DÖNEM: 22 CİLT: 107              YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

 

46 ncı Birleşim

29 Aralık 2005 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

       Sayfa    

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Mersin Milletvekili Ali Er'in, Akdeniz Bölgesindeki yaş sebze ve meyve üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

2.- Adana Milletvekili Mehmet Ziya Yergök'ün, Tevfik Fikret'in ölümünün 90 ıncı yılında, şairin edebiyatçı kişiliğine ve eserlerine ilişkin gündemdışı konuşması

3.- Kayseri Milletvekili Taner Yıldız'ın, ülkemizde eğitim alanındaki gelişmelere ve üniversitelerimizin mevcut durumuna ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Ukrayna-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Rıfat Çubarov ve beraberindeki parlamento heyetinin ülkemizi resmî ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/953)

2.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İspanya'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/954)

IV.- ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

2.- Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/950) (S. Sayısı: 920)

3.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

4.- Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1050) (S. Sayısı: 1009)

5.- Maden Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1025) (S. Sayısı: 950)

6.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün; Aksaray Milletvekili Ahmet Yaşar ve 3 milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım ve 65 milletvekilinin; Uşak Milletvekilleri Alim Tunç, Ahmet Çağlayan ve Osman Coşkunoğlu'nun; Ordu Milletvekilleri Kazım Türkmen ve İdris Sami Tandoğdu ile 94 milletvekilinin; Giresun Milletvekili Mehmet Işık ile 28 milletvekilinin; Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın; Yozgat Milletvekilleri Mehmet Çiçek, Bekir Bozdağ, Mehmet Erdemir ve Mehmet Yaşar Öztürk ile 84 milletvekilinin; Adıyaman Milletvekili Şevket Gürsoy ve 15 milletvekilinin; Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in; Burdur Milletvekilleri Bayram Özçelik ile Mehmet Alp'in; Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın; Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu ile 8 milletvekilinin; Ordu Milletvekili Hamit Taşçı ile 19 milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın; Amasya Milletvekilleri Akif Gülle ile Hamza Albayrak'ın; Tekirdağ Milletvekilleri Tevfik Ziyaeddin Akbulut ile Ahmet Kambur'un; Kırşehir Milletvekili Hacı Turan'ın; Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir ile 14 milletvekilinin; Erzincan Milletvekilleri Tevhit Karakaya ile Talip Kaban'ın; Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ve Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın; Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ile 3 milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç ile Kastamonu Milletvekilleri Musa Sıvacıoğlu, Hakkı Köylü ve Sinan Özkan'ın; Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan ile Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın; Düzce Milletvekilleri Metin Kaşıkoğlu, Fahri Çakır ve Yaşar Yakış'ın; Çorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu'nun; benzer mahiyetteki Kanun teklifleri ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1146, 2/5, 2/10, 2/20, 2/43, 2/66, 2/82, 2/115, 2/164, 2/372, 2/398, 2/410, 2/438, 2/523, 2/531, 2/535, 2/537, 2/541, 2/547, 2/571, 2/533, 2/347, 2/534, 2/542, 2/567, 2/568, 2/609) (S. Sayısı: 1039)

VI.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Bilecik Milletvekili Yaşar TÜZÜN'ün, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörünün tutuklanmasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/9775)

2.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Adıyaman İlindeki yatırımlara,

Aksaray İlindeki yatırımlara,

Amasya İlindeki yatırımlara,

Erzurum İlindeki yatırımlara,

Siirt İlindeki yatırımlara,

Şırnak İlindeki yatırımlara,

Rize İlindeki yatırımlara,

İlişkin soruları ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/10732, 10733, 10734, 10735, 10736, 10737, 10738)

3.- Tekirdağ Milletvekili Erdoğan KAPLAN'ın, TEDAŞ'ın bir bilgi işlem projesi ihalesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/10829)

4.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Çukurova Bölgesindeki elektrik iletim sisteminin bakımına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi GÜLER'in cevabı (7/10848)

5.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir'in bazı ilçelerindeki afet mağdurlarına yapılan yardıma ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi EKER'in cevabı (7/10901)

6.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Iğdır-Tuzluca projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi GÜLER'in cevabı (7/10937)

7.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil ÜNLÜTEPE'nin, Afyonkarahisar Bölge Trafik Müdürlüğünün bulunduğu araziye ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/10950)

8.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, limited ve anonim şirketlerin borçlarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/10968)

9.- Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, Tıp Kurumu verem raporundaki iddialara ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/11173)

10.- Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, TSE'nin biyodizel standardına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/11176)

11.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Uluslararası Zeytinyağı Konseyi üyeliğine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/11178)

12.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın, pancarda kota uygulamasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/11180)

13.- Erzincan Milletvekili Erol TINASTEPE'nin, pancarda kota uygulamasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/11181)

14.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Ereğli Şeker Fabrikasının yönetimiyle ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/11182)


I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 13.00'te açılarak altı oturum yaptı.

Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman, ödenmesi gecikmiş olan kredi kartı borçlarına uygulanan yüksek temerrüt faizlerinden dolayı kullanıcıların karşılaştıkları sorunlar ve alınması gereken tedbirler konusunda,

İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek, yurt dışında çalışan Türk işçilerinin durumuyla ilgili hazırladığı rapor hakkında,

Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya, Mehmet Âkif Ersoy'un ölümünün 69 uncu yılında, şairin edebiyatçı kişiliğine ve eserlerine ilişkin,

Gündemdışı birer konuşma yaptılar.

(10/148, 182, 187, 284, 285) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, komisyonun görev süresinin bir ay uzatılmasına ilişkin tezkeresi okundu; komisyona bir aylık eksüre verildiği açıklandı.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın Meksika'ya,

Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un İngiltere'ye,

Yaptıkları resmî ziyaretlere katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkereleri kabul edildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 7 nci sırasında yer alan 1018 sıra sayılı kanun teklifinin bu kısmın 5 inci sırasına, 321 inci sırasında yer alan 1053 sıra sayılı kanun teklifinin 6 ncı sırasına, 265 inci sırasında yer alan 1000 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 317 nci sırasında yer alan 1048 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 320 nci sırasında yer alan 1051 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 318 inci sırasında yer alan 1049 sıra sayılı kanun teklifinin 10 uncu sırasına, 309 uncu sırasında yer alan 1039 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına alınmasına; Genel Kurulun 29.12.2005 Perşembe günü saat 13.00'te toplanmasına ve 28.12.2005 Çarşamba günkü birleşimde gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 11 inci sırasına kadar olan tasarı ve tekliflerin, perşembe günkü birleşimde ise 1039 sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildiği açıklandı.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;

2 nci sırasında bulunan, Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında (1/950) (S. Sayısı: 920),

3 üncü sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı: 904),

4 üncü sırasında bulunan, Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/1050) (S. Sayısı: 1009),

Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;

Ertelendi.

5 inci sırasına alınan, Afyonkarahisar  Milletvekili Mahmut Koçak ve 4 Milletvekilinin, Gümrük Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair (2/607) (S. Sayısı: 1018),

9 uncu sırasına alınan, Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, Tapu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri Akbulut'un, 2644 Sayılı Tapu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında (1/1139, 2/319, 2/556) (S. Sayısı: 1051),

10 uncu sırasına alınan, Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulut ve 3 Milletvekilinin, Mahallî İdare Birlikleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında (2/630) (S. Sayısı: 1049),

Kanun Teklifleri ile,

6 ncı sırasına alınan, Diyarbakır Milletvekili M. Mehdi Eker ile Niğde Milletvekili Erdoğan Özegen'in, 969 Sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığının, 867 ve 170 Sayılı Kanunlara Tabi İşletmeler Dışında Kalan Taşra Kuruluşlarına Döner Sermaye Verilmesi Hakkında Kanunun Adı ve Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Bazı Ek Maddelerin Eklenmesi ve 29.5.1926 Tarihli ve 867 Sayılı Ziraat Vekaletine Merbut Bazı Mektep ve Müesseselerin Sureti İdaresi Hakkında Kanunun İptaline Dair Kanun Teklifi ile Ziraat Vekaletine Merbut Bazı Mektep ve Müesseselerin Sureti İdaresi Hakkında Kanunda (2/375, 1/358) (S. Sayısı: 1053),

8 inci sırasına alınan, Köy Kanununda (1/1104) (S. Sayısı: 1048),

Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarılarının,

Yapılan görüşmelerden;

7 nci sırasına alınan, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/1082) (S. Sayısı: 1000), görüşmelerini müteakiben elektronik cihazla yapılan açıkoylamadan;

Sonra, kabul edilip kanunlaştıkları açıklandı.

Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, Niğde Milletvekili Erdoğan Özegen'in, konuşmasında, şahsına sataştığı iddiasıyla bir açıklamada bulundu.

29 Aralık 2005 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00'te toplanmak üzere birleşime 02.50'de son verildi.

 

 İsmail Alptekin

 Başkanvekili

 

 Bayram Özçelik  Türkân Miçooğulları

 Burdur  İzmir

 Kâtip Üye  Kâtip Üye

 

 Harun Tüfekci  Yaşar Tüzün

 Konya  Bilecik

 Kâtip Üye  Kâtip Üye

 

 

  No.: 58

II.- GELEN KÂĞITLAR

29 Aralık 2005 Perşembe

Geri Alınan Yazılı Soru Önergesi

1. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının bir bürokrat hakkındaki iddiaya ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesini 29/12/2005 tarihinde geri almıştır. (7/11144)
BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 13.06

29 Aralık 2005 Perşembe

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 46 ncı Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, yaş sebze ve meyve üreticilerinin sorunlarıyla ilgili olmak üzere, Mersin Milletvekili Sayın Ali Er'e aittir.

Buyurun Sayın Er. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Mersin Milletvekili Ali Er'in, Akdeniz Bölgesindeki yaş sebze ve meyve üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

ALİ ER (Mersin) - Sayın Başkan, Yüce Meclisimizin değerli üyeleri; Yüce Heyetinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinin kürsüsüne çıkmamın nedeni, özellikle seçim bölgemdeki sebze ve meyvede yaşanan problemleri huzurlarınızda, hem Türkiye Büyük Millet Meclisine ve bu vesileyle de, Yüce Milletimize aktararak, buradan mümkün olduğu kadar, bu konuşmamın akabinde, bu problemlere çare bulunmasıyla ilgili taleplerim olacak.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin nüfusunun yüzde 40'ı çiftçi biliyorsunuz. Bu yüzde 40 çiftçinin işi zor. Çiftçilik gerçekten zor bir meslek.

Muhterem arkadaşlar, ben bu kürsüye çıktığım zaman, arkadaşları zaman zaman özellikle ikaz ettim. Değerli arkadaşlar, buraya çıkıp konuşulurken laf olsun diye çıkılmıyor. Benim arkadaşlardan özellikle ricam, bizleri buradan dinlemeleri. Dinlerseniz memnun olacağım. Türkiye Büyük Millet Meclisinde, üzülerek söyleyeyim ki, bir alışkanlık var ya konuşulanlar dinlenmiyor ya da dinlenmeden laf atmayla günümüz geçiyor. Buradan milletimizin problemlerini, çiftçimizin problemlerini dile getireceğim. Sükûnetle dinlerseniz de memnun olacağım. (Alkışlar) Özellikle rica ediyorum sizden; çünkü, şu anda, ben, bu kürsüden, Türkiye'nin nüfusunun yüzde 40'ı çiftçi diyorum, yüzde 40'ına ve onların dertlerine tercüman olmak için çıktım buraya; yoksa, laf olsun diye çıkmadım. Kolay kolay da bu kürsülere çıkan bir insan değilim. Bunu da biliyorsunuz. Lütfen…

Özellikle Sayın Faruk Çelik, Sevgili Grup Başkanvekilimiz, bizi dinlerseniz memnun olacağız. Lütfen… Bizi dinlemenizi istiyoruz. Bizi dinlerseniz, dertlere daha fazla çözüm bulunur.

Evet, sevgili arkadaşlar…

BAŞKAN - Sayın Er, siz konunuza dönün; çünkü, sürenizi kullanmış oluyorsunuz.

ALİ ER (Devamla) - Sayın Başkanım, ben size, süreme saygı duyuyorum; ama, lütfen… Karşılıklı birbirimizi dinlersek anlarız. Onu anlatmak için çıktım ben buraya.

Değerli arkadaşlar, benim seçim bölgemde bu yıl özellikle narenciye ve sebze, özelikle de domates üzerinde çok büyük sıkıntılar var. Ben, geçen hafta cumartesi günü Erdemli Halini ziyaret ettim, Mersin Halini ziyaret ettim, çiftçilerimizle dertleştik. Gerçekten problem var. Narenciyede ve özellikle de domateste problem var.

Geçen yıl bu mevsimde bugünlerde kilosu 1 000 000 liraya satılan domatesin bugün kilosu şu anda -bugün sordum- 150 000 lira. Domatesin kilosu 150 000 lira; ama, narenciyenin kilosu da şimdi, şu anda 150 000 lira. Geçen yıl biz AK Parti İktidarına, hükümetimize desteğinden dolayı teşekkür ederiz. Gerçekten domates üretici geçen yıl hakkı olanı aldı; ama, bu yıl sıkıntı var. Narenciyede geçen yıl da sıkıntı vardı, bu yıl da sıkıntı var. Evvel ki sene gene AK Parti Hükümeti döneminde narenciye iyiydi. 800 000-700 000 civarındaydı; ama, iki yıldan bu tarafa doğru sıkıntı var.

OSMAN KAPTAN (Antalya) - Şu an AK Parti Hükümeti yok mu Ali Ağabey?!

ALİ ER (Devamla) - Osmancığım, bak, ben tarımı konuşurken lütfen laf atmayın. Ben, tarımı, içinde büyüyen bir insan olduğum için anlatacağım. Siz de muhalefet olarak faydalanın istiyorum Ali Er'in anlatmasından. Siz burada anlatabilseniz, ben çıkıp anlatmak istemem; ama, siz anlatamadığınız için -samimî söylüyorum- ben çıkıp anlatmak durumunda kaldım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Sayın Başbakan "her şey yolunda" diyor ama!

ALİ ER (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, AK Parti İktidarı, doğrudur, gerçekten hem Türk çiftçisi için hem milletimiz için çok güzel icraatlar yaptı, bunu kimse inkâr etmiyor zaten. Geçen hafta Erdemli halinde vatandaş şunu söylüyor bana -ben tek tek oradan aldığım notları burada okuyorum- diyor ki: "AK Parti İktidarı geldi, Ziraat Bankasındaki borçlarımızın belli bölümünü affetti, Allah razı olsun." "AK Parti İktidarı geldi, enerji borçlarımızın belli bölümde affetti, Allah razı olsun." "Faizler düşürüldü; Allah razı olsun." Yani, bütün bu olumluluklardan Allah razı olsun diyor; ama, arkasından da diyor ki…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ ER (Devamla) - "Arkadaş, bunlar oldu; fakat, bizim bugün ürettiğimiz ürün de para etmiyor, bunu orada dile getirin."

Ben milletin vekili olarak, yirmi yıldır, çiftçimle ilgili bu problemleri bu kürsülerde dile getirdim. Bunu dile getirmekle, ne kendi içinde bulunduğum iktidarı suçlamak için dile getiriyorum ne birini yermek için; meseleyi, burada anlatmak ve problemlere çare bulmak için bunları burada anlatıyorum. Diyor ki: "İyi yaptıklarından Allah razı olsun. Biz AK Partiyi destekledik, bundan sonra da desteğimiz samimiyetimizle devam ediyor" diyor. Bu evvela bir doğru; ama, arkasından şunu da söylüyor: "Bizim desteğimiz devam ediyor; ama, bu desteğimiz devam ederken, bizi ihmal ederlerse de oturur düşünürüz" diyor çiftçi.

Evet, işte, şu anda Mersin'deki bu benim söylediğim çiftçimin ihmali konusunda burada hem hükümetimi uyarıyorum hem Türkiye Büyük Millet Meclisini uyarıyorum: Bize taraf olun, çiftçiye taraf olun, bu problemleri mutlaka çözelim.

Bakın, domatesin bugün maliyeti şu anda 350 000 lira kilosu, 150 000 liraya satılmıyor arkadaşlar. Limonun maliyeti 400 000 lira, 150 000 liraya satılmıyor. Tabiî, dertliyiz. Biz ondan söylüyoruz bu kürsüde çıkıp da, birilerini yermek için falan söylemiyoruz. Doğrudur, şu anda çiftçi dertlidir, buna çare bulalım.

Peki, bu direkt hükümetlerle ilgili midir; evet, belli ölçüde ilgilidir; ama, arz-talebe bağlıdır, ihracata bağlıdır; işte, bu noktada, hükümetin kesinlikle destek vermesi lazım. Limona tonda 50 dolar destek verdi hükümetimiz, ben teşekkür ediyorum. Yetmedi; haftalardır söylüyorum, bir 50 dolar daha verin. Hiçbir şey olmaz. Geçen sene bütün narenciye desteğinden devletin ödediği para 40 trilyon hepsi. Demek ki, 50 dolarda 40 trilyon ödüyorsa, bir 50 dolar daha verse, 100 trilyon ödese bu devlete hiç dokunmaz; ama, benim çiftçim, samimî söylüyorum ki, ayağa kalkar.

Şimdi, domatese 50 dolar istiyoruz. Yazdırdık; DPT'ye gitti. Buradan, bütün yetkililere sesleniyorum, çok acil çıkarmamız lazım. Çıkarmazsak, sera domatesi bugün satılmıyor ise, yarın değil bir gün sera da biter, ondan sonra, acısını hep beraber çekeriz. Onun için, ben, özellikle, buradan, yetkililere rica ediyorum, bu konunun üzerine gitsinler istiyorum. Çok fazla bir şey istemiyoruz. 50 dolar limona tonda, 50 dolar da domatese tonda destek verilirse, ondan sonra şunu söyleyebilirim ben çiftçime: Benim hükümetim, bizim isteklerimizi yerine getirdi; ondan sonra para eder veya etmez, onun hesabını, biz, çiftçimizle beraber konuşuruz, görüşürüz; ama, bu destekler verilmezse, bugün, buradan söylüyorum, sayın grup başkanvekillerimiz de özellikle hükümetin üyelerine iletsinler: Eğer, hükümet, 50 dolar domatese, 50 dolar narenciyeye tekrar destek verir de, bu işin hakkından gelirse, burada, tekrar konuşurum, çıkarım, huzurunuzda, sizler de dahil, hükümetimize teşekkür ederim; vermez de, limon, domates, sebze kötüye giderse, çıkarım, burada, eleştiririm, bu da benim hakkım. AK Partinin anlayışı budur. (Alkışlar) Ondan da hiç kimse alınmaz.

Evet, şimdi, değerli arkadaşlar...

BAŞKAN - Sayın Er, toparlar mısınız.

ALİ ER (Devamla) - Sayın Başkanım, müsaade ederseniz, yani, çok dertliyiz, çiftçi dertli...

Geçen, Necati Uzdil, burada, bana, sağ olsun, sevdiğinden laf attığını biliyorum "Çukurova'ya gidelim, görelim, gezelim beraber" dedi. Ben, yirmi yıldır, Çukurova'ya hem her hafta gidiyorum, her hafta, istisnasız, başka ilde bir görevim olmazsa, her hafta; hafta sonu Çukurova'ya gidiyorum. Tabiî, Necati Beyin çiftçi üzerindeki hassasiyetini biliyorum; ama, sevgili kardeşim benimle dolaşırsa, çiftçinin ne demek olduğunu da öğrenmiş olur hiç olmazsa. O, benimle dolaşsın, Çukurova'ya, gelsin beraber gidelim, beraber gezelim; tamam mı?!

Değerli arkadaşlar, benim buradan ricam, tekrar şu: Çok fazla bir şey istemiyor Antalya, Mersin, Adana, Hatay, İzmir çiftçisi; sadece ve sadece, ürettiği ürüne destek istiyor.

MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) - Kastamonu da istiyor…

ALİ ER (Devamla) - O destek, çok fazla değil. Geçmişten beri verilen destekler bunlar. 50 dolar narenciyeye verildi, 50 dolar daha istiyoruz, birazcık ayağa kalkar. 50 dolar domatese yazıldı, çıkarsa, domates de biraz ayağa kalkar. Ondan sonra da, geliriz, bugüne kadar güzel yaptığı işlerin üzerinde, AK Parti İktidarına, Hükümetine teşekkür ederiz, dolu dolu da oy verir benim çiftçim, açık söylüyorum; ama, çiftçi ihmal edilirse, çiftçi sıkıntıya düşerse, çiftçinin seçtiği milletvekili de bunun hesabını, buradan, kürsüden soracak kadar -açık söylüyorum- cesurdur. Ben, burada, yıllardır, yanlışların karşısında, doğruların yanında oldum. AK Parti İktidarı güzel şeyler yaptı, güzel işleri yapmaya devam ediyor; teşekkür ederim.

Bu iki güzel şeyi de, iki ürüne de desteği verirse, bir kez daha buraya çıkıp teşekkür etmek istiyorum, gönlüm böyle istiyor. Çiftçi adına, köylü adına, üretici adına, hepinizden destek bekliyorum. Hepinizi, saygıyla,  sevgiyle selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Er.

Gündemdışı ikinci söz isteği, Tevfik Fikret'in ölümünün 90 ıncı yıldönümü münasebetiyle, Adana Milletvekili Sayın Ziya Yergök'e aittir.

Sayın Yergök, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Adana Milletvekili Mehmet Ziya Yergök'ün, Tevfik Fikret'in ölümünün 90 ıncı yılında, şairin edebiyatçı kişiliğine ve eserlerine ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ölümünün 90 ıncı yılında büyük şair Tevfik Fikret'i anmak için gündemdışı söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisimizi ve yüce ulusumuzu saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

1915 yılında, 48 yaşında iken aramızdan ayrılan büyük şair Tevfik Fikret, bugün de güncelliğini koruyan toplumsal içerikli şiirleriyle ilerici düşüncelerin simgesi haline gelmiş, Türkiye'de Batılı sanat anlayışının yerleşmesinde büyük rol oynamıştır.

"Tevfik Fikret'in gerçek misyonu, Rönesans hareketini dilde, sanatta ve ahlakta olgunluğun son derecesine ulaştırmaktı" diyen Ziya Gökalp "bu ülke, her alanda Fikretler yetiştirebilmiş olsaydı, bugün, bambaşka bir yerde olurdu" sözleriyle de çok yerinde bir saptamada bulunmuştur.

Edebiyatı Cedidenin, Yeni Edebiyat Akımının en iyi ve en önde gelen temsilcilerinden biri olan Tevfik Fikret, ressam kişiliği, aşırı titiz tutumu ve en küçük ayrıntılar üzerinde durmasıyla, kendine özgü bir üslup yaratmış ve çağına damgasını vurmuştur. "İnsanlığı çiğneyen alçaklığı yık, ez/ Billah yaşamak yerde sürüklenmeye değmez/ Millet yoludur, Hak yoludur tuttuğumuz yol/ Ey Hak yaşa, ey sevgili millet yaşa var ol" diyen şairin özgürlük ve eşitlik anlayışı, ezilen insanların çıkarları doğrultusunda toplumsal bir öz kazanmıştır.

Öğrencisi olduğu ve birincilikle bitirdiği Galatasaray Lisesinde öğretmenlik ve müdürlük, Robert Kolejde ise Türkçe öğretmenliği görevlerinde bulunmuştur. "Para almayı hak etmedim, yeterince hizmetim geçmedi" gerekçesiyle maaşlarını çoğu kez geri çeviren Fikret, devlet bütçesine katkı olsun bahanesiyle öğretmen maaşlarında kesinti yapılması üzerine, tepki olarak, görevinden istifa etmesini bilmiştir.

Şair, özel yaşamında da katı bir ahlak anlayışını sürdürmüş, çevresindeki kaypaklık ve çıkarcılıkları hoş görmemiş, dürüstlükten ödün vermemiş, parada, pulda, makam ve mevkide hiçbir zaman gözü olmamıştır. Bunu da "Kimseden fayda ummam, dilenmem kol kanat/ Kendi boşluk ve gök kubbemde uçar giderim/ Eğilmek esaret zincirinden ağırdır boynuma/ Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şairim" dizeleriyle, açık ve net biçimde ortaya koymuştur.

"Düşmek, etrafı görmemektir" diyen Fikret, düşüncelerinde, bütün sorunların üstesinden gelecek, mutlu yarınları hazırlayacak olan, insandır; bunun da, bilimin ve bilginin gücüyle başarılacağını söylemektedir.

Çok saygın Gazeteci Yazar Sayın Orhan Karaveli'nin, ölümünün 90 ıncı yılında "Tevfik Fikret ve Haluk Gerçeği" isimli değerli eserinde de dile getirdiği gibi, toplum, umutsuzluk ve çaresizlik içinde sürüklenip giderken, kara baskı, bağnazlık, cehalet, haksızlık, ahlaksızlık, yolsuzluk ve vurdumduymazlık üzerine yıldırımlar yağdırmaktan korkmayan bir ahlak ve cesaret anıtı, bir yurtsever devrimciydi Fikret. O, aynı zamanda, Atatürk'ü derinden etkileyen, ona ışık tutan, ona esin kaynağı olan bir aydınlanma savaşçısıydı. Büyük Önderin "ben, inkılap ruhunu Fikret'ten aldım" demesi, bunu her yerde gururla belirtmesi ve şairin çoğu şiirlerini ezbere bilmesi de boşuna değildir.

2005 yılının sonunda, hâlâ, kadın hakları, töre cinayetleri ve kız çocuklarının okula gönderilmesi gibi sorunların ülke ve Meclis gündeminde çözüm beklediğini düşünürsek, büyük şairin, bundan neredeyse bir asır önce kaleme aldığı "Bir Kız Mektebi İçin" şiirinin başında yer alan "kızlarını okutmayan millet, oğullarını manevî öksüzlüğe mahkûm etmiş demektir; hüsranına ağlasın" sözleriyle, yine aynı şiirin "evet, anaların bağrı uygarlığın kutsal bahçesidir/ en geri, en aciz, en bahtsız millet, kadınlığı, cehalete kardeş edendir" dizeleri, ne yazık ki, ülkemiz için de hâlâ güncelliğini ve geçerliliğini sürdürüyor. Bugün, keşke, bu sorunları geride bırakmış olsaydık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim.

MEHMET ZİYA YERGÖK (Devamla) - Tevfik Fikret'in, bugün çok bilinen ve güncelliğini koruyan bir başka şiiri de, şairin başyapıtlarından ve en kolay anlaşılan şiirlerinden biri olan Han'ı Yağma (Yağma Sofrası) şiiridir. Yazıldığı tarihte de elden ele dolaşarak, İttihat ve Terakki yönetimine ağır bir darbe yerine geçen ve sadece bir dörtlüğünü sunacağım bu şiirin, günümüzün hortumcularını ve yağmacılarını da düşündürecek mesajı bulunmaktadır.

"Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!

Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!

Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,

Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…

 

Yiyin efendiler yiyin, bu haykıran sofra sizin.

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!"

Sayın milletvekilleri, ölümünün 90 ıncı yılında bir aydınlanma şairi, bir insan şairi olan Tevfik Fikret'i bir kez daha sevgi ve saygıyla anıyor, siz değerli milletvekili arkadaşlarımızın ve tüm ulusumuzun yeni yılını kutluyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yergök.

Gündemdışı üçüncü söz, ülkemizde eğitim alanındaki gelişmeler hakkında, Kayseri Milletvekili Sayın Taner Yıldız'a aittir.

Buyurun Sayın Yıldız. (AK Parti sıralarından alkışlar)

3.- Kayseri Milletvekili Taner Yıldız'ın, ülkemizde eğitim alanındaki gelişmelere ve üniversitelerimizin mevcut durumuna ilişkin gündemdışı konuşması

TANER YILDIZ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gündemdışı konuşmamda, ülkemizdeki eğitim alanındaki gelişmeler ve üniversitelerimizin mevcut durumu konusundaki görüşlerimi dile getirmek istiyorum.

Tabiî, geçmiş hükümetler döneminde Millî Eğitim Bakanlığı bütçelerine baktığımızda, üçüncü veya dördüncü sırada yer alan Bakanlık bütçesinin, özellikle AK Parti Hükümetleri zamanında birinci sıraya geçtiğini görüyoruz. Çok kısaca hatırlatacağım: 2002 yılında 7 460 000 000 YTL, 2003'te 10 179 000 000 YTL, 2004'te 12 366 000 000 YTL ve 2005'te ise 14 882 000 000 YTL'lik bütçeden aldığı payla, bütün diğer bakanlık bütçeleri arasında birinci sıradaki yerini almıştır. Bu konu, AK Parti Hükümetlerimizin, eğitime, insan yetiştirmeye ne kadar büyük bir değer verdiğinin göstergesidir; zira, milletlerin gelişmişliğinin ve devamlılığının, eğitime verilen önemle mütenasip olduğunu biliyoruz. Özellikle, bütçelerin görüşüldüğü, bakanlık bütçelerinin görüşüldüğü bu hafta içerisinde, ilgili bakanlık olan Millî Eğitimi Bakanlığının bütçesi üzerinde bu tür konuşmalar fazlasıyla yapılmıştır.

İktidarımız döneminde, Türkiye'deki bilgisayar eğitimi ve destekle alakalı açılan kampanyayı ve ücretsiz kitap projelerinin 270 000 000 adete ulaşmasını ve meslek liselerinin, açık liselere kayıt yaptırabilmeleriyle alakalı, ilgili yönetmelikle düzenlenen konuyu hep beraber biliyoruz.

Özellikle, üniversitelerimizin öncelikli fonksiyonu, bilimsel çalışma üretip, ürettiği bilginin ülke gelişmesi yönünde kullanılmasını sağlamaktır; ama, üzülerek görüyoruz ki, üniversiteler, bu yöndeki enerjilerini yerinde yeterince kullanamıyorlar. Gelişmiş ülkelere baktığımızda, üniversiteler, ilim ve teknoloji üreten merkezler konumunda. Bunun için de, okullaşmaya çok fazla önem veriliyor.

Kayseri'den bir örnek vererek konuya girmek istiyorum. Erciyes Üniversitesi, kurulduğu yıldan sonra, ilgili bütün 53 tane üniversite arasında önce 7 nci, sonra da 5 inci sıradaki yerini aldı. Buradaki en büyük faktör, özel sektörün, Kayserili hayırseverlerimizin 60 000 000 dolara yakın bir miktarda yaptığı yatırımlardır.

Altyapı çalışmalarının özel sektör tarafından, hayırseverler tarafından bu kadar büyük bir bağışla tamamlanmasından sonra, bunun, artık, içini bilimsel olarak doldurmak kalıyor.

Japonya'da okullaşma oranının yüzde 40'lar, Kanada'da yüzde 88'ler ve ABD'de ise yüzde 81'ler civarında olduğunu biliyoruz. Ancak, genç nüfusun çok olduğu ülkemizde, bu oranın yüzde 18'lerde kaldığını söylemek zorundayız.

Kalkınmış ülkelere baktığımızda, üniversite sayısının hem çok olduğunu hem de nitelik olarak üniversitelerin ileri düzeyde olduğunu, ne yazık ki, söylemek zorundayız.

Ben, özellikle verilen fonlarda ve son günlerdeki gündemin, AB ülkeleri gibi Türkiye'de çerçeve programlarına, gayri safî millî hâsıla dikkate alınarak hesaplanan bir aidat ödüyor biliyorsunuz. Türkiye'nin ilk kez katıldığı ve 6 ncı çerçeve programı içerisindeki aidatının 240 milyon euro civarında olduğunu biliyoruz. Bu rakamların hangi oranlarda kullanıldığını, dün, Başbakanımız da açıklamıştı. Ben, kısaca, tekrar etmek istiyorum.

Ulusal Koordinasyon Biriminin verilerine göre, Türk araştırmacılarının ortak olduğu, takribi 2 200 proje başvurusundan 320 civarında bir kabul gördü; bunun yüzde 15'ler civarında olduğunu görüyoruz. Yine, 1 360 tane proje başvurusundan 242 tanesinin de kabul edildiğini görüyoruz; bu oran da yüzde 18'ler civarında. Şimdi, Türk araştırmacılarının programından sağladığı proje desteği 50 000 000 euroyken, bu rakamın 170 000 000 civarındaki katkıyla beraber ancak yüzde 30'lar civarında olduğunu söyleyebiliriz.

Yine, TÜBİTAK yetkililerinin de bildirdiği üzere, Türkiye'nin programda istenen geri dönüş sağlayamamasının iki tane temel sebebi var; bunlardan bir tanesi, tam zamanlı araştırmacı sayısının yetersizliği ve Türkiye'de 27 000 civarında bulunuşu. Bu sayı Almanya'da 480 000'in üzerinde, aynı oranda olmasına rağmen; ama, Almanya'da çerçeve programına başvuru takribi 21 000 civarındayken, Türkiye'de bu başvurunun 1 200'ler civarında kaldığını görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim, konuşmanızı, lütfen, tamamlayın.

TANER YILDIZ (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Tabiî, üniversitelerimizde sorgulamamız gereken önemli üç dört tane ana unsur var; ama, şahsî görüşlerimi belirtmek açısından, maliyet-fayda nosyonunun oluşmayışı ve malî ve beşerî kaynakların rasyonel kullanımıyla alakalı bir problemin mutlaka üniversitelerimizde aşılması gerekmektedir. Bunlar aşılmadığı takdirde, maliyeti daha yüksek fiyata satın alabilirliğiyle alakalı konularda eğer bir hassasiyet oluşturmazsak, en büyük KİT'lerin oluşmasıyla alakalı bir riskle karşı karşıya geliriz. Özellikle yurt dışına aktarılan beyin göçüyle beraber 1 milyar dolar civarına yaklaşan bir Türkiye'ye maliyet vardır.

Belki de sorgulamamız gereken temel sistemle alakalı bir konuyu da şöyle belirtebiliriz: Üniversitelerin yönetilmelerinin profesyonelce sağlanması için, belki de profesör olmayan; ama, kendi dalında son derece kaliteli, seviyeli, bilimsel araştırmalar yapan profesörlerimizin belki aynı başarıyı idarecilikte sağlayamamış olmalarından kaynaklanabilir. Bunlar için bir genelleme yapmak belki mümkün olmayabilir; ama, bugün, Einstein'ın bir rektör olduğunu düşünsek, belki de, bilimsel araştırmada sağladığı başarıyı, aynı idarecilikte sağlayamayabilirdi. O yüzden, belki, bu sistemi sorgulamakta fayda var; dolayısıyla, kimi rektörlerin üniversitede seçimle, kimi üniversitelerde atamayla, kimi üniversitelerde mütevelli heyet aracılığıyla, kimi üniversitelerde ise bir arama kurulu aracılığıyla yapılabilmesinin bekli de sağlanmasının vakti geçmiştir.

Ben, bütün bu duygu ve düşünceler içerisinde, eğitimde daha iyi seviyeleri yakalayabileceğimiz bir Türkiye umuduyla, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yıldız.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, bilgilerinize sunacağım.

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Ukrayna-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Rıfat Çubarov ve beraberindeki parlamento heyetinin ülkemizi resmî ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/953)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Ukrayna-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Rıfat Çubarov'un, beraberinde bir Parlamento heyetiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının konuğu olarak ülkemize resmî ziyarette bulunmaları öngörülmektedir.

Söz konusu heyetin ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.

  Bülent Arınç

  Türkiye Büyük Millet Meclisi

  Başkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

2.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İspanya'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/954)

  28.12.2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Palma de Mallorca'da yapılan Akil Adamlar Grubu Toplantısı ile Barcelona'da yapılan EUROMED Hükümet ve Devlet Başkanları Zirvesine katılmak üzere, bir heyetle birlikte 26-28 Kasım 2005 tarihlerinde İspanya'ya yaptığım resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

  Recep Tayip Erdoğan

  Başbakan

LİSTE

Ömer Çelik (Adana)

Şevket Gürsoy (Adıyaman)

Remziye Öztoprak  (Ankara)

Orhan Sür (Balıkesir)

Afif Demirkıran (Batman)

Mehmet Alp (Burdur)

Egemen Bağış (İstanbul)

Enver Öktem (İzmir)

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 13.36
İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 13.48

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 46 ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Şimdi, Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutuyorum:

IV.- ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No.:178  29.12.2005

Gündemin 7 nci sırasında yer alan Maden Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının, gündemin 5 inci sırasına alınmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

   Bülent Arınç

   Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

 Faruk Çelik  Ali Topuz

 AK Parti Grubu Başkanvekili  CHP Grubu Başkanvekili

  Ömer Abuşoğlu

  Anavatan Partisi Grubu Başkanvekili

BAŞKAN - Söz isteği?.. Yok.

Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

BAŞKAN - 1 inci sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden teklifin görüşmeleri ertelenmiştir.

2 nci sırada yer alan, Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/950) (S. Sayısı:920)

BAŞKAN -  Komisyon ve Hükümet yok.

Ertelenmiştir.

3 üncü sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

BAŞKAN -  Komisyon ve Hükümet yok.

Ertelenmiştir.

4 üncü sırada yer alan, Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bağlı Okulların Millî Eğitim Bakanlığına Devredilmesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1050) (S. Sayısı: 1009)

BAŞKAN -  Komisyon ve Hükümet yok.

Ertelenmiştir.

5 inci sıraya alınan, Maden Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

5.- Maden Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1025) (S. Sayısı: 950) (x)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporu 950 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, İrfan Riza Yazıcıoğlu?.. Yok.

İbrahim Hakkı Birlik?.. Yok.

Ümmet Kandoğan?.. Yok.

Nail Kamacı?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

MADEN KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA

İLİŞKİN KANUN TASARISI

MADDE 1.- 4.6.1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanununun 9 uncu maddesinin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiş ve üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

"Bu hüküm I. Grup madenler ve mıcır ile kaba inşaat, baraj, gölet, liman, yol gibi yapılarda kullanılan her türlü yapı hammaddesi için uygulanmaz."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- 3213 sayılı Maden Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

                              

(x) 950 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

EK MADDE 6.- Bor Tuzları için, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun değişik mükerrer 97 nci maddesinin (b) bendine göre hesaplanacak belediye payı, belediye sınırları ve mücavir alanlardan çıkartılan madenlerden elde edilecek işletme brüt karının % 2' sinden az olamaz.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu  yürütür.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

6 ncı sırada yer alan Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün; Aksaray Milletvekili Ahmet Yaşar ve 3 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım ve 65 Milletvekilinin; Uşak Milletvekilleri Alim Tunç, Ahmet Çağlayan ve Osman Coşkunoğlu'nun; Ordu Milletvekilleri Kâzım Türkmen ve İdris Sami Tandoğdu ile 94 Milletvekilinin; Giresun Milletvekili Mehmet Işık ile 28 Milletvekilinin; Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın; Yozgat Milletvekilleri Mehmet Çiçek, Bekir Bozdağ, Mehmet Erdemir ve Mehmet Yaşar Öztürk ile 84 Milletvekilinin; Adıyaman Milletvekili Şevket Gürsoy ve 15 Milletvekilinin; Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in; Burdur Milletvekilleri Bayram Özçelik ile Mehmet Alp'in; Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın; Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu ile 8 Milletvekilinin; Ordu Milletvekili Hamit Taşçı ile 19 Milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın; Amasya Milletvekilleri Akif Gülle ile Hamza Albayrak'ın; Tekirdağ Milletvekilleri Tevfik Ziyaeddin Akbulut ile Ahmet Kambur'un; Kırşehir Milletvekili Hacı Turan'ın; Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir ile 14 Milletvekilinin; Erzincan Milletvekilleri Tevhit Karakaya ile Talip Kaban'ın; Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ve Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın; Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ile 3 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç ile Kastamonu Milletvekilleri Musa Sıvacıoğlu, Hakkı Köylü ve Sinan Özkan'ın; Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan ile Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın; Düzce Milletvekilleri Metin Kaşıkoğlu, Fahri Çakır ve Yaşar Yakış'ın; Çorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu'nun; Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

6.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün; Aksaray Milletvekili Ahmet Yaşar ve 3 milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım ve 65 milletvekilinin; Uşak Milletvekilleri Alim Tunç, Ahmet Çağlayan ve Osman Coşkunoğlu'nun; Ordu Milletvekilleri Kazım Türkmen ve İdris Sami Tandoğdu ile 94 milletvekilinin; Giresun Milletvekili Mehmet Işık ile 28 milletvekilinin; Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın; Yozgat Milletvekilleri Mehmet Çiçek, Bekir Bozdağ, Mehmet Erdemir ve Mehmet Yaşar Öztürk ile 84 milletvekilinin; Adıyaman Milletvekili Şevket Gürsoy ve 15 milletvekilinin; Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in; Burdur Milletvekilleri Bayram Özçelik ile Mehmet Alp'in; Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın; Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu ile 8 milletvekilinin; Ordu Milletvekili Hamit Taşçı ile 19 milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın; Amasya Milletvekilleri Akif Gülle ile Hamza Albayrak'ın; Tekirdağ Milletvekilleri Tevfik Ziyaeddin Akbulut ile Ahmet Kambur'un; Kırşehir Milletvekili Hacı Turan'ın; Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir ile 14 milletvekilinin; Erzincan Milletvekilleri Tevhit Karakaya ile Talip Kaban'ın; Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ve Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın; Giresin Milletvekili Nurettin Canikli ile 3 milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç ile Kastamonu Milletvekilleri Musa Sıvacıoğlu, Hakkı Köylü ve Sinan Özkan'ın; Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan ile Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın; Düzce Milletvekilleri Metin Kaşıkoğlu, Fahri Çakır ve Yaşar Yakış'ın; Çorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu'nun; benzer mahiyetteki Kanun teklifleri ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1146, 2/5, 2/10, 2/20, 2/43, 2/66, 2/82, 2/115, 2/164, 2/372, 2/398, 2/410, 2/438, 2/523, 2/531, 2/535, 2/537, 2/541, 2/547, 2/571, 2/533, 2/347, 2/534, 2/542, 2/567, 2/568, 2/609) (S. Sayısı: 1039) (x)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporu 1039 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteği vardır.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sivas Milletvekili Sayın Nurettin Sözen. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Sözen.

Süreniz 20 dakika.

CHP GRUBU ADINA NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 1039 sıra sayılı, yeni üniversitelerin kuruluşunu içeren yasa tasarısına ilişkin, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimi sunacağım. Konuşmama başlamadan önce, hepinizi sevgilerle, saygılarla selamlıyorum.

Yeni üniversitelerin açılması olayına bakalım. Yöre halkı, üniversite istiyor; kent, üniversite kenti olmak istiyor. Eğitimin, üniversitenin yüceliğine, erdemine inanmış, kente onur vereceğini düşünüyor yöre halkı; eğitsel, kültürel ve ekonomik alanda kente katkıda bulunacağına inanıyor. Diğer kentler de bunu görüyor, yaşıyor bu gerçeği.

Halk, temsilcilerine, siyasetçilerine ve milletvekillerine baskı yapıyor; milletvekilleri de, konuyu, doğal olarak Parlamentoya, komisyonlara taşıyorlar, hükümete baskı yapıyorlar. Tamamen ülke gerçeklerine uygun, tamamen siyasetin felsefesine ve dinamiğine uygun… Böylece, bugün, 1039 sıra sayılı, yeni üniversitelerin kurulmasını içeren yasa tasarısına ulaşıyoruz.

Hemen belirtmeliyim ki, ilke olarak, bu 15 ilde üniversite kurulmasını olumlu karşılıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, şimdiden, 15 ilin yurtsever halkını ve 15 ilin seçkin milletvekillerini kutluyorum. Yeni üniversitelerde görev alacak arkadaşlarımıza başarılar diliyorum. Yöre halkımızın üniversitelerimize, hocalara ve öğrencilere sahip çıkacağına, böylece, yörenin ve de ülkenin kalkınmasının, demokratikleşmesinin, özgürleşmesinin ve de uygarlaşmasının hızlanacağına inanıyorum; ancak, gerek tasarının yasalaşma süreci ve de gerekse tasarının yasalaşmadan sonraki sürecine ilişkin önemli konulara değinerek, eleştiri ve önerilerimizi sunacağım. Ayrıca, hükümetimizin, yükseköğretime, YÖK'e ve tüm üniversitelere bakış açısını da irdeleyeceğim.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 130 uncu maddesi "Yükseköğretim kurumlarının kuruluş ve organları ile işleyişleri ve bunların seçimleri, görev, yetki ve sorumlulukları üniversiteler üzerinde devletin gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri, öğretim elemanlarının görevleri, unvanları, atanma, yükselme ve emeklilikleri kanunla düzenlenir" demektedir. Anayasanın 131 inci maddesi "Yüseköğrenim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek, yükseköğrenim kurumlarındaki eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını, geliştirilmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak için planlama maksadı ile Yükseköğrenim Kurulu kurulur" demektedir.

                           

(x) 1039 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 13 üncü maddesi ise "Devlet üniversitelerinde rektör, profesör akademik unvanına sahip kişiler arasından görevdeki rektörün çağrısı ile toplanacak üniversite öğretim üyeleri tarafından seçilecek adaylar arasından Cumhurbaşkanınca atanır. Rektörün görev süresi 4 yıldır. Süresi sona erenler aynı yöntemle yeniden atanabilirler. Rektör adayı seçimleri gizli oyla yapılır. Bu toplantıda en çok oy alan 6 kişi aday olarak seçilmiş sayılır. Bunlardan YÖK'ün seçeceği 3 kişi atanmak üzere Cumhurbaşkanına sunulur" demektedir. Anayasanın ve de 2547 sayılı Yükseköğretim Yasasının bu açık hükümlerine rağmen, tasarının geçici 1 inci maddesinde "bu kanunla kurulan üniversitelerin kurucu rektörleri, 2 yıl için, Millî Eğitim Bakanı ve Başbakanın önereceği 3 isim arasından Cumhurbaşkanınca atanır" denmektedir.

Değerli arkadaşlarım, bu madde, Anayasaya aykırıdır, 2547 sayılı Yasaya aykırıdır. Anayasa, rektörün, kanunun belirlediği usul ve esaslara göre seçimini öngörüyor; yani, seçimin 2547'ye uygun olması gerekmektedir. Halen rektör seçimi sürecinde siyasetçi yoktur. Oysa, tasarıda, 3 adayın belirlenmesinde siyasetçiler devreye girmektedir. Bu madde, Anayasa ve yasalara aykırıdır. 1946'da çıkarılan 4936 sayılı Üniversiteler Kanunundan bu yana toplumumuz, üniversite özerkliğini savuna gelmiştir. 1946'daki akademik özerklikle yetinmemiş, 115 sayılı Yasa ve de 1750 sayılı Yasalarla, üniversite idarî özerkliğe kavuşmuş, üniversite yöneticileri seçimle işbaşına gelmişlerdir. Bugün tartışılan konu, idarî ve bilimsel özerklik yanında, ekonomik özerkliğe kavuşulması konusudur. Bu tasarıyla, rektörlerin seçiminde siyasetçiler, yani, Millî Eğitim Bakanı ve Başbakan etkin olmaktadır; bu, yanlıştır. Ülkemizi geriye götürmeye kimsenin hakkı yoktur. Kazanımlarımızı geriye götürmeye kimsenin hakkı yoktur. Eskiden de böyle yapıldı derseniz; ben de, o zaman yanlış yapıldı, şimdi yanlış yapmayalım derim. Mecellenin "kötü emsal, emsal olmaz" hükmünde olduğu gibi, 1992'de yeni kurulan 22 üniversiteye atanan rektörlerin yüzde 60'ı; yani, 12-13'ü görevden uzaklaştırılmıştır. Çoğunun görevden uzaklaştırılma nedeni ise, irticaî faaliyette bulunmaktır. Tarihten ders çıkarmak ve de akılcı, rasyonel yöntemleri izlemek gerekmektedir.

Millî Eğitim Bakanlığının 13.6.2005 tarihli yazısına YÖK'ün 30 eylülde verdiği cevapta, 2547 sayılı Yasanın 13 üncü maddesinin uygulanabilmesi için, en az 6 rektör adayı seçilebilecek durumun sağlanması; yani, asgarî 7 profesörün olması gerektiğini YÖK bildirmiştir. Oysa, Tekirdağ'da 36, Düzce'de 22, Uşak'ta 7, Ordu'da 7 profesör bulunmaktadır. Buna karşın, Çorumda 4, Burdur'da 3, Kırşehir'de 2, Rize'de 2, Erzincan'da 1, Kastamonu'da 1, Aksaray'da 1, Amasya'da sadece 1 profesör bulunmaktadır. Böylece, yeni kurulacak 4 üniversitemizin öğretim üyelerinin sayısı rektör seçebilecek düzeydedir ve dolayısıyla, bu üniversiteler kendi rektörlerini seçmelidirler. Diğer üniversiteler de 7 profesöre ulaşıncaya dek, rektör seçiminde YÖK veya Üniversitelerarası Kurul devreye girmelidir. Profesörlerden oluşan bu kurulların 3 adayı Cumhurbaşkanına sunulmalıdır. Böylece, üniversite özerkliğini korumuş oluruz.

Değerli arkadaşlarım, tarihimiz, üniversite özerkliğinin korunduğunu ve savunulduğunu gösteren çok sayıda örneklerle doludur. AKP Hükümetinin hazırlayıp, yasalaşması mümkün olmayan yasa tasarılarında sık sık kurumsal özerklik, akademik özgürlük, demokratik katılım kavramları tekrarlanmakta idi; şimdi, ne oldu da, bu kavramları hiçe sayan rektörlerin siyasîler tarafından belirlenmesini savunuyorsunuz?..

Şimdi, size tarihten, yükseköğretimdeki özerkliği anlatan, simgeleyen bir iki örnek vermek istiyorum. 1400 yıllarında Semerkant Medresesinde şeyhülulema, yani, rektör olan ünlü astronomi müderrisi Uluğ Beye haber vermeden, yardımcısı, zamanın hakanı tarafından görevden alınır. Bunun üzerine büyük tepkiler oluşur ve hakan rektörün yardımcısını göreve iade etmek zorunda kalır ve Uluğ Beyden özür diler.

İkinci bir örnek vermek isterim. Yine, asırlar önce, 1587'de Buhara Medresesinde gizli oyla şeyhülulema, yani, rektör seçimi yapılmıştır. O seçimde İranlı Şinasi, Buharalı Sadrettin karşısında rektörlük seçimini kaybetmiştir.

Şimdi de yakın tarihten bir örnek vereyim sizlere. 1946'da çokpartili hayata geçince İnönü Cumhurbaşkanı, Reşat Şemsettin Sirer Millî Eğitim Bakanıdır. 4936 sayılı Yasayla üniversite muhtariyeti, yani, özerklik verilmiştir. 4936 sayılı bu Yasayla verilen bu özerklik sonucunda rektör ve dekanlar seçimle göreve gelmişlerdir. O tarihte 3 üniversitemiz vardı; İstanbul Üniversitesi, Ankara Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi. Bu 3 üniversitenin rektöründen oluşan üniversitelerarası kurul oluşuyordu. Üniversitelerarası kurula ise Millî Eğitim Bakanı başkanlık yapıyordu. Bir toplantıda Millî Eğitim Bakanı Köşke çağrılır ve Millî Eğitim Bakanı giderken, Köşkteki işi bitinceye kadar Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşarının toplantıya başkanlık yapmasını ister. Ama, o toplantıda bulunan İstanbul Üniversitesi Rektörü Ordinaryüs Profesör Doktor Sıddık Sami Onar ayağa kalkarak "bize muhtarlık verdiniz, biz bu muhtarlığa sahip çıkacağız; bu toplantıya müsteşar başkanlık yapamaz, ancak hükümetin temsilcisi olarak bir bakanın başkanlığını kabul ederiz. Siz işinize gidiniz, biz otelimize döneriz, işiniz bitince tekrar toplantımızı yaparız" demiştir.

Son olarak, değerli arkadaşlarım, bunları bir kez daha söylemiştim; 1980'de Adalet Partisi döneminde bir yükseköğrenim kanunu hazırlanmıştır. Bir YÖK kurulu oluşturulmuştur. Bu YÖK kurulunda profesörler azınlıkta idi. Ama, bu yasa Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir. Daha sonra, Cumhuriyet Halk Partili Millî Eğitim Bakanı Necdet Uğur, öğretim üyelerinin çoğunlukta olduğu bir YÖK yasası yapmış; fakat, maalesef, bu yasa da kadük olmuştur ve yasalaşamamıştır.

Değerli arkadaşlarım, dolayısıyla, üniversitemiz, bütün bunlar, cumhuriyet tarihimizde ve geçmiş tarihimizde, yükseköğretimdeki özerkliğin etkilerini, değerini, gelişimini ortaya koymaktadır. Böyle bir gelenekten gelmektedir ülkemizde üniversite özerkliği. Üniversite özerkliği; ki, ona saygı duymak bugün herkesin görevidir, hele Parlamentomuzun en önemli görevi olmalıdır üniversite özerkliğini korumak. Bir taraftan, yasaklara karşı olmaktan söz edeceksiniz, çağdaşlaşmaktan, demokratikleşmeden söz edeceksiniz; diğer taraftan, sağlıkta zorunlu hizmeti yirmiiki yıl sonra tekrar getireceksiniz; tarihte örneklerini verdiğim, en az 1946'dan beri kazandığımız bu değerleri, aşamaları geriye götüreceksiniz; bunu kabul etmek mümkün değildir.

Değerli arkadaşlarım, üniversite kurmak için, kadro tahsisi yetmez, altyapısı çok önemlidir, mekân, bina önemlidir, laboratuvar ve sosyal tesisler önemlidir. Örneğin, 2004 yılı itibariyle, örgün öğretimdeki öğrenci başına 11,3 metreküp kapalı alan düşmektedir. Bu oran, uluslararası standart olarak kabul edilen 20 metreküpün çok altındadır. 1992'de kurulan 22 üniversitenin fizikî mekân sıkıntısı çok yüksek düzeydedir.

Anadolu üniversitelerimizde önemli ölçüde öğretim üyesi açığı olduğu gerçektir; öncelikle, bu açığın kapatılması gerekmektedir. Öğretim üyelerinin az gelişmiş yörelerdeki üniversitelere gitmesini sağlayacak özendirmelerin, teşviklerin yapılması gerekmektedir. Tıptaki zorlamalar gibi, öğretim üyesinin de, yasalarla, zorla bu yöreye gönderilmesini sakın düşünmeyiniz. O, faşist yöntemlerin uygulanması idi, başarılı olamadı, tarihe gömüldü.

Üniversite, fakülte ve yüksekokullar açılırken, ekonominin ihtiyacı olan işgücü dikkate alınmalıdır. Örneğin, şimdi olduğu gibi, istihdam oranı düşük olan ziraat fakültesi veya denizi olmayan yörelerde su ürünleri yüksekokulları açılmamalıdır. Üniversite sayısının çokluğundan çok, üniversitelerin, akademik, idarî ve malî özerkliğe sahip olması önemlidir. Öğrenci sayısının artmasından daha önemlisi, öğrencinin iyi yetiştirilmesidir. Eğitimde ve araştırmada ve de yayımda, sayıdan çok, kalite önemlidir. Bu nedenle, kaynak, mekân ve kadro sorunları acilen çözümlenmelidir.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de, toplam kamu eğitim harcamaları, reel olarak, özellikle son dönemde azalmaktadır. 2000'li yılların başında gayri safî millî hâsılaya oran olarak yüzde 4,5'lara ulaşan eğitim harcamaları, uygulanan istikrar programının da etkisiyle, yüzde 4'e kadar düşmüştür. Öğrenci sayısı artarken, tamamlanan yeni derslikler artarken, eğitim harcamalarındaki reel düşme, eğitim hizmetinin kalitesinin düşmesine yol açmaktadır.

Türkiye'de eğitim sistemimizin temel sorunlarının başında, yeterli kamu kaynağının bu sektöre ayrılmaması gelmektedir. Bu durumu en iyi ortaya koyan göstergelerden bir tanesi de, eğitim düzeylerine göre öğrenci başına düşen harcamaların düşüklüğüdür. Satın alma gücüne göre düzeltilmiş olarak, Türkiye'de tüm düzeylerde öğrenci başına yapılan harcama, özel ve kamu kesimi dahil, 2 102 dolar düzeyindedir. Oysa, OECD ortalaması 6 821 dolardır. OECD ortalaması, yaklaşık, Türkiye'nin 3,2 katı düzeyindedir. Gelişmiş bazı ülkelerde, Amerika Birleşik Devletlerinde, Danimarka'da, Avusturya'da, bu oran, Türkiye'nin oranının yaklaşık 10 katı düzeyindedir. Türkiye, yüksek öğretimde, öğrenci başına eğitim harcaması açısından, OECD ortalamasının yüzde 65'i kadardır. AKP İktidarında, bunun, yüzde 60'ların altına indiği söylenebilir. Eğer, gelecekte, yani, önümüzdeki iki üç yıl içinde, eğitime, kamu eliyle ilave kaynak aktarılmazsa, ciddî sorunlarla karşı karşıya kalınacaktır. Bu konuda, temel gösterge, Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan orta vadeli malî plandır. Malî planın eki olan tablolara baktığımızda, gelecek üç yıllık dönemde, yükseköğrenime yönelik olarak ek bir kaynak artışı öngörülmemektedir. Bu plana göre, 2007 yılında, 2006 yılına göre üniversitelere ayrılan ödenekler yüzde 1,96; 2008 yılında, 2007'ye göre ödenekler yüzde 3,39 gibi oldukça düşük oranda artırılmaktadır. Bunun anlamı, yeni üniversitelerin açılması, mevcut kaynağın hem üniversiteler hem de genel olarak eğitim kademeleri arasında bölünmesi bağlamında iki temel sorunu karşımıza getirmektedir.

Bunlardan birincisi, üniversitelere ayrılan reel kaynağın yeni üniversiteler kurulması suretiyle azaltılmasıdır. Bu anlamda, öğrenci sayısında yaşanacak artış ve kaynak azalmasıyla birlikte, yükseköğretimde, zaten yetersiz olan öğrenci başına düşen harcama, bu politika değişikliğiyle daha da düşmüş olacaktır.

İkincisi, ikinci temel sorun ise, Türkiye'deki eğitim kademeleri, yani, ortaöğretim, ilköğretim ve okulöncesi eğitimi kaynak dağılımı, yeni üniversite açılması nedeniyle daha da bozulacaktır.

Değerli arkadaşlarım, yeni üniversitelerin açılması dolayısıyla, bazı ilçelerdeki fakülte ve yüksekokul mensupları ve de o yörenin tüm halkı, sivil toplum örgütleri, yeni üniversiteye bağlanmak istemiyor. On yılı aşkın bir süredir devam eden eğitim sürecinden mutlu olan, istikrarın bozulacağından ve de başarılı çalışmaların sekteye uğramasından kuşku duyulmaktadır. Bu sese de kulak vermek doğru olacaktır. Yöre halkının öğretim elemanları ve öğrencilerinin tercihlerine de saygı gösterilmelidir. Yeni kurulacak üniversitelerin belli bir yönetim düzeyine ulaştıktan sonra bu fakülte ve yüksekokulların yeni üniversitelere bağlanmasında engel kalmayacaktır.

Şebinkarahisar'da, Burdur'da, eğitim fakültesinin yeni açılan üniversiteye bağlanmaması konusundaki başlattıkları kampanya dikkatinizden kaçmamıştır. Umuyorum ki, örneğin Giresun Milletvekili arkadaşlarım Şebinkarahisar halkını, oradaki sivil toplum örgütlerini bu konuda ikna edeceklerdir.

Diğer önemli bir konuda şudur: Geçici 31 inci maddede, "yükseköğretim kurumlarının teşkilatı, mevcut kadroları ve pozisyonları ile birlikte personeli, bütçe ödenekleri, bina ve tesisler, her türlü araç ve gereç, malzeme, döşeme, demirbaş ve taşıtlar bağlandıkları üniversiteye  devredilmiş sayılır" denmektedir.

Değerli arkadaşlarım, menkul ve gayrimenkullerin, her türlü araç ve gereçlerin devri anlayışla karşılanabilir; ancak, öğretim elemanlarının, isteği ve tercihi dikkate alınmadan, yeni üniversiteye aktarılması, yasalara, geleneklere, insan haklarına aykırı ve öğretim elemanlarının özlük haklarına müdahale anlamı taşımaktadır. Yasada öğretim elemanlarına tercih hakkı tanımak, her bakımdan daha doğru olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, AKP'nin üç yıllık iktidarında YÖK'e ve de yükseköğretime nasıl baktığına dair de birkaç söz etmek isterim. Önce sormak gerekiyor; AKP, YÖK'ü niçin sevmiyor, üniversiteleri niçin sevmiyor, rektörleri niçin sevmiyor?.. AKP Hükümetinin ve onun girişimci millî eğitim bakanları, iktidara geldikleri günden bu yana, YÖK'le çatışıyor, deyim yerindeyse YÖK'le savaşıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Çok kısa…

BAŞKAN - Buyurun.

NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Şu anda da, yine, Millî Eğitim Bakanlığı YÖK'le mahkemelik durumda. YÖK'le uzlaşmadan, iki kez, Anayasa değişikliğini içeren YÖK tasarısı getirdiler, Türkiye Büyük Millet Meclisini ve toplumu gerdiler. Cumhuriyet Halk Partisinin, YÖK'ün, sivil toplum örgütlerinin ve de yurtsever çevrelerin direnişiyle karşılaştılar. Nakıs teşebbüs olarak kaldı bütün bu girişimler. Daha sonra, öğrenci affı, ÖSYM'nin özerk bir kurum haline getirilmesi, ÖSS sınavındaki puan katsayısı düzenlemeleriyle ilgili girişimler hep nakıs teşebbüs olarak kaldı; yani, tasarılar yasalaşmadı, girişimler başarıya ulaşmadı.

Bu, AKP İktidarının bu alandaki politikalarının iflası mıdır, yoksa, AKP, sadece bu konuların tartışmasını yapmak, belli kesimlere mesaj yollamak mı istiyor?.. Gerçek niyeti bu yasaların yasalaşmaması doğrultusunda mıdır?.. Bana göre, AKP'nin gerçek niyetinin ve de YÖK'e ve de üniversitelerimize karşı açtığı kampanyanın belli başlı üç hedefi vardır.

Bunlardan birincisi, Anayasa Mahkemesinin kararlarına rağmen, üniversitelerde fiilî durum yaratarak türbanın serbest bırakılmasıdır.

İkincisi, imam-hatip okulu mezunlarının üniversitelere daha çok sayıda girişini sağlamaktır. Bu yönde yapılan son girişim, biliyorsunuz, YÖK tarafından Danıştaya götürülmüştür.

Üçüncüsü, laik, demokratik üniversiteye bağlı, laik ve Atatürkçü üniversite kadrolarını değiştirerek, kendi düşüncelerine yakın insanları göreve getirmektir. Bu tasarı da, rektör atamasıyla bu amaca yönelik bir girişimdir.

Değerli AKP'liler, sevgili arkadaşlarım; bu amaçlarınıza diğer kurumların nezdinde bir ölçüde ulaştığınız söylenebilir; ama, üniversitede bu amacınıza ulaşamıyorsunuz. Bunun için telaşlısınız, bunun için tedirginsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Sözen, mikrofonunuzu açıyorum; lütfen, konuşmanızı tamamlayın.

NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Bitiriyorum efendim.

Van Üniversitesindeki kamu vicdanını kanatan uygulamalarınızın,  millî mücadelenin simgesi kahraman Samsun'un Ondokuz Mayıs Üniversitesi üzerinde oynadığınız oyunların da bozulacağına inanıyorum. Van Üniversitesinde de, Ondokuz Mayıs Üniversitesinde de, laiklik karşıtı, Atatürk'ün ilke ve devrimlerine karşı çıkan anlayış ve bu anlayış sahipleri püskürtülecektir.

Bu inançla, Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Sözen.

Anavatan Partisi Grubu adına, Gaziantep Milletvekili Sayın Ömer Abuşoğlu; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz, bazı illerimizde yeni üniversite kurulması ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun bazı maddelerinde değişiklik yapan tasarıyla ilgili, Anavatan Partisi adına görüşlerimizi dile getirmek üzere kürsüde bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sadece bu hükümet dönemi değil, daha önceki iktidarlar döneminde de YÖK ve üniversitelerle ilgili tartışmalar bu toplumun gündeminden hiçbir zaman kalkmamıştır ve bundan sonraki hükümetler döneminde de benzer problemler tartışılmaya devam edilecektir; çünkü, yükseköğretim, bir toplumun geleceğini şekillendiren ve bugün iyi ve sağlam temeller üzerine oturtulmazsa, gelecekte de, toplumun yönelimleri noktasında, yanlış mecralara toplumu yönlendirecek bir özellik taşımaktadır. O yönüyle de önemli bir konudur.

Bugün, tüm dünya bilmektedir ki, eğitim, bir ülkenin kalkınmasında ve gelişmesinde, modernleşmesinde en önemli birinci unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bakımdan, eğitimlerini iyi şekillendirebilen ülkeler, diğer ülkelere karşı, gerek modernleşme ve gerekse de kalkınma yönünde daha hızlı hareket edebilme imkânına kavuşmuş ve diğer toplumları geride bırakabilmiştir. Bu yönüyle...

BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu, bir dakikanızı rica edeyim...

Sayın milletvekilleri, Sayın Hatip, Grup Başkanvekili olarak Genel Kurula hitap etmektedir. Arkadaşlarımızın, yerlerine oturarak, eğer bir çalışmaları varsa, oturdukları yerden yapmalarını rica ediyorum.

Komisyon bölümüne de, arkadaşlar, rica ediyorum, birikinti olmasın.

Buyurun Sayın Abuşoğlu.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, YÖK'le ilgili görüşeceğimiz bu tasarının önemini ve kapsamını belirtmek üzere söylediğim bu bir iki hususun dışında, özellikle, son üç yıldan beri, AK Parti Hükümeti iktidara geldiğinden bu yana, YÖK'le ilgili tartışmalar, biraz daha geniş kapsamda, biraz daha toplumu derinden etkileyen bir çerçevede işleyegelmiştir.

Tabiî, bu tartışmaların bir YÖK ayağı vardır bir de hükümet ayağı vardır.

Hükümetten beklenen, bu toplumun ihtiyaçlarını bir an önce giderecek kanunî ve yasal düzenlemeleri, herhangi bir endişeye ve herhangi bir engele de aldırmadan, bir an önce bu Meclisin huzuruna getirmek ve bu değişiklikleri, toplumun ihtiyaç duyduğu yenilikleri bir an önce düzenleyecek adımları atmaktır.

YÖK'ten de beklenen, hükümetin bu çabalarına teknik anlamda ne gibi destekler verebileceklerse, bu desteklerle, hükümetin attığı adımlarda, hazırladığı tasarılarda yanılgıya düşmesini ve hatalar yapılmasını önlemeye yönelik olarak teknik danışmanlık yapmasıdır.

Ancak, ne yazık ki, gerek hükümet ve gerekse YÖK arasında, böyle bir uyumlu işbirliği ve çalışma ortamı doğmamıştır. Bunun sebeplerine girdiğimiz zaman, bir muhalefet milletvekili, Anavatan Partisi milletvekili olarak benim geriden izlediğim husus şudur: Ne hükümet bu konuda Meclis çoğunluğundan beklenen güçlü iradeyi ortaya koymuş ve ne de YÖK hususunda, yükseköğretimde gerçekleştirilmesi gereken reformlar hususunda, yapılması gereken değişimler hususunda net ve açık tavır ortaya koymuştur. Buna karşılık, YÖK ise, her türlü değişim hareketine, sadece bu dönem değil, daha önceki dönemlerde olduğu gibi, devamlı olarak ciddî bir engel oluşturma çabasının dışında, ne akılcı ne bilimsel hiçbir katkıda bulunmamıştır.

YÖK'ün son üç yıl içerisinde gösterdiği davranış bana şunu hatırlatıyor: Osmanlı döneminde de, ilmiye sınıfı, toplumun yapması gereken, toplumda gerçekleşmesi gereken birtakım değişmelere karşı "istemezük, din elden gidiyor" sedalarıyla cevap verirdi. Bugün de, YÖK, bunun benzeri bir şekilde, bunun benzeri bir tavırla, her atılan yeni bir adıma, her yapılmak istenen yeni bir değişime ve yeniliğe "cumhuriyet elden gidiyor" tavrıyla yaklaşmıştır. Bu bakımdan, ne YÖK'ün tavrı ne de hükümetin bu tavır karşısında, bu tavrı ortadan kaldıracak ve toplumun ihtiyaç duyduğu yenilikleri, toplumun ihtiyaç duyduğu değişimi ortaya koyacak bir iradeyi ve kararlılığı göstermemesinde yatmaktadır. Bu bakımdan, toplumumuz, YÖK ve hükümet arasındaki çekişmeden, hatta, YÖK Başkanı-Millî Eğitim Bakanı, YÖK Başkanı-Başbakan, YÖK üyeleri-milletvekilleri arasındaki, Meclis arasındaki tartışmalardan ciddî rahatsızlık duyar hale gelmiştir.

Ama, şurası sevindiricidir ki, yine, 15 ilde üniversite kurulması noktasında da, YÖK'ün açık muhalefetine rağmen -çünkü, YÖK, sadece 4 tane ilde üniversite kurulması noktasında olumlu görüş bildiriyor- hükümetin, bunun kapsamını ve çerçevesini genişleterek 15 ilde üniversite kurulması teklifiyle Yüce Meclisin huzuruna gelmesi, hükümet adına takdir ettiğimiz ve hükümetin desteklediğimiz bir adımı ve tavrı olarak ortaya çıkmaktadır. Çünkü -Genel Başkanımız Sayın Erkan Mumcu, bütçe kapanış konuşmasında da belirtti- Osmanlı'daki devlet yapısıyla, bugün, cumhuriyette ortaya çıkan devlet yapısı ve bu kesimlerin birbirlerine karşı dirençlerinden bahsetti. Bugün, aynı şekilde, toplumumuzda, bu direnç YÖK tarafından, ilmiye sınıfı tarafından, geçmişte olduğunun benzeri; fakat, geçmişte olduğundan farklı gerekçelerle ortaya konmaya çalışılmaktadır.

Bu ülkede, mademki demokrasidir, mademki halkın iradesi ve millî egemenlik toplumun en üst kesimine oturmuştur, ülkeyi yöneten iradedir; öyleyse, bunun karşısında hiçbir irade, bu toplumun ihtiyaçlarını giderme noktasında güç sahibi değildir.  O bakımdan, hükümetin, bu konudaki kararlılığını desteklemek, bir milletvekili olarak, bir siyasetçi olarak benim boynumun borcudur. Bu yönde, hükümetin, sadece 15 ilde yeni üniversite açılması noktasında değil, aynı zamanda, millî iradenin, her türlü kurumun ve iradenin üzerinde olduğunu göstermesi açısından da, tüm Meclisin bu iradeyi, bu kararlılığı desteklemesinde fayda vardır umuyorum.

İnşallah, bundan sonraki alımlarda, özellikle üniversiteler ve YÖK sistemiyle ilgili -ki, biraz sonra bunlar üzerinde duracağım- yapılacak düzenlemelerde, biz, Anavatan Partisi olarak, her türlü desteği vermek durumuyla karşı karşıyayız. Zaten, biz, bu konuda, geçtiğimiz yaz aylarında hükümete hatta Başbakana açık çağrıda bulunduk. YÖK sistemiyle ilgili hazırlayacağınız ve Meclise getireceğiniz her türlü yenilik ve değişim noktasında, biz, İktidar Partisine, Anavatan Partisi olarak Meclis Grubumuzla gerekli desteği veriyoruz ve yeni bir adım atılmasını bekliyoruz çağrısında bulunmuştuk. Ama, maalesef, hükümet, YÖK sisteminde temelli ve ciddî bir yenilenme ve reform sayılabilecek adımı ve çalışmayı başlatmamış, Meclisin huzuruna getirmemiştir. Ancak, yeni açılacak bu üniversitelerin de bizim bu çağrımızın bir parçasını oluşturması dolayısıyla, bu konuda da Anavatan Partisi olarak desteğimizin çerçevesi içerisinde olduğunu belirtmek istiyorum.

Şimdi, Türkiye'de YÖK niçin bu kadar ciddî ve çetin tartışma ortamı yaratmaktadır?.. Bunun temel sebeplerinin başında, YÖK sistemiyle ilgili değiştirilmesi gereken birçok husus söz konusu; hatta, YÖK sisteminin bütünüyle yeniden yapılandırılması ihtiyacı vardır ve bu ortaya koyuyor ki, YÖK sisteminde çok ciddî bir değişim ve bu ölçüde de ciddî bir kararlılık ihtiyacı vardır. Meselenin yoğun olarak tartışılmasının sebeplerinden birisi budur.

İkincisi; biraz önce bahsettiğim gibi, her türlü değişime, her türlü yeniliğe bir karşı duruş söz konusudur. Tabiî, bu karşı duruşlar söz konusu olduğunda toplumun huzuruna sunulan gerekçeler farklı, kişilerin kafalarında olan gerekçeleri farklı. Toplumda bu gerekçeler özellikle mevcut kurulu düzenin savunucuları tarafından, özellikle YÖK sistemi tarafından gayet basit ve ilkel bir biçimde, biraz önce de belirttiğim gibi, "cumhuriyet elden gidiyor", laiklik meselesiyle ilişkilendirilerek bir karşı duruş sergileniyor. Aslında burada, bu karşı duruşun gerisinde mevcut iktidarın bozulmaması, mevcut düzenin kendi aleyhlerine bozulmaması hissiyatı yatmaktadır. O bakımdan, hükümete bir kez daha buradan çağrıda bulunuyorum; Türk yükseköğretim sisteminde ciddî bir yeniden yapılanma ihtiyacı vardır. Bu yeniden yapılanma ihtiyacını zamanında görüp, zamanında bununla ilgili hazırlıkları yapamadıkları bir yana, bundan sonra bu konuda yapacakları her türlü çalışmaya ve Meclise getirecekleri her türlü değişime ve reform hareketlerine, biz, Anavatan Partisi olarak desteğimizi sürdürmek durumundayız.

Şimdi, zamanımın elverdiği ölçüde, biraz da, bugünkü mevcut yükseköğretim sisteminin ciddî, elle tutulur somut problemleri nelerdir hükümetin, bu konularda esas adımları atmadığı sürece, yeni açılacak üniversitelerin de aynı şekilde bu sorunlarla karşı karşıya kalmasının kaçınılmaz olduğu yolunda birkaç hususu belirtmek istiyorum.

Bugün üniversitelerin en ciddî problemlerinin başında, mevcut 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun mahiyetinden kaynaklanan birtakım problemler yatmaktadır. Bu kanunun mahiyeti, gerek Yükseköğretim Kuruluna ve gerekse rektörlere verilen geniş yetkilerden kaynaklanmaktadır; ki, bu yetkiler, mevcut kanunun öngördüğü yetkiler, gerek Yükseköğretim Kurulu ve başkanına ve gerekse de rektörlere, istenildiğinde, ihtiyaç duyulduğunda, âdeta, tek adam yönetimi ortaya çıkaracak birtakım geniş yetkiler vermiştir. Sistemden kaynaklanan problemlerin bir kısmı bu hususla ilgilidir.

Öyleyse, yeni yapılacak YÖK sistemiyle ilgili bir reform çalışmasında, mutlak suretle, daha demokratik bir yeniden yapılanma ihtiyacı ortadadır. Gerek YÖK'ün -Yükseköğretim Kurulunun- ve gerekse de rektörlerin, mevcut yetkilerinin daha demokratik bir şekle büründürülmesi, antidemokratik uygulamaların önünü kesmek açısından yeni düzenlemeler ihtiyacı ortadadır.

İkincisi; üniversitelerin bugün karşı karşıya bulunduğu ve acilen çözülmek zorunda olan problemlerinden birisi, finansman problemleri ve kaynak ihtiyacıdır.

Bildiğiniz gibi, yükseköğretim pahalı bir hizmettir ve çok ciddî ve büyük kaynakların bu amaca tahsis edilmesini gerektirir. Ancak, ülkemizin, içerisinde bulunduğu şartlar, ne bugünkü hükümetin ne de geçmişteki hükümetlerin yükseköğretime ihtiyaç duyulan ölçüde kaynak ayıramadığı noktasında birleşmektedir. Belki biraz sonra Sayın Millî Eğitim Bakanı, 2006 bütçesinde Millî Eğitim Bakanlığı bütçesine en fazla artışın yapıldığını iddia edecek; ama, sadece bütçe kaynaklarıyla yükseköğretimdeki problemlerin çözülemeyeceği bugün açık ve aşikârdır. Çünkü, dünyanın hiçbir ülkesinde yükseköğretimle ilgili finansman ve kaynak probleminin, sadece kamu imkânları kullanılarak çözülemeyeceği ortadadır. Birçok gelişmiş ülkede hatta gelişmekte olan ülkede de kamu kaynaklarının dışında özel kaynaklar üniversitelere tahsis edilmektedir ve özel kaynakların katkısıyla ancak üniversitelerin kaynak ve finansman problemleri çözülebilmektedir. Öyleyse, Türk eğitim sisteminde, Türk yükseköğretim sisteminde reform sayılabilecek bir çalışmanın, bir yenilenmenin içerisinde mutlak surette bu kaynak ihtiyacı ve finansman problemlerinin çözümüne yönelik birtakım yeniliklerin ve yeni düzenlemelerin olma ihtiyacı vardır.

Sayın Başkan, arkadaşlar dinlemeyecekse, benim burada fazla konuşmama gerek yok.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gerçekten, Genel Kurulda uğultu var, sakin bir şekilde arkadaşımızı, Sayın Hatibi, Grup Başkanvekilini dinleyelim.

Buyurun.

ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Eğitimde kalite meselesi, bir başka problem. Tabiî, eğitimde kalite meselesinin bir ayağında öğrenci tarafı, öbür ayağında da öğretim üyesi ayağı var. Öğretim üyesi kadrosunun güçlendirilmesi noktasında bu problem belli ölçüde çözülebilme imkânına sahiptir. Ancak, ne yazık ki, geçtiğimiz son on yılı dikkate alacak olursak, 1992 yılında 15 yeni üniversitenin kurulması döneminden bu yana YÖK sisteminin ve gerekse de Millî Eğitim Bakanlığının bu konuda çok ciddi bir çalışma içerisinde olmadığını görüyoruz. Her ne kadar 1992 yılında yeni üniversitelerin açılmasıyla beraber bu konuda bir adım atılmış olsa da, daha sonra YÖK Başkanı Sayın Kemal Gürüz'ün biraz da şahsî kaprislerinden kaynaklanan bir tavırla, bir gelişmeyle yurtdışına gönderilen, öğretim üyesi yetiştirme amacıyla yurtdışına gönderilen öğrencilerin bir kısmının Türkiye'ye geri çağrılması, eğitimlerinin yarıda bıraktırılması sonucunda bu noktada ciddî bir gelişme gerçekleştirilememiştir, yeni kurulan üniversitelerin öğretim elemanı ihtiyacını karşılamak amacıyla hazırlanan bu proje atıl kalmıştır, yarıda kesilmiştir ve kendisinden beklenen faydayı sağlamamıştır.

Şimdi buradan ben hükümete şunu sormak istiyorum: Yeni 15 üniversitenin açılmasıyla ilgili çalışmalar ve planlamalar yapılırken üç senelik hükümet dönemi çerçevesinde, eğitim ve öğretimdeki kaliteyi artırmak amacıyla hem mevcut üniversitelerin öğretim elemanı ihtiyacı hem bundan sonra kurulacak üniversitelerin öğretim elemanı ihtiyacı konusunda herhangi bir çalışma yapılmış mıdır; hayır. Millî Eğitim Bakanlığı olarak belki bu konuda YÖK'e pas atılacaktır; ama, Millî Eğitim Bakanlığının da kendi adına yapabileceği, kendi adına kullanabileceği birtakım imkânlar vardır. Bu konuda ciddi bir çalışma içerisinde olduklarını ben zannetmiyorum; çünkü, 15 yeni üniversite öğretim elemanı ihtiyacının karşılanabilmesi noktasında önünde daha on yıllık bir süreye ihtiyaç duymaktadır; yani, bu üniversitelerin öğretim elemanı ihtiyacı ancak on yıllık bir süre zarfında ortalama ve vasat bir seviyede karşılanabilir, bugünden ciddî projelerle bu adım atılırsa; ama, hükümetten beklenen şuydu: Mademki yeni üniversite açılması, YÖK reformu yapılması gibi birtakım konularda daha önceki yıllarda yapmış olduğu hazırlıklar varsa -ki biz bunları biliyoruz- öğretim elemanı yetiştirme noktasında, niçin bir çaba içerisinde olmamıştır? Mevcut sistematiğin, mevcut düzenin dışında daha geniş bir kitleyi, bu alana yönlendirmemiştir? Bu bakımdan, hükümetin bu politikası eksiklik taşımaktadır.

Yükseköğretimle ilgili bir başka problem, üniversite kapılarında bekleyen yüzbinlerce, hatta 2 000 000'a yaklaşan öğrenci sayısıdır. YÖK sistemi, her noktada olduğu gibi, bu konuda da sadece bir tek gerekçe göstererek, eğitimde kalite gerekçesini göstererek, üniversitelerde kapasite genişletilmesine bir türlü yanaşmamaktadır. Toplumda yükseköğretim talebi had safhadayken, YÖK'ün bu talebi karşılayacak yüksek eğitim, öğretim hizmetini arz etme noktasındaki politikasını, kınamamak ve bu konudaki politikalarını yadırgamamak mümkün değildir. O bakımdan…

Evet, anlaşılıyor ki, İktidar Partisinin, bu konudaki bilgilere ve fikirlere ihtiyacı yok.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Abuşoğlu.

AK Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Tayyar Altıkulaç. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA TAYYAR ALTIKULAÇ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; sözlerime başlarken, sizleri saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği gibi, ülkemizde, 53'ü devlet, 24'ü çeşitli vakıflar tarafından kurulmuş 77 üniversite mevcuttur. "Üniversite" deyince ne anlıyoruz; ya da ne anlamamız gerekiyor? Üniversitelerle ilgili bir projeyi ele aldığımızda, önce, bu sorunun doğru cevabını bulmak ve atacağımız adımların bu cevaba uygun olmasına özen göstermek gibi bir sorumluluğumuzun bulunduğunu belirtmek istiyorum. Bizim Anayasamıza göre bunun bir cevabı var. Ancak, çağdaş dünyanın ölçütlerine vurduğumuzda, bu cevabın, üniversite anlayışına pek de uygun olmadığını görüyoruz. Ne diyor bizim Anayasamız, üniversiteyi nasıl tanımlıyor, bu tanımda hangi unsurlara vurgu yapılıyor? Bu tanıma göre, üniversitelerimizin, çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde olması, milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmesi, eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapması, kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip olması gerekiyor.

Anayasamızın satırları arasında, çağdaş ve Batılı ülkelerin üniversitelerindeki idarî ve malî özerkliği arıyoruz; ama, 1982'nin bilinen özel şartları sebebiyle, yasama yetkisini elinde bulunduranların bu özerklikleri üniversitelerimiz için gerekli görmediği anlaşılıyor.

Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer'in 1 Ekim 2004 günü bu kürsüde yaptığı konuşmada, üniversitelerimizle ilgili olarak dikkatlerden kaçtığını sandığım değerlendirmesini, burada, sizlere hatırlatmak istiyorum.

Buyuruyor ki Sayın Cumhurbaşkanı Sezer: "Yükseköğrenim bilimsel, yönetsel ve malî özerklik anlayışı içinde yapılandırılmalı, bu anlayış içinde ülke kalkınmasıyla ilişkisi kurulmalıdır." Evet, böyle söylüyor Sayın Cumhurbaşkanımız.

Bu değerlendirmeye içtenlikle katılıyoruz ve bilimsel özerkliğin gerçekten varlığından söz edilebilmesi için, üniversitelerimizin idarî ve malî özerkliğe de kavuşturulması gerekiyor; çünkü, idarî ve malî özerkliğin bulunmadığı bir üniversitede, sağlıklı bir bilimsel özerklikten söz edilemeyeceği açıktır. Bunun için, Anayasamızın 130 uncu maddesinde gerekli değişikliğin yapılmasına ihtiyaç var.

Ayrıca, Anayasanın, üniversiteler ile Yükseköğretim Kurulunun ilişkilerini düzenleyen 131 inci maddesinin de yeniden ele alınması gerekmektedir.

Mesela, üniversitelerin eğitim-öğretim faaliyetlerinin, Yükseköğretim Kurulu tarafından planlanmasını bir noktada anlamak mümkündür; ancak, bilimsel çalışma ve araştırma faaliyetlerinin bir üst kuruluş olan YÖK tarafından yönlendirilmesini nasıl açıklayabiliriz ve böyle bir yönlendirme bilimsel özerkliğin üzerine düşen bir gölge değil midir?!

Üniversiteler arasındaki koordinasyonu sağlayacak bir organizasyonun üniversiteler sistemi için de yararlı, hatta gerekli olduğunu söylemek mümkündür. Ancak, bu kurumlar üzerinde hiyerarşik üstünlüğü bulunan bir kuruluşu, hatta onları yöneten bir YÖK modelini üniversitelerin bilimsel özerklik kimliğiyle bağdaştırmanın mümkün olmadığını düşünüyoruz. Bu konuyla ilgili olarak, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında ifadesini bulan tespitler de gayet açıktır. Ne mi diyor Yüce Meclisin Haziran 2001'de onayladığı ve Anayasanın 166 ncı maddesinin uygulanmasını zorunlu kıldığı Planın 694 üncü maddesi; şöyle diyor: "Yükseköğretim, bürokratik ve merkeziyetçi yapıdan kurtarılacak; sistemde rekabeti geliştirici düzenlemeler yapılacak; üniversitelerin idarî, malî ve bilimsel özerklikleri güçlendirilecek; Yükseköğretim Kurulu, üst düzeyde uzun dönemli planlama ve koordinasyon işlevini yürütecek bir yapıya kavuşturulacaktır. Evet, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı böyle diyor. Bu planı onaylayarak yürürlüğe koyan 21 inci Dönem Parlamentosu bu konuda bir adım atmadığı gibi, iktidar ve muhalefet olarak, 22 nci Dönem Parlamentosu da, ne yazık ki, arpa boyu ilerleme kaydetmemiş; ayrıca, Anamuhalefet adına yapılan açıklamalarda, bu konuda gündeme getirilecek herhangi bir değişiklik önerisine destek verilemeyeceğine dair mesajlara yer verilmiştir.

Açıkça ifade edelim ki, üniversitelerimizin bilimsel, idarî ve malî özerkliğe kavuşturulması ve Yükseköğretim Kurulunun söz konusu Planda öngörülen şekilde yeniden yapılandırılması, üniversitelerimizin öncelikli sorunlarında biri ve belki de birincisidir. Aksi takdirde, Anayasada yazılı olan "bilimsel özerklik" ifadesi satırlar arasında kalacak ve böyle bir üniversite modelinden beklenen seviyede bilimsel gelişme beklemek mümkün olmayacaktır.

Değerli arkadaşlarım, üniversitelerimizde bilimsel gelişmenin önemli gereklerinden biri de, hiç şüphesiz, ideolojik sapma ve tercihlerin bilimsel kriterlerin önüne geçmesinin engellenmesi, farklı görüşler karşısında hoşgörünün egemen olduğu bir üniversite ortamının gerçekleştirilmesidir. Bir üniversitede, dünya tasavvurlarından dolayı sıygaya çekilen akademisyenler varsa, akademik mekanizmalar siyasî ve ideolojik tercihlerle işletiliyorsa, bilim adamları arasında kamplaşmalar oluyorsa, özgür fikir ve bilgi üretilemiyorsa, bilimsel çabalar, toplumda meydana gelen tıkanıklıkların önünü açamıyor ve yerli kültürün…

BAŞKAN - Sayın Altıkulaç, bir dakikanızı rica edeyim.

Değerli arkadaşlar, gruplar adına yapılan konuşmalarda çok önemli konulara değiniliyor, biliyorsunuz; ama, görüyorum ki, arkadaşlar arasında, çok yakın bir görüşme trafiği var. Rica ediyorum… Sayın Hatibin konuşmalarını hep beraber dinleyelim.

Buyurun efendim.

TAYYAR ALTIKULAÇ (Devamla) - Evet, bir üniversitede, bilimsel çabalar, toplumda meydana gelen tıkanıklıkların önünü açamıyor ve yerli kültürün ihtiyaçlarına cevap veremiyorsa, o üniversitede bilimin gelişmesinden söz edilemeyecektir. Keza, bazı televizyon kanallarının, toplum ve kamu alanlarına tahripkâr bir üslupla daldığı bir dönemde, mesela, iletişim fakülteleri, akisler uyandıracak ve millî değerlerle örtüşecek plan ve eylemler ortaya koyamıyorlarsa, yargı karar ve süreçlerinin ideoljik ve siyasî değerlendirmelere tabi tutulduğu ya da bu kararların ideolojik olmakla suçlandığı durumlarda, hukuk fakülteleri, toplumun yansızlığına güveneceği yorumlar üreten bir otorite olarak ortaya çıkamıyorlarsa, bu fakültelerin bulunduğu üniversitelerin kendilerinden beklenen ve özlenen seviyeyi yakaladıklarından söz edilemeyecek, çalışkan, dürüst, ahlaklı, demokrat, ülke ve millet sevgisiyle dolu, bayrağını gördüğü zaman heyecanlanan, kendisini topluma ve insanlığa karşı sorumluluk duygusu içinde hisseden gençler yetiştiremeyen üniversiteler, görevlerini yeteri kadar yerine getirmiş olmayacaklardır.

Üniversite deyince akla gelen ilk şeylerden birinin yetişkin öğretim elemanı unsuru olduğundan şüphe yoktur. Özellikle yeni üniversiteler açılması gündeme geldiğinde, bu konuda ne durumda olduğumuza bakmamız önemlidir. Yeterli sayıda yetişkin akademik kadrolarımız yoksa, üniversite açmakla yapacağımız iş, okullarımız arasına sıradan bir okul daha katmaktan ibaret olacaktır. Üniversite konusuna popülist politikalarla yaklaşılması, bu kurumlara yapılacak en büyük kötülüktür ve akademik gelişmeye vurulacak en büyük darbedir. Amacımız, eski deyimle, beşik uleması yetiştirmek değil, çağdaş dünyanın üniversiteleriyle yarışacak üniversiteleri gerçekleştirmek olmalıdır. Kütüphanesi olmayan, yeterli laboratuvarlardan yoksun tabela üniversiteleri açmak hüner değildir. Hatta, mevcut üniversitelerimizin, bu ve benzeri gerek eğitim ve öğretim gerekse bilimsel araştırma açısından eksikleri varsa, bunların üzerine eğilmek, üniversitelerimizi daha çağdaş üniversiteler haline getirmek için, elbirliğiyle çaba göstermek önemli görevlerimiz arasındadır. Ancak, üniversite olayına bir başka açıdan da bakmamızda yarar vardır. Görüştüğüm bazı rektörlerimizin de belirttiği gibi, her yıl üniversite kapılarını zorlayan ve gözyaşlarıyla bu kapılardan geri dönen yaklaşık 1,5 milyon genç gerçeğini de gözardı etmemiz mümkün olmayacaktır. O halde, madalyonun bu yüzünü de görmek, üniversite kapılarından geri dönen gençler gerçeği ile yeni üniversiteler açmak için yeterli sayıda ve nitelikte akademik eleman yokluğu realitesi arasında ölçüyü kaçırmamak ve kesinlikle popülizme kaçmadan gerekli hassas dengeyi kurmak gibi bir sorumluluk ve zorunluluğumuz vardır.

Değerli arkadaşlarım, bugün, 15 ilimizde 15 yeni üniversite açmak için hazırlanmış bir kanun tasarısını müzakere etmek üzere buradayız. 59 uncu Cumhuriyet Hükümetinin ve Yüce Meclisin ilgili komisyonlarının önümüze getirdiği bu 15 üniversite projesini bu sorumluluklarımız ve zorunluluklarımız açısından değerlendirmemiz gerekmektedir.

Bu proje hazırlanırken, gerçekten ülke ihtiyaçları göz önünde bulundurulmuş mudur? Üniversitelerin ülke sathına dengeli bir şekilde yaygınlaştırılmasını öngören Anayasa emri dikkate alınmış mıdır? Yeterli sayı ve nitelikte öğretim kadrosu mevcut mudur? Fizik altyapı hazırlıkları konusunda durum nedir? 15 il belirlenirken, objektif kurallar mı göz önünde bulundurulmuş, yoksa siyasî tercihler mi yapılmıştır? Yasal olarak görüşünü almak durumunda olduğumuz Yükseköğretim Kurulu, bu projeye nasıl bakmaktadır?..

Bu sorulardan ilkine evet demek durumundayız; çünkü, gerçekten ülkenin bu irfan yuvalarına ihtiyacı vardır. Gönül istiyor ki, diğer sorulara da rahatlıkla 81 ilimiz boyutunda evet diyebilelim ve üniversitesiz şehrimiz kalmasın. Hatta bazı şehirlerimizde ikinci, üçüncü üniversiteleri de açalım.

İkinci soruyu, diğer soruların cevaplarıyla birlikte değerlendirdiğimizde, bu dağılım üzerinde söylenecek fazla bir şey olmadığını düşünüyorum; yani, dağılım isabetlidir diyorum.

Yeterli sayıda ve nitelikte öğretim kadrosu konusuna gelince: Gerek YÖK'ün raporlarına gerekse şahsen görüştüğüm bazı rektör, dekan ve öğretim üyelerinin ifadelerine bakılırsa, 81 il boyutunda bu soruya olumlu cevap verme imkânımız yoktur. O halde "fizik altyapısı hazır, filan yerde de üniversite açalım" deme şansına sahip değiliz.

Peki, durum bu ise, bizim şu anda yapmak istediğimiz nedir? Değerli arkadaşlar, bizim şu anda yapmak istediğimiz şey, fiilen var olan; ancak, tüzelkişilikleri bulunmayan ve uzaktan kumandayla yönetildikleri için gelişimlerini sürdüremeyen bazı fakülte ve yüksekokullarımızı, kendi bölgelerinde oluşturacağımız müstakil çatılar altında toplayarak, onlara tüzel ve bilimsel kişiliklerini kazandırmak, daha hızlı bir şekilde gelişmelerine yardımcı olmaktır. Tasarının gerekçesinde bu hususu açıkça görmek mümkündür.

Bunu bir örnekle açıklamak istiyorum: Mesela, Kastamonu İlimizde mevcut fakülte ve yüksekokullar için 2001, 2002 ve 2003 malî yılı bütçelerine konulmuş olan yaklaşık 1,5 trilyon lira ödeneğin, sadece üçte 1'i bu fakülte ve yüksekokullar için harcanmış, geriye kalan yaklaşık 1 trilyon Türk Lirası başka alanlara kaydırılmıştır. Bu anlayışla, bu fakülte ve yüksekokulların gelişmesini beklemek, elbette mümkün olmayacaktır. Bu kurumlarımıza bir üniversite çatısı altında tüzelkişilikleri verildiği takdirde, hem bu gibi haksızlıkların önüne geçilecek hem de kendilerine daha da özenle ayrılacak bütçelerle gelişimlerini sürdüreceklerdir.

O halde, biz, bu projeyle tabela üniversiteleri açmıyoruz; aksine, büyük ölçüde fiilen var olan yüksek eğitim ve öğretim kurumlarına tüzelkişilik kazandırılarak ve ayrıca, altyapı ve öğretim kadrosu konusunda problem yaşamayacak durumdaki bazı illerimizde az sayıda fakülte ve özellikle tıp fakülteleri de ilave ederek, daha gerçekçi bir üniversite anlayışını ortaya koymaya çalışıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, ortaya koyduğum başka bir sorunun cevabına geçiyorum. Bildiğiniz gibi, iktidar ve muhalefet partilerine mensup pek çok arkadaşımız, kendi ilinde de üniversite açılması için çaba göstermiş, kanun teklifleri vermişlerdir. İlkesel olarak bu çabaları takdirle karşılamamak mümkün değildir; ancak, görünen odur ki, hükümet, konuya popülist bir anlayışla yaklaşmamış, bu tasarıyı Meclisimize sunarken belli kriterleri göz önünde bulundurmuştur. Söz konusu illerde mevcut fakülte ve yüksekokul sayısı, öğretim kadrosu, öğrenci durumu gibi konularla ilgili olarak belirlenen bu kriterlere uyan illerimiz tasarının kapsamında yer almış, uymayanlar proje dışında kalmış, kriterler objektif olduğu için de, milletvekili arkadaşlarımız tarafından anlayışla karşılanmıştır.

Umuyorum ve ümit ediyorum ki, diğer bazı illerimizde de, önümüzdeki dönemde, sözü edilen kriterler konusunda ilerlemeler kaydedilecek ve muhtemelen önümüzdeki yasama yılında bazı illerimize yeni üniversiteler açılabilecektir.

Biraz önce dikkatinize sunduğum sorulardan bir diğerine, YÖK'ün bu projeye gösterdiği yaklaşıma gelince; Millî Eğitim Bakanlığına sundukları resmî yazı benim elimde bulunmamakla birlikte, YÖK sayın temsilcisinin Komisyonumuzda; yani, Millî Eğitim Komisyonunda yaptığı açıklamalara baktığımızda, bu kurumun görüşünün, bu 15 üniversitenin 4'ünün kendi kriterlerine göre hazırlıklarının tamam olduğu, 8'iyle ilgili hazırlıkların birkaç ay içinde gerçekleştirilebilecek bir toparlanmayla, aynı duruma getirilebileceği yolundadır.

Anlaşılan o ki, YÖK, bu 15 üniversiteden 3'üne sıcak bakmamaktadır. Demek ki, ortada salt bir popülizmden ve yanlış bir projelendirmeden söz etmek, YÖK değerlendirmesi açısından da mümkün görünmemektedir.

Değerli arkadaşlarım, her birinin açılışıyla aynı zamanda bin hapishane kapatacağımıza inandığımız üniversitelerimizin, gerçekten bilimin üretildiği, toplumun beklentilerinin ve gençlerimizin eğitim ve öğrenim ihtiyaçlarının karşılandığı yuvalar olması için, öncelikle hükümetimize ve ayrıca hepimize düşen sorumluluklar vardır. Üniversite konusuna yaklaşırken, bütçe imkânlarının olabildiğince zorlanmasının, bütçe tasarruf hesaplarımızda üniversitelerimize sonuncu sırada yer verilmesinin gerekli olduğunu düşünüyor; ülkenin zorluklarının, daha çağdaş ve toplumla bütünleşmeyi daha çok başarmış, özgür düşüncenin rahatlıkla ifade edilebildiği ortamları gerçekleştirmeyi başarmış üniversitelerle aşılabileceğine inanıyoruz.

Görüyoruz ki, 59 uncu cumhuriyet hükümeti, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik şartlara rağmen, bu konuda gerçekten gerekli zorlamaları yapmış, üniversitelerimizin bütçe imkânlarını olabildiğince müspet yönde geliştirmiştir. YÖK'ün, Kasım 2005 tarihli raporunda görülüyor ki, YÖK'e ve 53 devlet üniversitesine 2002 yılında ayrılan bütçe 2 katrilyon 495 trilyonken, 2006 bütçesinde bu rakam 5 katrilyon 866 trilyon Türk Lirasına yükseltilmiştir. Öğrenci başına düşen rakam ise, 2002 yılında 1 463 dolarken, 2005 yılı itibariyle bu rakam 3 072 dolara yükseltilmiştir. Bunu yeterli görüyor muyuz; açıklıkla söyleyelim ki, hayır, görmüyoruz. Ama, bir ülkede yara büyük yama küçükse, yorganımıza göre ayağımızı uzatmak gibi bir mecburiyetimiz olduğunda da şüphe yoktur.

Bütçe müzakereleri vesilesiyle, bir muhalefet sözcüsünün bu kürsüde söylediği bazı sözler, beni ve eminim sizleri de üzmüştür. Buyuruyor ki bu üniversite kökenli değerli arkadaşımız "hükümet, üniversitelere üvey evlat muamelesi bile yapmıyor. Üç yıldır, sistemli bir biçimde, ısrarla, inatla bu kurumlara tam bir düşman tavrıyla yaklaşıyor. Kendi üniversitesine düşman bir hükümet düşünülebilir mi." Ben de diyorum ki, el insaf değerli arkadaşım; hükümet, bu 15 üniversite projesiyle, acaba, yeni düşman kurumlar üretmek üzere mi bu tasarıyı önümüze getirmiştir?! Bu arkadaşımızın sorusunu aynen ben de tekrarlıyorum: Kendi üniversitesine düşman bir hükümet düşünülebilir mi değerli arkadaşlarım?! (AK Parti sıralarından alkışlar)

Ama, mesela, bir rektör, iktidar milletvekillerini özel bir ziyafet sofrasında bir araya getirip, ikinci defa rektör seçilebilmeleri önerisinden başka hiçbir üniversite sorununu dile getirmemiş, bu önerisi hilafına gazetelerden edindiği bilgiler, haberler üzerine siyasî nitelikte açıklamalar yapmaya kalkmışsa, bu rektöre, iktidarı ve muhalefetiyle hepimizin karşı çıkması ve onu kınaması gerekmez mi? Şayet, siyaset kurumundan yükselen bir ses bu rektörü kınamışsa, bu bir üniversite düşmanlığı mıdır?! Lütfen, muhalefet anlayışımızı sanal düşmanlıklar üzerine bina etmeyelim diyorum. Unutmayalım ki, bu üniversiteler, bu ülkenin ve bu bayrağa, bu cumhuriyete inanan herkesin üniversiteleridir.

Değerli arkadaşlarım, görüştüğüm rektör ve öğretim üyelerinin çeşitli vesilelerle dile getirdikleri şikâyetlerine de bu vesileyle işaret etmekte yarar görüyorum. Biliyorsunuz, bu Parlamentodan, zaman zaman, kısaca "öğrenci affı" diye adlandırılan yasalar çıkarılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim.

TAYYAR ALTIKULAÇ (Devamla) - Bu yasalara, öğretim elemanları genellikle ve çoğu defa karşı olmuşlar, bunun eğitim ve öğretim üzerinde olumsuz etkilerini dile getirmişlerdir. İnanıyorum ki, bu konuda en az rahatsızlık, 22 nci Dönem Parlamentosu tarafından 23.2.2005 tarihinde kabul edilen yasa sebebiyle yaşanmıştır. Ülkenin geride bıraktığımız olağanüstü ekonomik krizleri, bu konunun gerçekten önemli ve haklı gerekçesi olarak geniş çevrelerde kabul görmüş olmakla birlikte, bu tür yaklaşımların prensip olarak doğru karşılanmadığı ve üniversitelerimize yarar getirmediği açıktır. Umarım ve dilerim ki, ülkemiz, bir daha, böylesine olağanüstü dönemler yaşamasın ve Meclisimiz, bu tür projelerle meşgul olmak durumunda kalmasın.

2005 affından yararlanmak üzere başvurması beklenen öğrenci sayısı ile fiilen başvuranların sayısı hakkında YÖK'ten aldığım resmî olmayan rakamları da sizlere vermek istiyorum. Açıköğretimi hariç tutarsak, bu yasadan yararlanmak üzere başvurması beklenen öğrenci sayısı 223 213 iken, 72 481 öğrenci başvuruda bulunmuş, bunlardan 69 062'sinin başvurusu kabul görmüştür.

Ben, bu vesileyle, öğrencilerimize, sözünü ettiğimiz yasanın gerekçesindeki önemli bulduğum bir ifadeyi hatırlatmakta yarar görüyorum. Şöyle diyor gerekçede: "Gerek beklenti içinde olan bu öğrencilere gerekse onların arkasından gelen genç kuşaklara bundan böyle bu tür çözümlere ümit bağlamamaları gerektiği hususunda samimî uyarı mesajlarının her türlü popülist yaklaşımlardan uzak bir anlayışla, bütün ilgili zeminlerde ve özellikle bu vesileyle dile getirilmesinin gerekli olduğu değerlendirilmekte; bu düşüncelerle hazırlanan bu kanun teklifinin ülkemizin içinde bulunduğu bugünkü şartlarda gençliğimiz için yararlı olacağı mütalaa olunmaktadır."

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayın.

TAYYAR ALTIKULAÇ (Devamla) - Sayın Başkanım, bitiriyorum.

Evet, ben, bu zeminde, bu uyarıyı, böylece, yeniden dillendirmiş oluyor; 15 yeni üniversitenin, bu 15 ilimize, ülkemize, üniversite camiamıza hayırlı olmasını diliyor; daha sağlıklı, daha çağdaş, daha özgür, daha katılımcı ve daha başarılı üniversiteler temennisiyle Yüce Heyetinizi selamlıyorum. Bu vesileyle, yeni yılın, ülkemiz ve insanlık için iyilikler getirmesini diliyor, yaklaşan kurban bayramınızı kutluyorum. İçten sevgi ve saygılarımla değerli arkadaşlarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Altıkulaç.

Sayın milletvekilleri, gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Şahıslar adına söz isteği vardır.

Erzincan Milletvekili Sayın Tevhit Karakaya; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bu güzel günde, anlamlı günde, çok seçkin heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisimiz, kurulduğu günden bugüne, aziz cumhuriyetimizin sebepleri, heyecanı ve varlıkları adına anlamlı görevler ifa etmiştir. Hiç şüphesiz, 22 nci Dönem Millet Meclisi üyelerimiz, bu dönemde de, Türkiye'nin aydınlık geleceği adına çok anlamlı kararlar almışlardır. İşte, o kararlardan bir karar olarak, bugün, tarihî bir dönüşüm noktasında, ülkemizin aydınlık geleceği adına, millî eğitimimizin parlak geleceği adına, nesillerimizin, çağdaş demokrasi, iyilik ve güzelliklerle toplumun buluşması adına, Meclis olarak, gruplar olarak, bir hasretin beklentisini karşılıyoruz, bir mutluluğu paylaşıyoruz, bir mürüvveti karşılıyoruz.

Türkiye Büyük Millet Meclisimize bu anlamlı günü yaşatan başta Hükümetimizin sayın üyelerine, Başbakanımıza, Bakanlar Kuruluna, çok emeği geçtiğine şahit olduğum Millî Eğitim Bakanımıza ve çok kıymetli bürokratlarına, Aziz Meclisimizin çok kıymetli temsilcilerine, grup başkanlarına ve mensuplarına çok gönülden teşekkür ediyor, seçkin heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Hayır olsun, uğurlu olsun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Karakaya.

İkinci konuşmacı, Çorum Milletvekili Sayın Ali Yüksel Kavuştu. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1039 sıra sayılı kanun tasarısının Çorum Hitit Üniversitesinin kurulmasıyla ilgili ek 66 ncı maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çorum, bilinebilen 7 000 yıllık tarihi boyunca, sürekli iskân edilen tarihî Kral Yolu ve İpek Yolu topraklarından geçen ve tarihî süreç içerisinde Anadolu'da ilk kez teşkilatlı devlet kuran Hititlerin başkentidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarihî yerleşim yerlerinin bulunması, arkeolojik eserler yönünden çok zengin bir kültüre sahip olması nedeniyle Çorum bir açık hava müzesi durumundadır.

Dargelirli olan insanlarımız da çocuklarını başka illerde okutmayacaklardır. Çorum'a kazandırılacak bu üniversiteyle, Çorum gençliğinin öğretim geleceği garanti altına alınmıştır. Ankara'ya iki saatlik mesafeyle Karadeniz geçiş güzergâhında bulunan ilimize kavuşturulacak üniversiteyle birlikte, bölgemizde en çağdaş ilim yuvası olacaktır. Kurulacak olan Çorum Hitit Üniversitesinden mezun olacak gençlerin ve etkin elemanların istihdam edilebileceği sanayi kuruluşları ve işadamları mevcuttur. Sanayici ve üniversite işbirliğiyle, Çorum, bölgesinin yıldızı haline gelecektir.

Halkımızın katkılarıyla, mevcut olan Fen Fakültesi, Edebiyat Fakültesi, İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi, Sağlık Yüksekokulu, 6 adet fakültenin yanı sıra, Çorum Meslek Yüksekokulu, Osmancık Meslek Yüksekokulu, Sungurlu Meslek Yüksekokulu mevcuttur. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Tam bu şartlar göz önüne alındığında, yiğidin harman olduğu yer olan Çorum'un üniversiteyi hak ettiği kaçınılmaz bir gerçektir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu düşüncelerle, yeni kurulacak olan üniversitemizin hayırlı olmasını Allah'tan niyaz ediyorum.

AHMET IŞIK (Konya) - Çorum seninle gurur duyuyor…

ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Devamla) - Sayın Başbakanımıza, Hükümetimize ve bütün milletvekillerimize teşekkür ediyor, bütün Türkiye'ye hayırlı olmasını diliyor, gelecek kurban bayramınızı şimdiden tebrik ediyorum. Sağ olun, var olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Kavuştu.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.08

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.33

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 46 ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

1039 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün; Aksaray Milletvekili Ahmet Yaşar ve 3 milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım ve 65 milletvekilinin; Uşak Milletvekilleri Alim Tunç, Ahmet Çağlayan ve Osman Coşkunoğlu'nun; Ordu Milletvekilleri Kazım Türkmen ve İdris Sami Tandoğdu ile 94 milletvekilinin; Giresun Milletvekili Mehmet Işık ile 28 milletvekilinin; Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın; Yozgat Milletvekilleri Mehmet Çiçek, Bekir Bozdağ, Mehmet Erdemir ve Mehmet Yaşar Öztürk ile 84 milletvekilinin; Adıyaman Milletvekili Şevket Gürsoy ve 15 milletvekilinin; Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in; Burdur Milletvekilleri Bayram Özçelik ile Mehmet Alp'in; Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın; Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu ile 8 milletvekilinin; Ordu Milletvekili Hamit Taşçı ile 19 milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın; Amasya Milletvekilleri Akif Gülle ile Hamza Albayrak'ın; Tekirdağ Milletvekilleri Tevfik Ziyaeddin Akbulut ile Ahmet Kambur'un; Kırşehir Milletvekili Hacı Turan'ın; Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir ile 14 milletvekilinin; Erzincan Milletvekilleri Tevhit Karakaya ile Talip Kaban'ın; Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ve Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın; Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ile 3 milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç ile Kastamonu Milletvekilleri Musa Sıvacıoğlu, Hakkı Köylü ve Sinan Özkan'ın; Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan ile Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın; Düzce Milletvekilleri Metin Kaşıkoğlu, Fahri Çakır ve Yaşar Yakış'ın; Çorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu'nun; benzer mahiyetteki Kanun teklifleri ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1146, 2/5, 2/10, 2/20, 2/43, 2/66, 2/82, 2/115, 2/164, 2/372, 2/398, 2/410, 2/438, 2/523, 2/531, 2/535, 2/537, 2/541, 2/547, 2/571, 2/533, 2/347, 2/534, 2/542, 2/567, 2/568, 2/609) (S. Sayısı: 1039) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve hükümet yerinde.

Tasarının 1 inci maddesine bağlı ek madde 56'yı okutuyorum:

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLÂTI KANUNU, YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU, KAMU MALÎ YÖNETİMİ VE KONTROL KANUNU, TELSİZ KANUNU İLE 78 VE 190 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK

YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1.- 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununa aşağıdaki ek maddeler eklenmiştir.

"Ahi Evran Üniversitesi

EK MADDE 56.- Kırşehir'de Ahi Evran Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;

a) Gazi Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Fen-Edebiyat Fakültesi, Ziraat Fakültesi ve Eğitim Fakültesi ile Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesinden,

b) Gazi Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulu ve Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu ile Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulundan,

c) Gazi Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu, Kaman Meslek Yüksekokulu, Mucur Meslek Yüksekokulu ile Çiçekdağı Meslek Yüksekokulundan,

d) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,

oluşur.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki söz isteklerine geçmeden önce, yasayla ilgili kısa bir açıklama yapmak istiyorum. Biraz önce okuduğumuz çerçeve madde 1'e bağlı olarak 15 adet ek madde vardır. Bu ek maddelerin her birini ayrı ayrı okutup, ayrı ayrı müzakere edeceğiz; ayrı ayrı söz isteği var. O bakımdan bütün bu 15 maddeyi ayrı ayrı müzakere ettikten sonra tümü üzerinde de ayrıca oylama yapacağız, çerçeve 1'i ayrıca tekrar en sonunda oylayacağız.

Bu  şartlarda, bu açıklamadan sonra, madde çerçeve 1'e bağlı ek madde 56 üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Kırşehir Milletvekili Sayın Hüseyin Bayındır; buyurun. (Alkışlar)

CHP GRUBU ADINA HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde yapılacak değişiklikler hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, 2 Aralık 2005 tarihinde kaybettiğim oğlum Deniz için bizi arayan, on aydır yaşanılan acı olmayan o tablolar karşısında, sonucu da iyi bitmedi; ama, önce, kendim Allah'tan rahmet diliyorum. Daha sonra, Meclis Başkanımız başta olmak üzere, Genel Başkanım Deniz Baykal'a ve tüm heyetinize, tüm Kırşehir'e, tüm yurt genelinde bizi arayan insanlara yürükten teşekkür ediyorum. Allah, bu acıyı kimseye yaşatmasın. ("Amin" sesleri)

Değerli milletvekilleri, Kırşehir Ahi Evran Üniversitemizin kurulması nedeniyle, elbette, Kırşehir'de bir canlılık, bir kıpırdanma, Kırşehirlilerde bir heyecan var. Biz bütün Kırşehirliler olarak, 1961 yılında Kırşehir Eğitim Fakültesi açıldığında, arkasından 1976 yılında meslek yüksekokulumuz, arkasından 1994'te Kırşehir Sağlık Meslek Yüksekokulu, 1999'da Kırşehir Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu, 2000 yılında Kırşehir Fen-Edebiyat Fakültesi,2202 yılında Mucur Meslek Yüksekokulumuz, 2003 yılında Hacıbektaş Meslek Yüksekokulu, 2005 yılında da Çiçekdağı Meslek Yüksekokulu ile tüm şartları oluşturarak, Kırşehirliler, kendi arasında dayanışma kültürüyle, Bağbaşı Mahallesinde yapmaya çalışılan o tesislere, biraz sonra isimlerini okuyacağım ve kendilerine teşekkür edeceğim insanlarıyla el ele, kol kola vererek, Kırşehir'e bir üniversite kurulma çabaları 1961'den bu yana sürdü.

O tarihten bu yana -içimden gelerek söylüyorum- bütün belediye başkanlarına, Orhan Baycan'a, Doktor Cahit Gürses'e, Hakkı Göçen'e, rahmetli Mehmet Ali Yapıcı ağabeyime, Metin Çobanoğlu'na, Arif Ekici'ye ve şimdiki Belediye Başkanımız Halim Çakır'a yürükten teşekkür ediyorum.

Kırşehir'de 1988 yılından beri görev yaptım; her toplantısında, Kırşehir'in her sorunlarında bir tek konu vardır; üniversitemiz, aman, üniversitemiz; kim siyaset yapacaksa, kim oy isteyecekse, Kırşehirli bir tek şey söyler: Aman, üniversitemiz!..

Hani, diyoruz ya bacasız fabrikadır, işte, biz de o niyetlerle, bütün bu güzel insanlar yan yana geldi.

Yine, dönemin, eski Esnaf Odaları Birliği Başkanımız Kenan Kerimoğlu, şimdiki Başkanımız Bahamettin Öztürk; mütevelli heyetleri oluşturdular Tahsin Üçgül arkadaşımız başkanlığında. Valilerimizin emeği geçti. Tüm gelmiş geçmiş milletvekillerimizin emeği geçti ve bugün burada da AKP'li 2 milletvekili arkadaşımın ve benim de. Bu huzuru, on aydır bulamadığım huzuru, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesiyle bugün bir nebze bulacağımı düşünüyorum.

Ben, adını verdiğimiz Ahi Evran Üniversitesiyle ilgili, Ahi Evran hakkında size Kırşehir'i tanıtmak istiyorum; ama, ondan önce dilerseniz, Kırşehir'deki özlemi, Kırşehirlinin duygularını, ünlü ozanımız Neşat Ertaş'ın şu dizeleriyle dile getirmek isterim:

 

"İsterim ki bu dünyada

Hiç kimse cahil kalmasın

Okusun ilmin kitabını

Cahilden akıl almasın

 

Kendi kendin edenlere

İlim tahsil edenlere

İlme doğru gidenlere

Cehalet mani olmasın

 

Can yakmada atom gücü

Birleşsinler tüm bilimci

Dilerim olsun sahici

Dünyada silah kalmasın

 

Bir garibim budur derdim

Tüm dünyayı ben de gördüm

İsterim ki benim yurdum

Dünyada geri kalmasın."

Kırşehirlinin özlemi, umut ediyorum, bugün, burada, hep beraber, Cumhuriyet Halk Partisi ve AK Parti Grubunun milletvekilleriyle birlikte üniversitemiz kurulacak.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk esnafının yüzyıllarca gönülden bağlandığı, şimdi de adına üniversite kuracağımız Ahi Evran'ı birkaç cümleyle tanıtmak istiyorum.

Anadolu'nun mert ve cesur halkına alınteriyle geçinme, başı dik, kendine güvenli ve minnetsiz yaşama yeteneği kazandıran ahilik, tarihî süreç içerisinde çok önemli işlevler üstlenmiştir.

13 üncü Yüzyıl Anadolusunun bakımsız, harap, üretimi durmuş, kaynayan ve kanayan toplumunun bu karanlık tablosu karşısında, Ahilik, çıkış noktasında, çözümler üretmiş ve Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli misyonlar üstlenmiştir.

Ahi Evran, esnaf kesimini uyarmış, ahlakî ve sosyal kuralları ile dayanışmayı sağlamış, ekonomik hayatı istenilen düzeyde tutmuştur.

Türk düşünce sisteminde, Ahilik, cömertliğin ve insan sevgisinin yaratılmasındaki temel düşüncenin önderlerindendir. Ahi olan, bu iki erdemi de yakalar. Ahilik, harekettir, hayattır; özlenen, yararlı, başarılı, mutlu hayatın yollarını gösterip, öğretir. Zaten, vicdanını kendi üzerine gözcü koyan bireylerin oluşturduğu bu toplumda belli bir dengenin olacağı da muhakkaktır.

Ahilik, bugün, peşinde koşulan işçi-işveren dengesini, emeğin kutsallığını, kaliteli mal üretimini öngören bir anlayışın simgesidir.

Ahilik, yaşayan, yaşayacak bir davranış sistemi olarak, insan-toplum ilişkileri, toplumun ekonomik, sosyal adaleti, adil üretim, eşit paylaşım, ulusal gelir ve bunun hakça paylaşımı, özgür girişim gibi sosyal ve ekonomik kavramlar var oldukça, bu anlayış da var olmaya devam edecektir.

Ahiliğin felsefesi dört temel üzerinedir; akıl, ahlak, bilim ve çalışmadır; tıpkı, önce insan, önce iş ve önce ahlak gibi. Önerdiği anlayış, karamsarlık değil, iyimserlik; öğretisi ise, insanca sevmek ve sevilmektir.

13 üncü Yüzyıl aydınlanma döneminin önemli bir diğer ayağı da Hünkâr Hacı Bektaşı Veli'dir. "İncinsen de incitme", "bilimle gidilmeyen yolun sonu karanlıktır", "kadınlarınızı okutunuz", "eline, diline, beline sahip ol" anlayışının, hoşgörünün, hümanizmanın dik başlı yaratıcısıdır ve aynı zamanda, Kırşehirlidir. O da bir dörtlüğünde diyor ki:

 

“Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde

Hakkın yarattığı her şey yerli yerinde

Bizim nazarımızda kadın erkek farkı yok

Noksanlıkla eksiklik sizin görüşlerinizde.”

Değerli milletvekilleri, Kırşehir'in, esasen, 13 üncü Yüzyılda, Cacabey Gökbilim Medresesiyle, gökbilimini inceleyen, araştıran bir üniversitesi vardı; ama, 700 yıl sonra yeniden kurulması da, elbette, bizi, ziyadesiyle mutlu etti.

Bir de, yine, Kırşehir'in, yine 13 üncü Yüzyılda, o aydınlanma döneminin mimarlarından, 12 000 beyitlik Garipnameyi yazan -o günkü Arap, Farsça ve Acem kültürüne karşı bir başkaldırı- Türk dilini ön safta tutan Aşık Paşa'nın da Kırşehirli olduğunu bilmenizi isterim. O da diyordu ki:

"Türk diline kimesne bakmaz idi

Türklere hergiz gönül akmaz idi

Türk dahi bilmez idi bu dilleri

İnce yolu ol ulu menzilleri."

Benim istediğim, anlatmaya çalıştığım size, Kırşehir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Kırşehirimizin tarihini, kültürünü gezip görmenizi, Kaman'da ceviz, Çiçekdağı ve Akçakent'te kekik kokulu et yemenizi, Boztepe İlçemizde Malya Ovasını, Mucurumuzda Seyfe Gölü Kuş Cennetini görmenizi, geçerken Akpınar İlçemizde mola vermenizi yürekten isterim. Göreceksiniz ki, Kırşehir insanının sıcaklığını, hoşgörüsünü, candanlığını siz de hissedeceksiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim.

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; burada Sayın Bakanımdan bir ricam var: Sayın Bakanım, elbirliğiyle Kırşehir Ahi Evran Üniversitemizi kuruyoruz; ama, Kırşehir demokrasi gazisidir. Yalnızca adının Ahi Evran olması, bu kadar özlem duyduğumuz üniversitemizle ilgili Kırşehirlileri biraz buruk bırakabilir. Biraz da, biz, il iken ilçe yapılmış tek iliz. Ben, bir önerge verdim, her iki Kırşehir milletvekili arkadaşlarım da katılıyorlar önergeme. Biz, Kırşehir adının da geçmesini istiyoruz; yani, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi olsun istiyoruz; bu, aynı zamanda, Kırşehir'in de bizden talebi ve burada bir Kırşehir'li şiirle de sizlere veda etmek istiyorum. Kırşehir'deki bir ozanımızın şirini aktarmak istiyorum:

"Nasıl methedeyim Kırşehir seni

Bürünün yeşile cennet misali

Koca Buzluk sana çevirmiş yönü

Kokar burcu burcu gülün Kırşehir

 

Her bir yanın dağlar ile çevrili

Kılıçözü tam bağrında kıvrılı

Naldöken dağında kuşlar yavrulu

Eser küfül küfül yelin Kırşehir

 

Anadoluya bağdaş kurup oturun

Ahi Evran, Aşıkpaşa; yatırın

Yunusu da öksüz koman getirin

Evliyalar diyarı ilim Kırşehir"

 

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, televizyonları başında bizi izleyen sevgili hemşerilerim, sevgili yurttaşlarım; Kırşehir Ahi Evran Üniversitemiz, benim oğlum Deniz okuyamayacak, ama, orada okuyacak Denizler de, diğer çocuklar da benim çocuğumdur diyorum; hayırlı uğurlu olmasını yürekten diliyorum; Yüce Heyetinizi yeniden saygıyla selamlıyorum.(Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bayındır.

Anavatan Partisi Grubu adına, Iğdır Milletvekili Sayın Dursun Akdemir. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA DURSUN AKDEMİR (Iğdır)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kırşehir'de kurulması kabul edilen Ahi Evran Üniversitesi hakkında konuşmak üzere söz aldım. YÖK Teşkilat Kanunu ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamelerde değişiklik yapılarak 1 inci maddede ek 56 ncı madde olarak getirilen Ahi Evran Üniversitesi hakkında ben de yasa teklifi verdim.

Türkiyemizde, ülkemizde, yeterli üniversitenin olmadığını biliyorum ve yeterli sayıya ulaşabilmek için de ülkenin tüm imkânlarının planlı, programlı  ve hesaplı şekilde, gelecekteki ihtiyaçları da karşılayacak şekilde, üniversite sayısının artırılmasına inanan bir öğretim üyesiyim; ancak, ne yazık ki, ülkemizin ekonomik imkânları, geleceğe yönelik uzun vadeli planları yapıp, yeni üniversiteler açma konusunda kıttır. Bu nedenle, ülkemizin, bir an önce millî gelirini artırarak, gelişmiş ülkeler düzeyine ulaşması gerekiyor.

Kaba bir rakamla, Amerika Birleşik Devletlerini şöyle göz önüne getirirsek -tabiî, dünyanın en zengin ülkesi, fert başına millî geliri 36 000 doların üzerinde- 4 000 üniversitesi var. Ülkemizin de millî gelirini düşünecek olursak, fert başına geliri 4 000 dolar; yani, neredeyse, Amerika Birleşik Devletlerinin onda 1'i gelire sahip bir ülkeyiz. Yine, kaba bir hesapla hesaplarsak, Amerika Birleşik Devletlerinde 4 000 üniversite varsa, bizde de en az 400 üniversitenin olması lazım gelir şeklinde teorik bir düşünceyi ortaya atarak, üniversite açmanın gerekliliğini vurgulamak istiyorum.

Üniversite kavramı, aslında, toplumların gelişmesiyle, güçlenmesiyle ve bölgesinde kendi bilimsel buluşlarıyla gücünü ispat etme merkezleridir. Bu güç merkezlerinin çok iyi kollanması, korunması, değerlendirilmesi gerekir; ama, maalesef, son yıllarda, ben, Parlamentoya geleli üç yıl oldu, bu üç yıl içerisinde, hükümetin, üniversitelerle, âdeta, kavga eder bir ortamı yaratma çabasını gördüm; bu, beni çok üzüyor. Halbuki, üniversitelerde eksik, yanlış, kusurlu işler yapılırken, dünyanın gelişmiş ülkeleriyle yarışacak araştırmalar, yayınlar, çalışmalar yapılıyor. İlle de, üniversiteler, bizim her söylediğimiz söze tabi olacak kurumlar değillerdir. Üniversiteler, aksine, aykırı düşünebilen, aykırı fikirler ileri atan, tartışmaların, karşıt fikirlerin çatıştığı, tartışıldığı bir ortamdır. Biz, bunu teşvik etmeliyiz üniversitelerde. O nedenle, Türkiye'de yeni üniversiteler kurulurken bu açıdan üniversitelere bakmak ve değerli Millî Eğitim Bakanımızın ve hükümetin üniversitelerle ilgili bakanlıklarının, konuya bu açıdan bakmaları ve üniversitelerimizin kaybolmuş, zedelenmiş yanlarını onararak, tamir ederek, onlara şefkatle yaklaşarak, bu bilimsel yuvalarımızın güçlenmesini sağlamalarını buradan rica ediyorum.

Burada üniversite kavramını göze alacak olursak, Avrupa Birliğinde üniversitelere nasıl yaklaşılıyor? Geçen, üniversiteler üzerine yaptığım konuşmada, içeriğini açıklamadığım, Sorbon ve Bolonya Deklarasyonundan burada bahsetmek istiyorum. Sorbon, Bolonya diyoruz, ama, içinde ne var bunun? Bunun içerisinde, "yükseköğretim ile piyasa ve ekonomi arasında etkileşim artırılmalıdır" diyor. Avrupa bile, kendisinin yükseköğretimleri ile piyasa ve ekonomi arasında mevcut olan ilişkiyi yeterli bulmuyor, bunun artırılmasını istiyor. İşte, buradan, Avrupa kendi içinde bu eksikliği gördüğü halde, Avrupa Birliğine katılmak için çaba sarf ettiğimiz bu dönemde, onlardan daha fazla olarak biz bu konuların üzerinde durup, kendimizi yeniden gözden geçirmek durumdayız; yani, yükseköğretim programlarını, özellikle rekabet edebilirlik çerçevesi içinde telakki etmeli, bilgi bazlı ekonomi bağlamında yapılan işgücü planlamaları ile bu çalışmaları paralel götürmeliyiz.

Değerli arkadaşlarım, biz, Avrupa'ya uymak isterken, ayrıca, Avrupa'da, Avrupa ülkeleri arasında tanınan diploma ve eklerinin de oluşturulmasını şimdiden Avrupa Birliği ülkelerine ayarlayacak şekilde çalışmalar yapmak durumundayız; kurulacak üniversitelerimizin bakış açısını da bu yöne ayarlamalıyız.

Ayrıca, lisans ve yüksek lisans düzeyinde olmak üzere, iki kademeli bir eğitim sistemi getirmek gerekiyor. Birinci kademedeki eğitilecek öğrencileri iş hayatına hazırlayan ve genellikle iş ortamındaki eksikleri karşılayacak vasıfta insangücü yetiştirecek düzeyde olacak şekilde eğitmeliyiz; ama, ikinci kademede yetiştireceğimiz yüksek lisans öğrencilerini, araştırma yapacak, yeni buluşlar bulacak, Türkiye'yi dünyada buluşlar ülkesi olarak tanıtacak kişiler olarak yetiştirmek durumundayız.

Türkiye'de, gerçekten, bu güçte olan, bu beyin gücünde olan, üniversitede yetişmiş gençlerimiz var; ama, ne yazık ki, Türkiye, üniversitelerden yetiştirdiği gençlerin üçte 1'ine iş bulamıyor. Hâlâ, Türkiye'nin en meşhur üniversitelerinden mezun olan, boşta gezen gençlerimiz var. Dolayısıyla, bunlar, dış ülkelerde gittikleri yerlerde iyi rağbet gördükleri için de beyin göçü veriyoruz; iyi yetiştirdiğimiz gençlerimiz, yabancı ülkelerde gittikleri yerlerde ortam bulduklarından, ülkemize tekrar dönmek istemiyorlar. İşte, bu kurduğumuz üniversiteleri de, yetiştireceğimiz gençlerimizi de bu çerçeve içerisinde değerlendirmek durumundayız.

Bu 15 üniversiteyi kurarken hükümetin daha önceden yapmadığı bir eksiği burada hatırlatmak istiyorum. Bu ihtiyacı biliyordu, acil eylem planında bahsedilmişti, neden üç yıl geçti de, şimdiye kadar, o zaman asistan alıp bu üç yıl içerisinde yetiştirmedi doktora öğrencisi?

Gün geliyor "üniversite kuralım" diyoruz; ama, açık öğretim üyesi var, malî yönden yeterli ödenek verilmedi, özerklik açısından, özellikle idarî özerklik açısından ve malî özerklik açısından hükümetin yaklaşımı çok cimri. Hükümeti, bu cimrilikten cömertliğe davet ediyorum üniversite konusunda. Eğer, üniversitesine cömert davranmayan bir hükümet "ülkemi iyi idare ediyorum" diyorsa, bu iddiası boşunadır; çünkü, beyin gücü olan insanlar, nüfusun çoğunluğu eğitilmişse, eğitilmiş insanların gücü önemli sayılır. Cahil insanların gücü ile eğitilmiş insanların gücünü kıyaslamak mümkün mü?

İşte bu nedenlerle, Kırşehir Üniversitesinin kurulmasını, Ahi Evran Üniversitesinin kurulmasını da, Iğdır Milletvekili olarak, ülkesini seven bir milletvekili olarak, Orta Anadolu'da Ahilik kültürünü yaygınlaştıracak, geliştirecek ve insanlarımız arasında ahlakî değerleri önplana çıkaracak bir üniversite olması amacıyla, Kırşehir'de böyle bir üniversitenin kurulması için kanun teklifi verdim.

Bu kanun teklifimin Kırşehirlilere ve tüm Türk Milletine hayırlar getirmesini diliyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Akdemir.

Şahısları adına söz isteği var.

Kırşehir Milletvekili Sayın Mikail Arslan; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MİKAİL ARSLAN (Kırşehir) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 1039 sıra sayılı kanun tasarısı hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Kırşehir, 13 üncü Yüzyılda uzay bilimleri okulu olan bir ildi. 13 üncü Yüzyılda, Ahi Evranı Veli, Aşık Paşa, Şeyh Edebali, Yunus Emre, Süleyman Türkmani, Ahmedi Gülşehri, Mesudi Gülşehri gibi çok büyük erenleri, düşünürleri kültür ve düşünce hayatına kazandırmış bir ildi. Hepsinin ruhu şad olsun diyorum. Bunun yanı sıra, ozanları, şairleri olan bir ilimizdi.

Kırşehirimiz bir sancak merkezi idi; fakat, gün geldi, Kırşehir ilçe oldu. Yatırımlardan yeterince faydalanamadı. Siyasî bir cezalandırılmışlığa tabi tutuldu. Fakirleştik, göç verdik; ama, Kırşehirliler olarak hep ayakta durduk. Onurlu ve dik duruşun devamlı tavrını siyasî arenada gösterdik.

Kırşehir, geçmişte aldığı bu kültür birikiminin bir neticesi olarak da, eğitime hep duyarlı oldu ve eğitimde çok büyük başarılar sağladı. ÖSYM imtihanlarında  Kırşehir sürekli birincilikler, ikincilikler ve üçüncülükler kazandı. Ortaöğretimde son derece iyi bir altyapısı oluşturdu. 58 inci ve 59 uncu hükümet döneminde, Kırşehir bir nebze rahatladı ve hükümet yatırımlarından, devlet yatırımlarından istifade etmeye başladı. Bir çırpıda yapılan bölünmüş yol çalışmaları, toplu konut çalışmaları, polis meslek yüksekokulu ve ağaçlandırma çalışmaları bunlardan bazılarıdır.

Fakat, bunların hepsinden en önemlisi üniversite beklentisiydi, kırk yıllık bir mücadele sonuçlanmak üzere ve bu konuda çok büyük bir mutluluğu Kırşehirli olarak yaşamak üzereyiz. Öncelikle üniversite çalışması içerisinde kırk yıllık mücadele veren eski ve yeni bütün valilerimize, belediye başkanlarımıza, sivil toplum örgütlerimize, bu konuda emek gösteren herkese teşekkür ediyoruz. Allah'a hamd olsun, bu sevinci Kırşehir Milletvekilleri olarak bugün yaşıyoruz ve Kırşehirliler bugün ayakta Türkiye Büyük Millet Meclisini izliyorlar. Kamanıyla, Mucuruyla, Çiçekdağıyla, Boztepesiyle, Akpınarıyla, Akçakentiyle Kırşehirlilerin tarihî bir rüyası gerçek oluyor. Kırşehir bu üniversiteyle beraber tarihteki o eski günlerine tekrar dönüşecek ve büyük bir transformasyonu başlatacaktır.

Bu hizmetlerin gerçekleşmesinde ve en önemlisi Ahi Üniversitesinin gerçekleşmesinde emeği geçen bütün yetkilileri kutlarken, en başta Sayın Başbakanımıza, Sayın Millî Eğitim Bakanımıza ve muhtelif çalışmalarda, federasyonun yemeklerine davet edilerek katılan ve bize destek veren bakanlarımıza, hükümet üyelerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine, Millî Eğitim Komisyonu ve Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine teşekkür ediyor, darısının diğer illere olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum tekrar. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Aslan.

Şahsı adına ikinci söz isteği, yine, Kırşehir Milletvekili Sayın Hacı Turan.

HACI TURAN (Kırşehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısıyla ilgili olarak şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri; şirin Kırşehirimiz, 13 üncü Yüzyılda Ahilik Teşkilatının kurucusu Ahi Evranı Veli, büyük düşünür Hacı Bektaşı Veli, öz Türkçe eserler yazan Âşık Paşa, yazdığı şiirlerle dostluk ve kardeşlik fikirlerini aşılayan Yunus Emre, Gökbilim Medresesinin kurucusu Cacabey, Osmanlı Devletinin manevî kurucusu Şeyh Edebali, Ahmedi Gülşehri ve Süleyman Türkmani gibi büyük düşünürleri topraklarında barındırmış bir kültür şehri ve alp erenler diyarıdır. Bu büyük insanlara ev sahipliği yapmış bir ilde üniversite bulunmaması tüm Kırşehirlileri derinden üzmekteydi.

Merkezle birlikte 7 ilçesi, 30 beldesi ve 233 köyü bulunmaktadır. Genel nüfusu 253 239 olan Kırşehir'in merkez nüfusu 88 105'tir. Asayiş ve güvenlik yönünden Türkiye'nin en huzurlu ve en güvenilir illerinden birisidir. Okuryazar oranı yüzde 98 olan Kırşehir'de 156 ilköğretim okulu, 31 genel ve meslekî lise mevcut olup, bu okullarda toplam 55 690 öğrenci öğrenim görmektedir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Eğitim alanında önemli başarılar sağlayan ilimizde üniversite altyapısının oluşturulması için yapılan çalışmalara son yıllarda büyük ağırlık verilmiştir. Şu anda Kırşehir'de Gazi Üniversitesine bağlı 4 fakülte, 3 yüksekokul, 3 meslek yüksekokulu bulunmakta ve bu okullarımızda 210 öğretim görevlisi ile 8 000 civarında öğrenci ve 2 432 yatak kapasiteli öğrenci yurdu bulunmaktadır. Tamamlanan 3 036 öğrenci kapasiteli binamız hazır haldedir. (AK Parti sıralarından alkışlar) Okul sayısı, öğrenci sayısı ve fizikî mekânlarıyla, Kırşehir'de kurulacak Ahi Evran Üniversitesinin her türlü altyapısı hazır durumdadır.

ENVER YILMAZ (Ordu) - Hacı, biliyoruz bunları.

HACI TURAN (Devamla) - İlim ve irfana âşık olan Kırşehir halkı, her zaman eğitime büyük önem vermiş, geleceğimizin teminatı olan çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmek için her türlü çabayı harcamıştır.

Değerli milletvekilleri, yıllardır Kırşehirimizin beklemiş olduğu, özlemiş olduğu Ahi Evran Üniversitesinin kurulmasında, başta emeği geçen Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'a, Millî Eğitim Bakanımıza, Bakanlar Kurulumuza, Millî Eğitim Komisyonu üyelerimize, Kırşehir'de görev yapmış değerli valilerimize, belediye başkanlarımıza, bütün Kırşehir halkına, Kırşehir milletvekillerime ve hepinize teşekkür ediyor, Ahi Evran Üniversitesinin kurulmasına hayırlı, uğurlu olsun diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Turan.

Konuşmalar tamamlanmıştır.

Madde üzerinde 4 önerge vardır. Önergeleri, önce geliş sırasına göre okutacağım, aykırılığına göre de işleme alacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilat Kanunu, Yüksek Öğretim Kanunu, Kamu Maliye Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesinde yer alan "Ahi Evran Üniversitesi" kurulmasına dair Ek Madde 56'nın,

( c) bendine "Hacı Bektaş Meslek Yüksek Okulundan"

(d) bendine de "Hacı Bektaş Araştırma Enstitüsünden"

hükümlerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

 Yakup Kepenek Emin Koç Mustafa Gazalcı

 Ankara Yozgat Denizli

 Kâzım Türkmen Mehmet Yıldırım Nurettin Sözen

 Ordu Kastamonu Sivas

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1039 sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin çerçeve maddesi ile 2809 sayılı Kanuna eklenen ek 56 ncı maddesinin (d) bendinin  aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederim.

  Muzaffer Külcü

  Çorum

"D) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Bankacılık Enstitüsünden,"

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1039 sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununun çerçeve maddesi ile 2809 sayılı Kanuna eklenen ek 56 ncı madde başlığının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederim.

  Mustafa Tuna

  Ankara

"Kırşehir Ahi Üniversitesi"

BAŞKAN - Dördüncü önergeyi okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı Kanun Tasarısının  1 inci maddesiyle eklenen  ek madde 56'nın  başlığının "Kırşehir Ahi Evran Üniveristesi" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 Hüseyin Bayındır Mustafa Gazalcı

 Kırşehir  Denizli

BAŞKAN - Sayın komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Maddeye bakıldığında, Ahi Evran Üniversitesinin Kırşehir'de kurulduğu belirtilmektedir. Kırşehir ve Ahi Evran birbiriyle özdeşleşmiş olduğundan, isminin Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi olarak değiştirilmesi düşünülmektedir.

BAŞKAN - Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge, kabul edilmemiştir.

BAŞKAN - Diğer Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1039 sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanununun çerçeve maddesi ile 2809 sayılı Kanuna eklenen ek 56 ncı madde başlığının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederim.

  Mustafa Tuna

  Ankara

"Kırşehir Ahi Üniversitesi"

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkanım, bunun, daha sonra da eğer başka önergeler varsa hepsi için bir açıklama olmasını istediğim için bu konuşmayı yapmak istiyorum.

Bildiğiniz gibi, Ankara Üniversitesi diye bir üniversite var Ankara'da; ama, Orda Doğu Teknik Üniversitesinin başında Ankara Orta Doğu Teknik Üniversitesi gibi bir ifade yok veyahut da Ankara Gazi Üniversitesi gibi bir ifade yok. Gaziantep'te Gaziantep Üniversitesi var, Muğla'da Muğla Üniversitesi var. Bazı illerimizde o illerin ismiyle anılan üniversiteler var, bazı illerimizde de özel isimlerle anılan üniversiteler var. Mesela, şu anda bir başka örnek vereyim; orada da gelecek: Diyelim ki, Tekirdağ üniversitesiyle ilgili olarak biz bir isim koyduk. Namık Kemal Tekirdağ'la özdeşleşmiş, Tekirdağ'da doğmuş, Tekirdağ'ın yetiştirdiği önemli simalardan birisidir. Tekirdağ üniversitesinin adını Tekirdağ Namık Kemal üniversitesi değil Namık Kemal üniversitesi olarak koyduk. Bir de başına Tekirdağ getirmenin bir anlamı yok; çünkü, üniversitelerin evrensel bir tarafı var, bir ile mahsus olmak gibi bir özelliği yok veya Burdur'da Burdur Mehmet Akif Ersoy üniversitesi kurma yerine Mehmet Akif Ersoy üniversitesini kuruyoruz; ama, bunun Burdur'da olduğunu bütün Burdurlular da biliyor, bütün Türkiye de biliyor veya Çorum Hitit üniversitesi yerine Hitit üniversitesinin daha doğru olacağını düşündük ve Plan ve Bütçe Komisyonunda da Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlar da buna katıldılar ve bu şekilde prensip kararı alındı. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki Genel Kuruldaki değerli arkadaşlarımızın da bu hususu göz önünde bulundurmasını özellikle istirham ediyorum. Onun için, üniversitelerin başına ayrıca, eğer özel bir isim verilmişse il isimlerinin getirilmesini prensipte kabul etmiyoruz. Gerekçemiz budur.

Arz ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Teklifle Ahilik kültürünün sembolü Ahilik ismi Kırşehir üniversitesiyle özdeşleştirilmiştir.

BAŞKAN - Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1039 sıra sayılı Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin çerçeve maddesi ile 2809 sayılı Kanuna eklenen ek 56 ncı maddesinin d) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederim.

  Muzaffer Külcü

  Çorum

"d) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Bankacılık Enstitüsünden"

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN -Sayın Hükümet katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım. Bu, üniversite yapısına ve üniversitenin sistematiğine uygun bir teklif değil.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Teklif ile, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi bünyesinde bir Bankacılık Enstitüsü kurulmak suretiyle, bankacılık dalında lisansüstü eğitim imkânı getirilmiştir.

BAŞKAN - Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilat Kanunu, Yüksek Öğretim Kanunu, Kamu Maliye Yönetimi Kontrol Kanunu,  Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının 1 inci maddesinde yer alan "Ahi Evran Üniversitesi" kurulmasına dair Ek MADDE 56'nın

(c) bendine "Hacı Bektaş Meslek Yüksek Okulundan

(d) bendine de "Hacı Bektaş Araştırma Enstitüsünden"

hükümlerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

  Yakup Kepenek (Ankara) ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN -Sayın Hükümet katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

 BAŞKAN - Gerekçeyi Sayın Kepenek açıklayacak.

Buyurun efendim.

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, görüşmekte olduğumuz, Ahi Evran Üniversitesiyle bağlantılı olarak Hacı Bektaş Veli; Hacıbektaş'ta Hacı Bektaş Veli Araştırma Enstitüsünün kurulmasını ve aynı yerde bulunan, yani Hacıbektaş'ta bulunan meslek yüksekokulunun bağlantısının Gazi Üniversitesinden ayrılarak, Ahi Evran'a bağlanmasını öngören bir teklifim oldu. Bu teklifteki amaç şudur: Biraz önce, Sayın Millî Eğitim Komisyonu Başkanımız "daha az masraflı, daha etkin, daha verimli iş yapmak için düzenlemeler yapıyoruz" dedi; çok doğrudur; ama, böyle bir düzenleme yapılırken, meslek yüksekokulunun, daha yakın bir üniversite varken, Gazi Üniversitesine bağlı olarak bırakılmasının, ne ulaşım ne masraf ne iletişim ve bağlantı açısından bir açıklaması olamaz.

Değerli arkadaşlar, ayrıca, Hacı Bektaşı Veli, bildiğiniz gibi -çok arkadaşımız o noktalara değindiler, ben de biraz sonra değineceğim- Anadolu aydınlanmasının, Anadolu düşüncesinin en görkemli, en önemli temsilcisidir. Bu düşüncede, bu felsefede çok şey vardır, insan vardır; bu felsefede hakikati, gerçeği arama amacı vardır ve bu değerler evrenseldir. Özgürlük vardır, dayanışma vardır, insan vardır, ahlak vardır, dürüstlük vardır ve bütün bu değerler, 13 üncü Yüzyılda, Hacıbektaş çevresinde tohumlanmış, gelişmiş ve bizim, evrene, dünyaya, küreye gururla söyleyebileceğimiz, anlatabileceğimiz değerler özelliği kazanmıştır.

Yunus'un dediği gibi "ilim kendin bilmektir." 13 üncü Yüzyılda söylenmiştir bu. Pir Sultan'ın "Paşa hadimine tembih eylesin. Elim çekip kolum bağlamasınlar" sözünden daha güçlü bir biçimde, daha etkili bir biçimde özgürlüğü anlatacak kaç deyimimiz vardır, kaç özgeçmişimiz vardır.

Benden önce de değindi, Garip Aşık Paşa, Garipnamesinde bakın ne diyor: "Türk diline kimseler bakmaz idi." Hacıbektaş böyle bir yerdir ve Hacı Bektaş'ın kendisi bakın ne diyor: "Her ne arar isen kendinde ara, Irak'ta, Mekke'de, Hac'da değildir." İnsancıl düşünenin, insan değerinin bundan daha güzel anlatımı olabilir mi ve o düşünce yapısıdır ki, o büyük oluşumdur ki, cumhuriyet aydınlanmasına damgasını vurmuş, onu etkilemiş, 13 üncü Yüzyıl ile 20 nci Yüzyılın başındaki Anadolu kurtuluşunun hamurunu oluşturmuştur.

Ahi Evran'ın, üniversitenin öğrencilerinin, bilim insanlarının evrensel değerlere sahip, bu değerleri dünyaya tanıtan, götüren, hiçbir önyargı taşımadan, hiçbir peşin hüküm sahibi olmadan, gerçeği, doğruyu, doğru bildiğini, gerekirse bilim insanına özgü, aşığa özgü, Pir Sultan'a özgü bir anlayışla yaşamını feda edercesine dünyaya söyleyebilecek bir ileriye bakışın, bir yükseğe çıkışın, bir aydınlanmanın öncüsü olması için, Hacı Bektaş'ta bir araştırma enstitüsünün kurulmasını, ben ve arkadaşlarım, sizin oylarınıza sunuyoruz.

Şimdi, bir noktaya dikkat ediniz: Araştırma enstitüleri bir defa kurulur; bu tür araştırma enstitüleri yasayla kurulur. "Bu tür" dediğim nedir; bilimsel araştırma yapacak, yani yüksek lisans ve master düzeyinde üniversite sonrası eğitimi verebilecek araştırma enstitüsü. Bunun, evrensel, yurt dışından katkılarla beslenerek büyütülmesi; bunun, Hacı Bektaş ışığını, meşalesini dünyaya taşıması, bizim oylarımızla sonuçlanacaktır.

Ben, bu sorumlulukla davranacağınıza inanıyorum; önergemize hepinizin katılacağını düşünerek, hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum; sağ olun. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kepenek.

Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Ek madde 56'yı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Şimdi, ek madde 57'yi okutuyorum:

Kastamonu Üniversitesi

EK MADDE 57.- Kastamonu'da Kastamonu Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;

a) Gazi Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Fen-Edebiyat Fakültesi, Eğitim Fakültesi, Orman Fakültesi ile İnebolu Su Ürünleri Fakültesinden,

b) Gazi Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulu, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu ile Sivil Havacılık Yüksekokulundan,

c) Ankara Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu ile İhsangazi Meslek Yüksekokulundan,

d) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,

oluşur.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Kastamonu Milletvekili Sayın Mehmet Yıldırım. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Yıldırım.

CHP GRUBU ADINA MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

1039 sıra sayılı kanunun 1 inci maddesinin Kastamonu'da bir üniversite kurulmasıyla ilgili ek 57 nci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi ve bütün Kastamonuluları, bugünü mutlu bir şekilde izleyen bütün Kastamonuluları, İstanbul'daki Kastamonuluları, Kastamonu'daki Kastamonuluları, Türkiye'deki Kastamonuluları saygıyla selamlıyorum; hayırlı olsun diyorum.

Değerli arkadaşlar, bakın, bu süreç, çok uzun bir süreç. 1980 öncesinden başlayan, cumhuriyet öncesinde, medreselerin eğitim yaptığı, yüzyirmibeş yıllık liselerin olduğu, sanat mekteplerinin olduğu bir eğitim kenti olan Kastamonu'da, yıllar yılı, siyaset yapan insanlarımız, milletvekillerimiz, il başkanlarımız, belediye başkanlarımız, her konuşmasının başında, Kastamonu'da üniversiteye ne zaman kavuşacağız, üniversiteyi nasıl geliştireceğiz diye, gündemin birinci maddesini oluşturmuştur. Bu Mecliste, şu anda, 17 nci Dönemden beri görev yapan ve bu hükümetin de üyesi olan, şimdi de hükümet sıralarında oturan Murat Başesgioğlu, bunun çok yakın şahididir. Kendisine, Kastamonu Milletvekili olarak yaptığı çalışmalardan ötürü, Kastamonu'ya verdiği katkılardan dolayı teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, bakın, 1975 yılında eğitim enstitüsüne, daha sonra 1982'de dört yıllık eğitime, 1992 yılında eğitim fakültesine, su ürünleri fakültesine, fen edebiyat fakültesine ve 4 fakülteye ve yüksekokullara kavuştuk ve bu süreç içerisinde, hiç öğrenci yokken, şu anda, 8 000'lere  dayanan bir öğrenci potansiyeline kavuştuk. Bu bir süreç, otuz yılı aşmış, otuzbeş yılı aşmış bir süreç. Bizden önce bu süreçte katkı veren Sayın Başesgioğlu başta olmak üzere, Nurhan Tekinel'e, Fethi Acar'a, Sabri Keskin'e, Sadettin Ağacık'a ve Hadi Dilekçi'ye, Mehmet Serdaroğlu'na, Şaban Küçükoğlu'na ve Sabri Tığlı'ya, Vecdi İlhan'a, Münif İslamoğlu'na, bütün milletvekillerine bir teşekkürü borç biliyorum; çünkü, bunların katkıları, bunların çalışmaları bizi bu noktaya getirdi.

Şimdi, peki biz ne yapıyoruz; temeli atılmış, duvarları örülmüş, pencereleri takılmış, çatısının örtüsü yapılmış bir binanın çatısına Türk Bayrağını takıyoruz, yani, biliyorsunuz ki, hepimiz, Türkiye'de, binalar bittikten sonra, göndere Türk Bayrağını asarız. Şimdi, bu 22 nci Dönem milletvekillerine ve bu hükümete düşen görev de, üniversitenin bayrağını takmaktı, tabelasını takmaktı ve Kastamonu üniversitesinin, bu noktaya gelmiş şekliyle üniversite kanunu çıkarılırken, adını koymaktı, üniversite hakkını vermekti. Ben, hükümete teşekkür ediyorum bunun için de.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Parlamentoya, parlamentoya…

MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Tabiî, az sonra, oylamasıyla katkı verecek olan, 22 nci Dönem AK Parti, Cumhuriyet Halk Partisi, Anavatan Partisi ve Doğru Yol Partisi Grubunda görev yapan bütün milletvekillerine, hepsine ayrı ayrı teşekkürü, Kastamonu halkı adına borç biliyorum.

İnşallah, dileğimiz odur ki, sınır komşumuz Sinop'un, sınır komşumuz Çankırı'nın, sınır komşumuz Karabük'ün de, bizim eriştiğimiz mutluluğa bu dönem içerisinde ulaşmasını diliyorum. Yüce Meclise saygılar sunuyorum. Üniversitemiz hayırlı olsun, üniversitelerimiz hayırlı olsun. (Alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ediyorum Sayın Yıldırım.

Şahsı adına, Kastamonu Milletvekili Sayın Musa Sıvacıoğlu; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının ek 57 nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Zamanla yarışmak pek hoşuma gitmiyor ama, Tevhit Bey sürekli işaret ediyor oradan; ama, Kastamonu ile ilgili olarak kısaca bir iki şey söylemek istiyorum.

Şu anda Kastamonu'da 4 fakültemiz, 4 meslek yüksekokulumuz olmak üzere, eğitim faaliyetine devam ediliyor. Biz burada 2 tane enstitü, 1 tane daha meslek yüksekokulu ilave etmek suretiyle 11 birim Kastamonu'da eğitimdeki yerini almış olacak.

Kastamonu'nun uzunca bir tarihî geçmişi var; diğer milletvekili arkadaşım bundan bahsetti, bunlara girerek fazlaca vakitlerinizi almak istemiyorum. Tabiî, Kastamonu, uzun zamandır özlemi olan, rüyası olan üniversiteye bugün kavuşmuş oluyor.

Kastamonu'da üniversite kurulması, minarelerde ezan, direklerde bayrak, orduda sancak, çocuklarda nazarlık, gelinlerimizde gerdanlık, ırmaklarda akan su, vücudumuzda kan, ruhumuzda candır. Bugünü, şairlerimiz mısralarında, müzisyenlerimiz namelerinde, ozanlarımız terennümlerinde, ressamlarımız resimlerinde, nakkaşlarımız nakışlarında nakşetmelidirler, ebedileştirmelidirler.

Ben, bu duygularla, kurulacak olan Kastamonu Üniversitesinin tüm Kastamonu halkımıza, tüm Türkiye'ye, tüm insanlığa, ilim camiasına hayırlı olmasını diliyorum.

Ayrıca, üniversitenin bugüne kadar gelmesinde emeği olan tüm geçmiş milletvekili arkadaşlarıma, belediye başkanlarına, il başkanlarına, sivil toplum örgütlerine, emeği geçen herkese, huzurlarınızda ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Başta Başbakanımız olmak üzere hükümetin tüm üyelerine, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan tüm siyasî parti temsilcilerimize, Millî Eğitim Komisyonumuza, Plan ve Bütçe Komisyonumuza, emeği geçen tüm insanlarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyor, Kastamonu Üniversitemizin hayırlı, uğurlu olmasını diliyor; hepinizi sevgilerimle, saygılarımla, hürmetlerimle selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Sıvacıoğlu.

Şahsı adına söz isteyen, Kastamonu Milletvekili Sayın Sinan Özkan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

SİNAN ÖZKAN (Kastamonu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının ek 57 nci maddesi üzerinde şahsım adına söz aldım; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Yıllardan beri Kastamonumuzun hep bir hayali, özlemi vardı; bugün, bu tasarıyla, üniversite kurulan diğer illerin ve inşallah, önümüzdeki dönemde kurulacak diğer illerin de olduğu gibi.

Bunun altyapısı elbette yıllar boyunca hazırlandı. Orada, bizim 4 tane fakültemiz, 4 tane de yüksekokulumuz var. Ben de, orada, bu fakültelerin ve yüksekokulların kurulmasında emeği geçen bütün geçmiş dönem milletvekillerimize, bütün Kastamonulu siyasîlerimize, bürokratlarımıza teşekkür ediyorum.

Şunu da ifade etmeden geçmeyeceğim: Geçmiş yıllarda, her iktidar döneminde, özellikle seçim arifelerinde Kastamonu'ya gelen başbakanlar, millî eğitim bakanları, Kastamonu'nun bu özlemi, bu hasreti dile getirildiği zaman, hep taahhüt ettiler, hep vaat ettiler, hep söz verdiler; ama, bu, bir türlü gerçekleşmedi. Şükürler olsun ki, Kastamonumuzun yıllardan beri hayalini kurduğu bu çok önemli proje, bu kanun tasarısı, bugün sizin değerli oylarınızla yasalaştığı zaman hayata geçmiş olacak.

Ben, değerli milletvekili arkadaşımdan, Cumhuriyet Halk Partisi Kastamonu Milletvekili arkadaşımdan şunu beklerdim: Elbette ki, orada bir altyapı var.  Zaten, olmasaydı, bugün, burada, bunu bu kanun tasarısının kapsamı içinde değerlendirmemiz mümkün olmazdı; ama, yıllardan beri süren bu üniversite özlemini gerçekleştirmek de, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde, 22 nci Dönem Parlamentosuna nasip olmuştur. Bu hakkı da teslim etmesini beklerdim.

Ben, konuşmamı çok fazla uzatmayacağım. Kurulacak olan üniversitenin, ilimize, ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bu üniversitenin kurulmasında katkısı olan, daha doğrusu bu üniversitenin kurulmasını sağlayan, bu zemini hazırlayan, başta Sayın Başbakanımıza, hükümetimizin değerli üyelerine, Millî Eğitim Bakanımıza, Millî Eğitim Komisyonu Başkanı ve üyelerine, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı ve üyelerine ve tüm milletvekillerimize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Tekrar, hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

3 önerge vardır. Önergeleri, geliş sırasına göre okutacağım ve aykırılık derecelerine göre de işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 1 inci maddesine bağlı ek 57 nci maddesinin (c ) fıkrasına "İhsangazi Meslek Yüksekokulu" ibaresinden önce gelmek üzere, "Gazi Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 Faruk Çelik Cahit Can İlyas Arslan

 Bursa Sinop Yozgat

 Muzaffer Külcü Enver Yılmaz

 Çorum Ordu

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesine bağlı ek madde 57'nin (d) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 Mehmet Yıldırım Muharrem İnce Sezai Önder

 Kastamonu Yalova Samsun

 Ferit Mevlüt Aslanoğlu A. İsmet Çanakcı Mustafa Gazalcı

 Malatya Ankara Denizli

  Kâzım Türkmen

  Ordu

"d) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Taşköprü Meslek Yüksekokulu ile Tosya Meslek Yüksekokulundan"

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum; bu önerge en aykırı önerge olduğu için, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 1 inci maddesine eklenen ek madde 57'nin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 Muharrem İnce Sezai Önder Mehmet Yıldırım

 Yalova Samsun Kastamonu

 Kâzım Türkmen Emin Koç

 Ordu Yozgat

Ek Madde 57- Kastamonu'da Kastamonu İstiklal Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;

a) Gazi Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Fen-Edebiyat Fakültesi, Eğitim Fakültesi, Orman Fakültesi ile İnebolu Su Ürünleri Fakültesinden,

b) Gazi Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulu, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu ile Sivil Havacılık Yüksekokulundan,

c) Ankara Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu ile İhsangazi Meslek Yüksekokulundan,

d)Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden

oluşur.

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu önergeye?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet Katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, tabiî, burada, önerge veren Sayın Yıldırım'ın görüşlerini benimsiyoruz. Yalnız, Sayın Millî Eğitim Bakanımız da şu anda burada değil. Bunu, inşallah, rektörlüğümüzü açtıktan sonra, biz, Kastamonulular olarak -aynı zamanda bir eski Kastamonu Milletvekili olarak da konuşuyorum- bu yeni yüksekokulları ve fakülteleri birlikte değerlendiririz; ama, şu aşamada, Hükümet adına bu önergeye katılmadığımı ifade ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Sayın Yıldırım?..

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, Kastamonu, elbette ki, Kastamonu... Kastamonu'nun adını değiştirmek, "Kastamonu" adında bir üniversitenin kurulmasına karşı çıkmak, hiçbir Kastamonulunun haddi değildir, benim de değildir. Biz, Kastamonu'yla iftihar ediyoruz; tarihimizle, kültürümüzle, her şeyimizle iftihar ediyoruz; ancak, bir eksiklik var. Eksik, Erzurum'da Atatürk Üniversitesi, Sivas'ta Cumhuriyet Üniversitesi, İzmir'de Dokuz Eylül Üniversitesi, Samsun'da Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Kastamonu'da İstiklal Üniversitesi… (CHP sıralarından alkışlar) Gerekçesi şudur: Çünkü, eğer “Şu Çılgın Türkler" kitabını okuduysanız…

ENGİN ALTAY (Sinop) - Okumazlar!..

MEHMET YILDIRIM (Devamla) - …okumadıysanız, tavsiye ediyorum, okuyun. Her sayfasını okuduğunuz zaman gözlerinizin yaşardığını ve Kastamonu'nun, yiğit İneboluluların, yiğit Kastamonuluların bir günde 1 500 tane kağnı arabasına silahları nasıl yüklediğini, Kocatepe'ye nasıl ulaştırdıklarını, istiklal mücadelesine nasıl katkı verdiklerini, o kitapta da, tarihî belgelerde de bulabiliriz. İşte, bu üçgenin ortaya çıkması için, cumhuriyet ilkesinin, Atatürk'ün, İnönü'nün, 19 Mayısların ve istiklalin, Kastamonu'yla perçinleştirdiği için, istiklal mücadelesine Kastamonulular ve Kastamonu halkı büyük güç verdiği için, istiklal yoluyla birlikte İnebolu yolunun adı da istiklal yoludur. Sayın Murat Başesgioğlu, zamanında koymuştur bunu, kaynaklarını, ödenekleri ona göre göndermişlerdir, 87'den itibaren, milletvekili olduğu dönemden itibaren onunla bütünleşen bir anlayış içinde, Kastamonu Üniversitesinin adının "istiklal" olmasını önerdim.

Yüce Meclise teşekkür ediyorum, Sayın Başesgioğlu'na teşekkür ediyorum, karşı çıkmamıştır; ama, Millî Eğitim Bakanının önyargısından kurtulamamıştır. Yüce Meclisin takdirine bırakıyorum.

Teşekkürlerimi sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.

Sayın milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesine bağlı ek madde 57'nin (d) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

   Mehmet Yıldırım (Kastamonu) ve arkadaşları

"d) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Mühendislik Ve Mimarlık Fakültesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Taşköprü Meslek Yüksekokulu ile Tosya Meslek Yüksekokulundan"

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, tabiî, Taşköprü, Tosya İlçeleri Kastamonu'nun büyük ilçeleridir, her biri de meslek yüksekokulu veyahut da fakülte kaldırabilecek potansiyele sahiptir; ama, demin ki konuşmamda da ifade ettiğim üzere, şu anda kurulu fakülte ve yüksekokullar tasarıda yer almıştır. Dediğim gibi, inşallah, rektörlüğü kurduktan sonra, hangi ilçelerimizde yeni fakülteler, yeni yüksekokullar kurulacağını birlikte, beraber kararlaştıracağız.

Bu çerçevede, Sayın Yıldırım'a teşekkür etmekle birlikte, önergeye katılmadığımızı ifade ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Yıldırım, gerekçeyi okutayım mı?

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Hayır, ben söz isterim.

BAŞKAN - Buyurun.

REMZİ ÇETİN (Konya) - Geciktiriyorsun üniversitelerin kurulmasını.

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Çok fazla değil…

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; deminden de söyledim, bu süreci otuz yıldır, kırk yıldır devam ettiren arkadaşlarımın katkılarına teşekkür ettim.

Az önce, değerli milletvekili arkadaşım Sinan Özkan "hep söz verdiler; ama, bir türlü gerçekleştirmediler; AK Parti Hükümetine mal oldu" dedi. Evet, doğrudur, öyle olmuştur, Allah size nasip etti; çok teşekkür ediyoruz, teşekkür ettiğimizi söyledik; ama, geçmişi kıskanmaya gerek yok, yiğidi öldüreceksin, hakkını vereceksin.

SİNAN ÖZKAN (Kastamonu) - Öyle bir şey yok!

MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Nurhan Tekinel'in hakkını nasıl vermeyeceğiz; Murat Başesgioğlu'nun, burada dört dönemdir mücadele ederken hakkını nasıl vermeyeceğiz,

FARUK ÇELİK (Bursa) - Ne alakası var ya?!

MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Hadi Dilekçi'nin hakkını nasıl vermeyeceğiz, Refik Arslan'ın hakkını nasıl vermeyeceğiz, Serdar Ağaoğlu'nun hakkını nasıl vermeyeceğiz, Sabri Tığlı'nın hakkını, Sabri Keskin'in hakkını, Sadettin Ağacık'ın hakkını, Hilmi Duran'ın hakkını nasıl vermeyeceğiz.

O zaman yanlış yaparız. Bir zaman bizler de eskiyeceğiz buradan, sen de ben de eskiyeceğim. O zaman yeni gelenler bizim hakkımızı da yerler; o zaman küseriz. Onun için ben kimsenin hakkını yememeye özen gösteriyorum. Çünkü, ben, yiğitler diyarı Kastamonu'dan ve yiğitler diyarı Taşköprü'den geliyorum biliyorsun.

SİNAN ÖZKAN (Kastamonu) - Biz de öyle!

MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Evet.

Değerli milletvekilleri, bakın, bu hükümetin yaptığı iş, yapılan işin çatısına bayrağı dikmek. Teşekkür ediyoruz; ama, gelin, bu yasada Rize'ye gelince yasayı deliyorsunuz, Ordu'ya gelince yasayı deliyorsunuz. Rize'ye tıp fakültesi, karşı çıkmıyorum, doğru yapıyorsunuz; ama, oraya tıp fakültesini ilave ediyorsunuz. Ordu'ya tıp fakültesini ilave ediyorsunuz. Yetmez; iki tane meslek yüksekokulu kurulmasını ilave ediyorsunuz komisyonda. Peki, Kastamonu'ya niye?!.

Sevgili İktidar Partisi milletvekilleri, eliniz sizin armut mu taşlıyor?! Siz, niye bir tane fakülteyi daha ilave ettirmiyorsunuz?! Niye?!. Ordu koyarken, Rize koyarken, orada yasa deliniyor da, Kastamonu'ya gelince, Kırşehir'e gelince, diğer illere gelince yasa niye delinmiyor?! Arkadaşlar, bu anlayışınız adaletli değil. Hakkımızı helal etmeyiz size. Helal etmeyiz… Teşekkür ederiz; ama, alacağımızı alırız, hakkımızı helal etmeyiz; çünkü, mevcudu tescil ediyorsunuz siz. Mevcudu tescil ettiniz, teşekkür ediyoruz. Peki, ilave?!. Taşköprü'ye, Sayın Başesgioğlu, diyor, katılıyor, teşekkür ediyorum, çok zor bir durumda kaldı. Eğer, bu sırada olsaydı, Sayın Başesgioğlu'yla, önergeye, inanıyorum ki, beraber imza atardık. Hiç kuşku duymuyorum; ama, Tosya İlçesine nasıl karşı çıkarız. Taşköprü'de, SEKA fabrikasını özelleştirmeyle nasıl, ne hale düşürdük, ne hale geldi?! Nasıl karşı çıkarız?!. 3 500'ün üzerindeki meslek yüksekokulu öğrencisi, yatay bir geçiş için mühendislik fakültesine nasıl karşı çıkarız?!

Onun için, bu önergemin desteklenmesini istiyorum. Sayın Başesgioğlu'nun şu anda hükümet sırasında ne kadar zor durumda kaldığını biliyorum. Esnek bir cevap verdiği için de, Kastamonululara karşı gelmediği için de, arkadaşlarım gibi düşünmediği için de kendisine teşekkür ediyorum. Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.

Sayın milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 1 inci maddesine bağlı ek 57 nci maddenin (c) fıkrasına "İhsangazi Meslek Yüksekokulu" ibaresinden önce gelmek üzere "Gazi Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

  Faruk Çelik (Bursa) ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz; bu teknik bir düzenleme Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

İhsangazi Meslek Yüksekokulu halen Gazi Üniversitesine bağlı olarak faaliyette bulunmaktadır. Bu nedenle, uygulamada tereddütlere yol açmamak amacıyla söz konusu değişiklik önerilmiştir.

BAŞKAN - Zannediyorum ki teknik bir düzeltme.

Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Ek maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.46

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.56

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 46 ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

1039 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün; Aksaray Milletvekili Ahmet Yaşar ve 3 milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım ve 65 milletvekilinin; Uşak Milletvekilleri Alim Tunç, Ahmet Çağlayan ve Osman Coşkunoğlu'nun; Ordu Milletvekilleri Kazım Türkmen ve İdris Sami Tandoğdu ile 94 milletvekilinin; Giresun Milletvekili Mehmet Işık ile 28 milletvekilinin; Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın; Yozgat Milletvekilleri Mehmet Çiçek, Bekir Bozdağ, Mehmet Erdemir ve Mehmet Yaşar Öztürk ile 84 milletvekilinin; Adıyaman Milletvekili Şevket Gürsoy ve 15 milletvekilinin; Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in; Burdur Milletvekilleri Bayram Özçelik ile Mehmet Alp'in; Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın; Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu ile 8 milletvekilinin; Ordu Milletvekili Hamit Taşçı ile 19 milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın; Amasya Milletvekilleri Akif Gülle ile Hamza Albayrak'ın; Tekirdağ Milletvekilleri Tevfik Ziyaeddin Akbulut ile Ahmet Kambur'un; Kırşehir Milletvekili Hacı Turan'ın; Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir ile 14 milletvekilinin; Erzincan Milletvekilleri Tevhit Karakaya ile Talip Kaban'ın; Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ve Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın; Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ile 3 milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç ile Kastamonu Milletvekilleri Musa Sıvacıoğlu, Hakkı Köylü ve Sinan Özkan'ın; Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan ile Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın; Düzce Milletvekilleri Metin Kaşıkoğlu, Fahri Çakır ve Yaşar Yakış'ın; Çorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu'nun; benzer mahiyetteki Kanun teklifleri ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1146, 2/5, 2/10, 2/20, 2/43, 2/66, 2/82, 2/115, 2/164, 2/372, 2/398, 2/410, 2/438, 2/523, 2/531, 2/535, 2/537, 2/541, 2/547, 2/571, 2/533, 2/347, 2/534, 2/542, 2/567, 2/568, 2/609) (S. Sayısı: 1039) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 1 inci maddesine bağlı ek madde 58'i okutuyorum:

Düzce Üniversitesi

EK MADDE 58.- Düzce'de Düzce Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;

a) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Fen-Edebiyat Fakültesi ile Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Orman Fakültesi, Teknik Eğitim Fakültesi ve Tıp Fakültesinden,

b) Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulu ile Akçakoca Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulundan,

c) Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu ile Akçakoca Meslek Yüksekokulundan,

d) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü, Fen Bilimleri Enstitüsü ile Sağlık Bilimleri Enstitüsünden,

oluşur.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Osmaniye Milletvekili Sayın Necati Uzdil; buyurun (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan 15 ilde üniversite kurulması hakkındaki 1039 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesine bağlı 58 inci ek madde hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım; sizleri saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, üniversite açılmasına, bilim ateşlerinin yakılmasına kimse karşı çıkamaz, çıkmaz. Biz de, üniversite açılan 15 ilimize ve ülkemize açılan bu üniversitelerin hayırlı olmasını diliyor, illerimizi kutluyoruz. Ayrıca, Düzce İlinde açılacak üniversiteyle ilgili maddede söz aldığım için Düzceli yurttaşlarımızı da özellikle kutluyorum.

Değerli arkadaşlarım, ancak, bazı konulara da dikkat çekmek istiyorum. Açalım… Açalım da, biraz da gerçekçi davranalım, gerekli altyapıyı hazırlayalım da açalım. Üniversite formasyonu verebilmek için, ortamları biraz da belirleyelim, ona göre açalım. Hele hele üniversite açarken, bilim yuvaları oluştururken hiç siyasî davranmamamız gerekir.

Değerli arkadaşlarım, yeni üniversite açılacak yerler nasıl belirlendi? Olması gereken mi yapıldı, yoksa, işin içine, seçimlerde kullanılan oy oranları, kişilerin hatırları mı girdi?

Değerli arkadaşlarım, size, daha önce verdiğim yazılı bir soru önergesi ve Millî Eğitim Bakanımızın verdiği cevabı özetleyerek okumak istiyorum. Soru önergesini 26.4.2005 tarihinde verdim. Kısaca okumak istiyorum:

İnsan, bir meslek için eğitirken, aynı zamanda, toplumsallaşmasını, kültürel anlamda gelişmesini, yaşama karşı bir bakış açısı kazanmasını sağlayan, kısaca, bireyin kişiliğini ve kimliğini yapılandırma ve yaşama hazırlama yönünde de görevleri olan bir kurumdur. Bu bağlamda, 10 yeni üniversite kurulması için belirlenen kriterlere "bir, merkez ilçe nüfusu 200 000'den az olmamalı; iki, halihazırdaki kampus alanı 500 dekardan az olmamalı" koşullarını da eklemeyi düşünüyor musunuz diye sordum. Aldığım cevabı özetlemek istiyorum, zaman kaybetmemek için. Çok kısaca okumak istiyorum:

Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında, yeni üniversitelerin kurulması konusunda, Yeni üniversite ve bağlı birimlerin objektif kriterlere ve geniş tabanlı bir karar alma sürecine bağlı olarak kurulması için, gerekli yasal düzenleme yapılacaktır.

Diğer taraftan, Bakanlığımızca, şeffaflığa büyük önem verilmekte olup, sürdürülmekte olan çalışmalar, gerçekleştirilecek faaliyetler paylaşacak düzeye geldiğinde kamu bilgilendirilecektir diyor arkadaşlarım. Sorduğum soru açık, verilen cevap ortada. Bu sorulara verilen cevabı, allahaşkına, soruların cevabı olarak kabul edebilir miyiz?! Saydam mı soruya verilen cevap, net mi, açık mı?! Ben ne soruyorum, ne cevap alıyorum. Açıkçası, bir Millî Eğitim Bakanımızın böyle bir cevap vereceğine inanmıyorum; o nedenle de, diyorum ki, bu soru önergesine verilen cevap okunmadan imzalanmıştır diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, size Osmaniye'den bahsetmek istiyorum biraz. Osmaniye, 1996 yılında il olmuştur. İl nüfusu, 2000 yılı sayımında 458 782'dir. Nüfus büyüklüğü açısından Türkiye'nin 30 uncu ilidir. Osmaniye'ye yüksekokul 1976 yılında kurulmuştur. Merkez İlçeye bağlı, 2 kilometre uzaklıkta, Fakuşağı Köyünde 550 dekar bağımsız kampus alanı vardır. 20 000 metrekare kapalı alanda eğitim mekânları, atölyeler, laboratuvarlar ve idarî binalar vardır. Laboratuvar ve atölyeleri, YÖK, Dünya Bankası, Endüstriyel Eğitim Projesi kapsamında, çağdaş bir şekilde donatılmıştır. Kredi ve Yurtlar Kurumuna ait 1 000 kişilik yurdumuz, kampusa 200 metre mesafede, faal haldedir.

Değerli arkadaşlarım, hatırlatayım, Osmaniye, Çukurova'nın bir ucunda Akdeniz Bölgesi ile Güneydoğu Anadolu'nun, GAP'ın kapısıdır; karayolu kapısıdır, demiryolu kapısıdır, denize açılan kapısıdır. Osmaniye İskenderun Körfezine 22 kilometre mesafede. İskenderun Demir-Çelik, Kerkük-BOTAŞ, Bakü-Ceyhan boru hatları, Yumurtalık Serbest Bölgesi ve Osmaniye Organize Sanayi Bölgesi, Körfezi sarmaktadır. Kahramanmaraş, Gaziantep, Kilis, Hatay, Adana, Mersin gibi komşularımız etkileşim alanlarımızdır. İklimimiz Akdeniz iklimidir. Çocuklarını Osmaniye'de okutacak aileler, hem psikolojik hem ekonomik açıdan rahat ederler; çünkü, Osmaniye'de yaşamak, hem kolay hem ucuzdur.

Değerli arkadaşlarım, yazık değil mi hemşerilerime, yazık değil mi benim milletvekili arkadaşlarıma?! Burada göremiyorum AKP'li 3 milletvekilini, Osmaniyeli arkadaşlarımı.

MURAT YILDIRIM (Çorum) - Buradalar.

NECATİ UZDİL (Devamla) - Yoklar salonda; çünkü, yüreklerine gömdüler huzursuzluklarını. Yazık etmediniz mi onlara?!

MURAT YILDIRIM (Çorum) - Biz varız.

NECATİ UZDİL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, il nüfusu 315 000, merkez ilçe nüfusu 159 000, merkez ilçedeki köyler çıktıktan sonra, nüfus 56 000; iklim kar, kış, boran. Bu yerin adı Düzce. İl nüfusu 365 000, merkez ilçe nüfusu 127 000; iklim yağmur, yaş. Bu yerin adı Rize. Merkez ilçenin merkez nüfusu da 78 000. İl nüfusu 460 000, merkez ilçe nüfusu 208 000; Akdeniz iklimi, paltosuz kış geçer, sobasız kış geçer; buranın adı da Osmaniye sevgili arkadaşlarım.

Peki, şimdi, biz, 4 milletvekili olarak, Osmaniye milletvekilleri olarak, AKP'siyle CHP'siyle ne diyeceğiz hemşerilerimize?.. Bize bu konuda kim cevap verecek sevgili arkadaşlarım?..

Değerli arkadaşlarım, şunu kesinlikle unutmamamız lazım; kendi arkadaşlarınızı sıkıntıya soktunuz. Dikkat edin, 4 milletvekili; 3 tanesi AKP'li. Kriter; kriterler ortada. Gönlünüze göre kriter koyarsanız, yazık edersiniz, haksızlık edersiniz, Osmaniye'ye de haksızlık yapmışsınızdır arkadaşlarım. Ama, ne yaparsanız yapın, hayallerimizi elimizden alamayacaksınız; Osmaniye'de de üniversite açılacak; ayrıca, Osmaniye, liman şehri olacak sevgili arkadaşlarım.

Değerli arkadaşlarım, zamanımı geçmemek için, Sayın Başkanımızı sıkıntıya sokmamak için sözlerimin son cümlelerini söylemek istiyorum. Bundan sonra ne olacak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapandı)

NECATİ UZDİL (Devamla)- Hayallerimizi ertelemeyeceğiz arkadaşlar, hayallerimizi gerçekleştirmek için bekleyeceğiz. 2006'da seçim olacak. Vatandaş, Osmaniye'de ve tüm yurtta AKP'yi sandığa gömerek hesap soracak. Osmaniyeli olarak bundan emin olabilirsiniz. Türkiye olarak da böyle olacağına inanıyorum. (AKP sıralarından "hayal görüyorsun" sesi)

Bu duygularla, sizlerin ve yurttaşların yeni yıllarını ve kurban bayramlarını kutlar, güzellikler dilerim.

Arkadaşıma da cevap vereyim; hayaller gerçeklerin anasıdır. Hayal etmediğiniz hiçbir şeye ulaşamazsınız; öğreneceksin, yaşın küçük.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri; alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Uzdil.

Anavatan Partisi Grubu adına, Iğdır Milletvekili Sayın Dursun Akdemir; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Düzce üzerine kanun teklifi vermiştim, ikinci kez, yine, o nedenle huzurlarınızdayım; hepinizi ve Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifim, yani, Düzce'de Düzce Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulması hakkında 10.11.2004 tarihinde verdiğim kanun teklifim üzerine konuşuyorum.

Değerli arkadaşlar, Düzce, iki metropol arasında, Türkiye'nin batısında ve rahmetli Özal'ın gerçekleştirdiği, Avrupa'yla yarışacak otoban kenarında bulunan şirin bir ilimizdir. Bu nedenle, Sayın Turgut Özal'ı rahmetle ve Türk Milleti olarak minnetle anılmasını buradan seslenmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, Marmara depreminden hüzünlü çıktı Düzce; ama, yörenin özelliği itibariyle zengin kültürel mirası, verimli arazileri, ormanları ve tabiatıyla yöresinde güzel bir il. Bu nedenle, modern teknolojinin hızla gelişmeye müsait olduğu Düzce, aynı zamanda, sanayileşmeye de çok meyyal bir kent. Ayrıca, yeni çıkarılan İstihdamı Teşvik Yasasında da en çok ilgi gören illerden biri. Bu nedenle, Düzce'de bir üniversite kurulması zorunluluk halini almıştı.

Yine -rahmetle anmak istiyorum- Bolu ve Düzce'de yüksekokul ve üniversite fakültelerinin kurulması için önemli yatırımlar yapan rahmetli İzzet Baysal'ı da buradan anmak önemli bir görev diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, 3 fakülte, 4 yüksekokulu ve 1 enstitü kurulu olan Düzce'de, İzzet Baysal Üniversitesine bağlı ayrıca 1 tıp fakültesi, önemli bir sağlık ihtiyacını karşılayan bir kurum. Burada, bu üniversiteye, İzzet Baysal Üniversitesine bağlı Düzce fakültelerinde 5 000'e yakın öğrenci var. Altyapısı hemen hemen tamamlanmış; 24 profesör, 10 doçent, 92 yardımcı doçent ve 69 öğretim görevlisiyle, bir üniversitenin ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde sayıya ulaşmış. Bu nedenle, Düzce, üniversiteyi hak etti ve kurulmasına destek veren herkese Türk Milleti adına ve Düzceliler adına, bir Iğdır Milletvekili olarak buradan teşekkür etmek istiyorum.

Ancak, bir sitemimi de bu kürsüden etmeden inmek istemiyorum; çünkü, bu iki üniversite kanun teklifini verirken, Kırşehir ve Düzce'ye; ayrıca, Iğdır için de, Iğdır'a bir Iğdır üniversitesi kurulması kanun teklifini vermiştim; maalesef, komisyonlardan geri çevrildi, bu 15 üniversitenin içinde yok.

Fakat, Iğdır'dan, izniniz olursa, kısaca bahsetmek istiyorum bu nedenle. Iğdır, Türkiye'nin doğusunda, doğunun en uç köşesinde, Türkiye'nin bekçisi bir ildir. Ermenistan, Azerbaycan, İran'la komşu olan, üç devletle komşu olan bir ildir. Mikroklima iklimi nedeniyle, verimli tarım arazileri nedeniyle, sanayi ve hayvancılıkta da doğu illeri arasında önde gelen ve hatırı sayılan bir ilimizdir. Ayrıca -Azerbaycan'ı dedim- muhtar cumhuriyet olan Nahcivan, bizim Iğdır İlimizle sınırdır. Kültürel özellikleri ve dinî inançları bakımıyla Iğdır'dan hiç farkı olmayan Nahcivan ile Iğdır arasında, sınır, hemen hemen yok denecek kadar girift ilişkilerimiz, kültürel, sosyal ve ekonomik yönden bağlarımız var.

Bu nedenle, hükümet yetkililerine buradan seslenmek istiyorum: Iğdır üniversitesinin kurulması konusunda ek bir önerge verdim Sayın Başkanım.

Bu görüşmelerimizin sonunda önergem okunacak; ama, okunmadan önce, bu konunun dikkate alınıp değerlendirilmesi nedeniyle, Iğdır'ı buradan seslendirmek istiyorum.

Gerekçe "Iğdır'da altyapı tamam değildir" diye… Eğer siz bir yerden başlamazsanız, altyapı hiçbir yerde tamam olmaz.

Iğdır'ın coğrafî özellikleri ve coğrafî konumu, jeopolitik yapısı ve sosyokültürel yapısı itibariyle, Iğdır'da bir üniversite kurulması, Türkiye'nin doğudan modern dünyaya açılan bir kapısı olacak diye düşünüyorum; çünkü, yakında, muhtemelen, Ermenistan'la oluşacak bir barış.. Temennidir bu. Ermenistan, Azerbaycan üzerindeki haklarından, Karabağ üzerindeki işgalinden vazgeçmediği sürece ve Türkiye'den bazı konularda iddialarından vazgeçmediği sürece muhtemel değildir; ama, öyle temenni ediyorum ki, Ermenistan da aklını başına toplar, bu iddialarından vazgeçer ve anlaşma masasına oturur. Dolayısıyla, doğuda bir barış ortamı Iğdır sınırından kurulmuş olur ve dünyaya buradan güzel mesajlar verilir.

Böyle bir ortamda, Azerbaycan Nahcivan Muhtar Cumhuriyeti, İran'la olan sınır komşuluğu ve ayrıca, Ermenistan'da muhtemel olan bu iyi ilişkilerde Iğdır'da kurulacak olan üniversite, buranın bir kültür merkezi olarak dünyaya ışık tutması açısından önemlidir.

Keza, ikinci bir gerekçe olarak, Ağrı Dağı, Iğdır'ın, hemen ovanın dibinden yükselmekte ve üçte 2'si Iğdır İli sınırları içerisindedir.

Geçenlerde bu Yüce Meclisten yasalaşarak çıkan Askerî Yasak Bölge Yasasıyla ilgili olarak yapılacak uygulamalarda Iğdır'ın doğa sporları ve kış turizmi merkezi olarak Ağrı Dağının, değerlendirilmesi mümkün.

Ayrıca, tarihin en önemli eski yerleşkelerinden birisi olan Sürmeli Çukuru -ki, Sürmeli Kenti, tarihî kent vardır- tarihî özellikleri ve Ağrı Dağının inanç turizmi açısından önemi; ki, hemen hemen bütün dinlerde Ağrı Dağı kutsal olarak biliniyor ve Nuh'un tufanından sonra insanoğlunun ikinci kez dünyaya yayılışı olarak bilinen bir ovadır Iğdır Ovası Dolayısıyla, bu özellikleri itibariyle bilinen Iğdır'a bu hükümet tarafından bir üniversite az görülmemeliydi diye düşünüyorum. Altyapısı, şimdi kararı alınırsa, daha kolay tamamlanacak. Rektörünü atadınız mı, rektörü kuruluş çalışmalarına başlayacak. 5 250 metrekare, Iğdır'a 15 kilometre mesafede, istimlak edilmiş vaziyettedir üniversite adına. Bir yüksekokulu var, 800 öğrencisiyle öncülük edecek durumdadır.

Ayrıca, Iğdır'a ziraat fakültesi kurulması konusunda Kafkas Üniversitesinin Senatosu karar aldı, YÖK olumlu karşıladı, Millî Eğitim Bakanlığı olumlu karşıladı. Sayın Bakanımız buradalar. Kendileri çok iyi biliyorlar. Kendisiyle birlikte Iğdır'ı ziyaret ettiğimizde Iğdır'ın mümbit topraklarını gördü ve oranın özelliğini çok iyi biliyor. O nedenle, bir ziraat fakültesi kurulmasına kendileri söz vermişti.

Ayrıca, Başbakanımız da, Iğdır'dan gelen vali, belediye başkanı, işadamları, sivil toplum örgütleriyle birlikte ben de görüştüğümde "hocam, ziraat fakültesini Iğdır'a söz veriyoruz; ama, üniversite kurulmasının şartları var" dedi.

Ben, buradan tekrar ısrar ediyorum; şartlarını eski kurallara göre değil, yeni kurallar koyarak artık üniversite kurmak durumundayız; çünkü, mevcut durumda, Türkiye'de 76 üniversite var. 76 üniversite Türkiye'nin ihtiyacını karşılayacak durumda değil. Üniversitelere, önceden kadroları verilerek, yöneticileri tespit edilerek, fizikî mekânları planlanarak, fizikî mekânları daha sonra belli bir süre içinde tamamlanmak üzere eğer karar çıkarılırsa, üniversiteler, eskisinden daha bilimsel ve hesaplı kitaplı bir şekilde kurulmuş olur ve gelişmemize öncülük etmiş olurlar.

Bu nedenle, Düzce vesilesiyle Iğdır'ı vesile saydığım için kusuruma bakmayınız. Gerçekten bir ihtiyaç olduğunu, tekrar, buradan, Komisyon Başkanına, Sayın Bakanımıza ve Meclis Başkanımıza arz etmek istiyorum.

Yüce Türk Milletine, Iğdırlılara ve Düzcelilere buradan selam ve saygı göndermek istiyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Akdemir.

Madde üzerinde şahısları adına söz isteği var.

Düzce Milletvekili Sayın Fahri Çakır.

Buyurun Sayın Çakır. (AK Parti sıralarından alkışlar)

FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı kanunun ek 58 inci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün, bu kürsüden, biliyorum ki, en makbul konuşma, en kısa olan konuşma olacak. O nedenle, benden önce, Düzce'den övgüyle söz eden değerli sözcülere huzurlarınızda bir kere daha teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, Düzce Üniversitesi, bildiğiniz gibi, Abant İzzet Baysal Üniversitesine bağlı 4 yüksekokul ve 3 fakülteden ibaret, yaklaşık 4 500 - 5 000 civarında öğrencisi, 363 personeliyle, akademik personeliyle birlikte, bölgesinde, gerçekten eğitim camiasına hizmet veren kurumlar manzumesiydi. Bugün, inşallah, hak yerini buluyor ve Düzce üniversitesi, sayenizde ve vereceğiniz oylarla, inşallah, gerçekleşecek ve dolayısıyla, bölgesine ciddî anlamda hizmet verecek.

Ben, o nedenle, emeği geçen herkese, başta 59 uncu cumhuriyet hükümeti olmak üzere Sayın Başbakanımıza, Değerli Millî Eğitim Bakanımız ve değerli komisyon üyelerine, inşallah oylarıyla destekleyecek siz değerli iktidar ve muhalefet milletvekillerine bir kere daha teşekkür ediyor; Düzce Üniversitemizin, ekranları başında şu anda bizleri izleyen Düzcelilere, ülkemize, milletimize ve eğitim camiasına hayırlı olması temennisiyle Yüce Heyetinizi tekraren saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çakır.

Düzce Milletvekili Sayın Metin Kaşıkoğlu.

Buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının ek 58 inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, sizleri saygıyla selamlıyorum.

Ankara ve İstanbul gibi iki metropol kentin arasında ve eşit uzaklıkta, ülkemizin her noktasından kolayca ulaşılabilecek bir kavşak noktasında, 7 ilçesi, 3 beldesi, 305 köyüyle ve 325 000 nüfusuyla hızla gelişmekte ve kalkınmakta olan, birçok medeniyetin izlerine rastlayabildiğimiz, çok zengin bir kültürel mirasa sahip, değişik etnik ve kültürel kimliklerin huzur ve barış içerisinde bir arada yaşayabildiği, ülkemizde konuşulan her dilin ve lehçenin konuşulabildiği, yeşilin her tonunun bulunabildiği, birinci sınıf tarım alanlarına sahip, tarihî ve turistik birçok alanı bulunan, gölleri ve şelaleleriyle görenleri cezbeden, Karadeniz'e Akçakoca İlçesiyle açılan kapısı sayesinde eşsiz kumsallarıyla ziyaretçilerini ağırlayan şirin ve genç bir ilimizdir Düzce.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; halen Düzce İlimizde, Abant İzzet Baysal Üniversitesine bağlı olarak birisi Tıp fakültesi, diğeri Orman Fakültesi ve diğeri de Teknik Eğitim Fakültesi olmak üzere 3 fakültesi, 2 yüksekokulu ve 2 meslek yüksekokulu bulunmaktadır. Öğretim elemanı sayısı, yurt ve barınma imkânları bakımından ilimiz son derece iyi bir durumda bulunmaktadır. Halen Düzce'de bulunan bu okullarımızda 5 000'e yakın üniversite öğrencimiz eğitim görmektedir. Üniversitenin kurulması ve gelişmesi, ilimizin ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasına, doğal çevre tahrip edilmeden planlı ve sağlıklı bir sanayileşmeye ve tarımsal kalkınmanın bir arada gerçekleşmesine, yeniden inşaına başlanan Düzce'nin modern bir kent haline gelmesine önemli katkı sağlayacaktır.

Tüm bu özellikleriyle dikkati çeken ilimizde de bir üniversite kurulması, görüşülmekte olan bu tasarının ek 58 inci maddesiyle öngörülmektedir. İlimizin kalkınması ve gelişmesi adına önemsediğimiz ve yıllardır hayalini kurduğumuz Düzce Üniversitesini bizlere hediye eden başta Sayın Başbakanımıza, Sayın Millî Eğitim Bakanımıza ve hükümet üyelerimize, tasarının kanunlaşmasını sağlayan iktidarı ve muhalefetiyle tüm Genel Kurulumuza, bu işin bu noktaya gelmesinde az veya daha çok isimsiz tüm kahramanlara teşekkürü bir borç biliyor ve emeklerinden ötürü tüm Düzce halkı adına şükranlarımı sunuyorum.

Bugün, Düzce için çok önemli, tarihî bir gündür. Hükümetimiz üniversitemizi kurmuş ve bir fidan olarak biz Düzcelilere teslim etmiştir. Fidana bakmak, büyütmek ve gelişimini sağlamak, artık, biz Düzcelilerin görevidir.

Sözlerime son vermeden, yeni kurulacak 15 yeni üniversitemizin ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyor, siz değerli Genel Kurul üyelerini, sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaşıkoğlu.

Sayın milletvekilleri, ek madde 58'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Ek madde 59'u okutuyorum:

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi

EK MADDE 59.- Burdur'da Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;

a) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Fen-Edebiyat Fakültesi, Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Veteriner Fakültesi ile Süleyman Demirel Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Eğitim Fakültesinden,

b) Süleyman Demirel Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulundan,

c) Süleyman Demirel Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu Bucak Hikmet Tolunay Meslek Yüksekokulu, Bucak Emin Gülmez Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Gölhisar Meslek Yüksekokulu ile Ağlasun Meslek Yüksekokulundan,

d) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü,  Fen Bilimleri Enstitüsü ile Sağlık Bilimleri Enstitüsünden, oluşur.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Burdur Milletvekili Sayın Ramazan Kerim Özkan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü maddesiyle ilgili olarak görüşlerimi bildirmek amacıyla söz almış bulunmaktayım; Yüce Meclisi ve Burdurlu hemşerilerimi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yasama döneminin başlangıcında Burdur milletvekilleri olarak vermiş olduğumuz yasa teklifinin Meclis gündemine alınmış olması ve 15 yeni üniversite kurulması ile ilimizde Mehmet Âkif Ersoy Üniversitesinin kurulmasının sevinç ve mutluluğunu yaşıyoruz. Bir bayram çocuğu kadar sevinçliyiz. Bu vesileyle, İstiklal Marşımızın yazarı, değerli şair Mehmet Âkif Ersoy'un isminin ilimizde bir üniversiteyle anılmasının da gururunu yaşamakta olduğumuzu belirtmek isterim. Ancak, vatan şairi Mehmet Âkif Ersoy, Türkiye'nin ortak değeridir, ortak Türk büyüğüdür. Burada bir önergeyle üniversitemizin başına Burdur isminin gelmesini istiyoruz ve adının Burdur Mehmet Âkif Ersoy Üniversitesi olmasını istiyoruz. Bu ortak malı, çünkü, bütün ülke sahiplenmek isteyecek.

Bu konuda bugüne kadar uğraş veren valilerimize, bürokrasimize, sivil toplum örgütlerimizin başkan ve üyelerine, pembesini gülümüzden, mavisini gölümüzden alan tüm Burdurlu hemşerilerime 19 uncu Dönem milletvekillerimiz Mustafa Çiloğlu'na, Ahmet Sayın'a, rahmetli Ahmet Şeref Erdem'e; 20 nci Dönem milletvekillerimiz, yine, Mustafa Çiloğlu, Yusuf Ekinci ve Kâzım Üstüner'e; 21 inci Dönem milletvekillerimiz Sayın Mustafa Örs'e -kendisini burada görüyorum, hoş geldiniz- Hasan Macit'e ve Süleyman Coşkuner'e; belediye başkanlarımız Nurhan Çiftçibaşı'na, Çetin Bozcu'ya, rahmetli Armağan İlci'ye, Ahmet Necdet İlgün'e ve şu andaki Başkanımız Sabahattin Akkaya'ya teşekkürlerimi sunuyorum.

22 nci Dönem Burdur'un 3 milletvekili Mehmet Alp, Bayram Özçelik ve Ramazan Kerim Özkan olarak verdiğimiz kanun teklifinin bugün gündeme alınmasından ayrıca mutluluk duyuyoruz.

Bilindiği gibi 1873 yılında İstanbul'da doğan Mehmet Âkif Ersoy veteriner hekimdir; ilk sivil veteriner okulunu birincilikle bitirmiş daha sonra görev aldığı Ziraat Nezaretinin veterinerlik şubesinde görev yeri İstanbul olmasına rağmen Rumeli'den Arabistan'a kadar olan çok geniş bir alanda ve güç şartlarda başarıyla görev yapmıştır.

Meslektaşım olan Mehmet Âkif Ersoy, mesleğine olan sevgisini bir şiirinde şu şekilde ifade etmektedir: "Çünkü, bir tecrübe etsen senin aklın da yatar/bize insan hekiminden daha lazım baytar."

Burdur milletvekili olmasına rağmen günlük değişken politikaların daima dışında kalmış, siyasî çekişmelerden ve dedikodulardan nefret etmiştir Mehmet Âkif Ersoy.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; coğrafî konumu itibariyle ülkemizin en önemli güzergâhlarından biri üzerinde olan; ancak, bu avantajını henüz değerlendiremeyen Burdur İlimiz, bugünkü yapısı itibariyle geçimini büyük çoğunlukla tarım ve hayvancılıkla sağlamaktadır. İlimiz bir zamanlar Akdeniz Bölgesinin önemli bir kısmının et ve özellikle de süt ihtiyacını karşılayan bir hayvansal ürünler deposu olmasına karşılık, uygulanan yanlış tarım ve hayvancılık politikalarıyla, bugün üretmesine rağmen güçlükle ayakta duran bir il konumundadır; ayrıca, Burdur ekolojik tarıma en yakın illerden biridir. Kültür bitkilerinin tamamı, pamuk hariç, haşhaş, anason, tütün, pancar, kendir, susam, havuç, yaş meyve ve sebze çok miktarda üretilmektedir; ancak, uygulanan, IMF'nin üretime koyduğu kotalardan dolayı Burdurumuz şu anda mustariptir. Halıcılık ve gülcülük bir zamanlar en önde gelen gelir kaynağıydı bugün bu sektör de devlet desteği görmediği için bitme konumuna gelmiştir hele halıcılıkta çalışanlara tam sigorta zorunluluğu getirilince, halıcı esnafı, işçi çalıştıramaz konuma gelmiştir.

Diğer taraftan, ilimizde üretilen, yeraltı zenginliklerimizden, kömür, manganez, krom, kalker ve mermer, ilimizde üretilmekte olup, hammadde olarak başka illere gönderilmektedir.

Ayrıca, dünya kenti ve ayrıca turizmin başkenti Antalya, Burdur'a en yakın ildir. Antalya'da, yüzlerce 5 yıldızlı otel binlerce pansiyon ve turistik tesis vardır. Her yıl, milyonlarca yerli ve yabancı turist Antalya'ya gelir. Bunların beslenme ihtiyaçlarının en natürel, en doğal, en taze karşılanacağı il, Burdur İlidir.

Tüm bunlara karşılık, Burdur İlimizin kalkınmada öncelikli yöreler kapsamına alınmamış olması, bizleri üzmektedir. Neyse ki, yeni kurulacak üniversiteler arasında Burdur Mehmet Âkif Ersoy Üniversitesinin bulunması, bizlere bir anlamda teselli olmuştur. Bu üniversitemizin, Burdur İlimize, ülkemize, öğrencilerimize ve milli eğitimimize hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.

Burdur Mehmet Âkif Ersoy Üniversitesi, fen ve edebiyat fakültesi, veteriner fakültesi, eğitim fakültesi ile 1 adet sağlık yüksekokulu ve 7 adet meslek yüksekokulundan oluşmaktadır. Bu okullarda, 11 Kasım 2005 tarihi itibariyle 58 öğretim üyesi, 129 öğretim görevlisi, 10 okutman, 92 idarî personel hizmet vermekte ve 11 112 öğrenci öğretim görmektedir. Umarım, ileriki yıllarda, üniversitemiz bünyesinde, ilimizin ihtiyacı olan fakülte ve yüksekokulların sayıları artar. Örneğin, ilimizde, halıcılık ve elsanatları oldukça gelişmiştir. Bu konuda, bir yüksekokul teşekkül ettirilebilir. Yine, maden işleme konusunda bir yüksekokul kurulabilir; ayrıca, ilimizin okul arazisi konusunda da herhangi bir sıkıntı bulunmamaktadır. Bu, sanırım, üniversite bünyemize eklenecek yeni fakülte ve yüksekokullar açısından bir avantaj teşkil eder ve üniversitemiz, yakın bir gelecekte, ülkenin sayılı üniversiteleri arasına girer. Burdur Mehmet Âkif Ersoy Üniversitesi öğrencilerinin, bunu, en yakın zamanda gerçekleştireceğine olan inancım tamdır. Burdur'a, Burdurluya olan imancım tamdır.

Üniversitemiz değerli öğretim kadrolarının ve öğrencilerinin tüm sorunlarında, her zaman yanlarında olacağımın da ayrıca bilinmesini isterim.

İlimiz, yıllardan beri paralı askerlerimize en iyi şekilde ev sahipliği yapmış ve misafirperverliğini göstermiştir.

Ayrıca, bugüne kadar ilimize diğer illerden gelen öğrencilerimizin yurt, ev ve diğer sosyal ihtiyaçları en iyi şekilde karşılanmaktadır.

Ayrıca, Burdur, kayıtlara geçen adlî vakaların en az yaşandığı, huzur ve güvenliğin en iyi olduğu iller arasındadır.

Bu nedenlerle, ilimizde ağırlayacağımız değerli akademik ve idarî personelimizin ve ayrıca öğrencilerimizin, bu anlamda şanslı olduklarını da ayrıca belirtmek isterim. Kendilerine şimdiden iyi çalışmalar ve üstün başarılar dilerim.

Ayrıca, bugüne kadar elimizde bu değerli üniversitenin kurulması konusunda gösterdikleri üstün gayretlerden dolayı, başta Sayın Valimiz Can Direkçi olmak üzere, sayın dekanlarımıza, mevcut tüm öğretim elemanlarımıza, hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan değerli daire müdürlerimize ve en önemlisi, bu üniversitemizin ilimize kazandırılmasına yıllardan beri bizleri teşvik eden, arazilerini tahsis eden ve bu işe yüreklerini koyan değerli Burdurlu hemşerilerime, sivil toplum örgütlerine şükranlarımı sunarım.

Bugüne kadar, Burdur İlini bağrına basan Süleyman Demirel Üniversitesi Rektörlüğüne, akademik kadrosuna ve çalışanlarına, aynı şekilde Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğüne, akademik kadrosuna ve çalışanlarına teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunarım.

Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk şöyle diyor: "Çalışmadan, yorulmadan rahat yaşamak isteyen toplumlar, önce hassasiyetlerini, daha sonra istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar."

Benim Burdurlum çalışıyor, üretiyor, yoruluyor. Bu şekilde devam ettiği sürece, ne istiklalinde ne istikbalinde sorun olmayacaktır; tek yürek ve tek ses olmaya devam edecektir.

Bu vesileyle, bu yasa teklifini desteklediğimizi belirtiyor; yeni yılın ve yaklaşan kurban bayramının ülkemize huzur, mutluluk ve esenlikler getirmesi dileklerimle, yeni yılda yolsuzlukların ve yoksullukların olmadığı, laik ve demokratik bir Türkiye temennisiyle Yüce Meclise saygılarımı sunuyor; tüm milletvekillerine katkılarından dolayı, Burdurlu hemşerilerim adına, teşekkürlerimi sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özkan.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Bir tek Başbakana söylemedin.

ASIM AYKAN (Trabzon) - Başbakana tam söyle, tam!

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) - Sayın Başkanım, müsaade ederseniz teşekkür edeceğim.

BAŞKAN - Peki, buyurun.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu konuda katkı koyan Sayın Başbakanımıza, Millî Eğitim Komisyonuna, Plan ve Bütçe Komisyonuna, milletvekili arkadaşlarıma ve sizlere, Burdurlular adına tekrar teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özkan.

Şimdi, AK Parti Grubu adına, Burdur Milletvekili Sayın Bayram Özçelik; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK Parti Grubu adına, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Göller, güller, gönüller diyarı Burdurumuza Mehmet Âkif Ersoy ismiyle yakışır bir üniversitenin kurulmasının mutluluğunu yaşıyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar) Gerçekten çok heyecanlıyız; bu heyecanımı kürsüden daha iyi izlemiş oldum. Özellikle daha önceki yıllarda bu Mecliste üç dönem, dört dönem görev yapmış milletvekillerinin bile heyecanlandığını görünce, Cenabı Hakka çok şükrettim; bizim gibi ilk gelen, gelir gelmez de böyle bir mutluluğu yaşatan Cenabı Hakka hamdolsun.

Burdur, kültür, eğitim ve turizm şehri olması yolunda büyük bir adımı gerçekleştiriyor. Civar illerimize baktığımız zaman hepsinde üniversite vardı, sadece Burdur'da yoktu; ama, bu mutluluk, bize bugün çok güzel bir noktaya geldi. Sanayileşmemiz iyi bir noktada değildi; ama, inanıyorum ki, çok az bir nüfusuyla Burdurumuzun bir üniversite şehri olması yolunda büyük adımlar atacaktır; fakat, Burdur'da eğitim iyi bir noktada. Baktığımız zaman, liseler arasındaki okullaşmada 81 il içerisinde 4 üncü sırayı almışız; okur-yazar oranında yüzde 95'lerin üzerindeyiz ve çok güzel bir millî eğitim kadrosuyla, müdürlerimizle geçen üç yıl içerisinde çok güzel imza attık. 2003'te ÖSS'de 47 nci sıradayken, 2004'te 32 nci sıraya, 2005'te ise 23 üncü sıraya geldik. Aynı çalışmalarla, OKS'de, 2003'te 28 inci sıradaydık, 2004'te 10 uncu sıraya geldik, 2005'te ise 5 inci sıraya geldik.

Neden Mehmet Âkif Ersoy? Biraz önce, değerli milletvekilimiz de ifade etti; Burdur'un ilk milletvekili. Birinci Mecliste Burdur'u temsil eden Mehmet Âkif Ersoy, 8 Temmuz 1920'de yapılan seçimlerde Burdur Milletvekili olarak bu Meclise geldi ve uzun süre görev yaptı. Daha önce de, Burdurumuzda, Antalya, Afyon, Dinar, Sandıklı civarlarında, millî mücadele için vaazlar verdi. Onun neticesinde, döndükten sonra yapılan seçimlerde, Burdur halkı, ona çok büyük bir teveccüh gösterdi ve o da, bu gelen talebi geriye çevirmedi.

Tabiî, ben, sözlerimi fazla uzatmak istemiyorum. Bizim amacımız, bir an önce, bu üniversitenin yasalaşması; fakat, burada, şimdiye kadar belirtilmedi, bir noktaya değinmek istiyorum. Özellikle Burdurumuzda, Burdur Sanayi ve Ticaret Odasının, Burdur Borsası, Ziraat Odası, Köy-Koop'un, esnaf oda birliklerinin, organize sanayi müdürlüklerinin, Panko'nun, diğer oda ve birliklerin, bir an önce, bu kurulacak üniversitede, adım atmamız gerekiyor. 13 000 dönümlük bir arazimiz var. Elimizi taşın altına koymamız gerekiyor. Mehmet Âkif Ersoy'un manevî huzurunda, gerçekten çok güzel hizmetler yapmak adına, onun, Asım'ın neslini yetiştirecek bir nesil olarak, Sakarya nesillerinin yetişmesi, altın nesillerin yetişmesi adına, onun ismine yakışır bu üniversitede, mutlaka, fakültelerimizi, binalarımızı yapmamız gerekiyor.

Ayrıca, hepinizin malumu, iki gün önce, Mehmet Âkif'in 69 uncu ölüm yıldönümünü de kutladık. Güzel gelişmeler arka arkaya gerçekleşti. Birincisi -basında da izlediniz- Kahire Üniversitesine, daha önce Başbakanımız ve Bakanımız Sayın Hüseyin Çelik'in ziyaretleri neticesinde, Mehmet Âkif'in ders verdiği amfiye isminin verilmesi ve arkasından da bu üniversiteye bu şekilde Mehmet Âkif'in isminin verilmesi, gerçekten çok güzel bir durumdur.

Değerli milletvekilleri, daha önceki Burdur milletvekillerine, belediye başkanlarına, il başkanlarına, Burdur Valimiz Sayın Can Direkçi'ye, Burdur Belediye Başkanımız Sebahattin Akkaya'ya, BURYÖV Başkanımız Yusuf Altındal'a çok teşekkür ediyoruz, böyle bir zemini oluşturdukları için.

Aynı zamanda, biraz önce ifade ettiğim, bundan sonra, odalarımız ve işadamlarımız adımlarını attığı sürece, güzel bir fakülte oluşacağına inanıyoruz. Daha geçen ay içerisinde, Bucaklı işadamımız Adem Tolunay, 2,5 trilyon harcayarak bir fakülte binasını hazır hale getirdi ve akabinde de 2 tane fakülteyi hazırlayacağını ifade etti. Dolayısıyla, bundan sonra bu adımı atacak işadamlarımızı da bu kürsülerden zikretmek bizim boynumuzun borcu oldu.

Ben, Mehmet Âkif Ersoy'un şu şiiriyle bitirmek istiyorum:

Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak…

Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.

Dünyada inanmam, hani görsem de gözümle.

İmânı olan kimse gebermez bu ölümle:

Ey dipdiri meyyit, 'iki el bir baş içindir.'

Davransana… Eller de senin, baş da senindir!

(AK Parti sıralarından alkışlar)

Mehmet Âkif hayranı Saygıdeğer Başbakanımıza, Bakanımız Sayın Hüseyin Çelik'e, Bakanlar Kuruluna, bürokratlarına, Burdur halkı adına şükranlarımızı sunuyoruz. Allah yâr ve yardımcıları olsun.

Yüce Heyetinize teşekkür ediyor, saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Özçelik.

Anavatan Partisi Grubu adına, Hatay Milletvekili Sayın Züheyir Amber; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA ZÜHEYİR AMBER (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan 15 ilde yeni üniversite kurulmasına ilişkin tasarı teklif hakkında Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, 23-28 Kasım 2005 tarihleri arasında NATO Türk Atlantik Konseyi'yle birlikte NATO'nun davetlisi olarak Brüksel'de bulundum. Bu tarihler arası, NATO'nun işlevini, çalışma özelliklerini ve son zamanlarda hangi konularda çalışma yaptığını NATO yetkilileri ve Türkiye temsilcileri tarafından bizlere üç gün süren brifingler şeklinde iletildi.

NATO, savunmadan önce siyasetle ilgili olduğunu, savunmayı siyaset için öngördüğünü; fakat, Sovyetler Birliğinin çökmesi, Varşova Paktının dağılmasından sonra yukarıda bahsettiğim iki konu dışına taşarak, bilime ve bilimsel projelere yönelmiştir. Burada, terörizme ve kitle imha silahlarına karşı en hızlı, en erken ve en etkili önlemlerin alınabilmesi için bilimsel araştırma ve projelere ağırlık vererek, çok önemli mesafenin alındığını gözlemledim.

Yine, NATO'nun gerek Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı zamanında kullanılan ve halen kullanılabileceği düşünülen "kirli bomba" diye adlandırılan konvansiyel silahların çevreye yaydıkları radyoaktif maddelerin oluşturduğu risklere karşı acil müdahale ve bununla ilgili bilimsel çalışmaları bulunmakta. Bununla ilgili olarak, bu silahların, özellikle atmosfere, çevreye, sulara ve bitkilere yapabileceği zararları en etkili biçimde bertaraf etmek konusundaki çalışmalar hakkında da bilgi sahibi oldum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, NATO üyesi ülkelerin üniversiteleri bir araya gelerek, Akdeniz ve Karadeniz'deki atık kirlilik, askerî çatışmalarda en çok zarar gören çocukların bu zararlardan korunabilmeleri yönünde bilimsel çalışma ve projeleri bulunmaktadır. Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı zamanında "Melanj" diye adlandırılan roket yakıtı kullanılmış, halk sağlığı üzerinde çok ciddî etkiler yaratmıştır. Çevresel zararlar veren bu yakıt cinsinin bulunduğu geniş bir alanda yapılan bilimsel çalışmalarla bahsettiğim zararlar ortadan kaldırılmış ve halen bu çalışmalar devam etmektedir. Depremlerin önceden tespit edilmesi hakkındaki bilimsel çalışmalar da devam etmektedir. İpek Yolu Projesiyle, Afganistan ve diğer ülkelerin Türkiye'yle yakınlaşması projeleri de aynı şekilde devam etmektedir.

Akdeniz Ülkeleri Diyaloğu adı altında, Güneydoğu Avrupa'dan Akdeniz'e doğru yayılan bir coğrafyada, savunma diplomasisi olarak adlandırılan bir bölge oluşturulmuştur. Buradaki amaç, Akdeniz havzasında emniyet problemleri hakkında çalışma grupları oluşturularak, sivil, askerî emniyet problemlerini demokratik yöntemlerle kontrol etmektir. Bu çalışma grupları, İtalya'da Verona Üniversitesi tarafından yapılmaktadır. Ayrıca, UNICEF ve Dünya Bankası tarafından finanse edilmektedir.

Buradaki asıl amaç, bu bölgedeki terörizmi, uyuşturucu ve silah kaçakçılığını önlemek konusunda bilimsel araştırma yapmak, gözlemler yaparak bu konuda ciddî önlemlerin alınmasını sağlamaktır.

Değerli arkadaşlarım, bu konuları ben size niye anlattım, aktarıyorum. Yukarıda saydığım tüm bilimsel çalışmalar, üye ülkelerin üniversiteleri tarafından, NATO bünyesinde bulunan Proje Bilim Kuruluna sunulmuş ve kabul görmüş projelerdir. Bizlere brifing veren değerli NATO görevlilerinin tamamına yakınının ortak söylemleri, NATO'da, bu bilimsel çalışmalar hakkında, ülkemiz üniversitelerinin kabul gören projelerinin olmamasıdır. NATO bünyesinde bulunan Proje Değerlendirme Kurulundan geçen bir tek projemiz yok.

Burada vurgulamak istediğim, daha bu seviyelerde proje hazırlayamayan üniversitelerimizin araştırma, geliştirme ödeneklerini artırmıyoruz; ancak, gördüğüm kadarıyla 400 trilyon liralık ar-ge araştırması için fon ayrılmış, yalnız, bu fon TÜBİTAK'a verilmiştir, diğer, üniversiteler maalesef bu konuda ihmal edilmiştir.

Halen mevcut üniversitelerimizde liyakati bir yana bırakıp, siyasî atama ve kadrolaşmayı bu hızla sürdürürsek, NATO gibi köklü, gelişmiş örgütlere tabiî ki elle tutulur bilimsel projeler sunamayız ve bu konuda taraflardan eleştiri alırız.

Anavatan Partisi olarak, bu konudaki çözüm önerilerimizden bazılarını şu şekilde sıralamak istiyorum:

YÖK Kanunu, çağdaş normlara çıkarılmalıdır ve reformize edilmelidir.

Mevcut üniversitelerimizin, derhal, araştırma geliştirme ödenekleri artırılmalıdır. Her türlü bilimsel çalışmalar desteklenmeli; siyasî kadrolaşma yerine, liyakate ve bilime önem vererek, kadro sayısını artırmalıdır.

Üniversitelerimizin kaynak sorunlarını acilen çözerek, her türlü bilimsel yatırımlarına sonuna kadar destek olunarak, hedeflerindeki başarıya ulaşmalarını sağlamalıyız.

Türklüğümüzle gurur duyacak projelere imza atan beyinlerimizi ivedi olarak ülkemize getirerek, onlara her türlü imkânı sunmalıyız.

Mevcut üniversitelerimizin eğitim kalitesinin artırılması yönündeki her çalışmaya destek olarak, çağdaş ülkeler sıralamasında en üst seviyeye çıkması için tüm imkânlarımızı seferber etmeliyiz.

ÖSYM sistemini değiştirerek, sınavı kazanamayarak açıkta kalan yüzbinlerce pırıl pırıl gencimizi, beyinlerimizi üniversitelerimize küstürmemeli, üniversitelerimizin kontenjan sayılarını artırarak, bu gençlerimizi kazanmalıyız.

Zor koşullar altında, kendini bilime adamış ve bu ülke adına faydalı olabilecek yenilikler üzerinde çalışan üniversitelerimizi ve hocalarımızı da motive etmeliyiz.

Bu vesileyle, kurulacak Burdur Üniversitesine hayırlı olsun dileklerimle, hepinize Partim ve şahsım adına saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ederim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Amber.

Şahsı adına, Burdur Milletvekili Sayın Mehmet Alp; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MEHMET ALP (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan, 1039 Sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu anlamlı günde, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizin eğitimi ve dolayısıyla kalkınması açısından çok önem arz eden üniversitelerimizin, iyi bir planlamayla yurdumuzun her köşesine yayılması ve halkımızın bulundukları yerde eğitim fırsatının tanınması, hepimizin kabulü olan bir gerekliliktir.

Bu anlamda, 15 il arasında yer alan, millî şairimiz Mehmet Âkif Ersoy'un ismiyle kurulan üniversitemiz, Burdur İlimizdeki ve yöremizdeki büyük bir boşluğu dolduracak ve halkımızın haklı taleplerine cevap verecektir. İnanıyorum ki, Burdurlu hemşerilerimin fedakârca gayretleri, bundan önce olduğu gibi, bundan böyle de devam edecektir.

Diğer yeni kurulan üniversitelerimiz gibi, Mehmet Âkif Ersoy Üniversitemizin de ülkemize ve Burdurumuza hayırlı olmasını diliyorum; fedakâr Burdurlu hemşerilerime her alanda desteğini esirgemeyen Saygıdeğer Başbakanımıza ve Değerli Millî Eğitim Bakanımıza ve Bakanlarımıza, Hükümetimize ve tüm milletvekillerimize ve yetkililere sonsuz teşekkürlerimi arz ediyorum.

Yüce Heyetinizi, saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Alp.

Şahsı adına, Bilecik Milletvekili Sayın Yaşar Tüzün; buyurun. (Alkışlar)

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilat Kanununun ek 59 uncu maddesi hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, ek 59, Burdur'a üniversite kurulması konusunda, Burdur'un hak ettiğini ve hak ettiği bir payı buradan bugün aldığını görüyorum. Burdurlu hemşerilerimize, bu üniversitemiz hayırlı olsun.

Değerli arkadaşlar, Türk Milletinin makûs talihinin yenildiği, Osmanlı İmparatorluğunun kurulduğu Bilecik İlinin de böyle bir talebi olduğunu ve bunu paylaşmak üzere de Sayın Başkanımızdan müsaade istediğimi belirtmek isterim.

3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra Bilecik'in hak ettiği ve Millî Eğitim Bakanlığının uygulamış olduğu kriterlerin içerisinde, şu anda 15 üniversitenin içerisinde ilk 7'ye girdiği rakamlarla tespit edilmiştir. Dolayısıyla, Bilecik'e Edebali üniversitesi kurulması konusunda vermiş olduğum kanun teklifi hâlâ gündemde beklemektedir. Sayın Bakanımız -Millî Eğitim Bakanlığına sözlü ve yazılı önergelerimde- Bilecik İlinin de bu kriterlere girdiğinde Bilecik'e de üniversite kurulacağını, gerek bu kürsüden gerekse yazılı olarak beyan etmiştir.

Değerli arkadaşlarım, bakın, burada, demagoji, siyaset yapma adına en ufak bir şey söylemedim, söylemeyeceğim. Her milletvekili arkadaşımızın kendi iline üniversite istemesi en doğal hakkıdır; ama, bir de, hakkın iadesi, hakkın verilmesi de en doğal talebimizdir.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Hakkın teslimi…

YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Şimdi "fakülte sayısı" diyor Sayın Millî Eğitim Bakanımız, "yüksekokul sayısı" diyor, "öğretim elemanı sayısı" diyor, "öğrenci sayısı" diyor, "yurt kapasitesi" diyor,  "sosyal ve ekonomik gelişmişlik sıralaması" diyor; yani, üniversite kurulmasında kriterlerin bunlar olduğunu söylüyor. Bunu, ben değil, bunu, Türkiye Cumhuriyetinin Millî Eğitim Bakanı söylüyor. Biz de, bizzat yapmış olduğum, YÖK'ten almış olduğum bilgiler doğrultusunda bu kriterleri inceledim. Örneğin, Bilecik'te yüksekokul sayısı 7 tane, Rize'de 2 tane. Örneğin, öğretim elemanı sayısı Rize'de 130 tane, Bilecik'te 151 tane. Örneğin, Rize'de öğrenci sayısı 4 000 küsur, Bilecik'te 5 000 küsur. Örneğin, yurt kapasitesi Rize'de hiç yok, Bilecik'te 1 500 öğrenciyi barındırabilecek yurt kapasitesi var. Ben, Rize'ye üniversite kurulmasın demiyorum; ancak, Rize'den daha önce hakkımız olduğuna inanıyorum. Bunu saydığınız zaman, içerisine Ordu, Yozgat, Adıyaman, Erzincan, Çorum, Amasya İlleri de giriyor değerli arkadaşlar.

Şimdi, bu üniversiteler, neden buralara kurulur demiyorum; ancak, bu üniversite kurulan illerden daha önce kriterlere sahip olan Bilecik İline neden kurulmuyor değerli arkadaşlar; onu söylemeye çalışıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Bakanımızın bu konudaki hassasiyetine ve ciddiyetine inanan bir insandım; ancak, bugün, burada, yüksek sesle söylemem gereken bir şey daha var. Bilecik'e, gerçekten söylüyorum ki, valilik binasının dışında hiçbir kamu iktisadî teşebbüsünün hizmeti yoktur, olmamıştır. Bilecik 5 tane büyük şehrin içine sıkışıp kalmış, bu imkânlardan yararlanamamıştır.

Değerli arkadaşlar, valilik binası da Osmanlı döneminden kalmıştır; yani, bu hakkı neden esirgiyorsunuz Bileciklilerden? Bilecik, size, yerel yönetimde, genel yönetimde oy vermedi mi? Bilecik İlinin teşvik kapsamına alınması konusunda önerge verdim; dediler ki: "Bilecik İlinin sosyal, ekonomik gelişmişlik düzeyi, diğer illerden, yani teşvik kapsamına aldığımız illerden daha üst düzeyde." Dolayısıyla "Bilecik'i teşvik kapsamına alamayız" dediniz, siz dediniz, ilgili bakan dedi.

Peki, şimdi, buradan soruyorum…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın konuşmanızı lütfen.

YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Sosyal, ekonomik gelişmişlik düzeyi teşvik kapsamına alınması gereken iller vardı. Örneğin Rize, örneğin Ordu, Yozgat, Adıyaman. Buralar hem teşvik kapsamına alındı, sosyal gelişmişlik düzeyi altta olduğu, altında olduğu için hem de buralara üniversite kuruluyor; yani, bu çarpıklığı anlayamıyorum değerli arkadaşlar. Bunun sebebi nedir? Eğer hak edene hak ettiği şekilde hizmet verilmesi gerekiyorsa, bunlardan bir tanesi de Bilecik İlidir değerli arkadaşlarım.

Ben, bu konudaki hassasiyetimi belirtiyorum ve bu konuda, 15 ilin 16'ya çıkarılması konusunda, Bilecik İlinin de bu 16 il içerisine alınması konusunda vermiş olduğum önerge var. O nedenle, Adalet ve Kalkınma Partisinin çok değerli milletvekili arkadaşlarımdan bu önergeye destek ve katkı bekliyorum. Eğer, bu önergemize oy vermezseniz, sizin adaletiniz buysa, çok yazık değerli arkadaşlar.

İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Sen bizim adaletimizi tartışma.

YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Kalkınmanız da buysa, bu da yazık.

İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Kimsenin adaletini tartışma.

YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Evet, adalet ve kalkınmanız buysa, hepimize de yazıklar olsun diyorum. Bizim hakkımız. Hakkımızı istiyorum; Hakkımızın iadesini istiyorum.

Bu konuda Sayın Bakanımızın ve hükümetimizin, Bilecik'in, Bilecik insanının, Bilecik sanayicisinin, esnafının, yerel yöneticilerinin, Bilecik halkının üniversite konusunda yapmış oldukları tüm hizmetleri bir kenara bırakamazsınız değerli arkadaşlar. Bilecik bu kriterler içerisine giriyor ve bu kriterler içerisine girdiğinden dolayı da üniversitemizin kurulmasını talep ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlar mısınız.

YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Ben daha fazla rakamlara boğmak istemiyorum. Eğer Sayın Bakanımız ve hükümetimiz, YÖK'ten alacağı kriterlere bakarsa, Bilecik, bu 15 ilin içerisinde ilk 7'ye giriyor; fakülte sayısıyla, yüksekokul sayısıyla, öğretim elemanı sayısıyla, öğrenci sayısıyla, yurt kapasitesiyle. Sosyal, ekonomik gelişmişlik düzeyi 81 ilin arasında 18 inci sırada değerli arkadaşlar Bilecik. 18 inci sırada olduğu için teşvik kapsamına almadınız; şimdi, biz, hakkımız olan üniversitemizi istiyoruz. Bu konuda vermiş olduğumuz bir önerge var. Önergeme destek bekliyor; Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tüzün.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Bir önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1039 sıra sayılı tasarının 1 inci maddesinin ek madde 59'un "Burdur'da" sözcüğünden sonra "Burdur" sözcüğünün eklenmesini, başlığın da "Burdur Mehmet Âkif Ersoy Üniversitesi" olmasını dileriz.

Saygılarımızla.

 Mustafa Gazalcı Ramazan Kerim Özkan Bayram Özçelik

 Denizli Burdur Burdur

 Mehmet Alp  Hüseyin Bayındır Tuncay Ercenk

 Burdur Kırşehir Antalya

  Halil Tiryaki

  Kırıkkale

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçesini açıklamak üzere, Sayın Gazalcı, buyurun.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 15 yeni üniversitenin kurulmasına ilişkin, bir ek maddede, Burdur üniversitesinin adının önüne Burdur gelmesi konusunda bir önerge verdik; onu açıklamak için kişisel söz aldım; teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, 15 yeni üniversite kurulurken, o illerin milletvekillerinin sevincini anlıyorum. Henüz üniversite kurulmayan illerdeki arkadaşların üniversite istemesi de çok doğal bir şey; ama, değerli arkadaşlar, bir il üniversiteye kavuşurken, onun, o üniversitenin adı içinde adının olmaması büyük bir eksiklik. Bu tasarı geldiği zaman Millî Eğitim Komisyonuna, 15 ilin yalnızca il adı vardı; bir ilkeydi bu tasarı ve biz öyle olmasını istedik. Sonra komisyonda bir iki tane önergeyle değiştirildi; bunlara katılmadık. Bunlardan birisi de Burdur. Millî Eğitim Komisyonunda "Burdur Mehmet Âkif Ersoy Üniversitesi" olması kararlaştırıldı, Plan ve Bütçe Komisyonuna gitti, "Burdur" sözü değişti.

Değerli arkadaşlar, bir şeyi yaparken doğru yapalım, ileriye dönük yapalım. Bakın, büyük bir yer değil Burdur; tarih olarak, folklor olarak çok büyük; insanlarının çalışkanlığına, üretkenliğine bir şey söylemiyorum.

Az önce Sayın Bakan dedi ki: "Bir ilke kararı aldık. Böyle bir kişi isimleri verilmişse, o illerin adlarını biz koymuyoruz." Peki, tasarınız öyle değildi Sayın Bakan. Millî Eğitim Komisyonunda öyle değildi, Plan Bütçede değişti. Burası Genel Kurul ve bu Genel Kurul her şeye egemen, yapabilir.

Ben, tabiî, bir yanlış buldum, üstüne atlamak istemiyorum; ama, Sayın Bakanın başlangıçta yaptığı konuşmada, hemen tutanağı getirdim. Deniyor ki: "Burdur'da Burdur Mehmet Âkif Ersoy Üniversitesi kurma yerine, Mehmet Âkif Ersoy Üniversitesi kuruyoruz; ama, bunun Burdur'da olduğunu bütün Burdurlular da biliyor, bütün Türkiye biliyor Burdurlu olduğunu."

Değerli arkadaşlar, Mehmet Âkif'e diyecek hiçbir sözümüz yok, Burdur'da milletvekilliği yapmış. Tamam, o da konsun; ama, "Burdur" adı da olsun, "Burdur" adı da olsun. Kırşehir'in Ahi Evran olsun; ama, Kırşehir de olsun. Bu bir eksiklik olur. Yarın kargaşa doğar. Türkiye'nin herhangi bir yerinde "Mehmet Âkif Ersoy Üniversitesinde okuyorum" diyen bir çocuk bilebilir mi değerli arkadaşlar?

Üstelik, Burdur'da -komisyonda da söyledim- bakın, Burdur'un taşını toprağını yazmış büyük bir yazar vardır; Fakir Baykurt. Hepiniz romanlarından bilirsiniz ve Burdurlular övünür onunla, biz de övünürüz. Yani, gerçekten büyük bir yazardır; ama, hiç olmazsa o ilin adı olmalıdır değerli arkadaşlar. Bir yanlış yapmayalım, dayatmayalım. Bu önergemizin mutlaka kabulünü istiyoruz. Ben, bütün, 15 ildeki üniversiteyi, o illeri kutluyorum; arkadaşlarımı kutluyorum, ülkemi kutluyorum.

Değerli arkadaşlar, millet 800 üncü yılını kutluyor dünyada üniversitelerinin. Yani, 13 üncü, 14 üncü Yüzyılda başlamışlar, daha eskilerden başlamışlar. Biz biraz geri kaldık bu üniversitelerin üniversite olmasında; ama, bunların içini de doldurmak gerekir, uluslararası ölçütlere uydurmak gerekir. Yalnız bina, tabela yetmez; öğretim üyelerinin orada olması gerekir. Ölçütlerin tam olmadığını, benden önce konuşan arkadaşım, Bilecikli arkadaşım söyledi.

Şimdi, ben, Millî Eğitim Komisyonu üyesiyim; bu üniversitelerin hangi illerde kurulacağını, televizyondan, Başbakandan duydum ve sonra basında okuduk; yani, bu, YÖK'le kararlaştırılmıyor, komisyonlarda konuşulmuyor. Kapalı kapılar ardında, nasıl bir ölçüt kullanılıyor…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gazalcı, son cümlelerinizi rica edeyim.

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Tabiî, Sayın Başkanım.

Yani, biz, oralarını da karıştırmıyoruz; güzel işler yapılırken eksiklikler çok söylenmez, iyi dilekler söylenir; ama, şu bir gerçek: Üniversite kurmak istiyorsak, içini doldurmalıyız değerli arkadaşlar, öğretim elemanlarını bulundurmalıyız orada. Hiç olmazsa, o illerin adlarını esirgemeyelim. Bakın, eğer "Burdur" adı olmazsa, bir eksiklik olur; yeniden söylüyorum.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Olmaz!.. Olmaz!..

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Kırşehir'de Kırşehir'in adı olmazsa bir eksiklik olur. Bu, yanlışlığa yol açar. Büyük bir kentte bir üniversite kurarsınız, adını vermeyebilirsiniz, orada başka bir niteleme kullanabilirsiniz; ama, Burdur gibi, Kırşehir gibi illerin adları verilmezse, bu yanlış olur. O yüzden, ben, Genel Kuruldaki arkadaşların… Çünkü, iki partiden de Burdurlu arkadaşlar bu önergeye katılıyorlar; ben de bir komşu ilin milletvekili olarak, bir eğitimci olarak "Burdur" sözcüğünün bu üniversitenin adının önüne konulmasını öneriyorum arkadaşlarımla birlikte ve önergemizin oylarınızla kabul edilmesini diliyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum; yeniden, üniversite kurulan illeri kutluyorum, arkadaşlarımı kutluyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Gazalcı.

Sayın milletvekilleri, gerekçesini biraz önce dinlediğiniz, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Şimdi, ek madde 59'u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Ek madde 60'ı okutuyorum:

Uşak Üniversitesi

EK MADDE 60.- Uşak'ta Uşak Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;

a) Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Fen-Edebiyat Fakültesi, Eğitim Fakültesi, Mühendislik Fakültesi ile İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesinden,

b) Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulundan,

c) Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu, Banaz Meslek Yüksekokulu, Eşme Meslek Yüksekokulu, Karahallı Meslek Yüksekokulu, Sivaslı Meslek Yüksekokulu ile Ulubey Meslek Yüksekokulundan,

d) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,

oluşur.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Uşak Milletvekili Sayın Osman Coşkunoğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Uşaklı hemşerilerimin çeşitli nedenlerle dört gözle beklediği üniversitenin nihayet kurulmakta olduğunu görmenin mutluluğu içerisindeyim; fakat, şunu da söylemek isterim: Bir üniversitenin kurulabilmesi bir lütuf değil, belli kriterlere bağlı olarak gerçekleştirilen bir olaydır.

Uşak Üniversitesi, Afyon Kocatepe Üniversitesinin Uşak Kampusu, bu kriterleri, üniversite olma kriterlerini üç yıl önce tamamlamıştı. Dolayısıyla, bu noktada, bir yandan, Uşağımızın üniversitesine kavuşmasına sevinirken, bir yandan da, neden, hiçbir haklı gerekçe olmadan, üç yıl bunun bekletilmiş olmasını sormadan edemiyorum. Özellikle, bu üç yıl içerisinde, şimdi Uşak Üniversitesi olacak kampusta herhangi bir iyileştirme yapmadan bu üç yılın geçmiş olması beni üzüyor ve bunun nedeni üzerinde sizleri düşünmeye davet ediyorum. Burada siyasî polemik yapmayacağım; fakat, 3 Kasım 2002 seçimlerinden hemen sonra, o sıra Millî Eğitim Bakanı olan Sayın Erkan Mumcu'ya sormuştum ben bu üniversitemizin nasıl ve ne zaman kurulacağını. Kendileri, o zaman, Sayın Başbakanın, YÖK yasası değiştirilmeden yeni bir üniversite kurulmayacağı konusunda kesin kararlı olduğunu bana ifade etmişti. Daha sonra gelen Sayın Hüseyin Çelik Bakanımız da, aynı nedeni, aynı gerekçeyi ve aynı niyeti bana ifade ettiler. Şimdi, neden, hak ettiğimiz bir üniversite, YÖK Yasasının değiştirilmesi koşuluna bağlanıyor? Değerli milletvekilleri, bunu, bu sorunun cevabını ben değil, sizlerin vermesini istiyorum.

Daha da genel bir soru sormak istiyorum bu noktada. Hükümetimiz, bilim çevrelerine, üniversitelere neden sürekli olarak yüklenmektedir? Daha dün, daha birkaç ay önce, TÜBİTAK yasasını değiştirdi hükümet; TÜBİTAK'ın yeterince üretken olmadığı gerekçesiyle, Başbakan atarsa Bilim Kurulu ve TÜBİTAK yöneticilerini, o zaman, daha üretken olacakmış.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Doğru Hocam.

OSMAN COŞKUNOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu doğru değildir. Şu soruyu ısrarla soruyorum: TÜBİTAK ve üniversiteler ar-ge, patent, teknoloji ve bilgi üretip arz eden, sunan kuruluşlardır. Olay, sadece arz etmek ve sunmak da, bunları üretmekle ilgili değildir; olayın bir de talep kısmı vardır. Arz edilen, sunulan ar-ge'ye, araştırmaya, patente, bilgiye, bilime, yetişmiş elemana talep durumu nedir Türkiye'de? Bu konuyu, retorik bir soru olarak sormuyorum burada. Bu konuyu, bu soruyu, ben, Sayın Başbakana, yazılı soru önergesi olarak sordum. Sayın Başbakan, bu soruyu iki bakanına gönderdi ve gelen cevapların birisi net olarak, Türkiye'de ar-ge sorununun, bilgi üretmek sorununun, bir arz sorunundan çok, talep sorunu olduğunu kabul etti. O sayın bakanı kutlarım; doğru bir saptama yapmıştır. Ar-ge, Türkiye'de geliştirilen ar-ge elbette yeterli değildir, daha fazla olmasını arzu ederiz; fakat, ortada bir talep var da, bu karşılanmıyor değildir. Bunun sorumlusu kimdir? Talebi yaratacak olan üniversiteler midir; yoksa ar-ge değer üretme anlayışına dayanan bir rekabet gücü kazanmış olması gereken sanayimiz midir veya o sanayinin talepleriyle ar-ge arzını, ilişkilerini politikalarıyla, teşvik politikalarıyla geliştirmesi gereken hükümet midir? Şimdi, bu noktada, değerli arkadaşlarım, daha dün Sayın Başbakan, üniversitelerimizle ilgili son derece yanıltıcı bilgiler vermiştir. Bakın, Sayın Başbakanın gazetede çıkan cümlesi -birkaç gazetede aynı cümle çıktığı için doğru olduğunu varsayıyorum, zaten kendisinden başka vesilelerle bunu duydum- "Türkiye'deki bilimsel araştırmalar için ayrılan para 200 000 000 avronun üzerinde." Bu para "altıncı çerçeve" denilen Avrupa Birliği fonlarından. "200 000 000 avronun üzerinde. Bizim araştırmacılar -Sayın Başbakanın, maalesef, beğenmediği bizim araştırmacılar diye hitap ettikleri bizim araştırmacılar- bu paranın sadece yüzde 6'sını kullandı." Bu, doğru; ama, başka bir doğru daha var sayın milletvekilleri. Türkiye'de, Türk araştırmacısının, bu Avrupa Birliği fonları için, 2 174 başvurusu olmuştur, 323'ü kabul edilmiştir. Bu, yüzde 15 orandır.  Avrupa Birliği başarı oranı da yüzde 15'tir. Almanya -rakamları veriyorum; yanlışsa düzeltirsiniz; bunlar, resmî rakamlardır- Türkiye'yle benzer bir nüfusu olduğu için, hem de çerçeve programında başarılı olduğu için Avrupa Birliği fonlarında. Bakın, 480 000 araştırmacısı vardır ve yüzde 23 oranında başarı sağlamıştır. Türkiye, 27 000 tam zamanlı araştırmacısı vardır, başvuru sayısı 1 214'tür, yüzde 22'dir. Gerisinde değiliz o kadar fazla Avrupa'nın, hem de hangi olanaklarla… Uluslararası standartlara göre, üniversitelerimizin -bir rakam veriyorum- öğrenci başına 20 metrekare alanı olması gerekir; üniversitede sınıf alanı ve laboratuvar, diğer bütün akademik alanlar. Bu, uluslararası standarttır. Türkiye'de bu nedir; 11,3 metrekaredir. Yani, Türkiye'deki araştırmacının -üniversitedeki- altında kırık dökük bir bisiklet var, ona rağmen bir şeyler yapmak istiyor; Avrupa'dakinin altında Mercedes var, onunla bir şeyler yapmak istiyor. Buna rağmen, benzer başarı elde ettiğimiz halde, Sayın Başbakan, üniversitelerimize ve hocalarımıza yükleniyor. Bu, insafsızlıktır. Şimdi, bilim insanına bu kadar yüklenmek yerine, bilim insanımızın olanaklarını düzeltmek dönemindeyiz.

Şimdi, miktar olarak 15 yeni üniversite açıyoruz. Elbette, sevindirici bir olay; elbette, üniversite açılan bütün illerin milletvekillerini bu nedenle kutlamak isterim; elbette, buna emeği geçmiş herkese, burada, huzurlarınızda teşekkür etmek isterim; fakat, bunların geleceğini de düşünmek zorundayız. Şu andaki bakış açısıyla, şu andaki olanakları yetersiz üniversitelerimizi suçlayan bakış açısıyla, o üniversitelerimizin ürettiğine talep olmamasına rağmen, âdeta, sorun arzdaymış gibi davranan bir bakış açısına rağmen, üniversitelerimizin durumunu daha iyileştirmek üzere iyi niyet olmayabileceğinden çok ciddî olarak kaygılıyım değerli arkadaşlarım. Bu konuda, şimdi açılan üniversitelerin yönetimlerine atanacak olanların bilimsel kriterler dışında, yönetim becerileri kriterleri dışında başka kriterler kullanılmamasını diliyorum. Bunun izleyicisi olacağız; ama, en önemlisi, halkımız bunun izleyicisi olmak durumundadır. Çünkü, dişinden tırnağından artırdığı paralarla, dünyada görülmemiş bir masrafla dershanelerden yetiştirdiği çocuklarının, elbette, belli bir siyasî ideolojiyle değil, doğru dürüst mesleklerinde yetişmeleri için, üniversitelerin olması için halkımızın da gözlemleyeceğini ve bu konunun üstünde duracağını umuyorum, bunu bekliyorum, bunu diliyorum.

Tekrar, bu kurulan üniversitelerin ülkemize hayırlı olmasını diliyor ve bu yönde çabası geçen herkese de teşekkürlerimi sunuyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Coşkunoğlu.

Anavatan Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; 1039 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının ek 60 ıncı maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, Anavatan Partisi Grubu adına ve şahsım adına, Yüce Heyetinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, 15 yeni üniversite kurulması, hakikaten, büyük milletimizi sevindirecek bir hususiyettir. Bir ülkenin kalkınmasında en önemli, bir numarada olan etken, üniversitelerin çoğunluğu, çok olması ve kalitesidir. İnşallah, bu kuracağımız üniversiteler, kaliteli bir şekilde ve milletimizin sevgili çocuklarına dünya ilimlerini öğretecek bir vasıfta olacaktır; bunu temenni ediyorum.

Bu ek madde 60'a göre, Uşak'a yeni bir üniversite kuruluyor. Değerli Uşaklı hemşerilerime, vatandaşlarımıza hayırlı, uğurlu olsun diyorum; yakışır. Daha önce Uşak'ta bulunan fakülteler, Afyon Kocatepe Üniversitesine bağlı olarak çalışıyordu, çocuklarımıza önemli hizmetlerde bulunuyordu; yani, altyapısı hazırdı. Dolayısıyla, yakışır.

Değerli arkadaşlar, bu ek madde 60'ı vesile kılarak, ben de, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına, Erzurum'a ikinci bir üniversitenin kurulması hakkında bir önerge verdim. İnşallah, bunu destekleyeceğinizi ümit ediyorum. Neden Erzurum'a ikinci bir üniversite kurulması hakkındaki görüşlerimi Yüce Heyetinize anlatmak istiyorum.

Erzurum'un ekonomik ve sosyal gelişmişlik göstergeleri, tarihî geçmişine ve jeopolitik konumuna yakışmayacak derecede alt seviyelerdedir. Bunda, yıllardan beri süregelen yanlış ekonomik ve sosyal politikaların etkisi büyüktür. Yıllardan beri uygulanan ekonomik politikalar, bölge insanının sosyal ve psikolojik yapısı, bölgenin sahip olduğu kaynakların durumu gözardı edilerek uygulanmıştır.

İlimiz, coğrafî ve iklim şartlarının olumsuzluğu gerekçesiyle, sanayi yatırımlarından hak ettiği payı alamamıştır. Gayri safî millî hâsıladan aldığı pay, yıllar içinde azalan bir trend izlemiş, her geçen gün biraz daha fakirleşmek durumunda kalmıştır. Bunun sonucunda yaşanan göç, bir yandan bölgenin demografik yapısını bozarken, diğer yandan, göç alan batı illerinde, uzun vadede çözülmesi çok zor sorunlar yaratmıştır. Oysa, bölgenin sahip olduğu olumsuz gibi görünen özellikleri avantaja çevirecek özgün projeler uygulanabilir. Bu bağlamda, oluşturulacak olan kalkınma stratejisi, Erzurum'u, bir eğitim, sağlık, kültür ve turizm merkezi yapma esasında oluşturulmalıdır.

Bu stratejinin en önemli ayağı, Erzurum'u, bölgesinde bir eğitim merkezi durumuna getirmektir. Bunun için, gerekli nüfus yoğunluğu ile ekonomik, sosyal ve fizikî altyapı mevcuttur. Atatürk Üniversitesinin bünyesinde bulunmayan fakültelerden oluşturulacak yeni bir üniversite kurulması, aşağıdaki gerekçelerden dolayı, hayatî bir önem arz etmektedir.

Atatürk Üniversitesi, 45 000 öğrencisi, 5 000 personeli, 2 600-2 700 civarında akademisyeni, yıllık 178 trilyon liralık resmî bütçesi, aylık ortalama 15 trilyon liralık öğrenci harcamalarıyla, Erzurum ekonomisine çok önemli bir katkı ve ilimiz sosyokültürel hayatına müthiş bir dinamizm sağlamaktadır. Kurulacak ikinci bir üniversite, bu katkıyı önemli ölçüde artıracaktır. İlimizin ve bölgemizin kalkınmasında itici bir lokomotif güç oluşturacaktır.

Erzurum'da ikinci bir üniversite kurulmasını destekleyen sosyal, ekonomik, kültürel altyapı ve nüfus yoğunluğu mevcuttur. Kurulacak üniversite, ilimizin ve bölgemizin ihtiyaç duyduğu yetişmiş insangücü sıkıntısını giderecektir. Atatürk Üniversitesi, elli yıllık birikimi ve deneyimleri, teknik altyapısı ve akademik kadrosu, kurulacak üniversiteye önemli destekler sağlayacaktır.

Erzurum, doğunun Karadeniz, Güneydoğu ve İç Anadolu'ya açılan kapısı olma konumuyla, bu bölgede bir üniversite şehri olarak, zaten, bölgenin merkezi konumundadır. Kurulacak ikinci üniversite, ilimizin bu imajını pekiştirecek, Erzurum'un bölgesel bir cazibe merkezi haline gelmesinde önemli bir rol oynayacaktır ve bölgesel kalkınma yolunda önemli bir dinamik olacaktır.

Erzurum, Türkiye Cumhuriyetinin ve Türkiyeli Avrupa Birliğinin, Kafkasya, Orta Asya, İran ve Uzakdoğu kapısıdır; Hazar petrollerinin ve Orta Asya doğalgazının Avrupa'ya transfer merkezidir. Bu bölgede iktisaden ve siyaseten güçlü bir Türkiye olabilmenin yolu, kalkınmış bir Erzurum'dan geçer. Tarihî geçmişi ve jeopolitik konumu incelendiğinde, bu, çok net bir şekilde görülecektir.

Kurulacak ikinci üniversiteye uluslararası bir statü kazandırılması durumunda, çok önemli bir ulusal ihtiyaç da giderilmiş olacaktır. Ağırlıklı olarak yabancı dille eğitim veren, bünyesinde genetik, işletme, elektronik, petrol, doğalgaz, havacılık ve uzay mühendisliği gibi gelecekte popüler olacak mühendislik dalları ile stratejik araştırma birimleri ihdas eden, bölge ülkelerinde konuşulan dilleri seçmeli derslere yer veren bir formatta oluşturulacak ve bölge ülkelerinin ve Türk cumhuriyetlerinin ekonomik, sosyal ve kültürel altyapısı ile psikolojik ve stratejik faktörler üzerinde ihtisaslaşan bir üniversite, 600 000 000'luk bir coğrafyayla bağlarımızı güçlendirecek, donanımlı insangücü yetiştirme ve Avrupa Birliğine aday Türkiye'yi bölgesinde lider yapacak altyapıyı hazırlama ve geleceğe yönelik bölgesel stratejiler üretme doğrulusunda ulusal bir ihtiyacı da giderecektir.

Bölge ülkelerine öğrenci kontenjanı tahsis edilmesi ve öğrenci değişim programlarıyla Erzurum'u uluslararası nitelikte bir bölgesel üniversite merkezi haline getirecektir. Yabancı dille eğitim veren böyle bir üniversite, aynı zamanda ekonomik ve sosyal hayatın gelişmesine çok yönlü katkılar sağlayacaktır.

Bu gerekçeler doğrultusunda Erzurum'a kurulacak ikinci bir üniversitenin üstleneceği misyon ve ilkeleri de çok önemlidir ve sıralamak gerekirse şöyle olmalıdır: Üniversite hayatının eğitim, araştırma, idarî ve bu gibi her türlü alanında mükemmeliyeti yakalamayı hedeflemelidir. Uluslararası düzeyde yüksek eğitim standartlarına ulaşmayı, bu standartları korumayı amaç edinmelidir.

Sonuç olarak şunu diyebiliriz: Erzurum insanı vatanperverdir, her zaman devletinin yanında olmuş, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünü savunmuş, tarih boyunca içeriden ve dışarıdan gelen bölücü ve yıkıcı tehditlere karşı bir kalkan vazifesi görmüş, bu uğurda üzerine düşen her türlü fedakârlığı yapmıştır.

En son olarak şunu aktarmak istiyorum: Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin de atıldığı Erzurum'a kurulacak bu üniversiteye, yukarıda saydığımız şartlar da göz önünde tutulursa, yakışan isim de Avrasya teknik üniversitesi olmalıdır.

Değerli arkadaşlarım, İktidar Partisi milletvekillerine sesleniyorum: 3 Kasım seçimlerinde Erzurum, AK Parti olarak Türkiye ikincisi olmuştur. Bunun karşılığını, Erzurum'a bir ikinci üniversite kurarak ödeyin, yoksa, Erzurumlu size küsecektir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Özdoğan.

Şahsı adına, Uşak Milletvekili Sayın Alim Tunç

Buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ALİM TUNÇ (Uşak) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün, ilkler şehri Uşak'a, sizlerin sayesinde, hükümetimiz sayesinde, Yüce Meclisin sayesinde, bugüne kadar hayatımda en çok heyecan duyduğum ve sevindiğim bir gün olarak üniversitemize kavuşuyoruz; hepinize saygılar sunuyorum.

Sayın Milletvekilim Coşkunoğlu, bu sevinci, eleştirileriyle, hiçbir şey gölgeleyemeyecektir. Biz, bugün, 15 il ve bunların içinde Uşak olarak, bu mutlu günümüzü tüm halkımızla ve sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Biliyoruz ki, YÖK, bütün arkadaşlarımız da biliyor muhalefetiyle iktidarıyla, birtakım sıkıntılar olduğunu biliyoruz; ama, bunu, sıkıntıları biz söylersek yanlış oluyor, muhalefet söylerse doğru oluyor; yani, lütfen, bazı gerçekleri hep beraber kabul edelim. Sıkıntılar olduğunu biliyoruz. Gelin,  hep beraber bunu değiştirelim. Önerileri siz getirin, biz destek olalım. Yani, buraya çıkıp, bizim söylediklerimizi eleştirmek değil, onlara olumlu cevaplar, yapabileceklerinizi, önerilerinizi söyleyin ki, biz onları yapalım.

Yine, TÜBİTAK, bugüne kadar hiç almadığı kadar, araştırma için fon almıştır, pay almıştır.

Değerli arkadaşlar, bugün, biraz önce de söyledim, biz, Uşak halkı olarak, tüm 15 ilin halkı olarak, çifte bayram yaşıyoruz ve bir yeni yıl hediyesi aldık, onun mutluluğunu yaşıyoruz.

Değerli arkadaşlar, yine, bu üniversitenin kurulmasında, Uşak'taki belediye başkanlarımıza, şu andaki Belediye Başkanımız Mesut Apaydın'a, Valimiz Kayhan Kavas'a ve bundan önceki valilerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza, kamu kurum ve kuruluşlarımıza, basınımıza ve bizleri destekleyen, bugüne kadar hep yanımızda olan Uşak halkına teşekkürlerimi borç biliyorum.

Ayrıca, Uşak milletvekilleri olarak bizleri desteklediğiniz için tüm milletvekili arkadaşlarıma, Uşakımıza bizzat gelerek, özellikle Sayın Millî Eğitim Bakanımıza ve diğer bakanlarımıza verdikleri destekten dolayı ve onların bütün bürokratlarına, Millî Eğitim Komisyonu üyelerine ve Başkanına, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri ve başkanlarına yürekten teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, Uşak'taki üniversitemizde, geçtiğimiz yıllarda eğitim fakültesini bize kazandıran değerli işadamımız Halil Gedik'e, Gedik Holdinge de buradan teşekkür etmek istiyorum ve diğer Uşaklı hayırsever vatandaşlarımızı üniversitemize sahip çıkmaya davet ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, bütün hükümet üyelerine ve özellikle de Başbakanımıza yürekten teşekkür ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tunç.

OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Şahsı adına ikinci konuşmacı...

OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Sayın Başkan, adım geçerek yanlış bir bilgi verildi; İçtüzüğün 69 uncu maddesi gereğince, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Bir dakika efendim; çünkü, ben başladım çağırmaya. Siz buyurun, daha sonra size sorarım.

Uşak Milletvekili Sayın Ahmet Çağlayan, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AHMET ÇAĞLAYAN (Uşak) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; 1039 sıra sayılı görüşülmekte olan kanun tasarısı üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum; bugün, burada, bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Uşak'ta ve Uşak'la birlikte üniversite kurulmasıyla ilgili tasarı görüşülen 14 ilde, bugün, heyecan vardır, her yerde bir bayram havası yaratmıştır. Bekleyenlere de... Ben, burada, gerçekten, ikinci üniversiteyi isteyen, üniversite isteyen illerimiz de burada. İnşallah, onlar da ulaşırlar bu sevince, bu heyecana onlar da ulaşırlar, tadarlar diye burada ifade ediyorum.

Hizmet yapılıyor ki, isteniyor. Burada, bu 15 üniversitenin açılmasında katkısı olan herkese ben teşekkür ediyorum.

Uşak'a gittiğimizde, her toplantıda öncelikli konu neydi; üniversiteydi. Sivil toplum örgütleri kitaplar yazmıştı. Ben daha önceki konuşmalarımda, burada "Üniversitemizi İstiyoruz" diye bir kitabı Yüce Heyetinize göstermiştim.

Yine, sivil toplum örgütleriyle birlikte gerçekleştirdiğimiz veya Uşak'taki koordinasyon toplantılarında, Uşak'ın öncelikli sorunu üniversiteydi. Bugün, bu sorunu halletmiş olmanın mutluluğunu duyuyorum; bunu, Uşak'taki herkesle birlikte paylaşıyorum.

Bu heyecana, bu sevince ortak olan, katkısı olan, öncelikle Sayın Başbakanımıza, Millî Eğitim Bakanımıza, Bakanlar Kurulu üyelerimize, Millî Eğitim ve Adalet Komisyonu üyelerine, iktidar ve muhalefet milletvekillerine, hatta, eski milletvekillerine buradan teşekkürler sunuyorum.

Ayrıca, yine, bu uğurda katkısı olan eski vali, belediye başkanı ve bürokratlara, sivil toplum örgütü mensuplarına burada yine teşekkür ediyorum. Katkısı olan herkese teşekkür ediyorum.

Uşak'a ve üniversite açılan diğer illere hayırlı olmasını diliyorum. Ayrıca, eğitim ordusuna bu üniversitelerin hayırlı olmasını diliyorum. Güzel hizmetlere vesile olmasını diliyorum.

Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Çağlayan.

OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Sayın Başkan, tekrar…

BAŞKAN - Sayın Coşkunoğlu, zabıtları istedim. Zabıtlar gelsin, değerlendireceğim. Talebiniz, tamam, Başkanlığa ulaştı. Zabıtlara bir bakayım.

Şimdi, Millî Eğitim Bakanımız Sayın Hüseyin Çelik Hükümet adına söz talebinde bulunmuştur.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 15 yeni üniversitenin kurulması ve Balıkesir Üniversitemize bağlı olarak bir tıp fakültesinin açılmasıyla ilgili 1039 sıra sayılı yasa tasarısının müzakerelerini yapıyoruz; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi en derin saygılarımla, sevgilerimle selamlıyorum.

Dikkat ettiyseniz, geneli üzerinde konuşma yapmadım; çünkü, ülkemizde yeni üniversitelerin kurulması gerektiğini söylemek malumu ilam etmektir. Yani, herkes, iktidarıyla muhalefetiyle, sivil toplumuyla, halkıyla herkes, Türkiye'de mevcut üniversite sayısının az olduğu ve mutlak surette yeni üniversitelerin kurulması gerektiğinde hemfikirdir.

Bildiğiniz gibi, son olarak, ülkemizde 1992 yılında 22 yeni üniversite kuruldu, ardından 1993 yılında, biliyorsunuz, Anadolu Üniversitesinin ikiye bölünmesiyle Osmangazi Üniversitesi Eskişehir'de kuruldu ve 1995 yılında da Galatasaray Üniversitesi özel bir kanunla, uluslararası bir anlaşmayla kuruldu. 1995'ten bu yana, geçen on yıllık süre içerisinde ülkemizde büyük bir ihtiyaç olmasına rağmen, maalesef, herhangi bir üniversite kurulmadı.

Bu dönem, bu ihtiyaç, hükümetimiz tarafından görülmüştür. İllerimizin ve illerimizin değerli temsilcileri olan milletvekillerimizin talepleri, öğrencilerimizin üniversiteye olan talebi ve Türkiye'nin yükseköğretiminin mutlak suretle 81 vilayete dengeli bir şekilde dağılması gerektiğinden hareketle bu tasarı hazırlanmıştır; bugün, huzurunuza getirilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, biraz önce, değişik konuşmacı arkadaşlarım bunu ifade ettiler. AK Parti Grubu adına konuşan Millî Eğitim Komisyonu Başkanımız Sayın Tayyar Altıkulaç, Türkiye'deki üniversite sayısını, devlet üniversitelerini, vakıf üniversitelerini detaylı bir şekilde sizlerle paylaştı; ancak, şunun hemen altını çizmek istiyorum: Malumunuz, mevcut, şu anda, 77 üniversitemiz var ve bunlar 40 vilayette toplanmış durumda. 77 üniversite 40 vilayette var ve 41 ilimizde de üniversitemiz mevcut değil. Bu 77 üniversitenin 24'ü, bildiğiniz gibi, vakıf üniversitesidir.

Üniversite sayısı itibariyle vakıf üniversiteleri, devlet üniversiteleriyle orantı içerisine konduğu zaman, yani, oran hesaplandığı zaman, üçte 1'lik bir oranı teşkil ediyor; ancak, öğrenci sayısı itibariyle, yani hizmet verdiği öğrenci kitlesi itibariyle, ancak yüzde 4,2'lik bir öğrenci potansiyeline sahiptir.

Bu da, şunu ifade ediyor: Üniversite kapılarındaki yığılmayı ortadan kaldırabilmek için yeni devlet üniversitelerinin kurulması kaçınılmazdır. Şüphesiz, hükümetimiz, şartları yerine getirilmek kaydıyla ve gerekli kriterlere uygun olması şartıyla yeni vakıf üniversitelerinin kurulmasına da destek olacaktır ve bunu teşvik etmektedir.

Değerli arkadaşlarım, dünyada yükseköğretimdeki okullaşma oranlarına, özellikle kalkınmış ülkelerdeki okullaşma oranlarına baktığınız zaman, dünyadaki ortalamaların özellikle kalkınmış ülkelerde yüzde 50'nin üzerinde olduğunu görüyoruz. Amerika Birleşik Devletlerinde bu yüzde 81, Kanada'da yüzde 88'dir. Peki, bizim ülkemizde okullaşma oranı nedir diye sorarsanız... Bildiğiniz gibi, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında biz 2005 yılının sonuna kadar önümüze bir hedef koyduk. Neydi bu hedef; örgün öğretimde yüzde 28,3'lük bir orana ulaşacaktık ve genel olarak da yükseköğretimde -açık öğretim de dahil olmak üzere- yüzde 43,7'lik bir oran yakalanması gerekiyordu. Peki, 2005 yılının sonunda bu oran yakalanmış mıdır diye sorarsanız, maalesef, yakalanamamıştır. Örgün öğretimde şu anda bulunduğumuz nokta 18,7'lik bir orandır. Açıköğretimle birlikte de yüzde 27,8'lik bir oranı yakalamış durumdayız. Dolayısıyla, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planının gösterdiği hedefin bir hayli gerisindeyiz ve bundan dolayıdır ki, hükümetimiz bu 15 üniversitenin kurulmasını önemsemiştir ve bugün bu tasarı, ümit ediyorum ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kanunlaşacaktır ve 15 vilayetimiz üniversitesine kavuşacaktır.

Peki, geriye 26 vilayetimiz daha kalıyor. Değerli arkadaşlarım, buralarda da gerekli altyapı çalışmaları yapılıyor, yapılmaktadır, yapılması gerekiyor. Bildiğiniz gibi, bu 15 üniversitenin kuruluşundan sonra en azından 10 yeni üniversitenin kurulmasıyla ilgili çalışma da başlatılmıştır ve şu anda sizlere sayacağım illerle ilgili görüş bildirmesi için Yükseköğretim Kuruluna resmî yazı yazılmıştır.

Biz, 15 üniversiteyi kurarken… Müsaade ederseniz, öncelikle, değerli arkadaşlarım kalkıp dediler ki: "Hangi kriterlere göre bu yapıldı, hangi ölçütler kullandınız?" Bir değerli arkadaşım dedi ki: "Hakkımız yendi, hakkımızı istiyoruz, 7 nci sıradaydık." Bir başka değerli arkadaşım dedi ki: "Bu zaten bizim hakkımızdı. Bu bir lütuf değil." Biz tabiî ki hizmet yapmakla mükellef olan bir iktidarız. Hükümetler ülkeye hizmet ederken, şüphesiz ki, lütfetmez; ancak, halkının arzularını, halkının sosyoekonomik ve sosyokültürel taleplerini iyi tespit eder, iyi okur ve bunun gereğini yerine getirir. Burada, yapılan budur.

Biz bu illeri, ikinci kademede üniversite kurulabilecek potansiyele sahip olan, bugün bir fakültesi, birkaç yüksekokulu, bir meslek yüksekokulları bulunan illerimizi bir sıralamaya aldık; ancak, ille de bunlarla da yetinmek zorunda değiliz, altyapısı hazır olması halinde başka illere de bunu teşmil edebiliriz. Karaman, Karabük, Sinop, Çankırı, Kilis, Nevşehir, Siirt, Ağrı, Bilecik ve Artvin illeriyle ilgili, Yükseköğretim Kurulundan görüş istemek üzere resmî yazı yazılmıştır.

Bu arada şunu da ifade edeyim; biraz önce, diyelim ki, değerli bir Osmaniye milletvekilimiz bir konuşma yaptı, dedi ki: "Osmaniye'nin hakkı yenmiştir." Osmaniye'ye şöyle haksızlık yapılmıştır, böyle haksızlık yapılmıştır şeklinde açıklamalarda bulundu.

Değerli arkadaşlarım, bakın, Mardin'de şu anda iki fakültenin kurulması için Yükseköğretim Kurulundan olumlu görüş geldi. Ben Millî Eğitim Bakanı olarak, Maliye Bakanlığına, Devlet Personel'in bağlı bulunduğu Devlet Bakanlığımıza, Devlet Planlama Teşkilatına olumlu görüş de yazdım. Yakında burada iki fakülte kurulacak. Batman'da bir fakülte var, ikincisinin, üçüncüsünün kurulması için ciddî gayretler var. Osmaniye'nin ciddî gayretleri var.

Bugün Muş İlimizde, bakın, bir, kâğıt üzerinde fakülte var; ama, henüz faal değil. Dört yıllık bir yüksekokulu var, meslek yüksekokulu var.

41 vilayetimizde, yani, üniversite bulunmayan 41 vilayetimizde altyapının hazır olması, gerekli çalışmaların yapılması halinde, şüphesiz ki, yeni yükseköğretim kurumlarının kurulması, üniversitelerin kurulması bizim arzumuzdur, hükümetimizin arzusudur ve şüphesiz ki, halkımızın arzusudur.

Ben, bakın buradan bir şey ifade etmek istiyorum. Bilecik Milletvekilimiz Değerli Tüzün, Bilecik'in 7 nci sırada olduğunu ifade etti.

Değerli arkadaşlarım, bakın, yapılan bir sıralama var; burada 41 ilin sıralaması var. Üniversite bulunmayan 41 ilin sıralaması hangi kriterlere göre yapılmıştır; burada 7 kriter vardır. Nedir bunlar: Bir ilde kaç fakülte var? Bu fakültelerin hangisi faal, hangisi gayrifaaldir? Yani, kâğıt üzerinde kurulmuş, öğretim üyesi olmayan, dekanı tayin edilmeyen, öğrencisi olmayan fakülteler vardır. Yani, ismen olan fakülteler var. Kaçı faal, kaçı gayrifaaldir? Öğretim elemanı sayısı kaçtır? Öğretim üyesi ve diğer yardımcı öğretim elemanlarında durum nedir? Öğrenci sayısı nedir? Yüksekokul sayısı nedir? Meslek yüksekokulu sayısı nedir? Yalnız, şunu hemen ifade edeyim: Bir ilde çok fazla meslek yüksekokulu olması, o ilde çok büyük bir avantaj teşkil etmiyor. Bazı illerimiz vardır ki, 10 tane meslek yüksekokulu var. Bunlar ilçelere dağılmış vaziyette. Belediyelerden, özel idarelerden rastgele temin edilmiş binalardadırlar; ama, bunların hepsinin, 5 tane de olsa, 6 tane de olsa, katsayısı 0,05'le çarpılıyor. Sosyoekonomik gelişme seviyesi, öğrenci yurdu kapasitesi gibi kriterlerle bir hesap yapıldı ve bu hesaplamaya göre, Bilecik İlimiz 25 inci sıradadır.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın Rize, 6 ncı sıradadır. Biz, 81 ilimizi ve 81 vilayetimizdeki insanımızı aynı ölçüde saygıdeğer kabul ederiz. Hiçbir ilimize karşı, şu veya bu şekilde, peşin hükümlü olmak gibi bir lüksümüz olamaz. Her vilayetten değerli milletvekili arkadaşlarımız gelip kendi temsil ettiği halkın taleplerini bize iletiyorlar ve bu kriterler, bu hesaplamalar da son derece şeffaf yapılmıştır.

Bakın, Siirt Vilayeti Sayın Başbakanın seçim çevresidir, seçim bölgesidir. Siirt'e defalarca gittik, Sayın Başbakanımızdan defalarca üniversite istendi. Sayın Başbakanımız dedi ki, "eğer, kriterleri tutarsa, Siirt'in altyapısı buna müsait olursa olur, olmazsa sırasını bekler."

Bakın, Ağrı İlimiz; bir değerli işadamımız diyor ki, "üniversiteyi kurun, kâğıt üzerinde de olsa kurun, ben kampusu tek başıma inşa edeceğim." Böyle bir avantaj var. Ancak, biz, şu anda 15 üniversiteyi kurarken, asgarî, bu illerimizde iki fakülte mevcuttu, biz, birini ilave ettik, üç fakülteye tamamladık ve 15 ili bu şekilde tespit ettik. Herkesin şunu iyi bilmesinde fayda var değerli arkadaşlarım: Biz, hükümet olarak, AK Parti olarak, 81 vilayetimize eşit mesafedeyiz ve bu konuda herhangi bir haksızlık veya herhangi bir kayırma söz konusu değildir. Arkadaşlarımın bunu kesinlikle bilmesini özellikle istirham ediyorum.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Bakanım, biraz da eski üniversitelerden bahset.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Ona da geleceğim.

Değerli arkadaşlar, bakın, şunun hemen altını çizeyim: Bu isimlerle ilgili olarak, bu isme çok fazla takılıp, bence, kalmayalım. Yine bir değerli arkadaşım biraz önce ara verilirken dedi ki: "Hani illerin bu üniversitelerinin, eğer özel bir adı varsa, onun başına ili getirmiyoruz." Fakat, biz yine, 2005 yılında Osmangazi Üniversitesiyle ilgili olarak burada bir tasarı geçirdik, onun da sebebi şuydu: Aslında, yani başına getirseniz, bu, dünyanın sonu olur, kıyamet kopar falan diye bir şey yok, getirebilirsiniz şüphesiz. Osmangazi Üniversitesinin başına "Eskişehir" ifadesinin getirilmesinin sebebi şudur: Bildiğiniz gibi, Tokat İlimizde Gaziosmanpaşa Üniversitesi var. Gaziosmanpaşa'yla Osmangazi birbirine çok benzediği için, genellikle yazışmalarda karışıklıklar meydana geliyordu, Osmangazi Üniversitesinin talebi üzerine, başına "Eskişehir" ifadesi kondu; ama, bunlar, önceden açılmış olan üniversitelerdir. Biz bu 15 üniversitelik paket içerisinde, iktidarıyla muhalefetiyle, Plan ve Bütçe Komisyonunda, Millî Eğitim Komisyonunda böyle bir ilke belirledik; dolayısıyla, eğer Namık Kemal Üniversitesi konduysa, başına ayrıca "Tekirdağ" getirmenin, Mehmet Âkif Üniversitesi kurulduysa, başına ayrıca "Burdur" getirmenin çok da, ben, anlamlı olmadığını düşünüyorum.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Kahramanmaraş?..

MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Sayın Bakanım, ikinci 10 ne zaman çıkacak?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - İkinci 10'la ilgili olarak, dediğim gibi, değerli arkadaşlar, Yükseköğretim Kurulundan cevap bekliyoruz. Bu cevabın gelmesi halinde çalışmalar hızlandırılacak. Ümit ediyorum ki, 2006 yılı içerisinde onu da Türkiye Büyük Millet Meclisine getirmeyi ümit ediyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bakın, burada biraz önce konuşan bazı değerli milletvekilleri, özellikle üniversitelere karşı hükümetin cimri olduğundan söz etti, bazı arkadaşlarımız üniversiteye yüklendiğimizden söz etti, bazı arkadaşlarımız üniversitelerle kavga ettiğimizi ifade etti. Müsaade ederseniz, ben, bunları da cevaplandırmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar…

KÂZIM TÜRKMEN (Ordu) - Sayın Bakan, bunları daha sonra değerlendirseniz; biz de konuştuktan sonra değerlendirseniz?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Hayır; müsaade eder misiniz; ben, her maddeden sonra, şüphesiz ki, çıkıp konuşmayacağım; arkadaşlarımızın konuşmalarından sonra, bunları toparlamak istiyorum.

EMİN KOÇ  (Yozgat) - Kanun geçtikten sonra, teşekkür konuşmasında anlatırsınız.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, bu kesinlikle, bu iddialar doğru iddialar değil ve doğru mesnedi olan iddialar değil. Ben, sizinle, şimdi, bir iki rakamı paylaşmak istiyorum. Bütçe açısından, üniversitelere finansman açısından, bütçe açısından, hükümetimiz hangi tutumu sergilemiş, bunun çok iyi bilinmesi gerekiyor. Bakın, 2002 yılında, 53 devlet üniversitesine ve Yükseköğretim Kuruluna ayrılan bütçe 2 katrilyon 495 trilyon Türk Lirasıdır. 2002 yılında, yani biz iktidar değilken 2 katrilyon 495 trilyon lira, bütün 53 devlet üniversitesine ve YÖK'e ayrılmış olan bütçedir. Peki, 2006 yılındaki bütçesi ne kadardır; 53 devlet üniversitesi ve Yükseköğretim Kurulunun bütçesi, 5 katrilyon 846 trilyon Türk Lirasıdır.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, üç yıl içerisinde, eğer, üniversitelerin ve Yükseköğretim Kurulunun bütçesi 2'ye katlamışsa… Hatta 2'ye katlamadan daha büyük. Bakın, bunu 2'ye katlarsanız, yüzde 100 artırırsanız, 5 trilyon bile etmiyor; 4 katrilyon 900 trilyon ediyor; fakat, bizim dönemimizde 5 katrilyon 846 trilyon Türk Lirası, 2006 yılında 53 devlet üniversitesine ve YÖK'e tahsis edilmiştir. Bu artış oranını takdirlerinize sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, öğrenci başına ayrılan bütçe neydi; 2002 yılında, biz iktidarda değilken, öğrenci başına ayrılan bütçe, 1 463 dolardı öğrenci başına; örgün eğitimi söylüyorum. Peki, şu anda ne kadar; daha doğrusu 2005 yılında ne kadar -bu, 2006 yılında daha da artıyor- 3 072 dolar; 1 463 dolar- 3 072 dolar.

Peki, burada, şimdi, soruyorum ben değerli arkadaşlarıma: Biz, üniversiteden, gerçekten bütçe esirgemiş miyiz? Enflasyondaki artış ortadadır. Bu artışa rağmen, yüzde 120'ye varan bir artış gerçekleştirilmiştir.

Bir başka örnek vereyim: Bakın, araştırma-geliştirme… 2002 yılında Türkiye'nin toplam ar-ge bütçesi 21 trilyon civarındadır değerli arkadaşlarım. 2006 yılında TÜBİTAK'a, Devlet Planlama Teşkilatına ve üniversitelere ar-ge için ayrılan para 566 trilyon Türk Lirasıdır. Şimdi, bunu birileri hayal bile edemezdi. Peki, yeterli midir; şüphesiz ki, ar-ge için bu yeterli değil, daha da artması lazım; ama, değerli arkadaşlar, 30 kat, 40 kat bir artış sağlanmışsa, birilerinin de çıkıp burada, bu hakkı teslim etmesi lazım, "gerçekten, bu konuda güzel şeyler yapıldı" demesi gerekir.

Yine, bir değerli arkadaşım, dün Sayın Başbakanımızın Ulusal Ajansın bir programında söylediği bir ifadeden yola çıkarak, Sayın Başbakanın yanlış bilgiler ifade ettiğini söyledi.

Bakın, mesele şudur değerli arkadaşlarım, bu mesele şudur: Türkiye, Avrupa Birliğine üye olduktan sonra, her alanda Avrupa'yla bir entegrasyon çabası içerisindedir.

2000 yılında Lizbon'da toplanan Avrupa Birliği ülkeleri dediler ki: "Bugün dünyada ar-ge'nin 3 merkezi var: Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Japonya ve Japonya'yla, Amerika Birleşik Devletleriyle rekabet edebilmemiz için, bizim ar-ge'ye ayırdığımız kaynakları artırmamız lazım" dedi Avrupa Birliğinin 15 ülkesi ve Lizbon zirvesinde bu kararı aldılar. Her Avrupa Birliği ülkesi, kendi gayri safî millî hâsılasının yüzde 3'ünü ar-ge'ye ayıracak. Kimisi bunu buldu, kimisi bunu bulmaya çalışıyor ve ar-ge için ayrılan kaynaklar, çerçeve programlar şeklinde uygulanıyordu; şu anda "Altıncı Çerçeve Program" yürürlüktedir. Bakın, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bizim hükümetimiz döneminde, Altıncı Çerçeve Programa ortak olmuştur. Peki, biz buraya ortak olurken bunun için ne kadar katkı payı ödedik; Sayın Başbakanın "200 000 000 eurodan fazla" dediği şey budur işte; bizim buraya ödediğimiz ve 2006'nın sonuna kadar ödeyeceğimiz para 245 000 000 eurodur değerli arkadaşlar,

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Toplam daha fazla.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bunun yaklaşık 45-50 milyon eurosu Avrupa Birliği tarafından hibe olarak verilmektedir; 195-200 milyon eurosu bizim bütçemizden, ülkemizin kaynaklarından katkı payı olarak ödenmektedir. Peki, Altıncı Çerçeve Programın bütçesi ne kadardır; bu, dudak uçuklatacak olan bir bütçedir; 17,5 milyar eurodur. 17,5 milyar euro bütçesi olan bir havuza Türkiye ortak oldu; ne için; değerli arkadaşlarım, bakın, teoride, proje üretip müracaat etmemiz halinde, Avrupa Birliği ülkelerinden ortak bulmamız halinde, verdiğimiz paranın -bakın, teoride diyorum- 20 katını geri almamız mümkündü; yani, eğer 200 000 000 euro verdiysek, teoride, 2 milyar euro almamız mümkündü.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Avrupa Birliği üyesi olmadığımız için tek başımıza proje yapamıyoruz Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade edin arkadaşlar; şimdi, oraya geliyorum.

Ben, 2003 yılının sonunda Brüksel'de Altıncı Çerçeve Programın değerlendirme toplantısına devletimizi, hükümetimizi temsilen katıldım ve gerçekten son derece mahcup olarak oradan ayrıldım. Niye diyeceksiniz; çünkü, ödediğimizin sadece yüzde 10'unu geri alabilmiştik. Bakın, en kötü ülke Türkiye olarak görünüyordu, bizden sonra ikinci sırada kötü olan ülke Bulgaristan'dı; Bulgaristan, verdiğinin yüzde 50'sini geri almıştı. Sayın Başbakanın söylediği, söylemeye çalıştığı budur değerli arkadaşlar. Şimdi, bir ülkenin Başbakanı, kendi ülkesinde ar-ge'nin özel sektörün bünyesi içerisinde de olması gerektiğini söylerse; hatta, ar-ge faaliyetlerinin ve ar-ge kuruluşlarının yüzde 70'inin özel sektörde, yüzde 30'unun devlette olması gerektiğini söylerse, biz, mademki bu kaynakları Avrupa Birliğine veriyoruz, dargelirlisi bol olan, düşük gelir düzeyine sahip olan bu ülke, mademki, Avrupa Birliğine 200 000 000 euroluk gibi bir kaynak aktarmış, biz, niye onları finanse edelim, niçin daha fazla buradan geri dönüşüm sağlamıyoruz diye, bir başbakan eleştiride bulunursa, bu, üniversitelere yüklenmek mi olur; sizlere soruyorum, allahaşkına… Şimdi, bir ülkenin başbakanı, sorumlu konumda olan bir bakan veya bir başkası, özellikle, işleyişle ilgili olarak ortaya bir özeleştiri koyabilir, bazı kurumları uyarabilir, bu konuda daha iyinin olması temennisinde bulunabilir. Burada garipsenecek falan bir şey yok değerli arkadaşlar. Şimdi, bugün, baktım televizyonlarda, bazı insanlar, Sayın Başbakan, işte, yüzde şu kadar dedi; yok, yüzde 15'tir, yüzde 10'dur... Yüzde 10 da olsa, yüzde 15 de olsa, değerli arkadaşlar, bu, son derece düşük bir performansın ifadesidir.

Bakın, ben, size başka bir şey daha söyleyeyim; biraz önce, bir değerli arkadaşımız dedi ki: "Biz, Avrupa Birliği üyesi olmadığımız için, oradan, mutlaka, ortak bulmamız gerekiyor." Bakın, ortak gerektirmeyen bir şey söyleyeyim size: Yine, bu kapsamda, Altıncı Çerçeve Programı kapsamında, Avrupa'da "Joint Research Centre" dediğimiz Ortak Araştırma Merkezi var. Bunun eski genel müdürü Sayın Mc Sweeney, bana, şunu söyledi; dedi ki: "Sizin projelerinizin çoğu -bakın- esastan değil, usulden geri dönüyor"; yani, biz, doğru dürüst proje üretip insanlara vermiyoruz. Esastan değil, projeleriniz usulden dönüyor… Kaldı ki, bu Joint Research Centre'a müracaat etmek isteyen bilim adamları, bireysel olarak da müracaat edebilir. Öğrencilerin araştırma projelerine de açıktır ve bireysel olarak yaptıkları başvurularda, eğer projeleri kabul edilirse, onlara da destek veriliyor. Sayın Başbakanın, Ulusal Ajansın programında söylediği budur. Bir de şunu karıştırmayalım: Almanya, Altıncı Çerçeve Programın bütçesinin yüzde kaçını almış; bu hesap başka bir şeydir; hangi ülke, verdiği paranın yüzde kaçını almış, bu hesap da başka bir şeydir. Onun için, ben, değerli arkadaşlarımı Sayın Başbakanın yaptığı açıklamaları, bu çerçevede değerlendirmesini özellikle istirham ediyorum.

Bir başka şey değerli arkadaşlar, biz, üniversitelerimizden hiçbir şeyi esirgemeyiz, bugüne kadar esirgemedik, bundan sonra da esirgemeyiz. O üniversiteler bizim üniversitelerimiz, oradaki çocuklar bizim çocuklarımızdır.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, toparlar mısınız.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Bakın değerli milletvekilleri, bizim iktidarda olduğumuz üç yılda, 2003, 2004, 2005 yıllarında, üniversitelerimize, toplam 14 800 yeni kadro verilmiştir.

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Sayın Bakanım, bunların kaçı araştırmacı kadrosu, kaçı akademik kadro, onu söyleyin.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, arkadaşlar, buna profesör kadroları, öğretim üyesi kadroları dahil değildir.

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Doğru değil…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Şimdi, Millî Eğitim Bakanlığına bakın, 58 000 öğretmen atamak üzere kadro verilmiştir. Bakın, kadrolu atamadan söz ediyorum. Eğer Millî Eğitim Bakanlığına, aynı oranda öğrenci sayısına göre kadro verilmiş olsaydı, 1,5 milyon için… Bakın, 14 800 kadro verilmiş, Millî Eğitim Bakanlığına 178 000 kadro verilmesi gerekiyordu. Ben de alabildiğim kadrodan memnun değilim, ben de daha çok öğretmen kadrosu istiyorum; ama, herkes şunu takdir etmeli ki, şu anda Türkiye'de bir ekonomik program uygulanıyor ve şu anda Türkiye'yi biz düze çıkarmaya çalışıyoruz, ekonomik olarak düze çıkarmaya çalışıyoruz.

Şimdi, son olarak, değerli milletvekilleri, şunu ifade edeyim: Bazı arkadaşlarımız, bana, bu yeni kurulacak üniversitelerin bütçelerini sordular. Bildiğiniz gibi, yasada şöyle bir hüküm var: Bu üniversiteler kurulduğu zaman, şu anda bu üniversitelere bağlı olacak olan fakülteler için, şu anda bağlı bulundukları üniversitelerin bütçesine paralar konmuştur. Onlar, otomatikman bu üniversitelere geçecektir.  Diyelim ki, Çorum'da kurulan üniversite, bünyesindeki fakülteleri aldığı zaman, o fakülteler için Ankara Üniversitesinin, Gazi Üniversitesinin bütçesine konulan paralar otomatik olarak onlara geçecektir. Rektörlük birimleri için ise, şu anda Maliye Bakanlığı bütçesinde 1 katrilyon 700 trilyonluk bir yedek ödenek vardır. Bu yedek ödeneklerden de bu ihtiyaçlar giderilecektir.

Peki, bu yeni kurulan üniversiteler, gençlerimizin istihdamıyla ilgili olumlu bir şey getiriyor mu; bakın, toplam kadro, değerli arkadaşlar, şu anda bu üniversitelerimiz için tahsis edilen toplam kadro 28 232 kadrodur, 28 232 yeni kadro ihdas ediliyor. Bunun 20 007 adedi akademik kadrodur, bunun 14 982'si serbest ve 5 025'i saklı kadrodur. Her yeni kurulan üniversiteye 415 adet idarî kadro veriyoruz. Ayrıca, ihtiyaç olması halinde rezerv olarak kullanılmak üzere, bütün bu 15 üniversite için 2 000 kadro ihdas etmiş oluyoruz.

BAŞKAN -  Sayın Bakanım, sürenizi çok aştınız; son cümlelerinizi rica ediyorum.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Biraz da muhalefet konuşsun Sayın Bakan!

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Böyle şey olur mu?!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, yine bu üniversitelerimizin akademik personel ihtiyacını, öğretim üyesi ihtiyacını da karşılamak üzere, 1 000 öğrenciyi mastır ve doktora yapmak üzere, yurt dışına gönderiyoruz. Biz, Millî Eğitim Bakanlığı olarak bunun finansmanı ve müsaadesi için Başbakanlığa yazı yazdık, Başbakanlıktan bize olumlu görüş geldi. Önümüzdeki süreçte de bunu hızlandıracağız ve 1 000 vatan evladını ayrıca yurt dışına göndereceğiz, mastır ve doktora yaptıktan sonra, ümit ediyorum ki, kendi ülkelerine dönecekler ve bu üniversitelerimizde hizmet edecekler.

Beni sabırla dinlediğiniz için hepinize, tekrar, sevgiler, saygılar sunuyorum ve bu tasarının hayırlı olmasını diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

Sayın Coşkunoğlu, zaptı getirttim, sizin ifade etmek istediğiniz kısmı okuyorum:

"Alim Tunç -Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün ilkler şehri Uşak'ı sizlerin sayesinde, hükümetimiz sayesinde, Yüce Meclisin sayesinde bugüne kadar hayatımda en çok heyecan duyduğum ve sevindiğim bir gün olarak üniversitemize kavuşuyoruz; hepinize saygılar sunuyorum.

Sayın Milletvekilim Coşkunoğlu bu sevinci eleştirileriyle hiçbir şey gölgelemeyecektir. Biz bugün 15 il ve bunların içinde Uşak olarak bu mutlu günümüzü tüm halkımızla ve sizlerle paylaşmak istiyoruz." Cümle budur.

OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Çok doğru.

BAŞKAN - Dolayısıyla bir sataşma değil…

OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Efendim, sevinci engelleme gibi iddiayla karşı karşıyayım.

BAŞKAN - "Eleştirse de biz bu sevinci paylaşıyoruz" diyor.

OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Sayın Başkan…

BAŞKAN -  "Hiçbir şey gölgeleyemeyecektir" diyor.

OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - İşte, ama, bunu yapma iddiasıyla…

BAŞKAN -  Dolayısıyla, bir sataşma olarak görmüyoruz, zaten yok da.

OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Efendim, benim öyle bir iddiam olmadığını söylüyorum.

BAŞKAN - Okudum işte, okudum.

OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Öyle bir iddiam olduğu söyleniyor, iki cümle söyleyeceğim, lütfen, tam tersine…

BAŞKAN - Böyle bir gölgeleme niyetim yok, ben zaten onu açıkladım, zabıtlara geçti; ama, siz, buyurun. Bu güzel havayı bozmayalım, buyurun.

OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan, suiistimal etmeyeceğim.

Benim o sevinci gölgeleme niyetim olmadığı gibi, tam tersine, o sevinci, evet, paylaşıyorum; ayrıca, üç yıldır mahrum kaldığımız o sevinçten, haksız yere, bundan sonra da gölgelenmesini önlemek için birtakım önerilerde bulundum.

Dolayısıyla, sevinci önlemek değil, paylaşmak ve gölgelenmesini önlemek amacıyla konuştum.

Tekrar bütün hemşerilerime hayırlı olmasını, herkese hayırlı olmasını diler; saygılar, sevgiler sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Ben de teşekkür ediyorum Sayın Coşkunoğlu.

Sayın Yaşar Tüzün de bir yazılı talepte bulundu. Sayın Millî Eğitim Bakanının, iliyle ilgili verdiği bilginin doğru olmadığı noktasında. Ben de dikkatle dinledim Sayın Tüzün; sizin sıralamanızla, kendilerinin sıralamasının ve kriterlerinin aynı olmadığını, o bakımdan siz 7 nci dediniz, bizim elimizdeki sıralama başkadır demek suretiyle, kendi kriterlerinin değişik olduğunu ifade etti. Dolayısıyla, bir sataşma yok, bunu da zabıtlara geçirdim.

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Ama, Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Tüzün, teşekkür ederim.

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Ama, lütfen… Uygun olan şekliyle söyleyeceğim, Sayın Bakanın kriterleri ile benim kriterlerimin farklı olduğunu söyleyeceğim.

BAŞKAN - Bu bir İçtüzük zorlaması Sayın Tüzün. Gayet açık, böyle bir sataşma yok.

Buyurun.

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Sayın Başkanıma çok teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, bakın, bundan önce, Sayın Bakanımızın vermiş olduğum yazılı önergeme verdiği cevap bu, tutanaklardan okuyorum: "Öğretim üyesi sayısı son derece önemlidir, fiziki mekân son derece önemlidir, üniversitenin üzerinde bulunduğu arazi son derece önemlidir; öğrenci sayısı, mevcut fakülte sayısı son derece önemlidir; ilin sosyoekonomik, sosyokültürel yapısı, son derece önemlidir. Bütün bunları alt alta koyduğumuz zaman, eğer Bilecik bu şartlara uyuyorsa, oraya da üniversite kurarız" demiş. Ne zaman demiş; önceki yıl demiş.

Şimdi, ben de diyorum ki Bilecik Milletvekili olarak, bu saymış olduğunuz kriterlerin içerisinde, Bilecik, ilk 7'ye giriyor; yurt kapasitesi, öğrenci sayısı, öğretim elemanı sayısı, yüksekokul sayısı ve fakülte sayısında ilk 7'ye giriyor. Eğer, sosyoekonomik gelişmişliği Bilecik'in yeterli değilse, o zaman teşvik kapsamına niye alınmadı? Eğer, teşvik kapsamına alınmamışsa, 81 il arasında sosyoekonomik yapısı 18 inci sıradaysa, niye üniversitemiz kurulmuyor? Benim söylediğim bu.

Sayın Bakanımızla, inşallah, az sonra molada yan yana geleceğiz, bu kriterleri değerlendireceğiz. Kim haklı çıkacaksa, bu üniversite sayısının 15'ten 16'ya çıkması konusunda kendisinin desteğini isteyeceğim. Eğer ilk 7'de değilsek, 2006 yılında Bilecik Edebali Üniversitesini isteyeceğim.

Yüce Meclise saygılar sunuyor, Başkanıma teşekkür ediyorum.

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - 26 olacak, 26; 10 tane daha geliyor.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tüzün.

Sayın milletvekilleri, İçtüzüğümüze göre son söz milletvekilinindir. Bu çerçevede, elimdeki söz taleplerine göre söz vereceğim.

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Tasarının görüşmeleri tamamlandı mı Sayın Başkan; ne son sözü?..

BAŞKAN - Sayın Haluk Koç bulunmadığına göre, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan, konuşmak istiyor musunuz?

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Evet, Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kandoğan.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Tasarının görüşmeleri bitmedi ki!..

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)  - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum. Yeni kurulacak olan 15 üniversitemizin kuruldukları illere ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Gönül isterdi ki, bugün, kurulmakta olan bu 15 üniversitemize, birçok milletvekili arkadaşımızın da bahsetmiş olduğu gibi, yenilerini ekleyebilseydik. Bu 15 üniversitenin içerisinde, benim de kanun teklifi olarak sunmuş olduğum Düzce Üniversitesi ile Rize Üniversitesinin olması da beni ayrıca mutlu etmiştir; ancak, bugün, Türkiye'nin çok değişik yerlerinden, onlarca telefon, yüzlerce mesaj aldık. Bunların büyük çoğunluğu, Siirt İlimizden, Karaman İlimizden, Bilecik'ten ve daha isimlerini sayamayacağım birçok ilden. Özellikle Nevşehir'den de çok arayanlar oldu. Nevşehir Meydanında 2002 seçimleri öncesinde verilen sözlerin unutulduğunu, yerine getirilmediğini ifade eden, Nevşehir'den de arayan bir hayli vatandaşımız oldu.

Şimdi, Sayın Millî Eğitim Bakanımızın "bu 15 üniversiteden sonra yeni üniversitelerin de kurulacağını ümit ediyorum" şeklindeki, kendi ifadeleri böyledir; bundan sonra yeni üniversitelerin kurulması yönünde, zorluk ve sıkıntıların olabileceği inancını, Sayın Bakanın konuşmasından sonra elde ettim. Sayın Bakan "ümit ediyorum" cümlesiyle, bundan sonra, bu 15 üniversitenin üzerine yeni üniversitelerin kurulma noktasında çok da ümitli olmadığını anlamış bulunuyorum.

Tabiî, bu üniversiteler kurulurken, mevcut illerin altyapısı, sosyal ve ekonomik bakımdan gelişmişliği, eğitim ve öğretim seviyesi ve bunun yanında birçok şartın arandığını hepimiz çok yakından biliyoruz; ancak, bugün 15 ili sevindirirken, maalesef, büyük ümitlerle, üniversite kurulmasını bekleyen birçok ilimizdeki vatandaşlarımızın da beklentisinin karşılanamadığını ve onların büyük bir hayal kırıklığı içerisinde olduklarını biliyoruz. Öncelikle, bu illerimizdeki vatandaşların kendi illerinin son dönemlerdeki çekmiş olduğu ekonomik sıkıntıların,  zorlukların, bir şekilde üniversite kurulmasıyla aşılacağına olan inançları ortadan kalkmıştır. Örneğin, ben Siirt'i çok iyi biliyorum; beş yıl orada görev yaptım ve Sayın Başbakanın da seçim bölgesi olması dolayısıyla, yıllardan beri, Siirt, illerinde kurulacak olan bir üniversitenin hayali içerisindelerdi; ancak, maalesef, bugün, Siirt'de o hayal, bir hayal kırıklığına dönüşmüş durumdadır.

Yine, güzide illerimizden Karaman… Yine, Nevşehir, Bilecik, Yalova… Sayın Muharrem Bey oradan işaret ediyor; evet, Yalova, hakikaten, Marmara Bölgemizde her yönüyle üniversiteye hazır ve layık olan bir ilimizdir. Hele hele oradan millî eğitim kökenli bir milletvekilinin olduğu bir ilde bir üniversitenin kurulmamasının bir eksiklik olduğu inancındayım. İnşallah… Sinop Milletvekilimiz de oradan işaret ediyor; hakikaten, Sinop'ta da böyle bir üniversitenin kurulmasının ne kadar elzem ve mühim olduğu, yine, çok açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır; ancak…

HİKMET ÖZDEMİR (Çankırı) - Çankırı da…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -  Çankırı Milletvekilimiz de buradan söylüyor. Demek ki, bu mesele, buradaki milletvekillerimizin en büyük arzusu. Milletvekillerimiz de, vatandaşlarımızın istek ve arzularının burada tercümanı. Yine, Ağrı Milletvekilimiz de oradan işaret ediyor; bizim Ağrı'nın neyi eksik?!.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Son cümlenizi rica ediyorum.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bizim Ağrımızda böyle bir üniversite kurulmamasının haklı ve makul sebepleri var mıdır, yok mudur; bunların araştırılması gerekiyor.

Demin de söyledim; hakikaten, bir üniversite, o ilin çehresini, kaderini değiştirebilecek ölçüde çok önemli bir müessese. Özellikle, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde üniversitenin o illere getireceği ekonomik katkının, sosyal, eğitim ve diğer alanlardaki katkıları yanında, o illere çok önemli katkılar sağlayacağı düşüncesindeyim.

İnşallah, arzumuz, temennimiz, 22 nci Dönemde, bu dönem Parlamentosu görevini bitirmeden, hakikaten, diğer illerimizde de hakkı olan üniversitelerin bir an önce oralarda da kurulması, o vatandaşlarımızın beklentilerine de cevap verilmesidir.

Ben, bu duygu ve düşüncelerle, yeni kurulan üniversitelerimizin illerimize ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kandoğan.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Ek madde 60'ı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, saat 20.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 19.18


BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.06

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 46 ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

1039 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün; Aksaray Milletvekili Ahmet Yaşar ve 3 milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım ve 65 milletvekilinin; Uşak Milletvekilleri Alim Tunç, Ahmet Çağlayan ve Osman Coşkunoğlu'nun; Ordu Milletvekilleri Kazım Türkmen ve İdris Sami Tandoğdu ile 94 milletvekilinin; Giresun Milletvekili Mehmet Işık ile 28 milletvekilinin; Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın; Yozgat Milletvekilleri Mehmet Çiçek, Bekir Bozdağ, Mehmet Erdemir ve Mehmet Yaşar Öztürk ile 84 milletvekilinin; Adıyaman Milletvekili Şevket Gürsoy ve 15 milletvekilinin; Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in; Burdur Milletvekilleri Bayram Özçelik ile Mehmet Alp'in; Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın; Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu ile 8 milletvekilinin; Ordu Milletvekili Hamit Taşçı ile 19 milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın; Amasya Milletvekilleri Akif Gülle ile Hamza Albayrak'ın; Tekirdağ Milletvekilleri Tevfik Ziyaeddin Akbulut ile Ahmet Kambur'un; Kırşehir Milletvekili Hacı Turan'ın; Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir ile 14 milletvekilinin; Erzincan Milletvekilleri Tevhit Karakaya ile Talip Kaban'ın; Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ve Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın; Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ile 3 milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç ile Kastamonu Milletvekilleri Musa Sıvacıoğlu, Hakkı Köylü ve Sinan Özkan'ın; Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan ile Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın; Düzce Milletvekilleri Metin Kaşıkoğlu, Fahri Çakır ve Yaşar Yakış'ın; Çorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu'nun; benzer mahiyetteki Kanun teklifleri ve Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1146, 2/5, 2/10, 2/20, 2/43, 2/66, 2/82, 2/115, 2/164, 2/372, 2/398, 2/410, 2/438, 2/523, 2/531, 2/535, 2/537, 2/541, 2/547, 2/571, 2/533, 2/347, 2/534, 2/542, 2/567, 2/568, 2/609) (S. Sayısı: 1039) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 1 inci maddesine bağlı ek 60 ncı maddeyi bitirmiştik.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, ek 61 inci maddeyi okutmadan önce, kürsüye çıkıp konuşma yapacak olan arkadaşlardan şunu istirham ediyorum; çünkü, çok uzun sürecek bir çalışma akşamı geçireceğiz. Süresi biten arkadaşlarımıza sadece 1 dakika eksüre vereceğim. 1 dakikanın sonundan mikrofon kendiliğinden kapandıktan sonra hiçbir arkadaşımızın tekrar mikrofonunu açmayacağım. Bütün arkadaşlarımın konuşmalarını ona göre düzenlemelerini istirham ediyorum.

Ek 61 inci maddeyi okutuyorum:

Rize Üniversitesi

EK MADDE 61.- Rize'de Rize Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;

a) Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Fen-Edebiyat Fakültesi, Eğitim Fakültesi, İlâhiyat Fakültesi, Su Ürünleri Fakültesi ile yeni kurulan Tıp Fakültesinden,

b) Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulundan,

c) Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu, Ardeşen Meslek Yüksekokulu ile Fındıklı Meslek Yüksekokulundan,

d) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü, Fen Bilimleri Enstitüsü ile Sağlık Bilimleri Enstitüsünden,

oluşur.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Yakup Kepenek; buyurun. (Alkışlar)

Sayın Kepenek, süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA YAKUP KEPENEK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben de, doğum yerim olan Rize'de bir üniversite kurulmasından dolayı çok mutlu olduğumu belirterek sözlerime başlamak istiyorum. Kuşkusuz, öbür illerin üniversitelerini de aynı mutlulukla, coşkuyla, sevinçle karşıladığımı belirtmek isterim.

Değerli arkadaşlar, biraz önce, Sayın Bakanımız, yarım saate yakın, üniversite-hükümet ilişkilerine değindi. Çok isterdim ki, Sayın Bakanımız, kürsüye gelmeden önce kendisine ulaşan bir haberi, bir sevinçli haberi bizimle paylaşsaydı. O sevinçli haber, Sayın Bakanımızın kendi üniversitesinin ve ilinin, seçildiği ilin, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörünün bugün tahliye olmuş olmasıdır. Ben, bu tahliye nedeniyle duyduğum sevinci sizlerle paylaşmak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Bunu Sayın Bakanın yapmasını, bunu sizlerin de alkışlamasını çok isterdim; çünkü, ben, bu meseleyi bu kürsüye getirdiğim zaman, birçok sevgili arkadaşım, sizin sıralarınızdan birçok sevgili arkadaşım, o konunun, yani Yücel Aşkın'ın tutuklu kalması konusunun benim tarafımdan gündeme getirilmesini çok da yakışıklı bulmadığını, çok da sempatik bulmadığını, doğru bulmadığını, bunun yargıya karışma anlamı taşıdığı yönünde beyanlarda bulundular. Ben, o zaman, ne kadar içten, düzgün ve samimî konuşuyorsam, aynı içtenlikle söylüyorum, bir ülkenin önemli bir ilinin -neden önemli bir il olduğunu söyleyeceğim- rektörünün üç ay dolayında hapiste tutulması, hem eğitim dünyası için hem bilim dünyası için hem hepimiz için hem yargı sistemimiz için tam bir yüzkarasıdır ve…

AHMET YENİ (Samsun) - Hocam, yargıya söylemeyin…

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Hayır… Yargının işleyişi açısından söyledim. Ben anlıyorum bu işleri… Başka bir şey daha…

AHMET YENİ (Samsun) - Hocam, ama, yargıya…

YAKUP KEPENEK (Devamla) - İzin verin efendim, izin verin…

Bu ayıbı, bu eksiğimizi, bir an önce gidermek zorundayız. Bu, hepimize gerekiyor. Ne gerekiyorsa, onu yapmak zorundayız.

AHMET YENİ (Samsun) - Hocam, yargıya…

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, izin verin, laf atmaktan vazgeçin, bunları düzeltelim elbirliğiyle,

Van niye önemlidir, onu da söyleyeyim: Mustafa Kemal, 1933 üniversite reformundan sonra, Meclisi açış konuşmasında "Yüce Meclis, ikinci üniversiteyi Van'da açın" demiştir de, ondan önemlidir Van; ama, Sayın Bakanımız, yine üzülerek belirteyim, o konulardaki duyarlılığını çok açık belli etmemekle, ne yapıyor bilemiyorum.

Şimdi, gelelim… Tabiî, "Rize'ye gel" diyorsunuz, gelelim Rize'ye. Rize'de üniversite açılması, birçok bakımdan çok olumludur, çok önemlidir. Bu olumlu, önemli noktalardan birincisi şudur: Rize, bildiğiniz gibi, değişik müziğin, giyimin, kültürün, şiirin, lehçenin ortaklaşa bulunduğu; bunların, dostluk, barış ve dayanışma içinde bir arada yaşadığı bir yöremizdir. Çok çeşitliliğin, olağanüstü güzelliğidir. O olağanüstü birliktelikten, dayanışmadan ve Rize insanının, gerektiğinde kendisiyle alay edebilecek kadar olgunluğundan kaynaklanan bir güzideliği, bir seçkinliği vardır. Orada kurulacak üniversitenin, bu hoşgörüyü, bu dayanışmayı, bu barışı çok daha yükseklere, ülkeye ve evrensel düzeye, dünyaya iyi bir biçimde taşıyabileceğini düşünüyorum; çünkü, dünyada ve bazı zamanlarda ülkemizde, etnik ve dinsel kimlik tartışmalarının nasıl acı sonuçlar verdiğini hep birlikte yaşıyoruz. O nedenle, Rize halkının, üniversiteyi çoktan hak etmiş olduğunu belirtmek istiyorum.

Rize, ayrıca, ülkemize, nitelikli işgücü vererek de çok büyük katkılar yapmaktadır ve o katkılar, orada, en son teknolojiyle eğitim yapan bir üniversitenin varlığını esasen gerekli kılmaktadır.

Değerli arkadaşlar, bilen bilir, Rize'nin doğası çok çetindir, ulaşımı çetindir, üretimi çetindir ve son zamanlardaki iki gelişme, Rize'yi sahiden     -uygun deyimiyle- vurmuştur; bunlardan bir tanesi, Çernobil kazası ve sonrasında yaşanan sağlık sorunudur. Dilerim, yeni üniversitemiz, bu konuda bilimsel araştırmaları yapar ve şimdiye kadar yapılmayan ve bu devletin halka olan borcunu, bilimsel araştırmayla öder, bunu çok önemsiyorum.

İkinci; ama hiç de ikincil olmayan bir şey var; Rize insanı denizle yaşar değerli arkadaşlar, iç içe yaşar. İkili yol, kıyı yolu, sahil yolu, Rize halkı ile deniz arasında duvar örmüştür. Çayeli Belediye Başkanımızın dediği gibi, Berlin duvarı örülmüştür Rize halkı ile deniz arasında; bunun düzeltilmesi gerekir, bunu yapacak olan, üniversitedir. Rize'de kentleşme bozuktur, Rize'de orman ve yayla korunamamaktadır. Bunların korunması ve verimli işletilmesi, yine, üniversitemizin işi olmalıdır. Üniversite, ekonomiye büyük katkılar yapacak, üretime katkılar yapacak girişimlerde, etkin girişimlerde bulunmalıdır.

Değerli arkadaşlar, Osmanlı'dan bu yana, onca ferman vardır "şu Rize halkını yerinde tutun, orada alternatif seçenek ürünler yetiştirelim, başka işler yapalım" diye, Osmanlı'dan cumhuriyete onca proje vardır. Bunlardan en başarılı olanı yaş çay üretimidir; ama, o da, Rize halkını orada tutmaya ve geçimini sağlamaya yetmemektedir. Dolayısıyla, bu nedenle -Sayın Gündüz- Rize halkına bu üniversitenin verilmesi ya da Rize'de üniversite açılması, yeni iş ve çalışma kapılarını açacak olması nedeniyle de çok önemlidir.

Sağlık meselesine yeniden girmeyeceğim; ama, şunu söyleyeyim: Rize insanı, her yönüyle, sağlıktan kültüre, ekonomiden ulaştırmaya, turizme; her yönüyle, bu üniversiteyle çok daha güzele, çok daha ileriye, çok daha doğruya gidecektir.

Değerli arkadaşlar, bu bağlamda, yalnız Rize için değil, genelde üniversitelerimiz için bir dileğim var, bu 15 üniversitemiz için. Üniversite dediğiniz, kampus ya da yerleşke biçiminde örgütlenirse iyi olur. İlçelere verilmesi gereken meslek yüksekokullarıdır. Üniversite, çünkü, yalnız eğitim değildir, bir yaşam biçimidir. Kültürüyle, sinemasıyla, tiyatrosuyla, ders dışı sosyal ilişkileriyle üniversite üniversite olmak istiyorsa, bu, kampus biçiminde olur. Esasen, izin verin, bu saatte bir de işin gülmece tarafını söyleyeyim: Rize'de Sayın Başbakanımız Tayyip Erdoğan'ın ailesinin ve Sayın Grup Başkanvekilimiz Topuz'un ailesinin çıkış yerinin adı Kampos'tur. Kampos, kampus demektir; yani, üniversite kurulacak yer. Dolayısıyla, Rize'de kampus hazırdır, önemli olan oraya üniversiteyi doğru dürüst yerleştirmektir, kurmaktır; dilerim, biz bunu böyle yapacağız.

Şimdi, bu çerçevede iki noktaya daha değinmeme izin verin. (AK Parti sıralarından gürültüler)

Bana değil… Rize'yle ilgili mi soracaksınız?

MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ (Isparta) - Halktan uzak olmaz mı üniversite?

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Hayır, hayır… Efendim, başarılı üniversitelere bakın. Lütfen, Sayın Bilgiç… Halk dalkavukluğu yapmak başka bir şey, bilimi yüceltmek başka bir şey. Ben sözlerime başlarken üniversitenin üretimle birleşmesi gerektiğini, üretime yardımcı olması gerektiğini, insanın kalitesini, niteliğini yükseltmesi gerektiğini özellikle vurguladım. Bunun olması için, işte, hemen yanı başınızda Orta Doğu Teknik Üniversitesi var, Orta Doğu Teknik Üniversitesi her yönüyle, teknolojiyi uygulama yönüyle, topluma katkısıyla, OSTİM Projesiyle, başka projeleriyle çok, halkla iç içedir. Bunun farkında olmanız gerekir.

MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ (Isparta) - Devlet yardımlarıyla…

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Elbette devlet yardımlarıyla… Bu, devletin işidir. Eğitim, devletin işidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)

BAŞKAN - Sayın Kepenek, sadece 1 dakika vereceğim bütün arkadaşlara olduğu gibi, lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Müdahalelerle 2  dakika boşuna geçti.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bütün bunlar şunu gösteriyor: Halkla bütünleşmek ile üniversite kavramını karıştırmayalım. Öbür işleri bir arada yürütelim.

Ben Rize'yle ilgili olarak son bir şey daha söyleyeyim. Kuşkusuz Rize'de üniversite kurulmasına hepinizin, milletvekillerimizin, eski siyasetçilerimizin, Sayın Topuz'un, Sayın Yılmaz'ın ve diğer Rize sivil toplum kuruluşlarının onca katkısı var. Ben, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına o katkıyı yapanlara, bu işte emeği geçenlere içtenlikle teşekkür ediyorum.

Son olarak bir şey daha söyleyeyim. Rize'de yıllardır çalışan bir Çay Araştırma Enstitüsü var. Ben, bu enstitünün üniversiteye bağlanması ve daha işlevsel, daha fonksiyonel, daha halka yakın, daha başarılı olması gerektiği yönünde bir önerge  verdim. Desteğinizi bekliyorum. Hepinize teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kepenek.

AK Parti Grubu adına Rize Milletvekili İmdat Sütlüoğlu.

Sayın Sütlüoğlu, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA İMDAT SÜTLÜOĞLU (Rize) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Halkımızın ve tabiî ki, Rizeli hemşerilerimizin uzun yıllar hasret ve istekle bekledikleri üniversite, 15 ilimizde hayata geçiyor. Halkımız, bunu çok büyük bir hasretle bekliyordu. Çünkü, üniversite, eğitim demek, eğitimin gelişmesi demek. Üniversite, aynı zamanda, sosyal gelişmişlik, ekonomik gelişmişlik demek.

İnşallah, temennimiz odur ki, buruk olan illerimiz de yakın bir gelecekte üniversitelerine kavuşurlar ve yine temennimiz, illerimizin tamamında üniversitelerin kurulmasıdır.

Değerli kardeşlerim, bizler, bu ülkenin kalkınması, gelişmesi için gayret ediyoruz. Geçmiş hükümetler döneminde üniversitelerin kurulması çok gündeme gelmişti. Ancak, bir türlü gerçekleşmemişti. Halkımızı büyük bir sevince ve heyecana boğan bu büyük icraatı gerçekleştirmekle, AK Parti İktidarı olarak da büyük bir mutluluk duyuyoruz.

Ben, sözlerimi uzatmayacağım. Bu heyecanı sizlerle paylaşmak ve teşekkür etmek için söz almıştım… (AK Parti sıralarından alkışlar)  Başta Sayın Başbakanımıza, hükümetimize ve tabiî ki, hükümetimizin değerli üyelerinin içinde bu işte en çok emeği olan Sayın Millî Eğitim Bakanımıza ve çok değerli ekibine, Millî Eğitim Komisyonunun değerli üyelerine, Plan Bütçe Komisyonunun değerli üyelerine ve Yüce Meclisin tüm üyelerine tabiî ki, Cumhuriyet Halk Partili milletvekili arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum, şükranlarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından "Anavatan" sesleri) Anavatanın, evet, Anavatan Partisine ve grubu olmayan, tabiî ki, Meclisteki diğer arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum. Burada bir gönül birliği var, bir konsensüs var; inşallah, bundan sonraki hizmetlerimiz de birlikte devam edecek.

Ben, 2006 yılında ve müteakip yıllarda herkese mutluluklar diliyorum; milletimizin ve tüm İslam âleminin gelecek kurban bayramını kutluyorum; hayırlar, güzellikler ve mutluluklar getirmesini diliyor hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Sütlüoğlu.

Anavatan Partisi Grubu adına, Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çok değerli üyeleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Önemli bir toplantı yapıyoruz; ama, çoğunluğumuz buruk. Anayasa gereği, buraya, Türkiye Büyük Millet Meclisine seçilen her milletvekili seçildiği ilin değil tüm Türkiye'nin milletvekilidir; dolayısıyla, Türkiye'nin neresine bir çivi çakılırsa bundan mutluluk duymayacak hiçbir milletvekili yoktur.

Ön sıralarda, üniversite kurulacak illerin milletvekilleri büyük bir heyecanla, şevkle, zevkle oturup kendi seçmenlerine doğal olarak da mesajlar veriyorlar. Bir arka sırada biraz umutla oturan milletvekillerimiz var "acaba sıra bize de gelir mi, gelecek mi" diye.

SABRİ VARAN (Gümüşhane) - Bizimkiler umutsuzlar.

EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Tabii, umut hepimizin, zaten umutlarımızı yitirdiğimiz an yaşama şansımız da olmaz.

Bir güzelliği daha sizinle paylaşmak istiyorum. Sayın Alptekin, bundan önce bizi yöneten Sayın Meclis Başkanvekilimiz gerçekten çok demokrat bir kişilik sergiledi, hatta konuşmama çıkmadan önce Sayın Alptekin'e bu demokrat yaklaşımından ötürü de teşekkür etmek gereği hissediyordum ve edecektim eğer bizi yönetmiş olsaydı; ama, Sayın Pakdil gelip oturur oturmaz "konuşmalarınızı uzatmayacağım" dedi. Gelen gideni aratıyor; ama, Sayın Pakdil'den, tabiî, şimdiye kadar hiçbir şikâyetimiz olmadı, onun da dirayetli yönetimiyle; ama, eğer, süremi biraz aşarsam da, bu vesileyle de, herhalde müsamaha göstereceğine eminim.

İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) - Sayın Bakanım, süreyi aşmayın.

EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Efendim, böyle coşkulu bir günde, böyle güzel bir günde, süreyi aşmamak, insanın içinden gelenleri söylememesi mümkün değil.

Şimdi, ben, Rize Üniversitesi hakkında söz aldım. Rize, malum, siyasî tarihimizde önemli bir ilimiz. Rize İlimiz, 2 Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı çıkarmış. Ama, bunların bir farklılıkları var; bir Başbakanımız milletvekili sıfatıyla, Rize Milletvekili sıfatıyla başbakan olmuş, diğer bir Sayın Başbakanımız da Siirt Milletvekili olup, Rizeli sıfatıyla başbakanlık koltuğuna oturmuş. Her ikisi de son derece saygın kişiliğe sahiptir; onlara da bir şey söylemiyorum.

Şimdi, gönül isterdi ki,  bir atasözümüz vardır "insan doğduğu değil, doyduğu yerde" der; yani "doyduğu yerle övünür" derler; doğrudur; ama, şimdi, Sayın Başbakanımızı acaba, hangi ilimiz başbakan yaptı? Bakın, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığına oturtan Siirt İlimizdir. Şimdi, ben, Sayın Başbakanımızın yerinde olsam, öncelikle, tabiî, Rize'yi de alırdım; ama, Siirt'i asla unutmazdım.

SABRİ VARAN (Gümüşhane) - Bütün iller onun.

EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Şimdi, bunun sıkıntısını, Sayın Millî Eğitim Bakanımız zaten duydu. Bu ihtiyacı duyduğu için de, çıkıp, buradan, açıklama ihtiyacı hissetti; buradan açıkladı. Ne dedi: "Diğer illerimizde de kurmak istiyoruz; bunun için de YÖK'e yazı yazdık; bundan da cevap bekliyoruz.". Peki, bu kurmak istediğimiz, 15 ilde, YÖK'ün onayı var mı? YÖK  " bu 15 ilden 4'üne ben izin veririm" diyor. Şimdi, bakın, YÖK 4'üne izin verirken, biz 15'ini kuruyoruz da, niye diğer illeri kurarken acaba bu bahanenin arkasına sığınıyoruz?! (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Yapılan doğrudur; yapılan doğrudur. Çünkü, neden; bu işin kararını 59 uncu cumhuriyet hükümeti verecektir; buradaki oyları da, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri, değerli oylarıyla verecektir.

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Bu kararı verecek; ama, bir yeri onaylayamaz bunu; sadece görüş bildirir.

EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Görüş için yazı yazmış efendim; onay demiyorum, hayır. Onay yeri burasıdır, onay yeri millî hâkimiyettir, onay milletvekilleridir, onay sizlerin oylarıdır; ama, Sayın Bakanımızın, o gerekçenin arkasına sığınmasını anlayabilmiş değilim. Ben, bunu arz etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanımız buradan konuşurken, kurulan üniversiteleri yıl itibariyle de dile getirdi ve "en son 1995 yılında Galatasaray Üniversitesi, bir vakıf üniversitesi olarak kuruldu; ondan sonra da, bir üniversite, bizim zamanımıza kadar kurulmadı" dedi.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Devlet üniversitesi, vakıf değil…

EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Ama, Galatasaray da bir vakıf üniversitesidir.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Vakıf üniversitesi değil, devlet üniversitesi…

EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Peki… Buna sığınacağınızı biliyordum; ama, ondan sonra da 14 üniversite kurulmuştu, onları da dile getirmek istiyordum; ama, o gerekçe de ortadan kalktığına göre, şimdi, diğer üniversitelerimize bir bakalım.

Bakın, ilk üniversitemiz 1933 yılında İstanbul Üniversitesi olarak kurulmuş, ikinci olarak 1944 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi kurulmuş, 1946'da Ankara Üniversitesi, daha sonra, 1955'te Karadeniz Teknik Üniversitesi, 1955'te -tarih itibariyle biraz sonra; çünkü, biri 20 Mayısta, biri 27 Mayısta kurulmuş- Ege Üniversitemiz kurulmuş, 1957'de Erzurum Atatürk Üniversitesi kurulmuş, 1959'da da Orta Doğu Teknik Üniversitesi kurulmuş.

Yani, sıralamaya baktığımızda, tarihte, önce Cumhuriyet Halk Partisi döneminde en köklü 3 üniversitemiz kurulmuş, daha sonra Demokrat Parti döneminde 5 üniversitemiz kurulmuş, daha sonra da sırasıyla, diğer partiler zamanında kurula kurula 71 üniversite kurularak gelmiş.

Şimdi, buradaki öğretim görevlilerine bakıyoruz; 9 021 profesörümüz var, 5 447 de doçentimiz, 11 829… Yani, toplam 26 297 profesör, doçent, yardımcı doçentimiz var. Diğer öğretim görevlileriyle birlikte 71 000 öğretim görevlisi ve profesörlerimiz var. Şimdi, dağılımlarına baktığımızda -işte, Türkiye'nin en büyük sıkıntısı burada- büyük illerdeki profesör sayısı diğer küçük illerdekinden kat kat fazla. Şimdi, bir Ankara Üniversitesine bakıyoruz 906 profesör, 9 Eylül İzmir'e bakıyoruz 399, Ankara Gazi 478, Hacettepe 612, İstanbul 1 291… Böyle sıralayabiliriz. Şimdi, büyük illerimizde profesör sıkıntısı yok; ama, taşradaki üniversitelerimize bakıyoruz, orada büyük sıkıntıyla karşılaşıyoruz; şimdi, bu yeni kuracağımız üniversitelerde de bu sıkıntıları kat kat göreceğiz.

Değerli arkadaşlarım, geçmişin hakkını yemememiz lazım. Üniversiteleri kuruyoruz, güzel; şimdi, Rize Üniversitesinin de kararını alacağız, hayırlısıyla, oylarınızla; peki, bu üniversite, bu fakülteler, bu yüksekokullar -ki, şimdiye kadar öğretimi devam eden- acaba kimler zamanında yapıldı diye hiç düşündünüz mü?! Biz, sadece adını koyacağız ve bir de rektör atayarak, göndereceğiz. Dolayısıyla, hani meşhur bir sözünüz var ya, 2002 yılını malî milat kabul edip, öncesini reddedip de 2002'den sonrasına sahip çıkıyorsunuz; bunun en güzel tipik örneğini de, dün, 9 uncu Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel "Genç Bakış" programında, televizyonda gençlerle tartışırken söyledi, dedi ki: "Bu hükümet her şeye sahip çıkıyor, 20 000 000 turistten bahsediyor; peki, bu 20 000 000 turist, 2002'den bu yana yapılan tesislere mi geldi?!" 2002'den bu yana, acaba bu kurulan tesislere ne kadar ilave yaptınız; bunlarla övünç duymanız lazım.

Peki, 70 küsur milyar ihracatımız var; bu 70 küsur milyar ihracatın içinde otomotivin payı 15 milyar dolar. Peki, soruyorum; 58 ve 59 uncu cumhuriyet hükümetleri zamanında kaç otomobil fabrikası kuruldu; 1 tane var mı?! (AK Parti sıralarından gürültüler) Bakın, bakın, şimdi Hyundai için bile hâlâ karar verebilmiş değiliz, Hyundai için… Bakın, eski notlarımı karıştırırken bir baktım, Çok Değerli Çevre Bakanımız Osman Pepe'nin, Kocaeli Milletvekiliyken Ford arazisine Ford'un yatırım yapmaması için verilen gensoru ve soruşturma komisyonlarında burada ettiği lafları okuyunca tüylerim diken diken oldu; diyor ki: "Çevreyi mahvedecek, çevreyi rezil edecek." Ford ne oldu; 1 milyar dolar yatırım, 3 milyar dolar ciro, 322 000 000 euro yıllık gelir ve 252 000 araç bir yılda üretiliyor, bunun 127 000'i ihraç ediliyor. Şimdi, bir baktım, araştırdım, Çevre ve Orman Bakanı olarak Osman Pepe, gelen misafirlerine, çevreyle ne kadar uyumlu diye, bu fabrikayı gezdiriyor. Şimdi, bakın, bir şey söylerken, ileride ne olacak diye, bunun da hesabını yapmamız lazım. Dolayısıyla, şimdiye kadar emeği geçen tüm milletvekillerine, tüm hükümetlere, hep birlikte teşekkür etmemiz gerekir. Bu üniversitelerimizin hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah, Siirt ve Bitlis üniversiteleri de 60 ıncı cumhuriyet hükümetine kısmet olacaktır; yani, bize. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakanım, mikrofonunuzu açtım; teşekkür eder misiniz.

EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Bu vesileyle de, hepinize en derin saygılarımı arz ediyorum.

Tabiî, Ağrılılar da orada beklenti içinde, Hakkâri de, Şırnak da... Bakın, hani, bölgelerarası kalkınmışlığı gidereceğiz; yani, bölgelerarası dengesizliği gidereceğiz dediniz ya, gelip, bunun için de bir teşvikler çıkardınız, hani,  Düzce ile Şırnak'ı aynı kefeye koydunuz; dolayısıyla, Düzce'de şimdi yer bulunmuyor fabrika için; ama, Şırnak'a, Hakkâri'ye, Bitlis'e kimse gitmedi. İşte, bu adaletsizlikleri, bu kanunlarla, burada düzeltmemiz lazım. İnşallah size kısmet olur; ha, olmazsa da bize kısmet olur inşallah.

Hepinize en derin saygılarımı arz ediyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gaydalı.

Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik'in bir açıklaması olacak.

Sayın Bakanım, buyurun.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, biraz önce konuşma yapan Değerli Bitlis Milletvekili Sayın Gaydalı, bizim, 2006 yılı içerisinde kurma çabası içerisinde olduğumuz 10 üniversiteyle ilgili olarak, YÖK'e görüş sorma gerekçesinin arkasına sığındığım gibi bir iddiada bulundu. Bu, tabiî, doğru bir iddia değil. Mesele şudur: Bu, üniversitesi olmayan 41 ilimiz, 100 puan üzerinden, bir kriter hesaplamasına, puanlamasına tabi tutulmuştur. En birinci sırada olan üniversitemiz, yani, kriterleri itibariyle 1 inci sırada olan üniversitemiz Kırşehir'dir, 76,2 puana sahiptir il olarak ve 15 inci sırada Amasya İlimiz vardır, o da 50,6 puana sahiptir. Onun altında kalan  10 ilde de yine kurulma çabaları sürecektir; çünkü, bunların çoğunda 1 fakülte mevcuttur, bazılarında 1'den fazla fakülte mevcuttur. Mesela, Sinop İlinde çok sayıda fakülte var; ama, diğer kriterleri itibariyle bu puanlamada arkada kaldı. Puanı 38 ile 50 arasında olanlarla ilgili olarak da görüş almak üzere bir yazı yazdık. Biz bunun arkasına falan sığınmıyoruz. Sayın Başbakanımız da, ben de, değişik vesilelerle yaptığımız açıklamalarda, 15 üniversite kuracağımızı, üniversite kurmanın ciddî bir iş olduğunu ve Türkiye'de bütün illerde üniversite kurulması gerektiğini söyledik; ama, burada bir tedricilik esastır, kademe kademe, adım adım gitmeniz lazım; çünkü, bu bir kaynak meselesidir, bu bir bütçe meselesidir. Bir taraftan -biraz önce Sayın Gaydalı'nın kendisi de ifade etti- Türkiye'de, bu anlamda da, maalesef, bir adaletsiz dağılım var. Türkiye'deki 16 000 profesör ve doçentin 10 000 küsuru üç büyük ilimizde toplanmıştır. Bunu kendileri de biliyorlar. Dolayısıyla, gerek insan kaynağı itibariyle gerekse de finans itibariyle ciddî bir hazırlığın yapılması gerekiyor, altyapı çalışmalarının yapılması gerekiyor ve ardından da bu üniversitelerimizin kurulması gerekiyor. Şu anda kurduğumuz, yasasını görüştüğümüz 15 üniversitemiz, diğerlerine göre daha hazır olan, daha iyi altyapıya ve imkânlara sahip olan vilayetlerimizdir.

Bakın, Siirt'e gelince: Siirt'te, kriterleri tutmadığı halde, şu anda gerekli şekilde hazırlığı olmadığı halde, eğer kurulmuş olsaydı, ben, Sayın Gaydalı'nın, esas bundan dolayı çıkıp Sayın Başbakanı tenkit etmesini beklerdim veya diğer arkadaşlarımın. Sayın Başbakan eğer popülizm yapmış olsaydı, eğer rasyonalitenin dışına çıkmış olsaydı böyle bir şey yapardı. Kaldı ki, bir şey daha söyleyeyim -Sayın Gaydalı çok iyi bilir- ben, şu anda bu yasayı buraya getiren, bu tasarının şüphesiz ki hükümet adına sahibi olan kişi olarak, aslen Siirtliyim. Şimdi, eğer, biz, bir ili kayırmak gibi bir telaş içine girmiş olsaydık -Sayın Başbakan Siirt Milletvekilidir, ben aslen Siirtliyim, orada birçok akrabam var- bunu yapardık; ama, biz kesinlikle böyle bir duruma düşmeyiz, düşmek istemeyiz. Tamamen objektif kriterler uygulanmıştır; bunu ifade etmek isterim.

Bir de, Sayın Gaydalı da, diğer arkadaşlarım da şunu çok iyi bilsinler; biz, kesinlikle, Türk tarihinin, cumhuriyet tarihinin, Türk Milletinin tarihinin bizimle başladığı falan gibi bir duygu içerisinde değiliz. Böyle bir halimiz de yok, böyle bir söylemimiz de yok. Türkiye'de, ülkemizde bugüne kadar kim taş üstüne taş koymuşsa, kim bir çivi çakmışsa, millet, memleket adına, yararına kim ne yapmışsa, biz onların, eğer bugün ahrete irtihal eylemişlerse, hatıraları önünde saygıyla eğiliriz, onları rahmetle anarız; hayatta iseler- onlara sağlıklı, uzun ömürler dileriz ve onlara saygı duyarız.

EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Bravo.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Bakın, ben okullara internet bağlarken hep şunun altını çizdim, dedim ki: "Merhum Turgut Özal, iletişim teknolojisi meselesinde Türkiye'ye çağ atlattı." Her vesileyle rahmetle andım; yapılan doğruları görmek lazım.

Bakın "1992 yılında 22 üniversite kuruldu" dedim. 22 üniversite kurulurken kimin iktidarda olduğu, kimin başbakan olduğunu herhalde herkes biliyor. Ondan önce de 29 üniversitemiz vardı; bunların hepsini biz kurmadık ki.

Sonra, ben devlet üniversitesinden söz ettim, 1995'ten beri devlet üniversitesi kurulmamıştır.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Vakıf üniversiteleri, malumunuz, müteşebbisler tarafından, müteşebbis vakıflar tarafından kuruluyor. "1995'ten beri, finansmanını devletin ödediği, teşebbüsünü devletin yaptığı üniversite kurulmamıştır" dediğim budur. Ayrıca, Galatasaray Üniversitesi de bir devlet üniversitedir; bunu da arkadaşlarıma saygıyla arz ediyorum.

Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım, sağ olun.

Şahsı adına, Rize Milletvekili Abdulkadir Kart; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ABDULKADİR KART (Rize) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu hakkında, diğer bir anlamıyla, ülkemizde 15 yeni üniversitenin kurulmasıyla ilgili kanun tasarısı hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bugün gerçekten -konuşmaları izliyorum- gerek muhalefetin gerek iktidarın mutabık kaldığı, birlikte, sevinç içinde, mutluluk içinde çıkarmaya çalıştığı bir yasayı görüşüyoruz. Tabiî, burada, ben üniversitelerin önemine değinmek istemiyorum; ama, bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum.

Bakın, değerli arkadaşlarım, şu anda, bizim, şu veya bu sebeple 70 000'e yakın öğrencimiz yurt dışında yükseköğretimini görüyor. Şöyle, oturdum, bir hesapladım; bir öğrencinin yıllık maliyetinin 25 000 dolar olduğunu düşünürsek, 1 750 000 000 dolar parayı, biz, her yıl yükseköğretim için yurt dışına harcıyoruz, bu öğrencilerimiz vasıtasıyla. Bunu TL'ye çevirirsek, yaklaşık 2,3 katrilyon yapıyor.

Bugün, ben, üniversitelerimizin toplam bütçesine bakıyorum, biraz önce Sayın Bakanımız ifade ettiler, 5,8 katrilyon dediler ve 2 000 000 öğrenci için. Mesela, ben, bize yakın olduğu için söylüyorum, Karadeniz Teknik Üniversitemizin 42 000 civarında öğrencisi var ve 2006 yılı bütçesi 123 trilyon lira civarında. Yani, biz, ülkemizde bu üniversiteleri çoğaltırsak, yurt dışına harcamış olduğumuz bu parayla, Karadeniz Teknik Üniversitesi gibi 19 üniversiteyi finanse ederiz arkadaşlar. Ekonomik olarak böyle; sosyal ve kültürel faydalarını zaten burada anlatmaya gerek yok.

Onun için, bana göre son derece olumlu bir yasa tasarısı; hatta, geç kalınmış bir yasa tasarısı diye düşünüyorum ve inşallah, bundan sonra, zaten Sayın Bakanımız da ifade etti, ikinci bir yasa tasarısını da kendileri hazırlayacaklar, bana göre çok isabetli bir iş yapacaklar.

Değerli arkadaşlarım, Rize Üniversitesi, bana göre üniversite olmayı hak eden bir altyapıya sahiptir. Şu anda 4 fakültemiz var, 3 yüksekokulumuz var, yurt binalarımız var, her türlü fiziki altyapıyla, şu anda üniversite olmayı yıllardan beri hak etmiş, bekleyen bir üniversite.

Tabiî, burada, Sayın Gaydalı söyledi, doğru söyledi; eğer bu kriterler, bu altyapı bugüne kadar hazırlanmamış olsaydı, biz, şu anda Rize Üniversitesini kuramazdık.

Dolayısıyla, bu altyapının oluşmasında emeği geçen herkese buradan teşekkür ediyorum, şükranlarımı arz ediyorum, ölenleri de rahmetle anıyorum.

Tabiî, burada, bir sayın milletvekili arkadaşım, Bilecik Milletvekili arkadaşım Sayın Tüzün, tabiî, kendi iline de üniversite isterken, zannediyorum biraz da onun heyecanına kapılarak belki dili sürçmüştür, Rize'yle ilgili bazı yanlış bilgiler vermiştir. Bunu da burada düzeltmek istiyorum.

Bakın, Rize'de 2 yüksekokul var dediler; hayır, Rize'de şu anda 3 yüksekokul var, 2 tanesi öğretimde 1 tanesi de kuruldu, önümüzdeki yıl öğrenci alacak. Mesela, Rize'de yurt binası hiç yok dediler; ben, gelmeden biraz önce Kredi Yurtlar Kurumu Genel Müdürümü aradım, sağlıklı bilgi olsun diye, Rize'de, şu anda, Kredi Yurtlar Kurumuna ait, 1 300 öğrenci kapasiteli öğrenci yurdu var, en az bir bu kadar da özel sektöre ait yurt var. Dolayısıyla, sanki Rize, Başbakanımızın ili, biraz torpil yapılarak, kayrılarak bu tasarıya konuldu gibi bir imaj yaratılmaya çalışılıyor. Arkadaşlar, bu kesinlikle doğru değildir, Rize bunu hak etmiştir.

Ben, buradan Sayın Tüzün'e de şöyle bir çağrıda bulunuyorum; önümüzde, hazır, bayram var, kurban bayramı var, kendisini Rize'ye davet ediyorum, lütfedip gelirlerse, benim misafirim olurlarsa şeref verirler; ben, ona, Rize'deki altyapıyı tek tek gezdirmek isterim; hatta, kendisinin hiç yok dediği Kredi Yurtlar Kurumu öğrenci yurdunda da onu misafir etmek isterim. Böyle bir teklifte bulunmak istiyorum.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Siz de Bilecik'e gidin, Bilecik'i bir görün.

ABDULKADİR KART (Devamla) - Bu arada şunu da söylemek istiyorum: Tabiî, üniversite bekleyen arkadaşlarımız var, saygıyla karşılıyorum ve diyorum ki, Bilecik'e üniversite kurulması noktasında da bir talep olursa, ben de destek olacağımı, burada, huzurlarınızda ifade etmek istiyorum.

Bu üniversitelerin kurulmasında, bu yasa tasarısının buraya kadar gelmesinde emeği geçen, başta Sayın Başbakanıma, Bakanlar Kurulu üyelerine, ki, özellikle Sayın Millî Eğitim Bakanıma, siz değerli arkadaşlarıma, bürokratlarımıza, herkese çok çok teşekkür ediyorum; hepsine, Rizeliler adına şükranlarımı sunuyorum ben buradan.

Ben, bu, yeni 15 üniversitemizin ülkemize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, hepinize tekrar teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kart.

Şahsı adına, Rize Milletvekili Sayın İlyas Çakır; buyurun.

İLYAS ÇAKIR (Rize) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan yeni üniversiteler kanun tasarısı üzerinde, ek 61 inci maddede, yani, Rize üniversitesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi en derin saygılarımla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, şu bir gerçek: İktidar icraat yapıyor, hele bizim iktidar, en doğru işleri en güzel şekilde icraat yapıyor; biz de, bu sıralarda onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz, hükümetimize. Bir bakıma, biz, arkalarda konuşma özürlü olduk; ama, bir iki husus var, onları size açıklamadan geçemeyeceğim.

Siyaset garip bir meslek. Ümmet Bey geldi buraya "ben Rize üniversitesine destek vermiştim" dedi. Bizim de kendisine teşekkür borcumuz olur; ama, siyaseten, sanki Ümmet Bey dedi diye Rize'de üniversite açıldı gibi bir durum doğuyor.  Tabiî, bu, siyasetin garip bir cilvesi.

Başka bir husus: Bugüne kadar, ben ve milletvekili arkadaşlarım, Rize'de bu altyapıyı oluşturmada yardımcı olan bütün insanlara hep müteşekkir olduk ve bugün de çıkan, benden önce, diğer iki arkadaşım müteşekkir oldu ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde taş taş üstüne koyan herkese müteşekkir olduk. Onun için, biz burada kimseyi zemmetmeden ve kaderin garip bir cilvesi olarak, milletvekili listelerine yazılıp Türkiye'de iktidar olabilecek oyu alma durumunda olan Başbakanımızın, seçimlere giremeyip de, sonra, teknik bir durumdan dolayı Siirt'ten milletvekili seçilerek Başbakanımız olarak yaptığı bu icraatlarda, esasında Rize'nin Başbakanı değil, bütün Türkiye'nin Başbakanı olarak kendisine teşekkür borçluyuz ve biz, bu teşekkürü kendilerine yapıyoruz.

Burada, bir hususu belirtmek istiyorum değerli arkadaşlar; eğitim-ekonomi, kalkınma ilişkisi, artık, hiç kimsenin inkâr edemeyeceği bir ilişkidir ve bundan dolayı da, eğitim teorisyenlerine göre, özellikle yükseköğretim seviyesindeki eğitim faaliyetinin bir ülkenin kalkınması için ne kadar önemli olduğunu bütün teorisyenler, bütün bilim adamları ortaya koyuyorlar. Dediğim gibi, bizden önce üniversite açan değerli cumhuriyet hükümetlerine, bu başarılı icraatlarıyla 15 üniversite daha ekleyen bu hükümetimizi, başta Sayın Başbakanımızı ve Bakanlar Kurulunu ve Saygıdeğer Millî Eğitim Bakanımızı ve arkadaşlarını, hepinizin huzurunda teşekkür ederek ben de ödüllendirmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, bir iki husus var. Rize'yi çok güzel anlattı Yakup Kepenek Hocam, kendisi Rizeli; fakat, bütün dünyada da olduğu gibi, üniversitelerde araştırma-geliştirme faaliyetleri öncelikli olan üniversiteler, eğitim-öğretim faaliyetleri öncelikli üniversiteler, kampus yapılanmasındaki üniversiteler, hitap ettiği kitle, alan bakımından bütün ile yayılmış üniversiteler şeklinde çeşitli üniversite yapıları vardır. Bizim Rize'deki üniversitemiz, bir bakıma kampus üniversitesi, yani, merkezî birimlerde olacak derslik ve araştırma birimlerinin ötesinde, kütüphanesiyle, araştırma laboratuvarlarının ötesinde, bütün Rize hinterlandına hitap edecek bir üniversite olarak yapılandırılması ve  o ili kalkındırması noktasından bir örnek üniversitesi olması üzere, biz, özel bir gayret içerisindeyiz. Bunun için gerekli fiziksel altyapıyı hazırlamada bütün Rizeli iş adamlarımız zaten bize ve Sayın Başbakanımıza söz vermişler, onu gerçekleştireceklerdir. Bunu, Rize'ye özel olarak, bir örnek olarak sunacağız zaten Türkiye'ye inşallah.

Ben, tabiî, buraya gelip, her şeyden önce, vaktinizi almadan, bir Rize milletvekili olarak, hükümetimize ve sizlere teşekkür etmek için çıktım. O bakımdan, sözlerimi de fazla uzatmadan, not aldığım hususları da sizlerle belki başka zamanlarda paylaşarak üniversitelerimize katkı yaparız; ama, bir husus var. Üniversite deyince fiziksel mekân, öğretim üyesi, laboratuvar, kütüphane… Fakat, bunları, dediğim gibi, başka zaman tartışırız. Sayın Bakanımızın burada söylediği, üniversitelerimiz için, öğretim üyesi, öğretim elemanı yetiştirme projesini ben çok önemsiyorum; ayrıca, kendilerine teşekkür ediyorum. Bu projeye ve bahsettiğim diğer alanlarda, burada yapılan tartışmalarda sizlerin de katkılarını istiyorum.

Hepinize hürmet ve saygılarımı arz ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çakır.

Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı yasanın ek 61 inci maddesinin (a) bendinin son paragrafında yer alan "su ürünleri fakültesinin" önüne "ve" kelimesinin ilave edilmesini arz ederiz.

 Ferit Mevlüt Aslanoğlu Muharrem İnce Muharrem Kılıç

 Malatya Yalova Malatya

 Yaşar Tüzün Emin Koç

 Bilecik Yozgat

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılıyoruz Sayın Başkanım. Redaksiyonla ilgili bir mesele olduğu için, esası değiştirmiyor; katılıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, buyurun.

Süreniz 5 dakika.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkanım, Yüce Meclisin değerli üyeleri; bir kere şuna çok mutlu oluyorum; yani, ilimle, bilimle, Türkiye'nin çağdaş dünyaya gideceğinden dolayı, tüm arkadaşlarımın bunu yürekten arzu etmesinden dolayı mutlu oluyorum.

Türkiye, ancak çağdaş dünyaya… Her ilde bir üniversitemiz olursa, gençlerimiz okursa, buna çok mutlu oluyorum; ama, Sayın Bakanım, siz, burada, yaklaşık 15 üniversitemize, her bir üniversiteye 900 taneden az olmamak üzere kadro veriyorsunuz, sadece öğretim görevlisi kadrosu.

Sayın Bakanım, beni sevmeyebilirsiniz, beni sevmeyebilirsiniz; ama, siz, Malatya İnönü Üniversitesini sevmek zorundasınız!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sizi de seviyoruz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, üç yıldır -Sayın Bakanım diyor ki, Maliye vermiyor, Devlet Personel vermiyor- üç yıldır, didine didine -kendi onayı dahil Sayın Bakanımın- didine didine  Malatya İnönü Üniversitesine… Kanun basıldı, kanun burada, basıldı, 826 sıra sayılı kanun teklifi…

Bunda da imzası olanları okuyorum: Sayın Muharrem Kılıç, Sayın Gülsün Bilgehan, Sayın Hüseyin Özcan, Sayın Miraç Akdoğan, Sayın Fuat Ölmeztoprak, Sayın Erdoğan Yetenç, Sayın İbrahim Özal, Sayın Yakup Kepenek, Sayın Süleyman Sarıbaş, Sayın Mehmet Sevigen, Sayın Nükhet Hotar, Sayın İlhan Albayrak, Sayın Zeynep Damla Gürel. Bu Meclisin bir konsensüsü. Bu üniversitenin buna ihtiyacı var diye, üç yıldır, bu kanun basıldı, bir yıl önce basıldı, ne hikmetse burada bekliyor.

Sayın Bakanım, bizim hakkımızı yiyorsunuz! Bu, hak yemektir. 15 tane üniversite kuruyorsunuz, onlara kadro veriyorsunuz, 826 sıra sayılı kanun teklifini… Beni sevmeyebilirsiniz, ama, Malatya İnönü Üniversitesini sevmek zorundasınız! (CHP sıralarından alkışlar) Hak ettiğimiz, ama, her ne hikmetse, bekliyor, gelmiyor buraya. 15 üniversiteyi getiriyorsunuz. Size defalarca istirham ettim; bir bakana olan hitap tarzımı asla bozmadım ve grup başkanvekillerine, AK Parti grup başkanvekillerine hep rica ettim; ama, bu, gasptır, gasp arkadaşlar! Bunun adı gasptır! Bir yerin hakkını vermemektir! Bir yıldır basıldı…

Size bir bilgi vereceğim Sayın Bakanım. Sorun Yükseköğretim Genel Müdürlüğünüze; Malatya İnönü Üniversitesinde 3 000 tane öğretim kadrosu açığı var mıdır yok mudur?.. 3 000 tane diyorum Sayın Bakanım, bunu iddia ediyorum. Yükseköğrenim Genel Müdürünüze sorun. Ben size bilgi vereyim. 19 000 tane öğrencimiz var, 1 355 tane öğretim görevlimiz var.

Değerli arkadaşlarım, burada, daha yeni açılan bir üniversiteye 1 350 kadro veriliyor arkadaş. 19 000 tane bizim öğrencimiz var. Bizim öğrencilerimizi katletmek mi istiyorsunuz?! Malatya'dan çıkan çocukların Türkiye'de bir yere gelmemesini mi istiyorsunuz?! Değerli arkadaşlarım, bunun anlamı budur.

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Malatya'da Malatyalılar okumuyor ki, herkes okuyor.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Onlar hepimizin çocuğu, evet Sayın Kafkas, hepimizin çocuğu.

Sayın Bakanım, benim istirhamım, Malatya olarak istirhamım ve hakikaten, Malatya olarak… O çocuklar hepimizin çocuğu, Balıkesir'in çocuğu da, sizin çocuğunuz da geliyor, Türkiye'nin her tarafından insanlar geliyor.

Tabiî, yine, burada, değerli arkadaşlarım çok mutlu oldular, çok güzel, arkadaşlar; ama, değerli arkadaşlarım, eğer, biz, bu üniversitelere her giren çocuğumuza yabancı dille eğitim yaptırmazsak, ha liseyi bitirmiş ha üniversiteyi bitirmiş!.. Bunu bir kez daha söylüyorum. Onun için, Sayın Bakanım, hakkımızı istiyoruz. Biz asla fazla bir şey istemiyoruz. Kayseri Üniversitesi, aynı öğrenci sayısı, 5 000 tane öğretim görevlisi var Sayın Bakanım.

Sayın Yükseköğrenim Genel Müdürüm burada; Malatya İnönü Üniversitesinin öğretim görevlisi açığı… Onu bırakın, onu bırakın değerli arkadaşlarım, 1 000 tane ebe, hemşire, sağlık memuru, temizlik şirketi kadrosunda çalışıyor arkadaşlar. Temizlik şirketi kadrosunda, 350 000 000 lira, ebe, hemşire, sağlık memuru arkadaşlar… Bu ayıp bize yeter! Bu ayıp bize yeter! Biz bir şey istemiyoruz; hak ettiğimiz kanunu istiyoruz. Sayın Bakanım, beni sevmeyebilirsiniz. Beni sevmiyorsanız, ben feda olayım, İnönü Üniversitesindeki…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Seni sevmeyen ölsün!

BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, 1 dakika içinde konuşmanızı tamamlayın efendim.

Buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Beni feda edin efendim; ama, burada, bu Meclisin bir mozaiğiyle, tüm partilerin ortak bir önergesiyle, üç yıl önce… 220 defa arkadaşlar… Maliye Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü ve en son burada, Sayın Başbakan talimat verdi, "bu kanunu buraya gönderin" dedi; sizin de bilginiz var; ama, ne hikmetse arkadaşlar ya, gökten bir şey geldi, bu burada kalsın dediler!

RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Heyecanlanma, sakin ol.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Nasıl heyecanlanmam ya, siz hakkınızı alıyorsunuz! Saygı duyuyorum, helal olsun; ama, hakkı yenenler var, onlara niye isyan etmiyorsunuz?!

Sayın Bakanım, büyük bir haksızlık yapıyorsunuz. Mesele ne benim ne hiçbir arkadaşımın; mesele, Malatya'nın meselesi. Siz Malatya'yı sevmiyorsunuz!

Saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Seni de seviyoruz, Malatya'yı da seviyoruz, kayısıyı da seviyoruz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan…

BAŞKAN -  Buyurun Sayın Bakanım.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önce, Malatya Milletvekili Sayın Mevlüt Aslanoğlu'nun, tabiî, bu sitemleriyle ilgili bir iki açıklayıcı bilgi vereyim. Biz, Sayın Aslanoğlu'nu, düşündüğünün aksine çok seviyoruz; Malatya'yı da çok seviyoruz; ona, hiç şüpheniz olmasın.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Aman Bakanım,  kuru kuru sevmenizi istemiyorum.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Bakın, ben -müsaade edin- bunun kişileri sevip sevmemekle ilgilisinin olmadığını ifade etmek istiyorum; çünkü, nitekim, kendiniz de ifade ettiniz, bu kanun teklifinde sadece zatıâlinizin imzası yok, bizim Parti Grubumuza mensup milletvekili arkadaşlarımızın da imzası var.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Anavatan Partisi Grubunun da…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Anavatanlı arkadaşlarımızın da imzası var; ama, buradaki problem, sizi sevip sevmemek, Malatya'yı sevip sevmemek veya Malatya Üniversitesini sevip sevmemekle ilgili bir mesele değil. Ben, aksine, Malatya'yı çok seviyorum, kaç kere Malatya'ya ne için geldiğimi biliyorsunuz; zatıâlinizle birlikte o programlara katıldık.

Şimdi, değerli arkadaşlar, biz, üniversitelerimizin, şu anda mevcut üniversitelerimizin kadro ihtiyacıyla ilgili olarak, şu anda müstakil bir çalışma yapıyoruz. Bu ihtiyaç… Bakın, hizmet satın alarak hemşire çalıştıran tek üniversite, Malatya İnönü Üniversitesi değildir, birçok üniversitemizin bu manada talepleri var. Biz, bütün bu talepleri… Şimdi, bugün Malatya'ya çıkardığımız zaman, arkasından 52 üniversiteden aynı talebin gelmediğini siz nereden biliyorsunuz?! Biz bunların hepsini bir bütün olarak değerlendireceğiz. Maliye Bakanlığı, Devlet Personel Başkanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı, Millî Eğitim Bakanlığı dörtlü bir ortak çalışma yapacağız. Bununla ilgili olarak yapılması gereken ne ise, hep birlikte yapacağız. Bunu değerli arkadaşlarımla paylaşmak isterim.

Teşekkür ederim arkadaşlar.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Ek madde 62'yi okutuyorum:

Namık Kemal Üniversitesi

EK MADDE 62.- Tekirdağ'da Namık Kemal Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;

a) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Fen-Edebiyat Fakültesi ve Tıp Fakültesi ile Trakya Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Ziraat Fakültesi ile Çorlu Mühendislik Fakültesinden,

b) Trakya Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulundan,

c) Trakya Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu, Çorlu Meslek Yüksekokulu, Çerkezköy Meslek Yüksekokulu, Hayrabolu Meslek Yüksekokulu, Malkara Meslek Yüksekokulu, Marmara Ereğlisi Meslek Yüksekokulu, Muratlı Meslek Yüksekokulu, Saray Meslek Yüksekokulu ile Şarköy Meslek Yüksekokulundan,

d) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü, Fen Bilimleri Enstitüsü ile Sağlık Bilimleri Enstitüsünden,

oluşur.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Tekirdağ Milletvekili Sayın Enis Tütüncü; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının ek 62 nci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Gruba adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Tekirdağ'da üniversite kurulması çabaları oldukça eski yıllara dayanmaktadır. Bunun gerçekleştirilmesi, bu döneme, bu Parlamento dönemine kısmet oldu. Bu nedenle, Sayın Bakan, size ve şahsınızda hükümetinize teşekkür ediyoruz.

Aslında, Tekirdağ'da üniversite kurulması isteği ve çabaları, özellikle 1980'li yıllarda hız kazanmaya başlamıştır. Bu nedenle, üniversite kuruluşunda, geçmiş dönemdeki bütün siyasî partilerin, bunların gelmiş geçmiş bütün yönetici ve milletvekillerinin, Tekirdağ'da görev yapan bütün merkezî ve mahallî yöneticilerin, ayrıca, bu iddiayı sürdüren, isimli isimsiz, çok sayıda Tekirdağlı hemşerimizin katkısı vardır. Bu nedenle, buradan hepsine teşekkürlerimizi ve şükranlarımızı sunuyoruz. Biliyorum ki, onların katkıları, en az bizim buradaki katkımız kadar önemlidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tekirdağımızın tarihi, Milattan Önce 4 000'li yıllara kadar uzanmaktadır. İlimizin kapladığı topraklar, 1362 yılından itibaren Osmanlı Sultanı I. Murad'la birlikte Türk Milletinin yurdu haline gelmeye başlamıştır. Bu noktada, güzel Tekirdağımızın unutamadığı ve Tekirdağlılara onur kazandıran olaylardan dördünü size anımsatmak istiyorum.

1840 yılında, vatan ve özgürlük şairi Namık Kemal ilimizde doğmuştur.

Mustafa Kemal, Çanakkale'de destan yaratan meşhur 19 uncu Tümeni Tekirdağ'da savaşa hazırlamıştır. 19 uncu Tümene, Tekirdağ merkez ve ilçelerinden çok sayıda evladı fatihan katılmış ve bunların tümüne yakını Çanakkale'de şehit düşmüştür. Onları, daima rahmetle, şükranla ve saygıyla anıyoruz.

Kurtuluş Savaşında Yunan işgali yaşayan Tekirdağlılar, çeteli direniş güçleriyle işgal ordusunun bir güçlü tümenini Tekirdağ'da, Trakya'da tutmayı başarmışlardır. Yunan Genelkurmayına göre, o tümen eğer zamanında Anadolu'ya kaydırılmış olsaydı, Kurtuluş Savaşının kaderi değişebilirdi.

Nihayet, Atatürk, harf devrimi uygulamasında, 1928'te Tekirdağ'a gelmiş ve Başöğretmen olarak ilk dersi burada vermiştir.

Bilindiği gibi, Namık Kemal, ünlü şiirinde insanlığa ve dünyaya şöyle haykırmıştır:

"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,

Yoğimiş kurtaracak bahtı kara maderini."

Ve yıllar sonra, Gazi Mustafa Kemal, Anadolu'dan, bu çığlığa, bu haykırışa şöyle yanıt vermiştir:

"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,

Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini." (AK Parti sıralarından "AK Parti" sesleri)

Yani, arkadaşlarımız "AK Parti" diyorlar. Yani, bu kadar partizanlığa pes doğrusu! Yani, burada, çok ciddî bir anıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. Tabiî ki, bu durumu, bu arkadaşlarımızın, AK Partinin, bahtı kara maderini Türkiye'nin, kurtaracağı sözlerini, yüce milletimizin takdirlerine sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tekirdağ, il dışından en fazla göç alan illerimizden biridir. Türkiye'nin özellikle gerice yörelerinden, ekmek parası uğruna kopup gelen yoksul Anadolu insanını, Tekirdağlılar, yıllardır bağırlarına basmaktadırlar. Özellikle Erzincan, Tunceli, Sivas, Tokat, Trabzon, Sinop, Gümüşhane gibi illerden göç eden yurttaşlarımız…

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Kastamonu…

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Evet, Kastamonu da var.

…Tekirdağ'da, kendi alt kimlikleriyle, kültürleriyle, göğüslerini gere gere özgürce yaşamaktadırlar. İnsanı en yüce değer gören Anadolu hümanizmasının, Balkanlardaki insan, sevgi ve dayanışma kültürü ışığında, bu toprağın insanı, kendi geleceğini kendi elleriyle oluşturma hakkını ve bunun haklı gururunu Tekirdağlılarla bir arada yaşamaktadır.

Tekirdağ nüfusunun, şu anda, yaklaşık yüzde 70'i şehirlerde yaşamaktadır. Çerkezköy, Çorlu ve Muratlı, sanayiin hızla geliştiği ilçeler olarak önplana çıkmaktadır. Malkara ve Hayrabolu organize sanayi bölgeleri bitirilmiş durumda, önemli yatırım potansiyelleriyle, ciddî ve yaratıcı işadamlarını beklemektedir.

Biz Tekirdağlılar, 21 inci Yüzyılda nasıl bir Tekirdağ istediğimiz üzerinde yıllardır tartıştık, tartışıyoruz; şöyle bir düşünce önplana çıkmaktadır: Tekirdağ, 21 inci Yüzyılda, güçlü bir tarım ve hayvancılık temelinde, ulaştırma alt sektörlerinin birleştiği bir üniversite, kültür ve turizm merkezi olmalıdır. Ulaştırma alt sektörleri açısından Tekirdağ, Avrupa'da, Kiev'e kadar uzanan bir coğrafyanın, yani Ukrayna, Romanya, Bulgaristan, Makedonya gibi ülkelerin, demiryolu, otoyolu, havayolu bağlantıları ile denizyoluna, yani, Tekirdağ Limanına bağlandığı, söz konusu ülkelerin Ege'ye, Akdeniz'e, oradan da Süveyş Kanalıyla okyanuslara açılan çıkış kapısı konumuna getirilmelidir. İstanbul limanının alternatifi olarak geliştirilmelidir. İşte, bu çıkış kapısı konumuyla güçlü bir tarım ve hayvancılık temelinde Tekirdağ, bir üniversite kültür ve turizm kenti olarak gelişmesini sürdürmelidir. Tekirdağ'da yaşayan insanların çoğu bunu istiyor. İnsanlarımız, çevreye, doğaya ve dolayısıyla insan yaşamına zarar veren kirli, ağır, dengesiz sanayileşmeyi, en azından, Tekirdağ merkezinde; Merkez İlçede istemiyor.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; işte, Tekirdağ'ın gelecekteki kentsel kimliğinin belirlenmesi açısından, bugün, burada, tarihî bir günü yaşıyoruz, kritik bir virajı alıyoruz. İlimizde, halihazırda, Tekirdağ Ziraat Fakültesi ve Çorlu Mühendislik Fakültesi ile merkez ilçe ve ilçelere dağılmış 10 yüksekokul olmak üzere, toplam 12 yükseköğrenim kuruluşu vardır. Buralarda 37'si profesör, çeşitli unvanlarda toplam 356 akademik personel görev yapmaktadır. 2004-2005 öğrenim yılında öğrenci sayısı olarak, yaklaşık 8 500 kişi Tekirdağ'da bulunmaktadır. Kredi ve Yurtlar Kurumuna ait yurt kapasitesi ise 3 100 dolayındadır.

Sayın Başkan, bu durumuyla Tekirdağ, üniversite kurulmasını, aslında, yıllar önce hak etmiş konumdadır. Nitekim, YÖK'ün derecelendirmesinde de Tekirdağ bu nedenle birinci sırada çıkmıştır.

Ek madde 62 ile Tekirdağ'da Namık Kemal Üniversitesi kuruluyor. Mevcut fakülte ve yüksekokul potansiyeline ek olarak bir tıp fakültesi ve bir de fen-edebiyat fakültesi ile üniversite üstü diploma mastır ve doktora derecelerini verecek 3 adet de enstitü kuruluyor; sosyal bilimleri enstitüsü, fen bilimleri enstitüsü ve sağlık bilimleri enstitüsü.

Sayın Başkan, Tekirdağ kamuoyunda üniversitenin ismi konusunda bir tartışma yaşanmaktadır. Kamuoyu şu anda ikiye ayrılmış  durumdadır. Bir bölümü, üniversite isminin "Namık Kemal Üniversitesi" olmasını…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapandı)

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Tütüncü, bütün arkadaşlara olduğu gibi, ek 1 dakikalık süre veriyorum, siz de lütfen konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - …diğer bölümü ise, sadece "Tekirdağ Üniversitesi" olmasını istemektedir. Bu konuda bir değişiklik önergesi hazırlanmıştır. Sanırım, milletvekillerimizden Sayın Mehmet Nuri Saygun bu önergenin gerekçesini  açıklayacaklardır.

Ayrıca, bu madde üzerinde ikinci bir değişiklik önergemiz vardır. Bu önergeyle, Fen-Edebiyat Fakültesinin Malkara'da kurulması öngörülüyor. Bu önergeyle, üniversite kuruluşunun en az masrafla gerçekleştirilmesi amaçlanıyor. Bu amaç, son derece haklı ve önemli gerekçelere dayanmaktadır. Bunları, önerge üzerinde konuşurken biraz sonra size sunacağız.

Sayın Başkan,değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesinin ve bu yasayla kurulan diğer üniversitelerin, illerimize ve Türkiye'ye hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, Yüce Heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum (Alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ederim Sayın Tütüncü.

AK Parti Grubu adına, Tekirdağ Milletvekili Ziyaeddin Akbulut,

Sayın Akbulut, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Yasanın ek 62 nci maddesi uyarınca, AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, kuşkusuz, bütün yatırımlar insan içindir ve çok hayırlıdır. Ama, bunların içerisinde bir yatırım var ki, hepsinden çok daha  kutsaldır, çok daha önemlidir; o da üniversiteye yapılan, yani, insana yapılan yatırımdır. Üniversiteye yapılan yatırım, bizatihî insanın kendisine, kaliteli insan yetiştirmeye yapılan bir yatırım olduğu için, bana göre, diğer bütün yatırımlardan çok daha öncelik kazanmaktadır.

Bugün, şu anda görüşmekte olduğumuz bu tasarıyla benim ilim de, 15 ilde kurulacak üniversitelerden birisine, inşallah, sahip olacak. Gerçekten, 30 yıldan beri Tekirdağ'ın büyük bir hasretle beklediği özlemiydi ve bu tarihî an, bugün gerçekleşiyor ve bu güzel, hayırlı yatırımın adını vatan şairi, hürriyet şairi Namık Kemal'in ismiyle taçlandırıyoruz.

Bu önemli, hayırlı ve fevkalade olayı bize yaşatmaya vesile olan, başta, Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'a, hükümetimizin çok değerli saygıdeğer bakanlarına ve Sayın Millî Eğitim Bakanımızın gayretlerine, Bütçe Plan Komisyonunun Başkan ve değerli üyelerine, Millî Eğitim Komisyonunun değerli başkan ve üyelerine, ayrıca, bu üniversitenin ilimizde gerçekleşmesi için eski yıllarda çalışmış Tekirdağ'ın yetiştirdiği çok değerli milletvekillerine, bakanlara, valilere ve belediye başkanlarımıza, halen, bu konuda gayret gösteren bütün Tekirdağ'daki yetkililere huzurlarınızda teşekkür ediyorum ve özellikle, siz, değerli milletvekillerimize çok teşekkür ediyorum.

Bu arada, yaklaşan yeni yılınızı ve kurban bayramınızı da yürekten kutluyorum. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesinin ülkemize, şehrimize hayırlı ve uğurlu olmasını Cenabı Hak'tan diliyor, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akbulut.

Şahsı adına Nevşehir Milletvekili Osman Seyfi. (AK Parti sıralarından alkışlar)

OSMAN SEYFİ (Nevşehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Kurulacak bu 15 üniversitenin de illerimize ve memleketimize hayırlı ve uğurlu olmasını Cenabı Allah'tan diliyorum. Maalesef, Nevşehir olarak bu sevince katılamıyoruz.

Değerli arkadaşlarım biraz önce Sayın Bakanımız burada açıklamalarda bulundu. Tespitlerine katılmamak mümkün değil. Elbette biliyoruz ki, üniversite kapılarında yığılan milyonlarca gencimiz var. Biraz önce Sayın Abdulkadir Bey ifade ettiler, yurt dışında okuyan 70 000 öğrencimiz var. Bunun gibi, Avrupa üniversiteleşme ortalaması yüzde 50'lerde, Amerika'da, Kanada'da yüzde 80'lerin üzerinde, bizde maalesef daha yüzde 30'ların altında bir yüksekokullaşma oranı mevcut. Bütün bunlar acilen Türkiye'nin üniversiteleşmesine, Türkiye'de yüksekokullara ihtiyacı göstermektedir. Hükümetimiz bir adım atmıştır, kendilerini tebrik ediyoruz; ama, bu adım yeterli değildir; 15 değil, Türkiye'de bu tasarıyla, bu teklifle Sayın Bakanım 30 üniversite getirmenizi bekliyorduk ve memnuniyetle görüyoruz ki bugün, arkanızda çok güçlü bir millî irade var. Burada üç yıldır çeşitli tasarıları, çeşitli teklifleri görüşüyoruz; bugünkü gibi bir manzaraya ben ilk defa şahit oluyorum. Muhalefetiyle iktidarıyla lazım olan desteği güçlü bir şekilde Büyük Millet Meclisimiz vermektedir. Onun için, çekinmeden, AK Partiye yakışan ataklıkla vereceğimiz önergelerin desteklerini muhalefetle birlikte bekliyoruz. Eğer, burada önergelerimiz desteklenmezse, reddedilirse, acilen, hemen vakit geçirmeden, hemen 2006'nın ilk aylarında, diğer 10-15 üniversitenin tasarısını sizlerden bekliyoruz; sadece Milletvekili Osman Seyfi olarak değil, Türk Milleti olarak bekliyoruz Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, bakınız, bu millet "eğitim" denildiği zaman koşuyor. Ekmeğini bırakıyor, aşını bırakıyor, öğrencisini, evladını okutmak için, ekmeğini kısarak çocuklarını okutmak istiyor. Hayırsever vatandaşlarımız, eğitimden hiç kaçmıyor. Bu potansiyeli, değerlendirmemiz lazım. Niye çekiniyoruz?

Bakınız, 1992'de, Türkiye'de 27 tane üniversite vardı; 22 tane üniversite kuruldu. Üniversite kurulurken de bir hükmî şahsiyet verilmedi. Bunlara yeni fakülteler açılarak, 22 tane üniversite kuruldu; aradan onüç yıl geçti. Şimdi, bakıyoruz ki, o gün kurulan üniversitelerden bir Niğde Üniversitesi, bünyesinden Aksaray Üniversitesini çıkarmış. bir Afyon Üniversitesine bakıyoruz, bu tasarıda, bünyesinden Uşak Üniversitesini çıkarmış. Bir Süleyman Demirel Üniversitesi, bünyesinden Burdur Üniversitesini çıkarmış ve onüç yıl sonra, bakıyoruz ki, gerçekten, kâmil manada üniversite olmuşlar veyahut da olma yolundalar.

Onun için, cesaretle, hiçbir şeyden çekinmeden… Bunun, devletimize de hükümetimize de fazla bir yükü olmayacaktır; çünkü, binalar hazırdır; yapılmaktadır. Kampus alanlarında yeteri derecede, binlerce dekar arazi tahsis edilmiştir ve şunu da söyleyeyim: Eğer, 2006'nın içerisinde açılmazsa Sayın Bakanım, yapılan bu binalar tahrip olacaktır, çürüyecektir ve vebali de Sayın Bakanım, kusura bakma -herhalde dinliyorsunuz, duyacaksınız- Hüseyin Çelik olarak size ait olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, inşallah, ümidimizi yitirmedik. Nevşehirliler olarak ve üniversitesi olmayan diğer iller olarak, bu davanın, bu üniversite davasının takipçisi olacağız; bunun sözünü aldım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Seyfi, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

OSMAN SEYFİ (Devamla) - Büyük vatan ve hürriyet şairi Namık Kemal'in "Ne efsunkâr imişsin ah, ey didarı hürriyet, Esiri aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten" diyen bir şiiri, bir kıtası vardır.

Bizim aşkımız da üniversitedir, üniversitedir diyorum; hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Alkış değil, önergemiz var; oradan da destek bekliyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Seyfi.

Şahsı adına, Aksaray Milletvekili Sayın Ramazan Toprak; buyurun.

RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bir Uzakdoğu atasözü var:"Bir yıl sonrasını düşünüyorsanız buğday ekin, on yıl sonrasını düşünüyorsanız ağaç dikin, yüz yıl sonrasını düşünüyorsanız insan eğitin."

Hükümetimiz, 2006 yılı bütçesinde aslan payını Millî Eğitim Bakanlığı bütçesine ayırarak ve 15 ilimizde üniversite kurarak, bu hususta laf değil icraat yapmıştır; kutluyorum.

İlimizin üç özelliğini birer cümleyle ifade etmek istiyorum. İlimiz Selçukluların Anadolu'daki ilk lojistik merkezi, askerî üssüdür.

Kapadokya Krallığının merkezidir ve başkenti, ilimizin açık hava müzesi niteliğindeki Güzelyurt İlçesidir. Ihlara Vadisiyle, peri bacalarıyla, kaya oyma evleri ve 12 yeraltı kentiyle, şehriyle bir doğa harikasıdır.

Üçüncü özelliği ise, İpek Yolu güzergâhında olup, Türkiye sınırları içindeki 12 kervansarayın 4 tanesi ilimizde bulunmaktadır.

Yine, ilimiz, 5 000'e yakın öğrencisi, 4 fakültesi ve 5 yüksekokuluyla üniversite altyapısı hazır olup, Sayın Başbakanımızın ifadesiyle, bir tabelası eksikti; o tabelaya da bu tasarıyla kavuşmanın sevincini ve gururunu yaşıyoruz.

Kurduğumuz üniversitelerimizin 15 ilimize ve özellikle de Aksarayımıza, tüm Aksaraylı hemşerilerimize hayırlı olmasını, ilimizin daha da gelişmesine vesile olmasını diliyorum. Tüm Aksaraylı hemşerilerimiz adına, başta Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi olmak üzere, Millî Eğitim Bakanımız Sayın Hüseyin Çelik Beye, hükümetimize ve değerli oylarıyla 15 ilimizin ve bu arada Aksarayımızın da üniversite rüyasını gerçekleştiren siz değerli milletvekillerine selamlarımı, saygılarımı, şükranlarımı sunuyorum; iyi akşamlar diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Toprak.

Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri önce geliş sıralarına göre okutup, sonra aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkalığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının Ek Madde 62 (a) bendinde yer alan "Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Fen-Edebiyat Fakültesi ve Tıp Fakültesi ile Trakya Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Ziraat Fakültesi ile Çorlu Mühendislik Fakültesinden," ibaresinin "Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Tıp Fakültesi ve Malkara Fen-Edebiyat Fakültesi ile Trakya Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Ziraat Fakültesi ile Çorlu Mühendislik Fakültesinden," olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 Enis Tütüncü Ali Kemal Deveciler Orhan Sür

 Tekirdağ Balıkesir Balıkesir

 Yılmaz Kaya Erdal Karademir Birgen Keleş

 İzmir İzmir İstanbul

 Ali Kemal Kumkumoğlu Oya Araslı Osman Özcan

 İstanbul Ankara Antalya

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının Ek Madde 62 maddesinin başlığının ve birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 Mehmet Nuri Saygun Halil Tiryaki Muharrem Kılıç

 Tekirdağ Kırıkkale Malatya

 Enis Tütüncü Yakup Kepenek Kâzım Türkmen

 Tekirdağ Ankara Ordu

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi

Ek madde 62.- Tekirdağ'da Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulmuştur.

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Bir imza daha var Sayın Başkan…

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum.

MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ) - Sayın Başkanım, hangisi?..

BAŞKAN  - Mehmet Nuri Saygun, Yakup Kepenek, Muharrem Kılıç, Halil Tiryaki, Kâzım Türkmen.

MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ) - Gerekçeyi okutmayın; ben izah edeceğim.

BAŞKAN - Buyurun konuşun efendim.

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Sayın Başkan, benim de imzam vardı, orada, geldim, imza attım; neyse… Herhalde diğer nüshada Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 5'ten fazla imza varsa, sadece 5 imza okunuyor, daha sonraları okunmuyor malumunuz.

MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Tekirdağ'da, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesinin kurulmasıyla ilgili olarak bir değişiklik önergesi talebinde bulundum. Talebimde haklı olduğum inancındayım. Sayın Bakanımız, ilke olarak, bir kişinin ismi konan illerde il adının eklenmeyeceğini ilke olarak kabul ettiklerini ifade etti; ancak, izin verirseniz, Tekirdağ'ın sübjektif bir pozisyonu olmak zorunda. Neden olmak zorunda: 20 Temmuz 1982'de Tekirdağ'da ziraat fakültesi kurulmuş. Ziraat fakültesinin kurulmasıyla birlikte, Trakya Üniversitesine bağlı olarak "Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Kurma ve Yaşatma Derneği" adı altında, hemen akabinde de, bir dernek kurulmuş. Yirmiüç senedir faaliyet gösteren ve yirmiüç senedir adı belli, niteliği belli bir üniversite talebi var ilimizde; Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi.

Şimdi -az evvel, Enis Bey ifade etti- Tekirdağ'da, böylesine bir uygulama sonrasında ciddî bir sıkıntı yaşanır hale geldi. Halkın bir bölümü, Tekirdağ Üniversitesi olalım diyor, bir bölümü Namık Kemal Üniversitesi olalım diyor; ama, aslında, halkın tamamı Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi olalım diyor.

Şimdi, Sayın Bakanım, sizin ilke olarak getirdiğiniz husus, benim ilimde kurulmakta olan üniversiteye, toplumun, işadamlarının, kamunun ve tüm etkin olabilecek kurum ve kuruluşların desteğini gerektirir. Eğer benim ilimde kurulacak olan üniversitede, ilimin bütün güçleri bütünleşemezlerse, bir birliktelik yakalanamazsa, Tekirdağ'da kurulacak olan üniversitenin ismi önemini kaybeder ama, gücünü ve evrensellik niteliğini de kaybeder. Eğer benim ilimdeki üniversiteyi, Tekirdağ Namık Kemal üniversitesi adı altında bütünleyerek getirirsek, sanıyorum, işte o zaman bir evrensel üniversiteye adım atmış oluruz.

Bakın, burada 15 tane üniversite kuruluyor. Bu kurulacak olan 15 üniversitenin içinde 4 tanesini Yükseköğretim Kurumu uygun buldu. Bu 4'ün içinde Tekirdağ İli var. Bu 4'ün içinde Tekirdağ İlinin olması yeterli değil. Bu 4'ün içinde, bütün koşulları en uygun il Tekirdağ'dı. Bir kere, şu anda mevcut 35 profesörümüz ve 60 yardımcı doçentimiz, 12 doçentimiz, bütün fizibilitesi tamamlanmış binalarımız, üniversitenin oluşması ve gelişmesi için gereken her türlü koşullar tamamlanmış.

Bir başka koşul daha var; buraya, sanıyorum 20 Mayıs 2002 tarihinde, özellikle Trakya'daki, Tekirdağ İli sınırlarındaki bütün iş adamlarının da imza koyduğu, 25 000 imzalı "Tekirdağ Namık Kemal üniversitesini istiyoruz" diye geçmişte bir talep gelmişti. Şimdi, 25 000 imzalı gelen bu talebin adı, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesiydi. İstirham ediyorum…

Tekirdağ'a üniversiteyi getirmiş olduğunuz için teşekkür ediyorum. Tekirdağ halkı adına,  Tekirdağ'da üniversitenin oluşması için emek koymuş herkese, hem geçmişte emek koymuş olanlara hem bugün emek koyanlara teşekkür ediyorum; ama, istiyorum ki, yarın Tekirdağ'da oluşacak olan üniversitenin çok daha iyi imkânları olsun, çok daha fazla gelişebilsin. Bu gelişmenin temel koşulu, tabanıyla, toplumuyla, insanlarıyla bütünleşmesinden geçer. Bu bütünleşmenin birinci koşulu da, ne yazık ki, isim konusunda ikiye ayrılan Tekirdağ'ın bir bütün hale getirilmesinden geçer. Tekirdağ'ı bütünlemek istiyorsak, üniversitenin yaşama geçerken iki farklı zihniyet arasında bocalamasına lütfen izin vermeyelim ve bu nedenle de, benim sunmuş olduğum bu önergeye, bu yaptığım açıklamalar tahtında, biraz da sübjektif olarak bakmamız gerekir diye düşünüyorum.

Evet, doğrudur, Bakanlık böyle bir prensip kararı almış, bu prensip kararına uyalım. Sayın Bakanım, prensip kararları, doğaldır ki, kurulacak olan üniversitenin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Saygun, lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun efendim; ek 1 dakikalık sürenizi başlatıyorum.

MEHMET NURİ SAYGUN (Devamla) - … daha iyi bir şekilde işlemesi ve Türkiye'de bir birlik temin etmek açısından doğru olabilir; ama, Tekirdağ benim ilim. Her ne kadar Saffet Bey "hepimiz Türkiye milletvekiliyiz" dediyse de, doğrudur, hepimiz Türkiye milletvekiliyiz; ama, özelde hepimizin bir seçim bölgesi var. Tekirdağ'da yaşananları, izin verin, ben sizlerden biraz daha iyi bileyim ve Tekirdağ'da üniversiteye konulacak olan ismin toplumdaki onayının, toplumun neyi istediğinin bilgisi, izin verin bende biraz daha net olsun. Tekirdağ toplumu bunu istiyor. Tekirdağ, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesini istiyor. Lütfen, bu konuda Tekirdağ'da yaşayan insanların ve gelecekte Tekirdağ Üniversitesinin çok daha iyi olmasının önünü açın, önergemizi destekleyin.

Saygılar sunarım. (CHP ve AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Saygun.

Sayın milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının Ek Madde 62 (a) bendinde yer alan "Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Fen-Edebiyat Fakültesi ve Tıp Fakültesi ile Trakya Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Ziraat Fakültesi ile Çorlu Mühendislik Fakültesinden," ibaresinin "Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Tıp Fakültesi ve Malkara Fen-Edebiyat Fakültesi ile Trakya Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Ziraat Fakültesi ile Çorlu Mühendislik Fakültesinden," olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 Enis Tütüncü (Tekirdağ) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Tütüncü, konuşacak mısınız?

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Evet efendim.

BAŞKAN - Buyurun.

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, bu önerge, fen-edebiyat fakültesinin Malkara İlçesinde kurulmasını öngörüyor. Burada amaç, üniversite kuruluşunun en az maliyetle gerçekleştirilmesidir.

Bakınız, Türkiye'nin en büyük sorunu sermaye, yani, kaynak yetersizliğidir. Bu yetersizlik, aslında, tahribatını, en ağır bir şekilde eğitim alanında kendini gösteriyor.

Bakınız, bugün, Türkiye'de, 8 300 okulda ikili, 17 600 okulda ise birleştirilmiş sınıflarda eğitim yapılıyor. İlköğretimde derslik açığı 78 000, ortaöğretimde ise açık 16 700. Kentlerde, yaklaşık 4 300 okulda 4 800 000 öğrenci hâlâ ikili eğitimde okuyor. 2005-2006 eğitim-öğretim yılında, 30 kişilik sınıflarda tekli ve normal eğitim yapabilmek için, şu anda, 3 200 okula, 96 000 dersliğe ve 110 000 öğretmene gereksinim duyulmaktadır. 8 600 öğrenciye bir bilgisayar laboratuvarı, 1 600 öğrenciye 1 kütüphane, 5 500 öğrenciye 1 spor salonu, 4 300 öğrenciye 1 konferans salonu düşmektedir.

Öğretmenlerin maaşlarının nasıl düşük ve yoksulluk sınırının oldukça altında olduğunu biliyoruz. Öğretmen açığının sürdüğünü biliyoruz. Üniversitelerde malî sıkıntı ve öğretim elemanı yetersizliği had safhada. Verilen eğitimin kalitesi de son derece düşük Sayın Başkan, değerli milletvekilleri. Örneğin, 2003 yılında, dünya çapında, uluslararası öğrenci değerlendirme sınavı yapıldı; Türkiye'den katılan öğrenciler, ne yazık ki, son sıralarda kaldılar. Bu nedenle, eğitim amacına tahsis edilmiş elde hazır ne kadar bina, arsa, yurt, sosyal tesis gibi olanaklar varsa, hepsini öncelikle değerlendirmeliyiz.

İşte, Malkara İlçesi, bu açıdan, bir fakültenin en az maliyetle faaliyete geçirilmesi açısından önplana çıkmaktadır. Neden; kısaca, başlıklar itibariyle sizlere sunayım.

Eski Tekel binası, Trakya Üniversitesine tahsis edilmiş durumda; toplam alanı 2 460 metrekare, idare binası 290 metrekare, lojman binası 407 metrekare, hazır.

İkinci olarak, Sayın Metin İlgün'ün bağışladığı ve tapusunu Trakya Üniversitesine verdiği bir yurt binası var; bodrum artı dört katla birlikte, 1 160 metrekare, hazır.

Üçüncü olarak, kültür sarayı; yüzde 50'si özel idare, yüzde 50'si belediye mülkiyetinde; bodrum artı beş kat, yaklaşık 2 000 metrekare, toplam alanı yaklaşık 4 000 metrekare, hazır.

Dördüncü olarak, Kredi Yurtlar Kurumuna ait, karyola sistemiyle 500 kişilik yurt kapasitesi, eğer ranza sistemine geçilirse 1 000 kişilik yurt kapasitesi. Şu anda bu yurt kapasitesinin ancak yüzde 20'si kullanılıyor, yüzde 80'i kullanılamıyor.

Beşinci olarak, Sinan Paşa Merası mevkiinde, hazineye ait ve Trakya Üniversitesine tahsis edilmiş ve imarlı bir arsa, yaklaşık 500 dönümlük imar planı yapılmış arsa.

Yani, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Malkara İlçesi, kurulacak bir fakülteyi, şu anda en az maliyetle kurulmasını sağlayacak bir altyapıya sahip. Yaklaşık 5 000 metrekare, yani, 500 dekar toplam alan ve bu alanda 15 000 metrekare kapalı alan. Kapalı alanlar da, söylediğim gibi, idare binası, lojman binası, yurt binası, konferans, sinema ve tiyatro salonları, kafeterya ve diğer sosyal tesisler.

Şimdi, Sayın Bakana ben, Plan ve Bütçe Komisyonunda bu konuda, gerçekten, konuyu anlatmaya çalıştım. Sayın Bakan, belki kendi açısından haklı olarak, dedi ki: "Sayın Tütüncü, ilçelere burada bu yolu açarsak, birçok ilçe bunu isteyebilir; yani, örneğin, Van'da da benim şu ilçem istiyor, biz güç durumda kalırız." Ben buradan, Sayın Bakana, sizin huzurunuzda rica ediyorum ve konunun önemini, altını çiziyorum: Eğer, Malkara'daki potansiyel, az önce söylediğim potansiyel diğer ilçelerde varsa ya da…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tütüncü, 1 dakika içinde konuşmanızı tamamlayınız; buyurun.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - …ya da hangi ilçede varsa Türkiye'de, mutlaka, mutlaka, mutlaka kullanılmalıdır değerli arkadaşlarım, kullanılmalıdır. Yani, bu Türkiye'nin boşa harcayacak 1 kuruşu dahi olmamalıdır. Olmamalıdır; çünkü, işsizlik ve yoksulluk almış başını gidiyor. Bu ülkede 11 000 000 işsiz, 22 000 000 üzerinde açlık ve yoksulluk sınırında yaşayan insanımız ve işin ilginç yönü, eskiden açlık ve yoksulluk, çalışmayan, gariban, kimsesiz insanları vuruyordu, AKP İktidarında, açlık ve yoksulluk, çalışan, üreten, kazanan geniş halk yığınları, çalışanları pençesine almaya başladı. Bu nedenle, rica ediyorum, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanımız; sadece Malkara'da değil, Türkiye'nin neresinde, hangi yöresinde Malkara'nın olanaklarına sahip herhangi bir ilçe varsa, lütfen, o ilçedeki olanakları da kullanalım.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi en iyi dileklerimle, sevgi ve saygılarımla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tütüncü.

Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Arkadaşlar, ellerinizi güzel bir şekilde kaldırırsanız, göreyim yani…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan "evet" ya da "hayır"ları bir sayın.

BAŞKAN - Sayalım… Sayalım…

Bu tarafı saydım 28 kişi.

HALUK KOÇ (Samsun) - Hayır, hayır, daha fazla… Sayılsın Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

HALUK KOÇ (Samsun) - Kaça kaç Sayın Başkan?..

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Sayın Başkan, kaça kaç?..

BAŞKAN - Sayın Kâtip Üyemiz Ahmet Küçük Bey daha sonra, Sayın Koç, size söylesin efendim.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın Gaydalı'nın biraz önce yaptığı konuşmayla ilgili olarak Sayın Bakanımızın yaptığı açıklamalara ilaveten bir açıklama yapmak istiyor sözlerinin eksik anlaşıldığını ifade ederek.

Buyurun  Sayın Gaydalı.

EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Bu iyi niyetinizi de istismar etmemeye çalışacağım.

Değerli arkadaşlarım, ben, burada konuşurken 550 milletvekilinin hiçbirini kırmamaya özen gösteririm; çünkü, sizlere oy veren halkıma duyduğum saygıdan ötürü. Hele, bu konuşan bir bakansa, devlete olan saygımdan bu saygı bir kat daha artar. Konuşmamı hep tartarak yaparım, kimseyi kırmadan, üzmeden ve doğruları söyleme cihetiyle yapmayı tercih ederim; ama, ben burada konuşmamı yaparken, Sayın Bakanı da dikkatle izledim ve 1995'ten bu yana, biz gelinceye kadar hiçbir üniversite kurulmadı dedim; ama, benim doğru söylemediğimi çıkıp Sayın Bakan burada izah etti "ben devlet üniversitesi kurulmadı dedim" dedi. Şimdi, tutanakları aldım, olabilir, yaptığım konuşmada sürçülisan etmişimdir diye; aynen tutanaklardan okuyup, siz değerli milletvekillerinin takdirine arz edeceğim.

Sayın Bakan diyor ki konuşmasında: "1995'ten bu yana geçen on yıllık süre içerisinde ülkemizde büyük bir ihtiyaç olmasına rağmen, maalesef, herhangi bir üniversite kurulmadı."

Şimdi, Sayın Bakanın, Sayın Millî Eğitim Bakanımızın kalbini okuma şansım yok; ama, tutanaklara geçen aynen böyle. Her nedense, ben konuştuktan sonra, millî eğitimle ilgili, Sayın Bakanım bana cevap verme ihtiyacı duyuyor. Aynı ilin milletvekili de değiliz; ama, aynı ilden bir tarihte ailemizden birileri karşısında aday olmuş olabilir; ama, bu şey nedir, onu da çözebilmiş değilim. Bu ihtiyacımı da söyleyeyim. Bundan sonra da Van'da ailemizden herhangi biriyle karşılıklı aday olmayacaksınız Sayın Bakanım; rahat olun, müsterih olun; ama, lütfen, bir kimseyi itham etmeden önce tutanakları da bir kez daha okursanız, karşınızdaki insanı kırmamış olursunuz.

Hepinize en derin saygılarımı arz ediyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gaydalı.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Sayın Başkan, soru talebimiz vardı.

BAŞKAN - Önergeler okunduktan sonra girdiğiniz için, söz vermedim; bir sonrakinde isterseniz verebilirim.

Sayın milletvekilleri, ek madde 63'ü okutuyorum.

Erzincan Üniversitesi

EK MADDE 63.- Erzincan'da Erzincan Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;

a) Atatürk Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Fen-Edebiyat Fakültesi, Eğitim Fakültesi ile Hukuk Fakültesinden,

b) Atatürk Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulundan,

c) Atatürk Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu, İlahiyat Meslek Yüksekokulu, Refahiye Meslek Yüksekokulu, Kelkit Aydın Doğan Meslek Yüksekokulu ve Tercan Meslek Yüksekokulu ile Fırat Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Kemaliye Hacı Ali Akın Meslek Yüksekokulundan,

d) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,

oluşur.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Erzincan Milletvekili Erol Tınastepe.

Buyurun Sayın Tınastepe. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA EROL TINASTEPE (Erzincan) - Teşekkürler Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve 15 Yeni Üniversite Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, üniversiteler, ülke ekonomisine ve bunun yanı sıra bulundukları illerin toplumsal ve kültürel yaşamına, iş ve hizmet sektörüne büyük katkıları olan kurumlardır. Ülkelerin kalkınmasında önemli bir unsur olan ve nitelikli insan gücü yetiştiren üniversitelerimiz, eğitim, öğretim, bilimsel çalışmalar, bilgi üretme, yayma ve kültürü aktarma gibi temel görevlerinin yanı sıra, tarımdan sağlığa, sanayiden çevreye kadar toplumun her konudaki beklentilerine cevap veren öncül kurumlardır.

Cumhuriyetimizin kurulduğu ilk yıllardan günümüze üniversitelerimizin gelişimi, zamanın tek yükseköğretim kurumu olan İstanbul Darülfünunla başlamış ve 1973'te üniversite sayısı 9'a, 1978'de 19'a, 1989'da 29'a ve 2005 yılı itibariyle de 77'ye yükselmiştir.

Değerli arkadaşlarım, ülkemiz eğitim sisteminin önünde duran en önemli sorun, genç nüfusumuzun tamamını çağdaş standartlara göre yetiştirecek ve Batılı ülkelerle boy ölçüşecek olanakları henüz tümüyle sağlayamamış olmasıdır. Ülkemizde yükseköğretim yaşına gelmiş nüfus 5, 5-6 milyon civarındadır. Türkiye'de 18-21 yaş arası gençlerimizin ancak yüzde 16'sı üniversitelidir. Toplam yükseköğrenim öğrenci sayısının, yükseköğrenim çağına gelmiş yaş grubunun, toplam nüfusa oranı olarak tanımlanan okullaşma oranı 1965'te yüzde 4 iken, 1981'de yüzde 6, 1993'te yüzde 18, 2002'de yüzde 28 ve son yıllarda bu oran yüzde 30'lar civarına yükselmiştir.

Görüldüğü gibi, Türkiye, yükseköğretim sistemi okullaşma oranı itibariyle dünya ortalamasını aşmış olmasına rağmen, halen gelişmiş ülkelerin gerisindedir. Gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşmamız için okullaşma oranının yüzde 45 civarına yükselmesi, yükseköğretim öğrenci sayımızın ise 2,5 milyon civarında olması gerekmektedir. Dolayısıyla, Türkiye'de yeni üniversitelerin kurulması doğru bir yaklaşımdır.

Bir ülkenin gelişmişlik göstergelerinden biri de okullaşma oranıdır. Dünyaya baktığımızda, Amerika 3 600 üniversiteye, Japonya 576, İngiltere 141 ve Güney Kore ise 156 üniversiteye sahiptir Ülkemiz üniversiteleri ise, 53'ü devlet, 24'ü vakıf üniversitesi olmak üzere 77 üniversite ve buna bağlı olarak 1 600 000 öğrenciyle birlikte, 70 000 öğretim elemanı eğitim vermektedir.

Eğitimde amaç, ülkesine karşı görev ve sorumluluklarının bilincinde olan bilgi çağı insanını yetiştirmek ve ortaöğretimi bitiren her öğrencimizin, yükseköğrenimini tamamlayacak koşulları sağlamak olmalıdır. Bu yıl, ülkemizde ilköğretime kayıt yaptıran her 1 000 öğrenciden ancak 82'si yükseköğrenime gidebilmektedir. Geçtiğimiz yıl yapılan öğrenci seçme ve yerleştirme sınav sonuçlarına göre, 1 613 000 adaydan, açıköğretim de dahil olmak üzere, sadece 378 000 öğrencimiz yükseköğrenim şansı elde etmiştir; geriye kalan 1 235 000 aday ise, gelecek endişesinin üzerlerinde kurduğu baskıyla, bir sonraki yıl tekrar şansını denemek zorunda kalmıştır.

Üniversiteye olan yoğun talebin karşılanması için, altyapısı sağlam yeni üniversiteler kurarak kapasiteyi artırmak yerine, açıköğretim ve ikinci öğretim uygulamasına gidilmesi, üniversite kapısındaki yığılmayı önleyememiştir. Bu da bize gösteriyor ki, ancak, okullaşma oranımızı artırırsak daha fazla gencimizi yükseköğrenim imkânına kavuşturabiliriz.

Sayın milletvekilleri, Erzincan, Doğu Anadolu Bölgesinin Yukarı Fırat bölümünde, 11 903 kilometrekare alana sahip, 3 000 metre yükseklikteki sarp dağlarla çevrili, Erzincan Ovasının ortasına kurulmuş, 316 000 nüfuslu bir ilimizdir. 1939 ve 1992 depremlerinden sonra yeniden yapılanma çalışmalarıyla bölgenin en modern şehri haline gelmesine rağmen, doğal afetler ve işsizlik nedeniyle dışarıya çok göç vermiştir. Erzincan'a açılacak üniversitenin bu göçü ve işsizliği azaltmakla beraber, ilimizin büyük bir eksikliğini de gidermiş olacağı kanaatindeyim.

Yıllar önce kurulan üniversitelerin bulunduğu illerimizin gözlemlenen en belirgin özelliği, gelişmiş, ekonomik canlılığa kavuşmuş ve göç olayını asgarîye indirmiş olmalarıdır. Buna en güzel örnek, Erzurum ve Van İllerimizi verebiliriz.

Değerli arkadaşlarım, Doğu Anadolu Bölgemizin kalkınması ve gelişmesi için geçmişte hükümetlerin açıkladığı destekleme paketlerinin geçici bir çözüm olmaktan daha ileriye gitmediğini hep beraber gördük. Bölgenin kalkınması için özellikle üniversitelerin açılması önemli bir faktör olacaktır.

Ülkemizde, özellikle kırsal bölgelerde hâlâ ataerkil bir yapı mevcuttur. Gerek aile yapısı gerekse ekonomik zorluklar nedeniyle, ailelerde kız çocuklarını yükseköğrenime göndermeme düşüncesi hâkimdir. İnanıyorum ki, yaşadıkları şehirde bir üniversite olması halinde ailelerin kız çocuklarını yükseköğrenime gönderme eğilimi artacaktır.

Erzincan'da kurulacak üniversite, ilimizin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimine katkıda bulunmakla kalmayıp, sanayici ve işadamlarının Erzincan'a yönelmesini sağlayarak özel-kamu kurumlarının yatırımlarının artmasına ve bölge ekonomisinin canlanmasına neden olacaktır.

Sayın milletvekilleri, Erzincan halkı, yıllardır gerek siyasetçileriyle gerek kamu kurum ve kuruluşlarıyla gerekse sivil toplum örgütleriyle beraber, Erzincan Üniversitesi için yoğun uğraşlar vermişlerdir. Bu amaç doğrultusunda, Erzincan Üniversite Vakfını kurmuşlardır. Bu vakıf, üniversite çalışmalarının organize edilmesi, toplumsal talebin oluşturulması için hükümet ve siyasîler üzerinde baskı oluşturmak amacıyla, özel idare, belediye ve birçok resmî kurum ve kuruluşların katılımıyla oluşmuştur. Erzincan halkı, bugüne kadar, hiçbir fedakârlıktan kaçınmamıştır. Bunun en güzel örneği, hayırsever vatandaşlarımızın yaptırdığı fakülte binaları ve yurtlardır. Huzurunuzda, bu hayırsever hemşerilerime, eğitime yaptıkları katkıdan dolayı teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, Yükseköğretim Kurulunca yeni üniversite açılması için belirlenen kriterlerde, üniversite kurulacak ilde, 250 000 nüfusun yanı sıra, biri fen-edebiyat fakültesi olmak üzere 2 fakülte, 3 yüksekokul ve en az 3 500 öğrenci bulunması şartı aranmaktadır. Erzincan'ın daha önce üniversiteye kavuşmuş iller arasında olmamasını büyük bir talihsizlik olarak değerlendiriyorum. Şu anda, Erzincan'da 3 fakülte, 1 yüksekokul, 4 meslek yüksekokulu bölümleri bulunmakta olup, sosyal bilimler enstitüsü ve fen bilimleri enstitüsü kurulma aşamasındadır. Erzincan, 3 000 öğrenci kapasiteli yurtlarıyla, 300 akademik personeli, 4 000 öğrencisiyle, öğrencilere yönelik sosyal tesisleri ve spor kompleksleriyle, Yükseköğretim Kurulu kriterlerini fazlasıyla sağlayarak üniversite kurulmayı çoktan hak etmiştir.

Erzincan'da faaliyet gösteren fakülte ve meslek yüksekokullarımız, sınırlı şartlara sahip ve bağlı bulundukları Atatürk ve Fırat Üniversitelerinin bütçeleriyle sınırlı kalarak, faaliyetlerini sürdürmek zorunda kalmışlardır. Bu üniversitelerin aşırı dağınık olması sonucu oluşan yönetimsel hantallık ve bürokratik sorunlar, üniversite eğitiminin etkinliğini azaltmıştır. Bu fakültelerimiz ve yüksekokullarımızı Erzincan Üniversitesi çatısının altına almak suretiyle kazanacağı müstakil tüzelkişiliğin getireceği tüm avantajları yaşayacak, sahip olacağı yeni bütçe, kadro ve benzeri imkânlar, gelişimlerini çok daha hızlı bir şekilde sağlayacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tınastepe, 1 dakikalık süre içerisinde konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

EROL TINASTEPE (Devamla) - Sayın milletvekilleri, yeni açılacak üniversitelerdeki akademik kadroların, konusunda uzman, deneyimli akademisyenlerden oluşturulması, gelişmekte olan bu yeni üniversitelerimizdeki eğitimin kalitesini şüphesiz artıracaktır. Alınacak yardımcı personelin ise, kamu personeli seçme sınavıyla temin edilmesi, kadrolaşma söylentilerini engelleyecektir. Aksi takdirde, bu üniversitelerimiz, hükümetlerin siyasî yandaşlarını doldurduğu, çağdaşlıktan ve bilimsellikten uzak, siyasallaşmış yapılar olarak kalacaktır.

Erzincan Üniversitemizin açılmasında emeği geçen, yardım ve desteğini esirgemeyen tüm kişi ve kurumlara şahsınızda teşekkür ediyor, Erzincan halkına üniversitemizin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

Bu duygu ve düşüncelerimle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyor, tüm vatandaşlarımın yeni yılını ve bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.

Saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tınastepe.

AK Parti Grubu adına, Erzincan Milletvekili Sayın Talip Kaban; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA TALİP KABAN (Erzincan) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Erzincan Üniversitemizin kurulması dolayısıyla söz almış bulunuyorum; öncelikle Yüce Heyetinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.

Bugün, Genel Kurulumuzda, 15 ilimize yeni üniversite kurulmasının çok önemli bir karar olduğunu belirtmek istiyorum; çünkü, değerli milletvekilleri, dikkat edilirse, yeni üniversite kurulacak illerimizin hemen hepsi, millî gelir düzeyi olarak Türkiye ortalamasının altında olan illerimizdir. Bunu söylemekle, üniversite kurulmasının sadece ekonomik boyutu olduğunu belirtmek istemiyorum. Muhakkak ki, üniversite, anlamıyla, mesajlarıyla, fonksiyonlarıyla, bölgede sosyal, kültürel, ekonomik, bilimsel bir iklim meydana getirecektir. Zaten, önemli olan da, bu iklimi gerçekleştirebilmektir; çünkü, zamanımızda, bilginin en büyük zenginlik kaynağı olduğunu biliyoruz. Ekonominin de, en büyük hammaddesi bilgidir, bilimdir. Bunun içindir ki, çağımıza, bilgi çağı; bu düzeyi yakalayabilen toplumlara da bilgi toplumu denilmektedir. İnanıyorum ki değerli milletvekilleri, bu yeni kurulacak üniversiteler, giderek, kapasitelerinin de artırılmasıyla, gençlerimize yeni eğitim ve öğretim imkânları sunacak ve toplumumuzun, bilgi toplumu düzeyine gelmesine katkıda bulunacaktır.

Geçmişte, yerel yöneticilik yaptığım dönemlerden beri, bölgesel farklılıkların giderilmesi, engellenmesi noktasında hep düşünmüşümdür; devlet, kendisinin finanse ettiği müesseseleri niçin geri kalmış bölgelere kurmaz diye. Çok şükür, bugün, 59 uncu cumhuriyet hükümetimiz, bu anlayış doğrultusunda, yasa tasarısını, yasa tekliflerini Meclisimizin gündemine getirerek bizleri sevindirmiştir. Dolayısıyla, yıllardan beri Erzincanlıların özlemi olan Erzincan Üniversitesinin de bu yasanın kapsamı içerisinde olmasından, hemşerilerim adına büyük sevinç, büyük gurur duyduğumu ifade etmek istiyorum. Bu sebeple, bu sevinci, bu gururu bizlere yaşatan, başta Başbakanımız olmak üzere, hükümetimize, Millî Eğitim Bakanımıza, Meclis alt komisyonlarına ve bugün iktidar muhalefet demeden bu yasayı destekleyen tüm milletvekillerimize ve Erzincanımızda geçmişten bugüne değin emeği geçen bütün siyasîlerimize, üniversite olgusunun yükselmesinde ekonomik katkısı olan başta Mehmet Torun, Aziz Torun ve Hacı Ali Akın Beylere, işadamlarımıza, hemşerilerimize teşekkür ediyor, Erzincan Üniversitesinin yöremize, hemşerilerimize, tüm memleketimize, ülkemize hayırlar getirmesini Cenabı Allah'tan diliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaban.

Anavatan Partisi Grubu adına, Mardin Milletvekili Muharrem Doğan.

Sayın Doğan, buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu, 78 ve 190 sayılı yasa tasarısı üzerinde şahsım ve Anavatan Grubu adına görüşlerimi belirtmek üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, insanlığın en temel paylaşımı bilgidir. İlim irfan ise, bu ilim ve irfan ışığının ülkemizin tüm illerinde sönmemesi için tüm imkânlar kullanılmalıdır. Yeni üniversite projesi, küreselleşen dünyamızda, ülkemizin çağdaşlaşma ve aydınlanma projesi olarak önem kazanacaktır. Kalkınmış ülkelere bakıldığında, yükseköğretim çağ nüfusunun ve okullaşma oranlarının ülkemizin çok üzerinde olduğu açık bir şekilde görülmektedir.

2005 yılında Türk Eğitim Derneğince yaptırılan Türkiye'de üniversiteye giriş sistemi araştırması sonuç raporuna göre, Belçika'da yüzde 56, Fransa'da yüzde 51, Almanya'da yüzde 46, Hollanda'da yüzde 48, ABD'de yüzde 81, Kanada'da yüzde 88, Japonya ve İsrail'de yüzde 41, Güney Kore'de ise yüzde 52'dir. Türkiye'nin de dünyadaki gelişmelerin dışında ve uzağında kalması mümkün değildir ve olmamalıdır.

2000'lerin başında yüzde 31'lik okullaşma oranı hedeflendiği halde, açıköğretim ve sınavsız geçişlerle birlikte bu oran ancak yüzde 27,8'e ulaşabilmiştir.

Ülkemizdeki örgün öğretimde ise okullaşma oranının yüzde 18,7 olması, ülkenin yükseköğretimde geldiği noktada yeterli olmadığını göstermektedir.

Yükseköğrenimdeki okullaşma oranı, AKP İktidarının üç yıllık döneminde en az  yüzde 35'lere varmalıydı. Bu konuda geç kalındığı için sizi ve AKP Hükümetini eleştiriyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Bunu rağmen, yükseköğrenimdeki okullaşma oranının artırılması için yapacağınız tüm çalışmalarınıza Anavatan Grubu olarak her türlü katkıyı vereceğiz; yeter ki, iyi ve hayırlı işler yapınız.

Değerli milletvekilleri, YÖK istatistikleri, üniversite kontenjanlarının beşte 1'inin program değiştiren öğrenciler tarafından kullanıldığını göstermektedir.Bu durum da, ortaöğretimden mezun olan öğrencilerin üniversiteye girmelerini sınırlandırdığından, yeni üniversite kurulmasına olan talebi artırmaktadır. Bu nedenle, yeni isim öngörülen 15 adet  yeni üniversiteye ülkemizin ve milletimizin ihtiyacı vardır. Bu üniversiteler kurulurken, ancak, ihtiyaç karşılanmayacaktır. Bu çalışma sağlıklı yapılmamıştır. Bölgelerarası gelişmişlik farkının ortadan kaldırılması, istihdam yaratılması ve kırsal alanlardaki verimliliğin artırılması gibi çalışmalar gözardı  edilmiştir.

Yeni isim verilen 15 üniversitede sadece Erzincan ve Adıyaman İllerinin olması yeterli değildir. Doğu, güneydoğu bölgelerimiz için daha fazla üniversite olmalıydı. Çünkü, yapamadınız; mevcut fakülteleri birleştirerek isim veriyorsunuz. Bunların içerisinde neden Mardin, Siirt ve Batman   yok! Sıfırdan üniversite kurmak büyük bir malî külfettir. YÖK tavsiye kararı da hazırda bulunduğu ve Millî Eğitim Bakanlığına sunulmuş olması nedeniyle, Dicle Üniversitesine bağlı olarak 1 adet mimarlık ve mühendislik fakültesi ile 1 adet güzel sanatlar fakültesinin kurulması, Mardin için çok görülmemelidir. 15 ilin milletvekilleri, çok sevinirken, bizler, onlar kadar sevinemiyoruz. Bizim de sevinmek hakkımızdı.

Değerli milletvekilleri, bu yasayla, yeni, sıfırdan herhangi bir üniversite kurmuyoruz. 15 ilde mevcut bulunan bazı fakülte ve yüksekokullar, bağlı bulundukları rektörlükten alınarak, o illerdeki yeni üniversite adı altında isim verilmektedir. Zaten, bu fakülteler ve yüksekokullar daha önceki dönemlerde kurulmuştur. Onlara teşekkür borçluyuz. Bu fakülte ve yüksekokulları bugünlere getirenleri kutluyorum. Esas teşekkürü onlara borçluyuz. Bunlar olmasaydı, bugün bu yeni isimleri de veremeyecektiniz. 3 fakülteye sahip olduktan sonra üniversite kurmak çok kolaydır. Siz, bize yeni fakülte ve yüksekokullar yapınız, o zaman inanalım size.

Sayın Bakan, "Mardin'de kurulacak 2 fakültenin YÖK tavsiye kararı hazırdır, bunu ayrıca Genel Kurula getireceğiz" dediği için, Mardin'de fakülteleri şimdilik konuşmayacağım. Ancak, 15 000 metrekarelik eski hükümet konağı ve bünyesindeki binalar hazır, eski vali konağı tesisleri de hazır. Buna rağmen, en kısa zamanda yapılmazsa, Mardin ve Mardin halkına yapılmış ve yapılacak en büyük haksızlık olacağını sizlere arz ediyorum.

Çünkü, Mardin halkı bu özlemi yaşıyor, bu binaların bakım ve onarımı için gerekli parayı da hazırladık. Devletin bütçesinden herhangi bir şey çıkmayacaktır. Bir bütçe de ayrılmayacaktır. Her 2 fakülteyi bir an önce Genel Kurula getiriniz ki, size inanalım.

ENVER YILMAZ (Ordu) - Hangi genel kurul?

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Sen beni dinlersen iyi olur; beni şey etme lütfen!

Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk'ün ideallerinin temel noktası eğitimdir; ancak, üzülerek ifade ediyorum ki, bugün, ilim ve irfan yuvası olan üniversiteleri görüşürken, seçim bölgem Mardin-Midyat ve Kızıltepe İlçelerinin bazı mahallelerinde yaşayan toplam 50 000'in üzerindeki vatandaşımız, 22 Aralık Cuma gününden şu ana kadar elektrik alamıyorlar, vatandaş perişandır; 50 000'e yakın vatandaşımızın mağduriyeti giderilmemiştir; çünkü, TEDAŞ Genel Müdürü ve genel müdür yardımcıları kayıptır veya vardır da, TEDAŞ Genel Müdürü, genel müdür yardımcısı, telefonlarıma çıkmıyorlar. Mardin TEDAŞ yetkililerinin ifadelerine göre, Kahramanmaraş'tan trafo getirilecek ve monte edilecektir. Çocuklarımız tam bir haftadır karanlıkta, derslerine çalışamıyorlar; kadınlarımız mutfakta perişan olurken, sizler burada şov yaparak birilerine iyi görünmek için hükümete methiyeler diziyorsunuz ve alkışlıyorsunuz; ben de sizi buradan alkışlıyorum (!)

AHMET YENİ (Samsun) - Şimdi ayıp oldu; şimdi olmadı işte…

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Bu sorunlar sadece Mardin'in sorunları değildir, bu sorunlar aynı zamanda tüm Türkiye'nin sorunlarıdır; zira, o bölgedeki tüm ilçelerimiz ve beldelerimiz aynı durumdadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önce Türkiye'nin her bir bölgesini aydınlatın, çocuklarımızı karanlıktan aydınlığa çıkarın, devlet hastanelerimizdeki doktor, ebe, hemşire, sağlık teknisyeni ve daha önemlisi öğretmen eksiğini kapatın. Bununla övünürseniz, sizleri izleyen vatandaşlarımız daha çok takdir edecektir.

Değerli milletvekilleri, Ankara'yı Mardin'le mukayese etmek bence haksızlık olur; ancak, örnek verme bakımından söylüyorum: Ankara'da elektrik kesintisinin ortalaması yılda 18 saattir; biz, doğu, güneydoğu bölgeleri için yılda değil 18 saat, biz, 48 saatlik elektrik kesintilerine razıyız.

ENVER YILMAZ (Ordu) - Kayıp kaçak çok oluyor.

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - O, devletin işidir, senin sorunundur; onu da önleyeceksin. Devletin yargısı var, devletin polisi var, devletin hâkim, savcısı var. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) - Siz de yardımcı olun biraz.

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Ama, haftada dört beş gün elektrik kesintilerini, okuyan çocuklarımız adına, mutfakta çalışan kadınlarımız adına, esnafımız ve çiftçimiz adına, kabul etmek mümkün değildir.

Ben, Enerji Bakanımıza, bu yüce kürsüden sesleniyorum:  Sayın Bakanım, lütfen görevinizi yapınız.

ENVER YILMAZ (Ordu) - Yapıyor, yapıyor.

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Sorumlu olan görevlilerinizi, işbaşında sorunları çözen bir  duruma getiriniz. Elektrik kesintilerini önleyiniz. Hiçbir okulumuzda jeneratör yoktur. Çocuklarımız rahat okusunlar. Bu insanlarımıza, yılbaşını ve kurban bayramını zehir etmeyiniz.

Kurulması öngörülen 15 yeni üniversiteye isim verilişini, başta Erzincan Üniversitesi olmak üzere diğer 14 yeni üniversiteye isim verilişini kutluyor, milletimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET YENİ (Samsun) - Üniversite kuruluyor, sadece isim değil. 

BAŞKAN - Buyurun.

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Efendim, üniversitelere sadece isim veriyorsunuz…

AHMET YENİ (Samsun) - Üniversiteleri kuruyoruz.

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - …millete de inandırmaya çalışıyorsunuz. Bu mevcut tüm fakülteler, daha önceki hükümetler zamanında yapılmıştır; siz, sadece isimleri değiştirerek, bazı yerlerde de birer fakülte veya yüksekokul ilave ederek yapıyorsunuz.

AHMET YENİ (Samsun) - Size kimse inanmıyor.

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Bu da çok büyük bir iş değildir; çünkü, Türkiye ve Türk insanı daha büyük şeylere layıktır, daha büyük üniversitelere layıktır. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Sizin yapacağınız, yüksekokul, üniversite oranını, Avrupa'daki seviyeye getirmektir.

Sizleri saygıyla selamlıyorum. Bizleri izleyen aziz millete de sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Teşekkür ediyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Doğan.

AHMET YENİ (Samsun) - Bir teşekkür yok mu üniversite kuranlara?

MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Önce elektriğimizi verin, ondan sonra buraya gelin konuşun. Ben sizin yerinizde olsam, milletvekilliğinden istifa ederdim.

AHMET YENİ (Samsun) - İyi iş yapıyoruz, iyi iş…

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sayın Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik bir açıklama yapacak.

Sayın milletvekilleri, dinleyin...

AHMET YENİ (Samsun) - Mardin'e de kuracağız; mahcup olacaksınız o zaman.

BAŞKAN - Sayın Yeni, lütfen… Sayın Bakanı dinleyelim.

Buyurun Sayın Bakanım.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir hususu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, biraz önce kürsüden ifade ettim; dedim ki: "Sadece bu yasa tasarısı kapsamında 28 232 yeni kadro ihdas ediyoruz." Ve bakın, dönersermayeyle birlikte eğer bunu hesaplarsanız, yeni 30 081 kadro ihdas ediliyor ve 30 081 insan -bunun önemli bir kısmı akademik, gerisi de idarî olmak üzere- iş imkânına kavuşuyor.

Bu tasarıda, bakın, diğer fakülteleri bir tarafa bırakıyorum, yeni kurduğumuz sadece 5 tane tıp fakültesi var, 5 tıp fakültesi. Biliyorsunuz, tıp fakülteleri katrilyonluk -özellikle- yatırımlardır. Dolayısıyla, evet, eski fakültelerimiz, yüksekokullarımız var, biz bunları rektörlük birimleri altında topluyoruz; ama, sadece bu rektörlüklerin idarî birimlerinde çalışmak üzere, her rektörlüğün bünyesinde 415 personel sadece yeniden işe alınıp çalıştırılacak.

Öyle rektörlük… "Efendim, isim veriyoruz" şeklinde, bu yapılan işi, bu güzel şeyi, eğer, hafife alırsak, biz, Parlamentoya da, kendimize de, ülkemize de haksızlık yapmış oluruz. Yapılan güzel şeyleri takdir etmek, bence, milletvekilliğinin şanındandır; bunu açıklamak istiyorum.

Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Şahsı adına, Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya; buyurun.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Sayın Başkan, çok kıymetli arkadaşlarım; özlemlerin gerçekleştiği, hayallerin gerçek olduğu, hasretlerin bittiği bu anlamlı günde, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Çok inanıyorum ki, ülkemizin bütün özlemleri, hasretleri; hasletleriyle beraber, birlikle, beraberlikle, kardeşlik hukukuyla ve içtenlikle sağlanacaktır; o günlerden bir günü yaşıyoruz.

Türk eğitim sistemimizin geleceğini aydınlatacak, yükseköğrenim kurumlarımızın daha bir anlamla Anadolu'da yeşermesini sağlayacak 15 üniversitenin gerçekleşmesini; yine çok gönülden inanıyoruz ki, 2006 yılında yeni 10 tane üniversitenin gerçekleşecek olmasını ve bugün, burada, Erzincan Üniversitenin de konuşuluyor olmasını, Erzincanlıların hasretinin, özleminin bitmiş olmasının gurur ve heyecanını sizlerle paylaşıyor; buna vesile olan çok kıymetli hükümetimizi, değerli Bakanlar Kurulunu, Meclisimizin çok saygın üyelerini, çok kıymetli grup başkanvekillerini, Grupların çok kıymetli mensuplarını, gönülden, saygıyla selamlıyor, hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Karakaya.

Şahsı adına, Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu?.. Yok.

Samsun Milletvekili Haluk Koç?.. Yok.

Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan?.. Yok.

Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan; buyurun.

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

15 ilimizde üniversitelerin kurulmasına ilişkin katkıda bulunan herkese, iktidar partisine, muhalefet partisine, Bakanlığa ve diğer emeği geçen, katkısı olan herkese, Türkiye adına, yetmişüç milyon milletimiz adına teşekkür ediyorum. Eğitime yapılan bu yatırımların önemli olduğunu biliyorum ve insana yapılan yatırımın, taşlara yazılan, taşlara kazınan yazılar gibi olduğunu ve asırlarca, zaman geçse de, onların silinmeyeceğini de biliyorum. Bu yüzden, katkısı, emeği olan herkese teşekkür ediyorum.

Eğitim, kalkınmanın temel faktörüdür. Cehaletin panzehiri ilimdir. Demokratik, çağdaş, muasır medeniyetler seviyesinde bir ülke olmanın yegâne yolu eğitimdir. Aynı zamanda eğitim, bir ülkenin sosyoekonomik göstergesinin en önemli göstergelerinden biridir.

Değerli arkadaşlar, üniversite kurulması önemli; ama, üniversiteye girerken, üniversiteyi okurken ve üniversiteden mezun olurken var olan sorunların çözüme kavuşturulması da bir o kadar önemlidir. Bakın, üniversite öncesi sorunlar, yükseköğretime girerken fırsat eşitliğinin olmamasıdır.

Değerli arkadaşlar, bugün, Türkiye'de, üniversiteye girerken, üniversite sınavlarına hazırlanırken, gençlerimiz, fırsat eşitliğine sahip değildir. 2005 yılının üniversite sınavlarına giren öğrenci sayısı 1 730 836'dır, 1 730 000 küsurdur. Bakın, bunların 262 000'i Açıköğretim Fakültesine kayıt yaptırabilirken, devlet ve vakıf okullarına, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde bulunan üniversitelere, sadece 192 000 öğrenci kayıt yaptırabilmiştir. Dolayısıyla, 1 276 549 öğrencimiz açıkta kalmıştır ve doğu ve güneydoğu illerimizde başarı oranı son derece düşüktür. Sıfırcı öğrenci sayısı, doğu ve güneydoğu illerinde yüzde 77,6 oranında artış göstermiştir.

Değerli arkadaşlar, 2005 yılında yapılan üniversite sınav sonuçlarından birkaç örnek veriyorum -eğitimin önemine binaen, eğitimin kutsiyetine binaen- sınavda 57 163 öğrenci, 57 000 küsur öğrenci sıfır puan almıştır. Dolayısıyla, burada eğitimde bir problem vardır, eğitimde bir sorun vardır. Eğitimi yeni baştan ele almak doğru olur diye düşünüyorum.

Sayın Millî Eğitim Bakanımız Hüseyin Çelik Beyin, 2000 yılında yapmış olduğu bir konuşmayı tutanaklardan çıkarttım. Ona gelmeden önce, şunu ifade edeyim: Türkiye'nin eğitimde fırsat eşitliğiyle ilgili Sayın Bakanımız tutanaklarda şöyle ifade ediyor… Katılıyorum ve kendisine huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Eraslan, 1 dakikalık süre içinde konuşmanızı tamamlayınız; buyurun.

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Sayın Bakanımız diyor ki: "Eğitimde fırsat eşitliği, Türkiye'nin yıllardan beri kanayan yarasıdır. Üniversite sınavlarında en başarısız olan 15 vilayetin 13'ü doğu ve güneydoğudadır. Doğu ve güneydoğuda, Hakkâri'de, Van'da, Ağrı'da, Şırnak'ta eğitim-öğretim gören gençler ile Aydın'da, İstanbul'da, Denizli'de eğitim gören gençler aynı üniversite sınavlarına tabi tutuluyor ve aynı bilgiler isteniyor. Allah bile insanlara vermediğini ondan istemiyor."

Şimdi, böyle bir problem var. Bir tarafta kaliteli eğitim alan, ama, bir tarafta eğitim noktasında sıkıntı çeken öğrencilerimizin fırsat eşitliğinden bahsedemeyiz. Parası olan, en güzel okullarda okuyor, en özel okullarda okuyor, parası olan, en güzel dershanelere gidiyor; ama, bu geniş halk kitlelerinin çocukları, parasız olan, gariban olan insanlar, eğitim noktasında gerekli harcamayı yapamadığı için…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Eraslan, teşekkür ediyorum; çünkü, yönetime başladığım andan itibaren, 1 dakikalık süre vereceğimi, uzatmayacağımı söylemiştim. Onun için, daha sonraki aşamada konuşmanızı tamamlarsınız. Kusura bakmayın. Sadece teşekkür edin; ama, sadece teşekkür cümlesi.

Buyurun.

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Eraslan.

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Size söyleyeceğimiz ifade yarıda kaldı Sayın Bakanım, kusura bakmayın.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 1 adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 1 inci maddesine bağlı ek madde 63'ün (d) fıkrasına "fen bilimleri enstitüsü"nden sonra, "ve Tunceli İlinde yeniden kurulacak olan orman fakültesinden" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 Hüseyin Ekmekcioğlu Tuncay Ercenk Sinan Yerlikaya

 Antalya Antalya Tunceli

 Atila Emek Necati Uzdil Salih Gün

 Antalya Osmaniye Kocaeli

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Yerlikaya, buyurun.

VAHDET SİNAN YERLİKAYA (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; şu anda mevcut üniversitelerimizin çok problemleri var.

Yine, 1992'de, daha doğrusu 1991'in kasım ayında kurulan -Sosyaldemokrat Halkçı Parti ve Doğru Yol Partisi döneminde- işte bugün üniversiteler haline getirdiğiniz, elimde dokümanı bulunan fakülte, yüksekokulların birleştirilmesiyle kurulan, şu anda 15 üniversite var; ama, o dönemde kurulan çok yüksekokulun, çok üniversitenin de bugün hayata geçirilmediğini biliyoruz.

Esasında, siz bu tasarıyı geçen sene getirecektiniz, getirmediniz. Niye getirmediniz; Cumhurbaşkanı vardı; çünkü, kendiniz bir rektör seçeceksiniz hükümet olarak; ama, geçen sene gelseydi, iki yıl sonra, tekrar, şu anda mevcut Reisicumhurumuz, Cumhurbaşkanımız rektör seçme durumunda kalacaktı, dolayısıyla sizin düşünceniz doğrultusunda rektörler gelmeyecekti ve bu tasarıyı bugüne getirdiniz.

Neyse; yine iyi olmuştur, Türkiye açısından çok iyi olmuştur. İyi bir şeydir; yani, üniversite açmak, okul açmak, lise açmak, ilkokul açmak, bunlara kimsenin itirazı yok; ama, değerli arkadaşlarım, hepimiz kabul edelim ki, bugün üniversitelerimizin mevcut çok sorunu var; yani, çok büyük sorunları var.

Örneğin, bugün Anadolu üniversitelerindeki tıp fakültelerini hepimiz biliyoruz. Bu tıp fakültelerimizin, oradaki vatandaşlara ne kadar büyük hizmetler verdiğini hepimiz biliyoruz.

Şimdi, benim aklım ermiyor. Ankara Üniversitesinin geçen yıl 4 trilyon 125 milyar olan bu sağlık bütçesini, bu sene 4 milyara düşürdünüz. Düşürdünüz; yani, bu bütçede vardı.

Yine, aklım bir şeye daha ermiyor. Bizim Samsun 19 Mayıs Üniversitemiz var, orada 3 tane yoğun bakım ünitesi var. Şimdi, bu 3 yoğun bakım ünitesinin 1 tanesi çalışıyor, 2'si çalışmıyor. Benim buna da aklım ermiyor. Şimdi biz, hastaları, Ankara'ya, İstanbul'a, İzmir'e depo edersek, acaba buradaki imkânlar buna elverebiliyor mu?! Sağlığı yerinde kontrol etmek, orada tedavi etmek hepimizin görevi değil miydi?! Buna da benim aklım ermiyor.

Benim aklımın ermediği bir konu da, Tunceli. Mevcut hükümet, görüyorum, Tunceli'ye bir çivi çakmıyor; bunu anlıyorum, yani anlamakta da güçlük çekmiyorum. Geçen yıl Teşvik Yasası geldiğinde de konuştum; hatta, o zaman Elazığ işin içine alınmamıştı. Neyse, ikinci pakette getirdiniz. Fakat, o teşvik olayı, ne yazık ki, hep böyle akim kaldı, yerine getirilmedi ve o teşvikler de böyle, sanal bir…

Değerli arkadaşlarım, bizim amacımız, şu kurduğunuz, şu emek verdiğimiz 15 üniversitenin de atıl olmaması, gerçekten, bunların gerçek bir şekilde yerine getirilmesi.

Bakınız, yine 19 uncu Dönemde, benim de Plan ve Bütçe Komisyonunda üye olduğum bir dönemde, bu son fakültelerin, yüksekokulların adımı o zaman atıldı; yani, bugün eğer 40 ilimize mevcut üniversiteler yapılmışsa, hemen hemen tamamına yakını o zaman yapılmıştı ve bugün üniversite haline getirdiğiniz yüksekokulların, fakültelerin de geçmişi, rivayeti oraya dayanıyor. O zaman, biz, Tunceli'ye bir İdarî ve İktisadi Bilimler Fakültesi kurduk, Fırat Üniversitesine bağlı. Bakınız, yıl 1992 veya 1993'tü -şu anda kesin bir rakam veremiyorum ama- bugün 2005'i bitiriyoruz, hâlâ, Tunceli İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi açık değil, ortada. Yani, yasal olarak var. Yine böyle geceyi sabaha getirmiştik, hiç unutmuyorum; o zaman tabiî, Meclisin bu renkli koltukları yoktu, daha olgun, daha kendine yakışır oturakları vardı; ama, o fakültemiz yok. Niye yok; "efendim, eğitimci bulamıyoruz, yönetici bulamıyoruz, kadro bulamıyoruz…" Şimdi, siz, ondört onbeş sene önceki Tunceli İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesini kuramıyorsanız, hayata geçiremiyorsanız -ben şimdi bunu da anlayamıyorum- bu 15 fakülteyi nasıl hayata geçireceksiniz?! Kurulacak, kâğıt üzerinde kurulacak, biliyorum; buna hiç birimizin katiyetle itirazı olmaz, ne bizim olur ne sizin olur ne diğer partilerin olur. Eğitim, öğretim, bunlar güzel şeylerdir; çünkü, biz, çağdaşlığı, bilimi, yükselişi, Avrupa'ya yakınlaşıcı, çağdaş muasır medeniyete gelişimizi eğitime borçlu olacağız; ama, ne yazık ki, bakınız, şimdiden söylüyorum, şunu da not edin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yerlikaya, 1 dakika içinde konuşmanızı tamamlayın.

VAHDET SİNAN YERLİKAYA (Devamla) - 2 dakika ver de bitirelim Başkan.

BAŞKAN - Yok… Sadece 1 dakika. Lütfen…

VAHDET SİNAN YERLİKAYA (Devamla) - Peki, 1 dakika…

Bakınız, bunu hayata geçiremeyeceksiniz.

AHMET YENİ (Samsun) - Geçiririz, geçiririz…

VAHDET SİNAN YERLİKAYA (Devamla) - Yine, böyle, kâğıt üzerinde kalacaktır, çalışmayacaktır.

Bana kalırsa bunları kuralım, yerine getirelim; ama, geçmişte açtığımız o fakülteleri, yüksekokulları da hayata geçirelim. Bu, tıp fakültesinin sağlık kurumlarına özellikle çok önem verelim. Bakınız, hâlâ, Elazığ Fırat Üniversitesinin bir araştırma üniversitesi var, çok büyük hizmet yapıyor, çok güzel hizmetler yapıyor; ama, değerli arkadaşlar, bugün, çok ödenek sıkıntısıyla karşı karşıya.

Lütfen, bunları göz önüne alalım, objektif davranalım. Bunlardan seçimde bir hayır gelmez kimseye, onu da söyleyeyim. Biz, SHP olarak sizden fazla fakülte açtık, üniversite açtık; ama, bir yere gelemedik. Yani, bunu bir seçim aracı falan görmeyin.

AHMET YENİ (Samsun) - Aynen öyle görüyoruz.

VAHDET SİNAN YERLİKAYA (Devamla) - Bu, Türkiye'nin bir sorunudur, Türkiye'nin bir yükselişidir; hep böyle bakıyoruz.

Ben de bu üniversitelerimizin hayırlı olmasını diliyorum, hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yerlikaya.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Ek madde 63'ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Ek madde 64'ü okutuyorum:

Aksaray Üniversitesi

EK MADDE 64.- Aksaray'da Aksaray Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;

a) Niğde Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi, Mühendislik Fakültesi ile Eğitim Fakültesinden,

b) Niğde Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulu ile Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulundan,

c) Niğde Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Ortaköy Meslek Yüksekokulu ile Şereflikoçhisar Berat Cömertoğlu Meslek Yüksekokulundan,

d) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,

oluşur.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Yalova Milletvekili Sayın Muharrem İnce; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Eğer bir ülkede 17-25 yaş arasında 5 000 000 genç varsa  ve her yıl  1 000 000 çocuk ilköğretime başlıyorsa ve 2 000 000 genç üniversite sınavına girip 1 500 000'i geri dönüyorsa, o ülkede yeni üniversitelerin açılması kaçınılmazdır. Bu, doğrudur; ancak, tıpkı, 21 inci Dönem Van Milletvekili bir arkadaşımızın dediği gibi, bunlar tabela üniversitesi olmasın. Van Milletvekili Sayın Hüseyin Çelik "bugün, maalesef, üniversitelerimizin birçoğu, üzülerek söylüyorum; ama, tabela üniversiteleridir; 40 tane cerrah olacağına 2 tane şifa dağıtan cerrah olsun"  diyor. Böyle bir açıklaması var. Ben de kendisine katılıyorum, 21 inci Dönem Milletvekili Sayın Hüseyin Çelik'e.

Değerli arkadaşlarım, bir bardakta, şu bardakta 10-15 santimetre yüksekliğinde su olsa, bunu alsak, bir tepsiye döksek, çoğaltmış oluruz suyun tabanını; ama, gerçek miktarda suyu değiştirmemiş oluruz. Bence, biraz öyle yapıyoruz gibime geliyor. Bir bardak suyu alıp, bir tepsiye döküyoruz ve suyu çoğalttığımızı zannediyoruz.

Bu konuşmam, hiçbir şekilde bir milletvekili olarak değildir, bir öğretmen olaraktır. Bu ülkede yıllarca çocukları üniversiteye hazırlamış birisi olarak yapıyorum bu konuşmamı. Tabiî ki destekliyoruz, tabiî ki arkasındayız; ancak, kalkınma için gayri safî millî hâsıla tek başına bir gösterge değildir; kalkınma, toplumdaki bütün kurumların bir orkestra gibi çalışmasıyla olur. Eğitim, kalkınma için sihirli bir güçtür. Bu ülke, ulus olarak, ilköğretimi henüz bitirememiştir. Ulus olarak, ortalamamız 4,6 yıldır. Biz, bunu bir yıl artırdığımızda, Türk Ulusunun eğitim düzeyi 5,6 yıl olursa, gayri safî millî hâsılamız yüzde 10 artıyor. Bütün bunları biliyorum, bütün bunların farkındayım; ancak, ülkedeki gerçekler de ortada. Eğer, daha 1992 yılından beri Sütçü İmam Üniversitesinin 4 fakültesinin kadro sorunu çözülmemişse, Eskişehir'deki Osmangazi Üniversitesinin kadro sorunları çözülmemişse, otuz yıllık Malatya İnönü Üniversitesinin sorunları çözülmemişse, ciddî sıkıntılarımız, ciddî problemlerimiz var demektir.

Ülkemizdeki yükseköğretimin, maalesef ki, çok köklü bir geleneği yok. İstanbul Üniversitesinin kuruluş tarihi 1933. Üniversiteleri 3'e bölersem, 77 üniversiteyi, 53 devlet, 24 vakıf üniversitesini 3'e bölersem, ilk 24 üniversitenin,  kuruluş sıralamasına göre ilk 24 üniversitenin yaş ortalaması 32'dir, ikinci 24 üniversitenin yaş ortalaması 14'tür, üçüncü 24 üniversitenin yaş ortalaması 10'dur. Ortada böyle bir durum var; ama, Paris ve Oxford Üniversitelerinin kuruluş tarihi ise 11 inci, 12 nci Yüzyıllardır.

Böyle bir ortamda üniversiteleri tartışıyoruz biz ve ben isterdim ki, bu Mecliste illerin tarihçeleri tartışılacağına, seçmene mesaj verileceğine şunu tartışsaydık keşke: Biz, hangi tür üniversite istiyoruz; Amerikan modeli mi, Alman modeli mi, İngiliz modeli, Rus modeli mi; hangisini istiyoruz? Yani, biz…

ALİM TUNÇ (Uşak) - Türk modeli…

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Rus modeli!..

MUHARREM İNCE (Devamla) - Ya da bunların bir karması, hangisi ise…Tabiî ki, neden olmasın.

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Rus modeli!..

MUHARREM İNCE (Devamla) - Neden olmasın…

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Ne olacak?! Öyle bir model mi var?!

MUHARREM İNCE (Devamla) - Siz, Cidde modeli mi istiyorsunuz, Rus modeli mi? Ben ikisini de istemiyorum.

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Kafandan uyduruyorsun; yok öyle bir şey.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Böyle bir model varsa ne yapacaksınız?!

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Yok kardeşim.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Yoksa…

Bakın, üniversitelerle ilgili modelleri yazan hocaların kitaplarını okuyarak geldim ben buraya. Diyor ki: "Bir yetişme ortamı olarak üniversite, kişiliği geliştirmek yanında, teknik bilgi sağlamak." Bu bir İngiliz modeli.

Araştırıcılar topluluğu, öğretimin yanında araştırmaya da önem veren Alman modeli ya da toplumun hizmetinde üniversite, bilim, kamu yaşamını etkileyecek, kamu yaşamı da bilimi etkileyecek Amerikan modeli bir üniversite; entelektüel bir yapı olarak Fransa'ya özgü bir üniversite ya da üretim faktörü olarak üniversite, eski Rus, Sovyet modeli.

Biz neyi tartışacağız; biz, belki de bunları tartışmalıydık burada. Hangi tip üniversite modeli istiyoruz. İhtisas üniversitesi mi istiyoruz; yani, siz, Anadolu'nun bir sağlık ocağında sıradan bir hekimlik görevi yapan kişiyle, bir üniversitenin araştırma hastanesinde çok ciddî çalışmalar yapan bir hekimi, bir doktoru aynı üniversiteden mezun ederseniz, bu işte yanlış yapıyorsunuz demektir. Eğer Anadolu'nun bir köyünde sadece çocuklara okuma yazma, dört işlem öğreten bir öğretmenle, öğretmenleri yetiştirecek bir öğretmeni aynı okulda yetiştiriyorsanız, aynı üniversitede yetiştiriyorsanız, yanlış yapıyorsunuz demektir. Ben bunları tartışmak isterdim burada.

Değerli arkadaşlarım, bu ülkede üniversite sınavına giren öğrenciler birinci tercihlerine girmiş olsalardı, bakınız, Yüzüncü Yıl Üniversitesinin -Sayın Bakanın seçim bölgesidir- sadece yüzde 12'si dolacaktı. Birinci tercihlerine göre yerleştirme yapılsaydı, Boğaziçi Üniversitesinin 7,5 katı daha öğrenci alması gerekirdi. ODTÜ'de bu oran 3'tür, Bilkentte bu oran 2,5'tir; yani, arada müthiş farklar var; yani, Yüzüncü Yıl Üniversitesi 100 öğrenci alacaksa, birinci tercihine göre yerleştirdiğimizde 12 öğrenci, 88 tanesi boş kalacak. Oysa Boğaziçi Üniversitesinin 100 öğrencisini düşündüğümüzde 750 öğrenci alması gerekirdi. Üniversiteler arasında böylesine ciddî dengesizlikler var.

Sayın milletvekilleri, bu ülkede, ne yazık ki, üniversitedeki gençlerimizin barınma sorunları hâlâ çözülmedi; ama, ne yazık ki, ne yazık ki, hiçbir politikacı bunları tartışmıyor. Biz katsayıyı da tartışıyoruz, her şeyi tartışıyoruz; ama, bunları tartışmıyoruz.

Araştırma görevlileriyle ilgili çok ciddî sıkıntılar var. Biz bu oranı yüzde 50 artırsak bile, altı yıl sonra ancak oranı çözebiliyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bir de, üniversitelerde görevlendireceğimiz hocaların eksikliği… Bakınız, şöyle yapsak; ülkenin kaynaklarını iyi kullansak.

Değerli arkadaşlarım, biz doğal kaynaklarımızı çok kötü kullandığımız gibi, ne yazık ki, insan kaynaklarımızı da çok kötü kullanıyoruz. Son on yılda yurt dışına gönderilen öğrenci sayısı 5 000; bunlardan 2 100 tanesi geri dönüyor, 2 900 tanesi geri gelmemiş. Kişi başına 25 000 dolar harcadığımızı düşündüğümüzde bize 1 kişinin maliyeti 210 000 dolara geliyor. Oysa, ODTÜ, öğretim üyesi yetiştirme programı düzenliyor; yurt dışına gidip gelmesi dahil 20 000 dolara mal ediyor bunu. Neden biz 210 000 dolara mal ediyoruz; bunları tartışmalıydık  burada.

Yine, Aksaray'da kurulacak Aksaray Üniversitesinin hayırlı olmasını diliyorum Aksaraylılara ve bu arada da, siz değerli milletvekillerine şunları söylemek istiyorum: Yakında Kurban Bayramı var, hepiniz Yalova'ya geleceksiniz ya da sırayla geliyorsunuz, termal tesislerinden yararlanıyorsunuz.

ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) - Misafir oluruz...

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Hiç gelmedik ki…

MUHARREM İNCE (Devamla) - Yakında geleceksiniz.

Eğer bugün, ek madde olarak verdiğimi kabul etmezseniz, hepinizin suyunu  bulandıracağım, bulanık suda yüzeceksiniz havuzda; sizi uyarayım. (CHP sıralarından alkışlar)

Yalova'yı teşvik kapsamına almadınız, altı yıldır kalıcı konutların sorununu çözmediniz, termalle ilgili yönetmeliği iki yıldır çıkarmadınız, Hyundai'yi pas geçtiniz, OSB'yi yapmadınız, üniversiteyi de bu akşam elinizin tersiyle iterseniz, sanırım, Termal'den iyi yararlanamayacaksınız.

Hepinize teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

FARUK ÇELİK (Bursa) - Milletvekillerine bu hitabınız hiç şık olmadı.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

AK Parti Grubu adına Aksaray Milletvekili Sayın Ruhi Açıkgöz; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA RUHİ AÇIKGÖZ (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1039 sıra sayılı tasarının ek 64 üncü maddesi üzerine AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi, saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, aslında biraz önce Sayın İnce'nin vurgu yaptığı konuların hepsini burada not almıştım; fakat, bu süre içerisinde bunlardan ancak birkaçına kısaca değineceğim, fazla da vaktinizi almayacağım.

Değerli arkadaşlar, üniversite hiçbir zaman bina değildir. Üniversite ek bir nüfus da değildir. Üniversite kalkınmadır, üniversite şehirleşmedir, üniversite sanayileşmedir, üniversite sosyal ve kültürel kalkınmadır, üniversite entelektüel hayatın gelişmesidir.

Bu bağlamda kısaca üniversite-sanayi işbirliğine değinmek istiyorum. Aksarayımız da 5084 sayılı İstihdamı Teşvik Kanunundan diğer illere göre iyi bir şekilde yararlanan illerimizden birisi. Sanayii gelişirken, en önemli, sanayiye katkı sağlayacak yetişmiş eleman konusunda sıkıntılarımız vardı, inşallah, üniversite kurulduktan sonra yetişmiş eleman sıkıntısını da Aksarayımızdan karşılayarak, şehrimizin, bölgemizin kalkınmasında önemli bir adım da atmış olacağız.

Değerli arkadaşlar, hepinizin bildiği gibi 21 inci Yüzyıl bilgi çağı, bilgi toplumu. Bununla birlikte yeni bir kavram gündeme geliyor, 21 inci Yüzyılın en önemli kavramlarından birisi, bilgi ekonomisi. Dikkat ederseniz, gelişmiş ülkelerin birçoğunda bilgi teknolojilerine dayanan sektörler gelişmiş, neredeyse gayri safî millî hâsılalarında ve ihracatlarında birinci sırada yer almıştır.

Değerli arkadaşlar, yükseköğretimimizin çok büyük sorunları var. Bu sorunları, inşallah, bundan sonraki ilgili kanunlarda gerektiği gibi tartışırız; ama, bu yeni kurulan üniversitelerimizin küçük küçük sorunları var. Bu sorunları, biliyorsunuz, hükümetimizin teşvik ettiği Eğitime Yüzde Yüz Destek Kampanyasını üniversitelere de uygulayarak bu eksikliklerimizi giderebiliriz. Bu konuda YÖK yetkililerinin milleti biraz daha sıcak kucaklamasında yarar var. Bu üniversitelerin kurulduğu bölgelerimizde, bölge insanımız üniversitelere gereğinden fazla katkı sağlayacaklardır; yeter ki, şefkat ellerini uzatsınlar, fazlasıyla karşılıklarını alacaklardır.

Ben, önümüzdeki yeni yılın, 2006 yılının ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum; siz değerli milletvekili arkadaşlarımın bayramını da kutluyorum bu vesileyle.

Bu kanunda emeği geçen, başta Başbakanımıza, Millî Eğitim Bakanımıza, Bakanlar Kurulumuza ve ilgili komisyon başkanlarımıza, yine bölgemizde emeği geçen işadamlarımıza, bürokratlara, Aksaraylılar ve şahsım adına teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Açıkgöz.

Anavatan Partisi Grubu adına, Mersin Milletvekili Sayın Hüseyin Özcan; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; değiştirilecek olan yasanın 64 üncü ek maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Aksarayımıza ve ülkemize bu üniversitelerimiz hayırlı olsun diyorum. Gönül isterdi ki, 35 tane ilimizi, bugün, hep birlikte, üniversiteye kavuşturarak, bütün bu üzülen insanlarımızı da sevindirelim; ama, hükümetimiz bu şekilde getirdi; ama, bu 15 ildeki insanları saygıyla karşılıyoruz, hayırlı ve uğurlu olsun diyorum.

Değerli arkadaşlar, eğitim ve öğretim, özellikle yükseköğretimin yaygınlaştırılması ve örgün hale getirilmesi… Küreselleşen, bu nedenle küçülen dünyamızda, gerçekten, eğitimin yeri çok büyüktür. Biz, üniversitelerimizi yeteri kadar destekleyebilsek, teknik donanımını yeteri kadar sağlayabilsek… Üniversite açmak yetmiyor artık. Altyapı ihtiyaçlarının karşılandığı, teknik donanımlarının sağlandığı, hizmet ve eğitim kalitesinin yüksek olduğu, öğretim kadrolarının özlük ve malî haklarının güvence altına alındığı ve öğrenci haklarının demokratik bir ortamda korunup geliştirildiği bir sistemin oluşturulması, bugün, Türkiye'nin öncelikli meselesidir; ancak bu şekilde, ülkemizde yaygın ve örgün bir yüksekeğitimden bahsetmek mümkün olabilir.

Değerli arkadaşlar, üniversitelerimizi daha sağlıklı, daha yetenekli, daha güçlü, dünyayla rekabet edebilecek bir eğitim ve öğretim sistemine kavuşturmak için hep birlikte çalışmak zorundayız. Bunun için de, öncelikle, görev, biz parlamenterlere ve hükümete düşüyor. Biz, hep birlikte olduğumuzda, inanıyoruz ki, kısa zamanda, ülkemizde, bu eğitim sistemine öncelikle ağırlık vererek, düzelteceğiz.

Değerli arkadaşlar, ben, Mersin İli olarak, Mersin Üniversitesi konusunda bazı düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Mersinimizin Taşucu İlçesinde, Selçuk Üniversitesine bağlı bir yüksekokulumuz var; oysa, Mersin'e 90 kilometre iken, maalesef, Selçuk Üniversitesine bu mesafe 300 kilometreyi geçiyor. Bizim, bir önergemiz var. Sayın Bakanım, bu mesafeleri hesaplamak lazım. Keşke, yasalar hazırlanırken, bu uzaklıkları da göz önünde bulundurarak, bu yüksekokullarımız, o ilin üniversitelerine bağlansa daha iyi olurdu düşüncesindeyiz; dileğimiz, bu önergemize destek verirsiniz.

Değerli arkadaşlar, üniversitelerde, mevcutlar içerisinde, malî sıkıntı had safhada. Örneğin, Mersin Üniversitesinde 1 280 tane personel kadrosu olmasına rağmen, çalışanları ancak 820 tane, 400'ün üzerinde açık kadro var. Ayrıca, Mersin Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinde büyük ölçüde personel açığı bulunmaktadır; bu durum, hem sağlık hizmetlerinin yürütülmesinde hem de eğitim ve öğretimde sıkıntılar yaratmaktadır; hele bir tıp fakültesi ise, gerçekten, halkın sağlığıyla yakından ilgilidir. Bu konuda gerekli önlemlerin alınması, personel kadrolarını çoğaltarak veya takviye ederek, Mersin Üniversitemize de yardımcı olacağınıza inanıyorum.

Değerli arkadaşlar, üniversitenin malî durumu pek de parlak olmadığı halde, yine de, üniversitemiz, özellikle 11 fakülte, 3 enstitü, 8 yüksekokul, 10 meslek okulu ve araştırmayla, karınca kararınca, kendini idare etmeye çalışıyor; ama, tıkanma noktasına geldi. Bunun için, üniversitelerimizin özellikle paralarının artırılması ve destek çıkılması gerekir; çünkü eğitim, bizim en büyük güvencemiz ve dayanağımızdır.

Değerli arkadaşlar, 2006 yılına girerken, diğer üniversitelerimizde de sorun hemen aynıdır; bunların yabancısı değiliz. Açılacak olan 15 üniversitemiz de, bu gibi sorunlarla karşılaşacaktır; gerçekten, bir an önce, buralara, kadro ve parasal olarak destek vererek, hiç olmazsa, mevcut üniversitelerin sıkıntılarını, kuruluştaki sıkıntılarını bu 15 üniversitemize yaşatmayalım.

Değerli arkadaşlar, idarî ve malî özerkliği olan akademik özgürlüklerin korunması anlayışıyla yeniden inşa edilecek bir sistem oluşturmak zorundayız. Aksi takdirde, bugün ben, yarın sizler, gelecekte de bizim yerimizde görev alacaklar olabilir. Bu kürsüden hep aynı şeyleri söyleyecek de, hep aynı sorunları anlatacak değiliz. Bunun için sorunlarımız derinleştikçe bu sorunlarda boğulmamamız gerekir. Bunu çözmek için hep birlikte çalışmamız gerektiği inancındayım.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ancak, bu sistem -içerisinde- özgür düşünce ve özgür çalışma yoluyla bulunur. Bu ortam da, bilimsel araştırma, kültürel çalışmalar, bilim ve teknoloji üretir, kültür yaratılır. Kültürü yaratmak için küreselleşmenin peşine değil, biz, küreselleşmeyi yönetmenin çabası içerisinde olmalıyız, onun bir uydusu olmamalıyız.

Konuşmama son verirken, bütün üniversite camiasını, yeni kurulan üniversiteyi ve üniversite bekleyen halkımızın bayramını ve yeni yılını en içten dileklerle kutlar, tümünüze saygı ve sevgilerimi sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özcan.

Madde üzerinde, şahsı adına Aksaray Milletvekili Ali Rıza Alaboyun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Alaboyun.

ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, Aksarayımız ve diğer 14 ilimiz için, gerçekten, bir bayram günü. Hepimiz, yıllardır ve hasretle bugünü bekledik. Üniversitelerin gerekliliği konusunda ilimize yapacağı sosyo-ekonomik konularda çok şey konuşabiliriz; ama, ben konuşmak istemiyorum, sadece teşekkür etmek istiyorum.

Özellikle bizlere iki bayramı bir arada yaşatan Sayın Başbakanımıza, Millî Eğitim Bakanımıza ve hükümetimize, ilimiz milletvekillerine; iktidarı ve muhalefetiyle bu tasarıya emek veren bütün milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Bu heyecanlı anı bizimle paylaşan Aksaraylı hemşerilerimize ve bu konuda hiçbir zaman katkılarını esirgemeyen Aksaray'daki tüm siyasî parti temsilcilerine, sivil toplum kuruluşlarına, odalarımıza, Valiliğimize, Belediyemize, yerel ve görsel basınımıza teşekkür ediyorum. Özellikle kampus alanımızı fakülte binası yaparak, bu konuda katkılarını esirgemeyen Sayın Tuncer Güney Beye ve değerli eşine, İstanbul'daki Aksaraylı işadamlarına ve hayırseverlere, Mühendislik Fakültesi Dekanına ve çalışanlarına ve Niğde Üniversitesi Rektörüne teşekkür ediyorum. Umarım, biz üniversitemize kavuştuk, diğer arkadaşlarımız da bir an evvel kavuşsun diyorum.

Aksaray Üniversitemizin, Aksaray ve Türkiye'ye hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Alaboyun.

Şahsı adına, Aksaray Milletvekili Ahmet Yaşar. (AK Parti sıralarından Alkışlar)

Buyurun Sayın Yaşar.

AHMET YAŞAR (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; gecenin bu geç saatinde dinlemenin ne kadar zor olduğunu biliyorum; ama, sizleri çok fazla yormayacağım ve üzmeyeceğim. Ben de bir-iki cümleyle meramımı anlatmaya gayret edeceğim. Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, gerçekten çok coşkulu ve çok sevinçliyiz. Çünkü, Aksaray, biliyorsunuz, ellialtı yıl aradan sonra 1989 yılında yeniden il olmaya kavuştu ve bu onaltı yıldır Aksaray'ın rüyasını bugün burada gerçekleştiriyoruz. Değerli oylarınızla, inşallah, üniversiteyi onaylayacaksınız.

Aksaray'da şöyle bir gelenek oluşmuştu artık. Her siyasete giren arkadaşımız, her siyaset yapan, her partinin milletvekili "Aksaray üniversitesini kuracağım, onun için milletvekili adayıyım" diye geliyordu; ama, maalesef, onlardan hiç kimseye değil de, bize nasip oldu. Bu, Allah'ın bir lütfu. Bundan dolayı Cenabı Allah'a hamdediyorum huzurlarınızda.

Hakikaten bu yüzden çok coşkuluyuz. Şu anda tüm Aksaraylılar ayakta, bütün heyecanıyla bunu bekliyorlar ve yarın öğlen saatlerinde de çok büyük bir tören yapacaklarını duyduk. Herhalde hiçbir il bizim kadar heyecanla beklemiyordu bunu; çünkü, bizde gerçekten altyapı hazır, fakülteler hazır; ama, bunları bir türlü geliştirememiştik. Bunun nedeni, tabiî, başka bir üniversiteye bağlı olması, üniversite merkezinin bir başka ilde olmasından kaynaklanıyordu. Şimdi, bazı arkadaşlarımızın yeni kurulan üniversitelerin gelişemeyeceğinden, kâğıt üzerinde kalacağından dolayı endişeleri var.  Aslında, kurulursa üniversite, daha süratli gelişir diye düşünüyorum. Mesela, bir örnek vereceğim size: Aksaray'da 10.8.1998'de ve 23.10.1999'da 2 tane fakülte kurulmuş, yani, bundan sekiz yıl evvel Bakanlar Kurulu kararıyla fen-edebiyat fakültesi ve eğitim fakültesi kurulmuş, bugüne kadar bu fakülteler faaliyete geçemedi, öğrenci alamadı. Hem bilimsel kadrosu, hem de yönetici kadrosu olmasına rağmen, hâlâ, kapalı vaziyette duruyor. İşte, Aksaray'daki bu fakülteler de, üniversite kurulduğu an süratle gelişecektir.

Eğer, bir yere üniversiteyi kurmazsanız, onun gelişme şansı yok, gelişmesi mümkün değil. Hem fiziksel olarak hem de bilimsel olarak gelişmesi mümkün değil. Ancak, üniversiteyi kurduğunuz takdirde, çok rahat gelişir diye düşünüyorum.

Ben de, gerçekten, 13 üncü Yüzyıldan bu yana eğitimin ve kültürün merkezi olan Aksaray'da 2005 yılının son günü itibariyle yeniden bir üniversiteye kavuşmuş olmasından dolayı çok büyük mutluluk duyduğumu, çok büyük onur duyduğumu, 4 milletvekili arkadaşımla birlikte ve tüm Aksaraylılarla çok büyük onur duyduğumuzu ifade ediyorum ve kurulan üniversitemizin Aksaray'a, ülkemize hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yaşar.

Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı Kanun Tasarısının ek 64 üncü maddesinin (d) bendinin en sonuna gelmek üzere aşağıdaki ifadenin yer almasını arz ve teklif ederiz.

 Mehmet Eraslan Mehmet Vedat Melik Tuncay Ercenk

 Hatay Şanlıurfa Antalya

 Mehmet Işık Engin Altay

 Giresun Sinop

"ve hukuk fakültesinden"

BAŞKAN - Komisyon, önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan; gerekçesini de söyleyeyim: Şu an 31 tane hukuk fakültesi var. Maalesef, sayıyı çoğaltmak, bu anlamda, yetmiyor. Kalitede de, ciddî ölçüde, hukuk fakültelerinde düşüş var. Onun için, mevcutlarda yeterli eleman yok. Yeni bir fakültenin açılması doğru değil. O sebeple katılmıyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Eraslan.

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi öncelikle saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, az önceki konuşmamda fırsat eşitliğinde kalmıştım, Sayın Bakanımızın 2000 yılında vermiş olduğu, Meclis tutanaklarından çıkardığım ifadelerini kullanmıştım; bir ifadesi daha var Sayın Bakanımın, benim de katıldığım bir ifadesi. Sayın Bakanım diyor ki: "74 üniversite açmak bence çok da marifet değil, mühim olan bunun içini doldurmaktır."

Evet, üniversite açmak önemlidir; ama, üniversite öncesi, üniversite sonrası ve üniversitelerin sorunlarını da çözüme kavuşturmak bir onun kadar önem arz etmektedir.

Değerli arkadaşlar, üniversite öncesi sorunlar fırsat eşitliğiyle beraber katsayı adaletsizliğidir. Bugün ülkemizde meslekî okullar maalesef başka, kendi branşlarının dışında üniversitelere girme imkânına sahip değillerdir ve meslekî okullar bu noktada çok ciddî sıkıntılarla, çok ciddî mağduriyetlerle karşı karşıyadır.

Diğer bir konu başörtüsü mağduriyetidir. Eğitim hakkı anayasal bir haktır, bir insan hakkıdır, bir kişi hakkıdır, kişilik hakkıdır ve demokratik bir haktır, bu hakkın tevdi edilmesi esas olandır.

Bakın, katsayı meselesinden mağdur olan insanlarımızın sayısı belli, başörtüsü mağduru olan ve eğitim alamayan, anayasal hakkı olan eğitimi alamayan öğrencilerimizin sıkıntıları da belli. 22 nci Dönem Parlamentosunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin iktidarıyla muhalefetiyle bu sorunu çözmekle mükellef olduğunu hepimiz biliyoruz; özellikle, yeterli çoğunluğa sahip İktidar Partisinin, gerek katsayı adaletsizliğiyle ilgili gerek başörtüsü sorunuyla ilgili, bu problemleri çözmek ve bu insanlara, istedikleri zaman, istedikleri üniversiteye gitme imkânını onlara sağlamaları, bir haktır, bir hakkın tevdi edilmesidir.

Değerli arkadaşlar, aynı zamanda, üniversitelerimizin de sorunları vardır; sadece üniversite öncesi ve üniversite sonrası değil. Üniversite sonrasındaki sorunlar şunlar: Üniversiteden mezun olan insanlarımız, maalesef, diplomalı işsizler ordusuna katılmakta, işportacılık yapmakta, pazarcılık yapmaktadır ve toplam işsizler içerisindeki payı, diplomalı, eğitimli beyinlerin oranı yüzde 35'tir ve bu noktada, onlara, bugüne kadar bir çözüm getirilememiştir. Yükseköğretimin finans sorunu vardır. Yükseköğretimin eleman sorunu, eğitim görevlisi sorunu ve açığı bulunmaktadır.

Diğer taraftan, üniversitelerimiz ile sanayiciler arasında ciddî bir kopukluk vardır; üniversitelerle sanayi gelişimi ve tarımsal kalkınma noktasında, etkinlik sorunu vardır; ama, bütün bunlarla beraber, eğitim sorununu bir reform noktasına getirip, bir reform kapsamı haline getirip, bütün bu sorunlar -üniversite öncesi sorunlar, üniversite sonrası yaşanan sorunlar ve üniversitenin kendi sorunları, yükseköğretimin kendi sorunları-  hep beraber değerlendirilmeli ve çözüme kavuşturulmalıdır; ama, bugün, herkesin de, bütün halkımızın da, bütün insanlarımızın da özellikle beklediği, herkesin eğitim alma hakkı, eğitim alma özgürlüğü noktasında, elimizden gelen bütün gayreti sarf etmeliyiz.

Ben, meslekî okul mezunu çocuğun yerine kendimi koyuyorum. 

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Eraslan, lütfen, 1 dakika içerisinde konuşmanızı tamamlayınız.

MEHMET ERASLAN (Devamla) - İstediğim zaman istediğim okula gitmeliyim. Ben, başörtülü bir öğrencinin yerine kendimi koyuyorum. Eğitim benim hakkımdır, kişilik hakkımdır, demokratik hakkımdır, anayasal hakkımdır ve bu eğitim alma özgürlüğümü, eğitim alma noktasındaki özgürlüğümü hiç kimsenin kısıtlayamaması gerekiyor.

Bu problemi çözecek olan kimdir; sokakta yürüyen insanlar değildir; bu problemi çözecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisidir, bu yüce çatının altında bulunan 500 milletvekilidir, özellikle, yeterli çoğunluğa sahip İktidar Partisidir ve bu noktada atacağınız her adımda, bu problemleri, bu sorunları aşma noktasında atacağınız her adımda size destek vereceğimizi, sizin yanınızda bu noktada duracağımızı ve bu kanayan yarayı kapatma noktasında, sizinle beraber burada hizmet vereceğimi ifade ediyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Bu üniversitelerimizin ülkemize, milletimize, eğitimimize ve demokrasimize hayırlar getirmesini Cenabı Hak'tan niyaz ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Ek madde 64'ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Ek madde 65'i okutuyorum:

Giresun Üniversitesi

EK MADDE 65.- Giresun'da Giresun Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;

a) Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi ile Eğitim Fakültesinden,

b) Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulundan,

c) Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu ve Tirebolu Meslek Yüksekokulu ile Cumhuriyet Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Alucra Meslek Yüksekokulu ve Şebinkarahisar Meslek Yüksekokulundan,

d) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,

oluşur.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Giresun Milletvekili Mehmet Işık; buyurun. (Alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET IŞIK (Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, yıllardır Giresun'un özlemini çektiği, gerçekten, kurulması için büyük çaba sarf ettiği, kıt imkânlarına rağmen bütün imkânlarını bu işe tahsis ettiği üniversitenin kuruluş kararını almak üzere buradayız. Giresunlu bir sevinç yaşıyor; ancak, bu sevinç, biraz buruk bir sevinç. Bunu, konuşmamın sonunda izah edeceğim ve bu konuda sizlerden özellikle destek rica ediyorum.

Şimdi, önce "üniversitenin açılması için YÖK'ün görüşü alınır" dendi; sonra dediler ki "o görüş verir, ama kararı burası verir, Meclis". Şimdi, burada, Sayın Bakan ve Sayın Komisyon Başkanı olumsuz görüş verebilir; ama, kararı siz vereceksiniz. O bakımdan, bu burukluğumuzun giderilmesini ve Giresun halkının sevincinin tam olmasını sağlamanızı özellikle rica ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, Giresun konusuna girmeden önce, bir konudaki görüşümü de sizlerle paylaşmak istiyorum; rektörlük seçimi konusu. Yasamıza göre, elimizdeki tasarıya göre, rektörlük, Millî Eğitim Bakanı, Başbakanın önerisi, Cumhurbaşkanının onayıyla gerçekleşecek. Şimdi, 1995 yılında kurulan yeni üniversiteler, bu şekilde bir uygulama yapmış; ama, her sözünde, biz reformist bir partiyiz, iktidarız diyenlerin, şimdi, bu geleneği terk etmesini rica ediyorum; çünkü, bunun arkasında bir kadrolaşma hareketi olduğundan şüpheliyim; açık ve net söylüyorum…

AHMET YENİ (Samsun) - Giresun'a üniversite kuruluyor; onları geç…

MEHMET IŞIK (Devamla) - …ama, yok ise, Sayın Bakanın, bu konudaki ısrarından vazgeçmesini ve bunu, Yükseköğretim Kurulu veya Üniversitelerarası Kurula bırakmasını özellikle rica ediyorum. Bu konuya, yalnız, bir kadrolaşma olayı olarak bakılmasın. Sonuçta, oraya, bir rektör atayacağız. Atayacağımız rektör, böyle bir sıkıntının içerisinde kalır. Oradaki insanlar, siyasî tercihle gelmiş bir rektör  olarak ona bakar.

AHMET YENİ (Samsun) - Hiç olmadı şimdi…

MEHMET IŞIK (Devamla) - Ya o rektör zayıf karakterliyse, siyasî iktidara yaranmaya çalışır veyahut da o etiket üzerinde olduğu için, tedirgin olur, rahat hareket edemez ve gerçekten inisiyatifini kullanamaz hale gelir. Bu bakımdan, bu konunun bir kez daha düşünülmesinde özellikle fayda gördüğümü belirtmek istiyorum.

AHMET YENİ (Samsun) - Mehmet Bey, üniversite kuruyoruz, üniversite…

MEHMET IŞIK(Devamla) - Geliyorum oraya, geliyorum kardeşim, geliyorum.

Değerli arkadaşlarım, üniversite kurulması için karar verilen Giresun'un sosyal ve kültürel yapısı hakkında size biraz bilgi sunmak istiyorum. Bundan amacım, bu okulda okuyacak öğrencilerin, nasıl bir ortamda eğitim yapacaklarını bilmemiz gerekir; nereye gidiyorlar, nasıl bir ortamda yaşayacaklar. Giresun, 85 000 nüfuslu, il nüfusu 500 000'in üzerinde bir il; ama, nüfusuyla bağdaşık olmayacak kadar, sosyal ve kültürel bakımdan kalkınmış bir bölge. Buna bazı örnekler vereceğim. Tabiî, coğrafî yapısının güzelliğini, Doğu Karadeniz'i görenler veya televizyonlardan izleyenler bilir; gerçekten bir doğa harikası bir yer. Adasıyla, kalesiyle, plajlarıyla, gerçekten, bir üniversite kentinde okuyan öğrencilere gerekli ortamı hazırlayacak bir il. İlimizde, 2 adet yerleşik tiyatro var, 3 adet sinema var -bunlara dikkatinizi çekiyorum, pek az ilde vardır- 2 adet kültür merkezi var, 1 konservatuvar mevcut, şehir merkezinde 2 tane olmak üzere, ilçelerinde 7 adet kapalı spor salonu var, 1 tane olimpik yüzme havuzu var. Kredi ve Yurtlar Kurumuna ait 800 öğrencilik, özel sektöre ait 500 öğrencilik yurt var. Bunun dışında, şu anda ihale edilmiş ve inşaatı başlamış 1 500 kişilik öğrenci yurdu bulunuyor.

Asayiş bakımından Türkiye'nin sayılı illerinden birisi, asayişi fevkalade düzgün ve halkının, yaşam tarzı bakımından herhangi bir olaya karışmayacak tabiatta, mizaçta, insanları sevgiyle kucaklayan bir yapısı var.

Değerli arkadaşlarım, bunları, Giresun'da eğitim gören gençlerimizin, Giresun'da okurken, sosyal ve kültürel bakımdan ileri düzeyde olan bir yöreden gelmişse herhangi bir yoksunluk hissetmeyeceğini, eğer daha geri kalmış bir yöreden gelmişse, yani sosyal ve kültürel bakımdan geri kalmış bir yöreden gelmişse de, bazı kazanımlar sağlayacağını anlatmak için söylüyorum.

Giresun'da 3 fakülte, 5 yüksekokulda, 7 261 öğrenci fiilen eğitim yapmakta. Gerçi, KTÜ Giresun'a biraz üvey evlat gözüyle baktı, pek gelişmesini sağlamadı. Aydın Dumanoğlu arkadaşımız da burada; ama, onun zamanından sonra başladı bu iş.

Özellikle, Giresun'da üniversite altyapısının kurulması için, başta Giresun halkı olmak üzere, Giresun Valisi, belediye başkanları, geçmiş siyasîler, bugün siyaset yapan insanlar, hepsi, elinden gelen her türlü maddî ve manevî fedakârlığı yaparak, bu aşamaya kadar getirdi. O bakımdan, onlara, hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Bir de şu burukluk konusunu açayım, neden buruk Giresun; Giresun'da mevcut olan eğitim kurumlarına bir tek okul dahi eklenmedi; yani, Giresun, mevcut kurumlarıyla üniversite haline getiriliyor; yani, biz orada KTÜ levhasını kaldıracağız, Giresun levhasını koyacağız ve bu, üniversite olacak. Giresun istiyordu ki, arzu ediyordu ki, en azından birkaç eğitim kurumu daha, üniversitemiz kurulurken ona eklensin ve gelişerek büyüme imkânına kavuşmuş olalım. Bu konuda bir önerge verdim, bu önergenin detayına fazla girmek istemiyorum; gerekçesi okunurken hepiniz bilgi sahibi olacaksınız. Bu konuda mutlaka sizden destek istiyorum. Biraz önce söylediğim gibi, Sayın Bakan ve Komisyon Başkanı olumsuz kanaat beyan edebilir; ama, karar size aittir. Burada, sizden bu kararı istiyorum, özellikle rica ediyorum, Giresun halkı adına rica ediyorum: Lütfen, yeni eğitim kurumlarının açılmasına destek veriniz.

Bir önerge daha verdim; o da, gerek eksik olan öğretim görevlilerinin tamamlanması açısından gerek yeni öğretim görevlilerini buraya alabilmek açısından gerekse bunlar vasıtasıyla gelecek kuşak öğretim görevlilerini yetiştirme açısından burada -yalnız bizim üniversite için söylemiyorum, tüm yeni kurulan üniversiteler için söylüyorum- eğitim verecek olan öğretim görevlilerine ek bir ödeme yapılmasını talep ediyorum. Bu konuda da, özellikle -şu anda, zannediyorum, yeni üniversite kurulan illerin milletvekilleri burada, kendi üniversiteleri için de bu geçerli- desteklerinizi istiyorum.

Emeği geçen herkese tekrar teşekkür ediyorum, sizleri saygıyla selamlıyorum; ama, desteğinizi de lütfen unutmayın; tekrar ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Işık.

AK Parti Grubu adına, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, diğer üniversite kurulan 14 il gibi, Giresun da bayram yaşıyor şu anda ve bütün hemşerilerimiz Giresun meydanında toplandı ve biraz sonra çıkacak kararı bekliyor ve bu kararla birlikte inşallah çok coşkulu bir atmosfer yaşayacak bütün Giresunlu hemşerilerim.

Değerli arkadaşlar, inşallah tıp fakültemizi, üniversite kurulduktan sonra kendimiz gerçekleştireceğiz, Giresun Üniversitesi Senatosu gerçekleştirecek; bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Her şeyin bir kuralı var, bir nizamı var. Bu nizamı, kuralı bozmamak lazım. Belli bir kriter çerçevesinde, objektif kriterler çerçevesinde, 5 tane üniversiteye tıp fakültesi oluşturuldu, o kriteri bozmamak gerekiyor; ama, bunlar, dediğim gibi çok önemli değil; inşallah, Giresun tıp fakültesi, Giresun Üniversitesi bünyesinde, kendisi tarafından kurulacaktır, bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

Bugün, bizim için de bayramdır. Bize bu bayramı yaşatan, bütün Giresunlular adına, başta Sayın Başbakanımıza, Sayın Millî Eğitim Bakanımıza ve Bakanlar Kurulumuza ve tabiî, Türkiye Büyük Millet Meclisinin siz değerli üyelerine şükranlarımı arz ediyorum, bütün Giresunlular adına şükranlarımı arz ediyorum.

Bugüne kadar üniversitenin kurulmasında, altyapı oluşturulması açısından katkı sağlayan gelmiş geçmiş bütün siyasîlere, emek veren, destek veren herkese ve tabiî, Giresun halkımıza teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum.

Bütün, 15 üniversitenin 15 ilimize hayırlı ve uğurlu olması temennisiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Canikli.

Anavatan Grubu adına, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir.

Sayın Akdemir, buyurun.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin ek 65 inci maddesiyle ilgili olarak, Giresun'da kurulması düşünülen Giresun Üniversitesi hakkında Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Partim ve şahsım adına Yüce Meclisi ve siz değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; kısaca, geçmişte üniversitelerde ne vardı, nasıl oldu, bugüne nasıl geldik, onu hatırlatmak istiyorum; çünkü, bugün, burada, üniversiteler sanki bugün kuruldu, hazırlandı, üniversiteler gökten zembille indi, geldi, Sayın Bakanımız da tabelayı asacak, bu üniversiteler olacak! Geçmiş yılların emeği var bunun üzerinde.

O nedenle, 1981 üniversite reformundan önceki on yıllarda Türk yükseköğretim sistemi, üç tür kurumdan oluşmaktaydı. Bunlardan bir tanesi üniversitelerdi. Sayın Anayasa Komisyonu Başkanımız dinlerse, üniversite reformundan bahsedeceğim çünkü. Üniversiteler, akademiler olarak mühendislik ve iktisat konusunda öğrenim yapan akademilerdi; iktisadî ve ticarî ilimler akademileri, meslek yüksekokulları ve eğitim enstitüleri şeklindeydi. Yükseköğretimin tüm düzeyleri için etkili ve koordineli bir merkezî planlama yoktu. Özellikle de, 60'lı ve 70'li yıllarda, yükseköğretim kurumlarının sayısı, çeşidi ve öğrenci sayılarıyla başka pek çok hususta gözlenen hızlı artış nedeniyle, üç kesimli yükseköğretim sistemi, bir süre sonra başarısızlık ve yozlaşma işaretleri vermeye başladı.

Esasen, çok partili sisteme geçtiğimiz günden günümüze kadar eğitimde ve öğretimde sürekli çağdaş değerleri kapsayan reform gereksinimi hep gündeme geldi; ama, hükümetlerin hiçbirisi başarılı bir reform yapamadı.

Bugünkü, üç yılını tamamlayan hükümetimiz de, reform girişimlerinde bulundu; ama, maalesef buzdolabına koydu.

Bunlara ek olarak, son yirmi yılda ortaya çıkan siyasî, sosyal ve ekonomik sorunlar, yükseköğretimi olumsuz etkiledi. Bu nedenle, 70'li yılların sonunda köklü bir reform kaçınılmaz oldu. Bu amaçla 1981 yılı reformu oluştu.

1933'teki Türkiye'nin büyük üniversite reformundan sonra gerçekleşen kapsamlı, en büyük reform 1981 reformudur. Yükseköğretim, bu dönemde, akademik, kurumsal ve idarî yönden önemli bir yeniden yapılanmaya girdi. Söz konusu kanun hükümleri ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 130 uncu ve 131 inci maddeleriyle kendisine verilen görev ve yetkiler çerçevesinde, özerkliğe ve kamu tüzelkişiliğine sahip bir kuruluş olan Yükseköğretim Kurulu,  tüm yükseköğretimden sorumlu tek kuruluş haline geldi. İşte, bu kurul, reformla birlikte, yükseköğretim sisteminde bir model ortaya çıkardı, değerli arkadaşlarım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm akademiler, eğitim enstitüleri ve meslek yüksekokulları yeniden düzenlenmeye başlandı. Bazıları, uygun ve elverişli yerlerde yeni üniversiteler oluşturmak amacıyla birleştirildi; bazıları, yeni fakültelere dönüştürüldü ve kendi bölgelerindeki üniversitelere bağlandılar. Böylece, 1982'de kurulan 8 yeni devlet üniversitesi ve 1984'te kurulan bir özel üniversiteyle birlikte, toplam üniversite sayısı 19'dan 28'e çıktı 1982 yılında. Şimdi, 1982'den 92'ye geldiğimizde, ülkenin farklı bölgelerinde 24 yeni devlet üniversitesi kuruluyor.

Değerli arkadaşlarım, bu yeni devlet üniversiteleri, işte, bizim, şu anda kurduğumuz 15 üniversite gibi, yüksekokulları, fakülteleri kurulmuş, üniversite kurulmak üzere hazırlanmış bir altyapının üzerine kurulmuştur ve bu altyapı da, Özal Hükümetleri döneminde, 80-90 yılları arasında yapılan hazırlığın sonucuyla olmuştur. Dolayısıyla, 1992'de 24 üniversite birden kurulabilmiştir.

İşte, bugün de Sayın Erdoğan Hükümetinin de üzerinde çalıştığı ve kurmaya çalıştığı 15 üniversitenin temeli de, geçen, 92 yılından günümüze kadarki süre içerisinde gelip geçen hükümetlerin ve bu dönemde çalışan öğretim üyelerinin büyük gayretiyle kurulmuş olan fakülte ve yüksekokulların üzerine kurulan üniversiteler oluyor değerli arkadaşlarım. O nedenle, bugün, gecenin bu saatinde, milletin bu yüce kürsüsünden, emeği geçen bütün hükümetlere, bakanlara ve öğretim üyesi olarak, asistan olarak çalışan üniversite mensuplarına buradan teşekkür etmeyi bir vazife biliyorum ben. Onların o gayretli çalışmalarının bundan sonra da devam etmesini bekliyorum, temenni ediyorum.

Ancak, burada, tabiî, bu işlerin yapılabilmesi için, devlet memurlarının özlük hakları ne kadar önemliyse, üniversitede çalışan öğretim üyelerinin, asistanların, doçentlerin maaşlarının iyileştirilmesi, özlük haklarının iyileştirilmesi gerekiyor. Diyoruz ki, üniversitelerimiz, geleceğimizin garantisi, teminatıdır; ama, orada çalışan  beyinlere siz yeterli ücret vermezseniz, bu beyinler göç ederler, yabancı ellere giderler, orada daha üretken olurlar. O nedenle, maaşlarını artırmalıyız öğretim üyelerinin.

Değerli kardeşlerim, bugün, burada, Giresun Üniversitesiyle ilgili bir önerge de verdik biz. Geçmişimizi bu şekilde andıktan sonra, Giresun Üniversitesine dönmek istiyorum. Giresun Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesine bağlı olarak iktisadî ve idarî bilimler fakültesi, eğitim fakültesi, sağlık yüksekokulu, meslek yüksekokulu, Tirebolu Meslek Yüksekokulu, Alucra Meslek  Yüksekokulu ve yeni oluşturulan sosyal ve fen bilimleri enstitüsünden oluşmaktadır. Burada bir eksik yapıldığı kanısına vardı Anavatan Grubu, bir önerge verdi. Dolayısıyla, mühendislik fakültesinin ilave edilerek bu üniversitenin kapsamlı bir üniversite olmasını sağlama açısından bu görevi burada gecenin bu saatinde yapmak istiyoruz; çünkü, mühendislik fakültesi kurulursa, öğretim üyesi itibariyle Karadeniz Teknik Üniversitesinin öğretim üyeleri, Giresun'a yakın olmaları dolayısıyla, eğitim ihtiyacını kısa sürede karşılayacak ve mühendislik fakültesinin gelişmesine vesile olacaktır. Siz değerli iktidar mensubu milletvekili arkadaşlarımın ve muhalefet milletvekillerinin oylarıyla bu mühendislik fakültesinin kabulünü arz ediyorum yüce makamınızdan.

Değerli arkadaşlar, ben, burada, Sayın Millî Eğitim Bakanımdan bir şey sormak istiyorum. YÖK Başkanlığının yazmış olduğu yazının bir maddesinde, 5 inci maddesinde -eylül ayında yazılmış- bir kadro talebi var; yerine getirilip getirilmediğini; çünkü, bu üniversiteler kurulurken bu kadro olayı çok önemlidir; onu sormak ve öğrenmek istiyorum.

Burada, 5 inci maddede aynen şöyle deniliyor: "Bazı üniversitelerimizin uzun zamandan beri ihtiyaç duyduğu bakanlığınızla yapılan çalışmalarda Türkiye Büyük Millet Meclisi ilgili komisyonlarında görüşülmesine rağmen kadük kalması nedeniyle kanunlaşamayan ekli 5 ve 6 sayılı listelerde yer alan akademik ve idarî kadrolarda ihdas edilmesi istenmektedir."

Sayın Bakanım, bu kadrolar ihdas edildi mi, yoksa, bundan sonra mı edilecek? Bu konuda aydınlatırsanız çok memnun olacağım.

Değerli arkadaşlar, kadirşinaslık adına biraz önce kurulması kararlaştırılan Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Fakültesinin kuruluşunda emeği geçen bir öğretim üyesi arkadaşımı anmak istiyorum buradan. Prof. Dr. Selahattin Salman; Eğitim Fakültesi oluşturulurken, binalar yapılırken her köşesine bir taş koyduğunda elinin izi vardır orada.

Dolayısıyla, bu şükranla kendisini anarken, Türkiyemize yeni üniversiteler kurulmasında emeği geçen herkese buradan minnettarlığımı bildiriyor, siz değerli milletvekili arkadaşlarımı ve Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akdemir.

Hükümet adına, Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik.

Sayın Bakanım, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Fazla vaktinizi almayacağım; bir iki dakikada bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Burada konuşma yapan bazı değerli arkadaşlarım, özellikle bir su benzetmesi yapan arkadaşımız oldu. Bir bardaktan tepsiye boşaltırsanız artırmış mı olursunuz veyahut da "efendim, zaten bunlar vardı, tabelası asılıyor, ismi veriliyor" şeklinde açıklamalar oldu.

Değerli arkadaşlar, bizim dönemimizde, 58 inci ve 59 uncu hükümetler döneminde, Türkiye çapında kaç fakülte, kaç yüksekokul kuruldu; bu bilgileri sizlere arz etmek istiyorum. 2003 yılında açtığımız fakülte sayısı 31, 2004 yılında açtığımız fakülte ve yüksekokul sayısı 15. Bakın, yüksekokullara, meslek yüksekokulları dahil değildir. Bunlar, Bakanlar Kurulu kararıyla çıkmıyor. Meslek yüksekokullarının kuruluşuna, Yükseköğretim Kurulu kendisi karar veriyor; ama, Bakanlar Kurulu kararıyla kurulan fakülte ve yüksekokullardan, dört yıllık yüksekokullardan söz ediyorum. 2005 yılında kurulan fakülte ve yüksekokul sayısı 20. Şu anda bu yasa tasarısıyla birlikte kurduğumuz 5 tıp fakültesi, 3 fen-edebiyat fakültesi var. Bu 8'le birlikte 74 yüksekokul ve fakülte kurmuş oluyoruz. Bunun 53'ü fakülte, 21'i yüksekokuldur.

Değerli arkadaşlar, 50 fakülte ve yüksekokulla ilgili kuruluş çalışmaları da devam ediyor. Bunun 26'sı fakültedir, 24'ü de dört yıllık yüksekokuldur. Şimdi, dolayısıyla, bakın, şu anda kurduğumuz üniversitelerin büyük bir çoğunluğu 3 fakülteden oluşmaktadır. Eğer, şu anda kurulan 74 fakülte ve yüksekokul ile kurulmakta olan, çalışmaları devam eden 50 yüksekokul ve fakülteyi esas alırsanız ve bunu, 124'ü 3'e bölerseniz 41 üniversite eder. Sadece fakülteleri esas alırsanız; yani, kurulmuş olan 53 fakülte ile işlemleri devam eden 26 fakülte -ki, bu toplam 79 eder- bunu böldüğünüz zaman 28 yeni üniversite eder.

Şimdi, arkadaşlarım, tabiî, şunu soruyorlar: Üç yıldan beri niçin yeni üniversiteler kurmadınız? Bu üniversitelerin altyapısı oluşmadan, yeni yeni fakülteler, yüksekokullar oluşmadan, temeli olmadan, zemini olmadan bunun çatısı olmazdı. Biz bugün çatıyı çakıyoruz. Onun için, yapılan işi kesinlikle hafife almayalım. Türkiye büyük bir ülkedir, nüfusu, potansiyeli ve imkânları da büyüktür. Bundan dolayı, ben, arkadaşlarımın meseleye biraz da bu gözle bakmasını özellikle istirham ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Şahsı adına, Giresun Milletvekili Hasan Aydın; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HASAN AYDIN (Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekili kardeşlerim; sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Fındığın  başkenti, kirazın anayurdu, yeşil ile mavinin kucaklaştığı şirin ilimiz Giresun için, Giresun'un geleceği için çok önemli bir proje olan Giresun Üniversitesinin gerçekleşmesinde katkısı ve emeği geçen, başta Sayın Başbakanımıza, Millî Eğitim Bakanımıza, Bakanlar Kurulumuzun değerli üyelerine, Parlamentomuzun siz saygıdeğer milletvekillerine, komisyon üyelerimize, bürokratlarımıza ayrı ayrı teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Ayrıca, Giresun Üniversitesi gündeme geldikten itibaren, üniversiteye arsa kazandırmak amacıyla, üniversite kurma komitesinin öncülüğünde yardım kampanyası başlatılmış idi. Bu kampanya esnasında Giresunlu hemşerilerimizin çok büyük desteğini gördük. Bu desteklerden dolayı da kadirşinas Giresunlu hemşerilerime de ayrı ayrı teşekkür ediyorum ve kurulacak olan 15 tane yeni üniversitemizin eğitim camiamıza, ülkemize, milletimize ve ilimize hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyor; sizleri saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aydın.

Şahsı adına, Giresun Milletvekili Sayın Ali Temür; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ALİ TEMÜR (Giresun) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Çok büyük mutluluk içerisindeyim. Senelerdir Giresun halkının özlemle beklediği bir başarıyı daha inşallah  bu akşam gerçekleştireceğiz. Şu anda sabırsızlıkla, her dakika arayla bizleri arayan ve Giresun Üniversitesinin kararı ne zaman çıkacak diyen, davulunu zurnasını ayarlamış, havai fişeklerle Giresun meydanında bu güzel coşkuyu kutlayan hemşerilerimizin bayramını kutluyorum. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Bazı kardeşlerimizin, tabela üniversitesiydi, şöyle eksik oldu, böyle fazla oldu diyerek halkımızın bu güzel mutluluğunu engellemeye hakkı yoktur. Giresun halkı, bu bayramı büyük coşku içerisinde kutlasın. İnşallah, onlar bize destek oldukça, bizler Giresun'a daha çok büyük hizmetler yapacağız.

Bakınız, senelerdir Giresun'da bahsedilen büyük sorunların tamamını çözdük. En büyük meselemiz Giresun Üniversitesiydi; inşallah, biraz sonra sizlerin de destekleriyle Giresun Üniversitesini de huzurla, mutlulukla kurmuş olacağız.

Ayrıca, değerli milletvekilleri, Giresun halkı, 7'den 70'e, Giresun Üniversitesinin kurulmasına hedeflenmiş ve kilitlenmişti. Maddî ve manevî hiçbir desteğini esirgemedi. İki yıldır fındık olmamasına rağmen, Giresun'da, kısa süre içerisinde, üniversite kampus arazisi için yaklaşık 2 trilyon 300 milyar Türk Lirasını Giresun'da topladık. İnşallah, bundan sonra bu değerli iş adamlarımız, Giresun halkımız ve bürokratlarımızla beraber, Giresun Üniversitesi için bizler çok güzel hizmetler yapacağız.

Ben, 15 ilimizi ve Giresun İlimizin halkını bu güzel gecede tebrik ediyor, katkısı geçenlere, Giresun Üniversitesinin kurulmasıyla ilgili katkısı geçen, başta Başbakanımız olmak üzere, Millî Eğitim Bakanımıza, bürokratlarımıza, Giresun'daki bürokratlara, sivil toplum örgütlerine, sendikalara çok çok teşekkür ediyorum. Millî Eğitim Bakanımızın Plan Bütçede ve Millî Eğitim Komisyonunda bize sözleri vardır; inşallah, üniversite kurulduktan sonra beraberce daha Giresunumuza güzel fakülteler kuracağız.

Ben, bu duygu ve düşüncelerle, tüm illerimize kurulan üniversitelerin, illerimize ve Giresun İlimize hayırlar getirmesini diliyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Temür.

Sayın Mehmet Eraslan'ın bir sorusu var.

Buyurun Sayın Eraslan.

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili olmasını istirham ediyorum.

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Evet, Mustafa Kemal Üniversitesiyle ilgili, Hatay'la ilgili bir sualim olacak Çok Değerli Bakanıma.

Mustafa Kemal Üniversitesi bünyesinde, araştırma ve uygulama hastanesi inşaatımız var. Bu inşaatın ödeneğiyle ilgili bir talebi olmuştu Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörlüğünün, onay talebi olmuştu. Bu onay talebi, üçüncü ayda, mart ayında olmuş idi; fakat, bizler cevap alamayınca, milletvekili olarak ben bir yazılı soru önergesi verdim. Yazılı soru önergesi, tabiî ki, cevap itibariyle elimde şu an; fakat, kapsamlı olmayan…

BAŞKAN - Sayın Eraslan, sorunuzu sorar mısınız efendim.

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Sayın Başkanım, sorumu soruyorum. Sayın Bakanımızın da meseleyi anlaması noktasında kendisine yardımcı oluyorum.

Onay alınamamıştır ve Sayın Bakanım, 1,5 trilyon para sizden onay çıkmadığı için kullanılamadı. Eğer hastaneye bu para kullanılabilseydi, bugün 130 yataklı hastanemiz, ameliyathanesiyle, acil servisiyle, laboratuvarıyla açılmış olacaktı ve insanlarımız, Adana Balcalı Hastanesine, Adana Numune Hastanesine gitme gereği duymayacaktı; acil vakalarda da yollarda ölmeyecekti. İnsanlarımız, ağır vakalarda, kazalarda yollarda ölüyor; ben, buna şahidim ve yollarda ölmeye de devam ediyor. Bunun gerekçesi ne; Yatırım ve Tesisler Daire Başkanıyla görüştüm, sizin Müsteşar Yardımcılarınızla görüştüm "Bakan bunu istemezse, getiremeyiz" dediler.

BAŞKAN - Sayın Eraslan, istirham ediyorum; bakınız, şu anda, Giresun Üniversitesiyle ilgili bir maddeyi konuşuyoruz ve bu sorunun Giresun Üniversitesiyle hiçbir ilişkisi yok.

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Ödenek efendim…

BAŞKAN - Hiçbir ilişkisi yok, istirham ediyorum; lütfen, sorunuzu sorunuz, tamamlayınız efendim.

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Mustafa Kemal Üniversitesinin hastanesiyle ilgili onay talebi neden dokuz ay sonra verilmiş ve bu para kullandırılmamıştır? Hataylı ve Hatay neden bu noktada mağdur edilmiştir? Bunu soruyorum ben.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Ben teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, yazılı mı cevap vereceksiniz veya söyleyecek misiniz?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, bir iki cümleyle söyleyeyim.

BAŞKAN - Buyurun.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Milletvekilimizin istediği şey; eski ihale yasasının, 2886'nın 63 üncü maddesine göre, Mustafa Kemal Üniversitesi, bir keşif artışı istiyor; daha önce yüzde 30 artırılmış, ikinci bir yüzde 30 artışı istiyor, daha fazla artış istiyor. Halbuki, daha fazla artışın olması için, bu maddeye göre, orada, temelde bir problem olması lazım, bir beklenmeyen durum olması lazım, bir tabiî afet olması lazım. Biz, yasaların dışına çıkarak iş yapamayız. Bir kasıt söz konusu değildir Değerli Milletvekilim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 5 adet önerge vardır; önergeleri önce geliş sıralarına göre okutup, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 1 inci maddesinin ek madde 65'te yer alan "Giresun Üniversitesi" adının değiştirilerek "Yeşil Giresun Üniversitesi" olmasını arz ediyorum.

Saygılarımla.

 İlyas Arslan Fahri Çakır Adem Tatlı

 Yozgat Düzce Giresun

 Mehmet Çiçek Bekir Bozdağ

 Yozgat Yozgat

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesiyle eklenen ek madde 65'in (d) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 Mehmet Işık Halil Akyüz M. Mesut Özakcan

 Giresun İstanbul Aydın

 Kâzım Türkmen Mehmet Semerci

 Ordu Aydın

"d) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Tıp Fakültesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Fen Bilimleri Enstitüsü, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu ile Bulancak Turizm ve Otelcilik Yüksekokulundan,"

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yasanın ek 65 inci maddesinin (d) fıkrasına, Fen Bilimleri Enstitüsünden sonra gelmek üzere "Gümüşhane Eğitim Fakültesi" cümlesinin eklenmesini saygılarımla arz ederim.

 Sabri Varan Temel Yılmaz Ali Ayağ

 Gümüşhane Gümüşhane Edirne

 İsmail Ericekli Osman Seyfi Bayram Özçelik

 Çankırı Nevşehir Burdur

BAŞKAN - Dördüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarı ile 28.3.1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununa eklenen ek madde 65'in (c) fıkrasında yer alan "ve Şebinkarahisar Meslek Yüksekokulundan" ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 Ünal Kacır Recep Koral Cemal Uysal

 İstanbul İstanbul Ordu

 Bekir Bozdağ Alim Tunç

 Yozgat Uşak

BAŞKAN - Beşinci önergeyi okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 1 inci maddesiyle 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununa eklenen ek 65 inci maddeye aşağıdaki (b) bendinin eklenerek diğer bentlerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

 Muharrem Doğan Dursun Akdemir Ömer Abuşoğlu

 Mardin Iğdır Gaziantep

 Züheyir Amber Hüseyin Özcan

 Hatay Mersin

"b) Mühendislik Fakültesinden,"

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Mühendislik eğitimi, bir üniversitenin temel eğitim bölümlerinden birisidir. Verilen önergeyle, maddede yer almayan bu hükmün eklenmesi ve bu şekilde yeni kurulacak üniversitenin tüm branşlarda eğitim vermesinin sağlanması amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarı ile 28.3.1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununa eklenen ek madde 65'in (c) fıkrasında yer alan "ve Şebinkarahisar Meslek Yüksekokulundan" ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 Ünal Kacır (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkanım, katılmıyoruz; ama, katılmayış sebebimiz de şu: Eğer Şebinkarahisar'daki yüksekokulu Giresun Üniversitesinden hariç tutarsak -burada ciddî bir yurt potansiyelimiz var, ciddî bir öğrenci potansiyeli var- korkarım ki, kriterler itibariyle, Giresun Üniversitesi 15'in altına düşer. Herhalde, bu arkadaşlar, Giresun'a böyle bir kötülük yapmak istemezler; onun için katılmıyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Şebinkarahisar Meslek Yüksekokulunun mevcut durumunun muhafazası uygun görülmüştür.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yasanın ek 65 inci maddesinin (d) fıkrasına, Fen Bilimleri Enstitüsünden sonra gelmek üzere "Gümüşhane Eğitim Fakültesi" cümlesinin eklenmesini arz ederim.

 Sabri Varan (Gümüşhane) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Varan, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Varan, süreniz 5 dakika.

SABRİ VARAN (Gümüşhane) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; gecenin bu saatinde konuşana çok kızdığınızı biliyorum; ama, anlayışla karşılayacağınızı düşünerek sözlerime başlamak istiyorum.

15 üniversite kuruluyor; Allah hayırlı etsin; 15 tane de kurulacak; onları da Allah hayırlı etsin. (AK Parti sıralarından "10 tane" sesleri) Ben, beni izleyen gözlerden üniversite kurulan illerin vekillerinin gözlerinin güldüğünü görüyorum; ama, kendi adıma ve ilim adına da en mutsuz günümü yaşadığımı belirtmek istiyorum. Evet, eğitim-öğretim önemli, üniversite önemli; ama, bu konulan kriterleri de muhakkak ki, daha geniş tutsak, daha fazla ili memnun etsek, biz de arkadaşlarımız gibi çok mutlu olurduk.

Benim ilimde çok özel bir durum var. 12 Eylül itibariyle eğitim fakültesi -o zaman eğitim enstitüsü Gümüşhane'de vardı- kapatıldı. O tarihten önce eğitim enstitüsü olan bütün iller eğitim fakültesi olarak yeniden hizmete girdi; ama, benim ilimde, bugüne kadar, eğitim fakültesi binası da, yurtları da var olmasına rağmen, Karadeniz Teknik Üniversitesinin Senato kararının çıkıp YÖK'e gönderilmesine rağmen, 2 yıldır, malum sebeplerle, YÖK'den bu karar bir türlü gelmiyor, haliyle fakültemiz de kurulmuyor.

Benim ilimde 1 tane fakülte var, 3 tane yüksekokul var. 2000'e yakın öğrenci var, 2 000'e yakın öğrenci kapasiteli yurt var, yurt fazlalığı var. Yani "kriterler" denildiği zaman, biz "üniversite kurulsun" gibi bir talepte bulunmadık, bulunmuyoruz. Onun da aşamaları var; ileride tabiî ki bunu isteyeceğiz, Gümüşhane üniversitesini kurmak istiyoruz; ama, yurdu olan, binası olan ve geçmişi olan bir ile, iki cümlenin, kelimenin eklenmesini istiyoruz. Efendim, kanunu yazdık, bunu eklemeyeceğiz… Tamam, doğrudur, eklemeyeceğiz de; yani, özel de facto bir durum var, bir; ikincisi, zaten 5 tane tıp fakültesi yapılarak bu da delindi. Yani, bu "yeni şey açmıyoruz" demek… Tabii ki, büyüklerimizin talimatlarına saygı duyuyoruz; ama, bazı ayrıntıları da görüp, yeni revizeler yapmayı da istiyorum. Bu söylediklerimin birilerinin hoşuna gitmediğini de görüyorum ama, ben Gümüşhane'nin hakkını, Gümüşhanelinin hakkını onun kürsüsünden söylemek istiyorum. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Değerli arkadaşlar, önümüz kurban bayramı, gerçekten biz kurban edilmek istemiyoruz ve sizden ilim adına rica ediyorum; (d) fıkrasına, eğitim fakültesinin  eklenmesini istiyorum; çünkü, binamız var, yurdumuz var, iki yıldır bekleyen bir üniversite senato kararımız var; bir resmiyetin tamamlanması da siz değerli arkadaşlarıma düşüyor; beni kırmayacağınızı düşünüyorum. Biz, üniversite için, kampusle alakalı olan 1 052 000  metrekare  arsayı da ürettik ve tesadüftür, bugün de mühendislik fakültemizin bir inşaatını da ihale ettik.

Ben, destek vereceğinizi umuyor, gecenin bu saatinde vakitlerinizi aldığım için hepinizden özür diliyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Varan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesiyle eklenen ek madde 65'in (d) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 Mehmet Işık (Giresun) ve arkadaşları

"d) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Tıp Fakültesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Fen Bilimleri Enstitüsü, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu ile Bulancak Turizm ve Otelcilik Yüksekokulundan,"

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

1 - Giresunumuzda inşaatı bitmekte olan 250 yataklı yeni bir bölge hastanesi bulunmakta olup, 2 adet devlet hastanesi, göğüs hastalıkları hastanesi, fizik tedavi hastanesi, doğumevi ile yasalaştırıp ihale emri verilen 125 yataklı yeni bir doğumevi kuruluşu da imkân dahilindedir. Ve yine, Görele, Tirebolu, Bulancak ve Espiye'de 100'er yataklı devlet hastaneleri ile Yağlıdere ve Dereli'de inşaatları devam etmekte olan devlet hastaneleri de mevcuttur. Ve yine Giresunumuzda 10 tane sağlık meslek yüksekokulu mevcut olup, ülkemizde sayısı 5 adet olan Anadolu sağlık meslek liselerinden biri de Piraziz İlçemizdedir. Takdir edersiniz ki, tüm bu saydıklarım, Giresun tıp fakültesinin altyapısıdır. Üniversite kurulacak diğer 14 ilde ise böyle bir geniş altyapı imkânı yoktur. Bu nedenle, Giresun tıp fakültesi açılması amaçlanmıştır.

2 - Giresunumuzda 1 000 kişilik kapalı olimpik yüzme havuzu mevcut olduğu gibi, 2 500 kişilik merkez ve 500 kişilik Tirebolu Kapalı Spor Salonunun yanı sıra, 500 kişilik Bulancak, 500 kişilik Dereli, 500 kişilik Şebinkarahisar Kapalı spor salonlarımız hizmete girmiştir. Bunlar da kurulacak beden eğitimi ve spor yüksekokulunun fizikî altyapısı olup, diğer 14 ilde ise böyle bir altyapı yoktur. Bu nedenle, Giresun beden eğitimi ve spor yüksekokulunun açılması amaçlanmıştır.

3 - Giresunumuzda kuruluşu hızla devam etmekte olan bir uygulamalı Anadolu turizm otelcilik lisesi mevcuttur. Bu da kurulacak olan turizm ve otelcilik yüksekokulunun fizikî altyapısıdır. Üniversite kurulacak diğer 14 ilde ise böyle fizikî altyapı imkanı yoktur. Bu nedenle, turizm ve otelcilik yüksekokulu açılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 1 inci maddesinin ek madde 65'te yer alan "Giresun Üniversitesi" adının değiştirilerek "Yeşil Giresun Üniversitesi" olmasını arz ve teklif ederiz.

 Adem Tatlı (Giresun) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Tatlı. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ADEM TATLI (Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Tabiî, Giresun'dan sonra Ordu, Çorum, Adıyaman, Amasya üniversiteleri ve bu illerdeki arkadaşlarımız da sabırsızlıkla bizleri bekliyor. Ben, sözlerimi çok fazla uzatmayacağım. Yeni kurulacak olan 15 üniversitenin ülkemize, miletlimize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.

Ben, buradan, bürokratlarımıza, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bulunan milletvekillerimize, ilgili komisyonlara ve komisyon başkanlarına, hükümetimize, Millî Eğitim Bakanımıza, özellikle de Başbakanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan'a teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Yıllardan beri özlemlediğimiz, beklediğimiz Giresun üniversitesine kavuşuyoruz. Giresun üniversitesi bizlere çok yönden katkıda bulunacak.

Giresun üniversitesinin Giresunumuza, ülkemize ve memleketimize, tüm dünyaya hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Ek madde 65'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. (Alkışlar)

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 23.56


ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 00.17

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 46 ncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

1039 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün; Aksaray Milletvekili Ahmet Yaşar ve 3 milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım ve 65 milletvekilinin; Uşak Milletvekilleri Alim Tunç, Ahmet Çağlayan ve Osman Coşkunoğlu'nun; Ordu Milletvekilleri Kazım Türkmen ve İdris Sami Tandoğdu ile 94 milletvekilinin; Giresun Milletvekili Mehmet Işık ile 28 milletvekilinin; Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın; Yozgat Milletvekilleri Mehmet Çiçek, Bekir Bozdağ, Mehmet Erdemir ve Mehmet Yaşar Öztürk ile 84 milletvekilinin; Adıyaman Milletvekili Şevket Gürsoy ve 15 milletvekilinin; Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in; Burdur Milletvekilleri Bayram Özçelik ile Mehmet Alp'in; Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın; Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu ile 8 milletvekilinin; Ordu Milletvekili Hamit Taşçı ile 19 milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın; Amasya Milletvekilleri Akif Gülle ile Hamza Albayrak'ın; Tekirdağ Milletvekilleri Tevfik Ziyaeddin Akbulut ile Ahmet Kambur'un; Kırşehir Milletvekili Hacı Turan'ın; Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir ile 14 milletvekilinin; Erzincan Milletvekilleri Tevhit Karakaya ile Talip Kaban'ın; Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ve Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın; Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ile 3 milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç ile Kastamonu Milletvekilleri Musa Sıvacıoğlu, Hakkı Köylü ve Sinan Özkan'ın; Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan ile Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın; Düzce Milletvekilleri Metin Kaşıkoğlu, Fahri Çakır ve Yaşar Yakış'ın; Çorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu'nun; benzer mahiyetteki Kanun teklifleri ve Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1146, 2/5, 2/10, 2/20, 2/43, 2/66, 2/82, 2/115, 2/164, 2/372, 2/398, 2/410, 2/438, 2/523, 2/531, 2/535, 2/537, 2/541, 2/547, 2/571, 2/533, 2/347, 2/534, 2/542, 2/567, 2/568, 2/609) (S. Sayısı: 1039) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 1 inci maddesine bağlı Ek Madde 66'yı okutuyorum:

Hitit Üniversitesi

EK MADDE 66.- Çorum'da Hitit Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;

a) Gazi Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, Veteriner Fakültesi ve İlâhiyat Fakültesi ve yeni kurulan Tıp Fakültesinden,

b) Gazi Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulundan,

c) Gazi Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu, Sungurlu Meslek Yüksekokulu ile Osmancık Meslek Yüksekokulundan,

d) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü, Fen Bilimleri Enstitüsü ile Sağlık Bilimleri Enstitüsünden,

oluşur.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu; buyurun. (Alkışlar)

CHP GRUBU ADINA FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1039 sıra sayılı 15 ile üniversite kurulmasıyla ilgili tasarıdaki ek madde 66 üzerinde söz almış bulunuyorum; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten 15 ile bu üniversitelerin açılmasının… Her ilin kendi özelliğine göre birtakım nitelikleri var, nicelikleri var. Çorum İli denildiğinde ve tarihî kökenlerine bakıldığında, 5 000 yıllık Hitit medeniyeti ile daha sonra cumhuriyet döneminde cumhuriyet medeniyetinin birleşmiş olduğu bir il aklımıza gelmektedir. Çorum İli, gerçekten coğrafî konumu itibariyle İstanbulundan, Ankarasından, Karadenizine kadar bağlantının orta noktasında. Yine, Anadolu'nun ortasında bulunan bir il olması ve şimdiye kadar bütün olanakları kendi özkaynaklarıyla kazanmış olan bir il olması nedeniyle, bu özelliklerini bugüne kadar sürdüregeldi, bundan sonra da sürdürmeye devam edecek. Bu arada, devletimizin, Anayasamızın 130 uncu maddesine göre kurmaya karar verip, Yüce Meclisin iradesine sunmuş olduğu bu üniversitenin de, devletin Çorum'a bahşedeceği en önemli bir kurum ve kuruluş olması da, gerçekten, bizleri ve bütün Çorumlu hemşerilerimizi yürekten sevindirmiştir, sevindirecektir.

Elbette, üniversitelerin, öğretim ve eğitim düzeylerinin, ilkokuldan ortaöğretime, dahası da, en üst düzeyde görev yapan ve yapacak olan ve topluma, bu yönde, bilim açısından, eğitim, öğretim açısından hizmet verebilecek kuruluşlar olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Tabiî ki, Çorum'un, şu ana kadar, özellikle 1990'lı yıllardan bugüne kadar, çalışmalarının, üniversite adına, meslek kuruluşlarından tutalım, bütün sivil toplum örgütlerine kadar, geçmiş dönem siyasîlerine kadar ve bu dönemdeki iktidar milletvekillerimiz ve şahsımın hep birlikte çalışmış olması sonucu, yine, toplumla iç içe olma sonucunda geliştirdiğimiz bu projenin, bugün, burada, gerçekleşeceğinden dolayı, mutluluğumuzu ifade etmek istiyorum. Şu ana kadar, Çorum'da, 5 fakülte, 4 yüksekokul ve bundan sonra da, bu tasarıyla kurulacak olan yeni tıp fakültesiyle birlikte, 6 fakülte oluşacak; ayrıca, 3 tane de enstitü kurulmasıyla birlikte, gerçekten, Çorum'un arzu etmiş olduğu, ama, hiçbir zaman için -diğer illere de yeterli olmayacağını, her milletvekili arkadaşımızın söylediği gibi, bizim de söylediğimiz şekilde- yetmeyecek bu sayıyla, Çorum'a üniversitenin gelmiş olacağından dolayı, hep birlikte, mutluluğumuzu ifade etmek istiyorum.

Tabiî, bu üniversitelerin, Çorum'daki sorunlarıyla birlikte, bütün Türkiye'deki sorunlarının ne olduğunu, burada bulunan Sayın Bakanımızdan tutunuz, hükümetin ve bugüne kadar gelip geçen bütün hükümetlerin de, aynı şekilde, bu sorunları taşıdığını, yaşayacağını bilmekteyiz. Üniversite kapılarında, üniversiteye girenlerin mutluluğunun yanı sıra, üniversiteyi bitirenlerin de mutsuzluğunu görebilmenin hüznünü, bizler yaşıyoruz ve görüyoruz. Diliyoruz, inanıyoruz ve güveniyoruz ki, şu andaki hükümet, bunlara, diplomayla beraber aynı zamanda iş olanağı da verebilmenin önünü açabilmek için, somut projeleri bir an önce üretsin. Eğer bundan sonra gelecek olan iktidarlar da bu yolda, bu zeminde çalışabilecekleri hususunda garanti verebildikleri, umut verebildikleri ölçüde, iktidara gelecek siyasî iktidarların da, bu şekilde, sadece diploma değil, diplomayla birlikte, o gençlerimizin ellerini boşa çıkarmayacak şekilde iş imkânlarını verip, diplomalı işsizlik yaratılmamasının yolunu hep birlikte bulabilelim.

Değerli arkadaşlarım, bu ana kadar Çorum Üniversitesi için emek vermiş bütün siyasîlerimize ve şu andaki il milletvekillerimize, iktidar milletvekili arkadaşlarımıza ve bu uğurda emeğini esirgemeyen iş adamlarımızdan tutunuz, aklımıza gelebilecek gelemeyecek bütün emek vermiş Çorumlu hemşerilerimize Yüce Meclisin huzurunda teşekkür ediyoruz ve açılacak olan Çorum'daki Hitit Üniversitesinin Çorum'a, Çorumlu hemşerilerimize ve yöremize, Türkiyemize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, altyapı olarak tutunuz, bütün olanaklara Çorum İlinin her zaman daha da fazla olmasının gerekliliğini bir kez daha ifade ediyorum ve Yüce Meclisi bu duygu ve düşüncelerle, saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ayvazoğlu.

AK Parti Grubu adına, Çorum Milletvekili Muzaffer Külcü; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MUZAFFER KÜLCÜ (Çorum) - Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; sizleri, gecenin bu saatinde, bütün Çorumlular adına sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Çorum'da siyaset yapmaya başladığımız günlerden beri hep söylenen bir şey var; Çorum Üniversitesi ne zaman açılacak? Geriye dönüp baktığımızda, bu işin onbeş yirmi yılının olduğunu gördük ve inşallah bizim zamanımızda bunu biz açacağız diye bütün Çorumlulara söylerken, bu akşam, bütün konuşmacı milletvekili arkadaşlarımı dinledikçe, aklıma bir türkü geldi "bir ben miyim diye baktım ki etrafıma" diye başlar; meğerse, Türkiye'de herkes, bizim gibi heyecanla, istekle üniversitesini bekliyormuş.

Bugün, 15 ilimize üniversiteyi açmak, bu Meclise, bu Parlamentoya nasip oldu. İnşallah, bundan sonra geriye kalan ikinci etaptaki 10 ilimize, 15 ilimize ve ondan sonra üniversitesi olmayan bütün şehirlerimize, bütün kentlerimize üniversite kurmak bu Parlamentoya nasip olur, bu hükümete nasip olur; çünkü, ancak eğitim seviyemizi artırdıkça, yarınlarda daha güçlü bir toplum, daha güçlü bir millet olacağımıza inanıyoruz, bunu biliyoruz.

Ben, tekrar sizlere teşekkür ediyorum. Tabiî, bu bir siyasî iradenin ürünü, bir siyasî iradenin eseridir. Bu iradeyi ortaya koyan, başta Sayın Genel Başkanımız, Başbakanımız olmak üzere, hükümetimizle birlikte, iktidarıyla, muhalefetiyle, Parlamentonun mensuplarına, değerli milletvekili arkadaşlarım sizlere, tekrar teşekkür ediyorum. Emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum, sizleri de sevgiyle, saygıyla tekrar selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Külcü.

Anavatan Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 üniversite kurulmasıyla alakalı ek 66 ncı madde üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle Yüce Heyetinizi Grubum ve şahsım adına saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.

66 ncı maddeye göre, Çorum'a yeni bir üniversite kuruluyor. Hakikaten, Çorum Vilayetimiz, Anadolu'nun, Türkiyemizin sevilen, sembol, Türklüğü ve muhafazakâr değerlerimizi temsil eden kentlerinden birisidir. Bu vesileyle sevinçliyim, Çorumlu hemşerilerime ve oranın sayın milletvekillerine ve bütün milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını Cenabı Allah'tan niyaz ediyorum.

Değerli arkadaşlar, tabiî ki bayram yapıyoruz; yani, hazır fakülteler üzerine, kâğıt üzerinde bu üniversiteleri kurmakla birlikte, buna, tabiî, açıkgözlülük deriz. Gayet güzel…

AHMET YENİ (Samsun) - Şimdi olmadı!

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Bir saniye… Gayet güzel. Yine de sevinçliyiz, bayram yapıyoruz; inşallah, bu kurulan üniversiteler de başka vilayetlerde kurulan üniversitelere analık yapar, babalık yapar diye düşünüyorum, kendileri daha önce analıktan ve babalıktan faydalandıkları gibi. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Durum budur.

Bu bayram; ama, en büyük bayram, değerli arkadaşlar, üniversiteleri askerî kışla haline getiren, öğretim üyelerine ve öğrencilere baskı yapan, uzun zamandır ve bilimin önünde en büyük engel teşkil eden YÖK'ün kaldırılması veya değiştirilmesi zamanında olacaktır inşallah; fakat, ne yazık ki bir üzüntümü belirtmek istiyorum. Sayın Başbakanımız, dün, bir televizyon kanalında "YÖK meselesini buzdolabına kaldırdık" dedi. YÖK mağdurları ve onların aileleri ve bu nedenle milletimizin kahir ekseriyeti, YÖK meselesi nedeniyle AK Partiyi iktidar yapmıştır. Ben, milletimize, Sayın Başbakanın bu sözünü, müjdeler olsun diyorum… Müjdeler olsun diyorum.

İnşallah, biz, Anavatan Partisi iktidara geldiği zaman, YÖK'ü kaldırdığımız zaman, bu bayramı hep birlikte yaşayacağız.

ENVER YILMAZ (Ordu) - Ne zaman?!

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) - Anavatan iktidardaydı, kaldırsaydı.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Şimdi kaldıracağız… Şimdi kaldıracağız…

Değerli arkadaşlar, ben, bu YÖK meselesiyle alakalı şöyle bir beyin fırtınası estirdim, tabiî ki, bunun, bugün için tatbikata konulması mümkün değil, Genel Kurulun değerli üyeleriyle ve bizleri izleyen halkımızla bu düşüncelerimi paylaşmak istiyorum değerli arkadaşlar.

Yıllardır ülke gündemini oluşturan siyasilerin seçim arenasında dillerinden düşürmedikleri, iktidarda bulunan partilerin unuttuğu, muhalefetin ise sıkı sıkıya sarıldığı, sağıyla soluyla herkesin eleştirdiği YÖK'le ilgili çözüm önerilerini, bağcıyı dövmekten öteye geçmeyen bir tarihî analize sahip olduğunu vurgulayarak, artık bu anlayışın, bu israf sürecinin milletimizin lehine değişmesi gerçeğinden kimsenin kaçmaması gerektiği âdeta haykırılmaktadır.

Bugüne kadar ortaya konulan çözüm önerilerinin en büyük handikabı, en önemli çıkmazı, YÖK'e yanlış bir perspektiften bakmış olmalarıdır. Hangi açıdan bakılmamış ki YÖK'e; kimileri özgürlük, demokrasi penceresinden göz atıvermiş, kimileri sistemin devamlılığı açısından yakalamış reçeteyi, kimileri küreselleşme kimileri ulusalcılık gömleklerini giydirmiş; ancak, hiç kimse bakılması gereken açıdan bakmayı, ya düşünememiş ya düşünmek istememiş ya da düşündürülmemiştir.

O halde, bakılması gereken, ama bir türlü bakılmayan bu bakış açısı nedir diye merak edilecek olursa, herkese göre doğruların olduğu ve bu doğruların ise güçlerine göre gündemi oluşturduğu YÖK'le ilgili tek hakikat, işte o es geçilen hakikat, YÖK'e bilimsel olarak bakmaktır. Bu bilimsel yaklaşım, YÖK konusunda sergilenmediği müddetçe, bütün iyi niyetli çabalar, havanda su dövmekten öteye geçemeyecektir.

İşte bu noktada, teorik ve pratik gerçeklerle tespit edilecek olan YÖK gerçeğini irdelemenin kaçınılmaz olduğunu kabullenip, bilimin huzurunda şapkamızı çıkarmalıyız.

Anayasanın 130 uncu maddesindeki "Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insangücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur. Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartıyla, vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabilir" ifadeleri doğrultusunda açılımları yönlendirdiğimizde, şunu açıkça görebiliriz ki, kuruluşları, amaçları, çalışmaları ve hedefleri noktasında birer eğitim öğretim kurumları hüviyetine sahip olan üniversitelerin bilimsel araştırma yapan yönleri birer tali amaç olarak kalmakta, pratikte ise bilimsel araştırmalar, uluslararası platformlarda ses getirmeyen bir niteliğe büründürülmektedir.

MUZAFFER KÜLCÜ (Çorum) - İbrahim Bey, Çorumlular yasa bekliyor.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - İşte, YÖK'le ilgili en önemli mesele budur, değerli dostum; buna, oturup ağlamanız lazım.

İşte, YÖK ile ilgili getirilen bütün çözüm önerileri, YÖK ile ilgili bu gerçeği gözardı etmiştir. Tabiî, böyle bir dertleri olmazsa, bizimle alay etmeye kalkar; aslında, kendisiyle alay ediyor.

AHMET YENİ (Samsun) - Çorumlular söyledi, ben söylemedim.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Üzerinde hassasiyetle durulması gereken bu gerçek bilerek ve bilmeyerek gözardı edilmekle kalmamış, bilimsel gelişme süreci YÖK'te bir kamufle aracı olarak kullanılmış ve ülkemiz, uluslararası bilim platformunda hiçbir zaman kürsüye çıkamamıştır. Bu platforma çıkan vatandaşlarımız ise, gelişmiş ülkelerin bilim meşalesini taşımaktan kaçamamıştır. Yıllarca ihmal edilen bilimsel gelişme sürecinin müsebbibi YÖK sebebiyle, genç beyinlerimiz, yabancı ülkelerin bilimsel gelişme sürecinin basamak taşları olmak zorunda kalmışlardır.

O halde, hiç korkmadan, kimse istediği, şu veya bu söylediği için değil, bilakis, bilimin emrettiğini yazmak çizmek ve uygulamak, ülkemiz için en faydalı bir buluş olabilecektir. YÖK'ün şu an içinde bulunduğu durum açıkça göstermiştir ki, bir koltuğa iki karpuz fazla geldiği gibi, şunu da, bunu da, yani "her şeyi ben yaparım" anlayışının da iflas ettiği bir iklimde, Anayasa ve ilgili kanunlar çerçevesinde de ifade edildiği gibi, aslî görevi eğitim ve öğretim olan YÖK'ü bu görevinde başarılı kılmak ve YÖK'te tali amaç olarak figüran bir role sahip olan, kamufle aracı olmaktan öteye geçemeyen bilimi YÖK'ten kurtararak bağımsızlığına kavuşturmak ve TÜBİTAK'a bağlamak gibi kaçınılmaz bir hakikati idrak etmek zorundayız.

Anayasa ve ilgili kanunlarda çerçevesi çizilen bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık gibi görevleri birer kamu hizmeti olarak ifa etme görevi ilke, kural ve uygulamalarıyla yeniden yapılandırılmakta olan TÜBİTAK'a devredilmelidir. Bu noktada, yükseköğretim kurumları ise, çağdaş eğitim ve öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insangücü yetiştirmek amacıyla yeniden yapılandırılmalıdır. Böylece, ülkemizde bilimsel araştırma yapan, bilim adamı yetiştiren bir kurum ile önlisans, lisans düzeyinde eğitim-öğretim yapan bir kurum, amaç, yapılanma ve hedefler doğrultusunda ayrılmış iki özerk kurum teşkilatlandırılmalıdır.

Yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek, yükseköğretim kurumlarındaki önlisans, lisans, eğitim ve öğretimini yönlendirmek ve bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını, geliştirilmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak üzere Yükseköğretim Kurumu, ülkemizi bilim ve teknoloji hususunda çağdaş ülkeler seviyesine taşıyacak, beyin gücünün dışarıya göçmesini engelleyecek bir mantaliteyle bilimsel araştırma yayın ve bilim adamı yetiştirilmesi faaliyetlerini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek, lisansüstü eğitim ve öğretimi yönlendirmek ve bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını, geliştirilmesini ve tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve bilim adamlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak amacıyla TÜBİTAK adında iki özerk kurum kurulmalıdır. İşte, bu noktada, bilgi çağının gerekleri açısından sınıfta kalmış bir ülkede…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özdoğan, 1 dakikalık süre içinde konuşmanızı tamamlayınız lütfen, diğer arkadaşlarımız gibi.

Buyurun.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

…bilimin önü açılacak ve gelecek nesillere bilimin aydınlığında bir ülke emanet edilecektir.

Bu sözler bazıları için çok iddialı gelebilir; ama, şu da tarihî bir gerçektir ki, küçük zıplamalarla büyük uçurumlar aşılmaz. Ayrıca, hayalinde iddialar olanlar hep başarmışlardır. Keza, bizim birazdan belleklerinize nakşedeceğimiz öneriler de birer hayal değil, bize unutturulmak istenen hakikatlerdir. İşte, biz, bu hakikatleri anlamış, vicdanî muhasebemizde incelemiş ve cesaretle hatırlatmayı ideal edinmiş olarak kimliğimizi ve söylemlerimizi ortaya koyuyoruz ve diyoruz ki, birinci aşama, YÖK, sadece önlisans ve lisans eğitimi öğretimi veren bir kurum olarak işlevini yeniden yapılandırarak sürdürecektir. Bir başka deyişle, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin önünü açacak ve lisansüstü eğitim ve öğretim ile bilim adamı yetiştirme sürecinde ihtisaslaşan kurumlar TÜBİTAK çatısı altında toplanmalıdır. Bu sadece bir öneridir.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Şahsı adına, Çorum Milletvekili Sayın Agâh Kafkas; buyurun.

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; böylesine yoğun bir beyin fırtınasından sonra konuşmanın talihsizliği ortada; ancak, sözün de bittiği bir yerdeyiz; ama, ben, bugünün coşkusunun altını çizmek adına, bu sevgiyi, sevinci paylaşmak adına ve bu sevincin meydana gelmesine katkı verenlere şükranlarımızı sunmak adına buradayım.

Hepinize iyi akşamlar diliyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Şahsı adına, Çorum Milletvekili Sayın Murat Yıldırım; buyurun.

MURAT YILDIRIM (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yıllar sonra Çorumumuza üniversite kurulmasının onurunu ve sevincini yaşıyoruz. Hitit Üniversitesinin kurulmasıyla, Çorum sanayii daha gelişmiş olacaktır. Çorumumuz, sanayi kenti olmasıyla birlikte, kültür ve eğitim kenti olacak ve aynı zamanda da turizm şehri olmuş olacaktır.

3 Kasım seçimleri öncesinde halkımızın bizden talepleri doğalgazdı, Ankara-Samsun arası çift şeritli yoldu ve üniversiteydi. Bu kanunla, şu anda üniversiteyi kurmuş oluyoruz; milletimize, memleketimize hayırlı olsun. (AK Parti sıralarından alkışlar) Çoruma doğalgaz geldi, çift şeritli yollar devam ediyor…

ENVER YILMAZ (Ordu) - Üniversite de geldi.

MURAT YILDIRIM (Devamla) - Evet, üniversitede de geldi, teşvik geldi, toplukonut geldi. Hükümetimiz çalışıyor. Bu vesileyle, başta Sayın Başbakanımıza, bakanlarımıza, Millî Eğitim Bakanımıza ve emeği geçen herkese, siz değerli vekillere teşekkür ediyor; saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 1 inci çerçeve maddeye bağlı olan ek 66 ncı maddenin (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 Ali Ayağ  Osman Seyfi  İsmail Ericekli

 Edirne  Nevşehir  Çankırı

 Sabri Varan  Şemsettin Murat  Mehmet Alp

 Gümüşhane  Elazığ  Burdur

"a) Gazi Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, Veteriner Fakültesi, İlahiyat Fakültesi ile yeni kurulan Tıp Fakültesi, Çankırı Güzel Sanatlar Fakültesi, Çankırı Hukuk Fakültesi, Çankırı Teknik Eğitim Fakültesinden,"

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Ericekli, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İSMAİL ERİCEKLİ (Çankırı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 1039 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununa eklenen 66 ncı maddenin (a) fıkrasının değiştirilmesi yönünde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Kurulmuş olan 15 üniversite… Milletvekilleri haklı olarak bu sevincin gurur ve şerefini yaşıyorlar ve bayramını yapıyorlar. Biz de Çankırı olarak, Sayın Bakanım, sayın değerli milletvekilleri, bayram olmasa bile, hiç olmazsa arife günü sevincini yaşamak istiyoruz.

Günümüzde üniversiteler, sosyoekonomik, sosyokültürel yönden  illerin kalkınmasında önemli rol oynamaktadır; bunların lokomotif görevini yapmaktadırlar. Anayasamızın 130 uncu maddesi, üniversitelerin ve fakültelerin ülke genelinde dengeli bir şekilde dağılmasını emreder. Malumlarınızdır, şu anda, kurulmuş olan 40 ilde üniversitemiz vardır ve şu anda kurulmakta olan 15 üniversiteyle birlikte Türkiye'de üniversitesi olan il sayısı 55 olmaktadır.

Bizler Çankırı olarak diyoruz ki, kurulan bu üniversitelerin fakültelerinin de Türkiye genelinde dengeli dağılmasıyla Anayasamızın 130 uncu madde emrinin yerine getirildiği inancını taşıyoruz.

Çankırımız, Ankara'ya 120 kilometre uzaklıkta, mesafe olarak 1 saatlik mesafededir. Şu anda hükümetimizin ortaya koymuş olduğu duble yol çalışmasıyla -inşallah bu çalışma 2006 yılında  tamamlanacaktır- Çankırı-Ankara arası 45 dakika olacaktır. Başkente bu kadar yakın, başkentin gölgesinde bulunan bir şehrimizde bir fakülte bulunması ve iki yüksekokulun bulunması, şu anda üniversite kurulması için kâfi değildir ve kriterleri tutturamadığımızdan dolayı üniversite kurulmamıştır. İnşallah, üniversite kurulacak 10 il arasında Çankırı vardır. İleride planlanan ve kurulması düşünülen 10 ilin arasına Çankırı'nın girmesi muhakkak gözüyle bakılıyor ve burada, Çankırı olarak, fakültesiyle üniversite kurulmasına hazır bir il olmak istiyoruz. Bu amaç doğrultusunda, komşu ilimiz Çorum İlinde kurulacak olan Hitit Üniversitesine bağlı olarak Çankırımıza fakülte istiyoruz. Çorum ve Çankırı işbirliğiyle…

İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Çorum almazsa, Ordu'ya alacağız; söz veriyorum.

İSMAİL ERİCEKLİ (Devamla) - Çankırı ve Çorum işbirliğiyle, Çankırı fakülte yönünden yeterli bir il haline gelecektir ve Çankırımız, inşallah, ilk on içerisine girdiği takdirde, üniversitesiyle artık modern ve çağdaş bir il olacaktır.

Sizlerden isteğimiz, Çankırı'yı üniversiteye hazırlamak için, bu fakülte önerimizin Sayın Meclis tarafından, değerli milletvekilleri tarafından kabul edilmesini arz ve rica ediyoruz.

Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ericekli.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Ek madde 67'yi okutuyorum:

Bozok Üniversitesi

EK MADDE 67.- Yozgat'ta Bozok Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;

a) Erciyes Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi ile Ziraat Fakültesinden,

b) Erciyes Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulundan,

c) Erciyes Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu ile Cumhuriyet Üniversitesine bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Akdağmadeni Meslek Yüksekokulundan,

d) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,

oluşur.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Yozgat Milletvekili Emin Koç; buyurun. (Alkışlar)

CHP GRUBU ADINA EMİN KOÇ (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu saatte, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 67 nci ek maddesine göre, nihayet Yozgat'a da uzun yıllardır beklediğimiz üniversitemizi kuruyoruz; tüm toplumumuza, Yozgatlılarımıza hayırlı, uğurlu olmasını diliyoruz.

Yozgat'a üniversite kurulması, uzun yıllardır, uzun bir hikâye olarak sürüp geldi. Bu Meclise öneriler, tasarılar geldi; ama, her zaman ve birtakım aksiliklerle direkten döndü. Nihayet, o yapılan hazırlıkların, ilimizde oluşturulan altyapıların sonucunda, bugün, Mecliste, AKP ve CHP'nin oluşturduğu Mecliste bizlere nasip oldu ve AKP-CHP oylarının oybirliğiyle bu üniversitemizi kuruyoruz.

Değerli arkadaşlar, Yozgat, gerçekten, Türkiye'de çok önemli yeri olan bir ilimiz. Yozgat'ın bu önemine rağmen, geçmişteki iktidarlar, Yozgat'ı hep ihmal etti. Yozgat, tarihten gelen adıyla da kat kat yükselen bir il olarak anılmaktadır; ancak, geçmiş iktidarlar, Yozgat'ın yükselmesine değil, kat kat inmesine neden olmuştur. Bugün, Yozgat, millî gelir sıralamasında sondan dördüncü ya da beşinci il olmuştur; eğitimde de çok geri kalmıştır. Şimdi, diliyoruz ki, yeni bir dönem açılsın, üniversitemizle birlikte Yozgat bir atılımın içine girsin.

Tabiî, eğitim çok önemli bir konu. Bugün, gelişmiş dünya ülkeleri, o gelişmişliklerini hep eğitimle sağlamıştır. Bugün, Avrupa ülkeleri Türkiye'ye baktığında, Türkiye'nin çok genç nüfusu olduğunu ve bunun Türkiye için büyük bir şans olduğunu söylüyorlar. Tabiî, buradan hareketle, genç nüfusunun eğitilmesi gerekiyor.

Bugün, tüm görüşmelerde, eğitimin daha ileriye götürülmesi, üniversitelerin daha ileriye götürülmesi dile getirildi. Bugün kabul ettiğimiz üniversitelerin hepsinin belli bir altyapısı oluştu, binaları oluştu; belli üniversitelere bağlı kurumlar halindeydi ve biz de, bugün, adlarını koyuyoruz, kuruluşlarını koyuyoruz. Geçmişte bu konuda hizmet edenlere de buradan teşekkür ediyoruz; ancak, buradaki milletvekillerimiz, bu üniversitelere yeni fakülteler, yeni yüksekokullar açılsın önerisi getirdiğinde, Millî Eğitim Bakanımız hep karşı çıkıyor "elimizde olanak yok…" Doğrudur, şu anda olanak yoktur; ama, hükümetlerin görevi, yeni olanaklar yaratmaktır. Eğitim söz konusu olduğunda, hep beraber, bu olanakları yaratmalıyız. Bugün, üniversitelerimiz kuruluyor, Türkiye'ye çok faydalı işler yapıyoruz ve bu nedenle de, oybirliğiyle bu kanunları kabul ediyoruz. Yine, üniversitelerimizi geliştirmek için olanaklar yaratıldığında da, burada, yine oybirliğiyle ona destek vereceğiz. Türkiye, ekonomik afları bugüne kadar yapmasaydı, bu konularda ciddî olsaydı, vergisini ödemeyenleri ödüllendirmeseydi, yine kayıtdışı ekonomiyi önleseydi, Türkiye'deki hortumları, soygunları önleseydi, çok ciddî kaynaklarımız üniversiteler için ortaya çıkacaktı. Dileğimiz, bundan sonra, bu konuda çok ciddî kaynaklar yaratarak üniversitelerimizi geliştirmek olmalıdır.

Benim, Yozgat Üniversitesiyle ilgili 4 tane önergem var. O önergelerde konuşup fazla zamanınızı almamak için, burada bu konuya gireceğim. Önce, üniversitemizin ismiyle ilgili itirazımız var. Biz, diliyorduk ki, Yozgat Üniversitesi olsun. Biz, Yozgatımızın adıyla gurur duyuyoruz; ancak, tasarıda, Yozgat olarak değil, Bozok Üniversitesi olarak getirildi. Tasarı Meclise Başbakanın önerisiyle geldiğinde, Yozgat Üniversitesiydi. Yine, Yozgat'ta yapılan kamuoyu yoklamalarının hemen hemen tamamında, yüzde 70, yüzde 80 oranında Yozgat Üniversitesi ya da Yozgat Bozok Erdoğan Akdağ Üniversitesi olması isteniyordu. Yozgat'ta, hayırsever işadamımız Erdoğan Akdağ da, bu üniversitenin oluşmasına çok ciddî katkılar sağladı, buranın binalarını yaptı, eğitime çok büyük hizmetleri oldu. Bu üniversitenin kampusunun adını, Kayseri Erciyes Üniversitesi, Erdoğan Akdağ Üniversitesi olarak koydu, biz de bu saygıyı gösterebilirdik ya da sadece Yozgat Üniversitesi olarak yapabilirdik.

Yozgat'ın AKP'li Belediye Başkanı, yine Yozgat'taki tüm partilerin il başkanları, Yozgat'taki meslek kuruluşlarının tamamı, Yozgat Üniversitesi olsun diye talepte bulundu; ancak, burada, Yozgatlı 4 milletvekili arkadaşımızın talebiyle bu hale getirildi. Neden; Yozgat'ın isminden çekindiğiniz bir şey mi var ya da bu arkadaşların aklının arkasında başka bir gelişme mi var? Bunu, buradan duymak isteriz.

Yozgat'ın geçmişine, tarihine, kültürüne hepimiz saygılıyız. Bozok, Yozgat'ın 15 inci Yüzyıldaki adıdır, buna da saygılıyız; ancak, bugün geldiğimiz noktada, Yozgat'ın bugünkü adı söz konusudur.

Yozgat'ın adının değiştirilmesi, geçmiş tarihte de söz konusu olmuş. Meclisin 1 inci Döneminde, Kütahya Milletvekili burada önerge vermiş, Yozgat'ın adı Bozok olarak değiştirilmiş. Arkasından, gelen Bozok mebusu, bir önergeyle bu adı değiştirerek, tekrar, Yozgat olarak tarihe geçirmiştir ve biz, Yozgat'a, Yozgat'ın değerlerine sonuna kadar saygılı insanlarız. Bu konuda önerge verdim. Tüm Yozgat, tüm Yozgatlılar bunun Yozgat Üniversitesi olarak geçmesini istiyor ve arkadaşlardan da bu konuda destek talep ediyoruz.

Yozgat'ta bayram var, hepimizde bayram var. Üniversitemiz hepimize hayırlı olsun. Yozgat'ı, inşallah, bu üniversiteyle beraber; tüm, hepimizin desteğiyle geliştireceğiz.

Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum; yeni yılınızı ve bayramınızı kutluyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Koç.

Anavatan Grubu adına, Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Sayın Erdemir, buyurun.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA MEHMET ERDEMİR (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında, yeni üniversite kurulacak bir ilin vekili olarak bir hakkı teslim etmek adına, başından bugüne kadar ortak paydamız ve isteğimiz olan, bu konuda emeği geçen herkese, tüm Yozgatlılara, hayırsever işadamlarımıza, Yozgat'ta faaliyet yapan sivil toplum kuruluşlarına, gönüllü kuruluşlara, siyasî parti teşkilatlarına, basın ve yayın kuruluşlarına, gerek bu dönem gerekse bundan önceki dönemlerde bu konuyu ısrarlı ve samimi bir şekilde Meclis platformuna taşıyan ve takip eden -iktidar ve muhalefet- bütün Yozgat milletvekillerine ve özellikle de akademik unvanlı personele teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, yeni üniversite kurulmasıyla ilgili olarak Meclise verilen 50'nin üzerinde kanun teklifinden, Millî Eğitim ve Meclis Plan ve Bütçe Komisyonlarından süzülerek geçen ve kabul edilen Yozgat Bozok Üniversitesinin altyapısıyla ilgili olarak vereceğim kısa bilginin bu önergenin verilişi konusunda sizleri ve kamuoyunu aydınlatacağı inancındayım.

Yozgatımız, Başkent Ankara'ya 220 kilometre mesafede bir il olmasına rağmen, maalesef, ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda bugüne kadar kabuğunu kıramamış ve bu alanlarda başkente yakınlığıyla âdeta  ters orantılı bir profil çizmiştir. Merkezi hükümetlerden umduğunu bulamamış, millî geliri her zaman 1 000 doların   altında seyretmiş, yıllardır göç vermiş bir il, âdeta yoksulluk ve işsizlik girdabından bir türlü kurtulamamıştır.

Yozgat insanı ve Yozgat  kamuoyu,1990'lı yılların başından itibaren yönünü üniversiteye çevirmiş ve bu anlamda âdeta kendi göbeğini kendi kesmiş ve nihayet mutlu sona yaklaşmıştır.

Burada isim değişikliği önergeme esas teşkil eden işadamımız Erdoğan Akdağ'dan bahsetmek istiyorum. Erdoğan Akdağ, Yozgat'lı, hayırsever bir işadamıdır. Ben de, 1989, 1994 ve 1999 yıllarında yani,üniversite maceramızın başladığı dönemlerde Yozgat Belediye Başkanıydım. Yozgat'ta yaşamanın ve hizmet etmenin ne kadar zor olduğunu en iyi bilen insanlardan bir tanesiyim. Bu hayırsever işadamımızın adına, 1993'lü yıllarda ihdas ettiğimiz bir Erdoğan Akdağ Mahallesine,  işadamımız, ilk ve ortaöğretim için 2 500 evladımızın tahsil gördüğü 3 okul ve içerisinde cami ve çarşılar bulunan bir külliye armağan etmiştir ve 1990'lı yıllarla başlayan üniversite yolculuğumuz artık bugün burada mutlu sona ulaşacaktır. Bütün Yozgatlının ortak hayali olan bağımsız üniversite yolculuğumuz esnasında, nelerin yaşandığını, ne gibi zorluklar çekildiğini, bunu yaşayan, bilen bir insan olarak bir hakkı teslim etmemiz gerektiğine inanıyorum. Bugün üniversite kampusumuz alanında bulunan toplam 23 000 metrekare inşaat alanı olan 3 fakülte binamızın, 1 adet laboratuarın, 1 adet misafirhane ve kampus alanın bütün fizikî altyapısını, yani, elektriğini, suyunu, kanalizasyonunu ve çevre tanzimini Erdoğan Akdağ bey kendi imkânlarıyla yapmıştır. Ayrıca, üniversiteleşme yolunda kurmuş olduğu Erdoğan Akdağ Vakfıyla her yıl yüzlerce gencimize eğitim bursu vermektedir.

"Bizim de üniversitemiz olsun, adı ne olursa olsun" diyenler, elbette, olacaktır. Ancak, burada dile getirdiğim bu talep, Yozgat kamuoyunca da çok büyük bir çoğunlukla kabul görmektedir. Dolayısıyla, talebimiz, insan olarak, yine, bir hakkı teslim etmek, bir ahde vefa örneği sergileyebilmek ve özelikle, eğitim ve sağlık alanlarındaki bu tür yatırımları ve işadamlarımızı teşvik etmek anlamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

İsmin değişikliği önergesinin kabul edilmesi ya da edilmemesi, bu hayırlı işe en küçük bir zarar vermeyecektir. Ben, buradan bir kez daha, emeği geçen herkese, özellikle, 1993'lü yıllardaki üniversite maceramıza başladığımız günlerdeki Kayseri Erciyes Üniversitesi Rektörümüz Prof. Dr. Mehmet Şahin Beye, o dönemin Yozgat Valisi Sayın Ertuğrul Ersoy Beye ve Erdoğan Akdağ'a, bütün milletvekillerine teşekkür ediyorum.

Açılacak olan yeni üniversitelerin ülkemiz için hayırlı ve uğurlu olmasını Cenabı Allah'tan temenni ediyorum, heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Erdemir.

AK Parti Grubu adına, Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; oturuma başladığımız andan bu yana, ülkemizin dörtbucağında, gerek üniversite açılacak 15 ilimiz gerekse bütün ülkemizin en ücra köşelerindeki insanlarımız, bayram yapıyorlar; çünkü, bugün üniversite hayatımıza, yepyeni, genç, illerimizde kurulan üniversiteler katılıyor. Gecenin bu saatinde şu an Yozgatlı hemşerilerimiz de, ilimizin merkezinde, ilçelerinde, beldelerinde, köylerinde bu mutluluğu sizlerle paylaşıyorlar ve sizlere teşekkür ediyorlar. Evet, bayram yapıyoruz; çünkü, Sayın Başbakanımızın, Bakanlar Kurulu üyesi arkadaşlarımızın, milletvekilleri olarak her birimizin, iktidar muhalefet bütün milletvekili arkadaşlarımızın, muhalefette bulunan partilerimizin genel başkanlarının bütün yurt gezilerinde ısrarla vurguladıkları, altını çizdikleri şey, üniversitelerimizin açılmasıydı. Bundan dolayı, bize bu mutluluğu tattıran, başta Sayın Başbakanımız, Bakanlar Kurulu üyelerimiz, Millî Eğitim Bakanımız ve Millî Eğitim Bakanımızın değerli mesai arkadaşları, siz iktidar ve muhalefet milletvekillerimizin tamamına, Yozgat Milletvekili olarak ve Yozgatlı hemşerilerim adına teşekkür ediyorum; çünkü, Bozok Üniversitesini açıyoruz.

Böyle güzel bayram sevincini yaşadığımız bir anda, benden önce konuşan iki Yozgat milletvekili arkadaşımın gündeme getirmiş olduğu şeyin burada üzerinde durmak ve konuşmak istemezdik; ama, hem sizi hem kamuoyunu bilgilendirmek bakımından bir iki şey söylemek istiyorum.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Bozok ismi, Orta Asya'dan at sırtında Anadolu'ya koşup gelen büyük bir Türk boyunun adıdır ve Yozgat'ın adı, 1926 yılına kadar, Bozok'tur. Bu "Bozok" ismi, herhangi bir şeyin terennüm edilmesi veya arkasında bir şeylerin aranması gereken isim değildir. Arkadaşımız "Kütahya Milletvekili" dedi. Önergeyi veren milletvekili, "Yozgat" isminin verilmesini isteyen milletvekili arkadaşımız, Yozgat Milletvekilidir ve Süleyman Sırrı İçöz'dür. Gerekçesi yoktur; niçin Bozok ismi Yozgat haline getirilmiş; o günün oturumlarına, kayıtlarına bakarsanız, herhangi bir gerekçesi yok. Hoş, araştırmış da değiliz.

BAŞKAN - Sayın Çiçek, bir yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermesin. Sayın Emin Koç'un söylediği, Yozgat isminin alınması teklifini veren Yozgat Milletvekili, diğeri, Bozok olan, Kütahya Milletvekili, değil mi Sayın Koç?

EMİN KOÇ (Yozgat) - Değiştiren Kütahya Milletvekili, düzelten Yozgat Milletvekilidir.

BAŞKAN - Buyurun, siz devam edin efendim.

MEHMET ÇİÇEK (Devamla) - "Bozok" ismi, 1926'ya kadar, hem Bozok Sancağı olarak Yozgat'ın adıdır, 1926 kadar da, cumhuriyet kurulduğu andan itibaren  de, buranın adı Yozgat'tır.

KÂZIM TÜRKMEN (Ordu) - Cumhuriyet tartışmasına götürdün bunu.

MEHMET ÇİÇEK (Devamla) - Neyse, bunun, burada tartışılmasını, şahsen, hem zaman itibariyle hem mekân itibariyle gerekli görmüyorum; ama, bilgilendirmek istedim.

İsminin Erdoğan Akdağ konulmasını arkadaşlarımız teklif ettiler. "4 milletvekili arkadaşımız hangi maksatlarla bunu arzu ediyor? Bozok olmasını arzu ediyor" dediler. Yozgatlı kadirşinastır. Belediye başkanı olarak görev yapmış olan Sayın Mehmet Erdemir arkadaşımız da kadirşinaslığını göstermiştir. Erdoğan Akdağ isimli işadamı hemşerimiz Yozgat'a ne yaptıysa, onun ismi verilmiştir; mahallesinin ismini Mehmet Erdemir vermiştir; çeşme yapılmıştır, Erdoğan Akdağ Çeşmesidir; köprü yapılmıştır, Erdoğan Akdağ Köprüsüdür; kampustaki binaların hepsine de Erdoğan Akdağ ismi verilmiştir.

Şimdi, biz, bin yıllık, o bölgede yaşayan bir ilin isminin verilmesinin en uygun olacağı kanaatindeyiz; çünkü, sadece bir hemşerimiz değil, 700 küsur bin Yozgatlının müşterek kimliği olan ismin verilmesi, en uygun isimdir.

Ben, tekrar, bize bu bayramı, Kurban Bayramıyla beraber Yozgat'ta üniversitenin açılış bayramını yaşatan sizlere, hükümetimize ve Yozgat'ta bu işi günbegün takip eden sivil toplum kuruluşlarımız başta olmak üzere, bütün Yozgatlı hemşerilerimize, Sayın Valimize ve bugüne kadar bu işi takip eden valilerimize, bugüne kadar -1991 yılında Yozgat Üniversitesinin, Bozok Üniversitesinin teklifi getirilmiş ve hükümetin düşmesi sebebiyle geri kalmıştı- o günden bu yana bu işe emek veren siyasîlerimize ve bütün hemşerilerimize saygılar sunuyor, teşekkürlerimizi arz ediyor, çifte bayramı yaşadığımız için mutluluğumuzu sizlerle paylaşıyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çiçek.

Madde üzerinde, şahsı adına, Yozgat Milletvekili Sayın Bekir Bozdağ; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Bugün, Türkiyemizde, üniversite kurulması hususunda görüşülen 15 ilimizde ve özelinde Yozgatımızda bir bayram var, bir sevinç var. Ben, bu sevinç anına şahit olmanın ve bu sürece azıcık da olsa katkı verenlerden biri olmanın onurunu ve gururunu yaşıyorum.

Bu vesileyle, bu sürecin bugüne kadar işletilmesine katkıda bulunan bütün Yozgatlılara, köyünde, kentinde olan herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Yozgat'ta üniversite derdini, üniversite sevdasını uyandıran ve bu sevdanın yerleşmesinde katkısı bulunan bütün siyasilerimize, bizden önceki dönemlerde görev yapmış bulunan bütün milletvekillerimize, Yozgat'ta faaliyette bulunan yerel basınımıza, görsel medyamıza, sivil toplum örgütlerimize; şu anda görevde bulunan Sayın Valimiz Gökhan Sözer Beyefendiye ve daha önce görev yapan bütün valilerimize; şu anda görevde bulunan Sayın Yozgat Belediye Başkanımıza ve önceki bütün belediye başkanlarımıza; Yozgat'ın her derdinde yanımızda olan, daha önceki dönemlerde pek çok hizmetin altında imzası olan, bu dönemde de hükümetimizde Bakanımız olarak her daraldığımızda yanımızda olan ve bu işin içerisinde Yozgat'ın olmasında da herkesten daha fazla katkısı olan Adalet Bakanımız Sayın Cemil Çiçek Beyefendiye; özellikle bu işin buraya gelmesine ve bunun arkasında büyük bir iradeyi koyan Sayın Başbakanımıza teşekkür ediyor, üniversitemizin hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bozdağ.

Şahsı adına, Yozgat Milletvekili İlyas Arslan; buyurun. (Alkışlar)

İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım ve canımdan çok sevdiğim Yozgat İlinin Bozok Yaylasının güzel insanları; böyle bir günde, böyle bir gecede, böyle bir bayramı birlikte yaşamanın onurunu taşıyoruz.

Ben, 1992'de, 1996'da ve daha sonraki yıllarda Yozgat'ın eğitimde, öğretimde özgürlüğüne kavuşmasının geciktirilmesinden sonra, bugün bu özgürlüğü yakalamasından dolayı büyük mutluluk duyuyorum; çünkü, o günkü kriterlerde ilk 3'te yer alan Yozgat, bugünkü kriterlerde 13 üncü sıraya gelmiştir. Onun için, bizim ne kadar sevindiğimizin, sevincimizin ne kadar yüksek olduğunun bilinmesini arzu ediyorum. Biz söz verdik, gerçekleştirdik; bunun gururunu yaşıyoruz. "Yozgat halkı, üniversitesini istiyor" tabelası artık kalkabilir; çünkü, Yozgat'a Bozok Üniversitesi kurulmuştur, kurulacaktır.

Ben de arkadaşlarım gibi, başta Yüce Meclisin bütün üyelerine, Başbakanımıza, Millî Eğitim Bakanımıza; özellikle hemşerimiz, ağabeyimiz Adalet Bakanımıza ve katkısı olan herkese teşekkür ediyorum, herkesi canı gönülden kutluyorum. Bu arada, emek veren, madden ve manen destek olan işadamımız Erdoğan Akdağ'a da, yaptığı katkılardan dolayı teşekkür ediyorum. Onun ismini, yaptığı -arkadaşımın belirttiği- her yere koyduk, koymaya devam edeceğiz. Katkısı olan herkese tekrar teşekkür ediyor, gecenin hayırlı olmasını, yeni yıl armağanından dolayı, Meclisimize, tekrar teşekkür ediyorum, çifte bayramı Yozgat'ta kutlamaya davet ediyor, saygılar, sevgiler sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Arslan.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, biraz önce, Anavatan Grubu adına konuşan Sayın Mehmet Erdemir, Başkanlığımıza gönderdiği yazısıyla, "Bozok" ismini kendilerinin de arzu ettiğini, sadece, "Erdoğan Akdağ Üniversitesinin" önüne "Bozok" kelimesinin ilave edilmesi talebinde bulunduklarını, "Bozok" isminden herhangi bir şekilde çekinceleri olmadığını ve ondan memnuniyet duyduklarını ifade etmişlerdir; ben de heyetinize sunuyorum.

Şimdi, gruplar adına ve şahısları adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Madde üzerinde 6 adet önerge vardır; önergeleri, önce geliş sıralarına göre okutup, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 1 inci maddesiyle eklenen ek 67 nci maddenin başlığında ve maddede yer alan "Bozok Üniversitesi" ibarelerinin "Bozok Erdoğan Akdağ Üniversitesi" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 Mehmet Erdemir  Miraç Akdoğan  Safder Gaydalı

 Yozgat  Malatya  Bitlis

 Serpil Yıldız  Emin Şirin  Muzaffer Kurtulmuşoğlu

 İzmir  İstanbul  Ankara

 Muharrem Doğan  Muhsin Koçyiğit  Turan Tüysüz

 Mardin  Diyarbakır  Şanlıurfa

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1039 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesine bağlı ek 67 nci maddenin başlığında ve madde metninde yer alan "Bozok Üniversitesi" ibaresinin "Yozgat Erdoğan Akdağ Üniversitesi" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

   Emin Koç

   Yozgat

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yasanın ek 67 nci maddesine (d) fıkrasından sonra gelmek üzere "Eğitim Fakültesi" ibaresinin eklenmesini arz ederim.

 Mehmet Yaşar Öztürk İlyas Arslan Tevhit Karakaya

 Yozgat Yozgat Erzincan

 Agâh Kafkas Eyyüp Sanay

 Çorum Ankara

BAŞKAN - Dördüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesine bağlı ek madde 67'nin (c) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 Emin Koç Muharrem İnce Halil Tiryaki

 Yozgat Yalova Kırıkkale

 Yavuz Altınorak Osman Kaptan R. Kerim Özkan

 Kırklareli Antalya Burdur

" c) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Boğazlıyan Meslek Yüksekokulu, Çayıralan Meslek Yüksekokulu, Sarıkaya Meslek Yüksekokulu, Yerköy Meslek Yüksekokulu ile Erciyes Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu ile Cumhuriyet Üniversitesine bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Akdağmadeni Meslek Yüksekokulundan,"

BAŞKAN - Beşinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesine bağlı ek madde 67'nin (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 Emin Koç Osman Kaptan  Sinan Yerlikaya

 Yozgat Antalya Tunceli

 Muharrem İnce  R. Kerim Özkan

 Yalova  Burdur

"a) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Tıp Fakültesi ile Erciyes Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve Rektörlüğe bağlanan Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi ile Ziraat Fakültesinden,”

BAŞKAN - Altıncı önergeyi okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesine bağlı ek madde 67'nin (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 Emin Koç Muharrem İnce Yavuz Altınorak

 Yozgat Yalova Kırklareli

 Halil Tiryaki Osman Kaptan R. Kerim Özkan

 Kırıkkale Antalya Burdur

"a) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sorgun Eğitim Fakültesi ile Erciyes Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve Rektörlüğe bağlanan Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi ile Ziraat Fakültesinden."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yozgat İline bağlı Sorgun İlçesi, gelişmişlik düzeyi itibariyle bir fakülteyi barındıracak bir yapıdadır. Sorgun İlçemizde Eğitim Fakültesi açılması öngörülerek, bu ilçemizin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmesine katkı sağlanması amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesine bağlı ek madde 67'nin (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 Emin Koç (Yozgat) ve arkadaşları

"a) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Tıp Fakültesi ile Erciyes Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve Rektörlüğe bağlanan Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi ile Ziraat Fakültesinden,"

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yozgat, uzun yıllar sağlık konusunda ihmal edilen illerimizden biridir. Bu nedenle üniversitemize bağlı bir Tıp Fakültesi kurulması Yozgatlıların tamamı tarafından talep edilmektedir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesine bağlı ek madde 67'nin (c) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 Emin Koç (Yozgat) ve arkadaşları

"c) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Boğazlıyan Meslek Yüksekokulu, Çayıralan Meslek Yüksekokulu, Sarıkaya Meslek Yüksekokulu, Yerköy Meslek Yüksekokulu ile Erciyes Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu ile Cumhuriyet Üniversitesine bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Akdağmadeni Meslek Yüksekokulundan,"

BAŞKAN -  Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yozgat İline bağlı Boğazlıyan, Çayıralan, Sarıkaya ve Yerköy İlçelerimizin gelişmişlik düzeyi meslek yüksekokulu kurulabilmesine olanak tanımaktadır. Adı geçen ilçelerimizde meslek yüksekokulu kurulması öngörülerek, bu ilçelerimizin sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan daha ileri bir noktaya taşınması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yasanın ek 67 nci maddesine (d) fıkrasından sonra gelmek üzere "Eğitim Fakültesi" ibaresinin eklenmesini arz ederim.

 Mehmet Yaşar Öztürk (Yozgat) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Öztürk. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MEHMET YAŞAR ÖZTÜRK (Yozgat) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün, güzel bir hizmetle sizlerle beraber olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Yozgatlı hemşerilerimiz her zaman bir vesile bulup sorarlardı, üniversitemiz ne zaman kurulacak diye; biz de, inşallah bu dönemde üniversite kurulursa, bunların içinde Yozgat Üniversitesi de olacak diye söylerdik. Elhamdülillah, bugün, burada, sizlerle beraber, Yozgat'ta Bozok Üniversitesinin kuruluş kanununu çıkarmak üzereyiz. Bundan dolayı, bütün milletvekili arkadaşlarımızla, Yozgat milletvekili arkadaşlarımızla haklı gururu taşımaktayız.

Kırşehir, Kastamonu, Düzce, Burdur, Uşak, Rize, Tekirdağ, Erzincan, Aksaray, Giresun, Çorum, Adıyaman, Ordu, Amasya ve Yozgat, bugün, inşallah, bu kanunla üniversitelerine kavuşacaklar.

Bizlere bu mutluluğu yaşatan, başta Sayın Başbakanımıza, Bakanlar Kurulumuzun değerli üyelerine, 22 nci Dönem milletvekili arkadaşlarımıza, Sayın Valimize ve Belediye Başkanımıza ve şimdiye kadar emeği geçen bütün arkadaşlarımıza huzurlarınızda şükranlarımızı ifade ediyor, tekrar 15 ilimize üniversitelerimizin hayırlı olmasını diliyor, saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Öztürk.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, iki önerge var, iki önerge de aynı mahiyettedir; önergeleri okutup, beraberce işleme alacağım.

Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1039 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesine bağlı ek 67 nci maddenin başlığında ve madde metninde yer alan "Bozok Üniversitesi" ibaresinin "Yozgat Erdoğan Akdağ Üniversitesi" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

   Emin Koç

   Yozgat

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Yozgat İlinin isminin üniversite adında yer alması sağlanarak hem ileride ortaya çıkacak karışıklıkların giderilmesi hem de isim konusunda mevcut uygulamalarla paralellik sağlanması amaçlanmıştır.

Erdoğan Aktağ, Erciyes Üniversitesine bağlı iken Yozgat İli sınırlarında kalan okulların oluşumunda önemli katkılarda bulunan hayırsever bir yurttaşımızdır. Yozgatlıların kendi yörelerinde eğitim olanaklarına kavuşmasına sağladığı katkılardan dolayı Yozgat İlimizde kurulacak üniversiteye bu hayırsever yurttaşımızın adının verilmesi doğru olacaktır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Önergelerin şu bakımdan ikisini aynı anda işleme almadım: Birisinde "Yozgat Erdoğan Akdağ Üniversitesi" diyor, diğerinde "Bozok Erdoğan Akdağ Üniversitesi" diyor. Onun için ayrı ayrı oylayacağım.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 1 inci maddesiyle eklenen ek 67 nci maddenin başlığında ve maddede yer alan "Bozok Üniversitesi" ibarelerinin "Bozok Erdoğan Akdağ Üniversitesi" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 Mehmet Erdemir (Yozgat) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Yozgat, İç Anadolu Bölgesinin merkezinde önemli konumuyla gerek nüfus gerekse ekonomik açıdan potansiyel sahibi bir ildir. Yükseköğretim alanında ilimiz merkezinde Kayseri Erciyes Üniversitesine bağlı;

Mühendislik-Mimarlık,

İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi,

Fen Edebiyat Fakültesi olmak üzere 3 fakülte ile,

Yozgat Meslek Yüksekokulu,

Sağlık Yüksekokulu ve

Cumhuriyet Üniversitesine bağlı Akdağmadeni Meslek Yüksekokulu ile yine merkezde Polis Meslek Yüksekokulu eğitim-öğretimini sürdürmektedir.

1989 yılında Türk Basın Birliği tarafından Türkiye'nin en başarılı işadamı seçilen hayırsever işadamımız Erdoğan M. Akdağ, Yozgat İlindeki fakültelerin inşa edilmesi ve eğitimin gelişmesi noktasında en önemli katkıyı sağlamıştır. 1987 yılından sonra ilimizin gelişmesi ve eğitim alanında geri kalmışlığın yenilebilmesi için tamamını kendisi tarafından finanse ederek yaptırdığı işlerin bazıları aşağıda sıralanmıştır;

Erdoğan Akdağ İlköğretim Okulu (32 derslik-1 200 öğrenci)

Erdoğan Akdağ Anadolu Öğretmen Lisesi (1000 öğrenci)

Erdoğan Akdağ Polis Karakolu ve lojmanı

75 inci Yıl Serpil Akdağ Lisesi (18 derslik - 400 öğrenci)

Bahri Akdağ Camii ve Külliyesi

Serpil Akdağ Spor ve Park Alanı

Hatice Akdağ Camii

Erdoğan M. Akdağ Eğitim ve Kültür Vakfı

1994 yılında Yozgat Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi (11 000 metrekare)

1996 yılında Yozgat Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi Laboratuar Binası (2 000 metrekare)

1997 yılında Fen-Edebiyat Fakültesi (7 000 metrekare) ve 2003 yılında ise İktisadî İdarî Bilimler Fakültesi (10 000 metrekare)

Erdoğan M. Akdağ, bunların dışında da, şimdi sayılamayacak kadar okul, çarşı, çocuk bahçesi, içme suyu, kampus ihata duvarı, kampus alanı topografik çalışması, kampus yolları, kampus ağaçlandırılması gibi çok sayıda hizmette bulunmuştur.

Ayrıca Yozgat'a kazandırılacak bir üniversitenin fizikî altyapısına başlamadan önce de Yozgat Üniversitesi Vakfı kuruculuğunu üstlenmiş ve ilk başkanlığını yapmıştır. Müstakil bir üniversitenin Yozgat'a kazandırılması noktasında hiçbir fedakârlıktan kaçınmamış ve halen üniversite öğrencilerine burs vermek, mevcut okullara lisan ve bilgisayar laboratuvarları kazandırmak suretiyle, bu gayretlerine devam etmektedir. Bütün bunları kendi imkânlarıyla yaptığı gibi ayrıca öğretim elemanlarının bulunmasına yardımcı olmuş ve kendisi de beş senedir üniversitede ders vermektedir.

Türkiye'de üniversite altyapısı en iyi 10 il arasında yer alan Yozgat'ın bu hale gelmesinde en önemli ve hatta yegâne faktör kuşkusuz Sayın Erdoğan M. Akdağ'dır. Son 12 yılını Yozgat'ta bir üniversite kurulması için harcamıştır.

Yozgat için Bozok Erdoğan Akdağ üniversitesi adı, yakışan ve yaraşan bir ahdi-vefa olacaktır. Bolu için İzzet Baysal adı ne ise Yozgat için Erdoğan Akdağ adı odur. Böyle bir değişiklik hayırsever işadamlarının üniversite camiasına katkısını da artıracaktır.

Bu değişiklikle; Yozgat'ın üniversite altyapısının bu hale gelmesinde en önemli ve hatta yegâne faktör olan Sayın Erdoğan Akdağ Beyin adı tıpkı Bolu İzzet Baysal Üniversitesinde olduğu gibi Yozgat'taki üniversiteye verilerek üniversitenin adı, Bozok Erdoğan Akdağ üniversitesi olması amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. (Alkışlar)

Ek madde 68'i okutuyorum:

Adıyaman Üniversitesi

EK MADDE 68- Adıyaman'da Adıyaman Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;

a) Gaziantep Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Adıyaman Meslekî ve Teknik Eğitim Fakültesi, Eğitim Fakültesi ile İnönü Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Fen-Edebiyat Fakültesinden,

b) İnönü Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulundan,

c) Gaziantep Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Besni Meslek Yüksekokulu ve Gölbaşı Meslek Yüksekokulu ile İnönü Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu ile Harran Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Kâhta Meslek Yüksekokulundan,

d) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,

oluşur.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Kırklareli Milletvekili Sayın Mehmet Siyam Kesimoğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET S. KESİMOĞLU (Kırklareli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının ek 68 inci maddesi üzerinde  Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, bu madde, Adıyaman'da Adıyaman üniversitesi adıyla üniversite kurulmasını içeriyor. Bu bakımdan, Adıyaman İlimizin milletvekillerini, saygıdeğer milletvekillerini kutluyorum, Adıyaman halkına hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Ayrıca, başta sınır komşumuz Tekirdağ olmak üzere, üniversite kurulan bütün illerimizin milletvekillerini ve illerin halklarını kutluyorum; hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, illerinde üniversite kurulan milletvekili arkadaşlarımızı zevkle ve heyecanla izledim; doğrusu, itiraf etmem gerekirse, biraz da kıskançlıkla izledim; çünkü, keşke bir madde daha eklenmiş olsaydı da, bir geçici madde üzerinde Kırklareli'nde Kırklareli Üniversitesi adıyla kurulan bir üniversitesinin milletvekili olabilmiş olsaydım; çünkü, en az, bu illerimiz kadar da benim ilim üniversite sahibi olmayı hak ediyor. Sosyoekonomik gelişmişlik itibariyle, kültürel etkinlikleri itibariyle, coğrafî konumuyla, okullaşma oranıyla, okur yazma oranıyla ve burada sayamayacağım birçok özellikleriyle, en az bu 15 ilimiz kadar üniversite kurulmasını hak eden bir ilin milletvekiliyim.

Değerli arkadaşlarım, bu düşünce içerisinde de, 22 nci Dönemde milletvekili olur olmaz hemen bir kanun teklifi hazırladım, arkadaşlarımla birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sundum; ancak, bunun üzerinden kaç yaz, kaç kış geçti bilemiyorum, maalesef, kanun teklifim komisyonda bekliyor. Keşke o da bir madde olarak huzura gelmiş olsaydı; çünkü, gerçekten, Kırklareli halkı üniversitesini hak ediyor.

Bu akşam, belki, Yüce Meclisin düşüncesi değişebilir, bu güzel atmosfer içerisinde Kırklareli halkına da bir bayram armağanı gönderebilir düşüncesiyle, Kırklareli Milletvekili arkadaşım Yavuz Altınorak'la birlikte bir önerge hazırladık. Önergeyi Başkanlığımıza sunduk. Birazdan sizin dikkatlerinize de sunulacak. O önergeye, yani, Kırklareli'nde Kırklareli üniversitesi adıyla üniversite kurulması önergesine desteklerinizi, Kırklareli halkı adına diliyorum ve talep ediyorum değerli arkadaşlarım.

Kırklareli halkı bu konunun üzerinde gerçekten çok duruyor değerli arkadaşlarım. Yaşamsal boyutta önem arz eden bu konu üzerinde çok çeşitli paneller, açık oturumlar düzenlendi, hatta Kırklareli Hareketi Derneğimiz tarafından başlatılan bir imza kampanyasına, Kırklareli halkı 39 000 imza koydu. İlimizin plakası 39. Biraz da anlamı olsun diye, geçtiğimiz yıl içerisinde ve on gün içerisinde 39 000 tane imzayı topladık. Toplantının belli bir aşamasında, milletvekili arkadaşımla birlikte, bu imzaları da Sayın Bakanımıza sunduk. Bunların gereğini de ayrıca bekliyoruz değerli arkadaşlarım.

Kırklareli halkı, hükümetimizden, liman, havalimanı, spor kompleksi ya da olimpik yüzme havuzu talep etmiyor değerli arkadaşlarım; Kırklareli halkı, hükümetimizden sadece ve sadece üniversite istiyor, hak ettiği üniversitesini istiyor, hak ettiği Kırklareli üniversitesini talep ediyor. Neden talep ediyor; bunun temellerini, sizin zamanlarınızı da fazla almadan, çok kısa bir şekilde sizlerle paylaşmak istiyorum değerli arkadaşlarım; ama, bir gerçeğin altını da çizmek istiyorum. Sadece ekonomik bakımdan gelişmek için talep etmiyoruz biz üniversitemizi, bir bilim ve kültür merkezi haline dönüşmesini istiyoruz ilimizin.

Kırklareli 6 550 kilometrekarelik bir alana yayılmış ilimizdir. Sınırlarının bir ucu Karadeniz'e bir ucu Bulgaristan'a kadar uzanmaktadır. Günümüzden tam sekizbin yıl  yıl önce yerleşik bir yaşam söz konusudur. Marmara Bölgesinin Avrupa kesiminde yer alan bir ilimizdir. Okuma yazma oranı yüzde 93'tür. İlimizde yükseköğretim öncesi okullaşma oranı yüzde 97'dir. Eğitim sektörü gelişmişlik sıralamasında 7 ncidir. Her bölüm ve programda 3 kadrolu öğretim üyesi veya görevlisi bulunmaktadır. Ayrıca, ilimizde doğup, başka üniversitelerde görev yapmakta olan bilim adamlarımız, üniversitemizin kurulması durumunda bizim üniversitemizde görev alacaklarını taahhüt etmişlerdir. İlimizde bulunan 26 tane belediye bakanımızın -ki, içerisinde sizin partinize de mensup belediye başkanı arkadaşlarımız var- hepsi imza altına alarak bir taahhütte bulunmuşlar, her türlü fırsatı, her türlü imkânı üniversiteye sunacaklarını ve öğrencilerimizin taşımasının da bir bedel karşılığında olmaksızın gerçekleşebileceğini ifade etmişlerdir.

Değerli arkadaşlarım, -zamanımın daraldığını da biliyorum- ben, aslında, birçok bakımdan Kırklareli halkının, Kırklareli üniversitesini hak ettiğini düşünüyorum. Özetlemeye çalıştığım bu temel üzerine -Sayın Bakamınızın da ifade ettiği gibi- gereken çatıyı sizlerden talep ediyorum. Bu desteği de Kırklareli İlimizden, halkımızdan esirgemeyeceğinizin inancıyla Yüce Meclise bir kez daha saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Kesimoğlu, teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına Mardin Milletvekili Muharrem Doğan; buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 68 inci maddesi üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; sözlerime başlarken, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, Adıyaman Üniversitesinin kurulması beni ve tüm Anavatan camiasını mutlu etmiştir; çünkü, Adıyaman İli, GAP'ın gözbebeği, aynı zamanda inanç ve kültür turizminin odak noktasıdır Şanlıurfa ve Mardin illerinden sonra. Bu nedenle, burada bir iki fakültenin İnönü Üniversitesinden alınması, Gaziantep Üniversitesinden alınarak Adıyaman'da tek bir üniversite haline getirilmesi ve orada daha önemli bir konuma getirilmesi, elbette, bizi mutlu etmiştir.

Biraz önce yaptığım konuşma da, herhalde, yanlış anlaşılmış olabilir. Biz, Anavatan olarak yatırım ve proje partisiyiz. Türkiye'ye çağ atlatan partiyiz. Teknolojiyi ve bilimi Türkiye'ye getiren partiyiz. Biz bunlara karşı değiliz; ancak, Allah'ın size verdiği bir iktidar lütfunu iyi değerlendiremediğiniz için ben karşı geldim ve bu yaptığınız hizmetleri de az buluyorum.

Bu nedenle, benim istediğim 15 üniversite değil, en azından, bugün Türkiye'de en az 20 tane ilimiz altyapı bakımından üniversite olma hakkını kazandığı halde yapılmamış; fakat, Anavatan olarak isteklerimiz, yarının gelişmiş ve çağdaş bir Türkiye'si için, Millî Eğitim, YÖK ve üniversiteler kendi eğitim sistemlerini mutlaka masaya yatırarak sorgulamalı ve sorgulama bir bütün olarak ele alınmalıdır.

Neresinden tutarsanız tutun, bugünkü eğitim sistemimiz baştan sona her yönüyle plansız, programsız ne aradığını bilmeyen bir yapıdadır. Bunun doğal sonucu olarak sistemin çatısı olan mezunları da, aynı şekilde plan ve program yapamamakta, toplumda öncü rol alamamakta ve kendi başlarına üretime katkı sunamamaktadırlar. Her yıl yüzbinleri bulan mezunlarının büyük çoğunluğunun aldıkları ezberci eğitimin bir yansıması olarak, sağlıklı düşünme ve üretme yeteneklerini sergileyemedikleri görülmektedir.

Bugün bütün dünyada yükseköğrenimin eğitim ve öğretimdeki temel amacı salt bir öğretim kurumu değil, aynı zamanda hedefi, işlevi ve yükümlülüğü bir ülkenin nitelikli, yetişmiş insan gücünü sağlamak, insan gücünü yetiştiren bilim insanı veya öğretim üyesi yetiştirmek, evrensel ölçekte araştırma faaliyetleriyle bilgi üretmek, üretilen bilgiyi teknolojiye dönüştürmek ve topluma aktarabilmektir. Üniversite eğitimi veya yükseköğretimin amacı, kişiye bir mesleğin gerektirdiği bilgileri sağlamaktan önce ve onun ötesinde, bir bütün olarak kişiyi hayata hazırlamak ve geliştirmek için bulunduğu coğrafyadaki toplumu, dünyayı ve evreni tanıması, öğrenmesi olanağı sağlayan bir ortamdır.

Bütün dünyada yükseköğretimde temel hedef, daha kaliteli bir eğitim vererek yarının iyi beyinlerini yetiştirmektir. Kaliteli eğitim, bir yerde kurumun, doğrudan öğretim üyelerinin kalitesi, öğrenci kalitesine yansımaktadır. Doğal olarak, sorun çözmeye dayalı eğitim sistemi, beraberinde öğretim elemanı kalitesi ve potansiyelini gündeme getirecektir. Bu bakımdan, öğretim üyelerinin statüleri değişmek zorunda kalacak; araştırmacı, öğretici, hem araştırıcı hem de öğretici öğretim üyesi yanında, yalnızca yönetici öğretim üyesi kadrosunda öğretim üyesinin oluşturulması gerekir. Bu konu ileride tartışılır. Gelecekte ülkede yetişkin ve çok yönlü düşünen ve üreten bireyler yetiştirmek için mutlaka çok boyutlu olarak eğitilmeleri gerekir. Bunun için de üniversitelerimizde yan dal eğitimi sağlanmalıdır. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yapılması gereken şunlardır:

1- Eğitim ve öğretim bir bütünlük içerisinde her türlü kaygıdan ve art düşünceden uzak olarak masaya yatırılmalı ve her yönüyle sorgulanmalıdır.

2- YÖK Yasası çağdaş bir Yükseköğretim Yasasına dönüştürülecek şekilde geleceğin eğitim modeline göre yeniden ele alınmalıdır.

3- Ezberci eğitim sistemi yerine, düşünen, sorgulayan, araştıran ve üreten bir yapıda probleme dayalı aktif eğitim sistemine geçilmesi tartışılmalıdır.

4- Ülkenin ihtiyaç duyduğu iş alanlarına yönelik yükseköğretim programları yapılmalıdır.

5- Öğretim üyesi yetiştirme programı yeniden ciddî olarak ele alınmalı ve öğretim üyeliği bir iş kapısı değil, bir yaşam biçimi olacak standartlara kavuşturulmalıdır.

Değerli milletvekilleri, fırsat eşitliğinin sağlanması ve bölgesel adaletsizliğin olmaması için, ülkemizin tüm bölgelerinin yoklukta değil varlıkta, fakirlikte değil zenginlikte rekabet edebilmesi için, bazı illerimizde de, altyapının hazır hale gelmesi bakımından, birçok fakültenin ve yüksekokulun kurulması gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle, bu yasayla birlikte, Sayın Bakanımız, birkaç tane ilde, yani, hakikaten, birkaç tane fakültenin ve yüksekokulun da kurulmasını getirselerdi, bizi daha çok mutlu edeceklerdi diye düşünüyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bugün, bu kanun inşallah yasalaşacak ve yasalaştıktan sonra, ülkemizde, üniversitesi olan il sayısı 59'a çıkacaktır; ama, üzülerek söylüyorum, 22 ilimiz bunların dışında kalacaktır; ama, Allah'ın izniyle, umut ediyorum ve Allah'tan dua ediyorum, Anavatan Partisi iktidara geldiği ilk döneminde, başta Mardin, Bitlis, Iğdır, Siirt, Bartın, Batman, Şırnak, Muş, Ağrı, Sinop, Kilis, Bilecik, Karabük, Yalova, Ardahan, Nevşehir, Karaman, Bingöl, Tunceli, Artvin, Kırklareli ve Osmaniye İllerinde…

AHMET YENİ (Samsun) - Biz açacağız, biz…

MEHMET ÖZYOL (Adıyaman) - Çankırı da var…

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Hakikaten, illere ve…

AHMET YENİ (Samsun) - O zaman hiç açılamayacak demektir!..

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Hayır, hayır… Şunu demek istiyorum değerli arkadaşlar: Buralara fakülteler ve yüksekokullar açılacak ve hakikaten, altyapısı hazır hale gelen illeri de üniversiteye dönüştüreceğiz. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Buna, biz, Anavatan olarak kararlıyız; buradan da ben söz veriyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle, Adıyaman Üniversitesinin, bölgemize, milletimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum; sizleri ve bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Doğan.

AK Parti Grubu adına, Adıyaman Milletvekili Faruk Ünsal.

Sayın Ünsal, buyurun. (AK Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET FARUK ÜNSAL (Adıyaman) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; sözlerime başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Adıyaman ellibir yıl önce il oldu; ama, Adıyaman siyasetinin son onbeş yılının en önemli gündem maddesi, Adıyamanımıza bir üniversitenin kazandırılmasıydı. Gerçekten, gecenin bu saati, hem Adıyaman için hem de bizim dışımızda üniversitesine kavuşan 14 il için çok önemli ve tarihî bir an. Bu vesileyle, Adıyaman'a üniversiteyi kazandıran, başta Sayın Başbakanımız ve Bakanlar Kurulu üyelerimiz olmak üzere, bütün emeği geçenlere, milletvekillerimize, valimize, valilerimize, belediye başkanımıza, siyasî partilerin il teşkilatlarına ve şu anda, Adıyaman'da, meslekî teknik eğitim fakültesinin binasını yaptırmakta olan Sayın Mustafa Koç Beye teşekkürlerimizi, takdirlerimizi ve minnettarlığımızı bildirmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, 15 ile üniversitenin kurulmasına ilişkin tartışmaların kamuoyu gündemini meşgul ettiği dönemlerde, basında çıkan bazı haberler, hem bizim yüreğimizi ağzımıza getirmişti hem de Türkiye'nin ağzının tadını kaçırmıştı. O da, hükümetimize istişarî mahiyette görüş belirten YÖK'ün, sadece 4 ilin üniversiteyi hak ettiğini diğer illere üniversite kurulmaması gerektiğine ilişkin görüşüydü.

Değerli arkadaşlarım, biz, o gün de bunu ifade etmiştik, bugün de, bu vesileyle, tekrar söylemekte yarar görüyoruz. Üniversite kurmak bir siyasî iştir, bir siyasî karardır ve değerli arkadaşlarım, Meclisin işidir. Dolayısıyla, burada siyasî iradenin en yüksek düzeyde temsil edilmiş olduğu bu çatıda ve yasama organının içinden çıkan yürütme organının çok önemli, çok dirayetli ve ısrarlı siyasî tavrıyla bu karar buradan çıkmıştır; bizim ve bizimle birlikte diğer 14 ilimizin üniversitesi çok şükür kurulmuştur. Hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Bu vesileyle, yeni yılınızı tebrik ediyorum. Bütün Türkiye ve insanlık âlemine hayırlı olmasını diliyorum yeni yılımızın ve kurban bayramımızın da, sizlere ve İslam âlemine mübarek olmasını diliyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Ünsal, teşekkür ediyorum.

Şahsı adına, Adıyaman Milletvekili Sayın Mehmet Özyol. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Özyol, buyurun.

MEHMET ÖZYOL (Adıyaman) - Sayın Başkanım, çok kıymetli milletvekili arkadaşlarım; bugün, Türkiye'de 15 ilimiz bayram ediyor; ama, bu 15 ilin bayramına bütün Türkiye katılıyor ve inanıyorum ki, şu saate kadar bu anı heyecanla bekleyen insanlarımız, özellikle, ben Adıyaman adına konuştuğum için Adıyaman halkımız ve oradaki insanlar, uzun zaman bizim bu çalışmalar sonrasında üniversitenin kuruluşunun ne zaman olacağı sorusunu her defasında, hem gittiklerimizde hem de onlar geldiklerinde, yani, her şeyini hemen hemen birçok imkânlarla komşularına hediye etmiş olan Adıyaman'ın, artık, hediye etmeyi bu defa da kendisine yapması noktasındaki ısrarını, Sayın Başbakanımıza, Millî Eğitim Bakanımıza, Bakanlar Kurulunun değerli üyelerine fırsatlar ölçüsünde mesajlar ilettik ve netice aldık.

Halkımız bundan çok mutlu.İnanıyorum ki, bu bir başlangıçtır. GAP'a her türlü arazisini vermiş, fakat GAP'tan nasibini almamış bir Adıyaman, şimdi, ilk hamlesini yaptı, AK Parti İktidarının bereketli hareketlerinden faaliyetlerinden bir ürün meydana geldi; Adıyaman'da eğitim, artık, yüksek seviyede olacak.

Bir geçmişteki dostumun şu sözünü söylemek istiyorum. Lütfen bu, çok anlamlıdır. 1 Aralık 1954 tarihinde Adıyaman vilayet oldu. Burada lise yoktu; başka komşu illere veya İstanbul'a giderlerdi. Ne zaman ki, lise açıldı, babası oğluna diyor ki: "Evladım gel, Adıyaman'da lise açıldı."  O günün mahrum şartlarında başka yerlerde okumanın ıstırabını çeken o günkü gençler, liseyi memleketinde okumanın mutluluğunu yaşamıştı. Şimdi ise, yine Adıyaman'ın mahrumiyet şartlarında yaşayan insanları, gençleri, diğer şehirlerde mahrumiyetlerle okumanın ıstırabını, inşallah, bundan itibaren yaşamayacaklar. İşte bu sebeple, bu örnek de gösteriyor ki, Adıyaman'a üniversite kararının verilmiş olması büyük bir mutluluk sebebidir. Buna vesile olan, bunu, özellikle, bizim kadar mesele eden çok kıymetli, değerli Başbakanımız, Millî Eğitim Bakanımız, Kabine üyelerimiz, bu konuda emek veren Adıyaman'daki valilerimiz, geçmişten günümüze kadar gelen milletvekillerimizin, belediye başkanlarımızın, her kademedeki bürokratların ve halen de üniversitede, üniversite olması için fakültelerde görev yapan öğretim üyelerinin canhıraş gayretlerinin sonucu bu mutlu sonu yaşıyoruz.

Adıyamanlı, size, bu üniversite hayırlı olsun. Buradan şunu ifade ediyorum: Bu bir başlangıçtır; bundan sonraki her türlü güzel hareketin altında AK Parti imzasını göreceksiniz. Mutlu olsun, geceniz mübarek olsun, gelecek bayramınız mübarek olsun.

Saygılarımla. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Özyol, teşekkür ediyorum.

Şahsı adına ikinci konuşmacı, Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Kutlu, buyurun.

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) - Sayın Başkanım, çok kıymetli milletvekilleri, bu saate kadar heyecanla bizi bekleyen Adıyaman'ın güzel insanları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hayatımda ilk defa konuşmaya çıkarken, heyecanlanıyorum. Çünkü, bu heyecanı, biz, yıllardır taşıdık, ilk defa bir sona doğru yaklaştık. Hatta, heyecanımdan, Mardin Milletvekilimiz Muharrem Beyin ve Kırklareli Milletvekilimiz Mehmet Beyin konuşmalarını dinlerken "ya biraz acele edin Adıyaman geç kalmasın" diye gayret sarf ettim.

Bizim buralara kadar gelmemize sebep olan, Adıyaman Üniversitesinin açılması için büyük çalışmalar yapan, başta, Adıyaman Valimiz Halil Işıklı, önceki valilerimize, bütün imkânlarını seferber eden, üniversite çevresindeki yerleri tahsis eden Belediye Başkanımıza, sivil toplum örgütlerimize ve bizi ikide bir manşete çıkarıp "Adıyaman Üniversitesi yattı, Adıyaman Üniversitesi çıkmıyor, Adıyaman Üniversitesi hayal" diye başlık atıp bizi müteyakkız tutan yerel basınımıza buradan teşekkür ediyorum. Yine, üniversitemizin açılmasında temeli oluşturan, Adıyaman Eğitim Fakültesini inşa eden SANKO Holdingin Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Konukoğlu'na, meslekî ve teknik eğitim fakültemizin binasını üstlenen Koç Vakfı Başkanı Sayın Mustafa Koç'a; ayrıca, üniversitemizin temelini oluşturan, Fen-Edebiyat Fakültemizi esnafın kıt kanaat imkânlarıyla yapan Esnaf Kefalet Kooperatifi Başkanı Sayın Abuzer Aslantürk'ün şahsında bütün esnaflarımıza -ki bir bina yapmayı daha taahhüt ettiler- yine, Besni'de öğrenci yurdunu yaptırıp, ileride açılacak fakülteyi de yapmayı taahhüt eden Merinos Holdingin sahibi Sayın Mehmet Erdemoğlu'na teşekkür ediyorum.

Adıyaman Üniversitesi tepeden pat diye düşmüş, bizim geçmiş hakkımız olan bir üniversite değil arkadaşlar. Bu üniversitenin kurulmasında, önce meslekî teknik eğitim fakültesini Adıyaman'da açtıran Sayın Millî Eğitim Bakanımıza buradan teşekkür ediyorum; çünkü, bu üçüncü fakültemiz oldu; tabiî, hükümet kararıyla çıktı, Bakanlar Kurulu kararıyla çıktı, kanunla çıktı; yine, üniversitemizin açılmasında da emeklerini, gayretlerini çok iyi bildiğimiz, yine, başta, Millî Eğitim Bakanımız Sayın Hüseyin Çelik'e, bu konuda Adıyaman'ın durumunu görüp gerekli talimatı veren Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a çok çok teşekkür ediyorum. Tabiî, bu arada, aslanlar gibi mücadele eden -bazıları oturmuş "bu zaten hakkımızdı, hükümet yapıyor" diyorlar; ama, durum öyle değil- ağırlığı nispetinde ağırlığını koyan çok kıymetli -ben de dahil- 5 milletvekilimize teşekkür ediyoruz.

Arkadaşlar, 22 nci Dönem milletvekilleri, bir tarih yazıyorlar; Adıyaman tarihinde çok güzel bir sayfa açıyorlar, Türkiye'yi aydınlatıyorlar. Ama, bu kanuna oy veremediği için üzülen bir büyüğümüz var; Başkanımız Sayın Nevzat Pakdil; o da, Başkan olarak idare etmenin gururunu yaşıyor; ama, oy vermese de, biz, onu, oy vermiş kabul ediyoruz; çünkü, oy veremiyor.

Ben, Adıyaman Üniversitesinin 1 dakika erken kurulması için sözlerimi burada bağlıyorum; hepinize saygılar sunuyorum.

Efendim, oy verenlere, 22 nci Dönem olarak teşekkür ettim. Özür dilerim, biraz gecikiyor; ama, burada çok büyük emekleri geçen İl Başkanım Sayın Ahmet Aydın'ı da zikretmek istiyorum; ona da teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kutlu.

Sayın Kutlu, biz de, oyları buradan sağlıklı sayarak, sizlere yardımcı oluyoruz.

Sayın Abuşoğlu, buyurun.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, iki cümlelik bir açıklamam var.

Efendim, bir sitemim olacak. Sitemim, bu ana kadar illeriyle ilgili üniversite kurulması hakkında konuşan, söz isteyen milletvekillerine, Sayın Bakanımız da dahil. Bu sitemim, biraz, öğretim üyesi kökenli olmamdan kaynaklanıyor. Sebebi şu: Bu kurulmasına karar verilen üniversitelerin, belli bir alt yapısı, belli bir temeli var. Bugüne kadar, değişik fakültelerde, yüksekokullarda görev yapan ve bu müesseseleri, bugün, artık, bir üniversite oluşturacak seviyeye getiren öğretim üyelerinin, şimdiye kadar hiçbir milletvekili, teşekkür babından da olsa, isimlerinden bahsetmedi. İl başkanlarına varılana kadar, basın mensuplarına varılana kadar, sivil toplum örgütlerine varılana kadar, herkesten bahsedildi, herkese teşekkür edildi; ama, esas, bence teşekkür edilmesi gereken, gelişmiş bölgelerdeki üniversitelerini bırakıp, akademik mahrumiyetin ne demek olduğunu akademisyen milletvekilleri bilir; buna rağmen, bu mahrumiyet bölgelerinde, yıllarca, gelip dekanlık, idarecilik, öğretim üyeliği yapan öğretim üyelerinin, bence, en fazla takdiri, en fazla teşekkürü hak ettiğini ifade etmek istiyorum. Sayın Millî Eğitim Bakanı da, muhtemelen kapanış konuşmasında bu konuya değinecektir. Onlar adına, bu ricamı kırmaz herhalde.

Hepinize teşekkür ederim; saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Abuşoğlu.

Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutuyorum:

   29.12.2005

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının ek 68 inci maddenin ilk paragrafının:

"Adıyaman'da Adıyaman GAP Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulmuştur" şeklinde değiştirilmesini arz ederim.

 Mahmut Göksu Şevket Gürsoy Mehmet Alp

 Adıyaman Adıyaman Burdur

 Şemsettin Murat Mehmet Elkatmış Osman Seyfi

 Elazığ Nevşehir Nevşehir

  Nurettin Canikli

  Giresun

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Göksu?..

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Gerekçeyi açıklayalım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Adıyaman, GAP kapsamında olan bir ilimizdir. GAP Projesi, bölgenin sosyal ve ekonomik olarak kalkınmasına önemli katkı sağlayan bir projedir. Bu projeyi, bir bilim yuvasıyla taçlandırmak için, ben, bu önergeyi verdim. Tabiî, ismi, GAP Üniversitesi olur veya olmaz, önemli olan Adıyaman'da böyle bir üniversitenin kurulmasıdır.

Değerli arkadaşlar, ilimizde 3 fakülte, 5 tane yüksekokul vardı. Bunlar 3 ayrı üniversiteye bağlı; Gaziantep Üniversitesi, İnönü Üniversitesi ve Harran Üniversitesiydi.

Tabiî, geçmişte, bu üniversitede görev yapan rektörlerin, öğretim üyelerinin çok büyük katkısı olmuştur. Buradan, özellikle, Gaziantep Üniversitesi eski ve yeni Rektörüne teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.

Artık, kurulacak olan Adıyaman Üniversitesiyle, yeni bir bütçe, yeni bir kadro ve değişik imkânlarla üniversitemiz yoluna devam edecektir. Adıyaman'daki 3 fakültemizin binalarından 2'si Adıyamanlı olmayan şahıs tarafından yaptırılmıştır; birisi Sayın Abdülkadir Konukoğlu, diğeri Sayın Koç tarafından yaptırılmıştır; onlara da buradan şükranlarımı sunuyorum. Diğer bir fakültemizin binası esnaf kefalet kooperatifi tarafından yaptırılmıştır; bütün esnafımıza ve onun değerli Başkanı Abuzer Aslantürk'e yine buradan şükranlarımı sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, 15 ilde kurulan bu üniversiteler, tabiî ki, bu illerde büyük bir coşkuyla karşılanmaktadır. Ben inanıyorum ki, bu illerin rüyaları bu gece gerçekleşiyor. Bu illerden bir tanesi de Adıyaman; çünkü, Adıyaman'a her gittiğimizde bize sordukları soruların içerisinde en önemlisi "üniversiteyi ne zaman kuracağız" sorusu olmuştur. Çok şükür, bu dönemde, Adıyaman çok büyük yatırımlara kavuşmuş, çok büyük hizmetler gitmiştir. İşte, bugün kurulan Adıyaman Üniversitesiyle bu hizmetler taçlandırılmıştır. Adıyaman'a doğalgaz geliyor, Adıyaman'a toplukonut gitmiş, Adıyaman havaalanı uçak seferlerine açılmış, duble yollar başlamış; değerli arkadaşlar, Adıyaman çağ atlıyor. Aydınlık Adıyaman'ın habercisi de, yine bu kurulan üniversite olacaktır; çünkü, Adıyaman buna layıktır. Türkiye'de üretilen petrolün yüzde 40'ı Adıyaman'da çıkmaktadır. UNESCO tarafından dünya kültür mirasına alınan Nemrut Dağı Adıyaman'dadır. GAP'a en önemli fedakârlığı yapan Adıyaman İlimiz olmuştur; çünkü, GAP'ın en önemli projesi olan Atatürk Barajına topraklarının yüzde 65'ini veren Adıyaman İlidir.

Değerli arkadaşlar, genelde 14 ilimize olmak üzere, özelde Adıyaman'a bu mutluluğu tattıran, başta Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan Beye, hükümetin bütün üyelerine; ama, özellikle de Millî Eğitim Bakanımıza, bütün Adıyaman halkı adına, gerçekten şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca, Adıyaman'da üniversite kurulması konusunda özveriyle çalışan il bürokratlarımıza, şu anda görev yapan sayın valimize, belediye başkanımıza, eski valilerimize, belediye başkanlarımıza, ben, şükranlarımı sunuyorum.

Ayrıca, Adıyaman Üniversitesinin fizikî altyapısının oluşmasında katkı sağlayan bütün işadamlarımıza, geçmiş dönemde, Adıyaman'da böyle bir üniversitenin kurulmasına destek veren, kanun teklifi veren eski milletvekillerimize, sivil toplum örgütlerine, meslek kuruluşlarına ve daha önemlisi "Adıyaman'a üniversite, Besni'ye fakülte" meşalesini yakan, Besni halkına, Kahta'ya, Gölbaşı'na, Çelikhan'a, bütün Adıyaman halkına şükranlarımı sunuyorum.

Ayrıca, bu üniversitenin kurulmasına katkı sağlayan Millî Eğitim Komisyonu üyelerimize ve hepsinden önemlisi, gecenin bu saatinde Adıyaman Üniversitesinin kurulmasına katkı sağlayan siz değerli milletvekillerine de şükranlarımı sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum, hayırlı olsun diyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Ek madde 69'u okutuyorum:

Ordu Üniversitesi

EK MADDE 69.- Ordu'da Ordu Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;

a) Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Ziraat Fakültesi ile Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Fen-Edebiyat Fakültesi, Ünye İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi ve Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi ile yeni kurulan Tıp Fakültesinden,

b) Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulundan,

c) Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu ile Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Mesudiye Meslek Yüksekokulu, Ünye Meslek Yüksekokulu ile Fatsa Meslek Yüksekokulundan,

d) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü, Fen Bilimleri Enstitüsü ile Sağlık Bilimleri Enstitüsünden,

oluşur.

BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ordu Milletvekili Kâzım Türkmen; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA KÂZIM TÜRKMEN (Ordu) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün burada, üniversitelerimizin kurulmasıyla ilgili, tüm arkadaşlarımın yüreğinin sevdalı olduğunu gördüm. Elbette ki, üniversitenin kurulmuş olmasından mutluluk duymamak mümkün değil. Herkesin sevdası kendine aittir; ama, bir Ordu sevdası vardır ki, gelecek kuşaklar, bunun üzerinde kitaplar yazacaktır; çünkü, Ordu'da, bir tek yüksekokul, bir tek fakülte, herhangi bir üniversiteye bağlı değilken, Ordu, ileride, öğretim görevlilerinin Ordu'ya gelebilmesi için, o gün, benim de belediye başkanlığında bulunduğum dönemde, kıt olanaklarla, kendi lojmanlarını yapmış bir ildir. O ilin, o günkü tüm siyasî partilerin temsilcileri, belediye meclisinin temsilcileri, görsel ve yazılı basının temsilcileri, bir Ordu sevdasını, hep beraber yüreklerimizde yaşattık. Sokaktaki seyyar satıcıdan, kentin her köşesine kadar, ilçelerimiz, beldelerimiz, her hemşerimiz bu sevdaya gönül koymuştur.

Değerli milletvekilleri, bu sevdada, hiçbir kimsenin tek başına değil, bütün Ordu'nun, 7'den 70'e, gönül katkısı vardır. 1985'ten bu yana, bu Parlamentoda görev yapan tüm siyasî partiler ve onun temsilcileri, her bulduğu konumda bu konuyu dile getirmişlerdir. Biz, bugün Parlamentoyu teşkil eden Ordu Milletvekilleri olarak, her gittiğimiz yerde, Ordu üniversitesi konusunda bir bütünlük, bir birlik sağlayarak, Ordu'da bu üniversitenin kurulacağına dair ciddî mesajlar verdik. Şimdi, geçmişten bugüne değin bu güzel günleri yaşayıp, bu sevdayı yaşayıp; ama, bu güzel günleri göremeyen, Ordu için çok büyük katkıda bulunan, şu anda aramızda bulunmayan Allah'tan rahmet dilediğim sevgili hemşerilerimin de bu güzel günleri görmesini isterdim; ancak, değerli arkadaşlarım, üniversite kurmak işi kolay değildir. Bugün, yüreğimizdeki bir bayramın, gerçek manada yerini bulabilmesi için daha alacağımız çok mesafe vardır. Unutmayın ki, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinin Tıp Fakültesi dört yıl önce kurulmuş; ancak, hâlâ öğretim görevlisini İstanbul Cerrahpaşa'dan temin etmektedir. Ama, bütün bunlar için bu bir başlangıçtır. O bakımdan, ben, böyle güzel bir başlangıcın ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Bütün kurulan üniversitelerin önce ülkemize, sonra illerimize hayırlı olmasını diliyorum.

Bazı milletvekili arkadaşlarımız, haklı bir biçimde bu güzelliği kendi illerinde de yaşamak isterler; onların da gelecekte bu güzel günlere kavuşması dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum, hayırlı ve uğurlu olsun diyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Türkmen, teşekkür ediyorum.

AK Parti Grubu adına Ordu Milletvekili Enver Yılmaz; buyurun. (Alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ENVER YILMAZ (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 30 Aralık 2005 tarihinde, gecenin saat 02.15'inde dinamik ve uyanık Ordulu hemşerilerimi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Şu an Genel Kurulumuzda 15 üniversitemizin kuruluşuna imza atma şerefine nail olan çok kıymetli iktidar ve muhalefet milletvekillerine de saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Değerli hemşerilerim, değerli arkadaşlar; Ordu Üniversitesi bizler için çok çok önemli. Niye önemli? Gelişmişlik düzeyi açısından bakıldığında, Türkiye'de, Ordu İlimiz 20 nci sırada. Bugüne kadar ilk 20 ilde üniversite var ve bizden sonraki 20 ilde de üniversite vardı; fakat, bugüne kadar, Ordu Üniversitemizle ilgili, çeşitli yüksekokul ve fakültelerin kuruluşu gerçekleştirildi; ama, maalesef, üniversite kurma kararımız gerçekleştirilemedi.

Ben, bu kararın alınmasında, öncelikle ve özellikle Sayın Başbakanımıza, Sayın Millî Eğitim Bakanımıza, değerli hemşerimiz Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımıza, Partimizin Genel Sekreterine, çok kıymetli Grup Başkanvekilimize, tüm milletvekillerimize, geçmiş dönemde emeği geçen tüm siyasetçilerimize, huzurlarınızda teşekkürü bir borç biliyorum, Ordu Üniversitemizin hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyor; hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.

Şahsı adına, Ordu Milletvekili Hamit Taşcı. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Taşcı.

HAMİT TAŞCI (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türk millî eğitim tarihi bugünü özel olarak yazacak ve özel olarak değerlendirecek. Bugün, Türk eğitim sistemi ve Türk bilim tarihi 15 yeni üniversiteye kavuştu ve bu üniversitelerin arkasından yeni üniversiteler gelecek, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bütün illerinde üniversite kurulmuş olacak. Bu nedenle, bugün, Türk eğitim tarihinde müstesna bir yer işgal edecek, müstesna bir yer teşkil edecek, bunu, bizden sonraki kuşaklar böyle değerlendirecek inşallah.

Ordu Üniversitesinin bugüne kadar gelişinde, bizden önceki siyasî partiler, sivil toplum örgütleri, sivil halk ve resmî kurum ve kuruluşların büyük emeği oldu, gayreti oldu; ama, bugün, Ordu Üniversitesinin kuruluşunu noktalamak bizlere nasip oldu, 22 nci Dönem milletvekillerine nasip oldu.

Ben, bugüne kadar emeği geçen tüm Ordulu hemşerilerimize teşekkür ediyorum, siyasî partilerimize teşekkür ediyorum, sivil toplum örgütlerine, resmî kurum ve kuruluşlara, Ordu'da Ordu Üniversitesi sevdası olan herkese teşekkür ediyorum. Sayın Başbakanımıza, Bakanlar Kurulu üyelerimize, özellikle Millî Eğitim Bakanımıza ve 22 nci Dönem milletvekili arkadaşlara da teşekkür ediyorum.

Gönül ister ki, yükseköğretime gidemeyen, gitmek isteyip de gidemeyen tek öğrenci bulunmasın. Bizim kültürümüzde şöyle bir söylem var: "Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu da bir milleti kurtarır/yüceltir." (AK Parti sıralarından alkışlar)

Yükseköğretim imkânına sahip olmayan, imkânsızlık nedeniyle okuyamayan bir evladımız, bu ülkenin kurtuluşunda, geleceğinde büyük rol oynayabilir. Bu nedenle, her ilimize bir üniversite kurulmalı, eğitimdeki nitelik her boyutuyla yakalanabilmelidir.

Ben, çok kısa bir rüya görmek istiyorum; yıl 2023, cumhuriyetin kuruluşunun 100 üncü yılı, 100 000 000'luk  bir Türkiye, 250 üniversitesi olan bir Türkiye, çağ nüfusunun yüzde 80'i yükseköğretime gidebilen bir Türkiye, kendi uzay teknolojisini, kendi data teknolojisini üretebilen bir Türkiye… (AK Parti sıralarından alkışlar) Ve 300 000 000'luk Türk dünyasının öğrencilerini bünyesinde barındırabilen bir Türkiye, Ortadoğu'ya, Kafkaslara, Balkanlara eğitim hizmeti verebilen bir Türkiye özlüyorum, böyle bir rüya görmek istiyorum ve bu rüyayla, geleceğin büyük Türkiyesini kuracağımıza inanıyorum. İşte, bugün, o açıdan önemli. Türkiye, eğitim alanında da büyük bir sıçramayı, şok bir sıçramayı bugün başlatıyor ve önümüzdeki yıl, bir 10 ile üniversite, ondan sonra, üniversitesi olmayan il kalmayacak inşallah. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Bir şeyi de, buradan, tüm öğretim üyesi arkadaşlara seslenmek istiyorum: Başarı, bilimde, küresel anlamda öne geçmek, ileri teknolojiyi üretebilmek, yalnız fizikî imkânla değil, yalnız sayısal imkânla da değil; o bir gönül işi, o bir sevgi işi, aşk işi, kendini aşabilme işi, ülkeyi, zamanı aşabilme işi diye düşünüyorum.

Bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyor, tekrar, Ordu Üniversitesinin ve 15 üniversitemizin ülkemize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Taşcı.

Şahsı adına, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa…

Sayın Fatsa, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye Büyük Millet Meclisi, 22 nci Dönemin dördüncü yasama yılında, en önemli oturumlarından birine tanıklık yapıyor, şahitlik yapıyor.

Bugün, gündüz erken saatlerden itibaren, gecenin bu geç saatine kadar, 15 ilimizde yeni üniversitelerin kurulmasıyla alakalı, iktidar ve muhalefet partilerine mensup milletvekili arkadaşlarımızın yoğun gayret ve destekleriyle bir büyük yasayı hayata geçiriyoruz. Bu yasayla beraber 15 ilimizde yeni üniversite kurulacak. Tabiî, bizim için ayrıca bir mutluluk gerekçesi ve kaynağı olan bu 15 ilin içerisinde benim de seçim bölgem olan Ordu İlinin de bulunmuş olmasıdır.

Arkadaşlarımız düşüncelerini ifade ettiler. Bazen de, gerçekten, bu büyük olayı ifade etmeyen, bu büyük olayın güzelliğini gölgelemeye yönelik ifadelere de şahit olduk.

Değerli arkadaşlar, kurulan bu 15 üniversiteyle beraber sadece bu illerde bir üniversite rektörlük tabelası asılmıyor. Aslında, birçok ilimizde yeni fakülteler, yüksekokullar ve enstitüler de beraberinde kuruluyor. Şahsen, benim ilimde, Ordu'da, bu yasayla beraber AK Parti İktidarı döneminde bir Deniz Bilimleri Fakültesi, bir Tıp Fakültesi, bir Sosyal Bilimler Enstitüsü, bir Eğitim Bilimleri Enstitüsü ve bir de Sağlık Bilimleri Enstitüsü birlikte kuruluyor. Dolayısıyla, iş, sadece, bir tabeladan ibaret değildir. Kaldı ki, bu enstitülerin her birisi lisansüstü eğitim verecek enstitülerdir; fakültelerden bile daha önemli bir fonksiyon ve hizmet icra edecektir. Dolayısıyla, yine, bu 15 üniversite kapsamında 30 081 yeni idarî ve teknik kadro ihdas ediliyor. Bunlar, küçümsenecek rakamlar ve hizmetler değildir. Ayrıca, bu çerçevede olmak üzere, 1 000 öğrencimize yurt dışında da… Bu kurulacak üniversitelerde, öğretim görevlisi ve hoca olarak yetişmeleri için lisans, yüksek lisans ve master öğrencisi gönderilecektir. Bunların her birisini ayrı ayrı değerlendirdiğimizde, bir büyük olay, bir büyük hizmet gerçekleşmiş oluyor.

Ben, Ordu İlimizde yirmi senelik sevda olan ve bugün bu sevdanın vuslata dönüştüğü bir büyük olayı, ilimin bütün insanlarıyla beraber, büyük bir heyecanla, mutlulukla karşılıyorum. Elbette ki, geçen yirmi sene içerisinde, Ordumuzda üniversitenin altyapısının oluşmasında çok değerli katkıları olan siyaset adamlarımız oldu, sivil toplum örgütlerimiz oldu ve hepsinden öteye, Ordulu hemşerilerimizin büyük desteği ve teşvikleri oldu. (AK Parti sıralarından alkışlar) Elbette ki, onların emeklerini de, hizmetlerini de burada zikretmiş olmak bir kadirşinaslıktır.

Yine, bugün, bu üniversitenin hayata geçmesinde çok büyük emeği olan Partimizin Genel Sekreteri Sayın İdris Naim Şahin Beye, Sayın Bakanımız Mehmet Hilmi Güler Beye, İktidar Partisine mensup milletvekili arkadaşlarıma ve muhalefet partisine mensup milletvekili arkadaşlarıma da, hassaten, Ordulu hemşerilerim adına, şahsım adına, teşekkürlerimi arz ediyorum; ama, en büyük tebrik ve teşekkürümüz, elbette ki, bu büyük iradeyi ortaya koyan Sayın Başbakanımıza, Millî Eğitim Bakanımıza ve Bakanlar Kurulumuzun çok değerli üyelerinedir.

Ben, bu üniversitenin, Türkiyemizin eğitim, kültür hayatına, bilim hayatına hayırlı olmasını, 15 ilimize hayırlar getirmesini, ilimize hayırlı olmasını temenni ediyorum ve bir samimî temennimle huzurlarınızdan ayrılmak istiyorum.

Temennim odur ki, inşallah, kurulacak bu 15 yeni üniversitemizde ülkemize, milletimize faydalı, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetişir.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi saygıyla selamlıyorum, bütün arkadaşlarıma tek tek teşekkür ediyorum; sağ olun, var olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Fatsa.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 3 adet önerge vardır; önergeleri önce geliş sıralarına göre okutup, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının ek 69 uncu maddesiyle kurulan Ordu Üniversitesinin isminin "Ordu Boztepe Üniversitesi" olarak düzenlenmesini saygılarımla arz ederim.

 Cemal Uysal  Tevhit Karakaya  Zeyid Aslan

 Ordu  Erzincan  Tokat

 Suat Kılıç  Mehmet Çiçek

 Samsun  Yozgat

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının ek 69 uncu maddesinin (d) bendinin sonundaki "Sağlık Bilimleri Enstitüsünden" sonra gelmek üzere "Fındık Araştırma Enstitüsünden" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 İ. Sami Tandoğdu  Muharrem İnce  Muharrem Kılıç

 Ordu  Yalova  Malatya

 Engin Altay  Mehmet Yıldırım

 Sinop  Kastamonu

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının ek 69 uncu maddesinin birinci paragrafının "Ordu'da Güzel Ordu Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulmasını" şeklinde değiştirilmesini arz ederim.

 Şevket Gürsoy  Mahmut Göksu  Mikail Arslan

 Adıyaman  Adıyaman  Kırşehir

 Ahmet Yeni  Musa Uzunkaya

 Samsun  Samsun

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Gürsoy, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ŞEVKET GÜRSOY (Adıyaman) - Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.

Hükümetimizin aldığı 15 yeni üniversite, ülkemize ve kurulacak o illere, inşallah, hayırlı hizmetler verecektir. Hükümetimize bu konuda tebriklerimi sunuyorum.

Yıllardır şehrimizde, Adıyaman'da hasretle beklenen, daha önce milletvekili arkadaşlarımın söylediği gibi, valimizden, belediye başkanlarımızdan, tüm sivil toplum örgütlerimizin büyük bir hasretle beklediği Adıyaman Üniversitesinin de bu 15 ilin içerisinde yer alması bizleri son derece mutlu etmiştir.

Tüm Adıyaman halkı adına ve şahsım adına, hepinize, sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.  Tabiî ki, bu üniversitelerin oluşumunda en büyük irade sahibi Sayın Başbakanımıza ve gerçekten, her zaman samimî hareketleri ve davranışlarıyla bize katkıda bulunan Millî Eğitim Bakanımıza ve komisyon üyelerine, siz saygıdeğer milletvekillerine en derin şükranlarımı arz ediyorum; Allah hepinizden razı olsun, hayırlı ve uğurlu olsun diyorum efendim.

Saygılarımla. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gürsoy.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının ek 69 uncu maddesinin (d) bendinin sonundaki "Sağlık Bilimleri Enstitüsünden" sonra gelmek üzere "Fındık Araştırma Enstitüsünden" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 İ. Sami Tandoğdu (Ordu) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Tandoğdu, buyurun. (Alkışlar)

İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 1039 sıra sayılı yeni üniversitelerin kuruluşunu içeren yasa tasarısının ek 69 uncu maddesi üzerinde görüşlerimi bildirmek üzere söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Karadeniz milletvekili olarak, Ordu Milletvekili olarak, mevcut olan Samsun ve Trabzon Üniversitelerinin dışında, Ordu'nun, Rize'nin, Giresun'un üniversiteye kavuşmasının mutluluğunu, sevincini ve benim milletvekilliğim döneminde olmasından ve oluşmasından gurur duyduğumu belirtmek istiyorum.

Sayın milletvekili arkadaşlarım, halkımız, vatandaşımız, bölgenin gençliği üniversite istiyor. O kent, üniversite kenti olmak istiyor. Üniversitenin o kente, kentin yaşamına getireceği güzelliklerin ve ekonomisine sağlayacağı katkıların farkında.

O kent toplumu, esnafı, üniversiteyi yalnız ekonomik olarak değerlendirmemelidir. İş ve aş sağlayamayanlar, üniversite gençliğini ve üniversitenin varlığını ekonomik yatırım olarak da görmemelidir. Ordu Üniversitesi, Ordu'nun sosyal yapısı ve sivil toplum kuruluşlarının eğitime ve özellikle üniversite kurulmasına verdiği destekle bunu hak etmektedir.

İlimizin, Ordu'nun sosyal gelişmişliği batı illerimizi aratmayacak düzeydedir. Üniversitenin kurulup gelişmesi için gerekli olan hoşgörü ortamı, uygun sosyal yapı, çağdaş, medenî ilişkiler mevcut olup, asayişi son derece düzgün ve huzurlu bir kenttir Ordu İli.

Bir millete çağdaş toplum vasfı veren ve onu medeniyetlerle bütünleştiren en önemli unsur bilimdir. Bugün, dünyada bilim ve ilim hızlı yayılmakta ve teknoloji gelişmektedir. Ülkeler arasında rekabet bile artık bu gelişmişliğin neticesi olan teknolojiye dayanmaktadır. Bu açıdan, ülkemizi çağdaş uygarlık düzeyindeki ülkeler seviyesine çıkarmak, bilgi, bilim ve buna bağlı oluşan teknoloji toplumuyla mümkün olacaktır. Teknolojinin adresi ise eğitim ve öğretim kurumlarıdır.

Bir milletin teknolojik toplum olabilmesi için eğitim ve öğretim kurumlarının yurdun her köşesine adil bir biçimde dağılması, politikadan uzak tutulması, kayırmacılıktan, siyasetten uzak tutulmasının, yalnız ve yalnız bilim ve ilimle uğraşarak mümkün olacağına inanıyorum. Bunun neticesinde de, öğrenciler arasında sevginin ve hoşgörünün perçinleşeceğine inanıyorum ve bu inancımla da yaşayacağım.

Yeni günün ilk saatlerinde, sabah namazının ilk saatlerinde, oluşmasında, bu saatlerde, büyük fedakârlıklarla sizlerin bu çalışmasını takdir ediyor ve Ordu Üniversitesinin kurulmasında, Ordu Milletvekilleri olarak hepimiz bir bütün, bir güç ve bir birlik olduk. Bu arkadaşlarımdan, başta Kâzım Türkmen'e, Sayın Hilmi Güler'e, Sayın Eyüp Fatsa'ya, Sayın Hamit Taşcı'ya, Sayın Enver Yılmaz'a ve Sayın Cemal Uysal'a ve şahsıma teşekkür ediyor (Alkışlar ve gülüşmeler) Ordu Üniversitesinin, Ordu İline, 19 tane ilçeye ve beldelerine hayırlı uğurlu olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tandoğdu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının ek 69 uncu maddesiyle kurulan Ordu Üniversitesinin isminin "Ordu Boztepe Üniversitesi" olarak düzenlenmesini saygılarımla arz ederim.

 Cemal Uysal (Ordu) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Uysal, buyurun. (Alkışlar)

CEMAL UYSAL (Ordu) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; konuşmama başlarken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu akşam, çok tarihî bir oturumunu gerçekleştiriyor. Gerçekten de 15 vilayetimize 15 yeni üniversite kuruluyor. Bunların içerisinde Ordu Üniversitesi de var. Ben, Ordu'nun sembolü olduğu için Ordu Boztepe Üniversitesi olmasını arzu ettiğim için, bu istikamette bir önerge verdim.

Gerçekten de, üniversite, fakültesiyle, yüksekokuluyla ve enstitüsüyle bir kompleks şeklinde, lisans eğitimi ve lisansüstü eğitimi gerçekleştirecek bir yapıdır. Bütün dünyada istatistikler şunu gösteriyor ki, üniversite mezunlarının kazançları, bütün dünyada, ortaöğretim mezunu olanların kazançlarından çok yüksek olduğu gibi, aynı zamanda da, devletin ve özel sektörün belli üst kademelerine gelebilmek için, yüksekokul mezunu, yani üniversite mezunu olmak artık şart hale gelmiştir. Gerçekten de, bugünkü teknoloji çağında, üniversite eğitimi çok önemlidir.

Ben de, Ordu Üniversitemizin ve onunla birlikte diğer vilayetlerin üniversitesinin Türkiye eğitim camiasına ve ülkemize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Bu üniversiteye emeği geçen Sayın Millî Eğitim Bakanımız başta olmak üzere, Millî Eğitim camiasına, Sayın Başbakanımıza, sayın hükümetimize, gecenin bu saatinde bu kanunu çıkaracak olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin çok değerli üyelerine saygılarımı ve teşekkürlerimi sunuyorum; Ordu'ya üniversitenin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum, saygılar sunuyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Uysal, teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. (Alkışlar)

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, çok yoğun bir çalışma akşamı geçirdik ve nihayet, cumhuriyetimizin kurulmasına öncülük eden, şehzadeler şehri güzel Amasyamızın üniversitesinin kurulmasına gelmiş bulunuyoruz. İnşallah, biraz sonra, katkılarınızla onu da gerçekleştireceğiz.

Madde 1, ek madde 70'i okutuyorum:

Amasya Üniversitesi

EK MADDE 70.- Amasya'da Amasya Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;

a) Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslekî ve Teknik Eğitim Fakültesi, Mimarlık Fakültesi, Fen-Edebiyat Fakültesi ve Eğitim Fakültesinden,

b) Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulundan,

c) Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu ile Merzifon Meslek Yüksekokulundan,

d) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,

oluşur."

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ordu Milletvekili İdris Sami Tandoğdu…

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Vazgeçti.

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Amasya Milletvekili, Sayın Akif Gülle.

Sayın Gülle, buyurun. ( AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA AKİF GÜLLE (Amasya) - Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle, hepinizi en içten duygularla selamlıyorum.

Bugün burada, gündüzün çok erken saatlerinden gecenin geç saatlerine kadar tatlı bir maratonu hep beraber yürüttük; bu tatlı maratonun son halkasında, Amasya Üniversitemizin kurulmasıyla alakalı maddeyi görüşüyoruz. Öncelikle, Amasya Üniversitemizle beraber, yeni, kuruluşunu gerçekleştirdiğimiz ve inşallah, biraz sonra tümüyle gerçekleştireceğimiz üniversitelerimizin eğitim camiasına, illerimize, ülkemize hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum.

Tabiî, burada konuşan çok kıymetli milletvekili arkadaşlarım, haklı olarak, tatlı bir gururu, tatlı bir sevinci hep beraber paylaştılar, hep beraber paylaştık. Bu noktada, AK Parti olarak, bir hususu, müsaadelerinize arz etmek istiyorum. AK Partinin programında, Türkiye'de 81 ilde üniversite kurmak vardır. AK Partinin bu ülkeye taahhüdü, 81 ilde üniversite kurmaktır. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Şu anda gerçekleştirdiğimiz, AK Parti taahhüdünün birinci halkasıdır; elbette, çok önemli bir birinci halkasıdır. Öyle inanıyorum ki, bugüne kadar vaat ettiklerini gerçekleştiren bir parti, bir iktidar, hiç kimsenin zerrece şüphesi olmasın, bu halkanın devamını getirmekte de asla bir tedirginlik veya erteleme gerçekleştirmeyecektir. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Bugün, Çok Değerli Bakanımızın ifadelerinde, ikinci halkayı oluşturacak ve 10 ili kapsayan çalışmaların yürütüldüğünü, şu anda YÖK'ün görüşünün beklendiğini, bir taraftan da, altyapı çalışmalarının devam ettiğini hep beraber dinledik ve duyduk. Elbette, bu bahsettiğim, bu halkanın ikincisidir.

Tekrar ifade ediyorum, hiç kimsenin şüphesi olmasın -çok değerli Anavatan Partisine mensup kıymetli bir milletvekili arkadaşımızın da ifade ettiği gibi, öyle, uzun yıllar, ne zaman olacağı belli olmayacak iktidarlara ne Türkiye'nin tahammülü vardır ne de bizim tahammülümüz vardır- (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) üçüncü halkayı da; yani, bu ülkenin 81 ilinde de üniversiteyi görmek, ben öyle inanıyorum ki, inşallah, AK Parti İktidarına ve bu ülkeye kısmet olacaktır.

Elbette, sevinçli arkadaşlarımız var. Ben şöyle bakıyorum, Değerli Nevşehir Milletvekillerimiz Rıdvan Bey, Osman Bey, Sayın Elkatmış karşımdalar, onları görüyorum; onların da asla mahzun olmasını kabul etmemiz söz konusu olamaz. Değerli Osmaniye Milletvekilimiz Mehmet Beyi görüyorum, Ağrı Milletvekilimiz Naci Beyi görüyorum, Sinop Milletvekilimiz buradalar, kendini görüyorum, Karaman Milletvekilimiz buradalar, Mevlüt Bey burada, Cahit Bey buradalar. Çankırı milletvekillerimiz, illerinde çok fazla uzun bir süre geçmeksizin bu üniversitelerin kurulmalarını istiyorlar.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Akif Bey, niye sadece iktidar milletvekillerini sayıyorsunuz?

AKİF GÜLLE (Devamla) - Elbette, Engin Bey de bunu bekliyor.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Biz üvey miyiz?

AKİF GÜLLE (Devamla) - Buradan, tekrar şunu söylüyorum: Bu beklenti, bütün illerimiz… Keşke kolay olsa, aslında, ben, bütün illerimizi burada saymak istiyorum; gecenin uzun bir süresinde daha fazla vaktinizi almadığım için bütün illerimizi saymıyorum; ama, tekrar ifade ediyorum; AK Partinin programında 81 ile üniversite vardır. Bu birinci halkadır; ikinci halkanın takvimini Sayın Bakanımız ifade etmiştir. İnşallah, devamı da gelecektir.

Çok değerli arkadaşlarım, daha fazla vaktinizi almaksızın, müsaade ederseniz, elbette, bugün kurulacak üniversitelerimizin bu noktaya gelmesinde şükran ve minnet duymamız gereken birsürü kişiler, kurumlar zikredildi, anlatıldı; ama, bu arada, bu üniversitelerimizi hazırlayan ve bugüne gelmesine katkısı olan üniversitelerimizin de ismini bu vesileyle burada zikretmek, onlara da bütün Heyetiniz adına teşekkürlerimi sunmak istiyorum.

Kırşehir Üniversitemizin bugüne gelmesine katkılarından dolayı Gazi ve Hacettepe Üniversitelerine; Kastamonu Üniversitemizin bugüne gelmesine katkılarından dolayı, yine, Gazi ve Ankara Üniversitesine; Düzce Üniversitemizin bugünlere hazırlayan İzzet Baysal Üniversitesine; Burdur Üniversitesini bugünlere taşıyan Akdeniz ve Süleyman Demirel Üniversitesine; Uşak Üniversitesini bugünlere taşıyan Afyon Kocatepe Üniversitesine; Rize Üniversitesini bugünlere taşıyan Karadeniz Teknik Üniversitesine; Tekirdağ Üniversitesini bugünlere taşıyan Trakya Üniversitesine; Erzincan Üniversitesini bugünlere taşıyan Atatürk Üniversitesine ve Fırat Üniversitesine; Aksaray Üniversitesini bugünlere taşıyan Niğde Üniversitesine; Giresun Üniversitemizi bugünlere taşıyan Karadeniz Teknik Üniversitemize; Çorum Üniversitemizi bugünlere taşıyan Gazi Üniversitemize; Yozgat Üniversitesini bugünlere taşıyan Erciyes Üniversitemize; Adıyaman Üniversitemizi bugünlere taşıyan Gaziantep, Harran ve İnönü Üniversitelerimize; Ordu Üniversitemizi bugünlere taşıyan Karadeniz Teknik ve 19 Mayıs Üniversitesine, tabiî ki, Amasya Üniversitemizi bugünlere taşıyan 19 Mayıs Üniversitemize, üniversitelerimizin değerli yöneticilerine, bütün akademisyenlerine katkı ve desteklerinden dolayı huzurlarınızda hepinizin adına kendilerine de  şükranlarımı sunuyorum. Üniversitelerimiz hayırlı olsun, inşallah, diğerlerini tamamlamak da sizlere, bizlere nasip olsun diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum; sağ olunuz. (Alkışlar)

BAŞKAN-Sayın Gülle, biz de sizlere  ifadelerinizde belirttiğiniz kadirşinaslıktan dolayı ayrıca teşekkür ediyoruz.

Şahsı adına Amasya Milletvekili Sayın Hamza Albayrak; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HAMZA ALBAYRAK (Amasya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının ek 70 inci maddesiyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi şahsım ve tüm Amasyalılar adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

7500 yıllık tarihî ve kültürel dokusuyla buram buram Anadolu kokan, çeşitli medeniyetlere eşik ve beşik olmuş, Anadolu'nun Oxford'u, tacın gizemli şehri Amasyamıza 1990'lı yıllardan beri Yeşilırmak üniversitesi ve 75 inci yıl üniversitesi kurulma girişimleri sonuçsuz kalmış ve dolayısıyla Amasyamıza üniversite kurulması hep Amasyalıların gündeminde olmuştur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; göklerin gürültüsünde, kal'anın burcunda, Yeşilırmak'ın şırıltısında, tarihin derinliklerinde ismin var Amasya! Şehzadeler, evliyalar, alimler, pehlivanlar diyarı, Ferhat ile Şirin'in aşk mekânı, Osmanlıya arka bahçe, cumhuriyete kimlik olmuşsun Amasya. 7 000'e yakın öğrencisiyle, 4 fakültesiyle, 2 meslek yüksekokuluyla, 1 yüksekokuluyla ve 2 000 kapasiteli öğrenci yurduyla üniversite senin hakkındır, sana helal ve hayırlı olsun Amasya. ("Bravo" sesleri, alkışlar)

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım ve tüm Amasyalılar adına, Amasya Üniversitesi kurulmasında emeği geçen, başta Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Millî Eğitim Bakanımız ve Bakanlar Kurulumuz, ilgili komisyonlarımız ve siz değerli arkadaşlarımız olmak üzere, özellikle üniversitelerin kurulmasına katkı veren, kuruculuk yapan öğretim elemanı olarak çalışan herkese, tüm sivil toplum örgütlerine ve gönüllü kuruluşlara içtenlikle şükranlarımı arz ediyor ve çifte bayramın Amasyamıza hayırlar ve mutluluklar getirmesini diliyor hürmetlerimi arz ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Albayrak.

Şahsı adına, Nevşehir Milletvekili Sayın Mehmet Elkatmış; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MEHMET ELKATMIŞ (Nevşehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize saygılar sunuyorum.

Bugün bir mutluluğu hep beraber yaşıyoruz. Ben, bu yeni kurulan 15 üniversitemizin hayırlı olmasını diliyorum; yalnız, bizim mutluluğumuz da biraz buruk bir mutluluk; çünkü, Nevşehirimize bir üniversite kurulmaması gerçekten de bizleri çok mahzun etti, üzdü. Bunu bir kıskançlık olsun diye de söylemiyorum. 15 ilimizde üniversite kuruldu; Nevşehirimiz bu illerimizin birçoğundan daha önde gelmektedir; ama, bizde üniversite kurulmadı. Tabiî, bu da insan haklarına aykırıdır (Gülüşmeler) ve Sayın Bakanım da buna müsaade etmeyecektir, bunu da en kısa zamanda, yani bugün düzeltecektir; buna inanıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

Niçin Nevşehir diğer bu 15 ilimizden hiç de aşağı değil, hatta fazlalığı var diye sorarsanız değerli arkadaşlar; Nevşehir bir turizm ve kültür merkezidir, binlerce yıllık bir tarihi vardır ve öyle ki, UNESCO tarafından da 1986 yılında dünya kültür mirası olarak ilan edilmiştir ve UNESCO'nun da koruması altındadır ve Türkiye'ye gelen bütün yabancı devlet adamları mutlak surette bizim bölgemize, Kapadokya'ya gelir ve her yıl 1,5 milyondan fazla turist geliyor ve yeraltı şehirleri, peribacaları, Göreme, Zelve, Paşabağ, açık hava müzeleri, vadiler, yani dünyada bunun bir eşi emsali yok, hep bunu görmeye geliyor ve hayranlıkla izliyorlar. Bu kadar güzel bir yerde, bu kadar turistin geldiği bir yerde -ki, bu turist günbegün artıyor ve 20 000'e yakın da yatak kapasitemiz var, hepsi de yıldızlıdır- Türkiye'nin en büyük altıncı havalimanı, uluslararası düzeyde havalimanı vardır. Ayrıca, bizde, 6 tane yüksekokul, 1 tane de fakültemiz vardır. Tabiî, bütün bunların dışında da, Türk kültür ve düşünce hayatına yön veren, en büyük tesiri gösteren Hacı Bektaş Veli Hazretleri bizim ilimizdedir, Hacıbektaş İlçemizdedir. Yine, Türk tarihine bir sayfa açan, Türk kültür ve düşünce hayatını zenginleştiren ve belki de bugünlere gelmemizi sağlayan Damat İbrahim Paşa; ki,  Damat İbrahim Paşa, bildiğiniz gibi, Türkiye'ye ilk defa matbaayı getiren bir kişi; Nevşehir'i o kurmuştur; bizim ilimize de ismini vermiştir; ismi de Nevşehir, yeni şehir manasına, bildiğiniz gibi.

Şimdi, böyle bir şehre üniversite kurulmuyor!.. Sorarım arkadaşlar -kıskançlık içinde söylemiyorum- bu 15 ilimizden aşağı tarafımız var mı bizim?.. Ama, bizde kurulmuyor… Sayın Bakanım, gerçi "10 tane daha kurulacak, onun içerisinde var" diyor; ama, biraz evvel de ifade ettiğim gibi, bu, insan haklarına da aykırı ve bunun hesabını da sorarız Sayın Bakanım; onu da söyleyeyim. (Gülüşmeler)

Şimdi, deniliyor ki: "YÖK karşı geliyor, işte, kurulmasını istemiyor." YÖK 4 tanesine müsaade etmiş. Sayın Bakanımız da şahit, arkadaşlarımız da burada şahit, bu kanun tasarısı Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken, YÖK temsilcisi, YÖK Başkan Yardımcısı arkadaşımız "Nevşehir'e kurulması lazım; biz, Nevşehir'e kurulmasını istiyoruz" diye de Plan ve Bütçede apaçık beyan etti. Yani, YÖK yönünden de bizim bir sıkıntımız yok. Şimdi, bütün bunlar ortadayken, yani, Nevşehir'e niye kurulmuyor, bilemiyorum Sayın Bakanım…

ENGİN ALTAY (Sinop) - Adaletsizlik, adaletsizlik…

MEHMET ELKATMIŞ (Devamla) - Onun için, biz, bir önerge verdik. Buradaki bütün arkadaşlarımız da Nevşehir'e kurulmasını istiyorlar; başta Sayın Genel Başkan Yardımcımız olmak üzere, bütün arkadaşlar destekliyor. 

MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Biz CHP olarak destekliyoruz.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Destekliyoruz.

MEHMET ELKATMIŞ (Devamla) - Nevşehir'e bir istisna koyalım; bizim üniversitemizi de kuralım. Zaten, sizin de Sayın Bakanım, Sayın Başbakanımızla Nevşehir'e geldiğinizde sözünüz vardı. Bina yönünden de bizim bir eksiğimiz yok ve Nevşehir'de hazır. Şu anda da 3 tane bina faaliyette, 2 tanesinin kabası bitti, onlar da bitmek üzere; onun dışında birçok binalar da var. Yani, bina yönünden de bizim bir sıkıntımız yok ve Nevşehirli hemşerilerimiz de her türlü fedakârlığa hazır.

Bu arada, tabiî, bu binaları yapan, başta o zamanki Valimiz Şinasi Kuş Bey olmak üzere bütün valilerimize, şu andaki görevli Valimiz ve rahmetli olan Avni İncekara en büyük yardımı yapanlardan bir tanesi, Vefa Küçük Bey, yine, Nevşehirliler Vakfı Başkanı Dr. Doğan Birgül…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Elkatmış, lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

MEHMET ELKATMIŞ (Devamla) - …Eresinler Ailesi, Süreyya Bektaş ve Aynur Bektaş Hanımefendi, Doğan Ünal gibi, Nevşehirimize, İstanbul'da yaşayan değerli hemşerilerimizin de çok büyük katkıları oldu bu binaların yapılmasında, Nevşehir'deki halkımızın da katkıları oldu. Bundan sonra her türlü fedakârlığı, katkıyı da yapmaya hazırlar. Bu bakımdan, ben, kendilerine teşekkür ediyorum ve önergemizin desteklenmesini ve bugün Nevşehir'in de mahzun olmaması için sizlerden yardım istiyorum.

Gecenin bu vaktinde saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum.

Teşekkür ederim.(AK Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Elkatmış.

Sayın Özdoğan…Yok.

Sayın milletvekilleri, ek madde 70'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer arkadaşlarım, böylece, 15 üniversite kurulması işlemini, cumhuriyetimizin mimar şehirlerinden, Osmanlı'nın abide şehirlerinden Amasya'yla da taçlandırmış bulunuyoruz. Bütün şehirlerimiz ve ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair 13 adet önerge vardır.

Malumlarınız olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan; ancak, tasarı veya teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı, İçtüzüğün 87 nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu nedenle, ilk önergeyi okutup Komisyona soracağım; Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım; Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması halinde ise, önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı kanun tasarının 1 inci maddesine aşağıdaki ek maddenin eklenmesini arz ve teklif ederim.

   Yaşar Tüzün

   Bilecik

"Edebali Üniversitesi

Ek madde 71.- Bilecik İlinde Edebali Üniversitesi adı ile yeni bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;

a) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Bilecik Mühendislik Fakültesi, Bilecik Güzel Sanatlar Fakültesi, Bozüyük Teknik Eğitim Fakültesi ve Bozüyük Fen-Edebiyat Fakültesi ile Dumlupınar Üniversitesine bağlı iken bağlantısı değiştirilerek Rektörlüğe bağlanan Bilecik İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesinden,

b) Dumlupınar Üniversitesine bağlı iken bağlantısı değiştirilerek Rektörlüğe bağlanan Gölpazarı Meslek Yüksek Okulu, Osmaneli Meslek Yüksek Okulu, Pazaryeri Meslek Yüksek Okulu, Söğüt Meslek Yüksek Okulu ve Anadolu Üniversitesine bağlı iken bağlantısı değiştirilerek Rektörlüğe bağlanan Bilecik Meslek Yüksek Okulu ile Bozüyük Meslek Yüksek Okulundan,

c) Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Fen Bilimleri Enstitüsünden,

oluşur."

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi, Komisyona, salt çoğunlukla önergeye katılıp katılmadığını soracağım.

Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Sayın Başkanımız, yeni madde ihdasıyla ilgili yeterli çoğunluğumuz yoktur; katılamıyoruz.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan veya katılamamış olduğundan, önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, Yalova İlinde Yalova Üniversitesi,

Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, Karaman İlinde Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi,

Osmaniye Milletvekilleri Necati Uzdil, Şükrü Ünal, Durdu Mehmet Kastal ve Mehmet Sarı'nın, Osmaniye İlinde Osmaniye Üniversitesi,

Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Sinop İlinde Sinop Üniversitesi,

Nevşehir Milletvekilleri Mehmet Elkatmış ve Osman Seyfi'nin, Nevşehir İlinde Damat İbrahim Paşa Üniversitesi,

Mardin Milletvekilleri Mehmet Beşir Hamidi, Selahattin Dağ ve Nihat Eri'nin, Mardin İlinde Mardin Artuklu Üniversitesi,

Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir, Mardin Milletvekili Muharrem Doğan, Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan, Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir ve Hatay Milletvekili Züheyir Amber'in, Iğdır İlinde Iğdır Üniversitesi,

Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, Konya Milletvekili Atilla Kart, Trabzon Milletvekili Şevket Arz, Sivas Milletvekili Nurettin Sözen, Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu, Tunceli Milletvekili Sinan Yerlikaya ve Gaziantep Milletvekili Abdulkadir Ateş'in, Ardahan İlinde Ardahan Üniversitesi,

Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan, Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir, Mardin Milletvekili Muharrem Doğan ve Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu'nun, Erzurum İlinde Avrasya Teknik Üniversitesi,

Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı, Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu, Mardin Milletvekili Muharrem Doğan, Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan ve Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, Bitlis İlinde Şark Üniversitesi,

Kırklareli Milletvekili Yavuz Altınorak, Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler, Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük, Kocaeli Milletvekili Salih Gün, Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik, Sinop Milletvekili Engin Altay, Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun, Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu ve Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, Kırklareli İlinde Kırklareli Üniversitesi adıyla yeni birer üniversite kurulmasını öngören, yeni ek madde ihdasına ilişkin değişiklik önergeleri ile,

Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan, Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan, Mardin Milletvekili Muharrem Doğan, Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu, Hatay Milletvekili Züheyir Amber ve Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir'in, Silifke Taşucu Meslek Yüksek Okulunun Mersin Üniversitesine bağlanmasını öngören, yeni ek madde ihdasına ilişkin değişiklik önergesi de yeni madde ihdasına dair olduğundan ve Komisyonun salt çoğunluğuyla katılma imkânı olmadığından, önergeleri işlemden kaldırıyorum.

OSMAN SEYFİ (Nevşehir)  - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tasarının 1 inci maddesini, ek maddelerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

OSMAN SEYFİ (Nevşehir)  - Görüşülmekte olan madde 1 inci madde. Bizim önergelerimiz bu maddeye ek bir fıkra niteliğinde, yeni bir madde ihdası şeklinde değil. Onun için, işleme koymanız gerektiği düşüncesindeyim.

İkinci olarak da, bizim önergemiz zaten Plan ve Bütçe Komisyonunda da görüşüldü. Bu bakımdan, Komisyonun salt çoğunluğuyla katılmasına gerek olmadığı kanaatindeyim; çünkü, bir kere, görüşülen bu madde 1 inci madde; diğerleri, 56'dan 70'e kadar numaralar, bunlar fıkra niteliğinde.

BAŞKAN - Sayın Osman Seyfi, dikkat ederseniz, şu ana kadar 15 üniversitenin kurulmasıyla ilgili 15 maddeyi, 1 inci maddeye ait ek madde    -işte 65, 66, 67- olarak okuttum ve onları ayrı ayrı oyladım, şimdi de hepsini birlikte oyladım. Dolayısıyla, bunlar bir ek madde ihdasıdır. O şekilde, oraya küçük bir fıkra ilavesi olarak düşünülmemektedir. Başkanlık Divanının bu husustaki kararı da böyledir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- 2809 sayılı Kanunun ek 12 nci maddesinin (a) bendinin sonuna "ile yeni kurulan Tıp Fakültesinden," ibaresi, (c) bendine "Fen Bilimleri Enstitüsü," ibaresinden sonra gelmek üzere "Sağlık Bilimleri Enstitüsü," ibaresi eklenmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Balıkesir Milletvekili Orhan Sür; buyurun.

CHP GRUBU ADINA ORHAN SÜR (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan tasarının 2 nci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, son birkaç gündür, bu kürsüde, bu sıralarda oldukça stresli günler geçirdik, gerçekten ciddî tartışmalar yaşadık; ama, bugün görüyorum ki, herkesin yüzü gülüyor. Keşke hep böyle olabilse; ama, tabiî, gerçekler bazen bizi bu noktaya taşıyamıyor.

Çok değerli arkadaşlarım, görüşülmekte olan maddeyle, Balıkesir Üniversitesine bir tıp fakültesi ve sağlık bilimleri enstitüsü ekleniyor. Balıkesir, il olarak yıllardır ülkemizde bir eğitim merkezi olmuştur. Osmanlının son döneminde bile bölgemizin birçok ilinde lise yokken, Balıkesir Lisesi 1885 yılında kurulmuş, Çanakkalesinden Manisa'ya, o bölgenin gencini eğiten bir il olmuştur.

Cumhuriyet döneminde Balıkesir'de kurulan Necati Eğitim Enstitüsü, Türkiye'de eğitimin merkezi ve eğitimin en önemli kurumu olarak bugünlere gelmiştir.

Yine, Türkiye'de üniversite kurulmaları başladığında, Bursa'da Uludağ Üniversitesi oluşturulduğunda, Balıkesir'deki Necati Eğitim Enstitüsü, Balıkesir'de Bursa'ya bağlı bir birim olarak üniversiteye bağlanmış, yine Balıkesir'de bir Turizm Meslek Yüksekokulu açılmış ve Balıkesir'in çeşitli ilçelerinde, daha sonra üniversiteye bağlı çeşitli birimler oluşturulmuştur.

1992 yılına geldiğimizde, Balıkesir Üniversitesi Bursa Üniversitesinden ayrılarak bağımsız bir üniversite haline gelmiştir.

1992'den bu yana geçen sürede, Balıkesir Üniversitesi, gerçekten büyük hedeflere yöneldi ve büyümeye devam etti. Güzel bir kampus alanımız var, o kampus alanında Balıkesir Üniversitesini çağdaş bir üniversite olarak oluşturmaya çalışıyoruz.

Balıkesir'de ta ilk günden bu yana, Uludağ Üniversitesine bağlandığımız günden bu yana, eksiği hissedilen halkın talebi olan bir tek konu vardı; Balıkesir'de bir tıp fakültesi. Gerçekten, Balıkesir'in civarındaki illerin hepsinde tıp fakültesi kuruldu, Çanakkalesinde kuruldu, Manisasında kuruldu, zaten İstanbul'un, İzmir'in vardı; ama, Balıkesir'de bir tıp fakültesinin kurulmayışı büyük bir eksiklikti. Bu, bir siyasî yaklaşım olarak değil; ama, Balıkesir halkı buna inanmıştı, Balıkesir'de tıp fakültesi olmalı diye. O günden bu yana, Balıkesir Üniversitesinin Uludağ Üniversitesinin bünyesindeki oluşumundan başladığı günden bu yana, Balıkesir halkı, eninde sonunda Balıkesir'e bir tıp fakültesinin kurulacağına inandı ve bugün, tıp fakültesine ve sağlık bilimleri enstitüsüne kavuşuyor.

Ben, bu fakültenin ve bu enstitünün açılmasında, bugüne kadar Balıkesir Üniversitesinin bu noktaya kadar gelmesinde emeği bulunan, gerek üniversitede çalışan hocalarımıza gerek bu üniversiteye inanan, Balıkesir'in çağdaş bir eğitim merkezi olacağına inanan Balıkesirlilere ve Balıkesir Üniversitesinin bu noktaya gelmesinde emeği bulunan gelmiş geçmiş bütün siyasî partilere ve siyasetçilere, 22 nci Dönemde çalışan milletvekili arkadaşlarımıza, elbette bu tasarıyı hazırlayıp bizlerin önüne getiren hükümetimize, Balıkesirliler adına teşekkür etmek istiyorum.

İnanıyorum ki, Balıkesir'de bu fakültede okuyacak, bu fakülteden mezun olacak gençlerimiz, bugüne kadar olduğu gibi, Balıkesir'in yetiştirdiği hayırlı evlatlar olacaklardır ve bu ülkeye gerçekten iyi hizmetler edeceklerdir.

Balıkesir insanı, hem Balıkesir Üniversitesinde çalışacak, Balıkesir Üniversitesinde gençlerimizi eğitecek öğretim üyelerimize, öğretim elemanlarımıza kucağını açmıştır hem de bir üniversite kenti hüviyetini taşıyan Balıkesir, bu fakültemizde de eğitim görecek gençlerimize, yavrularımıza o sıcak kucağını açmış, onları beklemektedir.

Bu güzel olayı, birlikte yaşadığımız, bu güzel olayın oylamasında bizlere de oy verme fırsatı tanındığı için hepinize teşekkür ediyorum. Balıkesirliler adına, bu üniversitenin, bu fakültenin Balıkesir'de oluşması için emek sarf eden herkese teşekkür ediyorum ve bizden önce kurulan, biraz önce sayılan 15 üniversitenin de Balıkesir Üniversitesi gibi başarılı bir üniversite olması dileğiyle, Yüce Meclise saygılar sunuyorum, yeni yılınızı kutluyorum, bayramınızı kutluyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Sür.

AK Parti Grubu adına Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün.

Sayın Özgün, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben de hepinizi sözlerime başlamadan saygıyla, hürmetle selamlıyorum. Gecenin bu ilerlemiş saatinde, sabaha yaklaştığımız vakitlerde huzurlarınızı fazla işgal etmeden, kanun tasarısı hakkındaki Grubumuzun görüşlerini arz edeceğim.

Değerli arkadaşlar, bugün, gerçekten, Parlamentoda çok coşkulu bir geceyi, çok coşkulu bir günü yaşıyoruz. Gerçekten, tarihî bir toplantıyı bugün gerçekleştiriyoruz. Türkiyemize, geleceğimize büyük hizmetleri olacak olan yeni 15 üniversitemizin kuruluşunu burada, bugün gerçekleştiriyoruz. Hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. Yeni üniversitelerimizin kurulmasında katkısı olan herkese teşekkür ediyorum.

Ama, bugün burada sadece 15 yeni üniversiteyi kurmakla kalmıyoruz, kanun tasarısının 2 nci maddesiyle, Balıkesir Üniversitesi çatısı altına uzun yıllardan beri kurulmasını arzu ettiğimiz, beklediğimiz ve üstelik hak ettiğimiz tıp fakültesini ve ona da bağlı olarak bir enstitü, sağlık bilimleri enstitüsünü kuruyoruz. Bu bakımdan, Balıkesirliler olarak son derece biz de heyecanlıyız, sevinçliyiz. Bütün Balıkesirliler adına, şahsım adına herkesi tebrik ediyorum, herkese teşekkür ediyorum.

Gerçekten, Balıkesir, tıp fakültesini uzun yıllardan beri bekliyordu, arzu ediyordu. Hemen hemen bütün konuşmalarda, kamuoyunda bu arzu seslendiriliyordu. Taa, üniversitenin kuruluşundan bugüne kadar, bu arzu hep süregeldi. Ama, çok şükür, bugün, bu arzuyu gerçekleştiriyoruz. Balıkesir halkımız, Balıkesirlimiz, tıp fakültesine inşallah kavuşmuş olacak.

Balıkesir, 1 000 000'u aşkın nüfusuyla ve 19 ilçesiyle, gerçekten, büyük illerimizden birisi; bir ayağı İstanbul'da, bir ayağı İzmir'de olan bir geniş coğrafyaya sahip bir ilimiz. Bu bakımdan, inşallah, Balıkesirimize, tıp fakültesiyle beraber güzel bir hizmet gelmiş olacak ve üniversitemiz de gerçek gücüne kavuşmuş olacak.

Ben, daha fazla vakitlerinizi almak istemiyorum. Balıkesir Üniversitesi çatısı altına kurulacak olan tıp fakültesinin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Balıkesir üniversitemizin bugünlere gelmesinde katkısı olan bütün herkese, üniversite çevresine, Balıkesirlilere teşekkür ediyorum ve bugün, bu tıp fakültesinin kurulmasının gerçekleşmesinde -sizlerin oylarıyla olacak- değerli milletvekili arkadaşlarımıza -iktidarıyla muhalefetiyle- teşekkür ediyorum. Tabiî, başta, Sayın Başbakanımıza, Sayın Millî Eğitim Bakanımıza, Bakanlar Kurulu üyelerimize, komisyonlarımıza, komisyon başkanlarımıza, herkese teşekkürlerimi sunuyorum, hepinize hayırlı geceler diliyorum; sağ olun, var olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özgün.

Sayın Sali…

ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) - Teşekkür ederim Başkanım; katılıyorum arkadaşlara. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Konuşmuyorsunuz yani.

ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) - Hayır…

BAŞKAN - Şahsı adına, Ağrı Milletvekili Sayın Naci Aslan; buyurun.

NACİ ASLAN (Ağrı) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben de bir milletvekili olarak, bugün, arkadaşlarımın sevincini, coşkusunu yürekten paylaşıyorum, onun için buradayım.

Üniversiteler ilim üretir, ilim yayar ve bilimsel kadrolar yetiştirir. Bu bilimsel kadrolar da, bulundukları coğrafî bölgelerde halkların kültürel yoğunluklarının artırılması ve toplumsal kaynaşmayı sağlaması bakımından öncü kadrolardır.

Şimdi, ben, deminden beri çok üzgündüm; çünkü, 13 Ocak 2003 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine 119 saygın milletvekilimizin imzasıyla Ağrı Dağı üniversitesinin kurulması için bir yasa tasarısı vermiştim. Yasa tasarımız, şu anda komisyonda beklemektedir; ama, Sayın Millî Eğitim Bakanımızın bundan bir ay önce Ağrı'ya yaptığımız gezide ve Sayın Millî Eğitim Bakanımızın çok erdemli girişimleriyle  Ağrı'ya eğitim seferberliği başlatması, iş adamlarımızı, vakıflarımızı ve devletimizin gücünü oraya taşıyarak çok kısa bir süre içerisinde, üç ay içerisinde 32 çeşitli okulu Ağrı'da açması, AK Partinin ve Millî Eğitim Bakanımızın Ağrı'ya bakış açısının pozitif olduğunun bir belirtisiydi ve halkımızın o gülen yüzü, o gülen gözleri, umuda koşması, onu gerçekten seven, destekleyen, birinci sınıf vatandaş noktasında gören, idarecileri nasıl kucakladığını, keşke orada olsaydınız da Millî Eğitim Bakanımızın o küçücük çocuklarla "çak" deyip, el tokuşturması kayda değerdi arkadaşlar.

Şimdi, Ağrı'nın coğrafî konumu, stratejik bölgede olması ve bölgelerarası kültürel farklılaşmayı gidermemiz gerekiyor. Terör, ülkemizin başına bela ve cehaletten kaynaklanıyor, yoksulluktan kaynaklanıyor. Biz, o terörü oralarda söndürebilmemiz için, mutlak surette eğitim kurumlarımızı, bilimsel kurumları oraya taşımalıyız ve insanlarımızın kültürel yoğunluğunu artırmalıyız. Bilimsel bir toplumda hırsızlığın, terörün, vurguncunun, kapkaçın olduğunu görür müsünüz; mümkün değil… Bir metropolü düşünün; bölgelerarasında, yani, semtler arasında kültür ve ekonomik yöndeki farklılaşma dahi suç oranlarının aşağıya çekildiğini hepimiz göreceğiz. Ama, ben, burada, Ağrı halkına bir müjdeyi vermek istiyorum. Bu gece burada oluşum, beni, bir yerde, mutlulukların en uç noktasına taşıdı; çünkü, Partimin Genel Başkan Yardımcısı Sayın Akif Gülle burada Türkiye'ye deklare etti, AK Parti İktidarının 81 ilde üniversite kurma stratejisinin ve hedefinin gerçekleşeceğini taahhüt etti. Ayrıca, Sayın Millî Eğitim Bakanımız, bu 15 ilimizden başka 10 il için de YÖK'ten görüş istendiğini ve görüş geldikten sonra altyapı çalışmalarının da başladığını, inşallah, Allahütealâ izin ederse, 2006'nın ortalarında veya da ikinci yarısında bu 10 ilimizde de üniversitelerimizin kurulacağı müjdesini bizlere vermiştir.

Bu gecenin ve bu kurulan üniversitelerin, ayrıca Balıkesir İlimizde kurulan tıp fakültesinin ve sağlık enstitüsünün hayırlı olmasını diliyorum; ülkemizin ve iktidarımızın önü açık olsun, Allah yardımcısı olsun.

Selam ve saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aslan.

Madde 2'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 3'ü okutuyorum:

MADDE 3.- 4.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 15 inci maddesinin (b) fıkrasının (2) numaralı bendinin sonuna "sunmak" ibaresinden önce gelmek üzere ",vakıf üniversitelerinde ise mütevelli heyetine" ibaresi eklenmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sinop Milletvekili Sayın Engin Altay; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (Sinop) - Sayın Başkan, değerli mesai arkadaşlarım; 15 ilimizi sevindiren, 26 ilimizi üzen bir kanun tasarısı ve teklifler diziyle ilgili Partim Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini açıklamak üzere huzurunuzdayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Sabahın neredeyse bu ilk saatlerinde artık ekranlara değil de, size hitap edeceğiz. Bu saatte bizi izleyen kimse de kalmamıştır.

Değerli arkadaşlar, Millî Eğitim Bakanı -tabiî, bu vakıf üniversiteleri meselesine de geleceğim maddeyle ilgili- insan hakları ihlalinde bulundu mu? Eski Komisyon Başkanım Sayın Elkatmış'ın bu iddiası ciddî bir iddia, bunun ciddî sorgulanması lazım.

Bence de, bir parça Sayın Elkatmış haklı gibi görünüyor. Zira, Yükseköğretim Kurulunun kriterlerine baktığımızda, size samimiyetle bir şey söyleyeyim ki, bu Yükseköğretim Kurulunun 4 ilinden sonra o kriterlere en yakın iller Sinop ve Nevşehir'dir. Bunu samimî söylüyorum. Sayın Bakanlığın kriterleri bana göre sübjektiftir. Bakanlık bu konuda objektif bir kriter değerlendirmesinde bulunmamıştır. Niye böyle yapmıştır; o, bakanlığın vicdanıyla kendi arasındaki meselesidir; ama, ben bir Sinop milletvekili olarak diyorum ki, Sinop İli coğrafî yalnızlığının üstüne, siyasî sahipsizliğini de bugünden itibaren yaşamaya başlamıştır. Sayın Can alınmasın, o yine burada; Sayın Öztürk hiç yok.

ENVER YILMAZ (Ordu) - Dışarıda, dışarıda…

ENGİN ALTAY (Devamla) - Evet, Sinop gerçekten bir haksızlığa kurban gitmiştir. Ben böyle düşünüyorum. Sayın hükümet ve Sayın Gülle güzel şeyler söylüyorlar; yani, Demirel'in bir sözü vardır: "Türkiye gibi ülkelerde bir hafta sonrası için siyasî taahhüt yapılmaz." Türkiye'de 2006'da nasıl bir siyasî iktidarla karşı karşıya olacağımız belli olmaz.

FARUK ÇELİK (Bursa) - Türkiye geçti artık.

ALİM TUNÇ (Uşak) - O, Demirel zamanındaydı.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Ayrıca, bakın, Karabük milletvekillerimiz burada var mıydı bilmiyorum. Karabüklüler de size çok kırgın. Benim komşu ilim sayılırlar, bilginiz olsun.

Değerli arkadaşlar, siyaset biraz tecrübeyi, biraz da birikimi gerektirir. Burada saat 13.00'ten beri konuşan İktidar Partimizin çok saygı duyduğum değerli hatipleri konuşmalarına "başta Sayın Başbakanımız ve Sayın Millî Eğitim Bakanımız" diye başladılar; ama, iki tane şık konuşma da izledim iktidardan. Birisi dostum, arkadaşım Sayın Fatsa'ya, birisi de dostum, ağabeyim Sayın Gülle'ye aittir. Bakın, Sayın Fatsa'nın tutanağını istedim. Sayın Fatsa diyor ki: "Bugün gündüz erken saatlerden itibaren gecenin bu geç saatine kadar 15 ilimizde yeni üniversitelerin kurulmasıyla alakalı -şimdi altını çiziyorum- iktidar ve muhalefet partilerine mensup milletvekili arkadaşlarımızın yoğun gayret ve destekleriyle bir büyük yasayı hayata geçiriyoruz" diyor.

Sayın Gülle de ne diyor: Öncelikle, bugün, bu Meclisin çıkardığı kanunla  kurulacak üniversiteleri doğuran üniversitelere teşekkür ediyor. Siyaset budur, doğrusu budur. Sayın Başbakan sizi şimdi izlemiyordur; kaldı ki, Sayın Başbakan da şunu kabul eder: Milletin parasıyla milletin Meclisinin aldığı kararla kurulan üniversiteler için bir teşekkür edilecek ise, önce, Yüce Milletin Yüce Meclisinden başlanır; siyasetin doğrusu, işin doğası budur değerli arkadaşlarım. Şimdi…

MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) - O, tahtında müstetir zaten.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Evet, hep öyle yapın, tavsiye ederim. Hepimizin bu görevleri bir gün bitecek, bu Meclis hep baki kalacak. Bakın, 83 yıllık cumhuriyet, 59 nolu hükümet; ama, 22 nci Dönem Parlamento. Aslolan Parlamentodur; bunu hiçbirimizin kesinlikle ve kesinlikle unutmaması lazım. Elbette ki, bu görüştüğümüz kanun tasarısında başlangıç şöyledir: Hükümetin tasarısı der, sonra Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'den başlar ve Çorum Milletvekilimiz Ali Yüksel Kavuştu'yla biter değerli arkadaşlar; olay budur. Bu konuda, sizi bundan sonraki süreçlerde biraz daha hassas olmaya davet ediyorum. Bütün şahsî konuşmaları kapatmanızı da çok centilmence bulmadığımı belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, üniversite, evet; her il, evet; ama, eğitimin niteliğini, eğitimin kalitesini, kurulacak üniversitenin kurulduğu bölgenin sosyoekonomik gelişmesine yapacağı katkıyı asla ve asla gözardı etmeden üniversite.

Bu nasıl olacak; bakın, bu konuda çok güzel bir mazimiz var. 2 914 öğrencisi vardı cumhuriyetimizin ilk yılında. Sadece 2 914 üniversite öğrencisi, okuyanların tümü. Şimdi, 1 800 000. Bu güzel bir gelişme. 321 mezun veriyordu cumhuriyet ilk yılında, üniversite mezunu… Bu, 282 000'e çıktı. Bu güzel bir gelişme. Sadece 307 öğretim üyesi, öğretim görevlisi okutmanı vardı Türkiye Cumhuriyetinin ilk yılında. Şimdi, 78 000 öğretim üyesi ve görevlisi var. Bu güzel bir gelişme.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi gibi dünyaya mal olmuş bir üniversitenin, sadece ve sadece iki barakayla öğretime başladığını, eğitime başladığını, bilim üretmeye başladığını düşününce, çok üniversite açmak kalite malite düşürür diye endişeye gerek yok; ama, bir şeye gerek var. Bir bilince gerek var. Üniversite demek, orayı bitirir bitirmez insanların devlette işe girmesi demek asla ve asla değildir; bundan sonra bu hiç olmayacaktır; ama, bizim Asil Türk Milletinin, Amerikan Milletinden neyi eksik?! Onlarda yükseköğretim okullaşma oranı yüzde 81, bizde açıköğretim, Başbakanın  "homeschool" dediği açıköğretim dahil, yüzde 28'lerde. Biz, elbette ki, olabilse de yüzde 100 olsak; bu, çarpıklık değildir. Efendim, birsürü üniversite açacağız da, çıkanı ne yapacağız; onu, çıkan düşünecek. Onun için biz, diyoruz ki, meslekî eğitime ağırlık vereceğiz, ortaöğretimden yükseköğretime geçişte, üçte 2 meslekî yükseköğretime, üçte 1 genel akademik öğretime diyoruz; hükümet bununla uğraşsın diyoruz.

Sürem, 43 saniye var. Sayın Başkanın da bana bir meslektaşım da olarak, bir eğitimci olarak biraz tolerans tanıyacağını düşünüyorum. Bu doruk bağıdır, başka konuşmayacağız.

Değerli arkadaşlar, şimdi, Sayın Başbakan, dün, yine üniversiteleri eleştirdi. Tabiî, herkes herkesi eleştirsin; bunda bir mani hal yok. Ülkenin Başbakanı, tabiî ki, bir eksik görürse, üniversiteleri de eleştirecek. Başbakan diyor ki: "Avrupa Birliği fonlarından, araştırma geliştirme, proje için 200 000 000 avro para geliyor; bizim üniversitelerimiz bunun yüzde 6'sını kullanıyor."

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Hayır, yüzde 15'ini.

ENGİN ALTAY (Devamla) - 15 mi?

ATİLLA KART (Konya) - Başbakan "yüzde 6" diyor.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Ben öyle duydum, yanlışsam da düzeltirsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Altay, ek 1 dakika içinde konuşmanızı tamamlayınız lütfen.

Buyurun.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Yapma ya, 1 dakika çok gaddarca oldu Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sabahın bu vaktinde ancak bu kadar…

ENGİN ALTAY (Devamla) - Evet, ama, bir ülke; hükümet üniversiteyle kavgalı, üniversite TÜBİTAK'la dargın; TÜBİTAK, üniversite camiasına göre legal bir kuruluş değil.

Yani, değerli arkadaşlar, diyorum ki, şimdi, hükümet, üniversitelerden, çatalla çorba içmesini istiyor. Evet, çatalla çorba içilir; çatalı ekmeğe batırırsınız, çorba kasesine daldırırsınız, çorba içersiniz, çorbayı mideye gönderirsiniz; ama, çorba içmenin bir kuralı, bir adabı, bir sistemi vardır. Sayın hükümetin, bu konuda biraz daha esnek, makul ve mantıklı olması gerekir.

Sayın Gülle, az önce, Adalet ve Kalkınma Partisinin yetkili organı olarak dedi ki; "Adalet ve Kalkınma Partisi…"

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (Devamla) - Başkanım, son 1 dakika…

BAŞKAN - Sayın Altay, lütfen, sabahın bu vaktinde, tahammülümü zorlamayalım.

Lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Kesinlikle… Çok teşekkür ediyorum, çok teşekkür ediyorum. Kapatıyorum dosyamı da…

Adalet ve Kalkınma Partisinin 81 ilde üniversite kurma hedefini saygıyla karşılarız. Tabiî, bunu biz bitireceğiz.

FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) - Bizim Partiye geçin…

ENGİN ALTAY (Devamla) - Ama, biz, daha büyük bir iddia söylüyoruz. Bizim Genel Başkanımızın, aylar önce, daha büyük bir iddiası ve sözü var Türkiye'ye. Biz, Türkiye'de yaşayan, zengin-fakir ayırımı yapmadan, bütün çocukları, gidebildiği yere kadar, okuyabildiği yere kadar okutacağız. Bu, bizim onurumuzdur, şerefimizdir, namus borcumuzdur, sözümüzdür. Bunu, Cumhuriyet Halk Partisi adına söylüyorum.

Bütün illerimizin üniversiteleri hayırlı olsun. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Arkadaşlar, şunu ifade etmek istiyorum: Çalışmalarımızı sürdürürken, sizler, zaman zaman dışarıya çıkıyorsunuz, geliyorsunuz, diğer her türlü ihtiyaçlarınızı görüyorsunuz. Başkanlık Divanını herhangi bir şekilde ara verme noktasında bırakmayalım, istirham ediyorum. Yoksa, bu yetkimizi kullanacağımızı sizlere hatırlatıyorum.

Buyurun Sayın Bakanım.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben, müsaade ederseniz, burada, tabiî, bir bakan sıfatımdan ziyade, milletvekili sıfatımla bir hususu hatırlatmak istiyorum.

Bildiğiniz gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin en büyük vazifelerinden birisi bütçe yapmak ve bütçe hakkına sahip olmaktır. Bildiğiniz gibi, İngiltere'de demokrasi doğduğu zaman, Magna Carta dediğimiz şey, bütçe hakkından doğmuştur. Baronlar "biz vergi verelim; ama, ey kral hazretleri, bu verdiğimiz vergiyi nereye harcıyorsun" diye hesap sormak istemişlerdir ve demokrasinin doğuşu böyledir. Bütçe hakkı, Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir. Buradaki her fert, her milletvekili arkadaşım, millet adına kullandığı bu yetkiden dolayı, milletin parasını verdiği kurumlardan ve kişilerden hesap sorma hakkına sahiptir. Hesap verilebilirlik, demokratik yönetimlerin, olmazsa olmaz vasfıdır. Hele hele, kendisi bir milletvekili olan, aynı zamanda bu ülkenin Başbakanı olan bir insan, herhangi bir kuruma kaynak aktardığı zaman, milletin parasını kullandırdığı zaman "bunu niçin yerli yerinde kullanmadınız, gerektiği şekilde kullanmadınız" diye eleştirme hakkına da sahiptir. Bana, Millî Eğitim Bakanı sıfatıyla, bu Meclis bütçeyi veriyor. Bana, bu bütçeyi nerede kullandınız diye veya yanlış kullandığım zaman da hesap sorma hakkına sahiptir. Dolayısıyla, Sayın Başbakanın eleştirilerini bu çerçevede ele alalım. Bakın, ben, ısrarla da,  akşam, erken saatlerde bu konuda bir açıklama yaptım; dedim ki: Bizim kimseyle kavgamız, üniversiteyle, kimseyle, bu manada bir kavgamız olamaz. Biz, birbirimizi eleştirebiliriz, yapılan bazı işleri beğenmeyebiliriz, bunu sorgulayabiliriz, daha iyi olması temennisinde bulunabiliriz; ama, ille de kavga kelimesini kullanmanın hoş olmadığını düşünüyorum. Sayın Başbakanımızın dün yapmış olduğu eleştiri de bu çerçevede ele alınmalıdır.

Teşekkür ediyorum Başkanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Şahsı adına, Sinop Milletvekili Cahit Can.

Sayın Can, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

CAHİT CAN (Sinop) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; gecenin bu saatinde, 15 üniversite kurulmasıyla ilgili 1039 sıra sayılı kanun tasarısı hakkında, şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi ve şu anda… Demin, belki ekranları başında olmadığını ifade eden Engin Altay Beye buradan bir cevap vermek istiyorum. Biraz önce, Almanya'dan, arkadaşlarımdan telefon geldi, 2 dakika önce. Demek ki. Sinoplu hemşerilerimizin, dünyanın diğer bir ucunda da uyumadığını, Sinopluların bizleri yakından izlediğini de bilmesini istiyorum. (AK Parti sıraların alkışlar)

ENGİN ALTAY (Sinop) - Hesap soracaklar size, izliyorlar!

CAHİT CAN (Devamla) - Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, demin Engin Altay Bey kardeşimiz, "Sinop yalnızlığa itildi" diye bir ifade kullandı. Ben, özellikle bunu bir açmak istiyorum. Sinop, hiçbir zaman yalnızlığa itilmedi. Mutlaka, herkes biliyor ki -en yakın da Engin Altay Bey biliyor- Sinop'la ilgili neler yaptığımızı, zaman zaman, kendisinin de bildiği gibi, İlimizin Valisi Sayın Zeki Şanal Bey de biliyor.

Şimdi, bu üniversitelerle ilgili kriterler değerlendirildiğinde, zaman zaman Sayın Bakanımızla da bu kriterleri değerlendiriyorduk, Yüksek Öğretim Kurumu Genel Müdürümüz Hüseyin Çalık Beyle de değerlendiriyorduk, kendileri de buradadır. Bazen YÖK'le temaslarımız oldu. Hatta, Bakan Beyle birlikte bu kriterleri değerlendirirken, Sayın Valimizi o anda aradım, kriterlerimizde bir eksiklik var Sayın Valim, derhal 19 Mayıs Üniversitesinden gerçek bilgileri bize bildirin dedim. Sayın Bakanım, öyle değil mi? (AK Parti sıralarından "öyle, öyle sesleri") Ve kriterler geldi. Gerçekten, Sinop İlimizdeki gerek fakültelerimiz gerekse yüksekokul noktasında bir eksikliğimiz yok. Birçok ilimizde olmayan bu meslek yüksekokulları ve fakültelerimiz mevcut olmasına rağmen, kriterlerden bazılarının eksik olduğunu yakinen bilmekteyiz ve bu konularla ilgili, hiç kendi komisyon üyem olmadığı halde, Millî Eğitim Komisyonumuzda, hatta Plan ve Bütçe Komisyonumuzda saatlerce, söz alarak bu konuların irdelenmesinde de bulunduğum ve Sayın Engin Altay Beyle de birlikte bu konuların üzerinde durduğumuz bilinmektedir.

Değerli arkadaşlar, 7.1.2004 tarihinde Sinop İlimizle ilgili; üniversitelerle ilgili bir kanun teklifi vermiştim ve bu kanun teklifini iki seneye yakın bir zamandır verdim ve bu Meclisin kürsüsünden de bunu, hem halkımızı bilgilendirme noktasında hem de Sinop'umuzu gündeme getirme noktasında burada ifade ettim.

Değerli milletvekilleri, şu kürsüden, zaman zaman, Sinop'umuzun güzelliklerini ve özelliklerini -belki her ilin farklı farklı özellikleri ve güzellikleri olabilir; ancak, Karadeniz'in bir incisi konumunda olan Sinop'un, deniziyle, ormanıyla, yeşiliyle, kumsalıyla, her şeyiyle bir farklılık arz ettiğini- ifade ettim.

Bakın, hiçbir ilimizde, belki, sahillerimizde deniz kumunun sarı olduğunu herkes biliyor; ama, kara bir kum olduğunu hiç kimse bilmiyor; ama, Sinop'ta kara kum mevcuttur. Öyle bir köyümüz vardır, köyümüzün tamamen deniz kumuyla kaplı olduğunu, Sarıkum Köyü adı altında, merkeze bağlı bir köyümüz olduğunu, hem gölüyle birlikte de ifade etmek istiyorum.

Aslında, Sinop, gerçekten yaşanılacak bir kent; dünyada korunması gereken bir kent. Bütün bu özelliklerinin yanı sıra da, adi suç oranının hiç olmadığı bir kent. Belki de hiçbir ilimize nasip olmayan, esnaflarımızın dükkanlarının da kepenklerinin olmadığı bir kent. Böyle huzurlu bir kent.(AK Parti sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (Sinop) - Huzur kaçtı...

CAHİT CAN (Devamla) - Şimdi, böyle bir huzurlu kente bizim âşık olmamamız gibi bir konu bahis olamaz.

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) -Sinop'u mahvettiniz.

CAHİT CAN (Devamla) - Biz, Sinop'umuzu da seviyoruz, ülkemizi de seviyoruz.

Bakınız, Partimizi temsilen…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Can, herkese verdiğim gibi size de 1 dakikalık süre veriyorum, lütfen, konuşmanızı tamamlayın.

Buyurun.

CAHİT CAN (Devamla )- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Partimizi temsilen Genel Başkan Yardımcımız Sayın Akif Gülle Beyi ben, çok yıllar öncesi tanırım; ama, hiçbir üslubunun ve fikirlerinin ve düşüncelerinin, ifadelerinin yanlışlığına hiç rastlamadım. Çok eskiden tanıdığım bir arkadaşımızdır; Partimiz adına bir şey konuşuyorsa, doğrudur. (AK  Parti sıralarından alkışlar )

Hatta, Millî Eğitim Bakanımız Sayın Hüseyin Çelik Bey, eğer diyorsa… Bu kürsüden demiştir bugün -buradan müjde veriyorum- 15 üniversitenin akabinde, bu kriterlere yakın olan illerimizin altyapılarını tamamlayarak 2006 yılında bu üniversiteleri açacağız müjdesini buradan vermiştir; ben de bu müjdeye katılıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) Ve inanıyorum ki, Sinop İlimiz 2006 yılında hak edeceği…

ENGİN ALTAY (Sinop) - Millî Eğitim Bakanı, 2007 diyor!..

CAHİT CAN (Devamla) - Hayır, "2006" dedi, "2006" dedi. Ben, kolay kolay Genel Kurul…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Can, istirham ediyorum… Lütfen, arkadaşlar…

CAHİT CAN (Devamla) - Müsaade ederseniz, toparlıyorum.

BAŞKAN - Lütfen, toparlıyorum diyorsun… Son cümlenizi alayım.

CAHİT CAN (Devamla) - Hiçbir zaman Genel Kurul toplantılarını ihmal etmedim. Dün gece saat 3'te gittik, ondan önce sabah 6'da buradaydık; hiçbir zaman bezmedik, usanmadık, uyumadık; ama, milletimizin hakkını savunduk diyorum.

Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Şahsı adına Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün; buyurun.

MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; iline üniversite kurulması direkten dönen -deyim yerindeyse- kriterler belirlenmeye başlandığı zaman 13'te olan, daha sonra birtakım değerlendirmelerle Karamanoğlu Mehmet Bey üniversitesinin kriterlerde 16 ncı sırada yer aldığı ve kılpayı bu gelen yasa tasarısının dışında kaldığı bir ilin milletvekiliyim; ama, hiç mahzun değilim, aksine mutluyum. Çünkü, yıllardan sonra, belki 10 yıldan daha fazla bir süreden sonra bir hükümet, bir iktidar, Türkiye'de yeni üniversitelerin kurulması yönünde bir adım atıyor, bu cesaretini, bu iddiasını ortaya koyuyor ve Meclisimizin önüne 15 yeni üniversiteyi kapsayan bir yasa tasarısı getiriyor. Bu iktidarın, bu parlamentonun bir milletvekili olarak, ben, bundan dolayı son derece mutluyum, 15 yeni üniversite, 15 yeni ilimize hayırlı olsun. Bu 15 yeni üniversiteyi çıkarmak yönünde bu saatlere kadar çalışan iktidarıyla, muhalefetiyle, Meclisi kutlamak istiyorum ve hükümetimize de teşekkür etmek istiyorum.

Tabiî, Millî Eğitim Bakanımız ifade etti, Genel Başkan Yardımcımız da söyledi, bu iddiada olan hükümetimiz, inşallah, ikinci 10 üniversiteyi de ki, Karaman'ın ilk sırasında yer aldığı, kriter itibariyle, ikinci 10 üniversiteyi de kısa bir süre içerisinde Meclisin gündemine getirecek, kriterleri tamamlayıp o 10 üniversiteyi de Meclisin gündemine taşıyacak. Ben, o 10 üniversitenin de bir an önce Meclisten çıkacağını ve o illerde üniversite hayaliyle tutuşan, üniversiteyi yıllardan beri bekleyen, bir ideali haline getiren 10 ilin de bu hayaline kavuşacağını umut ediyorum.

Değerli arkadaşlar, Karaman, Türk dilinin başkenti. Gerçekten, üniversiteye ismini verdiğimiz Karamanoğlu Mehmet Bey, 1277 yılında "bugünden sonra divanda, dergâhta, seyranda, mecliste Türkçeden başka dil kullanılmaya" demek suretiyle Türkçeyi yeniden devlet dili olarak ilan etmiş bir Türk büyüğü ve Karaman, kültürel, tarihî misyonu, ekonomik ve sosyal potansiyeliyle bugün Orta Anadolu'nun parlayan yıldızlarından birisi. Bu ilimizin çoktan üniversiteyi hak ettiğini iddia ediyoruz ve altyapısı konusunda da büyük çaba gösteriyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Ben, buradan, konuşan milletvekillerimizin beyanlarını da dikkate almak, Karaman'ın da bu sıkıntısını ifade etmek suretiyle YÖK'e ve YÖK Başkanına bir sitemimi iletmek istiyorum. YÖK, Van'a gittiği kadar, ki, gidebilir…

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Yahu, karıştırma kardeşim; sen Karaman'ı anlat, boşver.

MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - Bir müsaade ederseniz…

…Anadolu'nun diğer illerine de gitsin, Karaman'ı da ziyaret etsin, diğer illeri de ziyaret etsin. Bakın, bizim YÖK'te bekleyen kaç tane fakülte kararımız var; ama, birkaç yıldır bu fakülte kararlarının hiçbiri çıkmadı. Gelsinler, bir de Karaman'ı gezsinler; Anadolu'yu gezsinler, sadece Van'a gitmesinler; Anadolu'nun şehirlerinde gezmek suretiyle, oralarda da bu fakülte taleplerini, üniversite altyapısını, üniversitelerin imkânlarını yerinde görmek suretiyle bunları değerlendirsinler.

Ben, Millî Eğitim Bakanımızın buradan verdiği sözü, hükümetin verdiği sözü, Genel Başkan Yardımcımızın verdiği sözü, burada dikkate almak suretiyle, inşallah, 2006 yılında bu 10 yeni üniversitenin de kurulacağına yürekten inanıyorum, hükümetimiz bu kararlılıktadır ve 15 yeni üniversitenin, ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akgün.

3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 4'ü okutuyorum:

MADDE 4.- 2547 sayılı Kanunun 57 nci maddesinin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Vakıf üniversitelerinde itâ amiri mütevellî heyet başkanıdır."

BAŞKAN - Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu?.. Yok.

Sayın Gazalcı?.. Yok.

Sayın Hikmet Özdemir?.. Yok.

Sayın Ahmet İnal?.. Yok.

4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 5'i okutuyorum:

MADDE 5.- 10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (II) sayılı cetvelin "A) Yükseköğretim Kurulu, Üniversiteler ve Yüksek Teknoloji Enstitüleri" bölümüne aşağıdaki üniversiteler eklenmiştir:

"56) Ahi Evran Üniversitesi

  57) Kastamonu Üniversitesi

  58) Düzce Üniversitesi

  59) Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi

  60) Uşak Üniversitesi

  61) Rize Üniversitesi

  62) Namık Kemal Üniversitesi

  63) Erzincan Üniversitesi

  64) Aksaray Üniversitesi

  65) Giresun Üniversitesi

  66) Hitit Üniversitesi

  67) Bozok Üniversitesi

  68) Adıyaman Üniversitesi

  69) Ordu Üniversitesi

  70) Amasya Üniversitesi"

BAŞKAN -  Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç. (CHP Grubu sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 1039 sıra sayılı yasa tasarısının 5 inci maddesi üzerinde, CHP Grubu adına ve şahsım adına söz almış bulunmaktayım -gecenin bu saatinde diye söyleyecektim, artık- sabahın bu saatinde -ekranların başında da kimse yok, sadece sayın milletvekillerimize hitap ediyoruz- hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu tasarıyla 15 ilimize yeni üniversite kuruluyor. Öncelikle, verdikleri yasa teklifleriyle bu tasarının ortaya çıkmasına neden olan saygıdeğer milletvekillerimize teşekkür ediyorum ve onları kutluyorum. Üniversite kurulmasına karar verilen illerdeki vatandaşlarımıza da, kurulacak üniversitenin illerine hayırlı olmasını diliyorum. Bundan böyle, bu illerimiz de üniversitelerin aydınlık yüzüyle tanışacaklar. O illerimiz, üniversitenin gelmesiyle sosyal, kültürel ve ekonomik olarak gelişeceklerdir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yeni açılan üniversiteler için mutluluk duyduğumu belirttim; ancak, mevcut üniversitelerin konumunu da irdelememizde yarar olduğunu düşünüyorum. Hükümet, ne yazık ki, mevcut üniversitelerin sorunlarına duyarlı yaklaşmıyor. Bu bağlamda, özellikle, Malatya İnönü Üniversitesi âdeta unutulmuştur.

Değerli arkadaşlar, Malatya İnönü Üniversitesi 1975 yılında kurulmuş olup, 1976-1977 öğretim yılında eğitime başlamıştır. Şu anda 9 fakültesi, 3 enstitüsü, 2 yüksekokulu, 10 meslek yüksekokulu, 11 araştırma merkezi ve 5 bölüm başkanlığıyla, ülkemizin önde gelen üniversitelerinden birisidir, 19 000 öğrencisi bulunmaktadır; ancak, kadro sıkıntısı nedeniyle büyümede zorlanmaktadır. Bakanlar Kurulunun 2001/3249 sayılı kararıyla, eczacılık, güzel sanatlar ve diş hekimliği fakültelerinin kurulması kararlaştırılmış olmasına rağmen, kadro sıkıntısı nedeniyle diş hekimliği fakültemiz henüz açılamamıştır.

Sayın milletvekilleri, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi 1996 yılında açılmıştır. Bu merkez, rahmetli Turgut Özal'ın girişimiyle, Ortadoğu'nun en modern hastanesi olarak planlandı; 2005 yılı fiyatlarıyla 372 trilyon harcama yapıldı. Bugün, belki ilk planlandığı konumda olmasa bile, yine de bir bölge hastanesi konumundadır. Bu merkezde, Malatya, Adıyaman, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Bingöl, Elazığ ve Sivas illerinden gelen hastalara hizmet verilmektedir. 100'ü yoğun bakım olmak üzere 850 yatak kapasitesine sahip olup, 715 yatak hizmete açılmış, 135 yatak ise kaynak yetersizliğinden hizmete girememiştir. Projesinde 26 ameliyathane olmasına rağmen, 16'sı faal olup, kaynak yetersizliğinden 10 ameliyathane hizmete açılamamıştır. Bu noksanlıklara rağmen, 2005 yılında 23 837 kişi yatarak, 178 439 kişi ayakta tedavi görmüş, 10 606 hastaya da ameliyat yapılmıştır. Bu merkezde, karaciğer nakli dahil, organ nakilleri yapılabilmektedir. Bu haliyle, Turgut Özal Tıp Merkezi, Türkiye'de ilk 10 sağlık kuruluşu arasında yer almaktadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Malatya ve bölgemiz için bu kadar önemi haiz Turgut Özal Tıp Merkezinin, 1996'dan bu yana, hâlâ, kadro kanunu çıkarılmamıştır. Bu, ülkemiz adına bir ayıptır. Bu ayıbı ortadan kaldırmak üzere, Turgut Özal Tıp Merkezinin ihtiyacı olan 1 128 kadro için hazırladığımız yasa teklifimiz, Plan ve Bütçe Komisyonunda 700 kadro olarak kabul edildi. Tüm çabalarımıza rağmen, bu yasa teklifi, her nedense, bir türlü Meclis gündemine getirilmiyor. Hatta, dün, Sayın Eyüp Fatsa'ya tekrar bu dileğimizi ilettik; yarın üniversitelerin kanunu geliyor, bu kadro kanunumuz da gelsin, görüşelim, bu Turgut Özal Tıp Merkezine kadroyu sağlayalım dedik; ancak, yine bu taleplerimiz yerine gelmedi. Turgut Özal Tıp Merkezindeki sağlık hizmetleri, ne yazık ki, temizlik işçisi kadrosunda çalışır görünen hemşire, laborant, sağlık memuru ve diğer sağlık görevlilerince sürdürülmektedir. Halen, bu konumda 962 kişinin ücretleri, döner sermaye bütçesinden karşılanmaktadır. Böylece, tıp merkezinin daha iyi işlemesi için kullanılacak kaynaklar personel giderlerine harcanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, sanki, bu temizlik işleri kadrosunda sağlık görevlisi çalıştırma uygulaması İnönü Üniversitesinin, Rektörün kusuruymuş gibi, AKP Malatya Milletvekili bir arkadaşımız, 37 AKP'li milletvekiliyle, İnönü Üniversitesi Rektörü hakkında, bu konuda suçlamada bulunuyor ve araştırma önergesi veriyorlar. Önergenin gerekçesinin bir bölümünü okumak istiyorum. Önergenin gerekçesinde, temizlik ve ilaçlama ihalesi adı altında çalıştırılacak işçilerin, temizlik ve ilaçlama işlerinde çalıştırılmayıp, büyük çoğunluğunun, hemşire, laborant, şoför, teknisyen, sekreter, garson, aşçı, güvenlik görevlisi olarak, yardımcı sağlık hizmetlerinde çalıştırıldığı, bu  durumun Maliye Bakanlığının tebliğlerine uygun olmadığı belirtiliyor, araştırma önergesinde. Bu suçlamaya pes doğrusu demek gerekiyor. Halk arasında "yavuz hırsız ev sahibini bastırır" derler. Bir taraftan Turgut Özal Tıp Merkezinin kadro kanununun çıkmasını engelleyeceksiniz, diğer taraftan, usulüne uygun personel niye çalıştırmıyorsun diyeceksin. Tipik bir AKP zihniyeti ve takıyye örneği.

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Ayıp oluyor ama!..

MUHARREM KILIÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, sorun…

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Gecenin bu saatinde olmaz!

MUHARREM KILIÇ (Devamla) - Ama gerçek… Ayıp olmuyor, gerçek bu. Yani, bir yıldır ulaşmadığımız kimse kalmadı; sayın bakanlara ulaştık, grup başkanvekillerine ulaştık… Bir taraftan kadro vermeyeceksiniz, bir taraftan da "niye bu temizlik şirketinde çalışan işçileri hemşire olarak çalıştırıyorsunuz, laborant olarak çalıştırıyorsunuz" diyeceksiniz; böyle bir terslik olamaz.

Değerli arkadaşlar, sorun, sadece kadro yetersizliğinden de ibaret değildir. Bu tıp merkezinin yüzde 93'ü tamamlanmıştır. 10 ameliyathane, 135 yatak hizmete girmemiştir. Böyle olunca da, hastalar, yatak ve ameliyat için sıra beklemektedirler. Tıp merkezinin tamamlanması için kaynak da verilmemektedir. Maliye Bakanlığının bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken, kaynak sağlanamadığı için, söz alarak talepte bulunduk. CHP'li komisyon üyeleri, tıp merkezinin ödeneğinin artırılması için önerge verdiler; ancak, bu talepler ve öneriler dikkate alınmadı. Tıp merkezinin yarım kalan inşaatları için 2006 bütçesine konulan ödenek 40 000 YTL. Sizlere soruyorum: Bu parayla hangi noksanlıklar giderilebilir?! 2006 yılı için, hiç olmazsa 6 000 000 YTL kaynak ayrılmış olsaydı, yarım kalmış ameliyathaneler bitirilebilecekti.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; AKP İktidarı, üniversitelere kadro ve kaynak olarak rahatlatıcı olanaklar sağlamıyor. Gün geçmiyor ki, üniversitelerle ve YÖK'le polemiğe girilmesin. Bunlara rağmen, bir de bakıyoruz ki, 15 yeni üniversite kurulması için kanun tasarısı hazırlanmış. Gerekçesi ne olursa olsun, biz bu karara sevindik; ancak, bir taraftan da merak ediyoruz, AKP'de üniversitelere yönelik yeni bir aşk mı doğdu, üniversitelerle kavgaya son mu veriliyor, yoksa, üniversiteleri kendi anlayışlarına göre şekillendirmenin ilk adımları mı atılıyor?! Zira, bunun işaretlerini yasa tasarısının geçici 1 inci maddesinde görüyoruz. Bu yasa tasarısının geçici 1 inci maddesine baktığımızda, yeni kurulacak üniversitelerin rektörlerinin Millî Eğitim Bakanı ve Başbakan tarafından önerileceğini görüyoruz.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Yeni bir şey değil ki…

MUHARREM KILIÇ (Devamla) - Rektörlerin bu şekilde belirlenmesi, üniversitelerin idarî ve bilimsel özerkliğini tehdit edecektir. Bu nedenle, bu anlayıştan vazgeçilmesini öneriyoruz.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Daha önce nasıl olmuş?..

MUHARREM KILIÇ (Devamla) - Üniversitelerin rektörleri, o üniversitedeki öğretim elemanlarının seçtiği kişiler arasından belirlenmektedir. Aynı anlayışı burada da koruyalım. Yeni kurulacak üniversitelerde akademik kadro yeterli değilse, rektör adayları, YÖK veya Üniversitelerarası Kurul tarafından belirlenmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Daha önce de böyleydi.

BAŞKAN - Sayın Kılıç, 1 dakika içinde konuşmanızı tamamlayınız lütfen.

Buyurun.

MUHARREM KILIÇ (Devamla) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; üniversiteler ülkemizin aydınlık yüzüdür, geleceğimizin güvencesi gençlerimiz oralarda yetişiyor. Bu üniversitelerimize siyasetin gölgesini düşürmeyelim. Politikanın okullara, camilere ve kışlaya girmesi ülkemize iyilik getirmez.

Bu düşüncelerle, yeni kurulacak üniversitelerimizin, kurulacak illerimize, ülkemize güzellikler katması dileğiyle CHP Grubu ve şahsım adına saygılarımı sunuyorum.

Ayrıca -yeni yıla giriyoruz- tüm vatandaşlarımızın yeni yıllarını ve gelecek kurban bayramlarını kutluyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kılıç.

Madde 5'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 6'yı ekleriyle birlikte okutuyorum:

MADDE 6.- 2.9.1983  tarihli ve 78 sayılı Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek maddeler eklenmiştir.

"EK MADDE 6.- Yeni kurulan üniversitelerde kullanılmak üzere ekli (1) sayılı listede yer alan öğretim elemanlarına ait kadrolar ihdas edilerek bu Kanun Hükmünde Kararnameye bağlı cetvellere, ilgili üniversite bölümleri olarak eklenmiştir."

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Atilla Kart; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 6 ncı maddeyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu tasarıyla 15 yeni üniversitenin kurulması amaçlanıyor. Üniversitelerin kurulma şartlarını ve ölçülerini, sözcüler ayrıntılı bir şekilde anlattılar. Ben, öncelikle bu üniversitelerin bölgelerine yararlı hizmetler sunmasını, aydınlanma sürecine katkı sağlamasını, toplumsal yapıda ve sanayide istihdama yönelik nitelikli eleman yetiştirilmesinde rol üstlenmesi gereğini ve dileğini hemen ifade ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, üniversite kurulacak illerin tespitinde, diğer birçok konuda olduğu gibi, teknik ve objektif ölçülerin uygulanmadığını görüyoruz, siyasî ve mahallî yaklaşımlarla değerlendirmeler yapıldığını görüyoruz.

Yeni kurulacak üniversitelerin, zaman içinde yapılacak devlet yatırımları ve yöreden sağlanacak desteklerle fizikî sorunlarının giderilebileceği açıktır. Bu süre üç yıl olabilir, beş yıl olabilir. Bu eksiklik, sonuçta giderilebilecek bir eksikliktir.

Öte yandan, üniversitelerin, yörelerine, ekonomik anlamda, kültür alışverişi anlamında, sosyal yapının gelişmesi anlamında ciddî ve olumlu katkılar sağlayacağı da bir gerçektir.

Sorun, kurulacak bu üniversiteler, evrensel olma ve kurumsallaşma aşamalarını nasıl bir zaman dilimi içinde tamamlayacaklardır; bunu tamamlayabilecekler midir?

Öncelikle ifade ediyorum; üniversitelerin, siyasî, sosyal ve kültürel alanlarda ve elbette akademik alanlarda, idarî ve malî yönetimlerinde özerk ve özgür olmalarını sağlamamız gerekiyor. Bu tasarı, böyle bir amaca hizmet ediyor mu? Tartışılması gereken temel sorunun bu olduğuna inanıyorum. Bu tasarının, bu amaçlara hizmet edip etmeyeceğini sorgulamamız gerekiyor. Özerk ve özgür olma aşamalarının nasıl bir süreçte tamamlanacağını önceden öngörmek ve planlamak gerekiyor. Bu konularda, maalesef, nitelikten ziyade niceliği esas alan bir anlayışın egemen olduğunu görüyoruz. Yine, kadrolaşma amacının belirleyici bir faktör olarak karşımıza çıktığını görüyoruz.

Bakın, değerli arkadaşlarım, mevcut 2547 sayılı Yasanın 13 üncü maddesini ihlal eden bir düzenlemeyle karşı karşıyayız. Tasarı, bu yönüyle, hukukun genel ilkelerine aykırı olarak hazırlanmıştır. Bu aykırılık, yeni üniversitelerde kuruluş aşamasında kaosa yol açacak, geçiş sürecini daha da uzatacaktır. Bu üniversitelerin amacına ulaşabilmesi için, bu aykırılıkların bu aşamada giderilmesi gerekir.

Bu değerlendirmelerden sonra, elbette Konya'yla ilgili değerlendirmelerimi ve beklentilerimi ifade etmek istiyorum değerli arkadaşlarım.

Bakın, yirmibeş yıl içinde büyük gelişme gösteren Selçuk Üniversitesi, kampus ve fizikî gelişimini büyük ölçüde tamamladı. Konyalı hayırseverler, bu aşamada, her anlamda katkı sağladılar, üniversiteyi her anlamda sahiplendiler.

Öte yandan, üniversitenin kurulması ve gelişmesi, Konya için, ekonomik ve sosyal anlamda büyüme ve değişim ortamını yarattı. Kültür alışverişine yol açmak suretiyle, sosyal yapıya olumlu katkılar sağladı. 80 000 civarındaki -değerli arkadaşlarım, dikkatinizi çekiyorum; 80 000 civarındaki- öğrenciye eğitim veren bu üniversitemiz, maalesef, akademik anlamda istediğimiz seviyeye henüz ulaşabilmiş değil. Bunun sebeplerini, ciddî bir şekilde tartışmamız, irdelememiz gerekiyor.

Mevcut idarî ve fizikî yapı, 80 000 öğrenciye hizmet vermekte doğal olarak zorlanıyor. Bu idarî yapının gücünü ve kapasitesini aşan bir potansiyel söz konusu. Böyle bir yapılanma, zorunlu olarak, eğitimin niteliğini de olumsuz yönde etkiliyor.

Selçuk Üniversitesi, tekrar ifade ediyorum, Türkiye ölçüleri içinde ciddî bir gelişme sağladı; ancak, evrensel boyutları için, yukarıda açıkladığım sebeplerle, aynı şeyi söyleyemiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, Konya'nın şu andaki sanayi yapısı, ağırlıklı olarak küçük ve orta ölçekli işletmelere dayanmakta. Konya sanayiini oluşturan kuruluşların çoğu, teknolojik destek ve yönlendirme konusunda aradıkları ortamı bulamıyorlar.

Sanayiin kullanacağı teknolojileri üretmede, geliştirmede ve kullanmada önderlik yapacak teknik bir üniversiteye şiddetle ihtiyaç var. Böyle bir üniversitenin Konya'ya kazandırılması, İç Anadolu Bölgesindeki ihtiyaca da cevap verecektir. Bilindiği gibi, Konya, coğrafî bakımdan çevresindeki birçok il ve ilçeye ulaşım, eğitim ve teknoloji transferi yönünden ekonomik olarak hizmet verebilecek konuma ve avantajlara sahip.

İşte değerli arkadaşlarım, Selçuk Üniversitesi bünyesinde çalışmalarını sürdüren mühendislik ve mimarlık fakültesi, üniversitenin 16 fakültesinden birisidir. Bünyesinde 16 fakülte, 27 meslek yüksekokulu ile toplam 80 000 öğrenci barındıran bir üniversite yapısı içinde, mühendislik-mimarlık fakültesi, dar kadrolu bir fakülte olarak eğitim ve öğretim faaliyetlerini yürütmekte olup, yeterli finansmana da doğal olarak sahip değildir. Büyük çaptaki kadrosuzluk ve ödenek yetersizliğine bağlı olarak, nitelik kaybı da doğmaya başlamıştır. Bu fakülteye bir ivme kazandırılması zorunluluğu doğmuştur. Bu fakülte, teknik üniversitenin altyapısını hazırlama potansiyeline sahiptir. 350'den fazla öğretim elemanı, 5 500 civarındaki hazır öğrencisi; ki, bu 5 500'e meslek yüksekokullarındaki   öğrenci   sayısı da   katıldığı  zaman, 8 000 civarındaki hazır öğrenci sayısı, lisans öğrencisi, ar-ge laboratuvarları ve diğer altyapı hizmetleriyle, teknik üniversitenin nüvesini oluşturabilecek bir potansiyele sahip. Böyle bir süreçte, Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığının da, arazi tahsisi dahil, ciddî katkılar sağlayacağını hemen ifade etmek istiyorum.

Esasen, değerli arkadaşlarım, yöre milletvekilleri, bu gelişmeyi ve ihtiyacı gördükleri içindir ki, 1995 yılından bu yana, Konya'da teknik bir üniversite kurulması yolunda ciddî çalışmalar hep yapılagelmiştir. Bu çalışmalar, 22 nci Dönemde de devam etmiştir. İktidar ve muhalefet milletvekilleri, hep birlikte ve kararlı bir şekilde, bu dönemde muhtelif yasa teklifleri vermişlerdir. Bu yönüyle, Konya'ya teknik bir üniversite kurulması konusunun siyasî polemik veya kişisel avantaj sağlama gibi bir yönü yoktur.

Sorun şu, olayın esası şu, değerli arkadaşlarım: Siyasî iktidarın çarpık ve yetersiz ve adaletsiz yönetim anlayışının bir uygulamasını görüyoruz. Çok net olarak ifade ediyorum; bakın, 15 tane üniversiteden söz ettik; rakamları söylüyorum size, hiçbirisiyle kıyaslanmayacak ölçülerdeki bir potansiyelden söz ediyorum. Böyle bir potansiyeli nasıl göz ardı edebiliriz?! Bunun adı nedir; bunun adı, kamu kaynaklarının talan edilmesidir, kamu kaynaklarının israf edilmesidir, kamu kaynaklarının yerinde kullanılmamasıdır. Bunu, değerlendirmemiz gerekiyor; bunu, mutlaka tartışmamız gerekiyor.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) - "Talan" kelimesini düzeltirseniz iyi olur.

ATİLLA KART (Devamla) - Kamu kaynaklarının talan edilmesidir bu, kamu kaynaklarının talan edilmesidir.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Yani, bizim ilimize kurulmasın, sizin ilinize üniversite kurulsun…

ATİLLA KART (Devamla) - Bakın değerli arkadaşlarım, bakın… Burada getirilen… Bakın… Bakın… Şunu, lütfen… Müdahale etmeyin; çok ciddî şeyleri konuşuyoruz burada. Partizanlığı bir tarafa bırakalım; ülke kaynaklarını yerinde kullanalım…

ALİM TUNÇ (Uşak) -  Biz de kullanıyoruz…

ATİLLA KART (Devamla) - En azından, bakın, şunu bekliyor Konya kamuoyu; ikinci 10 üniversitede Konya'nın adı dahi telaffuz edilmiyor değerli arkadaşlarım. Siz, hangi adalet anlayışından söz ediyorsunuz?! Hangi adalet anlayışından söz ediyorsunuz?! Hangi kamu kaynaklarının yerinde kullanılmasından söz ediyorsunuz?!

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) - Talan başka bir şey…

ATİLLA KART (Devamla) - Biraz vicdanınızla muhasebe yapın.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) - Siz yapın…

ATİLLA KART (Devamla) - Bu da, öngörülü bir şekilde talan etmektir. Bir, kasten talan etmek vardır; bir de, kamu kaynaklarını bilinçli bir şekilde, adaletli bir şekilde kullanmayarak o kaynakları talan etmek vardır.

Bakın, bir şey daha söyleyeyim. Hadi, teknik üniversiteyi bir tarafa bıraktık, onu bir tarafa bıraktık; Selçuklu Tıp Fakültesi değerli arkadaşlarım… Bakın, Selçuk Üniversitesi bünyesinde Meram Tıp Fakültesi var; bir de, Selçuklu Tıp Fakültesi var. Selçuklu Tıp Fakültesi dördüncü yıldır öğrenci alıyor değerli arkadaşlarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kart, lütfen 1 dakika içinde konuşmanızı tamamlayınız efendim.

ATİLLA KART (Devamla) - Nasıl öğrenci alıyor Selçuklu Tıp Fakültesi; fizikî altyapısını tamamlamış, tıbbî yapılanmasını tamamlamış, dört yıldır öğrenci alıyor ve biz, bu konuda, Selçuklu Tıp Fakültesine kadro tahsis edilmesi yolunda arkadaşlarımızın hazırlamış olduğu, iktidar milletvekillerinin hazırlamış olduğu kadro tahsisine ilişkin önergeye destek verilmeyeceğini öğreniyoruz. Devlet Planlama Teşkilatından, Maliye Bakanlığından mutabakat sağlanıyor; hangi adalet anlayışıysa, burada kadro tahsisi yapılmayacağını görüyoruz, duyuyoruz, öğreniyoruz. Böyle bir anlayışın hangi kamu yönetiminde yeri vardır?! Bunun adı nedir biliyor musunuz? Burada, diğer üniversiteler yönünden adlandırma yapmak istemiyorum, isimlendirme yapmak istemiyorum, onların sevincine müdahale etmek veya onların sevincini kıskanmak gibi bir duygu içinde değiliz; ama, buradaki adaletsiz anlayışı ve ayırımcılığı ifade etmek istiyorum. Selçuklu Tıp Fakültesine kadro tahsis edilmemesinin, birileri çıksın…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kart, zatıâlinize teşekkür edeceğim…

ATİLLA KART (Devamla) - Sayın Başkanım, tamamlıyorum.

BAŞKAN - Efendim, şöyle yani…

ATİLLA KART (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan. 

BAŞKAN - Arkadaşlar, sabahın bu vaktinde zorlamayalım birbirimizi. İstirham ediyorum yani… Lütfen, tek cümleyle alayım arkadaşlar.

ATİLLA KART (Devamla) - Bu anlayış içindeyim.

BAŞKAN - Bakınız, daha önceden de söyledim, başında da ifade ettim; ama, bütün arkadaşlarımızın sabrı taşma noktasına geldi. Lütfen, cümlenizi alayım Sayın Kart.

Buyurun.

ATİLLA KART (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım. 

Birileri çıksın, bana, Selçuklu Tıp Fakültesine kadro tahsis edilmemesinin gerekçesini açıklasın. Konyalı bunun cevabını bekliyor. 

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kart, sağ olun.

Ek madde 6'yı ekli cetveliyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Ek madde 7'yi okutuyorum:

"EK MADDE 7.- Balıkesir Üniversitesinde yeni kurulan birimlerde kullanılmak üzere ekli (3) sayılı listede yer alan öğretim elemanlarına ait kadrolar ihdas edilerek, bu Kanun Hükmünde Kararnameye bağlı cetvellerin Balıkesir Üniversitesine ait bölümüne eklenmiştir."

BAŞKAN - Sayın Altınorak?.. Yok.

Ek madde 7'yi ekli cetveliyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi ek madde 6 ve ek madde 7'yle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 7'yi okutuyorum:

MADDE 7.- 13.12.1983  tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek maddeler eklenmiştir.

"EK MADDE 5.- Yeni kurulan üniversitelerde kullanılmak üzere ekli (2) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek bu Kanun Hükmünde Kararnameye bağlı cetvellere, ilgili üniversite bölümleri olarak eklenmiştir."

BAŞKAN - Ek madde 5'i ekli cetveliyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Ek madde 6 'yı okutuyorum:

"EK MADDE 6.- Balıkesir Üniversitesinde yeni kurulan birimlerde kullanılmak üzere ekli (4) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek, bu Kanun Hükmünde Kararnameye bağlı cetvellerin Balıkesir Üniversitesine ait bölümüne eklenmiştir."

BAŞKAN - Ek madde 6'yı ekli cetveliyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 7'yi ek madde 5 ve ek madde 6'yla birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 8'i okutuyorum:

MADDE 8.- 2809 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 31.- Bu Kanunla kurulan Ahi Evran Üniversitesi, Kastamonu Üniversitesi, Düzce Üniversitesi, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Uşak Üniversitesi, Rize Üniversitesi, Namık Kemal Üniversitesi, Erzincan Üniversitesi, Aksaray Üniversitesi, Giresun Üniversitesi, Hitit Üniversitesi, Bozok Üniversitesi, Adıyaman Üniversitesi, Ordu Üniversitesi ve Amasya Üniversitesine bağlanan yüksek öğretim kurumlarının teşkilatı, mevcut kadroları ve pozisyonları ile birlikte personeli, bu kuruluşlarla ilgili yılı bütçe ödenekleri, bütçedeki ödeneklerin tahakkuka bağlanma yetkisi, bina ve tesisleri, her türlü araç ve gereci, malzeme, döşeme, demirbaş ve taşıtları ile birlikte her türlü taşınır ve taşınmaz malları başka bir işleme gerek kalmaksızın bağlandıkları üniversitelere devredilmiş sayılır.

Bu Kanunla yeni kurulan ve bağlantısı değiştirilen yükseköğretim kurumlarında uygulamayla ilgili olarak ortaya çıkacak sorunlar Yükseköğretim Kurulu kararıyla çözümlenir.

BAŞKAN - Geçici madde 31'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 32'yi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 32.- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte mevcut üniversitelerde kayıtlı bulunan öğrencilere verilecek mezuniyet belgeleri ile diplomalar, istekleri hâlinde fakülte veya yüksekokulların bağlandığı yeni üniversitelerin adına bakılmaksızın kayıt tarihlerinde bağlı bulundukları üniversitelerin adıyla eski üniversitelerince verilir. Bu konuda çıkacak ihtilafları sonuçlandırmaya Yükseköğretim Kurulu yetkilidir."

BAŞKAN - Geçici madde 32'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde üzerinde 1 adet önerge vardır.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 8 inci maddesine geçici bir madde eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 Mehmet Işık  Halil Akyüz  Mesut Özakcan

 Giresun  İstanbul  Aydın

 Kâzım Türkmen  Mehmet Semerci

 Ordu  Aydın

Geçici madde 33.- Yeni kurulacak  üniversitelerin öğretim elamanlarına yüzde 70'den az olmamak üzere gelişme güçlüğü zammı ödenir.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Gelecekte sorun yaşamamak, kurulacak Giresun Üniversitesinin öğretim kadrosunu kısa zamanda tamamlayarak kendini kabul ettirmesini sağlamak, yeni fakülte ve yüksekokulların açılmasına imkân hazırlamak için teşvik edici uygulamalara ihtiyaç vardır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Madde 8'i, geçici madde 31 ve geçici madde 32'yle birlikte oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 9'u okutuyorum:

MADDE 9.- 5.4.1983 tarihli ve 2813 sayılı Telsiz Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 3.- Ekli (5) sayılı listedeki kadrolar ihdas edilerek İletişim Başkanlığı hizmetlerinde kullanılmak üzere, bu Kanuna ekli (II) sayılı listeye eklenmiştir."

BAŞKAN - 9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 1'i okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 1.- Bu Kanunla  kurulan üniversitelerin kurucu rektörleri iki yıl için, Millî Eğitim Bakanı ve  Başbakanın önereceği  üç  isim arasından Cumhurbaşkanınca atanır.

BAŞKAN -  Geçici madde 1 üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Yakup Kepenek; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA YAKUP KEPENEK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; önce, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Bu saatte konuşmamın sorumlusu ne sizsiniz, ne benim; ama, sözlerimi, sabrınızı hiç taşırmadan, verdiğiniz bu emeğe olağanüstü saygı duyarak ve kısaca meramımı anlatmaya çalışacağım; o bağlamda söz aldım.

MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) - Teşekkür ederiz.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, önce bu maddeye ilişkin noktaya gelmeden, bazı önemli noktaların altını hep birlikte çizelim. Var olan, şu ana kadar, 15'ten önce var olan devlet üniversitelerimizin çok büyük sıkıntılar içinde olduğunu, bunların ücret, çalışma koşulları ve diğer yetersizliklerle, özellikle kaliteli öğretim üyesi bulmakta çok sıkıntı çektiklerini biliyoruz. Biz bu noktayı hiç tartışmadık. Biraz önce önerilen, kurulacak olan üniversitelerimizin öğretim üyelerine, kaliteli öğretim üyesi elde etmek üzere, sağlamak üzere maaş artırımı önerimizi de elbirliğiyle reddettik.

Değerli arkadaşlar, bu çok ciddî bir sorundur. Günümüzde, beyin göçünün çok hızla yaygınlaştığı bir dönemde kaliteli öğretim üyesi bulmak Türkiye'nin en büyük sorunudur ve Türkiye… Sayın Bakan burada üniversitelere verdiği araştırma görevlisi kadrolarını söylerken 14 800 diyor, hemen belirteyim, bu akademik kadro değildir, bunun içinde sekreterler, teknisyenler ve başka şeylerde vardır ve üniversitelerde sağlık hizmetleri, temizlik için ihaleye giren geçici işçilerle yerine getirilmeye çalışılmaktadır. Biz bu üniversitelerden araştırma istiyoruz, bu üniversitelerden eğitim istiyoruz ve bu üniversitelere yenilerini ekliyoruz.

Şimdi, Sayın Bakan diyor ki: "Ar-ge'ye çok para aktarıyoruz; ama, kadroya gelince veremiyoruz; çünkü, bir ekonomik program var." Açıkça "IMF" demiyor, "ekonomik program var, ona bağlıyız, o elimizi kolumuzu bağlıyor; kadro veremiyorum, öğretmen kadrosu da veremiyorum…" Peki, para verirken de IMF elimizi kolumuzu bağlıyor; yani, para akıtırken IMF'yi dinlemeyebiliyoruz; ama, araştırma görevlisi verirken ille de “IMF engel oluyor” diyoruz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, tutarlı olalım. Bu noktalarda tutarlı olalım ve biz noktalarda çözüm önerileri geliştirmek durumundayız. Durumundayız… Başbakan, bugünkü gazete manşetlerinde olduğu gibi üniversiteyi suçlamaz, suçlamamalı. Millî Eğitim Bakanı düzeltmeye çalışıyor. Suçlamaz, suçlamamalı. Bunlar yanlıştır. Biz, bu yanlışı vurguluyoruz; bu yanlışlar yapılmasın diyoruz.

Sayın Bakanım, üçüncü yıl bittikten sonra diyor ki: "1 000 öğrenciyi yurt dışına gönderiyorum." Günaydın Sayın Bakanım; üç yıldır neredesiniz?! Türkiye üniversiteleri nitelikli öğretim üyesi diye kıvranırken, siz, beyin göçünü tersine çevirmek için ne yaptınız?! Siz, Türkiye'nin kaliteli üniversitelerinde, üçünde, beşinde, üniversite sonrası eğitim için, yüksek lisans için, doktora için, yurt dışındakinin onda 1'ine bir maliyetle elde edeceğiniz öğretim üyesi yetiştirilmesi konusunda hangi girişimde bulundunuz?! Hiç yok değerli arkadaşlarım; tam bir hiç! Şimdi, 1 000 kişi göndereceğiz… Sonucu ne zaman alacağız; beş yıl sonra. Üç yıl gitti; yazık değil mi bu topluma. Anadolu insanı, sevinçle eğitim istiyor. Kurtuluş yolunu orada görüyor; çok haklı. Kaliteli tıp fakültesi istiyor. Peki, biz ne yaptık; son birkaç ay içinde, tıp fakültelerinin, taşradaki tıp fakültelerinin öğretim üyesi kadrolarını boşalttık, hastanelerde şef yaptık. Peki, bu insan gücü transferi çok mu doğru oldu; bunu, artısıyla eksisiyle, getirdiğiyle götürdüğüyle hükümetimiz hesap etti mi, bunu konuştuk mu?!

Şimdi, değerli arkadaşlar, devam ediyorum. Bu madde, şu anda görüşmekte olduğumuz madde, hükümete, aslında, bu yasanın, hani derler ya, çok özür dilerim hepinizden, zurnanın zırt dediği, çok önemli olan bir maddesi, tam o. Neden o; çünkü, aslında bütün amaç o. Hani, bütün her şey burada düğümleniyor.

MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - Hayır…

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Mehmet Bey, ben insafsızlık etmiyorum; biz dostuz; lütfen, birbirimizi doğru dinleyelim.

Şimdi, geçmişte de bu yapıldı diyecek Alim biliyorum. Geçmişte bir hata yapıldıysa, biz o yanlışı tekrar etmek zorunda mıyız?! Şimdi, Sayın Gülle diyor ki: "Biz, önce 10, sonra 16 üniversiteyi kuracağız." Sayın Bakan diyor ki: "Biz, bunu, bunları yapacağız, ama, YÖK'ten görüş alacağız." Şimdi, bu söze, çok merak ediyorum, bu sözlerine Sayın Bakan kendisi inanıyor mu? Neden; bu nereden çıktı?.. Sayın Bakana bu sorulur mu diyeceksiniz. Ben şöyle soruyorum: Bu şimdi kurduğumuz 15 üniversiteye ilişkin olarak da YÖK'ten görüş soruldu. YÖK, bunların içinde yalnızca 4'ünün üniversite olabilecek kalitede olduğunu bildirdi. Peki, buna uydu mu Sayın Bakan? Eğer uysaydı, yalnızca 4 üniversiteyi biz kurabilecektik bugün, 11 ekledi buna; yetkisidir, ekler. Peki, Sayın Gülle'nin sözü yerine gelecek mi? Yani, YÖK'ü dinlemeden 26 üniversite daha kuracağına söz verebiliyor mu Sayın Bakan burada? Hiç sanmıyorum. Burada netleşmeniz lazım. Bu, sizin sorununuz; ama, bizim sorunumuz, ülkenin sorunu şu: Biz, CHP olarak, bu ülkenin bütün illerinde üniversite kurulmasını istiyoruz. Hepimiz, hepiniz kadar istiyoruz. Biz…

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - YÖK istemiyor.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - YÖK de istiyor… Bir dakika efendim… YÖK'ü de, başka şeyleri de burada çok tartıştınız. YÖK meselesini sonuna kadar konuşuruz; ama, size şunu söylemek istiyorum: Çağımızda, üniversitelerin özerk olmaları gerektiği, asırlar öncesinden gelen bir bilimsel gerçek.

Değerli arkadaşlar -artık dün değil- evvelsi gün, Avrupa uzay aracı Galileo atıldı uzaya. Galileo'nun kaynağı nedir biliyor musunuz? 1215 yılında, bizim Ahi Evran zamanında, bizim Hacı Bektaş zamanında, Avrupa'da üniversite kavramı ilk gelişirken, iki şey yapıldı: Bir,                         I. Frederick… Sayın Bakanım, I. Frederick, akademik dünyanın sorunlarını kendi içinde çözmesi gerektiğine dair bir hükümet emri çıkardı. İki, bu kısmın İngilizcesini de söyleyeyim Sayın Bakanım, o tarihte, 1215'te, üniversitelerin özerk akademik yönetim birimleri olması kuralı yerleşti Bologna'da, self governing academic body olmaları kuralı yerleşti, 1215'te değerli arkadaşlar. Biz, bugün ne yapıyoruz? Biz, bugün, üniversitelerimizi, Sayın Başbakanın ve Millî Eğitim Bakanının saptayacağı rektörlere teslim ediyoruz, kurucu rektörlere. Peki, neden iki yıl da, bir yıl değil? Bunu sorduk mu, bunu tartıştık mı?

İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Altı ay…

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Neden altı ay değil? Bu altı ay içinde, bu kurucu rektörler neden bu işi görüp, mekanizmayı, işleyişi, yeniden, doğru dürüst rayına oturtmazlar? Haa, YÖK'ten çok şikâyetçi olan bir arkadaşınızım; ama, eğer YÖK'ü bir bütünlük içinde, bir demokratikleşme içinde düşüneceksek, Anayasanın o demokratik bütünlüğü içinde, hep birlikte düşünelim ve onu yaparken, bilimsel özerkliği, akademik özgürlüğü, bilimin dokunulmazlığını, bilimin saygınlığını, dokunulmaz tutalım, koruyalım.

Bakın, bu ülkeden çok insan Amerika'ya gidiyor ve deniliyor ki, biz de Amerika'daki kadar dinsel, dinî şeyler istiyoruz. Amerika'da, Başkan Bush'un atadığı Cumhuriyetçi Federal bir hâkim on gün evvel ne karar verdi biliyor musunuz; okullarda, akıllı tasarım denilen, Evrim Teorisine karşı olan, dinî öğeler taşıyan kural uygulanamaz… Hâkim, okullarda bunun okutulmasını yasakladı, Pensilvanya'da, Dower'de.

Değerli arkadaşlar, dünya uzaya böyle gidiyor. Biz, o yanlışlara, bu çağda düşmemeliyiz, bu yanlışları yapmamalıyız.

O nedenle, Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bilimin dokunulmazlığını, bilimin, herhangi bir çıkarın, herhangi bir geleneğin, herhangi bir tutuculuğun, herhangi bir dinin, herhangi başka bir şeyin etkisinde kalmadan gelişmesini sağlamak zorundayız.

Bakın, tekrar edeyim, bu kürsüde bir kez daha söyledim, ben tekrarı hiç sevmeyen bir adamım.

Bir dakikalık hakkımı kullanacağım Sayın Başkan; son bir dakika.

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - 1 dakikalık hakkınızı kullanın, sadece 1 dakika.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Ünlü Fransız araştırmacısı Louis Pasteaur, çok dindar bir bilim insanı, çok buluşları var; öğrencilerine "laboratuvara girerken İnci'li kapıda bırakın" diye tembih edermiş. O zihniyeti, eğer, o zihniyeti Türkiye üniversitelerinde, Türk üniversitelerinde, eskisiyle yenisiyle, kurduklarımızda egemen kılar isek, ancak geleceğe umutla bakarız ve sizin bu düşüncede olduğunuzu düşünüyorum. Geleceğe umutla bakmamız gerektiğini düşünüyorum. Toplumun yarına artı 15 üniversiteyle, ama çağdaş, ama aydınlıkçı, ama ilerici bir anlayışla bakması gerektiğini düşünüyorum.

Bu duygularla, bu doğrultuda verdiğim önergemin kabul edilmesini diliyorum. Yeni yılınızı, bayramınızı tüm ulusumuzla birlikte kutluyorum; verdiğiniz emeğe saygılar duyuyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kepenek.

Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geçici madde 1'in yerine geçmek üzere:

"Geçici Madde 1- Bu kanunla kurulan üniversitelerin rektörleri, YÖK tarafından vekaleten atanır. Atanan rektör, en çok 6 ay içinde rektör seçimini mevcut mevzuata göre yaptırır."

Hükmünün konulmasını arz ve teklif ederiz.

 Yakup Kepenek Feridun Ayvazoğlu Halil Ünlütepe

 Ankara Çorum Afyonkarahisar

 Orhan Eraslan Osman Coşkunoğlu

 Niğde Uşak

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Rektörlerin seçimine ilişkin düzenlenen yasa, Millî Eğitim Bakanı ve Başbakanın doğrudan doğruya üniversitelere müdahale etme yetkisini vermektedir.

Böyle bir tutum akademik özgürlüğe ve bilimsel özerkliğe aykırı düşmektedir. Siyasetin bilime müdahalesinin yolunun açılması çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir.

Değişiklik önergemiz bu amaçla verilmiştir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici madde 1'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 2'yi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 2.- Aşağıdaki kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenmiştir.

İHDAS EDİLEN KADROLAR (V) SAYILI CETVEL

 Sınıfı Unvanı Derecesi Adedi

 GİH Memur 9 2 000

Bu cetvelde yer alan kadrolar, iki yıl içerisinde 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesinin son fıkrası hükmüne bağlı kalınmaksızın Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığının görüşleri üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile gerektiğinde sınıf, unvan ve derece değişikliği yapılmak suretiyle, yeni kurulan üniversitelerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere tahsis edilebilir. Bu şekilde tahsis edilecek kadroların kullanımında uyulacak usul ve esaslar Bakanlar Kurulu kararı ile tespit edilir. Bu süre içerisinde tahsis edilmeyen kadrolar başka bir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır.

BAŞKAN- Geçici madde 2'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 10'u okutuyorum :

MADDE 10.- Bu  Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN- Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 11'i okutuyorum :

MADDE 11.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tasarının tümünü oylamadan önce, İçtüzük 86 ncı maddeye göre; lehte, İstanbul Milletvekili İdris Naim Şahin ve aleyhte, Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu'nun söz talepleri vardır.

Lehte, İstanbul Milletvekili İdris Naim Şahin.

Sayın Şahin, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul)- Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; bugün geldiğimiz şu saat itibariyle Meclisimizin gündeminde bulunan 1039 sıra sayılı 15 ilimizde yeni üniversite kuruluşunu gerçekleştiren yasa tasarısının görüşmelerini bitirmiş bulunmaktayız.

Yasa tasarısının yasalaşması konusunda emeği geçen herkesi, başta,hükümetimizi ve Parlamentomuzun tüm üyelerini saygıyla ve şükranla anmak isterim.

Bugün, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesinden Amasya'ya uzanan çizgide 15 ilimizde yeni üniversite kuruluşunu gerçekleştirmiş bulunmanın mutluluğu ve gururu içerisindeyiz. Bugün kabul edilen, etmek durumunda olduğumuz, az sonra, geneli üzerinde oylama yapacağımız bu yasa tasarısı, sıradan bir yasa tasarısı değil. 1992 yılında son olarak 21 devlet üniversitesi kurulan ülkemizde, o günden bugüne, Parlamentomuzun gerçekleştirdiği en kapsamlı üniversite kuruluş yasa tasarısını gerçekleştirmek durumundayız. Bu bakımdan, büyük çoğunluğunu mensubu olduğum partinin milletvekillerinin oluşturduğu Parlamentomuzun gerçekleştirdiği bu yasa tasarısı, gerçekten, ülkemizin eğitim tarihine düşülen önemli bir tarih, önemli bir işaret olarak yerini almıştır, alacaktır.

Ülkemizde toplam 24 vakıf, 53 devlet üniversitesi faaliyet göstermektedir. Bugün kuruluşu gerçekleşen yeni üniversitelerimizle birlikte bu sayı 92'yi bulmuş olacaktır. Üniversitelerin kuruluşu bir önemli başarıdır, bir ciddî adımdır. Kuşkusuz, onların kısa sürede oluşturulması, işler hale gelmesi de bir başka önemli çalışma olarak önümüzdeki dönemde hükümetlerimizin ve Parlamentomuzun gündemini oluşturacaktır.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bugün, ülkelerin kalkınmışlığı, gelişmişliği değişik ölçülerle, ölçütlerle belirlenmekte, değerlendirilmektedir. Dünya Bankası verilerine göre ülkelerde insanların fert başına millî gelirleri ile aldıkları eğitim önemli bir kıstas olarak ifade edilmekte ve 10 000 doların altında fert başına millî gelire sahip ülke insanları ile onbir yılın altında eğitim almış ülke insanlarının demokratikleşme ve hayatı düzgün yaşama konusunda geri kalmış oldukları kabul edilmektedir. Ülkemizde üniversiteleşme oranı, maalesef, yüzde 35'ler seviyesinde gerçekleşmiş, ama, gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 50'lerin üzerinde, bazı ülkelerde, örneğin Kanada'da olduğu gibi, yüzde 80'lerin üzerinde bir oranda gerçekleşmiştir. Bizim ülkemizde de Partimizin kurmuş olduğu hükümetler döneminde atılan büyük ve ciddî adımların bir benzeri, belki gecikmiş bir tarihte, bugün 15 üniversitenin kuruluşuyla gerçekleşmiş bulunmaktadır. Bununla birlikte ülkemizde üniversite eğitimi alacak gençlerimizin sayısı büyük ölçüde artacak ve insanımızın daha eğitimli, daha bilgili olması yolunda bir imkân, bir büyük imkân ortaya konmuş olacaktır. Böylelikle ülkemizin önemli meselelerine ciddî ve kararlı çözümler getiren hükümetlerimiz, bu konuda da, eğitim konusunda da bugün tarihî adımını atmış, gerçekleştirmiş durumdadır. Bu adımın anlamı çoktur; bunu bu saatte uzun uzadıya anlatmak gereksiz gibi gözükse de, ben, siz saygıdeğer milletvekili arkadaşlarımla birlikte, bu adımın, aynı zamanda, demokrasi yolunda atılmış bir adım olduğunu ifadeden kendimi alamıyorum. Ne kadar eğitim varsa, ne kadar eğitim söz konusuysa bir ülkede o kadar demokrasi vardır, o kadar demokrasi kültürü gelişmiş demektir.

Muhafazakârlık ve demokratlık anlayışını kendisine bir hedef, bir ideal edinerek siyasî hayatta yerini alan Partimizin, bugün iktidar olarak, iktidarda bulunan bir parti olarak ülkemizde muhafazakârlığın ve demokrasinin önemli bir adımını bugün bu yasayı getirerek, gerçekleştirerek ortaya koyduğunu görmenin mutluluğu ve huzurunu hep beraber yaşamaktayız.

Demokrasiyle eğitim, demokrasiyle bilgi birbirine paralel, birbirine koşut gerçeklerdir. Bugün, bu, herkes için genel geçer gerçeği yakalamanın, birlikte gerçekleştirmenin, iktidarıyla muhalefetiyle birlikte gerçekleştirmenin ve milletimize, özellikle gençlerimize sunmanın haklı gururunu ve mutluluğunu hep beraber yaşayalım istiyorum ve birer bilgi, birer etik, ahlak ışığı olarak ülkemizin değişik coğrafi noktalarında yerini alacak üniversitelerimizin, milletimize, gençlerimize, ülkemize hayırlar getirmesini, ülkemizin aydınlık geleceğinin aydınlatma noktaları olarak yerlerini alacağına dair inancımı sizlerle paylaşıyor…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Şahin.

İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) … ve bu yasanın lehinde oy kullanacağımızı, gönülden bir "evet"le bu saatte bu yasaya evet diyeceğimi ve diyeceğimizi hep beraber sizlerle paylaşıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şahin.

Uşak Milletvekili Sayın Osman Coşkunoğlu.

Sayın Coşkunoğlu, buyurun.

OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, ben, yasa tasarısının aleyhinde değil, fakat, bazı yanlış anlamaların aleyhinde söz almış bulunuyorum; onu, baştan ifade edeyim.

Senenin, muhtemelen, en son yasasını tartışıyoruz; muhtemelen değil öyle, en son yasasını tartışıyoruz. Bu yeni yıla yeni umutlarla girmemizi sağlayabilecek güzel bir yasayı tartışarak seneyi kapatmamız da ayrıca bir mutluluk tabiî.

Sadece üniversitelerin kurulacağı illerde değil, ülkemizin yetişmiş insangücü ihtiyacı içerisinde olduğu gerçeğinin farkında olan tüm halkımız için hayırlı ve güzel bir yasa çıkarıyoruz. Bunun mutluluğu içerisinde yılımızı da kapatıyoruz.

Bu yasa tartışmaları sırasında, bazı sözler, yanlış anlamalara neden olmuş olabilir; oldu da. Sayın Bakanımız, burada, bir konuşmasında bazı eleştirel sözleri -ki, o eleştirel sözler daha iyiye yönelik öneriler içermektedir- kısmen haksızlık olarak görmüş olduğunu hissettim ki, bu doğrudur. Yani, yapılan bir şeyi takdir etmemiş gibi görünmek haksızlıktır. Böyle bir haksızlık iddiası veya böyle bir haksızlık niyeti yok ortada, sadece daha iyisini arama niyeti var; bunu ifade etmek isterim. Yoksa, Sayın Bakanın ve hükümetin, bu üniversitelerin kurulmasında göstermiş olduğu çabayı, burada, elbette, teşekkürle anmak isterim.

Daha iyi nedir; daha iyi, şu anda hissettiğimi konuşmamda da söyledim; Avrupa Birliği, Sayın Bakan, haklı olarak diyor ki: "Bir kaynak sağlıyorsak, bu kaynağın hesabını sormalıyız, bu kaynağın gerektirdiği başarının elde edilip edilmemesini incelemeliyiz." Doğru… Üniversitelerimize verilen kaynaklar karşısında, Avrupa Birliği fonlarından yeterince yararlanamadığımız doğru. Sayın Başbakanın o yöndeki açıklamaları doğru, ben bunu söyledim; fakat, başka doğrular da var, onları da açıkladım.

Kişi başına düşen başarıda, kişi derken, araştırmacı kişi başına düşen başarıda, Almanya'nın ve Avrupa Birliğinin gerisinde değiliz. Avrupa'nın ve Avrupa Birliği ve Almanya'nın gerisinde olmayan bir akademisyen başarı varken, öte yandan, koyduğumuzu da alamama gerçeği varken, bu ikisini alt alta topladığımızda bir aşikâr gerçek ortaya çıkıyor; o da, akademisyenlerimizin olanaklarının yeterli olmadığı. Bunu, Sayın Bakan da ifade etti; arzu ederdim dedi daha çok kaynak ve kadro vermeyi; ama, olanaklarımız bu kadar, bunu kabul ediyoruz. Yani, bir anda Avrupa standartlarına gelmemiz mümkün değil; ama, o zaman da, arzu edilen geri dönüş olmadıysa, o zaman, bunu akademisyenlerimizin, üniversitelerimizin kötü yönetilmesi veya akademisyenlerimizin tembelliğine bağlamak haksızlık olur; bunu ifade etmek istiyorum.

Bunu düzeltmek için, daha iyisi, geçici maddede, rektörlerin, Sayın Millî Eğitim Bakanı ve Sayın Başbakan tarafından önerilecek üç kişiden birisi olacağı öngörülüyor.

Şimdi, benden önceki konuşmacı Sayın Şahin'in olumlu konuşmasına ben de olumlu bir iyi niyet önerisiyle, önergemiz kabul olmadı, iyi niyet ve somut önerisiyle burada tamamlamak istiyorum. O da şudur: Sayın Şahin dedi ki: "İktidarıyla muhalefetiyle biz bu yasayı çıkarıyoruz." Güzel; iktidarıyla muhalefetiyle, gelin, bu rektörlerin ve yönetimin belirlenmesinde de ortak bir çabaya girelim. Bu, ulusumuz, ülkemiz önünde de güzel bir uzlaşma örneği olacaktır; bu, siyasî bir emel olup olmadığı gibi kaygıları ortadan kaldıracaktır. Bunu, ben, aslında, TÜBİTAK yasasında da önermiştim o zaman, ayrıntılarına girmeyim, yetkililere olur denmiş, sonra olmadı maalesef. Gelin, bu uzlaşma yolunu beraberce akademisyen kökenli olur olmaz, milletvekilleriyle beraber oluşturma, bu adayları beraber oluşturma veya en azından fikir ve görüş alma önerisini getiriyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Coşkunoğlu, lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

OSMAN COŞKUNOĞLU (Devamla) - Bunu söyledikten sonra tekrar teşekkürlerimi sunarım, bu yasa için, bütün Türk Halkı için ve özellikle, tabiî Uşak için; hepinize mutlu yeni yıllar ve güzel bayramlar diler, saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (Alkışlar)

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Düzce Üniversitesi, Burdur Mehmet Âkif Ersoy Üniversitesi, Uşak Üniversitesi, Rize Üniversitesi, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, Erzincan Üniversitesi, Aksaray Üniversitesi, Giresun Üniversitesi, Çorum Hitit Üniversitesi, Yozgat Bozok Üniversitesi, Adıyaman Üniversitesi, Ordu Üniversitesi, Amasya Üniversitesi, Kastamonu Üniversitesinin milletimiz için ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması, milletimizin aydınlık geleceğine büyük katkılarda bulunması dilek ve temennisiyle kutluyorum, hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın Bakanım yerinden bir teşekkür konuşması yapacaklar.

Buyurun Sayın Bakanım.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben, öncelikle, böyle uzun bir mesai sarf ederek bu tasarının yasalaşması için gösterdiğiniz gayrete, iktidarıyla muhalefetiyle, çok çok teşekkür ediyorum.

Mevcut üniversitelerimizin, şüphesiz, eksiklikleri vardır. Bu eksikliklerin tamamlanması da boynumuzun borcudur.

İstanbul Pertevniyal Lisesinde, Kabataş'ta veya Ankara Atatürk Lisesinde bazı problemler vardır diye, Sivas'a, Kayseri'ye, Van'a lise açmayacağız diye bir şey yok; oraya da açacağız, açmak zorundayız.

Bu mevcut üniversitelerimizin kadro eksikliklerini de gidermek için, bir çalışma yapıyoruz -Sayın Atilla Kart Bey buradaysa o da duysun beni- ve diğer üniversitelerle ilgili olarak da, bunu, bu çalışmaları yapacağız.

Değerli arkadaşlarım, 124 fakülte ve yüksekokul kuruldu, şu anda kurulmaktadır. Ayrıca, 35 enstitü, 15'i sosyal bilimler, 15'i fen bilimleri ve 5'i de sağlık bilimleri enstitüsü olmak üzere, bu tasarıyla kurulmuş bulunmaktadır.

Ben, bunların, ülkemize, memleketimize, insanımıza hayırlı olmasını diliyorum ve bu konuda emeği geçmiş mesai arkadaşlarıma ve herkese çok çok teşekkür ediyorum; Parlamentomuza sonsuz teşekkürler. (Alkışlar)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, gelecek olan yeni yılınızı ve mübarek kurban bayramınızı canı gönülden, sizin ve tüm milletimizin tebrik ediyor, hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 3 Ocak 2006 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 04.44