DÖNEM: 22 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 124
116 ncı Birleşim
15 Haziran 2006 Perşembe
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, Körfez Zeytin Hastalık ve Zararlılarıyla Mücadele Birliğinin finans sıkıntısı çekmesi sonucunda zeytin zararlılarıyla havadan yapılan mücadelenin aksamasının olumsuzluklarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması
2.- Konya Milletvekili Remzi Çetin'in, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği katılım sürecinde atılan adımlara ve bu konudaki gelişmelere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı
3.- Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan Balandı'nın, demokratik rejimlerde önemi gün geçtikçe artan basın etiğine ilişkin gündemdışı konuşması ve Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu'nun, Çorum İline bağlı bazı köylerde görülen ve kenelerden bulaşan Kırım-Kongo kanamalı ateşi hastalığı vakalarına ilişkin gündemdışı açıklaması
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı Georgi Pirinski'nin davetlisi olarak Bulgaristan'a resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1077)
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Muş Milletvekili Mehmet Şerif Ertuğrul'un yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/983) (S. Sayısı: 1178)
2.- Samsun Milletvekili Haluk Koç'un yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/984) (S. Sayısı: 1179)
3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
4.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı:1147)
6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206)
7.- Mardin Milletvekili Nihat Eri ve 4 Milletvekilinin; Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (2/813) (S. Sayısı: 1205)
IV.- ÖNERİLER
A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- (10/369) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 15.6.2006 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP grup önerisi
V.- SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Balıkesir Milletvekili Orhan SÜR'ün, Tekelin alkollü içkiler şirketinin hisse satış sözleşmesinin imza tarihine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/14017)
2.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, futbol liglerinde yaşanan şiddet olaylarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/14221)
3.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, eksoz gazı emisyon ölçüm bedeline ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/14254)
4.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, TOKİ'nin konut projelerinde İngilizce isimler kullanılmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/14258)
5.- Adana Milletvekili Atilla BAŞOĞLU'nun, millî park belirlenmesindeki kriterlere ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/14271)
6.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Bilecik İlindeki belediyelere gönderilen ödemelere,
Denizli İlindeki belediyelere gönderilen ödemelere,
İlişkin soruları ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/14372, 14465)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak yedi oturum yaptı.
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Ceylanpınar Tarım İşletmeleri sınırları içerisinde yaşayan göçerlerin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşmasına, Adalet Bakanı Cemil Çiçek cevap verdi.
Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı, UNESCO'nun 2007'yi Mevlânâ Yılı ilan etmesine ve Hz. Mevlânâ'nın tasavvufî düşünceleri ile eserlerine,
Siirt Milletvekili Öner Ergenç, Türk Kızılayının kuruluşunun 138 inci yılı münasebetiyle, kurumun faaliyetlerine,
İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.
Edirne Milletvekili Nejat Gencan'ın (3/961) (S. Sayısı: 1176),
Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in (3/982) (S. Sayısı: 1177),
Yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasına gerek bulunmadığı hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyon raporları Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve 32 milletvekilinin, Millî Eğitim Bakanlığı çalışanlarının sorunları konusunda genel görüşme (8/30),
Anavatan Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu ve Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş'ın, TRT'nin yayın politikası ve personel yönetimiyle ilgili çeşitli iddiaların araştırılarak TRT'nin aslî görevlerini daha sağlıklı yürütebilmesi amacıyla Meclis araştırması (10/372),
Açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacakları ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı;
Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 306 ncı sırasında yer alan (10/366) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 14.6.2006 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği;
Açıklandı.
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, konuşmasında, şahsına sataştığı iddiasıyla bir açıklamada bulundu.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305), görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2 nci sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı: 904),
3 üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/1115) (S. Sayısı:1147),
Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
4 üncü sırasında bulunan ve İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler halinde görüşülmesi kararlaştırılmış bulunan, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının (1/1158) (S. Sayısı: 1206), görüşmelerine devam olunarak, birinci bölüme bağlı 17 nci maddesine kadar kabul edildi.
Hükümetin ve salt çoğunluğunu sağlayan komisyonun katıldığı bir önerge hakkında önerge sahibine söz verilmemesi üzerine, Başkanın tutumu hakkında açılan usul müzakeresi sonunda, İçtüzük hükümlerine göre, yapılan uygulamanın doğru olduğu bildirildi.
15 Haziran 2006 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 22.59'da son verildi.
Nevzat Pakdil
Başkanvekili
Bayram Özçelik Türkân Miçooğulları
Burdur İzmir
Kâtip Üye Kâtip Üye
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.04
15 Haziran 2006 Perşembe
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 116 ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim. Konuşma süreleri 5'er dakikadır. Hükümet, bu konuşmalara cevap verebilir; süresi 20 dakikadır.
Hafta süresince yaptığımız uygulamayı bugün de sürdüreceğiz. Arkadaşlarımız, konuşmalarına ilaveten sadece 1 dakikalık eksüre alacaklardır; onu da bilgilerinize sunuyorum ve bugüne kadar göstermiş olduğunuz nezaketten dolayı da bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Gündemdışı ilk söz, 2006 yılında zeytin sineği mücadelesine ilişkin söz isteyen, Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'e aittir.
Sayın Deveciler, buyurun.
II.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, Körfez Zeytin Hastalık ve Zararlılarıyla Mücadele Birliğinin finans sıkıntısı çekmesi sonucunda zeytin zararlılarıyla havadan yapılan mücadelenin aksamasının olumsuzluklarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; zeytin zararlılarıyla mücadele hakkında gündemdışı söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.
4086 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, zeytin hastalık ve zararlılarıyla mücadele amacıyla Belediye Kanunu hükümleri dairesinde birlikler kurulması öngörülmüştür.
İnşallah, Sayın Bakanım da gelir, dinler; cevabını da verir.
4086 sayılı Yasanın 4 üncü maddesi, 3573 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde, "Zeytinlik bölgelerin il ve ilçelerinde zeytin hastalık ve zararlıları ile mücadele amacı ile 1580 sayılı Kanun hükümleri dairesinde birlikler kurulur. Zararlılarla mücadelede devlet birliklere gerekli araç, gereç ve finans kaynaklarını sağlar ve bu konuda Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca yeterli eleman görevlendirilir" denmektedir.
4086 sayılı Yasaya göre kurulmuş ve faal görevini tam olarak yapmakta olan, ülkemizde tek ve nadir zeytin mücadele birliklerinden biri, bir tanesi, Körfez Zeytin Hastalık ve Zararlılarıyla Mücadele Birliğidir. Bakanlar Kurulu kararıyla kurulmuştur, beş yıldan beri faaliyetini sürdürmektedir; ama, üzüntüyle ifade etmek isterim ki, bu Birlik bugüne kadar devlet tarafından yeteri kadar desteklenmemiştir.
Ayvalık'tan Altınoluk'a kadar kuzey Ege'nin Edremit Körfezindeki 5 ilçe, 10 belde ve 88 köyü kapsamaktadır. 10 000 zeytin ağacını içeren bu bölge, Türkiye'nin, hatta dünyanın en kaliteli yemeklik sızma yağının imal edildiği, 300 000'e yakın insanımızın yaşadığı, yüzde 70'inin geçim kaynağını sağladığı bu bölgede, bu Birlik, uçakla, zeytin sineği mücadelesi faaliyetini sürdürmektedir. Ne yazık ki, finans yönünden büyük sıkıntı çekmektedir.
Gerçekçi söyleyecek olursak, devlet, kendisine yüklediği görevi, bir diğer ifadeyle, devletliğini yerine getirememiştir. Bugüne kadar Tarım Bakanlığı, 4086 sayılı Kanunun görev olarak verdiği finans şartını, ne yazık ki, lütuf gibi telakki etmiştir.
Bu Birliğin yapmış olduğu mücadele sonunda, bu bölgede üretilen zeytinyağlarında sızma yemeklik zeytinyağı nispeti yüzde 85'e kadar yükselerek, zeytinyağı ihracat potansiyeli dolayısıyla artmıştır. Dolayısıyla, millî ekonomiye büyük katkı sağlamıştır. Millî ekonomiye sağlamış olduğu katkı 2003 yılında 42 trilyon, 2004 yılında 56 trilyon, 2005 yılında 82 trilyon liradır; bu da, Balıkesir Tarım İl Müdürlüğünde gözükmektedir. Bu rakamları dikkate aldığımızda, zeytin sineği mücadelesinin muhakkak suretle yapılması gerekmektedir.
Birliğin 2004-2005 yılından uçak firmalarına 300 milyar lira civarında borcu bulunmaktadır. Uçak firmaları Birliği icraya vermiş durumdadırlar. 2006 yılı için uçak kiralaması olanaksız olduğundan dolayısıyla zeytin sineği mücadelesi de tehlikeye girmiş bulunmaktadır.
Birliğin kuruluşunu düzenleyen 4086 sayılı Kanuna göre çıkartılan zeytin hastalık ve zararlılarıyla mücadele konusunda birlikler kurulmasına dair Yönetmeliğin geçici 1 inci maddesine göre "birliklere hedeflenen temel amaçlara ulaşmaları için, malî açıdan işlevlerini yapabilecek seviyeye gelinceye kadar, Bakanlık bütçesine konulacak ödeneklerle aynî ve nakdî olarak yardım yapılır" denilmektedir.
Ne yazık ki, 2004 yılına kadar Tarım Bakanlığı tarafından burada kullanılmakta olan ziray adlı cezbedici bedelsiz olarak verilmiştir; ama, 2005 yılında ise sadece 250 000 kilogramlık ziray adlı cezbedicinin 50 milyar liralık kısmı devlet tarafından karşılanmış, 200 milyar liralık kısmı ise Birlik tarafından karşılanmak mecburiyetinde kalınmıştır. Hatta, Birlik, 80 milyar liralık son aplikasyon bedeli, Bakanlıkça, Birlikten teminat istenmiş, nakit istenmiş, Birlik bunu verememiştir ve ilaç, Bakanlık tarafından verilmemiştir. Bunun neticesinde, Birlik Başkanı Ramazan Yaşar tarafından 80 milyar liralık kendi çeki verilmiştir ve neticede, Bakan da devreye girmiştir, Bakanın devreye girmesinden sonra verilmiştir ve 2005 yılında ilaçlama bu şekilde yapılmıştır.
Bu sene ilaçlama tehlikededir. 300 trilyon lira sadece uçak firmalarına borcu vardır. 750 milyar lira bu sene için uçak bedeli gerekmektedir. Birlik için ayrıca 80 milyar liralık diğer bir ziraî ilaç kullanılması gerekmektedir. Bunun yanında, sadece ve sadece Tarım Bakanlığı tarafından imal edilmekte olan -çünkü, Türkiye'de hiçbir özel şirket tarafından imal edilmemektedir- ziray adlı ilaç için Birlikçe 25.4.2006 tarihinde talepte bulunulmuş ve 23.5.2006 tarihinde Bakanlıkça Birlikten imal edilmesi için, bırakın ilacın teslimini, imal edilmesi için, imalata başlanabilmesi için 250 726 400 Türk Lirası dönersermaye işletmesinin, Enstitünün hesabına, Ziraat Bankası hesabına yatırılması istenmektedir.
Arkadaşlar, Birlik, çok kötü durumdadır. Zaten 1 trilyonun üzerinde diğer girdilerin ödenmesi gerekmektedir. 2004 yılına kadar da devlet tarafından zirayi bedeli verilmiştir. Sayın Bakanımıza defalarca söylememize rağmen, Sayın Bakanımız, ziray adlı ilacın Birliğin kasasından alınmasını istemektedir. Burada, 300 000 insan yaşamaktadır, 200 000 insan zeytinle geçinmektedir. Eğer, zeytin mücadelesi yapılmadığı takdirde -ki, şu anda yapılmama tehlikesine girmiştir- bu yıl 100 trilyon lira hem oradaki vatandaşların…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Deveciler, 1 dakika içinde konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - ... maddî olarak kayıpları olacaktır hem de 100 trilyon lira millî ekonominin büyük kaybı olacaktır.
Onun için, ben -Sayın Bakanımız burada yok; inşallah, televizyondan izliyordur, bilemiyorum- 200 000 insanımız için, ilaçlamanın yapılabilmesi için, Tarım Bakanlığı tarafından -zirayın hiç olmazsa- 250 milyar liralık istenen ziray bedelinin karşılanmasını istiyorum. Bunu 200 000 insanımıza böldüğünüz zaman, 1 000 000 lira düşüyor insan başına; böyle bir yardımın yapılmasını istiyorum. Birlik, aynı zamanda da, ortaklarından, üreticilerden tahsilat yapmakta zorlanmaktadır. Bununla ilgili de, Türkiye Büyük Millet Meclisi Zeytin ve Zeytinyağı Üreticilerinin Sorunlarını Araştırma Komisyonu olarak bu konuları tespit ettik. Bu konuyla ilgili de bir yasal düzenleme yapılması lazım. Üreticilerin ya tahsilat ücretlerinde ya da müstahsil makbuzları kesintilerinde, mücadele fonu adı altında bir kesinti yapılarak, Birlik hesabına yatırılması için…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Deveciler, teşekkür ediyorum.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Sayın Başkan bitiriyorum.
BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım, bakınız… Yani, hatipsiniz konunuza hâkimsiniz; ama, ben size, bakınız, baştan söylüyorum, söylememiş değilim ve bütün bir hafta boyu aynı şeyi uyguluyorum. İstirham ediyorum yani… Lütfen…
ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum…
GÜROL ERGİN (Muğla) - Şeriattan taş düşmüyor ya Başkan!
BAŞKAN - Bakınız, sadece teşekkür…
ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum; önemli..
BAŞKAN - Efendim, olabilir; süre belli, diğer şeyler belli. Yani, önemsiz bir konu yok, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün konuları önemlidir.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Bitiriyorum.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Sermayeden zarar mı ediyorsun?!
BAŞKAN - Sayın Deveciler, teşekkür ediyorum.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Sayın Başkan, 2 dakika verin…
BAŞKAN - Hayır.
Sayın milletvekilleri…
Teşekkür ederim.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Teşekkür edeceğim.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Sayın Bakan nerede; bu konuşmaya kim cevap verecek?!
ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Önemli bir konu…
BAŞKAN - Hayır efendim, ben söyledim, baştan söylüyorum… İstirham ederim…
ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - 1 dakika… Teşekkür edeceğim…
BAŞKAN - Sayın Deveciler, buyurun lütfen efendim. İstirham ediyorum… Buyurun.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Şimdiye kadar bitirmiştim!
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Bakan olsaydı 25 dakika konuşurdu!
BAŞKAN - Arkadaşlar, ben size daha önceden söylüyorum, ilan ediyorum. Bakınız gündemdışı taleplerde bulunuyorsunuz, gündemdışı taleplerinizi alıyorum, kabul ediyorum; sizlere yetkimi kullanarak söz hakkı veriyorum diye olmaz ki böyle bir şey!..
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan, 1 dakika geçti bile!..
GÜROL ERGİN (Muğla) - Yani, söz hakkı vermeyecek misiniz?!
BAŞKAN - Gündemdışı ikinci söz…
ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Başkanım 1 dakika içerisinde bitireceğim… Hayret bir şey!..
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Bakanın hakkından 5 dakika çal.
BAŞKAN -…Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği üyelik sürecinde müzakerelere başlamasındaki başarısı hakkında söz isteyen, Konya Milletvekili Sayın Remzi Çetin'e aittir. (CHP sıralarından gürültüler)
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Bu ara sinirlerin çok gergin senin! Vallahi sinirlerin çok gergin Başkan!
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - 1 dakikada bitireceğim… Yazıklar olsun!.. Başkan sizi kınıyorum… Resmen kınıyorum sizi…
BAŞKAN - Sayın Çetin buyurun… (AK Parti sıralarından alkışlar)
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Bu kadar önemli bir konu için, ülke ekonomisindeki önemi için 1 dakika süre vermiyorsunuz; Adalet ve Kalkınma Partisinin adaleti bu mu?!
İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Hakkınıza riayet edin.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Hayır, bakan olsa 20 dakika daha konuşacaktı.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Bakan olsa 20 dakika konuşacaktı.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Zeytincilik bitti, zeytincilik…
BAŞKAN - Sayın Çetin, bir dakika efendim.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, ben bu kadar talep arasında, gündemdışı, sizlere söz verdiğim için teşekkür etmenizi beklerdim; ama, bunun karşılığında böyle bir söze muhatap olmak beni incitmiştir. Takdiri sizlere bırakıyorum.
Teşekkür ediyorum.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Gündemdışı da söz vermeyin, hiç söz vermeyin!
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Verme, niye veriyorsun ki?!
EYÜP AYAR (Kocaeli) - Boş konuşuyorsunuz ya, konuşsanız ne olur!
BAŞKAN - Sayın Çetin, buyurun efendim.
2.- Konya Milletvekili Remzi Çetin'in, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği katılım sürecinde atılan adımlara ve bu konudaki gelişmelere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı
REMZİ ÇETİN (Konya) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; Türkiye'nin Avrupa Birliğiyle kırk yıldan uzun bir geçmişi olan ilişkileri, 3 Ekim 2005 tarihinde tam üyelik müzakerelerinin başlamasıyla yeni bir döneme girmiştir. Türkiye, bu tarihten itibaren, artık sadece bir aday ülke değil, aynı zamanda katılım sürecine başlamış bir ülke statüsüne yükselmiştir. Hiç kuşkusuz, bu sonuç kolay alınmamıştır.
Avrupa Birliğine üyelik konusunda, üyelik başvurusunun yapıldığı tarihten itibaren, toplumun geniş kesimleri mutabakat içinde olmuştur. Hükümetimiz, iktidara geldiği günden itibaren, bu mutabakatın da desteğiyle, üyelik amacına yönelik olarak yoğun ve kararlı bir çalışma yürütmüştür. Hükümetimiz, AB'ye üyelik hedefini ulusal hedeflerimizin ve menfaatlarımızın bir gereği olarak görmüştür. Bizim için bu süreç, cumhuriyetimizin bütün ilkelerinin daha ileri noktalara taşınması, halkımızın daha özgür ve müreffeh bir geleceğe kavuşması anlamını taşımaktadır.
AB süreci olmasa dahi, kendimiz için yapmamız gereken reformlar, üyelik hedefine dönük olarak daha kapsamlı ve güçlü bir çerçeveye kavuşmuştur. Bu sürecin sonunda, ülkemiz, 21 inci Yüzyılın güçlü, huzurlu, kalkınmış, müreffeh ülkeleri arasında yerini alacak ve hem bölgesinde hem de küresel ölçekte yıldızı parlayan bir ülke haline gelecektir.
3 Ekimden bu yana kadar geçen sekiz aylık dönem zarfında, katılım sürecinde yol almamızı sağlayan son derece önemli ve kapsamlı çalışmalar yürütülmüştür. Bu çerçevede, sadece taraması biten 17 fasılda, 3 Ekimden bu yana, 16 adet kanunî düzenleme ve 79 adet ikincil düzenleme yapılmıştır. Siyasî kriterler alanında ileri adımlar içeren 9 uncu Uyum Paketi Dışişleri Bakanımız tarafından ilan edilmiş ve yasama sürecinde öncelikli olarak gündeme alınmış durumdadır. Tarama sürecinde daha da somut olarak gördüğümüz üzere, ülkemizin Avrupa Birliği müktesebatına teknik düzeyde uyumu tahmin edilenden daha hızlı gerçekleşecektir. Türkiye, yeni üye ülkelerin katılım sürecine, başlangıç şartlarının çok daha ilerisinde, AB'yle uyumlu bir noktadadır. Kurumlarımızın uzun yıllardır sağladıkları birikim, gümrük birliği sürecinin kazanımları ve son yıllarda birçok alanda gerçekleştirdiğimiz reformlar, bizi, Avrupa Birliğine tahminlerin ötesinde yakın bir noktaya taşımıştır.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz üzere, 12 Haziran tarihinde Lüksemburg'da yapılan Ortaklık Konseyi ve Hükümetlerarası Konferans, ülkemizde bu hızlı gelişmelerin yaşandığı bir dönemle gerçekleşmiştir. Sayın Dışişleri Bakanımız, beraberinde Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Ali Babacan'la birlikte bu toplantılara iştirak etmiştir.
Ortaklık Konseyi toplantısında, Sayın Dışişleri Bakanımız Türkiye'nin AB'den beklentilerini dile getirmiştir. Bu çerçevede, en çok şikâyet edilen konuların başında gelen işadamlarımızın vize almada karşılaştıkları sorunları gündeme getirmiştir. Ortaklık Konseyinin ardından yapılan Hükümetlerarası Konferansta, başarıyla devam etmekte olan tarama sürecinin en somut sonuçlarından biri elde edilmiştir. Bilim ve araştırma faslında müzakerelerin açılıp ve kapatılmış olmasıyla birlikte, Türkiye fiilen müzakerelere başlamıştır.
Geçen yıl yapılan Ortaklık Konseyi toplantısından bu yıl yapılan Ortaklık Konseyi toplantısına kadar geçen süreye bakılırsa, ülkemizin AB'yle ilişkilerinde katetmiş olduğu mesafe daha iyi görülebilir. Geçen yılki Ortaklık Konseyi toplantısı sırasında, Türkiye, henüz müzakerelere başlamamış bir aday ülke durumundaydı. Oysa, bu Ortaklık Konseyi sonrasında, Türkiye, müzakere eden ülke, hatta fiilî müzakerelerde bir faslı kapatmış ülke konumuna yükselmiştir. Bu, fevkalade önemli bir gelişmedir.
Değerli milletvekilleri, Kıbrıs meselesinin çözümünün, Türkiye - AB ilişkileriyle ve özellikle müzakere süreciyle bir ilgisi bulunmamaktadır. Müzakerelerin gidişatını Kıbrıs meselesinin etkilemesi kabul edilemez. Nitekim, bu hususlar, Sayın Dışişleri Bakanımız tarafından Lüksemburg'da AB'li muhataplarımıza açık seçik ifade edilmiştir. Türkiye - AB üyelik sürecinin, bir Kıbrıs müzakere süreci haline getirilmemesi gerektiğinin altı çizilmiştir.
Hükümetlerarası konferans öncesinde Kıbrıslı Rumların, Kıbrıs meselesi ile ülkemizin müzakere sürecini birbiriyle irtibatlandırma çalışmaları olmuştur; ancak, bu çalışmaların, Sayın Dışişleri Bakanımızın AB'li muhataplarıyla sürdürdüğü yoğun diplomasi trafiğiyle sonuç vermesi engellenmiştir.
Sonuçta, Kıbrıslı Rumların bilim ve araştırma faslında, fiilî müzakerelerin açılıp kapanmasını engelleme çabaları akim kalmıştır. Kıbrıslı Rumlar, bir bakıma, AB içinde yalnız kalmıştır. Müzakere sürecinde önemli bir merhalenin geride bırakıldığının teslim edilmesi gerekir. Önümüzde uzun bir müzakere süreci bulunmaktadır. Bu süreçte, bundan sonraki fasılların daha az yorucu olması için, sadece Türkiye tarafından adım atılması beklenmemelidir. Çözüm; tek taraflı adımlar ve çabalarla birlikte gelemez. Herkesin kapsamlı çözüm yönünde üzerine düşeni yapması gerekir. Aksi, gerek AB'nin gerek Türkiye'nin enerjisini gereksiz yere harcanması demek olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çetin, ek 1 dakikalık süre içerisinde konuşmanızı tamamlayınız;
Buyurun efendim.
REMZİ ÇETİN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Türkiye, tabiî ki, kalıcı bir çözüm için üstümüze düşenleri yapmaya devam edecektir. Türkiye, taahhütlerini yerine getiren bir ülke olarak saygın bir konuma sahiptir; ancak, Türkiye'nin tek başına kendi taahhütlerini yerine getirmesinin de yeterli olmayacağı açıktır. Lüksemburg'da Sayın Dışişleri Bakanımız tarafından, AB'li muhataplarına verilen temel mesaj da esasen bu olmuştur.
Değerli arkadaşlarım, bu zorlu süreçte toplumun tüm kesimlerine ve tabiatıyla Yüce Meclisimize de önemli görevler düşmektedir. AB üyeliği, çocuklarımıza daha güzel bir gelecek bırakmak için, siyasî fark gözetmeksizin hepimizin paylaştığı ortak bir hedeftir. Meclis olarak, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğimize şüphem yoktur.
Bu itibarla, hem AB sürecini hem de bunun ulusal meselemiz olan Kıbrıs'a yansımalarını yakından izlemeye ve bu sürece aktif şekilde katılmaya devam edeceğiz diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çetin.
Sayın Çetin'in gündemdışı yapmış olduğu konuşmaya, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Ali Babacan cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin Avrupa Birliğiyle olan ilişkileri, 3 Ekim tarihinden itibaren, Türkiye'nin Avrupa Birliğiyle olan ilişkileri, artık, yepyeni bir döneme girmiştir. Türkiye, artık, sadece aday bir ülke değil, aynı zamanda, katılım sürecine başlamış bir ülke statüsünü elde etmiştir.
Kırk yılı aşkın bir süredir Türkiye ile Avrupa Birliği arasında devam eden ve uzun yıllardır üzerinde çalışılan böylesine önemli, böylesine stratejik bir konunun, Hükümetimiz döneminde yepyeni bir boyut kazanması, yepyeni bir sürece girmesi, kuşkusuz, Türkiye'nin uzun vadeli istikrarı ve öngörülebilirliği açısından son derece önemlidir.
Avrupa Birliğiyle olan ilişkilerimiz bundan sonraki dönemde iki önemli hatta yürüyecektir. Bunlardan bir tanesi, siyasî reformlardır. Siyasî reformlar, özellikle demokratikleşme konusunda, insan hakları konusunda, özgürlükler konusunda şimdiye kadar yapmış olduklarımızın daha rafine edilmesi, bir bakıma derinleştirmesini içeren çalışmalar olacaktır.
Aynı zamanda, uygulama, yine siyasî reformlar konusunda çok temel bir unsur olmaya devam edecektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisimizde, son üçbuçuk yıllık süre içerisinde pek çok Anayasa değişikliği yapılmıştır. Yine, bu konularda, siyasî reformlar konusunda pek çok yasal düzenleme yapılmıştır; ancak, bu düzenlemelerin gerçek hayatta uygulanması, bundan sonraki dönemin belki de en kritik unsuru olacaktır.
Avrupa Birliği müktesebatına uyum ise, bu süreçteki ikinci önemli hattımızdır. 35 ayrı fasıl altında çalışmaya başladığımız, öncelikle, taramalarla başlayan, daha sonra da fiilî müzakerelerle devam edecek bu çalışma yıllarca devam edecektir. 35 faslın taramasını, 13 Ekim 2006 tarihi itibariyle tamamlamış oluyoruz. Yani, 20 Ekim 2005'te başladığımız çalışmalar, ellibir haftada tamamlanmış olacak. Müktesebatın tamamını taramış olacağız ve kendi mevzuatımız ile Avrupa Birliği müktesebatı arasındaki farkları bir bakıma ortaya koymuş olacağız ve daha sonra da, her bir fasıl için bu farkları nasıl kapatacağımızla ilgili çalışmaların startını vermiş olacağız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yarın itibariyle, 19 uncu faslın taramasını tamamlamış oluyoruz. Şu anda, bir heyetimiz Brüksel'de, enerji faslının ayrıntılı taraması yapılıyor ve yarın akşam itibariyle 19 uncu fasıl olan enerji faslının taramasını da bitirmiş oluyoruz.
Bir yandan da, taraması biten fasılların fiilî müzakerelerine başlıyoruz. Kaldı ki, geçtiğimiz pazartesi günü, 12 Haziran günü, birinci fasılda, yani "Bilim ve Araştırma" faslında fiilî müzakereleri hem açtık hem de kapattık. Bu, gerçekten çok önemli bir aşama ve âdeta, diğer fasıllar için de önemli bir test oldu bizim için. Yani, böylesine bir süreçte, Türkiye gibi çok önemli bir ülke olarak, Avrupa Birliği sürecindeki ilk faslın açılmasıyla ilgili karşımıza neler çıkabilecek, ne tür problemler yaşayabileceğiz; bir bakıma bunları da fiilen görmüş olduk ve bütün bu zorlukların, karşımıza çıkan bu güçlüklerin de üstesinden gelerek 1 inci faslın hem açılmasını hem de kapatılmasını aynı gün, aynı toplantıda bitirmiş olduk. Şimdi, sırada 2 nci fasıl var Eğitim ve Kültür; arkasından 3 üncü, 4 üncü, 5 inci fasıllar, sırayla devam ediyor.
Ben, süreç hakkında çok kısa detaylara da biraz inmek istiyorum; çünkü, bu, gerçekten, Türkiye Büyük Millet Meclisimizin de yakından takip ettiği bir konu. Her bir fasılla ilgili, değerli arkadaşlar, tarama çalışmaları bittikten sonra, Komisyon bir tarama raporu hazırlıyor. Bu tarama raporunda, Türkiye, müktesebata göre nerede ve nerelerde eksikler var; bir bakıma, Komisyon, kendi değerlendirmelerini yapıyor ve biz, bu tarama raporu üzerindeki görüşlerimizi verdikten sonra, tarama raporu nihaî haline gelip Konseye, yani, 25 ülkenin onayına sunuluyor. 25 ülke bu raporu onayladıktan sonra, raporun tavsiye bölümünü dikkate alarak müzakerelerin açılmasına karar veriyor ve bize, Dönem Başkanlığından, müzakerenin açılmasıyla ilgili davet mektubu gelmiş oluyor.
Bu, önemli bir aşama; çünkü, taramalardaki farklılıklar, eksiklikler ortaya çıktıktan sonra, bazı fasıllarda açış kriterleri de getirilebilecek, ki, kamu alımları faslında, rekabet politikası faslında açış kriterleri de, bize verilen, bize gelen mektuplarda zikredildi.
Bu, şu demek: Müzakereler, o fasıl açılmadan önce, Türkiye'nin yapması gereken, özellikle eski yükümlülüklerinden hâlâ yerine getirmedikleri varsa onları içeren ve aynı zamanda, bazı konularda da kurumsal altyapımızı güçlendirmemizi talep ettikleri konular bunlar.
Açılış kriterleri tamamlandıktan sonra, zaten, o fasılla ilgili, biz, müzakere pozisyon belgemizi oluşturuyoruz, Komisyona teslim ediyoruz ve âdeta, o fasılla ilgili yapılacak işlerin çoğunu da o anda zaten tamamlamış oluyoruz. Zaten, müzakere pozisyon belgesini hazırlamak -ki, ilk fasılda da gördük- aslında, müzakerelerin yüzde 80'inin, 90'ının, zaten, tamamlanmış olduğunun çok önemli bir göstergesi, aşaması.
Bunun karşılığında, Avrupa Birliğinin hazırladığı da ortak pozisyon belgesiyle, âdeta, iki belge karşı karşıya gelmiş oluyor ve o noktada, zaten müzakerenin açılması, neredeyse, kesinleşmiş oluyor.
Bazı fasıllar için, yine, kapanış kriterleri de söz konusu olabilecek. Bazı fasılları açacağız; ancak, kapanmadan önce, yine, bazı adımları atmamız gerekecek ki, o fasıllar kapanabilsin.
Değerli arkadaşlar, takdir edeceğiniz gibi, bu süreç, gerçekten çok yoğun bir emek harcayacağımız, tüm kurumlarımızın, kuruluşlarımızın, Türkiye Büyük Millet Meclisimizin çok yoğun mesai harcayacağı bir süreç olacak aynı zamanda. 100 000 sayfanın üzerinde bir müktesebatın üstlenilmesi, tüm kurumlarımızın yoğun bir çabasıyla ancak mümkün olabilecek.
Sadece ayrıntılı tarama çalışmalarına, şu ana kadar 1 200'ün üzerinde arkadaşımızın katıldığını -Brüksel'e giden arkadaşlarımızdan bahsediyorum- düşünecek olursak ve yine Türkiye'de binlerce arkadaşımızın bu çalışmaların içinde yer aldığını düşünecek olursak, bu işin kapsamını, boyutunu belki daha iyi algılamamıza yardımcı olabilir diye düşünüyorum.
Şu ana kadarki fasıllarla ilgili bizim kendi uygulamalarımızı anlattığımız sunuşların, slaytların toplamı şu anda 10 000 sayfayı geçmiş durumda. Bunlar hazırlanırken, yani tüm bu sunuşlar hazırlanırken, aynı zamanda bizim müzakere pozisyon belgemiz hazırlanırken ilgili tüm kuruluşların görüşünü alıyoruz, desteğini alıyoruz. Tek bir masa etrafında tüm kuruluşlarımızı topluyoruz ve onların sadece yazılı görüşleriyle de yetinmeyip, belge üzerinden satır satır geçip, tüm kuruluşlarımızın üzerinde mutabık kaldığı tek bir ortak belge oluşturuyoruz. Bu, hem müzakere pozisyon belgesi için böyle hem de Komisyona yaptığımız tüm sunuşlar için aynı metot, aynı sistem uygulanıyor. Bir bakıma, Türkiye Cumhuriyetinin tüm kurumlarıyla üzerinde mutabık kaldığı tek bir duruş sergiliyoruz Avrupa Birliği karşısında.
Bu çalışma şekli, yani konsensüs oluşturarak kurumların işbirliğiyle, beraberliğiyle yapılan çalışmanın sonucunda da şunu görüyoruz ki, tüm kurumlarımız, bu süreci, bu işleri sahipleniyor ve bundan sonraki uygulamayla ilgili işin de sahibi yine o kuruluşlarımız oluyor. Biz, hiçbir zaman, Avrupa Birliği konusunda merkezî bir yapılanmayı öngörmedik; yani, küçük bir ekibin Brüksel'e gidip, Avrupa Birliği müktesebatını anlayıp, gelip, kuruluşlarımıza anlatması, tanıtması, empoze etmesi şeklinde bir yapılanmayı kesinlikle tercih etmedik. Ne yaptık; Türkiye'de işin sorumlusu kimse, kimin eli taşın altındaysa, o kişiler bizzat gittiler Brüksel'e, ki, bunlar müsteşar seviyesinde, müsteşar yardımcısı seviyesinde arkadaşlar; mesela, bugün enerji faslı görüşülüyor Brüksel'de; ama, Enerji Bakanlığı Müsteşarımız da bizzat orada; diğer kuruluşlardan, en az 15-20 ayrı kuruluştan daha insanlar orada, enerjiyle uzaktan yakından ilgili kim varsa diğer bakanlıklarda onlar oradalar, ki, geri döndükleri zaman, reform hazırlıklarını, yasa taslağı hazırlıklarını, ikincil düzenleme hazırlıklarını hızla yapabilsinler ve uygulamaya hızla geçebilsinler.
Biraz önce gerçi değinildi; ama, ben, tekrar etmekte fayda görüyorum.
3 Ekimden bu yana, kuruluşlarımızın kendi kendine, sadece müktesebattan öğrendiklerinin, gelinip, burada uygulanması neticesinde 70'in üzerinde ikincil düzenleme yapıldı. Yine, 3 Ekimden bu yana, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen tam 16 tane yasanın içerisinde, aynı zamanda, bizim, Avrupa Birliği müktesebatına uyumu içeren pek çok önemli madde vardı. Bir bakıma, kuruluşlarımız, bu çalışmalar sırasında yapmaları gereken konusunda detaylı bilgi sahibi oldukları için ve hemen, derhal, bu adımları atmanın da bizim çıkarımıza olduklarını da bildikleri için, döner dönmez bu adımları attılar ve yine, tüm kuruluşlarımızdan, sadece ilk 17 fasılla ilgili ve hemen yapabileceğimiz ve yapmamızın da bizim için çok iyi olacağı konuların bir dökümünü istedik; yasal düzenlemeler, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülecek kanun tasarıları ve aynı zamanda ikincil düzenlemeler. 2006 yılında hemen yapabileceğimiz ve bizim için çok iyi olacağını söyledikleri tam 30 tane yasal düzenleme tespit ettik; yine, 100'ün üzerinde ikincil düzenleme 2006 yılında yapılabilecek durumda. 2007 yılında, yine, tam 24 yasal düzenleme ve 150'nin üzerinde ikincil düzenlemenin yapılabileceğini, tüm bakanlıklarımız, kendileri çalıştılar ve bize bildirdiler.
Bakın, burada, herhangi bir zorlama yok; Avrupa Birliği için bizim bunu yapmamız gerekiyor, haydi, arkadaşlar, yapalım, ne zaman; çabuk şunları bitirelim diye herhangi bir, henüz, yönlendirmemiz dahi olmadan, kuruluşlarımızın kendi kendine çalıştıkları ve bu işi bir an önce yapalım, bizim için iyidir dedikleri çalışmalar bunlar. Kaldı ki, bu, ilk 17 fasılla ilgili dediğim gibi. Bundan sonraki fasıllarla ilgili, yine, yasal düzenlemeler, ikincil düzenlemeler gündeme gelecek, bu rakamlar çoğalacak, hem 2006 için hem 2007 için gündemimiz daha yoğunlaşacak.
Aynı zamanda, tarama raporları Komisyondan geldikçe, Avrupa Komisyonundan, bizim, yine, önümüzdeki dönemle ilgili yapacağımız konular hakkında daha detaylı bilgiler elde etme şansına sahip olacağız ve burada da, yine, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülecek yasalar olsun, ikincil düzenlemeler olsun, önümüzdeki gündem konusunda, gittikçe daha farklı gelişmeler olacak.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Bakan, eğitim laik midir değil midir? O cümleyi niye çıkardığınızı açıklar mısınız?
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu Avrupa Birliği süreci, Türkiye'nin her alanda standartlarının yükselmesini sağlayacak bir süreç; hem halkımızın -bugünkü Türkiye'de- hem de çocuklarımızın, torunlarımızın çok daha müreffeh bir ortamda yaşayabilmesi için kullanabileceğimiz çok önemli bir vesile, çok önemli bir reform çerçevesi. Biz ne yaptıysak şimdiye kadar, kendimiz için yaptık, kendi insanımız için yaptık, kendi ülkemizin geleceği için yaptık ve yaptığımız her şey, bize, artı olarak geri döndü. Aynı zamanda bu süreç, bir kazan-kazan süreci; yani, hem bizim kazanacağımız hem de Avrupa Birliğinin kazanacağı bir süreç. Bizim bir şeyler kaybettiğimiz Avrupa Birliğinin kazandığı bir süreç değil ya da Avrupa Birliğinin kazandığı bizim bir şeyler kaybettiğimiz bir süreç değil kesinlikle.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Bakan, eğitim laik midir değil midir? O cümleyi niye çıkardınız, merak ediyorum?!
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Devamla) - Bu süreçten geçerek, biz -daha önce de söylediğim gibi- her alanda halkımızın yaşam kalitesini yükseltme fırsatını bulacağız. Aynı zamanda da Avrupa Birliği, Türkiye gibi büyük bir ülkenin, çok çok önemli bir ülkenin, kendisiyle daha iyi entegre olmasını sağlayarak, bir bakıma hem Doğu-Batı ilişkileri açısından hem de bölgemizin geleceği açısından, güvenliği açısından, istikrarı açısından çok önemli kazanımlar elde edecek.
Yine Türkiye-Avrupa Birliği süreci etkileri, sadece bizim ülkemizle, bizim bölgemizle sınırlı kalmayacak, tüm dünyada Medenîyetlerin ilişkilerini yeni bir perspektife oturtacak bir süreç olacak aynı zamanda. Bizim bu çalışmalarımızın sonuçlarını, biz sadece ülkemizde ya da Avrupa Birliğinde görmeyeceğiz. Dünyanın neresine gidersek gidelim, Türkiye'nin Avrupa Birliği süreci çok yakından takip ediliyor. Sayın Başbakanımızla geçenlerde yaptığımız Avustralya, Yeni Zelanda programında dahi, her toplantının ilk başında bize sorulan Avrupa Birliği oldu. Diyeceksiniz ki; nereden nereye, neden bu kadar çok ilgileniyorlar. Bunun sebebi çok açık; özellikle Türkiye gibi çok büyük gelecek vaat eden, bölgesinde önemli bir güç olan bir ülkenin, aynı zamanda nüfusunun yüzde 99'unun Müslüman olduğu bir ülkenin, Avrupa Birliğinin ortak idealleri ve ortak değerleri etrafında kenetlenebilmesi, aynı zamanda Avrupa Birliğinin bu evrensel değerlerinin belli bir coğrafya, belli bir ırk, dinle sınırlı kalmaması, daha evrensel boyutlara taşınabilmesi, gerçekten, dünya tarihinin akışında da çok önemli yer alacak bir konu.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz, hep söyledik ki, Avrupa Birliği, İkinci Dünya Savaşından sonraki en önemli barış projesi. Düşünün ki, birbiriyle kıyasıya savaşan ülkeler, milyonlarca insanın öldüğü bir savaştan çıkan ülkeler, şu anda bir arada ve ortak değerler etrafında kenetlenmiş durumdalar. İşte, Türkiye'nin bu birlik içerisinde yer alması, Türkiye'nin, hatta, bu sürece giriyor olması, yine, dünya barışına ileride sağlayacağı katkılar açısından çok çok büyük önem taşıyor. Bunun önemini, daha çok sayıda kanaat önderi, özelikle Avrupa Birliğinde, daha çok sayıda siyasî lider anlıyor. Belki Türkiye'yi uzaktan tanıyan, Türkiye'nin gerçeklerini tam olarak algılayamayan bazı çevreler Avrupa Birliğinde olabilir. Avrupa Birliğinde biz üye olana kadar en az 50-60 tane seçim olacak. Her seçimde, Türkiye, az ya da çok gündeme gelecek. Bazı siyasî partiler, Türkiye'yi, belki, maalesef, iç politikalarında söylem olarak kullanabilecekler. Bunlara da hazır olmamız lazım ve bunlar karşısında da asla bir tereddüte, bir farklı psikolojiye kesinlikle girmememiz lazım. Bu, sürecin tabiatında var. Bu, kolay bir süreç değil; hiçbir ülke için kolay olmamış, Türkiye için de kolay olmayacak.
Düşünün ki, bakın, İspanyol Dışişleri Bakanı, zamanında, kendi müzakere süreçlerinde bakan olan İspanyol eski Dışişleri Bakanı, geçenlerde beni ziyaret ettiğinde, bir ülkenin vetosu yüzünden tam iki sene tüm müzakerelerini askıya almak zorunda kaldıklarını ifade etti. Yine, İngiltere, hepiniz biliyorsunuz, müzakerelerini tamamladıktan sonra, her şeyi bitirdikten sonra tam 2 defa yine bir Avrupa Birliği üyesi ülke tarafından veto edildi ve tam üye olamadı. Böyle örnekler var. Başka örnekler de var. Norveç, bütün müzakerelerini bitirdi; fakat, Norveç, kendisi dışarıda kalmaya karar verdi. Biz, bütün bu örneklere bakıyoruz.
Bizim için şu anda önemli olan sürecin kendisidir. Türkiye üye olsun olmasın, ne zaman olsun tartışmaları için de çok erkendir diye düşünüyoruz ve sürecin kendisine odaklanıp, bu reformların kendisine odaklanıp, bu reform sürecini kendi faydamıza, kendi çıkarımıza azamî şekilde nasıl kullanabiliriz, bundan nasıl istifade edebiliriz; işte bunun endişesinde olmamız lazım. Bu şekilde, bu kaygıyla hareket etmemiz gerekir diye düşünüyoruz açıkçası.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 17 Aralık tarihi, gerçekten Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde çok önemli bir dönüm noktasıydı. Bir başka önemli dönüm noktası da 3 Ekim oldu; yani, Türkiye'nin Müzakere Çerçeve Belgesinin kabul edildiği ve artık, müzakere sürecinin resmen başladığı bir tarih.
Ben, şunu rahatlıkla ifade etmek istiyorum ki, 12 Haziran Pazartesi günü; yani, geçtiğimiz pazartesi günü de, Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinde gerçekten tarihî bir dönüm noktasıdır ve bütün bu tarihlerden önce, dikkat edin, olacak mı olmayacak mı, son anda acaba bir problem çıkacak mı çıkmayacak mı, birileri gelip engel olacak mı olmayacak mı endişesi yaşandı hep; ama, çok şükür, bütün bu kritik tarihleri gayet güzel bir şekilde aştık ve bütün bu süreçten de, Türkiye'nin menfaatlarını, Türkiye'nin millî çıkarlarını hep önplanda tutarak ve hiçbir zaman, hiçbir konuda da asla taviz vermeyerek, bu kritik günleri, çok şükür, aşmış olduk.
Bu, gerçekten, artık, Türkiye'nin geri dönülmez bir yola, geri dönülmez bir sürece girdiğinin de en önemli bir kanıtı. Öyle, sadece, tamam, müzakere başlama kararı alınmış, Çerçeve Belgesi kabul edilmiş değil; artık, bir tane fasıl açılmış kapanmış, artık, bu yola girilmiş. Dolayısıyla, bu yol, artık, bizim, özellikle ekonomimizin geleceği açısından son derece büyük önem taşıyor. Avrupa Birliği süreci, yerli-yabancı tüm yatırımcılar için, Türkiye'nin, artık daha öngörülebilir bir ülke olduğunun kuvvetli bir mesajını veriyor. Bundan beş sene sonra, on sene sonra, yirmi sene sonra nasıl bir Türkiye olacak acaba sorusunun cevabını, herkes, işte, bu Avrupa Birliği sürecinde bulmuş oluyor. Bu, gerçekten, Türkiye'nin bundan sonraki büyümesi için, refahı için büyük önem taşıyor.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, normal sürenize 1 dakika kaldı, 1 dakika da eksüre vereceğim; konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
Buyurun.
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Devamla) - Peki; teşekkür ederim.
Özellikle, doğrudan uluslararası sermayenin Türkiye'ye daha çok gelmesi için, yine, kendi insanımızın, kendi yatırımcımızın Türkiye'ye daha gönül rahatlığıyla yatırım yapabilmesi için, Avrupa Birliği süreci büyük önem taşıyor.
Türkiye, her yıl nüfusu 1 000 000 artan bir ülke. 73 000 000 nüfusumuz var ve her sene 1 000 000 nüfusumuz artıyor. Her sene, 500 000 ilâ 700 000 kişi işgücüne ekleniyor.
Biz, Türkiye'de, özel sektör yatırımlarını mutlaka ve mutlaka canlı tutmak zorundayız. Bu, bizim hem ekonomik politikalarımız açısından önemli hem sosyal politikalarımız açısından çok büyük önem taşıyor.
İşte, bu Avrupa Birliği süreci, bakın, Türkiye'deki yatırımları nereden nereye getirdi. Geçen sene, sadece özel sektörün Türkiye'ye 74 milyar YTL'lik bir yatırım yaptığını düşünecek olursanız -ki, 2002'ye göre 3 mislidir neredeyse bu rakam- Avrupa Birliği sürecinin faydalarının şimdiden ekonomimiz üzerinde görüldüğünü de yine takdir edeceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, 1 dakikalık eksüre içerisinde konuşmanızı tamamlayınız; teşekkür ediyoruz.
Buyurun efendim.
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Devamla) - Yine, şöyle bir bakacak olursak, 2000, 2001 yıllarında, 2002 yıllarında, Türkiye'de konuşulan rakamlar, değerler neydi, bugün ne oldu. Bakmayın bu piyasalardaki geçici hareketliliğe; önemli olan uzun vadedir, önemli olan, Türkiye'nin uzun vadedeki istikrarıdır. Zaten, Türkiye'nin uzun vadedeki geleceğine, istikrarına güvenenler de, şimdiye kadar hiç pişman olmamışlardır, bundan sonra da pişman olmayacaklardır ve Türkiye'nin geleceğine güvenen, geleceğine yatırım yapan, mutlaka, uzun vadede kârlı çıkacaktır. Bir yandan da, bu güven, bu istikrar, Türkiye'deki en önemli sorunlarımızdan birisi olan istihdam konusunun, işsizlik konusunun da en önemli çözüm kaynağı olacaktır.
Ben, bu fırsatı verdiğiniz için hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Bakan, Türkiye'de eğitim laik midir değil midir; onu niye açıklamıyorsunuz?!
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Sayın milletvekilleri, Türkiye'nin bu aşamaya gelmesinde hizmeti geçen her kademedeki insanlarımıza, büyük gayret sarf eden Hükümetimize ve İktidarıyla muhalefetiyle bütün milletvekili arkadaşlarımıza da şükranlarımı sunuyorum.
Gündemdışı üçüncü söz, basın etiği hakkında söz isteyen, Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan Balandı'ya aittir.
Sayın Balandı, buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
3.- Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan Balandı'nın, demokratik rejimlerde önemi gün geçtikçe artan basın etiğine ilişkin gündemdışı konuşması ve Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu'nun, Çorum İline bağlı bazı köylerde görülen ve kenelerden bulaşan Kırım-Kongo kanamalı ateşi hastalığı vakalarına ilişkin gündemdışı açıklaması
REYHAN BALANDI (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokratik rejimlerde çok büyük önem arz eden ve günümüzde de öneminin kat be kat arttığı basın etiği konusunda konuşmama imkân tanıdığı için Sayın Başkana çok teşekkür ediyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Ancak, gereken miktarda süremin olmayacağını ve bu kısıtlamanın bana da uygulanacağını bildiğim için, konuşmamı tam manasıyla, gereği gibi tamamlayamayacağım için bütün izleyenlerden de özür diliyorum. Aynı imkânı, keşke, konuşmanın sonuna kadar da sağlasaydı diye düşünüyorum.
Sayın milletvekilleri, siyaset, medya ve toplum üçgeninde doğru bir iletişim kurulması, sorunların bir an önce masaya yatırılması gerekiyor. Bazılarınız biliyorlardır; ben, Parlamentodaki en genç bayan milletvekiliyim. Yaklaşık da on yıldır basın camiasının içindeyim. Köşe yazdım, kadın-aile sayfası yaptım, sonra kendi gazetemi kurdum, zaman zaman dizgi de yaptım, zaman zaman röportaj da yaptım; bazen gece 3'te, 4'te matbaa makinesini tamir ettiğim zamanlar bile oldu; yani, bu işin hem işçisi hem de patronu oldum. Parlamentoda da basın için önemli katkı ve çalışmalarım oldu, olmaya da devam edecek. Gerçekten, masanın diğer tarafından siyasete bakarken, bugün, siyasetin içinden basına bakıyor olmak çok farklı bir tecrübe. Şimdi söyleyeceklerim kimilerine göre yaraya tuz basmak, kimilerine göre de yaraya merhem olmak anlamına gelebilir. Değerli arkadaşlar, demokrasinin sacayağı basın, bugün demokrasinin neresinde ve nasıl bir katkı sağlıyor; bunu biraz ortaya koymak lazım. Yani, gazete sahibi olarak kendimi de bu konunun içine dahil ediyorum ve bir anlamda özeleştiride bulunmak istiyorum.
Gazetecilik mesleği, dünyadaki en zor ve en yıpratıcı meslek. Hele, gazetecilik, maddî kaygıların yaşandığı bir ortamda yapılıyorsa, ilkeleri, hassasiyetleri önplanda tutmak, diğer mesleklere göre daha bıçak sırtı bir hal alıyor. Her meslekten insanın kabul ettiği ahlak kurallarının belirleyicisi, elbette, önce insanın kendisidir; ancak, basın için özgürlük nasıl vazgeçilmez bir şart ise, basın etiği de bir o kadar korunması gereken bir değerdir.
Sayın milletvekilleri, bizi izleyen sayın basın çalışanları ve patronları; Türk toplumu, basın inandırıcılığı, basın etiği konusunda güven kaybına uğramıştır ve bu güven kaybı her geçen gün artmaktadır; tıpkı, siyaset kurumunda olduğu gibi. Toplumun gazete almak yerine aç kalmamak için ekmek almayı tercih ettiği bir ortamda gazete okuyan vatandaşlar, basındaki haber ve yorumları ne kadar sağlıklı, ne kadar ilkeli ve inandırıcı buluyorlar; hiç araştırdınız mı diye eğer soracak olsam, her basın kuruluşu "bizim haberlerimizi daha inandırıcı, daha etik buluyorlar" gibi bir düz mantıkla hareket edebilir; ancak, bu, basın etiği sorununun varlığını ortadan kaldırmaz ve çözüm getirmez. Olumsuz örnek oluşturacak olan cinayet, şiddet haberleri gibi haberlerin sıkça yayımlanması halinde toplumda aynı suçu işlemede bir artış gözlendiği istatistiksel olarak da tespit edilmiştir. Son günlerde, basının etikdışı davranış kodlarını tekrar tartışılır hale getiren eski Başbakanımız Bülent Ecevit'in hastane fotoğraflarının yayımlanması oldu. Hem siyasetçi hem basın mensubu olarak bu fotoğrafın yayımlanması beni de derinden yaraladı, toplumu da derinden yaraladı, kırdı, incitti, okurların da büyük tepkisine sebep oldu. Yanımda, gazete kupüründen alıntı pek çok okur yazısı getirmiştim; ama, onların hemen bir tanesini okuyayım süre almamak için:
"Bu ülkeye, iyi kötü, neredeyse ömrünün yarısından çoğunu vermiş bir insanı, yaptığı güzel şeyleri anımsatıp yaşatmak yerine, işin kolayına kaçmak ne kadar doğru?! Bana göre hiç hoş kaçmadı" diyor Doğukan Kaya.
Bu fotoğrafların yayımlandığı gazetelerde görüş ayrılığı da vardı, tartışmalar da yaşanıyordu; bunlar biliniyor. Hiçbir kamu yararı taşımayan böyle bir konuda eğer ihtilaf varsa, basın, kendinde böyle bir hakkı nasıl görebiliyor; bunu anlamak mümkün değildir. Bu tip konular medya etiğini ciddî anlamda sıkıntıya sokmaktadır. 212 sayılı Basın Kanununun çıkmasında önderlik yapan, basın çalışanlarına, fikir işçilerine sosyal haklar getiren, basının önemli sorunlarına…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Balandı, buyurun; ek 1 dakikalık sürenizi başlatıyorum.
REYHAN BALANDI (Devamla) - Efendim, o zaman tam manasıyla... Geçiyorum, sonuca geçiyorum hemen.
Sayın milletvekilleri, sonuç olarak, bu Meclis kürsüsünden milletin vekili olarak ve gazeteci olarak şunu söylüyorum: Herkes empati yapmak zorundadır, siyasetçiler iki kere empati yapmak zorundadır; ancak, hassas konularda, basın, üç kere, beş kere empati yapmak zorundadır ve tıpkı hekimlikte hipokrat yemini edildiği gibi, baroya kayıtlı avukatların yemin ettiği gibi, basın mesleğinde de basın yemini edilmelidir. Halka karşı, haberi yapılana karşı ve kendilerine karşı sorumluluk duyan, vicdanlarının sesini dinleyen ilkeli gazetecilerin ve bin bir zorlukla mesleklerini yapmaya çalışan muhabir, editör, köşeyazarı gibi basın çalışanlarının, bunların varlığını sürdürebilmeleri için ve haklarının korunabilmesi için basın yemini ve yasal düzenlemeler, yönetmelikler mutlaka gerekli ve önemlidir.
Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Balandı.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, medyaya da intikal ettiği şekliyle, Çorum'da kene ısırması sebebiyle bazı vatandaşlarımız vefat etmişlerdir; kendilerine Allah'tan rahmet diliyorum.
Bu konuda, yerinden, çok kısa bir söz talebi vardır Sayın Ayvazoğlu'nun ve kendisine, şu anda, mikrofonunu açıp, söz vereceğim.
Buyurun Sayın Ayvazoğlu.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum öncelikle.
Gerek basından gerekse Çorum Valiliğinden aldığım bilgiler doğrultusunda, gerçekten, kene tabir edilen hayvanın sebep olduğu Kırım-Kongo kanamalı ateşi hastalığı adıyla ve bunun sonucunda, Çorum İli Mecitözü İlçesinde Bayındır Köyü nüfusuna kayıtlı 19 yaşlarındaki bir üniversite öğrencisi Himmet Aslan, Çorum İli Merkez Elicek Köyünden 45 yaşlarındaki Aysel Özcan, yine Ortaköy İlçesi Oruçpınar Köyünden 77 yaşlarındaki Samiye Ateş ölmüştür; kendilerine Allah'tan rahmet diliyorum, kalanlarına başsağlığı diliyorum.
Böyle bir olay, çok ilginç bir olay. Denilen hastalık, 1945 ve 46 yıllarında görülen bir hastalık. Ne yazıktır ki, yıllar sonra böyle bir hastalıktan dolayı ve şu anda Sayın Bakanımız da burada iken, Avrupa Birliği sürecine girmekte olan ülkemizin, girmek için uğraşmakta olan ülkemizin, bu süreçte, böyle ilkel bir hastalıktan dolayı ölümlere sebebiyet verilmiş olması hepimizi düşündürmesi gereken bir olaydır.
Bu doğrultuda olmak üzere, şu anda 22 tane şüpheli vaka tespit edilmiş durumdadır. Bu bilgileri, Çorum Valiliğinden aldım ve ulusal basında da bu bilgiler ortaya çıkmış, aydınlanmıştır.
Ben, buradan, Yüce Meclisin çatısından, Sayın Sağlık Bakanına ve Sayın Tarım Bakanına çağrıda bulunuyorum. Bu olayın ciddî bir şekilde araştırılarak derhal üzerine gidilmesi gerektiği noktasında, bütün Çorum kamuoyu beklemekte ve aynı şekilde de tedirginliği yaşamaktadır. O nedenle, bu olayın acilen üzerine gidilmek suretiyle, Sayın Sağlık Bakanından ve Sayın Tarım Bakanından gereken tedbirleri almasını diliyorum.
Bu vesileyle de, bir kez daha, böyle bir fırsatı verdiği için Sayın Başkana teşekkür ediyorum.
Çorum'daki, şu anda rahatsızlık geçiren, şüpheli vakalara muhatap olan vatandaşlarımıza, hemşerilerimize de geçmiş olsun diyorum. Ölenlere, tekrar, rahmet dileyerek; tekrarını istemediğimizi, arzu etmediğimizi ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ayvazoğlu.
Vefat edenlere Allah'tan rahmet, hastalara da acil şifa diliyoruz.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun, bazı sayın milletvekillerinin yasama dokunulmazlıkları hakkında 2 adet raporu vardır; sırasıyla okutup, bilgilerinize sunacağım.
Buyurun.
III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Muş Milletvekili Mehmet Şerif Ertuğrul'un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/983) (S. Sayısı: 1178) (x)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tehdit ve hakaret suçunu işlediği iddia olunan Muş Milletvekili Mehmet Şerif Ertuğrul hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 3 Mayıs 2006 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
(x) 1178 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Muş Milletvekili Mehmet Şerif Ertuğrul hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasanın 83 üncü maddesinin ikinci ve sonraki fıkralarında kurala bağlanan yasama dokunulmazlığı, yasama organı üyelerinin sorumsuz ve cezasız kalmaları için değil, görevlerini her yönden özgür, bağımsız ve endişesiz yerine getirmelerini sağlamak için öngörülmüştür. Yasama sorumsuzluğundan farklı olarak dokunulmazlık, nispî ve geçici nitelikte bir ayrıcalıktır.
Gerek kapsamı ve kaldırılma usulü gerek uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle yasama dokunulmazlığı, TBMM'nin saygınlığını zedeler bir kurum haline gelmiştir. Kamu yararı dikkate alınarak milletvekillerine görevlerinin gereği tanınmış bir ayrıcalık olan yasama dokunulmazlığının, kişisel bir ayrıcalığa dönüşmesi, bir hukuk devletinde asla kabul edilmesi mümkün olmayan bir husustur.
Kamu yararıyla açıklanamayacak ölçüde ceza adaleti ve dolayısıyla "temiz toplum" özlemi aleyhine sergilenen bu ayrıcalıklı durumun ortadan kaldırılması için gereken Anayasa değişikliğinin şu güne kadar gerçekleştirilememiş olması karşısında, başvurulabilecek tek yol olarak, "hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının TBMM tarafından derhal kaldırılması" kalmıştır. Bu, aynı zamanda dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekillerinin savunma hakkından bir an önce yararlanabilmelerine de imkân verecektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
Oya Araslı M. Ziya Yergök Feridun Ayvazoğlu
Ankara Adana Çorum
Sezai Önder Feridun Baloğlu Mehmet Küçükaşık
Samsun Antalya Bursa
Muharrem Kılıç Uğur Aksöz Atilla Kart
Malatya Adana Konya
BAŞKAN - Diğer raporu okutuyorum:
2.- Samsun Milletvekili Haluk Koç'un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/984) (S. Sayısı: 1179) (x)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Hakaret suçunu işlediği iddia olunan Samsun Milletvekili Ahmet Haluk Koç hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 3 Mayıs 2006 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Samsun Milletvekili Ahmet Haluk Koç Komisyona sözlü olarak doku-nulmazlığının kaldırılması talebini iletmiştir.
(x) 1179 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Samsun Milletvekili Ahmet Haluk Koç hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasanın 83 üncü maddesinin ikinci ve sonraki fıkralarında kurala bağlanan yasama dokunulmazlığı; yasama organı üyelerinin sorumsuz ve cezasız kalmaları için değil, görevlerini her yönden özgür, bağımsız ve endişesiz yerine getirmelerini sağlamak için öngörülmüştür. Yasama sorumsuzluğundan farklı olarak dokunulmazlık, nispî ve geçici nitelikte bir ayrıcalıktır.
Gerek kapsamı ve kaldırılma usulü gerek uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle yasama dokunulmazlığı, TBMM'nin saygınlığını zedeler bir kurum haline gelmiştir. Kamu yararı dikkate alınarak milletvekillerine görevlerinin gereği tanınmış bir ayrıcalık olan yasama dokunulmazlığının, kişisel bir ayrıcalığa dönüşmesi, bir hukuk devletinde asla kabul edilmesi mümkün olmayan bir husustur.
Kamu yararı ile açıklanamayacak ölçüde ceza adaleti ve dolayısıyla "temiz toplum" özlemi aleyhine sergilenen bu ayrıcalıklı durumun ortadan kaldırılması için gereken Anayasa değişikliğinin şu güne kadar gerçekleştirilememiş olması karşısında başvurulabilecek tek yol olarak, "hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının TBMM tarafından derhal kaldırılması" kalmıştır. Bu, aynı zamanda dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekillerinin savunma hakkından bir an önce yararlanabilmelerine de imkân verecektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
Atilla Kart Mehmet Küçükkaşık Feridun Ayvazoğlu
Konya Bursa Çorum
Uğur Aksöz Feridun Baloğlu M.Ziya Yergök
Adana Antalya Adana
Muharrem Kılıç Sezai Önder Oya Araslı
Malatya Samsun Ankara
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup bilgilerinize sunacağım.
II. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı Georgi Pirinski'nin davetlisi olarak Bulgaristan'a resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1077)
14 Haziran 2006
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı Georgi Pirinski'nin davetine icabetle, beraberinde bir Parlamento heyetiyle, Bulgaristan'a resmî ziyarette bulunması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun 30.5.2006 tarihindeki 108 inci Birleşiminde kabul edilmiştir.
Anılan kanunun 2 nci maddesi uyarınca, heyetimizi oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca bildirilen isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Adı Soyadı : Seçim Bölgesi:
Mehmet Alp Burdur
İsmail Soylu Hatay
Salih Gün Kocaeli
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, İçtüzügün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup oylarınıza sunacağım.
IV.- ÖNERİLER
A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- (10/369) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 15.6.2006 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP grup önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu; 15.6.2006 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ali Topuz
İstanbul
Grup Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 310 uncu sırasında yer alan (10/369) esas numaralı Meclis araştırma önergesinin görüşmesinin, Genel Kurulun; 15.6.2006 Perşembe günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde Orhan Sür, Balıkesir ve Cevdet Selvi, Eskişehir Milletvekillerinin söz talepleri vardır.
Buyurun Sayın Sür.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu araştırma önergesi konusunda Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi ve bizleri izleyen vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizde belirli aralıklarla, maalesef, üzücü maden kazaları olmakta. Maden kazaları, elbette, dünyanın her yerinde, madencilik sektörünün olduğu her birimde yaşanıyor; ama, bu yaşanan kazaların hangi önlemlerle daha az yaşanması sağlanıyor, onların araştırılmasını istiyoruz ve ülkemizde yaşanan bu maden kazalarının sebeplerinin… Bunları acaba ortadan kaldırabilir miyiz diye bir çalışma yapalım diyoruz.
Çok değerli arkadaşlarım, dünyada bugüne kadar yaşanan en büyük maden kazası 1906'da Fransa'da Padökale'de Couriere madenlerinde yaşanmış. Bu maden kazasında, grizu patlamasında tam 1 200 madenci hayatını kaybetmiş. Ülkemizde ise en büyük maden kazası yine bir kömür madeninde yaşanmış. 1992'de, Zonguldak'ta, Kozlu bölgesinde yaşanan grizu faciasında 263 madencimiz şehit olmuş ve her 3 Martta, Kozlu'da, madenciler, o kaybettikleri arkadaşlarını ve bugüne kadar kaybettiklerini anarlar.
Milyonlarca yılda oluşan madenlerimiz ve bunları değerlendirmeye çalışan madenciliğimiz, bilime dayanmayan, günü kurtaran, azamî kârı hedef seçen, ulusal madencilik politikalarımızın temel ilkelerinden uzak, işçi güvenliği gibi kavramların benimsenmediği anlayışlara terk edilerek, madencilik politikamız, maalesef, yok edilmektedir. Madencilik politikamızın temelinde insan ve doğa olmalıdır.
Değerli arkadaşlarım, önergemizde de ifade ettiğimiz gibi, 1941 yılından bu yana maden kazalarında 3 712 vatandaşımızı kaybettik. Yine, bu kazalarda 373 484 vatandaşımız yaralandı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre, 44 ilde yeraltı ve yerüstü madenciliği faaliyeti olan 772 işletmeden 87 tanesi işletme belgesine sahip.
469 işyerinde işçilerin sağlık raporları tutulmamakta ve Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği gözardı edilmektedir.
428 işyerinde periyodik sağlık gözetimleri yapılmamaktadır.
222 işyerinde işçilere genel çalışma şartlarıyla ilgili eğitim verilmemektedir.
Son günlerdeyse, madencilik sektörünün önünün açılması gibi gerekçelerle, insan sağlığı ve iş güvenliği gündemden çıkarılıyor; bu konu, Maden Yasasında bile, maalesef, yer almıyor. Mevcut olan İş Güvenliği Yönetmeliğiyse, masraflı bulunarak değiştirilmeye çalışılıyor.
Anayasal güvence olarak vatandaşlarımıza verdiğimiz yaşam hakkının bu kadar sorumsuzca insanımızın elinden alınmasına bu ülkenin Meclisi olarak dur diyebilmek için sorunları araştırmalı ve çözüm önerilerini oluşturarak, insanımızı, uygar ülke insanlarının kavuştukları standartlara ve güvencelere taşımalıyız. Eğer, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak biz gereğini yapmazsak, o zaman, Avrupa Birliği adaylığımız dahil, bugüne kadar yaptığımız tüm çalışmalar havada kalır, sadece günü geçirmiş ve boşa zaman harcamış oluruz, devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün muasır Medenîyeti yakalama hedefinden her geçen gün uzaklaşmış oluruz.
Değerli arkadaşlarım, biz, Mustafa Kemal'in Türkiyesi olmayı hedefliyorsak, politikalarımızın odağına insanı yerleştirmeliyiz, insanımızın yaşam koşullarını her geçen gün daha güzele, daha iyiye yönlendirici politikalar oluşturmalıyız. Hedef sadece gelişme ve kâr olmamalı; bu güzel ülke, Çin gibi, insan yaşamına değer vermeyen bir ülke haline gelmemeli.
Değerli arkadaşlarım, Çin'de, resmî rakamlara göre, maden kazalarında yılda 6 000 işçi ölüyor, diğer kaynaklara göre ise bu rakam 20 000 civarında. Bu, yaklaşık, günde 15 Çin madencisinin maden kazasında öldüğünü bize gösteriyor; ama, çağdaş ülkelerde, uygar ülkelerde acaba bu böyle mi?
Değerli arkadaşlarım, bakın, Amerika Birleşik Devletlerinde, 2001 yılında, Alabama'da bir grizu patlaması oluyor, 13 kişi ölüyor; hemen gerekli önlemler alınıyor, çalışmalar yapılıyor, yıllarca grizu patlaması bir daha gündeme gelmiyor. Geçtiğimiz ocak ayında yeni bir grizu patlaması oluyor, 12 kişi ölüyor ve yine üzerine ciddî bir çalışma, yine kamunun bu maden kazalarının nedenleri üzerinde ciddî çalışmaları gündeme geliyor.
Değerli arkadaşlarım, maden kazalarının nedenleri aslında belli; 3 ana başlık altında toplayabiliyoruz:
1- Doğal etkenler.
2- İnsan hatası.
3- Teçhizat hataları.
Şimdi, biz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak diyoruz ki, bu ülke madencileri, bu ülkede yeraltında çalışan, bu ülkenin yeraltı değerlerini yer üstüne çıkarıp ülke hizmetine sunmaya çalışan insanlarımız bu 3 nedenle -doğal etkenlerle, insan hatalarıyla, makine ve teçhizat hatalarıyla- maalesef, yaşamlarını kaybediyorlar ve bunun önlenmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisinin bazı çalışmaları yapmaya gereksinimi var.
Benim seçim bölgem dahil, ülkemizin birçok yerinde yüksek risk taşıyan, kuralsız ve denetimsiz çalışan maden ocağı olduğunu biliyoruz. Buralarda çalışan insanlar bizim insanımız; vatan savunmasında gündeme geldiğinde askere çağırdığımız, oya ihtiyacımız olduğunda sandığa çağırdığımız insanlar. Bizlerin bu insanlara karşı borcu var. Bizim, hepimizin bu insanlara karşı borcumuzu yerine getirmek zorunluluğumuz var. Ama, ülkemizde, işyerlerinde sağlık ve iş güvenliğini birinci derecede ilgilendiren eksiklikler sadece parayla cezalandırılıyor ve bu para cezası kesildikten sonra, maalesef, bu eksikliklerin giderilip giderilmediği araştırılmıyor bile. Maalesef, bu eksikliklerin giderilmemesinin bedelini de insanımız, madencimiz canıyla, hayatıyla ödüyor. Doğası gereği riskler nedeniyle bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren madencilik konusu, maalesef, son dönemlerde çok ihmal edilmiştir. Denetimler iyice gevşemiştir. Yeni İş Kanunuyla ilgili olarak çıkarılan yönetmelikler, madencilik sektöründe etkin denetim yapılabilmesi için son derece yetersizdir. Denetim kadroları yetersizdir. Riski yüksek işyerlerinde iş güvenliği uzmanının çalıştırılmasını zorunlu kılan yönetmelik iki yıldır ertelenmekte, yürürlüğe girmemektedir; bu da kaza riskini artırmaktadır.
Ayrıca, aldığımız duyumlara göre, Maden Kanununda bazı değişiklikler yaparak, bazı madenlerin denetiminin özel idarelere devri gündeme getirilmek istenmektedir.
Değerli arkadaşlarım, hangi özel idaremizde, madenlerimizde iş güvenliğini sağlayacak deneyim ve birikim var?! Son kaza, yaşadığımız son elim kaza, seçim bölgem Balıkesir'in Dursunbey İlçesinde yaşandı. Geçtiğimiz hafta, bu kürsüde, bu konuyla ilgili bir gündemdışı konuşma yaptım. O gündemdışı konuşmayı yaparken de, maalesef, Sayın Bakanımız salonda değildi; bugün burada bu konuşmayı yaparken de, maalesef, Sayın Bakanımız, salona gelme gereğini hissetmedi. Ama, değerli arkadaşlarım, kor düştüğü yeri yakıyor, ateş düştüğü yeri yakıyor. Eğer Dursunbey'e gitseydiniz, o madende şehit olan insanların ailelerini ziyaret etseydiniz, onların nasıl çırpındıklarını, onların nasıl umutsuz olduklarını görürdünüz. Bizim, bu insanlara umut vermek zorunluluğumuz var. Bizim, bu insanlarımızı korumak, kollamak zorunluluğumuz var.
Bakın, geçtiğimiz günlerde, Zonguldak'ta, TKİ, bir işçi alımı yapmak istedi. 1 120 kişilik bu işçi alımına 42 000 kişi müracaat etti, 42 000 kişi! Bizim, bu insanların sağlığını, iş güvenliğini düşünmek görevimiz değil mi?!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Sür, buyurun; 1 dakikalık sürenizi başlatıyorum.
ORHAN SÜR (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Neden yeraltına girmek istiyor bu 42 000 kişi; yoksulluktan değerli arkadaşlar. Balıkesir'in Dursunbey'indeki insanlar da yoksul. Bir taraftan, ölmek istemiyorlar; ama, bir taraftan da, yaşamak için bir mücadelenin içindeler. Bizim, bu insanlara sahip çıkmak zorunluluğumuz var. Her ne kadar Zonguldak'ta 42 000 kişinin müracaat etmesinden sonra onlara iş müjdesi vermek üzere Başbakan Zonguldak'a davet ediliyor, Zonguldak'ta billboard'larda çocukların "artık babam işçi olacak" sözcükleriyle billboard'lar donatılıyor, 42 000 müracaat eden kişi AKP il kongrelerine davet ediliyorsa, o zaman, bu insanların geleceğini, bu insanların iş sağlığını bizim gündeme getirmemiz lazım, bunu araştırmamız ve gereğini yapmamız lazım.
Değerli arkadaşlarım, 19 Kasım 2004'te Sayın Musa Sıvacıoğlu ve arkadaşları bir önerge verdiler, o önerge de bu kapsamda, o önerge işleme konulmadı; 25 Kasım 2004'te okundu, bir işlem yapılmadı. Gelin, bunu birleştirelim, bu araştırma ekibini kuralım ve madencimize, insanımıza gereken desteği verelim, çözüm önerilerini üretelim ve çağdaş, uygar bir ülke olduğumuzu, Mustafa Kemal'in uygar ülkesi olma yönünde ilerlediğimizi tüm dünyaya gösterelim ve canlarını bu ülke için veren madencilerimize ve onların gelecek kuşaklarına karşı olan borçlarımızı ödeyelim diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.(CHP sıralarlından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Sür.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde, Eskişehir Milletvekili Cevdet Selvi.
Sayın Selvi, buyurun.
CHP GRUBU ADINA CEVDET SELVİ (Eskişehir)- Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlarım.
2 Haziran 2006 tarihinde Balıkesir Dursunbey Ortaköy Kömür Ocağında meydana gelen bir patlama sonucu 17 işçi hayatını kaybetmiş, 5 işçi yaralanmış ve bu olayla ilgili, uzun süreden beri her maden kazasında, her ocak çöküşünde, grizu patlamasında, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri derhal oraya giderek, bu acıları paylaşmanın yanında, sorunların çözümü konusunda, oradaki bu acı olayın meydana gelmesinin nedenlerini araştırmıştır.
Bu nedenle de, İçtüzüğümüz ve Anayasa gereğince, Balıkesir grizu patlaması ve tüm maden kazaları ve hatta, iş kazalarıyla ilgili bir araştırma önergesi ve araştırıldıktan sonra da çözümlerin, önlemlerin belirlenmesi konusunda bir önerge verilmiştir. Ben, bugün, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, bu önergenin lehine konuşmak üzere huzurunuzdayım.
Değerli arkadaşlarım, bu maden kazası her gündeme geldiğinde tüm insanlarımızı alabildiğine üzer, huzursuz eder. Kısa süre içerisinde başımıza gelen maden kazalarına baktığımızda, biz, bize düşen, devlete düşen, iktidara düşen, bakanlığa düşen, işverene düşen, işçiye düşen bu sorumluluğun, görevin ne olduğunu da inceleme imkânını bulamadan yenisine gideriz.
Örneğin, 2003 yılında Ermenek'te 10 işçi, 2004 yılında Amasra'da 2 işçi, Kastamonu-Küre'de 19 işçi, değişik ocaklarda 17 işçi; 2005 yılında Kütahya-Gediz'de 18 işçi olmak üzere 66 işçi, ihmalin, sorumsuzluğun, gereken önlemleri almamanın sonucunda hayatını kaybetmiştir. En son olarak da, 2 Haziran'da, Balıkesir-Odaköy'de 17 işçi hayatını kaybetmiş. Ayın 14'ünde, yani, iki gün önce, yine, Zonguldak'ta bir göçük olmuş, 1 işçi hayatını kaybetmiş, 1 yaralı işçimiz de olayda mağdur olmuştur. 13 Haziranda, yine Zonguldak-Kurtköy'de kaçak maden ocağında göçük olmuş ve 1 işçi vefat etmiş, 1 işçi de yaralanmıştır.
Bunları alt alta koyduğumuzda, Türkiye'de bu ihmali görmemek mümkün değil. İşsizliğin ve yoksulluğun son hadde ulaştığı, sabırları tükettiği bir dönemde, çoluk çocuğunun geçimini sağlamak için, onlarca, yüzlerce metre yerin altında, geçimini sağlamak gayesiyle kömür ocaklarına giren tecrübesiz işçiler, genç işçiler -bir taraftan asgarî ücret veya altında çalışırken, sigortalı veya sigortasız çalıştırılırken- canından olmakta, canının ötesinde, dul ve yetimleri ortalıkta kalmaktadır. Bu, gözardı edilmemesi gerekecek kadar önemli bir olaydır. Bu, kader değildir. Bu, işkolunun veya maden kazalarının her yerde olduğu, olabileceği gibi gayet basit, yüzeysel bir açıklamayla ifade edilemeyecek kadar önem taşıyan bir olaydır. Eğer siz önlemleri almazsanız eğer siz açlıktan, yoksulluktan, yeraltına, hiç kimseye bakmadan, ekmek parası için girmeye mecbur kalan insanların sorumluluğunu duymaz, önlemleri almazsanız, elbette, bu acılar, sadece yüzeysel olarak değerlendirilerek ifade edilemez, geçiştirilemez.
İşte, 2005 yılında Gediz'de bir patlama oldu, grizu patlaması. Oraya da Cumhuriyet Halk Partisi bir heyet gönderdi. 18 işçi orada hayatını kaybetti, onlarca dul, onlarca çocukları yetim kaldı ve perişanlık, sosyal sorunları da artırır hale geldi. Bunu takip ettik, takip ettik ve 21 Nisan 2005 yılında yerinde yaptığımız incelemelerden sonra, bundan sorumlu ve görevli olan Çalışma Bakanlığında da takibimizin sonucunda, 26 Mayıs 2005 yılında Çalışma Bakanlığının incelemelerinin sonucunda, bu 18 vatandaşın, 18 işçinin ölümünün tamamen nedeni, müfettişler tarafından, yüzde 100 kusurlu olarak işveren bulundu; hiçbir önlemin alınmadığını Çalışma Bakanlığı müfettişleri açık seçik bize bildirdi; ama, arkasından, diğer maden ocaklarının arka arkaya ihmal edildiği, teftiş edilmediği ve İktidarın ve Hükümetin ve Çalışma Bakanlığının, 2857 sayılı Yasanın 91 inci maddesine göre verilen görevi yerine getirmediği veya getiremediği; yine, işçi, iş güvenliği ve işçi sağlığıyla ilgili -aynı yasanın- Beşinci Bölümünde 77 nci maddeden 89 uncu maddeye kadar Hükümetin, Bakanlığın ne gibi önlemler alması gerektiğini açıkça düzenleyen yasaya rağmen, hiçbir sorumluluk ve görevin yerine getirilmediği açıkça ortaya çıkmıştır.
Değerli arkadaşlarım, bu acı, bu üzerinde hiç de durulmayan ve ölenin öldüğü, çoluk çocuğunun perişan olduğu bir konuda, İktidarın, Hükümetin, ilgili bakanlığın, Anayasa ve yasalarla vermiş olduğu, yönetmeliklerle üstlerinde neler yapacağı belirli olan konularda ne kadar duyarsız olduğunu açık seçik gösteriyor. Olay can kaybından ibaret değil. Gözden kaçan önemli bir olayda her konuda israfı önleme gayreti dile getirilirken, bu konudaki, işçi sağlığı, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki ihmallerin, yine, Çalışma Bakanlığının raporlarında, korkunç boyutlara ulaştığı açıkça ortaya konuyor. 21 katrilyon -yani, 21 milyar dolar- yılda iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu bütçeye yük getiriliyor. Bunu, Çalışma Bakanlığının İSAG Projesi Genel Koordinatörlüğünün yaptığı açıklamada görüyoruz.
Gözümüzle şöyle bir geçmişe baktığımızda karşılaştığımız olaylar şunlardır: İş kazası sayısı 2003 yılında 76 668, 2004 yılında 83 830 olmuştur. Ölü sayısı ise, sadece 2003 yılında 811 işçi, yurttaş ve 811 aile perişan olmuştur. 2004 yılında 843 işçi vefat etmiş, ailesi perişan olmuştur. Sürekli iş göremezler, 2003 yılında 1 596, 2004 yılında 1 693 olmuştur. Ve kayıp işgünü: Bu kazalar nedeniyle, 1 983 410 gün -işgünü- Türkiye ekonomisinde kayıp hanesine geçmiştir.
Bunlara dönüp baktığımızda, sadece lafla değil, yasal görevleri yerine getirmek mecburiyetinde olduğumuzu ve bu konuda ekonomik yönden nasıl bir tahribatın söz konusu olduğunu bilerek araştırmamız gerekmektedir. Meclisin en önemli görevlerinden, işlevlerinden birisi olduğu kanaatinde olarak bu önergeyi verdik. Hem can kaybı hem sosyal yönden o çoluğun çocuğun sahipsiz kalması hem de ekonomiye tahmin edilemeyecek -yılda 21 katrilyon gibi- yük getiren bir olayı bu Meclis mutlak ele almalıdır.
Bu olumsuzlukları gidermenin yollarını, önlemlerini, birlikte çalışarak asgariye indirmenin, hem milletvekilliği hem parlamenterlik görevi olduğu gibi hem de insanî görev olduğunu düşünerek bu önergeyi verdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Selvi, 1 dakikalık süre içinde konuşmanızı tamamlayınız.
M. CEVDET SELVİ (Devamla) - Sizden de, böylesine ekonomik çöküntüye neden olan, böyle can kaybını, gereksiz yere, önlemler alınmadığı için meydana getiren olayları, Meclis olarak, bir komisyonda inceleyip, asgariye indirme konusunda, sizlerin, elbette, oylarınıza, kabulünüze ihtiyaç vardır. Eğer bunu gerçekleştirirseniz, ülkemize hem bugün hem de gelecek için olumlu çalışmalar yaptığımızı kanıtlayacak bir Meclis araştırması ortaya çıkacaktır.
Ben, sizleri daha fazla üzmek istemiyorum, vaktimi daha fazla uzatarak Sayın Başkanın anlayışını istismar etmek istemiyorum.
Bu konu, hem ekonomik hem diğer yönden mutlak ele alınması... Bu konuda farkına varmayan veya yasa çıkarıp, yönetmelik çıkarıp, kendi kendine bu işlerin düzeleceğini sananları uyarmak zorundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Selvi, teşekkür cümlenizi alayım.
M. CEVDET SELVİ (Devamla) - İkincisi şu: İlle başkasını suçlamak değil; ne yazık ki, böyle bir denetleme, teftiş etme ve yönlendirme görevi olan Çalışma Bakanlığının genel müdürlüğü ve müfettişlerinin sayısı 627'dir. Bunun 300 küsuru büro hizmeti yapmakta; sosyal görevler yapmakta, sadece 281 müfettiş bütün Türkiye'yi dolaşıp, bu olumsuzlukları önlemeyle görevlidir. Yani, imkânsızlık vardır, iyi niyet yetmemektedir. 27 yönetmelik çıktığı halde uygulanmamakta, yasal düzenlemeler yerine getirilmemektedir. Bu konuda, Meclis, Çalışma Bakanlığımızın da, ilgili genel müdürlüklerin de görevini daha iyi yerine getirmesi konusunda önerilerde bulunacaktır. Faydalı bir çalışma olacaktır. Bu önergeyi kabul etmeniz gönülden arzu edilmektedir; takdir size aittir.
Hepinize teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan; buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde söz aldım.
Bugün, Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisiyle ilgili Danışma Kurulu toplanamadı. Danışma Kurulu toplanamadığı için de, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Genel Kurulun onayına sunulmasıyla ilgili bir önerge.
Danışma Kurulu toplanamamış. Demek ki, İktidarımızın, bu önergeyle ilgili düşüncesi menfi. Bu hafta, yine, biliyorsunuz, Cumhuriyet Halk Partisinin bir başka grup önerisi geldi. O grup önerisi de, burada, İktidar Partisi milletvekilleri tarafından reddedildi. Çok önemli bir konuydu; Türkiyemizi, vatandaşların büyük çoğunluğunu yakından ilgilendiren bir konuydu; ancak, bu konuyla ilgili, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili gelip burada şunları söyledi: "Evet, bu konu önemli, biz de biliyoruz bu konunun önemini; ancak, Meclisin kapanmasına onbeş günlük süre kaldı. Bu onbeş günlük süre içerisinde, komisyonun kurulması, faaliyete geçmesi, çalışması mümkün olmayacak; onun için, bunu yeni döneme bırakalım."
Şimdi, biraz sonra oylanacak, göreceğiz veya grup adına konuşma yapacaklar mı bilmiyorum, aynı sözler burada tekrar edilecek: "İşte, süremiz daraldı, bu komisyonun kurulmasının pratikte çok fazla faydası olmayacak, yeni döneme bırakalım…"
Şimdiye kadar -ben rakamlara baktım- aşağı yukarı, 300 araştırma önergesi verilmiş ve bu araştırma önergelerinden ancak yüzde 20'si ele alınabilmiş. Geçen, AK Parti Grup Başkanvekili geldi, buradan, kürsüden dedi ki: "Bu yüzde 20'lik oran çok büyük bir orandır." Geçmiş dönemlerle kıyaslıyor. Ben de o gün çıkıp söylemiştim, suimisal misal değildir. Geçmişte öyle olmuş olabilir; ama, biz, 22 nci Dönem Parlamentosuyuz. 22 nci Dönem Parlamentosundan milletimiz çok şey bekliyor. Siz, yüzde 20'lik bir oranı, burada gelir başarı olarak takdim ederseniz, halka bunu anlatamazsınız.
Bu araştırma önergelerine bakınız arkadaşlar, neler... İşte, bugünkü, gelen, bir maden kazasıyla ilgili verilmiş bir araştırma önergesi. Hiç kimse çıkıp diyebilir mi ki, bu araştırma önergesi önemsizdir, görüşülmemesi gerekir; hiç kimse bunu söyleyemez. Ancak, 22 nci Dönem Meclis olarak biz bu noktada çok duyarsızız arkadaşlar İçtüzüğün 96 ncı ve müteakip maddeleri denetim konularına ayrılmış. Meclisin en önemli fonksiyonlarından birisi, denetim görevini yerine getirmek. Şimdi, orada 17 vatandaşımız hayatını kaybetti. 2 tanesi de aynı gün işe başlamışlar; işe başladıkları ilk gün hayatlarını kaybediyorlar. Geride yüzlerce gözü yaşlı eş, çocuk, akraba bıraktılar. Şimdi, rakamları da arkadaşımız söyledi; 3 712 vatandaşımız bugüne kadar maden kazalarında hayatını kaybetmiş, 370 000 de yaralı var. Son derece önemli bir konu. Bu konu, mutlaka, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir komisyon marifetiyle ele alınıp incelenmesi gereken bir konu; ama, siz, temel kanun esprisi içerisinde meselelere yaklaşarak, kamu denetçiliğini bugün nasıl buradan geçiririz, nasıl muhalefetin sesini kısarak bu Kamu Denetçiliği Kanununu bugün hallederiz, onun hesabı ve düşüncesi içerisinde olursanız, bu meseleleri, elbette, elinizin tersiyle bir kenara iteceksiniz. Kamu Denetçiliği Kanunu -önergenize de baktım, bir önerge de veriyorsunuz- 31.7.2007 tarihinde yürürlüğe girmek üzere bir önerge vermişsiniz; denetçilerin faaliyete geçmesiyle ilgili, AK Parti Grubu önergesi. Ee, siz, şimdi, bir yılı aşkın bir süre sonra yürürlüğe girecek olan bir kanunu, temel kanun esprisi içerisinde ve… Dün akşam da burada trajikomik olaylar yaşadık; yani, Türkiye Büyük Millet Meclisine yakışmayacak ölçüde olaylar oldu burada. Alınız o görüntüleri, bugün, sağlıklı bir şekilde hep beraber yeniden izleyelim. Yani, bu Parlamentoya böyle bir çalışma metodu kesinlikle yakışmıyor ve milyonlarca insanımız da, dün akşamki bu Parlamento çalışmasını ibretle izledi ve Meclisle ilgili düşünceleri olumsuz bir şekle dönüştü.
Onun için, muhalefetle anlaşsaydınız Sayın Grup Başkanvekilim -size söylüyorum- bu kamu denetçiliğiyle ilgili muhalefetle konuşsaydınız, bizlerle bir uzlaşma arayışı içerisinde olsaydınız, en azından, meramımızı anlatacak kadar zamanı bize vermiş olsaydınız, beşer konuşma yaptırmış olsaydınız örneğin, belki, bu kanun, uzlaşmayla dün çıkmış olacaktı, çıkmış olacaktı. Kamu Denetçiliği Kanununa itiraz eden var mı bu Mecliste; yok. Desteklediğimiz, ancak, bazı hususlarına katılmadığımız noktalar var. Onları, muhalefet olarak, biz, burada dile getirirdik ve dün de o Kamu Denetçiliği Kanunu buradan geçmiş olurdu. Kuru bir inat, bir iddia uğruna Meclisin çalışmasının önünü kesmeye çalışıyorsunuz.
Yani, değerli milletvekilleri, onun için bir uzlaşma arayışı içerisinde olmanız lazım. Uzlaşma arayışını da İktidar Partisi gösterecek. Biz, muhalefet olarak ve Doğru Yol Partisinin bir milletvekili olarak, burada, birçok kanunda, gelip, açıkça desteğimi ifade ettim. Yanlış gördüğüm hususlar varsa, onları da eleştirdim. Dün, Kamu Denetçiliği Kanunundaki konuşmalarım burada. Ben, beklerdim ki, AK Parti milletvekillerinden bir arkadaşım, çıkıp, oradaki konuşmaların üzerine "hayır, siz şurada yanlış düşünüyorsunuz; bu kanun, bu şekliyle daha iyi" demesini beklerdim, o da olmadı.
O nedenle, değerli milletvekilleri, Meclisin aslî fonksiyonlarını, aslî görevlerini yerine getirebilmek için, mutlaka, hepimizin duyarlı olması lazım. Yozlaşmadan uzlaşma kültürünün bu Mecliste teessüs etmesi lazım. Bunu sağlayacak olan da, öncelikle, İktidar Partisi ve İktidar Partisinin Grup Başkanvekilleridir.
Değerli milletvekilleri, şimdi, biraz sonra bunu reddedeceğiz, oylarla göreceğiz. Bunu niye peşin peşin söylüyorum; çünkü, dünkü konuşmalardan anladığım, çıkardığım düşünce bu. O nedenle, biz, denetim konularını ihmal etmeyelim.
Bakınız, o maden ocağında hayatını kaybeden vatandaşlarımızın belki tamamı asgarî ücretle çalışıyordu, hayatlarını zor idame ettiriyorlardı.
İşte size birkaç rakam: Açlık sınırı -en son rakam- 558 YTL, asgarî ücret 380 YTL. En düşük SSK aylığı alan bir vatandaşımızın aldığı ücret, sadece gıda harcamalarına, başka hiçbir harcama yapmadan yirmialtı günlük gıda harcamasına yetiyor; bakınız, aylık gıda harcamasını bile karşılayamıyor. Bağ-Kur'da onüç günlük harcamalarını karşılıyor. Böyle durumda, bu zor şartlarda çalışan ve hayatını idame ettirmeye çalışan, asgarî ücretle, yerin metrelerce altında güneş yüzü görmeden çalışan, hayatının baharında kara toprağa verdiğimiz bu vatandaşlarımızın acısını yürekten paylaşıyoruz, kendilerine Allah'tan rahmet diliyoruz, kederli ailelerine başsağlığı diliyoruz.
Ancak, şu anda yerin altında çalışan binlerce insanımızın bu meselesinin de Meclis tarafından ciddî bir şekilde ele alınması, incelenmesi, araştırılması, gerekirse ek tedbirler alınarak bundan sonra bu tür müessif kazaların önüne geçme imkânı, şu anda Meclisin önüne gelmiş durumdadır. Verilecek evet oylarıyla, ne fark eder arkadaşlar, bir komisyon kurulsa, o komisyonumuz çalışmalarına başlasa?! Üç aylık Meclis tatili olabilir; ama, ek yeterli bir süre, zaten bir aylık süre verilebiliyor; bunlar da ele alınabilir. Yazın, belki, arkadaşlarımız biraz daha fedakârlık yapabilir, komisyonun yazın çalışmasına engel bir durum var mı bilmiyorum ama, arkadaşlarımız, eğer gönüllü olarak beş gün, on gün, onbeş günde, bu süre içerisinde çalışmak istiyorlarsa bunun önünü niye kapatalım. Arkadaşlarımız çalışmayı arzu ediyorlarsa, bunlara bu imkânı verelim. En azından bundan sonra bu tür müessif hadiselerin önüne geçebilme imkânımız olabilir; belki 1 kişinin dahi hayatını kurtarma imkânımız olabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Kandoğan, 1 dakikalık süre içinde konuşmanızı tamamlayınız.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ben, bu duygu ve düşüncelerle, bu araştırma önergesinin çok önemli olduğuna inanıyorum. Mutlaka, bunun, Meclis gündeminde yer almasını…
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Aleyhte mi?!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Efendim, aleyhte… Şunun için söylüyorum: Sizin oylarınız belli; ben, onun için diyorum ki, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna, Danışma Kurulu toplantısı olmamış, grup başkanvekilimiz dün geldi, dedi ki "Meclis kapanıyor, bu tür şeylere karşıyız." Benim itirazım ona. Sayın Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun getirdiği teklife itiraz etmek mümkün mü. Ancak, sizin düşünceniz, yapınız belli olduğu için, bu yapı da bilindiği için, Cumhuriyet Halk Partisinin getirdiği önergeye onun için karşı çıkıyorum ben; yoksa, bir milletvekili olarak, bu meselenin araştırılmasından, incelenmesinden, sıkıntıların ortaya konulmasından, çözüm yollarının ortaya konulmasından kim rahatsız olabilir, kim karşı çıkabilir.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Kafan çalışmaya başladı!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Böyle bir şey olabilir mi!.. Onun için, şunun için söylüyorum değerli milletvekilleri; biraz sonra, olumsuz oy kullanacaksınız. Kendi hür iradenle oy kullanacaksan Sayın Bursa Milletvekilim, hodri meydan, Grubun aleyhine, kendiniz "evet" oyu kullanabiliyorsanız...
FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa) - Kendi adına konuş!.. Doğru Yol Partisi adına konuş!..
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Biraz sonra grup başkanvekiline bakacaksınız, eli hangi istikamette, onu kullanacaksınız. (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, teşekkür ediyorum.
FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa) - Sana ne?!. Sana mı soracak?!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bana ne olur mu?!.. Önemli bir konu…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, buyurun efendim.
Saygıdeğer arkadaşlarım, kürsüde konuşan hatiple karşılıklı olarak konuşma diye bir usul yoktur; lütfen…
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Karar yetersayısı…
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş önerisini oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Karar yetersayısı yoktur; birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 15.36
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.46
BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 116 ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
IV. - ÖNERİLER (Devam)
A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
1.- (10/369) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 15.6.2006 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP grup önerisi (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına devam ediyoruz.
Saygıdeğer arkadaşlarım, saygıdeğer milletvekilleri, biraz sonra, yarım kalmış olan tasarının oylamalarına devam edeceğiz.
Bilgilerinize arz olunur.
III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1 inci sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2 nci sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı İle Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Tasarının görüşülmesi ertelenmiştrir.
3 üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı: 1147)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Tasarının görüşülmesi ertelenmiştir.
4 üncü sırada yer alan, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206) (x)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Geçen birleşimde birinci bölümde yer alan 16 ncı madde kabul edilmişti.
Şimdi, bu bölümde yer alan diğer maddeleri, varsa, önerge işlemlerini yaptıktan sonra oylarınıza sunacağım.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Kuruma Başvuru ve Yapılacak İşlemler
Başvuru ve usulü
MADDE 17-
BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Başvuru ve usulü" başlıklı 17 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı A. Kemal Kumkumoğlu A. Kemal Deveciler
İzmir İstanbul Balıkesir
M. Mesut Özakcan Erdal Karademir İzzet Çetin
Aydın İzmir Kocaeli
Madde 17- (1) Kuruma, gerçek ve tüzel kişiler başvurabilirler. Yabancıların başvuru hakkını kullanabilmeleri, karşılıklılık esasına bağlıdır.
(2) Başvuru; başvuru sahibinin adı ve soyadı, imzası, yerleşim yeri veya iş adresini, başvuru sahibi tüzel kişi ise tüzel kişinin unvanı ve yerleşim yeri ile yetkili kişinin imzasını ve yetki belgesini içeren Türkçe dilekçe ile yapılır. Bu başvuru, yönetmelikte belirlenecek şartlara uyulmak kaydıyla elektronik ortamda veya diğer iletişim araçlarıyla da yapılabilir.
(3) Yapılan başvurulardan;
a) Belli bir konuyu içermeyenler,
b) Yargı organlarında görülmekte olan veya yargı organlarınca karara bağlanmış uyuşmazlıklar,
c) İkinci fıkrada belirtilen şartları taşımayanlar,
ç) Sebepleri, konusu ve tarafları aynı olanlar ile daha önce sonuçlandırılanlar,
incelenmez.
(4) Kuruma, illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar vasıtasıyla da başvurulabilir.
(5) Başvurulardan ücret alınmaz.
(6) Kuruma, idarî işlemlerde tebliğ tarihinden, idarî eylem, tutum ve davranışlarda öğrenme tarihinden itibaren doksan gün içinde başvurulabilir. Başvuru tarihi, dilekçenin Kuruma, valilik veya kaymakamlıklara verildiği, diğer hallerde başvurunun Kuruma ulaştığı tarihtir.
(7) Dava açma süresi içinde yapılan başvuru, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup işleme alacağım.
(x) 1206 S. Sayılı Basmayazı 13.6.2006 tarihli 114 üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Başvuru ve usulü" başlıklı 17 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İzzet Çetin Bülent Baratalı Algan Hacaloğlu
Kocaeli İzmir İstanbul
Türkân Miçooğulları Bayram Ali Meral Muharrem Kılıç
İzmir Ankara Malatya
(A) (1) Kuruma, gerçek ve tüzel kişiler başvurabilirler. Yabancıların başvuru hakkını kullanabilmeleri, karşılıklılık esasına bağlıdır.
(2) Başvuru; başvuru sahibinin adı ve soyadı, imzası, yerleşim yeri veya iş adresini, başvuru sahibi tüzel kişi ise tüzel kişinin unvanı ve yerleşim yeri ile yetkili kişinin imzasını ve yetki belgesini içeren Türkçe dilekçe ile yapılır. Bu başvuru, yönetmelikte belirlenecek şartlara uyulmak kaydıyla elektronik ortamda veya diğer iletişim araçlarıyla da yapılabilir.
(3) Yapılan başvurulardan;
a) Belli bir konuyu içermeyenler,
b) Yargı organlarında görülmekte olan veya yargı organlarınca karara bağlanmış uyuşmazlıklar,
c) İkinci fıkrada belirtilen şartları taşımayanlar,
ç) Sebepleri, konusu ve tarafları aynı olanlar ile daha önce sonuçlandırılanlar,
incelenmez.
(4) Kuruma, illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar vasıtasıyla da başvurulabilir.
(5) Başvurulardan ücret alınmaz.
(6) Kuruma, idarî işlemlerde tebliğ tarihinden, idarî eylem, tutum ve davranışlarda öğrenme tarihinden itibaren doksan gün içinde başvurulabilir. Başvuru tarihi, dilekçenin Kuruma, valilik veya kaymakamlıklara verildiği, diğer hallerde başvurunun Kuruma ulaştığı tarihtir.
(7) Dava açma süresi içinde yapılan başvuru, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur.
"(B) (1) Genel Sekreter, en az dört yıllık yükseköğretim kurumu mezunu, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi görevlerde on yıl hizmeti bulunan ve aynı Kanunun 48 inci maddesinde yazılı şartlara sahip olanlar arasından Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Genel Sekreter, Kurumun harcama yetkilisidir. Malî iş ve hizmetler malî hizmetler birimi eliyle yürütülür.
(C) (1) Uzman yardımcılığına atanabilmek için, Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan genel şartlar yanında aşağıdaki nitelikler de aranır:
a) En az dört yıllık eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisadî ve idarî bilimler, iktisat ve işletme fakültelerinden veya bunlara denkliği kabul edilmiş yabancı öğretim kurumlarından mezun olmak,
b) Yapılacak giriş sınavında başarılı olmak,
c) Sınavın yapıldığı yılın ocak ayının ilk gününde otuz beş yaşını doldurmamış olmak.
(D) (1) Uzman yardımcılığına atananlar, en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla açılacak yeterlilik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az ( C ) düzeyinde puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit sınavlarından bu puana denk puan almış olmak şartıyla Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanı unvanını alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar, istekleri halinde kurumunda veya Devlet Personel Başkanlığınca diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uygun kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlilik sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(E) (1) Personel, Başdenetçisi tarafından atanır,
(2) Uzman ve uzman yardımcısı dışındaki personelin atanması, naklen veya Kamu Personeli Seçme Sınavını kazananlar arasından yapılır.
(F) (1) Başdenetçi, denetçiler ve Genel Sekreter hariç olmak üzere Kurum personeline Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışanlara uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Genel Sekretere Başbakanlıktaki genel müdürlere uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(G) (1) Kurumun gelirleri şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesine bu amaçla konulacak ödenek,
b) Diğer gelirler.
(H) Başdenetçi Cumhurbaşkanı tarafından seçilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Olumsuz görüşle katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Çetin.
Süreniz 5 dakika.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz Kamu Denetçiliği Kurumu Kanun Tasarısının 17 nci maddesi üzerine vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Kuruma başvuru ve yapılacak işlemler, başvuru ve usulüyle ilgili 17 nci madde, tabiî, bu Kamu Denetçiliği Kurumunun en önemli maddelerinden birisi; yani, biz, Kamu Denetçiliği Kurumuyla ilgili olarak, her ne kadar, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Bütçe Plan Komisyonunda tartışıldı ise de burada ciddî bir çalışma ortamı bulamadık. Yurttaşlarımız da bu konuda gerektiği kadar -konuyu- şu ana kadar ilgilenmiş değiller; ama, belki, bu Mecliste ne yapılıyor, ne görüşülüyor diye ilgi gösterebilirler idi. Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde ele almakta olduğumuz bu tasarıda, başvuruyla ilgili, tabiî ki, düzenlemede doğrudan doğruya başvuru yapılabiliyor; ama, önümüzdeki süreçte, kamu denetçisinin, ofisinde çalışan personel de sözlü olarak şikâyetini ileten yurttaşlara kolaylık göstererek, belki, bir matbu format yaratarak -bu, belki, yönetmelikle düzenlenebilir; ama, madde içine de yerleştirilebilecek bir düzenleme- yurttaşa kolaylık sağlayabilirler idi.
Sadece, kamu denetçileri, başvuru üzerine harekete geçecekler, yapılan düzenlemeye göre. Oysa, Avrupa ülkelerinde uygulanan, özellikle İskandinav ülkelerindeki modelde sadece yazılı başvuru değil, kamu denetçisinin bizzat gördüğü, duyduğu, basında okuduğu ya da herhangi bir şekilde kendisine iletilmiş bir kamu hizmetinden dolayı da, olumsuz bir kamu hizmetinden dolayı da yurttaşın haksızlığa uğraması durumunda doğrudan harekete geçebilmekte. Bizdeki düzenleme, tabiî, dostlar alışverişte görsün mantığıyla, sadece bir yasayı daha çıkardık düşüncesiyle yapılmış bir düzenleme olarak gözüküyor.
Buradaki başvuru için doksan günlük süre de yeterli bir süre değil. Yine, değişik ülkelere baktığımızda, altı ay, hatta bir yıl, iki yıl gibi bir sürede, haksızlığa uğrayan yurttaşın haksızlığa uğradığı konuyu kamu denetçisine, yani ombudsmana iletebilmesi olanaklı. Bizim gibi büyük bir coğrafyada, ombudsmanın ya da kamu denetçisinin ne anlama geldiğini ne iş yaptığını, ne işe yarayacağını, kamu denetçilerinin nerelerde olduğunu bilmeyen, öğrenmemiş, bugüne kadar uygulaması olmamış bir kamu hizmetinin, bir bakıma kamu denetim hizmetinin nasıl kullanılacağı bile ortada değilken, doksan gün gibi bir kısıtın yasaya konmuş olması, gerçekten, yasanın eksikliklerinden birisi. Bu sürenin en az altı ay olarak yeniden ele alınmasında büyük yarar olduğunu ifade etmek istiyorum.
Tabiî, bir de "dava açma süresi içinde yapılan başvuru, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur" diyoruz. Bu konunun yurttaş açısından bir kez daha anlaşılır bir şekle sokulması gerekir. Yani, yargıda uzun yıllardan bu yana görülmekte olan bir davayla ilgili olarak kamu denetçisine iletilen bir şikâyet, eğer kamu denetçisi tarafından ciddiye alınmış ise, bu, yargılamayı durduracak sebeplerden olarak gösterilmiş. Oysa, bu düzenleme, belki hukuk açısından bir kez daha ele alınarak, hangi konuların, bütün yargıya intikal etmiş konulardaki şikâyetlerde mi, yoksa, belli konulardaki şikâyetlerde mi bu kamu denetçisinin harekete geçmiş olmasının davayı durduracağı, açıklığa kavuşturulması gereken hususlardan bir başkası.
Değerli arkadaşlar, gerçekten bu konudaki uygulamalar, dünya örnekleri, bu 5 dakikalık süre içerisinde açıklanabilecek durumda değil. Yani, bakınız, Sri Lanka'da bile, süreç; önce yurttaş parlamentoya gidiyor, parlamentere müracaat ediyor, parlamenter Dilekçe Komisyonuna havale ediyor, Dilekçe Komisyonu ombudsmana başvuruyor. Yani, bir süzgeçten geçirme kanalı oluşmuş.
Yine, burada, bizdeki büyük eksikliklerden bir tanesi de Dilekçe Komisyonuna gelen dilekçelerden hiç olmazsa bir kısmını, özelliği olanları, kamu denetçisine Dilekçe Komisyonunun gönderebileceği bir yol mutlak surette yasanın içerisine konulmalıydı.
Ben bu eksiklikleri işaret etmek için önergemizi verdiğimizi hatırlatıyor, hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Peki, teşekkür ediyorum Sayın Çetin.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Başvuru ve usulü" başlıklı 17 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı (İzmir) ve arkadaşları
Madde 17- (1) Kuruma, gerçek ve tüzel kişiler başvurabilirler. Yabancıların başvuru hakkını kullanabilmeleri, karşılıklılık esasına bağlıdır.
(2) Başvuru; başvuru sahibinin adı ve soyadı, imzası, yerleşim yeri veya iş adresini, başvuru sahibi tüzel kişi ise tüzel kişinin unvanı ve yerleşim yeri ile yetkili kişinin imzasını ve yetki belgesini içeren Türkçe dilekçe ile yapılır. Bu başvuru, yönetmelikte belirlenecek şartlara uyulmak kaydıyla elektronik ortamda veya diğer iletişim araçlarıyla da yapılabilir.
(3) Yapılan başvurulardan;
a) Belli bir konuyu içermeyenler,
b) Yargı organlarında görülmekte olan veya yargı organlarınca karara bağlanmış uyuşmazlıklar,
c) İkinci fıkrada belirtilen şartları taşımayanlar,
ç) Sebepleri, konusu ve tarafları aynı olanlar ile daha önce sonuçlandırılanlar,
incelenmez.
(4) Kuruma, illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar vasıtasıyla da başvurulabilir.
(5) Başvurulardan ücret alınmaz.
(6) Kuruma, idarî işlemlerde tebliğ tarihinden, idarî eylem, tutum ve davranışlarda öğrenme tarihinden itibaren doksan gün içinde başvurulabilir. Başvuru tarihi, dilekçenin Kuruma, valilik veya kaymakamlıklara verildiği, diğer hallerde başvurunun Kuruma ulaştığı tarihtir.
(7) Dava açma süresi içinde yapılan başvuru, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Komisyon olarak çoğunluğumuz olmadığından takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?...
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Hacaloğlu.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; vermiş bulunduğumuz önerge üzerinde, şahsım adına, Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum; hepinize saygılarımı sunuyorum. Önergede imzası olan bir arkadaşınız olarak söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, ombudsman kurumu, Kamu Denetçiliği Kurumu, kavram olarak ve kurum olarak, ülkemizde insanlarımızın hak ve hukuklarını arama konusunda yeni bir pencere açacaktır, demokrasimizde yeni bir açılım sağlayacaktır ve bir boyutuyla da, Avrupa ülkelerinde yaygın olarak kullanılmakta olan, kurulmuş bulunan bu tür kurumlarla ilişki içinde, AB müktesebatına uyumumuz konusunda bir mesafe katedilecektir.
Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, Avrupa Birliği kapsamı içinde, Avrupa Ombudsman Kurumu bulunmaktadır. Bu kurul, bu Kurum, uzun yıllardır görev yapmakta olan bu Kurum, başta Avrupa Komisyonu olmak üzere, Avrupa Birliği Konseyine, Avrupa Parlamentosuna, Avrupa Merkez Bankasına ve Avrupa Birliğiyle ilgili olan diğer kurumlara yönelik yapılan türlü uygulamalara yönelik itirazları veya şikâyetleri denetlemek, ele almak üzere oluşturulmuştur.
Bu kurul, kendisine gelen şikâyetleri bir hafta içinde ele almak konumundadır. Bu ele aldığı konu üzerinde bir araştırma başlatıp başlatmama konusunda, bir ay içinde karar vermek zorundadır ve bir yıl içinde de, ele aldığı araştırmayı, incelemeyi sonuçlandırmak zorundadır. Yani, Avrupa Ombudsman Kurumu, kendisini, belirli bir takvimle, belirli bir çalışma çerçevesi içinde sınırlandırmış bulunmaktadır.
1995 yılından günümüze değin, bu kurula, Avrupa Birliğinin ifade ettiğim kurullarının uygulamalarından kaynaklanan 10 000 adet şikâyet gelmiştir ve bu çalışmalar ve uygulamaların içinde, Avrupa Ombudsmanının, temel hak ve özgürlüklerin korunmasına yönelik bir mekanizma oluşturduğu, daha iyi bir yönetim anlayışının yerleşik hale gelmesine katkı sağladığı, açık ve hesap verebilir bir yönetimin yapısının olgunlaşması için bir alan yarattığı, kurumlar tarafından yurttaşlara verilmekte olan hizmetlerin kalitesinin yükseltilmesine katkı sağladığı ve en önemlisi de hukuk devleti anlayışının ve uygulamasının garanti edilmesi, güçlendirilmesi konusunda bir alan yarattığı için, önemli bir hizmet verdiği düşünülmektedir.
Bizim, burada tartışmakta olduğumuz, Türkiye için oluşturmaya çalıştığımız, Türkiye'nin tüm coğrafyasını kapsayacak ve tüm alanlarla ilgili olarak kamu kurumlarının bireylere yönelik yapacağı hak ihlalleri karşısında yurttaşlarımızın itirazlarını ele alacak olan ombudsman kurumunun da Avrupa Birliği Ombudsman Kurumu düzeylerine zaman içinde ulaşması dileğiyle, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Hacaloğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bilgi ve belge istenmesi
MADDE 18-
BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Bilgi ve belge istenmesi" başlıklı 18 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı A. Kemal Kumkumoğlu A. Kemal Deveciler
İzmir İstanbul Balıkesir
Bayram Meral Erdal Karademir M. Mesut Özakcan
Ankara İzmir Aydın
İzzet Çetin
Kocaeli
Madde 18- (1) Kurumun inceleme ve araştırma konusu ile ilgili olarak istediği bilgi ve belgelerin, bu isteğin tebliğ edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde verilmesi zorunludur. Bu süre içinde istenen bilgi ve belgeleri haklı bir neden olmaksızın vermeyenler hakkında Başdenetçi veya denetçinin başvurusu üzerine ilgili merci, disiplin soruşturması açar.
(2) Ancak; Devlet sırrı veya ticarî sır niteliğindeki bilgi ve belgeler, yetkili mercilerin en üst makam veya kurulunca gerekçesi belirtilerek verilmeyebilir.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Bilgi ve belge istenmesi" başlıklı 18 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı İzzet Çetin Bayram Meral
İzmir Kocaeli Ankara
Algan Hacaloğlu Türkân Miçooğulları Muharrem Kılıç
İstanbul İzmir Malatya
"(A) Kurumun inceleme ve araştırma konusu ile ilgili olarak istediği bilgi ve belgelerin, bu isteğin tebliğ edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde verilmesi zorunludur. Bu süre içinde istenen bilgi ve belgeleri haklı bir neden olmaksızın vermeyenler hakkında Başdenetçi veya denetçinin başvurusu üzerine ilgili merci, disiplin soruşturması açar.
(2) Ancak; Devlet sırrı veya ticarî sır niteliğindeki bilgi ve belgeler, yetkili mercilerin en üst makam veya kurulunca gerekçesi belirtilerek verilmeyebilir.
(B) (1) Uzman yardımcılığına atananlar, en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla açılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (C) düzeyinde puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit sınavlarından bu puana denk puan almış olmak şartıyla Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanı unvanını alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar, istekleri halinde kurumunda veya Devlet Personel Başkanlığınca diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uygun kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(C) (1) Personel, Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Uzman ve uzman yardımcısı dışındaki personelin atanması, naklen veya Kamu Personeli Seçme Sınavını kazananlar arasından yapılır.
(D) (1) Başdenetçi, denetçiler ve Genel Sekreter hariç olmak üzere Kurum personeline Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışanlara uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır…"
GÜROL ERGİN (Muğla) - Sayın Başkan, hiçbir şey anlaşılmıyor!.. Böyle okunur mu?!
"(2) Genel Sekretere Başbakanlıktaki genel müdürlere uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(E) (1) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde, sosyal güvenlik kurumlarında, mahallî idarelerde, mahallî idarelerin bağlı idarelerinde, mahallî idare birliklerinde, döner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlarda, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait kuruluşlarda, iktisadî devlet teşekkülleri ve kamu iktisadî kuruluşları ile bunlara bağlı ortaklıklar ve müesseselerde çalışanlar (hâkimler ve savcılar hariç) kurumlarının izni ile uzmanlık gerektiren işlerde görevlendirilebilirler. Bu şekilde yapılan görevlendirmenin süresi altı ayı geçemez. Ancak ihtiyaç halinde bu süre üç ay daha uzatılabilir. Kurumun bu konudaki talepleri, ilgili kurum ve kuruluşlarca öncelikle sonuçlandırılır. Bu şekilde görevlendirilen personel, kurumlarından aylıklı izinli sayılır. İzinli oldukları sürece memuriyetleri ile ilgileri ve özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler yükselme ve emekliliklerinde de hesaba katılır. Yükselmeleri başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde yapılır.
(F) (1) Kurumun gelirleri şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesine bu amaçla konulacak ödenek,
b) Diğer gelirler.
(G) (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda Kurum personeli hakkında Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır.
(2) Kurum personeline ve Kurumda görevlendirilenlere, Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışan personele ödenen fazla çalışma ücretini geçmemek üzere, Başdenetçi tarafından belirlenecek miktarda fazla çalışma ücreti ödenir…"
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Yavaş oku! Hakikaten anlayamıyoruz.
BÜLENT BARATALI (İzmir) - Anlayamıyoruz yani.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Anlaşılır şekilde okunması esastır; tutanaklara geçecek!..
"(H) (1) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dokuz ay içinde çıkarılır.
(I) (1)Bu Kanun hükümleri, mahallî idarelerin eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışları hakkında, yürürlüğe girdikten bir yıl sonra uygulanır.
(İ) Başdenetçi Cumhurbaşkanı tarafından seçilir."
BÜLENT BARATALI (İzmir) - Teşekkür ederiz Bayram Bey!
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Olumsuz görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Konuşacak mısınız Sayın Baratalı?
BÜLENT BARATALI (İzmir) - Tabiî.
BAŞKAN - Buyurun.
BÜLENT BARATALI (İzmir) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün akşam konuşamamıştık; ama, bugün mutlu bir şekilde görüyorum ki, tekrar muhalefet olarak Yüce Meclisin çatısı altında konuşma hakkımızı elde etmiş bulunmaktayız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu maddeyle ilgili önerge üzerinde konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Önergeye girmeden önce bir konuyu, izin verirseniz, açıklamak istiyorum.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bu yasayı sonuna kadar destekliyoruz. Yazdığımız karşı oy yazılarından iki tanesinin de desteklendiğini görmenin mutluluğunu özellikle ben taşıyorum. Ancak, tabiî, kurumu çok daha iyi kavrayabilmek için kavramlar üzerinde de bir görüş birliğinde olmamız gerekiyor.
Plan ve Bütçe Komisyonundan değerli arkadaşım Sayın Baştopçu dün çok güzel bir sunuşta bulundu. Kendisine teşekkür ediyorum. Hem tarihî süreçten hem de çağımızla ilgili süreçlerden ve dünya ülkelerindeki uygulamalarından burada söz etti. Çok yararlandık hep beraber. Ancak, Kurumun başlangıcı olarak ifade ettiği "kadi-il-Kudat" dediğimiz, kurumdaki kadının hâkimle aynı eşdeğerde, anlamda olduğunu söyledi. İzin verirse ben bu konuya pek katılmak istemiyorum. Yani, şimdiki mevzuatımızdaki yargıçla, hâkimle, daha önceki, Osmanlı sistemindeki kadı -ki, yeniçeri ocağından seçilmiş olan bir görevlidir- ikisi aynı anlamda değildir. Hâkim, önüne gelen konularda, adı üzerindedir, yarar atar, yargıçlık yapar; konunun infazını, verdiği kararın infazını başka bir kurum yerine getirir, bir infaz kurumu vardır. Oysa, kadı kurumunda, kadı, verdiği kararı da aynı zamanda uygulayan insan demektir. Kadı, yeniçeri ocağından ihtisap ağalarını, böcekbaşını ve diğer kurumu kullanır, yani kararını verir; ama, bir müddet sonra gider onu ifa eder. Bir örnek vermeye çalışıyorum; şimdiki belediyecilik anlayışına uygun olan bir örnek: Diyelim ki piyasa denetimi yapıyorsunuz. Kadı, yanlarındaki ihtisap ağalarıyla bir piyasa denetimi yaparken, eksik dirhem bulduğu zaman -diyelim ki eksik dirhem bulundu tartı aletlerinde- hemen kararını verir, ihtisap ağasına emreder, ihtisap ağası derhal bu esnafı yere yatırır, kırk değnek vurur. Yani, aralarında çok önemli bir anlayış farkı ve kavram farkı bulunmaktadır. Bunu burada ifade etmeye çalışıyorum. Yani, yargıç kararını verir, infazını başka bir kurum yapar şimdiki sistemimizde. Oysa, kadı, hem karar verir hem de infazını yapar. Aralarında küçük bir nüans var. Öncelikle bunu ifade etmeye çalıştım.
Değerli arkadaşlar, uzun bir önergeydi. Önergede çok önemli hususlar var. Bunlardan bir tanesi, bu yasa yürürlüğe girdikten itibaren, geçici maddeler gereğince, yasanın mahallî idarelerle ilgili olan bölümleri bir yıl sonra işlemeye başlayacaktır. Bu konuyu çok iyi tartışmamız gerekmektedir. Özellikle, benim düşünceme göre, Kamu Denetçiliği Kurumu, ombudsmanlık kurumu daha çok yerelde hizmet edecek olan bir kuruldur. O nedenle, mahallî idarelerdeki uygulamaları bir yıl sonra mı yapalım, yasanın yürürlüğe girdiği zaman merkezî idarenin sistemiyle beraber mi yapalım düşüncesini, burada, tartışmalıyız.
Ayrıca, ombudsmanlarda, bayanlar için ayrı bir pozitif ayırımcılık yaparak kadın ombudsmanını, kadın başdenetçiyi ve denetçileri, bizim, devreye sokmamız gerekmektedir. Özellikle çocuklar için de bu yapılabilir; ama, burada süremin bittiğini görüyorum. Daha ileriki maddelerde bunu da anlatmak isterim.
Bu duygu ve düşüncelerle, Meclisimizin bu çalışma gününde düne göre daha bir rahatlık ve güzel bir dayanışma görüyorum.
Çok teşekkür ederim.
Saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, karar yetersayısı…
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, karar yetersayısı…
BAŞKAN - Sundum artık...
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Hayır, ben önce kalktım ve söyledim -Kâtiplere sorunuz- duymazdan geldiniz Sayın Başkan...
BAŞKAN - Tamam.
Önergeyi oylarınıza sunup karar yetersayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Karar yetersayısı yoktur; birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 16.18
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.27
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 116 ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
1206 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Tasarının 18 inci maddesinde İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi yeniden oylayacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Kâtip Üyelerin arasındaki ihtilaftan dolayı elektronik cihazla oylama yapacağım.
Oylama için 3 dakikalık süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - İkinci önerge vardı!..
BAŞKAN - Efendim?..
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - İki önergemiz var Sayın Başkan!
BAŞKAN - Bu, ikinci önerge zaten.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Hayır! Biri işlem görmedi, tutanaklara bakın.
BAŞKAN - Sayın Çetin, işlemde bir yanlışlık yoktur; 2 tane önergenin ikisi de oylanmıştır.
Bilirkişi görevlendirilmesi ve tanık dinlenmesi
MADDE 19-
BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Bilirkişi görevlendirilmesi ve tanık dinlenmesi" başlıklı 19 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı A. Kemal Kumkumoğlu A. Kemal Deveciler
İzmir İstanbul Balıkesir
M.Mesut Özakcan Erdal Karademir İzzet Çetin
Aydın İzmir Kocaeli
Madde 19- (1) İnceleme ve araştırma konusu ile ilgili olarak Başdenetçi veya denetçiler bilirkişi görevlendirebilir.
(2) Bilirkişi olarak görevlendirilen kamu görevlilerine her bir inceleme ve araştırma konusu için (500), diğer kişilere her bir inceleme ve araştırma konusu için (1000) gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarı geçmemek üzere görevlendirmeyi yapanın kararı ile bilirkişi ücreti ödenir. Bu ödemeler, Damga Vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaz.
(3) İnceleme ve araştırma konusu ile ilgili olarak Başdenetçi, denetçiler veya uzmanlar tanık ya da ilgili kişileri dinleyebilir.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Bilirkişi görevlendirilmesi ve tanık dinlenmesi" başlıklı 19 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı Algan Hacaloğlu Bayram Meral
İzmir İstanbul Ankara
Türkân Miçooğulları Muharrem Kılıç İzzet Çetin
İzmir Malatya Kocaeli
(A)- (1) İnceleme ve araştırma konusu ile ilgili olarak Başdenetçi veya denetçiler bilirkişi görevlendirebilir.
(2) Bilirkişi olarak görevlendirilen kamu görevlilerine her bir inceleme ve araştırma konusu için (500), diğer kişilere her bir inceleme ve araştırma konusu için (1000) gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarı geçmemek üzere görevlendirmeyi yapanın kararı ile bilirkişi ücreti ödenir. Bu ödemeler, damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaz.
(3) İnceleme ve araştırma konusu ile ilgili olarak Başdenetçi, denetçiler veya uzmanlar tanık ya da ilgili kişileri dinleyebilir.
(B) (1) Uzman yardımcılığına atananlar, en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla açılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (C) düzeyinde puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit sınavlarından bu puana denk puan almış olmak şartıyla Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanı unvanını alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar, istekleri halinde kurumunda veya Devlet Personel Başkanlığınca diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uygun kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(C ) (1) Personel, Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Uzman ve uzman yardımcısı dışındaki personelin atanması, naklen veya Kamu Personeli Seçme Sınavını kazananlar arasından yapılır.
(D) (1) Başdenetçi, denetçiler ve Genel Sekreter hariç olmak üzere Kurum personeline Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışanlara uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Genel Sekretere Başbakanlıktaki genel müdürlere uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(E) (1) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde, sosyal güvenlik kurumlarında, mahallî idarelerde, mahallî idarelerin bağlı idarelerinde, mahallî idare birliklerinde, döner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlarda, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait kuruluşlarda, iktisadî devlet teşekkülleri ve kamu iktisadî kuruluşları ile bunlara bağlı ortaklıklar ve müesseselerde çalışanlar (hâkimler ve savcılar hariç), kurumlarının izni ile uzmanlık gerektiren işlerde görevlendirilebilirler. Bu şekilde yapılan görevlendirmenin süresi altı ayı geçemez. Ancak ihtiyaç halinde bu süre üç ay daha uzatılabilir. Kurumun bu konudaki talepleri, ilgili kurum ve kuruluşlarca öncelikle sonuçlandırılır. Bu şekilde görevlendirilen personel, kurumlarından aylıklı izinli sayılır. İzinli oldukları sürece memuriyetleri ile ilgileri ve özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler yükselme ve emekliliklerinde de hesaba katılır. Yükselmeleri başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde yapılır.
(F) (1) Kurumun gelirleri şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesine bu amaçla konulacak ödenek,
b) Diğer gelirler.
(G) (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda Kurum personeli hakkında Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır.
(2) Kurum personeline ve Kurumda görevlendirilenlere, Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışan personele ödenen fazla çalışma ücretini geçmemek üzere, Başdenetçi tarafından belirlenecek miktarda fazla çalışma ücreti ödenir."
(H) (1) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dokuz ay içinde çıkarılır.
(I) Baştdenetçi Cumhurbaşkanı tarafından seçilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Komisyon olarak biz, takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet ?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, Algan Hacaloğlu konuşacak.
BAŞKAN - Evet; buyurun efendim.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; önerge sahibi olarak söz almış bulunuyorum; hepinize saygılarımı sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, bu vermiş olduğumuz önergeyle, Kamu Denetçisi Kurumunda istihdam edilecek uzman yardımcısı, uzmanların özlük haklarına yönelik düzenlemeler genel anlamıyla yer almakta ve vermiş olduğumuz önerge, bu alandaki kuralların birbirleri içinde, uygulanacak olan kuralların birbirleriyle uyumlu olmasını hedef alan bir anlayışla hazırlanmış bulunuyor. Biz, şu ana kadar söz almış olan diğer arkadaşlarımın ifade etmiş olduğu gibi, Kamu Denetçiliği Kurumunu giderek gelişecek, öyle birden bire kısa vadede büyük beklentiler yaratılmaması gereken, demokrasi kültürünün ülkemizde yeşermesinin paralelinde işlev görecek bir kurum olarak görmekteyiz.
O bağlamda, özellikle, başlangıçta, kuruluşunda, sağlam değerleri özümsemiş ve bu konuda bağımsız bir format ve yapı içinde görev yapacak etkin, zengin bir kadroyla desteklenmiş bir kurum yapısına ihtiyaç var. Böyle bir yapının doğal olarak özlük haklarına da gerekli özenin gösterilmesi gerekiyor.
Tabiî, bu Kurum, yani, kamu denetçiliğinin muhatap olacağı sorular arasında -şu anda âdeta görebilmekteyim ki- çok sayıda, geçim koşulları nedeniyle mağdur olmuş veyahut da çalışma yaşamı kuralları içinde gerekli haklarını kullanamama durumunda olan kişilerin yapacağı müracaatları, âdeta, bugünden görmekteyim.
Biliyorsunuz, bu, bir AB uyum yasasıdır. Tabiî, AB'ye katılsak da katılmasak da, böyle bir kurumun temellerini bugünlerden atmamız gerekiyor. Ancak, AB müktesebatı içinde, Katılım Ortaklığı Belgesi içinde -en geç iki yıl- ki, bunun altı ayı geçmiş bulunuyor birbuçuk yıl içinde yaşama geçirmemiz gereken düzenlemeler arasında, evet, bu yer alıyor; ama, bunun gibi Avrupa ILO Sözleşmesinin de, şu andaki mevcut yapısı içinde, tümüyle yaşama geçirilmesi de öngörülüyor.
Bilindiği gibi, ülkemizde çalışma yaşamı yıllar boyunca belirli gelişmeler kaydetmiş, örgütlülük yapısı ve anlayışı, 80 sonrasında, 12 Eylülden sonra giderek, ne yazık ki, zayıflamış. Belirli birçok alanda yasal zeminde çalışma yaşamına yönelik, grevli toplusözleşme hakkına yönelik haklar Batı ülkeleri düzeyinde yer almış olmasına rağmen, kamu çalışanlarının örgütlenme ve toplusözleşme yapma hakları Avrupa ülkeleri düzeyinde, ne yazık ki, değildir. Bu konuda kamu çalışanlarına -ki, oluşturacağımız Kamu Denetçiliği Kurumu da kamusal alanda görev yapacak olan bir kurum olacaktır- grevli toplusözleşme hakkını ülkenin güvenliğine ve sürdürülmesi zorunlu olan hizmetlerde bir eksiklik yaratmamak kaydıyla, bu hakkın kamu çalışanlarına verilmesi; tekrar ediyorum, grevli toplusözleşme hakkının kamu çalışanlarına da, söylediğim çerçeve içinde verilmesi, Türkiye'nin AB müktesebatı ve Katılım Ortaklığı Belgesi içinde kendisinden beklenen bir yapılanma ve bir düzenlemedir.
Bunun da en kısa zamanda yaşama geçirileceğine ilişkin umudumla, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Bilirkişi görevlendirilmesi ve tanık dinlenmesi" başlıklı 19 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı (İzmir) ve arkadaşları
Madde 19 - (1) İnceleme ve araştırma konusu ile ilgili olarak Başdenetçi veya denetçiler bilirkişi görevlendirebilir.
(2) Bilirkişi olarak görevlendirilen kamu görevlilerine her bir inceleme ve araştırma konusu için (500), diğer kişilere her bir inceleme ve araştırma konusu için (1000) gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarı geçmemek üzere görevlendirmeyi yapanın kararı ile bilirkişi ücreti ödenir. Bu ödemeler, damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz.
(3) İnceleme ve araştırma konusu ile ilgili olarak Başdenetçi, denetçiler veya uzmanlar tanık ya da ilgili kişileri dinleyebilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Baratalı.
BÜLENT BARATALI (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz yasanın 19 uncu maddesiyle ilgili verdiğimiz önergede önerge sahibi olarak konuşuyorum; bu nedenle, Sayın Değerli Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 19 uncu madde, bilirkişi görevlendirilmesi ve tanık dinlenmesiyle ilgili olarak düzenlenmiş olan bir maddedir. Burada, inceleme ve araştırma konusuyla ilgili olarak, başdenetçi ve denetçilerin ya Ankara'da veya gerekli yerlerde büro açılırsa, oralarda nasıl bilirkişiye başvuracakları, bu bilirkişilere nasıl özlük haklarının ödeneceği, bilirkişi ve tanıkların nasıl geleceği konusunda bir düzenleme yapılmıştır.
Bu maddeye girmeden önce, Türkiye'deki yargı sistemindeki bilirkişilik konusunu da tartışmaya değer buluyorum; çünkü, Türkiye'de, eğer yargıyı şöyle bir gözden geçirirsek, bir bilirkişi tahakkümünün olduğunu görmekteyiz. Oysa, yargıcın, hâkimin, kararlarını verirken, kendi background'u, bilgisi, becerisi, aldığı eğitimin dışında kalan konularda -daha çok teknik konularda- bilirkişiye gitmesi gerekmektedir. Bunun doğrusu budur; ama, yapılan uygulamalarda, hâkim, direkt olarak bilirkişiye gitmektedir. Bunu, ben, bir hukukçu olarak da, son derece sakıncalı buluyorum; çünkü, hâkimin, kendi bilgisi içinde, kendi çözebileceği konularda da bilirkişiye gitmesi; yani, teknik konuların dışındaki konularda da bilirkişiye gitmesi, bence, Anayasanın amir hükmüne de aykırıdır; çünkü, Anayasamız, Türk Milleti adına bu yetkiyi kullanmak için, hâkimlere, yargıya Türk Milleti adına bir yargı devretmesi -delegesi- yapmıştır. O nedenle -önümüzdeki uygulamalarda göreceğiz- bu Kamu Denetçiliği Kurumunda da yargı sistemimize uygun olan yanlış uygulamaların yapılmaması gerektiğini düşünüyorum. Umuyorum, diliyorum, daha kanun yürürlüğe girmeden, bu konuları da beraberce çözmüş oluruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 19 uncu maddenin 2 nci fıkrası da bilirkişi olarak görevlendirilen kamu görevlilerinin her inceleme ve araştırma konusu için alacakları ücreti düzenlemektedir. Bu ücret, yine, diğer mahkemelerde olduğu gibi, her inceleme ve araştırma konusu için 500, diğer kişilere her inceleme ve araştırma konusu için 1 000 gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak ve bu miktarı geçmeyecek olan bir rakamdır. Bu çarpımlar sonucu ortaya çıkan rakamdan da, yine, Damga Vergisi hariç, herhangi bir vergi ve kesinti olmayacaktır. Bu, yargı sistemimizde de aynen uygulanmaktadır.
Diğer konularda, diğer uzmanlar ve tanıklar için de aynı şeyler geçerlidir; ancak, kararlarında ihtiyarî olan bu Kurum, bu bilirkişi, tanıkları ve uzmanları nasıl kendi makamına getirecektir; burada, büyük bir sıkıntı yaşanacağı şimdiden bellidir.
Biz, yukarıda, komisyonda çalışırken, "bunların gelmemeleri durumunda genel hükümler uygulanır" denmişti; bunu çıkardık; çünkü, yargı yetkisini kullanmadıkları için zaten Anayasaya aykırı idi. Sayın Dilekçe Komisyonu Başkanımız da, onu, orada uygun gördüler. Biz de, uygun gördük; yani, sonuç olarak, bu bilirkişiler, uzmanlar ve tanıklar, kendilerinden gelmezlerse, dinlenmeleri ve bilirkişilik yapılmaları için, bunların genel hükümlere uyarak izharen getirilmeleri mümkün olmayacaktır. Bu da, doğru bir uygulama idi, bizim de katıldığımız bir uygulama idi. Bu nüansları burada belirtmeye çalıştım.
Sayın Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım ve saygıdeğer hatipler, şunu ifade etmek istiyorum: Bu verilmiş olan önergelerin madde başlıkları ile alt tarafa yazılmış olanların arasındaki uyumları çok tecrübeli ve deneyimli hatiplerin, sözcülerin tetkikine ve takdirine sunuyorum; bu kadar.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Bütün yasaları temel yasa yapınca oluyor!..
BAŞKAN - Buyurun:
İnceleme ve araştırma
Madde 20.-
BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "İnceleme ve araştırma" başlıklı 20 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı Erdal Karademir İzzet Çetin
İzmir İzmir Kocaeli
Algan Hacaloğlu M. Mesut Özakcan Bayram Ali Meral
İstanbul Aydın Ankara
A. Kemal Kumkumoğlu A. Kemal Deveciler
İstanbul Balıkesir
"Madde 20 - (1) Kurum, inceleme ve araştırmasını başvuru tarihinden itibaren en fazla altı ay içinde neticelendirir.
(2) Kurum, inceleme ve araştırma sonucunu ve varsa önerilerini ilgili mercie ve başvurana bildirir. Kurum, başvurana, işleme karşı başvuru yollarını da gösterir.
(3) İlgili merci, Kurumun önerileri doğrultusunda tesis ettiği işlemi veya Kurumun önerdiği çözümü uygulanabilir nitelikte bulmadığı takdirde bunun gerekçesini otuz gün içinde Kuruma bildirir."
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup, işleme alacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "İnceleme ve araştırma" başlıklı 20 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı Bayram Meral İzzet Çetin
İzmir Ankara Kocaeli
Muharrem Kılıç Türkân Miçooğulları Algan Hacaloğlu
Malatya İzmir İstanbul
(A) (1) Kurum, inceleme ve araştırmasını başvuru tarihinden itibaren en fazla altı ay içinde sonuçlandırır.
(2) Kurum, inceleme ve araştırma sonucunu ve varsa önerilerini ilgili mercie ve başvurana bildirir. Kurum, başvurana, işleme karşı başvuru yollarını da gösterir.
(3) İlgili merci, Kurumun önerileri doğrultusunda tesis ettiği işlemi veya Kurumun önerdiği çözümü uygulanabilir nitelikte bulmadığı takdirde bunun gerekçesini otuz gün içinde Kuruma bildirir.
(B) (1) uzman yardımcılığına atananlar, en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla açılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (C) düzeyinde puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit sınavlarından bu puana denk puan almış olmak şartıyla Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanı unvanını alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar, istekleri halinde kurumunda veya Devlet Personel Başkanlığınca diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uygun kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(C) - (1) Personel, Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Uzman ve uzman yardımcısı dışındaki personelin atanması, naklen veya Kamu Personeli Seçme Sınavını kazananlar arasından yapılır.
(D) (1) Başdenetçi, denetçiler ve Genel Sekreter hariç olmak üzere Ku-rum personeline Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalı-şanlara uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Genel Sekretere Başbakanlıktaki genel müdürlere uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(E) (1) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde, sosyal güvenlik kurumlarında, mahallî idarelerde, mahallî idarelerin bağlı idarelerinde, mahallî idare birliklerinde, döner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlarda, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait kuruluşlarda, iktisadî devlet teşekkülleri ve kamu iktisadî kuruluşları ile bunlara bağlı ortaklıklar ve müesseselerde çalışanlar (hâkimler ve savcılar hariç), kurumlarının izni ile uzmanlık gerektiren işlerde görevlendirilebilirler. Bu şekilde yapılan görevlendirmenin süresi altı ayı geçemez. Ancak ihtiyaç halinde bu süre üç ay daha uzatılabilir. Kurumun bu konudaki talepleri, ilgili kurum ve kuruluşlarca öncelikle sonuçlandırılır. Bu şekilde görevlendirilen personel, kurumlarından aylıklı izinli sayılır. İzinli oldukları sürece memuriyetleri ile ilgileri ve özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler yükselme ve emekliliklerinde de hesaba katılır. Yükselmeleri başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde yapılır.
(F) (1) Kurumun gelirleri şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesine bu amaçla konulacak ödenek,
b) Diğer gelirler.
(G) (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda Kurum personeli hakkında Dev-let Memurları Kanunu hükümleri uygulanır.
(2) Kurum personeline ve Kurumda görevlendirilenlere, Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışan personele ödenen fazla ça-lışma ücretini geçmemek üzere, Başdenetçi tarafından belirlenecek miktarda fazla çalışma ücreti ödenir.
(H) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikler Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dokuz ay içinde çıkarılır.
(M) (1) Ekli (1) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek, 190 sa-yılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (lll) sayılı cetvele, Kamu Denetçiliği Kurumu bölümü olarak eklenmiştir.
(I) Başdenetçi Cumhurbaşkanı tarafından seçilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım, konuşacak hatipler, herhalde, önceden hazır olması lazım.
Buyurun Sayın Hacaloğlu.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hatiplerimiz her zaman hazırdır Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu, buyurun.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinize saygılarımı sunuyorum. Görüşülmekte olan ve imzacılarından biri olduğum değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Tabiî, sabrınızı biraz zorladığımızın farkındayız; yani, ama, hepimiz, demokratik haklarımızı korumaya yönelik oluşturulmasını hedef aldığımız bu Kuruma yönelik müzakerelerde, bunu beklemek doğal. Bu konuda, hepimiz, görüşlerimizi, keşke, daha rahat ortamda, daha düzenli bir şekilde sergileyebilseydik; ama, şu noktada sürdürülmekte olan görüşmeler, bize, görüşlerimizi belirli ölçüde açıklama imkânı vermektedir. Bu bakımdan da Başkanlık makamına teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, burada, Kurumun yapısı içinde gerekli olacak olan uzman ve uzman yardımcı kadroları, ne şekilde temin edileceği ve bunların nasıl seçileceği, hangi niteliklere sahip olmalarına ilişkin ilkelere daha ayrıntılı olarak yer vererek, oluşumun sağlıklı bir zeminde gelişmesi hedef alınmıştır. Tabiatıyla, günümüzde, çok sayıda eğitilmiş olan insan işsiz; gençlerimiz üniversiteyi bitiriyor; ama, iş bulamıyor. Şu anda, şubat
ayı itibariyle -ki ayın 20'sinde, mart ayı rakamları ilan edilecek- işsizlik oranı, her ne kadar, TÜİK; yani, Türkiye İşçi İş Bulma Kurumu tarafından yüzde 12 olarak ilan edilmiş olmakla beraber, gerçek rakam yüzde 23'tür. Bu gerçek rakamın temelini de, yine, TÜİK'in rakamlarından yapılan tahlil oluşturmaktadır.
Yaklaşık 2 800 000 kişi, çalışmaya hazır oldukları halde, iş aramadıkları gerekçesi içinde, işgücüne ve işsizler ordusu rakamlarına dahil edilmemektedir. Yaklaşık bir 800 000 kişi de geçici olarak istihdam edildikleri için, keza, işgücüne ve işsizlik rakamlarına dahil edilmemektedir. Bunlar, gerçek anlamda işsiz kişilerdir. Bunlar, işbaşı yapmaya hazır kişilerdir ve bunlar, TÜİK'in, yani, eski adıyla Devlet İstatistik Enstitüsünün rakamlarıdır.
Devlet İstatistik Enstitüsü, kendi hesapladığı işsizlik rakamlarını, işsizlik sayısını belirtirken bunları da açıklıyor. Ayın 20'sinde yayınlanacak olan tablolara, lütfen, danışmanınıza söyleyin veya kendiniz girin, bakın. O açıklanmış olan rakamların altında bunları da göreceksiniz. Siz, kendiniz de bu hesabı yapabilirsiniz. Eğer, bu iki dediğim kesimi, siz, hem işsizler içine hem de işgücü rakamları içine katarsanız, işsizlik oranının Türkiye genelinde yüzde 23 olduğunu görürsünüz.
Gençlerimiz arasında ise, kentlerde yaşayan gençlerimiz arasında ise işsizlik rakamı yüzde 33 düzeyindedir; yani, her 3 gencimizden 1'i işsizdir. Bu, ülkemizin çok ciddî bir sorun alanıdır.
Tabiatıyla, umut ediyorum ki, bu yasayla kuracağımız Kamu Denetçilik Kurumu, hem toplumun hak arama yollarına yeni yöntemler geliştirirken, hem de toplumda, genel anlamda istihdama yönelik, özellikle Hükümetimizde, istihdama yönelik yeni bir duyarlılık yaratır. Aksi halde, gerçekten, bu tür kurumları kurarız; ama, ne yazık ki, gün gelir, çalıştıracak eleman dahi bulamayız.
İnsanlarımızı, anayasal bir hakları olan çalışma hakkına kavuşturmada da özel özen içinde olmamız gerektiğinin altını çizerken, hepinize en derin saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN _ Teşekkür ediyorum Sayın Hacaloğlu.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Karar yetersayısı…
BAŞKAN - Sayın Çetin, anlayamadım.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Karar yetersayısı istiyor.
BAŞKAN - Karar yetersayısı istiyor; tamam.
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Karar yetersayısı yoktur; birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 17.00
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.09
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 116 ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
1206 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Tasarının 20 nci maddesinde, İzmir Milletvekili Sayın Baratalı ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergede, önergenin oylanmasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, tekrar önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, şu hususu tekrar takdirlerinize sunuyorum: Gördüğünüz gibi, birkaç dakika arayla, sık sık yoklama yapılmaktadır. Onun için, daha hızlı bir çalışma sürecini devam ettirebilmemiz için, bu hususu değerlendirmenizi ıttılaınıza ve takdirlerinize arz ediyorum.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "İnceleme ve araştırma" başlıklı 20 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı (İzmir) ve arkadaşları
Madde 20 - (1) Kurum, inceleme ve araştırmasını başvuru tarihinden itibaren en fazla altı ay içinde neticelendirir.
(2) Kurum, inceleme ve araştırma sonucunu ve varsa önerilerini ilgili mercie ve başvurana bildirir. Kurum, başvurana, işleme karşı başvuru yollarını da gösterir.
(3) İlgili merci, Kurumun önerileri doğrultusunda tesis ettiği işlemi veya Kurumun önerdiği çözümü uygulanabilir nitelikte bulmadığı takdirde bunun gerekçesini otuz gün içinde Kuruma bildirir.
BAŞKAN - Sayın Baratalı konuşacak mısınız?
BÜLENT BARATALI (İzmir) - Evet efendim.
BAŞKAN - Buyurun.
BÜLENT BARATALI (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Kamu Denetçiliği Yasasının 20 nci maddesinde verdiğimiz bir önergenin önerge sahibi sıfatıyla konuşuyorum; bu nedenle, Grubum ve şahsım adına sizlere saygılarımı sunuyorum.
Verdiğimiz önerge, genellikle inceleme ve araştırma yapacak olan Kamu Denetçiliği Kurumunun daha rahat çalışabilmesi -katıldığımız bir madde; ama- daha da güçlendirilmesi, maddenin daha anlaşılır hale getirilebilmesi ve daha özenli hale getirilmesine yönelik bir değişiklik önergesidir. Eğer maddeye bakarsak, 20 nci maddenin (1) inci fıkrasında "en geç" kelimesi yerine "en fazla" kelimesi konulmuştur. Bu, daha anlamlı, anlamı daha da büyüten bir kelimedir; etimolojik olarak "en geç" kelimesinin "en fazla" olarak değiştirilmesini, biz daha doğru olarak buluyoruz.
Diğeri, (3) üncü fıkrasında... Belki, bazı arkadaşlarımız, çabuk okunduğu için farkına varamamış olabilirler, ben bir kere daha anlatmak istiyorum.
Verdiğimiz önergenin 20 nci maddesindeki (3) üncü fıkra "ilgili merci, Kurumun önerileri doğrultusunda tesis ettiği işlemi veya Kurumun önerdiği çözümü uygulanabilir nitelikte bulmadığı takdirde, bunun gerekçesini otuz gün içinde Kuruma bildirir."
Burada da, yine, etimolojik olarak "görmediği" kelimesini "bulmadığı" kelimesiyle değiştiriyoruz.
Yani, sonuç olarak, verdiğimiz bu önerge, 20 nci maddenin daha kolay anlaşılabilmesi, daha özenli yazılmasına yönelik olan bir önergedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kurum, az önce geçtiğimiz maddeler doğrultusunda bir inceleme yaptıktan sonra, bu incelemeyi resen kendisi veya -kendisinin background'u dışında, bilgisi, eğitimi dışında- bilirkişilere yaptırdığı bir inceleme sonunda, uzman ve tanıklarla desteklediği bir inceleme sonunda, kararlarını incelemesini en geç altı ay içinde bitirmesi gerekmektedir.
Tabiî, burada, hemen bir soru akla gelebilir: Kurum, Kamu Denetçiliği Kurumu, altı ay içinde bu incelemesini bitirmezse ne olacaktır; şimdiden bir şey söylemek pek mümkün değildir. Bu, uygulama aşamasına geldiği zaman, araştırmanın ve incelemenin altı ay içinde bitmemesi durumunda ne tür müeyyideler uygulanacağı, ne tür kararlar alınacağı konusunda, belki bir içtihat, burada uygulanabilir diye düşünüyorum.
Aslında, tabiî, Medenî Kanunumuzun 1 inci maddesinin yargıçlara verdiği yetkiyi, burada, başdenetçiye vermek doğru mudur değil midir bilmiyorum. Medenî Kanunun 1 inci maddesini hep beraber anımsarsak, eski 1 inci maddeyi, aynen şöyleydi: "Kanun, lafzıyla ve ruhuyla temas ettiği bütün meselelerde mer'idir. Hakkında hüküm bulunmayan bir meselede, hâkim, örf ve âdete göre; bu konuda örf ve âdet dahi yoksa, kendisi vazııkanun olsaydı bu meseleye dair nasıl bir kaide vazedecekse ona göre hükmeder" der. İkinci fıkrada da "Hâkim, kararlarında, ilmî ve kazaî içtihatlardan istifade eder" hükmü vardır. Acaba, bu maddeyi, yargıç olmadığı için, yargı yetkisini Türk Milleti adına Anayasamız gereği kullanamayacağı için, baş ombudsmana, baş ombuda bunu vermek doğru mudur, değil midir; bu da, hem, bence, doktrinde, literatürde tartışmalı hem de ileride ilmî ve kazaî içtihatlarda bu konuda hükümler olmalıdır diye düşünüyorum.
Araştırma ve inceleme konusu bittiği zaman, Kurum, bunu, başvurana bildirecektir. Başvuranın ve inceleme yapılan kurumun kararları, aldıkları kararı, raporları, araştırma konusunu yerindelik, hakkaniyet ve etkenlik açısından inceleyecekler; işine gelen bunu kabul edecektir, işine gelmeyen de bunu kabul etmeyecektir. Eğer bir kabul söz konusu değilse, biraz sonra göreceğimiz gibi, idarî yargıya başvuru süreleri durduğu yerden devam edecek ve süre, altmış günlük süre…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Baratalı, konuşmanızı tamamlayınız.
BÜLENT BARATALI (Devamla) - Teşekkür ederim; son cümlemdi efendim.
Eğer işine gelmeyen bir konu varsa, otuz gün içinde taraflar bir karar vereceklerdir; isteyen, idarî yargıya gidecektir, isteyen de bu karara razı olacaktır ve kabul edecektir.
Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum; teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Dava açma süresinin yeniden işlemeye başlaması
MADDE 21-
BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Dava açma süresinin yeniden işlemeye başlaması" başlıklı 21 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı Bayram Meral Erdal Karademir
İzmir Ankara İzmir
İzzet Çetin Algan Hacaloğlu Mesut Özakcan
Kocaeli İstanbul Aydın
A.Kemal Kumkumoğlu A. Kemal Deveciler
İstanbul Balıkesir
Madde 21- (1) Başvurunun Kurum tarafından reddedilmesi halinde, durmuş olan dava açma süresi gerekçeli ret kararının ilgiliye tebliğinden itibaren kaldığı yerden işlemeye başlar.
(2) Başvurunun Kurum tarafından yerinde görülerek kabul edilmesi ha-linde; ilgili merci Kurumun önerisi üzerine otuz gün içinde herhangi bir işlem yapmaz veya eylemde bulunmaz ise, durmuş olan dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye başlar.
(3) Kurumun, inceleme ve araştırmasını, başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde sonuçlandıramaması durumunda da durmuş olan dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye başlar.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Dava açma süresinin yeniden işlemeye başlaması" başlıklı 21 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı Bayram Meral Muharrem Kılıç
İzmir Ankara Malatya
İzzet Çetin Algan Hacaloğlu Türkân Miçooğulları
Kocaeli İstanbul İzmir
A- (1) Başvurunun Kurum tarafından reddedilmesi halinde, durmuş olan dava açma süresi gerekçeli ret kararının ilgiliye tebliğinden itibaren kaldığı yerden işlemeye başlar.
(2) Başvurunun Kurum tarafından yerinde görülerek kabul edilmesi ha-linde; ilgili merci Kurumun önerisi üzerine otuz gün içinde herhangi bir işlem tesis etmez veya eylemde bulunmaz ise, durmuş olan dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye başlar.
(3) Kurumun, inceleme ve araştırmasını, başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde sonuçlandıramaması durumunda da durmuş olan dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye başlar.
B (1) Uzman yardımcılığına atananlar en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla açılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (C) düzeyinde puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit sınavlarından bu puana denk puan almış olmak şartıyla Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanı unvanını alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar, istekleri halinde kurumunda veya Devlet Personel Başkanlığınca diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uygun kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(C) (1) Personel, Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Uzman ve uzman yardımcısı dışındaki personelin atanması, naklen veya Kamu Personeli Seçme Sınavını kazananlar arasından yapılır.
(D) (1) Başdenetçi, denetçiler ve Genel Sekreter hariç olmak üzere Kurum personeline Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışanlara uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Genel Sekretere Başbakanlıktaki genel müdürlere uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(E) (1) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde, sosyal güvenlik kurumlarında, mahallî idarelerde, mahallî idarelerin bağlı idarelerinde, mahallî idare birliklerinde, döner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlarda, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait kuruluşlarda, iktisadî devlet teşekkülleri ve kamu iktisadî kuruluşları ile bunlara bağlı ortaklıklar ve müesseselerde çalışanlar (hâkimler ve savcılar hariç) kurumlarının izni ile uzmanlık gerektiren işlerde görevlendirilebilirler. Bu şekilde yapılan görevlendirmenin süresi altı ayı geçemez. Ancak ihtiyaç halinde bu süre üç ay daha uzatılabilir. Kurumun bu konudaki talepleri, ilgili kurum ve kuruluşlarca öncelikle sonuçlandırılır. Bu şekilde görevlendirilen personel, kurumlarından aylıklı izinli sayılır. İzinli oldukları sürece memuriyetleri ile ilgileri ve özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler yükselme ve emekliliklerinde de hesaba katılır. Yükselmeleri başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde yapılır.
F (1) Kurumun gelirleri şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesine bu amaçla konulacak ödenek,
b) Diğer gelirler.
G (1) Bu Kanunda bu hüküm bulunmayan hususlarda Kurum personeli hakkında Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır.
(2) Kurum personeline ve Kurumda görevlendirilenlere, Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışan personele ödenen fazla çalışma ücretini geçmemek üzere, Başdenetçi tarafından belirlenecek miktarda fazla çalışma ücreti ödenir.
(H) (1) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikler Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dokuz ay içinde çıkarılır.
(I) Başdenetçi, Cumhurbaşkanı tarafından seçilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Bir de bizimkine katılıverin ne olur Başkanım, ne olur Bakanım?!. Ayrı ırktan mı geliyoruz Allahaşkına?! Sizin dediğiniz dedik, bizim çaldığımız düdük oluyor!..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Dün hepsine katıldık.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Baratalı.
BÜLENT BARATALI (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dava açma süresinin yeniden işlemeye başlamasıyla ilgili görüşmekte olduğumuz Kamu Denetçiliği Yasasıyla ilgili verdiğimiz bir önergenin imza sahiplerinden bir arkadaşınız olarak söz almış bulunmaktayım; bu nedenle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bu çok önemli bir madde. Dava açma süresinin işlemeye başlamasıyla ilgili madde üç fıkradan oluşuyor, üçü de ayrı ayrı hukukî işlemleri düzeltiyor ve tanzim ediyor; ancak, verdiğimiz önerge, bu maddeyi desteklemiş olmamıza karşın, maddenin daha iyi anlaşılabilir olması, kanun yapma tekniği açısından daha da düzenli hale getirilebilmesi, tedvin işlemi açısından da yasaya uyma amacıyla verilmiştir.
Ayrıca, birinci bölümde konuştuğumuz, konuşacağımız -birkaç madde sonra birinci bölüm bitecektir- bu maddeler arasındaki uyumun tesis edilmesi, sağlanması açısından verilmiş olan bir maddedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün bu yasayı konuşmaya başladığımızdan itibaren bu yasayı desteklediğimizi ifade etmiştik. Bu önerge de, bu yasanın desteklenmesi konusunda, yurttaş tarafından, hemşeri tarafından daha iyi anlaşılabilmesi konusunda verilmiş olan kısa önergelerden bir tanesidir. Bundan sonra biraz daha uzun önergelerimiz gelecektir; ama, söylediğim gibi, bir tanzim, düzeltme ve maddeler arasındaki uyuma yönelik olan bir önergedir.
Şimdi, maddenin 1 inci fıkrasında, başvurunun Kurum tarafından reddedilmesi halinde, yapılacak olan işlem buraya yazılmış bulunmaktadır. Durmuş olan dava açma süresi, gerekçeli ret kararını ilgiliye tebliğinden itibaren kaldığı yerden işlemeye başlayacaktır. Diyelim ki, bir idarî tasarruf hakkında -hukuka uygunluk denetimi yapıyoruz ya idarî yargıda- bir yurttaşımız, bir hemşerimiz bundan etkilendi, kendisine yerindelik, hakkaniyet açısından bu tasarrufu uygun bulmadı. Bunun için, bir üst mercie müracaat edecektir, temyize gidecektir; ama, daha önce ombudsmana gidiyor, ombudsman da bu kararı reddettiği zaman, dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye başlıyor.
Diyelim ki, bir idarî tasarrufta dava açma süresi altmış günse, elli gün kala sürenin bitimine, yurttaş -zarar gören diyelim- yönetilen, yönetilenler aleyhine idarî yargıya gideceğine, süresi içinde ombudsmana gidiyor; ombudsman, bunu, en geç altı içinde inceliyor; ama, reddediyor. O zaman yurttaşın yapması gereken, geride kalan on günlük süre içinde, eğer kararı beğenmiyorsa, tekrar idarî yargı sürecinin başlamasına karar vermesi demektir.
2 nci madde, başvurunun baş ombud tarafından yerinde görülmesi durumunda, ilgili merci, Kurumun önerisi üzerine otuz gün içinde herhangi bir işlem tesis etmez veya eylemde bulunmaz ise durmuş olan dava açma süresi kaldığı yerden başlar. Bu 2 nci fıkra da, kamu denetçisinin başvuruyu kabul etmesi halinde, ilgili mercie gönderilen tasarrufun, ilgili merci tarafından otuz gün içinde yapılmaması halinde başvurulacak olan sürenin yeniden işlemeye başlamasının tanzim edilmiş halidir.
3 üncü ise, Kurumun, inceleme ve araştırmasını başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde sonuçlandıramaması halinde durmuş olan dava açma süresi kaldığı yerden başlayacaktır. Yani, somuta indirgersek, bir davranış hakkında, idarenin, gerek yerel yönetimlerin, gerek merkezî yönetimin bir davranışı hakkında -kendisi tarafından yerinde bulmazsa yurttaş veya hemşehri, müracaata göre- müracaat ediyor; ama, ombdusmanlık kurumu, Kamu Denetçiliği Kurumu, bunu, süresi olan altı ay içinde sonuçlandıramıyor. O zaman, tekrar, idarî tasarrufun durduğu yerden sürenin başlamasıyla ilgili bir düzenlemedir.
Bu düzenlemeye tamamen katıldığımızı ifade eder, Yüce Meclise saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Dava açma süresinin yeniden işlemeye başlaması" başlıklı 21 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı Erdal Karademir İzzet Çetin
İzmir İzmir Kocaeli
M. Mesut Özakcan Algan Hacaloğlu A. Kemal Kumkumoğlu
Aydın İstanbul İstanbul
A. Kemal Deveciler Bayram Meral
Balıkesir Ankara
Madde 21- (1) Başvurunun Kurum tarafından reddedilmesi halinde, durmuş olan dava açma süresi gerekçeli ret kararının ilgiliye tebliğinden itibaren kaldığı yerden işlemeye başlar.
(2) Başvurunun Kurum tarafından yerinde görülerek kabul edilmesi halinde; ilgili merci Kurumun önerisi üzerine otuz gün içinde herhangi bir işlem yapmaz veya eylemde bulunmaz ise, durmuş olan dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye başlar.
(3) Kurumun, inceleme ve araştırmasını, başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde sonuçlandıramaması durumunda da durmuş olan dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye başlar.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Çetin, konuşacaksınız galiba; buyurun.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Denetçiliği Kurumu Temel Kanun Tasarısının 21 inci maddesi üzerine verdiğimiz önerge hakkında söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, kamu denetçiliği gibi bir kurum, gerçekten etkin bir denetimi sağlamak için mi; yani, halkın ihtiyaçlarını gidermede, kamu hizmetlerinin daha verimli hale gelmesinde etkin bir denetimi sağlamak, ona yardımcı olmak için mi; yoksa, Avrupa Birliği ülkelerinde var, bizde de olması gerekir anlayışından mı kaynaklandığını tam olarak bilmediğim, üzerinde de tartışamadığımız, konuşamadığımız, kısıtlı bir temel kanun tasarısıyla karşı karşıyayız.
Şimdi, burada, birbiriyle bağlantılı maddeleri incelediğimiz zaman, esasında, düzenleme, Üçüncü Bölümle ilgili olarak bir akışkanlık içerisinde olmakla birlikte, pek çok eksiği bağrında taşıyor. Tabiî hukukta dava açma süresini kesen, durduran nedenler, yeniden başlatan nedenler ayrıntılarıyla düzenlenmiş. Burada da, kısaca da olsa, dava açma süresinin yeniden işlemeye başlamasına ilişkin düzenleme mevcut.
Ancak, ben, bu konuya ilişkin değerlendirmeye geçmeden evvel, 18 inci madde üzerinde verdiğimiz ikinci önergede -iyi takip ettiğimi zannediyorum, Sayın Başkanın da affına sığınarak söylüyorum- orada, bir husus, gerçekten çok önemliydi; yani, biz, burada, Büyük Millet Meclisi üyeleri olarak, herhangi bir konuda, yazılı ya da sözlü olarak, Hükümet üyeleri hakkında vermiş olduğumuz yazılı ya da sözlü soru önergelerinin, kiminin devlet sırrı, kiminin ticarî sır gerekçesiyle cevaplandırılmadığına, hatta, gerekçelerinin bile milletvekiline bildirilmediğine tanık oluyoruz. Şimdi, dünyada ombudsman olarak bilinen Kamu Denetçiliği Kurumunu getireceğiz; buna, her türlü ticarî sırrı, devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgeler hariç bilgileri vereceğimizi 18 inci maddede söylüyoruz. Tabiî, bu bilgi ve belgeleri vermeyeceksek, gerekçesini açıklayacağız.
Şimdi, birbirimizi kandırmaya gerek yok; burada, Büyük Millet Meclisi üyelerine -örnek olarak veriyorum- oğlunun iki koli yumurtadan 24 trilyon kazanmasını ticarî sır diye açıklamayan bir Bakanın, bilgi vermeyen bir Bakanın, yarın, ilgili kurumunda ombudsman olarak görev yapan, kamu denetçisi olarak görev yapan bir kişiye bu bilgileri verebileceğini hiç düşünemiyorum. Eğer sizler düşünüyorsanız, onu da sizlerin takdirine bırakıyorum.
Değerli arkadaşlar, tabiî, burada, yine devam eden maddelerde, eğer inceleme ve araştırma sonuçlarına göre, başvurunun, Kurum tarafından reddedilmesi halinde durmuş olan dava açma süresi, gerekçeli ret kararının ilgiliye tebliğinden itibaren kaldığı yerden işlemeye başlar deniyor. Burada, benim aklıma şu geliyor: Diyoruz ki, Kamu Denetçiliği Kurumu kuruyoruz, etkin, verimli bir denetime katkı sağlasın, denetim daha hızlı olsun. Bunu, Danıştay gibi, Sayıştay gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dilekçe Komisyonu gibi kuruluşlar tam olarak yerine getiremiyor, kamu denetçisi getirecek; ama, getiremezi de peşin olarak kabul ediyoruz. Diyoruz ki: Bu, bir idarî tasarruftur, yargı kararlarına bile, hükümetler, idare uymadığına göre, bunun kararlarına da uymaz. Hiç olmazsa, bu yurttaşımızın yargıya gitme hakkı zayi olmasın, gitmişse de süresi, beni dinlemezse idare, eh, yargıda devam etsin anlayışı, yasayı zayıflatan bir anlayış. Yani, daha bu düzenleme yapılırken, peşinen, bu işin sağlıklı yürümeyeceği, burada, maddenin içerisinde, gizli bir şekilde yerleştirilmiş vaziyette. Şimdi, bunu okuyan yurttaş ya da bunu uygulamaya kalkacak kamu denetçisi, uygulanmayacağını bile bile, kamu kurumlarıyla, bürokrasiyle niye cebelleşmeye girsin; belge, bilgi isteyip kendini refüze etsin! O belge ve bilgileri de alamayacağını bile bile, ne yapacak?!
Değerli arkadaşlar, buradaki düzenlemede, eğer böyle bir durum hâsıl olacaksa, demek ki, Kamu Denetçiliği Kurumu, Türkiye açısından daha olgunlaşmamış. Avrupa Birliğinde var, bizde de olsun. Avrupa Birliğine giden yolda, bize sunulan yol haritasında bir basamak taşı da bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Çetin; konuşmanızı tamamlayınız.
İZZET ÇETİN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
Bu engeli de aşalım, dostlar alışverişte görsün mantığıyla hazırlanmış. O nedenle, bizim vermiş olduğumuz değişiklik önergesinin de kabul edilmeyeceğini biliyorum, tarafınızdan; otomatiğe bağlandı eller.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Buyurun.
Kurumun raporları
Madde 22-
BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kurumun raporları" başlıklı 22 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı Erdal Karademir İzzet Çetin
İzmir İzmir Kocaeli
M. Mesut Özakcan Algan Hacaloğlu A. Kemal Deveciler
Aydın İstanbul Balıkesir
A. Kemal Kumkumoğlu
İstanbul
MADDE 22- (1) Kurul, her takvim yılı sonunda yürütülen çalışmaları ve önerileri kapsayan bir rapor hazırlayarak Komisyona sunar. Komisyon, bu raporu görüşüp, kendi düşünce ve görüşlerini de içerecek şekilde özetleyerek Genel Kurula sunulmak üzere Başkanlığa gönderir. Komisyonun raporu Genel Kurulda görüşülür.
(2) Kurulun yıllık raporu, ayrıca Resmî Gazetede yayımlanmak suretiyle kamuoyuna duyurulur.
(3) Kurul; açıklanmasında fayda gördüğü hususları yıllık raporu beklemeksizin istediği zaman kamuoyuna duyurabilir.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kurumun raporları" başlıklı 22 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı Bayram Meral İzzet Çetin
İzmir Ankara Kocaeli
Muharrem Kılıç Algan Hacaloğlu Türkân Miçooğulları
Malatya İstanbul İzmir
(A) (1) Kurul, her takvim yılı sonunda yürütülen faaliyetleri ve önerileri kapsayan bir rapor hazırlayarak Komisyona sunar. Komisyon, bu raporu görüşüp, kendi düşünce ve görüşlerini de içerecek şekilde özetleyerek Genel Kurula sunulmak üzere Başkanlığa gönderir. Komisyonun raporu Genel Kurulda görüşülür.
(2) Kurulun yıllık raporu, ayrıca Resmî Gazetede yayımlanmak suretiyle kamuoyuna duyurulur.
(3) Kurul; açıklanmasında fayda gördüğü hususları yıllık raporu beklemeksizin istediği zaman kamuoyuna duyurabilir.
(B) (1) Uzman yardımcılığına atananlar, en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla açılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (C) düzeyinde puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit sınavlarından bu puana denk puan almış olmak şartıyla Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanı unvanını alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar, istekleri halinde kurumunda veya Devlet Personel Başkanlığınca diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uygun kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(C) (1) Personel, Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Uzman ve uzman yardımcısı dışındaki personelin atanması, naklen veya Kamu Personeli Seçme Sınavını kazananlar arasından yapılır.
(D) (1) Başdenetçi, denetçiler ve Genel Sekreter hariç olmak üzere Kurum personeline Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışanlara uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Genel Sekretere Başbakanlıktaki genel müdürlere uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(E) (1) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde, sosyal güvenlik kurumlarında, mahallî idarelerde, mahallî idarelerin bağlı idarelerinde, mahallî idare birliklerinde, döner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlarda, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait kuruluşlarda, iktisadî devlet teşekkülleri ve kamu iktisadî kuruluşları ile bunlara bağlı ortaklıklar ve müesseselerde çalışanlar (hâkimler ve savcılar hariç) kurumlarının izni ile uzmanlık gerektiren işlerde görevlendirilebilirler. Bu şekilde yapılan görevlendirmenin süresi altı ayı geçemez. Ancak ihtiyaç halinde bu süre üç ay daha uzatılabilir. Kurumun bu konudaki talepleri, ilgili kurum ve kuruluşlarca öncelikle sonuçlandırılır. Bu şekilde görevlendirilen personel, kurumlarından aylıklı izinli sayılır. İzinli oldukları sürece memuriyetleri ile ilgileri ve özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler yükselme ve emekliliklerinde de hesaba katılır. Yükselmeleri başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde yapılır.
(F) (1) Kurumun gelirleri şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesine bu amaçla konulacak ödenek,
b) Diğer gelirler.
(G) (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda Kurum personeli hakkında Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır.
(2) Kurum personeline ve Kurumda görevlendirilenlere, Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışan personele ödenen fazla çalışma ücretini geçmemek üzere, Başdenetçi tarafından belirlenecek miktarda fazla çalışma ücreti ödenir.
(H) (1) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dokuz ay içinde çıkarılır.
(M) (1) Ekli (1) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek, 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (III) sayılı cetvele, Kamu Denetçiliği Kurumu bölümü olarak eklenmiştir.
(I) Başdenetçi Cumhurbaşkanı tarafından seçilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Baratalı, buyurun.
BÜLENT BARATALI (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önemli maddelerden birini görüşüyoruz; ancak, bu maddede, az önce Başkanlık Divanı Üyesi arkadaşımız tarafından okunan bir önergemiz var, bu önerge için söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ombudsmanlık kurumu, her takvim yılı sonunda, yaptığı hizmetlere ilişkin, çözdüğü sorunlara ilişkin, aldığı kararlara ilişkin, faaliyetlerini, önerilerini kapsayan bir rapor hazırlayacaktır. Bu rapor komisyona sunulacaktır. Buradaki komisyonun, tasarının başında konuştuğumuz karma komisyon olduğunu ifade etmek isterim. Hepimizin bildiği gibi ve kabul ettiğimiz gibi, bu karma komisyon, Dilekçe Komisyonundan ve İnsan Hakları Komisyonundan oluşan bir komisyondur. Tasarının başlığında da, bu komisyonun nasıl oluşacağını, komisyonun başkanının, sözcüsünün ve kâtip üyesinin nasıl olacağını beraberce kararlaştırmıştık ve kabul etmiştik.
Başombudun hazırlayacağı rapor komisyona gelecektir. Komisyon raporu görüşecektir, kendi kanaatlerini de bu rapora ekleyecektir ve Genel Kurula sunulmak üzere Başkanlığa gönderecektir. Maddenin birinci fıkrası böyle düzenlenmiştir. Buradaki başkanın da belki hangi başkan olduğu tereddüt edilebilir. Bu Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Sayın Başkanıdır. Hepimizin bildiği gibi, bu kabul ettiğimiz ombudsmanlık, Türkiye'deki uygulamasıyla, parlamenter ombudsmanlık olacaktır. Yani, Parlamentodan vücut bulacaktır, bütün giderleri Parlamentodan karşılanacaktır; denetçiler, başdenetçi yardımcıları ve başdenetçiler komisyonda belirlenip burada, Genel Kurulda seçilecektir. Yani, bizim kabul ettiğimiz sistem, parlamenter ombudsmanlık sistemidir; 100 ülkede değişik araştırmalar ve tanımlar var; ama, Türkiye'nin kabul ettiği sistem budur.
Şimdi, burada, dikkat ederseniz, Hükümetin teklif ettiği metinle Plan ve Bütçe Komisyonunun kabul ettiği metin arasında önemli bir nüans vardır. Hükümetin teklif ettiği metinde "Genel Kurulda görüşülür" ifadesi yoktur. O nedenle, Plan ve Bütçe Komisyonunu teşkil eden İktidar ve muhalefet kanadına mensup milletvekilleri, Parlamentoya saygı açısından bu hükmü kabul etmişlerdir, biz de bu hükmü kabul ediyoruz. Yani, bir rapor Genel Kurulda görüşülmedikten sonra nerede kalacaktır, nasıl kamuoyuna duyurulacaktır; bu tartışmalı olabilirdi; ama, bu düzenleme çok uygun olmuştur.
Diğeri; kurulun yıllık raporu, ayrıca Resmî Gazetede yayımlanmak suretiyle kamuoyuna duyurulacaktır.
Değerli arkadaşlar, bu da önemli bir maddedir. Resmî Gazetede yayımlanacaktır; ama, başombud bu raporunu Parlamentoya, daha doğrusu karma komisyon başkanına sunarken, bir basın toplantısı yapacaktır. Bu basın toplantısında da, başta TRT olmak üzere ve diğer görsel kurumlar olmak üzere, yayın yapan görsel kurumlar olmak üzere, yayın yapan görsel kurumlar ve yazılı yapanlar olmak üzere, bu açıklanacaktır. Saydamlık ilkesi açısından da bunu çok önemsiyoruz. Bu 2 nci fıkraya da aynen katılıyoruz, Komisyonun kabul ettiği metin olarak.
Diğeri, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3 üncü fıkra da düzenleme şekli de aynen şöyledir, okumak istiyorum izninizle "Kurul; açıklanmasında fayda gördüğü hususları yıllık raporu beklemeksizin her zaman kamuoyuna duyurabilir" diyoruz. Burada "istediği zaman" olarak biz değiştiriyoruz; ayrıca, verdiğimiz önergede de, faaliyet ve önerileri Türkçeleştiriyoruz, hem kelimelerin etimolojik açısından değerlendirilmesi hem de Arapça ve Türkçe kelimelerin yan yana olmasının getireceği sakıncaları da ortadan kaldıran bir önergedir. O nedenle, önergemizin desteklenmesini diliyor, Sayın Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Baratalı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kurumun raporları" başlıklı 22. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı (İzmir) ve arkadaşları
Madde 22- (1) Kurul, her takvim yılı sonunda yürütülen çalışmaları ve önerileri kapsayan bir rapor hazırlayarak Komisyona sunar. Komisyon, bu raporu görüşüp, kendi düşünce ve görüşlerini de içerecek şekilde özetleyerek Genel Kurula sunulmak üzere Başkanlığa gönderir. Komisyonun raporu Genel Kurulda görüşülür.
(2) Kurulun yıllık raporu, ayrıca Resmî Gazetede yayımlanmak suretiyle kamuoyuna duyurulur.
(3) Kurul; açıklamasında fayda gördüğü hususları yıllık raporu beklemeksizin istediği zaman kamuoyuna duyurabilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
Sayın Çetin, siz mi konuşacaksınız efendim?
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Gerekçeyi okuyalım.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 22 nci maddesinin daha anlaşılır hale getirilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum…
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Karar yetersayısı istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Karar yetersayısı istiyorsunuz; peki.
Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yetersayısını da arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Evet, elektronik cihazla oylama yapacağım Kâtip Üyelerin ihtilafından dolayı.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, oylama için 2 dakikalık süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
Pusula veren milletvekili arkadaşlarımız, lütfen, salondan ayrılmasınlar.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın Başkan, pusulaları okuyacaktınız.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Açıklama yapma yetkisi
MADDE 23-
BAŞKAN - 2 önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Açıklama yapma yetkisi" başlıklı 23 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı Erdal Karademir İzzet Çetin
İzmir İzmir Kocaeli
M.Mesut Özakcan Algan Hacaloğlu Bayram Meral
Aydın İstanbul Ankara
Madde 23- (1) Kurumun faaliyetleri hakkında açıklamayı Başdenetçi yapar. Ancak, Başdenetçi bu yetkisini Başdenetçivekiline devredebilir.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Açıklama yapma yetkisi" başlıklı 23 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı Bayram Meral İzzet Çetin
İzmir Ankara Kocaeli
Muharrem Kılıç Türkân Miçooğulları Algan Hacaloğlu
Malatya İzmir İstanbul
(A) (1) Kurumun faaliyetleri hakkında açıklamayı Başdenetçi yapar. Ancak, Başdenetçi bu yetkisini Başdenetçivekiline devredebilir.
(B) (1) Uzman yardımcılığına atananlar, en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla açılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (C) düzeyinde puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit sınavlarından bu puana denk puan almış olmak şartıyla Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanı unvanını alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar, istekleri halinde kurumunda veya Devlet Personel Başkanlığınca diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uygun kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(C ) (1) Personel, Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Uzman ve uzman yardımcısı dışındaki personelin atanması, naklen veya Kamu Personeli Seçme Sınavını kazananlar arasından yapılır.
(D) (1) Başdenetçi, denetçiler ve Genel Sekreter hariç olmak üzere Kurum personeline Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışanlara uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Genel Sekretere Başbakanlıktaki genel müdürlere uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(E) (1) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde, sosyal güvenlik kurumlarında, mahallî idarelerde, mahallî idarelerin bağlı idarelerinde, mahallî idare birliklerinde, döner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlarda, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait kuruluşlarda, iktisadî devlet teşekkülleri ve kamu iktisadî kuruluşları ile bunlara bağlı ortaklıklar ve müesseselerde çalışanlar (hâkimler ve savcılar hariç), kurumlarının izni ile uzmanlık gerektiren işlerde görevlendirilebilirler. Bu şekilde yapılan görevlendirmenin süresi altı ayı geçemez. Ancak ihtiyaç halinde bu süre üç ay daha uzatılabilir. Kurumun bu konudaki talepleri, ilgili kurum ve kuruluşlarca öncelikle sonuçlandırılır. Bu şekilde görevlendirilen personel, kurumlarından aylıklı izinli sayılır. İzinli oldukları sürece memuriyetleri ile ilgileri ve özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler yükselme ve emekliliklerinde de hesaba katılır. Yükselmeleri başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde yapılır.
(F) (1) Kurumun gelirleri şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesine bu amaçla konulacak ödenek,
b) Diğer gelirler.
(G) (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda Kurum personeli hakkında Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır.
(2) Kurum personeline ve Kurumda görevlendirilenlere, Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışan personele ödenen fazla çalışma ücretini geçmemek üzere, Başdenetçi tarafından belirlenecek miktarda fazla çalışma ücreti ödenir."
(H) (1) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dokuz ay içinde çıkarılır.
(I) (1) Ekli (1) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek, 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (III) sayılı cetvele, Kamu Denetçiliği Kurumu bölümü olarak eklenmiştir.
(İ) (1) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36 ncı maddesinin "Ortak Hükümler" bölümünün (A) bendinin değişik (11) numaralı fıkrasına, "Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettiş Yardımcıları" ibaresinden sonra gelmek üzere "Kamu Denetçiliği Kurumu Uzman Yardımcıları" ibaresi ve "Kaymakamlığa" ibaresinden sonra gelmek üzere "Kamu Denetçiliği Kurumu Uzmanlığına" ibaresi eklenmiştir.
(J) Başdenetçi Cumhurbaşkanı tarafından seçilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Evet, Sayın Baratalı, buyurun efendim; bekliyoruz sizi.
HASAN ANĞI (Konya) - Her önergeye aynısını yazmışsınız, bunu biraz değiştirmek lazım.
BÜLENT BARATALI (İzmir) - Çok teşekkür ederim, bunu tartışmamız gerekiyor.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Kamu Denetçiliği Yasa Tasarısının 23 üncü maddesinde, verdiğimiz bir önerge nedeniyle, görüşlerimi ileteceğim; bu nedenle, Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Burada, kurum adına, Kurum faaliyetleri, Kurum çalışmaları adına açıklama yetkisi başdenetçiye verilmektedir; ancak, eğer, yetkilerini delege ederse başdenetçi, başdenetçivekili de bu yetkiye sahip olacaktır. Zaten, idare hukukunun temel kurallarından birisidir; asil, eğer, yetkisini devrederse, tüm yetkilerini beraber de devreder. Zaten, bu anlayış içinde bu yasa düzenlenmiştir. Bu da, bizim baştan beri kabul ettiğimiz, üzerinde karşı oy yazısı olmayan maddelerden bir tanesidir; ancak, burada bizim teklif ettiğimiz cümle aynen şöyledir: "Kurumun faaliyetleri hakkında açıklama yapmaya başdenetçi yetkilidir" diyoruz. Bunu, biz, anlaşılabilmesi açısından daha bir değişik ifadeyle önerdik. "Kurumun faaliyetleri hakkında açıklamayı başdenetçi yapar." Yani, burada bir kararlılık ifadesi var. Yetkilidir değil, yetkiyi de içeren, onu da mezceden önemli bir vurgulamadır. Bu nedenle, ancak başdenetçi, yetkisini başdenetçivekiline devredebilir diyoruz.
Değerli arkadaşlar, bundan önceki maddelerde, başdenetçi vekilinin nasıl seçileceğini burada beraberce karara bağlamıştık; ancak, bu konuda iki görüş vardı. Birinci görüş, seçilen başdenetçinin, başombudun kendi vekilini tayin etmesi yöntemiydi. Diğeri de, en fazla 10 olarak sınırladığımız başdenetçi yardımcıları ve başdenetçiden oluşan 11 kişilik kurulun içinden seçimle gelmesiydi. Ama, Meclis, başkanlık sistemine yakın bir tasarrufta bulundu, başdenetçinin, vekilini de kendisinin tayin etmesi yetkisini başdenetçiye verdi.
Değerli arkadaşım burada önemli bir hususu ifade etti; acaba, bugüne kadar tartışmadığımız, bu saate kadar tartışmadığımız bir konuyu tartışmalı mıyız; bence çok önemli, acaba başdenetçiyi Cumhurbaşkanı mı seçmelidir konusu.
Sayın milletvekilim, önerinizi tartışıyoruz...
Bence üzerinde durulması gereken önerilerden birisidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı makamı, hepimizin bildiği gibi, 82 Anayasasıyla yeniden tanzim edilmiştir. 82 Anayasası bir ihtilalle geldiği için, Cumhurbaşkanına önemli yetkiler vermiştir; ama, bundan önce yürürlükte olan 1961 Anayasasında Cumhurbaşkanı yetkileri, daha çok talikî yetkilerdir. Nedir bu talikî yetkiler; yasaların bir daha görüşülmesi konusunda, görüşlerini gerekçelerinde bildirerek, Meclise tekrar iade etmektir. Biz, buna zayıf bir yetki diyoruz, talikî yetki diyoruz; yani, ikinci derece bir yetkidir; ama, 82 Anayasasındaki Sayın Cumhurbaşkanının yetkileri, olağanüstü bir Anayasa olduğu için, daha da güçlendirilmiş yetkilerdir. Özellikle anayasal kurumların içeriğini oluşturan makamlardaki seçme yetkileri, buna benzer yetkiler, hakikaten, 61 Anayasası ile 82 Anayasasında çok ayrı düzenlenmiştir. Bence, eğer uygun görürseniz, Sayın Cumhurbaşkanına da bu yetkiyi verebiliriz.
Aslında, sizin aklınızdan geçenin başkanlık sistemi olduğunu biliyorum. Aslında, Türkiye'de yarı başkanlık sisteminin uygulandığı da bellidir; ama, bu düşüncelerle tartışalım derseniz Cumhurbaşkanı konusunu da tartışabiliriz. Acaba, Türkiye'de presidentiel sistem gelmeli mi gelmemeli mi; yoksa, Fransa'daki gibi yarı başkanlık sistemini denemeli miyiz, denememeli miyiz; bu, ayrı bir tartışma, ayrı bir yasa konusu.
Benim de 5 saniyem kaldığı için süremi doldurmuş bulunmaktayım, umarım ileriki önergelerde bu konuyu da tartışırız.
Bu düşüncelerle, Sayın Meclise saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Baratalı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Açıklama yapma yetkisi" başlıklı 23 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı (İzmir) ve arkadaşları
Madde 23.- (1) Kurumun faaliyetleri hakkında açıklamayı Başdenetçi yapar. Ancak, Başdenetçi bu yetkisini Başdenetçivekiline devredebilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Tasarının 23 üncü maddesinin daha anlaşılır hale getirilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, geçici 1 ile 4 üncü maddeler dahil, 24 ile 41 inci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Kocaeli Milletvekili Sayın İzzet Çetin, Anavatan Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Muzaffer Kurtulmuşoğlu'nun söz talepleri vardır.
Şahısları adına, Alaattin Büyükkaya, İstanbul; Mustafa Elitaş, Kayseri; aynı anda vermişler. Üçüncü bir arkadaşımız vazgeçtiği için söz hakkı bunlara aittir. Diğer iki arkadaşımız daha var.
İlk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Kocaeli Milletvekili Sayın İzzet Çetin; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Kamu Denetçiliği Kurumu temel Kanunu Tasarısının ikinci bölümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım; şahsım ve Partim adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, hep söylenilegeldi; tabiî, 24 üncü maddeden 41 inci maddeye kadar, ek maddelerle birlikte, madde başlıklarını saysak epeyce zaman alacak bir düzenlemeler manzumesini 10 dakikanın içerisinde bütün olarak sunmaya çalışacağız.
Tabiî, kanun -bir kez daha tekraren söylüyorum- yeteri kadar anlaşılabilmiş, tartışılabilmiş değil. Her şeyden önce, neden Kamu Denetçiliği Kurumu kuruyoruz sorusunun açıklığa kavuşması gerekir. Böyle bir örgütlenme hangi ihtiyaçtan doğmuştur? Bu girişimi başlatan temel güdü, halka, yönetimi denetlemede etkin bir ek kanal açmak mıdır, yoksa, Avrupa Birliğine üye ülkelerde var, bizde de olsun mantığıyla bize dayatılan bir emri yerine getirmek midir?
Değerli arkadaşlarım, toplumsal yaşamın belli bir düzen içinde devamı için gerekli hizmetleri sağlamakla yükümlü olan kamu yönetiminin, bu işlevi nedeniyle kendisine tanınmış olan yetkileri, hukuk kuralları ve kamu yararına uygun, halkın beklentilerini karşılar biçimde kullanması, hukuk devletinin ve demokratik yaşamın bir gereğidir. Yönetimin her türlü eylem ve işleminin denetime açık olması ve kamu gücünün amacı dışında kullanımına dayalı uygulamalar karşısında yurttaşları koruyucu mekanizmalar oluşturulması, demokratik bir yönetim anlayışının başlıca unsurlarından biridir.
Bu anlamda, kamu denetçiliği, her şeyden önce idarenin daha iyi denetlenebilmesi amacıyla kurulmuş bir devlet kuruluşu. Ancak, bu kurumun kuruluş aşamasında geçireceği süreç çok önemli. Keşke, bu kuruluşun oluşumunu gerçekleştirecek olan bu tasarı halka anlatılabilse, Mecliste tartışılabilse, bilim adamlarıyla birlikte, sempozyumlarla, panellerle toplumu duyarlı hale getirebilseydik. Keşke, temel yasa olarak getirmeseydiniz de, maddelerde, Cumhuriyet Halk Partisi olarak karşı çıkmadığımız böyle bir ihtiyacın giderilmesine biz de katkı verebilseydik.
Değerli arkadaşlar, tabiî, bu bölüme bakacak olursak, hem personele ilişkin düzenlemeler hem de çeşitli hükümleri içeren bölümlerden oluşuyor.
Şimdi, bu ikinci bölüme baktığımız zaman, personelin nasıl alınacağı, atanacağı, personelin hakları, yükümlülükleri ve burada yasaklar, ödevler gündeme getirilmiş. Şimdi, bakıyoruz, özellikle 28 inci maddede, personelin malî ve sosyal haklarını düzenleyen başlıkla, başdenetçi ve denetçiler ve genel sekreter hariç olmak üzere, kurum personeline, Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışanlara uygulanan malî ve sosyal hakların verileceğini; 31 inci maddede de, Kurumda çalışanlara, fazla çalışma ücretini geçmemek üzere, başdenetçi tarafından bir miktar ücret ödeneceğini öngörüyoruz.
Demin verdiğimiz önerge üzerinde de söyledim. Daha kurulurken, kuruluş, eğer Türkiye'nin yerleşik bürokratik mekanizmalarına teslim olacak ise, eğer bu Kurum daha oluşurken personeli diğer kamu çalışanları gibi açlık ve yoksulluk sınırının arasına sıkıştırılacak olur ise, bu Kurumdan beklenen faydanın sağlanabilmesinin olanağı yok. Bunu siz de biliyorsunuz ve kabul etmeniz gerekir.
Hatırlarsanız, taa 1980'lerde "benim memurum işini bilir" felsefesi halen yürürlükte. O felsefe, Türkiye'yi bu noktalara taşıyan bir felsefe. Şimdi, hem kamu denetçiliği gibi bir Kurumu oluşturacaksınız hem o Kurumda görev alan personeli birtakım yasaklarla sınırlayacaksınız; hem de devlet memuruna vermiş olduğunuz ücretle açlık sınırına onu mahkûm edeceksiniz ve oradan etkin denetim ve etkin verim sağlayacaksınız; bu mümkün değil.
Tabiî, bundan daha önemlisi, bu konuda yasaklar var. Yasaklara ilişkin düzenlemelere baktığımız zaman, 32 nci maddede, bunların görevleri sebebiyle herhangi bir şekilde öğrendikleri meslekî bilgileri açıklayamamaları, kendilerinin veya başkalarının yararına bu bilgileri kullanmaları yasaktır. Bu doğrudur, olması gereken bir kural; ancak, görevleri sona erdikten sonra bunlar ne yapacak; yani, bakıyorsunuz diğer Avrupa ülkelerinde ya da dünyanın değişik yerlerindeki uygulamalara; bu kamu denetçiliği göreviyle görevlendirilen kişiler, yaşamlarının sonuna kadar siyasetle uğraşamazlar gibi ya da ticaretle uğraşamazlar gibi kurallar koyuluyor. Daha baştan bu kuralları kabul eden, meslekî bilgisinin ve kariyerinin son safhasına gelmiş, toplumda genel kabul görmüş, söylediğine inanılan, güvenilen 1 kişi ya da 10 kişi, 11 kişi, kamu başdenetçisi ve denetçileri. Şimdi, siz, böylesi bir göreve getirdiğiniz kişiyi, eğer, birtakım yasaklarla daha baştan önünü kesmezseniz, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde ya da -dilim varmıyor söylemeye- geri kalmış ülkelerde, bu görevler siyasal amaçlı da kullanılabilir, çıkar amaçlı da kullanılabilir. Bunun altının çok iyi çizilmesi ve belgelenmesi gerekir.
Değerli arkadaşlar, tabiî, konu başlıklarına girmek bile mümkün değil. Bir de, burada, özellikle, üzerinde durmak istediğim, iki konudan birisi, dokunulmazlıklar konusu. Türkiye'de, bugün, geri kalmışlığın asıl nedenlerinden bir tanesi de yolsuzluklardır. Yolsuzluk, hem yoksulluğu hem işsizliği besliyor. Nedenine baktığımız zaman, altında, siyaset, ticaret, bürokrasi işbirliğine tanık oluyoruz. Şimdi, burada, biz, Meclis açıldığından bugüne kadar, 3 Kasım seçimleri öncesinde gündeme getirdiğimiz, Başbakanla birlikte Genel Başkanımızın getirdiği, dokunulmazlıkların kaldırılması için her seferinde, aylardır, yıllardır çaba sarf ediyoruz; ama, AKP Grubu olarak direniyorsunuz. Bakanlarınızın, milletvekillerinizin dokunulmazlıkları konusunda duyarsız olduğunuz gibi, bizim milletvekili arkadaşlarımızın "kaldırın dokunulmazlıklarımızı" söylemine de sessiz kalıyorsunuz.
Şimdi, burada, bakanlıklarda müsteşarları bakan koruyacak; müsteşar yardımcılarını koruyacak; şimdi burada da, başdenetçi ve denetçiler dokunulmazlık zırhına bürünüyor.
Değerli arkadaşlarım, böylesi saygın bir kurumda görev yapacak kişinin dokunulmazlıkla korunmaya kalkışılması, daha onun baştan yıpranmasına neden olacaktır. Bu göreve gelen kişinin dokunulmazlığının olmaması gerekir; bunun altını çizerek söylüyorum. Bu doğru değildir, doğru bir yaklaşım değildir.
Bir başka husus -yine söylenecek çok şey var ama, diğer maddelerde geleceğim- özellikle geçici madde 3'te diyorsunuz ki: "İlk Başdenetçi ve denetçilerin seçimi tamamlandıktan sonra başdenetçi tarafından doksan gün içinde; bir defaya mahsus olmak üzere ek (1) sayılı listede yer alan Kamu Denetçiliği Kurumu uzman unvanlı serbest kadro adedinin yüzde 50'sini geçmemek üzere, 25 ve 26 ncı maddelerdeki şartlar aranmadan, doğrudan atama yapılabilir." Nedir 25 ve 26 ncı maddeler; Kamu Denetçiliği Kurumu uzman yardımcılığı ve uzmanlığı.
Değerli arkadaşlar, uzmanlığı gerektiren bir konuda, daha kurum oluşturulurken, sırf kadrolaşma anlayışını buraya gizleyerek, atanacak 34, 51 kişinin 25'ini, 26'sını, daha, beyninizde var olan ulemalardan ya da tarikat şeyhlerinden atayarak bu Kurumun başına getirecek olursanız, daha bu Kurum doğmadan ölecektir. (AK Parti sıralarından gürültüler) Bunun altını çizerek söylüyorum. Bu, doğru bir yaklaşım değildir, bu doğru değildir. Kadrolaşmaya, daha burada, kurumu oluşturmadan el atmışsınız. Lütfen, bunun değiştirilmesini istirham ediyorum. Bu doğru bir yaklaşım olamaz.
Değerli arkadaşlar, yine, bakınız, bu Kurumda görev yapan kişinin, gerçekten bağımsız, kimseden emir almamış olması gerekir. Şimdi, bu atamayla ilgili hükümle birlikte değerlendirdiğim zaman tüylerim ürperiyor. Bakınız bu, 6 Nisan tarihli Milliyet Gazetesinde, daha Danıştaydaki olay gerçekleşmeden Başbakan, "Danıştayda birçok engelle karşı karşıyayız. Bürokratik oligarşiyle uğraşıyoruz. Ya engelleri aşacağız, ya bizi anlayanla yürüyeceğiz" diyor. Şimdi, bununla birlikte, siz, başdenetçi ve denetçileri daha baştan, ulema ya da tarikat şeyhlerinden atayarak nereye varmaya çalışacaksınız?! Lütfen, daha bu Kurumu doğmadan öldürmeye yönelik girişimlerden vazgeçiniz. Sizin, değerli arkadaşlarım…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çetin, 1 dakika içinde konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Siz vehimlerden vaz geçin, vehimlerden!
ZEKİ KARABAYIR (Kars) - Senin kafandan birini atayalım, senin kafandan!
İZZET ÇETİN (Devamla) - Benim kafamda değil, senin…
Bakın, burada "Başbakan, Danıştay'dan rahatsız." Danıştayda yargı kararları... Danıştayın diyorum… Türkiye'de idarî yapı içerisinde yargı kararları kesindir. (AK Parti sıralarından gürültüler) Kesin olan bir organın kararına "ya engelleri aşacağız ya bizi anlayanla yürüyeceğiz" derseniz, kararları kesin olmayan başdenetçi ve denetçileri kimlerden atayacağınız açığa çıkıyor…(AK Parti sıralarından gürültüler)
ZEKİ KARABAYIR (Kars) - Senin, o, kırk yıllık zihniyetin!..
İZZET ÇETİN (Devamla) - Senin zihniyetin de ona çok uygun düşüyor! (AK Parti sıralarından gürültüler)
ZEKİ KARABAYIR (Kars) - Senin o gerçekleştirmeye çalıştığın, 40 sene evvelki, 50 sene evvelki!..
İZZET ÇETİN (Devamla) - Senin zihniyetin de ona çok uygun düşüyor!
Değerli arkadaşlarım, daha doğmadan ölü çıkacak bir kamu denetçiliğini burada tartışmaktan, bu yasayı burada tartıştırmaktan bunun için kaçıyorsunuz. Eğer, bu konuların açığa çıkmasını istiyorsanız, madde madde açın, konuları daha derinliğine tartışalım diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çetin.
Anavatan Grubu adına, Ankara Milletvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu…
Sayın Kurtulmuşoğlu, buyurun efendim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı hakkında Anavatan Grubu adına söz almış bulunmaktayım; şahsım ve Grubum adına Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
"Bugün Kamu Denetçiliği Kurumu bulunmayan tek Avrupa ülkesi Türkiye'dir" sözü, artık, bu kanun çıktıktan sonra tarih olacaktır. Bu sürecin anlamını ve önemini iyi yorumlamak ve anlamak ülkemizin insan hakları ve demokratik denetim mekanizmalarının işlemesi yönünden önemli bir adım olacaktır. Ne kadar güzel bir şey! Ne zaman başlamış; taa, Osmanlı zamanında başlamış. Avrupalılar, bizi örnek almış. İstanbul'a geliyor XII. nci Şarl, İstanbul'da bunu görüyor -kadı sistemini- götürüp, memleketinde, ombudsmanlık çıkarıyor ve ondan sonra da tüm Avrupa ülkelerinde bu uygulanıyor. Tabiî ki, Avrupa uyum yasalarına uymak için, geç de olsa, Türkiye, buna yeniden dönmek mecburiyetinde kalıyor. Ne kadar güzel! Ne olurdu -ben şimdi söylüyorum- böyle bir güzel kanunu, böyle bir yasayı, muhalefetle tartışarak getirseydik; temel yasa yapmasaydık ne olurdu acaba?! Burada eksikleri yok mudur bu yasanın; elbette vardır. Bu, muhalefetin söyleyeceği veya ekleyeceği bir kelimeyi... Burada, kanun şahsa çıkmadığına göre, 73 milyon insanı ilgilendirdiğine göre ne kaybederdik?! İki gündür uğraşıyoruz, iki gündür uğraşıyoruz, her maddede de 2 tane önerge. Nedir bu?! Yani, size bir şey söylemiyor mu?!
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Terbiyesizliktir bu!
MUZAFFER R.KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Siz bunu yaparsanız, muhalefet de diyor ki: "Ben bunu yaparım." Sonuçta kime oluyor?!
AFİF DEMİRKIRAN (Batman) - Millete…
MUZAFFER R.KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Sonuçta, ülkeye oluyor zarar.
Ben, burada, ombudsmanlığın, ilkönce Meclise lazım olduğunu düşünüyorum; çünkü, bir araya gelemiyorsunuz. Yan yana gelip, grup başkanvekilleri, bu yasaları yaparken, eksisiyle artısıyla bir araya gelseler de, ondan sonra, burada, bu Mecliste tartışmayı yapsak, eksiklerimizi burada tamamlasak kötü mü olurdu?! (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Nedir vazife, yani, nedir yapmak istediğiniz?!
Evet, burada şunu öğrendim: Üçbuçuk senedir, birileri gelir bu kürsüde konuşur, hiç kimse dinlemez, yani, dinler gözükür. Acaba bir şey alır mıyım diye de... Hiç de ders alınmaz.
Sevgili arkadaşlarım, şunu söyleyeyim: Bu yasa ülkemize gerekli idi ve gereğine de inanıyorum. Yalnız, siz, ne söylerseniz söyleyin, gerek muhalefet olarak gerek İktidar olarak, ben, uzlaşmadan yanayım. Ben, bu kanunun, sadece İktidarın kanunu olduğuna inanmıyorum.
Ne olur… Muhalefetten "eksikler var..." Muhalefet ne diyor önergelerinde, bakıyorum: Efendim, şuraya bir virgül koyalım; koyalım, ne olacak… Demek ki, değişiyor orada bir şey. Bu kadar, iki gündür, birbuçuk gündür önerge verildi. Yani, bu önergelerin içinde, bu muhalefetin söylediğinde bir tane de mi doğru yoktu?! (AK Parti sıralarından "yok, yok" sesleri) Yani, bir tane de mi doğru yoktu ya?! (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Sevgili arkadaşlarım, bu gemide hepimiz varız. Bu gemi battığı an, su aldığı an hepimiz birden battığına göre; eğer, bu gemi güzel yüzerse, hepimiz mutlu olacağımıza göre ülke olarak...
Ben, yine söylüyorum: İktidar, bazı şeylerde, biraz daha mahcup davranması lazım. İktidarı gölgelemek değil, grup başkanvekilini gölgelemek değil veya söylemek değil; ama, bir şey söylüyorum: İktidar grup başkanvekillerinin, bir şey önerildiğinde, doğru mudur yanlış mıdır diye biraz bakmasında yarar vardır diye düşünüyorum.
Sevgili arkadaşlarım, tabiî ki bu yasa çıkacak. Bu yasanın eğitici etkisi olacak. Bugün birçok ülkede, insan haklarının korunması alanında temel sorun, pozitif hukuktaki eksiklik değil, pozitif hukukun uygulanmasındaki bir eksikliktendir. Yurttaşların birçoğu ya pozitif hukukun kendilerine tanıdığı haklardan haberdar değil ya da bu hakların korunması mekanizmalarını bilmemektedir. İşte, bu nedenle, kamu denetçiliği, toplumun haklarını korumada ve kullanmada bilinçli davranmaları için, mutlaka, bir eğitim sürecinden geçmesi lazımdır diye düşünüyorum.
İkinci olarak da, bu yasanın, caydırıcı etkisi olması lazım diye düşünüyorum. İdarenin denetlenmesinin tek yolu, kamu denetçiliği değildir. İdare, idarî denetim, Parlamento denetimi, kamuoyu denetimi ve yargısal denetim yollarıyla denetlenmektedir. Güçlü ve etkin bir kamu denetçiliğinin yaratabileceği caydırıcı etki, sorunları, daha doğmadan ortadan kaldıracağı için, diğer tüm etkilerden daha önemlidir diye düşünüyorum.
Üçüncüsü de, bu yasanın, kamu yönetimini iyileştirici etkisi olarak görülmektedir. Kamu denetçiliğinin, eğitici ve caydırıcı etkilerinin yanında, kamu yönetimini iyileştirici etkisinden de söz etmek mümkündür. Kamu yöneticileri, hazırlayacağı raporlarla ve idarenin isteği üzerine vereceği görüşlerle, insan haklarına saygılı bir kamu yönetiminin hangi kurallara tabi olması gerektiğini idareye bildirecek ve bu yönde de bir uygulamanın gelişmesine katkıda bulunacaktır. Tabiî ki, düzeltici etkileri de vardır bunların kuşkusuz ki.
Keşke, bu yasaların, bu kadar… Bu yasanın 4 tane etkisi olduğuna göre, ister beğenir ister beğenmez İktidar Grubu arkadaşlarım; ama, bir şeyler alabilse sevgili grup başkanvekili arkadaşlarım, burada muhalefetin önereceği önerileri kabul etmelerinde bu yasanın daha iyi çıkacağını zannediyordum; ama, olmadı. Ben yine söylüyorum; bundan sonra olsun sayın grup başkanvekilleri, hele İktidar Grubu Grup Başkanvekili, ben yaptım yok… Sen, bu muhalefette bulundun, muhalefetteyken de biliyoruz biz senin halini, Sayın Grup Başkanvekili; ama, İktidara geldiğinde, o yaptıklarının hepsini unutuverdin, burada muhalefeti de unutuverdin! Yapmayın bunları. Bu, ülkeye zarar veriyor; bu, bize zarar veriyor; bu, topluma zarar veriyor. Ben, yine söylüyorum.
Sayın Kapusuz, gülüyorsun ama, ben başhekimken, senin, devamlı, elinde Meclis İçtüzüğüyle buraya geldiğini biliyorum, muhalefetteyken. O günlerini unuttun, şimdi, burada, devamlı, her dediğim olur deyip… Çalışan bir arkadaşımsın; ama, yanlış yapıyorsunuz diye düşünüyorum.
Beni dinlediğiniz için, sabrınıza teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kurtulmuşoğlu.
Şahsı adına İstanbul Milletvekili Alaattin Büyükkaya.
Buyurun Sayın Büyükkaya.(AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
ALAATTİN BÜYÜKKAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çok değerli üyeleri; Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun ikinci bölümü üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, hepinizi saygıyla selamlarım.
Evet, hepimizin aklından geçen bir soru var: Bireyler devlet için mi, devlet bireyler için mi? Sanıyorum, bugünün dünyasında ve Türkiyesinde sormamız gereken en önemli soru bu. Eğer bizler sadece devlet içinsek, o zaman, geçmişteki mantık aynen devam ediyor demektir; ama, bizler, devlet, esas olarak, fertlerin, bireylerin hukukunu koruyan bir organizasyondur diyorsak, farklı bir düşünce içindeyiz. Dünyanın geldiği bugünkü düzende ve bugünkü anlayışta, devlet fertler için, onun hukukunu korumak zorunda; ancak, açıkça söylemeliyim ki, Türkiye'de, hâlâ, biz, fertleri, halkın hukukunu koruyan hükümlerden çok, acaba devletin hukukunu burada nasıl koruruzun peşinde oluyoruz ve çıkardığımız birçok yasada da maalesef, bu hususu daha çok önplana çıkarıyoruz.
O halde, bizim bu yeni getirdiğimiz sistemle -ki, bunun geçmişi Türklerde var- bu düzen, ilk defa, halkın hukukunu, devlete karşı halkın hukukunu koruma noktasındaki ilk uygulama dünyada Türklerde, Osmanlı döneminde. Demokrasiye geçtik cumhuriyetle birlikte. O halde, biz de -geçmişimizdeki bu sistemi, bugün, Batı uyguluyor ve başarıyla uyguluyor- şimdi diyoruz ki, acaba halkın hukukunu koruyacak yeni bir düzen kurabilir miyiz. İşte getirdiğimiz yasayla diyoruz ki, halkın hukukunu korumak üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına çalışacak bir teşkilat kuralım. Bunun adına Kamu Denetçiliği Kurumu diyoruz. Bunlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına halkın dileklerini, halkın taleplerini, uygulamayı tayin edecekler ve gelen şikâyetleri, daha sonraki, devletin uygulamalarını belirlemek noktasında düzenleyici bir çalışma içinde olacaklar. Belki doğrudan yaptırım yetkileri olmayacak; ama, getirecekleri önerileriyle, devletin çalışma sisteminin ve halk ile devlet arasındaki ilişkilerin daha demokrat, daha bağımsız, halkın hukukunu koruyacak tarzda düzenlenmesine yardımcı olacak bir çalışma içinde olunacak.
Evet, bugüne kadar, herkes, halkın hukukunu savunduğunu söylüyordu; ancak, biz, halkın hukukunu doğrudan doğruya koruyacak yasayı getirmiş durumdayız ve bu yasayla, Türkiye'de, cumhuriyet döneminde bir ilke imza atıyoruz.
Diyoruz ki, bu yasayla, artık, bundan sonra halkın da savunucusu var, onun da avukatı var, onun da, koruyacak -ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi- millet adına karar veren bu kurumda, halkın dileklerini dinleyecek, onu, devletin, bürokratın yanlışlarına karşı koruyacak bir sistemi tesis ediyoruz. Ülkemize, milletimize hayırlı olsun.
İnanıyorum ki, bu uygulamayla yeniden tarihimizle buluşuyor, tarihimizle de barışıyoruz.
Hepinize saygılar sunarım.
Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Büyükkaya.
Şahsı adına ikinci konuşmacı Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş.
Sayın Elitaş, buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, vatandaşlar ile devlet idaresi arasında, muhakkak ki çeşitli zamanlar içerisinde uzlaşmazlık, anlaşmazlıklar ortaya çıkabilir. Bu uzlaşmazlık ve anlaşmazlıkların giderilmesi için vatandaşın müracaat edebileceği çeşitli yollar var, yöntemler var; ama, süre çok uzadığından dolayı, bu yöntemlerin ve yolların, vatandaşın lehine ve zamanında yapılmadığından dolayı sıkıntılar ortaya çıktığını hep beraber biliyoruz. Bunun için, yıllar itibariyle, kültürümüzde de olan, akil kişilerin belirli konulardaki yaptıkları görüşler çerçevesinde, insanları uzlaştırma maharetiyle yaptıkları önemli bir müessese vardı. İşte, biz, bu müesseseyi yasal hale getirerek, bir manada, halkın avukatı diyebileceğimiz, ombudsman diye tanımlayabileceğimiz kamu başdenetçileri yasasını, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, inşallah, değerli milletvekili arkadaşlarımızın yaptığı katkılar çerçevesinde ve vereceğimiz oylar sayesinde yasalaştıracağız diye ümit ediyorum.
Bu yasanın özünde belli; tanımlar kısmında zaten sayılmış, kamu denetçilerinin görevlerinin ne olduğu da tek tek ifade edilmiş. Bu ifadede, kamu idaresinin kimler olduğu tanımlanmış ve kafalarda istifham bırakmayacak şekilde ortaya konulmuş. Vatandaşlar, öncelikle, kendileri ile idare arasında ortaya çıkan sıkıntıları, bu Kuruma müracaat ederek, benim işimi halledin ve benim işimi halletmek için çözüm yolları gösterin diye müracaat ediyor. Kamu Denetçiliği Kurumu, uzmanlar vasıtasıyla bunları inceleyerek, vatandaşa, nereye müracaat edeceğine dair yol, yöntem göstermesi vazifesini gösteriyor. Bu süreç içerisinde, vatandaşın dava hakkı saklı kalmak üzere, Kamu Denetçiliği Kurumu, ilgili kurumlara görüşlerini bildirerek, şu şekilde, vatandaşın haklı veya haksız olduğunu ifade ederek, bu şekilde düzenleme yapılması yönünde telkinlerde bulunuyor. Bunun, gerçekten, Türkiye'deki dava aşamasını olumlu yönde etkileyecek, insanların birbirleriyle, insanların idareyle olan uyuşmazlıklarını hızlı bir şekilde çözmeye yönelik bir düzenleme olduğunu düşünüyorum.
Aslında, komisyonlarda bu konuyu tartıştığımız zaman, bir iki madde üzerinde olumsuz görüş beyan eden arkadaşlarımız vardı muhalefet tarafından. Özellikle olumsuz görüş beyan ettikleri kısım, kamu denetçileri ile başdenetçinin seçimi şeklindeydi. Arkadaşlarımızın teklifi, kamu denetçiliği seçiminin Türkiye Büyük Millet Meclisinin üye tamsayısının üçte 2 çoğunlukla olması yönündeki ısrarlarıydı. Biz de buna şu şekilde itiraz ettik; dedik ki: Cumhurbaşkanlığı seçimi salt çoğunlukla gerçekleşiyor, Meclis Başkanı seçimi dördüncü turda en fazla oy alan aday Meclis Başkanı olarak seçiliyor, kamu başdenetçisinin seçimi de Meclis Başkanlığı seçimine paralel bir düzenlemeyle yapılıyor. Muhtemelen, inanıyorum ki, arkadaşlarımız da herhalde bizim bu görüşlerimiz konusunda uygun görüş beyan edeceklerdir diye ümit ediyorum. Başka bir konuda da pek fazla problemimiz, ısrarımız olmamıştı; ama, Türkiye'de ilk defa, Avrupa'nın 120 ülkesinde, dünyanın 120 ülkesinde uygulanan bir sistemi Türkiye'de ilk defa yasal hale getirdiğimiz bir düzenleme çerçevesinde muhalefetin engelleme çalışmalarının pek uygun olmadığı kanaatindeyim. İnşallah, gruplar bir araya gelip, engellemeyi ortadan kaldırıp, halkımızın beklediği bu yasal düzenlemeyi bir an önce yasalaştırarak Kamu Denetçiliği Kurumunu hayata geçireceklerdir diye ümit ediyorum.
Bu yasanın Türk Milletine hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Elitaş.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, görüşmeler tamamlanmıştır.
İçtüzüğün 72 nci maddesine göre verilmiş olan 1 önerge vardır. Önergeyi önce okuyacağım, sonra işaret oyuna başvuracağım Genel Kurulun. Eğer, Genel Kurul işaret oylamasıyla bu önergeyi kabul ederse -görüşmelerin yeterli olmadığına dair, devam etmesine dair bir önergedir- o zaman, görüşmelere, tekrar, kaldığımız yerden devam edeceğiz.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, önerge sahibine söz vermeyecek misiniz önergesini anlatması için?
BAŞKAN - Hayır. "Görüşmesiz olarak" diye açık ifade var.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Kaçıncı madde efendim?
BAŞKAN - 72 nci maddeyi okursanız "görüşmeksizin" ifadesi var.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, yanlış…
BAŞKAN - "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı tasarının ikinci bölümü üzerindeki görüşmeler tatmin edici olamamıştır.
Bu nedenle, İçtüzüğün 72 nci maddesi uyarınca görüşmelere devam edilmesini arz ederim.
Mustafa Özyürek
Mersin"
Evet, buradaki İçtüzüğün amir hükmü açık ve uygulama da hep bu şekilde olmuştur.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Neresi açık efendim?! "Görüşmesiz" lafı nerede var efendim?!
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, yanlış yorumluyorsunuz…
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Nerede var Sayın Başkan?!.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Başka bir madde okuyorsunuz.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - "Görüşmesiz" nerede diyor?! Farklı şeyler mi var elimizde?!
BAŞKAN - Evet, şu ana kadarki Mecliste uygulamaların hepsi bu şekilde tesis etmiştir.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkanım, 72 nci maddeyi lütfen bir daha okuyalım.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, tartışmaya hiç gerek yok.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Hayır, orada "görüşmesiz" diye bir ibare yok Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Yerinize oturunuz… Başkanlık Divanının bu husustaki görüşü nettir. Uygulamalar da hep bu şekilde olmuştur.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Hayır efendim... Bir kişi önerge vermişse, o önergesinin lehinde konuşma hakkı vardır. Burada, lütfen, birlikte, tekrar okuyalım…
BAŞKAN - Hayır; birlikte okumaya gerek yok.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - "…önerge verilmiş ve bu önerge de Genel Kurulun işaret oyuyla kabul edilmiş ise…"
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Siz, oylamaya geçmeden, önce önerge sahibini burada konuşturmak durumundasınız.
BAŞKAN - Efendim, sizin yorumlarınızla burayı yönetme imkânımız yoktur Sayın Kandoğan.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Uygulamanız yanlıştır. Tutumunuz hakkında söz istiyorum
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Hayır, ben… 72 nci madde çok açık…
BAŞKAN - Lütfen, yerinize oturunuz. Yıllardır bu Meclisin teamülündeki uygulamalar böyle olmuştur.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Hayır efendim... Önerge sahibi görüşünü açıklamaz mı?!
BAŞKAN - Efendim, siz ilk defa gelmişseniz, bilmemişseniz, bir şey yok. Bakın, burada, milletvekilliği yapmış, bakanlık yapmış olan arkadaşlarımız var; buyurun, sorun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Siz de ilk defa geliyorsunuz Sayın Başkan, ben ilk defa gelmişsem siz de ilk defa geldiniz buraya.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum…
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Tutumunuz hakkında söz istiyorum Sayın Başkan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Efendim…
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın Başkan, lütfen devam edin…
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Böyle bir usul yok Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge kabul edilmemiştir, görüşmeler yeterli bulunmuştur.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Yanlış bir uygulama yapıyorsunuz…
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, saat 19.10'da toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum
Kapanma Saati : 18.35
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.18
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 116 ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
1206 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Tasarının ikinci bölümü üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Personele İlişkin Hükümler
Genel Sekreter
Madde 24-
BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Genel Sekreter" başlıklı 24 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı Bayram Meral Erdal Karademir
İzmir Ankara İzmir
İzzet Çetin Ümmet Kandoğan M. Mesut Özakcan
Kocaeli Denizli Aydın
A. Kemal Kumkumoğlu A. Kemal Deveciler
İstanbul Balıkesir
MADDE 24- (1) Genel Sekreter, en az dört yıllık yükseköğretim kurumu mezunu, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tâbi görevlerde on yıl hizmeti bulunan ve aynı Kanunun 48 inci maddesinde yazılı şartları taşıyanlar arasından Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Genel Sekreter, Kurumun harcama yetkilisidir. Malî iş ve hizmetler malî hizmetler birimi aracılığıyla yürütülür.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Genel Sekreter" başlıklı 24 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı Türkân Miçooğulları İzzet Çetin
İzmir İzmir Kocaeli
Kemal Kılıçdaroğlu Algan Hacaloğlu Bayram Meral
İstanbul İstanbul Ankara
(A) (1) Genel Sekreter, en az dört yıllık yükseköğretim kurumu mezunu, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi görevlerde on yıl hizmeti bulunan ve aynı Kanunun 48 inci maddesinde yazılı şartlara sahip olanlar arasından Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Genel Sekreter, Kurumun harcama yetkilisidir. Malî iş ve hizmetler malî hizmetler birimi eliyle yürütülür.
(B) (1) Uzman yardımcılığına atanabilmek için, Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan genel şartlar yanında aşağıdaki nitelikler de aranır:
a) En az dört yıllık eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisadî ve idarî bilimler, iktisat ve işletme fakültelerinden veya bunlara denkliği kabul edilmiş yabancı öğretim kurumlarından mezun olmak,
b) Yapılacak giriş sınavında başarılı olmak,
c) Sınavın yapıldığı yılın ocak ayının ilk gününde otuz beş yaşını doldurmamış olmak.
(C) (1) Uzman yardımcılığına atananlar, en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla açılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (C) düzeyinde puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit sınavlarından bu puana denk puan almış olmak şartıyla Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanı unvanını alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar, istekleri halinde kurumunda veya Devlet Personel Başkanlığınca diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uygun kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(D) (1) Personel, Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Uzman ve uzman yardımcısı dışındaki personelin atanması, naklen veya Kamu Personeli Seçme Sınavını kazananlar arasından yapılır.
(E) (1) Başdenetçi, denetçiler ve Genel Sekreter hariç olmak üzere Kurum personeline Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışanlara uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Genel Sekretere Başbakanlıktaki genel müdürlere uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(F) (1) Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde, sosyal güvenlik kurumlarında, mahallî idarelerde, mahallî idarelerin bağlı idarelerinde, mahallî idare birliklerinde, döner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlarda, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait kuruluşlarda, iktisadî devlet teşekkülleri ve kamu iktisadî kuruluşları ile bunlara bağlı ortaklıklar ve müesseselerde çalışanlar (hâkimler ve savcılar hariç), kurumlarının izni ile uzmanlık gerektiren işlerde görevlendirilebilirler. Bu şekilde yapılan görevlendirmenin süresi altı ayı geçemez. Ancak ihtiyaç halinde bu süre üç ay daha uzatılabilir. Kurumun bu konudaki talepleri, ilgili kurum ve kuruluşlarca öncelikle sonuçlandırılır. Bu şekilde görevlendirilen personel, kurumlarından aylıklı izinli sayılır. İzinli oldukları sürece memuriyetleri ile ilgileri ve özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler yükselme ve emekliliklerinde de hesaba katılır. Yükselmeleri başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde yapılır.
(G) (1) Kurumun gelirleri şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesine bu amaçla konulacak ödenek,
b) Diğer gelirler.
(H) (1) Kurumun bütçe ve harcama esas ve usulleri 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümlerine tabidir.
(2) 5018 sayılı Kanuna ekli (II) Sayılı Cetvelin B) Özel Bütçeli Diğer İdareler bölümüne "29- Kamu Denetçiliği Kurumu" ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun hükümleri arasında uyum sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Genel Sekreter" başlıklı 24 üncü maddesinin aşağıdaki şekildeki değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ümmet Kandoğan (Denizli) ve arkadaşları
Madde 24- (1) Genel Sekreter, en az dört yıllık yükseköğretim kurumu mezunu, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi görevlerde on yıl hizmeti bulunan ve aynı Kanunun 48 inci maddesinde yazılı şartları taşıyanlar arasından Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Genel Sekreter, Kurumun harcama yetkilisidir. Malî iş ve hizmetler malî hizmetler birimi aracılığıyla yürütülür.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
Buyurun Sayın Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Çok önemli bir kanun tasarısını görüşüyoruz; ancak, önceki oturumda, birinci bölümle ilgili olarak verilmiş olan bir önergenin, Sayın Başkanın bir tutumuyla, önerge sahibi konuşturulmadan oylamayla reddedilmiş olmasının doğru olmadığı inancındayım. Sayın Başkan bunu söylerken, bana dönerek, Mecliste ilk defa bulunduğumu, o nedenle bu konuda görüş bildirmemin çok sağlıklı olmadığını, geçmiş dönemlerde değişik uygulamalar yapıldığını ifade etti.
Sayın Başkanım, ben Mecliste ilk defa bulunuyorum, siz de ilk defa bulunuyorsunuz. Siz, geçmişte, bir Meclis Başkanvekilinin uygulamış olduğu; ama, doğruluğu her zaman tartışılabilecek olan bir uygulamayı emsal kabul ederek bu dönemdeki Mecliste de uygularsanız, bunun çok sağlıklı olmadığı inancındayım; çünkü, bakınız, 89 uncu maddede, görüşmesiz oylama yapılma meselesi bir istisnaî durumdur, aslolan önerge sahiplerinin konuşmasıdır; kanunu koyucu, bunu bu şekilde değerlendirmiştir. Bakın, 89 uncu maddede, bir hususu belirlerken "Bu istem Danışma Kurulunun görüşü alındıktan sonra Genel Kurulca, görüşmesiz…" Açık bir ibareyle "görüşmesiz" yapılacağı söylenmiştir. Şimdi, 72 nci maddeye göre bir önerge verilmiştir. O önerge, görüşmelerin tam ve yeterli olmadığı yolunda bir önergedir ve ben bu önergeye de gönülden katılıyorum. Niye; bakınız, dün akşam burada çok değişik önergeler verildi. Ben, Sayın Adalet Bakanımızın hukukla ilgili, kanun tekniğiyle ilgili bilgilerine son derece saygı duyuyorum; ama, Sayın Adalet Bakanımız, dün akşam, orada, verilmiş olan bütün önergelere "katılıyorum" dedi. Ben tereddüte düştüm. Hukuk bilgisi son derece geniş ve engin bir hukuk bilgisi olan Adalet Bakanımız, verilen önergelere "katılıyorum" dedi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Genel Kurulun kararı…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bu kanun tasarısını Plan ve Bütçe Komisyonundan getiren arkadaşlarımızdan burada ilgili arkadaşımız da "katılıyorum" dedi ve ben şaşırdım. Yani, Sayın Adalet Bakanımız, bu kadar engin hukuk bilgisiyle verilen önergelere katılıyor; ama, buradan ret çıkıyor. Saygı duyuyorum buraya da…
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Saygı duymak zorundasın.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Hayır; saygı duyuyorum buranın oylarına; ama…
AHMET YENİ (Samsun) - Genel Kurul var burada.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Evet, Genel Kurul var; ama, Sayın Kapusuz da dün akşam dedi ki burada: "Komisyonlarda bu tartışıldı, görüşüldü, daha ne konuşacağız." Şimdi, bir taraftan öyle söylüyorsunuz, diğer taraftan da "Genel Kurul var" diyorsunuz. Şimdi, bu çelişkiyi burada açıklamanız lazım.
Bakınız, iki arkadaşımız konuştu biraz önce kanunla ilgili, şahısları adına, tümü üzerinde de konuştu AK Partili arkadaşlarımız. Allah aşkına, bir tek maddeyle ilgili, şöyle olursa daha iyi olur, böyle olursa daha iyi olur şeklinde bir önerge, bir düşünce, bir görüş serdedildi mi burada?!
AHMET YENİ (Samsun) - Kanunu biz getirdik.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Hayır... Serdedildi mi?! Bakınız, siz önergeler getiriyorsunuz, önergeler elimde. Arkadaşlarınız çok güzel, çok mükemmel diyor; siz, biraz sonra, önergeyle, mükemmel dedikleri yerlerde de değişiklik öneriyorsunuz ve sizlerin oylarıyla kabul edilecek; şimdi, bu da yaman bir çelişki.
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Olabilir...
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Biz istiyoruz ki, bu kanun burada etraflıca tartışılsın, AK Parti Grubu adına, şahsı adına konuşan milletvekilleri gelsinler desinler ki, bu kanunun şu şu maddeleri, şu şu sebeple son derece iyidir. Ama, Allah için, bir de olumsuz yer yok mu bu kanunda, söyleyeceğiniz, eleştireceğiniz bir hüküm yok mu; var. O kadar çok var ki değerli milletvekilleri, siz, sadece -yine tekrar ediyorum, beni konuşturmamak için- "genel hatlarıyla bu kanun çok faydalıdır, çok yararlıdır, çıkması lazım…" Evet, eyvallah, biz de onu söylüyoruz, çıkması lazım; ama, Allahaşkına, gelin... Burada, bu kürsüde, bu kanunla ilgili söylenecek o kadar çok şey var ki, o kadar çok hüküm var ki. Niçin gizli oyla seçilmeyi kaldırdığınızı anlatın burada. Niçin?
AGÂH KAFKAS (Çorum) - ... verdiğiniz önergenin konusu neydi?!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Burada, gelen tasarıda, gizli oyla seçilmesi vardı, verdiğiniz bir önergeyle gizli oyu kaldırdınız. Niye?!. Niye?!. Milletvekillerinin oylarının üzerine ipotek koymak için.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Verdiğiniz önergenin konusu ne?!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - ...verdiğiniz, getirdiğiniz isimlere bütün milletvekillerinin, aleni bir şekilde kimin, hangi oyu verdiğini görmek için. Bu kadar önemli bir başdenetçilik meselesini niçin gizli oyla yapmıyoruz?!
AHMET YENİ (Samsun) - Önergeniz neydi sizin?!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Niçin değiştirdiniz?! Niçin değiştirdiniz, gelin, açıklayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, 1 dakika içinde konuşmanızı tamamlayınız. Ek sürenizi başlatıyorum.
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bakınız, daha başka önergeleriniz de var burada; biraz sonra onlar da gelecek.
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Sen şu önergenin konusunu bir söyle.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - En azından, çıkan arkadaşlar o önergeyle ilgili bir şeyler söyleselerdi, "o kanunda şu şu şu sebeple bu önergelerle değişiklik yapılması gerekiken, aksayan yönleri vardı. O aksayan yönlerini böyle düzeltmek istiyoruz" diye gelip söyleselerdi değerli milletvekilleri.
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Sen bizim önergeyi boş ver, kendi önergeni söyle bakalım.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Benim… Benim… Sen burada yoksun Sayın Milletvekili, Çorum Milletvekili. Tutanağı oku. Ben, dün burada tamamen teknik konuşma yaptım. En az 10 küsur madde üzerinde, niçin bu maddelerin böyle olmaması lazım geldiğini, geldim, burada anlattım. Gel buraya, kürsüye, benim o sözlerimin yanlış olduğuna inanıyorsan, bu kanunu da okumuşsan, tartışalım.
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Tartışalım.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Evet, Çorum Milletvekilim, gelin, burada tartışalım bu kanunu. Gelin. Grup adına konuşma hakkınız var. Niye kullanmadınız grup adına konuşma hakkınızı?! Niye kullanmadınız?! Soruyorum. Şahıs adına konuşmalar var. Gelin buraya, tartışalım, konuşalım. Meclise devam etmiyorsunuz, sonra da gelip burada konuşuyorsunuz.
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Allah Allah!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Evet, benim dünkü konuşmamda burada yoktunuz. O sözlerinizden bu anlaşılıyor Sayın Milletvekilim.
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Sayın Başkanım, bu arkadaş Meclisin kâtip üyesi mi?! Nereden biliyor?!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Benim dünkü konuşmamda burada olmadığınız çok açık ve net bir şekilde anlaşılmıştır.
Ben bu duygu ve düşüncelerle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Karar yetersayısı istiyoruz.
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, bahsedilen 72 nci maddeyle ilgili olarak 18.2.2004 tarihinde ve daha başka zamanlar içerisinde aynı şekilde verilmiş olan önergeler bu dönem içerisinde de görüşmeksizin işaret oyuyla Genel Kurulun onayına sunulmuş ve oylanmıştır. Bu hususu da bilgilerinize, takdirlerinize arz ediyorum.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Suimisal emsal olmaz Sayın Başkan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, bu uygulama doğru olabilir mi?! Niye bunu böyle söylüyorsunuz? O gün öyle… Açık… Bakınız efendim, İçtüzükte "görüşmesiz oylanır…" Açıkça, sarih bir şekilde yazılmış, "görüşmesiz" diyor, açık; 89 uncu madde…
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Karar yetersayısının aranmasını istiyoruz.
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, şimdi önergeyi oylarınıza sunacağım. Bu arada karar yetersayısının aranması talebi vardır, karar yetersayısını da arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Sayalım Sayın Özçelik…
Arkadaşlarımız arasında ihtilaf var. Elektronik oylama cihazıyla oylama yapacağım.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - 10 dakika…
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Dünkü gibi 1 dakika... Dün yemekten sonra 1 dakikaya düşürmüştün.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Pusula gönderenlerin adlarının okunmasını istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, oylama için 3 dakika süre vereceğim ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Buyurun.
Kamu Denetçiliği Kurumu uzman yardımcılığı
MADDE 25-
BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu Denetçiliği Kurumu uzman yardımcılığı" başlıklı 25 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı Erdal Karademir İzzet Çetin
İzmir İzmir Kocaeli
Sami Tandoğdu Bayram Meral A. Kemal Kumkumoğlu
Ordu Ankara İstanbul
M. Mesut Özakcan
Aydın
Madde 25- (1) Uzman yardımcılığına atanabilmek için, Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan genel şartlar yanında aşağıdaki nitelikler de aranır:
a) En az dört yıllık eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisadi ve idarî bilimler, iktisat ve işletme fakültelerinden veya bunlara denkliği kabul edilmiş yabancı öğretim kurumlarından mezun olmak,
b) Yapılacak giriş sınavında başarılı olmak,
c) Sınavın yapıldığı yılın ocak ayının ilk gününde otuz yaşını doldurmamış olmak.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu Denetçiliği Kurumu uzman yardımcılığı" başlıklı 25 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı Türkân Miçooğulları Kemal Kılıçdaroğlu
İzmir İzmir İstanbul
Sami Tandoğdu Ali Kemal Deveciler Bayram Meral
Ordu Balıkesir Ankara
Algan Hacaloğlu İzzet Çetin
İstanbul Kocaeli
(A) (1) Uzman yardımcılığına atanabilmek için, Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan genel şartlar yanında aşağıdaki nitelikler de aranır:
a) En az dört yıllık eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisadi ve idarî bilimler, iktisat ve işletme fakültelerinden veya bunlara denkliği kabul edilmiş yabancı öğretim kurumlarından mezun olmak,
b) Yapılacak giriş sınavında başarılı olmak,
c) Sınavın yapıldığı yılın ocak ayının ilk gününde otuz beş yaşını doldurmamış olmak.
(B) (1) Uzman yardımcılığına atananlar, en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla açılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (C) düzeyinde puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit sınavlarından bu puana denk puan almış olmak şartıyla Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanı unvanını alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar, istekleri halinde kurumunda veya Devlet Personel Başkanlığınca diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uygun kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(C ) (1) Personel, Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Uzman ve uzman yardımcısı dışındaki personelin atanması, naklen veya Kamu Personeli Seçme Sınavını kazananlar arasından yapılır.
(D) (1) Başdenetçi, denetçiler ve Genel Sekreter hariç olmak üzere Kurum personeline Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışanlara uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Genel Sekretere Başbakanlıktaki genel müdürlere uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(E) (1) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde, sosyal güvenlik kurumlarında, mahallî idarelerde, mahallî idarelerin bağlı idarelerinde, mahallî idare birliklerinde, döner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlarda, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait kuruluşlarda, iktisadî devlet teşekkülleri ve kamu iktisadî kuruluşları ile bunlara bağlı ortaklıklar ve müesseselerde çalışanlar (hâkimler ve savcılar hariç), kurumlarının izni ile uzmanlık gerektiren işlerde görevlendirilebilirler. Bu şekilde yapılan görevlendirmenin süresi altı ayı geçemez. Ancak ihtiyaç halinde bu süre üç ay daha uzatılabilir. Kurumun bu konudaki talepleri, ilgili kurum ve kuruluşlarca öncelikle sonuçlandırılır. Bu şekilde görevlendirilen personel, kurumlarından aylıklı izinli sayılır. İzinli oldukları sürece memuriyetleri ile ilgileri ve özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler yükselme ve emekliliklerinde de hesaba katılır. Yükselmeleri başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde yapılır.
(F) (1) Kurumun gelirleri şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesine bu amaçla konulacak ödenek,
b) Diğer gelirler.
(G) (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda Kurum personeli hakkında Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır.
(2) Kurum personeline ve Kurumda görevlendirilenlere, Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışan personele ödenen fazla çalışma ücretini geçmemek üzere, Başdenetçi tarafından belirlenecek miktarda fazla çalışma ücreti ödenir."
(H) (1) Kurumun bütçe ve harcama esas ve usulleri 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümlerine tabidir.
(2) 5018 sayılı Kanuna ekli (II) Sayılı Cetvelin B) Özel Bütçeli Diğer İdareler bölümüne "29- Kamu Denetçiliği Kurumu" ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Deveciler.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu Denetçiliği Kurumu uzman yardımcılığı" başlıklı 25 inci maddesiyle ilgili önerge hakkında söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, ombudsman nedir; yurttaşın yönetime karşı korunmasında bağımsız bir denetim organıdır. Onun içindir ki, uzman yardımcılığını görüşüyoruz, Kamu Denetçiliği Kurumu uzman yardımcılığını. Uzman yardımcılığının daha nitelikli kişilerden oluşması gerekmektedir. Uzman yardımcılığına atanabilmesi için bu şartların değiştirilmesi, daha nitelikli kişilerin uzman yardımcısı yapılması gerekmektedir. Bu, bize göre, 25 inci maddedeki üç bölümden oluşan şartlar yeterli değildir. Buradaki (c) fıkrasında, sınavın yapıldığı yılın ocak ayının ilk gününde 35 yaşını doldurma şartı… Yüksektir bu. Bu yaşın 30 olması gerekmektedir. Çünkü, neden; bugün, Parlamentodayız, 22 nci Dönemi yaşıyoruz, 22 nci dönemdir milletvekili oluyoruz. Milletvekili seçilme yaşı şayet 30 ise, burada, Kamu Denetçiliği Kurumu uzman yardımcılığına atanma yaşı neden 35 olsun? Biz, burada, her dönemde, Türkiye Cumhuriyetindeki çeşitli kanunları çıkarıyoruz ve çıkarırken de en önemli bir görevi yapıyoruz Türk Ulusunun bize vermiş olduğu vekâletle. Burada 30 yaş baz alınıyorsa, bence -Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak da- Kamu Denetçiliği Kurumu uzman yardımcılığı için de 30 yaşın baz alınması lazım. Daha dinamik kişilere bu alanda görev vermemiz gerekiyor.
Yine, aynı zamanda, daha nitelikli olması için, kamu personeli yabancı dil seviye tespit sınavından (c) düzeyinde puan alması gerekir. Burada da, bunu getirmemiz lazım. İyi derecede yabancı dil bilme şartını buraya kesinlikle koymamız lazım.
Yine, mesleğe atanmada ombudsman tarafından çıkarılacak olan, başdenetçi tarafından çıkarılacak olan yönetmelik düzenlenmesi gerekiyor. Uzman yardımcılarının, Kamu Denetçiliği Kurumu uzman yardımcılarının bu yönetmelik çerçevesinde, esasları bildirilerek çıkarılacak yönetmelik çerçevesinde atanması, yetki ve çalışmalarının, görev alanlarının, yine, bu yönetmelik çerçevesinde düzenlenmesi gerekiyor.
Bu gibi personelin, yine, başdenetçi, ombudsman tarafından atanması gerekmez mi arkadaşlar? Bu çıkaracağımız yasayla o kadar büyük yetki veriyoruz başdenetçiye, o zaman, atanmayı da başdenetçiye vermemiz gerekir.
Yine, uzman, uzman yardımcısının dışındaki personelin atanması ise, naklen veya kamu personeli seçme sınavını kazananlar arasından yapılması gerekir.
Şimdi, Türk ombudsmanı nasıl bir kişiliğe sahip olmalıdır, bunu da, burada, birkaç kelimeyle sizlere izah etmek istiyorum.
Yasal düzenlemelerle ombudsmanlara hangi olanaklar sağlanırsa sağlansın, ombudsmanlar, gerçek güç ve otoritelerini kendi kişiliklerinden almaktadırlar. Bu nedenle, Türk ombudsmanın da herkesin güvenle başvurabileceği, bağımsızlığından hiçbir şekilde taviz vermeyecek, otoritesine inanılan, herkesin tanıdığı, herkesin güvendiği, kabullendiği, kişilikli insanlardan olması gerekmektedir. Devleti ve kamu kurumlarının işleyişini çok iyi bilmesi ve sorumluların üzerine yılmadan gidebilecek enerjiye sahip olması ombudsmanda aranılacak en önemli özelliklerden biri olmalıdır diyorum.
Ombudsman kişiliğinin, özellikle kurumun, yeni kurulduğu dönemlerde kurumun kabuledilebilirliliğini belirlemesi açısından, çok, ama çok büyük önem taşımaktadır.
Ombudsman olacak kişinin, özellikle kurumun kuruluşu sırasında ne kadar önemli olabileceğini iki örnekle açıklamak ve konunun önemini ortaya koymak istiyorum.
Ombudsmanlık kurumu İsveç'te ortaya çıkmış ve İsveç'ten sonra da ilk olarak Finlandiya'da kabul edilmiş olmasına karşın, kurumu tüm dünyaya tanıtan ve…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Evet, Sayın Devciler, 1 dakika içinde konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Sayın Başkanım teşekkür ederim.
Kurumu bugünkü popülaritesine kavuşturan Danimarka ombudsmanlığı olmuştur. Danimarka Ombudsmanlık Kurumunun bu kadar ünlenmesinin nedeni, Prof. Hurwitz'tir. Prof. Hurwitz, ombudsman olarak atandıktan sonra gerek kurumun yerleşmesi ve sorunların çözümündeki başarıları gerekse kurumun tanıtımı ve geliştirilmesine yönelik örnek çabalarıyla bu alandaki başarının sembolü olmuştur, bu alanda örnek olmuş bir kişidir.
Buna karşılık Yunanistan'da 1967 Albaylar Cuntasını izleyen dönemde yapılan anayasada ombudsmanlık kurumu, bir anayasal kurum olarak yer almış, ancak, bir albayın ombudsman olarak atanmasıyla, kurum hiçbir zaman için güvenilirlik kazanmamıştır, kazanamamıştır.
Bu nedenle, ilk Türk ombudsman atanırken, yukarıda da belirtilen özelliklere ek olarak, ahlakî zaafı olmayan, namuslu ve gözü pek adaylar arasından seçim yapılması kurumun geleceğini garanti altına alacaktır. Aksi halde, kurumun ölü doğması olasılığı çok yüksek olacaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Deveciler.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum :
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu Denetçiliği Kurumu uzman yardımcılığı" başlıklı 25 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bayram Meral (Ankara) ve arkadaşları
Madde 25.- (1) Uzman yardımcılığına atanabilmek için, Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan genel şartlar yanında aşağıdaki nitelikler de aranır:
a) En az dört yıllık eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisadî ve idarî bilimler, iktisat ve işletme fakültelerinden veya bunlara denkliği kabul edilmiş yabancı öğretim kurumlarından mezun olmak,
b) Yapılacak giriş sınavında başarılı olmak,
c) Sınavın yapıldığı yılın ocak ayının ilk gününde otuz yaşını doldurmamış olmak.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu, buyurun.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ombudsmanlık yasasının 25 inci maddesinde Kamu Deneticiliği Kurumu uzman yardımcılığıyla ilgili maddede şunu konuşmak… Sıkıntılarımızı, bu sevgiyi, bu hoşgörüyü, bu barışı oluşturacak ombudsman konusunda, benim de üçbuçuk yıldan beri mücadele verdiğim sağlıkla ilgili çalışmalarda, Sağlık Bakanlığı ile benim aramdaki ombudsman kim olacak acaba? Bu konuda Yüce Meclisin yardımlarını bekliyorum. Yüce Meclisin bu konudaki görüşlerini bu kürsüde paylaşmak -vatandaşlarımızla, halkımızla- ve Sağlık Bakanlığında olan yanlışlıkları düzeltmek için sizlerden yardım istemek için çıktım.
Sayın Başkan, sevgili, değerli milletvekili arkadaşlarım; hakikaten, Sağlık Bakanlığının yapmış olduğu son zamanlardaki yanlışlıkların içerisinde en önemlisini dün yaşadık. Bu dünkü olayda, Türkiye Üreme Sağlığı Programı, Avrupa Birliğiyle ilgili, Avrupa Birliğinin desteğiyle programa alınan bu program, 60 000 000 euro karşılığında, Avrupa Birliğinin, Türkiye Üreme Sağlığı Programıyla, annelerin hamilelik devresinden doğuma kadar olan devrede sağlıklı bir şekilde doktor muayene ve kontrollerinin yapılması ve bu sırada, bu annenin, bu ailenin o bakımı, o kontrolü esnasında maddî olarak cebinden çıkan, kendisinden çıkacak olan masrafın da Avrupa Birliğinin fonundan karşılanması olayı. Artı, doğumdan sonraki çocuğun, 0 yaş ile 6 yaş arasındaki çocuklarımızın da, o annenin çocuğunun da büyümesindeki engelleri, doktora gitmesindeki engelleri, doktor masraflarının, ilaç masraflarının karşılanmasıyla ilgili çalışmaları öneren bu programı, maalesef, Sağlık Bakanlığı, Hak-İşin organizasyonuyla, 10 000 kişi üzerinde yapılan araştırmalarla programına almış ve 73 000 000 nüfuslu olan ülkenin doğum kontrolünü, aile planlamasını ortadan kaldırmıştır.
Dünkü beyanatı çok üzücüdür, esef vericidir. Yetmişüç milyonluk ülkenin geleceğinin ne olacağı karanlık olan çocuklarımızın istikbalinin, istihdamının ne olacağı belli olmayan ülkemizde, tekrar, doğuma, yeni doğumlara teşvik etmek, doğum kontrollerini engellemek, hastanelerde aile planlaması programını uygulayan klinikleri kaldırmak bir Sağlık Bakanlığına yakışmayacak… Sağlık Bakanlığının, bu programı desteklemesi gerekirken reddetmesi, beni ve benim gibi düşünen sağduyu sahibi doktor arkadaşlarımız ve halkın arasında… Bir ombudsman olması gerektiğine inanıyorum. Bunun da bu Meclisten seçilmesini istiyorum. Bu konuda, Yüce Meclisin…
EYÜP FATSA (Ordu) - Sizi seçelim, sizi.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Evet, sizi alabiliriz Sayın Eyüp Fatsa. Sizi ombudsman yapabiliriz bu konuda.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sizi ombudsman yapalım.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Evet, yapacağım; sizi, bu konuda… Diğer konularda olduğu gibi bu konuda da ombudsmanlığınıza müracaat edeceğiz ve yardımcı olmanızı diliyorum sizden.
EYÜP FATSA (Ordu) - Ben size destek vereceğim.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Teşekkür ederim. Fındıkta verdiğiniz desteği de burada verirseniz memnun olacağım. Sağolun.
Şimdi, sevgili arkadaşlarım, aile planlamasından vazgeçilmesiyle, bu 60 000 000 euroluk yatırımın, bu kaynağın belirli bölgelerde, bilhassa İstanbul, Konya, Erzurum, Elazığ ve Diyarbakır'da olması, Karadeniz Bölgesindeki hiçbir vilayetin bu ön çalışmaya alınmaması, altyapı çalışmalarına alınmaması da çok dikkat çekicidir. Nedense, Sağlık Bakanı, bölgedeki bütün hizmetlerini Elazığ, Erzurum ve Van yöresinde yapıyor.
Sağlıkta Dönüşüm Programı altında sizlere sunmuş olduğu ve konunun dışında olan siz milletvekillerini de ikna ettiğini zanneden bu Sağlıkta Dönüşüm Programında ombudsmanlığı, nedenlerini, niye ihtiyaç olduğunu size şöyle sıralamak istiyorum: Birinci olarak, Sağlıkta Dönüşüm Programını getirdiğinde mecburî hizmeti kaldırdı, bir süre sonra bu mecburî hizmeti tekrar gündeme getirdi ve şimdi, mecburî hizmet kuralarının çekiminde de, birtakım torpillerin, birtakım kayırmaların, birtakım yandaş insanların kura dışında tutularak daha önceden yerlerinin belirlenmesini, bilgisayarla, noter huzurunda nasıl yaptığını da çok merak ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sağlık konuları çok fazla derin konular olduğu için gündeme gelemedik.
Buyurun Sayın Tandoğdu.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Teşekkür ederim. Bağlıyorum hemen.
Yalnız, yapmış olduğu hizmetlerin içerisinde takdir ettiğim; ama, bir türlü, uygulamada, hiçbir zaman uygulamaya koyamadığı SSK, Bağ-Kur ve yeşilkart ve devlet hastanelerini birleştirmede yapmış olduğu hizmetten dolayı kendisini kutluyorum. Ama, bugün, üniversitelere -hepimiz bir milletvekili olarak bu olayı yaşıyoruz, yanımıza gelen hastalardan yaşıyoruz- götürmüş olduğumuz Bağ-Kurlu, SSK'lı ve yeşilkartlı hastaları üniversiteler kabul etmiyor; senetlerini kabul etmiyor. 800 000 000 lira harcamış olan -800 000 000 lira harcamış olan- bir Fatsalı hemşerimin Ordu Bağ-Kurda eline verilen para 155 000 000 lira. Bu başarısızlığının çözümü için bir ombudsmana ihtiyacımız var.
Bunun gibi, Sağlık Bakanlığının aşılama sisteminde göstermiş olduğumuz başarıları, acaba, son, dün Göztepe Hastanesinde ölen 4 tane çocuk, Giresun Devlet Hastanesinde ölen 3 tane çocuk ve hâlâ yarın da ne olacağı belli olmayan bu çocukların sağlık durumlarındaki…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu, teşekkürlerimi sunuyorum, sağ olun efendim.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Bağlıyorum efendim.
BAŞKAN - Bir sonraki maddede devam ederiz.
Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Kamu Denetçiliği Kurumu Uzmanlığı
MADDE 26. -
BAŞKAN - 2 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanlığı" başlıklı 26 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı Ali Kemal Kumkumoğlu A. Kemal Deveciler
İzmir İstanbul Balıkesir
Erdal Karademir M. Mesut Özakcan İzzet Çetin
İzmir Aydın Kocaeli
Bayram Meral
Ankara
Madde 26.- (1) 25 inci maddeye göre uzman yardımcılığına atananlar, en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla açılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az ( C ) düzeyinde puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit sınavlarından bu puana denk puan almış olmak kaydıyla Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanı unvanını alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar, istekleri halinde kurumunda uygun kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanlığı" başlıklı 26 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı İzzet Çetin Türkân Miçooğulları
İzmir Kocaeli İzmir
Algan Hacaloğlu Kemal Kılıçdaroğlu Bayram Meral
İstanbul İstanbul Ankara
(A) (1) Uzman yardımcılığına atananlar, en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla açılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (C) düzeyinde puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit sınavlarından bu puana denk puan almış olmak şartıyla Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanı unvanını alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar, istekleri halinde kurumunda ve Devlet Personel Başkanlığınca diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uygun kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının görev yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(B) (1) Personel, Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Uzman ve uzman yardımcısı dışındaki personelin atanması, naklen veya Kamu Personeli Seçme Sınavını kazananlar arasından yapılır.
(C) (1) Başdenetçi, denetçiler ve Genel Sekreter hariç olmak üzere Kurum personeline Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışanlara uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Genel Sekretere Başbakanlıktaki genel müdürlere uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(D) (1) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde, sosyal güvenlik kurumlarında, mahallî idarelerde, mahallî idarelerin bağlı idarelerinde, mahallî idare birliklerinde, döner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlarda, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait kuruluşlarda, iktisadî devlet teşekkülleri ve kamu iktisadî kuruluşları ile bunlara bağlı ortaklıklar ve müesseselerde çalışanlar (hâkimler ve savcılar hariç), kurumlarının izni ile uzmanlık gerektiren işlerde görevlendirilebilirler. Bu şekilde yapılan görevlendirmenin süresi altı ayı geçemez. Ancak ihtiyaç halinde bu süre üç ay daha uzatılabilir. Kurumun bu konudaki talepleri, ilgili kurum ve kuruluşlarca öncelikle sonuçlandırılır. Bu şekilde görevlendirilen personel, kurumlarından aylıklı izinli sayılır. İzinli oldukları sürece memuriyetleri ile ilgileri ve özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler yükselme ve emekliliklerinde de hesaba katılır. Yükselmeleri başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde yapılır.
(E) (1) Kurumun gelirleri şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesine bu amaçla konulacak ödenek,
b) Diğer gelirler.
(F) (1) Başdenetçi, denetçi, Genel Sekreter, uzman ve uzman yardımcıları ile diğer personel, siyasî partilere üye olamazlar; herhangi bir siyasî parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef alan bir davranışta bulunamazlar; görevlerini yerine getirirken dil, ırk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ayırımı yapamazlar; görevleri sebebiyle herhangi bir şekilde öğrendikleri meslekî veya ticarî sırları görevlerinden ayrılmış olsalar bile açıklayamazlar, kendilerinin veya başkalarının yararına kullanamazlar.
(2) Başdenetçi, denetçi, Genel Sekreter, uzman ve uzman yardımcıları; kendilerinin, eşlerinin ve üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve kayın hısımlarının şikâyetlerini inceleyemezler.
(3) Başdenetçi, denetçi, Genel Sekreter, uzman ve uzman yardımcıları ile diğer personel, bu görevleri süresince resmî veya özel hiçbir görev alamazlar, ticaretle uğraşamazlar. Bilimsel yayınlarda bulunma, görevleri veya meslekleri ile ilgili olarak davet edildikleri ulusal veya uluslararası kongre, konferans ve benzeri toplantılara katılma, derneklerde üyelik ve kâr amacı gütmeyen kooperatiflerde ortaklık halinde bu madde hükümleri uygulanmaz.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Deveciler, siz mi konuşacaksınız?
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Evet.
BAŞKAN - Buyurun.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli üyeler; görüşmekte olduğumuz 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanlığı" başlıklı 26 ncı maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunmaktayım; hepinize saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.
1206 sıra sayılı kanun tasarısının en önemli maddelerinden birisi de Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanlığıdır. Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanlığına atanma şartları, en az üç yıl çalışmak, olumlu sicil almak kaydıyla, açılacak yeterlik sınavında girmeye hak kazananlar arasından İngilizce veya yabancı dil tespit sınavında en az (C) düzeyinde puan alması, uluslararası kabul görmüş dil seviye tespit sınavlarından bu veya bu puana denk puan alınması gerekmektedir; bence olumludur. Az evvel, Kamu Denetçiliği Kurumu yardımcılığı sınavında da, atamasında da aynı şeyin konulmasını söylemiştim; burada konulduğunu görüyoruz. Yine, uzman yardımcılıklarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman, uzman yardımcılarının görev ve yetkileriyle ilgili de -yine, az evvel söylemiştim- esas bir yönetmelik düzenlenmesi lazım. Çıkarılacak bu yönetmeliğe göre bunların görev ve yetki alanlarının belirlenmesi gerekmektedir.
Ombudsmanlık kurumunun özelliklerinden bahsetmek istiyorum. Ombudsman, ortaya çıkışından beri, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, gelişmekte olan ülkelerde de hukuk devletinin güçlendirilmesi ve demokratikleşmenin bir elemanı olarak ortaya çıkmıştır. Kurumun popülaritesinin artması nedeniyle, neredeyse, yargı dışında oluşturulan her şikâyet mercii "ombudsman" olarak anılmaya başlanmış, böylece de kurum konusunda bir kavram karışıklığı olduğu izlenimi verilmiştir. Bugün, uluslararası düzeyde, devlet düzeyinde ve yerel yönetimler düzeyinde görev yapan ombudsmanların yanında, ihtisas ombudsmanlarına; askerî, tüketici, çocuk, sinema, basın ombudsmanları gibi ticarî ombudsmanlara; banka, sigorta, taşımacılık ombudsmanları gibi ve bulundukları yerlere göre aile ve üniversite ombudsmanlarına da bazı ülkelerde rastlanmaktadır. Ancak, bir denetim kurumunun ombudsmanlık modeli içerisinde sayılabilmesi için üç temel özelliğe sahip olması gerekmektedir. Bu özellikleri, görevinin tamamından, yetkilerinden ve statüsünden kaynaklanmaktadır. Birbirini tamamlayan bu üç özellikler, birey hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik şikâyetlerin giderilmesinde başvurulan diğer bütün sistemlerden onu farklı kılmakta ve ombudsmana belirgin bir üstünlük sağlamaktadır.
Ombudsmanın görevi, kamu otoriteleri ile bireyler arasındaki ilişkiler nedeniyle ortaya çıkan sorunlarla ilgilenmektedir ve bu sorunları çözmektir. Ombudsman, kamu yönetimine karşı bireylerin şikâyetlerini kabul etmekte ve yaratılan sorunlara bir çözüm getirme çabasına girişmektedir. Kamu otoriteleri, hep birlikte ya da seçenekli olarak devlet, yerel yönetimler ve bağımsız kamu yönetim ve müesseseleri ombudsmanın görev alanına girmektedir, bunların tamamı. Bu durumda ombudsmanın görevleri, ombudsmanın görev alanına giren konular, ombudsmanın görev alanına giren kuruluşlar olarak ayırıma tabi tutularak değişik ülkelerden de örnek vererek açıklamak istiyorum sizlere. Ombudsmanın görev alanına giren konulardan bahsetmek ve sizlere bilgi vermek istiyorum.
Ombudsmanın kamu otoriteleri ile birey arasındaki ilişkilerde müdahale ettiği alan, kurumun uygulandığı ülkelerde kapsam değişikliğine uğramaktadır. Kurumun çıktığı ülke olan İsveç'te ombudsmanın görevi, insan hak ve özgürlüklerinin korunması olarak belirlenmişken, İngiltere'de bu görev yurttaşın kötü yönetime karşı korunması, Fransa'da ise yurttaş ile yönetim arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesi ile yönetsel işlemlerde hakkaniyetin sağlanması olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bugün birçok ülkede ombudsmanlar bu görevleriyle birlikte, sadece bir ya da iki alanda sorumlu olarak bu görevlerini yürütmektedirler.
Yasamıza göre düzenleme yapılmış 10 uncu maddede; ama, bence, tabiî ki, ombudsmanın hukukçu olmaması, zorunlu olmaması burada önemlidir. 10 uncu maddede sadece hukukçulardan değil de, dört yıllık eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisadî ve işletme…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Deveciler; konuşmanızı tamamlayınız.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - …fakültelerinden veya bunlara denkliği kabul edilmiş yabancı öğretim kurumlarından mezun olmak şartı getirilmiştir. Bu, olumlu bir gelişmedir; çünkü, ombudsmanın hukukçu olması, hukukçu gibi gözükse de özelliğinin, ama, hukukçu olması zorunlu değildir. Sadece, insanlar, anayasa hukuku ya da genel hukuk konularındaki derin bilgileri nedeniyle ombudsman adayı olmamalıdır. Önemli olan, ombudsmanın kamu yönetimini iyi bilmesi ve sorunları çözümleyebilme yeteneğine sahip olmasıdır. Hangi kurumun neyle görevli olduğunu, hangi sorunu nereye kadar çözebileceğini bilmek, ombudsman için zorunlu nitelikler olmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Evet, teşekkür ederim.
Buyurun, devam edin.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. Seni kırmayayım Başkanım...
BAŞKAN - Bilmukabele.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanlığı" başlıklı 26 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı (İzmir) ve arkadaşları
"Madde 26- (1) 25 inci maddeye göre uzman yardımcılığına atananlar, en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla açılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (C) düzeyinde puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit sınavlarından bu puana denk puan almış olmak kaydıyla Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanı unvanını alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar, istekleri halinde kurumunda uygun kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutuyorum?
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Ben konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu, imzanız yok bu önergede.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Var efendim.
BAŞKAN - Bir sonrakinde var galiba, burada sizin imzanız yok.
Başka bir arkadaş konuşacaksa… Veya hızlı geçeyim, gerekçeyi okutayım burada, bir sonrakinde var galiba…
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Tamam, gerekçeyi okutun.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 26 ncı maddesinin daha anlaşılır hale getirilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca yeterlik sınavında başarısız olanların kurumda değerlendirilmeleri amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Buyurun.
Personelin atanması
MADDE 27-
BAŞKAN - Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Personelin atanması" başlıklı 27 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı A. Kemal Kumkumoğlu A. Kemal Deveciler
İzmir İstanbul Balıkesir
Erdal Karademir M. Mesut Özakcan İzzet Çetin
İzmir Aydın Kocaeli
Bayram Meral Sami Tandoğdu Ümmet Kandoğan
Ankara Ordu Denizli
"Madde 27 - (1) Personel, Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Uzman ve uzman yardımcısı dışındaki diğer personelin atanması, naklen ya da Kamu Personeli Seçme Sınavını kazananlar arasından yapılır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu?..
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, önergede benim de imzam var; ben konuşacağım.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Ümmet Bey konuşsun; bir dahaki sefere...
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, buyurun.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Sakın karıştırmayın Tandoğdu ile Kandoğan'ı.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - İyi bir ortaklık!..
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; merak etmeyin, benim bu konuşmamdan siz de istifade edeceksiniz, hiç merak etmeyin, kuşku duymayın sayın milletvekilim; çünkü, ben, tamamen teknik bir konuşma yapacağım, bu kanunda gördüğüm eksiklikleri dile getirmeye çalışacağım. O bakımdan, bir İktidar Partisi milletvekili olarak, benim bu konuşmamdan en fazla sizin istifade edeceğinizden hiçbir şüphem yok.
Değerli milletvekilleri, çok önemli bir kanun tasarısı ve bu kanun tasarısıyla ilgili olarak 86 ncı maddeye göre de bir söz hakkım var, başka konuşmayacağım; ancak, bu personel alımıyla ilgili olarak bu 30 yaş meselesi demin de dile getirildi. Milletvekili seçilme yaşının 30 olduğu bir ülkede, uzman yardımcılığına seçilebilme yaşının 35 olmasının haklı ve mantıklı bir izahı yoktur.
Ve yine, uzmanlarda (C) seviyesinde yabancı dil bilgisi aranırken, uzmanlığa geçmek üzere alınan uzman yardımcığında da bunun aranmasının faydalı olduğu düşüncesindeyim.
Ve yine, bir defaya mahsus olmak üzere uzman sayısının yüzde 50'si oranında başdenetçi tarafından kamu kurumlarından atama yapılmasının da doğru olmadığı inancındayım; şunun için: Bu kanun, sizin de bir önergenizle müracaatlar 1 Temmuz 2007 yılında başlayacak; yani, bu kanunun fiilen hayata geçmesi, orada çalışan arkadaşlarımızın göreve başlaması 1 Temmuz 2007 tarihi itibariyle geçerli olacak. Siz daha bir yıllık bir süre varken, uzmanların atanmasını diğer usullerden farklı olarak başdenetçiye yüzde 50'sini geçmemek üzere verirseniz, bunun yanlış olduğu kanısı bende hâkim olmuştur.
Değerli milletvekilleri, yine, önergeniz var -ona da baktım- biraz sonra o da gelecek; o önergenizle, mahallî idarelerde bu kanun hükümlerinin uygulanabilmesiyle ilgili olarak bir değişiklik yapıyorsunuz, kanunun bütünüyle yürürlüğe girmesinden sonra mahallî idarelerdeki iş ve işlemlerle ilgili değerlendirmeler konusunda bu kuruma yetkiyi veriyorsunuz. Peki, zaten bununla ilgili yürürlüğe girme tarihi belli bir tarihte ve bir yıl sonrayı da içine alacak şekilde bir düzenleme yaparsanız, mahallî idarelerle ilgili olarak müracaatların 1 Temmuz 2008… Bunun altını çizmek istiyorum. Ne yapmak istiyorsunuz? Niçin mahallî idarelerle ilgili olarak, mahallî idarelerde yapılan iş ve işlemlerle ilgili olarak yapılacak müracaatları, kanunun bütün maddelerinin tümüyle yürürlüğe girdikten sonra hayata geçirmenin altındaki yatan sebep nedir? Bir AK Partili milletvekili, bunu, gelsin, kürsünden açıklasın. Niçin, diğer bütün kurumlarda daha önceki bir tarihte yürürlüğe girmekte iken, sadece mahallî idarelerdeki yürürlük tarihinin 2008 1 Temmuzundan itibaren olmasının sebebini, geliniz, bir AK Partili milletvekilinden hep beraber dinleyelim.
Değerli milletvekilleri, ben bu kanunla ilgili çok şey söyledim.
Başdenetçivekilinin başdenetçi tarafından seçilmesinin yanlış olduğunu söyledim. Kurul halinde yapılan çalışmalarda, mutlaka, kurulun oylarıyla seçilmesi lazımgeldiğini tekrar ifade ediyorum.
En fazla 10 denetçi seçilmesinin de yanlış olduğunu, kanunda bunun sabit bir rakam olarak zikredilmesi lazımgeldiğini bir kez daha ifade ediyorum.
Başdenetçi yaşının 50 olmasının yanlış olduğunu tekrar dile getirmek istiyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının 1 bölü 10'u… Onu kaldırdınız Allah'a şükür.
İki dönem görev yapma meselesini geçen gün de eleştirdim, tekrar eleştiriyorum; bunlar yanlıştır. Yani, biz milletvekili olarak seçildiğimiz takdirde, ömür boyu seçilme hakkımız olacak; ama, başdenetçi seçtiğimiz kişileri, ikinci dönemden sonra "siz seçilemeyeceksiniz" diye Mecliste bir karar vereceğiz.
Raporun Mecliste okunma meselesinin neticesi ne olacak, belli değil. "Rapor Genel Kurula sunulur..." Ne yapacak Genel Kurul raporu; bu konuyla ilgili hiçbir sarih bir hüküm, maalesef, içerisinde bulunmamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, ek 1 dakikalık süre veriyorum; konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Toparlıyorum.
Altı ay içerisinde bu müracaatların neticelenmesiyle ilgili amir hüküm var; ama, bir madde sonra, altı ay içerisinde bitirilemezse ne olur şeklinde bir başka hüküm var. Yani, bu tür çelişkilerle dolu olan bir kanun tasarısı; ama, hepsi burada söylenmiş olmasına rağmen, maalesef, gözden uzak tutuldu.
Ve yine, yönetmeliğin dokuz ay içerisinde çıkarılması meselesi. Bu ne kadar zor bir iş ki, yönetmeliği dokuz ayda çıkarıyoruz değerli milletvekilleri! Yani, Kamu Denetçiliği Kurumuyla ilgili çıkarılacak yönetmelik bu kadar zor mudur ki; niçin dokuz ay?! Eğer dokuz aysa, niçin bu acele?!
Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısının, biraz sonra, Adalet ve Kalkınma Partisinin oylarıyla kabul edilecek bu kanun tasarısının, eksiklikleriyle beraber, çelişkilerle beraber, yanlışlıklarla beraber, milletimize, memleketimize hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Buyurun:
Personelin malî ve sosyal hakları
MADDE 28-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kamu kurum ve kuruluşlarındaki personelin görevlendirilmesi
MADDE 29-
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Karar yetersayısı Sayın Başkan...
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum; karar yetersayısı yoktur.
Kapanma Saati : 20.14
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.17
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 116 ncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
1206 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Tasarının 29 uncu maddesinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı.
Şimdi, tekrar maddeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Çeşitli Hükümler
Kurumun gelirleri
MADDE 30-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kurumda çalışanların statüsü ve fazla çalışma ücreti
MADDE 31-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Yasaklar
MADDE 32-
BAŞKAN - Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Yasaklar" 32 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı Erdal Karademir İzzet Çetin
İzmir İzmir Kocaeli
Sami Tandoğdu Bayram Meral A. Kemal Deveciler
Ordu Ankara Balıkesir
M. Mesut Özakcan A. Kemal Kumkumoğlu
Aydın İstanbul
Madde 32- (1) Başdenetçi, denetçi, Genel Sekreter, uzman ve uzman yardımcıları ile diğer personel, siyasî partilere üye olamazlar; herhangi bir siyasî parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef alan bir davranışta bulunamazlar; görevlerini yerine getirirken dil, ırk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ayırımı yapamazlar; görevleri sebebiyle herhangi bir şekilde öğrendikleri meslekî veya ticarî sırları görevlerinden ayrılmış olsalar bile açıklayamazlar, kendilerinin veya başkalarının yararına kullanamazlar.
(2) Başdenetçi, denetçi, Genel Sekreter, uzman ve uzman yardımcıları; kendilerinin, eşlerinin ve üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve kayın hısımlarının başvurularını inceleyemezler.
(3) Başdenetçi, denetçi, Genel Sekreter, uzman ve uzman yardımcıları ile diğer personel, bu görevleri süresince resmî veya özel hiçbir görev alamazlar, ticaretle uğraşamazlar. Bilimsel yayınlarda bulunma, görevleri veya meslekleri ile ilgili olarak davet edildikleri ulusal veya uluslararası kongre, konferans ve benzeri toplantılara katılma, derneklerde üyelik ve kâr amacı gütmeyen kooperatiflerde ortaklık durumunda bu madde hükümleri uygulanmaz.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu, siz mi konuşacaksınız efendim?
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Evet.
BAŞKAN - Buyurun.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 25 inci maddedeki konuşmamın eksik kalan bölümüne bu maddede devam etmek zorunda kalıyorum. Çünkü, Sağlık Bakanlığının uygulamalardaki yanlışlıklarını, halkla olan problemlerini… Bizim önerilerimizin bu Mecliste reddedilmesi üzerine, komisyonlarda reddedilmesi üzerine, aramızda bir ombudsmanın oluşmasının çok yararlı olacağı görüşünü gene savunuyorum.
Sağlıkta Dönüşüm Programı altında yapmış olduğu değişiklikler içerisinde kendi Müsteşarı, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı sırf dönersermayeden para alsın diyerek tekrar onu şef ilan etmesi, şef olarak hastaneye ataması… Bunun çözümünü burada kendisini defalarca da uyarmamıza rağmen halledemememiz… Bu yanlışlığı ortadan kaldırmak için de bir ombudsmana ihtiyacımız olduğunu burada dile getirmek istiyorum. Bu konuda da Sayın Sağlık Komisyonu Başkanımız Prof. Dr. Cevdet Erdöl Beyin de ombudsman olarak atanmasını öneriyorum.
Şimdi, aynı şekilde, mecburî hizmet atamalarındaki yapmış olduğu yanlışlıklara karşın, Ordu Vilayetinde 50 tane beldede doktoru yokken, karakışta mağdur olan o bölgemin benden yardım istemesi üzerine -Meclis Başkanlığına vermiş olduğum izin dilekçemle- o bölgede yirmibeş gün doktorluk yaptım. Bu sıkıştırmam, bu doktorluk hizmetimden sonra kuralara Ordu Vilayetinde 34 tane doktoru koyarak atayan bu kişinin, aynı şekilde benim de bir ombudsmanlık görevi yerine getirdiğimi sizler de görmüş oldunuz, arkadaşlarım ve bölge insanlarım da yaşamış oldular.
Şimdi, bir de Karadeniz'de en büyük sorun var; fındık köylüsünün mağduriyeti. Fiskobirlik ve Hükümet arasında bir ombudsmana ihtiyaç var. Bu ombudsmanın bu Meclisten olmasını istiyorum. Bu, çözülmesi zor görünen; ama, aslında çok kolay olan; zira, 25 Nisan 2005 tarihinde çıkartılan bir kararnameyle, SSK'nın ilaç alımındaki anlaşmalı sözleşmenin iptalinden sonra çıkartılan yasayla 6 ilaca devletin ödemiş olduğu fiyat farkı eski parayla tam 100 trilyon lira arkadaşlar. Eğer bugün Fiskobirlik'e 100 trilyon lira para vermiş olsa veyahut da bir bankadan kredisini sağlamasında yardımcı olsa 8 000 000 fındık köylüsünü mağduriyetten kurtaracakken, bu ısrarlarımızı, bu ricalarımızı yerine getirmeyen Hükümet, Fiskobirlik ve fındık köylüsü arasına bir ombudsman atanmasının şart olduğunu görüyoruz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bir tane ombudsman var, her konuda ombudsman yok.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Bir ombudsman hallediyor.
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu, Genel Kurula hitap ediniz.
Sayın Kacır, lütfen…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Sağlık Bakanlığının, Türkiye'nin ihtisas veren hastanelerine imtihana tabi tutmaksızın şef atamalarını ve bu atamış olduğu şeflerin hiçbirini imtihana tabi tutmaksızın, örneğin Numune Hastanesinde herhangi bir klinikte 7 tane şef, Yüksek İhtisas Hastanesinde 5 tane şef, İzmir'de, İstanbul'da, Adana'da ve diğer devlet hastanelerinde, ihtisas veren hastanelerde şeflerin sayısı 1'den, 2'den 6'lara, 7'lere çıktı. Fakat, arkadaşlar, bu şef atamalarındaki mağduriyet... Şef bol, ama, klinik yok! Bu hastaneler ihtisas veren hastaneler, uzman hekim yetiştiren hastaneler. Bu hastanelerdeki şeflerin bu denli sınavsız, ihtisas imtihanına girmeksizin, şeflik imtihanına girmeksizin atamalarının komplikasyonlarını, tayin olan, mecburî hizmetle veya ihtisas sahibi olmuş olan doktorların bölgedeki yapmış oldukları yanlışlıklarla, hatalarıyla insanların canlarının yok olduğunu görüyoruz. Bu yanlışlıkları, bu aksaklıkları ortadan kaldırmak için, Sağlık Komisyonunun altında, Sağlık Komisyonunun kendisinde konuşmalarımızı, uyarılarımızı hiçe sayan bu Sağlık Bakanı ile halk arasında, vatandaş arasında, hasta arasında ve bizim aramızda bir ombudsman olması gerektiğine inanıyorum. O nedenle, bu hassasiyetimizin, bu içten duygularımızın, bu konsensüsün oluşabilmesi için, bütün milletin, bütün isteklerini yerine getirebilmesi için, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ile AK Parti Grubunun ve, Anavatan Partisi Grubunun ve grubu olamayan diğer milletvekili arkadaşlarımızın sevgi içerisinde, hoşgörü içerisinde, dayanışma içerisinde ülke menfaatlarına, ülke çıkarlarına yararlı yasalar çıkaracağı inancımla hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Başdenetçi veya denetçiler hakkında ceza soruşturması ve kovuşturması usulü
MADDE 33-
BAŞKAN - 1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Başdenetçi veya denetçiler hakkında ceza soruşturması ve kovuşturması usulü" başlıklı 33 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı A. Kemal Kumkumoğlu A. Kemal Deveciler
İzmir İstanbul Balıkesir
Erdal Karademir M. Mesut Özakcan İzzet Çetin
İzmir Aydın Kocaeli
Bayram Meral Mustafa Özyürek
Ankara Mersin
Madde 33- (1) Başdenetçi ve denetçilerin görevleri nedeniyle bir suç işledikleri öne sürüldüğü takdirde haklarında ceza soruşturması ve kovuşturması yapılabilmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının iznine bağlıdır. İzin verilmesi veya verilmemesine ait karara karşı itiraz mercii Danıştayın ilgili dairesidir.
(2) Başdenetçi ve denetçiler hakkındaki hazırlık soruşturması Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından gerçekleştirilir. Açılacak kamu davası, Yargıtayın ilgili ceza dairesinde görülür. Temyiz mercii, Yargıtay Ceza Genel Kuruludur.
(3) Bu maddede hüküm bulunmayan hususlarda 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.
(4) Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlara ilişkin suçüstü hâli genel hükümlere tâbidir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Konuşacaksınız…
Buyurun Sayın Özyürek.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz madde, başdenetçi ve denetçilerin özel bir yargılama usulüne tabi tutulmasıyla ilgili maddedir.
Değerli arkadaşlarım, biz, 2002 seçimlerine girerken milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasını hep istedik ve Adalet ve Kalkınma Partisi de istedi; fakat, ne yazık ki, o günden bugüne herhangi bir adım atılamadı.
Biz, milletvekili dokunulmazlığının sınırlandırılmasını gündeme getirdiğimizde, Adalet ve Kalkınma Partisi sözcüleri dediler ki, sadece milletvekili dokunulmazlığını kaldırmak yetmez, tüm bürokratların da dokunulmazlığını kaldıralım dediler. Biz de hep bu tartışmalarda dedik ki, buyurun, kimin dokunulmazlığı varsa, hepsini kaldıralım.
Kaldı ki, bürokratlarla ilgili dokunulmazlık denilen özel yargılama yöntemi yasalarla düzenlenmiştir, herhangi bir anayasal değişikliğe ihtiyaç yoktur.
Şimdi, burada, Adalet ve Kalkınma Partisinin getirdiği bu tasarıda denetçilere, başdenetçiye özel bir yargılama usulü getiriliyor. Yani, onların ifadesiyle, bir anlamda dokunulmazlık sağlanıyor.
Şimdi, eğer, siz, bürokratlara dokunulmazlık getiriliyor, onların özel bir yargılama usulüne tabi tutulmasına biz karşıyız diyorsanız, niçin bu özel yargılama usulünü getiriyorsunuz? Bu, bir çelişki. Değerli arkadaşlarım, esas çelişki, bürokratların özel yargılama usulünün bir dokunulmazlık gibi topluma sunulmasıdır ve milletvekili dokunulmazlığıyla karıştırılmasıdır. O nedenle, bu vesileyle, bir kez daha ifade etmek istiyorum ki, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasını istiyoruz. Eğer Adalet ve Kalkınma Partisi, hangi bürokratın, kimin bir dokunulmazlığı var ve onu kaldıralım diyorsa, onların dokunulmazlıklarının kaldırılmasına da karşıyız.
Değerli arkadaşlarım, dünden beri, burada, bu kamu denetçiliğiyle ilgili tasarıyı tartışıyoruz. Ne yazık ki, Adalet ve Kalkınma Partisinin, İçtüzükte yer alan temel yasa kavramını yanlış ve çok geniş yorumlaması nedeniyle, burada, biz, bazı önlemler almaya, sözümüzün kısıldığı noktada, başka bir noktada söz hakkı almaya çalıştık; ama, yapılan görüşmelerde, konuşmalarda şu ortaya çıktı ki, temel yasa uygulaması abartılı bir şekilde, genel çerçevesini de aşacak şekilde yorumlanmıştır. Bundan sonra, temel yasa konusunda birbirimizi ikna etmeye, gruplararası bir mutabakat sağlamaya çaba harcayacağız.
Elbette, geçmişte, Ceza Kanunu gibi, Medenî Kanun gibi kapsamlı, önemli düzenlemeler ihtiva eden yasalar geldiği zaman -bunların temel yasa olduğunda hiç kuşku yok- bu noktada birbirimize yardımcı oluruz. Örneğin, şu anda Adalet Komisyonunda görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu gibi yüzlerce madde içeren ve kapsamlı, sistematik bir yasa görüşülürken de temel yasa uygulaması yapılmasında hiçbir sorun yoktur; ama, 10 maddelik, 15 maddelik tasarıları temel yasa gibi algılamak son derece yanlıştır. Bu noktalarda bir açıklığa, birbirimizi anlayan bir noktaya gelmiş olmamızdan, ben, son derece…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özyürek, konuşmanızı tamamlayınız.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - …mutlu oldum.
Bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özyürek.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Genel Sekreter ve personel hakkında ceza soruşturması ve kovuşturması usulü
MADDE 34-
BAŞKAN - Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı Kanun Tasarısının "Genel Sekreter ve personel hakkında ceza soruşturması ve kovuşturması usulü" başlıklı 34 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı A. Kemal Kumkumoğlu A. Kemal Deveciler
İzmir İstanbul Balıkesir
Erdal Karademir M. Mesut Özakcan İzzet Çetin
İzmir Aydın Kocaeli
Bayram Meral
Ankara
Madde 34- (1) Genel Sekreter, uzman ve uzman yardımcılarının görevleri nedeniyle bir suç işledikleri ileri sürüldüğü takdirde ceza soruşturması ve kovuşturması yapılabilmesi, Başdenetçinin iznine bağlıdır. İzin verilmesi veya verilmemesine ilişkin karara karşı itiraz mercii Ankara Bölge İdare Mahkemesidir.
(2) Genel Sekreter, uzman ve uzman yardımcıları ile diğer personel hakkındaki hazırlık soruşturması, suçun işlendiği yer Cumhuriyet başsavcısı veya görevlendireceği Cumhuriyet savcısı tarafından gerçekleştirilir. Açılacak kamu davası aynı yer mahkemesinde görülür.
(3) Bu maddede hüküm bulunmayan hususlarda, Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.
(4) Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlara ilişkin suçüstü hâli genel hükümlere tâbidir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) -Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN -Sayın Deveciler siz mi konuşacaksınız?
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Evet.
BAŞKAN - Buyurun.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli üyeler; az evvel görüştüğümüz 33 üncü maddede, başdenetçi ve denetçiler hakkında ceza soruşturması ve kovuşturma usulünü görüştük ve bu maddede, başdenetçi ve denetçilerin soruşturulması Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının iznine bağlandı ve şöyle diyor: "Başdenetçi ve denetçilerin görevleri sebebiyle bir suç işledikleri öne sürüldüğü takdirde haklarında ceza soruşturması ve kovuşturması yapılabilmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının iznine bağlıdır. İzin verilmesi veya verilmemesine ilişkin karara karşı itiraz mercii Danıştayın ilgili dairesidir."
Şimdi ise, 34 üncü maddeye göre, genel sekreter, uzman ve uzman yardımcılarının işledikleri suçlar nedeniyle soruşturma ve kovuşturması başdenetçinin iznine bağlanmaktadır. Aynen orada da şunu söylüyor: "Genel sekreter, uzman ve uzman yardımcılarının görevleri sebebiyle bir suç işledikleri öne sürüldüğü takdirde ceza soruşturması ve kovuşturma yapılabilmesi başdenetçinin iznine bağlıdır. İzin verilmesi veya verilmemesine ilişkin karara karşı itiraz mercii Ankara Bölge İdare Mahkemesidir."
Şimdi bakınız, bu yapılan, 33 üncü maddede yaptığınız düzenleme de, 34 üncü maddede yapılan düzenleme de, kesinkes doğru bir düzenleme değildir. Çünkü, şöyle bir 2002 seçimlerine gidelim. 2002 seçimlerinde, başta Genel Başkanımız Deniz Baykal ve Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP sözcüleri, bütün yapmış olduğu mitinglerde, basın açıklamalarında, açık oturumlarda, iktidara geldiklerinde dokunulmazlıkları kaldıracakları sözünü vermişti. Vatandaşımız da, halkımız da 2002 seçiminden evvel, 1999-2002 arası ülkemizi yöneten siyasîlerin fazla yolsuzluklara bulaştıkları için ve bizler de söz verdiğimiz için bundan dolayı her iki partiyi Meclise, Parlamentoya gönderdiler.
Şimdi, ama bakıyoruz, bu dokunulmazlıkları bir kenara ittik. Seçimlerden beri, biz verdiğimiz sözlerin yerine getirilmesi için, her defasında, her platformda, başta Genel Başkanımız, grup başkanvekillerimiz, bütün milletvekillerimiz, her platformda halkımıza verilen bu sözlerin yerine getirilmesini istiyoruz, dokunulmazlıkların kaldırılmasını istiyoruz; ama, nedense, AKP buna bir türlü yanaşmamaktadır.
Şimdi, bakıyoruz, niçin, böylesi, kamuoyunun saygınlığını kazanması şart olan bir kurumun, ombudsmanlık kurumunun başdenetçisini, denetçisini, genel sekreter, uzman ve uzman yardımcılarını dokunulmazlık zırhına alıyoruz? Mecliste kaldıramadık.
Bunu defalarca söylüyoruz. Zaman zaman, bizim Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerinin de dokunulmazlıklarla ilgili savcılıktan fezlekeleri geliyor, AKP milletvekillerinin de fezlekesi var, 150'ye yakın fezleke var; ama, biz, Cumhuriyet Halk Partililer olarak, her zaman için, gerek Adalet ve Anayasa Komisyonlarından oluşan Karma Komisyonda gerekse yapmış olduğumuz konuşmalarda veya fezlekelerin Mecliste görüşülmeleri esnasında dokunulmazlıklarımızın kaldırılıp, yargılanmamızı istiyoruz; fakat, nedense, siz, her zamanki gibi, çıkardığınız yasalarda da çoğunluğunuza güvenerek, bunda da bizim dokunulmazlıklarımızın kaldırılmasına müsaade etmiyorsunuz.
Siz kendi dokunulmazlıklarınızı kaldırmayabilirsiniz; ama, hiç olmazsa, müsaade edin, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırınız.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Seçimde hepsi kalkacak! Seçimde hiç dokunulmazlığınız kalmayacak!
ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Siz, bırakın dokunulmazlıkları kaldırmayı, kendinizin, milletvekillerinizin, belediye başkanlarınızın, bakanlarınızın, daha evvelden, milletvekili seçilmeden evvel işlemiş olduğu suçlardan veya milletvekili seçildikten sonra yapmış oldukları olaylardan dolayı ceza almalarını kaldırabilmek için, zaman zaman, getirilen kanunların çeşitli maddelerine bunu adapte etmeye çalışıyorsunuz.
Bakınız, daha geçen gün burada bir yasa görüşülürken, af niteliğindeki, 330 çoğunluk isteyen bir yasa görüşülürken, eskiden belediye başkanlığı yapmış, eskiden belediye bürokratlığı yapmış, şu anda milletvekili olan ve halihazırda da belediye başkanlığı yapan bazı arkadaşlarınızı kurtarabilmek için bir yasa getirdiniz, madde ilavesi yaptınız…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Bitiriyorum.
BAŞKAN - Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Ama, ne yazık ki, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımızın ret oylarıyla ve sizin içinizde bulunan bazı sağduyulu arkadaşlarımızın göstermiş olduğu hassasiyetle 321 oyda kaldı ve bu değişikliği ve bu affı, kendi kendinizi affetmeyi bir türlü gerçekleştiremediniz; ama, bazı bakanlarla ilgili, bugüne kadar altı yedi sefer af çıkardınız.
Yine, bu hafta içerisinde, Adalet Komisyonunda görüşülen bir af yasasında, Sayın Maliye Bakanı hakkında -yedi kere affettik, sekizinci af gelmişti- hayalî ihracat ve naylonfaturayı bilerek kullananların da af kapsamına alınmasıyla ilgili, orada da Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımızın vermiş olduğu onurlu mücadele neticesi, bu da Adalet Komisyonunun kapsamından çıkartıldı.
Ne yazık ki, bunları her zaman yapıyorsunuz; ama, seçim kapıda, seçim geliyor. Bunların hesabını halka sandıkta vereceksiniz. İlk yapılan seçimlerde, aynen, 1999-2002 yılları arasında yapılan yolsuzlukların hesabını, halkımız, nasıl 2002 seçimlerinde o partilerden sorduysa, önümüzdeki kasım ayında yapılacak seçimlerde sizlerden de soracaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Deveciler, teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Emeklilik
MADDE 35-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bütçe ve harcama
MADDE 36-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Karar yetersayısı Başkanım…
BAŞKAN - Oya sundum; sonra, bir sonrakinde.
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Söyledim…
BAŞKAN - … Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kadrolar
MADDE 37-
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Karar yetersayısı istiyoruz.
BAŞKAN - Maddeyi ekindeki listeyle birlikte oya sunacağım ve karar yetersayısını da arayacağım.
Sayın milletvekilleri, 37 nci maddeyi ekli listesiyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yetersayısı vardır; madde kabul edilmiştir.
MADDE 38-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, yeni madde ihdasına dair 1 önerge vardır.
Malumlarınız olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan; ancak, tasarı veya teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İçtüzüğün 87 nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla -21 üyesiyle- katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım; Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması halinde ise, önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sayılı kanun tasarısına 38 inci maddeden sonra gelmek üzere bir madde eklenmesini ve bundan sonra gelen maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nevin Gaye Erbatur Türkân Miçooğulları Mustafa Özyürek
Adana İzmir Mersin
Tuncay Ercenk Birgen Keleş Bülent Baratalı
Antalya İstanbul İzmir
Madde 39- Kadın hakları ile ilgili çıkacak olan sorunlarda kadın-erkek eşitliğini sağlamak üzere bir kadın-erkek eşitliği kamu denetçisi görevlendirilir.
BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Salt çoğunluğumuz yok, katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan, önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Yeni madde ihdasıyla ilgili 1 önerge daha vardır; o önergeyi de okutup, aynı işlemi tekrarlayacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sayılı Kanun Tasarısına 38 inci maddeden sonra gelmek üzere bir madde eklenmesini ve bundan sonra gelen maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nevin Gaye Erbatur Türkân Miçooğulları Birgen Keleş
Adana İzmir İstanbul
Mustafa Özyürek Tuncay Ercenk Bülent Baratalı
Mersin Antalya İzmir
Mehmet Kartal
Van
Madde 39.- Çocuk hakları ile ilgili sorunların çözümünde yetkili olmak üzere çocuk hakları kamu denetçisi görevlendirilir.
BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmadığından, önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Yönetmelik
MADDE 39-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 1-
BAŞKAN - Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının geçici 1 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan "Komisyon" ibaresinin "Başkanlık" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İrfan Gündüz Yahya Akman T. Ziyaeddin Akbulut
İstanbul Şanlıurfa Tekirdağ
Mehmet Kurt Muharrem Eskiyapan
Samsun Kayseri
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Komisyon takdire bırakıyor, Hükümet katılıyor.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kurumun Komisyon yerine Başkanlığa başvurması, 11 inci maddede yapılan değişiklikle kabul edildiğinden, buna paralel olarak geçici 1 inci maddede aynı değişikliğin yapılması gerekmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 2-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 3-
BAŞKAN - Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının geçici 3 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı Erdal Karademir İzzet Çetin
İzmir İzmir Kocaeli
Bayram Meral M. Mesut Özakcan A. Kemal Kumkumoğlu
Ankara Aydın İstanbul
A. Kemal Deveciler
Balıkesir
Geçici Madde 3- (1) İlk Başdenetçi ve denetçilerin seçiminin bitiminden sonra Başdenetçi tarafından doksan gün içinde; bir defaya mahsus olmak ve ekli (1) sayılı listede yer alan Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanı unvanlı serbest kadro adedinin yüzde ellisini geçmemek üzere, 25 ve 26 ncı maddelerdeki şartlara bakılmaksızın, uzman olarak kamu kuruluşlardan atama yapılabilir.
(2) Şu kadar ki, uzman olarak atanacakların Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan genel şartları taşımaları ve 25 inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde sayılan niteliklere ve mesleklerinde en az beş yıllık deneyime sahip olmaları gerekir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özyürek.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının geçici 3 üncü maddesi, başdenetçiye atama yetkisi veren bir madde.
Bu kurumun 100 personeli var; uzman var, diğer personel var. Bu 100 personeli de atama yetkisi başdenetçiye veriliyor. Bu, olağanüstü bir yetki. Bu, büyük sakıncalar doğuracak bir yetki. Herhangi bir çerçeve de çizilmiyor; yani, şu esaslara göre böyle bir atama yapar da denilmiyor. Onun için, bu düzenleme, özellikle bu geçici 3 üncü madde, uygulamada büyük sorunları, sıkıntıları beraberinde getirecek bir düzenlemedir.
Değerli arkadaşlarım, görüşmekte olduğumuz Kamu Denetçiliği Kurumuyla ilgili tasarının sonlarına gelmiş bulunuyoruz. Bu konuyla ilgili bazı şeyler, bazı düşüncelerimizi ifade etmek istiyorum. Bu, yeni bir kurum. Bu kurumun toplumda etkin olması, amacına uygun olarak çalıştırılabilmesi için, buraya atanacak kamu başdenetçisinin nitelikleri ve atama şekli son derece önemlidir. Eğer, Adalet ve Kalkınma Partisi, nasıl olsa bizim çoğunluğumuz var, istediğimiz kişiyi atarız anlayışıyla buraya bir atama yaparsa, bu, ölü doğar, eksik doğar. Hem Meclis içinde hem Meclis dışında bir uzlaşma arayarak kamuoyunda saygınlık yaratmış olan kişiler arasından bir seçim yapılırsa, bu kurum, daha başlangıçta doğru bir yaklaşımla ortaya çıkar ve işlerlik kazanır. Onun için, buraya atanacak başdenetçi ve denetçilerin nitelikleri, kalitesi son derece önemlidir. Şimdi, bazı kurumlar kurulur; ama, siz, o kurumları işletecek kişileri atarken, o kişileri belirlerken yeterli özeni göstermezseniz o kurum ölü doğar. O bakımdan, büyük umutlarla, büyük beklentilerle bir yasa tasarısı çıkarıyoruz ve istiyoruz ki, toplumda saygınlığı olan, herhangi bir karar verdiği zaman adaletinden şüphe edilmeyen bir kişiyi başdenetçi olarak atayalım. Elbette, bu nitelikte pek çok insan var toplumumuzda, adalet anlayışıyla, tarafsız kişiliğiyle, çalışmalarıyla kendini kabul ettirmiş kişiler var. Bunlar, çok rahat bir şekilde bulunabilir ve bir uzlaşma içinde bu kişiler göreve getirilebilir; ama, bu yapılmayıp da "bizim nasıl olsa çoğunluğumuz var; bize yakın birisi olsun, bizim anlayışımızda birisi olsun" dediğiniz zaman toplumun büyük kesiminin karşı çıkacağı, uygun bulmadığı bir atamayla yola çıkmış oluruz ve verilen bunca emeğe, bu konudaki umutlara yazık olur. Onun için, özellikle bu yasanın sonuna geldiğimiz bu aşamada hatırlatmak istiyorum ki, bu göreve, toplumda saygınlık kazanmış kişileri mutabakatla seçelim ve işlerliği olan çağdaş bir kurumu, Batı demokrasilerinde var olan bir kurumu Türkiye'de de işler hale getirelim.
Bu dileğimizi, bu temennimizi, bu vesileyle açıklamak istiyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özyürek.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Bir düzeltmemiz var Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Geçici madde 3'ün birinci fıkrasının son cümlesi "uzman olarak kamu kurum ve kuruluşlarından" diye bir ilavemiz olacak; "atama yapılabilir…"
BAŞKAN - Evet, gerekli not alınmıştır, gerekli düzeltme yapılacaktır.
Teşekkür ederim.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Ben teşekkür ederim.
BAŞKAN - Düzeltmeyle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 4-
BAŞKAN - Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının geçici 4 üncü maddesinde geçen "tutum ve davranışları hakkında" ibaresinden sonra gelmek üzere "Kanun bütünüyle" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İrfan Gündüz Yahya Akman Ziyaeddin Akbulut
İstanbul Şahlıurfa Tekirdağ
Muharrem Eskiyapan Mehmet Kurt
Kayseri Samsun
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe…
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun tüm maddeleri eş zamanlı olarak yürürlüğe girmeyeceğinden, mahallî idareler açısından uygulama tarihi hususunda tereddüt oluşmaması amacıyla bu değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Yürürlük
MADDE 40-
BAŞKAN - Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının 40 ıncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.
İrfan Gündüz Yahya Akman Ziyaeddin Akbulut
İstanbul Şahlıurfa Tekirdağ
Muharrem Eskiyapan Mehmet Kurt
Kayseri Samsun
"(1) Bu Kanunun 17 nci maddesi 1 Temmuz 2007, diğer maddeleri 1 Ekim 2006 tarihinde yürürlüğe girer."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İlk Başdenetçi ve en az beş denetçinin seçimi ile Kurumun kurulması öngörülmüş ve Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün sonra Komisyon tarafından Başdenetçi ve beş denetçi seçimi için aday adaylığı başvuru sürecinin başlayacak olması ve bu tarihin de Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatil dönemine rastlaması nedeniyle bu değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Yürütme
MADDE 41-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, ikinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır.
Tasarının tümünün oylamasından önce, tasarının leh ve aleyhinde söz talepleri vardır.
Aleyhinde, Sayın Ümmet Kandoğan, Denizli; buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Tasarının tümü oylanmadan önce, oyumunun rengini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum.
Ben, bu kanun tasarısı görüşülmeye başlandığında bu kanun tasarısının, Türkiye Büyük Millet Meclisinde etraflıca tartışılıp, görüşülüp, en faydalı bir şekilde çıkarılacağı inancındaydım ve bu nedenle de, kanun tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisine geldiğinde, bu tasarıyla ilgili düşüncelerim son derece olumluydu ve olumlu oy vermeyi düşünmüştüm; ancak, tasarı görüşülürken benim de burada dile getirdiğim birçok hususla ilgili hiçbir değerlendirme yapılmadan, bu konularla ilgili görüşlerimizin doğru veya yanlış olduğu hiçbir şekilde ileri sürülmeden görüşmeler tamamlandı.
Gönül isterdi ki, bu kanun tasarısıyla ilgili olarak bizim eleştirilerimiz, önerilerimiz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu tarafından da değerlendirilsin. Belki önermiş olduğumuz hususlardan birkaç tanesi sizlerin de oylarıyla değiştirilip, kanun tasarısının çok daha iyi bir şekilde çıkması arzumuzdu; ancak, bunu gerçekleştiremedik ve bu nedenle, başlangıçta, bu konunun lehinde oy kullanacağımı düşünmüş olmama rağmen, bu geldiğimiz noktada, maalesef, bu eksikliklerden, yanlışlıklardan dolaylı bu kanun tasarısının lehinde oy kullanamayacağımı ifade etmek istiyorum.
Yine, bu kanun tasarısının, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından, Kamu Denetçiliği Kurumunun Anayasada yer almaması, Anayasada bir karşılığı olmaması nedeniyle bir kez daha Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderilme ihtimalinin olduğunu da, en azından tutanaklara geçirtmek için söz almış bulunuyorum.
Gönül arzu ederdi ki, bizim önerilerimiz ve isteklerimiz doğrultusunda bu kanun tasarısında gerekli düzeltmeler yapılmış olsaydı; ancak, bu şansı kaçırdık. Türkiye için son derece önemli olan ve uygulamaya geçtiğinde Türkiye'deki vatandaşlarımıza çok büyük faydalar sağlayacak olan bir kanun tasarısını, daha hayata geçirmeden, maalesef, bu yönleriyle kabul etmiş olmamızdan dolayı, ben, bu kanun tasarısının aleyhinde oy kullanacağımı ifade ediyor; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Lehte, oyunun rengini belirtmek üzere, Ertuğrul Yalçınbayır... Yok.
Sayın Resul Tosun, buyurun.
RESUL TOSUN (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…
YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) - Ümmet ve Resul peş peşe geldiler.
RESUL TOSUN (Devamla) - Eh, Ümmet ve Resul peş peşe konuşunca Ümmet'in değil, Resul'un sözü geçerlidir biliyorsunuz.
Evet, latife bir yana, değerli arkadaşlar, 3 Kasım 2002 yılında yeni görevine başlayan 22 nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi, hakikaten, sessiz devrimlere imza atmış, bunun muharrik gücünü, motor gücünü AK Parti oluşturmuş; ancak, zaman zaman, muhalefet partilerinin de, bu istikamette, lehte, demokratikleşme istikametinde desteklerine şahit olmuşuzdur; onlara da, Meclisimize de müteşekkiriz.
22 nci Dönemde, hakikaten, demokratikleşme istikametinde Kopenhag Kriterleri diye özetlenen, demokratikleşme, insan hakları, özgürlükler alanında, Meclisimiz, bu dönemde bir tarih yazmıştır. Bu tarihi yazarken, başta İktidar Partisi milletvekilleri ve katkıda bulunan muhalefet partisi milletvekillerini de takdir etmeden geçmek, kadirşinassızlık olur.
Değerli arkadaşlar, bu sessiz devrimlerden birisi de, kamu denetçiliği adı altında 1206 sıra sayısıyla iki gündür görüştüğümüz ve tamamladığımız, son derece önemli, Türkiye açısından, Türkiye'deki demokratikleşmeyi olgunlaştırma açısından atılmış en önemli adımlardan birisidir bu 1206 sıra sayılı kanun tasarısı.
Ne getiriyor; kamu denetçiliği diye aslında isim konmuş, tam oturuyor mu, oturmuyor mu, bunu tartışmanın bir anlamı yok. Ancak, bugüne kadar, aslında, idarenin her türlü eylemine ve işlemine karşı, tavır ve davranışlarına karşı vatandaşlarımızın haklarını arayabilmek için başvurabilecekleri, bugüne kadar, kurullar düzeyinde, kurumsallaşmamış birtakım merciler vardı.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Ne demek; mahkemeler kurumsal değil mi?!
RESUL TOSUN (Devamla) - Aslında, bizden önceki dönemde, 57 nci Hükümet döneminde kurulan insan hakları kurulları vardı ilçelerde ve illerde ve bunun da üzerinde, tabiî ki, kanunla kurulmuş tek komisyon olan Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, aslında, Avrupa'daki ombudsmanlık kurumunun, âdeta, görevini ifa etmeye gayret eden bir komisyondu; ancak, kurumsallaşma yoktu.
Bizden önceki 57 nci Hükümet döneminde, Hikmet Sami Türk Bey zamanında, aslında, bir tasarı hazırlanmıştı; fakat, o dönemde kurulan insan hakları kurulları olsun ve biz gelip de devraldığımızda -insan hakları kurullarını, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu olarak ele aldığımızda değerli arkadaşlar- bu ombudsmanın, idarenin eylemlerine, işlemlerine karşı bireyin, vatandaşın hakkını, hukukunu koruyacak olan il ve ilçe insan hakları kurullarının üyelerinin, emniyet müdürlerinden, jandarma komutanından, savcıdan, millî eğitim müdüründen, sağlık müdüründen, yani, kimden şikâyet ediliyorsa onların bu kurulların içine getirildiğini görmüştük. Yine, bu dönemde, Komisyonumuzun ikazları neticesinde bu değiştirilmiş ve tamamen, bir vali yardımcısının başkanlığında, koordinasyonunda sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinden oluşan daha demokratik kurullar haline gelmişlerdir; ancak, bunlar kuruldur, kurum değildir, herhangi bir müeyyidesi de yoktur. Bir de, vatandaşlar, buralara, bugüne kadar müracaat etmekte hep çekimser kalmışlar, ürkmüşler ve devlet kapısına gider gibi algılamışlar ve maalesef, çok olumlu sonuçlar aldığımızı söylememiz mümkün değil.
İşte, bu Kamu Denetçiliği Yasa Tasarısını yasalaştırdıktan sonra, artık, hiç kimseden emir ve talimat almayan... Çünkü, yasada onu da belirttik, hiçbir merci, hiçbir kimse, görevleriyle ilgili emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. İstisna tuttuğumuz 4 madde dışında, yönetimin bütün icraatlarında, bütün eylemlerinde, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını, adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygı, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunma yetkisine sahip...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RESUL TOSUN (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Tosun; 1 dakikalık süre içinde konuşmanızı tamamlayınız.
RESUL TOSUN (Devamla) - Eğer, seçilen ombudsman diye de Avrupa'da bildiğimiz bu başdenetçi, kamu denetçisi, hakikaten bu şartları haiz, liyakatli biri olur, kimseden emir, talimat almaz da insan haklarını göz önünde bulundurursa, artık, bugünden sonra, bu yasa yürürlüğe girdikten sonra, kamu denetim sistemi kurumu oluştuktan sonra, Türkiye'de de, artık "Berlin'de hâkimler var" dendiği gibi "Ankara'da da kamu denetçisi vardır" dedirtebilecek bir sistemi Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak oluşturuyoruz.
Ülkemize, insanımıza hayırlı olsun diyorum.
Lehte konuşacağımı belirttim.
Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, oylama için 4 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 4 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 4 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Sayın milletvekilleri, görüşmeler devam edecektir; arkadaşlarımız Genel Kuruldan ayrılmasınlar.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının (1/1158) tümü üzerindeki açıkoylama sonucunu arz ediyorum:
Oy sayısı : 252
Kabul : 249
Ret : 2
Çekimser : 1 (x)
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum.
Sayın milletvekillerimize ve televizyonlarda bizi izleyen izleyicilerimize Sayın Bakanın bir teşekkür konuşması olacak.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; toplum hayatımız bakımından son derece faydalı olacağına inandığımız bir reformu daha sizlerin çabalarıyla gerçekleştirmiş bulunuyoruz. İnanıyoruz ki, Kamu Denetçiliği Kurumu hayata geçtiğinde, vatandaşlarımız, devletle olan ihtilaflarında alternatif bir çözüme daha kavuşmuş olacaklardır. Dolayısıyla, devlet-millet kaynaşması açısından, vatandaşın idareye, devlete güveni açısından alternatif bir kurum toplum hayatımıza kazandırılmış olmaktadır.
Bu tasarının yasalaşması sırasında gösterdiğiniz çaba, destek ve gayretten dolayı, teker teker tüm milletvekillerimize, siyasî parti gruplarımıza ve komisyon çalışmalarında emeğini, katkısını esirgemeyen hem Plan ve Bütçe Komisyonunun Başkan ve üyelerine, hem Avrupa Birliği Uyum Komisyonunun Sayın Başkan ve üyelerine ve sabırla bu oturumları yönetip bunun yasalaşmasında çaba gösteren, dirayet gösteren Başkanlık Divanın Sayın Başkan ve üyelerine huzurunuzda teşekkür ediyorum.
Bu yasanın milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, biz de, size ve şahsınızda Hükümetimize, böyle bir tasarıyı Meclisimize getirip kanunlaşmasına vesile olduğunuz için teşekkür ediyoruz.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 21.16
(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.25
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 116 ncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Sayın milletvekilleri, 5 inci sırada yer alan, Mardin Milletvekili Nihat Eri ve 4 Milletvekilinin; Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
7.- Mardin Milletvekili Nihat Eri ve 4 Milletvekilinin; Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (2/813) (S. Sayısı: 1205) (x)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 1205 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde, Anavatan Grubu adına İbrahim Özdoğan, Erzurum Milletvekili; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Tacidar Seyhan, Adana Milletvekili.
Şahısları adına konuşmacılar: Recep Garip, Mücahit Daloğlu, Tacidar Seyhan ve İbrahim Özdoğan.
İlk söz, tasarının tümü üzerinde, Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan'a aittir; Anavatan Grubu adına.
Sayın Özdoğan, buyurun.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 1205 sıra sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu raporu üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına, geneli üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu teklife sektör temsilcileri tepki göstermektedir. Birkaç yüz istasyonu kurtaracak düzenleme sektördeki iç barışı bozacaktır. Çünkü, akaryakıtta lisanslama işlemini geçen yıl tamamlayan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, 1 500'ü aşkın bayie 57 156'şar YTL ceza kesmiştir. Bayilerin isteği üzerine, Enerji Bakanlığının, cezaların affedilmesi yönünde bir çalışma başlattığı dile getirilmişti. 13 Haziran itibariyle LPG lisansı vermeyi kesecek EPDK'nın, sektördeki 1 000'e yakın otogaz istasyonunu kapatabileceği gündemdedir. Haziran itibariyle 6 000'e yakın LPG lisansı başvurusunu kabul eden Enerji Üst Kurulu, bunların 5 000'e yakınını sonuçlandırmıştır. 1 000 civarındaki otogaz istasyonunun ise, noksanlıkları yüzünden, belgeleri geri gönderilmiştir. Lisans alımının bitmesi, af anlamına gelecek bir kanunî düzenlemenin yapılması yanlış olacaktır; çünkü, akaryakıt sektöründe yapılamayan bir uygulamanın LPG'de yapılması doğru değildir.
(x) 1205 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Bu düzenleme girişimine, LPG akaryakıt sektörünü temsil eden endüstri örgütleri ve bayi sendikaları karşıdır. Sektörün çok büyük bir bölümünün karşı olduğu bir düzenlemenin, kurallara uymamış olan birkaç yüz istasyonu kurtarmak amacıyla yapılması uygun değildir. Bu konuda, öncelikle, EPDK'nın lisans ve değerlendirme sürecinin tamamlanması gerekmektedir. Daha sonra, konumuyla ilgili yeni yaklaşımlar ve ihtiyaçlar doğrultusunda öneri getirilebilir.
Bu kanun teklifiyle, noksanlıklarını tamamlamayan 900 kadar otogaz istasyonundan 300-400 kadarı kapanmaktan kurtulacaktır. Değişiklik sayesinde, bu tür istasyonlar, işyeri açma ve çalışma ruhsatı olmadan 2007 sonuna kadar çalışabilme imkânına kavuşmaktadır.
Geçtiğimiz yıl yasalaşan Sıvılaştırılmış Petrol Gazları Piyasası Kanununa göre, piyasada faaliyet gösteren şirketlerin, çevre ve toplum güvenliği açısından risk oluşturmadığını ispat eden, işyeri açma ve çalışma ruhsatı gibi belgelerle EPDK'ya başvurarak, lisans alma zorunluluğu getirilmişti. Bu kapsamda, LPG piyasasında faaliyet gösteren 5 700 otogaz istasyonu olmak üzere, 6 000 kadar şirket, 13 Mart 2006 tarihine kadar EPDK'ya lisans başvurusu yapmıştı. EPDK, kanunun verdiği yetkiyle, başvurusunu yaptığı halde evrakları eksik olan şirketler için üç aylık eksüre vermişti. Edinilen bilgiye göre, bugüne kadar noksanlıklarını tamamlayan yaklaşık 4 100 otogaz istasyonu EPDK'dan lisans almaya hak kazandı.
Mevcut kanunun irdelenmesi ve asıl yapılması gerekenler ise, Hükümet tarafından üç sene önce hazırlanan LPG Piyasası Kanunu Tasarısı çalışmalarına konuyla ilgili meslek odaları davet edilmemiştir. Hazırlanan tasarıda, sektör temsilcilerinin etkisiyle, yalnızca LPG piyasasının gözetimine ve denetimine yönelik hükümler yer almıştır.
Bu tasarıyla, ruhsat alacak LPG istasyonlarında afet olayları meydana gelirse sorumlusu kim olacaktır? Milletin kürsüsünden burada soruyorum.
Akaryakıt istasyonları ve LPG istasyonlarının oluşturduğu tehlikeleri görmezden gelemeyiz; can ve mal güvenliği açısından -yeni akaryakıt ve LPG istasyonlarına imar mevzuatına aykırı olarak izin verilmiştir- bunların kapatılması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, LPG istasyonlarının da akaryakıt istasyonlarının açılmasında aranan tüm şartları sağlaması gerekmektedir. Bu tip kamu yararı ve toplum sağlığı açısından çok büyük önem taşıyan işletmelerin yer seçimine ilişkin belirlenen ölçütlerin bilimsel analiz ve saptamalar üzerinden hayata geçmesi sağlanmalıdır. Bu planlama çalışmalarının yapılması şart koşulmalı ve imar planlarında bu alanların LPG istasyonu, akaryakıt istasyonu alanı olarak belirtilmeleri sağlanmalıdır. İmar planlarında bu amaçlarla ayrılmış yerlerin dışında söz konusu tesislerin açılabilmesi engellenmelidir.
Diğer yandan, birçok yerde akaryakıt ve LPG istasyonları birlikte aynı alan içinde bulunmaktadır. LPG istasyonlarına birtakım hükümler uygulanıp, akaryakıt istasyonlarına bu hükümlerin uygulanmaması hukuksal ve teknik açıdan ciddî sorunlara yol açacaktır. Akaryakıt istasyonları içinde kaçak LPG istasyonlarının oluşumu da engellenmelidir.
Bazı gaz istasyonlarına af gibi düzenlemeler yapılacağına, bu istasyonların olası risklerini en aza indiren düzenlemeler yapılmalıdır. Akaryakıt ve LPG istasyonlarının oluşturacağı tehlikelerin önlenmesi ve en aza indirilmesi planlama kararlarıyla mümkündür. Can ve mal güvenliğinin sağlanması, sağlıklı çevrelerde yaşanması, imar planlarının usulüne uygun biçimde hazırlanıp onanması zorunludur. Akaryakıt ve LPG istasyonlarının yerleşim yerleri içinde uygun yer seçimi, bu alanlardan optimum biçimde yararlanmak için planlama ayrıca bir ön şart olarak da değerlendirilmelidir.
Planlama şartlarının yerine getirilmemesi halinde diğer ruhsatlar tek başına sorunu çözemeyecektir. Planlama esasları, şehircilik ilkeleri ve kamu yararına göre yapılması zorunludur. Toplum sağlığı açısından büyük önem taşıyan bu tür tesislerin yer seçimi, ilgili tüm standart ve ölçütler oluşturulduktan sonra plan kararına bırakılmalı ve tesislerin planında ancak LPG istasyonu, akaryakıt servis istasyonu olarak işaretlenmesi halinde faaliyet göstermesine izin verilmelidir.
İmar Kanununda bu konuda var olan sorunun giderilebilmesi amacıyla "konut dışı kentsel çalışma alanları" tanımı içerisinde, yanıcı, parlayıcı, patlayıcı işlevler içermeyen imalathaneler ve akaryakıt istasyonlarının bir arada bulunmasından kaynaklanan çelişki giderilmelidir. Bunun için "konut dışı kentsel çalışma alanları" tanımlaması içerisinden "akaryakıt istasyonu" tanımı çıkarılmalı ve bu tesislerin kendi özel gösterimi ve yapılaşma, yer seçim koşulları dışında hayata geçebilmesi engellenmelidir.
Akaryakıt ve LPG depolama, dolum, bayii ve istasyonlarında imar planı yapılmalı, planlamaya ilişkin şartlar her biri için uygulanmalıdır. Mevcut kanundaki imar planı yapımının sadece, otogaz bayileri ve istasyonlarına getirilmesi yetersizdir; diğer akaryakıt ve LPG tesislerinin bütünü için getirilmelidir.
Yürürlükteki imar mevzuatı açısından da bu tür tesislere imar planı yapılması zaten zorunludur. LPG ve akaryakıt istasyonları, üretim, depolama, satış özelliklerinden dolayı, insan-çevre sağlığı açısından yer seçimi, planlama ve denetlenmesinde bir dizi ölçüt belirlenerek, titizlikle uygulanması gerekli olan bir kentsel servis niteliği taşımaktadır.
LPG ve akaryakıt tesislerinin yapılacak planlarda uygun yer seçiminin sağlanması için özel ilkeler getirilmeli ve bunlar, yönetmeliklerde detaylı bir hale getirilmelidir.
Bu tesislerin yer seçiminde ulaşım önemli bir faktördür. Bunun için, Karayolları Genel Müdürlüğünden geçiş yolu izin belgesi alınması zorunluluğu hükme bağlanmalıdır. Bunun dışında, yer seçiminde ulaşım açısından da değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmelidir.
Aynı yol güzergâhı üzerinde ne kadar mesafe içinde LPG ve akaryakıt istasyonu bulunabileceği de teknik açıdan tespit edilmelidir. Bu amaçla Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı ilkeler tespit etmeli ve bu konuda görüşler vermelidir. Aksi halde, ihtiyaç olup olmadığına bakılmaksızın, çok sık aralıklarla istasyonların yapımı gerçekleşecektir. Bu durum ekonomik açıdan da önemli bir kayıptır. Bulunan yolun genişliği, geçen araç sayısı ve yoğunluğa göre belli ölçütler belirlenebilir.
Yürürlükte olan ve karayolu kenarında yapılacak akaryakıt mesafelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının 11 Eylül 1996 tarih ve 22754 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan tebliği bu açıdan bilimsel nitelik taşımamaktadır.
Şehir plancılarına istasyonlarla ilgili bilimsel veriler verilmek suretiyle, konunun diğer veriler bütünlüğünde değerlendirilmesi sağlanmalıdır.
LPG ve akaryakıt tesislerinin, etrafında bulunan kullanımlarla birlikte düşünülmesi gerekmektedir. Özellikle herhangi bir afet anında bu tesislerin patlamasıyla tehlikenin artmasına neden olabilecek kullanımlara izin verilmemelidir. Bu alanların etrafında diğer patlayıcı tesislere izin verilmemesi gereği de kanun çalışmalarında dikkate alınmak mecburiyetindedir. Değerli arkadaşlar, aksi halde, sanayi ve depolama alanları içerisinde ve çevresindeki diğer işlevler göz önünde bulundurulmadan herhangi bir yerde açılabilecek LPG, akaryakıt istasyonları yeni sakıncaları beraberinde getirecektir.
Sözgelimi bir kimyevî nitelikli fabrika ile LPG istasyonu bir arada faaliyet gösterebilecek ya da organize sanayi alanlarının sosyal tesisleri ya da sağlık, eğitim tesisleri bitişiğinde LPG istasyonlarının açılması yönündeki hiçbir talep geri çevrilmeyecektir. Bunun da ne kadar tehlikeli bir durum olduğunu vicdanlarınıza arz ediyorum.
Şüphesiz ki, bu tip toplu bulunmayı gerektirecek alanlarda, LPG, akaryakıt istasyonu benzeri işlevler yer almamalıdır. Bu durumu belirleyip uygulayacak olan da imar planlarıdır. Bu tip bir planlama çalışması ve denetiminin dışlanması, mevcut, ruhsatsız ve toplum sağlığı açısından sakıncalar taşıyan yerlerde yer seçmiş LPG istasyonlarının yasallaştırılması yönünde bir çabayı içeren bu tasarı yasalaşmamalıdır.
Özelikle yoğun yerleşim yerlerinin bulunduğu kent merkezleri içinde bu tür istasyonlara izin verilmemelidir. Güvenlik mesafeleri ve sağlık koruma bantlarıyla kuşatılmalıdır. Akaryakıt ve LPG tesisleri, Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliğine tabi olmasına rağmen, bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak sağlık koruma bantlarının uygulamada belirlenmediği görülmektedir. Bu nedenle, kanunda hangi tesislerin birinci ve ikinci sınıf gayri sıhhi müessese olduğu kanunla öngörülmelidir. Koruma bantlarının da yeterli mesafede tespit edilmediği uygulamada karşılaşılan diğer bir sorundur. Bu konuda yeterli ve bilimsel mesafeler konulmamaktadır.
Kanunda sağlık koruma mesafelerinin hangi ilkelere göre tespit edileceği de hükme bağlanmalıdır. Ayrıca, LPG ve akaryakıt tesislerinin birbirlerine, okul, sağlık gibi umumî hizmet tesislerine, yerleşme yerlerine, yollara ne kadar uzaklıkta olması gerektiğine ilişkin güvenlik mesafelerinin belirlenmesi de zorunludur. Tesislerin niteliğine göre, mesafe şartları da farklılaşmalıdır. Kanunda ilkeler belirlenmeli, yapılacak yönetmelikte detaylandırılmalıdır.
Güvenlik mesafeleri ve sağlık koruma bantlarının kapsayacağı alanda mülkiyet sorunları çözümlenmelidir. Kişilerin mülkiyet haklarının sınırlandırılmaması için, bu alanların satın alınacağı veya kiralanacağı kanunda yer almalıdır.
Bu şartlar yerine getirildikten sonra yapılacak planlarda mesafeler işaretlenmelidir. Bu mesafeler içinde, kanunda yer alan kullanımlar dışında hiçbir kullanıma izin verilmemelidir. Bu durumda, insanların ve çevrenin korunması mümkün olacak ve sorun temelden çözümlenebilecektir.
Akaryakıt ve LPG alanları içinde ticarete izin verilmemelidir. "Akaryakıt istasyonu" ya da "konutdışı kentsel çalışma alanları" tanımı kapsamında kurulmuş akaryakıt ya da LPG istasyonları içerisinde yapılabilen ticarî ünitelerden toplu bulunmayı gerektirecek sosyal tesis, alışveriş merkezi, süpermarket, düğün salonu gibi işlevler böylesi tehlikeli alanlar içerisinden ayıklanmalıdır. Bu bakımdan, LPG akaryakıt istasyonları içerisindeki ünitelerden, zorunlu olması halinde, yalnızca servis, bakım, yönetim, küçük çaplı bakkal bulunabilmeli, bunun dışındaki ticarî işlevlerin bu alanlar içerisinde bulunamayacağı kanunda yer almalıdır.
Kanun teklifinde buna ilişkin getirilen hükümler de yerinde görülmektedir.
LPG akaryakıt istasyonları içerisindeki ticarî ünitelerde ne gibi faaliyetlere izin verilebileceği konusunda, belediyelerin küşat, işletme ruhsatı birimlerinin uyarılması sağlanmalı, uzun vadede bu birimlerin imarla ilgili birimlerle eşgüdüm içerisinde çalışmasını sağlayabilecek düzenlemeler araştırmalıdır.
Değerli arkadaşlar, unutulmamalıdır ki, birçok ruhsatlı benzin istasyonu alanı içerisinde, imar planıyla verilen inşaat alanı içerisinde kalan ticarî birimlere, yukarıda vurgulanan hassasiyet gözardı edilerek, ruhsat verilebilmektedir.
Böylesi bir ticarî işlevleri sınırlama, yönlendirme çabası olmaması ve birimlerarası eşgüdüm eksikliği her açıdan yasal göründüğü halde, telafisi imkânsız sakıncalara yol açabilen tesislerin açılıp, işletilmesine neden olmaktadır.
Sorun, yalnızca ruhsatsız LPG istasyonlarında olmadığı, konunun akaryakıt istasyonlarından bağımsız düşünülmemesi gerektiği unutulmamalı ve ruhsatlı-ruhsatsız tüm LPG akaryakıt istasyonlarının tüm bu hassasiyetler üzerinden yeniden değerlendirilmesi ivedilikle sağlanmalıdır.
LPG ve akaryakıt istasyonuna yönelik plan değişiklikleri yapılması engellenmelidir; çünkü, yürürlükte bulunan imar planlarının birçoğunda kamu yararına aykırı olarak plan değişiklikleri kolaylıkla yapılmakta ve hiçbir kurala uyulmamaktadır.
Yapılan plan değişiklikleriyle, bazı kişilere ayrıcalık oluşturulmakta, rant aktarılmaktadır. Özellikle, ticaret, yeşil alan, spor gibi sosyal ve teknik altyapı alanlarında bu tür değişikliklere gidilmektedir. Yapılan plan değişiklikleri planlama ilkelerine aykırı olarak yapılmaktadır.
Bu tesisler can ve mal güvenliği açısından çok büyük tehditler içermektedir. Bu nedenlerle, LPG ve akaryakıt istasyonlarına ilişkin plan değişiklikleri zorlaştırılmalıdır. Mevcut tesisler yeniden gözden geçirilmelidir.
Değerli arkadaşlar, kentlerimizin içinde bulunan tüm akaryakıt ve LPG istasyonları için, her kent için ayrı ayrı kurulacak LPG akaryakıt inceleme komisyonlarınca bir envanterin çıkarılması zorunlu tutulmalıdır. Bu envanter uyarınca ilgili tüm mevzuat hükümlerine uygun olması nedeniyle ruhsat almış olsa dahi, kentteki konumu, çevre ilişkileri uyarınca LPG istasyonları için aranan şartları sağlayamayan, konut alanları içinde kalmış, gerekli sağlık, güvenlik, koruma bandı bulunmayan, üzerinde veya güvenlik şeridi içinde tesise ait servis, bakım, yönetim yapıları dışında yapı ya da işlev barındıran tüm istasyonların, olası tehlikeleri ve telafisi imkânsız sakıncaları göz önünde bulundurularak, her türlü maliyeti karşılanıp faaliyetlerinin durdurulması uygun bulunacak ve ilgili mevzuat uyarınca sakınca görülmeyen alanlara taşınması sağlanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdoğan, ek 1 dakikalık süre içerisinde konuşmanızı tamamlayın efendim.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Hiç şüphesiz, böylesi bir işlem, Hazine ya da orman arazilerinin veya kent merkezindeki okulların satışı anlamında, kamuya para girişi sağlayamayacaktır; ancak, kamuya düşen temel görev, gerek doğal miras alanlarının ve gerekse kamuya ait tüm değerlerin tüketilerek, oluşturduğu düşünülen bu özel alanların işgalcilerine ödül verircesine satılması yerine, kentlerde kamu yararı ve toplum sağlığı açısından çok önemli sorunları, LPG akaryakıt istasyonlarının faaliyetlerinin durdurulup, sağlıklılaştırılması gibi çözmek olmalıdır.
LPG Yönetmeliğinin yürürlüğe girmesinden önce açılmış, yönetmelik ve TS 11939 standardına aykırı unsurlar taşıyarak, ruhsatlı ya da ruhsatsız faaliyet gösteren LPG istasyonlarından, ruhsatlı olup, yer seçimi, konumu ve faaliyet gösterdikleri alanlarda yakın ilişki içinde bulundukları kentsel kullanımlar göz önünde bulundurulduğunda…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdoğan, size teşekkür ediyorum.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Ben de teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sağ olun.
Sayın grup başkanvekili arkadaşlarım, şu anda konuşacak olan arkadaşlar var tümü üzerinde, maddeler üzerinde. Sayın Fatsa, Sayın Topuz?..
EYÜP FATSA (Ordu) - Süre bitene kadar devam edelim.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Bitene kadar devam edelim.
BAŞKAN - LPG kanunu?..
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Evet.
BAŞKAN - O zaman, Genel Kurulun onayını alacağım.
Kanun tasarısının…
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan, 55 inci madde açık; sadece eksik kalan işler tamamlanır. Gündemi devam ettirmemiz mümkün değil. Saat 10'da kapanması gerekir efendim. 55 inci madde gayet açık.
BAŞKAN - Sayın Seyhan?..
TACİDAR SEYHAN (Adana) - Devam edelim, bitirelim.
BAŞKAN - Sayın Seyhan, o zaman, sizin konuşmanızın bitimine kadar tamamlayayım veya...
Buyurun Sayın Seyhan.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - "Zorunlu hallerde o birleşim için geçerli olmak kaydıyla" diyor. Sadece eksik kalan işler tamamlanır.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, tartışma konusu olmasın. Sayın Tacidar Seyhan'ın konuşmasına kadar devam edelim.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Efendim saat 10'a kadar devam etsin.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sayın Tacidar Seyhan grup adına konuşmayı yapacaktır, tasarının tümü üzerinde.
Sayın Seyhan'ın konuşmasını tamamlayıncaya kadar çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın Seyhan, buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA TACİDAR SEYHAN (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu kanunu çıkarma amacımız, güvenlik ve Türk Standartları Enstitüsünün gereklerini yerine getiren LPG istasyonlarının imar alanlarının belirlenmemesinden dolayı ruhsat alamayanların mağduriyetinin önüne geçmektir. Biz yeni bir LPG piyasası kanunu düzenlemiyoruz. Zaten, sektöre bir düzenleme getirebilmek için LPG Kanununu çıkardık. Bu kanunu çıkarmamızdaki amaç, şu ana kadar imar planlarını yapamayan belediyelerin GSM verememiş olmasından dolayı 1 250 istasyon kapanma noktasına gelmiştir. Bu istasyonların belli bir süre daha imar planları düzenleninceye kadar faaliyetlerini sürdürebilmeleri için, TSE koşullarını ve teknik koşullarını yerine getirmek kaydıyla geçici lisans verilmesini oyluyoruz. Bu, bir af değildir. Bu, imardan dolayı mağdur duruma düşmüş insanların işlemler tamamlanıncaya kadar imar gereği düşünülmeden geçici lisansa kavuşturulmasıdır. Zaten, imar belediyenin genel sahası içerisinde değilse, bu geçici lisans kesin lisansa çevrilemeyecektir; ama, biz, bu sahanın imara girip girmediğini bilmeden, müktesep hak kazanmış istasyonlarımızı bugün kapanmaya mahkûm edip buradaki çalışanları sokağa atarsak, burada çok olumsuz bir şey yapmış oluruz. Biz, bu kanunda, son fıkraya, özellikle 1 inci maddenin son fıkrasında "imar planlarının tamamlanması için" ibaresini, imar planlarının tamamlanmasıyla çalışma ruhsatı ve işyeri açma ruhsatı alabileceklere 31.12.2007'ye kadar bir uzatma istiyoruz. Bu uzatma, tekrar ediyorum, Türk Standartları Enstitüsünce tanımlanan standartlara uygunluğun yerine getirilmesi koşuludur ve bu istasyonların güvenlik nedenine, koşuluna uyma koşuludur. Bunların ikisini birlikte yerine getirenlere biz bir uzatma veriyoruz; hem EPDK'nın hem belediyelerin yanlış bir uygulama yapmaması için kanuna açıklık getiriyoruz. TSE'nin belirlenme yetkisi EPDK'dadır, lisansların verilme yetkisi EPDK'dadır. İnsanlarımızı belediyelerin önünde standart/standart dışı şeklinde ayrıştırmanın önüne geçmek için bu kanuna açıklık getiriyoruz; hem sorunu çözüyoruz hem açıklık getiriyoruz. Aksi halde, biz, belediyeleri, bu insanlarla karşı karşıya getirip çözüm yolları için farklı yollara başvurmaları için insanları teşvik ederiz. Bizim görevimiz sorunu çözmektir, bizim görevimiz insan sağlığına uygun olan yerleri oluşturmaktır. Zaten bu kanunda o çerçeve belirlenmişti. Bugün burada güvenlik çerçevesini konuşuyor olmanın kanunun mantığıyla hiçbir alakası yoktur. Zaten, jandarma, güvenlik gereklerine uymayanı kapatıyor, mahkemeler hapis cezası veriyor. Bugün, hapis cezası almış ve kapanmış yüzlerce istasyon var; ama, burada bir düzenleme yapılacaksa, bugün, müktesep haktan dolayı şehrin merkezinde de lisans almış benzin istasyonları da var, otogaz istasyonları da var. Bunlar kapatılacaksa dahi belediyelere görev düşüyor. Ellerindeki hazine arazilerini imar planlarına göre düzenlesinler, bu millete bir iyilik yapsınlar. Gelin, sizin için, müktesep hak kazanmışsınız, verebileceğimiz yerler buralar desinler. Oraları insanların ayaklarının altından çekip, o insanları da mağdur etmeden istasyonların yerini değiştirsinler. Bizi de burada bu işe aracı kılmasınlar. Bu sorun belediyelerin sorunu haline gelmiştir.
Ben, bu kanunun desteklenmesini ve kısa sürede görüşülmesini Genel Kuruldan rica ediyorum; çünkü, 1 250 istasyona gaz verme kesilmiş, bunların lisans süreleri bitmiş, iki gündür bu istasyonlar gaz alamıyor. Sektörü yeni sıkıntıya sokmamak için, bugün, lütfen, bu kanunu Genel Kuruldan geçirelim ve bu istasyonlarımızın mağduriyetinin önüne geçelim.
Saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Seyhan, teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, şu anda şahısları adına konuşma yapacak olan arkadaşlarımıza süre kalmamıştır.
Sizlere grup başkanvekilleri olarak söylediğimde, bazı arkadaşlarımız, çalışma süresinin sadece bu kısa bölümüyle ilgili olarak onay alınmasını istemişlerdir.
Bütün bunları göz önüne alarak, çalışma süremizin de dolduğunu dikkate alarak, sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 20 Haziran 2006 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Sizlere ve bizleri izleyen bütün milletimize hayırlı geceler ve hayırlı bir hafta sonu diliyorum.
Kapanma Saati : 21.56