DÖNEM: 22 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 129
127 nci Birleşim (Olağanüstü)
21 Eylül 2006 Perşembe
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - YOKLAMALAR
III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Özel Öğretim Kurumları Kanunu Tasarısı ve Samsun Milletvekili Cemal Yılmaz Demir’in; Özel Öğretim Kurumları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/1183, 2/743) (S. Sayısı: 1151)
2.- Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/1211) (S. Sayısı: 1193)
IV.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Mardin Milletvekili Nihat Eri’nin, Mardin Milletvekili Muharrem Doğan’ın, Partisine, sataşması nedeniyle konuşması
2.- Mardin Milletvekili Muharrem Doğan’ın, Mardin Milletvekili Nihat Eri’nin, şahsına, sataşması nedeniyle konuşması
V.- SORULAR VE CEVAPLAR
A) YazIlI Sorular ve CevaplarI
1.- Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ’in, Ankara Büyükşehir ve Keçiören Belediyeleri arasındaki gerginlik iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU’nun cevabı (7/14657)
2.- Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU’nun, Ankara Büyükşehir ve Keçiören Belediyeleri arasındaki gerginlik iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU’nun cevabı (7/14662)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT’ün, Adıyaman İlindeki bazı köylerin yol ve su sorunlarına ilişkin soruları ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU’nun cevabı (7/14804, 14805, 14806, 14807, 14808, 14809, 14810, 14811, 14812, 14813, 14814, 14815, 14816, 14817, 14818, 14819, 14820, 14821, 14822 14823, 14824, 14825, 14826, 14827, 14828, 14829, 14830, 14831, 14832, 14833, 14834, 14835, 14836, 14837, 14838, 14839, 14840, 14841, 14842, 14843, 14844, 14845, 14846, 14847, 14848, 14849, 14850, 14851, 14852, 14853, 14854, 14855, 14856, 14857, 14858, 14859, 14860, 14861, 14862, 14863, 14864, 14865, 14866, 14867, 14868, 14869, 14870, 14871, 14872, 14873, 14874, 14875, 14876, 14877, 14878, 14879, 14880, 14881, 14882, 14883, 14884, 14885, 14886, 14887, 14888, 14889, 14890, 14891, 14892, 14893, 14894, 14895, 14896, 14897, 14898, 14899, 14900, 14901, 14902, 14903, 14904, 14905, 14906, 14907, 14908, 14909, 14910, 14911, 14912, 14913, 14914, 14915, 14916, 14917, 14918, 14919, 14920, 14921, 14922, 14923, 14924, 14925, 14926, 14927, 14928, 14929, 14930, 14931, 14932, 14933, 14934, 14935, 14936, 14937, 14938, 14939, 14940, 14941, 14942, 14943, 14944, 14945, 14946, 14947, 14948, 14949, 14950, 14951, 14952, 14953, 14954, 14955, 14956, 14957, 14958, 14959, 14960, 14961, 14962, 14963, 14964, 14965, 14966, 14967, 14968, 14969, 14970, 14971, 14972, 14973, 14974, 14975, 14976, 14977, 14978, 14979, 14980, 14981, 14982, 14983, 14984, 14985, 14986, 14987, 14988, 14989, 14990, 14991, 14992, 14993, 14994, 14995, 14996, 14997, 14998, 14999, 15000, 15001, 15002, 15003, 15004, 15005, 15006, 15007, 15008, 15009, 15010, 15011, 15012, 15013, 15014, 15015, 15016, 15017, 15018, 15019, 15020, 15021, 15022, 15023, 15024, 15025, 15026, 15027, 15028, 15029, 15030, 15031, 15032, 15033, 15034, 15035, 15036, 15037, 15038, 15039, 15040, 15041, 15042, 15043, 15044, 15045, 15046, 15047, 15048, 15049, 15050, 15051, 15052, 15053, 15054, 15055, 15056, 15057, 15058, 15059, 15060, 15061, 15062, 15063, 15064, 15065, 15066, 15067, 15068, 15069, 15070, 15071, 15072, 15073, 15074, 15075, 15076, 15077, 15078, 15079, 15080, 15081, 15082, 15083, 15084, 15085, 15086, 15087, 15088, 15089, 15090, 15091, 15092, 15093, 15094, 15095, 15096, 15097, 15098, 15099, 15100, 15101, 15102, 15103, 15104, 15105, 15106, 15107, 15108, 15109, 15110, 15111, 15112, 15113, 15114, 15115, 15116, 15117, 15118, 15119, 15120, 15121, 15122, 15123, 15124, 15125, 15126, 15127, 15128, 15129, 15130, 15131, 15132, 15133, 15134, 15135, 15136, 15137, 15138, 15139, 15140, 15141, 15142, 15143, 15144, 15145, 15146, 15147, 15148, 15149, 15150, 15151, 15152, 15153, 15154, 15155, 15156, 15157, 15158, 15159, 15160, 15161, 15162, 15163, 15164, 15165, 15166, 15167, 15168, 15169, 15170, 15171, 15172, 15173, 15174, 15175, 15176, 15177, 15178, 15179, 15180, 15181, 15182, 15183)
4.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT’ün, Amasya İlindeki bazı köylerin yol ve su sorunlarına ilişkin soruları ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU’nun cevabı (7/15184, 15185, 15186, 15187, 15188, 15189, 15190, 15191, 15192, 15193, 15194, 15195, 15196, 15197, 15198, 15199, 15200, 15201, 15202, 15203, 15204, 15205, 15206, 15207, 15208, 15209, 15210, 15211, 15212, 15213, 15214, 15215, 15216, 15217, 15218, 15219, 15220, 15221, 15222, 15223, 15224, 15225, 15226, 15227, 15228, 15229, 15230, 15231, 15232, 15233, 15234, 15235, 15236, 15237, 15238, 15239, 15240, 15241, 15242, 15243, 15244, 15245, 15246, 15247, 15248, 15249, 15250, 15251, 15252, 15253, 15254, 15255, 15256, 15257, 15258, 15259, 15260, 15261, 15262, 15263, 15264, 15265, 15266, 15267, 15268, 15269, 15270, 15271, 15272, 15273, 15274, 15275, 15276, 15277, 15278, 15279, 15280, 15281, 15282, 15283, 15284, 15285, 15286, 15287, 15288, 15289, 15290, 15291, 15292, 15293, 15294, 15295, 15296, 15297, 15298, 15299, 15300, 15301, 15302, 15303, 15304, 15305, 15306, 15307, 15308, 15309, 15310, 15311, 15312, 15313, 15314, 15315, 15316, 15317, 15318, 15319, 15320, 15321, 15322, 15323, 15324, 15325, 15326, 15327, 15328, 15329, 15330, 15331, 15332, 15333, 15334, 15335, 15336, 15337, 15338, 15339, 15340, 15341, 15342, 15343, 15344, 15345, 15346, 15347, 15348, 15349, 15350, 15351)
5.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT’ün, Bitlis İlindeki bazı köylerin yol ve su sorunlarına ilişkin soruları ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU’nun cevabı (7/15474, 15475, 15476, 15477, 15478, 15479, 15480, 15481, 15482, 15483, 15484, 15485, 15486, 15487, 15488, 15489, 15490, 15491, 15492, 15493, 15494, 15495, 15496, 15497, 15498, 15499, 15500, 15501, 15502, 15503, 15504, 15505, 15506, 15507, 15508, 15509, 15510, 15511, 15512, 15513, 15514, 15515, 15516, 15517, 15518, 15519, 15520, 15521, 15522, 15523, 15524, 15525, 15526, 15527, 15528, 15529, 15530, 15531, 15532, 15533, 15534)
6.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT’ün, Çankırı İlindeki bazı köylerin yol ve su sorunlarına ilişkin soruları ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU’nun cevabı (7/15565, 15566, 15567, 15568, 15569, 15570, 15571, 15576, 15577, 15578, 15579, 15580, 15581, 15582, 15583, 15584, 15585, 15586, 15587, 15588, 15589, 15590, 15591, 15592, 15593, 15594, 15595, 15596, 15597, 15598, 15599, 15600, 15601, 15602, 15603, 15604, 15605, 15606, 15607, 15608, 15609, 15610, 15611, 15612, 15613, 15614, 15615, 15616, 15617, 15618, 15619, 15620, 15621, 15622, 15623, 15624, 15625, 15626, 15627, 15628, 15629, 15630, 15631, 15632, 15633, 15634)
7.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT’ün, Erzurum İlindeki bazı köylerin yol ve su sorunlarına ilişkin soruları ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU’nun cevabı (7/15731, 15732, 15733, 15734, 15735, 15736, 15737, 15738, 15739, 15740, 15741, 15742, 15743, 15744, 15745, 15746, 15747, 15748, 15749, 15750, 15751, 15752, 15753, 15754, 15755, 15756, 15757, 15758, 15759, 15760, 15761, 15762, 15763, 15764, 15765, 15766, 15767, 15768, 15769, 15770, 15771, 15772, 15773, 15774, 15775, 15776, 15777, 15778, 15779, 15780, 15781, 15782, 15783, 15784, 15785, 15786, 15787, 15788, 15789, 15790, 15791, 15792, 15793, 15794, 15795, 15796, 15797, 15798, 15799, 15800, 15801, 15802, 15803, 15804, 15805, 15806, 15807, 15808, 15809, 15810, 15811, 15812, 15813, 15814, 15815, 15816, 15817, 15818, 15819, 15820, 15821, 15822, 15823, 15824, 15825, 15826, 15827, 15828, 15829, 15830, 15831, 15832, 15833, 15834, 15835, 15836, 15837, 15838, 15839, 15840, 15841, 15842, 15843, 15844, 15845, 15846, 15847, 15848, 15849, 15850, 15851, 15852, 15853, 15854, 15855, 15856, 15857, 15858, 15859, 15860, 15861, 15862, 15863, 15864, 15865, 15866, 15867, 15868, 15869, 15870, 15871, 15872, 15873, 15874, 15875, 15876, 15877, 15878, 15879, 15880, 15881, 15882, 15883, 15884, 15885, 15886, 15887, 15888, 15889, 15890, 15891, 15892, 15893, 15894, 15895, 15896, 15897, 15898, 15899, 15900, 15901, 15902, 15903, 15904, 15905, 15906, 15907, 15908, 15909, 15910, 15911, 15912, 15913, 15914, 15915, 15916, 15917, 15918, 15919, 15920, 15921, 15922, 15923, 15924, 15925)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak altı oturum yaptı.
15.6.2006 tarihli ve 5521 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun bazı maddelerinin, Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddelerine göre bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 1 inci sırasına alınan ve İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler halinde görüşülmesi kararlaştırılmış bulunan, Özel Öğretim Kurumları Kanunu Tasarısı ve Samsun Milletvekili Cemal Yılmaz Demir’in; Özel Öğretim Kurumları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (1/1183, 2/743) (S. Sayısı: 1151) görüşmelerine başlanarak ikinci bölüme bağlı geçici 4 üncü maddeye kadar kabul edildi, geçici 4 üncü madde üzerinde bir süre görüşüldü; birleşime verilen aradan sonra Genel Kurulda ilgili komisyon yetkilileri hazır bulunmadığı anlaşıldığından, ertelendi.
Erzurum Milletvekili Ömer Özyılmaz, Sinop Milletvekili Engin Altay’ın,
Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin,
Konuşmasında, şahıslarına,
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Sinop Milletvekili Engin Altay’ın,
Samsun Milletvekili Haluk Koç, Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın
Konuşmasında, Gruplarına,
Sataştığı iddiasıyla birer açıklamada bulundular.
21 Eylül 2006 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime 23.19’da son verildi.
Sadık Yakut
Başkanvekili
Mehmet Daniş Ahmet Küçük
Çanakkale Çanakkale
Kâtip Üye Kâtip Üye
Bayram Özçelik
Burdur
Kâtip Üye
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
21 Eylül 2006 Perşembe
BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 127 nci Birleşimini açıyorum.
II. - YOKLAMA
BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için 5 dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen de sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, görevli personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı yoktur.
Birleşime 15 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.11
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.25
BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 127 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
II. - YOKLAMA
BAŞKAN – Yapılan ilk yoklamada toplantı yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi tekrar elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır.
Gündeme geçiyoruz.
Olağanüstü toplantı çağrı önergesine konu kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1 inci sırada yer alan, Özel Öğretim Kurumları Kanunu Tasarısı ve Samsun Milletvekili Cemal Yılmaz Demir’in Özel Öğretim Kurumları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Özel Öğretim Kurumları Kanunu Tasarısı ve Samsun Milletvekili Cemal Yılmaz Demir’in; Özel Öğretim Kurumları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/1183, 2/743) (S. Sayısı: 1151)
BAŞKAN – Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
2 nci sırada yer alan, Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanunu Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
2.- Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/1211) (S. Sayısı: 1193) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Komisyon raporu 1193 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, Genel Kurulun 13.6.2006 tarihli 114 üncü Birleşiminde alınan karar gereğince, bu tasarı İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp, maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler halinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde AK Parti Grubu adına söz isteyen Konya Milletvekili Mehmet Kılıç; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
(x) 1193 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Sayın Kılıç, süreniz 20 dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET KILIÇ (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1193 sıra sayılı Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanunu Tasarısı hakkında söz almış bulunuyorum; bu vesileyle Yüce Meclisi şahsım ve Grubum adına saygılarımla selamlıyorum.
Ülkemizde, Avrupa Birliği normlarına uyumlu meslekî yeterlilik sistemimiz bulunmamaktadır. Türkiye İş Kurumunun koordinasyonunda, ilgili bakanlıklarımızın işçi, işveren ve esnaf kesimleri başta olmak üzere, sivil toplum örgütlerinin bu sisteme esas oluşturacak altyapı çalışmalarını yıllardır sürdürdüklerini biliyoruz. Bu çalışmalar, Avrupa Birliği müzakere sürecinde iş kurma ve hizmet sunumu serbestisi faslında da değerlendirilmiş ve Meslekî Yeterlilik Kurumuna duyulan ihtiyaç nedeniyle bu kanun tasarısı Yüce Meclisimize gelmiştir, komisyonumuzda 1 Haziran 2006 günü görüşülmüştür.
Değerli arkadaşlar, Avrupa Birliği üyesi ülkeler ile diğer gelişmiş ülkelerdeki meslekî yeterlilik sistemleri incelendiğinde, çalışma hayatı ve eğitim kesimi arasında işlevsel bağın kurulmasında meslek standartları, sınav ve belgelendirme sisteminin önemli bir araç olarak kullanıldığı ve meslekî yeterliliğe ilişkin hizmetlerin ürün standartlarını belirleyen kuruluşlardan ayrı olarak, devlet, işçi, işveren kesimlerinin katılımıyla oluşturulan özerk kurumlar tarafından yürütüldüğü görülmektedir.
24 Temmuz 2003 tarih ve 25178 mükerrer sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Ulusal Programın mevzuat uyum başlığı altında yer alan, en az üç yıl meslekî eğitim ve öğretimin tamamlanmasıyla hak edilen yüksekokul diplomalarının tanınması için bir genel sisteme ilişkin 21 Aralık 1988 tarihli Konsey Direktifi, bu direktife ek olarak profesyonel eğitim ve öğretimin tanınmasına ilişkin ikinci genel sistem hakkındaki 18 Haziran 1992 tarihli Konsey Direktifi, niteliklerinin tanınmasına ilişkin genel sisteme ilave olarak liberalizasyon ve geçiş önlemleri hakkındaki direktif tarafından kapsanan profesyonel aktivitilere ilişkin niteliklerin tanınmasına yönelik bir mekanizma oluşturulması hakkında 7 Haziran 1999 tarihli Konsey Direktifi mevzuatlarına karşılık gelen ulusal mevzuatlarımızın adı “meslekî niteliklerin karşılıklı tanınması sistemini oluşturacak kanun” olarak belirlenmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere, meslekî yeterlilik sistemi, eğitim ve öğretim programlarının ulusal meslek standartlarına göre oluşturulduğu, işgücünün, iş piyasasının gerekliliğine göre yetiştirilip belgelendirildiği, işgücünün uluslararası düzeyde meslekî yeterliliğin belgelenerek serbest dolaşımın kolaylaştırıldığı, yaşam boyu öğrenmenin desteklendiği, işverenin vasıflı işgücüne erişimini kolaylaştırdığı, istihdamı ve rekabet gücünü artıran, işgücüne çalışma alanı ve görev tanımıyla ilgili güvence sağlayan adil, şeffaf, güvenilir bir ortam olarak tanımlanabilir.
Meslekî yeterlilik sisteminin kurulması, işverenlere, çalışanlara ve eğitim kesimine sayısız yararlar sağlamaktadır. Bu sayede, işverenler, istihdam edecekleri kişilerin sahip olmaları gereken bilgi ve becerileri konusunda önceden bilgi sahibi olurlar, istihdam edecekleri kişilerin seçiminde, ücretlerinin belirlenmesinde ve terfilerinde daha isabetli kararlar verebilirler. Çalışanlar, bu sistem sayesinde, iş başvurularında sahip oldukları yeterlilikleri daha iyi sergileyebilirler ve kendilerini nasıl geliştirebilecekleri hakkında fikir sahibi olabilirler. Kısaca, meslekî yeterlilik sistemi, iş yaşamı ile eğitim yaşamı arasında önemli bir köprü işlevi görmektedir.
Bugün, ülkemiz ve pek çok ülkede meslekî eğitim, örgün ve yaygın eğitimle sunulmaktadır. Ancak, söz konusu eğitim kurumlarınca verilen meslekî eğitimin iş piyasasının beklenti ve ihtiyaçlarını her zaman karşılamadığı, iş yaşamının kendine has dinamiklerinin eğitime gerektiği ölçüde yansıtılmadığı işverenler tarafından açıkça dile getirilmektedir.
Mevcut meslekî eğitim ve sertifikasyon sistemi eğitim faaliyetleri sonucunda verilen diploma veya sertifikalar kişilerin sahip oldukları bilgi ve becerileri yeterince ve güvenilir biçimde yansıtmamakta ve kişinin istihdam şansını kısıtlamaktadır.
Değerli arkadaşlar, bunun yanı sıra, herhangi bir eğitim almadan, çalışarak beceri kazananların büyük bir bölümü, sahip oldukları becerilerini belgelendirme imkânı bulamamaktadır. Çalışarak beceri kazananlara verilmiş olan belgelerin bir başka kurum tarafından kabul görmediği de bilinmektedir. Bu faktörler, eğitim ve istihdam yaşamı arasında anlaşmazlıklara neden olmakta ve bundan dolayı da eğitim veren kuruluşlar, eğitim alanlar ve bunları istihdam eden işverenler arasında güvensizlik oluşmaktadır. Bu durum, işgücü piyasası taleplerinin eğitime yansıtılmasını engellediği gibi, eğitilmiş kişilerin istihdamını da olumsuz yönde etkilemektedir. Türkiye’de meslek standartlarına dayalı sınav ve belgelendirme sisteminin bulunmaması, meslek eğitimi almış kişilere istihdam olanağı sağlanmasında herhangi bir sebeple eğitim sisteminin dışına düşmüş, ancak çalışarak beceri kazanmış kişilerin istihdam şansının artırılmasında, istihdam edilmiş kişilerin de eğitim yoluyla teknolojik gelişmelere adapte edilmesi ve yeni işlere hazırlanmasında büyük sıkıntılar yaşanmaktadır.
Gelişmiş ülkeler, değişen ve gelişen ihtiyaçlar doğrultusunda ulusal meslekî yeterlilik sistemlerini oluşturmuşlar, kurumsallaşmayı sağlamışlardır. Bu çerçevede, geçerli bir meslek sertifikasına sahip olmayanların gelişmiş ülkelerde iş bulması ve mesleğini icra etmesi mümkün değildir.
Saygıdeğer milletvekilleri, görüşülmekte olan tasarı incelendiğinde, bu hususlara özellikle dikkat edilmiş olduğu, esasen, tasarının devlet, işçi ve işveren kesimleriyle uzlaşma sonucu hazırlandığı, kurulacak kurumun da tam özerk olduğu anlaşılmaktadır.
Söz konusu kanun tasarısının kanunlaşması Avrupa Birliğiyle müzakere süreci açısından önem arz etmektedir. Türkiye’nin Avrupa Birliğine entegrasyonuna ilişkin hususları düzenleyen geçmiş yıllardaki ulusal programlarda meslek standartları sınav ve belgelendirme sisteminin oluşturulacağına dair taahhütlerde bulunulmuştu. Keza, konuşmamın başında değindiğim üzere, Avrupa Birliği müzakere sürecinde iş kurma ve hizmet sunumu serbestisi faslı kapsamında yapılan taramalarda da meslekî yeterlilik sistemi görüşülmüş ve Meslekî Yeterlilik Kurumunun kurulacağı ifade edilmiştir.
Diğer taraftan, meslekî yeterlilik sistemini düzenleyen bir kanun olmadığı takdirde, Avrupa Birliği üyesi ülke vatandaşlarının Türkiye’de çalışmalarını sınırlandırmak da mümkün olmayacaktır. Meslekî Yeterlilik Kurumu kurulduğunda, yabancıların Türkiye’de istihdam edilmelerinin de usul ve sınırları belirlenecektir.
Meslekî yeterlilik sistemi, gerek Türk çalışma hayatı gerekse Türkiye’nin Avrupa Birliğine uyum sürecinde mevzuat uyumu ve serbest dolaşım süreci içinde yurt dışına gidecek vatandaşlarımızın Avrupa Birliği ülkelerinde çalışma imkânı bulabilmesi açısından da son derece önemlidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarı incelendiğinde kanunun amacının ulusal meslek standartlarını temel alarak teknik ve meslekî alanlarda ulusal yeterliliklerin esaslarını belirlemek, denetim, ölçme ve değerlendirme, belgelendirme ve sertifikalandırmaya ilişkin faaliyetleri yürütmek için gerekli ulusal yeterlilik sistemini kurmak ve işletmek üzere Meslekî Yeterlilik Kurumunun kurulmasını sağlamak, ulusal yeterlilik çerçevesiyle ilgili hususların düzenlenmesini sağlamak olduğu görülmektedir. Bu sayede birçok mesleğin yeterlilik düzeyini, bu kapsamda oluşacak meslek standartlarını, sınav ve belgelendirme çalışmalarını, iş hayatında meydana gelen değişim ve gelişmelere paralel olarak bu hizmetlerin sürekli güncelleştirilmesini kapsamaktadır.
Meslekî Yeterlilik Kurumu bu amaçları gerçekleştirmeyi sağlayacak şekilde kurgulanmıştır. Kurumun faaliyet alanı hem eğitim ve hem de istihdam kesimini birlikte ilgilendirdiğinden, Kurumun, kamu tüzelkişiliğini haiz özel hukuk hükümlerine tabi özel bütçeli ve özerk olması, karar ve yönetim organlarının ilgili devlet kurumları, işçi ve işveren kesimlerini temsil eden, görev güvencesi sağlanmış üyelerden oluşması öngörülmüştür.
Meslekî Yeterlilik Kurumunun ana fonksiyonu meslekî yeterlilik sistemini kurmak ve işletmektir. Kanunda belirtilen hususlar dışında özel hukuk hükümlerine tabi, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzelkişiliğini haiz kamu kuruluşu olması öngörülmektedir.
Değerli arkadaşlar, Kurumun temel görev ve yetkileri şunlardır:
Ulusal meslek standartlarını temel alarak teknik ve meslekî alanlarda ulusal yeterliliklerin esaslarını belirlemek.
Standartları belirlenecek meslekleri ve meslek standartları hazırlayacak kurumları tespit etmek.
Sınav ve belgelendirme sistemi kapsamında sınavlarda başarılı olanlara meslekî yeterlilik düzeyini gösteren sertifikaların verilmesini sağlamak.
Türkiye'de çalışmak isteyen yabancıların sahip oldukları meslekî yeterlilik sertifikalarının doğruluğunu belirlemek.
Genel Kurul ve Yönetim Kurulu Başkanlığından oluşması planlanan Kurumda en fazla 90 personel özel hukuk hükümlerine göre istihdam edilecektir. Sosyal tarafların ağırlıkta olduğu Genel Kurul üyeleri Yönetim Kurulu üyelerini seçecekler. Yönetim Kurulu üyeleri de kendi aralarından Kurum Başkanını seçecek.
Kurumun aslî faaliyetleri tüm tarafların etkin katılımının sağlandığı sektör komiteleri tarafından icra edilecektir. Sektör komiteleri, Millî Eğitim Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu, meslekle ilgili diğer bakanlıklar, işçi ve işveren kuruluşları, meslek kuruluşları ve Kurumun birer temsilcisinden oluşacaktır. Ayrıca, çalışmalara üniversitelerden ilgili bölümlerden öğretim üyeleri de danışman olarak davet edilebilecektir.
Kurum, faaliyete başladıktan sonra, kamuya yük olmadan, tamamen kendi gelirleriyle tüm giderlerini karşılayacak şekilde gelirlere kavuşturulmuştur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak, görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının siz değerli milletvekili arkadaşlarımın katkılarıyla kanunlaştığı ve Meslekî Yeterlilik Kurumu kurulduğu takdirde, ülkemizin önemli bir ihtiyacının giderileceğine inancımı belirtir, milletimize ve kanunun tüm taraflarına şimdiden hayırlı olmasını temenni eder, Yüce Heyetinizi en derin saygılarımla selamlarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kılıç.
Tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Bayram Meral, Ankara Milletvekili.
Sayın Meral, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 1193 sayılı Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanunu Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, bu dönem, Yüce Meclis iki defa olağanüstü toplandı. Birisinde, hepinizin malumu, Lübnan’a, Barış Gücüne asker gönderdik. Hepimizin ortak dileği, temennisi, giden bu evlatlarımızın sağlıkla gidip, sağlıkla geri dönmesidir; Yüce Allah’tan bunu temenni ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz, bu toplantıda da, Avrupa Birliğinin bazı taleplerini yerine getirebilmek için toplanmış bulunmaktayız. Eğer, müsaade ederseniz, bu Avrupa Birliğinin talep ve isteklerinin nerede biteceğini, özellikle merak etmeye başladım.
Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, uzun yıllar bir işçi kuruluşunda görev yaptım ve yüzkırk milyonluk Dünya Hür İşçi Sendikalarının onbir sene yönetim kurulu üyeliğini yaptım. Yine, uzun yıllar, daha fazla, Avrupa Sendikalar Birliğinin toplantısını yaptım, sekiz yıl da Türkiye - Avrupa Karma İstişare Komitesinde görev yaptığım üç yıl da eş başkan oldum Türkiye’yi temsilen ve şu hazırladığımız kitap, “Avrupa Birliği Türkiye’den ne istiyor.”
Bunun içerisinde, değerli milletvekilleri, tarihi, günü, saati, yazılı kararların altında belirlenmiştir. Ne istiyor: Kıbrıs konusunu, Ermeni soykırım iddiası, azınlıklar, bölücülük, Ege sorunu, patrikhane, Heybeliada Ruhban Okulu, IMF programları. O zaman, talepler, teklifler bunların içerisinde Avrupa Parlamentosunun aldığı tarihî karar yazılı ve bunu 2000 yılında Sayın Cumhurbaşkanımıza takdim ettiğimiz zaman kamuoyunda bayağı bir tepki oluşturmuştu.
Şimdi, bunlar bir tarafta dururken, başladı Avrupa Birliği istek sıralamasına. Ne istiyor: Vakıflar yeniden mallar, azınlıklara özel okullar, Pontus ve Süryani soykırımı. Kürtleri bıraktı şimdi Alevilere başladı, Alevilerin azınlık sorununu… Korkarım ki, bir gün gelecek, Yavuz Selim bu kadar Alevinin kellesini kesmiştir, oraya da soykırım diyecek, ondan da korkarım.
Kıbrıs’ın bütün limanlarının açılması. Arkasından gelecek, Fırat’ın ve Dicle’nin kullanımı. Unutmayın bunu; arkasından gelecek, Türk Ordusunun yeniden düzenlenmesi, Ege Ordusunun kaldırılması.
Değerli arkadaşlarım, dün burada çok ciddî konuşmalar oldu; teşekkür ediyorum, yasa şimdilik geri çekildi. Bakınız, bir Kurtuluş Savaşı verdik; Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Gaziantep, Çanakkale, Dumlupınar, Sakarya, Erzurum, Kars, Karadeniz, buralarda dökülen kanlar sonunda, değerli arkadaşlarım, Lozan’da mürekkep oldu ve Lozan’ın defterlerine kayıtlara geçti.
Lütfen, saygıdeğer milletvekilleri, bunları sildirmeyiniz. Eğer bunları sildirirsek, bunları sildirenlerin, bir gün, çocuklarının alnına bu Lozan’daki mürekkep, karayazıyla yazılır; buna hiçbirimizin hakkı yoktur.
Ve ne istiyor? Kusura bakmayın, bazılarını da gizli gizli götürüyorsunuz. Ben bir zamanlar burada at etini serbest ettiğim dediğim zaman, arkasından domuz eti gelir dediğim zaman tepki gösterdiniz.
Saygıdeğer arkadaşlarım, şu, 7 Temmuz Cuma günü Bakanlar Kurulunun Resmî Gazetede yayımladığı… Ne koymuş; büyükbaş hayvanlar: sığır, manda, deve. Küçükbaş hayvanlar: Koyun ve keçi. Diğer hayvanlar: Domuz, yabanî domuz, at ve tavşan. Bunları serbest ettiğinizi, kasaplarda satılacağından haberiniz var mı? Haberiniz yoksa, bu Resmî Gazete şeyinden size birer tane gönderttireyim mi?!
SABRİ VARAN (Gümüşhane) – İsteyen yesin.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Yani, bu, nerede, bu istekler nerede bitecek; onu merak ediyorum, onu söylemek istiyorum değerli arkadaşlarım. Yani, bu istekler nerede bitecek?! Yalan diyebilir misiniz şimdi?!
Değerli arkadaşlarım, Avrupa’da bazen geziyoruz “helal kasap, helal manav.” Gözünüzü seveyim, Türkiye’de de bunu icat edin de, vatandaş, yanlışlıkla gidip domuz eti almasın, sonra da karakolluk olmasın.
Şimdi, Türkiye’nin bu kadar sorunu var; eğitim de yapalım, bir şey demiyorum.
Bakınız, değerli arkadaşlarım, bakanınız ne diyor, bakanınız; diyor ki: “Türkiye’de 18 milyon vatandaş aç geziyor.” E, bir şey demiyorum. Geçen de burada değerli hemşerim konuşurken, dedi ki: “İşsizlik aza indi.” Keşke… Ama, burada ne diyor bakınız; şunu yazan Sayın Başbakanımız diyor ki: “15-25 yaş arasında veya 24 yaş arasındaki işsiz sayısı yüzde 21.” Kırsala giderseniz, bu yüzde 30’a geçer değerli arkadaşlarım. Bunlar bizim sorunumuz değil mi?! Bunları görüşelim de… Bunları görüşmeyecek miyiz; yani, bunları ne yapacağız?!
Öyle bir noktaya geldik ki…
MEHMET KILIÇ (Konya) – Ona uğraşıyoruz işte; istihdamı artırmaya uğraşıyoruz.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Eline sağlık; neye uğraştığınızı ben biliyorum.
Dün, üzüldüm, kusura bakmayın. İnanır mısınız, dün, burada, bakınız, ben, şunu söyleyeyim değerli arkadaşlarım; hiç tahrik olmayacağım, kusura bakmayın, sizi üzüyorum, ondan sonra, iki gün de kendim üzülüyorum. Niye sizi üzeceğim, niye kendim üzüleceğim. Şimdi, dün, burada, bazı milletvekilleri, elini şöyle kaldırıyor biliyor musun; yani, neredeyse sıradan görünmeyecek. Yapmayın bunu değerli arkadaşlarım! Bu işkenceye, bu eziyete kendinizi niye kaptırıyorsunuz?! Bakın, ne güzel, şimdi, rahat nefes aldınız, rahat oturuyorsunuz, yüzünüz gülüyor. E, gelin, ülkenin sorunlarını da çözelim de halkın da yüzü gülsün, hepimizin yüzü gülsün.
Ne ettik şimdi; efendim, vatandaşı geziyoruz. Değerli arkadaşlarım, biz de vatandaşı geziyoruz. Vatandaşı gezerken, oranın belediye başkanını yanınızda götürmeyin, kaymakamı yanınızda götürmeyin, zabıtayı yanınızda götürmeyin de, o zaman vatandaşın, köylünün ne söylediğini bir görün.
AHMET RIZA ACAR (Aydın) – Korumaya ihtiyacımız yok… Bizim korumaya ihtiyacımız yok.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Ne yaptınız, biliyor musunuz; çiftçiyi ektiğine biçtiğine pişman ettiniz, emekliyi yaşadığına pişman ettiniz, memuru sokaklara döktünüz.
AHMET RIZA ACAR (Aydın) – Hüsnükuruntunu anlatma!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Esnafı süpermarketlere, hipermarketlere yem ettiniz. Çalışan işçileri, ne zaman işimden olacağım beklentisine soktunuz; ama, büyük bir başarı sağladınız; işsizleri Avrupa Birliğine gönderdiniz, Türkiye’de işsiz kalmadı!
Değerli arkadaşlarım, ne yaptınız biliyor musunuz, kusura bakmayın, ne yaptınız; güzel bir yol çizdiniz. Türkiye’yi ihaleye çıkardınız, ihaleye… Terörü Amerika’ya havale ettiniz. Türkiye’nin bölünmesini, parçalanmasını, yeni yeni etnik kökenler icat edilmesini Avrupa Birliğine havale etiniz, ekonomiyi de IMF’ye havale ettiniz. Kusura bakmayın da, özelleştirme de size kaldı.
Demiyorum, yani, Grup Başkanvekiliniz burada oturuyor. Ali Dibo diyecektim; ama, ağzım varmadı; sanki demedik.
SADULLAH ERGİN (Hatay) – De… De… Korkma, de…
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlarım, Türkiye’nin durumları bu, bunları yapalım. Burada konuştunuz, teşekkür ederim.
Eğitimsiz, yani, bilenle bilmeyen bir olur mu, okuyanla okumayan bir olur mu, çalışanla çalışmayan bir olur mu?! Biz taa bunun temelini çok önceleri attık.
MEHMET KILIÇ (Konya) – 88…
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Evet, çok önceleri attık; fakat, değerli arkadaşlarım, bir şeyi yaparken alt zeminini yapmak zorundayız.
Burada 15 tane üniversite açılmasına karar aldınız. İzledik, birçok üniversite açılması gereken illerde davullar çalındı, zurnalar çalındı, halaylar tutuldu; hoşumuza gitti. Şimdi, üniversitelerden mezun olan arkadaşlarımız var, Sayın Başbakanımızın hoca efendilere dediği gibi, çifte diplomalı gençlerimiz var; onlara iş bulabildiniz mi değerli arkadaşlarım, bunların işi var mı?! 15 tane daha üniversite açıyorsunuz; bitirdiği zaman okulu nerede çalışacağına dair bir programınız var mı?! Türkiye’nin her tarafından, bilhassa doğusundan, güneydoğusundan habire göç geliyor; Van için, Siirt için, Şırnak için, Kars için, Erzurum için, Artvin için, saymakla bitmez, o yöreler için, hatta Yozgat için bir programınız var mı; oradaki işçilerin, çalışanların, üniversiteyi bitirenlerin yarın ne yapacağına dair bir programınız var mı değerli arkadaşlarım; bir ödenek ayrıldı mı?! Faizlere ayırdığınız paranın yarısından fazlasını yatırımlara ayırdınız mı?! 6 trilyonla nerede yatırım yapacaksınız?! Kimi kandırıyorsunuz, hangi kişiye iş bulacaksınız?!
Burada eğitsen ne olacak, eğitmesen ne olacak?! Mühendisin var, mühendisin; mühendisin var, makine mühendisin var; senin tankını, topunu İsrailli uzmanlar tamir etti; duruyor orada senin makine mühendislerin. Ne yaptırıyorsunuz değerli arkadaşlarım, yapılan bir şey var mı; yok. Eğitim… Ee, güzel; biz de istiyoruz…
Yalnız, yasa tasarısına hiçbir dediğimiz yok. Ben, özellikle şunu ifade etmek istiyorum ki, bu yasa tasarısının mimarı, temeli Türk-İş’tir. Biz, bunu önerdik ve birçok kez de Ekonomik Sosyal Konseyde tartıştık; adı var, kendi yok ya; korkarım, yarın, bunun da adı olur kendisi olmaz; ondan da korkarım.
Ve burada bir şey yapıldı değerli arkadaşlarım; meslek odaları, YÖK, bunları saf dışı bıraktık; bunlar, yıllardır bu işleri yöneten, yürüten… Konuştun, çok teşekkür ederim; ama, orada bir konu var; yani, yüksek tahsil görmüş bir insanın sertifikasını, burada oluşan yönetim veya onun oluşturduğu birimler mi verecek?! Burada bir çelişki var. Bunu buradan ayırmak lazım değerli arkadaşlarım; yani, bu bizim de bazen gözümüzden kaçıyor; çünkü, bu teknik bir konu.
Bir şey söyleyeyim size değerli arkadaşlarım: Bu gibi konularda uzman vasıflı insanların -severseniz de sevmeseniz de- görüşünü alın. Burada, mimar mühendis odaları veya başkanları, yönetimleri saf dışı konulmuştur. YÖK’ten bir… Son günü çağırmakla… Bakınız, benim hastam vardı, o gün gelemedim, son günü çağırmakla… Her şey bitmiş, yani misafir kapıya çıkmış, sen diyorsun ki, otursaydın, sana yemek hazırlamıştım!.. Bunun gibi bir şey. Yasa bitmiş, her şey yapılmış, sonunda bir gün kala sen çağırmışsın mimar mühendis odalarının temsilcisini “ya kardeşim, buradaki görüşünüz nedir”… Burada bir çelişki var değerli arkadaşlarım. 4 000’in üzerinde, daha fazla odayı bir tarafa itemezsiniz. Bunlar, yıllardır bu gibi konulara eğilmiştir, sorun çözmüştür. Bunları bir tarafa bırakamazsınız. Bugün yasada yapılan odur.
Ben, Sayın Bakanımızdan şunu özellikle beklerim: Yani, bir gün sonra olsa ne olur?! Hakikaten burada bazı çelişkiler var, arkadaşlardan gelen bilgileri okudukça… Ben teknik bir zat değilim; ama, ben, vasıflı insanların yetişmesinden, onların ülkeye hizmet üretmesinden yanayım; niye; vasıflı, eğitimli bir insan:
1- Daha az iş kazası yapar.
2- Kendisini korur, daha az meslek hastalığına yakalanır.
3- Üretken olur, ürettiğinden pay alır; hem ülkeye katkısı olur, hem kendisine katkısı olur, hem çalıştırana katkısı olur.
Bir şey daha var: Kâr eden bir müessese süreklilik arz eder ve orada bu insanlara sürekli çalışma imkânı sağlanır.
Biz bunların hepsini düşünüyoruz, biliyoruz; ama, burada özellikle şunu ifade etmek isterim değerli arkadaşlarım: Bakınız, şimdi Genel Kurul kimlerden oluşuyor: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından iki üye, Millî Eğitim Bakanlığından üç üye, Maliye Bakanlığından bir üye, Bayındırlık Bakanlığından bir üye, Sağlık Bakanlığından bir üye, Tarım Bakanlığından bir üye, Sanayi ve Ticaret Bakanlığından bir üye…” Yani, sıralamayla bitmez. Ben, şunu söylüyorum…
MEHMET KILIÇ (Konya) – Alt tarafını da oku.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Altını mı okudum? Sendikalardan… Bakınız orada bir…
MEHMET KILIÇ (Konya) - Oku, devam et.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Okuyorum, onu da okuyorum. Bir dakika, orada bir şey daha var.
MEHMET KILIÇ (Konya) – İşine geldiği yerde kesiyorsun.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Burada çoğunluk esasını gözardı etmişsiniz. Burada üç konfederasyonu dahil etmişsiniz, burada bir konfederasyon olması lazım. Çoğunluk esası burada ortadan kaldırılmış. Okuyun...
“… üniversitelerin çalışma, ekonomi, işletme ve meslekî eğitimle ilgili alanlardan sorumlu bölümünden bir kişi, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığından bir kişi, Avrupa Birliği Genel Sekreterliğinden bir kişi, Türkiye İş Kurumundan bir kişi, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayii Geliştirme ve Denetleme İdare Başkanlığından bir üye, Türkiye Atom Enerjisi Kurumundan bir üye, Türk Standartları Enstitüsünden bir üye, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinden dört üye…” Niye Türk-İş’den değil, ondan dört üye?
MEHMET KILIÇ (Konya) – Devam et, devam et.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – “… Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Kurumundan dört üye, Ziraat Odalarından bir üye…” Eksiği ne?! “…Türkiye Serbest Muhasebeciler Odalarından bir üye, Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliğinden -ki, işin ağırlığı, özü budur değerli arkadaşlarım- iki üye” neyi eksik; işin ehli, yürüten mimar, mühendislerden- iki üye de diğerlerinden, dört üye?! Sonra, bu iki üye ne iş yapacak; onu da merak ediyorum. “…Türkiye Seyahat Acenteleri Birliğinden bir üye, Türkiye İhracatçılar Meclisinden bir üye…” En fazla üyeye sahip üç işçi kuruluşundan… Çoğunluk esası burada ortadan kalkmadı mı?!
MEHMET KILIÇ (Konya) – “En fazla” diyor, en fazla.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Müsaade eder misiniz.
Siz nasıl bölüştünüz şeyi; çoğunluk esasına göre bölüşmediniz mi Divanı, her şeyi; burada niye yok çoğunluk esası?! 3 tane şeyi niye katıyorsunuz? Bakınız, bazı şeyleri karnınızda saklamayın. Deyin ki, bizim bir kuruluşa borcumuz var, onun hatırına öbürünü de yanına kattık, kimin hakkını bölüştürdük; Türk-İş’in. Bunu böyle deyin de, helal olsun diyelim, açık açık söyleyelim. Yani, yuvarlamanın, toprağa katmanın, toza gömmenin ne âlemi var değerli arkadaşlarım; bunların adı budur, söyleyin böyle.
Yönetim kurulu... Yönetim kurulu da, Çalışma Bakanlığı ile -başkanı, yardımcısı- Millî Eğitim Bakanlığı.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu neye benzer biliyor musunuz -kusura bakmayın- bir Ekonomik ve Sosyal Konsey oluşturduk ya, zamanında göklere çıkardık, şey yaptık, adı var şanı yok, hiçbir etkisi yok. Etkisi yok demiyorum, burada bir sorun daha var. Burada, tek kuruş, belki de, görünüme göre, devletin ekonomik katkısı olmayacak; biraz önce siz de söylediniz. Bugün, ekonomik yönden, yani, üye aidatıyla geçinen kuruluşlar var. İsim vermek istemiyorum. Bunlardan katkı alamadığınız zaman ne yapılacaktır orada? Ne yapacaksınız? Bunun hesabı yapıldı mı?
Sayın Çalışma Bakanımız, bu konuların hepsini, kimin nereden geldiğini, kimin nereden gittiğini, kimin bankada neyi var, kimin bankada neyi yok; düğmeye basıyoruz, şimdi hepimizin gözünün önüne geliyor. Öyle kuruluşlar var ki bugün, zor yaşamını sürdürüyor. Onlardan herhangi bir katkı alamadığınız zaman ne olacaktır burada değerli arkadaşlarım? Yoksa, eğitimde insanları yetiştiriyorsunuz, bilgilendiriyorsunuz, bilgisi karşısı sertifikasını veriyorsunuz, her gittiği yerde o sertifikanın geçerliliği sağlanıyor, üretken oluyor, az kaza yapıyor, verimi artırıyor. Buna, kim, ne der değerli arkadaşlarım?! Buna hiç kimsenin bir şey dediği yok; ama, bunun içinde, özünde bazı çelişkiler var.
Bu çelişkilerin ana noktası; bir, YÖK dışlanmıştır; iki, Türkiye Mimar Mühendis Odaları dışlanmıştır; çünkü, işin ana noktasını yürüten, yöneten onlardır.
Umuyorum ki, Sayın Bakanım bu durumları da dikkate alır; böyle, bütün tarafların kabulleneceği, verimin artması için daha yetişkin elemanların gelecekte iş bulacağı bir ortamın yaratılmasını hepimiz istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Meral, lütfen, toparlar mısınız.
Buyurun.
FİKRET BADAZLI (Antalya) - Sıra gelirse… 35 yaşındaki emekliler çekilirse bir kenara gençlere sıra gelir.
BAŞKAN- Sayın Badazlı, lütfen…
Sayın Meral, buyurun.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - 35 yaşındaki adamların çalışmasından rahatsız oluyorsanız…
FİKRET BADAZLI (Antalya) - Emekli olmuş, ama, iki maaş alıyor!..
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, o zaman, yaşı niye yükselttiniz?!
Bakınız, şimdi, laf lafı açıyor, söylesem bir türlü söylemesem bir türlü. Şimdi, sizin iş verdiklerinize gidin deyin ki, şu emekli olmuş adamlar, iş verdikleriniz var ya, o müteahhitler - biz vermiyoruz, siz iyi bilirsiniz; sizi de kastederek söylemiyorum- o müteahhitlere deyin ki “tığ gibi gençler var; iş bekliyor -asgarî ücret de vermiyor onlara- karın tokluğuna bu insanları çalıştırmayın. Çalıştırırsanız size iş vermeyiz, size ihale vermeyiz” deyin; bu kadar basit sayın milletvekilim.
Elindeki baltayı niye bir başkasının eline veriyorsun?! O, baltayı kullanmayı bilmezse, kendi dizine de vurur, senin dizine de vurur bugün olduğu gibi.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Meral.
Tümü üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına söz isteyen Ankara Milletvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu.
Buyurun Sayın Kurtulmuşoğlu. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Ankara)- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1193 sıra sayılı Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanunu Tasarısının geneli üzerinde Anavatan Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepimizin kabul edeceği gibi, işsizlik, ülkemizin en büyük sorunlarından biridir. Özellikle, 15-24 yaş aralığındaki genç nüfusumuzun yüzde 17’si işsizdir. Bunun yanı sıra, bazı sektörlerde de işe eleman aranır, kalifiye eleman aranmaktadır; hem bir tarafta işsizlik var hem kalifiye eleman bulunmuyor. Asıl, bu yasanın amacı ara eleman bulmak. Sanayie katkıda bulunmak için, ara eleman bulunması için böyle bir yasa çıkarılması uygun idi. Keşke, bunu, Avrupa Birliği dayatmasıyla değil de, Türkiye’nin ekonomik şartları, durumları göz önüne alınarak, bundan evvel yapılsaydı çok daha iyi olurdu diye düşünüyorum.
Bugün, ülkemizin en büyük sorunlarından birisi işsizlik. Doğru… İktidara gelirken de işsizliği yok edecektiniz; olmadı, yüzde 11’e çıktı.
TEVFİK AKBAK (Çankırı) – Yüzde 8’e indi.
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Türkiye nüfusunun yüzde 11’i işsiz, genç nüfusun da yüzde 17’si işsiz.
Bu yıl, ÖSS’ye giren genç sayısı 1 679 000 kişi. Ümitlerini, üniversite kapılarında, geleceğini garantiye almak için, yükseltmek için imtihana girdiler. 1,5 milyon insan, üniversite kapısından geri döndü. Hoş, üniversite mezunu olanlar sanki iş mi buldu bu ülkede; hayır. Aşağı yukarı 3 000 000’a yakın da neredeyse, kravatlı dediğimiz, biz elitlerin -güya elitiz- işsiz üniversite mezunu demiyoruz da, kravatlı insanların sokaklarda işsiz dolaştığını söylüyoruz. Bu bir yeni moda.
Hükümetlerin işi, insanlara iş bulmaktır, aş bulmaktır; huzur bulmaktır ülkede, sokakta insanların huzurlu yürümesini temin etmektir; ama, ne yazık ki, bugün, ne iş bulabildik ne aş bulabildik ne de sokakta rahatça yürüyebiliyoruz. Evet, senede 40 000 ara eleman yetiştirilmesi lazım Türkiye için. Doğru; ama, hangi iş sahasına hangi yatırımı yaptın da, bunları, 40 000 kişi senede yetiştirip işyerlerine koyacaksınız?!
Sevgili arkadaşlarım, yasa çıkarmak -işte, burada çoğunlukta olduğunuz için de, belli olduğunuz için, kaldır parmağını, indir parmağını, çıkıyor- kolay da, asıl mesele bu yasaları uygulamak.
İşsizliği önlemek, gayemiz; ama, nasıl önleyeceğiz?! Bakınız, size bir şey söyleyeyim: Hükümet, diğer olaylarda olduğu gibi, işsizliği önlemede de sınıfta kaldı. Sevgili arkadaşlarım, eğer, insanların ürünlerine normal değeri vermezseniz, insanların işinde ekmek kazanabilecek, temin edebilecek bir iş bulduramazsanız işsizliği devamlı artırırsınız. Bunlardan bir tanesi, son zamanlarda, Karadeniz’de, fındıkta oynanan oyundur. Sevgili arkadaşlarım, 8 000 000 insan bu fındıktan nasibini alıyordu. Şöyle bir bakınız Karadeniz vilayetlerine; eğer, bunların, Giresun’un, Ordu’nun, Trabzon’un, Düzce’nin fındıktan başka geliri nedir diye bir bakınız; hiçbir geliri yok, iki senede de bir olur. Ne yaptınız; bu insanların da emeğinin karşılığını vermeyerek bu insanları mağdur ettiniz.
ASIM AYKAN (Trabzon) – Yanlış!.. Yanlış!..
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Sevgili arkadaşlarım, sadece mağdur etmekle kalınmıyor. Bakınız, işsizliği önlemek için uğraşıyoruz.
ASIM AYKAN (Trabzon) – Yanlış ama!..
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - O yanlış senin yanlışın; benim doğrularım ayrı.
ASIM AYKAN (Trabzon) – Olur mu öyle şey?!. Rakamlar konuşuyor, rakamlar…
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) – Şimdi, bakınız,“rakamla konuş” diyen arkadaşıma söylüyorum; Giresun’dan, aşağı yukarı, göç eden 1 000 000’a yakın insan İstanbul’da, Trabzon’dan 700 000... Söyle bakalım, var mı yok mu yanlışı?!
ASIM AYKAN (Trabzon) – Yok!..
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) – Ordu’dan 300 000 insan şehirleri bırakıp büyükşehirlere gidiyor.
GÜROL ERGİN (Muğla) – Doğrusunu Eyüp Beye sor.
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) – Doktor Kurtulmuşoğlu, öyle, dersine çalışmadan buraya çıkmaz. Onları, ben yaşıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) – Meslekî mi, siyasî mi?
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) – Evet, bu Karadeniz insanlarını mağdur etmekle bugünkü göçe göç ekliyorsunuz. Yanlış yapıyorsunuz sevgili arkadaşlarım. Bunu, muhalefet olarak söylemiyorum; bu, bizim ülkemizin gerçekleri. Bu ülkenin gerçeklerine, eğer neşter vurmazsak, doğru dürüst teşhis koymazsak, tedavi etmemiz de olası değildir. Burada, çok güzel “onu yaptım, bunu yaptım” demek kadar güzel bir şey yok. Nasıl olsa benim vatandaşım ne söylersen söyle inanıyor; ama, bundan sonra inanacağını zannetmiyorum sevgili arkadaşlarım.
Bakınız, bu Karadenizlilere, fındığına böyle fiyat vermekle, sadece Türkiye’de 8 000 000 insanla oynamadınız; ülke aşırı oldunuz, ülke aşırı! İspanya’ya kadar gittiler; İspanya’daki üreticiler de artık sokağa döküldü. Sevgili arkadaşlarım, gerçek mi, doğru mu İspanya’ya bakın bakalım. İspanya’daki üreticiler de fındığı sokağa dökmeye başladı. “Ey Türkiye, ne yapıyorsun, sen niçin böyle yapıyorsun, benim hakkımı gasp ediyorsun” diyor, İstanbul’da toplantıya geliyor İspanya üreticileri. Yanlış mı?!
Anladık, bu fındık böyle gitti; ama, fındığın gitmesinden evvel… Beyler, Giresun’un nüfusu 60 milyon, Trabzon’un nüfusu her sene değişiyor, küçülüyor, Giresun küçülüyor, Ordu küçülüyor. Ee, devamlı göç veriyor. Bu şehirler nasıl bunları karşılayacak?! Artık, şehirler, köy oldu, köy; köy âdetleriyle idare ediliyorlar.
Sevgili arkadaşlarım, hakikaten, bu kadar içim acımamıştı; ama, ben Giresunluyum; ben bu fındığı…
BAŞKAN – Sayın Kurtulmuşoğlu… Sayın Kurtulmuşoğlu…
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) – Evet.
BAŞKAN – Biraz da ilgili yasadan bahseder miyiz; lütfen...
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) – Tabiî; işsizlikten bahsediyorum.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) – Sayın Başkan, ülkenin sorunlarına değiniyor; lütfen…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Kurtulmuşoğlu.
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) – İşsizlikten bahsediyorum.
SELAMİ YİĞİT (Kars) – Daha nasıl olsun ilgi Başkan?!
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) – Şimdi, bu arada bir işsiz ordusu daha yaratıyoruz. Evet, Avrupa Birliğinin dayatmasıyla da olsa, bu yasanın geç de gelmesine rağmen, bu yasanın çıkması doğaldır, doğrudur; yasa, sadece çıkmakla kalmaz, inşallah, tatbikatına da kısa zamanda başlarız diye ümit ediyorum.
Avrupa Birliği -mesele oraya gelmişken onu da söyleyeyim- her gün bizim önümüze yeni yeni bir şeyler çıkarıyor. “32 kriter” denildi. Bir bakıyorsunuz, 32 tane de yeniden yumurtlamış gibi, 64’e çıkacak neredeyse. Her gün önümüze başka bir şey geliyor.
Sevgili Avrupa Birliği dostlarına sesleniyorum buradan; çifte standardı bırakınız. Üye olmuş ülkelere, aday olan ülkelere ne şartlar koştunuzsa, bize de onu uygulayınız, onu uygulayınız! Evet, biz, size müracaat ettik diye, sizin kapınızda nöbet tutacak bir ülke değiliz. Avrupalı dostlarımız, eğer istiyorlarsa, Türkiye’nin Avrupa Birliğine girmesini istiyorlarsa, çifte standarttan vazgeçmek mecburiyetinde. Bu da mı yanlış?!.
Onun için, ben şunu söylüyorum: Biz, ev ödevimizi, müracaat ettiğimize göre, yapacağız. Bundan sonrası Avrupa Birliğine düşüyor. Onlar da, daha ciddî, daha samimi davranmak mecburiyetindeler diye düşünüyorum. Yani, şimdi, işsizliği halledeceğiz. Bu yasayla da öyle yapacağız ara elemanı bulmakla; temennim de o. İşsizliği halledeceğiz derken edemedik, işsizlik daha çok arttı. Ağır ağır, hani vardır ya “insanlar açlıkla terbiye edilmez” diye atalarımızın bir sözü vardır; neredeyse oraya geliyoruz.
Üstüne üstlük, Hükümet, bir de ne yaptı biliyor musunuz?! Bunları nasıl yapıyorlar, onu da hiç anlamıyorum. İnsanın insan olarak -doktor olarak da söylüyorum- en kötü hastalık kanserdir; kanserden kötü bir hastalık yoktur. Bir ilacı var, onu da “ödeme listesinden çıkardım” diyorsun. Kardeşim, hadi açlıktan ölelim dedik; ama, yani, hastalıktan da mı ölelim yani, bunu da mı yapalım; bunu mu istiyoruz?! Bizim ülkemize, bizim insanlarımıza bu mu yakışıyor?!
Muadilini, eşdeğerini alsın dedi ilacın, Neupogen’in başka bir ilacı alınsın dedi Sayın Bakan bir şeyde, Neupogen’in başka bir eşdeğer ilacı var dedi. Soruşturdum, araştırdım, aynı ilacın eşdeğeri diye düşünülen bu ilacı da Amerika’da aynı firma üretiyor, yasaklanan ilacı da aynı firma üretiyor, eşdeğer dediği ilacı da aynı firma üretiyor. O yetmiyormuş gibi… Fakat, Türkiye’de, ithal eden firmalar ayrı, ithal eden firmalar ayrı arkadaşlarım. Bunu size söyleyeyim. O zaman benim aklımdan bir şey geçiyor, yani, ben… Kanser hastası –Allah kimseye göstermesin- o hastanın doktora gidip de teşhisini koyarken o hastaya, doktorun “sen kansersin” demesini çok mu kolay zannediyorsunuz?!
FİKRET BADAZLI (Antalya) – Dünyanın en zor işi.
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) – Çok mu kolay zannediyorsunuz, hekim, sen, bunu buldum diyecek diye… Ama, hasta alışmış ilacına. Hasta ondan çare bekliyor. O hastayı düşünebiliyor musunuz, aylarca o ilacı kullanmış “ben bununla iyi olacağım” diyor. Bu kadar da bir şeysi yok, çok da böyle… Kanserin ne olduğunu herkes biliyor. Şimdi, başka, yeni bir ilaç verecek. Acaba, bu, olur mu, olmaz mı diye adam psikolojikman da yıkılacak o hasta. Zaten yıkık, zaten vurmuş Allah, bir de Sağlık Bakanının bunu yapması doğru muydu yani?! Hem işsizlikten bahsediyor aç bırakıyoruz, o açlık yetmiyor, ben seni öldürmek için elimden geleni yaparım, ilacını da vermem diyorsun! Bu, iktidar değil, bu yanlış, bu şık değil, bu çok büyük hata.
Aradaki fiyat farkını da söyleyeyim size; aynı firmanın eşdeğer ilaç dediğinin de birinin, zannedersem, 1 100 000’den bahsediliyor, birinin de 900 küsur; ama, aynı firma, çıkaran da aynı firma; iyi; ithal eden değişik. Onun için, bir an evvel, bundan da Sayın Bakanın geri dönmesini istiyorum. Benim insanlarımın, bu insanlarımızın, ülkemizde yetmiş milyon insanın ne açlıkla terbiye edilmesine lüzum var, ne de ölümle tehdit edilmesine lüzum var. Yetmiş milyon insan bunları hak etmiyor, etmiyor!
Eğer bir olayın kendinize yapıldığını düşünürseniz, ona, bizim tıpta empati derler; kendine layık görmediğini hiç kimseye layık göremezsin. Benim, burada, feveranım odur. Ben siyaset yapayım da, birilerini yıpratayım da, yüceleceğim diye hiçbir şey düşünmedim bugüne kadar. Artı, şunu da biliyorum ki, hiçbir kimse birilerini ayak altına alarak yükselemez; böyle bir şey yok. Ama, ben, size, bu kürsüye çıktığımda doğruları söylemek mecburiyetindeyim; çünkü, hepimiz bu ülkede yaşıyoruz. Komşumuz ağlarken, komşumuz açlıktan ölürken veya ilacını alamazken siz nasıl rahat durabilirsiniz, huzur içinde olabilirsiniz. Bunu, böyle bir düşünün; yani, şart mıdır, Kurtulmuşoğlu siyaset yapmak için bunları söylüyor diyeceğinize… Ben, bu gerçeği yaşıyorum; ilaç olarak yaşıyorum, doktor olarak yaşıyorum, o ayrı. Fındığı da, işçisi olarak yaşıyorum, üreticisi olarak yaşıyorum. 3 200 000’e -eğer işçiyle toplatırsan- fındık mal olursa, 4 000 000 verirsiniz, o da Giresun fındığı… Giresun fındığına 4 000 000 verdiğinde 3 800 000’e iner, diğer taraftaki fındıklar da 3 500 000’e gelir. Bunların başka bir geliri yok.
Evet, bu yasanın, Türk toplumuna, Türk Halkına hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum ve bu yasaya şahsım ve Grubum adına da olumlu oy vereceğimizi söylüyorum.
Beni dinlediğiniz için sabrınıza teşekkür ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kurtulmuşoğlu.
Yasanın tümü üzerinde, Hükümet adına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu söz istemişlerdir.
Buyurun. (AK Parti sıralarında alkışlar)
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Huzurunuza sunmuş olduğumuz kanun tasarısı, Meslekî Yeterlilik Kurumu adıyla bir kurumun kurulmasını amaçlamaktadır. Neden böyle bir kuruma ihtiyaç duyulmuştur; bu, bugünün ihtiyacı mıdır; izin verirseniz, bu konuda sizleri aydınlatmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye’de, bu anlamda bir kurumun kurulması ihtiyacı 1992 yılından itibaren konuşulmaya başlanmıştır. Devlet Planlama Teşkilatı raporlarında ve diğer resmî dokümanlarda böyle bir kurumun gerekliliği üzerinde mutabakata varılmıştır. En son, ulusal programda, ilerleme raporunda da böyle bir kurumun kurulması gerekliliği dile getirilmiştir.
Niçin, böyle bir kurumun kurulmasına ihtiyaç vardır; yani, ulusal raporda yer aldığı, Avrupa Birliği süreci içerisinde çıkarmamız gereken bir yasa bağlamında mı bunun üzerinde ısrarla duruyoruz; hayır. 1992 yılında, dediğim gibi, bu ihtiyaç belirmiştir. Biz de, bu ihtiyacın bugün hâlâ devam ettiğini ve ülkemizde, çalışma hayatında, işgücü piyasasında böyle bir kurumun kurulması gerektiğine inanıyoruz.
Değerli milletvekilleri, hepinizin de bildiği gibi, işsizlik konusu toplumumuzun en önemli sorunlarından biridir. Özellikle, 2000 ve 2001’li yıllarda yaşamış olduğumuz ekonomik şoklardan sonra, Türkiye’de, işsizlik rakamları yüzde 10’ların üzerine çıkmış ve yapısal bir durum halini almıştır.
Hükümete geldiğimiz günden bu tarafa, işsizlikle mücadele konusunda ve istihdamı artırma konusunda önemli yapısal ve yasal değişiklikler gerçekleştirdik. Yeni bir İş Kanunu çıkardık. Buradaki amaç, hem çalışanları korumak hem de iş arayanlara yeni kanallar açarak, özellikle gençlerin ve hanımların istihdam piyasasına girmelerini kolaylaştıracak yeni İş Kanunu düzenlemeleri Yüce Meclisimizden geçti.
Yıllardır İş ve İşçi Bulma Kurumu olarak bildiğimiz, 1960’larda Türkiye’nin işgücünün yabancı ülkelere gidişine aracılık eden İş ve İşçi Bulma Kurumunu, çağdaş bir anlayışla, yeni bir kamu istihdam kurumu haline getirdik ve Türkiye İş Kurumu olarak idare hayatımızda yerini aldı.
Yine, geçtiğimiz yasama yılında, sosyal güvenlik reformunu çıkararak, ülkemizde, hem sosyal korumayı sağlamak hem kayıtdışını önlemek hem de işgücü piyasalarının etkin olması için önemli bir yapısal reformu hayata geçirdik. Bunun gibi, sizin de şahit olduğunuz birçok düzenlemeler yaptık, teşvik tedbirleri uyguladık, asgarî ücret ile SSK primine esas alt kazanç sınırlarını eşitledik. Bütün bu yapmış olduğumuz düzenlemelerin nihaî hedefi şudur: Ülkemizde yapısal bir sorun haline gelmiş işsizlik sorununu makul seviyelere çekmektir. Şu anda, 2002 yılında almış olduğumuz noktadan, bizi cesaretlendirecek bir şekilde, özellikle son açıklanan veriler, işsizlik oranlarının çok cüzi de olsa bir düşüş trendine girdiğini göstermektedir. En son açıklanan veri, bir önceki yılın, yani 2005 yılının verilerine göre işsizlik oranımızın 8,8 civarına düştüğünü bize göstermektedir.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) – Sayın Bakanım, ilk altı aya bakacağız, ortalamaya bakacağız; 10,5…
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) – 10,5 ortalama Sayın Bakanım, ilk altı ayın.
BAŞKAN – Sayın Kandoğan, lütfen…
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, hedefimiz, 2006 yılı sonunda, uzun süredir yüzde 10’larda, yüzde 10,5 civarında seyreden işsizlik oranını yüzde 10’un altına çekmektir; Hükümet olarak hedefimiz budur. Eğer herhangi bir olağanüstü dalgalanma yaşanmazsa, bu veriler, bize, 2006 yılı sonunda işsizlik oranımızın yüzde 10’un altına düşeceğini göstermektedir. Tabiî, bu oran bile yüksek bir orandır, bunun daha makul seviyelere çekilmesi gerekmektedir.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) – Yaşanma ihtimali var mı Sayın Bakanım?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – Efendim?..
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) – Herhangi bir olumsuzluk yaşanma ihtimali var mı?
ASIM AYKAN (Trabzon) – Allah bilir!
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – Şimdi, tabiî, dünyada yalnız yaşamıyoruz. Siz ne kadar sisteminizi düzgün de yürütseniz, istikrar politikasını düzgün de yürütseniz, dünyanın öbür ucundaki bir dalgalanma, bir likidite krizi, finans krizi gelip sizi buluyor.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) – Öngörünüzü soruyorum Sayın Bakan.
BAŞKAN – Sayın Sarıbaş, lütfen… Karşılıklı konuşmayalım.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – Yani, bizim dışımızdaki çeşitli nedenlerden dolayı da, dünyanın her ekonomisinde olduğu gibi, bizim ekonomimiz de az veya çok etkileniyor; ama, şunu memnuniyetle söyleyelim ki, ekonomimizin bu dış şoklara karşı dayanıklı olması için, başta finans sektörü olmak üzere, bütün sektörlerimizi dirençli bir hale getirmenin gayreti içerisindeyiz; bunda da belli bir mesafe aldığımızı ifade etmek isterim.
Bu genel işsizlik konusundaki kısa görüşlerimi sizlerle paylaştıktan sonra, bu Meslekî Yeterlilik Kurumunun işsizlikle mücadele bağlamında önemli bir enstrüman olduğunu ifade etmek istiyorum.
Ülke olarak işsizliği yenme konusunda her aracı kullanmak durumundayız. Yani, tek bir araçla işsizliği makul seviyelere indirmenin mümkün olmadığını biliyoruz. İşsizliği makul seviyelere indirmek için elbette ülkemizde ekonomik büyümenin belli bir performansta gerçekleşmesi gerekiyor. Bu anlamda Türk ekonomisinin, uzun bir süredir memnuniyetle ifade ediyoruz ki, büyüme performansı herkesin takdir ettiği bir oranda gerçekleşmektedir.
Değerli arkadaşlarım, tabiî, işsizliği yenme konusu sadece ekonomik büyümeyle gerçekleşmiyor, başka enstrümanları da kullanmanız gerekiyor. İşte bunlardan biri de, eğitim-istihdam ilişkisinin sağlıklı kurulmasıdır. Huzurlarınıza getirdiğimiz ve şu anda görüşmekte olduğumuz Meslekî Yeterlilik Kurumu, birçok fonksiyonu yanında, eğitim-istihdam ilişkisinin de sağlıklı kurulmasına yardımcı olacak bir kurum haline gelecektir. Nasıl gelecektir; Meslekî Yeterlilik Kurumu meslek standartlarını belirleyecek ve öğretim kurumlarına dönüp, işgücü piyasasının şu evsafta, şu nitelikte elemana ihtiyacı var, siz de teknik eğitim olarak, meslekî eğitim olarak müfredatınızı, programınızı buna göre yapın diyecek. Ülkemizde insan kaynaklarının atıl hale gelmesini önemli ölçüde azaltmayı hedefliyoruz. Bugün okullarımızdan çıkan gençlerimizin işgücü piyasasında eşleşmesi konusunda, iş bulması konusunda büyük sıkıntıların yaşandığını biliyoruz. İşte bu Meslekî Yeterlilik Kurumu, özellikle yükseköğrenimli gençlerimizin işgücü piyasasında rahatlıkla iş bulabilmelerine imkân sağlayacak bir yönlendirmeyi, bir yol haritasını eğitim kurumlarına gösterecektir, eğitim kurumlarının müfredatlarının işgücü piyasasının dinamiklerine uygun bir şekilde yapılmasına imkân verecektir.
Kısaca, bu Kurum nasıl bir kurum olacaktır, kompozisyonu ne olacaktır, bunu size ifade edeyim. Değerli arkadaşlarım, bu Kurum özerk bir kurum olacaktır. Yani, Çalışma Bakanlığının tamamen yönetiminde olan, tamamen kamunun hâkim olduğu bir kurum değil, aksine, sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının yönetiminde daha çok etkin olduğu, daha çok hâkim olduğu bir kuruluş olacaktır ve sevk ve idaresi de, tamamen kendi yönetim anlayışına, kendi genel kurulunun ortaya koymuş olduğu politikalar çerçevesinde gerçekleşecektir.
Genel kurulu ve yönetim kurulu bu anlayışa uygun şekilde dizayn edilmiştir. Yönetim kurulunda Bakanlık temsilcilerinin yanı sıra, sendikalarımızın, sivil toplum örgütlerimizin temsilcileri vardır. En son, zannediyorum, gruplarımızın da mutabakatıyla, benim de uygun gördüğüm yeni bir değişiklik daha gelecektir. YÖK’ten de bir yönetim kurulu üyesinin yönetim kurulunda temsil edilmesi, eğer siz uygun görürseniz, önergeyi kabul ederseniz, o da bu şekilde mümkün olacaktır.
Bu Kurum, Meslekî Yeterlilik Kurumu, hepinizin bildiği gibi, ülkemizde bireylerin meslekî yeterliliklerini ulusal ve uluslararası düzeyde belirleyen meslek standartları, sınav ve belgelendirme sistemi bulunmamaktadır. Bu ihtiyacı gidermek üzere böyle bir kurum kurulması öngörülmüştür. Kısaca amaçlarını ifade etmemiz gerekirse, bu Kurumun amacı, ulusal meslek standartlarını temel alarak teknik ve meslekî alanlarda ulusal yeterliliklerini, esaslarını belirlemek, denetim, ölçme ve değerlendirme, belgelendirme ve sertifikalandırmaya ilişkin faaliyetleri yürütmek için gerekli ulusal yeterliliklerini sistemini kurmak ve işletmek üzere Meslekî Yeterlilik Kurumunun kurulmasını sağlamak, ulusal yeterlilik çerçevesiyle ilgili hususların düzenlemesini sağlamaktır; özü itibariyle, genel olarak, bu Kurumun amacı budur.
Çok soruluyor, belki size de bu anlamda sorular gelmiştir: Hangi meslekler bunun kapsamındadır veyahut da hangi meslekler bu tasarının kapsamında olacaktır. İzin verirseniz, kapsam dışında kalacak meslekleri söylersem, kapsamı daha net olarak anlaşılmış olacaktır.
Avrupa Birliğinin otomatik tanıma kapsamına almış olduğu meslekler var. Bunlar, tabiplik, diş hekimliği, hemşirelik, ebelik, eczacılık, veterinerlik ve mimarlık. Bu meslekler bu kanun kapsamında olmayacaktır. Eski prosedürleri neyse, yine o prosedürlere göre, bunlar, işe girme, sertifikalandırma programlarına devam edeceklerdir.
Ayrıca, en az lisans düzeyinde öğrenimi gerektiren ve mesleğe giriş şartları kanunla düzenlenmiş olan meslekler bu kanun kapsamı dışındadır. Yani mühendislik, yani malî müşavirlik, yani noterlik, avukatlık gibi, artık, belli sistemleri oturmuş meslekler de bu kanun kapsamında olmayıp, eski usulleri ve prosedürleri devam edecektir.
Bunun dışında, özellikle lisans seviyesinde eğitimi olmayan çıraklık eğitimi, ustalık eğitimi gibi piyasa şartları içerisinde yetişmiş işgücümüze bu sertifikayı vermek, onların meslek standartlarını belirlemek bu Kurumun görevleri arasında olacaktır.
90 kişilik bir kadrosu olacaktır. Olabildiğince kamuya yeni bir malî yük getirmemesi amaçlanmıştır. Genel kurul üyelerinin belli bir miktarda malî yönden katkısı amaçlanmaktadır; ama, kendi ayakları üzerinde durabilen, kendi gelirleriyle sistemi çevirebilecek bir malî yapısı da, bu Kurumun, söz konusudur. Ne genel bütçeden ne de dışarıdan -belli bir süre sonra- herhangi bir malî desteğe ihtiyaç duymadan, kendi gelirleriyle giderlerini karşılayabilecek bir yapı olacağını tahmin ediyoruz. Bu anlamda kamuya ne personel ne de malî yönden bir yük getirmeyeceği anlaşılmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, bu kısa bilgileri size arz ettim. İleriki maddelerde de gerek olursa tekrar görüşlerimi sizlerle paylaşmaktan memnuniyet duyarım.
Sözlerimin başında da ifade ettiğim gibi, gerçekten, çalışma hayatımıza ve işgücü piyasamıza gerekli olan bir kurumdur. Oylarınızla onay verdiğiniz takdirde, geç kalmış bir kurumu kuracağız ve en kısa zamanda uygulamaya geçirerek, çalışma hayatımızda bu eksikliği giderip, işsizliği önleme konusundaki mücadelemize yeni bir aracı daha dahil etmiş olacağız.
Katkılarınız için, gayretleriniz için herkese, bütün gruplara teşekkür ediyor ve tasarımızın hayırlı olmasını diliyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Tasarının tümü üzerinde, şahsı adına Uşak Milletvekili Alim Tunç söz istemişlerdir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Tunç.
Süreniz 10 dakika.
ALİM TUNÇ (Uşak) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1193 sıra sayılı Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanunu Tasarısı hakkında görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Sayın Bakanımız gerçekten güzel açıklamalarda bulundu; ama, ondan önce konuşan arkadaşlarımızdan… Özellikle şunu belirtmek istiyorum, bilgi vermek istiyorum: Biz bu yasa tasarısını Mecliste Komisyonumuzda görüştüğümüzde -tutanaklara da bakılabilir- sadece, muhalefetten, Cumhuriyet Halk Partisinden Ali Arslan arkadaşımız vardı, diğer arkadaşlarımızın hiçbiri yoktu. Bütün sivil toplum kuruluşlarından ve bu konuyla ilgili meslek kuruluşlarından da katılımcılar vardı, bunları tartıştık; ancak, bugün, bakıyorum, burada, kimisi mazeret beyan ediyor; ama, gelip, burada, sadece konuşmuş olmak için konuşmalarını tamamlıyorlar.
NAİL KAMACI (Antalya) – Canım bırak sen herkesin konuşmasını, takdiri kendi hakkı.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) – Sen nasıl konuşuyorsun ki?!.
ALİM TUNÇ (Devamla) - Bir de şunu belirtmek istiyorum.
NAİL KAMACI (Antalya) – Saygı duy bari konuşmasına.
ALİM TUNÇ (Devamla) - Burada, mimarlar ve mühendislerle ilgili görüşlerini açıkladılar, yukarıda, Komisyonda da görüşlerini beyan ettiler ve bu görüşleri doğrultusunda ve diğer meslek kuruluşlarının görüşleri doğrultusunda onlardan faydalandık ve bu kanunun yapımında da onlar katkı sağladılar, onlara da teşekkür ediyorum.
Yine biraz önce Sayın Bakanımız açıkladılar; mühendis odaları herhangi bir şekilde bu kapsamın içinde değiller. Yine, dört yıllık lisans eğitimi almış, yüksek lisansını tamamlamış kişiler de bu Kurumun dışında, kapsamın dışında bulunmaktadırlar.
MEHMET YILDIRIM (Kastamonu)– Önergeyle bulunacaklar Alim Bey.
ALİM TUNÇ (Devamla) – Evet, önergeyle bulunacaklar.
HASAN ÖREN (Manisa) – Çoğunluk olduğu için kabul edileceğini varsayarak söyledi.
ALİM TUNÇ (Devamla) - Şimdi, bu Kurum, özellikle, özerk bir kurum olacak ve yaklaşık 23 tane kuruluştan temsilcilerin katıldığı ve gerçekten ülkemizdeki meslekî yeterliliği standardize edecek, sınavlarını yapacak, belgelendirebilecek ve uluslararası nitelik kazandıracak bir kurum oluşacak.
Değerli arkadaşlar, bu Kurumla beraber, Hükümetimizin de en fazla mücadele ettiği işsizliğin azaltılmasıyla ilgili de büyük adım atılmış olacak.
Biraz önce konuşmacılar işsizlikle ilgili bazı bilgiler verdiler. Gerçekten, 2005’in ocak ayı itibariyle 15-24 yaş arasındaki işsizlik oranı yüzde 21,5 idi; bugün ise, biraz önce konuşmacımız bunu belirtti, yüzde 17’ye düşmüş; bu da sevindirici bir olaydır.
Tabii ki, hepimiz biliyoruz ki, genç bir nüfusa sahip ülkemizde işsizliğe çözüm bulmak, istihdamı artırmak çok kolay değil; ancak, bizim Hükümetimiz döneminde, dönemsel de olsa, sürekli olarak bir düşüş, çok az da olsa bir düşüş trendinde devam etmektedir.
Ben, Uşak’tan örnek vermek istiyorum sizlere. 2001 krizinde, nüfus açısından baktığınızda, en fazla etkilenen il Uşak’tır işçi çıkarılması ya da işyerlerinin kapatılması açısından. Ama, bugün Hükümetimizin çıkarmış olduğu kanunla, 5084 ve 5150 sayılı Kanunla, şu ana kadar 2002’den itibaren Hükümetimizle beraber 13 670 yeni istihdam sağlanmış durumda Uşak’ta. Bunu da, bu Hükümetle beraber, 5084 ve 5150 sayılı Yasalarla ne kadar isabetli, istihdamı artırıcı tedbirler alındığının bir göstergesi olması açısından belirtmek istiyorum ve bunları çıkaran Sayın Başbakanımız ve bütün Bakanlar Kurulumuza teşekkür etmek istiyorum.
Yine, biraz önceki bir şeyi düzeltmek istiyorum. Özellikle üniversitelerden, YÖK’ten işletme, çalışma ekonomisi ve meslekî eğitimle ilgili 3 tane öğretim üyesi -1 tane diye söylendi- bu kurulda görev alacak; bunu da belirtmek istiyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; meslek standartları, bir mesleğin başarıyla icra edilebilmesi için yapılması gereken görev ve işlemler, sahip olunması gereken bilgi ve beceriler ile sergilenmesi gereken tutum ve davranışları gösteren asgarî normlardır. Bu normlar, eğitim ve istihdam arasında köprü işlevi görmekte, devlet, işçi ve işveren arasında uzlaşmayı gerekli kılmaktadır.
Bilindiği üzere, ülkemizde bireylerin meslekî yeterliliklerini ulusal ve uluslararası düzeyde belirleyen meslek standartları, sınavla belgelendirme sistemi bulunmamaktadır. Ulusal meslek standartlarının olmaması meslekî ve teknik eğitim programlarının, iş piyasası aktörlerinin katılımı olmadan eğitim veren kurumlarca hazırlanmasına neden olmaktadır. Meslek standartları doğrultusunda hazırlanmamış olan bu programlara göre verilen meslekî ve teknik eğitimler iş piyasasının istediği meslekî nitelikleri karşılayamamaktadır.
Örgün ve yaygın meslekî teknik eğitimlerden mezun olanlara verilen diploma veya belgeler, kişilerin sahip oldukları bilgi ve becerileri yeterince ve güvenilir biçimde yansıtmamakta, çoğu zaman bir kurumun verdiği bir kurumun verdiği bir belge diğer kurum tarafından kabul edilmemektedir.
Ayrıca, formal eğitim almadan, çalışarak beceri edinen kişilerin büyük bir bölümü sahip oldukları becerilerini belgelendirme imkânı bulamamaktadırlar. İşgücünün meslekî yeterliliğinin objektif olarak değerlendirilmesi, en basit ifadeyle, işsizlerin iş bulmasına, işverenlerin de aradığı işçiyi temin etmelerine imkân sağlamaktadır.
Diğer taraftan, meslekî yeterlilik sisteminin olmaması, meslekî ehliyeti bulunmayan kişilerin tüketicilere zarar vermelerine sebep olmaktadır. Örneğin, evlerimizde veya işyerlerimizde basit bir tamirat ya da tadilat yaptığımızda, meslekî yeterlilik belgesi olmayan, ancak, kendini usta diye tanıtan kişilerin işi tam yapmadığını ya da işi eskisinden kötü hale getirdiğini kendi hayatımızda en az bir kez yaşamışızdır. Basit gibi görünen bu durumun ülke genelinde çok büyük kaynak israfına neden olduğuna şüphe bulunmamaktadır.
Değerli arkadaşlar, akredite edilmiş meslekî yeterlilik belgelerinin olmaması, sadece yurt içinde değil, Türk işgücünün yurt dışında istihdam edilmesinde de çok büyük güçlükler oluşturmaktadır. Örneğin, müteahhitlik alanında yurt dışında iş yapan Türk şirketleri, çalıştırmak üzere yurt dışına götürdükleri Türk işçilerini, meslekî yeterliliklerini belirleyen bir sertifikaları olmadığı için, yurt dışında istihdam etmekte yıllardır büyük zorluklarla karşılaşmaktadır. Bu durum, işsizliğin olduğu bir dönemde işgücünün yurt dışında istihdamını zorlaştırmakta, ayrıca, Türk müteahhitlerinin rekabet güçlerini de azaltmaktadır.
Değerli arkadaşlar, görüşülmekte olan bu kanun tasarısı, yaşanan bu sorunlar paralelinde, içeriği itibariyle gündeme yeni gelmiş bir konu değildir. Bu, 1989’da temeli atılmış ve 1992’de bir aşamaya gelmiş, sonuçta, 2000 yılında da kanun tasarısı haline gelmiş; ancak, Mecliste görüşülmesi ve kanunlaşması bugüne nasip olmuştur.
Değerli arkadaşlar, bu kanunla, tasarının kanunlaşmasından sonra Türkiye’nin uluslararası itibarı artacak ve işgücümüzün AB ve dünyadaki hareketliliği kolaylaşacaktır. Yine, Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanunu Tasarısı ile 4702 sayılı Yasanın uygulanmasında da büyük kolaylıklar sağlanacaktır.
Ben, bu kanun tasarısının, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Ayrıca, bir eleştiriyi daha söylemeden edemeyeceğim…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİM TUNÇ (Devamla) - Üç tane büyük konfederasyon, işçi federasyonunun, üç büyük konfederasyonun bu kurumda temsil edilmesi, çoğulcu, demokratik bir eylemin yerleşmesi içindir. Bunu da belirtmek istiyorum.
Tekrar, kanun ülkemize hayırlı uğurlu olsun. Hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tunç.
Tasarının tümü üzerinde, şahsı adına söz isteyen Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Erdoğan.
FAZLI ERDOĞAN (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1193 sıra sayılı Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanunu Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Grup adına da bana bir söz tevdî edilmişti. Bu bağlamda hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuya geçmeden önce, benden önceki konuşmacılar, özellikle meslekî yeterlilik konusunda birçok değerlendirmeler yaptılar, onun yanında, başka konulara da birtakım açılımlar, yorumlar getirdiler.
Tabiî ki, Türkiye’de yaşıyoruz. Türkiye’nin dününü, bugününü, yarınlarının hesabını Meclis olarak yapmaya mecburuz. Takdir edersiniz ki, 2002 sonu itibariyle, bu Mecliste hepimiz bulunmuyorduk; ama, hepimiz Türkiye’de bulunuyorduk. O günkü işsizlik oranları, istatistiklere göre, yüzde 9,9 iken, 2006 Haziran sonu itibariyle Türkiye’deki işsizlik oranı yüzde 8,8’dir.
Yine, Türkiye’de geçmişte 1,0 fındık fiyatları açıklanırken, bugünlerde 3 doların üzerinde fındık fiyatları açıklanmıştır; fakat, Muzaffer Bey benim kapı komşumdur, onun değerlendirmelerine asla polemik yapmak istemiyorum; ama, değerlendirmek istediğim bir konu var.
Değerli arkadaşlar, bir veresiye satış var, bir de peşin satış var. Veresiye satışların alınıp alınmayacağı belli değildir; ama, peşin satan insan 6 000’e de, 5 000’e de satmıştır geçmiş senelerde, gerçekten fındığının parasını kasasına koymuştur; ama, veresiye satıp alınması alınmaması belli olmadığı için 7 000’e satmıştır, ucu açıktır; alan da vermemek üzere belki hesap yaptığı için, toplum bu konuda mağdur edilmiştir. Bunun hepimiz bilincindeyiz. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından gürültüler)
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) – Fındıkçıların arasına girebilir misiniz?! Ordu’da sizi bekliyorlar!
FAZLI ERDOĞAN (Devamla) – Temennimiz, dileğimiz, arzumuz şudur: Bu konu, bundan sonra, işin, gerçekten özerk ve sektör bazında ilgilileri belli olmuştur, devlet konumunu, duruşunu yeniden tespit etmiştir, Hükümet bu noktada özel sektör eliyle olayı yeniden yorumlama, yeniden değerlendirme fırsatını Fiskorbirlik’e ve onun alternatiflerine bırakmıştır. Önümüzdeki sene, zannediyorum, bu değerlendirmeleri herkesin daha bir şekilde yapması sağlanacaktır.
Malum olduğunuz üzere, Türkiye’nin en büyük sorunu işsizliktir; bunda hemfikiriz. Yıllardan bu yana gerekli yatırım ve istihdam alanlarının oluşturulmaması, halihazırdaki kaynakların yeterli ve etkin bir şekilde kullanılmaması ve bunun yanında da verimli, kaliteli, nitelikli insanı, zamanında ve yerinde hazır yapamadığımız, tamamlayamadığımız için ülkemiz bu noktada, gerçekten, gelişmiş ülkelere göre, evet, yerini alamamıştır; ama, bir gelişmekte olan ülkeyiz, geri kalmış olan ülkelerden gelmiş, gelişmekte olan ülkeler arasına gelmişiz. Hedefimiz, Avrupa Birliğiyle gelişmiş ülkeler seviyesine, Meclis olarak, iktidarıyla, muhalefetiyle ülkeyi taşımaktır.
Takdir edersiniz ki, yine, Haziran 20, yani, dün tarihi itibariyle açıklanan birtakım veriler var. İşsizlik oranı 8,8 iken, 15 ve 24 yaş arası kurumsal olmayan sivil işgücü işsizlik oranı 17,4’tür. Bu rakam, Haziran 2006 verilerine göre yüzde 8,8 olan genel işsizlik oranının yaklaşık 2 katıdır. Eğitimli işgücünün işsizlik oranı ise, genç işsizlik oranının çok da üstündedir. Haziran 2006 döneminde Türkiye’de çalışma çağındaki nüfus, geçen yılın aynı dönemine göre 870 000 kişi artmıştır. Böylesine hızlı bir işgücü olan ülkemizde, sadece istihdam alanlarının hazırlanması çare ve çözüm değildir. Aynı zamanda, nitelikli eleman yetiştirmek, ara eleman sıkıntısını ortadan kaldırmak ve bunun yanında da, insanlarımızın moralini, çalıştığı yeri severek, işveren, ona “işçi sayesinde ekmek buluyorum” evet “işçi sayesinde ekmek buluyorum” işçi de “işveren sayesinde ekmeğimi buluyorum” deme noktasında ortak moral gücüne erişmemiz lazım.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, ülkemizde, bireylerin meslekî yeterliliklerini, ulusal ve uluslararası düzeyde belirleyen meslek standartları sınav ve belgelendirme sistemleri de yeterli değerde değildir. Ulusal meslek standartlarının ve bu doğrultuda oluşturulması gereken eğitim standartlarının olmaması, meslekî ve teknik eğitim programlarının, iş piyasası aktörlerinin katılımı olmadan eğitim veren kurumlarca hazırlanmasına neden olmaktadır. Bu programlara göre meslekî ve teknik eğitim alan bireyler, iş piyasasının istediği nitelikte kazanımlarını elde edememektedirler. Gerek yükseköğretimden mezun olan gerekse meslekî teknik eğitim veren okullardan mezun yavrularımıza verilen diploma ve belgeler, yavrularımızın sahip oldukları bilgi ve becerileri yeterince güvenilir bir biçimde yansıtmamakta, çoğu zaman, bir kurumun verdiği bir belge diğer kurumlar tarafından önemli bir şekilde değerlendirilmemektedir. Herhangi bir eğitim almadan çalışarak kendi kabiliyetini, kendi becerisini kazanmış bir kişi, ne kadar pratikte bir şeyler becermiş olsa bile, kurumsal olarak yeterli derecede bir belge verilmediği için, o da, bir yerde işi bilen, fakat, kendini belge noktasında ispatlamama konusunda sıkıntı çekmektedir. Örneğin, biz, Karadeniz-Ereğli’de büyük bir tersane kurduk; 110 milyon dolarlık bir yatırımla, 55 000 tonluk gemileri, uluslararası denizlerde, Türk Bayrağıyla dalgalandıracağız.
Orada pratikten gelen insanların belgesi yok. Belgeyi halk eğitim kurslarından aldık, onların da yeterli derecede pratiği yok. Belgesiz insanlar başarılı, pratikten gelenler başarısız. Bu noktada bir çelişki yaşıyoruz. Halk eğitimden alınan arkadaşlarımızın belgesi olmasına rağmen, o tersanede yeteri derecede hem iş bulamadılar hem de orada işe girdikleri halde başarılı olamadılar; burada bir çelişki var. Demek ki, pratikten gelen, işi bilen insanları, yetenekli olan insanları kurumlarla desteklemek, onları belgelerle sistemin içerisine almak zorundayız.
Bu örnekleri elbette çoğaltabiliriz. Ancak, görüleceği gibi, işsiz insanlarımız ile işçiye ihtiyaç duyan işverenlerimizi bir araya getirirken, karşılıklı olarak ihtiyaçlarının karşılaştırılması gerekmektedir.
İşgücünün ve çalışma hayatının hızla geliştiği ve değiştiği günümüzde, ekonomik kalkınmayı yakalayan Türkiye’nin, bu değişim karşısında, tüm kurum ve kurullarıyla hazır olması gerekmektedir. Hatta, biliyorum ki, bu düzenleme gerçekten gecikmiştir; çünkü, gelişmiş ülkelerde ve Avrupa Birliği Üyesi ülkelerde meslekî yeterlilik sistemlerine baktığımızda, çalışma hayatı ve eğitim kesimi arasında fonksiyonel bir bağın kurulduğu ve meslek standartları sınav ve belgelendirme sisteminin önemli bir araç olarak kullanıldığı ve bu hizmetlerin ürün standartlarını belirleyen kuruluşlardan ayrı olarak, devlet, işçi ve işveren kesimlerinin katılımıyla oluşturulan özerk kurumlar tarafından yürütüldüğü açıktır. İngiltere’de, Almanya’da, Amerika Birleşik Devletlerinde, Hollanda’da bu kurumların işlevleri gerçekten büyüktür.
Ülkemizde meslekî bir standart birliği olmadığından, bu ve benzeri birçok alanda bugün üzerinde konuştuğumuz Meslekî Yeterlilik Kurumunun önemi bir kez daha ortaya konmaktadır. Meslekî yeterlilik alanında bu eksiklik, işgücünün meslekî yeterliliğinin objektif olarak değerlendirilmesini engellemekte, en basit ifadeyle, işsizlerin iş bulmasına, işverenlerin de aradığı işçiyi temin etmelerine imkân vermemektedir.
Ayrıca, akredite edilmiş meslekî yeterlilik belgeleri olmadığı için, işgücünün yurt dışında istihdam edilmelerinde çok büyük güçlüklerle karşılaşılmaktadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, ülkemizde ulusal meslekî yeterlilik sisteminin oluşturulmasına yönelik ilk çalışmalara, 1989’da Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı Beşerî Kaynakları Geliştirme Projesiyle başlanmıştır. 1992 yılından sonra, Devlet Planlama Teşkilatı tarafından Beşerî Kaynakları ve İstihdamı Geliştirme Sistemleri ve Aksiyon Planı hazırlanmıştır. Söz konusu Aksiyon Planı esas alınarak, İstihdam ve Eğitim Projesi oluşturulmuştur. Anılan proje, istihdamın geliştirilmesi, işsizlerin eğitimi, meslek standartları, sınav ve belgelendirme sistemlerinin ve bu sistemi idame ettirecek özerk bir kurumun kurulması, meslekî danışmanlık verilmesi, özel istihdam bürolarının oluşturulması gibi hususları içerdiğinden, projenin genel koordinasyonu Türkiye İş Kurumuna verilmiştir.
1992 yılında, devlet, işçi ve işveren kesimleri arasında Meslek Standartları Ulusal Protokolü imzalanmış ve Meslek Standartları Komisyonunun oluşması kabul edilmiştir.
Meslekî Yeterlilik Kurumu, binlerce mesleği, yeterlilik düzeyini, bu kapsamda hazırlanacak meslek standartlarını, sınav ve belgelendirme çalışmalarını, iş hayatında meydana gelen değişim ve gelişmelere paralel olarak bu hizmetlerin sürekli güncelleştirilmesini ve bu amaçlara ulaşmayı sağlayacak şekilde teşkilatlandırılacaktır. Bu kanun tasarısında, Kurumun faaliyet alanı eğitim ve istihdam kesimini birlikte ilgilendirdiğinden, Kurumun, kamu tüzel kişiliğini haiz, özel hukuk hükümlerine tabi, özel bütçeli ve özerk olması; karar ve yönetim organlarının ilgili devlet kurumları, işçi ve işveren kesimlerini temsil eden, görev güvencesi sağlanmış üyelerden oluşması öngörülmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Erdoğan, lütfen, toparlar mısınız.
FAZLI ERDOĞAN (Devamla) – Tamam Başkanım.
Kurum, faaliyetlerine başladıktan sonra, kamuya yük olmadan -en önemli tarafı budur- tamamen kendi gelirleriyle kendi giderlerini karşılayacak konumdadır.
Değerli arkadaşlar, ben, burada, son olarak, sizinle, bu konudaki Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanununun neler getirdiği konusunu da kısaca değerlendirip sözlerimi bağlamak istiyorum. Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanununun neler getirdiği… Ulusal meslek standartlarını temel alarak teknik ve meslekî alanlarda ulusal yeterliliklerin esaslarını belirlemek, standartları belirlenecek meslekî ve meslek standartları hazırlanacak kurumları tespit etmek, sınav ve belgelendirme sistemi kapsamında sınavlarda başarılı olanlara meslekî yeterlilik düzeyini gösteren sertifikaların verilmesini sağlamak, teknik ve meslekî eğitim öğretim seviyesini yükseltmek, Türkiye’de çalışmak isteyen yabancıların sahip oldukları meslekî yeterlilik sertifikalarının doğruluğunu tespit etmektir. Türkiye’de meslekî yeterlilik sistemlerinin oluşturulmasına, dünya pazarlarında…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Erdoğan, teşekkür ediyorum.
FAZLI ERDOĞAN (Devamla) – Sayın Başkan, bitiriyorum.
…rekabet edebilecek insangücünün geliştirilmesine…
BAŞKAN – Lütfen, Sayın Erdoğan… Teşekkür ediyorum.
FAZLI ERDOĞAN (Devamla) – Evet, ben şunu da sizlerle paylaşmak istiyorum ve teşekkür ediyorum:
Gönlüm şunu istiyor Türkiye’de: Doktoruyla, öğretmeniyle bu konuda herkes kendi sahasında yeterli ve seviyeli bir Türkiye bekliyoruz.
Diyorum ki: Her şey, bütün mesleklerde beş yıl yeniden bir analizden geçsin.
BAŞKAN – Sayın Erdoğan, lütfen, teşekkür için…
FAZLI ERDOĞAN (Devamla) – Analizden geçerek, herkes kendi sahasında yeni teknolojik gelişmelere açık, kendini yenilesin, meslekî yeterliliklerinde her alanda, her unvan sahibi tam olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Erdoğan.
FAZLI ERDOĞAN (Devamla) – Bu dileklerle, gerek Başkanı gerek Divanı ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Tümü üzerinde soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Süremiz 20 dakikadır.
Sayın Özdoğan buyurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Sayın Bakana birkaç soru yöneltmek istiyorum aracılığınızla.
Birinci sorum: Sayın Bakan, AB’ye uyum yasaları çerçevesinde gündeme getirmiş olduğunuz Meslekî Yeterlilik Kurumu Yasa Tasarısı ülkemizde binlerce meslek alanını ve milyonlarca vatandaşımızı yakından ilgilendiren bir muhtevaya sahiptir ve söz konusu yasa tasarısının uygulama safhasına ilişkin büyük endişeler taşımaktayım. Hükümetinizin dört yıllık iktidarında gözlemlemiş olduğum en dikkat çekici özellik, yasaların uygulama safhasına işlerlik sağlanamaması oldu zira. Sayın Bakanım, Meslekî Yeterlilik Kurumu, meslekî işlevde standart bir kalite oluşturmayı amaçlamakta ve bunun için de, öncelikli olarak eğitimin gerekli olduğu malumunuzdur. Ülkemizde meslekî yeterlilik için eğitim almak isteyen gençlerin ise eğitim sağlayacak maddî imkânlardan yaygın olarak mahrum olduğu da, malum olan başka bir husustur. Benim endişem, öncelikli olarak işte bu noktada yatmaktadır. Milyonlarca genç çocuğumuzun meslekî eğitimini bu yasa uyarınca nasıl sağlayacağınız konusunda bir plana ve bütçeye sahip misiniz?
İkinci sorum: Sayın Bakan, bu yasa Meslekî Yeterlilik Kurumu için malî ve idarî anlamda özerk bir yapı öngörmekte. Sadece koordinasyonunun Türkiye İş Kurumu tarafından sağlanması öngörülen Meslekî Yeterlilik Kurumunun idarî yapısı nasıl oluşturulacaktır? Örneğin, Hükümetinizin alışkanlığı olduğu üzere, bu Kurumun yöneticileri partinize yakın kişilerden mi müteşekkil olacaktır?
Üçüncü sorum: Ait olduğunuz siyasî partinin kamu kurumlarındaki imkânları oy toplama maksatlı kullandığı bilinen bir gerçektir. Bu durumda, Meslekî Yeterlilik Kurumunu genç oylarını partinize katmada bir araç olarak kullanmayacağınızı taahhüt edebilir misiniz? Böyle bir taahhüdünüz varsa, bunu hangi inandırıcı bir uygulama programına dayandırıyorsunuz?
Diğer bir sorum: Meslekî yeterlilik eğitimi için yeterliliği haiz eğitim personeliniz mevcut mudur? Mevcutsa, bu mevcudiyeti sayılarla ifade eder misiniz; mevcut değilse ne kadarlık bir zaman diliminde, nasıl bir bütçe ve programla eğiticilerin eğitimini sağlayacaksınız?
Beşinci sorum: AB fonlarının projelendirme eksikliği nedeniyle Türkiye’de kullanılmadığı ve Türkiye’ye ayrılmış bu fonların Hükümetinizin döneminde heba olduğu malumunuz. Meslekî Yeterlilik Kurumunu AB fonlarından istifade edecek şekilde yapılandırma yönünde bir planınız mevcut mudur?
Son sorum; Sayın Bakana soruyorum: Az önce Zonguldak Milletvekili Sayın Fazlı Erdoğan konuşurken, Zonguldaklı İbrahim Öz isminde bir vatandaşımız beni aradı, fındık fiyatlarından sitayişle bahsettiğini söyledi; dedi ki: “Sayın Fazlı Erdoğan ve AK Parti milletvekilleri Karadeniz’e girebiliyorlar mı? Kendisine onu bir sorun.” Bunun yorumunu da Sayın Bakana soruyorum.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özdoğan.
Sayın Işık, buyurun.
AHMET IŞIK (Konya) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakana şu soruyu yöneltmek istiyorum: Sayın Bakanım, bu kanun yürürlüğe girmeden önce alınmış olan kalfalık ve ustalık belgeleri bu kanun kapsamında değerlendirilecek midir? Artı, müktesep haklar korunacak mıdır? Bir de, herhangi bir eğitim almadan becerisi gelişmiş insanların bu becerilerinin belgelendirilmesi tasarıyla mümkün hale gelmekte midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Işık.
Sayın Tütüncü, buyurun.
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
3 sorum var. Birincisi: Bu kanun tasarısı, bir yandan örgün eğitimde, ekonominin ara kademe insangücü ihtiyacını karşılamak açısından bir yapısal dönüşümü gerekli kılıyor, örgün eğitim sisteminde bir yapısal dönüşümü gerekli kılıyor, meslekî ve teknik eğitim lehine; öte yandan da, çıraklık eğitimi başta olmak üzere, hizmetiçi, hizmet öncesi, mesleğe yöneltme gibi yaygın eğitim alanlarında da ayrı bir atılımı zorunlu kılıyor. Nasıl bir programla bunu yapmayı düşünüyorsunuz? Bu konuda bir programınız var mı? Bu bir.
İkincisi: Buraya çıkan, hemen hemen muhalefete ve iktidara mensup bütün milletvekilleri, işsizliğin en büyük sorun olduğunu dile getiriyorlar. Çok doğru; ancak, işsizlik oranına iş gelince, yüzde 10’lardan söz ediliyor ve -yüzde 10’ların altına indi, geçici olarak- yüzde 8’lerden söz ediliyor.
Şimdi, ben sormak istiyorum. Yani, bugün, Fransa’da, Almanya’da işsizlik oranları yüzde 9,7, yüzde 9,9, yüzde 10, yüzde 10’un üzerinde. Avrupa Birliğinin iddialı ülkelerinde böyle işsizlik oranları var. Son katılanlarda yüzde 18, yüzde 19, yüzde 15 işsizlik oranları var.
Şimdi, bu yüzde 8’lik, yüzde 9’luk işsizlik oranlarıyla, hâlâ nasıl kendimizi avutabiliyoruz, avutuyoruz; bunu anlamak mümkün değil. Bu konuda, Sayın Bakandan, gerçek, Türkiye'nin reel işsizliğinin ne olduğunu burada açıklamasını istiyorum.
Şunu da söyleyeyim izin verirseniz; Sayın Bakanın sorusuna, daha doğrusu yanıtına yardımcı olmak açısından olayın özü, esası şudur: Avrupa Birliğindeki ülkelerde yaşayan ya da çalışan nüfusun, yaşayan nüfusun diyeyim, yüzde 70’i iş ve aş sahibidir; biz de ise, yaşayan nüfusun ancak ve ancak yüzde 40’ı iş ve aş sahibidir; sanırım, bu mesaj Sayın Bakanımızın yanıtına ışık tutacaktır diye düşünüyorum.
Son sorum, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri: “Büyüme performansından, Türkiye’nin büyüme performansından herkes memnun.” Böyle konuşuyor AKP milletvekilleri ve Sayın Bakanımız da az önce konuşmasında böyle söylediler; “herkes memnun...” Peki, Türkiye’de kimler memnun?..
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; işçi memnun mu, işsiz memnun mu, genç memnun mu, gelir dağılımındaki adaletsizlikten inim inim inleyenler, açlık ve sefaletin kucağında inim inim inleyenler memnun mu? Yani, kâğıt üstünde bir büyümeye, büyüme performansına takılarak nereye gidebileceğimizi sanıyoruz?! Bugün her birim büyüme, yüzde 1 birim büyüme ya da her yüzde 1 ihracat artışı eskisiyle kıyaslanamayacak kadar çok daha fazla bir dış borçlanmaya ihtiyaç göstermektedir. Elin parasıyla büyüme!.. Gelir dağılımını düzeltse, istihdam yaratsa, işsizliği azaltsa, tamam.
Gerçek, Türkiye’nin gerçek işsizliğini azaltacak, gerçek büyümeyi sağlayacak bir yeni politikaya, AKP, acaba, ne zaman geçmeyi düşünüyor ya da geçmeyi düşünüyor mu?
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tütüncü.
Sayın Bakan, buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Işık’ın soruları kısa; izin verirseniz, önce ondan başlayayım.
“Daha önce Millî Eğitim Bakanlığımız tarafından verilen 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanunu gereğince edinilmiş belgelerin durumu ne olacak?” Onlar geçerliliklerini koruyacaklar. Yani, daha doğrusu, bu anlamdaki kazanılmış hakları koruyoruz. Üç yıl içerisinde müracaatları halinde, bu belgeleri yenileriyle değiştirme imkânları, kendilerine geçici maddeyle tanınmış bulunuyor.
“Bu sistemden yararlanabilmek için herhangi bir eğitim düzeyinin olması şart mı?” Hayır. Piyasada yetişmiş çırak, kalfalarımız da meslekî yeterliklerini ispat etmek için, bu sisteme, herhangi bir eğitim düzeyi şartı aranmaksızın dahil olabilecekler.
Diğer iki sayın milletvekilimizin soruları bir hayli kapsamlı. Belki bir kısmına burada cevap veremeyeceğim, yazılı olarak kendilerine cevap verebileceğiz.
Sayın Tütüncü “örgün ve yaygın eğitimde bir değişiklik getirilmesi gerekir” diyor. Doğrudur. Bu tasarının amaçlarından biri de, eğitim-istihdam ilişkisini sağlıklı kurabilmeye yardımcı olmaktır. Belirlenecek meslek standartları, hem ortaöğretim hem de yükseköğretim düzeyindeki kurumlarımıza iletilecek ve onların eğitim standartlarını, daha doğrusu meslek ve teknik eğitim müfredatlarını bu meslek standartlarına uygun bir şekilde yapmaları kendilerine önerilecektir. Bunun çeşitli mekanizmaları var, genel kurulları var. Ortaklaşa bir işbirliği içerisinde, hem örgün hem de yaygın eğitim sistemimizde, piyasanın ihtiyaç duyduğu mesleklere ilişkin eğitimin verilmesi kendilerine iletilecektir, kendilerinden bu talep edilecektir.
İşsizlik oranlarının ölçülmesi konusunda bir şey söylemeyeceğim. Bu konuda sizin daha önce de görüşlerinizi biliyorum TÜİK’le ilgili; ama, bu ölçüm, değerlendirme Avrupa EUROSTAT’ın da benimsediği parametreler doğrultusunda yapılan bir değerlendirmedir. Ondan ziyade, oranlar bizi ilgilendirmektedir. Geçen yılın aynı oranını kıyasladığımızda, bu yıl 8,8’lik genel işsizlik oranındaki bir düşüş söz konusudur. Bu, açıkçası, işsizlikle mücadele konusundaki bizim azmimizi artırmaktadır, bizi daha cesaretlendirmektedir. Bu, aksine de olabilirdi; yani, bu dönemde yüzde 12 olabilirdi, yüzde 11 olabilirdi; ama, belki de 2002’den bu tarafa genel işsizlik oranının en düşük seviyesini yakalamış durumdayız. Yıl sonunda 2006 yılı ortalaması hepimiz için ortak bir değer olacaktır. Umudumuz ve hedefimiz, bu genel işsizlik oranının 2006 yılı sonunda yüzde 10’un altına düşmesidir. Yüzde 10’un altına düşen rakam da, elbette, büyük bir rakamdır. Yetmişiki milyonluk ülkenin yüzde 8’i, yüzde 9’u da büyük bir rakamdır. Bunun da önemini biliyoruz; ama, siz de biliyorsunuz ki, yapısal hale gelmiş bir işsizlik sorununu kısa vadede indirmek kolay bir hadise değil.
Şimdi, büyüme ve işsizlik veyahut da büyümenin iş yaratıp yaratmadığı konusu, doğrudur; ben bunu daha önce de kamuya da ilan ettim. Bu, sorgulanması gereken bir husustur; ama, bu, sadece bizim sorunumuz değil. Global ekonomide de büyümeye eş istihdamın yaratılmadığını biliyoruz; ama, bizim belki yapabileceğimiz, hep birlikte yapabileceğimiz yatırım kompozisyonumuzu ve büyüme kompozisyonumuzu daha çok iş yaratacak yönde maniple etmektir. Yani, hep beraber, bilgimizi, becerimizi buna yönlendirmemiz lazım diye düşünüyorum.
Evet, Erzurum Milletvekilimizin 6 sorusu var. Bunlarla ilgili, örneğin “AB fonlarından istifade edecek misiniz?..” Elbette AB fonlarından istifade edeceğiz ve biz, Bakanlık olarak, Türkiye İş Kurumu olarak bu fonlardan en geniş manada istifade eden bir kurumuz. Aktif istihdam politikaları uygulandı sizin de bildiğiniz gibi. Bu projeye 50 000 kişi müracaat etti. Yaklaşık 50 000 000 euroluk bir bütçesi vardı. 33-35 milyonu fonlardan hibe olarak temin ettik, geri kalanını Hükümet katkısı olarak kullandık. Bu proje kapsamında 50 000 kişi meslekî eğitim kurslarından geçirildi ve yaklaşık bunun yüzde 50’si bir iş sahibi oldu, istihdama kavuştular ve bu süreler içerisinde de kendilerine bir ücret ödemesi de yapıldı. Bakanlık olarak bu tür projeleri daha yaygınlaştırmayı istiyoruz. İkinci etabına da bunun müracaat ettik. Eğer projemiz kabul edilirse, daha geniş anlamda, bu meslekî eğitim programını uygulamak istiyoruz.
Gerçekten, değerli milletvekillerimizin de söylediği gibi, Türkiye, genç bir nüfusa sahip, genç bir işgücüne sahip; ancak, bu işgücünü nitelikli hale getirmemiz lazım. Ülkemizde 12 000 000 kişi 15 ile 24 yaş aralığında bulunmaktadır. Bu, çoğu ülkenin gıpta ettiği bir insan kaynakları zenginliğidir. Önemli olan, bu genç nüfusumuzu nitelikli hale getirmek ve onları işgücü piyasasında daha rahat iş bulmalarına yardımcı olmak, işlerini değiştirirken daha kolay kendilerine bir esneklik sağlamaktır.
Bunun dışındaki sorular; yani, burası siyaseten kullanılacak mı, kadrolaşılacak mı?.. Zaten, topu topu 90 kişilik bir kadro. Burası, iş, aş, ekmek yeri. Yani, bu düşünceler buradan tamamen uzak olacaktır. Türkiye’nin derdine deva olacak, işsizliğe çare olacak bir kurum amaçlıyoruz. Bu şekilde kurulacaktır; inşallah, bu şekilde de devam edecektir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler de tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.19
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.29
BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 127 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
1193 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
2.- Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/1211) (S. Sayısı: 1193) (Devam)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet yerinde.
Şimdi, birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ilâ 19 uncu maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Orhan Sür, Balıkesir Milletvekili.
Buyurun Sayın Sür. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ORHAN SÜR (Balıkesir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 1193 sıra sayılı Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanunu Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, ilk çalışmaları 1989 yılında Devlet Planlama Teşkilatı bünyesinde başlanılmış olmakla birlikte, somut olarak 2004 Kasım ayında, Avrupa Birliği uyum süreci çerçevesinde, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği tarafından, meslekî yeterliliklerin belirlenmesi ve tanınması hakkında kanun taslağı tasarısı çalışmaları başlatılmıştır. 2005 Mayıs ayına kadar sürdürülen bu çalışmada, tüm bakanlık temsilcileri, meslek örgütleri, Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği, Türk Tabipler Birliği, YÖK, barolar ve benzerleri, İŞKUR ve üniversiteler yer almıştır. Yaklaşık yedi ay süren ve AB’nin “COM (119)” isimli direktifinin Türkçe tercümesi üzerinde gerçekleştirilen bu çalışmada yapılan tartışmalar, ağırlıklı olarak, bu yasa taslağında yer alan kurum ve otoritelerin Türkiye’deki karşılıklarının kim olacağı üzerine yapılmıştır. Ülkemizde bu görev ve yetkileri kullanacak bir yapılanma olmaması nedeniyle, yeni bir yapılanmanın yaratılması gereği ortaya çıkmıştır.
Meslekî Yeterlilik Kurumu Yasa Tasarısı, bu gereksinimin sonucudur. Meslek alanlarının düzenlenmesi ve mesleklerin icrasıyla ilgili hiçbir düzenlemeye sahip olmayan ülkemizde, acilen bu ihtiyacın giderilmesi de bir zorunluluktur. Bu çerçevede meslekî yeterliliklerin belirlenmesi ve tanınması hakkındaki kanun tasarısı taslağı madde 11’de ifade edilen 5 meslekî yeterlilik düzeyi çerçevesinde konuya yaklaşıldığında, düzey 1, düzey 2, düzey 3’ü içine alan mesleklerde –ki, bunlar ilköğretim ve ortaöğretim sonrası belirli öğretim programlarına katılım sonrası edinilen sertifikalarla icra edilen mesleklerdir- yapılacak düzenlemeler İŞKUR önderliğinde yürütülecek yasal düzenlemeler olarak belirlenmiştir.
Mühendis ve mimarları ilgilendiren düzey 5’le ilgili düzenlemeler ise, mevcut yasalar, 3458 sayılı Mimar ve Mühendisler Kanunu, 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu çerçevesinde değerlendirilecek, yükseköğretim sonrası elde edilen mesleklerin icrasının sadece YÖK tarafından düzenlenmiş sistemler dahilinde verilen diplomalarla sağlandığı tespitiyle, bundan sonra yapılacak düzenlemelerde mutlaka ilgili meslek odasının oluşturacağı kriter ve kurallara bağlı olunması gerektiği vurgulanmıştır.
Durum böyle iken, değerli arkadaşlarım, bu tasarı elimize geldiğinde bazı maddeleri incelediğimizde, büyük boşluklar olduğunu fark ettik. Bugüne kadar olduğu gibi, komisyonlarda yapılan çalışmalarda, maalesef, demokratik kitle örgütlerinin ve meslek kuruluşlarının bu tip önerilerinin dikkate alınmadığını gördük. Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin tasarının komisyonda görüşülürken bu yanlışlıklarının giderilmesi doğrultusunda yaptığı öneriler, maalesef, komisyonda sanırım dikkate alınmamış ve tasarı bu şekliyle Meclise, aşağıya inmişti. Son iki günde İktidar Partisi Grubuyla yaptığımız görüşmelerde, bu aksaklıkların doğuracağı sonuçların hangi noktaya ulaşacağı konusunda yaptığımız uyarılar şu anda olumlu bir noktaya taşınmış görünüyor.
Özellikle tasarının 1 inci maddesinde yapılacak değişiklikle, lisans ve lisansüstü programlardan mezun olanların bu tasarı kapsamı dışına çıkarılmasının sağlanacağı konusunda bir uzlaşma sağlandı. Bu uzlaşının sonucunda, sanırım tasarının bu en büyük çelişkisi ve bize göre en büyük yanlışı giderilmiş oldu. Dileyelim, bundan sonraki yasa tasarılarında da muhalefet olarak bizlerin önerileri bu şekilde dikkate alınır ve bu Meclisin değerli vakti zayi olmaz diyorum.
Ben bu duygularla, bu tasarının ülkemize yararlar getirmesini diliyor, Yüce Meclisi ve halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sür.
Birinci Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen Sabri Varan, Gümüşhane Milletvekili...
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) – Şahsı mı?.. Grup adına Anavatan Partisinin vardı.
BAŞKAN – Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili…
Buyurun Sayın Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum. Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanunuyla ilgili olarak yapılan çalışmalardan dolayı, bu kanun tasarısının buraya kadar gelmesinde emeği geçen başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız olmak üzere komisyon üyelerine teşekkür etmek istiyorum.
Bu kanun tasarısı bir ihtiyaçtan ortaya çıkmıştır ve inşallah kanunlaştıktan sonra da Türkiye’de işsizlikle ilgili, meslekî yeterlilikle ilgili ciddî katkıları olacağına olan inancım açıktır. Ancak, hemen şunu da ifade etmek istiyorum ki; bu kanun yasalaştıktan sonra, yürürlüğe girdikten sonra akşamdan sabaha Türkiye’de de işsizliğe bir çare olacağı şeklinde bir ümide kapılınmaması gerektiğinin de altını çizmek istiyorum; çünkü, kamuoyunda, Parlamentoda öyle bir hava yaratıldı ki, bu kanun yürürlüğe girdikten sonra Türkiye’de işsizlikle ilgili ciddî mesafe alınacağı şeklinde bir kanaat hâkim.
Şimdi bu kanun tasarısı vesilesiyle burada çeşitli konuşmalar oldu ve öncelikle İktidar Partisi milletvekilleri ve Sayın Bakanımız da buna dahil, işsizlikle ilgili, işsizlik rakamlarıyla ilgili görüşlerini ifade etmeye çalıştılar. Dün, haziran ayı –mayıs, haziran, temmuz; üç aylık ortalaması- ortalaması yayımlandı, 8,8. Yalnız, Türkiye’deki 2006 yılı içerisindeki işsizlik rakamları, altı aylık, 10,5. Bir kere bunun altını çizmek istiyorum. Haziran-temmuz aylarında mevsimsel olarak işsizlikte belirli oranlarda düşüş görülür; ama, önemli olan, yıl genelindeki işsizlik rakamlarına bakmak lazım.
İki: Bir diğer önemli husus da, işgücüne katılan nüfus ile iş arayan, iş bulma ümidi olan vatandaşların rakamlarının ortaya konulması lazım. Sayın Bakanım, önemli olan budur. Şimdi, son bir yılda 1 016 000 kişi nüfusumuz artmış ve bunların içerisinden 866 000 kişi işgücüne katılan rakam; ancak, Türkiye’de bu dönemde sadece işgücüne 60 000 kişi katılmış. Yani, burada çok enteresan bir husus söz konusu. Yani, işgücüne katılmaya hazır olan vatandaşlarımızın neredeyse yüzde 95’lik bölümü, Türkiye’de herhangi bir alanda iş bulma ümidi olmadığı için işgücü piyasasına katılmıyor. Bu nokta çok önemli Sayın Bakan. Onun için, verilen rakam, 8,8 rakamı sizleri aldatmasın ve devraldığınız Türkiye’deki işsizlik rakamı da 10,3 değerli milletvekilleri. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı devraldığındaki rakam 10,3, 2006 yılının ilk altı aylık rakamı 10,5. Yani, devraldığınız noktadan daha yukarı bir seviyedesiniz. Dört yılın sonunda gelinen nokta bu. Yani, bu hükümet döneminde işsizliğe çare bulma noktasında herhangi bir ciddî faaliyetin olmadığı, bu rakamlarla çok açık ve net bir şekilde ortaya çıkıyor. O zaman bir çelişki daha var burada; yüzde 7,5 kalkınan, kalkındığı söylenen bir ülkede işsizlik rakamları düşmüyorsa, devraldığınız rakamların altında seyrediyorsa, bunun da, büyüme rakamlarının da ciddî bir şekilde masaya yatırılması lazım. İhracatın yüzde 33’lük bölümü ithal mallardan oluşmaktadır; yani, siz, 75 milyar dolar ihracat yapmışsınız 2005 yılında; bu 75 milyar doların 25 milyar doları, yurt dışından ithal ettiğiniz ve üzerinde basit işlemler yaparak ihraç ettiğiniz ürünler; yani, o 75 milyar dolarlık rakam da sizi kandırmasın. Eğer Türkiye 75 milyar dolarlık ihracat yapıyorsa ve yüzde 7,5 büyüyorsa, işsizlik rakamlarının da küçülmesi lazım.
Bir diğer önemli husus, Türkiye’de, 2005 yılında 115 milyar dolarlık ithalat yapılıyor; bunun yaklaşık 80 milyar doları ara malı ithalatı. Ara malı ithalatı şu demek: Türkiye’de ihracat yapan veya üretim yapan firmaların ihracatında ve üretiminde kullandığı malların büyük bir bölümü, yurt dışından ithal edilen ara malları.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kandoğan, lütfen, toparlar mısınız.
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) – Durum böyle olunca, Türkiye’deki o İstatistik Kurumunun ortaya koyduğu yüzde 7,5’lik büyüme rakamlarının da ciddî bir şekilde tahlil edilmesi lazım. Bu, ithalata dayalı olan bir büyümedir. İthalata dayalı olan bir büyüme olmasından dolayı da, bu büyümeden dolayı işsizlik rakamları küçülmemektedir.
O nedenle, değerli milletvekilleri, işsizlik meselesi Türkiye’nin en önemli meselesi olmaya devam etmektedir. Bu konuda, maalesef, alınan hiçbir tedbir de çare olmamaktadır. Türkiye’deki ilk 1 000 büyük şirketin 2005 yılı büyümesi yüzde 2; ilk 1 000 şirket, Türkiye üretiminin yüzde 53’ünü sağlıyor. İlk 1 000 şirket yüzde 2 büyümüşse, yüzde 7,5 büyümenin de yeniden gözden geçirilmesinin gerekli olduğu inancımı ifade ediyor; bu kanun tasarısının hepimize hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kandoğan.
Bölüm üzerinde soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Özdoğan, buyurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Birkaç sorum var Sayın Bakanımıza.
Meslekî Yeterlilik Kurumunun idarî anlamda teşkil edilmesi aşamasında idarî oluşumun nasıl olacağı konusunda halihazırda bir planınız mevcut mudur? Mevcutsa, bu plan nasıldır? Mevcut değilse, bir plan ne zaman oluşturulacaktır?
Diğer bir sorum: Meslekî Yeterlilik Kurumunun oluşması aşamasında yapılacaklar kamuoyunun bilgi erişimi dahilinde olacak mıdır?
Diğer bir sorum: Meslekî Yeterlilik Kurumunun eğitim ve meslekî standart oluşturma faaliyetlerine iş dünyası ne şekilde katılacaktır? Bu konuda iş dünyasının temsilcileriyle halihazırda yapılmış olan görüşmeler var mıdır?
Diğer bir sorum: İşveren kurumlarının Meslekî Yeterlilik Kurumuyla işbirliği yapmaları vergilendirme sistemlerine etki edecek midir?
Diğer bir sorum: Bilhassa berber, terzi, kunduracı, tamirhane ve bu gibi işyerlerinde çalışan gençlere istihdam sağlayan işyerleri, zaten vergi yükü altında ezilen ve işyerini ayakta tutmakta zorlanan esnaf kesimindendir. Bu işyerlerinin söz konusu yasanın işleme sürecindeki rolleri ne olacaktır?
Son sorum: İletişim ağı zayıf olan kırsal alanlarda yaşayan genç çocuklarımızın söz konusu meslekî eğitim programlarına katılmasının desteklenmesine yönelik bir planınız mevcut mudur? Taşra vilayetlerimizde meslekî eğitimi destekleyecek özgün bir plan mevcut mudur?
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özdoğan.
Sayın Tütüncü, buyurun.
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Benim de Sayın Bakana 3 sorum olacak.
Birincisi şu: Türkiye’nin sosyoekonomik alandaki en büyük başarısızlığı, insangücü planlamasını, planlı döneme rağmen, büyük iddialara rağmen becerememiş olmasıdır. Sonuçta, bir yandan diplomalı işsizler çoğaldı, diğer yandan da çalışan nüfusun eğitim düzeyi çok düşük kaldı. Bugün, çalışmakta olan nüfusun yüzde 70’i lise altı eğitim seviyesindedir, lise değil, lise altı.
Şimdi, bu yasa tasarısı, bize, insangücü planlaması yapma olanağını veriyor ve bizi bu noktada hazır hale getiriyor.
Şimdi, bu açıklama çerçevesinde sorum şu: Nasıl bir insangücü planlaması düşünülmektedir? Bu insangücü planlamasındaki, örgün eğitimdeki, meslekî eğitimle yine yapısal değişiklik nasıl programlanacaktır ve yaygın eğitimde de nasıl bir eğitim seferberliğine gidilecektir? Birinci sorum bu.
İkincisi: Bu planlamada, Türkiye’nin işgücü piyasalarına bakmak, işgücü piyasasının ihtiyacını karşılamak yetmeyecektir; işsizlik sorununun altından kalkmak için Avrupa Birliği piyasalarına da yönelmemiz lazım. Bu insangücü planlamasında, Avrupa Birliği işgücü piyasalarını hangi çerçevede değerlendirmeyi düşünüyorsunuz?
Üçüncü ve son sorum Sayın Başkanım: İşsizlikle mücadelede, işsizlik sigortasında oluşan katrilyonlarca liralık bu kaynağı neden özellikle işsizlere iş bulma konusundaki yaygın eğitim olanaklarını daha da yaygınlaştırmada şimdiye kadar kullanmadınız, kullanamadınız? Bu katrilyonlarca liralık, işçinin işsizlikle mücadele için oluşturduğu fonları, neden hâlâ devlet içborçlanma senetlerinde kullanma ısrarında Hükümet olarak bulunuyorsunuz?
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tütüncü.
Sayın Bakan, buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Sayın Özdoğan’ın sorularını cevaplamaya çalışayım. “Bu Meslekî Yeterlilik Kurumu nasıl bir kurum olacak; idarî anlayışı, yapılanması nasıl olacak” dediler. Konuşmalarımda da ifade ettim; 39 kişilik bir genel kurulu olacak bu yeni kurumun. Genel kurulun 20 üyesi özel sektör veyahut da sivil toplum örgütlerinden gelecek, 19’u da kamudan iştirak edecek genel kurula.
Onun dışında, kurumun önemli organlarından olan yönetim kurulunun, 5 olarak tasarlanan sayısı bir önerge değişikliğiyle 6’ya çıkacak. Bu 6’nın sadece 2 tanesi Bakanlık temsilcisi olacak. Diğerleri, YÖK ve sosyal ortaklardan oluşacak. Yani, iki rakamdan da anlaşılacağı üzere, burası daha çok meslek kuruluşlarının, sivil toplumun, yani, kamunun dışındaki kuruluşların ağırlıklı olarak yönetimde yer aldıkları bir özerk kuruluş olacak. Dolayısıyla, buranın başarısı, buranın yönetimi, buranın politikalarının oluşturulmasında Hükümetten daha çok, bu saymış olduğum kuruluşlar söz sahibi olacak.
Onun dışında, meslekî eğitime ilişkin daha önce de sormuş oldukları soruları tekrarladılar. Onlara, izin verirseniz, yazılı olarak cevap vereceğim.
Sayın Tütüncü’ye çok teşekkür ediyorum. Gerçekten çok anlamlı ve ana konularda sorular yönelttiler. Bu hususlar, gerçekten, işsizlikle mücadele konusunda önümüzdeki dönemde yoğunlaşmamız, karar vermemiz gereken çok önemli konular. Özellikle insan kaynakları planlaması, işgücü planlaması son derece önemli. Bu konuda bugüne kadar almış olduğumuz… Yani, bugünün sorunu değil, yıllardır bu konuda maalesef ülkemizin bilimsel verilere dayalı bir planlaması hayata geçirilememiştir. Yani, bu konuda sadece bir kurum değil, devletin bir orkestra bütünlüğü içerisinde bu planlamayı yapması gerekiyor. Ama, dediğiniz gibi, bu Meslekî Eğitim Kurumu ve Avrupa Birliği çerçevesi içerisinde Çalışma Bakanlığına verilen insan kaynaklarının yönetimi konusuyla birlikte entegre ederek bu insan kaynakları planlaması ve işgücü planlamasını en ileri düzeyde yapma gayreti içerisinde olacağız.
İşsizlik sigortasının yönetimi ve bu fonda birikmiş olan kaynağın kullanımı konusu son derece önemli. Uzun süredir bir çalışma içerisindeyiz. Hem fondan yararlanma imkânları hem de kapsamını geliştirme konusunda bir anlayışımız var; ama, sadece tek bunu değil; bunu bir paket halinde, işsizlikle mücadele konusunda, işte, zorunlu istihdam, kıdem tazminatı ve diğer işgücü piyasalarının dinamiklerini de dikkate alarak bir paket çalışması hâlâ 5 bakanlık tarafından yapılmaktadır. İşsizlik sigortasının durumu da bunun içerisindedir. İşsizlik Sigortası Fonunu, biz de Bakanlık olarak, çok etkin bir şekilde işsizliği önleme konusunda önemli bir araç olarak görüyoruz ve bu anlamda kullanmak arzusundayız.
Teşekkür ederim Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) – Karar yetersayısı aranmasını istiyorum Sayın Başkan oylama yapacaksanız.
BAŞKAN - Birinci Bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa, o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
MESLEKÎ YETERLİLİK KURUMU KANUNU TASARISI
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç ve kapsam
MADDE 1-
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 1 inci madde üzerinde aynı mahiyette verilmiş 2 önerge vardır. Geliş sırasına göre ilk önergeyi okutup birlikte işleme alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun tasarısının 1 inci maddesine ikinci fıkra olarak aşağıdaki ibarenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Haluk Koç Orhan Sür Erdal Karademir
Samsun Balıkesir İzmir
Mehmet Yıldırım Mehmet Mesut Özakcan Gürol Ergin
Kastamonu Aydın Muğla
Sedat Uzunbay Nuri Çilingir Nail Kamacı
İzmir Manisa Antalya
Tabiplik, diş hekimliği, hemşirelik, ebelik, eczacılık, veterinerlik, mühendislik ve mimarlık meslekleri ile en az lisans düzeyinde öğrenimi gerektiren ve mesleğe giriş şartları kanunla düzenlenmiş olan meslekler bu kanun kapsamı dışındadır.
BAŞKAN – İkinci önergedeki imza sahiplerini okutuyorum:
Mustafa Ilıcalı Öner Ergenç İnci Özdemir
Erzurum Siirt İstanbul
Ünal Kacır Mahmut Kaplan
İstanbul Şanlıurfa
BAŞKAN – Sayın Komisyon aynı mahiyetteki her iki önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) – Uygun görüşle takdire bırakıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükümet aynı mahiyetteki her iki önergeye katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Her iki önergeye de katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Koç, konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutayım?
HALUK KOÇ (Samsun) – Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Ilıcalı?..
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) – Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeleri okutuyorum:
Gerekçe:
Tabiplik, diş hekimliği, hemşirelik, ebelik, eczacılık, veterinerlik ve mimarlık meslekleri AB düzeyinde direkt tanınmayı gerektiren kanunla düzenlenmiş mesleklerdir.
Serbest Muhasebecilik, Malî Müşavirlik ve Yeminli Malî Müşavirlik, Mühendislik, Avukatlık, Noterlik, Hâkimlik ve Savcılık, Denizcilik, Pilot, Hava Trafik Kontrolörleri gibi kanunla düzenlenmiş birçok meslek bulunmaktadır.
Meslekî Yeterlilik Kurumuna ilişkin tüm kanun hazırlık çalışmalarında Avrupa Birliği düzeyinde direkt tanınmayı gerektiren kanunla düzenlenmiş meslekler ile en az lisans düzeyinde öğrenimi gerektiren ve mesleğe girişleri kanunlarla düzenlenmiş olan mesleklerin Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanunu kapsamı dışında kalması öngörülmüştür. Görüşülmekte olan kanun tasarısının amaç ve kapsam bölümünde bu mesleklerin kapsam dışında olduğunun açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım; yalnız, karar yetersayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı yoktur; birleşime 15 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.54
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.14
BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 127 nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
1193 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
2.- Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/1211) (S. Sayısı: 1193) (Devam)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet yerinde.
Tasarının 1 inci maddesi üzerinde verilen aynı mahiyetteki iki önergenin oylanmasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 1 inci madde kabul edilmiştir.
Tanımlar
MADDE 2-
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutup, işleme alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanunu Tasarısının 2 nci maddesinin (d), (f), (g) fıkralarının aşağıda belirtilen şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Hüseyin Güler
Mersin
“d) Ulusal Yeterlilik Çerçevesi: Avrupa Birliği tarafından benimsenen yeterlilik esasları ile uyumlu olacak şekilde tasarlanan ve ilk, orta ve yüksek öğretim dahil tüm teknik ve meslekî eğitim programları, kanunla meslekî unvan düzenlemesi yapılan meslek mensuplarının üyesi olduğu kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının meslekî yeterlilik belgelendirme programları ile örgün, yaygın ve ilgili kurumların iznine dayalı programlarla kazandırılan yeterlik esaslarını”
“f) Yetkilendirilmiş Kurum: Türk Akreditasyon Kurumu, Kanunla meslekî unvan düzenlemesi yapılan meslek mensuplarının üyesi olduğu kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve Avrupa Birliği ile çok taraflı tanıma anlaşması imzalanmış akreditasyon kurumlarından akredite edilmiş personel belgelendirme kurum ve kuruluşlarını”
“g) Eğitim ve öğretim kurumları: Genel orta ve yüksek eğitim-öğretim dahil, tüm teknik ve meslekî okullar ile örgün ve yaygın eğitim kurumları ve bunların dışındaki kanunla meslekî unvan düzenlemesi yapılan meslek mensuplarının üyesi olduğu kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile izinle muhtelif programlar sunan ve meslekî yeterlilikler kazandıran kurumların tümünü ifade eder.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükümet katılıyor mu önergeye?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ATİLLA KOÇ (Aydın) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Konuşacak mısınız Sayın Güler?
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe :
Bilindiği üzere, 3458 sayılı Mühendislik Mimarlık Hakkında Kanun ile lisans ve lisansüstü eğitim programları sonucunda mühendislik unvanı verilmektedir. Ayrıca, bu meslek mensuplarının üye olduğu, Anayasanın 135 inci maddesine 6235 sayılı Yasa ile kurulan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve Bağlı Odalarının belli bir mesleğe mensup olanların meslek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlara uygun olarak gelişmesini sağlamak üzere organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişileri olarak görev ve sorumlulukları tanımlanmıştır.
Anayasanın ve kanunun verdiği yetki, sorumluluklar ve görevler doğrultusunda TMMOB ve odaları, meslekî yeterliliğin belgelendirilmesine yönelik, yıllardır meslek içi eğitimi, meslekî davranış ilkesine de içerecek şekilde planlamış ve uygulamıştır. Lisans eğitimlerini dikkate alarak uygulama alanlarına ilişkin eğitim ve belgelendirme hizmeti gerçekleştirilmektedir. TMMOB ve odalarının bu görev, yetki ve sorumluluğu, 6235 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinde belirtildiği üzere “Türkiye’de mühendislik ve mimarlık mensupları mesleklerinin icraını iktiza ettiren işlerle meşgul olabilmeleri ve meslekî tedrisat yapabilmeleri için ihtisasına uygun Oda’ya kaydolmak ve azalık vasfını muhafaza etmek mecburiyetindedirler ” hükmüyle açıkça ortaya konmaktadırlar.
TMMOB ve bağlı odaları meslekî tedrisat çalışmalarını “Meslek İçi Eğitim ve Belgelendirme Yönetmeliği” kapsamında sürdürmektedir. Tasarının amacıyla da örtüşen bu yönetmeliğin amacı, ülke ve toplum yararları doğrultusunda meslek alanlarıyla ilgili denetim yapılması, yetkili üyelerin tanımlanması, üyelerin meslekî ve bilimsel çalışmalarına, yaptıkları işlere ve tamamlayıcı eğitimlerine dayanan uzmanlıklarının odalarca belirlenmesi, belgelendirilmesidir.
Belirtilen Anayasal, yasal ve ikincil mevzuat hükümlerince bugüne dek süre giden uygulama örneklerinin olumlu sonuçları gözetilerek TMMOB ve odalarını da kapsayan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, kurumla işbirliği yapmak suretiyle, ancak herhangi bir izne tabi olmaksızın meslekî yeterlilik kazındıran kurumlar kapsamında nitelendirilmesi gerekmektedir. Öneri bu amaçla gerçekleştirilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İKİNCİ BÖLÜM
Meslekî Yeterlilik Kurumu, Kurumun Görev ve Yetkileri ile Organları
Meslekî Yeterlilik Kurumu
MADDE 3-
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kurumun görev ve yetkileri
MADDE 4-
BAŞKAN – Komisyonun bu maddeyle ilgili bir düzeltme talebi vardır.
Buyurun Sayın Başkan.
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) – Sayın Başkanım “ı” ve “i” fıkralarının yer değiştirilerek kayda geçirilmesini talep ediyorum.
BAŞKAN – Not alınmıştır Sayın Başkan.
Düzeltilmiş haliyle maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kurumun organları
MADDE 5-
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Genel Kurul
MADDE 6-
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 6 ncı madde üzerinde aynı mahiyette verilmiş iki önerge vardır; geliş sıralarına göre ilk önergeyi okutup, birlikte işleme alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanun Tasarısının 6 ncı maddesindeki “k, ö ve p” bentlerinin madde metninden çıkarılmasını ve madde numaralarının buna göre yeniden teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahfuz Güler Hüseyin Güler Mustafa Ilıcalı
Bingöl Mersin Erzurum
Zülfü Demirbağ İnci Özdemir Öner Ergenç
Elazığ İstanbul Siirt
Sabri Varan Mustafa Cumur
Gümüşhane Trabzon
BAŞKAN – İkinci önergedeki imza sahiplerini okutuyorum:
Haluk Koç Erdal Karademir Mehmet Yıldırım
Samsun İzmir Kastamonu
Halil Tiryaki M. Mesut Özakcan Orhan Sür
Kırıkkale Aydın Balıkesir
Sedat Uzunbay
İzmir
BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki her iki önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) – Her iki önergeyi de uygun görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükümet katılıyor mu?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ATİLLA KOÇ (Aydın) – Katılıyorum.
BAŞKAN – Söz talebi var mı, gerekçeyi mi okutayım?
ERDAL KARADEMİR (İzmir) – Gerekçe okunsun.
Gerekçe:
Görüşülmekte olan Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanun Tasarısının 6 ncı maddesinde Kurumun Genel Kurul üyeleri sayılmıştır. Anılan maddenin (k) bendinde Türk Akreditasyon Kurumundan bir temsilcinin Genel Kurul üyesi olacağı belirtilmiştir. Meslekî Yeterlilikler Kurumu kurulduktan sonra akreditasyon konusunda Türk Akreditasyon Kurumundan hizmet satın alacak ya da işbirliği yapacaktır.
Akreditasyon ilkeleri bakımından, akredite eden kurum ile akreditasyon hizmeti alan kurum arasında organik bağın olması sakınca oluşturduğundan, Meslekî Yeterlilik Kurumu Genel Kurulunda Türk Akreditasyon Kurumundan temsilcisi bulunmaması gerekmektedir.
Aynı maddenin (ö) bendinde, Türkiye Serbest Muhasebeci Malî Müşavirler ve Yeminli Malî Müşavirler Odaları Birliğinden bir üye, (p) bendinde, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinden iki üye Genel Kurul üyeleri olarak öngörülmüştür. (ö) ve (p) bentlerindeki kuruluş üyeleri kanun kapsamı dışında bulunduğundan, bu kuruluşların Genel Kurul üyeliğine gerek kalmamaktadır.
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki her iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmiştir.
Kabul edilen önergeler doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Genel Kurulun görevleri
MADDE 7.-
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Yönetim Kurulu
MADDE 8.-
BAŞKAN – 8 inci madde üzerinde aynı mahiyette verilmiş iki önerge vardır; geliş sıralarına göre ilk önergeyi okutup birlikte işleme alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun tasarısının 8 inci maddesinin birinci fıkrasına “Millî Eğitim Bakanlığı” ibaresinden sonra gelmek üzere “bir asil ve bir yedek üyesi Yükseköğretim Kurulu,” ibaresinin eklenmesini ve fıkrada geçen “beş” ibaresinin “altı” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin Güler Mustafa Ilıcalı Zülfü Demirbağ
Mersin Erzurum Elazığ
İnci Özdemir Ahmet Işık Öner Ergenç
İstanbul Konya Siirt
Mahfuz Güler
Bingöl
BAŞKAN – İkinci önergedeki imza sahiplerini okutuyorum:
Haluk Koç Erdal Karademir Orhan Sür
Samsun İzmir Balıkesir
Mustafa Özyurt Mehmet Yıldırım Halil Tiryaki
Bursa Kastamonu Kırıkkale
M. Mesut Özakcan Sedat Uzunbay
Aydın İzmir
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) – Her iki önergeyi de uygun görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükümet katılıyor mu?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ATİLLA KOÇ (Aydın) – Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge sahiplerine soruyorum: Konuşacak mısınız?
ERDAL KARADEMİR (İzmir) – Gerekçe okunsun.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yönetim Kurulunun oluşumunda Yükseköğretim Kurulundan üye bulundurulması uygun görülmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Yönetim Kurulunun görevleri
MADDE 9-
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hizmet birimleri
MADDE 10-
BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ana hizmet birimleri
MADDE 11-
BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Meslek Standartları Dairesi Başkanlığı
MADDE 12-
BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sınav ve Belgelendirme Dairesi Başkanlığı
MADDE 13-
BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Danışma ve Yardımcı Hizmet Birimleri
MADDE 14-
BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hukuk Müşavirliği
MADDE 15-
BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığı
MADDE 16-
BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Temsil yetkisi
MADDE 17-
BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Başkan
MADDE 18-
BAŞKAN – 18 inci madde üzerinde aynı mahiyette 2 adet önerge verilmiştir; geliş sırasına göre ilk önergeyi okutup, birlikte işleme alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanun Tasarısının 18 inci maddesinin üçüncü fıkrasındaki “...en az lisans düzeyinde eğitim yapmış olması” ibaresinden sonra gelen “Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından en az (B) düzeyinde İngilizce bilmesi veya en az bu düzeyde İngilizce bildiğinin başka belgelerle tevsik edilmesi...“ ibarelerinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahfuz Güler Hüseyin Güler Öner Ergenç
Bingöl Mersin Siirt
Mustafa Ilıcalı Zülfü Demirbağ İnci Özdemir
Erzurum Elazığ İstanbul
Mustafa Cumur
Trabzon
BAŞKAN – İkinci önergedeki imza sahiplerini okutuyorum:
Haluk Koç Erdal Karademir Mehmet Yıldırım
Samsun İzmir Kastamonu
Orhan Sür Mustafa Özyurt Halil Tiryaki
Balıkesir Bursa Kırıkkale
Sedat Uzunbay Mehmet Mesut Özakcan
İzmir Aydın
BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki her iki önergeye de katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) – Her iki önergeyi de, olumlu görüşle, takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükümet katılıyor mu?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ATİLLA KOÇ (Aydın) – Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge sahipleri, söz talebi var mı?
SADULLAH ERGİN (Hatay) – Gerekçe...
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) – Gerekçe...
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanun Tasarısının 8 inci maddesinde Yönetim Kurulu üyesi olmanın ve Yönetim Kurulu başkanı seçilmenin şartları açıkça belirlenmiştir. Tasarının 11 inci maddesinin 3 üncü paragrafında ise Yönetim Kurulu Başkanının “… (B) düzeyinde İngilizce bilmesi veya en az bu düzeyde İngilizce bildiğinin başka belgelerle tevsik edilmesi, … şarttır.” denilmekte olup, iki madde arasında farklılık bulunmaktadır.
Yönetim Kurulu üyeleri için istenmeyen bir şartın, başkan adayı Yönetim Kurulu üyesi için istenmesi, Yönetim Kurulu üyeleri arasında başkanlık seçiminde eşitsizlik oluşturmakta ve isabetli seçim yapılmasına olası engel teşkil etmektedir. Söz konusu yabancı dil bilgisinin yararlı olduğuna şüphe bulunmamakla birlikte, başkanlık için asıl olan bilgi ve tecrübedir. Kaldı ki, seçim yapılırken üyelerin yabancı dil bilgileri üyeler tarafından değerlendirilebilecek bir husustur.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Başkanın Görev ve Yetkileri
MADDE 19.-
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, geçici 1 ilâ 2 nci maddeler dahil 20 ilâ 33 üncü maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen, Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin.
Buyurun Sayın Çetin. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA İZZET ÇETİN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanunu Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partimiz Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ulusal meslekî yeterlilik sistemi, gerek Türk çalışma hayatı gerekse Türkiye’nin Avrupa Birliğine üyelik sürecinde mevzuatına uyma açısından zorunlu bir düzenleme, geç kalmış bir düzenleme. Tabiî, bu düzenleme yapılmadan önce de, biraz evvel Grubumuz adına konuşan Sayın Meral’de işaret etti, 1990’lı yıllarda, sendikalar meslek standartlarının saptanması üzerine Çalışma Bakanlığıyla ve pek çok kuruluşla ortak işbirliği projeleri uyguladılar. Bu doğrultuda, en son olarak da, somut olarak da, Yol-İş Sendikasının bu meslekî yeterliliklerin tespiti ve ölçülmesine ilişkin olarak İNDES Grubuyla yapmış olduğu çalışmalar halen sürmekte. Yani, geç kalmış bir düzenlemeyi burada konuşuyoruz; ancak, ben, konunun teknik detayına girmeden önce, bir iki konuya açıklık getirmek istiyorum. Biraz evvel AKP Grubu adına söz alan, şahsı adına söz alan arkadaşımız dedi ki, komisyonlarda bu konuda Cumhuriyet Halk Partisinden bir arkadaş dışında kimse katılmadı, şimdi burada ahkâm kesiyorlar demeye getirdi.
Değerli arkadaşlar, gerçekten üzüntü verici bir yaklaşım. Yani, tabiî ki, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, Genel Kurul salonu. Bu Genel Kurulda, komisyonlarda yapılamayanların Genel Kurulda yapılıyor olması, demokrasimiz adına bir gelişme. Yani, komisyonların çoğunda, ya zamanında toplanılmıyor veya zamanında bilgilendirme olmadığı için milletvekillerinin değişik görevleri nedeniyle katılamamayı ya da bir defa katılamamayı bile eleştirel bir yaklaşımla getirmeyi doğru bulmuyorum. Katılmış olsak bile, demokrasi anlayışınızdaki çoğunluk ile çoğulculuğu ayırt edememiş olmanız, çoğunluk diktası yaklaşımınızı komisyonlarda sürdürmeniz, bu şekildeki katılımları ve olası katkıları engelleyici bir tavır içerisine giriyor.
Gerçekten sevindirici bir durum; hem Türkiye Mimar Mühendis Odaları Birliğinin ve diğer meslek gruplarının hem de muhalefet partisinin uyarılarının dikkate alınarak bazı düzenlemelerin burada yapılmış olmasından sevinç duydum. Bu çalışmanın bundan sonra da devamında, hem demokrasimiz hem Meclisimiz açısından büyük yarar olduğunu belirtmek istiyorum.
Konuya girmeden önce belirtmek istediğim ikinci husus, değerli arkadaşlarım, bu kanun tasarısı, bir bakıma, meslekî yeterliliklerin tespiti ve ölçülmesine ve bunlara ilişkin bir kurumun kurularak, bunların merkezileştirilmesine yönelik bir düzenleme olmasına rağmen, biraz da Sayın Bakanımızın konuşmasından sonra, sanki, bu Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanun Tasarısı çıkınca Türkiye’de işsizlik çözülecekmiş gibi, işsizlik gündeme gelmeye başladı.
Değerli arkadaşlar, kanunun amacı, Türkiye’deki işsizlik sorununu çözmek ya da işsizlik konusundaki duyarlılıkları maniple etmek değildir. Kanunun amacı, 1 inci maddesinde yazılı, genel gerekçede de yazılı. Anlaşılması açısından, bir kez de kısaca okumak istiyorum. “Amaç ve kapsam”da diyor ki: “Bu Kanunun amacı; ulusal ve uluslararası meslek standartlarını temel alarak, teknik ve meslekî alanlarda ulusal yeterliliklerin esaslarını belirlemek, denetim, ölçme ve değerlendirme, belgelendirme ve sertifikalandırmaya ilişkin faaliyetleri yürütmek için gerekli ulusal yeterlilik sistemini kurmak ve işletmek üzere Meslekî Yeterlilik Kurumunun kurulması” amaçlanmıştır.
Değerli arkadaşlar, öyle bir noktaya geldik ki, amaç böyle bir kurum olmasına rağmen, sanki, işsizlik için bir reçete ortaya konuldu. AKP Grubu adına, şahsı adına söz alan arkadaşlar, son işsizlik istatistiklerinde nasıl hesaplandığı kuşkulu -biraz sonra çok kısa rakamlar vereceğim sizlere- işsizlik oranının yüzde 8,8’e gerilemiş olmasını ya da öyle gösterilmesini, bu kanunun bir başarısı, bu tasarının bir başarısı olarak sunmaya çalışıyorlar.
Değerli arkadaşlar, doğrudur. Yaz aylarında özellikle geçici işçilerin, mevsimlik işçilerin devreye girmesiyle, yaz dönemlerinde işsizlikte kısmî gerilemelerin olmasını olağan karşılamak lazım. Gerçekte işsizliği önleyebilmenin yolu da ürettiğiniz, yıl içinde ürettiğiniz artı değerlerden, yani, kaynaklardan ürettiğiniz gayri safî millî hâsıladan faizdışı fazlaya, yani, borca ödeme yerine yatırıma pay ayırarak yeni istihdam kapıları açarsanız ve oralarda kalıcı bir şekilde işsizlere iş bulursanız, işsizliğin gerilemesi kalıcılaşabilir.
Bakınız, işsizlik Haziran 2005’te neydi, Haziran 2006’da nedir; ben, kısaca ona bir değinmek istiyorum. İşgücüne katılma oranı -resmî verilerimiz bunlar- Haziranda, Haziran 2005’te yüzde 50’ydi, şimdi yüzde 49,3, resmî rakamlar; ama, gerçek, Haziran 2005’te yüzde 53,5; Haziran 2006’da yüzde 53,2. Yani, işgücüne katılım oranında çok kısmî bir gerilemenin varlığı burada kendini gösteriyor. İstihdam edilenlerin sayısı Haziran 2005’te 23 058 000, Haziran 2006’da 23 200 000. Çalışmaya hazır olup da iş aramayanlar; yani umudunu kesmiş, artık iktidardan ya da Türkiye’de herhangi bir kurumda iş bulmaktan umudunu kestiği için kendi başının çaresine bakmak durumunda kalan çalışabilir nüfusumuz, yani iş aramayanlar, Haziran 2005’te 1 603 000, Haziran 2006’da 1 886 000. Mevsimlik çalışanlar Haziran 2005’te 184 000, Haziran 2006’da 150 000. İşsizlik oranı, resmî veriler, yani resmî olarak Hükümetin açıkladığı rakamlar, Haziran 2005’de yüzde 9,1; Haziran 2006’da yüzde 8,8; ama, bu rakamlar gerçekte Haziran 2005’te yüzde 15,1; Haziran 2006’da yüzde 15,6.
Tabiî ki, değerli arkadaşlar, işsizliğin gerilemesi, tüm yurttaşlarımızın çalışabilir durumda olan nüfusumuzun iş bulması hepimizin ortak özlemi; onun için, bu kanun tasarısını işsizliğe karşı bir reçete olarak sunmanın yanlışlığına işaret etmek istedim. Ha, bu kanun işsizliğin çözümüne katkı yapar mı, elbette yapar, ama, ne kadar, çok cüzî... Nasıl yapacaktır değerli arkadaşlar: Örnek olarak veriyorum; özelleştirme nedeniyle işini kaybetmiş, iş güç sahibi arkadaşlarımızı, 657 sayılı Kanunun 4/C maddesine göre istihdam ettik, onları açlık ücretine zapturapt altına aldık, emekli oluncaya kadar sen bu ücrete tabi olacaksın dedik. Şimdi, onların içinden kendi durumunu belgelemeyenler, belgeleyemeyenler, kendi yeteneklerini ortaya koyamayanlar, bir kuruma gidip, kendilerini, yapılacak bir sınavdan sonra, mesleklerini tescil ettirerek çok rahat bir şekilde kendi mesleğine yönelebilecek, o doğrultuda iş bulabilecek; böyle katkıları olacaktır.
Bu kanun tasarısıyla ilgili olarak üzerinde durmak istediğim bir başka önemli konu, kanunun özerkliğine ilişkin. Değerli arkadaşlar, özerklik kavramının ne anlama geldiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Yani, şimdi, bakınız, personelin atanma şartları ve statüsüne ilişkin 24 üncü maddenin 2 nci fıkrasında -son cümleleri okuyorum- “personelin unvan ve sayılarında mevcut pozisyon sayılarının yarısını aşmamak kaydıyla değişiklik yapılmasına, Yönetim Kurulunun kararı ve ilgili Bakanın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca karar verilir.” Ne oldu Yönetim Kurulu?.. Ne oldu Genel Kurul?.. Genel Kurul ile Yönetim Kurulunu karşılaştırdığınız zaman, bu kanunda, Genel Kurul, onay makamı gibi, hiçbir fonksiyonu yok, Yönetim Kurulu, Genel Kurulun da kararlarını, yapması gereken işlevleri üstlenmiş; yani, göstermelik bir kurum. İleride dinamik olmaktan uzaklaşacak, giderek amaçlanan hizmeti üretmekte zorlanacak, personeli yetersiz, finansmanı özel sektörden ve Avrupa Birliğinden gelecek fonlara dayalı. Yani, bir kamu hizmetini, özel kuruluşların, genel kuruluna katılacak kuruluşların tamamının eşit olarak ödeyeceği, finansmanını öyle sağlayacağı bir kurumdan özerklik beklemenin olanağı olabilir mi? Hele hele Türkiye mimar mühendis odaları gibi, sendikalar gibi, meslek odaları gibi -aidatlarını üyelerinin ödenmiş ücretlerinden elde eden- gelirlerini aidatlardan elde eden kuruluşların, buraya, diğer genel kurula katılmaları karşılığı katkı yapmaları herhalde doğru bir yaklaşım değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çetin, lütfen, toparlar mısınız.
Buyurun.
İZZET ÇETİN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, tabiî, üzerinde söylenmesi gereken pek çok konu var. Gerçekten, arkadaşlar değindiler bazı konulara, ben, tekrar ayrıntılarına girmek istemiyorum; fakat, bir başka önemli bir hususu -Sayın Bakana da, biraz evvel, Çalışma Bakanımıza ilettim- özellikle geçici 2 nci maddedeki, 3308 sayılı Yasayla çıraklık eğitim merkezlerince verilen ustalık ve kalfalık belgelerinin üç yıl içerisinde değiştirilmesi doğru bir yaklaşım; ama, aynı konunun, Makine, Kimya, Petrol ve Çevre Mühendisleri odaları tarafından, Enerji Piyasası Kurumu Kanunu kapsamında dolum tesislerinde çalışan pompacıdan şoföre kadar pek çok meslek sahibine de yasayla verilen belgelerin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerekir.
İşaret etmek istediğim bir başka husus da -gerçi biraz evvel maddede geçti ama- özellikle Genel Kurulun oluşumuna…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Çetin.
İZZET ÇETİN (Devamla) - … yönelik olarak yapılan düzenleme. Biraz evvel de değindiğim, çoğunluk ile çoğulculuğu birbirine karıştıran bir düzenleme. İlk defa Türkiye’de, sendikal rekabet adına, üç konfederasyonun ikişer üye vermesi bir yasaya giriyor. Burada, açıkça, İktidarın bir konfederasyonu açıkça kollama isteği artık su yüzüne çıkmıştır. Bu doğru bir yaklaşım değil. Siyasal partilerin sendikaları, konfederasyonları olmaz; emeğiyle, alınteriyle çalışanlar kendi özgür iradeleriyle sendikalarını kurar, sendikalarını güçlendirir. Türkiye’de demokrasinin de gelişmesinin, bu kurumların da gelişmesi ve kalıcılaşmasının esas ihtiyacı güçlü sendikal yapıların oluşmasından geçer. Sendikaları birbirine düşürecek düzenlemelere yönelmek ne iktidara ne de kollanan konfederasyonlara hiçbir yarar sağlamayacaktır.
Bu düşüncelerle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çetin.
İkinci bölüm üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz isteyen, Mersin Milletvekili Hüseyin Güler.
Sayın Güler, buyurun.
Süreniz 10 dakikadır.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN GÜLER (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Meslekî Yeterlilik Kanunu üzerinde, ikinci bölümde, Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında bu uyum mu, uyuma mı, bunu anlamakta zorluk çekiyoruz! Olağanüstü çağırdınız; ama, katılımcılık, maalesef, sıfıra yakın. Bakıyoruz, bu kanunla ilgili Sayın Bakan ortada yok; dün Millî Eğitim Bakanı, o da yok…
MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) – Vardı burada, az önce gitti!..
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) – Sayın Bakan vardı; ama, toplantıya gitti…
MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) – Tabiî işi var… Başka işi var!..
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - … Meclisin öneminden daha büyük bir toplantı ben tanımıyorum.
İkincisi, Meclistir burası, iradedir; yani, Meclisin iradesi tamamıyla yürütmenin ipoteği altına mı alındı; ne gönderirse evet mi diyeceğiz burada?! Lütfen, kendimize gelelim.
Bugün, bu kanunun altına bizler de imza atıyoruz. Değişiklik önergelerinde ortak imzamız da var, kabul edildi; ama, bu kadar acele neden? Dört yıllık bir iktidardan övünüyorsunuz ve bugünkü süreç içerisinde katkınıza baktığımızda, maalesef, sıfıra yakın. İfade etmek istediğimiz şey bu. Meclis burası; ipotek, bir noter, tasdik mercii değil. Arkamızda da yazı yazıyor “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” diye; ama, baktığımızda, tüm arkadaşlarımızın bu konuya, her geçen gün, katılımdan yoksun olduğu için duyarsızlığını görüyoruz. Biz, vekiller olarak, her türlü kanunu çıkarırken katkıda bulunmak istiyoruz.
Evet, Avrupa Birliği süreci… Bu kanun çok masum gibi görünüyor ve altına da imza atıyoruz; ama, iş şekilden öteye de gitmeyecek. Bugün, Türkiye’nin o kadar artı değerleri mevcut ki, yeraltı, yerüstü ve insan kaynağına baktığımızda, demografik yapı itibariyle de baktığımızda -burada istatistik veriler paylaşıldı, altını çizmek için söylüyorum- 15-24 yaş arası; yani, en aktif genç nüfus diyebileceğimiz, verimlilik açısından da çalışabilir yaş oranına baktığımızda, işsizlik oranı normal gelen, yüzde 11 gibi görülen genel işsizlik oranının 2 katı; yani, bu verimlilikten yoksunluğumuzun bir göstergesi. Hiçbir artı değerimizi olumlu kullanamadığımız gibi, insan kaynağımızı da kullanamıyoruz.
Detayına baktığımızda, bu kurum şekilden öteye gitmeyecek. Şekil nedir diye baktığımızda, evet, mevzuat uygun olacak, Avrupa Birliğine uyum süreci. İçeriğine bakıyoruz; nelerden yoksun… Eğitim süreciyle ilgili “eğitici eğitmeni” dediğimiz bir yapılanma yoksun.
İkincisi, sertifikasyon programı içerisinde bu bedelleri kimler ödeyecek?! Zaten vatandaş işsiz, umutsuz; bir de gel sertifika al diyeceksin, bir de o kadar karşılığında bir bedel. Bu bedeli kim ödeyecek?! Avrupa Birliği uyum süreci içerisinde Avrupa Birliğinden katkı varsa, amenna. Nasıl Kamu Personel Sınavında, her sınava girenden dünya kadar para alındı ve yıllardır sınavlar tekrarlana tekrarlana, sadece umut tacirliği düzenine dönüştürüldü; yani, sanki, Hükümetin bir finans kaynağı gibi oldu bu olay. Lütfen, bu ülkenin insan kaynağının verimli olarak kullanılması için buna “okey” diyoruz; ama, gereken de yerine getirilsin.
Bakın, karşımıza neler gelecek. Türkiye'nin yüzde 35 gibi tarımla geçimini sağlayan, işçi bakımından büyük bir paya sahip tarım, kaderiyle baş başa, terk edildi. Bu kimin karşısına gelecek; yine bu sorun karşımıza gelecek.
Sayın Dr. Muzaffer Kurtulmuşoğlu söyledi fındık üreticilerinin sorunlarını. Sadece Türkiye'yi değil, dünyayı da etkilediniz, olumsuzlukla. Fransa da kan ağlıyor. İçinizde Grup Başkanvekili, kendi bölgesinde, seçim bölgesinde zor kurtuluyor. Bunlar hep üzüntü verici. Aslında, toplum, toplumsal cinnet aşamasında.
Bizim amacımız, bu ülkenin yarınlarına katkıda bulunmak. Bu kanunları çıkarırken de bizim önerilerimize kulak tıkadınız şu ana kadar, bu yüzden, bu kanunun sadece mevzuatı doldurmaktan başka hiçbir yere gitmeyeceğini hepimiz çok iyi biliyoruz.
Büyüme alanına baktığımızda, kamu istihdamı açısından değerlendirdiğimizde, oran arasında onda 1 kadar, dağlar kadar fark var. Yüzde 10 büyüdüğümüzü söylüyorsunuz; istihdam oranına bakıyoruz, binde 5. Bu aradaki nasıl telafi edilecek? En büyük istihdam alanlarından biri turizm, onu da, maalesef, bitirdiniz mirasyedi gibi.
Bugün, bu kanunları… Olağanüstü toplanmanın sebebini anlamakta da zorluk çekiyorum. Yani, bu uyuma dönemini… Lütfen, kendimize gelelim. Avrupa Birliği sürecinde, onurlu, ilkeli birliktelikten yanayız; ama, hep verirsen, tabiî ki karşı taraf istemeye devam eder.
O yüzden, söylenmesi gereken, bu kanunda, çizilmesi gereken birçok nokta daha var; ama, genel anlamıyla, bizler de, Anavatan Grubu olarak, destek verdiğimizi, gerek oylarımızla gerekse önergelerimizle katkıda bulunduğumuzu düşünüyoruz.
Tabiî, ülkenin genel ekonomik politikasına baktığımızda, kayıtdışı alabildiğine devam etmekte. İstihdam alanları, her geçen gün dışa bağımlı, ithalata bağımlı büyüme gibi bir ekonomik veri olunca istihdamda da korkunç bir düşüşlük yaşanmakta; yani, bu toplum üretmeden tüketmekte. Sizin, o, çok övündüğünüz o yeşilkartlar gibi, iaşeye bağımlı diyebileceğimiz milyonlarca kitleyi, maalesef, kendinize bağımlı hale kıldınız. Önümüzdeki dönem içerisinde bunlardan da oy alacaksınız. Bizim, aslında, burada söylemek istediğimiz sizlere değil; biz, bu vesileyle ulaşacağımız yurttaşlarımıza, dostlarımıza, hemşerilerimize anlatabildiğimiz kadarını anlatacağız. Bugünkü AKP’nin kayıp dört yılı maalesef bitti, beşinci yılını da doldurmaya devam ediyor. Önümüzdeki dönem içerisinde kurumsallaşmadı. Tabiî ki, bir seçim süreci içerisinde halk dört gözle bekliyor sandığı; gardını almış… Aslında, fırsat bulsanız, o halkın arasına karışsanıza; göreceğiz…
DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye) – Mersin’e de geldik izinde.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) – Tatilde geldiniz herhalde; “izinde” diyorsunuz. Biz, Türkiye’nin her tarafında çok da rahatlıkla dolaştık.
Burada net olarak, burada sizin başarınızı övebileceğimiz bir unsur olsa sizi takdir etmekten geri kalmayacağız; ama, görünen bir şey var ki, mevzuatlara uyum konusunda üzerinize düşeni çok da net olarak yapmaya devam etmektesiniz. Sayın Grup Başkanvekili Salih Kapusuz iki gün önceki olağan toplantıda şunu ifade etti: “Biz, bize verilen talimatı değil, üzerimize düşeni yapmaktayız.” Bunların görevi nedir arkadaşım; bu, sizin, karşımıza getirdiğiniz süreç, göz önüne baktığımızda, olayın adı net: Avrupa Birliği bunları istedi, sizler de bunu onay mercii olarak onayladınız, onaylamaya da devam ediyorsunuz; yarın da çıkacak, önümüzdeki hafta da. Ama, şunu gözardı etmeyin: Avrupa Birliğine karşı Türk Halkının her geçen gün olumlu tepkisi azalmakta. Daha önce de söyledik; umut tacirliği yapmayın Avrupa Birliği sürecinde. Bu ülkenin gerçek sorunları kendi iç dinamikleriyle ayakta kalabilsin. Tabiî ki, çağdaş ülkenin normları bizim için birer referans olacak; ama, görünen o ki, sizler sadece kopyadan öte, fotomontaj diyebileceğimiz, fasonculuktan öte, maalesef, bir anlayışa sahip değilsiniz.
Bizler, ifade ettiğimiz gibi, dünyayla, Avrupa Birliğiyle uyum sürecini uyumak anlamı olarak anlamıyoruz. Aklın, bilimin ve mantığın, sağduyunun, hoşgörünün, her alanda sevginin olduğu bir toplum özlemi içerisindeyiz. Anavatan olarak, biz, tüm kanunların, ülkenin yararına, hayırlara vesile olmasını diliyoruz. Bu ortam içerisinde, işsizlerimize umut, gençliğimize, planlı, yapılanmış bir ülkede, çağdaş bir ülkede yaşamasını temenni ediyoruz; ama, baktığımızda, her geçen gün gasbın, her geçen gün hırsızlığın alenen olduğu bir Türkiye manzarasıyla karşı karşıyayız. İstanbul’da gasp olaylarının haberlerini izlerken içimiz burkuluyor. Sadece İstanbul mu; Türkiye’nin her tarafında, Mersin de dahil olmak üzere bunun içerisine.
Artık insanların kaybedeceği hiçbir şey kalmadı. O yüzden, her türlü tehlikeliyi de göz önüne alarak ve pervasızca diyeceğimiz, cahil cesaretiyle diyebileceğimiz bir süreç içerisinde kaybedeceği bir şey olmayan insanın yapacağı tek şey var, hata. Bu toplum suç üretmeye devam etmekte. Son dört yılda artan suç oranı göz önünde; baktığımızda, bugün, çıkarılan af yasalarına rağmen -Adalet Bakanlığının resmî istatistikleri de ortada- bugün, cezaevleri iki kat kapasitesiyle full, dolu. Bu, övünülecek bir tablo değil, tam tersine, olumsuz bir tablo.
Biz ise, toplumun suç üretmediği, her vesileyle dayanışan, kardeşliğin, sevginin öne çıktığı bir ülke özlemiyle, bu kanunla bu ülkemize katkıda bulunmasını bekliyor, saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Güler.
İkinci bölüm üzerinde, AK Parti Grubu adına söz isteyen, Gümüşhane Milletvekili Sabri Varan.
Buyurun Sayın Varan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SABRİ VARAN (Gümüşhane) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi en kalbî duygularla selamlıyorum. Yeni yasama dönemimizin hepimize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Değerli Anavatan Milletvekilimiz Hüseyin Güler kardeşimiz ara verildiğinde hepimize tatlı cezerye ikram etti. Tabiî, hikmetini, bu yaptığı acı konuşmayla anlamış bulunuyoruz. Demek ki bu konuşmasının acılığını hafifletmek için, dışarıda, bize tatlı cezeryeyi ikram etti; ama, ben de kendi konuşmamdan sonra, kendisine, Gümüşhane’nin tatlı pestil ve kömesini ikram edeceğim. Onu da söylemek isterim.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) – Helal olsun… Afiyet olsun…
SABRİ VARAN (Devamla) – Değerli milletvekillerim, bu yüce çatı altında, meslekî ve teknik eğitim konusunda meslekî ve teknik eğitim almış kişilerin iş bulmasında, iş dünyasına entegre olması konusunda muhtelif zamanlarda değişik görüşler ifadesini buldu. Bugün kanunlaştıracağımız Meslekî Yeterlilik Kurumu, meslek sahiplerinin, iş çevrelerinin, yani, işgücünün ve sermaye gücünün buluşmalarına, kenetlenmelerine yardımcı olacak ortamı hazırlamada çok önemli bir rol oynayacaktır.
Toplumumuzda herkes ister lisans ister önlisans isterse lise ve teknik eğitim mezunu olsun, her birimiz, meslekî konuda daha da yeni bilgilere erişmek, daha yeni bilgilerle kuşanmak için düzenlenen kurslara, sempozyumlara ve eğitimlere katılmak isteriz, hatta bunun için yurt dışına kadar büyük masraflar yaparak kongrelere katılırız. Bunun ardındaki ana sebep, insanın bilgiye ve yeniliğe olan ihtiyacından kaynaklanmaktadır.
Peki, ama, mesleğimizle ilgili kendimizi öyle yetiştirelim ki, öyle kurumların eğitimlerine katılalım ki, bu kurumların bize verdiği belgeler, sertifikalar hem ülkemizde hem de dünyamızın her yerinde geçerli olsun.
Peki, bunu kim verecek ve nasıl yapacak? Dünyada örnekleri olan Meslekî Yeterlilik Kurumunun Türkiye’de karşılığı var mıdır? Ülkemizde mevcut eğitim kurumları meslekî yeterlilik konusunda yeterli müfredata sahip midir? Bugünkü eğitim öğretim, meslek mensuplarının ihtiyaçlarını karşılar düzeyde midir? Bu soruların cevabı, ne yazık ki, hayırdır. Ülkemizde, maalesef, meslek liselerinin oranı dünyanın tersine yüzde 30’larda, düz liseler ise yüzde 70’ler seviyesindedir. Meslekî ve teknik eğitim alan öğrenciler de, düz lise eğitimi alan öğrenciler de kendisini üniversiteye giriş için yarışa hazırlamakta, bu mantığın neticesinde de meslekî ve teknik yeterlilik tam olarak alınamamakta; bu da maalesef, her şeyin olumsuzlukla neticelenmesine sebep olmaktadır. İşte bugün, Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanunuyla meslekî yeterlilik eğitiminin, sanayisiyle, üniversitesiyle, işveren kuruluşlarıyla buluşturulması hedeflenmektedir.
Değerli milletvekilleri, bir ülkede kalkınma, doğal altyapı, maddî altyapı, personel altyapısı ve kurumsal altyapının uygun ve hazır olması, bunların üzerinde çağdaş bilgi ve sermaye birikimi ile yarayışlı hammaddenin çağdaş bir anlayışla yatırım ve üretime dönüştürülmesiyle gerçekleşir. Kalkınma ve gelişme, ilerleme bu temel unsurların harmonik bir tarzla ve yerli yerinde, ama, sürekli kullanılmasından geçer.
Kalifiye ana eleman; bu kavram çok önemlidir. Nasıl kalifiye insan yetiştirilir; devletimiz bu eksikliği sürekli hissetmeli, gereğini yapmalı veya yaptırmalıdır. Meslek liseleri iyi eğitim formatına kavuşturulmalı, meslek yüksekokulları geliştirilip desteklenmeli, sanayi ve işverenin talepleri doğrultusunda eğitim müfredatları oluşturulmalıdır. Endüstri ve teknik liseler ilgili endüstri sektörüyle, turizm liseleri ilgili turizm işletmeleriyle, tarım liseleri tarım işletmeleriyle ilişkilendirilmeli, bu sivil örgütlerin desteği alınarak eğitim müfredatları ona göre hazırlanmalıdır. Bu şartlarda yetiştirilen öğrencilerin meslekî yeterlilik konusunda daha vasıflı oldukları görülecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her birimize yüzlerce, belki binlerce iş talebi gelmektedir. İşsiz gençlerimizin, vatandaşlarımızın bize ricaları olmaktadır. Hangi işi yaparsınız diye sorduğumuzda, genellikle hepimiz ortak cevabı alırız: “Ne iş olsa yaparım ağabey.”
Türkiye’nin işsizlikten kurtuluşu “ne iş olsa yaparım ağabey” diyen niteliksiz, vasıfsız işçilerin sayısının azaltılmasında da geçmektedir. Bu kanun işsizliği tamamen çözer mi; tabiî ki çözmez. Ancak ne yapar; kısmen azaltır; ama, işsizliğimizin hangi kategoride ne kadar olduğunun tespiti noktasında bizlere fayda sağlar.
Değerli milletvekilleri, Türkiye olarak genç ve dinamik nüfusa sahip olmanın avantajını kullanabiliyor muyuz? Eğer, bu sorulara “evet” cevabı verebilseydik, Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanununu bugün bizler belki konuşmaya gerek kalmayacaktı. Örgün ve teknik eğitim mezunlarının diplomaları, bilgi ve becerilerine, maalesef, tam olarak yansıtılamamaktadır. Bazı işveren kurumlarınca bu belgeler kabul de görmemektedir, hatta sorgulanmaktadır. Bunun akabinde de akredite üniversiteler, fakülteler, kurumlar ortaya çıkmaktadır.
Hiçbir eğitim almadan, çalışarak elde edilen beceriler, yani, halk deyimiyle alaylıların belgelendirilmeleri de yetenekleri bazında mümkün olmamaktadır. Çalışma hayatı ile eğitim kurumları arasındaki işlevsel bağ kurulmalı, meslek standardı sınav belgelendirme sisteminde önemli bir araç olarak kullandırılması gerekmektedir.
Bir meslek sahibisiniz; ama, bu meslekte standartları temel alan bir yeterliliğe sahip misiniz? Sahipseniz, bunun sertifikalandırılması, belgelendirilmesi yapılabilmiş mi? İşte, tam bu noktada ülkemizin ihtiyacı olan Meslekî Yeterlilik Kurumunun kurulması gerektiği cevap olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu duygu ve düşüncelerle, Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanununun ülkemiz için bir gereklilik olduğunu görüyorum.
Yapılacak bu düzenlemeyle kurulan Kurumun ülkemize hayırlı olmasını diliyor, sizlere saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
İkinci bölüm üzerinde, Komisyon adına, Komisyon Başkanı Sayın Cevdet Erdöl.
Buyurun Sayın Erdöl. (AK Parti sıralarından alkışlar)
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun, biraz önce Sayın Sabri Varan Beyin söylediği gibi, ne iş olsa yaparım ağabeyden ziyade, şu işi yaparım diye geçerli bir belge sahibi olması için insanlarımıza, gençlerimize verebileceğimiz bir belgeyi ortaya çıkaracak olan bir kanundur. Buna, gerçekten, çok değerli muhalefet partilerimizin değerli yöneticilerinin, değerli milletvekillerinin katkıları olduğu gibi, sivil toplum örgütlerinin ve ilgili meslek kuruluşlarının, meslek odalarının da bizlere bu konuda katkıları oldu; kendilerine çok çok teşekkür ediyorum.
Bir konuyu izah etmek ihtiyacı duydum. Fındıkla ilgili, pek çok arkadaşımız pek çok kere burada söyledi; fakat, gelinen süreç içerisinde, Fiskobirlik yönetimi değişmiştir. Yeni yönetim, uzlaşmacı ve gerçekten ileriyi görecek mahiyette kararlar alabilecek bir yönetimdir. Kendilerini, bizler, bölgede fındık üreticisi olan illerin milletvekilleri olarak tebrik ediyoruz, başarılar diliyoruz. Dün itibariyle, Toprak Mahsulleri Ofisi ile Fiskobirlik’in ortak hareket etme kararı aldıklarını ve bu kararın, fındık üreticilerine, bölgemize, insanlığımıza çok hayırlı neticeler doğuracağını buradan açıklıkla ifade etmek istiyorum. Bu kararlarından dolayı da, gerek Fiskobirlik yöneticilerini gerek Toprak Mahsulleri Ofisi yöneticilerini ve gerekse buna gayret gösteren değerli milletvekili arkadaşlarımı tebrik ediyor, kendilerine teşekkür ediyorum, başarılar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, bu kanunun çıkmasında, AK Parti Grubuna mensup değerli milletvekillerimiz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna mensup milletvekillerimiz ve Anavatan Partisi Grubuna mensup milletvekillerimiz, gerek komisyon çalışmaları sırasında gerek Meclis çalışmaları sırasında çok değerli katkılar verdiler; kendilerine çok teşekkür ediyorum katkılarından dolayı ve bu şekilde, konsensüsle geçmiş olan bir kanunu hazırlamaktan dolayı da mutluluğumu ifade etmek istiyorum. Kanunu hazırlayan Bakanlık bürokratlarına, başta Sayın Müsteşarımız olmak üzere tüm Bakanlık bürokratlarına ve Değerli Bakanımıza çok teşekkür ediyorum.
Ramazan ayı yaklaşıyor, hepinize hayırlı olmasını temenni ederek, kanunun, ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (Alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Erdöl.
İkinci bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen, İzzet Çetin?.. Yok.
Hamza Albayrak, Amasya Milletvekili.
Buyurun Sayın Albayrak. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HAMZA ALBAYRAK (Amasya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan 1193 sıra sayılı Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanunu Tasarısının ikinci bölümünü kapsayan 20 ilâ 33 üncü maddeleri ve ek geçici 2 maddesiyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, sizleri ve bizi izleyen değerli milletimizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu tasarıyla, Türkiye’de, diplomalı ve diplomasız vasıfsızlara vasıf kazandırılacaktır. Bu tasarıyla, aktif işgücüne dünya pazarlarında rekabet edebilir nitelikler kazandırılarak, onların iş bulması sağlanacaktır. Bu tasarıyla, yıllardır sanayicinin ihtiyaç duyduğu ara eleman talebine cevap verilecek, bu konuyu yıllardır ihmal ederek uyuyanlar da bu tasarıyla uyandırılmış olacaktır.
Değerli arkadaşlar, Türkiye, Avrupa Birliği ve uluslararası standartlara uygun olarak, istihdam açısından nitelikli eleman yetiştirmek için bu kanunu çıkarmak zorundaydı. Bu kanunun çıkımı gecikmiş midir; elbette, gecikmiştir.
Büyük yönetim gurusu olan Amerikalı bir Profesör Peter Drucker -2005 yılında öldü, toprağı bol olsun- yıllardır, bizim, istihdam bağlamında “beyaz yakalılar” ve “mavi yakalılar” diye tanımadığımız işçi ve memur skalasına iki ilave yapmıştı; “bilgisini satanlar” üç; dört “hayalini satanlar.”
Değerli arkadaşlar, az gelişmiş ülkeler, bu bağlamda, istihdamla ilgili problemlerini çözmede gerçekten çok geciktiler. Onun için, 22 nci Dönem olarak, bu kanunu çıkarmak bizler için bir onurdur; bu, özellikle kayıtdışı istihdama büyük katkı verecektir çözümü noktasında.
Biliyorsunuz, istihdamda kayıtdışılık, üretimde kayıtdışılık, gelirde kayıtdışılık Türkiye’nin en ciddî problemlerindendir. 2002 yılı sonu itibariyle, Birleşmiş Milletler Saydamlık Kuruluşunun deklarasyonuna göre, AK Parti iktidar olduğundan öndeki süreçte Türkiye’de kayıtdışılık oranı yüzde 65 idi; 2005 yılı sonuna göre, aynı kuruluşun sirkülasyonuna göre, Türkiye’de kayıtdışılık oranı yüzde 45’e düşmüştür. Büyük müdür; elbette büyüktür.
İşte, geliniz, bu yasayla, gerçekten, istihdamdaki kayıtdışılığın önüne geçelim ve nitelikli eleman yetiştirmenin, bir an önce altyapısını oluşturalım; hizmetin her skalasında dünyada rekabet edebilen, kendisine güvenen, uzmanlaşmış ve üretim ve mucitlik kabiliyeti kazanmış ara eleman yetiştirmenin altyapısını böylece atmış olalım.
Değerli arkadaşlar, bu kanunda, özellikle ikinci bölümünde, hakikaten, bu Meslekî Yeterlilik Kurumunun oluşumuyla ilgili usul ve esaslara temas edilirken, 2 tane geçici maddeyle de, genel kurul ilk toplantısını yapana kadar geçecek süreçte, Bakanlıkça görevlendirilecek bir grubun, bu iş ve işlemleri onbeş gün içerisinde üstlenmesi ve genel kurulun üç ay içerisinde toplantıya hazırlanması amaçlanıyor. Yine, 2 nci geçici maddeyle de, geçmişte meri olan ve halen meri olan 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanunuyla kazanılmış hakların geçerli olduğu, alınan belgelerin geçerli olduğu ve bu belge sahiplerinin üç yıl içerisinde müracaatlarıyla bu kanun hükümlerinden aynen yararlanacağının altı çizilmiş oluyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten, bu Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanunu devreye girdiğinde Türkiye’de vasıfsız işgücü vasıflı hale gelecek; ebette ki, işveren de, kendi işine yarayan elemanı seçecektir.
5084 sayılı Teşvik Yasası uygulamaya girdi malumlarınız. Bu Teşvik Yasasına tabi olan bölgelerde yatırım yapan sanayicilerin en büyük şikâyeti, nitelikli eleman bulamamaları.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Albayrak, lütfen toparlar mısınız.
HAMZA ALBAYRAK (Devamla) – Toparlıyorum.
Bu bağlamda, işverenler, belirli meslek okullarından mezun olanları işe aldıklarında en az dört aylık süreçte bunlara nitelik kazandırmak için eğitimlerine zaman harcıyorlar. Bu da, Türkiye ekonomisine, elbette ki, zamanlama açısından olumsuz bir katkı veriyor. İnanıyorum ki, bu yasanın devreye girmesiyle nitelikli elemanlar Türkiye’ce üretilecek ve bunlar da ara eleman ihtiyacına cevap verdiği gibi, ulusal platformda da nitelikli işgücü olarak rekabet edecek nitelikleri haiz oldukları için, serbest rekabet ortamında ve serbest dolaşım ortamında çok ciddî anlamda iş bulma imkânlarına sahip olacaktır diyorum.
Katkılarınızdan dolayı teşekkür ediyorum, hayırlı olsun diyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Albayrak.
İkinci bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen Fazlı Erdoğan, Zonguldak Milletvekili?.. Yok.
Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili?..
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) – Konuşmayacağım.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kandoğan.
Mehmet Eraslan, Hatay Milletvekili?.. Yok.
Sabri Varan, Gümüşhane Milletvekili?..
SABRİ VARAN (Gümüşhane) – Konuşmayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Varan.
Mardin Milletvekili Muharrem Doğan; buyurun.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu gereğince şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, ben bir noktaya değinmek istiyorum. Biraz önce değerli milletvekili arkadaşlarımız bu kürsüden güzel şeyler söylediler. Keşke o söyledikleri şeyler de hayata geçirilmiş olsaydı.
Değerli arkadaşlar, sayın arkadaşımız “vasıfsızlara vasıf sağlanacaktır” dedi bu yapılan kanun tasarısıyla. Bu kanun tasarısı elbette faydalıdır; ama, nasıl faydalı olabilir: Eğer, Türkiye’nin hak ettiği noktaya getirebilirsek faydalı olur; işsizliği yenebilirsek, yoksulluğu yenebilirsek… Ama, bugün, emin olun… Biraz önce Değerli Milletvekilimiz Sayın Varan dedi ki: “Bize iş istemeye gelen vatandaşlarımıza soruyoruz ‘ne iş istiyorsun’ Ağabey ne iş olursa yaparım...” Ama, peki, ben size soruyorum; binlerce ziraat mühendisi aynı şekilde iş istiyor, binlerce kimya mühendisi aynı şekilde iş istiyor, yüzbinlerce jeoloji mühendisi iş istiyor. Peki, bunlar vasıfsız mıdır?! Bu insanlar, bu arkadaşlar, bu vatandaşlar, dört yıllık, beş yıllık üniversiteyi bitirmişler ve işsiz ordusuna katılmış bulunuyorlar. Peki, şimdi, bunlar vasıfsız mı oluyor?! Bunlara iş verebiliyor musunuz? Yani, işsizliği ve yoksulluğu yenme noktasında bir başarınız var mı?! Yok maalesef. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Ama; şunu söylemek istiyorum: Değerli arkadaşlar, siz, 2002 seçimlerinde iktidarı devraldığınız zaman bu ülkede işsizlerin sayısı 9 000 000 civarındaydı. Bugün işsizlerin sayısı 11 000 000’a varmak üzeredir; buna ne diyeceksiniz?
Şimdi, ben size başka bir şey söyleyeceğim; Sayın Mardin milletvekilleri burada oldukları için ben bu noktaya değinmek istiyorum; lütfen, izin veriniz. Değerli Sayın Bakanım da burada, lütfen, bu nokta üzerinde duralım. Şimdi, seçim bölgem Mardin’in Nusaybin ilçesinde lise binası yapılacak; geçen sene ihale edilmiş, iptal edilmiş. Tekrar, yeniden ihale edilmiş, doğal olarak, belki hadde layık görülmemiş; olabilir; tesadüfen aynı ihaleyi aynı firma alınca, tekrardan ihale iptal edilmiş. Bu sefer, acaba, AKP mensubu bir müteahhit bulur muyuz diye yetkiyi Ankara’ya getirdiniz. Bu sefer, herhalde, Ankara’da da müteahhit bulamadınız, tekrardan Mardin’e geri gönderdiniz.
Değerli arkadaşlar, çok yazıktır, günahtır, hiç yakışmıyor; yapmayın bu gibi şeyleri! Bir sene içerisinde, bir lise binası yapılacak ve siz bunu sonuçlandıramadınız. Yani, böyle, Avrupa Birliğine geçmek üzere verdiğimiz bu emekler, bu çabalar niçindir?! Peki, yüzbinin üzerinde nüfusu olan bir ilçenin, böyle bir yerin, bir liseye, son teknolojiye yakışan bir liseye kavuşma hakkı yok mudur?! Acaba sayın milletvekillerimiz bana nasıl cevap verecekler?! Emin olun, her gün, bana, Nusaybin İlçesinden en azından beş altı defa telefon geliyor “bizim lise binamız ne olacak?..” Yani, insanlığın en temel paylaşımı bilgi ise, ilim, irfan ise, bu lise binaları irfan yuvaları değil midir?! Bu insanları, bu irfan yuvalarına kavuşturmak bizim birinci görevimiz değil midir?! Bizim birinci vazifemiz nedir?!. Müteahhit ne olursa olsun… Müteahhit Türktür; yeter. Müteahhit, vergisini veriyor; yeter. Müteahhit, bu işi, tam projesine uygun, fennî şartnamesine göre uygun yapıyorsa, yeter; ama, bu benim partimden değildir, bu benden değildir…
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Bu işleri Kamu İhale Kurumu yapıyor. Yanlış konuşuyorsun. Bu işleri Kamu İhale Kurumu yapıyor.
MUHARREM DOĞAN (Devamla) – Ben yanlış konuşmuyorum; benim hayatım geçti bu işlerde.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Kamu İhale Kurumu ihale yapıyor.
MUHARREM DOĞAN (Devamla) – Lütfen, seni ciddîyete davet ediyorum. Mardin’e karışma!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Ben seni ciddîyete davet ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Öksüz, lütfen…
MUHARREM DOĞAN (Devamla) – Eğer çok şey biliyorsan, gel, burada, konuş. Sayın milletvekillerim, burada, gelsinler, bana burada cevap versinler.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Yanlış cevap veriyorsun. Yanlış…
MUHARREM DOĞAN (Devamla) – Ben, Mardin insanının hakkını savunmak için buradayım.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Öğren ama, öğren; neresi ihale yapıyor, onu öğren; ihaleyi kim yapıyorsa, onu öğren!
MUHARREM DOĞAN (Devamla) – Ben her şeyi biliyorum ve ben dersime çalışıyorum…
BAŞKAN – Sayın Doğan…
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – İhaleyi kim yapıyorsa, onu öğren!
MUHARREM DOĞAN (Devamla) – …ama, siz, buraya gelirken el kaldırmak için geliyorsunuz; dersinize çalışmıyorsunuz.
BAŞKAN – Sayın Doğan, lütfen, toparlar mısınız.
MUHARREM DOĞAN (Devamla) – Ama Sayın Başkanım, ben burada, kürsüde konuşurken bana sataşmada bulundu; müdahale etmiyorsunuz!..
BAŞKAN – Sayın Öksüz’e de müdahale ettim ben. Doğru, haklısınız Sayın Doğan.
MUHARREM DOĞAN (Devamla) – Teşekkür ederim.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – İhaleyi kimin yaptığını öğrensin…
BAŞKAN – Sayın Öksüz, lütfen…
Buyurun Sayın Doğan, lütfen, toparlar mısınız.
MUHARREM DOĞAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, ben, milletvekilliğimi, hizmet için, onurum için yapıyorum. Yüce Mardin halkının bana verdiği bu görevi, sonuna kadar, kanun çerçevesi içerisinde ve istekleri doğrultusunda yapmaya çalışacağım. Bu sorun, benim ülkemin sorunudur, benim bölgemin sorunudur, benim ilçemin sorunudur. Bu nedenle, beni bağışlayınız. Ben, bölgemin sorunlarını dile getirmekten de iftihar ediyorum. Lütfen sıkılmayınız; ben, burada, kötü bir şey söylemiyorum. Aynı şekilde, sizin ilçenizde de olabilir. Ama, burada diyorum ki, lütfen, bu ihale yapılsın ve bizim o bölgenin insanı bu irfan yuvasına kavuşturulsun. Başka bir şey istemiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu yasa tasarısının, ülkemize ve milletimize hayırlara vesile olmasını diliyorum. İşsizliğin ve yoksulluğun bir an evvel yenildiği bir Türkiye’ye kavuşulmasını istiyorum.
Saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Doğan.
Bölüm üzerinde soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Süremiz 15 dakikadır, 8 dakika soru sorma süresidir.
Sayın Doğan, buyurun.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) – Efendim, soracağım sorular zaten aynıydı; teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Işık, buyurun.
AHMET IŞIK (Konya) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Vasıtanızla Sayın Bakana şu soruları yöneltmek istiyorum:
Meslekî Yeterlilik Kurumunun kurulması kamuya yeni yükler getirecek midir? Kamu personelinin alımında siyasal etkiye açık bir alım mı olacaktır?
Diğer sorum şu: Meslek standartları mecburî midir? Belge sahibi olmayanların meslekte çalışmaları yasaklanacak mıdır?
Son olarak, akredite edilmiş meslekî yeterlilik belgesinin alınması, işgücünün yurt dışındaki istihdamında avantaj sağlayacak mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Işık.
Sayın Özdoğan, buyurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Benim de Sayın Bakana birkaç sorum var.
Birinci sorum şu: Devletin resmî kayıtlarına göre işsizler ordusunda kayıtlı kaç milyon işsizimiz vardır? Kırsal alanı ve AK Parti Hükümetinden ümidini kesen kayıtsız işsizlerimizi de düşündüğümüzde, kaç milyon işsizimiz vardır? Bunların içinde üniversite mezunu ve meslek lisesi mezunlarının işsiz olarak sayısı ne kadardır?
İkinci sorum şu: Erzurum’da kayıtlı işsiz sayısı ne kadardır? Bunların yüzde kaçı üniversite ve meslek lisesi mezunudur? Erzurum’da işsizlerin toplam sayısı ne kadardır?
Diğer bir sorum şu: Biz Anavatan Partisi olarak iktidara geldiğimizde, meslek ve sanat sahibi olmuş, meslek lisesi, meslek yüksekokulu ile teknik eğitim fakültesi mezunlarına, işini ve atölyesini kurmak isteyenlere meslek ve işyeri kurma kredisi vereceğiz. Dört yıldır iktidarda işsizler ordusunu kuran AK Parti İktidarının böyle bir projesi var mı? Yoksa, vurdumduymazlığı 2007 seçim mağlubiyetine kadar devam edecek mi?
Son sorum şu: AK Parti İktidarı sayesinde SSK emeklileri açlık sınırı altında sefil bir hayat yaşamaktadırlar. İşçi emeklilerimizin durumunu birazcık olsun düzeltmeyi düşünüyor musunuz; yoksa, işçi emeklilerimiz durumlarının düzelmesi için Anavatan Partisi iktidarını mı bekleyecekler?
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özdoğan.
Sayın Tütüncü, buyurun.
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Şimdi, burada kurulan Mesleki Yeterlilik Kurumu, 1989 yılında Devlet Planlama Teşkilatı tarafından başlatılan çalışmalara dayanıyor ve 1992 yılında da, yine, Devlet Planlama Teşkilatınca geliştirilen istihdam ve eğitim projesi çerçevesi hazırlandı bu kurum, bu yasa tasarısı ve bu projeyi Dünya Bankası finanse ediyor ve bu projede çok sayıda alt proje var, bir demet proje şeklinde götürüyor. Bunlardan bir tanesi de özel istihdam büroları.
Şimdi, bu altyapıdan sonra özel istihdam bürolarıyla ilgili sorumu sormak istiyorum: Özel istihdam büroları büyük iddialarla kuruldu. Ancak, şu anda, işgücü piyasasında kuruluş amacının dışında çalışmakta olduğu; işgücü ya da emek istismarına yol açtığı, aynı zamanda yabancı kaçak işçi çalıştırılmasının kılıfının hazırlanmasında görev üstlendiği yönünde kamuoyunda iddialar vardır. Denetlemenin az olduğu yönünde kamuoyunda iddialar vardır. Bu iddiaların geçerlilik durumu nedir?
İkinci sorum madde 26’yla ilgili. Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bu kurum, az önce de dediğim gibi, 1989 yılında başlatılan çalışmalara dayanıyor, çok gecikmiş bir kurum. Ancak, madde 26’daki gelirler durumuna baktığımızda, gelirler bölümünün, ne yazık ki, pek güçlü olmadığı ortaya çıkıyor. Eğer, bu Kurum, yıllardan bu yana kurulması düşünülen son derece stratejik noktadaki bir Kurum; maddi yetersizlikler nedeniyle çalıştırılamadıysa yanarım. Bu nedenle sorumu soruyorum: Acaba madde 26’nın dışında öngörülen kaynakların ötesinde daha sağlam bazı kaynaklar düşünülebilir mi?
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tütüncü.
Sayın Akdemir, buyurun.
DURSUN AKDEMİR (Iğdır) – Sayın Başkan, sorularımı Sayın Bakana yöneltiyorum aracılığınızla. Teşekkür ediyorum.
Türkiye, özellikle hizmet sektörünün ve sanayinin kalifiye eleman ihtiyacı açısından büyük sıkıntılar içinde olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Örgün eğitimde düz liselilerin yüzde 65, meslekî ve teknik liselilerin ise yüzde 35 oranı bilinen bir gerçektir.
Dış ticarette rekabet halinde olduğumuz ülkeler karşısında avantajlı konuma düşebilmek için meslekî ve teknik ara kademe elemanının artırılması gerekmektedir. Bu bağlamda, şimdiye kadar, dört yıl içerisinde, Türkiye genelinde kaç tane meslekî teknik lise devreye sokulmuştur? Acaba, bu, Türkiye ihtiyacını karşılayacak mıdır?
Bir diğer sorum: Bu tasarıda birtakım düzenlemeler yapılmış; ancak, hangi meslekleri ve bu meslekleri hangi seviyede kapsayacaktır, birtakım belirsizliklerle doludur. Dolayısıyla, eğitim kurumlarının, Yüksek Öğretim Kurumunun, Üniversitelerarası Kurulun, meslek odalarının bu yapıdaki temsiliyetlerinin ve yetki alanlarının durumu da belirsiz bir konuma gelmiştir. Bu kargaşalığı nasıl çözeceksiniz?
Üçüncü sorum: Esas itibariyle, yetkilendirilmiş çeşitli kurumların kendi ölçütleriyle vermiş oldukları yeterlilik belgelerinin ulusal ve uluslararası ölçülebilirliğini hangi ölçülerle sağlayacaksınız?
Ayrıca, ülkemizde, diplomalı mesleklerin haricinde yüzlerce meslekte ulusal ölçekte dahi genel kabul gören standartlar, sertifikalar ve otoriteler bulunmamaktadır. Bu itibarla, yeterlilik belgeleri hangi kriterlere göre verilecektir ve bu alandaki çalışmalarınız nelerdir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akdemir.
Sayın Bakan, buyurun.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ATİLLA KOÇ (Aydın) – Efendim, Sayın Ahmet Işık’ın sorularını…
Kurum, kendi gelirleri ile giderlerini karşılayacak bir şekilde düzenlemiştir. Kuruluş aşaması dışında, kamu maliyesine herhangi bir yük getirilmeyeceği düşünülmektedir.
Meslek standartlarına dair sorunuza gelince: Bu standartlar mecburî değildir. Ancak, standartlara uygun sertifikası olmayanların yurt içinde ve yurt dışında iş bulma imkânlarının azalacağı düşünülmektedir.
Sayın İbrahim Özdoğan Beyin sorularına yazılı olarak cevap vereceğim.
Enis Beyin sorularına gelince: Özel istihdam kurumları İŞKUR’un kontrolünde faaliyette bulunmakta, denetimler sonucunda eksikliği veya yanlışları olan bürolar hakkında ruhsat iptaline kadar çeşitli yaptırımlar bulunmaktadır. Bu cümleden olarak, 180 tane özel istihdam büroları kurulmuş; ama, 6 tanesi kapanmıştır.
Özel istihdam bürolarının yurt dışına işçi göndermelerinin yasak olduğunu siz de biliyorsunuz; ama…
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Bu değil efendim, yabancı kaçak işçi çalıştırılıyor burada. Ben, yurt dışına işçiyle ilgili bir şey söylemedim, yanlış anlaşılmasın. Mesela Ukrayna’dan, mesela Romanya’dan, mesela Azerbaycan’dan yabancı kaçak işçi getiriliyor…
BAŞKAN – Sayın Tütüncü, lütfen…Karşılıklı konuşma usulümüz yok; lütfen Sayın Tütüncü.
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Yanlış anlaşıldı da onu düzelteyim diye söyledim.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ATİLLA KOÇ (Aydın) – Yanlış anlaşıldı, o zaman…
BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen…
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ATİLLA KOÇ (Aydın) – Tamam.
O zaman yazılı olarak cevap verelim; çünkü, o husus, zannediyorum Bakanın iznine tabi olan bir husus. Sayın Bakan yazılı olarak cevap versin.
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Tamam efendim.
Özür dilerim Başkan. Sorumun yanlış anlaşıldığını düşündüm de, ondan müdahale ettim.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ATİLLA KOÇ (Aydın) – Dursun Beyin sorularına da, Sayın Akdemir’in sorularına da yazılı olarak cevap vereceğim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın Albayrak, buyurun.
HAMZA ALBAYRAK (Amasya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Aracılığınızla, Sayın Bakanıma bir soru yöneltmek istiyorum. Görüşülmekte olan 1193 sıra sayılı kanun tasarısı, tetkik ettiğim kadarıyla, kesinlikle, üniversite mezunlarını, özellikle jeoloji ve ziraat mühendislerini ilgilendirmediğini ben biliyorum tasarıyı tetkik ettiğim için. Benden sonraki konuşmacı arkadaşımız, konuşmama atfen, diplomalı ve diplomasız vasıflara bu yasa vasıf kazandıracak tespitime ilaveten “jeoloji mühendisleri ve ziraat mühendisleri gibi yüzlerce mühendisler vasıfsız mı da işsiz” diye yanıt verdi. Acaba, bu kanun, jeoloji mühendislerini ya da ziraat mühendislerini ilgilendiriyor mu, ilgilendirmiyor mu?
Teşekkür ediyorum.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) – Sen önce ona iş ver diyorum; sen onu vasıfsız hale getiriyorsun.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Albayrak.
Sayın Gazalcı buyurun.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakandan şu sorularımın yanıtlanmasını diliyorum: Biliyorsunuz, burada bir düzenleme yaptık, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı, Tarım Bakanlığına bağlı ve çeşitli bakanlıklara bağlı meslek okullarını Millî Eğitim Bakanlığına verdik. Bu okulların birçokları canlandırılamadı ve kimileri kapanmaya yüz tuttu. Geçen gün gazetede vardı; yeni öğrenci alınmıyor, meteoroloji lisesi çocukları demir parmaklıklar arasında kafeste tutuluyormuş ve yeni öğrenci de alınmıyormuş. Acaba -bir yandan meslek kazandırmak için çocukları eğitmeye çalışıyoruz- bu devredilen liselerin kaçı açıktır ve nasıl gelişmeye tabi tutulmuştur? Yeni gelişim ve değişimlere uygun yeni programlar, yeni meslek türlerini içeren okullar açılmış mıdır, üniversitelerin önündeki yığılmayı da önlemek açısından?
İkinci soru: Bu meslek yüksekokullarına yeni bir düzenlemeyle sözleşmeli usta eğiticiler alınamıyor. O okullar, bu usta eğiticilerle buralarda çok yararlı oluyordu, engellendi. Acaba, bu düzeltilemez mi bu okulların yeniden işlevinin kazanılması için; çünkü, meslek yüksekokulları çok dertli, iş bulamıyorlar ve diplomaları çok zaman işe yaramıyor. Bu konuda Hükümetin bir çalışması var mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Gazalcı.
Sayın Bakan, buyurun:
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ATİLLA KOÇ (Aydın) – Sayın Hamza Albayrak’a cevap veriyorum: Jeoloji ve ziraat mühendislerini ilgilendiren bir kanun değildir bu kanun. Bunu böylece…
MUHARREM DOĞAN (Mardin) – Elbette ilgilendiren değil Sayın Bakan, bunu biliyorum ama, ben diyorum ki, bunlar dururken önce bunlara çözüm bulun, ondan sonra sıra gelsin. Veya her ikisine de bulun. Dört sene, beş sene eğitim gören bir genç boş geziyor.
BAŞKAN – Sayın Doğan, lütfen…
Sayın Bakan, cevabınızı verir misiniz, lütfen…
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ATİLLA KOÇ (Aydın) – Sayın Doğan, haklısınız da… İsterseniz…
BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen… Karşılıklı konuşma usulümüz yok. Sorulara cevap verin lütfen.
Buyurun.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ATİLLA KOÇ (Aydın) – Tamam, ben de ona cevap veriyorum da…
Böyle bir usul yok, o usule uygun olmadığı için ben de size cevap vermemek durumunda kalıyorum.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Biz, aynı çatı altında bir aileyiz. Elbette ki birbirimize cevap verebiliriz. Sayın Başkanın da takdiri var bu konuda.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ATİLLA KOÇ (Aydın) - Böyle bir usul olmadığını Sayın Başkan söylediği için ben de cevap vermiyorum.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) – Saygı duyarız.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ATİLLA KOÇ (Aydın) - Sayın Mustafa Gazalcı, sorularınıza yazılı olarak cevap vereceğim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
YILMAZ KAYA (İzmir) – Böyle bir usul var ama!
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) – Sayın Bakan, yokluğun daha iyi vallahi.
BAŞKAN – Sayın Eri, Sayın Doğan’ın konuşması sırasında sataşma nedeniyle bir söz talebiniz var. Ne diye sataştı? Lütfen, yerinizden…
Sayın Eri, buyurun; Sayın Doğan ne söyledi de sataştı size?
NİHAT ERİ (Mardin) – Sayın Başkan, Nusaybin Lisesinin ihalesiyle ilgili konuşurken “Mardin’de AK Parti yanlısı müteahhit bulamadılar, Ankara’ya çektiler, şimdi de Ankara’da bulamıyorlar, Mardin’e çekiyorlar” gibi bir laf söyledi. Bu bir sataşmadır.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) – Yok öyle bir şey. “Bulamadılar mı” diye…
BAŞKAN – Lütfen, Sayın Doğan.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) – Lütfen, tutanağı getirin efendim, ondan sonra…
BAŞKAN - Sayın Eri, 2 dakikalık süre veriyorum; yeni bir sataşmaya mahal vermeden…
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Mardin Milletvekili Nihat Eri’nin, Mardin Milletvekili Muharrem Doğan’ın, Partisine, sataşması nedeniyle konuşması
NİHAT ERİ (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Nusaybin Lisesiyle ilgili konu şu: Bu lise, Kızıltepe Lisesiyle birlikte Mardin’de ihale edildi; ancak, ihaleyi kaybeden müteahhitler Kamu İhale Kurumuna itirazda bulundular. Kamu İhale Kurumu da bu iki itirazı inceledi, Kızıltepe’ninkini onayladı, Nusaybin’inkini de iptal etti; ama, Mardin’de, maalesef, yıllardır devam eden, ihalelere fesat karıştıran bir şebekenin varlığını biliyoruz. İşin daha doğru, daha düzgün olabilmesi için Bakana rica ettik ve bu ihalenin Ankara’da yapılmasını istedik. Yani, biz, ne AK Parti yanlısı müteahhit aradık ne bu işe bulaştık. (AK Parti sıralarından alkışlar) Biz, bu işin en düzgün, kamuya en yararlı bir şekilde olması için uğraşıyoruz. Biz, siyasetçi-müteahhit ilişkisinin içerisine hiçbir zaman girmedik.
Bu arkadaşımız, dün de yaptığı konuşmada Midyat TOKİ ihalesiyle ilgili “bir AK Parti milletvekilinin bu ihalenin iptalinde parmağı vardır” demiştir.
Ben, kısaca, TOKİ’nin bize gönderdiği bilgi notunu okuyorum; TOKİ diyor ki: “İdaremizce söz konusu alana ilişkin imar planları 6.10.2005 tarihinde onaylanarak ilgili belediyesine gönderilmiştir. 16.1.2006 tarihinde ihalesi yapılmıştır. İdaremizce gönderilen imar planlarının belediyesi tarafından onaylanmadığı ve buna bağlı olarak imar uygulama işlemleri başlatılmadığı ve yapılamadığı, bu nedenle mülkiyet probleminin çözülemediği ve müteahhidin araziye girmesinin engellenmesinden dolayı 2006 Mart ayı içerisinde inşaat ihalesi çalışmaları iptal edilmiştir.
18 inci madde uygulamasında yapılması gereken yüzde 40’lık kesinti sonrasında TOKİ’nin mülkiyetinde bulunan konut adalarında azalma meydana gelmektedir. 26.7.2006 tarih, 2006/1104 sayılı Midyat Belediye Başkanlığı Meclisi tarafından onaylanan planlara uygun olarak TOKİ Emlak Dairesi tarafından hazırlanan parselasyon planları kapsamında yapılan 18 inci madde uygulamasının tamamlanmasını takiben inşaat uygulaması süreci yeniden değerlendirilecektir.”
Gerçek bu. Bu gerçeği bu arkadaşımız ya bilmiyor ya da bildiği halde gerçeği saptırıyor. Eğer, bilmiyorsa, o da büyük bir hata. Bir milletvekili, kendi seçim bölgesi, kendi ilçesiyle ilgili böylesi önemli bir konuda bilgisiz olması da affedilecek bir şey değil. Bu arkadaşımız, eğer, belediyeye ya da TOKİ’ye bir telefon açıp bu konuyu öğrenmek isteseydi, bu gerçeği kendisine de söylerlerdi, bunu öğrenirdi, burada da gelip bir milletvekiline sataşma talihsizliğini de yapmazdı.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) – Sayın Başkan, bana “bilgisiz” dedi, bana bilgisiz diyemez.
BAŞKAN – Sayın Doğan, lütfen dinler misiniz.
NİHAT ERİ (Devamla) – Bu arkadaşımız bunu âdet haline getirdi, sürekli sataşıyor, bizi tartışmaya çekmek istiyor; ama, biz bu tartışmaya girmeyeceğiz. Böylesi sataşmaları halkımız uygun görmüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Eri, teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
REYHAN BALANDI (Afyonkarahisar) - Cevap hakkı doğdu Sayın Başkan.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun Sayın Doğan.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) – Şahsıma ve Mardin halkına sataşmada bulundu, Mardin halkına yakışmayan sözler kullandı.
BAŞKAN – Sayın Doğan, heyecanlanmadan anlatır mısınız.
Buyurun.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) – “Mardin’de ihaleye fesat karıştıran şebeke var” dedi; bir.
BAŞKAN – Şahsınızı kastetmedi ki Sayın Doğan.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) – “Bu milletvekilimiz bilgisizdir” dedi. Lütfen, bana söz verin. Arkadaşa nasıl verdiyseniz, ben de cevap hakkımı kullanmak istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Doğan, bu karşılıklı devam edemez ki!
MUHARREM DOĞAN (Mardin) – Efendim, ben cevap vereceğim.
BAŞKAN – Neye cevap vereceksiniz Sayın Doğan?
MUHARREM DOĞAN (Mardin) – Ben bu konulara cevap vereceğim efendim.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Doğan.
Sayın Doğan, 2 dakikada bitirin lütfen; yeni bir sataşmaya da mahal vermeyin, yoksa müdahale ederim.
2.- Mardin Milletvekili Muharrem Doğan’ın, Mardin Milletvekili Nihat Eri’nin, şahsına, sataşması nedeniyle konuşması
MUHARREM DOĞAN (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu konuyla ilgili olarak, böyle sizi üzüntüye doğru götürdüğümüz için, ben, sizden özür diliyorum. Ancak, bu Yüce Meclisin çatısı altında bir milletvekilinin bilmediği bir konuda, diğer bir milletvekili arkadaşına “bilgisiz” ya “bu işi bilmiyor” veya “seçim bölgesinde ihaleye fesat karıştıran şebeke var” demesi, demek ki kendisinin de o şebeke tarafından milletvekili seçilip geldiğini ifade ediyor. (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Doğan… Sayın Doğan…
MUHARREM DOĞAN (Devamla) – Ben, ne kendisine ne Mardin halkına yakıştıramıyorum. Mardin’de böyle bir şebeke yoktur.
MEHMET ASIM KULAK (Bartın) – Sana yakışıyor mu?!
MUHARREM DOĞAN (Devamla) – Böyle bir şebeke yoktur. Söz konusu ihalede, ilk ihaleyi alan müteahhit Anavatan Partisi Merkez İlçe Başkanıydı; bunun üzerine, iptal ettiler; ikinci ihaleyi de yine aynı kişi aldığı için iptal ettiler. Sonra, buraya, Ankara’ya çağırdılar, anlaştılar; o arkadaşımız da bizden istifa etti ve ihaleyi ona vermek için tezgâh ayarlıyorlar. Yani, şimdi ben mi bilgisizim?!
NİHAT ERİ (Mardin) – Yanlış konuşuyorsunuz!
MUHARREM DOĞAN (Devamla) – Sonra, ikinci konut işine geleceğim. Midyat konut ihalesi, madem imarda bir sorun varsa, madem kamulaştırmada bir problem varsa nasıl ihale ediyorsunuz; ihaleyi nasıl ihale ettiniz, nasıl yer teslimi yaptınız, o müteahhit şantiyesini nasıl kurabilmiş, nasıl tasfiye işlerine başlamıştır?! Sonradan TOKİ İdaresi itiraf etmiştir. TOKİ İdaresi, vardığı hatadan geri dönmek için ve müteahhide “biz sana başka bir iş veririz, seni kazandırırız” demişler ve onu geri çekmişler.
NİHAT ERİ (Mardin) – Yalan söylüyorsun!
MUHARREM DOĞAN (Devamla) – Niye gerçekleri söylemiyorsunuz?! Teessüf ederim! Lütfen, gelin, burada gerçekleri konuşunuz, gerçekler neyse onu söyleyiniz. Hiç kimse, Mardin halkına ve Mardinliye “böyle bir şebeke vardır” diyemez.
Teşekkür ediyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Doğan, teşekkür ediyorum.
III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
2.- Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/1211) (S. Sayısı: 1193) (Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Sektör Komiteleri, Standartlar, Eğitim, Sınav ve Belgelendirme
Sektör komiteleri
MADDE 20-
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Ulusal meslek standartlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması
MADDE 21-
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sınav
MADDE 22-
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Belgelendirme
MADDE 23-
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Personelin Atanma Şartları, Statüsü ve Malî Hakları
Personelin atanma şartları ve statüsü
MADDE 24-
BAŞKAN – Madde üzerinde, Komisyonun bir düzeltme talebi vardır; buyurun Sayın Başkan.
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) – Sayın Başkan, 5 inci bentte geçen “iktisadi idari bilimler” ibarelerinin arasına “iktisadi ve idari bilimler” olarak düzeltilmesini “ve” ibaresinin eklenmesini…
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan, düzeltilmiştir.
Düzeltme talebiyle birlikte ve aynı zamanda ekli cetvelle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Malî haklar
MADDE 25-
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Gelirler, Giderler, Bütçe ve Denetim
Gelirler
MADDE 26-
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Giderler
MADDE 27-
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bütçe
MADDE 28-
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Denetim
MADDE 29-
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Yönetmelikler
MADDE 30-
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
ALTINCI BÖLÜM
Geçici ve Son Hükümler
MADDE 31-
BAŞKAN – Madde üzerinde Komisyonun düzeltme talebi vardır; buyurun Sayın Başkan.
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) – Sayın Başkanım, “29- Meslekî Yeterlilik Kurumu”, “30” olarak, “30-Meslekî Yeterlilik Kurumu” olarak düzeltilmesini talep ediyorum.
BAŞKAN – Düzeltilmiştir Sayın Başkan.
Düzeltme talebiyle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 1-
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 2-
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Yürürlük
MADDE 32-
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Yürütme
MADDE 33-
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanunu Tasarısı oylama sonucu:
Oy sayısı : 242
Kabul : 242 (x)
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 22 Eylül 2006 Cuma günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 18.50
(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.