DÖNEM : 22 CİLT : 2 YASAMA YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
16 ncı Birleşim
26 . 12 . 2002 Perşembe
İ Ç İ N D E K İ L E R
Sayfa
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, 3 Kasım milletvekili genel seçimlerinden çıkarılması gereken sonuçlara ve tarımla uğraşanların sorunlarının hükümetçe bir an önce çözülmesi gerektiğine ilişkin gündemdışı konuşması
2.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelik'in, ölümünün 66 ncı yıldönümü münasebetiyle, İstiklâl Marşı şairi Mehmet Âkif Ersoy'un kişiliğine ve eserlerine ilişkin gündemdışı konuşması
3.- Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, çekirdeksiz kuru üzüm üreticilerinin sorunlarına ve tarımda doğrudan gelir desteği uygulamasından Manisa İlinin de yararlandırılması gerektiğine ilişkin gündemdışı konuşması
B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Denizli Milletvekili Mehmet Uğur Neşşar ve 26 milletvekilinin, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu yararına çalışan vakıf, dernek gibi kuruluşlarda bağış adı altında toplanan malî kaynağın araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/12)
2.- Hatay Milletvekili Gökhan Durgun ve 30 milletvekilinin, Amik Gölü kurutularak kazanılan arazinin dağıtımı, kullanımı ve bu konulardaki bazı iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/13)
3.- Konya Milletvekili Atilla Kart ve 57 milletvekilinin, belli marka yolcu otobüslerinin teknik kusurları olduğu ve Konya Karapınar'daki trafik kazası sonrasındaki süreçteki nüfuz suiistimali iddialarının araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/14)
C) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Ergene Nehrindeki kirliliğin ve çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/2,6) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/136)
IV.- ÖNERİLER
A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1.- Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
2.- 27 Aralık 2002 Cuma ve 31 Aralık 2002 Salı günleri Genel Kurul çalışması yapılmamasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve İçişleri, Adalet ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/282) (S. Sayısı : 3 ve 3'e 1 inci Ek)
2.- 2003 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeleri Kanunlaşıncaya Kadar Devlet Harcamalarının Yapılmasına ve Devlet Gelirlerinin Tahsiline Yetki Verilmesine Dair Kanun Tasarısı ile Üretimini Likit Petrol Gazı ile Yapan Üreticilerin Zararlarının Karşılanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/320, 1/319) (S. Sayısı : 6)
3.- 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 13.12.2002 Tarih ve 4774 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/318) (S.Sayısı : 5)
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açıldı.
Oturum Başkanı TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün 29 uncu ölüm yıldönümü nedeniyle bir konuşma yaptı.
Ankara Milletvekili Ayşe Gülsün Bilgehan, İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün 29 uncu ölüm yıldönümüne,
Bingöl Milletvekili Feyzi Berdibek, Bingöl İlinin sorunlarına,
İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.
Mardin Milletvekili Muharrem Doğan'ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da köye dönüş sonrası yaşanan sorunlara ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşmasına, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu cevap verdi.
Tokat Milletvekili Mehmet Ergün Dağcıoğlu ve 24 milletvekilinin, Pamukbankın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilmesiyle ilgili iddiaların,
Tokat Milletvekili Mehmet Ergün Dağcıoğlu ve 22 milletvekilinin, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen bankalar ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun faaliyetlerinin,
Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri (10/10, 10/11) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Ordu Milletvekili İdris Sami Tandoğdu'nun Dilekçe Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
25 Aralık 2002 Çarşamba günü (bugün) gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 6 sıra sayılı 2003 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeleri Kanunlaşıncaya Kadar Devlet Harcamalarının Yapılmasına ve Devlet Gelirlerinin Tahsiline Yetki Verilmesine Dair Kanun Tasarısı ile Üretimini Likit Petrol Gazıyla Yapan Üreticilerin Zararlarının Karşılanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 48 saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının üçüncü sırasına alınmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi;
Kuzeyden Keşif Harekâtının görev süresinin 31.12.2002 tarihinden itibaren altı ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi, yapılan görüşmelerden sonra,
Kabul edildi.
Ergene Nehrindeki kirliliğin ve çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/2, 6) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliklerine, siyasî parti gruplarınca aday gösterilen milletvekilleri seçildiler.
Başkanlıkça, (10/2, 6) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yapmak üzere toplanacağı gün, saat ve yere ilişkin duyuruda bulunuldu.
Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının:
1 inci sırasında bulunan Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın (6/3) esas numaralı sözlü sorusunun, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından yazılı soruya çevrilerek gündemden çıkarıldığı bildirildi; soru sahibi de görüşlerini açıkladı.
2 nci sırasında bulunan (6/4),
4 üncü " " (6/7),
5 inci " " (6/8),
7 nci " " (6/10),
8 inci " " (6/11),
9 uncu " " (6/12),
10 uncu " " (6/13),
11 inci " " (6/14),
12 nci " " (6/15),
13 üncü " " (6/16),
14 üncü " " (6/17),
15 inci " " (6/18),
16 ncı " " (6/19),
17 nci " " (6/20),
18 inci " " (6/21),
19 uncu " " (6/22),
21 inci " " (6/24),
22 nci " " (6/25),
24 üncü " " (6/27),
25 inci " " (6/28),
26 ncı " " (6/29),
27 nci " " (6/30),
28 inci " " (6/31),
29 uncu " " (6/32),
Esas numaralı sözlü sorular, ilgili bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi;
3 üncü sırasında bulunan Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın (6/6),
20 ve 23 üncü sıralarında bulunan Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın (6/23), (6/26),
Esas numaralı sözlü sorularına Millî Eğitim Bakanı Erkan Mumcu cevap verdi;
6 ncı sırasında bulunan Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın (6/9) esas numaralı sözlü sorusuna Millî Eğitim Bakanı Erkan Mumcu cevap verdi; soru sahibi de cevaba karşı görüşlerini açıkladı.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının (1/282) (S. Sayısı : 3 ve 3'e 1 inci Ek),
3 üncü sırasına alınan, 2003 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeleri Kanunlaşıncaya Kadar Devlet Harcamalarının Yapılmasına ve Devlet Gelirlerinin Tahsiline Yetki Verilmesine Dair Kanun Tasarısı ile Üretimini Likit Petrol Gazıyla Yapan Üreticilerin Zararlarının Karşılanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (S. Sayısı : 6),
Görüşmeleri, Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
2 nci sırasında bulunan, 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 13.12.2002 Tarihli ve 4774 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporunun (1/318) (S. Sayısı: 5) görüşmeleri, birinci görüşmenin bitiminden 48 saat geçmeden başlanamayacağından,
Ertelendi.
26 Aralık 2002 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 17.43'te son verildi.
Sadık Yakut
Başkanvekili
Enver Yılmaz Türkân Miçooğulları
Ordu İzmir
Kâtip Üye Kâtip Üye
No. : 19
II. – GELEN KÂĞITLAR
26.12.2002 PERŞEMBE
Tasarılar
1.- Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/322) (Adalet ve Plan ve Bütçe ve Çevre Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.12.2002)
2.- Hayvanları Koruma Kanunu Tasarısı (1/323) (Adalet ve İçişleri ve Çevre Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.12.2002)
3.- Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu, Türk Silâhlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu ile Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/324) (İçişleri ve Millî Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.12.2002)
4.- Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/325) (Millî Savunma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.12.2002)
5.- Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/326) (Plan ve Bütçe ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.12.2002)
Teklifler
1.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in; Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 21.1.1998 Tarih ve 4325 Sayılı Kanun ile 15 Nisan 2000 Tarih ve 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/15) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.12.2002)
2.- Bayburt Milletvekili Ülkü Güney'in; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesi ve 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/16) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.12.2002)
3.- Bayburt Milletvekili Ülkü Güney'in; Bayburt İlinde Konursu, Gökçedere ve Masat Adıyla Üç Yeni İlçe Kurulmasına Dair Kanun Teklifi (2/17) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.12.2002)
4.- Hakkâri Milletvekili Mustafa Zeydan'ın; Milletvekili Seçimi Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/18) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.12.2002)
5.- Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu'nun; 2809 Sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/19) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.12.2002)
6.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım ve 65 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/20) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.12.2002)
Tezkere
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin Denetimine Tâbi Kuruluşların 2001 Yılı Faaliyetleri, Bilanço, Kâr ve Zarar Hesaplarına Ait Raporların Sunulduğuna İlişkin Başbakanlık Tezkeresi (3/135) (Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.12.2002)
Raporlar
1.- Türk Vatandaşları Hakkında Yabancı Ülke Mahkemelerinden ve Yabancılar Hakkında Türk Mahkemelerinden Verilen Ceza Mahkûmiyetlerinin İnfazına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/289) (S. Sayısı : 8) (Dağıtma tarihi: 26.12.2002) (GÜNDEME)
2.- Hâkim ve Savcı Adayları Eğitim Merkezi Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun İki Maddesinin Yeniden Düzenlenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/293) (S. Sayısı : 9) (Dağıtma tarihi : 26.12.2002) (GÜNDEME)
3.- Uluslararası Ticarî İşlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Rüşvet Verilmesinin Önlenmesi İçin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/299) (S. Sayısı : 10) (Dağıtma tarihi : 26.12.2002) (GÜNDEME)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, İzmir çevresindeki, sanayi tesislerinden kaynaklanan çevre kirliliğine ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/62) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.12.2002)
2.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, işkence suçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/63) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.12.2002)
3.- İzmir Milletvekili Hakkı Akalın'ın, İzmir'in çöp depolama alanı sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/64) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.12.2002)
4.- Kayseri Milletvekili Muharrem Eskiyapan'ın, Kayseri İncesu tren istasyonunda kara konteyner terminali yapılıp yapılmayacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/65) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.12.2002)
5.- Kayseri Milletvekili Muharrem Eskiyapan'ın, Kayseri Kuzey Çevre Yolu Projesinin ne zaman tamamlanacağına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/66) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.12.2002)
6.- Kayseri Milletvekili Muharrem Eskiyapan'ın, Kayseri'de doğalgazın ne zaman kullanılabileceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/67) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.12.2002)
7.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, İstanbul-Erzurum arası sefere konulan bir trenin Kars'a kadar gidip gitmeyeceğine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/68) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.12.2002)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Denizli Milletvekili Mehmet Uğur Neşşar ve 26 Milletvekilinin, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu yararına çalışan vakıf, dernek gibi kuruluşlarda bağış adı altında toplanan malî kaynağın araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/12) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.12.2002)
2.- Hatay Milletvekili Gökhan Durgun ve 30 Milletvekilinin, Amik Gölü kurutularak kazanılan arazinin dağıtımı, kullanımı ve bu konulardaki bazı iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/13) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.12.2002)
3.- Konya Milletvekili Atilla Kart ve 57 Milletvekilinin, belli marka yolcu otobüslerinin teknik kusurları olduğu ve Konya Karapınar'daki trafik kazası sonrası süreçteki nüfuz suiistimali iddialarının araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/14) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.12.2002)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
26 Aralık 2002 Perşembe
BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Enver YILMAZ (Ordu)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 16 ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, yoklama yapın.
MEHMET SEFA SİRMEN (Kocaeli) - Yoklama yapın Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz, tarımla uğraşanların sorunları hakkında söz isteyen, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın.
Buyurun Sayın Uzunkaya. (AK Parti sıralarından alkışlar)
III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, 3 Kasım milletvekili genel seçimlerinden çıkarılması gereken sonuçlara ve tarımla uğraşanların sorunlarının hükümetçe bir an önce çözülmesi gerektiğine ilişkin gündemdışı konuşması
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Başkanımın şahsında Mümtaz Heyetinizi, sizlerin şahsında da yüce milletimizi saygıyla selamlıyor, 22 nci dönemde halkımızın teveccühüne mazhar olarak, Parlamentoya girerek iktidar ve muhalefet saflarında yer alan değerli arkadaşlarıma, AK Partiye, Cumhuriyet Halk Partisi ile seçim sonucunda Türkiye ve toplum gerçekleriyle yüzleşen tüm partilerimize, Türk demokrasi ve parlamenter sisteminde başarılar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, aziz milletimizin,seçim sonrasına dönük vermiş olduğu kararı, 3 Kasım 2002 Pazar günü sergilemiş olduğu yüce iradeyi, başta yüzde 35 oy alarak tek başına hem de kahir ekseriyetle iktidara getirilen AK Parti olmak üzere, Meclisin tek ve güçlü muhalefet partisi olan Cumhuriyet Halk Partisinin, seçime giren ancak, Parlamento içinde olduğu halde milletimiz tarafından kırmızı kartla Parlamento dışına çıkarılan partilerle, Parlamentoya girmeye çalışan partilerin, toplum, kurum, kuruluş, etkin ve yetkin çevrelerin bu tabloyu çok iyi okuyup anlaması gerekir. Siyaset, yönetme, idare etme sanatı olduğu kadar, duvarın arkasını değil, okyanusların da ötesini görebilme sanatıdır. Bu basireti ve feraseti gösteremeyenlerin, okyanusların ötesini değil, sokağı, caddeyi, orada yaşayan insanlarımızı, lise ve üniversite kapılarındaki mağdur ve mazlum öğrencilerimizi, köylünün, işçinin, üretenin, alınteri akıtıp, helalinden kazanmak isteyen, âdeta, günde yirmidört saat çalışıp karnını doyuramayan ile işsiz milyonların, çalışıyor gözüktüğü halde çoluk çocuğunu geçindiremeyen ve takriben 500 000'i dükkân kapatan esnafımızın, tüccar, sanayici, işadamı, emekli, dul ve yetimler ile hastane kapılarında bugüne kadar inim inim inleyen SSK'lı, Bağ-Kurlu, yeşilkartlı ve Emekli Sandığı mensubu milyonların feryadına kulak asmayanların akıbeti ortadadır.
Beydeba -ki, La Fontaine, o meşhur hikâyelerini ondan devşirmiştir- Kelile ve Dimne adlı eserinde meşhur bir fıkrayı anlatır, daha açığı, bir seremoniyi tablolaştırır; aslan, kurt ve tilkinin bir avlanma seremonisidir. Tabiî, orada, aslan, ibretli bir ders verir kurda ve tilki, bu dersi iyi algılamıştır ki "nereden bu adaletli taksimatı yaptın" deyince, başına gelen musibeti gördüğü için, "yerde yatan kurt kardeşten" demiştir.
Şimdi, aziz millet, kurdu, kuzuyu, arıyı, atı, güvercini, hulasa, bütün canlı ve cansız sembolleri gerektiği şekilde yatırdı ve kaldırdı. Bu tablodan ders alması gerekenler, siyaseti millet için ve millet adına yapmak zorunda olduklarını da elbette bilmelidirler. Ne muhalefet partisinin, halk bana muhalefeti verdi, dolayısıyla, aka da, karaya da muhalefet benim felsefemdir demeye, ne de, iktidarın, ben gücüm ve her şeyim mantığıyla, elbette, demokrasilerde hareket etmeye hakkı yoktur.
Şekil A'da görüldüğü, yani, 3 Kasım gecesi izlendiği üzere, millet, sadece iktidarı cezalandırmadı, sorumluluğunun idraki içinde olmayan Parlamento içerisindeki muhalefet ile âdeta, gökteki yıldızları vaat eden; ancak, güven vermeyen Parlamento dışındaki muhalefeti de cezalandırdı. Bir önceki seçimin en büyük partisini yüzde 22'lerden yüzde 1'lere çeken aziz iradeye saygı duymak ve bu sonuçtan ders almak, bütün siyasetçilerin, siyasetle iştigal edenlerin görevidir. Bundan en büyük dersi alacak olan, yaptığı tüm vaat ve doğru siyaset etme gerçeğiyle karşı karşıya olan, mensubu olmakla iftihar ettiğim iktidar partisi, yani, AK Parti ile tek başına Parlamento içerisinde olumlu muhalefetin sorumluluğu omuzlarına yüklenen Cumhuriyet Halk Partisidir.
Hiçbir zırh ve güvencenin arkasına sığınmadan ferdî ve kurumsal alanda yolsuzluk, arsızlık, vurgun, talan ve soygunun yapılamayacağını, geçmişe ait, bir anlamda devrisabık değil; ama, sabıkalı şahıs ve çevreleri belli zaman dilimi içinde millet adına adil yargının önünde hesaba çekmek, elbette, iktidar ve muhalefetiyle bu aziz Parlamentonun görevi olmalıdır.
Türkiye ve dünya gerçeklerinden hareketle, yapılan vaatleri yerine getirmek, milletin beklentilerini bir bir çözmek, elbette, bu hükümetin, mensubu olduğum partimizin görevidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Sayın Başkan, konuşmamı bitiriyorum.
Tarımın girdilerini azaltmak, başta ucuzlatılması mev'ud tarım sektöründe kullanılan mazot olmak üzere, maliyeti etkileyen, dolayısıyla, üretimi düşüren tüm eksileri ortadan kaldırmak, ürününü hak ettiği değerden satamayan, başta tütün, fındık ve diğer ürünler de olmak üzere, tüm müstahsilimizin ve özellikle elindeki fındığına 2 000 000 lira verileceği ifade edilip ciddî bir beklentiye sevk edilen fındık üreticimize hak ettiği ücreti bir an önce vermek, yapılacak maaş artışlarıyla bordro mahkûmu tüm çalışanlarımızı da rahatlatmak, 58 inci hükümetimizin Acil Eylem Planının, belki, en acil maddeleri konumundadır.
Hükümetimizin, bu ve benzeri büyük önemi haiz konularda gerekli hassasiyeti göstereceğine inanıyor ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Uzunkaya.
Gündemdışı ikinci söz, Mehmet Âkif Ersoy'un ölümünün 66 ncı Yıldönümü nedeniyle söz isteyen Burdur Milletvekili Bayram Özçelik'e aittir.
Buyurun Sayın Özçelik. (AK Parti sıralarından alkışlar)
2.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelik'in, ölümünün 66 ncı yıldönümü münasebetiyle, İstiklâl Marşı şairi Mehmet Âkif Ersoy'un kişiliğine ve eserlerine ilişkin gündemdışı konuşması
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yeni yılınızı içtenlikle kutluyor, 2003 yılının ülkemize, milletimize ve tüm insanlık âlemine hayırlar ve uğurlar getirmesini diliyorum.
1 inci Dönem Burdur Mebusu İstiklal Şairi Mehmet Âkif Ersoy'un vefatının 66 ncı yıldönümü nedeniyle, sizlere, saygılarımı arz ediyor, Âkif merhumu ve onunla birlikte bu cennet vatanın kurtuluşuna hizmeti geçen büyüklerimizi, gazilerimizi minnetle, şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
1878 yılında doğup, 27 Aralık 1936 tarihinde vefat eden İstiklal Şairimizin ömrü, 93 Harbi, Balkan Savaşları, Çanakkale ve Birinci Dünya Savaşı sonunda galip devletler tarafından Sevr Antlaşması imzalattırılarak milletimiz iradesinin yok edilmeye çalışıldığı dönem ile Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının, İstiklal Savaşını milletle birlikte kazanarak, Türkiye Cumhuriyetini kurduğu döneme rastlar.
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun dünyadaki sömürge ve esir milletlere örnek teşkil etmesi, Şairimizi yakından etkilemiştir.
Kurtuluş Savaşında, millî ruhun uyanmasında ve bağımsızlık mücadelesine dönüşmesinde, Mehmet Âkif Ersoy'un vatan ve bayrak aşkını ifade eden ateşli mısralarının çok büyük katkısı olmuştur.
Onun şahsında ve eserlerinde, bir taraftan, Mehmet Âkif'in şahsî planda müşfik ve uysal yapısını, diğer yandan, bir kahraman kükreyişiyle, Türk Milletini nasıl birlik ve beraberliğe, millî mücadeleye katılmaya çağırdığını görüyoruz.
Her mısraın Âkif'te ayrı bir çilesi, ayrı bir hikâyesi vardır; fakat, o, her çileyi, şu cennet vatanın kurtuluşu için bir uyanışa çevirmiştir.
Bursa'da Osman Gazi'nin Türbesine tekme vuran Yunan generalinin bu tavrından fevkalade üzülen Âkif, "Bülbül" şiirini, bir ağacın altında, bülbül sesi eşliğinde; ama, ona gıpta ederek, onu kıskanarak, bir özeleştiri niteliğinde yazmıştır.
"Eşin var, aşiyanın var, baharın var ki beklerdin,
Kıyametler koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin?
O zümrüt tahta kondun, bir semavi saltanat kurdun,
Cihanın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun."
Yurdu çiğneyenlerden çok, çiğnetenlere kızmış; ancak, milleti karamsarlığa da sürüklememiştir.
"Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak/Alçak bir ölüm varsa, eminim budur ancak" diyerek, milletini boşvermişlikten kurtarmış ve onları şahlandırmıştır.
Bu inançladır ki, İstiklal Marşı güftelerini kaleme almıştır. Üzerine giyecek yeni bir palto alamayacak kadar maddî durumu zayıf olan şairimiz, yazdığı İstiklal Marşı güftesi için öngörülen yarışma ödülünü almayarak, vatanseverliğini en vakur bir şekilde göstermiştir.
Arkadaşları "böyle güzel bir marş, bir daha yazar mısın" diye sorduklarında, "Allah bir daha Türk Milletine İstiklâl Marşı yazdırtmasın" diyerek, mütevazı bir cevap vermiştir.
"Ben, ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım."
İstiklal Marşımız, anlamıyla ve ruhuyla, Mehmet Âkif Ersoy'un ve Türk istiklalinin ölümsüzlük marşı olarak sonsuza dek yaşayacaktır; çünkü, İstiklal Marşımız, en zor şartlarda bile, Türk Milletinin bağımsızlığını koruyacağını haykıran ve hür yaşamayı hak eden halkın bir hürriyet destanıdır.
BAŞKAN - Sayın Özçelik, sözlerinizi toparlar mısınız.
BAYRAM ÖZÇELİK (Devamla) - Onun şiirlerinde, milletin sosyal yapısını, kültürünü, dilini ve inancını pınar suları berraklığında görmek mümkündür. Zatıâlilerine takdim buyuracağım şu dizelerinde bizlere mesaj verir gibidir:
"Ver bütün kudreti kanuna ki vahdet yürüsün,
Yoksa millet değil ancak dağınık bir sürüsün,
Memleket zaten ayol, baksana allak bullak,
Sen de hissinle yürürsen batırırsın mutlak,
Ya kuzum, zaptiye ruhuyla hükümet sürenin,
Yeri altındadır, üstünde değildir kürenin!"
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri "kadir bilir olunuz ki, sizin de kadriniz bilinsin" diyen 1 inci Dönem Burdur Mebusu Mehmet Âkif'e, Burdur'da kurulacak olan üniversiteye onun adını vermek suretiyle, kadirşinaslığımızı gösterelim diyorum.
Burdur'a üniversite kurulması, Millî Eğitim Alt Komisyonunda aranılan tüm kriterlere tamamen uymaktadır, kamu maliyesine de ek yük getirmeyecektir. Burdur halkı, iki ayrı şehre, iki ayrı üniversiteye 10 000'e yakın öğrencisiyle bağlı olan fakülte ve yüksekokullarının, tek çatı altında, Burdur'da, Mehmet Âkif Ersoy Üniversitesi adı altında kurulmasını istemekte ve beklemektedir. Burdurlulardan bu üniversiteyi esirgemeyeceğinizi umuyorum.
27 Aralık 1936 tarihinde vefat eden Mehmet Âkif'in manevî hatırası önünde hürmetle eğilirken, Türkiye Büyük Millet Meclisinde onunla aynı işi yapmış olmaktan dolayı gurur duyduğumu huzurunuzda ifade etmek istiyorum.
"Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, hakka tapan milletimin istiklal."
Yüce Heyetinizi en derin duygularla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Özçelik.
Gerçekten, Allah, Türk Milletine bir daha İstiklal Marşı yazdırmaz.
Gündemdışı üçüncü söz, çekirdeksiz kuruüzüm üreticilerinin sorunları hakkında söz isteyen Manisa Milletvekili Hasan Ören'e aittir.
Buyurun Sayın Ören. (Alkışlar)
3.- Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, çekirdeksiz kuru üzüm üreticilerinin sorunlarına ve tarımda doğrudan gelir desteği uygulamasından Manisa İlinin de yararlandırılması gerektiğine ilişkin gündemdışı konuşması
HASAN ÖREN (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye'nin gündemi bir hayli dolu. Avrupa Birliği, Irak, Kıbrıs sorunları nedeniyle, gerçekten Türkiye'nin en büyük sorunu olan yolsuzluk, işsizlik, tarımda çalışanların bugünkü durumları Parlamentonun önüne pek sık getirilmedi.
Musa Uzunkaya arkadaşımıza teşekkür ediyorum; iktidar partisinin mensubu olarak, gerçekten, tarımdaki sıkıntıları, muhalefet partisinin milletvekili gibi gündeme getirdi. Hakikaten, büyük sıkıntı içerisinde tarımda çalışan insanlarımız.
Manisa ise, bunların içerisinde en büyük sıkıntıyı yaşayan illerden birisi. Biliyorsunuz, Manisa'da, üzüm olayı çok önemlidir. Manisa'da, 100 000 aile, üzümle geçimini sağlamaktadır. Bu aileleri 4 kişiyle çarparsanız, 400 000 insanın gelir kaynağı üzümdür. Ama, Manisa'da, bu dönem, üzümler kesilip sergiye yatırıldığında doğal afet yaşandı. Sergiye yatırılan 240 000 ton üzümün yüzde 40'ı, bu doğal afet sonucu, üreticinin elinden gitti. Hatta, doğal afetin yaşandığı gün -bizler o zaman adaydık, milletvekili adayıydık, orada bu kötü olayı gördük; inşallah, bir daha görmeyiz- insanlar, çocuklarıyla, ellerinde kelterler, suyun içerisinden, kestikleri üzümleri toplamakla meşguldüler. Sarıgöl'de, Saruhanlı'da, Alaşehir'de, Yeşilyurt'ta o insanları görmek... Ben, bir daha görmek istemiyorum; biliyorum, sizler de görmek istemiyorsunuz; ama, bundan önceki hükümet, bu konuda, üzüm üreticisine biraz olsun nefes aldırmak için, Tekelin kişi başına 5 ton üzüm almasını öngörmüştü. Bu, sular içerisinde gezen üzüm, toplandıktan sonra alkol olmanın dışında hiçbir işe yaramıyor ve 21 inci Dönem Parlamentosunu teşkil eden hükümet tarafından üreticiden 5 ton üzüm alınabiliyordu. 13 Aralıkta Tekel tarafından üzüm alımları durduruldu. Şimdi, sadece, Alaşehir'de olmak kaydıyla, 2 ton üzüm alınıyor.
Değerli arkadaşlarım, şu an, üreticinin elinde işe yaramayan 20 000 ton üzüm var. 20 000 ton üzümün parasal değeri 18 ilâ 20 trilyon tutuyor. Tekel bunu 1 060 000 liradan alıyor; fakat, Tekelin bu alımı yapmaması, üreticinin elinden bu üzümleri almaması, tüccarın 500 000 liradan almasına neden oluyor. Peki, tüccar 500 000 liradan alıyor da, Türkiye'de tarım alanında yapılan ihracata hayrı mı oluyor; hayır, kaliteyi bozuyoruz. Tüccar, bu üzümleri, iyi üzümlerle karıştırarak ihraç etme yoluna gidiyor. İhraç ettiğimiz üzümler de kalite bozukluğundan dolayı geriye döndürülüyor.
Değerli arkadaşlarım, Manisa çiftçisinin elinde kalan 20 000 ton üzümün Tekel tarafından acilen alınması şarttır. Eğer, Manisa bölgesinde üreticiye bu destek sağlanmaz ise; bilin ki, gelecek yılki üretimde düşüklük olacaktır; bilin ki, Manisa'da 100 000 ailenin 3 Kasım öncesi, sizlerin vaatleri ile yüzleri gülmeye başlamıştı; ama, gün geçtikçe o yüzlerdeki gülümseme, maalesef, kalmıyor. Bu gülümsemenin devam etmesi için, kesinlikle, Manisa çiftçisinin elindeki üzümlerin bir an önce Tekel tarafından alınması gerekmektedir.
Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekili olarak köyleri dolaştığımızda, Cumhuriyet Halk Partisinin programında 2003 yılı istikrar yılı olarak geçiyordu; ama, değerli AKP'li arkadaşlarımız, tahmin ediyorum, biraz vaatlerin ucunu kaçırdılar.
BAŞKAN- Sayın Ören, sözlerinizi toparlar mısınız; 1 dakika süre veriyorum.
HASAN ÖREN (Devamla)- Mazotundan, tarım kredi kooperatiflerindeki faizlere, anaparanın bölünmesine kadar her türlü vaat söylendi. Şimdi insanlar beklenti içerisinde.
Değerli arkadaşlarım, bir ikinci konu, tarımda gelir desteğiyle ilgili. Bakınız, tarımda gelir desteği bundan 10 gün önce 11 ile dağıtıldı. 11 ilin içerisinde, afete maruz kalan, gerçekten afetten belki de Türkiye'de en fazla etkilenen ve doğrudan gelir desteğiyle ilgili parayı alamayan il sadece Manisa. Peki nereye verildi; Kayseri'ye verildi, Sıvas'a verildi, Yozgat'a verildi. Bunları söylerken, Başbakan ve Maliye Bakanıyla ilgili olayı vurgulamaya çalışmıyorum; ama, seçmenim öyle düşünüyor. Belki oradaki bürokratlar Sayın Başbakana, belki oradaki bürokratlar Maliye Bakanına şirin gözükmek için bu 11 ili almış olabilirler; ama, o 11 ilin içerisinde, eğer hak var ise, eğer adalet var ise, birinci sırada Manisa'nın olması gerekli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN ÖREN (Devamla)- Çünkü, Manisa, gerçekten, doğal afete uğramış illerin başında gelen bir yer. Ben, lütfen, rica ediyorum... Manisa'dan AKP'nin 6 milletvekili, CHP'nin 4 milletvekili olarak geldik. Biz, hepimiz aynı geminin içerisindeyiz; tıpkı 21 inci Dönem Parlamentosunda aynı geminin içerisinde olan siyasî partilerin hepsi nasıl batarak boğuldu ise, biz batmayalım, Cumhuriyet Halk Partisi elini uzatıyor. Cumhuriyet Halk Partisi, gerçekten, gösterdiği muhalefet anlayışıyla belki Türkiye'de yeni bir sayfa açıyor. Sizler de, inanıyorum ki, buna elinizi uzatacaksınız.
Ülkenin sorunları gerçekten fazla. Doğrudan gelir desteğiyle ilgili, Manisa'nın 11 il içerisinde olmaması hakkaniyete uygun değildir. Yapılacak düzenlemeyle, tahmin ediyorum, yılbaşından önce eğer Manisa'ya sevgili AKP'li milletvekili arkadaşlarım bu müjdeyi verirlerse...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ören, teşekkür ediyoruz.
HASAN ÖREN (Devamla) - Sayın Başkan, son cümlemi toparlayıp kapatıyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Ören.
HASAN ÖREN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, gerçekten, Türkiye'deki çiftçi zor durumda. Bunu, sizlerin de bizlerin de çok iyi bildiğini biliyorum. İnanıyorum ki, en kısa dönemde, Manisa'daki çiftçilerin yüzünü güldürecek haberleri hep beraber vereceğiz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Ören.
Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.
Meclis araştırması önergeleri vardır; okutuyorum:
B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Denizli Milletvekili Mehmet Uğur Neşşar ve 26 milletvekilinin, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu yararına çalışan vakıf, dernek gibi kuruluşlarda bağış adı altında toplanan malî kaynağın araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/12)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kamu kurum ve kuruluşlarında ya da kamu yararına çalışan vakıf, dernek ve benzeri kuruluşlarda, hizmetler sırasında yurttaşlardan "bağış" adı altında zorunlu olarak para toplanmaktadır. Bu kurum ve kuruluşlarda, çok yaygın olan ve bu uygulamayla büyük miktarlarda bütçedışı para toplanmakta ve bu paraların kimler tarafından ve hangi amaçlarla kullanıldığı da açıklıkla bilinmemektedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 98 inci maddesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri çerçevesinde, kamu hizmetleri sırasında toplanan bağışların kamu ve kamu yararına çalışan dernek, vakıf gibi kuruluşlardaki yaygınlığı, toplanan paranın ulaştığı rakamlar ile sağlanan bu kaynakların kimler ve hangi amaçlar için harcandığının belirlenebilmesi için Meclis araştırması açılmasını istiyoruz. Gereği için yüce makamlarınıza arz ederiz.
Saygılarımızla.
1- Mehmet Uğur Neşşar (Denizli)
2- Uğur Aksöz (Adana)
3- Tuncay Ercenk (Antalya)
4- V.Haşim Oral (Denizli)
5- Kemal Sağ (Adana)
6- Feridun Fikret Baloğlu (Antalya)
7- Ufuk Özkan (Manisa)
8- Nail Kamacı (Antalya)
9- Muharrem Eskiyapan (Kayseri)
10- Mustafa Gazalcı (Denizli)
11- Mehmet Yıldırım (Kastamonu)
12- Hüseyin Ekmekçioğlu (Antalya)
13- Selami Yiğit (Kars)
14- Osman Coşkunoğlu (Uşak)
15- Mehmet Kartal (Van)
16- Muharrem Kılıç (Malatya)
17- Mustafa Sayar (Amasya)
18- Sedat Pekel (Balıkesir)
19- Salih Gün (Kocaeli)
20- Tacidar Seyhan (Adana)
21- Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu (Ankara)
22- Mehmet Ziya Yergök (Adana)
23- Hüseyin Bayındır (Kırşehir)
24- Muharrem Doğan (Mardin)
25- Hüseyin Güler (Mersin)
26- Abdulaziz Yazar (Hatay)
27- Şefik Zengin (Mersin)
Gerekçe:
Kamu kurum ve kuruluşları ya da kamu yararına çalışan dernek, vakıf ve benzeri kuruluşlarda son yıllarda çok yaygınlaşan bir uygulamayla, hizmetler sırasında yurttaşlardan bağış adı altında para toplanmakta ve bu uygulamanın, âdeta, rutin uygulama durumuna geldiği görülmektedir. Yurttaşlarımız işlerini gördürmek için zorunlu olarak gittikleri bu kurum ve kuruluşlarda kendilerinden talep edilen paraları istemeseler de, işlerini yaptırmak için yatırmak zorunda kalmaktadırlar. Halbuki, bu gibi hizmetler karşılığı alınması zorunlu olan harç ve ücretlerin neler olduğu bellidir. Yurttaşlarımız bu durum karşısında yakınmalarını çevrelerinde sürekli olarak dile getirmelerine karşın, işlerinin görülmeyeceği kuşkusuyla itiraz edememektedirler. Ayrıca, ekonomik koşulların son derecede ağışlaştığı günümüzde kimi zaman bağış adı altında alınan paraların diğer harç ve hizmet bedellerini de aşacak düzeyde tahsil edilmesi, geçimlerini zor sağlayan yurttaşlarımız için büyük yük oluşturmaktadır. Kaldı ki, tanımı olarak gönüllü olması gereken bir uygulamanın, âdeta, zorunlu biçimde dayatılması, hukuka aykırı olduğu kadar bu uygulama, devletine büyük saygı ve güven duyan yurttaşlarımızın bu duygularının istismarı anlamına da gelmektedir.
Bu uygulamaların kamu kuruluşları ve kamu yararına çalışan dernek, vakıf ve benzeri kuruluşlardaki yaygınlığı ile toplanan paraların miktarının ne olduğu bilinmemekle birlikte çok yaygın olduğu ve çok büyük boyutlara ulaştığı sanılmaktadır. Oluşturulan ve bütçe denetimi dışı olarak kullanılan bu büyük kaynağın kimlerin elinde ve ne amaçlar için harcandığı ve topluma ne yarar sağladığı da belli değildir. Büyük miktarlara ulaşan bu kaynağın temsil giderleri gibi isimler altında çoğu kez keyfî ya da lüks harcamalar için kullanıldığına dair duyumlar bulunmaktadır. Bu uygulamaların sakıncaları açık olduğu gibi, kamu yararı adı altında toplanan büyük kaynakların bütçe denetiminden uzak olması da düşünülemez.
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.
İkinci önergeyi okutuyorum:
2.- Hatay Milletvekili Gökhan Durgun ve 30 milletvekilinin, Amik Gölü kurutularak kazanılan arazinin dağıtımı, kullanımı ve bu konulardaki bazı iddiaların araştırılarak alınması gereken önemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/13)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Hatay İlindeki Amik göl yatağının kurutulması sonucu elde edilen araziye yapılan iskân işlemlerinin incelenip araştırılarak, iddiaların doğru olup olmadığının ortaya çıkarılması, arazileri yıllardır kullanan köylülerinin mağduriyetinin giderilmesi ve arazinin gerçek ihtiyaç sahibi köylülere dağıtılmasını sağlayacak önlemlerin alınması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1- Gökhan Durgun (Hatay)
2- Ali Kemal Deveciler (Balıkesir)
3- Fuat Çay (Hatay)
4- Orhan Erarslan (Niğde)
5- Zübeyir Amber (Hatay)
6- Mehmet Şerif Ertuğrul (Muş)
7- Tacidar Seyhan (Adana)
8- Kemal Demirel (Bursa)
9- Abdulaziz Yazar (Hatay)
10- Mehmet Yıldırım (Kastamonu)
11- Muharrem İnce (Yalova)
12- Vahit Çekmez (Mersin)
13- Harun Akın (Zonguldak)
14- Mustafa Özyurt (Bursa)
15- Mevlüt Coşkuner (Isparta)
16- Feramus Şahin (Tokat)
17- İnal Batu (Hatay)
18- Osman Kaptan (Antalya)
19- Orhan Sür (Balıkesir)
20- Mehmet Parlakyiğit (Kahramanmaraş)
21- Hüseyin Ekmekçioğlu (Antalya)
22- Mehmet Mesut Özakcan (Aydın)
23- Halil Tiryaki (Kırıkkale)
24- Hüseyin Güler (Mersin)
25- Hüseyin Özcan (Mersin)
26- Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu (Ankara)
27- Zekeriya Akıncı (Ankara)
28- Muharrem Doğan (Mardin)
29- Türkan Miçooğulları (İzmir)
30- Hakkı Akalın (İzmir)
31- Ali Rıza Bodur (İzmir)
Gerekçe:
Hatay İlindeki Amik göl yatağı, 1966 yılında başlanan kurutma işlemlerinin sonucunda, 1974 yılında tarım arazisi haline getirilmiştir. Bu çalışmalara civar köylüler etkin bir şekilde katılmıştır.
Yaklaşık 90 000 hektar olan araziden 70 000'i dağıtıma tabi edilmiş ve 1974, 1986 ve 1989 yıllarında 10'ar dönüm olarak, bölgedeki, sosyal güvenliği olmayan, başka bir işte çalışmayan köylülere beş yıllığına kiraya verilmiştir. Yaklaşık otuz yıl boyunca bu araziler ilgililerce işlenip kullanılırken tahliye işlemleri başlatılarak araziler köylülerin elinden alınmaya başlanmıştır.
Bu arazi üzerinde, İskân Kanunu gerekçe gösterilerek yerleştirme işlemleri yapılmıştır. Bu şekilde iskân edilenler içerisinde kanunun aradığı şartları haiz olmayan, iş güç sahibi kimseler olduğu yaygın iddia halindedir.
İhtiyaç sahibi olan bölge köylülerinin mağdur edilerek, kanunî şartlar taşımayan ve ihtiyaç sahibi olmayan kimselere arazi dağıtılması köylüleri geçim sıkıntısına sürüklemekte ve toplumsal huzuru bozmaktadır.
Tahliye işlemleri yapılan arazinin yaklaşık yüzde 70'inin ekili olması da üzerindeki ürünün geleceğini ve bunları ekenlerin haklarını belirsiz hale sokmaktadır.
Öte yandan, 70 000 hektar dağıtıma tabi olan arazinin dağıtılmayan 20 000 hektar kısmı ve aynı bölgedeki TİGEM'e ait 15 000 dönüm arazinin de köylülerin ihtiyaçlarının ve mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla kullanılması mümkün görünmektedir.
Bu nedenlerle, yaklaşık 25 köyü ve 3 000 aileyi mağdur eden ve gelecek kaygısına sürükleyen bu uygulamaların sonuçlarının araştırılıp değerlendirilmesi ve uygulamalarla ilgili iddiaların doğru olup olmadığının ortaya çıkarılması, arazileri yıllardır kullanan köylülerin mağduriyetinin giderilmesini ve arazinin gerçek ihtiyaç sahibi köylülere dağıtılmasını sağlayacak önlemlerin alınması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Diğer önergeyi okutuyorum:
3.- Konya Milletvekili Atilla Kart ve 57 milletvekilinin, belli marka yolcu otobüslerinin teknik kusurları olduğu ve Konya Karapınar'daki trafik kazası sonrasındaki süreçteki nüfuz suiistimali iddialarının araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/14)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Son beş-altı yıl içinde 80-100 civarında O 403 SHD Mercedes marka otobüsler ile benzer tasarıma sahip olan Neoplan ve Setra marka yolcu otobüslerinin;
"Yakıt tankları ile yolcu bölümü arasındaki koruma mekanizmaları ve elektronik sistemleri" konusunda, tasarım ve üretime yönelik hata bulunduğu,
Bu hatanın "yolcu ve tüketici güvenliği" bakımından risk yarattığı ve 4077 sayılı Yasa hükümlerini ihlal eden bir durum olduğu,
AB sürecinde, ülkemize, Ortadoğu-Afrika ülkelerine yönelik "çifte standarda" dayalı bir uygulama olduğu,
Bu aşama içinde, yine, son dört yıl içinde bütün bu konuların idarî ve yasal anlamda denetimini yapmak durumunda olan idarî birimlerimizin ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığının, yapılan başvurulara rağmen, idarî ve yasal denetim görevini yapmadığı,
"Nüfuz suiistimali" yoluyla yargılamaya birtakım, dernekler, bir bölüm basın ve dönemin Adalet Bakanlığı tarafından müdahalede bulunulduğu; bu kapsamda "yargı bağımsızlığını ve yargıç teminatını" ihlale yönelik uygulama yapıldığı, yine, Yargıtay tarafından "reddi hâkim talebinin reddine" karar verilmiş olmasına rağmen, Adalet Bakanlığı tarafından aynı konuyla ilgili olarak mahkeme yargıcı hakkında "görevi kötüye kullanmak" suçlamasıyla dava açıldığı,
Basın özgürlüğü kavramının "medya-ticaret-siyaset" ilişkileri içinde kötüye kullanıldığı; bu kapsamda, mahkeme yargıcının şahsında "Türk adlî yapısına" yönelik hakaretamiz girişimlerde bulunulduğu;
Yolundaki iddiaların doğru olup olmadığının ve inceleme aşamasında, resen, görülecek hususların tespiti amacıyla; Anayasanın 98 inci ve Meclis İçtüzüğünün 104-105 inci maddeleri gereğince inceleme yapılmasını ve Meclis araştırması açılması için gereğini arz ederiz.
1- Atilla Kart (Konya)
2- Mustafa Özyürek (Mersin)
3- Hasan Aydın (İstanbul)
4- Nadir Saraç (Zonguldak)
5- Mehmet Ziya Yergök (Adana)
6- Muhsin Koçyiğit (Diyarbakır)
7- Naci Aslan (Ağrı)
8- Mustafa Özyurt (Bursa)
9- Muharrem Toprak (İzmir)
10- Nezir Büyükcengiz (Konya)
11- Hüseyin Özcan (Mersin)
12- Muharrem Eskiyapan (Kayseri)
13- Ersoy Bulut (Mersin)
14- Ali Oksal (Mersin)
15- Muharrem İnce (Yalova)
16- Bayram Ali Meral (Ankara)
17- Memduh Hacıoğlu (İstanbul)
18- Birgen Keleş (İstanbul)
19- Muharrem Kılıç (Malatya)
20- Ayşe Gülsün Bilgehan (Ankara)
21- İsmail Değerli (Ankara)
22- Ali Topuz (İstanbul)
23- İlyas Sezai Önder (Samsun)
24- Razaman Kerim Özkan (Burdur)
25- Sedat Pekel (Balıkesir)
26- Şevket Arz (Trabzon)
27- Hüseyin Ekmekçioğlu (Antalya)
28- Erdal Karademir (İzmir)
29- Yılmaz Kaya (İzmir)
30- Muharrem Doğan (Mardin)
31- Hüseyin Bayındır (Kırşehir)
32- Uğur Aksöz (Adana)
33- Salih Gün (Kocaeli)
34- İdris Sami Tandoğdu (Ordu)
35- Mehmet Tomanbay (Ankara)
36- Enis Tütüncü (Tekirdağ)
37- Ali Kemal Deveciler (Balıkesir)
38- Mehmet Boztaş (Aydın)
39- Gökhan Durgun (Hatay)
40- Mevlüt Coşkuner (Isparta)
41- Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu (Ankara)
42- Yaşar Tüzün (Bilecik)
43- Berhan Şimşek (İstanbul)
44- İsmail Özay (Çanakkale)
45- Kemal Sağ (Adana)
46- Nevin Gaye Erbatur (Adana)
47- Halil Ünlütepe (Afyon)
48- Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)
49- Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul)
50- Mustafa Yılmaz (Gaziantep)
51- Ahmet Yılmazkaya (Gaziantep)
52- Orhan Erarslan (Niğde)
53- Feridun Fikret Baloğlu (Antalya)
54- Tuncay Ercenk (Antalya)
55- Nail Kamacı (Antalya)
56- Zekeriya Akıncı (Ankara)
57- Özlem Çerçioğlu (Aydın)
58- Ali Arslan (Muğla)
Gerekçe:
24 Ekim 1997 tarihinde Karapınar-Ereğli Devlet Karayolunun 21 inci kilometresinde saat 22.00 sularında 0 403 SHD Mercedes marka yolcu otobüsüyle boş olan yakıt tankerinin kafa kafaya çarpışması sonucunda; tanker şoförü ve yardımcısıyla otobüste bulunan 47 yolcu -ki toplam 49 kişi- 1 dakika içinde meydana gelen yangın sebebiyle "yanarak" ölmüşlerdir. Otobüs şoförü ve yardımcısıyla, 2 ve 3 numaradaki yolcular ise çarpışmanın şiddetiyle dışarıya savrulduklarından ölümden kurtulmuşlardır.
Kazada ölen yolcuların çok büyük bir bölümü, Cumhuriyet Bayramı öncesinde, Ege yöresinde bulunan ailelerini ziyarete gitmekte olan ve Niğde-Kayseri Üniversitelerinde okumakta olan üniversite öğrencileriydi.
Karapınar Asliye Ceza Mahkemesinde yargılama esnasında ODTÜ'den Prof. Dr. Hüseyin Vural ve 3 arkadaşının beş aylık mesai sonucunda hazırlamış oldukları ve ekleriyle beraber 2 185 sayfaya ulaşan bilirkişi raporuna göre:
İşletmeci firmaların ve sürücülerin olayın meydan gelmesindeki kusurlarının olduğu, bunun yanında, İçişleri, Sanayi ve Ticaret, Ulaştırma, Bayındırlık ve İskân Bakanlıkları ile Karayolları ve Emniyet Genel Müdürlüğünün "görev ve hizmet kusurlarının" bulunduğu, en nihayet, üretici firmanın ülkemiz şartlarını nazara almayan ve evrensel normların altında kalan, bunun yanında "yolcu ve tüketici güvenliğini" ihlal eden "tasarım ve üretim" hatasının varlığı iddia edilmiştir.
İşte, bu aşamadan sonra üretici firmanın; ülkemizin varlıklı işadamlarının oluşturduğu ve yine bir bölüm basının da destek verdiği bir kampanya başlatarak, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik kriz ortamını da kullanarak, ortada sanki "yabancı yatırımcıya karşı ideolojik sebeplerle karşı çıkma" hareketinin bulunduğu ve idarî-adlî mercilerimizin yabancı yatırımcıyı ürküten, tedirgin eden davranışlar içinde bulundukları gerekçesiyle; idarî ve adlî mercilere yönelik bir kampanyanın sistemli olarak başlatıldığı, olayın mağdurları tarafından ısrarla dile getirilmeye başlanmıştır.
Bu iddiaların tahkiki esnasında, Anayasanın 138/3 üncü maddesindeki düzenlemenin ihlal edilmemesine özen gösterilmelidir.
Demokrasinin ve hukuk devleti kavramının, bütün kurum ve kurallarıyla işleyip işlemediğinin tahkiki, soruşturmanın sonucuna göre iddiaların doğruluğu sübut bulduğu takdirde ilgililer hakkında idarî ve adlî incelemenin yapılabilmesi bakımından ve resen görülecek sebepler nazara alınarak ;
Türkiye Büyük Millet Meclisinin doğru bilgilendirilmesi amacıyla, Anayasanın 98 ve Meclis İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve talep etmek zorunluluğu doğmuştur.
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Ergene Nehrindeki kirliliğin ve çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/2,6) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutuyorum :
C) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Ergene Nehrindeki kirliliğin ve çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/2,6) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/136)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Komisyonumuz başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyelerini seçmek üzere, 25.12.2002 Çarşamba günü saat 17.00'de ana bina, PTT karşısı, Araştırma Komisyonu Toplantı Salonunda 11 üyeyle toplanmış ve aşağıda isimleri yazılı sayın üyeler, belirtilen görevlere seçilmişlerdir.
Komisyon Geçici Başkanı
Cüneyt Karabıyık
Adı ve Soyadı Seçim Bölgesi Aldığı oy
Başkan : Yahya Baş İstanbul 11
Başkanvekili : Ahmet Kambur Tekirdağ 11
Sözcü : Ahmet Gökhan Sarıçam Kırklareli 11
Kâtip : Rasim Çakır Edirne 11
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Danışma Kurulunun önerisi vardır; okutuyorum:
IV.- ÖNERİLER
A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1.- Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No: 8 Tarihi: 26.12.2002
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının 3 üncü sırasında yer alan 6 sıra sayılı, 2003 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeleri Kanunlaşıncaya Kadar Devlet Harcamalarının Yapılmasına ve Devlet Gelirlerinin Tahsiline Yetki Verilmesine Dair Kanun Tasarısı ile Üretimini Likit Petrol Gazı ile Yapan Üreticilerin Zararlarının Karşılanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının bu kısmın 2 nci sırasına alınması ve bugünkü birleşimde 5 sıra sayılı, 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 13.12.2002 Tarihli ve 4774 Sayılı Kanunun ikinci görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması, 27 Aralık 2002 Cuma günü de Genel Kurulun 14.00-20.00 saatleri arasında çalışmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Salih Kapusuz Oğuz Oyan
AK Parti Grubu Başkanvekili CHP Grubu Başkanvekili
BAŞKAN - Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
Önce, yarım kalan işlerden başlıyoruz.
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının müzakerelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve İçişleri, Adalet ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/282) (S. Sayısı: 3 ve 3'e 1 inci Ek)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan karar gereğince, 2003 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeleri Kanunlaşıncaya Kadar Devlet Harcamalarının Yapılmasına ve Devlet Gelirlerinin Tahsiline Yetki Verilmesine Dair Kanun Tasarısı ile Üretimini Likit Petrol Gazı ile Yapan Üreticilerin Zararlarının Karşılanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.
2.- 2003 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeleri Kanunlaşıncaya Kadar Devlet Harcamalarının Yapılmasına ve Devlet Gelirlerinin Tahsiline Yetki Verilmesine Dair Kanun Tasarısı ile Üretimini Likit Petrol Gazı ile Yapan Üreticilerin Zararlarının Karşılanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/320, 1/319) (S. Sayısı : 6) (1)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporları, 6 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Oğuz Oyan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, burada, üç aylık geçici bütçe üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini bildirmek üzere, belirtmek üzere söz almış bulunuyorum.
Yeni yılın ilk üç ayını bir geçici bütçeyle geçireceğiz. Bilindiği gibi, geçici bütçeler, Türkiye uygulamasında, genellikle bütçe sürecinin seçim dönemleriyle çakışması nedeniyle uygulamaya gelmektedir. Esas bütçeyi nisan ayından itibaren tartışacağız. Bütçeler, kamu hizmetlerinin miktarını, türünü, bunların nispî ağırlıklarını belirlediği gibi, bunların finansmanı için gerekli kamu gelirlerinin, başta vergiler olmak üzere, alınmasına izin veren, yetki veren belgelerdir. Bu anlamda bütçe...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teknik bir arıza nedeniyle ara vermek zorunda kaldık.
(1) 6 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Sayın Oyan, sözlerine kaldığı yerden, süre vermek suretiyle devam edecektir.
Buyurun Sayın Oyan.
Sürenizi yeniden başlatıyorum.
OĞUZ OYAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir geçici bütçeyle, bu yılın malî başlangıcını yapıyoruz. Bütçeler, hangi kamu hizmetlerinin hangi maliyetlerle yapılacağının genel bir envanterini, genel bir listesini verirler. Peki, bu harcama-hizmet sıralaması ve ağırlıkları neye göre yapılmaktadır, hangi ölçütlere göre yapılır? Demokratik ülkelerde seçimlerin, demokratik seçimlerin ruhuna uygun davranılmak isteniyorsa -ki, kamu maliyesi açısından da durum budur- bütçe gelir ve gider bileşimine karar veren siyasal sürecin kendisidir; yani, siyasal partiler, seçmenin önüne giderler, vaatlerde bulunurlar, taahhütlerde bulunurlar ve bunu programlarına, bütçelerine yansıtırlar; beş yıllık bir hükümet programı yaparlar ve bunun parçası olarak da, yıllık bütçeler, istiyorlarsa çok yıllı bütçeler; ama, Türkiye mevzuatında yıllık bütçeler yaparlar, dolayısıyla, siyasal süreç çalışır. Bu, aslında, piyasa talebinden farklı bir şeydir. Piyasada insanlar kendi ekonomik güçlerine göre mal ve hizmet miktarını satın alırlar, bileşim belirlerler; oysa, siyasal süreç farklı bir olaydır. Siyasal süreç, her yurttaşın, her seçmenin tek bir oy hakkının olduğu bir mekanizmadır ve bu oyla kendilerinden onay, izin, yetki talep eden partilere, onların vekillerini seçerek bir yetki devrederler. Dolayısıyla, burada olması gereken seçmenin ve toplumun taleplerinin bütçeler aracılığıyla tekrar topluma hizmet olarak döndürülmesidir.
Türkiye'de bütçeler bu vasıflarını kaybetmişlerdir. Türkiye'de bu mekanizma çalışmamaktadır, bütçeden aslan payını alanlar sonuçta en etkili lobicilik yapanlar; yani, en güçlü ekonomik kesimler olmaktadır.
Türkiye'deki manzara ne yazık ki son yıllarda giderek olumsuza dönmüştür, bunun harçları 1983'ten itibaren atılmıştır; ama, son yıllarda gerçekten bir doruk noktası yaşanmaktadır.
Peki, ben şimdi burada soruyorum: Halktan yana olduğunu söyleyerek, halkın taleplerine öncelik vereceğini söyleyerek iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisinin geçici bütçesi acaba bizim burada sıraladığımız bu siyasal sürece uygun mu çalışmaktadır? Yani, acaba toplumun, halkın taleplerine bir ayna olmakta mıdır, onları yansıtmakta mıdır? Ne yazık ki hayır. "Burada sadece bir geçici bütçe söz konusu, siz asıl bütçeyi görün" diyebilirsiniz; ama şunu söyleyeyim, geçici bütçeler, asıl bütçelerin tamamlayıcı parçalarıdırlar, bu bütçelerin aynasıdırlar. Dolayısıyla, biz bu bütçeye bakarak izleyen dokuz aydaki bütçeler üzerinde çok sağlıklı tahminlerde bulunabiliriz.
Bakınız, bu üç aylık bütçe bize bir başka karşılaştırma imkânı da vermektedir. Henüz 16 Kasımda, partinizin Genel Başkanı tarafından Acil Eylem Planı, ilk bir aylık, üç aylık, altı aylık ve bir yıllık hedefler açıklanmıştır. Bugün getirilen üç aylık bütçe, mart sonuna kadarlık bir dönemi kapsamaktadır, 16 Kasım ile mart sonu arasında dörtbuçuk aylık bir dönem vardır; yani, altı aylık vaatlerin, burada, büyük ölçüde yer almış olması gerekirdi. Oysa, ne 15 000 kilometrelik duble yolun yatırımına ilişkin bir kaynağı bütçede buluyorsunuz... Bütçede yatırımlara ayrılan kaynak, sadece yüzde 2,2'dir. Geçmiş dönem, son yıllarda, bütçelerde yatırıma kaynak ayıramadığımızdan şikâyet ediyoruz; ama, yüzde 5 - 5,5 civarında bir ortalamayı tutturuyoruz. Bu bütçenin ilk üç aylık uygulamasında yüzde 2 düzeylerinde kalınmaktadır. Peki, nerede iddialı yatırım hedefleri?!
Bu bütçenin kalemleri arasında, gene Acil Eylem Planında yer alan, altı ay içinde harekete geçirilecek olan turizm kentleri projesini aradık, bulamadık. Bunlar nerededir?! Nerede, dargelirli çiftçileri hedefleyen yeni bir yapının oluşturulması?! -Bu sözleri, aynen, Acil Eylem Planından alıyorum.- Nerede, arz açığı olan ürünlere, yani, pamuğa, zeytinyağına, soyaya, ayçiçeğine prim sistemi uygulaması?! Bunların, herhangi bir şekilde, bu bütçede bir yansıması var mıdır?! Peki, nerede, diğer öncelikli hedefleriniz; örneğin -aynen okuyorum- mazot gibi girdilerde ağır vergilerin azaltılmasına ve çiftçinin üzerindeki tahammül edilemez yükün hafifletilmesine dönük önlemleriniz?! Bunları unuttunuz mu?! Yoksa, birkaç gün önce yaptığınız gibi, tam tersini yaparak, 5,7 zam yaparak mı tutuyorsunuz, yoksa, acaba, yeşil mazot uygulamasında renk tutturamadığınız için mi gecikiyorsunuz?! (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de, son yıllarda örneğini gördüğümüz, halktan ve toplumdan, hizmet anlayışından kopuk bütçe anlayışı, burada, sadece şu getirilen bütçede değil, o bir devamdır, son yılların bütçelerinde gözükmektedir.
Türkiye'de, kamu maliyesi âdeta özelleştirilmiştir, Türkiye'de, bütçeler bir emmebasma tulumbaya döndürülmüştür. Kimden emiyoruz; vergilerle halktan emiyoruz; kime aktarıyoruz; yani, kime pompalıyoruz, emmebasma nasıl oluyor; faizcilere pompalıyoruz.
Bütçenin yarısı ve geçen yıl vergi gelirinin yüzde 103'ü faiz harcamalarına aktarılmıştır; yani, bütçeler bir emmebasma tulumba haline getirilmiş ve âdeta, Türkiye'de bütçeler, kamu maliyesi özelleştirilmiştir. Bütçeler, halka hizmet yapan ana kalem olmaktan, ana enstrüman olmaktan uzaklaşmışlardır. Peki, acaba, sizin geçici bütçeniz buna ne gibi bir yenilik getiriyor? Türkiye'de yeni bir bütçe anlayışına gideceğinizi söylerken, acaba şu hususları bütçeye niye koydunuz sorusunu birazcık düşünecek misiniz?
Bakınız, geçen yılın bütçesinde, 2001 yılında yüzde 51 oranında bir faiz harcaması vardı. Bu, geçen yıl yüzde 43 hedeflendi, yüzde 46'ya çıkarıldı. Şimdi, sizin bütçenizde getirilen oran yüzde 49 ile 52,5 arasında değişiyor. Bunu, şundan dolayı söylüyorum: Bütçeniz 34,2 katrilyon; ama, Sayın Bakan açıkladı "31,8 katrilyonunu harcayacağız, gerisini harcamayı düşünmüyoruz" dedi. O ikisini oranladığımız zaman, sizin bütçenizin faizci niteliği, geçen yılı, içinde bulunduğumuz 2002 yılını aşmaktadır. Peki, nerede yeni bütçe anlayışınız?! Bunu nerede arayıp bulacağız?!
İkincisi, vergi gelirleri; 2001'de vergi gelirlerinin yüzde 103'ü faize gitti, içinde bulunduğumuz yıl ise yüzde 87'si faize gitti. Şimdi, Sayın Bakan, "bizim geçici bütçemizde gelir tahminleri yok, vergi tahmini de yok, dolayısıyla bu bütçede ne açık tanımı olabilir ne vergiye oranla faiz tanımı olabilir" diyecek. Efendim, böyle bir şey olamaz; çünkü, gelir tahmini olmayan bir bütçenin arkasına sığınmak, bu açığı gizlemek anlamına gelir. Bu bütçe, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en yüksek açıklar veren bir bütçe niteliğini taşımaktadır; çünkü, eğer, bu bütçenin rakamlarını alırsak, birincisi, vergilerin ilk üç ayda yüzde 110'u, yani tüm vergiler yetmeyecek kadar bir meblağı faize aktarma yapacağız, bu bir rekordur. İkincisi, bu bütçede geçen yıl -yani, içinde bulunduğumuz yıl- yüzde 20 hedeflenip yüzde 33 olarak gerçekleşen açığı, sizin getirdiğiniz geçici bütçe yüzde 44 ile 47 arasındaki büyüklüğe taşımaktadır. Bu da, tarihî bir rekordur, bu açıdan sizi kutlamak gerekir!
Bir başka ilginç şey de, 34,2 katrilyonla 31,8 katrilyon arasındaki fark nedir? Yani, biz 31,8'ini harcayacağız ama, 34,2 katrilyonluk bir ödenek istiyoruz. Aradaki fark nedir; aradaki fark, acaba, Irak savaşının finansmanı için kenarda tutulmak istenen bir sahipsiz ödenek midir? Bu soruların cevap bulması gerekir.
Değerli milletvekilleri, şimdiye kadar söylediklerim açıkça bir şeyi gösteriyor; bu bütçe, IMF politikalarının tam uzantısındadır, onunla tamamen çakışmaktadır. Bu, bir borç ödeme bütçesidir; toplumun taleplerini, toplumun ihtiyaçlarını, seçmene verilen sözleri yok sayan bir bütçedir. Bütçenin ve makro ekonomik hedeflerin oturduğu çerçeve, IMF'yle 2002 yılının dördüncü gözden geçirme anlaşmasına tamamen uymaktadır. Bu anlaşmanın 2002-2004 dönemini kapsayan stand-by anlaşmasının ek-c bölümünde 2003 için tanımlanan hedefleriyle tamamıyla çakışmaktadır. Dolayısıyla, burada, meydanlarda söylenen "biz IMF'yle onurlu bir pazarlık yapacağız, IMF'yle yapılmış bütün anlaşmaları gözden geçireceğiz" sözlerini diyecek tavır nerededir; biz, bunu görmek istiyoruz. IMF'ye karşıymış gibi görünen bir partinin yüzde 34 oy alarak Meclise gelip, IMF'yle tamamen çakışan bir geçici bütçeyle karşımıza gelmesini ne biz ne Türkiye Halkı içine sindirebilmektedir. (CHP sıralarından alkışlar)
Tabiî, buradan "biz IMF'ci mi olduk acaba" diye bir soruyu kendi kendinize sormanız gerekir. Eğer öyleyse, bu sıfat size hayırlı olsun.
Sayın milletvekilleri, dikkat ediniz, Türkiye'de seçmenin siyasal iktidarlara verdikleri avans ve tanıdıkları hoşgörü süresi giderek daralmaktadır. Samimiyet testinden alınan kırık notlar birikmektedir. Bu, ciddî bir sorundur. Bu sorun, sadece sizi ilgilendirmemektedir. Bu, aslında, Türkiye'de demokrasinin temellerini tahrip edecek, toplumu demokrasidışı çözümler aramaya yönelmeye itecek nitelikte, ağırlıkta bir durumdur, bir sorundur. Dolayısıyla, bu vesileyle, sizleri daha dikkatli olmaya bir kere daha çağırmak istiyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, bu bütçeyle çifte standartlar politikasını sürdürmektedir. Memura yüzde 5'lik bir zammı uygun görmektedir. Bu yüzde 5'lik zammın, aslında, birtakım yan katkılarla -tabiî, özel durumlara bağlı olarak- yüzde 6,5 ile yüzde 13,7 arasına geleceği söylenmektedir. Bu, bir aldatmacadır; ama, aldatmaca olmadığını kabul edelim. Hepsi yüzde 13,7'yi alsa ne olur; yani, Türkiye'de yıllardır enflasyon karşısında reel gelir kaybına uğrayan kitleler, memurlar, bundan zerre kadar memnun olamazlar. Yüzde 13,7 hiçbir şey ifade etmemektedir; kaldı ki, birçok memur için bu, yüzde 5 sınırları içerisinde kalmaktadır. Dolayısıyla, şöyle bir soruyu da kendi vicdanınızda cevaplamak zorundasınız. Yüzde 13,7; yüzde 6,5 zam yaptığınız bu kesimlerin vergilerine yaptığınız zam yüzde 59'dur. Siz, birçok vergide, Motorlu Taşıtlar Vergisinde, Damga Vergisinde, harçlarda yeniden değerleme oranını kullanıyorsunuz ve yüzde 59 zam yapıyorsunuz; yani, nerede memura yaptığınız zam, nerede vergiye yaptığınız zam?!.
Kaldı ki, yüzde 59, yeniden değerleme oranı katsayısını, Gelir Vergisi dilimlerine uygulamıyorsunuz, sadece yüzde 31,5'lik bir artışa gidiyorsunuz; yüzde 59'u uygulasanız, muhtemelen biraz daha rahatlatan, vergi dilimlerinde bir üst dilime çıkmayı biraz daha geciktiren bir uygulamaya imza atmış olurdunuz. Diğer vergilere girmiyorum, Çevre Vergisi, Emlak Vergisi gibi vergilerde yüzde 29,5'lik bir artış, bütçe dışındaki kararlarla zaten alınmıştır, bunların matrahları da çok yükseldiği için, aslında, gerçekten çok daha yüksek yüklere denk gelmektedir.
Şimdi, bu geçici bütçeyle ilginç birtakım uygulamalara gitmektesiniz. Bu geçici bütçeyle, deprem bölgesine ödenek olarak sadece iz bedel koyuyorsunuz; yani, herhangi bir ödenek koymuyorsunuz; fakat, aynı bütçeyi hazırlayan anlayış, deprem vergilerini sürdürmeye imza atabilmektedir. Bu, halkın büyük bir samimiyetsizlik olarak karşılayacağı bir uygulamadır.
Öte taraftan, pamuk priminde ödenek olarak 1 milyar lira koyuyorsunuz. Pamukta prim olarak 20 sent vereceğinizi söyleyenler sizler değil miydiniz? 1 milyar lira, tütünde 1 milyar lira, şekerde 1 milyar lira; acaba bunları üretici nasıl paylaşacak, hiç düşündünüz mü? Acaba, 1 milyar lirayı milyonlarca üretici aralarında nasıl paylaşacaklar ya da siz, çiftçiyle alay mı ediyorsunuz? Bu soruların cevabını vermek zorundasınız; çünkü, siz, çiftçinin; çünkü, siz, yoksulun; çünkü, siz, işsizin; çünkü, siz, dargelirlinin oylarını alarak iktidar oldunuz, o kesimlere karşı sorumluluğunuz var; bu siyasal vaatlerle iktidar oldunuz, bunun gereğini yerine getirmek zorundasınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, burada, herhangi bir şekilde çiftçi borçlarının ertelenmesi için de bir ödenek izine rastlanmamaktadır.
Öte taraftan, doğrudan gelir desteği uygulamasının, geçen yıl başlayan uygulamanın tamamlanması için dahi yeterli bir ödenek bulunmamaktadır. Ayda yüzde 20, geçen yıl ödeneğinin yüzde 20'si kadar bir ödenek koyarak bunu yapamazsınız. Siz, mart sonuna kadar, bu uygulamayı, 2002 ödemesini dahi bitiremezsiniz. Ekim ayında doğrudan gelir desteği primini almış olan bir üretici ile mart sonunda dahi bunun tamamını alamamış üretici arasındaki enflasyon farkını kim karşılayacaktır? Bu çiftçiler, erkenden alabilen çiftçiler, belki borçlarını erteleme imkânına kavuşurken, bu imkâna kavuşamayıp yeni faiz yükü altına giren çiftçilerin yükünü nasıl karşılayacaksınız; bu hesabı nasıl vereceksiniz? (CHP sıralarından alkışlar)
Bu, büyük bir hüsrandır, büyük bir hayal kırıklığıdır. Bakınız, biz, burada, sizleri bir yanlıştan korumak için muhalefet yapıyoruz; bu yanlıştan korumak istiyoruz. Bu yanlışlardan korunmanın yolu... Sakın şunu sanmayın ki: "Milletvekillerinin maaşlarına zam yapmayarak biz durumu kurtarırız..." Kurtaramazsınız arkadaşlar! Milletvekili maaşına zam yapmama biçimindeki ucuz popülizmle -ki, biz buna katkıda bulunuyoruz, milletvekili maaşına zam yapılmasın, peki; ama- buradan, siz, halka karşı sorumluluklarınızı unutturamazsınız, halka karşı sorumluluklarınızı unutturmak için herhangi bir destek alamazsınız. Bu anlamda, bu sorumluluğunuzu asla unutmayın; halka karşı verilmiş sözleriniz vardır.
Dolayısıyla, burada, şu soruya mutlaka cevap vermelisiniz değerli arkadaşlarım: Biz kimin temsilcisiyiz, kimin çıkarına iktidar oluyoruz, kimin iktidarıyız, yoksulun iktidarı mıyız; yoksa, varlıklı kesimlerin iktidarı mıyız?
Bakın, size, bununla ilgili bir örnek vereceğim: Burada, bugün, birazdan bir kanun tasarısı görüşeceğiz, seramikçilerin arasındaki rekabet ilişkilerine dönük bir kanun tasarısı görüşeceğiz; yani, likit petrol gazı kullanan - kullanmayan arasındaki rekabet sorunları... Sizin önceliğiniz bu mudur mesela; yani, çiftçinin sorunları mıdır, bu mudur? Ya da başka bir şey söyleyeyim; geçen gün burada bir vergi yasası tartıştık; devletten, hazine bonosu ya da devlet tahvili üzerinden devlet iç borçlanma senedi geliri elde eden kesimlere, 607 milyar liralık geliri için sıfır vergi uyguluyorsunuz. Peki, bununla, buradaki bütün bu geniş kesimlere herhangi bir hizmet aktarmama arasındaki çelişkiyi nasıl açıklayacaksınız?.. Siz, rantiyenin, varlıklı sınıfların temsilcisi misiniz?! (CHP sıralarından alkışlar)
Bütçeyle ilgili iki önemli eleştiri daha yapacağım. Bunlardan birincisi, bütçenin 4 üncü maddesinin (b) fıkrasıyla, 2002 yılı bütçesine, bir ek bütçeyle yapılması uygun olacak harcamalar, amacı dışında kullanılan bir bütçeden mahsup edilecek ödemeler hesabıyla monte edilmektedir ve diğer bentlerde bazı yetki devirleri gerçekleştirilmektedir.
Sevgili milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; 1999 yılı bütçesinden itibaren böyle bir hesap çalıştırılmaktadır, âdet haline getirilmiştir. Bu hesap, aslında, Meclisin bütçeyi denetlemesine, bütçe hakkına, bütçe hukukuna aykırılık taşımaktadır. Sosyal güvenlik için, faiz için 11,6 katrilyonluk bir ekbütçe, bu yıl, çıkarmak gerekirken, siz, yeni bütçeyi böyle bir hesap altına koyuyorsunuz. Dolayısıyla, bunu, Meclisin denetiminden kaçırıyorsunuz; bu doğru değildir. Dolayısıyla, burada, hem saydamlık hem bütçe hukuku açısından, sizi, bu tür uygulamalardan kaçınmaya davet ediyorum.
İkinci bir aykırılıktan bahsedeyim: Bu 7 maddelik geçici bütçenin 3 maddesinde Anayasaya aykırılık vardır. Madde 3'te ve madde 7'de, Anayasa Mahkemesinin 2001 ve 2002 yıllarında iptal ettiği düzenlemelere yer verilmektedir. Bu hataları tekrarlamakta ne gibi bir yarar umuyorsunuz?! 3 üncü maddenin (d) fıkrası hükmü, Anayasa Mahkemesinin esas 2001/385 sayılı kararıyla, 27.3.2002 tarihinde iptal edilmiştir; 3 Ağustos 2002'de -çok uzak değil- Resmî Gazetede yayımlanmıştır. Öbür taraftan, madde 7/6g'yi Anayasa Mahkemesi iptal etmiştir. Bu, Harcırah Kanununda yapılması gereken bir düzenlemedir, bütçeyle yapılamaz ve buna, burada -henüz yayımlanmamıştır bu Anayasa Mahkemesi kararı, ama- hukuk etiği açısından yer verilmemesi gerekirdi; siz, yer veriyorsunuz.
Öte yandan, 5 inci maddede, bizim de desteklediğimiz; ama, bütçeyle değil, bütçedışı kanunlarla, yani, asıl kanunlarda yapılması gereken düzenleme var. Bu, öğretim üyelerinin ders vermeleri halinde emekli aylıklarından kesinti yapılmamasıdır. Bunu biz destekliyoruz; ama, lütfen, bunu, önümüzdeki üç ay içinde, ilgili kanunda değişiklik yaparak getirin; bunu, tekrar, asıl bütçe kanununda düzenleme yanlışına düşmeyin.
Bu bir geçici bütçedir, genel uygulamayı doğrudan etkilemeyecek düzenlemelere yer vermek ve geçmiş bütçeye referansla kurulmak zorundadır. O nedenle, genel uygulamayı etkileyebilecek yeni düzenlemelere, asıl kanunlarında ve ilgili bütçelerinde yer verilmesi gerekir.
Değerli milletvekilleri, biz, tekrar, şunu sormak istiyoruz: Sizin öncelikleriniz nedir? Bakınız, Devlet İstatistik Enstitüsünün yoksulluk araştırmasının rakamlarını vereyim. Türkiye'de hanelerin yüzde 43'ü yoksulluk sınırının altındadır. Bunların yüzde 12'si yeterli beslenme sınırının altındadır. Böyle bir ülkede, siz, bu tür bir bütçeyle halkın karşısına nasıl çıkabiliyorsunuz?.. Bu ülkede eğitim ve sağlık harcamaları henüz 1990'ların başında, 1990-1993 arasındaki dönemde bütçenin yüzde 23'ü gibi bir paya ulaşırken, 2000, 2001, 2002 yılları ortalaması yüzde 12,5'tir.
BAŞKAN - Sayın Oyan, sözlerinizi toparlayabilmeniz için 2 dakikalık süre veriyorum.
OĞUZ OYAN (Devamla) - 1990 başlarında yüzde 23 olan eğitim ve sağlık harcamalarının toplam payı 2000-2002 ortalaması olarak yüzde 12,5'e inmiştir. Sizin bütçenizde bu tür işlevsel ayırım yok; ama, verdiğiniz rakamlardan bunun daha da aşağı gittiği anlaşılmaktadır. Bunun tamir edilmesi halinde, ancak, Türkiye gelişmiş bir ülke olma iddiasını sürdürebilir. Sağlıksız ve eğitimsiz bir toplumdan, geleceğini, gelişmiş ülkelere yetişerek inşa etmesini bekleyemezsiniz. Türkiye'nin bu bütçelerle herhangi bir çıkışı olamaz.
Biz, burada yaptığımız eleştirileri göz önüne alarak hem bu bütçenin düzeltilmesini hem de bundan sonra gündeme gelecek asıl bütçenin bu eleştirilere göre hazırlanmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Oyan.
AK Parti Grubu adına, tasarının tümü üzerinde, Diyarbakır Milletvekili Sayın Aziz Akgül; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AZİZ AKGÜL (Diyarbakır) - Yüce Meclisimizin Saygıdeğer Başkanı ve sayın milletvekilleri; 2003 Yılı Geçici Bütçe Kanun Tasarısının tümü üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bu vesileyle, vefatlarının yıldönümünde, cumhuriyetin İkinci Cumhurbaşkanı Sayın İsmet İnönü ile İstiklal Marşımızın yazarı Millî Şair Mehmet Âkif Ersoy'a Allah'tan rahmet diliyorum.
Değerli milletvekilleri, 3 Kasım seçimleriyle ülkemizde yeni dönem başlamıştır. Bu yeni dönem, bundan böyle her alanda kendini göstereceği için, alışılagelmiş siyaset anlayışı ve uygulanışı da geride kalmıştır. Artık, sadece, Meclis zabıtlarında hatırat olarak yer alacak anlayış da, tamamen terk edilmiştir. Bütün bunlar artık geride kaldı. Ne söylerse onu, hatta fazlasını yapacak güçlü bir iktidarımız var. Sadece söylemeyi değil, halkın bütün isteklerini ve sıkıntılarını da çözebilecek, istikrarlı ve güçlü bir Parlamento ve hükümet yapısı mevcuttur. Daha, ilk icraat olarak yönetimde bilimsel yaklaşım olan değişim mühendisliğinin bir örneği olarak, bakanlık sayılarının azaltılması gibi, radikal bir kararla başlayan 58 inci hükümeti kutluyorum.
Değerli milletvekilleri, 3 Kasım, bu ülkede yaşayan herkesin umudu olmuş ve millet, umudunu gerçeğe dönüştürmüştür. Millet, çözümü kendi iradesinde bulmuştur. Bizler milletvekilleri olarak bu büyük sorumluluğu çok iyi biliyor ve bu konuda kendimize güveniyoruz. Artık siyasî istikrar sağlanmıştır. Bozulan tüm dengeleri onarmak ve yeniden sağlamak durumundayız.
Muhterem milletvekilleri, 3 Kasım 2002 seçimleri sonrasında kurulan 58 inci hükümetin kendi programıyla uyumlu bir bütçeyi hazırlaması ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayından geçirmesi için yeterli süre yoktu. Bunu dikkate alan AK Parti hükümeti, devlet hizmetlerinde sürekliliğin gereği olarak kamu harcamalarının yapılması ve devlet gelirlerinin tahsil edilmesi amacıyla, 2003 yılının ilk üç ayını kapsayan geçici bütçe uygulamasına karar vermiştir.
Türkiye'de son yirmi yıllık dönemde, 1988, 1992, 1996 ve 1999 yıllarında geçici bütçeler çıkarılmıştır.
Kamu yönetiminin sürekliliğini sağlamak maksadıyla geçici bütçe tasarına konulan en önemli maddelerden birisinin 1 inci madde olduğu görülmektedir. Söz konusu maddeyle, genel ve katma bütçeli dairelere, 2002 Malî Yılı Bütçe Kanununda yer alan başlangıç ödenekleri dikkate alınmak suretiyle, 31 Mart 2003 tarihine kadar belirli oranlarda harcama yapma yetkisi verilmektedir.
2003 yılının ilk üç aylık dönemine ilişkin geçici konsolide bütçe ödeneği toplamı, 34 katrilyon 229 trilyon liradır. Bu meblağın yaklaşık 31,8 katrilyonunun harcamaya dönüşmesi beklenmektedir.
Buna göre, personel giderleri için 7,2 katrilyon lira, diğer cari giderler için 2,2 katrilyon lira, yatırım giderleri için 744 trilyon lira, transfer giderleri için 24 katrilyon lira ayrılırken, bunun 16,7 katrilyonu faiz giderlerine tahsis edilmiştir.
Bütçede yer alan gelirlerin, çok büyük oranda borç faiz ödemelerine ayrılmak zorunda olduğu görülmektedir. Yatırımlara ayrılabilecek kaynaklar, maalesef, kısıtlı kalmış ise de, bu durum, 2003 yılı bütçesinde mutlaka iyileştirilecektir.
Değerli milletvekilleri, geçici bütçe aciliyettir. Bu sebeple, geçici bütçenin, hükümetimizin asıl hedeflerine tam uyumlu olması beklenmemelidir; ancak, önümüzdeki yıldan itibaren hedef, bu durumu tersine çevirmek olacaktır. Bu aciliyet durumuna rağmen, geçici bütçede, halen sıkıntıda olan hayvancılık ve tarım sektörümüze, ihtiyaç duydukları kaynak sağlanmaya çalışılacaktır. Bu sebeple, geçici bütçede, çiftçiye, doğrudan gelir desteği olarak, tarım için 853 trilyon, hayvancılık için 19,2 trilyon ödenek ayrılacaktır.
Biraz evvel Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan değerli konuşmacının ifadesine dikkat ettiğimizde, bu ödeneklerin sınırlı tutulduğu; dolayısıyla, Adalet ve Kalkınma Partisinin, gerek memur ve işçilere gerekse esnaf, sanatkâr ve çiftçilere ayırdığı kaynaklar itibariyle çok sınırlı bir meblağ ayrıldığını söylüyordu; ama, ben, buradan bir belgeyi huzurlarınızda açıklamak istiyorum.
Bakın, Cumhuriyet Halk Partisinin haber bülteninde, "ekonomide son bir hafta" diye sunulan belgede aynen şöyle deniliyor: "Kemal Derviş ve hükümet, kendi çiftçimizi yabancıların insafına terk ediyor." "Destekleme için en çok 200 trilyon vereceğiz" deniliyordu. Biz, geçici bütçeyle, sadece üç ay için 853 trilyon ayırırken, 2001 yılı için, geçmiş hükümette, Sayın Kemal Derviş'in bulunduğu hükümette, sadece 200 trilyon doğrudan destek sağlanması mümkün olabiliyordu.
Bununla ilgili bir diğer hususu daha bilgilerinize sunmak istiyorum. Açıkçası, geçici bütçe düzenlenirken, esas itibariyle, 2002 bütçesi esas alınarak belli oranlarla bu noktaya gelinmektedir. Adalet ve Kalkınma Partisi, hedeflerini, seçim beyannamesindeki sözlerini ve programında belirttiği hiçbir hususu hazırlayacak şekilde bir ortamı zaten henüz eline geçirememiş durumdadır; çünkü, zaten, takdir edersiniz ki, 24 Kasımda güvenoyu almış olan bir hükümet, yaklaşık bir ay evvel kurulmuş olan bir hükümet, şu anda bütçe hazırlanmasıyla ilgili yeterli bir süre olmadığı için, zaten, bu geçici bütçeyi hazırlıyor.
CHP'nin haber bülteninden bir bilgiyi daha arz etmek istiyorum. Yine "ekonomide son bir hafta" ile ilgili dosyada aynen şöyle deniliyor...
AHMET ERSİN (İzmir) - Geç onları geç!.. Sen neredesin; onu söyle!..
AZİZ AKGÜL (Devamla) - Efendim, onları da arz edeceğim.. Bizim nerede olduğumuz önemli de, sizlerin şu anda neye hizmet ettiğinizi açıklamak için söylüyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Bakın "IMF'ye ve Derviş'e teslim eden hükümet şaşkın; istikrar programı yaz boz şeklinde" diye ekonomi yönetimiyle ilgili söylenen hususlar burada. Onun için, ben, bu hususları fazla ileri götürmeye ve açıklamaya gerek duymuyorum. Geçici bütçede ifade edilen bu hususlarla, Adalet ve Kalkınma Partisi, tekrar ediyorum, hem seçim beyannamesinde hem hükümet programında ifade edilen hiçbir hususu, Meclisin önüne getirebilecek bir bütçeyi hazırlama fırsatını henüz elde edememiştir; ancak, ocak ayından itibaren hazırlıklarına süratle başlayacağımız ve huzurlarınıza getireceğimiz 2003 yılı bütçesinde, gerçekten, bizim hedeflediğimiz, fakir fukaraya hizmet edecek, çiftçimize, esnafımıza, köylümüze destek sağlayacak bütün tedbirlerimizi, tek tek kalemler halinde göreceksiniz.(AK Parti sıralarından alkışlar)
AHMET ERSİN (İzmir) - Göreceğiz sizin halinizi...
OĞUZ OYAN (İzmir) - Niye göremiyoruz peki?!
AZİZ AKGÜL (Devamla) - Muhterem milletvekilleri, bütün ülkenin ümidi olan 58 inci hükümetimizi düşünce hızında bir çalışma temposu beklemektedir. Seçim çalışmalarında gördüğümüz manzaralar, aslında milletimizin içinde bulunduğu durum, izahın da çok ötesindedir. Yoksulluk, fakirliğin de ötesinde, açık haline dönüşmüş sosyal bir yara durumundadır.
3 Kasım seçimleri öncesine bakınız: Hiç kimse hayatından memnun değildi; işsizlik vardı, piyasalarda durgunluk vardı, kredi maliyeti taşınmayacak kadar artmış, faizi kabul edilse bile kredi imkânı ortadan kalkmıştı; kapasite kullanım oranları tehlike seviyelerine düşmüştü; tekstil sektörü, demir-çelik sektörü, imalat sanayii krizi yaşanmaktaydı; esnaf, hayatından bezmiş ve geleceğinden kuşkuluydu; işçi, memur ve emekli, umutsuzluk içindeydi; özel sektör ve devlet yatırımları âdeta durmuştu; dış piyasalardan kredi bulmak zorlaşmış ve kredi faizleri de dünya piyasalarının 3 ya da 4 misline yaklaşmıştı; Hazine, ancak, çok yüksek faizlerle borçlanabilmekteydi; özelleştirme durmuştu; yabancı sermaye yatırım yapmak için çekinmekteydi; sermaye ürkmüş, kaçmış ve gelecekle ilgili karar aşamasındaydı; devlet, bankalara ve piyasalara borçlu, devlet bankalarının verdiği görevlerin maliyetlerini karşılayamayacak durumdaydı.
Değerli milletvekilleri, ne olmuştur, neden olmuştur, kim yapmıştır; biz, bunları, artık, sorgulamıyoruz; geleceğe bakıyoruz. Dolayısıyla, AK Parti olarak, yepyeni bir ak sayfa açtık.
İnsanımız, onurlu ve gururludur; derdini başkasıyla dahi paylaşamayacak kadar da duygusaldır. Bizler, aç kalmış, muhtaç olmuş; ama, gururundan kimseye bir şey söylememiş bu insanların oylarıyla, onların umudu olarak bu sıralara geldik; bunu, hiçbir zaman unutmayacağız. Onun için, her sorunla uğraşırken öncelikli konumuz yoksulluğun giderilmesi olacaktır. Bu konuda, sivil toplum örgütlerinin, devletin ve bütün herkesin topyekûn bir seferberlik halinde olması gerekmektedir. Bu maksatla, üzerinde çalıştığımız ve fakirlerin işadamı yapılması esasına dayanan mikro krediyle ilgili çalışmalarımız da son aşamaya gelmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; güçlü bir ekonominin güçlü ayaklarından birisi, güçlü bir kamu maliyesine sahip olmaktır. Ekonomik programların, siyasal tercihleri yansıtan çok önemli belgeler olduğunu biliyoruz. 58 inci hükümetin önünde duran sorunlar, ülkemizin yeni bir yol açılımına olan ihtiyacını zaruret haline getirmişti. Program stratejimizi ve acil eylem planımızı bu zaruret üzerine kurduk. Stratejik düşünce ve planlarımızı bu zaruretin icaplarıyla dokuduk, sorumluluk aldık, halkımızdan fedakârlık istedik. Ülkemizin gücü ve fırsatları hepimize sorumluluk yüklemektedir. Gencimiz, yaşlımız var, işsizimiz var, memurumuz, esnafımız var; hepsinin sorunları var; ancak, halk, sorumluluk alana güvenirse, sorumluluk, halkla paylaşılır hale gelir. Bu bütçe uygulamasının en önemli lokomotifi, halkımızın hükümete duyduğu güvendir; zorlukları yenmede en değerli anahtar budur. Bu anahtar, artık, büyük amaçlara açılmamızı sağlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, milletin bize verdiği güçten başka bir güce hiçbir şekilde ihtiyacımız yok. Yeni bin yıl Türkiye'ye çok şey vaat ediyor; çünkü, Türkiye, kayda değer çok önemli bir dönemden geçiyor. Doğru tercihler yaparak ve disiplinli yaklaşımlarımızı sürdürerek hedeflerimize varacağız. Dün bir yol haritamız vardı, bugün ise elimizde sahip olduğumuz ilk somut sonuçlar var. İyiyi ve doğruyu bulmak için, gerçekten çok şansımız var. Büyük hedeflere adım adım ulaşacağımız inancımızın tanığı, insanlık tarihidir. Bizler, bugünleri bu yolun sadece ilk adımları olarak görelim ve inançla yürüyelim. Hükmeden değil, hizmet veren, vatandaşın gönülsüz itaatini değil, memnuniyetini ve gönülden katılımını gözeten bir kamu kültürü anlayışını getiriyoruz. Artık, geçmiş, bizim için, ders çıkaracağımız bir aynadır. Siyasî çalışmalarda insan unsuru sürekli ihmal edilmiştir. Önce milleti kurtarmadan devleti kurtarmanın mümkün olmadığı anlaşılamamıştır. Mevcut kamu yönetimi sistemimizin vatandaşı bunaltma, onun önünü kesme, vatandaşın girişimlerini dumura uğratma bakımından fevkalade etkin olduğu da bir gerçektir. Bu durumu görmek için, vatandaşımızın emniyet, adliye, eğitim, sağlık, maliye ve diğer kuruluşlarla münasebetlerinde yaşadıklarına bakmak yeterlidir. Asırlardır "Allah devlete zeval vermesin" diyen milletimiz, sonunda "Allah devlet kapısına düşürmesin" deme noktasına gelmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi, bu vahim mantık hatasını süratle düzeltecek ve kamu yönetimi sisteminin DNA'sını, özünü, işleyişini ve mantığını değiştirerek halka dönük bir yönetim anlayışını mutlaka gerçekleştirecektir.
Değerli milletvekilleri, Atatürk'ün kurduğu cumhuriyet, insanımızı temel hak ve hürriyetlerle donatma projesiydi; biz, bunu böyle algılıyoruz. Kamu yönetimi sisteminin asıl görevi vatandaşı korumaktır, onun huzur, refah ve mutluluğunu sağlamaktır. Halbuki, kamu yönetimi bizde, kendi vatandaşını neredeyse tehlike olarak görme eğilimindedir.
Devlet-vatandaş ilişkileri çerçevesinde dikkatinize getirmek istediğim bir diğer konu da kötü muameledir. Devletin görevi, hak ve özgürlükleri yasalarla güvence altına almak ve korumaktır. İnsanımızın inanış, düşünüş ve yaşayışındaki farklılıkları sonuçlarıyla birlikte kabul etmenin, insanımızı birbirine ve devletine yaklaştıracağını bilmeliyiz. İnsanların hassasiyetlerini dikkate almalı, başkalarının uğradığı haksızlığa tepki göstermeyi engellemek yerine teşvik etmeliyiz. İçeride bir bütün olarak, tüm insanlarımızla barışmalı ve kucaklaşmalıyız. Tarihimizle barışmalı, onu ne inkâr etmeli ne de ondan korkmalıyız. Tüm komşularımızla ilişkilerimizi geliştirmeli, sorunlarımızı barışçı yollarla çözmeliyiz. 58 inci hükümet olarak, gücümüzü milletimizden alarak geliyoruz. Bizim milletimizin desteğinden başka bir dayanağa ihtiyacımız yoktur. Bu çerçevede, son günlerde tartışılmakta olan muhtemel Irak gelişmelerinde bakış açımızın da, yine, milletimizin menfaatları istikametinde olacağından hiçbir vatandaşımızın şüphesi olmasın. Komşumuz olan Irak'ta barışçı bir çözümün gerçekleştirilmesi temel önceliğimizdir.
Değerli milletvekilleri, Kopenhag Zirvesinde, başta Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Sayın Abdullah Gül'ün mükemmel performanslarıyla, yine, başta Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal ve Cumhuriyet Halk Partisi ile sivil toplum kuruluşlarının işbirliği sonucu, ilk defa somut bir hedef ve tarih belirlenmiştir. Bu somut hedefe ulaşmak için önümüzde kısa bir zaman vardır. Bu maksatla, düşünce hızında çalışmalıyız. Diğer taraftan, Avrupa Birliği kriterlerinin, cumhuriyetimizin, Anayasada tespit edilen temel niteliklerine ters düşmeyip, onları güçlendiren esaslar olduğunu görmeliyiz.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; dünyadaki ekonomik durum: Avrupa Birliği, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Alanı ve Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği, bölgesel entegrasyonların en büyükleri ve dünya ticaretinde en çok söz sahibi olanlarıdır.
İnsanlarımızın bu refah artışından hak ettikleri payı alabilmeleri bakımından, gelir dağılımında da adil olunması gerekmektedir. Millî gelirdeki büyüme istikrarsız ve dalgalı bir yapıda seyretmektedir. Büyümenin istikrarlı, paylaşımın daha adil olduğu durumlarda sosyal sorunlar azalmakta, bu da gelişme için daha uygun bir ortam hazırlamaktadır. Sürdürülebilir hızlı bir büyümenin sağlanması, toplumun refah seviyesinin yükseltilmesi, gelir dağılımının iyileştirilmesi ve istihdamın artırılması, ekonomideki kaynakların etkin bir şekilde kullanılmasıyla mümkündür. Rant ekonomisinden üretim ekonomisine geçişi sağlayacak politikalara mutlaka öncelik verilecektir.
Üretimin ve istihdamın artırılması, ihracatın canlandırılması, bölgelerarası kalkınmışlık farkının azaltılması ve gelir dağılımının bozulmasına sebep olan faktörlerin elimine edilmesiyle ilgili çalışmalar devam ettirilmelidir.
Bugüne kadar yapmış olduğumuz çalışmalardan da anlaşılacağı üzere, ülke kaynaklarının ekonomiye kazandırılması, hükümetin en önemli ve öncelikli hedefi olmuştur. Kaynakların geliştirilmesi ve üretim seferberliğinin oluşturacağı gelir artışları yanında, kamu maliyesinde israfın önlenmesi, malî disiplinin sağlanması yoluyla oluşturulacak ilave kaynaklarla, kamu yatırımlarını arzulanan düzeye çıkarmak istiyoruz. Yatırımlar için gerekli kaynakların ayrılması kadar önemli olan bir diğer husus da, bu kaynakların etkin ve verimli bir şekilde kullanılmasıdır. Hükümetimiz, yatırım hamlesini, özel ve kamu kesimiyle birlikte, el ele ve birlikte gerçekleştirecektir. Bu çerçevede, üretim ve istihdam açısından büyük bir potansiyele sahip olan KOBİ'leri, ekonomideki ağırlıklarıyla orantılı olarak teşvik etmek için çalışmalarımız devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, esnaf ve sanatkârlar ile KOBİ'ler, ülkemizde üretimin yüzde 37'sini, istihdamın yüzde 45'ini, ihracatın yüzde 8'ini sağlarken, toplam kredilerden sadece yüzde 3 oranında pay almaktadır. Bu sebeple, öncelikle, mevcut teşvik sistemi değiştirilerek, esnaf ve KOBİ'lerimize yönelik, gelişmiş Batı ülkelerindeki çağdaş destekleme modelleri hükümetimizce uygulamaya konulacaktır.
BAŞKAN - Sayın Akgül, sözlerinizi toparlamanız için 2 dakikalık eksüre veriyorum.
AZİZ AKGÜL (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Diğer yandan, özel kesimin eğitim ve sağlık sektöründeki yatırımları özendirilirken, enerji, ulaştırma ve haberleşme gibi büyük altyapı yatırım projelerinin gerçekleştirilmesinde, yap-işlet-devret ve benzeri modeller çerçevesinde, özel kesimin ve yabancı sermayenin katılımını hedeflemekteyiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz bir üretim hükümetiyiz, yatırımı, üretimi ve ihracatı artıracağız ve en büyük ağırlığı kaynak teminine vereceğiz. Allah'ın verdiği bu güzel ülke nimetlerini servete dönüştürmek için bir üretim seferberliği başlatacağız; çünkü, üretimin artırılması, enflasyonun önlenmesi için de çok önemli, çok gerekli bir çalışmadır.
Gelişmenin önündeki her türlü engelleri kaldıracağız. Bu maksatla, iş kurma tek adım birimi, yatırım tek adım birimi, ihracat tek adım birimi oluşturularak, ahlaka ve hukuka uygun olmak kaydıyla, sanayi ve ticaretin önündeki bütün engelleri kaldıracağız.
İsrafın, mümkün olduğu kadar en alt seviyeye indirilmesi için elimizden gelen bütün gayreti göstereceğiz.
Kaynakları geliştireceğiz ve bunların verimini artıracağız.
Kamu yönetimi sisteminde, yönetim literatüründe yer alan değişim mühendisliği metodolojisini dikkate alarak, kamu yönetimi sisteminin DNA'sını değiştirecek şekilde yeniden yapılanma projesini mutlaka tamamlayacağız.
Yerel yönetimleri güçlendirecek ve Sayın Genel Başkanımızın da başlattığı şahsiyetli dışpolitika uygulamalarını devam ettireceğiz.
Diğer taraftan, 21 inci Yüzyıl teknolojisini esas alan e-devlet projesinin de geliştirilmesine mutlaka katkıda bulunulacaktır. Bu bakımdan, bir örneği bilgilerinize arz etmek istiyorum. Teknolojinin hayatımızdaki önemini vurgulamak için çalışmaları mutlaka yürütmemiz lazım. Bununla ilgili olarak da; 1 gram otomobil 30 000 lira, 1 gram cep telefonu 6 000 000 lira...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akgül, teşekkür ediyoruz.
AZİZ AKGÜL (Devamla) - Saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Başka söz talebi?.. Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
Kâtip üyenin, 1 inci maddeyi oturarak okuması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2003 MALÎ YILI GENEL VE KATMA BÜTÇELERİ KANUNLAŞINCAYA KADAR DEVLET HARCAMALARININ YAPILMASINA VE DEVLET GELİRLERİNİN TAHSİLİNE
YETKİ VERİLMESİNE DAİR KANUN TASARISI İLE ÜRETİMİNİ LİKİT PETROL GAZI İLE YAPAN ÜRETİCİLERİN ZARARLARININ KARŞILANMASI HAKKINDA
KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - Genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idareler, 1.1.2003 tarihinden 31.3.2003 tarihine kadar geçecek dönemde, 2002 Malî Yılı Bütçe Kanunları "A" işaretli cetvellerine dahil başlangıç ödenekleri dikkate alınmak suretiyle her ay için;
a) - (1) ödenek türü altında yer alan personel ödenekleri içerisinde; işçilik giderleri için tertiplenen ödeneklerin % 7.1'i, tedavi ve ilaç giderleri için tertiplenen ödeneklerin % 4.2'si ve diğer personel giderleri için tertiplenen ödeneklerin % 12.6'sı,
- (3) ödenek türü altında yer alan personel ödeneklerinin % 12'si,
b) Diğer cari ödeneklerinin;
- Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı için % 10'u,
- Diğer kuruluşlar için % 8'i,
c) Yatırım ödenekleri içerisinde dış proje kredileri için % 20'si ve diğerleri için % 3.1'i,
d) Vizeli kamulaştırma ödeneklerinin % 5.5'i,
e) Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı dışındaki tüm kuruluşların transfer ödeneklerinin % 3.8'i,
f) Maliye Bakanlığı bütçesinin,
- 930 programının 01 ve 28 alt programlarında yer alan ödeneklerin % 13.3'ü,
- 930.08.3.351.900 tertibinde yer alan ödeneğin % 4'ü,
- 930.08.3.353.900 tertibinde yer alan ödeneğin % 3.3'ü,
- 930.08.3.356.900 tertibinde yer alan ödeneğin (Parantez içerisinde yer alan ödenek dağılımı dikkate alınmayacaktır.) % 28'i,
- 940.01.3.401.900, 940.01.3.402.900 ve 940.01.3.405.900 tertiplerinde yer alan ödeneklerin % 14.2'si,
- 940.03.3.425.900 tertibinde yer alan ödeneğin % 50'si,
- 950.05.3.528.900 tertibinde yer alan ödeneğin % 1.3'ü,
- 950.06.3.534.900 tertibinde yer alan ödeneğin % 13.3'ü,
- Diğer red ve iade tertiplerindeki ödeneklerin % 5.7'si,
- 920.01.3.103.900, 940.02.3.417.900 ve 940.03.3.423.900 tertiplerinde yer alan ödeneklerin % 15.2'si,
- 930.03.3.306.900, 930.08.3.355.900 ve 940.03.3.424.900 tertipleri için birer milyar lira,
- Diğer transfer tertiplerinde yer alan ödeneklerin % 2.8'i,
g) Hazine Müsteşarlığı bütçesinin;
- 910.01.3.001.900 tertibinde yer alan ödeneğin % 6.5'i,
- 920.03.3.122.900 tertibinde yer alan ödeneğin % 25'i,
- 920.05.3.143.900 tertibinde yer alan ödeneğin % 20.3'ü,
- 930.06.3.331.900 tertibinde yer alan ödeneğin % 2.8'i,
- 930.08.3.355.900, 930.08.3.358.900, 940.05.3.442.900 ve 940.07.3.481.900 tertiplerinde yer alan ödeneklerin % 9.5'i,
- 940.01.3.406.900 tertibinde yer alan ödeneğin % 18.7'si, 940.01.3.407.900 tertibinde yer alan ödeneğin % 16.7'si ve 940.01.3.410.900 tertibinde yer alan ödeneğin % 4.6'sı,
- 950.01.3.501.900, 950.01.3.502.900 ve 950.01.3.503.900 tertiplerinde yer alan ödeneğin
% 13.5'i, 950.01.3.505.900 ve 950.01.3.507.900 tertiplerinde yer alan ödeneğin % 13.6'sı, 950 programının 02 alt programında yer alan ödeneklerin (950.02.3.516.900 tertibindeki ödenek hariç) % 9.8'i,
- 930.77.3.006.900 tertibinde yer alan ödeneğin % 7.8'i,
- Red ve iade tertiplerindeki ödeneklerin % 5.7'si,
- 910.03.3.021.900, 920.03.3.121.900, 920.03.3.124.900, 920.03.3.125.900, 920.03.3.126.900 ve 920.05.3.142.900 tertipleri için birer milyar lira,
- Diğer transfer tertiplerinde yer alan ödeneklerin % 2.8'i,
Hesabı ile bulunacak miktara kadar harcama yapmaya yetkili kılınmıştır.
2820 sayılı Siyasî Partiler Kanununun ek 1 inci ve geçici 16 ncı maddelerine göre siyasî partilere 2003 yılının tamamı için olmak üzere, yapılacak yardımın hesaplanmasında, 2002 Malî Yılı Bütçe Kanunundaki genel bütçe gelir tahmininin % 24.4 fazlası esas alınır.
2002 yılı sonu itibarıyla tamamlanmış proje ve faaliyetler için 2003 yılında harcama yapılmaz.
İlgili kanun hükümleri uyarınca genel ve katma bütçe gelirlerinin yıllık olarak tarh, tahakkuk ve tahsiline devam olunur.
Bu Kanuna göre yapılacak harcamalar ile tahsil olunacak gelirler 2003 Malî Yılı Bütçelerine mal edilir.
BAŞKAN - 1 inci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Hamzaçebi, süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Geçici Bütçe Kanun Tasarısının 1 inci maddesine ilişkin olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere, söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bütçeler, hükümetlerin hükümet etme yaklaşımlarını ortaya koyan ve programlarının uygulanmasını sağlayan araçlardır. Doğal olarak, bu geçici bütçenin de, hükümetin daha önce kamuoyuna açıklamış olduğu acil eylem planıyla ve hükümet programıyla birlikte değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede, özellikle acil eylem planıyla, bir, üç, altı aylık, bir yıllık gibi taahhütlerle karşılaştırıldığında ortaya çıkan eksikliklerin savunmasının eski hükümetin icraatlarını ortaya koyarak yapılmasını son derece yadırgadığımı ifade etmek istiyorum. Hükümet yeni kurulmuştur, bir ayın üzerinde bir zaman geçmiştir, hükümetin yapması gereken, acil eylem planında neler var ise, o takvime ve o taahhüde bağlı olarak bu bütçeye yansıtmaktır.
Bu bütçe, üç aylık geçici bir bütçe olmakla birlikte, yeni hükümetin uygulayacağı politikaların ilk adımını oluşturması bakımından son derece önemlidir. Geçici Bütçe Kanun Tasarısının 1 inci maddesi, hükümete harcamaların yapılması konusunda yetki ve gelirlerin tahsil edilmesi konusunda ise izin vermektedir. Maddede, transfer harcamalarına ilişkin yetkiler oldukça ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Transfer harcamaları içerisinde, sosyal amaçlı harcamalar ve bu kapsamda sosyal güvenlik kuruluşlarına, işsizlik sigortasına ve tarım sektörüne yapılacak destekler önem arz etmektedir. Maddedeki düzenlemeleri, yani, ayrılması öngörülen ödenekleri, sosyal bazı harcamalar yanında özellikle tarımsal ürünlerin desteklenmesine yönelik politikalar yönünden yeterli bulmu-yoruz. Tarım sektörünün Türkiye ekonomisi içindeki önemini hepimiz biliyoruz; ancak, yine de, bazı bilgileri dikkatinize sunmak istiyorum:
Türkiye'nin 21 700 000 çalışanı vardır ve bu çalışanın yüzde 36,5'i, yani, yaklaşık 8 000 000'u tarım sektöründe çalışmaktadır; ancak, yine, resmî rakamlara göre, tarımda çalışıyor görünen bu nüfusun 4 400 000'i kendi işinde, yani, kendi tarlasında, kendi arazisinde ücretsiz olarak çalışan aile fertleridir. Gerçekte, Türkiye'deki işsiz sayısını değerlendirirken bu rakamı da dikkate almak gerekir. Türkiye'deki işsiz sayısı 2 400 000'dir. Buna, eksik istihdam dediğimiz, yani, düzenli olmayan bir şekilde, düzensiz aralıklarla çalışan kişileri de ilave ettiğimizde 3 500 000'dir; buna 4 400 000'i da ilave edersek, çok yüksek bir rakamdır. Tarım sektörü, mevcut yapısıyla, mevcut ka-pasitesiyle, Türkiye'de, biraz, işsizliği destekleyen, besleyen bir sektör halindedir. Tarım sektörü, bu istihdam gücüyle gayri safî millî hâsılanın yüzde 14'ünü üretmektedir ve Türkiye'de tarımdan geçimini sağlayan 22 000 000 kişi bulunmaktadır. Bu rakamlar, tarımın gerek ekonomik gerekse sosyal boyutunu koymak için tahmin ediyorum yeterlidir.
Avrupa Birliği ülkelerine baktığımızda, bunlar son derece farklı. İstihdamın sadece yüzde 5'i tarımdadır ve bu yüzde 5'lik istihdamla, Avrupa Birliği ülkelerinde, bu ülkelerde, üretimin, gayri safî millî hâsılanın sadece yüzde 2'sini üretmektedirler. Bu rakamlardan çıkan, Türkiye'de, tarım sektöründe gerçekte bir işgücü fazlalığı olduğudur. Bu çerçevede, yapılması gereken, bu fazlalığın diğer sektörlere kaydırılması ve buna paralel olarak, tarımsal destekler konusunda yeni yaklaşımların benimsenerek tarımsal üretimde verimliliğin sağlanmasıdır.
Tarım politikaları, tarımsal destek politikaları, özellikle gelişmiş ekonomilerde sadece ekonomik bir olay olarak ele alınmıyor, sosyal boyutuyla daha çok ele alınıyor, yani, ekonomik boyutundan daha çok sosyal boyutu öne çıkmaktadır. Konunun, ülkemizde de benzer şekilde ele alınması gerekir. Tarımdaki nüfusun ve tarımın ekonomideki payının büyüklüğü dikkate alındığında, bu, gelişmiş ülkelerden çok daha zorunlu olmaktadır.
Peki, Türkiye'de, tarım sektöründeki desteklerin durumu nedir? Çok değil, dört beş yıl öncesine gittiğimizde, tarımda, yaklaşık 6 milyar dolar düzeyinde bir destek görüyoruz. 2002 yılına geldiğimizde, bu destek 1,5 milyar dolar civarında, belki 1,5 milyar dolar bile değil, onun altında. Bu, çok önemli bir politika değişikliğini gösteriyor. Bu politikanın devamını doğru bulmuyoruz.
Şüphesiz, geçmiş yıllardaki tarımsal destek politikalarının birçok yanlışı vardı. Ürün ve üretim planlamasının olmayışı, bir tarım kanununun olmayışı, bu doğru tarım politikası oluşturulamayışının nedenleri ve göstergeleri olarak ortaya çıkıyor. Bir tarafta, üretim yetersizliği nedeniyle bazı tarım ürünlerini ithal ederken; diğer tarafta, iç tüketim ve ihracata rağmen, üretimdeki fazlalık nedeniyle stoklarda kalan tarım ürünleri var. Şüphesiz, bunları devam ettirmemek, bu yanlışları devam ettirmemek gerekir. Ancak, yanlış politikaları düzeltmek adına yapılacak olan, tarıma verilecek parasal desteğin azaltılması olmamalıdır.
Türkiye'de, tarım ürünlerine dünya fiyatları verilmeye çalışılırken ve tarım ürünlerimizin dünya fiyatlarıyla rekabet etmesi istenirken, dünya fiyatlarının gerisinde, o ülkelerin tarıma verdikleri önemli bir desteğin olduğu gözden kaçmamalıdır. Tasarının 1 inci maddesini bu yönden değerlendirdiğimizde, tarımsal ürünlere yapılan destek yönünden ayrılan ödenekleri yeterli bulmadığımızı ifade etmek istiyorum. Örneğin, fındıkta 2 000 000 liralık bir fiyat taahhüt edilmiştir. Bu söz henüz yerine getirilmiş değildir. Fiyat farkı olarak ödenecekse, bunun bütçede ödeneği yoktur. Eğer doğrudan gelir desteği olarak ödenecekse, yine, doğrudan gelir desteği olarak bir önceki yıl bütçesinin başlangıç ödenekleri dikkate alınarak belirlenmiş olan oran, hem fındık hem diğer tarım ürünleri için, o ürünlerin üreticilerine yapılacak doğrudan desteği karşılayacak miktarda değildir.
Pamukta prim ödemesi öngörülmemiştir. Belki, bu geçici bütçedir, bu nedenle öngörmedik denilebilir; ama, önümüze esas bütçe gelecektir, geçici bütçede öngörmemek, bir politika anlayışını buraya yansıtmış olmak demektir; öyle algılıyoruz.
Bazı tarımsal girdilerde yapılacak dolaylı destekler de tarım sektörü için son derece önemlidir. Gübre tarımın çok önemli bir girdisidir. Yine, mazot, tarım sektörünün çok önemli bir girdisidir. Bunlarda yapılacak Katma Değer Vergisi veya Özel Tüketim Vergisi indirimleri doğrudan fiyata yansıyarak, tarım sektöründe çok önemli üretim artışlarına neden olacak sonuçlar yaratacaktır. Mazotta hükümetin sözü de vardır, mazotta, vergi indirimi yoluyla fiyatın indirilmesini sağlamaya yönelik hükümet sözü vardır; ancak, bırakınız mazotta indirimi, hükümet kurulduğu tarihten, güvenoyu aldığı tarihten bu yana mazot üçüncü kez zam görmüştür. Bunları, sizlerin takdirine, değerlendirmesine sunuyorum.
Tarımsal destek politikaları belirlenirken, Türkiye'de, tarımda 22 000 000 insanın yaşadığı ve geçimini bundan sağladığı gözden uzak tutulmamalıdır.
Maddede, sosyal güvenlik kurumlarına da transfer ödenekleri yer almıştır. Bu vesileyle şunu ifade etmek istiyorum: Geçmiş hükümetin, memur aylıklarına yapmış olduğu 100 000 000 liralık ilave zammın ve memur emeklilerine yansıtılmış olan bu zammın, Bağ-Kur ve SSK emeklilerine de yansıtılması yönündeki kararnamesi 1 Kasım tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir ve bu yansıtma işlemi, memurlara yapılan bu ilave ödemenin Bağ-Kur ve SSK emeklilerine yansıtılmasının aralık ayı içerisinde yapılması gerekmektedir. Aralık ayı bitmek üzeredir. Umuyorum, hükümet, Aralık ayı sonuna kadar Bağ-Kur ve SSK emeklilerine de bu farkı vererek, onların yeni yıla mutlu bir şekilde girmesini sağlayacaktır.
BAŞKAN - Sayın Hamzaçebi, sözlerinizi tamamlayabilmeniz için 1 dakikalık eksüre veriyorum.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan, sözlerimi bitirmiştim zaten.
Hepinize teşekkür ediyor ve saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
1 inci madde üzerinde, AK Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Alaattin Büyükkaya söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Büyükkaya. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ALAATTİN BÜYÜKKAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AK Parti Grubu adına, Geçici Bütçe Kanunu Tasarısının 1 inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; ancak, sözlerime başlamadan önce, devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün silah arkadaşı ve İkinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü ile millî şairimiz Mehmet Âkif Ersoy'un ölüm yıldönümleri olması münasebetiyle, her ikisini de rahmet ve minnetle anıyorum. (Alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, bütçeler, harcamaların yapılması ve gelirlerin toplanması için parlamento tarafından hükümete yetki veren kanunlardır; ancak, bu kanunlar, birer teknik metinler olmayıp, aynı zamanda, hükümetlerin politik yaklaşımlarını da gösteren belgelerdir. Diğer bir ifadeyle, bütçeler, hükümetlerin, hükümet etme yaklaşımlarını ortaya koyan ve programlarının yürütülmesini sağlayan birer araçtır. Bu itibarla, Parlamentomuzun görüşmekte olduğu Geçici Bütçe Tasarısını çok önemli buluyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasamızın 162 nci maddesi gereği, 57 nci hükümet tarafından hazırlanan 2003 yılı bütçesi 17.10.2002 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur. Ancak, bildiğiniz gibi, 3 Kasım seçimleri yapıldı ve yeni bir Parlamento oluştu. Yeni hükümet, AK Parti İktidarı, daha bir ay önce, bu Parlamentodan güvenoyu alarak hükümet etmeye başladı. Dolayısıyla, yeni bir bütçenin hazırlanmasıyla ilgili gerekli bir zaman söz konusu olamadı. Bunu dikkate alan hükümetimiz, devlette sürekliliğin bir gereği olarak da geçici bütçeyi hazırladı.
Bu geçici bütçe ilk defa mı hazırlanıyor; hayır. Son yirmi yılda 4 defa geçici bütçe hazırlanmış, hepsi de siyasî zaruretlerden doğuyor. Bugünkü geçici bütçe de, yine, aynı siyasî zaruretlerden doğarak hazırlanmış bir bütçedir. Tabiî ki, bu, bizim hükümetimizin gerçek bir bütçesi de değildir. İnşallah, çok kısa bir zaman sonra Parlamentoya getireceğimiz bütçemizle, hükümetimizin uygulamaları ve yaklaşımları konusunda gerçek bütçemizi hep beraber tartışacağız. Bu, zaruretlerin getirdiği bir bütçedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu geçici bütçeyi genel olarak değerlendirdiğimizde, her şeye rağmen, şu hususların olduğunu da göreceksiniz: Bir kere, bu bütçe, hükümetimizin programıyla uyumludur. Hükümetin ekonomik politikalarını gerçekleştirmeye yönelik bir bütçedir. Giderek denk bütçeyi hedefleyen bir bütçedir. Bütçe disiplinini sağlayacak tedbirleri içermektedir. Bütçeyi bütçe olmaktan çıkaran uygulamalara son veren bir bütçedir. Ayrıca, bütçe açıklarını azaltmaya, ağır faiz yükünü kontrol altına almaya yönelik bir bütçedir; dolayısıyla, enflasyonu düşürmeye yönelik bir bütçedir.
Diğer taraftan, bu bütçeyle, giderler dikkatli bir şekilde sınırlanırken, gelir artırıcı kalemlere de özen gösterilmiştir. Ayrıca, bu geçici bütçede, 2002 yılı başlangıç ödemelerine göre reel bazda bir artış da yoktur, sadece, başlangıç ödenekleri, deflatör oranında; yani, yüzde 24,4 oranında artırılmıştır.
2002 yılı 3 aylık bütçesi 27 katrilyon 664 trilyon lira iken, 2003 yılı 3 aylık bütçesi 34 katrilyon 229 trilyon lira olarak bağlanmaktadır.
Daha önceki bütçelerde içborçlanma faiz ödemeleri için bütçeye herhangi bir kalem konulmazken, şimdi, içborçlanma faiz ödemeleri için kurumların ilgili tertiplerine ödenek ekleme yetkisi verilmektedir; yani, açıkları kapatmaya yönelik, modern ve uluslararası standartlara uygun bir bütçe mantığıyla yaklaşılmaktadır.
Yine, eskiden, SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı gibi kuruluşların açıklarını kapatmak için, bütçede ödenek kalemi olmadığı halde, mecburen ödeme yapılıyordu. Bu ise, bütçe disiplinini bozan bir durum olduğu kadar, Sayıştay tarafından da sık sık eleştiriliyordu. Şimdi, bu bütçede, bunlarla ilgili gerekli kalemlerin, ödemelerin konulduğunu görüyoruz. Böylece, bütçe disiplini daha başlangıçtan sağlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; devletin sürekliliğini sağlamak için sunulan bu bütçede, genel ve katma bütçeli idarelere, 2002 Malî Yılı Bütçe Kanununda yer alan başlangıç ödemeleri dikkate alınmak suretiyle, 31 Mart 2003 tarihine kadar belirli oranlarda harcama yetkisi verilmektedir ki, bu oran, başlangıç bütçesine göre 24,4'tür.
Maddelerdeki oranlardan hareket edildiğinde, personel giderleri için 7,2 katrilyon lira , diğer cari giderler için 2,2 katrilyon lira, yatırım giderleri için 744 trilyon lira , transfer giderleri için ise, 24 katrilyon lira ki, bunun 16,7 katrilyonu faiz giderleri içindir; dolayısıyla, 34,2 katrilyon liralık ödenek tahsis edilmektedir.
Ödenecek tutar ve dağılımına baktığımızda; hem bütçe disiplinini bozmayacak hem de kamu hizmetlerinin sürekliliğini sağlayacak şekilde hareket edildiği görülmektedir. Ödeneklerin dağılımında dikkate alınan oranların, kurum ve tertip bazında oldukça ayrıntılı olarak düzenlenmesi hem malî saydamlık hem de kamu giderlerinde öncelik prensiplerine uyum gösterildiğini ortaya koymaktadır.
Bu çerçevede, geçici bütçe, kamu çalışanlarını enflasyona ezdirmeyecek, kamu kurum ve kuruluşlarının cari ihtiyaçlarını giderecek, kamunun borç servisini karşılayacak, devletin yükümlülük altına girdiği sosyal ve ekonomik transferlerin gerçekleşmesini sağlayacak ödenekler içermektedir.
Bu bütçede, çalışanlarımızın sağlık giderlerini, kurumlarımızın diğer cari amaçlı ihtiyaçlarını, sosyal güvenlik kurumlarının finansman ihtiyaçlarını, 2002 yılında ödenmeyip 2003 yılına borç devreden gelir destekli ödemelerin önemli bir kısmını -ki, bunlardan en önemlilerinden biri de, tarıma aittir, 853 trilyon lira ödemeyi- karşılayacak gerekli ödenekler tahsis edilmiştir.
Kuşkusuz, bu bütçede yerine getirmek istediğimiz hizmetlerin hepsini görme imkânımız yoktur. Herhangi bir hizmet için geçici bütçede ödenek bulunmaması, aynı hizmet için 2003 bütçesine ödenek tahsis edilmeyeceği anlamına da gelmemelidir. İnşallah, 2003 yılı bütçesini gördüğümüzde, AK Partinin, hükümetimizin gerçek bütçesini de hep beraber göreceğiz.
Buradan halkımıza da seslenmek istiyorum. Türk Milleti bize güvendi. Bu güveni hiçbir zaman boşa çıkarmayacağız. Prensibimiz, insanı yaşat ki, devlet yaşasın; insanına güven ki, devlete güven artsın. Biz bu anlayışla Türkiye'yi yönetiyor ve bu anlayışla bütçeler yapıyoruz.
Hepinize saygılar sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN- Sayın Büyükkaya, teşekkür ediyoruz.
1 inci madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Kars Milletvekili Sayın Selahattin Beyribey; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars)- Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 1 inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Meclisimizi saygılarımla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bu maddedeki "doğrudan gelir desteği" fıkrasıyla ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bilindiği gibi, çiftçilerimizi ekonomik olarak desteklemek için iki yıldan beridir "doğrudan gelir desteği" adı altında yardım yapılmaktadır. 2001 yılında, maalesef, bazı illere bu konuda destekler yapılmış olmasına rağmen, bazı iller bu ödemelerden yeterli miktarda destek alamamıştır. 57 nci hükümet döneminde 2002 yılında ise, tamamı ödeneceği taahhüt edilmesine rağmen, 3 Kasıma kadar 539 trilyon lira 32 ilde özellikle taraflı olarak dağıtılmış, diğer illere ise dağıtılmamıştır. 58 inci hükümet ise, bütçeden 246 trilyon lira ayırarak hemen bir ödemeye geçmiş ve bu ödemeleri, AK Parti adaletinin adalet anlayışı içerisinde, illerin gelişmişlik seviyelerine göre ödemeler yapılmıştır.
Ekbütçeyle de çiftçinin yanında olduğunu ifade eden AK Partimiz, 58 inci hükümet olarak 853 trilyon lirayı ekbütçeye koymuş ve böylelikle, doğrudan gelir desteğinin bütün çiftçilerimize dağıtılmasıyla, çiftçilerimizin yanında olduğunu bir daha ifade etmek istemiştir.
Çiftçilerimize ayrılan 853 trilyonluk bu önemli paydan dolayı 58 inci hükümete ve onun Sayın Maliye Bakanına şükranlarımı sunuyor, Yüce Meclisimizi saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Beyribey.
Şahsı adına söz isteyen, Kocaeli Milletvekili Sefa Sirmen.
Buyurun Sayın Sirmen. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
MEHMET SEFA SİRMEN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce, değerli, sevgili halkımıza da saygılar sunuyorum.
Bu bütçede, deprem giderlerini karşılama ödeneği olarak ay başına 1 milyar lira; demek ki, üç aya 3 milyar lira gibi bir ödenek konulmuş.
Şimdi, tabiî, 57 nci hükümet, deprem bölgesindeki yaraların sarıldığını düşünerek, o bölgedeki sorunları unuttu. Hatta, Bayındırlık Bakanı Koray Aydın'dan sonra gelen Sayın Abdülkadir Akcan, Bayındırlık Bakanı olduğu tarihten görev bitişine kadar, Kocaeli'ne hiç ziyarete gelmedi, deprem bölgesini görmek istemedi.
Şimdi görüyorum ki, 58 inci hükümetin gündeminde de deprem yok; çünkü, bütçede, geçen haftalarda, Deprem Vergisi bir yıl daha uzatıldı. Aslında, bu, ilk çıkarılırken bir yıllığına çıkarılmıştı. Şimdi, üç yıl geride kaldı, dördüncü yılda da halkımızdan deprem vergisi isteniyor; ama, deprem bölgelerine harcanmıyor. Şimdi, benim gücüme gidiyor, deprem bölgesinde yaşayan insanların da gücüne gidiyor. Bizim adımıza, depremzedeler adına, deprem bölgesi adına paralar toplanıyor, vergiler alınıyor; ama, deprem bölgelerine, maalesef, en ufak bir harcama yapılmıyor.
Bakın değerli arkadaşlarım, şu anda, kalıcı konut hak sahibi olan vatandaşlarımızdan evini teslim alamayan depremzedelerimiz var. Biz, depremin olduğu o sıcak günlerde, Kocaeli'ndeki belediye başkanları ve Kocaeli Valisi olarak önerilerde bulunduk; gelin, bize yetki verin, sadece Kocaeli'nde 40 000 konut yıkılmış, bunların yeniden yapılanmasıyla ilgili biz sorumluluk alalım; ama, maalesef, Afet Yasasında bu yetki Bayındırlık Bakanlığına verildiği için hiçbir sözümüz geçerli olmadı. Biz, bugün geldiğimiz, yaşadığımız sıkıntıları o gün gördük ve hükümeti uyardık.
Prefabrikler yapıldı; sadece yandaşlarına imkân sağlamak, olanak yaratmak için prefabrikler yapıldı. Üç yıldır, yazın aşırı sıcağında, kışın aşırı soğuğunda 7 nüfus, 8 nüfus, 29 metrekarelik tek gözlü o geçici prefabrik barakalarda halen yaşamaya devam ediyorlar.
O barakaların, o prefabriklerin oturduğu araziler için devletimiz yılda 16 trilyon lira kira bedeli ödüyor. Üç yıldır, her yıl 16 trilyon lira -ki, o 16 trilyon lirayla, hak sahibi olamayan kiracı konumundaki depremzedelere kalıcı konut yapma imkânı vardı- para boşuna ödeniyor.
Şimdi, kalıcı konut verilen ailelerden bu konutların maliyet bedelleri geri isteniyor. Madem deprem vergisi topluyorsunuz, neden bu insanlardan bu konutların bedellerini yeniden istiyorsunuz?
Konut Eylem Planında, Türkiye'de bir konut seferberliği başlatacağınızı söylüyorsunuz. İşte, deprem bölgesinden başlatalım; özel uygulama getirelim, hak sahibi olamamış, üç yıldır o barakalarda zorluklar içerisinde kiracı konumunda yaşayan vatandaşlarımızı, bir formülle, konut sahibi yapalım.
Değerli arkadaşlarım, bu insanlar size en büyük desteği deprem bölgesinden verdiler ve sizi iktidara getirdiler. Sizin büyük sorumluluğunuz var. Belki, bu geçici bütçede buna yer vermediniz, düşündünüz, ihmal ettiniz, unuttunuz; ama, 2003 yılı bütçesinde mutlaka deprem bölgesinin sorunlarına eğilmek zorundasınız.
Bakın, deprem bölgesindeki yerel yönetimler, her geçen gün borç batağına sürüklenmiş. Daha evvel bazı bölgelerimizde depremler oldu; Erzincan, Adana, Afyon depremleri... Oralarda, hiç istisnasız, bütün belediyelere 3 katsayı afet yardımı yapılarak beş yıl devam ettirildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Sirmen, size 1 dakika eksüre veriyorum; sözlerinizi toparlar mısınız.
MEHMET SEFA SİRMEN (Devamla) - Deprem bölgesiyle ilgili olarak birkaç dakika... Lütfen...
BAŞKAN - Buyurun Sayın Sirmen.
MEHMET SEFA SİRMEN (Devamla) - Bizim belediyelerimizde bu katsayı siyasî malzeme olarak kullanıldı. Belediye Başkanlarına baskı yapıldı, partilerine davetiye çıkarıldı. Partilerine geçen belediyelere 5 katsayı verdiler. Altı ayda bir bu baskıyı gösterdiler ve birbuçuk yıl devam ettirdiler. Şu anda hiçbir belediye afet yardımı almıyor.
Aslında, afet yardımı da, Türkiye'deki 3 200 belediyeden kesilerek yapılıyor; yani, devletin bütçesinden bir para çıkmıyor. Ona da bir tedbir almamız gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, Saddam Hüseyin tarafından, ilk, o sıcak günlerde, depremzedelere bağış yapılmak üzere, Irak Kızılay'ı vasıtasıyla Türk Kızılay'ı emrine ve dolayısıyla Kocaeli Valiliğine 10 milyon dolar gönderildi. Bununla valilik evler yaptı ve şu anda, içinde 237 depremzede vatandaşımız ikamet ediyor. Geçen gün bir kâğıt gitmiş; her depremzededen kira isteniyor. Bu para depremzedelere bağış olarak gelmiş. Aslında bu hükümetimizin yapması gereken, o evlerin içinde oturan depremzedelere belli bir kolaylık göstererek onları o konutların mülk sahibi haline getirmektir. Bütün bunlar sizin yetkinizde ve sorumluluğunuzdadır. Ben, Yüce Parlamentodan bu konuda destek bekliyorum.
Esnafımız işini kaybetmiştir, perişandır. İnanın, işyerleri daha henüz teslim edilmeyen, yapılmayan esnafımız perişan biçimdedir. İstihdam yaratacaksınız. Her bakkalın, her işyerinin yanında çalışan elemanlar vardı. İşletme açılamadığı için onlar da işsiz kaldı. Şimdi, bu deprem kredileriyle, deprem vergileriyle esnafa uzun vadeli, ucuz krediler temin edilebilir; esnaf, iş düzenini yeniden kurar ve yeniden istihdam olanağı yaratır ve insanlara iş bulmuş olurlar.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Başkanımın nezaketine teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Biz teşekkür ediyoruz Sayın Sirmen.
MEHMET SEFA SİRMEN (Devamla) - Deprem bölgesinin sorunları inanın bitmiş değildir. Hatta, bu konuyla ilgili buradan görevlendirilecek bir heyet deprem bölgesinde araştırma da yapmalı. Bu konuda hep birlikte hareket etmeliyiz, o sıkıntıları gidermeliyiz. Gerçekten büyük sıkıntılar var.
Sayın Başkanımıza ve Yüce Heyetinize çok teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Sirmen.
Madde üzerinde 4 adet önerge vardır.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 1 inci maddesinin (g) bendinin "910.03.3.021.900, 920.03.3.121.900, 920.03.3.124.900, 920.03.3.125.900, 920.03.3.126.900 ve 920.05.3.142.900 tertipleri için birer milyar lira" alt bendinin "910.03.3.021.900, 920.03.3.121.900, 920.03.3.124.900, 920.03.3.125.900, 920.03.3.126.900, 920.05.3.142.900 tertiplerinde yer alan ödeneklerin yüzde 10'u" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 25.12.2002
Ali Topuz Ali Kemal Deveciler Osman Kaptan
İstanbul Balıkesir Antalya
M. Akif Hamzaçebi Kazım Türkmen Hakkı Akalın
Trabzon Ordu İzmir
Vezir Akdemir Ali Rıza Bodur Birgen Keleş
İzmir İzmir İstanbul
Ali Kemal Kumkumoğlu Gürol Ergin Mehmet Mesut Özakcan
İstanbul Muğla Aydın
BAŞKAN - Sayın Komisyon Başkanı, az önce okunan önergenin, Anayasanın 162 nci maddesinin son fıkrasında belirtilen "gider artırıcı" niteliğinin olup olmadığı hakkındaki görüşünüzü öğrenmek istiyorum.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Sayın Başkanım, geçici bütçeyle ilgili olarak, ne Anayasamızda ne de yasalarımızda herhangi bir hüküm mevcut değildir; ancak, anayasal yargı açısından geçici bütçeler de asıl bütçe niteliğindedir. Dolayısıyla, asıl bütçenin tabi olduğu hükümlere tabidir. Dolayısıyla, bu tarz gider artırıcı önergelere biz katılmıyoruz.
BAŞKAN - Yani, gider artırıcı niteliktedir.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Evet.
BAŞKAN - Hükümetin görüşü?..
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Anayasa Mahkemesinin esas 1974/9, karar 1974/2-22 sayılı 22.5.1974 günlü kararında, geçici bütçeyle ilgili kanunların nitelikleri hakkında şu görüşlere yer verilmiştir: "Görülüyor ki, 1789 sayılı Kanun, düzenlediği ana konular bakımından gerçek anlamıyla bir bütçe kanunudur ve esasen, Anayasanın, bütçelerin görüşülmesine ilişkin olarak koyduğu yöntemlere uyularak çıkarılmıştır. Kanunun, Anayasanın 126 ncı maddesinde öngörüldüğü gibi yıllık olmaması ve en çok üç aylık bir dönemi kapsaması, onun bu niteliğini değiştirmez. Devlet yaşantısının gereklerinin ve gereksinimlerinin zorunlu kıldığı istisnaî durumlarda ana kural, yine yıllık bütçe olmakla birlikte, geçici bütçelerle işlerin yürütülmesine gidildiği bir vakıadır ve olağan bütçelerin yıllık yapılması koşulu altında, böyle, zorunlu, geçici bir tedbirin Anayasayla çelişir sayılmayacağı ortadadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclislerin Genel Kurullarında bakanlık ve daire bütçeleri ile katma bütçeler üzerindeki düşüncelerini ancak her bütçenin tümü üzerindeki görüşmeler sırasında açıklarlar; bölümler ve değişiklik önergeleri üzerinde ayrıca görüşme yapılmaksızın okunur ve oya konur. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri bütçe kanunu tasarılarının genel kurullarda görüşülmesi sırasında gider artırıcı veya belli gelirleri azaltıcı önerilerde bulunamazlar."
Anayasa Mahkemesinin az önce okuduğum görüşleri doğrultusunda, bu önergeyle ilgili olarak işlem yapmam mümkün görülmemektedir.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, usul hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkanım.
Yerinizden söyleyebilirsiniz Sayın Başkanım, buyurun.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - İzin verirseniz, oradan konuşayım.
BAŞKAN - Ne için istiyorsunuz Sayın Başkanım?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Bu konuda usul tartışması açmış bulunuyorsunuz. Biz de bu konudaki görüşlerimizi arz etmek istiyoruz.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkanım.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Değerli milletvekilleri, Sayın Başkanın okuduğu Anayasa Mahkemesi kararını, elbette, biz de biliyoruz.
Şimdi, hepimize dağıtılmış bulunan geçici bütçede, özellikle Plan ve Bütçe Komisyonunun kabul ettiği metnin maddelerine bakılırsa, burada, belli bir rakam ifade edilmemektedir, yıllık rakamın muayyen yüzdelerinden bahsedilmektedir.
Burada, bir gider artırımından bahsedebilmemiz için, yıllık bütçede öngörülen rakamı aşan bir önergenin söz konusu olması gerekir. Oysa, biz, önergelerimizde, sadece belli aylarda kullanılacak miktarlarla, oranlarla ilgili artırım önergeleri veriyoruz. Bu önergeler, hiçbir şekilde, yıllık bütçede, yani, 2002 bütçesinde öngörülen miktarları, tutarları aşmamaktadır. O nedenle, Başkanlığımızın, Sayın Başkanımızın yorumu doğru değildir; çünkü, Anayasa Mahkemesinin öngördüğü olay başkadır.
Şimdi, biz, burada, hükümet veya komisyondan gelen metinde "50 trilyon lira" deseydi ve biz, o 50 trilyon lirayı aşan bir önergeyle gelmiş olsaydık, bir aşımdan bahsedebilirdik, bir gider artırımından bahsedebilirdik. Oysa, bu söz konusu değildir. Belli bir oran verilmiştir. Biz, bu oranların artırılmasını istiyoruz.
Kaldı ki, Anayasa Mahkemesinin bunun aksine kararları da söz konusudur. Eğer, bu müzakereleri bir yıllık bütçe gibi yapıyor olsaydık, herhalde bir yarım güne sığdırılacak bir müzakere yapıyor olmayacaktık, gayet ciddî, kapsamlı, bütün yılı ilgilendiren önemli bir tartışmayı hep birlikte yapacaktık burada. Bir kanun niteliğindedir bu geçici bütçeler ve ayrıca, başta da belirttiğim gibi, bizim önergelerimizde kesinlikle yıllık bütçelerde öngörülen giderleri artıran bir nokta yoktur.
O bakımdan, Başkanlığın bu konudaki yorumunu, kararını değiştirmesini ve önerge sahibi arkadaşlarımızın söz hakkını kısmamasını özellikle rica ediyorum.
Olabildiği kadar yardımcı olmaya çalıştığımız bir dönemde eğer daha önceki Anayasa Mahkemesi kararlarını görmezden gelip, sadece işimize gelen kararları alarak sözümüz kesilecekse, inanmanızı isterim ki, buradan bu kadar kolay karar geçiremeyiz. Birbirimize yardımcı olmaya çalışıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Rica ediyorum, sözlerimizi kesmeyiniz. Değerlendirmelerimizi, uygar bir şekilde, sizlerle, kamuoyuyla tartışma, paylaşma fırsatını bize veriniz.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Özyürek.
Usul hakkında başka söz talebi var mı?
OĞUZ OYAN (İzmir) - Var Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkan.
Görüşümüzün aleyhinde mi Sayın Başkan?
OĞUZ OYAN (İzmir) - Evet.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eğer burada Anayasa Mahkemesi kararları gündeme getirilecekse, biraz önce benim getirdiğim karar mucibince, bu kanun tasarısının 3 üncü ve 7 nci maddelerinin geri çekilmesi gerekir; çünkü, Anayasa Mahkemesinin bu konuda kararları vardır. O zaman, tutarlı olmak adına, eğer bunu uygulayacaksanız, onu da uygulamanızı rica ediyoruz. 3 ün-cü ve 7 nci maddeleri lütfen geri çekiniz.
Anayasa Mahkemesi kararlarını, tarih ve sayıyla isterseniz tekrar okuyayım. Okumamızı ister misiniz Sayın Başkan?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Okuyalım.
OĞUZ OYAN (Devamla) - Bakınız, 3 üncü maddenin (d) fıkrası; Anayasa Mahkemesinin esas 2001/385-K, 2002/40 ve 27.3.2001 günlü kararıyla iptal edilmiştir. İptal, 3 Ağustos 2002 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmıştır. Aynı madde, bu 3 üncü maddenin (d) fıkrası aynen bu kanuna girmiştir. Lütfen Anayasa Mahkemesi kararını uygulayınız ve bunu geri çekiniz.
İkincisi, 7 nci madde; burada kapsamda sayılan 6/g'yi saymayarak, Anayasa Mahkemesinin bir iptaline izin vermemektedir. Oysa, Anayasa Mahkemesi, 22.10.2002 tarihiyle, henüz yayımlanmamış olmakla birlikte, bunu iptal etmiştir. Harcırah Kanunuyla düzenlenecek bir hükmün bütçede yer almaması gerekmektedir.
Dolayısıyla, tutarlılık adına, eğer tarafsızsak, bunları lütfen geri çekiniz, o zaman öbürünü tekrar tartışalım; ama, bizim buradaki talebimiz şudur: Anayasa Mahkemesinin bütçeyle ilgili verdiği bütün kararları bu Meclis uygulamamaktadır. Dolayısıyla, burada, şimdi, eğer böyle bir uygulama getirilirse, bu, Grubumuzca, sizin Başkanlığınız adına, bir tarafsızlık meselesinden sapma olarak değerlendirilecektir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Ben teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu görüşler karşısında, Başkanlığımız, Komisyon ve Hükümetin görüşlerini sorarak, önergeye katılıp katılmadıklarını sorarak işlem yapacaktır.
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Sayın Başkan, katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Önerge sahibi konuşacak mı, gerekçeyi mi okutalım?
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Deveciler.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 1 inci maddesinin (g) bendindeki ödeneklerin artırılmasına dair verilen önerge hakkında söz almış bulunmaktayım. Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisine ait gerek seçim beyannamesinde gerekse hükümet programında görüleceği gibi, tarım ve hayvancılığın acilen desteklenmesi gerektiği belirtilmektedir. Arz açığı olan yağlık bitkiler, pamuk, zeytin, buğday, mısır, fındık gibi ürünler desteklenerek prim sistemi uygulanacağı ve ilk üç ay içerisinde de hayvancılık sektörünün geliştirilmesi ve desteklenmesi için acil tedbirler alınacağı söylenmesine rağmen, başta hayvancılığa ve tarıma yapılacak olan desteklemelere ait tertiplere 1'er milyar lira geçici bütçede ödenek ayrıldığı, tarımın ve hayvancılığın âdeta destekleme kapsamından çıkarılmış olduğu açıkça görülmektedir.
Ne yazıktır ki, seçim meydanlarında acilen destekleneceğini söylediğiniz çiftçimiz ve hayvancılığımız, bu geçici bütçede hüsrana uğratılmıştır. Hayvancılığın acilen desteklenmesi gereken zaman, şu anda içinde bulunduğumuz zor kış şartlarının hüküm sürdüğü aylar olması gerekmektedir. Onun içindir ki, Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti olarak, gerçekten hayvancılığa destek olmak istiyorsanız, seçim bildirgesindeki sözlerinizde duruyorsanız, hayvancılığa yapacağınız bu desteklemenin, ağır kış şartlarının yaşanmakta olduğu ve üç aylık geçici bütçe dönemine isabet ettiği bu dönemde, ivedi olarak yapılması gerekmektedir. Onun içindir ki, geçici bütçedeki hayvancılığa destekle ilgili tertibe sembolik olarak konulan 1 milyarlık ödeneğin yerine, hakikaten hayvancılık yapmakta olan insanlarımıza destek olabilecek bir rakamın tespit edilerek geçici bütçeye konulması gerekmektedir.
Yine, ürün desteklenmesi yapılacak olan ödemeler tertibinde, ilk üç aylık geçici bütçe döneminde zeytin, pamuk, fındık, mısır, çay gibi ürünlere de 1 milyarlık ödenek ayrılmış bulunmaktadır. 1 milyar, sembolik ve komik bir rakamdır. AKP seçim bildirgesinde ve acil eylem planında, özellikle hayvancılığın ve tarımın destekleneceği söylenmesine rağmen, yapılan geçici bütçede, ne yazıktır ki, hayvancılık ve ürün desteklemesi bulunmadığı açıkça görülmektedir. Ülkemizde halkının büyük bir kısmı zeytin ve zeytinyağı üretimiyle geçinen Ege ve Güney Marmara halkımızın, bu yıl var yılını yaşadığı zeytin sezonundan, fakirleşmeden, enflasyona ezilmeden çıkabilmesi için devletimizin desteğine ihtiyacı bulunmaktadır. 1999-2000 sezonunda 40 sent, 2000-2001 sezonunda 28 sent, 2001-2002 sezonunda 10 sent olarak gerçekleşen zeytinyağı kilo başına verilen prim için bu sezon hükümetimizce 60 sent prim verilerek zeytin üreticimizin desteklenmesi gerekmektedir; çünkü, zeytin ağacı iki yılda bir mahsul verebilmektedir. Zeytin üreticimiz, bir yıl aldığı mahsulüyle iki yıl geçinmek durumundadır. Kaldı ki, 2001-2002 sezonunda 5 asit zeytinyağının taban fiyatı Tariş ortakları için 2 800 000 lira olarak açıklanmış; oysa, içinde bulunduğumuz sezonda ise, ülkemizde kabul edilebilir enflasyon katsayısı yüzde 35 olmasına rağmen, ne yazık ki, zeytinyağında TARİŞ tarafından kilo başına yağlara 2 600 000 lira taban fiyatı verilmiştir. Verilen bu taban fiyat geçen yılın altında kalmaktadır. Bu yıl var yılı olmasına rağmen, zeytin üreticisi yine umduğunu bulamamıştır. Enflasyonun uygulanmadığı TARİŞ zeytinyağı fiyatlarından üreticinin mağduriyetini azaltmak ve geçim düzeyini aşağıya çekmemek için, zeytinyağına verilecek olan desteklemenin kilo başına 60 sentin altında olmaması gerektiğini belirtmek isterim.
Ayrıca, ülkemizin artık bir zeytinyağı politikası olması gerekmektedir. Stokta bekletilen zeytinyağına Avrupa ülkelerinde olduğu gibi prim verilmeli; kutulu ve ambalajlı "Türk Malı", "Türk" adıyla yapılan ihracat, hükümetimizce, krediyle desteklenmelidir. Yine, dökme zeytinyağı ihracatı, hükümetimizce, derhal serbest bırakılmalıdır.
Yine, desteklenmesi gereken Ege ve Akdeniz çiftçimizin en büyük gelir kaynağı pamuktur. Türkiye ekonomisinde önemli bir yere sahip olan tekstil ve konfeksiyon sanayiimizin temel girdisi pamuktur. Çekirdeği yağ sanayiimizin, küspesi ise yem sanayiimizin hammaddesi konumundaki pamuğun da acilen desteklenmesi gerekmektedir. Pamuk üreticimiz perişandır. Maliyetleri karşıla-yacak ve uluslararası rekabeti sağlayacak miktarda hükümetimizce verilecek destekleme primiyle, dünya fiyatlarının üretim maliyetlerinin altında kalması durumunda üreticinin zarar etmesi önlenecek; primin sezon başında açıklanması, üreticiye zamanında ödenmesi, pamuk üretimimizin teşvikini ve devamını sağlayacaktır.
Prim sistemi ile belge düzeni getirilecek; kayıtdışı ekonominin önlenmesi, çiğitli safhasında kayıtiçi ekonomiye çekilerek, ardından gelen mahlıç, iplik, örgü, dokuma ve konfeksiyon safhalarında da kayıtiçine alınması ve devletin zirai ürün stopajı, Katma Değer, Kurumlar ve Gelir Vergilerinin artması neticesinde, ödenen primden daha çok, yüksek oranda vergi alınması sağlanacaktır. Pamuk üreticisinin sıkıntısının sona erdirilebilmesi için, pamuğa kilo başına 28 sent prim verilmesi gerekmektedir.
IMF politikalarıyla birlikte, şekerpancarı ve tütündeki ekim alanlarının daraltılması, destekten özenle kaçınılması, sanayie dönük tarım ürünü olan şekerpancarı, tütün, pamuk üreticilerine, âdeta, bu ürünleri ekme denilecek bir politika oluşturulmaya çalışılması, gerçekten, üzüntü vericidir.
Tüm bu tarım ürünlerinde ulusal bir politika izlenmeli, Avrupa ve Amerikanın kendi üreticilerine tanıdıkları imkânlar ve ürün desteklemeleri, hükümetimizce, çiftçimize de tanınmalıdır. Ürün zararlılarıyla mücadele, zamanında ve etkin olarak yapılmalı, gübre desteği verilmeli, çiftçinin kullandığı mazot derhal ucuzlatılmalıdır. Çiftçiye verdiğiniz sözü tutarak, ucuz mazotu vermeniz gerekmektedir. Yine, çiftçiye ucuz kredi desteği derhal sağlanmalıdır.
Sayın milletvekilleri, gerek Adalet ve Kalkınma Partisi programında gerek seçim bildirgesinde gerek hükümet programında gerekse acil eylem planında en önemli olarak vurgulama yapılan, hayvancılığa ve çiftçiye desteğinizin sözde kalmaması gerekmektedir. Verdiğiniz sözlerin ve yazılı taahhütlerin gereğini derhal yapmanız gerekir.
İktidar temsilcileri olarak, kürsüye çıktığınızda, her sözünüzün başlangıcında, hep "daha otuz günlük iktidarız" diyorsunuz; ama, otuz günlük iktidarınızda, süratli bir şekilde, nasıl nereden buldun yasasını iptal ettiyseniz, nasıl malî miladı kaldırsaydınız, nasıl 607 milyarlık repo faiz gelirini vergi dışı bıraktıysanız, nasıl sadece 18 seramik üreticisi için 40 trilyon lira karşılıksız desteklemeyi çıkarmaya gayret ediyorsanız, elbette ki, ülkemizdeki milyonlarca insanımızın geçim kaynağı olan, perişan vaziyette bulunan hayvancımızı ve çiftçimizi gözardı edemezsiniz. Seçim meydanlarındaki vaatlerinizi tutunuz. Lütfen, o vaatlerinizi yerine getirerek, bu insanlarımıza sahip çıkalım. Hep birlikte vereceğimiz kararlarla, görüşmekte olduğumuz 2003 yılı geçici bütçesinde, unutulan bu insanlarımıza elimizi uzatalım. Onlar, bizleri, şu anda ekranları başında büyük bir heyecanla izliyorlar, onlara vereceğimiz bir yılbaşı müjdesini bekliyorlar. Gelin, hep birlikte, hayvancılığın ve yağlı tohumların, zeytinin, fındığın, mısırın, pamuğun, tütünün, şekerpancarının desteklenmesi ve teşvik edilmesi amacıyla verdiğimiz önergeyi kabul ederek, bütçenin bu tertiplerinde yer alan ödenekleri aylık yüzde 10 olarak artırarak değiştirelim. Gelin, geçimini hayvancılıkla, çiftçilikle sağlamakta olan bu insanlarımıza, hep birlikte, Büyük Millet Meclisi olarak bir yılbaşı müjdesi verelim.
Hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Deveciler.
Usul gereğince, önergeleri önce geliş sırasına göre okutmamız, sonra da aykırılık derecelerine göre işlem yapmamız gerekirdi. Usul müzakereleri nedeniyle bir hata yapılmış ve önerge sahibine söz verilmiştir.
Şimdi, önergeyi oylamadan önce, diğer önergeleri okutacağım; sonra da, üzerinde az önce söz verdiğim önergeyi tekrar okutup oylayacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan "tedavi ve ilaç giderleri için tertiplenen ödeneklerin yüzde 4,2'si" ibaresinin "tedavi ve ilaç giderleri için tertiplenen ödeneklerin yüzde 8,3'e" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 25.12.2002
Ali Topuz Ali Kemal Deveciler Kâzım Türkmen
İstanbul Balıkesir Ordu
Osman Kaptan Hakkı Akalın Vezir Akdemir
Antalya İzmir İzmir
Ali Rıza Bodur A. Kemal Kumkumoğlu Birgen Keleş
İzmir İstanbul İstanbul
M. Mesut Özakcan M. Akif Hamzaçebi Gürol Ergin
Aydın Trabzon Muğla
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 1 inci maddesinin (g) bendinin "-920.05.143.900 tertibinde yer alan ödeneğin yüzde 20,3'ü" şeklindeki alt bendinin "-920.05.143.900 tertibinde yer alan ödeneğin yüzde 33,3'ü" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 25.12.2002
Ali Topuz İlyas Sezai Önder M. Akif Hamzaçebi
İstanbul Samsun Trabzon
Birgen Keleş Gürol Ergin
İstanbul Muğla
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendindeki "-940.03.3.425.900 tertibinde yer alan ödeneğin yüzde 50'si" alt bendinin "-940.03.3.425.900 tertibinde yer alan ödeneğin yüzde 50'si -940.03.421.900 tertibinde yer alan ödeneğin yüzde 12,6'sı" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 25.12.2002
Ali Topuz Oğuz Oyan Ali Kemal Deveciler
İstanbul İzmir Balıkesir
Osman Kaptan M. Akif Hamzaçebi Kâzım Türkmen
Antalya Trabzon Ordu
Hakkı Akalın Vezir Akdemir Ali Rıza Bodur
İzmir İzmir İzmir
Birgen Keleş Gürol Ergin M. Mesut Özakcan
İstanbul Muğla Aydın
Ali Kemal Kumkumoğlu
İstanbul
BAŞKAN - Görüştüğümüz önergeyi, hatırlamanız açısından tekrar okutup, oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 1 inci maddesinin (g) bendinin "-910.03.3.021.900, 920.03.3.121.900, 920.03.3.124.900, 920.03.3.125.900, 920.03.3.126.900 ve 920.05.3.142.900 tertipleri için birer milyar lira" alt bendinin "-910.03.3.021.900, 920.03.3.121.900, 920.03.3.124.900, 920.03.3.125.900, 920.03.3.126.900, 920.05.3.142.900 tertiplerinde yer alan ödeneklerin yüzde 10'u" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 25.12.2002
Ali Topuz
(İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
En aykırı önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan "tedavi ve ilaç giderleri için tertiplenen ödeneklerin yüzde 4,2'si" ibaresinin "tedavi ve ilaç giderleri için tertiplenen ödeneklerin yüzde 8,3'e" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 25.12.2002
Ali Topuz
(İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın Topuz, gerekçeyi mi okutalım, yoksa önerge hakkında konuşacak mısınız?
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Önerge sahibi olarak Sayın Hakkı Akalın konuşacak efendim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Akalın.
Süreniz 5 dakikadır.
HAKKI AKALIN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin, görüşülmekte olan tasarının 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan, tedavi ve ilaç giderleriyle ilgili yüzde 4,2 olan ödeneğin 8,3'e yükseltilmesi için verdiği önergenin gerekçesini açıklamak üzere huzurunuzdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir ülkenin kalkınmışlığını değerlendirirken, sağlıktaki durumu belirlemek için sağlık göstergelerine başvuruyoruz. Bu sağlık göstergelerinin içerisinde, bebek ölüm hızı, anne ölüm hızı ve hekim başına, hemşire başına düşen nüfus gibi bazı kriterler göz önüne alınıyor.
Türkiye'deki sağlık göstergelerini değerlendirdiğimiz zaman, Türkiye'deki sağlık göstergelerinin, Avrupa ülkeleri arasında en kötü sonuçlara sahip olduğunu görüyoruz. Üstelik, Türkiye'deki sağlık göstergeleri, Türkiye'ye komşu olan Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, yeni kurulmuş olan Moldavya, Makedonya, Arnavutluk, daha uzaklarda bulunan Solomon Adaları, Honduras, Nikaragua gibi ülkelerden de kötü. Bu ülkelerin ortak bir özelliği vardır; o özellik de: Bu ülkelerin ulusal gelirlerinin Türkiye'deki ulusal gelirden daha düşük olmasıdır -1 000 doların altındadır- ama, bu ülkelerin -Türkiye'den daha yoksul olmalarına rağmen- sağlık göstergeleri, Türkiye'den daha iyidir. Bunun nedeni, bu ülkeleri yöneten siyasal iktidarların, siyasal tercihlerini, halkından yana, insanından yana kullanmasıdır; çünkü, sağlık bir yaşam hakkıdır, sağlık bir insanlık hakkıdır. Bu ülkeler, yoksul olmalarına karşın -siyasal tercihlerini, ekonomik darboğazlarını aşmak için- hiçbir zaman, sağlığa ayırdıkları payı azaltarak ülkelerini yönetmemektedirler.
Türkiye'de ise, sağlık göstergelerini göz önüne aldığımızda, özellikle son dönemlerde, son yirmi yılda, uygulanan siyasal politikaların bir sonucu olarak, üretmeden tüketip, borcu borçla ödeyerek uygulanan siyasetin sonucunda, sağlık göstergeleri -biraz evvel bahsettiğim gibi- Avrupa'nın en kötüsü, kendisinden daha yoksul olan ülkelerin en kötüsü olarak tecelli etmiştir.
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'deki sağlık sorunlarının başında, kaynak sorunu, israf sorunu, dengesiz dağılım, koordinasyon bozukluğu gibi birçok düzeltilebilir sorun vardır; ancak, Türkiye'yi son dönemlerde yöneten siyasal iktidarlar, küreselleşme söylemleriyle, özelleştirme söylemleriyle, sosyal adaleti sağlayacak olan ve insanın onurunu koruyacak olan sosyal devleti tasfiye etme yoluna gitmişler ve sağlığa ayrılan payı, her bütçede daha da azaltmışlardır. Türkiye'deki sağlık sorunlarının bu denli yüz kızartıcı olmasından ve hepimizin utanması gereken sonuçların ortaya çıkmasından Türk halkı sorumlu değildir; Türkiye'nin yaşamış olduğu ve yaşamakta olduğu bu ekonomik darboğazdan da Türk halkı sorumlu değildir.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Türkiye, borç aldığı uluslararası bankaların bilgisayar ekranlarında, Maliyenin ve Hazinenin bilanço defterlerinde, sadece rakamlarla ve bilanço hesaplarıyla gösterilen bir ülke değildir; Türkiye, kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla, kastan, kemikten ve kandan yapılmış insanların ülkesidir. Türkiye'deki insanlar, tükendik diye haykırıyorlar. Bu haykırış, 3 Kasım seçimlerinde sandıklarda yankılandı. Bu insanlar acı çekiyorlar. İnsanların çektiği acılar, o uluslararası bankaların, Hazinenin ve Maliye Bakanlığının bilgisayarlarında dile getirilmiyor. O bilanço defterlerinde, bu acıların ve sıkıntıların çetelesi tutulmuyor. Dolayısıyla, bütçede sağlığa ayrılan payı, ekonomik güçlükleri aşmak için azaltmak insanî değildir, ahlakî değildir, doğru değildir. (CHP sıralarından alkışlar) Seçim öncesinde, hastanelerde kesilen bacaklardan, verilen kanlardan KDV almayacağını söyleyen iktidarın değerli milletvekillerinin bizlerle aynı duygu ve düşünceleri paylaşacaklarına inanıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akalın, 1 dakika süre veriyorum; sözlerinizi toparlar mısınız.
HAKKI AKALIN (Devamla) - Bu nedenle, sağlığa ayrılan payın artırılmasını, yapılan kısıtlamanın düzeltilmesini rica ediyorum.
Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Akalın.
HALUK KOÇ (Samsun) - Hepsi seçim meydanlarında kalmış!..
BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 1 inci maddesinin (g) bendinin "-920.05.143.900 tertibinde yer alan ödeneğin yüzde 20,3'ü" şeklindeki alt bendinin "-920.05.143.900 tertibinde yer alan ödeneğin yüzde 33,3'ü" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Topuz
(İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Topuz, önerge hakkında konuşacak mısınız, yoksa gerekçeyi mi okutayım?
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Ergin konuşacak.
BAŞKAN - Sayın Ergin, süreniz 5 dakikadır; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
GÜROL ERGİN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçici bütçe tasarının 1 inci maddesinin (g) bendinde doğrudan gelir desteği için ayrılan ödeneğin yetersizliği konusunda önerge sahibi arkadaşlarım adına söz almış bulunuyorum; konuşmama başlarken hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepimizin bildiği gibi, Türk çiftçisi, son yıllarda uygulanan akıl almaz, yanlış tarım politikalarıyla, sözcüğün tam anlamıyla, canından bezer duruma getirilmiş, perişan edilmiş; Türk tarımı, büyük ölçüde üretimsizliğe; Türk çiftçisi, katlanılması zor geçim sıkıntısına düşürülmüştür. İşte bu nedenledir ki, 3 Kasım seçimleri öncesinde, sizler ve bizler, hepimiz, Türk çiftçisinin önüne gittiğimizde ona birçok vaatte bulunduk; ama, bu vaatler sırasında, bu dönem sırasında gördük ki, Adalet ve Kalkınma Partisinin kimi sözcüleri, vaatlerde, gerçekte olabilenin çok ötesinde söylemler kullandılar. İşte o söylemler, bugün, karşımıza bu kürsüden çıkıyor.
Değerli arkadaşlarım, burada benden önce konuşan iktidar partisi milletvekillerinin tümünün doğrudan gelir desteğinin ne olduğunu henüz anlamadığını görmekten üzüntü duyuyorum. Doğrudan gelir desteği, bir iane değildir. Doğrudan gelir desteği, bir fakir fukara fonu değildir. Doğrudan gelir desteği, Türkiye'de uygulandığı biçimiyle ne Avrupa Birliği ülkelerinde ne de Amerika Birleşik Devletlerinde uygulanmaktadır. Bu biçimiyle uygulansa bile, bugün, doğrudan gelir desteği, Türkiye'de, Türk çiftçisinin sarılması gereken tek çare olarak ortaya çıkmaktadır; çünkü, doğrudan gelir desteği zihniyetini Türkiye'ye getirenler, bu desteği bahane ederek Türk çiftçisinin gübre desteğini kaldırmışlardır, tohumluk desteğini kaldırmışlardır, ziraî mücadele ilacı desteğini kaldırmışlardır ve hepsinden hazin olarak, bu ülkede ziraî afet yasası kaldırılmış, çiftçi kaderiyle baş başa bırakılmıştır.
Şimdi, seçim meydanlarında, özellikle "çiftçinin temerrüt faizini kaldırıyorum" diyenlere soruyorum: Temerrüt faizleri kalktı mı, kalkıyor mu? "Üç ay içinde Türkiye hayvancılığının sorunlarını çözeceğim" diye seçim beyannamesinde yazanlara, genel başkanlarının ağzından acil eylem planı olarak sunanlara soruyorum. Üç ayın birbuçuk ayı gitti, kaldı birbuçuk ay. Bu birbuçuk ayı da kapsayan üç aylık geçici bütçede, siz, hayvancılığa 1 milyar dolar ayırdınız; ancak, iktidar partisi sözcüsü arkadaşım, burada "17 trilyon lira ayırdık" dediler. Eğer, siz, 17 trilyon lirayla Türkiye hayvancılığını kalkındıracağınızı sanıyorsanız, siz, ne Türkiye'yi ne Türkiye hayvancılığını anlamışsınız demektir. (CHP sıralarından alkışlar)
Yine, doğrudan gelir desteğinde ayrılan pay, sevgili arkadaşlarım -sizin ifadenizle- 853 trilyon liradır. Arkadaşlar, bu para, aslında 1,4 katrilyon lira olması gereken çiftçinin o ak alnının hak ettiği paradır; ama, siz, bunun yarısını bile buradan verirken "biz Türk çiftçisi için olumlu işler yapıyoruz" diye söyleme cesaretini bulmaktasınız; şaşıyorum!
Türk çiftçisinin ne kadar perişan olduğunu hepimiz görmedik mi! Biz, o çiftçi önünde her zaman oy isterken saygıyla eğilmedik mi! Şimdi, ne oldu ve ne değişti de, o meydanlardan bu salonlara geldiğimiz zaman, biz, hak ettiğinin yarısını, hem de önümüzdeki yıla sarkıtarak vermekle onun sorunlarına çare bulduğumuzu ifade edeceğiz. Gidilen yol yanlıştır. Bu yol, Türkiye tarımını, tarlaları boş tarım ülkesi haline getirecek bir yoldur.
Burada, Sayın Akgül'e de değinmek istiyorum. Sayın Akgül, burada geçmişten söz etti; bizi hiçbir şekilde ilgilendirmeyen bir dönemden söz etti; ama, orada verdiği rakamlarda da, aslında, o günle bugünü karıştırdığını anlıyorum.
Sevgili arkadaşlarım, 2000 yılında, Türkiye'de, doğrudan gelir desteği, yalnızca bir proje olarak, geçici, 4 ilde başlatılmış; 2001 yılında il sayısı artırılmış, 2002 yılında da yalnızca 35 ilde tam olarak verilebilmiştir...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜROL ERGİN (Devamla) - Sayın Başkan, herhalde 1 dakika verecek-siniz.
BAŞKAN - Sayın Ergin, 1 dakika süre veriyorum; sözlerinizi toparlar mısınız.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Yani, o rakamlar, yanlış veya doğru, bugünü ve bizi hiçbir şekilde ilzam etmemektedir.
Şunu çok kesin bilelim: Türkiye'de en reel sektör, tüm yapısıyla tarım sektörüdür. (CHP sıralarından alkışlar) Ve şunu asla unutmayalım: "Dün dündür, bugün bugündür" felsefesi sizin de felsefeniz olmasın. Unutmayın, dünün bugününü yaşıyoruz, bugünün de yarınını bütün Türk Milletiyle yaşayacağız.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Ergin, teşekkür ediyoruz.
Komisyon ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 1 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (f) bendindeki "-940.03.3.425.900 tertibinde yer alan ödeneğin yüzde 50'si" alt bendinin "-940.03.3.425.900 tertibinde yer alan ödeneğin yüzde 50'si, -940.03.421.900 tertibinde yer alan ödeneğin yüzde 12,6'sı" olarak değiştiril-mesini arz ve teklif ederiz.
Ali Topuz
(İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın Topuz, önergeniz hakkında konuşacak mısınız; yoksa gerekçeyi mi okutayım?
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarıda memurlara öğle yemeğine yardıma ilişkin transfer ödenekleri için 2002 yılı bütçesi başlangıç ödeneklerinin yüzde 2,8'inin ayrılması öngörülmüştür. Bu oran memurların öğle yemeği için yeterli bir katkıyı ifade etmediğinden, personel ödenekleri için tasarıda yer alan oran olan yüzde 12,6 oranı önerilmektedir.
BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi, 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1 inci madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - 2002 ve daha önceki yıllarda taahhüde bağlanmış işlere ait ödemelere 1 inci madde ile belirlenen sınırlar dahilinde devam olunur. Derhal ihalesinde fayda ve zaruret görülen yatırımlar ve tabiî afetler sonucu hâsıl olabilecek hasarların telafisi amacıyla yeniden girişilecek işler için Bakanlar Kurulu daire ve idarelere taahhüde girme yetkisi verebilir. Genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin 2002 Yılı Yatırım Programında ödenekleri toplu olarak verilmiş yıllık projelerinden makine-teçhizat, büyük onarım, idame-yenileme ve tamamlama projelerinin detay programları ile alt harcama kalemleri itibarıyla tadat edilen ve edilmeyen toplulaştırılmış projelerin alt harcama kalemleriyle ilgili işlemlerde 2003 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Kararın ilgili hükümleri uygulanır.
BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili Alaattin Büyükkaya konuşacaklardır.
Sayın Büyükkaya, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ALAATTİN BÜYÜKKAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önce, tekrar, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce 1 inci madde için yaptığım konuşmada hükümetimizin hazırlamış olduğu geçici bütçe için görüşlerimi ifade etmiştim. Şimdi de, Grubum adına, geçici bütçenin 2 nci maddesine ilişkin görüşlerimi Yüce Meclisinize arz etmek istiyorum; ancak, sözlerime geçmeden önce, tarımla ilgili muhalefetin belirttiği görüşlere ilişkin bazı açıklamalar da yapmak istiyorum.
Gerçekten geçmiş hükümet döneminde Türk çiftçisi perişan edilmiştir. İçimizde bunu bilmeyen kimse yoktur. Hele hele tarımdan gelmiş, toprağı bilen insanın bunu bilmemesi mümkün değildir. Türk çiftçisi, AK Parti iktidarına güvenmiştir; bizim tek başına iktidara gelmemizi de istemiştir. AK Parti iktidarı ise, onu seveni, ona güveneni, onu kendisinden bileni asla unutmamıştır. Nitekim, geçici bütçemizde, bu üç aylık bütçemizde tarıma verilen desteği, müsaade ederseniz, bir kere daha bilgilerinize sunmak istiyorum: Çay-Kur, 178 trilyon; Toprak Mahsulleri Ofisi, 300 trilyon; pamuk ve diğer ürünler, 29 trilyon; hayvancılık, 19 trilyon; tarıma doğrudan destek, 852 trilyon; tarım ürünlerinden fındık başta olmak üzere diğer ürünlere, 70 trilyon; yani, üç aylık süre için tarıma sağlanan destek 1 katrilyon 448 trilyon liradır. Bu destek değil midir arkadaşlar?! (AK Parti sıralarından alkışlar) Tabiî ki hemen belirteyim, sadece tarıma destek vermeyeceğiz; sanayie de, ticarete de; yani, bu ülke için taş üstüne taş koyana, üreten herkese destek vereceğiz. (AK Parti sıralarından alkışlar) Biraz sabırlı olun, bütçemiz geldiğinde bunların hepsini göreceksiniz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi müsaade ederseniz 2 nci maddeyle ilgili görüşlerimi ifade etmek istiyorum: Bilindiği üzere, geçici bütçede yeni yatırım bulunmamaktadır. Geçici bütçenin 2 nci maddesinde, 2002 ve daha önceki yıllarda taahhüde bağlanmış yatırım ihalelerine ait ödemelere devam edileceği; ancak, Bakanlar Kurulunun geçici bütçe döneminde zarurî durumlarda kuruluşlara taahhüde girme yetkisi verebileceği belirtilmektedir.
Geçici bütçede yeni yatırım öngörülmemesi pratik bir zorunluluktan kaynaklanmaktadır. Zira, yatırım programı konsolide bütçe rakamları belli olduktan sonra şekilleneceğinden, söz konusu programın geçici bütçe döneminin başlangıcıyla birlikte yürürlüğe konulması imkânı yoktur; dolayısıyla, 58 inci hükümetimiz, hükümet programı ve acil eylem planında açıklanan önceliklerini esas alarak yatırım programını belirleyecek ve 2003 yılı bütçesiyle birlikte uygulamaya koyacaktır.
Geçici bütçede yeni yatırım öngörülmemekte birlikte, 2 nci maddeyle, 2002 ve daha önceki yıllarda taahhüde bağlanmış işlere ait ödemelere devam edilmesi imkânının getirilmesi, yatırımlar konusunda herhangi bir sıkıntıya düşülmesinin önlenmesi açısından da isabetli olmuştur.
2003 yatırım programının uygulamaya konulacağı döneme kadar, acil eylem planında da yer aldığı üzere, kamu yatırım stokunun gözden geçirilmesi ve önceliklerinin belirlenmesi konusunda somut adımlar atılması mümkün olabilecektir. Böylece, geçici bütçe dönemi, hükümete yatırım projelerinin rasyonelleştirilmesi için zaman kazandırmış da olmaktadır.
2 nci maddeyle, derhal ihalesinde fayda ve zaruret görülen yatırımlar, tabiî afetler sonucunda meydana gelebilecek hasarların telafisi amacıyla girişilecek işler için Bakanlar Kuruluna, kamu idarelerine taahhüde girme yetkisi verme imkânının sağlanması, bu konuda hükümete büyük bir esneklik de sağlamıştır. Bu imkân, ülkemizin hassas bir dönemde bulunduğu ve tabiî afetlerle sık sık karşılaştığımız hususu dikkate alındığında, hükümetimizin halkımıza önemli bir teminatını da oluşturmaktadır. Diğer taraftan, Bakanlar Kuruluna bu yetkinin verilmesini, bunun gelişigüzel kullanılacağı şeklinde de anlamamalıyız. Milletimizin teveccühüne mazhar olmuş bir hükümete, olağanüstü durumlara karşı gereken yatırımlara girişilmesi yetkisinin verilmesini de tabiî karşıla-mak gerekir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu hükümetin kurulmasından itibaren, faizlerde 20 puan düşme olmuştur. Bunun anlamı, bu hükümetle birlikte ülkemiz, devletimiz 20 milyar dolar kazanmıştır ödeyeceği faiz yükünden. Dolayısıyla, inanıyorum ki, AK Parti iktidarıyla, ülkem de, milletim de hep kazanacaktır.
Bu duygularla hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Büyükkaya.
2 nci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Oyan; buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; büyük yatırım iddialarıyla gelen Adalet ve Kalkınma Partisinin yatırımsız bir geçici bütçe sunması örneğiyle karşı karşıya bulunuyoruz. Bunun ibretlik bir durum olduğunu düşünüyorum; çünkü, öylesine önemli vaatler yapıldı ki -özellikle 16 Kasım 2002 tarihinde ve tabiî, bütün seçim öncesi durumda- insan yadırgamadan edemiyor. Üstelik de, burada, bu maddede, ilgili 2 nci maddede, önemli ölçüde muğlaklık taşıyan ifadelerle, yatırımlara gerektiği zaman yer verileceği söyleniliyor. "Derhal ihalesinde fayda ve zaruret görülen yatırımlar ve tabiî afetler sonucu hâsıl olabilecek hasarların telafisi amacıyla yeniden girişilecek işler için Bakanlar Kurulu daire ve idarelere taahhüde girme yetkisi verebilir." Böylesine geniş yetkiler Meclisin denetim hakkını kullanması açısından ciddî sakıncalar içerir. Bu nedenle, bu maddenin bu muğlak şekliyle Grubumuz tarafından kabul edilmesi mümkün değildir.
Öte yandan, şunu söylemek isterim: Her ne kadar, bu geçici bütçede düzenlenmesi gerekli değil, bunun için ayrı bir düzenleme uygun olsa da, 4325 sayılı Kanunla, kalkınmada öncelikli yörelerde, 10'dan fazla işçi çalıştıran işletmelerde istihdamı geliştirmek ve yatırımı teşvik etmek amacıyla yapılan düzenlemenin 2002 yılı sonu itibariyle son bulacağını ve bununla ilgili bir düzenlemenin 2002 yılı sonuna kadar yapılması gerektiğini hatırlatmak isterim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada, benden önceki konuşmacı bu maddeyle ilgili konuşurken tarım konusuna da girdi; evet, tarım önemli, yatırımlar açısından da önemli. Bakınız, iki önemli yasa, bütçeyle ilgili bir düzenleme yapılması gerekmeyen; ama, o ilgili yasalarda düzenleme yapılması gereken iki yasadan söz edeyim. 4572 sayılı Yasa Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerinin üzerinde Demokles'in kılıcı gibi durmaktadır. Bu Yasanın 1 inci maddesiyle Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerine, Tarişe, Fiskobirlik'e, Çukobirlik'e, Trakya Birlik'e, Marmara Birlik'e 17 tane birliğe herhangi bir malî destekte bulunması, kredi anlamında dahi herhangi bir malî kaynak aktarılması yasa hükmüyle yasaklanmıştır. Dünyada hiçbir egemen ülke, kendi kooperatifçisine, kendi çiftçisine yasa hükmüyle kaynak aktarmayı yasaklayan bir hüküm koymamıştır. Eğer Türkiye bağımsız, egemen bir ülkeyse ve siz iktidarsanız, çoğunluğa sahipseniz, sizleri davet ediyorum, 4572 sayılı Yasanın 1 inci geçici maddesini derhal değiştiriniz ve burada "Yeniden Yapılandırma Kurulu" adı altında birliklerin tepesinde bir tasallut aracı olarak duran bu kurulu, üretici ortakların, kooperatiflerin ağırlıkta olduğu bir yapıya kavuşturun; 7 üyeden sadece 1'i üretici temsilcisi, diğerleri ya bakanlık ya özel sektörden gelme kişilerden oluşuyor.
İkinci bir mesele, 4603 sayılı Yasayla, Ziraat Bankası ve Halk Bankasını özelleşme kapsamına alan Kasım 2000 düzenlemesidir, bunun da derhal değiştirilmesi gerekmektedir; çiftçiye ve esnafa dönük kredi veren kurumlar, ihtisas kurumları olarak sistem içinde tutulmalıdır. Bakınız, Türkiye'de çiftçi, çiftini, çubuğunu terk etme aşamasına gelmiştir; biraz önce arkadaşlarımızın ifade ettiği gibi, soyut rakamlar, vesairenin ötesinde, buradan bir destek bekliyor, buradan bir hareket bekliyorlar. Pamuk primi desteğine, tütüne, şekerpancarına 1'er milyar lira koymak, çiftçiyle alay etmek demektir; bunu mutlaka değiştirmek gerekir.
Sevgili milletvekilleri, değerli arkadaşlarım, burada son bir hatırlatma yapayım. 28 Aralık itibariyle zorunlu tasarruf, yani çalışanların tasarruf teşvik hesabıyla ilgili bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Bu konuda bize aktarılmış herhangi bir düzenleme yoktur önümüzdeki hafta itibariyle bunu getirip getirmeyeceğimiz kuşkuludur. Zorunlu tasarrufla ilgili mutlaka düzenleme ya-pılmalı ve burada hak sahipleri lehine Anayasa Mahkemesinin kaldırdığı ve 28 Aralıkta üç hüküm itibariyle geçersiz kalacak maddenin yeri mutlaka doldurulmak zorundadır. Bu açıdan da, Meclisi ve Ak Parti Grubunu çalışmaya davet ediyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Oyan.
Başka söz talebi?.. Yok.
2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. - a) Dönem içinde sağlanacak garantili imkân tutarı (500) milyon ABD Dolarını aşamaz.
b) 28.3.2002 tarihli ve 4749 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi gereğince, Hazine garantileri kapsamında risk hesabına yapılacak ödemeler için Hazine Müsteşarlığı bütçesinde bu amaçla açıla-cak tertibe 326 trilyon liraya kadar ödenek eklemeye Maliye Bakanı yetkilidir.
c) Yabancı ülke, banka ve kurumlarla veya uluslararası kuruluşlarla yapılmış ve yapılacak anlaşmalara göre genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere dönem içerisinde dış proje kredisi olarak kullandırılacak imkânları, gerektiğinde ilgili kuruluş bütçelerinde yer alan tertiplere ödenek ekleyerek bütçeleştirmeye Maliye Bakanı yetkilidir.
d) Dış proje kredisi ve hibe kullanımlarından kaynaklanan Katma Değer Vergisi ile Özel Tü-ketim Vergilerinin karşılanmasında; dış kredi ve hibe gerçekleştiği halde, Katma Değer Vergisi ve Özel Tüketim Vergisi karşılığı iç kaynağın bulunamaması durumunda, Yatırım Programı ile ilişkilendirilmek suretiyle ilgili kuruluşların bütçelerinin mevcut ya da yeni açılacak tertiplerine söz konusu miktarlarda ödenek eklemeye Maliye Bakanı yetkilidir.
e) (c) ve (d) bentlerindeki hükümler gereğince yapılacak ödenek eklemeleri 28.3.2002 tarihli ve 4749 sayılı Kanunun 5 inci maddesindeki borçlanma limitleri dahilinde Devlet Planlama Teşki-lâtı Müsteşarlığınca yapılacak proje revizeleri dikkate alınarak yapılır.
f) 18.4.2001 tarihli ve 2001/2312 sayılı, 8.7.2002 tarihli ve 2002/4429 sayılı Bakanlar Kurulu kararları gereğince ödenmesi gereken tutarlar Hazine Müsteşarlığı bütçesinin 920.03.3.122.900 tertibinden karşılanır.
g) 30.5.2002 tarihli ve 2002/4199 sayılı Bakanlar Kurulu kararı uyarınca, Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından 2001-2002 ve daha önceki kampanya dönemlerinde temin edilen ürünlerle ilgili doğmuş ve doğacak olan görev zararları ile 2002-2003 kampanya dönemine ilişkin görev zararları avans olarak Hazine Müsteşarlığı bütçesinin 920.03.3.121.900 tertibinden karşılanır.
h) 2002 Malî Yılı Bütçe Kanununun 29 uncu maddesi hükümleri dikkate alınarak;
- Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürlüğünün mal ve hizmet satışları gayri safi hâsılatının % 10'u,
- Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının mal ve hizmet satışları gayri safi hâsılatının % 10'u,
kesilir.
BAŞKAN - 3 üncü madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Kars Milletvekili Selahattin Beyribey.
Buyurun Sayın Beyribey. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2003 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeleri Kanunlaşıncaya Kadar Devlet Harcamalarının Yapılmasına ve Devlet Gelirlerinin Tahsiline Yetki Verilmesine Dair Kanun Tasarısının 3 üncü maddesi üze-rinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım; sözlerime başlamadan evvel Yüce Meclisimizi saygılarımla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşmekte olduğumuz geçici bütçe tasarısı, bir bütün olarak, sağlıklı ve dinamik bir yapı oluşturabilme amacına hizmet etmektedir. Bu tasarıyla, hem devletin yükümlülüklerini yerine getirebilmesi sağlanmakta hem de Hazinenin ölçüsüz yükümlülükler altına girmesi engellenmiş olmaktadır.
Tasarının 3 üncü maddesinde yer alan fıkralarla, dış krediyle gerçekleşmekte olan projelerin devamı amaçlanırken, özellikle Hazinenin bu projeler için sağlayacağı garanti tutarının sınırı belirlenmektedir. Böylece, Hazine, bu süre içerisinde 500 000 000 Amerikan Doları üzerinde garanti vermeyerek, sınırsız garanti altına ve taahhüde girmemiş ve böylelikle disiplinli bir malî politika oluşmuştur.
28.3.2002 tarihli ve 4749 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi gereğince, Hazine garantileri kapsamında olan projelerle ilgili olarak, gerek duyulduğunda Hazine Müsteşarlığı bütçesinde bu amaçla açılacak tertibe 326 trilyon liraya kadar bir ödeneği eklemeye Maliye Bakanı yetkili kılınmıştır. Bu fıkrayla, Hazine garantili işlerin sağlıklı bir şekilde ve kesintiye uğramadan devam etmesine imkân verecek bir özellik Geçici Bütçe Kanununa kazandırılmaktadır.
Bu tasarıyla, geçici bütçenin uygulandığı dönem boyunca dış proje kredilerinin bütçelendirilmesine de imkân tanınmıştır. Dış proje kredisi ve hibe kullanımlarından kaynaklanan KDV ve ÖTV ödemeleri için, kaynak yetersizliği halinde, Malîye Bakanlığına, yatırım bütçesiyle ilgilendirilmek suretiyle ilgili bütçelere ödenek ekleme yetkisi verilmektedir. Ödenek eklemeleri sınırının 4749 sayılı Kanun gereği borçlanma limitleri dahilinde olacağı hüküm altına alınmakta ve disiplinli bir bütçe oluşturulma çabası bir kez daha görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, Borçlanma Kanunu 1 Ocak 2003 tarihinde yürürlüğe girecek olup, kamu malî yönetimini disiplin altına almayı amaçlamaktadır. Geçici bütçe tasarısının 3 üncü maddesinin (f) ve (g) fıkralarında, Bakanlar Kurulu kararı uyarınca ödenmesi gereken tutarlar ile doğmuş ve doğabilecek görev zararlarının -ki, bu özellikle Toprak Mahsulleri Ofisi gibi- Hazine Müste-şarlığının ilgili tertibinden karşılanacağı da ifade edilmektedir.
Değerli milletvekilleri, geçici bütçe tasarısının 3 üncü maddesinin son fıkrasında, daha önceki 2002 malî yılında belirlenen kamu iktisadî teşekküllerine ilave olarak, Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürlüğü ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının mal ve hizmet satışları gayri safî hâsılatının yüzde 10'unun bütçe geliri olarak kaydedilmesi öngörülmekte ve böylece bu tasarının bir özelliği de bütçe gelirlerini artırmaya yönelik olarak ortaya çıkmaktadır.
Birçok özelliği içinde barındıran, bir yandan, bütçeyi disipline etmeyi, bir yandan da, kamu gelirlerinin toplanmasına ve kamu harcamalarının yapılmasına imkân ve yetki veren geçici bütçemizin yüce milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyor, Yüce Parlamentomuzu saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz Sayın Beyribey.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Oğuz Oyan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır Sayın Oyan.
CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN (İzmir)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce de belirtmiş olduğum gibi, ilgili maddenin (d) fıkrası, 14.6.2001 günlü 4682 sayılı 2001 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapmaya Dair Kanun ile 2001 Malî Yılı Bütçe Kanununa eklenen bir paragraf idi. Bu paragraf, burada, sadece "hibe" sözcüğü eklenerek tekrar-lanmaktadır.
Söz konusu paragraf, biraz önce burada okuduğum gibi, Anayasa Mahkemesinin 27 Mart 2002 tarihli kararıyla iptal edilmiştir; dolayısıyla, bu fıkranın bu madde kapsamından çıkarılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesinin kararlarını Yüce Meclisimizin bu anlamda dikkate almasında yarar vardır. Bu kararları hiçe sayan, yok sayan, onları bir anlamda isabetsiz gören bir yaklaşım içinde olamayız; çünkü, sonuçta, bütçe kanunu üstündeki kanun anayasal düzenlemedir, Anayasanın kendisidir. Dolayısıyla, burada, biz, mutlaka, ödenek kullanmayla ilgili sınırları Anayasanın tarif ettiği sınırlar içinde tutmalıyız; yani, mesela "ödenek eklemeye Maliye Bakanı yetkilidir" türü bir maddenin, dış proje kredisi veya hibe kullanımıyla ilgili olsa dahi, bunlarla ilgili ödenek eklemeye Maliye Bakanını yetkili kılmanın Anayasaya aykırılığını dikkate almak zorundayız.
Tabiî, burada, bu maddenin (h) fıkrasıyla da ilgili bazı tereddütler olabilir; yani, burada 2002 Malî Yılı Bütçe Kanununun 29 uncu maddesine gönderme yapıyor; fakat, bu Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürlüğü ya da Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı gibi kuruluşların gayri safi hâsılatlarından yüzde 10'unun bütçeye aktarılmasının bütçe kanunu dışında bir yasal dayanağı olmadığının da dikkate alınması gerekir.
Özet olarak burada söylemek istediğimiz, bütçe kanunlarının Anayasaya aykırı olamayacağı ilkesinin mutlaka dikkate alınması kaygısı olmalıdır.
Ben bu noktada Meclisimizi uyarmak istedim. Teşekkür ederim. (CHP ve AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Oyan teşekkür ediyorum.
Başka söz talebi yok.
3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4. - a) 21.2.2001 tarihli ve 4629 sayılı Kanun ile 20.6.2001 tarihli ve 4684 sayılı Kanun hükümleri uyarınca özel gelir ve devren özel gelir kaydedilmesi gereken miktarları ilgisine göre 2002 veya 2003 yılları bütçelerine bütçe geliri olarak kaydetmeye, devren özel ödenek kayde-dilmesi gereken miktarları gerektiğinde iptal etmeye Maliye Bakanı yetkilidir.
b) 2002 yılı bütçesine ilişkin olarak;
1. 2001 ve 2002 yıllarında, "Bütçeden Mahsup Edilecek Ödemeler Hesabına" borç yazılmak suretiyle ödenmiş bulunan sosyal güvenlik kuruluşlarına yapılan transferler karşılığı ile faiz ödemeleri için kurumların ilgili tertiplerine,
2. Hazine Müsteşarlığı bütçesinin kamu iktisadî teşebbüslerine sermaye ve görev zararı nedeniyle yapılacak ödemelerle ilgili 910.01.3.001.900 tertibine 178 trilyon liraya, 920.03.3.121.900 tertibine 300 trilyon liraya, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığına aktarılmak üzere 940.01.3.406.900 tertibine 403 trilyon liraya ve Bağ-Kur Genel Müdürlüğüne aktarılmak üzere 940.01.3.407.900 tertibine 8 trilyon liraya kadar,
3. Ödenek yetersizliği nedeniyle gider kaydedilemeyen 100-personel giderlerine ilişkin bütün tertiplere,
ödenek eklemeye Maliye Bakanı yetkilidir.
c) 24.3.1988 tarihli ve 3418 sayılı Kanunun mülga 39 uncu maddesi ve 6.6.2002 tarihli ve 4760 sayılı Kanunun 17 nci maddesi gereğince 2002 yılında, Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü bütçelerine özel gelir ve özel ödenek kaydedilen miktarlardan 2002 yılında harcanmayan tutarlar devir suretiyle, 2002 yılına ait olup da özel gelir ve özel ödenek kaydı yapılamayan tutarlar, ilgili kurumların bütçelerine Maliye Bakanınca özel gelir ve özel ödenek kaydedilir. Bu hüküm gereğince kaydedilecek özel ödeneklerden yapılacak harcamalar, 4.1.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kanuna, 26.5.1927 tarihli ve 1050 sayılı Kanunun 64 üncü maddesi ile 21.2.1967 tarihli ve 832 sayılı Kanunun vize ve tescile ilişkin hükümlerine ve 13.12.1983 tarihli ve 180 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 32 nci maddesi hükümlerine tâbi değildir.
d) 7.2.2002 tarihli ve 4745 sayılı Kanunun 7 nci maddesi ile 10.8.1993 tarihli ve 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen ek 8 inci madde gereğince tahsil edilen ve saymanlık he-sabına yatırılan payın yarısı Bütçenin (B) işaretli cetveline gelir kaydedilir.
e) Genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idareler, belediyeler, il özel idareleri, sosyal güvenlik kuruluşları, bütçe içi ve dışı fonlar, döner sermayeler ile bütçenin yatırım ve transfer tertibinden yardım alan kuruluşlar ile kamu tüzel kişiliğini haiz kurul, üst kurul ve diğer kurum ve kuruluşların (kamu iktisadî teşebbüsleri hariç) uygulayacakları yeni bütçe sınıflandırması ile muha-sebe sistemi ve standartlarının belirlenmesine, bu sistem ve standartların geliştirilmesine, birlikte veya ayrı ayrı uygulatılmasına ilişkin her türlü çalışmayı yaptırmaya Maliye Bakanı yetkilidir.
BAŞKAN - 4 üncü madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Sakarya Milletvekili Sayın Erol Cebeci; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EROL ASLAN CEBECİ (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2003 Malî Yılı Geçici Bütçe Kanunu Tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, 4629 ve 4684 sayılı Kanunlar uyarınca, fonların büyük bir kısmı kapatılmış olmasına rağmen, gelirlerinin bir kısmı, özel gelir, özel ödenek kaydedilmek suretiyle, genel bütçe geliri kapsamı dışında tutulmaktadır.
Bu maddenin (a) bendinde yapılan düzenlemeyle, tasarruf yapılması amaçlanmaktadır ve 2002 yılı sonu itibariyle, bu kapsamda 400 trilyon liraya yakın gelirin genel bütçe geliri olarak kaydedileceği tahmin edilmektedir. Bu nedenle, yapılan düzenlemeyi doğru buluyor ve hükümetimizin bu yöndeki gayretlerini takdirle karşılıyorum.
Yine, bildiğiniz üzere, sosyal güvenlik kuruluşlarına yapılacak transferler ile faiz ödemeleri için bütçeye konulan ödeneklerin yetmemesi durumunda, devlet hizmetlerinin devamı ve yükümlülüklerinin yerine getirilebilmesi bakımından transfer yapılması gerekmektedir. 2001 ve 2002 yıllarında kullanılmış bulunan bu avansların kapatılabilmesi ve bütçeye gider kaydı yapılamayan personel giderlerinin gider kaydının yapılabilmesi amacıyla Yüce Meclisimizden ödenek ekleme yetkisi istenmektedir. Böyle bir talebin Meclisimizce kabul edilmemesi durumunda, bu, 2003 yılı bütçesine gider olarak gelecektir. Meclisimiz tarafından verilecek ödenek ekleme yetkisinin gerekli olduğunu düşünüyorum.
Maddenin (c) bendinde yapılan düzenlemeyle, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 17 nci maddesi uyarınca elde edilen hâsılattan, Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü faaliyetleri için ayrılan payların, özel gelir ve özel ödenek kaydıyla, 2002 yılında kullanılamayan özel ödeneklerin 2003 yılına devir imkânıyla, bugüne kadar olduğu gibi, bu ödeneklerden yapılacak harcamaların devam eden işlerin bitirilebilmesi amacıyla Kamu İhale Kanununa, 1050 sayılı Kanuna, Sayıştay Kanununun vize ve tescil hükümlerine ve 180 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 32 nci maddesi hükümlerine tabi olmaksızın yapılmasına imkân tanınmaktadır.
Yine, 4745 sayılı Kanunun ek 7 nci maddesiyle yapılan düzenlemeye göre, kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetleri hâsılatından alınan payın yarısının, Denizcilik Müsteşarlığı harcamalarında kullanılmak üzere döner sermaye hesabına ayrılacağına ilişkin hükme yer verilmesine rağmen, genel bütçeye aktarılacak kısmıyla ilgili husus açıkta bırakılmıştır. Bu boşluğu gidermek üzere, maddenin (d) bendinde yapılan düzenleme gerekli bir düzenlemedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; maddenin (e) bendinde ise, yine, yeni bütçe sınıflandırmasıyla, muhasebe sisteminin uygulanabileceği kamu kuruluşlarının kapsamı genişletilmektedir. Daha önce kapsama dahil olmayan kamu tüzelkişiliğini haiz kurul, üst kurul ve diğer kurum ve kuruluşlar da -kamu iktisadî teşebbüsleri hariç- kapsama alınacaktır. Maliye Bakanımıza, ayrıca, gerek yeni bütçe sınıflandırması ve gerek muhasebe sistemi ve standartlarının geliştirilmesi, birlikte veya ayrı ayrı uygulatılmasına yönelik çalışmaları yapması konusunda yetki verilmektedir. Maliye Bakanlığının bu konudaki faaliyetlerinin desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Meclisimizin tasvibiyle kanunlaşacak 4 üncü madde hükümlerinin ve geçici bütçenin tüm milletimize hayırlı ve faydalı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Cebeci.
4 üncü madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Mersin Milletvekili Sayın Mustafa Özyürek; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz tasarının 4 üncü maddesiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi, tekrar, saygıyla selamlıyorum.
Bu maddede AKP adına konuşan arkadaşımızın da özellikle belirttiği gibi, 4 üncü maddenin (e) bendinde önemli bir düzenleme yapılmaktadır. Bildiğiniz gibi, şu anda bizim devlet muhasebe sistemimiz nakit esasına dayanmaktadır; yani, ödeme yaptığınızda kaydediyorsunuz, nakden tahsilat yaptığınızda kaydediyorsunuz. Oysa, artık, çağdaş devlet muhasebe sisteminde tahakkuk esasına geçilmektedir. Maliye Bakanlığımızın değerli uzmanları, bürokratları, bu konuda uzun zamandır pilot çalışmalar yapmaktadırlar. Bu düzenlemeyle, bu çalışmaların kapsamı genişletilmekte ve önemli bir adım daha atılmaktadır.
Burada bütçeleri hep görüşüyoruz; ama, bu görüşmelerimizin yararlı olabilmesi için, kamuda hep bahsettiğimiz şeffaflığın, saydamlığın sağlanabilmesi için, bugünkü bütçedeki muhasebe sisteminin mutlaka değiştirilmesi gerekiyor ve bunun önemli adımlarından biri de tahakkuk esasına geçilmesidir. Ayrıca, buna bağlı olarak performans bütçe sistemine geçilmesi de son derece önemlidir. Yine, burada alınan yetki çerçevesinde, uluslararası muhasebe standartlarının devlet bütçesine de uygulanması son derece yararlı olacaktır. Dünyada bütün muhasebe örgütlerinin, bütçe dediğiniz zaman, muhasebe dediğiniz zaman konuştukları, uluslararası muhasebe standartlarıdır. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun da, önce bankalarda başlattığı, daha sonra SPK'nın çeşitli çalışmalarıyla gündeme getirdiği ve TÜRMOB'un belirleyip, ilan ettiği muhasebe standartlarının devlet muhasebe sisteminde de, bütçelerimizde de uygulanması, bu çalışmalarımızın yararlılığı ve şeffaflığı açısından son derece önemlidir, yararlıdır.
Ben, böyle bir genişletme yönündeki adımın atılması nedeniyle, bu düzenlemeyi yapanlara, buraya bir öneriyle gelenlere teşekkür ediyorum. Ayrıca, bugüne kadar yapılmış olan, hem performans bütçe konusundaki hem tahakkuk esaslı bütçe konusundaki çalışmaların, artık, bütünüyle uygulamaya geçeceğine ve bu noktada, yeterli çalışmaların yapıldığına inanıyorum. Ayrıca, Bütçe Genel Müdürlüğümüzde ve Maliye Bakanlığımızda, bu konuda son derece iyi yetişmiş elemanlar, bürokratlar, uzmanlar mevcuttur. Bu konudaki siyasî iradenin ortaya konulmasını ve hep bahsettiğimiz, daha şeffaf, daha saydam, hesap verebilir bir bütçe yapısına kavuşmamız açısından getirilmiş olan bu öneriyi destekliyoruz.
Bu konudaki çalışmaların kısa sürede tamamlanarak, artık, gelecek bütçelerimizin nakit esasından tahakkuk esasına geçecek şekilde düzenlenmesini diliyorum; bu vesileyle, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Özyürek, teşekkür ediyoruz.
Madde üzerinde, şahsı adına söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Oğuz Oyan; buyurun.
Süreniz 5 dakikadır.
OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilgili maddenin (b) fıkrasının 1 inci bendinde "2001 ve 2002 yıllarında, "Bütçeden Mahsup Edilecek Ödemeler Hesabına" borç yazılmak suretiyle ödenmiş bulunan sosyal güvenlik kuruluşlarına yapılan transferler karşılığı ile faiz ödemeleri için kurumların ilgili tertiplerine ödenek eklemeye Maliye Bakanı yetkilidir" denilmektedir.
Bu uygulama 1999 yılından itibaren bir âdet haline getirilmiştir. Burada yeni bir âdetle karşı karşıyayız. Burada, sadece 2002 yılı için değil, 2001 yılı -bir önceki yıl- için de ödenek kaydetmeye yetki verilmektedir. Bu bir ilktir; hayırlı olsun.
Şimdi, bu tür, bütçeden mahsup edilecek ödemeler hesabı, eskiden, ödeneksiz gider için bir sonraki yılın bütçesine ödenek koymaya tahsis edilen bir istisnaî durumdu. Oysa, biz, şimdi, burada, eködenek bakımından yetersiz kalan 2002 bütçesindeki; yani, 98 katrilyon olarak oylanmış -ekbütçesiyle beraber de ulaşamayacağı büyüklük- 118 katrilyon dolayında bir büyüklüğe ulaşacak bir bütçedeki bu sapmaları, bir şekilde, yeni, geçici bütçeye yedirmeye çalışıyoruz.
Sapma nedir; sapma şudur: Geçen yıl bütçeyi yapanlar 42,8 katrilyonluk bir faiz ödeneği koymuşlardır. Bu ödenek, 11 inci ay itibariyle aşılmıştır. 12 nci ayı da kattığımız zaman, gerçekleşme tahmini faiz ödemesi 52 katrilyon 100 trilyon civarında olacaktır; yani, burada, faiz ödemelerinde 9 katrilyon 300 trilyonluk bir ödenek aşımı söz konusudur. Faiz harcamalarında bir aşım söz konusu ve önemli; 9 katrilyondan bahsediyorum...
Sosyal güvenlik kuruluşları açısından da, 2002 bütçesine 7 katrilyon 900 trilyonluk bir ödenek konulmuşken, gerçekleşmenin 10 katrilyon 200 trilyon dolayında olacağı tahmin edilmektedir. Dolayısıyla, burada da, yine 2,3 katrilyonluk bir ödenek aşımı söz konusudur.
Şimdi, burada ne yapılıyor; geçen yılın bütçesine ilişkin bir eködenek, ekbütçe çıkarmak yerine... Ki, biz, Hükümet Programını eleştirirken şunu söylemiştik: "Sizin şu an ihtiyacınız olan, bir geçici bütçeden önce, bir ekbütçe çıkarmaktır."
Niye ekbütçe çıkarmalısınız: Türkiye, bir kere, bu yıl, bu bütçe kalıpları içine sığmıyor. Ayrıca, sizin sözleriniz var; çiftçiye sözünüz var, işçiye sözünüz var, memura sözünüz var. Bunları gerçekleştirmek için ne yapmalısınız; ekbütçe çıkarmalısınız.
Şimdi, yılın son günlerine gelmişsiniz; siz, bunu, geçici bütçeyle kamufle etmeye çalışıyorsunuz; yani, kamuoyunun bilgisinden, Meclisin bilgisinden kaçırıyorsunuz. Bu doğru bir tutum değildir.
Bakınız, çok ilginç bir şeyden de bahsedeyim. 2002 yılında birçok ödenek aşılmıştır, bir tek ödenek yeteri kadar kullanılmamıştır. "Hangisi" diyeceksiniz; tarımla ilgili ödenek; yani, 2002 yılı bütçesinde tarımla ilgili 2 katrilyon 125 trilyon liralık bir ödenek vardır. Bu yıl sonu itibariyle, aralık ayı sonu itibariyle, bu bütçeden ödenek kullanımı 2 katrilyon liranın altında kalmıştır; 1 katrilyon 859 trilyon lira dolayında kalması beklenmektedir; yani, ödenek varken, elde imkân varken, tarıma yeterli destek; yani, örneğin, doğrudan gelir desteğiyle ödemeleri hızlandırmak gibi bir uygulamaya gidilmemiş; ama, diğer faiz ödeneklerinde, ödenek aşımına rahatlıkla girilebilmiştir. Bunun, sosyal bir uygulama olmadığını, dolayısıyla, toplumun güçsüz kesiminden oy alan bir iktidar partisine yakışmadığını özellikle söylemek istiyorum.
Burada 11.6 katrilyon liralık ekbütçe çıkarmak yerine, bunu geçici bütçeyle kamufle etmenin doğru bir tutum olmadığını bir kez daha belirtmek isterim.
Saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Oyan.
Başka söz talebi?.. Yok.
4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, bugün aldığımız karar gereği, Anayasanın ikinci tur oylaması saat 20.00'den sonra yapılacaktır; bilgilerinize sunulur.
5 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 5. - a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 154 üncü maddesi uyarınca, aylık gösterge tablosunda yer alan rakamlar ile ek gösterge rakamlarının aylık tutarlara çevrilmesinde uygulanacak aylık katsayısını, memuriyet taban aylığı göstergesine uygulanacak taban aylığı katsayısını yeniden belirlemeye; 29.12.1997 tarihli ve 97/10498 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki listelerdeki kurum ve kuruluşların hizmet sözleşmesi esaslarında yer alan taban ve tavan ücretleri ile 6.6.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Kararnameye bağlı "Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar"ın değişik 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan tavan ücretini ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (II) sayılı cetvele dahil pozisyonlarda sözleşmeli olarak çalıştırılan personelin sözleşme ücret tavanı ile sözleşme ücretlerini artırmaya; kanunlar, kanun hükmünde kararnameler ve yürürlükteki mevzuat uyarınca bütçe kanunları ve eki cetvellerde tespiti gereken diğer katsayı, miktar ve limitleri belirlemeye ve 2002 Malî Yılı Bütçe Kanunu ve eki cetvellerde yer alan kamu personelinin malî haklarına ilişkin miktar ve limitleri artırmaya; 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun uyarınca aylık ödemelerine esas alınan gösterge rakamı ile 1005 sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatanî Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun uyarınca aylık ödemelerine esas alınan gösterge rakamını ve vatanî hizmet tertibinden bağlanmış aylıkların gösterge rakamlarını artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.
9.10.1984 tarihli ve 3055 sayılı Kanun ile 26.10.1990 tarihli ve 3671 sayılı Kanuna göre ödenek ve yolluk alanların aylık, ücret ve diğer ödemeleri ile emeklilik keseneklerinin hesabında 31.12.2002 tarihinde geçerli olan katsayılar ile sözleşme ücreti esas alınır. Ancak, bunların emeklileri hakkında bu hüküm uygulanmaz.
3.10.2002 tarihli ve 2002/4808 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen taban aylığı ile sözleşme ücretlerinden, 1.10.2002 - 31.12.2002 tarihleri arasında uygulanmayan tutarlar başka bir işleme gerek kalmaksızın 15.1.2003 tarihinde tahakkuk ettirilip ödenir.
b) 1.1.2003 tarihinden geçerli olmak üzere, eğitim veya bilimsel araştırma kurum ve birimlerinde ilgili mevzuatı uyarınca emekli aylıkları kesilmeksizin çalıştırılanlar, her derece ve türdeki eğitim kurumları veya eğitim birimlerinde ders ücreti karşılığında ders görevi verilenler, 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun ek 11 inci maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu Kararıyla emekli aylıkları kesilmeksizin çalıştırılanlar ile profesör unvanına sahip olanlardan 29.3.1984 tarihli ve 2992 sayılı Kanunun 34 üncü maddesine göre görevlendirilenler hakkında 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun ek 68 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükümleri uygulanmaz.
Söz konusu uygulama nedeniyle Maliye Bakanlığı, 2002 yılında vize edilmiş bulunan sözleşmeli personel pozisyonlarına ilişkin ücretleri dikkate alarak, 1.1.2003 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere uygulanacak ücretleri yeniden belirlemeye yetkilidir.
c) 1- 19.11.1992 tarihli ve 3843 sayılı Kanun gereğince ikinci öğretim yapılmasına karar verilen yükseköğretim programlarında görev alan öğretim elemanlarına ödenecek ek ders ve sınav ücretleri ile personele ödenecek fazla çalışma ücretlerinin toplamı anılan Kanun kapsamında toplanan gelirlerin yüzde 70'ini aşamaz.
2- 4.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı Kanunun 45 inci maddesine 29.6.2001 tarihli ve 4702 sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle eklenen (e) bendi hükmü uyarınca sınavsız geçme hakkı verilen meslek yüksekokullarında ikinci öğretim kapsamında yürütülecek eğitim-öğretim programlarındaki ders ve uygulamalarda bulunmak üzere 4.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı Kanunun 31 inci maddesine göre "öğretim görevlisi" olarak görevlendirilen öğretmenlere, uzman kişilere, emekli öğretim elemanlarına ve emekli öğretmenlere, 2914 sayılı Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen hükümler dikkate alınarak, 19.11.1992 tarihli ve 3843 sayılı Kanun ve buna ilişkin mevzuat hükümleri çerçevesinde ilgili üniversiteler tarafından ek ders ücreti ödenir.
Millî Eğitim Bakanlığı öğretmenlerinin bu kapsamda fiilen verdikleri dersler, 2.12.1998 tarihli ve 98/12120 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan "Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmen ve Yöneticilerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Esaslar"ın 25 inci maddesinin (b) bendindeki sınırlamada dikkate alınmaz.
Bu çerçevede 4.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı Kanunun 31 inci maddesine göre "öğretim görevlisi" olarak görevlendirilenlere ödenecek ek ders ücreti haftada 10 saati geçemez.
3- 4.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı Kanunun 45 inci maddesine 29.6.2001 tarihli ve 4702 sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle eklenen (e) bendi hükmü uyarınca, meslekî ve teknik eğitim bölgesinde yer alan meslek yüksekokulları ile ilişkilendirilen meslekî ve teknik orta öğretim kurumlarında görev yapan Millî Eğitim Bakanlığı idari personeline (yardımcı hizmetler sınıfı personeli dahil) yasal çalışma saatinin bitiminden sonra fiilen yaptıkları fazla çalışma süreleri için ayda 100 saati geçmemek üzere saat başına 1.100.000 lira fazla çalışma ücreti ödenir.
BAŞKAN - 5 inci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Koçyiğit.
Konuşma süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 6 sıra sayılı 2003 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeleri Kanunlaşıncaya Kadar Devlet Harcamalarının Yapılmasına ve Devlet Gelirlerinin Tahsiline Yetki Verilmesine Dair Kanun Tasarısının 5 inci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, şahsım ve Grubum adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu maddeye, yani 5 inci maddeye dayanılarak, Bakanlar Kurulunca alınan kararlar kamuoyuna açıklanmış bulunmaktadır. Kamuoyuna açıklanan Bakanlar Kurulu kararı, tüm çalışanlar arasında, maalesef, hayal kırıklığına neden olmuştur. Bilindiği üzere, son yıllarda bütçe kanunlarına konulan hükümlerle, memur maaş artışları enflasyona endekslenmiş bulunmaktadır. Bu düzenlemelerle bu sistem terk edilmektedir. Enflasyona endeksli maaş artışlarının memurların lehine olduğu tartışmasızdır. Bu durumda, memurların aleyhine sonuç verecek bir yönteme geçilmiştir. Çeşitli nedenlerle, örneğin savaş nedeniyle enflasyonda meydana gelecek bir artış olduğu zaman, bu durumda, bunda bir artış yapılamayacaktır, ayarlanamayacaktır. Sadece sabit olarak bu zamlar kalacaktır.
Muhalefetteyken, kamu çalışanlarının yanında olacağını iddia edenler, bu şekilde düzenlemelerle, iktidara geldiklerinde, memurların tam karşısında olduklarını göstermişlerdir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kadro karşılığı sözleşmeli personel ücretleri, kadrolu personel maaşlarının sürekli üstünde olmuştur. Bu yanlışlığı düzeltecek bir düzenlemeye bu bütçe kanununda, maalesef, yer verilmemiştir, bu eksiklik giderilememiştir.
Bakanlar Kurulunca yapılan düzenlemede, son yıllarda, hiç artış yapılamayan aile ve çocuk yardımlarının artırıldığı belirtilmektedir. Acaba, hükümet, hâlâ, 200 000 lira, 400 000 lira ve 600 000 Türk Lirası olarak ödenmekte olan lojman tazminatlarında artış yönünde bir değişiklik yapmayı düşünmemekte midir? Bu kadar komik düzeyde lojman tazminatı ödenirken, lojman kiralarının -fahiş fiyatla- yüzde 200 oranında artırılması, kamu vicdanıyla, maalesef, bağdaşmamaktadır.
2022 sayılı Kanuna tabi 65 yaşını doldurmuş muhtaç ve güçsüz, kimsesiz Türk vatandaşlarının aylıkları konusunda da düzenleme yapma yetkisi alınmıştır. Umarız, hükümet, bu konuda daha hassas davranır ve bu yetkisini, çağdaş düzeyde, çağdaş normlar düzeyinde, hakkaniyet ölçüsünde kullanır. Bunun takipçisi olacağımızı bu kürsüden ifade ediyorum.
Devlet üniversitelerinde ders vermek suretiyle yeniden görev alan emekli üniversite öğretim elemanlarının malî haklarında azalma meydana gelmesini önlemeye yönelik tedbirler alınmıştır. Bunu olumlu buluyoruz, bu düzenlemeyi Cumhuriyet Halk Partisi olarak destekliyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hükümet, kamuoyuna yaptığı açıklamada memur maaşlarını yüzde 6,5 ve yüzde 13,7 oranı arasında artırdığını belirtmektedir. Buradan hükümete soruyorum: Bu yüzde 13,7 ve yüzde 6,5 oranındaki artıştan kaç kişi yararlanacaktır? Aslında, kamu çalışanlarına 2003 yılının ilk üç ayı için yapılan zam ortalama yüzde 5 düzeyinde kalmaktadır, bu da çok düşüktür. Maalesef, kamu çalışanları, hükümetin çeşitli bakanlarının açıklamalarıyla yüksek beklentiye sokulmuş yüzde 5 zammı da karşısında bulunca, tam bir düş, tam bir hayal kırıklığına uğramıştır. Umarız, hükümetimiz, yılın ikinci yarısında, önümüzdeki yıl için yapacağı dokuz aylık bütçe sırasında, bu geçici bütçedeki bütçe rakamlarını referans almaz, toplum dinamiklerini harekete geçirecek, gerçekçi, kamu vicdanını tatmin edici rakamları esas alarak iyi bir bütçe yapar.
Yıllardan beri uygulanan politikalarla toplumun orta sınıfı yok olmuştur. Bu düzenlemeler hep çalışanlar aleyhine yapılmıştır. Hükümete sormak istiyorum; önümüzdeki yıl kamu işçi sendikalarıyla yapılacak olan toplu iş sözleşmelerinde de, yine, IMF'yi dinleyip ona göre sefalet ücreti düzeyinde mi zam yapacaksınız, o talimatları tam mı uygulayacaksınız?
Hükümet, memur sendikalarının taleplerine kulak vermek yerine, seçim meydanlarında yerden yere vurduğu IMF talimatlarına uymuş ve daha önceki hükümet gibi, karşımıza, çalışanların aleyhinde bir düzenleme getirmiştir. Hükümet, bu düzenlemelerle, muhalefetteyken söylediklerini ve taahhütlerini unutmuş, âdeta, IMF politikalarına teslim olmuştur.
Değerli milletvekilleri, her nedense, cumhuriyet hükümetlerinde, memura, işçiye, esnafa zam söz konusu olduğu zaman, akla, hep, enflasyon gelmektedir. Bunun, bununla hiç bir alakası yoktur; çünkü, işçi ve memur, esnaf, toplumun orta sınıfını ya da ortaya yakın sınıfını oluşturmaktadır. Bunların marjinal tüketim eğilimleri çok yüksektir. Bunlara yapılacak zamlar, çeşitli yöntemlerle ekonomik alana girecek, ticarî işletmelerin gelirleri artacak, ciroları kabaracak, bir yandan istihdam için imkânlar yaratılacak, bir yandan da gelirleri arttığı için devlete ödeyecekleri Gelir ve Kurumlar Vergisi ve diğer vergiler artacaktır; devlet de, vergileri fazla toplayınca, bir yandan borç sarmalından kurtulacak, diğer yandan da kamu hizmetlerini rahatça görebilecektir. Bunun için, hükümetimiz, bu kötü saptamadan bir an önce vazgeçip, enflasyon olur düşüncesiyle memurlara düşük zam yapmayı bertaraf edip, en azından, bunlara, önümüzdeki dokuz aylık dönemde yüksek düzeyde bir zamla karşımıza gelmelidir.
Hükümet, bu düzenlemelerle çalışanların tepkisini çekmiş ve kamuoyunun desteğini tamamen kaybetmiştir. Hükümet, çalışanların, halkın tepkisini dikkate almalı, bunları ciddî bir uyarı olarak değerlendirmelidir.
Bu duygu ve düşüncelerle, geçici bütçe kanun tasarısının milletimize ve devletimize hayırlı olmasını diler, hepinize saygılar sunarım; sağ olun. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Koçyiğit, teşekkür ediyoruz.
5 inci madde üzerinde AK Parti Grubu adına, Ağrı Milletvekili Melik Özmen; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 10 dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET MELİK ÖZMEN (Ağrı) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2003 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeleri Kanunlaşıncaya Kadar Devlet Harcamalarının Yapılmasına ve Devlet Gelirlerinin Tahsiline Yetki Verilmesine Dair Kanun Tasarısının 5 inci maddesi üzerinde, AK Parti Grubu adına görüşlerimi aktarmak için huzurlarınızdayım; hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5 inci maddeyle ilgili süremi, bütçenin sosyal yönü üzerinde konuşmak üzere kullanacağım.
Tespitlerimi, 1980 sonrası bir değerlendirmeyle sunmak istiyorum. 1980 sonrası parlamenter sistem, 1983 seçimleriyle başladı; o tarihten bu yana yirmi yıl geçmiş bulunuyor. Bu süreçte hükümetlerin getirdikleri bütçelerle, ekonomimizin ve sosyal hayatımızın hangi noktada olduğunu tespit etmek istiyorum.
Hatırlayacağınız üzere, 24 Ocak 1980 kararları sonrası, uluslararası finans kuruluşlarının da etkisiyle, hızlı bir borçlanma sürecinin içine girildi. Maalesef, faizler aşırı yükseldi, tefecilik hortladı, yatırımlar durdu, işsizlik aldı başını yürüdü, reel ekonomiden rant ekonomisine geçildi. Bu olumsuzlukları daha da artırmak mümkün.
1983'lerde 17 milyar dolar olan dış borcumuz, son iki yıl içinde yaklaşık 200 milyar dolar seviyelerine kadar yükseldi. Öyle bir durumdayız ki, 1983'lerde 200 lira olan dolar, bugün 1 650 000 lira seviyesine çıkmıştır.
Maalesef, faiz, enflasyonu; enflasyon, işsizliği; işsizlik, borçlanmayı; borçlanma, açlığı; açlık, rüşveti; rüşvet de hukukî ve sosyal düzenin bozulması ve anarşiyi ortaya çıkarmıştır. En basit ifadeyle, enflasyon, üretmeden tüketme arzusunu kamçılamaktadır. Tasarrufa riayet etmek ve israfı önleyerek üretimi artırmak, bu pırıl pırıl hükümetin öncelikli hedefidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere,bütçeler, harcamaların yapılması ve gelirlerin toplanması için Parlamento tarafından hükümete yetki veren kanunlardır. Bu kanunlar, birer teknik dokümandan ibaret değillerdir; hükümetlerin politik yaklaşımlarını da yansıtan belgelerdir. Bu geçici bütçe kanunu tasarısı, henüz bir aylık bir hükümetin, 2003 yılı içinde gerçekleştireceği programı yansıtan bir belge olmaktan çok, asıl bütçenin hazırlanmasına kadar, devletin işlemlerinde devamlılığı sağlamak için Genel Kurula sunulmuştur.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının 5 inci maddesinde sayılan sabit gelirli kamu görevlileri ile kamu kaynaklarından yararlanan muhtaçların gelirlerini artırma yetkisi Bakanlar Kuruluna verilmiştir. Hükümetimiz, bu yetkiyi, geçici bütçe olanaklarıyla satın alma gücü en zayıfların lehinde kullanacağı yönünde bir ilke kararı aldı. Bu noktada, şimdiye kadar alışılagelenden farklı olarak, bazı ilke kararları alındığını da belirtmek zorundayım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekonomik krizlerden en çok etkilenenler, her zaman alt gelir grupları olmuştur. Oysa, sorunları çözmekle yükümlü hükümet üyeleri, milletvekilleri ve üst düzey kamu görevlileri, maalesef, krizlerin yoksulluğunu halkla birlikte yaşamamışlardır. Bu nedenle, hükümetimiz, sorunları çözmek konusundaki kararlılığını kanıtlama ve halkın acılarını bir nebze olsun paylaşma kararlılığını göstermek için, geçici bütçenin tüm olanaklarını, alt gelir grubu kamu görevlileri ve kamudan yararlanan muhtaçlar için kullanmıştır. Üst grup memurlarda yüzde 6,5 artış; orta ve alt gelirli memurlarda, yüzde 13,7 oranında artış yapılmıştır.
2003 yılı enflasyon hedefine baktığımız zaman yüzde 20 rakamıyla karşılaşıyoruz. Eğer, bu yüzde 20'ye göre değerlendirmeyi yaparsak, oranın, artışın ne kadar anlamlı olduğu açıktır. Özellikle, geçici bütçeden hiçbir zam almayacak olan milletvekili arkadaşlarımı, gösterecekleri fedakârlıktan dolayı Yüce Meclisin huzurunda kutlamak istiyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; önümüzdeki günlerde huzurlarınıza sunacağımız geçici vasfından arınmış 2003 yılı bütçesi, tabiî ki, hükümetimizin eseri olacaktır ve tabiî ki, 2003 yılı bütçesi, hükümetimizin oluşturacağı yeni kaynaklarla milletimizin tüm kesimlerinin refahını artırıcı yönde olacaktır.
Yine belirtmeliyim ki, ilk kez, alacağımız maaş artışı, halk arasında dedikodu konusu olmayacak ve "yoksuldan habersiz bir Meclis" eleştirisi gündeme gelmeyecektir. Aksi halde, hak etmediğimiz bir ederi harcama durumunda olacağız ki, 22 nci Dönem olarak arzu etmediğimiz bir sonuçtur bu; bunu, yüce milletimize huzurlarınızda duyurmak isterim.
Ayrıca, vakıf üniversitelerinde derslere giren değerli bilim adamları ve görevlilerin, bu üniversitelerde verdikleri derslerin ücretlerinde bir kesinti oluyordu. Bu durum, ülkemizi ışıl ışıl aydınlatacak öğrencilerimize ders veren öğretmenlere bir haksızlık teşkil ediyordu. Bu maddeyle, ücretlerdeki bu kesinti kalkmış bulunuyor. Bu durum, hükümetimizin, bilime ve öğrenmeye verdiği önemi açıkça göstermektedir.
Sözlerimi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, ikinci yasama yılı açış konuşmasında söyledikleriyle tamamlamak istiyorum: "Türk Ulusu, yeni yaşamında bütün ilerleme yollarına doğru büyük bir çabayla ilerlemektedir. Düşünceleri karışıklıktan arınmış ve temizlenmiş olarak ülkeyi ve aileyi refaha kavuşturacak çalışma yönünde yürümek... İşte milletin tek düşündüğü konu budur."
Türk Ulusu, yazgısını, Türkiye Büyük Millet Meclisinin olgun ve vatansever eline sunduğu günden başlayarak karanlıkları sıyırıp kaldırmış ve ümitleri boğan acılardan, ulusların gözlerini kamaştıran güneşler ve zaferler çıkarmıştır. 22 nci Dönem Meclisimiz ve 58 inci hükümetimiz de, önümüzdeki dönemde, bu güneşleri ve zaferleri çıkarmaya devam edeceklerdir.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özmen.
5 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, saat 20.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati : 18.58
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 20.00
BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Enver YILMAZ (Ordu)
BAŞKAN - 16 ncı Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutuyorum:
IV. – ÖNERİLER (Devam)
A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ (Devam)
2.- 27 Aralık 2002 Cuma ve 31 Aralık 2002 Salı günleri Genel Kurul çalışması yapılmamasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No : 9 Tarihi:26.12.2002
27 Aralık 2002 Cuma ve 31 Aralık 2002 Salı günleri Genel Kurul çalışması yapılmamasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Salih Kapusuz Oğuz Oyan
AK Parti Grubu Başkanvekili CHP Grubu Başkanvekili
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
6 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
2.- 2003 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeleri Kanunlaşıncaya Kadar Devlet Harcamalarının Yapılmasına ve Devlet Gelirlerinin Tahsiline Yetki Verilmesine Dair Kanun Tasarısı ile Üretimini Likit Petrol Gazı ile Yapan Üreticilerin Zararlarının Karşılanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/320, 1/319) (S. Sayısı : 6) (Devam)
BAŞKAN -Komisyon ve Hükümet hazır.
Tasarının 6 ncı maddesini okutuyorum:
MADDE 6. - a) 2002 Malî Yılı Bütçe Kanununun 8 inci maddesinin;
- Birinci fıkrası;
"Genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il özel idareleri, sosyal güvenlik kurumları, bütçenin yatırım ve transfer tertibinden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul ve kuruluşları (kamu iktisadi teşebbüsleri, bağlı ortaklıkları, müessese ve işletmeleri dahil, kamu bankaları hariç) kendi bütçeleri veya tasarrufları altında bulunan bütün kaynaklarını T.C. Merkez Bankası veya muhabiri olan T.C. Ziraat Bankası nezdinde kendi adlarına açtıracakları Türk Lirası cinsinden hesaplarda toplarlar.",
- Üçüncü fıkrası;
"İlgili kamu kurum ve kuruluşlarının yetkilileri ile saymanlar yukarıda bahsi geçen hükümlerin yerine getirilmesinden bizzat sorumludurlar. Bu hükümlere uymayanlar şahsen ve müteselsilen sorumlu tutulurlar.",
- Dördüncü fıkrasında yer alan "kaynaklar ve kurumlar" ibaresi "kaynaklar, kurumlar ve bankalar",
şeklinde uygulanır.
b) 2002 Malî Yılı Bütçe Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrası, "ücretler" ibaresinden sonra gelen ibarelerin yerine "ile sağlık kurumlarınca verilen raporlar üzerine kullanılması gerekli görülen ortez, protez ve diğer iyileştirme araç bedellerinin, Sağlık Bakanlığının görüşü üzerine Maliye Bakanlığınca tespit edilecek miktarlara kadar olan kısmı kurumlarınca ödenir." ibaresi eklenerek uygulanır.
c) 2002 Malî Yılı Bütçe Kanununun 46 ncı maddesinin (a) bendinin birinci paragrafı "Hazine Müsteşarlığınca ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetleri ve bu senetler yerine düzenlenen belgeler," şeklinde, bu bendin (1) numaralı alt bendi "2886 sayılı Kanuna göre yapılacak ihale ve sözleşmeler ile 6183 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin uygulanmasında teminat olarak," şeklinde, ikinci paragrafında yer alan "Tahvil ve bonolar" ibaresi "Devlet iç borçlanma senetleri ve bu senetler yerine düzenlenen belgeler" şeklinde ve 55 inci maddesi, birinci fıkrasında yer alan "2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 13 üncü" ibaresi ise "4734 sayılı Kanunun 6 ncı" şeklinde uygulanır.
d) 2002 Malî Yılı Bütçe Kanununun 48 inci maddesindeki (375) bin liralık tutar (600) bin lira, 49 uncu maddesinde yer alan (10) bin liralık tutar ise (50) bin lira olarak uygulanır.
e) 2002 Malî Yılı Katma Bütçeli İdarelerBütçe Kanununun 4 üncü maddesinin (d) bendi "her çeşit gelirlerin" ibaresinden sonra "ve bunların yapımı veya işletilmesi sırasında elde edilecek sigorta tazminat bedellerinin" ibaresi eklenerek uygulanır.
f) 4.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin (a) bendine 20.6.2001 tarihli ve 4684 sayılı Kanunla eklenen beşinci fıkrada belirtilen % 10 oranı % 5 olarak uygulanır.
g) 13.6.2001 tarihli ve 4680 sayılı Üretimini Likit Petrol Gazı ile Yapan Üreticilerin Zararlarının Karşılanması Hakkında Kanunun değişik 1 inci maddesinde yer alan ve 2002 Malî Yılı Bütçe Kanununun 61/g fıkrası ile "30.6.2002" olarak değiştirilen "31.12.2001" tarihi, "31.3.2003" olarak uygulanır. Ancak, bu çerçevede yapılacak ödemeler 31.12.2002 tarihine kadar olan kullanımları kapsar ve tutarı 15 trilyon lirayı geçemez.
BAŞKAN - 6 ncı madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, toplumumuzun seçkin temsilcisi değerli milletvekilleri; bugün müzakere ettiğimiz ve mahiyetini çok iyi bilmelerine rağmen, CHP sıralarından beklenmedik ölçüde tenkit de alan geçici bütçe tasarısının 6 ncı maddesi hakkında söz almış bulunuyorum.
Geçtiğimiz yıllarda kamu yönetiminde meydana gelen birtakım israfları ve malî açıdan birtakım düzensizlikleri zapturapt altına almaya; yine, aynı şekilde, devletin finansmanında büyük ölçüde mutazarrır olduğumuz yüksek faizleri kısmen indirmeye ve borçlanmanın kolaylaştırılmasına küçük de olsa katkısı olacak ve ekonomik krizi aşmamızda, büyük ölçüde, üretim yapan, ekonomiye gerçek anlamda reel katkıları olan, reel sektöre üretim desteği verilmesine yönelik bir madde. Ayrıca, üniversitelerimizin büyük ölçüde şikâyet konusu olan dönersermaye gelirleriyle ilgili, kesilen payların düşürülmesine yönelik bir başka hüküm de yer almaktadır.
Bu itibarla, 34 katrilyon lira civarında ortaya konulan bu geçici bütçenin, yaklaşık 16 katrilyon lirasının faizlere gittiği bir dönemde, hükümetin ve AK Partinin, bütçe disiplininden uzaklaşıldığı ve seçim döneminde halkımıza vaat ettiği sözleri yerine getiremediği gibi, çeşitli suçlamalarla karşı karşıya kalmasının, herhalde hak ettiğimiz bir tenkit olmadığını düşünüyorum.
Bugün, 34 katrilyon lira olarak ortaya konulan geçici bütçenin 16 katrilyon lirası, geçtiğimiz dönemlerde hükümet edenlerin yaptığı 200 milyar dolara yakın iç ve dış borcun faizidir, bu üç ay içerisinde ödenmesi gereken miktardır. Bu itibarla, böyle bir faiz yükü altındaki hükümete, vaat ettiklerini yerine getirme ve bu vaatlerini gerçekleştirecek bir bütçe sunma noktasındaki haksız eleştirileri, haksızlıktan da öte, oldukça erken buluyorum; çünkü, geçici bütçeler, hükümetlerin gerek ekonomik gerekse sosyal politikalarının tam olarak yansıtılamadığı, kısmen ihtiyat kabilinden ortaya konulmuş belgelerdir. Bu itibarla, geçici bütçelerdeki rakamlara bakarak, yılın oniki ayında uygulanacak politikalar sanki bu çerçevedeymiş ve bu politikalardan ibaretmiş gibi tenkit etmek kolaydır; fakat, hükümet olunca, geçici bütçe hazırlamak noktasında CHP'nin bir şansı olsaydı, yine, CHP de aynı şekilde bir bütçeyle karşımıza gelecekti. O bakımdan, CHP Grubundan ortaya çıkan tenkitleri, biz, kısmen, vatandaşa Meclis kürsüsünden yöneltilen konuşmalar olarak anlıyoruz ve algılıyoruz. O bakımdan, bu tenkitlere gerektiği gibi cevap vermek yerine, sadece geçici bütçeyle ilgili bir iki konu üzerinde durmak istiyorum.
CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Cevap ver, cevap ver. Kalmasın....
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Eğer, geçici bütçemize yöneltilen tenkitler arasında kullanılan birtakım argümanlar gerçekten ciddiye alınacak olsa, CHP'nin reddi miras yaptığı gibi bir sonuç ortaya çıkarır; çünkü, bugün tenkit ettiğimiz birçok konular, yaklaşık birbuçuk yıldan beri ekonomik krizi atlatmaya ve bu krizin ortaya çıkardığı arızaları tamire yönelik olduğu iddia edilen birtakım politikalardır. Bu politikaların mimarı hepimizce de malumdur. Bu bakımdan, hükümetin politikalarını eleştirmeye yönelik bapta söylenen, geçmiş dönem uygulanan politikalara yöneltilen tenkitler CHP'nin reddi miras gibi bir sonuçla karşı karşıya kalmasına yol açar.
CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Ne alakası var?! Konuya gel, konuya!
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Bunun için, bu sebepten, biz, yöneltilen tenkitleri gerçek anlamıyla cevaplandırmayacağız.
Benim, burada üzerinde durduğum, geçici bütçede reel sektörün canlandırılması, kamu yönetiminin israftan uzaklaştırılması noktasında ortaya konulan bir iki ipucudur.
Bu itibarla, bugüne kadar ekonomik krizi atlatmaya yönelik olarak uygulanan politikaların eksikliği, sadece, ekonominin en önemli ayağı, temel direği olan reel sektörün canlandırılmasına yönelik uygulamalara yer verilmemesiydi. Biz, geçmiş hükümetleri hep bu baptan, bu açıdan eleştirdik, tenkitlerimizi hep bu açıdan yönlendirdik.
İşte, bu geçici bütçede, 6 ncı maddenin son fıkrasında, reel sektöre gerçek anlamıyla bir destek -buna sübvansiyon diyenler çıkabilir, girdi desteği diyenler çıkabilir; fakat, verilen destek ne sübvansiyondur ne de girdi desteğidir, doğrudan doğruya üretim desteğidir; çünkü, burada ortaya konulan, LPG ile üretim yapan seramik sanayiine verilen 15 trilyon liralık bir destek- söz konusu. Bu desteği biz icat etmedik, yeni bir şekliyle de ortaya koymadık.
Hükümetin, geçmiş dönemlerde, 2001 ve 2002 yılını kapsayacak şekilde, 2002 yılının ilk altı ayını kapsayacak şekilde, seramik sanayiine verdiği desteğin bir uzantısı olarak, 15 trilyon liralık bir artış söz konusudur, kullanılmayan bir kaynak söz konusudur, bir imkân söz konusudur. İşte, bu kaynağı ve bu imkânı, üretim yapabildikleri sürece -bir tek şartı var; üretim yaptıkları sürece- bu desteği hak etmeleri, bu desteği almaları söz konusudur.
2001 yılında 80 trilyon lira olarak çıkan bu desteğin 40 trilyon lirası 2001 yılında kullanılmış, geriye kalan 40 trilyon lirası 2002 yılına aktarılmıştır. Bu konu üzerinde biraz daha fazla duracağım; çünkü, muhtemelen, CHP temsilcisi, bu madde üzerinde yoğun tenkitlerde bulunacak, bundan dolayı biraz açarak konuşmak istiyorum.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Nereden biliyorsun?
CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Nereden biliyorsun, müneccim misin sen?
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Sakin olalım...
BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu, madde üzerinde konuşalım.
CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Eğer, istiyorsan o şekilde davranmayı biliriz. Ayıp ediyorsun!.. Ne gereği var!..
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Bu, 2002 yılının ilk altı ayına aktarılan 40 trilyon liralık kaynağın, talepteki darboğazın giderilmemesi sebebiyle tamamının kullanılamaması ve 15 trilyon liralık miktarının artması dolayısıyla, bu kesimin üretimini, bu kesimin istihdamını, bu kesimin ihracatını canlandırmak ve geliştirmek üzere, bu miktarın, bu sektörün kullanımına yeniden tahsis edilmesidir. Bunu hükümetimiz ihdas etmemiştir; bu, geçen dönemden almış olduğu, kullanılmayan bir kaynağı, yeniden, üretimin ve üreticinin desteğine sunmaktır. Bu bakımdan, gerek geçici bütçede ve gerekse 2003 malî yılı bütçesinde ortaya konulacak desteklerle, bu, üretimin önündeki engelleri açacak, ekonominin canlanmasına yönelik, reel sektörün, üretimin, gelirin canlanmasına yönelik tedbirlerin bir başlangıcı olması açısından da önem taşımaktadır.
Unutmayalım ki, bir millet, bir toplum, üretebildiği ölçüde tüketmeye hak kazanır. Biz, bu mantıkla hareket ederek, ilk önce üretimin önündeki engelleri kaldırmak ve üretimi desteklemek noktasındaki çaba ve gayretlerimizi, 2003 yılı başından itibaren başlatmış bulunuyoruz. Bu itibarla, ekonomimiz, 2003 yılında, hükümetimizden aldığı buna benzer desteklerle -sübvansiyon demiyorum, girdi desteği demiyorum- doğrudan doğruya üretimi hedef alan, üretim artışına yönelik olarak gerçekleştirilecek olan desteklerle... Çünkü, bu saate kadar yapılan tenkitlerin çoğu, tarım kesimine yönelik desteklerin olmayışı veya azlığı noktasındaydı. Bu noktadan da, bir kez daha üzerine basarak ifade ediyorum: Üretimin önündeki engelleri kaldıracak, reel sektörü, Türk ekonomisinin temel taşlarını canlandıracak şekilde ortaya konulacak üretim destekleri, 2003 yılı bütçesinde de, yeniden, hak ettiği şekilde ele alınacak ve bu destekler ekonomimizin emrine sunulacaktır...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu, 1 dakika eksüre veriyorum; konuşmanızı toparlayın lütfen.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
Bu bakımdan, bu, üretimin önünü açmak açısından önemlidir.
AK Parti Grubu olarak, bu maddenin lehinde olduğumuzu belirtir, hepinize saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Abuşoğlu.
6 ncı madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, 6 ncı madde üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu bütçenin geçici bir bütçe olduğunu, 2002 ödenekleri baz alınmak suretiyle, önümüzdeki yılın üç aylık bölümünde bir harcama yetkisi verdiğini biz biliyoruz. Bu geçici bütçeyle, hükümetin farklı bir yaklaşımı olmadığını, burada açık seçik rakamlar da gösteriyor, maddeler de gösteriyor ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz alan değerli arkadaşlarımız da bunu ifade ettiler.
Şimdi, burada, Cumhuriyet Halk Partisiyle ilgili, uygun olmayan ifadeler kullanıldı. Cumhuriyet Halk Partisi, hiçbir zaman reddi miras eylememiştir; çünkü, Cumhuriyet Halk Partisinin şanlı geçmişinde, reddedeceği hiçbir mirası yoktur. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Cumhuriyet Halk Partisi, cumhuriyeti kuran partidir; bunu mu reddedeceğiz değerli arkadaşlarım?! (CHP sıralarından alkışlar) Cumhuriyet Halk Partisi -yarın burada oylama yapılırken göreceğiz- İkinci Dünya Savaşının kan ve barut kokan ortamında, Türkiye'yi bir barış adası olarak tutmuş olan liderlerin partisidir; bunu mu reddedeceğiz?! (CHP sıralarından alkışlar) Cumhuriyet Halk Partisi, çok partili rejimi, gerçek anlamda demokrasiyi Türkiye'ye getirmiş olan partidir; biz bunu mu reddedeceğiz?! (CHP sıralarından alkışlar) Cumhuriyet Halk Partisi "ortanın solu" demek suretiyle halktan yana bir rejimi, insandan yana bir rejimi "önce insan" diyen bir ekonomik düzeni getirmiş olan partidir; bunu mu reddedeceğiz?! (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi, bırakınız hükümeti, geçen dönemde Mecliste yoktu. Biz baraj altında kalmıştık; baraj altında kaldığımız dönemde üzerimize düşen görevleri yaptık; şimdi, tekrar geldik, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisinin, öbür hükümetlerle, geçmiş hükümetlerle hiçbir ilgisi yoktur; buna dönük eleştiriler büyük haksızlıktır. Kemal Derviş ile ilgili bazı imalar, eleştiriler yapan arkadaşlarıma şunu sormak istiyorum: IMF programını uygulayacak mısınız, uygulamayacak mısınız; gelin, burada cevap verin. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başbakan, partinizin lideri ve sayın bakanlarınız, her konuşmalarında "biz bu programa bağlıyız" demişlerdir. Türkiye'de 36 bakan içinde, istikrar programını uygulayacak bir bakan bulunamamış, 550 milletvekili içinde, program uygulayacak bir insan bulunamamış, dışarıdan bir insan göreve davet edilmiş; gelmiş o insan, Türkiye'yi uçuruma yuvarlanmaktan kurtarmıştır. Şimdi, böyle bir görev yapmış insanı ima ederek, çeşitli suçlamalar yapmak haksızlıktır. Eğer, o politikalar yanlışsa, gelirsiniz, burada, göğsünüzü gere gere "o politikalar yanlıştı; IMF programlarını biz iptal ettik, yolumuza devam ediyoruz" dersiniz; diyebiliyor musunuz bunu? (CHP sıralarından alkışlar) Biraz sonra Sayın Maliye Bakanı belki bu eleştirilerimize cevap verecek. Ben, bu noktada net cevap istiyorum. Sözcülerinin ağzından, AKP, öyle anlıyorum ki, IMF programını reddetmektedir, IMF programına uymayacağını söylemektedir; bunu, resmî ağızların da söylemesine ihtiyaç var.
İkili oynamayalım değerli arkadaşlarım; açıkça, net politikalar koyalım; çünkü, burası milletin kürsüsüdür. Seçim meydanında onu söz verdiniz, bunu söz verdiniz; şu bütçeyle hiçbir şey yapamayacağınızın delilini sunuyorsunuz. Bu, üç aylıktır; göreceğiz, dokuz aylık bütçeniz de bundan farklı olmayacak. Keşke olsa; keşke verdiğiniz sözleri tutup, çiftçiye verseniz, memura verseniz, işçiye verseniz, emekliye verseniz. Biz, bundan sadece mutluluk duyarız. O insanların derdini, ıstırabını, biz, çok derinden hissediyoruz ve halk, o insanların derdine çare bulun diye size oy verdi. Şimdi "üç aylık bir geçici bütçe, ne yapalım" diyorsunuz; göreceğiz, dokuz aylık bütçede neler yapacaksınız!
Değerli arkadaşlarım, açık olmak lazım, net olmak lazım, böyle yanlış şeyler söylememek lazım. Dün, burada, Erkan Mumcu çıktı "işte, benim zamanımda haberim yoktu, şu yönetmelik çıkmış, şu tüzük çıkmış, şu kanun çıkmış" dedi; biz, saygımız gereği nezaket gösterdik "Sayın Bakan, siz o eski hükümetin bakanı değil miydiniz" demedik. Erkan Mumcu kimin bakanıydı değerli arkadaşlarım?! (CHP sıralarından alkışlar) Siz, burada, eski hükümet döneminde görev yapmış olan bakanları içinizde bulunduracaksınız; siz, eski hükümeti destekleyen milletvekillerini tekrar milletvekili yapacaksınız; ama, Cumhuriyet Halk Partisine o başarısız dönemin faturasını çıkaracaksınız; bu, inandırıcı değil arkadaşlarım. Gerçekçi olalım, doğru söyleyelim, yanlış şeyler yapmayalım.
Bir diğer önemli nokta: Gerçekten, Cumhuriyet Halk Partisinin hiçbir noktada eksiği yoktur, defosu yoktur; pırıl pırıl insanlarla biz buradayız. Bizim geçmişimizde övüneceğimiz bir büyük miras var, bir büyük tarih var; sizlerin arkasında ise, sadece, terzilerin diktiği elbiseler var. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özyürek.
6 ncı madde üzerinde, şahsı adına söz isteyen Kütahya Milletvekili Sayın Hasan Fehmi Kınay; buyurun.
Süreniz 5 dakikadır.
HASAN FEHMİ KINAY (Kütahya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biraz önce okunan 6 ncı maddenin (g) fıkrasıyla ilgili, 13 Haziran 2001 tarihli ve 4680 sayılı Üretimini LPG ile Yapan Üreticilerin Zararlarının Karşılanması Hakkında Kanunun uygulama süresini 31 Aralık 2002 tarihine kadar uzatmayı öngören yasal düzenleme hakkında, şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, saygıdeğer milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum.
Muhterem milletvekilleri, atıfta bulunulan 4680 sayılı Yasada belirtilen sektör, seramik sanayimiz, dünyada beşinci büyük üretici ve ayrıca, üçüncü büyük ihracatçı olan ve gelişmekte olan bir sektörümüzdür. Ne var ki, 2001 yılından bu yana, özellikle likit ve doğalgaz arasındaki, ÖTV olarak adlandırılan Özel Tüketim Vergisi nedeniyle oluşan fiyat farkları, aynı nitelikteki benzeri tesisler arasında üretim maliyetleri üzerinde haksız rekabete yol açmış; doğalgaz bulunan illerde düşük maliyetle üretim yapılırken, doğalgaz ulaşmamış illerde LPG kullanmak zorunda olan üreticiler, 3 kata varan maliyet farkları nedeniyle zarar etmek durumunda kalmışlardır.
Bir sektör düşünün ki, üretim maliyetleri içerisinde yüzde 50 oranında yakıt kullanılsın, sektörün yüzde 70'i doğalgaz kullanırken, yüzde 30'u LPG kullanmak zorunda kalsın. İşte, hükümetimiz, bu haksız rekabeti gidermeye dönük geçici bir tedbir almıştır. Asıl olan, böylesine büyük bir sektöre, ihtiyacı olan doğalgazı kısa sürede ulaştırmaktır. Bu da, inşallah, en kısa sürede ulaştırılarak, bu sorun köklü olarak çözümlenecektir; ancak, halen fiyat farkı nedeniyle uğradıkları zararın telafi edilmesiyle, bu firmaların devlete ödeyecekleri vergiler ve yapacakları ihracat açısından fazlasıyla ekonomiye kazandırılacaktır.
Değerli arkadaşlar, 80 trilyon ÖTV, 50 trilyon KDV ve yaklaşık 40 trilyon da vergi -Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi- ödeyen bir sektörden bahsediyoruz. Ayrıca, yöresel işsizlik sorunlarının da ciddî ölçüde çözümlenmesi sağlanacaktır.
OĞUZ OYAN (İzmir) - İlgili kanunda konuşalım...
HASAN FEHMİ KINAY (Devamla) - Biraz evvel, Cumhuriyet Halk Partisi sözcüsü tarafından, LPG nedeniyle verilen bu desteğin tarım sektörüyle ilişkilendirilmesini hayretle izledik. Seramik sektörü de, aynı tarım sektörü gibi, ülke ekonomisi içerisinde önem taşıyan sektörlerimizden biridir. İkisi de toprağa dayalıdır; ancak, birisi mevsimliktir, diğeri oniki ay boyunca üretime konu edilen bir sektördür.
Burada, şuna çok önem vermeliyiz ve dikkat etmeliyiz; seramik sektöründeki üreticilerimizi, bir anlamda, unutursak, bu alanda yapılan üretimi unutursak, evlerimizde mutfak kabı olarak teneke kullanmak zorunda kalabiliriz. O yüzden, bu alanda, sanayi sektöründeki işçi ile çiftçiyi birbirine düşürecek söylemlerden mümkün olduğu kadar siyaseten uzak kalmayı tavsiye ediyorum.
Geçtiğimiz yıl yapılan düzenlemeyle, bu bölgelere doğalgaz getirilinceye kadar desteklenmek üzere bütçeye 40 trilyon ödenek konularak, haksızlık telafi edilmeye çalışılmışsa da, bu tutarın 25,2 trilyonluk bölümü kullanılabilmiş, geri kalan 14,8 trilyonluk bölümü ise, ne yazık ki, kullanılamamıştır. Şimdi, daha önce kanunla düzenlenen bu uygulama için, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının Bakanlar Kuruluna sunduğu teklif, Plan ve Bütçe ve Sanayi ve Ticaret Komisyonlarımızda kabul edilerek, Genel Kurulumuza arz edilmiştir. Kanunun ele alınış düşüncesinde, AK Parti iktidarının duyarlılığının yanı sıra, CHP'li komisyon üyelerinin katkıları da büyük önem taşımaktadır.
Sayın milletvekilleri, yapılmak istenen, haksız rekabete yol açan uygulamayı gidermek üzere bir tedbir almaktır. Bu nedenle, reel sektöre verilen desteğin anlamı büyüktür. Reel sektörde, bu ve buna benzer birçok sorun yığınla beklemektedir. Buradan, reel sektörde yer almış tüm sanayi kuruluşlarımıza Yüce Meclisimizin sahip çıkacağını, bunun da ötesinde, hükümetimizin hazırlamakta olduğu Teşvik Kanunuyla, 2003 yılından itibaren tüm ekonomik sisteme hareket kabiliyeti sağlayacağını müjdelemek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN FEHMİ KINAY (Devamla) - Bu kanunun çıkarılması için yoğun çaba harcayan, başta Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımıza, Maliye Bakanımıza, Bakanlar Kurulumuza, Plan ve Bütçe Komisyonunun Muhterem Başkan ve üyelerine, Sanayi ve Ticaret Komisyonu Başkan ve üyelerine, teşekkür ediyor; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kınay.
Başka söz talebi?.. Yok.
6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 7. - Bu Kanunda yer alan hükümler saklı kalmak üzere ve madde metinlerinin içeriklerine göre tarihler güncelleştirilerek 2002 Malî Yılı Bütçe Kanunu hükümlerinin [6/f, 7 nci maddenin ikinci fıkrası, 11 inci maddenin (c) bendinin ikinci paragrafında yer alan "veya emanet" ibaresi, 18/e, 18/o, 31 (d bendi hariç), 32,33 (b bendinin birinci paragrafı ve d bendi hariç), 34, 35, 36, 39/b-2, 39/g, 40, 41/a, 46/b, 56/b, 57, 61/c, 61/g, 61/j, 61/k maddeleri hariç] ve 2002 Malî Katma Bütçeli İdareler Bütçe Kanunu hükümlerinin (6/b bendinde yer alan "emaneten" ibaresi hariç) uygulanmasına devam olunur.
Bu Kanunun uygulanmasından doğan aksaklıkları gidermeye, hizmetlerin gerekli kıldığı tedbirleri almaya ve bütçe işlemlerini yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir.
Mülteci ve göçmen giderlerini karşılamak amacıyla ilgili kurum bütçelerinden yapılacak harcamaların, 4.1.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kanun hükümlerinden, 26.5.1927 tarihli ve 1050 sayılı Kanunun 64 üncü maddesinden, 21.2.1967 tarihli ve 832 sayılı Kanunun vize ve tescile ilişkin hükümlerinden ve 13.12.1983 tarihli ve 180 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 32 nci maddesi hükmünden istisna edilmesine Bakanlar Kurulu yetkilidir.
BAŞKAN - 7 inci madde üzerinde, AK Parti Grubu adına Aksaray Milletvekili Ruhi Açıkgöz; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 10 dakika.
AK PARTİ GRUBU ADIN RUHİ AÇIKGÖZ (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2003 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeleri Kanunlaşıncaya Kadar Devlet Harcamalarının Yapılmasına ve Devlet Gelirlerinin Tahsiline Yetki Verilmesine Dair Kanun Tasarısının 7 nci maddesi üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, geçici bütçelerde gerek bir önceki yıl bütçesinde uygulanmış olan ödenekler esas alınmakta gerekse söz konusu bütçede yer alan hükümlerin de devamı sağlanmaktadır ve tasarının 7 nci maddesinde buna yönelik bir düzenlemeye gidilmektedir. Anılan maddede, tasarının diğer maddelerinde yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla, maddelerin içeriklerine göre tarihler güncelleştirilerek 2002 Malî Yılı Bütçe Kanunu ve 2002 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Bütçe Kanunu hükümlerinin aynen uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlanmaktadır. 7 nci maddenin birinci fıkrası kapsamında yer alan parantez hükmüyle, bu nitelikteki hükümlerin geçici bütçe döneminde uygulanmaması sağlanmaktadır. Söz konusu parantez hükmünde yer alan ve uygulanamayacağı belirtilen hükümlerle ilgili kısa bilgiler sunmak istiyorum.
Bilindiği üzere, 28.3.2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun, 4.1.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu gibi 1 Ocak 2003 tarihinde yürürlüğe girecek kanunlara, diğer mevzuat uyarınca, 2002 Malî Yılı Bütçe Kanununun bazı madde veya bent hükümlerinin uygulanmasına gerek kalmamıştır. Özellikle, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda içborçlara ve dışborçlara ilişkin hususlar düzenlenmiş; 2002 Malî Yılı Bütçe Kanununun 31 (d bendi hariç) 32, 33 (b bendinin birinci paragrafı ve d bendi hariç) 34, 35, 36/c ve 40 ıncı maddelerinin uygulanmaması gerekmektedir.
Diğer taraftan, yeni İhale Kanununda emanet uygulaması bulunmadığından, yine bütçe kanunlarımızda bu şekilde yer alan ibarelerin çıkarılarak, uygulamanın sürdürülmesi gerekmektedir.
2002 Malî Yılı Bütçe Kanununun 6/f, 18/o, 39/b-2, 61/j, 61/k bentlerindeki hükümler ise, süresi bir yıl olarak tasarlandığından veya uygulanma imkânı bulunmadığından, geçici bütçe döneminde uygulanmayacaktır. Tasarıya eklenen üçüncü fıkrayla, bir süredir gündemde olan Irak'a yapılabilecek muhtemel bir müdahale durumunda hazırlıksız bulunmamak gayesiyle bir düzenleme yapılmaktadır. Söz konusu düzenleme, böyle bir müdahale olduğu takdirde, bir önceki harekâtta olduğu gibi, sınırımızda meydana gelebilecek muhtemel bir toplu nüfus hareketine karşı devletin daha hızlı hareket edebilmesine imkân sağlamaktadır. Böylece, yapılacak hizmetlerin zamanında gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla mülteci ve göçmen giderlerini karşılamak için yapılacak giderlerin Kamu İhale Kanunu hükümlerinden, Muhasebei Umumiye Kanununun 64 üncü maddesi hükmünden, Sayıştay Kanununun vize ve tescille ilgili hükümlerinden ve 180 sayılı Kararnamenin 32 nci maddesi hükmünden istisna edilebilmesi konusunda Bakanlar Kurulu yetkili kılınmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçeler, devletin sadece gelir ve giderlerini gösteren bir belge değildir, aynı zamanda siyasal tercihlerin ortaya konulmasının belgesidir. Görüşmekte olduğumuz geçici bütçe, partimizin siyasal tercihlerini ortaya koyma noktasında yeterli olmamakla birlikte önemli izler de taşımaktadır. Bütçenin hazırlanış şartları hepimizce malumdur. Bu çerçevede, iç ve dış dünyada yaşanan siyasî gelişmeler dikkate alınarak yapılması gerekenler yapılmıştır. Geçici bütçede, malî disiplini sağlamak amacıyla kamuda tasarrufu önplana çıkaran tedbirler de alınmıştır. İnanıyorum ki, hükümetimiz, 2003 malî yılı bütçesinde hesap verebilirlik, öngörülebilirlik vatandaşa hizmet odaklı ve verimliliği esas alan bütçe yapısına geçmek için ciddî adımlar atacaktır.
Bu düşüncelerle, geçici bütçenin tüm milletimize hayırlı olmasını diliyor; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Açıkgöz.
7 nci madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Oğuz Oyan söz istemiştir.
Buyurun Sayın Oyan. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 7 nci madde üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu maddeyle ilgili biraz önce belirttiğim bazı görüşleri de tekrarlayacağım tutanaklara maddeyle ilgili tartışmaların da girmesi açısından.
Söz konusu maddede "Bu kanunda yer alan hükümler saklı kalmak üzere ve madde metinlerinin içeriklerine göre tarihler güncelleştirilerek 2002 Malî Yılı Bütçe Kanunu hükümlerinin" denilerek, parantez içinde sayılanlar hariç olmak üzere "uygulanmasına devam olunur" deniliyor. Burada, sayılmayan bir maddeyi belirtmek istiyorum, 6/g maddesi. Bu madde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir 22.10.2002 tarihinde; karar yayımlanmamıştır, ancak bir iptal vardır. Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği böyle bir düzenlemenin bu madde içine alınmaması gerekirdi. Neydi bu madde; bu madde, Harcırah Kanunuyla düzenlenen bir madde. İlk defa veya yeniden göreve alınanlar ile aile fertlerine harcırah ödenmeyeceğine ilişkin veya başka yerlere naklen ataması yapılanların yazılı beyanlarıyla harcırah talebinde bulunmamaları halinde bunlara harcırah ödenemeyeceğini düzenleyen bir madde; bunun, Harcırah Kanununda yapılması gereklidir, Anayasa Mahkemesi bu nedenle iptal etmiştir. Bütçe kanunlarıyla diğer kanunlarda değişiklik yapılamaz, Anayasa hükmüdür.
Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesinden dönmüş bu tür kararların tekrar tekrar burada gündeme getirilmemesi gerekir. İlgili düzenlemeyi yapmakta bir sakınca yok, Harcırah Kanununda yapınız. Gerçi, burada, eşitliğe aykırı bir uygulama da gözüküyor; ama, yapmak istiyorsanız, buyurun, yapın, buna engel olmayız; ama, bütçe kanununun kendi ruhunu, kendi özünü zedelemeyin.
Ben, bu vesileyle burada son kez söz aldığım için şunu söyleyeyim: Bütçeler gerçekten siyasal metinlerdir, siyasî partilerin angajmanlarıdır. Siyasî partiler, kendi bütçeleriyle programlarını uygulamaya sokarlar. Bu uygulamalar, bir yıl ya da daha uzun süreli bütçe uygulamalarıyla programın hayata geçirilmesi uygulamalarıdır. Hayata geçirilen şey nedir; hayata geçirilen şey -biraz önce de belirttiğimiz gibi- sonuçta, bir siyasal talebin yansımasıdır. Bu siyasal talep, seçmen tarafından size yansıtılmıştır.
Burada, bu geçici bütçeyle bu Meclisin önüne geldiğiniz zaman, seçmenin taleplerini, toplumun taleplerini kesinlikle gözardı ettiğinizi belgelemiş oldunuz.
Biz üzülüyoruz... Üzülüyoruz, aslında, halkın size verdiği görevleri yapmaya sizi çekmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla, bizim şimdiki yapıcı muhalefet anlayışımız işte budur. Biz, bu yapıcı muhalefet anlayışıyla, sizi yanlıştan alıkoymaya çalışıyoruz. Yanlıştan alıkoyalım ki, millet, bu Parlamentoya sırtını iyice çevirmesin; çünkü, milletimiz, Parlamentoya tepkilidir. Parlamentoda iktidar olan bir parti, muhalefetteyken ya da seçim öncesi söylediklerini tamamen unutarak icraata başlamaktadır ve bu, yıllardır böyledir. O nedenle, sizi, burada, bu siyasî sorumluğun gereğini yerine getirmeye davet ediyoruz. Dolayısıyla biz, sadece muhalefet yapmıyoruz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, millet adına muhalefet yapıyoruz ve bu muhalefetten sizlerin dersler çıkarmanızı öneriyoruz.
Teşekkür ediyorum, hayırlı olsun. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Oyan.
7 nci madde üzerinde 1 adet önerge vardır.
Önergeyi okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (1/320) sıra sayılı ve 2003 Malî Yılı Genel Katma Bütçeleri Kanunlaşıncaya Kadar Devlet Harcamalarının Yapılmasına ve Devlet Gelirlerinin Tahsiline Yetki Verilmesine Dair Kanun Tasarısının 7 nci maddesindeki ...34, 35, 36 ibaresinden sonra gelmek üzere "savunma ve güvenlik amaçlı hibe ve yardımlar için (c) bendi hariç" ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Salih Kapusuz Mustafa Tuna Aydın Dumanoğlu
Ankara Ankara Trabzon
Mehmet Emin Tutan Harun Tüfekçi
Bursa Konya
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI M. HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Kapusuz, önergeniz hakkında konuşacak mısınız, yoksa gerekçeyi mi okutayım?
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Görüşülmekte olan 2003 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeleri Kanunlaşıncaya Kadar Devlet Harcamalarının Yapılmasına ve Devlet Gelirlerinin Tahsiline Yetki Verilmesine Dair Kanun Tasarısı Taslağının 7 nci maddesinde 2002 Malî Yılı Bütçe Kanununun borç verme, hibe ve yardım anlaşmalarına ilişkin 36 ncı maddesinin üç aylık geçici bütçe döneminde uygulanmaması öngörülmektedir.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, yanlış bir uygulama içerisindesiniz; Sayın Bakan katıldı, Komisyon katıldı...
ÖNDER SAV (Ankara) - Gerekçenin okunmasına gerek yok beyefendi.
BAŞKAN - Siz okumaya devam edin efendim.
4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 9 uncu maddesinin ikinci fıkrasında Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı ülkeler, ülkelerin kuruluşları, uluslararası kuruluşlar ve oluşturulacak uluslararası yardım konsorsiyumlarına nakdî hibe vermeye ilişkin işlemler düzenlenmekte olup aynı fıkranın son cümlesinde ise savunma ve güvenlik amaçlı hibeler hakkında fıkra hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir.
Yapılan değişikle üç aylık geçici bütçe uygulaması döneminde savunma ve güvenlik amaçlı hibelerin uygulama usullerinin 2002 yılında olduğu gibi yürütülmesi konusu açıklığa kavuşturularak meydana gelebilecek tereddütlerin önlenmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu'nun söylediği doğrudur. Komisyon, ancak çoğunluğu olduğu takdirde katılabileceğini söyleyebilecektir. Dolayısıyla, önergeyi takdire bırakmıştır.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Şimdi, maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 8. - Bu Kanunun 3 üncü maddesinin (g) bendi 20.12.2002 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde, 4 üncü maddesinin (a), (b) ve (e) bentleri yayımı tarihinde, diğer hükümleri 1.1.2003 tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Söz talebi?.. Yok.
8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
9 uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 9. - Bu Kanunun;
a) Türkiye Büyük Millet Meclisi ile ilgili hükümlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı,
b) Cumhurbaşkanlığı ile ilgili hükümlerini Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri,
c) Sayıştay Başkanlığı ile ilgili hükümlerini Sayıştay Birinci Başkanı,
d) Diğer hükümlerini Maliye Bakanı,
yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir. Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak Sayın Bakanlar var ise, hangi Bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını yine oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum:
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - 2003 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeleri Kanunlaşıncaya Kadar Devlet Harcamalarının Yapılmasına ve Devlet Gelirlerinin Tahsiline Yetki Verilmesine Dair Kanun Tasarısının yapılan oylama sonucu :
Kullanılan oy sayısı : 453
Kabul : 327
Ret : 126
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (AK Parti sıralarından alkışlar) (1)
Birleşime 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 21.00
(1) Açık oy tablosu tutanağa eklidir.
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 21.10
BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Enver YILMAZ (Ordu)
BAŞKAN - 16 ncı Birleşimin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince, 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 13.12.2002 Tarihli ve 4774 Sayılı Kanun ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporunun ikinci müzakeresine başlıyoruz.
V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3.- 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 13.12.2002 tarih ve 4774 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/318) (S.Sayısı : 5) (1) (2)
BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır.
Hükümet?.. Hazır.
Sayın milletvekilleri, Kanunun birinci görüşmesini 24.12.2002 Salı günü saat 20.10'da tamamlamıştık. Böylece, aradan 48 saat geçtiği için, Kanunun ikinci görüşmesine başlıyoruz.
Bilindiği gibi, Anayasa değişikliklerinin ikinci müzakerelerinde, gerek teklifin tümü üzerinde gerekse maddeleri üzerinde görüşme açılmamakta, yalnızca maddeler üzerinde verilmiş değişiklik önergeleri görüşülmekte, birinci görüşmede üzerinde değişiklik teklifi bulunmayan bir madde hakkında ikinci görüşmede önerge verilememektedir.
Şimdi, Kanunun 1 inci maddesini okutuyorum:
2709 SAYILI TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ BAZI MADDELERİNİN
DEĞİŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN
Kanun No. 4774 Kabul Tarihi : 13.12.2002
MADDE 1. - 7.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 76 ncı maddesinin ikinci fıkrasındaki "ideolojik veya anarşik eylemlere" ibaresi "terör eylemlerine" şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gizli oylamanın ne şekilde yapılacağını arz ediyorum:
Komisyon ve hükümet sıralarında yer alan kâtip üyelerden, komisyon sırasındaki kâtip üye, Adana'dan başlayarak İstanbul'a kadar, hükümet sırasındaki kâtip üye ise, İstanbul'dan -Zonguldak dahil- Zonguldak'a kadar adı okunan milletvekiline, biri beyaz, biri yeşil, biri de kırmızı olmak üzere 3 yuvarlak pul ile mühürlü zarf verecek ve pul ve zarf verilen milletvekilini ad defterine işaretleyecektir.
(1) 2 S. Sayılı Basmayazı 10.11.2002 tarihli 7 nci Birleşim tutanağına eklidir.
(2) 5 S. Sayılı Basmayazı 24.12.2002 tarihli 14 üncü Birleşim tutanağına eklidir.
Milletvekilleri, belirlenmiş bulunan yerlerden başka yerde oylarını kullanamayacaklardır. Vekâleten oy kullanacak bakanlar da, yerine oy kullanacakları bakanın ilinin bulunduğu bölümde oylarını kullanacaklardır.
Bilindiği üzere, bu pullardan beyaz olanı "kabul", kırmızı olanı "ret", yeşil olanı ise "çekimser" oyu ifade etmektedir.
Oyunu kullanacak sayın üye, kâtip üyeden 3 yuvarlak pul ile mühürlü zarfı aldıktan ve adını ad defterine işaretlettikten sonra kapalı oy verme yerine girecek; oy olarak kullanacağı pulu burada zarfın içerisine koyacak, diğer 2 pulu ise ıskarta kutusuna atacaktır.
Bilahara, oy verme yerinden çıkacak olan üye, oy pulunun bulunduğu zarfı, Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna atacaktır.
Oylamada adı okunmayan milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir.
Şimdi, 1 inci maddenin gizli oylamasına Adana İlinden başlıyoruz.
(Oyların toplanılmasına başlandı)
İsmail Alptekin...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu'nun yerine, Kültür Bakanı Sayın Hüseyin Çelik; Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Abdüllatif Şener'in yerine, Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek; Dışişleri Bakanı Sayın Yaşar Yakış'ın yerine, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydın; Devlet Bakanı Sayın Ali Babacan'ın yerine, Devlet Bakanı Sayın Beşir Atalay; Millî Savunma Bakanı Sayın Vecdi Gönül'ün yerine, Turizm Bakanı Sayın Güldal Akşit; Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun'un yerine, İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu; Devlet Bakanı Sayın Kürşat Tüzmen'in yerine, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler; Başbakan Sayın Abdullah Gül'ün yerine, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin vekâleten oy kullanacaklardır.
(Oyların toplanılmasına devam edildi)
BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok.
Oy verme işlemi sona ermiştir.
Oy kutuları kaldırılsın.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 492
Kabul : 444 (AK Parti sıralarından alkışlar)
Ret : 46
Çekimser : 2
1 inci madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 78 inci maddesine dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki beşinci fıkra eklenmiştir.
Yukarıda yazılı hallerden ayrı olarak, bir ilin veya seçim çevresinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde üyesinin kalmaması halinde, boşalmayı takip eden doksan günden sonraki ilk Pazar günü ara seçim yapılır. Bu fıkra gereği yapılacak seçimlerde Anayasanın 127 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
BAŞKAN - 2 nci maddenin gizli oylamasına Adana İlinden başlıyoruz.
(Oyların toplanılmasına başlandı)
Ertuğrul Yalçınbayır...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın M. Hilmi Güler'in yerine, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Ertuğrul Yalçınbayır; Orman Bakanı Sayın Osman Pepe'nin yerine, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydın oy kullanacaklardır.
(Oyların toplanılmasına devam edildi)
BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok.
Oy verme işlemi sona ermiştir.
Oy kutuları kaldırılsın.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 2 nci maddenin gizli oylamasının sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı: 490
Kabul : 442 (AK Parti sıralarından alkışlar)
Ret : 44
Çekimser : 3
Geçersiz : 1
Böylece, 2 nci madde kabul edilmiştir.
Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 1.- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 67 nci maddesinin son fıkrası, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 22 nci dönemi içinde yapılacak ilk ara seçimde uygulanmaz.
BAŞKAN - Geçici 1 inci maddenin gizli oylamasına başlıyoruz.
(Oylar toplanıldı)
BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok.
Oy verme işlemi sona ermiştir.
Oy kutuları kaldırılsın.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, geçici 1 inci maddenin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 485
Kabul : 434
Ret : 46
Çekimser : 1
Boş : 3
Geçersiz : 1
Böylece, geçici 1 inci madde kabul edilmiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
3 üncü maddeyi okutuyorum :
MADDE 3. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoylamasına sunulması halinde tümüyle oylanır.
BAŞKAN - 3 üncü maddenin gizli oylamasına Adana İlinden başlıyoruz.
(Oylar toplanıldı)
BAŞKAN - Oyunu kullanmamış sayın milletvekilimiz var mı? Yok.
Oylama işlemi sona ermiştir.
Oy kutuları kaldırılsın.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 478
Kabul : 431
Ret : 45
Çekimser : 1
Boş : 1
Böylece 3 üncü madde kabul edilmiştir.
Kanunun tümünün gizli oylamasına Adana İlinden başlıyoruz.
(Oylar toplanıldı)
BAŞKAN- Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oylama işlemi sona ermiştir.
Oy kutuları kaldırılsın.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun tümünün gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı:484
Kabul : 437 (AK Parti sıralarından alkışlar)
Ret : 44
Çekimser : 1
Boş : 2
Kanun kabul edilmiştir.
Anayasa Komisyonu Başkanı Sayın Burhan Kuzu teşekkür konuşması yapacaktır.
Buyurun Sayın Kuzu. (Alkışlar)
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu saatten sonra uzun konuşacak durumda değiliz. Herkese teşekkür ediyorum.
Hakikaten, iki maddelik de olsa,Türk demokrasisinin önünü açacak olan bu kısa pakete tam destek verdi gerek iktidar ve gerek muhalefet partilerimiz. Özellikle muhalefet partimize teşekkür ediyorum; sağ olsunlar, sonuna kadar, hakikaten verdikleri sözün arkasında durdular, son gelişmelerden de etkilenmediler. Esasen, bunu samimî olarak söylüyorum; bu işlemin kişisel hiçbir tarafı yok, 3 700 insan bundan istifade edecek. Kaldı ki, kalıcı bir işlem. Bu, anayasa hukukçusu olarak yaptığım bir tahlil, samimî bir tahlilim. Kişisel işlemler prensip olarak yapılmaz hukukta; ama, bazı hallerde o bile mümkündür; ama, bu işlemde onun olmadığını çok net olarak söyleyebilirim.
İnşallah, daha sonraki büyük paketlerde, yine, elbirliği, işbirliği içerisinde, demokrasinin önünü açmak durumunda kalacağımızı bildiriyorum ve muhalefet partimizin desteğini, bundan sonra, inşallah, candan yine bekliyoruz. Zaten, uzlaşma komisyonu kurulacak bundan sonra. Herhalde, daha geniş paketlerle buraya geleceğiz, size arz edeceğiz. O gibi durumlarda da desteğinizi bekliyoruz.
Çok teşekkür ediyorum; herkesi hürmetle selamlıyorum efendim.
İyi akşamlar.(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kuzu.
Alınan karar gereğince, gündemdeki kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 2 Ocak 2003 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati : 00.35