DÖNEM : 21 YASAMA YILI : 4
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 95
99 uncu Birleşim
14 . 5 . 2002 Salı
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Türk musikisine ilişkin gündemdışı konuşması
2.- Denizli Milletvekili Beyhan Aslan'ın, Dil Bayramı ve Türkçenin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması
3.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, Eskişehir'in sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Finlandiya Parlamentosu Dışişleri Komitesi Başkanının, beraberinde bir parlamento heyetiyle Türkiye'ye davet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1072)
2.- XIII. EUREKA Parlamentolararası Konferansına katılacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1073)
3.- Madrid'te düzenlenecek Avrupa Birliği Parlamento Başkanları Konferansına, TBMM Başkanı Ömer İzgi'yi temsilen TBMM Başkanvekili Yüksel Yalova'nın katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1074)
4.- Erzurum Milletvekili Mücahit Himoğlu'nun, Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/458) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/484)
5.- Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız'ın, Türk Esnaf ve Sanatkârları ile Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ)'nin Desteklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/774) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/485)
6.- Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan'ın, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/767) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/486)
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Saadet Partisi Grubu adına, Grup Başkanvekilleri Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu, Konya Milletvekili Veysel Candan ve Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu'nun, tabiî afetler nedeniyle gelir kaybı ve altyapı hasarına uğrayan belediyelerin belirlenmesinde ve bunlara yapılan yardımlarda yanlı davranarak partizanlık yaptığı ve afetler sonrasında gerekli tedbirleri zamanında almayıp yanlış uygulamalarla tahribatın artmasına neden olduğu iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/28)
2.- Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz ve 20 arkadaşının, turizm sektörünün sorunlarının araştırılarak turizm potansiyelinin etkin değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/283)
D) ÇEŞİTLİ İŞLER
1.- Genel Kurulu ziyaret eden Finlandiya Dışişleri Komitesi Başkanı Lizzsa Jaakonsaari başkanlığındaki Dışişleri Komitesi üyelerine Başkanlıça "hoş geldiniz" denilmesi
V.- SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM
1.- (9/5) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı : 527)
2.- Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/744) (S. Sayısı : 786)
3.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/777) (S. Sayısı: 557)
4.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850)
VII.- SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, TBMM'de çeşitli statülerde çalışan personelin özlük haklarına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Ömer İzgi'nin cevabı (7/5888)
2.- Mardin Milletvekili Metin Musaoğlunun milletvekili danışmanlarının giyim yardımı almamasının nedenine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Ömer İzgi'nin cevabı (7/6136)
3.- Diyarbakır Milletvekili Osman Aslan'ın, milletvekili danışmanlarının özlük haklarına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Ömer İzgi'nin cevabı (7/6498)
4.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, kaymakam adaylarının eğitim programıyla ilgili basında çıkan haberlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in cevabı (7/6545)
5.- Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in;
Sivas-Divriği Höbek ve Sivas-Merkez Kurtlapa Jandarma Karakol binası ve tesisleri projelerine,
İlişkin soruları ve İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in cevabı (7/6547, 6550)
6.- Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in;
Sivas İli, Altınyayla, Ulaş, Doğanşar, Akıncılar ve Gölova ilçeleri hükümet konağı projelerine,
İlişkin soruları ve İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in cevabı (7/6537, 6549, 6554, 6555, 6560)
7.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, kamu çalışanları arasındaki ücret dengesizliğinin düzeltilmesi çalışmalarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral'ın cevabı (7/6577)
8.- Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, kaymakam kadrolarına ve kaymakamların kılık-kıyafet yönetmeliğine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in cevabı (7/6755)
9.- Kayseri Milletvekili Sadık Yakut'un, İşsizlik Sigortası Fonundan dolarla maaş aldıkları iddia edilen uzmanlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (7/6784)
10.- İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlu'nun, Bolu Tüneli deprem sigorta tazminatına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral'ın cevabı (7/6801)
11.- Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, ABD'deki bir üniversitede açılan Kenan Evren kürsüsüne ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin cevabı (7/6851)
12.- Giresun Milletvekili Turhan Alçelik'in, SSK Ankara Dışkapı Hastanesinde bir hasta ziyaretiyle ilgili basında çıkan haberlere ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (7/6859)
13.- Bitlis Milletvekili Yahya Çevik'in, işsizlik sigortasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (7/6871)
14.- İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Çin Halk Cumhuriyeti'nin Doğu Türkistan'da Uygur Türklerine baskı yaptığı iddiasına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in cevabı (7/6891)
15.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, M-60 tanklarının modernizasyonu ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun cevabı (7/6893)
16.- Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın, M-60 tanklarının modernizasyonu ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun cevabı (7/6905)
17.- Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, Dolmabahçe Sarayı ile ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Ömer İzgi'nin cevabı (7/6906)
18.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, Bursa'daki dış kredi kullanılan kamu yatırımlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin cevabı (7/6911)
19.- Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, İsrail'le yapılan tank modernizasyonu sözleşmesiyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun cevabı (7/6915)
20.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, ABD'de yayınlanan bir programda ülkemiz aleyhinde sarfedilen sözlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in cevabı (7/6922)
21.- Sivas Milletvekili Musa Demirci'nin, M-60 tanklarının modernizasyonuna ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun cevabı (7/6924)
22.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, akaryakıtın maliyetine ve fiyatlandırılmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral'ın cevabı (7/6934)
23.- Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın, medya gruplarının kendi içlerinde uyguladıkları reklam indirimlerine ve sınırlama getirip getirmeyeceğine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral'ın cevabı (7/6943)
24.- Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın, yatırım programlarından çıkarılan projelere ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/6947)
25.- Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, Ermeni Üst Kuruluna ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin cevabı (7/6955)
26.- Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda'nın, Nusaybin Gümrük kapısına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (7/6976)
27.- Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in;
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı hakkında soruşturma açıldığı iddiasına,
- İstanbul Milletvekili Mustafa Düz'ün;
Muz ithalatındaki kısıtlamaya,
Sivas'ta verilen tarım ve hayvancılık kredilerine ve bazı faaliyetlere,
İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/6953, 6988, 6989)
28.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, MTA Balıkesir Bölge Müdürlüğünün kapatılacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (7/7004)
29.- Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın'ın, dövizdeki değer kaybının sebeplerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/7007)
30.- Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey'in, memur emekli aylıklarının ödeme dönemlerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral'ın cevabı (7/7033)
31.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, turizm seyahat şirketinin hacı adaylarını mağdur ettiği iddiasına ve şirket hakkında herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığına ilişkin Turizm Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı ve Turizm Bakanı vekili Mehmet Keçeciler'in cevabı (7/7061)
32.- Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri'nin, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı bölge müdürlüklerinin kapatılmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz'ın cevabı (7/7105)
33.- Adana Milletvekili Yakup Budak'ın, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı menşeli vakıflara ve yurtdışında faaliyet gösteren Türk vakıflarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Nejat Arseven'in cevabı (7/7113)
34.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (7/7124)
I. GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak dört oturum yaptı.
Diyarbakır Milletvekili Sebgetullah Seydaoğlu, RTÜK Yasasına,
Karaman Milletvekili Hasan Çalış, Türk Dili ve Dil Bayramı ile Yunus Emre'yi anma etkinliklerine,
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Yalçınkaya, Şanlıurfa ve Mardin İllerini kapsayan Köy Hizmetleri 19 uncu Bölge Müdürlüğünün kaldırılmasına,
İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.
Dünya Bankası Parlamenter Ağı Başkanı Bert Koenders'in daveti üzerine, Bern'de yapılacak olan "Açlıkla Mücadelede Parlamenterlerin Rolü" konulu Dünya Bankası Parlamenter Ağı Üçüncü Yıllık Konferansına Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonunu temsilen Eskişehir Milletvekili Süleyman Servet Sazak'ın katılmasının uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Ağrı Milletvekili Musa Konyar'a ait (3/594) esas nolu dosyanın 4614 sayılı Kanun yönünde değerlendirilmek üzere geri verilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi okundu, Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonda bulunan dosyanın Hükümete geri verildiği bildirildi.
Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 27 arkadaşının, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/282) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı,
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri İle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 16 ncı sırasında yer alan 690 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 10 uncu sırasına, 17 nci sırasında yer alan 796 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına, 18 inci sırasında yer alan 715 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına, 19 uncu sırasında yer alan 716 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü sırasına alınmasına; 9 Mayıs 2002 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan 862 sıra sayılı kanun tasarısının 48 saat geçmeden, 14 üncü sırasına, 328 inci sırasında yer alan 858 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci sırasına alınmasına; diğer tasarı ve tekliflerin sıralarının buna göre teselsül ettirilmesine; 319 uncu sırasında yer alan 844 sıra sayılı kanun tasarısının 27 nci sırasına, 238 inci sırasında yer alan 686 sıra sayılı kanun tasarısının 28 inci sırasına, 267 nci sırasında yer alan 750 sıra sayılı kanun tasarısının 29 uncu sırasına, 196 ncı sırasında yer alan 595 sıra sayılı kanun tasarısının 30 uncu sırasına alınmasına; Genel Kurulun 14 Mayıs 2002 Salı, 15 Mayıs 2002 Çarşamba ve 16 Mayıs 2002 Perşembe günleri 15.00 - 19.00, 20.00 - 23.00 saatleri arasında çalışmasına; 14 Mayıs 2002 Salı günü sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmemesine ve bu günde de kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 14 Mayıs 2002 Salı günü, gündemin 10 uncu sırasına kadar olan kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin saat 23.00'e kadar tamamlanamaması halinde, görüşmelerin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılmasına; 15 Mayıs 2002 Çarşamba günü sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildiği,
Açıklandı.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan:
TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı : 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından,
Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri (1/744) (S.Sayısı : 786),
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/777) (S. Sayısı : 557),
Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye İlişkin (1/53) (S.Sayısı: 433),
Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında (1/755, 1/689, 2/699) (S. Sayısı : 666),
Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Türkiye İş Kurumu (1/754, 1/692) (S.Sayısı : 675),
Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyetteki (1/756, 1/691) (S. Sayısı : 676),
Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 616 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal Sigortalar Kurumu (1/753, 1/690) (S. Sayısı : 685),
Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye Ek Çocukların Silahlı Çatışmalara Dahil Olmaları Konusundaki İhtiyari Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında (1/894) (S. Sayısı: 796),
Avrupa Çevre Ajansına ve Avrupa Bilgi ve Gözlem Ağına Türkiye Cumhuriyetinin Katılımı ile İlgili Olarak Avrupa Topluluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Yapılan Anlaşmanın Kabul Edilmesi ile İlgili Müzakerelerin Nihaî Senedinin ve Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Topluluğu Arasında Türkiye Cumhuriyetinin Avrupa Çevre Ajansı ve Avrupa Bilgi ve Gözlem Ağına Katılımı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/805) (S. Sayısı : 715),
Avrupa Peyzaj Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/853) (S. Sayısı : 716),
Vakıflar Genel Müdürlüğünün Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Vakıflar Genel Müdürlüğünün Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair (1/973, 1/821) (S. Sayısı : 862),
Zorunlu Deprem Sigortası Kanunu Tasarısı ile Zorunlu Deprem Sigortasına Dair 587 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ilişkin (1/782, 1/609) (S. Sayısı : 824),
Özürlüler Hakkında (1/907) (S. Sayısı : 778),
Kanun Tasarılarının,
Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen:
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda (1/878) (S. Sayısı : 850),
23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda (1/975) (S. Sayısı : 858),
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunların,
Görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.
Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye Ek Çocuk Satışı, Çocuk Fahişeliği ve Çocuk Pornografisi ile İlgili İhtiyari Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının (1/842) (S. Sayısı : 690), görüşmelerini takiben, elektronik cihazla yapılan açık oylamadan sonra, kabul edildiği ve kanunlaştığı açıklandı.
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/886) (S. Sayısı : 827) maddelerine geçilmesi sırasında istem üzerine elektronik cihazla yapılan yoklamalar sonucunda Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından;
14 Mayıs 2002 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.04'te son verildi.
Kamer Genç
Başkanvekili
Cahit Savaş Yazıcı Şadan Şimşek
İstanbul Edirne
Kâtip Üye Kâtip Üye
No. : 138
II. GELEN KÂĞITLAR
10.5.2002 CUMA
Rapor
1.- Kütahya Milletvekili Emin Karaa'nın, Avukatlık Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Mehmet Özcan'ın, 4667 Sayılı Avukatlık Kanununa Ek Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi, Denizli Milletvekili Salih Erbeyin'in, 1136 Sayılı Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 2.5.2001 Tarih ve 4667 Sayılı Kanunun 97 nci Maddesine Bir Cümle İlave Edilmesine Dair Kanun Teklifi, Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, 4667 Sayılı Avukatlık Kanununa Ek Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/950, 2/877, 2/921, 2/928, 2/944) (S. Sayısı : 864) (Dağıtma tarihi : 10.5.2002) (GÜNDEME)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya'nın, yeşilkart uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7266) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.5.2002)
2.- Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya'nın, yurtdışı teşkilâtlarda görevlendirilen personele ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7267) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.5.2002)
3.- İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, bir gazetede çıkan, Bosna-Hersek'teki BM görevlileri hakkındaki iddialara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7268) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.5.2002)
4.- Kayseri Milletvekili Hamdi Baktır'ın, Sivas-Çetinkaya Beldesinin ilçe yapılması müracaatına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7269) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.5.2002)
5.- Mardin Milletvekili Fehim Adak'ın, Mardin-Nusaybin Gümrük Kapısından motorin ithalatının yasaklandığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7270) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.5.2002)
6.- Trabzon Milletvekili Şeref Malkoç'un, İstanbul Üniversitesi Rektörünün Trabzon'daki konferanslarında meydana gelen olaylara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7271) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.5.2002)
7.- Trabzon Milletvekili Şeref Malkoç'un, İstanbul Üniversitesi Rektörünün Trabzon'daki konferanslarında meydana gelen olaylara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7272) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.5.2002)
8.- Trabzon Milletvekili Şeref Malkoç'un, İstanbul Üniversitesi Rektörünün Trabzon'daki konferanslarında meydana gelen olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7273) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.5.2002)
9.- Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, Marmara depreminden sonra toplanan vergi ve yardımlarla ilgili iddialara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7274) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.5.2002)
10.- Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, üniversite sınavı sonucu açıkta kalacak öğrencilerin durumlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7275) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.5.2002)
11.- Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, Hatay İline ayrılan yatırım ödenekleri ile projelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7276) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.5.2002)
12.- Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, Hatay İline ayrılan yatırım ödenekleri ile projelere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7277) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.5.2002)
13.- Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, Hatay İline ayrılan yatırım ödenekleri ile projelere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/7278) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.5.2002)
14.- Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, Hatay İline ayrılan yatırım ödenekleri ile projelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7279) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.5.2002)
15.- Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, Hatay İline ayrılan yatırım ödenekleri ile projelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7280) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.5.2002)
16.- Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğünde çalışan sözleşmeli personele ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/7281) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.5.2002)
17.- Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Fen-Edebiyat Fakültesi mezunlarına öğretmenlik hakkı verilip verilmeyeceğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7282) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.5.2002)
18.- Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan'ın, Sakarya İlinde deprem sonrası gelir kaybı ve altyapı hasarına maruz kalan belediyelere yapılan ve yapılacak olan yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7283) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.5.2002)
No. : 139
13 . 5 . 2002 PAZARTESİ
Tezkere
1.- Ağrı Milletvekili Musa Konyar'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1071) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.5.2002)
Gensoru Önergesi
1.- Saadet Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu, Konya Milletvekili Veysel Candan ve Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu'nun, tabiî afetler nedeniyle gelir kaybı ve alt yapı hasarına uğrayan belediyelerin belirlenmesinde ve bunlara yapılan yardımlarda yanlı davranarak partizanlık yaptığı ve afetler sonrasında gerekli tedbirleri zamanında almayıp yanlış uygulamalarla tahribatın artmasına neden olduğu iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında Anayasanın 99 uncu, İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/28) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002) (Dağıtma tarihi : 12.5.2002)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Bursa Milletvekili Oğuz Tezmen'in, SSK'nın röntgen cihazı ihalesiyle ilgili iddialara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6534)
2.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, Aksaray'da yapımı devam eden Büyükbölcek Sanayi kavşağı üst geçidi inşaatının ihalesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6540)
3.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, azınlıkların çocuklarının dinî eğitimlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6542)
4.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, kapalı okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6544)
5.- Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın, bazı okul kütüphanelerindeki dinî kitapların imha edildiği iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6562)
6.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, bir futbol müsabakasında İstiklal Marşı okunurken polisin bazı seyircilere müdahale ettiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6564)
7.- Van Milletvekili Maliki Ejder Arvas'ın, Türk Telekom Van İl Müdürlüğündeki norm kadro uygulamasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6565)
8.- Bolu Milletvekili İsmail Alptekin'in, Sakarya'nın Pamukova İlçesindeki Hakan Uzan İlköğretim Okulunun Sakarya Üniversitesi Rektörlüğüne devrine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6571)
9.- Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, bazı okul kütüphanelerindeki dinî kitapların imha edildiği iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6582)
10.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, olası depremlere karşı alınan önlemlere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6584)
11.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Türkiye Jeofizik Kurumu Başkanının deprem konusundaki bir açıklamasına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6585)
12.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, olası depremlere karşı alınan önlemlere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6586)
13.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, anadolu liseleri ile ilgili bazı iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6593)
14.- Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in, belediyelere ödenen vergi gelirlerinden İller Bankasınca yapılan kesintiye ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6597)
15.- Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, yabancı dil eğitiminin ilköğretim birinci sınıftan itibaren başlayacağı haberlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6600)
16.- Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, KESK Van Şubesi yönetici ve üyelerinin sürgün edildiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6601)
17.- Karabük Milletvekili Mustafa Eren'in, Karabük -Eskipazar İlçesinde yüksekokul açılıp açılmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6610)
18.- Antalya Milletvekili Mehmet Baysarı'nın, Finike -Elmalı yolu yapımına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6612)
19.- Diyarbakır Milletvekili Abdülbaki Erdoğmuş'un, bazı üniversite öğrencilerinin eğitim haklarının ellerinden alındığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6622)
20.- Sivas Milletvekili Musa Demirci'nin, Sivas havaalanının kapatılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6623)
21.- Sakarya Milletvekili Nezir Aydın'ın, Şubat 2001-2002 yılları arası İller Bankasınca belediyelere ayrılan ödeneklere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6629)
22.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, imam-hatip liselerindeki başörtüsü yasağına ve polisin yaptığı müdahaleye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6640)
23.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, imam-hatip liselerindeki başörtüsü yasağına ve polisin yaptığı müdahaleye ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6641)
24.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, çocukların ve gençlerin zararlı alışkanlıklardan korunması için yapılan çalışmalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6642)
25.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, bazı okul kütüphanelerindeki kitap imhası iddialarına ve tavsiye edilen kitaplara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6649)
26.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, İstanbul'da imam hatip lisesi öğrenci ve velilerine yapılan polis müdahalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6653)
27.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, imam-hatip liselerindeki başörtüsü yasağı uygulamalarına ve yapılan polis müdahalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6654)
28.- Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, emniyet görevlilerinin davranışlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6660)
29.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, radyoterapi merkezlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6669)
30.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, bazı okul kütüphanelerindeki dinî kitapların imha edildiği iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6670)
31.- Sakarya Milletvekili Osman Fevzi Zihnioğlu'nun, 57 nci Hükümet döneminde yapılan yolsuzluk operasyonlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6674)
32.- Konya Milletvekili Hüseyin Arı'nın, kırmızı bültenle aranan bir şahsın Türkiye'ye getirilememesinin nedenine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6676)
33.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, imam hatip lisesi öğrencilerine polisin yaptığı müdahaleye ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Devlet Bahçeli ) yazılı soru önergesi (7/6678)
34.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Yenimahalle İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6679)
35.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Şereflikoçhisar İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6680)
36.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Sincan İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6681)
37.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara- Polatlı İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6682)
38.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Nallıhan İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6683)
39.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Mamak İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6684)
40.-Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Kızılcahamam İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6685)
41.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Keçiören İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6686)
42.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Kazan İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6687)
43.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Kalecik İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6688)
44.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Haymana İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6689)
45.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Güdül İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6690)
46.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Gölbaşı İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6691)
47.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Evren İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6692)
48.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Etimesgut İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6693)
49.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Elmadağ İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6694)
50.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Çubuk İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6695)
51.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Çankaya İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6696)
52.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Çamlıdere İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6697)
53.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Beypazarı İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6698)
54.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Bala İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6699)
55.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Ayaş İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6700)
56.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Altındağ İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6701)
57.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara-Akyurt İlçesindeki polis gücüne ve polisiye olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6702)
58.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara ve ilçelerindeki sivil savunma birimleri ve hizmetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6729)
59.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Ankara ve ilçelerinde İller Bankası kanalıyla yapılan yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6732)
60.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, bir üniversite öğretim üyesinin üniversiteden ilişiğinin kesilmesinin nedenine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6741)
61.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, bir üniversite öğretim üyesinin disiplin cezası alıp almadığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6742)
62.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Moon tarikatının Türkiye'deki faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6743)
63.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, bazı imam hatip okullarında öğrencilerin eğitim haklarının ellerinden alındığı iddialarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Devlet Bahçeli) yazılı soru önergesi (7/6744)
64.- Bitlis Milletvekili Yahya Çevik'in, Bitlis'in afete maruz kalan bazı köylerine yapılacak yardımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6746)
65.- Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, bazı üniversite kütüphanelerinin ücretli hizmet verdiği iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6748)
66.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, hacı adaylarının bazı turizm şirketlerince mağdur edilmelerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H.Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6751)
67.- Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Şanlıurfa - Halfeti İlçesi Bozyazı Köyünün derslik ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6756)
68.- Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Şanlıurfa-Halfeti İlçesi Bozyazı Köyünün telefon şebekesi ihtiyacına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6757)
69.- Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Şanlıurfa-Halfeti İlçesinin okul ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6760)
70.- Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Şanlıurfa-Halfeti İlçesi Argıl Beldesi'nin lise binası ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6761)
71.- Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Şanlıurfa-Halfeti İlçesi'nin cami ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H.Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6762)
72.- Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, camilerdeki kadro durumuna ilişkin Devlet bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H.Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6763)
73.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, terörle mücadelede görev alan emniyet personelinin rehabilitasyonuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6773)
74.- Konya Milletvekili Remzi Çetin'in, Üsküdar Emniyet Amirliği polislerinin öğrencilere yaptığı müdahaleye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6774)
75.- Afyon Milletvekili Sait Açba'nın, son Afyon depreminin verdiği zararlara ve deprem sonrasında yapılan çalışma ve yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6775)
76.-Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, KİT'ler ve bağlı kuruluşların özelleştirilmesine ve personeline ilişkin Devlet Bakanından (Yılmaz Karakoyunlu) yazılı soru önergesi (7/6776)
77.- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, imam hatip lisesi öğrencilerine yapılan polis müdahalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6780)
78.- Kayseri Milletvekili Sadık Yakut'un, bir belediye başkanı hakkındaki yolsuzluk iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6786)
79.- Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, tüketiciyi koruma amaçlı kurulan bir dernekle ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6792)
80.- Afyon Milletvekili İsmet Attila'nın, Afyon depremi sonrası belediyelere yapılacak yardımın geciktiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6797)
81.- Trabzon Milletvekili Şeref Molkoç'un, KTÜ Farabi Hastanesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6800)
82.- Niğde Milletvekili Doğan Baran'ın, Yalova Termal Kaplıcalarının TÜRKSEV'e devredildiği iddialarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/6804)
83.- Niğde Milletvekili Doğan Baran'ın, TÜRKSEV ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6805)
84.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, çocukların ve gençlerin kötü alışkanlıklardan korunmalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6813)
85.- Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın, Hazinenin özel sektör kuruluşlarına devrettiği yurtdışı kredilerine ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/6818)
86.- Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, öğrenci harçlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6819)
87.- Niğde Milletvekili Doğan Baran'ın, TÜRKSEV ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6821)
88.- Niğde Milletvekili Doğan Baran'ın, sağlık meslek liselerinde okutulan kitaplara ve giriş sınavlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6822)
89.- Sakarya Milletvekili Osman Fevzi Zihnioğlu'nun, Kırşehir Belediyesine 1994-1999 yılları arasında ödeme yapılmadığı iddiasına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6823)
90.- Samsun Milletvekili Vedat Çınaroğlu'nun, Eğitim-Sen Samsun Şubesinin genel kurul toplantısına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6825)
91.- Diyarbakır Milletvekili Abdülbaki Erdoğmuş'un, üniversitelerdeki kadro tahsislerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6828)
92.- Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Cumhuriyet Üniversitesi Kampus Altyapı Projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6837)
93.- Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Cumhuriyet Üniversitesi lojman ve sosyal tesis projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6844)
94.- Ankara Milletvekili Eyyüp Sanay'ın, Eryaman toplu konutlarındaki okulların yakıt aidatlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6849)
No. : 140
14 . 5 . 2002 SALI
Tasarılar
1.- Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Tasarısı (1/980) (Plan ve Bütçe ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.5.2002)
2.- Sosyal Sigortalar Kanunu, Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu, Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/981) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.5.2002)
Teklif
1.- Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin İçtüzük Teklifi (2/971) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.5.2002)
Raporlar
1.- Gümrük Müsteşarlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında 485 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Gümrük Müsteşarlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesine Dair 541 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/209, 1/228) (S. Sayısı: 861) (Dağıtma tarihi : 14.5.2002) (GÜNDEME)
2.- İçel Milletvekili Akif Serin'in, Türkiye Gümrük Müşavirleri Odaları Birliği Kanunu Teklifi, Gümrük Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Gümrük Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül'ün, Gümrük Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/938, 2/441, 2/801, 2/821) (S. Sayısı: 863) (Dağıtma tarihi : 14.5.2002) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergesi
1.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, sperm bankası kurulması girişimine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1843) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Karabük Milletvekili Mustafa Eren'in, yaş meyve ve sebze üretiminde hormon kullanıldığı iddiasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7284) (Başkanlığa geliş ta-rihi : 9.5.2002)
2.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, 23 Nisan Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramında çocuklara dağıtılan bir kitaba ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/7285) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
3.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, TBMM'nin çeşitli yasama çalışmalarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/7286) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
4.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop İlindeki ürün araştırma ve yayın projelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7287) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
5.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop İlindeki hayvancılığın geliştirilmesi çalışmalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7288) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
6.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop'ta yürütülen projelere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7289) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.5.2002)
7.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop'ta yürütülen projelere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/7290) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.5.2002)
8.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop İlinde uygulanan projelere ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7291) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.5.2002)
9.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop İlinde orta öğretim kurumlarındaki öğretmen sayısına ve ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7292) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
10.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop İlindeki taşımalı eğitime, okulların bilgisayar ve yabancı dil öğretmeni ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7293) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
11.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop'ta yürütülen projelere ve kesintisiz eğitime yapılan katkılara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7294) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
12.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop'ta yürütülen projelere ve belediyelere gönderilen ödeneklere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7295) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
13.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop'ta yürütülen projelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7296) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.5.2002)
14.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop'ta yürütülen projelere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7297) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
15.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop'ta yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı soru önergesi (7/7298) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
16.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop'ta yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından (Ramazan Mirzaoğlu) yazılı soru önergesi (7/7299) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
17.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop'ta yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından (Hasan Gemici) yazılı soru önergesi (7/7300) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
18.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop'ta yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından (Fikret Ünlü) yazılı soru önergesi (7/7301) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
19.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop'ta yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından (Edip Safder Gaydalı) yazılı soru önergesi (7/7302) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
20.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop İlinde yürütülen bazı projelere ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/7303) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
21.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop ve çevresindeki tarihî vakıf eserlerine ilişkin Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı soru önergesi (7/7304) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
22.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop İlindeki tapu ve kadastro projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Şuayip Üşenmez) yazılı soru önergesi (7/7305) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
23.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop'ta yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Keçeciler) yazılı soru önergesi (7/7306) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
24.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop'ta yürütülen projelere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7307) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
25.- Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan-Kemah-Oğuz Köyünün yoluna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7308) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
26.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, İller Bankası Bölge Müdürlüğünün Sinop İlinde programa aldığı işlere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7309) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
27.- Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, Devlet memurluğu sınavına katılıma ve sonuçlarına ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) yazılı soru önergesi (7/7310) (Başkanlığa geliş ta-rihi : 9.5.2002)
28.- Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, lisansüstü eğitim sınavına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7311) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
29.- Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, bölge müdürlüklerinin kapatılması kararına ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7312) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
30.- Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, misyonerlik faaliyetlerine ve Mevlâna aleyhindeki iddialara karşı ne gibi çalışmalar yürütüldüğüne ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/7313) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
31.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop İlinde afet bölgesi ilan edilen yer olup olmadığına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7314) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
32.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop İlinde Ziraat Bankasından alınan tarımsal kredilere ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/7315) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
33.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Ağrı İlinde Ziraat Bankasından alınan tarımsal kredilere ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/7316) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
34.- İstanbul Milletvekili Mustafa Baş'ın, TRT'deki yeniden yapılanma çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7317) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
35.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Kansu'nun, üniversite döner sermayelerinden SHÇEK'e ayrılması gereken paylara ilişkin Devlet Bakanından (Hasan Gemici) yazılı soru önergesi (7/7318) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
36.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Kavak Orman İşletmesi bünyesinde açılan soruşturmaya ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7319) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
37.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, TPAO'ya geçici işçi çalıştırma yetkisi verilmediği iddiasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7320) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
38 .- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Ziraat Bankasının Karaman-Sarıveliler-Göktepe Şubesinin tekrar açılıp açılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/7321) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
39.- İstanbul Milletvekili Mustafa Baş'ın, İstanbul-Beyoğlu-Hacı Ahmet Mahallesindeki bir inşaata ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7322) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
40.- İstanbul Milletvekili Mustafa Baş'ın, İstanbul-Beyoğlu-Hacı Ahmet Mahallesindeki bir alana ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/7323) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
41.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop İlindeki tarımsal projelere ve doğrudan gelir desteği ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7324) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
42.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop İlinde yürütülen projelere ilişkin Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/7325) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
43.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop İlinin sağlık elemanı ihtiyacı olup olmadığına ve yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7326) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
44.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop İlindeki bazı köy hizmetlerine ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/7327) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
45.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, bir gazetede çıkan yeşil kart alamayan bir şahsın yetersiz beslenmeden ölen bebeği hakkındaki habere ilişkin Devlet Bakanından (Hasan Gemici) yazılı soru önergesi (7/7328) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
46.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, bankacılık sektöründeki yolsuzluk iddialarına ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/7329) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
47.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Radyo Televizyon Kuruluşu ve Yayınları Hakkındaki Kanunda yapılmak istenen değişikliklere ilişkin Devlet Bakanından (Yılmaz Karakoyunlu) yazılı soru önergesi (7/7330) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
48.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Kültür Merkezi projelerine ve yapılan atamalara ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/7331) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
49.- Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, Habur ve Karkamış gümrük kapılarından yapılan sınır ticaretine ilişkin Devlet Bakanından (Tunca Toskay) yazılı soru önergesi (7/7332) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
50.- Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, Gaziantep-Nizip Organize Sanayi Sitesi Projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/7333) (Başkanlığa geliş ta-rihi : 9.5.2002)
Meclis Araştırması Önergesi
1.- Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz ve 20 arkadaşının, turizm sektörünün sorunlarının araştırılarak turizm potansiyelinin etkin değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/283) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.2002)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
14 Mayıs 2002 Salı
BAŞKAN : Başkanvekili Yüksel YALOVA
KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU(Hatay), Kemal ALBAYRAK(Kırıkkale)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 99 uncu Birleşimini açıyorum.
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, yoklama yapmanızı talep ediyoruz.
III. Y O K L A M A
BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerinse yoklama pusulalarını teknik personel aracılığıyla 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz, Türk musikisiyle ilgili söz isteyen Sıvas Milletvekilli Abdüllatif Şener'e aittir.
Buyurun Sayın Şener. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Türk musikisine ilişkin gündemdışı konuşması
ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi sımsıcak duygularla selamlıyorum.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk musikisini Batı formlarıyla dünyaya tanıtma hedefine ulaşmaya çalışıyoruz. Üç çeyrek asırdır millet olarak büyük çabalar harcadık; orkestralar, konservatuar, korolar ve daha niceleri...
Çok değerli sanatçılar yetiştirdik, çok nadide eserler verdik. Tüm musiki ustalarımıza sonsuz şükranlarımı sunuyorum; ama, Batı dünyası eserlerimizin basım ve yayımına yönelmemiştir; çünkü, musikimizde kendi kalıplarını bulamamıştır. Türk musikisi tek seslidir. Klasik Batı ise, aslında, ne orkestradır ne de çok sesliliktir. Klasik Batı müziğinin temeli majör ve minör dizilerdir. Bu ince farkı Türk musikisinin ruhu ile kaynaştıran nice eserlerin kaynağı Muhammed Lütfi Efendi, yani Alvarlı Mehmet olmuştur; ama, eserleri henüz albüm haline bile getirilememiştir. Bu eserlerin derleyicisi Raci Alkır ise, 120 000 000 lira Bağ-Kur maaşı ile yaşam mücadelesi vermektedir.
Bakınız, elimde bir CD var,yepyeni, Nisan 2002 tarihli, üzerinde İtalyanca yazılar ve Alvarlı Mehmet ismi yer alıyor; ölümünden kırkaltı yıl sonra...
Bu CD'deki musiki ziyafeti, Alvarlı Mehmet'in majör,minör, polifoni ve oda müziği; yani, trio veya kuartet sistemiyle icra edilen "Bayram ol, Bayram ola" bölümüyle başlıyor. Sonra üç sesli (polifonik) majör minör bölümle zirve yapıyor Hüseyni-Uşşak ve Rast eserlerle son buluyor.
Defalarca dinledim, dinlettim, tek kelimeyle muhteşem...
Üzerinde "ÇESAV" mührü bulunan ve henüz piyasaya sürülmemiş olan bu CD'deki parçalar, Vatikan'da geçen ay yapılan bir toplantıda çalınmış, zevkle dinlenilmiştir. Bu güzelliklere emeği geçen tüm gönül dostlarına teşekkürlerimi sunuyorum.
11 Eylüldeki menfur saldırılardan sonra, medeniyetler çatışmasının dünyayı felakete sürükleyeceğini, dinlerarası diyalogun yalnızca din adamlarına bırakılamayacağını, siyasetin konuya ağırlığını koyması gerektiğini 28.12.2001 günkü basın toplantımda ilk kez ben dile getirmiştim. Daha sonra, Dışişleri Bakanlığımızın Avrupa Birliği ile İslam Konferansı Teşkilatını İstanbul'da bir araya getirmesini de sevinçle karşılamıştım.
Şimdi görüyorum ki, Alvarlı Mehmet, gönül zenginliğiyle Müslüman-Hıristiyan diyalogunun en güzel zeminini bize hediye etmiştir.
Alvarlı Mehmet'teki bu zenginliği anlayamadığımızı kimse söyleyemez. Bunu millet olarak yüreğimizde hissediyoruz. Çeşitliliklerimizin zenginlik olduğuna inanıyoruz. Çeşitliliğimiz, üretkenliğimizdir, uluslararası camiada var olma çabalarımızın temel dayanağıdır. Bu bakımdan, Turizm Bakanlığımızın bu kulvarda yepyeni ufuklara büyük açılımlar sağlamasını beklemekte olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Gelin, bugün, Alvarlı Mehmet'in manevî dünyasının esintileriyle bir milat başlatalım; farklılıklarımızı sevelim, Alvarlı Mehmet'in farklı dünyalarda kurduğu diyaloğu ülkemizde inşa edelim.
Bu vesileyle, Alvarlı Mehmet'i bana tanıtan usta kanuncu Dr. Mustafa Erdoğan Sürat Beye ve İbrahim Özdoğan Beye buradan teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu arada, Sayın Kültür Bakanımızdan iki talebim vardır:
Birincisi, derlemeleri yapılmış; ama, dağınık halde bulunan çok sayıda musiki eserimiz vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN- Buyurunuz.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla)- Bu eserlerimizin albüm haline getirilmesini Sayın Kültür Bakanımızdan talep ediyorum.
İkincisi; pek çok eserin derleyici Sayın Raci Alkır, bugün maddî ve manevî olarak ödüllendirilmeye hak kazanmıştır; kendisine sahip çıkılmasını talep ediyorum.
Sanata ve çeşitliliğimize duyacağımız ilgi, vereceğimiz değer, uluslararası rekabetin korkunç dişlileri arasında millet olarak saygın bir yer edinmemizi sağlayacak en büyük güç olacaktır.
14 Mayıs günü ilk demokratik seçimlerle çokpartili hayatın Meclise yansıdığı bir günün yıldönümünde, bu duygularla, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti, MHP, ANAP, DYP ve SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum Sayın Şener.
Gündemdışı ikinci söz, Dil Bayramı ve Türkçenin sorunları hakkında söz isteyen, Denizli Milletvekili Beyhan Aslan'a aittir.
Buyurun Sayın Aslan. (ANAP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
2.- Denizli Milletvekili Beyhan Aslan'ın, Dil Bayramı ve Türkçenin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması
BEYHAN ASLAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu hafta, aynı zamanda Gençlik Haftası. Bugünün büyükleri olarak gençlere, zihinlerini ideolojik sloganlara hapsetmek yerine, daha çok gayret, daha kuvvetli kişilik, daha sağlam irade ve karakter, daha çok vatan sevgisi, daha çok bilgi ve düşünce yaratılması konusunda arzımı belirtiyor ve Gençlik Bayramının, gençlerimize ve Türk Milletine hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşma dili olarak en az 3 000 yıllık, yazı dili olarak da 1 400 yıllık tarihî geçmişi olan Türk Dili, Karamanoğlu Mehmet Beyin fermanıyla 1277 senesinde, Anadolu topraklarına diktiği fidan, köklü bir çınar ağacı olarak günümüze erişmiştir.
Alman asıllı Rus Türkolog Wilhelm Radloff, dünya dilleri arasında Türk Dili kadar geniş alana yayılmış bir başka dilin olmadığını belirtir. 11 000 kilometrekarelik bir alanda, yaklaşık 250 000 000 kişi Türkçe konuşur ve konuşulan diller arasında Türkçe, en çok konuşulan beşinci dildir.
Bilim dilinin Arapça, edebiyat dilinin Farsça olduğu bir dönemde Türkçe ihmale uğramış, Arapça ve Farsçanın egemenliğinin sürdüğü bir dönemde Karamanoğlu Mehmet Bey "bugünden sonra Divanda, dergâhta, bargâhta, Mecliste Türkçeden başka bir dil kullanılmayacaktır" buyruğunu vermiştir. Bu buyruk, Türk Dili için bir dönüm noktası olmuştur. Ne yazık ki, 15 inci Yüzyıldan sonra Arapça ve Farsça bilim ve edebiyat dili olarak yeniden ağırlık kazanmaya başlamıştır.
Değerli milletvekilleri, yabancı dil öğrenmek, küreselleşen dünyamızda, Avrupa Birliği kapısındaki Türkiye'de kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Keşke, her insanımız bir ya da birkaç yabancı dil öğrense; ancak, Türkçeyi öğrenmek, doğru yazıp, doğru konuşmak hayatî bir zarurettir; bunun bilincinde olmak, hepimizin görevidir. Hep birlikte Türkçemize sahip çıkalım, bilişim çağında, gelecek kuşaklara, Türke yaraşır Türkçeyi bırakalım.
Türkiyemize hizmet eden Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından dikilen fidanın çınar olmasında, çınarın başının bulutlara değmesinde, köklerinin derinliklere inmesinde, gövdesinin genişlemesinde katkı bulunan Kaşgarlı Mahmut'u, Karamanoğlu Mehmet Beyi, Yusuf Hashacib'i, Yunus Emre'yi, Hacı Bektaş'ı, Fuzulî'yi, Karacaoğlan'ı, Ziya Gökalp'i, Ömer Seyfettin'i, Orhan Veli'yi rahmetle anıyorum.
Yine, Asaf Halet Çelebi'nin Türkçeyle ilgili olarak yazdığı "İstanbulumun Dili" isimli şiirinden bir dörtlükle konuşmama son veriyorum: "...İstanbulumun efendisi/ Hanımefendisi/Sokaklarımın bekçisi/ Yoğurtçusu, balıkçısı/ Can dilimi konuşanım/Canım benim..."
Güzel Türkçem, seni saygıyla selamlıyorum.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Aslan.
Gündemdışı üçüncü söz, Eskişehir'in sorunları hakkında söz isteyen Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'a aittir.
Buyurun Sayın Yıldırım.
Süreniz 5 dakikadır.
3.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, Eskişehir'in sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması
MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Eskişehir'in konumu ve sorunları hakkında gündemdışı söz almış bulunuyorum. Yüce Heyetinizi ve televizyonları başında bizi izleyen aziz halkımızı, demokrat ve saygıdeğer Eskişehirli hemşerilerimi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan evvel, bugün, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günüdür. Öncelikle, tüm çiftçilerimizin Dünya Çiftçiler Gününü kutluyorum; tabiî, ülkemizde çiftçi kaldıysa diyorum.
Ayrıca, bugün, ülkemiz için çok önemli, müstesna bir gündür. 14 Mayıs 1950 tarihi, Demokrat Partinin iktidar olduğu gündür; yani, çokpartili devreye geçişin ilk günüdür, demokrasinin zaferidir, millî iradenin hâkim olduğu gündür. Ben, bu vesileyle, Yüce Türk Milletinin demokrasi bayramını kutluyorum; ülkemizde tam demokrasinin zafere ulaşmasını ve hâkimiyetin kayıtsız şartsız milletin olmasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Eskişehir, İç Anadolu'nun incisi; tarımı, kültürü, eğitimi, turizmi, iki üniversitesi, sanayii ve KOBİ'leriyle büyük bir sanayi ve istihdam şehrimizdi; ama, maalesef, bugün gelinen durumda ise, Eskişehir, son üç yıldır küçülüyor, sahip olduğu değerleri alınıyor, yok ediliyor ve gün geçtikçe geriye gidiyor. Söyleyiniz, siz, Eskişehir'e hangi hizmeti yaptınız? Bir tane eserinizi gösteriniz? Atatürk'ün ve evvelki iktidarların yaptığı eserleri yok ediyorsunuz. Peki, öyleyse, siz ne yapmak istiyorsunuz benim memleketime? Eskişehir düşmanlığının sebebi nedir? Ülkeyi küçülttüğünüz ve yoksullaştırdığınız gibi, şimdi de illere ve ilçelere mi başladınız?!. Yaptığınız yanlıştır.
Öyleyse, gelin, isterseniz, Eskişehir'in son üç yılda yitirdiklerine birlikte bakalım:
Eskişehir'in bağrından çıkan Esbankı, içi boşaltılmadığı halde sebepsiz yere kapattınız; binlerce Eskişehirliye ekmek veren şirketleri yok ettiniz; insanları işsiz ve aşsız bıraktınız; "özelleştirme" adı altında, Eskişehir'in hakkıyla sahip olduğu Et ve Balık Kurumunu elinden aldınız; hayvancılığı ve besiciliği öldürdünüz; insanları işsiz ve aşsız bıraktınız.
Eskişehir'de tarımı yok ettiniz; çiftçiyi perişan ettiniz, borç batağına gömdünüz, hapishanelere koydunuz, kahvehaneye çıkamaz hale getirdiniz. Pancar çiftçisi ise can çekişiyor; zor şartlarda ürettiği pancarı, elinden, maliyetinin altındaki fiyatla aldınız, kota çıkararak pancar ekimini önlediniz. Hatta, yıllardır verilen, kanunî hakkı olan pancar şeker oranları primlerini de kaldırdınız. Şimdi de, hububat alım merkezleri olan ofisleri kapatma hazırlığı içindesiniz. Bu çiftçi düşmanlığının sebebi nedir? Şunu iyi bilin ki, çiftçi sizden hesap soracaktır.
Sayın hükümet, siz, esnafın, KOBİ'lerin ve sanayicinin durumunu çok mu iyi zannediyorsunuz? Yüzde 50'si işyerini kapattı, borç içinde ya iflas etti ya intihar etti veya kafayı bozdu, aileler yıkıldı. Günlerce iş bekleyen kamyoncu ve şoför esnafını bitirdiniz. Ya 70-80 000 işçi emeklisinin hali ise içler acısı. Pazar yerlerinde, artık sebze ile çürümüş meyve topluyorlar. İşte, sizin idare ettiğiniz ülkenin durumu bu; bununla gurur duyun diyorum!
Peki, esnaf, KOBİ, sanayi ve üniversite şehri olan Eşkişehir'de, Eskişehir-İstanbul arası, haftada üç gün karşılıklı sefer yapan Eskişehir Ekspresine ne yaptınız? Yine, Eskişehir'e darbe vurdunuz. Ben, diyorum ki, gelin, üç gün değil, bu tren seferini beş güne çıkarın ve bir de öyle deneyin.
Peki, basından öğrendiğimize göre, Eskişehir Orman Bölge Müdürlüğü ile Devlet Su İşleri 3 üncü Bölge Müdürlüğünü ne yapıyorsunuz? Kapatmada kararlı iseniz, vazgeçin; çünkü, bunlar, elli sene evvel açılmış, halkın değerleridir; bu eserlere, halk, mutlaka sahip çıkacaktır.
Ya Köy Hizmetleri Bölge Müdürlüğüne ne diyorsunuz; neden kapatıyorsunuz? Eskişehir'in köylerine, beldelerine devlet hizmeti nasıl gidecektir?
Peki, sayın hükümet, Eskişehir merkezinde, Mihallıçcık İlçesinde, Mahmudiye'de, Kaymaz'da ve ülkenin hazinesi olan bor madeninin merkezi olan Seyitgazi-Kırka'da kaldırdığınız banka şubelerine ne diyeceksiniz? Siz, kasabalarda, ilçelerde ve ilde banka şubelerini kaldırırsanız o bölgede ekonomi kalır mı?!. Söyleyin, kalır mı?!.
Sayın Hükümet; buradan, Eskişehir halkı adına diyorum ki, gelin, Eskişehir halkının sesini ve ıstırabını duyun. Yeter artık! Kaybeden hep Eskişehir oluyor; kaybeden, ülke oluyor; kaybeden, ülke insanı oluyor; ama, göreceksiniz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET SADRİ YILDIRIM (Devamla) - Sayın Başkan, 1 dakika içinde tamamlıyorum.
BAŞKAN - Lütfen, sonuçlandırınız.
MEHMET SADRİ YILDIRIM (Devamla) - ...bundan sonra Eskişehir ve Eskişehir halkı kazanacak; kaybeden, hükümet ve iktidar partileri olacaktır.
Size bir defa daha, halk adına sesleniyorum: Eskişehir-İstanbul Ekspresini kaldırmayın; hatta, beş güne çıkarın. Eskişehir'de bölge müdürlüklerini kapamayın.
Eskişehir halkı adına çare bulmanızı ve bu haksızlığı gidermenizi diliyor, Yüce Heyetinize, canımdan çok sevdiğim Eskişehir halkına sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (DYP sıralarından kalkışlar)
BAŞKAN - Çok teşekkürler Sayın Yıldırım.
Bugün, aynı zamanda, Dünya Eczacılar günü; Çiftçiler Günüyle birlikte biz de eczacılarımızın bugününü kutluyoruz.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Sayın Başkan...
İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir)- Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN -Sayın Enginyurt, bir şey mi istiyorsunuz?
CEMAL ENGİNYURT (Ordu)- Bir açıklamam olacak Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu)- Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Böylesi anlamlı bir günde, özellikle dün İsveç'te meydana gelen, bir haritada "Kürdistan bölgesi"diye gösterilen ve İsveç'teki büyükelçinin de buna kayıtsız kalması karşısında bu durumu şiddetle protesto ediyorum. Bunun İsveç hükümeti nezdinde değerlendirilmesini, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin gerekli tepkiyi koymasını ve bu İsveç'teki büyükelçi hakkında da gerekli soruşturmanın yapılmasını talep ediyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Enginyurt; duyarlılığınıza da teşekkür ederim ayrıca.
Buyurun Sayın Dedelek.
İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul-Ankara-İzmir üçgeni içinde yer alan Eskişehir İli, bir bütün olarak, sınaî, ticarî, sosyal, kültürel gelişmişliğiyle Türkiye'nin belli başlı odaklarından biridir. Bu üçgen içerisinde yer alan diğer il ve ilçelerden bazıları, ekonomik ve sosyal gelişmişlik açısından Türkiye ortalamasının altında kalsa da, genel olarak Eskişehir, homojen bir nitelik sergilemekte ve bölgeiçi homojenleşme eğilimleri artmaktadır.
Devlet Planlama Teşkilatı verilerine göre, Eskişehir İli sosyal, ekonomik gelişmişlik sırasına göre, 1996'da 76 il arasında 6 ncı sırada yer almıştır. Merkez İlçesi ise, 858 ilçe içerisinde 5'inci sırada yer almıştır, şu anda da, ilk 10'un içerisinde görülmektedir.
Eskişehir, iki üniversitesi olan dördüncü kenttir; Anadolu ve Osman Gazi Üniversitelerinde, toplam 30 000 civarında öğrenci okumaktadır, bunun dörtte 3'ü de yabancı öğrencidir. Bu sayı, Eskişehir'de hizmet sektörünün hızla gelişmesini sağlamıştır.
Okuma oranında Türkiye üçüncüsü olan ilimiz, kadın okuma yazma oranında Türkiye ikincisi durumundadır.
Doğalgaz kullanımında, gerek şehir merkezi ve gerekse organize sanayi bölgesi olarak dördüncü kent durumundadır.
Şimdi, bunları niçin söylüyorum? Eskişehirimizin, Devlet Planlama Teşkilatı sıralamasında ilk 10'u almasına rağmen, Sayın Sadri Yıldırım'ın, sadece kendi siyasetini icra etmek amacıyla, Eskişehir'i, çok geri kalmış bir kent hüviyetinde göstermesini de, burada, açıkça, abesle iştigal olarak kabul ediyorum. İnanıyorum ki, onlarla birlikte diğer milletvekili arkadaşlarımızla da, büyük Eskişehir'e, daha büyük yatırımlar yapma noktasında birlikte çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Peki, teşekkür ederim.
Sayın Yıldırım, kendi görüşünü söyledi.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan...
MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan, sataşma var.
İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Hiçbir sataşma yok.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Bir saniye Sayın Güven... Bir saniye...
Sizin burada işaretinizi görüyorum, size de söz hakkı vereceğim. Ben de gereken yanıtı verdim; Sayın Yıldırım, kendi görüşlerini dile getirmiştir dedim; nasıl Sayın Dedelek dile getiriyorsa...
Son olarak, Sayın Şandır ve Sayın Güven'e kısa açıklama imkânı tanıyacağım.
Buyurunuz Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Hatay) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
İsveç'te yayımlanan bir gazetenin turizm ilavesinde, Türkiye'nin bir bölgesinin Kürdistan olarak gösterilmiş olmasını nefretle ve lanetle kınıyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, bu türlü davranışların karşısında, tüm Türkiye olarak ve Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak ve başta hükümetimiz olarak ve bu konuyla ilgili sorumlu arkadaşlarımız, bakanlarımız olarak gereken tepkinin ortaya konulmasını zatıâlinizin öncülüğünde talep ediyorum.
Söz verdiğiniz için de teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Ben de, duyarlılığınıza teşekkür ediyorum Sayın Şandır.
Son olarak, Sayın Güven, buyurunuz.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkanım, bir süreden beri, basında, hükümet içinde değişiklik yapılacağı ve bazı bakanların değişeceğine dair haberler çıkıyordu; bugün, bunun bir örneğini gördük. Ben, Sayın Dedelek'i kutluyorum; çünkü, İçtüzük gereği, bir milletvekili gündemdışı konuşuyorsa, buna cevabı ilgili bakan verir; fakat, çok enteresandır, bugün, bir Grup Başkanvekili arkadaşımız, demek ki hazırlık içindeler, cevap veriyor.
Bunu yadırgadığımı ifade etmek istiyor, saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Güven.
MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan, sataşma var.
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, isim vererek sataşma var.
BAŞKAN - Sayın Yıldırım, konuşmanızı yaptınız. Lütfen...
Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.
Divan Üyesi arkadaşımın sunuşları oturduğu yerden okuması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının tezkereleri vardır; okutuyorum:
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Finlandiya Parlamentosu Dışişleri Komitesi Başkanının, beraberinde bir parlamento heyetiyle Türkiye'ye davet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1072)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 9 Nisan 2002 tarih ve 99 sayılı Kararıyla, Finlandiya Parlamentosu Dışişleri Komitesi Başkanı ve beraberindeki Parlamento heyetinin resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyareti uygun bulunmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince, Genel Kurulun bilgisine sunulur.
9 Mayıs 2002
Ömer İzgi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
2. - XIII. EUREKA Parlamentolararası Konferansına katılacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1073)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Yunanistan Parlamento Başkanı Apostolos Kaklamanis'in vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen iki kişilik Parlamento Heyetinin 23-24 Mayıs 2002 tarihleri arasında XIII. EUREKA Parlamentolararası Konferansına katılması, TBMM'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca, Genel Kurulun 28.3.2002 tarih ve 80 inci Birleşiminde kabul edilmiştir.
Anılan Kanunun 2 nci maddesi uyarınca, heyetimizi oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca bildirilen üyelerimizin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
9 Mayıs 2002
Ömer İzgi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Adı Soyadı Seçim Bölgesi
Ali Özdemir Gaziantep
Akif Serin İçel
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi daha vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:
3. - Madrid'te düzenlenecek Avrupa Birliği Parlamento Başkanları Konferansına, TBMM Başkanı Ömer İzgi'yi temsilen TBMM Başkanvekili Yüksel Yalova'nın katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1074)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
İspanya Meclis Başkanı Luisa Fernanda Rudi Ubeda'nın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Ömer İzgi'ye hitaben gönderdiği mektupta, 7-9 Haziran 2002 tarihleri arasında Madrid'te düzenlenecek olan Avrupa Birliği Parlamento Başkanları Konferansına TBMM Başkanını davet ettiği bildirilmektedir.
Söz konusu konferansa Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını temsilen TBMM Başkanvekili Yüksel Yalova'nın katılması hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur. 9 Mayıs 2002
Ömer İzgi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bir gensoru önergesi vardır; önerge, daha önce bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.
Şimdi, önergeyi okutuyorum:
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Saadet Partisi Grubu adına, Grup Başkanvekilleri Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu, Konya Milletvekili Veysel Candan ve Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu'nun, tabiî afetler nedeniyle gelir kaybı ve altyapı hasarına uğrayan belediyelerin belirlenmesinde ve bunlara yapılan yardımlarda yanlı davranarak partizanlık yaptığı ve afetler sonrasında gerekli tedbirleri zamanında almayıp yanlış uygulamalarla tahribatın artmasına neden olduğu iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/28)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tabiî afet nedeniyle gelir kaybı ve altyapı hasarına uğrayan ve bu sebeple yardım yapılacak belediyelerin tespitiyle ilgili olarak yayınlanan afet kararnameleri, 57 nci hükümet döneminde, sürekli, huzursuzluğa ve tartışmalara sebep olmuştur.
13 Nisan 2002 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ilgili son kararnamede, afet yardımı yapılacak belediye isimlerinin tespitinde tamamen yanlı davranıp partizanlık yapan, afet sonrasında gerekli tedbirleri zamanında almayıp, yanlış uygulamalarla tahribatın artmasına neden olan 57 nci hükümet hakkında Anayasanın 99 uncu, İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca gensoru açılmasını arz ve teklif ederiz
9.5.2002
Yasin Hatiboğlu Veysel Candan Ömer Vehbi Hatipoğlu
Çorum Konya Diyarbakır
Saadet Partisi Saadet Partisi Saadet Partisi
Grup Başkanvekili Grup Başkanvekili Grup Başkanvekili
Gerekçe:
Ülkemizde, deprem, su baskını, heyelan, çığ, kaya düşmesi, fırtına gibi çeşitli tabiî afetler meydana gelmektedir. Meydana gelen bu afetler, normal hayatın devamını sağlayacak hizmetlerin yürütülmesini aksatmakta, önemli ölçüde hasar ve tahribata sebep olabilmektedir. Özellikle, afet bölgesindeki belediyelerin altyapıları hasar görmekte ve yerel kaynaklardan elde ettikleri gelirleri büyük oranda azalmaktadır.
Herhangi bir tabiî afet sonrasında durumun normalleşmesi, yaraların sarılması amacıyla, afet bölgesi halkına ve bölge belediyelerine gereken yardımın yapılabilmesi için, Tabiî Afet Nedeniyle Meydana Gelen Hasar ve Tahribata İlişkin Hizmetlerin Yürütülmesine Dair Kanun 23.7.1995 tarihinde kabul edilmiştir. Anılan tarihten sonra; kamuoyunda "Afet Kararnamesi" olarak isimlendirilen ve afet mağduru belediyelere yardım yapılması amacıyla çok sayıda kararname çıkarılmıştır.
13 Nisan 2002 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan son kararname de dahil edildiğinde, 57 nci hükümet döneminde, bu amaçla altı kararname çıkarılmıştır; fakat, işin ilginç yanı, afetler bölgesel de olsa, çıkan kararnamelere dahil edilen il sayısı sürekli ve düzenli olarak artmıştır. İlk kararname kapsamındaki il sayısı 7 iken, bu rakam daha sonra 13, 15, 19 ve son kararnamede ise 39'a çıkmıştır. Temenni etmiyoruz; ancak, bir süre sonra yeni bir kararname yayımlanacak olursa, 81 vilayetimizden özenle seçilmiş belediye isimlerinin bu kararnamede yer bulacağını ve başka belediyelerin hakkı olan kaynakları, yetkililerin tasarrufuyla, hak etmedikleri halde kullanacaklarını son kararnameye bakarak söyleyebiliriz. Çünkü, 13 Nisan 2002 tarih ve 24725 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan, Tabiî Afet Nedeniyle Gelir Kaybı ve Altyapı Hasarına Uğrayan Belediyelere Yapılacak Yardımlara Dair Kararda, tespit edilen belediyelerin hangi kriterlere göre belirlendiği anlaşılır değildir. Afet kararnamesinin zamanında çıkarılamaması, geri çekilmesi, sonra da, kendisi tam bir "afet" sayılacak şekilde çıkması, kamuoyunda, son kararnameyle ilgili "çirkin bir pazarlığın ve pişkin bir partizanlığın" yapıldığı konusunda konsensüs oluşmasına yol açmıştır.
Diğer yandan, ilgili kanunda tarif edilen tabiî afeti, bütün ağırlığıyla, bütün sonuçlarıyla yaşayan, gelir kaybı ve altyapı hasarının büyüklüğü nedeniyle vermesi gereken hizmetlerin yürütülmesi konusundaki imkânlarını ve hareket kabiliyetini önemli ölçüde kaybeden bazı belediyeler ise, ya tamamen kapsam dışında bırakılmış ya da hak ettiği oranda yardım görmemiş, bölge halkıyla birlikte mağdur edilmişlerdir.
Ayrıca, asrın felaketi olarak nitelendirilen 17 Ağustos 1999 depreminde "haritadan silinecek ölçüde" ağır tahribata uğrayan ve bütün gelirleri sıfırlanan Adapazarı Büyükşehir Belediyesi ve Gölcük Belediyesi, yeniden gerekli hizmetleri verebilmek ve büyük afetin izlerini silebilmek için, hak ettikleri oranda yardım, hiçbir zaman alamamışlar. Son kararnamede ise, kendilerine "komik" bir oran reva görülmüştür. Hatay, İçel ve Rize'de ise afetten aylar sonra kararname çıkarılmıştır.
Özetle;
- Bu kararnameyle afet bölgelerinin tespitinde partizanlık yapıldığı,
- Afet olmayan yerler kapsama alındığı,
- Kararnameye alınması gereken yerlerin alınmadığı,
- Kapsama alınan yerlerde katsayıların tespitinin adaletli yapılmadığı,
-Kaynak aktarımındaki adaletsizliklerle, afet bölgelerinde sosyal ve psikolojik tahribatın arttığı,
-Asrın depremi sayılan 17 Ağustos 1999 sonrası alınması gerekli olan sosyal ve psikolojik tedbirleri almadığı; bu nedenle, bölgede, boşanma davalarında yüzde 35, icra davalarında yüzde 64, adlî vakalarda yüzde 20 gibi artışlara sebep olduğu,
-Hukuka aykırı ve yanlış uygulamalarla İller Bankasının iflas noktasına getirildiği,
Tüm bunları yaparken, partizanlık ve ayırımcılık yaparak görevlerini kötüye kullandıkları gerekçesiyle, Bakanlar Kurulu hakkında gensoru açılmasını arz ve teklif ediyoruz.
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergenin görüşme günü, Danışma Kurulunca daha sonra belirlenerek oylarınıza sunulacaktır.
D) ÇEŞİTLİ İŞLER
1.- Genel Kurulu ziyaret eden Finlandiya Dışişleri Komitesi Başkanı Lizzsa Jaakonsaari başkanlığındaki Dışişleri Komitesi üyelerine Başkanlıkça "hoş geldiniz" denilmesi
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Finlandiya Dışişleri Komitesi Başkanı Sayın Lizzzsa Jaakonsaari Başkanlığında Dışişleri Komitesi üyeleri Yüce Parlamentomuzu şereflendirmiş bulunmaktadır; kendilerine hoş geldiniz diyoruz. (Alkışlar)
Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ (Devam)
2.- Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz ve 20 arkadaşının, turizm sektörünün sorunlarının araştırılarak turizm potansiyelinin etkin değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/283)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemiz, tarihî, coğrafî, doğal ve kültürel birçok güzellikleriyle bütün insanlar için bir cazibe merkezi olmasına rağmen; bu turizm potansiyelimizin bugüne kadar beklenildiği düzeyde değerlendirilemediği görülmüştür. Bu sektörümüzün arzulanan seviyeye ulaştırılması için alınması gereken önlem ve tedbirlerin tespiti amacıyla Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1.- Salih Kapusuz (Kayseri)
2.- Abdullatif Şener (Sivas)
3.- Ali Coşkun (İstanbul)
4.- Ali Er (İçel)
5.- Mehmet Özyol (Adıyaman)
6.- Akif Gülle (Amasya)
7.- Abdülkadir Aksu (İstanbul)
8.- Özkan Öksüz (Konya)
9.- Mehmet Altan Karapaşaoğlu (Bursa)
10.- Zeki Ergezen (Bitlis)
11.- Ahmet Nurettin Aydın (Siirt)
12.- Osman Pepe (Kocaeli)
13.- Dengir Mir Mehmet Fırat (Adıyaman)
14.- İrfan Gündüz (İstanbul)
15.- Mahfuz Güler (Bingöl)
16.- Osman Aslan (Diyarbakır)
17.- İlyas Arslan (Yozgat)
18.- Mehmet Elkatmış (Nevşehir)
19.- Musa Uzunkaya (Samsun)
20.- Maliki Ejder Arvas (Van)
21.- Eyyüp Sanay (Ankara)
Gerekçe:
Türkiye, tarihi ve kültürel birikimiyle, farklı doğal güzellikleri ve misafirperver insanlarıyla büyük bir turizm potansiyeline sahiptir.
Bu zenginliğe rağmen, bu sektöre yeterince değer verilmemesi, onu yavaş yavaş kaybetmemize neden olmaktadır.
Halbuki, yeni yüzyılın yükselen değerleri ve sektörleri arasında kültür turizmi gelmektedir; çünkü, maddî açıdan tatmin olan insanlar, atalarının izlerini görmek ve bıraktıkları eserleri daha iyi özümsemek ve geçmişin manevî atmosferini bugün de hissetmek için kültür turizmine yönelmişlerdir.
Yeni yüzyıl, manevî değerlerin yükselişine tanık olacaktır. Bunun kanıtı olarak da, son yıllarda, din turizminin gelişimi gösterilebilir. Kültür turizmi ise, bu oluşuma paralel bir seyir izlemektedir.
Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik bunalımdan çıkış sürecinde, turizm potansiyelinin değerlendirilmesi büyük önem arz etmektedir.
Türkiye'nin bu potansiyelinin tamamını turizmin hizmetine sunmak için bilinçli çalışma yapılması gerekirken, bürokratik engeller, ilgili ve yetkili kurumlar arasında koordinasyon eksikliği nedeniyle, bu sektör kendi haline bırakılmış ve sorunlarıyla baş başa bırakılmıştır.
Millî bir mesele olan turizm konusunda, turizm, kültür, dışişleri ve dış ilişkilerden sorumlu bakanlıklar arasındaki yetki ve sorumluluk karmaşasına son vermek için, ilgili sektör kuruluşları arasında en iyi eşgüdümü sağlamak için, konunun Parlamentoda araştırılması zorunluluk arz etmektedir.
Ülkemizde yaşanan faili meçhul cinayetler, insan hakları ihlalleri, İsrail'in Filistin'de sürdürdüğü katliamlar, ABD'nin Irak'a saldırı planları ve özellikle büyük şehirlerde yaşanan kapkaç olayları, turizmin önündeki engel olarak görülmektedir.
Türkiye'de turizm gelirlerinin artırılması ve turistik bölgelerin çeşitlendirilmesi, dünyadaki ekonomik, sosyal, kültürel gelişmelerin yakından izlenmesine ve turizm potansiyelimizin etkin bir biçimde tanıtımına bağlıdır.
Turizm sektörünün kurumsal ve yasal altyapısı, ülkemizin turizm potansiyelinin değerlendirilmesi için yeterli değildir.
Turizmin, mevsimlik ve coğrafî dağılımını iyileştirmek ve dış pazarlarda değişen tüketici tercihleri dikkate alınarak potansiyel alanlar oluşturmak amacıyla, kış, dağ, yayla, nehir, termal, sağlık, inanç, yat, kongre, fuar ve üçüncü yaş turizmini geliştirecek politikalar üretilmelidir.
Kongre ve fuar turizminin yaygınlaşması için, fuarcılık şirketleri ve seyahat acentelerine gereken destekler verilmemektedir.
Kültürel ve tarihî miras yönünden zengin bir potansiyele sahip olan değişik bölgelerimizde, özelliklerine göre iç ve dış turizmin geliştirilmesi, bu çerçevede, Karadeniz ve Erciyes, Ağrı, Toros Dağları gibi turizm bölgelerine gelecek turistler için cazibelerinin artırılması gerekmektedir.
Sonuç olarak, bacasız fabrika olarak değerlendirilen turizm sektörünün sorunlarının çözümü ve ekonomiye katkılarının artırılması istikametinde bir tespitin yapılması zorunludur.
Bu nedenle, Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş 3 adet, doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; ayrı ayrı okutup, işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
4.- Erzurum Milletvekili Mücahit Himoğlu'nun, Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/458) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/484)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/458) esas numaralı teklifimin İçtüğüzün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasını saygılarımla arz ederim.
Mücahit Himoğlu
Erzurum
BAŞKAN - Önerge sahibi olarak, Sayın Himoğlu, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
MÜCAHİT HİMOĞLU (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında Kanunda değişiklik yapılarak, hayatî tehlike oluşturacak silah ve benzeri oyuncakların üretiminin yasaklanması ve denetlenebilmesine imkân sağlayacak bir geçici madde eklenmesi için vermiş olduğum kanun teklifimin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37 nci maddesi gereğince doğrudan gündeme alınması için verdiğim önerge üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ancak, kanun teklifime geçmeden önce, pazar günü idrak ettiğimiz Anneler Gününün tek gün olmadığını, Anneler Gününün her gün olduğunu ve bu vesileyle, dokuz ay karnında taşıdığı ve büyüttüğü çocuğunun yetişmesine vesile olarak, en güzel sevgisini veren ve onlara hayatlarının önder rehberliğini yapan annelerimizin Anneler Gününü en içten dileklerimle kutlayarak, buradan saygılarımı sunmak istiyorum.
Konuşmamın ve kanun teklifimin arasında bir diğer konu da, Erzurumlu Alvarlı Muhammet Lütfi Efendinin buradaki hatip arkadaşımız tarafından anılması, bir Erzurum milletvekili olarak, bizim de, Alvarlı Muhammet Lütfi Efendinin dizelerini türkü olarak sunan Raci Alkır'ın, devlet sanatçısı hüviyetinde değerlendirilmesi için vermiş olduğumuz kanun teklifi de, bu konudaki kanunun Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi sonucu kadük olmuştur; bunu da burada belirtmek istiyorum. Her zaman da bu konuda yanlarında olduğumuzu ve destek sağlayacağımızı belirtmek istiyorum.
Kanun teklifim, her anne ve babanın canı ciğeri çocuklarının, hem bedensel hem de ruhsal yönden olumsuz etkilenmelerini önleyecek, topluma faydalı fert olarak yetişmelerine katkı sağlayacaktır.
Gün geçmiyor ki, gazetelerde, ülkenin geleceğinin teminatı olan çocuklarımızdan birisinin, sert cisim atan oyuncak silahla arkadaşının gözünü kör ettiğini ya da arkadaşının vücudunda yaralanmaya sebebiyet verdiğini okumayalım.
En dramatik olanı da, küçük yaşlarda silah ve benzeri oyuncaklarla iç içe büyüyen çocuklarımız, televizyon ekranlarından taşan şiddet ve silah görüntülerinden etkilenmekte, küçük yaşlarda oyuncak silahla fazla haşır neşir olmaları silaha olan ilgi ve sevgiyi artırmakta ve de onu bir güç ve güven kaynağı olarak görmektedirler. Çocuklar, televizyonlarda şiddet içeren görüntüler ve sert cisim atan oyuncak silahlarla iç içe olmaları sonucu, bu oyuncakların ruhsal yönden olumsuz etkilemeleri sebebiyle, daha ileri yaşlarda sahici silahlara ilgileri artmakta, ebeveynlerinin bulundurdukları silahlara ilgi duymakta ve gün geçtikçe artan bu ilgileri sebebiyle de sahicisinin nasıl çalıştığını merak etmeleri neticesinde, ailelerinin bilgisi olmadan bu silahlarla oynama, nasıl çalıştığını deneyerek öğrenme eğilimleri sebebiyle de, deneme esnasında, ya arkadaşının veya en yakınında olan kardeşinin ölümüne ya da yaralanmasına sebep olmaktadırlar.
"Babasının Silahını Okula Götürdü, Arkadaşına Gösterirken Arkadaşının Ölümüne Sebep Oldu." , "11 Yaşındaki Çocuk, Anne ve Babası Evde Olmadığı Sırada Babasının Silahıyla Oynarken Kardeşinin Ölümüne Sebep Oldu." , "Öğretmenine Kurusıkı Tabanca Çekti, Okul Hayatı Bitti." , "Ayşe Ucuz Kurtuldu; Boncuk Atan Oyuncak Tabanca 7 Yaşındaki Ayşe'yi Az Daha Kör Ediyordu."
Bunlar, bu tek tek ifade ettiklerim, basında görüntülenenler ve kocasını dahi kurusıkıyla korkutup kalp krizinden götürenler, kurusıkı silah çekip okuldan atılanlar, Ayşe'nin gözünü, boncuk atan tabancayla vurup kör edenler ve bu arada, İstanbul'da banka soyma arzusunda olanlar... Bunların hepsini göz önünde bulundurduğumuz zaman, meydana gelen bu elim olaylarla...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sonuçlandırınız Sayın Himoğlu.
MÜCAHİT HİMOĞLU (Devamla) - ... ölüme veya yaralanmaya sebebiyet veren ve maruz kalan çocukların her ikisinin de hayatları ve gelecekleri yok olmaktadır. Bu merak ve ilgiyle, küçük yaşlarda silahlarla haşır neşir olan çocuklarımız, gelişme çağında psikolojik yönden olumsuz etkilenmeleri sebebiyle -doğduklarında bir melek kadar saf ve temiz olan, bizim canımız ciğerimiz çocuklarımız- daha sonraları, tamamen zıt bir kişiliğe bürünüp, çevresine zarar verir ve bundan da büyük bir haz duyar hale gelmektedir.
Şüphesiz, anne ve babaların ve milletlerin en değerli varlıkları çocuklardır. Bu değerli varlığın geleceğinin yok olmasını hiçbir aile istemez.
Bu konuda vermiş olduğum kanun teklifimin Yüce Meclisimizin değerli üyelerinin oylarıyla direkt gündeme alınmasını arzularken, bugün, gazetede belirtilen ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üniter yapısının, bölünmez bütünlüğünün, geçmişteki ecdadımızın akıtmış olduğu kanla namerde naaşlarını çiğnetmeyen ve bu anavatanın adına "Türkiye Cumhuriyeti" diyen, Anayasanın 42 nci maddesiyle belirtilen, herkesin "Türkiye Cumhuriyeti" vatandaşı olarak birlik, beraberlik içerisinde bulunduğu bir sırada, böyle, Kürdistan, Helenizm, Pontus gibi ifadelerle asla Türkiye'yi bölemeyeceklerini, birlik ve beraberliğimizi bozamayacaklarını burada ifade eder, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (MHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Himoğlu.
Önerge üzerinde, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat; buyurunuz. (SP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.
Erzurum Milletvekili Sayın Mücahit Himoğlu'nun, ateşli silahların yasaklanmasıyla ilgili verdiği kanun teklifinin son derece yerinde olduğunu ve benim de bunu desteklediğimi belirtiyorum. Son zamanlarda, Erzurum Vilayetimizde bile, birtakım gençlerde, bilhassa çocuk yaştaki gençlerde silah olmasının ve birbirlerini yaralamalarının bu merkezde önüne geçilmesinin doğru olduğu kanaatindeyim.
Yalnız, ben, sayın milletvekilime şunu da söylemek istiyorum, bir Erzurum Milletvekili olarak: Bugün, Enerji-İş Sendikası, bütün Erzurum milletvekillerine gönderdiği bir yazıyla, Erzurum'un can damarı olan Oltu ve Aşkale kömür ocaklarının kapatılacağını, bu yıl içerisinde kapatılacak bu ocaklardaki işçilerin ya başka şehirlere nakledilmesini veya emekli edilmesini, aksi takdirde, bu işyerlerinin kapatılacağını belirtmiştir ve bugün, iki üç günden beri, bütün Erzurum ilçeleri, Oltu ve Aşkale başta olmak üzere, kan ağlamaktadır. Bizim Erzurum'un en büyük ekmek kaynağının bitirildiği ve yok edilmeye çalışıldığı bugünlerde, ben, bütün Erzurum milletvekillerinin, iktidar milletvekillerinin, arzu ederdim ki, bugün, burada -ki, Oltu Belediye Başkanı da MHP'lidir; en güçlü oldukları yerlerdir; o yöredeki 900'e yakın işçi ve 100 memuru tamamen işsiz kalacaktır- bu konuda bir kanun teklifi verselerdi.
Ayrıca, Erzurum gibi, Türkiye'nin en soğuk vilayetinin, kömüre en çok ihtiyacı olan bir yerin yakıtının da ucuz olması... İşsizliğin çok yoğun olduğu... Şu anda bile Oltu ve Aşkale'de fert başına düşen millî gelirin 1 100-1 200 dolar civarında olan bu ilçelerimizde, bu ocaklar da kapandıktan sonra, o yörede fert başına düşen millî gelirin dahi 600-800 dolara düşeceği bir bölgede, ben, milletvekili arkadaşlarımızın, doğru olan bu yasa teklifini de desteklemekle beraber, esas olarak, Erzurum'un ve doğunun can damarı olan bu ocakların kapatılması konusunda bir konuşma yapmalarını ve bu ocakların kapatılmaması yönünde çalışmalarını diler, hepinize saygılar sunarım. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Polat.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İkinci önergeyi okutuyorum:
5.- Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız'ın, Türk Esnaf ve Sanatkârları ile Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ)'nin Desteklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/774) doğrudan Gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/485)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/774) esas nolu Türk Esnaf ve Sanatkârları ile Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ)'nin desteklenmesine dair kanun teklifim, komisyona havale edildiği tarihten itibaren 45 gün geçtiği halde görüşülememiştir.
İçtüzüğün 37 nci maddesi uyarınca doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ederim.
Saygılarımla.
İlyas Yılmazyıldız
Balıkesir
BAŞKAN - Evet, teklif sahibi olarak, Balıkesir Milletvekili Sayın İlyas Yılmazyıldız; buyurun efendim.
Süreniz 5 dakikadır.
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Esnaf ve Sanatkârları ile Küçük ve Orta Boy İşletmelerin Desteklenmesine Dair Kanun Teklifimi 16 Mayıs 2001 tarihinde verdim. Bugün 14 Mayıs; tam bir yıl önce... Bu sürede görüşülmediği için, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre, doğrudan gündeme alınması amacıyla söz almış bulunmaktayım; Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün 14 Mayıs, demokrasinin zaferinin yaşandığı bir gün, yapılan seçimlerde çokpartili rejime geçildiği bir gün. En başta, ülkemizde, cumhuriyeti kuran, Parlamentoyu kuran, Yüce Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere, çokpartili demokratik hayata geçen, geçilmesine vesile olan, Demokrat Partiyi kuran, rahmetli Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Kıbrıs'ın elimizden çıkmasını engelleyen rahmetli Suat Hayri Ürgüplü'nün aziz ruhları önünde eğiliyoruz, hayatta olanlara da...
NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Fatin Rüştü Zorlu...
İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Pardon... Fatin Rüştü Zorlu... Yanlış söyledim; çok özür dilerim...
Dolayısıyla, ülkemizde, bundan sonra da, demokrasinin gelişerek devam etmesini arzu ediyoruz.
Bugün 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü. Bizi doyuran, giydiğimiz bütün her şeydeki malzemeyi üreten çiftçilerimizin bu gününü kutluyorum. Başka şeyler de var; ayrıca, bugün Dünya Eczacılar Günü; bütün eczacıların gününü kutluyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu yasa teklifini vermemizin sebepleri vardır. Bu sebepleri benim ağzımdan değil, TOBB'un mart-nisan sayısındaki dergisinden "KOBİ Gelişim Projesi" başlığıyla verilen haberde Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanının ağzından dinleyelim.
"Halen Türkiye'de KOBİ'lere hizmet ve destek veren kuruluşların KOBİ tanımlamasında farklılıklar bulunduğuna dikkat çeken Tanrıkulu, bu farklılıkların uluslararası düzeyde tanım birliğine gidildiği günümüzde muhtelif problemlere neden olduğunu vurguladı. Tanım farklılıkları nedeniyle devlet desteklerinin planlanması ve dağıtımının sağlıklı olarak yapılamadığını, ulusal ve uluslararası düzeyde sağlıklı istatistikler oluşturulamadığını, karşılaştırma ve analiz çalışmalarında doğru sonuçlara ulaşılamadığını anlatan Tanrıkulu 'ülkemizde 10'a yakın farklı KOBİ tanımı bulunmaktadır. Bu tanım farklılığı nedeniyle, rekabet ettiğimiz ülkelerdeki KOBİ'ler ile Türkiye'deki KOBİ'ler arasında haksız rekabete yol açıcı hususlar ortaya çıkabilmektedir. Bu tanımların hemen her birinin AB KOBİ tanımından farklı olduğu görülüyor. AB ile uyumlu hale gelecek olan KOBİ tanımıyla birlikte Türkiye'deki işletmelerin hemen hemen tamamı KOBİ kapsamına girecektir. Bu, zarar değil, fayda getirecektir. Şöyle ki: AB standartlarında KOBİ tanımına giren işletmeler, topluluk fonları ve projelere katılmaya hak kazanacaktır' demiştir."
Şimdi, bu, mart-nisan sayısında çıkmış; hâlâ yasa çıkmamış. Biz de bundan altı ay önce bu yasa teklifini vermişiz, hâlâ görüşülmemiş. RTÜK kanunu gibi, kime hizmet ettiği belli olmayan kanunlar yerine, madem böyle bir ihtiyaç var, bu verdiğimiz kanunların, AB anlamında, AB standartlarında tanımlı bu yasaların acilen çıkması lazım.
Bakınız, Türkiye'de işletmelerin yüzde 99,5'i KOBİ'dir, istihdamın yüzde 63,5'ini, üretimin yüzde 32,3'ünü KOBİ'ler sağlar. Dolayısıyla, burada, KOBİ'lerin tanımları vardır, teşviklerin nasıl olacağı vardır.
Bir de, 4 000 000'a yakın esnafımızın son zamanlarda içine düştüğü sıkıntılardan dolayı, faizlerinin silinmesine yönelik ve bunların taksitlendirilmesine yönelik, nefes almalarına yönelik geçici maddeler vardır. Bu nedenle, verdiğim bu teklifi destekleyeceğinizi ummaktayım.
Dün, Bandırma'daki 20'den fazla esnaf odasını ziyaret ettim. Bu, Esnaf ve Sanatkârlar Kefalet Kooperatifi Başkanının bordrosu. 288 000 000 lira, çalıştığını beyan ettiği halde, para kesmeye kalkmışlar. 1999 yılının ekim ayında bu yasa çıktığında, çalışanlardan yüzde 10 kesinti... Hemen, çalışıyorum diye beyanda bulunmuş; ancak, hükümet, bu işlemleri yapmakta geciktiği için şu kadar kesinti birikmen var diyor. Beyanda bulunmada eksiklik yok, gecikme yok; ama, 297 000 000 lira cezayı cebren alıyor. 288 000 000 lira kesinti, 297 000 000 lira ceza... "Üç defa çalıştığımı beyan ettim; hata bende değil" diyor. Bu yanlışlıkların da düzeltilmesi lazım. Hükümetin, kişinin kendisinde kusur olmadığı halde bunları kesmesinin anlamı yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sonuçlandırır mısınız...
İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Yine, lokantacılar, kasaplar, bakkallar, kahveciler gibi, gıdayla uğraşan esnaf, altı ayda bir eliza testine tabi tutulmak zorunda. Bu da, 60 000 000 lira gibi bir para demektir. Maalesef, Bağ-Kur karnelerini kullanamıyorlar, devlet hastaneleri kabul etmiyor; ceplerinden ödemek durumunda kalıyorlar.
Ben, bu konudaki ilgili bakanları uyarıyorum; lütfen, kişilere, ellerinde olmayan, ama, kendi kusurunuzdan doğan olaylardan dolayı ceza ödettirmeyiniz. Bu, KOBİ tanımlarının, teşviklerin nasıl olacağı, Avrupa Birliği fonlarından nasıl yararlanılacağı açısından da, esnaflarımızın, sanatkârlarımızın kanun önünde gerçek anlamda tanımlı olması için gereklidir.
Bu nedenle, kanun teklifimin doğrudan gündeme alınması konusunda yüce desteklerinizi bekler; hepinize saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Yılmazyıldız.
Önerge üzerinde ikinci ve son söz, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'e aittir.
Buyurun Sayın Özgün. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi hürmetle selamlıyorum.
Bugün, Dünya Çiftçiler Günü ve aynı zamanda Dünya Eczacılar Günü. Bütün çiftçilerimizin ve eczacılarımızın günlerini kutluyorum, kendilerine hayırlı işler, başarılar temenni ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün, Türkiye'nin büyüme sürecine girmesi, toplumun geleceği ve KOBİ'ler için her zamankinden daha büyük bir anlam taşımaktadır. Eğer, büyüme arzu ediliyorsa, girişimcinin gücü öne çıkarılmalıdır.
Yaşadığımız ekonomik krizler, en fazla KOBİ'lerimizi, esnaf ve sanatkârımızı vurmuştur. Birçok KOBİ'nin, bu krizlerden sonra, ne yazık ki, işini yavaşlattığını, işini kaybettiğini, işyerlerinin kapandığını üzülerek görüyoruz. 2001 yılı içerisinde Türkiye'de 420 000 işyeri kapanmış, esnaf ve sanatkârlarımız, KOBİ'lerimiz âdeta yerle bir olmuştur.
Balıkesir İlinde, sadece 2001 yılından bu yana 10 000 işyeri kapanmıştır. Her kapanan fabrika, her kapanan işyeri, işsizlik demektir. Bugün, KOBİ'ler her zamankinden daha karamsar bir tabloyla karşı karşıyadır.
TOSYÖV'ün yapmış olduğu bir araştırmada, bakın, hangi sonuçlara ulaşıyoruz:
KOBİ'lerin girdi maliyetleri gittikçe artmakta ve buna karşılık satışlarında belirgin bir düşüş göze çarpmaktadır. Pazarlama teknikleri önemli hale gelmiştir.
KOBİ'lerin kârlarında yıllara göre büyük azalma görülmekte ve buna bağlı olarak KOBİ'ler borç ödeme konusunda büyük bir sıkıntı yaşamaktadır. Finansman yönetiminin geliştirilmesi çok elzem hale gelmiştir.
Firmalar, yaşanan gelişmelere işçi sayısında azalmaya giderek ve işyerlerini kapatarak cevap vermektedirler.
KOBİ'ler, geleceğe ilişkin olarak işlerinin düzeleceğine inanmamaktadırlar. Bu inançlarındaki en büyük pay, KOBİ'lerin geleceğe dönük güven duymayışlarıdır. Yeterli güven duymadıkları için, firmalar, kısa vadede siyasî ve ekonomik istikrarın sağlanamayacağını düşünmektedirler.
Yine, aynı anket sonuçlarında görüyoruz. Yaşanan gelişmeler, bize, KOBİ'lerin kendi kaderlerine terk edildiklerini ve uluslararası rekabete yeterince hazırlanamadıklarını göstermektedir. KOBİ'lerimiz, yeni ekonomiyi yakalama şansını yitirmekte ve geleceğe hazırlanamamaktadırlar.
Bu, TOSYÖV'ün, 13 ilde, 1 258 firmayla yapmış olduğu anket sonuçlarıdır. Bu anket sonuçları da bize gösteriyor ki, reel sektörümüz, KOBİ'lerimiz, esnaf ve sanatkârımız çok büyük bir karamsarlık içerisindedir, öncelikle bu karamsarlığın giderilmesi gerekir. KOBİ'lere gerekli destek verilerek, girişimci gücü, istihdam gücü öne çıkarılmalıdır. KOBİ'lerin uluslararası alandaki rekabet gücünü yükseltecek yönetim teknikleri ve finansman yönetimi, pazarlaması, teknolojiyi geliştirmeye dönük eğitim ve danışmanlık çalışmaları büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, Türkiye'nin büyümeye geçişini sağlayacak çalışmalar çok önemlidir; bunun için de KOBİ'lerin önemli ölçüde desteklenmesi gerekir. Peki, hükümet bu desteği veriyor mu; ne yazık ki, hayır. Hükümet, her şeyi bir tarafa bırakmış, varsa yoksa RTÜK Kanunu, varsa yoksa Af Kanunu; bununla meşgul durumdadır. Reel sektör can çekişiyor, KOBİ'ler yerle bir olmuş, kapasite kullanım oranları sanayide yüzde 50'nin altına düşmüş, üretim yapılamıyor, esnaf siftahsız dükkân kapatıyor. Bunlar, hiç mi hiç, hükümeti ilgilendirmeyen hususlardır. Oysa, hükümetin, bunlara çözüm bulacak önerileri, kanunları buraya getirmesi gerekirken, ne yazık ki, biraz sonra yaşayacağımız gibi, RTÜK Kanunuyla, hükümet, Meclisin gündemini işgal etmektedir.
Değerli arkadaşlar, bu sorunlar aşılır, KOBİ'lerin sorunları aşılır, reel sektör canlandırılır, içtalep canlandırılır; ancak, bunları yapacak, güven duyulacak bir hükümete her şeyden önce ihtiyaç vardır.
Eğer, siz, büyüme için yatırımları teşvik etmiyorsanız, içtalebi canlandırmıyorsanız, ciddî oranda ihracat ve üretim artışı sağlamıyorsanız, vergi oranlarını düşürmüyorsanız, tabana yaymıyorsanız, yatırımlara dönük yabancı sermaye girişini teşvik ettirmiyor, bunu artırmıyorsanız, koyduğunuz büyüme hedefini nasıl yakalayacaksınız?! 2001 yılında, Türkiye'de, eksi yüzde 8, eksi yüzde 10'lara giden bir daralmayı bu memleket, bu ülke yaşadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen, sonuçlandırınız.
İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) - Şimdi, eksi yüzde 10'lardan artı yüzde 3'lere nasıl geçeceksiniz; işte bunun bir tek yolu var: KOBİ'lerin, reel sektörün canlandırılması, üretimin artırılması, ihracatın artırılması. Onun için, ben, değerli arkadaşımız Sayın Yılmazyıldız'ın verdiği bu kanun teklifini önemsiyorum, destekliyorum. Gelin, nüfusun üçte 1'ine sahip olan, üçte 1'ini teşkil eden esnafımızın, sanatkârımızın, KOBİ'mizin söylediklerine kulak verelim, onların sorunlarını burada çözmeye çalışalım diyor, hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum. (AK Parti ve SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Özgün.
III. - YOKLAMA
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önergenin oylanmasından önce, İçtüzüğün 57 nci maddesine dayalı bir yoklama isteği vardır. Yoklama isteminde imzası olan sayın milletvekillerinin Genel Kurul salonunda bulunup bulunmadıklarını arayacağım:
Aslan Polat?.. Burada.
Mehmet Batuk?.. Burada.
Nezir Aydın?.. Burada.
Rıza Ulucak?.. Burada.
Latif Öztek?.. Burada.
Yakup Budak?.. Burada.
Mustafa Geçer?.. Burada.
Lütfi Doğan?.. Burada.
Ali Oğuz?..
SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Takabbül ediyorum.
BAŞKAN - Süleyman Arif Emre?.. Burada.
Musa Demirci?.. Burada.
Zeki Okudan?.. Burada.
Fahrettin Kukaracı?.. Burada.
Mukadder Başeğmez?.. Burada.
Turhan Alçelik?.. Burada.
Ahmet Sünnetçioğlu?.. Burada.
Hüseyin Karagöz?.. Burada.
Yasin Hatiboğlu?.. Burada.
Mehmet Ali Şahin?.. Burada.
İsmail Özgün?.. Burada.
Yoklama yapılacaktır.
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, çoğunluğumuz vardır.
IV. BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
5.- Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız'ın, Türk Esnaf ve Sanatkârları ile Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ)'nin Desteklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/774) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/485) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
TURHAN GÜVEN (İçel) - "Ret" demek, KOBİ'lerden vazgeçmek mi demek?! Zabıtlara geçmesi bakımından...
BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum:
6.- Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan'ın, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/767) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/486)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
10.5.2001 tarihinde verilen (2/767) esas numaralı, Akdeniz Üniversitesi bünyesinde trafik mühendisliği fakültesi kurulması hususunda Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifimin, İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince süresini doldurduğundan gündeme alınması için gereğini arz ederim.
Zeki Okudan
Antalya
BAŞKAN - Önerge sahibi olarak, Antalya Milletvekili Zeki Okudan; buyurunuz. (SP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
MEHMET ZEKİ OKUDAN (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; ülkemizde, halen, trafik kazası, ölüm sıralamasında önlerde yer almaktadır; yani, trafik kazasında, maalesef, yıllık 5 000'in üzerinde -5 000'in altına düşmeden- ölümle karşı karşıya kalmaktayız. Tabiî, bunun yanı sıra, 150 000 yaralı, 25 000 sakat gibi rakamlarla da karşılaşmak mümkün.
Şu anda dünyada en tehlikeli olarak görülen AIDS hastalığından ölüm, maalesef, Türkiyemizde bu kadar fazla değil. Niye maalesef; biz, trafik kazalarını önlemede çok ciddî tedbirler alma açısından geri kaldığımız için. Çok şükür ki, Türkiye'de AIDS'ten ölüm çok az; ancak, trafik kazası sonucu çok ölümle karşı karşıya bulunmaktayız.
Trafik kazasından mustarip bir arkadaşımız -Nevzat Sezer- Antalya'da 1997 yılında yapmış olduğu bir çalışmada -bunu herkese göndermiş- "davacıyım" diyor. "Trafik kazalarına seyirci kalan kuruluşların yetkilileri tümünüzden davacıyım (9 kuruluş hariç), sürücü kursları (1'i hariç), şoförler federasyonu, otobüs işletmeleri, kamyon nakliyecileri, Karayolları Genel Müdürlüğü, belediyeler, petrol şirketleri, alkollü içki fabrikaları, otomobil sanayii, otomobil tamirhaneleri, TOBB, TİSK, TÜSİAD, sigorta şirketleri, bankalar, turizm şirketleri, müzik ve film yapımcıları..." Ve uzayıp gidiyor.
Değerli arkadaşlar, görüyorsunuz ki, trafikle ilgili kuruluşlar ne kadar dağınık ve birbirlerinden kopuk vaziyetteler. Bu kuruluşların belli bir disiplin içerisinde ve mühendislik hizmeti adı altında toplanması, ülkemizdeki trafik kazalarını önleme açısından çok ciddî bir çalışma olacaktır. Ayrıca, Meclisimizin trafik kazalarını önlemeyle ilgili yapmış olduğu çalışma ve başında Prof. Ahmet Tan; yaptığı çalışmadan dolayı huzurlarınızda kendisine teşekkür ediyorum; bu komisyonda hizmet alan tüm milletvekili arkadaşlarıma da huzurlarınızda teşekkürü bir borç biliyorum. Bu çalışmanın akademik bünyeye kazandırılabilmesi için mutlaka bir disiplin altında değerlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum. Bunun için de, Antalya'da, trafik kazalarını önleme açısından bir trafik mühendisliği fakültesinin açılmasını, huzurlarınızda, sizden talep ediyorum. Ha, bu Antalya olur veya başka yer olur çok önemli değil, yeter ki, kurulsun; ama, Antalya'da olursa, biz, bundan memnuniyet duyarız. Hatta, olumlu oy vermekle, bu kanun teklifinin programa alınması da söz konusu olabilir; ancak, sıra gelir, gelmez, orasını bilemeyiz. Bileceğimiz şey şu: Bildiğimiz bir diğer husus da, Bakanlar Kurulu kararıyla üç fakültenin açılabileceğini biliyoruz. Eğer, hükümetimiz, Bakanlar Kurulu kararıyla, üç fakülteden biri olarak, trafik kazalarını önleme açısından trafik mühendisliği fakültesini kuracak olurlarsa, memleketimize çok ciddî hizmette bulunmuş olacaklar.
Hepinizi bu duygularla selamlıyorum ve olumlu oylarınızı bekliyorum.
Sağ olun. (Alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkürler Sayın Okudan.
Sayın milletvekilleri, önerge sahibi dışında bir milletvekiline söz verme imkânımız var. Geliş sırasına göre, birinci sırada, Giresun Milletvekili Turhan Alçelik, ikinci sırada da, İstanbul Milletvekili Ahmet Tan müracaat etmiş bulunmaktadır. Bu nedenle, birinci sırada bulunan Giresun Milletvekili Turhan Alçelik'e söz veriyorum.
Buyurunuz Sayın Alçelik. (SP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
TURHAN ALÇELİK (Giresun)- Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, öncelikle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir trafik mühendisliği fakültesi kurulmasıyla ilgili bir kanun teklifi üzerinde konuşuyoruz; ancak, artık, herhangi bir fakültenin kurulması kanun gerektirmiyor; ama, Meclisimizin gündeminde olduğu ve bu konunun hayatî önemi bakımından, hükümetin gündemi arasında acilen yer alması için, bu görüşlerimizi ifade ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, trafik kazaları Türkiyemizin en önemli problemlerinden biri. Bu konuyla ilgili, maalesef, bürokrasimizin ve hükümetlerin duyarlılığı yeterli değil. 1999 senesinin başında, ölümlü kazalarla ilgili gönüllü bir çalışma başlattım dört ayrı bakanlık nezdinde; hiç olmazsa, sürücülerden kaynaklanan, sürücülerin sağlık problemlerinden kaynaklanan kazaları tespit edelim diye; ancak, üzülerek ifade ediyorum, herhangi bir sonuç alamadık; dört yıla yaklaştı beklediğimiz dokümanlar henüz elimize ulaşmış değil.
Değerli arkadaşlar, bundan iki gün önce ülkemizde, zannediyorum, toplumumuzun gündemine çok fazla yansımayan, uluslararası çok önemli bir toplantı (Uluslararası Yol Güvenliği Kongresi) yapıldı. Ben, bir milletvekili ve trafik kazalarıyla ilgilenen arkadaşınız olarak, bu kongreyi takip ettim. Bu kongrede ortak bir karar alındı. Bu konuda çalışma yapan, uluslararası bu toplantıya bilimsel olarak -uygulayıcı olan Karayolları, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma yetkilileri dahil- bildiri sunan arkadaşlarımızda ve bütün herkeste oluşan ortak kanaat şudur: Ülkemizde acilen bir trafik mühendisliği fakültesi kurulmalıdır. Neden; çünkü, dünyanın gelişmiş ülkelerinde trafik kazalarındaki yol kusuru yüzde 30'lar civarında; ama, Türkiye'de, neredeyse yüzde sıfır!.. Zannederim, sadece, bu rakam bile, Türkiyemizde bu kararın çok acilen alınmasını gerektiriyor.
Değerli arkadaşlar, böyle bir fakültenin kuruluşu için kanun gerekmediğini konuşmamın başında ifade ettim. Benim de, Karadeniz Teknik Üniversitesi bünyesinde Giresun'a trafik mühendisliği fakültesi kurulmasıyla ilgili bir kanun teklifim var. Ancak, buradaki yöntem şudur: Önce, üniversite senatosu "burada trafik mühendisliği fakültesi kurmak istiyoruz" diye bir karar alacak. YÖK ve Millî Eğitim Bakanlığı görüş bildirdikten sonra, Bakanlar Kurulundan karar çıkacak, bu da bir haftalık meseledir, yeter ki hükümet bu meseleye sahip çıksın. Konunun aciliyeti bakımından, hükümeti bu konuda duyarlı olmaya ve bu kararı bir an önce çıkarmaya davet ediyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz önce yoklama istedik. Bu Meclisin çalışmasını engellemek için değil, iktidar olarak sizlerin bir yanlışını önlemek için bu yoklama talebinde bulunduk. Evet, çoğunluk var burada; ama, değerli iktidar milletvekilleri, şöyle bir, lütfen, geriye dönüp şu localara bakın allahaşkına! Orada oturan değerli insanlar var. Anadolu'dan gelen insanların sadece bir grup temsilcisi onlar. Niye oturuyorlar orada? Meclisin oturumunu gidelim zevkle izleyelim diye mi; hayır. Ekmeğimizle oynanmasın diye oturuyor o insanlar orada; Anadolu'nun sesi kısılmasın diye oturuyor orada; RTÜK Kanununu engelleyin diye oturuyorlar orada.
Bu duyarlılığınızı bekliyorum ve o insanlar adına, Anadolu'nun sesinin susturulmasının engellenmesi adına, sizleri duyarlı olmaya davet ediyor, trafik mühendisliğiyle ilgili karara olumlu oylarınızı bekliyor, bu duyarlılığınız için şimdiden teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum efendim. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Alçelik.
Sayın Tan, yerinizden...
Bu konuyla ilgili değil mi?
AHMET TAN (İstanbul) - Evet...
BAŞKAN - Buyurunuz.
AHMET TAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu arada, arkadaşımın, beni profesörlüğe terfi ettirmesiyle ilgili küçük bir tavzihte bulunmak istiyorum. Bendeniz, sadece siyasal bilim doktoruyum; ancak, öyle anlaşılıyor ki, trafiğe insan takılınca, ya trafikle bozmuş oluyor yahut da trafik profesörü oluyor. Yine de çok şükür...
Ancak, bu cömertliğinizden yararlanarak, iki cümle de ben eklemek istiyorum bu yararlı öneriye. O da şudur: Biz, Büyük Millet Meclisi adına bir çalışma yaptık. Rapor hazırlandı, yakında Meclisimiz basacak. Bu çalışma, hiçbir şekilde, toplumun hiçbir kurumundan, başta üniversitelerden, bir ses ve yankı bulmadı. Burada, üniversitelerin, kesinlikle trafik dışında kalmasını anlamak mümkün değil. Sayın Okudan arkadaşımızın önerisine bu yüzden katılmak durumundayız; çünkü, üniversitelerimiz, bu büyük facia karşısında -herhalde, yeterince bir entelektüel boyut bulmadığı için- bulunmuyorlar. Her yıl bu ülkede 1 000 000'a yakın insanımız ehliyetname alıyor; ama, bu ehliyetnameleri sadece ve sadece esnaf derneklerine kayıtlı olan trafik sürücü kurslarından alıyor. Halbuki, üniversitelerimiz, en azından, kendi öğrencilerini yetiştirseler, herhalde, bu kadar ölüm olmayacak.
Sözlerime son verirken şunu da ifade etmek istiyorum: Büyük depremden bu yana; yani, 17 Ağustos 1999 tarihinden bu yana trafik kazalarında 20 000'e yakın insanımız -depremde ölen kadar insanımız- öldüğü halde, hâlâ sessiz kalınıyor. O yüzden, arkadaşlarımız, benim trafik konusunda fazla konuşmama bakıp, beni profesörlüğe kadar yükselttiler; ama, ben, hiçbir unvan istemiyorum; sadece, sırada bekleyen, trafikteki suçların -bilinçli taksirle- cezalandırılmasını öngören kanun teklifimizin gündeme alınmasını diliyorum. Bu vesileyle, Yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Sağ olun. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Dr. Ahmet Tan.
Son olarak, Sayın Ongun, buyurunuz.
BEKİR ONGUN (Aydın) - Teşekkür ederim Başkan.
Sayın Zeki Okudan'ın gündeme getirdiği üniversitelerimizde trafik mühendisliği bölümünün açılması konusu, Meclis Trafik Araştırma Komisyonunun çalışmalarında da gündeme getirildi; ama, ne yazık ki, bu, kanun çalışması olarak henüz Meclisin gündemine gelmedi.
Yine bir turizm sezonuna başlıyoruz ve önümüzdeki günlerde trafik kazalarının artmasından korkuyoruz. Bir trafik araştırma komisyonunun Mecliste kurulması bile, çok şükür, trafik kazalarının azalmasına sebep oldu. Kurulacak bu mühendislik fakültesinin, artık, hangi ilde olacağı önemli değil. Üniversite senatoları karar alırsa -Bakanlar Kurulumuz da yetkilidir, kanuna da gerek yoktur- herhangi bir üniversitemizde -merkezî bir üniversite olabilir- bu trafik mühendisliği bölümünün açılması, Türkiye'de kazaların azalmasına, daha çok canların gitmesine engel olacaktır diyor, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Ongun.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Değerli arkadaşlarım, Divan Üyesi iki sayın arkadaşım aynı sayıda buluşamadı; ben de, doğrusu, hangisini desem, yanlış söylemiş olacağım. Onun için, oylamayı elektronik cihazla yapacağım ve kabul edenler ile etmeyenler arasındaki rakam böylece net bir şekilde görülür.
Oylama için 2 dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Kabul edilmiştir.
Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.
V. SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM
1. - (9/5) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN - Türk millî eğitim politikasına aykırı, keyfî ve ideolojik uygulamalarıyla eğitim ve öğretimde kargaşaya sebep olduğu, toplumsal gerilime yol açtığı, eğitim sistemini Avrupa Birliği ve uluslararası standartlardan uzaklaştırdığı iddialarıyla Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu hakkında kurulan (9/5) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için seçim yapacağız.
Doğru Yol Partisi Grubunun, 1 üyelik için 3 kat olarak gösterdiği adayların adlarını okuyorum:
Salih Çelen (Antalya)
Sevgi Esen (Kayseri)
Saffet Kaya (Ardahan)
Adayların adları torbaya konulmuştur, torbadan bir isim çekeceğiz:
Sevgi Esen (Kayseri)
Böylece, (9/5) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliğine Kayseri Milletvekili Sevgi Esen seçilmiştir.
Alınan karar gereğince, sözlü sorular ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız.
VI. KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1. - İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı : 527)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığa verilmediğinden, teklifin müzakeresini erteliyoruz.
Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2. - Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/744) (S. Sayısı : 786)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3. - Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/777) (S. Sayısı : 557)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu raporunun müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (1)
BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
17 nci maddeye bağlı ek 1 inci madde üzerindeki son önergenin oylamasında kalınmıştı.
Şimdi, Komisyonun ve Hükümetin katıldığı, Van Milletvekili Fethullah Erbaş ve arkadaşlarının önergesini, hatırlatmak için tekrar okutup, oylarınıza sunacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 17 nci maddesiyle 3984 sayılı Kanuna aşağıdaki maddeler eklenmiştir.
Ek madde 1.- Birinci fıkrasının sonundaki "göz önünde tutar" ibaresinin "göz önünde tutmak zorundadır" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Lütfi Yalman Aslan Polat
Van Konya Erzurum
Niyazi Yanmaz Mahmut Göksu
Şanlıurfa Adıyaman
(1) 850 S. Sayılı Basmayazı 1.5.2002 tarihli 94 üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler.... Kabul edilmemiştir.
Şimdi de, ek 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ek 2 nci maddeyi okutuyorum...
MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Sayın Başkan, İçtüzüğün 63 üncü maddesine göre usulle ilgili bir tartışma açılması için bir önerge vermiştim efendim.
BAŞKAN - Sayın milletvekillerinin bilgisine sunayım.
Rize Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu imzasıyla Başkanlığa bir müracaat geldi.
"Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usullerinden, en temellerinden biri, oturumu yöneten Başkanvekilinin tarafsızlığıdır.
Daha önceki görüşmelerdeki tutumlarından dolayı, oturumu yöneten Başkanvekili Sayın Yüksel Yalova'nın, RTÜK Yasa Tasarısı görüşmelerini tarafsız olarak yönetemeyeceği endişesini taşıyorum.
Bu nedenle, İçtüzüğün 63 üncü maddesine göre usul tartışması açılmasını arz ve teklif ediyorum.
Saygılarımla. 14.5.2002
Mehmet Bekaroğlu
Rize"
Değerli arkadaşlarım, konu şahsımla ilgili olduğu için, ben, Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı yetkililerine de bir kez daha tahkik etmelerini söyledim. Burada, henüz ortaya konulmuş bir tutum bulunmadığı için, bundan böyle yürütülecek görüşmeler sırasında henüz nasıl tutum takınacağıma ilişkin ortada somut bir husus bulunmadığı için..
MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Önceki oturumdaki tutumunuz belli Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Bekâroğlu, İçtüzüğün 63 üncü maddesini okursanız...
MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Okuyoruz...
BAŞKAN - ...son derece açık ve üzerinde tartışma yapmamızı gerektirmeyecek kadar açık bir madde.
MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - En temel çalışma usulü Başkanın tarafsızlığıdır. Siz taraflı olduğunuzu geçen yönetimde ortaya koydunuz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Ek 2 nci maddeyi okutuyorum:
EK MADDE 2. - Bu Kanunda belirtilen istisnalar dışında, Üst Kuruldan izin almadan radyo ve televizyon yayını yapan ya da Üst Kurul tarafından geçici ya da sürekli iptal edilmesine rağmen yayın yapan kişiye, kuruluşların ise sahip ve yöneticilerine, fiilleri bir başka suç oluştursa bile, fiilin ağırlığına göre altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ve bir milyar liradan yüz milyar liraya kadar para cezası verilir. Ancak, Türkiye Cumhuriyetinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne karşı yıkıcı ve bölücü faaliyetlere sevk edecek şekilde yayın yaptıkları tespit edilerek yayınları durdurulan veya yayın izinleri iptal edilen kişiler, bu kuruluşların sahipleri ve yöneticileri ile bu tür yayınlarda görev alanlar Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesine göre cezalandırılır. Ayrıca tüm yayın cihazları Türk Ceza Kanununun 36 ncı maddesine göre müsadere edilir.
Yayın bantlarını bir yıl süre ile muhafaza etmeyen ve bu süre içinde Üst Kurul veya Cumhuriyet savcılığınca istenmesine rağmen sesli ve görüntülü olarak teslim etmeyen yayın kuruluşlarının sahip ve yöneticileri, altı aydan bir yıla kadar ağır hapis ve bir milyar liradan on milyar liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Ayrıca, bir aydan üç aya kadar ilgili kuruluşun yayınının durdurulmasına karar verilir. Gönderilen bandın içerik bakımından istenen yayın olmaması veya bantta tahrifat, çıkarma, silme gibi işlemler yapılması halinde, ayrıca iki yıldan on yıla kadar ağır hapis ve iki milyar liradan on milyar liraya kadar ağır para cezası verilir.
Bu maddedeki para cezaları, her yıl Maliye Bakanlığınca ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılır.
BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, ek 2 nci madde üzerinde ilk olarak Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Remzi Çetin söz istemiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Gruplar adına söz isteyen arkadaşlarımızın konuşma süreleri 5'er dakikadır.
Buyurunuz Sayın Çetin.
AK PARTİ GRUBU ADINA REMZİ ÇETİN (Konya)- Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.
Günlerden beri kamuoyunun gündemini ciddî şekilde meşgul eden RTÜK Yasasını görüşmeye devam ediyoruz. Maalesef, toplumumuzun her kesimi tarafından, bu meseleyle doğrudan ilgili veya ilgisiz her kesim tarafından çok ciddî tenkitlere maruz kalmasına rağmen, ısrarla ve inatla, bu kanun Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçirilmeye çalışılmaktadır ve 21 inci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak en büyük bir hatayı yapmakla karşı karşıya, maalesef, bırakılmış durumdayız. Çünkü, bugün, gerek OECD ülkelerinde gerek Amerika Birleşik Devletlerinde, bütün demokratik ülkelerde, ülkemiz, insan hakları ve demokratik prensiplerin bihakkın uygulanması bakımından, ciddî tenkitlere maruz kalmaktadır. Ülkemizin dünya platformunda, demokratik platformda böyle ağır eleştirilere, tenkitlere maruz kaldığı bir ortamda, bizim bu kanunu ısrarla Meclisten geçirmeye çalışmamızın yanlışlığı ortadadır.
Değerli arkadaşlarım, sık sık dile getirildi; Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Milletine hizmet eden, Türk Milletinin âli menfaatlarını gözeten kanunların yapıldığı bir yerdir, bir mercidir. Değerli arkadaşlarım, konuşmacılarımız sık sık dile getirdiler; ülkemiz binbir türlü meseleyle karşı karşıyadır. Hükümetin icraatları sürekli olarak tenkit edilmekte ve başarılı olup olmadığı her zaman tartışılır olmaktadır. Hal böyleyken, kamuoyunu sansasyon olarak ciddî şekilde çalkantıya verecek ve gerçekten ülkemizin demokratik prensipleri bakımından tenkitlere maruz kalacak böyle bir kanunu çıkarmada ısrarcı olmak, Türkiye Büyük Millet Meclisini, sanki belli insanları ve belli kesimleri gözeten kanun yapıyormuş gibi bir durumla karşı karşıya bırakmak, takdir edersiniz ki, hepimizi derinden üzmektedir. Hal böyleyken, bu konuda ısrarcı olmanın yanlışlığı ortadadır.
Değerli arkadaşlarım, ek 2 nci maddeye göre, Üst Kuruldan izin almadan TV ve radyo yayını yapılması halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ve 1 milyar liradan 100 milyar liraya kadar para cezası öngörülmektedir. Bu çok geniş bir aralıktır. Bu konuda hâkime bu derece takdir hakkı bırakılmasının uygulamada ne denli yanlışlıklara sebebiyet vereceği hepimizin malumudur.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyetinin varlık ve bağımsızlığına, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne karşı söz konusu fiillerin işlenmesi halinde "TCK'nın 314 üncü maddesine göre cezalandırılır" denilmek suretiyle, yine, çok ağır müeyyideler getirilmeye çalışılmakta ve tarafsız basın yayın organları tarafından kamuoyunun sağlıklı bir şekilde bilgilendirilip sağlıklı bir kamuoyu oluşturulması noktasındaki basın yayın kuruluşları, ciddî şekilde baskı altına alınmaya çalışılmaktadır.
Ayrıca, yayın bantlarının bir yıl süreyle muhafaza edilme mecburiyetinin getirilmesi ve bu noktada hataların yapılması halinde, altı aydan bir yıla kadar ağır hapis cezası, 1 milyar liradan 10 milyar liraya kadar, yine ağır para cezası ve bir aydan üç aya kadar yayını durdurma cezası gibi, gerçekten, pek çok yayın kuruluşunun kaldıramayacağı cezalarla karşı karşıya bırakılmaktadır bu kuruluşlar.
Ayrıca, gönderilen bandın içerik bakımından istenilen yayın olmaması, bantta tahrifat, çıkarma, silme gibi işlemlerin yapılması halinde de, iki yıldan on yıla kadar ağır hapis ve 2 milyar liradan 10 milyar liraya kadar da ağır para cezası öngörülmektedir.
Değerli arkadaşlarım, söz konusu olan bütün bu hususlar, fevkalade yüksek değerlerdir, yüksek rakamlardır. Dolayısıyla, basın özgürlüğüne, medya özgürlüğüne ve bağımsız, objektif kamuoyu oluşturulması noktasına ciddî bir darbe vurulmaktadır. Bu ağır para cezalarını, mevcut yerel ve ulusal televizyonlarımızın, medyamızın kaldırması oldukça zordur ve burada, biraz önce de ifade ettiğimiz gibi, çok geniş bir takdir hakkı bırakılmak suretiyle, her türlü adaletsizliğe sebebiyet verecek uygulamalara yol açılacaktır.
Değerli arkadaşlarım, ayrıca, bu meblağların ödenemeyecek miktarlarda olmasının yanında, diyelim ki, tahrifat yapılmasının ölçüsü olarak, medya kuruluşlarının birbirlerine karşı yanlışlıklar yapabilmesi gibi birtakım fiillere de yol açacak durumlar söz konusudur. O bakımdan, mutlaka, bu muğlak ifadeler yerine, daha net, somut ifadeler içeren bir kanunun çıkarılması gerekirdi. Dolayısıyla, bu konudaki ısrarın yersizliğiyle, bütün bu yanlışları bünyesinde mündemiç kılan bir kanunun çıkarılmaya çalışılmasıyla, gerçekten, ciddî bir hatayı yapmakla karşı karşıya kalıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, yayın bantlarını bir yıl süreyle muhafaza etmemek, Üst Kurul ve cumhuriyet savcılığına teslim etmemek durumunda, hem para cezası hem hapis cezası hem de yayını durdurma cezası gibi, gerçekten, çok yönlü cezalar öngörülmek suretiyle, ciddî bir tehdit oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bütün bunların yanlışlığı, hepimiz tarafından görülmektedir; çünkü, şu ana kadar yapılan değerlendirmelerde, maalesef, iktidar, çıkıp, bu kanunu niçin buraya getirdiğini, bu kanunun gerekçelerini haklı bir şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisinin önünde savunamamıştır ve savunulamayan bir kanun çıkarılmaya çalışılmaktadır. Burada, siyaset-medya ilişkisi çok açık ve seçik olarak görülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen, son cümlelerinizi söyleyiniz.
REMZİ ÇETİN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
O bakımdan, siyasetin ve siyasetçinin bu kadar ağır tenkitlere, haksızlıklara maruz kaldığı bir ortamda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kendi eliyle, siyasetin ve siyasetçinin bu ağır durumunu ağırlaştırıcı ve siyaseti ve siyasetçiyi zor durumda bırakmaya çalışan, onları etkisiz kılmaya çalışan çevrelere karşı, âdeta, yeni bahaneler verici bir tutum sergilenmeye çalışılmaktadır. Bu durumu doğru bulmuyoruz ve 21 inci Dönem Meclisi, gerçekten, bu hatayı işlemekle, gelecekte telafisi zor bir fiili yapmaktadır. Nitekim, Sayın Bakan ve diğer sözcüler "hele bu kanunu bir çıkaralım da, hatalarını sonra telafi ederiz" gibi, bugünden bu kanunun zaten savunulamayacağını, yanlışlığın yapılmakta olduğunu baştan ifade etmişlerdir. Bu hatadan dönmek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin en tabiî görevidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Çetin.
İkinci olarak, Saadet Partisi Grubu adına, Kahramanmaraş Milletvekili Mustafa Kamalak...
YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Cevat Ayhan konuşacak.
BAŞKAN - Başkanlığa verilen...
YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Ben böyle ifade ediyorum efendim.
BAŞKAN - Hay hay, ben bir şey demiyorum; Başkanlığa verilen isim Mustafa Kamalak hocamızdı, onu söylüyorum.
YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Değiştirelim efendim.
BAŞKAN - Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan.
Buyurunuz Sayın Ayhan. (SP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
SP GRUBU ADINA CEVAT AYHAN (Sakarya) - Muhterem Başkan, muhterem üyeler; söze başlarken, Saadet Partisi Grubu adına hepinizi hürmetle selamlıyorum.
Bu maddeyle, çerçeve 17 nci maddeyle, 3984 sayılı Radyo ve Televizyon Yüksek Kuruluyla ilgili kanuna 5 tane ekmadde getirilmektedir. Ben, ek 2 nci madde üzerinde söz almış bulunuyorum.
Okunan madde metninden de hatırlanacağı gibi, izinsiz yayın yapanlara, iptale rağmen yayın yapanlara, devlet ve cumhuriyet aleyhine yayın yapanlara, bantların muhafazasıyla ilgili sorumluluğu taşımayanlara ve bantların istenip de verilmemesi halinde veya yanlış verilmesi halinde, birtakım cezalar getirilmektedir. Daha önce burada okunduğu için, bunların tafsilatına tekrar girmeyeceğim; ancak, tabiî, bu cezaların ağır olduğunu ifade etmek istiyorum. İki yıla kadar hapis, on yıla kadar hapis var. Bantlar muhafaza edilmemiş veya bantlar istenmiş... Bu verilen bantlar istenen bantlar değilse, tahrifat yapılmışsa, çıkarma yapılmışsa, silme yapılmışsa, on yıla kadar ağır hapis cezası var. Tahrifatı anladım, çıkarmayı anladım, silmeyi anladım. Cezaların miktarı makul mu değil mi, ayrıca tartışılır; ama, istenen yayın değilse...Yani, bir televizyon, bir radyo, bandı arşivden çıkarmış, vermiş; bu da istenen yayın değilse, onu iki yılla on yıl arasında hapis cezasıyla muhakeme edeceksiniz. Yani, "bu, istenen bant değildir, bunu değiştirin" diye iade edip tekrar istemek mümkün değil mi? Onun için, buraya, bu maddeye bir tarif getirmek lazım.
Cürüm işlemek maksadıyla teşekkül oluşturmaktan yargılamalar var burada ve müsadere var. Madde 36, bütün yayın cihazlarının müsaderesidir. Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesi, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmayla ilgili cezalardır. Bunların bir daha dikkatle değerlendirilmesi lazım; ama, hükümet, tabiî, bu tasarıyı buradan alelacele geçirmek istiyor; Cumhurbaşkanının ikazına rağmen, vetosuna rağmen, iadesine rağmen, bütün kamuoyunun, mahallî radyo, televizyon ve gazetelerin, mahallî basının, genel olarak bütün çevrelerin, ulusal basının da mühim bir kısmının itiraz etmesine rağmen, bu tasarı, bu haliyle, Türkiye'de radyo ve televizyon yayıncılığına büyük bir darbe vuracağı ifade edilmesine rağmen ısrarla çıkarılmak isteniyor.
Tabiî, mahallî televizyon, radyo ve gazetelerin fevkalade mühim hizmetleri var. Bunlar, hükümetlerin mahallindeki uygulamalarını denetlerler, halkın şikâyetlerini dile getirirler, idarecileri ikaz etmiş olurlar. Bir denetim mekanizmasıdır bunların yaptığı. Bunların birtakım dertleri var, sıkıntıları var -geçenlerde bu Mecliste mahallî basınla ilgili meseleler konuşuldu, araştırma komisyonu teşkil edildi- bunların bir an önce çözülmesi lazım; ama, biz, bütün sesleri susturup hükümete sessiz bir Türkiye hazırlamak için ne gerekiyorsa onu yapıyoruz. Sayın Başbakan "efendim, geçmişte, esnaf yürüyordu, birtakım meslek odaları yürüyüş yapıyordu; şimdi yürümediklerine göre herkes memnundur" diye ifade ediyor. Biraz daha sessiz bir Türkiye haline getireceksiniz; ama, kontrol edilemeyen patlamalar meydana gelir neticede.
Tabiî, bu kanunun en mühim maddesi, bundan sonra gelecek olan ek 3 üncü maddesidir. Burada yapılan da, 29 uncu maddedeki ihalelere katılma yasağını kaldıracaksınız.
Değerli arkadaşlar, bu çok mühim bir şeydir. Bu kanunun esasında, çekirdeğinde bulunan madde. Tabiî, sırası geldiği zaman konuşulacak. Siz, gazete ve televizyonların, radyoların, yani, basın yayın kuruluşlarının sermayeyle ilgisini kesmezseniz, bunların, iş piyasasında aktif olan aktörlerin tetikçisi olarak kullanılmalarına zemin hazırlarsınız. Bu, demokrasi bakımından, hukukun hâkimiyeti bakımından, vatandaşın hukukunun korunması bakımından da fevkalade mahzurlu bir husustur. Türkiye bunu tartışıyor, bunu tartışmak lazım; ama, bu olgunlaştırılmadan, alelacele, bu kanun buraya tekrar getirildi. Bundan sorumlu olan Sayın Bakanın "onbeş yirmi gün içinde yeni bir tasarı getireceğiz, ben de buna katılmıyorum, sindiremiyorum" demesine rağmen hangi irade bunu buradan ısrarla çıkartıyor; bunu anlamak mümkün değil. Hükümeti bir daha düşünmeye davet ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEVAT AYHAN (Devamla) - Bitiriyorum Muhterem Başkan.
BAŞKAN - Lütfen, sonuçlandırınız Sayın Ayhan.
CEVAT AYHAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, mademki bu yasa ihtiyaca uygun değil, bu yasayı geri çekip, tekrar, bütün tarafların değerlendirmesiyle, mutabakatıyla çalışacak olan bir RTÜK Yasasında düzenleme getirmek herkesin faydasınadır. Hükümetin ısrarla yaptığı bu işlerden dolayı, sonra "yanlış yaptım, pişman oldum" diye günah çıkaracak şekilde ortaya çıkmasının hiçbir manası olmadığını ifade ediyor, hepinizi hürmetle selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Ayhan.
Son olarak, Doğru Yol Partisi Grubu adına, İçel Milletvekili Turhan Güven.
Buyurunuz Sayın Güven. (DYP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
DYP GRUBU ADINA TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğru Yol Partisi Grubu adına, hepinizi, sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun, aslında, çok masumane bir görüntü sergiliyor bazı maddelerinde; ama, aslında, hür basını ortadan kaldırmanın yolları çok detaylı olarak düzenlenmiş bir kanun. Hür basın, yalnız, İstanbul'da, Ankara'da çıkan basın değil, 81 ilin her il merkezinde ve ilçelerinde çıkan basın demektir; yani, kısaca, Anadolu basını demektir, Trakya basını demektir. Siz, bu kanunla, bazı cezalar, bazı müeyyideler getirmiş görünüyorsunuz, çekidüzen vermiş görünüyorsunuz; ama, aslında, siz, Anadolu basınını yok ediyorsunuz. Bunun yollarını da, çok ince, detaylı biçimde bu maddelerde getirmiş oluyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bakınız, ölüm cezalarını kaldıran bu Meclis mi; bu Meclis. Peki, yanlışlıkla bir bandı gönderen o televizyon istasyonu sahibine veya sorumlusuna siz ne getiriyorsunuz; iki yıldan on yıla kadar ağır hapis. Siz, eli kanlı adamları burada affettiniz. Peki, bunun karşılığında, bütün cürümü, suçu, sadece, bir bandı yanlışlıkla istenilen bant yerine göndermek olan insana, iki yıldan on yıla kadar hapis cezası getiriyorsunuz. Neresinde var bunun hak ve nasfet uygulaması?! Siz, müebbet ağır hapse mahkûm olan insanı altı sene sekiz ay içinde, sekiz sene altı ay içinde çıkarmayı düşünüyorsunuz; ama, bakın, öbürüne de, on sene getiriyorsunuz bir yanlışlığın içinde olan şeyde... Ceza hukukunda önemli olan kast unsurudur. Her zaman söylüyorum; yapmayın!.. Bu miktarlarla, Anadolu basını, şu cezalarla ayakta kalabilir mi?! Sizin, aslında, buradaki hedefiniz ne, siz ne yapmak istiyorsunuz; bunu bize anlatın da, eğer, doğruysa anlattıklarınız -ki hiçbirinin doğruluğuna inanmıyorum şahsen- o zaman, ben, kalkayım, burada sizi savunayım; ama, sizin savunulur tarafınız yok; çünkü "ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz..." Siz, öyle işler getiriyorsunuz ki, Türk Milletinin sesini kesmenin yollarını arıyorsunuz ve buluyorsunuz.
Bu kanun çıkarsa... Daha evvel de söyledim, yine söylüyorum: Cumhurbaşkanı Anayasaya aykırılıktan gönderdi size; siz, eski Anayasaya göre gönderilme olayını ortadan kaldırdınız; bazı maddelerini yeni Anayasa değişikliklerine göre, hiç görüşmeden önümüze getirdiniz. Bu kanun, Sayın Cumhurbaşkanının önüne gittiği zaman, bu maddeler görüşülmediği için kanunlaşmış sayılmayacağından iade görecektir, görmelidir; ama, gelin, şu yanlıştan dönün. Komisyona tekrar iade edin; deyin ki, biz, bir yanlışın içindeyiz... Canım, yanlışı görmek de bir fazilettir! Niye bu faziletli davranıştan vazgeçiyorsunuz veya vazgeçme gayreti içindesiniz? Artık, doğru yapmanın zamanı geldi geçti değerli milletvekilleri. Sizin her yaptığınız yanlışın faturası millete çıkıyor. Milleti ıstıraba sokmaya hiçbir hakkınız yok. Hür Anadolu basınını ıstıraba sokmaya, hele onları yok etmeye hiç hakkınız yok.
Bakınız, Tanrı affeder; ama, millet sizi affetmeyecektir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP ve SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Güven.
Madde üzerinde 3 adet önerge vardır; önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarısının çerçeve 17 nci maddesi ile 3984 sayılı Kanuna eklenen ek madde 2'nin ikinci fıkrasının birinci cümlesindeki "Cumhuriyet Savcılığınca" ibaresinden sonra gelmek üzere "dava açılmış ise taraflarca" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Aslan Polat Mustafa Niyazi Yanmaz
Van Erzurum Şanlıurfa
Mahmut Göksu Süleyman Metin Kalkan
Adıyaman Hatay
BAŞKAN - 2 nci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 17 nci maddesi ile 3984 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 2'nin birinci fıkrasının son cümlesindeki "ayrıca tüm yayın cihazları Türk Ceza Kanununun 36 ncı maddesine göre müsadere edilir" ibaresinin fıkra metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Aslan Polat Mustafa Niyazi Yanmaz
Van Erzurum Şanlıurfa
Mahmut Göksu Yakup Budak
Adıyaman Adana
BAŞKAN - Şimdi, son ve maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 17 nci maddesi ile 3984 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 2 Anayasaya aykırı olduğundan tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz
Fethullah Erbaş Aslan Polat Veysel Candan
Van Erzurum Konya
Yasin Hatiboğlu Mehmet Bekaroğlu
Çorum Rize
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa)- Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Önergeniz hakkında konuşacak mısınız?
YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Evet.
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Yasin Hatiboğlu. (SP sıralarından alkışlar)
YASİN HATİBOĞLU (Çorum)- Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; 850 sıra sayılı iade edilen yasanın müzakeresi vesilesiyle, Saadet Partisi Grubumuz adına görüşlerimizi huzurunuza getirmek üzere buradayım. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, acaba -düşünüyorum;- düşünen yalnız ben değilim, herkes düşünüyor- bu tasarı, çok önemli, çok öncelikli, çok ölümcül aciliyeti olan bir tasarı mı?! Yani, ülkenin bütün meseleleri çözüldü, açlar doydu, işsizler iş buldu, aşsızlar aş buldu, çarık çorap bulamayan insanların sırtı giydi, karnı doydu, sıra RTÜK'e mi geldi diye hep düşünüyorum; ancak, buraya gelmediğini, biraz sonra, huzurunuzda, görüşlerimi sizlerle paylaşacağım. Ancak, bu tasarı, bu haliyle müzakere edilebilir mi? Gönlüm isterdi ki, hukukçu da olan, Meclisi yöneten Sayın Başkanvekilimiz Yalova işleme almamalıydı bu tasarıyı. Şu sebeple işleme almamalıydı: Biz, kanunların anayasaya aykırı olmamasının dikkatini göstermeye mecbur olan ilk kurumuz, Türkiye Büyük Millet Meclisiyiz. Kanunlar anayasaya aykırı olamaz; ama, biz, Anayasaya aykırı bir düzenleme yapıyoruz.
EROL AL (İstanbul) - Neresi aykırı?
YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Arz edeyim efendim neresinin aykırı olduğunu, birlikte, sükûnetle dinleyelim.
Bu, bir iade kanunudur. Sayın Cumhurbaşkanı, bizim yaptığımız ya da sizin, oylarınızla, dayatarak kabul ettiğiniz, kanun haline getirmeye gayret ettiğiniz kanunu iade etti. Son yaptığımız anayasa değişikliği, 89 uncu maddenin ikinci fıkrasında; Sayın Cumhurbaşkanı, kanunların tamamını veya bir bölümünü iade edebilir. Türkiye Büyük Millet Meclisi sadece iade edilen maddeleri görüşebilir diyor. Bu ifade ve ibare bile tartışmalıdır bana göre. "Sadece" kavramı başkadır, "ancak" kavramı başkadır. "Ancak" hukukta, hasriyet, yani hasrolma, yani özellikle oraya tahsis edilme anlamına gelir. Anayasa yapıcı, hasretmemiş, "ancak" ifadesini kullanmamış, seçme imkânı vermiş; yani, iade edilen maddeleri de görüşebilir, tamamını da görüşebilir demiş. Ne zaman olur bu; iadeden sonra, Sayın Başkanlık, iade edilen yasayı Meclise gönderir; Meclis, tamamı mı görüşülsün, iade edilen maddeler mi görüşülsün diye bir karar verir; ondan sonra, ilgili komisyona gider ve komisyon ona göre işlem yapar.
Değerli milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanı, bu kanunu hangi gerekçeyle iade etmiş; bakınız -vaktim yetmeyecek; ama, bundan sonraki önerge hakkımı da kullanacağım; beni anlayışla karşılayınız- diyor ki: Açıklanan gerekçelerle kamu yararı ile bağdaşmayan, demokratik geleneklere aykırı olan bu düzenleme, netice itibariyle Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri uyarınca yayımlanması uygun görülmeyerek, Türkiye Büyük Millet Meclisine iade edilmiştir. Yani, bu kanun yayımlanmayarak iade edilmiştir, bu kanunun falan feşmekân maddesi değil. O halde, bu kanunun tümü iade edilmiştir. Anayasa Komisyonuna düşen, bu kanunun tümünü müzakereye açmaktı; ama, Anayasa Komisyonumuzun tutanağına bakarsanız, gerekçesine bakarsanız, o, kendine göre, kendi arzu ettiği kimi maddeleri seçerek onları müzakereye açmıştır. Bu, doğru değildir. Bu, Anayasanın 89 uncu maddesine, Cumhurbaşkanının görevlerini ifade eden 105 inci maddesine çok açık aykırılık teşkil eder.
Buradan, Sayın Cumhurbaşkanına seslenmek istiyorum. Bu, yine, Anayasaya aykırı biçimde kotarılmak isteniyor. Sayın Cumhurbaşkanının, bunu, bir kere daha iade hakkı ve yetkisi vardır. Bu ikinci iade olmaz; çünkü, ilk iadeyi usule göre tartışmamıştır...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sonuçlandırınız Sayın Hatiboğlu.
YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Meclis, ilk iadeyi usulüne göre tartışmamıştır. Onun için, Sayın Cumhurbaşkanı, Anayasaya aykırı olarak neticelendirilen bu düzenlemeyi yeniden iade edebilir. Ben, şimdi, bundan sonraki önergemde, inşallah, örnekler vereceğim; yani, hangi hallerde kısmî iade vardır, o kısmî iade nasıl olur, onu tartışacağız.
Ben, teşekkür ediyorum efendim.
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Hatiboğlu.
Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi okutup, işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 17 nci maddesi ile 3984 sayılı Kanuna eklenen ek madde 2'nin birinci fıkrasının son cümlesindeki "ayrıca tüm yayın cihazları Türk Ceza Kanununun 36 ncı maddesine göre müsadere edilir" ibaresinin fıkra metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Önerge sahipleri adına hangi arkadaşımız konuşacak? Ya da gerekçeyi okutayım...
YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - İzin verirseniz ben konuşayım efendim.
BAŞKAN - Sayın Hatiboğlu, sizin isminiz yok efendim.
VEYSEL CANDAN (Konya) - Ben konuşayım.
BAŞKAN - Sizin isminiz yok efendim.
Önergede ismi olan arkadaşlarımı ben hatırlatayım: Niyazi Yanmaz, Mahmut Göksu, Musa Demirci, Metin Kalkan, Cevat Ayhan, Alaattin Sever Aydın, Ahmet Demircan ve Ahmet Sünnetçioğlu.
Eğer, uygun görürseniz, bu arkadaşlarımızdan birini çağıracağım; değilse, gerekçeyi okutacağım.
YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim, gerekçeyi okutun.
BAŞKAN - Hayhay...
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Yayın cihazlarının müsaderesi çağdaş olmayan bir cezadır. Tıpkı İbrahim Müteferrika'nın matbaayı Türkiye'ye getirdikten sonra, o matbaa cihazının müsaderesine benzemektedir. Bu cihazların suç işleme yeteneği yoktur. Bu nedenle yayın cihazlarının müsadere edilmesi çağdaş hukuk normlarına aykırıdır.
BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Üçüncü önergeyi okutup, işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 17 nci maddesiyle 3984 sayılı Kanuna eklenen ek madde 2'nin ikinci fıkrasının birinci cümlesindeki "Cumhuriyet Savcılığınca" ibaresinden sonra gelmek üzere "dava açılmış ise taraflarca" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Önerge sahipleri adına bir arkadaşım konuşacak mı, yoksa gerekçeyi mi okutayım?
YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Gerekçeyi okutunuz efendim.
BAŞKAN - Peki, gerekçeyi okutalım.
Gerekçe:
Yayın bantlarını bir yıl süre ile muhafaza etmeyen ve bu süre içinde Üst Kurul veya cumhuriyet savcılığınca istenebilmektedir. Ancak, dava açılmış ise bu bantların davacı veya davalı tarafından da mahkemede delil olması için istenmesi halinde de bu bantların gönderilmesi gerekmektedir. Bu nedenle dava açılmış ise tarafların birinin talebi üzerine mahkemeye ibraz edilmesinde yarar gördüğümüzden bu önergeyi vermiş bulunuyoruz.
BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı, gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, ek madde 2'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. (SP sıralarından gürültüler)
MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Sayın... Efendim, sayın... Niye saymıyorsunuz?!
RAMAZAN GÜL (Isparta) - Saymıyorsunuz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Efendim, çok fark var; demin bir arkadaşımız da oradan işaret etti.
MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Elektronik beyin misiniz! Saymıyorsunuz efendim, nereden biliyorsunuz çoğunluk olduğunu?!
BAŞKAN - İkisi çok bariz bir şekilde görülebilecek kadar farklı.
MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Hayır efendim, hiçbir şey görünmüyor; muhalefet çoğunlukta.
BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu, o konularda hassasız, hiç merak etmeyin.
MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Saymıyorsunuz Sayın Başkanım; saymak zorundasınız ya da elektronik sistemle yapmak zorundasınız.
RAMAZAN GÜL (Isparta) - Sayın Başkan, el kaldırmıyorlar.
BAŞKAN - Bakın, son derece farklı.
MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Sayın Başkan, kim el kaldırdı, kim kaldırmadı, belli değil.
BAŞKAN - Hiç benim öyle acele etmek gibi bir derdim yok...
MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Siz kabul edilmesini istiyorsunuz, kabul edildi diyorsunuz.
BAŞKAN - Gayet görebileceğim şekilde...
MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Böyle olmaz ki, böyle Meclis yönetilmez ki Sayın Başkan.
BAŞKAN - Bakıyorum; rahat olunuz.
MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Sayın Başkan, bu maddeyi daha oylamadınız.
BAŞKAN - Efendim, şimdi oyladım.
MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Oylamadınız efendim.
BAŞKAN - Şimdi oyladım.
MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Saymadınız; kim kabul etti, kim kabul etmedi.
BAŞKAN - Şimdi oyladım, her iki taraftan da, kabul edenler ve etmeyenler dediğimde, arkadaşlarımız el kaldırdı, arada bariz fark görmesem... Bakın, demin, basit bir...
MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Efendim, el kaldırmadılar, saymadınız bile.
BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu, demin, basit bir konuda doğru karar veremeyeceğimi düşünüp elektronik cihazla oylama yaptık.
MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Evet, tarafsız olacağınız konusunda endişem var demiştim, haklı çıkıyorum.
BAŞKAN - O sizin kanaatiniz...
MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Tarafsız değilsiniz!..
BAŞKAN - Siz, endişenizi Başkanlığa getirdiğinizde, ben, usule uygun olmamasına rağmen, zabıtlara geçirttim Sayın Bekâroğlu; istirham ederim...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Efendim, de facto durum yaratıp, Meclisi yönetemezsiniz! Usuller var; kendi istediğiniz gibi Meclisi yönetemezsiniz!
NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Yönetir!.. Yönetir!..
MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Yönetemez!...
BAŞKAN - Ek 3 üncü maddeyi okutuyorum:
EK MADDE 3. - Radyo ve televizyon yayınları, yayın ilkeleri ve bu Kanunda belirtilen diğer esaslara uygunluğu yönünden,
a) Ulusal, bölgesel ve yerel düzeydeki yayınlar Üst Kurul tarafından izlenir ve değerlendirilir.
b) Üst Kurulun uygun göreceği yerlerdeki yerel ve bölgesel yayınların izlenmesi ve kayda alınması İçişleri Bakanlığının görevlendireceği birimlere devredilebilir. Bu halde gerekli teknik donanım ve ilgili personelin eğitimi Üst Kurulca sağlanır ve masrafları Üst Kurulca karşılanır. Yayın ilkeleri ve bu Kanunda belirtilen diğer esaslara aykırılığından kuşkulanılan yayınların bandı, değerlendirilmek üzere Üst Kurula gönderilir. İçişleri Bakanlığı ile Üst Kurul arasındaki işbirliği bir protokol ile düzenlenir.
Telekomünikasyon Kurumunun millî monitoring faaliyetleri kapsamında yayınları izleme imkânının olması halinde, Üst Kurul ile Telekomünikasyon Kurumu arasında imzalanan bir protokol kapsamında bu yayınlar Telekomünikasyon Kurumunca izlenir ve değerlendirilmek üzere Üst Kurula iletilir.
BAŞKAN - Ek madde 3 üzerinde, birinci olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal...
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, arkadaşımız yok, ben konuşacağım.
BAŞKAN - Peki.
Van Milletvekili Hüseyin Çelik; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanunun 17 nci maddesinin ek 3 üncü maddesi üzerinde, AK Parti Grubu adına görüşlerimizi arz etmek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 14 Mayıs, bizim tarihimizde çok önemli bir gün, belki; bu Mecliste, özel olarak anılması gereken bir gündür; çünkü, 14 Mayıs 1950'de, yani 52 yıl önce, millet iradesi, halk iradesi, güç odaklarına karşı bir şahlanış gösterdi ve millet, 1950'de Demokrat Partisiyle birlikte iktidara geldi. Şimdi, millet iradesinin şaha kalktığı, milletin iktidara geldiği bir günde, biz, millete rağmen, milletin temsilcilerine rağmen, burada bir yasa tasarısı görüşüyoruz ve bunu çıkarmaya çalışıyor değerli hükümet.
Değerli arkadaşlarım, bu RTÜK yasa tasarısını kim benimsiyor, bunun çıkmasını kim istiyor, kim istemiyor; şuna bir bakalım:
Türkiye'deki sivil toplum örgütlerinin hemen hemen hepsi, bu yasa tasarısının çıkmaması gerektiği konusunda hemfikirdir. Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinden tutun da, Barolar Birliğine kadar, bütün esnaf kuruluşlarına kadar, özel radyo ve televizyon sahiplerinin büyük bir kısmı, özellikle yerel medya sahipleri ve bunların temsilcileri olan dernekler, bu yasa tasarısının çıkmamasını istiyor. Değerli milletvekilleriyle bire bir görüştüğümüz zaman, çok değerli milletvekili arkadaşlarımız da "evet, bu yasa tekelleşme getiriyor, bu yasa aslında Anayasa hükümlerine aykırıdır" diyorlar.
Şimdi, iktidar kanadına mensup milletvekilleriyle bire bir görüştüğümüz zaman, vicdanî kanaatlerine göre konuştukları zaman, onlar, bu yasa tasarısının, gerçekten millet, memleket aleyhine birçok hüküm içerdiğini ve yanlış bir yasa tasarısı olduğu konusunda hemfikirler; ancak, ne oluyorsa, değerli genel başkanlar gelip buraya oturunca, iş tamamen değişiyor; Anayasaya yaptığımız sadakat yeminini bir tarafa bırakıyoruz, millet menfaatlarına bağlı kalacağımıza dair yaptığımız sadakat yeminine bağlı kalmıyoruz, onu bir tarafa bırakıyoruz ve sayın genel başkanların baskısıyla burada bir yasa tasarısı çıkarmaya çalışıyoruz.
Değerli milletvekilleri, daha önce söyledim, tekrar söylüyorum: Bu Parlamentonun yüzde 60'ı, 70'i, her dönem değişir; ama, nedense, bütün milletvekili arkadaşlarımız, bir dahaki dönem o yüzde 30'un, yüzde 40'ın içerisinde olacağı varsayımıyla hareket ederek, sayın genel başkanların diretmelerine, dayatmalarına karşı, âdeta, dik duramıyorlar, vicdanlarının sesine kulak vererek oylarını kullanmıyorlar. Bu Parlamento, Türkiye Büyük Millet Meclisi; burası, milletin Meclisidir; milletin görüşü, milletin ruhu, milletin arzuları bu Meclise hâkim olmalıdır. Hiçbir dönem, Türkiye Büyük Millet Meclisi, 21 inci Dönemde olduğu kadar, dışarıdan gelen seslere, güç odaklarının seslerine göre yasama görevi yapmamıştı. Şimdi, bir taraftan -hepiniz kabul ediyorsunuz- Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası ve bazı uluslararası finans çevrelerinin isteği doğrultusunda yasa tasarıları getiriliyor; öte yandan, içerideki güç odaklarının, mütegallibe dediğimiz çevrelerin isteği doğrultusunda yasa tasarıları getiriliyor ve "gece saat 24.00'e kadar değil, gerekirse sabaha kadar çalışalım; ama, mutlaka bunu çıkaralım" diye diretiyorsunuz. Bu, yanlıştır; millet, sizi yargılayacaktır.
1950'de, bu milletin şahlanan ruhu... Biliyorsunuz, 1950'de Cumhuriyet Halk Partisi "devlet benim, güç benim" diyordu ve Demokrat Partililer ortaya çıktığı zaman, Demokrat Parti kurulduğu zaman "canım, bu kasketli Hasolar, Memolar mı memleketi idare edecek" diyorlardı; ama, o asil millet, o Hasolar, Memolar diye küçümsenen millet, kendilerine rağmen, halka rağmen ülkeyi idare etmeye çalışanlara çok büyük bir ders verdi.
Üzülerek ifade ediyorum ki, 57 nci hükümet, halka rağmen, millete rağmen, Türkiye Büyük Millet Meclisine çok büyük bir baskı uyguluyor.
Değerli arkadaşlar, özellikle, iktidar kanadına mensup milletvekillerine seslenmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen, sonuçlandırınız.
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, hükümet üzerinde bir denetim organıdır; ama, ne yazık ki, şu anda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, hükümet üzerinde bir denetim organı değil. Hükümet, Türkiye Büyük Millet Meclisi üzerinde bir denetim organı değil; ama, bir baskı unsurudur. Bu baskıdan kendimizi kurtaramadığımız sürece, "ben, bir daha seçilir miyim; acaba, bir daha sayın genel başkanım beni listeye koyar mı" endişesinden kurtulmadığımız sürece, bu Parlamentonun o hür yapısını temin etmemiz mümkün değil ve tekrar huzurunuzda bir kez daha ifade ediyorum; bire bir görüşmelerimiz esnasında vicdanî kanaatlerini ifade eden iktidar kanadına mensup milletvekili arkadaşlarımızın, bu kanaatlerini, bu Genel Kuruldaki oylara da dönüştürmeleri gerekiyor, bu doğrultuda oy kullanmaları gerekiyor. Millet, bizi de, sizi de, herkesi seyrediyor; bu yasa tasarısının geçmesine elbirliğiyle müsaade etmeyelim.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Çelik.
İkinci olarak, Saadet Partisi Grubu adına, Sakarya Milletvekili Sayın Nezir Aydın; buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
SP GRUBU ADINA NEZİR AYDIN (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 850 sıra sayılı tasarının çerçeve 17 nci maddesinin 3 üncü ek maddesi üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Muhterem arkadaşlar, haftanın ilk çalışma günü, salı günündeyiz. Aslında denetim günüydü; ama, herkesin bildiği acelecilikten dolayı kanun görüşüyoruz, özellikle RTÜK'ü görüşüyoruz.
Ben, burada, şimdi, bütün milletvekili arkadaşlarıma bir şeyi sormak istiyorum, özellikle iktidar mensubu arkadaşlarıma; zannediyorum, haftasonu, birçoğunuz memleketlerinize gitmişsinizdir, seçim bölgelerinizi gezmişsinizdir...
YALÇIN KAYA (İçel) - İstanbul'daydık hafta sonunda.
NEZİR AYDIN (Devamla) - Gittiğiniz yerlerde, seçimden önce, seçim esnasında ve seçildiğiniz günden beri, her gittiğinizde, zaman zaman çıkıp konuştuğunuz televizyonlarda, yine çıkıp konuşabildiniz mi?
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Gidemiyorlar!.. Gidemiyorlar!..
NEZİR AYDIN (Devamla) - Acaba, o televizyon sahipleri, o televizyon muhabirleri, o televizyon çalışanları, Anadolu'daki 250 civarındaki bu televizyon sahipleri, size ne söylediler, ne anlattılar, neleri ikaz ettiler ve bu ikazları, siz, ne derece anladınız, ne derece anlayabildiniz, ne derece yerine getireceksiniz?
Öyle görünüyor ki, RTÜK Yasasını buradan çıkaracaksınız. Çıkarmamak kolay değil!..
Sayın Meclis Başkanvekili, evvelki hafta oturumu idare eden Değerli Başkanvekili adil davranacağını ispat edince, hemen Başkanlık Divanından alındı, bir başka Başkanvekili görevlendirildi. Geçtiğimiz hafta, bu kadar acele ettiğiniz bu kanun neden görüşülemedi; neden görüşmedik madem bu kadar acildi; çünkü, geçen hafta, Meclis Başkanvekili isteklerinizi yapmazdı, iktidarın baskılarına boyun eğmezdi diye düşünüldüğü için bu kanun görüşülemedi. Şimdi, bu hafta, ne tesadüftür ki, dört başkanvekilimiz var, sırayla... İkinci dönemdir bu Yüce Meclisteyim, bizim dört başkanvekilimiz var, bildiğim kadarıyla, teamül gereği, bu başkanvekillerimiz sırayla Meclisi idare ederler; ama, şu anda Meclisi idare eden Sayın Başkanvekilimize, ne hikmetse, bu ara çok çabuk sıra geliyor; bir hafta arayla, yine aynı Başkanvekilimize sıra geldi, bugün Meclisi yine o yönetiyor.
ALİ GEBEŞ (Konya) - Size ne, kim yönetirse...
NEZİR AYDIN (Devamla) - Muhterem arkadaşlarım, Anadolu'yu gezdiyseniz, seçim bölgelerinize gittiyseniz, gittiğiniz yörelerde, esnafı, işçiyi, memuru, çiftçiyi, hatta ve hatta sizler gibi, bizler gibi seçilmiş olan muhtarları, acaba, dinlemeye hiç zamanınız oldu mu; muhtarlarla görüşmeye hiç zamanınız oldu mu? (MHP sıralarından gürültüler)
HİDAYET KILINÇ (İçel) - Hep birlikteyiz onlarla...
NEZİR AYDIN (Devamla) - Siz oradan laf atıyorsunuz değerli MHP'li kardeşlerim; ama, sizin o Türkiye sevdalıları gezilerinizde neler olduğunu bize anlatıyorlar oraya gidince.
HİDAYET KILINÇ (İçel) - Ne anlatıyorlar?..
NEZİR AYDIN (Devamla) - "Gittik toplantıya; ama, konuşturulmadık. Toplantıya gittik; ama, bizi konuşturmadılar; soru sorunca, bize 'provokatör' dediler" diyor muhtar. (MHP sıralarından "Ne alakası var" sesleri, gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... Sayın milletvekilleri...
NEZİR AYDIN (Devamla) - Hayır, hayır... Gidin, Anadolu'da konuşun... (MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Gidemezler!..
NEZİR AYDIN (Devamla) - Gidin muhtarlara konuşun; burada bağırmayın, burada konuşmayın.
YALÇIN KAYA (İçel) - Sultanbeyli'de, sizin partililerinizle de konuştuk.
BAŞKAN - Sayın Aydın, siz Genel Kurula hitap ediniz.
NEZİR AYDIN (Devamla) - Sayın Başkan, işte, adaletinizi burada gösterin.
BAŞKAN - Ben o arkadaşlarıma söyledim...
NEZİR AYDIN (Devamla) - Ne biçim hareketler, ne biçim kürsüye saldırılar bunlar!.. (MHP sıralarından gürültüler)
ALİ IŞIKLAR (Ankara) - Niye çatıyorsun o zaman?!. Kanunla ilgili konuş...
BAŞKAN - Sayın Aydın... Sayın milletvekilleri...
NEZİR AYDIN (Devamla) - Gelin, şu kürsüde cevap verin. Bu kürsü, milletin kürsüsüdür; gelin, buradan cevap verin.
Anadolu'daki, açlık çeken, açlık sınırına gelmiş insanları dinlediniz mi; gördünüz mü?! Dükkân kapatan insanları gördünüz mü; kaç esnaf dükkân kapatıyor gördünüz mü?! İşsiz milyonlara, sayenizde milyonların nasıl katıldığını gördünüz mü?! Şimdi, ben Başkanvekili değişti dedim diye bana oradan laf atıyorsunuz. İddia ediyorum, Başbakanınız, Başbakan Yardımcılarınız bu kanuna karşı çıksın, bir hafta oturamazlar yerlerinde. (SP sıralarından alkışlar) Evet; buyurun, cevap verin!.. Buyurun, cevap verin; doğru mu, değil mi?! (MHP sıralarından gürültüler) Yoksa, bu ülkede bu kadar zulmedeceksiniz, hâlâ iktidar koltuğunda oturacaksınız...
MİHRALİ AKSU (Erzincan) - Senin yüreğin yetmez buna "he" demeye!
NEZİR AYDIN (Devamla) - Tabiî ki, bu bedelleri öderseniz, bu kanunları çıkarırsanız, gayet tabiî, rahat rahat yaparsınız.
Değerli arkadaşlarım, bakınız, sağlıkta, eğitimde, sosyal güvenlikte, maalesef, bu ülke tel tel dökülüyor. Halkın devlete güveni, bize güveni, şu Yüce Meclise güveni, milletvekillerine güveni gün geçtikçe azalıyor. Bunu azaltan en büyük neden, biliyorum ki, siz de katılacaksınız ki, bugün memnun etmeye çalıştığınız...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Aydın, sözlerinizi sonuçlandırınız lütfen.
NEZİR AYDIN (Devamla) - Tekrar ediyorum: Bugün memnun etmeye çalıştığınız kesimdir sizi, bizi, hepimizi yıpratmaya çalışan.
MİHRALİ AKSU (Erzincan) - Biz kimseyi memnun etmeye çalışmıyoruz.
BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK (İstanbul) - Biz milleti memnun ediyoruz.
NEZİR AYDIN (Devamla) - O şekilde tazyik ve tahrik ederek, işte, bedel olarak bu kanunları alıyor sizden.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Cumhurbaşkanı 17 sayfa gerekçe gönderdi; maalesef, Başbakan dahil hiç kimse burada ne denildiğini anlamadı, anlayamadı, anlamak istemedi. Türkiye Gazeteciler Sendikası karşı çıkıyor, RTÜK Başkanı gerekçeleriyle karşı çıkıyor, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu karşı çıkıyor, tüm Anadolu medyası karşı çıkıyor; ama, ne hikmetse, siz, önce minareyi çaldırdınız, şimdi, çalınan minarenin kılıfını hazırlamaya çalışıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Aydın, teşekkür ediyorum...
NEZİR AYDIN (Devamla) - Ama, tarihe geçiyor bu not; bugün 14 Mayıs... Tarihe her şey geçti; bugün de geçecek, bu çıkardığınız yasa da geçecek, bizim söylediklerimiz de geçecek.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Aydın.
Sayın Sökmenoğlu, lütfen...
MUSTAFA MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, zapta geçirmek istediğim bir iki cümle var efendim.
Sayın hatip, geçen onbeş gün evvelki oturumda ben idare ederken...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Sayın Başkan, ne adına konuşuyor?.. Nasıl bir usule göre söz veriyorsunuz?.. Sataşma mı var?..
MUSTAFA MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Sataşma bana var efendim.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Hangi usul bu, merak ediyoruz!
MUSTAFA MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Bir dakika efendim... İstirham ederim. Asarken bile dinleyeceksiniz efendim; olmaz öyle şey!
BAŞKAN - Sayın Sökmenoğlu, siz lütfen buyurunuz efendim.
MUSTAFA MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Müzakerelerde taraf olduğum için görevden alındığımı ifade ettiler. Zatıâlileriniz de biliyorsunuz ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekillerinin haftalık programı var. Bu programın dışında, eğer -beni de iyi tanıyorsunuz- böyle nezaketsiz bir durumla karşılaşsaydım, bir daha, o koltukta oturmaz, o kırmızı plakalı arabaya binmezdim; bir.
İkincisi, zatıâlilerinizi ben aradım, dedim ki; o günkü, o geceki nahoş olaylarda hem muhalefetin hem iktidarın ademiitimat gösterdiklerini gördüm. Böyle bir yasada da, Meclisi daha fazla gerip de -her iki taraf için söylüyorum- idare edemeyeceğim diyerek sizden rica etmiştim; siz de çıktınız.
Ayrıca, bir şey daha ilave etmek istiyorum; sizin adınıza ben söyleyeyim: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanı, hiçbir zaman, keyfî idareyle değil, Anayasa ve İçtüzüğün kendilerine vermiş olduğu kaidelere göre idare ederler. Onun için, biz, komisyon raporunu müzakere ediyoruz, bizim işimiz bunu yapmaktır.
Teşekkür ediyorum efendim.
BAŞKAN - Ben teşekkür ediyorum.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Basına böyle söylememiştiniz Sayın Başkan.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Basına bunları böyle demedin ama!
NEZİR AYDIN (Sakarya) - Sayın Başkan, bir şey açıklamam lazım.
BAŞKAN - Sayın Aydın, siz konuşurken herhangi bir tahkir unsuru yoktu cümlenizde. Sayın Sökmenoğlu da bir bilgi sunuşu olarak söz aldı.
NEZİR AYDIN (Sakarya) - Belki, Sayın Sökmenoğlu yanlış anlamış olabilir; onu açıklamak istiyorum. Ben, Sayın Sökmenoğlu'nun burada taraflı davranacağından endişe ettiğimi söylemedim, öyle ifade etmedim.
BAŞKAN - Evet, o anlaşıldı. Tabiî, söylemediniz, Sayın Sökmenoğlu da öyle bir iddiada bulunmadı.
NEZİR AYDIN (Sakarya) - Ben, adaletli davranacağından dolayı endişe edildi iktidar tarafından dedim.
BAŞKAN - Peki efendim.
Son olarak, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)
DYP GRUBU ADINA MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ek 3 üncü madde hakkında Doğru Yol Partisi Grubu adına söz aldım; başta zatıâliniz olmak üzere, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bu ek maddede itiraz ettiğimiz (b) fıkrasıdır; o cümleyi aynen okuyorum: "Üst Kurulun uygun göreceği yerlerdeki yerel ve bölgesel yayınların izlenmesi ve kayda alınması İçişleri Bakanlığının görevlendireceği birimlere devredilebilir."
Şimdi, bu, ne kadar tehlikeli bir maddedir. Bunu, bugünkü hükümetin icraatlarından veya bundan sonra gelecek hükümetlerin tarafgir icraatlarının... Hele İçişleri Bakanı da eğer geçmişteki gibi veya bugün bazı yerlerde de görüldüğü gibi hareket edecek olursa, bu televizyonların yaşama şansı ortadan kaldırılmaktadır denilmektedir. Eğer, İçişleri Bakanının veya mensubu olduğu partinin aleyhinde yayın yapan bir yerel televizyon, daha doğrusu, gerçekleri söyleyen, halkın sesi olan bir televizyon yayın yaparsa, İçişleri Bakanlığınca görevlendirilen birim bunu izleyecek, yayını banda alacak ve ondan sonra Üst Kurulda değerlendirilecek. Üst Kurulun değerlendirmesi, tamamen o gelen bantlara göre olacaktır. Geçmişte, bunu, Üst Kurul, gönderdiği elemanlarla, teknik ekiplerle değerlendiriyordu. Bu fıkra çok tehlikeli bir fıkradır; bunun, buraya, nasıl, hangi maksatla konulduğunu bilmiyoruz. Temennimiz o ki, bu (b) fıkrasının bu yasadan çıkarılması gerekir.
Değerli arkadaşlarım, önce, hükümetin ve burada hükümet temsilcisi olan, hükümete mensup olan arkadaşlarımızın şuna karar vermesi lazım. Yerel televizyonlara, yerel basına karşı mısınız, değil misiniz? Bu yasada, bu yasanın birçok maddesinde, gerek cezalarda gerek yayın ilkelerinde, yerel basın ve yerel televizyonlar ortadan kaldırılmak istenmektedir; ama, görüyoruz -ki, hepiniz de biliyorsunuz, hepiniz de gidiyorsunuz- gittiğiniz ilde, yerel televizyonlarla sesinizi halka duyuruyorsunuz; halk, yerel televizyonlar kanalıyla düşüncelerini size aktarıyor, bizlere aktarıyor.
Bu televizyonların nasıl yaşadıklarını hepimiz biliyoruz. Hiçbir zaman, bu hükümet, yerel televizyonların sıkıntılarını bertaraf etmek için, herhangi bir şekilde bir desteği, bir kredi imkânını dahi mümkün görmemiştir, görmeyi de düşünmemektedir. Ama, bu yasayla, bu televizyonların ortadan kaldırılmasına ve büyük televizyonların himayesi altına girmesine sebep oluyorsunuz. Düşünebiliyor musunuz, Türkiye'de 244 yerel televizyon var; Ege'de güçlü olan televizyon yok sayılabilir. İzmir'de 4-5 tane televizyon var, diyelim ki bu televizyonların bir tanesi güçlendi; bütün yerel televizyonları satın alabilir. Konya'daki televizyonları, ulusal basın ve ulusal medya mensupları, yani İstanbul patronları alabilir. O zaman, halkın sesi kısılmış olur ve tekelleşme ortaya çıkmış olur.
Değerli arkadaşlarım, şunu açıkyüreklilikle söylüyoruz: Doğru Yol Partisi iktidarında, yerel televizyonlar ve basın -yerel basın ve Anadolu basını- ekonomik olarak, KOBİ olarak, esnaf olarak desteklenecektir; ayrıca, bu yasa yeniden gözden geçirilecektir ve yerel basın ve televizyonları ortadan kaldıran ve kaldıracak hükümler bu yasadan çıkarılacaktır; bunu, herkesin bilmesinde fayda vardır. Doğru Yol Partisinin iktidarı da, yapacağınız erken seçimde veya normal seçimde gerçekleşecektir; bundan da hiç kimsenin endişesi olmasın, milletimiz de aynı duygular içerisindedir.
Bu maddeye ret oyu veriyoruz, bu yasanın tümüne ret oyu veriyoruz. Bu yasayla, bugüne kadar yapılamayan ihalelerin yasaksız hale geldiğini görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sonuçlandırınız Sayın Gözlükaya.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) - Bağlıyorum Sayın Başkanım.
Şunu da söylüyoruz: RTÜK, bugüne kadar tarafsız gözlemde bulunmuştur, ilkeleri tarafsız olarak uygulamıştır, bugüne kadar yerel televizyonlar objektif olarak yayın yapmaya çalışmışlardır; ama, bundan sonra, bu, mümkün değildir; çünkü, bu televizyonlar ortadan kalkmaktadır diyor, bu kanunun hayırlı olmasını dileyemediğimi ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gözlükaya.
Madde üzerinde 3 adet önerge vardır; önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 17 nci maddesiyle 3984 sayılı Kanuna eklenen ek madde 3'ün (b) fıkrasındaki "İçişleri Bakanlığının görevlendireceği birimlere devredilir" ibaresinin "Ulaştırma Bakanlığının görevlendireceği birimlere devredilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Veysel Candan Mehmet Batuk Fethullah Erbaş
Konya Kocaeli Van
Lütfi Yalman Aslan Polat
Konya Erzurum
BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 17 nci maddesiyle 3984 sayılı Kanuna eklenen ek madde 3'ün (b) fıkrasındaki "yayın ilkeleri ve bu Kanunda belirtilen diğer esaslara aykırılığından kuşkulanılan yayınların bandı, değerlendirilmek üzere Üst Kurula gönderilir" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Aslan Polat Mustafa Niyazi Yanmaz
Van Erzurum Şanlıurfa
Mahmut Göksu Süleyman Metin Kalkan Musa Demirci
Adıyaman Hatay Sivas
BAŞKAN - Şimdi, son ve maddeye en aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 17 nci maddesiyle 3984 sayılı Kanuna eklenen ek madde 3'ün, Anayasaya aykırı olduğundan tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Aslan Polat Veysel Candan
Van Erzurum Konya
Yasin Hatiboğlu Mehmet Bekâroğlu
Çorum Rize
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önergeniz hakkında konuşacak mısınız?
YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Lütfen efendim...
BAŞKAN - Önerge sahipleri adına, Çorum Milletvekili Sayın Yasin Hatiboğlu; buyurun efendim.
YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten, bu tasarının, bu haliyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna nasıl getirildiğine akıl erdiremediğimi ifade ediyorum. Anayasa Komisyonunun Sayın Başkanı hukukçudur ve hükümeti temsil eden Sayın Bakan hukukla çok yakından ilgili, alakalıdır. Nasıl oldu da, çok açık ifadeye rağmen, bu tasarının iadesini kısmî iade telakki ettiler, anlamak mümkün değil. Bunun hiç izahı yok; hiç kimse bunu anlayamaz, böyledir diyemez.
Bakın, çok açık ifade; netice itibariyle, Sayın Cumhurbaşkanı 4 tane kanunu sayıyor ve bu kanunlarla ilgili olarak "Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri uyarınca yayımlanması uygun görülmeyerek -bu dört kanun birden yayımlanmayarak- Türkiye Büyük Millet Meclisince bir daha görüşülmek üzere iade edilmiştir" diyor beyler. Kısmî iade bunun neresinde; bana söyler misiniz?!
Sayın Komisyon Başkanı, Sayın Hükümet Temsilcisi, sayın milletvekilleri; Anayasayı ayaklar altına almaya mecbur muyuz?! 81 inci maddedeki yeminimiz, ahdimiz nerede kaldı?! Yeminimizin tahtında meseleleri bir kere daha görüşmeye mecbur değil miyiz?!
Kısmî iade olmaz mı; olur. Bakın, örnek vereyim. Sayın Başkan, mesela, devlet güvenlik mahkemeleri... Buyurunuz... Devlet güvenlik mahkemeleriyle ilgili düzenlemeyi iade etmiş. Nasıl iade etmiş; kısmen iade etmiş. İfadesi ne; Sayın Cumhurbaşkanının ifadesi aynen şu: "Açıklanan gerekçelerle yayımlanması kısmen uygun bulunmayan..." Çok açık beyler!.. Herkes Türkçe konuşuyor. Eğer konuşulan Türkçeyi anlamıyorsak benim söyleyecek sözüm yok. Bu kadar nefes tüketmenin de bir anlamı yok. İşte kısmen iade budur. Sadece bundan ibaret değil, bir başka örnek daha vereyim: Vergi Usul Kanununu biz yaptık burada, Sayın Cumhurbaşkanı iade etti. Aynen ifade şu, kısmî ifade: "Belirtilen bu durum nedeniyle yayımlanması kısmen uygun bulunmayan..." Bunu kısmen görüşürsünüz, iade edilen maddeleri görüşürsünüz. Örnek veriyorum beyler!.. Bu, bizim eserimiz, bu Parlamentonun eseridir. Biz kendi işimizle ters düşemeyiz, dün yaptığımız işleri bugün yok sayamayız; bu, Anayasaya aykırılık olur. Bu nereden kaynaklanıyor; Anayasanın 89 uncu maddesinden... Anayasanın 89 uncu maddesinde deniliyor ki: Eğer kısmen iade edildiyse, o kısmî iadeye dair maddeleri görüşebilirsiniz. Tamamını da görüşebilirsiniz; ama, tamamını iade ettiyse bir kısmını seçip görüşemezsiniz. Bu, kimsenin keyfine göre değildir; yani, kimse, keyfe mayeşa hareket edemez.
Lütfen, hukukçu arkadaşlarım düşünsünler. Bir kere tezekkür edin, ne olursunuz, düzeltin bunu. Anayasa Komisyonumuz çeksin bunu, geri alsın, tamamını müzakereye açsın; sonra, yine getirsin. O zaman, inşallah, sıhhati avdet eder Sayın Başbakanımızın, o da gelir otururlar; daha rahat bir çoğunlukla bu işi götürürsünüz. Zaten söz vermişsiniz, taahhüt etmişsiniz...
Bir örnek daha veriyorum: Malî Sektöre Olan Borçların İyileştirilmesi isimli bir kanun; aynen, Sayın Cumhurbaşkanı "Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri uyarınca kısmen uygun bulunmayan malî sektöre ait kanun" diyor. Kısmen uygun bulunmayan... Beyler, nereye gideceğiz biz; yani, Anayasa ihlali yaparak nereye götüreceğiz?!. Ben inanıyorum ki...
HASAN GÜLAY (Manisa) - Bayanlar da var.
YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Efendim "efendiler" tabirini kullanıyorum. Bak, Mustafa Kemal Atatürk bu kürsüde konuşurken hep "efendiler" diye konuşmuş; çünkü "efendiler" derseniz, hem hanımefendi ifadesi vardır hem beyefendi ifadesi vardır. Bendeniz "efendiler" tabirini sık sık kullanırım, ikisini birden istihdaf etsin diye.
NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Atatürk de kullanırdı.
YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Beyler, şu Anayasayı ihlalden ne geçecek elimize bilemiyorum; yani, yarın bizden sonra gelecekler, bu Parlamento için madalya vermez.
Sayın Cumhurbaşkanı, bu tasarı Anayasaya aykırı biçimde Genel Kurula getirilmiştir gerekçesiyle, bunu, bir kere daha iade etmeye mecburdur; onun hakkı değil, onun sorumluluğu, görevi gereğidir. Gelin, biz yapmayalım, bu fırsatı Sayın Cumhurbaşkanına vermeyelim, biz düzeltelim bunu. Yani, bizim vazifemiz ne; doğruyu bulmak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Süre verdim; bitiriniz lütfen.
YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Sayın milletvekilleri, iktidardaki milletvekili arkadaşlarıma rica ediyorum, ne olursunuz, biriniz çıkın -yararlanalım diye rica ediyorum- deyin ki, hayır, verdiğin bu örnekler bu meseleye uymaz, bu, başka bir şey; sen, gezegenden bir tomar getirmişsin, onları anlatıyorsun; bu işin aslı, doğrusu bu yapılandır deyin. Ben biraz rahat edeyim hiç olmazsa, bizi dinleyen insanlar rahat etsin. Yapmayın; yani şu olmaz.
Siz, biz, hepimiz, Allah rahmet eylesin, Sayın Özal'ı yerden yere vurmadık mı bir sözü uğruna. "Efendim, Anayasayı bir defa delmekten bir şey olmaz" diye bir söz etti diye yerden yere vurmadık mı?! Biz kırk defa deldik, kırk defa... Sağlam yeri kalmadı.
Saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Hatiboğlu.
Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi tekrar okutup, işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 17 nci maddesiyle 3984 sayılı Kanuna eklenen ek madde 3'ün (b) fıkrasındaki "yayın ilkeleri ve bu Kanunda belirtilen diğer esaslara aykırılığından kuşkulanılan yayınların bandı değerlendirilmek üzere Üst Kurula gönderilir" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önerge sahipleri adına bir arkadaşımız konuşma yapacak mı?
VEYSEL CANDAN (Konya) - Ben konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan; buyurunuz.
Süreniz 5 dakika...
Sayın Candan, bu önergede sizin isminiz yokmuş; bir başka arkadaşımı rica edeyim.
VEYSEL CANDAN (Konya) - İmza attım az önce; vardı...
BAŞKAN - Bunda yok efendim; olsa, hayhay, memnuniyetle konuştururuz da...
FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Önerge sahipleri adına ben konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Erbaş.
FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; maddeyle getirilen önemli birkaç husus var; bunlara değinmek istiyorum. Birincisi "radyo ve televizyon yayınları, yayın ilkeleri ve bu Kanunda belirtilen diğer esaslara uygunluğu yönünden, ulusal, bölgesel ve yerel düzeydeki yayınlar, Üst Kurul tarafından izlenir ve değerlendirilir" denilmektedir. Şimdi, Üst Kurul yerel televizyonları nasıl denetleyecek; hemen buraya bir madde koymuşuz, İçişleri Bakanlığına bu yetkisini devredebiliyor. Tamam, İçişleri Bakanlığına devretti bu yetkisini. İçişleri Bakanlığının yetkilisi, illerde dinliyor televizyonları. Vali bey emretti, dedi ki, bu, bizden taraf değil, bunu hemen bir jurnallayalım!.. Gitti...
İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Hangi vali?!
FETHULLAH ERBAŞ (Devamla) - Peşinden, Bakan Beyin hoşuna gitmedi, bir telefon açtı; çünkü, hükümetin yetkilisi. İçişleri Bakanlığı neresi?!. Hani, bu, Üst Kuruldu, tarafsızdı?!.
ŞEVKET BÜLEND YAHNİCİ (Ankara) - Yarın sen de İçişleri Bakanı olursan...
FETHULLAH ERBAŞ (Devamla) - Ben de olsam, yanlış, bu kanun yanlış; benim olmam önemli değil ki...
ŞEVKET BÜLEND YAHNİCİ (Ankara) - Neyi yanlış?!. Devletin kanunu...
FETHULLAH ERBAŞ (Devamla) - Yani, bu kanun yanlış. Şimdi, İçişleri Bakanlığının yetkilisi, bir polis memuru bunu dinleyecek, ondan sonra yallah; jurnalla gitsin, kapatın televizyonu; kapattılar. Yayın ilkelerine aykırı hareket ettin; tamam. Ne olacak sonra; sonra, şu olacak: RTÜK, buna kuvvetli bir ceza verecek, cezayı ödeyemeyecek, cezayı ödeyemeyince ne olacak televizyon; hemen kapatılacak. Bitti...
ALİ GEBEŞ (Konya) - Hata yapmasın...
FETHULLAH ERBAŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın...
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Kanunu oku; uyulacak!..
FETHULLAH ERBAŞ (Devamla) - Efendim, Kanunu madde madde, tek tek okuyorum. Dikkat edersen... Yani, uyun...
Değerli arkadaşlar, RTÜK Başkanı Nuri Kayış şöyle bir ifade kullanmış: "İktidarın eline atom bombası veriyorsunuz." Nasıl veriyorsunuz; işte, bu şekilde veriyorsunuz. Ne olacak sonunda; Türkiye'de, medya tekelleşmesi başlayacak. Satışa çıkarılan bu televizyonları kim alacak; parası olan alacak. Kimin parası var; büyük medya kuruluşlarının. Bakıyoruz medya kuruluşlarına, her bir medya kuruluşunun bir tane bankası var. Müteahhitlik işlemlerine bakıyorsun... Şimdiki RTÜK Kanununda bile "ihalelere giremez" denildiği halde, medya patronları şakır şakır ihalelere giriyor. Bu ne iştir, bu ne icattır, bu ne Türkiye'dir, nasıl böyle devam ediyor, hiç anladığımız yok. Kanunların hiçbirisi, hakikaten tatbik edilmiyor; eğer edilmiş olsaydı, RTÜK, bugün, görevini yapmış olsaydı, geçmiş, iade edilmeyen bu kanunla bile, medya patronlarının çoğunun ihaleye girmesini, borsada oynamasını engellerdi; ama, engellemediler. Şimdi, kalkıyorlar, aynı şeyleri bir daha tekrarlıyorlar.
Değerli arkadaşlar, burada, yine, bir husus daha var "Yayın ilkeleri ve bu kanunda belirtilen diğer esaslara aykırılığından kuşkulanılan yayınların bandı, değerlendirilmek üzere Üst Kurula gönderilir" deniliyor. Şimdi, kuşkulanmak ne demek? Yani, bir kanunun içerisine şüphe koymuşsunuz. Şüphe üzerine, ben kuşkulandım, bunu göndereceğim!.. Net bir tespit yapmıyor, tespite göre de göndermiyor. Ben, senin bandından kuşkulandım. Ee, ne olacak kuşkulanırsan? Hazır; doğru RTÜK'e gidecek televizyonun kapatılması için. Bu, sübjektif bir kriterdir, bir değerlendirmedir; kimisi bir sözden kuşkulanır kimisi kuşkulanmaz. Kişilere göre kanun çıkarıyorsunuz.
Biz, bu kanuna kırmızı oy vereceğiz de, vakit erkenken sizlerin de vermesini diliyor; hepinizi saygıyla selamlıyorum ve önergeme destek vermenizi istirham ediyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Erbaş.
III. - Y O K L A M A
(SP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, önergenin oylanmasından önce yoklama yapılmasını istiyoruz.
BAŞKAN - Komisyonun ve hükümetin katılmadığı önergenin oylanmasından önce, İçtüzüğün ilgili maddesi hükmü uyarınca, arkadaşlarımızın yoklama talebi var; oylama sırasında bunu dikkate alacağız.
İsterseniz, arkadaşlarımızın adlarını okuyalım, ayakta rahatsız olmasınlar, ismi okunan arkadaşımız otursun.
AYDIN TÜMEN (Ankara) - Ayakta 20 kişi yok Sayın Başkan.
NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkan, 19 kişi var.
BAŞKAN - Var arkadaşlar, var... Zapta geçmesi için arkadaşlarımızın isimlerini alıyorlar, 20 kişi var.
AYDIN TÜMEN (Ankara) - Hepsinin aynı anda ayağa kalkması lazımdı Sayın Başkan.
BAŞKAN - Var; arka sıralardaki arkadaşlarımız da aynı gruptan, bir kısmı oturmuş olabilir.
Sayın Günbey, Sayın Alçelik, Sayın Budak, Sayın Hatiboğlu, Sayın Bekâroğlu, Sayın Candan, Sayın Oğuz, Sayın Ulucak, Sayın Polat, Sayın Erbaş, Sayın Kamalak, Sayın Geçer, Sayın Canbay, Sayın Sever Aydın, Sayın Adak, Sayın Demirci, Sayın Emre, Sayın Gören, Sayın Kalkan, Sayın Günbey, Sayın Kukaracı.
Yoklama yapılacaktır.
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutup, işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 17 nci maddesi ile 3984 sayılı Kanuna eklenen ek madde 3'ün (b) fıkrasındaki "İçişleri Bakanlığının görevlendireceği birimlere devredilir" ibaresinin "Ulaştırma Bakanlığının görevlendireceği birimlere devredilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Veysel Candan (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önerge sahipleri adına, Rize Milletvekili Sayın Mehmet Bekâroğlu; buyurunuz.
Süreniz 5 dakikadır.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarının görüşülmesine başlarken Sayın Başkanın taraflı olduğunu, bu sebepten dolayı usul tartışması açılmasını istedim. Aslında, bu istemim, bir güvensizlik önergesiydi; ama, İçtüzükte böyle bir düzenleme olmadığından dolayı, usul tartışması açılmasını istedim. Gerçekten, Sayın Başkanın taraflı olduğu, tarafsızlığını kaybettiği kanaatindeyim. Bir defa, Sayın Başkan, daha 15 gün evvel bu tasarının görüşülmesine başlanırken, gündemdışı konuşmaları iptal ederek, acelesi olduğunu, taraf olduğunu göstermiştir.
Yine, geçen oturumda, gerçekten, kimin ne yaptığı, ne söylediği belli değilken, maddeleri oylatmıştır; bu maddelerin kabul edilip edilmediği belli değildir. Bugün de, aynı şekilde, Sayın Başkan, kimin el kaldırıp kimin el kaldırmadığını görmeden, saymadan "kabul edilmiştir" dedi.
Değerli milletvekilleri, bütün bunlar, Sayın Başkanın taraflı olduğunu gösteriyor. Ben, Sayın Başkanın tarafsız olmasını istiyorum; yoksa, sizin tarafsız olmanızı istemiyorum. Değerli arkadaşlarım, siz tarafsınız; ama, milletten yana taraf değilsiniz; siz, medya patronlarından tarafsınız.
Değerli arkadaşlarım, Anavatan Partisini anlıyorum; DSP'yi anlamakta zorlanıyorum, bırakıyorum bir tarafı... Milliyetçi Hareket Partili arkadaşlarımız, arkadaşlarımızın buradaki konuşmalarına niçin tahammül edemiyorlar. Milliyetçi Hareket Partili arkadaşlarımız niçin bu tasarıyı savunuyorlar; bunu anlamış değilim. Eğer, siz, biliyorsanız, lütfen, kürsüye çıkın, bu milletin kürsüsüne çıkın, yerel televizyonlara, sivil toplum örgütlerine, insanlarımıza, bu yasanın iyi bir yasa olduğunu anlatın; anlatın ki, millet anlasın sizi!.. O zaman, arkadaşlarımızın söylediklerine kızmayacaksınız.
Değerli milletvekilleri, bu madde, gerçekten, bu tasarıyı hazırlayanların millete güvenmediklerinin açık ve net bir şekilde ifadesidir. Siz, millete güvenmiyorsunuz. Bu yönetici seçkinler, sizi yönlendiren yönetici seçkinler de millete güvenmiyor. Hep izliyorsunuz, milleti izliyorsunuz, sivil toplum örgütlerini izliyorsunuz, bütün konferanslar, açık oturumlar, sempozyumlar, hatta bilimsel toplantılar izleniyor. Siz, herkesi ve her şeyi izliyorsunuz; siyasî partileri izliyorsunuz, siyasî partilerin toplantılarına kamera gönderiyorsunuz, izletiyorsunuz. Siz, hiç kimseye güvenmiyorsunuz değerli arkadaşlarım ya da burada vaziyet eden her kimse, o, hiç kimseye güvenmiyor. Hatta ve hatta, birileri, milletvekillerine güvenmiyor, milletvekillerini izletiyor.
Değerli arkadaşlarım burada mı, bilemiyorum. Bir görev için, bir denetim çalışması için, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu adına, Türkiye Büyük Millet Meclisi görevlendirdi, Van'a gittik. Devlet bize güvenmedi, toplantı yaptığımız yere ajan gönderdi değerli arkadaşlarım. Van Valisi bunu niye yaptı diye Sayın İçişleri Bakanına sordum; süresi geçmiş olmasına rağmen, cevap bile veremedi. Evet, böyle bir ortamda, siz, Meclisin itibarını ortadan kaldırıyorsunuz. Bu güvensizlik, bu paranoya, bu milleti hiçbir yere götürmez; ancak ve ancak, sizi, birkaç medya patronuna mahkûm eder, onların dediğini yapmak zorunda kalırsınız. (SP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, bu yasakçılığı bırakmak durumundayız. Elbette yanlış şeyler yapılabilir, elbette birileri yanlışları tespit etmek durumundadır; ama, bu devlet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, artık, millete güvenmek durumunda. Bırakın, millet ne yapıyorsa kendisi yapsın; bırakın, peşine polis takmayın; bırakın, milletvekilinin peşine ajan takmayın. Eğer, bir şikâyet varsa, eğer vatandaştan bir şikâyet varsa, zaten, o zaman gerekli tespitler yapılır; o vatandaş, kimi suçluyorsa, delilleriyle beraber gelir.
Değerli arkadaşlarım, demokrasi böyledir; ama, biz, tek partici kafadan, totaliter kafadan, despotluktan maalesef ve maalesef kurtaramadık ve bu Mecliste bu tip yasaları... 2002 yılında Avrupa Birliği kapısındayız diye övünüyoruz, çağdaşlaştık diyoruz; ama, biz, halen, burada despotça yasaları, millete güvenmeyen yasaları çıkarmaya çalışıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, kimse kusura bakmasın, kızmanıza gerek yok. Ben, bir milletvekili olarak empati yapıyorum. Bu arkadaşlarım, iktidar parti milletvekilleri, nasıl oluyor da bütün milletin karşı çıkmış olduğu böyle bir yasaya "evet" diyebiliyorlar. Bu milletvekilleri yarın milletin huzuruna gitmeyecekler mi?..
KORAY AYDIN (Ankara) - Biz her hafta gidiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET BEKÂROĞLU (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
MEHMET BEKÂROĞLU (Devamla) - Bu soruyu soruyorum ve bir cevap bulamıyorum. Her hafta gidiyorsunuz, teşkilat binalarınıza uğruyorsunuz, çayınızı içip ilçeden ve ilden kaçıyorsunuz. (MHP sıralarından gürültüler)
ALİ GEBEŞ (Konya) - Siz kaçıyorsunuz, siz!
MEHMET BEKÂROĞLU (Devamla) - Bunu ben biliyorum, millet de biliyor.
Saygılar arz ederim. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Bekâroğlu.
Komisyonun ve hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
(SP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
VEYSEL CANDAN (Konya) - Yoklama talebimiz var...
ASLAN POLAT (Erzurum) - Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Bakın, ben, oylamaya geçtikten sonra "yoklama talebimiz var" dediniz Sayın Candan.
VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan... Sayın Başkan...
BAŞKAN - Komisyonun ve hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Şimdi, ek 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
ASLAN POLAT (Erzurum) - Yoklama istiyoruz, yoklama...
VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, kaç defa söyleyelim!
BAŞKAN - Bakın, ben, sizin usulüne uygun her talebinize "evet" dedim.
Kabul etmeyenler...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Sayın Başkan, tarafsız değilsiniz. Sayın Başkan, Mecliste hep terör estirmeye başladın. Böyle iş olmaz Sayın Başkan!
VEYSEL CANDAN (Konya) - Burada mı beklememiz lazım?!
BAŞKAN - Orada beklemeniz lazım.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Yoklama istedik efendim.
BAŞKAN - Olduğunuz yerde beklemeniz lazım; ama, talebinizi usule, İçtüzüğe uygun yöneltmeniz lazım; yönelttiğinizde de karşıladım.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Sayın Başkan, İçtüzüğe uymuyorsunuz, keyfî yönetiyorsunuz, tarafsızlığınızı kaybettiniz, kürsüden inin...
BAŞKAN - O sizin görüşünüz Sayın Bekâroğlu.
İçtüzüğe uygun talepte bulunmuyorsanız, buna yapabilecek bir şey yok.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Ayağa kalkıyoruz...
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, önergede dedik kabul etmediniz, maddede dedik kabul etmediniz, böyle şey olur mu yani?!
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - İçtüzükte ayağa kalkarak yoklama istemek yok mu Sayın Başkan?!
VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, başınızı bu tarafa çevirmeyecek misiniz?!..
BAŞKAN - Bakın, Sayın Candan, oylama öncesinde, birazcık zahmet etseniz, 20 arkadaşımızın imzasını kürsüye gönderseniz, ben...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Ayağa kalkmak yok mu?!.
ASLAN POLAT (Erzurum)- Ayağa kalkarak yoklama isteminde bulunmak yok mu?!.
BAŞKAN- Ben, oylama için başlamışsam sormaya, sizin o saatte ya ayakta olmanız gerekecek ya...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Başlamadınız efendim...
ASLAN POLAT (Erzurum)- Ayaktaydık!..
BAŞKAN- Peki, 10 dakika, 5 dakika önce gönderseniz olmaz mıydı?!. Kürsüye gönderseniz olmaz mıydı?!..
ASLAN POLAT (Erzurum)- Sayın Başkan, ayaktaydık!..
BAŞKAN- Gönderdiğinizin hepsini kabul etmedik mi?!..
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Ayağa kalkıp yoklama istedik...
ASLAN POLAT (Erzurum)- Ayaktayız Sayın Başkan!..
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Sayın Başkanım, bakın, 1 dakika evvel, yarım dakika evvel yoklama istedik kabul etmediniz. Ayaktayız zaten...
BAŞKAN- Ben oylamaya başlamışım...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Efendim, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN- Oylamaya başladıktan sonra isteyemezsiniz...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Ayağa kalkmakla yoklama istenir Sayın Başkan...
BAŞKAN- Sayın Bekâroğlu, ne olur, İçtüzüğü alıp okuyunuz...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- 20 kişi ayağa kalkmaz mı?!. Bir de siz okuyun!..
BAŞKAN- Deminki gibi, 20 arkadaşımızın imzasını 2 dakika önce hazırlasınız, siz konuşurken, diğer arkadaşınız hazırlasa, ben, bu talebinizi yerine getirirdim.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Sayın Başkanım, ayağa kalkıyoruz!..
ASLAN POLAT (Erzurum)- Sayın Başkanım, biz, istediğimiz gibi yapamaz mıyız yani?!..
BAŞKAN- İstediğinizi yapamazsınız...
ASLAN POLAT (Erzurum)- Efendim, İçtüzükte...
BAŞKAN- Efendim, hepimiz İçtüzüğe uygun yaparız.
ASLAN POLAT (Erzurum)- Hayır; İçtüzükte belirtiliyor...
BAŞKAN- İstediğinizi yapamazsınız.
ASLAN POLAT (Erzurum)- Hayır, İçtüzükte deniliyor ki, ister yazı gönderin, ister ayağa kalkın. Biz, önergenin oylanması sırasında ayaktaydık Sayın Başkanım. Lütfen... Biz, ayakta bekliyorduk zaten...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Sayın Başkanım, İçtüzüğü okuyun!.. İçtüzükte, 20 kişi yoklama ister denilmekte Sayın Başkanım. Gelenekler böyle Sayın Başkanım... Yeni bir şey mi icat ediyorsunuz?!. Yani, yeni İçtüzük mü koyuyorsunuz Sayın Başkanım?!..
BAŞKAN- Bakın, son kez, usule uygun...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Uyarıyorsunuz... Ondan sonra atacaksınız değil mi Sayın Başkanım?!..
BAŞKAN- Hayır... Hayır...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Ne yapacaksınız?..
BAŞKAN- Benim söylemediğim bir şeyi siz kendi kendinize düşünürseniz, kendinize yazık etmiş olursunuz.
YASİN HATİBOĞLU (Çorum)- Sayın Başkan...
BAŞKAN- Şunu söyleyeceğim Sayın Hatiboğlu ve sonra size söz vereceğim
Son kez diyorum, usulüne uygun olmak kaydıyla, bundan sonra elbette yapacağım; o, benim tercih hakkıma girmez, benim yetkim de olmaz; ama "kabul edenler" demişken, kalkıp, kabul etmeyenlere sıra geldiğinde, 20 kişiyiz denilmez.
ASLAN POLAT (Erzurum)- Hayır efendim...
BAŞKAN- Demin, 20 kişiyi ben tamamlattım.
YASİN HATİBOĞLU (Çorum)- Sayın Başkan...
BAŞKAN- Buyurunuz Sayın Hatiboğlu.
YASİN HATİBOĞLU (Çorum)- Sayın Başkan, İçtüzüğün 57 nci maddesini gayet iyi biliyorsunuz.
BAŞKAN- Gayet tabiî...
YASİN HATİBOĞLU (Çorum)- Yani, gruplar, milletvekilleri, arzu ederlerse yazılı talepte bulunurlar, arzu ederlerse işaretle yaparlar...
BAŞKAN- "Oylamaya geçmeden önce" deniliyor Sayın Hatiboğlu.
YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, eğer yoklama yapsaydınız şimdiye bitmişti. Bu şekilde zaman israf oluyor.
BAŞKAN - Ama, usulüne uygun davranmak zorundayım. Sizin de bildiğiniz gibi, İçtüzüğün 57 nci maddesi çok açık. 57 nci maddede "... işaretle oylamaya geçilirken, yirmi milletvekili ayağa kalkmak veya önerge vermek suretiyle yoklama yapılmasını isteyebilir" deniliyor. Ben, bu tarafa sormuşum...
VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, müsaade eder misiniz... Zatı âliniz, oylamaya geçmeden önce, sağa ve sola dönüp bakmanız gerekirdi. Oysa, siz, bu tarafa bakmadan, öbür tarafa bakarak, oylamaya geçtiniz.
III. - YOKLAMA
BAŞKAN - Peki, şimdi, ayağa kalkıp, yoklama talebinde bulunan 20 arkadaşımın ismini alacağım.
RİFAT SERDAROĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, oylamaya başladınız, bitirin lütfen.
BAŞKAN - Sayın Bekâroğlu, Sayın Candan, Sayın Hatiboğlu, Sayın Oğuz, Sayın Kamalak, Sayın Karagöz, Sayın Ulucak, Sayın Geçer, Sayın Batuk, Sayın Günbey, Sayın Kukaracı, Sayın Erbaş, Sayın Budak, Sayın Tunç, Sayın Sever Aydın, Sayın Toprak, Sayın Canbay, Sayın Polat, Sayın Gören, Sayın Esengün.
Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı bu önergenin oylanması sırasında, arkadaşlarımızın usulüne uydurulmuş yoklama talebini de gözönüne alarak, elektronik cihazla yoklama yapacağım ve 3 dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Çoğunluğumuz vardır.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Ek 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ek madde 4'ü okutuyorum:
EK MADDE 4. - Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun yayın lisansı verdiği bir kuruluş bu lisansı, yayın istasyonlarını ve şebekelerini, Üst Kurulun izniyle bir üçüncü kuruluşa devredebilir.
Yayın izni talebinde bulunan kuruluşların yerine getirmeleri gereken teknik ve malî yeterlilik şartları, devir şartları ile diğer ön şartlar, Üst Kurul tarafından yönetmeliklerle tespit edilir.
BAŞKAN - Ek madde 4 üzerinde, ilk olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Nevzat Yalçıntaş.
Buyurunuz Sayın Yalçıntaş.
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Ertuğrul Yalçınbayır konuşacaklar efendim.
BAŞKAN - Sayın Çelik, Divana ne verdiyseniz, ben onu okuyorum. Bana verilen pusulada Sayın Nevzat Yalçıntaş Hocamızın adı olduğu için, onu okudum.
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Değiştirdik efendim.
BAŞKAN - Değiştirecekseniz, lütfen, önceden...
Buyurunuz Sayın Yalçınbayır.
AK PARTİ GRUBU ADINA ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği gibi, anayasa, yasama, yürütme, yargı ve idare dahil herkesi bağlayan temel hukuk kurallarıdır ve bu kuralların üstünlüğü ve bağlayıcılığı esastır.
Biz, milletvekilleri olarak...
Öncelikle, kürsüde konuşan milletvekilini dinlemek durumunda olduğumuzu hepimiz biliyoruz.
Milletvekilleri olarak...
BAŞKAN - Sayın Yalçınbayır...
Değerli arkadaşlarım, Sayın Yalçınbayır haklıdır; konuşmayı rahatlıkla takip edebilmemiz icap eder. Ayaktaki sayın milletvekillerinden rica ediyorum... Sayın milletvekilleri... Değerli arkadaşlarım...
NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Muhalefet milletvekilleri ayakta...
BAŞKAN - Sayın Seven, lütfen...
Buyurun Sayın Yalçınbayır.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) - Sayın Başkanım, kanunların yapılmasında, demokratik katılımın sağlanmasında, iktidar partilerine de, milletvekillerine de büyük görevler düşüyor; ama, burada, öteden beri, kanunların yapılmasında, iktidar gruplarının konuşmadığını, millete kanunları anlatmadığını, milletin bilgilenme hakkına saygı göstermediklerini hep birlikte görüyoruz. Bazı zamanlardan yararlanmak, sürelerden istifade etmek uğruna, milletin bu bilgi edinme hakkına saygı gösterilmemesini, demokratik bir ayıp olarak gördüğümü ifade etmek istiyorum. Muhalefetin, sadece konuşma hakkı var; bu konuşmayı da ne ölçüde yapabildiğini, zaman zaman buradaki uğultu şeklindeki gürültülerden anlıyoruz.
Biz, Anayasa üzerine yemin ettik, Anayasaya sadakatten ayrılmayacağımıza yemin ettik, lidere sadakate değil; biz, hukukun üstünlüğüne yemin ettik, buna bağlı olacağımıza yemin ettik; ama, lidere sadakat ve partiye sadakat, her türlü sadakatin üstünde gelir hale geldi.
Cumhurbaşkanı, Anayasanın uygulanmasını gözetiyor, o da yemin etti. Sayın Cumhurbaşkanının yemininin onda birini bizler yapsak, Türkiye daha büyük bir barışa gider, Türkiye daha büyük bir özgürlük ortamına gider. Biz, bunları yapmakta, nedense, lider ve parti hegemonyası itibariyle zorluklar çektiğimizi hep birlikte görüyoruz.
Bu kanunun apaçık Anayasaya aykırı olmasına rağmen çıkarılmak istenmesindeki tek amaç, Anayasanın 152 nci maddesinde "iptal kararı Resmî Gazetede yayımlandıktan sonra yürürlüğe girer" hükmüdür. O zamana kadar, yapılanlar yapılmıştır, alınanlar alınmıştır.
Değerli milletvekilleri, biz, ihtisasımız üzerine de yemin ettik. Ne Anayasa Komisyonu ne de diğerleri, Anayasaya sadakatle bağdaşmayan, Cumhurbaşkanınca apaçık ortaya konan, bazı Danıştay kararlarında yer yer geçen Anayasa hükümlerine rağmen, kamuoyundaki tartışmaya rağmen, hâlâ bunda direnebiliyor. Bu direnmeyi anlayabilmiş değiliz. Sayın Gürkan, Avrupa Birliği yolunda mayın olduğunu ifade etti. Yine, Avrupa Birliğinde görevli parlamenterimiz Sayın Cevdet Akçalı bunları ifade ettiler. Yine, insan haklarından sorumlu Devlet Bakanı olduğu zaman Sayın İrtemçelik, ifade ettiler. Toplumun tüm katmanları bunları ifade ederken, bu telaş, bu acelecilik niye? Bunun nedenini izah etmek durumundayız. 20 nci Dönemde geçmedi, Parlamento özgürce iradesini koydu. 21 inci Dönemde her türlü baskıya rağmen, önce geçmiyordu, sonra geçti. Bu, geçse de, Anayasa Mahkemesinden dönecek; Anayasa Mahkemesinden önce, Sayın Cumhurbaşkanı, ikinci defa geri göndermeyecek, tekrar geri gönderecek; çünkü, hukuk bunu böyle emrediyor.
Değerli milletvekilleri, niye, biz, Parlamento ile Cumhurbaşkanı arasında bir tartışma var diye kamuoyuna bir mesaj veriyoruz. Bu tartışmanın kaynağı, hukuka apaçık aykırı işlemler yapan Bakanlar Kuruludur. Bu tartışmanın kaynağı, Anayasaya aykırı işlemler yapmak için hükümetin, yasamayı kuşatmasıdır. Türkiye'nin daha da özgürleşebilmesi için...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen bitiriniz.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) - Yüksek para cezaları, belirgin ve nesnel olmayan ilkelere uyma zorunluluğu, artık, yerel radyo ve televizyonları bitirecek ve bunlar, kanallarını üçüncü şahıslara devretmek zorunda kalacaklar; durdurma, kapatma, iptal, para cezaları, uyarma cezaları nedeniyle, özgürce yayın yapma haklarını kullanamayacaklar. Artık, Avrupa Birliğinde giderek kabul gören bir anlayışa göre, medyanın yabancı sermayeye açılması da söz konusu; bu, Türkiye için de kaçınılmaz. Medya dışında iş yapan yabancı sermayenin, Türkiye'de kamuoyunu oluşturmak için medya sahibi olmasına ne diyorsunuz?!
Sizi, yemininizle ve vicdanlarınızla baş başa bırakıyorum; umarım ki rahat uyursunuz!.. (AK Parti ve SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Saadet Partisi Grubu adına, Rize Milletvekili Sayın Mehmet Bekâroğlu; buyurun.
SP GRUBU ADINA MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz RTÜK Yasasının çerçeve 17 nci maddesi içindeki ek madde 4 üzerinde Grubum adına söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, biraz evvel konuşan arkadaşımız ifade etti, bu yasayı şimdiye kadar savunan bir tek kişi çıkmadı. Evet, medyada birkaç kişi savunur gibi oldu; ama, onlar da, yasanın bir tarafını ihmal ettiler, işte, memlekette üçkâğıtçılık var, büyük bir yolsuzluk var; bunu düzeltmek için bu yasa çıkıyor, onun için destekleyelim dediler; yani, yanlışlık var, üçkâğıtçılık var, sahtekârlık var, bunu düzeltmek için yasa çıkaralım, bunu meşrulaştırmak için yasa çıkaralım; sadece bunu söylediler. Bu yasayı savunan başka kimseye rastlamadım.
İktidar partilerine mensup milletvekilleri çıkıp bu yasayı savunmuyorlar, Sayın Bakan çıkıp bu yasayı savunmuyor, Sayın Cumhurbaşkanı, bu yasanın Anayasaya aykırı olduğunu söylüyor, herkes sivil toplum örgütleri, üniversite hocaları, uluslararası kuruluşlar, herkes aynı şeyi söylüyor; ama, siz, ısrarla ve ısrarla bu yasayı çıkarmaya çalışıyorsunuz.
Bakınız, Sayın Bakan dediler ki: "Bu yasanın birçok problemi var, ben de bunları biliyorum, görüyorum. Bunları ileride düzelteceğiz, şimdi, hele bir çıkaralım..." Olacak şey mi değerli arkadaşlarım?! Hükümet de öyle diyor, Sayın Başbakan da bu yasayı içine sindiremediğini söylemişti; ama, "hele bir çıkaralım, sonra düzeltiriz..." Böyle bir şey olabilir mi değerli arkadaşlarım?! Eğer, yanlış olduğuna inanıyorsanız, niye bunu çıkarıyorsunuz? Peki, doğru olduğuna inanıyorsanız, çıkıp bunu niye savunmuyorsunuz değerli arkadaşlarım? Niçin millete gelip anlatmıyorsunuz; şu, şu, şu faydaları olacak bu yasanın, şu yaranıza merhem olacak bu yasa diye, niye gelip millete anlatmıyorsunuz değerli arkadaşlarım?
Zaten, Anayasa Mahkemesi bunu bozacakmış... Evet, Anayasa Mahkemesi bunu bozacak; ama, o arada, ne yapılması gerekiyorsa, o yapılacak. Sonra?.. Sonra, eğer Anayasa Mahkemesi de bozmazsa, biz, yanlışlıklarını düzeltiriz. Böyle bir mantık olabilir mi değerli arkadaşlarım?! Eğer Cumhurbaşkanıyla inatlaşmaysa, böyle bir inatlaşmanın mantığı olabilir mi? Kimin, nasıl bir baskısı altında bu yapılıyor?
Evet, kimse kusura bakmasın, biz, Parlamentonun, bakanların, Başbakanların, Başbakan Yardımcılarının baskı altında olmalarını kabul etmiyoruz; ama, ister istemez, bütün bu soruları sorduktan ve cevabını bulamadıktan sonra, kimin ve neyin baskısı altındasınız; ne diyorlar size; Türkiye Büyük Millet Meclisi ve hükümet bir şeylerle mi tehdit ediliyor da bu yasa çıkarılıyor diye soruyoruz. Millet soruyor bunu değerli arkadaşlarım. Biz, bu kürsüden, millet adına bunları size söylüyoruz.
Bakınız, bu Meclis, sizin döneminizde, tarihinin en büyük itibar erozyonuna uğramıştır. Yapılan bütün kamuoyu araştırmalarında, itibarı en aşağı seviyelerde gösterilen kurum Meclistir. Bunun müsebbibi sizsiniz değerli arkadaşlarım. Böyle bir şeye hakkınız yoktur değerli arkadaşlarım. Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletin egemenliğinin kullanılacağı tek çatıdır. Bu çatının itibar erozyonuna uğramasına izin vermemelisiniz değerli arkadaşlarım.
Evet, bu dönem olduğu gibi, hiçbir dönem, Türkiye Büyük Millet Meclisi, kendisini, hükümetin ve birtakım güç çevrelerinin baskısında bu kadar hissetmemiştir. IMF dedi, çıkardınız değerli arkadaşlarım; Dünya Bankası dedi, çıkardınız. Ufak tefek değişiklikler oldu "olmadı, kabul etmiyoruz bunu, noktasına virgülüne kadar bizim istediğimiz gibi yapacaksınız" dediler, getirdiniz, yine çıkardınız. Avrupa Birliğinden baskı geldi, çıkardınız; bürokratlardan baskı geliyor, çıkarıyorsunuz; noktasına virgülüne dokunmadan...
Peki, sizi, millet buraya niçin gönderdi; niçin, siz ve biz buraya seçilerek geldik? O zaman, birileri, 50 kişi IMF'nin, 50 kişi Dünya Bankasının, şu kadar şu kurumun temsilcisinden oluşan bir danışma meclisi gelir, burada oturur, istediğini yapar. Biz niçin buraya geldik değerli arkadaşlarım; biz, milletin temsilcileri değil miyiz?! (SP sıralarından alkışlar)
Ben, milletin temsilcisiyim; millet adına bunu konuşuyorum.
NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Ancak Med-TV'de konuşursun sen...
MEHMET BEKÂROĞLU (Devamla) - Yüreğin yetiyorsa, gelirsin, sen de burada konuşursun, davanı savunursun.
NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sen ancak Med-TV'de konuşursun...
MEHMET BEKÂROĞLU (Devamla) - Ben, her yerde konuşurum. Sen de gel, burada konuş; gel, bu yasayı savun Sayın Nidai Seven; eğer, yüreğin yetiyorsa!..
NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Yeter... Yeter...
BAŞKAN- Sayın milletvekilleri...
Sayın Bekâroğlu, siz Genel Kurula hitap ediniz.
MEHMET BEKÂROĞLU (Devamla) - Yetmez yüreğin!.. Yetmez yüreğin!.. Akşama kalmaz, hükümetten indirirler sizi. Korkuyorsunuz!.. (SP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, bütün bunlar, siz, daha evvel, başka yerlerden gelen baskılara evet dediğinizden dolayı oluyor. Şimdi medya patronları baskı yapıyor, siz de bunları yerine getiriyorsunuz. Ama, değerli arkadaşlarım, bakınız, millet bizi izliyor, Türkiye bizi izliyor, size oy verenler bizi izliyor, yerel televizyon sahipleri bizi izliyor, sivil toplum örgütleri izliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET BEKÂROĞLU (Devamla) - Son cümlelerim efendim.
BAŞKAN - Buyurunuz.
MEHMET BEKÂROĞLU (Devamla) - Bu yaptığımız yanlıştır. Gelin, bunu reddedelim; burada, bu yasayı reddedelim. Zaten, bu yasanın birkaç maddesini reddedersek, geri çekerler. İki şey yapmış oluruz; birincisi, gerçekten, Meclisin iradesini, Meclisin itibarını ayağa kaldırırız değerli arkadaşlarım; ikincisi, gerçekten, iktidar partilerine mensup milletvekilleri olarak, milletin yüzüne bakmaya, milletin önüne çıkmaya yüzünüz olur; yoksa, milletin önüne çıkamazsınız. Tekrar ediyorum, gidersiniz illerinize, ilçelerinize, teşkilatlarınızda çay içer, geri gelirsiniz; pazara çıkamazsınız, kahveye giremezsiniz değerli arkadaşlarım.
Saygılarımı sunuyorum.(SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Son olarak, Doğru Yol Partisi Grubu adına, İçel Milletvekili Sayın Turhan Güven; buyurunuz. (DYP sıralarından alkışlar)
DYP GRUBU ADINA TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu Mecliste artık Avrupa Birliğine girmek istemeyen tek bir kişi olduğunu zannetmiyorum. (DYP, SP ve AK Parti sıralarından "Var, var" sesleri) Eskiden vardı da, şimdi en büyük savunmayı onlar yapıyor.
Şimdi, girmeyi arzu ediyor muyuz, etmiyor muyuz? Ediyorsak, bununla ilgili orta ve kısa vadede neler isteniyorsa, onları yerine getirmeye mecbur muyuz; mecburuz. Biz talep ediyoruz; çünkü, biz istiyoruz.
Şimdi, bu çalışmalar yapılırken, bir ulusal program çıkardık. Peki, ulusal programda ne dedik biz? Gerçi buradan bir jet hızıyla geldi geçti; ama, okuma imkânı olanlar için söylüyorum, basın özgürlüğünün geliştirilmesi ve Anayasa ve yasal güvencelerin güçlendirilmesi planlandı; yani, basın özgürlüğünü geliştirmek için bunlar planlandı. Biz, Avrupa'ya bunu dedik "biz, basın özgürlüğünü geliştireceğiz" diye vaat ettik, söz verdik. Söz, demek ki, sadece orada kaldı.
Peki, bu kanun ne getiriyor? Bu, basın özgürlüğünü geliştiriyor mu, yoksa medyayı, görsel ve işitsel medyayı görev yapamaz hale mi getiriyor? Görev yapamaz hale getiriyor...
EROL AL (İstanbul) - Yok öyle bir şey.
TURHAN GÜVEN (Devamla) - Sen de ileride döneceksin, belki kendine ileride iş bulabilirsin o görsel medyada; ama, bugün bulduğunu yarın bulamazsın. Şimdi, görünen odur.
Bakın, değerli milletvekilleri, emir balâdan gelmiştir, yani yüksek yerlerden bir şeyler gönderilmiştir ve bu kadar çoğunluğu bir araya getiren bu emir, Anayasaya aykırı olduğu çok açık ve net olan bu kanunu bu Meclisten geçirmeye çalışmaktadır ve ne acıdır ki, iktidar mensubu olan değerli milletvekilleri olarak sizler de, bu davranışa ayak uydurmaya, parmaklarınızla bu işi hukukîleştirmeye çalışıyorsunuz.
Hayır, bu hukukî değildir. Açık söylüyorum; bir kere daha bu kanun, Sayın Cumhurbaşkanından, eski Anayasa ve yeni Anayasa çerçevesinde geri çevrilecektir, bundan da şüpheniz olmasın.
Şimdi, bakınız, şu maddede, yani, geçici 4 üncü maddede bir devretme işlemi var yayın lisansı verilen bir kurum veya kuruluş -yahut neyse- yayın istasyonlarını ve şebekelerini, Üst Kurulun izniyle bir üçüncü kuruluşa devredebiliyor. Yani, Üst Kurul müsaade etmediği sürece devir gerçekleşmeyecektir. Siz, bu kurumda, bu özel kuruluşta, hayat hakkı vermediğiniz bu kuruluşta, devir işleminde de "hayır" derseniz, o medyayı, o televizyonu ölüme mahkûm etmiş olursunuz. Gerçi hatırlarsınız -tabiî, MHP o zaman daha bu Parlamentoda değildi; ama- bir frekans tahsisi işini Sayın Başbakan durdurmadı mı?! Bütün hazırlıklar bitmişti, durduruldu. Ne oldu; Başbakanlıkta, o tarihten bugüne kadar frekans tahsisi yapılmadı. Şimdi bu defa ne yapıyorsunuz; 9 üyenin 5'ini Meclis seçecek, yani, Yüce Meclis, yani, siz, kendi yetkilerinizi başkasına devretmenin hazırlığı içindesiniz, acelesi içindesiniz. Bunu anlamak mümkün değil. Çıkardığınız bütün kanunlarda, kendi hakkınızı, millî iradenin tek temsilcisi olan sizler başkalarına devretmeye niye gayret ediyorsunuz, anlamak mümkün değil.
5 kişiyi burada bulunan partiler içinden Meclis seçecek. Peki 4'ünü kim seçecek; falan, falan, falan... Yani, 9 kişilik kurulda 7 kişi hükümetin emrinde olan kişiler olacak. Eğer istemiyorsa, bir de emir almışsa, o kurum, o özgür dediğiniz teşkilat, kendi malını başkasına devredemeyecek. Bu bu kadar basit. O zaman ne olacak; "ver bana da" deme mecburiyetinde kalacak işte o kurum, o kişi, o şirket... Ucuza kapatma devri başlayacak değerli arkadaşlar, bunu fark edin. Yani, Türkiye'de bazı ellerde toplanmasını sağlamak durumundasınız siz. Yapmayın!.. Yapmayın!.. Hür ve demokrat bir ülke olduğunuzu iddia ediyorsanız, sosyal devlet olduğunuzu iddia ediyorsanız, hukuk devleti olduğunuzu iddia ediyorsanız, bu hukuksuzluk niye?! O zaman, Anayasanın bazı maddelerine -yemin bir tarafa, onu bırakınız- riayet etmek mecburiyetindesiniz; en azından değişmez hükümlerine riayet etmek mecburiyetindesiniz. Anayasanın değiştirilemez hükümlerine riayet etmeye mecbursunuz; ama, siz ne yapıyorsunuz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN GÜVEN (Devamla) - Sayın Başkan, müsaade eder misiniz?
BAŞKAN - Buyurun.
TURHAN GÜVEN (Devamla) - Siz, bir inadın içerisinde, bu uygulamayı gerçekleştirmeye çalışıyorsunuz.
Kanun çıkabilir; ama, ileride -bakınız göreceksiniz, Allah hepinize uzun ömür versin- en fazla siz bağıracaksınız, siz; çünkü, o zaman, siz, bu Parlamento içerisinde olmayacaksınız! En fazla size zararı dokunacak olan bu kanunu çıkarırsanız en fazla siz zarar göreceksiniz; ama, ben bunu da istemiyorum. Onun için, gelin, şu işin doğrusunu bilin, yapalım; doğrusunu bulalım diyorum.
Antidemokratik olan 1950'nin 14 Mayısında -bugün, 14 Mayıs- demokrasi daha iyiydi. Siz, daha daraltan bir mecraa sokuyorsunuz demokrasiyi, insan haklarını, özgürlükleri... Yapmayın bunu!.. Yapmayın bunu!.. Aradan geçen elliiki yıldan sonra, biz, yeniden demokrasiyi tartışmaya başlamayalım. Burada daha çok gelişme sağlayacak işlemler içerisinde olalım; ama, siz geriye doğru giderken, attığınız her adımın yanlış olduğunun bilinci içerisinde olmanızı istiyorum.
Bakınız, burada, kalkan her parmak, bu kanuna "evet" diyen her parmak, ileride göreceksiniz, hangi hale gelecektir; onu, sizlerin takdirine bırakıyor, saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde 3 adet önerge vardır; önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık derecesine göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 17 nci maddesi ile 3984 sayılı Kanuna eklenen ek madde 4'ün ikinci fıkrasının "yayın izni talebinde bulunan kuruluşların yerine getirmeleri gereken teknik ve malî yeterlilik şartları, devir şartları ile diğer ön şartlar bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay içerisinde Üst Kurul tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle tespit edilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Veysel Candan Aslan Polat
Van Konya Erzurum
Yakup Budak Mahmut Göksu Musa Demirci
Adana Adıyaman Sivas
Süleyman Metin Kalkan Cevat Ayhan Alaattin Sever Aydın
Hatay Sakarya Batman
Oya Akgönenç Mustafa Niyazi Yanmaz Ahmet Sünnetçioğlu
Ankara Şanlıurfa Bursa
Mehmet Bekâroğlu Nezir Aydın Teoman Rıza Güneri
Rize Sakarya Konya
Mustafa Geçer
Hatay
BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 17 nci maddesi ile 3984 sayılı Kanuna eklenen ek madde 4'ün birinci fıkrasındaki "Üst kurulun izniyle bir üçüncü kuruluşa devredilebilir" ibaresinin fıkra metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Veysel Candan Aslan Polat
Van Konya Erzurum
Yakup Budak Mahmut Göksu Musa Demirci
Adana Adıyaman Sivas
Süleyman Metin Kalkan Cevat Ayhan Alaattin Sever Aydın
Hatay Sakarya Batman
Oya Akgönenç Mustafa Niyazi Yanmaz Ahmet Sünnetçioğlu
Ankara Şanlıurfa Bursa
Mehmet Bekâroğlu Nezir Aydın Teoman Rıza Güneri
Rize Sakarya Konya
Mustafa Geçer
Hatay
BAŞKAN - Şimdi, son ve maddeye en aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 17 nci maddesi ile 3984 sayılı Kanuna eklenen ek madde 4 Anayasaya aykırı olduğundan tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Aslan Polat Veysel Candan
Van Erzurum Konya
Yasin Hatiboğlu Mehmet Bekâroğlu
Çorum Rize
BAŞKAN - Komisyon, önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet, önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Önergeniz hakkında konuşacak mısınız?
ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) - Evet, ben konuşacağım.
BAŞKAN - Evet, Ömer Vehbi Hatiboğlu, önerge sahipleri adına konuşacak.
Buyurunuz Sayın Hatipoğlu. (SP sıralarından alkışlar)
ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; iki hafta önce görüşmeye başladığımız RTÜK Yasasıyla ilgili görüşmeleri bugün de sürdürüyoruz.
Hükümetin çok büyük önem atfettiği bir yasa burada görüşülüyor; ama, hükümet cenahından bir tek sözcü bile millet kürsüsüne çıkıp, bu yasanın gerekliliği veya gerekçesiyle ilgili bir tek söz söylemiyor. Herhalde, hükümet partilerinin, iktidara mensup siyasî partilerin değerli temsilcilerinin söyleyecek hiçbir sözleri yok. Bu Parlamentoda 6 parti grubu var; ama, her madde tek tek görüşülüyor, önergeler tek tek görüşülüyor, muhalefetteki 3 siyasî partinin temsilcileri çıkıp konuşuyor, hükümetten ses yok... Kısacası, Parlamentoda arkadaşlarımız yoklar; millet kürsüsünde yoklar, millet adına söz söylemede yoklar; ancak, parmak kaldırıp indirmede var arkadaşlarımız. Bu tablo, benim söylediğim bir tablo değil. Ben, geçen hafta Aydın ve İzmir çevresindeki birçok ilçeyi gezdim. Orada vatandaşlar da aynı şeyi söylüyor. Bence, iktidar partilerinin uyguladığı bu politika, onların yararına bir politika değildir. Burada onu da arz etmek istiyorum.
Arkadaşlarımız ya bu yasayı beğenmiyorlar ya da kürsüye küsmüşler, bir başka ifadeyle, millete küsmüşler; söyleyecek hiçbir şeyleri yok.
Değerli arkadaşlarım, bu tavırlar, elbette Meclisin itibarını yükseltmez; çünkü, burada, hükümetin önem atfederek getirdiği yasa, eğer gerçekten, millet yararına bir yasaysa, sizin övünmeniz lazım, sizin çıkıp burada, bu hükümetin yaptığı hayırlı hizmetleri, bu güzel hizmeti, anlatmanız lazım. Gelmediğinize göre, siz de bu yasanın bir hayır getirmeyeceğine en az bizim kadar inanıyorsunuz!
Arkadaşlar, bir yasa görüşülüyor, kıyametler kopuyor... Sivil toplum örgütleri ayakta, yerel medya ayakta, temsilcileri ayakta ve kampanyalar yürütülüyor, bu kampanyalara da kulak asan yok.
Bu yasanın bu haliyle görüşülmesi, elbette, hem Anayasaya aykırıdır hem İçtüzüğe aykırıdır. Kürsüye çıkan bütün arkadaşlarımız bunu defalarca dile getirdiler.
Şimdi, sormak gerekiyor: Anayasa Komisyonunda bu yasanın tamamını niçin görüşmedik? Bu aceleciliğin nedeni ne? Yangından mal mı kaçırıyoruz? Neden usulüne uygun görüşülmüyor? Sizi, Anayasaya aykırı bu yasayı böylesine dayatmaya icbar eden, zorlayan bir neden mi var? Varsa böyle bir neden, çıkıp bu millet kürsüsünden bunu anlatmak durumundasınız. Eğer bazı bürokratların ifade buyurduğu gibi, gerçekten, hükümet, bu konuda tehdit altındaysa, hükümet temsilcisi arkadaşımız çıkar bu kürsüye, kimlerin tehdit ettiğini, nasıl bir dayatmayla karşı karşıya olduğunu ifade eder ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin, iktidarıyla muhalefetiyle hepsinin gücünü de arkasına alır ve bu tehdidi savuran gücün karşısında durur; ama, bunu anlatmak için elbette yürekli olmak lazım.
Arkadaşlar, bu yasa gerçekten de bu ülkenin ihtiyacı değildir; çünkü, siz çıkıp bunu savunamıyorsunuz, gerekliliğini ifade edemiyorsunuz.
Burada yasa görüşülüyor, 57 nci cumhuriyet hükümetini temsil eden bir Değerli Bakan şurada oturmuş, yasanın görüşülmesini sağlayan Değerli Bakan dahi bu yasayı benimsemediğini, yeterli görmediğini, birçok eksikliği olduğunu defalarca kamuoyuna deklare etmiş. Bu yasa görüşülüyor, cumhuriyet hükümetinin Sayın Bakanının yanında oturan çok değerli bir bürokrat, televizyonlara, basına açıklamalar yapıyor, bu yasayı yerden yere vuruyor; muhalefet partilerinin temsilcilerinin bile yapamayacağı kadar ciddî tenkitler yapıyor ve bu sırada oturup, bu yasanın görüşülmesine olanak sağlayan ekibin içinde yer alıyor. Bunun, ne adına ve niçin yapıldığını gerçekten anlamakta zorluk çekiyorum. Niçin, savunamadığınız, arkasında duramayacağınız, halka anlatamayacağınız bu yasayı bu şekliyle, bütün teamülleri altüst ederek, Meclis teamüllerini de altüst ederek burada aziz millete bunu bu şekilde dayatmak zorunda kalıyorsunuz ve siz, bu haliyle bu yasa çıktıktan sonra, bugün sizlere sempati besleyen veya iktidarınıza çok fazla ciddî eleştiriler yöneltmeyen medya patronlarının size minnet duyacağını mı sanıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Devamla) - 1 dakikada bitiriyorum.
BAŞKAN - Lütfen, sonuçlandırınız.
ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Devamla) - Bakın, ben, buradan, hükümeti temsil eden, hükümeti oluşturan üç siyasî partinin değerli liderlerine ve temsilcilerine söylüyorum. Belki tarihe not düşmektir bu. Bu yasa çıksın iki ay sonra, şah ve padişah yetkisini verdiğiniz bu medya patronlarından en büyük düşmanlığı siz göreceksiniz; çünkü, onlar, işlerini bitirdikten sonra, hiçbir zaman, kendilerine bu imkânları veren insanların arkasında durmazlar. Geçmiş iktidarlara bakınız. Siz, en büyük kötülüğü, yine bunlardan göreceksiniz diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
III. - YOKLAMA
(SP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, bu tarafa bakın, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Komisyonunun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunmadan önce, yoklama isteyen 20 arkadaşımın Genel Kurulda olup olmadıklarını arayacağım: Sayın Polat, Sayın Candan, Sayın Erbaş, Sayın Çelik, Sayın Esengün, Sayın Ulucak, Sayın Kamalak, Sayın Hatipoğlu, Sayın Bekâroğlu, Sayın Yalman, Sayın Oğuz, Sayın Geçer, Sayın Aydın, Sayın Canbay, Sayın Kukaracı, Sayın Ayhan, Sayın Adak, Sayın Budak, Sayın Karagöz, Sayın Alçelik.
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Çoğunluğumuz vardır.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkan, bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 17 nci maddesi ile 3984 sayılı Kanuna eklenen ek madde 4'ün birinci fıkrasındaki "Üst Kurulun izniyle bir üçüncü kuruluşa devredilebilir" ibaresinin fıkra metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önerge sahipleri adına Sayın Veysel Candan; buyurun.
Süreniz 5 dakika.
VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 850 sıra sayılı RTÜK Yasasını görüşüyoruz. Tabiî, adı RTÜK Yasası, soyadı diyet yasası!
Bu tasarı, perde arkasında bazı pazarlıkların hazırlanarak ortaya getirildiği anlaşılmaktadır. Siz bizim kanunu çıkarın, biz de size olası seçimlerde tam destek vereceğiz. Kamuoyunun, bizi buradan izleyen bütün milletin bunu böylece anlaması gerekir; kirli ve tehlikeli bir anlaşmadır.
Şimdi, sözüm, milliyetçiliği katleden MHP'lilere, muhafazakarlığı inkâr eden tatlısu demokratları ANAP'a, solcu şövalye DSP'lilere sesleniyorum... Peki, peki de, burada, metni, maddeleri okumadan, ne getirip ne götürüldüğünü bilmeden, kurşun asker gibi, Parlamento noter mi; tasdik ediyorsunuz?!. Bakınız, biraz sonra vereceğim bir misalde bütün milletvekillerinin vicdanını kanatacağım! (DSP sıralarından "vay be!"sesleri) Vereceğim misale bakacaksınız; vay mı değil mi o zaman göreceğiz.
Şimdi, konuşmacılara dikkat ediyorum. Bir kısmı, hükümet, hiç konuşmuyor, DSP, MHP, ANAP; konuşsalar, batacak; ne deseler, aleyhlerine yazılacak; bir tarafta, millet var, bir tarafta, medya patronları var; salonda, Genel Kurulda nöbet tutanlar var!
Şimdi, efendim "ulusal program" demiş, yazmış. İşte, burada ulusal programın sahibi geçinen ANAP Genel Başkan ve Başbakan Yardımcısı var; diyor ki: "Ulusal programda RTÜK'le yeniden yapılanmaya ihtiyaç yok." Yazmış, altına da imza atmış; ama, gelmiş, burada nöbet tutuyor ve o ulusal programa aykırı antidemokratik hukuk devleti ilkelerini yok sayan, hiçe sayan bir metne sahip çıkıyorlar. Yani, Türkiye'de, demokrasi, Türkiye'de hukuk devleti... Bunlar, hepsi hikâye; hiç kimse beni inandıramaz. Burada millî irade yok; birilerinin iradesi var!
Değerli arkadaşlar, şimdi sizlere tarihe kayıt düşmek noktasında aldığım resmî banka arşivinden bir önemli not okuyacağım ve bu, medya-devlet bankaları arasındaki kirli ilişkinin bir yüzünü Muhterem Heyetinize arz edeceğim. Bakalım, ondan sonra oylarınızın rengi ne tür olacak?!.
Tarih, 21 Şubat 2001. Dolar kuru, 900 000 lira. Yer, İstanbul Mecidiyeköy Halk Bankası. Hesap numarası, 176483. Mevduat miktarı 8 trilyon lira. Paranın hesap sahibi, Ulusal TV kanalı olan ve yüzbinler basan gazetenin sahibi ve bu 8 trilyon lira 21 Şubatta dolara çevriliyor, aynı bankanın 185393 numaralı hesabına yatırılıyor; döviz 800 000 liradan değiştiriliyor ve bir günde Halk Bankasının zararı 1 trilyon! İşte, medya patronunun bankayla olan ilişkisini gösteren bir örnek !
Şimdi, soru şu: Siz, bu ilişkiler artsın mı diyorsunuz?
Siz, bu soygun devam etsin mi diyorsunuz; ben, sizin vicdanlarınıza soruyorum!
NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Hangi banka o, söyle, hangi banka? Gazeteler yazıyor, söyle...
VEYSEL CANDAN (Devamla) - Var... Var... Var... Banka, metinde var; adını da söyleyeceğim. Söyleyeceğim, heyecanlanmana lüzum yok. Sizin yukarıdakiler bilir bunu. Bilir... Bilir!.. Heyecanlanmayın!..
NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Hayır; biz de biliyoruz canım; söyle...
VEYSEL CANDAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şimdi, acelenin... Burada, aslında, ne yapılması lazım; Halk Bankasının Genel Müdürünü, bu bankadan sorumlu ilgili devlet bakanını... Evet, devlet bakanını Yüce Divana göndermek lazım; ancak o zaman, bu Meclis, itibarını koruyabilir.
Şimdi, acelenin altında yatan manzaraya bakalım. Özelleştirilecek kurumlar dikkatinizi çekiyor mu? Bir örnek vereceğim: Vakıfbank... O, aynı medya patronu; biraz önce 8 trilyon lirayı dolar bazında değişiklik yapıp, bankayı 1 trilyon zarara sokan o medya patronu "Vakıfbank, Dışbanka yakışır" diyor. Şimdi ihaleye giremiyorlar, elli çeşit hileyle ihale alıyorlar. Bu yöntem, evrakta sahtecilik, ihaleye fesat oluşturma durumundadır şimdi. Halbuki, bundan sonra, Vakıfbank aynı medya patronuna satılırsa, siz, adına da özelleştirme derseniz; geleceğiz, bu kürsüden, sizin yakanıza millet adına yapışacağız. Burada, bu kürsüde söylediklerimizin hepsi bilgi ve belgelidir. Biraz önce okuduğum rakamları da, banka kayıtlarından, hesap numaralarından alıp getirdik. Gerektiği zaman, onun ismi, hepsi ortadadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VEYSEL CANDAN (Devamla) - 1 dakika verir misiniz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Lütfen, sonuçlandırınız.
VEYSEL CANDAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şimdi, siz, bu tasarıya, bu maddelere, her önünüze geldikçe "kabul edenler, etmeyenler, kabul edilmiştir", "kabul edenler, etmeyenler, kabul edilmiştir..." Ama, bütün bu yolsuzlukların altına destek vermiş olursunuz.
Ben, Muhterem Heyetinize bunu hatırlatıyor, saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Candan.
Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanun ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 17 nci maddesi ile 3984 sayılı Kanuna eklenen ek madde 4'ün ikinci fıkrasının "yayın izni talebinde bulunan kuruluşların yerine getirmeleri gereken teknik ve malî yeterlilik şartları, devir şartları ile diğer önşartlar, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay içerisinde Üst Kurul tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle tespit edilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Önerge sahipleri adına...
FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Yakup Budak konuşacak efendim.
BAŞKAN - Adana Milletvekili Yakup Budak konuşacaklar.
Buyurun Sayın Budak. (SP sıralarından alkışlar)
YAKUP BUDAK (Adana) - Sayın Başkan, sayın üyeler; sözlerime başlarken hepinize saygılar sunuyorum.
Radyo ve televizyonlarla ilgili bir yasa çalışması üzerinde bulunuyoruz. Arkadaşlarımız geçen hafta da ifade ettiler, bugün de sürekli olarak ifade ediliyor; gerçekten, bu Yasa, a'dan z'ye bütün maddeleriyle, bütün yaklaşım tarzıyla Anayasaya ve mevcut yasalarımıza aykırıdır. Özellikle önerge vermiş olduğumuz madde, serbest rekabet esasına, liberal ekonomiye, dünyanın geldiği noktaya da tamamen aykırıdır; çünkü "Üst Kurul izin vermedikçe üçüncü bir şahsa satılamaz ya da izin verilenlere satılır" deniliyor; ki, böyle bir iktisadî anlayışı, böyle bir rekabet anlayışını, özellikle dünyanın geldiği noktada, AB'ye girme çalışmalarının sürdüğü bir ortamda kabullenmek mümkün değildir.
Bunun yanında, acaba, bizim ticaret hukukumuzda, başka, böyle bir madde var mıdır diye merak ediyorum. Gerçekten, bizim hukukumuzda, üçüncü kişilere, bir kurulun izin vermediği üçüncü kişilere satılamaz veya satılır diye bir madde var mıdır; bunu hukuk mantığıyla bağdaştırmak mümkün müdür diye de üzerinde duruyorum.
Elbette, bu, yine dönecektir; çünkü, bu hükümet, hükümet olduğundan bu yana kanunları getiriyor, çıkarıyor, çalışıyor, çırpınıyor, belirli yerlere diyetini ödüyor; ondan sonra da, üç ay sonra, dört ay sonra Anayasa Mahkemesinden dönmezse kendisi getiriyor ve "yanlış yaptık düzeltelim" diyor. Vergi Yasasında böyle oldu, Sosyal Sigortalar Yasasında, Bankalar Yasasında böyle oldu. Bizim Grubumuzun, 47 tane yasaya itirazı oldu; 39 tanesi Anayasa Mahkemesinden geri döndü. Allahaşkına, siz, bu boş işlerle uğraşmaktan ne zaman vazgeçeceksiniz?! Millet ekmek bulamıyor, aş bulamıyor, sıkıntılarını gideremiyor; siz, burada, birtakım çevrelere yaranabilmek, diyet borcunu ödeyebilmek için yasaları dayatıyorsunuz.
Ben, iktidara mensup arkadaşlara, biraz önceki arkadaşlarım gibi, seslenmek istiyorum: Çok değişik bölgeleri ziyaret ediyoruz, değişik partilileri de ziyaret ediyoruz; milletin, özellikle iktidar partisi milletvekillerine bir mesajı var: "Bizimkiler hiç gelmiyor" diyorlar. "Bizimkiler" dedikleri de sizlersiniz! Şu millete gidin, çiftçiye gidin, köylüye gidin, "biz kanun çıkarıyoruz" deyin; onlar da size "bizim hayrımıza ne yaptınız" diyecekler. Birtakım arkadaşlarımızın, iktidara mensup milletvekili arkadaşlarımızın, çiftçi borçlarının silinmesi, çiftçilere destek verilmesiyle ilgili yasa teklifleri var; niye onları getirmiyorsunuz? Sosyal Sigortalar Kurumuna, Bağ-Kur'a bağlı arkadaşlarımızın, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını giderecek Anayasa Mahkemesinden geri dönmüş kanunlar var; niye onları getirmiyorsunuz da, Türkiye'de kaç kişiyi ilgilendirdiği pek de belli olmayan bir kanunu getirip Meclise dayatıyorsunuz, milletvekillerine dayatıyorsunuz?!.
Bunun temelinde de ne vardır; bu iktidar milletten ümidini kesmiştir, ümidini 3-5 medya patronuna bağladığı için, işi gücü bırakmış, onların gönlünü nasıl ederim, onların daha fazla kazanmalarına, daha fazla güçlenmelerine nasıl katkıda bulunurum diye bu yasayı çıkarıyor; dolayısıyla da, siz, millete hizmet etmiyorsunuz, diyet borcunu ödemeye çalışıyorsunuz ve diyet borcunu öderken de, size, sürekli olarak bastırıyorlar.
Bu yol, yanlış bir yoldur; bu gidiş, doğru bir gidiş değildir. Millet bunun hesabını soracaktır. Siz de, vicdanınızla baş başa kaldığınızda, öyle zannediyorum ki, bunun hesabını veremiyorsunuz, veremediğiniz için de bunu savunamıyorsunuz. Onun için, milletvekilleri, savunabilecekleri kanunlarda parmaklarını kaldırmalılar, vicdanen müsterih olabilecekleri konularda kendilerini ortaya koymalıdırlar. Siz, millete borcunuzu ödemezseniz, belki, birtakım çevrelerin desteğini alabilirsiniz; ama, milletin desteği olmadan buralarda bulunmak, buralarda durmak mümkün değildir. Bunun için, gelin, bu yasayı geri çekin; gelin, milletin sesine kulak verin diyoruz. Milletin sesine kulak vermezseniz ne olur biliyor musunuz; gidersiniz, tepetaklak gidersiniz. Sizin tepetaklak gitmeniz hiç önemli değil, ülke kaybediyor, ekonomi kaybediyor, çiftçi kaybediyor, bütün millet kaybediyor ve sayenizde de zaten 205 milyar dolar civarındaki millî gelirimiz 148 milyar dolara düştü. Türkiye, korkunç bir borçlanmanın içerisine girmiş, milleti borçlandırmışsınız ve milleti borçlandırdığınız için de, nasıl olsa kaçacağız diyorsunuz, gideceğiz diyorsunuz, bu yasaları getiriyorsunuz. Bu yasalar sizi kurtarmaz, medya patronları da kurtarmaz, bel bağladığınız çevreler de kurtarmaz. Onun için, milletin gözünün içerisine bakın diyoruz; Birtakım ağaların, birtakım holdinglerin gözünün içine bakmayın diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen, son cümlelerinizi alayım.
YAKUP BUDAK (Adana) - Washington'dan gelen talimatlar da sizi kurtarmaz, medya patronlarından gelen talimatlar da kurtarmaz. Şöyle edebilirsiniz, böyle edebilirsiniz; ama ataların güzel bir sözü var, milletin onayı olmadan, milletin desteği olmadan buralarda oturamazsınız. Belki, bir hoplarsınız, iki zıplarsınız çekirge misali; ama, milletin önünde sandığa düşersiniz diyorum.
Saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler.
Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
III. - YOKLAMA
BAŞKAN - Ek Madde 4'ün oylaması öncesinde, yine, arkadaşlarımızın bir yoklama talebi var.
O arkadaşlarımın Genel Kurul salonunda bulunup bulunmadıklarını arayacağım.
Hüseyin Çelik?.. Burada.
İlyas Arslan?.. Yok.
ZEKİ ÜNAL (Karaman) - Takabbül ediyorum.
BAŞKAN - Mahfuz Güler?.. Burada.
Zülfükar İzol?.. Burada.
Eyüp Fatsa?.. Burada.
Avni Doğan?.. Yok.
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Takabbül ediyorum.
BAŞKAN - Ali Sezal?.. Burada.
Nurettin Aktaş?.. Burada.
Dengir Fırat?.. Burada.
Maliki Ejder Arvas?.. Burada.
Ertuğrul Yalçınbayır?.. Burada.
Mehmet Ali Şahin?..
Bir başka arkadaşınız, sizin takabbül ettiğiniz...
MEHMET ELKATMIŞ (Nevşehir) - Takabbül ediyorum.
BAŞKAN - Mehmet Çiçek?.. Burada.
İsmail Özgün?.. Burada.
Hüseyin Kansu?.. Burada.
Mustafa Baş?.. Burada.
Abdülkadir Aksu?.. Burada.
Ali Coşkun?.. Burada.
Osman Aslan?.. Burada.
Mehmet Özyol?.. Burada.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, çoğunluğumuz vardır.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Ek madde 4'ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın Nidai Seven, ısrarla, bir şey söylemek istiyorsunuz; buyurunuz.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Ne sözü Sayın Başkan?! Böyle bir usul yok...
NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkanım, demin, Sayın Mehmet Bekâroğlu "yüreği yetmiyor" dedi. Ben, ona cevap vermeyeceğim. Yalnız, şunu söylemek istiyorum: Yüreğimle Türk Milletinin değer yargıları arasında bir sevgi yolu vardır. Öyle bir yürek ki, bu yürekte Türk Milletine ihanet yoktur; öyle bir yürek ki, 30 000 kişinin katili olan bölücü TV'ye Türkiye'yi jurnallemek yoktur.
Teşekkür ederim. (MHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, ek madde 5...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Sayın Başkan, sataşma var.
BAŞKAN - Size direkt bir şey yok...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Olur mu efendim! İsmimi verdi efendim...
BAŞKAN - Kendisiyle ilgili bir savunma yaptı. Size yönelik olsaydı, ben müdahale ederdim.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Kim jurnalledi açıklayacaklar burada. İsmimi verdi efendim; söz istiyorum. (SP sıralarından gürültüler)
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, kim bu jurnalleyen; adını söylesinler.
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Sataşma var Sayın Başkan... (SP ve DYP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Bekâroğlu, lütfen, buyurun; oturduğunuz yerden...
Sayın Bekâroğlu, yalnız, sataşmaya yer vermeyecek şekilde olsun. Ben, Nidai Seven'in konuşmasında öyle bir niyet sezmedim... (AK Parti sıralarından "ara verelim Sayın Başkan" sesleri)
TURHAN GÜVEN (İçel) - Haydi, yüreğiniz yetiyorsa, asalım!
BAŞKAN - Buyurunuz.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Nidai Seven'i alkışlıyorum. Gerçekten, millete, vatana ihanet etmemiş; ama, bu cümleyi burada söylemişse, kimin vatana, millete ihanet ettiğini açıklaması gerekir.
NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Yarası olan gocunur.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Bunu açıklaması gerekir. Bunu açıklamaya yüreği yetiyorsa, yine tekrar ediyorum, çıksın, bunu açıklasın. Kim vatana, millete ihanet etmiş onu görelim.
ALİ GEBEŞ (Konya) - Med TV'de canlı yayına telefonla katıldın!
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Kaldı ki, şu anda bir yasa oylanıyor. Bu yasanın, vatan için, millet için ne faydası var; onu da çıksın, açıklasın. (MHP ve DSP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Peki, teşekkür ederim.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Zaten, benim, kürsüden söylediğim buydu. Bu, RTÜK, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Yasasını niçin çıkarıyorsunuz; millete, vatana bunun ne faydası var; bunu açıklayın demiştim.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Ben de size teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, ek madde...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Herkesi vatan hainliğiyle suçlayarak iş yapıyorsunuz, yalnız siz misiniz bu memleketin milliyetçileri?!
VAHİT KAYRICI (Çorum) - Ne diyorsun sen?!..
BAŞKAN - Lütfen... Sayın milletvekilleri... (MHP ve SP sıralarından gürültüler)
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Vuracak mısınız!.. Zaten vurmaktan başka bir şey yapamazsınız.
(Bir grup MHP ve SP milletvekili kürsü önünde toplandı)
BAŞKAN- Sayın milletvekilleri...
Sayın milletvekilleri, lütfen...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Kaba kuvvet... Başka bir şey bilmezsiniz!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... (Gürültüler)
Sayın milletvekilleri, saat 20.00'de toplanmak üzere, Birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati : 18.53
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 20.00
BAŞKAN : Başkanvekili Yüksel YALOVA
KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Kemal ALBAYRAK (Kırıkkale)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 99 uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
850 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Tasarının ek 5 inci maddesini okutuyorum:
EK MADDE 5. - Bu Kanunda geçen "Telsiz Genel Müdürlüğü" ibaresi "Telekomünikasyon Kurumu" olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Ek 5 inci madde üzerinde, birinci söz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç'ın.
Buyurun Sayın Arınç. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum, iyi akşamlar diliyorum.
RTÜK Tasarısıyla ilgili, maddeler üzerinde konuşmalar oluyor. Bu kanun üzerinde her şey konuşuldu; hem de birkaç defa. O yüzden, sadece belirli olan madde üzerinde konuşmanın çok fazla bir önemi yok.
RTÜK Tasarısına, hemen her kurum ve kişinin karşı olduğu ve bu düşüncelerini, şifahî olarak da, yazılı olarak da bildirdiklerini hepimiz görüyoruz; hepimizin dosyalarında, masamızın üstünde, bu kurumlardan gelen, RTÜK Tasarısının zararlı olacağını söyleyen pek çok rapor ve görüş var; ancak, bütün bunlara rağmen, hükümet ortağı siyasî partiler ve hükümet, bu kanunu çıkarmak için ısrar ediyor, dayatmada bulunuyor ve güç gösterisine giriyor; zorla, baskıyla, dayatmalarla, bütün bu tenkitleri ve eleştirileri dikkate almadan, bu kanunu çıkarmaya çalışıyor.
Peki, bu ısrar neye mal olacak? Birkaç kişiye veya birkaç aileye faydası olacağı muhakkak olan bu RTÜK Kanunu, ne pahasına çıkarılmak isteniyor?
Değerli arkadaşlarım, elbette, bazı kurumların, bu konuda çok fazla yıprandığını söylemeliyim. Siyaset kurumu ve siyasetçiler yıpranıyor, hükümet ve hükümet ortağı partiler yıpranıyor, milletvekilleri yıpranıyor, Parlamento kurumu yıpranıyor; çünkü, sadece burada konuşulanlarla kalmıyor, eleştirilerle kalmıyor, aynı zamanda, kamuoyunda da pek çok dedikodu üretiliyor. Bir kısım dedikodularda medya patronlarına bir diyet borcu olduğundan" bu RTÜK Kanununun ısrarla çıkarılmak istenildiğinden bahsediliyor; bir kısmında, önümüzdeki seçimlerde bazı partilere destek vaadi olduğu söyleniyor; birkısım basında, yine, bazı gazete ve televizyonların önemli bir siyasetçinin yakınlarına satılacağı, bunun pazarlıklarının yapıldığı söyleniyor ve sadece siyasetçiler, sadece patronlar da değil -maalesef, bu, o kadar yaygınlaşıyor ki- üzerinde hiç tartışma götürmez bazı kurumlar da bu dedikoduların ve yıpranmanın içerisine çekiliyor.
Mesela, değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, geçtiğimiz yıl İçtüzük değişikliği bu Meclisten geçmişti, pek çok şeye mal olarak geçmişti ve Anayasa Mahkemesi, bu İçtüzüğün hemen hemen bütün maddelerini iptal etti; ancak, bildiğiniz gibi, gerekçeli karar henüz Resmî Gazetede yayımlanmadı. Birkaç gün evvel, bir gazetede -herkesin ağzı torba değil ki büzesiniz; halk tabiridir- Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararının yazılmasının bile, bu RTÜK Tasarısının çıkmasının beklendiğine bağlı olduğu söyleniyordu. Yani "bu RTÜK Tasarısı çıksın da, ondan sonra gerekçeli karar yayımlanacak" şeklinde, hiç akla gelmeyen, Anayasa Mahkemesini böylesine bir bühtan altında bırakacak bir yazının, bir haberin de bulunduğunu biliyoruz.
Peki, bütün bunlara rağmen RTÜK Kanunu çıkarsa, bu, kimin zaferi olacak, kim bundan galibiyet duyacak?.. Değerli arkadaşlarım, tarihte meşhurdur, bir Pirus Zaferi var. İki taraf da öylesine mücadele etmiş ki, iki tarafta da zayiat, hepsi yerde, kollarını kımıldatacak mecalleri yok; böylesine bir Pirus Zaferi... Hükümet, Parlamento, siyaset, milletvekilleri yıpranacak ve sadece birkaç kişinin belki menfaat sağlayabileceği bir kanunu biz buradan çıkarmış olacağız...
Değerli arkadaşlarım, bütün bu yanlışlıklar söylendi, tutanaklara geçti; sözler, davranışlar hepimizin belleklerinde yazılı kaldı.
Burada bir konuya temas etmek istiyorum. Bildiğiniz gibi, geçen birleşimde fevkalade üzücü olaylar oldu. Sayın Başkanvekilinin taraflı tutumu dikkat çekti, buna itirazlar oldu; o sırada, birkaç arkadaşımız birbirlerine ağır söz söylediler; hepimiz çileden çıktık, bunu protesto ettik, ağır konuşmalar yaptık; ancak, bu birleşimde ve oturumda, Sayın Başkanvekilinin de, önergelere katıldığını değil, katılmadığını ifade ederek, konuşma imkânını sağlayan, yani, hakkını çok açık bir şekilde suiistimal etmeyen Hükümet Üyesi ve Komisyon Başkanının tutumlarından da görüyoruz ki, biraz daha kurallara bağlılık ve hoşgörü, bu birleşimde, ne pahasına olursa olsun, bunun çıkarılması yönünde hükümete iyi bir ders olmuşa benziyor.
Değerli arkadaşlarım, elbette, bir hakkın suiistimalini kanun da himaye etmez, toplum vicdanı da hiçbir zaman hoş görmez. Biz, bir muhalefet partisi olarak, kendi üslubumuzu ve kendi ölçülerimizi muhafaza etmek zorundayız. Bizim, tarihe tanıklık etmesini istediğimiz şey, sözlerimiz ve oylarımızdır. Elbette, obstrüksiyon hakkımızı, yani, engelleme hakkını da yerinde ve zamanında kullanmanın, yine, muhalefete tanınan demokratik bir hak olduğunu hepimiz biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sonuçlandırırsanız sevinirim.
BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Dolayısıyla, maksadımız, burada, üzüm yemektir, bağcıyı dövmek değildir. Sözlerimiz, eleştirilerimiz, bir kanun çıkacaksa en iyi şekilde çıkmasına çaba göstermektir ve bununla, iktidarıyla muhalefetiyle Parlamentonun yasama görevini yeterince yapmasıdır. Dolayısıyla, burada muhalefet görevimizi yaparken yüksek seslerle bağırıp çağırmak suretiyle, belki de haddinden daha fazla yoklamalar isteyerek hükümeti birbirine daha çok kenetlemek gibi bir gayretin içerisinde de olmamalıyız.
Değerli arkadaşlarım, yapıcı muhalefet anlayışımızın, en azından Ak Parti olarak böyle bir üsluba sahip olduğumuzun bilinmesinde yarar var; ancak, bu düşüncemi ifade ederken -Sayın Başkan, bir cümle istirham ediyorum- biraz evvel, yine, oturum kapanmadan önce çok olumsuz bir durumla karşı karşıya kaldık. Sayın Nidai Seven, bulunduğu yerden, Mehmet Bekâroğlu arkadaşımıza cevap vermek istemediğinden bahisle söze başladı; ancak, onu da, o partideki arkadaşlarımızı da itham eden çok olumsuz sözler konuştu; bunun üzerine tartışma çıktı. Bu tartışmanın arkasından, Çorum Milletvekili Sayın Vahit Kayrıcı arkadaşımız -şu anda en arkada oturuyor- şuraya kadar gelmek suretiyle arkadaşımızla kavga etmeye çabaladı. Bunlar olumsuz görüntüler; ancak, ben, bununla ilgili bir şey söylemek istiyorum. Elimde, Çerkesköy Haber Gazetesinin 15 Nisan 2002 tarihli nüshası var. Böyle bir olaya tanık olmasaydım bunu, burada ifade etmeyecektim; çünkü, biz, bu haberlerin doğruluğunu araştırmadan, hiçbir zaman gereğini yapmıyoruz. Türkiye sevdalıları Çerkesköy'e uğramışlar. Sayın Vahit Kayrıcı, orada halka yaptığı konuşmada hükümetlerini müdafaa etmiş; ama, arkasından şunu söylemiş: Abdullah Öcalan'ın affı konusuna sözü getirmiş, kendilerinin buna olumlu oy kullanacağını; ancak, arkasından, DSP "idamı kaldıralım" diyor, ANAP "Avrupa Birliğinin yolu Diyarbakır'dan geçer" diyor, Saadet ve AK Parti için de "55-60, terör örgütüyle bağlantılı olan milletvekili var" diyor. Bu rezaleti saklıyorum ben; çünkü, Çerkesköy Haber Gazetesiyle yazışmamız devam ediyor. Bu sözleri gerçekten Vahit Kayrıcı'nın söyleyip söylemediğini tahkik edeceğiz ve ondan sonra da, elbette, bu sözü sarf eden kişi hakkında yasal haklarımızı kullanacağız.
BAŞKAN - Sayın Arınç, 2,5 dakika oldu.
BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Ancak, burada sergilediği davranış ile şu konuşmayı yan yana getirdiğiniz zaman, Milliyetçi Hareket Partili arkadaşlarımızın büyük bir kısmında, maalesef, bu düşüncelerin yattığını görüyoruz. (MHP sıralarından gürültüler)
ALİ GEBEŞ (Konya) - Yeter artık!..
BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Mertlik, erkeklik, namuslu olmak, 55-60, terör örgütüyle bağlantısı olan kişileri biliyorsanız, açıklamaktan ibarettir. Hodri meydan; bildiğinizi söyleyin, biz de bildiğimizi yapalım!
Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Arınç, teşekkür ederim. (MHP sıralarından gürültüler)
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Hep dedikodu, hep dedikodu!..
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Oturduğun yerden bağırma; yüreğin varsa, gelir, konuşursun. (MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Saadet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan; buyurunuz efendim.
BÜLENT ARINÇ (Kocaeli) - Bağırma! Söylemediysen, söylemedim de! Çerkesköy'de meydan okuyorsun, gel, burada konuş!
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Ne bağırıyorsun, dağ başı mı burası?!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... Sayın milletvekilleri...
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Ne bağırıyorsun?!
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım...
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Başka bir şey yok; dedikodu, dedikodu!..
BAŞKAN - Sayın Enginyurt... Sayın Enginyurt...
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Ne bağırıyorsun?!
AHMET EROL ERSOY (Yozgat) - Neyi söyleyeceksin ulan!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, rica ediyorum...
Buyurunuz Sayın Candan.
ALİ IŞIKLAR (Ankara) - Sayın Başkan, kanun üzerinde konuşsunlar lütfen!
BAŞKAN - İzin verirseniz başlayacak... Lütfen, siz de yerinize buyurun...
VEYSEL CANDAN (Konya) - Sıfırlar mısınız...
BAŞKAN - Ben ilave ediyorum zaten; 15 saniye geçti Sayın Candan.
Buyurunuz.
SP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; görüşülmekte olan 850 sıra sayılı yasa tasarısı üzerinde tartışmalar devam ederken, dikkatle takip edilmesi gereken, kim ne dedi; kim halkı aldattı; kim ne yapmak istiyor; kim kimi kullanmaya çalışıyor; bu işin sonu nedir; bu yasa tasarısı kanunlaşınca kimlerin menfaatı var; ulusal medyada ortak olan ve bu Genel Kurul salonunda oturan televizyon sahibi milletvekili kim; hangi partili, hangi milletvekili, hangi televizyon sahipleri şu anda Özelleştirme İdaresiyle ikili ilişkiler içerisinde; kamu bankalarından medya sahiplerine verilen krediler nelerdir; burada, kim kimi koruyor; bütün bu sorular cevap bekliyor.
Susarak halkı aldatamazsınız. Gruplar adına konuşmayarak da neticeye varamazsınız. Yaptığınız yanlıştır. Hükümeti bir kere daha uyarıyorum; tasarı, gittiği gibi Cumhurbaşkanından geri gelecektir, Genel Kurulun zamanını boşa harcıyorsunuz. Şimdi, çıkıp, millete diyeceksiniz ki "bu tasarıyı biz çıkarmadık" ben bunu biliyorum; ama, burada, bir kere daha 65 milyonun huzurunda ifade ediyorum ki, bu tasarının sahibi, DSP, MHP ve ANAP milletvekilleridir.
Peki, bu tasarı böyle çıktığı zaman, hakikaten, bu medya sizi destekleyecek mi?.. Bu medyaya daha önce neler verildi? Bakın, Yüksek Denetleme Kurulu raporundan, medyaya verilen paraları ve miktarını söylüyorum. Bakın, o paraları aldıkları halde, o parayı kendilerine verenlere hiçbir şey yapmadılar. Bakın, Halk Bankası için hazırlanan Yüksek Denetleme Kurulu raporu: Bayındır-BTV, 49 milyon dolar -bu rakamları vereceğiz de, kimin kalbini, kimin gözünü açacak bakalım- Sabah Dış Ticaret-ATV, 40,1 trilyon; Çukurova-Show, 20 milyon dolar; Korkmaz Yiğit-Kanal 6, 15 milyon dolar; Nergis Holding-eski NTV, 43,5 milyon dolar. Şimdi, geri dönmeyen bu paraların toplamı 1,1 katrilyon. Siz, işte, bunlara kanun çıkarıyorsunuz. Bir de oturduğu yerden bağırıyor. Gel, derdin varsa, burada anlat, burada... Bu verdiğim rapora cevap vereceksiniz. Bu parayı tahsil etmeyenler yargılanmalıdır. Bu kamu bankalarını batırdıktan sonra, dönüp, bunu karşılamak için vergi kanunları çıkardınız; hâlâ da gelecek hafta vergi kanunları getiriyorsunuz.
Şimdi, bu yasalarla ilgili, hakikaten, kim ne söyledi; bir bakalım. Sayın Cumhurbaşkanı, gerekçesinde diyor ki: "Tekelleşen medya, sorumsuz güç olur, amacından sapar, ulusal güvenliği tehlikeye sokacak güç olabilir. Bunu önlemek devletin görevi:" Sayın Cumhurbaşkanı bunu söylüyor.
Peki, Başbakan Sayın Ecevit, bu vetodan sonra, Cumhurbaşkanına dönüp ne diyor; "RTÜK Yasasını veto ettiğiniz iyi oldu, benim içime de sinmiyordu" diyor. Peki, Sayın Başbakan bir hafta önce böyle söylüyor; bir hafta sonra, milletvekilleri, burada, geceleri sabahlara kadar bekleyip, yasa çıkarıyor. Bu çelişkinin cevabını da, buraya çıkıp, DSP sözcüsü vermek mecburiyetindedir.
Şimdi, hükümetten sonra bakanlar da halkı aldatıyor. Sayın Karakoyunlu için söylüyorum; kendisi de burada. TRT'den ve özelleştirmeden sorumlu Bakan Yılmaz Karakoyunlu aynen şunu söylüyor -gelsin desin ki, söylemedim- "yeni bir yasa hazırlığındayız." Gazeteci soruyor "o zaman bu yasaya ne gerek var?" Cevap: "Benden önce çıktı." Karakoyunlu "uygar Türkiye'nin rahat bir RTÜK Yasasına kavuşmasını istiyorum"diyor. Yani, bunun anlamı nedir; bu yasa çıksın, Anayasa Mahkemesinden dönünceye kadar herkes işini bitirsin anlamı taşır. İtirazı varsa, Sayın Bakan gelip -bu cümleleri hiç oynamadan aldım- buna cevap vermelidir.
Değerli arkadaşlar, geçenlerde, bir raporu burada huzurlarınızda takdim ettim. Bakın, Dünya Bankası 26 ülkede bir anket yapıyor. Türkiye'nin rüşvete nasıl battığını açıklıyor Dünya Bankası, raporunda. Dünya Bankası raporunda "rüşvet çarkında Türkiye Büyük Millet Meclisi var" diyor. Niye milletvekili arkadaşlarımızı zan altında bırakıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sonuçlandırınız...
VEYSEL CANDAN (Devamla) - Bakın, ankette, "büyük rüşvetler" başlığı altında aynen diyor ki: "1- Kanun koyucunun oylarını etkileme -Dünya Bankası raporunu okuyorum- 2- Kararname çıkarılmasında Bakanlar Kurulunu etkileme. 3- Yargı kararlarının etkilenmesi." Yani, hükümetin çok iltifat ettiği Dünya Bankası, üç konuda, Meclisi zan altında bırakıyor. O zaman, bu Meclis, bu zannı silmek mecburiyetindedir. Bana göre, bu tasarıda, bu zan daha da artmaktadır.
Saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Candan.
Madde üzerinde üç adet önerge vardır; önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra, aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 17 nci maddesiyle 3984 sayılı Kanuna eklenen ek madde 5'in " bu Kanunda geçen Telekomünikasyon Kurumu" ibaresinin "Telekomünikasyon Teşkilatı" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Batuk Fethullah Erbaş Lütfi Yalman
Kocaeli Van Konya
Aslan Polat Mahmut Göksu
Erzurum Adıyaman
BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 17 nci maddesiyle 3984 sayılı Kanuna eklenen ek madde 5'in " bu Kanunda geçen Telekomünikasyon Kurumu" ibaresinin "Yüksek Telekomünikasyon Kurumu" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Aslan Polat Niyazi Yanmaz
Van Erzurum Şanlıurfa
Mahmut Göksu Musa Demirci
Adıyaman Sivas
BAŞKAN - Şimdi, son ve maddeye en aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 17 nci maddesiyle 3984 sayılı Kanuna eklenen ek madde 5'in Anayasaya aykırı olduğundan tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Turhan Alçelik Fethullah Erbaş Ömer Vehbi Hatipoğlu
Giresun Van Diyarbakır
Aslan Polat Veysel Candan
Erzurum Konya
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Önerge sahipleri adına, Sayın Aslan Polat; buyurunuz. (SP sıralarından alkışlar)
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım. Bugün görüşülen bu kanun tasarısının ek 5 inci maddesi üzerinde verdiğimiz önergeyle, bu ek madde 5'in, Anayasaya aykırı olduğu için tasarı metninden çıkarılmasını istemişiz ve sizin de bu önergemiz üzerinde desteğinizi bekliyoruz.
Sayın Başkanım, burada bir şey söylemek istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız, burada, 16 sayfalık bir metinle, yıllarca Yargıtay üyesi olarak, Anayasa Mahkemesi üyesi ve Anayasa Mahkemesi Başkanı olarak, Türkiye Cumhuriyetinde çıkan kanunların Anayasaya uygunluğunun denetlenmesinde yetkili en üst kurulun başkanı olarak önemli tenkitlerde bulunuyor; fakat, bakıyorum ki, Tütün Yasasında da, Şeker Yasasında da, işte bugünkü RTÜK Yasasında da Cumhurbaşkanımızın yapmış olduğu bu tenkitlerin tek bir tanesini bile bu Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, hükümet, uygulamak istemiyor ve bu tasarıları aynen, olduğu gibi geçirerek, Cumhurbaşkanımızın vetolarını görmezlikten geliyor. Benim bu noktada üzerinde çok durmak istediğim konu şudur: Hükümete sordum, cevap alamadım; şimdi bir daha soruyorum: Eğer siz, Cumhurbaşkanını, hukukçu kimliğine dayanarak cumhurbaşkanı seçtiyseniz, hukuk yönünden yapmış olduğu ikazları neden dinlemek istemiyorsunuz?! Eğer onun hukukçu yönünü dinliyor idiyseniz, bunlara neden itibar etmiyorsunuz?!
Sayın milletvekilleri, bakın, şimdi, siz bu yasa çıktığı zaman mahallî televizyonları kapattıracaksınız; çünkü, mahallî televizyonlar, bu tasarıda olan 20 ile 100 milyar arasındaki cezaları ödeme imkânına sahip değillerdir; dolayısıyla da bu mahallî televizyonlar tamamen televole programlarına dönecekler, hiçbir şeye değinmeyecekler, hiçbir siyasî konuşmaya değinmeyecekler ve halkın dertlerini anlatmayacaklar; çünkü, sizin getirdiğiniz tasarıda, halkı ümitsizliğe, halkı karamsarlığa sevk eden konuşmalardan dolayı bile televizyonları kapatacak durumdasınız.
Peki, ben, şimdi, buradan, bilhassa Erzurum milletvekilleri de karşımdayken, bilhassa MHP Grup Başkanvekilini de belirterek bir şey söyleyeceğim. Bugün, Türkiye Enerji Sendikaları, bütün Erzurum milletvekillerine bir yazı gönderdi; diyorlar ki: "Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğünün, Doğu Linyit İşletmeleri Müdürlüğü ile Oltu Linyitleri İşletme Müdürlüğüne 9.5.2002 tarihte gönderdiği yazıda -daha yeni, bugün gelen yazı- işyerlerinin, kamunun yeniden yapılanma çalışmaları doğrultusunda 1.9.2002 tarihine kadar kapatılacağı; işyerinde çalışan işçi ve memurların emeklilik, hizmet akti feshi veya genel müdürlük dışında başka bir işyerine nakledilmeleri için talepte bulunmaları istenmektedir." Yani, bu kararla, Erzurum'un en önemli iki kazası olan Aşkale ve Oltu'nun toplam 1 000 civarında çalışanı ya emekli edilecek ya başka bir yere gönderilecek ve bu iki büyük müessesemiz kapatılacaktır.
Şimdi, siz, mahallî televizyonları kapattığınız zaman, mahallî televizyonlara gidip, milletvekilleri olarak, bunu mahallinde izah etme imkânımız olmayacak, ulusal televizyonlar da bizim bu görüşlerimizi açıklamayacağı için, şu Meclis kürsüsü haricinde, bu halkın, bu işçilerin, bu memurların, bu Oltu'nun, bu Aşkale'nin derdini bizim mahallinde anlatma imkânımız elimizden alınacak; ama, bu imkânları bizim elimizden almakla bu dertler çözülecek mi?!
Şimdi, size şunu söylemek istiyorum: Burada rahat oturuluyor; ama, yazın, Oltu ve Aşkale'nin candamarı olan, 1 000'e yakın çalışanının bulunduğu bu müesseseler kapatılır veya başka bir yere sevk edilirse, sizler iktidar partisi milletvekilleri olarak, o yöre halkıyla, gidip nasıl görüşeceksiniz?! Şimdi, siz de oraya gidemeyeceğinizi bildiğiniz için diyorsunuz ki, bu tasarıyı çıkarırsak, Ankara'da otururuz, ulusal televizyonlar, bu, sabahlara kadar onlar için çalıştığımızın karşılığı olarak bizi televizyonlara çıkarırlar, bu televizyonlarla, Oltu'ya ve Aşkale'ye gitmeden onları yanıltmaya çalışırız; ama, yanıltmanız da mümkün değil. Aç insanı nasıl yanıltacaksınız; ben, sizden bunu öğrenmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, bakın, kömür ocakları, doğu için de çok önemlidir; çünkü, ısıya en büyük ihtiyacımızın olduğu yerlerdir. Şimdi, siz bu ocakları kapattığınız zaman, hem o yöre halkının ve hem de bizim bölge halkının ucuz kömür alma imkânını ortadan kaldıracaksınız. Bakın, size çok ciddî olarak söylüyorum; bugün, bütün sendikalar Erzurum milletvekillerini arıyorlar. Üç günden beri, bu karar tebliğ edildiğinden beri, Erzurum'un rengi atmış durumda; çünkü, Erzurum'un candamarları kesiliyor. Peki, ben, bunu, mahallî televizyonlar kapanırsa nasıl duyuracağım?! Siz de işte bunun için geliyorsunuz, mahallî televizyonların kapatılması için bu tasarıyı büyük bir zevkle çıkarmaya çalışıyorsunuz.
Bakın, yine bugün...
ALİ GEBEŞ (Konya) - Maddeyle ne ilgisi var?!
ASLAN POLAT (Devamla) - Maddeyle bunların hepsinin ilgisi var. Gel, sen de cevap ver o zaman neyle ilgisi olduğunu...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ASLAN POLAT (Devamla) - Sayın Başkanım, 1 dakika müsaade edin, tamamlayacağım.
BEKİR ONGUN (Aydın) - Erzurum Radyosuna gel...
BAŞKAN - Sayın Polat, lütfen, konuyla ilgili son cümlelerinizi alalım.
ASLAN POLAT (Devamla) - Hemen tamamlıyorum.
Şimdi, Sayın Başkanım, zaten, bu tasarının... Telsiz Genel Müdürlüğünün adı Telekomünikasyon Kurumu olarak değişse ne olur, değişmese ne olur?! Esasında, bu tasarının önü, özü ve ruhu şudur: Burada yapılan haksızlıkların halka duyurulmasını önlemek için bu tasarıyı çıkarıyorsunuz; bu tasarıyla, muhalefete artık söz vermeyeceğiz, biz, bunların sesini keseceğiz, bu yanlışlıkları halka duyurmayacağız diyorsunuz. Mesela, ben, ne kadar duyurmasam duyurmayayım, bugün yine bütün internet sayfalarında geçen, mart ayında, cumhuriyet tarihinde ilk defa, dolaylı vergilerin yüzde 76 oranına çıkmasını, artık halktan Gelir ve Kurumlar Vergisi toplayamadığınızı, sadece dolaylı vergilerle açıkları kapatmaya çalıştığınız yönündeki haksızlığı nasıl duyuracağız?! Bunları biz duyuramayınca, siz orada rahat mı edeceğinizi sanıyorsunuz?! Halk, bunları, sizi görüyor; işte, seçimlerde de gereğini söylüyor.
Hepinize saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Polat.
Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Şandır, bir şey mi söyleyeceksiniz?
MEHMET ŞANDIR (Hatay) - Evet efendim.
BAŞKAN - Buyurunuz.
MEHMET ŞANDIR (Hatay) - Sayın Başkanım, bir temennimi ifade etmek için söz istedim; teşekkür ediyorum.
Değerli muhalefet partilerimizin sözcüleri, maalesef, burada, hoş olmayan görüntülerin oluşmasına sebep oluyorlar. (SP sıralarından "ne alakası var" sesleri)
Üzüntülerimi ifade ediyorum; lütfen, dinleyiniz. Yani, ben, tereddüt ediyorum; bu arkadaşlarımız, gerçekten, üzüm mü yemek istiyorlar, bağcıyı dövmek için provokasyon mu yapmak istiyorlar?! (SP ve AK Parti sıralarından gürültüler)
Bizim görüşlerimize katılmayabilirler, kanunu beğenmeyebilirler...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Ne ilgisi var?!
MEHMET ŞANDIR (Hatay) - Komisyonlarda, Genel Kurulda fikirlerini ifade edebilirler. Geliyorlar, burada, saygılar sunarak, gayet güzel cümlelerle itirazlarını ifade ediyorlar; ama, her halükârda, her konuşmacı, konuşmasının bir yerinde, iktidar partilerinin hükmî şahsiyetlerini hedef alan hakaretlerde bulunuyorlar. Bunun doğru olmadığını, bunun hak olmadığını, bunun siyasete bir şey kazandırmayacağını ifade etmek istiyorum.
Geçmişte, bu Parlamento zemininde, Türkiye genelinde, siyaset kurumunun, siyasetin işlevinde, fonksiyonunda, sürekli, bu türlü tartışmalarla ülkeyi nereye getirdiğimizi hep beraber yaşadık, gördük. Bu millet, artık kavga istemiyor. Bu millet, çekişme istemiyor.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Yapmayın kavga!
MEHMET ŞANDIR (Hatay) - Sayın sözcü, bir gazetenin -kendi ifadesiyle, henüz daha araştırmasını tamamlamadığı- bir haberi üzerine, burada, bir milletvekilini, ismini de ifade ederek tahrik ediyor. Bu, doğru değil, bu yanlış, bunun faydası yok; öncelikle kendilerine faydası yok, bu Parlamentoya faydası yok, ülkemize faydası yok.
Bir şey daha ifade etmek istiyorum. 9x9 programıyla, Milliyetçi Hareket Partisi, millete olan saygısının gereğini yapıyor. Yani, yaptıklarımızı-yapamadıklarımızı, milletin ayağına giderek ifade ediyoruz; tepkileri ne ise, onu saygıyla karşılıyoruz, kabulümüzdür, dinliyoruz, kendi kurullarımıza getiriyoruz, hükümetimize getiriyoruz. Bunu, burada, alaycı birtakım ifadelerle suçlamak ve bundan dolayı hükümeti suçlamak adı altında, bu kanunu tenkit etmek adı altında, bununla Milliyetçi Hareket Partisini tahrik etmek, bence yanlış olmaktadır. Ben, arkadaşlarımın hem şahıslarına hem partilerinin politikalarına bunu yakıştıramadığımı ifade ediyorum ve bundan sonra, bu hususa dikkat etmelerini istirham ediyorum, size de çok teşekkür ediyorum efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, ismimi verdi, cevap vermek istiyorum.
VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, müsaade eder misiniz...
ASLAN POLAT (Erzurum) - İsmimi verdi Sayın Başkanım... Sataştı, cevap vermek zorundayım.
VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, müsaade eder misiniz.
BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Buyurun Sayın Candan.
İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Neden söz veriyorsunuz, sataşma olmadı?!
BAŞKAN - Lütfen, siz, sakin olun. Lütfen...
Buyurun Sayın Candan.
VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; şimdi, genelde, kanunun müzakerelerine başlandığından bu tarafa, biz muhalefet partisi olarak görüşlerimizi her madde ve önergeler üzerinde anlatmaya ve mümkün olduğu kadar da belgelere dayalı olarak birtakım örnekler vermeye çalışıyoruz. Hükümet ortakları veya ilgili bakan, bizim sorduğumuz bu soruları cevaplamak yerine, oturduğu yerden, tutanaklara da geçen, yakışıksız, bu Parlamento mehabetine yakışmayacak şekilde birtakım ifadeler kullanıyorlar. Eğer tutanaklar ciddî takip edilirse, biraz önce konuşan grup başkanvekilinin partisine ait milletvekilleri, küfür dahil -aynen söylüyorum, tutanaklarda olması gerekir- ağır kelimeler kullanmaktadırlar, asıl provokatörlüğü ve tahriki kendileri yapmaktadırlar. Biz, bu kürsüye çıktığımız zaman... (MHP sıralarından "mahkemeye verirsin" sesi) Müsaade eder misiniz...
...birtakım belgeler, birtakım Yüksek Denetleme Kurulu raporları veya ilgililerin, tutanaklardan, söylediği cümleleri naklediyoruz. Biraz önce söz alan arkadaşım da, bir gazetede çıkan habere "ümit ediyoruz ki, doğru değildir" mantığıyla yaklaştı; ama, tutanaklar incelendiği zaman görülecektir ki, o grup başkanvekilinin partisinin milletvekillerinin bu meydanda ağır küfürleri tutanaklara geçmiştir. Biz, bu müzakerelerin, bu Parlamentonun mehabetine uygun, güzel cümlelerle müzakere edilmesini istiyoruz. Sonra da buradan çıkacak karara herkes saygı duyacaktır. Onun için, biz, burada mücadelenin, meşru zeminde ve tatlılıkla, güzellikle, herkesin düşüncesini rahatlıkla söylemesinin doğru olacağı kanaatindeyiz; ama, hem milletvekilleri küfürlerle tutanaklara geçecek hem de böyle grup adına biz tahrik oluyoruz, provokatörlük yapıyorlar" demelerini doğru bulmadığımızı da bir kere daha ifade ediyorum.
MEHMET ŞANDIR (Hatay) - Sayın Başkanım, Milliyetçi Hareket Partisinde küfür eden hiçbir milletvekili yok.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Allah!.. Allah!.. Zabıtlara bakalım...
BAŞKAN - Böyle olursa... Karşılıklı... Sayın Şandır...
VEYSEL CANDAN (Konya) - Şimdi tutanakları çıkarırız... Tutanakları çıkaracağız.
BAŞKAN - Sayın Candan, izninizle...
VEYSEL CANDAN (Konya) - Tutanaklara bakacağız...
BAŞKAN - Sayın Candan, izninizle...
Sayın Candan güzel bir dilekte bulundu: "Karşılıklı, Parlamentonun mehabetine uygun..." dedi. Bu dileği şimdi bir başlangıç noktası sayalım, arada ufak tefek şeyler olduysa da onları unutalım.
Ben, şimdi, izninizle devam ediyorum.
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan... Sayın Başkan... Efendim...
BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 17 nci maddesiyle 3984 sayılı Kanuna eklenen ek madde 5'in "Bu Kanunda geçen Telekomünikasyon Kurumu" ibaresinin "Yüksek Telekomünikasyon Kurumu" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılıyoruz efendim.
VEYSEL CANDAN (Konya) - Çoğunluğunuz var mı?.. Çoğunluğunuz yok...
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Çoğunluk var.
VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayar mısınız?
TURHAN GÜVEN (İçel) - Çoğunluğunuz var mı?
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Nisabınız var mı?
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Evet efendim, katılıyoruz.
VEYSEL CANDAN (Konya) - Komisyonun çoğunluğu var mı, yok mu?
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin görüşme usullerine uyuyor mu bu?!
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Çoğunluğumuz var.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Nerede var efendim?! Kaç kişi var 25 kişiden?
BAŞKAN - Arkadaşlarım tespit ettiler, var olduğunu söylediler.
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, Grup Başkanımız Sayın Arınç kastedilerek sataşmada bulunuldu. Sayın Şandır konuştuktan sonra, diğer gruplara da söz doğdu.
BAŞKAN - Bakın, Sayın Şandır'a verdim, sonra Sayın Candan'a verdim; biraz sonra, şunu bitirince vereceğimi de işaret ettim. Lütfen...
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sıcağı sıcağına biz bir diyalogda bulunacaktık...
BAŞKAN - Sayın Çelik, vereceğimi söyledim, işaret ettim. Şunu bir bitireyim...
III. - YOKLAMA
(SP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkanım...
BAŞKAN - Sayın Polat, bir saniye... Arkadaşlarımızın ismini tespit edelim.
Sayın Candan, Sayın Bekâroğlu, Sayın Erbaş, Sayın Hatipoğlu, Sayın Günbey, Sayın Ulucak, Sayın Zengin, Sayın Polat, Sayın Yalman, Sayın Ay-dın, Sayın Esengün, Sayın Kukaracı, Sayın Alçelik, Sayın Malkoç, Sayın Budak, Sayın Pamukçu, Sayın Demirci, Sayın Korkutata, Sayın Ayhan...
Bir kişi daha eksiğimiz var.
LATİF ÖZTEK (Elazığ) - Sayın Başkan, buradayız; yazmıyorlar.
BAŞKAN - Bir isim daha istiyorum.
HÜSEYİN KARAGÖZ (Çankırı) - Sayın Başkan, burada oturuyoruz, ayağa kalktık da; yazmıyorlar.
BAŞKAN - Sayın Karagöz.
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Yeterli çoğunluğumuz vardır.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 17 nci maddesiyle 3984 sayılı Kanuna eklenen ek madde 5'in "Bu Kanunda geçen Telekomünikasyon Kurumu" ibaresinin "Telekomünikasyon Teşkilatı" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.
BAŞKAN - Sayın Candan, şimdi yaptık yoklamayı; istirham ederim.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Tekrar istiyoruz efendim.
BAŞKAN - Şimdi yaptık daha... Bir dakika arayla...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Sayın Bakan ve Komisyon Başkanı ne yapıyorsa biz de onu yapıyoruz. Katılıyor Sayın Başkan...
VEYSEL CANDAN (Konya) - Hayır, yoklama istiyoruz tekrar.
BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
VEYSEL CANDAN (Konya) - Yoklama istiyoruz...
BAŞKAN - Hayır, sayın milletvekilleri; bir dakika olmadı daha burada yaptığımız yoklamadan bu yana.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Sayın Başkan, geri çevirme hakkınız yok.
BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Sayın Başkanım, böyle bir hakkınız yok!..
BAŞKAN- Kabul etmeyenler....
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Böyle bir hakkınız yok Sayın Başkanım.
BAŞKAN- Kabul edilmemiştir.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Sayın Başkan, böyle bir hakkınız yok!.. Yasaları çiğniyorsunuz Sayın Başkan. (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN- Ek 5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Sayın Başkan, böyle bir hakkınız yok!..
BAŞKAN- Sayın milletvekilleri....
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Yasaları çiğniyorsunuz!.. İçtüzüğü çiğniyorsunuz... Böyle bir hakkınız yok!.. (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN- Ben, İçtüzüğü çiğnemiyorum.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Ne yapalım?! Ne yapmamızı istiyorsunuz?!
BAŞKAN- Bir dakika önce, burada, elektronik cihazla yoklama yapmışız; sürenin bitimini bile beklemeden...
FETHULLAH ERBAŞ (Van)- Yoklama istemek hakkımız bizim.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Neye göre yönetiyorsunuz; Anayasaya göre, İçtüzüğe göre yönetmiyor musunuz?..
BAŞKAN- Ben, İçtüzüğe göre yönetiyorum. (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Bu Meclisi keyfî yönetemezsiniz. Bu Meclis milletin Meclisidir...
BAŞKAN- Ben, İçtüzüğe göre yönetiyorum. Burada da, Divan olarak, İçtüzüğe riayetle yükümlüyüz.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Keyfî yönetemezsiniz Sayın Başkan!..
BAŞKAN- Ek 5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
Madde 19'u okutuyorum:
MADDE 19. - 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
1. Mevkutelerle işlenen suçlarda sorumluluk, suçu meydana getiren yazıyı veya haberi yazan veya resmi veya karikatürü yapan kimse ile beraber bu mevkutenin ilgili sorumlu müdürüne; 19 uncu maddeye aykırı hareket edilmesi halinde ise sözü edilen kişilerle birlikte mevkutenin sahibi olan gerçek kişiye ve mevkute sahibi olan anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı ile diğer şirket ve tüzel kişilere ait mevkutelerde tüzel kişiliğin en üst yöneticisine aittir. Ancak, sorumlu müdürler için verilen hürriyeti bağlayıcı cezalar, sürelerine bakılmaksızın para cezasına çevrilerek hükmolunur ve bu cezalar ertelenemez.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Keyfî yönetiyorsunuz!.. (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
FETHULLAH ERBAŞ (Van)- Sayın Başkan, bu yaptığınız hakikaten, İçtüzüğe...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Yazıklar olsun!.. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına bakın, keyfî yönetiyor; çadır başkanı gibi yönetiyor Meclisi!.. (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler) İçtüzük yok mu Sayın Başkan?!
İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir)- Ayağınla vur, ayağınla!.. Ayıp!..
VEYSEL CANDAN (Konya)- Yoklama yapacaksın! Yoklama yapacaksın!
BAŞKAN- Madde 19 üzerinde birinci konuşmacı Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak.
Buyurun Sayın Toprak. (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize)- Yoklama yapacaksın, yoklama!
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara)- Sayın Başkan, duyulmuyor.
BAŞKAN- Gürültüyü keserse arkadaşlarımız duyacaksınız!..
MEHMET EMREHAN HALICI (Konya)- Devam edin Sayın Başkan.
BAŞKAN- Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Aksaray Milletvekili Sayın Ramazan Toprak. (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
AHMET İYİMAYA (Amasya)- Anlayamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN- Sayın Toprak, konuşacak mısınız?.. (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler) Konuşmayacaksanız...
Sayın Ramazan Toprak, lütfen buyurur musunuz.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Sayın Başkan, keyfî yönetiyorsunuz, yoklama yapmak zorundasınız. (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, bu gürültüde siz, hatibimizin oraya çıkıp konuşmasını mı bekliyorsunuz?!
BAŞKAN - Çıksın konuşsun, sırası var Sayın Çelik, istiyorsanız diğerine geçeyim.
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Bu gürültüde hatip oraya çıkıp nasıl konuşsun?!
BAŞKAN - Ne yapayım yani...Bağırmak mı şeyi... (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
Değerli arkadaşlarım, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, üçüncü kez anons ediyorum, Aksaray Milletvekili Sayın Ramazan Toprak...
Konuşacak mısınız efendim?
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Evet efendim.
BAŞKAN - Lütfen buyurunuz. (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
Değerli arkadaşlarım, sisteme zarar...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Sayın Başkan, keyfî yönetemezsiniz!..
BAŞKAN - Bakın, ben, sizin bütün yoklama taleplerinizi, İçtüzüğe uygun olduğu takdirde, yerine getirdim; ama, siz, bir dakika arayla yoklama talebinde bulunduğunuz vakit...
VEYSEL CANDAN (Konya) - Yoklama yapmak zorundasınız.
BAŞKAN - Hayır efendim. Ben tereddüde düştüğüm zaman kendim yapıyorum.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - İçtüzüğe göre yönetirsiniz, keyfî yönetemezsiniz.
BAŞKAN - Lütfen karşılıklı tartışmayı da bırakalım, sayın hatibi, grup sözcüsüdür, dinleyelim.
Buyurunuz Sayın Toprak.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Yoklama yapacaksınız!
BAŞKAN - Sayın Bekâroğlu, rica ediyorum...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Yoklama yapacaksınız!
BAŞKAN - Hayır...
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - At şunu dışarı Sayın Başkan.
BAŞKAN - Bakın, hatibin sözü...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - İçtüzüğe uyacaksınız Sayın Başkan, keyfî değil; İçtüzük ne yazıyorsa onu yapacaksınız.
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Sayın Başkan, İçtüzük 68'i uygulayın.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, biraz önce Sayın Candan, Parlamento geleneğinden bahsetti, istirham ediyorum. Ayrıca sisteme zarar verdiğimizi bilmemiz lazım.
VEYSEL CANDAN (Konya) - Önce yoklama yapacaksınız.
BAŞKAN - Yoklamayı sizin istediğiniz anda değil, İçtüzüğün koşullarına uygun olduğu anda ben yaparım Sayın Candan, burası sizin keyfinize göre yönetilemez. Burası İçtüzüğe göre yönetilmekle yükümlü olunan bir yer.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - İçtüzüğe göre yoklama istedik.
BAŞKAN - Hayır efendim...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - İçtüzüğe göre yoklama istedik, siz neye göre reddediyorsunuz? İçtüzüğe uymak zorundasınız!
BAŞKAN - Hayır efendim... İçtüzüğü lütfen okuyun, bir dakika arayla, İçtüzük size konuşma hakkı da vermez, talep hakkı da vermez. Rica ediyorum...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Efendim, İçtüzükte ne yazıyorsa onu yapacaksınız. Keyfî yönetemezsiniz!..
BAŞKAN - Sayın Bekâroğlu, lütfen... (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Meclis, milletin Meclisidir. İçtüzüğe uyacaksınız...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, sisteme zarar veriyorsunuz, elektronik sistem etkileniyor. (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Siz sebep oluyorsunuz...
BAŞKAN - İçtüzüğü de çiğniyorsunuz. (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Siz çiğniyorsunuz İçtüzüğü.
BAŞKAN - Hayır...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Evet...
BAŞKAN - Sayın Bekâroğlu... (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Yoklama istemeye hakkımız var Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Bekâroğlu, lütfen... İstirham ediyorum...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Yoklama istemeye hakkımız var Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Toprak, sürenizi yeniden başlatıyorum.
Lütfen, buyurunuz efendim. (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Nasıl konuşacak Sayın Başkan?! Nasıl meramını anlatacak?!
AK PARTİ GRUBU ADINA RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Sayın Başkan, duyamıyorum...
BAŞKAN - Benim, Başkanlık olarak, yapabilecek daha neyim var bilemiyorum. Ben, arkadaşlarımdan defalarca istirham ettim. (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
RAMAZAN TOPRAK (Devamla) - Benim konuşmam ikinci bir gürültü olur Sayın Başkan; yani, zaten yeterince gürültü var.
BAŞKAN - Arkadaşımızın konuşması böyle olmayacaksa Sayın Çelik, siz Grup Başkanvekilisiniz...
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, nasıl konuşacak bu gürültüde?!
BAŞKAN - ...istirham ediyorum, arkadaşlarınıza siz söyleyin.
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Hatibe saygı açısından orada bekletemezsiniz.
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sükûneti temin etmek sizin göreviniz...
BAŞKAN - 68'e göre de İçtüzüğün... (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - İçtüzüğe uymuyorsunuz; hangi 68?!
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - 68'i uygulamak zorundasınız... Hatibe saygı açısından ara vermek zorundasınız...
BAŞKAN - İçtüzüğe göre ben, yoklama talebinizi, bakın, beş saattir, haddinden fazla yerine getirdim... (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Sayın Başkan, 68'i uygulayın, 68'i...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - İçtüzükte yoklama deniliyor; yapmak zorundasınız, keyfî olamazsınız!..
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Sayın Başkan, 68'i uygulayın efendim!..
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan...
TURHAN GÜVEN (İçel) - 68'e göre 5 dakika ara ver canım!.. Allah Allah!..
AHMET İYİMAYA (Amasya) - 68 Sayın Başkan...
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sükuneti temin etmek için lütfen ara verin.
FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Başkan, ara verin.
YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) - Ara ver Sayın Başkan.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Gürültü devam eder...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, eğer, siz, Başkanlığın açıklama yapma hakkına saygı bile duymuyorsanız... (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - İçtüzüğü uygularsanız...
BAŞKAN - İzin verir misiniz...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - İçtüzüğü uygulayın...
BAŞKAN - Sayın Bekâroğlu, izin verir misiniz, bir açıklama yapacağım. (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - İçtüzüğü uygulayacağınızı söyleyin, susalım.
BAŞKAN - Bir saniye... (SP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler) İzin verir misiniz...
Değerli arkadaşlarım, hem konuştuklarımızı ya da konuşacak hatibi duyamayacağınızı söylüyorsunuz haklı olarak hem de ben açıklama yapmak istiyorum; siz devam ediyorsunuz. Lütfen, bir parça sakin olsak, meseleyi çözeceğiz.
Ben, 1 dakika geçtiği için, vermeyeceğimi söyledim.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Hangi 1 dakika geçti?!
BAŞKAN - Şimdi, eğer, izin vermeyeceksiniz arkadaşınızın konuşmasına, toplantıya 5 dakika ara vereyim, istiyorlarsa, sayın grup başkanvekilleri gelsinler, İçtüzüğü birlikte, bir kez daha tezekkür edelim.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Efendim, İçtüzüğe göre, önceki maddeyi yeniden oylamak zorundasınız.
VEYSEL CANDAN (Konya) - Ara verin... Ara verin...
BAŞKAN - Saat 21 00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati : 20.48
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 21.03
BAŞKAN : Başkanvekili Yüksel YALOVA
KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Kemal ALBAYRAK (Kırıkkale)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 99 uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
850 sıra sayılı kanunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerini aldı.
Tasarının 19 uncu maddesi üzerinde...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Hayır efendim, bir önceki maddeyi oylamadınız daha.
MEHMET BATUK (Kocaeli) - Yoklama talebimiz devam ediyor Sayın Başkan.
BAŞKAN - ... söz isteyen grup temsilcisi arkadaşlarım var.
MEHMET BATUK (Kocaeli) - Yoklama talebimiz devam ediyor.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Sayın Başkanım, yoklama talebimiz devam ediyor.
Bir önceki maddeyi oylatamadınız Sayın Başkanım. Yoklama yapılmasını istedik ve oylanmadı o madde, oylanmadı...
BAŞKAN - Sayın Bekâroğlu, arkadaşlarım da oyladığımızı söylüyor...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Ama, usulsüz bir şekilde oylandı.
BAŞKAN - Şimdi grup temsilcilerini konuşturalım, daha sonra talebinize bakalım.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak; buyurunuz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, 14 Mayıs 2002. Bundan tam 52 yıl önce bugün, 14 Mayıs 1950'de, Demokrat Parti "yeter, söz milletindir" dedi. Türk Milleti bu çağrıya kulak verdi ve tekparti zulmüne son vererek Türk Milleti iktidara geldi.
O dönem, 52 yıl önce bugün, aziz milletimiz kükremişti. Aziz milletimiz, kendi sesini, yerel medya organları marifetiyle, hem kendi kamuoyuna hem dünya kamuoyuna duyurmaktadır. Ne talihsiz bir gün ki, tam 52 yıl önceki "yeter, söz milletindir" anlayışının tam tersine "yeter artık, söz milletin değildir" dercesine, önümüze bir tasarı getiriliyor. Üstelik, o güzel günün, ne acı bir tesadüftür ki, âdeta, rövanşı mı alınmak isteniyor diye düşünmeden edemiyoruz. "Yeter, söz milletindir" diyen yerel medya organlarına, âdeta, pranga vuran bir yasadır.
Değerli milletvekilleri, RTÜK Yasası, 3984 sayılı Yasadır. Eğer, bu tasarı yasalaşırsa, RTÜK Yasası RTÜK'leme yasası olacak; hem Türk Milletini hem yerel medya organlarını bir RTÜK'leme yasası olacaktır.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - RTÜK'leme ne demek?
SAFFET KAYA (Ardahan) - RTÜK'leme nedir?
RAMAZAN TOPRAK (Devamla) - Bu yasa çıkarıldığı takdirde, bu yasayı birinci derecede uygulama durumunda olan ve Genel Kurulu şereflendiren onurlu bir bürokrat, üstelik, Demokratik Sol Partinin kontenjanından RTÜK Başkanlığına seçilen Sayın Nuri Kayış, sesini 70 milyon Türk Milletine duyurdu; ama, galiba, birileri duymak istemiyor. Sayın Nuri Kayış'ın onurlu çıkışından, onurlu isyanından, belki duymamış olanlar için, birkaç cümle nakletmek istiyorum. Kendisinin hiçbir siyasî kişiliği yok; ne iktidar ne muhalefet... Tamamen, birinci derecede bu yasayı uygulayacak insan olarak, kişi olarak, onurlu bir bürokrat olarak, bu RTÜK'leme yasasının Türk Milletinin başına neler getireceğini, Sayın Nuri Kayış'ın ağzından, birkaç cümleyle ifade etmek istiyorum:
"Bu kanunla, televizyon ve radyo sahiplerinin devlet ihalelerine girmelerinin önündeki tüm engeller ortadan kaldırılmaktadır. Böylece, yayın kuruluşları, bu güçlerini kullanarak, devlet ihalelerinde iktidar, bürokrasi ve diğer firmalar nezdinde baskı oluşturabilecek, haksız rekabete yol açabileceklerdir.
Kanun, televizyon sahiplerinin menkul kıymetler borsasında işlem yapmalarını da serbest bırakmaktadır. Borsanın spekülasyona çok açık bir yapısının olması ve medyanın borsa spekülasyonlarında kolaylıkla kullanılabileceği gerçeği, bu düzenlemeyi de sakıncalı kılmaktadır.
Gündemdeki kanun Meclisten aynen geçerse, medyada zaten var olan tekelleşme ve kartelleşme olgusu hız kazanacak, kamuoyu birkaç medya patronunun dilediği gibi şekillenecek, halkın haber alma özgürlüğü ciddî şekilde kısıtlanacaktır.
4676 sayılı Kanun, RTÜK üyelerinin seçimini de yeni bir esasa bağlamaktadır. Bugün RTÜK üyelerinin tamamı Meclis tarafından seçilirken, kanunda, 5'inin Meclis, 4'ünün hükümet tarafından seçilmesi öngörülmektedir. Mevcut siyasî tablo içinde, 7 RTÜK üyesi iktidar partileri tarafından belirlenmiş olacaktır. Bugün, Avrupa ülkelerinden 8'inde, RTÜK muadili üst kurulların tüm üyeleri meclisler tarafından seçilmektedir."
Bir parantez: AB üyeliğinin son zamanlarda ticaretini yapan bazı siyasiler var. Bu siyasilerin geçmişte elinde çok malzeme vardı. Bu malzemeler tükendiği için, bugün AB üyesi, âdeta sefalet içine itilmiş insanlarımıza bir nimet gibi sunularak, Avrupa Birliğinin ticaretini yapan siyasî simsarlar ortalıkta cirit atmaktadırlar. Bir taraftan AB simsarlığı yapan insanlar, diğer taraftan AB normlarını ayaklar altına atan bir düzenlemeyi, birtakım patronların emretmesi nedeniyle, Türk Milletine diretmektedirler.
RTÜK Başkanımızın eleştirilerine devam ediyorum: "Kanun, RTÜK'ün özelliğini ortadan kaldırmaktadır. RTÜK'ün denetimi, üyeleri Bakanlar Kurulu tarafından seçilen, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kuruluna bırakılmaktadır. Oysa, RTÜK'ün denetiminin yine özerk bir kuruluş olan Sayıştay tarafından yapılması uygun olur."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RAMAZAN TOPRAK (Devamla) - Bağlıyorum.
BAŞKAN - Lütfen sonuçlandırınız.
RAMAZAN TOPRAK (Devamla) - "Avrupa Birliği üyelerinde radyo ve televizyon alanında düzenleyici görev yapan RTÜK benzeri kurum ve kuruluşların en önemli özelliği özerk ve tarafsız olmalarıdır. RTÜK'ün Yüksek Denetleme Kurulunun denetimine tabi kılınması, özerklik ve tarafsızlığının son bulması anlamına gelir."
Değerli milletvekilleri, bu, onurlu bir bürokratın feryadıdır, isyanıdır. Türk Milletinin, umarım, kükreyen sesi bu Mecliste galip gelir. Birilerinin ifade edemeyeceğim sesleri, umarım, Mecliste kesilir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Toprak.
Saadet Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Fahrettin Kukaracı.
Buyurunuz Sayın Kukaracı. (SP sıralarından alkışlar)
SP GRUBU ADINA FAHRETTİN KUKARACI (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının çerçeve 19 uncu maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Muhterem milletvekilleri, bu kanun Çankaya'dan dönmüştür; ama, hükümet yanlıştan dönmemiştir. Hükümet, muhalefetin sesine kulak asmadığı gibi, Cumhurbaşkanının itiraz ve tereddütlerini de kale almamış, tasarıyı aynen komisyondan geçirmiştir. Hükümet bir inat içindedir. Rahmetli Osman Bölükbaşı'nın dediği gibi, "zengini hayırsız evlat, bürokrasiyi süslü avrat, siyasetçiyi kör inat batırır." Bu hükümeti de inadı bitirecektir. Yanlış hesap Bağdat'tan dönermiş. Bu da yanlış hesaptır. Her zaman olduğu gibi, ya Çankaya'dan ya da Anayasa Mahkemesinden dönecektir.
Ne yazık ki, basın hürdür, sansür edilemez anlayışı bu hükümet tarafından boğulmak istenmektedir. Yasanın ardında basın yok, millet yok, Meclis yok, Cumhurbaşkanı yok. Peki, bu yasanın ardında kim var ve bu hükümetin bu yasanın ardındakilere ne tür bir diyet borcu vardır? Soru budur, sorun da budur.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle 5680 sayılı Basın Kanununun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci bendi değiştirilerek, yasadaki cevap ve düzeltme hakkına aykırı davranılması durumunda sorumluluğun, sorumlu müdürle birlikte süreli yayının sahibi gerçek kişiye, anonim şirket ise yönetim kurulu başkanına, diğer şirketlerde ise, süreli yayınlarda, tüzelkişiliğin en üst yöneticisine ait olacağı belirtilmiştir. "Sorumlu müdürler için verilen hürriyeti bağlayıcı cezalar, sürelerine bakılmaksızın para cezasına çevrilerek hükmolunur ve bu cezalar ertelenemez" hükmü getirilmektedir. Bu cezaların para cezasına çevrilmesi olumlu bir durumdur; ancak, cezaların ertelenemez oluşu genel hükümlerden farklılık arz etmekte, hâkimin takdir yetkisini ortadan kaldırmaktadır. Erteleme hükmünün hâkimin takdirinde bırakılması, mevzuata daha uygun olacaktır diye düşünüyoruz.
Muhterem milletvekilleri, Komisyonda, bu maddelerin son anda RTÜK Kanununa monte edilmiş olması, Anayasa ve İçtüzük açısından fevkalade tartışmalı bir durumdur. Alelacele getirilen bu maddelerin önü ardı pek fazla düşünülmemiştir.
Bu maddenin hemen ardından gelen 20 nci maddede, tazminat cezalarının çok fahiş miktarlarda artırılmış olması, zannederim, 19 uncu maddenin gerekçesini de açıklamaktadır.
Hükümet, bu maddelerle, özellikle yerel medyayı boğmak istemektedir. Zannederim düşünce şudur: Para cezaları hem çok yüksek olsun hem de ertelenmesin ki, özellikle yerel medyanın sesi kesilsin. Bu durumda, para gücü olan kartel medyası daha rahat hareket edebilirken, zaten kıt imkânlarla hayatta kalma mücadelesi veren medyanın eli kolu bağlanacaktır. Para cezalarının bu kadar yüksek tutulmasını başka türlü yorumlamak mümkün değildir.
Bunun medyaya vereceği zararlar bir yana, öncelikle tartışılması lazım gelen hususlar şunlar olmalıdır: Erteleme yetkisi neden kanun metninden çıkarılıyor, yargının karar alanı bilinçli olarak niçin daraltılıyor, hâkim karar verirken niçin seçeneksiz bırakılıyor? Bunun, hukuk mantığı açısından uygun olmadığını düşünüyorum.
RTÜK Kanununda yapılan değişiklikle, radyo ve televizyonlar ve RTÜK kontrol altına alınırken, bu kanuna monte edilen Basın Kanununda değişiklik öngören bu maddelerle de yazılı basın kontrol altına alınmak istenmektedir.
Değerli arkadaşlarım, basının, özellikle yerel basının sesinin kesilmek istenmesi, demokrasi açısından çok vahim bir durumdur. Esasında, burada, demokrasinin sesi kesilmek istenmektedir. Türkiye, 2000'li yıllara "konuşan Türkiye" özlemiyle girmiştir. Hatta, hatırlarsınız, "radyomu istiyorum" kampanyaları düzenlenmiş, siyasîler de bunlara açık destek vermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FAHRETTİN KUKARACI (Devamla) - Bitiriyorum...
BAŞKAN - Lütfen, son cümlelerinizi alayım.
FAHRETTİN KUKARACI (Devamla) - Ancak, ne var ki, maalesef, 2000'li yıllarda, susturulan Türkiye'yle karşılaşılmıştır. Türkiye susturulmuştur, siyaset susturulmuştur, toplum susturulmuştur, bilim adamları susturulmuştur. Şimdi de, ihaleyle, çıkarla, tekelleşmeyle ilgisi olmayan medya susturulmak istenmektedir.
Haklarını yememek lazım; susturulmayan ve hatta, beslenen medya da vardır. Zaten, RTÜK Kanununun ardında, bu beslenen medyanın âli menfaatları bulunmaktadır ve birkısım medyanın bu âli menfaatları karşısında da hükümetin boynu kıldan ince görünmektedir.
Bu kanunun Türk medyasına ve tabiî, Türk demokrasisine hayır getirmeyeceğini düşünüyor, bu duygularla saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Doğru Yol Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Kemal Aykurt. (DYP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Aykurt.
DYP GRUBU ADINA MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanunun 19 uncu maddesi üzerinde konuşmama başlamadan evvel, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bilindiği gibi, bu yasa, takriben bir sene evvel, aynen bugünkü gibi, aynı yöntemle, parmak egemenliğine dayanılarak ve güvenilerek alelacele çıkarılmıştı. Bugün de aynı manzarayla karşı karşıyayız. Sayın Cumhurbaşkanımız, gerçekten, çok anlamlı ve düşündürücü, geniş gerekçelere dayanarak, bu kanunu geri gönderdi. Görülüyor ki, hükümet ortaklarımız, yine, aynı inatla ve aynı yöntemle komisyondan bu yasayı çıkardılar ve Yüce Meclisin önüne getirdiler.
Değerli milletvekilleri, bu yasaya RTÜK kurumunun kendisi karşı, bu yasaya sivil toplum örgütleri karşı, yerel basın ve medya kuruluşları karşı, kamuoyu karşı, Cumhurbaşkanı karşı. Şimdi, ben buradan şunu anlamaya çalışıyorum: Bu hükümet Cumhurbaşkanına kafa tutuyor; sen bunu veto mu ettin -örnekleri bir tane değil ki, birkaç tane, birçok var, ben sana gösteririm, noktasına virgülüne dokunmadan ben bu kanunu çıkartırım, sen de imzalarsın...
Demek oluyor ki, iktidar grubu, övünerek, dün, Meclis dışından bir noter aramış kendisine; her gönderdiği yasayı onaylayacak bir noter aramış. Bakmış ki, iş öyle değil; şimdi hükümet, Cumhurbaşkanıyla kavga halinde. Öbür taraftan, bu inatlaşma, milletle de kavga etmek anlamına geliyor.
Bakınız, değerli milletvekilleri, elimde birçok feryat sesi var; vatandaştan var, kuruluştan var, basın kuruluşlarından var. Bir tanesi taze: "Sayın Cumhurbaşkanının Anayasaya aykırı gördüğü on maddesini tekrar incelenmesi için Meclise geri gönderdiği RTÜK Yasasının, evrensel metinlere, çağdaş ve demokratik olguya aykırı olduğunu düşünmekteyim. Çıkar çevreleri ile millet arasındaki tercihinizi, millet tarafına kullanmanızı talep etmekteyim. Sivil inisiyatifin sesi kısılmak istenmektedir. İnternet ve basın aynı yasa çerçevesinde değerlendirilmemelidir. Bu konu hakkında daha hassas davranmanızı rica ederim. Osman Yüceliş, Denizli" Benim memleketimden bugün gelmiş.
HASAN GÜLAY (Manisa) - Kim o?
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Osman Yüceliş... Tanımıyorum.
Bir başka feryat: "Anadolu'da toplumun sesi haline gelen yerel radyo ve televizyonların yok olması, demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan basının ağır yara almasına yol açacaktır." Ege'de bir kuruluş.
HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Sen yazdırmışsındır onu.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - İmzalar var burada.
Size gelmedi mi bunlar?
HASAN GÜLAY (Manisa) - Bize gelmiyor, hep size geliyor.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - "Protesto ediyoruz. Hür basın ilkelerine ters, Türkiye'nin çağdaşlık yolunda engel ve halkın sesini kısmaya yönelik RTÜK Yasa Tasarısını şiddetle ve nefretle kınıyoruz. Büyük Millet Meclisimizin, kendi sorumluluğunu müdrik olarak bu yanlıştan bir an önce dönmesini temenni ediyoruz."Ege TV, Yeni TV, Sky TV, İzmir TV, Kordon TV.
HASAN GÜLAY (Manisa) - Bize gelmedi o.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Demek ki sizin kararınız önceden belli, biliyorlar; bizim kanaatimiz de öyle.
Yine, birtakım basın kuruluşlarının feryadı, burada, devam ediyor: "RTÜK Yasa Tasarısı özgürlükler rejiminde ciddî bir geri gidişi ifade eden, sivil alanın devletleştirilmesine zemin hazırlayan bir yasadır" vesaire.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bir şeyi bilmek ve öğrenmek istiyorum. Türkiyemiz bu kadar ciddî sıkıntılar içerisinde bulunurken, bütün sektörler, kuruluşlar, kurumlar, çiftçiler, esnaflar, ülke bütünüyle, ekonomisiyle, hatta bir anlamda -daha tehlikeli- sosyal yapısıyla büyük bir çöküntünün içindeyken bunlara ait tedbirler, çareler buraya gelmiyor da, bu kadar aceleyle bu kanun niye geliyor? Bunu öğrenmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Aykurt, lütfen, tamamlayınız.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Nedir aceleniz, nedir telaşınız? Görüşülecek başka şeyler var. Şimdi zaman olsaydı da tarihî bir vesikayı burada sizlere okuyabilseydim, anlatabilseydim.
BAŞKAN - Sayın Aykurt, çok teşekkür ediyorum; sürenizi...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Şurada çok enteresan bir belge var. Otuzaltı sene evvel, bu Yüce Meclis, bir büyük görev yapmış; hasta olan ve Allah'ın rahmetine kavuşan Cemal Gürsel'i, görev yapamayacağı anlayışından bahisle görevden almış.
BAŞKAN - Sayın Aykurt, teşekkür ediyorum.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Bugün Türkiye'de başka sıkıntılar var.
BAŞKAN - Sayın Aykurt, çok teşekkür ediyorum.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Allah uzun ömür versin, sağlık versin; Türkiye'de yönetim krizi var, Türkiye'de hükümet boşluğu var, Türkiye'de Başbakanlık boşluğu var. (DSP sıralarından "sevinin" sesleri)
HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Yakışmıyor ama...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Hayır, ben bunu sevinerek söylemiyorum.
BAŞKAN - Sayın Aykurt, çok teşekkür ediyorum.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Bunları bu kürsüde konuşmalı Türkiye.
HALİL ÇALIK (Kocaeli) - O şekilde bağlama konuşmanı şık bir şekilde bağla.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Bunları da konuşmalı Türkiye.
HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Ne olacağın belli değil az sonra, hiç belli değil.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Temenni ederim, bu kanun, inşallah, ileride başımıza ve başınıza dert açmaz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.
Anavatan Partisi Grubu adına, Hatay Milletvekili Levent Mıstıkoğlu.
Buyurun Sayın Mıstıkoğlu.
ANAP GRUBU ADINA LEVENT MISTIKOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aşağı yukarı RTÜK Yasasına başladığımızdan beri, çok kıymetli muhalefet partisi milletvekillerimiz, bütün konuşmalarında, yasanın Anayasaya aykırı olduğunu ve RTÜK Başkanının bu yasanın aleyhinde olduğunu öne sürerek yasaya karşı çıkıyorlar; ama, bunun dışında, başka kimin yasaya karşı çıktığını ben bilmiyorum. Millet karşı çıkıyor diyorlar; milletin bu yasaya karşı çıktığını görmedim de, duymadım da. Hangisi, kim çıkıyor bilmiyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar[!]) Ama, millet şuna karşı çıkmıyor değerli arkadaşlar: Millet, basın yayın yoluyla, haysiyetleri, onurları ayaklar altına alındığı zaman, bunun karşılığında hiçbir ceza görmeyen basın organlarına, yalan yayına, yalan habere, gerçekdışı habere ceza verilmesine karşı çıkmıyor.
Yine, inanıyorum ki, bu Parlamentoda görev yapan milletvekilleri, Meclisin, Parlamentonun manevî şahsiyetini tahkir ve tezyif eden basına, yine, komik cezalar verilmesinin de gülünç olduğunda, herhalde, hemfikir.
Bugün yasaya karşı çıktığını söyleyen RTÜK Başkanımızın, acaba, niye karşı çıktığını hiç sordunuz mu, hiç düşündünüz mü? Çünkü, bu yasa çıktığı gün...
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Mektubu gelmedi mi size Sayın Mıstıkoğlu?!
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla) - ... bu yasa çıktığı gün, acaba, Sayın RTÜK Başkanı orada oturacak mı?! O aldığı kaç bin dolarlık maaşı alacak mı?! (ANAP sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Ayıp, ayıp!..
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla) - O sahip olduğu imkânlar devam edecek mi?!
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Ayıp, ayıp!..
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla) - Televizyon televizyon gezip, yasaya karşı çıkan... (DYP, AK Parti ve SP sıralarından gürültüler)
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Ayıp, ayıp!..
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla) - Bir dakika, dinleyin, dinleyin... Değerli arkadaşlar, dinleyin...
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Ayıp, ayıp!.. Onu da bu Meclis seçti. Ayıp, ayıp!...
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Yazıklar olsun sana... Yazıklar olsun sana!..
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla) - Dinleyeceksiniz... Dinleyeceksiniz... Bakın, ben, sizi dinliyorum...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla) - Size hakaret eden, milletvekillerine hakaret eden...
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Yazıklar olsun sana! Cevap veremeyecek adam hakkında konuşuyorsun!
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla) - Milletvekillerine hakaret eden...
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Yazıklar olsun sana, yazıklar olsun! Cevap veremeyecek adam hakkında konuşuyorsun!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla) - Efendim, siz savunuyorsunuz...
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Ayıp, ayıp!
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla) - Siz, onu emsal gösteriyorsunuz.
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Yuh olsun size, yazıklar olsun size! Ayıp, ayıp!
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla) - Size yazıklar olsun, size ayıp!
Bakın, arkadaşlar...
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Cevap veremeyecek adam hakkında konuşuyorsun!
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla) - Bakın ne diyor... Bakın ne diyor...
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Dışarıda konuşturmuyorsunuz. Yazıklar olsun sana!
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla) - Efendim, dinleyeceksiniz...
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Yazıklar olsun sana! Ayıp sana! Yakışıyor mu?! Cevap veremeyecek adam hakkında...
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla) - Size ayıp... Size ayıp... Dinleyeceksiniz...
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Yazıklar olsun!
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla) - Bakın... Bakın...
BAŞKAN -Sayın milletvekilleri...
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla)- Bakın, bakın değerli arkadaşlar, Parlamentoya yapılan hakarete bakın. Kim yapıyor bunu, bakın. Parlamentoya yapılan hakarete bakın...
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Hiç ahlakınız yok mu sizin? Ayıp, ayıp!
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla)- Yasanın Meclis Anayasa Komisyonunda değiştirilmeden kabul edildiğine dikkat çeken Nuri Kayış "bazı milletvekilleri, birkaç medya patronunun isteğiyle kolları yeniden sıvıyor" diyor..
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul)- Doğru söylüyor.
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla)- Şimdi, Sayın Kayış'a soruyorum: Kimdir bu milletvekilleri? Söylesin...
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Siz yapıyorsunuz.
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla)- Bu yasayı Meclis kabul ediyor; birkaç milletvekili değil.
Yine, Sayın Kayış diyor ki...
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray)- Başına taş düşsün o kadar.
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla)- "Milletvekillerinin, iradelerini milletin aleyhine kullanmayacaklarını ümit ediyorum." Kendisi mi karar verecek buna?..
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Kimin adına konuşuyorsun?
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla)- Yine Sayın Kayış, Yasanın RTÜK'ün özerkliğini ortadan kaldırdığını söylüyor. Yasa, RTÜK'ün özerkliğini kaldırmıyor; Sayın Kayış'ın üyeliğini bitiriyor. (AK Parti sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Kimin kadına konuşuyorsun, seni kim gönderdi buraya; onu söyle.
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Cevap verme imkânı olmayan birine sataşmak marifet mi?
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla)- Sayın milletvekilleri, bakın arkadaşlar, sizlerin adına konuşuyorum ben.
BAŞKAN - Sayın Mıstıkoğlu, siz Genel Kurula hitap edin, bitirin.
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla)- Yine, Sayın Kayış, televizyonlarda "milletvekilleri görevlerine başlarken Anayasaya sadakat yemini ediyorlar. Şimdi biz bu yeminin gereğini yerine getireceklerine inanıyoruz" diyorlar.
TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Cevap verme hakkına sahip olmayan bir bürokratı nasıl itham ediyorsun?! (Gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla)- Dinleyin arkadaşlar, ben burada milletvekili olarak konuşuyorum; siz, burada, bürokratın ağzıyla yasanın aleyhine konuşurken doğru muydu?! Bürokratı örnek gösteriyordunuz...
BAŞKAN - Sayın Mıstıkoğlu, siz Genel Kurula hitap ediniz.
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla)- ...onu savunuyordunuz, "o yanlış diyor" diyordunuz, siz demiyordunuz. (ANAP sıralarından alkışlar)
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Doğruları söyle, doğruları...
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla)- Yine, bakın ne diyor: "Milletvekilleri görevine başlarken Anayasaya sadakat yemini ediyorlar. Şimdi ben bu yeminin gereğini yerine getireceklerine inanıyorum. Kendisine mi soracağız biz Anayasaya yeminimizi?!
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Savunmasız insana saldırmak insanlık mı?
BAŞKAN - Sayın Mıstıkoğlu...
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla)- Değerli arkadaşlar...
Bitiriyorum...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli)- Sayın Başkan...(Gürültüler)
LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla)- Sayın Aykurt, bitiriyorum, müsaade edin.
Değerli arkadaşlar, bakın, "Anayasaya aykırı" deniyor, "Sayın Cumhurbaşkanı Anayasaya aykırı diye geri çevirdi" deniyor. Olabilir, herkesin fikri olur. Peki, anayasaya aykırılık iddiasında her bulunanın her dediği Anayasaya aykırı mıdır? O zaman niye Anayasa Mahkememiz var? Anayasaya aykırı bir kanun Anayasa Mahkemesince iptal edilir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar; DYP, SP ve AK Parti sıralarından gürültüler)
TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Anayasaya saygılı ol. Senin dediğin Anayasaya aykırı.
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Ayıp, ayıp! Cevap veremeyecek adama saldırıyorsun. Yakışıyor mu sana?!
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Ayıp, ayıp!
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Mıstıkoğlu.
BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde üç adet önerge vardır; önce, geliş sıralarına göre okutacağım, sonra, aykırılıklarına göre işleme alacağım. (Gürültüler)
BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan...
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, söz talebimiz var...
BAŞKAN - Sayın Arınç, buyurun.
BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkanım, Sayın Levent Mıstıkoğlu'nun yaptığı konuşma, şu açıdan Anayasaya aykırıdır: Sayın Nuri Kayış, özerk bir kurumun başkanıdır, Radyo ve Televizyon Üst Kurumunun Başkanıdır. (DSP sıralarından "Allah Allah!.." sesleri, gürültüler)
İBRAHİM YAVUZ BİLDİK (Adana) - O zaman, taraflı davranmasın!
BAŞKAN - Bir saniye arkadaşlar... Sayın milletvekilleri, bir saniye...
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Siz aday göstermediniz mi?!
İBRAHİM YAVUZ BİLDİK (Adana) - Biz getirdik, götürmesini de biliriz.
BAŞKAN - Sayın Şahin... Sayın Şahin...
BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Özerk bir kurumun başkanı hakkında, meseleyi, sadece kişiselleştirerek, buradan onun itham edilmesi, hem ayıptır hem çirkindir hem Anayasaya aykırıdır.
İBRAHİM YAVUZ BİLDİK (Adana) - Hiç kimse Parlamentonun üzerinde değildir.
BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Nuri Kayış'ın, bu kürsüden, bu ithamları yapan kişiye cevap verme hakkı olsaydı, Sayın Mıstıkoğlu, zaten, bu zamana kadar beklemezdi.
Değerli arkadaşıma şunu hatırlatmak istiyorum; sizin de, Başkan olarak müdahalenizi arz ediyorum. Sayın Başkan, bu tasarıya niçin karşı olduğunu, altında imzası olan mektuplarıyla, gerekçeli olarak bütün milletvekillerine göndermiştir. Kendisinin seçimiyle veya seçilmemesiyle de uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Sayın Kayış, bu Mecliste, DSP'nin gösterdiği adaylar içerisinden seçilmiş değerli bir insandır. Özerk bir kurumu, böylesine küçültmek, böylesine incitmek, bu Meclisin çatısı altında kimseye yakışmaz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın Güven, izin verirseniz, şimdi önergelere geçeyim... (DYP sıralarından gürültüler)
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, iki cümle...
BAŞKAN - İki cümle; peki. Yeni bir sataşma doğurmasın istirham ediyorum.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkanım, ben, kimseye sataşma niyetinde değilim; ama, bir sataşmaya cevap veremeyecek durumda olan ve bir kurumun başında bulunan kişinin haklarını da burada bulunan her milletvekilinin savunmasından yanayım. Neden; bu Meclis seçti...
NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Milletin kürsüsü burası, her şey konuşulur.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Efendim, elbette fikrini söyleyecek; ama, kalkarsınız belli platformlarda söylersiniz, belli noktalarda söylersiniz; burada konuşma hakkı olmayan bir kişiye, bu şekilde, burada söyleyemeyeceğiniz...
İBRAHİM YAVUZ BİLDİK (Adana) - Herkes haddini bilsin!
TURHAN GÜVEN (İçel) - Bırakın efendim...
Sayın Başkan, eğer, milletvekilinin üslubunda bir değişiklik varsa, 67 nci maddeye göre, sizin de oradan müdahale etmeniz gerekirdi. Neden; çünkü, şu anda, buradaki hiç kimse, yoldan geçerken gelip de oturmuş değil; burada görevli olduğu için oturan birine haddinden fazla sataşma hakkına da kimse sahip değil, milletvekili olsa dahi.
Ayrıca, zabıtlara göre, onun, elbette hukukî yolları arama hakkı da doğar; ben onu düşünmüyorum; ama, çok değişik bir yorum, efendim, yani, siz, yerini kaybedeceğinden korkuyor falan filan... Böyle şeyler, ufak şeyler... Zaten, biliyor musunuz ki, arkadaşım onu bilmiyor herhalde, başkanlık zaten devridir ve bitiyor; bir hafta, on gün sonra bitecek bir başkanlık için yeniden girmeye gerek var mı?! O yüzden, milletvekilleri konuşurken biraz daha dikkatli konuşurlarsa, kimseyi yaralamak amacına matuf konuşma olmazsa, daha iyi olur.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Peki, teşekkür ediyorum.
İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Biz hiç konuşmayalım, bürokratlar konuşsun o zaman.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Bürokrat değil o; dikkat et, bürokrat değil.
VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın Candan, aynı üslupla olsun olur mu?
VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; konuşmacı arkadaş, aslında, RTÜK Başkanının kendisine gönderdiği metni tam olarak okumamış.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Doğru.
VEYSEL CANDAN (Konya) - Aslında, RTÜK Başkanı diyor ki: "Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda yeni bir düzenleme yapılmalıdır; ancak, bu düzenleme yanlıştır -bakın, arada çok fark var- RTÜK'te mevcut düzenlemenin birtakım eksiklikleri vardır; Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna yeni bir yasa gereklidir; ancak, sakıncaları" başlığı adı altında, 8-10 madde yazmış.
Şimdi, bu tasarıdaki değişiklikten anlıyoruz ki, hükümet, kendine bağlı bir genel müdürlük gibi bir RTÜK istiyor. Şimdi, bu arkadaşı seçen sizsiniz, burada konuşma hakkı olmadığını da bilen sizsiniz; burada, çıkacaksınız, metni yarısından okuyup, milletin kafasını bulandıracaksınız. Eğer burada bu arkadaş menfaat karşılığı duruyorsa, o zaman, bu düşünceden hareketle, sizin üst kurullara getirdiğiniz herkes aynı durumda olur. Kaldı ki, insan, kendi oylarıyla seçtiği insanı böyle linç eder mi?! Evvela, gönderilen bir yazıyı okur, talebi nedir bir bakar...
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Candan.
VEYSEL CANDAN (Konya) - Bitiriyorum.
Arkadaşımızın talebi yanlışların düzeltilmesi yönünde.
Saygılarımla. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde 3 adet önerge vardır; önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 19 uncu maddesi ile 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinin "ancak sorumlu müdürler mevkutenin sahibi olan gerçek kişiler ve tüzelkişilerin üst yöneticileri için hürriyeti bağlayıcı cezalar süresine bakılmaksızın para cezasına hükmolunur ve bu cezalar ertelenemez" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Aslan Polat Yakup Budak
Van Erzurum Adana
Mahmut Göksu Metin Kalkan Musa Demirci
Adıyaman Hatay Sıvas
Latif Öztek Rıza Ulucak Cevat Ayhan
Elazığ Ankara Sakarya
M. Niyazi Yanmaz Ahmet Sünnetçioğlu Mehmet Bekâroğlu
Şanlıurfa Bursa Rize
T. Rıza Güneri Nezir Aydın
Konya Sakarya
BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 19 uncu maddesi ile 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinin ikinci cümlesindeki "ancak" kelimesinden sonra gelmek üzere "sorumlu müdürler ve yukarıda yazılı şahıslar için verilen" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Aslan Polat Yakup Budak
Van Erzurum Adana
Metin Kalkan Musa Demirci Mahmut Göksu
Hatay Sıvas Adıyaman
Latif Öztek Rıza Ulucak Cevat Ayhan
Elazığ Ankara Sakarya
M.Niyazi Yanmaz Ahmet Sünnetçioğlu Mehmet Bekâroğlu
Şanlıurfa Bursa Rize
T. Rıza Güneri Nezir Aydın
Konya Sakarya
BAŞKAN - Şimdi, son ve maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 850 sıra sayılı yasa tasarısının çerçeve 19 uncu maddesi Anayasaya aykırıdır. Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Temel Karamollaoğlu Ahmet Demircan
Van Sıvas Samsun
Ömer Vehbi Hatipoğlu Yasin Hatiboğlu Aslan Polat
Diyarbakır Çorum Erzurum
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önerge sahipleri adına, Çorum Milletvekili Sayın Yasin Hatiboğlu, buyurunuz.
YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hep söyleye geldik, yarının neler getireceğini, yarında hangi tehlikelerin gizlendiğini bugünden keşfetmek zor olmuyor. RTÜK'ün bu milletin başına ne belalar açacağını haftalardır söyleye geldik, hatta ilk görüşüldüğü 2001 yılından bu tarafa ne sıkıntılar doğuracağını, ülke ekonomisini, ülke ekonomisindeki yeni hortumları ne boyuta getireceğini; yerel radyolar ve yerel televizyonların bu ülke manevî yapısına yaptığı katkıları nasıl ortadan kaldıracağını, dolayısıyla bu suretle ne zararlar vereceğini hep söyleye geldik. Bazen tebessümle izleyen arkadaşlarımız oldu; daha zararını şimdiden gördük, görüyor musunuz, uyum içerisinde, dostluk ve kardeşlik anlayışı içerisinde çalışan Parlamentoyu nasıl geriverdi, nasıl gergin hale getirdi?!
Sayın Başkan, burada, size çok büyük görevler düşüyor. Elbette, siz, görevinizin bilincindesiniz; ama, izin verin, eksik gördüğümüzü ifade edelim.
Anayasa aykırı davranış diye tutturuyoruz; doğruyuz. Anayasanın 95 inci maddesinde deniliyor ki; Türkiye Büyük Millet Meclisi, kendi yaptığı İçtüzüğe göre çalışır. Nerede İçtüzüğümüz?! İktidar çoğunluğuna söylüyorum, İçtüzükle, konuşma hakkımızı aldınız elimizden, önerge hakkını aldınız elimizden, o yetmiyor, istediğiniz zaman istediğiniz kanunu getirme yetkisini elinizde tutmaya devam ediyorsunuz. Söz verdiğiniz RTÜK Yasasını geçirebilmek için, Başkan değiştiriyorsunuz; hayır, o hafta yetmedi, olmadı, başka bir Başkan geldi, bu defa da, hafta değiştiriyorsunuz. Öyle olmadı mı... Bununla nereye gideceksiniz?!
MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Başkanların hepsi saygındır.
YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, 57 nci madde gayet açık; işaretle oylamaya geçilirken, yirmi arkadaşımız, ya ayağa kalkmak suretiyle ya da yirmi imzayı önceden göndermek suretiyle, her an, her saniye, her dakika yoklama isteyebilir. Ha, diyebilirsiniz ki, efendim, bir dakika önce bir önerge oylanmış, hemen arkasından, ikinci önergede yoklama istemek şık kaçmıyor, böyle diyebilirsiniz; ama, İçtüzükte böyle denilmiyor, bu imkân veriliyor.
Peki, böyle düşünüyorsanız, şuna ne diyeceksiniz: Önerge için soruyorsunuz "Sayın Komisyon katılıyor musunuz?" diye, Komisyon önergeye katılıyor.
HASAN GÜLAY (Manisa) - Olabilir...
YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Yapmayın; biz burada ciddî bir çalışma yapıyoruz, yapmayın!.. Kanun yapıyoruz burada; yapmayın!.. Taş enek oynamıyoruz, burada kanun yapıyoruz, ne zannediyorsunuz ya?! (SP sıralarından alkışlar)
Siz, bir hakkın sırf gayri ızrar eden suiistimalini kanunun himaye etmeyeceğini çok iyi bilirsiniz. Hükümet, kalkıp, kendi tasarısının değişikliğini isteyen bir önergeye "katılıyorum" diyor. Bu nasıl hükümettir?! Bu tavrın dürüstlükle izahı var mı, söyler misiniz bana?! Hükümet "katılıyorum" diyor; nasıl olur!.. (DSP sıralarından gürültüler) Komisyon diyor ki: "Ben bu değişiklik önergesine katılıyorum." Oy vermiyor arkada oturanlar; bu nasıl iştir?! Yapmayın!..
Değerli milletvekilleri, bakın, bir bürokrat arkadaşımızı burada yerden yere vurdunuz. Bu bizim seçtiğimiz insan; şu anda burada yok...
AYDIN TÜMEN (Ankara) - Siz değil, biz seçtik.
YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, sizden müdahale beklerdim, demeliydiniz ki: Sayın milletvekili, konuşma imkânı olmayan, savunma imkânı olmayan bir insanı böyle yerden yere vurmaya hakkınız yoktur, konuya gelin. Sizden bunu, gerçekten, siz olduğunuz için bekliyordum. Bunu yapmadınız ve ben umuyorum ve bekliyorum, şimdi bekliyorum; sayın bürokratın burada konuşma hakkı yok, keşke imkân olsa, oylamayla, teklifle mümkün olsa da, bürokrata konuşma imkânı versek, meseleyi anlatsa... (DSP sıralarından gürültüler) Ama, o imkân yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız.
YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - O zaman, Sayın Bakana görev düşüyor; bürokrasiyle bürokratın ilişkisi kesilinceye kadar, kamu görevlisidir; onu savunmak Sayın Bakana düşer. Sayın Bakan nasıl yanında oturtuyorsa, bürokratın hukukunu burada korumalıdır. (SP, DYP ve AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Özerktir o, özerktir.
YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Bir ricam var Sayın Başkanım, Hükümet ve Komisyon, gerçekten katılıyorsa oy vermelidir; sırf, önergeler üzerinde söz hakkını engellemek için "katılıyoruz" diyorsa, işte bu, bir hakkın suiistimalidir; buna izin vermeyin.
Saygı sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)
ASLAN POLAT (Erzurum) - Doğrudur; Hükümet de önergeye oy vermelidir.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Sayın Hatiboğlu, size olan saygım nedeniyle savunma hakkımı kullanmayacağım; ama, hoşgörünüzü istirham ederek bir şey söyleyeceğim: Sizin Meclis Başkanvekilliği yaptığınız dönemdeki uygulamanızı ben bugün takip etseydim, mensubu bulunduğunuz Grubunuzun yoklama taleplerinin çoğunu reddetmem lazımdı. Bunu da anlayışla karşılayacağınızı düşünüyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)
Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 19 uncu maddesi ile 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinin ikinci cümlesindeki "ancak" kelimesinden sonra gelmek üzere "sorumlu müdürler ve yukarıda yazılı şahıslar için verilen" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
III. - YOKLAMA
(SP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ASLAN POLAT (Erzurum)- Yoklama yapılmasını istiyoruz.
Sayın Başkan, hükümet katılıyorsa "evet" oyu vermesi lazım komisyonun da...
BAŞKAN - Sayın Polat...
ASLAN POLAT (Erzurum) - Ama öyle diyorlar Sayın Başkan; hükümet "katılıyorum" diyor, komisyon da katılıyor.
BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin iradesi üzerinde şahsî yorumların bir netice getirmeyeceğinin bilinciyle, 20 arkadaşımın tespitini yapacağım.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Hayır efendim, hükümet "katılıyorum" diyor... Hükümet katılıyorsa, tamamen katılması lazım...
BAŞKAN - Şimdi, yoklama isteyen arkadaşlarımı tespit ediyorum: Sayın Hatiboğlu, Sayın Candan, Sayın Polat, Sayın Erbaş, Sayın Ulucak, Sayın Günbey, Sayın Kamalak, Sayın Batuk, Sayın Sever Aydın, Sayın Geçer, Sayın Gören, Sayın Kukaracı, Sayın Sünnetçioğlu, Sayın Karagöz, Sayın Zeki Çelik, Sayın Aydın, Sayın Esengün, Sayın Budak, Sayın Malkoç, Sayın Canbay ve Sayın Öztek.
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Çoğunluğumuz vardır.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı: 850) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup, işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 19 uncu maddesi ile 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinin "ancak sorumlu müdürler mevkutenin sahibi olan gerçek kişiler ve tüzelkişilerin üst yöneticileri için hürriyeti bağlayıcı cezalar süresine bakılmaksızın para cezasına hükmolunur ve bu cezalar ertelenemez" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılıyoruz.
III. - YOKLAMA
(SP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ASLAN POLAT (Erzurum) - Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Peki.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Onlar ne kadar gerçekçiyse, biz de o kadar gerçekçiyiz! (DSP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlarımızın isimlerini tespit edelim...
Yasa koyucunun iradesi vardır "ratio legis" denir, bir de "yasanın konulmasıyla güdülen amaç" denir. Eğer 1 dakika arayla yoklama talebinde bulunmak hakkın suiistimali addedilmiyorsa, ne yapayım!..
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Komisyon Başkanının yaptığı istismar değil mi efendim?
BAŞKAN - Size olan saygım nedeniyle, peki...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Ama, hakaret ediyorsunuz... O da suiistimal... Aynı şeyi yapıyorlar.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Aynı şeyi yapıyorlar... Katıldıkları önergeye oy vermiyorlar.
BAŞKAN - Sayın Polat, lütfen itiraz etmeyin.
İsimleri tespit edeceğim...
ASLAN POLAT (Erzurum) - Komisyon, hangi önergeye katılıyor?!.
BAŞKAN - Sayın Polat, iktidar gruplarının önerisi lehinde konuşma talebi ile öneri aleyhinde konuşmayı da aynı kategoriye koymadığımız müddetçe, birbirimizin tavrını eleştirmekte kendimizi özgür ve haklı saymaya devam ederiz. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)
AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) - İsimler nasıl olsa zabıtlara geçiyor; kamuoyu değerlendirir...
BAŞKAN - Şimdi, yoklama isteyen arkadaşlarımı tespit ediyorum: Sayın Hatiboğlu, Sayın Candan, Sayın Polat, Sayın Erbaş, Sayın Budak, Sayın Kamalak, Sayın Ulucak, Sayın Günbey, Sayın Çelik, Sayın Batuk, Sayın Sever Aydın, Sayın Yalman, Sayın Geçer, Sayın Öztek, Sayın Canbay, Sayın Nurettin Aydın, Sayın Kukaracı, Sayın Malkoç, Sayın Esengün, Sayın Bekâroğlu, Sayın Sünnetçioğlu ve Sayın Karagöz.
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, çoğunluğumuz vardır.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı: 850) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylamadan önce, arkadaşlarımızın...
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Geri alıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hüseyin Çelik arkadaşıma çok teşekkür ediyorum.
Madde 19'u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 20'yi okutuyorum:
MADDE 20. - 5680 sayılı Kanunun 17 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 17. - Basın yolu ile işlenen yalan haber, hakaret, sövme ve her türlü fiilden doğacak maddî ve manevî zararlardan, 16 ncı maddeye göre sorumlu olanlarla birlikte Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre mevkutelerde sahibi ve mevkute olmayanlarda naşiri; mevkute sahibi ile mevkute olmayanların naşirinin şirket olması halinde şirket ile birlikte anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı, diğer şirket ve tüzel kişilerde en üst yönetici müştereken ve müteselsilen sorumludur. Tazminat talebinin haklı görülmesi halinde tazminat miktarı, on milyar liradan az olmamak üzere fiilin ağırlık derecesine göre belirlenir. On milyar liralık alt sınır her yıl Maliye Bakanlığınca ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılır. Bu maddeye göre açılacak manevî tazminat davalarında hâkim tensip kararı ile birlikte bilirkişiyi de tayin eder ve davayı en geç altı ay içinde karara bağlar.
Zarar doğurucu fiilin işlenmesinden sonra mevkutenin devredilmesi, başka bir mevkute ile birleşmesi veya sahibi olan gerçek kişi ya da şirketin herhangi bir surette değişmesi halinde mevkuteyi devralan, birleşen ve her ne suretle olursa olsun mevkutenin sahibi gerçek kişiler ile anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı diğer şirket ve tüzel kişilerde en üst yönetici de, bu fiil nedeniyle hükmedilen tazminattan birinci fıkrada sayılanlarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Basılmış eser sahiplerinin dernek, vakıf ve benzeri tüzel kişiler olması halinde tüzel kişilikle birlikte yönetim organlarında yer alanlar hakkında da yukarıdaki hükümler uygulanır.
Bu maddeye göre açılan davalarda tazminata hükmedilmesi halinde, bankalarca uygulanan en yüksek işletme kredisi faizi üzerinden temerrüt faizine de hükmedilir.
BAŞKAN - İlk olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi hürmetle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, biraz önce, iktidara mensup bir milletvekili, buradan, milletin kürsüsünden, bu RTÜK Kanununa milletin karşı olmadığını söyledi. Şimdi, değerli milletvekilleri -buradan özellikle iktidar milletvekillerine sesleniyorum- sizin milletten haberiniz yok. Siz, milletin içinde değilsiniz. "Siz, milletin içerisine, karşısına çıkamıyorsunuz" dediğimiz zaman bize kızıyorsunuz; ama, bakın şimdi, biraz önce kendi ağzınızla yakalandınız. Bu millet bu yasaya karşı değilmiş! Şimdi bakın, o konuşma yapıldıktan sonra benim cep telefonum susmadı, birçok vatandaşımız aradı. Millet şunu soruyor: "Bu iktidarın milletin halinden haberi var mı acaba; bu iktidar milletvekillerinin, 2001 yılında Türkiye'de 420 000 işyerinin kapandığından haberi var mı, Balıkesir'de bir yıl içerisinde 10 000 işyerinin kapandığından haberi var mı, sadece son krizlerde 2 000 000 insanın işsiz kaldığından iktidarın haberi var mı; millî gelir 3 000 dolardan 2 000 dolara düşmüş, ülke on sene geriye gitmiş ve ekonomi yüzde 9 daralmış, küçülmüş; iktidarın bundan haberi var mı; bizim adımıza bir soruverin" dedi bizim vatandaşlarımız, ben de size soruyorum; haberiniz var mı? Vatandaş diyor ki: "Bu RTÜK Kanunu bana ne getirecek, 2 000 000 insan işsiz kalmış, 2 000 000 işsize iş mi buluverecek; 420 000 işyeri kapanmış, o işyerlerini geri mi getiriverecek; Türkiye ekonomisi yüzde 10 küçülmüş, acaba, yüzde 10 küçülmeyi mi getirdiğiniz bu RTÜK Kanunu düzeltiverecek de artı yüzde 10'lara getirecek; bir soruverin." Ben de size soruyorum: Gelin, bunları burada konuşun, söyleyin; bu RTÜK Kanunu kimin işine yarıyor? Ama, iktidar milletvekilimiz, geliyor, burada "bu millet bu kanunu destekliyor; karşı değil" diyor.
Değerli arkadaşlar, gerçekten, ülkemiz, insanlarımız, fevkalade büyük bir perişanlığı yaşıyor; ama, sizin bunlardan haberiniz yok; halkın içerisinde değilsiniz çünkü.
Değerli arkadaşlar, şimdi, kim ne derse desin, bu kanun, 21 inci Yüzyılın Takriri Sükûn Kanunu olmaya aday bir kanundur. Ben, Sayın Bakana, görüşmeler ilk başladığında bu soruyu sordum; bu düşünceye katılıyor musunuz dedim, "hayır" dedi Sayın Bakan; ama, ben bunda ısrarlıyım; çünkü, bize o takriri sükûn dönemlerini hatırlatıyor.
Yine, kim ne derse desin, ben, burada, Sayın Nuri Kayış'ın söylediklerini uzun uzun anlatacak değilim; ama, bakın, Sayın Kayış demiş ki: "RTÜK, Başbakanlığa bağlı bir kuruluş konumuna getiriliyor; radyo ve televizyonları denetleyen bir kuruluş siyasî iradenin emrinde olursa, o zaman siyasî irade istediği radyo ve televizyonu kapattıracak, onların üzerinde baskı oluşturabilecektir." Doğru söylememiş mi; siz, bu kanunla, bunu yapmak istemiyor musunuz?! Evet, doğru söylemiş. Gelip, şimdi, doğru söylenmiş olan bu sözleri, üstelik burada kendini savunma hakkı da olmayan bir bürokrata buradan konuşmak doğru değil.
Değerli arkadaşlar, bu kanunla, siz, televizyon ve radyo sahiplerinin devlet ihalelerine girmelerinin önündeki tüm engelleri ortadan kaldırıyorsunuz. Bunun yanında, bu kanunla, televizyon sahiplerinin Menkul Kıymetler Borsasında işlem yapmalarını serbest bırakacaksınız. Borsada birtakım spekülasyonlar ileride orta yere çıkabilir.
Yine, bu kanunla, RTÜK'ün özerkliğini ortadan kaldırıyorsunuz. Avrupa Birliği ülkelerinde bu tür kurumlar daha özerk ve daha tarafsız.
Değerli arkadaşlar, yine, bu kanunla, siz, ağır cezalar getiriyorsunuz; özellikle yerel televizyonları ve radyoları, yarın yerle bir edeceksiniz. Bu yerel medyamız, getirilen ağır cezaların altından kalkamayacak ve onların tarafsız, objektif yayıncılığını bu şekilde önlemiş olacaksınız.
Değerli arkadaşlar, yine, bu kanunla, siz -internetle ilgili düzenlemeleri de, haberleşme özgürlüğüne ciddî sınırlamalar getirecek niteliktedir- interneti de engellemeye yönelik bir davranış içerisindesiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özgün, lütfen bitiriniz.
İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Ben, şimdi soruyorum; daha üç gün önce, e-devlet deyip Bilişim Şûrası düzenleyen DSP'li milletvekillerimiz, MHP'li milletvekillerimiz, ANAP'lı milletvekillerimiz nerede?! Daha üç gün önce, Bilişim Şûrası düzenlendi ve burada, internetten bahsedildi, e-devletten bahsedildi, büyük büyük laflar edildi; ama, şimdi, bu kanunla, bunların hepsini çelmeliyorsunuz, baltalıyorsunuz. Ben diyorum ki, gelin, bu kanunu geri çekin ve Sayın RTÜK Başkanının da söylediği gibi, daha doğrusunu -evet, RTÜK'te bazı düzenlemeler yapılması gerekir; ama, böyle değil- elbirliğiyle yapalım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özgün.
Saadet Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın Fahrettin Kukaracı; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)
SP GRUBU ADINA FAHRETTİN KUKARACI (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının 20 nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu tasarıya millet nezdinde büyük reaksiyon var. Milletin temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisinde, tekelci medyanın dışında kalan medyada büyük reaksiyon vardır. İlgili kurum olan RTÜK bu tasarıya karşıdır ve nihayet, Cumhurbaşkanı bu tasarıyı geri göndermiştir. Görüldüğü gibi, hemen herkes bu tasarıya karşıdır. Peki, bu hükümet kimin hükümetidir ki, herkes bu yasaya karşıyken, hâlâ, bunda ısrar ve inat etmektedir. Hükümet şöyle düşünüyor olmalı: Kartelci medya yanımdaysa, birkısım mihraklar yanımdaysa, millet karşıymış, Meclis karşıymış, medya karşıymış umurumda değil.
Değerli arkadaşlar, demokrasiye saygılı bir hükümetin böyle düşünmesi mümkün değildir. Meclis, yılan hikâyesine dönen bu tasarıyı görüşmekten yorulmuş; ancak, hükümetlere bunu dayatan birkısım medya ve birkısım mihraklar, temcit pilavı gibi, RTÜK Yasa Tasarısını getirmekten yorulmamışlardır. Büyük ısrar, büyük menfaatların olduğuna karine teşkil edebilir. Bu tasarının amacı ve neye hizmet ettiği açıktır. Hükümet, bir yandan, kısmen özerk niteliği olan RTÜK'ün yapısını değiştirerek, hem kartel medyasını memnun etmek hem de bu çök önemli kurumu avucunun içine alarak görsel medyaya hükmetmek istiyor.
Ayrıca, para cezalarını 1 000 ilâ 7 500 kat, hatta 50 000 000 kat artırmak suretiyle, özellikle Anadolu basınını boğmayı amaçlıyor. Şu bir gerçektir ki, öngörülen para cezaları, caydırıcı değil, yok edicidir. Anadolu medyası bu cezaları ödeyemeyeceğine, kartel medyasının önündeki tüm engeller de kaldırıldığına göre, ortaya çıkacak vahim tabloyu kestirmek güç olmayacaktır. Büyük balık küçük balıkları yutacak. Böylelikle, Sayın Cumhurbaşkanının da belirttiği gibi, medyadaki tekelleşme daha da büyüyecektir. Bu durum, medyanın hayrına olmayacağı gibi, zaten kör topal yürüyen Türk demokrasisinin de hayrına olmayacaktır.
Bu madde, basın yoluyla işlenen yalan haber, hakaret, sövme ve her türlü fiilden doğacak maddî ve manevî zararlardan, 16 ncı maddede sayılanlarla birlikte Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre müştereken ve müteselsilen sorumlu olacak olanları belirlemekte, tazminat miktarının en az 10 milyar olacağını hükme bağlamaktadır. Aslında, basının, insan haysiyetini rencide etmemesi, hakaret ve sövme gibi kişilik haklarına saldırıda bulunmaması gerekir. Basın organlarının bir kısmı, zaman zaman sorumsuzca yayın yaparak dürüst insanların incinmesine, mağdur olmasına sebep olmaktadır. Bu şikâyetler yoğun olarak yapılmakta, yargısız infazdan kişiler bizar olmaktadır. Bunu tasvip etmek mümkün değildir. Elbette herkes fiilinden sorumlu olmalıdır; bu doğaldır; ancak, bu düzenleme, vur derken öldürmektedir. Basın Kanununun tümü ele alınarak düzenlemeler yapılmadığı için yetersizdir ve yerinde de değildir.
Bu tasarıyla asgarî cezanın 10 milyar olarak düzenlenmiş olması, Anadolu basınının iktidarı eleştirme cesaretini kıracaktır. Anadolu basını, holding ya da kartel medyası mıdır ki bu cezaları ödeyebilsin?! Bu, hukuk değil, adalet değil, ceza da değildir; fikir, düşünce ve basın özgürlünün yok edilmesi, özellikle yerel medyanın ölüm fermanıdır. Dolayısıyla, demokrasinin katledilmesinden başka bir anlama gelmemektedir.
Değerli arkadaşlarım, bu tasarının hukuk mantığını kavramak da mümkün değildir. Yapılan düzenleme, yargının hükmedeceği tazminat miktarını en az 10 milyar olarak belirliyor; hâkimin takdir yetkisini kaldırıyor. Talebin haklı görülmesi halinde, tazminat miktarı 10 milyardan az olmamak üzere fiilin ağırlık derecesine göre belirlenir deniliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen bitiriniz.
FAHRETTİN KUKARACI (Devamla) - Hâkimin taleple bağlı oluşu ile bu hüküm nasıl bağdaşacak?! Sembolik açılan manevî tazminat davaları vardır. Adam 1 000 000 liralık tazminat davası açtı diyelim, 10 milyara mı hükmedilecektir? Eğer, böyleyse, niye insanları illâ 10 milyarlık dava açmaya zorlayalım? Bu durumda mahkeme harçları nasıl olacaktır? Bunlar anlaması zor hususlardır. Tazminat davalarında alt sınırın 10 milyar olması tazminata mahkûm olanları batıracak, tazminata hak kazananları ise servet sahibi yapacak niteliktedir.
Bu kanunun Meclisten geçmemesi gerektiğini belirtiyor, saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kukaracı.
Doğru Yol Partisi Grubu adına, Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım; buyurunuz. (DYP sıralarından alkışlar)
DYP GRUBU ADINA MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun Tasarısının 20 nci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinize Grubum ve şahsım adına saygılar sunuyorum.
Bugün Dünya Eczacılar Günüdür; tüm eczacıların gününü kutluyorum ve konuşmama başlamadan evvel, burada kısaca işçi emeklileriyle ilgili bir soruna değinmek istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Yıldırım, lütfen...
MEHMET SADRİ YILDIRIM (Devamla) - Bir saniye, Sayın Başkanım...
BAŞKAN - Lütfen... Konu içinde kalalım.
MEHMET SADRİ YILDIRIM (Devamla) - 4447 sayılı Sosyal Güvenlik Yasasıyla işçi emeklilerinin her ayın 19-21 inci günleri arasında maaş almaları sebebiyle yirmi günlük TÜFE uygulamasından doğan maaş farklarıyla ilgili mahkeme kararını, Sayın Çalışma Bakanının sadece dava açanlara değil, tüm 3 500 000 işçi emeklisine uygulayarak ödeme yapması gerekmektedir; aksi takdirde, işçi emeklisi mağdur olur; ayrıca, eşitlik ilkesine ve Anayasaya aykırı olur diyorum.
Değerli milletvekilleri, çok önemli bir yasayı görüşüyoruz. Tasarıda bir tüzel ya da gerçek kişiye, bir yayın kuruluşunun tamamına sahip olma imkânı verildiği gibi, 1'den fazla radyo ve televizyon sahiplerinin devlet ihalelerine girmelerinin önü açılmak istenmektedir; işte, bu tasarının getiriliş amacı ve nedeni budur. Bunu artık, toplumumuzda bilmeyen yoktur. Böylece, üzülerek belirtmek istiyorum ki, maddî imkânları kısıtlı olan yerel medya kuruluşları, teker teker, büyük sermaye tarafından elde edilerek ulusal kültürümüzün aslî kaynağı olan yerel kültür önemli bir solunum aracını yitirecektir.
Bakınız, Eskişehir'in Kanal 26 ve EsTV televizyonlarını kapatırsanız ki, amaç odur; öyleyse, bu tasarı, Anadolu basınına ve mahallî televizyonlara büyük darbe vuracaktır; çünkü, yayın ihlalleri dolayısıyla uğrayacakları ağır para cezaları nedeniyle, zaten maddî zorluklar içerisinde, bölgenin ve bölge halkının bölgeden haberdar olması için bölgenin sorunları üzerine yayın yapmayı ilke haline getiren yerel medya kuruluşları kapanma noktasına gelecektir. Güç şartlar altında yayın faaliyetlerini sürdüren yerel kuruluşlar, bir ihlal halinde bile ekonomik olarak çökecekler, yayın faaliyetlerini durdurmak zorunda kalacaklardır.
Açıkçası, bu tasarı, yerel televizyonlar açısından, yerel medyaya vurulan ağır bir darbedir. Ayrıca, ağır malî yükler getirecektir. Cezalar, yüksek olması nedeniyle, televizyonların bütçesini aşan rakamlara ulaşıyor. RTÜK Yasası, yerel televizyonları yok ederek büyük medya patronlarına yem olarak sunmaktadır. Her zaman halkın sesi olan yerel televizyonlar, böylece susturulmaya çalışılıyor; kısacası, yok edilmeye çalışılıyor. Medyada tekelleşme eğilimlerinin hız kazandığı şu dönemde, yerel medya, yok edilmemeli, aksine, güçlendirilmesi için gerekli önlemler alınmalıdır. Yoksa, hiçbir mahallî gazete ve televizyonun, bu para cezalarını ödemesi mümkün değildir.
Sayın Cumhurbaşkanımız, RTÜK Başkanı ve Türkiye'deki tüm sivil toplum örgütleri, bu yasanın çağdaş olmadığını söylüyor. Sayın Cumhurbaşkanımız bu yasayı veto ettiğinde, Sayın Başbakanla görüşmelerinde, Başbakanımızın da içine sindiremediğini söylemesine rağmen, tasarıyı tekrar getirmelerine bir anlam veremiyorum.
Değerli milletvekilleri, Anayasanın 28 inci maddesinde "basın hürdür, sansür edilemez. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır" denildiğine göre, nerede kalıyor Anayasanın bu hükmü?! Bu tasarı, Anayasaya, tüm yasalara, demokrasiye ve basın özgürlüğüne aykırıdır. Yani, bu tasarıyla açıkça görülmektedir ki, medya, demokrasimizde birinci güç olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla, bu yasa tasarısıyla, siyasetçinin, ülkenin ve demokrasinin, tekelleşen medyanın ipoteği altına alınması istenilmektedir. Bu tasarıyla, ülkeye, demokrasiye ve millet iradesine darbe vurulmaktadır. Millet iradesinin üzerine kimse çıkamaz ve çıkmamalıdır. Millet her şeyin üzerindedir; çünkü, Büyük Önder Atatürk'ün söylediği gibi: "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." Buna göre, milletin verdiği yetkiyi başkasına devretmeye hakkınız var mı?! Millet size yetkiyi, ülke ve millet menfaatlarını korumak için verdiğine göre, siz, ne hakla verilen bu yetkiyi başkalarına devrediyorsunuz?!
Sayın hükümet, milletin maddî varlığını, malını mülkünü, işini ve aşını elinden aldınız, ülkeyi eksi 9,4 küçülttünüz; hiç değilse, milletin özgür iradesine manevî değerlerine ve hâkimiyetine dokunmayın, saygı gösterin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız.
MEHMET SADRİ YILDIRIM (Devamla) - Bu yasa demokrasiye, hâkimiyete, Anayasaya ve ülke çıkarlarına, kanunlara, tarafsız basın kuruluşlarına aykırıdır. Gelin, ya bu tasarıyı geri çekin veya reddedin. Eğer kabul edilirse, ülke için, demokrasi için ve bilhassa mahallî basın ve mahallî televizyonlar için büyük bir yanlışlık olur ve bu yanlışlığın altından kalkamazsınız. İyi düşünün.
Değerli milletvekilleri, millet, 57 nci hükümetin tüm icraatlarını yakından takip etmekte...
BAŞKAN - Sayın Yıldırım, son cümlenizi alayım.
MEHMET SADRİ YILDIRIM (Devamla) - ...ve yaşadıkları tüm sıkıntıların hesabını sandıkta er veya geç soracaktır diyor; Yüce Heyetinize Doğru Yol Partisi ve şahsım adına saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yıldırım.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 3 adet önerge vardır; önce, geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağı.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun çerçeve 20 nci maddesi ile değiştirilen 5680 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. 16.04.2002
Ali Arabacı
Bursa
"Basın yoluyla işlenen yalan haber, hakaret, sövme ve her türlü fiilden doğacak maddî ve manevî zararlardan, 16 ncı maddeye göre sorumlu olanlarla birlikte Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre süreli yayınlarda sahibi, süreli olmayan yayınlarda yayımcısı; süreli yayın sahibi ile süreli olmayan yayın yayımcısının şirket olması halinde şirket ile birlikte anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı, diğer şirket ve tüzelkişilerde en üst yönetici müştereken ve müteselsilen sorumludur. Mahkeme, açılan tazminat davasını en geç altı ay içinde karara bağlar."
BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 20 nci maddesiyle 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 17 nci maddesinin birinci fıkrasındaki "tazminat talebinin haklı görülmesi halinde tazminat miktarı, on milyar liradan az olmamak üzere fiilin ağırlık derecesine göre belirlenir. On milyar liralık alt sınır her yıl Maliye Bakanlığınca ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılır" ibaresinin fıkra metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Aslan Polat Metin Kalkan
Van Erzurum Hatay
Mahmut Göksu Yakup Budak
Adıyaman Adana
BAŞKAN - Şimdi, son ve maddeye en aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 20 nci maddesi Anayasaya aykırı olduğundan dolayı tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Lütfi Yalman Aslan Polat
Van Konya Erzurum
Yakup Budak Mahmut Göksu Mehmet Bekâroğlu
Adana Adıyaman Rize
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Önerge sahiplerinden...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Sayın Başkan, ben konuşacağım.
BAŞKAN - Sayın Mehmet Bekâroğlu, buyurunuz.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 20 nci maddesinin Anayasaya aykırı olduğuna dair verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu tasarının sadece bu maddesi değil, çok sayıda maddesi Anayasaya aykırıdır. Bunu, konuyla ilgili olanlar, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, ifade ettiler. Bu tasarı, tekelleşme ve kartelleşmeyi yasaklayan Anayasanın 167 nci maddesine aykırıdır, tüketiciyi koruma ilkesini getiren Anayasanın 172 nci maddesine aykırıdır; daha da önemlisi, ifade özgürlüğünü düzenleyen Anayasanın 26 ncı maddesine aykırıdır, haberleşme ve basın özgürlüğünü düzenleyen 22 nci ve 28 inci maddelerine aykırıdır.
Değerli milletvekilleri, bu tasarının Anayasaya aykırı olduğu, bu tasarının millete, basın yayın hayatına hiçbir faydası olmadığını değişik çevrelerden insanlar söyledi; Sayın Cumhurbaşkanı söyledi, RTÜK Başkanı söyledi, sivil toplum örgütleri söylüyor, sendikalar söylüyor, yerel televizyonlar birliği söylüyor, üniversitelerden değişik raporlar geldi, söylendi; ama, siz, bunları duymuyorsunuz. Eleştirenleri karalamak ve devredışı bırakmak için genellemeler yapıyorsunuz. Biri kalkıyor diyor ki: "Bu tasarıya karşı çıkanlar dinci partilerdir, cemaat gazeteleridir." Bu şekilde, getirilen eleştirileri etkisiz kılacağını söylüyor.
Bir başka arkadaşımız -burada örneğini gördük- bu tasarıyı eleştirdiğimizden dolayı, kendilerinin bu tasarıyı niçin savunmadıklarını sorduğumuzdan dolayı, neredeyse, bizi vatana ihanetle suçladı.
Değerli arkadaşlarım, bakınız, biz, bir gerçeği burada konuşuyoruz, tartışıyoruz, yasa yapıyoruz. Bu, ciddî bir iş. Bunu, eni konu tartışacağız. İsteyen herkes çıkacak, bu kürsüden, milletin kürsüsünden neye inanıyorsa bunu söyleyecek, açık ve net bir şekilde söyleyecek. Sizin, bunları, burada konuşmak isteyenleri, bu şekilde karalamalarla susturmaya hakkınız yoktur, böyle bir şey yapmaya hakkınız yoktur; bu, yanlıştır.
Bakınız, daha bu yasa çıkmadan, tekeller yerel televizyonları ucuza kapatmak için girişimlerde bulundular. Anadolu'da 100 tane, 150 tane televizyon satın almaya kalkanlar var. Yerel televizyonlara, bu yasa konusunda tavır koymamaları için, birtakım naylon reklam şirketleriyle reklam rüşvetleri teklif ediyorlar.
Değerli arkadaşlarım, bu tasarı, ne yerel televizyonlara ne bu millete ne de Türkiye Büyük Millet Meclisine bir hayır getirmeyecektir. Bunun bu şekilde bilinmesi gerekir.
Bakınız, bu tasarı sonucunda şu sanılıyorsa "biz, bu tasarıyı çıkaracağız ve bazı kesimlerle birtakım ilişkiler içine girdik, örneğin, seçimde bizi destekleyecekler" diye bir düşünce varsa, bu da yanlıştır. Bakınız, bu gazeteleri, bu büyük basını ciddî bir şekilde inceleyin, göreceksiniz ki, gelecek dönemde, size alternatif prensler buldular, onları getirdiler. Şimdi, onları allayıp pullayıp sahneye çıkarmaya çalışıyorlar. Yani, siz, bu kanunu çıkardıktan sonra bu desteği de kaybedeceksiniz.
Değerli arkadaşlarım, öyle anlaşılıyor ki, siz, bu kanunda ısrar ediyorsunuz, sayın liderleriniz burada oturuyor ve inatlaştınız, bu kanunu çıkaracaksınız. Bize göre, bu inatlaşma, milletle inatlaşmadır. Bunu söylüyoruz; ama, ben, başka bir şey daha söyleyip sözlerimi bitirmek istiyorum.
Bakınız, biraz evvel, burada, birtakım istenmeyen olaylar oldu. Arkadaşlarımız, konuştuğumuzdan dolayı bizi ağır bir şekilde itham ettiler, bu Mecliste söylenmemesi gereken sözler söylediler. Bunlar yetmedi, kaba kuvvet kullanmaya kalktılar, üzerimize saldırdılar. Bakınız, ben, ruh hekimiyim, saldırganlığın temelinde konuşamamak, zihinsel etkinliklerde ciddî bir şekilde kendini ifade edememek vardır. Eğer, bu kürsüye çıkıp konuşsanız, bunu savunsanız, bu şekilde saldırgan hareketler içine girmezsiniz.
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Sen de öylesin!..
MEHMET BEKÂROĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, ben, öyleyim, değilim... Buyurun, gelin, burada konuşun!
Evet, iddia ediyorum, davranış bilimlerinin kuralıdır; kim ki ifade edemiyorsa, kim ki düşünemiyorsa, o, herhangi bir konuşma, herhangi bir düşünce karşısında kaba kuvvete başvurur diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bekâroğlu.
III. - YOKLAMA
(SP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, yoklama yapılmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN - İsmini okuduğum arkadaşım oturabilir.
Sayın Erbaş, Sayın Candan, Sayın Hatiboğlu, Sayın Bekâroğlu, Sayın Polat, Sayın Günbey, Sayın Kamalak, Sayın Ulucak, Sayın Budak, Sayın Batuk, Sayın Geçer, Sayın Çelik, Sayın Sünnetçioğlu, Sayın Kukaracı, Sayın Aydın, Sayın Esengün, Sayın Yalman, Sayın Karagöz, Sayın Okudan, Sayın Karapaşaoğlu...
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Yeterli çoğunluğumuz vardır.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi tekrar okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının çerçeve 20 nci maddesi ile 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 17 nci maddesinin birinci fıkrasındaki "tazminat talebinin haklı görülmesi halinde tazminat miktarı, on milyar liradan az olmamak üzere fiilin ağırlık derecesine göre belirlenir. On milyar liralık alt sınır her yıl Maliye Bakanlığınca ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılır" ibaresinin fıkra metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
III. - Y O K L A M A
(SP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Yoklama yapılmasını talep ediyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Ben listeden okuyayım, sizleri ayakta tutmaktan gerçekten ıstırap duyuyorum:
Sayın Erbaş, Sayın Candan, Sayın Hatiboğlu, Sayın Bekâroğlu, Sayın Polat, Sayın Günbey, Sayın Kamalak, Sayın Ulucak, Sayın Budak, Sayın Batuk, Sayın Geçer, Sayın Çelik, Sayın Sünnetçioğlu, Sayın Kukaracı, Sayın Aydın, Sayın Esengün, Sayın Yalman, Sayın Karagöz, Sayın Özgün, Sayın Okudan...
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum:
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Yeterli çoğunluğumuz vardır.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi tekrar okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun çerçeve 20 nci maddesiyle değiştirilen 5680 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. 16.4.2002
Ali Arabacı
Bursa
"Basın yoluyla işlenen yalan haber, hakaret, sövme ve her türlü fiilden doğacak maddî ve manevî zararlardan, 16 ncı maddeye göre sorumlu olanlarla birlikte Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre süreli yayınlarda sahibi, süreli olmayan yayınlarda yayımcısı; süreli yayın sahibi ile süreli olmayan yayın yayımcısının şirket olması halinde şirket ile birlikte anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı, diğer şirket ve tüzelkişilerde en üst yönetici müştereken ve müteselsilen sorumludur. Mahkeme, açılan tazminat davasını en geç altı ay içinde karara bağlar."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN- Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, 20 nci maddenin oylanması öncesinde arkadaşlarımızın yoklama talebi var.
İsimleri arayacağım.
Hüseyin Çelik?..
Mehmet Ali Şahin?..
Ramazan Toprak?..
Özkan Öksüz?..
Mehmet Çiçek?..
Şükrü Ünal?..
Abdülkadir Aksu?..
Mehmet Özyol?..
Sait Açba?..
Ertuğrul Yalçınbayır?..
Altan Karapaşaoğlu?..
Faruk Çelik?..
Remzi Çetin?..
Mahmut Göksu?..
Necati Çetinkaya?..
Hüseyin Kansu?..
Mustafa Baş?..
Sadık Yakut?..
İsmail Özgün?..
Nevzat Yalçıntaş?..
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, saydığınız kişiler buradalar mı acaba?
BAŞKAN - Benim arkadaşlarıma itimadım tam.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Bize itimadınız yok mu?!.
BAŞKAN - Ayrıca, Sayın Kâtip Üyeler takip ediyorlar.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Bize itimadınız yok mu ki, bize bakıyordunuz?!
BAŞKAN - Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Yeterli çoğunluğumuz var.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - 20 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 20 nci madde kabul edilmiştir.
21 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 21. - 5680 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin (I) numaralı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
I- Bir kişinin şeref ve haysiyetinin rencide edilmesi veya kendisiyle ilgili yalan haber verilmesi veya kendine hakaret edilmesi veya sövülmesi ya da gerçeğe aykırı hareket, düşünce ve söz izafesi suretiyle, açık veya kapalı şekilde bir mevkutede yayın yapılması halinde; ilgili veya temsilcisi yayının yapıldığı tarihten itibaren iki ay içinde imzasını taşıyan cevap veya düzeltme yazısını mevkutenin sorumlu müdürüne verebilir veya gönderebilir.
Sorumlu müdür, cevap veya düzeltme yazısını aldığı tarihten itibaren üç gün içinde mevkutenin sahibi olan gerçek kişiye veya anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanına, diğer şirket ve tüzel kişilerde en üst yöneticiye bildirir ve inceler; yayınlanmasına karar verdiği takdirde inceleme süresinin bitiminden sonra çıkacak ilk nüshada, metne hiçbir mülahaza ve işaret katmaksızın ve bu cevap veya düzeltme dolayısıyla herhangi bir mütalâa beyan etmeksizin aynen ve tamamen yayınlamaya mecburdur.
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Özkan Öksüz; buyurunuz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yasanın 21 inci maddesi üzerinde Ak Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım; hepinize saygılar sunarım.
1990 yılında özel televizyonlarla tanışan Türkiye'de, geçen 12 yılda, 16 ulusal, 15 bölgesel ve 229 yerel televizyon kanalı, bütün olumsuzluklara rağmen, ülkemizde demokrasiye güç katmışlardır. Sadece Ankara ve İstanbul'un gündemiyle hareket eden ulusal kanalları bir tarafa bırakacak olursak, bölgesel ve yerel kanallar yurdun dört bir yanından Anadolu insanının sesi ve yerel demokrasinin en önemli teminatı olmuştur.
Bu nedenle, devlet, yerel ve bölgesel basın organlarını desteklemek zorundadır; ancak, görülüyor ki, hükümet ortakları ulusal medya gruplarına göstermiş oldukları müsamahanın yüzde 1'ini dahi bölgesel ve yerel basın organlarına göstermemektedir; çünkü, bu hükümet, kendilerini iktidara taşıyan medya patronlarına diyet ödemektedir.
Hortumlandığı için batma noktasına gelen bankaları kurtarmak için, milletin vergilerinden toplanan katrilyonları aktaran, birkısım bankalara kriz akşamı düşük bir kur üzerinden dolar satan, hırsızları, hortumcuları, medya patronlarını kurtaran hükümet, bununla yetinmeyerek, peşkeşin önünü daha da açmak, medya patronlarının devlet ihalelerine katılmasını sağlamak için bu yasayı çıkarmaya çalışmaktadır.
Evet, bu yasaya, benim, sizin, herkesin 7 yaşındaki çocuğu bile karşıdır. Sırf bu kanunu protesto etmek için dün internet sitelerini kapattılar. Demek ki, bu kanuna küçük çocuklar bile karşıdır. Evet, internetteki siteler dün kapandı. Haberiniz varsa, çocuklarınız dün internet sitelerini seyretmediler. Çünkü, bu kanun çıkarsa, internetteki siteler yurt dışındaki santralları kullanmaya başlayacakları için, denetim tümüyle imkânsız hale gelmeye başlayacaktır, Türkiye ciddî bir döviz kaybına uğrayacaktır. "e-devlet" deyip bilişim şûrası düzenleyenler neredeler?!
Bu kanunun yasalaşması halinde, yayın kuruluşları, güçlerini kullanarak, devlet ihalelerinde, iktidar, bürokrasi ve diğer firmalar nezdinde baskı oluşturabilecekler, böylece, haksız bir rekabet ortamı sağlayacaklardır. Televizyon sahiplerinin Menkul Kıymetler Borsasında işlem yapmaları serbest kalacaktır. Medyada zaten var olan tekelleşme ve kartelleşme olgusu hız kazanacaktır. Böylece, kamuoyu, birkaç medya patronunun dilediği gibi şekillenecek, halkın haber alma özgürlüğü ciddî biçimde kısıtlanacaktır.
Medya patronlarına bu kıyağı çeken hükümet ortakları, akşam karanlığında, dağılan pazar yerlerinde dökülen sebze ve meyveleri toplamak zorunda kalan insanlarımızı ise tamamen unutmuş bulunmaktadır.
Sosyal devlet anlayışında, toplumun tüm kesimleri, devlet hizmetlerinden ve kaynaklarından eşit şekilde yararlanmalıdır. Hükümet, medya patronlarından önce, açların karınlarını doyurmalı, işsizlere iş sağlamalı, kapanan işyerlerinin açılması için gereken tedbirleri almalıdır; artan hırsızlık olaylarına, kapkaç terörüne, cinnet geçiren insanların derdine çare bulmalıdır.
Fakire yapılacak en büyük kötülük, onun elbisesini yırtmaktır. Yerel ve bölgesel yayın organlarına da yapılacak en büyük kötülük, cezaî müeyyidelerin ödenmeyecek şekilde artırılmasıdır. Bu yasa, maddî imkânsızlıklar nedeniyle yayın hayatını güçlükle sürdürmeye çalışan yerel ve bölgesel basın organlarının kendiliğinden kapanmasına veya medya patronlarının eline geçmesine neden olacaktır.
Üstelik, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, medyanın sorunlarının araştırılması amacıyla kurulması kararlaştırılan Meclis araştırması komisyonunun araştırmalarının tamamlanmasını beklemeden bu yasanın çıkarılmak istenmesini de anlamak mümkün değildir.
Anayasaya aykırılığı ve Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edileceği gün gibi açık iken, bu yasanın alelacele çıkarılmak istenmesi Türkiye'ye ne kazandıracaktır; işsizliğe çare mi bulacaktır, kapanan işyerleri açılacak mıdır, cinnet noktasına gelmiş halkımızın dertlerine çare mi olacaktır?!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Başkanım bitiriyorum.
BAŞKAN - Lütfen, son sözleriniz olsun.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Bunları bize izah ederseniz, biz de bu yasayı destekleyeceğiz.
Hükümet, bundan evvel olduğu gibi, şimdi de halkı kandırmaktadır. Sindirim bozukluğu bulunan Başbakan ve ortakları, içlerine sindiremedikleri bir yasayı daha çıkarmaktadırlar.
Millet yararına hiçbir fayda getirmeyecek bu yasayı Meclisten geçirmeye çalışan hükümet ortaklarını, halkımız ve yerel ve bölgesel yayın organlarının çalışanları adına protesto ettiğimi bildiriyorum. Yerel ve bölgesel radyo ve televizyon kanalları, yerel demokrasinin teminatlarıdır. Devlet, mutlaka yerel medyaya sahip çıkmalıdır.
Hepinize saygılarımı sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Öksüz.
İkinci olarak, Saadet Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün.
Buyurunuz Sayın Esengün. (SP sıralarından alkışlar)
SP GRUBU ADINA LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanunun 21 inci maddesi üzerinde, Saadet Partimiz adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum
Değerli arkadaşlar, bu hükümet çok şanslı. Şanslı oluşu şu ki, Anayasaya aykırı bir İçtüzük uygulanmaya devam ediyor; kimse de rahatsız olmuyor, Meclis Başkanı dahil. Anayasa Mahkemesi de, ne hikmetse, bir türlü zahmet edip, kararını yazmıyor. Refah Partisini kapatırken bir ayda karar yazan Mahkeme, Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi, ülkenin en önemli kurumunun Anayasaya aykırı İçtüzükle yönetilmesini herhalde içine sindiriyor. (SP sıralarından alkışlar)
350'ye yakın sayısal çoğunluğu var iktidarın, bir şansı da budur. İçtüzükte muhalefet susturulmuştur; bir de bu elektronik sistem var, eskiden bir yoklama istendiğinde, okunarak yapılırdı, yarım saat, kırk dakika sürerdi; şimdi, Sayın Başkan, yoklama isteyenlerin adlarını okuyup, burada olup olmadıklarını yoklamaya bile lüzum görmüyor. Bu, bir yönüyle, görevi ihmaldir. Orada oturan Sayın Başkanın, Anayasaya aykırı da olsa, İçtüzüğün Anayasaya aykırı olmayan maddelerine muhakkak uyması lazım. Orada hazır bir listeyi okuyup da, işi, ciddiyetinden uzaklaştırmak yanlıştır. (SP sıralarından alkışlar)
Bunun yanında, bizim, susturulan muhalefetin, farzımuhal, iktidar gruplarının önerisi üzerinde lehte söz alması tabiî ki, hakkı olacak. Ben aleyhte söz alamazsam, maddeler üzerinde konuşamazsam, kişisel sözlerimiz kısıtlanmışsa, her fırsatı kullanma imkânını araştırırım; sizin verdiğiniz öneri üzerinde lehte söz alırım; ama, aleyhte konuşurum. Bunu da hiç kimse hakkın suiistimali olarak nitelendiremez.
MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Bunun tutanaklara geçtiği iyi oldu.
LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) - Dolayısıyla, bütün bu lehinize olan şanslı imkânlarınıza rağmen "şu kadar yasa çıkardık" diye övünüyorsunuz; ama, gelin milletin arasına...
Bakın, Anadolu'da -MHP'li arkadaşlar, size söylüyorum- tabanınız, gençleriniz "Milliyetçi Hareket Partiliyim" demiyor artık, "ülkücüyüm" diyor; çünkü "bu MHP, bizim MHP'miz değil" diyor, açıkça söyleyeyim. Gidin sorun, aynı cevabı siz de alacaksınız.
Onun yanında, DSP, Anavatan Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi; üç seneden beri hükümettesiniz; işçinin, köylünün, emeklinin, dargelirlinin hiçbirinin en ufak derdine bir çare bulamadınız. 300 değil, 500 tane yasa çıkarsanız, o yasaların arkasında ya IMF vardır ya medya patronları vardır ya da çıkar çevreleri vardır. Bir defa da şu millet için çalışın.
Bakınız, Ziya Paşanın güzel bir sözü var: "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir/Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir."
MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Doğru.
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Siz hak ettiniz.
LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) - Siz şimdi tam o noktaya geldiniz. Kötek ne zaman; kötek de seçim günü. Sabredin, seçim geliyor, millete verdiğiniz sözleri tutmamanın, aldığınız emanete ihanet etmenin cezasını çekeceksiniz.
Bakınız, elimde deste deste mektup var; buraya çıkan her hatip gösterdi, size de geliyor; ama okumuyorsunuz, okumadan çöpe atıyorsunuz. Bütün Anadolu medyasının feryadı... Günlerce... Sayın RTÜK Başkanının 21 maddelik itirazları... Fevkalade güzel hazırlanmış.
İzmir milletvekilleri neredeler? İzmir milletvekillerine özellikle duyurmak istiyorum; okumamışlarsa ben okuyayım iki satır. Bakınız, İzmir'den geliyor, biraz evvel bir milletvekili arkadaşımız imzalarını okudu: Ege-TV, Yeni-TV, Sky-TV, İzmir-TV, Kordon-TV.
Bizim İzmir'den milletvekilimiz yok. İzmir milletvekili 24 tane, bunun 21 tanesi iktidara mensup, yani sizlersiniz ve burada milletvekillerini, bu yasaya karşı çıkmaya çağırıyor İzmir televizyonları.
Değerli arkadaşlar, dönüp dolaşıp gideceğimiz yer, mahallî medyanın ekranlarıdır. Bu "ulusal medya" deyip, bugün, lehinde menfaatları için yasa çıkardığınız televizyonlar, size, seçim öncesinde, tek saniye olsun ekranlarını açmayacak. Yine gideceğiz Anadolu'ya, bizim kendi medyamız, Anadolu'nun sesi olan medyadan yararlanacağız. Siz bindiğiniz dalı kesiyorsunuz, haberiniz yok.
Siz zannetmeyin ki, o ulusal medya MHP'yi methüsena edecek, DSP'yi methüsena edecek. Menfaatı icap ettirirse, menfaatına hizmet ederseniz olur; ama, ben inanıyorum, siz, medya patronlarının...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bitirir misiniz...
LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) - Bitiriyorum.
Sonuçta, biz millete hizmet için varız değerli arkadaşlar, medya patronları için değil.
Bakınız, şu üzerinde konuştuğum madde RTÜK Kanunuyla ilgili değil, RTÜK'le ilgili maddeler geride kaldı, şimdi Basın Kanunuyla ilgili maddeler görüşülüyor; ama, ola ki, tümünde; çünkü, tümünün oylaması var, tümünün oylamasına kadar da daha saatler var; ola ki, insaf edersiniz, ola ki, gerçeği görürsünüz, ola ki, buradaki sözlere kulak verirseniz, nasihat dinlersiniz, belki geri adım atarsınız, belki bu kanunu geri çekersiniz diye bir defa daha ikaz için söylüyorum bu sözleri. Ne sayın bakanlardan birisi, ne iktidar milletvekillerinden birisi tek satırla şu kürsüden bu kanunu savunamadı.
BAŞKAN - Sayın Esengün, teşekkür ediyorum.
LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) - Ben biliyorum, verdiğiniz oylardan vicdanlarınız da rahatsız. Medya patronlarının emrine, talimatına değil vicdanınızın sesine uymanızı rica ediyorum, davet ediyorum.
İnşallah, bu kanun, bu gece bu Meclisten geçmez diye ümidimi muhafaza ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler.
Doğru Yol Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız...
Buyurunuz Sayın Yılmazyıldız. (DYP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; maalesef bu yasayı çıkarmakla demokrasiyi katlediyoruz. Özellikle 14 Mayıs 1950'de çok partili demokrasiye geçildiği, Demokrat Partinin o zaferinin yaşandığı, rahmetli Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan, Adnan Menderes ve Celal Bayar'ın ülkemize çok partili demokrasiyi armağan ettiği bu günde bu Meclis tarafından böyle bir yasanın çıkarılması üzüntü verici.
Neden bu sözle girdim?.. Bakınız, demokrasinin temeli kuvvetler ayırımıdır; yargı, yasama ve yürütme. Şimdi, 18 inci Asrın ortalarından başlayıp 1789 Fransız İhtilaliyle çağdaş demokrasinin içinde yerini almış olan bu kuvvetler ayırımı, muhakkak ki, büyük toplumsal olayın -yani, çağdaş demokrasinin- çok önemli bir temel taşını oluşturuyor. Buradaki amaç, bu kuvvetler birbirlerini dengelesin, denetlesin, topluma ve demokrasiye hizmet etsin. Ancak, 18 inci Asırda, kuvvetler ayırımı ilkesi, sadece devletin içyapısını teşkil eden yasama, yürütme ve yargı güçlerinin birbirinden, az önce tarif ettiğim şekliyle ayrılmasıyken -ki, demokratik gerekleri sağlamaya yeterli oluyordu bu- ancak, o gün, o çağda, henüz toplumda etkili olmayan sermaye, bugünkü anlamda bir güce ve etkinliğe erişebilmiş değildi. Devlet ve kurumlar, sermaye baskısından uzak kalacak veya kendini koruyacak kadar oransal güce sahipti. Yine, biliyoruz ki, 18 inci Asırda, basının, toplum ve devlet hayatı içerisinde hiçbir etkisi yoktu.
Yine biliyoruz ki, ilk basın mensubu -Russel isimli bir gazeteci- 1853-1856 yılları arasında, Kırım Harbinde, İngiliz Time Gazetesi adına çalışıyordu.
Değerli arkadaşlarım, bugüne baktığımız zaman, kuvvetler ayırımı ilkesinin yasama, yürütme ve yargı arasında paylaşıldığı, o dönemde etkin olmayan sermayenin, basın gibi kurumların, bugün, artık, toplum ve devlet hayatında, yukarıda sayılan devlet erkleri kadar etkin olduğu açıkça görülür; yani, çağdaş bir kuvvetler ayırımı tarifine ihtiyaç vardır. Çağdaş kuvvetler ayırımı, nasıl olacaktır, kimler arasında olacaktır? Tabiî ki, bugünün zorunlu olan katılımcı demokrasi gerekleri içinde, eğer, sermaye, basın gibi etkin bir güç varsa, bunlar arasında da kuvvetler ayırımı olmalıdır. Eğer, bu çağdaş güçler arasında kuvvetler ayırımı olmazsa, aynen, yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki kuvvetlerin karışımından doğan sakıncalar, aynı, hatta, daha büyük ölçekte ortaya çıkabilir; nitekim, çıkmıştır, çıkmaktadır, yaşıyoruz.
Evvela, sermaye ile devlet ilişkilerine göz atalım. Eğer, sermaye, devlet içerisinde kendi kapital gücü ve kimliğiyle etkinlik kazanır ve sürdürürse, bu, çok büyük ölçüde devletin yozlaşmasına, etik normların çöküntüye uğramasına, rüşvet ve yolsuzlukla devletin âdeta iç içe yaşar hale gelmesine yol açmaktadır. Bugün milletimizin çektiği ıstırap budur. Demokrasiyi kemiren en büyük kurt, işte bu irtikap ve yolsuzluk olaylarıdır. Demokratik yaşamı bir türlü kabul edemeyen mihrakların en etkili biçimde, belki de haklı olarak yararlandığı husus, devlete bulaşmış olan yolsuzluk olayları; hatta, onların söylentileridir. Hep, devletin elini ekonomiden çekmesi istenir; bu, son derece doğrudur; hatta, çağdaş kuvvetler ayırımı ilkesinin de tabiî bir gereğidir. Özelleştirme dediğimiz olay budur; devlet ekonomiden elini çekmelidir. Ancak, bu ilke, tek taraflı anlaşılır, öyle yorumlanarak uygulanacak olursa çok noksan kalmış olur. Sermaye de devletten elini çekmelidir; çekmelidir ki, çağımızın bu etkin gücü, yani, sermaye, özellikle sosyalist sistemin çöküntüye uğramasından sonra kazandığı daha büyük gücü, devletin içinde, devlet erkine karşı kullanamasın.
Basın ile devletin arasını da, yine, aynı duyarlılıkla ve aynı önemle çizmek gerekir. Basın devleti denetlemeli, ancak, devletle iç içe olmamalıdır; iç içe olduğu zaman, zaten, çoğu kez, denetim görevini yapamaz. Basının bir de ekonomik bağlarla devlet içerisine uzanması, bugün olduğu gibi, son derece büyük sıkıntılar doğurur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın Yılmazyıldız.
İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Demek ki, basın ile sermaye ve devlet arasına kalın çizgileri koymak, çağdaş bir kuvvetler ayırımının vazgeçilmez parçasıdır.
Konuyu şöyle özetlersek, çağımızda son derece etkin birer güç haline gelmiş olan sermaye-basın arasında kesin çizgiler meydana getirilmez ise, bu kurumların birbirlerini denetleyerek demokrasiyi, çağdaş normları işletmeleri imkânı ortadan kalkar. Sermaye basından elini çekmelidir. Çağdaş basın, büyük sermaye gerektiren ekonominin şartlarıyla sınırlı kalmalıdır.
BAŞKAN - Lütfen sonuçlandırınız.
İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Şöyle toparlamak istiyorum: Her çağın güçleri ve kuvvetleri ne ise, ayırım ve denge de onların arasında olmalıdır. Bir yeni çağdaş kuvvetler ayırımına ihtiyaç vardır. Bu yaptığımız, oligarşiyi kendi elimizle yaratmaktır; bu yarattığımız oligarşi, maalesef, Türkiye'de bu yaratılan demokrasiyi boğacaktır. Gelin, bir daha düşünelim; bu kadar tekeli, bu kadar gücü bu sermayenin eline vermeyelim, yerel televizyonları yok etmeyelim, demokrasiyi hep birlikte, 14 Mayıs 1950'nin hatırına koruyalım diyorum.
Saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler.
Son olarak, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Denizli Milletvekili Salih Erbeyin.
Buyurun Sayın Erbeyin. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA SALİH ERBEYİN (Denizli)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu an görüşmekte olduğumuz kanun maddesi, kamuoyunda "basında tekzip" olarak adlandırılan bir maddedir. Bu maddeyi dikkatle okuyan Mecliste bulunan bütün milletvekili arkadaşlarımın bu yasada ilk defa, bir ilki gerçekleştireceklerini düşünüyorum; çünkü, haksız yere gururu, haysiyeti rencide olan bir kişinin tekzibinin yayınlanmasından daha doğal bir şey olamaz diye düşünüyorum. Sadece maddeyi bir defa daha okuyup, saygılar sunmak istiyorum.
"Bir kişinin şeref ve haysiyetinin rencide edilmesi veya kendisiyle ilgili yalan haber verilmesi veya kendine hakaret edilmesi veya sövülmesi ya da gerçeğe aykırı hareket, düşünce ve söz izafesi suretiyle, açık veya kapalı şekilde bir mevkutede yayın yapılması halinde; ilgili veya temsilcisi yayının yapıldığı tarihten itibaren iki ay içinde imzasını taşıyan cevap veya düzeltme yazısını mevkutenin sorumlu müdürüne verebilir veya gönderebilir.
Sorumlu müdür, cevap veya düzeltme yazısını aldığı tarihten itibaren üç gün içinde mevkutenin sahibi olan gerçek kişiye veya anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanına, diğer şirket ve tüzelkişilerde en üst yöneticiye bildirir ve inceler; yayınlanmasına karar verdiği takdirde inceleme süresinin bitiminden sonra çıkacak ilk nüshada, metne hiçbir mülahaza ve işaret katmaksızın ve bu cevap veya düzeltme dolayısıyla herhangi bir mütalaa beyan etmeksizin aynen ve tamamen yayınlamaya mecburdur."
Herhalde, Yüce Meclisin üyeleri, vatandaşın en doğal hakkı olan tekzibe ilişkin bir maddeye karşı çıkmazlar diye düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Erbeyin.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 3 adet önerge vardır; önce, geliş sıralarına göre okutacağım, sonra, aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 21 inci maddesi ile 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 19 uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci bendindeki "iki ay içinde" ibaresinin "bir yıl içerisinde" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Mustafa Geçer Aslan Polat
Van Hatay Erzurum
Yakup Budak Musa Demirci
Adana Sıvas
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 21 inci maddesi ile 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 19 uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci bendindeki "iki ay içinde" ibaresinin "üç ay içerisinde" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Mustafa Geçer Aslan Polat
Van Hatay Erzurum
Musa Demirci Metin Kalkan
Sıvas Hatay
BAŞKAN - Şimdi, son ve maddeye en aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 21 inci maddesi Anayasaya aykırı olduğundan tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Ömer Vehbi Hatipoğlu Aslan Polat
Van Diyarbakır Erzurum
Veysel Candan Yasin Hatiboğlu Mehmet Bekâroğlu
Konya Çorum Rize
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
VEYSEL CANDAN (Konya) - Alaattin Sever Aydın konuşacaklar.
BAŞKAN - Önerge sahipleri adına, Sayın Alaattin Sever Aydın; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)
ALAATTİN SEVER AYDIN (Batman) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 21 inci madde hakkında verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, konuşmama başlamadan önce, bir şey arz etmek istiyorum; bugünkü gazetelerden birisinde manşetten bir haber var: "Komplo" diye bir haber. Bu haber, bir yıl önce olan bu haber, niçin bugün yayımlandı?! Bunu, takdirlerinize bırakıyorum.
Değerli milletvekilleri, bakınız, bu RTÜK Yasasıyla ilgili yirmi yıllık bir gazeteci olan Ahmet Tezcan ne diyor: "Tasarı bu haliyle yasalaşırsa, bu ülkeyi terk edeceğim; çünkü, artık, sıradan bir gazeteci olarak ve insan olarak bu ülkede yaşama imkânı kalmayacak. Genel Kuruldan bu tasarının aynen geçmesi halinde, bu ülkede bulunan bütün yabancı ülkelerin büyükelçiliklerine bir mektup göndererek, ahlakî iltica talebinde bulunacağım ve kabul edildiğim ülkeye çoluk çocuğumla beraber gideceğim."
Değerli milletvekilleri, bakınız, Sayın Başbakan, onbeş gün önce gece saat 01.30'a kadar buradaydı; Sayın Başbakan Yardımcıları, şu anda da buradadırlar, o zaman da gece saat 03.30'a kadar buradaydılar. Acaba, bu insanların ülkelerini terk etmeleri için mi buradadırlar?!
Değerli milletvekilleri, gecenin bu saatinde bu kanunu çıkarıyorsunuz, ülkenin acil sorunlarından hangisini düzeltmek için bir araya geliyoruz?! Ekonomi çökermiş, halk perişan, esnaf perişan, çiftçi perişan, herkes perişan; bunların durumunu düzeltmek için, gelin gece gündüz demeden çalışalım; ama, siz, halkı değil medya patronlarını düşünüyorsunuz. Bu patronlara karşı, acaba, bir diyet borcunuz mu vardır?! Son dört beş yılda, ülke ekonomisinden kaybettiğiniz 200 milyar doların hesabını veriniz.
Değerli milletvekilleri -bakınız, geçen gün gazetelerde vardı- acaba, bu kanunu çıkarmakla gazetelerin devlete olan trilyonlarca borcunu da affedecek misiniz?.. Ki, tahminimce, bu da affa giriyor; ama, bir taraftan bu trilyonlarca borcu affediyorsunuz, öbür taraftan Batman'dan ve Adıyaman'dan, 1 500 işçinin işine son vermek için, 1-2 trilyon parayı esirgiyorsunuz. Gerçi, Sayın Başbakan Yardımcımıza teşekkür ediyorum, durumla ilgileneceğini söylediler; Sayın Kemal Derviş de duruma vâkıftırlar.
Bakınız, KİT Komisyonunda, devletin hangi şirketlere kredi verdiğini sorduğumuzda "banka sırrıdır diye vermiyoruz" diyorlar; ki, verilen bu kredilerin çoğu da geri dönmemiştir. Halkın vekilleri olarak bunları öğrenmek istiyoruz, bu paralar kimlere verilmiştir?.. Siz, medya patronlarının şimdiki hâkimiyetini yeterli görmüyorsunuz, daha da hâkim olmaları için tehditlerine boyun eğmek mecburiyetinde mi kalıyorsunuz?! Bu yasayla, ülkenin geleceğine dinamit koyuyorsunuz; milletin egemenliğini elinden alıp, başkalarına veriyorsunuz; millî iradeyi yok sayıyorsunuz. Anadolu'daki basını ve yerel televizyonları âdeta idam ediyorsunuz. Hükümetin yaptığı bu dayatmalar, diktatörce idare edilen hangi ülkelerde vardır bir misal gösterebilir misiniz?.. Değerli milletvekilleri, bakınız, Amerika'da medyanın yüzde 25'ini elinde bulunduran Yahudi lobisi nasıl oraya hâkimse, bizdeki medya patronları da, maalesef, devletin idaresinde böyle hâkimdirler.
Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakanımız, defalarca, Filistin'deki hadise için "bir katliam yaşanıyor" sözünü söylediği için özür dilediği halde...
MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Hayır, özür dilemedi...
ALAATTİN SEVER AYDIN (Devamla) - ...medya patronları için de, acaba, bu kanunu tekrar getirmekle özür mü dilemektedir?
Değerli milletvekilleri, bir arkadaşımızın dediği gibi, Avrupa Birliğine girmemizi istemeyenler mi acaba bu kanunu dayatıyorlar? Siz gelin halkı dinleyin, 1 Mayısta meydanları dolduran milyonlarca insanın sesini dinleyin, elektriği parasızlıktan kesilen insanların feryadını dinleyin, çöplerden ekmek toplayan insanların feryadını dinleyin, açlıktan ölenlerin, çöplükten ekmek toplayanların derdine çare bulun. Bakın, milyonlarca işsiz vardır, onlara çare aramak için, gelin, birlikte, beraber çalışalım, esnaf için yardımcı olalım, hastane köşelerinde ilaç alamayan insanlara çare olalım; ama siz, maalesef, bunları düşünmüyorsunuz.
Başörtüsü yüzünden, insan hakkı olan başörtüsü yüzünden okullarına alınmayan, elleri kelepçelenen öğrencilere çare bulalım, gelin bunlar için uğraşalım, gece gündüz çalışalım; ama, heyhat, siz, bunlar için uğraşmıyorsunuz, medya patronları için çalışıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Aydın, sonuçlandırırsanız sevinirim.
ALAATTİN SEVER AYDIN (Devamla) - Milleti dinleyiniz, medya patronları sizi kurtarmaz; halk, yerel basın ve medya tarafından nasıl boğuluyorsa, yarın seçim sandıklarında da korkarım ki sizi böyle boğarlar.
Bakın, Sayın Başkanım müsaade ederseniz son olarak şunu söylüyorum: Venezüella'da, Amerika'ya rağmen, medya patronlarına rağmen ihtilal yapıldı; ama, halk karşı çıktı, 24 saat sonra veya 48 saat sonra, bu ihtilalle gelen kişiler geri dönmek zorunda kaldı.
Halka karşı kimse gelemez, bunu belirtmek istiyorum.
Saygı sunuyorum, teşekkür ediyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.
III.- YOKLAMA
(SP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Hayhay.
Ben, biraz önce nezaketimin istihza konusu olacağını bilseydim buradan okumazdım, sadece sayın üyeler ayakta beklemesin düşüncesiyle yapmıştım.
Şimdi, yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızın ayakta tespitini yapayım, her bir arkadaşımızın ismini, rızaları doğrultusunda, alayım.
Sayın Hatiboğlu, Sayın Candan, Sayın Polat, Sayın Çelik, Sayın Erbaş, Sayın Aydın, Sayın Ulucak, Sayın Kamalak, Sayın Budak, Sayın Sever Aydın, Sayın Geçer, Sayın Yaşar Canbay, Sayın Kukaracı, Sayın Bekâroğlu, Sayın Gören, Sayın Alçelik, Sayın Malkoç, Sayın Batuk, Sayın Esengün, Sayın Günbey, Sayın Okudan.
20 arkadaşımızı tespit ettik.
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yeterli çoğunluğumuz vardır.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Komisyonun ve hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 21 inci maddesi ile 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 19 uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci bendindeki "iki ay içinde" ibaresinin "bir yıl içinde" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
III.- YOKLAMA
(SP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - 20 kişi ayağa kalkmazsa işleme alma imkanım yok. Önce, 20 kişi olduğunu tespit edeceğiz, sonra, sayacağız; maalesef öyle.
Sayın Candan, Sayın Hatiboğlu, Sayın Çelik, Sayın Erbaş, Sayın Ulucak, Sayın Aydın, Sayın Kamalak, Sayın Budak, Sayın Sever Aydın, Sayın Polat, Sayın Canbay, Sayın Geçer, Sayın Esengün, Sayın Kukaracı, Sayın Bekâroğlu, Sayın Batuk, Sayın Gören, Sayın Ayhan, Sayın Malkoç, Sayın Kalkan.
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Yeterli çoğunluğumuz vardır.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 21 inci maddesi ile 15.7.1950 tarihli ve 5680 Sayılı Basın Kanununun 19 uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci bendindeki "iki ay içinde" ibaresinin "üç ay içerisinde" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
III. - YOKLAMA
(SP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Yoklama yapılmasını istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - 20 arkadaşımızı görmem lazım Sayın Erbaş.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Görün Sayın Başkan, görün.
BAŞKAN - Sayın Candan, Sayın Çelik, Sayın Erbaş, Sayın Kamalak, Sayın Budak, Sayın Ulucak, Sayın Aydın, Sayın Polat, Sayın Sever Aydın, Sayın Geçer, Sayın Canbay, Sayın Güneri, Sayın Kalkan, Sayın Bekâroğlu, Sayın Hatiboğlu, Sayın Batuk, Sayın Esengün, Sayın Gören, Sayın Kukaracı, Sayın Malkoç.
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yeterli çoğunluğumuz vardır.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Hükümetin ve komisyonun katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Şimdi, 21 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 22'yi okutuyorum:
MADDE 22. - 5680 sayılı Kanunun 20 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 20. - 4 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkralarında yazılı hususları göstermeyen sorumlular, on milyar liradan elli milyar liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır.
Bu hususları gerçeğe aykırı şekilde gösterenler ile sorumluların belirlenmesini veya mahkeme kararlarının uygulanmasını güçleştirecek şekilde değiştirenler, otuz milyar liradan doksan milyar liraya kadar ağır para cezasına mahkûm edilirler. Verilen para cezası ertelenemez.
BAŞKAN - Madde üzerinde, ilk olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Yozgat Milletvekili Sayın Mehmet Çiçek; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hiç şüphesiz, medya, asrımızın en güçlü, tesiri en geniş ve en müessir gücüdür. Bu gerçek güç, bütün dünyada, radyo, televizyon, gazete vesaire gibi yayın kuruluşlarının faaliyetlerini, dünya çapında tartışılır hale getirmiştir.
Medyanın gücünü arkasına almaya çalışan kurum ve kuruluşlar, bazen siyasî partiler ile yan organizasyonları, direkt veya endirekt metotlarla, ya bu kuruluşların bizzat sahibi gibidirler ya da anlaşmalı illegal ortağı olmuşlardır.
Yakın tarihte, İtalya medyasını tekelinde toplayan İtalya Başbakanı Berlusconi'nin, Başbakanlığa taşınışında, kendi yayın kuruluşlarının desteklerini ve gözardı edilemez gücünü, bütün dünya ibretle seyretmiştir. Bir müddet sonra, bizde de basın patronlarından birini, bu metotla Başbakanlıkta görürsek, hiç şaşırmayalım.
Bu gücün siyasette inanılmaz başarısını gören dünyadaki bütün siyasetçiler, ülkelerinin büyük medya patronlarının etki alanından çıkamamışlardır. Hele, bizim gibi devlet müesseselerinin yönetimdeki hâkimiyetini kaybettiği ülkelerde, medya, tek belirleyici unsur olmuştur. Medyanın diline düşmemek için, idareciler, gözlerini kapatmış, kulaklarını tıkamışlar, sağır, dilsiz hale gelmişlerdir. Devleti yöneten üst yönetim kadroları, bu yolla, tamamen etkisiz hale getirilmişlerdir.
Birkaç gün önce medyayla ilgili verdiğimiz araştırma önergemiz üzerinde yaptığımız konuşmada, ülkemizde, medyanın, yapay gündemler oluşturduğunu; en kutsal ahlakî, kültürel ve tarihî değerlerimizi, sorumsuzca -ehil olmayan kişi ve kuruluşlara tartıştırarak- dejenere ettiğini; sınır tanımaz bir sorumsuzlukla, kişilerin, özel, hatta en mahrem hayatlarının acımasızca teşhir edildiğini söylemiştik ve bütün iktidar ve muhalefetlerle zımni anlaşmalar yaparak, kendilerinin desteklenmesi ve korunması karşılığında iktidarların zaaflarını ve yanlışlıklarını gizleyerek, her şeyi güllük, gülistanlık gösterdiklerini, iktidarı zarara sokacak bilgi ve haberleri yazmadıklarını, görüntülemediklerini ifade etmiştik.
Çıkarmayı tasarladığınız bu yasayla, devleştirilen basın kuruluşlarını, Türkiye Büyük Millet Meclisi dahil hiçbir kurum ve kuruluşun başa çıkamayacağı bir güç haline getiriyorsunuz. Bundan böyle "Hâkimiyet kayıtsız şartsız Türkiye Büyük Millet Meclisinindir" sözü rafa kaldırılacak, hâkimiyet, kayıtsız şartsız medya patronlarının olacaktır.
Bu kanunla, televizyon ve radyo sahiplerinin devlet ihalelerine girmelerinin önündeki tüm engelleri kaldırıyorsunuz. Sayın milletvekilleri, şimdi sizlere soruyorum: Hangi yiğit holding, şirket, şahıs, medyanın sınırsız gücü karşısında ihale kazanabilecektir?
Yine bu kanunla, medya patronlarının, menkul kıymetler borsasında işlem yapmalarını da serbest bırakıyorsunuz. Basının manipülasyonuna ve spekülasyonuna, en basit müdahalelerle bile perişan olan borsamız acaba nasıl dayanacak?
Kanunla, medyada hisse sahibi olma sınırını kaldırıyorsunuz. Yeni kanuna göre, bir medya patronu, 244 yerel ve bölgesel televizyon ile 30 ulusal televizyona birden sahip olabilecektir. Bu konu, devletin ilgili kuruluşlarının yaptığı çalışmalarla açıkça ortaya konulmuştur.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; dönemimizin Parlamentosu kadar, yetkilerini başka kurum ve kuruluşlara cömertçe peşkeş çeken bir dönem yoktur zannediyorum. Geçmişte de birçok yetkilerimizi, bugün olduğu gibi, bir başkalarına devrettik. Bu kanunla, RTÜK üyelerinden 7'sinin seçimini hükümete devrediyorsunuz. Devlet radyo ve televizyonları böylelikle iktidarın borazanı haline gelmeyecek mi?! RTÜK Başkanının ve Bakanlar Kurulu tarafından seçilen RTÜK üyelerinin denetimini Sayıştaydan alıp Başbakanlık Yüksek Denetleme Kuruluna bırakıyorsunuz; bu, radyo televizyon kurumlarının özerkliğinin ortadan kaldırılması değil midir?! Bu kanun, frekans ihaleleriyle mahallî radyo ve televizyonları sindirmeye ve yok etmeye çalışacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen, bitiriniz.
MEHMET ÇİÇEK (Devamla) - Ülkemizdeki reklam pastasının büyük bir kısmını elinde bulunduran mahallî medyanın önü böylelikle kesilmek istenmektedir.
Kemal Tahir'in "Kurt Kanunu" isimli eserini bugünlerde detaylıca okumanızı sizlere tavsiye ediyorum. Bu eserde anlatılan kurtların yaşam kanunu, medya kuruluşlarında, ülkemizde acımasızca işlemektedir. Ayağı sürçen kurt, hiç acınmadan, yakınları bile olsa, diğerleri tarafından yenilmektedir. Bugün, hukukî ve gayrihukukî yollarla birçok medya kuruluşu, bir gecede el değiştirmektedir.
Sayın milletvekilleri, sözlerimi şöyle tamamlamak istiyorum: Büyüttüğünüz bu dev ahtapot bir gün sizi de yok edebilir. 20 nci maddede belirtilen para cezaları, medyanın imha edici gücü yanında tesirsiz kalacaktır. Parlamento dahil bütün kuruluşlar üzerinde oluşan medya baskısını daha akılcı ve müessir kanunlarla önleyebiliriz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çiçek.
Saadet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan.
SP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; konuşmama başlarken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabiî, bu hükümet, bu tasarıyla, hileli yasama yapma yeteneğini geliştirdi. Aslında, kötü bir usul de oluşturdu. Endişe ederiz ki, bundan sonra gelen hükümetler bu çalışmaları bir teamül haline getirir ve böylece İçtüzük ihlali de yaygınlaşmış olur. Aslında, bu hükümetin birçok rekoru var. Sadece, bu yasayı, hukuku arkadan dolanarak, komisyonun, Genel Kurulun görevini üstlenerek, Cumhurbaşkanının veto ettiği maddelerin hiçbirini görüşmeden, müzakere etmeden tasarı müzakere etme usulü de geliştirilmiş oldu. Aslında, bu hükümetin rekorları bir tane değil. Baktığımız zaman, ekonomide kriz üstüne kriz çıkaran bir hükümet, cumhuriyet tarihinin en fakir dönemini milletine yaşatan bir hükümet, 15 000 000 insanı işsiz bırakan bir hükümet, cumhuriyet tarihinin en borçlu olan hükümeti, gelir dağılımını en fazla bozan bir hükümet, en fazla yolsuzluk iddialarının gündeme geldiği bir hükümet; çıkardığı yasaları en fazla veto edilen, Anayasa Mahkemesinden veya Cumhurbaşkanından dönen bir hükümet; ulusal bağımsızlığımızı tehlikeye atan bir hükümet, 65 000 000 insanın ödediği vergileri faize yetiremeyen bir hükümet; ilk defa, uluslararası piyasalarda ülkemiz için satılık ilanı verilen durumuna düşüren bir hükümet... Hep merak edilir ve soruyoruz hükümete; sanayicinin sorunları neden yok; esnafın, sanatkârın sorunları neden yok?
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, Komisyon Başkanı yerinde yok, Divan Kâtibi yok! Görüşmelere devam edemeyiz.
VEYSEL CANDAN (Konya) - Ben, bu konuşmamda, zaten -Hükümet Başkanına söylemiyorum, onların anlayacağı yok- milletvekili arkadaşlarıma durum tespiti yapıyorum.
Değerli arkadaşlar, esnaf ve sanatkârın sorunları yok. Çiftçilerin borçları ve sorunları yok. Reel sektörün sorunları yok. İşsizlik yok. Eğitim ve sağlıkta sıkıntılar yok. SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığının sorunları yok.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, şimdi, bu yasaya oy vermekle nelere evet diyeceksiniz, kısaca bir gözden geçirelim; yani, siz, bu yasaya, hep, böyle, noter gibi, indir, kaldır, kabul edenler, etmeyenler, hükümet kabul etti, etmedi, komisyon katıldı, katılmadı... Ama, bütün bunların sonunda ne oluyor? Değerli arkadaşlarım, -birçok kere söylenildi; ama, hatırlatmakta fayda var- radyo TV sahipleri, artık, kamu ihalelerine girecekler, enerji ihalelerine, banka ihalelerine... Şimdi, girme şansları fazla yoktu; bir, iki banka; bir, iki enerji ihalesi alabiliyorlardı. Bütün kamunun teftiş kurulu raporlarına baktığımız zaman, medyanın kamu kurumlarıyla kirli ilişkileri olduğunu... Dolu dosyalar var; binlerce sayfasını okudum; hepsini buraya tek tek getirip, ortaya koyabiliriz ve enerjide, cep telefonları ihalesinde, lisans ihalesinde, işte, kamudaki kömür ihalelerinde... İhale... İhale... İhale... İhale... Hepsinin altında medya patronları var. Şimdi, siz diyorsunuz ki, bunlar az, biraz daha devam etsinler. Diyorsunuz ki, borsada işlem yapıyorlardı, dolaylı yollardan yapıyorlardı, onları da bundan sonra yapsınlar. Şu anda yasal olmayan işlemlerini de yasal hale getireceksiniz; yani, şu anda, yasalara göre suç olan birçok konuyu da yasallaştırmış olacaksınız. Birden fazla televizyon sahibi olacaklar ve böylece, kartel oluşacak, halkın haber alma özgürlüğünü mutlaka kısıtlayacaklar.
Değerli arkadaşlar, Parlamento, RTÜK üyelerini seçiyordu. Siz, bu maddeyle diyorsunuz ki, biz, üye seçmesini bilmeyiz; yani, biz, yapmasını bilmiyoruz. Aynen Sayın Derviş'i ithal ettiğiniz gibi, seçme işini de hükümete, başkalarına bırakıyorsunuz. Herkes yetki talebinde bulunur; ama, Parlamentodaki milletvekili arkadaşlarım, her nedense, biz, kurul üyesi seçmeyi bilmiyoruz, hükümet seçsin diyor.
Değerli arkadaşlar, diyorsunuz ki, RTÜK'ü, Meclis denetlemesin, Sayıştay denetlemesin. Peki, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu denetlesin. Bir şey daha diyorsunuz ki, biz hükümette kaldığımız sürece, RTÜK, bir genel müdürlük olsun ve bu genel müdürlüğü de biz istediğimiz gibi atayalım, istediğimiz gibi tayin edelim...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VEYSEL CANDAN (Devamla) - Cümlemi bitiriyorum Sayın Başkanım.
Çünkü, biraz önce, burada, RTÜK Başkanını, kendine oy veren insanların nasıl linç ettiğini üzülerek gördük. Fevkalade üzücü. Yayın ihlali, para cezalarıyla, küçükleri, Anadolu'daki televizyonları devredışı bırakalım diyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, şimdi, bu kanun çıkarsa, Cumhurbaşkanı iade edecek veya Anayasa Mahkemesi geri çevirecek, baştan müzakerelere başlayacağız. Bakın, o zaman da söyleyeceğim, şimdiden diyorum. O zaman diyeceğim ki, biz, size söyledik, bir kere daha uyarıyorum: Bu tasarı gelecek, Genel Kurulda sabahlara kadar yine müzakere edilecek; ancak, zaman kaybı, bir... Bir de, perde gerisinde kirli ilişkisi olanlar da bu işleri tamamlamış olacaklar.
İşte, Muhterem Heyetinizin verdiği oylar, bunları yapmış olacak özetle. Eğer, içinize siniyorsa, oylara devam, noter görevi yapmaya devam edelim; ama, bize sorarsanız, bu işe bir müdahil olalım diyorum.
Saygılar sunarım. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Candan.
Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sakarya Milletvekili Sayın Nevzat Ercan, buyurunuz. (DYP sıralarından alkışlar)
DYP GRUBU ADINA NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi, şahsım ve Doğru Yol Partisi Grubu adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, millete rağmen bir kanun dayatılıyor. Hükümet, halkın eğilimini hiçe sayıyor ve RTÜK Yasasını değiştirmek istiyor. Radyo ve televizyon devlet tekelinden kurtarılırken, şahıs veya özel kuruluşların tekeline yol açmamak için önlemler alınmasına ihtiyaç duyulmuş ve gerekli düzenlemeler geçmişte yapılmıştı. O zaman birlikte çıkardık. Bugün ne değişti de değiştiriyorsunuz?! Ülke ve millet için mi, demokrasimiz için mi, siyasal yaşamımız için mi, iletişim özgürlüğü için mi; hayır, bunların hiçbiri için değil. Bu kanun, kurdurulmuş hükümetlere katkısı olan ekonomik iktidar ile siyasal iktidarların bilinen izdivacının ürününden başka bir şey değildir. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bu tasarı, siyasal iktidarı ve iletişim özgürlüğünü, ekonomik iktidarın denetimsiz ve yönlendirici gücüne teslim girişiminden başka bir şey değildir.
Getirilen düzenlemeyle, radyo ve televizyon yayıncılığında tekelleşmenin önü açılıyor. Yalnızca medya tekeli değil, düşünce tekeli yaratılıyor. İletişim çoğulculuğuna, düşünce çeşitliliğine kıyılıyor. Bir başka düzenlemeyle, devlet ihalelerine girme yasağı kaldırılıyor. Medya sermayesine kamu ihalelerinin yolu açılıyor. Radyo ve televizyon yayınlarının bir şantaj ve tehdit vasıtası olarak kullanılmasına imkân veriliyor. RTÜK özerkliğini kaybediyor. Internet sansür düzenine sokuluyor ve yerel medya ve televizyonlar yok ediliyor. Taşrada demokrasinin sesi kısılmak isteniliyor. (DYP sıralarından alkışlar) Televizyon sahiplerinin Menkul Kıymetler Borsasında işlem yapabilmelerine fırsat tanınıyor.
Kanunun bu bilinen yanlarına rağmen, bu özelliklerini görmemek gaflettir. Bunu görerek kanunu Meclise sevk etmek fütursuzluktur. Halen ısrarı bu saatlerde sürdürmek ise, milletle ve demokrasiyle alay etmektir. (DYP sıralarından alkışlar) Bu kanun Meclise dördüncü defa geldi ve müzakere ediliyor. Bir güçle mi pazarlığınız var; o güce tutsak mı oldunuz, tutsak mı oldunuz? Bu kanunu önümüze getirenlerin birilerine diyet borcu olabilir; ama, Parlamentonun yok. Parlamentonun milletin dışında hiç kimseye diyet borcu yok. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; AK Parti ve SP sıralarından alkışlar)
Büyük cumhuriyetin ne hükümeti ve ne de Meclisi, malum sermayenin, seçilmemiş iktidarların oyuncağı ve aleti olamaz. Sizi, doyumsuz sermaye değil, Anadolu'nun temiz oyları buraya gönderdi. Pastadan aldıkları haksız paylardan doyamayanların değil, size oy verenlerin iktidarı olun. Siyasal iktidar ile ekonomik iktidarlar arasında kurulan karşılıklı avantaj ilişkisi, temiz siyasetin tahammül edemeyeceği boyutları aşmıştır. Özel ekonomik iktidarlar için özel yasalar çıkarmaya bu Meclis mecbur ve mahkûm değildir. (DYP, AK Parti ve SP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, zaman vardır partilerin sözü geçer, zaman vardır, liderlerin sözü geçer; ancak, öyle zamanlar vardır ki, partilere de, liderlere de hayır denebilir. Milletin haber alma hakkı, onun gıdasıdır; demokrasinin iliğidir. Bu gıda ve iliğe yönelen her tehdidi püskürtmek, her birimizin millî bir görevidir. Bugün yapılan, bugün gerçekleştirilmeye çalışılan, demokrasiye kastetme hareketidir. (DYP sıralarından alkışlar) Medyayı, çıkarların, egemenliklerin ve odakların emirlerine tahsis hareketidir. Bu tasarıya kabul oyu veren parmaklar, millî irade nezdinde hükümlü parmaklardır; millet vicdanında mahkûm parmaklardır. (DYP, AK Parti ve SP sıralarından alkışlar)
Sizleri, düşünmeye davet ediyorum. Sizleri, konumunuzu gözden geçirmeye ve milletin yanında yer almaya bir defa daha davet ediyorum.
Hepinize saygılar sunarım. (DYP, AK Parti ve SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Ercan.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 3 adet önerge vardır; önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra, aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 22 nci maddesi ile 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 20 nci maddesinin birinci fıkrasındaki "10 milyar liradan 50 milyar liraya kadar" ibaresinin "5 milyar liradan az olmamak üzere" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Aslan Polat Metin Kalkan
Van Erzurum Hatay
Musa Demirci Yakup Budak
Sıvas Adana
BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 22 nci maddesi ile 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 20 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki "30 milyar liradan 90 milyar liraya kadar" ibaresinin "10 milyar liradan aşağı olmamak üzere" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Aslan Polat Yakup Budak
Van Erzurum Adana
Musa Demirci Metin Kalkan
Sıvas Hatay
BAŞKAN - Şimdi, son ve maddeye en aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 22 nci maddesi Anayasaya aykırıdır. Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ömer Vehbi Hatipoğlu Fethullah Erbaş Lütfi Yalman
Diyarbakır Van Konya
Aslan Polat Yakup Budak
Erzurum Adana
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge sahiplerinden Sacit Günbey; buyurunuz. (SP sıralarından alkışlar)
SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; bu RTÜK'le ilgili kanunu, bugün, 8 saatten beri görüşüyoruz. Muhalefete mensup arkadaşlarımız, gelip, burada, bu kanunla ilgili görüşlerini en ince detayına kadar takdim ettiler. Ben umuyorum ve bekliyorum ki, oy veren arkadaşlarımız, iktidara mensup milletvekili arkadaşlarımız, bu kanunun faziletlerini gelip burada anlatsınlar, bizim anlamadığımız, bilmediğimiz veya millete hangi yararı getireceğini umdukları kanaatlerini gelip burada ifade etsinler. Niye konuşmuyorlar; doğrusu, benim anlayamadığım husus budur.
Bakın, ben, hafta sonlarını, genellikle, illerde geçiriyorum. Bu hafta sonu da, ülkemizin değişik beş vilayetini gezdim; esnafı dolaştım, çiftçiyi dolaştım, ticarethaneleri gezdim; hakikaten, ülkenin hali perişan, bu iktidardan şikâyetçi bu ülkenin insanları. Bilmiyorum, siz gidiyor musunuz, gitmiyor musunuz?.. Gidiyorsanız, size şikâyetlerini belirtmiyorlar mı acaba?.. Ülke, son bir yıl içerisinde yüzde 9 küçüldü; 1,5-2 milyon insan işsiz kaldı; enflasyonu düşürdük diyorsunuz, ama, insanlar hayat pahalılığından çok şikâyetçi; benzine, KİT ürünlerine her gün zam yapılıyor. Bunlarla ilgili herhangi bir düzenleme yapmaya niyetiniz yok mu; bu halkı rahatlatmak için, herhangi bir kanun getirip, burada, sabahlara kadar, geceyarılarına kadar görüştürme arzunuz yok mu; ben, bunları merak ediyorum. Getirdiğiniz kanunların hemen hemen hepsi, sizin inisiyatifiniz dışında hazırlanmış, ya IMF'nin direktifiyle hazırlanmış kanunlar ya da birtakım sermaye grupları tarafından size tavsiye edilen kanunlar. Halkın refahıyla ilgili, saadetiyle ilgili, huzuruyla ilgili bir kanun getirdiniz mi buraya, biz karşı çıktık?!
Muhterem arkadaşlar, bakın, Parlamentonun gündeminde, mahallî idarelerle ilgili bir kanun tasarısı var. Bu mahallî idarelerle ilgili kanun tasarısını getirin buraya. Şimdi...
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Ee?!.
SACİT GÜNBEY (Devamla) - "Ee" ise, siz gelin konuşun sayın beyefendi. Ee, ee... Anlatıyorum, anlamaya çalışın; anlayamıyorsanız...
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Bana söyleme, Genel Kurula anlat.
BAŞKAN - Sayın Günbey, siz, lütfen, Genel Kurula hitap ediniz.
Sayın Karahan, istirham ediyorum.
SACİT GÜNBEY (Devamla) - Bakın, ülkede intiharlar arttı; her gün, insanlar, açlıktan, perişanlıktan intihar ediyorlar. Akşam evine bir parça ekmek, bebesine bir bardak süt götüremeyen insanlar var. Çocuklarının yüzüne bakmaktan, evine gitmekten utanan insanlar var. İnsanlar, sokaklarda yatıyorlar. Bu insanların sorunlarına çözüm bulmak, bizim, sizin göreviniz değil mi?.. Bu hükümetin hiçbir vizyonu kalmadı zaten. Aldığı bütün ekonomik verileri tamamen tersine çevirdi, Türkiye'yi geriye götürdü. Yapacağınız bir şey yok. Hiçbir ufkunuz yok. Getireceğiniz kanun yok. Getiriyorsunuz, sermaye patronlarını... Medyayı da teslim ediyorsunuz. Bir defa, sermaye ile medyanın aynı gruplar tarafından götürülmesi yanlış bir şeydir. Sermaye ayrı bir güçtür, medya ayrı bir güçtür. Yarın, sermaye, kendi gücünü medyada şantaj olarak, ülkeyi yönetmek için kullanacaktır. Bunların hepsi burada söylendi. Benim söyleyeceğim farklı ve artı bir şey yok; ama, lütfen, siz de, Anayasaya aykırı olduğu kesinlikle belli olan, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edileceği anlaşılan, belli olan bir kanunda bu kadar ısrar etmeyin. Cumhurbaşkanı gerekçelerini yazıyor gönderiyor, muhalefet karşı çıkıyor, Anayasaya aykırı olduğu söyleniyor, siz burada "ee, ee..." diyorsunuz. Lütfen, gelin, burada konuşun, savunun bu kanunu. Bakın, bu millet, bu saate kadar sizi dinliyor. Bize telefon açıyorlar, diyorlar ki "yani, sizin bu yaptığınız hareketi tebrik ediyoruz; ama, bu iktidarın hiç sesi çıkmıyor mu? Konuşacak kimse yok mu?"
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Allah, Allah!..
SACİT GÜNBEY (Devamla) - Gelin konuşun Allah Allah diyeceğinize.
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Kanunu biz yaptık, niye konuşalım!
SACİT GÜNBEY (Devamla) - Savunun, biz de anlayalım, millet de anlasın. Burası milletin kürsüsü. Gelip konuşmanız lazım. Savunacağınız hiçbir kanun yok. Halkın içerisine çıkamıyorsunuz. Bakın, ben, bu hafta sonu beş vilayeti dolaştım; bu hükümetten millet şikâyetçi "indirin bu hükümeti" diyorlar.
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Gücünüz yetiyorsa indirin!
SACİT GÜNBEY (Devamla) - Gücümüz yetmiyor; ama, güçlü olmanız hakkın yanında olmanız anlamına gelmez. Hakkın yanında değilsiniz. Siz, güçlünün yanındasınız, sermayenin yanındasınız, patronun yanındasınız! (SP sıralarından"Bravo" sesleri, alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Günbey, siz, Genel Kurula hitap edin.
SACİT GÜNBEY (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN - Peki, çok teşekkür ediyorum.
Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup, daha sonra işleme alıp, oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 22 nci maddesiyle 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 20 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki "otuz milyar liradan doksan milyar liraya kadar" ibaresinin "on milyar liradan aşağı olmamak üzere" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutup, işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 22 nci maddesiyle 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 20 nci maddesinin birinci fıkrasındaki "on milyar liradan elli milyar liraya kadar" ibaresinin "beş milyar liradan az olmamak üzere" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
III. - YOKLAMA
BAŞKAN - 22 nci maddenin oylanması öncesinde arkadaşlarımızın yoklama talepleri var.
Yoklama talebinde bulunan sayın milletvekillerinin Genel Kurul salonunda bulunup bulunmadıklarını arayacağım:
Necati Yöndar?.. Burada.
Nevzat Ercan?.. Burada.
Saffet Kaya?.. Burada.
Turhan Güven?.. Burada.
Ahmet İyimaya?.. Burada.
Mahmut Nedim Bilgiç?.. Burada.
Sevgi Esen?.. Burada.
Kemal Kabataş?.. Burada.
Mehmet Sadri Yıldırım?.. Burada.
Mustafa Örs?.. Burada.
Saffet Arıkan Bedük?.. Burada.
İlyas Yılmazyıldız?.. Burada.
Fetullah Gültepe?.. Burada.
Sebahattin Karakelle?.. Burada.
Ramazan Gül?.. Burada.
Kemal Aykurt?.. Burada.
Ayvaz Gökdemir?.. Burada.
Ali Şevki Erek?.. Burada.
Mustafa Eren?.. Burada.
Rıza Akçalı?.. Burada.
Takiddin Yarayan?.. Burada.
Yoklama yapılacaktır.
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Yeterli çoğunluğumuz vardır.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, 22 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
23 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 23. - 5680 sayılı Kanunun 29 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 29. - İlgilinin veya yetkili temsilcisinin talebi üzerine yayınlanan cevap veya düzeltmede, 19 uncu maddedeki şekil ve şartlara uyulmaması halinde failler hakkında üç milyar liradan beş milyar liraya kadar ağır para cezasına hükmedilir.
Cevap veya düzeltmenin yayınlanmasına dair 19 uncu maddenin (III) numaralı fıkrasına göre verilen hâkim kararına rağmen, neşirden imtina olunması halinde faillere on milyar liradan yirmi milyar liraya kadar ağır para cezası; yayınlanan cevap veya düzeltmenin 19 uncu maddedeki şekil ve şartlara uygun olmaması halinde ise faillere beş milyar liradan on milyar liraya kadar ağır para cezası verilir.
Cevap veya düzeltmenin 19 uncu maddedeki şekil ve şartlara uygun olarak yeniden yayınlanmasına dair sözü edilen maddenin (VI) numaralı fıkrasına göre verilmiş hâkim kararına rağmen, neşirden imtina olunması veya tekrar yayınlanan cevap veya düzeltmede yeniden 19 uncu maddedeki şekil ve şartlara uyulmaması halinde, failler hakkında elli milyar liradan yüzelli milyar liraya kadar ağır para cezasına hükmolunur.
19 uncu maddenin (IV) numaralı fıkrasına ve (VI) numaralı fıkrasının dördüncü paragrafına göre cevap veya düzeltmeyi yayınlama mecburiyetinin doğduğu tarihten itibaren yayının geciktiği her sayı için faile ayrıca; günlük mevkutelerde beşyüz milyon lira, diğer mevkutelerde üç milyar lira ağır para cezası da verilir.
Bu maddeye göre verilen para cezaları ertelenemez.
Yukarıdaki fıkralarda belirtilen fiillerin aynı yıl içinde tekerrürü halinde, öngörülen para cezaları iki misli olarak uygulanır.
BAŞKAN - İlk konuşmacı, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Faruk Çelik.
Buyurunuz Sayın Çelik. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz yasanın 23 üncü maddesi üzerinde, Grubum adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle, Basın Kanununun 29 uncu maddesi değişmekte, cevap ve düzeltmeyle ilgili konularda cezalar ve oranları düzenlenmektedir. Cevap ve düzeltmelerle ilgili cezalar, 3 milyar ile 150 milyar arasında değişmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu maddedeki cezaî düzenlemeler, kişi ve kurumların, haksız saldırılara karşı hak ve hukukunun korunması açısından bir önem ifade etmektedir; ancak, çıkarmakta olduğumuz kanunun bütününün ne getirip ne götürdüğü çok daha önemlidir. Hükümet, bu kanunla, Türk basınını, özellikle de yerel medyayı yok etmeyi amaçlamaktadır. Özgür yerel medyadan söz etmek artık mümkün olmayacaktır. Mevcut basın mağdurlarına da, yüzlerce yeni basın mağduru ilave edilecektir. Ayrıca, bu kanun, basındaki tekelleşmeyi artıracak, antidemokratik yapıyı güçlendirecek, özgürlükler, insan hakları açısından uygulamada yaşanan sorunlara yeni sorunlar ilave edecektir. Türkiye, teksesli, yalnız güçlünün sesinin çıktığı bir ülke haline gelecektir.
Değerli milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanının, âdeta, anayasa dersi verircesine itirazlarda bulunduğu, milletin, Başbakanın, hükümetin, iktidara mensup siz değerli milletvekillerinin içine sindiremediği, hiçbir haklı gerekçeyle savunamadığı, sivil toplum örgütlerinin çok ciddî eleştiriler getirdiği, sağduyu sahibi yazarlarca da ağır eleştiri alan, kamuoyunun benimsemediği bu kanunu, iktidarın, bir dayatma olarak, Meclisin gündemine getirmesini gerçekten anlamakta zorlanıyoruz.
Değerli arkadaşlar, biz, milletin vekilleri değil miyiz allahaşkına?! Milletin derdine derman olmak için buraya geldik. Millet adına faaliyette bulunmayacaksak, millete verdiğimiz sözleri yerine getirmeyeceksek, o zaman, arkamızda ve önümüzde duran "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ibaresinin ne anlamı vardır?! Bu kanun, millet iradesini nasıl istismar ettiğinizin açık bir göstergesidir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde siyaset kurumu kan kaybetmektedir. Bu kan kaybetmenin en büyük sebebi, milletimizin kendisine hizmet etmesi için yetki vermiş olduğu partilerin, millete değil de, ülkedeki çıkar gruplarına hizmet etme gayretleridir. Bu kanun, ülkede çokseslilik isteyenlerin değil, tek ses isteyenlerin kanunudur. Bu kanun, bilimi, dolayısıyla, üniversitelerin görüşlerini dikkate değer bulmayan bir kanundur. Bu kanun, RTÜK'e işlerlik kazandırma değil, RTÜK'ü felç etme kanunudur. Bu kanun buradan geçse de, Anayasa Mahkemesinden dönecek. Buna rağmen ısrar etmek, süreç boşluğundan istifade etmek gibi kurnazlıklar, hukuk mantığıyla, hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmaz.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi, problemleri üreten merci değildir, problemleri çözmesi gereken mercidir. Meclisin gündemine getirdiğiniz her kanun, toplumun bir kesimini perişan etmekte, kesimler arasında problemler çıkarmakta, siyaset ve siyasetçiye itibar kaybettirmektedir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinde sağduyu hâkim olmalıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, tarihinde haksızlıklara karşı çok şiddetli dirençler ortaya koymuştur. Gelin, baskı ve dayatmalara üç yılda bir kez olsun direnin diyoruz; üç yılda bir kez!.. Bakın, bu sıraları üç yıldır işgal ediyoruz, üç yılda bir kez olsun bu baskı ve dayatmalara karşı çıkın; siz de, özgürlüğün ne kadar mukaddes ve ne kadar güzel bir şey olduğunu göreceksiniz. Bu işe, milletvekilliğine, maalesef, esaretle başladınız, lider esaretiyle başladınız, statükoya esir olmakla başladınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen toparlayın.
FARUK ÇELİK (Devamla) - Zannediyorsunuz ki, esaret, hürriyettir. Esaret, hürriyet olabilir mi; tabiî ki değil. Özgür olmak, bu yüce çatının altında millet adına el kaldırabilmektir; yoksa, güç odakları adına, güç odaklarının temsilcisi olarak burada el kaldırmak değildir.
Değerli milletvekilleri, Başbakan ve Başbakan Yardımcılarının; dolayısıyla, hiçbir milletvekilinin, Anayasaya aykırı kanunlar çıkararak, Anayasayı ihlale; Cumhurbaşkanının itirazlarını dikkate almayarak, Cumhurbaşkanlığı makamını yıpratmaya; tarafsız niteliği kamu vicdanında tasdik görmüş RTÜK gibi devlet kurumlarını yıpratmaya ve kamu vicdanında derin yaralar açmaya hakkı yoktur.
Sonuç olarak şunu ifade ediyorum: Dayatmalara, baskılara boyun eğerek, millet ile siyaset kurumu arasındaki mesafeyi açtınız.
BAŞKAN - Sayın Çelik, teşekkür ediyorum; bitiriniz...
FARUK ÇELİK (Devamla) - Bitiriyorum efendim.
Bindiğiniz dalı kesiyorsunuz. Demokrasiyi, bu mantığınızla yaşatmak mümkün değildir; ama, bu milletin karakteri bağımsızlıktır.
Sonuç olarak, yaşasın tam bağımsız ve gerçekten özgür milletvekilleri diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti ve SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler.
Saadet Partisi Grubu adına, Hatay Milletvekili Sayın Mustafa Geçer; buyurun.
SP GRUBU ADINA MUSTAFA GEÇER (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan, Anayasanın 89 uncu maddesine gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere gönderilen 4676 sayılı Kanunun 23 üncü maddesi üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi selamlıyor, saygılar sunuyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa, RTÜK Yasası, medya ve süreli yayınların yayın ilkelerini yeniden düzenleyen bir yasa.
Bu yasada öngörülen mantık, aslında, Türkiye'de, ekonomik alanda veya halkın haber alma özgürlüğü alanında iş yapan kuruluşların, tekelci bir mantıkla, bu alanlarda tekelci bir oluşum oluşturmasına yöneliktir ve bu yasa, bunu sağlayacak mahiyette hazırlanmış bir yasadır; zira, bu yasa, gerçekten, Türkiye'de yayın yapan birtakım yayın kuruluşlarının, devlet ihalelerine veya menkul kıymetler borsasında birtakım spekülatif yatırımlara girebilmesini öngörmektedir ve bunlara rakip çıkabilecek Anadolu medyasının soluğunu kesebilecek bir yapıyı ve unsuru içinde taşımaktadır.
Gerçi, böyle bir yaklaşımla bu yasayı buraya getiren 57 nci hükümetin ve hükümeti oluşturan partilerin terkibini ve zihniyet analizini yaptığımızda, bundan farklı bir şeyin beklenmemesi de zaten düşünülebilir; zira, bugüne kadar yapılan yasalarda, gerçekten, kamunun ve milletin menfaatına bir düzenleme yapılmamış ve Türkiye'de liberal bir oluşumu oluşturma adına, tekelci bir oluşumu ve tekelci kesimlerin hegomonyasını sağlamayı veya bürokratik, oligarşik bir mantıkla, buyurgan mantıkla hareket eden ve milletin iradesini vesayet altında tutan kesimlerin düşünceleri doğrultusunda düzenleme yapmayı kendine amaç edinmiş bir hükümet karşımızda duruyor.
Dolayısıyla, bir tarafta ANAP zihniyeti, liberal bir yaklaşım ve Türkiye'de kendi sermaye sınıfını oluşturmak için, 1985'te 21 milyar dolar iç ve dışborç toplamıyla aldığı Türkiye'yi, ortak olduğu hükümetlerle, 220 milyar borcun altına sokan bir mantık ve 200 milyar doların hâlâ hesabı verilmemiş. Diğer tarafta, MHP, gerçekten, ortaya atmış olduğu ilkelere ve seçmenlere verdiği vaatlere sırtını dönerek, neye uğradığını şaşırmış ve şu anda nereye gittiği bilinmeyen bir ata binerek, onu mahmuzlayan bir MHP anlayışı... Diğer tarafta -çok daha ilginç- renkli bir sima sergileyen DSP, tam bir Sokrates mantığını sergileyerek, totaliter mantıktan da geri bir düşünceyi devlet uygulamasına getiren bir yaklaşım. Bir zamanlar, 1970'li yıllarda Karaköy Rıhtımında "go home Amerika" diye bağıranlar, bugün, aradan ne geçti ki, bilemiyoruz "welcome Amerika" diye bağıracak seviyeye gelmiş, hatta Amerika'ya vefa borcundan bahseden bir mantık ve bunların oluşturduğu hükümet yapısıyla, aslında, Türkiye'nin nereye gideceğini tahmin etmek zor değil.
Diğer, çıkan yasalarda da, böyle tekelci yaklaşımları, aslında, Türkiye'yi korumaya yanaşık ve kendilerini iktidar eden ve Türkiye'nin ve devletin yürütme yetkisini kullanma emanetini veren, o insanların yanında ve nezdinde iktidar arama, ikbal aramanın yanında; onun karşısında bulunan birtakım tekelci çevrelerin nezdinde iktidar arama, ikbal arama kaygısına düşmüş bir hükümet; ama, bu hükümetin ipini, kesinlikle, gerçekten, kendilerinin hizmet ettiği tekelci kesimler veya otoriter ve buyurgan kesimler değil; yakın bir gelecekte, bu hükümetin ipini, bu millet çekecektir. Bundan hiç endişeniz olmasın.
Şu anda görüştüğümüz yasanın 23 üncü maddesiyle, 5680 sayılı Kanunun 29 uncu maddesine değişiklikler getiriliyor. Elbette, kanun bir bütünlük içerisinde ele alındığı zaman, tekelci medya kuruluşlarının yanında yer almasıyla birlikte, bazı maddelerine elbette ki serpiştirilmiş, gerçekten insanların lehine şeyler de vardır. Elbette, bunlar, bunun ambalaj maddeleridir. İşin özünde, tekelci medya kuruluşlarını Türkiye'de hâkim kılma amacı yatmakla birlikte, burada düzenlenmiş 5680 sayılı Basın Yasasının 29 uncu maddesinde getirilen değişikliklerle, 19 uncu maddedeki, şekil ve şartlara, kişilerin şahsiyetlerine, şereflerine ve de kişilik haklarına basın yoluyla saldırılarda uygulanacak tekzip uygulamasının yapılmaması karşısında, basın kuruluşlarına cezalar getirilmekte, idarî para cezaları verilmektedir. Aslında, idarî para cezaları da oldukça fazla uygulanmıştır. Bunları uygulama aşamasında, muğlak olan suç oluşturacak unsurların belirlenmesinde, haksız uygulamalarıyla, âdeta malî bir idamı gerektirecek boyutta idarî para cezaları öngörülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA GEÇER (Devamla)- Sayın Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN- Lütfen bitiriniz.
MUSTAFA GEÇER (Devamla)- Teşekkür ediyorum.
Gerçekten, bu madde ve devamı 25 inci maddede, idarî para cezaları 1 000 000 kat artırılıyor. Çok korkunç boyutta artırılan bir ceza. Burada, aslında, ceza hukukunun genel ilkeleri de ihlal ediliyor. Bu kadar yüksek bir cezaî uygulama, idarî para cezalarının, aslında, yargı mercilerinden geçirilerek... Burada, mesela -ne bileyim- 150 milyar, bunların tekerrüründe üç katına kadar uygulanması, bu para cezalarının ertelenmeyişi gibi hükümler içermesi nedeniyle, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi ve Anayasanın 38 inci maddesi de ihlal edilmektedir.
Dolayısıyla, bu kanunun aslında alelacele getirilmesinde oldukça büyük çaba harcayan hükümetin, milletin menfaatına olan yasalarda da bu ciddiyeti göstermesini talep ediyor, saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkürler.
Son olarak, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Ardahan Milletvekili Saffet Kaya.
Buyurunuz Sayın Kaya. (DYP sıralarından alkışlar)
DYP GRUBU ADINA SAFFET KAYA (Ardahan)- Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; 23 üncü maddeyle ilgili olarak, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Tabiî, burada, 23 üncü maddede cezaların misli misline artırıldığını görüyoruz. Üzülerek görüyoruz ki, yine, son politikalarınızla, yanlış politikalarınızla 200'e yakın yerel televizyon ve basın kuruluşu kapalı durumda. Eğer ola ki, bir yerel basın kuruluşu, çıkardığı gazeteyi iki gün içerisinde mülkî amire vermezse -oldu da, unutkanlığa gelirse- 5 milyardan 100 milyara kadar ceza verilebilecek durumda. Buna, gerçekten, bu hükümet inanıyor mu?! Yerel basın can çekişirken, 200'e yakın basın kuruluşu kapalıyken ve gerçekten, bugün hayatını idame ettirmek için mücadele veren yerel basın bunu acaba ödeyebilir mi diye, bu yasayı gündeme getirirken düşündünüz mü; düşünmediğiniz çok açık.
Gerçekten, bugün getirilen RTÜK Yasası, demokrasiye prangadır, halkın özgür basından yararlanmasına engeldir; çünkü, Türkiye'de görülüyor ki, basın, bazen -üzülerek söylüyorum- yargının, yürütmenin önüne geçebiliyor, bazen cumhuriyet ilan edebiliyor, bazen hükümetler devirebiliyor, bazen "seçilmişlerin önünde ben varım" diyerek bakanlar atayabiliyor. Bunları, hiçbir koşulda, hiçbir milletvekilimizin, hiçbir iktidar milletvekilimizin içine sindirebilmesi veya hiçbir parlamenterin, halkı temsil eden insanların içine sindirebilmesi, hiçbir zaman mümkün değil.
İçimize sindiremediğimiz bir yasayla karşı karşıyayız. Demokratik kitle örgütleri bunun karşısında feveran ediyor; diyor ki, kesinlikle bu yasa çıkmamalı. Cumhurbaşkanı diyor ki, bu yasa çıkmamalı ve içinizden, iktidar milletvekillerimizin büyük çoğunluğunun bu yasaya "evet" demek noktasında ciddî tereddütleri var; ama, yine, bu yasayı, gündeme, ısrarla getiriyoruz.
Ne adına getiriyoruz; adını koyduğumuz şey, iktidarın üç partisi, bugün halkın desteğini kaybetmiş; yüzde 2'lerde, yüzde 3'lerde halktan destek görebilecek noktada bile değil. Nedir olay; eğer bunu çıkarırsak, birkaç tane basın patronunun ekmeğine yağ sürersek, yarın bizi kurtarır, can simidi olur diyorsanız; yanılıyorsunuz!
Sizin gündeminizde, Parlamentonun gündeminde bugün ne olmalıydı; bugün, günde 400 işyerinin kapanması ve esnafın durumu gündeme gelmeliydi; günde işini kaybeden 10 000 işçimizin durumu gündeme gelmeliydi ve yine, eğer RTÜK'le ilgili konu gündeme gelecek ise, basın emekçisini gündeme getirmeniz gerekirdi ve yine, son iki yıldan beri 2 000 000 insan işini kaybettiği ve bugün sosyal patlamanın eşiğinde olan Türkiye'nin bu ciddî problemi -işsizlik problemi- gündeme gelmeliydi; ama, gündeme gelen şey, halkın tamamıyla birinci derecedeki sorunlarından uzak bir RTÜK yasası ve halk, buna karşı olmasına rağmen!.. Halkın buradaki talebi farklı, hükümetin talebi hep farklı oldu. Hükümet farklı yere bakıyor, halkın isteği farklı. Gelin, bu yanlışınızdan dönün. Bu, oligarşik bir güç oluşturmak ve demokrasiye pranga vurmaktan başka hiçbir şey değildir.
Burada, çok değerli iktidar milletvekili arkadaşlarımızın vicdanlarına seslenerek söylüyorum; başkalarının baskısıyla değil, vicdanınızın sesiyle hareket ederek, bu yasayı reddedin. Bu yasayı reddedin; çünkü, bu Parlamentonun üstünde başka bir güç istemiyorsanız, halkın temsilinin üstünde başka bir gücün varlığını kabul etmek istemiyorsanız... Evet, doğrudur, basının, gelişmiş demokrasilerde, Türkiye'deki gibi ham demokrasilerde değil... Biz, halen daha demokrasimizi ham noktada tuttuğumuz için, demokratik olarak Avrupa normlarına uygun olmadığımız için, bu yasanın çıkarılması, demokrasimizi, maalesef, örseleyecektir ve geriye götürecektir. Biz, basınımızın mutlaka iyi bir yerde olmasını, dördüncü güç olmasını istiyoruz; gelişmiş demokrasilerde bu vardır, buna itiraz da etmiyoruz; ama, eğer, bu basının, çıkarılacak bu RTÜK yasasıyla... RTÜK Başkanının da ifade ettiği gibi, bunun çıkarılması, merkeziyetçiliktir, tekelleşmedir. Basına, siz, Avrupa'nın ve dünyanın hiçbir yerinde, gelişmiş olan hiçbir demokratik ülkede görülmediği gibi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen, bitiriniz.
SAFFET KAYA (Devamla) - ...ihalelere girme yetkisi verirseniz, kamu yönetiminde söz sahibi yapmış olursunuz. Kaldı ki, çok kötü örnekleri olmakla birlikte, böyle bir olayı yasallaştırmanız, tarihî bir hatadır. Gelin, bir erdem gösterin, hatta, halktan özür dileyin, deyin ki, gerçekten çok ciddî bir yanlışla karşı karşıyayız. Halktan, bir erdem göstererek özür dileyin, bu yasayı geri çekin veyahut da yasa bugün gündeme gelmişse, bu yasaya oy vermeyin; çünkü, tarih, sizi, bu yasaya oy verenleri kesinlikle affetmeyecek!
Saygılarımı sunuyorum, hürmet ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kaya.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 3 adet önerge vardır; önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 23 üncü maddesi ile 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki "3 milyar liradan (5) milyar liraya kadar" ibaresinin 2 milyar liradan az olmamak üzere" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Mustafa Geçer Aslan Polat
Van Hatay Erzurum
Musa Demirci Metin Kalkan
Sivas Hatay
BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 23 üncü maddesi ile 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrasındaki "50 milyar liradan 150 milyar liraya kadar" ibaresinin "10 milyar liradan aşağı olmamak üzere" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Mustafa Geçer Aslan Polat
Van Hatay Erzurum
Yakup Budak Musa Demirci
Adana Sivas
BAŞKAN - Şimdi, son ve maddeye en aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 23 üncü maddesi Anayasaya aykırıdır. Metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Mustafa Geçer Aslan Polat
Van Hatay Erzurum
Yakup Budak Musa Demirci
Adana Sivas
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Önerge sahipleri adına Sayın Ahmet Demircan, buyurunuz.
AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 23 üncü madde üzerinde Anayasaya aykırılık iddiasıyla verilmiş olan önergemiz hakkında söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz hafta sonu, bölgemizde, Amasya, Ordu ve Samsun İllerinde ziyaretlerde bulunduk, halkımızı ziyaret ettik, yerel medyayı ziyaret ettik. Bu yapmış olduğumuz ziyaretlerde halkımızın gündeminin hükümetin ve Meclisin gündeminden çok farklı olduğunu gördük. Halkımızın gündemi, işsizlik, yoksulluk, geçim sıkıntısı ve geleceğe bakışta güvensizlik.
Samsun'da köyleri gezerken gördük ki, halkımıza, tütün üreticisine 200 kiloluk kotalar tanınmış. Samsun'da halkımız, RTÜK'ü yerel medya için büyük bir tehdit olarak algılamış, tartışıyor ve bununla ilgili kamuoyunun oluşması için elinden geleni yapıyor. Bir de bölgede kurulmakta olan mobil santrala karşı, halkımız büyük bir endişeyle olayı izliyor ve bu konuda gerekli çözümlerin üretilmesini istiyor.
Şimdi, bu noktadan baktığımızda halk "benim gündemim yoksulluk, geçim sıkıntısı, âdeta çöküş; ama, Parlamentoyu izliyoruz, hükümetin Parlamentoya belirlediği gündemi izliyoruz RTÜK diye bir Yasa getirilmiş, nedir bu yasa" diye soruyor.
Evet değerli milletvekilleri, halkın gündeminden çok farklı bir yasayla Meclisimiz ikinci defa meşgul ediliyor. Bu yasa Meclisten geçti ve Cumhurbaşkanı tarafından veto edildi, şimdi tekrar harfine, virgülüne dokunmadan Meclisten geçiriliyor. Bu yasa ne getiriyor? Bu yasa, medyada kartelleşmeyi, tekelleşmeyi sağlıyor; bu yasa, Anadolu medyasının, yani Anadolu'nun sesinin susturulmasını sağlayacak unsurlar ve hususlar içeriyor. Bu yasanın uygulanması neticesinde, Türkiye'de, pek çok alanda haksız rekabetin gelişeceğini görüyoruz. Bunların hepsi, Anayasaya aykırılık içeren uygulamalardır, Anayasaya aykırılık içeren düzenlemelerdir.
Bu yasayla birlikte, RTÜK'ün yapısı tamamen değiştiriliyor, Üst Kurulun yapısı hükümetin eline tamamen teslim ediliyor.
Bu yasanın, zaten, yanlışlarla dolu olduğunu, yetersiz olduğunu, yasayı getiren hükümetin bakanı da itiraf ediyor ve ne diyor: "Şimdi, bunu, bu haliyle geçirelim; ileride, daha güzel, daha düzgün bir yasayla, durumu, telafi ederiz ve bu konuyu düzeltiriz." Niçin şimdi getirmiyorsunuz?! Niçin şimdi düzeltmiyorsunuz?! Niye bu kadar acele ediliyor?! Niye gece yarılarından sabahlara kadar bekleniyor?! Acaba, bir yerlere verilmiş taahhütler mi yerine getirilmek isteniyor?!
Değerli milletvekilleri, bakın, demokrasinin dayandığı temel noktalardan bir tanesi ifade özgürlüğüdür. İfade özgürlüğünün gelişebileceği, fonksiyonunu icra edebileceği ortam ise özgür medyadır. Medyanın özgürlüğünü kaybettiği, tekelleştiği, kartelleştiği bir ortamda demokrasinin gelişmesi beklenemez.
Şimdi, önümüzdeki günlerde seçimden bahsediliyor; Anadolu'ya gideceksiniz. Bugünkü yapıyla bu yasa geçerse, medyadaki bu tekelleşme gerçekleşirse, Anadolu'da milletin sesini sizlerle buluşturacak olan medyayı bulamayacaksınız. İşte, o zaman, Meclisin millet iradesine uygun bir şekilde oluşmasının önüne geçilmiş olacak.
Bütün bunlar dikkate alınarak bu yasaya muhalefet edilmesi gerekirken, başka konularda bu kadar titiz olmayan hükümet, sabahlara kadar nöbet tutmayan hükümet, maalesef, bu yasada nöbet tutuyor, sabahlara kadar burada Meclisi çalıştırıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen bitiriniz Sayın Demircan.
AHMET DEMİRCAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Başkan.
Görüyoruz ki, iktidar partileri de, verilmiş olan bir sözün yerine getirilmesi noktasında, ısrarcı bir şekilde, görevini yerine getiren bir sadakatle burada bekleniyor; ama, bütün bunlar, elbette bir gün sona erecek. Millet, kendi iradesine sahip çıktığını sandıkta gösterecek. Millet bunları ibretle izliyor ve bunların düzeltilmesi yakındır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.(SP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler.
III. - YOKLAMA
BAŞKAN - Komisyonun ve hükümetin katılmadığı 23 üncü maddenin birinci önergesini oylarınıza sunacağım;ancak, bir yoklama talebi Başkanlığa ulaşmış bulunmaktadır; yoklama talebinde bulunan arkadaşları arayacağım.
Mahmut Göksu?.. Burada.
Maliki Ejder Arvas?.. Burada.
Mehmet Çiçek?.. Burada.
Eyyüp Sanay?.. Burada.
Şükrü Ünal?.. Burada.
Ali Sezal?.. Burada.
Özkan Öksüz?.. Burada.
Nurettin Aktaş?.. Burada.
Osman Pepe?.. Burada.
Tevhit Karakaya?.. Burada.
Yahya Akman?.. Burada.
Mahfuz Güler?.. Burada.
Mustafa Baş?.. Burada.
Ali Coşkun?.. Burada.
Hüseyin Çelik?.. Burada.
Nevzat Yalçıntaş?.. Burada.
Ramazan Toprak?.. Burada.
Sait Açba?.. Burada.
Zeki Ünal?... Burada.
Ertuğrul Yalçınbayır?.. Burada.
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yeterli çoğunluğumuz var.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup işleme alacağım :
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 23 üncü maddesi ile 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrasındaki "50 milyar liradan 150 milyar liraya kadar" ibaresinin "10 milyar liradan aşağı olmamak üzere" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu ?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
III. - YOKLAMA
(SP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Yoklama talebimiz var Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Erbaş, yoklama talebiyle ilgili artık, size hatırlatma yapmayı gerçekten üzüntü verici sayıyorum. 20 arkadaşınız kalkmazsa, iki kişiyle ben nasıl?.. İsimlerinizi okuyorum, eleştiri konusu yapıyorsunuz...
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, bizi tenkit edeceğinize Komisyonu tenkit edin.
BAŞKAN - Duyamıyorum, anlayamıyorum...
Sayın Hatiboğlu, Sayın Candan, Sayın Erbaş, Sayın Yalman, Sayın Polat, Sayın Kamalak, Sayın Ulucak, Sayın Hatipoğlu, Sayın Günbey, Sayın Canbay, Sayın Sünnetçioğlu, Sayın Çelik, Sayın Malkoç, Sayın Ayhan, Sayın Kalkan, Sayın Gören, Sayın Bekâroğlu, Sayın Batuk, Sayın Öztek, Sayın Alçelik.
Yoklama için 3 dakika süre vereceğim.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Yeterli çoğunluğumuz vardır.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 23 üncü maddesi ile 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki "3 milyar liradan 5 milyar liraya kadar" ibaresinin "2 milyar liradan az olmamak üzere" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
III. - YOKLAMA
(SP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Yoklama yapılmasını talep ediyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hayhay, peki; ama, burada, karışık bir liste terkibi var. Ben, 20 kişi olarak, madem siz kalktınız, sizlerin isimlerinizi okuyayım.
Sayın Hatiboğlu, Sayın Erbaş, Sayın Yalman, Sayın Ulucak, Sayın Polat, Sayın Kamalak, Sayın Hatipoğlu, Sayın Candan, Sayın Günbey, Sayın Canbay, Sayın Çelik, Sayın Sünnetçioğlu, Sayın Malkoç, Sayın Kalkan, Sayın Batuk, Sayın Bekâroğlu, Sayın Ayhan, Sayın Gören, Sayın Alçelik, Sayın Kukaracı.
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum:
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yeterli çoğunluğumuz vardır.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
23 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 23 üncü madde kabul edilmiştir.
25 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 25.- 5680 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "onbin liradan otuzbin liraya" ibaresi, "on milyar liradan otuz milyar liraya"; ikinci fıkrasındaki "yirmibin liradan altmışbin liraya" ibaresi "yirmi milyar liradan altmış milyar liraya"; 22 nci maddesinde geçen "yirmibin liradan ellibin liraya" ibaresi, "yirmi milyar liradan yüz milyar liraya"; 23 üncü maddesindeki "100 liradan 500 liraya" ibaresi "on milyar liradan elli milyar liraya"; 24 üncü maddesindeki "yirmibin liradan ellibin liraya" ibaresi "otuz milyar liradan yüz milyar liraya"; 25 inci maddesindeki "yüzellibin liradan" ibaresi "onbeş milyar liradan"; 26 ncı maddesindeki "yirmibin liradan ellibin liraya" ibaresi "elli milyar liradan yüz milyar liraya"; 28 inci maddesindeki "yirmibin liradan ellibin liraya" ibaresi "yirmi milyar liradan yüz milyar liraya"; 30 uncu maddesindeki "1 000 liradan 10 000 liraya" ibaresi "yirmi milyar liradan yüz milyar liraya"; 31 inci maddesindeki "ellibin liradan yüzbin liraya" ibaresi "elli milyar liradan yüz milyar liraya"; 32 nci maddesindeki "100 liradan 1 000 liraya" ibaresi "beş milyar liradan yirmi milyar liraya"; 33 üncü maddesindeki "on milyon liradan otuz milyon liraya" ibaresi "on milyar liradan otuz milyar liraya"; 34 üncü maddesindeki "1 000 liradan 10 000 liraya" ibaresi "bir milyar liradan on milyar liraya" şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Gruplar adına ilk söz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'da.
Buyurun Sayın Fatsa. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuoyunda "RTÜK Yasası" olarak bilinen kanununun 25 inci maddesi üzerinde, AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tasarı, 7 Haziran 2001 tarihinde 4676 sayılı Kanun olarak kabul edilmiş; ancak, içerdiği büyük sakıncalardan dolayı, Kanun, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından, bir daha görüşülmek üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisine iade edilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanının iade gerekçesi hiç dikkate alınmadan, kanun Genel Kurula, aynen, geri getirilmiştir.
Değerli arkadaşlar, bu antidemokratik kanunun kabul edilmemesi için, başta RTÜK Başkanı olmak üzere, toplumun her kesiminden ciddî itirazlar ve tepkiler vardır. İktidar, bu tepkilere kulaklarını tıkamış, kendilerinin bile savunamadığı bu kanunun kabul edilmesi için her türlü antidemokratik yola başvurmakta, Meclis iradesini baskı altına alma gayretine girişmektedir.
Değerli arkadaşlar, Sayın Başbakan, yasanın içine sinmediğini söyleyerek, yasayı savunamamanın acziyeti karşısında, âdeta, timsah gözyaşları dökmektedir. Avrupa Birliği, demokratikleşme, temel hak ve hürriyetler havariliğine savunan Sayın Mesut Yılmaz'ın bu konuda hiç konuşmamış olması çok manidardır. Sayın Karakoyunlu'nun "hele bu kanun bu haliyle çıksın, daha güzelini hazırlıyoruz" demesi bir çaresizliğin, bir acziyetin ifadesi değil midir?! Milliyetçi Hareket Partisine gelince, onlar, her zamanki gibi, karakolda doğru söyleyip, mahkemede şaşmaktadırlar.
Değerli arkadaşlar, dünya âlem biliyor ki, bu yasa hükümete rağmen Genel Kurula gelmiştir. Bu yasada millî idare yoktur, millî iradeye rağmen Genel Kurula gelmiştir. Anayasa Mahkemesinden döneceği bilinmesine rağmen Genel Kurula getirilmiştir. Arkasında millî iradenin olmadığı bu yasa, olsa olsa bir pijamalı iradenin hükümete dayatmasıdır.
Bu yasayla, arkasında halk desteğinin kalmadığını gören iktidar partileri, medyanın desteğine ve himayesine sığınmaktadırlar.
Değerli arkadaşlar, bu yasayla, medya patronları, kamu ihalelerine girebilecekler, bankacılık yapabilecekler, borsada oynayabilecekler, basının hemen hemen tamamını kontrol edebilecekler,rekabet şartlarını da ortadan kaldıracaklar; ellerindeki bu güçle hükümet kurup, hükümet yıkabilecekler, belki de Bakanlar Kurulunu onlar tayin edeceklerdir. Bütün bunlara biz kendi elimizle zemin hazırlamış olmuyor muyuz?
Sonunda, yüzümüz kızarmadan millî iradeden bahsedeceğiz, milletten siyasetçiye ve siyaset kurumuna saygı bekleyeceğiz.
Değerli arkadaşlar, buna hakkımız yoktur, Parlamentoyu bu kadar tartışılır hale getirmeye ve millet iradesini bu kadar yok saymaya hiçbirimizin hakkı yoktur.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; üzerinde söz aldığım 25 inci maddeyle, Basın Yasasına aykırı davranışlar nedeniyle, bu yasanın değişik maddelerinde öngörülen para cezaları 1 milyon ile 50 milyon kat arasında yükseltilmektedir. Enflasyon hedefi yüzde 35'ler seviyesinde olan hükümetin, bu cezaları hangi ölçülere göre getirdiğini anlamak da mümkün değildir. Bu cezaları ödeyebilecek ve bununla ayakta kalabilecek hiçbir yerel medya kuruluşu da yoktur.
647 sayılı Yasanın 5 inci maddesinde "para cezalarının tutarı, suçlunun iktisadî durumu ile cezanın sosyal etkisi ve uyarma amacı gibi hususlar göz önünde tutularak tespit edilir" denilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sonuçlandırınız.
EYÜP FATSA (Devamla) - Halbuki, bu yasayla, kurumun yok edilmesi amaçlanmaktır.
Bu yasayla, yerel medyayı öldürüyor, Anadolu'nun sesini kısıyorsunuz, küçük balıkları büyük balıklara yem ediyorsunuz. Zaten ayakta durma mücadelesi veren yerel basın, bu yasayla, yok olacaktır.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Fatsa.
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu antidemokratik uygulamanın bir parçası olmayacağımızı ifade ediyor ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Çok teşekkürler.
İkinci olarak, Saadet Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Zeki Çelik; buyurunuz. (SP sıralarından alkışlar)
SP GRUBU ADINA MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Basın hürriyetine dönük kısıtlamalarla mücadele etmek, bu idare tarzına karşı, içeride ve dışarıda, siyasal muhalefetin en önemli dinamiklerinden biri olmuştur.
Şu gerçeği iyi bilmemiz gerekir ki, bende haline getirilmiş besleme basın, milletin değerlerinden ve ülke gerçeklerinden uzaklaştığı için, ne kadar yaygara yaparsa yapsın, istediği sonucu alamamış, tüm baskılara ve manipülasyonlara rağmen, ilk seçimlerde, hep hüsrana uğramışlardır. Kapalı kapılar arkasında pazarlıklar sonucu, milletin verdiği irade, seçim beyannameleriyle milletle yapılan sözleşmeye rağmen, milletten korkan, gerektiğinde kendi ikbali için provokasyonlara giren zihniyetin emrine sokulmuştur. Millet iradesini birkısım çıkar çevrelerinin lehine oluşturan yapay olgu, bu oluşuma destek verenlere diyet ödemiştir ve diyetler, açıkça ve netçe "içimize sinmeyerek" diye ifade edilerek ödenmiştir.
Rant mekanizmasıyla iç içe geçmiş bir basın yapısı yüzünden, basın hürriyeti bir kenara bırakılarak, mideden bağlı kurumlar oluşturuldu.
Geçenlerde, soru önergesiyle, tüketicinin korunmasına aykırı olarak, kuruluşların verdiği promosyonlardan ne ceza kesildiğini sordum. Cevapta, tabiî, bazı basın kuruluşlarının isimleri verilmiş, bugün Türkiye'nin en önde gelen kuruluşları. Sadece bir tanesinin ödemesi gereken ceza 3,5 trilyon lira; ama, bunun ödenip ödenmediğiyle ilgili hiçbir bilgi yok, "defterdarlıklardan sorun" diyorlar.
Tabiî, böylece, basın kuruluşlarının sahipleri, bir yandan ihaleler ve kredilerle kayrılırken, bir yandan da kesilen cezalar tahsil edilmeyerek ödüllendiriliyor. Onlar da halkın çıkarlarını değil de, kendilerine ihale veren, kredi veren iktidarları desteklemeye devam ederek, al gülüm ver gülüm düzenini devam ettiriyorlar.
Bu maddeyle "20 000 liradan 50 000 liraya" ibaresi, "20 milyar liradan 100 milyar liraya" şeklinde yükseltiliyor. Peki, ne olacak; olan yine garibanlara olacak. Yoksa, ne ceza verirseniz verin, nasıl olsa bunlar ödemeyecekler, deminki misal gibi.
Değerli arkadaşlar, biz ne istiyoruz; şu andaki maskeli yayıncılık sona ermeli, patronlar belli edilmeli değil mi; öyle istiyoruz, elbette; ancak, yine gördüğünüz gibi, maskeli yayıncılık devam ediyor ve önlenemiyor. İşte, yine bunun da elimde belgesi var. Sayın Bakan Yılmaz Karakoyunlu'nun cevaplandırması isteğiyle tarafımdan verilmiş bir soru önergemde "ulusal düzeyde yayın yapan radyo ve televizyon kuruluşlarının sahip ve ortakları kimlerdir? Türkiye'de tirajı 50 000'in üzerindeki gazetelerin imtiyaz sahipleri kimlerdir" diye sordum. Sayın Bakan cevap vermiş, isimleri burada var, birisini tanıyamazsınız. Belli ki, eldeki kayıtlar böyle; ama, bunların içinde, herkesin, yayın grubu sahibi, televizyonları, gazeteleri olduğu bilinen hiç kimse yok; bu resmî belgelerin de ortaya koyduğu gibi.
Değerli arkadaşlar, yerel televizyonlardan, Ankara'nın Polatlı Televizyonundan Metin Özdemir bize bir mektup yazmış; diyor ki: "Bu yeni yasayla yerel medyanın çıkarları hiç korunmamış, büyük balığın küçük balığı yutması kolaylaştırılmıştır. Büyük ekonomik sıkıntılar içerisinde olan yerel medya kuruluşlarının mevcut yasa önerisindeki cezaları ödeyebilmeleri mümkün değildir. Şu anda, büyük medya kuruluşları, bu yasanın çıkacağına kesin gözüyle baktıkları için satın almak için kanallarımızı gezmeye başladılar bile.
Sayın vekilim, bizim en büyük itirazımız bu organize suça karşıdır. Biz, gürültü kopararak rant sağlamak değil, ülkemizin geleceğini ipotek altına alınmaktan korumak istiyoruz" ve devam ediyor: "Hür teşebbüsün önünün açılmasını destekliyoruz. Yayınlarıyla haksız rekabet yaratmalarının önlemi alınarak sermayelerini güçlendirmelerini biz de teşvik ediyoruz; çünkü, medyadaki sermaye yapısı ne kadar güçlü ve güvenilir olursa, basın emekçilerinin geleceği de o kadar güvence ve garanti altına alınmış olur. Bugün işlerini yitiren meslektaşlarımız da yeniden evlerine ekmek götürebilme şansına kavuşmuş olur.
Yerel medya olarak, faydaları dışında..."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Son cümleniz olsun Zeki Bey.
MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
"Bu çıkarılmak istenen yeni RTÜK Yasası, şeffaflaşma yasası değil, tekelleşme yasasıdır. Biz, bunun için buna karşıyız" diyor; biz de onların duygularına aynen katılıyoruz.
Şunu da bilmenizi istiyorum ki, Basın Konseyinin hükmî şahsiyetinin bulunmaması da ayrı bir sorundur.
Hepinize saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.
Son olarak, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Isparta Milletvekili Ramazan Gül; buyurunuz. (DYP sıralarından alkışlar)
DYP GRUBU ADINA RAMAZAN GÜL (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 850 sıra sayılı yasa tasarısının 25 inci maddesi hakkında Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Yüce Parlamentonuzu saygıyla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilgili madde, cezalara ilişkin bir maddedir, para cezalarına ilişkin bir maddedir. Bu madde, basit hatalar nedeniyle özellikle Anadolu medyasını susturmaya yönelik bir amaç taşımaktadır; bu vesileyle yanlış bir uygulamadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kürsüde, iktidar milletvekilleri de dahil, RTÜK Yasasının olumsuzlukları, bütün değerli milletvekillerince ısrarla vurgulandı.
Medya, üzerinde çok durulması, sağlıklı düşünülmesi gereken bir alandır. Halkın tek taraflı bilgilendirilmesi gibi bir sonucu doğuracak yasal düzenlemelerden özenle kaçınmak gerekmektedir.
Radyo ve televizyonların iyi kullanılmaması, kamu üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılması, siyaseti yönlendirmeye, hatta, hükümeti yönetmeye bile kalkması, bu tasarıyla mümkün olacaktır.
Değerli milletvekilleri, bu tasarı, Anayasaya aykırı bir tasarıdır. Hükümetin bu tasarıyı getirmekteki amacı, medya patronlarının seçimlerdeki destekleme umududur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mevcut yasanın elbette bazı eksiklikleri olabilir; ancak, bu eksiklikler, yine iyi düşünülerek, üyesi olmaya çalıştığımız Avrupa Birliği ülkeleri örnek alınarak, o ülkelerdeki uygulamalar gözden geçirilerek, yeniden ele alınabilir.
Değerli milletvekilleri, bakınız, bu tasarıyla ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın 16 sayfalık veto gerekçesini, lütfen, iyi okuyunuz. O gerekçede, gerçekten de çok ciddî uyarılar söz konusudur. Bu hükümetin o uyarıları dikkate alması gerekirken, bunları hiç düşünmeden "ben yaptım, olur" mantığıyla sorunları çözmeye kalkması, hiç de doğru bir hareket değildir.
Değerli milletvekilleri, Sayın RTÜK Başkanı da, ısrarla, bu tasarının sakıncalarını dile getirmektedir. Hükümet, öyle anlaşılıyor ki, Sayın RTÜK Başkanını da sorun olarak görmektedir. Oysa, eski bir medya mensubu olan Sayın Başkan, gerçekten, iyi niyetlerle uyarısını yapmaktadır. Hatta ve hatta, eski bir gazeteci olan Sayın Başbakan, bu tasarının yasalaşması halinde doğuracağı sakıncaları çok iyi bilmektedir; ama, maalesef, hükümet, kimlere ve hangi gerekçelerle söz verdiyse, bu tasarıyı ısrarla gündeme getirmekte ve Parlamentodan, apar topar, yangından mal kaçırır gibi çıkarmak için uğraşmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarı, medya dünyasında kartelleşmeyi getirecek, halkın doğru bilgi almasını engelleyecektir. Bu tasarı yasalaşırsa, siyaset, boynundan ilmiği geçirecektir. Bu tasarı yasalaşırsa, medya, siyaseti ve siyasetçiyi esir alacaktır. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar [!]) Bu tasarı yasalaşırsa, açıkça söylemek gerekirse, medya, demokrasiyi tehdit eder konuma gelecektir değerli milletvekilleri. (MHP sıralarından alkışlar [!]) Bu tasarı yasalaşırsa, kamu ihaleleri almak için, medya patronları, gazetelerini, televizyonlarını bir silah gibi kullanacaktır ve bunun da yolu açılacaktır değerli milletvekilleri.
Değerli milletvekilleri, malumunuz olduğu üzere, bütün dünyadaki uygulamalarda antitekel yasalarına doğru, serbest piyasa ekonomisine doğru, liberalleşmeye doğru bir geçiş varken, maalesef, ülkemizde uygulamaya konulan bu tekel yasalarını, biz, Doğru Yol Partisi olarak doğru bulmuyoruz. (DYP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz, Doğru Yol Partisi olarak, medyanın çağdaş işlevi olan halkı objektif aydınlatma işlevini destekliyoruz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
RAMAZAN GÜL (Devamla) - Medyanın bir silah olarak kullanılmasına imkân sağlayacak düzenlemeleri doğru bulmuyoruz ve bunun, demokrasi açısından çok sakıncalı olduğunu belirtmek isteriz.
Bakınız, değerli milletvekilleri, bu tasarıya, uluslararası kuruluşlar da karşıdır. Bu tasarı, Avrupa Birliği normlarıyla bağdaşmamaktadır. Bu tasarı, Türkiye gibi genç bir demokrasiye sahip ülkede ciddî sorunlara yol açabilir. Biz diyoruz ki, Parlamentonun görevi bu sorunları çözmek, hukuku ve adaleti topluma egemen kılmaktır.
Değerli milletvekilleri, bu tasarının yasalaşmaması için Doğru Yol Partisi olarak yaptığımız muhalefetin de, demokrasinin kökleşmesi adına olduğunu belirtmek isteriz.
Sözlerime son verirken, bu tasarıya oy verecek olan değerli milletvekillerinin bir kez daha düşünmelerini arz eder, hepinizi saygıyla selamlarım. (DYP, AK Parti ve SP sıralarından alkışlar; DSP ve MHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar[!])
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gül.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde üç adet önerge vardır; önce, geliş sıralarına göre okutacağım, sonra, aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 25 inci maddesi ile 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 21 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "10 milyar liradan 30 milyar liraya" ibaresinin "1 milyar liradan 3 milyar liraya" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Aslan Polat Yakup Budak
Van Erzurum Adana
Mustafa Geçer Musa Demirci
Hatay Sıvas
BAŞKAN - ikinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 25 inci maddesi ile 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 22 nci maddesinde geçen "20 milyar liradan 100 milyar liraya" ibaresinin "2 milyar liradan 10 milyar liraya" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Aslan Polat Yakup Budak
Van Erzurum Adana
Mustafa Geçer Musa Demirci
Hatay Sıvas
BAŞKAN - Şimdi, son ve maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 25 inci maddesi Anayasaya aykırıdır. Metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Mustafa Geçer Aslan Polat
Van Hatay Erzurum
Yakup Budak Musa Demirci
Adana Sıvas
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın Veysel Candan, önerge sahipleri adına, buyurun.
VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 850 sıra sayılı RTÜK Yasasının aşağı yukarı son maddelerine geliyoruz. Ben, burada, birkaç hatırlatma daha yapmak istiyorum. Aslında, bu yasanın, medya ile hükümet ilişkilerinin, kamu ile medyanın parasal, malî ilişkilerinin ne boyutta olduğunu göstermesi açısından birkaç örnek vermek istiyorum.
Aslında, RTÜK Üst Kurulu, zaman zaman, Maliye Bakanlığına birtakım yazılar yazdı ve dedi ki: "Bu televizyonların, ulusal yayın yapan televizyonların sahipleri kimler?" Bugünkü malî bedel olarak, bir televizyonun değeri 200 000 000 dolardır. Halbuki, bu televizyonların patronları, çaycıları, odacıları, güvenlik görevlilerini sahip gösterdi ve o zaman, Maliye Bakanlığı, yani, hükümet, üzerine düşeni yapmadı ve demedi ki, bir çaycı 5 000 000 doları nereden buluyor. Yani, bu yasa böylece geçtiği zaman, bir yerde, hükümet, işlediği suçun ve görev ihmalinin de üzerini örtmeye çalışıyor. Onun için, bizi ekranlarda izleyen değerli vatandaşlarımızın bütün bunları bilmesi gerekmektedir. Yani, bir yerde, Maliye Bakanlığı, RTÜK'ün yazdığı yazıları hasıraltı etti; tıpkı, bankalar batarken banka murakıp raporlarını sumenaltı ettikleri gibi.
Şimdi, uygulamalara bir bakalım. Geçen dönemde GSM 900 telefonları ihale edildi, lisansları ihale edildi ve bu lisanslarla, sözleşmeleri bu kürsüden söyledik ve dedik ki, 400 000 abone için 500 000 000 dolar aldılar ve o zaman 800 000 abone için 1 milyar dolar alındı. Bugün iki medya patronunun aldıkları lisansla 18 000 000 cep abonesi yaptılar; yani, devletin, burada, resmen, 10 milyar doları zayi oldu. İşte, burada çıkacak bu yasayı savunan hükümet yetkilileri, parti genel başkanları, bunun cevabını vermek durumunda. IMF kapısında 10 milyar dolar için 100 tane yasa çıkaran, sabahlara kadar burada millete vergi kanunu çıkaranların bu hesabı vermesi gerekir ve hâlâ, aradan üç dört yıl geçmesine rağmen...
HASAN SUNA (Yalova) - Sizin iktidarınız...
VEYSEL CANDAN (Devamla) - Dinle şimdi, dinle... Çık, burada konuş.
...50 000 000 doları yargıya gitti, KDV alınamadı hâlâ ve onlar medya olduğu için, hükümet aleyhinde yayın yaptıkları için de, hâlâ yargıdaki para 50 000 000 dolar, yüzde 12 KDV, üç yıldır yargı devam ediyor; bir türlü üzerine gidilemedi. İşte, sadece buradaki zarar 10 milyar dolardır.
Değerli arkadaşlar, şimdi, fon kapsamına alınan bankalara bakın, bir Etibanka bakın, arkasından bir medya çıkıyor ve bu programlarda bu bankalarla ilgili hesap ekstreleri, bu bankaların verdikleri faiz oranları, her gün kamuoyunda değişik şekilde yankılanıyor. Sadece Etibankta devletin zararı 1 milyar doların üzerindedir. Yüksek Denetleme Kurulu veya banka murakıp raporları bunları göstermektedir.
Yine, hatırlanacağı üzere, enerji... Bugün enerji darboğazına girdik. Neden; yap-işlet-devlet modeliyle medya patronlarına verilen enerjilerin satın alma süreleri ve kilovat/saat enerji miktarları en az 8 senttir. Halbuki, bugün, dünyada, 3 sente, biz, hidrolik santrallardan, yani, barajlardan elde ettiğimiz elektriği üretirken, onlardan 8 sente alıyoruz. Onun için, mutlaka, dürüst medyayla, ticaret yapan medyayla, kamuyla ticaret yapanı tamamen birbirinden ayırmak mecburiyetindeyiz.
Ben, konuşmamın burasında hemen şunu ifade edeyim: Dürüst ticaret yapanın yanındayız, müteşebbisin yanındayız; ama, fakirin, yetimin, kimsesizin hakkına tecavüz edenlerin durdurulmasını istiyoruz. Talebimiz bu.
Değerli arkadaşlar, bakın, Petrol Ofisi özelleştirildi. Petrol Ofisi, özelleştirilmesinde, 1 160 000 000 dolara satıldı. Peki, siz, özelleştirmeden ne anlıyorsunuz?! Birisi, getirip parayı bu masaya basacak ve böylece, kamu, bir taraftan açıklarını kapatırken, para elde ederken, kurumu da özel sektöre devretmiş olacak. Siz, özelleştirmeye giren bir medya patronuna devletin bir bankasından para vereceksiniz; o, verdiğiniz parayla Petrol Ofisini satın alacak; siz, bunun adına özelleştirme diyeceksiniz!.. (SP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bu yetmedi; şimdi, bunlara, siz, burada kanun çıkaracaksınız! Biz, o patronları biliyoruz. Ben, bu kürsüde, don gömlek bir Başbakanı karşılayamazsın dediğim zaman, bana faks çekmişti, ben, don gömlek karşılamadım, pijamayla karşıladım diye. Sanki pijamayla karşılamak serbestmiş gibi!..
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen, bitirir misiniz.
VEYSEL CANDAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, bu medya patronlarına banka kurma izni verildi, yeterli sermayesi olmayanlara verildi; daha sonra, gidip, bunları kapsam içine, fon içine aldınız.
Değerli arkadaşlar, bakın, ben, şu söylediklerimin... Zatıâlinizin, değerli milletvekili arkadaşlarımın hepsinin benim gibi düşündüğüne inanıyorum. İnanmasam, bu kürsüde söylemem. Hepiniz benim gibi düşünüyorsunuz. Bunların ayrılmasının lazım geldiğini düşünüyorsunuz. Bu uygulamaların yanlış olduğunu düşünüyorsunuz. Ben, bunu söylüyorum...
ASLAN POLAT (Erzurum) - Niye oy vermiyorlar?
BAŞKAN - Sayın Candan, bitirir misiniz...
VEYSEL CANDAN (Devamla) - Mademki ekonomide sıkıntı var, biz, doğru, dürüst medya, dürüst ticaret adamını birbirinden ayıralım; kamu ticaretiyle medyayı birbirinin içine sokmayalım ve devleti zarara sokmayalım.
Saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Candan.
Sayın Candan, bir imzanızı istirham edeceğiz; sizin isminiz yokmuş orada.
Bir de, Genel Kurula bir bilgi sunayım. Petrol Ofisi, 1 160 000 000 dolara değil, 1 290 000 000 dolara satıldı, yüzde 51'i satıldı. Kamu bankalarının verdiği kredi faiz oranı da özel bankalarla aynıdır, piyasa koşullarının da üstündedir. Kamuoyunu doğru bilgiyle aydınlatmak zorundayız.
VEYSEL CANDAN (Konya) - Açıkladığınız bu bilgiler doğru değildir.
BAŞKAN - Hayır, 1 290 000 000 dolar Sayın Candan...
VEYSEL CANDAN (Konya) - Yanlış bilgilendiriyorsunuz. 1 160 000 000 dolardır; rakamı çok iyi biliyorum. Vakıflar Bankasının faiz oranları da çok düşüktür.
BAŞKAN - Sayın Candan, ben, devletin resmî rakamını söylüyorum; dönemin Bakanıydım. Bari bu rakamlarda matematik gerçeklere karşı saygılı olalım. İstirham ederim...
VEYSEL CANDAN (Konya) - Yanlış bilgi alabilirsiniz... Yanlış bilgi alıyorsunuz.
III. - YOKLAMA
(SP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, yoklama yapılmasını istiyoruz.
BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunmadan önce, 20 arkadaşımın isimlerini söyleyeceğim: Sayın Candan, Sayın Hatiboğlu, Sayın Polat, Sayın Erbaş, Sayın Yalman, Sayın Çelik, Sayın Ulucak, Sayın Kamalak, Sayın Budak, Sayın Canbay, Sayın Günbey, Sayın Geçer, Sayın Malkoç, Sayın Kalkan, Sayın Ayhan, Sayın Gören, Sayın Kukaracı, Sayın Batuk, Sayın Öztek, Sayın Bekâroğlu.
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Yeterli çoğunluğumuz vardır.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
ÊBAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup, işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 25 inci maddesi ile 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 22 nci maddesinde geçen " 20 milyar liradan 100 milyar liraya" ibaresinin "2 milyar liradan 10 milyar liraya" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
III. - YOKLAMA
(SP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Yoklama yapılmasını istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - O zaman, 20 arkadaşımı görmem lazım.
Sayın Hatiboğlu, Sayın Candan, Sayın Polat, Sayın Erbaş, Sayın Yalman, Sayın Ulucak, Sayın Çelik, Sayın Günbey, Sayın Canbay, Sayın Kamalak, Sayın Budak, Sayın Geçer, Sayın Malkoç, Sayın Batuk, Sayın Öztek, Sayın Ayhan, Sayın Okudan, Sayın Gören, Sayın Kukaracı, Sayın Bekâroğlu, Sayın Kalkan, Sayın Güneri.
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yeterli çoğunluğumuz vardır.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutup, işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 25 inci maddesi ile 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 21 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "10 milyar liradan 30 milyar liraya" ibaresinin "1 milyar liradan 3 milyar liraya" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
III. - YOKLAMA
(SP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Yoklama yapılmasını istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - 20 arkadaşımızı tespit edeceğim:
Sayın Hatiboğlu, Sayın Candan, Sayın Polat, Sayın Kukaracı, Sayın Yalman, Sayın Erbaş, Sayın Ulucak, Sayın Çelik, Sayın Kamalak, Sayın Budak, Sayın Canbay, Sayın Günbey, Sayın Okudan, Sayın Gören, Sayın Malkoç, Sayın Batuk, Sayın Öztek, Sayın Bekâroğlu, Sayın Kalkan, Sayın Güneri, Sayın Geçer, Sayın Karagöz.
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum; lütfen, buyurunuz.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yeterli çoğunluğumuz vardır.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddenin oylanmasından önce bir yoklama talebi daha var...
ABDULLAH GÜL (Kayseri) - Önergemizi geri çekiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Geri alıyorsunuz; peki. Geri çektiler arkadaşlarımız.
Madde 25'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde 25 kabul edilmiştir.
26 ncı maddeyi okutacağım; ama, izninizle, 10 dakika ara vereceğim Grup Başkanvekillerimizin isteği üzerine.
1.05'te toplanmak üzere ara veriyorum.
Kapanma Saati : 00.54
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 01.05
BAŞKAN : Başkanvekili Yüksel YALOVA
KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Kemal ALBAYRAK (Kırıkkale)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 99 uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
850 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve hükümet yerlerini aldı.
Tasarının 26 ncı maddesini okutuyorum:
MADDE 26. - 5680 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
EK MADDE 9. - Bu Kanunun yalan haber, hakaret ve benzeri fiillerden doğacak maddî ve manevî zararlarla ilgili hükümleri, bilişim teknolojileri ve internet ortamında sayfa açılması veya elektronik gazete, elektronik bülten vb. suretiyle yayınlanan her türlü yazı, resim, işaret, sesli veya sessiz görüntü ve benzerleri hakkında da uygulanır.
BAŞKAN - Madde üzerinde ilk olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin; buyurunuz Sayın Şahin. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinize saygılar sunuyorum.
Görüşmekte olduğumuz, Sayın Cumhurbaşkanınca bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderilen 4676 sayılı Kanunun çerçeve 26 ncı maddesi üzerinde Grubum adına söz aldım. Bu madde, Basın Kanununa bir ek madde eklemekte ve interneti, Basın Yasası kapsamına almaktadır. Peki; bu uygulama veya böyle bir düzenleme isabetli bir düzenleme midir? Şimdi, elimde, Bilkent Üniversitesi İnternet Kurulunca tüm milletvekillerine gönderildiğini zannettiğim -çünkü, bana geldi- bir mektup var. Burası bir üniversitedir ve internet üzerinde de ilmî araştırmaları olan bir kuruldur. Diyor ki mektupta: "Bireyler arasında her türlü yoldan yapılacak iletişimi RTÜK'ün denetimine bırakan 14 üncü madde hem içinde bulunduğumuz çağa damgasını vuran bilgi toplumu gelişiminin zıddı bir anlayışı yansıtmakta hem de Anayasamızın teminat altına aldığı özgür iletişim kavramıyla bağdaşmamaktadır." Mektup ayrıca devam ediyor ve diyor ki: "Basın Kanununa tabi tutulan uygulamalar ise, bu maddenin yasaya yamanmasına sebep olan rahatsızlıkları önleyemeyecek, ancak, sade vatandaşların ve iyi niyetli unsurların internetten soğumalarına ve buradan verilecek hizmetlerin yurtdışına kaçmasına sebep olacaktır. Bu da, pire için yorgan yakmak demektir." Mektup, milletvekillerine hitap ederek devam ediyor: "Lütfen, internet konusunda aceleci ve zarar verici bir düzenlemeden kaçınınız. Bu kapsamda yeni RTÜK Yasasının bu haliyle çıkmasına izin vermeyiniz."
Değerli arkadaşlarım, bu ilmî bir konu. Türkiye'nin en önemli üniversitelerinden birindeki bir kurul, bu yasayı inceliyor, internetle ilgili bir değerlendirme yapıyor ve "aman, bunu, bu yasanın içerisine almayınız" diyor. Şimdi, bu, bir anlam ifade etmelidir. Bu, bizim için bir anlam ifade ediyorsa, hükümet için neden bir anlam ifade etmiyor, bunun üzerinde durulmuyor?!
Biz, muhalefetimizi yaparken, bu ilmî değerlendirmeleri göz önünde bulundurarak muhalefet yapıyoruz ve bu gerçekleri buradan dile getiriyoruz; ama, sayın hükümet ve özellikle hükümet partileri, bu RTÜK Yasasıyla ilgili bir inatlaşma içerisine girdiler. Bu, bir RTÜK Yasası değil, bir inatlaşma yasası haline geldi. Cumhurbaşkanıyla inatlaşılıyor, toplumla, sivil toplum örgütleriyle inatlaşılıyor ve hatta kendi milletvekilleriyle inatlaşılıyor.
Biraz önce Sayın Sacit Günbey "eğer bu yasa haklıysa, iktidar partisi milletvekilleri neden burada savunmuyorlar" dediğinde, Sayın Güven Karahan arkadaşımız "biz, bu yasayı kendimiz getirdik, niye savunalım" dedi; ama, sizin adınıza, ayın 2'sinde, bundan 12 gün önce bir sayın milletvekili buraya geldi...
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Uluç Gürkan...
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Ne dedi Sayın Uluç Gürkan; çıktı "bugün, burada son derece tehlikeli bir iş yapıyoruz" dedi. DSP Ankara Milletvekili Sayın Uluç Gürkan, çıktı, ne dedi, "bugün, burada son derece tehlikeli bir iş yapıyoruz, deyim yerinde ise ateşle oynuyoruz, siyaseti köleleştiriyoruz..." Bu cümleler benim değil, DSP Ankara Milletvekili Sayın Gürkan'ın cümleleridir. "Demokrasiyi dinamitliyoruz. Burada görüştüğümüz tasarı, Türkiye Büyük Millet Meclisi bakımından -bu Meclise gelmeden önce 26 yılını medyada her görevde çalışmış biri olarak söylüyorum- Türkiye Büyük Millet Meclisi açısından ötenazi hakkını kullanımla eşdeğerdedir."
Sayın Gürkan "Değerli arkadaşlarım, bu tasarı, büyük medya sermayesini ülke yönetimi üzerinde egemen kılmayı amaçlıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinin de hükümetin de üzerinde tepeden bakan bir büyük birader yaratmayı kendi ellerimizle gerçekleştirmeye soyunmuş gibi görünüyoruz. Ötesinde, önemli bir demokrasi açılımı olan yerel radyo ve televizyonları ile internetin de elini kolunu bağlıyoruz" diye devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Şahin.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Ben inanıyorum ki -biraz önce, Sayın Candan da ifade ettiler- Sayın Gürkan'ın bu değerlendirmelerine, Demokratik Sol Partili birçok arkadaşımızın, iktidara mensup birçok arkadaşımızın katıldığı inancındayım. Yürekleri başka söylüyor, eller başka yeri işaret ediyor; ama, şunu hemen ifade edeyim; evdeki hesap çarşıya uymayacak. Bu iktidar, bu yasayı çıkardığına fazla sevinemeyecek, belki de pişman olacak, yargı duvarına çarpacak; birçok işlemleri çarptığı gibi. En basitinden, köprü geçiş ücretlerine, otoyol ücretlerine yapmış oldukları zam, yargı duvarına çarptı. Sayın Bayındırlık Bakanına çağrıda bulunuyorum, eski ücretleri alın geçenlerden. Yargı dedi ki, alamazsınız; iptal etti. Dolayısıyla, onun gibi, bu da yargı duvarına çarpacak ve beklenen gerçekleşmeyecek, umulan gerçekleşmeyecek. Türkiye'de, yargı organları var. Bu ülkede, gerçekten, yargıçlar var. Ne demek istediğimi, bu yasa eğer çıkar, Resmî Gazetede yayımlanırsa, pek yakın bir sürede hepimiz ve tüm kamuoyu görecektir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Şahin.
İkinci olarak, Saadet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)
SP GRUBU ADINA LÜTFİ YALMAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 850 sıra sayılı yasa tasarısının 26 ncı maddesi üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Üzerinde konuştuğumuz yasa tasarısını şöyle bir tetkik ettiğimiz zaman, buna, RTÜK üyelerinin -başkanı dahil- hemen hemen hepsi karşı, radyo ve televizyon çalışanlarının tamamı karşı, köşe yazarlarının büyük çoğunluğu karşı ve medenî cesareti olanlar da hep bunu ifade ediyor. Anadolu medyası, yerel televizyon ve radyoların çalışanları çırpınıyor didiniyor "yapmayın, etmeyin" diye; yani, yüzlerce, binlerce insan, onu temsilen, hepimize yazılar gönderiyor, fakslar çekiyor; bunlar karşı... Yine, bunu, milletvekillerinin, iktidar partilerine mensup milletvekillerinin büyük çoğunluğunun gönül rızasıyla tasvip etmediği de biliniyor; ama, bu yasa yine Meclise geldi; birtakım baskılarla, dayatmalarla, milletvekillerinin de oyları alınmaya çalışılıyor.
Değerli arkadaşlar, bu yasa, çok yönlü olarak, Anayasaya aykırı; kartel oluşturacak, tekel oluşturacak, haksız rekabet oluşturacak ve buna benzer yönleriyle Anayasaya aykırı. Acaba, Türkiye Büyük Millet Meclisi, yasama organı olarak, niçin Anayasaya aykırı işlemleri yapmak mecburiyetinde kalıyor? Bunun sebebi nedir? Yani, bizi aşan, bizi zorlayan, Türkiye Büyük Meclisini zorlayan, Türkiye Büyük Meclisinin üzerinde bir güç mü var? İnsan, bu soruları, istese de istemese de soruyor.
Bu yasada bir başka yanlışlığı daha görüyoruz: Türkiye Büyük Millet Meclisi, acaba, niçin yetki devri yapıyor? RTÜK üyelerini Türkiye Büyük Millet Meclisi seçiyor idi, bundan da hiç kimsenin bir şikâyeti yok idi, Türkiye'de hiçbir zararı da görülmedi, oldukça demokratik bir usulle seçimler yapılıyor idi; ama, buna rağmen, en uyumlu, en güzel oluşan bir kurulun seçimiyle ilgili yetki devri yapılıyor; bunu kabullenmek mümkün değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, kendi yetkisini başkasına devrediyor.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisini, bilerek ve isteyerek, Anayasayı da hiçe sayan bir devlet organı durumuna düşürmeye hiçbir kimsenin, hiçbirimizin hakkı yoktur.
Ayrıca, bu yasanın yeniden çıkması konusunda, acaba, niçin böyle alelacele davranılıyor? Özelleştirilecek birtakım bankalar mı var veya başka kurum ve kuruluşlar mı var? Bunun hesabını, bunun takibini yapan şahıslar mı var? Yine, hükümet olarak, bu soruları sormak ve bu cevapları bulmak mecburiyetindesiniz.
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki üye arkadaşlarımızı en fazla üzen şey de, tahmin ediyorum ki budur; şahıslara endeksli olarak, fertlere endeksli olarak, birkısım kurum ve kuruluşlara endeksli olarak kanun çıkarmak.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonunun, Sayın Cumhurbaşkanından geri geldikten sonra, RTÜK Yasasıyla ilgili hazırlamış olduğu raporu okudunuz mu? Dikkatlice okuduğunuz zaman, Anayasaya aykırılık iddialarıyla ilgili geri gönderme gerekçesini ilzam edebilecek, ortadan kaldırabilecek hiçbir gerekçe yok; sadece, yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne yeniden alelacele sürülmesiyle ilgili bir yazının olduğunu görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, milletvekili arkadaşlarımızın, bilhassa iktidara mensup milletvekili arkadaşlarımızın, yahu ne yapalım, bu yasa geldi, birtakım zorlamalar var, parti büyüklerimiz istiyor, genel başkanlarımız istiyor ya da başbakan yardımcılarımız istiyor gibi bir bahaneyle, bu yasa çıksın da kurtulalım tarzındaki bir bahaneyle, mesuliyetten, Anayasa suçu işlemekten kurtulması mümkün değil; hele hele, milletin bize vermiş olduğu vekâletin ağır vebalinden kurtulması hiç mümkün değildir.
Ayrıca, bir şeyin daha üzerinde durmak istiyorum. Üzerinde konuştuğumuz madde, internetle ilgili madde. Bu hükümet, nihayet, teknoloji düşmanlığını bile, alenî ve yasa çıkararak ortaya koymaya başladı. Bu, çok üzücü bir şeydir. Bu yasa, iletişim teknolojisinde bir devrim niteliği addedilen internet yayıncılığına darbe vuruyor. Bunun üzerinde de ciddiyetle durmamız lazım.
MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Niye vuruyor?..
LÜTFİ YALMAN (Devamla) - Rica ediyorum Sayın Emrehan Halıcı... Yani, bu işlerin üzerinde duran, çalışan birisisiniz. Yarın, herhangi bir çalışmayı yapmak isteyen internet kullanıcısı, site sahibi, mutlak manada bundan zarar görecektir; bunu, hepimiz, birlikte göreceğiz.
Bir taraftan, Türkiye'nin Avrupa Birliğine girebilmesi için, millî çıkarlarımıza aykırı ve millî bütünlüğümüzü tehlikeye sokabilecek her türlü tavizi veren 57 nci hükümetin, bir taraftan da, Türkiye'yi, Avrupa Komisyonu denetim mekanizması girdabına sürüklemesini anlamak mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bitirin efendim.
LÜTFİ YALMAN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Burada büyük bir çelişki vardır. 57 nci hükümet ya da 57 nci hükümet üyelerinden bazıları bir çifte standart uyguluyor; çünkü, ya Avrupa Birliğine giriş konusundaki istek yanlış ya da bu yasa yanlış; büyük bir çelişki var.
Sayın milletvekilleri, Türkiye, Avrupa Konseyi denetim mekanizması içerisindedir. Kurtulmak üzereydi; ama, eğer RTÜK Yasası bu haliyle çıkarsa, Türkiye, yeniden, Avrupa Konseyi denetim mekanizmasının girdabına, derin girdabına sürüklenecektir. Nitekim, İtalya Başbakanının seçilme usulü hepimizin malumu. Avrupa Birliğinin kurucu üyesi olan İtalya bile, şu anda, ilk defa, ilk ülke olarak, sırf bu yüzden, böyle bir yasa yüzünden, Avrupa Birliği denetim mekanizması içerisine girmiştir.
Değerli arkadaşlar, RTÜK Yasasını çıkarınca, kartelleşen ve tekelleşen medyanın sizi hep alkışlayacağını, sakın ola ki zannetmeyin. 8-10 adet ulusal medyanın alkışından size pek fazla pay düşmeyecektir, bunu unutmayın; ama, 30'a yaklaşan bölge televizyonu, 300 civarındaki yerel televizyon ve binlerce bölgesel ve yerel radyo sahibinin çalışanı sizi asla unutmayacaktır.
Değerli arkadaşlar, eğer siz, yerel televizyonların ve radyoların, halkın ahvalini, çiftçinin, esnafın ahvalini size anlatması yüzünden öfkeleniyor, bu yasayı çıkarmaya çalışıyorsanız, şunu bilin ki, öfkeyle kalkan, zararla oturur. Mutlu azınlığa hortumları açmış, medya patronlarını kazandırıyorsunuz; ama, size şunu söyleyeyim ki değerli arkadaşlar, kaybeden siz olacaksınız, kaybeden bu ülke olacaktır, biz olacağız. Bunu düşünerek oy vermenizi temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (SP ve AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yalman.
Son olarak, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız.
Buyurunuz Sayın Yılmazyıldız. (DYP sıralarından alkışlar)
DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. İnternet gibi bir konunun böyle bir yasada gelmesi, gerçekten üzüntü verici, her ne kadar yumuşatılmış olsa bile.
Bu yasanın ruhu, 13 üncü madde; yani, RTÜK Yasasının 29 uncu maddesini değiştiren madde idi. O kabul edildi; ancak, hani "kuşa bakın" deyip de cüzdanı çekerler ya, o madde gözden kaçırılsın diye bir taraflara internet sıkıştırılmış, o da yanlış bir şekilde.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, burada, az önce değerli bir arkadaşımızın bahsettiği üzere, İnternet Üst Kurulundan gelen yazıyı yazan Sayın Mustafa Akgül -Türkiye'de bu sektörle ilgilenenler bilir- Türkiye'ye internetin yerleşmesinde, yaygınlaşmasında öncü olmuş, hatta bir yerde babası diye anılan biri. Buradaki eleştirileri ben burada tekrar etmeyeceğim. Genel görüşme, Bilişim Şûrası... Burada yapılan konuşmalarda öyle zannedildiği gibi basit geçmiş, yumuşatılmış değil; bu uygulamada çok büyük sıkıntılar yaratacak. En başta -hukukçu arkadaşlarımız bilir- yalan haberi kim tanımlayacak... Yalan haber, size göre yalan, diğerine göre doğru; kim karar verecek; o belli değil. İnternette bunun yayınlandığının...
MUSTAFA VURAL (Antalya) - Mahkemeler verir.
İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Mahkeme değil işte, bürokrat karar verecek; öyle olsa, mesele yok. Bunun dışında, internet gazetesinin saatte bir içeriği değişir; eğer siz bunu bir yerlerde sabitlemezseniz, nasıl ispat edeceksiniz? Hani bu saat başı savcıya, şuraya buraya iki nüsha vermek kaldırılmıştı; uygulamada vermek zorunda kalacaksınız. Öyle görüldüğü gibi değil; internete pranga vuran, kelepçe vuran, internetle ilgili haberciliğe, yayıncılığa ciddî zarar getiren bir şeydir. Burada uyarıyor zaten katılımcı bir anlayışla; çünkü, yeni bir teknoloji.
Temenni ederdik ki, bu konudaki çalışmalar RTÜK'ün içine sıkıştırılmasın, oturulsun, dört başı mamur olsun. İnşallah, bu konuyla ilgili arkadaşlarımız bu konuyu da hızlandırır. Ben çok ümitli değilim. Neden değilim; bu yasa çıkıyor, düzeltilmesiyle ilgili yasalar, öyle sayın bakanların ifade ettiği gibi hızla gelmez; çünkü, arkasında acelesi olanlar olmayacak; yani, devletten ihale kapayım, malı götüreyim diye uğraşan baskı grupları olmayacak. Geçen konuşmamda söyledim; bir oligarşi oluşturuyoruz basın ile sermayeyi bir araya getirip. Yeni güçler, öyle, yasama, yürütme, yargı değil; şu saatlere kadar bizi oturtup çalıştıran, milletin iradesi değil.
Bakın, KOBİ Gelişim Projesi. Burada Sayın Bakanın ifadesi var; "Avrupa Birliği fonlarından istifade edemiyoruz. KOBİ'nin tanımı yok." Kanun teklifi getirdik bir yıl önce. Sayın Bakan üç ay önce söylemiş. Nerede yasa? Reddettiniz.
Yine, bir yasa çıkarıyorsunuz 1999 yılının ekim ayında; çalışan Bağ-Kurlulardan yüzde 10 sağlık primi kesilecek. Siz, uygulamayı yapamamışsınız, kesememişsiniz "300 000 000 liralık primi alacağım" diyorsunuz. Adam çalıştığını beyan etmiş, yasa çıkar çıkmaz üç defa beyan etmiş "olmaz, 350 000 000 lira da ceza ödeyeceksiniz" diyorsunuz. Bunları düzelten yasalar nerede?
Yine, çiftçileri rahatlatacak, işçileri, memurları rahatlatacak, yerel yönetimleri rahatlatacak yasalar nerede arkadaşlar?
Bilişimin önünü açacak, e-Türkiye'yi kuracağımız... Bakınız, Amerika'da yapılan bir toplantıda Meksika Devlet Başkanı diyor ki: "Watch Mexica." Yani "Meksika'ya bakın; ben, Meksika'yı e-devlet, Meksika'yı e-Meksika yapacağım ve sıçramalar yaptıracağım." Nerede bu yasalar?
Tüketiciyi Koruma Yasası geliyor; burada deniliyor ki: Elektronik ticareti alın dışarıya taşıyın... çünkü, içeride uygulayamayacağınız maddeler gelmiş. Yani, bunun ruhuna, özüne uygun şeyler yok.
Yine bakıyoruz, yerel televizyonlardan Karasi-TV, Marmara-TV, Gönen-Termal TV gibi... Mesela, Gönen-Termal TV'den Ahmet Gülenç arkadaşımız yazmış; diyor ki: "Yarın, kamuoyuna dayatılan ve her zaman gerçeği yansıtamayan doğruların karşısında söyleyecek bir çift sözünüz olduğunda, kendi elinizle yok ettiğiniz, ayaklarınızın altından kaydırdığınız alternatif medyanın yerini nasıl dolduracağınızı düşünmenizi istiyoruz."
25 000 000 liralık Üst Kurul parasını yatıramadığı için 200'den fazla televizyon kapalı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Yılmazyıldız.
İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, ben -Sayın Uluç Gürkan'ın sözlerini ifade ettiler- bundan önceki konuşmamda ifade etmiştim; geçen dönem burada birlikte çalıştığımız Yıldırım Aktürk arkadaşımız diyor ki: "Henry Kissenger'in bir toplantısına katıldım. 2000'li yıllar iki (m) ile belirlenecek; birinci (m) medya, diğer (m) mafya. Bunlar iç içe olmak durumunda. Bugün önemli bir gündür. Hepimiz -aynen cümlesi şu- elimizi vicdanımıza koyduğumuzda bunun bir parti çizgisi değil, partilerüstü bir memleket meselesi olduğunu kabul edeceğiz ve ona göre bir davranış içerisinde bulunacağız."
Bakınız, bu RTÜK Yasası çıkacak diye, analog frekansların ihalesi geciktirildi, trilyonlarca lira para alınamadı. İngiltere diyor ki: "2003 yılından sonra her şey sayısal TV olacak, dijital TV olacak." Alın, analog frekansları başınıza çalın. Bunları da kullanarak bu paraları ceplerine indirdikleriyle kalırlar. Onun için, bu yasa reddedilmelidir.
Bu anlamda, kendi elimizle demokrasiyi katletmek istemiyorsak, kendi elimizle bir oligarşi yaratmak istemiyorsak, bu canavarla sonra boğuşmak zorunda, durumunda kalmak istemiyorsak, bu yasanın reddedilmesi gerekir diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler.
Demokratik Sol Parti Grubu adına, Konya Milletvekili Emrehan Halıcı.
Buyurun Sayın Halıcı. (DSP sıralarından alkışlar)
DSP GRUBU ADINA MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bu madde ve yasayla ilgili olarak üç konuyu dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Bunlardan birincisi şudur: Bu yasa Meclisimize ilk geldiği zama, üzerinde görüştüğümüz madde, Basın Kanununun bütün hükümlerini internet için de geçerli kılıyor idi. Ancak, hem kamuoyundan hem de konuyla ilgili kişi ve kurumlardan tepkiler geldi. Biz de bu tepkileri haklı bulduk ve kayıtsız kalmayarak, bir önerge hazırladık ve kuşku duyulan noktaları tamamen ortadan kaldırdık. Maddenin şu anki haliyle, sadece ve sadece Basın Yasasının yalan haber, hakaret ve benzeri fiillerden doğacak olan maddî ve manevî zararlarla ilgili hükümleri internet için geçerli kılınmaktadır; başka bir hükmü geçerli değildir. Dolayısıyla, yalan haber ve hakarete geçit vermeyen internet yayıncılarının bu yasadan herhangi bir şekilde kuşku duymalarına kesinlikle gerek yoktur. Hiçbir arkadaşımızın da -tahmin etmiyorum ki- yalan haberi ve hakareti burada desteklemesi mümkün değildir.
İkinci olarak ifade edeceğim konu şudur: Bu yasanın RTÜK'le ilgili bölümlerinde kesinlikle internet yer almamaktadır. İnternetin hiçbir biçimde yer almadığını burada defalarca ifade etmeye çalıştık. Ayrıca, internetin RTÜK'e bağlanmasını ne düşünmemiz ne de kabul etmemiz mümkündür. Buna karşı çıkacak birçok milletvekili arkadaşımız burada mevcuttur ve bunun böyle olmadığını da Bakanımız, bu yasanın 14 üncü maddesi görüşülürken bizzat burada ifade etmiştir. Dolayısıyla, yasada internetin i harfi bile geçmiyor. Bunun üstüne, Bakan da, ayrıyeten, hükümet olarak bir açıklama yapıyor ve diyor ki: "RTÜK Yasası içerisinde internete yer yoktur, internet yer almamaktadır." Ama, buna rağmen, hâlâ, internet varmış gibi, RTÜK tarafından denetlenecekmiş gibi bir kuşku duymayı da ben doğrusu mantıklı bulmuyorum.
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Usul ve esasları o düzenliyor efendim.
MEHMET EMREHAN HALICI (Devamla) - Son olarak arz edeceğim konu şudur: İnternet, yaşamın her alanına girmiştir ve durum böyle olduğu için, Mecliste yapacağımız yasa çalışmalarının birçoğunda internetle ilgili düzenlemelere muhakkak gereksinim duyacağız.
Bu düzenleme çalışmalarında, hem kopukluğu önlemek hem bir bütünlük sağlamak ve hem de olası çelişkileri ortadan kaldırabilmek için genel bir internet yasasına gereksinim vardır.
Meclisimizdeki bütün partilerimizin katkılarıyla, daha iki üç gün önce düzenlenen bilişim şûrasında, çağdaş, esnek bir internet yasasının çıkarılması, öncelikli bir karar olarak alınmıştır. Bunu da bütün milletvekillerimiz bilmektedir. Hep birlikte el ele vererek bu çağdaş yasayı bir an önce çıkaracağız.
Son olarak da şunu söylemek istiyorum: Sayın Bakanımızın, bu konuları, Mecliste, bu kürsüden bir kez daha ifade etmesinin çok yararlı olacağını düşünüyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum Sayın Halıcı.
Buyurunuz Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; biraz evvel, Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili Emrehan Beyin de işaret ettiği gibi, tartışmakta olduğumuz bu yasanın hiçbir maddesi, RTÜK'le bağlantılı bir internet ilişkisi derpiş etmemektedir. Bu yasanın 1 inci maddesinin (z) fıkrasında veri yayıncılığı, (n), (m) ve (o) fıkralarında da yerel yayın, bölgesel yayın ve yayın hizmetleri konularının tarifleri verilmektedir.
Bu kanunun tarifleri okunmadan ya da bu kanunun 1 inci maddesinde derpiş edilmiş bulunan tarifler dikkate alınmadan, şimdi tartıştığımız maddeyi doğrudan bir internet kısıtlayıcısı gibi yorumlamak, sağlıklı değildir, isabetli değildir. Burada öngörülen kısım, veri yayıncılığıdır "data processing" dediğimiz işlemdir ve veri yayıncılığının ne olduğu da, 1 inci maddedeki veri yayıncılığı tarifinde ele alınmaktadır.
Bu kanun, RTÜK Yasasında, Basın Kanununda, Gelir Vergisi Kanununda, Kurumlar Vergisi Kanununda çeşitli değişiklikleri öngören bir derleme yasadır. Dolayısıyla, RTÜK'ün, yani elektromanyetik dalgalar aracılığıyla yapılmakta olan yayınlardan sorumlu olan RTÜK ile internet arasında hiçbir bağlantı da kurulmamıştır. Bu Kanunun, tartıştığımız sadece 26 ncı maddesinde "internet" sözü geçer; o da, Basın Yasasında, yalan haber veya hakaretamiz haberlerle ilgili olan hükümlerin internet aracılığıyla da işlenmesi halinde geçerli olabileceğini ifade eder. Yani, dünyanın en hür, en tartışılmaz derecede özgürlükle donatılmış olan zeminleri, ifade zeminleri millî irade kürsüleridir. Burada bile herhangi bir şekilde hakaretamiz bir ifade kullanıldığında başkanın müdahalesi vardır. Tahkirin hiçbir şekilde müsamahayla karşılanması mümkün değildir, sadece internette başkalarına hakaret etme veya yalan haber yayma hali öngörülmüştür. Yoksa, interneti kısıtlamak, internete tahdit getirmek, internet özgürlüğünü elden almak gibi sadece siyasî manada dermeyan edilebilecek görüşlerin hukukî olarak müstenidatı yoktur, siyasî olarak da dayanağı yoktur.
Arz eder, teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Bakan "vb" ne demek?
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Buyurun Sayın İyimaya.
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Değerli Başkanım, DSP Grup Başkanvekilinin beyanlarını ve değerli Bakanımın beyanlarını dinledik. Bir defa, sözcülerin ve Bakanın beyanının, yasanın anlamını ortaya çıkarmak bakımından bağlayıcı, sınırlayıcı bir etkisi yoktur. Aslolan çıkardığımız yasadır ve yasanın 14 üncü maddesinin birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü fıkrası, internet alanında yayın usul ve esaslarını bir yönetim...
HÜSEYİN TAYFUN İÇLİ (Ankara) - Her türlü teknoloji giriyor canım!
MEHMET EMRERAH HALICI (Konya) - İnternet alanı değil. İnternet derseniz yanlış olur, data processing, veri yayıncılığıdır; internet diye bir şey geçmiyor. Lütfen!..
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Şimdi, bakınız efendim; kanun, her türlü teknoloji ile ve her tür iletişim ortamında yapılacak yayın ve hizmetlerin...
MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Neyle ilgili; televizyon, radyo ve veri yayıncılığıyla ilgili...
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Her türlü... Her türlü.... Devam edeceğim...
BAŞKAN - Sayın Halıcı...
Sayın İyimaya...
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Bitiriyorum...
BAŞKAN - Devam ediniz; gerekirse, Sayın Halıcıya, ben, bir kez daha söz vereceğim; netleştirelim
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Bitiriyorum...
....usul ve esaslarını düzenleme yetkisini bir idarî organa vermektedir. Bir iletişim alanını düzenliyorsunuz, o iletişim alanını, özgürlüğün kurucu unsurlarını yasayla düzenleyeceksiniz. İdareye o yetkiyi verirseniz, "düzenleme" adı altında sınırlama getirmiş olursunuz; Anayasanın 13 üncü maddesine aykırıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN -Sayın İyimaya, kaygınızı anlıyorum; ama, sanıyorum, çok farklı tarifler var.
Sayın Bakan, bir kez daha açıklama getirir misiniz; buyurunuz.
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Sayın İyimaya'nın iddiası mesmu değil. Mesmu ne demektir; hukukçular anlar.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Biz de anlayalım Sayın Başkan...
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Bu iddia mesmu değil... Anlaşılamaz, dinlenemez, kabul edilemez manasında...
MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Biz de anlayalım...
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Müsaade edin arkadaşlar; hemen, birdenbire asabiyet içerisinde olmayınız.
MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Ama biz de anlayalım!..
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Bir meseleyi aydınlığa kavuşturmak istiyoruz.
Bu iddia mesmu değildir. Neden mesmu değildir; çünkü, tarifinin dışında kalmıştır. Ahmet Beyin okuduğu maddede -31 inci madde- "her türlü teknoloji ile ve her türlü iletişim ortamında yapılacak yayın ve hizmetlerin..."
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Evet...
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Evet, yayın ve hizmetlerin ne olduğu, bu kanunun 4 üncü maddesinin (o) fıkrasında tanımlanmış; biraz evvel Emre Beyin söylediği şey. Ne deniliyor: "Televizyon yayınlarına tahsis edilen kanal içinde kalmakla..." İnternetle bağlantısı yok. İnternetle bu kanunun bağlantısı, sadece tartıştığımız maddede Basın Kanununda yapılacak değişiklikle, hakaretlerin ve yalan haberlerin internet yayıncılığına da teşmil edilmesinden ibaret. Yoksa, işaret edildiği gibi, internet yayıncılığını kısıtlayıcı bir hüküm değil.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, bu "vb" nedir?
BAŞKAN - Sayın İyimaya, kategori farkı, herhalde anlaşılmıştır diye düşünüyorum.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, vb nedir?.. Açıklama getirilsin ve zabıtlara geçsin efendim; ve benzeri mi demek, web mi demek; ne demek?
BAŞKAN - Sayın Halıcı, siz de söz istemiştiniz; buyurun.
MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sayın Başkan, Sayın Ahmet İyimaya, çok iyi niyetli ve çok iyi bir hukukçudur. Bu konuyu şu an inceliyor; ama, biz, yaklaşık altı aydır bu konu üzerinde tartışıyoruz. Kuşkularını samimî buluyorum; ama, açıklamalarımızı, lütfen, tekrar, bir gözden geçirmesini kendisinden rica ediyorum.
Bu yasa, Radyo ve Televizyon Üst Kuruluyla ilgili bir yasadır. Adı üstünde, radyo ve televizyonla ilgili düzenlemeler getiriyor. Radyo yayıncılığını, televizyon yayıncılığını ve data processing dediğimiz veri yayıncığını kapsıyor ve veri yayıncılığının içerisine, şu an, televizyon yayınlarının frekanslarına bindirilen teleteks yayınları ve diğer teknolojik yayınlar da dahildir.
İlk maddede, hem bu yayın hizmetlerinin ne olduğu hem de iletişim ortamlarının ne olduğu zaten açıklanıyor. Hiçbir yerinde "internet" kelimesi yoktur. İnternet gibi, dünyada bu kadar önemli olan bir konu, eğer, bir yasayla gündeme getirilecek olsa, hiçbir şekilde adından bile bahsedilmeden bir yasa çıkarılması düşünülebilir mi? İnternetle ilgili bir yasa çıkaracağımız zaman, hep birlikte çıkaracağımız zaman, bunun ne kadar ince detaylar içereceğini burada göreceksiniz.
Ben, sizden şunu rica ediyorum: Millet Meclisimiz töhmet altında kalmaktadır. Bu konuya ilgi duyan insanlarımız, bazı uzmanlar, aynen, sizin yaklaştığınız gibi yaklaşarak, Meclisimizin internet konusunda hem yeterli bilgi sahibi olmadığını hem de internete karşı kapalı bir tutum içerisinde olduğunu düşünmektedirler; bunu ne hükümetimiz hak etmektedir ne partilerimiz ne de Meclisimiz. Dolayısıyla, ben bunun altını çiziyorum. Zaten, Sayın Bakanımız da ifade etti. RTÜK Yasası içerisinde internet yer almamaktadır. Bunun böyle olup olmadığını, yasa çıktıktan sonra da hepimiz göreceğiz. İnternet yasasının çıkması için de burada, bilişim şûrasında, bütün partilerimizin milletvekilleriyle uzlaşı içerisinde bu çalışmayı başlatacağımızı söyledik. Endişe edilmesine gerek olmadığını bir kez daha hatırlatmak istiyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
AHMET İYİMAYA(Amasya) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın İyimaya, karşılıklı konuşmaya dönmesin.
Sayın Hüseyin Çelik'in de bir söz istemi var.
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Bir cümle Sayın Başkan...
BAŞKAN - Ama, apayrı şeyden bahsediyoruz Sayın İyimaya.
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Ama, Sayın Halıcı'ya ikinci defa söz verdiniz...
Parlamento töhmet altında değil; ama...
BAŞKAN - Sayın Çelik, buyurun.
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkanım, şimdi, burada yapılacak itiraz, sadece bu noktada değil efendim. Bakınız, ifadeyi aynen okuyorum: "Her türlü teknoloji ile ve her tür iletişim ortamında yapılacak yayın ve hizmetlerin usul ve esasları, Haberleşme Yüksek Kurulunun belirleyeceği strateji çerçevesinde..." Haberleşme Üst Kurulu kimlerden oluşuyor; Ulaştırma Bakanı, İçişleri Bakanı, Genelkurmay Elektronik ve Haberleşme Başkanı, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri ve MİT Müsteşarı. Ulaştırma Bakanını çıkarırsanız, geriye kalan dört birim, güvenlikle ilgili birimlerdir. Türkiye'yi polis devletine çeviriyorsunuz. Yani, burada üzerinde durulması gereken önemli noktalardan birisi de budur.
BAŞKAN - Sanıyorum, bu konuyla hiç ilgisi yok.
HÜSEYİN ÇELİK (Van)- Çok ilgisi var.
BAŞKAN - Sayın Aktaş, son olarak size söz veriyorum; buyurun.
A.ZİYA AKTAŞ (İstanbul)- Sayın Başkan, acaba bir ekleme yapmam mümkün olabilir mi.
Biliyorsunuz belki, üniversitede bilgisayar mühendisliği bölümünde verdiğim dersler arasında iletişim dersi ve bilgisayar ağları dersi de vardı ve kaldı ki, dört yıldan beri Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışmalar yapmakta olan Bilgi ve Bilgi Teknolojileri veya Bilişim Grubunun da Başkanıyım.
Şimdi, iki ayrı konu tartışılıyor gibime geliyor. Değerli arkadaşımızın, az önce söz konusu ettiği gibi, internetle ilgili hüküm, somut olarak, 26 ncı veya 29 uncu maddede; fakat, burada Sayın İyimaya'nın söz konusu ettiği cümleyi, az önce de arkadaşımız tekrarladı. "Her türlü teknoloji ile ve her tür iletişim ortamında yapılacak yayın ve hizmetlerin usul ve esasları..." Bunu buraya koyan arkadaşlar belki interneti düşünmemiş olabilirler; fakat, bu maddenin, bu cümlenin yorumlanmasına internet de girer. Bugün için bunun adına internet dersiniz; ama, yarın başka şeyler de söyleyebilirsiniz.
Onun için, konu burada karışmıştır diye düşünüyorum. Evet, konunun internet olarak ayrıca ele alınması gerekir; fakat, burada da şöyle bir sorun var Sayın Başkan: Siz, tek başınıza "internetle ilgili bir yasa çıkaracağım" dediğiniz zaman, o zaman, yine başka yasalarla da başka konular, başka tartışmalar çıkacak.
Onun için, söz konusu olan şey, bilgi grubu olarak önerilen ve iki yıl öncesinden verilmiş olan bir bilgi toplumu bakanlığı kurulmasına ilişkin 52 milletvekili arkadaşımızın imzası bulunan bir yasa teklifi. Böylesine bir genel kapsam ve bu çalışmada, sadece kamu değil, kamuyla beraber özel sektörün, sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin de katkısı, basın, medyayla beraber öngörülmüştü. Böylesine bir kapsamla bir adım atılmadığı sürece, bu tür tartışmalar ve maalesef, bunların vereceği zararlar, ülkemizde gelişmeyi engelleyecektir diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Sayın Başkan, bir cümle ekleyebilir miyim.
BAŞKAN - Sayın İyimaya, artık...
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Efendim, iki defa söz verdiniz Sayın Halıcı'ya.
BAŞKAN - Sayın İyimaya, iki kez size söz verdim, şimdi...
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Sayın Başkan, iki değil, bir defa konuştum.
BAŞKAN - Sayın İyimaya, iki kez konuştunuz karşılıklı.
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Bir defa konuştum.
BAŞKAN - Son cümle ve kapatıyorum konuyu.
AHMET İYİMAYA (Amasya) - İstemem zaten Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Böyle bir usulümüz yok sayın milletvekilleri.
AHMET İYİMAYA (Amasya) - Sayın Başkanım, gerçekten, Bakanın ifade ettikleri gibi, kanunun 1 inci maddesi, bir tarif normudur, tanım normudur; ama, o tanım normuna rağmen, başka bir madde, onu genişletecek genel bir kapsam getirmişse ve o kapsamda interneti içine alabilecek genel ifadeyi muhteviyse, o zaman, mecburen, çelişik bir tanımlama vardır ve uygulamada sorun doğar. O zaman, bakanın veya benim veya onun iradesi değil, kanunun iradesi esastır ve genel madde uygulanacaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 26 ncı madde üzerinde 3 adet önerge vardır; bunlardan 2'si, Anayasaya aykırılık gerekçesiyle metinden çıkarılmasını, diğeriyse, başka gerekçeyle metinden çıkarılmasını önermektedir. Bu nedenle, önergeleri, geliş sırasına göre okutacağım. Son okunacak anayasaya aykırılık önergelerini birleştirerek, birlikte işleme alacağım.
Birinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 850 sıra sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Mustafa Sait Gönen
Konya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 26 ncı maddesi Anayasaya aykırıdır. Metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Turhan Alçelik Fethullah Erbaş Mustafa Geçer
Giresun Van Hatay
Lütfi Yalman Aslan Polat Yakup Budak
Konya Erzurum Adana
Musa Demirci Metin Kalkan Rıza Ulucak
Sıvas Hatay Ankara
Latif Öztek Cevat Ayhan Alaattin Sever Aydın
Elazığ Sakarya Batman
Ahmet Demircan Mustafa Niyazi Yanmaz Ahmet Sünnetçioğlu
Samsun Şanlıurfa Bursa
Teoman Rıza Güneri Nezir Aydın Mehmet Bekâroğlu
Konya Sakarya Rize
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 3984 sayılı Kanuna ek madde 9'u ekleyen 26 ncı maddesi Anayasaya aykırıdır.
Gereğini dilerim.
Saygılarımla.
H. Uluç Gürkan
Ankara
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Anayasaya aykırılık iddiası taşıyan son iki önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk söz, Sayın Uluç Gürkan'ın.
Buyurun Sayın Gürkan.
H. ULUÇ GÜRKAN (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu yasayı destekleyenimiz de, karşı çıkanımız da, sanıyorum bir konuda hemfikir; bu yasa, buradan çıktıktan sonra, bir şekilde Anayasa Mahkemesine gidecek ve Anayasa Mahkemesi, belki, burada bu sefer görüştüğümüz maddelerin büyük çoğunluğunu, bir ihtimal hepsini iptal edecek, hatta yürürlüğün durdurulması kararını dahi verecek; o zaman ne olacak?!
Bu maddeye geçmeden önce, bakın, başka bazı maddelerde, kaldırdığımız, bu yasayla değiştirdiğimiz maddelerin hükmü kalmayacak, bu maddeler de iptal edilmiş olacak. Örneğin, burada "kurtulmak mı isteniliyor" denilen RTÜK Başkanı, belki, bu yasa nedeniyle, bu Meclis aritmetiğinden, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesi doğrultusunda, bir yeni yasa çıkması bir hayli zaman alacağa benzediği için, Sayın Kayış, uzun süre RTÜK Başkanı olarak kalabilecek; benim itirazım yok.
NEVZAT YALÇINTAŞ (İstanbul) - Büyük felaket...
H. ULUÇ GÜRKAN (Devamla) - Benim itirazım yok; ama, aynı şekilde, sermaye açısından, ihalelere girip girmeme açısından, denetim açısından tamamen bir yasal boşluk kalacak. Televizyonların, radyo istasyonlarının kullanımı açısından, denetim altına alınmak istenen, belki, mahallî televizyonlar, radyo istasyonları konusunda da çok daha fazla yakınacağımız bir anarşik ortam doğacak.
Bu madde açısından ise hiçbir şey değişmeyecek; çünkü, eskisi yok, eski bir hükmü yok, önceliği yok; eskisi gibi devam edecek; yani, şurada, bu maddeyi görüşürken, aslında, anlamı olmayan, geleceğe dönük boş bir iş yapmış gibi oluyoruz. Bir başka açıdan da, bu madde açısından boş bir iş yapıyoruz değerli milletvekilleri. Bu maddenin uygulama kabiliyeti yok. Ben, hukukçu arkadaşlarımızın, bilgisayar konusunda ders veren arkadaşlarımızın yorumlarını filan bir kenara bırakıyorum; ama, bir nokta, yurt dışındaki web siteleri üzerinde bu maddeyi uygulama şansımız var mı; yok. Bugün, Türkiye'deki binlerce web sitesi eğer ekranını kararttıysa, bu tartışmalarda Sayın Emrehan Halıcı'nın, Sayın Bakanımızın, Sayın Karakoyunlu'nun verdiği güvenceler savlanan korkuyu gidermeye yetmediyse, binlerce web sitesi yurt dışına taşınmayacak mı; taşınacak.
Değerli milletvekilleri, bu noktada, Türkiye, sadece bu maddede, bir haberleşmeden ibaret saydığımız interneti, ki haberleşmeden ibaret değil, bilginin oluşumundan kullanımına kadar uzayan bir büyük süreçte, çağdaşlığa doğru atacağı geleceğini karartmış olacak. Onun için, bu konuda son derece dikkatli ve son derece duyarlı olalım.
Bakın, 1950'li yıllarda dünyada 50 tane web sitesi vardı, şu an 400 milyon; Türkiye'de de milyon sınırına yaklaşıyor ve internet üzerindeki bu bilgi oluşumundan, kullanımına kadar yayılan süreç, yeni ekonomi adı altında, bu, bütün dünyanın geleceği, gelişmesi, kalkınması, ilerlemesi, çağdaşlaşması; internet, global ekonomiye açılış. Bu binlerce siteyi yurt dışına taşımanın vebalini, Türkiye'de, Türkiye Büyük Millet Meclisinde hangi milletvekili nasıl üstlenir diye gerçekten endişe ediyorum.
Interneti bizim korkmadan büyütmemiz lazım. Dünyada herkes onu yapıyor. Daha önce söyledim, Çin, Singapur, Hindistan, Lübnan, Ürdün denetimlerini yumuşatıyor, bir tek biz...
EROL AL (İstanbul) - Bizde denetim yok.
H. ULUÇ GÜRKAN (Devamla) - ... bu konudaki sıkıntıyı artırıyoruz, bu konudaki kıskacı büyütüyoruz.
Sayın İyimaya ile Sayın Emrehan Halıcı'nın anlaşamadığı, Sayın Ziya Aktaş ile Sayın Bakanın anlaşamadığı bir konuda, savcılarımızın, hâkimlerimizin neyi, nasıl yorumlayacağının güvencesini nerede buluyoruz değerli arkadaşlar?
Gerçekten, bu konuda son derece ciddî olarak düşünelim ve binlerce sitenin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
H. ULUÇ GÜRKAN (Devamla) - Bir dakika izin verir misiniz?
BAŞKAN - Buyurun.
H. ULUÇ GÜRKAN (Devamla) - ... korku nedeniyle ekran kararttığını unutmayalım ve bu madde konusunda, hiç olmazsa bu yasada, gelin yüreğimizi koyalım, kendimiz için olmasa bile, geleceğimiz için, çocuklarımız için bu maddeye bir çizgi çekelim. Adı RTÜK olan bir yasada bu maddenin -gerçekten Sayın Halıcı'ya katılıyorum- yeri yoktur, olmamalıdır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP, AK Parti, SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Gürkan.
Diğer, önerge sahiplerinden kim konuşacak efendim?
YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Zeki Okudan konuşacaklar.
BAŞKAN - Sayın Zeki Okudan, buyurunuz.
MEHMET ZEKİ OKUDAN (Antalya) - Değerli Başkanım, kıymetli arkadaşlar; gecenin şu saatinde, internetle ilgili bir maddenin RTÜK Yasası içerisinde görüşülmesine çalışıyoruz. Halbuki, Internet Bilişim Şûrasında -ilgili arkadaşlar biliyorlar- yeni bir internet yasası çıkaralım denildi.
Bu yasaya internetle ilgili bir bölümün konulmuş olması, dolayısıyla, yeni çıkacak yasayla ilgili bir karışıklığa da sebep olacak. O yüzden, şimdiden, bu maddenin geri çekilmesinin, ileride çıkarılacak internet yasasının bütün olarak ele alınmasını sağlaması açısından ayrıca önemi olacaktır.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, bu yasada suçlardan bahsedilmekte; "yalan haber, hakaret ve benzeri fiil..." Tabiî ki, yalan haber ve hakaretin yayınlanmasından kimse memnun olmaz. "Benzeri fiil" ibaresi var, benzeri fiilin yorumu bürokratlara bırakılmıştır. Tabiî, bunu da anlamak biraz zor; çünkü, benzeri fiilden maksat nedir; birilerine göre bir başka hareket benzeri fiile girdiği halde, bir başka yerde, aynı hareket benzeri fiile girmeyecek ve kavram kargaşasına sebep olacaktır.
Ayrıca, maddî ve manevî zararlardan bahsedilmekte. Tabiî ki, hukukî terim olmasına rağmen, burada, maddî ve manevî zararlarla ilgili de bir açıklık getirilmemiştir.
Az önceki konuşmacı arkadaşımızın da belirttiği gibi, biliyorsunuz, gerek sermaye gerek fabrikalar, maalesef, son beş yıl içerisinde yurt dışına taşınmıştır. Internetin de RTÜK Yasası içerisinde mütalaa edilmesi, çeşitli kavram kargaşası endişesiyle, yurt dışına kayacaktır. Dolayısıyla, döviz kaybımız söz konusu olacaktır. O yüzden, bu maddenin, haberleşmeyi engelleme, düşünceyi açıklama ve yayma fiilini önleme gibi bir fonksiyonu da olacaktır. Dolayısıyla, Anayasaya aykırı bir iş yapmış olacağız. O yüzden, bu maddenin çekilmesinde fayda vardır.
Burada, madde, daha doğrusu RTÜK Yasası tümüyle incelenecek olursa, cezaların çok yüksek oluşu ve sudan bahanelerle, özellikle şüphelerle bile bir kapatma cezasının verilebilecek olması, ekonominin de çok kötü olması nedeniyle, zaten kıt kanaat geçinen radyo ve televizyonlarla beraber, internet siteleri için de aynı şey söz konusu olacak ve hem internet siteleri kapatılmış olacak hem radyo ve televizyonlar kapatılmış olacak ve böylelikle halkımız mağdur edilmiş olacaktır. Bu hükümler, neticede, Anayasaya aykırılık açısından bir zemin oluşturmaktadır.
Değerli arkadaşlar, biz şimdi bir RTÜK Yasası çıkarıyoruz. Çıkardığımız RTÜK Yasası -çok merak ediyorum- şu anda Bağ-Kur borcunu ödeyemediği için icranın elinde, kıskacında bulunan kızkardeşimizin rahatlamasını sağlayacak mıdır?! Hiçbir milletvekilinin ülkemize sıkıntı verecek bir yasaya el kaldıracağını düşünmek istemiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu RTÜK Yasasıyla, biz, acaba, döviz girdilerimizi mi artıracağız, yoksa döviz kazanmak için bir girişim mi yapmış olacağız?! Milletin alım gücünü mü artıracağız?! Bilemiyorum, bütün bunları sağlamak için mi gecenin şu saatinde buradayız; bunu da düşünmeden edemiyorum.
Netice olarak, bu maddedeki, özellikle internetle ilgili olan kısmın Anayasaya aykırılığı gerekçesiyle metinden çıkarılmasını talep ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Okudan.
Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum...
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bir yanlışlık olmasın. Ben, iki önergeyi birleştirerek okutacağımı; çünkü, Anayasaya aykırılık iddiası taşıdığını söylemiştim. Matematiksel olarak ikisi bir olunca, Başkanlık Divanında diğer önerge ikinci önerge olarak algılanır. Bu oylamayı yaptıktan sonra talebinizi dikkate almayı kararlaştırmıştım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 850 sıra sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Cemal Enginyurt
(Ordu)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Geri çekiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önergeyi geri çekiyorsunuz. Peki.
LÜTFİ YALMAN (Konya) - Sayın Başkan, önergede tek imza vardı, imza sahibi de burada yok, kim çekiyor? İmza sahibi yok ki!
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Biraz önce, Veysel Candan'ın ismi önergede olmamasına rağmen, Başkan "imzala ve konuş" derken...
LÜTFİ YALMAN (Konya) - Yanlış yaptı.
BAŞKAN - Sayın Yalman, bilgi sunayım. 16.4.2002'de görüşülmeye başlamadan önce imzasını atmış, geri almış. Tek imzayla...
LÜTFİ YALMAN (Konya) - Biraz önce önerge okundu ve tek imza okundu, Mustafa Sait Gönen.
Biraz önce, o önerge tek imzayla okundu. Sayın imza sahibi de burada yok.
BAŞKAN - Sayın Yalman, isterseniz görebilirsiniz.
LÜTFİ YALMAN (Konya) - Hayır efendim. O zaman, yeni atılmış, okunduktan sonra atılmış; bu da uygun değil, İçtüzüğe aykırıdır. (DSP ve MHP sıralarından gürültüler)
YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) - O zaman niye işleme koydunuz?
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) - Sahtecilik bu.
BAŞKAN - Şimdi, yanlış anlama olmasın; demin, iki önergenin birleştirileceğini söyledim; ama, ikiye düşmüş oldu. Sizin talebiniz "ikinci önerge" ibaresini ihtiva ediyordu; ama, diğer önerge geri çekilince işleme koyamıyorum, madde oylamasına geçiyorum.
26 ncı maddeyi oylarınıza...
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Madde oylamasında kullanın Sayın Başkan.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Madde oylamasında kullanın o zaman.
BAŞKAN - O zaman, ayağa kalkacaksınız Sayın Polat.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Yani, sizin hatanızın vebalini biz niye üstlenelim? Birleştirdiniz, siz yaptınız! Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, lütfen, sakin bir şekilde birbirimize derdimizi anlatalım.
"26 ncı maddenin ikinci önergesinin oylaması" diyor ibare. Arkadaşlarımız "kendilerine de sordurttuk" diyor; ama, siz, burada, tartışacağınıza 20 arkadaşımız olarak ayağa kalkarsanız, o talebinizi değerlendirelim.
III. - YOKLAMA
(AK Parti ve SP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ASLAN POLAT (Erzurum) - Yoklama istiyoruz...
Zaten kalkmış 20 kişi...
BAŞKAN - 20'yi sayacağız ki, ondan sonra Sayın Polat.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Tamam, sayın efendim.
BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, Sayın Polat, Sayın Yalman, Sayın Erbaş, Sayın Ulucak, Sayın Çelik, Sayın Kamalak, Sayın Budak, Sayın Yalçınbayır, Sayın Geçer, Sayın Öztek, Sayın Canbay, Sayın Kukaracı, Sayın Sünnetçioğlu, Sayın Ayhan, Sayın Gören, Sayın Okudan, Sayın Batuk, Sayın Günbey, Sayın Güneri, Sayın Bekâroğlu.
3 dakika süre veriyorum ve işlemi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yeterli çoğunluğumuz vardır.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - 26 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
29 uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 29. - 3.6.1949 tarihli ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesine aşağıdaki bent eklenmiştir.
14. Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon yayınlarından doğacak maddî ve manevî zararlardan dolayı ödenen tazminat giderleri.
BAŞKAN - 29 uncu madde üzerinde ilk söz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Nevzat Yalçıntaş'ın.
Buyurun Sayın Yalçıntaş.
AK PARTİ GRUBU ADINA NEVZAT YALÇINTAŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; önemli bir kanun görüşülüyor.
Bu görüştüğümüz madde de, bu kanunun genel esprisinin tabiî bir uzantısı. Bu genel espri "cezalandıralım, ağır maddî cezalar koyalım, nefes aldırtmayalım..." Peki, bu maddede ne deniliyor: İşte, bu meyanda da tazminat meselesi ortaya çıkarsa, bu da gider olarak yazılmasın...
Bu espri içerisinde, tabiî, insanın aklına şu sual geliyor -ben epey araştırdım, bir türlü kesin bir malumat elde edemedim- bu yasa nereden kaynaklandı ve bunu ilk hazırlayanlar kimler? Kim olursa olsun, sivil düşünce, demokrasinin sağlıklı bir biçimde işlemesini sağlama gibi endişesi olmayan ve efendim, üç kişiyi köprüde sallandıracaksın, işler halledilecek. Evet, maalesef öyle; çünkü, bu yasayı uzun uzun, defalarca -işte, Sayın Komisyon Başkanımız burada- Anayasa Komisyonunda görüştük ve ilk görüşmesinde bunun reddedileceğini, bir, iki, üç, beş, saydık Sayın Başkanım. Nerede olsa reddedilirdi; çünkü, çoğulculuk prensibi, hür basının kendini ifade etmesi için gereken şartları ortadan kaldırıyor. Kaynaklandığı yer; basit, o çok kolay bulunur; hele, bendeniz gibi İstanbul'da yaşamış ve bu işlere şu veya bu şekilde girmiş bir insan için ve Mecliste bulunanlar için çok açık; omurgasını teşkil ediyor. O da ne; bazı kartelleşmiş şirketlerimizin böyle bir yasayı çıkarmadaki ısrarları senelerden beri. Birkaç defa reddedildi; Sayın Başkanımız, Başbakanımız çok iyi bilecekler, sizler de çok iyi bileceksiniz; birkaç defa bu reddedildi, sonunda, bu şekilde getirildi. Ana omurga budur; tekelleşmiş sermayenin kendi çıkarlarını, tekelleşmeyi, kartelleşmeyi daha da artırıcı bir tarzda, lejislasyona, bir hukukî çerçeveye oturtmak...
Arkadaşlar, tekelleşme, kartelleşme niçin mahzurlu; neden, Amerika Birleşik Devletleri gibi bir yerde dahi, bazı şirketlerin, bazı finans kuruluşlarının en üst derece yöneticilerinin bu sebeple hapishanelere gönderildiğini... Bu, elbette tüketiciyi korumak, sosyal endişeler; fakat, demokrasiyi korumak için de şarttır.
Ben, size, ufak bir hatıramı birkaç cümleyle söyleyeyim: Seneler önce, İngiliz Dışişleri Bakanlığı, Avrupa'da, her ülkeden birkaç kişiyi -herhalde bizi de alakalı gördü- Londra'ya ve güneye Exeter Şatosuna davet etti, bir beyin fırtınasına. Parlamentoda parlamento reformuyla vazifelendirilmiş İşçi Partisi üyelerinden Crossman geldi, dedi ki: "Biz -çok kısa geçiyorum- endüstriyi, demokrasiyi hallettik; fakat, karşımızdaki problem, medyanın demokrasiyi tahrip edecek çapta girişimlerde bulunması; bunu halletmeye çalışıyoruz." Nerede; İngiltere'de; yani, demokrasinin beşiği bir yerde.
Usul hataları yapılıyor. Usul hatalarının başında, bir zümreye, bir gruba büyük bir ekonomik ve siyasî güç kazandıracak bir yasa hüviyeti almış. Daha önce reddedildi; onlara girmiyorum, vakit yok. Bu ufak zümrenin, bu ufak grubun kim olduğu da şurada değil, söylenemiyor; şu kapının arkasında herkes birbirine söylüyor; filanca grup, filanca insanlar... Şimdi, burası -büyük bir hatadır- bu Meclis, bilinen zümrelere, bilinen firmalara bir şey kazandırma Meclisi değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NEVZAT YALÇINTAŞ (Devamla) - İkinci hata, Cumhurbaşkanının ret gerekçesini -onları biz zaten komisyonda, uzun uzun, bir, iki, üç, beş diye konuşmuşuz; zabıtlarda var, isteyen gider görür- keenlemyekûn addediyoruz. Bu Cumhurbaşkanını bu Meclis seçti. Burada, hissî bir şey içine giriyor; yani, zıtlaşmanın ötesinde "biz seni seçtik; sen, bizim reyimizle kabul ettiğimiz bir kanunu reddediyorsun, öyle şey olur mu; dikkate bile almayız, keenlemyekûn addederiz, üzerinde dahi konuşmayız ve tekrar sana iade ederiz..." Şuradaki hissîliğe bakınız, buradaki, uzlaşma dışındaki demokratik düşünce noksanlığına bakınız. Tabiî, bununla kalmıyor. Ben, yine, üzülerek söylüyorum ki -bir başka, ama, belki biraz şahsî- bir edip, bir şair, bir sanatkâr Bakanın, bir yazar, bir fikir adamı Bakanın bu işi deruhte ettiği bir anda oluyor; Sayın Yılmaz Karakoyunlu'nun. Acaba, on onbeş gün için bir transfer olmaz mıydı?
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Yasaya karşı çıkıyor Sayın Bakan.
NEVZAT YALÇINTAŞ (Devamla) - Yani, Yılmaz Beyefendinin, bu sıfatları hakkıyla hak etmiş bir kişinin, bir ay kadar bir başka mesuliyeti alıp, herhangi bir bakanımızın, bu işlere müheyya olan bir bakanımızın orada oturarak... Bu yasanın çıkarılması için karar verilmiş; öyle görüyorum. Başlangıçta şaşırdım; sizler, son zamanlarda, çok şükür, söz alıyorsunuz; iktidar partilerimiz hiç söz almıyor, susuyorlar. Muhalefet "hadi konuş, konuş" diyor, muhalefet de konuşuyor, reyler kalkıyor.
BAŞKAN - Efendim, lütfen sonuçlandırır mısınız; 2 dakika oldu.
NEVZAT YALÇINTAŞ (Devamla) - Sonuç şu Sayın Başkanım: Nereden bakılırsa bakılsın, antidemokratik rekabet prensiplerini ortadan kaldıran her şeyi var; şusu var, şusu var, şusu var, televizyonu var, radyosu var, bilmem nesi var, devlet ihalesine girecek... Hayatın realitelerini bu ülke yaşadı. Bu insanlardan medet mi umuyoruz; yani, parası olmak ve paranın da nasıl kazanılmış olduğunu şu son aylarda bazılarında gördüğümüz, kelepçelerle, bu insanlara bir imtiyaz mı kazandırır ki, biz onlara yeni imkânlar veriyoruz; yani, tekelcilik imkânı, her yerde suç olan; Anayasaya aykırı...
BAŞKAN - Sayın Yalçıntaş, teşekkür ediyorum, sürenizi çok aştık.
NEVZAT YALÇINTAŞ (Devamla) - Sağa sola gitmeye lüzum yok Sayın Başkan, 2 nci madde sosyal devlet ilkesine tamamen aykırıdır. Niçin karteller yasak edilir; niçin tekeller yasak edilir; halkı korumak için, her yönüyle...
Vakit ancak bunları söylemeye müsait.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Yalçıntaş.
İkinci olarak, Saadet Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Ali Gören; buyurunuz efendim. (SP sıralarından alkışlar)
SP GRUBU ADINA ALİ GÖREN (Adana) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; biraz önce konuşan hocamın da işaret etmeye çalıştığı gibi, fevkalade sorumluluk duyan ve arkadaşlarından da sorumluluk bekleyen bir bilim adamı ve siyasetçi olarak, hepinizi, bu konu üzerinde bir kez daha düşünmeye davet ederek sözlerime başlıyorum.
İnsanlar, karizmalarını ve şahsiyetlerini elleriyle, dişleriyle, tırnaklarıyla oluştururlar ve yine elleriyle kendi başlarına yıkabilirler. Bu, kurumlar için de böyledir.
Değerli milletvekilleri, şu an için yaptığımız çalışmaları, tüm ailelerimiz, köylülerimiz, kentlilerimiz ve tüm millet birebir izlemektedir ve ciddî olarak değerlendirmekte ve çetele tutmaktadır. Bu kanun tartışılmaya başladığından beri ortaya konulan, serdedilen fikirler ve ileri sürülen iddia ve ithamlar o düzeye ulaştı ki, ben, bu millet adına sorumluluk duyan bir milletvekili olarak, çok ciddî derecede hicap duydum ve milletime karşı çok büyük eziklik içindeyim.
Değerli milletvekilleri, özellikle sayın iktidar milletvekillerine şu sorumu yöneltiyorum: Bu ithamlara niçin cevap verme ihtiyacı hissetmiyorsunuz? Bu suçlamaları kabul ediyor musunuz?
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Herhalde!
ALİ GÖREN (Devamla) - Yapılan suçlamaların, yapılan ithamların bir adım ilerisi ihanet denecek düzeye geldi ve ben, bundan ciddî şekilde hicap duyarken, iktidar milletvekilleri niçin buna cevap vermiyorlar?! (SP sıralarından alkışlar) Susmak, sükût ikrar mı demektir arkadaşlar?..
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Aynen öyle.
ALİ GÖREN (Devamla) - Burada, daha fazla, kanunla ilgili -Başkanım, hoşgörünüze sığınıyorum- söylenecek bir kelime daha kalmadı. Söylenen sözler, bu Meclisi, bu salonu o kadar doldurdu ki, milletvekillerine bile yer kalmadı bu suçlamalardan dolayı! (SP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bu suçlamaları izah edecek, suçlamayı getiren milletvekillerini, millet adına konuşan insanları tatmin edecek izah getiremezsek, tarihe bu suçlamaların mahkûmu olarak kaydedileceksiniz... (SP sıralarından alkışlar) Tutanaklara geçti bunlar. Ben, bu milletten, bu suçlamalara maruz kalan bir milletvekili olarak, Millet Meclisinin üyesi olarak hicap duyuyorum. Yapmayın...
Eğer, bu kanun doğruysa, yapılması gereken bir hizmet ise, allahaşkına, çıkın açıklayın; biz de öğrenelim. Yok, bu kanunun maddelerine Sayın Ercan'ın ve diğer arkadaşlarımızın teker teker ortaya döktükleri iddialar gerçek ise, siz, nasıl bu milletin huzuruna çıkabileceksiniz?!. Bunun cevabını vermek zorundasınız. Bugün, bu kanunu kabul etmek için, bu saatlerde çalışmak da önemli değil; ama, millet bizi seyrederken ve bu suçlamalar, bu ağır ithamlar yapılırken karşısında eğer susuyorsak, ben, bu suçlamayı, bu suçlamaları bu Meclisin üyesi olarak kabul etmiyorum. Lütfen, ya cevabını verin ya bu suçları kabul ettiğinizi parmaklarınızı kaldırarak izah edin.
Ayrıca, Sayın Başbakanıma şifalar diliyorum, hastalanmak da, iyi olmak da hepimizin hakkı ve bu hususun tartışmadışı olmasını hepinizden rica ediyorum; ancak, Sayın Başbakanıma son olarak bir soru sormak istiyorum; Sayın Cumhurbaşkanımızla bu kanunla ilgili konuştuklarında buyurdular ki: "Bu kanunu ben de içime sindiremiyorum." Bu, kendi sözleridir.
Şimdi, millet adına, ben, Sayın Başbakanımıza soruyorum: Bu kanunu içinize sindirip, tekrar böyle zorlamayla çıkarmak için, ne aldınız ne kadar aldınız?..
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ GÖREN (Devamla) - Bunu izah etmezseniz, bu Meclisin huzurunda, bu milletin huzurunda bu ithamlara maruz kalırsınız.
Hepinizi düşünmeye davet ediyor; saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Doğru Yol Partisi Grubu adına, Siirt Milletvekili Takiddin Yarayan; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)
DYP GRUBU ADINA TAKİDDİN YARAYAN (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; RTÜK hakkındaki kanun tasarısının 29 uncu maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle, Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesine bir bent eklenmiştir. Bu bentle, basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon yayınlarından doğacak maddî-manevî zararlardan dolayı ödenmesi gereken tazminat giderleri Kurumlar Vergisi Kanununa eklenmiştir.
Malum olduğu gibi, ülkemiz, son yıllarda, en karmaşık bunalımlar ve sıkıntılar içerisinde kıvranmaktadır. Değişik siyasî akımlar, kişi ve kuruluşlar ortaya koydukları çözüm yollarıyla bazen doğru tespitlerde bulunuyorlarsa da, genellikle sıkıntının gerçek sebebi tespit edilmediğinden, havanda su dövülmekte ve sıkıntılar derinleşerek, çeşitlenerek artmaktadır.
Türkiye'nin bir numaralı problemi, siyasetin muhasara altına alınmasıdır. Siyasî düşünceler, akımlar, kişi ve kuruluşlar demokrasi tarihinin en ağır ve karmaşık kuşatması altında bulunmaktadır. Evet, Türk siyaseti, düşünceleriyle, öncüleriyle, entelektüelleriyle, coşkusuyla, iradesiyle, her şeyiyle muhasara altındadır. Siyaset her türlü muhasara altındayken halk iradesinin tecellisi, toplumsal taleplerin meşru zeminlerde görüşülmesi ve halledilmesi mümkün değildir.
Bu kanunla, televizyon ve radyo sahiplerinin devlet ihalelerine girmeleri sağlanmış olmaktadır. Bu yayın kuruluşları, bu güçlerini kullanarak devlet ihalelerinde baskı oluşturabileceklerdir; bu da, haksız rekabete yol açacaktır.
Kanun, televizyon sahiplerinin menkul kıymetler borsasında işlem yapmalarını da serbest bırakmaktadır. Mevcut kanunda, bir kişinin en fazla yüzde 20 hisse alacağı belirtilirken, bu kanunla bu sınır kaldırılmış ve bir kişinin, hisselerin hepsine sahip olma imkânı getirilmiştir. Bu kanunla, bir kişinin birden fazla ulusal ve yüzlerce yerel televizyon ve radyo sahibi olması imkânı getirilmiştir. Bu uygulama tekelciliği gündeme getirecek uygulamadır.
Kanunla, RTÜK'ün özerkliği kaldırılmakta ve denetimi, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından yapılmaktadır. Daha önce bu denetim, yine özerk bir kuruluş olan Sayıştay tarafından yapılmaktaydı.
Kanunla, yayın ihlali durumunda yerel televizyonlara verilecek para cezaları ağırlaştırılmıştır. 5 ile 100 milyar arasındaki para cezalarının verilmesi, yerel televizyonların kapatılması anlamına gelmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu kanuna, Meclisin hür iradesi karşı, Sayın Cumhurbaşkanı karşı, radyo ve televizyon yayıncıları karşı, RTÜK Başkanı karşı, sivil toplum örgütleri karşı, Sayın Başbakan yine bu kanunu içine sindiremiyor; bütün bunlara rağmen, bu kanunun geçmesi için her türlü yol denenmektedir. Bu kanunu buraya tekrar getirenlerin, Sayın Cumhurbaşkanının geri gönderiş gerekçelerini okumalarını umut ederdim. Anayasa Mahkemesince iptal edileceği kesin olan bu kanunun tekrar görüşülmesi Meclisimizin boş yere çalıştırılması anlamına gelmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu hükümet, şu ana kadar hep Avrupa Birliğine uyum yasalarından söz etmektedir; ama, bu yasa, Avrupa normlarına uymayan bir yasadır; Avrupa'ya nasıl anlatacaksınız merak ediyorum. Bazı çıkar grupları için Avrupa yolunu kapatmak için mi uğraşıyorsunuz?!. Hem Avrupa'yı örnek aldık diyeceksiniz hem de Avrupa normlarına uymayan bir yasanın çıkması için çalışacaksınız... Televizyon ve gazete patronlarının onlarca şirket mevcuttur. Buna rağmen, devlet ihalelerine girip kolay kazanç peşinde koşacakları herkes tarafından bilinmektedir. İktidar, bu olayın farkındadır; ancak, medyayı, seçimlerde karşılarına almak istememektedirler. Bu kanun, Meclisin çıkarmış olduğu yanlış kanunlardan biridir. Sayın Başbakan, Cumhurbaşkanına, bu yasanın içine sinmediğini beyan etmiştir. Sayın Bakan da, bu yasanın özgürlükçü olmadığını, yeni bir yasa tasarısı hazırlayacaklarını belirtmişlerdir. Buna rağmen, özgürlükleri kısıtlayan bu yasanın çıkması istenmektedir.
Değerli milletvekilleri, RTÜK Yasası geri çevrilirse, sadece, genel olarak medya kurtulmuş olmayacak; aynı zamanda, böylesine açık biçimde, evrensel metinlere, Anayasaya ve her türlü çağdaş, demokratik olguya da aykırı olan RTÜK Yasasını reddeden Türkiye Büyük Millet Meclisinin onuru da kurtarılmış olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen, bitiriniz.
TAKİDDİN YARAYAN (Devamla) - Türkiye Büyük Millet Meclisinin, böyle bir çıkışa ve çıkar çevrelerine yüksek sesle "hayır" demeye, her zamandan fazla ihtiyacı vardır. Bizler "Anayasaya bağlı kalacağıma..." diyerek, göreve başlarken yemin etmedik mi ve bu RTÜK Yasası, Anayasanın ruhuna da, metnine de aykırılıklarla dolu. RTÜK Yasasını ne olursa olsun çıkarmaya çalışanlar "hele bir çıksın, nasıl olsa, yeni bir yasayla düzeltiriz; zaten, bu yasayı Anayasa Mahkemesi nasıl olsa iptal eder" demiyorlar mı. Türkiye Büyük Millet Meclisi çoğunluğu, RTÜK Yasasını reddederek, yıpratma kampanyalarının boy hedefi olan itibarlarını kurtarmalıdır.
Bu akşam, Türkiye'nin "oh be, Ankara'da milletvekilleri varmış" demesi için, bu tasarıya ret oyu vermenizi bekler, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (DYP, AK Parti ve SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler.
Son olarak, Demokratik Sol Parti...
MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Başkanım, Sayın Ali Gören'in, Grubumuzla ilgili bir sataşması var, cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN - Konuşma zabıtları çıksın sataşma var mı yok mu bir baktırayım.
DSP Grubu adına, İstanbul Milletvekili Erol Al; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)
DSP GRUBU ADINA EROL AL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Ben, teknik düzeyde birtakım açıklamalarda bulunmak istiyordum; ancak, çok saygıdeğer bir bilim adamının, burada, bu kürsüde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin hiçbir üyesine yakıştıramayacağım, Türk siyasetinin son elli yılına damgasını vurmuş ve hiçbir gücün boyun eğdiremediği, hiçbir güçle, hiçbir zaman diyet ilişkisine girmemiş büyük bir devlet adamı olan Sayın Başbakanımıza yönelik "ne aldınız, ne kadara aldınız" gibi çok basit bir soru yöneltilmesini şiddetle kınadığımı ifade etmek istiyorum. (DSP sıralarından alkışlar)
ASLAN POLAT (Erzurum) - O, tıbbî manada söylendi, yanlış anlama.
EROL AL (Devamla) - Sayın Başbakan, hiçbir güçle diyet ilişkisine girmemiştir, girseydi 1979'da TÜSİAD'la girerdi, girseydi 1987'de iktidar olurdu, girseydi 1991'de iktidar olurdu, 1995'te iktidar olurdu...
BAŞKAN - Sayın Al, siz konuya dönerseniz...
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Şimdi telafi ediyor.
EROL AL (Devamla) - Sayın Başbakan...
BAŞKAN - Genel Kurula hitap edin.
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Güneş Motelde ne oldu?
EROL AL (Devamla) - Bu sözlerin bir alışkanlık icabı söylendiğini varsayıyorum ve ben, şu soruyu yöneltiyorum: Siz, bu kanunun çıkmasıyla ne kaybediyorsunuz, ne kadar kaybediyorsunuz?
ASLAN POLAT (Erzurum) - Türk Halkı kaybediyor.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Siz ne kadar kazanıyorsunuz?.. Ne kazanıyorsunuz?..
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Güneş Motel ve 11'ler olayı niye oldu?
EROL AL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu kanunla ilgili şu ana kadar burada ifade edilen konuların tamamına yakını gerçeklerle uzaktan yakından ilgili değildir.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Onun için mi Cumhurbaşkanından geri geldi?
BAŞKAN - Sayın Polat...
EROL AL (Devamla) - Bu kanunun Avrupa Birliği normlarına ve Anayasaya aykırılık teşkil ettiğine dair tüm iddialar gerçekdışıdır. Bu kanun, Avrupa Birliği normlarına kurumun yapısı, yayın ilkeleri, cezalar, mülkiyet ve rekabet hukuku açısından yüzde yüz uyum sağlamaktadır.
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Gürkan yanlış söylüyor o zaman.
BAŞKAN - Sayın Yılmazyıldız...
EROL AL (Devamla) - Ben, Avrupa Birliği ve Amerika'daki radyo televizyon düzenini çok iyi bilen bir arkadaşınızım. Burada, çıkıp, bir tanenizin şu ülkede şu var diye -bu kadar konuşma yaptınız- bir örnek vermesini beklerdim, hiç biriniz veremediniz, veremezsiniz.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sen bize ne öğretebilirsin?!.
EROL AL (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlarım, eğer, dinlemek istiyorsanız... Bakın, bir şey öğrenmek istediniz; ben de çıktım, size bilgi veriyorum.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Kimsin sen?!. Ne öğretiyorsun?!.
BAŞKAN - Sayın Al, Genel Kurula hitap edin... Bırakın...
EROL AL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, önce şunu ifade edeyim.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Kimsin sen?!. Ne öğreteceksin?!..
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... Sayın Polat...
EROL AL (Devamla) - Dinlerseniz, ben size bilgi vereceğim.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Ben dinliyorum da, sen yanlış şeyler söyleme.
BAŞKAN - Sayın Polat...
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, ne öğretiyor?!.
EROL AL (Devamla) - Ee, öğrenmek istediniz, az önce Hocam söyledi.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sen istiyorsan biz sana öğretiriz.
BAŞKAN - Sayın Erol Al, siz Genel Kurula hitap edin.
EROL AL (Devamla) - Kendi arkadaşlarınızı dinleyin biraz.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sen matematik bilir misin ki, gel sana öğreteyim.
BAŞKAN - Sayın Polat, istirham ediyorum... Lütfen...
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, ne biliyor ki ne öğretecek?!. Yoksa, ihale almayı mı?!..
BAŞKAN - İstirham ediyorum... Lütfen...
EROL AL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu kanun, yalan haberi, küfrü, hakareti ve sövmeyi tarihe gömmektedir; burada koparılan gürültünün tek nedeni budur. (DSP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, çok sevdiğim Hocam Sayın Yalçıntaş, İngiltere'den örnek vermeye çalıştı, İngiltere'ye çağrıldıklarını söyledi. Değerli Hocam zannederim, çapraz mülkiyet konusunda kontrol getiren İngiliz hukukunun 1996'da değiştiğini henüz bilmiyor; ama, ben kendisine bunu ifade etmek zorundayım.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Bravo; nereden bildin bunu?!.
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Dilin kemiği yok!..
EROL AL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, Almanya'da, bir yayın kuruluşuna izin verilmeden önce malî yapısına bakılır.
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Atış serbest!..
EROL AL (Devamla) - Beyefendi, aynaya bakın...
BAŞKAN - Sayın Al, siz, lütfen, Genel Kurula hitabınıza devam edin.
EROL AL (Devamla) - Malî yapısı güçlü değilse, şantaj yapacağı, suç makinesi haline gelip insanlardan para sızdıracağı düşüncesiyle izin verilmez.
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Atabilirsin!.. Gecenin bu saatinde bir şey olmaz.
EROL AL (Devamla) - Bizde de, 5 milyar liralık cezayı verir mi vermez mi diye hesap yapılıyor burada, bunlar konuşuluyor.
Yine, Almanya'da, kamu nizamına -bu, muğlak bir ifade değil mi; burada çok değerli hukukçularımız var- aykırı yayın yapan televizyonun yayın şansı yoktur; 500 000 eurodur kamu nizamına aykırı yayının cezası -625 milyar lira- ve bir yıl hapis cezası vardır.
İngiltere'de -burada, çıkıp pek çok arkadaşımız konuşuyor, bizim arkadaşlarımızdan da konuşanlar oldu- internette yayımlanan her şey basılı eser sayılır...
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Hangi basına ihale veriliyor İngiltere'de?!
EROL AL (Devamla) - ve İngiliz hukuku, yalan haber...
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - İhale var mı orada?!. İhale var mı?!.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - İhaleler veriliyor mu; bir de onu öğrenelim.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Erol Al, sen, bunu...
BAŞKAN - Sayın Polat...
Lütfen bitiriniz Sayın Al, süreniz de bitti.
EROL AL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bizim, kamu kaynaklarıyla, belediye parasıyla kurulmuş ne radyomuz ne televizyonumuz ne de gazetemiz var...
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Var... Var... Hepsi var!
EROL AL (Devamla) - ... ne de verilemeyecek hesabımız var. (DSP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar, SP ve AK Parti sıralarından gürültüler)
Saygılar sunuyorum efendim.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Patronlardan teşekkür telefonu bekliyorsunuz!
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Al.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önce, geliş sıralarına göre okutacağım; sonra, aykırılıklarına göre işleme alacağım.
MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sayın Başkan, söz istemiştim...
BAŞKAN - Sayın Halıcı, lütfen, geçtim artık.
BAŞKAN - İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 29 uncu maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Aslan Polat Yakup Budak
Van Erzurum Adana
Musa Demirci Latif Öztek
Sivas Elazığ
BAŞKAN - İkinci önerge en aykırı önerge olduğu için okutup, işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 29 uncu maddesi Anayasaya aykırı olduğundan tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Batuk Fethullah Erbaş Lütfi Yalman
Kocaeli Van Konya
Aslan Polat Musa Demirci
Erzurum Sivas
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Önerge sahiplerinden konuşmak isteyen?..
YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Mehmet Batuk konuşacaklar efendim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Batuk.(SP sıralarından alkışlar)
MEHMET BATUK (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sabahın bu ilk saatlerinde -saat 02.30'u geçti- bizler, burada, basın özgürlüğünü kısıtlamak, medyayı daha fazla kayıt altına almak için çalışıyoruz, tekelleşmeyi artırmak için çalışıyoruz, Anadolu'daki feryatların sesini kısmak için çalışıyoruz!
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Çalışmıyoruz, engellemeye çalışıyoruz biz!
MEHMET BATUK (Devamla) - Ümit ediyorum ki, milletimizden önce, bu yasanın burada çıkmasına destek olanlar olarak, sizler pişman olacaksınız.
Değerli arkadaşlar, bu 21 inci Dönem Parlamentosu anayasa değişikliklerini yaptı, pek çok yasayı uzlaşmayla da çıkarabildi. Aslında, uzlaşma, her zamankinden daha fazla ulaşılabilen bir netice oldu bu dönemki Parlamentomuzda. Yalnız, iktidarın uzlaşmaya yanaşmaması, her dediğini virgülüne dokundurmadan geçirtme isteği, ne yazık ki, bu akşam da burada görülüyor.
Değerli arkadaşlar, 30'dan fazla yasanız ve kararnameniz Anayasa Mahkemesinden döndü. Sayın Cumhurbaşkanının iade gerekçelerinde pek çok dikkate alınması gereken husus var. Bu yasa pek çok noktadan Anayasaya aykırı ve Anayasa Mahkemesinden döneceğini bu yasaya destek veren pek çok arkadaşımız da bilmekte; ama, anlayamadığımız sebeplerden dolayı, ısrarla, desteklerini devam ettirmekteler.
Değerli arkadaşlar, bu yasa, medya patronlarının ihalelere girmesini, kamu ihalelerine girmesini serbest bırakıyor. Bu yasa, borsada işlem yapabilmelerini serbest bırakıyor. Bu yasa, tekelleşmeyi ve kartelleşmeyi serbest bırakıyor. Bu yasa, getirdiği hükümlerle, Anayasanın pek çok maddesine aykırı; özellikle tekelleşmeyi serbest bırakması yönünden, tekelleşmeyi sağlamayı içermesi yönüyle Anayasanın 167 nci maddesine çok açık aykırılıklar içermektedir. Ayrıca, ifade özgürlüğünü sınırlamaktadır, ifadenin önüne pek çok açık sansür koymaktadır; Anayasanın 26 ncı maddesiyle çelişmektedir, Anayasanın 26 ncı maddesine aykırılıklar taşımaktadır.
Anayasamız, tüketicinin korunmasını esas almaktadır. Tüketicinin serbest rekabetle ve korunarak istediği mala ve habere ulaşmasını düzenlemektedir. Bu yasa tasarısı, Anayasanın 172 nci maddesine de bu yönüyle aykırılık içermektedir. Anayasanın haberleşme ve basın özgürlüğüyle ilgili 22 nci maddesi ve 28 inci maddesi de bu yasaya aykırılık oluşturmaktadır.
Yasa, ümit ediyorum ki, Anayasa Mahkemesinden dönecektir; ama, Anayasa Mahkemesinden dönmeden önce buradan dönmesi, çok daha hayırlı ve çok daha az zararlı olacaktır.
Anlaşılamayan bir husus, burada, bu yasayı destekleyenler, oylarıyla çıkmasına destek olanlar yasayı savunamamaktadırlar. Yasanın gerekçesini, çıkıp da, burada izah edecek bir Allah'ın kulu yok! Yasanın arkasında kim var; onu da bilemiyoruz.
Değerli arkadaşımız geldiler, Sayın Başbakanla ilgili ifadelere cevap vermeye kalktılar. Sayın Başbakanın Güneş Motel geçmişini, hem Türkiye hem bu Meclis çok yakından bilmektedir. (SP sıralarından alkışlar; DSP sıralarından gürültüler) O, Güneş Motel pazarlıklarıyla bakan yapılanlardan ikisi, Yüce Divanda yargılanmış, Yüce Divanda mahkûm edilmiş ve suçluluğu tespit edilmiştir. (DSP sıralarından gürültüler) Değerli arkadaşlarımızın kızması bunları değiştirmez, bunları yok saymaz. (DSP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Batuk, tartışmaya yer vermeyecek şekilde, lütfen, Genel Kurula hitap eder misiniz.
MEHMET BATUK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu yasa, pek çok yönüyle Anayasaya aykırıdır. Yol yakınken dönmek, hepimiz için kâr ve kazanç olacaktır. Sizleri, buradan, milletimiz adına uyarıyorum: Bu yasayı, tekrar, Hükümet veya Komisyon geri alsın, Anayasaya aykırılıklarını gidersin; tekrar, gerçekten, çağdaş olabilecek ve dünya normlarına uygun ve dünya standartlarına uygun bir tasarıyla karşımıza gelsin diyor; hepinizi millete şikâyet ederek, saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Batuk.
Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi okutup, işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 29 uncu maddesi Anayasaya aykırı olduğundan tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
III. - Y O K L A M A
(SP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Yoklama yapılmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN - İsterseniz, siz zahmet buyurmayın; burada, yazılı talebiniz var; arkadaşlarımız ayakta eziyet görmesin!
Mahmut Göksu, Maliki Ejder Arvas, Mehmet Çiçek, Eyyüp Sanay, Şükrü Ünal, Ali Sezal, Nurettin Aktaş, Osman Pepe, Tevhit Karakaya, Yahya Akman, Mahfuz Güler, Mustafa Baş, Faruk Çelik, İsmail Özgün, Ali Coşkun, Özkan Öksüz, Hüseyin Çelik, Ramazan Toprak, Nevzat Yalçıntaş, Osman Aslan...
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum:
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Yeterli çoğunluğumuz vardır.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Şimdi, maddeyi oylayacağım; ama, aynı isimler, bir kez daha yoklama talebinde bulunuyorlar.
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Vazgeçiyoruz efendim.
BAŞKAN - Geri çekiyorlar...
29 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın Halıcı, ısrarlı mısınız?
MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Evet.
BAŞKAN - Neyle ilgili sataşma var?
MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Grubumuza dönük, Sayın Genel Başkanımıza sataşma var.
BAŞKAN - Sayın Erol Al yanıtladı onları; isterseniz, son bir maddemiz kaldı...
MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Hayır efendim, çok kısa bir açıklama yapacağım.
BAŞKAN - Sayın Al yeterince yanıtladı; dilerseniz, maddeye geçeyim...
MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Efendim, bunu alışkanlık haline getiriyorlar Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Peki; o zaman, tutanakları getirteceğim.
Geçici madde 4'ü okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 4. - Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca seçilecek beş üyesi, siyasî parti gruplarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı oluşum formülüne göre belirlenecek kontenjan doğrultusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına, Bakanlar Kurulunca seçilecek üye adayları ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından Başbakanlığa bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir ay içinde bildirilir. Siyasî parti gruplarınca gösterilen adayların; Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca işaret oyuyla ayrı ayrı oylanmaları suretiyle seçimleri yapılır. Seçilemeyen adaylar yerine ilgili siyasî parti gruplarınca yeni adaylar bildirilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır.
Buyurunuz Sayın Yalçınbayır. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; finale doğru yaklaşıyoruz. İktidarın sıkı bir defansı, muhalefetin aktif hareketi; ama, kalitesiz bir maç; çünkü, bu maçta, iktidar kanadı hiç de iyi oynamadı, hiç de iyi savunma yapmadı, sadece, gol yemedi; ama, seyirciler bunun hükmünü verecek. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanı, geri gönderme yazısının son paragrafında şöyle diyor: "Yukarıda önemli görülen kimi maddelerine ilişkin..." Bu kimi maddeleri tadat edilmedi ve kısmen veto söz konusu değil. Açıklanan gerekçelerle, kamu yararıyla bağdaşmayan, demokratik geleneklere, temel hak ve özgürlüklere, hukuka ve anayasal ilkelere uygun düşmeyen kurallar içeren bu yasanın, Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeyi uyarınca, yayımlanmasını uygun görmedi. Siz "kısmen kabul edildi" diyorsanız, kabul edilen maddeler, niye Resmî Gazetede yayımlanmadı ve bunları, tümü bir daha görüşülsün diye Meclise iade etti? Anayasa Komisyonu, iptal edilen İçtüzük yerine, yeni bir İçtüzük yapmak yerine, yeni bir İçtüzük yaratacak bir şekilde davranarak, bunu kısmen görüştü ve Mecliste buna uydu. Tabiî ki, açılacak davada -eğer Cumhurbaşkanı bunu geri göndermezse- yeni İçtüzük yaratmanın tarafımızdan kullanılacağını ve dava için yeterli imzaların hazır olduğunu belirtmek istiyorum.
Temel hak ve özgürlükler dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez ve bu özgürlüklerin kullanılmasıyla ilgili hiç kimse -liderler ve parti grupları- telkin, tavsiyelerde bulunamaz.
Medya tekeline karşı devletin önlem alması şarttır. Basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğünü tamamlayan bir özgürlük. Tekelleşme, özgürlüklere engel olan en önemli hadise. Demokrasi yozlaşıyor. Demokratik açılımlar yerine, basın özgürlüğü olmadan demokrasiyi yaratmaya çalışıyoruz. Demokrasinin olmazsa olmaz şartı, basın özgürlüğü. Demokrasi, hayat biçimi; ama, bunun vazgeçilmez niteliği ve sınır tanımazlığı, vazgeçilmez unsurlardan birinin basın olduğu, olmazsa olmaz kurumun olduğu; bunlar unutuldu. Özgür basın ve Kopenhag kriterleri...
Bunlarla ilgili ulusal programı hepimiz benimsedik ve bunu, bir çağdaşlık manifestosu olarak ilan ettik. Burada, RTÜK Kanunuyla ilgili, düşünce ve düşünceyi ifade etme özgürlüğü konusunda hangi yeni hükümleri getirdik? Avrupa Birliği müktesebatının üstlenilmesine ilişkin programda, RTÜK'ün gerekli kurumsal değişikliğe tabi olmayacağını biz belirtmedik mi?! Bakın, sayfa 340: "Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda, mevcut aşamada kurumsal bir değişikliğe gidilmesine ihtiyaç yoktur." Çelişkili davranma yasağı hepimizi bağlıyor. Hükümet, Ulusal Programıyla, tasarısını çeliştirdi.
Kültür ve görsel, işitsel politikalarla ilgili 706 ncı sayfada, bizi bağlayan normlar belirtildi. Bunlar, televizyon yayın faaliyetlerinin izlenmesiyle ilgili olarak üye devletlerde yasa, tüzük veya idarî kararlarda belirtilen bazı hükümlerin eşgüdümü hakkındaki direktif, konsey direktifleri, konsey kararları vesaire.
Yine, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin 20 Aralık 2000 tarihinde belirlediği, görüştüğümüz maddeyle ilgili olarak, yayıncılık sektöründeki düzenleyici kurulların işlevleri ve bağımsızlıklarına ilişkin ilkelere uyduk mu? Biz bunları kabul ettik mi? Atanma şeklini nasıl yapıyoruz; demokratik mi yapıyoruz?! Grupların atadığı kişileri burada onaylıyoruz. Burası noter makamı mı?!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla)- Sayın Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN- Lütfen bitiriniz.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla)- Şüphesiz ki, kurallara uyma alışkanlığını bıraktık; Anayasaya uyma alışkanlığımız yok, kurallara uyma alışkanlığımız yok ve biz, apaçık Anayasayı çiğneyerek, Anayasanın emredici hükümlerine rağmen, oylarımızı liderler vasıtasıyla açıkça göstererek, bu halka, çıkardığımız kurallar itibariyle, gelin, bu kurallara, bu kanunlara nasıl uyun diyebiliriz? Kurallara uyma konusundaki alışkanlığı yaratacak, örnek olacak, yasamadır, yürütmedir, idaredir. Oysa, kurallara uymama alışkanlığı, önce, bunlardan başlıyor.
Değerli milletvekilleri, dayatılarak gelen bu yasa, mutlaka dönecek. Acaba, hükümet, bu yasanın döneceğini bile bile çıkmasını istemiyor mu, ne dersiniz?! Medya patronlarını oyalıyorlar mı acaba?!
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yalçınbayır.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) - İyi günler. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler.
Saadet Partisi Grubu adına...
MUSTAFA GÜL (Elazığ) - Aslan Polat!..
BAŞKAN - Değişti mi efendim; Suat Pamukçu demişsiniz, Şeref Malkoç'tu, onun için sordum.
VEYSEL CANDAN (Konya) - Değişti efendim; ben konuşacağım.
BAŞKAN - Sayın Veysel Candan; buyurun.
SP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; geçici 4 üncü madde hakkında görüşlerimi ifade edeceğim; ancak, ondan önce, müzakereler sırasında dikkatimi çeken bazı konuları Muhterem Heyetinize arz edeceğim.
Başbakan yardımcılarının nöbeti ve hükümet ortağı partilerin milletvekillerinin oylarıyla, öyle anlaşılıyor ki, bu yasa, biraz sonra kanunlaşacak.
Şu ana kadar, hükümet, medya ilişkisinde millet aleyhine yaptığı uygulamaların üzerine örtmeye çalışmaktadır. Evvela, bugüne kadar ulusal yayın yapan televizyonlar denetlenmedi ve sahipleri tam olarak ortaya çıkarılamadı ve Maliye Bakanlığı, RTÜK tarafından yazılan uyarı yazılarını dikkate almadı ve şu anda suçlu durumundadır. Hükümet, böylece, bu suçun üzerini örtmeye çalışmaktadır.
İkincisi, yine, medya patronlarının kamu ihalelerine girmelerine göz yumdu. Hatta, özelleştirmeden -başta POAŞ olmak üzere- milyar dolarlık ihaleleri verdi. Hükümet burada suçluydu; işte, hükümet, suçunu böylece örtmeye çalışıyor.
Yine, bu medya patronlarına -maddelerde zaman zaman okuduk- en ufağı 20 ilâ 40 milyar dolar civarında olan krediler verildi Halk Bankası üzerinden; hâlâ bu krediler geri tahsil edilemedi ve Yüksek Denetleme Kurulu raporlarına göre bunların miktarları milyar dolarları bulmaktadır. Demek ki, böylece, usulsüz verilen kredilerin de üzeri örtülüyor.
Bunları niye tek tek sayıyorum; milletvekillerinin oylarıyla neler yapıldığını ortaya koymaya çalışıyoruz ve böylece, burada bir yasal kılıf hazırlanmaya çalışılıyor. Ayrıca, bu medya patronlarına sermayeleri yeterli olmadığı halde banka kurma izni verildi ve bunlar da maalesef, daha sonra Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna... Yani, batık bankalara elkonuldu ve daha sonra bunların katrilyonlarca olduğu ifade edilen zararı Hazineye... Yani, burada hükümetin bankaların usulsüz ruhsatlandırılmalarındaki hatası ve suçu da böylece örtülmüş oluyor. Yani, burada hükümet bir yerde sadece medya patronlarına değil... Üç yıllık bu hükümet, geçmişten geleceğe yaptığı ve bugün yasalara göre suç olan birçok konunun da üzerini böylece örtmüş olduğunu zannediyor.
Şimdi, bundan sonra bize düşen görev nedir; medyada gelişmeleri takip edeceğiz. Mesela bunlardan bir tanesi olan Vakıfbankın özelleştirilmesinde medya ilişkilerini çok sıkı denetim altına alacağız ve takip edeceğiz; bakalım, Vakıfbanktan aldıkları 100 000 000 dolarlık ucuz kredilerle POAŞ'ı alanlar, tekrar dönüp Vakıfbankı, yine devletin parasıyla devletin kurumunu alabilecekler mi; buna bakacağız.
Bir şeye daha, enerji dağıtımlarına bakacağız; doğalgaz boru hatları dağıtım şirketlerine ve şu anda özelleştirme listesinde olan kamudaki satışların medyayla ilişkisine bakacağız. Hatta, bazı gazeteleri, bazı TV'leri hangi siyasî parti genel başkanı yakınlarının satınalma girişimlerinde bulunacağını takip edeceğiz.
Şimdi, bu yasa baştan sona bir hukuk katliamı, hukuk cinayeti... Bu cinayet nerede başladı; bu cinayet aslında komisyonda başladı. Komisyon, bazı maddeleri görüşerek bazılarını görüşmeyerek, kendi yetkilerini aştı; buna, hükümet ve Meclis Başkanı göz yumdu. Bu müzakereler, maalesef, Genel Kurula da yansıdı ve komisyonda başlayan yanlışlar, hukuk hataları Genel Kurulda da devam ettirilmeye çalışılıyor; ancak, tabiî, bu olay burada bitmeyecek.
Şimdi, hükümet sözcüleri burada konuştular, ANAP sözcüsü "millet bu yasaya karşı değil" diyerek, kargaların bile güleceği bir ifadeyle... Bunlar tutanaklara geçti. Elimizdeki şikâyet dilekçeleri, televizyonculara baktığımız zaman, bu sayı çok. Arkasından DSP sözcüsü arkadaşımız, kendilerinin piripak olduklarını söylediler. İnşallah öyledir de, yaşı itibariyle Güneş Motel olayını ve yargıda ceza alan bakanları hatırlamıyor; onun için, biraz, geçmiş siyaseti okumasında fayda var.
Değerli arkadaşlar, tasarı öyle enteresan ki, kendi içinde çelişkili. Bir Ulusal Programdan bahsedildi. Hükümet Ulusal Program hazırladı. Tabiî, Başbakan Yardımcıları Ulusal Programın üzerindeki notu imzaladılar, içini okumadılar herhalde!..
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen, bitiriniz.
VEYSEL CANDAN (Devamla) - Ulusal Programda deniliyor ki: "RTÜK'te yeniden yapılanmaya lüzum yok." Onu, zannediyorum medya patronlarıyla görüşmeden yazdılar. Arkasından bakan aleyhinde, arkasından hükümeti oluşturan bazı milletvekili arkadaşlarımız da aleyhinde; ama, tasarı, tıkır tıkır tıkır yürüyor. Nerede yürüyor; Başbakan Yardımcılarının, parti genel başkanlarının denetiminde milletvekilleri yoklamalarıyla yürüyor.
Değerli arkadaşlarım, şunu açık ve net söyleyeyim: Veto tarihinde yürürlükte olan Anayasa kuralı, müzakere tarihinde farklı idi. Bu farklılık müzakereye yansıdı. Bakın, 21 inci Dönem milletvekillerinin vicdanlarıyla oy vereceklerine inanıyoruz; ama, tarih, sizi, bu yasayı çıkaran bir heyet olarak sorumlu tutacaktır.
Saygılarımla. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Doğru Yol Partisi Grubu adına, İçel Milletvekili Turhan Güven.
Buyurun Sayın Güven. (DYP sıralarından alkışlar)
DYP GRUBU ADINA TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tahammülüm belki sonuna geldi ;ama, bu Anayasaya aykırı kanunun da sonuna gelindi.
Bu, burada bitecek mi; hayır. Anayasaya uygunluk yarın başlıyor. Sizin buradan, tamamı Anayasaya aykırı olan bu kanunu geçirmenizle bu iş bitmiyor. Bu, parmaklı demokrasinin bir geleceği değildir; bu, sonudur; ama, ben size şunu söyleyeyim: Biraz evvel bir telefon geldi. Bir vatandaş, bana diyor ki: "Çıkın, sadece ve sadece Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini okuyun, inin." Ben okumuyorum; ama, sizlere, okumanızı tavsiye ediyorum.
ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon) - Biz onu ezbere biliyoruz.
TURHAN GÜVEN (Devamla) - Güzel... İşte, o zaman hatırla hiç değilse; okumuyorsan bile hatırlarsın.
Değerli arkadaşlarım, bakınız, Türkiye'de bu inadı devam ettirdiğiniz sürece kaybeden millet oluyor; oysa, bu inattan vazgeçtiğiniz zaman düzgün, Anayasa ve hukuka uygun kanunlar çıkardığınız zaman da bundan memnun olan, bundan müstefit olacak olan da yine millettir.
Siz, bu kanunu, ne hikmetse, ısıtıp ısıtıp getirdikten sonra, komisyonda bir acelecilik içinde görüşmeyi tamamlayıp buraya sevk ettikten sonra, bakın, aşağı yukarı yirbibeş otuz güne yaklaşan bir süre oldu, bitiremediniz. Acaba sebebi neydi diye vatandaş soruyor. Acaba birtakım daha işlemler bitmedi mi, bazı bankalar için daha yapılan hazırlıklar daha sona ermedi mi? Eğer, bunların içinde bazı hazırlıklar varsa, biraz evvel Sayın Candan da ifade etti, elbette onları da izlemekte yarar görürüz biz.
Değerli arkadaşlarım, bir acayip kanun, bir aykırılık kanunu. Bakınız, geri çevrilen maddeler değil, tümü çevrilmişti, tümü üzerinde görüşmeleri yapmalıydı komisyon; ama, şu geçici 1 inci maddeye bakın. Sizin değerli oylarınızla daha evvel düzenlenen maddeye, zamanın devlet bakanı bir önerge verdi, bu önergeyi, heyetiniz, hükümetten geldiği için çoğunlukla kabul ettiniz ve o zaman "Üst Kurul üyelerinin seçim sonucuyla birlikte, TRT Genel Müdürünü de yeni heyet seçecektir" diye siz burada hüküm koydunuz. Peki, ne oldu ondan sonra? TRT Genel Müdürünü bu değerli hükümetimiz seçti. RTÜK'ün gösterdiği adaylar arasından seçti mi, seçmedi mi? Bu hükümet seçti. Şimdi, bu madde yürürlükte mi; yürürlükte. Ne olacak TRT Genel Müdürünün hali? Ne olacak hali efendim? Hükümetin, altı ay evvel kendi eliyle seçtiği, kararnamesini hazırlayıp gönderdiği genel müdürün durumu ne olacak? Demek ki, siz, bunu düşünmemişsiniz...
KORAY AYDIN (Ankara) - Düşündük, düşündük...
TURHAN GÜVEN (İçel) - Hayır... Düşünseydiniz, bu önerge, o zaman geçmezdi.
Şimdi, aynı şey, bakınız... Siz, 9 üyenin 7'sini hükümetin emrine veriyorsunuz. Hem özerk bir kuruluştan bahsedeceksiniz hem de bunu bu şekilde düzenleyeceksiniz; ama, size şunu söyleyeyim: Keser döner sap döner, bir gün gelir, hesap döner. O zaman, siz, şu geçirdiğiniz kanunun esiri olacaksınız. Bu kaldırdığınız parmaklardan sonra, bir gün, TRT'nin değil RTÜK Üst Kurulunun çok daha değişik bir yönetime sahip olduğunu göreceksiniz. Bunu yanlış yapıyorsunuz. Bunu böyle yapmayın. Siz, her şeyden evvel...
Bakınız, değerli arkadaşlarım, siyasî tarih içinde ve medya tarihinde, bu, bir kara leke olarak kalacaktır. Kim ne derse desin, bu kara leke devam edecekti. Bu kara noktayı, bu kara lekeyi, belki, sizin döneminiz aklamaz; ama, biz geleceğiz aklayacağız, düzelteceğiz; söz veriyoruz...
BEKİR GÜNDOĞAN (Tunceli) - Sizin bıraktığınız kara lekeler o kadar büyük ki!..
TURHAN GÜVEN (Devamla) - Yerel medyaya da söz veriyoruz. Bakın, bu kanun nasıl geçerse geçsin, Cumhurbaşkanından dönecektir. Ha, demek ki -biraz evvel söylenildi, ben de yine söyleyeyim- siz, bunun döneceğini biliyorsunuz; ama, bazı kişilere karşı bir göreviniz var ki "ne yaptım kardeşim ben?.. Elimle kendim yaptım; ama, bu, böyle, Cumhurbaşkanı geri gönderdi" demek için mi çıkarıyorsunuz bunu acaba?! Bunun için mi çıkarıyorsunuz?!
BEKİR GÜNDOĞAN (Tunceli) - Sizin bıraktıklarınız o kadar büyük ki, henüz kapanmadı...
TURHAN GÜVEN (Devamla) - Aklının ermediği işlere karışma!.. Karışma sen!.. Otur...
BEKİR GÜNDOĞAN (Tunceli) - Gerçeği söyleyince kızıyorsun değil mi?!
BAŞKAN - Sayın Güven, lütfen... Bitiriniz... Lütfen... Bitiriniz...
TURHAN GÜVEN (Devamla) - Orada otur... Sana o görev verilmiş parmağını kaldırma görevi... Sen onu yap, başkasına karışma; bırak!.. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
TURHAN GÜVEN (Devamla) - Sayın Başkan, bakınız...
ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon) - Her şeyi de siz biliyorsunuz!..
TURHAN GÜVEN (Devamla) - Biz, bilmiyoruz; ama, bildiklerimizi öğretmeye çalışıyoruz ki...
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Bırak... Siz bilirsiniz!..
TURHAN GÜVEN (Devamla) - Doğru; el elden üstündür, akıl akıldan üstündür; ama, sizler bir şey öğrenirseniz, biz bundan müstefit oluruz, memnun oluruz. O bakımdan, bakın, sizin yapacağınız bir şey var; tarih, ilerideki günler de gösterecektir ki... Bir değerli kardeşim burada çıktı, birtakım savunmalar yaptı ve şunu söyledi: "Bu kanun yalan haberi, hakareti, sövmeyi tarihe gömmektedir." (DSP sıralarından "Doğru" sesi) Zabıtlara geçti. Yok canım... O zaman, Ceza Kanunundaki bütün hükümler niye duruyor asırlardan beri? Niye, hakaret, suç olarak duruyor?!
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Güven.
TURHAN GÜVEN (Devamla) - Bu kanun, bırakın gömmeyi; ama, bu kanun sizleri sandığa gömecek, sandığa!..
Hepinize saygılar sunuyorum.(DYP ve SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler.
Demokratik Sol Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Masum Türker; buyurunuz.
DSP GRUBU ADINA MASUM TÜRKER (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, Demokratik Sol Parti Grubu adına saygılarımı sunuyorum.
Ben, bu kanunun ilk çıkışında, lehinde oy kullanmış ve lehinde söz alarak bu kanunun yararlı olduğunu söylemiş bir kişiyim. Bu kanun, bize gönderildiği 18.6.2001 tarihinden beri, okudum ve okurken, ibretle de, o kanunun ilk çıkışındaki tüm tutanakları gözden geçirdim. O tarihte bizi uyarmak üzere söylenenlere -esas, tarih, ibret olarak onları görecektir- acaba farklı bir şey var mı diye baktım; yok.
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Ben farklı şeyler söyledim.
MASUM TÜRKER (Devamla) - Şimdi, bugün, yine, aynı sözcüklerle, aynı suçlamalarla karşı karşıya kaldık.
Konuştuğumuz zaman, niçin konuşuyoruz diye laf atılıyor; konuşulmadığı zaman da, iktidar niye konuşmuyor diye söyleniyor.
Önce, şunu söylemek istiyorum: Bugün, CNN Türk Televizyonunun sahibi kimdir; söyleyebiliyor musunuz?
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Aydın Doğan...
MASUM TÜRKER (Devamla) - Aydın Doğan...
Kanal-D'nin sahibi kimdir?
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Aydın Doğan...
MASUM TÜRKER (Devamla) - Evet. Kimin zamanında banka sahibi oldu, kimin zamanında sigorta şirketini Özelleştirme İdaresinden aldı?.. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Kimin zamanında ihaleye giriyor?
MASUM TÜRKER (Devamla) - Değerli arkadaşlar; ama, işin aslı -baktığınız zaman kayıtlara- Sayın Aydın Doğan Kanal-D'nin ya da CNN- Türk'ün sahibi değildir.
Geçtiğimiz günlerde, bu Parlamentodan İhale Yasası geçti.
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Şimdi ihaleyi siz mi veriyorsunuz?
MASUM TÜRKER (Devamla) - İhale Yasasında, hiç kimse, çıkıp da, uluslararası televizyonların, normal CNN'in sahibi, CNBC'nin sahibi ya da Almanya'daki herhangi bir televizyonun sahibi Türkiye'de ihaleye girebilecek, onu da durduralım diye söylemedi.
Değerli arkadaşlar, bu yasa, her şeyden evvel, rejim karşıtlarının, rejim karşıtı olmalarını engelleyen bir yasadır; bunun temelinde bu vardır! (DSP sıralarından "Bravo"sesleri, alkışlar; MHP ve ANAP sıralarından alkışlar) Rejim karşıtı olarak çıkacak olanlara, bu yasa "dur"diyor; bir.
İki...
NURETTİN AKTAŞ (Gaziantep)- Millî şeflik dönemine devam!..
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa)- Cumhuriyetin niteliklerine aykırı davranıyorsun!
BAŞKAN - Sayın Türker, siz Genel Kurula hitap edin.
MASUM TÜRKER (Devamla) - Değerli arkadaşlar, biraz evvel, baştan beri bizim eleştirildiğimiz bir madde var; bu maddenin özellikle tartışıldığı anda, bu yasanın, karşımıza, buradaki arkadaşları suçlamak adına nasıl getirildiğinin açık belirtisidir. Tasarı diyor ki: "TRT Genel Müdürü, yeni kurul atanıp seçinceye kadar, görevinde devam eder." TRT Genel Müdürü ne zaman seçilecek; görevi bittiği zaman. Buradaki geçici madde, mevcut, şimdiki TRT Genel Müdürünün görevi iki yıl sonra, üç yıl sonra sona erdiği gün, o zamanki kurul, seçimi yapıncaya kadar, şimdiki uygulamada olduğu gibi makamını terk etmeyecek, o görevi sürdürecek demektir.
Şimdi, bunu görmeden, üç gündür, bu yasa, "yanlış yapıyorsunuz"diye anlatılınca, eleştirenlerin bu yasayı okumadığı ortaya çıkıyor.
Değerli arkadaşlar, şuradaki çalışma RTÜK tarafından yapılmıştır. Hangi ülkede, atama, kimler tarafından yapılıyor? Bu Parlamentoda biz, kendi irademizin tecelli etmesi için yetki verdiğimiz arkadaşlarımızı bulunduğu komisyonlara atarken, parmak kaldırırken, noter miyiz?! Kendimize mi saygımız yok ki, önce RTÜK'e "noter" diyoruz?!
NURETTİN AKTAŞ (Gaziantep)- Ne alakası var?!
MASUM TÜRKER (Devamla)- Değerli arkadaşlar, kendi atamalarına benzer atamaları "noter" diye nitelendirenlerin, burada, başkası hakkında söylemeye hakkı olamaz. (AK Parti ve SP sıralarından gürültüler)
NURETTİN AKTAŞ (Gaziantep) - Memleketi batırdınız!
BAŞKAN - Lütfen dinleyelim arkadaşlar.
MASUM TÜRKER (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Yüksek Denetleme Kurulunu tenkit ediyoruz. Yüksek Denetleme Kurulu, bizim, KİT Komisyonunda denetlediğimiz tüm kurumlara ilişkin raporları hazırlayan kuruldur. O kuruldan bugüne kadar şüphe ettiysek, taraflı olacağını söylediysek, niçin burada hiç gündeme getirmedik?..
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Masal anlatıyorsun!
MASUM TÜRKER (Devamla) - Burada, bir kurulu ayrıca karalamaya ihtiyaç yoktur.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Sayıştay?..
MASUM TÜRKER (Devamla) - Sayıştayın yaptığı denetim, tahakkuk muhasebesi esasına göre denetim değil; onlar, nakit esasına göre yaparlar.
RAMAZAN GÜL (Isparta) - Sayıştay bağımsız, ne alakası var.
MASUM TÜRKER (Devamla) - 21 inci Dönem, sizlerin de oylarıyla, ilk defa bu yıl, altı pilot bölgenin tahakkuk esasına göre yapılmasına başlanmıştır.
Şimdi, biz, bazen yaptığımız şeylerin doğruluğunu da bilmiyoruz. Elimdeki tutanak, 9.5.2002 tarihini taşıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MASUM TÜRKER (Devamla) - Birleşim 98. Tavsiye ederim; sayfa 34'ü okuyun. Hangi arkadaş, internetlerin kontrol altına alınması gerektiğini, burada, bu kürsüde, daha geçen hafta söyledi. Şimdi, hem burada söyleyeceksin hem burada gelip tersini söyleyeceksin; olmaz öyle şey değerli arkadaşlar. Önce, bir hafta evvelki bu Meclisin tutanağını okumanızı tavsiye ediyorum.
Değerli arkadaşlar, değerli iktidar grubu, sizi, haksız bir şekilde suçladılar. Siz, eğer iradenizle oy veriyorsanız, bu millete hesabı şöyle vereceksiniz: Bu kürsülerde, her gün bizlere "televoleler sona ersin" diyen kim? Televoleleri sona erdirecek, ahlaksızlığı sona erdirecek, ahlak düzenini kuracak, rejime karşı olanlara dur diyecek, sana küfredecek, ertesi gün imtiyaz sahibi değişecek, sen onu hiç yakalayamayacaksın!.. Zaten, bu olanlar gocunacak.
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Hırsızlara dur deyin, hırsızlara!..
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Hırsıza ne zaman dur diyeceksiniz?!
MASUM TÜRKER (Devamla) - Değerli arkadaşlar, herkes, önce kendine baksın. Bu yasa çıktıktan sonra, kimlerin ya da kimlerin akrabalarının mevcut televizyonların sahibi olduğunu birlikte göreceğiz. Şimdi, burada çıkıp da, birilerini, oy verenlermiş gibi gösterenler, o zaman, kendi aralarında da böyleleri varsa, onlara da ilk yapacakları iş, kendilerinden ayırmalarıdır.
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - İhalelerden bahset biraz, ihalelerden!.. İhalelere kime gidecek?..
MASUM TÜRKER (Devamla) - Değerli arkadaşlar, basın, kolay bir iş değildir; basın adına da konuşmak da kolay bir iş değildir; ama, sizin eleştirdiğiniz, bu hükümeti kuracak dediğiniz basın, daha bugün, daha dün, evvelsi gün, bu iktidarı eleştiren, aleyhinde yazı yazan, manşet atan basındır.
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Soygunlardan bahset; banka soygunlarından, Hazine soygunlarından bahset!
MASUM TÜRKER (Devamla) - Değerli arkadaşlar, burada haksızlık etmeyin; ama, bir konuda tarih hakikaten hesap soracaktır; biraz evvel bir maddede yaşadığımızın hesabını soracaktır.
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Bankalar soyuluyor, kamu bankaları soyuluyor!
MASUM TÜRKER (Devamla) - İlgili bakan açıklama yapıyor, ilgili arkadaşlar, oy verecekler, açıklama yapıyorlar, bu madde böyledir... Aramızda değerli hukukçular var. Hukukun kaynaklarından birisinin de bu Parlamentodaki tartışmalar olduğunu biliyorlar. Yani, bir maddeyi, bile bile olumsuza çevirmek, hukuk kaynağını zayıflatma, hukuk güvenliğini zayıflatma noktasına gitmektir. (DYP ve AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Türker, sonuçlandırır mısınız.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Bankayı kim vermiş, kim; bunu söylesin!
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - İhalelerden bahset ,ihalelerden!
MASUM TÜRKER (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu konuda, şu andaki itirazlardan şunu anlıyorum: Konuşmayınca, niye konuşmuyorsunuz; konuşunca, dinlemeye tahammülünüz yok! (DYP, AK Parti ve SP sıralarından gürültüler)
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Demagoji yapıyorsun!
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Soygunlardan bahset, Hazine soygunlarından!
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - İhalelerden bahset...
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, kaç dakika oldu?!
BAŞKAN - Demin de sizin arkadaşlarınıza verdim.
MASUM TÜRKER (Devamla) - Böyle bir Parlamentoda böyle bir yasaya oy verdiğimiz için mutluyuz; bunun da hesabı varsa, biz vereceğiz; ama, asıl olan, kamunun yararını korumuşsak, mutluyuz.
Hepinize saygılar sunarım, dinlemeyi de tavsiye ederim. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Banka soygunlarından bahset!
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, sayın konuşmacı, bu yasa tasarısına karşı olanların hepsini...
BAŞKAN - Sayın Çelik...
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Hayır, hepsini rejim düşmanı olmakla suçladı.
BAŞKAN - Hayır, hiç öyle bir şey söylemedi. (AK Parti sıralarından gürültüler)
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Rejim düşmanlığıyla suçladı.
BAŞKAN - Kimi rejim düşmanlığıyla suçladı Sayın Göksu?!
TURHAN GÜVEN (İçel) - Bu kanuna karşı olanları suçladı; daha ne desin yani?! Adam ne dediğinin farkında değil ki!
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Bu yasaya karşı olanları rejim düşmanlığıyla suçladı...
BAŞKAN - Hayır, eğer, bu grubu rejim düşmanı olarak nitelendirmiş olsaydı, ben, burada müdahale ederdim Sayın Göksu. İstirham ederim...
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Bakın, Millî Eğitim Bakanı hakkındaki soruşturmada da aynı şeyi söyledi, "rejim düşmanları" dedi...
BAŞKAN - Öyle bir şey olsaydı, biz, burada müdahale ederdik.
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Tutanakları getirin.
BAŞKAN - Hiç kimsenin, buradaki RTÜK Yasasına karşı çıkan...
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Kendileri rejimin bekçisi mi?!
BAŞKAN - Bir saniye dinler misiniz Sayın Göksu!..
M. ZEKİ SEZER (Ankara) - Tabiî ki rejimin bekçisiyiz.
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Olmaz ki Sayın Başkan, hakaret ediyor!
BAŞKAN - Biraz da dinlemesini öğrenin canım!
Demin, ben, Sayın Nevzat Yalçıntaş hocamıza 2,5 dakikadan fazla söz verdim...
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Ama, hakaret ediyor...
BAŞKAN - Keşke daha çok süre verebilseydim; ama, siz, orada, "süre geçti" diye konuşuyorsunuz... Bu kadar tek taraflı yapmayın allahaşkına...
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, bakın, sonuna geldik. 2 dakika süre istiyorum. Bakın, işin sonuna geldik.
BAŞKAN - İstirham ediyorum...
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Lütfen... 2 dakika süre istiyorum...
BAŞKAN - Sayın Çelik, bu yasaya muhalefet edenlere ilişkin "rejim düşmanı" nitelendirmesini yaptığına ilişkin en küçük...
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Yaptı, evet, kesinlikle yaptı...
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Yaptı...
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - 2 defa söyledi...
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Yaptı, iki defa söyledi... Kendisi rejimin bekçisi mi?!
BAŞKAN - Biz yeterince dinledik...
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Siz dinlediniz de biz dinlemedik mi?!.
BAŞKAN - Biz, en küçük öyle bir kuşkuya varsaydık, burada, müdahale ederdik; bundan da emin olmanızı istirham ederim.
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Tutanakları getirtin, 2 defa söyledi Sayın Başkan.
BAŞKAN - İstirham ediyorum...
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Rejimin değil, soyulan bankaların bekçisi!..
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, işin sonuna gelmişken...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 3 adet önerge vardır; önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan... Lütfen... Böyle davranmaya hakkınız yok.
BAŞKAN - İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geçici 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının "Bakanlar Kurulunca seçilecek üye adayları, ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından, Bakanlığa, bu kanunun yayımı tarihinden itibaren iki ay içinde bildirilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Aslan Polat Musa Demirci
Van Erzurum Sivas
Yakup Budak Rıza Ulucak
Adana Ankara
BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geçici 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının "Bakanlar Kurulunca seçilecek üye adayları, ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından, Bakanlığa, bu kanunun yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde bildirilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş Aslan Polat Musa Demirci
Van Erzurum Sivas
Yakup Budak Rıza Ulucak
Adana Ankara
BAŞKAN - Şimdi, son ve maddeye en aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geçici 4 üncü maddesi Anayasaya aykırı olduğundan, tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kamalak Fethullah Erbaş Lütfi Yalman
Kahramanmaraş Van Konya
Aslan Polat Musa Demirci
Erzurum Sivas
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın Mustafa Kamalak, buyurunuz. (SP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KAMALAK (Kahramanmaraş) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; hepinizi hürmetle selamlıyorum.
Geçici madde 4, siyasî partilere düşen kontenjanın, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bildirmelerini amirdir.
Değerli arkadaşlarım, bu maddeyi, geçici 1 inci maddeyle ele aldığımızda, bu kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren, nihayet bir birbuçuk ay içerisinde, mevcut kurul üyelerinin görevi sona erecektir.
Anayasamıza göre, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hukuk devleti, her şeyden önce, hukuka bağlı, insan haklarına saygılı, vatandaşının itibarını her şeyin üzerinde tutan devlet demektir.
Değerli arkadaşlarım, birkısım vatandaşlarının müktesep haklarını kanunla elinden alan bir devlet, hukuk devleti olamaz. Bürokratlarına, Yüce Meclisinde hakaret ettiren bir Meclis, bir devlet, insan haklarına saygılı, adil bir devlet olamaz.
Değerli arkadaşlarım, bakın, elimde, Anayasa Mahkemesi kararı var; şöyle diyor Yüksek Mahkeme: "Anayasanın 2 nci maddesinde, cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti, insan haklarına dayanan, hak ve özgürlükleri koruyup, güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup, bunu geliştirerek sürdüren, kişilere hukuk güvenliğini sağlayan, Anayasaya aykırı tutum ve durumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yasaların da üzerinde, yasa koyucunun dahi değiştiremeyeceği üstün kurallar olduğunu bilen devlet demektir."
Değerli arkadaşlarım, Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararları vardır. Şunu diyor Anayasa Mahkemesi: Vatandaşının hakkını kanunla gasp eden bir devlet, hukuk devleti olamaz.
Bakın, Üst Kurul üyelerinin görevini bu kanunla sona erdiriyoruz. Onlar, belirli bir süre için, kanuna dayanarak o görevlere gelmişlerdir. O görevlerine, bu kanunla son veriyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, şunu söylüyorum: Avrupa Birliğinin yolu, ne Diyarbakır'dan geçer ne Edirne'den ne Van'dan geçer. Avrupa Birliğinin yolu, bu Meclisten geçer, bu Meclisten! (SP sıralarından alkışlar) Avrupa Birliğinin yolu, hukuktan geçer.
Değerli arkadaşlarım, bu kanun, her maddesiyle Anayasaya aykırıdır, her maddesiyle. Bunu, birçok arkadaşımız biliyor; ama, görüyorum ki, buradan, bu gece, bu kanun geçecektir.
Şunu söylüyorum değerli arkadaşlarım: Elinizi vicdanınıza koyun, söz hakkı bulunmayan, kendini savunma hakkı verilmeyen bir bürokratına Yüce Meclisinde söz söyleten, onun gururunu rencide eden bir devlet, âdil devlet olabilir mi?!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kamalak, lütfen tamamlar mısınız.
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) - Tamamlıyorum.
İnsan haklarına saygılı bir devlet olabilir mi?
Değerli arkadaşlarım, bizim anlayışımıza göre, her bir vatandaşın, her bir bürokratın şanı, şerefi, hak ve itibarı Yüce Meclisin mehabetine ve her bir milletvekilinin namusuna emanettir.
Bu düşüncelerle, hepinizi hürmetle selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kamalak.
Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geçici 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının "Bakanlar Kurulunca seçilecek üye adayları, ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından, Bakanlığa, bu kanunun yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde bildirilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
III.- YOKLAMA
(SP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan, çoğunluk yok, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Hay hay efendim.
Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergenin oylamasından önce yoklama isteminde bulunan 20 sayın milletvekilinin isimlerini tespit edeceğiz.
Sayın Hatiboğlu, Sayın Çelik, Sayın Yalman, Sayın Erbaş, Sayın Kamalak, Sayın Budak, Sayın Ulucak, Sayın Kukaracı, Sayın Bekâroğlu, Sayın Öztek, Sayın Ayhan, Sayın Okudan, Sayın Gören, Sayın Batuk, Sayın Canbay, Sayın Günbey, Sayın Kalkan, Sayın Polat, Sayın Alçelik, Sayın Güneri.
Yoklama için 3 dakika süre vereceğim.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Yeterli çoğunluğumuz vardır.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geçici 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının "Bakanlar Kurulunca seçilecek üye adayları, ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından, Bakanlığa, bu kanunun yayımı tarihinden itibaren iki ay içinde bildirilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fethullah Erbaş
(Van)
ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
III.- YOKLAMA
(SP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan, yoklama yapılmasını istiyoruz.
BAŞKAN - Bir kez daha yoklama istiyorsunuz... Hayhay; peki.
Lütfen, 20 arkadaşımı ayakta rica edeyim.
MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sayı eksik efendim, devam edin.
BAŞKAN - Sayın Hatiboğlu, Sayın Çelik, Sayın Yalman, Sayın Erbaş, Sayın Ulucak, Sayın Kukaracı, Sayın Kamalak, Sayın Budak, Sayın Bekâroğlu, Sayın Öztek, Sayın Ayhan, Sayın Gören, Sayın Okudan, Sayın Batuk, Sayın Canbay, Sayın Günbey, Sayın Alçelik, Sayın Polat, Sayın Kalkan, Sayın Güneri.
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Yeterli çoğunluğumuz vardır.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
4. - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı : 850) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Geçici 4 üncü maddenin oylamasından önce, bir yoklama talebi daha var; işleme alayım mı?
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Evet, sizin tavrınıza karşı, alın...
BAŞKAN - Şimdi, yoklama talebinde bulunan arkadaşların salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım:
Sayın Mahmut Göksu?.. Burada.
Sayın Maliki Ejder Arvas?.. Burada.
Sayın Mehmet Çiçek?.. Burada.
Sayın Eyyüp Sanay?.. Burada.
Sayın Şükrü Ünal?.. Burada.
Sayın Ali Sezal?.. Burada.
Sayın Nurettin Aktaş?.. Burada.
Sayın Osman Pepe?.. Burada.
Sayın Tevhit Karakaya?.. Burada.
Sayın Mahfuz Güler?.. Burada.
Sayın Mustafa Baş?.. Burada.
Sayın Faruk Çelik?.. Burada.
Sayın İsmail Özgün?.. Burada.
Sayın Ali Coşkun?.. Burada.
Sayın Özkan Öksüz?.. Burada.
Sayın Hüseyin Çelik?.. Burada.
Sayın Osman Aslan?.. Burada.
Sayın İlyas Arslan?.. Burada.
Sayın Zülfükar İzol?.. Burada.
Osman Aslan iki kez imzalamış, verdiğiniz önergede imza eksik; 19 kişi...
YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) - Tekabbül ediyorum.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Tekabbül ediyorum.
BAŞKAN - Tekabbül olmaz, işleme koymuyorum.
Geçici 4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Muzaffer bir komutan edasıyla!..
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, İçtüzüğümüzün 86 ncı maddesine göre söz talepleri var.
Lehte olmak üzere, Sinop Milletvekili Sayın Yaşar Topçu söz istediler.
Aleyhte olmak üzere, iki sayın milletvekili aynı anda müracaat ettiler; İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Ali İrtemçelik ve Ankara Milletvekili Sayın Uluç Gürkan.
Aralarında kura çekiyorum: Ankara Milletvekili Sayın Uluç Gürkan.
Lehinde olmak üzere, Sinop Milletvekili Sayın Yaşar Topçu; buyurunuz. (ANAP sıralarından alkışlar)
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; sabahın bu erken saatinde, oyumun rengi vesilesiyle de olsa, sözü fazla uzatmak istemiyorum.
İki haftadır -geçen haftada da, bu konuda, bu kürsüden bir konuşma yapmıştım- büyük bir dikkatle arkadaşlarımızı dinledim.
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Sayın Başkan, elini cebinden çıkarsın.
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - Ben, nasıl konuşma yapılacağını bilirim; sizden öğrenmedim, ben onbeş senedir bu Parlamentodayım. Terbiyenizi takının...
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Aynen iade ediyorum.
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - İade etmek, sizin durumunuzu değiştirmez.
BAŞKAN - Sayın Toprak, hatibe karışma hakkınız yok.
Sayın Topçu, lütfen siz devam ediniz.
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Meclise saygı gösterin; saygılı olun millete.
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - Muhalefet partisine mensup değerli arkadaşlarımız bu kürsüye geldiler -Hocam beni bağışlasın- Değerli Hocam da dahil, hiçbirisi, söz aldıkları madde üzerinde en küçük bir fikir belirtmeksizin -2 saat kadar önce geçen bu yasanın 26 ncı maddesiyle düzenlenen ek 9 uncu madde dışında, internet tartışması dışında- en küçük bir eleştiri getirmeksizin, madde eleştirisi getirmeksizin... (AK Parti ve SP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - Arkadaşlarımız dedi ki "bu kanun Anayasaya aykırı.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Anayasaya aykırı.
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - "Anayasayı açıkça çiğniyorsunuz, hukuk cinayetinde bulunuyorsunuz, medya tekeli yaratacaksınız; medya patronlarının talimatıyla bu yasayı çıkarıyorsunuz..." (AK Parti ve SP sıralarından gürültüler)
AHMET ÇAKAR (İstanbul) - Konuşmayınca niye konuşmuyorsun diyorsunuz, konuşana da müdahale ediyorsunuz; ayıptır yahu!..
BAŞKAN - Sayın Çakar... Sayın milletvekilleri... Sonuna geldik... Lütfen...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - "Halkın karşısına çıkamıyorsunuz, halkla konuşamıyorsunuz; sizi, seçimde sandığa gömeceğiz..." Bu laflar da, üç gün evvel yapılan seçimden sonra söylendi. (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Hatta, bir arkadaşımız çıktı, çok yadırgadığım bir şekilde -onbeş senedir bu Parlamentodayım- efendim "biz sizi itham ediyoruz, suçluyoruz; siz bu suçları niye kabul ediyorsunuz, niye çıkıp itiraz etmiyorsunuz..." dedi. Siz savcı mısınız beyler?!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Sen hâkim misin?!
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - Siz savcı mısınız?! Sizin her söylediğinize, burada herkes cevap vermek zorunda mı?! Sizin her söylediğiniz gerçek mi?!
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Seninki gerçek mi?!
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - Hatta, çok ağır hakaretler...
Burada, bir arkadaşımız, sanıyorum Türker arkadaşımız çıktı, "bu kanun, rejim aleyhi yayınları önleyecektir" dedi, arkadaşlarımızdan alınanlar oldu.
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Yorum yapma!.. Yorum yapma!..
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - Ama, siz çıkıp dediniz ki burada "medya patronlarının talimatıyla siz parmak kaldırıyorsunuz..."
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Aynen öyle!..
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - Bütün bu gruplara hakaret ettiniz.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Aynen öyle...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - Bak işte, gördünüz mü... Size söylenince dayanamıyorsunuz. Aynen doğruysa, o zaman, bakınız, rüzgâr eken fırtına biçermiş; bunlara muhatap olursunuz; bir. Bu yaptıklarınızı kimse kabul etmiyor; hatta -geçen hafta söyledim- kendi arkadaşlarınız kabul etmiyor.
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Yasadan bahset.
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - Eğer, bu iktidar, bu gruplar, bu 333 kişi, bu ülkeyi, bu kadar, sizin söylediğiniz gibi, satıyorsa, atıyorsa, hukuk katliamında bulunuyorsa sizin arkadaşlarınız nerede; niye onları sedyeyle getirmiyorsunuz -hastaları dahil- sizin göreviniz ne?! Demek ki, kendi arkadaşlarınız inanmıyor; sizin söylediklerinize kendi arkadaşlarınız inanmıyor, inanmadı.
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Topçu, demagoji yapıyorsunuz.
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - Şimdi, ben, burada bir şey söyleyeceğim; sizin niye bağırdığınızı halk anlasın diye söyleyeceğim. Ben, burada, iki saat evvel, RTÜK Başkanı değerli arkadaşımıza gittim, dedim ki, Sayın Başkan, bugüne kadar, RTÜK kurulduğundan bugüne kadar... Türkiye'de 300'e yakın televizyon var; dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir şey yok.
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Fazla geliyor!
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - 2 tane yeter!
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - Yüzlerce, binlerce radyo var. Dedim ki, bugüne kadar bu radyo ve televizyonlara uyguladığınız kapatma cezasının miktarı ve nedenlerini bana kısa bir ayrıntıyla verebilir misiniz? "Evet" dedi. Bugüne kadar, RTÜK kurulduğundan bugüne kadar, Türkiye'deki radyo ve televizyonlara 18 500 gün...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Kaç dakika süre verdiniz Sayın Başkan?
BAŞKAN - Size ne kadar veriyorsam oraya da o kadar veriyorum. Lütfen...
Buyurunuz.
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - RTÜK kurulduğundan bugüne kadar, Türkiye'deki ulusal, bölgesel veya şehirlerdeki radyo ve televizyonların tümüne 18 500 gün kapatma cezası verilmiştir. Bunların 10 000 adedinin gerekçesi bölücü yayındır. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar) 6 000 adedi de irticaî yayındır. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar) 2 500 adedi de kişilik haklarına saldırı, çocukları ve gençleri olumsuz etkileyen gayriahlakî yayındır.
Şimdi, arkadaşlarımızın, özellikle "mahallî televizyonlar bu cezaları kaldıramaz" diye bağırmalarının nedeni budur. (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Çünkü, bu kadar, 16 000 kapatma cezasına... 16 000 günlük kapatmayı paraya çevirirseniz, ödeyemezler.
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Aynı kanun devam etsin, aynı cezalar devam etsin.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Saçmalıyorsun...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - Ama, gün olarak kapattığınızda, bir gün kapanıyor, iki gün kapanıyor, üçüncü, dördüncü, beşinci, onbeşinci, yüzonbeşinci gün melanetine devam ediyor; olay bu, olayın kökü bu. Benim, bu kanunun tümü üzerinde lehinde söz alışımın sebebi, bunu belirtmek içindi; öbürküleri zaten halk gördü.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Harbi temiz adama bak!.. Temize bak, temize!..
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Karadeniz otobanını anlat.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sizi soygunlar ilgilendirmiyor mu?!
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - Yalnız, benim size naçizane tavsiyem...
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Kaç dakika verdiniz Sayın Başkan?
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Çekilmez bu saatte...
BAŞKAN - Sayın Topçu...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - Tamamlıyorum efendim, özür dileyerek tamamlıyorum.
BAŞKAN - Lütfen... Lütfen... (SP ve AK Parti sıralarından gürültüler)
Sayın milletvekilleri, lütfen...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - Benim size naçizane tavsiyem...
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Süresi ne kadar, süresi?
BAŞKAN - Sayın Bekâroğlu, ne dediniz?.. Ne dediniz Sayın Bekâroğlu?
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Süreyi ne kadar veriyorsunuz?
BAŞKAN - Size mi soracağım?!
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - 86'dan söz aldı.
BAŞKAN - Bütün arkadaşlarınıza uyguladığım muameleyi uyguluyorum. Allahaşkınıza!.. Size de 2 dakika verdim Sayın Bekâroğlu.
Lütfen Sayın Topçu...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - Muhalefet, yapılanı beğenmek zorunda değildir... (AK Parti ve SP sıralarından gürülüler)
BAŞKAN - Sayın Topçu, siz, Genel Kurula...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - Obstrüksiyon yapmak, muhalefetin hakkıdır. Muhalefetin eleştirmek, muhalefetin engellemek hakkıdır. Yalnız, benim size naçizane tavsiyem, burada, eski bir arkadaşınız olarak, lütfen, bu işleri yaparken, biraz daha -geçen defa da söyledim- parti kültürünü aşın, çalışın, buraya gelin.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Sen kim oluyorsun be?!
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Oyumuzun rengi olumludur.
Hepinize teşekkür ederim. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Topçu.
Sayın Uluç Gürkan?..
TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, o zaman niye RTÜK Başkanını değiştiriyorsunuz?! Madem güzel kararlar vermiş, niye değiştiriyorsunuz o zaman RTÜK Başkanını?! Niye aleyhinde konuşma yapıyorlar?!
BAŞKAN - Sayın Gürkan, karşıdan bir işaretiniz gözüküyor; ne anlama geldiğini bilmediğim için... Sayın Mehmet Ali İrtemçelik'e mi devrediyorsunuz söz hakkınızı?
H. ULUÇ GÜRKAN (Ankara) - Evet efendim.
BAŞKAN - Peki, buyurun Sayın İrtemçelik.
TURHAN GÜVEN (İçel) - Hem adamı görevden almanın hazırlığını yapıyorsunuz...
MEHMET ALİ İRTEMÇELİK (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sözlerimin başında, söz hakkını bana devretme inceliğini gösteren Sayın Gürkan'a çok teşekkürlerimi ifade ederim.
Değerli arkadaşlarım, önümüzdeki yasanın nesep, usul ve esas yönünden sözü edilmedik noktası kalmadı ve artık, sözün tükendiği noktaya gelmiş bulunuyoruz. Yaşadığımız tartışma süreci sonunda açıklıkla görülüyor ki, birbirimizden ayrıldığımız ikincil değerlendirmeler bir yana bırakılırsa, en temel, en duyarlı bir noktada -Sayın Erol Al müstesna- hepimiz mutabıkız. O mutabakat noktası da, bu yasanın birçok açıdan Anayasaya açık aykırılıklarla malul olduğudur. Oylamaya geçilirken hepimizin gözlerimizin içine bakan gerçeklik budur. Hal böyle olduğuğu ve bu kadar açık olduğu içindir ki, oy vermeden önce, parmağımızı, irademizi, kişiliğimizi oylama cihazına basmadan önce durup düşünmek, hem isabetli hem de tek tek ve topluca hayrımıza olacaktır.
Kendimize sormak mecburiyetindeyiz değerli arkadaşlarım; milletvekilleri olarak, halkımızdan belirli bir süre için aldığımız görev ve yetkileri, kişisel veya partisel hesaplarımız doğrultusunda, dilediğimiz gibi veya işimize geldiği gibi kullanma hakkımız, özgürlüğümüz var mıdır; yoksa, bize emanet edilmiş olan bu görev ve yetkiler, iyi niyetle, emanete sadakat terbiyesiyle, tarih ve millet önünde sorumluluk duygusuyla ve 2 Mayıs 1999 günü bu kürsüden ettiğimiz yemin çerçevesinde kullanılma mutlak koşuluna mı bağlıdır?
Değerli milletvekilleri, kendimize sormak ve aklı başında ve sorumluluklarının bilincinde insanlar olarak yanıtlamak mecburiyetindeyiz. Anayasaya sadakatten ayrılmamak kesin taahhüdünü de içeren yeminimizi, bilerek ve isteyerek çiğnersek, yapılan tüm uyarılara rağmen çiğnersek, Türkiyemizi, yasama organı, Anayasasına itibar etmez bir ülke konumuna düşürmekte beis görmez isek, kendimizi Anayasaya aykırı yasa koymakta serbest addeder isek, milletvekilleri olarak taşıdığımız demokratik meşruiyet ve yalnız bizim meşruiyetimiz değil, onurunu ve işlevselliğini korumakla yükümlü olduğumuz Yüce Meclisin meşruiyeti, yine de yerli yerinde kalır mı; yoksa, sorgulanmaya açık hale mi gelir; kendimize sormak ve yanıtlamak mecburiyetindeyiz değerli arkadaşlarım.
Bizler, kimin için ve hangi hesapla olursa olsun, Anayasaya aykırı yasa koyma cüretini kendimizde bulursak, kişiler, zümreler, kurumlar, yasa ve kural tanımamakta kendilerini serbest addetmezler mi? Eğer, pekâlâ addebilirlerse, bu anlayışın tetikleyeceği süreçlerin toplum ve devlet olarak Türkiyemizi götüreceği yer için "sonuçları öngörülemeyecek fevkalade tehlikeli bir kaos"tan başka bir tanım bulunabilir mi? Türkiye'nin böyle bir geleceğe yöneltilmesinin sorumluluğunu tarih ve millet önünde almaya bizler hazır olabilir miyiz?
Değerli milletvekilleri, kuşkusuz hatırlayacaksınız, yine 2 Mayıs 1999 akşamı Merve Kavakçı'nın bu kürsüden yemin etmesine, o da bizler gibi seçilmiş olduğu halde, aramıza katılmasına izin vermedik. İzin vermedik; çünkü, burası, canımız nasıl isterse öyle davranabileceğimiz, kuralları yok farz edebileceğimiz bir yer değildir. İzin vermedik; çünkü, buradan şifa dileklerimi sunmak istediğim Sayın Başbakan Ecevit'in o akşam belirttiği gibi, haklı olarak belirttiği gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi devlete meydan okunacak yer değildir...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız...
MEHMET ALİ İRTEMÇELİK (Devamla) - Bana da 2 dakika ilave müddet vereceğiniz varsayımıyla devam ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Onun pazarlığı olmaz. Ben, lütfen sözlerinizi tamamlayın dedim...
MEHMET ALİ İRTEMÇELİK (Devamla) - Adil davranacağınızdan emin olduğum için öyle söyledim.
BAŞKAN - Takdir yetkisi bizdedir.
Lütfen devam ediniz...
MEHMET ALİ İRTEMÇELİK (Devamla) - Adil davranacağınızdan emin olduğum için öyle söyledim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Lütfen devam ediniz...
MEHMET ALİ İRTEMÇELİK (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlarım, yine, kendimize sormamız ve sormakla yetinmeyip asgarî bir tutarlılık kaygısıyla yanıtlamamız lazımdır. Yüce Meclis, Anayasaya meydan okunacak yer midir? Devlete meydan okunacak yer olmayan Yüce Meclis, Anayasaya meydan okunabilecek bir yer midir?
HASAN AKGÜN (Giresun) - Anayasa yapılacak yerdir.
MEHMET ALİ İRTEMÇELİK (Devamla) - Değerli milletvekilleri, işte, her birimiz, birazdan, oylarımızla, RTÜK yasasından önce, sizlerle paylaştığım bu sorular karşısında tutum koyacağız. İktidarı ve muhalefetiyle hepimiz bunu çok iyi bilmek ve bu şuurla davranmak durumundayız.
Ne mutlu ki, arşivler -çocuklarımız da dahil- merak edebilecekler için sicillerimizi sadakatle hep saklayacaktır ve yine, ne mutlu ki, hepimiz, her birimiz, o arşivler sayesinde, hatırlanmayı temenni edeceğimiz gibi değil, hatırlanmayı hak ettiğimiz gibi hatırlanacağız.
Yüce Meclise saygılar sunarım. (DYP ve AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın İrtemçelik.
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkanım, bir şey söyleceğim...
BAŞKAN - Hayır, bir şey değil... Değil efendim...
ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Yaşar Topçu, burada, sanki yeni bulmuş gibi, RTÜK'le ilgili birtakım rakamlar söyledi; bu rakamları herkes internetten bulabilir.
BAŞKAN - Lütfen oturunuz...
Sayın milletvekilleri, tasarının tümünün oylanmasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair önerge vardır; önergeyi okuyup imza sahiplerini arayacağım.
"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
850 sıra sayılı kanun tasarısının İçtüzüğün 143/1 inci maddesi uyarınca oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasını saygıyla arz ve talep ederiz."
Ramazan Toprak?.. Burada.
Mehmet Ali Şahin?.. Burada.
Hüseyin Çelik?.. Burada.
Nevzat Yalçıntaş?.. Burada.
Maliki Ejder Arvas? Burada.
Şükrü Ünal?.. Burada.
Mehmet Çiçek?.. Burada.
Sait Açba?.. Burada.
Altan Karapaşaoğlu?.. Burada.
Osman Pepe?.. Burada.
Mustafa Baş?.. Burada.
Hüseyin Kansu?.. Burada.
Ali Sezal?.. Burada.
Faruk Çelik?.. Burada.
Zeki Ünal?.. Burada.
Mehmet Elkatmış?.. Burada.
İlyas Arslan?.. Burada.
Eyüp Fatsa?.. Burada.
Tevhit Karakaya?.. Burada.
Osman Aslan?.. Burada.
Musa Uzunkaya?..Burada.
Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince, açık oylama elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını yine oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun açıkoylama sonucu:
Oy sayısı : 292
Kabul : 201
Ret : 87
Çekimser : 3
Mükerrer : 1
Böylece, kanun kabul edilmiştir; ülkemize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 15 Mayıs 2002 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati : 03.50