DÖNEM: 22 CİLT: 156 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
102nci
Birleşim
7 Mayıs 2007 Pazartesi
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - ÖNERİLER
A) SİYASİ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.-
Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin
AK Parti Grubu önerisi
III. - AÇIKLAMALAR
VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, İzmir Milletvekili
K. Kemal Anadol'un, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
2.-
İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol'un, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz'ün, konuşmasında, partisine sataşması
nedeniyle konuşması
3.-
Ankara Milletvekili Oya Araslı'nın, Samsun Milletvekili
Suat Kılıç'ın, konuşmasında, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
4.-
Artvin Milletvekili Yüksel Çorbacıoğlu'nun, Samsun Milletvekili
Suat Kılıç'ın, konuşmasında, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
5.-
Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek'in, Samsun Milletvekili Suat
Kılıç'ın, konuşmasında, partisine sataşması
nedeniyle konuşması
6.-
Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, Antalya Milletvekili Tuncay
Ercenk'in, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
7.-
Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı'nın, Denizli Milletvekili
Ümmet Kandoğan'ın, konuşmasında, partisine sataşması
nedeniyle konuşması
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
3.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Adalet Komisyonları Raporları (2/820) (S. Sayısı:
1337)
4.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili
Eyüp Fatsa, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve 194 Milletvekilinin; 2709 Sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasına Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/1011) (S. Sayısı:
1408 ve 1408'e 1 Ek)
5.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili
Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara
Milletvekili Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/1015) (S.Sayısı: 1409)
6.-
Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi
ile Enerji Satışına İlişkin Kanun Tasarısı
ve Çevre ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonları Raporları (1/1260) (S. Sayısı: 1360)
V. - SORULAR
VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, kalorifer kazanlarının
denetimine ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/21200)
2.-
Muş Milletvekili Mehmet Şerif ERTUĞRUL'un, şeker
pancarı üretimine ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi
ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/21709)
3.-
Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Beypazarı
Kaymakamının geçici görevlendirilmesiyle ilgili iddialara
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun
cevabı (7/21727)
4.-
Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Salihli'deki
bir araziye ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi
GÖNÜL'ün cevabı (7/21739)
5.-
Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, bitkisel atık yağlara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Ali COŞKUN'un cevabı (7/21778)
6.-
Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, şeker pancarı
fiyatına ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/21787)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM
Genel Kurulu saat 11.06'da açılarak iki oturum yaptı.
Anayasa
Mahkemesinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27/4/2007 tarihli
96'ncı Birleşiminde alınan 11'inci Cumhurbaşkanı
seçiminde gözetilmesi gereken toplantı yeter sayısıyla
ilgili kararını, eylemli İç Tüzük değişikliği
niteliğinde görerek Anayasa'ya aykırı bulup iptal
ederek yürürlüğünü durdurması üzerine, elektronik cihazla
yapılan yoklamalarda Cumhurbaşkanı seçimi için gerekli
toplantı yeter sayısının bulunmadığı
anlaşıldığından, Cumhurbaşkanı seçimi
yapılamadı.
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının:
1'inci
sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/212) (S. Sayısı: 305)
görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin
komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2'nci
sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı
(1/1030) (S. Sayısı: 904),
3'üncü
sırasında bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, İmar Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/820) (S. Sayısı: 1337),
İlgili
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
Gündemin
kalan maddeleri üzerinde görüşme imkânı kalmadığından,
alınan karar gereğince, 7
Mayıs 2007 Pazartesi günü saat 11.00'de toplanmak üzere, birleşime
11.51'de son verildi.
Bülent
Arınç
Başkan
Harun Tüfekci Bayram Özçelik
Konya
Burdur
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
7 Mayıs
2007 Pazartesi
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati:11.10
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
102'nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubunun, İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup oylarınıza
sunacağım:
II. -
ÖNERİLER
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.-
Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti
Grubu önerisi
07.05.2007
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 07.05.2007
Pazartesi günü (bugün) toplanamadığından, İçtüzüğün
19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Salih
Kapusuz
Ankara
AK
Parti Grubu Başkan Vekili
Öneri
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmının;
14. sırasında yer alan 1360 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının bu kısmın 6. sırasına,
439. sırasında yer alan 1405 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının bu kısmın 7. sırasına,
43. sırasında yer alan 1322 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının bu kısmın 8. sırasına,
Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve bastırılarak
dağıtılan 1409 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
ise 48 saat geçmeden, bu kısmın 5. sırasına
alınması ve diğer işlerin sırasının
buna göre teselsül ettirilmesi önerilmiştir.
BAŞKAN - Grup önerisinin lehinde,
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz.
Sayın Gündüz, buyurun efendim.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) -
Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
böylesine güzel bir pazartesi sabahında ve bahar havasında,
en güzel gününüzün hatta en kötü gününüzün hep böyle olmasını
diliyorum, saygılarımı sunuyorum.
AK Parti Grubu olarak
Tabii, son
haftaların gelişmeleri hepimizce bilinmektedir. Biliyorsunuz,
Türkiye'de devleti temsil makamında, gerek içeride gerek
dışarıda Türkiye'yi temsil eden bir makamın seçimi
konusunda, maalesef, demokrasi, ayak oyunlarına kurban edilmiştir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Ne demek
yahu!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Bunların
(CHP sıralarından gürültüler)
GÜROL ERGİN (Muğla) - Ayak
oyunlarını siz yaptınız! Yazıklar olsun!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Hayır,
hiç, bağırıp çağırmaya gerek yok.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Ayak oyunlarını siz yaptınız!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Önce
dinleyin!
GÜROL ERGİN (Muğla) - Terbiyesiz
adam!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Önce
dinleyin lütfen!
GÜROL ERGİN (Muğla) - Bütün
işiniz ayak oyunu sizin!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Önce
dinleyin
GÜROL ERGİN (Muğla) - Yazıklar
olsun hepinize!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Burada,
eski köye
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Bakın,
eski köye yeni âdet getirircesine
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Bilgisizliğinizin
cezasını çekiyorsunuz.
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Eski
köye yeni âdet getirircesine, Anayasa'nın aynı maddesiyle
3 defa Cumhurbaşkanı seçimi yapılmış
GÜROL ERGİN (Muğla) - Parayla
oy almaya kalktınız!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) -
ve
AK Partinin 11'inci Cumhurbaşkanı adayı, geçmiş
tüm cumhurbaşkanlarından, bu maddeyle seçilen cumhurbaşkanlarından
daha fazla oy almasına rağmen, maalesef, Cumhurbaşkanlığı
seçimi tıkanmıştır.
ATİLA EMEK (Antalya) - Demokrasi,
tek kişinin dediği değildir.
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Anayasa
Mahkemesinin kararı, başımızın gözümüzün
üzerindedir. O yüzden, biz, AK Parti Grubu olarak, bu konuda, o zaman,
demokrasilerde bütün kilitleri çözen anahtarın halkın
elinde olduğuna inandığımız için, diyoruz ki;
Cumhurbaşkanını halk seçsin. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Yine, diyoruz ki; yeter, söz milletindir, karar
da milletindir diyoruz. O yüzden, böyle bir kararla, bundan böyle,
Mecliste 367 toplantı yeter sayısı bulunarak, bırakın
Cumhurbaşkanlığı seçimini, Meclis Başkanı
seçimi bile muhal hâle gelmiştir.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Cumhurbaşkanını seçeme, ondan sonra başkanlık
sistemi...
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - O yüzden,
bundan sonra meydana gelecek, Meclisteki, Parlamentodaki kaosu
çözmek üzere, bizim bir Anayasa değişikliği teklifimiz
var. Bu konuda bize destek veren
-Anavatan Partisi mi diyeceğiz şimdi- Anavatan Partisine
de huzurlarınızda teşekkür ediyoruz.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Yağcılık yok!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - O yüzden,
bu kilidi çözmek üzere, sandığı milletin önüne götürüyoruz.
O yüzden, bizim bugünkü grup önerimiz, bu Anayasa değişikliği
teklifimizin öne alınarak, bir an önce ...
ATİLA EMEK (Antalya) - Yirmi
beş yaş ne olacak?
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Tabii,
Meclis, seçim tarihini de belirlemiş, seçime giden bir süreçteyiz.
Biz istiyoruz ki, 22 Temmuzda aziz milletimizin önüne iki sandık
koyalım; birisinde Cumhurbaşkanını kendisinin
seçmesine yönelik tercihini, birisinde de genel seçimlerle ilgili
tercihini böylece belirlesin.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) -
Çok zorlanıyorsunuz Sayın Vekilim, zorlanma fazla!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - O yüzden,
değerli arkadaşlarım, Cumhurbaşkanlığı
gibi bir makamın millet tarafından, halk tarafından seçilmesi
konusundaki teklifimize, hepinizden yürekten destekler bekliyor,
hepinize şükranlarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
ATİLA EMEK (Antalya) - Peki,
yirmi beş yaş ne olacak?
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, sayın milletvekilleri...
MEHMET SEMERCİ (Aydın) -
Kendi beceriksizliğinizi bize mi yüklüyorsunuz? Beceriksizler!
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlar, grup önerisiyle ilgili olarak 1 arkadaşımız
lehte konuştu, 2 arkadaşımız aleyhte konuşacak,
1 arkadaşımız tekrar lehte konuşacak.
Şimdi söz alacak olan arkadaşlar
da kürsüde görüş ve düşüncelerini ifade edecekler. Lütfen,
arkadaşlarımızı sükûnetle dinleyelim.
Grup önerisinin aleyhinde, İzmir
Milletvekili Kemal Anadol.
Sayın Anadol, buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın
Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisinin aleyhinde söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi, tüm milletvekili arkadaşlarımı
sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Önce şunu belirtmek durumundayım:
Beş seneye yakın veya üç seneye yakın birlikte mesai
arkadaşlığı yaptığımız Sayın
Profesör Doktor İrfan Gündüz'ün, sözlerine daha başlarken,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın
en önemli kurumlarından biri olan ve kararları başta
Türkiye Büyük Millet Meclisi olmak üzere tüm idare organlarını
bağlayan bir mahkemenin verdiği kararla ilgili "ayak
oyunları" nitelemesini yapmasını şiddetle
kınıyorum, teessüflerimi burada ifade etmek istiyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bunu bu kadar bırakıyorum,
daha sert tartışmalara yol açmak istemiyorum. Şunu
söylemek istiyorum: Arkadaşlar, biraz yukarıdan baktığımız
vakit, durum nedir? Şimdi, ülkemizde, diğer az gelişmiş
ülkelerde olduğu gibi, zaman zaman istenmeyen askerî darbeler
oldu. Her darbeden sonra kurucu meclis
AHMET YENİ (Samsun) - Şakşakçıları
sizsiniz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - O darbelerin
hesabını biz verdik 12 Martta, 12 Eylülde. Siz neredeydiniz?
(CHP sıralarından alkışlar) Siz neredeydiniz? Demokrasi
kavgası veren Cumhuriyet Halk Partisi oldu.
AHMET YENİ (Samsun) - Hep alkışladınız.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Dinime
küfreden bari Müslüman olsa! (AK Parti sıralarından gürültüler)
Dinleyin evvela, dinleyin.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - O
Müslüman değil zaten!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Her darbeden
sonra, "kurucu meclis" veya "danışma meclisi"
adı altında yeni anayasayı yapan bir meclis olur, buradan,
o darbeyle ilgili, darbe öncesi siyasal tartışmalarla ilgili
tepki maddeleri koyarlar. Hatta, anayasa hukukçuları bunları
"tepki anayasası" veya "tepki maddeleri" diye
nitelerler. Ben objektif bir şey söylüyorum.
Mesela, bugün gündemde, Sayın
İçişleri Bakanı, Sayın Adalet Bakanı, Sayın
Ulaştırma Bakanı görevlerinden ayrılacaklar,
yerlerine bağımsızlar atanacak. Nereden geliyor bu?
27 Mayıs öncesi, merhum İsmet Paşa'yı, Ana Muhalefet
Partisi Lideri İsmet İnönü'yü, Kayseri Himmetdede İstasyonuna
sokmadığı için o günkü iktidar, 61 Anayasası'nda
bu madde yer almış, seçim öncesi, belirli bir süre önce
Ulaştırma, Adalet ve İçişleri Bakanları ayrılıyor,
yerine bağımsızlar geliyor. Bu, 12 Marttan sonra, 12 Eylülden
sonraki anayasalara da girmiş.
Aynı şekilde, bir yanlışı
da düzeltmek isterim. Burada, benimle birlikte o turlara katıldığımız
arkadaşlarım var, Sayın Topuz başta, Sayın Genel
Başkanımız Deniz Baykal, Sayın Genel Sekreterimiz
Önder Sav. Sanki, 12 Eylül, o günkü Meclisin Cumhurbaşkanı
seçememesi nedeniyle yapılmış gibi ifadeler oldu
dün Anayasa Komisyonunda. Oysa, Kenan Evren'in anılarından
da belli, darbeye karar vermişler, o günkü, Cumhurbaşkanının
seçilememesi keyfiyeti darbenin gerekçelerinden biri olmuş.
O günkü ana muhalefet ve başta iktidar partisinin liderlerinin
uzlaşmaması nedeniyle bu turlar devam etmiştir. Daha
liberal bir anlayışla o turlar düzenlenmiştir, uzlaşma
olsun diye düzenlenmiştir.
Liderler uzlaşamayınca,
Cumhuriyet Halk Partisinden önemli bir milletvekili grubu Erbakan
Hoca'yla temasa geçmiştir. Muhsin Batur da aday, Allah rahmet eylesin,
senatörümüz, kontenjan senatörü. Diğer partilerle ilişki
kurmuşuzdur ve son gün, görevinin bittiği gün, son turda, 13
rey alamadığı için -onu da bu zabıtlara tescil etmek
için söylüyorum- Cumhurbaşkanı seçilememiştir. Belki
de 12 Eylül olmayacaktı. Onu Cumhurbaşkanı seçtirmek
için uğraşanlar arasında Ali Topuz'u görüyorum. Sayın
Genel Başkanımız Deniz Baykal, Önder Sav, ben, o turlara
katılan insanlarız. Bir gerçeği de burada belirtmek
istiyorum.
Şimdi, buna tepki olarak da bugünkü
1982 Anayasası 102'nci maddeyi getirdi. Yani, diyor ki:
"Dört turda Cumhurbaşkanını seçemezse Meclis, derhal
seçime gider." Yani, Cumhurbaşkanının seçimini
kolaylaştırmak için bir tepki maddesidir 102'nci madde.
Şimdi, ben, şunları
anlıyorum, bu tepki maddelerini, 1961 Anayasası'nda, 1982
Anayasası'nda
Ama, ilk defa bir sivil tepki, anayasayı değiştirmek
için bir sivil tepkiye bugün tanık oluyoruz.
AHMET YENİ (Samsun) - Gece yarısı
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Yani,
sizin baştan beri izlediğiniz, Cumhurbaşkanlığı
seçimini Adalet ve Kalkınma Partisinin bir iç işi, Adalet
ve Kalkınma Partisinin tam yetkili olduğu bir grup yetkisi
olarak algıladığınız için, muhalefeti
dışladığınız için
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) -
ANAP ile beraber alındı.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - ANAP'a
gittiniz, ANAP'a gittiniz
ANAP'a ne zaman gittiniz? 367'yi bulamadıktan
sonra gittiniz.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) -
Hayır, değil, değil.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bırakınız.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) -
Aday çıkartırken, aday çıkartırken
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Şimdi, şimdi
Dinleyin arkadaşlar,
dinleyin, dinleyin
AHMET YENİ (Samsun) - Doğru
konuşun!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) -
Doğru konuşuyorum ben.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Doğru konuşuyor, siz anlamıyorsunuz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) -
Doğru konuşuyorum.
AHMET YENİ (Samsun) - Doğru
konuşun!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Sen,
gel ondan sonra doğrusunu söyle ben yanlış konuşuyorsam.
Yani, devamlı laf atma kadrosundan vazgeç, beş sene oldu,
bir de çık burada konuş ya!. Beş senedir oradan laf
atıyorsun. O kadroyu vermişler sana demek ki, laf atma kadrosu.
Şimdi, bu bir sivil tepki Anayasası
olacaktır. İlk defa Adalet ve Kalkınma Partisi istediğini
yaptıramayınca, Cumhurbaşkanını uzlaşmayla
seçtirme becerisini gösteremeyince, bu politikayı eline yüzüne
bulaştırınca, süresi biten Meclise artık, Cumhurbaşkanı
seçemediğine göre, dün Sayın Gül Cumhurbaşkanlığı
adaylığından çekildiğine göre, bu Meclisin yapacağı
tek şey var, derhâl seçime gitmek.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) -
Gidiyoruz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Hani,
Sayın Recep Tayyip Erdoğan
Avrupa Birliği ile müzakerelerinde doğru bir laf
ediyordu: "Maç başladıktan sonra kural değişmez."
MEHMET KURT (Samsun) - Siz değiştirdiniz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Anayasa
Komisyonunda, dün, önceki gün, arkadaşlar, Anayasa Komisyonu,
bir yandan
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Oylamaya katılmadınız.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) -
Cumhurbaşkanlığı
seçimiyle ilgili yeni rejim değişikliği ihdas eden
maddeleri müzakere ediyor. Biz de, dün, Sayın Gül seçilecek mi
seçilmeyecek mi, onun için Mecliste toplandık. Bu, komedidir arkadaşlar.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Gelmediniz
Gelmediniz.
CEVDET ERDÖL (Trabzon) - Kimse yoktu.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bu, ironik
bir olaydır.
CEVDET ERDÖL (Trabzon) - Mecliste
yoktunuz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bize
güvenerek mi Abdullah Gül'ü aday gösterdiniz? Cumhuriyet Halk Partisine
güvenerek mi aday çıkardınız? Cumhuriyet Halk Partisine
gelip uzlaşma yoluna başvurdunuz mu?
Ha, tabii, nereden geliyor bu?
Şu laflar, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunda Recep Tayyip
Erdoğan, Sayın Başbakan tarafından söylenmiştir:
Döndü sizlere "boş verin arkadaşlar" dedi.
"Verdim ellerine bir çelik çomak, oynayıp duruyorlar."
dedi.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Adana)
- Oynuyorsunuz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Cumhurbaşkanlığı
mantığı bu, seçiminde mantık bu.
Çelik çomakla kim oynuyor,
şimdi görülüyor işte. Çelik çomakla kim oynuyor? (CHP
sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından
gürültüler)
Ama, kabahat bizde değil. Oynadığınız
çelik çomağı elinize biz vermedik, bizzat Recep Tayyip Erdoğan'ın
yanlış politikası bugün size çelik çomak oynatıyor.
(CHP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Millet
çelik çomak oynayacak sizinle.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Arkadaşlar
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Adana)
- Bir dahaki dönem sizi göremeyeceğiz, üzgünüm.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Göreceğiz.
Burada seçim olacak, seçimden sonra, sizin hâlinizi göreceğim. Bana en fazla laf atanlar bu sıralarda
oturuyor mu oturmuyor mu, göreceğiz onları, göreceğiz;
göreceğiz hepsini.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Adana)
- Buna sen mi karar veriyorsun, vatandaş mı karar veriyor?
Sen mi karar veriyorsun?
MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) -
Zeynep Hanım, hocamı dinle.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Zeynep
Hanım
Zeynep Hanım, bar bar bağırıyordun
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Adana)
- Ne bağırması?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Danıştay
saldırısıyla ilgili konuşurken.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Adana)
- Vatandaşın iradesine bile, şeye, hükmediyorsunuz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Ama,
bak, bir Danıştay üyesi öldü, senin bağırmana
rağmen. Adamlar içeride. O gün ben bunları söylüyordum.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Adana)
- Ne alakası var?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Örgütlü
bir cinayetle karşı karşıyız derken, gene böyle
bağırıyordun karşımda.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Adana)
- Nereden, nereye
Haksızlığın karşısında
susacak hâlimiz yok. Senin kadar bağıran var mı acaba?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) -
Şimdi, değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanının
halk tarafından seçilmesi çok önemli bir olaydır ve başlı
başına, Türkiye Cumhuriyeti'nin sistemini değiştiren
bir değişikliktir.
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Halka güvenmezlik olmaz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) -
Şimdi, bir dakika
Demagoji yapmayın. Halka güvenilir, güvenilmez
değil.
Böyle bir olay en az bir sene, iki sene
tartışılmalıdır. Nerede tartışılmalıdır?
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Zaman yok.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Zaman
var.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Yok zaman. Kaybedecek zamanımız yok.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Sen ille
benim zamanıma sığsın diyorsun. Niye ben senin zamanına
sığdırayım yani? Yani, sizin evinizde evladüiyaliniz
varsa, bu memleketin de istikbali var. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Senin
milletvekilliğin beni ilgilendirmiyor. Senin milletvekilliğin
bitiyor diye
Beni hiç ilgilendirmez.
BAŞKAN - Sayın Anadol, buyurun,
konuşmanızı tamamlayınız.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bitiriyorum.
AHMET YENİ (Samsun) - Meclisten
kaçtınız, halktan da kaçıyorsunuz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bu kadar
uzun, anayasa hukukçularının, bilim adamlarının,
üniversite çevrelerinin, kamuoyunun, sivil toplum örgütlerinin,
baroların, yüksek yargı organları temsilcilerinin
bir araya gelip tartışabileceği, tartışması
gereken bir sorunu, bir madde ihdasını, siz, Anayasa Komisyonunda
kırk sekiz saat bile milletvekillerinin okumasına
-bırak tartışmasına- müsaade etmediniz...
ALİM TUNÇ (Uşak) - On bin tane
önerge getirdiniz.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Size on bin tane önerge az bile.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) -
ve o
Komisyonda Türk demokrasi tarihine kara sayfalar yazıldı.
Maddeler görüşülmeden, korsan tutanaklarla görüşülmüş
diye tanzim edildi. Arkadaşlar burada hep.
AHMET YENİ (Samsun) - Komisyon
Başkanını dövmeye kalktınız.
MEHMET KURT (Samsun) - Komisyon
Başkanına saldırdınız.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) -
Şimdi de Meclisten bunu esirgiyorsunuz. Nedir o? Ya, müsaade
edin -kırk sekiz saat- şu milletvekilleri, Cumhurbaşkanını
halkın seçmesi, 5+5 gibi çok önemli Anayasa değişiklik
maddelerini bir okusunlar, düşünsünler, tartışsınlar,
konuşsunlar. Hayır, ondan da esirgiyorsunuz. Nedir o? Selden
kütük kapma. Nedir o? Yangından mal kaçırma. Seçim olacak,
ama, arkadaşlar, bakın...
AHMET YENİ (Samsun) - Halktan
kaçmayın, milletten kaçmayın.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Milletten
kimin kaçtığı belli olacak.
AHMET YENİ (Samsun) - Milletten
kaçmayın, Meclisten kaçtığınız gibi.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Milletten
kimin kaçtığı belli olacak.
BAŞKAN - Sayın Yeni, lütfen
Sayın Anadol, Genel Kurula hitap
edin, buyurun efendim.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Sayın
Başkanım, Genel Kurula hitap etmek benim görevim de, arkadaşların
laf atmak görevi değil herhâlde. Kadrolu arkadaşlar var, laf
atma kadrosuna sahip.
BAŞKAN - Onları da ikaz ettim,
buyurun.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) -
Şimdi, bu tür Anayasa değişikliklerinin şakası
yoktur, arkadaşlar. Biraz ciddi olalım. Bu Meclis, Cumhurbaşkanını
seçemeyen bir Meclis olmuştur, dün Sayın Gül'ün istifasıyla
birlikte.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Sayenizde.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bizim
sayemizde değil. Hâlâ çelik çomak oynuyorsunuz.
AHMET YENİ (Samsun) - Kaçtınız.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Hâlâ çelik
çomak oynuyorsunuz.
AHMET YENİ (Samsun) - Kaçtınız.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Hâlâ çelik
çomak oynuyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Anadol, teşekkür
cümlenizi alayım, buyurun efendim.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Hemen
bitiriyorum. Bu Meclisin yapacağı bir tek şey vardır:
Derhâl seçime gitmek, belki de seçimi daha öne almak. Korkmayın,
ama, görüyorum ki korkuyorsunuz. Korkunun ecele faydası yoktur.
Yüce Meclise saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) -
Sayın Başkan, CHP Grup Başkan Vekili Sayın Kemal Anadol
Bey'in, özellikle şahsıma
"Anayasaya Mahkemesi kararlarını ayak oyunu diye
niteledi." şeklindeki beyanını açıklamak istiyorum.
Ben öyle bir şey söylemedim. (CHP sıralarından "Öyle
dedi." sesleri, gürültüler)
MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) -
Öyle dedi.
BAŞKAN - Sayın Gündüz, oturunuz,
biraz sonra söz vereyim size.
Önerinin lehinde, Süleyman Sarıbaş,
Malatya Milletvekili.
Buyurun.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) -
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
AK Parti Grubunun "5+5" dediğimiz
Cumhurbaşkanını halka seçtirme önerisinin gündeme
alınmasına dair önerisi lehine söz aldım. Yüce Heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, gün,
Sayın Başbakanın söylediği gibi de, biraz önce Sayın
Anadol'un söylediği gibi de çelik çomak oynama günü değil.
Gün, artık, suçlamalarla, geçmişi tartışmalarla
geçireceğimiz gün de değil. Gün, milletimizin geleceğine,
milletimizin demokrasiye sadakatine, milletimize güvenip çözümü
milletimizin önüne koyma günü.
Biz Anavatan Partisi olarak, iki
senedir, iki seneyi de geçin, rahmetli Özal'ın Cumhurbaşkanıyken
dillendirdiği, daha sonra Sayın Demirel'in, daha sonra Sayın
Sezer'in bu yetkileri kullanan, yani 104'üncü maddedeki yetkileri
kullanan, yani hemen hemen yürütme yetkisinin yarısını
kullanan bir Cumhurbaşkanının, halkın teveccühüne,
halkın itimadına, halkın seçmesine mazhar olması
gerektiğini ve cumhurun başını cumhurun seçmesi
gerektiğini bu kürsülerden, başka kürsülerden, Genel
Başkanım, sözcülerimiz defaten defaten anlattık.
Ama, 353 çoğunluğuna güvenen iktidar, hiç dönüp bakmadı.
Mektup yazdık, Sayın Başbakana mektup yazdık: Bakın,
millete dair çözüm buradadır. Gelin, 3 Kasım'da bu millet
size "Bu düzeni değiştirin, bu sistemi değiştirin
"
Sayın Anadol diyor ki:
"Sistem değişikliği." Evet, sonuna kadar sistem
değişikliği. Bu sistem değişmeli, bu düzen değişmeli.
Yanlış bir düzen. Cumhurbaşkanı ile başbakanların,
hükûmetlerin kavga ettiği bir düzen öngörülmüş 82 Anayasası'yla.
Özal ile Mesut Yılmaz kavga etmiş, Demirel ile Tansu Çiller
kavga etmiş, Sezer'le hem Ecevit hem bugünkü Hükûmet anlaşamamış.
Şimdi, bu düzenin neresi güzel, bu sistemin neresi güzel? Üniversite
gibi kocaman bir alanı -2 milyon öğrenci okuyor, 10 milyon
aile- sadece Cumhurbaşkanı düzenliyor. Adalet dediğimiz
alanı, yargıyı sadece Cumhurbaşkanı düzenliyor.
Yani, millete karşı hiçbir sorumluluğu yok, vatana
ihanetten başka hiçbir şeyden yargılanmaz, ama yürütmenin
yarıdan fazla yetkisini kullanır. Peki, yürütme ne iş
yapar o zaman? Yürütme, Cumhurbaşkanının insafına,
onun görüşüne teslim olmak, millete verdiği sözleri yapamama
noktasında Cumhurbaşkanına bidayet dilemekten
başka bir şey yapamaz. Ee, böyle bir sistem olur mu? Böyle bir
sistem olur mu arkadaşlar? Yani, Sayın Anadol, savunduğunuz
sistem ne getirdi yirmi dört senede? Değiştirelim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Son bir
ayda mı değişecek bu sistem!
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) -
Son bir ay değil. Son bir ay değil. Millete dair çareler, değil
son bir ay
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Millî
iradeyi gerçekten temsil eden Meclis. Bırak!
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) -
son bir saniyede, mümkünse ve millete dairse mutlaka yapılmalıdır.
Son bir saniyede dahi yapılmalıdır. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Onun için, biz destekliyoruz bunu, desteklemeye
devam ediyoruz. Çünkü, aklın yolu bir, aklın yolu bir. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Neyse
Nihayet AKP'den de onu bekliyoruz ya!
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) -
Bu millete güvenmek lazım. Demokrasiyse sonuna kadar demokrasi,
ama milletle beraber. Otoriter devlet anlayışıyla tanzim
edilmiş bir milletle bu ülkeyi bir yere götürmeyiz. Millî iradeyle
yönetilen bir devletle ancak bu ülkeyi kalkındırırız,
bu ülkeyi refaha kavuştururuz. Bunu AK Parti Grubu anlamadı.
Onlar, bol bol önlerine gelen bürokratların gönderdiği yasaları
geçirmekle millete hizmet ettiklerini zannettiler. Oysa biz dedik
ki: Bunlarla uğraşmayın, sistemin ana taşlarına
bakalım. Mesela, yapabildik mi bir YÖK reformunu? Yapabildik
mi? İşte bugün getirdiğimiz bu tasarıyı
keşke iki sene evvel yapsaydık, bugün bu gerginlikler, bugün
bu telaş, bu endişeleri bu milletin yaşamasına
fırsat vermiş olur muyduk? Yapmadık arkadaşlar. Bilmem
ne kanununu geçirdik bürokrat istedi diye, bilmem neyi geçirdik,
ama bir YÖK reformu yapamadık, bir anayasa reformu yapamadık,
sivil bir anayasa yapamadık. Sonra da demokrasi havarisi kesiliyoruz:
Dik durduk, bilmem ne yaptık... Önce Anayasa'nızı, sisteminizi
millete dair bir sistem yapacaksınız. Altı tane anayasal
kurumun üstüne değil, 73 milyon vatandaşın üstüne tanzim
edilmiş bir sistem kuracaksınız, tanzim edilmiş bir
demokrasi kuracaksınız. İşte milletin size verdiği
çoğunluğu kullanamama beceriksizliği sizi bugüne
getirdi. Yirmi defa bu kürsülerde söyledim: Beceriksizsiniz.
Muhalefeti suçlamayın. Sayın
Baykal -Sayın Bakan burada- "Abdüllatif Şener Bey olursa
oy veririz" dedi. Niye demediniz ki
Evet, muhalefete teşekkür
ediyorum, biz de onu düşünüyoruz, hayırlı olsun deseydiniz,
bu kriz yaşanır mıydı? Yaşanır mıydı
bu kriz?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - Samimiyetine inanıyor musun?
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) -
Yaşanır mıydı bu kriz? Muhalefeti suçlamayın.
Bakın arkadaşlar
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
- Samimiyetine inanıyor musun?
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) -
Onlara inanmazsanız bize inansaydınız, sonuna kadar
yanında olacaktık.
Başka bir şey anlatayım,
millet duysun. Adaylık başvurularından bir saat evvel
üç tane isim verdik, dedik ki, bakın, bu adayı siz dayattınız,
Abdullah Gül'ün şahsına bir diyeceğimiz yok, ama bu adayı
bize dayattınız; dayatma adayla bizi teslim alamazsınız.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Bu üç arkadaştan birini gösterin,
o da olsun, yine Abdullah Beye oy verin, ama 367 engeline takılırsanız
Abdullah Bey çekilir, diğer adayı biz de önerdiğimiz
için seve seve oy veririz, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkansız
kalmaz, dedik. Dönüp bakmadınız bile, çünkü, Partiniz demokrasi
değil. Oradaki politbüro üyesi, politbüro üyesi üç kişi
bu milletin reylerini heba ettiler, bu milletin verdiği gücü
heba ettiler (Anavatan ve CHP sıralarından alkışlar)
bu milletin size sağladığı demokrasiyi düzeltmeye
dair ve bu sistemi değiştirmeye dair anlayışı
kavrayamadılar.
Arkadaşlar, 3 Kasım -ben
hep söyledim, bu kürsüden dördüncü defa söylüyorum- bir halk ihtilaliydi.
Gidin ve bu bozuk düzeni değiştirin, dedi millet size. Siz
ne yaptınız? Düzen, önünüze VIP uçakları verip haram
sofralarını kurunca, tam da bizim istediğimiz düzen
dediniz, tam da bizim istediğimiz düzen dediniz ve yiyip içip
gezdiniz, caka sattınız. Devlet olmayı, yürütme olmayı
caka satma zannettiniz. Oysa
RECEP YILDIRIM (Sakarya) - Normal
konuş!
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) -
Bakın, ne diyor muhalefet? "İki ay tartışılması
lazım" diyor. Beş sene niye tartışmadık da
bunu muhalefete bu sözü veriyoruz, niye tartıştırmadık?
Niye bir YÖK reformunu, hazırlanıp önünüze konulduğu
hâlde geçirip de, 2 milyon öğrencinin, bırakın öğrencileri,
üniversitelerimizi millete hayırlı kurumlar hâline niye
getiremedik?
Ne yaptınız? Ne yaptınız?
Şimdi, beş sene sonra milletin karşısına
çıkıp neyin mağduriyetini oynayacaksınız?
Bu millet size başbakanlığı verdi, Meclis Başkanlığını
verdi, hükûmeti verdi. Daha bu ülkenin tapusunu mu alacaksınız
ki mağduriyetiniz bitsin, tapusunu mu alacaksınız?
Şimdi, biz mağdur olduk
(Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) -
Milleti mağdur ettiler.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) -
Niye mağdur oldunuz? Ee Müslüman seçilmedi, Arınç'ın tabiriyle.
Bundan önceki cumhurbaşkanları Müslüman değil miydi?
Elinizi vicdanınıza koyun, böyle bir beyan olabilir mi!
Böyle bir bölücülük olabilir mi! (AK Parti sıralarından gürültüler)
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Öyle bir şey demedi!
RECEP YILDIRIM (Sakarya) - Öyle
demedi!
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) -
Böyle bir ayrımcılık olabilir mi!
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Süleyman, öyle demedi!
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) -
Müslüman'ın içi dışı bir olur. İçi dışı
bir olmayana münafık derler. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar) Münafıklık yapmayacaksınız,
hakiki Müslüman olacaksınız!
Saygılar sunuyorum. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Grup önerisinin aleyhinde, Konya
Milletvekili Atilla Kart.
Sayın Kart, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ATİLLA KART (Konya) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi
tarafından sunulmuş olan grup önerisinin aleyhinde söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye, geldiğimiz süreçte popülizmin ve öngörüsüz politikaların
yarattığı bir kriz dönemini yaşıyor. Bu süreçte
sorumluluk mevkisinde olan herkesi bir kez daha akılcı ve
sağduyulu davranmaya davet ediyorum. Hamaset ve polemik yapmadan,
duygusal tavır ve tepkilere girmeden, Türkiye gündemini konuşmamız
gerekiyor değerli arkadaşlarım. Geldiğimiz bu
aşamada buna ihtiyacımız var.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; şunu kabul etmemiz gerekiyor: Geldiğimiz
süreçte hem anayasal anlamda hem toplumsal anlamda seçimlerin yenilenmesi
zorunluluğu doğmuştur.
Burada, değerli arkadaşlarım,
sizi biraz daha ciddi olmaya davet etmek gereğini duyuyorum.
Söz atan arkadaşlarıma hitaben söylüyorum.
Bu anayasal zorunluluk nereden
doğdu? Bakın, Cumhurbaşkanının seçimi süreci
başladı. Cumhurbaşkanının seçimi süreci
başladıktan sonra ve sonuç alınamayacağı yolunda
bir tablo ortaya çıktıktan sonra, Hükûmetin, seçimin öne
alınması kararını ve sürecini başlattığını
görüyoruz. Geldiğimiz aşamada, Anayasa'nın 102'nci maddesinde
doğan şartların hayata geçtiği görülüyor. Bu durumda,
anayasal zorunluluk gereği derhâl seçim ortamının,
takviminin uygulanması gereği ortaya çıkıyor.
Bunu görmezden mi geleceğiz? Bunu yok mu sayacağız? Bu
aşamadan sonra, pekâlâ bu Meclis, pekâlâ bir ay sonra, yirmi gün sonra
bu Meclis kararını yeni bir kararla değiştirmek
istediği zaman ne yapacağız? Bu anayasal düzenlemeyi
görmezden mi geleceğiz değerli arkadaşlarım?
Onun için diyoruz ki, gelin, sağduyulu ve sorumlu bir yaklaşım
içinde ve Anayasa hükümlerini göz ardı etmeden, bu konularda sağlıklı
değerlendirme yapın. Bunu bir kez daha ifade etmek gereğini
duyuyorum.
Bunun yanında, toplumsal anlamda
erken seçimin, daha doğrusu seçimin öne alınması
şartlarının doğduğu bir gerçek. Bunu, bir
yıldır, Genel Başkanımız, siyasi parti sözcülerimiz
her aşamada ifade ettiler. Ama, "4 Kasımdan evvel seçimin
yapılması vatana ihanettir." diyenlerin geldiğimiz
aşamada düştüğü durumu, çaresizliği ve arayışları
üzülerek izliyoruz, üzülerek izliyoruz. Daha ötesinde bir ifade kullanmak istemiyorum. Türkiye
adına üzülerek izliyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
şunu görelim artık: Bu geldiğimiz aşamada Türkiye
için seçimlerin öne alınması kararı Adalet ve Kalkınma
Partisinin bir lütfu değildir, bu bir toplumsal beklentidir,
bir toplumsal taleptir. O zaman ne yapalım? O zaman şunu yapalım:
Bu seçimlerin sağlıklı bir şekilde teknik ve yasal
şartlara uygun bir şekilde ve Türkiye'nin sosyolojik gerçeklerine
uygun bir şekilde yapılmasının yolunu açalım,
seçimlere olabildiğince en geniş katılımın
yapılmasını sağlayalım. Yapılması
gereken bu değil mi? Neden bu aşamada yine ucuz yollara
başvuruyoruz, yine ucuz yollara tenezzül ediyoruz.
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Kütahya)
- Ne zaman yapalım?
ATİLLA KART (Devamla) - Bunun
yolu nedir? Buyurun gelin, 24 Haziranda yapalım; buyurun gelin,
30 Haziranda yapalım. Bunu ilk günden beri söylüyoruz.
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Samimi misiniz?
ATİLLA KART (Devamla) - Bu noktada,
değerli arkadaşlarım, şu: Bakın, anayasal zorunluluk
derken işte, bunu anlatmaya çalışıyoruz, derhâl
seçimden söz ediyoruz.
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- 22 Temmuz
ATİLLA KART (Devamla) - Derhâl
seçimden söz ediyoruz. Derhâl seçimde, seçimlerin öne alınması
kararından daha farklı sebep ve şartları konuşmamız
gerekiyor. Bunu niye görmezden geliyoruz? Ama, burada, yine, Adalet
ve Kalkınma Partisinin oportünist anlayışını,
popülizmi hedeflediğini yine bütün çıplaklığıyla
görüyoruz.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) -
Kararı birlikte aldık ve Seçim Kurulu verdi takvimi.
ATİLLA KART (Devamla) -
Şimdi, değerli arkadaşlarım, orada da sizin, yine,
hangi yollara başvurduğunuzu biliyoruz. O karara bizim
karşı çıkmamız zaten söz konusu değil. Bizim
bir yıldır anlattığımız bir süreçti, ama
biz o zaman da bunu anlattık. Fakat, orada siz, yine özel bir maksada
yönelik olarak, özel bir amaca yönelik olarak, kendinizce, 22 Temmuz
tarihini tespit ederek birtakım avantajlar yakalayacağınızın
hesabı içindesiniz.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) -
Öyle bir hesap yok, 24'ü dedik, olmadı.
ATİLLA KART (Devamla) - Onun
için, bunları toplum gayet iyi görüyor.
Bakın, aslında, değerli
arkadaşlarım, toplumu üzücü olan şu, popülist anlayış
derken, oportünist anlayış derken, şunu anlatmaya çalışıyorum:
Bu dönemde, geliyoruz, bir Anayasa değişikliği teklifini
getiriyoruz. Bu Anayasa değişikliği teklifi ile güya,
Cumhurbaşkanını halka seçtirme yolunda bir irade ortaya
koyuyoruz. Bu tartışılabilir, bunu yürekten ifade
ediyorum. Cumhurbaşkanının halka seçtirilmesi, yarı
başkanlık sistemi, başkanlık sistemi, oturulur,
bir sistem içinde, Cumhurbaşkanıyla başbakanın görev
ve yetkilerini bir denge içinde sağlayan bir anlayışla
elbette konuşulabilir. Ama, insafa davet ediyorum, bir taraftan
yıllardır -diyorsunuz ki- bu Cumhurbaşkanının
yetkileri çok fazladır diyorsunuz, bu kadar geniş yetkilere
sahip olan bir Cumhurbaşkanının hiçbir sorumluluğu
yok diyorsunuz
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul)
- Kendin söylüyorsun.
ATİLLA KART (Devamla) -
kalkıyorsunuz,
bu noktada, görev, yetki ve sorumluluk noktasında, hiçbir düzenleme
getirmeden, aynı Cumhurbaşkanına bir de halk oyuyla
gelme gücünü, yetkisini veriyorsunuz. Bu bağdaşır
mı? Lütfen, sağduyulu olarak düşünün.
Düşünebiliyor musunuz, kuvvetler
ayrılığını zedelemenin ötesinde, yürütme
organı içinde bile bir çatışma ortamının tohumlarını
atıyorsunuz. Yürütme organı içinde bile birbiriyle çatışır,
çelişir hâle gelen bir anlayıştan söz ediyorum. Bu, aslında
nedir biliyor musunuz? Bu aslında şu: Bu, aslında, Adalet
ve Kalkınma Partisinin Türkiye'yi yönetme ehliyetinin olmamasının
getirdiği sonuçlardır. Türkiye'yi yönetme ehliyetine sahip
olmayan bir kadro hem felsefi anlamda hem fiilî anlamda anarşist
bir anlayışla sistemi altüst ediyor. Tekrar ifade ediyorum:
Hem felsefi anlamda hem fiilî anlamda anarşist bir yaklaşımla
(AK
Parti sıralarından gürültüler)
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum)
- "Anarşist" diyemez Sayın Başkan.
ATİLLA KART (Devamla) -
yani,
bu sistem ne olursa olsun, sonuçları ne olursa olsun
(AK Parti
sıralarından gürültüler)
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum)
- "Anarşist" diyemez bu meclise.
ATİLLA KART (Devamla) -
ben günü
kurtarmak adına, günü kurtarmak uğruna her türlü tahribatı
yaparım anlayışını sergiliyorsunuz.
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum)
- Sayın Başkan, sizi davet ediyorum... "Anarşist"
denmez.
ATİLLA KART (Devamla) - Evet, o
anarşiyi anlatıyorum. Biraz dinlerseniz, biraz kafanızı
yorarsanız, biraz muhakeme ederseniz onu anlarsınız.
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum)
- "Anarşist" diyemezsin.
ATİLLA KART (Devamla) - Bakın,
nasıl bir anarşi yaratıyorsunuz? Türkiye gündemini
nasıl saptırıyorsunuz? Aslında, bilinçli olarak
saptırıyorsunuz. Bu konuda yine sizi kutlamak gerekiyor!
Türkiye bir aydır yolsuzlukları konuşamıyor, Türkiye
bir aydır hırsızlıkları konuşamıyor.
Türkiye'nin gündemini, bir aydır, gerçekleşmesi mümkün olmayan,
kadük olması kaçınılmaz olmayan bir takvimle meşgul
ediyorsunuz. (CHP sıralarından "Olan" sesleri)
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ATİLLA KOÇ (Aydın) - "Olan" diyecektin.
ATİLLA KART (Devamla) - Bakın,
değerli arkadaşlarım, sizlerin 3376 sayılı
Halk Oylaması Kanunu'ndan haberiniz var mı? Bunu düşünüyor
musunuz? Bundan haberiniz var mı, yoksa haberiniz olduğu
hâlde mi bu tasarıyı biz görüşüyoruz, bu teklifi biz görüşüyoruz?
Ne diyor 3376 sayılı Kanun? Diyor ki: Anayasa değişiklikleri
yaptığınız zaman, bu Anayasa değişikliği,
şu anlattığımız şekilde anayasal sistemi
altüst eden, dengeleri bozan bu anayasal değişiklikler,
çok büyük ihtimalle, çok çok büyük ihtimalle Sayın Cumhurbaşkanı
tarafından 330 ile 367 arasında kaldığı zaman
zorunlu olarak, 367'yi aştığı zaman yine takdire
bağlı olarak, tercihe bağlı olarak referanduma götürülecek.
(AK Parti sıralarından "Tamam işte." sesleri)
Tamam, güzel, güzel
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Referanduma gitmeyecek mi Sayın Kart?
BAŞKAN - Sayın Bilen
ATİLLA KART (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, bakın, 3376 sayılı Kanun'un
2'nci maddesini okur musunuz? Bu Anayasa değişikliği
daha kesinlik kazanmadığı için
Bakın, sizleri sağduyulu
ve sorumlu davranmaya davet ediyorum derken, bunları anlatıyorum.
Türkiye gündemini bu şekilde saptırmaya, fiilen uygulanması
imkânı olmayan gündemlerle meşgul etmeye hakkımız
yok. Bunu anlatmaya çalışıyorum.
Bakın, bu süreçten sonra nedir?
2'nci maddeye göre, yüz yirmi gün sonra bu referandumun yapılması
gerekiyor değerli arkadaşlarım. Birileri gelsin, Komisyon
Başkanı gelsin, sözcüleriniz gelsin, bunun cevabını
versin. Sağduyulu olalım derken, sorumlu olalım derken
bunları anlatıyorum.
Bu ne demektir? Bugünden itibaren,
neresinden bakarsanız, beş ay sonra, altı ay sonra o referandumun
yapılması demektir. Bu ne demektir? Kasım 2007 demektir,
Aralık 2007 demektir.
Bu durumda, bu teklifi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Bunu
bilmezler onlar. Okuduklarını anlamıyorlar çünkü.
BAŞKAN - Konuşmanızı
tamamlayınız Sayın Kart, buyurun.
ATİLLA KART (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, lütfen sağduyulu davranalım, geldiğimiz
aşamada hiç olmazsa sorumlu davranalım. Bakın, birileri
gelsin, sözcüleriniz gelsin, grup başkan vekilleriniz gelsin,
Komisyon Başkanınız gelsin, bu dediğimiz konuya
açıklama getirsin. Biz, kadük olma ihtimali takvime göre kaçınılmaz
olan bir değişiklikle ülke gündemini neden meşgul ediyoruz,
neden yeniden gerginliklerin tohumunu atıyoruz? İşte
"Anarşi yaratıyorsunuz." derken bunu kastediyorum
değerli arkadaşım. Bunun adı "anarşi"
değil de nedir? Bunun başka bir anlamı var mıdır?
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum)
- Senin zihnin anarşiyle dolmuş!
ATİLLA KART (Devamla) - Anarşizmin
hem felsefi anlamda hem fiilî anlamda uygulamasını yapıyorsunuz,
bunun uygulamasını yapıyorsunuz, bunun tahribatını
yapıyorsunuz. Hukuk sisteminde yarattığınız
tahribatların son örneği olarak, bu, Parlamento tarihinde
yerini alacaktır.
Türkiye şunu yaşıyor
değerli arkadaşlarım, özet olarak ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Kart, konuşmanızı
tamamlayınız lütfen.
ATİLLA KART (Devamla) - Türkiye
şunu yaşıyor: Kifayetsiz ve muhteris kadroların
yarattığı Goebbels propagandasının ve Makyavel
yöntemlerinin hesabını, inanıyoruz ki, 22 Temmuz veya
daha önceki bir tarihte, seçmen, sandıkta bunun hesabını
soracaktır. Bundan hiç kuşkunuz olmasın.
Bu düşüncelerle, bu değerlendirmelerle
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın millet
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) -
Sayın Başkan
MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu)
- Sayın Başkanım
Buyurun Sayın Sıvacıoğlu.
MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu)
- Sayın Başkanım, bir açıklama yapmak istiyorum yerimden.
BAŞKAN - Ne gerekçeyle?
MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu)
- İç Tüzük gereğince, çünkü birtakım yanlış anlaşılmalar
oldu. Çok kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN - Hayır, şahsınızla
ilgili bir şey mi oldu Sayın Sıvacıoğlu?
MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu)
- Hayır, hayır
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Komisyon Başkanı
MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu)
- İç Tüzük gereği
BAŞKAN - Efendim, burada kimin,
ne gerekçeyle söz alacağı hususları açıkça belirlidir.
Böyle, her milletvekili, İç Tüzük'le veya başka bir konuyla
ilgili olarak açıklama yapmak isterse buna fırsat vermek
mümkün değil.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - İktidara
kural yok Sayın Başkan!
MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu)
- Milletvekili yerinden açıklama yapabilir Sayın Başkan.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) -
Sayın Başkan
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım
MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu)
- Sayın Başkan, 60'ıncı madde gereği
BAŞKAN - Sayın Sıvacıoğlu,
oturur musunuz efendim.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Sayın Başkanım, Grup Başkan Vekilinin adına
BAŞKAN - Sayın Keskin, lütfen
sözlerimi tamamlamama fırsat verirseniz biz de konuşalım,
Genel Kurulu yönetelim.
MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu)
- Sayın Başkan, İç Tüzük'ün 60'ıncı maddesi gereğince
söz istiyorum.
BAŞKAN - Biraz önce grup önerisinin
lehinde konuşan Sayın İrfan Gündüz, kendisine düşüncesi
dışında bir görüş atfedildiğini ve kendisinin
böyle bir kastı bulunmadığını ifade ederek
69'uncu maddeye göre söz talebinde bulunmuştur. Şimdi, Sayın
Gündüz'e bu açıklamayı yapması için söz vereceğim.
Buyurun Sayın Gündüz. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Özür mü dileyecek? Özür dileyecek galiba.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Anayasa
Mahkemesinden özür mü dileyecek?
III. -
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, İzmir Milletvekili
K. Kemal Anadol'un, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bana cevap hakkı
verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
Bir defa, sözümün içerisinde beyan
ettim, öyle özür filan değil, "Anayasa Mahkemesi kararları
başımız gözümüz üzerindedir" diye. (CHP sıralarından
gürültüler) Hayır, o sözümün içerisinde vardır, tutanaklara
bakarsanız görürsünüz. Ancak, Anayasa Mahkemesinden önce, Sayın
Baykal'ın, şayet Anayasa Mahkemesi kendi önerilerini ret
yönünde bir karar verdiği takdirde "toplumsal çatışma
çıkar, toplumsal kaos doğar" şeklindeki mahkemeyi
etkilemeye yönelik o görüşlerini dile getirmeye çalıştım.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Mahkemeye
hakaret etme.
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Öbür
taraftan, bakın, en büyük suç, en büyük anayasal suç
Anayasa'mızın
milletvekillerine verdiği kutsal bir görev var: Devleti temsil
makamına Cumhurbaşkanını seçme.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Şimdi mi geldi aklına?
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Ama
bazı partilerin, aday göstermeyerek, Genel Kurula milletvekillerini
sokmayarak, onların grup kararı alınamayacak olmasını
bilmelerine rağmen kapıda nöbet tutarak milletvekillerinin
girmelerini engellemeleri, bana göre, kamuoyunun önünde en büyük
anayasal suçtur. (AK Parti sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Recep
Beye söyle onu, Recep Beye.
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Öbür
taraftan, bakın, Sayın Genel Başkanımız partilere
gitmiştir, ancak
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Ne zaman,
ne zaman? Aday belirlendikten sonra.
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Ana
muhalefet partisi ihsası rey ettiği için, önceden görüş
beyan ettiği için, o yüzden ana muhalefet partisine gidilmemiştir.
ama, Cumhurbaşkanı adayı olan arkadaşımız,
bütün partilere, hatta bağımsız milletvekillerine
teker teker giderek hem desteklerini hem de nasıl bir Cumhurbaşkanı
olmak istediğini arz etmiştir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Geç
bunları geç.
MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) -
Göstermelik, göstermelik!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Öbür
taraftan, erken seçim ile ilgili Anayasa Komisyonunda bu meseleler
görüşülürken, bizim teklifimiz 24 Haziran veya 1 Temmuz tarihi
idi. Ancak, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı ve Vekili, sizlerin
de, o üyelerin huzurunda ifade ederken, "Bizim normalde seçim
kararını ifa sürecimiz 102 gün
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Bu
bey ne anlatıyor?
BAŞKAN - Sayın Topuz, lütfen
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) -
"
ancak bunu sıkıştırırsak, en fazla 80
günde icra edebiliriz, bu da 22 Temmuzdan önce olamaz, olursa şayet
demokrasi yara alır." şeklinde beyanları olmuştur.
Kaldı ki, bizim, 24 Haziran teklifimize Anayasa Komisyonundaki
CHP'li üyeler, "Biz ön seçim yapacağız, bu tarihe ön seçimi
yetiştiremeyiz." diyerek karşı çıkmışlardır.
(CHP sıralarından gürültüler)
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hayır!
Yalan söylüyor, yalan! Yalan söylüyorsun.
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - O yüzden,
bakın, eğer bu düşüncenizde samimiyseniz
(CHP sıralarından
gürültüler)
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Bu
ne yahu! Terbiyesizlik yapmayın, ayıptır.
BAŞKAN - Sayın Gündüz
Sayın
Gündüz
MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) -
Tutanaklara bakın, tutanaklara
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) -
biz
24 Hazirana varız, 1 Temmuza da varız. Hodri meydan! Biz, demokrasilerde
son çarenin sandık olduğunu düşünüyor, aziz milletimize
güveniyor, hepinize en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
(AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Gündüz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın
Başkan
Sayın Başkan
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Ayıp yahu! Ayıp yahu! İrfan Bey, niye yalan söylüyorsunuz!
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) -
Yalan söylemiyorum! (CHP sıralarından
gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın
Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Anadol.
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Hayır, hayır, niye yalan
söylüyorsun! Yalancısın sen, yalancı! Yalancısın
sen!
MEHMET SEMERCİ (Aydın) -
Yalancısın sen, yalancısın!
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) -
Ayıp, bu şekilde konuşma!
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Ayıptır, ayıptır!
Yalancısın sen! Yalancısın!
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) -
Tutanakları getirin, getirin tutanakları.
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Böyle hitap
olmaz. Ayıp be, ayıp!
MEHMET SEMERCİ (Aydın) -
Yalan söylüyorsunuz!
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Utanın,
utanın!
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Sizin utanmanız lazım! (Gürültüler)
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım
Saygıdeğer arkadaşlarım,
lütfen
Sayın milletvekilleri
Sayın milletvekilleri
Buyurun Sayın Anadol.
Arkadaşlar, dinleyelim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın
Başkan, Sayın İrfan Gündüz, takdiriniz üzerine söz almış,
Anayasa Mahkemesiyle ilgili sözlerinin bizim tarafımızdan
yanlış yansıtıldığı iddiasını
ileri sürmüştür. Haklıdır.
BAŞKAN - Evet.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Siz
de Meclis Başkanı olarak kendisine söz verdiniz, ama o
açıklamasından sonra Cumhuriyet Halk Partisinin Genel
Başkanına, Cumhuriyet Halk Partisinin tutumundan, Cumhuriyet
Halk Partisinin söylemediği şeyleri söylediğinden
bahsederek, amacını aşarak yeni bir sataşmaya yol
açmıştır. Dolayısıyla, 69'uncu maddeye göre
bizim söz hakkımız doğmuştur. Söz talep ediyorum.
Genel Başkanımdan ismen bahsederek, partimden ismen bahsederek
bana grup adına söz alma talebinde bulunma hakkını doğurmuştur.
BAŞKAN - Sayın Anadol, mesela,
bu cümleler içerisinde ne söyledi, onu bilebilir miyim. (CHP sıralarından "Yalan
söyledi" sesleri, gürültüler)
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Yalan söyledi.
MEHMET SEMERCİ (Aydın) - Yalan söyledi, yalan!
BAŞKAN - Arkadaşlar, bakınız,
Grup Başkan Vekiliniz konuşuyor. Evet, seçim dönemi yaklaştı,
ama siz yerinizden her kişiye cevap yetiştirmeye kalkışırsanız
hiçbir şey anlaşılmaz. Lütfen
Evet, Sayın Anadol.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Bizim
24 Hazirana karşı çıktığımızı
söyledi. Tutanaklar ortada, oy sonuçları ortada, bir tek Cumhuriyet
Halk Partili milletvekilinin karşı oyu yok.
BAŞKAN - Sayın Anadol, sözleriniz
aynen tutanaklara geçmiştir. (CHP sıralarından
"Aaa" sesleri, sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Olmadı,
olmadı!
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, bakınız
(CHP sıralarından
gürültüler)
Arkadaşlar
Sayın Topuz
Sayın Anadol
Buyurunuz efendim.
Bakınız, grup başkan
vekilleri burada grupları yönetiyor arkadaşlar, sayın
başkanlar. Eğer sizin aranızdaki ihtilaflar belirli
bir sükûnet içerisinde cereyan etmezse, milletvekilleri arkadaşlarımız
da bu şeye katılıyorlar.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Dinliyoruz
ve dinleyin o zaman.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın
Başkan
BAŞKAN - Evet, yani 24 Haziranla
ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu böyle bir şeye karşı
çıkmadı mı diyorsunuz Sayın Topuz?
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın
Başkan
BAŞKAN - Efendim.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın
Gündüz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, Anayasa Komisyonunda seçimlerle
ilgili konu görüşülürken, takvim üzerinde görüşülürken
24 Haziranda seçimin yapılmasına biz
BAŞKAN - 24 Haziranla ilgili
teklife ön seçim ve benzeri çalışmalar yapılacağı
için itiraz ettiğini söyledi, doğru.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Oysa,
24 Haziran teklifinin ve o teklife uygun olarak hazırlanan takvimin
içinde ön seçim için de gerekli yerler ayrılmıştır.
Tamamen gerçekler dışında yalan beyanda bulunmuştur.
Partimizi töhmet altında bırakıyor.
Bu kadar açık bir gerçek karşısında
eğer siz sataşma yoktur, bu kadar söylediniz, yeter, kâfidir
diyorsanız, bunu sizin takdirinize bırakıyorum, ama
bunun size yakışmadığını ifade etmek istiyorum,
tarafsızlığınızla bağdaşmadığını
ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Topuz, yani
siz 24 Haziranda Anayasa Komisyonunda yapılan çalışmayla
ilgili
(CHP sıralarından gürültüler)
Ya arkadaşlar, bekleyin lütfen
ya! İstirham ediyorum. Lütfen
Sakin olun.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) -
Başkan, tartışma yapıncaya kadar söz verin, anlatsın.
BAŞKAN - Bir açıklamada
mı bulunacaksınız Sayın Topuz?
Buyurun.
Sayın Anadol, ben şunu istirham
edeyim: Biraz önce AK Parti Grubundaki bir kısım arkadaşlarla
ilgili olarak bir kısım cümleler söylediniz -ben onu yaptım- ama o sizin söylediğiniz
ifadeler, sizin bağlı bulunduğunuz, Grup Başkan Vekilliği
yaptığınız arkadaşların bir kısmı
için de geçerlidir. "Ben az söyleyeyim, siz çok anlayın"
hükmünü sunuyorum.
Herhangi bir sataşmaya sebebiyet
vermeden, o konuya açıklık getirin ve oylamaya geçelim.
Buyurun efendim.
2.-
İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol'un, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz'ün, konuşmasında, partisine sataşması
nedeniyle konuşması
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın
Başkan, önce, bana söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Yeni bir sataşmaya yol açacak
bir konuşma yapmak için buraya gelmedim. Gerçekten önemli günler
yaşıyoruz. Ama, Cumhuriyet Halk Partisinin başta Genel
Başkanına, Parlamento Grubuna yapılan haksızlıkları,
haksız suçlamaları yanıtlamak ve gerçekleri anlatmak
zorundayım, o nedenle buraya geldim ve bunları açıklamak
istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Sayın
İrfan Gündüz "Ayak oyunları." diyerek sözlerine
başladı.
HÜSNÜ ORDU (Kütahya) - Doğru,
doğru.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Ben de,
Anayasa Mahkemesinin anayasal bir kurum olduğunu, bu tür suçlamaları
hak etmediğini ifade ettim. Kendisi, Anayasa Mahkemesini kastetmediği
iddiasıyla açıklama hakkı istedi, bu kürsüye geldi.
Şimdi onu tartışmıyorum, söylediklerini de kabul
etmiyorum. Ama, onu tartışmak için buraya gelmedim, böyle
bir usul de yok. Açıklamasını yaptı. Ama açıklamasını
yaparken, yine yan çizdi ve "Ben, Anayasa Mahkemesine söylemedim,
Deniz Baykal'ın Anayasa Mahkemesi kararından önceki
açıklamasından bahsettim." (AK Parti sıralarından
gürültüler)
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Ne demiş?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) -
Şimdi, arkadaşlar
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Ne demiş?
KEMAL SAĞ (Adana) - Hele bir
dinleyin ya!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) -
Şimdi
(AK Parti sıralarından gürültüler)
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Baykal ne dedi?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Dediği
ortada.
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Savcılık
niye soruşturma başlattı?
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Ne dedi?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Dediği
ortada.
Anayasa Mahkemesi
(AK Parti
sıralarından gürültüler)
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Baykal ne dedi, ne dedi?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Herkes
şunu bilsin, AKP'lisi, CHP'lisi, Anavatan'lısı, tüm milletimiz
bilsin
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Niye
soruşturma başlattı savcılık?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) -
Anayasa
Mahkemesi, hiçbir politikacının demecinden, söylemlerinden
etkilenerek karar vermeyecek kadar yüce bir makamdır ve
doğru bir makamdır. (CHP sıralarından alkışlar)
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Bunun için mi
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkanı da açıkladı.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Baykal ne dedi?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Asla
bir yüce mahkemeyi hedef alarak konuşmayacak kadar ciddi bir
hukuk adamıdır her şeyden önce. Bırakın
(AK
Parti sıralarından gürültüler)
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Baykal ne dedi?
MEHMET VEDAT YÜCESAN (Eskişehir)
- Baykal kadar başına taş düşsün!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) -
Şimdi
(AK Parti sıralarından gürültüler)
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Baykal ne dedi?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen arkadaşlar, konuşmasını tamamlasın
hatip, oylamaya geçeceğiz. Lütfen
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Arkadaşlar,
Parlamentonun huzurunu bozmak için söylemiyorum. Önceki gün Anayasa
Komisyonunda bu paket müzakere edilirken, milletvekillerinizin,
Anayasa Mahkemesi hakkında, Başkanı hakkında söylediklerini
tekrarlarsam burada kavga çıkar. Beni mecbur etmeyin.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Her madde üzerinde önerge verdiniz. 1.600 adet önerge
verdiniz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Beni
mecbur etmeyin.
BAŞKAN - Sayın Anadol, konuşmanızı
tamamlayınız efendim. Lütfen
Yeni konulara girmeyelim.
Buyurun.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Yeni
konuya girmiyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin Cumhurbaşkanlığı
seçimleri için Meclis salonuna girip girmemesi tamamen bizim takdirimizdedir.
Ancak, Cumhuriyet Halk Partisinin bu görevi yapmasını engelleyen,
Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı ve Başbakandır.
(AK Parti sıralarından gürültüler)
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) -
Ne alakası var?
BAŞKAN - Sayın Anadol
Lütfen
Sayın Anadol... Lütfen
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Şu
sözler "Bu Cumhurbaşkanını sadece Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu seçecektir, sizler seçecektir." diye televizyon
ekranlarında konuşacaksınız, ondan sonra gelip,
yüzünüze gözünüze bulaştırdığınız
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Meclis seçecek, Meclis.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) -
Cumhurbaşkanlığı
seçiminin faturasını ana muhalefette çıkaracaksınız.
Yok öyle şey, yok. (CHP sıralarından alkışlar,
AK Parti sıralarından gürültüler)
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş)
- Sayenizde.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Siz sebep oldunuz.
BAŞKAN - Sayın Anadol, konuşmanızı
tamamlayınız efendim.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Peki,
son cümlemi söylüyorum.
Biz, 24 Hazirana karşı filan
çıkmadık.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Çıktınız.
OYA ARASLI (Ankara) - Ne zaman
çıktık?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Ön seçim
için ayrılan takvim var.
RECEP GARİP (Adana) - Haydi,
24 Hazirana evet deyin.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Peki,
peki, bir dakika
102'yi uygulayalım. Derhâl seçime gitsin Meclis.
RECEP GARİP (Adana) - Haydi,
derhâl seçime Meclis.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - 102'yi
uygulayalım. 24 Haziranda seçime var mısınız? Var mısınız? (AK Parti
sıralarından "Varız" sesleri.)
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Varız. (AK Parti sıralarından "Varız"
sesleri.)
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Tamam,
haydi anlaşalım. (AK Parti sıralarından gürültüler)
Haydi hep beraber
Haydi hep beraber
Haydi hep beraber
Ama, yok
(AK
Parti sıralarından gürültüler)
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- 22 Temmuzdaki seçime karşı çıkmadınız
mı?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) -
Şimdi, burada bağırıyorsunuz. Göreceğim
Göreceğiz
ondan sonraki
Yani, Yüksek Seçim Kurulu bir karar verirse, göreceğiz
o zaman tavrınızı.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Anadol, teşekkür
ediyorum.
II. -
ÖNERİLER (Devam)
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
1.-
Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti
Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1'inci sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon
raporu gelmediğinden teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2'nci sırada yer alan, Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısı İle Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer alan, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Adalet Komisyonları Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Adalet Komisyonları Raporları (2/820) (S. Sayısı:
1337)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4'üncü sırada yer alan, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili
Eyüp Fatsa, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve 194 Milletvekilinin; 2709 Sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasına Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun ikinci görüşmelerine
başlayacağız.
4.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili
Eyüp Fatsa, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve 194 Milletvekilinin; 2709 Sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasına Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/1011) (S. Sayısı:
1408 ve 1408'e 1 Ek)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir. (CHP sıralarından
gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Niye
Yok? Niye Yok?
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Nerede
Komisyon?
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Yirmi
beş yaş nerede?
KEMAL SAĞ (Adana) - Yirmi
beş yaşa ne oldu? Hayret bir şey yahu!
BAŞKAN - 5'inci sıraya
alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt
Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkan Vekilleri Hatay
Milletvekili Sadullah Ergin
(CHP sıralarından gürültüler)
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Hani AKP? Ne oldu yirmi beş yaş?
ATİLA EMEK (Antalya) - Yirmi
beş yaşı ertelediniz.
MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) -
Yirmi beş yaş nerede?
BAŞKAN -
Ankara Milletvekili
Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Ordu Milletvekili
Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir)
- Yazıklar olsun! Yirmi beş yaşı ertelediniz.
ATİLA EMEK (Antalya) - Yirmi
beş yaş nerede? Dalga geçiyorsunuz!..
BAŞKAN -
ve Anavatan Partisi
Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu
ile 354 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun birinci görüşmesine
başlayacağız.
5.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili
Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara
Milletvekili Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/1015) (S.Sayısı: 1409) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 1409 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
ATİLA EMEK (Antalya) - Sayın
Kuzu, yirmi beş yaş nerede?
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir)
- Takiye yapıyorsunuz!
ATİLA EMEK (Antalya) - Gençlerin
umutlarıyla dalga geçiyorsunuz.
BAŞKAN - Teklifin tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Oya
Araslı.
Sayın Araslı
Sayın
Oya Araslı
(CHP sıralarından gürültüler)
ATİLA EMEK (Antalya) - Yirmi
beş yaşa ne oldu?
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Ne oldu
yirmi beş yaş, nerede? Yazıklar olsun!
SUAT KILIÇ (Samsun) - Anlatacağım
birazdan, sabret.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
Saygıdeğer arkadaşlarım, oturur musunuz lütfen.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına konuşmak üzere, Ankara Milletvekili Sayın Oya
Araslı'yı kürsüye davet ediyorum. Kendileri burada mı
efendim? Sayın Aralsı, buyurun efendim... (CHP sıralarından
gürültüler)
SUAT KILIÇ (Samsun) - Hocayı
dinleyin Hocayı, sonra ben konuşacağım.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Araslı.
CHP GRUBU ADINA OYA ARASLI (Ankara)
- Sayın Başkan... (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar, oturalım
lütfen, hatibi dinleyelim. Lütfen...
Buyurun... Buyurun Sayın Araslı.
OYA ARASLI (Devamla) - Sayın
Başkan, kanun teklifleri ve tasarıları geldiği
zaman, tümü hakkında görüşme açılmadan, benim bildiğim,
okunur Genel Kurula. O âdetimizi, o uygulamamızı terk
edip terk etmediğimizi öğrenmek istiyorum sözlerime
başlamadan önce.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Araslı.
OYA ARASLI (Devamla) - Eğer söz
veriyorsanız, başlıyorum.
BAŞKAN - Tabii, süreniz devam
ediyor.
Buyurun.
(x)
1409 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
OYA ARASLI (Devamla) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gördüğünüz gibi, burada,
basılıp ellerimize dağıtılmamış,
içeriğinde ne olduğunu da pek çok milletvekilimizin
şu ana kadar öğrenememiş olduğu bir teklifi, hem
de öyle böyle bir teklif değil, öyle böyle bir teklif değil...
(AK Parti sıralarından "Bak, bak, burada!" sesleri)
Hemen şu anda dağıtıldıysa
onu bilmiyorum, benim odama gelmedi.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen dinleyelim.
Buyurun.
OYA ARASLI (Devamla) - ...hem de öyle
böyle bir teklif değil, bir Anayasa değişikliğini
görüşmeye başlıyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
bütün kanunlar çok önemlidir. Ama Anayasa değişikliklerinin,
Anayasa kurallarının, kanunların hepsinin üstünde,
çok özel bir yeri vardır. Anayasa metinleri, bir konsensüsün,
bir temel anlaşmanın ürünü olarak ortaya çıkması
gereken metinlerdir. Maalesef, bu metin önümüze konulurken, partiler
arasında bir uzlaşma zemini aranmamıştır; bu
bir.
Bu metnin içeriği -ben daha önceden
teklifi komisyon görevim itibarıyla tetkik etmek imkânını
bulabildiğim için söyleyeyim- bir sistem değişikliğini
beraberinde getirmektedir. Bu kadar önemli sonuçları olacak
bir teklifin, burada bu kadar milletvekillerine inceleme
imkânı verilmeden, komisyonda görüşülmesinin üzerinden
çok az bir süre geçtikten sonra burada görüşülmeye başlanmasını
fevkalade sakıncalı, parlamenter sistemin geleneklerine
fevkalade aykırı bir husus olarak gördüğümü ifade etmek
istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye Büyük Millet Meclisi erken seçim kararı aldığı
zaman, elbette ki, yeni Parlamento, seçimden çıkıp gelen
yeni Parlamento göreve başlayıncaya kadar, yetkilerini,
seçim kararı alan Parlamento devam ettirir. Ama, parlamenter
sistemin gereği, parlamentolu demokrasilerin adabı, bu
yetkilerin, ülkenin önündeki yıllara ipotek koyacak, sonuçları
önündeki yılları etkileyecek yasalar çıkarmak
doğrultusunda kullanılmaması yönündedir. Çok önemli,
yasama yetkisinin kullanılmasını gerektiren bir husus
olduğu zaman, yasama işlevine devam edersiniz, ama, geçmiş
yılların uygulamalarına bakın, gelenek, bu kararın
alınmasıyla birlikte Parlamentonun tatile girmesi
doğrultusunda oluşmuştur.
Şimdi, siz, oturuyorsunuz,
Cumhurbaşkanı bile seçememiş olan bir Meclise, bu konuda
dahi arasında bir uzlaşma oluşturamamış olan
bir Meclise, birtakım hesaplarınız nedeniyle, buradaki
iç hesaplarınız nedeniyle oluşturduğunuz bir Anayasa
değişikliğini görüştürüp kabul ettirmeye kalkışıyorsunuz.
Bu fevkalade yanlıştır.
Getirdiğiniz teklifte önerdiğiniz
çözümlere gelince: Bu teklifin öyle bir maddesi var ki, başkanlık
sistemine, yarı başkanlık sistemine kapıyı
açıyor. Halkoyu, elbette ki, birtakım ülkelerin cumhurbaşkanı
seçmek için başvurduğu bir yöntem. Ama, o ülkeleri incelediğiniz
zaman, onlarda, bu yöntemin, ya bir başkanlık ya bir yarı
başkanlık sistemi içine monte edilmiş olduğunu görüyorsunuz
ve bu seçim olgusunun beraberinde getireceği -mesela, tarafsızlığın
güvence altına alınamaması gibi- birtakım yan etkilerin
de yapılan düzenlemelerle giderilmeye çalışıldığını
izliyorsunuz.
Şimdi, siz bir seçim yöntemi
getireceksiniz, "Cumhurbaşkanını halk seçer,
halk oyuyla ile seçer." diyeceksiniz, ama bundan doğacak muhtemel
bir takım sıkıntıları giderecek düzenlemeleri
beraberinde getirmeyeceksiniz, bunu da kabul etmemizi bizden
bekleyeceksiniz.
Biz, o Cumhurbaşkanının
hangi yetkileri kullanacağını bilmek istiyoruz. Bu
sistem içerisinde o yetkilerin kullanılmasından doğacak
birtakım sakıncalar var ise, muhtemel ise, onların giderileceği
konusunda bu teklif içerisinde bir güvence istiyoruz. Yoksa, sizler
böyle bir teklifi bir dayatma olarak önümüze getirerek, bizden bir
meçhule oy vermemizi istiyorsunuz. Türkiye'yi çok daha büyük sorunların
göbeğine itmek istiyorsunuz.
Bu sorunların içerisinden
bir demeti çekeyim değerli arkadaşlar. Parlamenter sistemde
Cumhurbaşkanının çok özel bir konumu vardır, Cumhurbaşkanı
tarafsızdır. Cumhurbaşkanı yasama ile yürütme
arasındaki ihtilaflarda bir hakem konumundadır. Cumhurbaşkanı,
eğer, halkoyuyla seçilecek olursa, parlamento zemininde oluşabilecek
bir uzlaşmanın etkisi devreye girmez ve tamamen toplum
kamplara ayrışarak cumhurbaşkanını seçer.
Sonucunda da benim cumhurbaşkanım-senin cumhurbaşkanın
tartışması ortaya çıkar
(AK Parti sıralarından
"Vay, vay!" sesleri)
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Vay, vay!
OYA ARASLI (Devamla) - Bu sistemin
uygulandığı her ülkede- "Vay, vay!" diyen arkadaşlar
haberdar olmayabilirler ama- bu konuda çok büyük rahatsızlıklar
doğmuştur. Başta Fransa olmak üzere çok büyük tartışmalar
yaşanmaktadır. Bu sistemin bırakılma zamanının
gelip gelmediği konusunda toplum çok büyük tartışmalar
yapmaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
siz, ifade ettiğiniz gibi, Tayyip Erdoğan'ı seçtirmek
için böyle bir yöntem düşünüyor olabilirsiniz ama, bizim derdimiz
şunun veya bunun Cumhurbaşkanı olması değil.
Bizim derdimiz, sizin düşünmediğiniz bir şey. Siz, kimi
Cumhurbaşkanı yaptırmak istediğinizi düşünüyorsunuz,
biz ise, Türkiye'yi düşünüyoruz.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Vay, vay! Vay, vay!
OYA ARASLI (Devamla) - Türkiye'nin
saadetini düşünüyoruz, Türkiye'nin rahat etmesini düşünüyoruz.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Vay, vay! Vay, vay!
OYA ARASLI (Devamla) - Türkiye'nin,
birtakım sorunların kucağına atılmaması;
endişemiz... (CHP sıralarından alkışlar) Böyle,
alelacele, iki günde, tartışılmadan, toplumun desteğine,
toplumun tartışmasına sunulmadan, onun önüne konulan
bir çözümle, Türkiye'nin, çok daha büyük badirelerle yüz yüze getirileceğinden
endişe ediyoruz. Ama, görüyorum ki, sizde böyle bir endişe
yok. Şuradan, uzlaşma yapmadan, kanırta kanırta
bir aday seçtirmek istediniz. Bizlere ihtiyacınız yoktu.
Bizlerle uzlaşma zemini aramadınız. Grup başkan
vekili seçer gibi, başkanı seçeriz dediniz, seçemediniz.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir) -
Ne fark ederdi?
OYA ARASLI (Devamla) - Şimdi,
halkoyunu, zannediyorsunuz ki, halk oyundan, sandıktan
AHMET YENİ (Samsun) - Milletten
kaçmayın!
OYA ARASLI (Devamla) - Arkadaşınızın
beklentisi bu, ifade ettiği bu. Ben, kafamdan bir şey söylemiyorum,
değerli bir milletvekilinizin, niyetinizin ne olduğu konusundaki
ifadeleri üzerine bunları söylüyorum.
AHMET YENİ (Samsun) - Milletten
kaçmayın!
OYA ARASLI (Devamla) - Zannediyor
musunuz ki sandıktan istediğiniz çıkacak?
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- İnşallah
OYA ARASLI (Devamla) - Çıkmayacak.
Ama, onunla birlikte pek çok sorun ortaya çıkacak, Cumhurbaşkanının
tarafsızlığını etkileyecek, zedeleyecek
sorunlar ortaya çıkacak.
AHMET YENİ (Samsun) - Meclisten
kaçmayın, milletten kaçmayın.
OYA ARASLI (Devamla) - Çünkü, bu çözüm
içerisinde gelen Cumhurbaşkanı adayı, bir daha seçilebilmek,
seçim meydanlarında destek bulabilmek için partilerle
ilişkilere girecek, birtakım politikalar doğrultusunda
kendi yetkilerini kullanırken, bu olayı önde tutma durumu
ortaya çıkabilecek ve bundan, en fazla da siyasal sistem zarar
görecek. Ama, öyle görüyorum ki, sizin umurunuzda değil. Siz,
siyasal sistemi düşünmüyorsunuz; siz, "Anlaştık,
destek alırız, ne olursa olsun biz çoğunluğuz, bunu
çıkartırız." zihniyetini hiçbir zaman terk etmediniz.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Halka güveniyoruz.
OYA ARASLI (Devamla) - "Sizin
ne istediğiniz" her zaman, "halk için neyin doğru olduğu"nun
önünde yer aldı ve onun sonucunda da, şu yaşadığımız
hukuki sorunlar karmaşasının orta yerinde kendimizi
bulduk.
AHMET YENİ (Samsun) - Millete
güvenin, millete.
OYA ARASLI (Devamla) - Yapmayın
arkadaşlar. Yapmayın, ısrarcı olmayın. Bu millete
yazık, bu ülkeye yazık. Bu ülkeyi nereye getirdiğinizi;
hukuku, hakkı, adaleti, Anayasa'yı nereye getirdiğinizi
tüm dünya, tüm ülke ibretle, üzüntüyle izliyor. Artık, bu yolda,
seçime böyle çeyrek kala, ısrar etmeyin. Bakınız, parlamentolar
çok önemli kanunları bile seçime üç kala çıkarmazlar. Parlamentolar
çok önemli kanunlarını, orada o kanunla getirecekleri düzenlemeleri,
eğer seçime bu kadar az zaman kalmışsa, halkın önüne
götürürler, ondan oy alırlar, o oyla birlikte onay alırlar
ve sonra meclise döndükleri zaman bunu yaparlar.
Bu arada bir şey daha söylemek
istiyorum: Burada kimileri, Cumhuriyet Halk Partisinin 24 Haziran
tarihine karşı çıktığından söz etti. Böyle
bir şeye kimin tanık olduğunu, kimin tanıklık
edeceğini doğrusu çok merak ediyorum. Anayasa Komisyonundaki
muhalefet şerhimiz meydandadır. Biz, Anayasa Komisyonunda,
Yüksek Seçim Kurulunun bize bir takvim sunmasını ve onda
seçimi daha önce yapabilmemize imkân sağlayacak birtakım
düzeltmeler yapma fırsatının bir alt komisyon kurularak
bize sunulmasından yana olduk. Bunu öneri olarak götürdük ve
bu reddedildiği için, biz, o karara muhalefet şerhi yazdık;
bunu biliniz.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Kaçıyorsunuz!
OYA ARASLI (Devamla) - Bunu biliniz!
"Biz önseçim yapacağız, tarihi daha ileriye atalım."
sözü, hiçbir arkadaşımızın ağzından
çıkmamıştır. Biz, seçimi daha öne alma çareleri
var mıdır yok mudur, bunu arayalım dedik, siz kabul etmediniz.
Eğer, bugün bundan rahatsızsanız, sorumluluğu bize
atarak kurtulamazsınız. Kendi kendinize ne yapmak istediğinizi
bilin, ondan sonra kararınızı verin. Eğer bugün
verdiğiniz karardan mutlu değilseniz, onun sorumluluğunu,
onun suçunu -eğer kendinizi suçlu görüyorsanız- bize atmak
yolunu tercih etmeyin.
Değerli arkadaşlarım,
bir başkanlık sistemi getirmişsiniz, "Cumhurbaşkanı
5+5 olarak seçilsin." Demişsiniz; güzel de, meydanlardan siyasi
parti adayı olarak gelen bir Cumhurbaşkanı bir de
beş yıl daha burada görevine devam etmek imkânını
bulursa, bunun tarafsızlık açısından ne kadar büyük
bir tehlike yaratabileceğini düşünmüyor musunuz? 1982
Anayasası yapılırken orada Cumhurbaşkanının
ikinci kere seçilmesine imkân tanınmamasının neden
olduğunu hiç düşündünüz mü? Düşündünüzse, görüşmeleri,
gerekçeleri, Meclis tutanaklarını bir inceleyin; ama, bu
incelemeye sizin ihtiyacınız yok ki, "Nereye nereden
gelinmiştir"i araştırmaya sizin ihtiyacınız
yok ki. Siz "ne doğrudur"un arayışı içerisinde
değilsiniz ki. Siz, kafanızdakini gerçekleştirmek
arayışı içerisindesiniz. Bir parçacık araştırın.
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul)
- Nereden biliyorsunuz araştırmadığımızı?
OYA ARASLI (Devamla) - Araştırsaydınız
bunu görecektiniz, biliyorum, bunu görecektiniz ve bunu getirmeyecektiniz.
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul)
- Araştırdık, o kadar da basit değil.
OYA ARASLI (Devamla) - Bu kadar zamanda
da görebildiyseniz, şu kadar kısa zamanda, bravo size! Ne
kadar çabuk araştırma yapıyorsunuz Hanımefendi!
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul)
- Bir tek sen biliyorsun(!) (CHP sıralarından gürültüler)
OYA ARASLI (Devamla) - Kalkıp
buraya, anlatabilir misiniz ne konuşmalar yapıldığını
orada? İncelediğinizi iddia ediyorsunuz, kalkıp anlatabilir
misiniz Hanımefendi? Yapmadığınız bir
şeyi "Yaptım." diye burada takdim etmeyin kendinizi.
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul)
- Niye bilmeyelim! Gerekenleri Anayasa Komisyonundakiler yapıyor.
OYA ARASLI (Devamla) - Yapabilmiş
olsaydınız şu metin ortaya çıkmazdı. Türkiye'yi
"halkoyu" kelimesinin yaratacağı cazibeye
sığınarak bir ateşe atmak üzeresiniz.
İktidarın şahsileşmesini
yaratarak, 5+5'le, bir kişinin, sistemin bu kadar çok yetkiyi
kullanan bir kişinin Anayasa'daki tartışılmaz tek
hâkimi konumuna getirmek üzeresiniz bu teklifle. Ne yaptığınızın
farkında mısınız? Bu kötülükleri Türkiye'ye yapma
hakkınız var mı? Bu düzenlemelerin hepsi, geçmişte
yaşadığımız birtakım acı tecrübelerin
sonucunda getirilmiş olan çözümlerdir. Parlamenter sistem Türkiye'de
geçmişte yaşadıklarımızla örüle örüle bu noktaya
gelmiştir. Şimdi, siz, ta 1876'dan başlayan bir gelişimin
sonunda gelmiş olduğumuz şu noktadan, hem de hatalı
olduğu anlaşıldığı için tercih edilmemiş
noktalara göre, Türkiye'nin siyasi rejimini sürüklemek üzeresiniz.
Buna, şu aşamada, şu aşamada hakkınız olup
olmadığını bir an aklınıza getirdiniz
mi? Ne yapıyorsunuz değerli arkadaşlar? Yarın
öbür gün, bu millet, size, bunun hesabını sorar. Bugün sormasa
bile, getirdiğiniz bu sistem gerçekleşecek olursa, yaşayacaklarıyla
acı acı sorar. Siz, Türkiye'yi, çok vahim sonuçlar doğuracak
bir kutuplaşmaya mı itmek istiyorsunuz?
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş)
- Kendi düşüncenizi bize mal etmeyin!
OYA ARASLI (Devamla) - Bu sistemin
uygulandığı her ülkede görülmüştür ki, böyle bir
sistem, eğer toplumda keskin ikili kutuplaşmalar varsa, bunları
daha belirgin, daha keskin hâle getirmek sonucunu doğurur. Bunu
mu yapmak istiyorsunuz?
NURETTİN AKTAŞ (Gaziantep)
- Siz yapmak istiyorsunuz!
OYA ARASLI (Devamla) - Toplumdaki
siyasi tercihler, bir uzlaşma potasında erimeden böyle
varlığını korusun, bu kamplaşmalar daha
mı derinleşsin istiyorsunuz? İstiyorsanız, oyunuzu
veriniz. Ama, bu oyu vermekle, böyle bir değişikliği geçirtmekle,
kazanacağınız zafer, aslında bir zafer değildir,
bunu biliniz. Gerçek bir zafer değildir. Türkiye'nin felaketine
atılmış bir adım olacaktır. Halkoyu bir çözümdür,
ama bu çözümde, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ve bu
Anayasa çerçevesinde eğer önlemler alınmazsa, bunun yaratacağı
birtakım sorunlar giderilmeden kabul edilecek olursa, çözüm
değil, çözümsüzlüktür. Türkiye'nin önüne bir belirsizlik, Türkiye'nin
önüne bir çekişme, Türkiye'nin önüne bir çelişme ortamı
açmak demektir. Düşününüz, Cumhurbaşkanı, halkoyuyla
seçilmiş ayrı bir partiden meydanlardan partilerin desteğini
alarak gelmiş. Parlamentodaki çoğunluk da ayrı bir partiden!..
Çıkabilecek tartışmaları, çıkabilecek kilitlenmeleri
düşünebiliyor musunuz? Bu sistemin uygulandığı
ülkelerde devlet başkanı ile parlamentodaki parti çoğunluğunun,
ikisinin aynı siyasi parti kökeninden geldiği durumlarda
işleyebilmiştir, sonuç verebilmiştir. Ama, ayrı
çoğunluklar, ayrı siyasi parti kökenlerinin parlamentoda
ve Cumhurbaşkanlığı makamında hâkim olması
hâlinde kilitlenmeler ortaya çıkmıştır. Bu sistemin
bir versiyonu olan Amerika Birleşik Devletleri'nde Başkan
ile Parlamento arasındaki bir uyuşmazlığın sonunda
devlet memurlarının aylarca maaş alamama durumu ile
karşı karşıya kalmış olduğu gerçeğini
biliyor muydunuz?
Bunları araştırmadan,
bunları toplumun huzuruna sunmadan, siz hangi hakla, şöyle
bir durumda, böyle bir Anayasa değişikliğini bizim
önümüze getirmek istiyorsunuz? Bunu sormak istiyorum.
Gidiyorsunuz, sokaklar size
"Gidin!" diye bağırıyor.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Allah Allah!
OYA ARASLI (Devamla) - Sokağın,
toplumun sizinle uyumu kalmamış.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Sonunda sandıkta görülecek o!
OYA ARASLI (Devamla) - Kulağınız
duymuyorsa çaresine bakınız. Meclis duvarının
önüne kadar geldiler, "Gidin!" diye bağırıyorlar
size, istemiyorlar sizi.
HASAN MURAT MERCAN (Eskişehir)
- Hodri meydan!
OYA ARASLI (Devamla) - Uyguladığınız
politika toplumda kimseyi mutlu etmedi.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Sokaktan medet umuyorsunuz!
OYA ARASLI (Devamla) - Ve siz, bu ortamda,
topluma, böyle bir Anayasa değişikliğini getirmek,
şuradaki çoğunluğunuzdan yararlanarak kabul ettirmek
istiyorsunuz.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Sermayeniz sokak yahu! Vatandaşı kışkırtmaktan
başka bir şey değil.
OYA ARASLI (Devamla) - Bu, size Anayasa'nın
tanıdığı yasama hakkını pek de iyiye kullanmadığınızın
bir kanıtı gibi gözüyor bana. Lütfen, ulusumuza bu kötülüğü
yapmayın.
ZEYNEP KARAHAN USLU (İstanbul)
- Milletten korkmayın, korkmayın milletten!
OYA ARASLI (Devamla) - "Halkoyu"
teriminin cazibesine sığınıp
ZEYNEP KARAHAN USLU (İstanbul)
- Millete güvenin!
OYA ARASLI (Devamla) -
halka çok
kötü sonuçlar doğuracak bir şeyi gerçekleştirmeyin.
ZEYNEP KARAHAN USLU (İstanbul)
- Millete güvenirseniz, millet de size güvenir. Onlara güvenmediğiniz
için millet de size güvenmiyor! Korkmayın!
OYA ARASLI (Devamla) - Bakınız,
bu uygulamanın -hanımefendi bilmiyor olabilirler- hangi
ülkelerde hangi sonuçları vermiş olduğunu, lütfen,
çok dikkatle izleyiniz; izleyiniz ve sonra ne gibi bir girişimin
içerisinde olduğunuzu, neye kapıyı açtığınızı
vicdanınızla baş başa kalarak bir değerlendiriniz,
ondan sonra oyunuzu veriniz, ondan sonra böyle bir teklifin arkasına
sığınınız. Ben bunun, bu Parlamentoda, çok tarihî
bir uyarı olduğunu düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ARASLI (Devamla) - Bitiriyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Araslı,
konuşmanızı tamamlayınız.
OYA ARASLI (Devamla) - Çünkü,
atılacak adım, Türkiye için bir dönüm noktası olacaktır
ve lütfen, bu dönüm noktasında, oylarınızı, bir
kimseyi Cumhurbaşkanı seçtirmek için değil, Türkiye'yi
daha ileriye götürmek arzusu doğrultusunda kullanın.
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
ABDULKADİR ATEŞ (Gaziantep)
- Sayın Başkan, usul hakkında sizi uyarmak istiyorum.
BAŞKAN - Ne hakkında efendim?
ABDULKADİR ATEŞ (Gaziantep)
- Usul hakkında
Bu Anayasa Komisyonunun Raporu, yeterince,
bu Genel Kurula getirilmedi. Kavaslardan istememize rağmen,
elimize geçmedi, bende de yok. Lütfen, bu noksanı gideriniz.
OYA ARASLI (Ankara) - Kavaslardan
istedik, vermediler.
ABDULKADİR ATEŞ (Gaziantep)
- Bu noksanla, bu toplantıyı sağlıklı bir biçimde
devam ettiremezsiniz. (AK Parti sıralarından "Var, burada."
sesleri)
ATİLA EMEK (Antalya) - Hani?
İstiyoruz, getiren yok.
ABDULKADİR ATEŞ (Gaziantep)
- Lütfen, ara veriniz. Bu yasa bizim elimize ulaşsın, ondan
sonra bu toplantıya devam edelim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ateş.
AK Parti Grubu adına, Samsun
Milletvekili Suat Kılıç.
Sayın Kılıç, buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
SABRİ VARAN (Gümüşhane)
- Var, buyurun.
BAŞKAN - Sayın Varan
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
- Topla da kavaslara ver, onlar dağıtsın!
ABDULKADİR ATEŞ (Gaziantep)
- Ara verin lütfen.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Kılıç.
AK PARTİ GRUBU ADINA SUAT KILIÇ
(Samsun) - Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Öngören Anayasa Değişikliği Teklifi'nin
tümü üzerinde, AK Parti Grubunun görüşlerini açıklamak
üzere söz almış bulunuyorum.
SEDAT PEKEL (Balıkesir) - Yirmi
beş ne oldu, yirmi beş?
SUAT KILIÇ (Devamla) - Bu vesileyle,
Türkiye Büyük Millet Meclisini, yüce heyetinizi en kalbî saygılarımla,
en içten dileklerimle selamlıyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gençleri ne yaptınız, gençleri?
Gençler ne oldu, gençler?
SUAT KILIÇ (Devamla) - Çok saygıdeğer
milletvekilleri, bu Meclis ki, Atatürk'ün "En büyük eserim."
dediği bir müessesedir; bu Meclis ki, çağdaş Türk demokrasisinin
kalbidir.
SALİH GÜN (Kocaeli) - Lafla değil
icraatla... İcraatla...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gençler
ne oldu, gençler?
SUAT KILIÇ (Devamla) - Bu Türkiye
Büyük Millet Meclisi ki...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gençler
ne oldu, gençler?
SUAT KILIÇ (Devamla) - ...savaşlar
yöneten, kahramanlıklar kazanan bir meclistir.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yirmi
beş yaş ne oldu?
SUAT KILIÇ (Devamla) - Bu Meclis
ki, "gazi" unvanını almış olan bir meclistir.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yirmi
beş yaş ne oldu, yirmi beş yaş?
SUAT KILIÇ (Devamla) - Sayın
milletvekilleri, neye itiraz ettiğinizi anlamıyorum.
Bu Meclisin millet iradesinin tecelligâhı olduğuna mı
itiraz ediyorsunuz? (CHP sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yirmi
beş yaş ne oldu, yirmi beş yaş?
SUAT KILIÇ (Devamla) - Bu Meclisin
gazi bir meclis olduğuna mı itiraz ediyorsunuz?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yirmi
beş yaş ne oldu, yirmi beş yaş?
SUAT KILIÇ (Devamla) - Bu Meclisin
demokrasinin kalbi olduğuna mı itiraz ediyorsunuz? (CHP
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gençler
ne oldu, gençler?
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
birkaç saniye...
SUAT KILIÇ (Devamla) - Neye itiraz
ettiğiniz...
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım...
SUAT KILIÇ (Devamla) - Evet, neye
itiraz ettiğiniz, burada tutanaklara geçecektir. (CHP sıralarından
gürültüler)
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Senin
ağzına yakışmıyor, o yüzden itiraz ediyoruz.
BAŞKAN - Sayın Ercenk, lütfen...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gençleri niye uyutuyorsunuz!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Çok saygıdeğer
milletvekilleri, sözlerimin hemen başında...
ATİLA EMEK (Antalya) - İstismar
ettiğiniz gençleri düşünün!
SUAT KILIÇ (Devamla) - ...Türkiye Büyük Millet Meclisine
Başkanlık eden Sayın Pakdil'den bir istirhamda bulunmak
istiyorum: Az evvel -benden birkaç kişi evvel- Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Danışma Kurulu önerisi üzerinde
söz alan bir milletvekili, Genel Kurulda, AK Parti sıralarının
ya da Anayasa değişikliği teklifinin anarşiye yol
açtığını söylemek gibi, ilkel, talihsiz, demokrasiyle
bağdaşmayan bir çirkin beyanda bulunmuştur! (CHP
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gençler
ne oldu, gençler? Ondan bahset sen!
ATİLA EMEK (Antalya) - Gençleri
anlat, gençleri!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Sayın
Başkanım, bu "anarşi" sözü, kullanan kişiye
yakışabilir...
ATİLA EMEK (Antalya) - Gençler
seyrediyor, demagojiyi bırak!
SUAT KILIÇ (Devamla) - ... ama yüce
Meclise, bu Meclisin iradesine, bu Meclisin demokratik tahammülüne,
demokrasi kültürüne yakışmıyor.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Ee ne
yapalım!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Bu cümlenin bu tutanaklardan çıkarılmasını
saygıyla talep ediyorum.
ATİLA EMEK (Antalya) - Gençler cevap bekliyor senden!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gençler
cevap bekliyor, gençlere ne diyeceksin!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Çok Saygıdeğer
Başkanım, bu arada şunu ifade etmek istiyorum: Ben de
cümlemin içerisinde "anarşi" kelimesini bir kez kullanacağım.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yirmi
beş yaşa ne diyorsun?
SUAT KILIÇ (Devamla) - Ama Sayın
Başkan, benim ifademi de tutanaklardan, lütfen çıkartın.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yirmi
beş yaş ne olacak?
SUAT KILIÇ (Devamla) - Çok saygıdeğer
milletvekilleri, bu Meclis çatısı altında anarşi
kültürüne kimin yakın ve yatkın olduğu...
ATİLA EMEK (Antalya) - Demagoji
kurtarmıyor, cevap bekliyorlar senden!
SUAT KILIÇ (Devamla) - ...cuma ve
cumartesi günü Anayasa Komisyonunda, bu sözcüğü kullanan milletvekili
ve onun bazı arkadaşları tarafından gösterilmiştir.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gençler
cevap bekliyor, gençler!
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
herhangi bir sataşmaya sebebiyet vermeyin lütfen.
SUAT KILIÇ (Devamla) - O cümle size
ve bazı arkadaşlarınıza çok daha iyi yakışmaktadır.
Anayasa Komisyonunda telefon fırlatanlar orada; Anayasa Komisyonunda
su şişelerini fırlatanlar orada...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gençler
ne oldu?
SUAT KILIÇ (Devamla) - Anayasa Komisyonunda
su içtikleri bardakları fırlatanlar orada
ZEYNEP KARAHAN USLU (İstanbul)
- Milletvekili yumruklayanlar orada.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Anayasa Komisyonunda
kitap fırlatanlar, Anayasa Komisyonunda küfürlü ifadeleri
kullananlar orada, sizin aranızda. (CHP sıralarından
gürültüler)
ATİLA EMEK (Antalya) - Fiilî
durumu yaratan sizsiniz.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Ve değerli
milletvekilleri
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gençler
ne oldu? Gençleri anlatsana.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Çok değerli
milletvekilleri
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yirmi
beş yaş
Yirmi beş yaş
SUAT KILIÇ (Devamla) -
benden az
evvel konuşan ve anayasa profesörü unvanını taşıyan
Anayasa Komisyonu üyesi
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yirmi
beş yaşa ne oldu, yirmi beş yaşa?
SUAT KILIÇ (Devamla) -
. muhalefet
milletvekili, Anayasa Komisyonunun bugüne kadar belki hiç tanıklık
etmediği bir fiilî saldırıyı gerçekleştirmiştir,
Anayasa Komisyonu Başkanı Sayın Burhan Kuzu'ya
sırtından yumruklarla fiilî müdahalede bulunmuştur.
(CHP sıralarından gürültüler) Bunu yapan insan anayasa
profesörü ve burada bize ve komisyonda bize anayasa hukuku dersi
vermeye kalkan bir anayasa profesörü.
ZEYNEP KARAHAN USLU (İstanbul)
- Demokrasiden bahsediyor Sayın Araslı.
SUAT KILIÇ (Devamla) - İşte,
Sayın Kuzu orada, Anayasa Komisyonu tutanakları maruz
kaldığı fiilî saldırının tanığıdır.
(CHP sıralarından gürültüler) Gazetelerde çıkan haberler
Allah aşkına, okuduğunuzda üzülmediniz mi?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yirmi
beş yaşı atlarken üzülmüyor musunuz?
SUAT KILIÇ (Devamla) - "Profesörler
çıldırmış" başlığını okuduğunuzda
üzülmediniz mi?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gençleri
uyutmaktan utanmıyor musunuz?
SUAT KILIÇ (Devamla) - Yakışıyor
mu bir ana muhalefet milletvekiline yumrukları konuşturmak,
tekmeleri konuşturmak, fiilî saldırıda bulunmak?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gençleri
uyutmaktan utanmıyor musunuz?
SUAT KILIÇ (Devamla) - Sen söylediklerime
cevap ver.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gençleri
niye uyutuyorsunuz peki?
SUAT KILIÇ (Devamla) - Eğer,
illaki bir söz atacaksan, sadece söylediğime cevap ver.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) -
Beş senedir gençleri uyuttunuz. Buradan şimdi yalan söylüyorsunuz.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Çok saygıdeğer
milletvekilleri, Anayasa Komisyonu iktidar ve muhalefet partisi
grubu üyesi üyelerinin katılımıyla toplantısını
seçimle alakalı olarak yaptığında, Türkiye'nin
Yüksek Seçim Kurulunun Başkanı ve Başkan Vekili o toplantıya
seçim sürecini yürütecek uzman kurulun başkanı ve
başkan vekili olarak katıldılar.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gençleri
ne yaptınız?
SUAT KILIÇ (Devamla) - AK Parti
Grubu, öne alınan seçimin tarihi olarak
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yirmi
beş yaş ne oldu?
SUAT KILIÇ (Devamla) -
24 Haziran
2007 Pazar gününü belirledi.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Şu
yirmi beş yaşı bir anlatsanıza.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Sayın
Özyürek, nereye geleceğimi biliyorsun, ondan dolayı çileden
çıkıyorsun! Sözümü nereye bağlayacağımı
biliyorsun sen!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Niye
uyutuyorsunuz? Gençleri niye uyutuyorsunuz, bir anlatsana!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Biliyorsun
sözümü nereye bağlayacağımı!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gençleri
niye uyuttun, bir anlat!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Biz "24
Haziran 2007 Pazar" dedik. YSK'nın çok Değerli Başkanı
22 Temmuz 2007 tarihinden evvel bir seçim yapmalarının teknik
ve hukuk süreleri açısından mümkün olamayacağını
ifade ettiler.
ATİLA EMEK (Antalya) - Gençler
cevap bekliyor, bırak demagojiyi!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Niye
olmasın?
SUAT KILIÇ (Devamla) - 24 Haziran
tarihini YSK'ya kabul ettiremeyince
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Niye o
zaman getirmediniz? Niye erken getirmediniz?
SUAT KILIÇ (Devamla) -
hiç olmazsa
seçimlerin bir veya iki hafta öne alınması konusunda
ısrarımızı kendilerine ilettik, ancak YSK
Başkanının söylediği şu cümle bizi ısrarımızdan
vazgeçirdi
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hikâyeleri
bırakalım da gençlere bakalım!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Yüksek Seçim
Kurulu Başkanı Anayasa Komisyonunda demiştir ki:
"Bizi bir hafta daha önce bir seçim yapmaya zorlarsanız, bu
seçim yasal süreler itibarıyla belki yapılır ama, birtakım
tartışmaları beraberinde getirmesi muhtemeldir."
dediği noktada tartışma kesilmiş ve YSK'nın
iradesine seçim tarihi teslim edilmiştir.
Ancak, samimiyetini her zeminde
tartışmaya açık bırakan ana muhalefet grubunun
Anayasa Komisyonundaki bazı üyeleri, seçim tarihinin Komisyonda
karara bağlanmamasını, seçim tarihini tartışmak,
incelemek, görüşmek ve belirlemek üzere, Anayasa Komisyonu
bünyesinde bir alt komisyon kurulmasını talep etmişlerdir.
Tutanaklarla sabittir. Sayın Topuz, bu da yalan mı?
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Doğru, doğru! Bir günlük süreç
SUAT KILIÇ (Devamla) - Peki, yüksek
Parlamento tecrübenize dayanarak şunu sormak istiyorum: Bir
alt komisyon kurma talebi, bazen teknik konuların detayına
incelenmesi için istenir, ama çoğu zaman zamandan çalmak, süre
kazanmak, işi sulandırmak, zamana yaymak, mümkünse Eylüle
bırakmak için istenir ve sizin amacınız da budur. Amacınız
bu mudur, değil midir? (CHP sıralarından gürültüler)
Değil midir? Peki.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Ne derin
bilgi! Ne derin bilgi!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Şimdi,
Anayasa Komisyonu tutanaklarından okuyorum
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Şu
yirmi beşi anlatsana, yirmi beşi!
(Bursa Milletvekili Mustafa Özyurt,
üzerinde "25!" yazan bir kâğıt gösterdi)
SUAT KILIÇ (Devamla) - Onu geç sen!
Sen şova oynuyorsun, ama gazeteciler arkada, senin orada gösterdiğini
çekemiyorlar.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Sen de
şova oynuyorsun; bunu konuş.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Orada gösterdiğini
çekemiyorlar. Akademik kariyerinize yakışmıyor Genel
Kurulda pankart açmak.
Sayın Başkan, sayın
milletvekiline lütfen hatırlatır mısınız.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yirmi
beş yaşı bir anlatsana.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Genel Kurul salonunda pankart açmak,
Genel Kurulun mehabetine yakışmaz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Siz anlatmadıkça
biz bunu açacağız.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Size hiç yakışmaz.
Bir profesöre hiç mi hiç yakışmaz. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yirmi
beş yaşı anlatın!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Ama, size
yakışıyor. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Özyürek, yakıştı, tutmaya devam edin! (AK Parti
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Anlat
bunu.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Yakıştı,
yakıştı!.. Devam et!
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Gençlere
gel, gençlere
SUAT KILIÇ (Devamla) - Saygıdeğer
milletvekilleri, Anayasa Komisyonu tutanaklarından devam
ediyorum:
Cumhuriyet Halk Partisi Artvin
Milletvekili Sayın Yüksel Çorbacıoğlu Anayasa Komisyonu
tutanaklarına geçen kayıtlarda diyor ki: "Şimdi,
ben şunu öğrenmek istiyorum: Özellikle, teklif sahiplerinden
de bu konuda cevap istiyorum. 24 Haziranda eğer erken seçim yapılırsa
güven ve istikrar sürdürülebilecek de, 4 Kasım demiyorum,
ekim de demiyorum; olabilir. O zaman süreç sıkıntıya
girecek. 24 Temmuzda veya Sayın Başkanın dediği
gibi 22 Temmuzda olursa o güven ve istikrar herhangi bir sıkıntıya
giriyor mu? Ben, sizin talebinizin gerekçesi açısından
söylüyorum veya 24 Ağustosta, yani, amaç, eğer, bütçeyle ilgili
sorunların ve yeni dönemde Meclisin hazır olarak girmesi
yönünde bir endişeniz varsa, bence Sayın Seçim Kurulu
Başkanımın söylediği tarihte olabilir, hiçbir sakıncası
yok."
Değerli arkadaşlar, bu
çatı altında seçim kararını beraber almadık
mı? 22 Temmuza siz de "evet" demediniz mi? Yoksa -dediğinizi
zannediyoruz- oylamada demediniz mi? Ama, sayılar gösteriyor
ki, 22 Temmuza siz "evet" dediniz, Parlamento aritmetiği
bunu gösteriyor. Ama, buna rağmen, bu kaçış niye?
İki noktada halktan kaçıyorsunuz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Kaçmıyoruz,
"erkene alalım" diyoruz.
SUAT KILIÇ (Devamla) - "Cumhurbaşkanını
halk seçsin" diyoruz, kaçıyorsunuz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) -
"Hazirana alalım" diyoruz.
SUAT KILIÇ (Devamla) - "22 Temmuzda
seçim yapılsın" diyoruz. Orada da halktan kaçmanın
çarelerine sığınıyorsunuz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) -
"Hazirana alalım" diyoruz. Neresi kaçmak?
Şimdi, bakınız, bakınız
ATİLA EMEK (Antalya) - Gençlere
gel gençlere!
KEMAL SAĞ (Adana) - Nerede kaçıyoruz
ya!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Geliyorum
Ben zaten madde üzerinde konuşuyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yirmi
beş yaş ne oldu?
SUAT KILIÇ (Devamla) - Sana yirmi
beşi de elliyi de yetmiş beşi de anlatırım.
Ben sana şimdi sayılardan güzel dersler vereceğim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Anlat,
anlat!.
ATİLA EMEK (Antalya) - 24 Hazirana
evet, yirmi beş yaşa evet!
BAŞKAN - Sayın Emek, lütfen
Sayın Kılıç, Genel Kurula
hitap ediniz.
OYA ARASLI (Ankara) - Hani yirmi
beş yaş?
SUAT KILIÇ (Devamla) - Çok saygıdeğer
milletvekilleri, Anayasa değişikliği paketi belli
hükümler içeriyor. Bunlardan bir tanesi, ki, Hükûmet adına, bir
haktan feragattir, bir taviz olarak da görülebilir, ama, Türk demokrasisinin
Avrupa yönetim biçimlerine ve yasama meclislerinin görev sürelerine
paralel bir noktaya getirilebilmesi adına, bu fedakârlık
iktidar tarafından gündeme getirilmiştir.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) -
İktidar tarafından niye olsun canım?
SUAT KILIÇ (Devamla) - Nedir o?
Anayasamız diyor ki: "Parlamento seçimleri beş
yılda bir yenilenir."
ATİLLA KART (Konya) - Ne kadar
bilgilisin(!)
SUAT KILIÇ (Devamla) - Biz de bir
Anayasa değişikliği teklifi getiriyoruz, diyoruz
ki: "Parlamento seçimleri dört yılda bir yenilenir."
Hükümlerden bir tanesi bu, seçimlerin dört yılda bir yapılması.
KEMAL SAĞ (Adana) - Nihayet
doğruyu gördünüz.
ATİLLA KART (Konya) - Hani
beş yıldan önce ihanetti?
SUAT KILIÇ (Devamla) - Bir diğeri:
Diyoruz ki, bu zamana kadar, Cumhurbaşkanı Meclis tarafından,
Millet Meclisi tarafından seçildi. Büyük Millet Meclisi, millet
adına kullandığı egemenlik yetkisiyle, Türkiye'nin
Cumhurbaşkanlarını seçti ve işbaşına getirdi.
Zaman zaman nafile turlar yaşandı. Bu Parlamento, bu çatı,
115 tura kadar devam eden nafile turlara tanıklık etti,
ama, nihayet, 1982 Anayasası lafzı, sözü, özü, ruhu itibarıyla,
iradesini ortaya koyarak, Cumhurbaşkanı seçimini
imkânsız hâle getirecek bir anayasa değil, Cumhurbaşkanını
her şart altında seçtirmeyi kolaylaştıran, seçtirilemediği
takdirde Parlamentoyu seçime mecbur bırakan bir anayasa olarak
dizayn edilmiştir.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) -
Aferin(!)
SUAT KILIÇ (Devamla) - Ve nihayet,
Anayasa Mahkemesinin kararına baktığımız
zaman, 82 Anayasası'ndaki bu iradenin, kanunun lafzının,
özünün, ruhunun yerine ikame edilen bir karar oluştuğunu
görüyoruz. Netice itibarıyla, Mahkemenin kararıdır.
Bağlayıcı mıdır? Evet, bağlayıcıdır.
Parlamentonun uygulamalarını, işlemlerini, seçimin
kurallarını belirleyicidir ve bağlayıcıdır.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Bağlayıcıdır.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Anayasa
Mahkemesi ne yapmıştır? 184 rakamının yerine,
toplantı yeter sayısı olan 184 rakamının yerine,
seçim için gereken 367 sayısını toplantı yeter sayısı
gibi ikame etmiştir.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Anayasa
hükmünü hatırlatmıştır, ikame etmemiştir.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Neticede,
yüksek Mahkeme, yorumuyla böyle bir karar çıkarmış olabilir.
Bu kararı tartışmanın gereği yok
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Anayasa
hükmünü hatırlatıyor, o kadar. Anlamadığınız
için söylüyor.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Ama, değerli
arkadaşlar, bakın, size bir şey hatırlatayım:
Avrupa Anayasası'nın girizgâhı vardır, Avrupa Anayasası'nın
kalbi, özü, ruhu diyebileceğimiz bir giriş cümlesi; der
ki: "Anayasa'mıza 'demokrasi' denir. Ne mutlu ki, demokrasi,
azınlığın değil, çoğunluğun yönetimidir."
OYA ARASLI (Ankara) - Evet, evet, bunu
bilin; çünkü, hep buradaki çoğunluğunuza güvendiniz.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, demokrasi budur. Demokraside 367 çoğunluğa
dayanarak 184'ü dikkat alanı dışında bırakamayabilir,
bu doğrudur, ama, demokrasiyi 184'ün esiri hâline getirmek de
hiç kimsenin hakkı değildir. Bu değişiklik teklifinin
içerdiği konulardan bir tanesi budur. Türkiye Büyük Millet Meclisinde
yapılacak bütün seçimler için toplantı yeter sayısı
olarak 184'ün aranacağını, yoruma mahal bırakmayacak
şekilde yazılı kuralların arasına almış
oluyoruz.
Bu paketteki bir diğer değişiklik
hükmü ise Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi
ve beş yıllığına seçilmesi ve bir kez seçilen
Cumhurbaşkanının ikinci bir kez daha Cumhurbaşkanlığına
aday olabilmesidir, yani 5+5 formülünü hayata geçirmektir.
Çok saygıdeğer milletvekilleri,
özü bu olan bir Anayasa değişikliği ne başkanlık
sistemidir ne yarı başkanlık sistemidir. Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'nda devletin şekli bellidir.
OYA ARASLI (Ankara) - Ne o ne bu olmayan
rejim olur mu?
SUAT KILIÇ (Devamla) - Türkiye
devleti bir cumhuriyettir, nitelikleri bellidir.
OYA ARASLI (Ankara) - O cumhuriyetin
adı var.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Türkiye
devleti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
OYA ARASLI (Ankara) - O rejimin
adı ne, onu söyle.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Hiç kimse
Türkiye Cumhuriyeti'nin şeklini tartışmaya açamaz.
Hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti'nin temel niteliklerini tartışmaya
açamaz.
OYA ARASLI (Ankara) - Getirdiğin
sistemin adı ne?
SUAT KILIÇ (Devamla) - Demokrasi,
masaya yatırılacak ve tartışılacak bir mesele
değildir.
OYA ARASLI (Ankara) - Onda tartışma
yok.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Az demokrasi,
çok demokrasi olmaz. Demokrasi ya vardır ya yoktur. Biz diyoruz
ki vardır ve sonuna kadar korunmalıdır. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
OYA ARASLI (Ankara) - Hepimiz
"vardır" diyoruz.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Az laiklik
çok laiklik olmaz, laiklik ya vardır ya yoktur.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Eh, kaldırıyorsunuz
zaten.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Biz diyoruz
ki, cumhuriyet kuşakları ve 70 milyon cumhuriyet yurttaşı,
laik demokrasinin ve cumhuriyet bilincinin yılmaz savunucularıdır
ve bu değerler Türkiye Cumhuriyeti'yle birlikte sonsuza kadar
payidar kalacaktır.
Çok değerli milletvekilleri,
halktan kaçma kararlılığından vazgeçmeyen Cumhuriyet
Halk Partisi, Anayasa Komisyonu çalışmalarını
tıkamaya teşebbüs etmiştir. Az evvel söyledim, sözlü
ve fiilî saldırılar gerçekleştirilmiştir.
ATİLA EMEK (Antalya) - Fiilî
durumu siz yarattınız.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Bir komisyon
üyesi Anayasa Komisyonu Başkanına saldırıya geçmiştir.
KEMAL SAĞ (Adana) - O zaman dava
aç.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Ben, tabii,
Burhan Kuzu Hoca'mın demokratik sabrına, demokratik tahammülüne
de hayranlığımı ifade ediyorum. Yoksa, saldırgan
milletvekili hakkında, İç Tüzük'ün 46'ncı maddesinden
kaynaklanan hakkını rahatlıkla kullanabilirdi.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Kullanın,
kullanın
OYA ARASLI (Ankara) - Demek ki öyle
bir şey yok.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Açıp bakabilirsiniz
İç Tüzük 46'ya.
Çok değerli milletvekilleri,
bakın, çuvallar dolusu önergeleri buraya getiremedik. Cumhurbaşkanını
halka seçtirmemek için CHP Grubunun verdiği önerge sayısı
tamı tamına 1.848.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Evet.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Evet,
ne var?
SUAT KILIÇ (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, 1.848 adet önerge vererek Cumhurbaşkanını
halka seçtirmemek için baraj kurdular
.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yapma
ya!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Duvar koydular.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Yok canım!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Engellemek
için ellerinden geleni yaptılar.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Helal olsun!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Niye? Bu
halkın vicdanında yerleri yok diye.
ATİLLA KART (Konya) - Harikasın
Suat! Harika oynuyorsun.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şu
Meclisin duvarında "Egemenlik milletindir" yazıyor.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) -
"AKP'nindir" yazmıyor yalnız.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Cumhuriyetimizi
kuran büyük iradenin sözüdür. Hâkimiyet milletindir, ama, bilakayduşart
ATİLLA KART (Konya) - Çok başarılı
bir tiyatro oyuncususun. Tiyatroyu başarıyla oynuyorsun.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hayır
"Egemenlik AKP'nin." yazmıyor arkada. Sen zannediyorsun
ki AKP'nindir.
SUAT KILIÇ (Devamla) -
hiçbir kayıt ve şart olmaksızın
hâkimiyet milletindir. Milletin hâkimiyetinden kaçmayacaksın
KEMAL SAĞ (Adana) - Kaçan sizsiniz.
SUAT KILIÇ (Devamla) -
korkmayacaksın,
yılmayacaksın. (CHP sıralarından "Ne olmuş?"
sesi)
"Ne olmuş?" mu dedin!
Sana ne olduğunu anlatayım: (CHP sıralarından gürültüler)
Bakın, saygıdeğer
milletvekilleri, CHP milletvekillerinin, Anayasa Komisyonu üyelerinin
imzaladığı bir önerge: "Cumhurbaşkanlığına
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri içinden veya Meclis dışından
aday gösterilebilmesi -rakama dikkat edin- 178 milletvekilinin yazılı
teklifiyle mümkündür. Ayrıca, en son yapılan milletvekili
genel seçimlerinde geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında
yüzde 12'yi geçen partiler ortak aday gösterebilir."
Değerli arkadaşlar, niye
178 milletvekili, aklınıza takılabilir. Hiçbir anlamı
yok, hiçbir amacı yok. Ne olduğunu şimdi anlatıyorum.
Sayın milletvekili, ne olduğunu şimdi anlatıyorum:
178, 179, 180, 181, 182, 183, 184
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Say!
SUAT KILIÇ (Devamla) - 185, 86,
250'ye kadar yolu var.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hangisini
beğenirsen al!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Ne olmuş?
Ciddiyetsizlik olmuş.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Sizde
işte o.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Ciddiyetsizlik
olmuş. Parlamento iradesini hiçe saymak olmuş. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Sadece milletin iradesini
değil, Parlamento iradesini de hiçe saymak olmuş.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Onu siz
saydırıyorsunuz burada. Saygısızlık ediyorsunuz.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Bir diğer
önergeniz: "Cumhurbaşkanı kırk beş yaşını
doldurmuş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasından
seçilir." Bu mu ciddiyet! Burada da 200'den 350'ye kadar gitmişsiniz.
MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ)
- Senin teklifinden çok iyi.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Aynı
cümleler, saçma sapan rakamlar.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Saçma
sapan konuşma yapıyorsun.
OYA ARASLI (Ankara) - "Saçma
sapan" diyemezsiniz siz hiçbir teklife.
SUAT KILIÇ (Devamla) - İç Tüzük'ün
87'nci maddesinin beşinci fıkrasına aykırı
OYA ARASLI (Ankara) - Sayın
Başkan, bu sözler de çıkarılsın tutanaktan.
SUAT KILIÇ (Devamla) - İç Tüzük'ün
87'nci maddesinin beşinci fıkrasına aykırı
önergeler. Ne diyor? "İçerikle paralel olmayan, ciddiyetten
yoksun ve şarta bağlı önergeler veremezsiniz." Aynı
milletvekilinin 150 tane imzaladığı önerge. Birinde
70 milletvekilinin imzasıyla, birinde 71 imzayla, birinde 72
imzayla, 73 imzayla. El insaf!
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hangisini
beğenirsen al. Hangisini beğenirsen al.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Demokratik
hakkımızı kullanıyoruz.
SUAT KILIÇ (Devamla) - El insaf!
"Cumhuriyetle yaşıt bir partiyiz" diye övünmekle
kariyer yapamazsınız. Bununla kariyer yapamazsınız.
ATİLA EMEK (Antalya) - Öğren,
öğren!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Kariyeri
ancak cumhuriyete ve cumhuriyet iradesine paralel saygın bir
siyaset anlayışıyla yapabilirsiniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Her zaman
öyle olduk biz, her zaman öyle olduk.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Her zaman
öyle olup olmadığınızı bilemem
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Her zaman
öyle olduk.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Ama, cuma
ve cumartesi gecesi Anayasa Komisyonunda öyle olamadınız.
Olamadınız!
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Ama, siz
hiç olamadınız.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Ayrıca,
size bakınca, zeytinyağı kuyruklarını hatırlıyorum,
Sana yağı kuyruklarını hatırlıyorum,
gaz yağı kuyruklarını hatırlıyorum, elektrik
kesintilerini hatırlıyorum, Sayın Baykal'ın Enerji
Bakanlığını hatırlıyorum
(AK Parti
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
OYA ARASLI (Ankara) - Çok ayıp!
Çok ayıp!
KEMAL SAĞ (Adana) - Ayıp
be!
BAŞKAN - Sayın Kılıç
Konuşmanızı tamamlayınız Sayın Kılıç.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Kıtlığı
hatırlıyorum, kıtlığı.
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
konuşmanızı tamamlayınız.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Kıtlığı
hatırlıyorum
Kıtlığı hatırlıyorum
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Ben de memleketi
nasıl sattığınızı hatırlıyorum.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Gaz yağını,
Sana yağını, bir şişe gaz yağının
bulunamadığı günleri, elektriğin olmadığı
günleri
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
lütfen, konuya geliniz.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Her
şeyi sattığınızı hatırlıyorum.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Siz Türkiye
için karanlığı ifade ediyorsunuz. (CHP sıralarından
gürültüler)
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Türkiye'yi
talan ettiniz, talan.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Ahlaksız, ahlaksız konuşma be! Kendine gel. Cumhuriyet
Halk Partisine hiçbir laf söyleyemezsin sen!
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
süreniz doldu, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Çok saygıdeğer
milletvekilleri, halka rağmen halk için, diyerek varabileceğiniz
hiçbir şey yoktur. (CHP sıralarından
gürültüler)
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Hadi oradan!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Halka
rağmen halk için, diyerek varabileceğiniz hiçbir yer yoktur.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Hadi oradan!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Siz diyorsunuz
ki
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Çapsız!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Siz diyorsunuz
ki
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Çapsız seni!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Halk bilmez,
siz bilirsiniz.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Sen otur yerine!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Halk anlamaz,
sen anlarsın. Hadi canım oradan!
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Zavallı adam seni!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sorun
oldunuz Türkiye'ye.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Bak, İsmet
Paşa'nın bir sözünü hatırlatırım sana.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Konuşma!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Senin gibi
ortalık yerde çıkıp da ne dediğini bilmeden konuşanlara
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Konuşma!
SUAT KILIÇ (Devamla) -
dediği
bir laf var: Hadi canım sen de! Hadi canım sen de! (AK Parti
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler) Hadi canım sen de! Hadi oradan!
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Sorun oldunuz
Türkiye'ye
SUAT KILIÇ (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi bir imtihanın
eşiğindedir.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Adını bile Cumhuriyet Halk Partisinin
SUAT KILIÇ (Devamla) - Halktan kopuk
Halk Partisi misiniz değil misiniz?
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum)
- Evet! (CHP sıralarından gürültüler)
SUAT KILIÇ (Devamla) - Adında
"halk" ibaresi olduğu hâlde halkın iradesinden kaçan
bir Halk Partisini tarih başka kaydetmeyecektir.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Cumhuriyet
Halk Partisi senin ağzına yakışmaz!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Halksız
Halk Partisi, halktan kaçan Halk Partisi, halka inanmayan Halk Partisi,
halka güvenmeyen Halk Partisi.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Ağzına
yakışmaz Halk Partisi!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Halkı
hor ve hakir gören Halk Partisi, halkı yok sayan, halktan kopuk
Halk Partisi.
OYA ARASLI (Ankara) - Senin bunları
söylemeye hakkın yok; çok ayıp, çok!
ATİLA EMEK (Antalya) - Kendine
gel, kendine!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Biz sizi biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
lütfen son cümlenizi
SUAT KILIÇ (Devamla) - Tarih sizi
bize öğretti.
BAŞKAN - Sayın Kılıç
OYA ARASLI (Ankara) - Sizi de yazacak
Sizi de yazacak
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
Başkanlığı dinler misiniz.
Ek süreniz doldu, lütfen konuşmanızı
tamamlayınız, son cümlenizi alayım. Ek süreyi de verdim,
doldu.
SUAT KILIÇ (Devamla) - İki dakika
BAŞKAN - İki dakika verdim
ben size, şu anda son cümlenizi alacağım, iki dakikayı
konuştunuz.
Buyurun efendim, Genel Kurulu selamlayınız.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Çok saygıdeğer
milletvekilleri, biz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunu da milletvekillerini
de zaten yarım yüz yıldır iyi tanıdık. Zira, 46
ruhu diyerek demokrasimiz bugünlere gelmiştir ve bu sistem
iyice tecrübe edilmiştir.
ALİ ARSLAN (Muğla) - Ne alakan
var?
SUAT KILIÇ (Devamla) - Sizi iyi biliyoruz.
Siz var ya siz, açık oy gizli tasnifçilersiniz.
BAŞKAN - Sayın Kılıç
SUAT KILIÇ (Devamla) - Halkın
iradesinden kaçarsınız siz. (AK Parti sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
KEMAL SAĞ (Adana) - Ayıp
be!
BAŞKAN - Sayın Kılıç
SUAT KILIÇ (Devamla) - Siz halkın
iradesinden kaçarsınız.
BAŞKAN - Sayın Kılıç
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
- Tarihte kaldı onlar.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Siz, halk
iradesini ciddiye almazsınız.
HASAN FEHMİ GÜNEŞ (İstanbul)
- Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
teşekkür ediyorum size, sağ olun.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Sayın
Başkan, saygı ifade etmek üzere, otuz saniye istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
lütfen Genel Kurula teşekkür ediniz.
HASAN FEHMİ GÜNEŞ (İstanbul)
- Sayın Başkan, terbiyesizlik yapıyor! Terbiyesizce
konuşuyor!
ATİLA EMEK (Antalya) - Saygısız!
OYA ARASLI (Ankara) - Sayın
Başkan, söz istiyorum.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Çok saygıdeğer
milletime Cumhurbaşkanını seçme hakkını vermek
üzere bugün burada toplanmış bulunuyoruz. Bu Anayasa değişikliği
paketine destek sağlayan muhalefet partimizin milletvekillerine
de grubum adına teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
gürültüler)
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Hadi oradan!
ATİLA EMEK (Antalya) - Hadi
oradan!
REYHAN BALANDI (Afyonkarahisar)
- Bize teşekkür etme.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Millet kendisi
için sandığı önüne getireni de takdir edecektir, etmeyeni
de görecektir! (AK Parti sıralarından alkışlar,
CHP sıralarından "Hadi oradan!" sesleri, gürültüler)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
SUAT KILIÇ (Samsun) - Hadi canım
sen de! Hadi oradan!
ATİLA EMEK (Antalya) - Gençlere
ne oldu, gençlere? Saygısız adam!
MEHMET SEMERCİ (Aydın) -
Saygısız adam!
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın
Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Başkan.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Önce ahlak!
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen,
sükûneti sağlayalım.
Sayın Topuz, buyurun efendim.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın
Başkan, biraz evvel kürsüden konuşan
BAŞKAN - Sayın Başkan,
konuşmanızı anlayamıyorum.
Arkadaşlar, lütfen, sükûneti
sağlayalım.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Biraz
evvel Meclis kürsüsünde konuşan arkadaşımız, Cumhuriyet
Halk Partisiyle ilgili olarak çok ağır ithamlarda bulunmuş,
suçlamalar yapmıştır. Bunlar sizin
AHMET YENİ (Samsun) - Az söyledi,
az!..
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) -
Ayıp be! Ayıp be!
AHMET YENİ (Samsun) - Yanlış
mı söyledi?
ATİLA EMEK (Antalya) - Kim o
"Az söyledi." diyen? Kim o, kim? Çık ortaya "Az söyledi."
diyen!
BAŞKAN - Sayın Emek, lütfen
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Var o yürek!
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Varsa gel! (Gürültüler)
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Partimize
ve grubumuza hakaret edilmiştir, grubumuza sataşılmıştır.
Grubumuza söz verilmesini talep ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Başkan,
ben tutanakları inceleyeyim, ona göre söz hakkınızı
kullandıracağım. Ortam biraz sakinleşsin. Sayın
Mumcu'ya söz vereyim, sonra size söz vereceğim Sayın Topuz,
olur mu?
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın
Başkan, tabii, takdir sizin.
BAŞKAN - Hayır, konuşmaları
dinledim, ortalık, sükûnet sağlansın, Sayın Mumcu'yu
konuşturayım, sonra vereyim.
ATİLA EMEK (Antalya) - Hayır,
hayır, sataşma var!
ATİLLA KART (Konya) - Aynı
oturum içinde Başkanım
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Bir
şeye gerek yok, çünkü, herkes tarafından duyuldu, siz de duydunuz
efendim.
BAŞKAN - Sayın Topuz, aynı
oturum içinde size söz vereceğim. Lütfen buyurun.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Olur
mu! Olur mu!
BAŞKAN - Sayın Özyürek
Lütfen arkadaşlar
OYA ARASLI (Ankara) - Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Araslı,
aynı şey sizin için de geçerli. Lütfen oturunuz.
OYA ARASLI (Ankara) - Sayın
Başkan, ismimi vererek konuştu.
BAŞKAN - Anavatan Partisi Grubu
adına Isparta Milletvekili ve Grup Başkanı Sayın
Erkan Mumcu.
Buyurun Sayın Mumcu. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA ERKAN MUMCU (Isparta) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunun değerli üyelerine saygılarımı sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım,
benden önce ve türlü vesilelerle hem bu kürsüde hem başka platformlarda
konuşan arkadaşlarımın ifade ettikleri gibi, bugün
üzerinde tartıştığımız konu, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin sistemini temelden ilgilendiren ve temelden sistem değişiklikleri
öneren bir yaklaşım, bir pakettir. Her şeyden önce, bu meselenin
olabildiğince ayrıntılarıyla ele alınıp
tartışılması için yeterli zamanın bulunup bulunmadığı
yönündeki kaygılara hak verdiğimi ifade etmek isterim.
Ancak, herkes bilmelidir ki, bu mesele, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
gündemine bugün gelmiş değildir, Türk milletinin gündemine
bugün gelmiş değildir. Türkiye'nin sistem tartışmalarının,
Türkiye'nin sistem sorunlarının, Türkiye'nin sistemik sorunlarının
yüz yılı aşan bir geçmişi vardır ve yüz yılı
aşan bu geçmişte, aslında kendisine model aldığı
ülkeleri, aşağı yukarı bir altmış ila seksen
yıl geriden takip eden bir ülke konumuyla Türkiye, kendi sistem
tercihleriyle, kendi geri kalmışlığını
da aslında bir biçimde kendi iradesiyle seçmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
söyleyeceğim sözler bu kürsünün yabancısı değil,
bu Genel Kurulun yabancısı değil, Türkiye Büyük Millet
Meclisi çatısının yabancısı değil. Ben
on üç yıldır siyasetteyim, konuşma fırsatı
bulduğum her platformda aynı sözleri tekrar ettim. Türkiye'nin
temel meseleleri hakkında bilmemiz gereken en önemli şey
ve uzlaşmamız gereken en önemli şey şudur: Bu ülke,
otoriter devlet anlayışıyla milletin idare edildiği
bir ülke mi olacaktır; yoksa, bu ülke, devletin millî iradeyle yönetildiği
bir ülke mi olacaktır? Bu soruya bir cevap vermedikçe, hukuk düzenimizi
ve siyaset düzenimizi bu soruda verdiğimiz cevaba göre kurmadıkça,
varabileceğimiz hiçbir yer yoktur. Bu, yeni bir mesele değildir.
Devletimizin, en az beş yüz yıldır tevarüs ettiği
gelenekten getirdiği devlet kültürü, siyaset kültürü sorunları
vardır ve bu sorunlar, bugün, hâlâ karşı karşıyadır.
Nedir o? Beş yüz yıldır, devlet, aynı mantıkla,
aynı egemenlik mantığıyla işletilmek isteniyor,
işletildi, tarım toplumunun, imparatorluklar çağının
egemen olduğu bir dünyada, yaşandığı bir dünyada
işletildi, başarıları da oldu. Ama, bugün, yeni
bir dünya gerçekliğiyle karşı karşıyayız,
yepyeni bir çağla karşı karşıyayız, yepyeni
sorunlarla karşı karşıyayız.
Bir kast düzeni, beş yüz
yıldır egemenliği bölüşen bir kast düzeni, hâlâ,
varlığını sürdürüyor ve sıkıntıların
tamamının dayandığı nokta budur. Nedir mesele?
Mesele şudur: Egemenlik, beş yüz yıldır şöyle
paylaşılırdı -eski adlarıyla söyleyeceğim,
bugünkü karşılıklarını da söyleyeceğim
ki, resim netleşsin- devlet denilen egemenlik, hegemonya
şu kademelerde paylaşılmıştır: Hanedan;
seyfiyye, yani, bugünkü karşılığıyla silahlı
kuvvetler, ordu; ilmiyye, bugünkü karşılığıyla
yargı ve YÖK bürokrasisi; mülkiye, bugünkü karşılığıyla
mülkiye bürokrasisi; kalemiyye, bugünkü karşılığıyla
vergi bürokrasisi; âyan, yani, devlete borç veren sermaye; eşraf,
yani, devletin vergi aldığı sermaye; esnaf, üretime
teknolojiyle katılanlar, bilgiyle katılanlar ve tebaa,
en altta tebaa. Bu, cumhuriyet devrimiyle değiştirilmiş
bir düzenektir. Hanedanın zirvedeki yerini tebaa olarak adlandırılan
ahaliye, kalabalığa, millete, ona vatandaş sıfatını
kazandırarak, egemenliği ona getiren Mustafa Kemal Atatürk'ün
cumhuriyet devrimidir, ancak, beş yüz yıllık kültür, direncini
sürdürmektedir; beş yüz yıllık kültür, mukavemetini
sürdürmektedir. Aslında, bunu doğal da kabul etmek gerekir,
bunu olağan da kabul etmek gerekir. Doğrudan cumhuriyet
devriminin mimarı ve uygulayıcısı Mustafa Kemal
Atatürk'ün de kendi hayatında en çok uğraştığı
problem, işte, bu cumhuriyet ruhunu, yani, egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir ilkesini sistemin, devlet denilen egemenlik
düzeninin ruhuna sindirmek çabası olmuştur ve bu, kolay
başarılabilir bir şey değildir. Biz, bugün, cumhuriyetin
ruhunun ikmal olup olmayacağına dair bir tartışma
yaşıyoruz. Egemenlik kayıtsız şartsız milletin
olacak mıdır, olmayacak mıdır? Yani, bu ülke, devlet
otoritesiyle ya da otoriter bir devlet anlayışıyla yönetilen
bir millet mi olacaktır? Yoksa, milli iradenin, millet arzu ve isteklerinin
yönettiği bir devletimiz mi olacaktır? Tartışmanın
esası budur ve 12 Eylül Anayasasının, 12 Eylül müdahalesinin
temelde hedeflediği şey, 1961 Anayasasının Türkiye'deki
devlet anlayışına ve kültürüne getirdiği demokratikleşmeye
karşı bir hazımsızlığın reaksiyonu
olmuştur. Gerçek budur.
Biz bugün hangi sıkıntıları
yaşıyorsak sisteme dair, bu sıkıntıların
temelinde 12 Eylül Anayasasının yarattığı
problemler vardır, ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin o günden
bugüne gelen bütün Genel Kurullarının, tarih karşısında
bir sorumluluğu vardır, gerçekten sivil ve demokratik bir
anayasa yapmak konusunda bir irade ortaya koyamamışlardır.
Bu sorumlulukların en büyüğü de, bugünkü iktidar grubu
olan AKP Grubunundur, çünkü, 12 Eylülden bugüne kadar, anayasa değiştirebilmek
kudretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen ilk parlamento,
bu Parlamentodur, ilk grup da sizin grubunuzdur. Zaten, biraz önce
andığım sorunların yarattığı birikim
ve tepkiler sizi iktidar yaptı. Bu ülkenin Meclisinde, bu ülkenin
sistemini daha demokratik, daha çağdaş, daha verimli
kılacak sivil demokratik bir düzeni müesses düzen hâline getirecek
bir Meclis gücü oluşsun diye millet bu seçimi yaptı ve -burada
ana muhalefetin itirazlarına bir şekilde hak vermek zorundayız-
beş yıl geçti; beş yıl boyunca bu ihtiyaç ortadaydı,
yüzünüzü dönüp bakmadınız. Şimdi, bunun nedenini size
kısaca izah etmek istiyorum.
Arkadaşlar, bizim sistemimiz
bir bürokratik devlet sistemidir. Bizim sistemimiz bir bürokratik
devlet sistemidir. Bu sistem, Anayasasında demokratik, laik,
sosyal bir hukuk devleti olarak anılsa da gerçeği bu değildir.
Çağdaş normlarla, kriterlerle, bilimsel kriterlerle ölçtüğünüzde,
hem demokratik sıfatıyla hem laik sıfatıyla hem
sosyal sıfatıyla hem hukuk devleti sıfatıyla hem
de bir cumhuriyet olmak sıfatıyla sınıfta kalır.
Millet iradesini dört başı mamur bir sistem iradesine dönüştürme
kudreti sizin elinizdedir; sizin elinizde idi, ama, bunu millet arzusunda,
millet iradesi yönünde kullanmaktan imtina ettiniz. Daha on
beş gün önce, yirmi gün önce
İki senedir ısrarlı
çağrılarımı, koşulsuz destek çağrılarımı
duymazdan geldiniz. Ben bu kürsüde -tutanaklara kayıtlıdır-
dedim ki: "Arkadaşlar, gelin, şunu yapayım -yanlış
hatırlamıyorsam, bir Meclis müzakeresi esnasındadır-
gelin, şunu yapalım, biz de siyaseti bırakalım."
Sıralarınızdan şöyle bir ses geldi: "Sen zaten
lüzumsuzsun. Biz onu da yapmıyoruz, sen de siyaseti bırak."
On beş gün önce Sayın
Başbakan geldiğinde kendisine bir kez daha izah ettim ki,
milletin arzusu bu yöndedir; gelin, bunu yapalım; gelin, Türk
demokrasisine gölge düşürmesi muhtemel bir sürecin içine girmeyelim;
gelin, 367 tartışmalarıyla bir Anayasa içtihadının
vesayeti altına Meclisimizi almayalım. Ama, hiçbir
çağrımız, ne yazık ki, karşılık bulmadı.
Açık konuşuyorum, bizi dinleyecek kulak bulamadık.
Şimdi, dün, Sayın Gül'ün
adaylıktan çekilirken söylediği sözler dolayısıyla
burada teessüflerimi ifade etmek istiyorum. Biz, iki yıldır
ne söylüyorsak aynı yerde durduk. Herhangi bir tavır, tutum
değişikliği göstermedik. 367 tartışmalarıyla
ilgili olarak biz CHP'nin peşine takılmışız;
dolayısıyla, süreci baltalamışız!
TEVFİK AKBAK (Çankırı)
- Doğru.
ERKAN MUMCU (Devamla) - Peki, bu
doğru! O zaman, şu şartta, siz Anavatanın peşine
takılmış olmuyor musunuz? (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar) On beş gün önce, bir ay önce, iki ay önce, aylar
önce, "Gelin, halk seçsin." derken yüzümüze bile bakmazken,
şimdi dönüp, "Halk seçsin." seçeneğinde bize
iş birliği çağrısı yaparken siz bizim peşimize
mi takılmış oldunuz? Hayır. Bu meseleleri kompleksle
filan götürmenin gereği yok. Bu, Türkiye'nin ihtiyacı. Biz
milletin vekilleriyiz. Millete karşı borcumuz var, yükümlülüklerimiz
var. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Biz, buraya bunun için geldik. Biz, milletin bizden beklediklerini
gerçekleştirelim diye geldik. Kendi heva ve heveslerimize göre
bir yönetim sergileyelim diye gelmedik. Bunun için geldik.
12 Eylülden bugüne kadar geçen
parlamentoların hiçbirinin anayasa değiştirme kudreti
bu Parlamento kadar değildi. Ama, bu Parlamento kadar hiçbir
parlamento da, sivil ve demokratik bir anayasa yapmak konusunda beceriksiz
çıkmadı, isteksiz çıkmadı. Siz, bir düzen değişikliği
arzusuyla iktidara geldiniz; siz, bir bozuk düzeni değiştirme
iradesiyle iktidara geldiniz. Yasakları kaldıracaktınız.
Hangi yasağı kaldırdınız? Yolsuzlukları
önleyecektiniz, hangi yolsuzluğu önlediniz?
Arkadaşlar, bütün bunları
herkes kendi içinde vicdan muhasebesi yapacaktır, tarih de bunları
yargılayacaktır. Burada, benim sözlerimle, hiçbir şeyin
muhasebesinin tamam olmayacağını ben biliyorum.
HÜSNÜ ORDU (Kütahya) - Tarih sizi
yargılayacak.
ERKAN MUMCU (Devamla) - Evet
Evet
Tarih her gerçeği açıkça ortaya çıkaracaktır.
Şimdi, diyorsunuz ki "Anavatan
Grubu niye oylamaya katılmadı?" Biraz önce Grup
Başkan Vekilimiz bu kürsüden söyledi.
TEVFİK AKBAK (Çankırı)
- Orayı geçtik biz, orayı geçtik.
ERKAN MUMCU (Devamla) - Geçmeyin,
geçmeyin. Öyle, milleti kolay kolay aldatamayacaksınız.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Suçlayıp
suçlayıp, sonra "geçtik" diyorlar!
ERKAN MUMCU (Devamla) - Diyordunuz
ki "367 gerekmez." Meclis Başkanımız Sayın
Arınç -ki, iki sene- bir uzlaşma komisyonu oluştursun
da, şu Anayasa değişiklikleri yapılsın"
diye ben, şahsını birkaç kez ziyaret ederek âdeta yalvardım.
Âdeta yalvardım
Yüzümüze bile bakmadınız. "367
gereklidir" diye daha önceki beyanları vardır Sayın
Demirel'in seçiminden sonra. Onları da unuttuk bir tarafa,
"367 gerekli değildir." dediniz.
Gerekli olacağı, olabileceği,
en azından bunun ciddi bir hukuki tartışma olduğu
şuradan belliydi ki, Erdoğan Teziç, bu meseleyi, yirmi
beş yıl önce, bundan yirmi beş yıl önce profesörlük
tezi olarak sunduğu kitabında yazmış. Yani, bu, ya
yirmi beş yıl öncesinden bugünü görmektir, bugüne bir tuzak
hazırlamak için yazılmış bir şeydir -böyle düşünmek
için deli olmak lazım- değilse, bu konunun bir hukuki tartışma
konusu olduğu aşikârdır.
Bize geldiniz, "Adayımız
belli değil, parti yetkili kurullarında karar vereceğiz."
Ne dememizi bekliyordunuz? Böyle oldu, aynen böyle oldu, Başbakanınız
da, bunu basın açıklamasında teyit etti. Şimdi,
biz size söyledik ki: "Arkadaşlar, Anayasa Mahkemesinin
367 ihtimalinde durması karşılığında,
bir uzlaşma adayı olması muhtemel isimlere de müracaat
ettirin. AK Parti Grubu olarak gidin, istediğinize oy verin,
ama, eğer 367 konusunda bir içtihat çıkarsa, o zaman, hiç değilse,
muhalefet gruplarının da üzerinde mutabık kalabileceği
bir adayla bu Parlamento Cumhurbaşkanını seçsin"
dedik. Dönüp baktınız mı bize? Baktınız
mı, herhangi bir cevap verdiniz mi? Şimdi, bu Anayasa Mahkemesi
içtihadını bu Meclisin üstüne bir gölge gibi düşüren
Türk Silahlı Kuvvetlerinin bildirisini demokratik siyasetin
üstüne bir vesayet gölgesi olarak düşüren sürecin mimarı
kim?
TEVFİK AKBAK (Çankırı)
- Siz!
ERKAN MUMCU (Devamla) - Öyle mi?
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) -
Utanmadan söylüyorsun, çok ayıp.
ERKAN MUMCU (Devamla) - Benim söyleyecek
hiçbir şeyim yok. Ben bunu tarihin vicdanına bırakıyorum.
Ben bunu milletimizin vicdanına bırakıyorum. Bu süreci
görmezden gelerek, umursamayarak, burnunun doğrultusuna bizi
de yok sayarak gidenler, kendi sorumluluklarını itiraz etmiyorlar,
dönüp, kendilerine sorumlu arıyorlar.
Halk seçsin, halk seçsin
Şuna
bir cevap verin, beş senedir neredeydiniz? Burada hararetle
halk seçsini savunuyorsunuz, tebrik ediyorum, alkışlıyorum
TEVFİK AKBAK (Çankırı)
- Zemin olgunlaştı.
ERKAN MUMCU (Devamla) -
beş
senedir neredeydiniz, beş senedir neredeydiniz? Bu ülkenin
demokrasi namına tek ihtiyacı Cumhurbaşkanını
halkın seçmesi mi? Dilinizden demokrasiyi düşürmüyorsunuz,
tebrik ederim sizi. Anavatan Partisinin grup kurma ihtimali belirdiği
gün hemen hazine yardımını değiştiren madde
değişikliğinde pek de iştahlı davrandınız.
O zaman demokrasi aklınıza gelmedi. Mağduru olan biz
olduğumuz için değil, mağduru olan demokrasi olduğu
için söylüyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Ve buradan, Cumhuriyet Halk Partisine
bir soru soracağım. Bu kürsüde yüzlerce defa, Cumhurbaşkanının,
Anayasa'ya aykırılık itirazları konusundaki duyarlılığınızı
seslendirdiniz. Ne oldu, aynı kanunda, Anayasa'ya aykırılık
itirazına rağmen Cumhurbaşkanının, hiç duymazdan
geldiniz de bir arada hemen saatler içinde bir yasa çıkardınız?
Sizin demokrasiye karşı samimiyetinizden kuşku duymakta
biz haklı değil miyiz?
HÜSNÜ ORDU (Kütahya) - Sandıktan
çıkmayan bir demokrasi.
ERKAN MUMCU (Devamla) - Bu nasıl
bir demokrasi, bu nasıl bir demokrasi? Abdullah Gül seçilirse
demokrasi olacak ama, milletin yarısı bu Parlamentoda temsil
edilmeyince demokrasi sorunu olmayacak. Demokrasi, bir adam, bir
oy düzenidir. Bir adam
Şu Parlamentoya bakın, bir seçmen üç
seçmen sayılıyor, iki seçmen bu Parlamentoda yok. Hani, nerede,
sizin, barajları düzenleyen, en azından, ittifak yapan partilerin
baraj hesabının birlikte yapılmasını düzenleyen
demokratlığınız? Bu grup kurulmadan önce verdiğimiz
ilk kanun teklifi, Siyasi Partiler Kanunu'nda değişikliktir,
Siyasi Partiler Kanunu'nda demokratik temsili, eşit temsili
bulan bir kanun teklifidir; gündeme gelmesine müsaade etmediniz.
Demokrasi herkese lazım. Demokrasi hepimizin aşı, ekmeği.
Demokrasi hepimizin insanlık onuru, ama demokrasiyi, sadece
ve sadece bir yerden bir yere giderken binilecek tramvay gibi görüyorsunuz,
hiç kusura bakmayın. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
Şimdi, bu sözlerimde haksız
değilim arkadaşlar, bu sözlerimde haksız değilim.
Beş seneyi, bu meselede en küçük bir adım atmayarak geçirdiniz.
Her sene 2 milyon öğrencinin hayatına dair, hem de hayat boyu
sonuçlarına katlanacağı bir sorun var, üniversite sorunu
ve bu sorun, sadece üniversite öğrencilerini değil, bir
taraftan Türk ekonomisini, Türk iş piyasasını, diğer
taraftan, her şey üniversiteye göre ayarlandığı
için, anaokulundan üniversiteye kadar bütün eğitim kademelerini
ilgilendiriyor. Bu ülkede en geniş konsensüsle bir YÖK reformu
için hazırlık yapıldı. Ne oldu? Niye siz bu milyonlarca
öğrencinin, meslek liseleri öğrencilerinin yasaklarını
kaldırmadınız? Niye bunlara karşı haksızlıklara
sesinizi çıkarmadınız?
TSK bildirisi konusunda millete
söylediğiniz şey şu: "Gözüme bak, anla." Niye
şu kürsüden, gelip, cesaretle bir şey söyleyemediniz? Nerede
o cesaret, nerede? Nerede o demokrasinin onuru için her şeyi
feda edebilecek yürek nerede, nerede? (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Yeltsin'de var! Yeltsin'de var!
ERKAN MUMCU (Devamla) - Ha, bak, buradan
söylüyorum, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kürsüsünden söylüyorum.
HÜSNÜ ORDU (Kütahya) - Millet çok
iyi biliyor
ERKAN MUMCU (Devamla) - Söyleyebilecek,
demokrasiye yürekten inanmış bir babayiğidi de bekliyorum
bu kürsüde söyleyecek. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
367 kişilik grubunuzla, milletin ekseriyetinin iradesini
temsil eden grubunuzla şöyle bir dimdik duramadınız.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
İşiniz gücünüz diklenmek, işiniz gücünüz hesap yapmak.
Şimdi geldiniz, on beş günlük süre içerisinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Mumcu, konuşmanızı
tamamlayınız; buyurun.
CAHİT CAN (Sinop) - Kaçmasaydın
böyle olmayacaktı!
ERKAN MUMCU (Devamla) - Tabii, tabii,
kimin nereden kaçtığını millet nihayet gördü
işte. Kimin nereden kaçtığını millet gördü.
Mesele, istikameti olmaktır, mevzisi olmak değil. Siz mevzi
siyaseti yapıyorsunuz, biz istikamet siyaseti yapıyoruz.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Siz istikametinizi
döndürdünüz arkadaşlar, farkında değilsiniz. Mevzinizi
kaybetmemek için istikametinizi döndürdünüz, farkında değilsiniz.
Ama, millet bunun hesabını soracaktır. Ha, millet sorar,
sormaz, onu da söyleyeyim, ahalinin iradesini türlü şekillerde
ifsat etmek mümkündür
CÜNEYİT KARABIYIK (Van) - Hangi
partiyle geldin?
ERKAN MUMCU (Devamla) -
sizin bu
meselelerde mahir olduğunuzu da biliyoruz.
CÜNEYİT KARABIYIK (Van) -
Özal'ın partisi ne oldu?
ERKAN MUMCU (Devamla) - Maşallah,
cer imamlığından getirme bir kültürle, vatandaşın
samimi inançlarının nasıl sömürüldüğüne dair hakikaten
şahane örnekler veregeldiniz bugüne kadar. Ama, ben size
şunu söyleyeyim: Mahşeri vicdan sizi mahkûm etmiştir,
bitti bu iş. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Bitti bu iş. 367 kişilik bir iradeyle geldiniz, sadece ve sadece
Avrupa Birliği bürokrasisinin emrettikleri, sermayenin arzu
ettikleri, yandaşların beklentileri üzerine bir Meclis
faaliyetiyle gidiyorsunuz.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) -
Güle güle gitsinler Sayın Genel Başkanım.
ERKAN MUMCU (Devamla) - Ne yasak
kaldırabildiniz ne yolsuzluğu yok edebildiniz ne demokrasiyi
getirebildiniz. 367 kişilik bir millet iradesini, millet gücünü,
365 kişilik bir millet gücünü, heva ve heveslerinizle bir oyuncağa
çevirdiniz. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Heva ve heveslerinizle bir oyuncağa çevirdiniz. Makam, mevki
hevesleriyle ülkeyi bir krize sürüklediniz. Sonunda bunun sorumlusu
sizsiniz.
28 Şubat sürecinin bu ülkeye
nelere mal olduğunu, bu millete nelere mal olduğunu hepimiz
çok iyi biliyoruz, sizler de iyi biliyorsunuz. Bu sürecin mağdurlarını,
daha da derin bir mağdurluğa itmek için yapılması
gereken ne varsa yaptınız. Tebrik ediyorum sizi. Tebrik ediyorum
sizi. Mahşeri vicdan bunu unutmayacaktır, mahşeri vicdan
bunun hesabını soracaktır.
HÜSNÜ ORDU (Kütahya) - Siz tarihe
geçtiniz tarihe!
ERKAN MUMCU (Devamla) - Elhamdülillah
Elhamdülillah tarihe geçtik.
BAŞKAN - Sayın Mumcu, konuşmanızı
tamamlayınız lütfen.
ERKAN MUMCU (Devamla) - Elhamdülillah,
çok şükür, çok şükür tarihe geçtik. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
Şimdi ben size olacakları
söyleyeyim. Burada aslanlar gibi savunduğunuz bu Anayasa değişikliği,
halk seçsin paketinin arkasında duramayacaksınız.
Sayın Başbakan, dün "bir samimiyet testi görecekler"
dedi. İşte Anavatan burada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Mumcu, üç
dakika ek süre kullandınız, lütfen konuşmanızı
tamamlayınız.
ERKAN MUMCU (Devamla) - Bitiriyorum.
BAŞKAN - Teşekkür cümlenizi
alayım.
Buyurun.
ERKAN MUMCU (Devamla) - Şimdi,
sizin samimiyetinizi biz test ediyoruz. Beş senedir getirmediğinizi,
sonunda, dediğimiz noktaya tıpış tıpış
geldiniz. Hoş geldiniz, geç geldiniz. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
Demek ki 20 kişiyle
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Kütahya)
- Anavatanın yarısı yok.
ERKAN MUMCU (Devamla) -
365 kişinin
yapamadığını yapmak mümkünmüş. Demek ki bunun
için yürek lazımmış, cesaret lazımmış, vizyon
lazımmış.
Son sözümü de söylüyorum:
Değerli arkadaşlar, kimin
samimi, kimin yürekli olup olmadığını, bu oylamanın
ikinci tekrarının yapılıp yapılmamasında
göreceğiz. Tamam mı?
ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) -
Daha önce Parlamentodan kaçan siz değil misiniz?
ERKAN MUMCU (Devamla) - Ben buradayım.
Ben burada olacağım. Ben burada olacağım. Ama herhangi
bir şekilde bunun tekrarı yapılmak gerekirse
EYÜP FATSA (Ordu) - Fısıldadılar
mı kulağına?
ERKAN MUMCU (Devamla) -
Sayın
Başbakanı, Bakanlar Kurulunun değerli üyelerini ve
AKP Grubunun çoğunluğunu burada bekleyeceğim, göreceğiz.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Bir yerden tüyo mu aldınız?
ERKAN MUMCU (Devamla) - Gelebilecek
misiniz, gelemeyecek misiniz göreceğiz.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Bir yerden tüyo mu aldınız?
ERKAN MUMCU (Devamla) - Sizde demokratik
cesaret, demokratik özgüven yok, yok, yok. Yok, çünkü demokratik
meşruiyetinizden kuşku duyuyorsunuz. Yok, çünkü kafanızın
arkasındaki hesapların açığa çıkacağından
kuşku duyuyorsunuz.
SAFFET BENLİ (Mersin) - Ne hesabımız
varmış?
ERKAN MUMCU (Devamla) - Gözünüze
baktığınızda beyninizin arkası görünmüyor
diye kuşku duyuyorsunuz, ama görünüyor, ama görünüyor.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) -
Görünüyor, görünüyor, gayet şeffafız biz.
ERKAN MUMCU (Devamla) - Bu kürsüden
iddia ediyorum: Dün Başbakan bizi bir samimiyet testine çağırdı,
buyursunlar. Şimdi, ben, ikinci turda, Başbakanı ve AKP
Grubunu bir samimiyet testine bekliyorum. Milletim de bunu sıkı
sıkıya bir takip etsin. Öyle, yalandan somun pehlivanlığı
kimseye yaptırmayacağız bundan sonra. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
Herkes
HÜSNÜ ORDU (Kütahya) - Yalancı
pehlivan sensin!
BAŞKAN - Sayın Mumcu, lütfen,
konuşmanızı tamamlayınız efendim.
ERKAN MUMCU (Devamla) - Sayın
Başkan, son sözümü söylüyorum. Herkes
CAHİT CAN (Sinop) - Yalancı
pehlivan!
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) -
Haberin oldu mu?
EYÜP FATSA (Ordu) - Birisi kulağına
mı fısıldadı?
ERKAN MUMCU (Devamla) - Hah, çok teşekkür
ediyorum. Haberi olan arkadaş bak burada oturuyor. Dik duramayanlar,
haber alıp da dik duramayanlar, iftirayla, kendilerini, kendi
komplekslerini bastırmaya çalışmasınlar.
Bir cümle söyleyeyim: Haberi olup
da milleti haberdar etmeyen şerefsizdir, namussuzdur. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar) Demokrasi için canını
da gerekirse vermeyen şerefsizdir, namussuzdur. Benden bu kadar.
Bunu söyleyebilecek bir delikanlıyı da bu kürsüye bekliyorum.
Kolpacılığın devri bitti, bundan sonra delikanlılığın
devri.
Hayırlı, uğurlu olsun.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Mumcu.
Sayın milletvekilleri
HÜSNÜ ORDU (Kütahya) - Sende o
şeref var mı? Var mı o şeref sende?
ERKAN MUMCU (Isparta) - Sıkıyorsan
sor
Bak, orada
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım
SONER AKSOY (Kütahya) - Sayın
Başkan
BAŞKAN - Evet
SONER AKSOY (Kütahya) - Sayın
Başkan, delikanlıya lüzum yok. Ben söylüyorum, demokrasi
için ölmeye hazır olduğumu şerefimle, namusumla da
söylüyorum. (Anavatan Partisi sıralarından
"Ooo!" sesleri)
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) -
Sen zaten ölmüşsün. Sen zaten ölüsün, ölü. Safın bile belirsiz
senin.
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, biraz önce AK Parti Grubu adına konuşan
Samsun Milletvekili Suat Kılıç, konuşması sırasında,
Anayasa Komisyonundaki yapılan bir kısım tartışmaları
gündeme getirmişti. Bu arada, bir kısım isimlerden, yani
isimler derken, unvanlardan bahsetti ve burada tutanakları da
inceledim. Bu ifadelerden ve konuşmasında "biraz önce
kürsüde konuşan muhalefet milletvekili" ifadesini aynen
kullandığı için ve kendisinden önce konuşan muhalefet
milletvekili de Sayın Oya Araslı idi. Anayasa Komisyonunda
Komisyon Başkanına yapılan bir kısım fiilî
saldırılardan bahsetti. Sayın Araslı da, bu hususta,
açıklama için bize müracaatta bulundu.
Sayın Çorbacıoğlu,
sizinle ilgili olan hususu aynen tutanaklardan okudum. Siz burada
yoktunuz. Tutanaklardan alıntı yaptı ve okudu. Dolayısıyla,
tutanaklardan yapılan bir alıntı için size söz veremeyeceğim.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Artvin)
- Sayın Başkan
BAŞKAN - Aynen, buradaki ifade
var, hiçbir şey yok. Tutanakları okudu.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Artvin)
- Sayın Başkan, benim konuşmamın bir kısmını
anlatarak, benim düşüncemin tam tersini açıklamıştır.
Ben o şekilde açıklamada bulunmadım, düzeltme talep
ediyorum.
BAŞKAN - Hayır, şimdi,
bütün tutanakların hepsini okuyacak diye bir şey yok. Burada
bir şey yok.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Artvin)
- Sayın Başkanım, ben, 22 Temmuzda seçim yapılsın
demedim, o şekilde ifade edildi.
BAŞKAN - Efendim, lütfen oturur
musunuz, buyurun.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Artvin)
- Sayın Başkan, ama olmaz ki bu kadar
BAŞKAN - Sayın Araslı,
çok kısa olarak açıklama vereceğim sizlere, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Araslı, Anayasa Komisyonundaki
tartışmalar, sertlikler, buraya lütfen yansımasın.
Burada açıklamalar rica ediyorum. Bu husus, bu kürsü, birbirimize
sadece cevap verme hüviyetine taşınmasın.
Buyurun efendim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Suat
Kılıç'ı niye uyarmadınız Sayın Başkan?
BAŞKAN - Sayın Özyürek,
lütfen, her türlü laf atmaları bırakalım. İstirham
ediyorum.
III. - AÇIKLAMALAR
VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.-
Ankara Milletvekili Oya Araslı'nın, Samsun Milletvekili
Suat Kılıç'ın, konuşmasında, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
OYA ARASLI (Ankara) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yaşamımda, ilk
defa, Parlamentoda, bir Meclis Başkan Vekilinin, daha hangi
tür bir konuşma yapılacağını bilmeden, bu
şekilde bir uyarıda bulunduğuna tanık oluyorum.
Demek ki, bu da, Meclis uygulamalarına bir katkı. Teşekkür
ederiz, öğrenmiş olduk. (AK Parti sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; benden sonra konuşmuş olan Suat Kılıç
adlı milletvekili arkadaşımız Anayasa Komisyonunda
yaşananlardan söz etti. Ben de, burada, Anayasa Komisyonunda
yaşananları açıklamak istiyorum.
Anayasa Komisyonunda, milletvekillerimizin
konuşma imkânı, verilen önergeyle konuşma süresi
kısıtlanmak suretiyle ortadan kaldırılmasa bile,
yararlanılamayacak kadar az düzeye indirilmiştir. Önerge
vermek imkânı kısıtlanmıştır ve bu usulü getiren
önerge doğru dürüst oylanmadan ve kimse 4'üncü maddenin görüşülmesine
geçildiğini anlayamadan 4'üncü maddenin görüşülmesine
geçilmiştir. Bunun ne kadar usulsüz bir uygulama olduğu
ifade edilince
MUHARREM CANDAN (Konya) - Senin gürültün
yüzünden.
OYA ARASLI (Devamla) - Sayın
Başkan lütfen görevinizi yerine getiriniz, aksi takdirde konuşamayacağım.
YEKTA HAYDAROĞLU (Van) - Siz
de hatip konuşurken laf atıyordunuz.
BAŞKAN - Evet
Sayın Araslı
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
OYA ARASLI (Devamla) - 4'üncü madde
daha doğru dürüst görüşülmeden
Çünkü, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin İç Tüzüğü'nde ne komisyonda milletvekilinin
söz süresinin kısıtlanacağına ilişkin bir hüküm
vardır ne de önerge sayısının kısıtlanacağına
ilişkin bir hüküm vardır.
Anayasa'ya aykırı bir
önerge, doğru dürüst oylanmadan, kabul edilmiş muamelesi
görmüş ve uygulamaya sokulmuştur. Maddeler önce komisyona
okunması gerekirken; sonra, konuşmacılar tespit edilip
görüşmeye açılması gerekirken; sonra, önergeler
alınıp okunması gerekirken bunların hiçbirisi yapılmamıştır
ve Sayın Başkan beşinci oylamaya geçtiğini ifade
ettiği zaman, bu oylamalar, bu görüşmeler nasıl oluyor,
biz, masanın öbür tarafından duymadan gerçekleşiyor,
bir de bu tarafına geçelim diye arkasına geçtiğim bir
sırada "beşinci oylamaya geçiyorum demiştir."
Ben de, yüksekçe bir sesle, "Dördüncü oylamadan nasıl beşinci
oylamaya geçtiniz?" dediğim zaman, bu, fiilî durum yaratmak,
Sayın Başkana yumruk atmak gibi yorumlara vesile olmuştur.
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Kütahya)
- Darp var, darp.
OYA ARASLI (Devamla) - Ama, aslında
yumruk yiyen, aslında darp edilen, bu Komisyonda, bu uygulamalarla
demokrasinin kendisidir. Ben kimseyi darp etmedim. (CHP sıralarından
alkışlar)
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Kütahya)
- Siz yapıyorsunuz.
OYA ARASLI (Devamla) - Ama, arzu
ediyorsanız ve Sayın Başkan yumruk yemek gibi bir
şey beklentisi içerisindeyse yaptığı bu icraattan
sonra, benim elimden bir şey gelmez.
ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) -
Başkana saldırdın mı saldırmadın mı?
OYA ARASLI (Devamla) - Ama, bilmediğiniz
bir gerçeği açıklayayım bu dördüncü ve beşinci oylamalarla
ilgili: Adalet ve Kalkınma Partisinin iki grup başkan vekili,
Cumhuriyet Halk Partisinin grup başkan vekillerini ziyaret etmişlerdir
durumla ilgili olarak ve benim de aralarında bulunduğum
görüşmede 4'üncü ve 5'inci maddelerle ilgili tekriri müzakere
teklifinde bulunmuşlardır teklifin tümü görüşüldükten
sonra.
Şimdi, dikkatinizi çekiyorum:
Eğer bunlar gerçekten yapılmış görüşme olsaydı,
Adalet ve Kalkınma Partisi grup başkan vekilleri neden böyle
bir teklifte bulunsalardı?
Değerli arkadaşlarım,
Anayasa Komisyonunda olanlar bunlardır. Kimse kimseyi fiilî
darba maruz bırakmamıştır, ama, demokrasinin bizzat
kendisi bu Komisyonda yapılan uygulamalarla darba uğramıştır!
Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Fatsa...
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın
Başkan, bizim talebimiz ne oldu?
BAŞKAN - Bir dakika Sayın
Topuz, dinleyeyim
Bir dakika
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın
Başkan, Cumhuriyet Halk Partisiyle ilgili şeye söz verecektiniz.
EYÜP FATSA (Ordu) - Biraz önce kürsüde
konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Sayın Oya
Araslı, Anayasa Komisyonunda görüşmeler yapılırken
gruplar arasındaki süreci yumuşatmak veya Anayasa Komisyonundaki
gerginliği azaltmakla alakalı AK Parti grup başkan vekillerinin
sorumlu davranışlarını, sanki, Komisyonda yapılan
şeyler yanlışmış, bundan dolayı, gelip,
işte "yeniden tekriri müzakere yapılsın" gibi
ifadelerle takdim etmeye çalıştı. Bu, doğru değildir.
Bunun kayıtlara geçmesini istiyorum.
OYA ARASLI (Ankara) - Dediklerini
doğruluyorlar.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Tanığı
Mehmet Ali Şahin'dir.
OYA ARASLI (Ankara) - Gayriciddi
bir oylama tekrarlanamayacağına göre!
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Bu
konuşmaların tanığı, Sayın Başbakan
Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'dir.
OYA ARASLI (Ankara) - Demek ki, keyif
usulü yapıldı her şey!
ATİLA EMEK (Antalya) - Evet,
her şey Sayın Bakanın gözü önünde cereyan etmiştir.
BAŞKAN - Sayın Çorbacıoğlu
OYA ARASLI (Ankara) - Her şey
gözünün önünde oldu, her şey.
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, biraz önce yine kürsüde konuşan
bir arkadaşımız, Cumhuriyet Halk Partisi Aydın
Milletvekili Sayın Yüksel Çorbacıoğlu, Anayasa Komisyonu
tutanaklarına geçen kayıtlarda diyor ki
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Artvin,
Artvin
BAŞKAN - Artvin Milletvekili;
düzeltiyorum.
"Şimdi, ben şunu
öğrenmek istiyorum; özellikle, teklif sahiplerinden de bu konuda
cevap istiyorum: 24 Haziranda eğer erken seçim yapılırsa,
güven ve istikrar sürdürülebilecekse -4 Kasım demiyorum,
ekim de demiyorum- olabilir. O zaman süreç sıkıntıya
girecek. 24 Temmuzda veya Sayın Başkanın dediği
gibi 22 Temmuzda olursa o güven ve istikrar herhangi bir sıkıntıya
giriyor mu? Ben, sizin talebinizin gerekçesi açısından
söylüyorum veya 24 Ağustosta, yani amaç, eğer bütçe gibi sorunların
da yeni dönemde Meclisin hazır olarak girmesi yönünde bir endişeniz
varsa, bence Sayın Seçim Kurulu Başkanının söylediği
tarihte olabilir. Hiçbir sakıncası yok." ifadesini
okudu.
Sayın Çorbacıoğlu
da, biraz önce Başkanlığa müracaatında "evet,
bu konuşma olmuştu, ama bunların öncesi de vardır.
Ben, mutlaka, yani 22 Temmuz noktasında bir ifadede bulunmadım,
o hususta kısa bir açıklama istiyorum." dedi. Şimdi,
kendisinin mikrofonunu açacağım, kendisi açıklamasını
yapsın.
Buyurun Sayın Çorbacıoğlu.
4.-
Artvin Milletvekili Yüksel Çorbacıoğlu'nun, Samsun Milletvekili
Suat Kılıç'ın, konuşmasında, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Artvin)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Biraz önce de, Sayın AKP sözcüsünün
dediği gibi, ben 22 Temmuzda seçimin yapılmasını
istemedim. Anayasa Komisyonuna gelen AKP grup teklifinin tarihi
24 Haziran idi. Gerekçesine baktığımızda, gerekçeyi
çok mantıklı bulmadım. Bu gerekçeye bakarak, 24 Haziran
olabilir, temmuz olabilir, ağustos olabilir. Neden 24 Haziran?
Bunun cevabını verin, şeklinde beyanda bulundum. Ancak,
AKP sözcüsü, sanki, benim, 22 Temmuzda seçimin yapılmasını
talep etmişim şeklinde konuyu çarpıtarak Genel Kurula
sunmuştur. Ben, Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini de
içeren, 22 Temmuzla ilgili
Her ne kadar Cumhuriyet Halk Partisi, seçimin
22 Temmuzda yapılmasına dair oy vermiş ise de, o kanun
teklifinin karşı oy yazısında, 22 Temmuzdan daha
önce yapılıp yapılmayacağının araştırılmasını
da karşı oy yazısı olarak eklemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi ve
şahsım, seçimin en erken şekilde yapılmasını
istemektedir. Kesinlikle, AKP sözcüsünün söylediği gibi 22
Temmuzda seçimin yapılmasından yana bir tavrım olmamıştır.
Bu şekilde durumun düzeltilmesini
arz ederim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Ali Topuz'a söz vermeden önce, arkadaşlar,
şunu söyleyeceğim: Bakınız, isim falan da vermiyorum,
ama ön sırada oturan arkadaşlarımız, geçmişte
de sorumlulukları olan bir kısım arkadaşlarımız
-her iki gruba da mensup- karşı taraftan bir hatip konuştuğu
zaman, sürekli olarak söz atma
Grup başkan vekillerinin de takdirindedir.
Onun için, yani, diğer gruptaki arkadaşların sözlerini
tenkit ederken, diyelim ki, iktidar partisi grubundan bir arkadaş
çıktığı zaman, koro hâlindeki itirazlar o arkadaşın
da sesini kesiyor; aynı şekilde, buradan söz atmalar, ifadeler,
o arkadaşların da insicamını bozuyor. Bu,
müştereken yapılan bir husustur. Özellikle ön sıralarda
oturan arkadaşlar, eğer, bu hususta sabırlı davranamıyorlarsa,
daha arka sıralarda, daha uygun yerlerde oturabilirler ve hatiplerin
insicamını bozmazlar.
Bunu da Genel Kurulun takdirine
arz ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Grubumuz
adına Sayın
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Biz profesyonel değil, amatörüz Sayın Başkan.
MEHMET KARTAL (Van) - Kadrolu da değiliz,
onlar kadrolu.
BAŞKAN - Efendim?
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Biz profesyonel değil, amatörüz.
BAŞKAN - Hukuka uygun davranmak
gerekir Sayın Bodur, profesyonel veya amatör olmak fark etmez.
Sayın Ali Topuz'un, Cumhuriyet
Halk Partisinin tüzel kişiliğiyle ilgili olarak bir sataşma
gerekçesiyle sözü var.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın
Özyürek konuşacak.
BAŞKAN - Efendim?
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın
Özyürek
BAŞKAN - Hayır, Sayın
Topuz, siz konuşacaksınız.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Efendim, grubumuz adına söz istedim.
BAŞKAN - Hayır, siz istediniz,
bakın, ben size verdim.
Buyurun efendim.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Efendim, grubumuz adına söz istedim.
BAŞKAN - Sayın Topuz, lütfen
efendim
Bakınız, Sayın Başkanım, buyurun,
açıklamanızı yapın efendim.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Efendim, grubumuz adına söz istedim ve grubumuzun sözcüsü Sayın
Mustafa Özyürek. Rica ediyorum.
BAŞKAN - Siz, onu öneriyorsunuz?
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Evet efendim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özyürek,
kısa olarak konuşmanızı alayım.
5.-
Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek'in, Samsun Milletvekili Suat
Kılıç'ın, konuşmasında, partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın
Başkan, söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
AKP Grubunun, Anayasa gibi çok
önemli bir tartışmanın yapıldığı
sırada, görevi sadece Meclisi provoke etmek olan birisini
sözcü olarak seçmesinden büyük üzüntü duyduğumu ifade etmek istiyorum.
Sayın Kılıç, parmağı devamlı Cumhuriyet
Halk Partisinde, geldi, sürekli, Cumhuriyet Halk Partisine hakaretler
etti.
Değerli arkadaşlarım,
eğer, bugün burada oturabiliyorsanız, Cumhuriyet Halk Partisi
sayesinde oturuyorsunuz. (AK Parti sıralarından gürültüler)
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Yok canım! Yok canım! Hadi oradan!
BAŞKAN - Sayın Özyürek,
lütfen, efendim
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Türkiye'ye
demokrasiyi getirmiş olan parti Cumhuriyet Halk Partisidir.
(CHP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından
gürültüler)
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum)
- Hadii! Hadii!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Onun
için, tarih bilmeyenler, nankörlük yapıyorlar. Cumhuriyet Halk
Partisi demokrasiyi bu ülkeye getirmiş olan partidir.
MEHMET S. TEKELİOĞLU
(İzmir) - Açık oy, gizli tasnifle mi?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Cumhuriyet
Halk Partisi, 1946'da, uzun bir süreçten sonra çok partili rejimi getirmiştir.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Dipçikleri unutmadık!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Çok
partili rejimin nimetlerinden yararlananların, bugün, Cumhuriyet
Halk Partisini suçlamaya kesinlikle hakları yoktur.
Bir diğer önemli nokta: Cumhuriyet
Halk Partisine böylesine insafsızca saldıranlar, daha
2002 seçiminden sonra Genel Başkanlarının yasaklarının
kaldırılması konusunda Cumhuriyet Halk Partisinin
yardımlarını, desteğini ne çabuk unuttular? Nankörlük
bu kadar mı sizlere egemen oldu? (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım,
niçin bu öfke, niçin bu hazımsızlık? Sayın Mumcu,
çok güzel anlattı. Geldiğiniz süreç şu: 353 milletvekiliyle
Cumhurbaşkanını seçemediniz. (AK Parti sıralarından
"sayenizde" sesleri) Elinize yüzünüze bulaştırdınız.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Sayenizde!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Niye
sayemizde olsun? Okuduğunuzu anlamıyorsunuz. Anayasayı
anlamış olsaydınız, doğru bir yorum yapardınız
ve Anayasanın uzlaşma aradığının farkına
varırdınız ve uzlaşma arardınız.
FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa) -
Meclise bile gelmediniz! Milletvekilleriniz korktu, Meclise bile
gelmedi!
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Tabii, gelmedik, sizin tuzağınıza düşmemek için.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Siz,
zannettiniz ki, tek başınıza, AKP'nin dayatmasıyla,
AKP'nin oylarıyla bu Meclisi yok sayarak, Cumhurbaşkanını
seçebilirsiniz. Bunu sağlayamadınız. Bunu sağlayamadığınız
için büyük bir öfke içindesiniz, büyük bir telaş içindesiniz.
Sık sık "Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir." özdeyişine, Mustafa Kemal
Atatürk'ün sözüne atıf yapıyorsunuz, ama onu "Egemenlik
kayıtsız şartsız AKP'nindir." diye anlıyorsunuz.
Oysa o egemenlik milletindir. Burada bulunan herkesin söz hakkı
var, burada bulunan herkesin oy hakkı var.
"Ana muhalefet partisine gitmeyiz,
bize hakaret etti." diyorsunuz. Peki, Sayın Mumcu'ya niye
gittiniz? Sayın Mumcu ne demişti: "Siz sahtekârsınız."
demişti. "Siz, milletin parasını çaldınız;
siz, milletin inancını çaldınız." demişti
ve Sayın Başbakan dava açmıştı. Sayın Mumcu'ya
gittiniz, çünkü 367 peşindeydiniz. Yoksa, Cumhurbaşkanı
seçiminde bir uzlaşma peşinde değildiniz.
BAŞKAN - Sayın Özyürek,
Sayın Mumcu'nun sözlerini buraya taşımayınız.
Siz, grupla ilgili cevap veriniz efendim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisiyle ilgili burada
ağır iftiralar yapıldı. Bu kesinlikle doğru
değildir. Bu iftiraları, aynen, sahibine iade ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi, cumhuriyeti
kurmuş, bu devleti kurmuş, Türkiye'ye demokrasiyi getirmiş
olan bir partidir.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Ebedi muhalefet!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Onun
için, hiç kimsenin, Cumhuriyet Halk Partisine en ufak bir laf söyleme
hakkı ve yetkisi yoktur. Söylediği zaman bunun cevabını
alır. Bizim, burada
Hep Sayın Başkanın bize
söylediği "Siz de laf atıyorsunuz." Biz, bir tek basit
soru sorduk değerli arkadaşlarım: "Yirmi beş
yaşındakilerin seçilme hakkını sürekli istemedi
mi Sayın Başbakan? Her yerde övünmediniz mi, bizim sayemizde
çıkardığınız düzenlemeyi
BAŞKAN - Sayın Özyürek
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) -
Şimdi Niçin onu gündeme getirmiyorsunuz, niçin bu konuda çözüm
getirmiyorsunuz?" diye biz hesabı soruyoruz.
BAŞKAN - Sayın Özyürek,
konu değişti. Teşekkür ediyorum, konuyla ilgili cevap
verdiniz, teşekkür ederim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, görüştüğümüz konu Türkiye'nin rejimini
değiştirecek bir konudur; görüştüğümüz konu Türkiye'nin
sistemini değiştirecek bir konudur. Artık, millete
gitme kararı almış olan bir Meclis, bu konuda karar veremez.
Bizim, milletten kaçtığımız yok.
BAŞKAN - Sayın Özyürek,
teşekkür ediyorum efendim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Milletten
kaçan bir parti
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özyürek,
son cümlenizi alayım. Lütfen efendim
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) -
"24 Temmuz yerine 24 Haziranda seçim yapalım" diye
ısrar eder mi? Biz, derhal seçim diyoruz, hemen seçim diyoruz.
Millete gidelim ve yaptıklarınızın hesabını
bir bir soralım istiyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Millet,
her şeyin farkındadır ve size, seçimde, hak ettiğiniz
cezayı verecektir. Buna inanıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
RECEP GARİP (Adana) - Önce tarihi
öğrenin, tarihi!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan
BAŞKAN - Hükûmet adına
mı konuşacaksınız?
Buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım,
ismimden bahsedilerek, Anayasa Komisyonundaki görüşmelerde
bazı gelişmelere tanık olduğum ifade edildi ve bu
konuda açıklama yapmam istendi.
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
Hükûmet adına, zaten konuşma hakkınız var, buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biraz önce Sayın Topuz da yerinden
beni işaret ederek, beni şahit gösterdi. İzin verirseniz,
önce şahsım için söz istiyorum, ama olmazsa Hükûmet adına
da konuşabilirim.
BAŞKAN - Hükûmet adına, Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet
Ali Şahin.
Buyurun Sayın Şahin. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi, sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce, Sayın Özyürek konuşmasına
başlarken "Cumhuriyet Halk Partisi sayesinde hepiniz buradasınız."
cümlesini kullanınca, ilkokul sıralarında yurttaşlık
bilgisi dersinde okutulan bir anekdot hemen hafızamda canlandı.
Şimdiki kitaplarımızda var mı bilmiyorum.
Şöyle bir anekdot: Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir gün, Kastamonu'da
koğuşları gezerken, bir Mehmetçiğe soruyor:
"Söyle bakayım yavrum, bu memleketi kim kurtardı?"
Asker hemen cevap veriyor: "Atatürk kurtardı komutanım."
O büyük insan, o büyük gazi kafasını sallıyor. "Hayır
yavrum, hayır, bu millet kendi kendini kurtarmıştır."
(AK Parti sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Peki,
demokrasiyi kim getirdi Sayın Şahin?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Sayın Özyürek'e Atatürk'ün
bu cevabının dışında başka bir cevap vermeyi
lüzumsuz görüyorum. O, cevabı vermiştir.
EMİN KOÇ (Yozgat) - Kurtaran
millet de CHP'yi kurdu!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bu ülkede ne yapılmışsa,
cumhuriyeti kuran da millettir, bizi buraya gönderen de millettir.
(AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Cumhuriyet Halk Partisi, "muhalefetteki
iktidar" anlayışından ve zihniyetinden bir an önce
kendisini kurtarmalıdır; "Ben muhalefette de olsam
bu ülkede gerçek iktidar benim." anlayışından kendisini
kurtarmalıdır, kurtardığı an gerçekten demokrat
bir parti olacaktır. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Türkiye'nin şu anda yaşadığı sorun işte
budur. Bu sorun aşıldığı an Türkiye düzlüğe
çıkacak ve Türkiye'nin iki yakası bir araya gelecektir.
Değerli arkadaşlarım,
bugün Vakıflar Haftası'nın açılışı nedeniyle
yapılan törenlerde bulunduğum için buraya yeni geldim.
Benden önceki zaman dilimi içerisinde, Anayasa Komisyonundaki
görüşmelerden söz edilirken ismimden de bahsedilmiş. Nitekim,
ben buraya geldikten sonra, Sayın Topuz da, işaret ederek,
oradaki tartışmalarda benim tanık olduğumu, gerekirse
açıklama yapabileceğimi ifade ettiler.
İki gün süren Anayasa Komisyonundaki
Anayasa değişikliğini öngören teklif müzakerelerinde
Hükûmeti temsilen ben de Anayasa Komisyonunda bulundum. Üç dönemdir
Parlamentodayım. Parlamentoda bulunduğum dönem içerisinde
birçok komisyonda, üye olarak, başkan vekili olarak ve Hükûmeti
temsilen de bir bakan olarak hazır bulundum; ama, hiçbir zaman,
geçtiğimiz cuma ve cumartesi gün Anayasa Komisyonunda yaşadıklarımıza
benzer bir olayı yaşamadım. Son derece üzüntü duyduğumu
ifade etmek istiyorum. Nitekim, bu düşüncemi Sayın Topuz'la
ve diğer arkadaşlarla da paylaştım.
Tabii ki, İç Tüzük'e göre, komisyonlarda
müzakerelerin nasıl yapılacağı bellidir. Fakat,
öylesine yoğun tartışmalar yaşandı ki -basına
da yansıdığı için ifade etmek istiyorum- cep telefonları
milletvekili arkadaşlar arasında teati edildi, telefonlar
atıldı. Bu, tabii ki, Parlamentoya asla yakışmayan
görüntülerdi. Sözlü saldırılar, ifadeler, benim burada
tekrar etmekten teeddüp edeceğim cümleler, hakaret kokan ifadeler
de kullanıldı. Keşke kullanılmamış olsaydı.
Tabii, Komisyon Başkanı,
müzakereleri devam ettirme ve görevini yapma gayreti içerisinde
teklifin maddelerini okumaya gayret ediyordu, ama gürültü içerisinde,
Komisyon Başkanı ile Hükûmet sırası arasında
uzun bir mesafe vardı ve benim bazı şeyleri duymadığımı
kendileriyle paylaştım. Ali Topuz'la yan yana oturuyorduk.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Doğrudur.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Duymam mümkün değil,
çünkü mikrofon düzeni zaten yok. Benim duymamış olmamın
ve bunu ifade etmiş olmamın, İç Tüzük'e göre, görüşmeleri
sakatlayacak bir yönü varsa tabii o ayrıca Komisyon üyesi arkadaşlarımız
tarafından ifade edilir.
MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ)
- Var var... Siz Hükûmetsiniz orada...
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Ama tabii ki, komisyon gündemine
hâkimdir, komisyonu komisyon başkanı yürütür ve nitekim
Komisyon çalışmaları bitti ve işte şimdi, Komisyon
raporunu burada görüşüyoruz.
Tekriri müzakere konusu gündeme
geldi. Evet, tekriri müzakere, yani bir maddenin yeniden görüşülmesi
istenirse komisyon üyesi arkadaşlarımız belirli sayıda
imza ile daha önce görüşülmüş olan bir maddenin tekrar görüşülmesini
isteyebilirler. Böyle bir yola da başvurabilirsiniz eğer
bunun tekrar görüşülmesini istiyorsanız. Başvurulmalıdır,
bunun yolu da budur, dedim. Ama, Komisyonda ne iktidardan ne muhalefetten
milletvekili arkadaşlarımız tekriri müzakere yoluna
da gitmediler. Gidilmiş olsaydı, herhâlde, İç Tüzük'e göre,
Sayın Başkan da bunu gündemine alırdı.
O bakımdan, benim Komisyondaki
gözlemlerim ve tespitim, demin birkaç cümleyle ifade ettiğim
şekildedir.
Biraz önce Sayın Özyürek, böyle
bir Anayasa değişikliğini, yani milletvekilliği
seçim sürecinin beş yıldan dört yıla indirilmesini,
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini,
Türkiye'de rejimin değiştirilmesi teşebbüsü olarak
değerlendirdiler.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Öyle,
yeni bir sistem!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım,
siz, beş yıllık süre çok uzun demiyor muydunuz? Bunu dört
yıla indirelim, demiyor muydunuz? Beş yıllık süreyi
dört yıla indirmenin rejimle ne ilgisi var? Rejimin nesini değiştirecek?
OYA ARASLI (Ankara) - Onu kastetmiyorum,
Cumhurbaşkanı seçiminden bahsediyorum.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - O
değil!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Cumhurbaşkanı
seçimi!
OYA ARASLI (Ankara) - Parlamenter
rejimden başkanlık rejimine geçiliyor, dedim.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Şimdi, efendim, Cumhurbaşkanını
halk seçsin. Bu, dünyada yeni keşfedilmiş olan bir metot değil
ki. Birçok demokratik ülkede de Cumhurbaşkanını halk
seçer, hem de iki turlu seçer.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Ne oldu da bu son anda aklınıza geldi Sayın Bakan?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bizi kim gönderdi buraya?
Türkiye'de başbakanları kim seçiyor? Milletvekillerini
kim seçiyor? Bakanları kim seçiyor? Halk seçmiyor mu? Ee, Cumhurbaşkanını
halk seçerse, Türkiye'de demokrasi daha da gelişmez, daha da
perçinlenmez mi?
OYA ARASLI (Ankara) - Efendim, anlamıyorsunuz
ki! Parlamenter rejimden başkanlık rejimine geçilir, söylediğim
o! Demokratik rejimden çıkılır
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - O nedenle, bu tür değerlendirmelere
katılmak mümkün değildir.
Bu, belirli sayıda milletvekili
arkadaşımızın, AK Parti Grubuna mensup milletvekili
arkadaşlarımızın, Anavatan Partisi Grubuna mensup
milletvekili arkadaşlarımızın imzalarıyla
verilmiş olan bir Anayasa değişikliği teklifidir.
Bu teklif, Komisyonda, biraz önce
ifade ettiğim şekilde görüşülmüş ve şu anda
Genel Kurulun gündemindedir.
OYA ARASLI (Ankara) - Tabii, görüşülmeden!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Tabii ki, bu değişiklik
teklifiyle ilgili, gruplarımız, milletvekili arkadaşlarımız
düşüncelerini değerlendireceklerdir.
CANAN ARITMAN (İzmir) - Kapkaç,
kapkaç!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bu teklifin yasalaşıp
yasalaşmayacağına karar verecek olan da bu Meclistir,
yani sizlersiniz, yani Parlamentodur.
Ben, Hükûmetin bir üyesi olarak -bu,
bir Hükûmet tasarısı değil, bir teklifidir- böyle bir değişikliğin
Türkiye'de demokrasiyi daha da güçlendireceğine, halkın
iradesinin daha da belirgin olarak ortaya çıkacağına
inanıyorum.
O bakımdan, bu değişikliğin,
ben de Hükûmetin bir üyesi olarak, lehinde oy vereceğimi ifade
ediyorum.
CANAN ARITMAN (İzmir) - Demokrasi
çok güzel, halkın iradesi size Cumhurbaşkanını
seçtirtmiyor! Zorlamayın!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bundan çekinecek, halka
gitmekten, halkın çekiminden endişe edecek bir kişinin
de olmaması gerektiğini -özellikle, halkın oyuyla buraya
gelmiş olan insanların içerisinden- bundan endişe edecek,
gocunacak hiç kimsenin olmaması gerektiğini düşünüyorum,
çünkü halktan geldik, işte, seçim yoluyla halka gidiyoruz. Tekrar
halkımız bizi gönderirse, onun adına gelir, burada ona
hizmet ederiz.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakanım.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, saat 15.00'te toplanmak üzere birleşime
ara veriyorum.
Kapanma Saati:
13.50
İKİNCİ OTURUM
Açılma
Saati:15.05
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102'nci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
1409 sıra sayılı Anayasa
değişikliği teklifinin görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
5.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili
Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara
Milletvekili Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/1015) (S.Sayısı: 1409) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Teklifin tümü üzerinde şahsı
adına ilk söz, Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'a aittir.
Sayın Eraslan, buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET ERASLAN (Hatay) - Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; öncelikle, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'miz, yaklaşık on
günden beri çok önemli bir süreci yaşarken, bütün dünya, Türk siyasetini,
Türk demokrasisini ve Türkiye'de işlerin nasıl yürüdüğünü
çok yakından takip etmektedir. Bütün ülkemizi ve ülke insanımızı
çok yakından ilgilendiren bu önemli süreç yaşanırken,
bütün siyasi partilere düşen, sağduyulu ve makul davranarak,
ülkemizin menfaatlerini, milletimizin huzur ve sükûnetini, birlik
ve beraberliğini ön planda tutmaktır. Bu yaşanan süreçte,
muhalefet partileri, kendi siyasi geleceklerini değil, milletin
geleceğini muhasebe etmek durumundadır. Türkiye Büyük
Millet Meclisinin on birinci Cumhurbaşkanlığı seçimlerine
katılmayarak ülkede kaos yaşanmasına, Meclisin kilitlenmesine,
Türk siyasetinin ve Türk demokrasisinin iç kamuoyunda hem de dünya
kamuoyunda küçük düşürülmesine neden olanları ne milletimiz
ne tarih hiçbir zaman unutmayacaktır.
YÜCEL ARTANTAŞ (Iğdır)
- On beş gün önce ne konuştuğunu hatırla.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) -
Ali Dibo ne oldu, Ali Dibo?
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Türkiye
Büyük Millet Meclisi, yüce milletimizin sinesidir. Milletin sinesinden
kaçanlar, elbette, milletin sillesini er geç yiyecektir. Bu ülkede
bir hizmetçiler vardır, bir de hizipçiler vardır. Türkiye
Büyük Millet Meclisinden kaçarak ancak hizipçiliğini gösteren
siyasiler ve siyasi partiler siyasi mevta hâline gelecektir.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Anlat,
anlat, çok heyecanlı.
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Millet
iradesinin tecelligâhı olan Türkiye Büyük Millet Meclisini boykot
etmek hiçbir milletvekiline yakışan bir tavır, yakışan
bir davranış değildir.
ALİ RIZA GÜLÇİÇEK (İstanbul)
- Döneklerden bahset.
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Bu yüce
Meclis çatısı altında bulunmak her milletvekilinin
milletine karşı görev ve sorumluluğudur, fakat, her
defasında "millet iradesi, seçim, sandık, demokrasi"
diyenler, maalesef, siyasi gelecek kaygısıyla antidemokratik
bir duruş sergileyerek Cumhurbaşkanlığı seçiminden
kaçmış ve meselenin Anayasa Mahkemesine gitmesini
sağlamışlardır.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Mehmet
Ağar'a mı söylüyorsun bunu?
MEHMET ERASLAN (Devamla) - "Siyaset,
mahkeme salonlarında yapılmaz, millet iradesiyle sandıkta
yapılır." diyenler, bu sefer "Cumhurbaşkanını
halk seçsin, millet seçsin." denilince milletten kaçmaya
başlamışlardır. Eğer, siz, millete güvenmeyip
"Cumhurbaşkanını halk seçmesin." diyorsanız,
peki, millet size niye güvensin? Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Cumhurbaşkanını seçmesine itiraz ediyorsunuz. O
hâlde, millet, bu ülke insanı, 73 milyon ülke insanı
"Cumhurbaşkanını halk seçsin." denilince halka
karşı gelmek suretiyle bu Anayasa değişikliğine
de, Anavatan Partisinin dışında, ana muhalefet partisi,
maalesef, ret vermek suretiyle, muhalefet yapmak suretiyle, Anayasa
Komisyonunu kilitlemek suretiyle yine statükoculuğunu meydana
sermektedir.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Bravo,
bravo!
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Bu yapılan,
bulanık suda balık avlamaktır.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Ali Dibolar
ne oldu, Ali Dibolar?
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Gelin,
Türkiye'yi bulandırmayın. Bu ülke hepimizin. 73 milyon ülke
insanı tek vücut hâlinde yoluna devam etsin. Bulanık suda
balık avlamak suretiyle Türk siyasetini ve Türk demokrasisini,
hem iç politikada hem dünyada, maalesef, büyük bir zarara uğratmayın.
Yoksa, bunun hesabını vermek çok güç olacaktır. Ülkeyi
kutuplaşmaya, kamplaşmaya götürmek hiç kimsenin işine
yaramayacaktır. Haydi, Cumhuriyet Halk Partisi, sosyal demokrat
parti olarak, sosyal demokrat seçmenlere hitap etmek amacıyla
böyle bir strateji izlemektedir. Ama, Doğru Yol Partisi ve Anavatan
Partisine ne oluyor? Bunları anlamak mümkün değil. Hem
"Demokrat Parti misyonuna, Adnan Menderes misyonuna, Turgut
Özal misyonuna sahibiz." diyeceksiniz hem de Cumhuriyet Halk
Partisiyle birlikte tavır alıp Meclise girmeyeceksiniz.
Seksen defa da birleşseniz, yüz seksen defa da birleşseniz
bu millete kendinizi anlatamazsınız, bir arpa boyu yol
alamazsınız. (AK Parti sıralarından alkışlar)
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Sen nasıl
anlatacaksın?
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Bu yüce
Meclis, Türkiye Büyük Millet Meclisi, rahmetli Celal Bayar'ı
Cumhurbaşkanı seçmiştir, rahmetli Turgut Özal'ı
Cumhurbaşkanı seçmiştir, Sayın Süleyman Demirel'i
ve diğer cumhurbaşkanlarını, Cumhurbaşkanı
seçmiştir. Demokrat Parti misyonunun yanından geçmeyeceksiniz
ve "Demokrat Parti misyonunu kurduk." diyeceksiniz. O zaman,
gelin, demokrat misyonun gereğini yapın, kendinizin geleceğini
değil, ülkenin geleceğini düşünün ve statükocu anlayıştan
bir an önce kurtulun.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Kendin
için istiyorsan namertsin zaten!
MEHMET ERASLAN (Devamla) - "Yeter,
söz milletin." diyen demokrat misyonuna yakışacak tavırlar
içerisinde olun.
Rahmetli Adnan Menderes'in oğlu
Aydın Menderes niye aranızda değil? Rahmeti Turgut
Özal'ın oğlu Ahmet Özal niçin sizin aranızda değil?
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Krallık mı bu, krallık mı?
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Onlara
sahip çıkamıyorsanız, bu milletin geleceğine,
bu milletin istikbaline ve ikbaline nasıl sahip çıkacaksınız?
Bunu, ben de merak ediyorum, millet de merak ediyor. Parlamenter demokrasilerde
siyasi meseleler Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında
çözülür, mahkeme salonlarında değil.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Anayasa'yı okumamışsın sen, Anayasa'yı.
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Kaos ortamlarından,
gerginliklerden, bulanık sulardan medet beklemeyiniz. Demokratik
duruşların izahı her zaman mümkündür, ama antidemokratik
duruşların izahı bugüne kadar milletimize yapılamamıştır.
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Mahkemeler
antidemokratik mi?
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Statükocu
bir yaklaşımla hiçbir meselenin çözüme kavuşmayacağını
tarihten ibret alarak herkes bilmelidir, herkes anlamalıdır.
Bu yüce Meclis, kurtuluş mücadelesini Mustafa Kemal Atatürk'ün
önderliğinde başlatmış, en zor zamanlarda bile karar
alabilme özelliğini ispat etmiş bir meclistir, "gazi"
unvanına sahip olan bir meclistir. Şimdi, hiç kimsenin Meclisin
saygınlığına gölge düşürmeye hakkı yoktur.
Bu Meclisi inkâr eden, kendini ve siyasi geleceğini inkâr etmiş
sayılır. Siyaset yapmak, her şeyi toptan reddetmek değildir,
devletin ve milletin işlerinin yürüyüşünü durdurmak değildir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na
göre, Cumhurbaşkanlığı seçiminde hiçbir siyasi
parti grup kararı alamaz ve milletvekillerine nasıl oy kullanacaklarına
dair telkin ve tavsiyede bulunamaz. Milletvekilleri, kendi hür
iradeleriyle Cumhurbaşkanlığı seçimlerine girerler
ve diledikleri gibi oy kullanırlar. Buna rağmen, maalesef,
Doğru Yol Partisi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde 11'inci Cumhurbaşkanlığı
seçimine katıldığım gerekçesiyle hakkımda
kesin ihraç istemiyle disipline beni sevk etmiştir. Ben bundan
şeref duyarım.
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Onu git partinde
konuş, burası parti yeri değil. Git partine sor.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - AK Parti
aday gösterecek seni!
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Önemli
olan milletimin, aziz milletimin kendi gönlünden beni ihraç etmemesidir.
Gerisi beni hiçbir şekilde ilgilendirmemektedir.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Hepsinden çizildiniz.
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Ben, sizi
yüce milletin disiplin vicdanına sevk ediyorum. Yüce milletin
disiplin vicdanına sevk ediyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Tabii,
tabii.
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Ben sizden
emir almam, ben emri sadece yüce Türk milletinden alırım.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Öyle
mi!
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Tarih
ve millet, bu davranışlar içerisine giren, antidemokratik
davranışlar içerisine giren, demokrasiyi hiçe sayan, millet
iradesini hiçe sayan anlayışları hiçbir zaman unutmayacaktır.
Ben, millet iradesine saygımın
ve demokrasi anlayışımın gereği, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde bulundum ve oylamalara katıldım. Bunun
hesabını da sadece millete veririm. Bundan sonra söz milletindir.
Bundan sonra son sözü söyleyecek olan bu ülke insanıdır, 73
milyon vatan evladıdır. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Başbakan seni dinliyor!
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Bu yasama
değişiklikleri, olumlu değişikliklerdir.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
- Mehmet, ayakta alkışlıyorum seni!
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Evet,
Parlamento, eğer Cumhurbaşkanını seçemiyor ise,
Türkiye Büyük Millet Meclisi bloke edilmiş ise, çare milletin
sinesidir, çare milletin kendisidir.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
En kısa zamanda.
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Ama, bazı
siyasi partiler "Hayır, bu millet Cumhurbaşkanını
da seçemez" "Bu millet Cumhurbaşkanını da seçmelidir"
diyerek ne denli bir demokrasi anlayışına sahip olduklarını
göstermişlerdir.
Değerli milletvekilleri,
evet, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Cumhurbaşkanlığı
seçimi bloke edilmiştir ve çare yüce milletimizin kendisidir,
ama, bu Anayasa değişikliğine hem ret vereceksiniz
hem Türkiye Büyük Millet Meclisinde seçtirmeyeceksiniz hem de bu
aziz milletimize Cumhurbaşkanını seçtirmeyeceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eraslan, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Konuş
konuş, biraz daha konuş!
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Peki,
soruyorum
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Sor
MEHMET ERASLAN (Devamla) -
Cumhurbaşkanını
kim seçecek? Yunan milleti mi, Fransız milleti mi, Avrupa milletimi,
yoksa Türk insanı mı?
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Ayıp!
Ayıp! Ayıp bu senin yaptığın.
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Türk milleti
mi seçecek Cumhurbaşkanını? Bunu milletin takdirine
sunuyorum.
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Ayıp senin
yaptığın. Konuştuğun yere dikkat et.
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Antidemokratik
tavırlarla, baskıcı ve statükocu anlayışla,
Türkiye'yi ve Türk siyasetini, Türk demokrasisini hiçbir yere götüremezsiniz.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
AKP verir sana bir sıra!
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Adaylığın
garanti!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Evet,
liste başı garanti, tamam.
BAŞKAN - Sayın Eraslan
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, Anayasa değişikliğini canı gönülden
destekliyorum.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Destekle,
destekle
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Anavatan
Partisine de, eğriyi de doğruyu da konuşuyoruz, yanlışı
da konuşuyoruz, ama, doğruyu da konuşacağız.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Tabii,
tabii
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Bu ülkenin
menfaatleri, bu milletin menfaatleri neyi gerektiriyorsa sonuna
kadar onu da konuşacağız.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Ali Dibo'yu
da konuş!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Ali Dibo'yu
da anlat!
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Anavatan
Partisi burada; ben, Anavatan Partisine bu değişikliklere
katkı sağladıklarından dolayı teşekkür
etmeyi kendilerine de bir borç bilirim aynı zamanda.
BAŞKAN - Sayın Eraslan, teşekkür
ediyorum.
REYHAN BALANDI (Afyonkarahisar)
- Anayasa değişikliği teklifi bizim!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Ali Dibolardan
da bahset!
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Bu Anayasa
değişikliklerinin Türk ulusuna, yüce milletimize hayırlar
getirmesini temenni ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla, hürmetle
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından "Bravo"
sesleri, alkışlar)
ALİ RIZA GÜLÇİÇEK (İstanbul)
- Son sözün, son!
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) -
Ali Dibo ne oldu, Ali Dibo?
MEHMET ERASLAN (Hatay) - O ayrı
bir şey. Bu, Cumhurbaşkanlığı seçimi.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Ne
oldu? Kaç kuruş aldın?
BAŞKAN - Şahsı
adına, Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün.
Sayın Üstün, buyurun efendim.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Ali Dibo
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) -
How much? How much?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen, kendi aranızda konuşmayınız.
Buyurun Sayın Üstün.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili Sayın Recep
Tayyip Erdoğan ve 354 Milletvekilinin Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu
Raporu üzerinde söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, konuşmamın
ana bölümlerine geçmeden önce iki hususu açıklığa kavuşturmak
istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye,
gerçekten, kritik bir süreçten geçiyor, insanların demokrasi
sınavı verdiği, samimiyet sınavı verdiği
bir süreçten geçiyor. İşte, bu süreç içerisinde Anayasa Komisyonunda
herkesin gözleri önünde, milletimizin gözleri önünde çok enteresan
şeyler yaşanıyor.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz
üzere, Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karar çerçevesinde
artık yüce Meclisimizde bir cumhurbaşkanı seçmek
imkân ve ihtimali kalmamıştır. Bu karardan sonra, hemen,
Hükûmetimiz, AK Partimiz Meclise seçim kanunu sevk etmiştir.
İşte, bu seçim kanununu görüşürken de çok enteresan
olaylar olmuştur.
Değerli arkadaşlar, eskiden
bu işler, herhangi bir parti seçim kanunu verdiğinde, yalan
yere de olsa, istemeyerek de olsa, mutlaka başka partili gruplar
da seçime taraftar olduğunu göstermek üzere seçim kanunu teklifi
verirlerdi. Ancak, Anayasa Komisyonunda gördük ki, sadece AK Parti,
seçimi 24 Haziranda yapmak üzere kanun teklifi vermiştir. Komisyon
görüşmeleri başladığında ise, yine siyasi
hayatımızda çok ender rastlanan bir olay olmuştur, ana
muhalefet partisi, seçimi alt komisyona götürmek üzere önerge vermiştir
değerli arkadaşlar. Gerçekten, seçimi, alt komisyona götürüp,
orada soğutup, orada gündemden çıkarmak gibi bir girişimde
bulunmuştur. O görüşmeler esnasında Yüksek Seçim Kurulunun
da "Ancak 22 Temmuzda bir seçim yapabiliriz." tavsiyesi üzerine, vermiş olduğumuz
önergeyle 22 Temmuzda seçim günü kararlaştırılmıştır.
Değerli arkadaşlar, eskiden
küskünler hareketi, milletvekilleri sıralamaları
açıklandıktan sonra olurdu. Sıralarda seçilemeyeceğini
anlayan bir kısım milletvekilleri, Meclise gelir küskünler
hareketinde bulunurdu. Ancak, biz görüyoruz ki, şu anda küskünler
hareketini başlatan ana muhalefet partisidir değerli arkadaşlar.
Elbette, samimiyet sınavından
geçiyoruz. Anayasa değişiklikleri gündeme geldiğinde,
muhalefet partilerimizden Anavatan Partisi bu değişiklik
teklifine imza koymuştur. Ancak, orada biz yirmi dört saat boyunca, bütün engellemelere rağmen,
bu teklifi geçirmeye çalışırken Anavatan Partisinden
iki sözcü, onar dakika konuşma yapıp komisyonu terk etmişlerdir.
Eğer samimiyet sınavı vereceksek, işte bundan sonra vereceğiz. Birinci turda vereceğiz,
ikinci turda vereceğiz. İnşallah, Anavatan Partisinin
de, diğer partilerin de samimiyet sınavlarını burada
göreceğiz.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Siz
önce kendiniz samimiyet sınavını verin. Göreceğiz
bakalım.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, tabii, hiç kimse bu teklif ne getiriyor diye bugün
burada bahsetmedi. Bu teklifin üç ana unsuru var. Bunlardan bir tanesi,
beş yılda olan milletvekilliği seçimini dört yıla
indiriyor.
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Nihayet, Deniz
Baykal'ın söylediğine geldiniz.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - Yine,
Anayasa Mahkemesinin yanlış kararını ortadan
kaldırmak üzere, artık, toplantı yeter sayısının
184 olduğunu, kalın harflerle, siyah harflerle bir kez daha
burada yazmak istiyoruz. Böyle bir değişiklik teklifimiz
var. Elbette, mademki, artık
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Kalın
harflerle yazılmazsa anlamıyor musun?
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) -
bu
yüce Meclis Cumhurbaşkanlığı seçimi yapamıyor,
o zaman, Cumhurbaşkanını halk seçsin diye, teklifimizin
4'üncü maddesinde bu var. İşte, bu teklifin amiral gemisi
budur.
Cumhurbaşkanını halkın
seçmesini engellemek üzere, yukarıda olmadık girişimlerde
bulunulmuştur. Evet, öteden beri, biz biliyoruz ki, ana muhalefet
partisinin, halka gitmeyi engelleyen bin bir türlü marifetleri
vardı, numaraları vardı, ama, Anayasa Komisyonunda
iki bin tane önerge vererek âdeta, halka gitmeyi engelleyecek iki
bin tane daha marifet ortaya koydu.
NURİ ÇİLİNGİR
(Manisa) - Beş bin tane de verebiliriz!
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bakın, bu, Cumhurbaşkanını seçmek
gibi
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
İç Tüzük hakkı, onu öğren!
NURİ ÇİLİNGİR
(Manisa) - Sana da lazım olur bir gün!
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - Cumhurbaşkanını
seçmek gibi, çok önemli bir Anayasa değişikliği teklifi
görüşülürken ana muhalefet partisinin verdiği önergelerden
birkaç tanesini size okuyayım. Bakın, adayların gösterilmesi
açısından: "TÜRK-İŞ de Cumhurbaşkanı
adayı gösterir.", "Türkiye Mali Muhasebeciler Odası
Birliği Cumhurbaşkanı adayı gösterir.",
"Türkiye Ziraat Odası Cumhurbaşkanı adayı
gösterir."
AHMET YENİ (Samsun) - Kim yazmış
onları?
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) -
"Türkiye Mahrukatçılar Odası Cumhurbaşkanı
adayı gösterir.", "Türkiye Ayakkabıcılar Tamirciler
Odası Cumhurbaşkanı adayı gösterir." Bu kadar
ciddi bir olay tartışılırken maalesef, işte,
iki bin tane önerge vererek bu olayı sulandırmaya çalışmıştır.
Değerli arkadaşlar, er
ya da geç, sandık milletin önüne gelecektir, işte o zaman
halktan kaçmak mümkün olmayacaktır.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - O
zaman, el mi yaman bey mi yaman, göreceğiz!
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - O zaman,
sandığın önünde de halkın temsilcileri olacaktır
değerli arkadaşlar.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Çelik çomak oynayacaksın o zaman Sefer!
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) -
Şimdi, burada, egemenlik teorisinden bahsettiler, dediler ki,
efendim, egemenlik, sadece Mecliste değildir, şuradadır,
buradadır, bazı kurumlardadır. Elbette egemenlik Meclistedir,
elbette egemenlik millettedir, ancak, değerli arkadaşlar,
egemenliğin kaynağı nedir? Egemenliğin kaynağı
millettir. İşte, hiç olmazsa, bu teklifle birlikte, bir sefer
bari, diyoruz ki, egemenliği falanca kurum, falanca kurum kullanmasın,
egemenliğin gerçek sahibi olan millet kullansın.
İşte, bunu dahi engellemeye çalışıyorlar,
değerli arkadaşlar.
Seçim kararı almış
bir Parlamento çalışır mı? İşte, bunu söylüyorlar
itirazlarında. Evet, seçim kararı almış bir Parlamento
yeni Meclis seçilene kadar görevindedir. Kaldı ki, 21'inci Meclis
de, yine seçim kararı aldıktan sonra birçok kanun görüşmüş,
birçok anayasa değişikliği yapmış. Kaldı
ki, düşman Polatlı'ya geldiğinde, top sesleri altında
bu Meclis çalışmıştır. Yüreğiniz yetiyorsa
Anayasa Mahkemesine gidin, bu Meclis çalışamaz diye de
bir karar çıkartın, yüreğiniz yetiyorsa! (AK Parti
sıralarından alkışlar)
İSMET ATALAY (İstanbul) -
Bu bizim bileceğimiz iş, sen bize yol gösterme.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Sana soracak hâlimiz yok!
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - Bir
başka itirazları, efendim, muhalefetle iş birliği
yapmadınız. Ben inanıyorum ki, bu itirazı yapanlar,
muhalefet nedir, ana muhalefet partisi nedir, bunu bilirler. Ancak,
ne hazin ki, Cumhuriyet Halk Partisi muhalefet olarak sadece kendisini
görüyor, Anavatan Partisini bir muhalefet partisi bile görmüyor,
aynen sözleri böyle, diyor ki: "Siz, muhalefetle iş birliği
yapmadınız." Gördüğünüz gibi, arkadaşlar, bakın,
bu Anayasa değişikliği teklifinde, elbette, öncelikle
Sayın Başbakanımızın, bakanlarımızın,
milletvekillerimizin, hepsinin imzası olduğu gibi Anavatan
Partisi Grubunun da imzası vardır. Demek ki, AK Parti, bu kanun
teklifini getirirken muhalefetle de iş birliği yapmış
ve bunu buraya bu şekilde getirmiştir.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
İnşallah, sonuna kadar bu iş birliği devam eder.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bu kanun, bu değişiklik fiilen uygulanamaz,
bunları yetiştiremezsiniz, gibi birtakım itirazlar
da var.
Değerli arkadaşlarım,
bu yaptığımız değişiklik, bir seferlik,
bir mendil gibi kullanıp atılacak bir teklif değildir.
İnşallah, bu Anayasa değişikliği yapıldıktan
sonra, ister seçime yetişsin ister yetişmesin, ilanihaye
uygulanacak bir seçimdir. O bakımdan, niye kaçıyorsunuz
bundan? Elbette, bizim arzumuz, inşallah 22 Temmuza yetişsin
ve halkın önüne iki tane sandık çıksın. Görelim bakalım,
Cumhuriyet Halk Partisi ne diyecek vatandaşın önünde?
"Hayır, halk seçmesin" mi? "Hayır, Meclis seçmesin"
mi? "Hayır, bunu kurumlar seçsin" mi diyecek, yoksa
başka bir şey mi diyecek? Elbette, bizim arzumuz, önce, 22
Temmuza bunu yetiştirmek, ama, velev ki yetişmezse de bunun
gereğini geçici 19'uncu maddede söylemişizdir, seçimin
nasıl yapılacağını geçici 19'uncu maddede
tek tek sıralamışızdır.
Değerli arkadaşlar, bir
başka itiraz, diyorlar ki: Efendim, neden bugün bunu getirdiniz?
Neden daha önce getirmediniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Üstün, konuşmanızı
tamamlayınız lütfen.
Buyurun.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bakın, AK Parti programında, daha ilk günden,
AK Partinin, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçileceğine
ilişkin düzenlemesi vardır, ancak, bugün burada bir tıkanıklık
olmuştur. Haklı veya haksız, bir karar verilmiştir.
Allah'tan, bu devleti kuran Yüce Atatürk seçildiği zaman Deniz
Baykal Cumhuriyet Halk Partisinin başında değildi, Allah'tan
da bir Anayasa Mahkemesi yoktu; yoksa, aynı aldığı
oyla, o zaman Yüce Atatürk de seçilemeyecekti.
O bakımdan, madem böyle bir fiilî
durum oldu, bu fiilî durumu aşmak, elbette gene bu yüce Parlamentonun
işidir. Millet bizden Türkiye'nin önünün açılmasını
istiyor. Bir öneriniz varsa buyurun getirin, ama öneriniz olmadığından:
Halk seçsin, "hayır." Meclis seçsin, "hayır."
Öyleyse şöyle bir teklif verelim.
BAŞKAN - Sayın Üstün, son
cümlenizi alayım lütfen.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) -
"Cumhuriyet Halk Partisi Cumhurbaşkanını seçer"
veyahut da "Cumhuriyet Halk Partisinin aldığı oylar
seçimlerde üç oy sayılır." Buna var mısınız
arkadaşlar?!
BAŞKAN - Sayın Üstün, lütfen
konuşmanızı tamamlayınız.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, artık, yeter, söz milletindir! Artık, yeter,
karar milletindir diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Anayasa değişikliğine dair teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Teklifin maddelerine geçilmesi
geçilmesi hususunda gizli oylama yapacağız.
Lütfen, kâtip üyeler yerlerini alsınlar.
Gizli oylamanın ne şekilde
yapılacağını arz ediyorum:
Komisyon ve hükûmet sıralarında
yer alan kâtip üyelerden komisyon sırasındaki kâtip üye Adana'dan
başlayarak Denizli'ye kadar (Denizli dahil) ve Diyarbakır'dan
başlayarak İstanbul'a kadar (İstanbul dahil); hükûmet
sırasındaki kâtip üye ise İzmir'den başlayarak Mardin'e
kadar (Mardin dahil) ve Mersin'den başlayarak Zonguldak'a kadar
(Zonguldak dahil) adı okunan milletvekillerine biri beyaz, biri
yeşil, biri de kırmızı olmak üzere üç yuvarlak pul
ile mühürlü zarf verecek ve pul ve zarf verilen milletvekilini ad
defterinde işaretleyecektir.
Milletvekilleri, Başkanlık
kürsüsünün sağında ve solunda yer alan kabinlerden başka
yerde oylarını kullanamayacaklardır.
Vekâleten oy kullanacak bakanlar
da, yerine oy kullanacakları bakanın ilinin bulunduğu
bölümde oylarını kullanacaklardır.
Bildiğiniz üzere, bu pullardan
beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeşil
olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir.
Oyunu kullanacak sayın üye,
kâtip üyeden üç yuvarlak pul ile mühürlü zarfı aldıktan ve
adını ad defterine işaretlettikten sonra kapalı
oy verme yerine girecek, oy olarak kullanacağı pulu burada
zarfın içerisine koyacak, diğer iki pulu ise ıskarta
kutusuna atacaktır. Bilahare, oy verme yerinden çıkacak
olan üye, oy pulunun bulunduğu zarfı Başkanlık Divanı
kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna atacaktır. Oylamada
adı okunmayan milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir.
Şimdi, gizli oylamaya Adana
ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN - Genel Kurulda bulunup
da oyunu kullanmayan milletvekili arkadaşımız var
mı? Yok.
Oylama işlemi tamamlanmıştır.
Görevli arkadaşlarımız
lütfen kupaları kaldırsınlar.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili
Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara
Milletvekili Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin
maddelerine geçilmesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 468
Kabul : 361
Ret : 94
Çekimser : 6
Boş : 2
Geçersiz oy : 5
Saygıdeğer milletvekilleri,
bu sonuca göre teklifin maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ ANAYASASININ
BAZI MADDELERİNDE
DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA
KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 7/11/1982 tarihli ve 2709
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 77 nci
maddesinin birinci fıkrasında geçen "beş" ibaresi
"dört" olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Yılmaz Kaya.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Kaya, buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA YILMAZ KAYA
(İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz Anayasa'nın bazı maddelerinin değiştirilmesine
dair kanun teklifinin 1'inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, biraz
önce buraya çıkan AKP Samsun Milletvekili Sayın Suat
Kılıç, konuşmasında devamlı partimizi hedef
göstererek, birçok kere ciddiyetsizlikten, Komisyonda verdiğimiz
önergelerin ciddiyet içermediğinden falan bahsetti. Bunlara
katılmak mümkün değildir. İç Tüzük'ten doğan bir hakkımızı
kullanmak ciddiyetsizlik olarak addedilemez, ama ben size bu teklifin
görüşülmesi sırasında yaşanan, iktidar partisinin
yaşattığı rahatlıkla ciddiyetsizlik olarak
addedilebilecek bazı uygulamalardan söz etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, gerek
Komisyonda gerek Anayasa Komisyonundan geçen tasarı ve tekliflerin
görüşülmesi sırasında, burada ne zaman söz aldıysam
her zaman söyledim, ama 22'nci Dönemin bitmesi artık yaklaşmışken
ve sayılı günler varken hâlâ o konuda bir arpa boyu bile yol
almış değiliz biraz sonra söyleyeceğim ciddiyetsiz
davranışların düzeltilmesi anlamında.
Sayın milletvekilleri, bu,
Komisyonda görüştüğümüz teklif metni, 4 Mayıs 2007, saat
ikide odalarımıza dağıtıldı ve 4 Mayıs
-aynı gün- saat dörtte komisyon toplantısı yapılacağı
bildirildi. Değerli arkadaşlarım, aynı gün ikide
biz bu metni alıyoruz, dörtte Anayasa'nın yedi tane maddesini
değiştirecek metni görüşmek üzere Komisyona giriyoruz
ve Komisyonda yaşananlar malum, hepiniz o konuda bilgi sahibisiniz.
Komisyondaki görüşmeler sırasında, komisyonlarda
hiç olmayacak bir uygulama yapıldı, kifayeti müzakere
önergesi verildi. Yani, bu teklif üzerinde bu kadar konuşmamız
yeterlidir, daha fazla konuşmaya gerek yok diyerek, Anayasa
Komisyonu Başkanı Sayın Burhan Kuzu, yanında bulunan
2-3 arkadaşıyla "Kabul edenler
Etmeyenler
" diyerek
"Kabul edilmiştir." dedi ve önce, Komisyon üyelerinin
söz hakkını bu şekilde kesti, o tümü üzerinde görüşmeler
sırasında üyelerin söz hakkını kesti. Daha sonra,
biraz önce burada demokrasi nutukları atan Sayın Kılıç,
kendisinin de imzası bulunduğu bir önerge verdi Komisyona.
Meclis İç Tüzüğü'nün 31'inci maddesi açık seçik "Komisyonlarda,
üyesi olsun veya olmasın, bütün milletvekilleri söz alabilirler,
konuşabilirler. Sadece, komisyon üyesi olmayan milletvekilleri
oy kullanamaz ve önerge veremez." demiş olmasına
rağmen, Meclis ve Komisyon tarihine, bence, kara bir leke olarak
geçecek şu önerge verildi:
"Maddeler üzerindeki konuşma
süresinin beşer dakikayla sınırlandırılmasına..."
Değerli arkadaşlar, Anayasa'nın
yedi maddesini görüşmek üzere toplanan Anayasa Komisyonunda
maddeler üzerinde görüşmelerin, konuşma süresinin beşer
dakikayla sınırlandırılması talep edildi biraz
önce demokrasiden dem vuran Sayın Kılıç tarafından
da imzalanan bir önergeyle.
"Her madde üzerinde Komisyon
üyelerinin en fazla bir önerge vermesine, önerge sahibine önergesini
açıklamak üzere en fazla beş dakika süre verilmesine..."
Tamamen Genel Kuruldaki görüşmeleri
düzenleyen "İç Tüzük'ün 87/5'inci fıkrasına aykırı
önergelerin verilmemesi" diye bir önerge verildi. Bahsettiğim
gibi, 87/5'inci madde Genel Kuruldaki görüşmeleri düzenleyen
bir maddeydi. Onu da Komisyona uyguladı. Sayın Başkan
da buna katkı sağlayarak, bu önergeyi yine paldır küldür
-konuşmacımız Antalya Milletvekili Sayın Ercenk
konuşmasını sürdürürken, konuşması bitmemişken-
oylayarak ve kaçarcasına Komisyondan çıkarak bu önergeyi
kabul etti.
Nerede bilmiyorum biraz önce demokrasi
nutukları atan arkadaşımız, ama altında kendisinin
imzası var; onu da hatırlatmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, yine
-doğrusu odur, biraz sonra söyleyeceğim uygulama konusunda
doğrusu odur- İç Tüzük madde 31'e göre Sayın Bakana söz
verdi Komisyon Başkanı, -tekrar söylüyorum: Doğrusu
odur, onların da konuşma hakları vardır- ama, Komisyon
üyesi olmayan milletvekili arkadaşlarımıza
"usul hakkında konuşuyoruz, onlar Komisyon üyesi değildirler"
diyerek, onların da söz haklarını kısıtladı
ve onlara da söz vermedi.
Böyle bir görüşmeden geçildikten
sonra, şu anda Genel Kurulda Anayasa'nın ilgili maddelerinin
değiştirilmesiyle ilgili teklifi görüşüyoruz.
Sayın milletvekilleri, bir
anayasa komisyonu başkanında olması gereken birçok
olumlu özellik ve nitelik vardır ve aranmalıdır -ama benim
tartışacağım konu o değil- ancak, bir anayasa
komisyonu başkanında olmaması gereken birçok özellik
de vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: Bir
anayasa komisyonu başkanı taraflı bir yönetim gösteremez.
Bir anayasa komisyonu başkanı, komisyonu ve oylamaları
despotça yöneterek sadece kendi partisinin istediği ve kendi
partisinin verdiği talimatlara göre teklifi bir an önce komisyondan
çıkarmak konusunda çaba gösteremez. Anayasa Komisyonu
Başkanımız, maalesef, "Ben bu teklifi bugün buradan
çıkarmak zorundayım." diye defalarca görüşünü
belirtmiş ve bunu açıkça söylemiş, taraflı olduğunu
kendisine söylediğimizde de "Ben Komisyon Başkanıyım,
oy bile kullanıyorum, tabii ki taraflı olacağım."
demiştir. Hâlbuki, komisyon başkanı oy kullanır,
ancak, komisyonu yönetirken o konuda taraf olamaz ve tarafsızca
bir yönetim göstermek zorundadır. Ancak, bir hukukçu olan Sayın
Burhan Kuzu'nun bu uygulamasını bütün kamuoyu, hukuk camiası
endişeyle izlemiş ve Sayın Kuzu, yaptığı
bu uygulamalarıyla Türk siyaset tarihine, Parlamento tarihine
ve hukuk tarihine geçmiştir, orada yerini almıştır
ve bu uygulamalarıyla, Sayın Kuzu artık yıldız
olmuştur.
Şimdi, bir yanlışlığı
da düzeltmek istiyorum buradan. Biraz önce, yine Sayın Kılıç
dedi ki: "Cumhuriyet Halk Partisi bu teklifin alt komisyona havale
edilmesini isteyerek zaman kazanmaya matuf bir hareket geliştirmek
istemiştir. Bunu hep böyle yapıyor. Biz de buna karşı
çıktık, çok acelesi vardı, alt komisyon talebini reddettik."
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
biz alt komisyona havale edilmesini istedik, ancak, şunu
açıkça söylüyorum ki -komisyonda da defalarca söyledik biz ve
diğer komisyon üyesi arkadaşlarımız- görüşülürken,
Yüksek Seçim Kurulu Başkanı "Biz bir takvim hazırladık."
dedi. Biz de bu teklif görüşülürken "Takvime bakarak yanlış
yapmayalım, önümüzde takvim olursa daha doğru karar veririz."
diyerek, "Sadece bir gün ve ertesi gün öğleden sonra toplanmak
üzere bir alt komisyon kurulsun, ertesi gün öğleden sonra da normal
komisyon çalışmalarına devam etsin." dedik. Bunu
bile buradan tahrif ederek ve kamuoyunu yanıltmaya çalışarak
kullandı ya, Sayın Kılıç'ı buradan bir kez daha
kutluyorum. Çünkü, bu tür açıklamaları, bu tür davranışları
bu kürsüden hep yapmıştır; bu konuda, polemik konusunda,
kamuoyunu yanıltma konusunda çok başarılı bir arkadaşımızdır.
Ben de bir kere daha kutluyorum kendisini.
O bizim talebimiz, gerçekten iyi
niyetle yapılmış, takvime bakarak çalışmamız
gerektiğini düşündüğümüzden, sadece, dediğim
gibi, bir gün bile değil, yarım günlük bir çalışma
sonucu alt komisyonun raporunu vermesine yönelik bir talepti. Bunu
da bu şekilde belirtiyorum.
Şimdi, komisyon çalışmaları
sırasında, Anavatan Partisinden bir komisyon üyesi arkadaşımız
-yine ciddiyetsizlik örneklerine devam ediyorum, ondan bunu söylüyorum-
"İki yıl önce, Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan'a
biz gittik. Bu Cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle
ilgili Anayasa değişikliğini yapalım dedik."
dedi, ancak, Sayın Başbakanın "Vakit artık daraldı,
bu saatten sonra bu değişikliği yapamayız, önümüzdeki
döneme bırakalım, gelenler yapsın." dediğini
söyledi.
Şimdi, buna rağmen, seçimlere,
şu anki durumuyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaya, konuşmanızı
tamamlayınız lütfen.
Buyurun.
YILMAZ KAYA (Devamla) - Tamamlıyorum
Sayın Başkan. Teşekkür ediyorum.
şu anki tarihiyle bile iki
ay gibi bir süre kalmışken bu acele niye? Nereden çıktı
iki yıl gibi bir zaman içinde yetiştirilemeyecek bir düzenlemenin
iki aylık gibi bir zamanda yetiştirilmesi çabaları?
Değerli arkadaşlarım,
ben, bu çabaların sebebinin şu olduğunu tahmin ediyorum:
Cumhurbaşkanlığı seçiminin bu büyük çoğunluğunuza
rağmen yapılamamış olması, yeterli çoğunluk
toplanamamış olması nedeniyle "İşte,
mahkeme böyle bir karar verdi. Biz elde etmek istediğimiz sonucu
elde edemedik. Bakın, işte, şimdi de bunu getiriyoruz."
diyerek bir rövanş alma girişimi, bir rövanş alma çabaları
diye değerlendiriyorum.
En son şunları söyledikten
sonra konuşmamı bitireceğim:
Yine aynı sıkışıklıkla
"Önümüzdeki seçimlere yetiştirelim, 25 yaşındaki
arkadaşlarımızın seçilebilmelerine imkân
sağlayalım." diye, yine alelacele Komisyonda görüştüğümüz
Anayasa değişikliği teklifi, maalesef, ne dün ne de bugün
Genel Kurula gelmemiş, o geçilerek, çok daha önemliymiş gibi
sanki -bu süre açısından söylüyorum, tabii ki, önemli olabilir-
öncelik bu değişikliklere verilmiştir.
İşte, alın size bir samimiyetsizlik,
bir ciddiyetsizlik örneği daha diyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Anavatan Partisi Grubu adına
Mersin Milletvekili Hüseyin Güler.
Buyurun Sayın Güler.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlar; Anayasa değişikliği
üzerinde Anavatan Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, maalesef, geç kalınmış
bir anayasal değişiklik. Neden geç kalınmış?
Bugünkü yaratılan kaos ve gerginliğe baktığımızda,
anlaşılmadan, tartışılmadan, tartışılan
bir konunun alelacele geçirilmesi gereken bir anayasal süreç olarak
algılıyoruz.
Biz, iki yıldan beri sürdürdüğümüz,
önerdiğimiz bu konudaki, sizin bugün bu konuma gelmenizi pek
de hayretle karşılamıyoruz, ama bu doğruda buluşmanızı
da anlayışla karşılıyoruz.
Evet, 1'inci maddesi, Parlamento
süresinin dört yıla indirilmesi beş yıldan. Biz daha
önce de söyledik. Aslında, AKP'li bir beş yıl, Parlamentoyu,
22'nci Dönemi bir beş yıl olarak her yerde onurla bahsettiniz,
onurla kamuoyunda paylaştınız. Ama, biz ise dedik, boşa
geçen yıllar olarak bunun altını çizdik.
Bakıyoruz, her yasa tasarısı
en az iki üç defa geçmek zorunda. 25 yaş nerede? Burada altına
imza attık. Geç kaldınız, bu üçüncü defa getirdiniz, yine
de geçirmeyi düşünmüyorsunuz. Ne zaman gelecek? Komisyon yerinde
yok. Yani, kısaca, daha AKP Grubu bu konuda da kararını
vermiş değil.
Nihayetinde, beş yıldan
dört yıla indirilmesi bana göre de son derece makul. Bu günümüzün
gelişen teknolojik ve bilgi çağında yetki süresi
beş yıl çok uzun. Hemfikirim ve bu konuda da, dört yıla düşürülmesinden
de memnuniyet duyuyorum ve asıl heyecanın, inancın ve
verimliliğin en üst safhada olduğu bir dört yıl, kısa
bir dönem değil aslında, ama, Parlamento iki üç defa çalıştığı
için aynı yasa üzerinde, verimsizlik konusunda maalesef
sınıfta kalmıştır. Bunun tek sebebi vardır,
o da AKP'nin inadıdır: "Biz biliriz, biz yaparız, ne
olsa çoğunluğumuz var." Olmadı işte, olmuyor
da.
Nihayetinde adama "günaydın"
derler. Cumhurbaşkanlığı konusunda da, Parlamentonun
tüm diğer kanunlarında da olduğu gibi, Türkiye'de çeşitli,
gerek yasal ve gerekse güçler dengesi açısından baktığımızda,
yasama, yürütme ve yargı olarak da gözardı ettiniz. Peki,
göremediniz mi bunu, göremediniz mi altı ay sonrasını? Ne olurdu yani? İki yıl önce söz
dinlenseydi, bu ülke bu kadar gerginleşmeden ve bu kadar da
acı
Çünkü, ülkenin gerginliğinde siz bedel ödemiyorsunuz,
ödeyen bu halkımın kendisi. Ödeyen
Çünkü, başta ekonomik.
Yüzde 73 kayıt dışı, daha doğrusu, dolaylı
ekonomi dediğimiz dolaylı vergiler içerisinde içtiği
sigaradan, kullandığı telefondan, tükettiği
elektrikten vesaire vesaire. Yani, bu vergiyi halk ödüyor. Peki, sorarım
size: Bugün, devletin borçlanma tahvil oranları yüzde kaç? Bugün
yüzde 19'un altına düştü. Niye? Sayın Abdullah Gül adaylıktan
çekildi diye. Yani, bir adaylıktan çekilme süreci bile bu toplumda
eğer rahatlık olarak algılanıyorsa, bunun öz
eleştirisini AKP yapmak zorunda, hesabını da halk soracak.
Peki, geliyoruz
ASIM AYKAN (Trabzon) - Hem nasıl
soracak, hem nasıl. Dört gözle sizi bekliyor, dört gözle.
SABRİ VARAN (Gümüşhane)
- Hüseyinciğim, seçim sandığında
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Sandıkta
soracak. Evet, sandıkta soracak. Yani, inanıyorum ki, halk
tutacak, öpecek sizleri, yaptıklarınızdan dolayı
kutlayacak, yapamadıklarınızdan dolayı da, koskoca,
Anayasa'yı değiştirecek bir çoğunluğu olan
bir AKP İktidarının gelip duvara toslaması,
başta demokrasim adına ve ülkem adına kayıp ve bunu
öngörmediniz ve hâlâ, inatla bazı şeylerin altını
çizmeye çalışıyorsunuz.
Evet, "Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir." diyoruz, sonuna kadar da saygı
duyuyoruz, halkın vereceği her türlü yetkiye, iradeye, kararına
saygı duyuyoruz. Niye kaçma ihtiyacı duydunuz? Bu Cumhurbaşkanlığı
süreci içerisinde öngörseydiniz eğer
Demokrasi, demokrasi
dediniz. Ben size soruyorum: Parlamentonun, yetki süresinin sonuna
gelmiş bir Parlamentonun Cumhurbaşkanını seçmesi
son derece etik mi? Siyasal anlamda soruyorum. Hukuken varmış
gibi görünüyor.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Cumhurbaşkanı
giderken imza atıyor ama.
SABRİ VARAN (Gümüşhane)
- Görev süresi bitti, yine orada duracak.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Bakın,
bu yüzden
Görseydiniz, bu halkın iradesine siz başvursaydınız,
yine yetkiyi alıp gelip seçseydiniz yine saygı duyardık.
Hep beş yıl, beş yıl, beş yıl, beş yılla
işinize geldiği gibi gördünüz, ama, yeri geldiği zaman,
demokrasi dediğinde, Anavatan Grubunun yetkisi olan veya hakkı
olan RTÜK konusunda, ana muhalefetle anlaştınız o konuda.
Peki, siyasi partiler, devlet, yardım konusunda hemen anlaştınız.
O zaman demokrasi yoktu, sizin için de önemsizdi, ama, geldi demokrasi,
bugün size de lazım oldu. Demokrasi, asla vazgeçilmez bir unsur,
araç değil amaçtır ve demokratik süreç içerisinde bu ülkemde
verimliliği ve bu ülkemde her alanda sağduyu, hoşgörü
ve kardeşliğin adı olması lazım. Bakıyoruz,
gerginlik niye pompalanıyor? Çok da basit. AKP İktidarı
bir beş yıllık iktidarın muhasebesini bu halka
vermeden yaptığı tek şey var: Gerginlikten beslenmek.
Laiklik-dindarlık kavgası içerisinde, ne yapalım, alnı
secdeye değmemiş bir Cumhurbaşkanı dahi seçemedik
diye mağdur pozisyonuna bürüneceksiniz. Hem krizi yaratıyorsunuz
hem mağdur pozisyonunda. Vallahi, sizi bu konuda kutlamak lazım.
Bir ara bu ülkede bir "Zübük"
filmi vardı. Seyrediyordum da aynısını görebileceğimi
de düşünmüyordum ve bu ülkede, maalesef, siz, halkın
sağduyusunu çok saf bir şekilde yarınlarda, herhâlde,
yeni, bir daha iktidarın hesabını yapmayı düşündünüz.
Ama, gördüğüm kadar, bu halk gerçekten gereken dersi verecek, siyaseten
verecek. Bu halkın adına bir temsilci olarak, ülkenin huzuruna
katkılı bir beş yıl geçmiş olsaydı ben sizleri
yürekten kutlardım, ama, görünen o ki, hâlâ gerginlikten medet
ummayı, hâlâ mağdur pozisyonundan siyasal rant edinmeyi,
hâlâ dindar duygulardan sömürüye kadar giden, varan bir siyasal anlayış.
İnanıyorum ki, halkın sağduyusu da bunlara izin
vermeyecek.
Peki, Cumhurbaşkanını
halk seçsin dediğimizde
Son derece makul bize göre. "Egemenlik
kayıtsız, şartsız milletindir." diyor. Sonuna
kadar altına imza atıyorum, inanıyorum ve onun mücadelesini
veriyorum ve halka rağmen siyaset yapılmayacağına
da inanıyorum ve halka rağmen rejimin korunmayacağına
da inanıyorum. Ama, bu konuda sizin bireysel kavganız getirdi
bu noktaya. Halk bu günleri unutmadı ve bu dogrultuda, yine de
anayasal değişiklik konusunda eğer arkasında durursanız
siz AKP olarak
Bu anayasal teklif bizim, Anavatan olarak biz önerdik.
Ha, siz, bugün, tabii ki, Parlamentonun tüm yetkisi, Parlamentonun
tüm yasama süreci sizin elinizde. İktidarın büyük çoğunluğu
ne isterse o oluyor. İstediği kanun teklifi görüşülüyor,
istemediği görüşülmüyor. Ha, bugün niye bu noktaya getirildi?
Getirilmeseydi de, ülkem, demokrasi adına dünya toplumları
arasında sınıfta kalmasaydı, ekonomik faturalarını
halkım ödemeseydi iyi olmaz mıydı? Ama, sizin öyle bir
niyetiniz de yok, kaygınız da yok. Size verilen her teklife
sadece "evet" demekle yetinmeye devam ediyorsunuz. Bu konuda,
her geçen gün ülkenin yaşadığı bu sıkıntıdan,
inanıyorum ki, halk bunu unutmayacak.
Bu ülkenin bunları hak etmediğini
düşünüyorum. Birey olarak itirazımız var. İnanıyorum
ki, halkım da aynı duyguları paylaşıyor ve
AKP'li yılları kayıp yılları ilan ediyoruz,
Türk siyasetinin de kayıp yılları. Anayasa'yı değiştirecek
bir çoğunluğa sahip bir AKP'nin daha ne istediğini merak
ediyorum? 550 milletvekili olsa ne olur? Anayasa'yı değiştirecek
çoğunlukta olmanıza karşın, yüzde 66 bir milletvekili
oranı olmanıza karşın ne değişti? 550 olsa
ne değişir? Hiçbir şey değişmez. Ama, gerginliği
beslemeyin, gerginliği körüklemeyin. Bu ülkenin huzura ihtiyacı
var, kardeşliğe, sevgiye. Bu bölgemizde
SABRİ VARAN (Gümüşhane)
- Mahkeme Meclisten daha mı yüce?
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Mahkeme
sürecini de görecektiniz Sayın Vekilim. Bu ülkede yargının
olduğunu unutmayacaktınız. Anayasa'yı değiştirecek
çoğunluğunuz var, adını koysaydınız.
İç Tüzük değişikliği yapılacaktı, niye
yapmadınız? İşinize gelmedi. Niye? Orada, gene
kaldınız. Çünkü, hep günübirlik yaşamaya, sadece sorun
olunca, nasıl işi kotarırım, onun kavgasının
peşindesiniz. Ama, ülkem bunu hak etmiyor. Önündeki bir altı
yılı göremiyor, bir on yılı göremiyor. Nihayetinde,
biraz önce de söyledik, yirmi beş yaş anayasal
Gençler için
burada söyledik size, çok da samimi olmadığınızı
söyledik; üçüncü defa geldi çünkü. Niye geçirmiyorsunuz Anayasa'yı?
Ne zaman geçireceksiniz? Evlere şenlik! Üç tane lider veya tek
bir lider nasıl isterse o zaman geçecek. Hani, gençlere meydanlarda
ne diyeceksiniz? Sizin siyasette önünüzü mü açtık diyeceksiniz?
Nasıl dışarı çıkacaksınız? Sokakta
o yüzde 70'i genç nüfusu olan bir ülkemde ne diyeceksiniz, nasıl
anlatacaksınız? Hani bir ara bilboard'lara asıyordunuz,
siyaseten çeşitli propaganda malzemeleri olarak "Ey gençler
önünüzü açtık!" diye; ne oldu? İşte var, elde var
sıfır.
Evet, yıl sonu karne yılı,
AKP'nin karne yılı ve inanıyorum ki, zayıflarla dolu
olan bir AKP'nin, burada hangisinden bahsedersek bahsedelim -bir, gecikmişliği;
iki, samimi olup olmadığını; üç, ülke için hayırlı
olup olmadığını- bu halk karnesini verdi, biz de
verdik. İnanıyorum ki, anayasal çoğunluğu olmayan
bir iktidarın, bırakın, sadece Cumhurbaşkanını
mı, hatırlıyoruz bir Merkez Bankası Başkanını
da seçemediniz. Yani, yürütme olarak da çok, sınıftan geçmiş
değilsiniz. Cumhurbaşkanını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız Sayın Güler.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Merkez Bankası Başkanını
da seçemediniz. Tabii, burada zorlandı, ülke gene kaybetti.
Yürütmede sınıfta kaldınız, yasamada sınıfta
kaldınız. Hem yasama hem yürütme, tek başına bir iktidarın,
hiçbir dönem bir siyasi partiye nasip olmadığı bir dönemde
bu şans size verildi, ama değerlendiremediniz. Halk da bunu
unutmayacaktır.
Biz diyoruz ki, Cumhurbaşkanını
halk seçsin anlayışı içerisinde sonuna kadar varız
Anavatan olarak. Biz samimiyiz bu konuda da. Biraz önce oylarımızla
da gösterdik kamuoyuna da, paylaştık; çok açık ve net, Sayın
Genel Başkanım da dâhil olmak üzere. Biz sözümüzün arkasındayız,
biz "varız" dediğimiz noktada varız ve halkın
iradesine her zaman başvurulması gereken bir yöntem olduğuna
inanıyoruz. Bu doğrultuda, Türkiye'de yürütme, yasama ve
Cumhurbaşkanlığı gibi bir makamın seçilirken
de halkın yetkisinin, yani cumhurun kendisinin söz sahibi olmasını
istiyoruz. Bu konuda sizi net olarak
Verdiğiniz oylarla zaten
ortada, net. Bugün Anavatan olarak matematiksel bir hesap yaptığımızda
oylarda da bir eksiklik var içinizde. Bu oylarınıza sahip
çıkın ve bu kanunun, ülkem adına, bundan sonraki sürece
olumlu katkıda bulunacağını düşünüyoruz ve
yararlı olacağını da düşünüyoruz. Halkın
seçmesinin sonuna kadar arkasındayız Anavatan olarak.
Siz çözemezseniz, biz Anavatan iktidarında çözeceğiz. Bunu
da en yakın zamanda, 22 Temmuz, eğer kararsız kalırsanız.
22 Temmuz dönemi içerisinde de ülkeye çektirdiğiniz bu sıkıntıyı
da unutmayın. Havaların artan sıcaklığını
göz önünde bulundurarak, ya erkene alın ya da normal, rutin, bir
eylül ayı içerisine alın. Bu halkın iradesinin sandığa
yansıması gerekir. Aksi takdirde, gerginlikler beslenir
ve bu ülke kaybetmeye devam eder.
Bu kanunun hayırlı olması
dileğiyle, hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
AK Parti Grubu ve şahsı
adına Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri Akbulut.
Sayın Akbulut, buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Teklif'in 1'inci maddesi üzerinde şahsım ve
grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz,
yaşanan son süreçte parlamenter demokrasi ve hukukun üstünlüğü
adına iyi bir sınav verememiştir. Bilindiği gibi,
Anayasa'da Cumhurbaşkanlığı seçimi için özel bir
toplantı yeter sayısı öngörülmediğinden, Türkiye
Büyük Millet Meclisi, 82 yılından bu yana geçen yirmi
beş yıldan beri uygulandığı şekliyle toplanıp
Cumhurbaşkanlığı seçimini yapacaktı. Demokrasiye,
millet iradesine ve hukukun üstünlüğüne inanan herkesin yapılacak
olan seçime saygı göstermesi beklenirken, kendilerini milletin
üstünde gören ve halktan birinin Cumhurbaşkanı seçilmesini
kabullenemeyen seçkin çevreler, yapılacak olan seçimi engellemek
için bir sebep bulmak ve buna yasal bir kılıf uydurmak üzere
iş birliği içinde bir formül buldular. Meclis aritmetiği
ve siyasi partilerin milletvekili dağılımını
esas alarak ve yalnızca yapacağımız Cumhurbaşkanlığı
seçimi için keşfedilen bu formüle göre, Anayasa'nın 102'nci
maddesindeki karar yeter sayısının aynı zamanda
toplantı yeter sayısı olduğu iddia edilecek, seçimin
yapılacağı gün Meclise girilmeyecek, 367 sayısı
bulunamayacağı için ikinci tur oylamaya geçilemeyecektir.
Esasen, gülünç olan bu iddia, hazırlanan
plan doğrultusunda, önce emekli bir savcı tarafından
dile getirildi. Herkesin bunu ayıplaması ve karşı
çıkması beklenirken, Cumhuriyet Halk Partisi ve iş birliği
içindeki çevreler, akla, mantığa ve hukuka aykırı
olmasına rağmen bu görüşü destekleyip benimsediler.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Yargıtay
Onursal Başsavcısı!
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
- Bildiğiniz gibi, "olmayacak", "olamayacak",
"oldurmayacağız" sözleriyle milletin Parlamentoya
yansıyan iradesini reddeden ana muhalefet partisi, bir yerlerden,
yapılacak bu seçimin engellenmesini istiyordu.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - O
adam Hasan Çavuş değil, Yargıtay Onursal Başsavcısı!
OYA ARASLI (Ankara) - Emekli savcı
olmak küçümsenecek bir şey mi! Keşke emekli savcı olabilseniz!
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Taşra avukatı değil!
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
- Vatandaşları tahrik eden, orduyu göreve çağıran,
iş dünyasından, yüksek yargıdan ve üniversiteden medet
umanlar son çare olarak 367 kozuna sarılmıştı.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Mahkemeye
talimatı kim verdi!
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Mahkemeye
kimse talimat veremez!
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
- Bu durum karşısında milletimiz, Meclisteki diğer
iki siyasi partinin, 27 Nisanda yapılacak
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
karşılıklı konuşmayalım lütfen.
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa) - Sayın
Başkan, bunu tutanaklara geçirtin "mahkemeye talimat verdi"
diye.
BAŞKAN - Sayın Aykan
Sayın
Özyurt
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
- Arkadaşlar, biraz sabırlı olun.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Bir savcı
değil, cumhuriyet başsavcısı.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Yargıtay
Onursal Başsavcısı diyeceksiniz!
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
- Ee, bir dinle
Önce bir dinle
Muharrem Bey, önce bir dinle.
BAŞKAN - Sayın Akbulut,
lütfen Genel Kurula hitap ediniz.
Buyurun.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, bu durum karşısında milletimiz,
Meclisteki diğer iki siyasi partinin, 27 Nisanda yapılacak
olan seçimin ilk tur oylamasına katılacağını
ve oynanan bu çirkin oyunun boşa çıkarılacağını
umuyordu, ama, ne yazık ki, beklenen olmadı. Asli görevi
Meclisin çalışmalarına katılmak olan muhalefet
partileri, birlikte hareket ederek, Cumhurbaşkanı seçim
sürecini kilitlemek üzere hazırlanan planın parçaları
oldular, toplantıya katılmadılar ve Cumhuriyet Halk
Partisi seçimin ilk turunu, daha tamamlanmadan, Anayasa Mahkemesine
götürdü.
Değerli arkadaşlar, 1982
Anayasası'na göre üç Cumhurbaşkanı seçilip görevlerini
de tamamlamış olmasına rağmen, aynı usulle yapılan
bu seçimin tüm dünyanın gözü önünde mahkemeye götürülüp dava
konusu edilmesi, demokrasimiz adına, parlamenter sistem
adına ve millet iradesine duyulması gereken saygı
adına utanç verici olmuştur.
Anayasa'nın çok açık olan
hükümlerini, bunların gerekçelerini, Anayasa Komisyonu ve
Danışma Meclisi tutanaklarını, bugüne kadarki
uygulamaları, Anayasa Mahkemesinin benzer kararlarını
dikkate alan ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğuna,
devlet organlarının anayasal kurallar içinde hukuka uygun
olarak hareket edeceğine, demokratik kuralların ve Anayasa
hükümlerinin istenilen yönde çekilip uzatılabilecek elastiki
oyuncaklar olmadığına inananlar bu talebin reddedileceğini
düşüyordu. Ancak, düşünülen olmadı tabii. Anayasa
Mahkemesi, hukuk tarihimizde eşi benzeri olmayan bir kararla
Cumhurbaşkanlığı seçimini çıkmaza sokacak
ilk tur oylamayı iptal etti. İnsanlarımızın
bir kısmı, verilen bu kararı vicdanları sızlatan
bir karar olarak gördü. Bazıları, kargaları bile güldüren
komik bir karar olarak niteledi.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Saygısızlık
yapıyorsun! Yüce Mahkemenin kararını konuşuyorsun,
dikkat et!
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
- Kimileri de hukuk tarihimize kara bir leke olarak geçen utanç verici
bir karar olarak değerlendirdi.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Hiç yakışıyor
mu sana! Yüce Mahkemenin kararından "utanç verici" diye
bahsetmek yakışıyor mu sana!
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
- Yine bu kararın alınmasını, bazı insanlarımız,
Mahkemenin maruz kaldığı tehdit ve baskılara; bazıları,
Sayın Sezer tarafından atanan 7 üyenin sadakat borcuna; kimileri,
yüksek yargıdaki kadrolaşmaya
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Yazıklar
olsun sana!
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!
OYA ARASLI (Ankara) - Sizin, devletin
kurumlarına saygınız kalmamış!
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
-
ve kimileri de yargının siyasallaşması ve bu yolla
BAŞKAN - Sayın Akbulut
Sayın Akbulut
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
-
millet iradesinin boğulması olarak değerlendirildi.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Bir de
hukukçuyum diyeceksin, hiç yakışıyor mu sana!
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Anayasa'dan güç alan Anayasa Mahkemesine hakaret ediyor.
BAŞKAN - Sayın Akbulut, o
tahlilleri değişik yerlerde yapıyorlar. Lütfen, konuyla,
maddeyle ilgili şeylere geçin. Anayasa Mahkemesinin kararlarını
o anlamda
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın
Başkan, müsaade etmeyin, yüksek yargıya hakaret ediyor.
Lütfen
Lütfen
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
- Değerli Başkanım, Anayasa'yı değiştiriyoruz,
Anayasa'yla ilgili konuşuyorum.
Değerli milletvekilleri, sebebi
ne olursa olsun, bu karar vicdanlarda karşılığını
bulmasa da Anayasa gereği uyulması gereken bir karar olarak
milletimizin önüne konuldu. Peki çare nedir? Çare, elbette millete
gitmektir ve millet iyi bir hakemdir.
Geçen dört buçuk yıllık süre
içinde millet yararına en küçük bir işi yapmayan, bırakın
iş yapmayı, aksine, iktidarın iş yapmasını
engelleyen, taş koyan, takoz olan, çekiştiren, durdurmaya
veya yavaşlatmaya çalışan ve bir yandan da "seçim,
erken seçim, hemen seçim, ille de seçim" diye yırtınıp
duran muhalefet partileri son olaylardan sonra "hodri meydan,
haydi millete gidiyoruz" denildiğinde şok oldular ve
ne yapacaklarını şaşırdılar. (CHP sıralarından
gürültüler) Millete gitmekten korkan
ve sudan çıkmış balığa dönenler, panik içinde
önce seçimi engellemeye çalıştılar
.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - O
senin hüsnükuruntun!
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
-
ardından geciktirmek için girişimde bulundular, ama nafile,
olmadı.
OYA ARASLI (Ankara) - Siz, bunları
demek istediğiniz için önceden yazmışsınız.
Olay öyle olmadı, bildiğinizden konuşmuyorsunuz.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
- Milletten kaçılamayacağını anlayan partiler,
şimdi, ittifak arayışı içinde. Çok acil ittifaklar
için, neredeyse ilanla parti aranıyor. Bir zamanlar birbirlerinin
yüzünü tırmalayanlar, denize düşen yılana sarılır
misali, birbirlerine sarılıyorlar. Milletimiz, oynanan
oyunları ve beyhude çabaları sabırla izliyor.
Değerli milletvekilleri, ittifak,
büyük bir güçtür ve gereklidir elbette, ancak, sıfırların
toplanması bir etmeyeceği gibi, yok hükmündeki sanal partilerin
anlaşmaları da ittifak değildir. Gerçek ittifak milletle
olur. Bunun yolu da millete, milletin iradesine, milletin değerlerine
saygı göstermekten, samimiyetten, aşkla, sevdayla bu millete
hizmet etmekten geçer. Milletin bağrından çıkan ve çok
kısa bir sürede büyük bir sevgiyle milletin sinesinde yer edinen,
vatandaşlar arasında ayırım yapmadan, 73 milyon insanımızı
aynı sıcaklıkla kucaklayan ve onlara gece gündüz
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Millet,
sinesini açmış sizi bekliyor!
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
-
demeden hizmet eden Adalet ve Kalkınma Partisi, bu manada,
milletiyle tam bir ittifak hâlindedir.
Değerli milletvekilleri,
çok partili siyasi hayatın başladığı 1946'dan
bu yana geçen altmış bir yıllık sürede, on iki kez
hükûmet kurmasına ve aralıklarla on yılı aşkın
bir süre iktidarda kalmış olmasına rağmen, Cumhuriyet
Halk Partisinin, bu ülkede, kalıcı tek bir eseri yoktur.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Cumhuriyeti baban getirdi değil mi?
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
- Bunların niyeti, millete hizmet etmek de değildir.
İktidarda da muhalefette de ürettikleri tek şey laftır.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Cumhuriyet
Halk Partisinin eserlerini sata sata bitiremiyorsunuz. O sattığınız
yerler kimin eserleri?
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
- Milletin de bunlardan bir beklentisi yoktur. Beklenti, zarar vermemelerinden
ibarettir, ancak, onu bile millete çok görmektedirler. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet
Halk Partisinin katkılarıyla yaşanan olumsuzlukların
ülkeye verdiği zarar kimsenin umurunda değildir. Büyük
emeklerle tesis edilen istikrar ve güven ortamının sarsılacak
olması önemsenmemektedir. Çünkü, bu çevrelerin, devletin geleceği,
ülkenin yararı, milletin menfaati gibi kaygıları yoktur.
Onların şahsi ve siyasi ihtirasları, ülkenin iç ve
dış itibarından da istikrarından da huzur ve güveninden
de daha önemlidir.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Sayın Başkan, hangi çevrelermiş onlar, sor bakayım.
Ayıptır!
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
- Değerli milletvekilleri, muhalefet partileri, yıllardan
sonra ülkede sağlanan huzuru, güven ve istikrarı, büyüme
ve kalkınmayı gölgelemeye çalışarak, komplo ve
entrikalar içinde, hayalî krizler üreterek, rejim tehlikesi senaryoları
yazarak hukuki varlıklarını sürdürmeye çalışmaktadır.
Milletimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesini hafife
alıp yok sayanları, "Erken seçimin kendisi bizatihi
çözüm değildir." sözleriyle neredeyse süngü zoruyla kendilerine
oy verilmesinin teminini isteyenleri, millet iradesini mahkemeye
verip, arkasından "Cumhurbaşkanlığı seçimi
mahkemeye düştü." diye alay edenleri ve karara bakıp,
ağzı kulaklarında pişkin pişkin sırıtanları
ibretle izlemekte ve gereken cevabı vermek için sandığı
sabırsızlıkla beklemektedir. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Sayın Başkan, nedir bu arkadaşın söyledikleri yani?
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, kuruluşunun 100'üncü yıl dönümünü
büyük bir coşkuyla kutlamaya hazırlandığımız
ve son beş yılda dünyanın parlayan yıldızı
hâline gelen Türkiye Cumhuriyeti devleti demokrasiyle yeni tanışmış,
üçüncü sınıf bir Afrika ülkesi değildir. Millet iradesi
karşısında, kendilerini milletin efendisi zannedenlerin,
sözüm ona seçkin zümrelerin, sahte demokratların ve darbe
şakşakçılarının devri artık kapanmıştır.
Bunlara kimse prim vermemektedir. Cumhuriyet ilkelerine tam bir
sadakat, ülkemizin onuruna ve haysiyetine sonuna kadar sahip
çıkmak hepimizin vatan borcudur. Millete efendilik yoktur, varsa
taliplisi, yalnızca millete hizmet vardır. Hakkıyla
hizmet eden gelecek, başaramayan gidecektir.
Değerli arkadaşlar, Adalet
ve Kalkınma Partisi gücünü ve meşruiyetini halktan almaktadır;
siyaseti, kavgada güçsüz olan ve sürekli gözü bir yerlerden yardım
isteyen çocuklar gibi değil, mertçe, yiğitçe, erkekçe yapmaktadır.
Bizim, Allah'tan başka kimseden korkumuz yoktur, Allah'tan ve milletten
başkasına verilecek hesabımız da yoktur. Milletten
aldığımız destekle, başımız dik, alnımız
açıktır. Millete hizmet etme yolunda kimler, hangi tür entrika,
dalavere ve oyun içinde olurlarsa olsunlar, Allah'ın izniyle,
hiçbir güç bizi yolumuzdan döndüremeyecektir. Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir; sonsuza kadar yaşayacak ve yaşatılacak
olan Türkiye Cumhuriyeti devletinde; her zaman da öyle olacaktır.
Değerli arkadaşlar, son
olarak şunu söylemek istiyorum: Siyasi konumlarını
esen rüzgâra göre belirleyenlerin hiç kimseye dik duruş vermeye
hakkı yoktur.
Yapılacak Anayasa değişikliklerinin
ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Şahsı adına Karaman
Milletvekili Mevlüt Akgün.
Buyurun Sayın Akgün. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
bu maddeyle seçim dönemi beş yıldan dört yıla indirilmektedir.
1924 ve 1961 Anayasaları döneminde, ülkemizde milletvekili
genel seçimlerinin dört yılda bir yapılması kuralı
vardı. Bu kural 1982 Anayasa'sıyla değiştirilmiş
ve 77'nci maddesinde seçimlerin beş yılda yapılması
esası benimsenmiştir; ancak, uygulamada, AK Parti İktidarı
dışında, yani 22'nci Dönem Meclisi dışında
hiçbir iktidar bu beş yıllık süreyi tamamlayamamıştır.
1983 yılından bu yana yapılan altı genel seçim, hep
süresinden önce yapılan erken genel seçim olmuştur. Bu genel
seçimler, 1983, 1987, 1991, 1995, 1999 ve 2002 seçimleridir. Güven ve istikrarın
sembolü olan AK Parti döneminde, Meclisimiz, haziran ayını
tamamlamak suretiyle aslında beş yılını tamamlayan
Meclis unvanını almaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin dört yılda mı
yoksa beş yılda mı yapılması konusunda
yıllardan beri süregelen tartışmalar bulunmaktadır.
Türkiye'nin içinde bulunduğu zor koşullar, yılların
biriktirdiği çetin sorunlar dikkate alınarak seçimlerin
dört yılda bir yapılması ve millet iradesinin yenilenmesi,
savunulan bir görüştür. Birçok parti ve sivil toplum örgütü de,
seçimlerin dört yılda bir yapılmasını savunmaktadır.
İşte bu toplumsal talepleri dikkate alan partimiz, Cumhurbaşkanının
halk tarafından seçilmesi düzenlemesiyle birlikte, seçimlerin
dört yılda yapılması değişikliğini Meclise
getirmiştir.
Değerli arkadaşlarım,
bu düzenlemeler, üyesi bulunduğum Anayasa Komisyonunda görüşülürken,
Komisyon çalışmalarının fiilen ve hukuken engellenmesi
için Cumhuriyet Halk Partisi tarafından yoğun çaba gösterilmiştir.
Komisyon çalışmalarını engellemek için binlerce,
gerekçe içermeyen, samimiyetsiz ve hakkın kötüye kullanılması
çabası içeren önergeler verilmiştir. Gerek Komisyon
Başkanına -ki, Komisyon Başkanımız son derece
sabırlı ve demokratik bir yönetim göstermiştir- ve gerekse
şahsımın da bulunduğu Komisyon üyelerine fiilî
saldırılar vuku bulmuş, telefonlar havada uçuşmuş,
bardaklar ve kâğıtlar atılmıştır. Bu antidemokratik
tavırları huzurunuzda kınıyorum.
Çalışmalar esnasında,
bana atfen, Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe'ye yönelik olarak
"Afyon'dan adam çıkmaz." gibi bir sözü de sarf etmiş
değilim. Komisyon tutanaklarından bu durum açıkça görülecektir.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Tutanağı
mı değiştirdiniz yoksa?
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - Ancak, gerek
Meclisi tıkayarak Cumhurbaşkanlığı seçimini
mahkemeye havale eden
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Biz oradaydık,
olayın şahidiyiz. Doğruyu söylemiyorsun. Madem
"erkeğim" diyorsun, doğruyu söyle.
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
lütfen
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - Bak, Komisyon
tutanaklarına bak.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) -
Doğruyu söyle.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - Dinlemesini
öğren. Komisyon tutanaklarına bak. Komisyon tutanaklarında
OYA ARASLI (Ankara) - Ne var Komisyon
tutanaklarında? Doğruyu konuşun.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - Bir dinlersen
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - O zaman
aynen öyle söylediniz. Tutanakları mı değiştirdiniz?
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
lütfen
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - Yerine
otur
Yerine otur
Bir dinle.
BAŞKAN - Sayın Akgün
Tartışma yeri değil
burası arkadaşlar.
Sayın Kılıç, lütfen
Sayın Akgün, Genel Kurula hitap
ediniz.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - Komisyon
tutanaklarında aynen
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Biz olayın
bizzat tanığıyız. Doğruyu söylemiyor. Yakışmıyor
kendisine.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - Komisyon
tutanaklarında aynen
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Arkasında
duramayacağı sözler söylemesin o zaman.
BAŞKAN - Sayın Akgün, Genel
Kurula hitap edin lütfen.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - Komisyon
tutanaklarında aynen "Ben Afyonluyum, çık dışarı
gösterelim." diye bana Halil Ünlütepe'nin çıkışı
vardı, dışarıya davet edişi vardı.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Niye
geri adım attın o zaman? Niye geri adım atıyorsun?
Arkasında duramayacağın sözler söylemeyeceksin.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - Ben de,
"Biz Afyon'dan çıkanları da gördük." diye cevap verdim.
Aynen böyledir.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Git
özür dile, mademki arkasında duramıyorsun.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - Gerek Cumhurbaşkanlığı
seçimini mahkemeye havale eden gerekse Komisyon çalışmalarını
engellemek için zor bile kullanan Cumhuriyet Halk Partisinin, niçin
halka gitmekten korktuğunu anlamak mümkün değildir. Cumhuriyet
Halk Partisine göre, iki yıldır "Bu Meclis Cumhurbaşkanını
seçemez, erken seçime gidelim" deniyordu. Anayasa Mahkemesi
kararıyla toplantı yeter sayısı 367 şartına
bağlanmış olmaktadır. "Bu Meclis Cumhurbaşkanını
seçemez" diyorsunuz. Şimdi, gelecek yeni Meclislerin de
Cumhurbaşkanı seçme imkânını ortadan kaldırdınız.
"O hâlde, hadi buyurun, Cumhurbaşkanı adayı gösterin"
diyoruz, aday göstermeye de cesaretiniz yok, partinize güvenmiyorsunuz.
"Madem, Meclisin ve milletin iradesi tıkanmıştır,
o hâlde Anayasa değişikliği yapalım" diyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisine göre, Meclis, Anayasa değişikliği
de yapamaz. İki yıldır "erken seçim" diyorlardı,
"hadi, erken seçim" dendi, CHP, erken seçimden de bin bir türlü
bahane bularak kaçma peşinde.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Oy
verdik, oy! Oy verdik!
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Adam yalan söylerken yüzü kızarır. Yalan söylüyorsun!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Oy
verdik!
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Verdiğimiz
oylar belli, yalan söylüyorsun!
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Kaç tane oy çıktı erken seçime? Her tarafınız yalan!
Çıkar elini cebinden!
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - "Cumhurbaşkanını
halk seçsin" diyoruz
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Oy verdik, oy; utanmazlar!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akgün...
(CHP sıralarından gürültüler)
Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın Akgün, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - "Cumhurbaşkanını
halk seçsin" diyoruz, halka gidilmesini hiç istemiyorsunuz,
çünkü halktan hep uzak oldunuz ve korktunuz.
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Halk sizi bekliyor.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - Cumhuriyet
Halk Partisi, 1957
BAŞKAN - Sayın Akgün, konuşmanızı
tamamlar mısınız lütfen.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) -
1961,
1965, 1969, 1977, 1983, 1987, 1991, 1999 ve 2002 seçimlerinde hep halkın
sillesini yemiş ve hiçbir zaman tek başına iktidar olamamıştır.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Merak etme,
merak etme; halk ayıldı, AKP bayıldı.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - Halka da
tepeden baktıkları için, kendilerine uygun seçmen kitlesi
ithal edilmedikçe, Cumhurbaşkanının halk tarafından
seçilmesine razı olmayacaklardır. (CHP sıralarından
gürültüler)
ALI RIZA BODUR (İzmir) - Tarih
de bilmiyorsun, 1983'de Cumhuriyet Halk Partisi mi vardı?
BAŞKAN - Sayın Akgün, konuşmanızı
tamamlayınız.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - Neredeyse,
Anayasa'ya, "Cumhurbaşkanı CHP'nin gösterdiği adaylar
içerisinden seçilir" hükmünü koyarsak rahatlayacaklardır.
Sayın Baykal, 1989 yılında,
Cumhurbaşkanı seçilen Turgut Özal'ı, onursuzca...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Bol keseden atıyorsun, otur yerine!
BAŞKAN - Sayın Akgün
Sayın
Akgün, istirham edeyim, ek sürenizi de kullandınız, konuşmanızı
tamamlayınız lütfen.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - "
indiririz"
derken, 28 Şubatta da dönemin hükûmetine, "ülkeyi iç savaşa
sürüklüyorlar" demiştir.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Doğru söylemiş.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - 11'inci
Cumhurbaşkanı seçimleri esnasında da, Anayasa Mahkemesi
kararını vermeden önce, "Anayasa Mahkemesi iptal kararı
vermezse çatışma olur" diyor.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın
Başkan, bunlar hep sataşma.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - Bu sözler,
27 Mayıs döneminde "Sizi ben bile kurtaramam." diyen
İsmet Paşa'nın sözlerine çok benzemektedir.
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Sandıkta
görüşeceğiz, sandıkta!
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
İsmet Paşa'yı abdestle alacaksın ağzına!
Onun tırnağı olamazsın!
BAŞKAN - Sayın Akgün
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - CHP'nin muhalefeti
antidemokratiktir.
Bu sözlerle, seçimlerin dört
yıla indirilmesine dair kanun maddesini uygun buluyor, oy vereceğimi
söylüyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Siz daha bir
Cumhurbaşkanını seçemediniz, bu kadar beceriksizsiniz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, 1'inci
madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi maddelere
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın
Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Anadol, lüfen
Şimdi, maddenin gizli oylamasına
Adana ilinden başlıyoruz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın
Başkan, biz erken seçime ne zaman karşı çıktık?
Yalan söylüyor, yalan!
BAŞKAN - Sayın Anadol, biraz
sonraki konuşmalarda cevap verirsiniz.
Sayın kâtip üyeler, lütfen vermeyeniz
pusulaları; bir açıklama yapacağım.
Oyunu kullanan milletvekili arkadaşlarım,
oylarını -pusulaları- zarfın içine itinayla yerleştirsinler
ve mümkünse, istirham ediyorum, zarfın ağzını kapatsınlar.
Çünkü, zarf atıldığı zaman oy pusulaları düşüyor
ve ihtilaflara sebebiyet veriyor. Lütfen, zarfların
ağızlarını kapatarak oylarımızı
kullanalım. Bunu sizden istirham ediyorum
Oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın
üye var mı? Yok. Sayın milletvekilleri, oy verme işlemi
tamamlanmıştır.
Görevli arkadaşlarımız
kupaları kaldırsınlar.
Başkanlık Divanı kürsüsü
önünde kâtip üyelerden ve görevli personelden başka hiçbir arkadaşımızın
bulunmamasını istirham ediyorum.
(Oyların ayırımı
yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili
Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara
Milletvekili Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin
(S.Sayısı:1409) 1'inci maddesinin gizli oylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 452
Kabul : 362
Ret : 81
Çekimser : 5
Boş : 1
Geçersiz oy : 3
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
17.31
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 17.42
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102'nci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
1409 sıra sayılı Anayasa
Değişikliği Teklifi'nin görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Teklifin 2'nci maddesini okutuyorum:
MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
79 uncu maddesinin ikinci fıkrasında geçen "seçim tutanaklarını"
ibaresinden sonra gelmek üzere, "ve Cumhurbaşkanlığı
seçimi tutanaklarını" ibaresi; son fıkrasında
geçen "halkoyuna sunulması" ibaresinden sonra gelmek
üzere "Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi"
ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Tuncay Ercenk.
Sayın Ercenk, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TUNCAY ERCENK (Antalya)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa değişikliğiyle
ilgili teklif üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
şu geldiğimiz noktada, gerçekten, AKP İktidarının
doğru iş yapıp yapmadığı konusunda
kuşkularımı bu kürsüden, özellikle belirtmek istiyorum.
Doğru dürüst giden bir düzen, bir Cumhurbaşkanlığı
seçim sürecinin bu kadar karmaşık, bu kadar girift bir hâle
getirilmesini Türkiye Cumhuriyeti Meclisine, gerçekten, özellikle
AKP Grubuna yakıştıramadığımı belirtmek
istiyorum.
Yıllarca erken seçimden söz
ettik, bir an evvel erken seçim yapın dedik. O zamanlar bize
"vatan haini" suçlaması yapıldı. Daha sonra -bu beş yıllık süre, Avrupa'da
demokratik parlamenter düzende siyaset götüren ülkelerde de-
beş yıllık süre fazladır, Meclis yorulmuştur,
bu seçim süresini dört yıla çekelim diye, yine, yıllarca
Sayın Genel Başkanımız Deniz Baykal tarafından,
bizim grubun sözcüleri tarafından seslendirildi, söylendi.
Ama, ne hikmetse, bunları söylerken biz "iki koyun güdemeyenler
erken seçim istiyorlar" denmeye başlandı iktidar tarafından
ve yine "çelik çomak oynuyorlar" şeklinde değerlendirmelere
muhatap olduk maalesef. Bunların, bir devlet adamına yakışacak
üsluplar, sözler olmadığını buradan, bizzat belirtmek
istiyorum.
Şimdi, dönemini tamamlamış,
seçim kararı almış, benim sürem doldu arkadaş, yeter,
ben seçime gidiyorum demiş bir Meclisin, Anayasa gibi devletin
temelini, sistemini, belki giderek devletin rejimini etkileyebilecek
bir anayasa değişikliğini bu Parlamentonun görüşmesi,
bu Parlamentonun müzakere etmesi doğru mudur diye soruyorum.
Değerli milletvekilleri, bu
kadar önemli bir değişikliğin, biraz önce söylediğim
gibi, devletin rotasını, sistemini değiştirecek
bir değişikliğin, hiç tartışılmadan, muhalefet
partisiyle görüşülmeden, barolarla, sivil toplum kuruluşlarıyla,
üniversitelerle tartışmadan, böylesine, Meclisin gündemine
apar topar, yangından mal kaçırır gibi -ve hangi amaçla
getirildiğini de tam anlayabilmiş değiliz- getirilmesinin
kesinlikle doğru olmadığına inanıyoruz.
Sayın milletvekilleri, siyaset
yaparken halkla inatlaşmayacaksınız. Siyaset yaparken
devletle inatlaşmayacaksınız. Siyaset yaparken hukukla
inatlaşmayacaksınız ve siyaset inatlaşmayla yapılmaz.
Şimdi, ben bu tabloya baktığım zaman, Sayın
Başbakanın, Hükûmet üyelerinin ve AKP Grubunun söylediğim
tüm kurumlarla inatlaşarak siyaset yaptığını
görüyorum. "Sen benim adayımı seçtirmezsin ha, Abdullah
Gül kardeşime adaylığını geri çektirirsin
ha, Abdullah Gül kardeşim Cumhurbaşkanı olamadı
ha" diyerek; "al sana kardeşim işte bir erken seçim,
al sana bir anayasa değişikliği" diyerek siyaset
olmaz. Bu, devlet adamı ciddiyetiyle bağdaşmaz. Bu, siyasetin
ciddiyetiyle bağdaşmaz. Bunu, bu kürsüden söyleme sorumluluğunu
kendimde hissediyorum değerli milletvekilleri.
Şimdi, o kadar önemli bir kavrama
getirdik ki biz olayı, bu Hükûmet kurulurken "tüccar siyaset"
anlayışının egemen olacağını söyledik.
Burada, Türkiye Cumhuriyeti devletine
bir Cumhurbaşkanı seçiliyor, cemaate bir lider seçilmiyor.
Türkiye Cumhuriyeti devleti, kendisini kanıtlamış,
laik, demokratik bir düzen içinde, laik bir cumhuriyeti, Atatürk ilkelerini,
anayasal düzeni savunmak için kurulmuş ve bu şekilde yönetilmeye
layık bir Türkiye Cumhuriyeti'dir. Siz, bu tablo içinde uzlaşma
aramadan Cumhurbaşkanı seçerseniz, seçmeye kalkarsanız,
işte, sonu bu olur. Sayın Genel Başkanımız, size,
bıkmadan, usanmadan, "Geliniz, bu Cumhurbaşkanını
uzlaşmayla seçelim
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Durmadan
yumruk salladı!
TUNCAY ERCENK (Devamla) -
çünkü,
uzlaşma, demokrasinin, bir kültürün içinde yer alır, siyasette
uzlaşma vardır."
Bakın, Sayın Başbakan
"Siyaset bir uzlaşı işidir, uzlaşı alanıdır."
demiş. Yine, Sayın Başbakan "Sadece sayısal
güce dayanan bir yönetim anlayışını benimsemiyoruz,
toplumsal mutabakattan güç alan bir siyaset anlayışından
yanayız." demiş. Ama, ne hikmetse, Cumhurbaşkanlığı
gibi en önemli bir makamı, seçilirken, Cumhurbaşkanı
seçiminde, maalesef, bu uzlaşmadan özellikle kaçınmış,
"cibilliyetsiz" kelimeleriyle, "Zaman israfıdır."
şeklinde değerlendirmelerle, muhalefetle görüşme
imkânı maalesef yaratılmamıştır.
Bakın, Sayın Genel
Başkanımız "AKP'li bir ismin aday olamaz deme hakkını
kendimde bulmuyorum." deme noktasına gelmiş bir Genel
Başkandır, demokrasi adına bir Genel Başkandır
ve Meclisin yüceliği için bu noktaya gelmiş bir Genel
Başkandır.
Şimdi, bu noktaya gelmiş
bir Sayın Genel Başkanımıza, kalkıp da "Hayır
kardeşim, sizinle görüşmüyoruz." dediğiniz anda,
uzlaşma kültürünüzden uzaklaşmışsınız
demektir.
Bu tablo içinde, baktığınız
zaman, Cumhurbaşkanlığı seçimini de tıkanma
noktasına getirmesinin tek sorumlusu Sayın Başbakandır
ve AKP Grubudur.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum)
- Tuncay Bey, sen inanıyor musun buna? İnanarak mı söylüyorsun?
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, "Egemenlik, kayıtsız, şartsız
milletindir." yazıyor. Tabii, millet, bu egemenliğini
çeşitli organlarla kullanır. Bunlardan birisi de Türkiye
Büyük Millet Meclisidir, ama, siz, bu egemenliği kullanma konusunda
yetki verdiğiniz Türkiye Büyük Millet Meclisinin karşısına,
yine halkın getireceği bir yetkili kurum, bir organ çıkarmaya
çalışıyorsunuz. Yani, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
yönetiminde bir "iki başlılık" kendini mutlaka
gösterecektir. Bu çatışmaların olmasının ülkeye
çok ciddi bir yarar getireceğini sanmıyorum.
Şimdi, Cumhurbaşkanı
adayları çıkacak, propagandalar yapacak. İşte,
"Efendim, ben üniversite rektörlerini seçerim veya seçmem."
diyecek, "Efendim, Yargıtay üyelerini ben atayayım veya
atamayayım." diyecek, bir kısmı "Efendim, kararnameleri
imzalarım veya imzalamam." diyecek. Bu karşılıklı
çatışmalar, Türkiye'nin önünü açacak çatışmalar
değildir.
Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz
teklif ciddi bir tekliftir, ciddi bir tekliftir. Şimdi, 6 Mayıs
2007 Pazar günü Cumhurbaşkanı seçilseydi ne olacaktı?
Şimdi, hem Cumhurbaşkanını
seçmeye çalışıyorsunuz hem de "Cumhurbaşkanını
halk seçsin" şeklinde bir öneriyle, bir teklifle Meclisin
önüne geliyorsunuz. Bunun da, siyaset ciddiyetiyle, demokrasi
kültürüyle, uzlaşma kültürüyle ve siyasetin yüceliği anlamında,
Meclisin yüceliği anlamıyla bağdaştığını
kesinlikle düşünmüyorum.
Şimdi, gelelim
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Halkın seçmesini mi?
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Halk seçebilir;
tartışılabilir, konuşulabilir, ona itirazımız
yok. Ama, altyapısı hazırlanmadan, hiç kimse ile görüşmeden,
tartışmadan "ben, yaptım oldu" demesi yanlış;
bunu söylüyoruz.
Şimdi, Komisyon çalışmaları
çok tartışıldı. Komisyon çalışmalarında
ben de bulundum. Şu önerge, şu önerge Türkiye Cumhuriyeti
tarihine bir kara önerge olarak geçecek değerli milletvekilleri.
Bakın, okuyorum:
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Kırmızı ile çizmişsin!.
TUNCAY ERCENK (Devamla) - "Maddeler
üzerindeki konuşma süresinin beşer dakika ile sınırlandırılmasını..."
Anayasa üzerinde konuşuyoruz, Anayasa teklifi üzerinde konuşacağız.
Madde üzerinde konuşma süresi beş dakika!
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI
BURHAN KUZU (İstanbul) - Kaç kişi konuşacaktı?
TUNCAY ERCENK (Devamla) - "Her
madde üzerinde Komisyon üyelerinin en fazla bir önerge vermesini
ve önerge sahibine önergesini savunmak üzere en fazla beş dakika
süre verilmesini" öneren bir önerge. Biz, bunu reddettik. Böylesine,
bizi susturmaya çalışan bir önergeye elbette
"evet" diyemezdik.
Şimdi, Sayın Komisyon
Başkanı "bırakın bunları, kuzu kuzu kabul
edin bu değişikliği" demeye getirdi. Ama, biz, aslanlar
gibi direndik Sayın Başkanım, aslanlar gibi direndik.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI
BURHAN KUZU (İstanbul) - Kaç önerge vardı?
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Ama,
şuna inanıyorum ki, soyadıyla ters orantılı
bir Komisyon Başkanı sayesinde, önergelerimiz okunmadan,
maddeler üzerinde görüşmeden, maalesef, bu Anayasa değişikliği
teklifi Komisyondan geçti ve Meclisin önüne geldi.
FİKRET BADAZLI (Antalya) -
1.600 önerge vardı. Kaç günde okunur o?
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, değerli
arkadaşlarım, şimdi o Komisyonda, çalışmalarımız
sırasında bir "Afyon olayı" yaşandı.
Orada, orada "Afyon'dan adam çıkmaz" diye -ben de oradaydım,
yakınındaydım Mevlüt Akgün'ün- "adam çıkmaz"
diye söyledi. Bakın gazeteler elimde.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ben de
oradaydım.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Olur mu öyle şey ya!
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Posta gazetesi,
Cumhuriyet gazetesi.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ben de
oradaydım, yok öyle bir şey.
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Evet,
işte, burada, okuyorum.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Gazete okuma yeri mi burası?
TUNCAY ERCENK (Devamla) -
"AKP'li Mevlüt Akgün, CHP'li Halil Ünlütepe'ye 'sen de Afyonlusun.
Zaten, Afyon'dan adam çıkmaz. Çıkanları da görüyoruz'
diyerek söyledi." Ben duydum.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Burası gazete okuma yeri mi ya?
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Şimdi,
Afyon'dan, Afyon'dan adam çıkar.
Mevlüt Akgün'e sesleniyorum, o saç ektirme işini bir
bıraksın.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Ne yapsın
adam? Adamın saçı yoksa ne yapsın?
TUNCAY ERCENK (Devamla) - İyi
ki, Karaman'ın yolu Konya'dan geçiyor, iyi ki Afyon'dan geçmiyor.
Onu orada bekliyorlar; haberi olsun ve inanıyorum ki, Afyonlular,
bu suçlamanın, bu hakaretin dersini, en kısa zamanda, Mevlüt
Akgün'e de, AKP Grubuna da verecek. Çünkü, inanıyorum ki ben, Afyon'dan
adam çıkar, hem de adam gibi adam çıkar hem de Cumhurbaşkanı
gibi adam çıkar. (CHP sıralarından alkışlar)
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Yani,
kendi saçın ne güzel, sırma saçın var diye
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Teşekkür
ederim, teşekkür ederim.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) -
Mevlüt'e
laf atmaya hakkın var mı?
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Şimdi,
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dört buçuk
yıldır uyarıyoruz. 3 Kasım seçimlerinden sonra,
dünyanın hiçbir ülkesinde görülmemiş biçimde, Sayın
Genel Başkanımız -o zaman milletvekili de değil-
Sayın Başbakanı ziyaret etti -o zaman Başbakan değildi
tabii, Genel Başkan- ve kendisine birtakım uyarılarda
bulundu. "Bakın, kazandınız, sizi tebrik ediyoruz,
kutluyoruz, bu halk size yetki verdi, tek başınıza iktidar
oldunuz, ama lütfen, devleti iyi yönetin. Sizinle ilgili hiçbir önyargımız
yok -yeter ki- her konuda, devletin iyi yönetilmesi konusunda size
destek olacağız ama bir şartla: Cumhuriyetin temel ilkeleriyle,
Atatürk ilke ve devrimleriyle hiçbir biçimde oynamayınız
lütfen."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ercenk, konuşmanızı
tamamlayınız. Buyurun.
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Bitiyor
efendim.
Ama, kısa bir süre sonra, sanki
böyle bir nasihat alınmamış gibi, böyle bir uyarı
yapılmamış gibi, maalesef, AKP Grubu, özellikle Hükûmet
ve Başbakan, cumhuriyetin temel nitelikleriyle, Anayasa'nın
temel nitelikleriyle oynamaya, kurumlarla oynamaya başladılar.
Şimdi, bunu dinlemediniz. Arkadan,
dış politikada uyardık, "Bakın, Avrupa Birliği
süreci yanlış gidiyor, yanlış yönlendiriyorsunuz."
dedik ve Avrupa Birliğinin geldiği nokta bu. Bizim muhalefet
olarak görevimiz, elbette uyarmak. Sayısal olarak bir çoğunluğumuz
olmadığı için, bu konuda çok fazla yetkili olma konumunda
değiliz, ama uyarmak muhalefetin görevi, bizim görevimiz ve
bunu en yetkili organımız, Sayın Genel Başkanımız
tarafından defalarca size iletildi. 1 Mart tezkeresinde uyardık,
367 konusunda uyardık. "Bakın, burada bir nokta var,
"toplantı yeter sayısı 367'dir" deniyor, hukukçular tartışıyor,
muhalefet böyle bir görüşte, kamuoyunda genel bir görüş
var; gelin bunu bir deneyin, gelin buna bir bakın, 367 olursa daha
iyi olur, toplantı yeter sayısını hazırlayın"
diye yol gösteriyoruz; "hayır efendim, 367 de neymiş, fasa
fiso şeyler" diyerek reddettiniz. Ne oldu geldiğimiz
nokta? İşte bugünkü kargaşa, işte bugünkü sıkıntı.
Bugünkü sıkıntının temelinde muhalefetin hiçbir
suçu yoktur. Sadece, uzlaşmaz bir tavır sergileyen Başbakanın
ve uzlaşmaz bir tavır sergileyen AKP İktidarının
suçu vardır. Bunu, buradan, özellikle belirtmeyi bir görev sayıyorum.
Şimdi, Anayasa değişikliği
konusunda da uyarıyoruz. Bakın, Anayasa değişikliği
konusunda da uyarıyoruz. "Laiklik, demokrasi, milliyetçilik
kavramları dönemi bitmiştir, laiklik yeniden tanımlanmalıdır"
diyen bir anlayışa karşı mücadele ediyoruz.
Değerli milletvekilleri,
şimdi, Sayın Meclis Başkanı da buna katıldı.
BAŞKAN - Sayın Ercenk, konuşmanızı
tamamlar mısınız efendim.
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Bitiyor
efendim, bitiyor.
Sayın Meclis Başkanı
da buna katıldı. "Laiklik yeniden tanımlanmalıdır."
dedi. Sayın Başbakan kendisini uyardı: "Aman dikkat
et, daha erken, Sayın Arınç." demeye başladı.
Biz bunu gördük. Dolayısıyla, bu sıkıntıların
aşılması ancak uzlaşmayla çözülebilir. Size 3 Kasımdan
hemen sonra geldik, uyardık, "yapmayın bu işi, cumhuriyetin
ilkeleriyle, Anayasa'nın ilkeleriyle oynamayın" dediğimiz
hâlde, maalesef, oynaya oynaya ülkenin geldiği şartlar bu
noktaya geldi.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - DSP
ile birleşebilecek misiniz, onu söyle.
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Onu
DSP'yle biz hallederiz, o, mesele değil.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - DSP'yi
niye dışladınız o zaman, madem demokratsınız?
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Bakın,
sayın milletvekilleri, burası, Hikmetyar'ın önünde
diz çökülen salon değil. Sayın milletvekilleri, burası,
cemaat topluluklarının yapıldığı salon
değil. Burası, Libya çöllerinde kurulan çadırlardan
kovulanların yeri de değil. Burası, Ulusal Kurtuluş
Savaşı'na karar vermiş, Gazi Mustafa Kemal'in Meclisidir.
Buraya cumhuriyet ilkelerini, laikliği içine sindirmiş
olanlar girebilirler.
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Kütahya)
- Sayın vekilim, o zaman niye gelmediniz?
BAŞKAN - Sayın Ercenk, teşekkür
ediyorum.
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Buraya
"Anıtkabir'de sap gibi duruyorlar." diyenler giremez.
"Laiklik de neymiş, halk isterse kaldırır." diyenler
bu Meclise giremez.
BAŞKAN - Sayın Ercenk, teşekkür
ediyorum.
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Demokrasiyi,
cumhuriyeti yok etmek için kullanmak isteyenler bu Meclise giremez.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - DSP'ye
"partiyi kapat, gel" niye diyorsunuz o zaman?
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Sayın
Başkan, üniversiteler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Bitiyor,
Sayın Başkan, iki cümlem kaldı.
BAŞKAN - Sayın Ercenk,
beş dakika konuşma var. Üç dakika ek süre verdim size, bitmedi.
Ama, o maddeleri sayarsanız bu bitmez. Bir saat sayabilirsiniz
yani bunları.
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Bitiyor,
inanın bitiyor.
BAŞKAN - Buyurun.
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Tamam,
kapatıyorum.
BAŞKAN - Hayır, son cümlenizi
alayım Sayın Ercenk, lütfen.
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Teröre
destek sağlayanlara kefil olanlar bu Meclise giremez. Din gibi
kutsal bir kavramı siyasete alet edenler bu Meclise giremez.
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Kütahya)
- O yüzden mi girmediniz?
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Bakın,
bize neden saldırıyorsunuz siz, ben söylüyorum neden saldırıyorsunuz:
Hiçbir vaadinizi tutmadınız, bütün söylediklerinizin aksini
yaptınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ercenk, teşekkür
ediyorum. Bak, son cümlenizi söyleyecektiniz.
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Sayın
Başkan, bir cümle
BAŞKAN - Sayın Ercenk, lütfen ama şimdi,
"bir cümle" diyorsunuz, arkasından peş peşe geliyor,
olmaz.
TUNCAY ERCENK (Devamla) -
İşte, son cümlemi söylüyorum.
BAŞKAN - Efendim, yani, hayır,
o şekilde olmaz Sayın Ercenk.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) -
İstismar ediyor efendim, Başkanlığın müsamahasını
istismar ediyor.
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Son cümlem
efendim.
BAŞKAN - Sayın Ercenk, hayır,
beş dakikaya beş dakika ilave yapamam. Lütfen konuşmanızı
tamamlayınız, istirham ediyorum yani.
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Sayın
Başkan, son cümlem.
BAŞKAN - Hayır, olmaz efendim!
Buyurun.
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Son cümlemi
söyleyeceğim.
Şimdi, bize saldırmalarınızın
nedenini çok iyi biliyoruz biz. Kendi düşüncelerinizi, programlarınızı
hayata geçiremediniz, vaatlerinizi yerine getiremediniz. Tarımı,
esnafı, çiftçiyi perişan ettiniz.
BAŞKAN - Sayın Ercenk, bu
nasıl son cümle? İstirham ediyorum.
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Dolayısıyla,
bunları yapamadığınız için çok zor durumda
kaldınız. Muhalefete saldırıyorsunuz, yargıya
saldırıyorsunuz, üniversiteye saldırıyorsunuz
ve Cumhurbaşkanına saldırıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Ercenk, bir
cümle böyle mi oluyor efendim?
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Hepinize,
yüce Meclise saygılarımı sunuyorum.
Sayın Başkan, teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Sayın
Başkanım
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, Genel Kurulun ıttılasına arz
ediyorum: Bundan sonra konuşma yapan arkadaşlara, geçmiş
dönemde yaptığımız uygulamalar gibi, ek olarak
sadece bir dakika süre verilecektir. O bir dakika içinde konuşmasını
tamamlayamazsa otomatik kesilecektir.
Bilgilerinize arz ederim.
Buyurun Sayın Akgün.
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Sayın
Başkanım, konuşmacı Sayın Tuncay Ercenk Bey konuşmasında
ismimden de bahsetmek suretiyle konuşmadığım bir
cümleyi varmış gibi Genel Kurulun huzuruna arz etti. Meclisin
tutanakları var. Tutanaklardan olayı aynen aktarmak istiyorum.
Burada bir sataşma var. Yanlış anlaşılmaya
meydan vermemek için tutanaklardan okuyacağım.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Ben gazete
haberlerini okudum.
BAŞKAN - Sayın Akgün, sadece
tutanaklardan okuyup kısa bir şekilde yapacaksınız.
Burada tekrar yeni izahlara, yeni yorumlara gerek yok, çünkü hukukçuların
yorumları geniş olur malum. Her ikiniz de hukukçusunuz. Onu
takdirinize arz edeyim.
Çok kısa olarak, buyurun.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI
BURHAN KUZU (İstanbul) - Laf bize de geldi Sayın Başkan.
III.
- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
6.-
Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, Antalya Milletvekili Tuncay
Ercenk'in, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Sayın
Başkanım, çok değerli arkadaşlar; aslında bu
mesele için Meclisin kürsüsünü çok fazla meşgul etmenin anlamı
yok. Ancak, Anayasa Komisyonunda bir kavga ortamı vardı,
bir dövüş ortamı vardı. Gerçekten de Komisyonu çalıştırmamak
için fiilî bir taarruz vardı, hukuken engelleme çabaları
vardı. O çabalar telefon atmaya kadar gitti, küfürleşmelere
kadar gitti. Tutanaklarda Halil Ünlütepe Bey'in bana "şerefsiz"
lafı bile var, "şerefsizsin" diyor; ama, ben kendi
namıma hakkımı ona helal ettim ve kendisiyle barıştım.
Birincisi bu.
İkincisi, tutanaklardan aynen
okuyorum:
"Halil Ünlütepe - Sana soracağım,
sana." Yine devam ediyor. "Ben Afyonluyum, sorarım sana."
diyor. Ben de "Afyonluları da gördük, hep Afyonlulardan
çıkıyor zaten." diye cevap veriyorum. "Afyon'dan
adam çıkmaz." diye bir lafım olmadı.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Ne çıkar peki?
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - Çarpıtmanın
anlamı yok. Burada karşılıklı bir sataşma
olmuştur, ama Afyonluları içeren, Afyonlulara herhangi
bir hakaret veya onları küçük düşürücü söz söylemedim. Halil
Ünlütepe ile aramızda geçen bir meseledir. Bana "şerefsiz"
dediği tutanaklardan sabittir, ama ben hakkımı ona helal
etmişimdir.
Saygılar sunarım. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Akgün.
IV.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
5.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili
Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara
Milletvekili Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/1015) (S.Sayısı: 1409) (Devam)
BAŞKAN - Şahsı
adına, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan.
Sayın Kandoğan, buyurun.
Süreniz beş dakika.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Bu Anayasa değişikliğiyle
ilgili olarak görüşlerimi açıklamadan önce, biraz önce
bu değişikliklerle ilgili oy kullanırken, ismimin
karşısında hâlâ "Doğru Yol Partisi milletvekilli"
yazdığını gördüm. Şimdi, bu konuyla ilgili
olarak, ben, Doğru Yol Partisi milletvekili miyim, değil miyim,
bilmiyorum.
MEHMET SEMERCİ (Aydın) -
Doğru söylüyorsun ne olduğun belli değil, ne olduğun!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
Çünkü, Türkiye Büyük Millet Meclisine, Anayasa gereği, Cumhurbaşkanlığı
seçiminde oy kullanmak üzere girmem nedeniyle partim kesin ihraç
talebiyle beni disipline sevk etti.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Az yapmış, az!
MEHMET SEMERCİ (Aydın) -
Dört sene küfrettin, dört sene!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
Bir kere burada çok ciddi manada bir hukuksuzluk vardı, bir hukuksuzluk
var.
MEHMET SEMERCİ (Aydın) -
İnsanda yüz olur, yüz!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
Hiçbir parti, Meclise, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde,
girilmesiyle ilgili bağlayıcı karar alınamaz.
Birinci hukuksuzluk burada.
İkinci hukuksuzluk
MEHMET SEMERCİ (Aydın) -
Geç bunları, geç! Geç bunları, geç!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bu
konuyla ilgili olarak benden bir savunma istenmemiştir. Ben,
sadece televizyon alt yazılarında "Ümmet Kandoğan
Doğru Yol Partisinden ihraç edilmiştir" diye alt yazı
okudum. Bununla ilgili ikinci bir hukuksuzluğu Doğru Yol
Partisi yapmıştır.
ATİLA EMEK (Antalya) - Doğru
Yola anlat bunu, Doğru Yola.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Sayın Başkan, parti içi meseleleri buraya taşımak
için mi söz alıyor?
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Madem
beni disipline sevk ediyorsunuz, benim ihraç edilme gerekçemi, Ümmet
Kandoğan'a, Doğru Yol Partisi milletvekiline tebliğ
edersiniz, bu konuyla ilgili savunmamı alırsınız,
savunmamı aldıktan sonra beğenmiyorsanız partiden
ihraç edersiniz.
MEHMET SEMERCİ (Aydın) -
Ağla artık, ağla!
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Sen derdini partine anlat, bize niye anlatıyorsun!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
Milleti yönetmeye talip olan, milletin hakkını, hukukunu
savunma için yola çıkan Doğru Yol Partisi kendi milletvekiline
dahi savunma hakkını gösteremiyorsa, veremiyorsa yarın
milletin hakkını, hukukunu bu parti nasıl savunacak?
Nasıl savunacak? (AK Parti sıralarından alkışlar)
Evet, buradan Sayın Ağar'a
sesleniyorum, Doğru Yol Partisi yöneticilerine sesleniyorum
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Burası
Ağar'a seslenilecek yer değil.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ümmet
Kandoğan sevgisi Mehmet Ağar sevgisinden daha fazladır
Doğru Yol Partisi tabanında. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Sen o sevgiyi
kaybettin!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Üç
buçuk yıldan beri Ümmet Kandoğan Doğru Yol Partisine
Mehmet Ağar'dan daha fazla hizmet etmiştir, Edirne'den
Hakkâri'ye bütün millet bunun farkındadır. Eğer yüreğiniz
yetiyorsa, gücünüz yetiyorsa, alın savunmamı, verin kararını.
Ben, halkımla kucaklaşmaya hazırım. Siz beni partiden
atabilirsiniz, ama, halkın vicdanından söküp çıkaramazsınız
Ümmet Kandoğan sevgisini. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Sayın
Başkan, bu konuşma mı şimdi?
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Değerli
milletvekilleri
MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Sayın
Başkan, Sayın Ağar burada olmadığı bir
sırada konuşması etik değil. İzin vermeyin
efendim, hakkı yok ki.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, bakınız, Anayasa değişiklikleri
geliyor.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Sayın
Ağar burada yok ki
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
Anayasa değişiklikleri, seçimin erkene alınması,
seçimin dört yılda bir yapılması
MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Sayın
Başkan, böyle bir konuşma olamaz!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Niye
rahatsız oluyorsun? Sayın Milletvekili, niye rahatsız
oluyorsun?
MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Olmayan
adamın arkasından konuşma olamaz.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
Sen Anavatan milletvekilisin.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Etik
değil.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
Sen daha Anavatan milletvekiliysen, niye savunuyorsun Sayın
Ağar'ı?
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
Genel Kurula hitap edin lütfen.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Niye
savunuyorsun?
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Aferin,
alkış!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bakın
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
Genel Kurula hitap ediniz.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bakın
"Demokrat Parti" ismi altında birleşiyorsunuz.
Hayırlı olsun, ama, o atın yüzü hep sağa dönüktü,
şimdi sola döndürmüşsünüz Cumhuriyet Halk Partisinin peşinden
gitmek için. (AK Parti sıralarından alkışlar) Onu
takip etmek için, atın yönünü sola döndürmüşsünüz.
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Yarım
saat önce basın toplantısında beraberdin.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
Cumhuriyet Halk Partisinin peşine takılıp, onu gözden
uzaklaştırmamak, gözden ırak tutmak için, atın yönünü
sola döndürmüşsünüz. Atın ayağı, hep sağ ayağı
öndeydi, şimdi sol ayağını öne kaldırmışsınız.
(AK Parti sıralarından alkışlar) Şimdi sol ayağı
önde atın.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Sayın
Başkan, böyle mi devam edecek?
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
Onun için, siz, merkez sağ falan olamazsınız. Siz, merkez
sola doğru CHP'nin peşinden emin adımlarla ilerliyorsunuz,
ama halk, ama millet, seçimde bunun gereğini yapacak. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Tuluat yapıyor!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
Kırk saat önce, bakınız
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - CHP niye
rahatsız oluyor, ben anlamadım!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
Kırk saat önce, Cumhurbaşkanı seçimlerinden önce, iki
lider, erken seçim çağrısı yaptılar. Biraz önce
Anavatan Partisi Grubu adına konuşan milletvekili diyor
ki, temmuzda havalar sıcakmış. Peki, kırk saat önce
Mehmet Ağar ile Erkan Mumcu birlikte basın toplantısı
yapmadılar mı "hemen seçim, erken seçim" demediler
mi?
MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Etik
değil efendim.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - O
erken seçim teklifinde temmuz ayında olmaz diye bir hüküm mü vardı?
Ama, bakınız, o erken seçimde alelacele nasıl birlikte
bir araya geldiler, onu da merak ediyorum. Ben daha beş dakika önce
Genel Başkanla beraberdim, Sayın Erkan Mumcu'dan gelen bir
telefon üzerine, 19.30'da birlikte bir basın toplantısı
yapıldı. Nereden, niçin bu teklif bu iki lidere iletildi
MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Sayın
Başkan, rica ediyorum
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
ve niçin iki lider bu konuda ortak basın toplantısı
yaptılar?
MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Alakası
yok
Rica ediyorum
İstirham ediyorum
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
İşte, Anayasa değişiklikleri
MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Böyle
olmaz ki, etik değil.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
İşte, Anayasa değişiklikleri
Eksiği olabilir,
yanlışı olabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
size, söylediğim gibi, bir dakikalık süre vereceğim.
Lütfen, konuşmanızı tamamlayınız. Gündemle
ilgili konuşunuz.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
Şimdi, Anayasa değişiklikleri burada. Hepiniz istiyordunuz
halk seçsin. İşte, buyurun, halka seçtirelim. Halka, seçmek
yok! Efendim, "Meclis seçsin." Yok!
Bakınız, AK Partililer,
sizleri de buradan uyarıyorum. Uyarıyorum, bakınız,
dikkat edin: Yarın seçimlerde, seçim sandıklarının
boylarının bazıları bir iki santim farklı olabilir,
bazılarında on beş çivi, bazılarında yirmi
çivi olabilir, bundan dolayı seçimi iptal ettirmek için Yüksek
Seçim Kuruluna başvurabilirler. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Dikkat edin, sandıkların eni boyu denk olsun,
çivi sayıları eşit olsun; yoksa, bundan dolayı seçimi
iptal ettirme yolunda Yüksek Seçim Kuruluna bir müracaat olabilir.
(AK Parti sıralarından alkışlar) Ona dikkat ediniz.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Sen kendinle alay et! Alay edilecek durumda olan sensin!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bu
duygularla, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyor, bu Anayasa
değişikliklerinin milletimize, memleketimize hayırlar
getirmesini temenni ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) -
Sayın Başkan
BAŞKAN - Efendim?.. Ne oldu
efendim?..
EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) -
Sayın Başkan, partimizin tüzel kişiliğiyle
BAŞKAN - Arkadaşlar, burada
herkes konuşurken her tip konuya devam ediyor.
EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) -
Konuşmaya itiraz etmiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Filanın ismi geçti,
filanın şahsı geçti diye bir şey olursa, ben Genel
Kurulu yönetemem. Kusura bakmayın yani. (Anavatan Partisi
sıralarından gürültüler)
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) -
Başkan, kes şunun sesini!
BAŞKAN - Sayın Mehmet
Kurt, buyurun.
(Anavatan Partisi sıraları
önünde toplanmalar)
Lütfen arkadaşlar
Buyurun Sayın Kurt.
MEHMET KURT (Samsun) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun tasarısı üzerinde
söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlarım.
(Anavatan Partisi sıraları önünde toplanmalar, şiddetli
gürültüler)
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) -
Bu kadar ahlaksızlık olmaz! Bu kadar satılmışlık
olmaz!
EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) -
Düne kadar buradan her gün size küfrediyordu! (AK Parti sıralarından
gürültüler)
MEHMET SOYDAN (Hatay) - Siz de çok
alkışlıyordunuz zamanında!
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) -
Bu kadar saygısızlık olmaz!
BAŞKAN - Sayın Kurt, siz devam
edin, buyurun.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) -
Bir dakika söz hakkı verseniz söylerdik, bitecekti.
BAŞKAN - Sayın Kurt, devam
ediniz efendim, lütfen
MEHMET KURT (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, görüşülmekte olan kanun tasarısının
2'nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanlığı
seçimi sürecinde Cumhurbaşkanının seçimiyle ilgili
olarak şu yüce Meclis çatısı altında bulunan milletvekili
arkadaşlarım birçok sebeplerle bu şerefli hizmeti
yapmaya imkân bulamamışlardır. Bu sebeple, iktidar
partisi olarak bizler, elimiz kolumuz bağlı olarak oturamazdık.
Hani meşhur bir söz vardır: "Demokrasilerde çareler tükenmez."
SALİH GÜN (Kocaeli) - Ecevit
gibi oldun ya!
MEHMET KURT (Devamla) - İşte,
bu söz üzerine iktidar olarak AK Parti İktidarı, Cumhurbaşkanlığı
seçimi sürecinde çeşitli çareler aramıştır ve bunun
en güzel yolu, Cumhurbaşkanlığı seçiminin halk tarafından
seçilmesine karar kılınmıştır. (Gürültüler)
İşte bu münasebetle, Anayasa'mızın ilgili maddelerinde
değişiklik yapmak ihtiyacı hasıl olmuştur.
Sayın Başkan, çok gürültü
oluyor.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Kurt, siz devam edin.
MEHMET KURT (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bu hayırlı hizmetin yapılması hususunda
iktidarımızın esas görevi, bizi buraya gönderen ve
milletvekili olarak Parlamentoya seçen halkımıza gitmek
Cumhurbaşkanlığı seçiminde en güzel yol ve tercih
edilen bir sistemdir. Geçtiğimiz parlamentolarda ki, 82 Anayasası'nın
çıkarıldığı bu günden, yirmi yedi seneden beri,
bu konu, her parlamentoda tartışılmış, hukukçular
tarafından gündeme getirilmiş ve ağırlıklı
görüş, geniş yetkilerle donatılmış olan Cumhurbaşkanının
halk tarafından seçilmesi görüşü devamlı
ağırlık kazanmıştır. İşte, bu görüşün
neticesi olarak da bugün, iktidarımız, halkın oyuyla
seçilecek bir Cumhurbaşkanını nasbetmek hususunda
karar kılmış ve anayasa değişikliğine
başvurulmuştur.
Değerli arkadaşlar, halkımızın
hakemliği bizler için çok önemlidir. Halkımızın vereceği
karar, en ciddi ve en geçerli bir karardır. Bu karardan, hiç kimsenin
çekinmemesi ve korkmaması gerekiyor. Bu münasebetle, biz diyoruz
ki, bu Anayasa değişikliği, şu yüce Meclisin yapacağı
en şerefli ve en güzel hizmetlerden olacaktır.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - En şereflisini en sona mı bıraktınız?
MEHMET KURT (Devamla) - Böyle bir
hizmete, biz, ulaştığımızdan ve kavuştuğumuzdan
dolayı da çok mutluyuz.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - Yani, en şereflisi idiyse başta niye yapmadınız?
En şereflisini en sona mı bıraktınız?
MEHMET KURT (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, biliyorsunuz, her şey, birçok ihtiyaçtan meydana
gelir
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Halkı da CHP'ye seçtirelim!
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) - Zaman
mı olmadı?
MEHMET KURT (Devamla) - İhtiyaçlar,
bugün, bunu seçmeye bize fırsat tanımıştır ve
bu güzel sistemdeki değişikliği de biz yapacağız
inşallah, yapmaya da gayret ediyoruz.
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Cumhurbaşkanını
seçtiğiniz gibi, bunu da yaparsınız!
BAŞKAN - Sayın Kurt
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Halkı seçme yetkisini size verelim!
BAŞKAN - Sayın Kurt
MEHMET KURT (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, görüşülmekte olan bu kanun tasarısındaki
değiştireceğimiz madde, Anayasa'mızın 97'nci
maddesidir ve bu 97'nci maddemizde esas konu, Yüksek Seçim Kurulunun
görev ve yetkileriyle ilgilidir. Biliyorsunuz ki, seçimlerin dürüst,
şaibesiz bir şekilde yapılması için, tarafsız
mahkemeler tarafından yapılması en uygun bir hadisedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Mahkemenin
taraflısı nasıl oluyor?
BAŞKAN - Sayın Kurt, konuşmanızı
tamamlayınız.
Bir dakikalık süre verdim size.
Buyurun.
MEHMET KURT (Devamla) - İşte,
bu, Yüksek Seçim Kurulunun görevleri arasında bulunan ve Anayasa'mızın
79'uncu maddesindeki şu satırların peşine ilave
edilmek üzere, kısaca okumak istiyorum: "Seçimlerin
başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi
ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma,
seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili
bütün yolsuzlukları, şikâyet ve itirazları inceleme
ve kesin karara bağlama ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin
"
Bu cümlenin peşine "Cumhurbaşkanlığı seçimleri
tutanakları
" da ilave edilecektir.
Yine, aynı maddenin son
fıkrasına da şu şekilde bir ilave yapılması
gerekiyor: "Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların
halkoyuna sunulması Cumhurbaşkanının halk tarafından
seçilmesi işlemlerinin genel yönetim ve denetimi ve milletvekili
seçimlerinde uygulanan hükümlere göre olur." Bu şekliyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kurt teşekkür
ediyorum.
Teşekkür cümlenizi alayım
Sayın Kurt.
Buyurun.
MEHMET KURT (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, şu yüce Meclisin değiştireceği
bu Anayasa'nın öncelikle Meclisimize ve halkımıza hayırlı
olması dileğiyle, hepinize tekrar saygı ve sevgilerimi
sunuyorum. Hayırlı olsun diyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Gaydalı, kısa
bir açıklama için mikrofonunuzu açıyorum.
III. - AÇIKLAMALAR
VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.-
Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı'nın, Denizli Milletvekili
Ümmet Kandoğan'ın, konuşmasında, partisine sataşması
nedeniyle konuşması
EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) -
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bir dönemin sonuna geldik. Arkadaşların
birbirlerine karşı kırıcı olmamalarını
hassaten rica ediyorum. Güzel anılarla buradan ayrılmamız
lazım. Neticede, sandık toplumun önüne gelmiştir, vatandaş
en doğrusunu, en güzelini yapacaktır, ama, eğer siyasete
biraz kalite, siyasete biraz itibar kazandırmak istiyorsak,
bunu, bu itibarı kazandıracak olan müessese de buranın
kendisidir. Yani, biz, çok değerli milletvekilleridir bu itibarı
kazandıracak olan.
Sayın Ümmet Kandoğan,
çıktı, biraz önce burada konuşma yaptı, kendisi
son derece de saygıdeğer bir arkadaşımızdır.
Neticede, Denizli halkının oylarıyla buraya gelmiş
çok değerli bir milletvekilidir. İçinde bulunduğu hissiyatı
da anlıyorum, saygı duyuyorum, çünkü, iki sene çıkıp
da koca bir iktidar grubuna meydan okuyup ona her konuşmasında
küfrettikten sonra
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Ne
alakası var.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Küfür
etmek yok.
EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) -
böyle bir dönüş yapabilmek de kolay değil, onu da saygıyla
kendisini karşılıyorum.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Küfretmedi.
FİKRET BADAZLI (Antalya) - Küfür
yok.
BAŞKAN - Sayın Gaydalı
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Kelimeye
dikkat etsin!
BAŞKAN - Sayın Gaydalı
EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) -
Ama, bakın, dün, o küfürleri ederken burada onu biz alkışlamıyorduk.
BAŞKAN - Sayın Gaydalı
EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) -
Biz alkışlamıyorduk, onu da yine tenkit eden bizdik, diyorduk
ki: "Yanlış yapıyorsun arkadaş, küfürle siyaset
olmaz, yanlışlıkla siyaset olmaz." Dün yanlış
dediğinizi bugün alkışlarsanız, siyasete itibarı
kazandıramayız.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Siz de
yanlış yapıyorsunuz.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Eleştirmek başka şey, küfür etmek başka
şey.
EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) -
Hepinize en derin saygılarımı arz ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Gaydalı, bu küfür
ifadesi uygun düşmemiştir, onu tashih etmeniz gerekir.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Geri
alsın.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın
Başkan
FİKRET BADAZLI (Antalya) - İktidara
kimse küfür edemez.
EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) -
Efendim, geri alıyorum o zaman.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Bu iktidar grubuna kim küfür edebilir? Bu cesareti nereden
alıyor?
BAŞKAN - Bir dakika
Sayın
Dağcıoğlu
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Eleştirmek ayrı bir şey, küfür etmek ayrı
bir şey.
BAŞKAN - Sayın Gaydalı
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - İktidar grubunun avukata ihtiyacı yok.
BAŞKAN - Arkadaşlar, bir dakika
Sayın Gaydalı'nın ifadelerinde
belki kastı aşan bir cümle olmuştur.
EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) -
Konuşma metinlerini alıp bir bakabilir misiniz.
BAŞKAN - Sayın Gaydalı,
siz de bu kavramı hoş karşılamadınız tahmin
ediyorum, onun düzeltilmesini ben de istirham ediyorum. Yani,
eleştiriler, diğer şeyler, ifadeler olmuştur,
doğrudur.
EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) -
Evet, efendim. Tutanaklardan çıkarılsın efendim.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
5.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili
Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara
Milletvekili Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/1015) (S.Sayısı: 1409)
(Devam)
BAŞKAN - Evet, saygıdeğer
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 2'nci maddesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, maddenin gizli oylamasına
Adana ilinden başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, geçen
oylamada olduğu gibi, lütfen, zarfları yapıştırarak
kutuya atalım efendim.
(Oyların toplanmasına
başlandı)
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Sayın Başkan, özel beklediğiniz mi var? Kapatın artık,
bitti.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, oy kullanmayan milletvekili arkadaşlarımız
ve vekâleten oy kullanacak sayın bakanlarımız varsa,
lütfen, oylarını kullansınlar efendim.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın
milletvekili var mı? Yok.
Oy verme işlemi tamamlanmıştır.
Görevli arkadaşlarım kupaları
kaldırsınlar lütfen.
(Oyların ayrımına
başlanıldı)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, tasnif işlemi yapılırken,
3'üncü maddenin görüşmelerine başlayacağız.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
96 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı
seçimler dahil bütün işlerinde üye tamsayısının
en az üçte biri ile toplanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasada
başkaca bir hüküm yoksa toplantıya katılanların
salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı
hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin
bir fazlasından az olamaz."
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Ziya Yergök.
Sayın Yergök, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET ZİYA
YERGÖK (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin
3'üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisimizi ve yüce milletimizi
saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Madde gerekçesinde uygulamada
karşılaşılan sorunları gidermek için daha net ve anlaşılır bir
dil ile maddenin tanzim edildiği yazılmaktadır. Aslına
bakarsanız, Anayasa'mızda gerek genel toplantı ve karar
yeter sayısını düzenleyen 96'ncı madde gerekse
Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili toplantı
ve karar yeter sayılarını düzenleyen 102'nci madde çok
net ve açıktı, tabii anlamak isteyene. Ancak, AKP, başından
beri her türlü diyaloğu ve uzlaşmayı reddederek, bizim
Mecliste yeterli çoğunluğumuz vardır, Cumhurbaşkanını
istediğimiz gibi seçeriz anlayışında olduğu
için Anayasa'nın bu açık hükmünü doğru okuyamadı,
doğru anlayamadı ve doğru uygulayamadı ve yüzüne
gözüne bulaştırdı. Aslında, sorun, Anayasa metninden
değil, AKP zihniyetinden kaynaklanmıştır. Bu zihniyet,
diyaloğu değil dayatmayı, uzlaşmayı değil
zıtlaşmayı yeğleyen bir zihniyettir, demokratik
hukuk devleti değil parti devleti anlayışında
bir zihniyettir.
Demokrasiyi böyle anlarsanız,
kendinize sayısal gücünüzün üzerinde bir siyasal güç atfederseniz
alacağınız sonuç sıfıra sıfır, elde
sıfırdır. Bugün elde ettiğiniz sonuç da zaten bunu
ortaya koyuyor.
AKP'nin anlayamadığı,
demokrasinin bir çoğunluk diktası olmadığı,
aksine, hoşgörüye ve uzlaşmaya dayalı bir sistem olduğudur.
Anayasa'nın Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili
üçte 2 toplantı yeter sayısı öngörmesi, devletimizin
ve milletimizin birliğini temsil edecek bu en yüksek makama seçilecek
kişinin bir uzlaşmayla seçilmesine dönüktür.
Süreç içerisinde, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak, Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanının
niteliklerini, seçilecek kişinin nasıl biri olmaması
gerektiğini defalarca dile getirdik. Ancak, gözünü hırs
bürümüş, demokrasiyi çoğunluk diktası zanneden AKP,
milletin özlemlerine ve Anayasa'nın gereklerine göre değil,
tamamen kendi anlayışlarına ve ihtiyaçlarına
göre bir Cumhurbaşkanı seçmeye kalkıştı, ancak,
olmadı, olamazdı da. Bugün, AKP'nin, Meclisimizin Cumhurbaşkanı
seçememiş olmasından muhalefeti suçlamasının
hiçbir haklı ve kabul edilebilir dayanağı yoktur. Meclisteki
iktidar çoğunluğunun dayatma ve tahakkümüne karşı,
muhalefet, anayasal haklarını ve demokratik direnme hakkını
kullanmıştır. Alınan sonuç, demokrasinin ve hukukun
zaferidir. Ancak şunu iyi biliniz ki, mağduriyet edebiyatı
bu defa sökmeyecektir. Mağdur olan siz değil, millettir. Kendi
zaaflarınızla, kendi kusurlarınızla ve yanlış
tutumunuzla, Meclisi ve milleti siz mağdur ettiniz, Cumhurbaşkanı
seçemez duruma siz düşürdünüz, bunun hesabını da millete
siz vereceksiniz.
Aceleyle gündeme getirilen,
açık ve bariz İç Tüzük ve Anayasa ihlalleri yapılarak
ve gürültüye getirilerek Komisyondan geçirilen Anayasa değişiklik
teklifi, aynı yanlış anlayışın, aynı
sakat zihniyetin hiç ders alınmadan devam ettiğini göstermektedir.
Bu, zamanlaması yanlış, içeriği tartışmalı,
yöntemi yanlış bir değişiklik teklifidir. Meclis
seçim kararı almış, Cumhurbaşkanını seçememiş.
Bu aşamada Anayasa değişiklik teklifini gündeme getirmek,
iyi niyetli değildir, içtenlikli değildir. Kaldı ki,
Cumhurbaşkanının seçilmemiş olması nedeniyle,
Anayasa'nın 102'nci maddesindeki "derhal seçimlerin yenilenmesi"
hükmü devrededir. Bu aşamada Anayasa değişikliklerinin
ele alınması, demokratik hukuk devleti kurallarıyla
ve siyasi etik kurallarıyla da bağdaşmaz. Diğer taraftan,
anayasalar toplumsal mukavelelerdir ve toplumsal bir mutabakatla
ele alınması gereken metinlerdir. AKP programında da
Anayasa'nın bir toplum sözleşmesi olmasına dikkat çekilerek,
Anayasa'yla ilgili değişikliklerin kamuoyunda tartışmaya
açılacağı ve kamuoyunda oluşacak uzlaşmaya
paralel olarak, yasal düzenlemelerin yapılacağı vadedilmiştir.
Bugün bu vaatler bir kez daha çiğnenmektedir.
AKP, programının "Siyasi
İlkeler" bölümünde de milletvekilleri ve bakanların
yargılanmaları önündeki anayasal engelleri kaldıracağını
ve dokunulmazlığı sınırlandıracağını
vadetmiş olmasına rağmen, beş yıl boyunca buna
sürekli karşı çıktığı gibi, dokunulmazlık
konusunu bu pakete de koymayarak, siyasi ilkesizliğin ve samimiyetsizliğin
açık bir örneğini vermiştir.
Diğer taraftan, söz konusu
Anayasa değişiklik paketi, ülkenin siyasal sistemini,
anayasal rejimini değiştirmeye yöneliktir. Bu kadar önemli
ve esaslı konular, AKP'nin kişisel ihtiyaçlarına göre
ele alınacak konular değildir. Hele hele, duygusal ve tepkisel
bir ortamda kırgınlıkla, kızgınlıkla ve
moral çöküntüsü ve yenilmişlik duygusu içerisinde ele alınacak
ve sonuçlandırılacak konular hiç değildir. Koyarsınız
seçim bildirgenize, millet önünde ilgili kurumlarda tartışılır,
seçimlerden sonra yeni Meclis bu konuları ele alır, bir sonuca
bağlar. Giderayak yapılması, yangından mal kaçırırcasına
yapılması işin önemi ve ciddiyetiyle bağdaşmıyor.
Kaldı ki, asıl hedefinizin
başkanlık sistemi olduğunu biliyoruz. Yapmak istediğiniz
bu değişikliklerle, başkanlık sistemine geçişte
bir ara dönemi hedeflediğinizi de biliyoruz. En çok da Amerikan
modelini arzuladığınızı da biliyoruz. Sizin
Amerikan hayranlığınızın "Bizi deliğe
süpürmeyin, bizi kullanın." diyecek kadar ileri olduğunu
da biliyoruz. Ancak, biliniz ki, ABD'nin koşullarıyla Türkiye'nin
koşulları aynı değildir. Orada başarılı
olduğu söylenen bir modelin burada da başarılı
olması mümkün değildir. Bu modeli Türkiye'ye önermenin hiçbir
akılcı ve mantıklı yanı yoktur. Bu, olsa olsa,
ülkemizi tanımamak, Türkiye gerçeklerini bilmemektir.
Türkiye'de parlamenter sistemin
seksen yılı aşan bir tarihi vardır. Parlamenter sistemden
kaynaklanan ve sistem değişikliğine giderek çözeceği
bir sorunu da yoktur. Ayrıca, bilinmelidir ki, bir ülkenin siyasi
rejimi, o ülkenin yaşadığı tarihî süreçlerin sonucunda
şekillenir. Bizde de böyle olmuştur. Bizim anayasal rejimimizin
temelinde "millî irade" kavramı vardır, "Hâkimiyet
kayıtsız şartsız milletindir." iddiası
vardır. Bizim tarihimizde Meclisin çok özel bir yeri vardır.
Egemenlik, millî irade Meclise yansır, milletvekilleri eliyle
de kullanılır.
Anayasamızda da, Türkiye'nin
tarihî gerçeklerine, geleneklerine ve demokrasiye en uygun olması
nedeniyle parlamenter sistem kabul edilmiştir. Kaldı ki,
siyasi rejimler bir toplumda yaşadıkça, süreklilik arz ettikçe
değer kazanır, önem kazanır. Yoksa, her siyasal sistemin,
bu arada başkanlık sisteminin de kendine göre sorunları
vardır ve olacaktır da.
Değerli milletvekilleri.
Cumhurbaşkanının halka seçtirilmesi ve 5+5 modeliyle
ilgili Anayasa değişiklik teklifinde, AKP yönetiminin
samimi olduğuna da inanmıyorum. Bu konunun aylar önce,
Anavatan Partisi tarafından AKP'ye götürüldüğünde,
Başbakanın "artık yetişmez" diye bu öneriyi
geri çevirdiğini, ANAP sözcüleri Komisyonda ve Genel Kurulda
ifade ettiler. Aylar önce, artık yetişmez diye geri çevrilen
bu değişikliklerin, Meclisin seçim kararı almasından,
seçim tarihi açıklamasından sonra gündeme getirilmesinde,
bir içtenlik, bir iyi niyet olabilir mi? Bu şekliyle söz konusu
değişikliklerin Türk siyasetine, Türk demokrasisine hiçbir
katkısı olmayacaktır.
Yetkilerin düzenlenmesinden dokunulmazlıkların
sınırlandırılmasına, seçim barajına,
siyasi partiler ve seçim yasalarına kadar ilgili birçok konunun
bir bütünlük içerisinde ve sağlıklı koşullarda derinlemesine
tartışılması, konuşulması gerekir. Aksi
hâlde, içinden çıkılmaz yeni sorunların yaşanılması
kaçınılmaz olacaktır.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz konular oldubittiye getirilecek, yangından
mal kaçırırcasına ele alınacak konular değildir.
Sadece seçimlerde propaganda malzemesi olarak kullanmak için konunun
gündeme getirildiği açıktır. Bunun yetişmeyeceğini
AKP yönetimi de bilmektedir. Hiç olmazsa böylesine önemli bir konuda
takiye yapmayınız.
Sonuç olarak, AKP'ye uyarımız
şudur: Artık, hukuku zorlamayınız, Meclisi zorlamayınız,
milleti zorlamayınız, kurumları zorlamayınız,
kuralları zorlamayınız. Bir defa da parti için doğru
olanı değil, ülke için doğru olanı yapınız.
Bu değişiklik teklifinden vazgeçiniz.
Yüce Meclisimizi ve yüce milletimizi
tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yergök. Zamanı uygun kullandığınız
için de teşekkür ediyorum.
MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) -
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Anavatan Partisi Grubu
adına Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş.
Buyurun Sayın Sarıbaş.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli arkadaşlar, 3'üncü
madde üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz aldım.
Şimdi, oylama sonuçlarına
bakıyorum, 361 çıkıyor iki oylamadır. Bir şey
var burada. Biz, 19 arkadaşımızla buradayız; geliyoruz,
oyumuzu atıyoruz, ama, oy 361 çıkıyor.
Şimdi video kayıtlarını
istetiyorum; AKP'den kimlerin katılıp kimlerin katılmadığını,
tek tek, uzmanlara tespit ettireceğim. Lütfen, grubunuza sahip
çıkın, toparlayın, 372'yi görmek istiyorum; bu bir.
İkincisi: Biraz önce konuşan
arkadaş kır atın yönünü sağdan sola çevirdiğimizi
söyledi. Tabii, Türk tarihini bilmeyince, böyle olur. Nazım'ın
şiirini hatırlayın.
Kır at, zaten, doğudan batıya
doğru gelmiştir hep. Türkler, Orta Asya'dan Akdeniz'e
kısrak başı gibi uzanırken, zaten, kır atın
yönü batıdır. Biz de, tıpkı, batıya çevirdik,
doğru bir şey yaptık.
Ama, mesele, atın yönünün doğudan
batıya, sağdan sola dönmesi değil. Ne kadar uzman toplasak,
bu atı döndürsek de Sayın Kandoğan kadar dönme olamaz;
o, açık ve net. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Bu kadar çok sevildiğini söylüyorsa
Sayın Kandoğan -umarım, servet sahibi de olmuştur-
bir parti kurar, siyaset yapar, halk da onu seviyorsa oylarını
verir.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Öyle mi oluyor? Siz servet sahibi mi oldunuz?
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) -
Bu acı niye? Bu yangın niye? Bu kudurmuşluk niye?
AHMET YENİ (Samsun) - Ne biçim
konuşuyorsun!
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) -
Milletin takdirine bırakıyorum, saygılar sunuyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Sarıbaş.
Şahsı adına, Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Ali Bulut. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ BULUT (Kahramanmaraş)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin
3'üncü maddesi hakkında şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
teklifin 3'üncü maddesiyle Anayasa'nın "Toplantı ve karar
yeter sayısı" başlıklı 96'ncı maddesinin
birinci fıkrası yeniden düzenlenmektedir. Bu değişikliğe
göre, "Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler
dahil bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte
biri ile toplanır" hükmü getirilerek, bu konudaki gereksiz
ve yersiz tüm tartışmaları sona erdirmek amaçlanmıştır.
Uygulamada karşılaşılan sorunları gidermek
ve daha net, daha anlaşılır bir dille madde yeniden tanzim
edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, aylar
öncesinden bu Meclise Cumhurbaşkanını seçtirmemek
için Meclis dışından pek çok iddia ortaya atılmış
ve ana muhalefet partisi de bu iddiaların tatbikçisi olmuştur.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci tur oylamasına
geçilebilmesi için 367 milletvekilinin oylamaya katılması
gerektiği iddiası da bunlardan biridir. Eski bir Yargıtay
Başsavcısının gündeme getirdiği bu görüş,
ülkemizin değerli pek çok anayasa hukukçusu tarafından
kabul görmemiştir. Zira, Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı
seçimi ilk defa yapılmamaktadır. 1982 Anayasası'nın
uygulandığı dönemde Kenan Evren Paşa'yı saymazsak,
üç Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
seçilmiş, hiçbirinde toplantı yeter sayısı olarak
üçte 2 çoğunluk aranmamıştır. Rahmetli
Özal'ın, Sayın Süleyman Demirel'in ve Sayın Ahmet Necdet
Sezer'in Cumhurbaşkanlığı seçimleri oylamalarına
yoklama yapılarak geçilmemiş ve üçte 2 çoğunluk aranmamıştır.
Her üç seçimde Meclis Başkanı, "Türkiye Büyük Millet
Meclisinin birleşimini açıyorum. Toplantı yeter sayısı
vardır. Gündeme geçiyoruz." diyerek oylamaları
başlatmıştır. Her üç Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinin hiçbir turunda toplantı yeter sayısıyla
ilgili hiçbir itirazda bulunulmamış, hiçbir tartışma
yapılmamıştır. Her üç Cumhurbaşkanlığı
seçiminin her iki turunda da üçte 2 çoğunluk olmadığı
Meclis tutanakları incelendiğinde görülmektedir. Acaba,
niçin, daha önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde
toplantı yeter sayısı olarak aranmayan 2/3 çoğunluk
11'inci Cumhurbaşkanlığı seçiminde aranmaktadır?
Zira, 11'inci Cumhurbaşkanını AK Parti çoğunluğu
seçecektir. AK Parti milletin partisidir. AK Parti gücünü sadece
milletimizden almaktadır. AK Parti, Başkanlık Divanımızın
arkasındaki duvarda yazılı olduğu üzere
"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir"
ilkesine kesinlikle inanmaktadır, bağlıdır. Savunulan
ve geçmiş tecrübelerin aksine AK Parti iktidarı da çok daha
güçlenmiştir, milletle devleti barıştırmıştır
ve kaynaştırmıştır. AK Parti milletimize hizmet
ettikçe büyümektedir ve daha da büyüyecektir.
1950 öncesi tek partili şeflik
dönemi hariç milletimizin iktidara getirmediği ve getirmeyeceği
Cumhuriyet Halk Partisi ve yandaşları birtakım krizler
çıkararak AK Partinin önünü kesmeye çalışmaktadır.
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Krizi çıkaran
sizsiniz. Beceremediniz, krizi çıkaran sizsiniz.
MEHMET ALİ BULUT (Devamla) -
Cumhuriyet Halk Partisi ne yaparsa yapsın AK Partinin milletimize
hizmetini, milletimizin AK Partiye teveccühünü engelleyemeyecektir.
Milletimiz bilmektedir ki, Cumhuriyet Halk Partisi ancak laf üretmektedir,
AK Parti ise çözüm üretmekte.
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Bu kadar çoğunlukla Cumhurbaşkanını seçemediniz.
MEHMET ALİ BULUT (Devamla) -
Ne acıdır ki, seksen dört yıllık cumhuriyet idaresinin
üçte 2 bölümü krizlerle, sıkıyönetim ve olağanüstü
hâl idaresiyle yönetilmiştir. Ülkemizin atılım ve
açılım yılları ise demokratik kuralların
işlediği dönem ve yıllar olmuştur.
Bu bakımdan, teklifin 3'üncü
maddesiyle getirilen, Meclisin tüm işlerinde en az üye tam sayısının
üçte 1'i ile toplanacağı hükmü yerinde ve Meclisin önünü
açacak olan bir değişiklik olup, ülkemize, milletimize hayırlı
olması dileğiyle yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
3'üncü madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı
Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz,
Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa,
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz ve Anavatan Partisi
Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu
ile 354 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 2'nci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 434
Kabul : 356
Ret : 69
Çekimser : 6
Boş : 2
Geçersiz : 1
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, 3'üncü madde üzerindeki görüşmelerin
tamamlandığını ifade etmiştim.
Şimdi, maddenin gizli oylamasına
Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına
başlandı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
oyunu kullanmayan milletvekili arkadaşlarımız,
vekâleten oy kullanacak sayın bakanlarımız, lütfen, oylarını
kullansınlar efendim.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Oyunu kullanmayan
milletvekili arkadaşımız var mı efendim veya
vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var mı?
Lütfen, kâtip üyelerimiz de oylarını
kullansınlar.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, oyunu kullanmayan sayın milletvekilleri
varsa, lütfen oylarını kullansınlar.
Saygıdeğer arkadaşlar,
son defa ikaz ediyorum: Oy kullanmayan sayın milletvekilimiz
var mı Genel Kurulda veya vekâleten oy kullanacak sayın bakanımız
var mı?
Lütfen arkadaşlar, oylarımızı
kullanalım.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Görevli arkadaşların kupaları
kaldırmalarını rica ediyorum.
(Oyların ayırımına
başlandı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin
4'üncü maddesini okutuyorum:
MADDE 4- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
101 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 101- Cumhurbaşkanı,
kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim
yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere
ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları
arasından, halk tarafından seçilir.
Cumhurbaşkanının görev
süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı
seçilebilir.
Cumhurbaşkanlığına
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri içinden veya Meclis dışından
aday gösterilebilmesi yirmi milletvekilinin yazılı teklifi
ile mümkündür. Ayrıca, en son yapılan milletvekili genel
seçimlerinde geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında
yüzde onu geçen siyasi partiler ortak aday gösterebilir.
Cumhurbaşkanı seçilenin,
varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeliği sona erer."
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Atilla Kart.
Sayın Kart? Yok.
Şahsı adına Sayın
Alaettin Güven.
ALAETTİN GÜVEN (Kütahya) - Konuşmayacağım
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Bozdağ,
Sayın Koç, Sayın Eraslan, Sayın Kandoğan yok.
4'üncü madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Diğer maddenin oy sayımına
devam ediyoruz.
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Sayın Atilla Kart burada. Sayarken
niye oylamaya geçiyorsunuz, yani yangından mal mı kaçırıyorsunuz?
BAŞKAN - Arkadaşlar, biraz
önce tasnif işlemini tamamladık, bitiremedik. Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Atilla Kart Bey dışarıda
idi, yeni geldi. 3'üncü maddenin de neticesini açıklamadık.
Onun için, madde üzerinde Atilla Beye söz vereceğim.
Buyurun Sayın Kart.
CHP GRUBU ADINA ATİLLA KART
(Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte
olan Anayasa değişikliğinin 4'üncü maddesiyle ilgili
olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi adına
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, yani, neyi görüyorsunuz?
Anayasa değişikliğinin, böylesine önemli bir değişikliğin
görüşüldüğü bir ortamda, 3'üncü madde tasnifi devam ederken
4'üncü maddeyle ilgili olarak konuşmacıların davet
edildiğini görüyoruz. Sayın Başkan şimdi bunu telafi
etmeye çalışıyor. 3'üncü maddenin tasnifi bitmeden,
bu sonuç açıklanmadan 4'üncü maddenin görüşmelerini nasıl
başlatabiliriz? Bunun bir açıklaması olamaz, çünkü bu
tasnif bitmeden görüşmelerin yapılmasını
sağlamak veya bunu devam ettirmek o görüşmelerin sıhhatini
etkileyen, o görüşmelerin
BAŞKAN - Sayın Kart,
kısa bir açıklama yapabilir miyim.
Madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır, şu anda tasnif işlemi yapılıyor.
Geçmişte de bu tip uygulamalar yapıldı. Ben sizi aradım,
yoktunuz, ama şu anda size söz hakkınızı verdim. Buyurun
konuşun efendim.
ATİLLA KART (Devamla) - Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Ben, tabii, dışarıdan
o tasnifin devam ettiğini görüyorum, izliyorum, ona göre zamanımı
ayarlıyorum, ama tasnif devam ederken bu arada 4'üncü madde görüşmeleri,
konuşmaları yapılması üzerine sürecin başlatıldığını
görüyoruz. Bu doğru bir uygulama değil, bu ciddi bir uygulama
değil. Bakın, Türkiye'nin yakın seçim tarihini etkileyecek
bir süreci tartışıyoruz. Böyle bir süreç içinde âdeta
zamanla yarışan, âdeta usuli anlamda, şeklî anlamda
bir Anayasa değişikliğini gerçekleştirmeye çalışan
bir anlayışla karşı karşıyayız. Bunun
yanlış olduğunu bir kez daha önemle ifade etmek, vurgulamak
istiyorum.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisiyle
ilgili konuşmamda da ifade ettiğim gibi, seçimin öne
alınması için hem anayasal zorunluluk hem de toplumsal sebep
ve şartlar doğmuş durumdadır. Ehliyetsiz yönetim
anlayışıyla anayasal seçim şartlarını
yaratan ve adaletsiz yönetimiyle yolsuzlukların ve yoksulluğun
sorumlusu olan Adalet ve Kalkınma Partisinin, bu sürece
rağmen, erken seçimi kendi lütfu gibi gösterme gayreti içine
girmesi tam bir sorumsuzluk ve kara mizah örneğidir. Bu tablo
içinde, Meclisin Cumhurbaşkanı seçimi işlevini yerine
getirmediği, getiremediği açık ve tartışmasızdır.
Cumhurbaşkanı seçme görevini yerine getiremeyen, bunu
başaramayan bir Meclisin yapacağı işler belli ve
sınırlıdır.
Bakın değerli arkadaşlarım,
Meclisin münfesih olmasından söz etmiyorum. Bu Meclis hiçbir
zaman münfesih olmayacaktır. Bunun teminatı yine bizleriz.
Yeni Meclis göreve başlayıncaya kadar mevcut Meclis görevini
sürdürecektir, bunda hiçbir tereddüt yok. Ancak, anlatmaya çalıştığımız
şu: Meclisin, işlevini tamamladığı böyle bir
dönemde yapacağı çalışmalar, rutin ve zorunlu yasama
faaliyet ve işlemleriyle sınırlıdır. Cumhurbaşkanını
seçemeyen bir Meclisin bu yapısı karşısında
Anayasa'nın 102'nci maddesindeki derhal yenileme sürecinin
başlaması gerekir, bu kaçınılmazdır. Bu anayasal
dayanak, her hâlükârda Meclis kararının önüne geçecek ve geçerlilik
kazanacaktır. Derhal yenileme iradesi, Anayasa'nın 77 ve
İç Tüzük'ün 95'inci maddesindeki hâl ve şartların önüne
geçer. Bu durum anayasal bir zorunluluktur.
Aslında, Meclisin işlevini
yitirdiği, etkinliğini kaybettiği, bir an evvel yenilenmesi
gerektiği, bu Anayasa değişikliği teklifinin
1'inci maddesinde de açık bir şekilde ifade ediliyor. Teklifte,
seçim döneminin beş yerine dört yıl olması gereği
ve zorunluluktan söz ediliyor. Bunun anlamı çok açık. Aslında,
bu durum, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Sayın Genel Başkanımız
ve sözcülerimiz tarafından son bir iki yıl içinde her zeminde
dile getirildi. Hâl böyle olmasına rağmen, mevcut anayasal
sistemi altüst eden, kendi bünyesinde mutlak çelişkiler taşıyan
ve Parlamentonun mevcut konumuyla, iradesiyle bağdaşmayan
bir değişiklik teklifinin, beşinci yılın bitmek
üzere olduğu bir dönemde gündeme getirildiğini görüyoruz.
Bunun yanlışlığını, bunun yaratacağı
sonuçları, yanlış sonuçları anlatmaya çalışıyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
getirilmek istenilen, uygulamaya sokulmak istenilen bu değişikliğin
mevcut Anayasa prosedürü ve 3376 sayılı Anayasa Değişikliğinin
Halk Oyuna Sunulması Hakkında Kanun'un 2'nci maddesi karşısında
en iyimser ihtimalle Kasım veya Aralık 2007 tarihinden önce
halk oylamasına sunulması ve yürürlük kazanması söz
konusu olmayacaktır. Başka bir ifadeyle, 22 Temmuz veya yakın
bir tarihte uygulanması söz konusu olmayan hem yasal ve hem de
Anayasal sebeplerle uygulanma imkânı olmayan böyle bir teklifle
Meclis gündemini ve ülke gündemini neden meşgul ediyoruz? Neden
Türkiye'nin, ülkenin, ülkemizin gerçek gündemini saptırıyoruz?
Neden bu ihtiyacı duyuyoruz?
Bunun sebebi çok açık. Türkiye'de,
bakın değerli arkadaşlarım, iki aydır hırsızlıkları,
yolsuzlukları, yoksullukları tartışamıyoruz,
yoksulluğu yaratan sebepleri tartışamıyoruz.
Devlet yönetme ehliyeti olmayan kifayetsiz ve muhteris bir kadro
kendi başarısızlıklarını ve sorumluluklarını
gizleyebilmek için ve yolsuzlukların konuşulmasını
engelleyebilmek için gündemi değiştiriyor. Olay bu kadar
açık, bu kadar basit. Bunu yaparken de hem fiilî anlamda hem hukuki
anlamda ve hem de felsefi anlamda anarşi yaratmaktan kaçınmıyoruz.
Yarattığı bu anarşinin toplumda yol açtığı
tahribatı umursamayan, sadece ve sadece günü kurtarmaya çalışan
popülist bir anlayışın ve Goebbels propagandasına
dayalı Makyavelist bir anlayışın acımasızca
yaşandığı bir Türkiye gündemiyle karşı
karşıyayız.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Goebbels propagandasını siz yapıyorsunuz.
ATİLLA KART (Devamla) -
"Goebbels propagandası" ifadesinden rahatsız olduğunuz
anlaşılıyor.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - İkinci Dünya Savaşı sırasında
Hitler'i destekleyen sizsiniz.
ATİLLA KART (Devamla) - Aslında,
bu, sizin içinde bulunduğunuz ruh hâlini yansıtıyor.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - İkinci Dünya Savaşı sırasında
faşist Hitler'i destekleyen sizsiniz.
ATİLLA KART (Devamla) - Çünkü,
siz, Türkiye'de, parti devleti anlayışını, faşizan
yönetimi gerçekleştirmeye çalışıyorsunuz ve
dramatik olan nedir biliyor musunuz?
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Efendim?
ATİLLA KART (Devamla) - Üzücü
olan nedir biliyor musunuz?
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Nedir?
BAŞKAN - Sayın Terzibaşıoğlu,
lütfen, hatibe müdahale etmeyiniz.
ATİLLA KART (Devamla) - Bunun
bilincinde değilsiniz.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Bilincindeyiz.
ATİLLA KART (Devamla) - Bunun
idrakinde değilsiniz.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Kendi yaptıklarınızla aynaya bakın,
aynaya!
ATİLLA KART (Devamla) - Bu sorumluluk
anlayışına sahip değilsiniz.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Kendi yaptıklarınızı başkasına
anlatın.
ATİLLA KART (Devamla) - Bu kadar
sorumsuz ve bilinçsiz bir anlayışa sahipsiniz.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Siz, 27 Mayıs ihtilalinin altına imza attınız.
ATİLLA KART (Devamla) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bu teklifin hiçbir sistematiği
ve tutarlılığı yok. İktidar olarak, dört
yıldan bu yana, her zeminde, Cumhurbaşkanı yetkilerinin
son derece geniş olduğu, bunun parlamenter sistemin özüyle
bağdaşmadığı, Hükûmetin ve Başbakanın
elini kolunu bağladığı, inisiyatif kullanamaz
hâle getirdiğini her zeminde anlatıyorsunuz. Bu kadar geniş
yetkileri olan bir Cumhurbaşkanının hukuken sorumsuz
olmasının eşyanın tabiatına uygun olmadığını
ifade ediyorsunuz, böylesine geniş yetkileri olan bir Cumhurbaşkanının
ayrıca hukuki ve siyasal sorumluluğunun olması gereğini
ifade ediyorsunuz. Kabul etmek gerekir ki değerli arkadaşlarım,
bu görüş ve eleştiriler, ciddi olarak, anayasal bütünlük ve
sorumluluk içinde, hem akademik düzeyde ve hem de elbette bu Meclis
çatısı altında tartışılmalıdır.
Buna hiç kimsenin bir diyeceği olamaz. Bu bir siyasi tercihtir,
zemini içinde ve mutlaka tartışılmalıdır değerli
arkadaşlarım.
Hâl böyleyken, bu teklifle ne yaptığımızın
acaba bilincinde misiniz Sayın Muğla Milletvekili? Bunun
bilincinde olmadığınız görülüyor. Olayın
esası zaten burada düğümleniyor Sayın Milletvekili.
Bakın değerli arkadaşlarım,
ne yapıyoruz bu teklifle, bu teklifle ne yapıyoruz? Cumhurbaşkanının
bu yetkilerini muhafaza ettiğimiz gibi, ayrıca, halkoyuyla
seçilmesini ilave olarak getiriyoruz. Sorumluluk durumunu ne yapıyoruz?
Mevcut Anayasa'da olduğu gibi hem siyaseten ve hem de hukuken
sorumsuz olması durumunu sürdürüyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
böyle bir düzenlemenin hukuki ve siyasi bir mantığı
olabilir mi?
Sözcüleriniz -bakın, 4'üncü
maddeyi görüşüyoruz- sayın grup başkan vekilleriniz,
lütfedip bu konuda bir açıklama getirdiler mi, bu konuda bir değerlendirme
yaptılar mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kart, bir dakikalık
ek süre veriyorum. Konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
ATİLLA KART (Devamla) - Sayın
Başkan, burada, 4'üncü maddenin görüşülmesi müzakeresi
aşamasında son derece ciddi ihlaller yaptınız. O
noktada, ben, bu ihlalleri bertaraf etmek adına, hoşgörü
göstermenizi önemle ifade ediyorum, anlayış göstermenizi
ifade ediyorum.
BAŞKAN - Ek süre verdim efendim
size.
Buyurun.
ATİLLA KART (Devamla) - Ama, burada,
bakın, o yanlışlığı, lütfen, yeni bir tartışmaya
yol açmadan, bu noktada anlayış göstermeniz gereğini
bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
getirilen bu teklifle ne yapmak istiyoruz? Bakın, şu anda,
Anayasa'mızda mevcut olan Cumhurbaşkanının yetkilerini
muhafaza ettiğimiz gibi, ayrıca, halkoyuyla, ona çok geniş
yetkiler veriyoruz. Sorumluluk durumunu ne yapıyoruz? Mevcut
Anayasa'da olduğu gibi, hem siyaseten ve hem de hukuken sorumsuz
olması hâlini sürdürüyoruz. Böyle bir düzenlemenin hukuki ve
siyasi bir mantığı olabilir mi? Bunun bir açıklaması
olabilir mi? Hem halkoyuyla gelen ve geniş yetkileri olan, ancak
hukuki ve siyasi olarak sorumlu olmayan bir Cumhurbaşkanı...
Böyle bir düzenleme kabul edilebilir mi? Yani, Anayasa'nın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kart, teşekkür
ediyorum efendim size.
ATİLLA KART (Devamla) - Sayın
Başkan, çok istirham ediyorum
Bakın, bu noktada tartışma
açmak istemiyorum, ama lütfen, anlayış gösterin.
BAŞKAN - Haklısınız,
ben bir şey demiyorum, ama bu husustaki görüşler bütün maddelerde
açıklanır. Diğer maddelerde devam edebilirsiniz. Konuşmanızı
tamamlamak için sadece bir dakikalık sürenizi tekrar başlatıyorum
ve bitireceğim bundan sonra. Lütfen, Sayın Kart, tamamlayın
konuşmanızı.
ATİLLA KART (Devamla) - Sayın
Başkanım, bakın, burada, Başkanlık makamı
olarak, Başkanlık Divanı olarak yaptığınız
fahiş bir yanlışlığı tekrar tartışmaya
açmak istemiyorum.
BAŞKAN - Sayın Kart, lütfen,
istirham ederim
Lütfen
Buyurun.
ATİLLA KART (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
aslında, getirilen bu teklifin özünde neyi görüyoruz? Şunu
görüyoruz: Seçim dönemine yönelik olarak siyasi propaganda ve istismar
malzemesi sağlamak isteyen bir yönetim anlayışını
görüyoruz. Ondan sonra da, bütün bu süreçten sonra da, mağduru
ve mazlumu oynamak isteyen, bütün malzemesini bu yöne hasreden
bir siyasi iktidar anlayışını görüyoruz. Ancak
unutmayınız ki, unutulmamalıdır ki, halk, bu kadronun
ve bu siyaset anlayışının Türkiye'yi yönetme ehliyetinin
olmadığını, bu kadronun hukuki ve siyasi kaos yaratmaktan
başka bir becerisinin olmadığını artık
görüyor.
ÖNER ERGENÇ (Siirt) - 22 Temmuzda
görürüz.
ATİLLA KART (Devamla) - Düşünebiliyor
musunuz, bütün malzemeniz, en önemli malzemelerinizden bir tanesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ATİLLA KART (Devamla) - Sayın
Başkan, teşekkür edeceğim...
BAŞKAN - Sayın Kart, teşekkür
ediyorum.
ATİLLA KART (Devamla) - Teşekkür
edeceğim...
BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim.
Sayın milletvekilleri
ATİLLA KART (Devamla) - Bir cümle
Teşekkür edeceğim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Hayır efendim, tamamladım. Lütfen, istirham ediyorum
İkinci defa uzattım, lütfen
ATİLLA KART (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, Genel kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili
Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara
Milletvekili Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin
3'üncü maddesinin gizli oylama sonucunu arz ediyorum:
Kullanılan oy sayısı : 426
Kabul : 353
Ret : 67
Çekimser : 4
Boş : 2
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 4'üncü maddesinin gizli oylamasına Adana
ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, Genel Kurulda bulunup da oyunu kullanmayan
milletvekili arkadaşımız var mı efendim? Yok.
Oylama işlemi tamamlanmıştır.
Görevli arkadaşlar kupaları
kaldırsınlar.
(Oyların ayırımına
başlandı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
teklifin 5'inci maddesini okutuyorum:
MADDE 5- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
102 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 102- Cumhurbaşkanı
seçimi, Cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından
önceki altmış gün içinde; makamın herhangi bir sebeple
boşalması halinde ise boşalmayı takip eden altmış
gün içinde tamamlanır.
Genel oyla yapılacak seçimde,
geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı
seçilmiş olur. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa,
bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır.
Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almış bulunan iki aday
katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan
aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.
İkinci oylamaya katılmaya
hak kazanan adaylardan birinin ölüm veya seçilme yeterliğini
kaybetmesi halinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın
birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle yapılır.
İkinci oylamaya tek adayın kalması halinde, bu oylama
referandum şeklinde yapılır. Aday, geçerli oyların
çoğunluğunu aldığı takdirde Cumhurbaşkanı
seçilmiş olur.
Cumhurbaşkanı göreve
başlayıncaya kadar görev süresi dolan Cumhurbaşkanının
görevi devam eder.
Cumhurbaşkanlığı
seçimine ilişkin usûl ve esaslar kanunla düzenlenir."
BAŞKAN - Maddenin görüşmelerine
geçmeden önce, Komisyonun bir tashih talebi var.
Buyurun.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI
BURHAN KUZU (İstanbul) - Sayın Başkanım, bu 5'inci
maddenin üçüncü fıkrasındaki "ölüm" kelimesinin
"ölümü" biçiminde olması gerekiyor; bunu arz ederim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Gerekli notlar alınmıştır.
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç.
Buyurun Sayın Kılıç.
CHP GRUBU ADINA MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte
olan Anayasa paketinin 5'inci maddesiyle ilgili görüşlerimi
arz edeceğim. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
malumunuz, iktidarıyla muhalefetiyle Meclis kararı
alındı, 22 Temmuzda erken seçime gidiliyor. Gerçi, bir parti
Yüksek Seçim Kuruluna başvurarak seçimin daha da erkene
alınmasını talep etti bir anlamda, çünkü, Anayasa'mızın
102'nci maddesinde, Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılamayınca
derhâl seçime gidilir deniliyordu. Değerli arkadaşlarım,
reddedilse bile, 22 Temmuzda gidilecek seçim için şurada iki
buçuk aylık bir süreç var.
Peki, Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidara yeni mi geldi? Yaklaşık dört buçuk yıldır
iktidardaydınız. Şu anda görüştüğümüz metin,
Anayasa değişikliği metni, yani, bir anlamda Türkiye
Cumhuriyeti'nin, Türkiye'nin kuruluşunun, temelinin ve yönetiminin
ana kurallarının belirlendiği bir metin. Burada, bir
değişiklik yapmaya gidiliyor, hem de seçime çok az bir süre
kalmışken.
Peki, değerli arkadaşlar,
bu Anayasa değişikliği sevdası nereden çıktı?
Yani, Adalet ve Kalkınma Partisinin böyle bir düşüncesi
vardı da şimdiye kadar zaman mı bulamadı? Hayır.
Yani, kendiliğinden oluşan veya kendi iradeleriyle ortaya
koydukları bir düşünce değildi; sadece, Cumhurbaşkanlığı
seçim sürecinde Anavatan Partisiyle görüşmeye gittiklerinde,
Anavatan Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisine "bu paketi
getirirseniz biz de size destek veririz" anlayışında
olunca, "acaba Sayın Abdullah Gül'ü seçtirebilir miyiz,
işte böyle bir manevra gerçekleştirirsek bunu yapabilir
miyiz" anlayışında, böyle bir paket getirdiniz.
Yani, bunun neticeye ulaşmayacağını, değerli
arkadaşlarım, sizler bilmiyor musunuz? Komisyon görüşmeleri
sırasında, Ersönmez Yarbay arkadaşımız,
açıkça, samimi bir dille, tecrübeli bir parlamenter olarak söyledi,
dile getirdi. Dedi ki: "Bu Anayasa değişikliği paketi,
bu süreçte, bu süreç içinde yetişmez" dedi, "bu, kadük
olur" dedi, "boşuna uğraşıyoruz" dedi,
"şu anda bir seçime gidiyoruz -22 Temmuzda- seçime odaklanalım"
dedi. Ama ne yazık ki, hâlâ bu süreçte uğraşıp duruyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım,
bizim aklımıza şu geldi: Acaba, bir anlamda, Adalet ve
Kalkınma Partisi, seçime giderken halka söyleyeceği, halka
vaat edebileceği, halka verebileceği bir şey kalmadı
da, sadece, halka "ya, biz size bir şey veremedik ama, bak sizin
önünüze Cumhurbaşkanı seçme imkânı veriyoruz" mu
diyecek acaba? Bunun için mi bu değişiklik paketi üzerinde
bu kadar ısrarla duruyorsunuz?
ALİ İBİŞ (İstanbul)
- Siz de söylediğinize inanmıyorsunuz!
MUHARREM KILIÇ (Devamla) - Çünkü,
bu sürecin yetişmeyeceği gün gibi ortada değerli arkadaşlarım.
Şu anda görüşmeler yapılıyor. Bu görüşmelerden
iki gün sonra bir oylama daha yapılacak. Cumhurbaşkanı
süreci var. O süreç gerçekleşse bile, daha sonra bununla ilgili,
halk oylamasına yönelik ayrı bir kanun var malumunuz. O kanunda
"halk oylamasına sunulması için yüz yirmi gün gerekir"
deniliyor. Yani, bu sürecin yetişmeyeceğini herkes biliyor.
(Aksaray Milletvekili Ramazan
Toprak "Meclis Kaçkınları" manşetli bir gazete
gösterdi)
AHMET YENİ (Samsun) - Ne yazıyor
orada?
MUHARREM KILIÇ (Devamla) - Meclisten
kimse kaçmıyor değerli arkadaşlarım. Sadece, Cumhuriyet
Halk Partisinin yaptığı, Adalet ve Kalkınma Partisinin
dayatmacı zihniyetini kamuoyuna anlatmak; çünkü, Adalet ve
Kalkınma Partisi bu süreci, ne yazık ki çok iyi yönetemedi.
Gerçekten çok büyük bir grupsunuz; yani, bu halk, bu millet size çok büyük
bir grup verdi; ancak, bu grubun kıymetini bilemediniz.
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
- Siz de Meclisin...
MUHARREM KILIÇ (Devamla) - Yani,
bunu nasıl izah edeceksiniz? Yani, 353 kişilik Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun, bu kadar büyük çoğunlukla Cumhurbaşkanı
seçememesinin mazeretini nasıl yaratacaksınız?
AHMET YENİ (Samsun) - 400...
400...
MUHARREM KILIÇ (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, sizler, bir anlamda çoğunluk sarhoşluğuna
kapıldınız, dediniz ki: Bizim çoğunluğumuz
var, biz ne dersek o olur. 367'yle ilgili bizim itirazlarımızı
dikkate almadınız. Dikkate alsaydınız, o zaman
uzlaşma zemini arardınız. Uzlaşma zeminine gelseydiniz,
Sayın Genel Başkanımız açıkça ifade etmişti
"biz, Adalet ve Kalkınma Partisinden bir Cumhurbaşkanı
adayının çıkmasını tabii ki kabul ederiz
"demişti. Ancak, dediniz ki
Siz de demedeniz, yani, size
söylüyorum ama, siz de demediniz, çünkü, sizin de haberiniz yoktu, bizim
haberimiz olmadığı gibi, kimin aday olacağı
noktasında, bu büyük grubun da haberi yoktu, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun içinde sadece, sanırım, o merkezde yer
alan birkaç kişi oturuyorlar, kimi aday yapalım, kimi yapmayalım.
Oysa, değerli arkadaşlar, demokrasilerde böyle büyük bir
çoğunluk grubu önemli bir karar alırken, bunu sadece üç kişinin
kararıyla sınırlayabilir mi?
AHMET YENİ (Samsun) - Hepimize
sordular.
MUHARREM KILIÇ (Devamla) - Ne yazık
ki, böyle bir süreci çok kötü yönettiniz.
Şu anda seçime gidiyorsunuz.
Seçime giderken, yoksulluktan bahsedemeyeceksiniz, çünkü, yoksulluğu
önlemek üzere geldiniz, ama, yoksulluğu önleyemediniz. Belki,
bir grup insan çok büyük zenginliklere, varlıklara sahip olmuştur,
ancak, halkın geniş kesimi yoksulluktan kurtulamadı.
Yolsuzlukları önleyeceğinizi
söylediniz. Yolsuzlukların bir ayağı da dokunulmazlıktı,
çünkü, politikacıya sırtını dayamayan hiçbir bürokrat
yanlış iş yapamaz. Bu nedenle, dokunulmazlıklar
konusunda verdiğiniz sözde duramadınız, yani,
şu anda, seçimlere giderken, tekrar "dokunulmazlık"
lafını ağzınıza alabilecek misiniz? Bu nedenle,
belki geçmişte yolsuzluklar belli merkezlerde yapılıyordu,
ama, şu anda, sayenizde, yolsuzluklar en ücra birimlere kadar,
illere, ilçelere kadar yayıldı. Artık, oralarda idareciler,
bir anlamda, Adalet ve Kalkınma Partisinin teşkilatlarının
yönlendirmesiyle tüm ihaleleri belli gruplara vermeye başladılar.
Yani, yolsuzluklar da aldı başını gidiyor.
Değerli arkadaşlarım,
yoksulluğu önleyemediniz, yolsuzluğu önleyemediniz.
Peki, çiftçiye bir şey verebildiniz mi? Biz köyleri geziyoruz,
çiftçiyi geziyoruz. Çiftçi kan ağlıyor. Çiftçi perişan.
Ben, gittiğim köylerde diyorum ki: "Arkadaşlar, size
bir soru soracağım. 2002'deki durumunuz mu daha iyiydi, yoksa,
şu anda, 2007'deki durumunuz mu daha iyi?" Samimiyetle söylüyorum,
hiçbir tanesi "Sayın vekilim, ya, şu anda bizim durumumuz
daha iyi." diyemiyorlar, çünkü köylüyü, çiftçiyi permeperişan
ettiniz. Esnaf kan ağlıyor, çünkü Anadolu'da esnafı
besleyen köylüdür değerli arkadaşlar. Esnafı besleyen
köylüdür, çiftçidir
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
- Muharrem Bey, çiftçiye 5,6 katrilyon para verdik!
MUHARREM KILIÇ (Devamla) -
ancak
çiftçinin cebinde para olmayınca, o zaman esnafta da bir para
olmuyor, o zaman esnaf da perişan oluyor, esnaf kepenk kapatıyor.
Malatya'da, iki yıl önce, yani bu süreç içinde 2.500 tane esnaf kepenk
kapattı, çünkü kayısıyı öldürdünüz, kayısı
diye bir olay kalmadı. Kayısı Birliği kapatma noktasına
getirdiniz. Malatya'daki fabrikaları, yani önemli istihdam
sağlayan fabrikaları kapattınız. Sümerbank kapandı.
Siz geldiğinizde 1.100 kişi çalışan Tekel fabrikası
kapandı. Şeker fabrikasını kapatıyordunuz,
özelleştirmede böyle bir karar alınmıştı, oradaki
tepkiler üzerine geri adım attınız.
Yani, değerli arkadaşlar,
söylemek istediğim, ne işçiye ne memura ne çiftçiye ne esnafa
ne de emekliye
Özellikle emeklilerin durumu daha içler acısı.
Yani, bunlara bir şey veremeyince, bunlara bir yarar sağlayamayınca,
seçimlere giderken, önünüze sandık geliyor, zorunlu olarak
sandık geliyor. Gerçi, Meclisten karar alarak seçim takvimini
belirlediniz, ancak belirlemeseniz bile, zaten zorunlu olarak bu
Meclis seçime gidecekti; yani Cumhurbaşkanlığı
seçimi akamete uğrayınca, bu Meclis seçime gidecekti.
Samimiyetle söylüyorum değerli
arkadaşlarım, Adalet ve Kalkınma Partisinin, şu
koskoca grubun, içine düştüğü duruma
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
konuşmanızı tamamlayınız, ek süre verdim size.
Buyurun.
MUHARREM KILIÇ (Devamla) -
üzülüyorum.
ALİ İBİŞ (İstanbul)
- Millet değerlendiriyor!
MUHARREM KILIÇ (Devamla) - Çok büyük
bir grupsunuz. Yani, ne yaptığınızı bilemez
duruma düştünüz.
Seçime gidiyoruz, yani 102'nci
maddeye göre zorunlu olarak seçime gidilecek, ondan önce Meclis
kararı alıyorsunuz. Cumhurbaşkanlığı seçim
süreci devam ediyor, devam ederken Cumhurbaşkanlığı
seçimine yönelik düzenleme yapmaya çalışıyorsunuz.
Yani, koskoca AKP Grubunu kontrolsüz bir sürece ittiniz. Bir reklam
vardır "kontrolsüz güç, güç değildir" der. Yani,
şu anda AKP'nin düştüğü durum da budur.
Bu düşüncelerle, yüce heyete
saygılarımı sunuyorum, iyi günler diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kılıç.
Sağ olun.
Şahsı adına, Denizli
Milletvekili Ümmet Kandoğan.
Buyurun Sayın Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
1409 sayılı Kanun Teklifi üzerinde düşüncelerimi
açıklamak için huzurlarınızdayım.
Değerli milletvekilleri,
çok uzun zamandan beri Türkiye'nin gündeminde olan erken seçim, 5+5,
Cumhurbaşkanını halkın seçmesi, milletvekilliği
seçimlerinin dört yılda bir yapılması meselesi bütün
siyasi partilerin gündeminde olan ve bütün platformlarda siyasi
partiler tarafından dile getirilen hususlardır.
O bakımdan, bugün, böyle önemli
bir kanun teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine
gelmesinde kullanılan oy sayılarının, 550 kişinin,
milletvekilinin bulunduğu Türkiye Büyük Millet Meclisinde
360'lar seviyesinde kalmış olmasından büyük bir üzüntü
duyuyorum, büyük bir huzursuzluk içerisindeyim. Yıllardır
söylenilen ve gerçekleşmesi için önümüzde altın bir tepsi
içerisinde sunulan bu meselelerin Türkiye Büyük Millet Meclisinde
kanunlaşması ve hayata geçmesi en büyük dileğim. Ben,
bunun için, bunun için Türkiye Büyük Millet Meclisine Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde girdim. Yalnız, biraz önce, Anavatan Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Sarıbaş buraya gelip, benim
dönek olduğumu ve "umarım bir hayli de servet sahibi olmuştur"
şeklindeki ifadesine de bir cevap vermek istiyorum. Şimdi,
eğer bu işler servetle oluyorsa, şu anda kendi aralarında
oturan iki arkadaşımız da o gün Türkiye Büyük Millet
Meclisine girmiştir, oy kullanmışlardır. Eğer
bir servet söz konusu ise Anavatan Partisi Grubundan buraya giren o
iki arkadaşla ilgili de Sayın Sarıbaş aynı
sözleri söylüyor mu, söyleyebiliyor mu? Bunun takdirini size
bırakıyorum. Benim, birçok konuyla ilgili fikir değiştirdiğimi
ifade eden bir konuşma da var içerisinde. Ben söylediğim her
sözün arkasında dururum, hiçbir istikbal endişesi ve gelecek
beklentisi içerisinde değilim. Bana bunu söyleyen Sayın
Sarıbaş'ın, bakın, bir açıklaması,
27/2/2007. Aynen şunu söylüyor Sayın Sarıbaş. Bu ifadeyi,
ben, Sayın Mehmet Ağar'la bir aracın içerisindeyken,
baş başayken
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
şahsi konulara girmeyelim, lütfen.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
Evet, müsaade ederseniz. Bakın, ama, bu çok ciddi iddia var.
Aynı araçta iken bunu okuduk
Sayın Ağar'la beraber. Bakın, Sayın Sarıbaş
o gün ne söylemiş
MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Maddeye
gel, maddeye.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
"Dün Susurluk'la beraberdiler." "Dün Susurluk'la beraberdiler,
bugün PKK'yla beraberler. Çıkarları Susurluk olunca Susurluk'la,
PKK'da olunca PKK'yla hareket edenlerin bu millete vereceği hiçbir
şey yoktur. Bunların işi, demek ki, sadece çetelerle
birlikte olmak." Kim söylüyor bunu? Sayın Süleyman Sarıbaş
söylüyor. Nerede şimdi Sayın Sarıbaş? Mehmet
Ağar'ın arkasında. Onun için, ben her söylediğim sözün
arkasında duruyorum, ama bu sözleri söyleyen Anavatan Partisi
Grup Başkan Vekili Sayın Süleyman Sarıbaş, Mehmet
Ağar'ın arkasında nasıl duracak, merak ediyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili
Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara
Milletvekili Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin
4'üncü maddesinin gizli oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 415
Kabul : 350
Ret : 56
Çekimser : 4
Boş :
4
Geçersiz : 1
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, 5'inci maddenin gizli oylamasına Adana
ilinden başlıyoruz.
Buyurun.
(Oyların toplanmasına
başlandı)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Genel Kurulda bulunup da oyunu
kullanmayan milletvekillerimiz lütfen oylarını kullansınlar.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlarımız
var ise, bakanlarımız da oylarını kullansınlar
efendim.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
oy verme işlemi tamamlanmıştır.
Görevli arkadaşlarımız
kupaları kaldırsınlar efendim.
(Oyların ayırımına
başlandı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
teklifin madde 6'ya bağlı geçici 18'inci maddesini okutuyorum:
MADDE 6- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına
aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 18- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
67 nci maddesinin son fıkrası, Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinin yapılabilmesi için çıkarılması gereken
kanun hükümleri ile seçim kanunlarında yapılacak değişiklikler
bakımından dikkate alınmaz.
BAŞKAN - Komisyonun bir düzeltme
talebi var.
Buyurun.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ SEMİHA ÖYÜŞ (Aydın) - Sayın Başkan,
geçici madde numarasının 18 değil, 17 olarak düzeltilmesini;
bir de, "Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılabilmesi
için
" "için" sözcüğünden sonra bir noktalı virgül
konulmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Evet, gerekli notlar
alınmıştır.
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri
Saygun.
Sayın Saygun, buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA MEHMET NURİ
SAYGUN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; yapılmakta olan Anayasa değişikliğiyle
ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
22'nci Dönemin sonuna geldiğimiz ve artık, çalışma
temposunun ciddi bir şekilde düşüş gösterdiği bir
dönemde, Türkiye için çok fazla önemi olan bazı hususlarda birtakım
yasal düzenlemelere gitmek durumundayız. Bu düzenlemelerden
bir tanesi de, şu anda, görüşmekte olduğumuz Anayasa
değişikliği.
Değerli arkadaşlarım,
bu Anayasa değişikliği, 1) Zaman olarak, 2) Zemin olarak,
3) Düşünce olarak, hiçbir şekilde doğru verilmiş
bir karar değildir. Bir kere, Meclis, dört yılı aşkın
bir süreyi tamamlamış ve artık, erken seçim kararı
almıştır. Alınmış bir erken seçim kararından
sonra, 22'nci Dönem'in, böylesine, Türkiye'nin siyasi tarihine iz
bırakacak, damga vuracak bir değişiklik konusunda
kendisini yetkili ve ehil görmesinin doğru bir davranış
olduğu inancında değilim ve her şeyden önemlisi
de, sadece -22'nci Dönem'in- bu hususta bu düzenlemeyle ilgili değil,
artık, bundan sonra yapılacak hiçbir yasal düzenleme konusunda
da kendisini çok fazla yetkili görmemesi gerektiğine inanıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
şu süreçte, yani, seçim kararı alındıktan sonraki
bu süreçte, olsa olsa, ancak bazı gerekli düzenlemeler konusunda
Meclisin çalışması doğru olur, ama böylesine hayati
kararlar alma konusundaki çalışmanın doğru olması
mümkün değil.
Şimdi, sizlere bir şey sormak
istiyorum: Dört buçuk yıldır bu ülkede iktidarsınız
ve dört buçuk yıldır elinizde bu imkân varken, bunu kullanmayıp
bugüne kadar beklediniz. Buna ihtiyaç duymadığınız
için de, Cumhurbaşkanını Meclisin seçmesi konusunda
çalışmalar yaptınız. Sonra? Sonra, Meclisin Cumhurbaşkanı
seçmesinin imkânı olmadığını görünce, kalkıp
bu yola tevessül ettiniz. Yani, kendi iddialarınızla ve
inançlarınızla değil, var olan fiilî durumun karşısında
"Acaba, nereden bir yol bulup gene istediğimizi yaparız"ın
peşine takıldınız.
Değerli arkadaşlarım,
bu, siyaseten etik bir davranış değil. Eğer, bu Meclisin
cumhurbaşkanı seçme konusundaki iradesinin peşine
takılmasaydınız, böyle bir gayretin içinde olmasaydınız
ve dört buçuk yıldır da iktidar olmasaydınız, o zaman,
bugün bu yapmaya çalıştığınızı, belki,
anlamamız mümkün olurdu. Ama, elinizde bütün imkânlar varken, bu
imkânları kullanma basiretini gösteremeyeceksiniz; Meclis
seçim dönemine girecek ve ondan sonra, böylesine çok önemli bir hususta,
Meclisi çalıştırıp karar çıkarmaya çalışacaksınız.
Bu, fiilî ve fiziki olarak yapılmaması gereken bir husus.
Ama, bir başka husus daha var: Bunu ifade ederken, muhtemelen,
AKP'li milletvekili arkadaşlarımla aynı fikirleri
paylaşmayacağız. Mutlaka, benim bu iddialarımın
doğru olmadığını ifade edeceksiniz, ama bu benim
açımdan, benim düşünce tahtımdan ve partimin açısından
bizim doğrularımız. Nedir bu doğrular arkadaşlar?
Şimdi, bugün buraya çıkan konuşmacı arkadaşlar
ve özellikle, Sayın Kılıç, ısrarla Cumhurbaşkanını
halkın seçmesinin doğru olacağını ve bu yönde
alınacak karara destek vermememiz hâlinde bizim halktan kaçtığımızı
ifade etti. Sizin bunu buraya getirişinizin amacı da zaten
bu. Sizin amacınız üzüm falan yemek değil, amacınız,
doğrudan doğruya bizi halka şikâyet edebilecek bir gerekçe
bulmak ve aradığınız bu gerekçeyi, şimdi,
"Cumhurbaşkanını halk seçsin" diyorsunuz
"biz, bu yanlıştır, altyapısı yoktur"
dediğimizde de "işte, siz halktan kaçıyorsunuz"
diyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, düşünün bir,
bir Cumhurbaşkanı seçiyorsunuz, bir rejim değişikliği
yaratıyorsunuz, yeni bir sistem getiriyorsunuz ve parlamenter
düzenden uzaklaşıyorsunuz.
FARUK KOCA (Ankara) - Rejimle ne
alakası var bunun!
MEHMET NURİ SAYGUN (Devamla)
- Bunu yapmaya çalışırken, elinizi bir vicdanınıza
koyun lütfen, bir yudum altyapı değişikliğiniz
var mı? Neyi hazırladınız? Yani, halkın seçeceği
Cumhurbaşkanının yetkileri neler olacaktır? Azaltılması
mı gerekir, çoğaltılması mı gerekir?
EYÜP FATSA (Ordu) - Anayasadaki
yetkiler
MEHMET NURİ SAYGUN (Devamla)
- Hayır efendim, böyle bir şeye gerek yok Eyüp Bey! Grup
Başkan Vekilisiniz, ama sizin bir başka Grup Başkan Vekiliniz
Sayın Sadullah Bey Komisyonda şöyle bir laf söyledi. Bu gerekçeleri
söyledik, dedik ki, "Cumhurbaşkanının yetkileriyle
ilgili bir çalışma yapmadan nasıl böyle bir değişikliğe
gidersiniz?" Cevap aynen şuydu, Sadullah Bey'in ağzından
çıkan cevap; zabıtlarda da vardır, dünkü, Komisyonda:
"Efendim, ona da sonra bakarız."
Değerli arkadaşlarım,
siz, dört yıldır birtakım kanunları böyle çıkarıyorsunuz,
ondan sonra, yanlışlıkları düzeltmek için de sonra
bakıyorsunuz. Sonra baka baka dönemi bitirdik, yüzlerce yasa
çıkarttık. Yürürlükte olan, değişiklik görmeyen,
orası burası kurcalanmayan yasa kaç tane var, diye sorarsanız
-bunu benim size sormam lazım- pek de sağlıklı kalmış,
çıktığı gibi hâlâ yürürlükte olan yasa da yok. Yani,
burada sizin amacınız, bir hesaplaşma. Burada amacınız,
provokasyon yoluyla, insanları ajite etme yoluyla, bizim,
halktan kaçıyor gibi bir intiba yaratılmasını
sağlamanız ve bunu da kendi hanenize bir siyasi rant olarak
yazmaya çalışmanız.
Değerli arkadaşlarım,
bir Anayasa değişikliğinin yapılmasından önce,
bir kere, toplumsal bir mutabakat şarttır. Bu ülkenin sadece
siyasi yönetimlerinin değil, sivil toplum örgütlerinin, meslek
odalarının, geçmiş siyasilerin, akademisyenlerin görüş
ve desteklerinin alınması ve onlarla birlikte yola çıkılması
hâlinde doğru bir uygulama olabilirdi.
Şimdi, bir Anayasa değişikliği
getirdiniz. Bunu, sizlere bir sormak istiyorum. Kiminle görüştünüz?
Bu Anayasa değişikliğiyle Türkiye'nin rejiminde ciddi
bir değişiklik yapmayı düşünüyorsunuz, ama hiç
kimseyle görüşmediniz; kendi kendinize oturdunuz, kendi kendinize
bir karar verdiniz ve bu kararı getirip şimdi uygulatmaya
çalışıyorsunuz.
Sözüm belki biraz abartılı
olabilir, ama şu dört buçuk yıllık siyasi iktidarınızda,
Türkiye'nin mevcut siyasi rejimi, size, birtakım uygulamalarınızda
yol vermedi, izin vermedi. İktidar olmanız, başlı
başına isteklerinizi yerine getirmeniz konusunda sizi
özgür kılmadı. Türkiye'nin bir sivil toplum baskısı,
Türkiye'deki ana muhalefet baskısı ve Türkiye'deki halkın
talepleri bazı konularda sizi frenledi ve birtakım beklentilerinizi
gerçekleştirme şansı bulamadınız.
Ben, ne yazık ki, şu değişikliğin,
gerçekleştiremediğiniz birtakım iddialarınızın
bedeli olarak ülkenin önüne konduğuna inanıyorum. Bu bir
bedeldir. Bu yapılması istenilen husus, Türkiye'de size yol
vermeyen, Türkiye'de birtakım iddia ve taleplerinizin gerçekleşmesine
izin vermeyen rejimle bir hesaplaşma bedelidir. Bu doğru
değildir arkadaşlarım. Böylesine bir Anayasa değişikliği,
bu ülkede, çok ciddi sıkıntılara yol açacaktır. Yarın
öbür gün, bu sıkıntıları, gene birlikte yaşayacağız.
23'üncü Dönem, iktidarla muhalefet yer değişir değişmez,
milletvekillerimiz değişir değişmez, ama Türkiye
Cumhuriyeti'nin birer vatandaşı olma niteliğimiz
hiçbir şekilde değişmeyecek. Bu ülkenin birer vatandaşı
olarak, sağduyu sahibi vatandaşı olarak, böylesine,
hiçbir altyapısı hazırlanmamış, hiçbir düzenlemesi
gerçek anlamda olmayan bir Anayasa değişikliğinin,
bu ülkenin önünü açacağı konusunda iddiada bulunmak, söz
söylemek, asla mümkün değildir değerli arkadaşlarım.
Bakın, bu geçici 18'inci maddeyle
getirmiş olduğunuz bir husus var. Değerli arkadaşlarım,
bu maddeyle, biz, Anayasa'nın 67'nci maddesinin son fıkrasını
bir kez daha uygulanmaz hâle getiriyoruz. Lütfen, iki gün öncesini
bir hatırlar mısınız. İki gün önce, Anayasa'nın
67'nci maddesinin son fıkrasının uygulanmaması
için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Saygun, birkaç
saniyenizi rica edeyim.
Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
MEHMET NURİ SAYGUN (Devamla)
- Teşekkür ederim Başkanım.
Arkadaşlarım, iki gün önce,
bu 67'nci maddenin son fıkrasının uygulanmaması
için buradan bir düzenleme geçirdik. İki gün önce geçirdik daha
bunu. İki gün sonra "o yetmedi" diyorsunuz, 67'nci maddeyle
bir kez daha oynuyorsunuz. Bu, Adalet ve Kalkınma Partisinin,
ne yazık ki, dört buçuk yıllık doğal alışkanlığı.
Yani, Türkiye'deki yasal düzenlemeyi yazboz tahtasına çevirdiniz
ve ne yazık ki, yaptıklarınızın sonucu olarak,
hiç de başarılı bir iktidar dönemi, hiç de başarılı
bir yasama dönemi geçirmediniz. Bunu, bu kürsüden ben söylüyorum,
ama benim buradan söylemem, benim böyle takdir etmem çok da önemli değil;
bunun takdirini, genel seçimlerde halkımız yapacaktır.
Ben, halkımızın bu takdiriyle Adalet ve Kalkınma
Partisinin sınıfta kalacağına ve marjinal bir siyasi
parti hüviyetiyle, Mecliste, geçmişteki yaşamını
sürdürmeye devam edeceğine inanıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Saygun, teşekkür
ediyorum.
Geçici madde, eski 18, yeni numaralandırmayla
17 üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili
Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara
Milletvekili Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin
5'inci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 399
Kabul : 351
Ret : 41
Çekimser : 3
Boş : 2
Geçersiz oy : 2
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, madde 6, geçici madde 17'nin gizli oylamasına
Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına
başlandı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri;
Genel Kurulda olup da oyunu kullanmayan arkadaşımız
varsa lütfen oylarını kullansınlar; ayrıca vekâleten
oy kullanacak sayın bakanlarımız lütfen oylarını
kullansınlar efendim.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın
milletvekilimiz var mı? Yok.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
oy verme işlemi tamamlanmıştır.
Görevli arkadaşlarımız
kupaları kaldırsınlar efendim.
(Oyların ayırımı
yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekili
arkadaşlarım, geçici madde 19, yeni numaralamayla geçici
madde 18'i okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 18- Onbirinci
Cumhurbaşkanı seçiminin ilk tur oylaması, bu Kanunun
Resmi Gazetede yayımını takip eden kırkıncı
günden sonraki ilk Pazar günü, ikinci tur oylaması ise ilk tur oylamayı
takip eden ikinci Pazar günü yapılır.
Anayasa'nın 101 inci maddesi
uyarınca gösterilen adaylar, yazılı muvafakatları
ve Anayasanın değişik 101 inci maddesindeki şartları
ihtiva eden ve diğer ilgili belgelerle birlikte ilk tur oylama
tarihinden otuz gün önce Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
başvururlar. Adayların başvurularında eksik bilgi
ve belgelerin tespit edilmesi halinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tarafından, eksikliklerin giderilmesi
için üç günlük kesin süre verilir. Bu süre içinde eksikliklerin giderilmemesi
halinde adaylar, kendiliklerinden adaylıktan çekilmiş sayılırlar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığınca, Anayasa'nın 101 inci maddesinde
belirtilen nitelikleri taşıdıkları anlaşılan
adaylara ilişkin kesin liste iki gün içinde ilan edilir ve Yüksek
Seçim Kurulu Başkanlığına bildirilir.
Cumhurbaşkanı adayı
gösterilen kamu görevlisi, aday gösterildiği tarihten itibaren
görevinden ayrılmış sayılır. Görevinden ayrılan
kamu görevlisinin Cumhurbaşkanı seçilememesi halinde
görevine geri dönmesi konusunda ilgili kanun hükümleri uygulanır.
Birinci tur seçim sonuçlarının
kesinleşmesinden ikinci tur oylamanın sonuçlanmasına
kadar, ikinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin
ölümü veya seçilme yeterliğini kaybetmesi halinde; ikinci
oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki
oy sıralaması esas alınarak sıradaki adayla doldurulması
suretiyle yapılır. İkinci oylamaya tek adayın kalması
halinde, bu oylama referandum şeklinde yapılır. Aday,
geçerli oyların çoğunluğunu aldığı takdirde
Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.
Cumhurbaşkanının seçilmesine
ilişkin usûl ve esasların kanunla düzenlenmesine kadar,
10/06/1983 tarihli ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu,
26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri
ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 22/04/1983 tarihli ve 2820 sayılı
Siyasî Partiler Kanunu, 23/05/1987 tarihli ve 3376 sayılı
Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında
Kanun ile diğer kanunların bu maddeye aykırı olmayan
hükümleri uygulanır."
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Atila Emek.
Sayın Emek, buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA ATİLA EMEK (Antalya)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin geçici 19'uncu
maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi Grubum adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
anayasalar, toplumların temel yasası olarak, toplumsal
sözleşmeleridir. Anayasalar, bu özelliğinden dolayı,
çok sık ve akla geldiği zaman değiştirilen yasalar
değildir.
Şimdi, şu içinde bulunduğumuz
süreçte seçim kararı almış bir Meclis, Anayasa'yı,
sistemi etkileyecek biçimde değişiklik teklifini Meclisin
önüne getiriyor.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, böyle bir durumda Anayasa hangi koşullarda değişmiş
oluyor? Yani, yüce Meclis, bir uygulama, uzlaşmadan uzak, anlaşmadan
uzak bir anlayışla Cumhurbaşkanını seçemeyen
bir Meclis konumuna düşüyor ve bunun sonucu olarak, Adalet ve
Kalkınma Partisi mutfağında yeni bir yemek pişirilmeye
çalışıyor. Anında bir kararla, bu hiddetle, bu
şiddetle Anayasa'yı değiştirmeye kalkıyoruz.
Cumhurbaşkanının seçim şeklini değiştirmeye
çalışıyoruz.
Anayasa'mızın 67'nci maddesinin
son fıkrasına baktığımız zaman, seçimlerle
ilgili değişikliklerin bir yıl süreyle uygulanamayacağı
hükmü açıktır. Yasa koyucu, Anayasa koyucu bunu koyarken,
siyasal iktidarların bu tarz uygulamalarla Meclisi alet etmemeleri
için böyle bir hükmü getirmişken; şimdi, biz seçime gidecek
bir Meclis olarak hemen kapıldığımız hezeyanla,
hiddetle, şiddetle Anayasa'yı değiştiriyoruz.
Biraz önce seçim bölgesinden bir
yurttaşımız telefon açtı. "Meclisi izliyorum.
Ne hakla, seçime gidecek bir Meclis olarak, sayılı günler
var önünüzde, bize gelecek Meclis olarak Anayasa'yı değiştirmeye
kalkıyorsunuz; yani, biz, şimdi millet olarak, yurttaş
olarak buna tepki gösteriyoruz." dedi.
Değerli arkadaşlarım,
içine düştüğünüz durumu anlıyoruz. Gerçekten, büyük
bir psikolojik çöküntü içerisindesiniz ve mağdurları oynamak
istiyorsunuz. Ama, biliniz ki, dört buçuk yılda milleti mağdur
ettiniz. Ben, geçen hafta Orta Anadolu'da idim, Kayseri'de idim, daha
sonraki günlerde Nevşehir'de idim, Aksaray'da idim. Sarız
İlçesine gittiğim zaman, Sarızlı hemşehrilerimiz,
yurttaşlarımız, bize, "Adalet ve Kalkınma Partisi,
'Kalkınma Sarız'dan başlayacak.' dediler, bir daha da
uğramadılar." diye söylediler. Şimdi, o yurttaşlarımız
sizi bekliyor.
Derinkuyu'ya geldik, akşam
vakti, bütün insanlar, kadın-erkek, genç-yaşlı,
çığlık atıyor, yoksulluk çığlıkları
atıyor. Bu yoksullaştırdığınız toplumu
sadaka toplumu hâline getirdiniz. (AK Parti sıralarından
"Allah, Allah" sesleri)
Millet diyor ki: "Adalet ve Kalkınma
Partisi poşetlere koyduğu, filelere koyduğu yiyeceklerle,
kömürlerle, şimdi bize yaptığı yetmezmiş gibi,
bir de onurumuzla oynayarak, bizi yoksullaştırdığı
yetmezmiş gibi, bir de bunlarla oyumuzu almaya kalkıyor."
Ve şunu biliniz: Millet kararlı;
o verdiklerinizi alacak, anasının ak sütü gibi harcayacak,
yiyecek, içecek, ama, namusu olan oyunu koruyacak, size vermeyecek,
bunu böyle biliniz. (AK Parti sıralarından gürültüler)
Şimdi kalkacaksınız,
diyeceksiniz ki
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Senin
kulakların duyuyor mu!
ATİLA EMEK (Devamla) - Şimdi
hiddetlenmeyin, şiddetlenmeyin.
Hayvancılık bitmiş
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Kulakların
duyuyor mu
ATİLA EMEK (Devamla) - Sen
otur, otur! Sayın Başbakan burada. Oradan bağırmakla
listeye gireceğini, yer alacağını sanıyorsan,
onu değerlendirirler, merak etme. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Emek, lütfen
Sayın Emek lütfen
ATİLA EMEK (Devamla) - Yer kalmayacak
Yer kalmayacak, hiç merak etme!
Ben bir milletvekili olarak, milletin
vekili olarak, bitirdiğiniz hayvancının, Pınarbaşı'nda
ağlayan hayvan üreticisinin ıstırabını burada
söylemek zorundayım, Nevşehir'deki patates üreticisinin,
pancar üreticisinin ıstırabını söylemek zorundayım.
Siz neyle meşgulsünüz? Yapamadığınızı
dayatmaya çalışıyorsunuz. Ama, biliniz ki, millet bunun
hesabını soracak, millet sizi bekliyor. Ama, şimdi, buradan,
mağdurları oynamak istiyorsunuz, oynayamayacaksınız.
Biraz önce aldığım telefon, milletin hissiyatını
ortaya koyuyor. Millet sizin bu senaryolarınızla meşgul
değil. Millet, çektiklerinin hesabını sormak üzere
sandıkta bekliyor.
FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa) -
Sizi de bekliyor!
ATİLA EMEK (Devamla) - Bekliyor,
merak etmeyin.
Değerli arkadaşlarım,
hiçbir yerde yüce Parlamentoda son günlerde yaşanan trajedik
olaylar yaşanmamıştır. Bir hukuk insanı olarak
söylüyorum: Anayasa Komisyonunda yaşanan trajedi, hukuk
adına da yüce Meclis adına da açıkça, Meclisin tarihine
geçecek bir kara leke olmuştur!
AHMET YENİ (Samsun) - Siz yaşattınız,
siz!
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) -
Başkanı dövdünüz.
ATİLA EMEK (Devamla) - Bir Anayasa
Komisyonu Başkanı, fiilî durum yaratarak müzakere edilmeyen
maddeleri, aldığı talimatla, işte, şimdi bir
hızla, hızlı tren misali -orada da söyledim- Anayasa'yı,
daha teklifin altyapısını oluşturmadan değiştirmeye
kalkmanın gayreti içinde orada fiilî durum yaratmıştır.
FARUK ANBARCIĞLU (Bursa) - Komisyon
Başkanına saldırıldı!
ATİLA EMEK (Devamla) - Ne bilim
adamlığına ne de bir komisyon başkanlığına
yaraşmayan duruma Sayın Hocam düşürülmüştür.
Ama, ben bir şeyle teselli buldum, rahmetle anıyorum kendisini,
iyi ki, anayasa derslerini İstanbul Hukuk Fakültesinde rahmetli
Tarık Zafer Tunaya'dan okumuşum. Bununla bir kere daha mutlu
oldum. Ama, şimdi -orada da söyledim- Sayın Hocam Kuzu, hukuk
fakültesine dönüp öğretim üyeliği görevini yaparken çocuklara,
öğrencilerine bundan sonra anayasa dersini nasıl verecek!
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) -
İyi verir, iyi verir.
ATİLA EMEK (Devamla) - Orada
şunu itiraf ederse, doğru bir iş yapmış olur:
"Ne yapayım o şartlar öyleydi, yukarıdan talimat
geldi, o talimata uydum, ahde vefa gösterdim" derse, daha iyi
yapmış olur. Değerli arkadaşlarım, şunu
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Şu söylediğine sen inanıyor musun?
ATİLA EMEK (Devamla) - Ben, söylediğime
inanıyorum. Yürekten, yaşadıklarımı ifade
ediyorum.
Değerli arkadaşlarım
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Beraber yaşadık!
ATİLA EMEK (Devamla) - Merak etme
Manisa'da durumunun ne olacağını
merak ediyorum, Sayın Başbakan burada diye bana sataşmanız
(AK Parti sıralarından "Yok, yok" sesleri, gürültüler)
Aa, gitmiş, dayanamamış.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
- Şimdi gitti, şimdi.
ATİLA EMEK (Devamla) - Demek
ki, Sayın Başbakan dayanamamış demek ki.
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Kütahya)
- Sana dayanamadı.
ATİLA EMEK (Devamla) - Onu da
yerinde buluyorum, çünkü, milletin ıstırabına dayanmak
mümkün değil.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye'nin en zengin ve en güzel yöresi olan Antalya milletvekili
olarak, turizmin tarıma, sektörlerin birbirine destek verdiği
bir bölgenin milletvekili olarak, turizm çöküntü yaşıyorsa,
tarım bitmişse, Antalya yokluk yaşıyorsa Orta Anadolu
yanıyor, yanıyor! Yangını söndürmek, işte sandık
milletin önüne geldi; millet bu sandıkta size hesabını
soracak ve defterinizi dürecek. Bilmenizi istiyorum: Bu koca
grup bir süre sonra küçük bir grup hâline gelecek, burada, milletin
oylarıyla yeni grup ortaya çıkacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Emek, bir dakika
süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ATİLA EMEK (Devamla) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Hiç merak etmeyin, milletimiz, Orta
Anadolu öyle, her kesim bitmiş. Çukurova öyle.
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Şu anda telefonda seçmen var
ATİLA EMEK (Devamla) - Manisa
meydanını gördün, sen şimdi konuşma! Manisa meydanını
gördün, bu seni kurtarmaz.
Değerli arkadaşlarım,
şu anda yurttaşlarımız "Şu komediyi
bırakın." diyor. Siz inanıyor musunuz, bu Anayasa
değişikliğinin gerçekleşip de
Sayın Başbakan
söyledi "Çift sandık işi yattı, görünmüyor." dedi.
Ee, daha ne istiyorsunuz?
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Siz anlamıyorsunuz,
siz konuşulanları da anlamıyorsunuz. Anlama kabiliyetiniz
ATİLA EMEK (Devamla) - Sizin
Anayasa Komisyonu üyeniz, bir üyeniz dedi ki Komisyonda:
"Bırakınız, milletin önüne sağ salim sandığı
götürelim, şu işi de bırakalım."
Şimdi ben size diyorum ki: Olmayacak
işlerin peşinde koşmayalım, bir an önce, yüreğiniz
yetiyorsa, sandık göründü, seçim göründü, millete gidelim,
orada buluşalım. Sonunuz gelmiştir.
Yüce Meclise saygılar, sevgiler
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, madde
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
bir önceki oylamanın neticesini Genel Kurula arz ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanı Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan,
Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Ordu
Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz
ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Muzaffer
Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin, 6'ncı maddesine
bağlı geçici madde 17'nin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 392
Kabul : 350
Ret : 34
Çekimser : 4
Boş : 4
Geçici madde 19'un gizli oylamasına
Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına
başlandı)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, oyunu kullanmayan sayın
milletvekilleri lütfen oylarını kullansınlar.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekilleri, Genel Kurulda bulunup da oy kullanmayan milletvekili
arkadaşımız veya vekâleten oy kullanacak sayın bakanlarımız
var mı efendim? Yok.
Oy verme işlemi tamamlanmıştır.
Görevli arkadaşlarımız
kupaları kaldırsınlar.
(Oyların ayırımına
başlandı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili
Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara
Milletvekili Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin
6'ncı maddesine bağlı geçici madde 18'in gizli oylama
sonucunu arz ediyorum:
Kullanılan oy sayısı : 398
Kabul : 356
Ret : 36
Çekimser : 5
Boş : 1
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.51
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 22.08
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırıkkale), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102'nci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
lütfen, Başkandan haber gelmediği müddetçe o sıralarda
bulunmayın. Lütfen oturun, çünkü orada şu anda bir işlem
yok.
Buyurun efendim.
1409 sıra sayılı Anayasa
değişikliği teklifinin görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Teklifin 7'nci maddesini okutuyorum:
MADDE 7- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna sunulması halinde
maddeler birlikte oylanır.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde konuşma talebi yoktur.
Bir önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1409 sıra
sayılı teklifin 7. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Sefer Üstün Fatih
Arıkan Ünal
Kacır
Sakarya Kahramanmaraş İstanbul
Recep
Garip Muzaffer
Külcü
Adana Çorum
"Madde 7- Bu kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna sunulması halinde
1 ve 3. maddeleri birlikte, 2, 4, 5, 6 ve 7. maddeleri birlikte oylanır."
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, önerge üzerinde işlem yapacağız,
onun için şu anda hemen oylama başlamayacaktır. Lütfen
yerlerinize oturur musunuz. İstirham ediyorum
Buyurun sayın
milletvekilleri
Yerlerimize oturalım arkadaşlar.
Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI
BURHAN KUZU (İstanbul) - Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN - Önerge sahipleri,
önergeniz hakkında söz ister misiniz?
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Gerekçe
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum.
Buyurun:
Gerekçe:
Konuları itibarıyla birbiriyle
ilgili maddelerin birlikte halkoyuna sunulmasına imkan
sağlamak amacıyla önerge verilmiştir.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
önergeyi oylarınıza sunacağım işari olarak.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
İşaretle yapılan oylamada önerge kabul edilmiştir.
İç Tüzük'ün 94'üncü maddesine
göre, kabul için gerekli beşte 3 çoğunluğun tespiti
için şimdi önergenin oylaması gizli oylama suretiyle tekrarlanacaktır.
Önergenin gizli oylamasına
Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına
başlandı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
şu anda önergenin gizli oylamasını yapıyoruz.
Bundan sonra da maddenin gizli oylaması olacaktır.Yani,
bir oylama daha vardır. Onu bilgilerinize arz ediyorum. Arkadaşlarımız
lütfen Genel Kuruldan ayrılmasınlar.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
oyunu kullanan arkadaşımız Başkanlık Divanının
önünden ayrılsın lütfen.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, oyunu kullanmayan milletvekillerimiz
lütfen oylarını kullansınlar efendim ve bu oylamadan
sonra -bu önergenin oylamasıdır- bir oylama daha yapılacaktır,
lütfen Genel Kuruldan ayrılmayalım.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekilleri, oyunu kullanmayan milletvekili arkadaşlarımız
lütfen oylarını kullansınlar.
Vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise sayın bakanlarımız da oylarını
kullansınlar efendim.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
oylamayı sona erdireceğim, oyunu kullanmayan arkadaşımız
var mı efendim?
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekilleri, oylama işlemi tamamlanmıştır.
Görevli arkadaşlarımız
kupaları kaldırsınlar efendim.
(Oyların ayırımı
yapıldı)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanı Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan,
Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Ordu
Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz
ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Muzaffer
Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 7'nci maddesi üzerinde
verilen önergenin gizli oylama sonucunu arz ediyorum:
Kullanılan oy sayısı : 402
Kabul : 358
Ret : 37
Çekimser : 1
Boş : 5
Geçersiz : 1
Saygıdeğer milletvekilleri,
böylece önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
7'nci maddenin gizli oylamasına Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın
milletvekilimiz var mı? Yok.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Görevli arkadaşlar kupaları
kaldırsınlar.
(Oyların ayırımı
yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili
Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara
Milletvekili Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin,
7'nci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 393
Kabul : 358
Ret : 28
Çekimser : 2
Boş : 4
Geçersiz : 1
Hayırlı olmasını
diliyorum.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin birinci görüşmeleri tamamlanmıştır.
İkinci görüşmeye, en az kırk sekiz saat geçtikten sonra
başlanabilecektir.
6'ncı sıraya alınan
Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi
ile Enerji Satışına İlişkin Kanun Tasarısı
ve Çevre ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonları Raporları'nın görüşmeleri
6.-
Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi
ile Enerji Satışına İlişkin Kanun Tasarısı
ve Çevre ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonları Raporları (1/1260) (S. Sayısı: 1360)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunmayacağı anlaşıldığından,
alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için 8 Mayıs 2007 Salı günü
saat 11.00'de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Sizlere ve bizleri izleyen vatandaşlarımıza
hayırlı geceler diliyorum.
Kapanma Saati: 23.06