda, Devlet Su İşleri Sıvas Bölge Müdürlüğünün kapanmasıyla ilgili herhangi bir karar yoktur.
Yine, 81 ilimizde değişik genel müdürlüklere bağlı bölge müdürlükleri kapatılırken, maalesef, Sıvas'ta, geçmişte Sıvaslıya yakışmayacak bazı hal ve hareketlerde bulunanlar, Sıvas'ın içerisine bir parmak sokarak karıştırmaya çalışıyorlar. Mitingler yapılıyor; bu mitinglerde, bakıyoruz ki, çeşitli kanundışı kuruluşların sözcüleri halkın arasına dalıyor; bazı siyasî partiler, pankartlarıyla, Sıvaslının iyi niyetini istismar etmeye çalışıyor. Gaye, bölge müdürlüklerinin efektif olarak çalışması değil de -ki, işte, özellikle TİKKO'nun, DHKP-C'nin bölge militanları, liderleri, göreve geldiğimizde halen vardı, şimdi, çok şükür, çoğu temizlendi- acaba, Sıvas'ta birilerini nasıl oyuna getiririz? Bu hususta sevgili hemşerilerimin dikkat etmelerini arz ediyorum.
Şimdi, Devlet Su İşleri yıllardır var; ama, Sıvas'ta sulama barajları yapılmamış, Sıvas'ın içmesuyu meselesi hallolmamış. Buralara sırf geçen seneki bütçeden çıkardığımız ek yatırım 12,5 trilyon ve ilk defa, Sıvas'ın içmesuyunun isale hatlarının ihalesi yapıldı.
Karayollarına gelince; geçen seneye kadar, Sıvas'ın ilçelerinin yolu yoktu; Doğanşar'ın yolu yoktu, Geminbeli aşılamıyordu. Ben, buradan, daha önce Bayındırlık Bakanlığı yapan Sayın Koray Aydın'a teşekkür ediyorum, şimdiki Bayındırlık Bakanımıza teşekkür ediyorum; otuz senedir açılamayan Geminbeli yolu açıldı ve bugün, Doğanşar -ben, seçim çalışmalarında Doğanşar'a gidemiyordum- sıfır asfalta kavuştu.
Önemli olan, herhangi bir bölge müdürlüğünün kuru bir binasının orada olup olmaması değildir; önemli olan, otuz senede Sıvas ne kadar hizmet almıştır, son iki senede ne kadar hizmet almıştır. (MHP sıralarından alkışlar) İller Bankası hizmeti olarak, son yirmi senede ne kadar hizmet almıştır, son iki senede ne kadar hizmet almıştır. Biz, bölge müdürlüklerini hizmetler açısından değerlendirmek istiyoruz.
Geçen sene Köy Hizmetlerinin Sıvas'ta yaptığı asfalt yolun uzunluğu 3,5 kilometre; ama, yine Sayın Bakanımıza teşekkür ediyorum, geçen sene, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa, İller Bankasından Özel İdareye...
NURETTİN AKTAŞ (Gaziantep) - Siyasî yatırım yapmışsınız o zaman Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Kitapta yazılı zaten, alıp okuyun o zaman.
BAŞKAN - Efendim, bir dakika... İstirham ederim... Karşılıklı konuşmayın... Sayın Bakan cevap versin.
Buyurun efendim, devam edin.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Çünkü, şu anda, tüm Sıvaslıları bazısı caddeye dökmeye çalışıyor, tüm Sıvaslıları bazısı caddeye dökerken, birileri de arkasında, Sıvaslının bir katkısı olmadığı, Sıvaslının herhangi bir suçu olmadığı ve birileri tarafından çok önceden planlanan, projelendirilen, otuz küsur tane vatandaşımızın yakıldığı ve pek çok vatandaşımızın da bugün idama mahkûm olduğu o acı olayların resimlerini televizyonlarda gösteriyorlar.
Herkes şunu bilsin ki, Sıvaslı milliyetçidir, inançlıdır, çalışkandır, vatanperverdir. (MHP sıralarından alkışlar) Ne otelin yanmasında vardır...
BAŞKAN - Doğrudur...
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - ...ne de bazılarının oyununa gelip "bölge müdürlüğüm kapatılmasın" diye caddede bazı gayri kanunî kuruluşların peşine düşecektir.
Siz, hepiniz cumartesi günü gördünüz, bugün rey oranları 0,5 olan, ne kadar kanunî olup olmadıkları savcılarımızın kovuşturmasında ve soruşturmasında olan çeşitli partilerin pankartlarıyla, Sıvas'taki bölge müdürlüklerinin kapatılması tenkit ediliyor. Onun için Sayın Musa Demirci'ye teşekkür ediyorum.
Yalnız, bir Sıvaslı Milletvekili olarak, bir Sıvaslı olarak, 57 nci hükümetin Bakanı olarak şunu söylemek istiyorum; hizmetlerimiz katlanarak gidecektir; bölge müdürlüklerinin kapatılıp kapatılmaması konusu ise, halen değerlendirmededir; önemli olan, bu hizmete bakılsın.
Değerli arkadaşlarım, Sıvas Demir-Çelik... Şimdi, sayın milletvekilimiz sıraladığı için, burada, müsaade ederseniz, söyleme mecburiyetindeyim; çünkü, hassas bir konudur. Sıvaslı, bugün burayı izliyor, ben izlediklerini biliyorum. Bu nedenle Sayın Musa Demirci'ye teşekkür ediyorum.
Sıvas Demir-Çelik'in kapatılması 57 nci hükümetten çok önce olmuştur; ama, hükümetimizde, Sayın Başbakanımızın direktifiyle, benim de içinde bulunduğum bir komisyon kurularak, hem Karabük'teki Kardemir'i nasıl çalıştırabiliriz hem İskenderun ve Erdemir meselesini nasıl hallederiz ve hem de yıllarca çalışmayan, bugün kapısına kilit vurulmuş olan Sıvas-Demir Çelik'i nasıl çalışır bir hale getiririz, onu konuşuyoruz.
Şimdi, Ziraî Donatımın kapatılıp kapatılmamasını bugün burada konuşmanın manası ne?! SEK'in kapatılıp kapatılmamasını bugün burada konuşmanın manası ne?! Yıllar önce kapatılmış, ya sizin döneminizde kapatılmış veya sizden önce kapatılmış.
TÜDEMSAŞ Cer Atölyesi; altı senedir elinde iş yok; ama -Sayın Bakanıma teşekkür ediyorum- şu anda, vagon yapmak için ve taşıyıcı yapmak için, vagon fabrikasına iş bulmaya çalışıyoruz.
SACİT GÜNBEY (Diyarbakır)- Hepsine teşekkür edin!..
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla)- DİV-HAN'ın, Demir Çelik'in çalışma şartları her gün hükümetimiz tarafından değerlendiriliyor ve DİV-HAN'ı çalışır bir duruma getirmeye çalışıyoruz.
Şunu da burada belirteyim: Sıvas'a bir ay önce 32 trilyon dağıtılmıştır, sıcak bir paradır ve Sıvas'ta bugün 11 kooperatif desteklenmiştir ve Sıvas'a 3 600 kaliteli sığır verilmiştir, belki çoğu ilimize verilmeyen kadar sığır verilmiştir.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat)- Niye torpil yapıyorsunuz Sıvas'a Sayın Bakan! Biraz da Tokat'a gönderin, hep Sıvas'a göndermeyin.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla)- Süt toplama merkezleri kurulmuştur. Niye; çünkü, coğrafî alanı çok geniş. Sıvas'a, Atatürk'ün cumhuriyetin temelini attığı o ile şimdiye kadar gitmeyen hizmetler, şimdiden sonra katlanarak gidecektir.
Ben buradan Sıvaslılara şunu söylüyorum, tüm Anadolu'ya şunu söylüyorum: Bizim hedefimiz kuru bölge müdürlükleri değil, bizim hedefimiz, katlayarak hizmetleri götürmektir.
Çok teşekkür ediyorum, saygılarımı arz ediyorum. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Sayın Bakan, çok teşekkür ediyorum.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat)- Zaten, Sayın Bakan, soru soranı anasından doğduğuna pişman ediyor.
BAŞKAN- Efendim, takdir sayın hükümetin, bakanın. Öyle anlamış, öyle söylüyor.
TURHAN ALÇELİK (Giresun)- Sayın Başkan, bir şey anlamadık; Bakan, kurumların kapatılmasından yana.
BAŞKAN- Sayın Bakan çok net konuştu efendim; nasıl anlamadınız?!
TURHAN ALÇELİK (Giresun)- Yani, kapatılmasından yana.
BAŞKAN- Kim? Sayın Bakan mı?
TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Sayın Bakan.
BAŞKAN - Hayır; Sayın Bakan kapatılmasından yana olamaz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Sıvas) - Sen Sıvaslı değilsin ki...
TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Ben Sıvas'ta yıllarca görev yaptım Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Sıvas) - Siyaset yapıyorsunuz, siyaset; ama, o siyaseti yapma fırsatı bulamayacaksınız.
TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Tamam, yani, kapanmasından yana iseniz...
BAŞKAN - Efendim, istirham ederim... Karşılıklı değil...
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Sıvas) - Siz ancak, ÖDP'yle, Emeğin Partisiyle...
BAŞKAN - Efendim, istirham ederim, rica ederim... Böyle değil, böyle bir şey yapmayın. Bir dakika efendim... İstirham ederim...
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Sayın Bakan üzüntüsünden ve kompleksinden bunları söylüyor.
BAŞKAN - Efendim, Sıvas bizim için önemli. Biliyorsunuz, Mursaloğlu da, Sıvas'a yaylaya göçüyordu. Onun için, biz de Sıvaslı sayılıyoruz.
Gündemdışı üçüncü söz, Muş İlinin kurtuluş yıldönümü münasebetiyle söz isteyen Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız'a aittir.
Sayın Yıldız, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
3.- Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız'ın, Muş'un düşman işgalinden kurtarılışının 85 inci yıldönümü münasebetiyle, Muş İlinin ekonomik ve sosyal sorunları ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun cevabı
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Muş İlimizin düşman işgalinden kurtarılışının 85 inci yıldönümü münasebetiyle söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, bugün aralarında olamamanın verdiği üzüntümü ifade ederken, Muşlu hemşerilerimin bu kurtuluş günündeki sevinç ve coşkularını paylaştığımı belirtiyor, güzel yurdumuzun tek bir karış toprağının bile, seksenbeş yıl öncesindeki gibi acı dolu bir işgali bir daha yaşamamasını temenni ediyorum.
Muş tarihi, Urartularla başlar, Medler, Persler, Sasaniler ve Bizans hâkimiyetiyle devam eder. 1071 Malazgirt Zaferiyle, Muş ve çevresinin hâkimiyeti Türklerin eline geçer. 1917'de Rus işgalinden kurtulan Muş, 1924 yılında il yapılmıştır.
Kuruluşundan cumhuriyetimizin ilk çeyrek asırlık dönemine kadar, Muş, bağlı bulunduğu devletler tarafından önemli bölgeler konumunda tutulmuş, gerekli yardımlar yapılmış, yöre halkının ekonomik ve kültürel gelişimi desteklenmiştir.
Değerli arkadaşlar, son elli yıldır ilimiz ağır bir ekonomik ihmalle karşı karşıya kalmış, ekonomimiz gün geçtikçe kötüye gitmiştir. Gayri safî millî hâsıladaki payımız hep son sıralarda yer almış, tarım, hayvancılık, sanayi, eğitim ve sağlık alanında gerekli altyapılar yeterince yapılamadığından, istenilen ilerleme bir türlü sağlanamamıştır.
Muş İlinin ekonomik temeli tarıma dayanmaktadır. Türkiye'nin üçüncü, bölgenin ise en büyük ovası olan Muş Ovası, ilimiz sınırları içindedir. Bunun yanında Bulanık, Liz ve Malazgirt Ovaları da önemli ovalarımızdandır. İlin tarım arazisi 336 000 hektar olup, bunun, maalesef, yüzde 10'u bile sulanamamaktadır.
Son yıllarda hayvancılık sektörü de önemli düşüş yaşamıştır. Bunun başlıca sebebi, hükümet politikalarının yanlışlığıdır. İllerin ve bölgelerin gelişmişlik düzeyleri, coğrafi konumları, iklim koşulları ve illerdeki istihdam alanları gözönünde tutularak yeni politikalar oluşturulmalıdır.
İlimiz yıllardır birinci derecede kalkınmada öncelikli yöre kapsamında olmasına rağmen, sanayi bakımından da son derece gerilerde kalmıştır. Büyük ölçekli sanayi tesisi olarak, yalnızca kamuya ait Muş Şeker Fabrikası bulunmaktadır. Maalesef, son dönemlerde şeker fabrikasının da özelleştirilmesi gündeme gelmiştir; inşallah, hükümet böyle bir yanlışa düşmez.
Eğitim düzeyinde de Türkiye ortalamasının çok gerisindeyiz. Okuma-yazma oranımız, maalesef, yüzde 60'lar civarındadır. Genç nüfusun yoğun olduğu ilimizde ilköğretimde 80 000, ortaöğretimde ise 6 000 civarında öğrencimiz eğitim görmekte, ortaöğretime devam eden öğrenci sayısı gün geçtikçe azalmaktadır. Maalesef, üniversiteye girme oranında ise, Türkiye'de sondan onuncu sıradadır.
Kara, hava ve demiryolu ulaşımında iyi bir konumda bulunan Muş İlinde, Alparslan-1 ve Alparslan-2 Barajlarının gerçekleştirilmesiyle kalkınma yolunda önemli bir gelişme kaydedilecektir. Bu gelişmelerin beklendiği Muş'ta, daha verimli sonuçların alınması için bir üniversite kurulması kaçınılmazdır. Malazgirt Zaferiyle şanlı tarihimizde seçkin bir yeri olan Muş'ta, büyük Türk kahramanı Alparslan'ın adıyla bir üniversitenin kurulması bütün hemşerilerimin beklentisidir.
453 654 nüfuslu ilimizde toplam yatak sayısı 360 olan 5 devlet hastanesi, 47 sağlık ocağı, 54 sağlık evi bulunmakta; bu sağlık kuruluşlarında 29 uzman hekim, 76 pratisyen hekim, 162 hemşire ve 159 ebe sağlık alanında son derece zor şartlar altında görev yapmaktadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, 21 inci Yüzyılda, halen, hastalarımız, maalesef, âcil durumlarda, Erzurum'a, Malatya'ya, Elazığ'a, Bingöl'e ve Van'a nakledilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Efendim, hemen bir toparlarsanız... Sayın Bakan da size cevap verecek Cumhuriyet Hükümeti adına.
Buyurun.
SABAHATTİN YILDIZ (Devamla) - Tamam Başkanım, toparlıyorum.
Türkiye genelinde 2 000 kişiye 1 doktor düşerken, maalesef, Muş'ta 15 000 kişiye 1 uzman doktor düşmektedir. Türkiye genelinde 1 500 kişiye 1 pratisyen hekim düşmekteyken, maalesef, Muş'ta bu rakam 7 000 civarındadır. Türkiye genelinde 422 kişiye 1 yatak düşerken Muş'ta 1 188 kişiye 1 yatak düşmektedir. Bu sayısal verilerden de anlaşılacağı üzere her alanda durumumuz çok gerilerde. İnşallah, bu çarpık dağılımların düzeltilmesi için yetkililer üzerine düşen görevi yerine getirir.
Sayın Başkanıma ve siz değerli milletvekili arkadaşlarıma tekrar teşekkür eder, Muşlu hemşerilerimin kurtuluş yıldönümlerini kutlar, saygı ve selamlar sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum.
Muş'un kurtarılışıyla ilgili olarak İdare Amirimiz Sayın Erkan Kemaloğlu da söz istemişti; ama, ancak bir arkadaşımıza söz verme imkânım olduğu için sadece bir arkadaşımıza söz verdim.
Sayın Nidai Seven, siz de Ağrı'dan Muş'a vekâlet ediyorsunuz; yerinizden buyurun.
NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Biliyorsunuz, Muş İlimizin, Türk tarihinde, çok büyük bir önemi vardır; hele, Malazgirt Zaferinin dillere destan oluşu ve Türk Milletinin gönlünde yer alması büyük bir tarihtir.
Aslında, benim söz alma sebebim şuydu: Belediye başkanımız beni cep telefonuyla aradılar; Muş konusunda söz hakkı verdiğinizden dolayı, size teşekkür ettiler. Ben, bunu, size iletmek istedim.
Ayrıca, buradan, Muşlu kardeşlerimizin, Muş'u kurtardıkları için, düşmanı oradan söküp attıkları için, hepsini kutluyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Efendim, Muş'taki kardeşlerimiz bizim kardeşlerimiz; söz vermemek mümkün mü. Cumhuriyet hükümeti adına da Sayın Bakan, Muş'la ilgili önemli bir açıklamada bulunacak. Sayın Bakanım, burada olduğu sürece, her gündemdışı konuşmaya cevap verir.
Sayın Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Muş'un kurtuluş günü ve yıldönümü münasebetiyle gündemdışı konuşma yapan ve ona ilave açıklamalarda bulunan değerli milletvekillerine, bu fevkalade önemli günü gündeme getirmiş olmalarından ötürü şükranlarımı arz ediyorum. Hükümetimiz adına, Muşlu hemşerilerimizin, Muşlu yurttaşlarımızın kurtuluş günlerini tebrik ediyorum. Vatan topraklarını savunan evlatları, nice yıllar sonra, bu büyük kubbenin altında, bu Millet Meclisinde, millet iradesinin tecelli ettiği Mecliste, Muş'un kurtarılışında gazi olanları, şehit olanları anmanın ne kadar önemli olduğunu ifade etmek istiyorum. Biz, kadirşinas bir milletiz. Biz, vatanına milletine hizmet edenlere şükran duygularını her vesileyle ifade eden bir terbiyede yetişmiş milletiz. Muşlu hemşerilerimizin, Muşlu yurttaşlarımızın kurtuluşlarını, kurtuluş gününü kutluyorum.
Biraz evvel gündemdışı konuşma sırasında, Muş'un kurtuluş günü vesilesiyle gündeme getirilmiş olan özelleştirme kapsamındaki kuruluşlarla ilgili eleştirileri de not aldım; onların da, Muşluların herhangi bir şekilde zarardide olmalarına fırsat vermeyecek, zemin hazırlamayacak bir çözüme ulaştırılması için gerekli tedbirleri alacağım.
Muş'un kurtuluş yıldönümü münasebetiyle konuyu buraya getiren değerli milletvekili arkadaşlarımıza veya ifadelerini işaretlerine ilave olarak sunanlara bu vesileyle tekrar teşekkür ediyor ve kendilerinden, bu konularda Muşlu yurttaşlarımızı, vatandaşlarımızı aydınlatmaları istirhamında bulunuyorum.
Bana bağlı olan Özelleştirme İdaresi kapsamında Muş'ta yer alan şirketlerle ilgili olan meseleleri, Muşluların lehine çözecek bütün tedbirleri almakta olduğumuzu ve bundan sonra da alacağımızı ifade ediyorum.
Beni dinlemek lütfunda bulunduğunuz için hepinize şükranlarımı, saygılarımı arz ediyorum.
Teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN -Sayın Bakan, teşekkür ediyoruz efendim.
Muş İlinin Kurtuluş Yıldönümü, Muşlu hemşerilerimize hayırlı, uğurlu olsun diyorum.
Sayın milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula diğer Sunuşları vardır; ancak, sunuşlarımız biraz uzun olduğu için, kâtip üyenin bunları oturarak okuması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Cumhurbaşkanlığının bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
C) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- 4754 Sayılı 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun bir daha görüşülmesi için geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1057)
27 Nisan 2002
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi: 26/04/2002 günlü, A.01.0.GNS.0.10.00.02-14963/35127 sayılı yazınız.
Türkiye Büyük Millet Meclisince 25.04.2002 gününde kabul edilen 4754 sayılı "23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun" incelenmiştir:
Yasanın 1. maddesiyle 21.12.2000 günlü, 4616 sayılı "23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun"un, Anayasa Mahkemesinin 27.10.2001 günlü, 24566 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 18.7.2001 günlü, E: 2001/4, K: 2001/332 sayılı kararıyla bir bölümü iptal edilen 1. maddesinin (2), (4) ve (9) numaralı bentleri yeniden düzenlenmiştir.
4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin 2. bendinin birinci paragrafında yer alan "...şahsî hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm edilenler ile aldıkları ceza herhangi bir nedenle şahsî hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüştürülenlerin toplam hükümlülük süresinden on yıl indirilir" kuralı, Anayasa Mahkemesinin söz konusu iptal kararı gözönünde tutularak, Yasanın 1. maddesiyle yeniden düzenlenen 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin 2. bendi ile "müebbet ağır hapis cezasına hükümlü olanların veya şahsî hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm edilenlerin ya da aldıkları ceza herhangi bir nedenle şahsî hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüştürülenlerin tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından on yıl indirilir"; buna koşut olarak bendin ikinci paragrafı da "Birinci paragraf hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından on yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza süresi dolmuş olanlar, iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın ve istemleri olmaksızın derhal; toplam cezaları on yıldan fazla olanlar kalan cezalarını çektikten sonra şartla salıverilirler." biçiminde değiştirilmiştir.
Hukuksal metinlerin niteliklerinin belirlenmesinde, taşıdıkları ada değil içeriklerine bakılması ve değerlendirmenin buna göre yapılması gereklidir. Nitekim, Anayasa Mahkemesinin sözü edilen iptal kararında 4616 sayılı Yasanın adı değil içeriği üzerinde durulmuş ve "2. bent ile Yasa kapsamına giren cezalarda indirim yapılmakta 10 yıldan az cezaya mahkûm kimi hükümlülerin diğer koşullarında varlığı halinde hiç cezaevine girmeksizin cezalarının infazına olanak tanınmakta ise de, bu olanak genel affın tanımında belirtildiği gibi ceza mahkûmiyetini bütün neticeleri ile kaldırmamaktadır. Düzenlemenin hükümlülere getirdiği yarar cezaevinde kalma süresini belirli koşullarla kısaltması veya hiç cezaevine girmeden cezanın infazını sağlamasıdır.
Şartla salıverilmenin en önemli unsurları, cezanın belirli bir süresinin cezaevinde çekilmiş olması ve hükümlünün bu süre içerisinde iyi hal göstermesidir. Oysa, 2. bent ile 10 yıla kadar hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm olan hükümlülerin iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın salıverilmelerinin sağlanması bu düzenlemenin şartlı salıverilme olmayıp kendine özgü bir müessese olduğunu göstermektedir.
Türk Ceza Yasasının 98. maddesine göre, cezayı ortadan kaldıran veya azaltan ya da değiştiren bir düzenleme olarak adlandırılan özel affın, toplu ve şartlı olarak getirilmesinin de olanaklı bulunduğu dikkate alındığında, 2. bentte yer alan kuralın, müebbet ve 10 yıldan fazla süreli hükümlülükler bakımından cezadan indirim öngören, tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından veya toplam hükümlülük sürelerinden on yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza süresi veya hükümlülük süresi dolmuş olanlar bakımından ise, belirli bir süreyle suç işlememe bozucu (infisahi) koşuluna bağlanmış, toplu özel af niteliğindedir.
Her ne kadar, 4616 sayılı Yasanın 8. bendi ile "Yasanın yayımı tarihinden sonra cezaevinin disiplinini bozucu hareketlerinden dolayı disiplin cezası almış olanların tüzük hükümlerine göre disiplin cezaları kaldırılmadığı sürece 1. madde hükümlerinden yararlanamayacaklarının öngörüldüğü ve bu hükümlülerin cezalarının bir kısmını cezaevinde geçirmiş oldukları ileri sürülebilirse de, uygulanma koşulu olarak kabul edilmesi gereken bu durum, 2. bentle getirilen düzenlemenin özel af niteliğinde olduğu yolundaki düşünceyi değiştirmemektedir" denilerek, getirilen düzenlemenin özel af niteliğinde olduğu duraksamaya yer bırakmayacak bir biçimde vurgulanmıştır.
Anayasanın 153. maddesinin son fıkrasında, "Anayasa Mahkemesi kararları ... yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar" kuralına yer verilmiştir. Anayasa Mahkemesinin 4616 sayılı Yasanın anılan düzenlemesi için yaptığı "özel af" nitelemesinin Yasanın 1. maddesiyle yeniden düzenlenen 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin 2. bendi için de geçerli olduğunda kuşkuya yer yoktur. Bu nedenle, Yasanın, Anayasanın 87. maddesi yönünde değerlendirilmesi zorunlu bulunmuştur.
3.10.2001 günlü, 4709 sayılı Yasanın 28. maddesiyle Anayasanın 87. maddesinde yapılan değişiklikle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin genel ve özel af ilanına karar verebilmesi "üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı"na bağlı kılınmış; Anayasanın 96. maddesiyle de toplantı ve karar yetersayısı için Anayasada öngörülen ayrık durumlar saklı tutulmuştur. 87. maddenin nitelikli çoğunluk arayan bu "özel" düzenlemesi karşısında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin genel ve özel af ilanıyla ilgili kararlarında 96. maddenin uygulanamayacağı ve bu maddede öngörülen karar yetersayısının (toplantıya katılanların salt çoğunluğunun) yeterli olamayacağı açıktır.
Belirtilen hukuksal duruma karşın, inceleme konusu 4754 sayılı Yasanın 1. maddesiyle yeniden düzenlenen 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin toplu özel af niteliğinde düzenleme içeren 2. bendinin, Türkiye Büyük Millet Meclisince Anayasanın 87. maddesinde öngörülen "üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile" kabul edilmediği anlaşılmaktadır. Nitekim tutanaklarda da, maddenin üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile kabul edildiğine ilişkin herhangi bir kayıt yer almamaktadır. Oysa, Anayasada, genel kuraldan ayrılarak toplantı ve karar yetersayısı için özel düzenlemeler öngörülen durumlarda, herhangi bir itiraz olmasa bile, sonradan ortaya çıkabilecek duraksama veya tartışmalara yer bırakmamak için toplantı ve karar yetersayılarının tutanaklara geçirilmesi gerekir.
Belirtilen duruma göre, Yasanın 1. maddesiyle yeniden düzenlenen 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin 2. bendi Anayasanın 87. maddesinde öngörülen karar yetersayısı olmaksızın kabul edilmiş olduğundan Yasada bu yönden Anayasaya uyarlık bulunmamıştır.
Bu nedenle, Yasanın 1. maddesiyle yeniden düzenlenen 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin, Anayasada öngörülen yeterli oy sayısı ile kabul edilmeyen 2. bendinin Türkiye Büyük Millet Meclisince bir kez daha görüşülmesi için 4754 sayılı Yasa yayımlanmayarak, Anayasanın 89/2 ve 104/a maddeleri gereğince ekte geri gönderilmiştir.
Bilgilerinize sunarım.
Ahmet Necdet Sezer
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 2 adet tezkeresi vardır; ayrı ayrı okutup, bilgilerinize sunacağım efendim.
2.- Filipinler'in Başkenti Manila'da yapılacak olan Birinci Asya Bölgesel Konseyi Forumuna katılmak üzere gruplarınca bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1058)
29 Nisan 2002
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
"Birinci Asya Bölgesel Konseyi Forumu" 24-26 Nisan 2002 tarihlerinde Filipinler'in Başkenti Manila'da yapılacaktır. Konferansa katılınması Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun 11 Nisan 2002 tarih ve 86 sayılı Birleşiminde kabul edilmiştir.
Anılan kanunun 2 nci maddesi uyarınca Siyasî Parti Gruplarınca bildirilen üyelerin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Ömer İzgi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Adı Soyadı: Seçim İli:
Sedat Çevik (Ankara)
Cemal Özbilen (Kırklareli)
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
3.- Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Merkezi Kenya'nın Başkenti Nairobi'de yapılacak olan Dünya Kent Forumuna katılmak üzere gruplarınca bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1059)
29 Nisan 2002
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
"Dünya Kent Forumu" 29 Nisan-3 Mayıs 2002 tarihlerinde Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Merkezi Kenya'nın Başkenti Nairobi'de yapılacaktır. Konferansa katılınması Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun 11 Nisan 2002 tarih ve 86 sayılı Birleşiminde kabul edilmiştir.
Anılan kanunun 2 nci maddesi uyarınca Siyasî Parti Gruplarınca bildirilen üyelerin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Ömer İzgi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Adı Soyadı: Seçim İli:
Sedat Çevik (Ankara)
Cemal Özbilen (Kırklareli)
Yaşar Canbay (Malatya)
Rıza Akçalı (Manisa)
Fikret Uzunhasan (Muğla)
Abdüllatif Şener (Sıvas)
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur efendim.
Kanun teklifinin geri alınmasına dair bir önerge var; okutuyorum:
4.- Bursa Milletvekilleri Hayati Korkmaz, Ali Arabacı, Ali Rahmi Beyreli, Fahrettin Gülener ve Orhan Ocak'ın, Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tekliflerini (2/847) geri aldıklarına ilişkin önergeleri (4/480)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/847) esas no'lu Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifimizin AB ile F1 organizasyonu arasındaki son gelişmeler nedeniyle gerekçesi ortadan kalkmıştır.
Kanun teklifimizi geri çekiyoruz. Gereğini arz ederiz.
Saygılarımızla
Hayati Korkmaz Ali Arabacı Ali Rahmi Beyreli
Bursa Bursa Bursa
Fahrettin Gülener Orhan Ocak
Bursa Bursa
BAŞKAN - Adalet Komisyonunda bulunan teklif geri verilmiştir efendim.
Sayın milletvekilleri, bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:
D) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Karabük Milletvekili Erol Karan ve 43 arkadaşının, KARDEMİR'in içinde bulunduğu malî krizin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/278)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
3 Nisan 1937 tarihinde 11 haneli bir köy olan Karabük Demir Çelik Fabrikalarının temelinin atılması, kısa sürede üretime geçmesi sonucu, bugün 100 000'i aşkın nüfusu olan cumhuriyet kenti Karabük İli doğmuştur.
Karabük Demir Çelik Fabrikası, genç Türkiye Cumhuriyetinin ilk ağır sanayisidir; "Fabrikalar Yapan Fabrika" unvanını almıştır.
1995 yılında özelleştirilen Kardemir AŞ adını alan Karabük Demir Çelik Fabrikası, Karabük'e ekonomik ve sosyal yönden katkı sağlarken, bugün ekonomik kriz içindedir. Göç alan bir il olan Karabük, bugün göç veren il konumundadır.
Bu nedenle, Kardemir AŞ'nin, bugün ekonomik krizin nedenlerinin araştırılarak, gerekli tedbirlerin saptanması ve yeniden ülke ve Karabük ekonomisine kazandırılması amacıyla, Anayasanın 98 inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince, bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.
1. Erol Karan (Karabük)
2. M. Cihan Yazar (Manisa)
3. Tamer Kanber (Balıkesir)
4. Mustafa Vural (Antalya)
5. Necati Albay (Eskişehir)
6. Erdoğan Toprak (İstanbul)
7. Ali Rahmi Beyreli (Bursa)
8. Şadan Şimşek (Edirne)
9. Mehmet Yaşar Ünal (Uşak)
10. B. Suat Çağlayan (İzmir)
11. Ali Tekin (Adana)
12. Yekta Açıkgöz (Samsun)
13. Hasan Macit (Burdur)
14. Hasan Erçelebi (Denizli)
15. Mehmet Kocabatmaz (Denizli)
16. Hasan Suna (Yalova)
17. Mehmet Çümen (İzmir)
18. Ömer Üstünkol (Zonguldak)
19. Saffet Başaran (İzmir)
20. Atilla Mutman (İzmir)
21. Sulhiye Serbest (İstanbul)
22. Rahmi Sezgin (İzmir)
23. Eyüp Doğanlar (Niğde)
24. Güler Aslan (İzmir)
25. Nural Karagöz (Kırklareli)
26. Hasan Metin (İzmir)
27. Melda Bayer (Ankara)
28. Hüseyin Mert (İstanbul)
29. Ayşe Gürocak (Ankara)
30. Cahit Savaş Yazıcı (İstanbul)
31. Mustafa Karslıoğlu (Bolu)
32. Hasan Fehmi Konyalı (Ordu)
33. Bayram Fırat Dayanıklı (Tekirdağ)
34. M. Hadi Dilekçi (Kastamonu)
35. Mustafa İlimen (Edirne)
36. M. Turhan İmamoğlu (Kocaeli)
37. Halil Çalık (Kocaeli)
38. Fikret Uzunhasan (Muğla)
39. Esvet Özdoğu (Ankara)
40. Sebahat Vardar (Bilecik)
41. Oğuz Aygün (Ankara)
42. Orhan Ocak (Bursa)
43. Ziya Aktaş (İstanbul)
44. Salih Dayıoğlu (İzmir)
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu hakkında kurulan (9/15) Esas Numaralı Meclis Soruşturması Komisyonuna seçilen üyelerin 30.4.2002 Salı günü (bugün) saat 17.00'de, ana bina zemin kat üyeler lokantası yanı Meclis soruşturması komisyonları toplantı salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.
Komisyonun toplantı yer, gün ve saati ayrıca ilan tahtalarına asılacaktır.
Berayi malumat arz ederim.
Sayın milletvekilleri, Devlet Bakanı Sayın Recep Önal'ın Başkanlığımıza göndermiş olduğu bir tezkere var; gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 1, 194, 195, 196, 260, 491 ve 561 inci sıralarında yer alan (6/1046), (6/1314), (6/1315), (6/1316), (6/1394), (6/1654) ve (6/1732) sayılı 7 adet sözlü soru önergesini, İçtüzüğün 98 inci maddesi uyarınca, birlikte peşi peşine cevaplandırmak istemektedir.
Genel Kurulun bilgilerine sunuyorum.
Bugünkü genel görüşmeden sonra, inşallah, bunları görüşme imkânımız olur diyorum.
Sayın milletvekilleri, şimdi, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına geçiyoruz.
Genel Kurulun 24.4.2002 tarihli 91 inci Birleşiminde alınan karar gereğince, bu kısımda yer alan, Türkiye bilişim stratejileri ve e-Türkiye konusunda açılması kabul edilen genel görüşmeye başlıyoruz.
IV.- GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI
A) GÖRÜŞMELER
1.- Konya Milletvekili Mehmet Emrehan Halıcı ve 169 arkadaşının, Türkiye bilişim stratejileri ve e-Türkiye konusundaki genel görüşme (8/28)
BAŞKAN - Hükümet?.. Burada.
İçtüzüğe göre, genel görüşmede ilk söz hakkı önerge sahibine aittir. Daha sonra, siyasî parti grupları adına 1'er üyeye, şahısları adına 2 üyeye söz verilecektir. Ayrıca, istemi halinde, hükümete de söz verilecek. Bu suretle, genel görüşme tamamlanmış olacaktır.
Konuşma süreleri, hükümet ve siyasî partiler için 20'şer dakika, önerge sahibi ve şahıslar için 10'ar dakikadır.
Genel görüşme üzerinde ilk söz, Anavatan Partisi Grubuna aittir.
MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sayın Başkan, önce önerge sahibi...
BAŞKAN - Efendim, önerge sahibinden söz istemi gelmediği için, evvela...
MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Gelecekti efendim.
BAŞKAN - Gelmedi, yok efendim; ben biliyorum kimin konuşacağını.
MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Benim yerime Sayın Akif Serin konuşacak.
BAŞKAN - Ama, yok kendisi şimdi, nasıl yapacağız?! Sırayı niye bozalım.
Ankara Milletvekili Sayın Birkan Erdal, buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)
ANAP GRUBU ADINA BİRKAN ERDAL (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye bilişim stratejileri ve e-Türkiye konusundaki genel görüşme çerçevesinde, Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; şahsım ve Grubum adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bu genel görüşmeyle "dünyada bu sahada neler oluyor, dünya nereye gidiyor, biz neredeyiz, ne yapıyoruz, neler yapmalıyız"ı, sizlerin ve milletimizin gündemine getirmek istedik.
Sürekli olarak konuşuluyor, çağımız bilişim çağı deniliyor. Nedir bu bilişim; bilişim, Türkçemize en doğru şekilde kazandırılan kelimelerden biri, bilgi ve iletişimin birlikte ifadesi; bilginin elde edilmesi, bilginin iletilmesi, işlenmesi ve herkesin kullanımına sunulması, çağımızı da son derece net ve güzel ifade eden bir kelime.
Bütün dünya ülkeleri, gelişen iletişim teknolojisini en iyi şekilde kullanarak, bilgiyi en açık bir şekilde, en uç noktalara kadar ve en ucuz şekilde ulaştırmaktalar. Bu sayede, devletin yaptığı her işten her vatandaş bilgi sahibi olurken, denetleme, katkıda bulunma imkânı da ortaya çıkıyor, şeffaf yönetimler gerçekleşiyor. Böylece, daha az yanlış yapan yönetim modellerine erişiliyor; hükümet, politikaları, vatandaşlara daha kolay anlatıyor; vatandaşlar, politikaların oluşumuna katkıda bulundukları için, yenilikleri daha kolay benimsiyor ve sahipleniyorlar. Böylece, varılmak istenen hedefe daha kolay varılıyor ve daha verimli sonuçlar elde ediliyor; vatandaşın devletle olan ilişkisi kolaylaşıyor; vatandaşın günlük hayatı, daha verimli ve daha kolay hale geliyor; yöneten ve yönetilenler arasındaki barış kuvvetleniyor; katılımcı demokrasi hayata geçiyor; bilişim teknolojisi, yönetişim kavramına güç katıyor; demokrasi güçleniyor, demokrasiler evrim geçiriyor.
Bilişim teknolojisi sebebiyle demokrasilerin geçirmekte olduğu evrim, yönetim modelinden yönetişim sistemine geçişi yarattı. Artık, yönetimler, karşılıklı etkileşim sonucu ortaya çıkıyor. Yönetenler ve bu yönetimden etkilenenler, birbirleriyle daha şeffaf ve daha doğrudan ilişki içerisine giriyorlar. Bu da, önümüzdeki on yıl içerisinde, katılımcı demokrasi sisteminde çok önemli değişimlerin yaşanacağına işaret ediyor.
Bu değişim, şimdiden başladı bile. Sivil toplum örgütlerinin, yönetimler üzerindeki etkisi gün geçtikçe artıyor. Vatandaşlar, bu etkiyi gördükçe, sivil toplum örgütlerine katılımlar yükseliyor, sivil toplum örgütlerinin sayıları çoğalıyor. İnternet uygulamaları, vatandaşa, fikirlerini yayma ve takip etme konusunda yeni imkânlar sağlıyor. Hükümetlerin aldıkları kararlar ve yöneticilerin icraatları konusunda, çok daha çabuk tepki verebilme imkânları ortaya çıkıyor. Bu da, hükümetleri ve yöneticileri, daha dikkatli ve adil olmaya zorluyor, pozitif bir kazanım ortaya çıkıyor.
Sayın milletvekilleri, gelişmiş ülkeler, bilişim konusunda büyük ilerlemeler kaydedip bilgiden bilgi üretirken, gelişmekte olan ülkeler -bu konuda tedbir alabilen, gerekli düzenlemeleri yapabilen gelişmekte olan ülkeler- de bu sayede, yani, bilişim sayesinde, zengin ülkelerle olan mesafelerini kapatma yolunda ilerliyorlar; kendi vatandaşlarının eğitimden sağlığa, nüfustan yargıya kadar her sahada daha etkin ve verimli hizmetlere kavuşmasını sağlıyorlar.
Hindistan, bilinçli devlet politikalarıyla, bilgi teknolojilerinden, bir ülkenin ne kadar çok ve mükemmel bir şekilde yararlanabileceğinin en güzel örneklerinden biri. Hindistan, yedi-sekiz yıllık bilinçli ve sistematik bir uygulama sonucunda, 2000 yılında 6,2 milyar dolarlık yazılım ihracatına ulaşmıştır; bu miktar, 50 milyar dolarlık toplam Hindistan ihracatının yüzde 13'üdür. Yine aynı Hindistan, 2008 yılında, yani, bundan altı yıl sonra, toplam 87 milyar dolarlık yazılım üretip, bunun 50 milyar dolarlık kısmını ihraç etmeyi, 37 milyar dolarlık kısmını da yurt içinde kullanarak kalkınmasını süratlendirmeyi hedeflemektedir. Ayrıca, Hindistan, 2008 yılına kadar, bilgi teknolojileri sahasında 3 000 000 kişiyi istihdam etmeyi planlamaktadır, 3 000 000 kişiye, bu sahada iş imkânı sağlayacaktır.
1999 yılında, Amerika Birleşik Devletlerindeki Silikon Vadisindeki elektronik ticaret yatırımlarının yüzde 38'i Hintli girişimcilerce gerçekleştirilmiştir. Bunun sonuçları, önümüzdeki yıllarda çok pozitif olarak Hindistan'a geri dönecektir.
Hindistan'ın bu sahadaki teknolojik ve ticarî kazanımları saymakla bitmez; ancak, en az bunlar kadar önemli olan yerel sonuçlar da Hintli vatandaşların yaşantılarında sağlanmıştır. Hindistan'da halen ulaşım bağlantısı olmayan bölgeler ve adalar, bu teknolojiyle birbirlerine ve merkezî sisteme bağlanmışlardır. Hem temel eğitim hem de meslek eğitiminde, uzaktan eğitim sistemiyle büyük başarılara imzalar atılmaktadır. Tarımda ekim alanları, mahsul hesaplamaları, sulama gibi onlarca alanda, bilişim teknolojileri kullanımıyla mükemmel sonuçlar alınmaktadır. Uydu teknolojisinde önemli başarılar sağlanmıştır.
Değerli milletvekilleri, bilgi teknolojileri ve bilişimin Hindistan'a sağladığı avantajları sıralamak konuşma süremizin içerisine sığmaz. Bu sebeple, daha fazla örnek vermeden kesmek istiyorum; ancak, yine, bu sahada Malezya'da, Dubai'de, İrlanda'da, İsrail'de ve birçok ülkede sağlanan başarılar dikkatle incelenmelidir. Bizim yararlanacağımız, örnek alacağımız birçok tecrübe bu ülkelerde yaşanmıştır. Bu tecrübelerden en kolay şekilde yararlanma imkânlarını kullanmalıyız. Kendi stratejimizi belirlerken, oralarda yaşananlardan ders almalıyız. Peki, biz, Türkiye olarak bu sahada ne durumdayız? İmkân ve kabiliyetlerimiz nelerdir? Bugüne kadar ne yaptık, şimdi ne yapıyoruz, bundan sonra ne yapmalıyız?
Sayın milletvekilleri, bilişim teknolojisinin ve bilişim çağının ana hammaddesi insan beyin gücüdür, genç insandır, genç insanın yaratıcı gücüdür. Hepiniz biliyorsunuz ki, Türkiyemiz, Avrupa'nın ve dünyanın en genç ülkelerinden başta gelenlerden biridir. Dünün petrolü, yeraltı madenleri, nasıl, millî zenginlikler idiyse, bugün de, genç ve iyi eğitim görmüş kişiler, ülkelerinin en önemli millî servetidirler. Türkiye, genç nüfusunu iyi eğitebildiği takdirde, gelişmiş ülkelerle arasında olan zenginlik uçurumunu kapatma şansına sahip olabilecektir. Aksi takdirde, bugünkü veriler itibariyle, elimizde, bu açığı kapatacak başka bir kaynak ve güç maalesef gözükmemektedir. Elimizdeki bu nimetin, gençlerimizin kıymetini bilmek, onları en iyi şekilde yetiştirmek durumundayız. Ülkemizin çağdaş ve uygarlık seviyesini yakalama fırsatı da burada yatmaktadır.
Sayın milletvekilleri, bilişim teknolojisinin en temel girdisine sahip olduğumuz ortadayken, bu konuda bugüne kadar neler yaptık; bir kere, temel olarak, e-devlet politikasını benimsediğimizi Ulusal Programımızda deklare ettik, e-Avrupa + projesini benimsedik ve Başbakanlıkta bu konuda bir çalışma başlattık. Bu çalışmayla hedeflenenler şunlardır: Bilgi toplanması ve bu bilgilerin işlenerek kullanılması; bu sayede, verimli ve şeffaf işleyen bir devlet mekanizmasına kavuşulması; hızlı ve etkili kararlar alınması, devlet hizmetlerine ulaşmanın vatandaşa kolay ve ucuz hale getirilmesi. Bu suretle, daha zengin Türkiye'nin, daha varlıklı ve huzurlu vatandaşları olacak, milletimiz, daha müreffeh bir yaşantıya kavuşacaktır; hedef budur. Bu hedefe varmak için, devletin bütün kurumları elektronik ortamda haberleşebilmelidir. Bilgi bankaları oluşmalı, bu suretle, atıl yatırımlar, gereksiz tekrarlar önlenmelidir. Bu bilgi bankaları, devletin tüm birimlerine açık olmalıdır. Savunma ve güvenlik dışındaki tüm devlet bilgilerine bütün vatandaşlar ulaşabilmelidir.
Bugün, bu amaçlara yönelik olarak, devletin çeşitli kademelerinde birçok girişim mevcuttur. Başbakanlıkta kurulan koordinasyon ve yönlendirmeyle 13 çalışma grubu oluşturulmuştur; bunlar, Millî Eğitim Bakanlığından Ulaştırma Bakanlığına, Adalet Bakanlığından Avrupa Birliği Genel Sekreterliğine, Genelkurmay Başkanlığından Devlet Planlama Teşkilatına ve sivil toplum kuruluşlarına kadar 13 ayrı merkezce koordine edilmeye çalışılmaktadır. Her kuruluş, kendi ilgi sahası içerisinde, durum değerlendirmesi, mevcut projeler, yeni proje girişimleri ve politikaları tespit yönünde çalışmalar yapmıştır.
Genel tespitler ışığında bilgi toplumunun altyapısını sağlayacak olan iletişim imkânlarının kalite ve sayı olarak yeterli düzeyde ve fakat, mutlaka ucuz olarak sağlanması; bu konuda gerekli elektronik imza, sayısal imza, kişisel verilerin korunması; ulusal bilgi güvenliği, ulusal bilgi güvenliği teşkilatı ve görevleri gibi hususlara ilişkin yasa çalışmalarının süratle tamamlanması; bilgi teknolojisinin millî eğitimde en yaygın şekilde kullanılması -kamu hizmetlerine elektronik erişim ve benzeri konular tespit edilmiştir- çalışmaları devam etmekte, gerekli yasa tasarıları tekemmül ettirilmekte, gerekli politika önerileri oluşturulmaktadır. Bu çalışmalar devam ederken, bir yandan da günlük hayatımızda sık sık duyduğumuz uygulamalar sürmektedir; bunlar, MERNİS Projesi, nüfus kayıt hareketlerinin takibi, vatandaşlara kimlik numarası verilmesi, adlî sicil projesi, maliye vergi sistemleri, gümrüklerin modernizasyonu, Yüksek Seçim Kurulu, Devlet İstatistik Enstitüsü, SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı projeleri ve benzerleridir.
Görüldüğü gibi, birçok kurum ve kuruluş, bilgi teknolojilerinin kullanımında bir gayret ve çalışma içerisindedir; ancak, burada, özellikle göstermeye çalıştığım husus, bu konunun çok boyutlu ve geniş kapsamlı olduğudur. Devlette ve özel sektörde birçok kuruluş ve makam, bilgi toplumuna geçiş sürecinde, kendi kapasitesi içerisinde bir şeyler yapmaya çalışmaktadır. Bu, doğal bir gelişmedir. Dünyada bir şeyler olmakta, bir şeyler değişmekte, ilerlemekte; buna paralel olarak da, yurdumuzda, başta özel sektör olmak üzere, üniversiteler ve sivil toplum örgütleri ve bazı kamu kuruluşları da bu değişime uyum sağlama, çağdan kopmama çabası içerisine girmektedirler. Bize, bizlere, Parlamentoya düşen, hükümete düşen de, bu çabaların boşa gitmemesini, en verimli şekilde sonuçlara ulaşabilmesini, sinerji yaratarak kurumların birbirlerinin ürettiği pozitif sonuçlardan yararlanabilmesini sağlayacak ortamı yaratmaktır. Sektörün derli toplu, kaynak israfına sebep olmayacak, atıl yatırıma yol açmayacak, serbest piyasa şartları içerisinde, tam rekabet ve fırsat eşitliğinin bulunduğu bir ortamda gelişmesini sağlayacak düzenlemeleri yapmak, bizlere, Parlamentoya ve hükümete düşmektedir.
Bugüne kadar yapılanları küçümsemeden, ancak, bundan sonrasında, derleyip toparlayıcı, koordine edici, ana stratejisi belirlenmiş, bu stratejiye uygun iş planı çıkarılmış, kurumsallaşmış, kuralları konmuş, dünyayı yakından takip eden, Türkiye'nin içinde bulunduğu uluslararası ilişkilerden bu yönde azamî yarar ve işbirliği sağlayan bir bilişim stratejisinin belirlenmesi ihtiyacı ortadadır. Tek bir otoriteye, kurum ve kurallarıyla süratle bağlanmadığı takdirde, çalışmaların dağınıklık gösterme eğilimi kuvvetlidir; kaynak israfı ve gereksiz yatırım tekrarları söz konusu olacaktır.
Özel sektörün önemli ölçüde yakaladığı ve doğru bir farkındalıkla ilgilendiği bu sahada, devlet, önce üzerine düşeni yapmalıdır; yani, kurum ve kuralları belirlemelidir. Bu kurum ve kurallar, bu sahada, tam rekabetin ve fırsat eşitliğinin var olduğu bir ortamın yaratılmasına dönük olmalıdır. Müdahale edici, engelleyici, kısıtlayıcı yaklaşımlardan kesinlikle uzak durarak, bu sektörün en iyi şekilde gelişmesi sağlanmalıdır. Devlet, gerekli hukukî altyapıyı kurmalı, en ucuz teknik altyapıyı temin etmeli ve bu alanda tüm ülke kabiliyet ve kapasitesinin en iyi şekilde gerçekleşmesine imkân tanımalıdır.
Değerli milletvekilleri, sonuçta, devlet kurumlarıyla işi olan veya bilgi isteyen her Türk vatandaşının, evinden ya da bir internet cafeden ulaşacağı bir devlet portalıyla, yani, anakapısıyla işlerini halledeceği bir internet yapısının sağlanabilmesi hedef olmalıdır. Tapuda işi olan da, vergi işi olan da, askerlik işi olan da, bu anakapıya internet üzerinden ulaşarak, en kısa sürede talebini iletebilmeli, yine en kısa sürede cevabını alıp, sonuca ulaşabilmelidir.
Devlet, verimli ve şeffaf olarak çalışabilmeli ve daha güçlü bir demokratik yapıya erişilmelidir. Devlet, bilginin serbestçe dolaşımı ve paylaşımı için gerekli altyapıyı oluşturmalıdır. Bu, hem teknik hem de idarî, hukukî altyapıdır. Yapılacak düzenlemelerle, kamu ve özel kesimde her düzeyde yönetici, sağlıklı karar alabilmek için, gerekli olan bilgiye en kısa zamanda erişebilmelidir. Sonuç olarak, Türkiye'nin bilgi toplumuna dönüşebilmesini sağlamamız gerekmektedir. Bunun için vakit ilerlemektedir. Yapılan işler dağınıklık gösterme eğilimine girmiştir. Süratle toparlanmayı sağlayacak tedbirler alınmalıdır. Bu tedbirleri alacak olan hükümettir, Parlamentodur.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; uzun yıllar bürokraside üst kademelerde görev yapmış bir kişi olarak, edindiğim tecrübeler ve inandığım liberal ekonomi politikaları, özel girişimin ve tam rekabetin vazgeçilmezliği ilkelerinin tümünün süzgecinden geçirilerek, bu sahada yapılması gereken en önemli ve acil düzenlemenin, bir "Bilgitoplumu Bakanlığı"nın kurulması olduğunu ifade etmek istiyorum. Yeni bir bakanlığın kurulması, ilk bakışta, hem yukarıda belirttiğim görüşlere hem de her vesileyle dile getirmekte olduğum devletin mutlaka ve hemen, gecikmeden küçülmesi gerektiğine olan inancımla çelişkili gibi gözükebilir; ancak, tam tersine, devletin daha verimli ve şeffaf işlemesini sağlayacağı için, vatandaşın günlük hayatını kolaylaştırıcı işlemleri yapacağı, gereksiz bürokrasiyi ortadan kaldıracağı için, özel sektörün önündeki engelleri temizleyeceği için, Türkiye'nin çağdaş dünyayla bütünleşmesine katkıda bulunacağı için, gereksiz birçok atıl yatırımı önleyeceği için, şu anda hemen her bakanlıkta mevcut birçok ünitenin tek bir şemsiye altında toplanarak koordinasyonu sağlayıp devlette fiziksel küçülmeyi sağlayacağı için ve daha sayabileceğim birçok nedenden dolayı bilgitoplumu bakanlığı, bütün bu temel görüşlerimizle örtüşmekte olan bir düzenleme olacaktır. Türkiye'nin bilgi toplumuna daha kolay ve daha süratle ulaşması için böyle bir bakanlığın kurulması gereklidir. Bu konudaki düzenlemenin, devletin yeniden yapılandırılması çalışmaları içerisinde öncelikle ve önemle ele alınmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri, 10-12 Mayıs tarihlerinde yapılacak Bilişim Şûrası, bu sahada, bilişim sahasında yapılması gerekenlere ışık tutacak sonuçlar üretecektir. Teknik ve idarî sahalarda yapılacak olan tartışmalar, sunumlar ve görüşmeler, en doğru ve derinliğine raporların ortaya çıkmasını sağlayacaktır.
Bilişim konusunda zamanı ve fırsatı henüz kaçırmadık. Sizlerin bu genel görüşmeyi kabulünüz, bugün toplantıya göstermiş olduğunuz ilgi ve Bilişim Şûrası için bugüne kadar yapılanlar ile Şûra sırasındaki çalışmalar, çok olumlu sonuçlara ulaşılmasını sağlayacaktır; buna inanıyorum. Bu somut sonuçların hayata geçirilmesi için de hükümetin azamî çaba ve sürati göstermesini diliyor; hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Birkan Erdal'a teşekkür ediyorum.
Kompütür çağında bu konudaki konuşmasını 20 dakikaya sığdırdı efendim; hakkını vermiştir; teşekkür ediyorum. Bundan sonraki arkadaşlar da inşallah aynı şekilde hassasiyet gösterirler.
Bence zaten bu bilişimle ilgili genel görüşmede konuşma süresini 20 dakika değil 15 dakika yapmak lazım; çünkü, her şey artık, kompütürize olmuş.
Saadet Partisi Grubu adına, Giresun Milletvekili Sayın Turhan Alçelik; buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)
SP GRUBU ADINA TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; "Türkiye Bilişim Stratejileri ve e-Türkiye" konulu genel görüşme konusunda Saadet Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu genel görüşme önergesi bütün partilerimizin imzasıyla verilmiştir ve Türkiyemizde bütün partilerin ittifak ettikleri bir konuda inşallah arzu edilen sonuca ulaşabiliriz; ancak, bu vesileyle, hem bilişimin geneli üzerinde bir değerlendirme yapmak, tanımı üzerinde bir değerlendirme yapmak, amaçlarını konuşmak hem de toplumumuzu bu yönde -üzerimize düşen görev olarak- yönlendirme göreviyle karşı karşıyayız.
Önce bilişim nedir; bilişim, aracı bilgi, kullanıcısı da insan olan bir kavram; amacı, insanlığın refahı, mutluluğu ve işlerini kolaylaştırmak. Bilişim, bir bilim dalı olarak günümüzde meslekî, sosyal ve kişisel yaşamın bütün alanlarına girmektedir; tanım olarak, bilginin elektronik makineler vasıtasıyla insanlığın kullanımına sunulması olarak tarif edilebilir. İnsanların teknik, ekonomik ve sosyal alanlardaki iletişimden yararlanmaları; dolayısıyla, bilginin insanlığın kullanımına sunulmasına fayda sağlar; birçok bilimin -matematik, fizik, mantık, elektronik gibi bilimlerin- bir alt kolu olarak da değerlendirilebilir. Günümüzde bilişim, sanattan, tıptan, insanlığı ilgilendiren bütün alanlardan -ticarî alanlar dahil- bürolara ve evlere kadar giren bir bilim kolu haline gelmiştir.
İnsanların kullandığı her türlü bilginin algılanması, depolanması, toplanması, amaca uygun programlar vasıtasıyla işlenerek kullanılması aşamalarını da içeren bilişim, 20 nci Yüzyılın son çeyreğinde öne çıkmıştır ve 21 inci Yüzyılın başına da damgasını vurmuştur ki, bilişim alanındaki gelişmeler önümüzdeki yıllarda hangi safhalara varabilecek, bunu, şu anda tahmin etmek kolay değil; çünkü, gelişimi son derece hızlı.
Tabiî, burada önemli olan, bilgiden en üst düzeyde yararlanmayı sağlamak. Bilgiyi, mesela tarımda uyguladığımız zaman, insanlar için her türlü besini daha verimli, daha lezzetli, kaliteli ve daha ucuz elde etmeye vesile olabilir.
Değerli arkadaşlar, bu bilimsel değerlendirmeden sonra, ülke olarak durumumuzu şöyle bir göz önüne aldığımızda, belki bilimsel toplantılarda, birtakım seminerlerde geleceğe dönük olumlu mesajlar vermemiz mümkün, ancak, bu vesileyle ülkemizin durumunu burada tespit etmek ve gelecekte, burada konuştuklarımızdan en güzel şekilde yararlanmaya da ihtiyacımız var.
Ülke olarak sanayi devrimini ıskaladık. Endişe ederim ki, yanlış ve dayatmacı anlayışlar yüzünden bilgi çağını da ıskalamakla karşı karşıya kalırız.
Değerli arkadaşlarım, bilgi, hür insanların üretebileceği ürünlerdir. Hak ve özgürlükleri ellerinden alınmış birey ve toplumların bilgi üretmeleri mümkün değildir, dolayısıyla, bunu, insanlığın hizmetine sunabilmeleri...
Cenabı Hakk'ın yeryüzünde eşrefi mahlukat olarak yarattığı insanın en değerli organı olan beynin üreteceği bilgiyle uğraşmak yerine, bilgi üretimine katkı ve imkân sağlamak yerine, insanların kafasının dışıyla uğraşanlara sormak lazım; arkadaşlar, siz, yaptığınızın farkında mısınız?! Belki de, sadece kılık kıyafeti yüzünden üniversite kapısından çevirdiğiniz bir genç evladımız, deha içeren bir beynin sahibi, belki, insanlık için en büyük buluşları yapacak; ama, siz, ona bu imkânı vermiyorsunuz; bu millete, bilgi çağını da ıskalattırabiliyorsunuz. Bilgi kervanına ne kadar çok insanı katabilirsek, gelişim ve üretim de o kadar hızlı olur.
Değerli arkadaşlarım, bilişimin önündeki en büyük engel -ülkemiz için konuşuyorum- yoksulluktur bugün. Evine ekmek götürecek parası olmayan bir insanın, bilgiyle, bilgisayarla, internetle, bilişimle ilgilenmesini nasıl bekleyebiliriz. Bilgi ve bilişim, bir araçtır, tek başına insanın huzur ve mutluluğunu sağlayamaz. Bilişim, kullanıldığı gayeyle anlam kazanır. İnsanlığın refah ve mutluluğu için, bilgi ve bilişimin, mutlaka, inanç ve ahlakla da bütünleşmesi lazım. Aksi halde, arzu edilen refah ve saadeti sağlayamazsınız. İnanç ve ahlakla bütünleşmemiş bir bilgi, atom bombası olup insanlığı yok edebilir; ama, aynı bilgi, inanç ve ahlakla bütünleştiğinde, insanlığa bilgi çağının her türlü imkânlarını ulaştırır. Bilgi, bir güçtür, bir araçtır; aslolan insandır. Bugün artık bilgiye ulaşmak kolay; yani, bilişim sayesinde, insanlık kolayca bilgiye ulaşabiliyor ve onu kullanabiliyor. Art niyetli bir yaklaşım, bilişimi bir virüse dönüştürebiliyor ve insanlara zarar verebiliyor; ama, iyi niyetli, her attığı adımın hesabını vereceğine inanan insanlar eliyle, binlerce yıllık birikime eş hizmetlere dönüşebiliyor. Bu nedenle, manevî değerlere bağlı bir toplum ve bireylerin oluşturulması, bu alanda da, bu açıdan da son derece önemlidir.
Değerli arkadaşlar, internet, bilgiye ulaşmanın bugün en kolay yolu. İnternet ortamındaki bazı olumsuzlukları bahane ederek, insanların hak ve özgürlüklerini kısıtlamaya dönük, kişilik haklarına zarar verebilecek her türlü düzenlemenin karşısındayız. Burada, muhtemelen yarın, bir yasa görüşülecek. Bu yasayla -ki, burada, bu önergeye imza atan bütün arkadaşlarıma sesleniyorum- birtakım mazeretler öne sürerek, bilginin önünü kesebilecek, bilimin, bilginin, bilişimin insanlığa hizmetini engelleyebilecek bir kararı ortak olarak engellememiz lazım. Bunu hatırlatmayı bir görev sayıyorum; ancak, bunu söylerken, yalan, iftira, hakaret ve şiddet içeren çağrıların, ülkenin bölünmez bütünlüğüne karşı yürütülen faaliyetlerin ve hak ihlallerine karşı gerekli hukukî düzenlemelerin yapılmasında da hiçbir olumsuzluk görmediğimizi ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bilişimden istifade etmek için neler yapmak lazım, onu da konuşmamız lazım burada. Öncelikle, bilgiye, yani, bilginin kaynağına ulaşabilmek, yani, internetten yeterince yararlanabilmek lazım bugünün şartları içerisinde. Bunun için ne olacak; önce bilgisayarınız olacak, bilgisayarı kullanabilecek, interneti kullanabilecek bilginiz olacak, telefonunuz olacak; yani, imkân sahibi olacaksınız. Peki, ülkemizde durum nedir; ülkemizin yüzde 25'i maalesef açlık sınırında, yüzde 60'ı yoksul. Evine ekmek götürecek parası olmayan, köyünden şehre inecek minibüs parası bulamayan -ki, bunu gezdiğimiz yerlerdeki insanların ifadeleri olarak bu kürsüye getiriyorum- kahvede oturduğunda bir çay parası olmayan insanlarımızın bu hizmetten, bilişimden nasıl yararlanabileceğini düşünüyoruz, nasıl, bir bilgisayar alacak bu insan, internete nasıl ulaşacak, bu imkânı nereden bulacak?
Ülke olarak teknoloji ve donanımın neresindeyiz arkadaşlar? Binlerce sayfalık raporlara baktım, maalesef, gördüğüm tablo şudur: Neredeyse hiçbir yerinde yokuz. Uydunuz var mı, bundan yararlanmak için uydu gerekli; evet, uydumuz var, Türksat; ama, yarın bir ihtilaf olur da üreten ülkeyle sıkıntınız olursa "artık, ben, bunu size kullandıramam" derse, o uydu ne olacak; o zaman bilişim nerede, bilgi teknolojisine sahip miyiz, uydu onlardan birisiydi?..
Değerli arkadaşlar, maalesef, bu alanda sadece ve sadece pazar konumundayız, genel tablo bu. Programcılığın neresindeyiz? Biraz önce konuşan değerli arkadaşım Hindistan'dan, birtakım ülkelerden, Silikon Vadisinden bahsederken ülkemizi düşündüm, bizim ülkemizde programcılık hangi seviyede; maalesef, bilişim açısından da, ekonomik açıdan da yok düzeyinde.
Değerli arkadaşlar, dünya, tarım, sanayi ve bilgi devriminden foton teknolojisine doğru giderken, maalesef, ülkemizdeki yanlış anlayış, burada da bizi sıkıntıya düşüreceğe benziyor.
Ekonomik gelişmişliğin bugün en önemli göstergelerinden bir tanesi millî hâsıladan bilişime ve araştırma geliştirmeye ayrılan paydır. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 2 ile 4,5 arasında değişirken -ki, trilyonlarca dolarlık ülkelerdeki paylardan bahsediyorum- düşünün ki 2 trilyon dolar gayri safî millî hâsılası olan bir Avrupa Birliği ülkesinde yüzde 3 dediğiniz zaman, milyarlarca dolar anlam ifade ediyor. Bizdeki rakam, maalesef, yok hükmünde, sadece, bindeler mertebesinde; binde 5'ler, binde 6'lar düzeyinde; ki, bu, son derece üzücü rakam. OECD raporlarına bakıyoruz. Ne yazık ki, bu alanda -OECD raporunu arz ediyorum size- ilerleme kaydetmemiş ülkeler arasında sayılıyoruz.
Günümüzde, uluslararası ilişkilerde ve ticaretteki en önemli unsur, rekabettir. Size bazı ülkelerden misaller vermek istiyorum: Mesela, Finlandiya, millî gelirinin yüzde 3'ünü -yaklaşık olarak- bilişime, araştırma-geliştirmeye ve bu alandaki eğitime ayırıyor. Ülkedeki 5 000 okulun tamamı internete bağlanmış. Peki, ülkemiz ne durumda? Burada sekiz yıllık temel eğitim konuşulurken vaat edilen birtakım hususlar vardı... Hâlâ, 70 kişilik sınıflarda, telefonu olmayan, bir tek öğretmenle eğitim yapmaya çalışıyorsunuz. Nasıl bununla rekabet edeceksiniz?! Taklitçi değil, bizzat yapan olmak, geliştiren olmak durumundayız. Ülkemizdeki tabloyu değişik parametrelerde değerlendirdiğimizde, maalesef, tablo son derece olumsuz.
Teknoloji her onsekiz ayda bir kendini yeniliyor. Yani, siz, bugün, bu teknolojiyi kendiniz üretmiyorsanız, pazar durumundaysanız, birbuçuk senede bir, bugün kullandığınız malzemeye yeniden para ödemek durumundasınız.
Ülkemizde bilişime, bilişim teknolojisine ayrılan kaynaklar açısından baktığımızda, kişi başına yaklaşık 50 euro civarında bir rakam ayrılmakta. Bu rakam, Avrupa Birliğinde 500 euronun üzerinde, Amerika Birleşik Devletlerinde ise 1 150 euronun üzerindedir.
Değerli arkadaşlar, kişisel bilgisayar adedine baktığımızda, Türkiyemizde her 100 kişiye yaklaşık 1,5 bilgisayar -aslında 1,5'in altında- Avrupa Birliği ülkelerinde her 100 kişiye 21, Amerika Birleşik Devletlerinde ise her 100 kişiye 51 adet kişisel bilgisayar düşüyor. Siz, kendinizi varın kıyaslayın!..
Ülkeler kendi yazılım endüstrilerinin gelişmeleri için her türlü katkıyı ve planlamaları yapıyor, teşvikler veriyor; ama, ülkemize baktığımız zaman, son derece acı bir tabloyla karşılaşıyoruz.
Önümüzdeki 10-12 Mayıs tarihleri arasında Bilişim Şûrası yapılacak. İnşallah, bu şûra vesilesiyle, ülkelerin geleceği için son derece önemli olan, ülkelerin geleceğine yatırım anlamı taşıyan, bu konuda bir ayıbı önleme fırsatımız olur.
Değerli arkadaşlar, şu anda, bu alandaki hizmetler, tüketim, lüks tüketim sayılıyor; düşünebiliyor musunuz! Dünyanın gelişmiş ülkeleri teşvik verirken, ülkemizin bugünkü anlayışı, bilişime, bilgi toplumuna doğru ulaşmayı lüks sayarak, yüzde 18 KDV uygulayabiliyor. İnşallah, bu ayıptan vazgeçilir.
Değerli arkadaşlarım, sizlere birkaç rakam daha arz etmek istiyorum: Ülkemiz, her 10 000 çalışan arasındaki araştırıcı sayısı bakımından diğer ülkelerle kıyaslandığında, Türkiye'de on binde 11 iken, bu sayı Avrupa Birliğinde 94; milyon nüfusa düşen yıllık bilimsel yayın Türkiye'de 93 iken, Avrupa Birliği ülkelerinde 613... Çok daha enteresan bir misal arz etmek istiyorum: Milyon nüfus başına düşen yıllık patent sayısı -Amerika'yı, Japonya'yı kastetmiyorum; onlarda daha fazla da- Avrupa Birliğinde 135 iken, Türkiye'de, maalesef, 1 bile değil. Ne kadar acı bir tablo değil mi?..
Değerli arkadaşlar, bütün bu olumsuzlukları ifade ederken, bundan sonrasında olumluya ulaşabilmek adına bunları ifade ediyoruz. Yoksa, derdimiz üzüm yemek, bağcı dövmek değil. Bilişim teknolojisindeki araştırma ve geliştirmeye mutlaka; ama, mutlaka her türlü kolaylığı ve desteği vermek mecburiyetindeyiz. Ulusal standartlara, uluslararası standartlara uygunluğu yanında, mutlaka ve mutlaka dikkat etmemiz gereken bir önemli husus da bu çalışmaların millî olması; yani, kendimize ait olması. Elbette ki, bilim, insanlığın ortak malı; ama, öyle alanlar var ki, mutlaka millî olmak gereği var.
Bugün, bu vesileyle, bir hususu da sizlerle paylaşmak istiyorum: Geçtiğimiz günlerde ülkemizde konuşulan; ama, bugünkü gündemlerle, gündemin gerilerine itilen bir tank ihalesi konusu var. Elektronikle ilgili bir konu. Otomobil üreten firmalar, bugünün dünyasında, araçlarının çalınmazlığı garantilerini verebiliyorlar. Nedir; araçlarına yerleştirdikleri bir parça vasıtasıyla, uydu aracılığıyla "efendim, dünyada şu koordinattadır arabanız" diyecek bilgi ve teknolojiye sahipler. Peki, siz, kendi güvenliğinizle ilgili, ulusal güvenliğinizle ilgili, millî güvenliğinizle ilgili bir konuyu, teknoloji, uluslararası nitelikte bu kadar gelişmişken, nasıl başkalarının bilgisine emanet ediyorsunuz, sadece bu soruyu sorarak nokta koyuyorum.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Başkanım, konuşmaya başlarken, sürenin kısa tutulmasını ifade ettiler; ben de, izin verirlerse, birkaç cümleyle bitireyim.
BAŞKAN - Tabiî efendim.
TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Değerli kardeşlerim, mutlaka, biraz önce ifade ettiğim konularda bilişimin ve bilişim teknolojisinin önünü açacak, ülkemizin bu alanda dünya ülkeleri arasında en üst düzeye çıkacağı hangi katkıları yapmamız gerekiyorsa...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Efendim, deminki ikazım, uzatmamak için; yani...
TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Cümleyi bitiriyorum efendim.
BAŞKAN - Elektronik çağında, artık, bu konuyu, hiç olmazsa 20 dakikaya sığdıralım diye arz etmiştim. Buyurun, takdir sizin.
TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Efendim, çok teşekkür ediyorum; cümlemi tamamlıyorum.
Dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinin geldiği noktaya ulaşmak, hatta, bu alanda daha da ileriye gidebilmek için her türlü katkının sağlanması ve engellerin kaldırılması gerektiğini huzurunuzda arz ediyorum ve önümüzdeki günlerin, dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasındaki bir Türkiyesine vesile olması dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Alçelik.
Sayın Alçelik'in tank ihalesine, Sayın Bakan sonra cevap verecek!
Efendim, şimdi, söz sırası Doğru Yol Partisinde.
Doğru Yol Partisi Balıkesir Milletvekili Sayın İlyas Yılmazyıldız; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)
DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 24 Nisan 2002 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde "Türkiye Bilişim Stratejileri ve e-Türkiye" konusunda Yüce Meclisimiz bir genel görüşme açılmasına karar verdi. Bu konuda Doğru Yol Partisinin görüşlerini belirtmeden önce Doğru Yol Partisi ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlarım.
Bu genel görüşmenin, Yüce Önder Atatürk'ün bize gösterdiği "ülkemizi çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırmak ve geçmek" hedefine varma yolunda, bugün dünyadaki pek çok gelişmiş ülkenin vardığı veya gelişmekte olan ülkelerin varmaya çalıştığı bilgi çağını yakalamak, e-Türkiye'yi kurabilmek için nasıl bir strateji izlememiz ve Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak neleri yapmamız gerektiğini ortaya koyabilmek için çok yararlı olacağı kanısındayım. Özellikle, 10-12 Mayıs 2002 tarihlerinde yapılacak olan Türkiye Bilişim Şûrası öncesinde, bilgi çağına ulaşabilmek, bilgi toplumuna dönüşebilmek amacıyla e-Türkiye'yi kurmak için, Türkiye bilişim stratejilerinin neler olması, nelerin yapılması, hangi politikaların izlenmesi gerektiği hususunda Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasî partilerin görüşlerinin ortaya konulmasının, Türkiye Bilişim Şûrasında tartışılacak konulara katkı sağlayacağını düşünmekteyim.
Dün, bu şûranın ön görüşmeleri oldu; ben de katıldım. Yedi çalışma grubu oluşmuş; iletişim altyapısı, eğitim, hukuk, e-ekonomi, e-devlet, ar-ge ve sektörün gelişimiyle ilgili 300'e yakın uzmanın yaptığı çok kapsamlı bir çalışma. Ben kendilerini kutluyorum, Parlamento olarak da, Doğru Yol Partisi olarak da destek verdiğimizi; ancak, bu şûrada çıkan neticelerin de hükümetler tarafından -bugün için 57 nci hükümet var- bundan sonra gelecek hükümetler tarafından dikkatle ele alınması gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum.
Konuşmamın bundan sonraki kısmı neden önemli; Parlamentoda bu kadar bir görüş birliği, oy birliği varken, bütün partiler bu konuda ihtilafta değilken, bakıyoruz, uygulamalar bu yönde gelişmiyor. Örneğin, Türkiye'nin Avrupa Birliğine sunduğu Ulusal Programın 17 nci bölümünde "Bilim ve Araştırma" başlığı altında "hükümetimiz, AB çerçevesinde başlatılan ve yürütülmekte olan e-Avrupa girişimini desteklemekte ve bu girişime katkıda bulunmak istemektedir. Türkiye'de bilgi toplumu oluşturmak amacıyla e-Türkiye girişimini başlatıp, yönlendirmeyi ve Avrupa Birliğindeki çalışmalarla eşgüdümü sağlayacak bir kurumsal yapıyı, ilgili özel sektör, akademik çevreler, sivil toplum örgütleri ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde oluşturmayı hedeflemektedir" denilerek, e-Avrupa girişimine destek vereceğini ifade etmiştir.
15-16 Haziran 2001 tarihlerinde Göteborg'ta yapılan Avrupa Birliği zirvesinde, Türkiye, e-Avrupa+Girişiminin resmî üyesi olmuştur. Buna göre, Türkiye tarafından da benimsenen Avrupa'da bilgi toplumunun oluşturulması için ortak girişim e-Avrupa+2003 Eylem Planı ile ilgili aday ülkeler, Şubat, Mart 2002'de ilk girişim raporunu sunmuş, Türkiye de, mart ayında sunmuş. Türkiye, 2002 yılı sonunda ara raporu ve 2003 yılı sonunda da son ilerleme raporunu sunacak. Sunulan bu rapora baktığımızda, sunulan ilk girişim raporundaki verilerin doğru olmadığını, doğru olmayan bu verilerle bile Türkiye'nin ne kadar geride olduğunu görmekteyiz. Örneğin, e-Avrupa projesine dahil olan ülkelerde internet bağlantısına sahip hane halkı yüzde 37,7 iken, bu rakam Türkiye'de sadece, yüzde 7'dir.
Beni daha çok üzen "Ekonomik ve Sosyal Sektördeki Gelişmeler" diye Devlet Planlama Teşkilatının Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planıyla ilgili verileri var. Eğer "Bilgi ve İletişim Teknolojileri" kısmına bakarsanız, 2001 yılında 4 000 000 olan internet abonesinin, 2002 yılında 6 000 000 olduğunu görürsünüz. Bunu 4 000 000'dan 6 000 000'a çıkarsanız dahi -4 000 000'u yüzde 7'ye tekabül ediyorsa, 6 000 000 da yüzde 10'a tekabül etsin- yüzde 37,7 oranına göre çok gerideyiz. Onun için, bu Bilişim Şurasının, bunu hızlandırması, bu genel görüşmenin bu konuda Türkiye'yi bir kez daha uyandırması, uyarması konusunda bir fırsat olmasını diliyorum.
Devam ediyorum: Avrupa'da 100 öğrenciye internet bağlantılı 4 bilgisayar düşerken, raporun belirttiğine göre, Türkiye'de bu oran binde 16, yani, 0,16; çeyrek bile değil, 0,25 bile değil, bu kadar az internet bağlantılı bilgisayar düşüyor 100 öğrenciye. Bunun da doğru olmadığı iddiası var; doğrusu, bunun yarısı, gerçek olan bu. Millî Eğitim Bakanlığının yayınladığı hedef rakamı "yaptık" diye bildirmişler.
Devam ediyoruz: Raporda, 5 860 okula, 124 967 bilgisayar alındığı ifade edilmiş. Halbuki, 2 802 okula 60 000 civarında bilgisayar alınmış; çünkü, yeterli ödenek ayrılmamış. Siz, kimi kandırmak istiyorsunuz; kendinizi kandırıyorsunuz. İmza atmışsınız "2003 yılında bütün okulları internete bağlayacağım" diyorsunuz, bu hızla varabileceğiniz bir yer yok.
Ben, şunu söylüyorum: Hükümet, Parlamentodan destek istiyorsa, Doğru Yol Partisi, Hükümetin arzu ettiği eködenekleri verme konusunda destek verecektir. Gelin, doğruları yapalım, gelin, e-Avrupa + 2003 hedefine uygun, eylem planına uygun işler yapalım.
Devam ediyoruz... Bu rakamlar bile, yaptığımız genel görüşmenin ve 10-12 Mayısta yapılacak olan Bilişim Şûrasının önemini ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir bütün olarak, dayanışma içinde, daha hızlı çalışması gereğini ortaya koymaktadır.
Değerli arkadaşlarım, ancak, 57 nci Anasol-M Hükümeti tarafından yapılan çalışmaların hızı, Türkiye'nin uymayı taahhüt ettiği, e-Avrupa + 2003 Eylem Planının çok gerisindedir. Türkiye, AB'ye aday diğer ülkelerden geri kalmamak için, çok acele, e-devlet eylem planını yaparak hızla uygulamaya koymalıdır. İnşallah, bu Bilişim Şûrası bu neticeyi doğurur.
İngiltere Başbakanı Tony Blair 1997 yılında "kamu tarafından verilen bütün servisler 2005 yılı sonuna kadar elektronik hale getirilecektir" diyor. Bu, İngiltere'nin hedefi gibi, Türkiye'nin de bir hedefi olmalıdır ve bu hedefe ulaşmak için bir eylem planı olmalıdır. Bunlar, maalesef, yoktur. İngiltere, bu hedefe ulaşmak için Bilgi Toplumu Bakanlığı kurmuş ve İngiltere Bakanlar Kurulu, Başbakanın Başkanlığında, yılda iki defa, sadece e-devlet gündemiyle toplanmakta, bu konuda yapılanları görüşmekte ve yeni hedefler belirlemektedir. Onun için, Türkiye'de de, yeni bir bakanlık ihdası değil, gerekiyorsa, on tane bakanlık kapatılıp, bir tane bilgi toplumu bakanlığı kurulmalıdır. Bu geciktiği müddetçe, bu hedefe varamayız. (Alkışlar)
Bakınız, söylüyorum, 2001 yılında yüzde 7 internet bağlantısı, 2002 yılında yüzde 10'a ulaşıyorsunuz, hedefiniz bu; Avrupa yüzde 37,7... Siz de Avrupa'yla aynı kulvarda koşacaksınız... Bu konuya sahip bir bakanlık olmazsa, nasıl olacak? RTÜK Yasası da... Biraz sonra bahsedeceğim, RTÜK'le ilgili konuşacağım için bu konuya çok değinmeyeceğim; internete kelepçe vuran yasayla gelirsiniz veyahut Tüketici Yasasındaki değişiklikler elektronik ticaretin önünü açmaz, tıkayan değişiklikler olur; ama, bu konunun sahibi biri olursa, bunlar böyle olmaz.
Türkiye'de MERNİS gibi başlatılıp, bitirilemeyen ve ne zaman bitirileceği belli olmayan çok sayıda kamu bilişim projesi, hatta, paralel projeler bazı kişilere, acaba, ilave menfaatlar mı temin ediliyor diye Bilgi ve Teknoloji Komisyonda da konuştuğumuz 800 milyon dolarlık MERNİS var. Buradaki bilgileri al, bu paraya ne gerek var diyorsunuz; ama, diyorlar ki, bunun alıcısı belli... Bu tür iddiaların da gündeme geldiği, hoş olmayan projeler...
Kamunet Üst Kurulu gibi, doğru düzgün toplanamayan ve işlemeyen, ne işe yaradığı belli olmayan, bilişimle ilgili üst kurullar, koordinasyonsuzluktan aşırı kaynak (maddî ve insangücü) ve zaman israfına yol açan, birbirinin tekrarı olabilen her kamu kuruluşunun ayrı ayrı yaptığı çok sayıda bilişim projesinin gerçekleştirilmeye çalışılması gibi sorunlar, Türkiye'nin bilgi toplumu olmasının ve e-Türkiye'yi gerçekleştirmesinin önünde en önemli engeller olarak durmaktadır. Bunların kapsamlı olarak değerlendirilmesi ve çözüm önerilerini içeren politikaların ortaya konulması gerekmektedir. Bu genel görüşme ve bilişim şûrasının, ben, bu fırsatı vereceği kanaatindeyim.
Bu amaçla, çok acilen bir e-Türkiye eylem planının hazırlanarak, bu eylem planının belirlenen takvime uygun olarak hiç vakit kaybetmeden uygulanması, ülkemizin dünya ülkeleri arasında saygın yerini alabilmesi, milletimizin refaha ulaşabilmesi açısından bir zorunluluktur.
Türkiye, zaten, bilgi toplumuna dönüşmediği takdirde, yapılan bir hesaba göre, her yıl 200 milyar dolar para kaybetmektedir. Yani, bu, bugünkü gayri safî millî hâsılamızdan yüzde 30 daha fazla. Tabiî, bu, bir günde olmaz; ama, bu hızla hiç olmaz. Bunu biraz daha hızlandırırsak, üç beş yıl içinde bu hedefe varırsak, Türkiye, harcamalarını denetleyebilen, projelerindeki öncelikleri doğru saptayabilen, yatırımları isabetli yapabilen bir ülke haline gelebilir. Bakınız, bir bakanımız, sırf kendi sosyal güvenlik kurumunda ilaç harcamaları denetlenemediği için, 4 milyar doların heba olduğunu söylüyor.
Yine, bakıyoruz, dublike projelerden, yani, birkaç defa tekrarlanan benzer projelerden dolayı 100 milyonlarca dolar, milyarlarca dolar heba oluyor. Örneğin, Tarım Bakanlığındaki desteklemeler doğru düzgün yürüyemiyor, doğrudan gelir desteğindeki kayıtlar doğru düzgün tutulamıyor. İşte, bilişim altyapısı olursa, Türkiye'nin envanteri doğru düzgün ortaya konulursa, bu tür, bir kişinin 50 tane dişi çekilmez, aynı azı dişi 20 defa tamir edilmez, erkeklere doğum yaptırılmaz; bunlardan dolayı da devlet para ödemez. Onun için, bu e-Türkiye'yi, kurmamız lazım, bununla ilgili de bilgi toplumu bakanlığının olması lazım.
Türkiye'nin e-Türkiye'yi kurması için üç ana başlıkta ifade edeceğimiz altyapısını gerçekleştirmek zorundadır, bunun için bir eylem planı gereklidir. Bunlardan birincisi, iletişim altyapısı; ikincisi, eğitim altyapısı... Eğitim altyapısı da, uzmanların eğitimi, bir de, bu e-Türkiye'yi kullanacak insanların, vatandaşın eğitimi. Yani, vatandaş bilgisayarla işlem yapamıyorsa, bir işe yaramaz. Vatandaşların bilgisayar okur yazarı haline getirilmesi gerekir. Bu altyapılardan üçüncüsü ise, hukuk altyapısı. Bu üç altyapıyı gerçekleştirebilmek için, kaynakların yaratılması lazım, finansman modellerinin geliştirilmesi lazım; yoksa, olmadan olmaz.
Niye buna ihtiyaç var; Taylor Nelson Sofres diye bir kurum tarafından, 2001 yılının kasım ayında 27 ülkede e-devlet araştırması yapılmış. Türkiye'de vatandaşların sadece yüzde 3'ü e-devleti kullanıyor arkadaşlar. Türkiye bu yüzde 3 oranıyla, Endonezya ve Rusya'yla sonunculuğu paylaşıyor. Türkiye'nin önünde bakın kimler var: Estonya Yüzde 25, Çek Cumhuriyeti yüzde 17, Latviya ve Slovakya yüzde 8, Litvanya ve Polonya yüzde 5; bunlar demirperde ülkeleri arkadaşlar, daha düne kadar burun büktüğümüz, üsten baktığımız ülkeler; bunlar, Türkiye'nin önüne geçmiş. Size bu Rusya, Endonezya, Türkiye başka bir şeyler de çağrıştırmıyor mu? Davos Zirvesinde yayınlanan bir raporda, e-devlet olmadığı için, şeffaflık olmadığı için, Rusya, Endenozya, Çin ve Türkiye en çok yolsuzluk olan ülkelerdi. Şeffaflık olduğu zaman, bu yolsuzluklar olmaz; e-devlet bunları sağlar, e-Türkiye bunları sağlar; onun için, olması lazım.
Bir başka rapor, 2001 yılının yazında World Market Research Centre ve Brown Üniversitesi 196 ülkede küresel e-hükümet araştırması yapmış; yani, bütün dünyada ve ülkelerin web sitelerinin 22 özelliğini araştırmış. Buna göre, bu tasnifte, Türkiye, Lesotho, Bahamalar, Bolivya, Arjantin -hani, beğenmediğimiz, ikide bir isyanların olduğu Arjantin 20 nci sırada- Ermenistan -komşularımızı sayıyorum- Bulgaristan, Yunanistan, İran, Mısır, Gürcistan, Hırvatistan, Libya, Slovakya, Lübnan, Arnavutluk, Etiyopya ve Ukrayna'nın ardından 86 ncı sırada.
Herhalde, bu, Türkiye için övünülecek bir durum değil. Türkiye'yi bu yarışta olması gerektiği yere taşıma mecburiyeti vardır. Atatürk'ün bize gösterdiği hedef bu değil, bunun değişmesi lazım.
Değerli arkadaşlarım, peki, bu, nasıl olacak? Bugün ve yarın çıkarmaya çalışacağımız, internetle ilgili yayıncılığa kelepçe vuran bir RTÜK yasası var. Bu yasalarla mı e-Türkiye'yi oluşturacağız?! Bu konuda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, samimî bir tavır içerisinde olmalıdır. Bugün, Türkiye bilişim stratejileri ve e-Türkiye'yle ilgili genel görüşme yapılırken ve on gün sonra Türkiye Bilişim Şurası düzenlenirken, hemen bu görüşmenin ardından, internete kelepçe vuracak bir yasayı bu Meclisten çıkarırsak, bu netice, herhalde, bizim, bugün, burada ne kadar inanmadan konuştuğumuzun da gerçek bir göstergesi olur kanaatindeyim.
Değerli arkadaşlarım, Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasının önemli sebeplerinden birinin, teknolojiyi takip edememesi, bunun da en önemli göstergesinin, matbaanın gelişinin engellenmesi olarak gösterilirdi. Peki, gelecek kuşaklar bizleri nasıl hatırlayacak; internetin gelişimini engelleyen, dolayısıyla, e-Türkiye'nin kurulmasını geciktiren yasaları çıkarmakla hatırlayacaklar ki, bu, Meclisimizin, hele hele bu Parlamentoda görev yapan milletvekillerimizin övüneceği, onur duyacağı bir miras olmaz.
Ayrıca, e-Türkiye'nin kurulmasında iletişim altyapısının yeterli hale getirilmesi en önemli ihtiyaçlardan biridir. Bunu gerçekleştirmede en önemli engel yeterli kaynağın olmamasıdır.
Telekomünikasyon Kurulu, uydu haberleşmesi, sayısal uydu TV platformu, internet servis sağlayıcıları, kısa mesaj servisleri, GPRS servisleri için lisansları 15 Martta verdi; ben, teşekkür ediyorum.
Bu yasayı, Parlamento olarak hep birlikte, bizlerin desteğiyle, Sayın Öksüz'ün bakanlığı döneminde çıkardık; ben, tebrik ediyorum. Ancak, bu yasanın uygulanmasında da ayak sürünüyor. Kablolu televizyon ve karasal data hatlarıyla ilgili lisanslar henüz verilmedi. Ne bekleniyor?
Kablolu televizyon şebekesinden, Türk Telekom-TT Net'in yanı sıra diğer internet servis sağlayıcılarına da hizmet verilmesi konusunda Rekabet Kurulunun açık kararı var ve Türk Telekom her gün 1 000 dolar ceza ödüyor, 1 000 Amerikan Doları... 1 000 dolar ceza ödüyor; ancak, lisans izni verilmiyor; neden? Gelin, bu lisans iznini de verin ve e-Türkiye'yi oluşturacak iletişim altyapısına özel sektör de girsin. Yani, kaynağınız varsa, buyurun yapın; yapamıyorsanız, yatırım yapmak isteyen insanları niye geciktiriyorsunuz?!
Bu durum, e-Türkiye'nin kurulması için ihtiyaç duyulan geniş bantlı iletişim altyapısına özel sektörün yatırım yapmasını caydırmakta ve geciktirmektedir. Bu sorun da, vakit kaybetmeden çözülmelidir.
Yine, bu konuda, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Yasası çıkardık. Bununla ilgili, hâlâ, daha, ilgili tüzükler yedi aydır çıkmadı. Rektörlerden dilekçe alıyoruz. Keşke, şu geçici maddeyi çıkarmasaydık. Bir üniversite kendini kurtardı. Acaba buradakiler için çıkmış özel bir yasa mı diyorlar. Yani, ben, hükümet olarak ilgili bakanı ısrarla davet ediyorum, gelin, çıkarın. Sırada Balıkesir Üniversitesi var, bor teknoloji geliştirme bölgesini kuracak; Hacettepe var, İTÜ var, Ankara Üniversitesi var, birsürü üniversite var, bekliyor; bunlar da kursun. Yani, bu, böyle -isim vererek söyleyeyim- nasıl olsa ODTÜ kendini kurtardı; olmaz... Bundan sonra, yasalarda geçici maddeler doğru maddeler değil.
Dünyada internet kullanım ücretleri ucuzlarken... Kaldı ki, burada da e- Avrupa+'nın amaçlarında yazılıyor; Eylem Planının ikinci amacında deniliyor ki: "Daha ucuz, daha hızlı, daha güvenli internet." Ben şaşıyorum, bu hükümet zam yapacaksa, bari, şu Internet Haftası geçsin. Özellikle "kör gözüm parmağına" der gibi, internetçiler, haberiniz olsun, bak, gizli de yapmıyorum, ben kahramanım demek için, yüzde 50 internet zammını Internet Haftasında niye yapar?! Hiç yapmaması lazım da, ucuzlatmadan bu internet nasıl gelişecek?! Yani, bunu anlamak mümkün değil.
İkinci altyapı, eğitim altyapısı. Şimdi, burada, e-Avrupa+'da da söylüyor: "İnsan kaynağına yatırım, gençliği sayısal çağa hazırlama, bilgi tabanlı ekonomiye gerekli olan uzman işgücünün yetiştirilmesi ve vatandaşların bilgi tabanlı ekonomiyi kullanabilir hale gelmesi." Bununla ilgili -kitlesel eğitimle ilgili- hiçbir proje yok. Bu, biçki-dikiş kurslarını, önemlidir, yapalım; ama, artık, bunun yanında, bu bilgisayar okuryazarlığını artıracak şekilde, halk eğitim merkezlerini de örgütleyelim. Elimizde imkânlar var. Millî Eğitim Bakanlığını davet ediyorum.
Dahası, bilişim personeli çok mağdur. Yetiştiriyorsunuz, kaybediyorsunuz!.. Türkiye, uyguladığı son politikalarla, özellikle bankacılık sektörünün yetiştirdiği 50 000'e yakın bilişim personelini, maalesef, bilişim işgücü açığı bulunan Avrupa Birliği ülkelerine ve Amerika'ya kaptırmaktadır. Bugün Almanya'ya gitmeye kalkın, bilişim elemanıysanız, hemen, vizeniz cebinizdedir, yeşil kartınız cebinizdedir. Türkiye, bunlara sahip olmak durumundadır. Bu bilişim personelinin özlük haklarıyla ilgili gerekli düzenlemeleri yapması lazım, yeterince ücret vermesi lazım.
BAŞKAN - Teşekkür ederim...
İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Sayın Başkanım, konuşmamı 1 dakika uzatacağım.
Üçüncü altyapı, hukuk altyapısı. Bu konuda, hükümet, sayısal imzayla ilgili, sayısal kimlikle ilgili, sayısal noterle ilgili, kişisel bilgilerin mahremiyetini sağlayan yasalarla ilgili, elektronik belgelerin devlet tarafından kabulünü sağlayan yasalarla ilgili ve internette işlenen suçlarla ilgili, bu suçların tanımıyla ilgili, internet üzerinden yapılan işlemlerde tüketici haklarının korunmasıyla ilgili, bilgi güvenliğiyle ilgili yasaları acilen çıkarmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Ben, hükümete çağrıda bulunuyorum: Washington'dan gelen, bu, onbeş günde 15 yasa var ya, benim saydıklarım 15 tane değil, 10 tane. Gelin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ruhundan kopan, e-Türkiye'nin önünü açacak 10 yasayı, 10 günde çıkaralım; günde de 15 saat, 18 saat çalışalım. Gelin, Doğru Yol Partisi olarak size destek verelim; ama, bunu geciktirmeyelim. O saydığım, hani Ermenistan, İran, Libya, Arnavutluk, Bulgaristan, bu yasaları çıkardıkları için bizden önde, başka bir şeyde değil ve şu kadarını söyleyeyim; hükümet, örneğin, tüketicinin korunmasıyla ilgili yasada bir değişiklik yaptı. Bu yasanın gerekçesinde deniyor ki, işte, öngörülmeyen gelişmeler nedeniyle tüketiciler aleyhine bazı gelişmeler oldu, onun için değiştiriyoruz bu kredi kartını falan diye; ama, nedense, elektronik ticaretle ilgili, öngörülen görüşmelerle ilgili bir düzenleme yapılmıyor. Tüketici yasası bu şekilde çıkarsa, Türkiye'de e-ticaretin önünü de tıkayacaktır.
Ben, sözlerimi şöyle toparlıyorum: Bu eleştiriler, kesinlikle yapıcı amaçla yapılmıştır, hükümete destek amacıyla yapılmıştır, dışarıdan gelen taleplerle değil. Gelin, bizden gelen taleplerle, 10 günde, 10 yasayla, şu e-Türkiye'nin önünü açalım ve gelin, Parlamentonun verimli işler yaptığını gösterelim. Bilişim Şûrasının da, bir eylem planının ortaya çıkması gibi, bilgi toplumu bakanlığının kurulması gibi, eğitimle ilgili konularda daha hızlı atılımların yapılması gibi konuları vurgulayarak hükümetin gündemine getirmesini; hükümetin de, inşallah, fırsat bulup, bu Bilişim Şûrasından çıkan sonuçlara kulak vererek Türkiye'nin önünü açmasını diliyorum; hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.
Sayın Yılmazyıldız, elektronik mühendisi olmasına rağmen, süreyi 2 dakika fazla kullandı efendim!..
Şimdi, söz sırası, Adalet ve Kalkınma Partisinde.
Bursa Milletvekili Sayın Mehmet Altan Karapaşaoğlu; buyurun efendim.
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Değerli Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; bugünkü genel görüşme konumuz e-Türkiye. Türkiye'nin bilişim sektörüne ayak uydurmasını ve bu imkânlardan yararlanmasını temin etmek amacıyla görüşlerimizi Partimiz adına belirtiyoruz.
İnsanoğlu, yüzyıllardır gelişimin peşinden koşmuş; sürekli daha iyiyi ve daha güzeli yakalama arzusu içerisinde, doğayla ve kendisiyle olan savaşını sürdürmüştür. Teknolojik gelişmeler, özellikle 20 nci Yüzyılın ikinci yarısı itibariyle, insanoğlunun, daha önceki devirlerle kıyaslanamayacak ölçüde bir sıçrama yapmasına neden olmuş, iş hayatı, toplumsal yaşam ve bireysel ilişkilerde radikal değişimler yaşanmıştır. Bu değişimlerin yaşanmasındaki en önemli aktör, hiç şüphesiz ki, bilgisayar ve onun öncülük ettiği bilişim sektöründe yaşanan ilerlemelerdir.
İçinde yaşadığımız çağda, bilişim teknolojileri, hayatın her alanında aktif bir biçimde yer almaktadır. Özellikle, internet ve ona benzer ağ sistemlerinin, sınırlar ötesi iletişim, pazarlama, reklam ve ticaret gibi birçok imkânı sunması, gerek maliyet gerekse etkinlik açısından avantajlara sahip olması, artan bir ivmeyle bu teknolojinin kullanılmasını çoğaltmaktadır. İnternet, kapsamı çok geniş olan ve her geçen gün daha da büyüyen teknolojik gelişmelere anında cevap verebilen bir dünyanın kapısını insanlığa açmıştır. İnsanoğlu, bu teknolojiyle, yüzyıllardır gerçekleştirdiği faaliyetlere farklı bir boyut getirmiş ve dünyanın dinamiğiyle birlikte yepyeni kavramlar oluşturmuştur.
Ne yazık ki, yaşanan bu paradigma değişiminin negatif yönü de vardır. Bunlardan biri de, siber suçlardır. Değişim ve onun oluşturduğu yeni kavramlar, suçun konusu olabileceği gibi, klasik suçların işlenmesinde, yeni teknoloji, toplumda suç işleme eğiliminde olanlara bambaşka imkânlar da sunmuştur. Bu da, gerek uluslararası organizasyonlar bünyesinde gerekse yerel bazda ortaya çıkan yeni suç işleme çeşidiyle mücadele etmek için çalışmalar yapılmasını gerektirmektedir. Bu suçların, gerek işleniş şekillerinin gerekse işlendiği ortamın ve araçların suigeneris (çok özel) karakter taşıması, bu suçlarla mücadelede kullanılacak araçların ve suç siyasetinin dikkate alınmasını gerektirmektedir. Bu konuda, İngiltere İçişleri Bakanı Jack Straw, 1997 yılında bir konferanstaki konuşmasında şöyle ifade ediyor: "21 inci Yüzyılda, 19 uncu Yüzyıl araçlarını kullanarak suçla savaşmamız mümkün değildir."
Geride bıraktığımız yüzyılda, insanoğlu, diğer yüzyıllarla kıyaslanamayacak ölçüde bir gelişim yaşamış; teknoloji, her geçen gün farklı bir yenilikle karşımıza çıkmıştır. Bu yeniliklerin en önemlisi, hiç şüphesiz ki bilgisayardır. 20 nci Yüzyılın ikinci yarısından itibaren bilgisayarla tanışan insanoğlu, önceleri, bilgisayarı sadece araştırma ve savunma amaçlarıyla kullanmıştır. 1980'li yıllarda mikro bilgisayarların geliştirilmesi ve maliyetlerinin azalmasıyla, bilgisayar, daha geniş bir kullanıcı kitlesine ulaşmıştır.
Bir diğer yenilik de, bilgisayar sistemlerini birbirlerine bağlayan internetin, insanoğluna global iletişimin kapılarını açmasıdır. Sözünü ettiğimiz bilgisayar ve internet, iki aktör ve onların çevresinde gelişen ikincil aktörlerin oluşturduğu bilişim alanının, toplumlara, bireylere ve ekonomi anlayışına getirdiği farklı boyut, oluşturduğu yeni kavramlar ile radikal değişim sürecini "bilişim devrimi" olarak nitelendirebiliriz.
Bilişim teknolojilerinin, tıp, ekonomi, eğitim gibi alanlarda etkinlik kazanmasıyla, bu alanlarda daha verimli çalışmaların yapılarak toplumun refah düzeyinin yükselmesi, bilişim teknolojilerinin insanlar arasındaki iletişim imkânını kolaylaştırması, bu vesileyle, toplumsal sorunların daha geniş platformda ele alınmasına imkân sağlanması, global düzeyde iletişim imkânlarına sahip olunmasıyla, toplumların, kendilerini etkileyen durumlara direkt olarak reaksiyon verebilmesi, devlet teşkilatı ile toplum arasında şeffaf ve etkili bir köprü kurulmasına hizmet etmesi gibi faydaları vardır.
Tabiî, bu yararlarının yanında birtakım olumsuz etkilerinden de bahsedilebilir. Her devrimin bir olumsuz etkisi mutlaka vardır. Bilişim devriminin toplumsal skalada yol açtığı olumsuz etkileri de, özetle, global olarak şöyle sıralayabiliriz:
Bilişim dünyasında yaşanan gelişime paralel olarak, aile hayatı -iş hayatı sınırlarının birbiri içine geçmesi ve toplumun temel taşı olan aile düzeninin bozulması, devrimin, gelişmiş olan ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki farkı gelişmiş ülkeler lehine açması, gelişmekte olan ülkelerin toplumlarının, yaratılan katmadeğerden daha az ölçüde pay alması, yüksek gelir grubuna mensup bireylerin teknolojik imkânlardan daha fazla oranda pay alması sebebiyle, toplumda eşitlik ilkesine aykırı bir durumun oluşması gibi global olumsuzlukları vardır.
Bilişim devriminin ekonomik hayata olumlu etkilerini de şöyle sıralayabiliriz:
Ekonomi dünyası teknolojik gelişmeleri sürekli olarak yakından takip etmiş, gelişimin hem uygulayıcısı hem çoğu zaman da yaratıcısı olmuştur. Teknoloji, ekonominin etkinlik, verimlilik ve kârlılık mekanizmalarının ahenkli bir bütün olarak yükselmesini sağlarken, diğer taraftan, üretim, pazarlama, finansman ve satış süreçlerinde yeni uygulamaların ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Bilişim devriminin ekonomik hayata olan olumlu etkilerini bu şekilde sıraladıktan sonra, global düzeyde rekabet imkânını yaratmış olmasını; üretim sürecindeki verimliliğin artırılması ve global pazarlara açılma imkânının kolaylaştırılması ile ürünlerin daha geniş bir alanda pazarlanabilmesini, yeni teknolojilerin, özellikle internetin işlem maliyetlerini düşürmesini; firmalara, ürünlerini, çok düşük bir maliyetle, etkili olarak, global düzeyde reklamlarını yapabilme imkânlarını sunmasını; yeni ekonominin, geleneksel ürünlere nazaran özellik gösteren yepyeni ekonomik değerler yaratarak ürün çeşitlemesini sağlamasını da, olumlu etkileri olarak, ilave etmek isteriz.
Bunun yanında olumsuz etkileri yok mu diyeceğiz; elbette olumsuz etkileri var. Yukarıda kısmen değinmeye çalıştığımız bilişim devriminde yaşanan olumlu etkilerin yanında, değişim sürecinin gerekliliğinin bir ürünü olarak birtakım olumsuzlukların yaşanması da, maalesef kaçınılmazdır.
Özetlersek:
Değişimle birlikte klasik ekonomideki kurumların yerini yeni kurumların almasıyla bu kurumların faaliyetlerine son vermek durumunda kalınmış olması. Yani, eski kurumların eski durumlarının değiştirilmesiyle bir maliyetin gündeme gelmesi.
Faaliyetlerine son verilen kurumlarda çalışan kişilerin işsiz kalmasıyla genel ekonomi içerisinde işsizlik oranının artırması.
Firmaların elektronik ağ sistemleriyle birbirine bağlanması ve yeni ekonomi şirketlerinin faaliyetlerini internet ortamı üzerinde göstermeleriyle birlikte, bu sistemlere yapılacak saldırılarla büyük ekonomik kayıpların ortaya çıkması.
Bilişim teknolojilerini üretmeyen ülkelerde bu alanda birçok yatırımın yapılması sonucu da dışa bağımlılığın artmış olması.
Bu arada şunu da ifade etmek isteriz: Fiberoptik kanallar vasıtasıyla sermaye hareketlerinin çok büyük bir hız kazanmış olması, ülkelerin ekonomilerini bir saatlik bir zaman içerisinde etkileyebilme imkânına sahip olmaları.
Yine, bilişim devriminin bireysel yaşama etkileri vardır.
Bunun olumlu etkileri: Bireyler, bilişim teknolojilerini kullanarak günlük yaşantılarını kolaylaştırmakta, daha planlı ve sistemli bir hayat sürebilmekte ve bu teknolojiler insanların daha etkin bir zaman planlaması yapmasına yardımcı olmaktadır.
Bu olumlu etkileri kısaca şöyle özetleyebiliriz: Bireyler, gerek iş gerekse özel yaşantılarında gerçekleştirdikleri faaliyetlerinde hız, verimlilik ve etkinlik sağlamaktadır. Global bazda iletişim imkânının açılmasıyla, bireyler, dünya üzerinde kendi spesifik alanlarıyla ilgili gerçekleşen faaliyetler hakkında bilgi sahibi olabilmektedirler. İnternet üzerinden birçok bilimsel eser, makale, konferans notlarına ulaşabilme imkânlarının sunulmasıyla, kişilerin, global düzeyde mukayeseli bilgi edinerek kendilerini geliştirmenin yolunu açmıştır.
Elbette, bu konuda, olumsuz etkileri de vardır. Bilişim teknolojilerinin bireyler üzerinde, sağlık, psikoloji ve eğitim gibi alanlarda olumsuz etkileri olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle, sağlık konusunda bireyler üzerinde yol açtığı olumsuzlukları, aşağıda, ayrı bir başlık altında ayrıntılı olarak görebiliriz.
Özetlersek:
Bilişim teknolojilerini kullanan bireyler ile bu teknolojileri kullanamayan veya böyle bir imkândan mahrum olan bireyler arasındaki bilgi uçurumu, bir defa, büyümektedir.
Pornografik, ırkçı ve kişilik haklarına saldırı içerikli, internet üzerinden gerçekleştirilen ihlallerin, özellikle çocuklar üzerinde olmak üzere, bireylerin psikolojilerini menfi etkilerinin olması.
Ayrıca, bilişim teknolojilerinin insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri de vardır. Hiç kimse, 1980'lerden itibaren mikro bilgisayar devriminin başlamasıyla birlikte, 1992 yılından itibaren, iş dünyasının, 20 milyar dolara yakın meslek hastalığı tazminatı ödeyeceğini tahmin bile edemezdi.
Günümüzde en önemli meslek hastalıkları, bilişim teknolojilerine bağlı olarak ortaya çıkan, sürekli, tekrarlı stres rahatsızlığıdır. Bu rahatsızlık, kas gruplarının, sürekli tekrar eden hareketlerin baskısı altında tutulması sonucunda ortaya çıkar. Bu duruma, bazen, yüksek darbeli yüklenimlerin (örneğin, tenis gibi) veya düşük darbeli yüklenimlerin binlerce kez yapılması (örneğin, bilgisayar klavyesiyle çalışmak gibi) yol açar.
Amerika Birleşik Devletlerinde Federal Sağlık Hizmetleri İstatistik Merkezinin yapmış olduğu bir araştırma sonucu, 45 milyon Amerikalı işlerinde bilgisayarla çalışıyor ve her yıl, yaklaşık, bilgisayar kullanımına bağlı 185 000 sağlık vakası rapor ediliyor.
Ayrıca, carpal tünel sendromu da denilen bir hastalıkla da karşı karşıya bırakıyor. En çok görülen, bilgisayarla ilgili hastalık çeşitlerinden biri de carpal tünel sendromudur. Bu rahatsızlığa, bileklerdeki kemikler boyunca uzanan orta sinerlere yapılan basınç yol açmaktadır. Baskıya sebep olan durum, sürekli tekrarlayan bir hareketle aynı bilgisayar tuşuna basılmasıdır.
Ayrıca, görme sendromu da vardır. Bu hastalık, herhangi bir gözde ışın katodu tüpünün kullanılmasıyla bağlantılı olarak oluşan görme zorlanmasıdır. Belirtileri; baş ağrısı, bulanık görme, kuru ve kaşınan gözlerdir.
Ayrıca, teknostres de vardır. Son zamanlarda uzmanlar tarafından tanımlanan bir rahatsızlık da teknostrestir. Stres, insanoğlunun son zamanlarda karşılaştığı en önemli sağlık problemlerinden biridir. Bu hastalığı, uzmanlar, bilgisayar kullanımının insanlarda strese yol açması olarak belirtmektedir. Hastalığın belirtileri görülen kişilerde saldırganlık, insanlara karşı düşmanca davranışlar, sabırsızlık ve zayıflık gözlenmektedir. Hastalar sürekli bilgisayar üzerinde çalışmaları sonucu, karşılaştıkları durumlara insanca tepkiler verememekte, otomatikleşmiş bilgisayar davranışlarına benzer reflekslerde bulunmaktadırlar.
Gelişmiş ülkelerde tutulan sağlık istatistiklerinin verilerinin işaret ettiği üzere, bilgisayarla ilgili işkolları, en stresli işler listesinde başı çekmektedir. Stresin dünya çapında yol açtığı değer kaybı, yaklaşık olarak, 200 milyar dolar civarındadır.
İnternet, yukarıda, bilişim devriminin iki baş aktöründen biri olarak tespit edilmişti. İnterneti bu bölümde kısaca tanıtmaya çalışalım. Bu bölümde, internet kavramının tanımı, tarihsel gelişimi ve internetle ilgili birtakım temel noktalara açıklık getirilmesini gerektiriyor.
İnternet, ilk olarak, Amerika Birleşik Devletlerinde askerî amaçlı bir proje olarak ortaya çıkmıştır. 1960'lı yıllarda soğuk savaş döneminin nükleer çatışma tehdidi yüzünden savunma amaçlı projelere büyük harcamalar yapılmasından dolayı, Amerika Birleşik Devletleri tarafından geliştirilen ve ARPANET adı verilen bir proje, ülke savunmasını, birbirine bağlı bilgisayarlarla kurulacak iletişimle koordineli bir biçimde sağlamak amacıyla 1969 yılında geliştirilmiştir. Projeye göre, herhangi bir bilgisayarın devre dışı kalması, ağa bağlı diğer bilgisayarları etkilemeyecek ve iletişim devam edecektir.
Değerli arkadaşlar, buraya kadar sunduğumuz bilgiler, internetin yararları, faydalarıyla ilgili yapılacak olan çalışmalara belki bir zemin oluşturur düşüncesiyleydi; ancak, günümüzde, ülkemizin bütün kurum ve kuruluşlarının, gerek birbirleriyle olan iletişimlerini gerek vatandaşla devlet arasındaki ilişkileri, olumlu, şeffaf ve verimli bir şekilde düzenlemenin bir başka yolu da yoktur. Dolayısıyla, interneti, bilgisayarı, toplumumuza hâkim kılmak mecburiyetindeyiz.
Bizim, parti olarak temennimiz, önümüzde görüşeceğimiz 2003 yılı bütçesi planlanırken, düzenlenirken, bütün bakanlıklarımızın bu konuya özellikle önem vermelerini temin etmek. Bir örnekle bunu size açıklamak istiyorum: Yargıtayla yerel mahkemeler arasında, kararların onaylanması veya onaylanmaması gibi bir olay, biliyorsunuz, mektuplarla, postayla temin edilir; ama, genellikle, kötü amaçlı birtakım girişimlerden dolayı, bu iletişim aylarca sürer. Mesela, Bursa'ya gönderilecek bir posta, yanlışlıkla, üzerine Urfa yazılır, Urfa'ya gönderilir. Dolayısıyla, bu iletişim bir türlü gerçekleştirilemez; ama, bir internet iletişimi yahut da lease-line dediğimiz, doğrudan, bütün adlî kurumların birbirine bağlı olduğu bir sistem olsaydı, yüksek yargı organı, verdiği kararı, 5 dakika içerisinde yerel yargı organına iletme imkânını bulacaktı. Geçtiğimiz bütçe döneminde, bu konu üzerinde Adalet Bakanlığımızın hassasiyetle durduğunu, birtakım ödenekler talep ettiğini; ama, bu ödenekleri yeterince alamadığını bizzat görmüş bulunuyoruz. Dolayısıyla, önümüzdeki bütçe döneminde, bakanlıkların, Plan Bütçe Komisyonuna ve Genel Kurula, özellikle bu tür hazırlıklarını yaparak gelmeleri gerektiğini ve hükümetimizin de, bu ödeneklere makul yaklaşımlar göstermesi gerektiğini belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, ticaret, artık dünyada fiberoptik kablolarla yapılıyor. Fiberoptik kablolarla yapılan ticaretin boyutu, sınırları aşmak suretiyle, fiilen yapılan ticaretin yaklaşık 30 katından fazladır. Eğer, Türkiye, ticaretini artırmak istiyorsa, globalleşme eğiliminde olan bu dünya üzerinde fiberoptik kanallar vasıtasıyla da gerekli payını almak istiyorsa, bu konuya eğilmek, bu konuya önem vermek zorunda.
Bunun yanında, Türkiye'nin, iletişim altyapısını da, mutlaka çok verimli bir şekilde oluşturması lazım. Teknoloji, her gün, bir adım değil on adım atıyor; teknolojiyi en ileri noktasından yakalamak suretiyle, Türkiye, altyapıyı oluşturmalı, bu sektörü oluşturmalı, bu sektöre destek olmalı, bu sektörün ihtiyaçlarını, gerek maddî gerek manevî olarak karşılamalıdır.
BAŞKAN - Efendim, toparlar mısınız.
MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Devamla) - Sayın Başkanım, biraz önceki uyarılarınıza uymak niyetiyle buraya çıktım ve zamanı bitirmeden, sözlerimi bitirmek istiyorum; sabrınızı taşırmak istemiyorum.
BAŞKAN - Estağfurullah efendim.
MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Devamla) - Ama, sizlerin de gayretiyle, bu konuya önem verilmesini diliyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Söz sırası, Demokratik Sol Parti Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Emrehan Halıcı'da.
Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
DSP GRUBU ADINA MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken, Yüce Meclisimizde "Türkiye bilişim stratejileri ve e-Türkiye" konulu bu genel görüşmenin açılmış olmasından duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum.
Türkiyemiz için yeni bir vizyon arıyoruz. Sorunlarımızı, olanaklarımızı, karşı karşıya olduğumuz fırsatları ve tehditleri gözden geçiriyoruz. Bireylerimiz için, kurumlarımız için ve devletimiz için hedefler belirliyoruz.
Bildiğiniz gibi, 10-12 Mayıs 2002 tarihlerinde, Başbakanlık Müsteşarlığı, Türkiye Bilişim Derneği, Türkiye Bilişim Vakfı, Türkiye Bilgiişlem Hizmetleri Derneği ve Türkiye Zekâ Vakfı tarafından "Türkiye Bilişim Şûrası" düzenleniyor. Şûra çalışmalarına, Meclisimiz adına, grubu bulunan bütün partilerden 1'er milletvekilinin temsilci olarak katıldığı Türkiye Büyük Millet Meclisi Bilişim Şûra Kurulu katılmaktadır. Başbakanımız Sayın Bülent Ecevit'in 4 Eylül 2001 tarihli yazısıyla duyurulan bilişim şûrasında, sizlere dağıtmış olduğumuz bu taslak raporlar ele alınacaktır. Bu raporlar, adı üzerinde, taslak rapordur. Sizlerin değerli görüşleriniz ve katkılarınız, raporun son halini almasında çok büyük bir katkı sağlayacaktır.
Çabalarımız, bilgi toplumuna dönüşmüş bir Türkiye içindir. Aynı amaçla, benzer çabalar, değişik adlarla, değişik platformlarda verilmiştir ve verilmeye devam etmektedir. Başbakanlık, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, TÜBİTAK, DPT, Türkiye Bilişim Vakfı, Türkiye Bilişim Derneği, TTGV ve TÜSİAD gibi kurumlar, "Türkiye Bilişim Stratejileri", "e-Türkiye", "Bilgi Toplumu", "TÜENA" gibi adlarla, başlıklarla, çok değerli çalışmalara imza koymuşlardır. Başlık ne olursa olsun, hedef bellidir. Gelişmiş ülkelerle aynı olan bu hedef, bilgi toplumudur.
Değerli milletvekilleri, bilgi toplumu, bilgiye önem veren, bilgiyi kullanabilen ve en önemlisi bilgiyi üretebilen toplumdur. Bilgi toplumlarında, bilgi, insan ve teknoloji arasında daha iyiyi hedefleyen ve sürekli gelişen bir ilişki söz konusudur. İnsan ve teknoloji arasındaki köprü, bilgidir, bu yüzden önem kazanmıştır ve çağa adını vermiştir. Sanayi toplumlarında, makinelere ve fabrikalara sahip olmak önemliyken, artık, bilgiye sahip olmak önemli hale gelmiştir.
Burada, önemli bir soru akla gelebilir: Teknolojinin getirdiği ve her an geliştirdiği olanaklarla, bilgiye sahip olmak çok kolaylaştığına göre, bilginin yaratacağı güç, nasıl oluyor da, bireyden bireye ve toplumdan topluma farklılıklar yaratabilmektedir? Cevap, bilginin yorumlanmasındadır, bilginin üretimindedir. Sadece başkalarının ürettiği teknoloji kullanmak, onlara mahkûm olmak demektir. Bilgi, yeni düşünceler oluşturabilmeli, yaratıcılığı harekete geçirebilmelidir. Yaratıcı insanlar, yaratıcı toplumlar, problemlerini, bilgi ve deneyimlerinin ışığında daha iyi analiz eder ve daha etkin çözümler üretirler.
Bu sebeple, eğitim sistemimizde, bilgi toplumuna uygun bireylerin yetiştirilmesinde önplana çıkabilecek çözümleri bulmalı ve gerekli değişiklikleri yapmalıyız. Genç ve dinamik nüfusumuzun bir avantaj faktörüne dönüşmesi, çocuklarımızın ve her yaştaki vatandaşlarımızın, okulöncesi, okul sırası ve okul sonrasında, sürekli eğitilmeleriyle sağlanabilir.
Bu eğitimin temel hedefi, düşünen, sorgulayan, yaratıcı, girişimci, yenilikçi, dünyaya açık, bilim ve teknolojiye ve sanata ilgi duyan bireyler yetiştirmektir. Ülkemizin tüm kaynaklarını seferber ederek, bilgili insangücü yetiştirmek, en önemli önceliğimiz olmalıdır.
Yaratıcılığın toplumlardaki kaynağı ise kolektif zekâdır. Kolektif zekâya sahip olan toplumlar, teknoloji geliştirmeyi, yeniliği hedefleyen ar-ge, yani, araştırma geliştirme yaklaşımıyla başarabilmektedirler. Ar-ge'ye yatırım yapmış ve belirli mesafeler kat etmiş olan İsrail ve İrlanda gibi ülkeler, gelir ve refah düzeylerinde çok ciddî artışlar yakalamışlardır. Türkiyemiz, bu konuda gerekli olan adımları, maalesef, zamanında atamamıştır. Her 10 000 çalışan arasında araştırmacı sayısı, ülkemizde 11, Avrupa Birliği ülkelerinde ise 94'tür. Gayri safî yurtiçi hâsılayla ilgili rakamları benden önce konuşan arkadaşlarımız verdiler, o yüzden tekrar etmiyorum; ama, oradaki durum da, maalesef, çok olumlu değildir. Bu farkı kapatmak ve ar-ge'ye önem vermek zorundayız. Ulusal ar-ge öncelikleri belirlenmeli ve Türkiye'de, uluslararası pazarlarda rekabet üstünlüğü sağlayabilecek teknolojiler geliştirilmelidir. Yazılım üretimi, ar-ge kapsamında stratejik bir alan olarak belirlenmeli ve ülke çapında desteklenmelidir. Sanayimizin ihtiyacı olan teknolojik araştırma konuları, doktora ve yüksek lisans, tez konuları haline getirilebilmeli, üniversite-sanayi işbirliği için teknopark benzeri yeni ortamlar ve kanallar oluşturulmalıdır.
Ar-ge ile ilgili iki olumlu gelişmeyi de tekrar hatırlatmak isterim. Bunlardan birincisi, 26 Haziran 2001'de çıkardığımız Teknoloji Bölgeleri Geliştirme Yasasıdır. Ar-ge'nin ve yazılım üretiminin desteklenmesi amacıyla çıkarmış olduğumuz bu yasa, hepinizin bildiği gibi, teknoloji bölgelerinin kuruluşu, işleyişi, yönetim ve denetimine ilişkin hükümler içermektedir.
Çok yeni olan ikinci gelişme ise, Avrupa Birliğinin Araştırma Geliştirme Altıncı Çerçeve Programına katılım kararının alınmış olmasıdır. Bu karar, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunda 15 Nisan 2002'de alınmıştır.
Avrupa Birliğinin haziran ortasında resmen duyuracağı ve 2003 başında proje çağrısını yapacağı girişimin, Türkiye'nin, bilim ve teknoloji geliştirme yönünden bir dönüm noktası olacağına inanmaktayız.
Toplam bütçesi 16,3 milyar euro olan bu girişim, sanayi kuruluşlarımız, KOBİ'lerimiz ve üniversitelerimizin bir araya gelerek teknoloji projeleri geliştirmelerine ve en az iki ülkeyle birleştirerek proje teklifi yapmalarına olanak sağlayacaktır ve bu sayede de çok ciddî miktarlarda destek alabileceklerdir.
Bu olumlu gelişmelerden dolayı, hükümetimizi ve Meclisimizi kutluyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilgi toplumunu oluşturan ilişkiler ve kurallar sistemi içerisinde, kurumlar, toplum ve devlet yer almaktadır. Devlet, bir ülkedeki en büyük organizasyondur ve temel işlevi vatandaşa hizmettir. Vatandaşlarının isteklerine duyarlı ve onlara en iyi hizmeti amaçlayan devletler, değişen gereksinim ve koşullara göre kendilerini yenileyebilen bir yapıya sahiptirler. Ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmeler doğrultusunda biçim değişikliğine olanak sağlayan bu esnek yapı teknoloji temellidir ve yepyeni bir kavramın odak merkezidir. "Elektronik devlet" ya da kısaca "e-devlet" olarak tanımlanan bu kavram, kamu hizmetlerinin ve devlet-toplum-birey ilişkilerinin bilişim teknolojileri ve internet aracılığıyla yürütülmesine dayanır.
Elektronik devlet, vatandaşlara, eşit, adil, hızlı, güvenilir ve şeffaf hizmet üretmenin yoludur. Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi çok önemli ilkelere uyum, e-devletin sağladığı olanaklarla çok daha kolay gerçekleşir. Karar verme sürecine katılan insanların sayısının artması ve katılma yöntemlerinin çeşitlendirilmesi anlamına gelen katılımcılık, bilgi toplumlarında ve elektronik devletlerde en üst düzeydedir.
İş dünyasının elektronik iş ve elektronik ticaret uygulamalarıyla sağladıkları verimlilik artışı, devletler için de bir ilham kaynağı oluşturmuştur. Müşteri odaklı şirketler ve müşteri memnuniyeti kavramları, vatandaş odaklı devletler ve vatandaş memnuniyeti kavramlarını doğurmuştur.
Bilgi toplumlarında devlet için çalışan vatandaş değil, vatandaş için çalışan devlet felsefesi egemendir. Hedefimiz, vatandaşlara değişimi iyi anlatmış, e-devlet mekanizması için gereksinim duyulan altyapıyı oluşturmuş, devlet fonksiyonlarını yerine getirecek olan ilgilileri gerekli bilgilerle donatmış ve sunduğu hizmetleri bilişim ortamına aktarmış bir devlet yapısına bir an önce ulaşmaktır.
Devletteki bilişim uygulamalarından bahsederken, Meclisimizdeki bilişim hizmetlerine de çok kısaca değineceğim. Bilgi İşlem Merkezi birimi olarak başarıyla yürütülen ve çoğumuzun, maalesef yeterince yararlanamadığı hizmetlerden daha da iyi yararlanabilmemiz ve bu hizmetlerin kalitesinin artırılabilmesi için, bu birimde fedakârca çalışan bilişim uzmanlarının sorunlarına acilen eğilmeliyiz ve bir bilgi işlem dairesi başkanlığının kurulması için hep birlikte çaba sarf etmeliyiz.
Değerli milletvekilleri, bilgiye ulaşmanın ve paylaşmanın en kolay yolu, hepinizin de bildiği gibi internet teknolojisinden geçmektedir. Internetin yaygınlaştırılması, hizmet kalitesinin artırılması, fiyatlarının düşürülmesi ve bilgi güvenliğinin sağlanması, en öncelikli hedefler olarak ele alınmalıdır.
Bireylerin ve kurumların etkin bir şekilde kullandığı, hizmet ve içeriklerin adil olarak sunulduğu ve geniş seçeneklere sahip bir ulusal bilgi ve iletişim altyapısı, kısaca bilişim altyapısının kurulması ve toplum içerisinde dengeli olarak dağıtılması, bu hedefe ulaşmak için bir zorunluluktur.
Bilgi en önemli değerdir ve bilgiye ulaşmak herkesin hakkıdır. Bu sebeple, toplumumuzda üst gelir grupları dışındaki kesimler, kırsal alanda yaşayanlar ve gelir düzeyi düşük vatandaşlarımız için de, ulusal bilişim altyapısına yaygın ve adil erişim hakkı sağlanmalıdır.
İletişim sektörünü rekabete açmaya karar veren ve bu kararlılığını uluslararası anlaşmalarla taahhüt etmiş olan ülkemiz, kararını yerine getirmek için gerekli adımları bir an önce atmalıdır. Bilgi ve iletişim alanındaki hizmetlerin ve kullanılan teknolojinin çok seçenekli, serbest rekabete açık ve tekeli engelleyen mekanizmalarla sunulması sağlanmalıdır.
Ayrıca, hizmetlerin ve içeriklerin zenginleşmesi ve çeşitlendirilmesi önemli bir konudur. Bu amaçla, servis ve içerik sağlayıcısı işletmelerin, teşvik edilerek, önlerinin açılması gereklidir.
Bilişim altyapısı ve özellikle internet, gelişmiş ülkelerin üzerinde en fazla durdukları ve yatırım yaptıkları alandır. Amerika Birleşik Devletlerinin, interneti, sosyal ve ekonomik yaşamın her alanına sokmaktaki başarısı ve bunun neticesinde elde ettiği verimlilik artışı, diğer ülkeleri de harekete geçirmiş ve bu ülkelerin, ulusal ve uluslararası projeler, programlar geliştirmesine önayak olmuştur. Avrupa Komisyonunun 2000 yılında yürürlüğe koyduğu e-Avrupa girişimi, bunun en iyi örneğidir. Avrupa'yı, dünyadaki en dinamik ve rekabet gücü yüksek pazar haline getirmeyi amaçlayan projenin gerçekleştirilmesi için, internet temel alınmaktadır.
E-Avrupa girişiminin, daha önce de burada tekrar ettiğimiz üç ana hedefi bulunmaktadır: Daha ucuz, daha hızlı ve daha güvenli internet; insan kaynağına yatırım ve internet kullanımını özendirmek. Görüldüğü gibi, e-Avrupa'nın hedefleri, bizim için de aynen geçerlidir. 2001 yılında ise, aday ülkelerin de kapsama alındığı "e-Avrupa + Projesi" yürürlüğe konulmuştur. "Elektronik devlet", "elektronik ticaret" gibi başlıkları da içerisine alan e-Avrupa benzeri bir e-Türkiye girişimi, hem Avrupa Birliğine uyum çalışmalarımızda hem de bilgi toplumu hedeflerimizde bize hız ve mesafe katacaktır.
Bu düşüncelerden hareket eden hükümetimiz, Ulusal Programın Bilim ve Araştırma Bölümünde, e-Avrupa girişimini desteklediğimizi ve Türkiye'de bilgi toplumu oluşturmak amacıyla e-Türkiye girişimini başlatmayı hedeflediğimizi açıkça ifade etmektedir. 2001 yılında başlayan bu projeye, hükümetimizin, zaman yitirmeden katılma kararı almış olması, bilgi toplumu hedefimiz açısından çok olumlu gelişmelerden birisidir.
E-Türkiye çalışmalarına, Başbakanlık birimlerinin yanı sıra, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, TÜBİTAK, kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları da katkı sağlamaktadırlar. Çalışmaların daha verimli hale gelebilmesi için, yetki ve sorumlulukların belirlendiği yapısal bir düzenlemenin acilen gerçekleştirilmesi gereklidir.
Değerli milletvekilleri, son günlerde kamuoyuna yansıyan ve bazı milletvekili arkadaşlarımızın da değindiği, internetle ilgili kuşkular hakkında görüşlerimi aktarmak istiyorum.
Kısaca RTÜK Kanunu olarak adlandırılan, aslında 4 kanunda değişiklik yapan kanunun 26 ncı maddesiyle, 5680 sayılı Basın Kanununa ek bir madde getirilmiştir. Maddenin Meclisimize gelen ilk hali, Basın Kanununun tüm hükümlerini internet için de geçerli kılarken, verdiğimiz bir önergeyle, bu uygulama, sadece yalan haber, hakaret ve benzeri fiillerden doğacak maddî ve manevî zararlarla ilgili hükümlere indirgenmiştir. Yalan haber ve hakarete prim vermeyen girişimcilerimizin ve internet kullanıcılarının, bu düzenlemeden herhangi bir kuşku ve kaygı duymalarına gerek olmadığını düşünüyorum. İnternet bir özgürlük ortamıdır; ancak, yalan haber ve hakaret, başkalarının özgürlüğüne müdahale demektir.
Basın Kanununun yukarıda açıklanan husus dışında hiçbir hükmü internet yayınları için geçerli değildir. Yani, gazete ve dergileri yayınlama kuralları internet için geçerli olmadığından, internet sayfalarının veya nüshalarının herhangi bir devlet makamına verilmesi gerekmemektedir. Buna rağmen, kuşkuların tamamen ortadan kaldırılması ve maddelerin farklı yorumlanamaması için, bu yasa Meclisimizde görüşülürken, hem bu maddeye hem de kuşku duyulan diğer iki maddeye açıklık getirilebilmesi ve interneti kapsamadığının net olarak anlaşılabilmesi için, hep birlikte burada çaba sarf etmeliyiz. Asıl çabamız ise internetle ilgili gerekli düzenlemelerin yapılacağı özel bir yasanın bir an önce çıkarılması yönünde olmalıdır. RTÜK'le ilgili yasa ne zaman ve ne biçimde çıkarsa çıksın bu hedefimiz değişmemelidir. Internet için özel bir yasaya gereksinim vardır ve bu yasa, konunun uzmanları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla hazırlanmalıdır. Türkiye Bilişim Şûrası, aylardır süren bu ortak çalışmaların sonuçlandırılması ve yaşama geçirilmesi açısından büyük bir fırsattır.
Interneti korkmadan büyütelim; çocuklarımızı korkmadan internetle tanıştıralım. Kötü amaçlı uygulamaları sansürlerle, yasaklarla önleyemeyeceğimizi çok iyi kavrayalım ve çocuklarımızı bu özgür ortamdaki olası kötülüklerden korumanın yolunun yasaklardan değil, eğitimden, ilgiden ve sevgiden geçtiğini hepimiz çok iyi bilelim. Internet hepimizindir. Internet özgürlüktür ve bilişimci dostlarımızın ortak sloganıyla "internet, yaşamdır."
Değerli milletvekilleri, dünya değişiyor, hem de büyük bir hızla değişiyor. Bizi şaşırtan, sadece bu değişiklikler değil, dünyanın küçülmesi, âdeta, parmaklarımızla dokunur hale gelmesidir. Uzaklık, zaman ve sınır kavramları, iletişim devrimiyle yepyeni boyutlar kazanıyor. Değişik uluslardan, değişik dinlerden, değişik yaşlarda, değişik cinsiyetlerde ve değişik mesleklerdeki insanlar, bilişim teknolojileri ve internet aracılığıyla dünyamızı elektronik bir topluma doğru götürüyorlar. Becerileri, yetenekleri ve olanakları giderek artan bu ayrıcalıklı toplum ile diğerleri arasında ciddî bir fark ortaya çıkıyor. "Sayısal bölünme" ya da "sayısal uçurum" dediğimiz bu ayırım, çağımızda yeni bir sınıf çatışması yaratacağa benziyor: Bilgi teknolojilerine sahip olanlar ve olmayanlar.
OECD, sayısal bölünmenin hızı, yayılması ve alınabilecek önlemlerle ilgili çalışmalar başlatmış durumdadır. Türkiye olarak biz de, hem dünya ölçeğinde diğer ülkelerle hem de kendi ülkemizdeki birey ve kurumlarla ilgili olarak sayısal bölünme üzerinde ciddiyetle durmalıyız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında da belirttiğim gibi, hedefimiz, bilgi toplumudur. Bu hedef, altyapı, eğitim, insan kaynakları ve teknoloji gereksinimlerinin göz önünde tutulacağı ve gerekli tüm yasal düzenlemelerin bir bütün halinde ele alınacağı bir bilişim reformuyla gerçekleştirilebilir. Meclisimizde bu konuda bütün partilerimiz tarafından sağlanan uzlaşı, bilişim reformunu başarabilmemiz için en büyük gücü oluşturuyor. Önümüzde, tutarlı, kararlı ve hızlı adımlar atmamız gereken aydınlık bir yol var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET EMREHAN HALICI (Devamla) - İlk ve en önemli adımın bu kutsal çatı altında atılıyor olması, bu yolculuğa inananları yüreklendiriyor, moral veriyor.
Uzlaşımızın ve gücümüzün artarak devam etmesini ve bilgi toplumuna doğru hepimizin yolunun açık olmasını diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Halıcı.
Şimdi, söz sırası, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Ordu Milletvekili Sayın Cemal Enginyurt'ta.
Buyurun Sayın Enginyurt. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Bilişim Stratejileri ve e-Türkiye konulu genel görüşmeyle ilgili olarak, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Türkiye'nin bilişim stratejilerinin belirlenebilmesi ve şeffaf Türkiye hedefine ulaşabilmek için, Türkiye Bilişim Şûrası, e-Türkiye, e-devlet, e-parti ve e-demokrasi uygulamalarının önemi üzerinde durmak istiyorum.
Küreselleşmenin hızla devam ettiği ve ekonomik alanda sınırların kalktığı bir dünyada, insanoğlu, yeni bir çağa girmeye hazırlanmaktadır. Bilgi çağı olarak adlandırılan 21 inci Yüzyılda, bilgi ve iletişim teknolojisindeki baş döndürücü hızdaki gelişmeler dikkate alındığında, ülkemizin, çağdaş dünyayla arasındaki açığı kapatması hayatî önem taşımaktadır.
Bugün, değişen dünyada, sadece gelişmekte olan ülkeler değil, gelişmiş ülkeler de en son teknolojiye ayak uydurmaktadırlar. Türkiye, bugüne kadar birikmiş; fakat, bir türlü yapısal çözümlere kavuşturulamamış sorunlarından kurtulmak ve dünyayla bütünleşmek için, gelişmiş teknolojiyi ve çağdaş yönetim tekniklerini birlikte kullanmak zorundadır. Temel hedefimiz, Türkiye gerçeklerinden hareketle, dünyayla bütünleşmektir.
Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu birçok ülkede, vatandaşlar ile devlet arasında sürtüşme bulunmaktadır. Devlete ve onu yöneten politikacılara karşı güven iyiden iyiye azalmış durumda; üstüne üstlük, seçmenler de, seçimlere ve demokrasiye kayıtsız. Ekonomik krizden iyice bunalan kitleler bir değişim arayışı içindeler. Internette başlayan ve sürekli artan arayış budur. Yalnızca internette değil; bu değişimin ve arayışın kaynağı, bilgi, üretim ve değişim gücü, ekonomide ortaya çıkan bu sınırsızmış gibi görünen değişimin temelini oluşturmaktadır.
Internet, sadece iş yapma yöntemimizi mi değiştirdi; elbette hayır. Internet, yaşam biçimlerimizi değiştirdi. Yalnızca bilişim sektöründe olanların değil, tüm toplumun, toplumların yaşamında önemli değişiklikler söz konusu. Bu toplumsal değişikliklere, bir yeni toplum mu demeliyiz ya da internet toplumu mu? Biz, teknolojinin topluma eklediklerini göz önünde bulundurarak, bu durumu, bilgi toplumu olarak isimlendiriyoruz. Aynı şekilde, bilginin ekonomi üzerindeki etkisini göz önüne aldığımızda, buna, bilgi ekonomisi tanımı verilmekte. Teknolojinin işletmeler tarafından önemli bir araç olarak kullanım oranının artması ve iletişimin bu durumu körüklemesiyle birlikte, on yıldır süregelen temel düzenlemelerde önemli delikler ortaya çıkmaktadır. Bilgi ekonomisi ya da bilgi temelli ekonomi, iş yapma yöntemlerini değiştirdikçe, işletmelerin rakipleri üzerindeki gücünü de, etkisini de artırmaktadır. Bu açıdan, Türkiye bilişim stratejilerinin belirlenmesinde, Türkiye bilişim şûrası ve şeffaf Türkiye hedefine ulaşabilmek için, e-Türkiye, e-devlet ve e-parti uygulamalarının yeri ve önemi oldukça büyüktür.
İletişim devriminin getirdiği imkânları harekete geçirerek, devleti daha verimli ve demokrasiyi daha katılımcı ve daha işlevsel hale getirebiliriz. Türkiye'nin şu karamsar ortamında iki çıkış yolumuz vardır: Bunlar, sağladığı müthiş verimlilik artışıyla yeni ekonomiye geçiş ve e-devlet. Tünelin sonunda ışık var; yani, yeni ekonomi, konu olarak artık birçok yayında inceleniyor.
Devlet, verdiği hizmetlerde bir tekel; rakibi ve alternatifi yok. Vatandaşlar, devletle çalışmaya mecbur. Ticarî bir işe başlamak için izin almak, doğan çocuğunu nüfusa kaydettirmek, sürücü ehliyeti almak, bir gayrimenkul edinmek, yurtdışına çıkış yapmak için pasaport almak, askerlik görevini yerine getirmek, evine su bağlatmak için, hep devletin ve kurumların kapısını aşındırmak gerekli. Devlet, ülke içinde faaliyet gösteren en büyük ticarî kuruluşlardan kat kat büyük ve karmaşık bir yapıya sahip. Silo mantığıyla çalışan, birbirinden bağımsız işleyen ve hatta birbirine rakip kurumlardan oluşan verimsiz bir yapı bu; bakanlık ve genel müdürlükler gibi ulusal, muhtarlık, kaymakamlık, valilik ve belediye gibi bölgesel kurumlar ve çok sayıda müdürlüklerden oluşuyor. Yeni ekonominin oluşmasını sağlayan iletişim teknolojilerindeki yeniliklerden, sadece ticarî kuruluşlar değil, bu anlamda, devlet ve kurumları da faydalanabilir.
E-devleti, devletin çalışanlarının ve vatandaşlarının birbirleriyle dijital olarak iletişim kurmaları olarak tanımlayabiliriz. E-devletin birçok faydası vardır. Bunlardan ilk akla gelen şunlardır: Devletin verimliliğini artırarak, giderlerini azaltmak. Verimlilik artışı sayesinde vatandaşın ödediği vergilerde indirim sağlayarak, ekonomide canlanma yaratmak. Vatandaşlara 24 saat bilgi ve hizmet sunarak, onların verimliliğini artırmak. Bilgiyi paylaşarak, devletin şeffaflığını artırmak. Vatandaşın devlete geri besleme yapmasını sağlayarak, devletle arasındaki sürtüşmeyi azaltmak. Vatandaşı ilgilendiren konular ve kamu görevine talip adaylarla ilgili tercihlerini hızlı bir şekilde belirlemelerini sağlamak. Özel sektörün yeni ekonomiye geçişiyle birlikte, verimli iş yapma metotlarına alışacak olan vatandaşların devletten beklentileri artacak, devletin başındaki politikacılar da bu beklentileri karşılamak zorunda kalacaktır.
Şimdi, şunu diyebilirsiniz: Türkiye'nin bu kadar önemli sorunu varken, bu "e" harfi de nereden çıktı? Elektronik devlet ne demek oluyor? Her şeyi elektronikleştirecek miyiz? Bu yaştan sonra bir de bilgisayar mı öğreneceğiz? Bu işi teknik uzmanlarına bırakmalı. Gerekli komisyonları kurup çalıştırmalıyız. Bu iş uzun zaman alır. Daha birçok köyde okul bile yokken, bu teknoloji lüksü de ne oluyor; konuyla ilgileniyoruz biçiminde düşünebilir ve bu düşüncelerinizi de seslendirebilirsiniz. Yalnız, bu biçimde düşünen siyasîler ya da bu görüntüyü veren siyasî parti örgütleriyle e-Türkiye sürecinde kolay kolay yol alınamayacağı da açıktır. Aslında, e-Türkiye dönüşümünü hızlandırmak amacıyla siyasîlerin yapması gereken tek şey, bu konuda vizyon sahibi olmaları; yani, e-Türkiye'yle gerçek anlamda ilgilenmeleri, e-Türkiye'yi anlamaya istek duymaları, e-Türkiye konusunun partilerüstü bir konu olduğunu kavramaları, Türkiye'nin önümüzdeki beş yıl, on yıl, elli yıl, yüz yıl sonra dünya coğrafyasındaki konumunun ne olacağı konusunu sürekli gündemlerinde tutmaları, e-Türkiye'nin önemini kavramak için istekli olmaları, e-Türkiye sürecinde geri kalınmışlığın, bizi, bugünkü Afgan toplumu ya da Afrika'daki ilkel kabilelerle aynı konuma getireceğini kavramaları gerektirmektedir.
Türkiye'nin e-Türkiye'ye dönüşmesini sağlamak için, öncelikle, halen ne durumda olduğumuzun bilinmesi önemlidir. Bu kısıtlı ortamda, mevcut durumu tümüyle incelemek ve irdelemek imkân dahilinde değil; ancak, çok kalın çizgilerle bazı konulara değinmekte yarar var. Ülkemizin e-Türkiye'ye ilişkin olarak mevcut durumunu iki bakış açısıyla incelemek mümkün; iyimser bakış ve kötümser bakış.
İyimser olarak bakıldığında, ülkeyi e-Türkiye'ye taşıyacak nitelikte teknik insan gücümüz var. Avrupa Birliği, "e-Avrupa+" projesiyle e-Türkiye'ye geçişi hızlandırıyor. Başbakanlık düzeyinde e-Türkiye konusuyla ilgileniliyor. Türkiye'de bilgisayar kullanımı -yetersiz olmasına karşın- birçok dünya ülkesine göre daha fazla. 25'ten fazla sivil toplum örgütü, 200'e yakın çalışma grubuyla, doğrudan ya da dolaylı olarak e-Türkiye konusuyla ilgili çalışmalar yapılıyor.
Kötümser olarak bakıldığında, bilişim teknik insan gücümüz nitelikli olarak yeterli; ancak, nicelik olarak değil. Tasarruf tedbirleri, bilişim eğitimlerini ve yatırımlarını olumsuz etkiliyor. Bilişim kaynaklarımızı verimli olarak kullanamıyoruz. Bilişimsizlikten dolayı, ülke olarak, her yıl 50 milyar dolara yakın para kaybediyoruz; e-mevzuatımız yok; e-Türkiye çalışmalarında koordinasyonsuzluk had safhada, tekrarlar oldukça fazla. Yöneticilerimiz bilişim teknolojileri ve etkileri konusunda yeterince bilgili değil. Gerek iyimser gerekse kötümser açılardan belirtilenleri çoğaltmak mümkün. TBD Kamu-BİB çalışmalarında bu konu ayrıntısıyla irdeleniyor; ancak, gerçekleri de gözardı etmemek gerekir. Dünya ülkelerinin hızla e'leştiği günümüzde, bizlere düşen görev, sürekli olarak e-Türkiye'nin oluşumuna, değişim ve dönüşüme katkı verecek her türlü girişimi desteklemek olmalıdır. On yıldır bu çağdaş değişime ve dönüşüme etkili bir girişim yapamayan devlet, acele bir şekilde, ortak, ulusal ve uluslararası e-devlet standartlarını saptayıp, öncelikle, hükümetin yürütme kurumlarına bildirmeli ve uyulmasını istemelidir. Kuşkusuz, bu gelişim ve belirleme, toplumun ilişkili her kesimi için de yol gösterici ve kaynak paylaşımında temel yöntem olacaktır. Çağımızın belirgin özelliği, her tür eylem, yürütüm ve uygulamada bilişim teknolojisi içinde elektronik ortam ve iletişim kullanma sürecini ortak yapılandırma kurallarıyla sürdürmek ve paylaşmak olarak tanımlanması gerçeğidir. Eğer, örneğin, Avrupa Topluluğunun bir üyesi ya da onun gibi olmak istiyorsak, çağdaş gereklilikler sağlanmalıdır.
Bilinen bir gerçektir ki, 18 inci Yüzyıldan beri toplumumuzun önde gelen aydınları ve cumhuriyetimiz, on yıllardır hep bu çağdaş düzeye ulaşabilmek için savaş vermiştir. Hükümeti, kurumları ve Millet Meclisiyle, tüm sivil toplum örgütleriyle bu sürece katkı verilmesi, bütünleşen dünyaya yeni teknolojilere ayak uydurulması ülkemizin beklentisidir. Bunun için yapılması gereken, siyasîlerimizin e-Türkiye konusunda bilgilendirilmesini sağlayacak girişimlerin yapılmasıdır. Bu konuda, Türkiye Büyük Millet Meclisi Bilgi Grubu ve bilişim sivil toplum örgütlerinin bir araya gelip, biz siyasîlerin de e-Türkiye bilinci oluşturacak bir dizi etkinliği planlamaları gerekiyor. Bu bilinç oluşturulmazsa, zaten sınırlı kaynakları olan Türkiye, bilişimsizlikten dolayı, bugüne değin olduğu gibi bundan sonra da her yıl en az 50 milyar dolar kaybetmeye devam eder.
Bilişim teknolojileri ve internet, ülkemiz için hayatî önemdedir. Bu teknolojileri kullanmak ve daha önemlisi, üretmek zorundayız. Bu, dünyayla yarışmak ve Avrupa Birliğiyle bütünleşmek isteyen çağdaş Türkiye için bir tercih meselesi değildir, bir zorunluluktur.
Hiçbir şey kendiliğinden gerçekleşmiyor. Türkiye, kendi kısacık tarihinde bile bunun tanığıdır. Cumhuriyeti kuranlar, reformları ulusal çapta gerçekleştirmeselerdi, yüzde 10'u bile okuma yazma bilmeyen, sadece 10 000 kadar gazetenin satıldığı bir ülkede aydınlanma seferberliği yapmasalardı, altıyüz yıl boyunca iktidara ortak olmuş din olgusunu devlet ve ülke yönetiminden ayırmasalardı, bugün diğer Müslüman ülkelerden farklı bir Türkiye gerçekleşemez, bilakis, Afgan toplumuna benzerdik.
Hiçbir şey kendiliğinden olmuyor. Mustafa Kemal, o dönemin şartları içinde Türkiye'nin kalkınmasını omuzlayacak kamu iktisadî teşebbüslerini kurmasaydı, Türkiye bugünkü birikimi sağlayabilir miydi?
Milletleri ayakta tutan, onların kanını, canını, ruhunu durmadan yenileyen ve sonuçta ileri düzeyde bir yerlere taşıyan millî ölçekli büyük projelerdir. Bu projeler, bazen eğitim ve kültür ağırlıklı olur, bazen de bilim, teknoloji, ekonomik ağırlıklı. Bu çaplı büyük projeler, karakterleri ve sürdürülebilirlikleri açısından siyasal iradeli, ulusal destekli olmak zorundadırlar. Bugün en büyük açmazlarımızdan biri, özellikle ekonomik alanda böyle ulusal projelerimizin olmamasıdır.
Türkiye'yi yöneten siyasî partilerin, ne yazık ki, ülke ekonomisini bilinçli olarak yönlendirecek ve Türkiye'yi ileri ülkeler düzeyene taşımaya büyük katkılarda bulunacak kaldıraçları, araçları, sistemleri ciddî ve uygulanabilir projeleri ortaya koyması gerekir.
Türkiye'yi yöneten siyasî partilerin şeffaf olması gereken ve her yerde erişilebilen bilgi bankaları mevcut değildir, olması gerekir. Bu yüzden, bir kişi istediği an partilere üye bile olabilmekte ve bunu kimse bilememektedir. Yani, bir kişi birkaç partiye üye olmakta, bu teknolojinin kullanılmaması sebebiyle de, bu, bilinememektedir. Bu ise, mantık ve akıldışı bir durumdur.
Siyasî irade, örneğin bilim ve teknoloji politikalarının orta ve uzun vadede ülke ekonomilerine en büyük katkıları yapan araç ve gereç olduğunu görmüyor; gelişmiş ülkelerin kalkınma tarihlerinin, aslında, bilim ve teknoloji üretimi ile buluş ve yaratıcılıklarıyla paralel bir seyir izlediğini bilmek istemiyor. Ekonomik kalkınma ve teknoloji tarihi araştırmacıları, bizim gibi ülkelerin, bilinçli politikalara, örneğin, günümüzde bilgi teknolojileri alanlarına yapılacak büyük yatırımlarla, önemli ölçüde ulusal zenginlikler yaratabileceğini gösteriyorlar. Nitekim, dünyada bunun örneklerini izliyoruz. Bu örnekler için, gözümüzü sadece doğuya çevirmemize gerek yok. Avrupa'nın en ucundaki patates ülkesi İrlanda, son yirmi yılda, bilişim alanında, bilgi teknolojileri alanında uyguladığı politikalarla, ulusal gelirini 20 000 doların üzerine çıkarmayı başarabilmiş ve Avrupa'nın, birçok yönden bilişim üssü olmayı becermiş bir ülkedir.
Ekonomi, kendi kendine sıçrama yapamaz. Şirketlerin çok doğal olan dar bakışlı ekonomik yatırım ve yöntemleriyle, ülkenin ekonomik alanda atılımlar yapacağını beklemek, bu ülkenin insanını birkaç on yıl daha oyalamak demektir. Bilgi teknolojilerini geliştirmeye, üretmeye yönelik ulusal planların, arka planda araştırmaya ve geliştirmeye verilecek desteklerin, Türkiye'yi önemli konumlara getirmesi kaçınılmazdır. Bilgi teknolojileri, her türlü üretim temelinde radikal değişiklikler içermektedir. Yeni teknolojiler, içerdikleri yoğun akılla, büyük katma değer yaratan üretim araçları oldular. İleri teknolojilerin ekonomiyi ve hayatı her yönden yeniden biçimlendirme süreci devam edecektir. Yeni teknolojiler ve yeni teknolojilerle üretim, ekonomik bakımdan rekabet edebilirliğin anahtarı olmuştur. Eğer, ulusal rekabet gücünü artırmak ve refah ülkesi olmak gibi bir sav ve düşüncemiz varsa, bizim gibi ülkelerin önünde, ileri teknoloji üreticisi ülke konumuna gelmekten başka hiçbir şans yoktur. Kalkınma için gerekli olan, demokrasi, şeffaf yönetim ve benzerinin yanı sıra, bu ülke insanının önüne, arkasında ulusal destek olan önemli projeler koymaktır. Gerisinin, çorap söküğü gibi çözülebileceğini düşlemek zor değildir.
Gelin, ülkemizin geleceğini teknolojiyle aydınlatalım. 10-12 Mayısta toplanacak olan, Sayın Başbakanın himayesindeki, Türkiye İletişim ve Bilişim Stratejileri Şûrası, bu konuda önemli bir adım, önemli bir başlangıçtır. Türkiye'nin meselelerini çözmek istiyorsak, Türkiye'yi, 21 inci Yüzyılda, bölgesinde lider, dünyada süper bir Türkiye yapmak istiyorsak, e-devleti, e-Türkiye'yi bir an önce gerçekleştirmek mecburiyetindeyiz. Bu, belki de, çocuklarımıza bırakabileceğimiz en güzel mirastır. Tünelin sonunda ışık vardır. Önemli olan, tüneli geçmek istemektir.
İletişim ve Bilişim Şûrasının, Türk Milletine, Türk Devletine hayırlara vesile olmasını diliyor, saygı ve sevgilerimle hepinize teşekkür ediyorum. (MHP, DSP, DYP ve ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum efendim.
Gruplar adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştır.
Şahsı adına, İstanbul Milletvekili Sayın Ziya Aktaş; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) - Sayın Başkanım, izniniz olursa, acaba 13 dakika kullanabilir miyim? Vermek istediğim...
BAŞKAN - Efendim, siz buyurun, Allah kerim... Konuşmanıza göre değişir.
A. ZİYA AKTAŞ (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bugün, değerli bir kardeşimizin, İstanbul Milletvekilimiz Sayın İsmail Aydınlı'nın kaybıyla duyduğumuz acıyla sözlerime başlıyorum; kendisine Allah'tan rahmet diliyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen her partiden, burada bulunan her partiden toplam 80 milletvekilimizin üyesi bulunduğu ve adına "Türkiye Büyük Millet Meclisi Bilgi ve Bilgi Teknolojileri veya Bilişim Grubu" kısaca "Bilgi Grubu" dediğimiz bir grubumuz var, biliyorsunuz. Burada, milletvekillerimizle birlikte, kamu kurumları, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, basın ve medya kuruluş temsilcileriyle örnek bir platform oluşturuldu. Grubumuz, 4 yıla yakın bir süredir, 1998 yılından beri yaptığı çalışmalarla, hem Meclisimizin internet altyapısının oluşumunda hem de ülkemizin 2000 yılı sorunu gibi sorunların başarıyla çözümlenmesinde önemli ve yararlı katkılarda bulundu. Grubumuz, Türkiye'nin yazılım sorunlarından bilgi toplumu, e-Avrupa ve e-Türkiye çalışmalarına kadar çok çeşitli alanlarda yararlı çalışmalarını sürdürmekte, bu konularda hem kamuoyu oluşturmaya katkıda bulunmakta hem de hükümetimize, gereken zamanlarda ve konularda, önemli olduğuna inandığımız öneriler geliştirmekte ve sunmaktadır. Bütün bu çalışmalarımızda, Meclis Başkanlarımız Sayın Çetin, Sayın Akbulut ve Sayın İzgi'den, Başbakanımız Sayın Ecevit ve Başbakan Yardımcılarımız Sayın Bahçeli, Sayın Yılmaz ve Sayın Özkan'dan hep destek gördük, teşvik gördük. Bunları huzurunuzda şükranla ifade etmek isterim.
Sayın üyeler, sayın milletvekilleri; ancak, bugünkü konuyla grubumuz çok yakından ilgili olduğu halde, bugünkü görüşmeler sırasında, grubumuz adına başkan olarak benim ve birkaç üye milletvekili arkadaşımın da konuşabilmesi için yaptığımız girişim ve önerdiğimiz bir çözüm, bir partimizin grup başkanvekili tarafından açıkça engellenmiştir. Bunun nedenini anlamakta güçlük çekiyorum. Kayıtlara geçmesi için, bunu doğru bulmadığımı ve çok yadırgadığımı söylemek istiyorum. Bu nedenle, huzurunuzda, kişisel olarak söz aldım. Sözlerime başlarken, hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Kısaca "bilişim araçları" dediğimiz bilgi teknolojileri veya bilgi ve iletişim teknolojileri araçları, yani, bilgisayar, etkileşimli televizyon, iletişim araçları, internet gibi araçlar "bilgi toplumu" dediğimiz sanayi ötesi toplumun olmazsa olmaz araçlarıdır; ama, bunların sadece birer araç olduklarını, asıl amacın bilgi ve onu kullanan insan olduğunu, gelişmiş ülkelerde insanlar, ancak, 80'li yılların sonuna doğru, 90'lı yılların başlarında görebildi. İnsanoğlu, insanı bu yıllarda âdeta yeniden keşfetti; İngilizce'de "data", "information" ve "knowledge" dediğimiz, dilimizde de "veri", "haber" ve "bilgi" dediğimiz kavramların farkına ve ayırdına ancak 90'lı yıllarda vardı. İnsanın gerek duyduğu bilgiye gereken zamanda, gereken doğrulukta, ucuz ve kolay yoldan erişebilmesinin önemi ve değeri, her zamankinden daha çok anlaşılır oldu. Bilgi teknolojisi araçları yardımıyla bilginin üretilmesi, paylaşımı ve yayılması, küreselleşme süreciyle birlikte tüm toplumları etkiler oldu.
Değerli arkadaşlarım, 2001 yılının sonunda, dünyadaki ülkelerin yarıdan fazlası, 192 ülkeden 121'i veya oran olarak yüzde 63'ü, insanlık tarihinde ilk defa, demokratik seçimle işbaşına gelmiş hükümetlerce yönetilir oldu. Bu oran, bundan onbeş yıl önce yüzde 40 dolayındaydı.
1990'lı yıllarda, Amerika Birleşik Devletlerinin bilgi ve bilgi teknolojileri veya bilişim alanında yaptığı büyük atılım sonucu ekonomide, ticarette ve kamu yönetiminde sağladığı başarı ve verimlilik artışı -daha önceki konuşmacılar da belirttiler- Japonya'da ve Avrupa Birliğinde dikkat çekti. Her iki ülke de, 1999 yılının aralık ayında, önlerine, gelecek olan bir beş-on yıllık dönemde, bilgi toplumu oluşturma hedefi koydular.
Bizim açımızdan, Türkiye olarak, Avrupa Birliğindeki gelişmeleri biraz daha yakından izlemekte yarar var diye düşünüyorum.
Avrupa Birliği, Amerika'daki gelişmeleri izlemek üzere, önde gelen bürokratlar ve işadamlarından oluşan bir komiteyi görevlendirdi. Bu komite, 1994 yılında, "Bangeman Raporu" diye bilinen bir rapor hazırladı. Bu rapora dayalı olarak, 1995 yılında, Avrupa Birliği Komisyonu bünyesinde bakanlık düzeyindeki bir DG olan "Telecommunications,, Information, Industries and Innovation" -isterseniz, kısaca "bilişim" diyelim- bir DG kuruldu; ancak, bu DG'nin görevi, adı, çok geçmedi, 1998 yılında "Information Society", "Bilgi Toplumu" olarak değiştirildi, yeni görev tanımı yapıldı.
e-Avrupa projesi de, yine, bildiğiniz gibi, Avrupa Birliği üyesi ülkelerde bilgi toplumu oluşturmayı amaçlamaktadır. Projenin, aday ülkeleri de içerecek şekilde yeniden tanımı, 2001 yılının mart ayında "e-Avrupa+" olarak yapıldı. 2001 yılı haziran ayında, Göteborg Zirvesinde, tüm diğer aday ülkelerle beraber, Başbakanımız Sayın Ecevit, Türkiye'nin de e-Avrupa+ projesine katılım kararını bildirdi.
Daha önce, 19 Mart 2001 tarihinde kabul edilen Ulusal Programda -az önce, bir iki sayın konuşmacı da okudular- bir paragraf var. Bu paragrafta "Hükümetimiz, Avrupa Birliği çerçevesinde başlatılan ve yürütülmekte olan e-Avrupa girişimini desteklemekte ve bu girişime katkıda bulunmak istemektedir. Türkiye'de bilgi toplumu oluşturmak amacıyla e-Türkiye girişimini başlatıp, yönlendirmeyi ve Avrupa Birliğindeki çalışmalarla eşgüdümü sağlayacak bir kurumsal yapıyı, ilgili özel sektör, akademik çevreler, sivil toplum örgütleri ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde oluşturmayı hedeflemektedir" deniliyor.
Kısacası, hükümetimiz, Türkiye'nin bilgi ve bilgi teknolojileri veya bilişim alanındaki stratejisini, Türkiye'nin önüne, e-Avrupa hedefi olarak bir yıl önce koymuştur. Az önce konu edilen 6 ncı çerçeve programının da, bu yönde atılmış önemli bir adım olduğunu düşünüyorum ve hem hükümetimizi kutluyorum hem de hayırlı olmasını diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, bilgi toplumu, bilgi ve teknoloji demek, araştırma, geliştirme, buluş ve inovasyon demektir. Bu nedenle, eğitim öne çıkmaktadır. Bilişim veya bilgi ve iletişim teknolojileri ise, adı üstünde, teknoloji ürünüdürler. Halbuki, bilgi toplumu olgusunun ekonomik ve sosyal boyutu da vardır.
e-Avrupa doğrultusunda e-Türkiye çalışmaları da iyiniyetle başlatılıp sürdürülmektedir; ancak, e-Avrupa ve onun parçası olan e-Türkiye projesinde, kurumlar arasında koordinasyonu sağlayabilecek ve hükümet düzeyinde yetki ve sorumluluğu olan bir makam Türkiye'de hâlâ olmadığından, koordinasyon tam olarak sağlanamamakta, çalışmalarda kopukluklar olmakta, emek, zaman ve kaynaklar boşuna yitirilmekte, zaman zaman kimi kurnazlıklar makbul sayılır olmaktadır.
Bu çalışmaların sadece iyiniyetle yürüyemeyeceğinin dünden, bugünden ve yarından birer örneğini sizinle paylaşmak istiyorum. Dünden örnek, 1 Şubat 1999 tarihli ve Türkiye'de hem yazılım üretiminin hem de teknopark kurulmasının teşvik edilmesi amacıyla, arkadaşlarımızla birlikte verdiğimiz kanun teklifidir. Bu gerçekleşmemiştir. Bunun yerine, 26 Haziran 2001 günü kabul edilen Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu içinde, sadece, halen teknopark içerisinde olan tek bir yazılım firmasına yarar getirilmiş; sağlanan vergi bağışıklığı gibi yararlar, teknopark dışındaki yazılım üreten diğer firmalar açısından haksız rekabet yaratmıştır. Ayrıca, gerekli olan yönetmelik hâlâ çıkarılamadığı için de, yeni teknoparkların kurulmasının aylardır bekletildiği ve böylece var olan teknoparkın kayrıldığı da söylenebilmektedir.
Bugünden örnek, RTÜK Yasasıdır. Aylar önce RTÜK Yasasında internet yayınıyla ilgili sakıncalı bir maddenin eklenmesi için bizzat katkıda bulunan bir arkadaşımız, şimdi de bizzat bunların düzeltilmesi için çaba sarf edeceğini söylüyor. Yine bu arkadaşımız, kendisinde var olduğuna inandığı bir yetkisini bizzat kullanacağını söylüyor; ama, bunu kullanırken başkalarının görüşüne de yer ve değer verse, en başta kendisine iyilik yapar diye düşünüyorum.
Bu konuyla ilgili, bundan 10 gün önce Avrupa Parlamentosunda alınan bir kararı size okumak istiyorum: Avrupa Parlamentosu internet web sitelerinin, ne nedenle olursa olsun, herhangi bir şekilde engellenmesine hayır kararı almış; 460 kabul, sıfır karşı oy ve 3 çekimser oyla.
Kaldı ki, olay, sadece internet yayınıyla da bitmemektedir. Konunun, elektronik imzadan elektronik ticarete, bilgi gizliliğine, bilgi mahremiyetine, telif haklarına ve de en önemlisi e-Avrupa çalışmalarına kadar pek çok yönü vardır. Bu tür uygulamalarda yanlış yapıp düzeltmenin doğru olmadığını düşünüyorum; çünkü, kaderimiz, önce bozup sonra düzeltmeye çalışmak olmamalıdır diye düşünüyorum.
Şimdi, size, bir de yarından örnek vermek istiyorum. Yakında Meclis gündemine gelmesi beklenen yeni bir yasa da, ulusal bilgi güvenliğiyle ilgilidir. Özünde hiçbirimizin karşı çıkmayacağı, çıkamayacağı böyle bir yasa dahi tek başına ele alındığında pek çok sorunu da beraberinde getirecektir.
Size, dünden, bugünden ve yarından birkaç örnek verdim arkadaşlar. Amacım, bilgi ve bilgi teknolojileri veya bilişim alanında birbirlerinden tümüyle ayrı ve kopuk kopuk, sadece günü kurtarmak için çıkarılacak yasaların çözüm olmayacağı, bunun ülkemize ve halkımıza çok daha fazla acılar ve zararlar getireceği görüşünü sizinle paylaşmaktır.
Bilgi toplumu, Türkiye'de, sadece bir kesimle değil, kamu kesimi, özel kesim, sivil toplum kuruluşları, akademik kesim, basın ve medyayla, hep birlikte gerçekleşecektir. Bunlardan sadece bir kesimin öne çıkma gayreti, davaya onulmaz zararlar verir diye düşünüyorum. Unutulmasın, bilgi toplumunun en önemli katkısı, demokrasiye ve ortak akıl üretilmesine olan olumlu katkısıdır.
Türkiye için bilgi toplumuna dönüşümün ve e-Avrupa ve e-Türkiye projesinin başarısı için yapılması gereken, Bilgi Grubu üyesi 52 milletvekili arkadaşımızın imzasıyla Sayın Başbakanımızın ve Sayın Başbakan Yardımcılarımızın bilgi ve görüşlerine sunduğumuz Bilgi Toplumu Bakanlığı Kuruluş Yasa Taslağı üzerindeki çalışmaların daha fazla zaman yitirilmeden tamamlanmasıdır.
Son olarak Sayın Başkanım, izninize sığınarak...
BAŞKAN - Estağfurullah, buyurun efendim.
A. ZİYA AKTAŞ (Devamla) - Meclis Başkanımızdan, sizlerden -Sayın İzgi'den ve Başkanvekillerimizden- Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu olan bütün partilerimizin değerli başkanlarından, grup başkanvekillerinden, Bilgi Grubu olarak şu isteklerimizin gerçekleşmesini umuyor ve desteklerinizi bekliyoruz:
1- 50 imzayla Temmuz 1999 ayında vermiş olduğumuz ve halen önünüzde bulunan Meclis gündeminin 22 nci sırasında bulunan "Türkiye'nin Bilgi ve Bilgi Teknolojisi Kaynaklarının Etkin Kullanımı" konulu Meclis araştırmasının işleme konulması.
2- 10 Ağustos 1999 tarihinde ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde Bilgi İşlem Amirliği yerine bir daire başkanlığı kurulması amacıyla verdiğimiz -48 milletvekili imzasıyla- teklifimizin işleme konulması.
3- İçtüzük çalışmaları sırasında, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulması oybirliğiyle Genel Kurulda onaylanan "Bilgi ve Teknoloji Kurulu" 2000 yılı aralık ayındaki üzücü olaylar sonunda diğer maddelerle birlikte rafa kaldırılmıştır. Sadece bilgi teknolojileri değil, deprem, yeni malzemeler, yeni enerji kaynakları, gen teknolojileri, nükleer teknoloji gibi konularda yasal altyapı oluşturma gereği, Bilgi Toplumu Bakanlığı kurulsa da, bu kurulun gerçekleştirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Nihayet son olarak, Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; milletvekili destek personeline telefon gibi, daktilo gibi, hatta onlardan da daha fazla gerekli olan bilgisayar olanağının ve teknik eğitimin sağlanmasını ve isteyen milletvekillerimizin de parasal katkısına açık olabilecek şekilde, milletvekillerimize bilgisayar olanağı ve teknik eğitim sağlanmasını öngören ve üç yıldır beklediğimiz, üç yıl önce yaptığımız önerimizin de Türkiye Büyük Millet Meclisinde değerlendirilmesini umuyor, bekliyor ve diliyoruz.
Bu görüş ve düşüncelerle, hepinize sevgiler, saygılar sunarım.
Sayın Başkanım, teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN- Rica ediyorum efendim. Sayın Aktaş, ben teşekkür ediyorum.
Hükümet adına, Sayın Bakan; buyurun. (Alkışlar)
DEVLET BAKANI TUNCA TOSKAY (Antalya)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de bilişim stratejileri ve elektronik Türkiye konulu genel görüşme dolayısıyla hükümet adına yapacağım konuşmama başlamadan evvel, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Özellikle, bu konunun Yüce Meclisin gündemine getirilmesini de büyük bir memnuniyetle karşıladığımı ifade etmek istiyorum.
Türk toplumunun üst düzeyde bir bilgi toplumu olabilmesi için bilim ve teknoloji alanında bugünden yapılması gerekenlerin belirlenmesi, Atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyet seviyesine ulaşma hedefi doğrultusunda, bilim ve teknolojiye hâkim, teknolojiyi bilinçli kullanan ve yeni teknolojiler üretebilen, teknolojik gelişmeleri toplumsal ve ekonomik faydaya dönüştürme yeteneği kazanmış bir refah toplumuna geçişi sağlamak, hükümetimizin ve hepimizin ana hedefi olmak gerekir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu hedefe ulaşmak için, bazı gelişmiş ülkelerin izledikleri yollara bakmak, bu tecrübelerden yararlanmak, herhalde, doğru bir yöntem olsa gerek. Dünyada bilişim sektörünün ve teknoloji üretiminin önde gelen ülkesi Amerika Birleşik Devletlerinde, 1970'lerin ve 1990'ların başlarında yaşanan ekonomik krizler, ABD hükümetlerinin yeni fikirlere, yaratıcılığa, teknolojinin gelişmesine ve teknolojinin sağladığı bilgiye dayalı üretime destek vermesiyle aşılmıştır. Amerika Birleşik Devletlerinde, ordu ve üniversitelerin kendi aralarında haberleşme ağı olarak kurdukları internet, daha sonra giderek yayılarak, dünya nüfusunun önemli bir bölümünün kullandığı bir iletişim ve bilgi alışveriş sistemi haline gelmiştir. Bunun farkında olan Avrupa Birliği ülkelerinin hükümet ve devlet başkanları, Amerika Birleşik Devletlerinin gerisinde kalmamak için, Elektronik Avrupa Eylem Planını 19-20 Haziran 2000 tarihinde kabul ederek, bilgi toplumu olma yönünde önemli bir adım atmışlardır. Elektronik Avrupa Eylem Planı, Avrupa'yı, dünyadaki en dinamik ve rekabet gücü yüksek ekonomi haline getirme amacına yönelik olarak, özellikle internet alanında gerekli altyapıyı kurmayı hedef almaktadır. Amerika Birleşik Devletlerinde son on yılda görülen ekonomik büyümenin, önemli ölçüde, yüksek ve orta düzey teknoloji, iletişim hizmetleri, finans, sigorta hizmetleri, kamusal, sosyal ve bireysel hizmetler gibi bilgi yoğun sektörlerden kaynaklandığı görülmektedir. 1990'ların sonu itibariyle Amerika Birleşik Devletlerinde üretilen toplam katmadeğerin yaklaşık yarısı, bilgi yoğun sektörlerden sağlanmıştır. Buna paralel olarak, yine aynı ülkede, ileri teknoloji sanayilerinin toplam imalat sanayii içindeki payı, 1970'lerde yüzde 18'lerden 1994'te yüzde 25'lere yaklaşmış; OECD ülkelerinin toplam ihracatında ileri teknoloji ürünlerinin payı da, 1970'lerdeki yüzde 15-18 oranlarından 1990'ların başında yüzde 25'lere yükselmiş bulunmaktadır.
Bu göstergeler, bilgi yoğun sektörlerin ekonomik gelişme üzerindeki olumlu etkilerinin artma eğiliminde olduğunu ifade etmektedir. İstihdam konusundaki gelişmeler de aynı trendi izlemektedir. İngiltere'de, 1999'da hazırlanan raporda, devlet hizmetlerinin, aşamalı olarak, 2002 yılında yüzde 25'ten başlayıp, 2005'te yüzde 50, 2008'de de tamamının elektronik ortamda verilmesinin hedeflendiği öngörülmektedir. Keza, Singapur, 1989 yılında başlatılan elektronik veri değişimi temeline dayanan sistemle, dışticaret işlemlerinde yer alan tüm kesimlerin dahil olduğu bir uygulama başlatmıştır. 1991 yılında, tüm işlemlerin yüzde 95'i sistem üzerine aktarılarak, işlem yapma süresi ortalama 1 ilâ 4 günden 15 dakikaya düşürülmüştür. Sonuçta, 1991 yılı itibariyle taşımacılık sektörü maliyetlerinde bu uygulamayla yüzde 25 ile 30 arasında bir düşme kaydedilmiştir.
Bilişim teknolojilerinin dünyada en yaygın kullanıldığı alan, elektronik ticarettir. 2001 yılında, firmadan firmaya satışların 176 milyar dolar ve firmadan tüketiciye olan satışların ise 59 milyar dolar olarak gerçekleştiği tahmin edilmektedir. Bu trend, firmadan firmaya elektronik ticaretin daha hızlı artacağının bir göstergesidir. Önümüzdeki yıllarda elektronik ticaretin büyük bir patlama göstereceği beklenmektedir. Yapılan tahminler, dünyadaki toplam elektronik ticaret hacminin 2005 yılına kadar 1 trilyon dolara ulaşacağını öngörmektedir.
Türkiye'deki bilgi ve iletişim sektöründeki ilerleme ve büyüme hızının, 2000 yılı esas alındığında, yüzde 20'lerin biraz üzerinde olduğu görülmektedir. Oysa, gelişmiş ülkelerle aramızdaki açığı kapatmak için, en az yüzde 30-35 civarında bir hızla büyümeye ihtiyacımız vardır.
Bilişim sektörünün ulusal gelire oranını ele aldığımızda ise, ülkemizdeki bu oran binde 8'lerde kalmaktadır. Bu rakam, Batı Avrupa ülkelerinde yüzde 2,5, Amerika Birleşik Devletlerinde ise yüzde 4,5'tur. Bu ülkelerle bir yarış ortamında olduğumuz düşünülecek olursa, aynı bilgi ağından yararlanmak için, bu oranın, en kısa zamanda, en az 3 veya 4 kat artması zorunlu görülmektedir.
Türkiye'de, internete bağlı kişisel ve kurumsal bilgisayar sayısı 800 000 civarında olup, bu sayı, nüfusun yaklaşık yüzde 1,3'ünden ibarettir.
Türkiye'de, kişisel bilgisayar adedi ise 867 000 olarak hesaplanmaktadır. Bu ise, yüzde 1,4'lük bir oranı ifade etmektedir. Oysa, Batı Avrupa ortalamasında, her 100 kişiye 21, Amerika Birleşik Devletlerinde de 51 bilgisayar düşmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; elektronik devletin temelinde, devlet ile vatandaş arasındaki bilgi akışında hız ve şeffaflığın artması vardır. Elektronik devletle, devlet, sağlam altyapı kurarak daha verimli hizmet sunarken vatandaş da, ulaşmak istediği bilgi ya da evraka daha az bürokratik işlemle ulaşacak, devletin karar alma mekanizmalarında daha aktif yer alacaktır.
Elektronik devlet, kamu kurumlarının vatandaşa verdikleri hizmetlerin elektronik ortama taşındığı bir yapıyı ifade etmektedir; ancak, elektronik devlet, sadece işlemleri elektronik ortama geçirmekle sağlanamaz. Kamudaki bürokratik işlemlerin ve süreçlerin gözden geçirilerek sadeleştirilmesi ve azaltılması, konunun özünü teşkil etmektedir. Bu da, teknolojinin getirdiği imkânlar ve çağdaş devlet anlayışı dikkate alınarak, kamu yönetim kültürünün değişmesini gerektirmektedir. Bu modelde, vatandaşların bilgilere zor ulaştığı, yavaş işleyen bir kurumlar bütünü olan devletin yerini, hızlı ve verimli çalışan, şeffaf olan kurumlardan oluşan devlet almaktadır.
Hızla gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de kaçınılmaz ve köklü değişimi beraberinde gündemimize taşımış bulunmaktadır. Bu değişime ayak uydurabilmek amacıyla, kamuda farklı çalışmalar başlatılmıştır.
19 Mart 1998 tarihli Başbakanlık genelgesiyle, kamu bilgisayar ağlarına ilişkin yapılan faaliyetlerin değerlendirilmesi, koordinasyonu, izlenmesi ve finansmanı konusunda karşılaşılan sorunların çözülmesi amacıyla, Kamunet Üst Kurulu oluşturulmuştur.
1998 yılında, Türkiye'de, internetin, altyapıdan başlayarak, tüm boyutlarıyla, kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerini belirlemek, bu hedeflere erişmek için gerekli stratejik ve taktik ulusal kararların alınması ve uygulanması sürecinde Ulaştırma Bakanlığına danışmanlık yapmak üzere İnternet Kurulu oluşturmuştur. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun, yine, 1997 yılında aldığı karar gereğince, elektronik ticaret ağının kurulması için oluşturulan Elektronik Ticaret Koordinasyon Kurulu, Dış Ticaret Müsteşarlığının koordinasyonunda çalışmalarını sürdürmektedir.
2000 yılında, Dış Ticaret Müsteşarlığının koordinasyonunda, Türk cumhuriyetleri ile ülkelerimiz arasında, yazılım ihracatı, elektronik ticaret, karşılıklı yazılım kapasitesini artırma, bilgisayar eğitimi konularında işbirliğini geliştirmek amacıyla, Türk Cumhuriyetleri Bilgi Teknolojileri Çalışma Grubu kurulmuş bulunmaktadır. Bu grupla ilgili, Devlet Bakanlığıyla koordinasyon da sürdürülmektedir.
Bilgi toplumuna odaklanan elektronik Türkiye çalışmaları, birbirinden bağımsız olarak artan bir hızla yaygınlaşmaktadır. Yukarıda yalnızca birkaçından bahsettiğim bu çalışmaların bir merkezî otorite tarafından izlenmesi, koordinasyonu ve yönlendirilmesi ihtiyacı, bugün ortaya çıkmış bulunmaktadır. Türkiye'nin bugüne kadar sürdürdüğü çalışmalara, Avrupa Birliğinin aday ülkeler için başlattığı Elektronik Avrupa+ girişimi de eklenmiş olduğundan, yapısal düzenleme ihtiyacı da daha artmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15-16 Haziran 2001 tarihlerinde Göteborg'de düzenlenen Avrupa Birliği zirvesinde, Türkiye, e-Avrupa+ girişimine dahil olmuştur. Avrupa'da bilgi toplumunun oluşturulması için hazırlanan e-Avrupa+ girişimi, eğitimden sağlığa, akıllı ulaşımdan elektronik ticarete, özürlülerin internet kullanabilmesinden yüksek teknolojideki KOBİ'lere kadar geniş bir yelpazeye sahiptir. Elektronik Avrupa+ girişimi, Türkiye'nin de dahil olduğu aday ülkelerin ekonomilerinin bilgi ve teknoloji yapısının modernizasyonunun hızlandırılmasını amaçlamakta, kurumsal yapılanmayı desteklemekte, ülkelerin rekabet güçlerini geliştirmeyi hedef almaktadır.
Ülkemizin bilgi toplumunu oluşturması ve Elektronik Avrupa+ girişimine katılması hususlarına Ulusal Programımızda da yer verildiği, hepimizin malumlarıdır.
Türkiye'yi bilgi toplumuna götürecek kalıcı yapısal düzenlemeler yapılıncaya kadar e-Türkiye çalışmaları, Başbakanlık tarafından, Kasım 2001'den itibaren koordine edilmeye başlanmıştır.
Elektronik Türkiye çalışmaları, kamu, vatandaş, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörle birlikte çalışılarak, bilgi toplumuna dönüşümü amaçlamaktadır. Bu projede, tüm kesimlerin öneri ve katkılarıyla gereken stratejiler belirlenmeye çalışılmakta ve bu stratejilere göre hükümetçe saptanan politikaların uygulanması için, ilgili kesimler arasında işbirliği ve koordinasyon sağlanmaktadır.
Elektronik Türkiye çalışmaları, daha evvelki konuşmacıların da ifade ettiği gibi, 13 çalışma grubu tarafından yürütülmektedir.
Elektronik Türkiye projesi tamamlandığında, sağlayacağı yararları detaylı olarak anlatmaya gerek yok; ama, şunu ifade etmek mümkün: Bununla, ekonomimizde ve toplumumuzda devrim yaratabilecek nitelikte bazı değişiklikler kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyada elektronik ticaretin hukukî altyapısına ilişkin düzenlemelerde, elektronik ticareti kolaylaştırmak ve kâğıt temelli belge kullananlar ile bilgisayar temelli bilgi kullananlara eşit davranılmasını sağlamak amaçlanmaktadır. Halihazırda pek çok ülkede yürürlükte bulunan kanunlarda, yazılı, imzalı veya esas nüsha olma şartları aranmakta; bu da, modern iletişim imkânlarının kullanılmasını engellemekte veya kullanılmasına sınırlamalar getirmektedir. Ülkeler, bilgilerin üretilmesi, iletilmesi ve saklanılmasında güvenilir bir usul kullanılması, bilgi bütünlüğünün korunması, elektronik imzada güvenilir donanım, yazılım, sistem kullanılmasına ilişkin esasları içeren hukukî düzenlemeler yapmaktadırlar. Bu düzenlemeler doğrultusunda, kanunen yazılı olma, imzalı olma şartlarının arandığı veya belge aslının istenildiği durumlarda, elektronik veri ve elektronik imza yoluyla da bu şartların karşılanabilmesi kabul edilmektedir. Bu açıdan bakıldığında, elektronik ticaretin gelişebilmesi ve kullanıcılar tarafından benimsenebilmesi için, açık ağ sistemine duyulan güvenin sağlanması şarttır. Bunun sağlanması, taraflar arasında iletilen bilginin gizliliği, bütünlüğü ve tarafların kimliklerinin doğruluğunun kurulacak olan teknik ve yasal altyapıyla garanti edilebilmesine bağlıdır.
Bu çerçevede, Dış Ticaret Müsteşarlığı koordinatörlüğünde, Elektronik Ticaret Koordinasyon Kurulu Hukuk Grubu tarafından hazırlanan ve Başbakanlığa sevk edilen, Elektronik Veri, Elektronik Sözleşme ve Elektronik İmza Kanunu Tasarısı Taslağıyla, yukarıda belirtilen şartları sağlayacak bir sistem kurulmaktadır. Bu çalışmayla, sertifika hizmet sağlayıcılarının uyacağı esasların tespiti, dolayısıyla, güvenlik altyapısının teşkili, bunun yanı sıra, elektronik veri, elektronik sözleşme, elektronik imza, elektronik belge kavramları gibi mevcut hukuk sistemimizde yer almayan kavramlara hukukî nitelik kazandırılması amaç edinilmiştir.
Tasarının kanunlaşmasıyla birlikte, Türkiye de diğer ülkelerdeki uygulamalara paralel bir uygulama içerisine girecek, güvenlik altyapısı yasal olarak sağlanmış bir sistem içerisinde, kişi ve firmaların dünyayla bütünleşmesine, gelişen elektronik ticaret hacmi içerisinde yer almasına imkân tanınacaktır.
Diğer taraftan, devletin bilgi güvenliği faaliyetlerine ilişkin olarak da, Genelkurmay Başkanlığının koordinasyonunda, ilgili kamu kurumlarının yanı sıra, sivil toplum kuruluşlarının da aktif katılımıyla, Ulusal Bilgi Güvenliği Kanunu Tasarısı Taslağı da hazırlanmış bulunmaktadır. Söz konusu taslak, elektronik-Türkiye hedefine paralel olarak, ulusal bilgi niteliğindeki bilgiyle işlem yapan kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra, bu bilgiye erişim imkânı bulunan özel sektör kuruluş ve şirketlerini de kapsamak üzere, elektronik donanım, yazılım ve iletişim güvenliği alanlarında, ülkemizin, ileri teknoloji kullanan ülkeler arasında yerini alması amacına yönelik kurumsal düzenlemeleri içermektedir. Özet olarak, ulusal bilgi güvenliği, kamu ağırlıklı ulusal bilginin güvenliğine ve korunmasına hizmet ederken, elektronik veri, elektronik sözleşme ve elektronik imza kanunuyla da, özel sektör ağırlıklı şirket ve kişi hak ve özgürlükleri alanında güvenlik ihtiyacının gereklerini yerine getirmiş olacağız.
Elektronik-devlet ve elektronik-Türkiye kapsamında yürütülen projelerin hayata geçirilmesinde önemli bir diğer yasal çalışma daha yapılmıştır; bu da, çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarının ve sivil toplum kuruluş temsilcilerinin bilim danışmanlarından oluşan bir çalışma grubunun Adalet Bakanlığının başkanlığında yaptığı uzun süren çalışmalar sonucunda hazırlanan Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı Taslağıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Nisan 2002 tarihinde yapılan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 8 inci Toplantısında, Avrupa Birliğinin Altıncı Çerçeve Programına Türkiye'nin tam katılım kararı oybirliğiyle alınmıştır. Türkiye'nin bilgi toplumu olmasında, bu karar, bir dönüm noktası olarak değerlendirilebilir.
Avrupa Birliği, Avrupa Topluluğu Anlaşması uyarınca, bilimsel araştırma ve teknolojik gelişme alanında beş yıllık çerçeve programlar hazırlamakta ve hayata geçirmektedir. Bu çerçeve programların amacı, öncelikle, Avrupa Birliği çerçevesinde, bilimsel araştırma ve teknolojik gelişme kapasitesini, ekonomik ve sosyal gelişmeyi de olumlu yönde etkileyecek şekilde güçlendirmek olarak belirlenmiştir.
Avrupa Birliğinde, 2010'da, dünyada rekabet gücü en yüksek, dinamik bilgi ekonomisi niteliğini kazanarak, daha iyi istihdam ve daha büyük bir sosyal uyum içeren, sürdürülebilir büyüme sağlanması hedeflenmiştir. 17,5 milyar euro bütçeli, 2003-2006 yılları arasında uygulanacak Avrupa Birliği Altıncı Çerçeve Programına, kişiler, şirketler, KOBİ'ler, üniversiteler, araştırma kurumları, teknoloji yayma kuruluşları, hükümet dışı örgütler, kâr amacı gütmeyen örgütler başvurabileceklerdir.
Bu yönleriyle Altıncı Programa tam katılım, Avrupa Birliğine üyelik süreci açısından da gerekli, ama, aynı zamanda, Türkiye için en yararlı adımlardan biri haline gelmiştir. Diğer aday ülkelerin de tam olarak katılma kararı aldığı, Altıncı Çerçeve Programından beklenen faydanın temin edilebilmesi, Türkiye'nin proje bazında yapacağı çalışmalara önem kazandırmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; elektronik Türkiye çalışmaları Başbakanlığın koordinasyonunda yürütülmekle birlikte, kalıcı bir kurumsal düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kurumsal düzenlemenin, elektronik- Türkiye'yi ilgilendiren tüm çalışmaları, mevcut ve çıkacak yasaları, ilgili mevcut ve kurulacak kurum ve kurulları da içermesi gerekecektir.
Ülkemizin bilgi toplumuna dönüştürülebilmesi ve bilişim teknolojilerini hem kullanan hem de dünya ölçeğinde üreten bir konuma gelmesi için gerekli stratejilerin belirlenmesi amacıyla, 10-12 Mayıs 2002 tarihleri arasında Türkiye Bilişim Şûrası düzenlenecektir. Hazırlıkları yaklaşık sekiz ay önce başlatılan Türkiye Bilişim Şûrasının çalışmalarına emek verenlere ve şûrayı düzenleyenlere hükümetimiz adına teşekkür etmek istiyorum. Kamu, özel sektör, üniversiteler, basın, meslekî ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla gerçekleştirilecek olan şûra, bilişim alanına ilişkin tüm yasa ve kurumları içerecek kurumsal yapının belirlenmesine büyük katkıda bulunacaktır.
Türkiye, bilişim teknolojileri alanında ciddî ve yoğun çalışmaları hızlı şekilde gerçekleştirmek zorundadır. Ekonomik alanda ihtiyacımız olan atılımın yapılması, büyük ölçüde buna bağlıdır. Gelecek nesillere daha güçlü ve müreffeh bir Türkiye bırakabilmenin yolu budur. Bu amaca yönelik olarak, bilgimizi, tecrübemizi birleştirerek çalışmak zorunda olduğumuzu düşünüyor ve sözlerime son verirken hepinize tekrar saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum efendim.
Son söz milletvekilinin.
İçel Milletvekili Sayın Akif Serin; buyursunlar efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
AKİF SERİN (İçel)- Konuşmama başlarken, sevgili arkadaşımız İsmail Aydınlı ve 17 nci Dönem parlamenterlerinden İbrahim Cüneyt Canver'e Allah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaşadığımız değişim sürecinde ülkemizi doğru konumlandıracak mekanizmaları tespit etmek, bütün siyasî partilerimizin bilgi toplumu sürecine geçişte önerecekleri hedef ve stratejilerden yararlanmak, Parlamentomuzun önderliğinde bir kamuoyu oluşturmak ve konuyu ülkemizin tüm kesimlerinin gündemine taşımak amacıyla Sayın Emrehan Halıcı önderliğinde 168 arkadaşımızla birlikte Parlamentomuzda Türkiye Bilişim Stratejileri ve e-Türkiye konusunda açılan genel görüşme üzerinde kişisel görüşlerimi sunmak üzere söz almış bulunmaktayım.
Bilgi ve iletişim teknolojileri, 20 nci Yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaşanan gelişmelerle, ülkelerin ve firmaların rekabet üstünlüğünü sağlamak amacıyla kullandıkları en önemli araçlardan birisi haline gelmiştir. Diğer tüm sektörleri etkiliyor ve değiştiriyor olması, bilgi iletişim teknolojilerinin temel ve doğrudan bir sektör olarak kabul edilmesi sonucunu ortaya çıkarmıştır.
Küresel bir düzeyde rekabet edebilmek, ancak bu teknolojilerin sağladığı üstünlükle mümkün olabilmektedir. Teknolojide ve özellikle elektronikteki gelişmelerin etkisiyle, üretim veya hizmet alanı ne olursa olsun, rekabet, sınır tanımayan bir şekilde dünyanın her yerinde hissedilir hale gelmiştir.
Türkiye'nin gelecekte ekonomik olarak gelişmişliği, bu stratejik alana olan ilgisi ve desteğiyle doğru orantılı olacaktır. Türkiye'nin bilgi ve iletişim teknolojileri alanında sahip olduğu potansiyelin harekete geçirilmesi amacıyla, kamunun öncülüğünde farklı alanlarda kurumsal yapılanma önerileri geliştirilmiş; ancak, alanın büyüklüğü, kamunun sahip olduğu yaklaşımın yanlışlığı sonucu, büyük ölçüde bu önerilerden beklenen sonuçlar da elde edilememiştir.
Teknolojik gelişmeler, evrenimizde tüm yaşamsal olguları en ciddî şekilde etkileyen unsurların başında gelmektedir. Evimizdeki küçücük bir kutuyla, neredeyse tüm dünyayı izleyebilir ve değişik kültürleri tanıyabilir hale geldik.
Tüm bu değişimleri görmemek, yaşamamak, yok olmakla eşdeğerdir. Temel olarak böylesine köklü değişimlerin karşısında duran en önemli direnç, değişime uyumda çekilen güçlüktür. Türkiyemiz gibi genç nüfusa sahip bir ülkenin söz konusu sıkıntıyı yaşaması, yalnızca ilgisizlik, yararların anlaşılamamış olması ve sahiplenme azlığıyla mümkün olabilir.
İnsanlığın gelişimi, bilginin üretim ve dağıtım hızıyla orantılıdır. Bugün, büyük bir hızla üretilip elektronik ortama aktarılan bilgiye, dünyanın her noktasından ve günün her saniyesinde anında ulaşılabilmektedir.
Küreselleşmenin hızla ilerlediği ve ekonomik anlamda sınırların kalktığı bir dünyada bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler, ülkemiz ile çağdaş ülkeler arasındaki açığı artırmaktadır. Ülkemizin, bu açığı kapatarak dünyayla bütünleşmesi ve bilgi toplumu durumuna gelebilmesi için, devletin, gelişmiş teknolojiyi ve çağdaş yönetim tekniklerini birlikte kullanarak, bireyleri ve vatandaşa hizmeti önplana çıkaran yeni yapılanmaya gitmesi zorunludur. Bu yeni yapılanmanın modeli de e-devlet olmalıdır. e-devlet, kamu kuruluşları, vatandaşlar ve kurumlar arasındaki bilgi, hizmet, mal alışverişlerinde bilgi teknolojisini kullanarak performans ve verimlilik artışını hedefleyen devlet modeli olarak tanımlanabilir.
e-devletle amaçlanan da şunlardır: Devletin şeffaflaşması, devletin hızlı ve etkin bir şekilde işleyişinin sağlanması, her düzeyde vatandaşın yönetime katılımının sağlanması, kurumlararası bilgi alışverişi sağlanarak iş ve verim yenilenmesinin önlenmesidir.
Kamunun hizmet verdiği vatandaşların yaşamlarının kolaylaştırılması, karar vericilerin bilgiye dayalı karar verme süreçlerinin geliştirilmesi ve hızlandırılması şeklinde özetlenebilir.
Türkiye, günümüz itibariyle, e-devlet süreçleri açısından, içerisinde sadece bilgilendirme ve basit bazı e-hizmetler yapmaktadır. Halen 100'den fazla kamu kuruluşunun web sayfası bulunmaktadır. Kurumların hazırladıkları web sayfaları çoğunlukla statik bilgiler içermekte ve kurumsal bazda bilgilendirmeler yapmaktadır. Aşağıda bazı e-hizmetlerden örnek vermek istersek, Emekli Sandığının intranet aracılığıyla yaklaşık 17 000 eczaneyi entegre etmiş olması ve aynı anda denetim yapabilmesi; Maliye Bakanlığının 16 il ve 17 vergi dairesinde gerçekleştirdiği MOTOP projesi ve İçişleri Bakanlığının MERNİS projesi aracılığıyla kimlik numarası vermeye başlaması sayılabilir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; toplumsal gelişmeyi sağlayabilmek ve bilgi toplumu hedefine ulaşabilmek için, öncelikle, bilgi ve iletişim teknolojilerinin ne derece önemli olduğu net bir biçimde ortaya konulmalıdır. Bu önemli alanda Türk toplumunun önünü açmak ve yaşanan gelişimin devamını sağlamak amacıyla yapılması gerekenler dikkatle ve hızla hayata geçirilmelidir. Zaman ve mekân farkının etkisini azaltan, aynı zamanda devrimsel bir değişimi temsil eden internet, bireysel gelişmeyi, entelektüel ürünleri, bilim, araştırma ve bilgiyi önplana çıkarmakta ve yaşamın her boyutunda köklü değişiklikler meydana getirmekle birlikte, bireysel, toplumsal, siyasal yaşamda, iş hayatında, sağlıkta, eğitimde ve eğlencede yeni olanaklar ve yeni ufuklar sağlamaktadır.
Bilişim toplumu için, interneti geliştirmek, geniş kitlelere yaymak ve kullanmak zorundayız. İnternet, onun temsil ettiği teknolojiler, ülkeler için stratejik önemdedir. Bu teknolojilerde geç kalan ülkeler, kurumlar ve bireyler ciddî tehdit altındadırlar. Dünyada rekabet etmek, Avrupa Birliğinin parçası olmak isteyen Türkiye'nin internette geç kalmak gibi bir lüksü de yoktur. Geç kalmak demek, üçüncü dünya ülkesi olmak demektir.
Öte yandan, tüm ülkelerde, uluslararası ticaret potansiyeli olan firmalar, özellikle KOBİ'ler, uygun prosedürlerin eksikliği, bilgiye ve bilgi ağlarına erişimlerinin eksik olması veya ticarî, lojistik ya da destek hizmetlerinin yetersizliği nedeniyle uluslararası ticaretin dışında kalabilmektedirler. Teknoloji transferi ve iş olanakları yaratılmasında son derece önemli bir araç olan KOBİ'lerin daha etkin bir biçimde ihracat ve ithalat yapabilmeleri için daha iyi donatılmaları, hizmet almaları ve eğitilmeleri gerekmektedir.
Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde belirleyici özellik olan, ülkemiz açısından hedefleri ortaya koyan Ulusal Programın 17 nci bölümü olan "Bilim ve Araştırma" başlığı altında, hükümetimiz, Avrupa Birliği çerçevesinde başlatılan ve yürütülmekte olan e-Avrupa girişimini desteklemekte ve bu girişime katkıda bulunmak istemektedir. "Türkiye'de bilgi toplumu oluşturmak amacıyla e-Türkiye girişimini başlatıp yönlendirmeye ve Avrupa Birliğindeki çalışmaların eşgüdümünü sağlayacak bir kurumsal yapıyı, ilgili sektör, akademik çevreler, sivil toplum örgütleri ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde oluşturmayı hedeflemektedir" denilerek, Türkiye'nin bu konudaki kararlılığını ifade etmektedir. Türkiye Bilişim Şûrasının açıkladığım düşüncelerin gerçekleşmesinde önemli bir şans olduğuna inanıyorum. Başta, Bilişim Şûrası Düzenleme Kurulu Başkanı Sayın Emrehan Halıcı olmak üzere, tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
Bu şûranın çalışmalarını bizzat başlatan Genel Başkanım ve Başbakanımız Sayın Bülent Ecevit'e saygılarımı arz ediyor, bilişim alanında bütün milletvekillerini güç birliğine çağırıyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.
Sayın Güler, buyurun.
ZAFER GÜLER (İstanbul) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın Bakanıma birçok soru soracaktım; ancak...
BAŞKAN - Böyle bir soru sorma sistemimiz yok; ama...
ZAFER GÜLER (İstanbul) - Konuşması esnasında, birçok sorunun cevabını verdi; ancak, uluslararası ticarette ve özellikle elektronik imzanın onay kurumunun akredite olması hususunda, Dış Ticaret Müsteşarlığının bu konuda altyapısı tamamlandı mı? Bu çok önemli önümüzdeki yıllarda; birçok ülke, bu konuda gerekli altyapıyı tamamladı ve uluslararası ticarette elektronik ticaret önemli boyutlara ulaştı. Bu elektronik ticarette biz çok geri kaldık. Bununla ilgili, yürütmede ve bürokraside hazırlanan yasa taslağı Meclisimize ne zaman gönderilecek ve bu yasa taslağının hazırlanmasında hangi kıstaslar göz önünde bulundurulacak; yani, ülkemizde, şu anda, Uzakdoğu'da, Japonya'da, Singapur'da uygulanan mı, yoksa, Amerika Birleşik Devletlerinde uygulanan mı uygulanacak?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.
Böyle bir usulümüz yok; ama, çok önemli bir hadise olduğu için, Genel Kurulun yüksek müsaadeleriyle, Sayın Bakan cevap verirse minnettar kalırız.
Zabıtlara geçmesi için... Usul değil; ama, iletişim hadisesi de ilk defa oluyor.
Buyurun Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI TUNCA TOSKAY (Antalya) - Arz edeyim.
Sayın Başkan, biraz evvel konuşmamda da ifade ettiğim gibi, bu konuyla ilgili kanun tasarısı taslağı Başbakanlığa sunulmuş vaziyette ve bu tasarı taslağı, tabiî ki, orada tekrar üzerinde çalışılacak olan bir taslak. Bu taslak, kanun tasarısı haline getirilip, hükümete gelip, Meclisin takdirine sunuluncaya kadar da, bu tasarıda öngörülen altyapı, Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından mutlaka hazırlanacaktır.
BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.
Mesele anlaşılmıştır.
Evet, önemli bir proje e-devlet projesi. Herhalde sayın milletvekilleri de bu konularda tatmin oldular. Türkiye Bilişim Stratejileri ve e-Türkiye konusundaki genel görüşme tamamlandı.
Sayın milletvekilleri, oturumun başında ifade ettiğim gibi, Devlet Bakanı Sayın Recep Önal'ın 7 soruya cevap vermesi meselesi vardı; ancak, vaktimiz de doluyor; o 7 soruya vakit kalmayacak.
Yüksek müsaadelerinizle, 7 soruyla ilgili Sayın Recep Önal'ın hakkı mahfuz kalmak üzere, sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 1 Mayıs 2002 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Teşekkür ediyorum efendim.
Hayırlı akşamlar.
Kapanma Saati : 18.50