DÖNEM: 22 CİLT: 132 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
10uncu
Birleşim
19 Ekim 2006 Perşembe
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
1.-
Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdinin, Dünya Yoksullukla
Mücadele Günü münasebetiyle, ihtiyaç sahibi vatandaşları
sürekli yardım alan konumdan kurtararak, onların, kendi gelirlerini
temin edebilmelerini sağlayacak kalıcı proje desteklerine
ağırlık verilmesinin önemine ilişkin gündem
dışı konuşması
2.-
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, kredi kartı
borçlarına uygulanan yüksek faizin getirdiği sıkıntılara
ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Trabzon Milletvekili Asım Aykanın, fındık alımı
konusuna ve geçmişteki fındık politikalarına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
B) TEZKERELER
VE ÖNERGELER
1.-
Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Meclisi Başkanı
Amar Saadaninin davetlisi olarak Cezayire resmî ziyarette bulunacak
olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent
Arınçın beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak
üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1145)
C) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.-
Denizli Milletvekili Mehmet Yüksektepe ve 20 milletvekinin, internetin
sosyal yapı üzerindeki etkilerinin araştırılarak
bilgi teknolojilerinin sağlıklı kullanımı
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/385)
2.-
Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün ve 36 milletvekilinin, TOKİnin
kurumsal yönetiminin ve konut politikasının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/386)
3.-
Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat Yücesan ve 30 milletvekilinin,
çocuk işçiliğindeki olumsuzlukların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/387)
V. - ÖNERİLER
A) SİYASİ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.-
Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin
CHP Grubu Önerisi
2.-
Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin
Anavatan Partisi Grubu Önerisi
VI. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşderenin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
3.-
Tohumculuk Kanunu Tasarı ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu Raporu (1/822) (S. Sayısı:
662)
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika
Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın
Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının
Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı: 1147)
5.-
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin ve 7 Milletvekilinin; Milletvekili
Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/873) (S. Sayısı:
1246)
VII. - AÇIKLAMALAR
VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlunun, Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahinin, konuşmasında,
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- SORULAR
VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞANın, Güney Kıbrısta
Fransaya askeri üs tahsisine ilişkin Başbakandan sorusu
ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdullah GÜLün cevabı (7/16245)
2.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACInın, Antalya SSK Sağlık
İşleri Müdürlüğündeki yolsuzluk iddialarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Murat BAŞESGİOĞLUnun cevabı (7/16270)
3.-
İzmir Milletvekili Serpil YILDIZın, Gümrük Birliği Ek
Protokolüne ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Abdullah GÜLün cevabı
(7/16326)
4.-
İstanbul Milletvekili Onur ÖYMENin, Anamur-Güzelyurt arasındaki
su boru hattı projesinin durdurulup durdurulmadığına
ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdullah GÜLün cevabı (7/16331)
5.-
İstanbul Milletvekili Onur ÖYMENin, Güney Kıbrısta
Fransaya askeri üs tahsisine ilişkin sorusu ve Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah GÜLün
cevabı (7/16332)
6.-
İstanbul Milletvekeli Onur ÖYMENin, Başbakanın Kuzey
Iraka NATO müdahalesine yönelik bir açıklamasına
ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdullah GÜLün cevabı (7/16333)
7.-
İstanbul Milletvekili Onur ÖYMENin, KKTCnin bazı Türkçe
köy isimlerini değiştirme kararına ilişkin sorusu
ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdullah GÜLün cevabı (7/16334)
8.-
İstanbul Milletvekili Onur ÖYMENin, Güney Kıbrıs Rum
Yönetiminin PKKya verdiği destek konusunda bir girişimde
bulunup bulunulmadığına ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdullah GÜLün cevabı (7/16335)
9.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACInın, Antalyanın 2006
yılı ÖSSde başarısız olmasının nedenlerine
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİKin
cevabı (7/16529)
10.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACInın, Antalya-Korkuteli-Küçükköy
beldesindeki İlköğretim okulunun bina sorununa ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
(7/16533)
11.-
Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLUnun, bir
öğrencinin OKS tercih formunun değiştirilmesine
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİKin
cevabı (7/16536)
12.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Kütahyada kirliliğe
maruz kalan su kaynakları ile katı ve sıvı atıkların
işlenmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Osman PEPEnin cevabı (7/16822)
13.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Siirtte kirliliğe
maruz kalan su kaynakları ile katı ve sıvı atıkların
işlenmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Osman PEPEnin cevabı (7/16826)
14.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Elazığda kirliliğe
maruz kalan su kaynakları ile katı ve sıvı atıkların
işlenmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Osman PEPEnin cevabı (7/16828)
15.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Bingölde kirliliğe
maruz kalan su kaynakları ile katı ve sıvı atıkların
işlenmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Osman PEPEnin cevabı (7/16829)
16.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Bartında kirliliğe
maruz kalan su kaynakları ile katı ve sıvı atıkların
işlenmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Osman PEPEnin cevabı (7/16833)
17.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Erzurumda kirliliğe
maruz kalan su kaynakları ile katı ve sıvı atıkların
işlenmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Osman PEPEnin cevabı (7/16834)
18.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Düzcede kirliliğe
maruz kalan su kaynakları ile katı ve sıvı atıkların
işlenmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Osman PEPEnin cevabı (7/16838)
19.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Nevşehirde kirliliğe
maruz kalan su kaynakları ile katı ve sıvı atıkların
işlenmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Osman PEPEnin cevabı (7/16839)
20.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Karsta kirliliğe maruz
kalan su kaynakları ile katı ve sıvı atıkların
işlenmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Osman PEPEnin cevabı (7/16840)
21.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Adıyamanda kirliliğe
maruz kalan su kaynakları ile katı ve sıvı atıkların
işlenmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Osman PEPEnin cevabı (7/16841)
22.-
Yalova Milletvekili Muharrem İNCEnin, Başkent Öğretmenevine
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİKin
cevabı (7/17689)
23.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİNin, MKE Kurumunun silah satışında
sağladığı kolaylıklara ilişkin sorusu
ve Millî Savunma Bakanı Mehmet Vecdi GÖNÜLün cevabı
(7/17691)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM
Genel Kurulu saat 15.00te açılarak üç oturum yaptı.
Sivas
Milletvekili Osman Kılıç, Sivasta tarımsal yapıya
etki eden olumsuz faktörlere, meraların korunmasının
yanı sıra, ıslah projelerinin desteklenmesinin önemine,
hayvancılığın gelişmesinin önündeki problemlere
ve çözüm önerilerine,
Kars
Milletvekili Selahattin Beyribey, köylerimizde içme suyu konusunda
yaşanan paylaşım ve kullanım sorunlarına ve
bu konuda yapılması gerekenlere,
Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncü, Tekirdağda üzüm üreticilerinin sorunlarına
ve bu konuda alınması gereken tedbirlere,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Antalya
Milletvekili Atila Emek, Antalya ve ilçelerinde meydana gelen yoğun
yağış ve hortumun verdiği zararlara ilişkin
bir açıklamada bulundu.
Gündemin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmının 117nci sırasında
yer alan (10/166) esas numaralı Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmesinin, Genel Kurulun 18.10.2006 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu
önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği;
Gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının 384üncü sırasında
yer alan 1239 sıra sayılı Kanun Tasarısının
bu kısmın 6ncı sırasına alınmasına,
18.10.2006 tarihli gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan
1246 sıra sayılı, 17.10.2006 tarihli gelen kâğıtlar
listesinde yayımlanan 1243 ve 1245 sıra sayılı Kanun
Tasarı ve Tekliflerinin 48 saat geçmeden bu kısmın
5inci, 7nci ve 8inci sıralarına alınmasına ve
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine; Genel Kurulun 18.10.2006 Çarşamba günkü birleşiminde
sözlü soruların görüşülmemesine, çalışma sürelerinin
ise bu birleşimde saat 23.00e, 19.10.2006 Perşembe günkü birleşimde
ise saat 13.00ten 18.00e kadar olmasına; 1239 sıra sayılı
Kanun Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine
göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin;
1
ilâ 30uncu maddelerinin (30 madde) birinci bölüm,
31
ilâ 46ncı maddelerinin (16 madde) ikinci bölüm,
47
ilâ 72nci maddelerinin (26 madde) üçüncü bölüm,
73
ilâ 82nci maddeleri (10 madde) ile geçici 1 ilâ 9uncu maddelerinin
(9 madde); dördüncü bölüm (toplam 19 madde),
Halinde
görüşülmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisinin, yapılan
görüşmelerden sonra, kabul edildiği;
Açıklandı.
26.9.2006
tarihli ve 5545 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun
bir maddesinin, Anayasanın 89uncu ve 104üncü maddelerine göre
bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine
ilişkin Cumhurbaşkanlığı;
Finlandiya
Parlamentosu İstihdam ve Eşitlik Komitesinin Helsinkide
yapacağı toplantıya Gaziantep Milletvekili Fatma
Şahin ve Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun katılacaklarına;
Ankara
Milletvekili Faruk Kocanın, Millî Savunma,
İstanbul
Milletvekili Halide İncekaranın, İnsan Hakları,
Komisyonu
üyeliklerinden çekildiklerine;
İlişkin
Başkanlık,
Tezkereleri;
Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 21 milletvekilinin,
kayısı üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/384);
Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergenin gündemdeki yerini alacağı
ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı
açıklandı.
TBMM
Başkanlığınca, esas komisyon olarak Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna havale
edilmiş olan, Uşak Milletvekili Alim Tunç ve 6 milletvekilinin,
Yerel Yönetim Kuruluşlarına Bağlı Hastanelerde
Döner Sermaye Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/834)
amaç ve içerik açısından, esas komisyon olarak Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülmesine ilişkin Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanlığı tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
tezkerede belirtilen istem Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler Komisyonunca da uygun bulunduğundan,
gereğinin yerine getirildiği bildirildi.
Avrupa
Kıtası Habitat Global Parlamenterleri Bölgesel Konsey
Başkanı Peter Götzün TBMM Çevre Komisyonu Başkanı
Münir Erkal'ı, Brükselde yapılacak olan Habitat-Avrupa
Kıtası Küresel Parlamenterleri Yönetim Kurulu Kurucu
Toplantısına davetine icabetine ilişkin Başkanlık
tezkeresi, kabul edildi.
Dilekçe
Komisyonunda açık bulunan ve AK Parti Grubuna düşen 1 üyeliğe,
Grubunca aday gösterilen Ankara Milletvekili Faruk Koca,
Millî
Savunma Komisyonunda açık bulunan ve AK Parti Grubuna düşen
1 üyeliğe, Grubunca aday gösterilen Ankara Milletvekili Telat
Karapınar,
İç
İşleri Komisyonunda açık bulunan ve AK Parti Grubuna
düşen 1 üyeliğe, Grubunca aday gösterilen Kilis Milletvekili
Veli Kaya,
Seçildiler.
Gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının:
1inci
sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305)
görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin
komisyon raporu henüz gelmediğinden,
2nci
sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı:
904),
3üncü
sırasında bulunan, ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler halinde görüşülmesi
kararlaştırılan Tohumculuk (1/822) (S. Sayısı:
662),
4üncü
sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika
Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın
Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının
Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair (1/1115) (S. Sayısı: 1147),
Kanun
Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri
Genel Kurulda hazır bulunmadığından,
Ertelendi.
5inci
sırasına alınan, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin
ve 7 Milletvekilinin, Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/873) (S.Sayısı:
1246) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak 2nci maddesine
kadar kabul edildi; 2nci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.
Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzün, Grubu adına yapmış olduğu
konuşmadaki bazı ifadelerinin yanlış anlamalara
meydan verebileceği gerekçesiyle bir açıklamada bulundu.
19
Ekim 2006 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat
13.00te toplanmak üzere, birleşime 23.04te son verildi.
Sadık
Yakut
Başkan
Vekili
Mehmet Daniş Ahmet Küçük
Çanakkale
Çanakkale
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
No.: 14
II.
- GELEN KÂĞITLAR
19
Ekim 2006 Perşembe
Tasarılar
1.- Avrupa Konseyi Terörizmin Önlenmesi
Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/1253) (Adalet, İçişleri ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.10.2006)
2.- Gecekondu Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/1254) (Plan ve
Bütçe ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.10.2006)
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hayvan Sağlığı
ve Karantina Konusunda İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/1255) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.10.2006)
Teklifler
1.- Hatay Milletvekili Fuat
Çayın; 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu ile 2839 Sayılı
Milletvekili Seçimi Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi
Hakkında Kanun Teklifi (2/876) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.9.2006)
2.- İstanbul Milletvekili
Gülseren Topuz ve 8 Milletvekilinin; Eylül Ayının İkinci
Pazar Gününün Büyükanneler ve Büyükbabalar Günü İlan Edilmesi
Hakkında Kanun Teklifi (2/877) (Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ile İçişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.10.2006)
3.- Konya Milletvekili Mustafa
Ünaldının; Kanunların ve Nizamnamelerin Sureti Neşir
ve İlanı ve Meriyet Tarihi Hakkındaki Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/878) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.10.2006)
4.- İstanbul Milletvekili
Zeynep Karahan Uslunun; Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/879) (İçişleri
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.10.2006)
Rapor
1.- Türkiye Cumhuriyeti ile
Mısır Arap Cumhuriyeti Arasında Bir Serbest Ticaret
Alanı Tesis Eden Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/1224) (S. Sayısı: 1244) (Dağıtma
tarihi: 19.10.2006) (GÜNDEME)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Denizli Milletvekili Mehmet
YÜKSEKTEPE ve 20 Milletvekilinin, internetin sosyal yapı üzerindeki
etkilerinin araştırılarak bilgi teknolojilerinin
sağlıklı kullanımı için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/385) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2006)
2.- Bilecik Milletvekili Yaşar
TÜZÜN ve 36 Milletvekilinin, TOKİnin kurumsal yönetiminin ve
konut politikasının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/386) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/10/2006)
3.- Eskişehir Milletvekili
Mehmet Vedat YÜCESAN ve 30 Milletvekilinin, çocuk işçiliğindeki
olumsuzlukların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/387) (Başkanlığa geliş tarihi:
19/10/2006)
19
Ekim 2006 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 13.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 10uncu Birleşimini açıyorum.
III.
- Y O K L A M A
BAŞKAN - Elektronik cihazla
yoklama yapacağız.
Yoklama için beş dakika süre
vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine
basarak salonda hazır bulunduklarını bildirmelerini,
bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen sayın milletvekillerinin
salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini,
buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını,
yoklama için öngörülen beş dakikalık süre içerisinde,
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz,
Dünya Yoksullukla Mücadele Günü münasebetiyle söz isteyen Manisa
Milletvekili Hüseyin Tanrıverdiye aittir.
Buyurun Sayın Tanrıverdi.
IV.
- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.-
Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdinin, Dünya Yoksullukla
Mücadele Günü münasebetiyle, ihtiyaç sahibi vatandaşları
sürekli yardım alan konumdan kurtararak, onların, kendi gelirlerini
temin edebilmelerini sağlayacak kalıcı proje desteklerine
ağırlık verilmesinin önemine ilişkin gündem
dışı konuşması
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dünya Yoksullukla
Mücadele Günü nedeniyle gündem dışı söz almış
bulunuyorum; sözlerime başlarken Yüce Heyetinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum.
İnsanlık tarihi boyunca
yoksulluktan uzak, yani yoksulu hiç olmayan, toplum bulmak mümkün değildir.
Tarih boyunca var olmuş bütün toplumlarda zengin, fakir ve orta
gelirli üç grup toplum kesimi hep olagelmiştir. Zaten, önemli
olan, yoksulun olmayışı değil, yoksulun kendi haline,
kendi başına bırakılmayışıdır.
Bir ülkede öncelikle devletin, ikinci olarak da toplumun tamamının
görevi, yoksulu kendi çaresizliğiyle baş başa bırakmamaktır.
Aksi halde, devlet, devlet olarak, toplum ise millet olarak yaşamasını
sürdüremez. Daha açık bir ifadeyle, bir ülkede yoksullar kendi
hallerine terk edilecek olurlarsa, o ülkede, barışın,
huzurun ve kardeşliğin sürdürülmesi mümkün olmayacağı
gibi, uzun vadede devletin varlığını sürdürmesi
de mümkün olamayacaktır. Çünkü, devlet milletiyle vardır
ve yoksulları kendi haline terk edilen bir toplum millet olma
özelliğini kaybetmiş demektir. Millet olma özelliğini
kaybeden bir toplumun ise devletini ayakta tutması, yani devletli
olarak yaşaması zaten mümkün değildir.
Ülkemizin 2000 ve 2001 yıllarında
karşı karşıya kaldığı ekonomik krizler
sonrasında toplumumuzda derin ve onulmaz yaralar açılmıştır;
birçok insanımız, işinden, aşından olmuş,
bir gecede yoksullaşmıştır.
Değerli arkadaşlarım,
yoksullukla mücadelede artık, yıllardır uygulanagelen
klasik yardım anlayışı AK Parti ile terk edilmiştir.
Çünkü, bu alanda yapılması gereken ilk iş ilke değişikliği
idi. Artık, insanlara balık vermek yerine, balık tutmasını
öğretmek gerekliydi. Bu yüzden, yeni bir hedef ortaya konuldu
ve ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın günlük ihtiyaçlarını
karşılamak üzere, sürekli yardım alan konumdan kurtararak,
onların kendi gelirlerini temin edebilmelerini sağlayacak
kalıcı proje desteklerine ağırlık verilmektedir.
Bunun yanında, yine dar gelirli
insanlarımızın çocuklarının eğitim ve
sağlık hizmetlerinden yeterince faydalanmalarına,
istihdam artırıcı eğitim desteklerine de öncelik
verilmektedir. Geçmişte kurulan Sosyal Yardımlaşma
Fonu kaynakları bu dönemde daha verimli ve etkin bir kullanıma
tabi tutulmuş, harcamalar disipline edilmiş ve kaynakların
daha aktif ve daha rantabl olarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması
sağlanmıştır.
İşsizlikle birlikte, bütün
toplumların mücadele ettiği yoksulluğun önlenmesi
amacıyla, kurumsal bir yapıya dönüşmesi önemlidir.
Devletimizin Anayasada belirtilen sosyal bir hukuk devleti olması
özelliği gereği, gelir dağılımındaki
dengesizliklerin giderilmesine ve yoksul kesimlerin desteklenmesine
yönelik sosyal politikalar, toplumsal dayanışmanın
güçlendirilmesi ve sosyal barışın korunması
açısından büyük önem arz etmektedir. İşte bu
bağlamda, Hükûmetimiz de fakiri, yoksulu, özürlü vatandaşımızı
da koruyan, sosyal yönü ağır olan 2007 bütçesini hazırlamıştır.
Değerli arkadaşlarım,
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik
Fonu 3294 sayılı Yasayla 1986 yılında kurulmuş,
5263 sayı ve 1/12/2004 tarihli Yasayla da Sosyal Yardımlaşma
ve Dayanışma Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
Kırsal ve kentsel alanlarda yaşayan vatandaşlarımızın
gelirlerini artırma ve sürekli işe sahip olmalarına
yönelik projelere bu Genel Müdürlüğümüz destek vermektedir.
Yoksullukla mücadelenin sadece
kurumsal yapıyla değil, devlet-millet birlikteliği,
ardından istikrar ve güven ortamıyla gelişen ve büyüyen
bir ekonomiyle olacağı muhakkaktır. Türkiye bu dönemde
birçok alanda üstün başarı sağlarken, kişi başına
millî gelirde de rekor düzeye çıkmıştır.
Değerli arkadaşlarım,
dünyadaki yoksulluğu tarif etmeye gerek yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı.)
BAŞKAN - Sayın Tanrıverdi,
buyurun.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)
- Çünkü özellikle içinde bulunduğumuz coğrafyanın hinterlandında
başlayan savaşlar ile yoksulluk, küresel bir sorun olarak
karşımıza çıkmaktadır. Birleşmiş Milletler
ve Dünya Bankasının gittikçe artan oranlarda yoksulluk üzerine
çalışmalar yaptığı bilinmektedir. Birleşmiş
Milletler 1997 Kalkınma Raporuyla birlikte hem yoksulluğun
tanımında hem de yoksulluğa yaklaşımında
geniş bir perspektif kazandığı görülmektedir. Artık,
yoksulluk tanımı yalnızca gelir yoksulluğu anlamında
değil, yoksunluk anlamında tanımlanmaktadır. Hayatta
kalmaktan yoksunluk, bilgiden yoksunluk, yaşam koşullarından
yoksunluk olmak üzere çeşitli boyutlarda ele alınmaktadır.
Bunun gibi, mahrumiyetin, yoksunluğun giderilmesi anlamında
da tüm insan haklarını içine alan bütünlükçü bir insan hakları
yaklaşımı benimsenmiş ve yoksulluk insan haklarının
ihlali olarak tanımlanmıştır.
Dünya Bankasının 2000
yılında yayınladığı rapor Yoksullukla
Mücadele adını taşımakta ve bu raporda, yoksullukla
mücadeleyi, Dünya Bankası, kendi uğraş alanı içinde
tanımlamaktadır. Yoksullukla mücadelede en önemli amaç,
beşerî sermayenin korunması, gelişimidir. Çünkü, insanı
öncelemeyen hiçbir politika başarılı olamaz. Bunun
bilincinde olan Hükûmetimiz, insani kaynaklara aktarılan, yani
istihdama yönelik proje desteklerine büyük önem vermektedir. Geçtiğimiz
dönemde fon kaynakları harcamalarından istihdama yönelik
olanların oranı yüzde 3ü bulmazken, bu oran 2006da, tahsisat
bazında yüzde 20ye ulaşmıştır. Türkiyedeki
sosyal yardım sisteminin güçlendirilmesi, hedef kitlenin objektif
kriterlerle belirlenmesi; eğitim, sağlık ve istihdama
yönelik desteklerin artırılarak beşerî potansiyelin
en olumlu bir şekilde kullanılması konularında
önemli adımlar atılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı.)
BAŞKAN - Lütfen Sayın Tanrıverdi,
teşekkür için.
Buyurun.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)
- Bu atılan adımların devamında işsizliğin
önlenmesi ve istihdamın artırılması projeleri
yarının gelişmiş ve müreffeh Türkiyesini kurmada
önemli rol oynayacaktır. Yoksulluğun ortadan kaldırılması
sadece devlet eliyle değil, aynı zamanda sivil toplum ve
yardımlaşma kuruluşlarının faaliyetleriyle
gerçekleşecektir. Bu tür vakıf ve derneklerin daha planlı
ve daha organize bir şekilde çalışmasının
sağlanması gerekmektedir. Çünkü, yoksulluk, lokal olarak
üstesinden gelinecek bir vaka değildir. Yoksulluk, toplumsal
düzeyde ve organize bir şekilde ortadan kaldırılabilir.
Değerli arkadaşlarım,
sözlerimi tamamlarken, yoksullukla mücadele yolundakilere insanlık
ve yoksullar adına teşekkür ediyor, sizlerin ve yüce milletimizin
Kadir Gecesini ve yaklaşan mübarek Ramazan Bayramını
tebrik ediyor, hepinize, tekrar, saygılarımı sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Tanrıverdi.
Gündem dışı ikinci
söz, kredi kartlarıyla ilgili söz isteyen Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğluna aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
2.-
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, kredi kartı
borçlarına uygulanan yüksek faizin getirdiği sıkıntılara
ilişkin gündem dışı konuşması
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
öncelikle önümüzdeki Ramazan Bayramının tüm Türk ulusuna,
hepimize sağlık, sıhhat getirmesini diliyorum. Bunu,
tüm halkına, hep sağlık, sıhhat diliyorum.
Değerli milletvekilleri, size
önce birkaç rakam vereceğim, Türkiyedeki finans sisteminin
rakamlarını vereceğim. Rakamla konuşuyorum.
31/12/2005 ve 22/9/2006yı veriyorum, yani ikisinin kıyaslamasını
veriyorum.
Değerli milletvekilleri,
toplam kredi hacmi 31/12de 153 katrilyon, 22/9da 200 katrilyon. Yani,
artış oranı
Artmış, yani 47 katrilyon kredi
hacmi artmış, ama nereye artmış
31/12de toplam kredilerin
tüketici kredilerine oranı yüzde 29muş. Yani, 100 liralık,
Türkiyede, verilen kredinin 29 lirası tüketici kredisine
gitmiş. 22/9da ise bu oran yüzde 32ye çıkmış. Bu,
10lardan, 15lerden, 20lerden geliyor arkadaşlar. Yani, toplam
olarak şu anda Türkiyede tüketici kredisine giden kaynak 63
katrilyon.
Değerli milletvekilleri,
üretim ve tüketim. Tabii bunların içinde -dikkatinizi çekiyorum-
kredili kredi kartları rakamı, hakikaten aşırı
oranda yükselmiş. Bu 65 katrilyonun 22 katrilyonu kredili kredi
kartı.
Şimdi, geleyim, son beş
yılda kredili kredi kartını ödemeyenlerin rakamını
veriyorum yıllık: 2001de 18 bin, 2002de 33 bin, 2004te 50 bin,
ama 2006nın Ağustosuna kadar bu rakam 165 bin olmuş arkadaşlar.
Salt bu yıl, kredili kredi kartından dolayı borcunu ödeyemeyen
yeni 160 bin kişi eklenmiş değerli milletvekilleri ve
bu rakam 550 bine ulaştı. Rakamsal olarak da bu yıl, yani
2006 yılında 2 katrilyona çıktı arkadaşlar
kredili kredi kartı ve tüketici kredisi, ağırlıklı
kredi... 1,7 katrilyon kredi kartından dolayı ve 300 milyar
da tüketici kredisinden. 2 katrilyona çıktı değerli
arkadaşlar. Rakam bu arkadaşlar, manzara bu.
Şimdi, değerli milletvekilleri,
bu bir kanayan yara. Bunu defalarca, hep gündeme getirdik, ama maalesef,
yaraya merhem bulamadık, bulunmaz. Neden? Yüce Meclis geçen
yıl bu konuyu yine ele aldı ve denildi ki: Efendim Merkez Bankasının
takdirine bırakalım. Ne yaptı Merkez Bankası biliyor
musunuz değerli milletvekilleri? Zaten bankaların en yüksek
uygulayanın kredili kredi kartına faiz uygulama oranı
6 idi. Merkez Bankası dedi ki: Hakem benim, ben hakemlik yapıyorum
arkadaş, 5,70tir. Ya, büyük iş mi yaptın Merkez Bankası?!
Biz senin adaletine, biz senin Türkiyedeki ekonomik ve sosyal gelişmelere
uygun olarak adil olacağına inandık, toplumun her kesimini
koruyacağına, kollayacağına inandık; ama,
dağ fare doğurdu sayın milletvekilleri. En yüksek 6
olan rakamı, lütfetti, 5,75 dedi. Her üç ayda bir belirleyecekti,
geçtiğimiz üç ayda da 5,70 dedi arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri,
enflasyonun yüzde 12ler, faizlerin yüzde 22ler olduğu bir Türkiyede,
dünyanın hangi yerinde, hangi o
Bu geliyor, hep alıyorlar
ya bankalarımızı
Niye geliyorlar biliyor musun? Gelip
Türkiyede uzun vadeli, gelip Diyarbakırında, Malatyasında,
şurada burada, benim sanayicim, al sana uzun vadeli kredi vereyim
diye gelmiyorlar. Burada bir ballı kaymak var, bunun için geliyorlar.
Size rakam vereyim yine: Tüketici
kredileri normal, 1,5-1,60
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı.)
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu,
lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Tüketici kredilerinin faiz oranı 1,5. 1,5 demek,
yani yüzde 23 civarında. Arkadaşlar, bu, 70. Tamam, operasyon
maliyetlerini biliyorum. Yüzde 40 olsa, 30 puan halkın
sırtından fazla para alıyorlar. Bunu açıkça söylüyorum.
Bu kaç para yapar biliyor musun, yıllık 6 katrilyon arkadaşlar.
Yani yoksul halktan, yani borcunu ödeyemeyen o borçlu kredili kredi
kartlı müşterilerinden yıllık 6 katrilyon gidiyor.
Bakın Türk bankacılığının
kârlılığına, yıllık 6 katrilyon var
mı? Yani, sadece sadece, kârlılığı sadece tüketici
kredisi vererek yaratmaya çalışan bir sistem oluştu
Türkiyede. Ben, hepinizi uyarıyorum ve burada mağdur olan
insanlar
Bu rakam, yıl sonu itibariyle, değerli arkadaşlarım,
2006da sadece 250 bin kişiye doğru gidiyor. Eylül ayında
bu rakam bir 40 bin daha artmış, yani 200 bine doğru gitmiş.
Hepimizin sosyal görevi
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir kâr
marjı yoktur arkadaşlar. Serbest rekabet
Olmaz arkadaşlar
böyle serbest rekabet. Yani, halkı soyacaksın, soyduracaksın,
serbest rekabet!.. Böyle serbest rekabet olmaz arkadaşlar. Bir
etik değer vardır, oranlar var, enflasyonun yüzde şu kadar,
faiz oranı bu kadar. Onun için, ben, bir kez daha, hepinizi uyarıyorum.
Burada, yine büyük bir yara geliyor. Gelin, biz
Yüce Meclis, Merkez
Bankasının adaletine teslim etti, ama Merkez Bankası
adil olmadı arkadaşlar, halktan yana adil olmadı. Yüce
Meclis, hepimizin, o zaman, Merkez Bankası bunu yüzde 3ler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı.)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Son kelimem
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu,
lütfen
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Hemen bitiriyorum.
BAŞKAN - Teşekkür için Sayın
Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Ediyorum efendim.
Merkez Bankasının bunu
yüzde 3ler civarına düşüreceğini tahmin etmişti
herkes, tüm yüce Meclis; fakat, arkadaşlar, 5,70
6 olan rakamı
0,30 puan çeken bir zihniyeti, ben, hepinizin takdirine sunuyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. Hepinize iyi bayramlar diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Gündem dışı
üçüncü söz, fındık politikalarıyla ilgili söz isteyen
Trabzon Milletvekili Asım Aykana aittir.
Buyurun Sayın Aykan. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
3.-
Trabzon Milletvekili Asım Aykanın, fındık alımı
konusuna ve geçmişteki fındık politikalarına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
ASIM AYKAN (Trabzon) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; sözlerime başlamadan
önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugünkü söz alışımın
sebebi, fındık konusunda son zamanlardaki gelişmeler
ve geçmişteki fındık politikalarıyla ilgili görüşlerimi
sizlerle paylaşmaktır.
Değerli arkadaşlar,
fındığın temel iki tane problemi var. Bu, hem geçmiş
siyasi iktidarlar döneminde böyleydi hem de bizim dönemimizde
böyledir. Objektif baktığımız zaman çok çıplak
biçimde bu gözüküyor. Bir tanesi rekoltedir. Rekoltenin yüksek olduğu
zamanlarda, her dönemde fındıkta belli ölçüde problem olmuştur.
İkinci problem ise, yönetim problemidir. Nitekim, son zamanlarda
bu durum çok net biçimde gözükmüştür. Birliklere 4572 sayılı
Yasayla verilen yetkilerin özde doğru olmasına rağmen
daha dengeli ve kontrollü verilmesi gerektiği, devletin elinin
burada olması gerektiği son uygulamalarla çok net biçimde
gözüküyor. Yani biz, Tarım Bakanlığını, Ticaret
Bakanlığını, ihracatçıları, FİSKOBİRLİKi,
diğer ilgili devlet kurumlarını da gerekirse bu
işin içerisinde tutmamız gerekir idi.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Hata yaptık.
ASIM AYKAN (Devamla) - Lisanslı
depoculukla beraber belki önümüzdeki günlerde bu işi -geçmişten
aldığımız tecrübelerle de- daha net biçimde göreceğiz.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz
Hükûmetimiz Toprak Mahsulleri Ofisi marifetiyle fındığa
müdahalede bulunmuştur. Şunu burada net biçimde ifade
edeyim: Şayet Hükûmetimiz bu müdahalede bulunmamış olsa
idi, fındık belki bugün 1 dolar civarında idi.
MEHMET IŞIK (Giresun) - Hükûmet
niye var?
ASIM AYKAN (Devamla) - Son tabloyu
dün itibariyle aldım. Şu ana kadar Toprak Mahsulleri Ofisine
beyanda bulunulan miktar 171 bin
ton.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Ne?
ASIM AYKAN (Devamla) - 171 bin ton
beyanda bulunulan fındık miktarı.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Ne almış?
ASIM AYKAN (Devamla) - Alınan
fındık 67 bin ton. Ödenen para 128 trilyon. Ortalama fiyat 3
milyon 630 bin lira. Bu 171 bin tonun realize olduğunu düşünerek
söylüyorum. Şayet, bu, Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından
alınırsa yaklaşık olarak 500 trilyonun üzerinde bir para devlet tarafından
üreticimize verilecek ve bu alınan fındık da bir kenara
konulacak, piyasaya sürülmeyecektir. Bu çok önemlidir, hepimizin
dikkatle takip ettiği bir iştir. Burada Hükûmetin fındık
üreticine nasıl bir destek sağladığını
çok net biçimde görüyoruz ve şimdiye kadar hiçbir Hükûmet
fındık üreticisine böylesine bir destek vermemiştir,
bunu özellikle vurgulamak istiyorum.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Böylesine
hiç süründürülmedi fındık üreticisi.
ASIM AYKAN (Devamla) - Devam ediyorum,
dinlemeye devam edin.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - İlk
defa süründürdünüz, ilk defa. Böyle süründüğü hiçbir dönem olmadı.
ASIM AYKAN (Devamla) - Arkadaşlar,
devletin fiyat açıkladığı
BAŞKAN - Sayın Arz, lütfen
ASIM AYKAN (Devamla) - Bakın,
çok net söylüyorum: Devlet eliyle taban fiyatı açıklandığı
dönemlerde en yüksek fiyatı AK Parti Hükûmeti vermiştir.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Yapmayın
Allah aşkına! Onu fındık üreticisine söyle.
ASIM AYKAN (Devamla) - Tablo önümde
efendim, buyurun.
Şimdi eline çantayı alan
arkadaşımız Karadenize gidiyor
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - 8 milyon
insan sizi bekliyor orada.
ASIM AYKAN (Devamla) - Hayatında
hiç fındık toplamamış, fındık dalından
düşmemiş, ayaklarını ısırgan yakmamış,
fındığın ne olduğunu bilmeyen insanlar
Yakında
herhalde, fındık turizm diye bir firma da kurulacak, yani
doğru Karadenize, doğru Trabzona, doğru Giresuna,
doğru Orduya
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Var o
firma, Fındık Turizm var zaten.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Yolcu taşıyor,
var.
ASIM AYKAN (Devamla) - Arkadaşlar,
burada rakamlar konuşuyor.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Belirttiği rakamın altında kalırsa, alınmazsa
ne olacak?
ASIM AYKAN (Devamla) - Söylüyorum,
söylüyorum arkadaşlar. Bakın, arkadaşlar, ANAP döneminde
1986 ve 1990 yılları arasında fındığa verilen
ortalama fiyat 1,5 dolar bile değil. Rakamlar elimizde.
MEHMET IŞIK (Giresun) - 2004e
gel, 2004e
ASIM AYKAN (Devamla) - Daha sonra
Doğru Yol Partisi-SHP döneminde fındığa verilen
fiyat yine 1,5 doların altında, ortalamayı söylüyorum.
Doğru Yol Partisi-SHP dönemi, verilen fiyatlar burada, dolar
üzerinden; isterseniz tek tek okuyayım.
Daha sonra 1999, 2000, 2001 yılında
verilen fiyatlar elimizde, gene 1,5 doların altında. Hadi
geçiyorum, 1,5 dolar diyorum. Son iki dönemde FİSKOBİRLİKin
açıkladığı fiyatlar var, bunlar ekstra fiyatlardır,
bunu hepiniz biliyorsunuz. Şimdi, bizim verdiğimiz fiyat
2,72 dolar.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Ne demek ekstra? Ekstra ne demek Sayın Asım Bey?
ASIM AYKAN (Devamla) - Hükûmetin
verdiği fiyat 2,72 dolar.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Piyasada
kaç lira şu anda?
ASIM AYKAN (Devamla) - 2,72 dolar
mı daha büyüktür, 1,5 dolar mı büyüktür arkadaşlar? Lütfen
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Şu
anda piyasada kaç lira, onu söyle?
ASIM AYKAN (Devamla) - Şu anda
piyasada fındık, arkadaşlar, FİSKOBİRLİK
tarafından, biliyorsunuz, 5 milyon açıklandı, fakat,
finansmandan dolayı para verilemediği için, o fiyat çok
önemli değil, Hükûmetimizin verdiği 4 milyondur.
Arkadaşlar, 2002 yılında
biz Hükûmet olduğumuz zaman fındığın fiyatı
1 milyon 650 bin lira.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Kütahya)
- 615...
ASIM AYKAN (Devamla) - Yuvarlak konuşuyorum.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- 2 milyon yapacağım dedi Sayın Başbakanımız.
BAŞKAN - Lütfen toparlar
mısınız Sayın Aykan.
ASIM AYKAN (Devamla) - Evet, Sayın
Başbakanımız Biz 2 milyon yapacağız dediler.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Zorla yaptırdık, zorla
ASIM AYKAN (Devamla) - O günden bu
yana enflasyonu -yuvarlak- yüzde 50 koyuyorum, ki o kadar da değil.
Yüzde 50
Gelecek olan fiyat 1,650 üzerinden 2,5 milyon lira civarındadır.
2 milyon üzerinden 3 milyon civarındadır. Şu anda
fındık 4 milyon açıklanmıştır.
MEHMET IŞIK (Giresun) - Sayın
Aykan, Trabzona bir daha gitmeyeceksin herhalde.
ASIM AYKAN (Devamla) - Dün burada,
üzümle ilgili, arkadaşlarımız konuşurken, üzümle
ilgili bir rakam verdiler ve hemen arkasından işte,
fındıkta da böyledir dediler. İşte, 1 milyon 450
bin liraydı üzüm, sonra 1 milyon liraya düştü, fındık
da işte böyle oldu
Arkadaşlar, Hükûmet fındığa
o günkü fiyat üzerinden verdiği fiyat yüzde 150 zamdır. Lütfen
yani, rakamlar meydanda.
MEHMET IŞIK (Giresun) - Ee, insaf
et!
ASIM AYKAN (Devamla) - Siyaset, samimiyeti
gerektirir.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
- Doğru
Doğru
ASIM AYKAN (Devamla) - O gün ne vermişsiniz
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Gidin de
bunu vatandaşa anlatın, vatandaşa!
ASIM AYKAN (Devamla) -
siz Hükûmet
olduğunuz zaman fındığa kaç dolar vermişsiniz
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Ordulular neden isyan
ediyor?
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - 2,5 lira
fındık, 2,5 lira!
ASIM AYKAN (Devamla) -
şimdi
Hükûmet kaç dolar vermiş, bunun hesabını yapmak gerekir.
BAŞKAN - Sayın Deveciler
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Bunlar
hikâye!
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Asım Bey, dalga mı geçiyorsunuz?
ASIM AYKAN (Devamla) - İktidardayken
Lütfen
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Ayıp ya! Vallahi ayıp ya!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen, sabredin, bir anlatsın.
ASIM AYKAN (Devamla) - İktidardayken
ayrı fiyat, ayrı söz, muhalefetteyken ayrı bir tavır
içerisinde olmamak gerekiyor.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Vallahi ayıp ya!
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir)
- AK Parti milletvekillerini niye taşlıyorlar?
ASIM AYKAN (Devamla) - Bu Hükûmet,
fındığa en güzel desteği vermiştir. Vermiş
olduğu destekle beraber, fındık üreticisinin yüzünü
de güldürmeye çalışmaktadır
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Önde gidip
keseceksiniz ya!
ASIM AYKAN (Devamla) -
ve de bu
fındık üreticisinin sahibi de AK Parti Hükûmetidir. Bunu
da buradan özellikle vurgulamak istiyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Teşekkür ederim efendim,
sağ olun.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir)
- Orduda ne oldu Orduda? Orduyu söyle!
BAŞKAN - Sayın Deveciler,
lütfen
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Hiçbiri
doğru değil, 2,5 milyon, fındık, şu anda.
ASIM AYKAN (Devamla) - Çok doğrusunu
söyledim efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Aykan.
Gündem dışı konuşmaya,
Hükûmet adına, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker
cevap vereceklerdir.
Sayın Bakan, buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Oo, anlaşmalı
demek ki!
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Danışıklı iş, danışıklı!
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Reform yaptınız fındıkta, devam edin!
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu,
lütfen.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Hiç
doğru değil konuşmaları, hiçbiri doğru değil.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Aynı Erbakan!
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - 2,5 milyon,
fındık, şu anda.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
gündem dışı
konuşma yapan Trabzon Milletvekili Sayın Asım Aykanın
yaptığı konuşmaya
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Ayıp, vallahi çok ayıp!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Hükûmet adına cevap vermek
üzere huzurlarınızdayım
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Anlaşarak
konuşuyorsunuz.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Çok güzel, aferin!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - 4 değil,
2,5; fındık 2,5!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli milletvekilleri
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Onu figüran
çıkarmışsın kendinden önce.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
bildiğiniz gibi, Türkiye,
önemli bir fındık üreticisi ülkedir...
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - 2,5 milyon,
fındık.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
dünyanın en önemli
fındık üreticisi ülkesidir.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Doğru!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Türkiyede, 13 ilde, resmî
izinli olarak fındık ekilmekte yaklaşık 600 bin hektar
alanda
MEHMET IŞIK (Giresun) -
Fındık dikilir, ekilmez.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
İspanyolların bile bedduasını aldınız
fındık yüzünden.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
ve üretim rakamlarımız
da, yıldan yıla değişmekle birlikte, 500, 600, 650
bin ton civarında. Bu sene tabii, 2006 yılında, 650 bin
ton bizim rekolte tahminimiz vardır.
Bildiğiniz gibi, kırk
yılın üzerinde bir zamandır, Türkiyede fındık
alımı, Fındık Tarım Satış Kooperatifleri
Birliği, kısa adı FİSKOBİRLİK tarafından
yapılmakta idi. Ancak, geçtiğimiz yıl, 2005 yılında
yaşanan, FİSKOBİRLİKin yaşadığı
sorunlar ve içine düştüğü mali kriz sebebiyle
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Kim düşürdü,
kim(?)
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
ilan ettiği fiyatın
karşılığında aldığı ürünün parasını
üreticiye ödemekte sıkıntı içerisine düşmesi sebebiyle
ve arkasından da, tabii, 2006 yılı ürünü gelmesi sebebiyle,
bu durum karşısında, her ne kadar bu işin sorumlusu
FİSKOBİRLİK ise de, Hükûmetimiz, fındık üreticisinin
durumunu göz önünde bulundurarak, Toprak Mahsulleri Ofisi marifetiyle
(CHP
sıralarından gürültüler)
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Zaten, Hükûmet hiçbir sorumluluğu üstlenmiyor!
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Siz sütten çıkmış ak kaşıksınız! Helal
olsun sana!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
fındık almak suretiyle
üreticinin bu sorununu çözmek için önemli adım atmıştır
ve
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Çözdünüz mü ?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Çözdük, çözdük... Çözüyoruz
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Hadi, beraber gidelim o zaman
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu,
lütfen
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Beraber gidelim
Buyurun
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Şimdi
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - 2004 afet
paralarını ne zaman ödeyeceksiniz?
BAŞKAN - Sayın Arz
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - 2004 afet
paralarını ne zaman ödeyeceksiniz? 252 trilyon
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli arkadaşlar
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Hâlâ ödemediniz
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Git de Karadenizin halini gör
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
bakın, bu söylediklerinizin
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Afet paralarını
ne zaman ödeyeceksiniz, afet paralarını? 2004ün afet paraları
hâlâ duruyor, 252 trilyon!..
BAŞKAN - Sayın Arz, lütfen,
oturur musunuz.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Hâlâ duruyor,
ödeyin ondan sonra
AHMET KOCA (Afyonkarahisar) -
Otur yerine ya!
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Niye geldim
buraya oturacaksam? Buraya niye geldim, oturacaksam? Ben, vatandaşın
hakkını savunmaya geldim buraya.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen, karşılıklı konuşmayalım.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - 252 trilyonu
ödemediniz 2004ten beri, afet parasını.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli arkadaşlar
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Ne konuşuyorsunuz?
BAŞKAN - Sayın Arz, lütfen
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli milletvekilleri,
bazı arkadaşlarımızı anlamakta zorluk çekiyoruz.
YILMAZ KAYA (İzmir) - Sayın
Bakan, bir dahaki sefere, bir iki cümlesini değiştirin
şu konuşmanın ya!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Bu arkadaşlarımız,
fındık üreticisinin sorunlarının çözümünü istiyorlar
mı, istemiyorlar mı. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İstiyorlar mı, istemiyorlar mı, önce biz bunu bilelim.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Biz çözüm istiyoruz
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Yani, böyle, bağırıp
çağırmakla, konuşturmamakla bir yere varılmaz.
O, kayıtlara, sadece, CHP sıralarından, muhalefet
sıralarından laf atma şeklinde geçecek.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Parayı
öde de laf atmayalım
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Türk çiftçisinin de, Türk
fındık üreticisinin de hiçbir sorununu çözmez bu, bu sorunu
çözen biziz, ona el attık çözüyoruz.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Çözün istiyoruz
bizde.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Adamların belini kırdınız.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Hiç endişe buyurmayın
ve eğer dinleme nezaketinde bulunursanız da bunun nasıl
çözüldüğünü
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Daha çözülmedi.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
ve şu anda hangi noktaya
geldiğimizi de öğrenirsiniz.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Doğru konuşursanız dinleriz Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Ama, onun için, önce nezaketen
dinlemeniz gerekiyor.
Sayın milletvekilleri, 11 Eylül
tarihi itibariyle, Toprak Mahsulleri Ofisi, önce elli noktada,
sonra yetmiş noktada alıma başlamıştır.
Alım esaslarını da, üreticinin lehine olacak tarzda,
fındık üreticisinin lehine olacak şekilde
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Bir şey kalmadı ki zaten.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
hem dijital aletlerle, modern
aletlerle, hem vadesini de hesaplamak suretiyle, buraya yeteri
kadar finansman ayırmak suretiyle bu alımlara başlamıştır
ve 3 bin tona yaklaşan, başlangıçta 300-500 kiloyla
başlayıp, şimdilerde 3 bin tona yaklaşan günlük
alımla, dün itibariyle 67.610 ton fındık alımı
gerçekleştirilmiştir. Bunun için de, fındık üreticisine,
bugün itibariyle, 172 trilyon 151 milyar 394 milyon lira para ödenmiştir,
hesaplarına geçti bu (AK Parti sıralarından alkışlar)
yani, 172 trilyon.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Bedava mı vereceklerdi yani?
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Alkışlıyorlar,
sanki çok para vermiş gibi!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Dolayısıyla,
şu anda, üç gün içerisinde bu paranın yarısı, kalan
on beş gün içerisinde de tamamı ödenmektedir. (AK Parti
sıralarından Peşin sesi) Evet, bu şekilde.
Şimdi, değerli milletvekillerimize
ben şu bilgiyi sunmak istiyorum: Toprak Mahsulleri Ofisinin,
piyasadan, bu manada, arz fazlası olan ürünün tamamını
almaya hazır ve muktedir olduğunu ifade etmek istiyorum.
(AK Parti sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Bunu, biz alıma başladığımız 11-12 Eylül
günü de söyledik, bugün geldiğimiz noktada da aynı sözleri
söylemeye devam ediyoruz. (AK Parti sıralarından Para
problemi de yok sesi)
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Para problemi yok.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Bugün
afet paralarını ödeyin para problemi yoksa.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Çünkü, Toprak Mahsulleri Ofisinin kredibilitesi var ve kredibilitesi
olduğu için de, bunun için gerekli kaynağa sahiptir ve bunu
bugüne kadar ödüyor.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Peki, Sayın Bakan, arz fazlasının dışında
emekçinin elinde kalan fındık ne oldu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Şimdi, değerli milletvekilleri,
56 bin fındık üreticisi beyan vermiştir.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- 2,5 milyon liradan satılan fındıklar ne oldu?
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu,
ne yapmak istiyorsunuz? Anlaşılmadı.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Beyan miktarı 171 bin
tondur. Biz, bunun şu ana kadar 67 bin tonunun alımını
gerçekleştirdik. Diğeri de, randevu usulüyle olduğu
için, biz, gelen bütün ürünü peyderpey alıyoruz. Vaktinde de, vaat
ettiğimiz tarihte de bunun parasını ödüyoruz. Şu
ana kadar da bunu bu şekilde yaptık.
Tabii, bir şey daha söyleyeyim.
Bizim, esasen, buraya, bu noktaya gelmeden önce FİSKOBİRLİK
eski yönetimine bazı önerilerimiz oldu. Biz onlara, 2005
yılı fındık ürünü için, alınan ve parası
ödenmeyen miktarda kendilerine yardımcı olmak üzere bir
teklifte bulunduk.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Onlar nasıl
olsa burada yok. İstediğin gibi at!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Dedik ki: Biz size para bulalım,
kredi garantisini biz verelim, para verelim ve bu para, üreticilere,
2005 yılında ürünü alınıp da parasını alamamış
olan mağdur üreticilere ödensin diye. Ancak, eski yönetim, maalesef,
mutabakat toplantısında mutabakatın altına imza
attıkları halde, ertesi günü protokol detaylarının
imzalanma törenine gelmekten kaçınmışlardır,
gelmemişlerdir. Biz bunun için de kendilerinden sadece iki
şey istiyorduk: Bir, depolarını istedik; iki, personelinden
ilgili personeli orada alım yapamayacak, boş oturacağına,
bunları ücreti karşılığında çalıştıralım,
bu işte üreticinin sorununu çözelim diye böyle bir teklifte
bulunmuştuk. Hatta, ilave olarak bir teklifte daha bulunduk. Dedik
ki: FİSKOBİRLİKin yasası gereği kooperatiflerin
ortaklarına karşı asgari yükümlülükleri var -yani
belli bir miktar asgari alması gerekiyor üreticiden- onları
da biz alalım; bu şekilde hem parasını ödeyelim hem
size kredi bulalım hem alacağınız miktara da biz
para sağlayalım, şeklinde. Ancak bu olmadı. Tabii
biz, Toprak Mahsulleri Ofisi olarak depoları kendimiz bulduk,
eksperlerimizi o zaman içerisinde, çok kısa bir süre içerisinde
eğittik; 185 tane personel eğittik biz on-on beş gün gibi
kısa bir süre içerisinde. Fındık alabilecek hale geldi
bu personelimiz, bu eksperlerimiz ve alımlara başladık.
Şimdi, daha sonraki değişen
yeni yönetime, biz, tekrar, bu önceden belirlediğimiz ve söylediğimiz,
ama kabul görmeyen teklifleri yeni yönetime de söyledik ve onlar
da bizden, 60 trilyon lira 2005 ürünü fındığın alacaklılarına
ödenmek üzere bir talepte bulundular. Biz, Toprak Mahsulleri Ofisi
olarak bunun kredi garantisini verdik ve bu parayı temin ettik.
MEHMET IŞIK (Giresun) - Yüzde
40ı Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Ayrıca, FİSKOBİRLİKin
yeni yönetimine avans olarak, yani kendileri de alım yapabilsinler
diye Ofis olarak, 4 milyon 693 bin 749 YTL, yani 4,7 trilyon lira kendilerine
bir de avans verdik, kendileri de bir alım yapsınlar diye. Çünkü,
amaç, burada, öncelikle arz fazlasını çekmek ve böylece piyasada
fiyatın yükselmesini temin etmektir.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Bir şey sorabilir miyim: Arz fazlasını çekiyorsun,
400 bin ton fındık ne oldu? Ne oldu?..
HASAN ÖREN (Manisa) - Kuru üzümde
de yapıyor musunuz bunu, kuru üzümde?..
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Dikkat buyurunuz. Şu
fındık işini halledelim
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Halledemezsin!
Sen onu iflas ettirdin! Halledemezsin!
HASAN ÖREN (Manisa) - Kuru üzüm?..
BAŞKAN - Sayın Ören, lütfen
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli arkadaşlarım,
değerli milletvekilleri; sorunların çözülmüş olmasından
neden rahatsız oluyorsunuz Neden?..
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Sen üreticiyi
hallettin, fındığı halledemedin!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Siz sadece felaketler ve sorunlar
üzerine mi siyaset yapacaksınız? (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Felaket
olmasın diye sizi uyarıyoruz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Yani, sadece bunun üzerine
mi siyaset yapacaksınız?
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Arabayı
yıkmayın diyoruz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Gelin, bu memleketin sorunlarını
çözelim. Bu memleketin sorunlarının çözülmesine katkı
sağlayın.
MEHMET IŞIK (Giresun) - Neyi
çözdün Sayın Bakan? 6 milyon olan fındığı, 2,5
milyona düşürdünüz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Katkı sağlayacağınız
şey, asgari olarak, yapılanlara saygı göstermektir,
başarılı çalışmalara sessizlikle de olsa
saygı göstermektir, ama siz ona da tahammül etmiyorsunuz.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Sayın Bakan, köylü yoksullaşmış, yok olmuş;
ne saygısı istiyorsun sen!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli milletvekilleri,
bakın, bizim aldığımız miktar çok önemli bir
miktardır, 67 bin ton
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Git de köylere, sana saygısı yoktur.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Neden?..
BAŞKAN - Sayın Bayındır...
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Neden?..
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
İspanyol üreticileri bile size dua ediyor!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Çünkü, değerli arkadaşlar,
bakın, FİSKOBİRLİK, 2005 yılında toplam sezon
içerisinde aldığı fındığın miktarı
50 bin ton, bütün sezon.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Parası bitti adamın.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Önceki yılda kaçtı?
2004 yılında kaç aldı?
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- 178 bin tondu.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Önceki yılda, 2004
yılında kaç aldı?
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Ne kadardı?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bilmiyorsunuz işte,
tamam mı! 13 bin ton.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Bakan,
önce 8 bin tondu, 2004 yılında 16 bin ton
(Gürültüler)
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Sayın
Bakan, 6,5 milyon liradan 2,5 milyon liraya fındığı
düşürdünüz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Sayın Bakan
EYÜP FATSA (Ordu) - Ne terbiyesiz
adamsın sen ya.
BAŞKAN - Sayın Fatsa lütfen!..
Sayın Fatsa!..
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Evet.
BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen
karşılıklı konuşmayalım.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli milletvekilleri,
devletin kayıtları benim elimde var, rakamlar benim elimde
var.
EYÜP FATSA (Ordu) - Yeter be! Saygı
gösterdik, ağabey dedik, dinlemiyorsun.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Sen kimsin, benimle böyle konuşuyorsun?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
Sayın
Fatsa...
Sayın Bakan, siz, lütfen Genel
Kurula hitap eder misiniz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli milletvekilleri,
daha önce FİSKOBİRLİK 8 bin ton almıştır,
ondan önce 10 bin ton almıştır
(Gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen yerlerinize oturur musunuz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Yani, FİSKOBİRLİKin
parasının olduğu dönemlerde bile FİSKOBİRLİK
daha az miktarlarda almıştır. Dolayısıyla,
bir sezon boyunca veya 2004 yılı içerisinde 8 bin ton aldı,
10 bin aldı, 13 bin ton aldı o yıllarda; geçmiş yıllarda aldığı
yıllık toplam 10 bin ton, 15 bin ton civarında iken, biz,
sadece bir ay içerisinde 67 bin ton aldık. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Bu önemli bir rekordur ve biz bunun parasını
da, biraz önce arz ettiğim gibi, 172 trilyonunu ödedik, vadesi
gelenin de tamamını on beş gün içerisinde ödüyoruz. Bizim
gayemiz, çabamız, Türk üreticisinin, Türk fındık üreticisinin
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Perişan
etmek
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Perişan etmek sizin birinci göreviniz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bu işten, bu sorunu, bizim
vasıtamızla, bizim elimizle en kısa sürede bunu
aşmasıdır; bundan sonra da bu tür çabalarımız
devam edecek.
Bir de şunu söyleyeyim: Tabii,
vatandaşlarımız da merak ediyorlardır, biz bunları
böyle al-sat vesaire için almıyoruz. Toprak Mahsulleri Ofisi,
piyasayı düzenlemek gayesiyle, üretici gelirlerinin belli
bir noktaya yükselmesi gayesiyle bu alımları yapıyor.
O nedenle de buna uygun davranacaktır.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - 2,5 milyon
liraya fındık. Bir de çıkıp konuşuyorsunuz
oradan.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Gel, gel, yüzümüze söyle,
gel! 4 milyon lira
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Hadi be,
nerede 4 milyona! Nerede 4 milyona! 2,5 milyon liraya satılıyor
fındık piyasada, daha konuşuyorsun!
BAŞKAN - Sayın Arz, lütfen
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.-
Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Meclisi Başkanı
Amar Saadaninin davetlisi olarak Cezayire resmî ziyarette bulunacak
olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent
Arınçın beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak
üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1145)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Bülent Arınçın, Cezayir Demokratik Halk
Cumhuriyeti Ulusal Halk Meclisi Başkanı Amar Saadaninin
davetine icabetle, beraberinde bir Parlamento heyetiyle, Cezayire
resmî ziyarette bulunması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki
3620 Sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca, Genel Kurulun
5 Ekim 2006 tarihindeki 4. Birleşiminde kabul edilmiştir.
Anılan Kanunun 2. maddesi uyarınca,
Heyetimizi oluşturmak üzere Siyasi Parti Gruplarınca bildirilen
isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
İsmail
Alptekin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
V.
Adı Soyadı: Seçim İli
Ali Küçükaydın Adana
Hakkı Ülkü İzmir
Kerim Özkul Konya
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı
okutuyorum:
C)
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.-
Denizli Milletvekili Mehmet Yüksektepe ve 20 milletvekinin, internetin
sosyal yapı üzerindeki etkilerinin araştırılarak
bilgi teknolojilerinin sağlıklı kullanımı
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/385)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde bilgi toplumu olma yolunda
yaşanan sürecin sağlıklı yaşanması ve
bilgi teknolojilerinin sosyal hayata girmesiyle yaşanabilecek
toplumsal ve bireysel risklerin en aza indirilmesi hususunda Anayasanın
98inci, İç Tüzüğün 104 ve 105inci maddeleri gereğince
İnternetin Sosyal Yapıya İlişkin Getireceği
Sorunlar ve Alınması Gereken Tedbirleri Araştırma
Komisyonu kurulmasını teklif ediyorum.
Gereğini takdirlerinize
arz ediyorum. Saygılarımla
1- Mehmet Yüksektepe (Denizli)
2- Mehmet Emin Tutan (Bursa)
3- Ramazan Can (Kırıkkale)
4- Cemal Yılmaz Demir (Samsun)
5- Zeyid Aslan (Tokat)
6- Niyazi Pakyürek (Bursa)
7- Hasan Fehmi Kinay (Kütahya)
8- Abdullah Erdem Cantimur (Kütahya)
9- Erdoğan Özegen (Niğde)
10- Burhan Kılıç (Antalya)
11- Muzaffer Külcü (Çorum)
12- Fetani Battal (Bayburt)
13- Murat Yıldırım (Çorum)
14- İsmail Katmerci (İzmir)
15- Şevket Orhan (Bursa)
16- Ali Rıza Alaboyun (Aksaray)
17- Cevdet Erdöl (Trabzon)
18- Alim Tunç (Uşak)
19- Mustafa Said Yazıcıoğlu (Ankara)
20- Ayhan Sefer Üstün (Sakarya)
21- Hasan Anğı (Konya)
Gerekçe:
Günümüzde teknolojik gelişmelerin
ulaştığı nokta, ekonomik ve sosyal hayatı kolaylaştırdığı
gibi kendine özgü yeni sorunları da beraberinde getirmektedir.
Bu çerçevede bilişim teknolojilerinin kullanımının
ne kadar yaygın hale geldiği ve/veya geleceği düşünülürse
karşı karşıya olduğumuz tehlikenin boyutları
hesaplanabilir olmaktan çıkmaktadır. Burada bahsedilen
ekonomik ve sosyal tehlikelerin boyutlarının ölçülebilir
olup olmadığı da ayrı bir tartışma konusudur.
Bilgi teknolojilerinin kullanımı
ve bunun kullanımı ile oluşan yeni yaşam biçiminin
toplumsal hayatta yarattığı değişim ve dönüşümün
sonucu olarak ortaya çıkan Bilgi Toplumu sosyal yapımızda
yeni değişikliklere yol açmaktadır.
Bu yeni durumun Türkiyede yaratacağı
değişim ve dönüşümün sebep olacağı olumsuzlukların
ilk defa ülkemizde yaşanmayacak olması da önemli bir avantajdır.
Bilgi teknolojilerini kullanmakta
olan ülkeler ve toplumlarda yaşanan tecrübeler sonucunda
İnternetin getirdiği zararlı içerik konusunda ABDde
Federal Düzeyde kanunlar çıkarılırken, Yeni Zelandada
Ailelerin İnterneti Etkin Kullanması ve Çocukların
Zararlı İçerikten Korunması amacıyla resmî bir birim
kurulmuş ve danışma hizmeti vermeye başlamıştır.
Başta İngiltere ve Kanada olmak üzere Batı ülkelerinde
yeni teknolojilerin faydalı yönlerini kullanırken getireceği
zararlı etkilerden korunmak için araştırmalar ve çalışmalar
yapılmaktadır. Ülkemizde internet kullanım oranının
henüz düşük olması olası tehlikelere karşı
bu ülkelerin tecrübelerinden yararlanma imkânı sunmaktadır.
Ancak toplumların sosyal ve kültürel yapısından kaynaklanan
farklılıkların yaratacağı etki ve tepkilerin
de farklı olabileceği gözden kaçırılmamalıdır.
E-Türkiye Dönüşüm Projesi ve
Bilgi Toplumu Stratejisi gibi ülkemizin gelecek ile ilgili projeksiyonunu
belirleyen önemli kararlar alınırken yaşanabilecek
olumsuzluklar ile ilgili projeksiyonlara da ihtiyaç vardır.
Nitekim geçtiğimiz günlerde
yapılan bir araştırma ile özellikle internetin aile
içi ilişkilere ve çocuklara etkileri araştırılmış
ve bu konularda Türkiyede yayınlanmış ciddi bir
araştırmanın bulunmadığı belirlenmiştir.
Araştırma, ülkemizde ailelerin
internetle birlikte ortaya çıkan online riskler ve bunların
yönetimi konusunda henüz yeterli bilgi düzeyine sahip olmadıklarını,
devletin ise bu konu ile ilgili henüz kapsayıcı bir yaklaşım
(bir proje veya eylem) geliştirmediğini ortaya koymuştur.
Araştırmada, internetin
doğuracağı riskleri yönetmede tek bir aktörle (çoğu
zaman devlet eliyle) yönetmenin güçlüğü vurgulanmış,
çözüm yolunun, toplumun başta devlet olmak üzere, diğer tüm
aktörlerin katılımıyla oluşturulacak ağ yapılanma
modeli içinde taraf olmasından geçtiği vurgulanmıştır.
Bu modelin sağlıklı işlemesi ise tüm aktörlerin
sosyal yapılandırmacı kurama dayalı bir öğrenme
modelini benimsemesine bağlı olduğu ileri sürülmüştür.
Özellikle çocuklarımızın
ve gençlerimizin korunması ve sağlıklı bir gelişim
sürecinin yaşanabilmesi hususunda gereken önlemlerin
alınması amacıyla İnternetin Sosyal Yapıya
İlişkin Getireceği Sorunlar ve Alınması Gereken
Tedbirleri Araştırma Komisyonu kurulmalıdır.
2.-
Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün ve 36 milletvekilinin, TOKİnin
kurumsal yönetiminin ve konut politikasının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/386)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Sosyal devlet ilkesinin gereği
olarak, dar gelirli vatandaşları arsa ve konut sahibi yapma
amacıyla kurulan Toplu Konut İdaresinin bu amacından
uzaklaşarak, lüks ve kâr amaçlı yatırımlara yöneldiği,
konut metrekare birim maliyetlerinin çok yüksek belirlenmesinden
anlaşılmaktadır. Sosyal amaçlı bir kuruluş
olan TOKİde çeşitli makam ve birimler oluşturularak
kurum bürokratik hale getirilmiş, teknik nitelikli uzmanlar
yerine genel idare hizmetleri ağırlıklı, nesnel
ölçülere uygun sınav yapılmaksızın personel kadrosu
şişirilmiştir. 2985 sayılı yasayla kurumun
görev alanlarının genişletilmesi başta finansman
olmak üzere birçok soruna sebep olmuş, konut ve işyeri satışlarında
uygulanan yöntem rant iddialarını gündeme getirmiş,
ihalelerde usulsüzlükler yapıldığı ortaya
çıkmıştır.
Bu gerekçelerle TOKİnin ülkemiz
genelinde yapmış olduğu faaliyetlerde yaşanan
sorunların ve kurumsal yapısının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin ve çözüm önerilerinin belirlenmesi
amacı ile Anayasanın 98, TBMM İç Tüzüğünün 104 ve
105. maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasını arz ve talep ederiz.
1- Yaşar Tüzün (Bilecik)
2- Türkân Miçooğulları (İzmir)
3- Ahmet Küçük (Çanakkale)
4- Rasim Çakır (Edirne)
5- Yavuz Altınorak (Kırklareli)
6- Halil Tiryaki (Kırıkkale)
7- Salih Gün (Kocaeli)
8- Ali Kemal Deveciler (Balıkesir)
9- Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
10- Ali Arslan (Muğla)
11- Hüseyin Bayındır (Kırşehir)
12- Bayram Ali Meral (Ankara)
13- İzzet Çetin (Kocaeli)
14- Yüksel Çorbacıoğlu (Artvin)
15- Nejat Gencan (Edirne)
16- Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
17- Yılmaz Ateş (Ankara)
18- Orhan Eraslan (Niğde)
19- Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
20- Feridun Fikret Baloğlu (Antalya)
21- Nezir Büyükcengiz (Konya)
22- Şevket Arz (Trabzon)
23- Kâzım Türkmen (Ordu)
24- Mehmet Nuri Saygun (Tekirdağ)
25- Nail Kamacı (Antalya)
26- Mehmet Işık (Giresun)
27- Osman Kaptan (Antalya)
28- Ali Kemal Kumkumoğlu (İstanbul)
29- Mehmet Boztaş (Aydın)
30- Ufuk Özkan (Manisa)
31- Harun Akın (Zonguldak)
32- Kemal Sağ (Adana)
33- Vezir Akdemir (İzmir)
34- Mehmet Kartal (Van)
35- Tacidar Seyhan (Adana)
36- Mehmet Mesut Özakcan (Aydın)
37- Enis Tütüncü (Tekirdağ)
Gerekçe:
Anayasanın 57. maddesinde,
konut ihtiyacı ile ilgili tedbirleri almak ve toplu konut teşebbüslerini
desteklemek devlete görev olarak verilmiştir. Konut yapımının
temel unsuru arsadır. Özellikle gelişen büyük şehirlerde
arsa sağlanmasının zorluğu ve imkânsızlığı
göz önünde bulundurulduğunda gerçek ihtiyaç sahiplerine arsa
sağlanmasının devletin sosyal bir görevi olduğu
açıktır.
Devletin bu görevi yerine getirmek
için kurulmuş bulunan toplu konut idaresinin dar gelirliyi konut
ve arsa sahibi yapma amacından uzaklaştığı,
lüks konut veya kâr amaçlı yatırımlara yöneldiği,
bunları yerine getirirken de zaman zaman devleti önemli ölçülerde
zarara uğrattığı birçok teftiş ve denetim raporlarında
yer almıştır.
Toplu Konut İdaresinin, son
bir yıllık, 2005 yılı verilerine göre konut metrekare
maliyetleri; Ankara Esenboğa yolu için 280,74 YTL, Malatya için
274,97 YTL, Osmaniye ili için 231,10 YTLdir. Yani en pahalı inşaat
maliyetlerinden biri diye örnek gösterebileceğimiz Ankara
için bu rakam, müteahhit kârlı imalat bedeli 280 YTL/metrekaredir.
Bu rakamlar içinde, toplu konut alanları için arsa maliyeti yüzde
10u geçmemektedir. Arsa payını da ilave ettiğimiz zaman
maliyet, arsa payı dahil 310 YTL/metrekare olmaktadır.
2006 yılı bina inşaat
maliyetlerinin yüzde 10 arttığı göz önüne alınarak,
bu rakam da ilave edildiğinde 1 metrekare birim maliyeti, Ankara
için 340 YTL civarındadır. Bu durumda, daha ucuz fiyata satılması
gereken konutlar 2 kat fazla değerle satılmaktadır.
Başbakanlığa
bağlı bir kuruluş olarak çalışmalarını
sürdüren Toplu Konut İdaresinde başkan ve başkan yardımcıları
yanında Hukuk Müşavirliği, Basın ve Halkla
İlişkiler Müşavirliği, Sivil Savunma Uzmanlığı
ve 9 daire başkanlığı bulunmaktadır.
Toplu Konut İdaresinde
31.08.2004 itibariyle 311 kişi görev yapmaktadır. Nesnel ölçütlere
uygun sınavlarla personel alımı gerçekleştirilmemiştir.
189 uzmanın görev yaptığı kurumda, uzmanların
teknik ağırlıklı olması gerekirken genel idare
hizmetleri ağırlıklı olduğu görülmüştür.
2985 sayılı Yasaya eklenen
kurallarla Kurumun görev alanı genişletilmiştir. Bir
çok yetki ve görevin bir arada yürütülmesi, başta finansman olmak
üzere çeşitli sorunları beraberinde getirdiği gözlenmektedir.
Konut yapımı konusunda,
kurumun nesnel ölçütler ve bilimsel araştırmalara dayalı
bir stratejisi bulunmadığından plansız bir şekilde
konut yapımı inşa edilmekte bunun da, satış sorunlarına
yol açtığı TOKİnin vermiş olduğu ilanlardan
anlaşılmaktadır.
Konut ve işyeri satışlarında
uygulanan açık satış yöntemi, özellikle rant amaçlı
konut satışlarında yakınmalara neden olmaktadır.
Bazı yüklenicilerin belgelerinde
çeşitli eksiklik ve aykırılıklar bulunmasına
karşın tekliflerinin değerlendirmeye alındığı,
buna karşın belgeleri tamam olan bazılarının
ise eksiklik gerekçesiyle değerlendirme dışı tutulduğu,
ihale konusu işlerin duyurusuyla ilgili konularda yanlışlıklar
yapıldığı, hasılat paylaşımlı
ihalelerde farklı sözleşmeler yapılarak yükleniciler
arasında farklılık yaratıldığı, her
ihale için ayrı işlem dosyası düzenlenmesi gerekirken
kimi ihalelerde tek işlem dosyası düzenlendiği, ihale
bedelleri eşik değerin üzerinde olduğu halde eşik
değerin altındaymış gibi işlem yapıldığı,
sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan gecikme cezalarının
tahsil edilmediği, ihale komisyonu kararında yer alan konut
alanları ile Belediyeye sunulan plandaki alanlar arasında
fark bulunduğu, yapı ruhsatı alınmadan işe
başlandığı, inşatların sigorta sürelerinin
kesin kabul tarihine kadar olan dönemi kapsamadığı,
çeşitli kamu kurum ve kuruluşları çalışanlarına
konut yapımı konusunda yoğun bir istem olduğu, istemlerin
değerlendirilmesine ilişkin nesnel ölçütler bulunmadığı
yapılan araştırmalar ve denetlemeler sonunda ortaya
çıkmaktadır.
3.-
Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat Yücesan ve 30 milletvekilinin,
çocuk işçiliğindeki olumsuzlukların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/387)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Tamirhanelerde, atölyelerde,
tarlalarda çalışan, geçim derdini küçük yaşta omuzlayan
çocuk işçiler ülkemizin kanayan ve gittikçe de büyüyen bir yarasıdır.
Toplumumuzun geleceği olan çocuklarımızın iyi
bir şekilde eğitilmesi ve nitelikli bireyler olarak yetiştirilmesi
gerekirken, sayıları azımsanmayacak bir oranı
oluşturan çocuklarımız ruhsal ve bedensel sağlıkları
ile ahlaki gelişmelerini olumsuz yönde etkileyecek şekilde
istihdam edilmektedirler.
4857 sayılı İş Kanununun
71. maddesinde 14 yaşını doldurmuş ve ilköğretimi
tamamlamış çocukların hafif işlerde çalıştırabileceği
belirtilmektedir. 14 yaşın altında ve ilköğretimi
tamamlamamış çocukların çalışması kanunen
yasaklanmıştır. Buna rağmen Devlet İstatistik
Enstitüsünün 1999 yılı verileri Türkiye'de 6-14 yaş
grubu arasında çalışan 511 bin çocuk bulunduğunu
ortaya koymaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının
Haziran 2004te açıkladığı rakamlara göre ise
12-14 yaş grubunda kayıtlı çalışan çocuk sayısı
469 bindir. Kayıt dışı çalıştırılan
ve sayıları resmî istatistiklere yansımayan çocuk
işçiler ise buz dağının görünmeyen kısmını
oluşturmaktadır.
Türkiye, 1992 yılında
Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) Çocuk Emeğinin
Sona Erdirilmesi Uluslararası Programını (IPEC) imzalayan
ilk 6 ülke arasında yer almış, AB normlarına uygun
hale getirilen Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma
Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik 06.04.2004 tarihinde
Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yapılan
bu düzenlemeler çocuk işçilerin hayatına yansımamış,
çocuklar kendilerine tanınan haklardan habersiz olarak her an
yaralanma yada ölüm riskiyle karşı karşıya çalışmaktadırlar.
Çocuk işçilerin % 58i tarımda,
% 22si sanayide, % 10u ticarette, % 10u da hizmet sektöründe istihdam
edilmektedir. Her türlü suistimal ve istismara açık olarak çalıştırılan
bu çocuklar 182 sayılı ILO Sözleşmesinde çocuk işçiliğinin
en kötü biçimleri olarak tanımlanan ayakkabıcılık,
oto tamirciliği, mobilya sanayi, kaportacılık gibi
iş kollarında çalışmaktadırlar. Çalışan
çocukların % 37sini oluşturan kız çocuklarının
büyük kısmı ise UNICEFin raporunda, çocukların en gizli
şekilde çalıştırılması olarak belirtilen
çocuk hizmetçi olarak istihdam edilmektedirler. Çalışan
küçük kız çocukları ayrıca cinsel meta olarak kullanılmakta
ve çocuk ticaretine de maruz kalmaktadırlar.
Çalışan çocuklar, işyerlerinde
akciğer ve diğer organlara zarar verebilecek tozlara, çeşitli
kimyasal ve toksik maddelere daha fazla maruz kaldıkları
için solunum yolu problemlerini daha sık yaşamaktadırlar.
Solunum açısından risk altında olan çocukların
1/3ünün sigara içicisi olması var olan problemleri daha da artırmakta
ve ilave hastalıklara neden olmaktadır. Tozlu, dumanlı
ortamlar ve sigara dumanı gibi etkenler nedeniyle çalışan
çocukların % 87sinde öksürük ve alerjik rinit, % 78inde nefes
darlığı, % 49unda göğüs hastalıkları görülmektedir.
Çalışan çocuklar aile denetiminden uzak kaldığından
uyuşturucu, uçucu madde, alkol gibi bağımlılık
yaratan maddelere ve suça karşı korunmasız kalmakta,
çocukların ruhsal ve toplumsal gelişimleri tehlikeye girmektedir.
Çocuklarını sağlıklı
gelişim şartlarına aykırı bir şekilde,
sosyal güvencesi olmadan çalıştıran ailelere verilen
hapis cezaları paraya dönüştürülebildiği ve caydırıcı
olmadığı için aileler para cezasını ödeyebilmek
amacıyla çocuklarını daha fazla çalıştırmaktadırlar.
Çalışan çocukların büyük kısmı kaçak olarak
istihdam edildikleri için resmî kayıtlarda gözükmemekte,
işçi haklarından yoksun olarak günde ortalama 10-12 saat
asgari ücretin altında bir rakamla çalışmakta, bu süre
içerisinde tek öğün gıda almaktadır.
Ülkemizin geleceğinde yer
alacak olan bu çocukların ağır çalışma ortamından
kurtarılması ve sorunun köklü bir çözüme kavuşturulması
için hepimizin ortak problemi olan bu konuda alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri gereğince
bir Meclis Araştırması açılması hususunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim.
1- Mehmet Vedat Yücesan (Eskişehir)
2- İzzet Çetin (Kocaeli)
3- Yaşar Tüzün (Bilecik)
4- Cevdet Selvi (Eskişehir)
5- Şevket Arz (Trabzon)
6- Ali Arslan (Muğla)
7- Ali Rıza Bodur (İzmir)
8- Mustafa Erdoğan Yetenç (Manisa)
9- Nail Kamacı (Antalya)
10- A. İsmet Çanakcı (Ankara)
11- Salih Gün (Kocaeli)
12- Feridun Fikret Baloğlu (Antalya)
13- Mehmet Ali Arıkan (Eskişehir)
14- Mehmet Işık (Giresun)
15- Oya Araslı (Ankara)
16- Haluk Koç (Samsun)
17- Muharrem Kılıç (Malatya)
18- Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
19- Zekeriya Akıncı (Ankara)
20- Hüseyin Bayındır (Kırşehir)
21- Mehmet Yıldırım (Kastamonu)
22- Halil Akyüz (İstanbul)
23- Rasim Çakır (Edirne)
24- Nejat Gencan (Edirne)
25- Yılmaz Kaya (İzmir)
26- Algan Hacaloğlu (İstanbul)
27- Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
28- Atila Amek (Antalya)
29- Osman Özcan (Antalya)
30- Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
31- Orhan Eraslan (Niğde)
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemde yerini alacak
ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki ön görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
V.
- ÖNERİLER
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.-
Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin
CHP Grubu Önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun,
19.10.2006 Perşembe günü (Bugün) yaptığı toplantısında,
siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından,
Grubumuzun aşağıdaki önerisini İçtüzüğün
19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Haluk Koç
Samsun
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin,
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının 308 inci sırasında yer alan 1088 Sıra
Sayısının bu kısmın 6 ncı sırasına
alınması önerilmiştir.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi
Grup önerisi lehinde söz isteyen Enver Öktem, İzmir Milletvekili
(CHP sıralarından alkışlar)
ENVER ÖKTEM (İzmir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 926 sayılı Türk
Silahlı Kuvvetleri Kanununun öne alınmasıyla ilgili,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına söz almış bulunuyorum;
hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bu Kanun Teklifinin özü, ülkemizde halen fiilen çalışan
100 bin, bir o kadar da emekli olan
200 bin astsubayımızı ilgilendirmektedir. Elbette
ki, ülkemizde, sadece, sorunları olan kesim astsubaylarımız
değildir. Bugün, işçilerimizin büyük sorunları vardır,
kamu çalışanlarımızın büyük sorunları
vardır, çiftçilerimizin, üreticilerimizin büyük sorunları
vardır, esnafımızın, sanatkârımızın
büyük sorunları vardır, gençliğimizin sorunları
vardır. Bu sorunları daha da çoğaltmak mümkündür.
Değerli arkadaşlarım,
gerçekten, bugün, asgari ücretle çalışan işçilerimizin
aldığı ücret, takdir edersiniz ki, bir ev kirasını
karşılamaz noktaya gelmiştir. Bundan bir süre önce kamu
çalışanlarımıza yaptığımız zammı
hatırlayınız. O zamla, bugün, memurlarımızın
ulaştığı ücretlerin tümü, yoksulluk sınırının
altında bir yaşama insanlarımızı mahkûm etmiştir.
Esnaf ve sanatkârımız dükkânlarını açtıklarında
bir yıl öncesini arar noktaya gelmişlerdir. Ciroları,
neredeyse, yarı yarıya düşer hale gelmiştir.
Demin, burada, AKP Grubu adına
bir konuşma yapan, şahsı adına konuşma yapan
arkadaşımız, fındıkla ilgili görüşlerini
dile getirirken, gerçekten, üreticilerimizin, çiftçilerimizin
de çok mutlu olduğu bir tabloyu sergilemeye çalıştı.
Değerli arkadaşlarım,
o konuşmayı dinlerken, bir ara, gerçekten bu konuşulan
rakamların Türkiye gerçeklerini yansıtıp yansıtmadığını
hafızamda canlandırmaya çalıştım ve düşündüm
ki, bir sorun var, bir problem var, bu problemin asıl kaynağı
ya Karadenizli yurttaşlarımızdır ya da gerçekten
burada bunun tersinde bir iddiada bulunan arkadaşlarımızdır.
Şimdi, 100 binlerce Karadenizli yurttaşımız yürüyüş
yapmış, miting yapmış. Bunlar delirdi mi de durup dururken
yürüyüş yaptılar değerli arkadaşlar? Çıldırdı
mı bu insanlar? Bir insan, durup dururken, 100 bin kişi bir
alana toplanır, bir yolu tıkar mı? Nasıl bir iştir
ki, hiç arzu etmediğimiz halde, içinde AKPli yöneticilerin de
bulunduğu Karadenizli yurttaşlarımız bu Parlamentonun
milletvekillerini linç etmeye kalkar? Böyle bir şey olabilir
mi değerli arkadaşlarım? Bir problem yoksa, gerçekten,
anlatıldığı gibi, her şey güllük gülistanlıksa
neden bunlar oluyor?
Değerli arkadaşlarım,
güneşi balçıkla sıvamak mümkün değil. Gerçekleri
çok iyi ortaya koymamız gerekiyor. Bu gerçekler belki acı
olabilir ama, olayın neresinden, zararın neresinden dönersek,
belki, olayı daha rahatlıkla çözme şansına sahip
oluruz diye düşünüyorum değerli arkadaşlarım.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
asıl konumuz olan astsubaylarla ilgili verdiğimiz teklif
de bu demin sıraladığım kesitlerin sorunlarından
pek farklı değil. 200 bin astsubayımız bu olayla ilgilidir
ama, aileleriyle birlikte yaklaşık 1 milyon insanı ilgilendiren
bir Kanun Teklifidir.
Değerli arkadaşlarım,
bu arkadaşlarımız, gerçekten, bugün, yoksulluk sınırının
altında bir ücretle çalışmaktadırlar ve bu arkadaşlarımızın
yaptığı iş, görev, gerçekten kutsal bir görevdir,
vatansever bir görevdir.
Değerli arkadaşlarım,
1984 yılından bu yana, Türkiyede, yaklaşık 1.000in
üzerinde astsubayımız, uzman çavuşumuz ve subayımız
şehit olmuştur ve bu insanlarımız, bir ölçüde, ülkemizdeki
terörü engellemek için en önde savaşan insanlardır. Geçenlerde
Sayın Ulaştırma Bakanımızın oğlu Lübnana
giden askerî kafilenin içerisinde yer aldı, medyada, gazetelerimizde
yer aldı değerli arkadaşlarım. Hatta, Sayın
Bakanımızı konuşturdular. Çok mutlu oldu. Bütün
yurttaşlar olarak biz de dedik ki: Ne kadar güzel, üç ay, gidecek,
Lübnanda, her yurttaşın oğlu gibi, o da askerliğini
yapacak.
Değerli arkadaşlarım,
üç aylık bir askerî görevi, medya, aldı, bir gün boyunca
işledi de, 1.000 küsur insanımızı şehit verdik
ve bu insanlarımız ölmeye devam etmektedirler ve bu insanlarımıza
birkaç tane hakkı çok göreceğiz. İstenilen şeyler
atla deve değil değerli arkadaşlarım. Anayasal
bir eşitsizliği, bir hukuksuzluğu, bir adaletsizliği
gidermek istiyoruz. Bugün, Türkiyede Anayasanın önünde
eşitlik ilkesinden yararlanamayan, belki de tek kesim, bu astsubaylarımız.
Yüksekokulu bitirmelerine rağmen, 1inci derecenin 4üncü
kademesine gelmeleri yasak olan bir kesimle karşı karşıyayız.
İstenilen şey, Anayasanın var olan eşitlik ilkesinin
hayata geçirilmesidir, bir hukuksuzluğun giderilmesidir,
bir adaletsizliğin giderilmesidir. Bunu yaparken, sadece bu
Kanun Teklifinin Cumhuriyet Halk Partisine ait olmasını
da istemeyiz. İstiyoruz ki, bu şeref, bütün Genel Kurula
ait olsun. 200 bin tane vatansever insanımızın bu haklarını
teslim etmek istiyoruz.
Sayın Eyüp Fatsanın, bundan
önceki, kanun teklifimizin görüşülmesinde, öne alınmasını
teklif ettiğimizde yaptığı konuşma önümdedir.
Sayın Fatsa, Bu Kanun Teklifinin aleyhine söz almış olmama
rağmen, aslında ben bu Kanun Teklifinin özüne karşı
değilim. Benim de desteklediğim bir kanun teklifidir; ancak,
şeklen birtakım eksikliklerin giderilmesini istiyoruz.
Bunun giderilmesi için de elimden geleni yapacağım, daha
sonra bu olayı gündeme getirelim demiştir ve tutanaklarda
mevcuttur.
Şimdi, Sayın Fatsa buradadır;
kendisinden rica ediyorum, 200 bin tane astsubayımız
adına rica ediyorum: Gerçekten bir mağduriyet söz konusudur.
Bu insanlar psikolojik olarak son derece rahatsız konuma gelmişlerdir.
Aileleri perişan noktadadırlar. Lütfen bu talebimizi
dikkate alınız. Türkiyenin buna ihtiyacı var. Güvenlik
sorunu yaşayan bir ülkede bizim buna ihtiyacımız vardır.
Elbette ki, diğer yurttaşlarımızın da sorunlarını
tek tek gündeme getirmek mümkündür, onları getireceğiz,
onları çözmek için elimizden geleni yapacağız; ancak,
bu Kanun Teklifimiz önümüze kadar gelmiştir. İstenilen
şeyin bütçeye getirdiği bir yük de, olağanüstü bir yük
de söz konusu değildir değerli arkadaşlarım. Bunların
yeniden komisyonlara gönderilmesine de gerek yoktur. Kanun Teklifi
önümüze gelmiştir. Orada yapılması gereken, İktidarın
da istediği bir redaksiyon söz konusuysa onları da yaparak,
bu arkadaşlarımızı, bu yurttaşlarımızı,
bu 1 milyon insanı kapsayacak olan düzenlemeyi el birliğiyle
gerçekleştirmek istiyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
eğer bunu gerçekleştirirsek, umut ediyorum ki, bu insanlara
çok önemli bir hediye vermiş oluruz. Eğer ola ki vermez isek,
AKPli arkadaşlarımızın oylarıyla yine reddedilecek
olur ise, biraz sonra kuracağım cümlenin o retten sonra geçerli
olmasını talep edeceğim.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Öyle
şey olur mu?
ENVER ÖKTEM (Devamla) - O da
şudur: Gerçekten bu hukuksuzluğu gidermediğimiz takdirde
-kış ayı yaklaşıyor; yağmur var, kar var, dolu
var- dilerim o zaman, eğer ret oyu verirseniz, dilerim o zaman başınıza
fındık kadar büyüklüğünde dolu yağar.
Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Öktem.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Tam Kadir
Gecesi duası oldu.
BAŞKAN - Grup önerisi lehinde
söz isteyen, Rasim Çakır, Edirne Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 926
sayılı Personel Yasasıyla ilgili değişiklik
içeren, Cumhuriyet Halk Parti milletvekilleri Enver Öktem ve Bülent
Baratalının yasa teklifiyle ilgili kanunun hemen görüşülmesi
noktasında, Cumhuriyet Halk Parti Grubu adına lehinde söz
almış bulunuyorum; öncelikle, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hepinizin bildiği gibi, astsubaylar,
Türk Silahlı Kuvvetlerimizin omurgasını teşkil
eden, en ağır görevleri ve sorumlulukları üstlenen,
yirmi dört saat erle beraber yatıp kalkan ve onlarla beraber en
ciddi yükü omuzlayan insanlardan oluşuyor.
Maalesef, Türk Silahlı Kuvvetler
Personel Yasası düzenlenirken, değerli astsubaylarımızın
bu meşakkatli, bu özverili çalışmaları yeterince
dikkate alınmamış ki, burada, sonradan üniversiteyi
bitiren astsubay arkadaşlarımızın 1inci derecenin
4üncü kademesine gelebilmeleri engellenmiş. Sivilde, üniversiteyi
bitiren bir sivil devlet memurunun kademeli olarak 1in 4üne gelebilmesine
olanak sağlanırken, sadece astsubay olduğu için, bu
devlet memurlarının 1in 4üne gelmeleri maalesef engellenmiş.
Tabii bu da onların sosyal yaşamlarını, toplumdaki
statülerini, çocuklarının yaşam standartlarını
belirleyen de bir kanun olmuş. Aynı şekilde, üniversiteyi
bitirmeden emekli olan veya üniversiteyi bitirdikten sonra emekli
olan astsubaylarımızın da derece ilerlemeleri bu Kanun
gereği yeteri kadar tekabül etmediği için, maalesef, günlük
yaşamımızda, etrafımızda emekli olan astsubay
vatandaşlarımızın sosyal statülerine hiç de yakışmayan
gündelik işlerde çalışma zorunluluğuna gelmişler.
Değerli arkadaşlarım,
bu, öncelikle Anayasanın eşitlik ilkesine uygun olmayan,
toplum olarak, Türk milleti olarak kabul edemeyeceğimiz ve hele
hele Parlamento olarak ulusal kurtuluş savaşını,
cepheyi direkt sevk ve idare eden gazi Parlamento olarak kabul edemeyeceğimiz
bir durumdur. Biz, bu durumun düzeltilmesiyle ilgili, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili
olarak bir yasa teklifi verdik. Bütün iyi niyetimizle ve samimiyetimizle
İktidar Partisine destek olmak, ona yardımcı olmak düşüncesiyle
sorunu tespit ettik, gündeme getirdik ve çözüm önerdik. Öncelikle
bizim bu Yasa Teklifimiz kırkbeş gün beklemesine rağmen,
maalesef Millî Savunma Komisyonunda görüşülmedi. Daha sonra,
biz Grup olarak Danışma Kurulunda, bu Yasa Teklifinin,
İç Tüzükün bize verdiği yetkiye dayanarak, Yasa Teklifinin
Komisyonda görüşülmeden Genel Kurulda görüşülmesini talep
ettik. O Genel Kurulda bir takiyeyle karşı karşıya
kaldık. O Genel Kurulda, hatırlayacaksınız, Grup
Başkan Vekili Sayın Salih Kapusuz, bizim Grup önerimize
evet diyerek Yasanın gündeme alınmasını sizlere
kabul ettirdi. Biz ve bizimle beraber astsubay ve emekli astsubay
arkadaşlar, Parlamentonun bu kararını alkışlarla
ve canı gönülden kabul ettik; çok iyimserdik, çok umutluyduk.
Ama, maalesef, alınan sıra, bu yıl süre yetmeyeceği
için, Kanun 2006 yılı sonunda kadük olacaktı. Dolayısıyla,
sizlerin vermiş olduğu o değerli evet oylarının,
astsubayların durumunu değiştirmek adına hiçbir
fonksiyonu olmayacaktı. Verdiğiniz evet oyları, kaldırdığınız
parmaklar havada asılı kalacaktı, boşta kalacaktı.
Bunun üzerine, biz Cumhuriyet Halk Parti Grubu olarak yeniden Danışma
Kuruluna getirdik ve Yasanın birinci öncelikle görüşülmesini
talep ettik. O görüşmede de, Sayın Fatsa, bu Yasanın
özüne katılmakla beraber, konunun komisyonlarda ve bütün milletvekillerinin
katkılarıyla ve Genelkurmayın katkılarıyla
daha olumlu, mantıklı ve kabul edilebilir bir şekilde
çözülmesinden taraf olduğunu ifade etti. Ama, bugüne kadar
bekledik, maalesef, bu konuyla ilgili yapılan ve yapılmış
olan en ufak bir çalışmaya tanıklık edemedik. Verilen
sözler, hep ileriki tarihlere, hep boş vaatler şeklinde oldu.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak sizlere yine bir iyilik yapmak istiyoruz. Sizlerin, değerli
astsubaylarımızın ve ailelerinin gözünde itibarlarınızı
artırmak, iktidar büyüklüğünüzü artırmak adına
size bir iyilik yapmak istiyoruz ve bu Yasanın yeniden birincil
öncelikle görüşülmesini talep ediyoruz. Maalesef, bu talebimiz
Danışma Kurulunda kabul görmedi. Umuyorum ki, Danışma
Kurulunda kabul görmeyen bu talep, yüce heyetinizde, Genel Kurulda
kabul görür.
Değerli arkadaşlarım,
unutmayınız ki, bu ülkede, Türk Silahlı Kuvvetlerde
astsubaylar yan gelip yatmıyor. Astsubaylar barışta
ter döküyor, eğitim yapıyor, savaşa hazırlanıyor
ve erlerini eğitiyor, savaşta da can veriyor, kan döküyor.
Bugüne kadar, az önce değerli
İzmir Milletvekili arkadaşımın da ifade ettiği
gibi, binlerce şehit vermiş bu camia, maalesef, Sayın
Başbakanın dediği gibi yan gelip yatmıyor; can veriyor,
kan veriyor, şehit oluyor.
Yani, biz, Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekilleri olarak
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum)
- Ne ilgisi var?
RASİM ÇAKIR (Devamla) - Çok ilgisi
var.
buna sahip çıkıyorsak,
buna sahip çıkma gayreti içerisindeysek, ben dilerdim ki, Sayın
Başbakan bu lafı söyledikten hemen sonra hatasının
farkına varsın; hemen bir dakika sonra, bir gün sonra, bir saat
sonra kamuoyu önüne çıkıp Silahlı Kuvvetlerden özür dilesin.
Ama, Sayın Başbakan
MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ
(Isparta) - Propaganda yapmayın lütfen.
RASİM ÇAKIR (Devamla) - Hayır
Ama, Sayın Başbakan, ne zaman
ki bu laftan sonra AKPnin oylarının düştüğünü görmeye
başladı, ne zaman ki bir ayağı çukura gittiğini
fark etmeye başladı, o zaman zevahiri kurtarmak için
çıktı, lütfen kabilinden, bu milletten özür dilemek zorunda
kaldı.
AYHAN ZEYNEP TEKİN (BÖRÜ) (Adana)
- Bir ayağı çukura gitti demek ne kadar ayıp! Ne kadar
ayıp!
RASİM ÇAKIR (Devamla) - Gönül
rızasıyla değil, özür dilemek zorunda kaldı.
AYHAN ZEYNEP TEKİN (BÖRÜ) (Adana)
- Sizin de ayağınız
Bunlar konuşulmaz, ayıp!
RASİM ÇAKIR (Devamla) - Ben,
Partinin bir ayağı çukurda demek istedim Sayın Hanımefendi.
AYHAN ZEYNEP TEKİN (BÖRÜ) (Adana)
- Bu tabiri kullanmayın, çok ayıp!
RASİM ÇAKIR (Devamla) -
Şimdi, değerli arkadaşlarım, size bir fırsat
veriyoruz. (AK Parti sıralarından yakışmıyor
sesleri)
Yakışıyor veya yakışmıyor!
Biz size bir fırsat veriyoruz,
biz size bir fırsat sunuyoruz. Sayın Başbakanın,
geçtiğimiz günlerde televizyonda Türk milletinin gözünün içine
bakarak Eğer böyle anlaşıldıysa, ben, özür diliyorum.
demesindeki samimiyetin ölçüsünü, işte, şimdi, burada
yine milletin önünde sizin oylarınızla test edeceğiz!
(CHP sıralarından alkışlar) Sizin oylarınızla
test edeceğiz! Eğer, gerçekten Sayın Başbakan samimiyse,
gerçekten yanlış anlaşıldığını
düşünüyorsa, gerçekten Silahlı Kuvvetler personelinin
özlük haklarıyla ilgili hassas ve duyarlıysa, o zaman, biliyorum
ki sizler de Sayın Başbakanı hiç mahcup etmezsiniz, hiç
kırmazsınız, onun dileği sizin için bir emirdir
AYHAN ZEYNEP TEKİN (BÖRÜ) (Adana)
- O bizim bileceğimiz iş!
RASİM ÇAKIR (Devamla) -
sizler
de burada Cumhuriyet Halk Partisinin bu Yasa Teklifine evet dersiniz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ)
- Sizin dolduruşunuza gelmeyiz!
RASİM ÇAKIR (Devamla) - Ve size
verdiğimiz bu fırsattan dolayı bana laf atmazsınız,
bana teşekkür edersiniz. (AK Parti sıralarından Vay,
vay, vay sesleri)
Biz, size, yüce Türk milleti önünde
samimiyetinizi ispat etme hakkı veriyoruz, şansı veriyoruz.
Bu şansı doğru kullanın. Eğer bu şansı
doğru kullanmazsanız, o anketlerin gösterdiği bayır
aşağı gidiş hızlanarak devam edecektir. Biz,
önümüzdeki dönemde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çakır,
lütfen toparlar mısınız.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Allah
bizi iktidardan korusun. diyen Genel Başkanına ne diyeceksin?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
- Sayın Başkan, Divan Üyesi oradan laf atıyor!
RASİM ÇAKIR (Devamla) - Biz,
önümüzdeki dönemde, hepinizle olmasa bile içinizden bazı arkadaşlarla
beraber bu Parlamentoda yine çalışmak istiyoruz. Sizin
barajın altında kalmanıza gönlümüz razı olmaz. O
bakımdan, size bu fırsatı veriyoruz. Lütfen, bu
fırsatı iyi değerlendirin.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ)
- Aç tavuk rüyasında darı görürmüş!
RASİM ÇAKIR (Devamla) - Son
cümle olarak da şunu ifade etmek istiyorum: Az önce Sayın
Bakan kürsüden bir söz söyledi, Cumhuriyet Halk Partisi olarak,
siz, hep felaket tellallığı mı yapacaksınız?
şeklinde bir söz söyledi.
MURAT YILMAZER (Kırıkkale)
- Doğru söylemiş!
RASİM ÇAKIR (Devamla) -
Doğru veya yanlış olduğunu yüce millet takdir
eder, siz değil!
Ama, tabii ki, biz muhalefetiz. Bizim
görevimiz olumsuzluğu söylemek, yanlışı söylemek,
eksiği söylemek. Sizin göreviniz de, doğruyu yapmaya gayret
etmek. Ama, biz, felaketleri söylemeye devam edeceğiz. Çünkü,
bu milletin başına gelmiş olan en büyük felaket AKP
İktidarıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu felaketten bu milleti kurtarmak için, sonuna kadar, doğru
bildiklerimizi bu kürsüde söylemeye devam edeceğiz.
Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Çakır.
Önerinin aleyhinde söz isteyen,
Recep Garip, Adana Milletvekili
RECEP GARİP (Adana) - Sayın
Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
bugün, gündemimize geçmek için, sabahleyin, parti gruplarının,
gündemi yeniden tanzim etmek ve düzenlemek maksadıyla, grup
önerileriyle ilgili toplantı yapılmış ve anlaşılamamış,
anlaşma sağlanamamış; dolayısıyla, bunu
tartışıyoruz.
Ancak, hepiniz bilirsiniz ki,
uzun süreden bu yana tartışmış olduğumuz ya da
gündemimizde olan konu, otuz yaş, milletvekilliği seçiminin
yirmi beş yaşa indirilmesi konusu gündemimizdedir ve bu
salı günü gündeme alınmış, ancak dün yine çalıştırılmak
istenilmemiş, gece geç saatlere kadar gündeme geçilememiş
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar)
- Siz de toplantıda bulunun!
RECEP GARİP (Devamla) -
ancak, gündeme geçilmiş, 2nci maddede
kalınmış.
OSMAN ÖZCAN (Antalya) - Neredeydiniz?..
RECEP GARİP (Devamla) - Dinleyeceksiniz!
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) -
Siz yok muydunuz burada?
RECEP GARİP (Devamla) - Dinleyeceksiniz!
Gece saat 23.00e kadar buradaydım.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) -
Siz yok muydunuz?
RECEP GARİP (Devamla) - Buradaydık
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) -
Muş
diyorsunuz da ondan
RECEP GARİP (Devamla) - Çok değerli
arkadaşlar, dinlemeyi öğreneceksiniz! Dinlemeyi öğreneceksiniz!
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) -
Dinliyoruz, merak etme!
RECEP GARİP (Devamla) - Bakın
şu anda, şu anda sizin konuşmalarınızı,
Anadoludaki bütün, televizyonlarının başında
bulunan halk izliyor, herkes izliyor.
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar)
- Onca parayı
RECEP GARİP (Devamla) - Yani,
kimin doğru, kimin yanlış, kimin haklı, kimin haksız,
kim neyi savunuyor, kimin neyi savunmadığını,
Anadoluda, yediden yetmişe herkes iyi biliyor ve iyi izliyor.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) - Bu
telaşını
20 milyarı iade etmeden maaşını
nasıl alacaksın, merak ediyorum
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar)
- Haram o para!..
RECEP GARİP (Devamla) - Telaş
halinde olan sizsiniz, telaşa kapılmayın.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) - 20
milyarı iade etmeden maaşını nasıl alacaksın,
merak ediyorum
RECEP GARİP (Devamla) - Telaşa
kapılmayın, gündemi belirliyoruz.
BAŞKAN - Sayın Garip, lütfen,
karşılıklı konuşmayalım. Genel Kurula
hitap eder misiniz.
RECEP GARİP (Devamla) - Çok değerli
arkadaşlar
Çok değerli arkadaşlar
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) - Verecek
misiniz vermeyecek misiniz, onu bekliyoruz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen
Niye müdahale ediyorsunuz sayın hatibe
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
- Meclisi çalıştırmayan kendiniz, hem Meclise gelmiyorsunuz
hem konuşuyorsunuz.
RECEP GARİP (Devamla) - Tabii,
bugün yeni bir gündemin oluşması konusunda, Cumhuriyet
Halk Partili arkadaşlarımızın -Enver Öktem ve 14
arkadaşının- vermiş olduğu, 308 sıradaki
teklifin 6ncı sıraya alınması ve görüşülmesi
konusu... Oysa gündemimizde yirmi beş yaş -milletvekilinin
seçilmesi- gündemimizde ve arkasından da Vakıflar Yasası
görüşülecek. Ancak, buna geçemiyoruz.
Ben şimdi şunu sormadan
edemiyorum: Düne kadar otuz yaştan yirmi beş yaş gruba
geçilmesi, yirmi beş yaşa indirilmesi, gençliğin siyasete
atılması konusundaki genel kanaatleriniz olumlu gözükürken,
birdenbire ne oldu ki size telaşa kapıldınız da,
gündemi değiştirmek için çabalayıp duruyorsunuz?
HALUK KOÇ (Samsun) - Farkında
değilsin hayatın.
RECEP GARİP (Devamla) - Nedir
yeni bir gündem?
HALUK KOÇ (Samsun) - Hayatın
farkında değilsin.
RECEP GARİP (Devamla) - Astsubaylarla
ilgili olan yasal çalışma komisyona bile gelmemiş.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sen git resim
yap! Resim yap!
RECEP GARİP (Devamla) - Haluk
Koç, dinliyor musun Sayın Başkan? Dinliyorsunuz... Dinliyorsunuz...
HALUK KOÇ (Samsun) - Sen farkında
değilsin hayatın.
RECEP GARİP (Devamla) - Dinliyorsunuz...
HALUK KOÇ (Samsun) - Sen git resim
yap!
RECEP GARİP (Devamla) - Dolayısıyla,
bugün gündemimizde bulunan yasa, yirmi beş yaş grubunun görüşülmesi
yasasıdır.
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Önce
tabloların hesabını vereceksin.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sen şiir
yaz, resim yap! Farkında değilsin.
RECEP GARİP (Devamla) - Ülkenin
problemlerini, çalışmalarını dört yıldan bu yana
sürdürdük. Bugün yeni bir Danışma Kurulu yapmak zorunda
kaldık. Elbette ki, astsubaylarla ilgili mutlak surette görüşülmesi
gereken problemler varsa, bunlar mutlaka görüşülecek. Ama bugün,
salı günü itibariyle başlamış olduğumuz gündemdeki
konular devam ediyor ve görüşülmesi gereken konular bunlar diye
düşünüyorum. Onun için, teklifte, astsubayların mevcut statülerinin
ve haklarının eğitim seviyeleriyle uyumlu hale getirilmesi
ve özlük haklarının iyileştirilmesi öngörülüyor. Elbette
ki bunlar görüşülecekse, bunların zamanı geldiğinde,
mutlak surette görüşülmesi yapılacak. Ama biz bugün, dün
kalmış olduğumuz yasal görüşmedeki yirmi beş
yaşın, gençlerin siyasete kazandırılması konusundaki...
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Zamanı seçimlerden sonra gelecek galiba.
RECEP GARİP (Devamla) - ...gündemin
bir an evvel gelinmesi ve 2nci maddeden, kaldığımız
yerden devam edilmesidir.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Biz bunu
dört sene önce söyledik, dört sene önce.
ENVER ÖKTEM (İzmir) - Sayın
Başkan, burada bir çarpıtma söz konusu.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Önergeyi
reddettiniz 2002de.
ENVER ÖKTEM (İzmir) - Burada
bizim önerimiz kanunun görüşülmesini engellemek değil...
BAŞKAN - Sayın Öktem, lütfen...
Lütfen Sayın Öktem...
RECEP GARİP (Devamla) - Komisyonlara
gelmemiş olan...
ENVER ÖKTEM (İzmir) - Tam tersine
teklifimiz var.
BAŞKAN - Sayın Öktem, lütfen...
RECEP GARİP (Devamla) - Komisyonlara
gelmemiş olan, herhangi bir şekilde gündeme alınmamış
olan bir gündemin tekrar, yeniden, acilen gündeme getirilmesi
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) -
Astsubaylar resim yapmıyorlar orada, savaşıyorlar.
RECEP GARİP (Devamla) - Hani
bilirsiniz, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımız
ve diğer grubu bulunan arkadaşlarımız konuşurlar,
derler ki
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) - Onlar
para alamazlar!
RECEP GARİP (Devamla) - Apar
topar gündeme alınmadan, herhangi bir komisyona gündem taşınmadan,
komisyonda görüşülmeden hemen getirdiniz. Bu Yasa görüşülseydi,
üzerinde tartışılsaydı ne kadar iyi olurdu diye
hep söyleyip dururlar.
ENVER ÖKTEM (İzmir) - Komisyona
getirmesi gereken Hükûmet, biz değiliz ki kardeşim!
RECEP GARİP (Devamla) - Bakınız,
dünkü tutanaklardan bir iki notu aktarmak istiyorum.
Uğur Aksöz diyor ki: Haftalar
öncesinde verilmesi gereken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Garip.
RECEP GARİP (Devamla) -
gerekli
olan çalışmaları yapalım, inceleyelim, sivil toplum
örgütleriyle görüşelim, buna hazırlanalım diye,
ama, maalesef, tam dört senedir Adalet ve Kalkınma Partisi bunu
esirgemiştir.
Asla
Anayasa Komisyonunda, diğer
ilgili olan komisyonlarda herhangi bir şekilde görüşülmemiş
olan yasayı bugün teklif olarak siz getiriyorsunuz gündeme.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Garip garip
konuşuyorsun kardeşim!
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Siz İç Tüzükü öğrensenize!...
RECEP GARİP (Devamla) - Bundan
önceki görüşmelerin tamamı, komisyonlarda görüşülmüş
ve gündeme öyle taşınmıştır.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Komisyona zamanında gönderilmediği için isyan ediyoruz.
RECEP GARİP (Devamla) - Çok değerli
arkadaşlar, tutanaklar sizin söylediklerinizin aksini söylüyor.
Yine, dün Bakanımıza sorular
soran arkadaşlarımız, yasal görüşmelerle ilgili
yirmi beş yaş grubu, yirmi beş yaşa insin, seçim, milletvekillerinin
seçilmesi yirmi beş yaşa insin görüşmesindeki sorulan
sorulara dikkat çekmek istiyorum. Diyor ki arkadaşlarımız:
İşsiz oranı nedir? Kahve köşelerinde ne kadar
genç var, bunu biliyor musunuz? Ne ilgisi var şimdi bunların?
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Peki
Bu sizin söylediklerinizin şu anda konuyla ilgisi yok ama.
RECEP GARİP (Devamla) - Görüşülmesi
gereken yasa, farklı bir yasayken bu neden konuşuluyor?
Yine, arkadaşımız
diyor ki
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Öğreneceksiniz, öğreneceksiniz Recep Bey.
RECEP GARİP (Devamla) -
sağlayamamış gençlerimizin, ekonomik bağımsızlığını
sağlayamamış gençlerimizin, siyasi bağımsızlığını
nasıl sağlayacağız? Ülkedeki nitelikli işsizlik
sorununu nasıl çözeceğiz? diye sorular soruyorsunuz.
ATİLA EMEK (Antalya) - Gerçek
değil mi?
RECEP GARİP (Devamla) - Elbette
ki, bunlar Türkiyenin problemleri. Elbette ki, işsizlik, dünya
ülkelerinin bütününün problemleri.
ATİLA EMEK (Antalya) - Bakan
size mi havale etti bu cevapları?
RECEP GARİP (Devamla) - Ama,
sizin yapmış olduğunuz bugünkü gündemi değiştirme
konusu asla söylemiş olduklarınızla uyumlu değildir.
ATİLA EMEK (Antalya) - Türkiye'nin
gündemi açlık! Sen farkında değilsin, gençler aç!
RECEP GARİP (Devamla) - Çok değerli
arkadaşlar
Çok değerli arkadaşlar, elbette ki dört
yıldan bu yana AK Parti İktidarımızın yapmış
olduğu bütün düzenlemeler neyi yaptığımızı
ortaya koymuş, Anadolunun, emin olunuz, yediden yetmişe
hepsi, kime güveneceğini, kimin yanında olduğunu,
kimin şanslı olduğunu, yarın seçim sandıkları
önümüze konulduğu zaman kimlerin nasıl oy vereceğini
çok iyi biliyor.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) -
Hiç konuşmayın bu konuda bakın! Hiç konuşmayın!
Siz yaptığınız hizmet karşılığında
para aldınız. Konuşmayın, şık olmuyor!
RECEP GARİP (Devamla) - AK Parti,
Türkiye'nin kalbi ve gönlü olmuştur
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) - Konuşmayın!
Şık olmuyor!
RECEP GARİP (Devamla) - Siz
kendi halinize bakın! Siz kendi halinize bakın! (AK Parti
sıralarından alkışlar)
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) - Bakınız,
yaptığınız hizmet karşılığı
bedel aldınız. Şık olmuyor, konuşmayın bu
konuda!
RECEP GARİP (Devamla) - Siz
kendi halinize bakacaksınız!
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) -
Milletle alay etmeyin! Ücret alanların konuşmaması lazım.
Yaptığı iş için para alanların konuşmaması
lazım. Yapmayın! Arkadaşlarınız da size destek
vermiyor.
RECEP GARİP (Devamla) - Çok değerli
arkadaşlar
Çok değerli arkadaşlar, bakın, Millî
Savunma Bakanlığından gelmiş olan 23 Mart 2005 tarihli
kanun teklifiyle ilgili görüşmelerdeki maddeler şöyle:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan
kanun teklifi, daha önce emekli astsubaylar tarafından çeşitli
şekillerde gündeme getirilmiş, ancak uygun bulunmamıştır.
Muhtemelen emekli astsubayların
girişimiyle bir kısım milletvekili tarafından
gündeme getirilen söz konusu teklif, astsubayların mevcut statülerinin
ve haklarının eğitim seviyeleriyle uyumlu hale getirilmesi,
hem Türk Silahlı Kuvvetlerinin iç düzeni ve disiplini gereği
hem de kamu yararı gereği gibi uygun olmayan gerekçelerle
hazırlanmıştır. Yani, gerekli olan mutfak çalışması
yapılmamıştır.
Siz, şimdi, akşam yattınız,
sabahleyin kalktınız, gelin arkadaşlar, biz, yirmi
beş yaşı yasa olarak görüştürmeyelim, Vakıflar
Yasasına geçmeyelim, birdenbire gündemi değiştirelim
ENVER ÖKTEM (İzmir) - Çarpıtma
konuyu, çarpıtma!
RECEP GARİP (Devamla) - Neden
yeni bir gündemle karşımıza çıkıyorsunuz? Ne
ihtiyaç vardı buna?
ENVER ÖKTEM (İzmir) - Alakası
yok konuştuğun şeyin! Alakası yok!
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Birincisi doğru, ikincisi yanlış!
RECEP GARİP (Devamla) - Dolayısıyla,
Türkiye, neyi doğru savunuyor, kimler doğruyu savunuyor,
kimler haktan yana, kimler halkın yanında, bunu çok iyi bilmekte
ve görmektedir. Dolayısıyla, gündemin bir an evvel Yirmi
Beş Yaş Yasasının hayata geçirilmesi konusunda
kalmış olduğumuz yerden görüşülmesi için bir an evvel
geçilmesi konusunda görüşlerimi bildiriyor
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) -
Astsubaylar ne olacak?
RECEP GARİP (Devamla) -
ve hemen
onun akabinde, mutlak surette, Vakıflar Yasasının gündeme
alınmasını ve bunların daha sonraki süreçte gündemimize
alınacağını bildiriyor, hepinize sevgiler ve
saygılar sunuyorum.
Çok teşekkür ediyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Garip.
ENVER ÖKTEM (İzmir) - Sayın
Başkan, hatip olayları yandan dolaşarak anlattı
ve gerçekleri kamuoyundan saklıyor.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Öktem. Oturur musunuz lütfen
ENVER ÖKTEM (İzmir) - Cumhuriyet
Halk Partisi, yirmi beş yaş için Anayasa oylamasında
evet oyu kullanmıştır.
BAŞKAN - Lütfen oturur musunuz
Sayın Öktem
Grup önerisinin aleyhinde söz isteyen
Erzurum Milletvekili Mücahit Daloğlu.
ENVER ÖKTEM (İzmir) - Komisyonlara
kanun teklifi getirecek olan AKP Hükümetidir, Cumhuriyet Halk Partisi
değildir.
BAŞKAN - Sayın Öktem, oturur
musunuz lütfen. Oturur musunuz lütfen Sayın Öktem.
ENVER ÖKTEM (İzmir) - Yandan
dolaşmasınlar, astsubaylara getirilecek hakka karşıyız
desinler; doğrusu bu.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Daloğlu.
MÜCAHİT DALOĞLU (Erzurum)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; değerli
arkadaşlar, bugün Kandil Gecesi. Cumhuriyet Halk Partisinin
vermiş olduğu öneri aleyhinde konuşmak için söz aldım.
Birbirimizin kalbini kırmadan da konuşabiliriz diye düşünüyorum
ve Allahın izniyle kalbinizi de kırmayacağım;
çünkü, önerinizin de doğru olduğuna
ENVER ÖKTEM (İzmir) - Teşekkür
ederiz.
MÜCAHİT DALOĞLU (Erzurum)
- Müsaadenizle
Önerinizin de doğru olduğuna inanıyorum
ve aleyhinde konuşacağım, ama, bu nasıl oluyor onu
da ifade edelim:
Onun için, lütfen, birbirimizin hakikaten
fikrinin aleyhinde de olsak, tartışsak da, beğenmesek
de birbirimizi kırmadan da anlatabiliriz ve öyle anlatacağım
inşallah.
Şimdi, 100 binden fazla emekli
astsubayımızın ve halen muvazzaf olarak çalışan
100 bin emekli astsubayımızın özlük hakları noktasındaki
sıkıntılarını da AK Parti Grubu olarak biliyoruz
ve bunun üzerinde çalışıyoruz. Kaldı ki, gerçekten,
Türk Silahlı Kuvvetlerinde astsubaylarımızın,
en tabanda, en temelde olup, kışlada, kıtada, ne bileyim,
istihkâmda, muhaberede ve teknik hizmetlerde gerçekten çok büyük
emek sahibi olan bir sınıf olduğuna gönülden inanıyoruz
ve hepsinden öte, hep gönül dedik. Bir de, bu arkadaşlarımızın
çoğu da, genelde lojmanlarda değil, milletin içinde otururlar,
yani, bizim komşularımızdır bunlar. O bakımdan
da borcumuz vardır bu arkadaşlarımıza diye düşünüyorum.
Ancak, Devlet Personel Başkanlığının
ve Hükûmetimizin, Personel Yasasıyla ilgili yapmış olduğu
kapsamlı bir çalışma var. Bu, gerçekten, tabii, uzun da
bir zaman aldı. Ee, kolay iş değil yani, yüzyıllara
münhasır olan bir Personel Yasasını el çabukluğuyla,
kısa bir zamanda geçirirsen, birçok eksiklikleri de olur. O bakımdan,
çok ciddi bir çalışma yapılmaktadır.
Bu çerçevede, yine, Devlet Personel
Başkanlığımızın ve Hükûmetin yaptığı
çalışmaların içerisinde olduğuna da inanıyoruz.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - IMF
isteseydi hızlı çıkardı değil mi Sayın Vekilim
ya da Avrupa Birliği isteseydi hemen çıkardı?
MÜCAHİT DALOĞLU (Devamla)
- Efendim, dolayısıyla şunu ifade etmek istiyorum:
Türk Silahlı Kuvvetlerinin 926 sayılı Personel Yasasında
yapılacak olan değişiklik bizim de gündemimizdedir.
Yıllardır da çalışma var. Ancak, her bir yasa, komisyonlarda
ve mutlaka grupların katkılarıyla görüşülerek
Genel Kurula indiğinde daha sağlıklı olacağına
biz de inanıyoruz.
Bu arada, biraz evvel Cumhuriyet
Halk Partisinin değerli sözcüsünün ifade etmiş olduğu
bu yan gelip yatma sözüne de bir açıklık getirmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, insanlar
Her birimizin zaman zaman ağzından çıkan kelimeleri
nereye çekseniz, kasıtlı, hüsnüniyetli veya suiniyetli
hangi kelimeyi yükleseniz olur. Onun için, sözü şahsından
dinlemek gerekir. Başbakanımız da, çeşitli zeminlerde
ve en son -ben de izledim- Arena programında, çok net olarak,
Uğur Dündarın programında, böyle bir şeyin yanlış
anlaşıldıysa, Türk milletinden
Buranın da altını
çiziyorum; özür dilerim, sözcümüz belki iyi niyetle kullandı
ama Türk Silahlı Kuvvetlerinden özür dilenmeli dendi. Hayır!
Şehitler, Türk milletinin şehitleridir; dilenirse, Türk
milletinden dilenir. Şehitler hepimizindir, bunun da altını
çizmek istiyorum.
Türk Silahlı Kuvvetleri, görevini
yapan bir kurumdur, yapar. O bakımdan
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Şehit
yakınlarından ve gazilerden özür diledi, milletten dilemedi.
MÜCAHİT DALOĞLU (Devamla)
- Evet, evet
Olur
Şehit yakınlarından, gazilerden
Hepimiz
şehit yakınıyız, tamam
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Milletten
dilemedi, şehit yakınlarından ve gazilerden diledi.
BAŞKAN - Sayın Çakır,
lütfen müdahale etmeyin.
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Ben daha
doğru anlamışım Başkanım.
MÜCAHİT DALOĞLU (Devamla)
- Değerli hemşehrilerim, yani inşallah şehitlerimiz
bir daha gelmez, ama hepimiz, şurada oturan herkes de ocağından
bir şehit vermiştir. İnşallah bundan sonra vermeyiz.
Bu acıları yeniden birbirimizi üzmek için kullanmayalım.
Onun için, elbette, işini sahiplendiler. Ama, ben yazdım,
Türk Silahlı Kuvvetlerinden dediğiniz için özellikle üzerine
basıyorum, bu işin sahibi millettir.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Oradan şehit olan yok mu?
MÜCAHİT DALOĞLU (Devamla)
- O da millet, o da millet efendim, o da millet. Yani, Millî Eğitim
Bakanlığından bir öğretmen ölünce ondan mı
özür dileyeceksin? Hepsi millet
Türk Silahlı Kuvvetlerini
işe bu manada karıştırmayalım.
Onun için, değerli arkadaşlar,
AK Parti Hükûmeti olarak, Devlet Personel Başkanlığımız,
Hükûmetimiz, Personel Yasası üzerinde kapsamlı bir çalışma
yaptığından dolayı, bu 200 bin astsubayımızın
da özlük haklarının, hatta 1in 4üne kadar gelmesi de dahil
olmak üzere, çeşitli ciddi çalışmalar yapılmaktadır.
Bu manada destekliyoruz. Ancak, şu anda Meclis gündeminde böyle
bir çalışma olmadığı için bu önerinin aleyhinde
söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi bu vesileyle saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Eyüp Fatsanın
konuşmasını istiyorduk. Eyüp Fatsa nerede? Eyüp Fatsanın
konuşmasını istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Daloğlu.
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Her defasında
başkasıyla mı muhatap olacağız?
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi
Grup önerisini oylarınıza sunuyorum.
HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yeter sayısı
BAŞKAN - Sayın Koç, niye
heyecanlanıyorsunuz? Arayacağız karar yeter sayısını.
HALUK KOÇ (Samsun) - Heyecanlanmıyorum.
BAŞKAN - Çok heyecanlandınız
ama.
Kabul edenler
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Sayın
Fatsa gelsin, konuşsun. Nereye gitti Sayın Fatsa? Her defasında
başkasıyla mı muhatap olacağız biz?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - Ona biz karar verelim, siz değil de.
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Sayın
Fatsa nereye gitti? O gelsin, konuşsun.
BAŞKAN - Kabul etmeyenler
Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 14.43
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.57
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10uncu Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
1.-
Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin
CHP Grubu Önerisi (Devam)
BAŞKAN - CHP Grup önerisini kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik sistemle
oylama yapacağız.
Oylama için beş dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen
de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama
için öngörülen beş dakikalık süre içinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak
sayın bakanlar varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadıyla imzasını
da taşıyan oy pusulasını, yine oylama için öngörülen
beş dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı vardır, öneri reddedilmiştir.
Anavatan Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım:
2.-
Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin
Anavatan Partisi Grubu Önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun
19.10.2006 Perşembe günü (bugün) yaptığı toplantıda,
Siyasi Parti Grupları arasında oybirliği sağlanamadığından,
Aşağıdaki Grup önerimizin içtüzüğün 19. maddesi
uyarınca Genel Kurulun onayına sunulmasını arz
ederiz.
Saygılarımızla.
Süleyman
Sarıbaş
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan gelen diğer işler Kısmının
65 inci sırasında bulunan 176 Sıra Sayılı Kanun
Teklifinin bu kısmının 6 ncı sırasına
alınarak biran önce görüşülmesi önerilmiştir.
BAŞKAN - Anavatan Partisi
Grup önerisi lehinde söz isteyen Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu.
Buyurun Sayın Abuşoğlu.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün, Anavatan Partisi Grup önerisi
olarak, daha önce gündemde yerini almış Bitliste bir üniversite
açılmasıyla ilgili Sayın Bitlis Milletvekilimiz Edip
Safder Gaydalının kanun teklifinin ön sıraya çekilip
görüşülmesini sağlamak ve Bitlis gibi tarihî bir şehrimizin,
özellikle Doğu Anadoluda yer alan bu şehrimizin bir kültür
yuvasına kavuşması ve tarihteki öneminin günümüzde
de sürdüğünün bir göstergesi, bir işareti olarak da bu üniversitenin
bir an önce açılması ve faaliyete geçilmesiyle ilgili kanun
teklifimizin ön plana alınmasını istiyoruz.
Sayın milletvekillerinden
de, bu konuya verdikleri önemi göstermeleri babından desteklerini
bekliyoruz. Sayın AK Parti milletvekilleri kürsüye çıktıklarında,
âdeta, mangalda kül bırakmıyorcasına her türlü iyi
şeyin destekleyicisi ve politikasının düzenleyicisi
olduklarını iddia ediyorlar, ama, ne yazık ki, uygulamaya
geldiğinde bu tür konulara bırakınız destek olmayı
köstek olmasalar dahi ona da razı olacağız, fakat, köstek
de oluyorlar.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Gençler
sizi seyrediyor.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Evet, söylediğim şeylerden bazı AK Partili milletvekilleri
pek hoşlanmayabilir, ama gerçeği söylüyorum ben.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Gençler
size soracak.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Öbür kanunu da görüşeceğiz.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Niye getiriyorsunuz
o zaman?
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Öbür kanun zaten gündemde yerini almış, 1 maddesi kalmış;
o bitecek, onun arkasından da bunu görüşeceğiz.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Niye vakit
kaybediyorsunuz?
BAŞKAN - Sayın Öksüz niye
müdahale ediyorsunuz!
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
O kadar telaşlanacağınız bir durum yok ortada.
Gençlerin yirmi beş yaşla ilgili sorunları zaten çözülecek,
gündemde yerini almış. Biz diyoruz ki, onu bitirelim, arkasından
da Bitliste yeni bir üniversite
açılmasıyla ilgili kanun teklifini görüşmeye
başlayalım. Bunu niye görüşmekten kaçınıyorsunuz.
Türkiyenin bir üniversiteye daha kavuşması, sizi niye bu
kadar rahatsız ediyor? (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Görüşelim,
görüşelim... Bitlise yakışır.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Üniversitelerin önünde bekleyen 1,5 milyondan fazla gencin, belki
100ü, 150si daha okuma imkânına kavuşacak, okuma imkânı
elde edecek.
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Öyle, 20 tane daha üniversite...
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Bundan memnun olmanız lazım, ama, ne yazık ki
Bıraksanız
kendi haline iki muhalefet partisi bu konuyu gündeme alacak. Yok!
Mutlak suretle köstek olmanız gerekiyor ya!
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- O sizin işiniz.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Her olumlu işlerin, mutlaka, bir tarafına bir kulp bulup,
bir gerekçe bulup köstek oluyorsunuz. Buna da el kaldırmayacaksınız,
evet demeyeceksiniz. Bunu bilmemize rağmen getiriyoruz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Aynen
öyle yapıyorsunuz.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Evet, aynen öyle yapıyorsunuz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Aynen
öyle yapıyorsunuz, yirmi beş yaşı engelliyorsunuz.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Burada yaptığımız, getirdiğimiz her olumlu
teklife hayır diyeceksiniz.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Bunlar
Malatya Üniversitesinin kadro kanununu da çıkarmıyorlar.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Nitekim, bakın, sabredin biraz, Bayramdan sonra bir kanun teklifinin
Meclis gündemine alınması için Anavatan Partisi Grubu olarak
teklifte bulunacağız. Adım gibi biliyorum ki, ona da
hayır diyeceksiniz.
RECEP KORAL (İstanbul) - Diyeceğiz
tabii.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Hayır diyeceğiniz şey ne biliyor musunuz Sayın
Koral?
RECEP KORAL (İstanbul) - Gerek
yok.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Kendi milletvekilinizin hazırladığı, Aziz Akgülün
-dün akşam da söyledim- Mikro Finans Kuruluşları Kanun
Tasarısı. Kime? Yoksula yardım sağlayacak, kredi
verecek. İşe başlayan, sermayesi olmayan, teşebbüs
heyecanıyla iş hayatına atılmayı bekleyen
insanlara küçük küçük krediler vererek istihdam imkânı sağlayan
ve bu imkânı ortaya koyan bir kuruluş.
RECEP KORAL (İstanbul) - Muhalefeti
öğrenmeden, hilesini öğrendiniz.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Siz, buna dahi evet demeyeceksiniz, buna dahi köstek olacaksınız.
(AK Parti sıralarından gürültüler) Ben hangi birine örnek
vereyim bu tür kösteklerin.
Diyojen demiş ki: Gölge etmeyin
başka ihsan istemem. AK Parti köstek olmasın, bakın,
memleket adına, ülke lehine, ülke adına, ülke yararına
ne güzel burada işlemler yapılacak, ne güzel tasarılar
çıkarılacak. Ama, İktidar, sanki, ülke yararına
birtakım işlere engel olmak, köstek olmak gibi bir vazifesi
varmışçasına gelip burada, bu tekliflere hayır
diyor.
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- O görevi siz yapıyorsunuz, layıkıyla yapıyorsunuz.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Evet, biz bekleriz ki, İktidar Partisi olarak, ülkenin temel birtakım
meselelerine gerçekten köklü çözümler getirecek projeleri getirsinler,
Meclisin önüne koysunlar. Biz de muhalefet olarak buna destek verelim.
RECEP KORAL (İstanbul) - Vakıflar
Kanunu geldi.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Ama, İktidar Partisinin getirdiği, gerek Genel Kurulun tasarı
halinden kanun haline getirdiği gerekse henüz tasarı
aşamasında, kanunlaşmamış birçok projeye bakıyoruz;
derme çatma, birtakım, uygulama imkânı olmayan
RECEP KORAL (İstanbul) - Vakıflar
Kanununu getirdik.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Evet, Vakıflar Kanunu gibi, uygulama imkânı olmayan, Türkiyenin
zararına işleyecek birtakım hükümleri de içeren bazı
tasarıları getiriyor, kanunlaştırıyorsunuz
burada kendi oylarınızla, ama, aradan bir ay geçiyor, yaptığınız
kanunu değiştirecek yeni bir tasarıyla karşımıza
geliyorsunuz.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Şaşkın ördek gibi!
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Bunu, biz, İktidarın projeleri, İktidarın ortaya
koyduğu kanun tasarıları derme çatma dediğimiz
zaman da, buna alınıyorsunuz, buna kızıyorsunuz.
Evet, burada, bugün, ülke yararına,
gerçekten önemli bir kanun teklifinin gündeme getirilmesini, ön
sıraya alınmasını ve görüşülmesini istiyoruz.
Buna destek vermenizin, hem size oy olarak belki bir katkısı
olacak, buna gerçekten ihtiyacınız var, çünkü, biraz önce
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sizin
yok değil mi?
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Bizim de var, bizim de var. Ama, sizin bizden daha fazla ihtiyacınız
var. Özellikle yirmi beş yaşla ilgili meseleyi, durup dururken,
seçime bir yıl kala gibi çok kritik bir dönemde kanunlaştırma
çabanız açıkça gösteriyor ki, seçimlerde gerçekten ciddî
bir
EYÜP FATSA (Ordu) - İlk oylamada
siz de buradaydınız.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
oy kaybıyla karşı karşıyasınız. Bunu
telafi etmek üzere de
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Partinin
programında var.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Evet, bunu telafi etmek üzere de
Dört seneden beri ne durdunuz?
Bu kaybı telafi etmek üzere
Biliyorum, kendi aranızdaki tartıştığınız
rakamın kaç olduğunu söylesem bu da zorunuza gidecek. Kendi
aranızda, AK Partinin oylarının yüzde 15lere indiği
noktasında tartışmalarınız geçiyor. (AK Parti
sıralarından gürültüler)
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Allah, Allah!
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Evet, evet
RECEP GARİP (Adana) - Hayal görüyorsun
hayal!
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Şimdi, bakın
RECEP GARİP (Adana) - Hayal görüyorsun!..
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Baraj altı
RECEP KORAL (İstanbul) - 35e
de siz çıktınız herhalde ki, ancak dengeyi sağlıyoruz!
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Korkunun
ecele faydası yok!
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Yüzde
52
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Biz, herhangi bir rakam telaffuzunda, herhangi bir rakam iddiasında
değiliz. Ama, şurası açık bir gerçek ki: Biraz önce,
Sayın Güler dedi ki, Parti Programımızda var. Acil Eylem
Planında da vardır belki. Dört yıl bekleyip de, alelacele,
niçin yirmi beş yaşını şimdi getiriyorsunuz?
RECEP KORAL (İstanbul) - Uzlaşmayla
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Haa!.. Popülist politikalara kaldı işiniz. Ülkenin gerçekten
çözüm bekleyen sorunlarına hiçbir çözüm getiremediniz. YÖK
meselesi ortada. Getirebildiniz mi bir çözüm?
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Yürek
ister, yürek!
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Başka? Her türlü problem, işsizlik problemi, dar gelirlilik,
sefalet, gelir dağılımındaki eşitsizlikler
gibi birçok temel problemler ortada duruyor, bunların çözümüne
yönelik projeler üretmek yerine -var orada, bir popülizm kokuyor
ya, yirmi beş yaşta biraz popülizm var ya- hemen, popülist politikalara
yönelerek
AHMET GÖKHAN SARIÇAM (Kırklareli)
- ANAP döneminden kalan bir şey, yeni değil ki!
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Bakın, dinleyin, dinleyin
AHMET GÖKHAN SARIÇAM (Kırklareli)
- ANAP döneminden kalan
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Daha, sizin yaşınız genç, siyasette edineceğiniz
çok tecrübe var. Tecrübe de dinlemeyle olur. Dinleyerek öğreneceksiniz.
AHMET GÖKHAN SARIÇAM (Kırklareli)
- Dört yıllık tecrübe az mı Hocam? Dört yılda üniversite
bitiriyor insanlar.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Şimdi, dört senede yapmadığınız, Acil Eylem
Planında vardır dediğiniz, iddia ettiğiniz bir
konuyu, dört sene kulak üstü yatacaksınız, seçime bir sene
kala, yedi sekiz ay kala
Ne kadar kaldığını
şu anda kesin söylemek de mümkün değil. Belki, uygulama
imkânı da olmayacak bu yirmi beş yaşı. Öyle bir zamanlamaya
getiriyorsunuz. Seçimleri on beş gün önce yapmak, bir ay önce
yapmak gibi bir zaruret ortaya çıksa, yirmi beş yaştan
istifade edemeyecekler yirmi beş yaşındaki gençlerimiz.
Durup durup, son anda, popülizm kokan yönünü ön plana çıkararak,
gençlerin oylarını âdeta gasp edercesine, yirmi beş yaşı
getiriyorsunuz.
Biz de diyoruz ki, bunu da geçirelim,
buna da taraftarız, yirmi beş yaşındaki gençlerimize
seçilme imkânı verelim. (AK Parti sıralarından gürültüler)
AHMET GÖKHAN SARIÇAM (Kırklareli)
- Gençlere engel olmayın.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen
AHMET GÖKHAN SARIÇAM (Kırklareli)
- Şu Kanuna destek verin.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Ama, bunlarla beraber, Bitlise üniversite açılmasına da
evet diyelim, o hayırlı işi yapalım.
RECEP KORAL (İstanbul) - On tane
daha açalım.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Ama, sizin, gerçekten ciddi projelerle hiç işiniz yok.
İşte, yeni üniversite açtık hep beraber burada, bir
rektörü dahi atayamadınız.
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Biz mi atayamadık?
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Ben, Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelike bir teklifte
bulundum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu,
lütfen, toparlar mısınız; buyurun.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Şöyle bir yol uygularsanız, bu üniversitelere rektör atanabilir,
YÖK de bu sistem içerisinde buna uymak zorunda kalır, Cumhurbaşkanının
da uyabileceği bir mekanizma teklif ettim. Makul bir mekanizmadır,
toplumun tüm kesimleri buna uyabilir. dedim. Gerekçesi ne oldu biliyor
musunuz? Benim teklif ettiğim sistemin, atama usulünün içerisinde.
YÖK, Millî Eğitim Bakanlığından üstün bir organ
mı ki? Sırf, kim üstte kim altta noktasında kendini ispat
etmek için, Sayın Hüseyin Çelikin tutumu, bugün, bu üniversiteleri
rektörsüz bıraktı. Meseleniz sizin, üzüm yemek mi, bağcıyı
dövmek mi? Eğer gerçekten bu üniversitelere rektör atamak ve bu üniversiteleri
ciddi bir şekilde çalışır hale getirmekse, her türlü
görüşe, her türlü öneriye açık olmanız lazım. Ama,
Sayın Hüseyin Çelikin bu tutumundan, âdeta, ben hayal kırıklığına
uğradım, dedim ki, AK Parti, Türkiyenin meselelerinin çözümüne
yönelik ciddi hiçbir işin içerisinde yok, ama, popülizm kokan yönü
varsa, orada AK Partinin işi var.
RECEP KORAL (İstanbul) - En kötü,
en hazırlıksız konuşma.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Burada herhangi bir popülizm yok. Bitlise bir üniversite açmaya çalışıyoruz.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Niye
Bitlis, Kilise olsun! Başka yer yok mu?
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Başka yeri de siz teklif edin.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Kilis
de var.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Kilisi de, sayın Kilis milletvekilleri teklif etsin.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) -
Şu Bitlisi bir anlatsana ya! Nedir Bitlis?
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) -
Daha önceden verilmiş bir kanun teklifi var, yenisini de siz verin,
sizinkini de destekleyelim.
O bakımdan, ülke yararına
gördüğümüz her türlü teklifi desteklemek noktasında, bir
kez daha, vatandaşlarımıza, kamuoyuna açıklamada
bulunuyorum. Sizi de bu tür projelere katkıda bulunmaya davet
ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Abuşuoğlu.
Önerinin lehinde söz isteyen,
Edip Safder Gaydalı, Bitlis Milletvekili. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) -
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; sözlerime
başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu akşam Müslümanların
mübarek Kadir Gecesi. Bu vesileyle de, bütün Müslümanlığın
bu mübarek gecesini sevgiyle, mutlulukla, sevinçle geçirmelerini
diliyorum.
Değerli arkadaşlar, bu
dönem Parlamentosunun özelliklerinden bir tanesi de, İç Tüzükte
var olan bir hükmün, bir kararın çok sık uygulanması. Bu
da, Danışma Kurulu mekanizmasının çok sık gündeme
gelmesi. Bundan önceki parlamentolarda bu Kurul gene çalıştırıldı,
çalıştırılıyordu da. Ama, bu Kurul çalıştırıldığı
zaman, mutlaka, Türkiye Büyük Millet Meclisini, kamuyu ilgilendiren
çok önemli bir tasarı vardı ve onun öne alınması için
Danışma Kurulları toplanıyordu.
Bu Danışma Kurulları
genellikle hafta başı pazartesi günleri toplanıyordu
ve karar alarak o haftanın gündemini belirliyordu. Ama, dönem
itibariyle bakarsanız, bu, bir dönemde -yani, şimdiye kadar
hiçbir zaman Parlamento beş yıl olmadı ama- dört yıllık
parlamentolarda, bu, ya on ya yirmi veya otuzu geçmedi. İlk defa
bu dönem Parlamentosunda, Danışma Kurulları, bırakın
her hafta toplanmayı, bazen her gün toplanmayı, hatta günde
iki defa toplanmayı da alışkanlık haline getirdi.
Buradan Danışma Kurulu kararlarının elden imzaya
açılması, dolaştırılması ve gün içinde
gündem değişiklikleri gündeme geldi. Aslında bu Türkiye
Büyük Millet Meclisine, aslında bu milletvekillerine bence
en büyük saygısızlık. Neden saygısızlık?
Çünkü, gündemin ön planına alınması istenen kanun teklifi
hakkında daha önceden milletvekillerinin haberinin olması
gerekir, bununla ilgili konuşması gerekir, bununla ilgili
danışması gerekir, bununla ilgili inceleme yapması
gerekir diye düşünüyorum.
Şimdi bunu dedikten sonra siz
değerli arkadaşlarımdan, peki, o zaman sen niye bu Danışma
Kurulu kararını istismar ediyorsun, çıkıp konuşacaksın
diyen olacaktır mutlaka. Ama, bu, benim verdiğim bir kanun
teklifi idi. 5/6/2003 tarihinde verdiğim bir kanun teklifini,
burada gündeme gelince, çıkıp savunmamak saygısızlık
olurdu diye düşündüm, onun için de çıktım ve hepinizden
özür dileyerek bu konuşma gereğini hissediyorum.
5/6/2003. O zaman bağımsız
milletvekili olarak Parlamentoda bu Kanun Teklifini vermiştim,
ama, kırk beş gün komisyonda görüşülmediği için,
doğrudan gündeme alınması için
Pardon
9/4/2003te bu Kanun
Teklifini vermişim, kırk beş günde görüşülmediği
için de 5/6/2003te, burada, yine gündeme alınması için konuşma
yapmışım ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin, iktidar-muhalefet,
çok değerli milletvekillerinin oylarıyla gündeme
alınmış. Ama, gündemin kaçıncı sırasına
alınmış? En arka sırasına
Gün gelmiş, önündeki kanunlar
görüşüldüğü için ilk ona girmiş; yedi ve sekizinci
sıralara geldiği zaman sevinmişiz, mutluluk duymuşuz,
acaba ne zaman görüşülecek, ilk ona girdik diye, ama, bir hafta
geçmiş, bir bakmışız, önümüze yine Danışma
Kurulu kararlarıyla kanun tasarı ve teklifleri gelmiş,
atılmış otuzuncu sıraya. Geriye atılınca
üzülmüşüz, öne gelince sevinmişiz, ama, Parlamento döneminin
sonuna geldik, halen görüşülmedi. Şu anda bakıyorum
65inci sırada yer alıyor.
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- İktidarınız döneminde yapılsaydı şimdi
üzülmeyecektiniz.
EDİP SAFDAR GAYDALI (Devamla)
- İktidarlarımız döneminde zaten gerekli hataları
yapmasaydık, bugün burada oturmazdık. Ama, inşallah,
bunlardan siz ders almışsınızdır, ama, hiç zannetmiyorum
ders aldığınızı. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar).
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sizin
ders almanız lazım. Hâlâ ders almamışsınız.
EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla)
- Çünkü, eğer ders alabilseydiniz, İktidar hiçbir zaman gün
hesabı yapmazdı. Bakın, ilk defa, Parlamentoda, iktidarda
bir gün daha fazla kalmanın hesabını yapıyorsunuz.
Geçen hafta, -birden verilen bir önergeyle, yine kimsenin haberi olmadan,
birçok milletvekilimizin Genel Kurulda olmadığı bir
sırada- bu dönem Parlamentosunu bir gün daha uzatarak 4 Kasım
2007de genel seçimler yapılacaktır diye bir karar aldınız.
Bu da, başta İktidar ve bütün partilerin oy birliğiyle
alındı.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Siz de
desteklediniz.
EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla)
- Hayır, ben desteklemedim. Burada olsaydım da, çıkar,
yine üzerinde konuşurdum, çünkü bunun Anayasaya aykırı
olduğu görüşündeyim.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Siz bağımsız
mısınız?
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
- Sen havada uçuyorsun.
EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla)
- Ben, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir milletvekiliyim. Ben,
Türkiye milletvekiliyim. Ben, dört dönemdir bu Parlamentoda görev
yapıyorum. Dilerim, inşallah, sizlere de nasip olur ikinci
kez bu görevi yapmak. Ama, bazı tecrübelerimi de sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Şimdi, bir gün daha fazla bu dönemi
uzatmak Anayasaya aykırıdır diyorum. Evet, doğrudur.
Çünkü, Anayasada der ki: Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimleri
beş yılda bir yapılır. Bir istisnası vardır:
Savaş durumu göz önüne alınırsa bu dönem uzatılabilir.
diyor. Şimdi, ha beş yıl bir gün olmuş, ha beş
yıl on gün olmuş, ha beş yıl bir ay olmuş, beş
yılı geçtikten sonra ne fark eder. Ama, siz, bir gün daha fazla
iktidarda kalabilmek için bu hesabı yapıyorsanız vay
halinize!.. Vay halinize!..
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Bunu inanarak mı söylüyorsunuz?
EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla)
- İnanarak söylüyorum, kalpten söylüyorum.
BAŞKAN - Sayın Bilen, lütfen!..
EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla)
- Bu toplum, size çok büyük fırsatlar verdi. Bu toplum, sizi, Anayasayı
değiştirecek çoğunlukla iktidar yaptı, ama, dönem
sonuna geldik. Bakın, bir şeyle avunuyorsunuz, diyorsunuz
ki: Bu dönem, şimdiye kadar cumhuriyet tarihinde olmamış,
ilk defa beş yılı tamamlayacağız. ve bu dönemin
başladığını da ima ediyorsunuz. Aksine, bu dönemi
19uncu Dönemle kıyaslarsanız, daha o dönemi toparlayamadınız.
Çünkü 19uncu Dönem Parlamentosu dört yıl iki ay beş gün hizmet
yapmıştır,dört yıl iki ay beş gün. O zaman, bu dönem
Parlamentosunun, bunu, yani, bu rekoru egale etmesinin günü ne zamandır?
8 Ocak 2007. Eğer, 8 Ocak 2007den sonraya bu Parlamento görev yapabilirse,
19. Dönem Parlamentosunu egale etmiş ve ilk defa beş yıla
girmiş olacağız. Ama, söylüyorum, her an
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Bir duyumunuz mu var?
EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla)
- Bir duyumum var, çünkü, halkın duyumu var, halkın beklentisi
var; halk, bir an önce, sandığın önümüze gelmesini istiyor;
halk, bir an önce, tekrar, sandıktan yeni birilerine görev vermek
istiyor; halk, bu sıkıntılardan bir an önce kurtulmak
istiyor.
Çok değerli Trabzon Milletvekilimiz,
demin gündem dışı konuştu, Tarım Bakanımız
Sayın Mehdi Eker de buradan cevap verdiler, Biz problemleri çözüyoruz.
dediler. Yani, problem çözülmüşse burada konuşulmaz. Ama,
burada konuşuluyorsa, demek ki, ortada bir problem vardır.
Şimdi, isim vermeyeyim, ama,
kuliste konuşulan bir sözü size aktarmak istiyorum: Çok değerli
AK Parti milletvekillerinden biri Giresunda halkoyu araştırması
yaptık, oy oranımız Karadeniz bölgesinde yüzde13, ama,
sevindirici bir yön var. diyor Nedir? dedik Halen birinci partiyiz
Karadeniz bölgesinde. dedi.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Hayır,
yüzde 13 değil; yanlış o, doğru değil.
EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla)
- Çok değerli arkadaşlarım, biraz konudan saptık.
Tabiî, konu, Bitlis ilinde tekrar bir üniversite açılmasıyla
ilgiliydi, ama, 15 ilin üniversitesi burada kurulurken, ben de
çıktım burada bir konuşma yaptım; bu 15 ilde yapılan
üniversitelerin, bu 15 ille birlikte bütün Türkiyeye mutluluk getireceğini
de ifade etmiştim. Ama, gelinen nokta o ki, bugün Hürriyet gazetesinde
çıkan bir yazı, Hükûmet 15 yeni üniversiteyi cezalandırdı.
diye bir manşet. İnşallah doğru değildir. Ama,
eğer Hükûmet, Sayın Hükûmet bu rektörleri atamadığından,
atayamadığından ötürü böyle bir cezalandırmaya
gidiyorsa, bu 15 yeni üniversite içinde, bizim teklifimiz Bitlis
Üniversitesinin de kurulmasıydı; o zaman iyi ki kurulmamış.
Demek ki, kurulmasıyla kurulmaması arasında hiçbir
farklılık yoktur.
Bakın, niye bu üniversitelere
bu ödenekler ayrılmadı, kurulmadı? Çünkü, işte,
yandaşlarımız bu üniversitelerde rektör olamadı.
Bakın, bu, çok sıkıntılı bir yere götürüyor Sayın
Hükûmeti. Niye götürüyor? Bakın, bu yandaşlık işinden
Sayın Başbakanımız salı günü az daha canından
oluyordu, az daha canından oluyordu, Allah göstermesin!
Şimdi, bakın, Türkiye Cumhuriyetinin
Başbakanlığında, çok deneyimli polis kökenli
şoförler ve bu işlerin eğitimini almış şoförler
ve korumalar vardır ve şimdiye kadar elli dokuz cumhuriyet
hükûmetinin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gaydalı,
buyurun lütfen.
EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla)
-
başbakanlarına şerefle hizmet etmişlerdir ve
bu işi -tabiri caize- mektebinde öğrenmişlerdir. Ama,
bakın, bu -sorumluluk mu diyeyim, sorumsuzluk mu diyeyim- Sayın
Başbakanımızı az daha canından ediyordu.
Bu mayıs ayı bizim için çok
önemli bir ay. Biliyorsunuz, mayıs ayında Cumhurbaşkanlığı
seçimleri de yapılacak. Ama, mayıs ayına kadar, bakıyoruz,
Hükûmette, şimdiye kadar olmamış çok büyük gelişmeler
ve değişimler var, çok güzel yumuşamalar var. Sayın
Başbakanımızın ATVde çıkıp özür dilemesi
de bunun bir başlangıcı; ama, mayıs ayına gelene
kadar bu tip özürlerin, bu tip yumuşamaların çok fazla olacağı
inancındayım, ama, keşke dönem başından beri
böyle bir yumuşak ortamda gelebilseydik, getirebilseydik,
Türkiyeyi germeseydik diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, yirmi
beş yaş dendi. Yirmi beş yaş doğrudur, fakat yirmi
beş yaşa gelinceye kadar bu gençlerimizin problemleriyle
ilgili bu dönem Parlamentosunda ne yaptık diye kendi kendimize
düşünmemiz lazım. Bunların askerlik sorunlarıyla
ilgili hiçbir şey yapamadık, YÖKle, üniversiteyle ilgili
hiçbir sorunlarını burada halledemedik, bunların
işsizlik sorunlarını halledemedik; ama, şimdi dönüp
de bu genç arkadaşlarımıza, genç çocuklarımıza
diyoruz ki: Sizin için hiçbir şey yapamadık, ama, gelin, sizi
milletvekili yapalım.
Süremin sonuna geldim. Değerli
arkadaşlar, önümüzdeki hafta da mübarek Ramazan Bayramımız.
Bu vesileyle, tüm ulusumuzun bayramını kutluyor, hepinize
en derin saygı ve hürmetlerimi arz ediyorum. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar.)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Gaydalı.
Grup önerisinin aleyhinde söz isteyen
İdris Sami Tandoğdu, Ordu Milletvekili.
Buyurun Sayın Tandoğdu.
(CHP sıralarından alkışlar)
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Bitlis Üniversitesinin kurulmasıyla ilgili aleyhte söz almış
bulunuyorum. Zira, daha evvel çıkmış olan 15 üniversitenin
durumları iç açıcı değilken, perişan durumdayken,
Bitlis Üniversitesinin ne olacağı ve geleceği çok tehlikeli
ve çok muallak ve sonuçsuz da kalmış durumdadır.
Bu arada, YÖKün önerisiyle kabul
edilen bizim Ordu Üniversitemizin, bölgemin Ordu Üniversitesinin,
ödenek yoksunluğundan dolayı bilim adamını yetiştirmekte,
ilim adamı yetiştirmekte gecikmesinden dolayı üzüntülerimi
belirtiyorum. 500 trilyon lira bir paranın bu 15 üniversiteye
ayrılmasının çok komik bir rakam
Sadece rektörleri,
mütevelli heyeti atayamadıkları için, hukuktan geri döndüğü
için, bu uzatmanın, bu engellemenin değerlendirmesini yapmayı
halkımıza, vatandaşlarımıza bırakıyorum.
Orduda durum bu haldeyken, biraz
evvel, Sayın Bakanın, geçim kaynağı olan, her
şeyinin başı olan, tarımın altını olan,
petrolü olan fındıkla ilgili sizleri yanıltan
açıklamalarından dolayı çok üzüldüm. Şimdi, en
önemlisi, FİSKOBİRLİKe TMO kanalıyla 60 trilyon
lira para verildiğini, 120 trilyon liraya yakın
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu,
lütfen Anavatan Partisi Grup önerisinin aleyhinde konuşur musunuz.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Konuya gireceğim, ama bu çok önemli Sayın Başkan. (CHP
ve Anavatan Partisi sıralarından gürültüler) Buna girmek
zorundayım, çünkü buradaki yanlış bilgilere karşı
yerimden verdiğim cevapları burada açıklamak zorundayım.
Şu anda 60 trilyon lira bir kredi
oraya düşürülmüş, verilmiş, ama maalesef, daha hâlâ
FİSKOBİRLİKin kapısından içeriye girmedi.
ASIM AYKAN (Trabzon) - 44 trilyon
girdi bu sabah.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Hâlâ girmedi, bu sabah da girdi diyorsunuz, ona da bakacağız.
Neden bu şekilde değerlendirmeleri yanıltarak anlatıyorsunuz;
bunu anlamak mümkün değil.
Sevgili arkadaşlarım,
bu akşam Kadir Gecesi. Kadir Gecesinin tüm ulusumuza yeni sayfalar
açması dileğiyle
Biz siyasetçiler, Allah korkusu, Peygamber
sevgisi, doğa sevgisi, hayvan sevgisi, insan sevgisiyle dolu
olan, sevgiyi ve gönülü önde tutan, ama rantı ve geçimi hiçbir
zaman önde tutmayan bir grubuz, bir kitleyiz şu anda, 550 kişiyiz.
Ama, maalesef, bu sevgi dolu hizmetin Karadeniz köylüsüne, Karadeniz
fındık üreticisine yapılmadığını
gördüğüm için buradan bu üzüntülerimi Hükûmete ve sizlere bildirmek
zorundayım.
Sözüm ona, benden evvelki konuşmacılar
-dün de sayın bölge milletvekili arkadaşımızın-
bölgeyle ilgili, fındıkla ilgili reformlar yaptığını
söylüyorlar, devrimler yaptığını söylüyorlar.
Sevgili arkadaşlarım,
Karadeniz köylüsü
Benim Ordu vilayetimde 185-200 bin ton fındık
olur. Bu fındığın 1,5 tonu, 1 tonu, 2 tona yakını
esas üreticidir, mağdur olan üreticidir, fındık geçimi
birinci dereceden olan köylüdür. Bu köylü tüccardan, bankalardan
almış olduğu kredileri, borçlarını zamanında
ödemek zorundadır ve fındığını satalı
şu anda yirmi gün, yirmi beş gün, bir ay oldu. Benim için 5 ton
fındık yapan, 10 ton fındık yapan, 30 ton, 40 ton
fındık yapan üretici o kadar problem değil, şu anda
elden çıkarmış olan, 2,5 milyon liradan, 2 milyon 300 bin
liradan tüccara satan halkın mağduriyeti öndedir. Bunu
anlatmaya çalışıyoruz.
Sayın Bakan diyor ki: Ben arz
fazlası 125 bin ton, 200 bin ton fındık alacağım.
Şu ana kadar aldığı fındık 59 bin, 60 bin
ton. Bayrama kadar alacağı fındığın 100
bin ton olduğunu söylüyordu. 150 bin ton olduğunu düşünelim.
Peki, geriye kalan 400 bin ton, 500 bin ton
O 1 ton, 1,5 ton fındık
yapıp da mağdur olan o köylünün durumu ne olacak? Problem burada.
Bizim burada arkadaşlarımıza izah etmek istediğimiz,
Sayın Başbakanıma izah etmek istediğim konu buydu.
500 milyon doları eğer birbuçuk ay evvel devlet süspanse edeceğini
söylemiş olsaydı, o benim 1,5 ton, 2 ton fındık yapan
fındık köylüm mağdur olmayacaktı, fındık
da bugün 6,5-7 milyon lira olacaktı. Ama, kalkmış şu
anda Tarım Bakanı ben süspanse edeceğim ve fındığın
fazlasını alacağım diyor.
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
- Sübvanse, sübvanse!..
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
- Sübvanse!..
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Sevgili arkadaşlarım, konuyu saptırarak gitmemek
lazım. Bu kürsüde bu fındığın sorununu çözmek
zorundayız.
Sayın Eyüp Fatsanın dünkü
konuşmaları benim yüreğimi yaralamıştır,
çok üzülmüşümdür. Bölgenin bir milletvekili olarak bu şekilde
olaya yaklaşması beni üzmüştür, hâlâ da üzüntüm devam
ediyor. Kalkıyorlar, (Arkadaşlar, bu sözüm sadece AKP Grubunadır,
sizlere sesleniyorum.) bu fındık mevsimi bitmedi ki, bir
dahaki sene gene var, o zaman 7 milyon, 8 milyon verir, bu halk unutur.
diyorlar.
ALİM TUNÇ (Uşak) - Kim söylüyor?
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Kim
söyledi?
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Sevgili arkadaşlarım, halkın, bu yanlışlığı,
bu acıyı, bu sıkıntıyı unutması mümkün
değildir.
Şu anda, köylü, bahçesindeki soğanıyla,
patatesiyle belki geçinebilir. Ama, bu seneki fındığın
gelirine göre, esnaf, vatandaş mal almış, senet imzalamış
Feveran şimdi esnaftadır. Esnaf kan ağlıyor. Size
bir örnek göstermem gerekirse
Bundan onbeş gün evvel gittiğimde,
Orduda, Fatsada, Ünyede, esnaf beni dükkâna sokuyor, ben 600 tane
önlük aldım, şu ana kadar on bir tane sattım diyor.
Sevgili arkadaşlar, hepimiz
ilkokulda okuduk. Hepimiz, ilkokulun yeni başlangıcında
yeni önlük, yeni ayakkabı isterdik. Bir baba ve bir anne
Bir hasta
baba ben, çocuklarıma ve aileme, karıma karşı
mahcubum diyorsa
Buradaki tehlikeyi duymazlıktan geliyorsa
bu Hükûmet, eğer bir kişinin isteğiyle hareket ediyorsa
çok yazık. Bütün içtenliğimle söylüyorum. Eğer bu
doğruları, bu gerçekleri
Ben, bugün, Başbakanımın
makamına fındık döktüysem, o âcizliğimizden,
sıkıntımızdan dökmüşüzdür. Gündemde tutmak
için
Eğer ben bugün fındığı gündemde tutmasaydım
Benim gündemde tutmamın en büyük özelliklerinden biri de fiyat
belki artacak diyedir. Ama, maalesef, hâlâ, Başbakanımız
ve Cüneyt Zapsunun birlikte hareket ederek, oradaki alivreci insanları,
alivreci üç beş tane tüccarı veyahut da on bir tane tüccarı
O 8 milyon insanı mağdur etmeye hakları yoktur. (CHP
sıralarından Bravo sesleri.) Eğer bu yanlışsa,
lütfen, gelsin burada arkadaşlar konuşsunlar.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum)
- Biraz önce söyledi ya.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Üniversite,
üniversite
ALİM TUNÇ (Uşak) - Biz üniversiteyle
ilgili konuşuyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Gençler üniversiteye gidemiyorlar.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Bu da bir üniversitedir. Benim, Ordu Üniversitesinde
Şu anda,
lütfen, benim odama gelen babaları, anneleri görün, çocuklarını
okullarına gönderemiyorlar.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Para yok, para.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Yürekler sızlanıyor. Burs, para, en büyük sıkıntısı.
Karadenizde, bugün, ekonomik terör başlayacaktır. Bu ekonomik
terörün nedeni sadece fındıktır. Fındıktan
başka hiçbir geliri olmayan Ordulu, Giresunlu hemşehrilerimiz
Cenabı Allah, o toprakları, o araziyi sadece fındık
için yaratmıştır ve o fındığın kalitesini,
o güzelliğini hiçbir Avrupa ülkesi yetiştiremez.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Siz fındığa
ne vermiştiniz onu söyle!
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Ama, size şunu anlatmak istiyorum, şunu bilmenizi istiyorum:
Bugün, hakikaten, Kabuklu Yemişler Konfederasyonu Başkanı
olduğunu söyleyen ve Sayın Başbakanımızın
da danışmanlığını yapan kişinin, yedi
sekiz seneden beri fındıkla ilgili hiçbir çalışma
yapmadığını ve hiçbir tanıtıma girmediğini
biliyoruz.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Siz fındığa
ne vermiştiniz onu söyler misiniz?
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Bizim fındığa verdiğimiz o kadar önemli değil.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Ne vermiştiniz
onu söyler misin?
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Ben bugünü konuşuyorum. Bana, 1956lardan, 1970lerden,
1980lerden
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Dolar olarak söyle.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Peki, siz bunu söylerken, benim bölgemde, Orduya (İşte,
burada sayın milletvekili arkadaşlarım da var.) bu
Hükûmet bir tane çivi çaktıysa, bir yol gösterdiyse
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
- Topçam Barajı.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Topçam Barajı
Lütfen
ZEYİD ASLAN (Tokat) - Allahtan
kork!
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Bende Allah korkusu var; ama, bu camiada ve sizlerde bunun olmadığını
görüyorum. (AK Parti sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar ve gürültüler) Evet, siz, eğer, cennet-cehennem korkusu
olmasa, kıbleye bile dönmezsiniz, bunu hissediyorum. (AK Parti
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar ve gürültüler)
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Ayıp! Ayıp!
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Hayır, ayıplık hiçbir şey yok. Gerçekler karşısında
AHMET IŞIK (Konya) - Ayıp!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Eğer, gerçekler karşısında
Eğer, Karadenizin
mağduriyetini bu denli hiçe sayarak, bu gerçekleri
(AK Parti
sıralarından gürültüler)
AHMET IŞIK (Konya) - Sayın
Başkan, sözünü geri alsın.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- İstediğiniz kadar bağırabilirsiniz; bana
doğruları söyletmeye engel olamazsınız.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Fındığın arz fazlasının bitimiyle sorun
hallolmayacaktır. Bu Hükûmetin, bu Meclisin, şu anda en acil
yapacağı şey
Benim vermiş olduğum bir kanun
teklifi var; fındığın millî ürün ve devlet ikramı
olması için acilen gündeme getirip bunu çıkartmak zorundayız.
Fındık yemesini ve
fındığı yedirmeyi öğretmek zorundayız,
çünkü bu fındık, tarım ürünleri içerisinde
(AK Parti
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Sayın Başkan
BAŞKAN - Lütfen Sayın Tandoğdu
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Sayın Başkan, siz de konuşmamı engellemelerine
mâni olur musunuz.
BAŞKAN - Siz de konuyla ilgili
konuşur musunuz Sayın Tandoğdu. Lütfen
MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) - Anadolu köylüsünün ürünü millî ürün değil mi?! Saygısızlık
etme!..
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Şimdi, sayın milletvekilleri biraz evvel konuşmacı
arkadaşlarıma müdahale ettiler, yanlış anlaşıldı
veyahut da yanlış söylendi diye. Sayın Başbakanımız
(Tanrı şifalar versin.) Orduya geldiğinde kendisini
protesto edenlere karşı FİSKOBİRLİKten gidin
paranızı alın. dediğinde
(AK Parti sıralarından
kimi protesto ettiler? sesi, gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu
Lütfen konuyla ilgili konuşur musun Sayın Tandoğdu.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Sayın Başkan bitiyorum.
(AK Parti sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN - Lütfen
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Sayın Başkan, bu kürsüde fındığı halletmediğimiz
müddetçe, fındık köylüsünün mağduriyetini çözmediğimiz
müddetçe ben buradan inmeyeceğim.
(CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar; AK Parti sıralarından
gürültüler)
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Yirmi defadır
aynı şeyleri söylüyorsun.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
ASIM AYKAN (Trabzon) - İşgalci
misin sen?
BAŞKAN - Tüzük size o hakkı
vermiyor Sayın Tandoğdu.
ASIM AYKAN (Trabzon) - İşgalci
misiniz?
BAŞKAN - Söz istediğiniz
konuyla ilgili konuşmanız gerekir Sayın Tandoğdu.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Ben, halkın bana vermiş olduğu hakkı ve yetkiyi
kullanıyorum. Bunları burada dile getirmek zorundayım.
Peki, ben, şimdi
Sayın
Başbakanım bana orada dedi ki: İş Bankası sizin.
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Yahu yirmi defadır
aynı şeyi söylüyorsun.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Şimdi, aynı şekilde bunda bir yanlış anlama
Siz ne anladınız bundan? Lütfen, size soruyorum: Ne anlıyorsunuz?
(AK Parti sıralarından gürültüler)
ALİM TUNÇ (Uşak) - Türk Tarih
Kurumunun parasını ödemediniz
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Peki, askerlik yan gelip yatma yeri değildir sözünden siz ne
anlıyorsunuz? (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar;
AK Parti sıralarından gürültüler) Ne anlıyorsunuz?
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Ne alakası
var?
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Yirmi defadır
aynı hikâyeyi anlattın. Utan be!..
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Hayır, ne anlıyorsunuz? (AK Parti sıralarından
gürültüler) Hayret yahu!..
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Ayıp,
ayıp be!..
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Ayıp olan
BAŞKAN - Sayın Kafkas
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Sana teessüf ederim. Sen Çoruma git de, Çorumda konuş böyle.
(CHP sıralarından bravo, bravo sesleri, alkışlar;
AK Parti sıralarından gürültüler)
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Yazıklar
olsun!.. Sen Allahtan korkmuyorsun!
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Müdahale
etmeyin, adam konuşsun.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Hayır, ne anlıyorsunuz, ben size soruyorum; biz yanlış
anladık?
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Ayıp,
ayıp!.. Yeter!..
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Söyleyecek
hiçbir şeyin yok senin.
BAŞKAN - Sayın Kafkas, lütfen
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Sayın Başkan, konuşmasını sağlayın.
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Sevgili arkadaşlarım
Sevgili arkadaşlarım
Sevgili arkadaşlarım, eğer Karadeniz köylüsünde bir
ekonomik terör, ekonomik bunalımın oluşmasını
ve yaşamasını istemiyorsanız, bu bölgeye gelin.
Karadenizin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Tandoğdu
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
- Konuşturmadılar ki!
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla)
- Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu,
teşekkür ediyorum. Ek süreyi de verdim, kullandınız,
teşekkür ediyorum.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
- Karadenizde para varsa üniversite var, para yoksa üniversite
yok.
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Yirmi defa aynı
şeyleri anlattı.
BAŞKAN - Sayın Kafkas
Lütfen
Sayın Kafkas
Grup önerisinin aleyhinde söz isteyen
Eyüp Fatsa, Ordu Milletvekili. (AK Parti sıralarından alkışlar)
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Anavatan
Partisi Grubunun Grup önerisinin aleyhinde söz aldım; bu vesileyle
Genel Kurulu ve Başkanlık makamını saygıyla
selamlıyorum.
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Üniversitelere
karşı mısınız Başkan?
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, eğer, üniversiteler konusunda, yeni üniversiteler
açılması noktasında Hükûmetimizin ne kadar gayretli
ve ne kadar samimi olduğunu görmemiş olmanızı
bir zafiyet olarak telakki ediyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Eskileri ne yaptınız?
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade
edin
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Eskileri ne yaptınız? Üç dönemdir burada kanun
bekliyor ya! (Gürültüler)
EYÜP FATSA (Devamla) - Şimdi,
değerli arkadaşlar
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen
Niye Hatibi dinlemiyorsunuz!
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bu kürsüden konuşmak bir erdemlilik olduğu
gibi, konuşanları dinlemek de aynı şekilde bir erdemliliktir.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Demin
neredeydin?
EYÜP FATSA (Devamla) - Hoşunuza
gider, gitmez, bilmiyorum, ama
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Şimdi mi aklına geldi?
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade
edin
Müsaade edin
GÜROL ERGİN (Muğla) - Aklın
neredeydi? Şimdi mi aklına geldi Başkan?
EYÜP FATSA (Devamla) - Ya, bir sus
Hocam. Hocam, lütfen
Saygılı Hocam
Sayın Başkanım
GÜROL ERGİN (Muğla) - Ee,
biraz önce niye söylemedin?! (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen
ZEYİD ASLAN (Tokat) - Senin yetiştirdiğin
öğrenciler böyle terörist
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, maalesef, üzülerek söylemek istiyorum, muhalefet
grupları
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Sayın Başkan, orada terörist gibi laflar ediliyor.
Oraya gitmeyeyim yani. Oraya gidersem dağıtırım
orayı!
EYÜP FATSA (Devamla) - ...burada
konuşan arkadaşlarımızı önce solo, sonra koro
halinde konuşturmamak için her türlü yola başvuruyorlar.
Bunun değerlendirmesini ben aziz milletimize bırakıyorum.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Bırak, bırak...
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) - Allah
razı olsun!
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, Bitlis Milletvekili Sayın Edip Safder Gaydalının,
İç Tüzükün 37nci maddesine göre, doğrudan gündeme
alınması talebiyle, Bitliste bir üniversite kurulmasıyla
alakalı teklifi var.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Kendisi
terörist olanlar, terörist yetiştirmekle suçluyor. Senin soyun
sopun terörist! (AK Parti sıralarından Dinle, dinle sesleri)
BAŞKAN - Sayın Ergin... Sayın
Ergin, lütfen...
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, AK Parti Hükûmeti, kurulduğu zaman, bir düşüncesini
kamuoyuyla açık ve net olarak paylaşmıştır: Her
ile bir üniversite. Biz, yani, AK Parti iktidarından önce, 40 ilde,
77, toplam üniversite vardı. Bugün, bu Meclis çatısı altında,
iktidarımızın önerisiyle... Ki, Sayın Tandoğdu,
biraz önce, YÖK önerisiyle Orduda bir üniversite açıldı
dedi, bu doğru değil, bu bir hükûmet tasarısıdır.
Dolayısıyla, olayları çarpıtmayalım.
İ.SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- YÖKün onayını almış bir olay. YÖKün onayı...
EYÜP FATSA (Devamla) - Bu bir
hükûmet tasarısıdır, altında da Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmeti ve onun Sayın Başbakanı ve Bakanlar Kurulunun
imzası vardır. Rahatsız etmesin sizi, sizi rahatsız
etmesin.
İ.SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Çok önemli.
EYÜP FATSA (Devamla) - Bunun, 15
üniversitenin açılmasından sonra, kuruluşuyla ilgili
kanun burada görüşüldükten sonra, yeni 10 ilde daha üniversite
kurulması çalışmaları yapılacağı
ifade edildi. İfade edildi ki, bu iller: Çankırı, Nevşehir,
Kilis, Siirt, Ağrı, Bilecik, Artvin, Sinop, Karaman ve Karabükte
yeni üniversitelerin kurulmasıyla alakalı. Kaldı
ki, bununla ilgili, Millî Eğitim Bakanlığımız
YÖKle ilgili çalışmaları da başlattığını
kamuoyuyla beraber paylaşmıştır.
Tabii, Sayın Bakanım, Saygıdeğer
Safder Gaydalı Bey, bir ilde üniversite kurulmasıyla alakalı,
onunla ilgili yeterli fiziki altyapının ve hazırlıkların
ne kadar ve nasıl olması gerektiğini, öyle zannediyorum
ki, biliyordur. Yani, bu 10 üniversite, yeni kurulacak 10 üniversitenin
içerisinde Bitlis üniversitesinin de olmasından biz memnuniyet
duyarız. Asla bundan rahatsızlık duymayız. Demek
ki, fiziki altyapı bakımından yeterli bulunamadı
ki, burada, ismi zikredilmedi. Yoksa, biz, bunları böyle, arkadaşlarımızın
tekliflerine, taleplerine göre değil, illerdeki üniversiteyle
ilgili yeterli fiziki altyapının yeterli olup olmadığına
göre değerlendirilerek kararlar alınıyor. Ama, inşallah,
Sayın Bakanım, 11inci üniversite olarak, eğer yeterli
altyapı temin edilirse, fiziki altyapı temin edilirse,
Bitlis üniversitesinin de buradan kanunlaşmasını
onurla, gururla, hep beraber gerçekleştiririz. Bunun onuru da,
yine, bu Meclisin olur. Bundan bir rahatsızlığımız
yok.
Ancak, bir konuyu da bu vesileyle
ifade etmek istiyorum. Sayın Bakan burada konuşurken, Sayın
Gaydalı, yani, Danışma Kurulu önerilerinin ne zaman
verileceğini, bunların, gündemi sabote etmeye yönelik,
yani gerçekte sonuç alınmayacak gayretler olduğunu da ifade
etmiştir. Ben, dolayısıyla, bugün, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu ve Anavatan Partisi Grubunun vermiş olduğu Danışma
Kurulu grup önerilerinin de bu çerçevede değerlendirilmesini
hassaten istirham ediyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz
önce, burada ismim de zikredilerek bazı ifadelerde bulundu. Ben,
yeni bir sataşma başlatmak istemiyorum Sayın Başkan;
ama, bu konularla ilgili, müsaade ederseniz birer cümle düşüncelerimi
ifade etmek istiyorum. Burada, tarımcı arkadaşlar
var, ekonomiyi bilen arkadaşlar var, İktidar grubunda da
var, muhalefet grubunda da var
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Biz, hiçbir şey bilmiyoruz.
EYÜP FATSA (Devamla) - Bir şeyi
çok iyi biliyorsun Sayın Mevlüt Aslanoğlu, laf atmayı,
her konuşana itiraz etmeyi
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Malatya Üniversitesinin hakkını helal etmiyorum.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Defalarca
sizden ricada bulunduk Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu,
lütfen
Buyurun, Sayın Fatsa, lütfen,
konuyla ilgili konuşun siz de.
Buyurun.
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, fındık ürünü dahil, bütün tarım ürünlerindeki
problem arz fazlası üründür. Amasya milletvekili arkadaşlarımız
buradaysa beni doğrulayacaktır. Ben, Orduya giderken, geçen,
Merzifonda soğan satan vatandaşlarla oturdum konuştum.
Dedim ki: Nedir problem? Dediler ki: Fiyat düşük. Neden? dedim. Geçen sene soğan
çok yüksek fiyat etti, 300-350 kuruştan, yani, 3,5 liradan soğanı
satma imkânımız oldu...
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Soğan sarımsağı bırak
Başınızı
yiyecek!
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade et
Ya, bir, Hüseyin Bey, lütfen
Lütfen ya
Ancak, herkes, soğan çok para
ediyor diye çok soğan ekti. Dolayısıyla, ihtiyacın
çok üzerinde soğan ekildiği için, maalesef, geçen seneki fiyatı
yakalayamadık. diye ifade ediyor, Amasya milletvekillerim
de burada.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın
Başkan, üniversiteden bahsetsin, uyarsanıza!
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade et
Müsaade et
Değerli arkadaşlar, bütün
tarım ürünleriyle ilgili -Sayın Hocam, tarımla ilgili
çok konuştunuz- fındıkla ilgili de konuşulan hep
aynı şeydi: Arz fazlası fındığın piyasadan
alınması, arz fazlası fındığın piyasadan
çekilmesiydi. Tüccar bunu söylüyordu, siyasiler bunu söylüyordu,
bölgedeki insanlar, fındık üreticisi bunu söylüyordu, ihracatçısı
bunu söylüyordu, manavı bunu söylüyordu, herkes bunu söylüyordu.
Bu sene, fındıkla ilgili yeni bir aktör çıkmış
demiş ki: Ben piyasada
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Sayın Başkan, Bitlis üniversitesiyle soğanın ne
alakası var?
BAŞKAN - Uyardım Sayın
Abuşoğlu. Tüm sayın milletvekilleri aynı şeyleri
yapıyorlar.
Sayın Fatsa, lütfen
Konuyla
ilgili konuşur musunuz Sayın Fatsa.
EYÜP FATSA (Devamla) -
piyasada
ne kadar arz fazlası fındık, hatta, daha fazlasını
alacağım demiş. Alacağım dediği fındığı
da almış. Aldığı fındık da geçen sene
FİSKOBİRLİKin aldığı fındıktan
yaklaşık 20 bin ton daha fazla. Bayrama kadar da bunu 100 bin
tona çıkartacağını taahhüt ediyor ve limitsiz
alım yapacağını söylüyor.
Değerli arkadaşlar,
eğer problem arz fazlası fındıksa arz fazlası
fındık piyasadan alınıyor. Ama, bir şeyi daha
söylemek istiyorum burada: FİSKOBİRLİK yetkilileriyle
görüşüyorum, sürekli de görüşüyorum. Diyor ki: Bizim,
Toprak Mahsulleri Ofisiyle anlaşmış olmamızdan,
maalesef, Cumhuriyet Halk Partisi, Doğru Yol Partisi, Milliyetçi
Hareket Partisi ve ziraat odaları ciddi manada rahatsız
oldular. (CHP sıralarından gürültüler)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Allah, Allah!..
EYÜP FATSA (Devamla) - FİSKOBİRLİK
yetkilileri söylüyor, ben söylemiyorum; gider sorarsınız
niye öyle söylediklerini.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Yandaşların, yandaşların!..
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, Toprak Mahsulleri Ofisinin bölgede fındık
alımı yapmasından niye rahatsız oluyorsunuz?
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Olmuyoruz ki
EYÜP FATSA (Devamla) - Veya, Sayın
Tandoğdu, bak, şunu sormak istiyorum: Eğer, Toprak Mahsulleri
Ofisi fındık almasaydı, böyle bir fındık
alımıyla alakalı bir tasarrufta bulunmasaydı,
doğru söyleyin, kaç para olacaktı fındık bu sene piyasada?
BAŞKAN - Sayın Fatsa, konuya
geliniz.
EYÜP FATSA (Devamla) - Bir
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Ben söyleyeyim, cevabını vereyim.
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade et,
müsaade et ben seni dinledim.
Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu,
lütfen, oturur musunuz.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Efendim,
soru soruyor, sorunun cevabını veriyor. Sorunun cevabının
verilmesi gerekir.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Arzu ediyorsan cevabını vereyim canım.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Fatsa.
Lütfen, siz Genel Kurula hitap
edin Sayın Fatsa.
EYÜP FATSA (Devamla) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; tüccarın ucuza
fındık aldığını söylüyor. Doğrudur,
ama, ben yine arkadaşlarıma soruyorum: Ordu, Giresun,
Trabzon ve fındık üreten bölgelerdeki borsalara, her gün tabelalarınıza
2,5 lira fiyatı neye göre yazıyorsunuz diye sordunuz mu?
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Soruyoruz.
EYÜP FATSA (Devamla) - Neye göre
yazıyorlarmış Sayın Tandoğdu?
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Söyleyeyim mi?
EYÜP FATSA (Devamla) - Peki.
İlk defa tüccar fındık
alıyor değil, bu, geçen sene, ondan önceki sene, onlarca sene
önce de aynı şeyler vardı, aynı şeyler vardı;
lütfen olayı sapıtmayın, burada hepimiz bir samimiyet
testinden geçiyoruz.
Sayın Tandoğdu dedi ki:
Bölgeye İktidar ne hizmet yapmıştır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Fatsa, buyurun.
EYÜP FATSA (Devamla) - Bitiriyorum.
Sayın Başkan bir hayli de
sözümü kestiler
Sayın Tandoğdu, iktidarın
bölgeye ne hizmet edip etmediğini bölge çok iyi takdir ediyor.
Bakın, sadece bilinsin diye söylüyorum, ayrıca memnuniyet
de duydum -benim yok- Fatsada yapmış olduğumuz toplu konuttan
sizin de bir daire aldığınızı duydum. (AK Parti
sıralarından Aaa sesleri, alkışlar)
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Gayet tabii, seninle ne alakası var canım.
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu,
lütfen
EYÜP FATSA (Devamla) - Sayın
Başkan, son sözüm.
Bir de, değerli arkadaşlar,
bölgede bir ekonomik terörden bahsediyor Sayın Sami Tandoğdu.
Geçen gün de burada konuşurken şöyle bir şey konuşmuştu,
dedi ki: Ben hayret ediyorum ki, Sayın Fatsa o anaforun içerisinden
ölmeden nasıl çıktı. Demek ki, Sayın Tandoğdu
benim orada ölmemi kurgulamıştınız, ama, başaramadınız.
(CHP sıralarından gürültüler)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Allah korusun, Allah korusun.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Teessüf ederim, sana teessüf ederim.
EYÜP FATSA (Devamla) - Lütfen
Bölgede bir ekonomik terör olmaz
Sayın Tandoğdu. Eğer bölgeyi rahatsız etmezseniz,
insanları istismar etmezseniz, üreticileri istismar etmezseniz
korkmayın bölgede bir ekonomik terör olmaz. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Ben, bu duygularla Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Sayın Başkan
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
III.
- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir
grup milletvekili ayağa kalktı)
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın
Başkan, yoklama yapılmasını istiyoruz. (AK Parti
ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Fatsa
Bir saniye Sayın Tandoğdu,
oturur musunuz lütfen.
İ.SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- 63üncü maddeden, şahsıma olan hakaretten dolayı konuşmak
istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu,
yoklamayı yapalım, sonra tutanakları isteyip, inceleyeceğim.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın
Başkan kabul edenler dediniz, geçtiniz oylamaya. Oylamaya
geçtiniz
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Sayın
Başkan, bu Meclisi ne zaman çalıştıracaksınız?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
yoklama talebini yerine getireceğim. Maddenin oylamasından
önce bir yoklama talebi var, şimdi yerine getiriyorum. Ancak,
yoklama talebini işleme koyabilmem için, ayakta yoklama talep
eden milletvekillerinin sayısının 20 olup olmadığını
tespit edeceğim. İsimler tutanağa geçeceğinden,
ayaktaki her sayın milletvekillinin sırasıyla isimlerini
söylemelerini rica ediyorum
Sayın Aslanoğlu, Sayın
Küçükaşık, Sayın Kılıç, Sayın Tandoğdu,
Sayın Koç, Sayın Işık, Sayın Kesimoğlu, Sayın
Özkan, Sayın Bayındır, Sayın Akyüz, Sayın Ercenk,
Sayın Emek, Sayın Diren, Sayın Kaptan, Sayın Melik,
Sayın Baloğlu, Sayın Ekmekcioğlu, Sayın Üstün,
Sayın Demirel, Sayın Arslan.
20 milletvekili tamam oldu.
Yoklama için beş dakika süre
veriyorum.
Adlarını okuduğum
sayın üyelerin, yoklama için elektronik cihaza girmemelerini
rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
2.-
Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin
Anavatan Partisi Grubu Önerisi
(Devam)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına
geçiyoruz.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşderenin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1inci sırada
yer alan Kanun Teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili Komisyon
Raporu gelmediğinden Teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2nci sırada yer alan, Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Tohumculuk
Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.-
Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu Raporu (1/822) (S. Sayısı:
662)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti
Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik
Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri
Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına
Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı:
1147)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sıraya alınan, Hatay
Milletvekili Sadullah Ergin ve 7 Milletvekilinin, Milletvekili
Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
5.-
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin ve 7 Milletvekilinin; Milletvekili
Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/873) (S.Sayısı:
1246) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçen birleşimde Teklifin
2'nci maddesi üzerinde gruplar adına yapılan konuşmalar
tamamlanmıştı.
(x)
1246 S.Sayılı Basmayazı 18/10/2006 tarihli 9uncu Birleşim
Tutanağına eklidir.
Şimdi, söz sırası,
şahsı adına söz isteyen Isparta Milletvekili Mehmet
Emin Murat Bilgiçe aittir.
Buyurun Sayın Bilgiç. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ
(Isparta) - Sayın Başkan, değerli üyeler; Seçim Kanununun
Anayasaya uyumlu hale getirilerek seçilme yaşının
otuzdan yirmi beşe indirilmesini sağlayacak Seçim Kanununun
10uncu maddesi hakkında söz almış bulunuyorum. Sözlerimin
başında, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, Türkiye Büyük
Millet Meclisi, dönem başında da bu konudaki anayasa değişikliğini
gündeme getirmiş, ancak, ne yazık ki, muhalefetten destek
bulamamıştı. Ancak, daha sonra, dört sene sonra, bu Kanun
ve anayasa değişikliği yeniden gündeme geldi ve tüm Meclisin
onayıyla kanunlaşma safhasına geldi. Bunun için, özellikle,
Türkiyedeki toplam nüfusun yüzde 60ı otuz yaşın altındadır
ve aynı şekilde, toplam seçmenlerin yüzde 40ı da otuz
yaşın altındadır. Bu anlamda, temsilde nüfusa
oranla bir adalet ilkesi, bir hakkın teslimi olarak yerine getirilmektedir.
Bu anlamda, Türkiyede, gerçekten, toplumumuzun çok daha dinamik
bir kesimini temsil eden gençlerin Türkiye Büyük Millet Meclisinde
daha büyük bir oranda temsil edilmesini sağlayan bu Kanun Tasarısı,
gerçekten, Hükûmetimizin, Partimizin önemli bir çalışmasıdır
ve tüm Meclisin de uyumlu bir çalışmasıyla bu hale gelmiştir.
Gene, 1981 Anayasasında seçmen yaşı yirmi bir idi, daha
sonra, yirmiye ve on sekize indi. Bu da, özellikle seçmen yaşı
açısından öngörülen tedbirlerin seçilme yaşı
açısından da öngörülmesi gerektiğini Meclisin anladığını
göstermektedir, ki, bu da son derece olumludur.
Gene, Türkiyenin demokratikleşmesi
anlamında, Meclisimizin aldığı çok önemli kararlar
vardır. Bunlardan bir tanesi, öğrenci meclislerinin
oluşturulmasıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi ile
Millî Eğitim Bakanlığı arasında 2003 yılında
yapılan bir anlaşmayla, Türkiye Öğrenci Meclisinin
kurulması sağlanmıştır. Bu anlamda, her okulda
öğrenci temsilcilerinin seçimi, öğrenci meclislerinin,
okul meclislerinin kurulması, Türkiyenin demokratikleşmesi,
demokratik kültürün tüm toplumun her kademesine yansıması
açısından son derece önemli gelişmelerdir.
Bu doğrultuda, biliyorsunuz,
il genel meclislerinin de demokratikleşmesini sağladık.
İl genel meclislerinde de, bundan böyle seçilmişler
başkanlık yapmaktadır ve giderek, birkaç kurum dışında,
temel birkaç kurum dışında tüm kurumlar il genel meclisleri
tarafından yönetilecektir ve il genel meclislerinin bütçe
hakkı çok daha büyütülmüştür ve yerinden yönetim çok daha
önemli bir ilke haline gelmiştir.
Mahallî idarelerde de seçilme yaşı
yirmi beş idi biliyorsunuz, belediye başkanlıklarında
da. Bu Tasarıyla da, her iki kanun da uyumlu hale getirilmektedir.
Bütün bunlar, Partimizin demokratikleşmeye verdiği önemi
göstermektedir.
Şüphesiz, temelde gençlikle
ilgili iki temel problemden bahsedilebilir: Bir tanesi, bizim
Hükûmetimiz döneminde gençliğe gerçekten önem verdik mi?
İkincisi, muhalefetin sıklıkla dile getirdiği
işsizlikle ilgili hususlar. Bunların, tabii, cevaplanması
lazım. Gerçekten biz bu önemi verdik. Evet, gerçekten biz bu önemi
verdik.
Millî eğitim alanında yaptığımız
hizmetler: Mesela, 476 milyon kitabı ilk ve ortaöğretim
öğrencilerine dağıttık, dört yılda. Gene
Eğitime Yüzde Yüz Destek Kampanyası kapsamında 2,5
katrilyon liralık bir kaynak sağlandı, 21 bin derslik,
1.640 okul yapımı sağlandı. Son dört yılda
Eğitime Yüzde Yüz Destek de dahil olmak üzere yapılan derslik
sayısı 80 bin. Gene bu dönemde 406 bin bilgisayar hizmete
girdi okullarımızda, öğrencilerimize yönelik olarak.
Ayrıca, öğretmenlerimizin eğitim kalitesini artırmaları
için de 100 bin bilgisayar almalarını, çok ucuz kaynaklarla,
sağladık.
Gene, ilköğretimde yapılan
çok fazla iş var. Bunlardan bir tanesi de, Millî Eğitimin genel
bütçeden aldığı pay birinci sıraya çıktı.
Bu da yüzde 6,9dan yüzde 9,5a yükselen bir oranı, genel bütçeden
aldığı pay itibariyle birinci sıraya çıkmasını
işaret ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bilgiç, lütfen
toparlar mısınız.
Buyurun.
MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ
(Devamla) - Ayrıca, lisanslı sporcu sayısını,
bizim dönemimizde -2002 yılından 2006ya- 276 binden 2,5 milyona
çıkardık. Bu, dokuz katlık bir artışa işaret
etmektedir.
Ayrıca, özellikle iş gücüne
yönelik olarak yapılan hizmetler de şöyle özetlenebilir:
Son dört yılda sağlanılan yeni iş 3,2 milyondur. Her
yıl 800 bin insana iş sağlamıştır bu
Hükûmet. Ayrıca, yine gençlere yönelik olarak, işsizlere
yönelik olarak -gençlerin büyük bir bölümünün işsiz olduğunu
da dikkate alınız- İŞKURla birlikte çok önemli projeler
başlattık. Özürlü ve eski hükümlülere destek projeleri,
iş alanında eğitim ve yeni iş alanları açılmasına
yönelik, özelleştirmede sosyal destek projelerİ, yine,
KOSGEB kaynaklarıyla başlattığımız çok
sayıda proje var, teknokent ve TEKMERlerle çok önemli atılımlar
yaptık, yüzde 100ü aşan gelişmeler sağlanmıştır.
Sadece Tarım Bakanlığımızın
ortaya koyduğu bir proje, Köy Bazlı Katılımcı
Yatırım Projesi kapsamında 250 trilyonluk kaynağı
köylerde sanayileşmeyi ve verim artışını
sağlamak üzere tüm nüfusumuza armağan ettik. Buradan, 500
trilyon liralık, köylerde sanayileşme hedefini, tarımda
sanayileşme hedefini ortaya koyduk. Bunun dışında,
tarım alanında yüzlerce, belki binlerce, işsizliği
önlemek üzere, özellikle Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Fonunun katkılarıyla projeler gerçekleştirildi. Bütün
bunlar çerçevesinde de Türkiyede işsizliğin giderilmesi
ve yerinde, bölgelerde çözüm bulunması amacıyla çok büyük
çalışmalar yapıldı.
Bu anlamda, Türkiyede, tabii
Millî Eğitimin meseleleri olduğu kadar, YÖKle ilgili meseleler
de var. Özellikle, sanayiden duyduğumuz çok önemli şikâyetler
var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ
(Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum müsaadenizle.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın
Başkan, daha yeni başladı, devam etsin!
BAŞKAN - Lütfen Sayın Koç
HALUK KOÇ (Samsun) - Devam etsin
efendim.
BAŞKAN - Bunu belirleyecek
siz değilsiniz.
HALUK KOÇ (Samsun) - Efendim, Hükûmetin
icraatını öğreniyoruz!
MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ
(Devamla) - Özellikle
BAŞKAN - Lütfen, teşekkür
eder misiniz Sayın Bilgiç.
MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ
(Devamla) - Sayın Başkanım, bitiriyorum.
HALUK KOÇ (Samsun) - Efendim, devam etsin, bitirsin.
Sayın Başkanım, biz razıyız.
BAŞKAN - Teşekkür için açtım
Sayın Bilgiç. Lütfen
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Öğrenmek istiyoruz efendim!
MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ
(Devamla) - Tabii, öğreneceğiniz çok şey var ama, bir
türlü öğrenmeye niyetiniz olmadığını da görüyorum.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Sizin o öğretmedeki kabiliyetsizliğinden
kaynaklanıyor olabilir!
MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ
(Devamla) - Ben, buradan tüm Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kanunun hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Sadece laf yetiştiriyorsunuz, başka bir
şey yok! Ayıp ya!
MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ
(Devamla) - Ayrıca, önümüzdeki Ramazan Bayramının ve
bu akşamki Kadir Gecemizin, tüm oruç tutan Müslüman kardeşlerimize
hayırlı uğurlu olsun dilekleriyle saygılar sunuyorum
efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Bilgiç.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Bu ayıp oldu!
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Bir bunu biliyorsun sen, tek bildiğin bu, öyle anlaşılıyor!
Biz senin konuşmanı savunuyoruz, söz hakkını, sen
bize laf yetiştiriyorsun! Ayıp ya!
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Sayın Başkan, tutanaklar geldi mi?
BAŞKAN - Geliyor, Sayın
Tandoğdu.
Madde üzerinde, şahsı
adına söz isteyen, Süleyman Turgut, Manisa Milletvekili. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN TURGUT (Manisa) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 1246 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 2nci maddesinde şahsım adına söz almış
bulunmaktayım; bu vesileyle Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli dostlar, iki gündür
çıkartmak için uğraştığımız bu Kanunun,
inanıyorum ki, özellikle bugün gecikmesini, televizyonları
başında izleyen yirmi beş ve otuz yaşları arasındaki
gençlerimiz niye geciktiğini çok ciddi bir şekilde test
edecekler ve bunun kararını iyi bir şekilde verecekler.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Sen orada konuştukça gecikiyor.
SÜLEYMAN TURGUT (Devamla) - Değerli
dostlar, Sayın Genel Başkanımız ve Başbakanımız,
yapmış olduğu, gençlerle ilgili konuşmaların
birçoğunda Siyasette gençlere yer vermesini bilmek ustalığın
şiarındandır. demektedir.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Gençler laf değil, iş istiyor, iş!
SÜLEYMAN TURGUT (Devamla) - Elbette
ki, bunu başka genel başkanlar da söylüyor, ama bunların
sadece sözlerde kalmaması, icraata da geçmesi gerekir diye
düşünüyorum.
HALUK KOÇ (Samsun) - Her hâlde!
SÜLEYMAN TURGUT (Devamla) - Değerli
dostlar, 3 Kasım 2002 seçimlerine şöyle bir baktığımızda,
otuz ve otuz bir yaşlarında toplam 6 tane milletvekilinin
AK Partiden geldiğini görüyoruz.
Yine, bugün en genç milletvekilleri
sıralamasına baktığımızda, 10 milletvekilinin
9unun yine AK Partide olduğunu görüyoruz.
Ben inanıyorum ki, bu Kanun
çıktıktan sonra yirmi beş yaşında milletvekillerini
göreceksek, yine bu Grubun içerisinde oturuyor olacaklar. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Meclise girerseniz! Önce barajı aşıp Meclise
bir girin de...
SÜLEYMAN TURGUT (Devamla) - Ben,
bundan dolayı Sayın Başbakanımıza, Genel
Başkanımıza ve buna karar veren AK Parti ailesine teşekkür
ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Elbette ki sadece, teşekkürü,
onlara değil, bugün, bu Kanunun çıkmasında, oy birliğiyle
çıkmasında destek verecek olan muhalefet partilerine de
etmek istiyorum ve çıkacak olan bu Kanunun gençlerimize ve ülkemize
hayırlı olmasını dilerken, bugün akşam yaşayacak
olduğumuz Kadir Gecesinin de tüm İslam âlemine hayırlara
vesile olmasını diliyor, bu gecenin dünyada barışa
vesile olmasını diliyor, hepinize saygı ve sevgilerimi
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Turgut.
Şimdi soru-cevap işlemi
yapılacaktır. Yalnız, madde dün görüşülürken soru
sormak isteyen arkadaşların isimleri belirlendiği
için dünkü sıralamaya göre takip edeceğiz.
Sayın Meral, buyurun.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın
Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Şimdi, sayın AK Parti sözcülerini
tebrik ediyorum. Çok çalıştıklarını söylüyorlar.
Emekliyi ekmeğe muhtaç ettiler. Memuru sokaklara döktüler.
Esnafı hipermarketlere, süpermarketlere yem ettiler. Her tarafı
hurdaya çevirdiler. Şimdi sıra gençlere geldi. Bugün, gençler
her şeyden önce iş istiyor beyler, iş. Hangi iş yerini
açtınız, gençlere hangi işi buldunuz? Milletvekili olmak
için getirecek size para yatıracak, aday olacak. Vatandaş
okullara kaydını yaptırmak için para bulamıyor.
BAŞKAN - Sayın Meral, lütfen
sorunuzu sorar mısınız.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Soruyorum
Sayın Başkanım, müsaade eder misiniz. Girişi bu.
Şimdi, gençleri biz de seviyoruz,
bizim evlatlarımız. Yasanın çıkmasını
biz de istiyoruz. Yalnız, bütün sözcüleriniz yirmi beş-otuz
yaş arasındaki seçmen sayısının yüzde 45-60
arasında olduğunu söyledi. Gençlere hakikaten bir kapı
açıyorsanız, tüzüğünüzde, ne kadar, gençler için kontenjan
ayırdınız? Sayın Bakana soruyorum. Yoksa, acaba
böyle bir kontenjan düşünüyor musunuz?
Diğer bir konu, köylüye çok
yardım ettiğinizi söylüyorsunuz. Sayın Bakanımıza
yine özellikle sormak istiyorum. Ben, bir orman köylüsü çocuğuyum.
Benim köyüme veya orman köylüsüne şu ana kadar hakikaten hiçbir
yardım yapılmamıştır. Sonunda, köylüye hizmet
götüren Köy Hizmetlerini kapattınız. İnşallah,
bir yıl sonra -Köy Hizmetlerinde çalışan işçilerin
bilgisi olsun- Cumhuriyet Halk Partisi döneminde Köy Hizmetleri
Genel Müdürlüğü tekrar kurulacaktır.
Hepinize teşekkür ediyorum.
HASAN ANĞI (Konya) - Ne alakası
var?
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Meral.
Sayın Kılıç
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın
Başkanım, öncelikle, sözüme başlamadan önce yüce milletimizin
bayramını kutluyor, saygılarımı sunuyorum.
Dün, Sayın Bakana, Malatyada
gençlerin perişan olduğunu, işsiz olduğunu ve Sayın
Başbakanın da verdiği sözde durmasını söylemiştim
35 trilyonla ilgili. Sayın Bakan da bu sözün verilip verilmediğini
bilemediğini söylemişti. Ben, aynen satırıyla
okuyayım: Kayısı üreticilerine ödenmesi gereken 35
milyon YTLnin yarısı Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı
tarafından gelecek hafta, geriye kalanı ise gelecek
yılın ilk üç ayında ödenecek. demişti. Bununla ilgili
gazeteleri, televizyon kasetlerini, isterseniz, Sayın Bakanım
sizlere de -bunları- iletirim. Bu nedenle, Sayın Başbakanın
vermiş olduğu bu sözün Hükûmet olarak, Sayın Başbakan
Yardımcısı olarak arkasında durmanızı
isteyeceğim. Sayın Malatyalılar da bunun beklentisi
içindeler.
Yine, Sayın Bakanım, dün
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
lütfen soru sorar mısınız.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sorum
bu efendim, sorum bu. Ödenecek mi diye sordum.
İkinci sorum da Sayın Bakanım:
Yine, dün Malatya İnönü Üniversitesinin Kadro Kanunuyla ilgili,
bu Kanunun çıkartılmaması noktasında, ne zaman
çıkartılacağını sormuştum. Siz de bunun,
Kanunun Meclise gelmesinin Hükûmetin değil de Meclisin görevi
olduğunu söylemiştiniz. Biz bunu biliyoruz Sayın Bakan,
bunun idrakindeyiz. Nitekim bir milletvekili olarak İç Tüzükün
37nci maddesine göre bu kanun teklifinin, yani İnönü Üniversitesine
700 tane kadro verilmesiyle ilgili kanun teklifinin Mecliste görüşülmesi
için biz önerge verdik, Mecliste geldik konuşma yaptık. Ancak,
AKP sıralarından maalesef eller havaya kalktı ve talebimiz
reddoldu. Sayın Bakanım, bu Kadro Kanununu ne zaman çıkartacaksınız?
Çünkü, gençlere imkân tanıdığınızı söylüyorsunuz,
yirmi beş yaşına, seçilme yaşını, indirdiğinizi
söylüyorsunuz. Ancak gençler perişan, aç. Bu gençlerin eğitilmesi
için yeterli kadroyu ne zaman sağlayacaksınız?
Yine, Sayın Bakan, geçen sene
İnönü Üniversitesine 40 bin YTL, sadece, kaynak ayrıldı.
Bununla ilgili bu kaynağı ne zaman artıracaksınız?
Yani, bu üniversiteye olan kadro, yok, kaynak yok... Bunlarla ilgili
imkânları ne zaman sağlayacaksınız? Bunu öğrenmek
istiyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kılıç.
Soru sorma süresi tamamlanmıştır.
Sayın Bakan, buyurun.
AHMET IŞIK (Konya) - Dört dakika
sürdü.
BAŞKAN - Sayın milletvekillerine
söyler misiniz Sayın Işık, soru soran milletvekillerine.
AHMET IŞIK (Konya) -
Dört-beş saniye varken kesiyorsunuz; başkasına kullandırdığınız
süreleri bize kullandırmıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım,
değerli arkadaşlar; hepinize saygılar sunuyorum.
Şu anda görüşmekte olduğumuz
Kanun Teklifinin yürütme maddesini görüşüyoruz. Siz, saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarıma, İç Tüzükün 81inci maddesini
hatırlatmak isterim. Burada, soru-cevap düzeni bir cümle halinde
ifade edilmiş. Tasarı ve teklifle ilgili soru sorulacağını
ve cevap verileceğini düzenlemiştir.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın
Bakan, tasarı gençlerle ilgili.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şimdi, değerli
arkadaşlarımız, İç Tüzükün bu hükmüyle hiç ilgili
olmaksızın, görüştüğümüz teklifle, görüştüğümüz
maddeyle hiç ilgisi olmayan sorular soruyorlar. Şimdi
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Gençler
para kazanamazsa nasıl politika yapacaklar Sayın Bakan?
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
lütfen
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Üniversiteyi
bitiremezse, para kazanamazsa nasıl politika yapacaklar?
BAŞKAN - Lütfen Sayın
Kılıç
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Meral, emekliyi,
özellikle memuru namerde muhtaç ettiğimizi ifade etti.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın
Başkan, sizin verdiğiniz yetki dahilinde konuşuyor,
sizin müdahale etmeniz lazım; sizin adınıza konuşuyor.
BAŞKAN - Sorulara cevap veriyor
Sayın Bakan.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sorulara cevap
vermiyor efendim.
BAŞKAN - Lütfen Sayın Koç
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Meralin bu
beyanına, izin verirseniz, cevap vermek istiyorum. Bizim dönemimizde
en düşük memur maaşına toplam yüzde 96 oranında zam
yapılmış, ama bizim dönemimizdeki enflasyon toplam
yüzde 46,2 olmuştur.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - O
doğru değil ama.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Ortalama memur maaşına
yüzde 72 oranında zam yapılmış dönemimizde; enflasyon
yüzde 46,2. Bu şu demektir
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Enflasyon
doğru değil ama.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Memur enflasyonun üzerinde
zam almış demektir.
HALUK KOÇ (Samsun) - Mutluluktan
uçuyorlar Sayın Bakan!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şu anda en düşük
memur maaşı 765 yeni Türk lirasıdır, yılbaşında
814e çıkacaktır.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) -
Onun için mi sokaklara döküldüler?
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Memurlar
açlık sınırında yaşıyorlar!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şimdi memuru açlığa
mahkûm ettiniz diye soran arkadaşlarıma ben bir soru soruyorum:
Siz, kendi Parti Genel Merkezinizde çalıştırdığınız
insanlara kaç para ödüyorsunuz?
HALUK KOÇ (Samsun) - Ne ilgisi var?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bilmiyorsunuz, ben
söyleyeceğim şimdi.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - 1,5 milyar
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bakın, kendi Genel
Merkezinizde 76 tane eleman çalışıyor; eline geçen maaşları
söylüyorum: 517 lira, 510 lira, 481 lira
(CHP sıralarından
hayır, hayır sesleri) Bunları devletin resmî kurumundan
aldım. Beyanname veriyorsunuz.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Kesinlikle doğru değil. CHPde sendikalı personel çalışıyor.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Siz, önce, kendi
işçilerinize, kendi çalışanlarınıza sahip
çıkın. (AK Parti sıralarından alkışlar;
CHP sıralarından gürültüler)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Bilmiyorsunuz!
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Doğru değil, saptırıyorsunuz!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen oturur musunuz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Evet
İşte, size
göstereceğim.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Ayıp ya, ayıp! Bakansınız
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şimdi, burada,
kendi çalışanlarını açlığa mahkûm edenler,
gelip, bizi, burada, memuru açlığa mahkûm etmekle itham
ediyorsunuz.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Ayıp!
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu
Sayın Hacaloğlu
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Önce, siz, kendi çalışanlarınıza
devletin memuruna verdiği kadar verin, ondan sonra gelin burada
konuşun. (AK Parti sıralarından alkışlar) Ayrıca,
bunu birtakım memur sendikaları da istismar ediyor.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sizin
Genel Merkezde çalışanların parasını patronlar
ödüyor, patronlar
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Memur sendikalarının,
çalışanlarına ne kadar verdiğini sordum, asgari
ücret veriyorlar. Geliyorlar bizim karşımıza memuru
açlığa mahkûm ettiniz diyorlar.
Arkadaş, önce kendi evinizin
önünü temizleyin, önce kendi çalışanlarınıza sahip
çıkın, ondan sonra gelin devleti itham edin, devletten hesap
sorun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Sayın Bakan, yalan söylüyorsunuz!
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu
Lütfen oturur musunuz Sayın Hacaloğlu.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Yalan söylüyorsunuz!
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu,
lütfen
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bakın, devletin
Sosyal Sigortalar Kurumuna bunlar her ay bordro veriyorlar.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Yalan söylüyorsunuz!
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu,
lütfen
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - İşte Cumhuriyet
Halk Partisinin verdiği bordro elimdedir.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Efendim, onun üstüne, eğer, siz, ikramiyeleri ve diğer hakları
ilave ederseniz
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Peki
Peki
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu,
lütfen
Sayın Bakan, cevap verir misiniz
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şimdi, diğer
siyasi partilerin de aldım; onu da ifade edeyim.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Gidin sendikalı yapın çalıştırdıklarınızı
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şu anda, çalışanlarına
en iyi ücreti Adalet ve Kalkınma Partisi veriyor; en düşük
maaş 800 YTL.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Hayır
Hayır
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bizi geçtiler, devleti
geçtiler, ama,yılbaşında biz onları da geçeceğiz
eğer zam yapmazlarsa.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Kimi aldatıyorsunuz? Sendikanız bile yok.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Hemen şunu ifade
edeyim: Tabii ki çalışanlarımıza vermiş olduğumuz
ücreti ve maaşı yeterli görmüyoruz, keşke daha fazla
verebilsek, keşke ekonomik imkânlarımız bunları
vermeye elverse.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ama onlar
bina yaptılar, nasıl versinler?!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Ama, bizi eleştirenlerin
önce kendilerine bakmaları hususunu bir kez daha hatırlatmak
istiyorum.
ORHAN ERASLAN (Niğde) -
Doğru değil
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Siz gerçek dışı konuştunuz ve çok
ayıp ettiniz Sayın Bakan!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Ayrıca
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Söylediklerinizin hiçbirinin gerçekle ilgisi yok. Yazıklar
olsun!..
ORHAN ERASLAN (Niğde) -
Doğru değil
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Ayrıca, Gençlere
hangi iş imkânını verdiniz? diye soruyorsunuz.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Ayıp!.. Ayıp!..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Değerli arkadaşlar,
2005 yılında 2 milyon 333 bin kişi yeni bir işe
başlamıştır.
ORHAN ERASLAN (Niğde) -
Doğru değil efendim
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Müteahhitlere
yaptırtmıyoruz, alın teriyle yaptırıyoruz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - 2006 yılının
Temmuz ayı sonuna kadar Türkiyede 1 milyon 307 bin kişi yeni
bir işe başlamıştır. Bu, özel sektörün son
yıllarda yeni iş alanları açmasının neticesidir.
Eğer, Türkiyede istikrar devam ederse, yerli ve yabancı sermayenin
yatırım yapma konusu
BAŞKAN - Sayın Bakan, süre
tamamlanmıştır; lütfen
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) -
yatırım yapma
ihtiyacı önündeki engelleri kaldırırsak, inanıyorum
ki bu sayı daha da artacak ve gençlerimiz buralarda daha fazla
iş bulma imkânına sahip olacaklardır.
Sürem doldu. Diğer sorulara
yazılı olarak cevap vereceğim.
Çok teşekkür ederim Sayın
Başkan.(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
Soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın
Başkan, karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN - Arayacağım
Sayın Koç.
Kabul edenler
ÜNAL KACIR (İstanbul) - El kaldırın
Gençler görüyor, gençler
Gençlere karşı mısınız?
BAŞKAN - Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar
yeter sayısı yoktur; birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.24
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.39
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10uncu Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
1246 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden
devam ediyoruz.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
5.-
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin ve 7 Milletvekilinin; Milletvekili Seçimi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/873) (S.Sayısı: 1246) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Teklifin 2nci maddesinin oylanmasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, 2nci maddeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım:
2nci maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen, Atilla Kart, Konya Milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ATİLLA KART
(Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte
olan yasa değişikliği teklifinin 3üncü maddesi üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bakanlar Kurulunun yürütme zafiyeti
ve tutarsızlıklarıyla sınırlı olacak
şekilde, maddeyle ilgili değerlendirmelerimi yapacağım
değerli arkadaşlarım. Hemen, değerlendirmelerimi
yaparken, kendinden emin bir şekilde konuşma becerisini
gösteren Sayın Bakanı, bu beceriyi gösteren Sayın Bakanı,
bu başarısından dolayı kutladığımı
hemen ifade ediyorum, elbette tırnak içinde ifade ediyorum.
Ancak, Sayın Bakan, sizin ve
Hükûmetinizin temel bir sorunu var: İnandırıcı olamıyorsunuz.
Bütün mesele bu. Söyledikleriniz gerçeğe uygun değil, gerçek
dışı konuşuyorsunuz diğer birçok konuda olduğu
gibi. Bunları, hemen somut örnekleriyle açıklamak istiyorum:
Sayın Bakanın, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinde
çalışanlar, gençlerin sorunları ve işsizlik rakamlarına
dayalı açıklamaları da gerçek dışıdır
değerli arkadaşlarım, tıpkı kamu personel rejimi
konusunda yaptığı açıklamalar gibi.
Bakın değerli arkadaşlarım,
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinde çalışan 73 çalışanın
hepsi de sendikalı ve toplu sözleşmeli. Siyasi partiler
içinde, çalışanları sendikalı ve toplu sözleşmeli
olan Cumhuriyet Halk Partisi dışında hiçbir parti söz
konusu değil. (CHP sıralarından alkışlar) AKP
de buna dahil. Yine, Cumhuriyet Halk Partisi çalışanlarının
tamamının giydirilmiş ortalama ve net ücretleri 1,5
milyar Türk lirasının üstünde değerli arkadaşlarım.
1,5 milyar Türk lirasının üstünde. En düşük ücret ise,
giydirilmiş tutarı, 1 milyar Türk lirası, 1 milyar Türk
lirası.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Belgeyi
göster, belgeyi!
ATİLLA KART (Devamla) - Sayın
Bakanın sözünü etmek istediği rakamın, taşeron
uygulamasıyla ve Cumhuriyet Halk Partisinin işveren olmadığı,
müteahhidin çalıştırdığı işçiler
olduğunu herhalde kastetmek istiyor Sayın Bakan. Ama, unutmayın
ki, bu da yine sizin eserinizdir Sayın Bakan. Bu örgütsüz yapıyı
meydana getirmek ve işçinin emeğini sömürmek, o da yine sizin
çıkardığınız yasayla meydana gelen bir uygulamadır.
(CHP sıralarından alkışlar) Onun için, Sayın Bakanı,
bütün bu konularda, devlet adamı ciddiyeti ve sorumluluğu
içinde konuşmaya bir kez daha davet ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin yaptığı
bu uygulamalar, tamamen yasalarımız çerçevesinde, mevzuatımız
çerçevesinde, Tez-Koop-İş Sendikasıyla yaptığı
toplu sözleşmeler sonucunda yaptığı uygulamalar.
Onun için, ben, Sayın Bakanın bu açıklamalarını,
popülist, fırsatçı, devlet adamı ciddiyeti ve sorumluluğuyla
bağdaşmayan açıklamalar olarak değerlendirdiğimi
bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Konuşmamın başında
da ifade etmiştim: Bu, tabiî, son derece üzücü bir tablo. Bakıyoruz,
Türkiyenin en temel sorunlarından biri olan kamu personel rejimi
konusu. Bu konuyla bağlantılı her tasarı veya teklif
BAŞKAN - Sayın Kart, biraz
da konuyla ilgili bahseder misiniz lütfen.
ATİLLA KART (Devamla) - Sayın
Başkanım, bakın, yürütme maddesini tartışıyoruz.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Yürütmeyi
Bakanlar Kurulu yürütür Sayın Başkan.
ATİLLA KART (Devamla) - Yürütme
konusundaki, yani yasaların yürütülmesi konusundaki Bakanlar
Kurulunun zafiyetini ve tutarsızlıklarını anlatıyorum
Sayın Başkan. Bu çerçevede de, bu olayları anlatmam gerekiyor.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Destek
getirin, başka destek getirin, yetmez.
BAŞKAN - Lütfen, Sayın Hacaloğlu
ATİLLA KART (Devamla) -
Şimdi, bu çerçevede yaptığım açıklamalara,
Sayın Bakanın, ciddî bir şekilde, sorumlu bir devlet adamı
şeklinde cevap vermesi gereğini bir kez daha ifade ediyorum.
Bakın, kamu personel rejimi,
AKPnin Acil Eylem Planında, bir yıl içinde bunun uygulamaya
sokulacağı ifade edildi. 15 Temmuz 2003 tarihinde, Genel
Kurul kürsüsünde Sayın Bakan yaptığı konuşmada
-tarihe dikkatinizi çekiyorum, 15 Temmuz 2003- 2003 yılı
sonuna kadar kamu personel rejimini uygulamaya sokacağından
söz etti Sayın Bakan. Geldik 2004e. 2004 yılında bu Yasanın,
bu uygulamanın hayata geçeceğinden söz etti Sayın Bakan.
2006ya geldik. İki ay evvel, üç ay evvel yaptığı
açıklamaya göre, 2007 yılı başında bu tasarı
uygulamaya girecek. Sayın Bakan, sizi ciddiyete davet ediyorum,
sizi bir kez daha ciddiyete davet ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bu değerlendirmelerden sonra, geldiğimiz aşamada,
teklifle ilgili olarak da şu değerlendirmeleri yapmak istiyorum:
Bakın, ekonomik ve sosyal yönden bunalım içinde olan, gelecek
kaygısı taşıyan, üniversite kapılarında
yığılan, mezun olduktan sonra işsizlik yüzünden
bunalıma giren, yeni suç türleri yaratan ve sosyal patlamanın
fitili haline gelen gençlerden
Türkiyenin tablosu bu! Gençlerin
tablosu bu! Bu konuda, ben, ayrıca, yeni bir değerlendirme
yapmak istemiyorum. Sadece, dört yıl öncesine göre bu sorunlarda
ciddi anlamda bir iyileştirme yaptık mı, yoksa bu sorunları
daha da içinden çıkılmaz hale mi getirdik? Bu soruyu irdelemenizi
ben rica ediyorum. Bu konuda, sizleri özeleştiri ve değerlendirme
yapmaya bir kez daha davet ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
ben, bu yasa değişikliği teklifini bir başka boyutuyla
aslında değerlendirmek istiyorum. Bilindiği gibi,
Anayasanın 76ncı maddesi
seçilme yeterliliği
başlığını taşıyor. Bakıyoruz,
üç fıkradan ibaret olan bu maddede, birinci fıkrada seçilme
yaşıyla ilgili bölüm, ikinci fıkrada hangi suçların
-üst sınır olarak- ve hangi cezaların seçilme engeli
teşkil edeceği düzenlemesi var, üçüncü fıkrada ise bazı
kamu görevlilerinin görevlerinden çekilmedikçe aday olamayacakları
düzenlemesi var. Bu fıkralar bir bütün olarak değerlendirildiğinde
birbirini tamamlayan nitelikler taşıdığı
açık. Seçilme yeterliliğini düzenleyen 1 ve 3üncü maddenin
uygulanması noktasında hiçbir ciddi sorunun olmadığını
biliyoruz. Ama, ikinci fıkra yönünden ise daha farklı vaat
ve uygulamaların olduğunu hemen ifade etmek istiyorum.
İkinci fıkrada, yani seçilme engeli teşkil eden suçlar
yönünden, bir anayasa değişikliği yapılması
sürecinden söz etmiyorum. Ben, mevcut Anayasa hükmünün seçilme yeterliliği
kavramıyla uyumlu ve tutarlı bir şekilde uygulanması
gereğinden söz ediyorum değerli arkadaşlarım.
Bakıyoruz, 76ncı maddenin
ikinci fıkrası neyi düzenliyor: Taksirli suçlar, bir
yıl ve daha fazla hapis cezası alınması hali ve zimmet,
irtikap, ihtiras gibi suçlar halinde, mahkûmiyet halinde milletvekili
olmanın mümkün olamayacağını ifade ediyor bu madde.
Bu maddeyle bağlantılı olarak bakıyoruz, İç
Tüzükün 133üncü maddesinde de düzenleme var. 133üncü madde, dosyanın
içeriğine göre, suçun niteliğine göre, Karma Komisyonun,
ya dokunulmazlığın kaldırılması ya da kovuşturmanın
ertelenmesi kararı verebileceğini ifade ediyor. Yani,
aslında, anayasa koyucu, seçilme engeli teşkil eden suçlar
yönünden, kural olarak, yargılama yapılması gereğini
ifade ediyor, anayasa koyucunun amacı bu. Ama, biz ne yapıyoruz
Karma Komisyon ve Meclis olarak? Suçlamanın niteliği konusunda
hiçbir ölçü getirmeden, muhakeme ve sorgulama yapmadan, refleksle
ve maalesef, talimatla, dosyalar ve suçlamalar arasında hiçbir
değerlendirme yapmadan, hiçbir ayrım yapmadan, kovuşturmanın
ertelenmesi kararı veriyoruz. Bu dosyalar arasında, çok
iyi biliyoruz ki, mahkûmiyetle sonuçlanması kuvvetle muhtemel
olan dosyalar var, dosya safahatları ve süreçler bunu gösteriyor.
Bu durumda yapılması gereken gayet açıktır: Bu dosyalar
yönünden dokunulmazlığın kaldırılması
ve yargılama engelinin sürdürülmemesi gerekir. Zira, mahkûmiyet
halinde, milletvekilliğini mutlak anlamda engelleyen bir hal
söz konusudur ve biz Meclis olarak, birbiriyle bağdaşmayan,
seçilme yeterliliğini özünden sakatlayan bu olayı, dört
yıldan bu yana, ısrarla ve kararlılıkla sürdürüyoruz.
Bakın değerli arkadaşlarım,
Anayasa ihlali pahasına yapılan bu eylemli ve organize
İç Tüzük ihlali, aradan geçen dört yıla rağmen niçin ve
neden ısrarla sürdürülüyor, bunun gerekçesi nedir? Bunları
sorgulamayacak mısınız? Bunları sorgulamak için
burada değil misiniz sizler değerli arkadaşlarım?
Bakın, aslında, bunun gerekçesi son derece açık. 230
dosyanın yarısı, seçilme engeli teşkil eden zimmet,
irtikâp gibi yüz kızartıcı suçlarla ilgili. O zaman
tablo kendiliğinden ortaya çıkmıyor mu? Kişisel
hesap ve siyasi kaygılarla Türkiye Büyük Millet Meclisinin
saygınlığını ihlal ettiğimizi ve Meclisi
zan altında bıraktığımızı geldiğimiz
bu aşamada artık sorgulamayacak mıyız? Olay bu kadar
açık. Kişisel kaygılarla ve hesaplarla anayasal sistemde
yapılan bir tahribat söz konusu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen toparlar
mısınız.
Buyurun.
ATİLLA KART (Devamla) - Bu tahribatın
vahametini artık görmemiz gerekiyor değerli arkadaşlarım.
Bu anlayış ve uygulamanın sonucudur ki, anayasa ihlallerini
her alanda pervasız ve cüretkâr bir şekilde yapmaya devam
eden bir siyasi iktidar anlayışı ve uygulamasıyla
karşı karşıyayız. Değerli arkadaşlarım,
müsteşar, müsteşar yardımcısı, genel müdür,
genel müdür yardımcısı, daire başkanı, il müdürü,
genel sekreter düzeyinde 3.719 kadro, yani, 4 bine yakın kadro
dört yıldan bu yana vekâleten sürdürülüyor ise, aslında
başka bir şey anlatmaya gerek kalmıyor. Kamu yönetiminde
istikrar ve verimlilik neden sağlanamıyor, bunun cevabı
burada gayet açık bir şekilde yatıyor. Bu sebepledir
ki, Türkiye Cumhuriyetinin, artık, geldiğimiz aşamada,
muhteris ve kifayetsiz bir yönetim anlayışıyla idare
edilmeye tahammülü olmadığını toplumun bir kez
daha görmesi gerekiyor. Biz bunları anlatmaya devam edeceğiz
değerli arkadaşlarım.
Bu değerlendirme ve uyarılar
ışığında, bu yapılan yasal değişikliğin
hayata geçmesi ve yararlı olmasını diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kart.
Anavatan Partisi Grubu adına
Hüseyin Güler söz istemişlerdir.
Buyurun.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlar; 1246 sayılı Kanun Teklifi
üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında, tabii ki bu kanunu
yürekten destekliyoruz. Dün de ifade etmeye çalıştık.
Burada, iktidar milletvekili bir arkadaşımızın
engellemekle suçlayan bir anlayışı hâkimdi. Burada
kendisine sadece bir şey hatırlatırım: Günaydın
mı demek lazım, iyi akşamlar mı demek lazım? Bir
yıl kaldı. Bu Kanunun uygulanıp uygulanmayacağını
da ileriki zaman gösterecektir.
İkincisi: Sayın Bakanın,
burada, milletvekillerinin soru önergelerine, sorularına
karşı yaklaşımını da ben makul karşılamış
değilim, tam tersine, şiddetle eleştiriyorum.
Bugün biz
Meclis idaresinin iki boyutu
var: Bir, yasama; iki, denetleme. Yaklaşık her bakanlıkla
ilgili sorulara bir yıldan önce yanıt aldığımız
yoktur. Bugün de burada sıcağı sıcağına
sorulan soruları, Sayın Bakanın, biraz daha hoşgörülü,
açık ve net bir şekilde cevaplamasını bekliyoruz.
Burası yasama. Her milletvekilinin iradesi burada. Her bakanın
da burada, Meclise, her türlü soru karşısında cevap
vermek zorunda. Hiçbir şey Meclisin iradesinin üzerinde değil.
Ama, görünen bir şey var ki, yürütme, Meclisin üzerinde ipotek
koymuş ve koymaya devam ediyor. Eğer biz, demokrasiye ve egemenliğin
kayıtsız şartsız milletin olduğuna inanıyorsak,
burada milletvekilinin iradesinin yansıması gerekir.
Ama, şu ana kadarki, maalesef, yaşanan sıkıntıları
gördükçe, Sayın Bakanı da burada dinledikçe üzüntümü sizlerle
paylaşıyorum.
En önemli sorunlardan biri,
işte, gençliğimizin önündeki siyaset engelinin kaldırılması
konusunda. Biraz önce, işte, Sayın Safder Gaydalının
Bitliste üniversite açılması konusundaki tepkinizi gördük.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - On
üniversite yaptık.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - On
üniversite yaptınız, haklısınız, rektörünü
atayamadınız.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - On değil,
on beş.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Yakında
bütçe görüşmesi gelecek ve bütçe üzerinde, yaklaşık,
bir sürü ödenek ayıracaksınız. Kim kullanacak bunu?
On beş üniversite açtık! E, gerisi?.. Gerisi de yok.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Gelecek.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Gelecek
Ne zaman gelecek? Öğretim yılı bitecek, arkasından
bunca sıkıntılar kısır döngüye dönüşecek
ve arkasından gelecek. Haklısınız. AKP İktidarının
anlayışı hep gelecek, göç yolunda düzelir bir mantığı.
Yeter artık arkadaşlar!
Aklın ve bilimin yolu bizim
için referans olmalı. Bir üniversitenin nasıl açıldığını,
nasıl, hangi kurumlarla özerklik ve korelasyon içerisinde davranılması
gerektiğini sizin iyi bilmeniz gerekir.
Bugün, gençliğin önündeki her
türlü engele hayır demeye devam ediyorsunuz. Bugün, sizin de
kapınıza binlerce öğrenci geliyor, yurt sorunuyla
baş başa. Kazanmak bir sorun, kazandıktan sonra yaşanan
sıkıntıları çözmek apayrı bir sorun. Binlerce
öğrenciyi yurtlara yerleştirdiniz mi? Sizin önünüze de
geldi, İktidardınız, İktidar milletvekilleri
olarak kaçına derman olabildiniz? Buradan, gelin, açıklayın
lütfen. O zaman eğri oturup, doğru konuşmak lazım.
İkincisi: Mezun olan öğrencilerin
istihdamı konusunda, Sayın Bakan her vesileyle mazeret
üretmekten başka bir çözüm bulmadı. İnşallah, maşallah
Yani söylenecek söz olacakmış, edecekmiş
Peki, ben
size soruyorum: Yakında iki tane kanun teklifi daha gelecek.
Birinci kanun teklifi, yabancı doktorların çalıştırılmasıyla
ilgili
Sayın Başbakan kamuoyunda açıkladı. Her
yıl mezun olan 5 bin hekimin sorunlarıyla ilgili zaten istihdam
sorunu varken, karşımıza gelen istihdam da farklı
bir engel.
İkincisi, en önemlilerden biri,
mimarlık, mühendislik ve plan, proje mühendisleri konusunda
yine yabancılara çalışma izni. Sorarım size: Arkadaşlar,
bu kadar işsizliğin olduğu bir yerde
Dünya ile entegrasyondan
yanayım. Bu ülke beyin göçü verirken, her geçen gün umutlarını,
gençlerin yarınlarını başka ülkelerde ararken,
siz, sadece sıfatsız, pazar olan unsurları peşkeş
çekmek
Başka hiçbir unsur yok. Sağlıkta belirli bir
alan (İstanbul, İzmir, Ankara) yine Plan ve Bütçede keza aynısı.
Bugün, gençliğimizin önündeki
bu Kanun Teklifi hiçbir zaman pratik hayata da geçmeyecek. Sayın
Bakan dün, keza, söyledi: Ha 25 olmuş ha 26, ne fark eder; kanun
çıksın hele. Dostlar alışverişte görsün
Doğru, haklısınız. Askerlik sorununu çözme
Eğitim, istihdam, rekabet koşullarını eşit yaratma,
ondan sonra askerlik sorunu geldiği zaman onu da çözme, ha 25
olmuş ha 26... Yani kısaca, bu Kanun çıkarken sizlerde,
sadece dostlar alışverişte görsün mantığından
öteye giden bir şey yok. Gençlere vereceğiniz tek şey
var: Siyasi vaat, vaat, vaat. Bu toplumun karnı tok.
AK Partinin beş yılda çizdiği
tablo belli. Olumsuz kriterler içerisinde dünya sıralamasında
ilk sıralardasınız. Bu konuda nasıl da becerikli
olduğunuzu kamuoyu görüyor. Olumlu kriterler içerisinde baktığımızda,
sadece mazeret üretemeye devam ediyorsunuz, beş yıl öncesini
günah keçisi ilan ediyorsunuz.
Arkadaşlar, İktidar olduğunuzu
hatırlayın. Koskoca dört yıl geçti. Yaşamın,
artık, bilginin yarı ömrü yedi yıl olan bir dünyada ve
böyle bir dönem içerisinde, siz, koskoca dört yılı sadece
yok ettiniz, o zamanı öldürdünüz ve her defasında söylediğim
gibi, AK Partili yıllar Türk siyasetine kayıp yılları
olarak geçecek.
İkincisi: Üzerinizdeki stres
ve gerginlik, yoğunluk
Artık taşıyamaz hale geldiniz.
Her vesilesiyle
Burada Sayın Daloğluna da cevap vermek
istiyorum: Dün söylediğinde
Biz Meclis iradesinin her şeyin
üzerinde olduğuna inanıyorum. Sayın Mücahit Daloğlu,
önce, köyünden başka Erzurumun içini ve diğer yöreleri
bir gezsin bakayım, dünyanın nasıl olduğunu kendisi
görsün. O gençlerin, Erzurumlu gençlerimizin, Erzurumlu kadınlarımızın,
Erzurumlu ailelerimizin çocukları için sizden istediklerini,
lütfen, gelin, burada paylaşın. Kaçına derman oldunuz?
Bu yüzden, her vesileyle, Meclisin, iradenin, her vesileyle, en üstün
kılınmasından yanayım. Gerek demokratik ve gerekse
siyasal inancım bunu gerektirir. Ama, hepimiz görüyoruz ki,
milletvekilinin iradesinin yansımadığına, gerek
Bakanlığın tasarılar üzerindeki tavrı ve gerekse
komisyonun ve grup başkan vekilinin dışında inisiyatif
sahibi veya reflekslere sahip olmanız mümkün değil.
Bu doğrultuda, her vesileyle
gençlerimize ve ülkenin tüm sorunlarının çözümünde sadece
size verilen görevleri -o görevlerin adresleri belli- ekonomik
anlamda IMFe havale etmişsiniz, demokratik ve ekonomik koşullarla
birlikte Avrupa Birliğine, Türkiyenin iç sorunları olunca
yapacağız, edeceğiz, mış, mış
Yapmayın
arkadaşlar, bu ülke kaybediyor. Bu ülkenin çareleri olmak zorundasınız
ve bu süreci en iyi şekilde değerlendirmek zorundayız.
Her geçen gün korku ve kaygılarla bu ülkede yaşam idame edilmez.
Bugün yurt dışında yaşayan
öğrencilerimizin veya gençlerimizin sorunlarıyla ilgili,
Sayın Bakana sorduğumuzda, şu ana kadar onbir yıl
öncesi icraatından bahsetti, bugün ise elde var sıfır.
Peki, şimdi ben size soru sormak isterim: Fransadaki gençlerimiz,
Fransız Parlamentosunun aldığı son karar doğrultusunda
kendi özgür düşüncesini paylaştığında, siyaset
yapacak, sesli düşünecek. Sorarım size: Uğrayacağı
ceza karşısında ne yapacak? Hangi imkânları tanıdık,
hangi tepkileri koyduk? Sayın Başbakanın uzlaşı
kültürünü anlamakta zorluk çekiyoruz; ama, biz, Anavatan olarak
bir kanun teklifinde bulunduk. Temennimiz bu kanun teklifine
sıcak bakmanız ve destek vermeniz.
Her ülkenin yaptığına
karşı demokratik tavırlarımızı ve tepkimizi
koymak zorundayız ve tavırsızlık bu ülkeyi bitirir;
korkular, kaygılar bu ülkeyi bitirir.
Ülkemizde Fransaya ait Fransızca
isimlerin değiştirilerek Türkçe isim konulması konusunda
ve bundan sonra da Fransız isimlerinin konulmaması şeklinde
bir kanun teklifimiz var. Buyurun destekleyin. Son derece demokratik
bir talep.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Galatasaray Üniversitesinin adını değiştirelim.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Galatasaray;
Türkçe bu, Galatasaray.
Sen Jozef, ondan sonra şeyde
yine Paris Sokağı, eski ismi Cezayir Sokağı. Haydi
yüreğiniz yetiyorsa yapalım bunu. Tavır koyalım,
demokratik bir tavır; ama, orada da yoksunuz, sadece yapılması
gereken şey günü kotarmak. Günü kotarmakla bir yere varmamız
mümkün değil. Ülkenin yaşadığı süreç içerisindeki
sıkıntıları veya meşrutiyeti başka yerlerde
değil ülkenin içinde arayın.
Bu halkımız size oy verdi,
Anayasayı değiştirecek çoğunlukta. Böyle bir ortam
içerisinde her vesileyle tekrar ettiğimiz bir ortam var: Siyasi
Partiler Kanununu, lütfen, gelin değiştirelim. Öyle bir
niyetiniz de yok, düşünceniz de yok, hatta kaygınız da
yok. Türkiyede temel sorunlar paylaşılırken, maalesef,
üzülerek, dışarıdaki dayatmalar sizin üzerinizde daha
belirleyici oluyor. Her vesileyle önümüze getirilen yasalar konusuna
baktığımızda hep organik bağlar yurt dışında
çıkıyor. Bunlara üzülüyoruz. Eğer tam bağımsız
bir ülkeysek, demokratik bir ülkeysek, tüm sorunlarımızı
birisi dikta etmeden, tam tersine, kendi iç deneyim ve birikimlerimizle,
kendi kültür ve değerlerimizle harmanlayarak bu ülkede çözüm
bulmak zorundayız. Bizim, milletvekilleri veya Meclis olarak
görevimiz budur; ama, her çıkartılan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Tamamlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bugün ülkenin yaşadığı
sıkıntılara baktığımızda, dünya
klasmanında maalesef ikinci, üçüncü sınıf ülkeler boyutunda.
Bunu üzülerek söylüyorum, övünerek değil.
Hep edilgen olan, itiraz eden, sadece,
hayır, yapmam diyen bir anlayıştan kurtulmak zorunda
bu ülke. Bu ülke, lider konumunda; vizyonu, iddiası ve komşularına
ve çevresine, dünya insanlığına katkıda bulunan,
üreten ve her alanda örnek olan bir ülke olmak zorunda. Biz, Anavatan
olarak, gençlerimize, kadınlarımıza ve yarınlarımız
olan çocuklarımız da dahil olmak üzere tüm topluma güveniyoruz.
Burada, eğer, yirmi beş yaşında
gençlerimize, çok daha ileri bir boyutuyla algıladığınızda,
yirmi beş yaşın, eğer, bir ülkede anayasal gereği
seçme şansı varken
on sekiz yaşında oy kullanabiliyor,
tüm yasalar karşısında bir birey olarak algılanıyorsa,
seçme yaşının yirmi beş olarak kıyaslanmasını
da anlamakta zorluk çekerim. Temel sorun askerlik sorunu. Evet, bir
hizmettir, bu ülke için bir değerdir, ama her insan, zaten hizmeti
her alanda yapıyor. Milletvekili seçildikten sonra da hizmetini,
görevini yerine getirebilir. Bu konuda tabularımızı
yıkalım. Dünya standardında demokrasinin gereğini
yerine getirelim.
Eğer, bu ülkede gençlerimize
güvenmek istiyorsak, onun elini kolunu bağlamak değil, tam
tersi, önünü açalım. Ama, sizin, bu konuda, inanıyorum ki,
ne bir niyetiniz var ne de bir samimiyetiniz. Hepimizin vurguladığı
bir unsur var: Demokratikleşmek için siyasallaşmak lazım.
Dün de davet ettim, ülkemin tüm
gençlerine, kadınıyla, erkeğiyle bu ülkemin tüm değerlere,
ülkenin her türlü sorunlarına duyarlılığa davet
ediyoruz. Bu ülkenin sorunlarının sessiz kalmakla çözümlenmeyeceğine,
siyasetle çözümleneceğine inanıyorum.
Bu Kanunu destekleyeceğimizi
Hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Güler.
Hükûmet adına, Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; hepinize saygılar sunuyorum.
Huzurunuza çıkmamın nedeni,
biraz önce Genel Kurula hitap eden Sayın Atilla Kartın
şu cümleleridir, Sayın Kart şu cümleleri kullandılar:
Sayın Bakan, inandırıcı olamıyorsunuz. Gerçek
dışı konuşuyorsunuz.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Doğru söylüyor.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Devlet adamı ciddiyetiyle
bağdaşmıyor bu yaptığınız. diyerek,
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinde çalışanlara Cumhuriyet
Halk Partisinin kamuda çalışanlar kadar bile ücret vermediğini,
düşük ücret verdiğini ifade etmiştim, bunun yalan olduğunu
ve benim doğruları söylemediğimi ifade ettiler.
HALUK KOÇ (Samsun) - Gerçek dışı
olduğunu söyledi, yalan demedi.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
şu dönem bordrosu detay bilgileridir.
ATİLLA KART (Konya) - Aynı
şeyleri söylüyorsunuz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - İlgili sosyal güvenlik
kurumundan alınmıştır.
ATİLLA KART (Konya) - Saptırma
yapıyorsunuz. Aynı demagojiyi yapıyorsunuz. Halen
devam ediyorsunuz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - İş yeri sicil numarası
var.
ATİLLA KART (Konya) - Halen devam
ediyorsunuz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - İş yeri Cumhuriyet
Halk Partisi, yani taşeron değil.
ATİLLA KART (Konya) -
İşvereni kim?
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Evet
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - İş yeri unvanı
Cumhuriyet Halk Partisi.
ATİLLA KART (Konya) -
İşvereni kim, işvereni Sayın Bakan?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Sayın Kart dediler ki
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın
Bakan, işveren kim?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bizde 1 milyarın altında
çalışan insan yok.
ATİLLA KART (Konya) -
İşvereni kim? (Cumhuriyet Halk Partisi sıralarından
İşvereni kim? sesleri, gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - 1 milyarın altında
çalışan insan yok. Şimdi okuyorum
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Demagoji
yapmayın.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) - Gözümüze
bakarak söyleyin
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
okuyorum: Turgay Uluçay, otuz gün süreyle çalışıyor,
brüt ücreti 992,19; ele geçen 695. Erdal Karakoç, otuz gün çalışıyor,
brüt ücreti 992,19; eline geçen 695. Devam ediyorum: Bülent Kök,
974,81; ele geçen 681. Emin Özen, otuz gün çalışıyor, 722,22
brüt ücreti, ele geçen 510. Muzaffer Yakıcı, otuz gün süreyle
çalışıyor, brüt ücreti 722,20; ele geçen 510. Bunu devam
ettirebilirim.
HALUK KOÇ (Samsun) - Ettir, ettir
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Hep eksik bilgi verilmiş sana.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
ben devlet ciddiyetine sahibim. Bu da devletin resmî belgeleridir.
Burada birilerini itham ederken önce kendi durumunuzu değerlendirmeniz
ve ondan sonra onu itham etmenizin daha doğru olacağını
söyleyerek bunları ifade etme ihtiyacını duydum.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Sayın Bakan, 600 liralık sosyal yardımı net olarak
koyacaksınız, ondan sonra rakam söyleyeceksiniz.
Ayıp, ayıp!
BAŞKAN - Sayın Çetin, lütfen
oturun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Yani, siz, kamuda çalışanları
açlığa mahkûm ediyorsunuz, en az kamuda ücret 765 YTL iken,
siz bunun altında çalışanlarınıza ücret veriyorsunuz,
bunu, lütfen, kamuda çalışanların seviyesine getirin,
ondan sonra bizi eleştirin dedim. Sayın Kart da, benim
doğruları söylemediğimi ifade etti. İşte,
ben de
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Sayın Bakan, iddia ediyorum, kamuda çalışanların
2 katı Cumhuriyet Halk Partisi veriyor. Eksik bilgi veriyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu,
lütfen, oturur musunuz. Sayın Hacaloğlu, Sayın Bakan
konuşur, ondan sonra ne istediğinizi anlatırsınız.
Lütfen oturun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Şimdi, o zaman, Sayın
Hacaloğlunun bu beyanı üzerine bir değerlendirme yapmak
durumundayım.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Yılda dört ikramiyeyi söylemiyorsunuz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Diyorlar ki, Bu resmî belgelerin
dışında da, biz, çalışanlarımıza ayrıca
para veriyoruz.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Her ay 596 lira sosyal yardımı söylemiyorsunuz. Eksik bilgi
veriyorsunuz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Demek ki, siz, çalışanlarınıza
resmiyette göstermediğiniz rakamları da ödüyorsunuz.
(CHP sıralarından gürültüler)
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Cumhuriyet Halk Partisi senin ayarında bir parti değildir!
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Ne ilgisi var?!.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - O zaman şöyle düşünürler
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Doğru değildir
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisinde
acaba vergi mi kaçırılıyor diye düşünebilirler.
(AK Parti sıralarından alkışlar; CHP sıralarından
gürültüler)
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Doğru değildir
Doğru değildir
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) -
Doğru bilgi vermiyorsunuz.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Ayıp, ayıp!..
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) -
Doğru bilgi vermiyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - O nedenle, bakın, çalışanlarınıza
ne kadar ödüyorsanız, burada göstereceksiniz. Eğer bunun
dışında da ödüyorsanız, onu, tabii, değerlendirecek
olan yetkili kurumlar değerlendirecektir.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Onun dışında, ayda herkes 596 lira sosyal destek
alıyor.
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - O nedenle, biz, burada konuşurken,
mutlaka elimizde resmî belgeler
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Artı, yılda dört maaş net ikramiye alıyor. Ortalama
gelir 1.900 liradır.
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu,
lütfen, oturur musun?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) -
inandırıcı
bilgiler olursa konuşuruz.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Dedikleriniz doğru değildir.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Elimizde resmî belge yoksa,
inandırıcı bilgi yoksa, burada, gelir, böyle bir konuşma
yapmayız.
Değerli arkadaşlar
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) -
İkramiyeler var mı Sayın Bakan orada?
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Zapta geçti dediklerim, gidip incelersiniz.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - 4
tane ikramiye var mı Sayın Bakan orada? Sosyal yardımlar
var mı Sayın Bakan?
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Siz Bakansınız
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Şu beyannameyi biz vermedik,
Cumhuriyet Halk Partisi verdi. Ben, bu resmî belgeye göre konuşuyorum.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Dört maaş ikramiye, 596, sosyal destek
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bunun dışında
da başka bir beyannameniz varsa, bildiriminiz varsa, onları
da bilmek isterim.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Yanıltıyorsunuz
Ben ilk defa böyle bir müdahalede bulunuyorum.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
Sayın Kart, Kamu Personel Yasa Tasarısıyla ilgili benim
burada yapmış olduğum konuşmalardan alıntılar
yaparak da değerlendirmelerde bulundu.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Seksen üç yıllık partiye böyle söylemeye hakkınız
yok.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Kamu Personel Kanun Tasarısıyla
ilgili iki kez Bakanlar Kuruluna sunum yaptım, hazırlamış
olduğumuz kanun tasarısı taslağını. Ancak
Sayın Başbakan Sivil toplum örgütlerinin de muvafakatını
alalım, ondan sonra Meclise sevk edelim. dedi. İki kez sivil
toplum örgütlerinin görüşlerini aldım.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Bu mübarek günde Bakan olarak yalan söylüyorsun. Ayıp!..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - En son, Ağustosun 15 ile
30u arasında yapmış olduğumuz toplu görüşme
esnasında da yetkili konfederasyon ve sendikalardan
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) -
Milletin içinde, mübarek günde yalan söylüyorsunuz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) -
yeniden en son hazırladığımız
ve onların görüşlerini alarak bazı maddelerinde değişiklik
yapmış olduğumuz Kamu Personeli Kanunu Tasarısı
taslığını, tekrar, konfederasyon ve sendikalara
verdim. Henüz konfederasyon ve sendikalarımız, en son taslakla
ilgili bize görüşlerini bildirmediler. Bir makul süre daha
bekledikten sonra, görüş bildirmemiş sayarak mevcut metni
üçüncü kez Bakanlar Kuruluna takdim edeceğim. Tabii ki, Bakanlar
Kurulunun takdirindedir, bir an önce Meclise sevk etmeyi düşünüyorum.
Bunu niye söylüyorum; çünkü, personelden sorumlu bir Bakan olarak,
Hükûmetimizin bu icraatıyla ilgili sorumluluk taşıdığım
için.
ATİLLA KART (Konya) - Topluma
yalan beyanda bulunuyorsunuz Bakan olarak, yanlış bilgi
veriyorsunuz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - İki sene önce hazırladığımız
bir kanun tasarısı taslağının kamuoyunda, daha
doğrusu, sivil toplum örgütleriyle ilgili bölümünde
ATİLLA KART (Konya) - 15 Temmuz
2003te ne dediniz? Acil Eylem Planında ne dediniz Sayın Bakan?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) -
henüz bir mutabakat
sağlanamadığı için şu ana kadar Meclise sevk
edememiş olmanın da üzüntüsünü yaşadığımı
ifade etmek istiyorum.
ATİLLA KART (Konya) - Sayın
Bakan, Acil Eylem Planında ne dediniz?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
neyi konuşuyoruz iki gündür? Milletvekili seçilme yaşının
otuzdan yirmi beşe indirilmesini konuşuyoruz. Şimdi,
buraya çıkıyor muhalefet partisine mensup arkadaşlarımız
Evet, yirmi beş yaşı biz de destekliyoruz. diyor (Biraz
önce hepimiz ibretle izledik.) ancak, destek vermiyorlar. Bu Kanun
Tasarısının maddelerine oylarıyla destek vermiyorlar.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın
Bakan, sizi teşhir etmek için desteklemiyoruz; çünkü, yeterli
çoğunluğu sağlayamıyorsunuz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Yani, bu bir samimiyetsizlik
değil mi değerli arkadaşlar? (AK Partisi sıralarından
alkışlar.) Yani, buraya çıkacaksınız, Biz bunu
destekliyoruz. diyeceksiniz; ama, oy vermeyeceksiniz!..
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Kim söylüyor bunu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bunu kamuoyunun, muhterem
kamuoyunun takdirlerine bırakıyorum.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Oylara
bakın önce, ondan sonra konuşun.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Sen ayıp etmiyor musun! Grubunu getir önce!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Ayıp!..
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Bakan
Sayın Bakan
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) -
muhalefetin, İç Tüzükün
verdiği tüm yetkileri kullanarak
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Bakan,
Kadir Gecesi
Sen çarpılacaksın!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen
HALUK KOÇ (Samsun) - Sen çarpılacaksın,
Kadir Gecesi!.. Sen inanmıyorsun; çünkü, ayaküstü gerçek dışı
konuşuyorsun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) -
İktidarın düşündüğü
tasarıların yasalaşmasını engellemek için
bu çalışmaları yapmasını son derece doğal
karşılıyorum.
BAŞKAN - Sayın Koç
HALUK KOÇ (Samsun) - Ayağın
havada zaten, ayağını indir.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) -
Ayağın havada konuşuyorsun, ayağını indir.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Ancak, arkadaşlar
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Grubuma söylüyorum, Grubuma
sesleniyorum: Biz çok güçlü bir Grubuz. Muhalefet, İç Tüzükün
tüm imkânlarını kullanır, bunda da haklıdır ve
kendi takdirleridir, İç Tüzükün verdiği tüm yetkileri kullanacaktır.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sen, Kadir Gecesi,
çarpılacaksın, çarpılacak!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Grup başkan vekili arkadaşlarıma
ve Grubumuzdaki değerli milletvekili arkadaşlarıma
söylüyorum ki, bu yasaların çıkmasında burada tam mevcut
olmalıyız ve milletimizin beklediği bu yasa tasarılarını
biz çıkarmalıyız. Muhalefet muhalefetliğini yapacaktır,
ama biz de iktidarlığımızı yapmak durumundayız.
HALUK KOÇ (Samsun) - Yapamıyorsunuz!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Gücünüzü
kaybetmişsiniz siz! Sokağa çıkamıyorsunuz, sokağa!
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
Sayın Hacaloğlu, Tüzükün
69uncu maddesi gereğince bir söz talebiniz var.
Yeni bir sataşmaya mahal vermeden,
sadece açıklama yapmak üzere üç dakikalık süre veriyorum.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
VII.-
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlunun, Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahinin,
konuşmasında, Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinize saygılarımı
sunuyorum.
Öncelikle, milletvekili seçilme
yaşının yirmi beşe indirilmesinden duyduğum
memnuniyeti ifade ediyorum ve o konuda desteğimizin her zaman
tam olduğunu açıklamak istiyorum. (AK Parti sıralarından
Her türlü engeli yapıyorsunuz sesi, gürültüler)
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) -
Oyunuz mu eksik! Oyunuz mu eksik!
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakan bir açıklama
yaptı. Sayın Bakan, açıklamasında, Partimize
ilişkin bir bordroyu -kamuoyuna- elinde gösterdi.
Önce şunu soruyorum: Sayın
Başbakan Yardımcısı konumunda olan bir Sayın
Bakanın Cumhuriyet Halk Partisinin çalışanlarıyla
ilgili bir bilgiye ihtiyacı varsa, bunu, iktidar-muhalefet
ilişkileri içinde, hangi yollarla, nasıl aldıysa, böyle
mi temin eder?! Bunu kalkıp konuşmaz mı, sormaz mı?!
Cumhuriyet Halk Partisinin bütün
hesapları kitapları, bütün partiler gibi, Anayasa Mahkemesinde
gayet net, açık bir şekilde herkesin incelemesine açık
konumdadır.
Kaldı ki, Cumhuriyet Halk Partisi
siyasette etik anlayışını yıllardır gündemde
tutan ve sizin, maalesef, bir türlü komisyonlardan buraya indirmediğiniz
bir teklifin peşindedir. Orada şeffaflık, açıklık
öngörüyoruz; herkes mal varlığını açıklasın
diyoruz, herkesin her türlü ilişkileri uluslararası Avrupa
standartlarında olsun diyoruz.
Bakınız, bir açıklama
yapıyorum şimdi: Sayın Bakan, siz bir bordro almışsınız.
Doğrudur söylediğiniz rakamın ilgili bölümü. Ama,
gerçeğin diğer bölümünü ya bilmiyorsunuz veya bilerek
çarpıtıyorsunuz. Çünkü
ATİLLA KART (Konya) - Bilerek
çarpıtıyor, bu gayet açık.
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) -
Bir dakika
Cumhuriyet Halk Partisi -biraz evvel
bir arkadaşımın ifade ettiği gibi- bütün siyasi
partiler içinde, bütün çalışanları, yıllardır,
yıllardır, grevli sendikal haklara sahip olan yegâne çalışanlardır;
bir.
İki: Şu anda, Cumhuriyet
Halk Partisi kadrosunda 76 çalışan vardır. Bunlara,
596 lirası her ay yemek ve diğer sosyal doğrudan nakdî
destek olmak üzere ve dört maaş ikramiyenin bölünmesiyle
yılda ortalama net 1.900 lira geçmektedir, 1.900 lira.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Kayıt
dışı!
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) -
En az alan 4 çalışan ise, ayda ortalama 1.580 lira almaktadır.
Yani, bu nedir? En az alan 4 kişi, 580 lira maaş, 596 lira sosyal
destek, artı, dört maaş ikramiyeyle eline geçen para. Bu,
net 1.580 liradır. Sayın Başkan, yani, 1 milyar 580 milyon
lira ayda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) -
Genel ortalamayı tekrarlıyorum: 1 milyar 900 milyon liradır
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Hacaloğlu
HALUK KOÇ (Samsun) - Özür dilesin.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Bakan
özür dilesin.
BAŞKAN - Lütfen sayın milletvekilleri
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Sayın
Başkan, müsaade edin, açıklasın.
BAŞKAN - Sizden mi soracağız
sayın milletvekilleri?! Süresini verdim, tamamladı.
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) -
Cumhuriyet Halk Partisinden özür dilesin. Bu size yakışıyor
mu? Ayıptır Sayın Bakan!
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Ben teşekkür ediyorum
Hacaloğlu.
HALUK KOÇ (Samsun) - Özür dilesin
BAŞKAN - Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Mücahit Daloğlu, Erzurum
Milletvekili.
ATİLLA KART (Konya) - Gayet
pişkin bir şekilde tavrınızı sürdürüyorsunuz
Gayet pişkin bir şekilde aynı tavrınızı
sürdürüyorsunuz
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın
Bakan özür dilesin Cumhuriyet Halk Partisinden.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Oturduğu
koltuğun rengini aldı Sayın Bakan!
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) -
Başbakanımız da özür diliyor yeri gelince, Sayın
Bakanın da özür dilemesi lazım.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
5.-
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin ve 7 Milletvekilinin; Milletvekili Seçimi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/873) (S.Sayısı: 1246) (Devam)
MÜCAHİT DALOĞLU (Erzurum)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan Yasayla ilgili olarak, geneli üzerinde ve maddeleri üzerinde,
AK Parti Grubu ve şahıslar adına, AK Partinin seçilme
yaşının yirmi beşe indirilmesi hususundaki çabalarını,
Grupta, hep birlikte izledik. Onun için, biz, muhalefetten, bu Yasanın
desteklenmesini de arzu ediyoruz.
ATİLLA KART (Konya) - Ciddiyeti
olan, sorumluluğu olan kalkar, özür diler.
BAŞKAN - Sayın Kart, lütfen...
MÜCAHİT DALOĞLU (Devamla)
- Lüzumsuz yere de burada herhangi bir gerginlik yaratmak istemediğimizden,
muhalefetten de bunu istiyoruz. Onun için, bu Yasanın, önce
gençlerimize, sonra da Türk milletine hayırlı olmasını
temenni ediyor, kandiliniz ve bayramınızı tebrik ediyor,
iyi akşamlar, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Daloğlu.
HALUK KOÇ (Samsun) - Süre var.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
şahsı adına söz isteyen Recep Garip, Adana Milletvekili.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın
Başkan, dört dakika kaldı şahıs konuşmalarında.
BAŞKAN - Tamamen Sayın Daloğluna
aittir, Sayın Koç, kullanıp kullanmayacağı.
HALUK KOÇ (Samsun) - Olur mu öyle
şey. Soru-cevapta oluyor.
BAŞKAN - Tabii.
Buyurun Sayın Garip.
RECEP GARİP (Adana) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının bir maddesinin değiştirilmesiyle
ilgili Kanun Teklifiyle ilgili, şahsım adına söz aldım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AK Parti, siyasi ve kültürel anlamda,
gençliğe önem vermektedir. Dolayısıyla, Meclis çatısı
altında, seçmenin yanı sıra seçilme noktasında
da gerekli fırsat eşitliğini gençlerimize tanımış
olacağız. Bakınız, seçim beyannamemizde, gençlerin
siyasi ve sosyal hayata katılımı teşvik edilecek,
bu amaçla seçilme yaşı biraz sonraki oylamayla yirmi beşe
indirilmiş olacak. Bugün bunu hayata geçirmenin sevincini,
umuyorum ki, hep birlikte gerçekleştirmiş olacağız
ve yaşamış olacağız. Milletimize vermiş
olduğumuz sözleri de, böylece, bir bir gerçekleştirmiş
olmanın onurunu ve mutluluğunu yaşayacağız.
Her alanda bu böyle olmuştur. Ekonomik, sosyal, kültürel alanlarda
olmak üzere, seçilme yaşının yirmi beşe indirilmesi,
demokratik hayatımız ve gençlerin siyasete katılımının
sağlanması açısından oldukça önem arz etmektedir.
Yeni ve genç düşünceleri, çağdaşlaşmanın ve
gelişimin bir gereği olarak algılamamız ve hayata
böyle bakmamız gereklidir diye düşünüyorum. Gençliğimiz,
ülkemizin en büyük zenginliği, aynı zamanda, dinamizmimiz
ve değişim potansiyelimizin de temel kaynağıdır.
AK Partimiz, toplumun gençlere, gençlerin de Türkiyeye güvenini
sağlamayı temel hedefleri arasında görmektedir.
Gençlerimiz, özgür düşüncenin,
kendine olan güven, beceri ve yeniliklerin yönetim anlayışına
yansıtılması imkânını da böylece yakalamış
olacak. Özellikle, siyasi partilerimizin gençlik kollarında
siyaset yapmış nitelikli gençlerimizin önemli bir kazanım
olarak siyasi yaşamımıza girmeleri böylece birazdan
sağlanmış olacak.
Zira, siyaset, günlük yaşamımızdan
tutun, kadınlarımıza, gençlerimize ve sosyal hayatımızın
bütününe mutlak surette etki etmektedir. Gençlerimizin yönetime
katılması, ülkenin geleceğinin belirlenmesinde, siyasal,
sosyal politikaların geliştirilmesinde söz sahibi olmaları,
siyasal ve toplumsal bir zorunluluk halindedir.
Ülkemizde, otuz yaş altı
genç nüfusun yüzde 60lar seviyesinde olması, seçilme yaşının
otuzdan yirmi beşe indirilmesinde mutlak surette önemli bir etkendir.
İki gündür bu Yasanın tartışmasını
hep birlikte yaşıyoruz ve bir türlü yol alamadık. Ancak,
biraz önce 2nci maddede, Ana Muhalefet Partimiz oy kullanmadığını,
ne hazindir ki, bunu, hep birlikte izleme imkânı bulduk.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Nedir 2nci madde kardeşim?
RECEP GARİP (Devamla) - Ve
üzüldüğümü bir kez daha belirtmek istiyorum.
Hepimizin geleceği olan gençliğimiz;
hep birlikte bunu söyleyip duruyoruz, gelin, şimdi, 3üncü maddenin
sonunda, hep birlikte, ülkemizin gözü önünde, yediden yetmişe
bütün milletimizin izlemiş olduğu bu saatlerde, gelin,
hep birlikte, bu yirmi beş yaş, seçilme yaşını,
hep birlikte oylamış olalım ve bu sevinci, bu sevinçle
birlikte bayramı yaşamış olalım.
Bu değişiklik seçim malzemesi
olarak asla düşünülmemelidir. Meclis gündemimizin yoğunluğu,
güncel ve önemli konuların öncelik kazanması, bu değişikliğin
bugün yapılmasına imkân vermiştir. AK Parti, ülke yönetiminde
nitelikli, eğitimli gençlerimizi toplumun önünde görmek istemektedir.
Ülkenin geleceğinde söz sahibi olmalarını istemekteyiz
ve bugün, bunun ilk adımları atılmaktadır. Siyasal
sorumlulukları taşıyacak, kültürel birikimi ve düşünce
ufuklarıyla, inanıyorum ki, gençliğimiz, üstleneceği
vazifeyi hakkıyla yerine getirecektir. Bu imkânı veriyoruz.
Çünkü, gelecek gençlerimize aittir. Bir uygarlığı
şekillendirirken, medeniyeti şekillendirirken, bu anlamda
gençlik adına yapmış olduğumuz her şeyin az olduğunu
söylemekte yarar görüyorum.
Atatürkün şu özgün ifadesiyle
sözlerimi toparlamak istiyorum: Ey, yükselen yeni nesil! Gelecek
sizindir.
Bir kez daha tekrar ediyorum sizin
için
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Biz çok okuduk onları, siz yeni öğrendiniz.
RECEP GARİP (Devamla) - Sizin
için tekrar ediyorum: Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizindir
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) -
Herhalde yeni başladın galiba Recep Bey.
RECEP GARİP (Devamla) -
Cumhuriyeti
biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak olan sizlersiniz.
Gelin vazgeçin, Atatürkü kullanmaktan
vazgeçin.
Kadir Gecesinin ve Ramazan Bayramının
Türk ulusuna, coğrafyamıza ve dünya insanlığına
hayırlar getirmesini diliyor, hepinizin tek tek bayramlarını
tebrik ediyor, Yasanın hayırlı olmasını diliyor,
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Garip.
Sayın Çetin, kısa bir söz
talebiniz var.
Yerinizden, bir dakikalık;
buyurun.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Yalnız, Sayın
Çetin, çok kısa.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Tamam.
Ben, 60ıncı maddeye göre
söz aldım. Gerçekten, böyle bir önemli, güzel bir günde, Sayın
Bakandan hiç beklenmedik tarzda, doğrulukla, dürüstlükle de yakışmayacak,
bağdaşmayacak biçimde, Cumhuriyet Halk Partisi tüzel kişiliğini
de tahrip edecek nitelikte konuşma yapması hiç hoş olmadı,
doğru değil. Çünkü, Sayın Bakanın verdiği rakamlara,
Merkez Yönetim Kurulu üyemiz, Genel Sekreter Yardımcımız
cevap verdi. 1992den bu yana
BAŞKAN - Sayın Çetin, konuşulacak
bir konu yok o zaman. Sayın Hacaloğlu cevap verdi.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Hayır
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Çetin.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Hayır, bir dakika, tamamlamam
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Çetin. Lütfen
(AK Parti sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Adaletinize teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Niye alkışlıyorsunuz?
Siz neyi alkışladığınızı biliyor musunuz?
BAŞKAN - Madde üzerinde on dakika
süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Işık, buyurun.
AHMET IŞIK (Konya) - Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Vasıtanızla Sayın
Bakanıma şu soruları yöneltmek istiyorum:
Sayın Bakanım, işbu
Yasa Teklifiyle seçilme yaşı otuzdan yirmi beşe
düşmekte. Gençliğin önüne koymak istediğiniz hedef nedir?
Türk demokrasisine nasıl bir katkı sağlamak istiyorsunuz?
Üniversite öğrencilerine
verilen kredi miktarı, Sayın Bakanım, 2007 yılında
150 YTL. 2002 yılına baktığımız zaman 45
YTL idi. Yine üniversite sınavlarında ilk 5 bine giren insanımıza
250 YTL ödenmekte, mastır ve doktorada devam etmektedir. Üniversitede
okuyup Kredi Yurtlarda kalan gençlerimize 100 YTLye yakın bir
yemek katkısı bulunuyorsunuz. 2007de, 2006, 2005, 2004te olduğu
gibi eğitime katkı bütçede birinci sırada. Tüm bunlara
rağmen istihdam yılda 500 bin artmasına rağmen muhalefet
tarafından tarihi sorunların sorgulaması yapılıyor
eğitimde, işsizlikte ve buna benzer konularda. Değerlendirmenizi
almak istiyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
Böyle soru olmaz sesleri, gürültüler)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Işık.
Sayın Bayındır.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Böyle soru
sorulmaz Sayın Başkan.
AHMET IŞIK (Konya) - Sizden mi
öğreneceğiz soru sormayı?
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Soru sor,
soru.
AHMET IŞIK (Konya) - Siz mi
öğreteceksiniz?
BAŞKAN - Lütfen, Sayın
Işık.
AHMET IŞIK (Konya) - Yeter artık
be.
BAŞKAN - Lütfen, Sayın
Işık, lütfen
Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın Bayındır soru
soracak.
Buyurun Sayın Bayındır.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Sayın Başkan iki tane soru soracağım Sayın
Bakana. (Karşılıklı konuşmalar, gürültüler)
BAŞKAN - Sayın
Işık, lütfen
AHMET IŞIK (Konya) - Sayın
Başkan, soracağım soruya da karışıyorlar.
BAŞKAN - Lütfen, Sayın
Işık
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Soru sormuyorsun
AHMET IŞIK (Konya) - Her şeyime
karışıyorlar.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Neyine karışıyorlar.
ÖBER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Meclisin huzurunu bozuyor bunlar.
BAŞKAN - Sayın
Işık, lütfen oturur musunuz.
Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın Bayındır, buyurun.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Sayın Başkan, iki tane net soru soracağım.
Bir tanesi, biliyorsunuz ülkemizde
açlık sınırı 700 YTLnin üzerinde, yoksulluk sınırı
2 bin YTLnin üzerinde, ama, sabahtan beri, dünden bu yana ağzınıza
sakız yaptığınız gençlerimizin asgari ücreti
380 YTL. Bununla o gencimiz, okumasına, sosyal yaşamına,
evine nasıl bakar diye size soruyorum; bir.
İkincisi, Sayın Bakanım,
bölgemde, Hükûmetin, ar damarının çatladığı
söyleniyordu. Bugün de burada
(AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Bayındır,
lütfen
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
-
Cumhuriyet Halk Partisine
BAŞKAN - Sayın Bayındır
Sayın Bayındır, lütfen
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Soruyorum
Soruyorum Başkan
BAŞKAN - Kelimenizi düzeltir
misiniz Sayın Bayındır.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Soruyorum Başkan
BAŞKAN - Sorunuzu sorar
mısınız.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Soruyorum buradan
Düzelteceğim Sayın Başkan. Düzelteceğim
Sayın Başkan.
Şimdi, soruyorum buradan:
Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Merkezine doğru olmayan beyandan
dolayı özür dilerseniz, ar damarınızın çatlamadığına
inanacağım, ama dilemiyorsanız, Hükûmetin ar damarı
çatlamıştır diye düşünüyorum.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - Bordroyu veren özür diler, bordroyu
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Bayındır.
Sayın Kaptan.
OSMAN KAPTAN (Antalya) - Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Bakana çok kısa bir
sorum var. Ancak, sorumdan önce, Antalya ve ilçelerinde, özellikle
Kumluca, Finike, Demre bölgesinde meydana gelen şiddetli
yağmur, fırtına ve su baskını felaketinden zarar
gören seracılarımıza ve tüm zarar gören diğer bütün
hemşerilerimize geçmiş olsun diyoruz. Hükûmetin bu bölgeye
önemle eğilmesini, gerekli önlemleri almasını diliyoruz.
Tekrar, bu türlü afetlerin olmamasını Allahtan diliyorum.
Ayrıca, yüce milletimizin mübarek Kadir Gecesi ve yaklaşan
Ramazan Bayramını kutluyoruz.
Sayın Bakan, bu Yasa önümüzdeki
seçime yetişecek mi yetişmeyecek mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kaptan.
Sayın Tandoğdu.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Sayın Bakanım, Sayın Başkanım; Kadir Gecesinin
ve Bayramımızın Türk ulusuna, Meclisimize hayırlı
uğurlu olmasını dilerken, Sayın Bakanımın,
bugün Meclisteki tutumu ve tavrından dolayı dört sorumun
nasıl olsa cevabını alamayacağım, o nedenle
soruyu sormaktan vazgeçtim. Yalan veyahut da sallama dinlemek istemiyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Tandoğdu.
Sayın Özkan.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
- Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Ben de aynı şekilde Kadir
Gecenizi ve yaklaşan Ramazan Bayramınızı kutluyorum.
Sayın Bakanımız, bugün,
gerçek beyanlarda bulunmadığı için ben de soru sormaktan
vazgeçiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Özkan.
Soru sorma süresi tamamlanmıştır.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Kırk iki saniye var Sayın Başkan, tamamlayın.
BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım,
değerli arkadaşlar; soru yönelten arkadaşlarımıza
teşekkür ediyorum.
Sayın Işık, yirmi
beş yaş gerçekleştiği ve milletvekili seçilme yaşı
yirmi beşe indirildiği takdirde, bunun Türk demokrasisine
ne gibi katkılar sağlayacağını sordular.
Elimizde bir komisyon raporu var.
Anayasa Komisyonu konuyu görüşmüş ve burada söz alan milletvekili
arkadaşlarımız bu Teklifle nelerin amaçlandığını
bir iki cümleyle ifade etmişler. Nitekim, bu da rapora yansımış.
İzin verirseniz, ben, buradan
iki cümleyi okumak istiyorum:
milletvekili seçilme yaşının
yirmi beşe indirilmesinin katılımcı demokrasinin
gereklerini karşılamak, gençlerin taleplerinin yasama
sürecine yansımasına katkıda bulunmak için son derece
önemli olduğu
Komisyonumuzca da tespit edilmiştir anlamında
bir kısa değerlendirme yapılmıştır.
Gerçekten, ben bu değerlendirmelere
katılıyorum. Katılımcı demokrasi açısından,
bu, Parlamentomuzun gerçekleştirdiği yasal düzenleme
son derece önemlidir ve gençlerimiz taleplerini yasama sürecine
de yansıtma imkânı bulacaklardır. Bu, Türk demokrasisinin
gelişmesine de ciddi katkı sağlayacaktır.
Burslarla ilgili bilgi verdiniz,
bana bir soru yöneltmediniz. Biz, göreve geldiğimizde, yükseköğrenimde
eğitim gören gençlerimize burs olarak 45 milyon Türk lirası
veriyorduk. Bu, sonra 135e çıktı, yıl başında
da 150ye çıkmış olacak ki, bu, aşağı yukarı
yüzde 200e yakın bir artış demektir. Keşke, gençlerimize
daha fazla imkân sağlayabilmiş olsak.
Açlık sınırıyla
ilgili ve yoksulluk sınırıyla ilgili Sayın Bayındırın
bir sorusu oldu: İşte, 7 binin üzerinde, 2 bin YTLnin üzerinde
dedi. Bu rakamlar, resmî rakamlar değildir. Türkiye İstatistik
Kurumunun açlık sınırı ve yoksulluk sınırıyla
ilgili rakamları bunun çok altındadır.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) -
Ne kadar Sayın Bakan?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - O rakamlar en son haliyle
şu anda yanımda değil. O nedenle, Sayın Bayındırın
bu sorusuna cevabı yazılı olarak takdim edeceğim.
Yani, Türkiye İstatistik Kurumunun açlık sınırı
ve yoksulluk sınırıyla ilgili en son istatistiki rakamlarını
kendilerine ifade edeceğim; ama, bu rakamlar resmî rakamlarla
örtüşmemektedir.
Bir ar damarının çatladığı
söyleniyor falan diye ifadeler kullanıldı. Ben, bunu kamuoyunun
takdirine bırakıyorum. Biraz önce, bir milletvekili arkadaşımız
Cumhuriyet Halk Partisi adına burada konuşurken bizim Grubumuza
dönerek sizde Allah korkusu yok diye bir ifade kullandı. Bizim
arkadaşlarımız yerlerinden lahavle çekerek sessizce
oturdular.
AHMET ERSİN (İzmir) - Bu
soru mu Sayın Bakan? Sorulara cevap verin siz!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şimdi, bu tür cümlelerin
ne anlama geldiğini, ben, hem sizlerin hem de kamuoyunun takdirine
bırakıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Merkezinden özür dilemezseniz ar damarınızın çatladığına
hükmedeceğiz. diyor Sayın Bayındır
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Evet, aynen öyle, aynen öyle!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Niye Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Merkezinden özür dileyeceğim? Ben, sadece, sizin,
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinin resmî mercilere vermiş
olduğu şu bildirgeyi burada okudum. Şimdi diyorsunuz
ki
(CHP sıralarından gürültüler)
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Yalan söylemeye devam ediyorsunuz! Siz, memurları kandırdınız!
Hâlâ yalan söylemeye devam ediyorsunuz!
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu,
lütfen
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Diyorsunuz ki, bunlar
gerçek değil. Gerçek değilse, o zaman siz gerçek olmayan beyanname
vermişsiniz arkadaşlar. Bunu ben vermedim ki, siz verdiniz.
(CHP sıralarından gürültüler)
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Hayır efendim!
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) -
Sayın Bakan, bu yalanda niye ısrar ediyorsunuz?
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Ayıptır Sayın Bakan!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bunu siz verdiniz!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bunu ben hazırlamadım.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinden hazırlandı ve
verildi. (CHP sıralarından gürültüler)
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Yakışmıyor!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Eğer, eksik vermişseniz
eksiği tamamlayın. Biz de bilelim.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Ayıp bir şey, ayıp bir şey! Yakışıyor
mu size?
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) -
Yalan söylemeye devam ediyorsunuz!
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Bakansınız. Ayıp, ayıp!
BAŞKAN - Sayın Çetin, lütfen
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Değerli arkadaşlar,
bunun dışında cevaplandırmam gereken başka
soru yok Sayın Başkan.
Soru soran arkadaşlarımıza
bir kez daha teşekkür ediyorum.
Size de, söz verdiğiniz için,
saygılarımı sunuyorum efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Ayıp ya!.. Ayıp!.. Siz AKPde kaç liraya çalıştırıyorsunuz?
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Ya, böyle Türkiye Cumhuriyeti Bakanı olur mu? Olur mu böyle
şey?
BAŞKAN - Madde kabul edilmiştir.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Bir daha, bakalım nasıl geleceksiniz Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Merkezine?
BAŞKAN - Tümünün oylanmasından
önce, Tüzükün 86ncı maddesine göre, lehinde söz isteyen, görüşünü
belirtmek üzere Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili
Bayram Meral, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Meral. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) -
Evet efendim, Allah kabul etsin
Sayın Başkan, saygıdeğer
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu Yasanın hayırlı olmasını diliyorum, seçilecek
gençlere başarılar diliyorum.
Yalnız, bir üzüntümüzü de bildirmek
istiyorum: Sayın Bakanımız, burada, Hükûmeti temsil
ediyor, devleti temsil ediyor; tahrikçilik yapmaması gerekir,
doğruları söylemesi gerekir. Bize de diyorlar ki, Sayın
Bakan, bürosunda çalıştırdığı elemanları
sigortasız çalıştırdı, kıdem tazminatını
vermedi. Diyorlar ki
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hani
belgesi?
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Şimdi, değerli arkadaşlarım, niye rahatsız
oluyorsunuz; bir olayı tartışıyoruz. Gençler, bugün,
asgarî ücretle iş bulamıyor; yalan mı?
SONER AKSOY (Kütahya) - Yalan
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Emekli arkadaşlarımız ucuz ekmek kuyruğunda
sıra tutuyor; yalan mı?
SONER AKSOY (Kütahya) - Yalan
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Memuru sokaklara döktünüz; yalan mı? (AK Parti sıralarından
Yalan! sesleri)
BAŞKAN - Sayın Meral
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Esnaf dükkânlarını kapattı; yalan mı? (AK Parti
sıralarından Yalan! sesleri)
BAŞKAN - Sayın Meral, Yasanın
tümü üzerinde
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Yalan
Niye oruç tutuyorsunuz yalansa? Niye oruç tutuyorsunuz
eğer bunlar yalansa? Yalansa niye tutuyorsunuz?
Şimdi, ne yaptınız değerli
arkadaşlarım
Yirmi beş yaşa itiraz etmiyoruz.
Şimdi, bizim Tüzükümüzde, daha bu Yasa çıkmadan önce, kadınların
yüzde 20 kontenjanı vardır.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) -
Yüzde 25.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Yüzde 25 mi? Pardon, yüzde 25. Şimdi, hakikaten, siz, gençleri seviyorsanız,
acaba Tüzükünüzde, bunlara, bu fakir çocuklara -zengin çocukların
size ihtiyacı yok, basar parayı, sizin önünüze geçer, merak
etmeyin- fakir çocuklara, acaba yüzde 25 bir kontenjan ayıracak
mısınız? Soruyorum size. (AK Parti sıralarından
gürültüler)
Sizi ben neye benzetiyorum, biliyor
musun? Sizi acemi nalbanda benzetiyorum. Acemi nalbant ne yapar?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen...
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Dört defa mıha sekiz defa nala vurur, ses çıkarır. Öyle
değil mi? Gülüyorsun Başkan.
FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa) -
Sizden öğrendik.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Şimdi, gözünü sevdiğim, bunun adı nedir, biliyor musun?
Göz boyama. Meydanlarda, bakın gençler, efendim biz size işte
bu Yasayı çıkardık. Ee ne oldu? Efendim, sıraya üç
beş tane girdiniz, diğeriniz giremediniz...
Soruyorum şurada, Erzurum Milletvekiline
soruyorum: Benim kazamdan, senin hududundan, kazandan kaç tane gencin
gücü var, gelip aday olacak, o parayı yatıracak, milletvekili
adayı olacak? Soruyorum sana. (AK Parti sıralarından
gürültüler)
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Para almayacağız.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Bunun adı nedir, biliyor musun? Bunun adı göz boyamadır
değerli arkadaşlarım.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) -
Yasa çıkmadan pankart astınız.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Ama, bütün buna rağmen, öyle bir belayı başınıza
aldınız ki... Arıyorsunuz ya bela...
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
- Bela değil...
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Yarın bütün o gençler gelecek, Allah kısmet ederse
Belki yarınız
yok, bir bölümünüz yoksunuz; ona da üzgünüm.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Sen var mısın?
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Evet, inşallah. Allah, hayırlıysa kısmet etsin. Allah,
hayırlıysa kısmet etsin, yararlıysa kısmet etsin.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Emekli ol!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Öyle sizin gibi olurum da olurum,
Avrupaya dayanırım olurum, Amerikaya yaslanırım
olurum gibi gücümüz yok; halka dayanacağız, halka. Halktan
oy isteyeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar,
AK Parti sıralarından gürültüler)
Hayırlı olsun.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Meral.
Görüşünü belirtmek üzere
aleyhte söz isteyen, Orhan Eraslan, Niğde Milletvekili.
Buyurun Sayın Eraslan.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizin ve ulusumuzun
Kadir Gecesini, Ramazan ve Cumhuriyet Bayramını kutluyorum
konuşmama başlamadan önce.
Şimdi, İç Tüzük olanaklarını
muhalefetin kullanmasını engellediniz. Bu, sizin demokrasi
anlayışınız. Lehinde olduğumuz, destek verdiğimiz
bir Yasada, bir şeyi söyleyebilmek için, doğru bir şeyi
söyleyebilmek için, ne yazık ki, boş olan, sadece boş
bırakılan aleyhte söz almayı kullanmak zorunda kaldık.
Tabii ki, Yasayı destekliyoruz; ben de destekliyorum, Grubum
da destekliyor. Bunda bir tereddüt yok. (AK Parti sıralarından
gürültüler) Ama, şahıs adına aldığınız
sözlerle, burada selamlayıp inmek suretiyle oraları doldurdunuz.
Demokrasilerde
Her rejimin iktidarı vardır, demokrasilerin
muhalefeti vardır. Muhalefetin sesini kısma yolunu denediğiniz
için, gençlerimiz ve halkımız kusura bakmasın, burası
boştu, bunu kullanmak zorunda kaldık.
Değerli arkadaşlarım,
biraz önce burada bir tükeniş seyrettik. Başbakan Yardımcısı
bize söylüyor. Başbakan Yardımcısı sıfatını
taşıyan bir Değerli Bakan, Cumhuriyet Halk Partisinin
personeliyle ilgili açıklama yaptı. Hiçbirisi doğru
değil. Bunun usulü vardır. Cumhuriyet Halk Partisinin hesabını
Süleyman Mercümekler tutmaz. Cumhuriyet Halk Partililer hesabından
dolayı kayıp trilyon davasının sanığı
da değildir. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Cumhuriyet Halk Partisinin her hesabı şeffaftır. Cumhuriyet
Halk Partisinin her çalışanı kamu çalışanının
iki katı maaş alır. Cumhuriyet Halk Partisinde takiye
yoktur, takiye. Takiye yoktur. Sendikası, toplu sözleşmesi
olan tek partidir; başka ikincisi yok. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Şimdi, bir atasözü var: Tavşan
korktuğu için kaçmazmış, kaçtığı için korkarmış.
Korku tükenişin korkusu. Sataşma yeri arıyorsunuz,
çatma yeri arıyorsunuz; yalan söylüyorsunuz. Bu mübarek günde
yalan söylüyorsunuz bile bile. Sahte belgelere sığınıyorsunuz.
ÖNER ERGENÇ (Siirt) - Haydi oradan!
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Şimdi,
yirmi beş yaş ile ilgili yasaya gelelim.
Değerli arkadaşlar, yirmi
beş yaşın seçilme yaşı olmasıyla ilgili
Anayasa değişikliği, yine bir takiye eseri olarak bu
Meclise geldi. Orman arazilerini haramzadelere peşkeş
çekmek için gençler kullanılmak istendi. (AK Parti sıralarından
gürültüler) Olmadı, dört yıl geçti aradan, dört yıl geçti,
en son, buna, bu yaptığınız takiyenin kamuoyunda
affedilmeyeceğini görünce mecburiyet doğdu, getirdiniz.
Biz de destekliyoruz.
MEHMET SARI (Osmaniye) - Niye oy
vermiyorsunuz!
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Elbette
bu bir ihtiyaçtır ama, getirilen Yasa, altı doldurulmamış
bir yasa, eksiklikler içeren bir yasa. Yirmi beş yaşında
insanın siyaseti nasıl finanse edeceği belli değil,
o imkân yok. Yani bu haliyle reel adalet değil, biçimsel bir adalet.
Biçimsel adalet olmasına rağmen, bir adımdır düşüncesiyle,
inşallah ileride de altı doldurulur düşüncesiyle buna
olumlu oy vereceğiz, ben de olumlu oy vereceğim, hep beraber.
(AK Parti sıralarından gürültüler)
Şimdi, demin bir maddede ölçtük
sizi, ölçtük. Dediniz ki, getiriyoruz, götürüyoruz.
Arkadaşlar, karar yeter sayısı
138 kişi. İktidar Partisisiniz, övünmeniz böbürlenmeniz
dünyayı tutuyor, 356 kişilik Grubunuz var, 138 kişiyi
hazır edemediniz, çıkartıyoruz dediğiniz yasaya!
Biz oy vermeyince ortada kaldınız, muhalefet oy vermeyince
ortada kaldınız. (AK Parti sıralarından gürültüler)
Onu ölçtük. Kamuoyuna sergiledik sizi, görün diye, görülsün diye.
(CHP sıralarından alkışlar)
Bir efsaneyi daha yıkmak zorundayız.
Buraya çıkan AKPli arkadaşlarım, otuzlu yaşlardakiler,
en çok genç sayısı bizde diye söylüyorlar. Böyle bir şehir
efsanesi de bir zaman kadın milletvekiliyle ilgili vardı,
2 tane sayısı fazla diye böbürlene böbürlene
Arkadaşlar, oran diye bir
şey vardır. Bir tarafta 150 rakamı var, bir tarafta 350
rakamı var.
Bir de, sıralamayla ilgili
Şimdi, ben, Niğdede birinci sırada seçildim. İkinci
sıradaki arkadaşım da gelseydi
SONER AKSOY (Kütahya) - Gelemezdi!
ORHAN ERASLAN (Devamla) -
otuzlu
yaşlarda milletvekili olarak gelecekti.
Şimdi, bunu hesaplamadan gerçek
dışı böbürlenmelere yer yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eraslan, teşekkür
ediyorum.
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Değerli
arkadaşlar
Hemen bitiriyorum
BAŞKAN - Lütfen, Sayın
Eraslan, zaten beş dakika
Buyurun, teşekkür için
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) -
Siz gelemez demeyin. Bir dahaki sefere en az yarınız hiç
gelemeyeceksiniz haa! Son bir yılın kıymetini iyi bilin.
Bak, hesabınızı da ona göre yapın. Ben çok dostane
uyardım.
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, şimdi bu yapılan yasa -tabii, inşallah
hayırlı olur, inşallah bu sıralarda gençleri görürüz
ama- eksik, değerli arkadaşlar. Bunu belirtmek durumundayız.
Şimdi, çiftçiye ananı
al, git dediniz, askere yan gelip yatma dediniz, gençlere de bir
şey yapamadınız.
(AK Parti sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına
vurmalar) Bari kendi yasanı kendin çıkar, kendine kendin
yap demek için bu Yasayı çıkarıyorsunuz; gençlere size
yaptık demek için.
Hepinize saygılar sunuyorum,
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Eraslan.
Teklifin tümünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
(AK Parti sıralarından
niye el kaldırıyorsunuz sesleri)
HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yeter sayınız
yok, yardımcı oluyoruz.
BAŞKAN - Kabul etmeyenler
Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, tüm
sayın milletvekillerimizin Ramazan Bayramını kutluyorum.
Çalışma süremiz tamamlandığı
için, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek
için, 26 Ekim 2006 Perşembe günü saat 15.00te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 17.46