DÖNEM: 22 CİLT: 157 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
107nci
Birleşim
16 Mayıs 2007 Çarşamba
İ Ç İ N D E K İ L
E R
Sayfa
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Bülent H. Tanla'nın, seçimlerin temsilde
adaleti, yönetimde istikrarı sağlayabilmesi için seçmen
kütüklerinin doğru tespit edilmesinin önemine ilişkin gündem
dışı konuşması
2.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, desteklenmemeleri nedeniyle
şehirlere göç eden veya köylerinde kalan çiftçilerin düştükleri
duruma ilişkin gündem dışı konuşması
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212)
(S. Sayısı: 305)
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
3.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Adalet Komisyonları Raporları (2/820) (S. Sayısı:
1337)
4.-
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78
ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Yükseköğretim
Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnameye Ekli Cetvellerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1343, 1/1291) (S. Sayısı: 1414)
V. - AÇIKLAMALAR
VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol'un, Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelik'in, konuşmasında, partisine sataşması
nedeniyle konuşması
2.-
Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelik'in, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
3.-
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, İzmir Milletvekili
K. Kemal Anadol'un, konuşmasında, Başbakana sataşması
nedeniyle konuşması
4.-
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in, Niğde Milletvekili
Orhan Eraslan'ın, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
5.-
Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız'ın, Muş'a
Alparslan Üniversitesinin kurulması ve Alpaslan II Barajı'nın
devreye girmesi nedeniyle açıklaması
VI. - SORULAR
VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, Marmara depremi
sonrasında açılan davaların zaman aşımına
uğramasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Fahri KASIRGA'nın
cevabı (7/20916)
2.-
Adıyaman Milletvekili Mahmut GÖKSU'nun, Yargıçlar ve Savcılar
Birliği'nin Danıştay'a dava açıp açmadığına
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Fahri KASIRGA'nın cevabı (7/20999)
3.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, vekâleten yürütülen
idari görevlere ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Fahri KASIRGA'nın cevabı (7/21501)
4.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, cezaevlerindeki
şartlara ve infaz koruma memurlarının sorunlarına
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Fahri KASIRGA'nın cevabı (7/21794)
5.-
Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Ankara Kız Lisesindeki
bazı sorunlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/22006)
6.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, Ordu Aybastı
İmam Hatip Lisesi binasının kullanımına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in
cevabı (7/22037)
7.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Bakanlık
merkez binasındaki tadilata ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/22042)
8.-
Adana Milletvekili Atilla BAŞOĞLU'nun, Yüksek Öğretim
Kredi ve Yurtlar Kurumunda barınan öğrencilere ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı
(7/22153)
9.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, ek ders saatleriyle ilgili
bir genelgeye ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
ÇELİK'in cevabı (7/22200)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM
Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak altı oturum yaptı.
Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Yılmaz Ateş, yeniden
Başkan Vekili seçilmesi dolayısıyla bir konuşma
yaptı.
TBMM
Başkanlığınca esas komisyon olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna
havale edilmiş olan Bursa Milletvekilleri Mehmet Emin Tutan ve
Zafer Hıdıroğlu'nun (2/1014) esas numaralı Mera Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin
tarımla ilgili olması nedeniyle esas komisyon olarak kendi
komisyonlarına havale edilmesine ilişkin Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Başkanlığı tezkeresi
Genel Kurulun bilgisine sunuldu; tezkerede belirtilen istem,
Plan ve Bütçe Komisyonunca da uygun bulunduğundan, gereğinin
yerine getirildiği açıklandı.
Bayındırlık
ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak başkanlığında
Almanya Federal Cumhuriyeti'ne yapılacak resmî ziyarete TBMM
üyelerinden oluşan bir heyetin katılmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi;
Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in, İran'a,
Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah
Gül'ün, Makedonya'ya,
Kültür
ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un, Rusya Federasyonu'na,
Kültür
ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un, Fas'a,
Devlet
Bakanı Kürşad Tüzmen'in, Ukrayna'ya,
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun, Bulgaristan'a,
Yaptığı
resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkereleri;
Kabul
edildi.
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının 44'üncü sırasında
bulunan 970 ve 970'e 1'inci ek sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
bu kısmın 6'ncı, 436'ncı sırasında bulunan
1412 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 10'uncu, 420'nci
sırasında bulunan 1380 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın
11'inci, 435'inci sırasında bulunan 1406 sıra sayılı
Kanun Teklifi'nin 12'nci sırasına alınmasına;
14/05/2007 Salı günkü gelen kâğıtlarda yayımlanan
ve bastırılarak dağıtılan 1414, 1417 ve 1416
sıra sayılı Kanun Tasarı ve Tekliflerinin
kırk sekiz saat geçmeden, bu kısmın 5'inci, 9'uncu ve
13'üncü sıralarına alınmasına ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine
ilişkin AK Parti Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden
sonra, kabul edildi.
İzmir
Milletvekili Yılmaz Kaya'nın, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin
(2/819) İç Tüzük'ün 37'nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi, yapılan görüşmelerden
sonra kabul edilmedi.
Muğla
Milletvekili Hasan Özyer'in, Belediyelere ve İl Özel İdarelerine
Genel Bütçe Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanuna Bir
Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/265) İç Tüzük'ün
37'nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi, yapılan görüşmelerden sonra kabul
edildi.
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının:
1'inci
sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/212) (S. Sayısı: 305)
görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin
komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2'nci
sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı:
904),
3'üncü
sırasında bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, İmar Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair (2/820) (S. Sayısı:
1337),
6'ncı
sırasına alınan, Bursa Milletvekili Şevket Orhan
ile Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali'nin; 2863 Sayılı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun Bir
Maddesinin Değiştirilmesi ve Geçici Madde Eklenmesi Hakkında
(2/461) (S. Sayısı: 970 ve 970'e 1'inci ek),
7'nci
sırasına alınan, Konut Edindirme Yardımı Hak
Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair (1/1195) (S. Sayısı:
1216),
Kanun
Tasarı ve Tekliflerinin görüşmeleri;
5'inci
sırasına alınan, Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ile Yükseköğretim Kurumları
Öğretim Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnameye Ekli Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı'nın (1/1343, 1/1291) (S. Sayısı:
1414) görüşmelerine başlanılarak 4'üncü maddesine
kadar kabul edildi. Verilen aradan sonra,
İlgili
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
4'üncü
sırasında bulunan, Adana Milletvekili Vahit Kirişci
ve Tokat Milletvekili Zeyid Aslan'ın, T.C. Ziraat Bankası
A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatifleri Tarafından Kullandırılan
Grup Kredilerinden Doğan Kefaletin Sona Erdirilmesi Hakkında
Kanun Teklifi'nin (2/975) (S. Sayısı: 1411) görüşmelerine
devam olunarak, elektronik cihazla yapılan açık oylamadan
sonra kabul edildi.
İstanbul
Milletvekili İrfan Gündüz, İzmir Milletvekili K. Kemal
Anadol'un,
İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol, Niğde Milletvekili Erdoğan
Özegen'in,
Konuşmalarında,
partilerine sataştıkları iddiasıyla birer
açıklamada bulundular.
16
Mayıs 2007 Çarşamba günü, alınan karar gereğince
saat 11.00'de toplanmak üzere, birleşime 23.15'te son verildi.
Yılmaz
Ateş
Başkan
Vekili
Bayram Özçelik
Türkân Miçooğulları
Burdur
İzmir
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Harun Tüfekci
Konya
Kâtip
Üye
No.: 145
II. - GELEN
KÂĞITLAR
16 Mayıs
2007 Çarşamba
Tasarı
1.-
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilât ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısı (1/1360) (Plan ve Bütçe ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.5.2007)
Teklif
1.-
Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam'ın; Yükseköğretim
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/1023) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2007)
Raporlar
1.-
Ağrı Milletvekili Mehmet Kerim Yıldız ve 11 Milletvekilinin;
Sağlık Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporu (2/1013) (S. Sayısı: 1418)
(Dağıtma tarihi: 16.5.2007) (GÜNDEME)
2.-
Mersin Milletvekili Ömer İnan ve Karaman Milletvekili Yüksel
Çavuşoğlu'nun; Yükseköğretim Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/1022) (S. Sayısı: 1419)
(Dağıtma tarihi: 16.5.2007) (GÜNDEME)
16 Mayıs
2007 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 11.14
BAŞKAN
: Başkan Vekili Yılmaz ATEŞ
KÂTİP
ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
107'nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Gündeme
geçmeden önce, gündem dışı söz isteyen sayın milletvekillerine
söz vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, seçmen kütükleri hakkında söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Tanla'ya aittir.
Buyurun
Sayın Tanla.
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Bülent H. Tanla'nın, seçimlerin temsilde adaleti,
yönetimde istikrarı sağlayabilmesi için seçmen kütüklerinin
doğru tespit edilmesinin önemine ilişkin gündem dışı
konuşması
BÜLENT H. TANLA (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; çok teşekkür
ediyorum.
Sözlerime başlarken, 22 Temmuzda
yapacağımız seçmen kütükleri ve nüfus sayımıyla
ilgili bazı sayılar üzerinde
BAŞKAN - Sayın Tanla, bir
saniye.
Sayın milletvekilleri, Sayın
Konuşmacıyı duyamıyoruz. Lütfen, kendi aramızdaki
konuşmaya bir son verelim.
Buyurun Sayın Tanla.
BÜLENT H. TANLA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, çok kritik bir dönemde gerçekleştireceğimiz
2007 22 Temmuz seçimleriyle ilgili seçmen kütüklerinde ve nüfusumuzla
ilgili nüfus sayımı sonuçlarında çok önemli bazı
bilgileri sizlerle paylaşmak üzere gündem dışı
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz üzere, geçen hafta
tartışmaları başlayan ve resmî açıklama yapılmamasına
rağmen tarafımdan kamuoyuna ve sizlere açıklanmış
bulunan bazı rakamlarla sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz,
2002 genel seçimleri 41 milyon 400 bin civarında seçmen ile yapıldı.
Bunu, Yüksek Seçim Kurulu, hem Türkiye'ye hem dünyaya açıkladı.
Yani, 2002 seçimleri, 41 milyon 400 bin seçmen ile yapıldı ve
bu, 32 milyon seçmenin sandığa giderek oy kullanması
biçiminde gerçekleşerek kamuoyuna açıklandı ve bugünkü
Meclisimiz oluştu.
Geldik 2004 yılına. Yine,
2004 yılında 43 milyon 600 bin seçmen ile bugünkü yerel seçimler
yapıldı
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Sayın Konuşmacıyı duymakta zorluk çekiyoruz.
Şu salondaki uğultuyu bir kesebilirsek, Sayın Konuşmacı
sözlerini sürdürecek.
Buyurun Sayın Tanla.
BÜLENT H. TANLA (Devamla) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
2004 yerel seçimleri de, yine, Yüksek
Seçim Kurulunun bütün Türkiye'ye ve dünyaya yaptığı
açıklamayla, 43 milyon 600 bin seçmen ile yapıldı.
Şimdi, 2007 22 Temmuz seçimleri ise, Yüksek Seçim Kurulu tarafından,
nüfus sayımı verilerine göre, 45 milyon, 46 milyon seçmen
üzerinden yapılması gerekirken, Yüksek Seçim Kurulunun
bir açıklamasıyla -gayriresmî bir açıklamasıyla,
geçen akşam televizyonda açıkladı, hâlâ resmen açıklamış değil,
durumu biz tespit ettik- "Şu anda 41 milyon 200 bin seçmenimiz
var." diyor Yüksek Seçim Kurulu. Yani, 4-4,5 milyon seçmen ne oldu?
Evet, mükerrer. Demek ki, biz, 2002 seçimlerini yanlış bir
seçmen kütüğüyle, 4,5 milyon mükerrer yazılmış
olan seçmenlerle yapmışız. Bu, Türkiye Cumhuriyeti'ne
yakışmıyor; gerçekten, Atatürk, Gazi Mustafa Kemal Atatürk
ve arkadaşlarının kurmuş olduğu bu modern cumhuriyete
yakışmıyor.
Bakın, üç gün evvel, bizim TÜİK
Başkanı -Sayın Atalay'ın samimiyetine yüzde 100
katılıyorum ama- bir açıklama yaptı, aynen şöyle,
diyor ki: "Bugüne kadar adrese bağlı olarak yapılan
sayımlara göre 73 milyon 875 bin olan Türkiye nüfusunun 68 milyona
düşmesi bekleniyor." Yani, burası Türkiye Cumhuriyeti
beyefendi! Beş dakikada 5 milyon seçmenin, bu yaptığınız
nüfus sayımlarına göre düşürülmesi mümkün mü? Dikkatinizi
çekmek istiyorum. Yani, önümüzdeki seçimlerin demokratik,
doğru, güvenilir, anlaşılır ve üzerinde kara bulutlar
olmaması için
Sonra başka neden aramayalım sayın,
değerli arkadaşlar. Sonra, bu seçimlerin üzerindeki kara bulutlar üzerinde, antidemokratik
bazı davranışların veyahut da antidemokratik bazı
nedenlerin olduğunu anlamayalım. Esas demokratlık
ve demokrasi, başkasının fikirlerine, siz katılsanız
da katılmasanız da, doğru ve dürüst, gerçek diyebilme
sanatıdır. Yani, demokrasiyi, "illaki benim dediğim
doğru" veya "benim dediğim haklıdır"
şeklinde anlamamak lazım. Önümüzdeki seçimlerin gerçekten
temsilde adalet ve yönetimde istikrar sağlayabilmesi için, bizim
seçmen kütüklerimizin çok doğru tespit edilmesi gerekir diye
düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, bugüne
kadar, bu kürsüden, Sayın Başbakan ve diğer parti liderlerimiz
ve birçok milletvekili arkadaşımız, meydanlarda birçok
arkadaşımız ve üniversitelerde birçok profesör, bilim
adamı ve öğretim üyeleri, öğrencilerine, Türkiye'nin
nüfusunun 73 milyon olduğuna dair beyanlarda bulundular.
Biz, şu anda, daha nüfusumuzu sayamayan ve nüfusumuzu bilmeyen
bir ülke konumundayız. Bu, ayrıca, bizim uluslararası
alandaki hem modern Türkiye imajına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tanla, bir
saniye.
Konuşmanızı tamamlar
mısınız.
Buyurun.
BÜLENT H. TANLA (Devamla) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şimdi, 2007 seçimleriyle ilgili
küçük bir değerlendirme yaptıktan sonra, 22 Temmuz seçimlerine
gelmek istiyorum.
Arkadaşlar, bu, hepimizin ve
Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik ortamının ve parlamenter
sisteminin devamı için çok dikkat edilmesi gereken bir konudur.
Ben hukukçu değilim ama hukukçu arkadaşlarımız
gayet iyi bilir, 2007 seçimleri, 2004 yerel seçimleri ve belediye
seçimleri mutlak butlandır, yani tam hukuksuzluk hâli vardır.
2004 yerel seçimlerinin, bu mükerrer oy, seçmen kütükleriyle yapılmış
olan seçimlerin mutlak butlanla sonu demokrasilerde nasıl gerçekleşmesi
gerekir, artık, ben -burası bir tiyatro sahnesi olmadığına
göre- sizin değerlendirmelerinize sunuyorum.
Şimdi 22 Temmuz seçimlerine
gelirsek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tanla, ek
bir dakika süre verdim, ama doldu.
BÜLENT H. TANLA (Devamla) - Çok
önemli bir kısımdayım.
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlar
mısınız.
Buyurun.
BÜLENT H. TANLA (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, bakın,198 sayılı Yasa'da, kimlik
dediğimiz zaman, ismi, soyadı, ana adı, baba adı,
doğum tarihi, doğum yeri ve adresi bulunmaktadır.
Şu anda Yüksek Seçim Kurulu, 1 milyon 600 bin seçmenimizin vatandaşlık
numarasını MERNİS ile üst üste çakıştıramamaktadır.
Beyler, 1 milyon 600 bin kişi seçmen olarak Türkiye Cumhuriyeti'nde
eğer adreslerinde var ise, bunların başvurmaları
yerine, Yüksek Seçim Kurulunun, yani, Hükûmetin veya bakanlığın,
bunlara başvurarak, böyle isimler var mı, yok muyu tespit etmesi
gerekir. Yani, ismi var cismi yok durumla karşı karşıyayız.
1 milyon 600 bin kişi eğer yok ise, ama listelerde var, nasıl
başvurup da kendilerini sildirsinler veya kimlik numarası
bulsunlar? Bu düşünce sisteminin tamamen değiştirilmesi
lazımdır.
Ben, buradan, bana verilen süreye
saygılı olarak kalmak için, Hükûmeti, Parlamentoyu ve yetkilileri
22 Temmuz seçimleriyle ilgili seçmen kütüklerine yönelik göreve
davet ediyorum. Bu seçmen kütüklerimiz eksiktir, bu seçmen kütüklerimiz
yanlıştır, bu seçmen kütüklerimiz hatalıdır.
Eğer ki bu kütüklerle yapılacak seçim sonuçlarına razı
olacaksak, daha sonraki çıkacak tartışmaları da
şimdiden içimize sindirmemiz gerekir.
Teşekkür ederim Sayın
Başkan ve hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Tanla.
ÖNER ERGENÇ (Siirt) - Yüksek Seçim
Kurulu Başkanı size bunun doğru olduğunu ve nasıl
oy kullanacaklarını
BÜLENT H. TANLA (İstanbul) -
Saygı duyuyorum herkese ama, biz uyarıyoruz. Daha sonra görüşürüz
efendim.
BAŞKAN - Gündem dışı
ikinci söz, Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt'e aittir.
Buyurun Sayın Öğüt. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt'ün, desteklenmemeleri nedeniyle
şehirlere göç eden veya köylerinde kalan çiftçilerin düştükleri
duruma ilişkin gündem dışı konuşması
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar
Sayın Başkan, salondaki
konuşmalar durursa konuşmama devam ederim.
BAŞKAN - Siz buyurun.
Sayın Tanla, siz yerinize geçer
misiniz.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Tarım
ve göçle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin
haritasına baktığınız zaman, korkunç bir göç
yaşamış, bölgeler boşalmış, büyük şehirlerde
insanlar gecekondularda yaşamaya mahkum edilmiş, ama köyde
kalanlar daha da bir perişan duruma gelmiştir.
Şimdi, burada, tarımla
uğraşan insanların desteklenmemesi, tarımla
uğraşan insanlara yüzde 18 KDV uygulanması, tarımla
uğraşan insanların mazotuna ÖTV uygulanması maliyetleri
fazlalaştırdığı için, insanlar kazanamadığı
için kendi köylerini, yurtlarını terk edip, büyük şehirlere
yerleşip, büyük şehirlerde varoşlar oluşturmuşlardır.
Ancak doğu ve güneydoğu
illerinde ağırlıklı olarak yüzde 95'i, insanlarımızın,
hayvancılıkla geçiniyor. Hayvancılık şu anda
ölmüş durumdadır. İran sınırından, maalesef,
çok sayıda hâlen daha kaçak hayvanın gelmesi, yerli köylü
üreticinin hayvanının para etmemesi, insanları daha
da perişan duruma soktu.
Onun ötesinde, yem bitkilerinin
zamanında ödenmemesinden dolayı, 150 bin liralık samanı
600 bin liraya alıp -yem bitkilerinde yüksek maliyet olarak
çıktığı için de maalesef- hayvanına yedirmiş
olduğu yemin parasını, hayvanını sattığı
zaman sağlayamıyor, yani hayvan, yemden daha ucuza gidiyor.
Bu çerçevede baktığınız
zaman arkadaşlar, niçin bu insanlar göç ediyor? Yüz yıl önce,
yüz elli yıl önce toprak evlerin altında, ilkel koşullarda
yaşayan köylülerimiz, ahırlarıyla, inekleriyle birlikte
yaşayan köylülerimiz, hâlen, 21'inci yüzyılda, toprak evin
altında, ineğiyle ahırda birlikte yaşıyorsa,
bu, 21'inci yüzyılda Türkiye'yi yönetenlerin ayıbıdır.
Değerli arkadaşlar, biz
bir araştırma yaptık. Sayın Genel Başkanımız
Deniz Baykal'ın talimatıyla, Doğu Anadolu'da 16 ilde
bir araştırma yaptık. Devlet İstatistiğin vermiş
olduğu rakamları da söyleyeceğim. Doğu Anadolu'da
on altı ilde 6,5 milyon insan yaşıyor. Bu 6,5 milyon insanın
2,5 milyonunun banyosu ve tuvaleti yok. Tekrar ediyorum: 6,5 milyon
insan yaşıyor, 2,5 milyon insanın banyosu ve tuvaleti
yok. Şimdi, böyle bir ortam, 21'inci yüzyılda Avrupa Birliğine
giren Türkiye'nin ayıbı değil mi? İşte, dört buçuk
yıldır yöneten Adalet ve Kalkınma Partisi, bunu mutlak
surette çözmesi gerekiyordu. Şimdi, siz çözmediğinize
göre, inşallah, Cumhuriyet Halk Partisi gelecek ve bunları
mutlak surette çözecektir değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
Köylerde yaşayan insanların
insan onuruna yakışacak şekilde çağdaş, modern
bir şekilde yaşaması, Cumhuriyet Halk Partisinin en
büyük hedefidir. İşte, projemiz burada. Bu proje köylerde
uygulandı, camilere abdesthane yaptık, okullara banyo,
tuvalet yaptık ve dört tane numune yaptık, bu sene de devamını
sağlayacağız. Temizlik imandan gelir değil mi?
Siz, insanı temiz yapmadan camiye gönderiyorsunuz, ondan sonra
da, temizlik imandan geliyor! Böyle bir şey olmaz arkadaşlar!
Temizlik imandan geliyorsa, önce, insanını sağlıklı,
temiz yapacaksın kardeşim; sağlıklı olacak,
temiz olacak. Su hayattır.
İşte bizim projemiz. Sayın
Genel Başkanımızın önsözünü okuyorum, lütfen,
herkes dinlesin: "Milletin efendisi köylümüzün, çağdaş
toplumlar gibi, insan onuruna yakışacak bir yaşam sürmesi,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak en büyük hedefimizdir. Deniz Baykal."
İşte, burada, Deniz Baykal geldiği zaman, köylünün, tarımın,
hayvancının, memurun, emeklinin, işçinin, esnafın,
sanayicinin bütün dertleri bitecek ve köylerde yaşayan 25 milyon
insanın, insan gibi, insan onuruna yakışacak şekilde
yaşaması bizim en büyük hedefimiz olacaktır, bunu bilin.
KÖYDES projeleri, KÖYDES'le ilgili yollar, işte, gidin, görün
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Öğüt,
konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa) -
Projede banyo ve tuvaletler nerede gözüküyor?
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Burada
var.
Şimdi, KÖYDES projeleri yapıldı.
Benim kendi ilimden örnek vereyim, 19 trilyon lira Ardahan'a para
gitti; maalesef, köy yollarının yüzde 80'i yine bozuldu. Yani,
yapılan yollar -yanlış anlamayın- ehline verilmediği
için, yandaşlarına verildiği için o yollar şu anda
bozuk, köyler çamur içerisinden kurtulmuyor.
Şimdi, beni biraz önce Ardahan'dan
aradı arkadaşlarım. Şimdi, değerli arkadaşlar,
doğrudan gelir destek parasına Hükûmet bloke koyduğu
için köylü parasını alamıyor. Daha doğrusu şehirdeki
esnaf da parasını alamıyor. Ardahan Esnaf Odaları
Birlik Başkanı Sayın Yaşar Taşdemir beni aradı,
"Lütfen, Hükûmete söyleyin, doğrudan gelir destek parasına
bloke koymasın, köylü zaten zor geçiniyor. Hiç olmazsa ona da
bloke koymasın." dediler. Ben, rica ediyorum.
İkincisi, yine, Posof Tarım
Kredi Kooperatifi Başkanı Sayın Mehmet Doğruyol
aradı beni "720 tane üyemiz var, Ziraat Bankasından kredi
alamıyoruz
"
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Öğüt,
bir saniye.
Genel Kurulu selamlar mısınız.
Buyurun.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) -
"720 tane kooperatif üyemiz var, Ziraat Bankası kredi vermediği
için kooperatifimizi kapatacağız" diyorlar.
Göle Samanbeyli köyü Muhtarı
Muzaffer Avşar aradı "Valilik bir karar almış,
yaylaya çıkarken altı hayvandan fazla götürmeyeceksiniz
diyor."
Böyle bir karar olabilir mi? Yüzde
95'i hayvancılıkla geçinen insanlara kısıtlama
getirilmesi olabilir mi? Ben daha Sayın Valiyle konuşmadım,
ama buradan uyarıyorum: Lütfen, insanların yaylaya çıkarken
götürdüğü hayvan sayısını siz niçin belirliyorsunuz?
Yaylaya kaç hayvan götürecekse götürsün, adamın geçimi o.
"Efendim, altı hayvandan fazla götüremezsiniz
" Böyle
saçma bir şey olabilir mi?
Şimdi, değerli arkadaşlar
-ben fazla zamanınızı almak istemiyorum- burada önemli
olan şudur: Biz, geldik gideceğiz, gelmeyebiliriz, seçilmeyebiliriz,
hiç önemli değil, ama vicdanen bir şeyde rahat olmamız
lazım. "Temizlik imandan gelir" deyip de, insanları
susuz, pislik içerisinde, ilkel koşullar içerisinde yaşamaya
bırakırsak, bu bizim ayıbımızdır. Bu
ayıbı Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve Türkiye Cumhuriyeti
hükûmetinin mutlak surette düzeltmesi gerekiyor, buna inanıyorum.
Ben, Cumhuriyet Halk Partisinin
iktidarında, inşallah, köylüyle, bütün kesimlerle, bütün
kurumlarla en iyi şekilde Türkiye'yi mutluluğa taşıyacağımıza
inanıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Öğüt.
Sayın milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
Alınan karar gereğince
sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmına geçiyoruz.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1'inci sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleri ile ilgili komisyon
raporu gelmediğinden teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2'nci sırada yer alan, Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - İlgili komisyon?
Yok.
Erteliyoruz.
3'üncü sırada yer alan, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Adalet Komisyonları Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Adalet Komisyonları Raporları (2/820) (S. Sayısı:
1337)
BAŞKAN - İlgili komisyon?
Yok.
Erteliyoruz.
4'üncü sırada yer alan, Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Yükseköğretim Kurumları
Öğretim Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnameye Ekli Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.-
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78
ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Yükseköğretim
Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnameye Ekli Cetvellerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1343, 1/1291) (S. Sayısı: 1414) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
4'üncü maddeyi okutmadan önce, yeni
bir madde ihdasına ve bu maddenin de 4'üncü madde olarak yer almasına
ilişkin bir önerge vardır.
Malumları olduğu üzere,
görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon
metninde bulunmayan, ancak tasarı veya teklif ile çok yakın
ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen
ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı
İç Tüzük'ün 87'nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.
Bu nedenle, önergeyi okutup komisyona soracağım. Komisyon
önergeye salt çoğunlukla, yani 21 üyesiyle katılırsa
önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım.
Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise
önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Yükseköğretim
Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısına bir madde eklenmesini ve
madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini
teklif ederim.
Madde 4- 2809 sayılı Kanunun
ek 63 üncü maddesinin (a) bendinin ..sonuna "ile yeni kurulan
Tıp Fakültesinden," ibaresi, (d) bendine "Sağlık
Bilimleri Enstitüsü" ibaresi eklenmiştir.
Tevhit
Karakaya Musa Uzunkaya Ahmet Yeni
Erzincan Samsun Samsun
Talip
Kaban Binali
Yıldırım
Erzincan İstanbul
BAŞKAN - Sayın Komisyon,
salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
(x)
1414 S. Sayılı Basmayazı 15/5/2007 tarihli 106'ncı
Birleşim Tutanağı'na eklidir.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan, önerge üzerinde, yeni bir madde
olarak, görüşme açıyorum.
Gruplar ve şahısları
adına söz talebi var mı? Yok.
Okuduğumuz önergeyi 4'üncü
madde olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür
ederim. Kabul etmeyenler...Teşekkür ederim. 4'üncü madde olarak
kabul edilmiştir, hayırlı olmasını diliyoruz.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, eski
4'üncü maddeyi yeni 5'inci madde olarak okutuyorum:
MADDE 5- 2809 sayılı Kanunun
ek 65 inci maddesinin (a) bendinin başına "Rektörlüğe
bağlı olarak yeni kurulan Tıp Fakültesi ile" ibaresi
eklenmiş, (d) bendi "Rektörlüğe bağlı olarak
yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü, Fen Bilimleri Enstitüsü
ve Sağlık Bilimleri Enstitüsünden," şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sinop Milletvekili Sayın Engin Altay.
Buyurun Sayın Altay. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY
(Sinop) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; on yedi yeni üniversitemizi kanunlaştırdığımız
bugünde ve eski 4, yeni 5'inci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce, Erzincan ilimize, Meclisimizin
tam ittifakıyla, bir tıp fakültesi kavuşturduk. Erzincan
ilimize tıp fakültesi hayırlı olsun, uğurlu olsun.
Bu vesileyle, konu tıp fakültesine
gelmişken, gene malumunuz olduğu üzere, 12-18 Mayıs tarihleri,
bir şefkat mesleği olan Hemşirelik Haftası'nı
da bu süreçte kutluyoruz. Yüce Meclisten, bu çatıdan, bu kürsüden,
Türkiye'nin her noktasında -en ücra noktasından en merkezî
noktasına- görev yapan, elleri öpülesi, saygıdeğer
hemşirelerimizin haftalarını kutluyorum. Onların
içinde bulundukları özlük sorunlarının ve diğer
sorunların, yeni Parlamentoda, yeni iktidar tarafından
en kısa zamanda çözüleceğini de Cumhuriyet Halk Partisi
adına taahhüt ediyorum.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; on yedi üniversite kurduğumuz bugünlerde,
dün yapılan müzakerelerde, bazı AKP'li sözcülerin, burada
demagoji ve belagat sanatlarını güzel konuşturduklarına
tanık olduk. Bunlardan bir tanesi şu idi -ve çok enteresandır-
"Birilerine rağmen, burada, bu kanunu geçiriyoruz."
dedi AKP'li sözcü bir arkadaşımız.
Biz size müteaddit defalar söylüyoruz
"Bu itişmeyi, bu didişmeyi bırakın." diye,
ama, anlaşılıyor ki, siz itişmekte ve didişmekte
kararlı görünüyorsunuz.
Şimdi, bu kürsüden, bu çatıdan
daha güçlü bir müessese Türkiye'de var mı? Yok. Bu çatıda
şu anda görev yapan üç siyasi parti grubu da bu konuda ittifak
mı? İttifak. Buranın dışında kime rağmen
bu kanun çıkıyor, bunu ben anlamış değilim.
Eğer, Türkiye'de, buradan çıkacak kararlara saygısı
olmayacak bir kurum, kuruluş vesair güç odakları varsa ve
-ben de oy veriyorum- onlara karşı bir kanun çıkarıyorsak,
o sayın milletvekilinden rica ediyorum, gelsin, bana da o birilerinin
kim olduğunu söylesin. İtişe, didişe, kakışa
gerek yoktur.
Ama, bakıyoruz, Millî Eğitim
Bakanlığımızın, çok şükür, bir tane yönetmeliği,
yönergesi, kanunu yok ki yargıya toslamasın. Bunu da anlamak
mümkün değil. Eğer Millî Eğitim Bakanlığının
hukuk müşavirleri gerekli donanıma sahip değilse
Gerçi artık zaman doldu ama, keşke, Sayın Bakan, hukuk
konusunda daha donanımlı, tecrübeli müşavirlerle
çalışsaydı. Hukukla bir kavga devam etti, dört buçuk
yıl devam etti. Millî Eğitim Bakanlığı ile Yükseköğretim
Kurulunun tam bir uyum ve iş birliği içinde olması kaçınılmaz
bir zorunluluktur. Eğer, bir ülkede, orta yerde bu Anayasa varken,
Yükseköğretim Kurulu ile Millî Eğitim Bakanlığı
didişiyorsa, itişiyorsa, kakışıyorsa, bu ülkenin
eğitiminden, hem de hiçbir aşamasından, okul öncesinden,
ilköğretiminden, ortaöğretiminden, yükseköğretiminden
hayır çıkmaz.
Şimdi, dün, maalesef, bir
teğmenimizi, bir uzman onbaşımızı döşenen
mayınlara gene şehit verdik. Mekânları cennet olsun, bütün
milletimize sabır diliyorum. Türkiye'nin bir tarafında
devletin üniter yapısına yönelik mayınlar döşüyor
eşkıya, dış ve iç güçlerle birlikte, bir tarafta da
Millî Eğitim Bakanlığı eğitim sistemimize mayınlar
döşüyor. Bu da, kabul edilemez.
Ben bu Parlamentoya elimden tebeşiri
bırakıp gelmiş bir siyasetçiyim. Okuldan geliyorum,
alandan geliyorum. Gün geçmiyor ki, gazetelerde, okullarımızla
ilgili bir skandal habere rastlamayalım. Şiddet, küfür, hurafe,
argo, bunları geçtiğimiz dönem konuştuk. Şimdi,
okullarımızda yeni ve daha tehlikeli bir süreç yaşanıyor.
Her gün, her gün bir okulda laik eğitim sistemini dinamitleyecek
faaliyetlere rastlıyoruz. Bu da kabul edilemez.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Neymiş
onlar?
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bu da
kabul edilemez. Okullarda tarikat odalarından tutun da, davetlere
kadar çeşitli etkinlikler
El sallayacağınıza
gazetelere bakın. Bunları da kabul etmek mümkün değildir.
Neyse ki, 365 kişiyle, bir
yılın günlerinin sayısı kadar geldiğiniz
şu Parlamentodan, işi krize sokarak, Cumhurbaşkanı
seçemeyen bir Parlamentoya burayı dönüştürdünüz.
Şimdi millete gidiyoruz da, millet bu işi bir şekilde
çözecek, bu Parlamento yenilenecek hiç kuşkum yok ve şüphesiz
iktidar da el değiştirecek ve bu işleri kökünden çözeceğiz.
Değerli arkadaşlarım,
30/12/2005'te gene bu Parlamentoda hep beraber on beş ilde üniversite
kurduk. Çok eski değil, bir buçuk yıl geçti. Bir buçuk yıl
önce kurduğu üniversitelere rektör atamayı beceremeyen
bir Hükûmet buradadır. Bir buçuk yıl önce kurduğu üniversitelere
rektör atamayı beceremeyen bir Hükûmetle muhatabız.
Şimdi, o iş orta yerde dururken, on yedi tane daha üniversite
kuruyoruz. Kuralım. Dün gene bazı arkadaşlarınız,
"E, siz bunlara karşısınız falan" diye demagoji
yapıyor. Ayıp ediyor. Biz üniversite kurulsun, hem de her ile
kurulsun diyoruz. Biz biliyoruz ki, Orta Doğu Teknik Üniversitesi,
Türkiye'nin gururu, iki barakayla kurulmuştur. Bugün geldiği
noktada dünyanın sayılı üniversitelerindendir.
Sayın Başbakan, her vesileyle
YÖK'e ve üniversitelere çatmayı pek sever, ama, istatistiklere
bir baksa, aslında üniversitelerimizin Sayın Başbakanın
ve Hükûmetin iddia ettiği kadar, dünya standartlarında, kötü
bir noktada olmadığını da görecektir; ama bir takıntı
olmuş, bir itiş-kakış var, bu sürecek belli.
Şimdi, bizim üniversitelerin
fiziki kapasite, ekipman, donanım bakımından bir
şekilde hâle, yola gireceği konusunda kuşkumuz yok.
Eğitim, hayatın her alanında yapılır. Bunda
bir endişemiz yok. Bizim endişemiz şudur değerli
arkadaşlarım: Üniversite demek, ne demek?.. Ne demek?.. Üniversite
demek, olmazsa olmazı, önceliği akademik kadro demektir.
Akademik kadron yok, tabelayı as. Neye yarar? Ona, öyle üniversiteye
"yüksek lise" bile diyemezsiniz. Enteresan bir durumdur,
kabul edilemez bir durumdur. Bir genç, lisans tamamlıyor, yani,
dört yıllık bir fakülteyi bitiriyor, bir ay sonra, değerli
arkadaşlar, dört yıllık bir fakültede hocalık yapmaya
başlıyor. Tablo budur. "Şunu yaptık, bunu yaptık,
bilmem, şu, bu
" Akademik kadro nasıl yetişir? Bunun
yolu yöntemi bellidir. Akademik kadroyu artırmadan, akademik
kadro sayısını çoğaltmadan üniversitelerimizden
başarı beklenebilir mi, mümkün müdür? Adamın eline tüfek
vermemişsin "Şu bıldırcını vur."
diyorsun. Taşla mı vuracak bıldırcını?
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Kütahya)
- Yakalasın.
ENGİN ALTAY (Devamla) -
Şimdi, akademik kadro konusunda da dört buçuk yıldır süren
bir inat var. Akademik kadro yetişmesi için kaynak lazım. Kaynak
var mı? Dün de tartışıldı, bir buçuk yıl önce
kurulan on beş üniversiteye ne kadar bütçe ayırdık? Hadi
onu geçtik, şimdi, şurada, on yedi tane üniversite açıyoruz,
2007 yılının Mayıs ayındayız, 2007 bütçesinde
bu on yedi üniversite için kaç kuruş var? Böyle bir gayriciddiyet
olabilir mi? Bu işe bu kadar gayriciddi bakılabilir mi sayın
milletvekilleri? Olacak iş midir, doğru mudur, caiz midir,
kabulü mümkün müdür? Ama, hoş değil.
Dün de Komisyonda söyledim,
eğitimle ilgili bir konuda Parlamentonun ve Hükûmetin böyle
bir didişmeye girmesi, inatlaşmaya girmesi geleceğimiz
olan çocuklarımız için hiç hoş değil, hiç
şık değil, doğru değil. Çok bilinen bir söz:
"Biz bu dünyayı atalarımızdan miras almadık,
çocuklarımızdan ödünç aldık." diyoruz, hep söylenir.
"Her şey çocuklar için." diyoruz. Gençliğe cumhuriyeti
emanet etmişiz, ama onlar için de biraz doğru şeyler yapalım,
mantıklı şeyler yapalım "Evet." desin. Vatandaşlar,
gençler, çocuklar "Evet, işte doğrusu bu." desin. Kamuoyu
mutabakatı lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Altay.
Konuşmanızı tamamlar
mısınız.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Biraz sonra gelecek, seçim bölgem
olan Sinop üniversitemizle ilgili de düşünce ve görüşlerimi
açıklayacağım.
Ne kadar güzel bir iş yapıyoruz.
En çok hak eden illerimizden bir tanesiydi Sinop. Çok geç kalınmıştı,
inşallah şimdi gerçekleştireceğiz değerli
oylarınızla, hepimizin oylarıyla.
ALİ TEMÜR (Giresun) - Kadro
yoktu
ENGİN ALTAY (Devamla) - Ama,
bir çelişki görüyorum. Dün, daha önce de söyledim, Hükûmetin bir
sayın bakanı "Ben bir yer keşfettim, bir keşif
yaptım" diyor. Bunu, Almanya'da söylüyor, bunu Fransa'da söylüyor.
E, Sayın Bakan ne keşfettin? Turizm Bakanı "Sinop'u
keşfettim" diyor. "Olağanüstü, doğa harikası
bir yer" diyor. Bir taraftan, bu Parlamento, giderayak, Sinop'a
hem bir üniversite hem bir nükleer santral yapıyor. Olacak
iş midir? Doğru mudur? Mantıklı mıdır? Bunları,
anlıyorum ki
Allah aşkına, daha önce de söyledim, bu
koalisyon hükûmeti mi ya? Böyle bir şey olabilir mi? İki bakanı
arasında bu kadar tezat olabilir mi? Sinop'a, Sinop Üniversitesiyle
ilgili maddede döneceğim.
Değerli arkadaşlar, sayın
milletvekilleri; üniversiteler, bulunduğu bölgenin ekonomisine
ve sosyal hayatına bir katkı sağlamıyorsa, o üniversitenin
orada, o tabelasının bir anlamı yoktur. Bu yönüyle
eğitim sistemimizde çok köklü reforma ihtiyaç vardır. Üniversite-piyasa
ilişkisini derhal tanzim etmek gerekirdi yıllar önce, edilmemiş,
olmamış. E, siz düşünseydiniz, dört buçuk yılı
geçirdiniz şurada. Yani, üniversite, bulunduğu bölgenin
sosyoekonomik yaşamına bir şey katmayacaksa, bütün
üniversiteleri başkente kurun, olsun bitsin. Böyle bakmak lazım
olaya. Bunları yapacağız, bunları gerçekleştireceğiz.
Bunda bir şüphe duymuyorum ve üniversitelerin, kesinlikle, bilimsel
olarak, akademik olarak, yönetsel olarak, özerk olması zarureti
vardır. Özerk
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Altay, Genel
Kurulu selamlar mısınız.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan. Şu süreyi bir türlü ayarlayamadık.
Yeni Parlamentoda, bu süreyi biraz uzatalım hep beraber.
TEVFİK AKBAK (Çankırı)
- Çok zor gelirsiniz buralara!
ENGİN ALTAY (Devamla) - Kimin
gelip gelmeyeceğini 23 Temmuz günü göreceğiz. İddiaya
giriyor musun benimle sen? Neyse, şimdi milletin önünde şey
yapmayalım.
TEVFİK AKBAK (Çankırı)
- Vallahi giriyorum.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Seninle,
ayrıca, Akbak tesislerinde konuşuruz.
BAŞKAN - Karşılıklı
konuşmayalım.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Evet,
sayın milletvekilleri, biraz sonra, Sinop Üniversitesi ve Çankırı
Üniversitesi kuruluş kanunlarında söz alarak görüşlerimizi
açıklamaya devam edeceğiz. Ancak, bilinmesini isteriz
ki, bugün burada kurduğumuz on yedi üniversite, Cumhuriyet
Halk Partisi, Anavatan Partisi ve AKP'nin müşterek kararıdır.
Bu on yedi üniversite, bu Parlamentonun kararıdır, bu Parlamentonun
ülkeye hizmetidir. Yüce milletimize, ülkemize, bilim camiamıza
hayırlı uğurlu olsun.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Altay.
Şahsı adına, Giresun
Milletvekili Sayın Ali Temür.
Buyurun Sayın Temür. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ALİ TEMÜR (Giresun) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 1414 sıra sayılı,
on yedi ile yeni üniversite kurulmasıyla alakalı kanunun
5'inci maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, büyük
bir mutluluk yaşıyoruz. Geçen yıl on beş tane ilimize
yeni üniversite kurulmuştu. On beş ilimizin halkı ve
milletvekilleri büyük bir sevinç yaşamıştı. Bugün
de on yedi ilimize yeni üniversite kuruyoruz. Biz, geçen yıl bu
sevinci yaşadığımız için, gerçekten bu on yedi
ilin halkını ve milletvekillerini tebrik ediyorum. Kendilerine
yeni kurulacak üniversitelerimizin hayırlı uğurlu olmasını
temenni ediyorum.
Geçen yıl on beş tane üniversite
kurulurken, bazı illerimize tıp fakültesi de kurulmuştu,
fakat, Giresun ilimize kurulamamıştı. Bu noktada halkımızdan
gelen büyük talepleri karşılamak için hem Millî Eğitim
Komisyonunda hem de Plan ve Bütçe Komisyonunda gerekli önergeleri
vermiştik. Kurulacak on beş üniversitenin içerisinde, nüfusu
belli seviyenin üzerindeki illerimize tıp fakültesi kurulması
için, Adıyaman, Yozgat ili milletvekillerimizle beraber Millî
Eğitim Bakanımızı ziyaret etmiştik. Kendileri,
ileriki aşamada, bizlere, tıp fakültesi kurulmasıyla
alakalı yardımcı olacağı konusunda söz vermişti.
Ben, burada, sizlerin huzurunda
Sayın Millî Eğitim Bakanımıza teşekkürlerimi
arz ediyorum. Çok teşekkür ediyorum Sayın Bakanım. Gerçekten,
Giresun halkı olarak, Giresun milletvekilleri olarak çok büyük
bir mutluluk yaşadık. Bugün, bu gelen kanun tasarısında
4'üncü ve değişen şekliyle 5'inci maddenin içerisinde
Giresun Üniversitemize ilave olarak bir tıp fakültesi ve
sağlık bilimleri enstitüsü kuruluyor.
Ben, bu kuruluş aşamasında
emeği geçen Hükûmetimize, Plan Bütçe Komisyonumuza, Sayın
Millî Eğitim Bakanımıza ve diğer bakanlarımıza
çok çok teşekkür ediyorum ve biraz sonra oylayacağınız
ve kabul edeceğiniz, kanunlaştıracağımız
bu tıp fakültemizin Giresun'umuza, bölgemize, halkımıza
ve eğitim camiasına hayırlı uğurlu olmasını
diliyor, yüce Meclisi saygı ve hürmetle selamlıyorum efendim.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Temür.
Şimdi, Hükûmet adına Millî
Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, çok değerli
milletvekili arkadaşlarım; ülkemizde on yedi yeni devlet
üniversitesi kurulmasıyla ilgili bir tasarıyı görüşüyoruz.
Değerli muhalefet sözcüleri
buraya gelerek "Bu, AK Parti ile CHP'nin ortak kararıdır,
biz bunlara taraftarız, ama bunların parası yoktur,
personeli yoktur, bunlar tabela üniversitesidir." gibi sözler
sarf ediyorlar.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Boş sözler
Sayın Bakan.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Asıl bunlar boş sözler!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Arkadaşlar, bu samimiyetten
uzak bir tavırdır.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Niye
samimiyetsiz Sayın Bakan?
NURİ ÇİLİNGİR
(Manisa) - Niye uzak?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Önce şunu söyleyeyim: On yedi
üniversitenin getirilmesi tamamen Hükûmetin iradesiyle olmuştur.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Kaç
yıldır Hükûmettesiniz Sayın Bakan?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Şüphesiz ki, muhalefet, Parlamentonun
önemli bir unsurudur ve muhalefetin Meclisteki müzakerelere katılması,
bazı kanunlara destek olması veya karşı olmasından
daha tabii bir şey yoktur. Ben, bundan sonraki müzakerelerde de
aynı mesnetsiz iddiaların tekrarlanmaması için, arkadaşlarıma
bazı rakamlar vereceğim. Konuştuğumuz zaman verilere
dayalı konuşmalıyız, bilimsel konuşmalıyız,
söz olsun torba dolsun, Mecliste kürsüye çıkıp konuşmuş
olayım diye konuşmak, milletvekilliğine ve Parlamentoya
kesinlikle uymaz, yakışmaz.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Konuşmayın!
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Niye
konuşuyorsun o zaman?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, 2006 yılında
Değerli arkadaşlarım, 31 Aralık 2005 yılında
on beş üniversite kurduk. Efendim, bunlarla ilgili olarak
"Para yok, pul yok, hiç bir şey yapılmadı." deniyor
ya
Sevgili arkadaşlarım, kurduğumuz on beş üniversite
için 2007 yılı bütçesinden ayrılan para ne kadar biliyor
musunuz? 225 trilyon Türk lirasıdır. 225 trilyon, küsuratı
127 milyar Türk lirası para ayrılmıştır.
NURİ ÇİLİNGİR
(Manisa) - On daire parası.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Efendim "Yok
Personel
yok."
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Boş laflar!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, AK Parti iktidara geldiğinden
beri sevgili arkadaşlarım, 2003 yılıyla 2007
yılı arasında akademik personelde olan artışları
size arz ediyorum. Her madde üzerinde çıkan muhalefet sözcüleri,
tekrar, aynı hatalara düşmesin diye bu açıklamaları
yapmayı gerekli görüyorum. Bakın, profesör sayısında
2.586 artış olmuş, doçent sayısında 749 artış
olmuş, yardımcı doçent sayısında 3.223 artış
olmuş -bugünün rakamlarını veriyorum- öğretim
görevlisi sayısında 2.257 artış olmuş -bunlar
kayıtlara geçsin- efendim, okutman kadrosunda 781 artış
olmuş, uzman kadrosunda, bakın değerli arkadaşlarım,
5.049 artış meydana gelmiş, araştırma görevlisi
sayısında 371 artış meydana gelmiş. Yalnız,
şunun özellikle altını çizmek isterim -akademisyen arkadaşlarım
bunu çok iyi bilirler- 2003 yılında araştırma görevlisi
olan insan kıyamete kadar araştırma görevlisi kalmıyor.
Araştırma görevlileri, öğretim üyesi olmak üzere yetiştirilen
arkadaşlarımızdır. Dolayısıyla, bizim
verdiğimiz, 3.071 değil verdiğimiz araştırma
görevlisi, bu sayı -dediğim gibi daha önce bu Meclisin huzurunda-
14 bin küsur toplam kadro verilmiştir, profesör, doçent, yardımcı
doçent kadrosu hariç olmak üzere.
Şimdi, buraya çıkıp
sevgili arkadaşlarım "Efendim, kesinlikle kadro yoktur,
öğretim üyesi nereden getireceksiniz?" şeklinde insanların
kafasını bulandıran laflar etmenin bir anlamı
yok.
Bir başka şey söyleyeyim.
Bakın sevgili arkadaşlarım, şu anda üniversitelerimizde
bulunan mevcut araştırma görevlisi sayısını
söylüyorum: Türk üniversitelerinde 30.495 araştırma görevlisi
vardır. Bu araştırma görevlileri, öğretim üyesi
olmak üzere yetişmiyorlar mı sevgili arkadaşlarım?
İki: TÜBİTAK, Öğretim
Üyesi Yetiştirme Programı'nda -bilim adamı, bilim insanı
yetiştirme programı çerçevesinde- şu anda 5 bin gencimize
burs veriyor. Verdiği burs ne kadar, biliyor musunuz? TÜBİTAK'ın,
Hükûmetin sağladığı kaynaklarla yüksek lisans
öğrencisine verdiği burs 1.250 YTL'dir, araştırma
görevlisinin maaşından daha fazladır; doktora öğrencisine
verdiği burs 1.500 YTL'dir, yani 1,5 milyar Türk lirasıdır.
Bunlar, bilim adamı olarak yetişiyorlar.
Buraya, dün yine bir CHP sözcüsü
geldi, dedi ki: "Efendim, şu yılda şu kadar, 40 kişi,
50 kişi yurt dışına gönderilmiş." İyi
de bakın, bizim Hükûmetimiz büyük bir fedakârlığa ve büyük
bir projeye imza attı: 50 trilyon Türk lirası her yıl bu
işe para ayrıldı. Her yıl master ve doktora yapmak
üzere dünyanın on dokuz kalkınmış ülkesine, Japonya,
Çin, Hindistan, Yeni Zelanda, Avustralya, Kanada, Amerika Birleşik
Devletleri, İngiltere, Fransa, Almanya başta olmak üzere
dünyanın on dokuz kalkınmış ülkesine, üniversite
eğitimi, master ve doktora eğitimi yapmak için her yıl
bin öğrenci gönderme kararı aldı ve ilk postayı
2006 yılında gönderdik. Bunun engellenmesi için de birileri
elinden geleni yaptı sevgili arkadaşlarım.
Şimdi, burada, tutup da
"Efendim, siz kurumlarla çatışıyorsunuz, siz kurumlarla
sürekli kavga hâlindesiniz." ifadeleri kullanılıyor.
Ben size bir şey söyleyeyim. Hani, yine, dün bir arkadaşımız
burada çıktı, dedi ki: "Yükseköğretim Kurulunun
görüşü sorulmadı." Biz, şu anda kurmakta olduğumuz
üniversiteler için Yükseköğretim Kuruluna yazıyı ne
zaman yazmışız biliyor musunuz, görüş bildirmeleri
için? 2005 yılında yazmışız arkadaşlar,
2005 yılında.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Hangisi
için yazmışsınız Sayın Bakan?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Burada, bütün belgeleri burada.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - On yedi
üniversite için de mi 2005 yılında?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - On yedi üniversite için de 2007
yılında yazmışız. O zaman on üniversiteydi...
ORHAN ERASLAN (Niğde) - 2007
yılında yazmışsınız...
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade edin.
On üniversite vardı hesapta.
Sonra, yedi üniversiteyle ilgili de tekrar yazdık. Teyit yazdık,
tekit yazdık. Bize gelen cevap şu
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Yani,
bu doğru değil Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Arkadaşlar, ben
ORHAN ERASLAN (Niğde) -
Doğru değil. Bakın, taşıdığınız
sıfatla kullandığınız şeyler doğru
değil.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade edin.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
yerimizden müdahale etmeyelim.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Lütfen
ORHAN ERASLAN (Niğde) -
Doğru değil. Ayıp ediyorsunuz.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bir dakika, müsaade edin.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Mahcup
olursunuz.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Belgeler konuşuyor. Oturduğunuz
yerden, lütfen, söylemeyin.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Bak, oraya yazmış bak. Gösteriyor.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Ben, şimdi belgeyi getireceğim
size.
Sevgili arkadaşlarım,
bakın, 2005 yılında on üniversite kurulması için
yazılan yazının cevabı gelmedi.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Millî
Eğitim Bakanısınız. Doğru konuşmuyorsunuz.
Millî Eğitim Bakanı olarak doğru konuşmuyorsunuz.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Sonra, 2007 yılında tekrar
teyit yazmışız, tekit yazmışız. Gelen cevap
şu
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Yakışmaz
bir bakana.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Şimdi, ben bu cevapları
size okuyacağım teker teker.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Bir bakana
yakışmaz doğru konuşmamak.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Çok
ayıp! Çok ağır konuşuyorsunuz.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, sizi mahcup ederim
oturduğunuz yerde.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen, yerinizden müdahale etmeyin.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Sizi mahcup ederim oturduğunuz
yerde.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Evet,
mahcup edin. Gösterin ve mahcup edin.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Şimdi, sevgili arkadaşlarım,
bakın
ORHAN ERASLAN (Niğde) -
Doğru değil söyledikleriniz.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, bunlara cevap gelmemiş.
Gelen son cevap şu, bakın
gelen cevap şu: Efendim, komisyonlarımızda inceleme
yapılmaktadır.
Bakın, sevgili arkadaşlar,
14 Kasım
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Hangi
tarih Sayın Bakan?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, okuyorum ben size arkadaşlar.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - On yedi
üniversite için
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Dinleyin.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade edin. Bakın, müsaade
edin.
14 Kasım 2005 tarihinde yazdığımız
25.601 sayılı yazı ve bu yazıda, bakın, sevgili
arkadaşlarım, Karaman, Ağrı, Sinop, Siirt, Nevşehir,
Karabük, Kilis, Çankırı, Artvin ve Bilecik üniversiteleri
var.
Arkasından, 2007 yılında
bu yedi ilaveyle ilgili olarak tekrar bir teyit, tekit yazısı
yazmışız. Gelen cevap şu
Bak, ona da zaten tarih, sayı
düşürmüşler.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - O değil,
bakın. O değil. Karıştırıyorsunuz. Ayrı
şeyler.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Dinle
Dinle
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Arkadaşlar, gelen yazıyı
size okuyorum, gelen cevabı okuyorum size
ÖNER ERGENÇ (Siirt) - Çok ayıp!
İşte orada yazılar var.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Biz de
biliyoruz ne olduğunu canım. Parlamentoya yeni girmiş
acemi bir milletvekili değil ki, bakan olmuş.
BAŞKAN - Sayın Eraslan
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Diyor ki: "İlgide kayıtlı
yazılarınızda bahsi geçen hususlar
"
ORHAN ERASLAN (Niğde) -
Doğru bilgilendirsin kamuoyunu.
ÖNER ERGENÇ (Siirt) - Dinlemesini
öğrenin bir defa.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Ben
öğrendim, siz de öğrenin.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
- Ayıp! Bakan konuşuyor. Niye müdahale ediyorsun? Sus bari.
Senin bakanın.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Sayın Başkan, sükûneti
sağlayacak mısınız, lütfen.
BAŞKAN - Siz kürsüye hâkimsiniz
Sayın Bakan.
Buyurun siz.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - "İlgide kayıtlı
yazılarınızda bahsi geçen hususlar ilgili komisyonlarımızda
incelenmekte olup, inceleme sonuçlandığında tarafınıza
bilgi verilecektir."
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Evet,
tamam.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bu ne zaman sonuçlanacak?
Sevgili arkadaşlarım,
bakın, bizim gönderdiğimiz teyit ve tekit yazıları,
bu yedi üniversiteyi de içine alan -bunları da okuyorum- sonra,
bakın, diyoruz ki, Karaman, Ağrı, Sinop, Siirt, Nevşehir,
Karabük, Kilis, Çankırı, Artvin, Bilecik illerinden ayrı
olarak
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın
Bakan, tekit yazısı eski yazıya tekit edilir, yeni
olan değişik, o incelemeyi gerektirir.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Efendim, Bitlis
BAŞKAN - Sayın Eraslan
Sayın
Eraslan
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Sayın Eraslan, sizin hukukçu
diplomanızın iptal edilmesi lazım.
BAŞKAN - Sayın Bakan, müsaade
eder misiniz.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Siz nasıl hukukçusunuz ya!
(AK Parti sıralarından alkışlar)
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Öyle
mi? Siz mi verdiniz?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, buna ilave
BAŞKAN - Sayın Bakan, bir
saniye
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Size
hukuk dersi veririm!
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
bir saniye, oturur musunuz.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın
Başkan, sataşma var, söz istiyorum.
BAŞKAN - Bir saniye, oturur musunuz.
Bir oturur musunuz.
Şimdi, sayın milletvekilleri,
bakın, böyle yaparsak sağlıklı bir çalışma
yapamayız, sağlıklı bir görüşme de yapamayız.
Daha çok görüşülecek madde var. Elinizde belge varsa, siz de
çıkar o belgeleri Genel Kurula sunarsınız.
Teşekkür ederim.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla)
- Bakın, sevgili arkadaşlarım, 14 Şubat
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Ama, Sayın Başkan, böyle bir usul yok yani!
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
- Büyüğün konuşurken konuşma kardeşim! Görmedin
mi Anadolu'da?
BAŞKAN - Sayın Uzdil
Sayın
Uzdil
Sayın milletvekilleri, Meclis
Genel Kurulunda olduğumuzu lütfen unutmayalım.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Sevgili arkadaşlarım,
14 Şubat 2007 tarihinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Bakan.
Buyurun, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) -
4260 sayılı yazıyla
-şimdi ben arkadaşlarıma bunun da fotokopilerini
göndereceğim- demişiz ki: "Bu üniversitelerin dışında,
on üniversitenin dışında, Bitlis, Kırklareli, Osmaniye,
Bingöl, Muş, Mardin ve Batman illerinde de üniversite kurulması
düşünülmektedir." Ve gerekli kanun maddelerini sıralayarak
demişiz ki: "Bunlara göre otuz gün içinde cevap verilmesini,
bildirilmesini rica ederiz."
Şimdi, sevgili arkadaşlarım,
bakın, bunun öncesinde, 25 Ocak 2007 tarihinde yine aynı mahiyette
bir yazı yazmışız. Bu üç yazımız, 2005 tarihli
yazımız, 25 Ocak 2007 tarihli yazımız
Bakın,
2005'teki yazımıza zaten cevap gelmemiş, ama 25 Ocak
2007 tarihli yazımız, 14 Şubat 2007 tarihli iki yazımıza
gelen cevap "Komisyonlarımızda incelenmektedir.
İnceleme bittiği zaman size bilgi vereceğiz."
şeklinde bir yaklaşım.
Şimdi, biz, burada, hepimiz
şunu söylemiyor muyuz: "1 milyon 600 bin öğrenci üniversite
kapılarında yükseköğretim imkânı aramaktadır
ve bu öğrencilerimizin maalesef 200 bine yakını bir
lisans programına devam edebilmektedir. Türkiye'nin üniversite
potansiyelini geliştirmemiz lazım, kontenjanları
artırmamız lazım, yeni üniversiteler kurmamız lazım."
demiyor muyuz sevgili arkadaşlarım?
Şimdi, bak, biraz önce, Sinop
Milletvekili arkadaşımız da burada yaptığı
konuşmada dedi ki: "Biz biliyoruz, üniversiteler kurulduktan
sonra
ODTÜ iki barakayla kuruldu, ama bugün ODTÜ Türkiye'nin medarıiftiharı
bir üniversite haline geldi." dedi. Şimdi, bunu söyleyeceksin.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Ama,
hocaları vardı.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, mademki bunu söylüyorsunuz
sevgili arkadaşlarım, o zaman, biz bu üniversiteleri kurduğumuza
göre
Bakın, bu devlet
Hükûmet etme ciddi iştir. Bugüne kadar
Türkiye'de, bana bir okul gösterin, okul öncesi eğitimden, ilköğretimden,
liseden, genel lise, akademik lise, meslek lisesine kadar, devlet
okulu kurmuş, ama donanımı yok, devlet okulu kurmuş,
ama öğretmeni yok. Böyle bir şey olamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bitiriyorum.
BAŞKAN - Buyurun, Genel Kurulu
selamlar mısınız.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Dolayısıyla, şimdi,
Yükseköğretim Kurumunun zaten asli görevlerinden birisi
-Anayasa'ya bakın sevgili arkadaşlarım- üniversiteleri
yurt sathına dengeli bir şekilde yaymaktır. Benim Bitlisli
vatandaşım, benim Muşlu vatandaşım, benim Siirtli,
Batmanlı, Mardinli vatandaşım, benim Karabüklü, Karamanlı
arkadaşım, dostum, çocuğunu kendi ilindeki bir üniversiteye
göndermek istiyorsa, ilin sosyoekonomik, sosyokültürel kalkınmasına
ciddi katkısı olacak bir yükseköğretim kurumu talebindeyse
ve milletin iradesiyle buraya gelmiş olan insanların, milletin
arzularına, isteklerine uyarak böyle bir üniversite getirmesi
isteniyorsa ve bir anayasal kurum buna direniyorsa ne denir buna,
ne denir? Soruyorum size. Şimdi, eğer siz buna "itişme,
didişme, kakışma" derseniz arkadaşlar
Ben,
bizimle sizin aranızdaki temel bir farkı ifade etmek istiyorum:
Biz kimseyle kavgalı değiliz arkadaşlar. Bizim kimseyle
kan, kin davamız yoktur.
NAİL KAMACI (Antalya)- Allah'tan
değilsiniz yani!
NURİ ÇİLİNGİR
(Manisa) - Ya bir de kavgalı olsaydınız!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Sevgili arkadaşlar, bakın,
biz demokratik cumhuriyetten yanayız, siz bürokratik cumhuriyetten
yanasınız. Bütün problem budur işte. (AK Parti sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Yok
canım!
Sayın Başkan, sataşma
var.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Ne biçim konuşuyorsun sen ya, ayıp ya!
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)-
Ayıp, ayıp!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Ne bu ya! Her çıkışında kavga çıkarıyor.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Ayıp ya! Terbiyeye davet ediyorum sizi. Almışsın
mikrofonu eline, konuşuyorsun orada.
NAİL KAMACI (Antalya) - Hukukla
kavgalısın sen.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Arkadaşlar, sevgili milletvekilleri,
bir arkadaşımız
Bakın, terör faaliyetleriyle,
hepimizin lanetlediği ve bu ülkenin kâbusu hâline gelmiş
terör faaliyetleri ile Millî Eğitim Bakanlığının
faaliyetleri arasında benzerlik kurmak, eğitim kökenli
bir milletvekiline yakışır mı?
NURİ ÇİLİNGİR (Manisa)
- Ufacık çocukların kafasını sarmak Millî Eğitim
Bakanına yakışıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Teröristler yola mayın döşüyormuş,
Millî Eğitim Bakanlığı da Türk millî eğitim sistemine
mayın döşüyormuş! Arkadaşlar, bizim döşediğimiz,
Türk millî eğitim sistemine döşediğimiz mayın 100
bin küsur derslik yapmak mıdır?
ENGİN ALTAY (Sinop) - Yanlış.
Resmî Gazetede 85 bin diyor. Yanlış.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - 550 bin bilgisayarı okullara
göndermek midir? Bu ülkenin çocuklarının okuması için
411 milyon ücretsiz ders kitabı dağıtmak mıdır?
250 bin kız çocuğumuzu okula getirip onlara eğitim
imkânı hazırlamak mıdır, kızlarımızı
okula getirmek midir?
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Siz mi yapıyorsunuz
onu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - 253 bin insana Millî Eğitim Bakanlığı
içerisinde çeşitli kademelerde istihdam sağlamak mıdır?
Öğretmen ataması yapmak mıdır ve 56 yeni Anadolu
öğretmen lisesi açmak mıdır? Bilim-sanat merkezlerini
yurt sathına yayarak özellikle bilime ve sanata yatkın
olan çocuklarımızın ekstra eğitim almasını
sağlamak mıdır? Kırk yıllık müfredatı
çocuklarımıza, ülkemize, çağdaşlığa yakışır
şekilde düzeltmek midir, yeniden düzenlemek midir?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Geriye
dönüş.
NAİL KAMACI (Antalya) - Seksen
yıllık müfredatı değiştirdin.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Şimdi, 39 üniversite kurulmuş
olacak, bu üniversiteler geçtikten sonra. 7 vakıf üniversitesi,
32 devlet üniversitesini açmak mıdır Türk millî eğitimine
mayın döşemek?
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Sen önce liseleri çalıştır. Yıkılmış
binaları yap. Ayıp be!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bu üslubu yadırgıyorum
sevgili arkadaşlarım.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Biz seni yadırgıyoruz asıl.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, 60 bin okul var Türkiye'de.
Eğer bir öğretmen, bir öğrenci, bir personel bir yanlış
yaparsa bu memleketin denetim mekanizmaları var. Bir yerdeki
spesifik olayı alarak "Laik eğitim örseleniyor, laik
eğitim elden gidiyor." şeklinde, aslında, beyanda
bulunmak son derece yakışıksızdır.
Bir başka hususun altını
çizmek istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakan, sözlerinizi
tamamlar mısınız.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bitiriyorum Sevgili Başkanım.
Aslında bizi kurumlarla kavga
etmekle suçlayanlar
Anlayış farklılıkları
çatışabilir sevgili arkadaşlarım. Biz, milletin
temsilcisiyiz. Millet bizim müvekkilimizdir. Milletin sesi ve milletin
vicdanı bizim için belirleyici olandır, ama milletle kavga
edenler, milletle sıkıntısı olanlar esas burada gelip
hesap vermelidir.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Millet meydanlarda konuştu, millet!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Millet meydanlarda konuştu. Sokağa çıkamadın
o yüzden, evinden çıkamadın o yüzden! Sen evinden çıkamıyorsun
korkudan. 20 korumayla geziyorsun sen. Halkın arasına giremiyorsun
sen!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
bir saniye, Sayın Grup Başkan Vekili konuşuyor.
Buyurun Sayın Anadol. (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Bir saniye
Sayın
milletvekilleri, Sayın Grup Başkan Vekilini duyamıyorum.
Buyurun Sayın Anadol.
K .KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın
Başkan, Sayın Bakan "Biz demokratik cumhuriyetten yanayız,
siz bürokratik cumhuriyetten yanasınız." diyerek partinin
(AK Parti sıralarından "Doğru, doğru" sesleri)
Doğruysa yanıt vermek istiyorum.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Doğruysa meydanlara gelin.
NAİL KAMACI (Antalya) - Nerede
olduğunuz belli değil yani. Geçmişte oradaydınız,
bugün buradasınız yahu! Yönünüzü bir belirleyin kardeşim
ya!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Cumhuriyet
Halk Partisinin tüzel kişiliğine sataşmıştır
ve Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerinin dışında
görüş ifade etmiştir.
BAŞKAN - Peki, teşekkür
ederim.
Buyurun Sayın Anadol.
İç Tüzük'ümüzün 69'uncu maddesine
göre size söz veriyorum. Yeni bir sataşmaya yol açmamanızı
da diliyorum.
Buyurun.
V. -
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol'un, Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelik'in, konuşmasında, partisine sataşması
nedeniyle konuşması
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın
Başkanım, söz verdiğiniz için teşekkür ederim.
Ülkemizin beklediği üniversite
kuruluşlarıyla ilgili yasanın müzakeresi sırasında
yüce Meclisin vaktini almak istemiyorum. Onun için, çok kısa cevap
vermek istiyorum Sayın Bakana.
Şimdi, Sayın Bakan burada
çok uzun tartışmalara yol açacak bir görüş ve beyanda bulundu.
HALİL ÖZYOLCU (Ağrı)
- Tespit.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bu, tespit
mi? Yani, Bakan diyor ki: "Biz demokratik cumhuriyetten yanayız,
siz de bürokratik cumhuriyetten yanasınız." Saatlerce
tartışırız. İstediği televizyon kanalında
Sayın Bakanın davetine icabet etmekten onur duyarım.
Bu fırsatı da birlikte yaratalım isterse. O ayrı,
ama yüce Meclisin vaktini işgal etmeyelim.
Ben sadece şunu söylüyorum,
tartışmanın özüne girip uzatmadan: Dinime küfreden bari
Müslüman olsa.
CAHİT CAN (Sinop) - Ne alaka
şimdi bu ya?
NAİL KAMACI (Antalya) - Sen
dinle, dinle!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Alakası
şu: "Demokrasi bizim için amaç değil, araçtır"
diyen bir Genel Başkanın, Başbakanın Bakanının
bu konuşması sadece komiktir, gülünecek bir ifadedir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAHİT CAN (Sinop) - Ne alaka!
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Anadol.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
bir saniye, size söz vereceğim. Ancak, şahısları
adına bir konuşmacımız kaldı, ona söz verdikten
sonra da size söz vereceğim.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78
ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Yükseköğretim
Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnameye Ekli Cetvellerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1343, 1/1291) (S. Sayısı: 1414) (Devam)
BAŞKAN - Şahsı
adına ikinci konuşmacı Batman Milletvekili Sayın
Nezir Nasıroğlu.
Buyurun Sayın Nasıroğlu.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET NEZİR NASIROĞLU
(Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilmesine Dair Tasarı'nın
4'üncü maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada bize bu gururu yaşatan
Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'a,
Hükûmetimizin üyelerine, Millî Eğitim Bakanımıza ve
Meclisimizin değerli üyelerine, Batman halkı adına
teşekkürlerimi arz ediyorum. 22'nci Dönem, 2005 yılında
on beş ilde, bugün de on yedi ilde üniversite kurma kararını,
mutluluğunu yaşıyoruz. Batman ilimizin yegâne beklentisi
olan üniversite müjdesi, tüm Batman kamuoyumuzu ziyadesiyle memnun
etmiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Bravo! Helal
olsun!
MEHMET NEZİR NASIROĞLU
(Devamla) - Çok iyi bilinmektedir ki, en kıymetli yatırım
insana ve eğitime olan yatırımdır. Batman'da kurulacak
olan Batman Üniversitesine bağlı Fen-Edebiyat Fakültesi,
Mühendislik, Mimarlık Fakültesi, Teknik Eğitim Fakültesi,
Meslek Yüksekokulu, Batman Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu,
Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Fen Bilimleri Enstitüsünden oluşmaktadır.
Batman Üniversitesiyle beraber çehresi değişecek, ekonomisi
canlılık kazanacak, farklı şehirlerden gelecek
öğrencilerle Batman kültür yapısına katkı
sağlayacaktır. Sosyal ve iktisadi alanda Hükûmetimizin
Batman'a olan desteği, Batman Üniversitesi kazandırılmasıyla
bir kere daha kamuoyumuzdan takdir görmüştür.
Bu güzel duygularla konuşmamı
tamamlarken, Batman'ın il oluşunun 18'inci yılına
üniversite müjdesinin damgasını vurması bizleri ziyadesiyle
memnun etmiştir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) -
Sayın Başkanım
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Nasıroğlu.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - Fevkalade bir konuşma oldu, ağzına
sağlık, ihya olduk!
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) -
Sayın Başkanım, demin Sayın Anadol'un sözlerinde
yanlış anlamaya meydan veren, Sayın Genel Başkanımızın
ve onun şahsında AK Parti Grubunu ilzam eden sözlerine cevap
hakkımı kullanmak istiyorum.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - Demedi mi öyle bir şey? Ne diyeceksin? Demedi
mi diyeceksin?
BAŞKAN - Bir saniye
Sayın Başkan, buyurun
siz, bir saniye oturur musunuz.
Sayın Eraslan da İç Tüzük'ümüzün
69'uncu maddesine göre bir söz talebinde bulundu.
Sayın Eraslan, buyurun. Yeni
bir tartışmaya da yol açmamanızı diliyorum.
V. -
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
2.-
Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelik'in, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; Sayın Bakan, konuşması
sırasında, kürsüden, adımdan da bahsederek "Sizin
hukukçu diplomanızı almak gerekir." biçiminde bir
açıklamada bulundu. Kusura bakmasınlar, bizim diplomamız
parayla satın alınmış diploma değildir. O hak
edilerek, alın teriyle, göz nuruyla ve hukuku yaşamımızın
her alanına, sindire sindire, özel yaşantımızda
da meslek hayatımızda da her şeyde, hayatımızın
her alanında, hodri meydan, hukuka uyarak, hakka riayet ederek
Hukuk, arkadaşlarım, hakkın çoğuludur, hakkın
çoğuludur. Hukuk, hakkın çoğuludur.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Acaba?
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Acaba değil.
Bilirseniz, hakkın çoğuludur hukuk.
Şimdi, hakka riayet etmeyen,
hukuka riayet etmeyen insandan hiçbir şey olmaz. Bakınız
şimdi, Sayın Bakan bizim diplomamızı almaya kalkıyor,
ama kendisinin hukuk karnesi ne durumda? Bir icraatı yok ki yargıya
toslamasın! Bir icraatı yok ki yargıya toslamasın
Sayın Bakanın!
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Sizinki gibi!
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Şimdi,
düşünün ki, kendisinin en yüksek görevlisi, kamu görevlisi,
müsteşarı, yargı kararlarına uymamaktan, yani
hakka riayet etmemekten, hakkı yemekten mahkûmiyetleri var seri
seri, dizi dizi. Kendisi de dokunulmazlığın arkasına
saklanıyor. Yani, neyi, burada
Bu ülkede Sayın Bakan, yani
zor koşullarda yaşayan öğretmenleri dama taşı
gibi oradan oraya, oradan oraya oynamış, yaptığı
her şey yargıdan dönmüş, benim hukukçu diplomamı
iptal edecek. Vay canına!
Şimdi, bakınız, millî
eğitime Sayın Bakanın bir hizmeti olabilir, o hizmetini
söylemek istiyorum altını çizerek: İstifa edin Sayın
Bakan. Millî eğitime yapacağınız en büyük hizmettir,
en büyük hizmettir.
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Siz istifa edin!
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Sizin o makamı boşaltmanız
Türk millî eğitimine yapabileceğiniz en büyük hizmettir,
ondan daha büyük bir hizmet yapamazsınız.
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Emrin olur!
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Siz hangi haktan bahsediyorsunuz?
AFİF DEMİRKIRAN (Batman)
- Üniversiteleri kim kuracak?
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Bakınız, daha dün sınav kazanmamış
insanları kadrolaşmak amacıyla idareci olarak atadınız,
atamaya kalkıştınız, Danıştaydan döndü.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Üniversiteleri
kim kuracak istifa ederse?
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Hâlen
Hâlen
Öğretmenlerin ek ders ücretleriyle ilgili bir düzenleme
yaptınız. Bir Allah'ın kulu gidip görüştü mü bu
öğretmenlerle? Bir hafta raporlu
olan, izinli olan öğretmen bir aylık ek ders ücretini kaybediyor.
Böyle bir adalet olur mu? Böyle bir hak anlayışı olur mu?
Çalışılan kısmın üzerine oturulur mu? Bu nasıl
hukuk anlayışı, bu nasıl hak anlayışı
da Sayın Bakan bizim hukuk diplomamızı iptal etmeye kalkıyor!
Şimdi, millî eğitim programını
altüst ettiniz, keşmekeş içine soktunuz. Program keşmekeşe
dönüştü, öğretmenler ne yapacağını bilemez
hâle geldi. İdareciler, tecrübeli yöneticiler oradan oraya,
oradan oraya sürüldü. Millî eğitim sizin döneminizde nitelik
olarak elli yıl geriye gitti, elli yıl geriye gitti.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Çağ atladı,
çağ atladı.
CAHİT CAN (Sinop) - Ne alakası
var?
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Siz öyle zannedin. Anayasal kurumlarla
kavga etmeyi marifet biliyorsunuz.
CAHİT CAN (Sinop) - Bunlar cevap
değil, senin demin söylediğin
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Şimdi, cevabını söylüyorum.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Millî
eğitim çağ atladı, çağ.
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Burada,
siz bir Millî Eğitim Bakanısınız, çıkıyorsunuz,
2005 yılında yazılan bir yazıyı -2005 yılındaki
yazılan bir yazı, o on beş üniversiteye ilişkin-
kalkıyorsunuz, bununla ilgiliymiş de buna cevap verilmemiş
gibi -hâlbuki, 2007'de yazılan başka- bunu anlatıyorsunuz.
Daha vahimi: Bir yazının
tekit edilmesi demek, önce yapılan isteğin yinelenmesi,
tekrar edilmesi demek. Değiştirilerek tekit yazısı
yazılmaz, o yeni bir yazı olur. Değiştirdiğiniz
zaman eski isteği yinelemiş olmazsınız, o yeni
bir yazı olur. Siz bir Bakansınız, bunu bile bile buradan
kamuoyunu yanıltıyorsunuz.
CAHİT CAN (Sinop) - Ne yazdığını
bilmiyor musun yani?
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Şimdi,
Sayın Bakan, bana, hukuk fakültesi diplomasını Jet Fadıl
vermedi, bu Parlamentoya da Jet Fadıl kontenjanından gelmedim.
Sizin, ne hakkınızdır ne haddinizdir benim hukuk fakültesi
diplomamı iptal etmek.
Hepinize saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Eraslan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, bana sataşma
var, buna cevap vermem lazım.
BAŞKAN - Sayın Bakan, bir
saniye
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Hayır, bu çok aleni bir şey Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Bir saniye
Aleni değil
demedim Sayın Bakanım. Ama, Grup Başkan Vekilimizin
bir söz talebi var, Sayın Gündüz'ün.
Buyurun Sayın Gündüz. Ama, yeni
bir sataşmaya yol açmamanızı diliyorum, çünkü, yoksa
Genel Kurul böyle sataşmayla geçecek. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
3.-
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'ün, İzmir Milletvekili
K. Kemal Anadol'un, konuşmasında, Başbakana sataşması
nedeniyle konuşması
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) -
Sayın Başkanım, söz verdiğiniz için teşekkür
ediyorum ve değerli arkadaşlar, hepinize saygılar sunuyorum.
Tabii, burada, Sayın Anadol'un,
Sayın Başbakanımızın söylediği sözle ilgili
kullandığı ifadeye katılmadığımı
ve bunu açıklamak istediğimi özellikle de beyan etmek istiyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Söylememiş
mi yani Sayın Başkan?
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Söylememiş diyebilir misiniz?
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) -
Şimdi, evet, öyle söylemiştir, ama, Sayın Başkanım,
şunu arz etmek istiyorum
(CHP sıralarından gürültüler)
YILMAZ KAYA (İzmir) - Söyledi,
ama, beyana katılmıyorsun yani!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Bizde,
aslında bizde
Bakın, bizim inancımızda, AK Partinin
bütün çözümleri, insanımızın refahı ve mutluluğu
içindir.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Allah Allah!
Allah Allah!
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Hakikaten, herkes refah içerisinde yaşıyor!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Ekonomiden
siyasete, sosyal devletten ekonomi politikalarına varıncaya
kadar, insanın huzur ve mutluluğu her şeyin üzerindedir.
Eğer, baktığımız zaman, laiklik de demokrasi
de sosyal devlet de hukuk devleti de aslında bu ülkede yaşayan
insanımızın geleceğini daha aydınlık
bir geleceğe taşımak için konulmuş değişmez
prensipler ve ilkelerimizdir. O yüzden, burada, demokrasiyi ya da
diğer meseleleri, kavramları eğer gaye olarak koyarsanız,
yanlış olur. Bir tek gaye var. O da insanımızın
teker teker, milletimizin toptan geleceğe güvenle bakmasına
yönelik, huzurlu ve mutlu bir Türkiye'ye götürmesi için araçtır.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Ama, demokratik bir rejim içerisinde.
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Hepimiz
bir aracız.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Demokratik bir rejim içerisinde.
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Cumhuriyet
Halk Partisi bir araçtır, AK Parti bir araçtır, siyasi kurumlar
bir araçtır.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Demokratik bir rejim içerisinde.
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - O yüzden,
esas mesele, bütün bunların toplumumuzun geleceğine ve
mutluluğuna gidecek şekilde akort edilmesidir. Burada
"Demokrasi bir araçtır." anlamında söylenmiş
sözün esas anlamı budur.
Bunu arz ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Gündüz.
Sayın milletvekilleri, Sayın
Bakan kendisine sataşıldığı gerekçisiyle
söz talebinde bulunuyor. İç Tüzük'ümüzün 60'ıncı maddesine
göre kısa bir söz hakkı kullanacak yerinden.
Buyurun Sayın Bakanım.
4.-
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in, Niğde Milletvekili
Orhan Eraslan'ın, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ben iki dönemdir Türkiye Büyük Millet Meclisinde onurla ve şerefle
Van halkını temsil ediyorum.
Bakın, ben size bir şey söyleyeyim:
Buraya nasıl geldiğimi, burada neler yaptığımı
bütün kamuoyu biliyor. Ben Sayın Orhan Aslan'ın bu çirkin iftirasıyla
ilgili olarak kendisini mahkemeye vereceğim.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - İftira
etmem. Mahkemeye verin, hesaplaşalım.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Bundan önce, bu yakışıksız
yakıştırmayı ve yaftayı yapan insanların
bazı
Özellikle, medya kuruluşları bunu iddia ettiler.
Bu, defalarca tekzip edilmiştir ve Sayın Aslan, bakın,
ben
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Eraslan, Eraslan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Bakın, Sayın Eraslan, 2004
yılında son seçim yapıldı. Benim ne olduğum ve
ne olmadığıma benim seçmenim olan Van halkı karar
verir. 2004 yılında
AFİF DEMİRKIRAN (Batman)
- O kadar.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Tüm Türkiye
biliyor sizi Sayın Bakanım.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Bakın, değerli arkadaşlarım,
bir hususu belirtmek istiyorum: Sayın Eraslan'ın temsil ettiği
siyasi parti ve siyasi düşünce, 2004 yılında yapılan
son seçimde, 400 bin seçmeni olan Van halkından sadece 2.600 oy almıştır.
Buna başka cevap ister misiniz?
Teşekkür ederim efendim. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın
Başkan, haksız bir ithamla karşı karşıyayım,
söz istiyorum. (AK Parti sıralarından "Oo" sesleri,
gürültüler)
Bir dakika efendim.
SERACETTİN KARAYAĞIZ
(Muş) - Allah Allah! Akşama kadar böyle mi devam edecek?
ORHAN ERASLAN (Niğde)- Bir yanlış
anlama var, yerimden düzelteyim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Bir saniye
Bir saniye
Sayın milletvekilleri, müsaade
eder misiniz.
Bir saniye Sayın Eraslan, bir
saniye.
Sayın milletvekilleri, lütfen,
kendinize yapılmasını istemediğiniz bir eylemi,
söylemi bir başka milletvekiline de yapmayalım. Şimdi
ben dikkat ediyorum, kürsüye hangi kesimden gelmişse diğer
kesim itiraz ediyor. Bunu değiştirelim, hakkaniyet ölçüleri
içerisinde bu görüşmeleri tamamlayalım.
Şimdi sizi dinliyorum Sayın
Eraslan, buyurun.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - İftira
ettiğimi söyledi Sayın Bakan. Ben iftira etmedim. O konuda
açıklama yapmak istiyorum. (AK Parti sıralarından
"Hayda" sesleri, gürültüler)
BAŞKAN - Ya, bir saniye
Bir saniye
Bir saniye arkadaşlar.
Evet.
ORHAN ERASLAN (Niğde) -
Şimdi, Sayın Bakana ben hiçbir şekilde iftira etmedim.
Ben, bana diplomayı Jet Fadıl vermedi, beni buraya da Jet
Fadıl göndermedi, onun kotasından gelmedim, dedim. Burada
Sayın Bakanın adını kullanmadım. (AK Parti
sıralarından "Hayda" sesleri) Sayın Bakan oradan
matufiyet yoluyla bir şey çıkartıyorsa, o kendisinin
kendisine yakıştırmasıdır. (AK Parti sıralarından
"Mahkemeye, mahkemeye" sesleri) Kendisinin kendisine yakıştırmasıdır.
BAŞKAN - Sizin öyle bir kastınız
yok.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Ben iftirayı
kabul etmiyorum. "İftira" sözcüğünü Sayın Bakanın
kendisine iade ediyorum. Yargıda da hesaplaşmaya bekliyorum
kendisini.
BAŞKAN - Peki, kayıtlara
geçti Sayın Eraslan, buyurun.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78
ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Yükseköğretim
Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnameye Ekli Cetvellerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1343, 1/1291) (S. Sayısı: 1414) (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
5'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Teşekkür
ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6'ncı maddeyi okutuyorum:
MADDE 6- 2809 sayılı Kanunun
ek 67 nci maddesinin (a) bendinin başına "Rektörlüğe
bağlı olarak yeni kurulan Tıp Fakültesi ile" ibaresi
eklenmiş, (d) bendi "Rektörlüğe
bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü, Fen
Bilimleri Enstitüsü ve Sağlık Bilimleri Enstitüsünden,"
şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Ali
Kemal Kumkumoğlu.
Buyurun Sayın Kumkumoğlu.
CHP GRUBU ADINA ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
On yedi yeni üniversitenin kuruluşuyla
ilgili kanunun 6'ncı maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz aldım. Hepinizi tekrar saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım,
AKP İktidarının son dönemlerine geldik. Görülen o ki,
bundan sonra pek fazla geleceği de görülmüyor.
CAHİT CAN (Sinop) - Muhalefetin
de sonuna gelindi yani. Muhalefetin sonu geldi gibi gözüküyor.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla)
- Muhalefet her hâlükârda olur. Biz oluruz, başkaları olur,
ama muhalefet olur. Sizin iktidar olmayacağınız kesin.
CAHİT CAN (Sinop) - Yok, öyle
zannet sen.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla)
- Şimdi on yedi yeni üniversite açıyoruz. On beş yeni
üniversite daha açıldı. Sayın Bakanımız üniversitelerin
açılmasıyla ve üniversite camiasıyla en ilgili olması
gereken, yasalarımıza göre en ilgili olan kurumları
hiçe sayarak, cumhuriyet tarihi boyunca açılmış elli
üç üniversiteye otuz iki üniversite daha ekledi. Bunun mantığının
altında ne var? Yarın televizyonlara çıkıp denilecek
ki: "Cumhuriyet tarihi boyunca bu ülkede elli üç üniversite
açılmıştır. Biz buna otuz iki üniversite daha ekledik."
(AK Parti sıralarından "Doğru" sesleri) Müsaade
edin efendim, müsaade edin.
Değerli arkadaşlarım,
bu üniversitelerin hepsini toplasanız
Şurada kim hoca
varsa bir lütfen elini vicdanına koyarak konuşsun. Sayın
Bakan, size soruyorum: Bu açtığınız otuz iki üniversitenin
hepsini toplasanız bir Hacettepe Üniversitesi yapar mı?
Yapar mı arkadaşlar?
AHMET YENİ (Samsun) - Karşı
mısınız üniversitelere?
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla)
- Bakın, müsaade edin. Şimdi oraya geleceğim de
Şimdi, böyle palyatif işlerle,
böyle bakkal hesabıyla
Sizin "Bürokratik cumhuriyet"
dediğiniz, o karşı çıktığınız
şeyin alternatifi olarak kendi öneriniz, bakkal hesabı!
Bakkal hesabı! Değerli arkadaşlar, bakın, bakkal
hesabıyla bu işler olmaz. Sizin hesabınızın
tamamı bakkal hesabına dayanıyor.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - O
bile değil ya!
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla)
- 360'tan fazla milletvekiliyle dört buçuk yıldır iktidardasınız,
Türk millî eğitiminin hangi temel problemini çözdünüz? Üniversitelerin
kapısında biriken 1,5 milyon öğrenciyi, onların
ailelerini rahatlatabilecek bir çözüm önerisi Türkiye'nin gündemine
taşıyabildiniz mi? Meslek eğitimine dönük, hepimizin
yapılması gerektiğine inandığımız,
Türkiye'deki ara eleman ihtiyacını karşılamak
noktasında, artık kaçınılmaz bir gerçek olarak hepimizin
karşısında duran bu dönüşümü sağlayabilmek
için, 360'dan fazla milletvekili ile bir tek girişimde bulunabildiniz
mi? 360 milletvekiliniz var, yapamadığınız
işler için muhalefeti suçluyorsunuz.
Siz ne istiyorsunuz arkadaş? Nasıl bir şey istiyorsunuz,
yani nasıl bir güç vereceğiz size? Siz, 550 milletvekili de
olsa, "Sokaktaki vatandaş, bilmem ne diyor." deyip korkup,
burada istediğiniz, o doğru olduğuna inandığınız
o değişikliklerin yapılmasını sağlayamazsınız.
O zaman niye iktidar oluyorsunuz? Niye iktidar oluyorsunuz değerli
arkadaşlar?
Şimdi, on yedi yeni üniversite
açıyorsunuz. Daha önce on beş üniversite açtınız.
Şimdi, bu on beş üniversiteyle ilgili, Sayın Bakan mesela
-ben, Plan ve Bütçe Komisyonunun bir üyesiyim- Plan ve Bütçe Komisyonunda
tanık olduğum konularla ilgili, buradan, açıktan, hem
Meclise hem kamuoyuna yanıltıcı, yanlış bilgiler
veriyor. Daha ilerisini söylemek istemiyorum, çünkü bu bile bile
yapılıyor. Nedir bu değerli arkadaşlarım?
Millî Eğitim Bakanlığı, on beş üniversiteyle
ilgili YÖK'e başvuruda bulunmuş. YÖK'ün belli ölçüleri
var, belli standartları var. Siz, niye YÖK'e başvuruyorsunuz?
Yani, YÖK'e başvurma gerekçeniz nedir? Madem, YÖK ne söylerse
söylesin, siz bildiğinizi yapacaksınız, niye YÖK'e
başvuruyorsunuz? YÖK'e başvurmanın bir anlamı
var. "Bu konuyla siz daha ilgili bir kurumsunuz, gidin, bakın,
bu üniversitelerin altyapılarını, tesislerini,
öğretim elemanı durumunu, şehrin, kentin konumunu vesairesini
inceleyin. Sizin ölçülerinize göre burada bir üniversite
açılabilir mi, açılamaz mı, bize bilgi verin. Biz, bu illerde
üniversite açmak istiyoruz." diye ona başvuruyorsun, onun
bilgisine başvuruyorsun. YÖK geriye dönüp diyor ki: "Bu
üniversite açmayı düşündüğünüz illerin dördü, Tekirdağ,
Düzce, Uşak, Ordu illerindeki mevcut altyapı, buralarda
üniversite açmaya elverişlidir, buralarda üniversite açabilirsiniz.
Erzincan, Kırşehir, Burdur, Kastamonu, Çorum, Rize, Aksaray,
Amasya illerinde birtakım iyileştirmeler yapılabilirse,
buralarda da üniversite açılabilir."
Sayın Bakan, şimdi siz buradan,
Yükseköğretim Kurumu gibi bir kurumu "Biz yazdık, onlar
bize cevap vermediler." diye suçlarken hiç sıkılmadınız
mı? Yani, bunlar, sadece sizin bildiğiniz şeyler mi? Yani,
bu gerçekleri siz neyle gizleyeceksiniz, neyle saklayacaksınız?
Bunları birlikte tartışmadık mı?
Şimdi, devamında on yedi
üniversite için Yükseköğretim Kurumuna 23/1/2007, 4/2/2007 tarihlerinde
iki yazı yazmışsınız. On yedi üniversite kuracaksınız,
aradan iki ay geçmiş, iki buçuk ay geçmiş, siz düzenlemeyi
Meclise getirmişsiniz, yani, siz diyorsunuz ki -bunun, hani,
bir ayını da hazırlık süreci falan diye saysan-
YÖK'e "Gidin, bakın, bir ay içerisinde, buralarda üniversite
kurulur mu kurulmaz mı, bana
" O bakkal hesabı var ya,
uymak zorunda olduğunuz kurallar var ya
"Efendim, biz oraya
yazı yazdık." Böyle bir mecburiyetiniz olduğu
için yazı yazıyorsunuz. Yoksa, sizin, bu kurumları tanıdığınız,
bu kurumların düşüncelerine değer verdiğiniz,
bunları gerçekten size yardımcı olabilecek kurumlar
olarak gördüğünüz için değil; çünkü, onlar ne derlerse desinler,
siz bildiğinizi yapıyorsunuz. Niye? Çünkü, yarın seçim
var, seçimlerde gidip o illere diyeceksiniz ki: "Efendim, biz
sizin ilinize üniversite açtık."
Sayın Bakanım, burada
çiftçi olan arkadaşlarımız vardır, çiftçiliği
bilen arkadaşlarımız vardır. Sulu bir tarlada bir
önceki sene arpa ektiysen, bir dahaki sene "Hanım, bahar geldi,
şu arpa ektiğimiz geçen seneki yer var ya, şuraya bu sene
bostan ekelim." dediğiniz zaman bile hanım der ki:
"Yahu bey, tamam da, bizim bununla ilgili hiçbir hazırlığımız
yok. Yani, arpa ekilen bir yeri bostan tarlasına dönüştürmek
için bile bir hazırlık gerekir. Hiç olmazsa, fidemizin olması
gerekir." Yani, siz, bir yüksekokulu üniversiteye çeviriyorsunuz,
ne hazırlık yaptınız bunun için? Bu üniversiteye
çevirmeyi düşündüğünüz illerde
Şimdi, ben buradan o
illerde yaşayan vatandaşlarımıza soruyorum:
İlinizde, bizim ilimizdeki yüksekokul üniversite olacak anlayışıyla,
son iki yılda, üç yılda Millî Eğitim Bakanlığı
tarafından sizin illerinize hangi yatırımlar yapıldı,
hangi binalar yapıldı? Siz, "Biz elli üç üniversitenin
üzerine otuz iki üniversite daha ekleyeceğiz." diye düşündüğünüzde,
iktidara geldiğiniz dönemden başlayarak, bu üniversitelerde
öğretim elemanı, doçent, profesör olarak görev yapmak üzere,
mevcut üniversitelere sırf bu amaçla ne kadar yeni kadro verdiniz?
Öyle ya, eğer elli üç üniversiteye otuz iki üniversite ekliyorsan,
sen, mevcut öğretim elemanı kadrosunu yüzde 80 oranında,
sadece eskilerin mevcutlarını korusa bile, artırmak
durumundasın. Ne yaptın? Bu amaçla yaptığın ne
var? Hiçbir şey yok.
Hedefi ne? Arkadaşlarım,
aslında, hedefi, buraya gelip kendi illerine üniversite
açılması nedeniyle mutluluklarını ifade eden bütün
arkadaşlarım açıkladılar: "Üniversite
açılması, illerimizdeki sosyoekonomik hayatı renklendirecek,
değiştirecek, geliştirecektir." Yani, üniversite
açma işi, esas itibarıyla, ülkemizde bir ekonomik olay olarak
değerlendirilmektedir. Bir kentin ekonomisine biraz canlılık,
biraz hareketlilik, öğrenciler üzerinden, öğrenci aileleri
üzerinden, o öğrenci orada eğitim alsın, doğru
eğitim alsın, sağlıklı eğitim alsın,
dünyanın her yerinde geçerliliği olan bir mesleği olsun,
bir meslek sahibi olsun diye değil, oraya göndereceğimiz
öğrenciler nedeniyle, öğrenciler sayesinde o kentin ekonomik
yaşamına bir canlılık gelsin diye üniversite
açıyorsunuz. Buraya çıkan her arkadaşım da, bu sayede,
kendi illerinde ekonomik yaşamın gelişeceğine
dönük olarak birçok ifadelerde bulundular. Doğrudur, Hükûmetin
anlayışı da budur. Gerçektir, elbette bir üniversitenin
bir kente açılmış olması, o kentin ekonomik yaşamına
bir canlılık kazandırır.
Peki, değerli arkadaşlarım,
o zaman şu soru akla geliyor: Madem biz, üniversiteleri bir kentin
ekonomik yaşamını canlandırmak için bir araç olarak
kullanıyoruz. Bunun, ekonomik olarak en zayıf olan illerden
başlaması gerekmez mi?
Şimdi, nerede Bayburt'un milletvekilleri?
Her gün buralardaydılar. Nerede bu Bayburt? Sahipsiz mi Bayburt?
Nerede Gümüşhane'nin milletvekilleri? Öyle bir şey yok. Ardahan,
Tunceli, Bartın, Şırnak, Iğdır, nerede bunlar?
Hani o milletvekilleri? Niye bir tanesi kürsüye çıkamıyor?
Niye Sayın Bakan, bu illere niye üniversite açılmadığıyla
ilgili buradan bir tek şey söylemiyor? Siz buraları sahipsiz
mi zannettiniz? Yani, buradan şu anlaşılıyor: Bu
illerin milletvekilleri, beceriksiz, hiçbir şekilde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu,
konuşmanızı tamamlar mısınız.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla)
-
Hükûmet üzerinde, iktidar partisine mensup milletvekilleri olmalarına
rağmen, kendi illerine, sadece ekonomik bir amaca dönük olarak
oluşturulan üniversitelerle ilgili olarak, kendi illeri, ülkenin
ekonomik açısından en zorluklar içerisinde olan illeri olmasına
rağmen, kendi illerine bir üniversite götürmeyi başaramamış,
becerememiş, beceriksiz, kendi ilini sahipsiz, kimsesiz
bırakmış, kendi ilini çaresizlikle, yoksullukla kaderine
terk etmiş milletvekilleri olarak kendi illerine dönecekler.
Buradan dün bir arkadaşım
bir ilden bahsederek diyordu ki: "Artık benim ilimin insanları,
başı dik, onurlu yurttaşlar olarak gezecekler, dolaşacaklar."
Ne oldu peki, o, üniversite açmadıklarınız, başı
önlerine eğik, sizin ifadenizle onursuz insanlar, kişiler
durumuna mı düştüler? O milletvekillerinin durumu nedir?
Bu ifadeyi kullanan arkadaşlarım, kendi partisinden seçilmiş
milletvekillerine, üstelik kendilerine haksızlık yapılmış,
kendi seçildikleri illere haksızlık yapılmış
milletvekillerine, bu ifadeyi, daha doğrusu bu hakareti kullanırken,
bu hakaretamiz ifadeleri kullanırken hiç sıkılmıyorlar
mı, hiç utanmıyorlar mı? Bunu benim mi söylemem lazım?
Sayın Bakan, eğer bunu yapıyorsanız,
önergelerle çoğunluğu sağlatarak burada birtakım
düzenlemeler ekliyorsunuz, o zaman, bu illerimizin de bu haktan
yararlanmasını sağlamalıyız.
Ben, bir ay önce Bayburt'ta ve Gümüşhane'deydim;
iddia ediyorum, hiçbir il, Bayburt ve Gümüşhane kadar, bütün sivil
toplum örgütleriyle, bütün siyasi partileriyle ve orada yaşayan
bütün hemşehrileriyle, yurttaşlarıyla, her ilden daha
fazla, kendisini, kendi illerinde kurulacak bir üniversiteye hazır,
böyle bir üniversiteyi talep eden bir noktadaydı. Ben,bu illerde
yaşayan yurttaşlarımızın, herhangi bir
şeyi bugüne kadar, kendi illerinde bir üniversite açılması
kadar talep ettiklerini zannetmiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu,
selamlar mısınız Genel Kurulu.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla)
- Teşekkür ederim.
Şimdi, bu insanları, sadece
ekonomiyi düzeltme adına kurulan bu üniversiteler mantığı
içerisinde böyle bir üniversite anlayışından, bu illerde
bir üniversite açılmasından mahrum etmek, bence sizin için
gerçek anlamda vicdani bir sorumluluktur. Ben, vicdanlarınıza
sesleniyorum: Sadece ticari bir kurum hâline dönüştürdüğünüz
bu üniversitelerin hiç olmazsa ekonomik olarak en zor durumda olan
bu illerimizin ekonomisine de katkı yapabilmek adına bu
illerimizde sağlanmasını sağlayın.
Teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kumkumoğlu.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına Ordu Milletvekili Sayın Eyüp Fatsa.
Buyurun Sayın Fatsa. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EYÜP FATSA
(Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
on yedi ilimizde üniversite kurulmasıyla alakalı kanun
tasarısının 6'ncı maddesi üzerinde grubum adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Başkanlık makamını
ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kurulacak bu on yedi devlet üniversitesinin
öncelikle ve özellikle Türk bilim ve eğitim hayatına hayırlı
olmasını, ardından da kurulacak illerimize hayırlı
olmasını temenni ediyorum.
Değerli arkadaşlar, belki
sizlerle paylaşacağım görüşlerimi değişik
vesilelerle bu kürsüde yine gündeme getirdim, ama üniversitelerle
ilgili bazı şeylerin hâlâ politik demagojilerle veya söylemlerle
ifade ediliyor, anlatılıyor veya algılanıyor olması,
üniversite gibi önemli kurumların fonksiyonlarını,
sorumluluklarını anlamamak veya küçültmek anlamına
gelir.
Şimdi, dünden beri burada arkadaşlarımız
konuşuyorlar. Diyorlar ki: Hangi altyapıyla bunları
kuruyorsunuz, hangi imkânlarla bunları kuruyorsunuz, hangi
kaynaklarla bunları kuruyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin
bugün en büyük üniversiteleri içinde, bir asrı aşan, önceden
altyapısı oluşmuş, bugüne kadar hâlâ belki eksikliklerini
giderememiş büyük üniversitelerimiz var. Her birisinin kuruluş
döneminde, ne zaman üniversite gündeme gelse, aynı gerekçelerle,
tutanaklara, kayıtlara baktığımız zaman,
itirazların yapıldığına şahit oluyoruz.
Değerli arkadaşlar, üniversite,
devasa bir kurumdur, büyük bir müessesedir; altyapısıyla,
teknik kadrosuyla, teknik elemanlarıyla, yönetici, idareci,
bilim kadrolarıyla, bir senede, beş senede, on senede, yirmi
senede kurumsallaşmasını tamamlayamayacak kadar
büyük, devasa kurumlardır.
Ben, Karadeniz Teknik Üniversitesinin
-bölgemizde olduğu için- Ondokuz Mayıs Üniversitesinin
kuruluş günlerini ve sonra da yaşadığı süreci,
kuruluşundaki yaşadığı tartışmaları
hatırlıyorum. O zaman da, Samsun'da Ondokuz Mayıs Üniversitesi
kurulurken aynı gerekçeler ileri sürülüyordu. Karadeniz Teknik
Üniversitesiyle ilgili aynı şeyler söyleniyordu. Dün burada
ifade edildi, Orta Doğu Teknik Üniversitesiyle alakalı da
aynı iddialar ve gerekçelerle itiraz edildiğini, kayıtlardan,
arkadaşlarımız ifade etti.
Elbette ki, bunlar, bir gecekondu
yapar gibi bir gecede yapılıp hayata geçirilebilecek kurumlar
değildir. Teknoloji değişiyor, imkânlar değişiyor,
ülkenin şartları değişiyor, dünyanın
şartları değişiyor. Değişen teknoloji
ve gelişen şartlar karşısında, bilim ve
eğitim kurumlarının yeni pozisyonlar, yeni duruş
ortaya koyması ve kendini buna göre yeniden sorgulayıp
geliştirmesi, elbette ki, en tabii bir netice ve sonuçtur. Bunların
yapılıyor olması, bir nakisa, bir eksiklik değildir.
Değerli arkadaşlar, dolayısıyla,
her geçen gün kayıptır. Bir gün önce başlarsan, bir gün önce
varmak istediğin hedefe ulaşırsın. Eğer bunları
ertelersek, ertelediğimiz zaman, sadece bu iller için değil,
-bakın, bunlar ikinci plandadır- bu ülke için kayıptır.
Ben, Ordu'da lisede okurken bir üniversite
görmemiştim hiç. Üniversite imtihanına gireceğiz dediğimiz
zaman, hafızamızda, kafamızda bir üniversite şablonu
oluşturmaya çalışıyor, bir yere sıkıştıramıyorduk,
sığdıramıyorduk. Nasıl bir şey bu üniversite?
Bu üniversite nasıl bir şeydir? Ne vardır? Görüntüsü nedir?
İçinde ne vardır? Dershaneleri, teknolojileri, laboratuvarları,
öğretim görevlileri, profesörler nasıl insanlardır?
Doğrusunu isterseniz, ben, lisede okurken, bunları hafızama
sığdıramıyordum. O günden bugüne kadar, 70'li
yılların ortasından bugüne kadar benim ilimin bir üniversite
sevdası vardı, bununla ilgili altyapısı da vardı.
Diğer illerimizle alakalı, hiçbir bir yere, hiçbir altyapısı
olmayan bir yere bir üniversite kurulması falan, böyle bir
şey, kamuoyunun önüne de, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine
de getirilmemiştir. Üniversite kurulacak yerlerle alakalı
belli kıstaslar, ölçüler konulmuş, belli sayıda fakülte,
enstitü, yüksekokul şartı konulmuştur. Bu şartları
taşıyanlarda da bu adımlar atılmıştır.
Üniversiteleri ekonomik katma
değer üreten kurumlar olarak görmek, üniversitelere, bilim yuvalarına
saygısızlıktır, haksızlıktır, üniversiteleri
anlamamaktır, üniversite kavramını kavrayamamaktır,
içeriğini anlamamaktır. Elbette ki, üniversitelerin, kuruldukları
bölgelere, illere ekonomik katkıları, katma değeri
olacaktır. Ama, üniversitelerin, esas kurulduğu ülkelerde
ve illerdeki katma değeri ekonomik olarak ölçülmez. O ilin, o
bölgenin ilim, kültür, sosyal hayatına, eğitim hayatına,
bilim hayatına, sanat hayatına ve topyekûn sosyal hayata
sağlayabileceği katkılarla ölçülür, sağladığı
imkânlarla ölçülür. Üniversiteleri eğer biz böyle anlamazsak,
o zaman, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, ülkeyi geleceğe
taşıyacak nesilleri sadece ekonomik kaygılarla yetiştirme
imkânımız olabilir mi? Böyle bir mantığa üniversite
olgusunu sığdırmamız mümkün mü?
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Böyle de üniversite olur mu yani?
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bakın, herkesin konuşmasını milletimiz
kare kare takip ediyor. Biz, üniversitelerle ilgili, bir seçim sathı
mailine girildiği için böyle bir meseleyi gündeme getirmedik.
AK Parti iktidar olduğu günden beri, biz, hedef olarak dedik ki:
Türkiye'nin üniversitesi olmayan bütün illerinde üniversite açmak
bizim hedefimizdir; ikinci üniversiteye ihtiyaç varsa, üçüncüye,
aynı il içerisinde, Ankara, İstanbul gibi metropol şehirlerde
daha fazla üniversiteye ihtiyaç varsa onları da açmak bizim
hedefimizdir; vakıf üniversitelerinin önünü açmak bizim hedefimizdir.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Lafla üniversite açılır mı Başkan ya?
EYÜP FATSA (Devamla) - Daha fazla
ülke insanının -ki, üniversite yaşında, üniversitede
okuyacak yaşta yaklaşık 5,5 milyon gencimiz var- bunların
bir yüksek tahsil talebi var. Bu talepleri siyasetçilerin, bu talebi
bu millet adına, bu gençler adına konuşanların, düşünenlerin,
üretenlerin görmemesi, görmezlikten gelmesi söz konusu değildir.
Bakın, bir konu daha yanlış
anlaşılıyor. Lütfen, üniversiteleri sadece iş
ve aş kapısı olarak da görmek, üniversite gerçeğini
kavramamaktır. Değerli arkadaşlar, her üniversitede
okuyan kamuda bir görev alacak diye, böyle bir icbar, böyle bir zorunluluk
dünyanın hiçbir yerinde yok. Gelişmiş ülkelerde görüyorsunuz,
Amerika misal veriliyor, Almanya misal veriliyor, üniversiteleriyle
maruf, büyük ve köklü üniversitelerin olduğu ülkelerden misaller
veriliyor. Ben de uzun yıllar yurt dışında yaşadım.
Yurt dışında yaşayan arkadaşlarımız
vardır, oraları bilenler vardır. Hiçbir öğrenci,
hiçbir genç kamuda iş bulma kaygısıyla, beklentisiyle
üniversiteye gitmiyor. Ülkesine daha bilimle teçhiz edilmiş,
donanımlı, daha eğitimli, daha vasıflı bir
genç olarak, insan olarak, birey olarak, yurttaş olarak ülkenin
sosyal hayatında -özel sektörde olsun, kamuda olsun- sorumluluk
almak, milletine ve ülkesine vasıflı bir insan olarak hizmet
etmek endişesiyle, düşüncesiyle bunlar oluyor.
Değerli arkadaşlar, bakın,
bu ülke hepimizin ülkesidir, Edirne'den Hakkâri'ye kadar. Edirne'deki
gencimizin kendi ilinde bir üniversitede okuma hakkı olduğu
kadar, Hakkâri'deki bir gencimizin de, bir diğer ildeki gencimizin
de kendi bölgesinde, kendi ilinde bir üniversitede okuma hakkı
vardır. Üniversitelerin bu illere, bu bölgelere sağlamış
olduğu eğitim, kültür, bilim, teknoloji, sanat ve diğer
sosyal hayatın bütün renklerini ve canlılıklarını
bünyesinde barındıran özelliklerden her ilin istifade etme
hakkı vardır. Bunu lütfen yanlış anlamayalım.
Böyle bir şey olabilir mi ya! İşte, şurada olsun,
şurada olmasın... Orta Doğu Teknik Üniversitesiyle
alakalı kuruluştaki tutanaklar, söylemler dün burada ifade
edildi. Aynı şeyler tekrar edildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - ODTÜ'yle
ilgili söylenenler doğru değil.
EYÜP FATSA (Devamla) - Aynı
şeyler tekrar ediyor Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Fatsa, bir
saniye.
Buyurun, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
EYÜP FATSA (Devamla) - "Efendim,
üniversitelerin kaynakları yok, üniversiteleri kuruyorsunuz,
kaynak aktarmıyorsunuz
" Dün Sayın Bakan söyledi. Kurulan
üniversitelerle alakalı, ek bütçede 2 katrilyon ödenek olduğunu
herhâlde burada duymayan, bilmeyen yoktur.
"Efendim, üniversiteleri kuruyorsunuz,
bilim adamları yok, ilim adamları yok
" Değerli arkadaşlar,
ilim adamlarını, bilim adamlarını siyaset kurumları
yetiştirmez. İlim adamlarını, bilim adamlarını
yetiştirecek kurum herkes tarafından bilinmektedir. Siyasetçilerin,
parti teşkilatlarında bilim adamı, ilim adamı yetiştirecek
hâli yok. Eğer bu ülkenin ilim adamına ihtiyacı varsa
-ki, vardır- bilim adamına ihtiyacı varsa -ki, vardır-
bunların nerede yetişeceği bellidir.
"Efendim, üniversiteleri kuruyorsunuz,
işte rektörlerini atayamıyorsunuz ve bunu bir gerginlik
hâline getiriyorsunuz..." Değerli arkadaşlar, bakın,
bazı şeyleri söylerken herkes elini vicdanına koyarak
konuşmalıdır. Bu ülkede ilk defa üniversite kuruluyor
değil. Daha önce kurulan yeni üniversitelerin rektörlerinin
nasıl atandığı, 90'lı yıllarda yirmi
iki-yirmi üç üniversitenin, arkasından Galatasaray Üniversitesinin,
İzzet Baysal Üniversitesinin ve diğer kurulan üniversitelerin
rektörlerinin nasıl atandığı hepimiz tarafından
biliniyor. Biz farklı bir yol izlemedik AK Parti olarak. Geçmişte
hangi uygulama yapılmışsa, biz de onu yaptık.
Tıpkı Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaptığımız
gibi. Daha öncekiler kabul gördü, ayakta alkışlandı,
ama AK Parti böyle bir hakkı kullanmaya kalkınca herkes itiraz
etti. Tabii, bunu aziz milletimiz anlıyor, bunu milletimiz biliyor.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Millet meydanlarda!
EYÜP FATSA (Devamla) - Yapılanın
ne manaya geldiğini, ne yapılmak istendiğini bu millet
biliyor.
Dolayısıyla, değerli
arkadaşlar, bakın, üniversite gibi çok önemli meseleleri
konuşuyoruz. Türkiye'nin geleceğini aydınlatacak,
insanımızın geleceğini hazırlayacak, gençlerimize
gelecekte bir ufuk sağlayacak, donanımlı, vasıflı,
fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesillerin yetişeceği
üniversiteler konusunda bu kadar karamsar tablo çizmenin, doğrusunu
isterseniz, ben, bir siyasetçi, ülkeye hizmet etme gibi bir aşkı,
sevdası olan, bu noktada sorumluluk almış, siyasetçi
sorumluluğu taşıyan insanların ifade edebileceği,
bu sorumluluğu taşıyan insanların itiraz edebileceği,
ifade edebileceği, sahipleneceği bir olgu olmadığını
düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Fatsa...
EYÜP FATSA (Devamla) - Bitiriyorum.
Son cümlem Sayın Başkan.
Eğer böyle düşünülüyorsa,
gerçekten, ilim, bilim, teknoloji, gelecek, gençlik, nesil, ülke,
menfaat... Yani, bunlar, doğru dürüst, yerli yerinde algılanmamış,
anlaşılmamış olur ki, bu sorumluluğu taşıyan
insanların böyle bir yanlış noktada durabileceği,
doğrusunu isterseniz, benim çok kafamın aldığı
bir nokta değil.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle,
burada konuşan arkadaşlarımızın, hem bilim
kurumlarımızın, ilim kurumlarımızın yanlış
anlaşılmasına hem de ülkemizin aydınlık geleceğini
hazırlayacak üniversitelerimizle ilgili bu yersiz endişeleri
ifade etmek suretiyle toplumda karamsarlık oluşturmaya
hakları olmadığını düşünüyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Fatsa.
Şahsı adına, Ağrı
Milletvekili Sayın Mehmet Kerim Yıldız.
Buyurun Sayın Yıldız.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET KERİM YILDIZ (Ağrı)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan kanun tasarısının 6'ncı maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Üniversiteler, bulundukları
kentlerde, aydınlanmanın, kalkınmanın, özgür düşüncenin,
dünyayla iletişim kurmanın en önemli unsurlarıdır.
Her ilde bir üniversite kurmanın, kuşkusuz, ülkemiz
açısından çok büyük yararlar sağlayacağı
açıktır. Üniversiteler, aynı zamanda, çağdaş
uygarlığı aşmanın da vazgeçilmez kurumlarıdır.
Üniversiteler, kalkınma ve aydınlanmayı sağladığı
gibi, bulundukları kentlerde sosyal yaşamı da olumlu
etkilemekte, ilin ekonomisine dinamizm kazandırmaktadır.
AK Parti Hükûmeti, ülkemizdeki
sıkıntıların temel çözümünün ancak eğitim
alanında atılacak adımlarla mümkün olabileceğini
düşünerek, devlet-millet iş birliğinin, duygu ve gönül
beraberliğinin oluşmasını sağladı.
Sayın Başbakanımızın
öncülüğünde ve Sayın Millî Eğitim Bakanımızın
koordinasyonunda devlet-vatandaş iş birliğini
sağlamak amacıyla başlatılan Eğitime Yüzde
Yüz Destek Kampanyası kapsamında, bir kısmı devlet
yatırımı, bir kısmı da hayırsever iş
adamlarımızın katkıları sonucu, ilimiz
Ağrı'da binin üzerinde derslik yapılmıştır.
2002 yılına kadar, cumhuriyet
tarihi boyunca ilimiz Ağrı'da yaklaşık 2 bin derslik
yapılmışken, dört yıllık AK Parti İktidarı
döneminde 1.157 derslik yapılmıştır. Bu dönemde 8
anaokulu, 54 ilköğretim okulu, 6 genel lise, 4 Anadolu lisesi,
1 Anadolu öğretmen lisesi, 1 fen lisesi, yaklaşık 3
bin öğrencilik pansiyon yapılmış, YİBO sayısı
10'dan 17'ye, pansiyon sayısı 7'den 11'e, bilgi teknoloji
sınıfı 24'ten 79'a çıkarılmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üniversite kurulacak on yedi ildeki yükseköğretime
olan ve her yıl artan talepler, ortaöğretimde okullaşma
oranlarının yükseltilmesi, bu illerde üniversite kurulmasını
zorunlu hâle getirmiştir.
Ülkemizin eğitimi ve dolayısıyla
kalkınması açısından çok önem arz eden üniversitelerimizin
ülke genelinde yaygınlaştırılarak dengeli bir
şekilde dağılımının sağlanması
zorunludur. Gençlerimize bulundukları yerde eğitim
fırsatının tanınması hepimizin haklı talepleridir.
Ağrı gibi az gelişmiş
bir ilin gençleri açısından bunun önemi açık ve büyüktür.
Ağrı ilimiz AK Parti İktidarı döneminde birçok
alanda olduğu gibi tarihî değişime tanıklık
etmiştir. 530 bin Ağrılının hayali ve rüyası
olan Ağrı Dağı Üniversitesinin kuruluşu ile
eğitim ve öğretim alanında yapılan en büyük dönüşümü
bu kanun tasarısı ile gerçekleştiriyoruz. Üniversitemiz,
bölgelerarası, illerarası ekonomik, sosyal ve kültürel
farklılıkları gidermeye yardımcı olacaktır.
Ağrı Dağı Üniversitesinin
kampüsünün yapımını üstlenen iş adamımız,
hemşehrimiz Sayın İbrahim Çeçen'e tüm Ağrılılar
adına buradan teşekkür etmek istiyorum.
Bu kanun tasarısının,
on yedi ilmize ve Ağrılı hemşehrilerimize,
Ağrı Dağı Üniversitesinin hayırlı olmasını
diliyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yıldız.
Şahısları adına
ikinci söz, Bitlis Milletvekili Sayın Vahit Kiler'e ait.
Buyurun Sayın Kiler. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
VAHİT KİLER (Bitlis) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Dün akşamdan beri on yedi ile
üniversite kurulmasıyla ilgili görüşüyoruz. Açıkçası,
ben biraz hayretle de izliyorum. Çünkü, dünden beri telefonlarımız
susmuyor, mesajlar hiç durmuyor. Özellikle, Bitlis'te ve on yedi ilde
de ben tahmin ediyorum ki, daha fazla bir yoğun ilgi vardır.
Bütün vatandaşlarımız, bütün hemşehrilerimiz büyük
heyecanla bizi izliyor. Hatta, izlemiyor -ben bazı duyumlar
da alıyorum- davul-zurnayla bunu orada kutlayanlar bile var.
Şimdi, on yedi ilin ben gündemine
bakıyorum, Mecliste bizim gündemimize bakıyorum, bazı
arkadaşların söylemlerine bakıyorum: Tamamen gündemden
kopuk. Vatandaşın heyecanına katılmaktan uzak,
vatandaşın o heyecanını paylaşmaktan uzak,
bu bayramı hep beraber bayram havası olarak geçirecek yerde
burada Meclisi germek, Mecliste ortamı germekten başka,
bazı arkadaşlarımız bir şey yapmıyor.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Bakan da dahil.
VAHİT KİLER (Devamla) -
Gerçi, bu ilk defa değil, bu bayramları sürekli germek, ben
görüyorum ki, CHP'nin artık sürekli yaptığı bir
iş oldu. 23 Nisan Bayramı'nda dahi bu Meclis gerildi. Yani,
buradan vatandaştan hiçbir zaman prim alamıyorsunuz. Ben
şöyle bir bakıyorum: Ülkeyi sevmek, vatanı çok sevmek,
Allah aşkına, neyle ölçülür? Vatanını çok seven,
en çok hizmet eden; ülkesini çok seven, ülkesine en çok hizmet eden olması
lazım.
Şimdi, Millî Eğitimin yaptıkları
eleştiriliyor, Millî Eğitimin yaptıklarıyla ilgili
burada konuşmalar yapılıyor. Ben yaşıyorum
bunu, ilimde yaşıyorlar ve mesaj gönderiyorlar. Dünden beri
burada bazı arkadaşlarımız "şöyle hesap
yapalım" diyor, "bakkal hesabı yapalım"
diyor. "2002 ile 2006'yı hesaplarla bir toplayalım, neler
yapılmış?" Toplayalım. Allah'a şükür bizim
hesabımız kuvvetli.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Kiler hesabı, değil mi?
VAHİT KİLER (Devamla) -
Kiler hesabı da kuvvetli, AK Partinin hesabı da kuvvetli.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Ama, Kiler hesabı biraz daha kuvvetli.
VAHİT KİLER (Devamla) -
Toplaması da kuvvetli, çarpması da kuvvetli
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Çarpılması da kuvvetli.
VAHİT KİLER (Devamla) -
bölmesi de kuvvetli.
Benim ilimde, Bitlis'te 2002'de iktidara
geldiğimiz zaman 1.630 derslik vardı. Bunlar konuşarak
olmuyor, bu işleri konuşarak yapamazsınız. Bugün
2.600 derslik var. Yüzde 55 bir iyileşme var. Vatanını
sevmek, ülkesini sevmek bu işte. İktidara geldiğimiz
zaman benim ilimde bütün okullarda 700 adet bilgisayar vardı, bugün
3.100 adet bilgisayar var. Bunlar konuşarak olmuyor. Ben, Sayın
Bakanıma
Bütün illere yaptığı da aynı
şekilde. Sadece ben kendi ilimden örnek veriyorum. Bugün 81 vilayette
aynı hizmetin olduğunu, Millî Eğitimde, özellikle,
sağlıkta AK Parti İktidarının ne yaptığını
herkes çok iyi biliyor. Bunu bazılarının aklı hafızası
almayabilir. Biz iktidara geldiğimiz gün Bitlis Devlet Hastanesinde
4 tane uzman hekim vardı. Bakınız, Bitlis Devlet Hastanesinde
4 tane uzman hekim vardı. Bugün Bitlis Devlet Hastanesinde 36
tane uzman hekim var. Bu aradaki farkı bazılarının
belki hafızası almayabilir. Ama, bu, çalışarak,
koşturarak, dört buçuk senedir, bu ülkeye, aşkla, şevkle
hizmet etme yarışı içinde olan bütün bakanlarımızın
yaptığı hizmetlerle oldu.
Şimdi üniversitelere geliyoruz.
Bitlis'te doksan yıldır bir özlem bu, doksan yıldır.
İşte, hep "Atatürk" dersiniz, "Atatürk" diyoruz.
Doksan bir yıl önce, 1916'da Atatürk Bitlis'e geliyor ve bugün üniversite
alanı olarak yeni ayırdığımız Rahva Ovası'na
geliyor "Burada bir üniversite kurulmalı." diyor.
Ben, Hükûmetimize, Sayın Bakanımıza teşekkür ediyorum,
bu vasiyeti bu şekilde bugün yerine getiriyoruz, ama doksan
yıl sonra getiriyoruz.
"Üniversiteye sadece ekonomik
olarak bakıyorsunuz." diyorlar. Hayır, üniversiteye
hiç kimse sadece ekonomik olarak bakmıyor. Üniversiteyi hem
sosyal hem kültürel hem sportif kalkınma olarak herkes görüyor.
Biz, üniversiteyi
Bütün illeri bu alanda kalkındıracağına
inanıyoruz.
Biz iktidara geldiğimiz zaman,
2002 senesinde, Türkiye'de 41 ilde üniversite yoktu. Bunu da kullananlar
var şimdi. Ee, şimdi 9 ilde üniversite yok. Yani, bu 9 ili gelip
burada AK Parti aleyhine kışkırtmaya çalışanlar
Ben inanıyorum ki, o 9 il çok iyi biliyor ki, yine onlara üniversiteyi
AK Parti İktidarı getirecek. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - İktidarınızın ömrü yetmez, yolcusunuz,
siz.
VAHİT KİLER (Devamla) -
Hiç boşuna bu anlamda yorulmayın. İnşallah, önümüzdeki
dönemde de, AK Parti İktidarı döneminde bu 9 ilimize üniversite
gelecek ve bunu o 9 ilimizdeki vatandaşlarımız çok
iyi biliyor.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Biz kuracağız o 9 ile üniversiteyi.
VAHİT KİLER (Devamla) -
Peki, siz kuracaksınız. O zaman ben size soruyorum: Bugünkü
bu tasarıyla beraber, Türkiye'de üniversite sayısı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Sayın Başkan, bana soruyor, lütfen mikrofonunu
açın da konuşsun.
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Kiler.
Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
VAHİT KİLER (Devamla) -
Size ve CHP'ye soruyorum.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Bana sorun.
VAHİT KİLER (Devamla) -
Size soruyorum: Biz, iktidara, bugün
Bugünle beraber, bugünkü 17
üniversiteyle beraber Türkiye'de 117 üniversite var. Allah aşkına,
bunun kaçını CHP kurdu? Kaçında CHP'nin imzası var,
bana söyler misiniz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Söyleyeceğim.
VAHİT KİLER (Devamla) -
Bu, konuşarak olmuyor. Bu işler, konuşarak olmaz.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Sayın Başkan,
soruyor, cevap vermemi dinlemiyor.
VAHİT KİLER (Devamla) -
Bu işler konuşarak olmaz.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - 84'üncü maddede konuşacağım, ayrılmayın,
dinleyin beni.
VAHİT KİLER (Devamla) -
Eğer, çok
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Ve yanıtını alacaksınız benden.
Sorunuza cevap vereceğim.
BAŞKAN - Sayın Baloğlu
VAHİT KİLER (Devamla) -
Bizim, inşallah bu yaptıklarımız
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - 84'üncü maddede konuşacağım.
BAŞKAN - Sayın Baloğlu,
lütfen müdahale etmeyin.
VAHİT KİLER (Devamla) -
Bizim yaptıklarımız, yapacaklarımızın
teminatı olacak. Bundan sonraki dönemde de AK Parti İktidarında,
kalan diğer dokuz ilimize biz üniversiteyi babalar gibi kuracağız
inşallah. Bunu herkes biliyor.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Babalar
gibi satıyorsunuz.
VAHİT KİLER (Devamla) -
Bunu herkes biliyor. Ben bu anlamda
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Sen ancak Kilerin yeni şubelerini kurarsın,
üniversite kuramazsın.
VAHİT KİLER (Devamla) -
Neyse, siz çıkacağınız zaman cevap verirsiniz.
Ben size doğruları anlatıyorum, ben size doğruları
anlatıyorum.
BAŞKAN - Siz Genel Kurula hitap
edin.
VAHİT KİLER (Devamla) -
Türkiye'de, biliyorsunuz, Sayın Bakanım çok iyi bilir, çok
vız vızlayanlar bal yapmaz.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - O sizsiniz işte
Kiler balı
VAHİT KİLER (Devamla) -
Hiç bal yapmayan, vız vız yapanlar vardır, hiç bal yapmazlar.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Sizin yaptıklarınız Kilerle sınırlı.
VAHİT KİLER (Devamla) -
Sadece vız vızlayıp insanların canını yakarlar.
Ama, bir de var ki, az vız vızlayıp çok bal yapanlar var. O
da işte bizim iktidarımızdır.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Biz bu halkla cumhuriyeti kurduk, vız vızlama
dediğiniz bu mu? Demir yolları, limanları kurduk.
Vız vızlama o mu? Ne vız vızlaması ya! Ne biçim
konuşuyorsun!
VAHİT KİLER (Devamla) -
Ben, Bitlis'imize, Bitlis Eren Üniversitesinin hayırlı olmasını
diliyorum. Bitlis'te bu üniversiteyi doksan yıldır bekleyen
gençlerimize, sivil toplum örgütlerimize, bütün Bitlisli vatandaşlarımıza
bu konunun takipçisi oldukları için teşekkür ediyorum. Tabii
ki, Sayın Başbakanımıza, Sayın Millî Eğitim
Bakanımıza, Hükûmetimizin üyelerine, Meclise ve komisyonlarımıza,
bu işte emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Kurulacak
olan on yedi üniversitenin de Türkiye'mize hayırlar getirmesin
diliyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kiler.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Sayın Başkan, konuşmacı beni birisiyle
karıştırarak vız vız gibi şeyler söyledi.
BAŞKAN - Efendim?
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - İzin verirseniz, vız vızla ilgim olmadığını
kendisine anlatmak istiyorum. Bu vız vız lafı nereden
çıktı? Soyadımın Baloğlu olmasını
bir arıyla bağdaştırarak böyle bir benzetme yaptıysa
itiraz etmiyorum; ama, başka siyasi bir benzetmeyse reddediyorum.
BAŞKAN - Peki, kayıtlara
geçti Sayın Baloğlu.
Madde üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, saat
14.15'te toplanmak üzere birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati:
13.08
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.21
BAŞKAN
: Başkan Vekili Yılmaz ATEŞ
KÂTİP
ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 107'nci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
1414 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
7'nci maddeye bağlı ek madde
72'yi okutuyorum:
MADDE 7- 2809 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek maddeler eklenmiştir.
"Karamanoğlu Mehmetbey
Üniversitesi
EK MADDE 72- Karaman'da Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi
adıyla bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;
a) Selçuk Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Edebiyat Fakültesi,
Kamil Özdağ Fen Fakültesi, İktisadî ve İdarî Bilimler
Fakültesinden,
b) Selçuk Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulu,
Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulundan,
c) Selçuk Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu,
Ermenek Meslek Yüksekokulu, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu
ile Kazım Karabekir Meslek Yüksekokulundan,
ç) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,
oluşur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Karaman Milletvekili Sayın Fikret Ünlü.
Buyurun Sayın Ünlü. (Alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FİKRET ÜNLÜ
(Karaman) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkana da yeni görevinde
üstün başarılar diliyorum, Sayın Ateş'e.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
FİKRET ÜNLÜ (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, biliyorsunuz, yaklaşık yirmi
yıldır Karaman'da Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi
adıyla bir üniversite kurdurabilmek için uğraşıyoruz,
büyük mücadeleler verdik ve bu tarihî güne geldik. Şimdi, bu noktada,
tabii katkısı olan, başta Hükûmet ve Sayın Bakan olmak
üzere tüm arkadaşlarıma, tüm milletvekillerine, komisyon
üyelerine, partimizin çok değerli grup başkan vekilleri
Ali Topuz, Haluk Koç ve Kemal Anadol'a, komisyondaki değerli arkadaşlarıma
çok teşekkür ediyorum.
Ayrıca, tabii biliyorsunuz,
bunlar, tamamen yerel sivil toplum örgütlerinin çabalarıyla
da çok canlı tutuldu. O nedenle, izninizle, bugüne kadar Karaman'da
görev yapan valilerimize, belediye başkanlarımıza
-hatırlayabildiğim kadarıyla- Halil Nimetoğlu,
Hakkı Teke, Ali Akan, İsmet Metin ve şimdi, Fatih Şahin,
Hasan Basri Güzeloğlu valilerimize, yine, Yaşar Evcen'den,
Ali Kantürk Belediye Başkanımıza, bugün, onlara ve bütün
Karamanlı dernek ve vakıf başkanlarımıza,
hepsine teşekkür ediyorum. Gerçekten, yirmi yıldır, Ankara'yı
yol ettiler. Biz YÖK'le çok yakın çalıştık Karamanlılar
olarak, çünkü, bu Üniversitenin kurulmasında YÖK'ün desteğinin
ve katkısının, katılımının olmasına
çok duyarlılık gösterdik. O nedenle, değerli milletvekili
arkadaşlarım da bilirler, geçmişte rahmetli Alparslan
Türkeş'ten bu yana Osman Sevimli, yine aynı partiden Hasan
Çalış, Zeki Ünal ve Abdullah Özbey, bugün de tabii Yüksel Çavuşoğlu
ve Mevlüt Akgün arkadaşlarımızın büyük çabalarıyla
ve kanun teklifleriyle
Benim de bir kanun teklifim olmuştu
20'nci Dönemde... Ama bugün, tabii, çok tarihî bir gün, eminim bütün Karamanlı
hemşehrilerimiz de televizyonları başında, bu
tarihî günde, güzel bir sonuç alınmasını bekliyorlar.
Ben, izninizle -siyasi bir konuşma değil tabii- hepsine
şükranlarımı, teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
Özellikle, bugün Adalet ve Kalkınma Partisinin değerli milletvekili
Mevlüt Akgün ve Sayın Yüksel Çavuşoğlu'na ayrıca
teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
izninizle Karaman'la ilgili biraz bilgi vermek istiyorum, kısa
bir bilgi vermek istiyorum. Gerçi, hepimizin, hepinizin mazisinde,
sülalesinde, atalarında, tahmin ediyorum, Karaman'la ilgili
bir bağlantı vardır. Ben bunu çok duyuyorum, hepiniz duyuyorsunuzdur.
Balkanlara, Avrupa ülkelerine varıncaya kadar, hatta dünyanın
her yerinde, Karamanoğlu Beyliği'nden bu yana böyle göç
olayları yaşanmış, yerleşim yeri değişiklikleri
olmuş; o nedenle hepiniz biliyorsunuz. Şimdi, Karaman'da
-il olduktan sonra özellikle- nüfus hızla arttı. Bugün merkez
nüfusu 160 bine yaklaştı, hatta geçiyor. 300 binin üzerinde
bir nüfusu ve muazzam bir sanayi kuruluşu potansiyeliyle, tarım
ürünleri, orman ürünleri, su ürünleriyle, o zenginlikle öyle bir
noktaya gelindi ki, bugün Türkiye'de tüketilen gofret, çikolata
ve bisküvinin yarıya yakını Karaman'da üretiliyor.
Tarım ürünleri yine öyle, bulgurun beşte 1'i Karaman'da üretiliyor.
Meyvecilik ve buna bağlı olarak, tarıma bağlı
olarak gıda sanayi çok gelişti, hayvancılık o oranda
çok gelişti. Tabii, şimdi, tarihî değerleri, kültür değerleri,
o birikimleri bir yana, bu zenginliğiyle Karaman, zaten Karamanoğlu
Mehmetbey Üniversitesini çoktan hak etmişti ve gerekiyordu,
çok zorunluluk hâline gelmişti.
Bugün, bizim ilimizde orta, büyük
ve küçük ölçekli 100'ün üzerinde işletme var, büyük sanayi kuruluşları
var. Buralarda, tabii, üniversite açıldığı zaman,
öğrencilerin uygulama ve staj imkânları da çok artacak.
2.500 dönümlük tapulu arazisiyle şehrin göbeğinde bir üniversite
düşünün, öğrenci, okulundan, yurdundan veya evinden
çıktığı zaman, Karaman'ın en uç köşesine
yürüyerek gidebilir. Böyle düzenli ve planlı bir şehirleşmemiz
de var. Belediye başkanlarımız da bu konuda çok gayretliler,
çok duyarlılar. Gecekondu yok Karaman'da hiç. Yani, gelip geçmiş
bütün belediye başkanlarını, hepsini bu yönden kutlamak
istiyorum.
100'e yakın sit alanı var
Karaman'da. Aşağı yukarı sekiz bin yıllık
bir yerleşim yeri. Kazı bilimlerden öğreniyoruz ki,
bugün, elde edilen bilgilere göre, dört bin beş yüzüncü yılını
kutlamaya hazırlanıyoruz Karaman'ın. Hititlerden bu
yana, Likyalılardan, Perslerden bu yana, bütün uygarlıkların
izleri taşınıyor, kalıntıları var.
Daha önceden, aslında, Karaman'da
otuza yakın medrese çalışmış. Bugünkü
adıyla üniversite olan otuz medrese, bugün tespit edilmiş
olanlar. Tabii, Karaman beylikleri içerisinde, Sivas'tan Kayseri'ye
kadar alırsanız, bu sayı daha da yüksek. Buralarda büyük
din alimleri yetişmiş, filozoflar yetişmiş. Bugün,
Ermenek'te hâlâ ayakta Tol Medrese'miz, yalnız gök bilimleri üzerinde
tahsil yapıyor. Yani, 12'nci-17'nci yüzyıllar arasında
otuz medrese aktif olarak çalışmış. Böyle bir tarih
zenginliği var, kültür birikimi var.
Tabii, üniversiteler için bunlar
büyük zenginlik. O açıdan, Karaman'da kurulacak olan üniversitemiz,
ben inanıyorum, çok kısa bir sürede Türkiye'nin sayılı,
aktif ve etkili üniversitelerinden biri olacaktır. Hem konumu
açısından hem öğrencilerin sosyal faaliyetler içerisinde
bulunma imkânlarına sahip olabilmeleri, Karaman'ın kendi
sıcaklığı, kendi doğallığı
Bugün
9.300 kilometrekarelik coğrafyası var, ama bunun yüzde
25'i ormanlarla kaplı. Yani, öğrenciler, üniversiteden
çıkıp, Sertavul yolunda, Ayrancı yolunda, Kâzımkarabekir'de,
işte, Karadağ'da, o dağlarda bile piknik yapabilme, gezebilme,
yürüyüş yapabilme, spor olanaklarına kavuşabilme
şansına sahipler. Her yönüyle çok güzel oldu. Hepinize ayrı
ayrı, gerçekten çok teşekkür ediyorum.
Tabii, burada, gönül isterdi ki,
bu, diğer on yedi üniversiteyle de beraber, bunu, ülkenin bu konuda
en etkili, en yetkili kurumu olan Yükseköğretim Kuruluyla da
daha sıcak bağlantılar kurarak yapılabilmiş
olsaydı, çünkü eninde sonunda bu kurumlar birbiri içerisinde,
birlikte çalışacaklar. Hükûmetle aralarında böyle bir
çelişki yaşanmamış olsaydı, polemikler yaşanmasaydı
çok daha iyi olurdu diye düşünüyorum, ama bu söylediklerim Karaman
için geçerli değil. Değerli milletvekili arkadaşlarım
da biliyor. Valilerimiz, belediye başkanlarımız,
milletvekillerimiz kendileri, YÖK'ü yol ettik hep, yani sürekli ziyaretlerle,
onların da izniyle, onların da katılımıyla -çok geldiler, gittiler Karaman'a, uygun
raporlar verdiler, düzenlediler ve- bu noktaya gelindi.
Ben de çok heyecanlıyım,
çok gururluyum gerçekten. Karaman Üniversitesinde okuyacak olan
öğrencilerimiz, kendilerini bir aile yuvasında hissedeceklerdir.
Bundan hiç şüphem yok. Söylediğim gibi, tarihî zenginlikler
içerisinde kendilerini çok daha mutlu, çok daha rahat hissedecekler.
Bunları da söylemeden geçemiyorum.
Yine, izninizle, bir spor adamı
olarak, bugün -dün, Sayın Genel Başkanımız da çok güzel
kutladı, sizler de kutladınız- Beşiktaşımızın
ve Fenerbahçenin şampiyonluklarını da candan kutluyoruz,
ama, gönül ister ki, tabii, bu şampiyonluklara gelinirken, hepimizin
arzu ettiği gibi, Türkiye'de spor etik değerlerine uygun
olarak yapılsın. Gerçekten, bu şike söylentilerinden,
tatsız tezahüratlardan, şiddetten arınmış olarak,
bizim vatandaşlarımıza, bizim insanımıza
yaraşır şekilde bu mücadeleler sürdürülsün. Yani, dedikoduları
az olan bir süreç yaşansın istiyoruz spor alanında. Geçmişte,
biliyorsunuz, çok büyük başarılar kazanıldı, yine
de kazanılıyor, daha da iyi olacağız diye düşünüyorum.
Türkiye'nin geleceğini ben her zaman çok parlak görüyorum. Hepimizin
katkılarıyla, hepimizin gayretiyle, uyum içerisinde, her
konuda uzlaşarak, birbirimizi severek, sayarak Türkiye'yi
kalkındırmanın yolları herkes tarafından biliniyor,
ama o yoldan çıkmadan yürürsek, sanıyorum, memleketimize
daha çok hizmetimiz olacak diye düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. Karaman'la beraber, bütün diğer üniversitelerin
bulunduğu illerdeki halkımıza da saygılar sunuyorum,
hayırlı olsun diyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın
Ünlü.
Şahsı adına, Karaman
Milletvekili Sayın Mevlüt Akgün.
Buyurun Sayın Akgün. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkçenin
başkenti, tarih, kültür ve sanayi şehri Karaman'a Karamanoğlu
Mehmetbey Üniversitesi kurulmasına karar veren başta
Başbakanımız olmak üzere, tüm Hükûmet üyelerine, Sayın
Millî Eğitim Bakanımıza özellikle ve tasarıya destek
veren Meclisimizin tüm milletvekillerine teşekkür ediyorum.
Üniversite hayali, Karaman'ımızın
yıllardan beri hasretle beklediği, neredeyse millî meselesi
hâline gelmiş bir özlemdi. Bu amaçla tüm Karaman halkı, kamu
yöneticileri, sivil toplum örgütleri, sanayicilerimiz, hayırseverlerimiz
ve siyasilerimiz, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız
birbirine kenetlenmek suretiyle üniversite altyapısını
kurmak için bugüne kadar mücadele ettiler. Huzurlarınızda,
üniversitenin Karaman'ımıza kazandırılması
için çaba gösteren tüm Karamanlı hemşehrilerimize ayrıca
teşekkür ediyorum.
İlimizde Selçuk Üniversitesine
bağlı üç fakülte, iki tane yüksekokul ve üç adet meslek yüksekokulu
bulunmak suretiyle, toplam 5.400 civarında öğrenci öğrenim
görmektedir. Yani, üniversite altyapısı zaten hazır
durumdadır. Üniversite kanunu çıktıktan sonra, inanıyorum
ki, tüm Karamanlı hemşehrilerimiz seferber olmak suretiyle,
üniversitemizi büyütmek, geliştirmek, bölgemizi bir ilim yuvası
haline getirmek için maddi ve manevi bütün güçlerini ortaya koyacaklardır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üniversiteler çağdaş bilim yuvalarıdır.
Dünyada, gelişmiş ülkelerde her yarım milyon nüfusa
bir üniversite düşmesi gerektiği gibi, nüfusun yüzde 30'u
da yükseköğretim görmelidir. Hâlbuki, ülkemizde yükseköğrenim
görme oranı yüzde 19'dur. Nüfusumuzun 70 milyon olduğu düşünülecek
olursa, ülkemizde en az 140 üniversite bulunması gerekmektedir.
Genç nüfus oranının yüksekliğine rağmen, yükseköğretimdeki
okullaşma oranı çok düşük kalmaktadır. Yeni üniversitelerin
kurulmasına ihtiyaç duyulmasına rağmen, YÖK, bugüne
kadar üzerine düşen görevi yapmamış, yeni üniversitelerin
kurulması için altyapı oluşturmamıştır.
İşte, AK Parti Hükûmeti, bütün alanlarda olduğu gibi,
Türkiye'nin ihtiyaçlarını düşünerek, on beş üniversiteden
sonra on yedi yeni üniversite daha kurmak suretiyle, siyasetin
bir çözüm aracı olduğu gerçeğini bir daha gözler önüne
sermektedir.
YÖK, bırakın yeni üniversite
kurulmasını, Selçuk Üniversitesi Senatosu tarafından
Karaman'a kurulması için kararı alınan fen ve edebiyat
fakültelerinin kuruluşunu bile iki yıl geciktirmek suretiyle,
işin bir anlamda gecikmesine yol açmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Karaman ili, 4.500'üncü kuruluş yıldönümünü
kutlayan, Türk tarihinin ve kültürünün önemli merkezlerinden birisidir.
Bağrında Karamanoğlu Mehmet Beylerin, Mevlânâların,
Yunus Emrelerin, Pirî Reislerin, Kâzım Karabekir Paşaların
yaşadığı bir vatan toprağıdır. Karamanoğlu
Mehmet Bey 1277 yılında yayınladığı fermanla
Türkçeyi resmî devlet dili ilan etmek suretiyle, dil birliğinin,
millî birliğin sağlanmasında en önemli unsur olduğunu
vurgulamıştır. 730'uncu Türk Dil Bayramı törenlerini
geçtiğimiz pazar günü Karaman'da kutladık.
Ağzımızda anamızın
ak sütü kadar helal olan Türkçe, bizim ses bayrağımızdır.
Türkçeyi ilk defa devlet dili olarak ilan eden Karamanoğlu Mehmet
Bey adının üniversitemize verilmesi hem yıllardan beri
süregelen bir çabayı ödüllendirecek hem de Türkçeye sahip
çıktığımızı güçlü bir biçimde vurgulayacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yeni kurulacak üniversitelerimiz, kurulduğu
şehirlerin sosyal, ekonomik ve kültürel hayatına çok büyük
katkılarda bulunacaktır. Öyle ki, Anadolu'da pek çok
şehir, önceleri barakalarda kurulan üniversiteleriyle bugün
anılır hâle gelmiştir. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi,
Konya Selçuk Üniversitesi, Eskişehir Anadolu Üniversitesi
gibi pek çok üniversite zamanla büyümüş ve bölgesinin ve ülkemizin
önemli ilim merkezleri hâline gelmiştir. Yeni kurulacak olan
üniversitelerimizin de illerimizin mevcut potansiyellerini harekete
geçireceğine yürekten inanıyorum.
İllerimizin yıllardan
beri süregelen ama hiçbir iktidarın gerçekleştiremediği
üniversite hayalini hayata geçiren AK Parti Hükûmetine Karaman
halkını temsilen teşekkür ediyor, emeği geçenlere
tekrar teşekkürü bir borç biliyor ve hepinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Akgün.
Şahısları adına
ikinci söz, Karaman Milletvekili Sayın Yüksel Çavuşoğlu'nun.
Buyurun Sayın Çavuşoğlu.
YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Karaman)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
on yedi yeni üniversite açılmasıyla ilgili söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
1950'li yıllardan bu yana süregelen
ve Karaman'ın toplumsal bir özlemi olan üniversitenin kurulmasının
mutluluğu içerisinde olduğumu belirterek konuşmama
başlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
her şeyden önce, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde
binlerce üniversite bulunmaktadır. Hızla kalkınan
Türkiye'de üniversitelerin sayısının artırılması,
bu gelişmeye uygun ve doğru bir politikadır. Bir
öğretim elemanı olarak, tarihin ve medeniyetlerin merkezi
olan ülkemizde her veçhesiyle sosyoekonomik ve eğitim seviyesinin
yükseltilmesi için her ilimizde bir üniversitenin açılması
temel felsefemiz olmalıdır diye düşünürüm. Üniversitelerimiz,
Atatürk'ün dediği gibi, muasır medeniyet seviyesine
ulaşmak, modern ve gelişmiş üniversitelerin eğitim
seviyesini yakalamak ve aşmak gibi ulusal ve uluslararası
bilimsel rekabeti artırmak, bilim ve teknoloji atılımına
hız kazandırmak, özgür düşünmek ve düşünceyi ifade
etmek, özgün bilim yapmak suretiyle ülkemizin kalkınmasını
sağlamak için kurulmalıdır. Bunun için, tüm üniversiteler
bilimsel ve kreatif güce sahip olmalıdır ve buna sahip akademik
personelle takviye edilerek bilgi ve vizyon ile donatılmalıdır.
Değerli arkadaşlarım,
Anayasa'mızın 42'nci maddesi "Kimse eğitim ve
öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz." demektedir.
Bu günümüzde üniversite kapılarına yığılmış,
üniversiteyi kazanmış, ama çeşitli nedenlerle anayasal
eğitim ve öğretim haklarından mahrum bırakılan
ve her yıl sayıları çığ gibi büyüyen öğrenci
kitlesine yükseköğrenim imkânı tanımak devletin temel
görevleri arasında olmalıdır. Adaletsizliğin ortadan
kaldırılması için ilgili kurumlar gerekli tedbirleri
süratle ve behemehâl almalıdır derim. Bu vesileyle,
şunu da özellikle vurgulamak isterim ki, öğrenim hakkı
bir talebe için en önemli insan haklarındandır. Hangi sebeple,
hangi niyetle, hangi gayeyle, hangi vesaireyle olursa olsun ferdin
eğitim hakkı engellenmemelidir. Hele hele, okumak arzusuyla
üniversitelerin kapılarına kadar gelmiş bir evladımızın,
"imkân yok, yer yok, şu yok, bu yok" gibi sebeplerle geri
çevirmenin, en azından Anayasa ve insan hakları ihlali olduğunu
düşünüyorum.
Aynı zamanda, okullaşma
oranı bakımından, dünya ülkeleri arasında en son
sıralarda yer alan ülkemizi bu açmazdan kurtarmak için, ülke
sathına dengeli bir şekilde yayılan yeni yükseköğretim
kurumlarının açılmasına ihtiyaç vardır. Bu
nedenle, her ile mutlaka, en az bir üniversite açılması gerekir,
demek gerekmektedir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
Karaman'ımızda üniversite açılması bir hayal değil,
aksine tarihsel ve kültürel birikimiyle bir hakkın gereği
idi. Bu üniversiteye toplumsal bir mutabakatla "Karamanoğlu
Mehmetbey Üniversitesi" adının verilmesi, tarih, dil,
kültür alanında uluslararası düzeyde ve kalitede bir bilim
platformunun Karaman'da hasıl olmasına da imkân sağlamaktadır.
Karaman'da mevcut yükseköğretim
kurumlarının fiziki durumları, gelişme kapasiteleri,
bölgenin tarihî, coğrafi, ekonomik ve sosyal durumu, bu yolla
bölgedeki sanayi sektörüne kazandırılacak teknolojik
dinamizmin bünyesinde üniversite kurulmasını gerektirmekteydi.
İlimizde üniversite kurabilmek için belirlenen asgari
şartların çok üzerinde fiziki şartlar mevcut olup, millet-devlet
bütünleşmesi ve Hükûmetimizin gayretleriyle bu imkânlar
sağlanmıştır.
Üniversite, Karaman ilinin sosyokültürel
ve ekonomik kalkınmasında çok önemli katkılar sağlayacaktır.
Üniversite, Türkiye'mize, Türk dünyasına, Türkçemize, sanayimize
ve tarımımıza, asgari on binlerce öğrencisiyle,
büyük bir aktivite getirecek; ayrıca geniş boyutlu perspektifte
araştırma, geliştirme potansiyeli sağlayacaktır.
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi,
Karaman'a sosyal ve kültürel değişim ve gelişim yönüyle
büyük bir ivme kazandıracaktır.
Sonuç olarak, Karaman'da kurulacak
olan Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, muasır medeniyetler
düzeyine ulaşılmasına müspet katkı sağlayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Bir saniye.
Buyurun, konuşmanızı
tamamlar mısınız Sayın Çavuşoğlu.
YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Devamla)
- Değerli milletvekili arkadaşlarım ve Sayın
Başkanım, izin verirseniz, değerli öğrencilerim
için de birkaç kelime söylemek istiyorum sözlerime son vermeden önce.
Bir öğretim üyesi olarak, gerek
kurulacak olan yeni üniversitelerde gerekse diğer üniversitelerimizde
okuyacak öğrenci kardeşlerime diyorum ki, bu milletin evlatları
olarak, bu milletin geleceğini kuracak ve geliştirecek olan
gençleri olarak birbirinizi sevmeye, birbirinizle dayanışma
içinde olmaya her zamankinden daha fazla mecbur olduğunuzu hatırlatmak
isterim. Sizlerin, yüksek ahlak ve erdem, yüksek muhakeme gücü, derin
ve kaliteli bilgiyle donatılmaları, tevazu yüklü, alçak
gönüllü, yüksek adalet sahibi, yüksek şahsiyete ve onura sahip
olmanızın, geleceğimiz için çok büyük önem arz ettiğini
açıkça söylemek isterim. Her zaman, bu noktada, demokrasi, bizi
muasır medeniyet seviyesine ulaştıran en önemli araç
olmalı. Öyleyse, bu hedefe götüren demokrasi için de elimizden
geleni yapmalıyız.
Biliyorum ki, basit ve kolay problemleri
çözmekten ziyade, müşküllerin çözümüne katkıda bulunmayı,
ülkemiz ve milletimizin geleceğine katma değerleri sunmayı
amaçlamaktasınız, çalışmalarınızı
bu paralelde sürdürmektesiniz. Sizler geleceksiniz, geleceğimiz
de sizlersiniz.
Bu duygu ve düşüncelerimle,
başta Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi olmak üzere, bütün
illerimizdeki açılacak olan üniversitelerimizin ülkemize,
milletimize hayırlı olmasını, hayırlı
çalışmalara, hayırlı gelişmelere vesile olmasını
temenni eder ve üniversitelerimizin kurulmasında emeği
geçen herkese, başta Sayın Başbakanımızın
şahsında Hükûmetimize, bürokratlarımıza ve Parlamentomuzun
siz değerli üyelerine teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisi saygılarla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Çavuşoğlu.
Sayın milletvekilleri, madde
üzerinde bir önerge var, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1414 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın çerçeve 7'nci maddesine bağlı ek
madde 72'de ve madde başlığında geçen "Karamanoğlu
Mehmet Bey Üniversitesi" ibaresinin "Karaman Üniversitesi"
olarak değiştirilmesini dilerim.
Saygılarımla.
Mustafa
Gazalcı
Denizli
BAŞKAN - Komisyon katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE
(Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Peki, teşekkür
ederim.
Gerekçe mi, söz mü istiyorsunuz
Sayın Gazalcı?
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Söz
istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Gazalcı.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bu altı
tane önergenin birinde ben konuşacağım.
Yalnızca Karaman için vermedim
bu önergeyi, her ilin üniversite adı o ilin adıyla olsun diyorum
özetle.
Şimdi, daha önce on beş yeni
üniversite konusunda da, komisyonlarda illerin adları
çıkarılarak kimi isimler verildi. Bu kez de, Hükûmetten gelen
tasarı, komisyonlarda değiştirilerek illerimizin
kimilerinin adları çıkarılıp başka isimler
verildi. Tabii, ilki Karaman'a denk geldiği için buradan
başlanıyor. Aslında Karamanoğlu Mehmet Bey'e,
Türkçeye tutkun, Türkçenin özleşmesini isteyen bir kişi
olarak ben sonsuz saygı duyuyorum. "Divanda, dergâhta,
bargâhta Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır."
diyen bir kişiyi gerçekten saygıyla anıyorum, onun için
ne yapılsa azdır diyorum; ama, ben bir ilkeden söz etmek istiyorum:
Bir iş yaparken güzel yapalım, doğru yapalım, ilkeyi
bozmayalım diyorum.
Bakın, elinizdeki tasarıda,
43'üncü sayfada Hükûmetten gelen tasarı biçimleri var, sonra komisyonda
bunlar değiştirilmiş: İşte, Karaman Üniversitesinin
adı Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi olmuş, Ağrı
Üniversitesinin adı Ağrı Dağı Üniversitesi
olarak değiştirilmiş, Çankırı Üniversitesi
Çankırı Karatekin Üniversitesi olmuş, Bitlis Üniversitesinin
adı Eren Üniversitesi olmuş, Muş Üniversitesinin
adı Alparslan Üniversitesi olmuş, Mardin Üniversitesinin
adı da Artuklu Üniversitesi olmuş. Tabii, bu adların
her birinin anlamı var, yani bir Alparslan'ın Türk tarihi
için önemini kabul ediyorum, Artuklu'nun Mardin için taşıdığı
bir değeri kabul ediyorum. Yüz yıllardan, bin yıllardan
gelip bir kültürü bugün yaşatmak güzel, ama o ilin kendisi çok
önemlidir değerli arkadaşlar. Şimdi, özellikle üç tanesi
var ki dinlemenizi istiyorum: Eren Üniversitesi nerede diye sorsam,
biraz önce okumuş olmama karşın, birçoklarınız
bilmeyecek. Sizin çocuğunuz Eren Üniversitesini kazandı,
"neresi bu?" diye soracaksınız.
Değerli arkadaşlar, yani
Eren ne yaptı bilmiyorum, belki, birtakım katkılarda
bulunmuştur. Şimdi, moda oldu bu, yani biraz katkı verildi
mi, okulun adını kendi adı olarak yazdırıyor.
Üniversite kuruyoruz değerli arkadaşlar, üniversite.
Belki, bir fakülteye, bir laboratuvara, bir dersliğe adı
verilir, ama koskoca üniversiteye bir kişinin adı
Arkasından,
geçiyorum, şimdi, burada, Bitlis adı yok, yani, hiç olmazsa
Bitlis Eren Üniversitesi olmalı.
Muş Üniversitesinin adı,
Alparslan. Değerli arkadaşlar, bunu, Muşlular bilebilir
ama, hiç olmazsa -benim önerim, Muş Üniversitesi olmasıdır
ama- Muş Alparslan Üniversitesi olmalıdır. Bir daha
söz almamak için bu önergede hepsini açıklamaya çalışıyorum.
Mardin için de öyle, Mardin kalkmış ortadan, yalnız Artuklu
Üniversitesi var, hiç olmazsa Mardin Artuklu olabilir. Benim önerim,
ilkeyi hiç bozmadan, Hükûmet tasarısında olduğu gibi
hiç olmazsa, yalnızca illerin adları verilmelidir. Geçen
kez de burada, Burdur Üniversitesinin adı değiştirildi,
kimi üniversitelerin adları değiştirildi, ben, gene
bir konuşma yapmıştım. Tekrar ediyorum, ne Alparslan'a
ne Karamanoğlu Mehmetbey'e ne Artuklu'ya karşı değilim;
karşı olduğum, bir ilkedir, o ilin adı, üniversitenin
adı olmalıdır. Bakın, geçmişte, 21 yerde köy
enstitüsü kuruldu, hiçbirinde kişi adı yoktur, bey adı
yoktur, paşa adı yoktur; yalnızca o yerin, o köyün
adı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Gazalcı.
Buyurun, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Onun
için, bir şey yapılırken güzel yapılsın diyorum.
Komisyonlarda, bir önergeyle, birinin aklına bir şey geldi,
ya şu olsun, Eren Üniversitesi olsun, Artuklu olsun
Hayır
arkadaşlar, illerin adları olsun, illerin adları olsun,
belli olsun. Bakın, bu ilke bozulduğu zaman, ileride de
olur, geçmişte yapılmışsa
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Pamukkale
Üniversitesi
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - O hata
değildir.
Kimi arkadaşlar diyor ki:
"Biz rektörü şimdi kendimiz tayin edeceğiz, 1992'de de
böyle olmuştu." Kötü örnek, örnek değildir. Bakın,
geçmişte yapılmışsa, o örnek örnek değildir.
Onun için, yer olarak o ilin adı üniversitede olmalı diyorum.
Burada kimi talihsiz sözler edildi.
Savunmasız Yükseköğretim Kurumu
İşte, her
şey Hükûmete mal edildi. Yükseköğretim Kurumu sanki üniversite
kurmayı istemiyor, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, biz yeni
üniversite açılmasını istemiyormuşuz gibi, kimi
konuşmalarda izlenimler yaratılıyor. Bu son derece
yanlıştır. Biz, gerçek anlamda altyapısı olan,
elemanı olan, fiziki koşulları olan, bilim ortamına
uygun olan bir üniversite istiyoruz, çağdaş bir üniversite
istiyoruz.
O yüzden, ben yaptım oldu demeyelim.
Hiç olmazsa adından başlayarak, gelin, bir oldubittiye getirmeyelim,
tasarıda olduğu gibi, o illerin adları üniversite
adı olarak kalsın. Bunu kabul etmeyecekseniz, hiç olmazsa,
bu eklediğiniz adların önünde il adları olsun diyorum.
Önergelerimizin -bundan sonraki,
gelecek maddelerde de var, altı tanedir, onlarda konuşmayacağım,
gerekçesi okunacak- kabul edilmesini diliyor, hepinize saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Gazalcı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler
Teşekkür
ederim. Önerge kabul edilmemiştir.
Ek madde 72'yi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler
Teşekkür
ederim. Kabul edilmiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Ek madde 73'ü okutuyorum:
Ağrı Dağı Üniversitesi
EK MADDE 73- Ağrı'da
Ağrı Dağı Üniversitesi adıyla bir üniversite
kurulmuştur. Bu üniversite;
a) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadî ve İdarî Bilimler
Fakültesi ile Atatürk Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı
iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Eğitim Fakültesinden,
b) Atatürk Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulundan,
c) Atatürk Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu
ile Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulundan,
ç) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,
oluşur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Ardahan Milletvekili Sayın Ensar
Öğüt.
Buyurun Sayın Öğüt.
CHP GRUBU ADINA ENSAR ÖĞÜT (Ardahan)
- Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte
olan on yedi ilde üniversite kurulmasıyla ilgili kanun tasarısı
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum.
Ağrı ilinde Ağrı
Dağı Üniversitesinin kurulması, bizim için onurdur,
gururdur, Ağrılı tüm hemşehrilerimize hayırlı
olsun. Ben Ağrı'ya gittim, yirmi gün önce Ağrı'daydım.
Hakikaten, Ağrı her şeye layıktır. Ağrılı
insanların duyarlı tarafları, vatanına, milletine,
devletine bağlı, çağdaş, demokratik düşüncelerine
layık bir şekilde çok güzel bir üniversite kurulacağına
inanıyorum ve buradan da Cumhuriyet Halk Partisi olarak Ağrı'ya
üniversite kurulmasını canıgönülden istiyor ve destekliyoruz.
Ancak, Ağrı'ya ve on yedi ilimize kurulan üniversiteler
çok güzel, çok iyi, ama, niçin dokuz tane il daha dışarıda
bırakıldı? Bu iller çok mu kalkınmış acaba
Sayın Bakanım?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sırayla.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Bu illerin
içerisinde sınır ili olan Ardahan var, Hakkâri var, Yalova
var, Şırnak var, Iğdır var, Gümüşhane var, Tunceli
var, Bartın var, Bayburt var. Bu dokuz tane ili niçin dışarıda
bıraktık?
ALİ ÖĞÜTEN (Karabük) - Daha
sonra.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Bakın,
şimdi, dünyanın coğrafyasına baktığınızda,
nereye bakarsanız bakın arkadaşlar, kalkınmamış
bölgelere üniversiteler kurarak o bölgelerin kalkınması
sağlanır. Ama, bizde tam tersi oluyor. Tabii ki diğer illerimizde
de olsun. İstanbul, Ankara, İzmir'de -vakıf üniversiteleri
dahil- yığılmış. Devletin yapacağı
sadece bir şey var: "Kardeşim, ben sana her türlü kolaylığı
yaparım. Vakıf üniversitesini, gideceksin kalkınmamış
illere kuracaksın..."
Şimdi, bakın, Ardahan'da
veya Hakkâri'de veya Şırnak'ta veya Iğdır'da, o bölgede
insanlar parasız askerlik yapıyor; yaz-kış demeden,
ağır koşullar altında, sekiz ay karların altında
mücadele veriyor; vatanına bağlı, devletine bağlı,
asker veriyor, şehit oluyor. Peki, o bölgenin kalkınması
için üniversitelerin kurulmasını niye engelliyoruz? O
bölgelere niye üniversite kurulmuyor?
AHMET YENİ (Samsun) - Kuracağız,
kuracağız.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Şimdi,
burada, inşallah o bölgelere de üniversite kurulması Cumhuriyet
Halk Partisinin iktidarına nasip olacak. Ben ona inanıyorum.
AHMET YENİ (Samsun) - Ebedi kurulmaz
o zaman!
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Ensar
Bey, bunu engelliyorsunuz!
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, burada şunu söyleyeyim: Dört buçuk yıldır
bekletiliyor, bekletiliyor da, bu Meclis seçim kararı aldıktan
sonra seçim malzemesi için mi bu illere üniversite kurulması
için kanun teklifi getirildi? Bunu niye önceden getirmediniz? Bu
daha önce getirilseydi bakın, Ağrı'da üniversite kurulmuş
olsaydı Kars Kafkas Üniversitesi diğer illere daha çok hizmet
vermiş olacaktı. Ama, hayırlı olsun. Geç de olsa destekliyoruz.
Değerli arkadaşlar, burada
bir şey anlatayım: Üniversitenin Ardahan'a kurulması
gerekir. Niçin biliyor musunuz? Ardahan kırk üç yıl Rus
işgali altında kalmış. 3 Ocak 1919'da, Atatürk daha
Samsun'a çıkmadan önce Ardahan'da Millî Şûra Hükûmeti kurulmuş,
23 Temmuzda, Erzurum Kongresinde Ardahan halkı Kâzım Karabekir
Paşa'yla birlikte Erzurum'a gelerek cumhuriyetin kurulmasına
büyük destek vermiş, katkı sunmuştur. Böyle bir yeri üniversite
kurulmasından mahrum etmek Büyük Millet Meclisine yakışmıyor.
Büyük Millet Meclisine ben şu öneriyi veriyorum: Rica ediyorum,
17 ilin içerisine 9 ili ve Ardahan'ı ekleyin. Bakın, bu kalkınmamış
bölgelerde sınır illerinin kalkınmasını istiyorsanız,
mutlak surette bunu sağlamamız gerektiğine inanıyorum.
Değerli arkadaşlar, benim,
Kasım 2003 yılında Ardahan'a, Ardahan Üniversitesi kurulsun
diye bir teklifim oldu. Bu Meclise geldi, ne yazık ki, Adalet ve
Kalkınma Partisinin oylarıyla reddedildi, gündeme dahi
alınmadı. Bunun hesabını soracak Ardahanlılar
tabii ki. Ama, şunu söyleyeyim: Hiç olmazsa, şimdi Ardahan'a
üniversite kurulmasa bile, İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi
Bakanlar Kurulunda bekliyor, o imzadan çıksın, İnsani
Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Ardahan'a kurulsun. Ama, Ardahan'ın
İlçelerine -Göle'ye, Posof'a, Damal'a, Hanak ve Çıldır'a
da- hiç olmazsa, birer yüksekokul kurulsun ki, o bölge göç etmesin,
bölge boşalmasın değerli arkadaşlar.
Bölgemizi biliyorsunuz, çok hassas,
çok yoksulluk, işsizlik var. Yoksulluğun ve işsizliğin
had safhada olduğu bölgede, inanın, kızlarımız,
o bölgede oturan gençlere gitmiyorlar. "Eğer İstanbul'da,
Ankara'da işiniz varsa, İstanbul'daki, Ankara'daki gençlere
varırız" diyorlar. Yani, bölgede oturan genç çocuklarımıza,
o bölgede oturan kızlar bile gitmiyor. O bölgelerin kalkınması
için sanayi gitmiyor, iş adamı gitmiyor, ya hiç olmazsa devlet
gitsin, devletin üniversitesi, fakültesi gitsin. Şu anda Ardahan
esnafı, inanın, yemin ediyorum, çok sıkıntılı
günler yaşıyor. Sadece Ardahan mı? Iğdır da öyle,
Kars da öyle, Ağrı da öyle, Şırnak da öyle, Ordu da
öyle Sayın Başkanım. İnsanlarımız aç, siftah
yapmadan dükkân kapatıyorlar arkadaşlar. Gidin, işte
sorun, kış aylarında beş ay, altı ay -bakın,
günlük demiyorum- siftah yapmayan esnaf var. Gidin, tüm bölgeyi bir
tarayalım, bakalım. Peki, şimdi, siftah yapmayan esnafın
gelişmesi, kalkınması için ne yapmak lazım? Nüfusun
olması lazım. Nüfusun olması için
Devlet oraya yatırım
yapmıyor, "Ben özel sektöre bıraktım" diyor.
Özel sektör de gitmiyor, fabrika kurmuyor. Ne yapmak lazım?
İşte, devlet, vakıf üniversitelerine her türlü kolaylığı
sağlayarak, sınır illerine, kalkınmamış
illere üniversiteler veya fakülteler kurdurursa o zaman oraya nüfus
gider, kalabalık olur, esnafın yüzü güler, alışveriş
olur arkadaşlar. Şimdi, burada bunu yapmak lazım, bize
düşen görev bu, devlet düşen görev bu. Ama, bunu, AK Parti yapmıyorsa
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında mutlak surette yapacağız.
Yani, Doğu ve Güneydoğu'yu kalkındırmamış,
Türkiye'yi kalkındıramayız değerli arkadaşlar;
bu böyledir, bu doğrudur. Sabahleyin konuşmamda da söyledim,
bakın, şunu söyleyeyim: On altı ilde araştırma
yaptık 6,5 milyon insan yaşıyor, 2,5 milyon insanın
banyosu, tuvaleti yok. 21'inci yüzyılda ayıp bu. Bize yakışır
mı, devlete yakışır mı, böyle bir şey olabilir
mi? "Temizlik imandan gelir" diye din sömürüsü yaparız;
arkasından, insanların köyüne su vermeyiz, böyle bir
şey olabilir mi?
Değerli arkadaşlar,
şimdi, zamanım yok ama, şunu söyleyeyim: Kars Kafkas Üniversitesinde
tıp fakültesi var, 2002 yılında kuruldu. 2002 yılında
tıp fakültesi kuruldu ama, adı var kendisi yok. Bakın,
Kars Kafkas Üniversitesi Tıp Fakültesinin doktoru yok, yardımcı
sağlık personeli yok, alet edavatı yok. İnsanlarımız,
Erzurum'a veya Ankara'ya gitmek mecburiyetinde kalıyor veya
hastalarımız yolda ölüyor. Bizim bir halk ozanımız
var Mürsel Sinan, bir dörtlüğünü okuyacağım, diyor ki:
"Öğretmenim sürgün geldi/ Doktorum ilaçsız kaldı/
Hastamız kızakta öldü/ Ben köyümden göçer miydim?"
Şimdi, bizim hastamız kızakta ölmese, yolda ölmese arkadaş,
biz niye bu kadar feryat edelim? Yani, Ardahan vatan toprağı
değil mi, Hakkâri vatan toprağı değil mi,
Şırnak vatan toprağı değil mi, Iğdır
vatan toprağı değil mi? Niye bunları ayırıyor,
diğer illere üniversite kuruyorsunuz da bunlara üniversite
kurdurmuyorsunuz? İşte, burada, bakın, -muhalefet
yapmanın da bir edebi vardır- ben gerçekleri konuşuyorum,
karalamak için bir şey konuşmuyorum arkadaşlar. Doğu
Anadolu'da yedi sekiz ay karlar altında, toprak evin altında,
ahırda ineğiyle, hayvanıyla baş başa yaşam
mücadelesi veren insanlarımıza hizmet etmek, en büyük
ibadet değil mi arkadaşlar? O zaman, niçin üniversiteleri
kurarken Ardahan'ı veya diğer illeri ayırıyorsunuz
da, diğer illere, hiç alakası olmayan illere üniversite
kuruluyor? İşte, burada çok düşündürücü bir stratejik
durum var arkadaşlar.
Ardahan'ı, biliyorsunuz, Ermenistan
kendi sınırlarında gösteriyor. Peki, devlet de orayı
boşaltmak için elinden geleni yapıyor, devleti yönetenler.
Yani, oradaki insanlar insan değil mi? Parasız askerlik yapıyorsa,
yaz, kış, zemheri demeden orada mücadele verip vatan toprağını
bekliyorsa, oradaki insanlara bir üniversite kurulmasını
çok görmemek lazım, ama üniversite kurulmuyorsa, derhâl Bakanlar
Kurulundan fakültenin onaylanmasını, Ardahan'ın bütün
ilçelerine birer yüksekokul kurulmasını talep ediyor,
yüce heyetinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Öğüt.
Şahsı adına Ağrı
Milletvekili Sayın Naci Aslan.
Buyurun Sayın Aslan. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
NACİ ASLAN (Ağrı) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1414 sıra sayılı
on yedi ilde üniversite kurulmasıyla alakalı kanun tasarısı
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bir baba, çocuğu doğduğu gün sevinir, evlendirdiği
gün sevinir. Ben de bir baba olarak, üç çocuk babası olarak
şunu diyorum ki: Ben hayatımın en sevinçli gününü yaşıyorum
ve bütün Ağrılılarla beraber bu sevincimizi, bu özlemimizi
Türkiye'nin mimarı, Türkiye ve dünyaya yön veren gerçek lider,
halkın bağrında sevgisiyle, mutluluğuyla, sevdasıyla
oturmuş Başbakanımız, AK Parti Genel Başkanı
Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve onunla birlikte Türkiye'yi gelecek
ufuklara hızlı adımlarla taşıyan Hükûmeti ve
Parlamento grubu
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Vay be!
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
- Helal olsun sana!
NACİ ASLAN (Devamla) - On yedi
ille beraber, Ağrı ili halkı da, sizlere, şükranlarını,
saygılarını ve minnettarlıklarını ifade
ediyor.
Değerli arkadaşlarım,
Ağrı Dağı Üniversitesinin kuruluşunda en büyük
emeği de
Birkaç gün önce Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
onur ödülüne layık görülen büyük iş adamımız, IC
Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sayın İbrahim Çeçen'in,
Başbakanımıza, Ağrı Dağı Üniversitesinin
kampüsünü kendisi parasıyla yapacağını taahhüt
etmesiyle gerçekleşmiştir.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, ben, bazı politikacı arkadaşlarımın,
milletvekili arkadaşlarımın düşüncelerini anlayamıyorum,
kavrayamıyorum. Elbette ki, her partinin kendisine göre bir
siyasal görüşü vardır, bir programı vardır ve bir
tüzüğü vardır ve bir de dünyaya bakış açısı
vardır, ekonomik sisteme bakış açısı vardır,
ama doğrular birdir. Yani, artı artı artı, artı
eder, eksi artı bazen yanlış yollara da gidebilir.
Şimdi bir önerme ya doğrudur ya yanlıştır, bir
önerme hem doğru hem yanlış olamaz. Şimdi, siz, güzelden
hoşlanmıyor musunuz? Şimdi, bir Başbakan düşünün
ki, Türkiye'yi baştan başa duble yollarla donatmış.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Niye CHP'den aday oldun?
NACİ ASLAN (Devamla) - Gayrisafi
millî hasılayı 180 milyar dolardan 400 milyar dolara taşımış,
Merkez Bankasındaki rezervimizi 26 milyar dolardan 64 milyar
dolara çıkarmış, enflasyonu 40'lardan 9'lara indirmiş,
faizleri 70'lerden 17,5'lara indirmiş ve Türkiye'nin itibarını
dünyada sayılır bir konuma taşımış, ülkesinin
bütün topraklarını adım adım gezmiş, Türkiye'yi
dünyayla barıştırmış, kucaklaştırmış,
63'lerden beri kapısına bile uğrayamadığımız,
bizi adam yerine koymayan Avrupa Birliğinde söz sahibi olmuş,
müzakereleri başlatmış ve bu Başbakanın kurduğu
Hükûmette de Millî Eğitim Bakanlığını yapan Sayın
Hüseyin Çelik, elbette ki beğenemezsiniz, çünkü gün geçtikçe
üretkenliği artıyor ve Türkiye'nin eğitim politikasını
dünya standartlarına taşıyor.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Aynı
senin gibi!
NACİ ASLAN (Devamla) - Örnek
mi vereyim sana? İşte, örnek: Bizim, Türkiye'de 550 bin tane
bilgisayar dağıtarak, benim örneğin, Doğubeyazıt'taki
Telçeker köyündeki çocuğum Amerika'yla iletişim kurabiliyor.
Diğer taraftan, cumhuriyet
tarihi boyunca yapılmayanı gerçekleştirerek dört buçuk
yıl içerisinde yüz beş bin derslik gerçekleştirmiştir.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Aslanım,
yürü be!
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
- Bravo hocam!
NACİ ASLAN (Devamla) - Bunun
yanında, elbette ki bugün siz hazmedemezsiniz, çünkü milletin
karşısına nasıl çıkacaksınız? Dört
buçuk yılda bir hükûmet otuz iki tane üniversite kuruyor, kadrosuyla,
ödeneğiyle, fiziki yapısıyla, halkıyla, işvereniyle,
bütün sanayici iş adamlarıyla birleşerek bunu gerçekleştiriyor.
Bu, işte bir sevdanın, bir rüyanın, bir vatanseverliğin
ve gerçekten ülkenin bütün sorunlarını kucaklamanın
bir işaretidir. [AK Parti sıralarından alkışlar,
CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar
(!)]
Şimdi, Sayın Recep Tayyip
Erdoğan ne yapıyor? Bölgeler arası farklılığı
ortadan kaldırıyor, iller arasındaki farklılığı
ortadan kaldırıyor
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
- Bravo, bravo!
NACİ ASLAN (Devamla) -
ırk temelinde bakmıyor, düşünce temelinde bakmıyor,
herkesi Türkiye Cumhuriyeti'nin birinci sınıf vatandaşı
olarak sayıyor. [AK Parti sıralarından alkışlar,
CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar
(!)] İşte, Türkiye bu Başbakana muhtaç, Türkiye bu Millî
Eğitim Bakanına muhtaç, Türkiye bu kabineye muhtaç
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Aslan, buyurun,
konuşmanızı tamamlar mısınız.
NACİ ASLAN (Devamla) - AK Parti,
bitirmenin, tüketmenin partisi değil, üretmenin ve biriktirmenin
partisidir. [AK Parti sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar
(!)] Ürettiği ve biriktirdiği bu kazanımlarla yurttaşlara
hizmet veren, gerçekten Türkiye'yi muasır medeniyet seviyesine
taşıyan bir partidir. [AK Parti sıralarından alkışlar,
CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar
(!)] Ne mutlu! Ey Ağrılılar,
ey bugün on yedi ilde üniversitesi kurulan iller, gerek o ilde oturanlar
gerekse o ilden göç edip Türkiye'nin çeşitli metropollerinde
yaşayanlar, size sesleniyorum: Sayın Recep Tayyip Erdoğan
ve Hükûmetinin bu ulvi icraatına karşı çıkan böyle
zihniyetleri size şikâyet ediyorum. (AK Parti sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar) 22 Temmuzda, Allah'ın
izniyle, bunların hakkından geleceksiniz. Bu zihniyetler
bitmiş, küllenmiş ve çağ dışı kalmıştır.
İşte halk! İşte iktidar! Hayırlı ve
uğurlu olsun.
Saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Aslan.
Şahsı adına ikinci
söz Ağrı Milletvekili Sayın Halil Özyolcu'nun.
Buyurun Sayın Özyolcu. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
HALİL ÖZYOLCU (Ağrı)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1414 sıra
sayılı Kanun Tasarısı'nın ek 73'üncü maddesi
üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Bu vesileyle, heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 3
Kasım 2002 seçimlerinde, seçim propagandalarında, mitinglerde
ve meydanlarda, Ağrılı hemşehrilerimizle tüm buluşmalarda,
bizden talepleri, istekleri oldu. Çünkü, hizmet açısından,
Arabistan'ın kızgın çöllerindeki kumların suya ihtiyacı
kadar, Ağrı'nın ve Ağrılıların da her
alanda hizmete susamışlığı ve ihtiyacı
vardı.
Değerli arkadaşlar,
Ağrılıların temel istekleri neydi derseniz, çok
insani ve olması gereken isteklerdi. Ne istediler bizden? En
başta, üniversite istediler. Çünkü Ağrı bunu hak etmişti,
ama hakkını alamamıştı. Geçmişte, hiçbir
iktidar, Ağrı'ya bu hakkını teslim edememişti.
Değerli arkadaşlar,
Ağrılıların öncelikli istekleri şunlardı:
Birincisi, Ağrı'nın ekonomisi, temelde, hayvancılık
ve tarıma bağlı olduğu için, Ağrı Et Kombinasının
bir an evvel faaliyet göstermesini istediler. "AK Parti İktidarında
ne oldu?" derseniz: Sağ olsunlar, hem Sayın Başbakanın
hem de Tarım Bakanının ilgileri sayesinde, şimdi,
Ağ-Et (Ağrı Et Kombinası), Et Balık Kurumuna
bağlanmıştır, Ağrılı hemşehrilerimize
hayırlı olsun diyorum huzurlarınızda.
İkincisi, Ağrı Yazıcı
Barajı'nın bitirilmesi. Ağrı Ovası'nın sulanması
önemliydi Ağrılılar için; çünkü, tarımın gelişmesindeki
rolü itibarıyla bu barajın bir an evvel hizmet vermesi gerekiyordu;
bu da onların istekleri arasındaydı. Değerli arkadaşlar,
hamdolsun, şu anda, AK Parti sayesinde, Yazıcı Barajı,
bu yıl, Ağrı Ovası'nı sulayacaktır; bu da
Ağrılı hemşehrilerimize hayırlı olsun.
Üçüncü olarak organize sanayinin
faaliyet göstermesini istediler; şu anda çalışmaları
devam ediyor.
Değerli arkadaşlar, daha
ne istediler derseniz; Ağrılılar bizden yol istediler,
su istediler, okul istediler, hastane istediler, doktor istediler,
öğretmen istediler, üniversite istediler. Şükürler olsun
ki, bugün, çok rahatlıkla ifade edebiliriz ki, asrın projesi
KÖYDES sayesinde yolu olmayan yola kavuştu, suyu olmayan da
suya kavuştu. Vatandaşımızın, özellikle köylülerin
ayağı çamurdan kesilmiştir.
Değerli arkadaşlar, 2006
yılını ve 2007'yi de dahil edersek, 400'den fazla köyümüzün
içme suyu şebekesi bağlanmıştır.
Değerli arkadaşlar,
başka ne istediler? Okul istediler. Cumhuriyet tarihinde
Ağrı ilimizdeki toplam derslik sayısı 1.500 iken,
AK Parti Hükûmeti döneminde bin derslik daha eklenmiştir. Yani,
biz, geriye gidersek, Hazreti Nuh'tan ve Hazreti Adem'den bu yana kimsenin
aklından geçmemiş birçok hizmetleri, hemşehrilerimizin
hizmetlerine ve faydalarına sunmuşuz.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, benim -ben, üniversiteye de birazdan geleceğim- merakım
şu: Gerek Meclisin içindeki partiler, muhalefet partileri gerekse
Meclisin dışındaki muhalefet partileri bu bizim yaptığımız
KÖYDES yollarından ve duble yollardan seyahat ederken, köylüye
giderken bu yollarda köylüyle kavuşacaklar ve bizim o köye getirdiğimiz
memba sularıyla yapılan çaylar ikram edilecek ve çaylarını
içecekler. Aynı zamanda seçim propagandasını da yapacaklar
ve oy isteyecekler. Acaba, köylü, bu muhalefet partilerine şunu
demez mi: Ey cumhuriyete yaşıt muhalefet partileri,
şimdiye kadar neden beni yoldan, sudan, okuldan, üniversiteden
mahrum ettin? Neden beni doktordan, öğretmenden mahrum ettin?
Acaba ne cevap verecekler?
Vatandaş demez mi: Ey cumhuriyetle
yaşıt muhalefet partileri, sizin bahsettiğiniz medeniyet
ve çağdaşlık bu muydu ki, seksen yıldan beri, ben,
yolsuz, susuz, okulsuz, öğretmensiz ve üniversitesiz kaldım?
Yolu, suyu, okulu, doktoru, öğretmeni olmayan medeniyetin senin
olsun. Vatandaş der ki: Bana, yolun, suyun, okulun, öğretmenin
ve üniversitenin yer aldığı medeniyet lazım. Ben,
sizin bu medeniyetinizi, bu çağdaşlığınızı
istemeyeceğim.
Değerli arkadaşlar,
"Bugün, şu dakikalar, şu kürsüde dünyanın en mutlu
insanı kimdir?" diye bir soru sorarsanız, ben derim ki,
şu anda dünyanın en mutlu insanı benim. Niye diyeceksiniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
HALİL ÖZYOLCU (Devamla) - Çünkü,
2002 seçimlerinden sonra Meclise gelir gelmez, Ağrılı
hemşehrilerimizin en öncelikli talebi olan Ağrı'da
bir üniversitenin kurulması çalışmasını bir
kanun teklifi olarak hazırladım, AK Parti Grubumuza da takdim
ettim. Ancak, o tarihlerde, partimiz: "Yeni üniversitenin kurulması
düşüncesi Hükûmette de var, siz teklifinizi bekletiniz, hükûmet
tasarısı olarak biz ileride getireceğiz
"
Hakikaten, bugün bu gerçekleştirilmiştir.
On yedi yeni üniversitenin kurulmasıyla ilgili kanun tasarısını
şu anda görüşüyoruz ve bu tasarının içinde Ağrı
Dağı Üniversitesi de yer almaktadır.
Bu, tüm Ağrılıların
hayaliydi ve düşleriydi. Esnafıyla, köylüsüyle, çiftçisiyle,
genciyle yaşlısıyla, erkeğiyle kadınıyla
tüm Ağrılı bugün bu anı bekledi. İşte,
şimdi, bu hayallerimiz, bu düşlerimiz gerçekleşmiştir
ve ben de, naçizane, bu mutluluk müjdesini bu kürsüden millete duyuruyorum.
İşte bunun için dünyanın en mutlu kişisi de bu dakikalarda
benim.
Değerli arkadaşlar,
402.155 kontenjana karşı 1 milyon 678 bin kişinin üniversite
sınavına müracaat ettiğini düşünürsek ve okuma
imkânı bulamayan gençlerimizi de hesaba katarsak, üniversitelerimizin
sayısını artırmanın da, bölümlerin sayısını
çoğaltmanın da önemli olduğunu kabul etmemiz lazım.
Yine, ülkemizin ihtiyacı,
ihtiyaç duyduğu eğitimli insan gücü ihtiyacını
karşılamak ve en önemlisi, iç göçü durdurmak için üniversite
sayılarını artırmamız lazım.
Değerli arkadaşlar,
Ağrı Dağı Üniversitesi kararında imzası
bulunan Sayın Başbakana, Millî Eğitim Bakanımız
Sayın Hüseyin Çelik Bey'e ve Türkiye'yi her alanda hizmetlerle
donatan, içeride ve dışarıda Türkiye'ye itibar kazandıran,
yasaklar alanını daraltıp özgürlükler alanını
genişleten, Türkiye'nin demokratik bir hukuk devleti olduğu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özyolcu,
teşekkür eder misiniz.
Buyurun.
HALİL ÖZYOLCU (Devamla) -
Bağlıyorum.
ve bunun savunucusu olan, Türkiye'ye
çağ atlatan ve Türkiye'yi refaha, huzura ve güvene kavuşturan
AK Parti Hükûmetine teşekkür ediyorum. AK Parti Hükûmeti refahın,
reformun ve rekorların hükûmeti oldu.
Değerli arkadaşlar, sözlerimi
bir temenni ile bağlayacağım. Temennim şu: Hepiniz
biliyorsunuz ki, Sayın Cumhurbaşkanımız, şimdiye
kadar bu Meclisten kendisine gönderilen bütün kanunların hemen
hemen çoğunu geri göndermiştir, alışkanlığı
nedeniyle. İnşallah diyorum ki -bir temenni burada- bir temenni
ediyorum ki
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Başbakan kaç tanesini gönderdi bakanların atamalarında?
HALİL ÖZYOLCU (Devamla) - Çoğunu göndermiştir.
bu on yedi üniversitenin kanun
tasarısı bu Mecliste yasalaşacaktır ve
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Başbakan kaç tanesini göndermiştir? Başbakan dört yüz
otuz iki tane atamayı geri gönderdi kendi bakanlarına.
HALİL ÖZYOLCU (Devamla) -
inşallah Sayın Cumhurbaşkanımız da
alışkanlığını bozacaktır ve bu kanun
inşallah Meclise geri gelmeyecektir.
Bu temenni ile ve kurulan üniversite,
Ağrı Dağı Üniversitesi tüm Ağrılı
hemşehrilerimize hayırlı olsun der, hepinize saygılar
sunarım.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özyolcu.
Madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
1414 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 7. Maddesine bağlı Ek
Madde 73'de ve Madde başlığında geçen "Ağrı
Dağı Üniversitesi" ibaresinin "Ağrı Üniversitesi"
olarak değiştirilmesini dilerim.
Saygılarımla.
Mustafa
Gazalcı
Denizli
BAŞKAN - Komisyon katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Katılmıyor.
Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Gerekçe
okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Üniversite kurulan ilin
adını taşıması ve halkın anlaması
için.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür
ederim. Önerge kabul edilmemiştir.
Ek madde 73'ü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Ağrı Dağı Üniversitemiz
hayırlı olsun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Ek madde 74'ü okutuyorum:
Sinop Üniversitesi
EK MADDE 74- Sinop'ta Sinop Üniversitesi
adıyla bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;
a) Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı
değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe
bağlanan Fen-Edebiyat Fakültesi, Eğitim Fakültesi, Su Ürünleri
Fakültesi ile Boyabat İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesinden,
b) Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı
değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe
bağlanan Sağlık Yüksekokulundan,
c) Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı
değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe
bağlanan Meslek Yüksekokulu, Sağlık Hizmetleri Meslek
Yüksekokulu, Boyabat Meslek Yüksekokulu, Ayancık Meslek Yüksekokulu
ve Gerze Meslek Yüksekokulundan,
ç) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,
oluşur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Yalova Milletvekili Sayın Muharrem
İnce.
Buyurun Sayın İnce. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUHARREM İNCE
(Yalova) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Sinop Milletvekilimiz Sayın
Engin Altay şu anda Sinop Nükleer Karşıtı Platformla
birlikte Sayın Cumhurbaşkanıyla birlikte görüşme
hâlinde olduğu için ben kendisine vekâleten söz almış bulunuyorum.
CAHİT CAN (Sinop) - Çok yanlış
yapıyor.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Sinop'un
haklarını her platformda savunan değerli arkadaşımız,
bugün, yine, nükleer santrale karşı mücadelesini bir
başka platformda sürdürüyor.
Sinop, fakülteleriyle, meslek
yüksekokullarıyla, üniversiteyi çoktan hak etmiş bir kentimiz.
Yapısı itibarıyla, turizm, kültür ve eğitim kenti.
Bütün altyapısızlığına rağmen, ihmalsizliklere
ve yalnızlığına rağmen, insanının
sosyal gelişmişliğiyle bu kaderini çözmeye çalışan
ender kentlerimizden birisi. Belki de en büyük dezavantajı
coğrafi yalnızlığı olan bu kentimiz, ancak
eğitim, kültür, turizm şehri olmasıyla bu coğrafi
yalnızlığını aşacaktır.
Sinop Üniversitesi hayırlı
uğurlu olsun. Tabii ki destekliyoruz, hiçbir itirazımız
yok. Fakat, bitmeyen yollarıyla, bitmeyen barajlarıyla,
bitmeyen işsizliğiyle, Sinop, üniversiteyi dört gözle bekliyor.
Hayırlı uğurlu olsun da, ben bir önerge verdim, ilerleyen
saatlerde o önerge görüşülecek. Onun için, bunu da, bu konuşmayı
da bir fırsat bilerek sizleri uyarmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
hemen hemen hepiniz, hafta sonları, yılbaşlarında,
bayramlarda Yalova'ya geliyorsunuz. Hemen hemen birçoğunuzu
orada gördüm. Termalde dinleniyorsunuz, kaplıcalardan yararlanıyorsunuz.
Fakat, bugün, Türkiye'nin 81 vilayetinden sadece ve sadece 9 vilayetinde
üniversite olmayacak. Ege Bölgesi'ndeki bütün vilayetlerde üniversite
olacak, Akdeniz Bölgesi'ndeki bütün vilayetler, İç Anadolu Bölgesi'ndeki
bütün vilayetler, Karadeniz'deki bütün vilayetler, Marmara'daki
bütün vilayetler
Bu bütün vilayetlerin içerisinde yalnızca
ve yalnızca Yalova üniversitesi yok. Bunu takdirlerinize sunuyorum.
MEHMET SARI (Osmaniye) - Muharrem,
inşallah gelecek dönemde kuracağız.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Zaten
sandığa gömüleceksiniz Yalova'da, bunun hesabını
veremeyeceksiniz. Bu önerge önünüze gelecek, ilerleyen saatlerde
gelecek.
Şimdi, bu konuşmayı
fırsat bilerek diyorum ki: Türkiye'nin beş coğrafi bölgesinde,
Ankara'nın batısındaki üniversitesi olmayan tek il
olan Yalova'yı cezalandırmayın. Ne yaptı bu Yalova
size? Atatürk'ün "benim kentim" dediği Yalova size ne
yaptı? Oy mu vermedi? 2002'de sizi birinci parti yaptı. Az
kalsın 2-0 milletvekilliği alıyordunuz.
AHMET YAŞAR (Aksaray) - Yine
alacağız.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Göreceğiz
ne alacağınızı. 3 tane olursa belki 1'ini alırsınız
da, 2 tane olduğu için alamazsınız.
SONER AKSOY (Kütahya) - Sen o 1'ini
de alamazsın.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Göreceğiz
Göreceğiz
Şimdi, 2 milletvekilinden
1'ini alamazsınız. Nüfus artar da 3 olursa, 1'ini alabilirsiniz.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, hâlâ önünüzde bir fırsat var. Bu önerge geldiğinde,
lütfen Yalova'yı cezalandırmayın. OSB'si olmayan,
teşvik kapsamında olmayan, üniversitesi olmayan yegâne il
Yalova'dır. Bu konuda yapacağınız bir yanlış
için sizi şimdiden uyarıyorum. Lütfen, bu konudaki, Yalovalıların
hassasiyetini önemseyiniz.
YÖK, Millî Eğitim Bakanlığı
kriterler koyuyor üniversite kurulmasıyla ilgili: Kadrolu
profesör ve doçent sayısı, fiziki mekân ve mevcut fakülte
sayısı... Değerli arkadaşlarım, Yalova'da
bir fakülte var, bir de, meslek yüksekokulu var. Bir fakülte daha getirdiğiniz
tasarının içine eklersiniz, çözersiniz. Şu anda,
adını vermeyeyim, bir başka kentimizi incitmek istemem,
o kentimizde de, sadece, meslek yüksekokulu ve bir fakülte vardı;
tasarının içine bir fakülte daha eklediniz.
Sayın Bakan, bunu yapıyorsunuz
da, bir başka vilayete
Her dört ayda, her beş ayda bir, Esenköy'e
geliyorsunuz, etkinliklere. Yemin ederim sizi Yalova'da, o Esenköy'ün
önüne Yalovalıları yığacağım, içeri giremeyeceksiniz
SONER AKSOY (Kütahya) - Muharrem
yemin etme, çarpılırsın bak,
MUHARREM İNCE (Devamla) -
İçeri giremeyeceksiniz Sayın Bakan, Yalova'ya bunu yapamazsınız.
Beş tane coğrafi bölgede
üniversitesi olmayan tek il Yalova'dır. Bunun hesabını
siz veremezsiniz. O Esenköy'deki tesislere geldiğinizde Yalovalıları
o tesislerin önüne yığacağım. Partili partisiz
herkesi, hatta AKP'lileri en öne alacağız ve hâlâ bu önergeyi
kabul etme şansınız var. Diyorsanız ki, Cumhuriyet
Halk Partisinden 5 milletvekili önerge verdi, biz iktidar partisiyiz
Ben önergemi geri çekiyorum. Hadi siz verin önerge. Sayın Fatsa,
siz Yalova'yı yakından bilen bir milletvekilimizsiniz.
AKP'nin içerisinde Grup Başkan Vekilisiniz, Yalova'da malınız
mülkünüz var, orada öğretmenlik yaptınız. Ben önergemi
geri çekiyorum, Sayın Fatsa, 4 AKP milletvekiliyle birlikte
bir önerge versinler, biz kabul oyu verelim, Yalova üniversitesine
kavuşsun diyorum.
HASAN KARA (Kilis) - Sırasıyla
MUHARREM İNCE (Devamla) -
Hâlâ, düşünme şansınız var diyorum, hepinize saygılar,
sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın İnce.
Şahsı adına, Sinop
Milletvekili Sayın Cahit Can.
Buyurun Sayın Can. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
CAHİT CAN (Sinop) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 1414
sıra sayılı yükseköğretim kurumu kanun tasarısı
hakkında söz almış bulunmaktayım. Ek 74'üncü maddeyle
belirlenen Sinop Üniversitesi hakkında söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, hepinizin
bildiği gibi, Hükûmetimiz geçen sene 15, bu sene 17 ve 7 tane de
vakıf üniversitesiyle birlikte 39 üniversiteyi hayata geçirmiştir.
Şimdi, tabii, kolay bir durum değildir muhalefet açısından.
Üniversiteler iller içerisinde en önemli, gerçekten hayati çalışmalardır
eğitim açısından. Bunlardan bir tanesi de Sinop ilidir.
Sinop, hep halk tarafından, eğitim, kültür ve turizm şehri
olarak bilinmektedir. Sinop halkı da heyecanla üniversitesini
beklemekteydi. Hatırlarsanız, geçen sene on beş üniversite
kurulurken, üniversite kuruluşuyla ilgili kriterler aranırken,
gece sabahlara kadar burada konuşmuştuk. Hatta, şahsım
itibarıyla, gece üçte bu kürsüden konuştuğumu biliyorum.
Yurt dışından Sinoplu hemşehrilerimiz ve diğer
hemşehrilerimiz hepsi bizi izliyordu. Şimdi, aynı heyecanla,
aynı coşkuyla, Sinop'ta ve dünyanın muhtelif ülkesinde,
büyük şehirlerimizde on yedi ilin bütün hemşehrileri bugün
Parlamentoyu dinlemektedir. Çok önemli bir yasayı çıkarıyoruz.
Üniversitelerimiz hayırlı olsun, milletimize, devletimize
hayırlı olsun.
Şimdi, biraz önce, Yalova Milletvekilimiz
Sayın İnce buradan Sinop adına konuşmaya çalıştı,
ama konuşmanın tamamını Yalova'ya ayırdı.
Ben şahsen, Sayın Altay'ın, burada, bu güzel coşkulu
günümüzde Sinop'umuzun, halkımızın böyle güzel, önemli
bir gününde bu kürsüden konuşmasını beklerdim. Ancak,
ne yazık ki, her zaman olduğu gibi, liderinden alışmış
olacak ki, bir yerlere şikâyete gidiyor. Şimdi, gerçekten
çok üzülüyorum. Niçin şikâyete gidiyor?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Nükleeri
CAHİT CAN (Devamla) - Dünyanın
her kesiminin kullandığı, sanayide kullandığı,
enerji ihtiyacı olan nükleer güç santraliyle ilgili şikâyete
gidiyor. Peki, Sinop'a nasıl geleceksin? Ben merak ediyorum, o
sandıklar ortaya konduğu zaman halka ne diyeceksin? Yani,
nükleer güç santralleri bu memleket için hayati önem taşırken,
enerji ihtiyacını karşılarken siz ne diyeceksiniz?
Zaten üniversite kurulmasaydı "Üniversite kurmadılar."
diyecektiniz. Peki, şimdi ne diyeceksiniz? Her türlü çalışmayı
yapıyoruz, gayret ediyoruz, ama maalesef, birileri hayatında
hiçbir şey yapmadan, velvele vererek ülkeyi kaosa sürüklemek
istemektedirler.
Şimdi, burada, Sayın Altay
öğleden önce konuştu, gerginlikten bahsetti, hatta, merak
ettim, tarikatlardan bahsetti eğitimde. Ben Sinop'un hiçbir okulunda
tarikat desteğinin olduğunu görmedim, bilmiyorum. Varsa
bildiği böyle bir eğitim kurumu bize de bir söylesin, biz de
gerekli önlemleri alalım.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
- O Türkiye milletvekili.
CAHİT CAN (Devamla) - Yani, burada
kalkıyor, olmadık şeyleri, velveleye vererek, ortalığı
gererek, aynen Sayın Baykal gibi yaparak
Ben, şahsen bir
milletvekili olarak üzülüyorum. Yani, kendisiyle gerçekten çok samimi
bir arkadaşız, anlamakta güçlük çekiyorum. Seçim atmosferine
girerken
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Samimi arkadaş böyle yapmaz, arkadan vurmaz, arkadan
vurmaz.
CAHİT CAN (Devamla) - Arkadan
vurmam ben. Bak, burada olması gerekirdi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Burada olmayan insan hakkında böyle konuşamazsın,
burada olmayanın arkasından böyle konuşamazsın.
Ayıp, ayıp!
CAHİT CAN (Devamla) - Şimdi
burada olması gerekirdi sayın kardeşim. Bak, velvele
ediyorsun, sen de aynı üsluptasın.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Ayıp, ayıp! Bu ne samimiyet?
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu,
lütfen
CAHİT CAN (Devamla) - Şimdi
ben ne anlatıyorum? Nükleer güç santralleriyle ilgili hiçbir
kimsenin endişesi yok. Ben demiştim ki geçen hafta burada,
nükleer güç santrali çıkarılırken dedim ki arkadaşıma:
"Gidin, PTT misafirhanesinde bir sürü bilgi, belge, doküman bu
konularla ilgili var." dedim. Bir gün adımını atmayacaksın,
insanlarımız oraya zaten geliyorlar, inceliyorlar,
araştırıyorlar, siz gitmeyeceksiniz, hem bilgi edinmeyeceksiniz
hem bilgi eksikliğinden hem de insanlarımızı yanlış
yöne yönlendireceksiniz ve Sayın Cumhurbaşkanımızı
da bugün meşgul edeceksiniz. Böyle bir şey olabilir mi? Yani,
Sayın Cumhurbaşkanımız sizden mi akıl alacak?
Yani, dünyayı bilmiyor mu Sayın Cumhurbaşkanı?
Dünyanın gerçeğini bilmiyor mu? Ama, siz gelseydiniz, bugün,
gerçekten, üniversite konusunda, hepimizin, coşkuyla, heyecanla
beklediği bu çalışmaya burada katılsaydınız
da birlikte coşku yaşasaydık olmaz mıydı?
Bakınız "Avrupalı
İş Adamları Derneği" dediğimiz ASİDER
iş adamları derneğimiz, eğitim fakültesinin temelini
atmıştı, binayı bitirdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Can, sözlerinizi
toparlar mısınız.
Buyurun.
CAHİT CAN (Devamla) - Milletimizin
katkısının olduğunu biliyorsunuz. Bir ilçemizde,
Tekel binalarını, millî eğitime katkı sağladık,
oraya kattık ve Sinop Üniversitesinin altyapısını
oluşturduk. Şimdi, inşallah, beş yüz yataklı,
Kredi Yurtlar Kurumunun öğrenciyle ilgili yurdunu da, inşallah,
programa aldık, yakında ihalesi verilecektir. Şimdi,
fakültelerimizle birlikte, dört tane fakültemiz var, beş tane
yüksekokulumuz var, inşallah, üniversitemiz kurulduktan sonra,
turizm işletmeciliği, otelcilik yüksekokulunu da inşallah
oluşturacağız Sinop'ta.
Şimdi "Sinop, eğitim
şehri" dedik. İşte eğitimi getiriyoruz. Turizm
diyoruz, Karadeniz'in yedi tane iline yedi tane beş yıldızlı
oteli, inşallah, yapacağız. Yani, turizmle ilgili ne
eksiklik yaptık? Sinop'taki çalışmaları biliyorsunuz.
Sevgili vatandaşlarımız da çok iyi biliyor. Yıllardır
kapalı olan arkeoloji müzesini bizim dönemimizde açtık.
Her türlü çalışmayı yapıyoruz. Gerek kültürel yönden
gerekse eğitim yönünden, turizm yönünden bütün çalışmaları
yapıyoruz. Milletimizin gözü aydın. Sinop gelişiyor,
Sinop büyüyor, kimse bundan rahatsız olmasın. İnsanımıza
iş, ekmek, aş, istihdam ediyoruz. Zaten, kalkınmada öncelikli
illerden birisiydik. Oraya, organize sanayiden insanlarımız,
insanlarımıza iş, ekmek götürüyor. Ama, nükleer güç
santraliyle birlikte, inşallah, insanımızın, ne
kadar, diğer illere ve Avrupa'ya göç edişini de engellemiş
olacağız ve Sinop insanımızın da, Allah'ın
izniyle geri dönüşünü sağlayacağız, bundan kimse
endişe etmesin.
Biz Sinop'u seviyoruz, ülkemizi
seviyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Can, teşekkür
eder misiniz Genel Kurula.
CAHİT CAN (Devamla) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
On yedi üniversitenin oluşumunda,
başta Sayın Başbakanımız olmak üzere Millî
Eğitim Bakanımıza ve Kabine üyelerine, Millî Eğitim
Komisyonu, Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine ve siz sayın milletvekillerimize,
hepinize ayrı ayrı teşekkür ederken
Bu ihtiyacı
birinci ayın 7'sinde, 2004 yılında bir kanun teklifi vererek
gündeme getirmiştim.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
- Bravo sana! Tebrik ediyoruz!
CAHİT CAN (Devamla) - Hatta,
bu kürsüden zaman zaman üniversite kurulmasıyla ilgili konuşmalar
yaptığımı Sinop toplumu ve halkımız da
bilmektedir.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
- Sayende kuruldu!
CAHİT CAN (Devamla) - Ve ben hayırlı
uğurlu olsun diyorum. Hepinize saygılarımı sevgilerimi
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Can.
Şahsı adına ikinci
söz, Sinop Milletvekili Sayın Mustafa Öztürk'ün.
Buyurun Sayın Öztürk. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZTÜRK (Sinop) - Sayın
Başkan, değerli milletvekillerimiz; bugün görüşmekte
olduğumuz, on yedi ilimiz için kurulacak üniversite yasasıyla
alakalı söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekillerimiz,
bugün on yedi ilimizde de, on yedi ilimizin halkı da büyük bir heyecanla,
coşkuyla, bugün çıkacak olan üniversite yasasını
dikkatle izlemekteler.
Sinop ili hemşehrilerimiz
de, gerek il dışında yaşayan Sinoplular gerekse
Sinop'taki il, ilçe ve köyümüzde yaşayan hemşehrilerimiz
de büyük bir dikkatle ve heyecanla bugünkü görüşmeleri takip
etmekte ve illerine kazandıracağımız üniversiteyi
-özlemle, heyecanla- Meclisimizin kararını beklemektedirler.
Değerli arkadaşlar, Sinop,
küçük, 30 bin nüfuslu il merkezi olan, Karadeniz'imizin ve Türkiye'mizin
en uç noktasında çok şirin bir ilimiz. Sinop'umuzun büyük bir
kısmı yurt dışında. Avrupa'da büyük bir nüfusu
olan, İstanbul'da, gurbette büyük bir nüfusu olan bir il, yani göç
vermiş bir ilimiz ve yıllarca, Sinopluların, yurt
dışındaki hemşehrilerimizin, İstanbul'daki
ve il dışındaki bütün Sinopluların özlemi, Sinop'a
bir üniversiteyi sağlamak, Sinop'u bir üniversiteye kavuşturmak
olmuştur. Bütün özlemleri ve beklentileri bu olmuştur,
yıllarca bu dillendirilmiştir, bu beklenti içinde olmuşlardır,
fakat bugüne kadar bu kısmet olmamıştır. Bugün, inşallah,
bu gerçekleşmiş olacak bu yasa çıktığı takdirde.
AK Parti Hükûmetleri, iktidarları
dört buçuk beş yılın içerisinde, girdiğimiz bu tarih
itibarıyla, ülkemize 32 devlet, 7 vakıf üniversitesi kazandırmıştır.
AK Parti İktidarı, Sinop ilimize de bugün, inşallah,
bir üniversiteyi kazandırmış olacak. Bütün bu on yedi
ilimizle beraber Sinop ilimiz de tarihî bir olaya, inşallah, sahip
olacak ve büyük bir hizmet götürülmüş olacak. Sinop'un geleceğiyle
alakalı çok önemli bir karar olacak bugünkü yasa. Bu çalışmalarla,
tabii, Hükûmetimizin siyasi iradesi, başından beri iktidarımızın
bütün illerde üniversite kurulmasıyla alakalı iradesi
büyük ölçüde gerçekleşmiş olacak. Dokuz tane ilimiz kalıyor
geride, inşallah, onları da bundan sonraki iktidarlarımızda,
altyapıları temin edildiğinde, hazır hâle geldiğinde,
inşallah diğer dokuz ilimiz de üniversitesine kavuşmuş
olacak ve Türkiye'de bütün illerimizde üniversite olmuş olacak.
Değerli arkadaşlar, Sinop
ili, sanayiye müsait bir il değil. Dağların eteğinde,
deniz kıyısında, ülkemizin en kuzeyinde uç noktada,
küçük, şirin bir il. Deniziyle, koylarıyla ve ormanlarıyla
mükemmel bir il. İnşallah ulaşım problemlerini çözüyoruz
ilimizin ve deniziyle, ormanıyla turizme gayet müsait bir il.
Sinoplunun beklentisi, Sinop'un gelişimi, Sinop'un kalkınması,
Sinop insanının refah düzeyine büyük katkı sağlayacak
olan ve bir eğitim kenti olması yolunda üniversitenin büyük
katkı sağlayacağı aşikâr. İlimiz, turizm
bir, eğitim iki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla) - Sinop
ili, Sinoplular, bir, eğitim; iki, turizm açısından, bu
iki noktaya çok önem veriyor ve tersaneleriyle, eğitimiyle, turizmiyle,
inşallah gelecekte, güzel, gelişmiş, hareketli ve halkıyla
mutlu bir il olacağını bekliyor.
Değerli arkadaşlar,
şu anda, altyapı olarak, kurulacak olan Sinop Üniversitesinin,
3 tane fakültemiz çalışmaktadır, 1 tane fakültemizin
binaları, altyapısı hazır hale gelmektedir, 4 fakülte,
6 yüksekokulu vardır. Altyapı olarak, yurt ihalelerimiz
devam etmektedir. Altyapı olarak hazır bir hâldedir. İnşallah
diğer ilçelerimizde de bu faaliyetler devam edecek ve halkımızın
katkılarıyla altyapı çalışmaları yapılacak.
Üniversitemiz kurulduğu takdirde, fakültesi olmayan ilçelerimizde,
yüksekokulu olmayan ilçelerimizde de bu okullar önümüzdeki
yıllarda açılacak, Sinop tam bir eğitim şehri hâline,
inşallah, gelecektir. Onu umut ediyoruz, temenni ediyoruz.
Ben, bütün Sinoplu hemşehrilerimin
özlemi ve beklentisi olan Sinop Üniversitesine kavuşmuş
olmalarından dolayı onları kutluyorum, hayırlı
olmasını diliyorum. Hem yurt dışında hem
İstanbul'daki -ağırlıklı- hemşehrilerimiz
de bunu büyük bir özlemle bekliyorlardı, onlara da hayırlı
olsun diyorum. Diğer on yedi ilimizin halkına da hayırlı
olsun diyorum. İnşallah, kurulacak bu üniversitelerin ülkemize,
ülkemizin gelişimine büyük katkı sağlayacağını
ve bu iktidarımızın, AK Parti Hükûmetinin tarihî bir görev
ifa etmiş olduğunu ifade ediyor, bu konuda Sayın
Başbakanımıza, Hükûmetimizin üyelerine, Değerli
Millî Eğitim Bakanımıza, komisyonlarımıza
teşekkürlerimi hemşehrilerim adına ve şahsım
adına arz ediyorum ve tüm milletvekillerimize teşekkür
ediyorum, oylarıyla bu yasayı geçirecek oldukları
için.
Hepinize saygılar, sevgiler
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Öztürk.
Sayın milletvekilleri, madde
üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sinop Üniversitemiz hayırlı olsun. (Alkışlar)
Ek madde 75'i okutuyorum:
Siirt Üniversitesi
EK MADDE 75- Siirt'te Siirt Üniversitesi adıyla bir üniversite
kurulmuştur. Bu üniversite;
a) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Fen-Edebiyat Fakültesi, Mühendislik-Mimarlık
Fakültesi ile Dicle Üniversitesi
Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı
değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe
bağlanan Eğitim Fakültesinden,
b) Dicle Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulundan,
c) Dicle Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu ile Sağlık
Hizmetleri Meslek Yüksekokulundan,
ç) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,
oluşur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, yüce Meclisin çok
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize saygılar
sunuyorum.
On yedi üniversitenin ve içerisinde,
şu anda söz aldığım Siirt Üniversitemizin ülkemize
hayırlı olmasını diliyorum ve bu üniversiteden
dolayı Siirtlileri kutluyorum ve Siirt halkına hayırlı
olsun.
Değerli milletvekilleri, tabii,
üniversiteler bir ilim, bilim yuvası. On yedi değil yüz on
yedi kuralım, ama altyapısıyla, ama sosyal tesisleriyle,
ama kampüsleriyle. Amerika'da üç bin tane üniversite var arkadaşlar,
üç bin üniversite var. Dünyanın her tarafından insanlar gidip
orada eğitim görüyor. Ben dilerim ki, Türkiye'deki üniversiteler
de dünyanın her tarafından gelen eğitim yuvaları
olsun. Dünyanın her tarafından gelen ve
İngiltere ekonomisinin,
Amerikan ekonomisinin yüzde 10'luk kısmı sadece eğitimden
gelen kaynaklarla
O kaynaklar geliyor. Dünyanın her tarafından
bir sürü insan
Bugün, Türkiye'den sadece yüz bin çocuk okuyor Amerika'da.
Yani, Amerikan ekonomisinin önemli bir kısmı, dünyanın
her tarafından gelen insanların bıraktığı
parayla dönüyor. Ben diliyorum ki, Türkiye'de de bu üniversitelerimiz
dünyanın her tarafından gelen, aranılan üniversiteler
olsun.
Tabii, ben, burada gençliğimiz,
geleceğimiz
Ben hâlâ bağıracağım bu konuda.
Biz, bu üniversiteleri kuruyoruz. Bizim bu üniversitelerde lisan
eğitimi vermemiz çok mu zor arkadaşlar? Ben, bunu hâlâ kavramış
değilim. Ben, hâlâ kavramakta güçlük çekiyorum. Bugüne kadar
uygulanmamış. Üniversitede okuyan her bir gencimiz, üniversite
okuyan, üniversiteyi bitiren hepimizin çocuğu var arkadaşlar.
Bunlara, en az ilköğretimden liseye kadar bir yabancı dil,
liseden sonra, üniversitede ikinci yabancı dili öğretmek
çok mu zor? Bizim çocuklarımıza bu eğitimi vermek çok
mu zor? Ama, bu bir hedef meselesi, bu bir anlayış meselesi.
(AK Parti sıralarından "çok zor" sesi)
Hemen, çok zor deyip geçiştiriyorsunuz.
Arkadaşlar, bizim çocuklarımızı
bundan mahrum kılmaya kimsenin hakkı yoktur. Dün bırakmışlarsa,
çocuklarımızı katletmişler, hâlâ bugün bırakıyorsak,
katlediyoruz çocuklarımızı.
ALİM TUNÇ (Uşak) - Sokmuyorlar,
şimdi sokmuyorlar!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Değerli milletvekilleri, hepinize yalvarıyorum.
Üniversiteyi bitiren benim bir evladım, bir oğlunuz, bir
kardeşiniz eğer iki lisan bilirse, bu insan dünyanın
her tarafında ekmeğini çıkarır arkadaşlar.
Dünyanın her tarafında ekmek bulur arkadaşlar. Ama,
biz, her nedense, bu yabancı dille eğitimi hep kulak ardı
ediyoruz. Çok mu zor arkadaşlar? Bir yerinden başlayalım.
Bu on yedi üniversiteyi kuruyorsunuz
veya geçen hafta, beş tane vakıf üniversitesi kurduk. Burada,
hepinize âdeta yalvardım, "Gelin, bu vakıf üniversitelerine
hazırlık sınıfını mecbur kılalım."
dedim. Bu beş büyük vakıf üniversitesi, kuranlara teşekkür
ettik, ama, gelin, bundan sonra kurulacak her üniversite, hazırlık
sınıfı olmayan ve o dört yıllık veya beş
yıllık süreçte İngilizce eğitimini, çok iyi yazıp,
çok iyi okuyacak İngilizce eğitimini alan bir çocuğu
biz yaşama bırakırsak, bu çocuk her tarafta ekmeğini
bulur arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri,
hiç birbirimizi kandırmayalım. Üniversite mezunu insanlar,
Adalet Bakanlığında infaz koruma memuru sınavına
giriyorsa bir avukat, ekmek bulamıyorsa, yani birtakım
gerçekleri de lütfen, popülizmle değil, burada hepimiz görelim.
Hepinizin çevresinde arkadaşlar var. Yani, burada gençler
var, üniversiteyi bitirmiş on binlerce, yüz binlerce gencimiz
hepinize geliyor arkadaşlar. Asgari ücretle, ekmek eğer
bugün bulursa dünyanın en mutlu insanı oluyor arkadaşlar.
Ya, bu gerçeği göz ardı etmeyelim.
Biz, on yedi üniversite, on
beş açtık, on yedi daha açıyoruz. Ama, bunlar, buradan
mezun olacak çocuklar, buradan mezun olacak gençlerimiz hâlâ ekmek
bulmakta zorluk çekecekse, bunlara en iyi eğitim verilmeyecekse,
bunlara bir şekilde hiçbir lisan eğitimi verilmeyecekse,
biz bu gençlere yazık ediyoruz. Lise mezunu, modern lise mezunu
gençler yaratıyoruz arkadaşlar. Elinde bir tek üniversite
diploması olacak arkadaşlar. Ama, bu insanlar nerede ekmek
bulacak?
Sayın Bakanım, gelin, belki,
arkadaşlar inanmıyorsanız, bunu her yerde
Şu,
başlangıçta her üniversiteye mutlaka hazırlık
sınıfları açtıralım. Etmeyin, tutmayın,
yazık ediyoruz bu çocuklara. Bir yerinden başlayın, bu
size nasip olsun o zaman. Her şeyi de
TEVFİK AKBAK (Çankırı)
- YÖK'e söyleyin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - YÖK ile ilgisi yok beyefendi. YÖK ile hiçbir ilgisi yoktur.
Siz, kanunu çıkarırken, burada, örneğin "Siirt
Üniversitesi mutlaka yabancı diller yüksekokuluyla başlayacak"
dediğiniz zaman, YÖK
YÖK'ü engel görmeyin. Sakın ola ki, sakın
ola ona sığınmayın. Burada, bu Meclis bir karar aldığı
zaman "mutlaka her üniversite, ilk yıl yabancı dille hazırlık
sınıfında okuyacaklar" diye, nasıl ÖDTÜ'de, nasıl
Hacettepe'de, nasıl Bilkent'te, nasıl Koç'ta, nasıl Sabancı
Üniversitesinde
Yani o çocukların, benim öbür Siirt Üniversitesinde
okuyan çocuğumun ondan ne eksiği var? Ama onun parası
yok, öbürünün parası var. Etmeyin, tutmayın.
TEVFİK AKBAK (Çankırı)
- Kayısıya gel, kayısıya.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Sayın Milletvekilim, ben burada ilim anlatıyorum,
bilim anlatıyorum. Dalga geçmenin gereği yok. Ben size,
âdeta, bu çocuklar için yalvarıyorum. Âdeta, bu çocuklara
Ama,
bu lisan öğrenmeyi siz kavrayamıyorsanız, ben
(AK Parti
sıralarından gürültüler ) Neyi geç efendim? Ben, hepimizin
çocuklarına İngilizce öğretmenin, yani, bu çocukların
İngilizce bilmesinin, yarın, geleceklerinde büyük fayda
olacağını söylüyorum, hâlâ siz oradan, bana "kayısıya
gel" diyorsunuz.
Ben, arkadaşlar, bunun çok
acısını çektim.
MEHMET CEYLAN (Karabük) - Güzel,
güzel. Devam et Hocam.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum)
- Çalış, öğren, ne var?
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu,
siz Genel Kurula hitap edin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Vallahi, ben sizi Yüce Allah'a havale ediyorum, çocuklarınız
adına, çocuklarınız adına! Bir şeyi çok iyi kavrıyorsunuz,
içinizden istiyorsunuz, ama her nedense, ne hikmetse, hesabınıza
niye gelmiyor? Bunu anlamakta güçlük çekiyorum ve o çocuklarınızın,
gelecekteki tüm Türk çocuklarının vebali, günahı hepinizin
boynuna olsun.
Değerli arkadaşlar, bak,
tekrar özetliyorum: Gelin, bu on yedi üniversiteyi kurarken, hiç değilse
bu çocuklar şanslı olsun; hiç değilse bu çocuklar, Türkiye'deki
beş altı üniversitede okuyan çocuklar kadar bunlar
şanslı olsun. Çok mu zor? Bu kadar mı beceriksiziz?
Eğer biz bu beceriyi gösteremiyorsak, bize yazıklar olsun!
O zaman, neyin hesabını görüyoruz?
ALAETTİN GÜVEN (Kütahya) -
Türkçe'yi ne zaman öğreteceğiz?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Değerli milletvekilleri, işsizler ordusu yaratıyoruz.
Eğer bu çocukları nitelikli yetiştiremezsek,
eğer bu çocukları iyi eğitemezsek, iyi lisan eğitimi
veremezsek, bunlar hepsi birer işsizler ordusu olacak. Gönderin
bazı kurumlara, iş müracaatına; okuyun gazetelerde,
pazar günleri gazetelerin iş ilanı sayfalarında. Diyor
ki: "Sadece" diyor, "şu üniversitelerden alırım."
diyor; üç üniversite sayıyor, iki üniversite sayıyor. Öbür
çocuklarımızın kabahati ne? Öbür çocuklarımızın
suçu ne arkadaşlar? Yani, lise mezunu gibi üniversite mezunu
işsizler ordusu yaratmayalım. Gelin, rica ediyorum sizden,
Sayın Bakan, çocuklarımızın geleceği
açısından defalarca konuşacağım arkadaşlar.
Bunu hepiniz kabul edene kadar, sonuna kadar bunu savunacağım,
çocuklarımız için savunacağım, Türkiye'deki gelecekteki
çocuklarımız için savunacağım. Hatta, ilköğretimden
başlamak üzere
Defalarca gündeme getirdim. Meclis Genel Kurulu
benim bir kanun teklifimi kabul etti, ama, iki yıldır getirmiyorsunuz
arkadaşlar, iki yıldır getirmiyorsunuz.
Onun için, ben, Siirt Üniversitesinin
tüm Siirtlilere hayırlı olmasını diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Aslanoğlu.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına, Ordu Milletvekili Sayın Eyüp Fatsa.
Buyurun Sayın Fatsa. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EYÜP FATSA
(Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
görüşülmekte olan 1414 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın
ek 75'inci maddesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle Başkanlık makamını ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Ek 75'inci madde, Siirt'te bir üniversite
kurulmasını içeriyor. Ben, diğer kurulan üniversitelerle
beraber, Siirt'te kurulacak yeni üniversitenin bölgemize, ülkemize
ve Siirt ilimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Değerli arkadaşlar, üniversitelerle
ilgili ne düşündüğümü, ne anladığımı,
nasıl olması gerektiğini 6'ncı madde üzerindeki
yapmış olduğum konuşmalarda sizlerle paylaşmıştım.
Bu, 6'ncı madde üzerinde yapmış olduğum konuşmadaki
görüşmelerime ilaveten bazı düşüncelerimi de bu vesileyle
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bazı
arkadaşlarımız, kurulacak üniversitelerin, yeni kurulacak
üniversitelerin altyapı ve teknik altyapısının
hazır olmadığını, kaynaklarının yetersiz
olduğunu, öğretim elemanı ve fiziki yeterliliğin
bulunmadığı gibi gerekçelerle bunların siyasi
bir yatırım olduğunu, dolayısıyla, kurulacak
illere çok fazla bir şey getiremeyeceği gibi, gerçeği
yansıtmayan görüş ve düşünceler ortaya koyuyorlar.
Doğrusunu isterseniz, biraz önce, benden önce konuşan arkadaşımı
da dinlediğimde tekrar üzüldüm.
Değerli arkadaşlar,
eğer üniversitelere sadece ekonomik katma değer sağlayan,
ekonomik getirisi olan kurumlar ve müesseseler olarak bakarsak,
üniversite gerçeğini anlamadığımızı,
algılayamadığımızı bir kere daha ifade
etmek istiyorum. Elbette ki, ekonomik katma değer sağladığı
bir gerçektir, ama, bunun ötesindeki sağlamış olduğu
katkılar ekonomik katma değerle mukayese edilemeyecek
kadar da önemli ve çok daha büyüktür.
Üniversitelerden esas bizim kazancımız,
ülkemizin kazancı, geleceğe yönelik, yetişmiş,
vasıflı, bilgiyle, ilimle, irfanla teçhiz edilmiş, donanmış
nesiller ve gençler yetiştirmektir. Bunun kazancı, ekonomik
kazançla mukayese edilmeyecek kadar önemli ve büyüktür. Bir söz var
eğitimle ilgili söylenmiş, bir atasözüdür veya bir başka
ülke kaynaklı bir atasözü de olabilir: "Eğitimi pahalı
bulanlar cehaletin bedeline katlanır." Eğitime yapılan
yardımın ekonomik tarafı, parasal yönü, maddi yönü
hiçbir zaman hesap edilmez. Eğer hesapları böyle yaparsak
geleceğimize ve nesillerimize yazık etmiş oluruz.
Değerli arkadaşlar, özellikle
muhalefete mensup konuşmacı arkadaşlarımız,
dokuz ilin neden ihmal edildiğini, neden dokuz ile bu tasarıyla
beraber üniversite kurulmadığını, dolayısıyla
bunun bir haksızlık olduğunu ifade ediyorlar. Bakın,
biz on beş ille ilgili üniversite kanun tasarısını
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirdiğimizde de
şöyle söyleniyordu: "İşte, siz, bir on beş üniversite
daha kuracaksınız, bunu kamuoyuyla paylaştınız.
Neden bunları da beraber getirmediniz?" diye söylemişlerdi.
Biz, o gün yapmış olduğumuz konuşmalarda, bu kurulacak,
şimdi kanununu çıkarttığımız on yedi üniversitenin
daha altyapı olarak yeterli seviyeye gelmediğini, altyapısı
tamamlandığında derhal bununla ilgili de kanun tasarısının
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine geleceğini o gün
söylemiştik. Şimdi o gün söylediğimizi yapıyoruz.
Şimdi o gün söylediğimizi yapıyoruz.
Değerli arkadaşlar, dokuz
il, henüz yeterli altyapıya sahip olamayan Yalova, Ardahan,
Hakkâri, Gümüşhane, Bayburt, Şırnak, Iğdır, Tunceli
ve Bartın illerimizdeki vatandaşlarımıza da buradan
seslenmek istiyorum. Hükûmetimiz, başta Millî Eğitim Bakanlığımız
olmak üzere, bu dokuz ilde üniversite kurulmasıyla alakalı
altyapı çalışmalarını hızla tamamlamak
üzeredirler. Nasıl on beş üniversite kanun tasarısı
-ki, içinde benim ilim de vardı- burada görüşülürken,
şimdi görüştüğümüz on yedi üniversiteye atıfta
bulunmuşsak, on yedi üniversite kanun tasarısı
şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisinde kanunlaşırken,
buradan dokuz ilimizin milletvekillerine ve dokuz ilde yaşayan
vatandaşlarımıza, açık yüreklilikle, hiç kimse
merak etmesin, dokuz ilde üniversite açmak da üniversite kanunu
tasarısını Türkiye Büyük Millet Meclisine getirip
kanunlaştırmak da bizim boynumuzun borcudur. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Efendim, bunun güvencesi nedir?
Türkiye seçime gidiyor, bunun güvencesi nedir? Bunu güvencesi
şudur: Yaptıklarımız, söz verip de yerine getirdiklerimiz,
gerçekleştirdiklerimiz, yapacaklarımızın da teminatıdır
ve güvencesidir. Herkes bundan dolayı müsterih olsun, hiç kimse
bundan dolayı bir vehime kapılmasın. 22 Temmuzdan sonra
da inşallah yine burada olacağız, yine burada olacağız
ve bıraktığımız yerden bu hizmetleri eksiksiz
tamamlamak üzere, milletten aldığımız yetkiyle,
sorumluluğumuzu ve görevimizi icra etmeye ve bu aziz millete
hizmet etmeye devam edeceğiz.
Değerli arkadaşlar, ben,
özellikle, bu vesileyle, bir iki ille alakalı da arkadaşlarımız
konuştuğu için cevap vermek, eksik bilgileri tamamlamak
istiyorum. Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt burada
konuştu, neden Ardahan'ın bu kapsam içerisinde değerlendirilmediğini
söyledi. Tabii, ben, Sayın Ensar Öğüt'ün önce Hükûmetimize,
sonra da hassaten Sayın Bakanımıza teşekkür etmesini
isterdim. Niye? Belki Türkiye'de ilk defa Beşerî İlimler ve
Edebiyat Fakültesi bizim Hükûmetimiz zamanında kanunlaştırılmıştır
ve Bakanlar Kurulundan geçmiştir. Maliye, Devlet Planlama, Devlet
Personelle ilgili bütün ne kadar gerçekleştirilmesi gereken
çalışma varsa bizzat da Millî Eğitim Bakanımız
tarafından takip edilmek üzere gerçekleştirilmiştir.
Bu Hükûmet tarafından Ardahan'da bir Beşerî Bilimler ve Edebiyat
Fakültesi kurulmuş. İlin milletvekilinin, biz beklerdik
ki, ile yapılan bu hizmetten dolayı, en azından nezaketen
Hükûmetimize ve bu çalışmayı yürüten Millî Eğitim
Bakanımıza teşekkür etsin.
Sayın Muharrem İnce, Yalova
Milletvekilimiz. Tabii, aynı şeyi Sayın Muharrem
İnce için de söyleyebilirim, daha fazlasını söyleyeceğim.
Evet, ben Yalova'yı çok iyi biliyorum. Yalova'da çok saygıdeğer
arkadaşlarım ve dostlarım var. Siyasi kanaati, dünya
görüşü, etnik kökeni ne olursa olsun, çok sayıda Yalovalı
dostum ve arkadaşım var. Yirmi-yirmi beş seneden beri
de Yalova'yla içli dışlı olan bir arkadaşınızım.
Tabii öncelikle, isimlerini vermiyorum,
ama millî eğitim il müdürlüğüne ve valiliğe müracaat
ederse
Ben, Yalova'da öğretmenlik yaptım. Elbette ki
öğretmenlik yaptığım yere karşı bir vefam
vardır, bir borcum olduğuna da inanıyorum. Başta
Fatih Lisesi olmak üzere Yalova'nın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EYÜP FATSA (Devamla) - Bitiriyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Fatsa.
EYÜP FATSA ( Devamla) - Özür diliyorum.
BAŞKAN - Buyurun, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
EYÜP FATSA (Devamla) -
birçok ilk
ve ortaöğretimdeki okullara gerek tadilat tamirat gerek ödenek
gerek teknoloji sınıfları gerekse inşaat konusunda
yardımcı olduğumu, olup olmadığımı
Yalova Valiliğinden ve Yalova Millî Eğitim Müdürlüğünden
Sayın Muharrem İnce çok rahatlıkla öğrenebilir.
Bir diğer konu: Aynı
şeyi Sayın Muharrem İnce'den de beklerdim. Burada,
çıkıp, bir ilin sorumlu milletvekili olarak, AK Partililerin
yolunu kesmek suretiyle "Yalova'ya girmelerini engelleyeceğiz.
Yalova'ya giremeyecekler." demesini, doğrusunu isterseniz,
siyasi nezaket ve üslupla hiç bağdaştıramadım.
Herkes, Türkiye'nin seksen bir vilayetinde olduğu gibi, her siyasi
görüşe mensup insan gönül rahatlığıyla Yalova'ya
gider. Yalovalılar misafirperver insanlardır. Misafirlerini
bağrına basmasını, onunla kaynaşmasını,
kucaklaşmasını becerebilen fevkalade nezih insanlardan
oluşan bir ilimizdir. Bu ifadeyi, Yalovalılara saygısızlık
olarak kabul ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, yine,
Yalova İktisadi İlimler ve İdari Bilimler Fakültesi
bizim dönemimizde gerçekleşmiş ve birinci ayın
6'sı 2007 tarihinde, 26395 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
Biz Yalova'yı ihmal etmiş değiliz. Yalova'da da bir üniversite
açılabilmesi için gerekli altyapıyı oluşturma
noktasında, bütün diğer iller gibi, azami gayret gösteriyoruz.
En azından, bu fakülteden dolayı, ilin milletvekili olarak,
Sayın Bakana ve Bakanlar Kuruluna teşekkür etmesini beklerdim.
Bir diğer konu: Yalova'yı,
AK Parti Hükûmeti unutmuş değildir. Bak, Yalova'yla ilgili,
üniversite noktasında düşündükleri ve gerçekleştirmek
istedikleri ve çalıştıkları, şu on yedi ilde
kurulacak üniversitelerden daha ileri seviyededir. Türk-Alman
Üniversitesi
Türk-Alman Üniversitesi, Türkçe ve Almanca eğitim
verecek. Türk ve Alman Dışişleri Bakanlığı
ve Türk, Alman Başbakanları seviyesinde takip edilen ve
Türkiye'de kurulmasına karar verilen üniversitenin Yalova'da
kurulmasıyla alakalı da Hükûmetimizin tam bir kararlılığı
vardır. Sayın Muharrem İnce'nin bunu bilmemesi mümkün
değil. Ayrıca, Yalova'daki hazine arazilerini tahsis etmek
suretiyle, Yalova'da...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EYÜP FATSA (Devamla) - Sayın
Başkan, son bir iki cümle
Çok özür diliyorum, zamanı aştım.
BAŞKAN - Peki, buyurun.
EYÜP FATSA (Devamla) - Yalova'da
vakıf üniversitesi kurma noktasında da çok sayıda
eğitime duyarlı vatandaşımızın Yalova
için müracaat yaptığını, Hükûmetle bu görüşmelerin
devam ettiğini, yer tahsisi ve bu işin sonuçlanma noktasına
geldiğini de ben, bu vesileyle, hem Türk-Alman Üniversitesinin
hem de Yalova'da kurulacak vakıf üniversitelerinin -üniversitesinin
demiyorum, üniversitelerinin- bu arada da kurulması bitmiş
olan İktisadi İdari Bilimler Fakültesinin, Meslek Yüksekokulunun,
Yalovalılara, Yalovalı hemşehrilerime, Yalova'nın
eğitim, kültür, bilim, sosyal ve sanat hayatına hayırlı
olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Fatsa.
Şahsı adına Siirt Milletvekili
Sayın Öner Gülyeşil.
Buyurun Sayın Gülyeşil.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
ÖNER GÜLYEŞİL (Siirt) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 1414
sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilat
Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın Siirt'te
üniversite kurulmasıyla ilgili ek 75'inci maddesi üzerinde
şahsım adına görüşlerimi sizlerle paylaşmak
üzere söz almış bulunuyorum. Heyetinizi ve bizleri televizyonları
başında büyük heyecanla izleyen vatandaşlarımı
saygıyla selamlıyorum.
En büyük düşmanımız
olan cehaleti ancak ve ancak eğitimle aşabileceğimizin
bilinciyle, okullaşma oranımızı her geçen yıl
daha da artırmamız gerektiğinin farkındayız.
Özellikle, sosyal, ekonomik ve kültürel kalkınmayı sürdürebilmemiz
ve koyduğumuz hedeflere ulaşabilmemiz için yeni üniversitelerin
açılması zaruret hâline gelmiştir. Bu önemli ilke ve
tespit, bilindiği gibi Dokuzuncu Kalkınma Planı'nda
da önemle vurgulanmaktadır.
Söz konusu tasarıyla Siirt'te
kurulacak olan üniversite, Fen-Edebiyat, Mühendislik, Mimarlık
ve Dicle Üniversitesine bağlı iken adı ve bağlantısı
değiştirilerek kurulacak olan Siirt Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlanacak Eğitim Fakültesinden, yine aynı şekilde
Dicle Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve
bağlantısı değiştirilerek oluşturulan
ve yine Rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulu
ve Siirt Meslek Yüksekokulu ve Sağlık Hizmetleri Meslek
Yüksekokulundan ve nihayetinde, yine Rektörlüğe bağlı
olarak kurulacak olan Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Fen Bilimleri
Enstitüsünden oluşacaktır.
Değerli milletvekilleri, bu
tasarıyla, Siirt dâhil olmak üzere 17 ilimizde kurulması
öngörülen üniversitelerle, ülkemizdeki üniversite sayısı
110'a yükselmiş olacaktır. Üniversite bulunmayan illerimizde
yükseköğretime ilişkin veriler, yükseköğretime olan
talep ve yükseköğretimde okullaşma oranının yükseltilmesiyle
ilgili hedefler göz önünde bulundurulduğunda, kurulacak olan
üniversitelerin memleketimizin, gençliğimizin geleceği
açısından taşıdığı hayati önem
açıkça ortaya çıkmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
yükseköğretim kurumlarını daha da yaygınlaştırıp
farklı, çok sayıda ülkeden öğrenci misafir ederek ülke
ekonomisine de önemli oranda ekonomik kaynak sağlamak mümkün
olabilecektir. Oysa, her yıl binlerce gencimiz yükseköğretim
görmek üzere değişik ülkelere gitmekte ve yurt dışına
önemli oranda kaynak aktarılmasına neden olmaktadır.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Siirt milletvekili olarak, ilimizde üniversite
kurulması nedeniyle hemşehrilerimin sevincini ve
coşkusunu sizlerle yürekten paylaşıyorum. Siirt'imizde
yılların rüyası gerçekleşmektedir. Siirt'te bayram
var. Siirt tarihinde, bugünkü üniversitelere sahip olmuş, üniversiteye
eş değer birçok meslek kurulmuş ve çok insan yetiştirilmiştir.
Esasen, Siirt'te bu altyapı da zaten vardı, çünkü, bu üniversiteleri
kurma haberi, bir çağı kapatıp bir çağı
başlatmak kadar ayrıca Siirt'e de heyecan vermiştir.
Bu üniversitenin, şüphesiz, ilimizin ekonomisine, sosyal, kültürel
hayatına çok büyük katkısı olacaktır. Bölgemizde
ve ilimizde kurulacak olan üniversiteler, ilim üretecek, bölgeye
ilim yayacak ve gençlerimizin bilimsel araştırmalara imza
atmalarına vesile olacaktır. Yetişecek gençlerimiz,
bulundukları coğrafyada, çalışacakları her
yerde halka yol gösterecekler, ışık tutacaklar ve aydınlatacaklardır,
toplumsal kaynaşma sürecine liderlik edeceklerdir. Ülkemizin
değişik bölgelerinden gelen öğrenciler birbirleriyle
kaynaşarak -bunu altını çizerek ifade ediyorum- ülkenin
ve bölgenin topyekûn kalkınması için ortak bir hedefe yürüyeceklerdir,
birlik ve beraberliğin, güzel geleceğimizin teminatı
olacaklardır.
Unutulmamalıdır ki, ülkemizin
başına bela olan terör, cehaletten ve yoksulluktan kaynaklanmaktadır.
Terörün kökünü kazıyabilmek amacıyla bilimsel kadrolar
yetiştirmeli ve bölgede yeni iş sahaları açılmalıdır.
Kültürel seviyesi ve entelektüel bilinci gelişmiş
eğitimli gençlerimiz, toplumsal ihtiyaç ve gelişmelere
farklı refleksler geliştirebilir ve bölgeler arasındaki
gelişmişlik farkının ortadan kaldırılması
için öncü olabilirler. Medeni ve eğitim düzeyi yüksek çağdaş
ülkelerde, şiddet ve cehaletten kaynaklanan toplumsal zaaflara
rastlanmamaktadır.
Ülkemizde demokrasi kültürünü
geliştirebilmek için eğitim düzeyinin yükseltilmesi, olmazsa
olmaz bir zarurettir. Demokrasi kültürü, ancak ve ancak eğitim
düzeyi yüksek toplumlarda kök salabilmekte ve farklı fikir ve
görüşlere hoşgörü zemini çok daha kolaylıkla sağlanabilmektedir.
Ülkemizin farklı bölgelerinde
kurulacak üniversitelerimiz, toplumumuzun ilim ve irfan kaynağı
olacaktır. Üniversitesi olmayan dokuz ile üniversite kurulması
da inşallah 23'üncü Dönem Meclise ve iktidarımıza nasip
olacaktır.
Sayın Bakanım, Siirt sizi
Türk millî eğitimine ve kültürüne yaptığınız
hizmetlerden dolayı takdir ediyor ve çok seviyor. Bu yasayla da
Siirtlilerin gönlüne taht kurdunuz ve Siirt'in tarihine geçtiniz.
Şükranlarımı sunuyorum. Bu hizmetin Türkiye'mizin güzel
geleceğine, memleketimize, kurulduğu illere ve bu üniversitelerde
okuyacak öğrencilerimize hayırlara vesile olmasını
canıgönülden diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖNER GÜLYEŞİL (Devamla) -
Başkanım, tamamlıyorum.
BAŞKAN - Buyurun, sözlerinizi
tamamlar mısınız.
ÖNER GÜLYEŞİL (Devamla) -
Bu tasarının kanunlaşmasından sonra bizlere, tüm
hemşehrilerimize büyük görev düşmektedir. Devlet-millet
iş birliğiyle çalışmalarımızı süratle
tamamlayacağız.
Siirt de dâhil olmak üzere on yedi
ilimizde üniversitelerin kurulmasına ilişkin tasarıda
emeği geçen başta Sayın Başbakanımız,
Hükûmetimiz, Sayın Millî Eğitim Bakanımız, Komisyon
Başkan ve üyelerine, iktidar ve muhalefet partisi mensubu milletvekili
arkadaşlarıma, tüm emeği geçen Millî Eğitim Bakanlığı
bürokratlarımıza, Siirt'te ve Siirt dışında
yaşayan hemşehrilerim, Siirt halkı ve 73 milyon vatandaşımız
adına teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -Teşekkür ederim
Sayın Gülyeşil.
Şahısları adına,
Siirt Milletvekili Sayın Öner Ergenç.
Buyurun Sayın Ergenç. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ÖNER ERGENÇ (Siirt) - Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, Türk millî eğitimine kuracağımız
on yedi üniversiteyle birlikte yeni bir ivme kazandırmanın
mutluluğu içerisinde bir hizmeti hep birlikte ifa ediyoruz.
Ben bu konuşmamda detaylara
girmeden, sadece iki hususa vurgu yaparak huzurlarınızdan
ayrılmak istiyorum.
Bunlardan birincisi -her vesileyle
konuştuğumuz bir şey var- bölgeler arası kalkınmışlık
farkını ortadan kaldırabilmek ve ülkeyi bir bütün
hâlinde kalkındırıp refah seviyesini bulmak meselesiydi
ki, bugüne kadar ihmal edilmiş, yükseköğretim düzeyinde
ihmal edilmiş ve özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu
Bölgesi'nin birçok ilinde bulunmayan üniversiteleri bu kanun vesilesiyle
gerçekleştiriyoruz ve dolayısıyla, bu problemi ortadan
kaldırabilmek, ülkede refahın yaygınlaşmasına
vesile olabilecek eğitim düzeyinin, fırsat eşitliğinin
sağlanması yoluyla ortadan farklılıkları
kaldırabilmeye çok önemli bir adım teşkil eden bu üniversiteleri
on yedi ilde hep birlikte kuruyoruz. Hayırlı, uğurlu
olsun diyorum.
İkincisi, Siirt iline kurulacak
olan üniversiteyle alakalı ek madde itibarıyla huzurlarınızda
bulunurken birkaç cümle de bu bağlamda ifade etmek istiyorum.
Esas itibarıyla Siirt, yükseköğretime, üniversite öğrenimine
yabancı bir il değil. Daha 16'ncı, 17'nci yüzyıllarda,
Siirt'te o günün eğitim kurumları olan medreselerde, özellikle
Tillo medreselerinde bir taraftan dini ilimler tahsil ettirilirken,
öte taraftan aynı medreselerde matematik, fizik, kimya, biyoloji,
tıp, astronomi, edebiyat gibi bilimlerin de beraber okutulduğu,
o günkü anlamda üniversite eğitiminin yapıldığı
bir kültür şehridir Siirt. Meşhur Marifetname müellifi
İbrahim Hakkı Hazretleri, işte bu medreselerde, o günün
üniversitelerinde eğitim görmüş, orada okumuş, daha
sonra orada öğretim üyesi olarak, hoca olarak ders vermiştir.
Dolayısıyla, asırlar sonra bugün, Siirt'in yeniden bilim
dünyası itibarıyla, ilimle, üniversiteyle buluşturulması
ve kucaklaştırılması çok geç kalınmış
bir olay da olsa, hepimizi, bütün Siirtlileri büyük bir sevinç içine
sokmuştur. Bu vesileyle, ben, özellikle bu on yedi ilde -daha önceki
on beş ilde de olduğu gibi- ve Siirt'e kurulmakta olan bu üniversitenin
altyapılarının oluşturulmasında çok büyük
gayretlerini yakinen bildiğim, şahit olduğum ve beraber
yaşadığım, çok değerli Millî Eğitim Bakanımız
Sayın Hüseyin Çelik Bey'e, huzurlarınızda, Siirtliler
adına, on yedi ilde yaşayan vatandaşlarımız
adına şükranlarımı, teşekkürlerimi arz ediyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Ayrıca, yine, bu konudaki talimatlarını
yakından bildiğim ve takiplerini yakından müşahede
ettiğim, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin Başbakanı
ve Siirt Milletvekili Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a da burada,
huzurlarınızda, kendisiyle birlikte bu tasarıda imzası
olan çok değerli kabine üyelerinin tamamına şükranlarımızı,
saygılarımızı sunuyorum.
Ayrıca, komisyonlarda tasarıların
görüşülmesinde, öncesinde, Millî Eğitim bürokrasisinde,
bu çalışmaların yapılmasında ve bugün de Genel
Kurulumuzda bu konunun görüşülmesi sırasında katkı
sağlayan, oylarıyla destekleyen siz değerli milletvekili
arkadaşlarıma, yine, hemşehrilerim adına teşekkürlerimi
sunuyorum.
Türkiye'nin aydınlık geleceğine
ışık tutacağına inandığım bu üniversitelerin,
kurulacak olan illere, ülkemize, illerimize hayırlı ve
uğurlu olması dileğiyle tekrar hepinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ergenç.
Madde üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Siirt Üniversitemizin hayırlı
olmasını diliyorum.
Ek madde 76'yı okutuyorum:
Nevşehir Üniversitesi
EK MADDE 76- Nevşehir'de Nevşehir
Üniversitesi adıyla bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;
a) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Fen-Edebiyat Fakültesi ile Erciyes Üniversitesi
Rektörlüğüne bağlı Nevşehir Turizm İşletmeciliği
ve Otelcilik Yüksekokulu iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
fakülteye dönüştürülen ve rektörlüğe bağlanan Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi ile Erciyes Üniversitesi
Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı
değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe
bağlanan İktisadî ve
İdarî Bilimler Fakültesinden,
b) Erciyes Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sema ve Vefa Küçük
Sağlık Yüksekokulundan,
c) Erciyes Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu,
İncekara Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Gazi
Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve
bağlantısı değiştirilerek oluşturulan
ve rektörlüğe bağlanan Hacıbektaş Veli Meslek Yüksekokulu
ile Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken
adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Ürgüp Sebahat ve
Erol Toksöz Meslek Yüksekokulundan,
ç) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,
oluşur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Niğde Milletvekili Sayın Orhan
Eraslan.
Buyurun Sayın Eraslan.
CHP GRUBU ADINA ORHAN ERASLAN
(Niğde) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
değerli üyeleri; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanunu'nda değişiklik yapan ve on yedi üniversite kurulmasıyla
ilgili yasanın Nevşehir Üniversitesiyle ilgili bölümünde
grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi şahsım
ve grubum adına sevgiyle, saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım,
tabi ki ülkemiz koskoca bir ülke. Yani, her ilde bir üniversitenin
olması, artık Türkiye için doğal karşılanması
gereken bir durum. Hatta, bazı illerde de, daha da ihtisaslaşma
yoluyla, farklı üniversitelerin kurulması da düşünülmeli.
Bunda bir tereddüt yok. Doğrusunu söylemek gerekirse, güzel
ilimiz, benim komşu ilim, öğrenimimin bir kısmını
yaptığım -ortaokul öğrenimimin bir kısmını
yaptığım- Nevşehir ili de üniversiteyi çoktan hak
etmişti. Buradan Nevşehir'imize de, güzel Nevşehir'imize
de üniversitenin hayırlı olmasını diliyorum.
Bunda bir tereddüt yok. İki gündür neyi tartışıyoruz?
Buna birazcık düşüncelerimizi bu derinlikte dolaştıralım.
Şimdi, dün konuşan Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubunun iki değerli üyesi, üstelik
isimlerinin önünde akademik titr olan, akademik unvan olan iki değerli
üyesi, konuşurlarken, hep üniversite eğitiminden bahsettiler.
Şimdi, umuyorum ki bu bir sürçülisandır.
Değerli arkadaşlarım,
üniversitede eğitim olmaz, üniversitede öğretim olur. Çünkü,
ben hukukçuyum vakıa, ama bu kadarını bilebilecek bir
hukukçuyum. Eğitim, bir davranış alışkanlığının
kazandırılmasıdır ve eğitim verilme belli
bir yaşla sınırlıdır. Onun için, temel eğitim
okulları denilir. Yani, lisede de kısmen eğitim,
kısmen öğretimden söz etme olanağı vardır. Üniversitede
eğitim olmaz, öğretim olur, bilim ve bilimsel araştırma
olur; bilim yapılır, bilimsel araştırma yapılır.
Bilginin, bilgi teknolojilerinin ve bilgiye ulaşma yollarının
öğretilmesine de öğretim denilir. Eğitimden farkı
bu.
Şimdi, bu ikisinin farkını
vurgulamaktaki amacımız nedir? Amacımız şu:
Eğitim ortamıyla öğretim ortamı farklıdır.
Alışkanlık, davranış kazandırma ortamıyla
bilim yapma, bilimi, bilgiyi, bilgi teknolojilerine ulaşmayı
öğretme ortamı farklıdır.
Şimdi, üniversite kuracağız
tabii, ülkemiz koca bir ülke. Yani, her ilde üniversite lazım.
Biz, on yedi ile üniversite kurulmasına karşı değiliz.
Tam tersine, anlamakta zorluk çektiğimiz şey, diğerlerine
neden kurulmadığı, geri kalan dokuz ile. Onlara da kurulmalı,
ama üniversite bir altyapı üzerine kurulmalı. Yani, gerçekten
üniversite kurulmalı, açılmamalı. Şimdi, Türklerin
şöyle bir alışkanlığı vardır, şimdiye
kadar da böyle gelmiştir diyebiliriz: Yani, biz, göç yolda düzelir,
ne yapalım. İşte, göçer toplumdan geldik, göçü yolda düzeltmeye
alıştık. Hele bir kuralım, temeli bir atılsın,
nasıl olsa, Allah kerim, yirmi yıl sonra bu iş oturur. Bu
bir anlayış. Ama bugünün çağdaş ihtiyaçları
karşısında doğru bir anlayış mıdır
derseniz, özür dilerim, çok doğru bir anlayış değil.
Çünkü o üniversite yirmi yılda oturuncaya kadar heba edilen
bir kuşak oluyor. Orada öğretim yapan, mühendislik fakültesi
varsa mühendislik öğretimi yapan, fen fakültesi varsa fen
öğretimi yapan, hukuk varsa hukuk öğretimi yapan bir kuşağı
yitiriyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
bu iyi geliştirilememiş, iyi öğretim ortamları
hazırlanamamış üniversitelerden yetişip inşaat
mühendisi olduğu hâlde basit statik hesabı yapmayı bilemeyenleri
biliyorum ben. Bilemeyenleri biliyorum arkadaşlar. Meslek
hayatımda rastladım.
Bendeniz, naçizane, kısmet
oldu hem Orta Doğu Teknik Üniversitesi gibi bir üniversitede
hem de Ankara Hukuk Fakültesi gibi bir üniversitede öğretim
gördüm.
Şimdi, öğretim ortamı,
bilime, bilgiye ulaşma ortamı çok önemli. Doğrudur, zamanında
barakalarda üniversiteler kurularak geliştirilmiştir
ama, şimdi Türkiye çok koca da bir ülke, çok büyük de bir ülke. Yani
bunun altyapısını hazırlasak, bunu doğru bir
biçimde şekillendirsek, bu kuşakları kaybetmesek
doğru olmaz mıydı?
Bakınız, burada bir Ceza
Kanunu yapıldı. Şimdi ülkemizde her yere hukuk fakültesi
açıldı kolay açılıyor diye, yani zahmeti yok diye
her yere açıldı. Ceza Kanunu taslağı -burada Adalet
Komisyonu Başkanı da daha önce açıkladı- çeşitli
fakültelere gönderildi görüş sorulmaya. Bir hukuk fakültemizden
gelen cevap: "Fakültemizde ceza kürsüsü olmadığından
görüş bildiremiyoruz."
Değerli arkadaşlarım,
bu, hukuk fakültesi! Şimdi, burada çocuklarımız, evlatlarımız
okuyacaklar, bilim öğrenecekler ve bunlar diploma alacaklar.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Hâkim
olacaklar.
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Hâkim olacaklar
belki.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir)
- Savcı olacaklar, Yargıtay üyesi olacaklar.
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Avukat
olacaklar belki. Yani, nasıl karar verecekler, nasıl adalet
dağıtacaklar?
Her yere tıp fakülteleri
açıyoruz altyapı hazırlamadan, mühendislik fakülteleri
açıyoruz. Bunların, önce, altyapısının hazırlanması
lazım.
Biliyoruz ki, Adalet ve Kalkınma
Partisi, öğretimin en temel unsurlarından olan
Biliyorsunuz,
öğretimde öğretici lazımdır, hoca, yani öğretim
üyesi, öğrenci, öğrenim mekânları, ortamı ve
öğretim materyalleri lazım. Öğretim materyallerine
para lazım, bütçe lazım. Sayın Bakan açıkladılar.
Açıkladıkları bütçe çok büyük gözükebilir, ama bu kadar
üniversite için, on beş tane üniversite için, yani yeni kurulan
üniversite için bu para, takdir ederseniz ki, bir para değil.
Şimdi, öğrenim mekânları,
öğretim ortamları uygun değil. Kusura bakmayın,
uzunca bir süredir de anayasal kuruluşlarla kavga ediyorsunuz,
onların kadrolarını kısıtlıyorsunuz,
yeni araştırma görevlisi almasına engel oluyorsunuz,
kadro vermiyorsunuz. Bir yanda bu, bir yanda da bu olmaz arkadaşlar.
Yani, yeni üniversite açılacaksa, o üniversiteyi geliştirecek
diğer üniversitede buna uygun yapılanmanın önceden
hazırlanması lazım. Önceden öyle bir yapılanma
yoksa, yirmi yıllık bir sürede kuşak kaybına
uğrayacağız. Yani diploma verdiğimiz, ama diplomasının
olduğu alanda yeterli donanımları olmayan insanları
yetiştireceğiz. Bu yazıktır. Bunlar bizim evlatlarımız.
Yani, gönlüm arzu ederdi ki, bu on
yedi üniversiteyi yirmi altı üniversite olarak
Keşke, seçim
sathı mailine girildiğinde, seçmene selam olsun, bakın,
sizin vilayetinize de, üniversite sevdanız vardı, biz
açıverdik, ekonominize de katkı getirecek anlayışıyla
yapılmasaydı.
Gönlüm isterdi ki
Şimdi her
yerde, her üniversitede aynı fakülteler var, benzeri, bunları
nerede istihdam edeceğiz? Gönlüm isterdi ki, bir iş gücü
planlaması yapılsın ve o ihtiyaca göre, o yörenin
özelliklerine göre fakülteler açılabilsin. Yani, çok klasik,
bir, fen edebiyat fakültesi, iki, iktisadi idari bilimler fakültesi,
üç, bilmem ne
Bu kadarını nerede istihdam edeceğiz arkadaşlar?
Nerede istihdam edeceğiz? Gerçekçi olmayan, "ben yaptım,
oldu" mantığıyla, biraz da seçim baskısıyla,
seçmene selam amacıyla üniversite olmamasını gönlüm
isterdi.
Şimdi, bütün bunları nazara
almadan bir üniversite açılması -kurulma diyemiyorum-
plana geliyor. Burada yazık edilen çocuklarımız olacak.
Yazık edilen anne ve babalar olacak. Heba olacak emekler olacak.
Diplomalı işsizlerimiz olacak. Biliyorsunuz ki hepiniz,
ben de biliyorum ki, ülkemizde işsizlik çok temel bir sorun,
ama, yükseköğrenim görmüşler arasında işsizlik
oranı çok daha yüksektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Eraslan.
Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Bu neden
böyledir değerli arkadaşlarım? Bu, yanlış
iş gücü planlandığı için, yanlış eğitim,
öğretim planlaması yapıldığı için, rastgele,
hesapsız yapıldığı için. Hem kaynak israfı
hem insan israfı, yazıktır, günahtır, bu doğru
değildir. Tabii ki üniversite olacak, her ilimizde üniversite
olacak, ama, yani, ilk bildiğimiz, aklımıza gelen fakülteleri
kurmak değil, iş gücü ihtiyacına göre, ülkemizin gelişme
durumuna göre bunun bir makro planı yapılmalı, YÖK'le
işbirliği içerisinde çalışılmalı ve bu
çerçevede yeni üniversiteler, seçim baskısı ve seçim yatırımı
olarak düşünülmemeli ve çeşitli illerin seçmenlerine,
aman işte, bakınız, lokantada yemek yiyen artacak, bakkaldan
alışveriş artacak, kasaptan
Bu mantıkla kurulmamalıydı;
çünkü, bunun sonu vahim, bunun sonu herkese mutsuzluk verici olacaktır.
Bütün bunlara rağmen, bunları kayda geçirttirmek için söylüyorum.
Tabii ki Türkiye, eğitimde, öğretimde ileri gidecektir,
tabii ki yeni üniversitelere de ihtiyaç duyacaktır; bu, devam
etmesi gereken bir çizgidir.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Eraslan.
Şahsı adına Nevşehir
Milletvekili Sayın Osman Seyfi.
Buyurun Sayın Seyfi. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
OSMAN SEYFİ (Nevşehir) -
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; on yedi
ilde üniversite kurulmasıyla ilgili kanun tasarısı
hakkında şahsen görüşlerimi bildireceğim. Hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Sözlerimin başında, yeni
kurulacak bu on yedi tane üniversitemizin illerimize, bütün
eğitim camiasına ve tüm ülkemize hayırlı ve
uğurlu olmasını Cenabı Allah'tan diliyorum.
Değerli arkadaşlarım,
ben aslında bir teşekkür edip inecektim, fakat bazı arkadaşlarımızın
-ki, şunu parantez içerisinde söyleyeyim: Bütün grupların
bu on yedi üniversiteye destek verdiklerini görüyorum. Mecliste
istisnai bir birliği görüyorum- üniversitelerin yapılmasına,
koşullar elvermedi, koşullar hazırlanmadı, koşullar
yokken on yedi tane üniversite kuruluyor, şeklindeki itirazlarına,
görüşlerine katılmam asla söz konusu değil.
Değerli arkadaşlarım,
hepiniz biliyorsunuz ki, bugün liseleri bitirmiş, üniversite
kapısında bekleyen 1,5 milyon gencimiz var. Bunlar, üniversitelere
girmek için dershanelere gidiyorlar, imtihanlara giriyorlar ve
üniversiteye giremiyorlar. Bunun tek çaresi vardır, üniversite
sayısını artırmak, üniversite kontenjanını
artırmak. Eğer daha 1,5 milyon genç üniversiteye girmek için
beklerken, bunun 3 milyona çıkmasını mı bekleyeceğiz?
Yine aynı şekilde, Türk
vatandaşı olup yabancı ülkelerde üniversitelerde
okuyan 100 bine yakın gencimiz var. Peki, bunlar yetmiyor da 200
bin olmasını mı bekleyeceğiz?
Yine, vatandaş-devlet iş
birliğini göstermesi yönünden hemen hemen her vilayetimizde
üniversite binaları, devletimize, Hükûmete hiçbir yük olmadan,
hayırsever insanlarımız vasıtasıyla yapılmış,
hazır bekliyor, senelerden beri de bekliyor. İlla, üniversite
şartları oluşması için bu binaların çürümesini
mi bekleyeceğiz? Elbette beklemeyeceğiz değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlar, bir
ülkenin kalkınmasının, insanların refahının,
mutluluğunun yolu eğitim ve öğretimden geçer. Eğitim
ve öğretimde geri kalmış, insanları mutlu olmuş
ve ülkesi ileriye gitmiş, dünyanın hiçbir yerinde hiçbir
ülkeyi gösteremezsiniz. Eğitim ve öğretimdeki lokomotif
de üniversitelerdir. Üniversiteler olmadan, ihtisaslaşma olmadan,
gerekli araştırmalar yapılmadan bir ülkenin de kalkınması
mümkün değildir. Bu bakımdan, üniversiteler on yedi değil
Ki, iktidarımız döneminde -otuz iki tane bu üniversitelerle
birlikte üniversite açılıyor, yedi tane de özel, vakıf
üniversitesi açılmış- otuz dokuz tane üniversite
açılmıştır ki, bu dahi yeterli değildir.
Eğer Türkiye'de yüz on yedi tane üniversite varsa, yüz on yedi
üniversite daha da açılsa Türkiye'de ihtiyaçtır.
Bakınız, Güney Kore'nin
nüfusu Türkiye'den azdır, ama Güney Kore'de üniversite sayısı
üç yüze yakındır. Kaldı ki, Atatürk'ün gösterdiği
çağdaş, muasır seviyeye erişmek için üniversite sayımızı
da artırmak zorundayız. Bugün Türkiye'de üniversite çağındaki
gençlerimiz yüzde 30'un altındaki bir rakamla üniversitede
okuyabiliyorlar. Avrupa'da bu rakam yüzde 50'nin üzerindedir, Amerika
ve Kanada'da yüzde 80'in üzerindedir. Demek ki, biz üniversiteyi kurmak
zorundayız. Aynı zamanda Anayasa'mızın 130'uncu
maddesi
Ki, her zaman hukuk devleti
olmaktan bahsediyoruz, sosyal devlet olmaktan bahsediyoruz. Ne diyor
Anayasa'nın 130'uncu maddesi? Üniversitenin yurt sathında
yaygınlaşmasının gerektiğini söylüyor; amir
bir hükümdür. İşte, Hükûmet üniversiteleri kurmakla aynı
zamanda Anayasa'nın bir hükmünün gereğini de yerine getirmiş
oluyor.
Değerli arkadaşlarım,
deniliyor ki: "İşte, daha şartlar oluşmadı."
Biz de biliyoruz, bunu getiren Hükûmet de biliyor, bu tasarının
altında imzası olan Sayın Bakan da biliyor. Hiçbir kurum,
hiçbir kuruluş, hiçbir teşkilatlanma, ilk başlangıçta,
dört dörtlük, kâmil manada bir kuruluş, bir teşkilatlanmaya
gidemez. Herkes biliyor ki, bütün ilim âlemi de kabul eder ki, bir üniversitenin
tam olgun ve kâmil manada üniversite olabilmesi asgarî on
beş-yirmi seneyi gerektirmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Seyfi.
Buyurun, sözlerinizi tamamlar
mısınız.
OSMAN SEYFİ (Devamla) -
1992'de yirmi dört tane üniversite kuruldu. Bir buçuk sene önce baktık,
bu kurulan yeni üniversitelerden, Niğde Üniversitesi bünyesinden
Aksaray Üniversitesini çıkarttı, Isparta Süleyman Demirel
Üniversitesi bünyesinden Burdur Üniversitesini çıkarttı,
Afyon Üniversitesi bünyesinden Uşak Üniversitesini çıkarttı.
Demek ki, on beş senede bu üniversitelerimiz büyük mesafeler
almıştır. Eğer, bugün itibarıyla, 2007 itibarıyla
biz bunu kurmazsak, 2017'de kurduğumuzu düşünün, 2037'de bunlar
kâmil manada üniversite olacaklar. Eğer 2007'de bir an önce kuruluyorsa
bu üniversiteler, bir an önce kâmil manada üniversite olacaklardır.
Değerli arkadaşlarım,
üniversitemize Nevşehir'de binalar hazırdır. Gerçekten
3 Temmuz 2003'te, Sayın Başbakanımız, Sayın
Millî Eğitim Bakanımız Nevşehir'e geldiler. Orada
bir pankart asılıydı. Pankartta deniliyordu ki:
"Binalar bizden, üniversitemizi sizden bekliyoruz." Sayın
Başbakanımız da kürsüye çıktı, "Nevşehirliler,
binalar sizden olursa, kanun da bizden." dedi. İşte, devlet-millet
sözleşmesinin bir gereği, verilen sözün bir gereği
olarak, bugün bu sözler yerine getirilmiş oluyor ve bu üniversitemizin,
ülkemize, Nevşehir'imize hayırlı, uğurlu olmasını
diliyorum.
Ama şurada birkaç isimden bahsedeceğim.
Trilyonlarca lira vererek Ürgüp'te
hem yüksekokulu hem de yurdunu yaptıran Toksöz ailesine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OSMAN SEYFİ (Devamla) - Hemen
bunu söyleyip bitireceğim Sayın Başkanım, bir dakika
zaman verirseniz.
BAŞKAN - Buyurun.
OSMAN SEYFİ (Devamla) -
yine,
Nevşehir'de bir fakülteyi tek başına yaptıran Sayın
Vefa Küçük ve Küçük ailesine ve katkılarıyla üniversiteye
yardımlarını hiçbir zaman esirgemeyen Eresin ailesine,
Acarer ailesine ve Süreyya ve Aynur Bektaş Hanımefendi ve
Beyefendilere, Doğan Ünal Beyefendi'ye ve Dirikoç ailesine,
Mustafa Doyuran Beyefendi'ye ve emeği geçen bizden önceki bütün
milletvekillerine, Nevşehir'deki bütün bürokratlara, emeği
geçen herkese, özellikle Hükûmetimize ve Komisyondaki arkadaşlarımıza
ve bizleri şimdi oylarıyla destekleyecek, bu tasarıyı
destekleyecek iktidar ve muhalefet milletvekillerine teşekkür
ediyorum.
Hayırlı uğurlu olmasını
tekrar diliyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Seyfi.
Şahısları adına
ikinci söz, Nevşehir Milletvekili Sayın Mehmet Elkatmış'ın.
Buyurun Sayın Elkatmış.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET ELKATMIŞ (Nevşehir)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Nevşehir'imizin, diğer illerimizde
olduğu gibi, en büyük hayali ve arzusu olan üniversiteye kavuşmak,
gerçekten de, bütün Nevşehirlileri, bütün diğer üniversite
kurulan illerimizi çok memnun etmiştir, mutlu etmiştir.
Bize bu mutluluğu yaşatan Değerli Başbakanımıza
ve Hükûmetimize ve Sayın Millî Eğitim Bakanımıza,
kadrosuna çok teşekkür ediyorum. Gerçekten de, yeni üniversite
kurulan bu on yedi ilimizde bayram yapılıyor, Nevşehir'de
de büyük bir bayram yapılıyor.
Değerli milletvekilleri, tabii
ki, üniversitelerin önemini burada anlatmaya gerek yok, bu çok konuşuldu.
Bütün milletvekilleri de seçimler sırasında birçok vaatlerde
bulunmuşlardır. Bunların başında üniversiteler
geliyor. Bizler de birçok vaatte bulunduk. Allah'a şükür, AK Parti
İktidarı döneminde vaatte bulunduğumuz bütün konuları
bir bir gerçekleştirdik. Bunlar toplu konutta, Nevşehir'de,
Hacıbektaş'ta yapıldı. Tuzköy'de yapıldı.
Binlerle ifade edilen konutlar yapıldı. Duble yollarımız
yapıldı. Bütün güneydoğu, batı, kuzey ve bütün her
taraflarla bağlantılarımız yapıldı. Organize
sanayi bölgemiz olsun, arıtma tesisimiz olsun, onlar da ihale
safhasında. Havalimanımız işletmeye açıldı,
gayet de iyi gidiyor. Yani, bir üniversitemiz kalmıştı,
o da bugün kurulmakla, bu mutluluğu ve bütün bu hizmetler kervanını
tamamlamış oluyoruz. Tabii, bununla her şey bitmiş
olmuyor, daha yeni şeyler de gerçekleşecek.
İşte, deniyor ki:
"Altyapısı oluşmadı." Bizim Nevşehir'de
böyle bir problemimiz yok değerli arkadaşlar. Çünkü, Nevşehir,
hepinizin de bildiği gibi, dünyanın en gözde kültür ve turizm
merkezlerinden bir tanesidir ve UNESCO tarafından da dünya kültür
mirası olarak koruma altında olan bir şehrimizdir.
Hacı Bektaş Veli gibi,
Türk kültürüne büyük hizmet eden büyük bir veli, bizim ilimizde metfundur,
Hacıbektaş'ımızda metfundur. Yine, Damat İbrahim
Paşa'nın Türk kültürüne, siyasetine ve kalkınmasına
ne kadar büyük hizmet ettiği, matbaayı ilk defa Türkiye'ye
kendisinin getirdiği de herkes tarafından biliniyor. Dolayısıyla,
böyle bir kültür ve tarih şehrinde üniversitenin olmamasını
düşünmek de mümkün değildi; ama, geç kalan bir şeydir. Bugün,
bu mutluluğu yaşıyoruz. Teşekkür ediyorum.
Tabii, Nevşehir'de bu üniversitenin
kurulmasında halkımız çok büyük katkıda bulunmuşlardır.
Kendilerine huzurunuzda teşekkür ediyorum. Arkadaşımız
da, biraz evvel, isimlerinden bahsetti, ama ben de bir kadirşinaslık
olarak ve teşvik bakımından burada isimlerini zikretmekte
fayda umuyorum. Nitekim, Plan ve Bütçe Komisyonunda da bu üniversitelerin
kurulmasına yardımda bulunan kişilerin isimlerinin
verilmesi için bir önerge de verildi ve bu önerge karşısında
da, isimleri değiştirilerek, bu kişilerin isimleri
verildi. Bu bir teşviktir ve kadirşinaslıktır. Bunlar
merhum oldu. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokuluydu, Avni
İncekara Sağlık Meslek Yüksekokulu olarak ismini değiştirdik.
Bir arkadaşımızın da ifade ettiği gibi, Ürgüp
Meslek Yüksekokulunun ismini Ürgüp Sebahat ve Erol Tokgöz Meslek
Yüksekokulu olarak değiştirdik. Sağlık Yüksekokulunu,
Sema-Vefa Küçük Sağlık Meslek Yüksekokulu olarak değiştirdik.
Bunlara teşekkür ediyorum; çünkü, çok büyük fedakârlıklar
yaptılar. Yine, Ali Dirikoç müstakilen kendisi bir fakülte binası
yaptırıyor; kendisine teşekkür ediyoruz. İleride,
inşallah, kurulan üniversite senatosunda karar verilerek,
onun ismi verilir.
Yine, en büyük yardımı yapan
Ali Acarer, Aynur ve Süreyya Bektaş ailesi, Eresin ailesi -ki,
Bircan, Seyit ve Murat Eresinler- Doğan Ünal, Mustafa Doyuran arkadaşlarımız
Nevşehir Üniversitesi için çok büyük yardımda bulundular.
Tabii, bütün bunların organizasyonunu yapan da Nevşehirliler
Derneği -İstanbul'daki- ve Vakıf Başkanı Dr.
Doğan Birgül'dür. Huzurunuzda kendilerine teşekkür etmeyi
bir borç biliyorum. Tabii ki, siyasetçiler olarak da, bütün gelmiş
geçmiş siyasetçiler, valilerimiz de bu konuda çok büyük gayret
sarf etmişlerdir. Kendilerine de bu çabalarından dolayı
çok çok teşekkür ediyorum ve üniversitenin, gerek Nevşehir'de
kurulan üniversitemizin ve gerekse de diğer kurulan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Elkatmış.
Buyurun.
MEHMET ELKATMIŞ (Devamla) -
on yedi üniversitemizin, bütün milletimize, memleketimize,
Türk kültür ve eğitimine hayırlı olmasını diliyorum.
Tekrar tekrar Hükûmetimize ve Sayın Bakanımıza teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Elkatmış.
Sayın milletvekilleri, madde
üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Nevşehir Üniversitemizin hayırlı
olmasını diliyorum.
Ek madde 77'yi okutuyorum:
Karabük Üniversitesi
EK MADDE 77- Karabük'te Karabük
Üniversitesi adıyla bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;
a) Zonguldak Karaelmas Üniversitesi
Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı
değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe
bağlanan Fen-Edebiyat Fakültesi, Safranbolu Fethi Toker Güzel
Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Teknik Eğitim Fakültesi
ile Mühendislik Fakültesinden,
b) Zonguldak Karaelmas Üniversitesi
Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı
değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe
bağlanan Meslek Yüksekokulu, Sağlık Yüksekokulu ile
Safranbolu Meslek Yüksekokulundan,
c) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,
oluşur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Zonguldak Milletvekili Sayın Harun
Akın.
Buyurun Sayın Akın.
CHP GRUBU ADINA HARUN AKIN (Zonguldak)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanun Tasarısı'nın
1'inci maddesinin ek 77'nci maddesiyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte
olan bu madde, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı olarak Karabük'te şu anda eğitim-öğretim
veren dört fakülte, üç meslek yüksekokulu ile yeni kurulan Sosyal
Bilimler Enstitüsü ve Fen Bilimleri Enstitüsünün bağlandığı
"Karabük Üniversitesi" adı altında Karabük'te yeni
bir üniversite kurulmasını sağlıyor.
Öncelikle, YÖK kriterlerine baktığımızda
Karabük'ün üniversiteyi hak ettiğini söylemek istiyorum. Nedir
bu YÖK kriterleri? 100 binin üzerinde şehir nüfusu, 3 binin üzerinde
öğrenci sayısı, seçim yapabilecek 7 profesör veya 50
civarında öğretim üyesi bulundurmak. Bu kriterler Karabük'te
mevcut. Mevcut, ama mevcut olmayan iller de var. O da ayrı bir konu.
Onu da belirtmek istiyorum. On Beş Yeni Üniversite Kurulmasıyla
İlgili Kanun görüşmelerinde de söylemiştik. Karabük
o gün de 15 il içinde 4'üncü sıradaydı, ama o zaman kabul edilmedi,
anlaşılmayan bir şekilde Karabük Üniversitesi o gün
kurulamadı. Bugün, geç de olsa, Karabük'ün hak ettiği üniversite
Karabük'e armağan edilecek.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz,
Karabük, Zonguldak ilinden ayrılmış bir ilimiz. Biz, Zonguldak
Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapsak
da, Karabük'ü ve Bartın'ı büyük Zonguldak içindeki günlerdeki
gibi düşünerek bugüne kadar çalışmalarımızı
sürdürdük. Bartın'ın, Karabük'ün bütün sorunlarını
Zonguldak'ın sorunları gibi gördük. Çözümleri ortaya koyarken
de büyük Zonguldak anlayışıyla hareket ettik. Sevinçleri
sevincimiz, üzüntüleri üzüntümüz oldu. Karabük'e, bugünü, keşke
bir seçim arifesinde değil daha önceleri yaşatsaydık
diye düşünüyorum. Bugüne kadar hiçbir hizmet götüremediğimiz
Karabük'e, hak ettiği bu güzelliği bir seçim avansı gibi
sunmasaydınız diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar,
22'nci Dönem Meclisi, 2006 yılının başında on
beş üniversite kurdu. Bugün on yedi üniversite daha kuruyoruz.
Yaklaşık bir buçuk sene evvel kurduğumuz on beş üniversitenin
rektör atamalarında bir yığın problemlerle karşı
karşıya kalındığı biliniyor. AKP'nin her
zaman yaptığı yanlışlar, dayatma politikası,
tartışmadan, uzlaşmadan uzak anlayışı,
üniversitelerimizi de olumsuz etkilemiş gözüküyor. Biz, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak, Parlamento çalışmalarının
en başında sizlere söyledik. "Doğrulara destek
olacağız, yanlışları ortaya koyacağız.
Tabii ki, bu süreçte anlaşamadığımız konular
olacaktır. Karşılıklı anlayışa ve uzlaşmaya
dayanan bir yaklaşımla çalışmalara katkı
sağlayacağız." dedik. Söylediklerimize hep kulak
tıkadınız. O güçlü olma duygusu var ya, her şeyi
ben bilirim, ben yaparım anlayışı, bu Parlamento
çalışmalarının kırılma noktasını
ve tıkanma noktasını oluşturdu. Çok kısa bir
süre önce, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, bu yanlış
tutumu tüm Türkiye izledi.
Bugün toplumumuzun en önemli meselesi,
değerli arkadaşlar, eğitimdir. Eğitime destek vermemek
mümkün mü? Ama, yine yanlış davranıyorsunuz diye düşünüyorum.
Üniversitelerimizi yanlış bir şekilde yanlış
zamanlarda açmak istiyorsunuz. Tartışmadan, katkı almadan,
bir oldubitti anlayışıyla, seçim arifesinde sadece
oy hesabına dayanarak açmak istiyorsunuz. Biz, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak, ülkemizin her ilinde, hatta büyük ilçelerimizde
üniversite kurulmasını hep istedik ve destek olduk.
Üniversite kurmak önemli olduğu
kadar, asıl önemli olan, o üniversiteyi kadroları ile destekleyip
sosyal yapılarıyla ortaya çıkarabilmektir. AKP döneminde
üniversitelerimizde öğrenci sayısı yüzde 22, asistan
sayısı binde 4 artmış. Üniversite öğretim üyelerinin,
değerli arkadaşlar, yüzde 36'sı hiç yurt dışına
çıkmamış. Böyle bir tablo eğitim sistemimize katkı
sağlar mı? İşte, AK Partinin eğitim anlayışı
bu.
Üniversiteyi bir kanunla kur, sonra
rektör atamak için bin bir oyun sergile, yapılan yanlışlar
Anayasa Mahkemesinden geri dönsün. Kadro verme, mali açıdan
destekleme, sadece "yüksekokul" tabelasını indir,
yerine "fakülte" veya "üniversite" yaz, olsun bitsin.
Değerli arkadaşlar, desteğimizi yaptığımız
zaman tabii ki bu yanlışları da söyleyeceğiz, bunları
dinleyeceksiniz.
YÖK'ün stratejik planı, 2025
yılına kadar öğrenci sayısını 3 milyona
çıkarmak. Şimdi, böyle bir iddianın karşısında
asistan sayılarındaki artışlara baktığımız
zaman, yüzde 36'ları bulan yurt dışına çıkamamış
öğretim üyelerinin olduğu, kadro sıkıntılarının
yaşandığı bir ortamda, siz, hangi kalitede bir
eğitim vereceksiniz, çok merak ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bütün
bu olumsuz tabloya rağmen umudunuzu yitirmemenizi de söylüyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu çalışmalara biz de katkı
sağlamak istiyoruz.
Sizlere kendi ilimden bir örnekleme
yapmak istiyorum. Bugün de Karabük Üniversitesi kurulacak ve kendi
ilimdeki Karaelmas Üniversitesinden ayrılarak kurulacak.
Karaelmas Üniversitesinin 2002 yılında öğrenci sayısı
14 bin iken, bugün, 2007 yılına geldiğimizde 21 bin olduğunu
görüyoruz. Beş yılda öğrenci sayısını Karaelmas
Üniversitesi yüzde 50 artırmış gözüküyor. Yani,
YÖK'ün koyduğu o stratejik hedefin çok üstünde bir artış
göstermiş. Bu bizi tabii ki mutlu ediyor. Bugün içinden de bir parçası
alınıyor, Karabük ilimize üniversite oluyor. Ama, hiç sarsılmadan
yoluna emin adımlarla devam edeceğini sanıyoruz ve öyle
de gözüküyor. Karabük'ün de böyle olacağını umut ediyorum
ve inanmak istiyorum.
Tabii, hâliyle, bu güzellikleri
söylerken hakkı olanları da teslim etmek lazım. Karaelmas
Üniversitesinin Rektörü Bektaş Açıkgöz Hocamı da gerçekten
iyi niyetli çalışmalarından dolayı kutlamak istiyorum.
Karabük, bugün, üniversitesine
sahip olma noktasına geldiyse değerli arkadaşlar,
bunda hiç kuşku yok en büyük pay Karabük'ündür. Karabük insanı
ile kurumları, bugüne kadar, bugüne gelinmesinde çok büyük
bir pay sahibi olmuştur. Bunu, burada söylemek zorundayız.
KARDEMİR'i yürekten kutlamak
lazım. Mühendislik Fakültesi binasını ve kapalı
spor salonunun tamamını KARDEMİR yaptırmıştır.
Yine, hayırsever bir iş adamımız, demir tüccarı
Mutullah Yolbulan Bey, Fen-Edebiyat Fakültesi binasının
tamamını yaptırmıştır. Bunları bu kayıtlara
geçirip, teşekkür etmek mecburiyeti hissediyoruz.
Yine, KARDEMİR'deki işçilerimizin
bağlı olduğu sendikamızın başkanı,
yönetimi, Karaelmas Üniversitesiyle Karabük arasında müthiş
bir lobicilik sağlamıştır. Bugün olmamıştır
bu binalar. Uzun bir dönemdir bu lobicilik faaliyetleriyle, sendika
ile Zonguldak Karaelmas Üniversitesi arasında çok iyi ilişkiler
kurulup, bu hayırseverleri, kurumları, iş adamlarını
işin içine çekmişlerdir. Bugün bu kanunu
Yani, arkadaşlar,
Karabük Üniversitesi, bileğinin hakkıyla söke söke almıştır
bu hakkı. Bunu, burada söylemek gerekiyor.
Şimdi, bizlere, siyasetçilere
düşen iş bellidir. Bugün, biz bu kanunu hep beraber destekleyerek
çıkaracağız. Asıl işimiz şimdi başlıyor
diye düşünüyorum. Bu üniversitelerin arkasında, biz siyasiler,
iktidarlar dimdik durmalıyız, milletvekilleri hep birlikte
hareket etmeliyiz, üniversiteliler üzerinden siyaset yapmamalıyız.
Bugün kurulacak Karabük Üniversitesinin de ayrılmış
olduğu Karaelmas Üniversitesi gibi Atatürk ve cumhuriyet değerlerine
sahip çıkarak eğitim vereceğinden hiç kuşku duymuyorum.
Zonguldak Milletvekili olarak, bu anlayışla, bölgenin
önemli meselelerinin arkasında daima mücadele edeceğimin
bilinmesini istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bir
başka önemli meseleyi de Karabük'le ve sizlerle paylaşmak
istiyorum. Bugün sizlere
Değerli arkadaşlar, Karabük'e
bağlı Yenice ilçemiz -hepimizin bildiği gibi- ormancılığı
ile çok önemli bir yerleşim merkezidir. İyi tanıtılırsa,
dağcılık turizmi açısından müthiş bir potansiyel
ve tanıtma desteğine çok ihtiyacı vardır. Şimdi,
bugün Karabük'te iki tane yüksekokul var, çıkaracağımız
kanun üç tane yüksekokul öngörüyor; yeni kurulacak bu yüksekokulun
Yenice ilçemizde olmasını öneriyorum. Burada Karabük
milletvekili arkadaşlarım da var.
HASAN BİLİR (Karabük) -
Şu anda fiilen üç tane var orada.
HARUN AKIN (Devamla) - Yani, Yenice'de
HASAN BİLİR (Karabük) -
Yani, yeni kurulacak falan yok, yanlış biliyorsun.
HARUN AKIN (Devamla) - Neyse
Yenice'de
yüksekokul kurulmasının önünde bir engel var mı?
HASAN BİLİR (Karabük) - Hayır,
öyle bir şey yok.
HARUN AKIN (Devamla) - Yok. Yani,
olabilir, olabilir. Yenice'nin dağ turizmini ve ormancılığını
çok ciddi şekilde dünyaya tanıtabilmek için, Yenice'de bir
yüksekokul kurulmasının şart olduğunu söylemek
istiyorum. Hâliyle Yenice'deki, hem göçe hem de işsizliğe
büyük bir moral verecektir ve "dur" diyecektir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HARUN AKIN (Devamla) - Bitiriyorum
Sayın Başkan.
ALİ ÖĞÜTEN (Karabük) -
Doğru, Yenice'ye de yüksekokul lazım.
BAŞKAN - Sayın Akın,
buyurun; konuşmanızı tamamlar mısınız.
HARUN AKIN (Devamla) - Teşekkür
ederim Başkanım.
Yani, Yenice'deki bu durumu, sadece
duygusal söylemiyorum, bir gerçeği ortaya çıkartmak için
söylüyorum. Çok ciddi ormancılığı var, çok ciddi
şekilde dağ turizmi orada mümkün. Duyarlı bir Belediye
Başkanımız Sayın Mustafa Akay, bu konuyla
Birçok
festivaller de yapıyor. Yani, orada bir yüksekokul açılırsa,
çok ciddi şekilde, hem Karabük'e hem bölgeye ve Zonguldak'a da
çok büyük katkısı olacak diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, son
olarak, bugün -bu yasayı desteklediğimizi biraz evvel de
söyledim, şimdi de ifade ediyorum- Karabük ile birlikte, Ağrı,
Karaman, Siirt, Nevşehir, Kilis, Çankırı, Artvin, Bilecik,
Bitlis, Kırklareli, Osmaniye, Bingöl, Muş, Mardin, Batman,
Sinop illerimizin de üniversitelerine kavuşmalarının
sevincini paylaşmak istiyorum. Üniversitesi olmayan illerimizin
de en kısa sürede üniversitelere kavuşmalarını
temenni ediyorum; ki, bunlardan bir tanesi de -yine bu da sizin bir
yanlışınızdır- Bartın ilini ayırdınız.
Bakın, Teşvik Yasası çıkarken de Karabük'ü
ayırdınız, Bartın'ı teşvik kapsamına
soktunuz, Zonguldak'ı sokmadınız. Biz büyük bir bölgeyiz,
biz tek bir iliz aslında; yani, bu ayrışmaları oldu,
ama, bizim anlayış açımızdan, bakış
açımızdan biz büyük Zonguldak özlemiyle konuşuyoruz.
O yüzden, Bartın'ın da bir an önce, inşallah, üniversitesine
kavuşmasını, buradan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
kürsüsünden kayıtlara geçiriyorum ve sizlere de söylemek zorunda
hissediyorum kendimi.
HASAN BİLİR (Karabük) -
Bu kanuna parmak kaldıracak mısınız?
BAŞKAN - Sayın Akın,
siz buyurun, konuşmanızı tamamlayın.
HARUN AKIN (Devamla) - Tabii ki oy
vereceğiz. Yani, bu konuşmalarımdan, bu kanuna, Karabük
Üniversitesine "hayır" dediğimi mi çıkarıyorsunuz?
HASAN BİLİR (Karabük) -
Hayır, hayır... Bakacağım şimdi.
HARUN AKIN (Devamla) - Yani, böyle
bir şey yok, biz Karabük'te üniversite kurulmasını destekliyoruz.
Ama, işte buna tahammül edemiyorsunuz siz, eksikliklerinizi
söylerken hiddetleniyorsunuz. Onu bir başarabilseniz, çok
önemli bir meseleyi halledeceksiniz. Yani, grubunuzda var bu rahatsızlık,
dinlemesini beceremiyorsunuz bir türlü; ben ona üzülüyorum. Yani,
ben bir eksikten bahsediyorum, ama, Karabük Üniversitesinin de kurulmasının
doğruluğunu, desteklediğimi ifade ediyorum.
Evet, çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Gerçekten, Zonguldak'a bir bütünüyle
baktığımız zaman, TTK, Karaelmas Üniversitesinin
arkasında olmuştur; KARDEMİR, Karabük'teki üniversitenin
arkasında olmuştur; ERDEMİR, Ereğli'deki yüksekokulların,
eğitim fakültelerinin arkasında olmuştur. Bir bütünüyle
1 milyon insanın yaşadığı bu bölge, ülkesini
-ulusal anlamda- madenleriyle yıllarca omzunda taşımıştır.
Bugün geldiğimiz noktada görüyoruz ki, eğitime de çok büyük
katkı verdiği ortaya çıkıyor.
Şimdi, hep birlikte, Karabük-Zonguldak-Bartın
-biz hiç ayırmıyoruz- bu bölgeye, inşallah, daha güçlü
katkılar sağlayalım, hep birlikte el ele verelim diye
düşünüyorum.
Karabük Üniversitesinin, tekrar,
Karabüklülere hayırlı olmasını temenni ediyorum,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Akın.
Sayın milletvekilleri,
şahsı adına Karabük Milletvekili Sayın Mehmet Ceylan.
Buyurun Sayın Ceylan. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
MEHMET CEYLAN (Karabük) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün
üniversiteye kavuşan on yedi il gibi Karabük'ümüzün de gerçekten
mutlu bir günü, âdeta bayram gününü yaşamaktadır, çünkü,
bugün Karabük, yıllardır özlemini duyduğu, arzu ettiği
üniversitesine kavuşmaktadır. Bu açıdan, sözlerimin
başında, Karabük Üniversitemizin ve birlikte kurulan on
yedi üniversitemizin tüm illerimize ve ülkemize hayırlı
ve uğurlu olmasını diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; dün Değerli Milletvekili Arkadaşım
Hasan Bilir Bey, şimdi Zonguldak Milletvekilimiz Harun
Akın Bey'in de ifade ettiği gibi, Karabük gerçekten üniversiteyi
hak eden bir ilimizdir ve yaptığı çalışmalarla
üniversite kurulmasını hak etmiş bir ilimizdir. Bunları,
çok kısa olarak, değerli vakitlerinizi de almadan, izah etmeye
çalışayım.
Değerli arkadaşlarım,
her şeyden önce Karabük'te yükseköğrenimle ilgili uzun
yıllara dayanan bir altyapı, bir kapasite mevcuttur. Bildiğiniz
gibi, Karabük, ülkemizde Karabük Demir Çelik İşletmelerinin
kurulmasıyla birlikte sanayileşmenin öncüsü olmuş
bir cumhuriyet kentimizdir. Karabük Demir Çelik İşletmelerinin
de imkânlarını kullanarak, bundan tam elli yıl önce Karabük'te
yükseköğrenim vardı. Bildiğiniz gibi, o yıllarda
tekniker okulları, lise sonrası eğitim veren tekniker
okulları ve yüksek tekniker okulları Karabük'te mevcuttu
ve yıllardır bu okullarımız yükseköğrenim
açısından eğitim, öğretim vermiş oldular.
Değerli arkadaşlarım,
diğer taraftan, Karabük halkı, üniversiteye giden yolda,
gerçekten bilinçli, planlı, programlı bir çalışmayı
yürüttü. Her şeyden önce, vakıflarını, derneklerini
kurdu bu maksatla. İktisadi Kalkınma Vakfı ve sadece
Karabük Üniversitesinin kurulmasına yönelik Üniversite Yaptırma
ve Yaşatma Derneğini yıllar önce kurarak, hep birlikte,
kamuoyuyla birlikte planlı, programlı bir çalışmayı
yürüttü.
Karabük halkı, iş adamıyla
bütünleşti; iş adamlarıyla, sanayicileriyle, hayırseverleriyle
bütünleşti ve devletin yanında olarak bütün fakülte binalarını,
teçhizatını tamamlayarak üniversitenin kurulmasında
önayak oldu.
Bugün, Karabük Üniversitesi, mevcut
olan dört tane fakültesi, üç yüksekokulu ve iki enstitüsüyle birlikte
Türk eğitim ve öğretimine girmek üzeredir. Bu açıdan,
gerçekten, Karabük halkı, yıllardır üniversite özlemini
sadece sözle değil, ama, fiiliyatta da gerçekleştirmiş
bir halktır. İfade ettiğim gibi, Karabük'teki fakültelerin
birçoğunu Karabük halkı, hayırsever iş adamlarımız
ve KARDEMİR'imiz yapmıştır. Harun Akın Bey'in de
ifade ettiği gibi, Fen Edebiyat Fakültesini hayırsever
bir iş adamımız Mutullah Yolbulan Bey, Mühendislik Fakültesini,
yine KARDEMİR AŞ, Yolbulan ailesi ve Yücel ailesi gerçekleştirmiştir.
Yine, diğer yurtları, öğrenci yurtlarını, yine
KARDEMİR yönetimi karar almış ve yeni yurtlar yapmak
üzeredir. Spor salonunu yapmışlardır. Safranbolu Belediyesi,
yüksekokula kendi binasını tahsis etmiştir.
Özetle ifade etmek istediğim
husus, Karabük halkı üniversitesine kenetlenmiş ve sadece
sözde değil, ama üniversite olma yolunda gereğini de yapmıştır.
Bu açıdan, sözlerimi tamamlarken,
Karabük Üniversitemizin Karabük'ümüze ve ülkemize hayırlı
ve uğurlu olmasını diliyorum. Emeği geçen herkese,
başta Sayın Başbakanımız olmak üzere, Hükûmetimiz
olmak üzere, Millî Eğitim Bakanlığımıza, siz
değerli milletvekillerimize,
hayırsever iş adamlarımıza, İktisadi
Kalkınma Vakfımıza ve Üniversite Yaptırma ve Yaşatma
Derneğimize ve onun ötesinde Karabük'ün idareci ve yöneticilerine,
başta Valimiz, belediye başkanlarımız olmak üzere
ve hayırsever iş adamlarımıza, halkımıza,
basınımıza teşekkür ediyorum. Dekanlarımıza
ve eski rektörlerimize, yeni Rektörümüze teşekkür ediyorum.
Karabük Üniversitesinin ve on yedi
ilin, ülkemize, milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını
diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- CHP'nin emeğini unutma! Biz de parmak kaldıracağız.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ceylan.
Şahsı adına ikinci
söz, Karabük Milletvekili Sayın Ali Öğüten'in.
Buyurun Sayın Öğüten. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Karabüklüler süreye uyuyorlar,
kutluyorum sizi.
ALİ ÖĞÜTEN (Karabük) - Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım;
sözlerime başlamadan önce yüce Meclisimizi şahsım
adına saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlarımızın
da ifade ettiği gibi, bugün, hakikaten mutlu bir günümüz.
Hükûmetimizin ele almış olduğu ve Türkiye'mizdeki üniversitelere
ilaveten on yedi ilde üniversite kuruluşu sebebiyle, başta
Başbakanımız olmak üzere, AK Parti İktidarını
milletim adına kutluyorum.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım, daha önce, Karabük ilimizdeki
Teknik Eğitim Fakültemiz, Zonguldak Karaelmas Üniversitesine
bağlı olarak çalışmakta idi. Bugün burada kuruluşunu
kutladığımız Karabük Üniversitesi ile ilgili
kısa bir özet bilgi vermek istiyorum:
Geriye dönüp baktığımız
zaman, 2002 yılı sonunda Karabük'ümüzdeki üniversite inşaatlarının
fiziki gerçekleşmesi yüzde 40 seviyesinde idi, hatta yüzde 35
idi. Bu yüzde 35'lik seviyeyi ne zamana kadar yakaladık? Tam dokuz
yılda. Dokuz yılda yüzde 40'lık bir üniversite inşaatları,
boş bir tarla içerisinde yapımı devam etmekte idi.
Şu anda geldiğimiz nokta ise, söz konusu inşaatlar tamamlanmış,
üniversitemizde Teknik Eğitim Fakültesi öğrenimini sürdürmektedir,
şu anda öğrencilerimiz de öğretim görmektedir. Derslikleri,
bilgi teknoloji sınıfları ve toplantı salonları
Hükûmetimiz ve Karabüklü iş adamlarımız sayesinde tamamlanmıştır.
Kampüs alanı içerisinde ve dışında 5 bin civarında
öğrencimiz öğrenim görmektedir. İki yıl içinde bu
sayı, inşallah 10 binlere ulaşacaktır. Bu öğrencilerimizin
yurt ve diğer sorunlarını takip etmekteyiz. 440 öğrenci
kapasiteli yurdumuza ilaveten yeni bir yurt kazandırılması
çabası içerisindeyiz. Belediyemiz ve Toplu Konut İdaresi
işbirliği ile yapılacak üniversite evleri öğrencilerimizin
barınma ihtiyaçlarını karşılayacaktır
ve şu anda da ihale aşamasına gelinmiştir.
Diğer taraftan, yine, kampüs
alanı içerisinde, 80-100 dönümlük bir arsa içerisinde üç yüz yataklı
ihtisas hastanesi projesi ileriki günlerde hayata geçirilecek
olup istimlak çalışmaları devam etmektedir şu anda.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; mevcut fakültelerimiz, Karabük Teknik Eğitim
Fakültesi, Karabük Meslek Yüksekokulu, Sağlık Yüksekokulu,
Safranbolu Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi,
Safranbolu Meslek Yüksekokuluna ilaveten, 2006 yılı içerisinde,
Sayın Millî Eğitim Bakanımızın, Çok Değerli
İstanbul Milletvekilimiz, bölgemizin Bakanı Sayın
Mehmet Ali Şahin sayesinde, 2006 yılı içerisinde de
Fen-Edebiyat Fakültesi ve Mühendislik Fakültesi kurulmuştur.
Yeni kurulan bu iki fakültemizle beraber, Hükûmetimizin çıkarmış
olduğu Eğitime Yüzde Yüz Destek Kampanyası sayesinde,
Fen-Edebiyat Fakültesi -Karabük'ün değerli iş adamı Mutullah
Yolbulan, arkadaşımızın da ifade ettiği gibi,
Sayın, Değerli Milletvekilimizin- eğitim ve öğretime
hazır hâle getirilmiştir. Kendisine, huzurunuzda, Karabük
halkı ve milletvekilleri olarak şükranlarımızı
arz ederiz.
Diğer taraftan, Mühendislik
Fakültesi de aynı şekilde, Eğitime Yüzde Yüz Destek
Kampanyası çerçevesinde, Karabük'ümüzün gözbebeği KARDEMİR
(Karabük Demir Çelik Fabrikaları) ve ÇELSANTAŞ (Yücel ailesi)
sayesinde tamamlanmak üzeredir. Kısa süre önce Hakkın
rahmetine kavuşan Gökşen Yücel Ağabeyimizide rahmetle
ve minnetle anıyoruz.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; heyecanımı bağışlayın,
çünkü, Karabük Üniversitesi, Karabük halkının ve bizlerin
rüyası ve bu rüyayı gerçekleştirdik inşallah. Cumhurbaşkanımızın
da imzasından sonra, inşallah hayata geçmiş olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
ALİ ÖĞÜTEN (Devamla) - Cumhuriyet
kentimiz Karabük, artık, ileriye bakıyor. İsmini 13
haneli bir köyden alan ve şu anda 225 bin nüfusu aşan Karabük
ilimiz nihayet üniversitesine kavuşmuştur. Bu kuruluşta
emeği geçen başta AK Parti İktidarımıza,
Başbakanımıza, Millî Eğitim Bakanımıza
ve bölgemize çok büyük, bu yatırımlarda destek olan Sayın
Başbakan Yardımcımız Mehmet Ali Şahin bey'e, bakanlarımız
başta olmak üzere Sanayi Ticaret Odamıza, sivil toplum örgütlerimize,
iş adamlarımıza teşekkür eder, Karabük'ümüze hayırlı
olmasını diliyorum.
19 Mayıs Cumartesi günü Atatürk'ü
Anma ve Gençlik Spor Bayramı'nın 88'inci yılını
kutlayacağız. Türk gençliğimizin 19 Mayıs Gençlik
Spor Bayramı'nı kutluyorum.
Sözlerime son verirken yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Öğüten.
Madde üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştır.
Oyunuza sunuyorum: Kabul edenler
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler
Teşekkür ederim. Kabul
edilmiştir.
Karabük Üniversitemizin hayırlı
olmasını diliyorum.
Ek madde 78'i okutuyorum:
Kilis Üniversitesi
EK MADDE 78- Kilis'te Kilis Üniversitesi
adıyla bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;
a) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi ile Gaziantep
Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve
bağlantısı değiştirilerek oluşturulan
ve rektörlüğe bağlanan Fen-Edebiyat Fakültesi ile Muallim
Rıfat Eğitim Fakültesinden,
b) Gaziantep Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Yusuf Şerefoğlu Sağlık Yüksekokulundan,
c) Gaziantep Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu
ile Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulundan,
ç) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,
oluşur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Çorum Milletvekili Sayın Feridun Ayvazoğlu.
Buyurun Sayın Ayvazoğlu.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FERİDUN AYVAZOĞLU
(Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hiçbir
kimsenin şu anda milletvekilleri olarak karşı çıkamayacağı
bir tasarıyla karşı karşıyayız. 1414
sıra sayılı, Hükûmet tarafından hazırlanan tasarı
görüşülüyor. Bu tasarının görüşülmesinde dinlemiş
olduğumuz bütün milletvekillerimiz ve daha önce komisyon
aşamasında yapılan konuşmalarda da bu tasarıyla
ilgili hiçbir kimsenin karşı çıkmadığını
görmekteyiz. Tabii, sebebine bakıldığında, iyi
niyetlerle hazırlanmış bir tasarı ve toplam on yedi
ilimizde kurulacak olan üniversitelerin bu şekilde tasarı
hâline getirilerek kanunlaşması sonucu, o illerimizde
üniversitelerin faaliyete geçmesi şeklinde bir amaca elbette
hiçbir kimse karşı çıkamıyor. Elbet, bunun,
eğitimin yaygınlaştırılması, ortaöğretimden
tutalım yükseköğretime kadar eğitimin yaygınlaştırılması
şeklindeki amaca dönük olarak bakıldığında,
tabii ki karşı çıkılmayacaktır.
Değerli arkadaşlar, böyle
bir tasarının temeline, temel hedefine ve amacına bakıldığında,
gerekçelerinden de anlaşıldığı gibi,
eğitimin, yükseköğretim düzeyinde ülkemizde yaygınlaştırılması
hedeflenmektedir. Bu hedefler doğrultusunda 2006 yılında,
yine, Meclisimiz tarafından hepimizin oy birliğiyle kabul
etmiş olduğu, yasalaştırdığı yasa
ile de on beş ilimize üniversite açılmasına karar verilmiş
idi. Bu on beş üniversitemizden sonra, seçimlere çok kısa
bir süre kala, iki ay gibi çok az bir süre kala, on yedi ilimizin daha
üniversiteye kavuşması hepimizi mutlu edecek gibi gözüküyor.
Öncelikle illerimizin adına bakıldığında,
Karaman, Ağrı, Sinop, Siirt, Nevşehir, Karabük, Kilis,
Çankırı, Artvin, Bilecik, Bitlis, Kırklareli, Osmaniye,
Bingöl, Muş, Mardin ve Batman illerinde kurulması öngörülen
bu üniversitelerle ülkemizdeki üniversite sayısı da, vakıf
üniversiteleriyle birlikte yüz ona yükselmiş oluyor. Geriye
çok az bir ilimiz kalıyor. Şimdi, buradan, elbette o ilde yaşayan,
üniversitelerin açılmadığı, açılmayacağı
9 adet ilimizde üniversitelerin olmadığında, o illerde
yaşayan vatandaşlarımız da ister istemez, acaba
bizim illerimiz böyle bir hakka sahip değil mi, bizim ilimizin
nesi eksik, diye de herhâlde siz milletvekillerine, bizlere ve
başta da iktidar milletvekilleri olarak sizlere soracaktır.
Bunlara, soruya acaba siz iktidar olarak nasıl cevap verirsiniz,
onu bilemeyiz.
Ancak, değerli arkadaşlar,
bu tasarının apar topar, seçimlere iki aylık bir süre
kala getirilmiş olması, çıkartılmak istenmiş
olmasının amacının, maalesef, tam anlamıyla
iyi niyet ölçülerinde ve gerçeklerle bağdaşır bir
şekilde amaca hizmet etmeyeceğini ve etmediğini görmekteyiz.
Bunu göreceğiz, yaşayacağız. Nerede yaşayacağız?
Daha önce kurulması kararlaştırılan, 2006 yılında
yasalaşan on beş ilde nasıl görüyor isek, on yedi ilin
de bu şekilde yasalaştırılmak suretiyle üniversitelerin
açılması, yasal açıdan açılması, ama fiiliyatta
açılmayacak olması sonrası da biz bu gerçekleri göreceğiz
ve temelinde bunun altında siyasi rantın yattığını
lütfen hiçbirimiz inkâr etmeyelim.
Değerli arkadaşlar, yükseköğretim
diyoruz ve yükseköğretimin amacının bilime dayalı
eğitim olduğunu hepimiz kabul etmek zorundayız. Peki,
gerçekten bilime dayalı bir eğitim, açılacak olan bu
üniversitelerde altyapı itibarıyla mevcut olan olanaklarıyla,
daha doğrusu bulunamayan olanaklarıyla mümkün olacak
mı olmayacak mı, dediğimizde, bu soruya olumlu cevap
verme imkânımız maalesef gözükmüyor.
Değerli arkadaşlar, buralarda
açılacak olan üniversitelere, üniversitelerin öğretim
üyelerinden tutunuz laboratuvarlarına kadar, bu üniversite
öğretim üyelerinin o illere ulaşım imkânlarından
sosyal yaşam imkânlarına kadar ne gibi imkânları, biz, onlara,
Hükûmet olarak, iktidar olarak siz sunacaksınız; bunlara
tam manasıyla olumlu cevap verme olanağımız yoktur,
olmaz, olamaz.
Değerli arkadaşlarım,
bu gerçekleri kabul ettikten sonra, biz, elbette, buraya gelen, burada
görüşülen üniversitelerin hepsinin de il olarak, hangi il olursa
olsun, o illerin vatandaşlarına karşı bir milletvekili
borcu veya iktidar borcu, muhalefet borcu, ne olursa olsun, Parlamentonun
bir borcu gibi gözüküyor. Bu borcu yerine getirmek açısından,
bizler, şurada bütün milletvekillerimiz, iktidarıyla muhalefetiyle
bütün milletvekillerimiz, buralarda açılacak olan üniversitelere
"evet" oyu vereceğiz, bunun altını çiziyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, biz bunun yanındayız, biz
bunun olumlu bir şekilde değerlendirileceğini bildiriyoruz.
Fakat, az önce belirtmiş olduğum gerçekleri de kabul etmek
zorundayız. Eğer bu gerçekleri kabul etmez isek, açılacak
olan üniversitelerin gerçekte fiilî olarak, eğitime dönük olarak
amaca ulaşır, bilimsel bir şekilde amacı yakalayabilecek
ölçüde o hizmetleri verebileceğine inanamıyorsak, bunun
yollarının nasıl geliştirileceğini de iktidar
olarak siz bulmak zorundaydınız.
Peki, kalacak olan süre içerisinde
bu eksiklikleri yerine getirme şansımız var mı?
Süre itibarıyla yerine getirme şansımız yok ve
şu andaki altyapı itibarıyla, öğretim görevlileri
sayısı itibarıyla, nitelikleri itibarıyla bu
olanakları yerine getirme şansımız olmayacaktır.
Bunun altını çizelim. Bu gerçeklerle, bu illerimize de sadece
ve sadece seçimlere yakın bir rant şeklinde göstermek zorunda
kalacağımız bu üniversitelerin açılmasının
gerçekte nerelere varabileceğini de anlatabilelim, söyleyebilelim.
Cesaretle bunu söylemek zorundayız.
Buradaki saymış olduğumuz illerin, Karaman'ından
Mardin'ine, Siirt'ine, Kilis'ine kadar Çankırı'sına kadar,
saydığımız bütün illerdeki vatandaşlarımıza
bunları da anlatalım. Siz hiç endişe etmeyin, biz sizin
ilinizde, illerinizde üniversitelerinizi açıyoruz, her
şey süt liman, her şey güllük gülistanlık olacak, çocuklarımız
dışarıda kalmayacak, artırdığımız,
artıracağımız kontenjanlara da gerek kalmadan
ilinizde, ayağınızın dibinde, evinizin yanında
üniversite açıyoruz, hadi gözünüz aydın dersek, bu bir kandırmaca
olacaktır. Bunu yapmayalım, bunu yapmaktan kaçınalım
ve gerçeklerin ışığında bu sorunların çözümü
için neler yapabileceksek, onun da çözümlerini burada üretelim değerli
arkadaşlarım. Bunu belirtmek istiyoruz.
Şimdi, 1 milyon 600 bin civarındaki
gencimiz üniversite kapılarında sınavlarda olacak,
haziranda girecekler çocuklar. Peki, yarın bir gün bu sayı
2 milyonu bulacak. Daha da bu sistem devam ettiği sürece, sizin
iktidarınız tarafından da kabul edilen bu sistem devam
ettirildiği sürece, beş yıllık süre içerisinde
belirli bir seçenek getirmediğiniz sürece, bunun tıkanma
noktasının devam edeceğini, her yerde bir üniversite
açmakla, hatta ikişer üniversite açmakla bunun çözüme kavuşmayacağını,
kavuşturulamayacağını lütfen bilelim.
Onun için, bir defa, bu eğitim
sisteminin mutlaka ve mutlaka kökten değişmesi gerekir.
Bu eğitim sisteminin özellikle yükseköğretim düzeyindeki
üniversite öğrencilerinin yolunun açılabilmesi için, lise
mezunundan itibaren, liseyi bitirdikten itibaren bu gençlerimizin
üniversite kapılarında yığılmasının
önlenmesi gerekir, onların belirli noktalarda mutlaka ve mutlaka
eritilmesi gerekir. Onlara iş imkânı sağlamak açısından,
lise mezunlarının, oralarda, o kapılarda kalmaması
açısından üniversitenin yükseköğretim sisteminin
mutlaka değiştirilmesi gerekir.
Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak
iktidarımızda hiçbir öğrenci üniversite kapısında
kalmayacaktır. Her yere bir üniversiteyle, hatta, iki üniversiteyle
sorunun çözülemeyeceğini buradan kamuoyuna duyurmak istiyoruz,
kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Onun için, biz, önümüzde kalan
dokuz tane ilimizin üniversiteden yoksun olması, yoksun kalması,
oralara da üniversite açarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Ayvazoğlu.
Buyurun, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
- Oralara da üniversite açarak geride kalan gençlerimize de üniversite
kapısını açıyor şeklindeki çözüm önerimiz hayalden
öte gitmeyecektir. Bunu, hep, konuşmalarımızda söyledik;
ben söyledim, bu kürsüde söyledim, dile getirdim. Şimdiye kadar
açılan üniversiteler, büyük şehirlerdeki üniversitelerimiz
ve altyapıya kavuşmuş olan üniversitelerimizin, -ilk
açılan üniversite olarak İstanbul Üniversitesinden tutunuz,
son açılan üniversiteye kadar- gelişen üniversite sürecindeki
sıkıntılarının çözümü için, biz, bu sistemi
kökten değiştirmek zorundayız. Artık, üniversite
öğrencilerimizin, daha doğrusu üniversite kapısındaki
lise mezunu öğrencilerimizin, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında,
öyle bir sınav keşmekeşine dur diyeceğiz, ona son
vereceğiz, bunun bilinmesini istiyoruz. Bu çözümün temelli
olacağını, şurada çözüme çalıştığınız,
on yedi ilimize daha üniversite açmakla gençlerimize böyle bir
olanağın sağlanamayacağını, lütfen, bilerek
bu tasarıya evet oyu verelim. Kendi kendimizi kandırmayalım.
Kendi kendimizi kandırdığımız yetmiyormuş
gibi, en önemlisi de insanlarımızı ve vatandaşlarımızı,
sevgili gençlerimizi kandırmayalım. Kandırmayalım
ki, üniversite kapısına girmek ayrı bir sorun, üniversitede
okumak ayrı bir sorun, yurdundan sosyal yaşamına kadar,
üniversiteyi bitirdikten sonraki ellerine almış oldukları
o diplomaların iş bulma olanağı bulamadıklarında
ayrı bir sorun olmak üzere, bu sorunları hepimiz kabul edelim,
bu gerçekleri kabul edelim. Bu gerçekler üzerinde, kendi kendimizin
dışında, vatandaşlarımızı ve o gençlerimizi
kandırmayalım diyorum.
Başında söylemiş olduğum
iyi niyetli düşünceler çerçevesinde, Cumhuriyet Halk Partisi
olarak on yedi ilde açılan üniversitemizin, o illerimizde yaşayan
gençlerimize, vatandaşlarımıza iyilikler getirmesini
diliyoruz. Bu nedenle, o üniversitelerin açılması
doğrultusundaki tasarıya olumlu bakıyoruz ve olumlu
oy kullanacağız Cumhuriyet Halk Partisi olarak diyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, yüce Meclisi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Cumartesi günü kutlayacağımız
-Ulusal Egemenlik'ten sonraki- 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nın
da bütün ülkemize ve gençlerimize iyilikler getirmesi dileğiyle,
bir kez daha saygılar, sevgiler sunuyorum. Sayın Başkana
da bu hoşgörüsünden dolayı teşekkür ediyorum. Sağ
olun var olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ayvazoğlu.
Şahsı adına, Kilis
Milletvekili Sayın Hasan Kara.
Buyurun Sayın Kara. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
HASAN KARA (Kilis) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 1414 sayılı on
yedi ilimizde üniversite kurulmasıyla ilgili kanun tasarısı
hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Sizleri, yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri
dinleyen, özellikle on yedi üniversitenin kurulacağı illerdeki
halkımızı, saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Burada, bu kanun tasarısı
görüşülürken, özellikle, muhalefet partisi milletvekilleri
çıktığı takdirde, tamamına yakını,
altyapısı hazırlanmadan, herhangi bir hazırlık
yapılmadan üniversite kurulduğunu iddia ediyorlar ve ne
yazık ki, üniversite kurulacak illerden sayın milletvekilleri
çıkmıyor, alakası olmayan illerin milletvekilleri
çıkıp, o illerle ilgili söz söylemeye çalışıyor.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
VEZİR AKDEMİR (İzmir)
- Türkiye milletvekili olunduğunu unutmayın ama.
HASAN KARA (Devamla) - Bu ne yaman
çelişkidir ki, hangi ilde, hangi altyapı kurulduğu belirtilmeden,
hangi altyapının oluştuğu bilinmeden
Bu konuşmaları
halkımız ibretle izliyor. Özellikle Kilis'imizde, il olduğumuzdan
bu yana, bizim belirli bazı hedeflerimiz vardı. Her ilin,
her ülkenin, her insanın hayali ve hedefleri vardır. Bizim
Kilis'imizin hayali ve hedeflerinden bir tanesi de Kilis Üniversitesini
kurmaktı, bunun için uzun yıllardan beri çalışmalar
yapılıyordu. Bu ana kadar, Gaziantep Üniversitesine
bağlı olarak iki fakülte binası, iki yüksekokul, bir kütüphane,
tamamı Kilisli iş adamlarımızın kendi öz sermayeleriyle
yapılmış ve devletimize hediye edilmişti. Ben, burada,
özellikle bu fakülte binalarını, yüksekokul binalarını
ve kütüphane binamızı yapan iş adamlarımıza
Kilis halkı adına şükranlarımı arz ediyorum.
Ayrıca, biz, dört yıldan
beri yaptığımız çalışmalar neticesinde,
üniversite kurulabilmesi için her türlü altyapı çalışmasını
bitirdik. Belediyemiz, 1 lira bedelle, 135 bin metrekare alanı
Kilis Üniversitesi kampüs alanı olarak üniversitemize bağışladı
ve verdi, tapu işlemleri bitti. Ayrıca, kampus alanı
çevre düzenlemesi tamamen bitmiş durumda. Şu anda, bizim
Kilis'imizde sadece üniversite tabelamızın asılması
bekleniyordu. Bu da, yıllardan beri, birilerinin laf ürettiği,
birilerinin sadece lafta söylediği şeyi, AK Parti Hükûmetinin
Sayın Genel Başkanı ve Başbakanımız Recep
Tayyip Erdoğan, Millî Eğitim Bakanımız Hüseyin Çelik
ve Bakanlar Kurulunun üstün gayretleriyle, destekleriyle biz bugün,
bu tarihî günde, bu bayram gününde, bu sevinçli günde bu kanunu
çıkarıyoruz ve başta Kilis'imiz olmak üzere, diğer
kalan on altı ilimize, ben, ufuk açacağını, güzellikler
getireceğini ve o illerin hem eğitim alanında hem diğer
alanlarında kurtuluşuna büyük bir vesile olacağına
yürekten inanıyorum.
FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa) -
Millî Eğitim Komisyonunu unuttun ya, onu da say!
HASAN KARA (Devamla) - Millî
Eğitim Komisyonunu unuttun diyor arkadaşlar.
Ayrıca, Millî Eğitim Komisyonuna
da, Plan ve Bütçe Komisyonuna da yoğun çalışmadan dolayı
illerimiz adına şükranlarımı arz ediyorum.
Biliyorsunuz, hiçbir şey kurulduğu
gün mükemmel olmaz.
BAŞKAN - Siz yine de tahriklere
kapılmayın Sayın Kara.
Buyurunuz.
HASAN KARA (Devamla) - Tahrikler
değil Sayın Başkanım. Marifet iltifata tabiymiş.
İltifat edince güzel şeyler oluyor. Başka türlü güzel
şey olması mümkün değil.
Bir İngiliz atasözünden söz
etmek istiyorum. İngiliz atasözü diyor ki: "Bin millik yol
bir adımla başlar." Bugün, gerek büyük şehirlerimizdeki
gerek diğer illerimizdeki üniversiteler kurulduğu zaman
belki şu anda on yedi ilimizde kurulacak üniversiteler kadar,
ne fakülte binası ne arazisi ne müştemilatı ne kampüs
alanı vardı. Ama, onlar kuruldu, bugün mükemmel şekilde
üniversite faaliyetlerini icra ediyor. Bizim de üniversitelerimiz
kurulacak. Çok yakın bir sürede Türkiye'mizin sayılı
üniversiteleri arasına gireceğine ben yürekten inanıyorum.
Kilis'imiz çok kısa bir sürede,
dört-dört buçuk yıllık gibi bir zaman dilimi içerisinde AK
Parti İktidarında çok büyük mesafeler aldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Kara.
Buyurun, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
HASAN KARA (Devamla) - Bitiriyorum
Sayın Başkanım.
Bir taraftan, duble yol projesiyle
Gaziantep'e ve Halep'e çok kısa bir sürede ulaşım
imkânı sağlandı; diğer yandan, havaalanıyla
iletişimi ve ulaşımı sağlandı; PTT hizmet
binası, yeni yapacağımız adliye binası, KÖYDES
projesi çerçevesinde 29 trilyon Kilis'e aktarıldı. Doğal
gaz arzı, toplu konutumuzla Kilis, yaşanabilir, güzel bir
şehir hâline hızla geliyor. Bir eksiğimiz vardı ve
bu eksiğimiz de iş adamlarımızın katkısı,
belediyemizin desteği, Kilis halkımızın tek yumruk
olması ve özellikle Sayın Başbakanımızın
net tavrı, Millî Eğitim Bakanlığımızın
ve Bakanlar Kurulumuzun kararıyla, bugün, Kilis Üniversitesini
"7 Aralık Kilis Üniversitesi" olacak. Biraz sonra değişiklik
teklifimiz gelecek. Çünkü, 7 Aralık tarihi Kilis'in kurtuluş
tarihidir; Fransız işgalinden kurtulmasının tarihidir,
Millî Mücadele tarihidir. Aynı zamanda bu tarihi, biz, Kilis
Üniversitesine ad olarak vermekle Kilis'imizin o maddi kurtuluşunun
bugün manevi kurtuluşuna da vesile olmasını diliyorum.
Bundan dolayı Kilis halkına, Bakanlar Kurulumuza şükranlarımı
arz ediyorum, yüce heyetinizi de, bu kanuna verdiğiniz destekten
dolayı, Kilis halkı adına, yürekten kutluyorum, saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kara.
Şahsı adına ikinci
söz, Kilis Milletvekili Sayın Veli Kaya'nın.
Buyurun Sayın Kaya. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
VELİ KAYA (Kilis) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 1414 sıra sayılı
Yükseköğretim Kanunu ile ilgili on yedi ilimize üniversite
kurulması konusunda şahsım adına söz almış
bulunuyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, üniversiteler, öğretimin
en önemli yuvalarından olup ülkemizin çok önemli ihtiyacını
karşılayacak önemli öğretim yuvalarıdır.
Geçtiğimiz yılda, on beş vilayetimizde kurulmuş
olan üniversitelerin, inşallah, önemli sonuçlarını
görmeye başladığımız anda
Esasen geçen sene
kurulması planlanan, ancak geçen sene yetiştiremediğimiz
bu on yedi üniversitemizi de, ilaveten ülkemize kazandırmak
üzere, bugün bu üniversitelerin kurulma çalışmalarını,
bu tarihî günü beraberce yaşıyoruz.
Değerli milletvekilleri,
üniversiteler, bir şehrin, bir ülkenin beynine, kültürüne, geleceğine
yapılan yatırımlardır. Dolayısıyla, bunlara
karşı çıkmanın, bunları engellemenin çok fazla
mantıkla bağdaşır bir yeri olmasa gerek. Evet, değerli
muhalefetin bu eksiklikleri karşısında muhalefet
görevi yapmalarını saygıyla karşılıyorum.
Değerli milletvekilleri,
üniversiteler kurulurken, tam tekemmül etmiş olarak kurulması
hepimizin arzusudur. Ancak, Türkiye'nin ekonomik yapısı,
sosyal ve politik yapısı bu üniversitelerin bir anda, tamamen
tam teşekküllü olarak kurulmasına müsait değildir.
Önce, bu şekilde kurulacak, daha sonra kendisini geliştirmek
suretiyle dünyanın saygın üniversiteleri arasına girecektir.
Benim çocukluğumda bir baraka ile kurulan üniversiteleri biliyorum.
Bugün dünya üniversiteleri durumuna girmişlerdir.
Şimdi, kendi ilim olan Kilis'i
düşünüyorum. Yıllardan beri böyle bir özlemi var. Kimde?
Öğrencisinde, iş adamında, esnafında, köylüsünde,
memurunda bir üniversite beklentisi var. Çünkü, ilimiz, yerleşim
alanı açısından Orta Doğu'nun çok önemli bir sınır
kapısını oluşturuyor. Bu üniversite kurulduğunda
ben inanıyorum ki, Suriye'den, Ürdün'den ve başka Orta Doğu
devletlerinden öğrenciler gelip burada eğitim alacaklardır.
Ayrıca, üniversitelerin kurulmasıyla,
üniversite kapısında bekleyen milyonlarca çocuğumuz
okul hayallerini gerçekleştirmiş olacaktır. "Efendim,
öğretim elemanı eksiği var" doğrudur, var.
Ama, üniversitelerde kadro bekleyen binlerce de öğretim elamanı
var, onların da önü açılmış oluyor. "Efendim, buraya
18 bin kadro veriliyor." 18 bin kadro, KPSS'yle girecek çocuklarımıza,
iş bekleyen çocuklarımıza bir istihdam sahası
oluşturuyor. Ayrıca, bu üniversite bu küçük şehirlere
kurulmak suretiyle esnafından, memurundan, ev sahibinden,
mülkiyet sahibinden bir sirkülasyonu, bir ekonomik girdiyi
sağlayacaktır.
Değerli arkadaşlarım,
bu üniversiteler ülkemizin geleceği açısından çok
önemli yatırımlardır. Şimdi, bakıyoruz, bizimle
eş değer durumda olan, gerek dünya ülkelerine gerek Avrupa
ülkelerine göre üniversitelileşme açısından onların
fevkalade gerisinde olduğumuzu görüyoruz. Birçok konuda beraber,
hatta, birçok konuda onların önünde olmasına rağmen,
üniversite konusunda, maalesef onların gerisindeyiz. Öyle
ise, 114 tane üniversite 70 küsur milyonluk bir ülke için çok değil.
Ukrayna'da sordum ben, değerli
milletvekilleri, "Kaç üniversiteniz var?" diye, "2.500
üniversitemiz var." dediler. Ben, açıkçası istihzayla
baktım; yahu, 2.500 üniversite olur mu 50 milyon nüfuslu bir yerde?
"Evet, 2.500 üniversite var." dediler. Bizde vakıf üniversitesiyle
beraber, devlet üniversitesi toplamı 114 oluyor bununla beraber.
Değerli milletvekilleri, bu
rakam çok büyük bir rakam
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaya, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
Buyurun.
VELİ KAYA (Devamla) - Tamamlıyorum
Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, sözün
kısası, hülasası olarak bu üniversitelerin vatanımıza,
milletimize, öğrencilerimize ve tüm geleceğimize hayırlı
ve uğurlu olmasını temenni ediyorum. Önce, Kilis halkına
uğurlu olmasını diliyorum, diğer on altı vilayetimize
de hayırlı, uğurlu olmasını dilerken, yüce heyetinizi
bir kere daha saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kaya.
Madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1414 sıra
sayılı kanun tasarısının 7. maddesinin Ek
78. maddesindeki Kilis Üniversitesi ibaresinin Kilis 7 Aralık
Üniversitesi olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
16.05.2007
Hasan
Kara Eyüp Fatsa Veli Kaya
Kilis Ordu Kilis
Ayhan
Sefer Üstün Halil Özyolcu Mustafa Nuri Akbulut
Sakarya
Ağrı Erzurum
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon, takdire mi bırakıyorsunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
7 Aralık tarihi Kilis'in
düşman işgalinden kurtulduğu tarih olması münasebeti
ile.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Teşekkür
ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir. Kilis 7 Aralık
Üniversitemizin hayırlı olmasını diliyorum.
Ek madde 79'u okutuyorum:
Karatekin Üniversitesi
EK MADDE 79- Çankırı'da Karatekin
Üniversitesi adıyla bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;
a) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Fen-Edebiyat Fakültesi, ile Ankara Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Orman Fakültesinden,
b) Gazi Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi
ve Güzel Sanatlar Fakültesinden,
c) Ankara Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulundan,
ç) Ankara Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu
ile Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulundan,
d) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,
oluşur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Kemal
Anadol.
Buyurun Sayın Anadol. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA K. KEMAL ANADOL
(İzmir) - Sayın Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer
üyeleri; görüşmekte olduğumuz tasarının Çankırı
Karatekin Üniversitesiyle ilgili 6'ncı maddesinde söz almış
bulunuyorum. Şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum ve daha sözlerimin
başında, bu üniversitenin kuruluşuna Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak olumlu oy vereceğimizi beyan ediyorum
ve Çankırılılara ve tüm ulusumuza hayırlı olmasını
diliyorum.
Tabii, bu konuyla ilgili, yeni kurulan
üniversitelerle ilgili çeşitli arkadaşlarımızın
ve özellikle Cumhuriyet Halk Partili sözcülerin baştan bu yana
sıraladıkları noksanlıkları tekrarlamak istemiyorum.
Ancak, bunların hepsi gerçektir. Yani, bir üniversitenin kurulurken,
baştaki noksanlıkları belirtmek, hemen o üniversitenin
kuruluşuna karşı çıkıyormuş gibi bir karşı
eleştiriyi hak etmiyor. Askerlikte bir kural vardır:
"Yığınakta yapılan hata savaş sonuna kadar
devam eder." der askerler. Eğer topçuyu, piyadeyi, süvariyi
yanlış yerleştirdiyseniz, savaşı kazansanız
da kaybetseniz de sonuna kadar onun sıkıntısını
çekersiniz.
Şimdi, hep bizim arkadaşlarımızdan
bazıları da söyledi, bir yanlışlığı
düzeltmek istiyorum. Sayın Bakan da burada, memnun oldum. Demin
ayrılmışlardı. Şimdi, hep Orta Doğu Teknik
Üniversitesine arkadaşlar büyük haksızlık yapılıyor.
Bizim arkadaşlardan bazıları da söyledi. Yani âdeta
böyle yerleşik bir kanaat hasıl oldu; ODTÜ, dünya çapındaki
bugün ODTÜ, gururumuz olan bir üniversite ODTÜ, iki barakayla kuruldu
Arkadaşlar, "baraka"
lafı doğru, gerisi yanlış. ODTÜ'ye haksızlık
yapılıyor.
MEHMET BEŞİR HAMİDİ
(Mardin) - Sizinkiler söylüyor.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Tabii,
ben genel konuşuyorum.
Şimdi, ben anlatayım macerasını:
Demokrat Parti iktidarının şaşaalı günlerinde
merhum Menderes'le merhum Bayar'ın meşhur bir Amerika gezisi
vardır, ABD gezisi. Ben de o sıralarda ortaokul öğrencisi
filanım herhalde. Bütün ülke merakla izliyor. Amerika tabii
bunları büyülemek için elinden geleni yaptı. Merhum Menderes
Başbakan olduğu için on beş gün erken döndü. Cumhurbaşkanımız
Bayar bir ay kadar Amerika'da kaldı. Hollywood'u gezdirdiler, o
kovboy şapkalarıyla resimleri çıktı filan. Sonra
işte "küçük Amerika olacağız" lafları da
oradan, galattı. Bayar söyledi ve yayıldı bu. Eisenhower,
-Amerikan Başkanı- son gece ziyafet veriyor Bayar'a, âdeta
dile benden ne dilersin diyecek, o mealde bir konuşma yapıyor.
Merhum Bayar da Orta Doğu'da gerçekten ulusal değil, bölge
anlamında, Orta Doğu açısından yabancı ülkelerin
çocuklarının da eğitim göreceği bir büyük üniversite
istiyor; bir de çok büyük bir metalürji tesisi, sanayileşmeyi
simgeleyecek bir tesis istiyor. İşte, Orta Doğu'nun
kaynağı buradadır, ERDEMİR'in kaynağı da
oradadır. Bu Amerika gezisinde başlamıştır
iş.
ODTÜ, Sayın Millî Eğitim
Bakanımızın söylediği gibi, Celal Bayar'ın
bu isteği üzerine, ABD'nin de destek vaat etmesi üzerine, 1956
yılında kurulmuştur rahmetli Tevfik İleri tarafından,
Millî Eğitim Bakanıyken. Kuruluşu 1956, ama ilk öğrenci
alımı 1957'dir; 300 öğrenciyle başlamış.
Ben hatırlıyorum arkadaşlar,
eski Harp Tarihi Dairesi olan ATASE'nin orada barakalar vardı.
Baraka lafı o kadar doğrudur. Orada iki üç baraka vardı
büyük, 300 tane de öğrencisi var imiş o zaman. Baraka var, ama
Ankara Üniversitesinin büyük desteği var, öğretim üyeleri
bakımından. ABD'den, Hollanda'dan, İngiltere'den gelen
doçentler, profesörler var. Öğretim üyesi noksanı yok, hiç
yok veya çok az.
Sonra, 27 Mayıs oluyor. 1960'da
iktidarlar değişiyor. Yani zihniyet değişmesine
rağmen, ODTÜ'yü geliştirmekte hükûmetler kararlı.
1960'da -bir misal vereyim size- merhum Turhan Feyzioğlu ODTÜ'ye
rektör oluyor. Dikkatinizi çekerim, Feyzioğlu'nun maaşı
5 bin Türk lirası. ODTÜ Rektörü Feyzioğlu'nun maaşı
5 bin Türk lirası, o sırada bir tuğgeneralin maaşı
2 bin Türk lirası. Devlet, bütün gücüyle destek oluyor yani o üniversitenin
gelişip kökleşmesi için.
Hep bu ismi unutuyoruz, hâlâ
sağdır, uzun ömürler diliyorum Tanrı'dan kendisine.
İstanbul'da yaşayan Kemal Kurdaş, 1961'den 1969'a kadar
rektörlük yapıyor. Sadece ODTÜ'ye değil, bütün Ankara'ya
hayat veren, Ankara'nın akciğerleri olan bu ormanları,
Kemal Kurdaş'ın rektörlüğünde Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Ankara'ya hediye etti. Bugün rahat nefes alıyorsak, Ankara'nın
hava kirliliği bir ölçüde etkileniyorsa, Kemal Kurdaş'ın
rektörlüğü dönemindeki o cansiparane çalışma sonucunda
olmuştur. Boş bozkırları verdiler, bu hâle getirdiler.
Hemen bina yapımına girişildi, 1963'te binalara girmeye
başladı, yurtlara girmeye başladı öğrenciler
ve öğrenci sayısı 3 bine yükseldi. Yani, ilk aşamada
Ankara Üniversitesinden, yurt dışından gelen öğretim
üyeleri, yeni öğretim üyelerini yetiştirdiler ve ODTÜ,
aşama aşama, bugünkü durumuna geldi.
Şimdi, iki barakayla kuruldu
Yani, şimdi biz iki barakayla kuralım; öğretim üyesi
yok, kadro sıkıntısı var. Çatışma halinde,
deyince arkadaşlar, eleştirince kızıyorsunuz.
Kadro verilmiyor. Şimdi, ODTÜ'ye dünya kadar -yerli öğretim
üyesi yetişmeyince- çok kaliteli, dünya çapında bilim
adamları gelip, ders vermişler. Bizim Hükûmetimiz, yabancı
doktorları -ki, onların niteliği nedir, çok tartıştık
burada- Türkiye'ye getirmek istiyor, yabancı öğretim üyelerine
Maliye izin veriyor mu, vermiyor mu; kaç üniversitede var, belli değil.
Şimdi, elbette, üniversitelerin
gelmesi, Anadolu'nun en ücra köşelerine gitmesi, sizler gibi
bizleri de memnun ediyor, doğru, ama, sadece aşçılar biraz
yemek yiyecek, ev kiraları, işte, yeni yapılan yurtlar
harekete geçecekten ibaret bir dünya görüşüyle, bir arzuyla
bu üniversiteleri istiyorsak, işte, yığınakta
hata yapıyoruz, daha baştan ölü doğan üniversitelerde,
orada okuyan çocuklarımız
Demin Orhan Eraslan doğru söyledi.
Türkiye'de, maalesef, bir gerçektir, hâkim kalitesi son derece düşük
hâle gelmektedir, bütün hukuk dünyası tartışmasız
bunu kabul ediyor Türkiye'de. Yüksek yargı organlarının
temsilcilerine sorunuz, iktidar partisinin hukukçularına,
eski Bakanımız Sayın Çiçek'e soralım, bizim kanaatimiz
o, yani, ciddi
Neden? Kurmak kolay; bir bina yapıyorsun, ondan
sonra, avukatlar falan icra dersine geliyor ve böyle, yarım yamalak
bir şey yapıyoruz, hukuk fakültesi... İstediğin
gibi aç, orada aç, burada aç, orada aç; yarın bu adam adaleti temsil
edecek arkadaş. Eğer, baştan, nitelikli biçimde, evrensel
ölçülere uygun yetişmezse oradan, onun zararı tekrar memlekete
geliyor. Yani, sırf, oranın ekonomisi harekete geçsin diye
bir hukuk fakültesi kurduğunuz vakit çıkan sonuç bu. Hâlbuki,
oranın sosyoekonomik durumunu araştırmak lazım,
hangi yüksekokul oraya daha iyi gelecek
Yani, bunun için bir uzlaşma
sağlamak lazım. Başta Millî Eğitim Bakanlığımız,
Yükseköğretim Kurumu ve diğer ilgili kuruluşlarla
bir konsensüs sağlanmalı ve bu üniversiteleri, tartışmalardan
uzak şekilde yurdun en ücra köşelerine -doğrudur, katılıyorum
size- kurmalıyız. Yoksa, biz sadece üniversite kuruldu diye
bayram yaparsak, sadece bununla yetinirsek, o üniversiteyi kurmak,
onu ilan etmek, bu Meclisten geçirmek yeterli sayılırsa, daha
sonra bizi üzer arkadaşlar; sevinçler hayal kırıklığına
dönüşür, bu muydu derler on sene sonra, on beş sene sonra. Mesele,
on beş-yirmi sene sonra çok büyük gelişimi, çok büyük
atılımı sağlamak ve ondan sonra, hep beraber, iktidarıyla
muhalefetiyle sevinmek, yurttaşlarımızı mutlu
etmek, Türkiye Cumhuriyeti'ne katkısı olacak olan oralardan
mezun pırıl pırıl gençlerimizi ülke hizmetine
sokmak, mesele budur. Bu ölçüler içinde bakıyoruz biz.
Tekrar, Çankırı'da kurulan
bu Karatekin Üniversitesinin Çankırılılara ve ülkemize
hayırlı olmasını diliyorum ve yüce Meclise saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Anadol.
Şahsı adına Çankırı
Milletvekili Sayın Tevfik Akbak.
Buyurun Sayın Akbak. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
TEVFİK AKBAK (Çankırı)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Gerçekten, bugün, Meclisimiz tarihî
bir oturum gerçekleştiriyor. Hükûmetimizin bundan önce on
beş ilimize kurmuş olduğu üniversiteye ilaveten, inşallah
on yedi ilimiz daha üniversitemize kavuşacak. Bunların
arasında da, yıllardır Çankırılı hemşehrilerimizin
özlemle beklediği Çankırı üniversitesi de var. Ben,
bu vesileyle, on yedi ilimizde kurulacak üniversitemizi geleceğimize
yatırım olarak, milletimizin genç neslinin bilimle teçhiz
olması noktasında çok önemli bir yatırım olarak düşünüyorum
ve emeği geçen, başta Sayın Başbakanımız,
Bakanlar Kurulu üyelerimiz ve Millî Eğitim Bakanımıza,
komisyon üyelerimize çok teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, gerçekten,
özellikle benim ilim Çankırı'da üniversite âdeta bir özlem
ve sevda hâline dönüşmüştü. 3 Kasım seçimleri öncesinde
ilimizi ziyaret ettiğimizde, her gittiğimiz yerde Çankırılılar
üniversite istiyordu. Zira, Çankırı, hemen Ankara'nın,
Başkent'imizin gölgesinde kalmış, maalesef, çoktan hak
ettiği hâlde bu üniversiteye bir türlü kavuşamamıştı.
Ama, biz, değerli hemşehrilerimize -her alanda verdiğimiz
sözü yerine getirmenin mutluluğunu yaşadığımız
gibi- "İnşallah, bize emaneti verirseniz, Çankırı'mızı
üniversiteye kavuşturacağız." sözünü vermiştik.
Bugün, doğrusu, böylesi bir sevdaya dönüşen, Çankırı'mızın
yıllardır özlemini çektiği üniversitemizin Çankırı'da
kurulması gerçekten bizleri mutlu etmekte. Bugün böylesi bir
kararın alındığı Mecliste bulunmaktan son derece
mutlu, huzurlu olduğumu, gururlu olduğumu sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Değerli arkadaşlar, biz
tabii, Çankırı Üniversitemizin ismini de "Çankırı
Karatekin Üniversitesi" olarak değiştirmeyi öngördük.
Zira, Karatekin, Çankırı'mızı Selçuklu Döneminde
fetheden kumandandır. Dolayısıyla, Müslüman-Türk insanının
Çankırı'mıza yerleşmesinde emeği olan
Dolayısıyla,
gelecek neslimizi geçmişten kopartmamak adına, geçmişle
olan bağını sürdürmesi adına bunu da önemsedik.
Değerli arkadaşlar, Çankırı'da
kurulacak üniversiteye Çankırı halkımız, sivil
toplum örgütlerimiz, Çankırı'mızın tüm bürokrasisi,
yardımsever iş adamlarımız her zeminde, her zaman
destek olmuşlardır. Dolayısıyla, ben sizlerin huzurlarında
Çankırılı hemşehrilerime bu katkılarından
dolayı çok teşekkür ediyorum.
Şu anda, Çankırı'mızda,
hâlen Ankara Üniversitesine bağlı Orman Fakültemiz, bir
adet Sağlık Yüksekokulumuz meslek yüksekokulu olarak hizmet
vermekteyken, dönemimizde, Çankırı Üniversitesi talebi
doğrultusunda, Gazi Üniversitesine bağlı bir adet
İktisadi İdari Bilimler Fakültesi ve Güzel Sanatlar Fakültesi
de ilan edilmiş ve dekanları atanmıştır. Bunlara
ilave olarak, Çankırı Üniversitemiz, bu tasarımızın
kanunlaşmasıyla, rektörlüğe bağlı olarak kurulacak
olan Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Fen Bilimleri
Enstitüsü ve Üniversitemizin çatısı altında eğitime
başlayacak olan, inşallah, ileride tasarladığımız
ilçelerimizde de yüksekokullarımızı da bu bünyeye
dâhil etmeyi doğrusu çok önemsiyoruz ve inşallah, Allah
kısmet eder, bir dönem daha bu çatı altında hizmetler bize
nasip olursa, ilçelerimizi de yüksek okullara kavuşturacağımızı
düşünüyoruz.
Efendim, ben, tabii, Çankırı'mıza
çok teşekkür ediyorum. Değerli muhalefet sözcülerimiz,
çıktıkları zaman, bu kürsüde, hani bir söz vardır,
"Gitmek mi zor, kalmak mı zor?" diye, ne "karşıyız"
diyebiliyorlar ne de gönülden destek olabiliyorlar. (CHP sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Oy
kullanıyoruz yaa! İnsaf et! Ayıp, ayıp! Oy kullanıyoruz
yaa!
TEVFİK AKBAK (Devamla) - Çankırılı
hemşehrilerim basiret göstermişler ve Cumhuriyet Halk Partisine
oy vermemekle ne iyi etmişler diyorum. (CHP sıralarından
gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar
yeter sayısı isteyeceğiz!
TEVFİK AKBAK (Devamla) - Değerli
Vekilim... Efendim...
BAŞKAN - Sayın Akbak... Sayın
Akbak...
YAVUZ ALTINORAK (Kırklareli)
- Arkadaş, siz yeni geldiniz herhâlde. Araba satışı
mı yaptınız da geldiniz?
TEVFİK AKBAK (Devamla) - Değerli
kardeşim, bakın, ben ne diyorum. Ben desteklerinize
başta teşekkür ettim.
YAVUZ ALTINORAK (Kırklareli)
- Siz Meclise geliyor musunuz? Ben sizi ilk defa görüyorum burada.
Bütün Çankırılılar da duysun, ben sizi ilk defa görüyorum
burada. Siz ticaret yapın, milletvekilliği yapmayın.
TEVFİK AKBAK (Devamla) - Ancak...
Ancak...
YAVUZ ALTINORAK (Kırklareli)
- Sizin işiniz o değil. Siz ancak araba satarsınız.
TEVFİK AKBAK (Devamla) - Ancak...
YAVUZ ALTINORAK (Kırklareli)
- Başka işten anlamazsınız. Üniversiteden hele
hiç anlamazsınız.
TEVFİK AKBAK (Devamla) - Ancak,
bahane olsun diye "efendim, yok barakaydı, yok kadro yoktu"
diye...
YAVUZ ALTINORAK (Kırklareli)
- Sen ne söylersen söyle. Sen hiç anlamazsın o işten, hiç!
TEVFİK AKBAK (Devamla) - Çankırı'mız...
Bugün, Üniversitemizin kampüs alanını -iktidar olarak
-Üniversitemize verdik, oradaki kamu binalarımızdan Üniversitemize
verdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
- Aferin, iyi etmişsin! Helal olsun sana!
YAVUZ ALTINORAK (Kırklareli)
- Üç beş tane de makam arabası verdin herhâlde.
BAŞKAN - Sayın Akbak, buyurun,
konuşmanızı tamamlar mısınız.
TEVFİK AKBAK (Devamla) - Efendim,
tamamlıyorum.
Biz, efendim, değerli arkadaşlar
"katkısı olan herkese" derken, katkınız
varsa, niye rahatsız oluyorsunuz?
YAVUZ ALTINORAK (Kırklareli)
- Senin ağzından çıkanı kulağın duymuyor
ya!
TEVFİK AKBAK (Devamla) - Biz,
katkısı olan bütün arkadaşlarımıza teşekkür
ediyoruz. Dolayısıyla...
YAVUZ ALTINORAK (Kırklareli)
- Ağzından çıkanı kulağın duymuyor senin
ya!
BAŞKAN - Sayın Akbak, siz
en iyisi konuşmanızı tamamlayın.
TEVFİK AKBAK (Devamla) - Toparlıyorum
Sayın Başkanım.
YAVUZ ALTINORAK (Kırklareli)
- Tabii, sen Meclise gelmeyince, Meclis çalışmasının
ne olduğunu bilmiyorsun ki. Çıkarken kapıyı da
zor bulacaksın sen.
TEVFİK AKBAK (Devamla) -
Şimdi, değerli arkadaşlar, ben yanlış anlaşıldığını
düşünüyorum.
Ben, efendim, Çankırı'mıza
ve diğer on altı ilimize kurulan üniversitelerimizin hayırlı
olmasını diliyorum. Temennim odur ki, bu üniversitelerimizin,
halkıyla, halkımızın değerleriyle barışık
bir üniversite olmasını temenni ediyorum. İnşallah,
bilime ve özgür düşünceye açık, milletimizin değerlerine
katkıda bulunan bir üniversite olmasını temenni ediyorum
ve tekrar, bu üniversite yasamızın çıkmasında desteği
olan Çankırılı hemşehrilerimizin katkılarına
YAVUZ ALTINORAK (Kırklareli)
- Bir tek senin desteğin yok burada, bir tek senin yok! Herkesin
var ama senin yok, bunu da bil!
TEVFİK AKBAK (Devamla) -
muhalefet
partisinin çok değerli vekillerine çok teşekkür ediyorum.
YAVUZ ALTINORAK (Kırklareli)
- Senin buna desteğin hiç yok!
TEVFİK AKBAK (Devamla) - Elbette,
onlar da -eminim- Türkiye'mizde bilimin gelişmesinden yanadırlar,
ancak eksiklikleri keşke böyle ifade etmeselerdi diyorum ve
bu vesileyle, sizleri ve ekranları başında bizleri
izleyen aziz milletimizi ve hemşehrilerimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
YAVUZ ALTINORAK (Kırklareli)
- Çankırı bunun hesabını soracak senden! Çankırılılar
o kapıdan çıkıyor, Çankırılar o kapıdan!
Güle güle!
TEVFİK AKBAK (Çankırı)
- Rahatsız olma ya, rahatsız olma!
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Akbak.
Sayın milletvekilleri,
Hükûmet adına Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik
yerinden kısa bir açıklama yapacaklar.
Buyurun Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayın Anadol'un konuşması esnasında vermiş olduğu
bazı bilgilerden dolayı bir açıklama yapma gereği
duydum. Böyle bir fırsatı verdiği için de teşekkür
ediyorum.
Aslında, dünden beri arkadaşlarımız
sürekli olarak bu meseleyi tekrarladılar, yani "Hukuk fakültelerinin
sayısı her geçen gün artıyor ve kalitesiz hukukçular
yetişiyor, orada gerekli, yeteri kadar hoca yok." şeklinde
haklı itirazları var. Bu haklı itirazları olduğu
için, değerli arkadaşlarım, biz, bu on yedi üniversiteyi,
üniversite tasarısını getirirken buraya hiçbir hukuk
fakültesi ilave etmedik ve eğer orada daha önce bir eğitim
fakültesi varsa, hukuk fakültesi varsa, zaten, o bahsimizin
dışında. Ama, yeni kurduğumuz fakültelerin hiçbirisi
hukuk fakültesi değildir, hiçbirisi eğitim fakültesi de
değildir. Sebep şudur: Türkiye'de yetmiş tane eğitim
fakültesi var. Eğitim fakültesinden mezun olan arkadaşlarımızın
yüzde 99'u devlete, kamu sektörüne bağımlı olarak, yani
öğretmen olarak çalışmak durumunda olduğu için
Teknik eğitim fakültesi de yok, yeni getirdiğimiz teknik
eğitim fakültesi de yok, çünkü o da yeteri kadar var. Dikkat
edin, ziraat fakültesi, veteriner fakültesi de yok, çünkü o da yeteri
kadar var. Haddizatında Türkiye'deki mevcut fen-edebiyat fakülteleri
de, aslında, ihtiyacın üzerindedir. Ancak, bilim dünyasında,
henüz şu konuda mutabakata varmış değiliz: Bir
üniversite kurulurken, fen edebiyat fakültesi mutlaka olmazsa olmaz
fakülte olmalı mıdır? Başta, Yükseköğretim
Kurulu olmak üzere bazı bilim çevreleri "Mutlaka olmalıdır."
diyor. Ben şahsen o kanaatte değilim. Millî Eğitim Komisyonunda
da bir tasarı, aslında Komisyondan geçti, Genel Kurula inmesi
gerekiyor, ama bu tartışmaların belli bir aşamaya
gelmesi, bence çok daha iyi olur. Bu açıdan onu getirmedik.
Şu anda, bakın, 115 üniversitemiz
olacak. Fen-edebiyat fakültesi ondan bir hayli fazla, 118-119 fen edebiyat
fakültemiz olacak. Bu da, fazla, aslında. Dolayısıyla,
bizim kurduğumuz, şu anda, getirdiğimiz fakültelerin,
büyük bir çoğunluğu, yüzde 90'ı, aslında, özel sektöre
yönelik insan yetiştirecek olan fakültelerdir. Nedir bunlar:
İktisadi idari bilimler fakültesi, daha çok mühendislik mimarlık
fakültesi. Türkiye, özel sektör ağırlıklı olarak
büyüyor. Malumunuz ekonomimizde de, artık, devletçi ekonomiden
serbest piyasa ekonomisine bir dönüşüm gerçekleştirdiği
için. Güzel sanatlar fakültesi: Buralardan mezun olan insanlar, serbest
çalışabiliyorlar, özel sektörde çalışabiliyorlar.
Dolayısıyla, istihdamı da göz önünde bulundurarak,
bu tasarı getirilmiştir.
Yani, hukuk fakültesi için arkadaşlarımın
söylediğine katılıyorum. Bakın, Türkiye'nin daha
fazla doktor ihtiyacı var. Öyle ihtiyaç var ki, yurt dışından
doktor getirelim meselesini tartışıyoruz. Bunun
için
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Öyle bir şey yok, ama Bakan öyle diyor.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Canım, şimdi, rakamlar ortada
ve bunun için yeni fakültelerin kurulması gerekiyor. Bununla
ilgili, burada, yine, bu tasarıda tıp fakülteleri var,
ama diğer sözü edilen fakülteler yok. Arkadaşların
eleştirileri bu konuda haklıdır.
Teşekkür ederim efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Şahsı adına ikinci
söz, Çankırı Milletvekili Sayın İsmail Ericekli.
Buyurun Sayın Ericekli. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
İSMAİL ERİCEKLİ
(Çankırı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Çankırı'mız
için tarihî bir gün. Yıllardır özlemini çektiğimiz ve
evlatlarımızı okumak için dışarıya yolladığımız
Çankırı'mız için, Çankırı Üniversitesine bir
ekmek kadar, bir su kadar ihtiyaç olduğunu yıllardır
insanlarımız idrak etmişlerdir. Bu vesileyle, Çankırı
Üniversitesine kavuşması için ilimizdeki mevcut sivil örgütler,
Çankırı halkımız, Çankırı'mızın
dışarıda yaşayan insanları, bu gaye, bu amacı
elde etmek için el birliği yapmışlar, gönül birliği
yapmışlar, el ele vermişler ve Çankırı'mızda
Çankırı Üniversitesinin kurulması için altyapı
çalışmalarını uzun yıllardır tamamlama
gayreti içerisinde olmuşlar ve tamamlamışlardır.
Çankırı'mız, üniversitesine hazırdır; altyapısıyla
hazırdır, mevcut yüksekokullarıyla ve fakülteleriyle
hazırdır.
Çankırı'mızda yüksekokul
süreci yeni değildir. Eğitim enstitüsüyle başlayan, sağlık meslek yüksekokuluyla
devam eden, orman fakültesiyle şu anda mevcudu devam ettiren
Çankırı'daki yüksekokul ve fakülte eğitimi, inşallah,
Çankırı Üniversitesiyle doruğa çıkmış
olacak ve Çankırı'mız, üniversitesine kavuşmanın
sonucunda büyük bir gayesini ve amacını elde etmiş
olacaktır.
İnsanların çoğunun
istediği, ekseriyetinin istediği ve şu anda kuruluşunu
tamamlamak üzere Meclisimizde tasarı halinde görüşülen
on yedi ilimizin üniversitesindeki insanlarımızın
ekseriyeti, hangi siyasi düşüncede olursa olsun, hangi sivil
örgüte mensup olursa olsun, hepsinin tek bir gayesi var, hepsinin
tek bir istediği var: İlinde üniversite kurulması. O
zaman, devlete kalan, bu illerde üniversite kurmak. Milletin ekseriyetinin
istediği, halkın ekseriyetinin istediği illerde
üniversite kurulması kadar doğal hiçbir çalışma
yoktur. Hükûmetimiz bu isteği görmüş, bu talebi görmüş
ve neticede bu illerde üniversite kurulması için işlemi
başlatmış ve ortaya koyduğu kesin iradeyle bu iller
üniversitesine kavuşuyor ve inşallah, bugün itibarıyla
on yedi ilimizde daha üniversite kurulmuş olacaktır. Bu
bir iradedir, bir kesin kakarlılıktır. Her hükûmet buna
cesaret edemez. Eğer hükûmetler üniversite kurulması konusunda
cesaret sahibiyse mutlak surette bu iradenin eseri olarak ortaya
çıkmıştır. Çankırı'mız da bu iradenin
neticesinde üniversitesine kavuşmuş ve bunun neticesinde
on yedi ilimizle beraber Çankırı'mız da bu mutlu günü, bu
bayram gününü hep beraber paylaşma mutluluğuna erişmiştir.
İllerimizin altyapı noksanlığı
nedeniyle üniversitelere hazır olmadığı söyleniyor.
Mustafa Kemal Atatürk, 6-21 Temmuz tarihlerinde, Millî Eğitim
Şûrasını topladığında ülkemizde Kurtuluş
Savaşı hâkimdi, düşman Polatlı yakınlarındaydı
ve ülkemizde savaş esnasında Millî Eğitim Şûrasının
toplanması neticesinde gösteriyordu ki, ortaya konan bir netice
vardı: Bu ülke eğitime muhtaç, önceliği eğitim olması
gerekiyordu ve ödeneklerin, bütçenin yüzde 60'ı eğitime
ayrılmıştı.
YAVUZ ALTINORAK (Kırklareli)
- Şimdi, delikli para bile yok ama.
İSMAİL ERİCEKLİ
(Devamla) - Bu gösteriyor ki, ülkemizin önceliği eğitimdir.
Ülkenin o günkü durumu ne kadar eğitime müsaitse şu anda
ülkemizdeki kurulacak olan üniversiteler de ve illerimizdeki kurulacak
olan üniversiteler de mutlak surette ülkemize o kadar ihtiyaçtır.
1,5 milyon öğrencimizin üniversite kapılarında beklediği
bu dönemde onları kapıda bekletmek milletimizin ve Hükûmetimizin
şanına yakışmaz. Bu ne demektir? Sosyal devlet anlayışı
içerisinde bu öğrencilerimize üniversite kapılarını
açmak bizlerin vazifesidir.
Bundan dolayı, bugünkü on yedi
üniversitemizi gerçekleştiren, başta Başbakanımız
Recep Tayyip Erdoğan'a, Millî Eğitim Bakanımıza,
Sayın Mehmet Ali Şahin Bey'e, Çankırı'mızda bu
üniversitemizin ...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Ericekli.
Buyurunuz, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
İSMAİL ERİCEKLİ
(Devamla) -
kurulması noktasında bizleri yardımını
esirgemeyen, bire bir olayı takip eden Başbakan Yardımcımız
Mehmet Ali Şahin Bey'e, üniversite kampüs alanı tahsisi noktasında
Orman Bakanlığının arazisini üniversite tahsis
alanı olarak düzenleyen Sayın Osman Pepe'ye, eski Millî
Eğitim Bakanımız Nevzat Ayaz Bey'e
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Ya, onları gazeteye verirsin canım. Sen, oradaki Çankırılıların
gayretini anlat, oradaki altyapıyı hazırlayan derneğin
çalışmalarına teşekkür et.
YAVUZ ALTINORAK (Kırklareli)
- Sonra, benim hemşehrim Maliye Bakanına teşekkür et.
Bak para verecek, yoksa para vermez teşekkür etmezsen.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
Sayın milletvekilleri, lütfen
Siz sözlerinizi tamamlayınız.
İSMAİL ERİCEKLİ
(Devamla) - Çankırılı hemşehrilerimiz
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Sonra, orada o kampüsün kuruluşunda ben de Çankırı'da
görev yapmış bir kişi olarak
İSMAİL ERİCEKLİ
(Devamla) - Sağ olun Tandoğdu Bey.
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu
İSMAİL ERİCEKLİ
(Devamla) - Sağ olun, teşekkür ederiz. Sizlerin de katkısı
olmuştur. Sizlere de teşekkür ederiz, sağ olun.
İş adamlarımıza,
değerli hemşehrilerimize, sivil örgütlerimize ve devlet
yöneticilerimize, hepsine şükran borçluyuz.
Çankırı'mızda kurulan
üniversitemiz, ülkemize ve Çankırı'mıza hayırlı
olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ericekli.
Sayın milletvekilleri, madde
üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sıralarına göre okutacağım, sonra, aykırılıklarına
göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1414 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 7'nci maddesi
ile 2809 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen ek 79 uncu maddenin
başlığında ve metninde geçen "Karatekin Üniversitesi"
ibaresinin "Çankırı Karatekin Üniversitesi" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İrfan
Gündüz Eyüp Fatsa Alaettin Güven
İstanbul Ordu Kütahya
Tevfik
Akbak Vahit Kiler Ahmet Yeni
Çankırı Bitlis Samsun
İsmail
Ericekli
Çankırı
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1414 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 7. Maddesine bağlı Ek
Madde 79'da ve Madde başlığında geçen "Çankırı
Karatekin Üniversitesi" ibaresinin "Çankırı Üniversitesi"
olarak değiştirilmesini dilerim.
Saygılarımla.
Mustafa
Gazalcı
Denizli
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Çekiyoruz.
BAŞKAN - Bu önerge çekilmiştir.
O nedenle işleme koymuyoruz.
Diğer önergeyi tekrar okutup,
işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1414 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 7 nci maddesi
ile 2809 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen ek 79 uncu maddenin
başlığında ve metninde geçen "Karatekin Üniversitesi"
ibaresinin "Çankırı Karatekin Üniversitesi" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tevfik
Akbak (Çankırı) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Üniversitenin, bulunduğu
ilin adıyla anılmasını teminen önerilmektedir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Teşekkür
ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Çankırı Karatekin Üniversitesinin
hayırlı olmasını diliyorum.
Ek madde 80'i okutuyorum:
Artvin Üniversitesi
EK MADDE 80- Artvin'de Artvin Üniversitesi adıyla bir üniversite
kurulmuştur. Bu üniversite;
a) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Fen-Edebiyat Fakültesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Eğitim Fakültesi
ile Kafkas Üniversitesine bağlı iken adı ve bağlantısı
değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe
bağlanan Orman Fakültesinden,
b) Kafkas Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulundan,
c) Kafkas Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu,
Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı
iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Arhavi Meslek Yüksekokulu
ile Hopa Meslek Yüksekokulundan,
ç) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,
oluşur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Artvin Milletvekili Sayın Yüksel Çorbacıoğlu.
Buyurun Sayın Çorbacıoğlu.
CHP GRUBU ADINA YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Artvin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
1414 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'yla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, on
yedi üniversitenin kuruluşuyla ilgili Cumhuriyet Halk Partisinin
ve milletvekillerinin görüşü ve oyları olumlu yöndedir.
Artvin Üniversitesinin kuruluşuyla
ilgili daha önce YÖK Başkanıyla yaptığımız
görüşmeler sırasında, YÖK Başkanı, Anadolu'da
yaptığı gezilerde, üniversitelerin olduğu illerin,
yerleşim yerlerinin diğer illere göre ekonomik, sosyal ve
kültürel açıdan ciddi bir gelişmişlik gösterdiğini
ve bu nedenle, genel olarak, üniversitelerin kuruluşuna, prensip
olarak sıcak baktıklarını söylemişti.
Artvin ise eğitimle çok özdeşleşen
bir ildir. Artvin'in geçmişine baktığımızda
ve bugünkü eğitim düzeyine baktığımızda, Artvin'in
koşulları incelendiğinde, eğitimin ne kadar önemli
olduğu, ne kadar zorunlu olduğu çok net olarak ortaya
çıkmaktadır. Artvin'de okumak bir yaşama biçimi, Artvin'de
okumak bir zorunluluk, mahkûmuz okumaya, hatta müebbeten mahkûmuz,
başka seçeneğimiz yok. Artvin'in bugün gelişmişliği
veya geleceğiyle ilgili değerlendirmelerde iki seçeneği
vardır: Biri turizm, biri de eğitimdir. Eğitim o kadar
önemli ki ve Artvinliler tarafından o kadar özümsenmiş ki,
rahmetli eski başbakanlarımızdan -saygıyla
anıyorum- Sayın Bülent Ecevit, bir Artvin gezisinde yaşadığı
bir olayı anılarında yazmıştır; bir çobanın
Gogol ve Dostoyevski'nin kitabını okuduğunu görmüştür.
Artvin, böyle bir ildir. Örneğin, iller, ilçeler kendi illerinde,
ilçelerinde üniversite kurmak veya fakülte kurmak, yüksekokul
kurmak çabası içerisinde olurlar. Ama, ben size Artvin'in bir ilçesiyle
ilgili, Yusufeli ilçesiyle ilgili bir anekdotu hatırlatmak
isterim. Erzurum Atatürk Üniversitesi Rektörü, Artvin'in Yusufeli
ilçesine yaptığı ziyarette, oradaki sosyal yaşantıyı,
kültürel yapıyı, insanların yaşam biçimlerini
gördüğünde, biz istemeden, bizzat kendisi, Artvin'in Yusufeli
ilçesinde Atatürk Üniversitesine bağlı bir meslek yüksekokulu
kurulması gerektiğine inanarak -bizim tarafımızdan
değil kendi tarafından- üniversite senatosuna teklif götürülmüş,
Atatürk Üniversitesi Senatosu bu teklifi kabul etmiş ve
şu anda YÖK'ün önünde durmaktadır. Yani, Artvin'in eğitimle
ilgili görüntüsü budur.
Yine, özellikle Türkiye'nin bir dönem
aydınlanmasına en büyük hizmeti veren köy enstitülerimizle
ilgili bir anekdotu sizlerle paylaşmak isterim: Artvin'in özellikle
Şavşat ilçesi başta olmak üzere bütün ilçelerinden,
Kars Cilavuz Köy Enstitüsüne öylesine bir akın olmuştur ki
1940'lı yıllarda ve o köy enstitülerinin yetiştirdiği
o eğitimli insanlar, bugün Artvin'in eğitimli bir il olmasına
hizmet etmiş en önemli eğitimci insanlarıdır. Bunları
da burada hatırlatmakta fayda görüyorum.
Yine Artvin'in Arhavi ilçesi, bundan
tam kırk yıl önce, 1967 yılında, bölgede hiçbir ilçede,
Rize'nin, Trabzon'un ilçelerinde de Erzurum'un, Kars'ın ilçelerinde
de lise yokken, özel lise açmıştır, ve nasıl açmıştır
biliyor musunuz değerli milletvekilleri: Bölgenin önemli gelirlerinden
olan çay ürününü toplayan vatandaş, çay alım yerlerinde -fabrikalara
gitmek üzere- yaptıkları satış sırasında,
atıyorum, 50 kilo çayı olan vatandaş geliyor, 5 kilo,
10 kilo çayını okul yapımıyla ilgili sepete koyuyor
ve bu şekilde, çay paralarıyla bu okul kurulmuş; daha
sonra, bu okulun eğitim kadrosu, zenginlerimiz tarafından
verilen destekle onların maaşları ödenerek, özel okul
bir yıl hizmet görmüş, daha sonra resmî olarak eğitime devam
etmiştir.
Bu örnekleri çok çoğaltabiliriz.
Bu, Artvin'in eğitime ne kadar yatkın olduğunu ve de bölgenin
özellikleri dikkate alındığında ne kadar ihtiyaçlı ve doğru olduğunu
da gösteren örneklerdir.
Şimdi, değerli milletvekilleri,
Artvin'in nüfusu, nüfusu azalan iller sıralaması içerisinde
6'ncı sıradadır. Artvin'in sorunlarını burada
şimdi anlatırsak sabaha kadar sürer. Ama, 2004 nüfusunu vereyim
ben size: 176 bin ve bugün, 2007 nüfusu 162 bin. Ortalama, her yıl
5 bin Artvinli Artvin'den ayrılmak durumunda kalıyor. Bunun
gerekçeleri çeşitli, ama 2'nci sıradaki gerekçeyi söylüyorum:
O Artvin'den ayrılan insanların yüzde 29'u eğitim gerekçesiyle
ayrılıyor. Bu konuda yapılan istatistikler bunu söylüyor.
Bunun içerisinde ağırlıklı olarak üniversite
eğitimi... Diğer taraftan, lise eğitimi de mutlaka bu
şeyin içerisinde pay almaktadır, ama, önemli olan üniversite
eğitimi.
Değerli arkadaşlar, Artvin'de
iki fakültemiz ve meslek yüksekokullarımız var. Eğitim
Fakültemiz Karadeniz Teknik Üniversitesine bağlı, Orman
Fakültemiz Kafkas Üniversitesine bağlı olarak faaliyet
göstermektedir ve bugün Orman Fakültesine tahsis edilmek üzere 300
dönümlük arazi üzerinde, seneye bitecek olan bir fakülte binası
inşaatımız devam etmektedir. 300 dönüm derken, arkadaşlar
dikkatinizi çekeyim, Artvin'de 300 dönüm yer demek, Artvin'in neredeyse
yarısı demektir, yani bu kadar önemlidir. Biz Artvin'de havaalanı
yapmak istedik, yani düşünüldü, havaalanı yapacak yer bulamadık.
O nedenle, 300 dönümü özellikle dikkatlerinize sunuyorum. Ama, bu
300 dönümlük kampüs, Artvin Üniversitesinin yerleşimine müsait
büyüklükte ve yapıları, binaları bu büyüklüktedir,
her türlü altyapısı hazırdır. Kadrolarının...
Tabii ki, Hükûmetin, tüm yeni kurulan üniversitelere kadro ve maddi
yardımlarında da destek olunmak üzere, mutlaka başarıya
ulaşacaktır bu yatırımlar.
Ancak, burada bir şeyi, yine
hatırlatmakta fayda görüyorum. Artvin Orman Fakültesinin Artvin'de
kurulmasının ne kadar önemli olduğu daha sonra anlaşılmıştır.
Bakın, Türkiye'de bir tek yerde biyosfer rezerv alanı vardır.
Bunlar, Birleşmiş Milletlerin çalışma anlayışı
içerisinde dünyanın çok özel, çok istisnai yerlerinde kurulan
veya nitelenen veya korunan alanlardır. Bunlardan biri de Artvin'in
Borçka ilçesinin Camili bölgesidir: Biyosfer rezerv alanı o
kadar önemli ki, buradaki endemik bitki ve böcek türleri dünyada
hiç olmayan ve yeni yeni türlerin bulunduğu bölge, eğer korunuyor
ise, eğer burada ülkenin, bölgenin hizmetine buradaki olanaklar
tahsis edilebiliyorsa, bunda en önemli faktör ve oranın korunmasına
en önemli faktör, orman fakültesinin eğitimi, bilimi ve oradaki
tecrübelerinin bu alanda hâkim olmasındandır, o kadar önemlidir.
Yani, bazı illeri belki şöyle görebiliriz: Çok küçüktür,
hani bir üniversite olsun, gelir gelsin diye de bakmayalım. Üniversitelerin
kuruluşu o bölgedeki birtakım özellikleri de ortaya
çıkarıyor. Bunu da örnek olarak sizlerle paylaşmak istedim.
Değerli arkadaşlar. Artvin
Üniversitesiyle ilgili, bildiğim kadarıyla -Artvin Milletvekilimiz
Sayın Orhan Yıldız'ın da aynı görüşte olduğumuz
için söylüyorum- her iki, yani, Adalet ve Kalkınma Partisi ve CHP
Grubu adına verilen bir önerge vardır. Artvin Üniversitesi
adının Artvin Çoruh Üniversitesi olarak kurulması yönünde
bir önergemiz vardır. Bunun da, neden olduğunu veya gerekçesini
ben sizlerle paylaşmak isterim.
Çoruh, bölgeyi daha geniş kucaklayan
bir isimdir. Artvin bölgesinin tarih boyunca yaşamına bakarsak,
şu anda Gürcistan sınırları içerisinde kalan Batum
ilinden başlayıp -ki, Çoruh'un Karadeniz'e döküldüğü
bölge burasıdır- Çoruh Vadisi boyunca, Bayburt, Gümüşhane'ye
kadar giden -Artvin,
İspir, Yusufeli, Borçka- bu ilçeleri ve yerleşim yerlerini
de kapsayan kültür, bence çok daha önemli. Çünkü, kurulacak olan bu
üniversitenin sadece Artvin'e değil, sadece Türkiye'ye değil,
Artvin'in doğusu, Türkiye'nin doğusundaki ülkelerle, Gürcistan
ve diğer ülkelerle eğitim, kültür
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Çorbacıoğlu.
Buyurun, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Devamla)
- Teşekkür ediyorum.
her türlü ekonomik ilişkileri
kurmak için -zaten eğitimin, kültürün temelinde de o vardır-
paylaşım için ve ülkeler arasındaki ilişkilerin
daha sıcak, daha verimli oluşması için, üniversitemizin
kuruluşunu ve amaçlarından bir bölümünü de bu yönde düşündüğümüz
için, o bölgelerde "Çoruh" isminin daha çok tanınmasından,
daha kolay kabul görecek olmasından dolayı böyle bir önerge
verdik, umarım bu önergemiz de kabul edilir.
Artvin Çoruh Üniversitemiz gibi
yeni kurulan on yedi üniversitemizin, ülke eğitimine, kültürüne,
sosyal hayatına hizmet etmesi düşüncesiyle ve en kısa
sürede -en kısa süre de artık bu yeni dönemde olacaktır
sanıyorum- üniversiteleri olmayan dokuz ilimizde de üniversitenin
kurularak -mutlaka kurulması gerektiğine inanıyorum-
Türkiye'ye hizmet etmesine, Türkiye'nin aydınlanmasına
hizmet etmesine fayda vereceği duygu ve düşünceleriyle,
ama -hiçbir eleştiri de yapmadım konuşurken, dikkat ettiyseniz-
mevcut Hükûmetimizin ve ihtimal değişecek olan, seçimden
sonra değişecek olan hükûmetlerin de, bu üniversitelerin
her türlü bilimsel, teknik, araştırma, geliştirme, kadro
veya yapı gibi ihtiyaçlarını sağlamak için onlara
da maddi destek sağlamaları gerektiğini söylüyorum.
Beni dinlediğiniz için hepinize
teşekkür ediyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Çorbacıoğlu.
Anavatan Grubu adına, Erzurum
Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan.
Buyurun Sayın Özdoğan.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; 1414 sıra sayılı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78
ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'na
ilişkin ek madde 80'de Anavatan Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi en derin saygı ve sevgilerimle
selamlıyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
devamlı olarak bir ülke nasıl yönetilmez sorusunun cevabını
arıyoruz ve alıyoruz. Bir ülke nasıl olumluya doğru,
sorunlara çözüm bulmaya doğru götürülmez bunun örneklerini
de sürekli olarak yaşıyoruz. AK Parti Hükûmeti bizlere sürekli
olarak sözünü ettiğim iki sorunun cevabını gösteriyor.
Değerli arkadaşlar, biz,
elbette ki, bütün seksen bir vilayetimizde en azından birer üniversite
kurulmasını Anavatan Partisi olarak istiyoruz, ama, gerçek
anlamda üniversiteden yanayız, kaliteli üniversiteden yanayız;
tabela üniversitesinden yana değiliz. Üniversite adıyla
kurup, ortaokul ayarındaki okullardan yana değiliz.
Değerli arkadaşlar, yakın
tarih sürecimizde size bir olayı anımsatmak istiyorum: Hatırlayınız,
yıl 1978 ve 79 senelerini. Bir zaman bu ülkede eğitim enstitüleri
vardı ve bir hükûmet döneminde kırk beş günde öğretmen
yetiştirildi değerli arkadaşlar. Binlerce öğretmen,
âdeta kırk beş günde değerli arkadaşlar -kavun, karpuz
yetiştirilmez affınıza sığınıyorum-
bunlar, bu öğretmenler çıkarıldı, ortaokullara
ve liselere götürüldü ve ülke perperişan hâle geldi. Bunun ceremesini,
aşağı yukarı otuz senedir Türk çocukları çekiyor.
Daha ne kadar sene bunun ceremesini çekeriz bilmiyorum; elli sene
mi sürer, yüz sene mi sürer bunu da bilemiyoruz.
Bunu neden anımsatıyorum
değerli arkadaşlarım? Şimdi, yeni üniversiteler
kuruyoruz, bilimsel verilere dayalı olarak kaliteli üniversiteler
kurmazsak, 1979'daki kavun, karpuz gibi çıkardığımız
öğretmenlere paralel olarak, mühendisler, doktorlar ve diğer
meslek erbaplarını da çıkarırsak, Türkiye'deki
gelişmenin önüne en büyük engelleri koymuş oluruz.
Onun için, biz, Anavatan Partisi
olarak "kaliteli üniversite" diyoruz, onun için ısrarla
kalitenin üzerinde durmak istiyoruz değerli arkadaşlarım.
Bakın, dün, Cumhuriyet Halk
Partisi Milletvekili Sayın Profesör Doktor Mustafa Özdilek'in
de belirtmiş olduğu üzere, Aralık 2005'in sonunda bu
Hükûmet, on beş adet yeni üniversite açma yönünde bir kararı
Meclis Genel Kurulundan geçirmişti. Aradan bir yıl beş
ay geçiyor ve bu on beş üniversitenin rektör atamaları
hâlen daha yapılamıştır. Bugün, bu on beş üniversiteye
ek olarak, on yedi üniversitenin daha açılması kararını
Meclisten geçirmeye hazırlanıyoruz. Bu on yedi üniversitenin
de akıbeti, tıpkı bir buçuk sene önce kurulan -veya pardon,
kurulmuş gibi yapılan- on beş adet üniversitenin
akıbetinden farklı olmayacak diye endişe duyuyorum
değerli arkadaşlarım. Çünkü, biz, yönetilen değil,
savrulan ve hükûmetinin iktidar savaşlarına kurban edilen
bir ülke durumundayız. Hükûmet şimdi bu duruma dair "ne
yapalım, YÖK çengel koyuyor, Anayasa Mahkemesi engelliyor"
vesaire gibi bahanelerin arkasına sığınıyor.
İyi de, değerli arkadaşlarım, bir Hükûmetin görevi,
bir işi tamamlamayı becerecek ruh hâline ve yönetme kabiliyetine
sahip olmak değil midir diye sormaktan da kendimi alıkoyamıyorum.
Hükûmetin ruh hâli, değerli arkadaşlarım,
ülkenin sorunlarını çözmeye değil de, kendi bazı
hedeflerini gerçekleştirmeye yönelik olduğu için, ne ilgili
aktörlerle uzlaşı sağlayarak sorunları bertaraf
etmeye ne de profesyonel bir soğukkanlılıkla süreçleri
krizsiz yönetmeye müsaittir değerli arkadaşlarım.
Bakın, üniversiteler olayını
ele alalım. Hükûmet yeni kurulan üniversitelere rektör atama
yetkisini Bakanlar Kuruluna vermeye çalışıyor. Nitekim,
dün, bu husus Eğitim Komisyonundan da geçti. YÖK buna muhalif.
Hükûmet bunun böyle olduğunu, olacağını, on
beş adet üniversiteyi kurduğu gün -bir buçuk senedir- iyi biliyor
değerli arkadaşlar. Hükûmet, eğer, hakikaten bu üniversiteleri
kurma niyetinde olsa bu yönde sonuç alma için fizibıl bir plan
yapmış olmalı değil miydi değerli arkadaşlarım?
Normali budur; bir işten sonuç almak isteyenler, o işi yapabilmek
için gidilebilir bir yolu da hazırlamalıdırlar. Ama,
hayır, AK Parti Hükûmeti için, gidilecek yolun fizibıl olması
veya sonuç alınması önemli değildir. AK Partinin tek meselesi
sandığa oyun hazırlamaktır. Amaç "Yapmak istedik,
bırakmadılar." diye sızlanabilmektir. Üniversite
kuruyor gibi yapmak, üniversite kurmacılık oyunu oynamak.
Bence, Hükûmet, çocukların evcilik oyunları dağarcığına
iyi bir katkıda bulunabilir, bu çalışma tarzlarıyla;
"Hadi üniversite kurmacılık oynayalım çocuklar."
gibi, "Tamam, ben Millî Eğitim Bakanı, sen YÖK Başkanı
Erdoğan Teziç." gibi. Nasıl olsa oyun, sonuç olmasa da
olur. Her şey oyun değerli arkadaşlar.
Cumhurbaşkanlığı
seçimi de çelik çomak oyunu. Maksat, ülkenin bir işinin önünü açmak
değil. Uygulanabilir, fizibıl yollar üzerinden gidilsin
ve gerekirse toplumsal uzlaşı için uğraşılsın.
Değerli arkadaşlar, yeri
gelmişken şunu da belirtmek istiyorum, yüksek huzurlarınızda:
Sayın Başbakan, umarım, dün İstanbul Hilton'da gerçekleşen
Uluslararası Basın Enstitüsünün toplantısında
kendisine soru soran yabancı gazetecilerin sorularını
iyi okumuş ve anlamıştır; ki, bundan hiç ümitli değilim.
Yabancı gazeteciler, Başbakana "Cumhurbaşkanlığı
seçiminde neden uzlaşmadınız?" diye sordular. Sayın
Başbakan bu soru üzerine gerginleşerek, soruyu soran gazeteciye
sert bir biçimde "Sizin bilginiz yok herhâlde, yanlış bilgi
almışsınız." dedi. Sayın Başbakanın
bu sert tarzını, yabancı, ülkemizde misafir bir gazeteci
nasıl değerlendirmiştir, o, ayrı bir konu, ama, yabancı
gazetecinin aldığı bilginin yanlış olmadığını
Sayın Başbakan bizden kolayca öğrenebilir.
Cumhurbaşkanlığı
seçim sürecinde değil uzlaşıya yanaşmak "Ellerine
verdim bir çelik çomak, oynuyorlar." diyecek kadar pervasızlaştığını
ve "Dediğim dedik, çaldığım düdük." diyerek
Türkiye'yi ağır bir rejim krizine sokacak noktaya getirdiğini bizden öğrenebilir. Garip
Yabancı
bir gazeteciye
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
konuya da geliyorsunuz sanırım.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
-
böyle sert davranmasını gerektirecek bir konu yoktur.
MEHMET SEKMEN (İstanbul) -
İbrahim Bey, lafını geri al. "Pervasızca"
olmaz, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı
NACİ ASLAN (Ağrı) -
Çok ayıp!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
müdahale etmeyelim.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Türk Dil Kurumunun sözlüğüne bakın, ne anlama geldiğini
görürsünüz. Burada hiçbir hakaret yoktur.
ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) - Ne
anlama geliyor, sen söyle.
MEHMET SEKMEN (İstanbul) - Ne
diyor, sen bize anlat.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Türk Dil Kurumunun sözlüğüne lütfen bakın.
Değerli arkadaşlar, üniversiteler
konusunda da tutumunuz aynen Cumhurbaşkanlığı
seçimindeki gibi. Amacınız, YÖK ile iktidar kavgası
ve şuna buna haddini bildirmek olduğu için üniversite
işini tabela olarak anlamlı hâle getirdiniz. Demokrasinin
ve demokrasilerde yönetim tarzının
şuna buna haddini bildirmek, dersini bildirmek olmadığını
ve toplumdaki tüm aktörleri dikkate almak olduğunu herhâlde
herkesin bilmesi gerektiği
konusunda bir konsensüs olması gerekir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Hükûmet geçen sene on beş üniversiteyi kurar gibi yaptıktan
sonra sürpriz bir kararla kapsamı genişletti ve on yedi ilimizde
tekrar üniversite kurma kararı verdi. İnşallah hayırlı
olur. Hakikaten sevinçle karşılıyoruz. Bizim Anavatan
Partisi olarak tek kaygımız kaliteli üniversite olmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) - Demokrat
Parti oldunuz artık.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özdoğan,
konuşmanızı tamamlar mısınız.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Bu maddeyle Artvin'imizde de "Artvin Üniversitesi"
adıyla bir üniversite kuruluyor. Erzurum'un da komşu vilayetidir.
Biz, Artvinlileri, hakikaten bir Erzurumlu kadar severiz. Artvin'e
yakışır ve Artvinlilerimize hayırlı olmasını
canı gönülden diliyoruz ve on yedi üniversitenin de 75 milyonluk
yüce milletimize hayırlı, uğurlu olmasını
temenni ediyor, hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.
Çok sağ olun, var olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özdoğan.
Şahısları adına
Artvin Milletvekili Sayın Orhan Yıldız.
Buyurun Sayın Yıldız.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
ORHAN YILDIZ (Artvin) - Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; Artvin Üniversitesinin
kurulmasıyla ilgili söz almış bulunuyorum. Öncelikle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bu maddeyle, yıllardır özlemle beklemiş olduğumuz,
Artvinli hemşehrilerimizin özlemle beklediği Artvin Üniversitesi
inşallah kurulmuş olacak. Gerçekten de Artvin sorunlarının
tartışıldığı bütün platformlarda hep iki
konu gündeme gelir: Birincisi eğitimdir, ikincisi de turizmdir.
Turizmin altyapısının sağlanması yönünden
gerçekten Hükûmetimiz zamanında çok önemli icraatlara imza
atıldı. Karadeniz otoyolu bizim Hükûmetimiz zamanında
tamamlandı. Batum Havaalanı'nın ortak kullanıma
açılması yine bizim Hükûmetimiz zamanında tamamlandı.
Yine, KÖYDES projeleri kapsamında ilimize yaklaşık
72 trilyon, iki yılda, kaynak aktarıldı ve ilimizin bütün
köylerinin altyapıları tamamlanmış durumdadır.
Değerli arkadaşlarım,
yine, tabii, Artvin coğrafi yönden son derece güzel bir yer, güçlü
bir toplumsal dokusu ve eğitime vermiş olduğu çok değerli
önem var. Partimizin gerçekten de dört buçuk yıllık iktidarlarında
çok önemli icraatlara imza atıldı. Özellikle ilimizde
yıllardan beri konuşulan fen lisesi, yine Hükûmetimiz döneminde
öğretime açılmıştır. En son, biliyorsunuz,
Yüksek Öğrenim Kredi Yurtlar Kurumu, Artvin'de 500 öğrenci
kapasiteli yurdu programa almıştır; inşallah, bu
yıl içerisinde de bitirilecektir ve son olarak da Artvin Üniversitesinin
kurulması bu yasayla sağlanmış olacaktır.
Değerli arkadaşlarım,
Artvin Üniversitesi, gerçekten ilimiz için tek çıkış yoludur.
Başka bizim bir çıkış yolumuz yok, çünkü, tarımsal
alanlarımız bizde yok denecek kadar az, sanayi üretimi yine
yok denecek kadar az ve Artvinli hemşehrilerimiz de gerçekten
de sanayi istemiyor ilimizde, çünkü, çevreyi kirleteceği
için, Artvin'imizin bu güzel doğasını yok edeceği
için istemiyor ve bizden istediği en önemli şey üniversitedir.
Tabii ki, üniversite kurulduğu zaman birçok eksiklikleri olacaktır,
biz, bunu biliyoruz, ama, Artvin Üniversitesi de inanıyorum
ki, bütün hemşehrilerimiz tarafından sahiplenilecektir,
maddi ve manevi bütün katkılar ortaya konulacaktır ve üniversitemizin
bütün eksiklikleri çok kısa bir süre içerisinde giderilecektir.
Üniversite kurmak, tabii ki, sorunu
çözmüyor. Üniversite sayısı arttıkça, üniversiteler
arası rekabet de artıyor. Eğer iyi bir üniversite kurmazsanız,
eğer öğrenciler sizi tercih etmezse, tabii ki, kontenjanlarınız
da boş kalabilir, biz, bunu çok iyi biliyoruz. Onun için, kurulacak
olan Artvin Üniversitesini, biz Artvinliler olarak, Türkiye'mizin
en saygın üniversiteleri arasında yer alması için elimizden
gelen bütün gayreti hemşehrilerimiz olarak göstereceğiz,
çünkü, buna da mecburuz. Çünkü, Artvin'imiz, malum, ülkemizin en doğusunda.
Eğer iyi bir üniversite olmazsa, tabii ki, öğrencilerimiz
de tercih etmez, bunun bilincindeyiz. O yüzden de ben bütün hemşehrilerimizin
de gereken desteği vereceğine gönülden inanıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üniversitemizin kurulmasını sağlayan
başta Sayın Başbakanımıza, şahsım ve
hemşehrilerim adına sonsuz teşekkürler ediyorum,
şükranlarımı sunuyorum. Gerçekten de Artvin'imizin en
önemli sorunuydu ve bu sorun da çözülmüş olacak.
İnşallah bu yasa Sayın
Cumhurbaşkanımızdan da dönmez, bir an evvel kanunlaşır
ve ülkemize, milletimize ve Artvin'imize hayırlı uğurlu
olur diye düşünüyorum. Emeği geçen herkese de teşekkür
ediyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yıldız.
Sayın milletvekilleri, madde
üzerinde iki önerge vardır. İkisi aynı mahiyette olduğu
için, ikisini okutacağım ama, ortak işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1414 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 7 nci maddesine bağlı ek
madde 80 başlığında ve metninde geçen "Artvin
Üniversitesi" ibaresinin "Artvin Çoruh Üniversitesi"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İrfan
Gündüz Orhan
Yıldız Alaettin
Güven
İstanbul Artvin Kütahya
Mehmet
Beşir Hamidi M. Kerim
Yıldız Yüksel Çorbacıoğlu
Mardin Ağrı Artvin
Mehmet
Kartal Yakup Kepenek Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Van Ankara Malatya
Halil
Tiryaki Mehmet Siyam
Kesimoğlu
Kırıkkale Kırklareli
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gerekçeleri okutuyorum:
Gerekçe:
Artvin İli coğrafyasını
Çoruh Nehri şekillendirmektedir. Ayrıca kurulacak üniversite
öncelikle Çoruh Havzasına hitap edecektir. Bu nedenlerle üniversitemizin
adında Çoruh olması anlamlı olacaktır.
Gerekçe:
Kurulacak olan üniversitenin etki
ve eğitim açısından amaçlanan alanı daha geniş bir coğrafyayı
içine aldığından ve Çoruh kültürünün bu anlamda daha
geniş alanı kapsadığından bu teklif verilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Teşekkür
ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Artvin Çoruh Üniversitemizin hayırlı
olmasını diliyorum.
Birleşime, 19.20'de toplanmak üzere ara veriyorum.
Kapanma Saati
: 18.50
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati : 19.33
BAŞKAN
: Başkan Vekili Yılmaz ATEŞ
KÂTİP
ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 107'nci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
1414 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 7'nci maddesine
bağlı ek madde 81'i okutuyorum:
Bilecik Üniversitesi
EK MADDE 81- Bilecik'te Bilecik Üniversitesi adıyla bir üniversite
kurulmuştur. Bu üniversite;
a) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Fen-Edebiyat Fakültesi, Mühendislik Fakültesi ile
Dumlupınar Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken
adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesinden,
b) Osmangazi Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulundan,
c) Dumlupınar Üniversitesi
Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı
değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe
bağlanan Osmaneli Meslek Yüksekokulu, Pazaryeri Meslek Yüksekokulu,
Gölpazarı Meslek Yüksekokulu, Söğüt Meslek Yüksekokulu
ile Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulundan, Anadolu Üniversitesi
Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı
değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe
bağlanan Meslek Yüksekokulu ile Bozüyük Meslek Yüksekokulundan,
ç) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,
oluşur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, Bilecik Milletvekili Sayın Yaşar Tüzün.
Buyurun Sayın Tüzün. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YAŞAR TÜZÜN
(Bilecik) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 1414 sıra
sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanunu Tasarısı'nın ek 81'inci maddesi üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Evet, değerli arkadaşlarım,
bugün kurulacak on yedi üniversiteden birisi de benim memleketim,
seçim bölgem Bilecik'tedir. İlime üniversite kurulmasından
dolayı gerçekten son derece mutluyum, ancak, bir o kadar da buruğum
ve kırgınım.
Değerli arkadaşlarım,
mutluyum diyorum, çünkü, üniversiteler bulundukları kentlerde
aydınlanmanın, özgür düşünmenin, kalkınmanın,
dünya ile iletişim kurmanın en önemli unsurlarıdır.
Üniversiteler bulundukları kentlerde sosyal yaşamı
olumlu etkilemekte, ilin ekonomisine büyük ve önemli katkı
sağlamaktadır. İlimiz için son derece önem taşıyan
üniversitesine kavuşacak olması, başta şahsım
olmak üzere, tüm bölge halkımı son derece sevindirmiş
ve bizleri son derece mutlu etmiştir, ancak, bizim, Bilecik olarak
bu mutluluğu çok önce hak ettiğimizi düşünüyorum. Bu
yüzden de biraz buruğuz, bu yüzden de biraz kırgınız
diyorum.
3 Kasım 2002 seçimlerinden hemen
sonra, yani bundan dört buçuk yıl önce, ilimize üniversite kurulması
için bir kanun teklifi verdim ve gerçekten, beş yıldır
verdiğim mücadelenin sonuca ulaşmasından mutluluk
duyduğumu ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
YÖK'ten aldığım bilgiler doğrultusunda, ilimizde
bulunan fakülte, yüksekokul, akademik kadro, öğrenci sayısı
ve yurt kapasitelerini rakamlarla tespit ettim. Millî Eğitim
Bakanlığımızın üniversite kurulması
için kriterlerini araştırdım. Çıkan veriler
doğrultusunda, bizim, Bilecikliler olarak, Bilecik olarak üniversitemizi
çoktan hak ettiğimizi tespit ettim. Şimdi, hak ettiğimiz
üniversiteyi alabilmek için, bu kanun teklifinin bugüne kadar bekletilmesini
elbette eleştirmeyi en doğal hakkım olarak düşünüyorum.
Defalarca soru önergesi verdim, defalarca Mecliste -yazılı
ve sözlü soru önergeleriyle birlikte- gündem dışı konuşma
yapıp Bilecik'in hak ettiği bu üniversitenin mutlaka yerine
getirilmesini talep ettim. Maalesef, hak ettiğimiz rakamları
ortaya koymamıza rağmen, bugüne kadar bu hak bize verilmedi,
bu hak bize iade edilmedi.
Değerli arkadaşlarım,
biz, kimseden tavassut istemedik, kimseden hak etmediğimiz de
istemedik. Bakın, kısaca, Bilecik'te üniversitenin altyapısıyla
ilgili bilgiler aktarmak istiyorum Çok değerli bölge milletvekilimiz
de burada, elbette, o da bu konuyu biliyor.
Değerli arkadaşlarım,
bundan tam yirmi beş yıl önce, Bilecik'e üniversite kurulabilmesi
için, Bilecik'e bağlı merkez Gülümbe köyünde tam tamına
550 dönüm -bakın, altını çizerek söylüyorum- o Gülümbe
köyü insanları tarafından, yüksekokul, üniversite kurulsun
diye 550 dönüm arazi hibe edildi; yani, sadece devletin ve bugünkü
Hükûmetin katkısıyla bu altyapı oluşmadı. Bu
kampüsün içerisinde 16.500 metrekare kapalı alan bulunmaktadır
ve yine bu kampüsün içerisinde 1.200 öğrencinin kalabileceği
öğrenci yurdu mevcuttur, laboratuvarlarımız vardır.
Bilecik'imizde 1 tane fakülte, 7 tane yüksekokul, 44 tane bölüm bulunmaktadır
ve 5 bine yakın öğrencimiz şu anda Bilecik'te okumaktadır.
Dolayısıyla, bugünkü Hükûmetin lütfu gibi gözükmesi ve
gösterilmesinin yanlış olduğunu, Bilecik'in ve Bilecik
halkının bunu çoktan hak ettiğini söylemeye çalışıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
yine bu hak gündeme gelmiş iken, arkadaşlarımızın
da, bir dönemin de hakkını iade etmem gerekiyor. Özellikle
20'nci Dönemde o günkü çok değerli iki milletvekilimiz gerek
1996 yılında "Edebali Üniversitesi" olarak gerekse
1999 yılında, yani, 20'nci Dönemde, 1999 yılı olması
nedeniyle ve Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşunun
700'üncü yılı olması münasebetiyle "700'üncü
Yıl Üniversitesi kurulması" adı altında girişimlerde
bulunmuştur. Bunlardan bir tanesi o günkü Bilecik Milletvekilimiz
Sayın Bahattin Şeker'dir. Diğer milletvekilimiz Sayın
Şerif Çim'dir. Buradan iki arkadaşıma Bilecik halkı
adına şükranlarımı ve teşekkürlerimi iletmemizde
bir sakınca olmadığını düşünüyorum.
Özellikle çok değerli kardeşimiz, o günkü milletvekilimiz
Şerif Çim'in de bir trafik kazasında rahmetli olması bizi
derinden üzmüştür. Kendisine, bir kez daha, bu Meclis kürsüsünden
Allah rahmet eylesin diyor, yakınlarına, ailesine ve tüm
Bilecik halkına da başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlarım,
işte Bilecik bu noktadayken, bugün geldiğimiz süre içerisinde
elbette Adalet ve Kalkınma Partisinin dört buçuk yıl içerisinde
bu hakkımızın iade edilmesi konusunda gündeme almaması,
vermiş olduğumuz kanun teklifinin
Bir seçim yılı,
çok kısa bir süre içerisinde seçimlerin yaklaşması münasebetiyle
on yedi ilin üniversitesinin kurulmasının asla karşısında
değiliz. Bizim buradan söylemek istediğimiz; yani, Bilecik'e,
diğer iller gibi
İşte, bugün bakıyorum burada
-isim vermeyeyim, yanlış da anlaşılmasın- fakültesi
olmayan, iki tane yüksekokulu olan bir ile üniversite kuruluyor.
Dolayısıyla, bir fakültesi olmayan, iki tane yüksekokulu
olan bir ile üniversite kurulurken Bilecik'e de üniversite kurulması
ve aynı statü içerisinde algılanmasının yanlış
olduğunu söylemeye çalışıyorum. Bakınız,
bunun altını çizerek bir kez daha söylüyorum. Bilecik ili,
gerçekten üniversiteyi yıllar önce hak etmiş ve hak ettiği
bu mücadelesini de şimdi kanunlaştırıyoruz.
ADEM TATLI (Giresun) - Bu hakkı
biz veriyoruz, başka kimse vermez.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, bakınız, Bilecik'te sadece üniversitenin
kurulmasıyla ilgili bu bahsettiğim altyapı varken,
Bilecik'te Edebali Üniversitesi kurulması konusunda bir dernek
kurulmuştur. Bu dernek, aylardır, yıllardır çok ciddi
çalışmalarda bulunmuştur. Dolayısıyla, buradan,
bu derneğimize de teşekkür etmeden geçemeyeceğim.
Başta dernek başkanımıza, Edebali Üniversitesinin
kurulması konusunda kurulan derneğin dernek başkanına
ve derneğin çok değerli yönetim kurulu üyelerine de
şükranlarımı ve teşekkürlerimi bir kez daha ifade
ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
yine geçtiğimiz dönem içerisinde on beş üniversite kurulması
konusunda bir kanun teklifini görüştük. O zaman da kalktım,
buradan bunları söyledim. Dedim ki, "Arkadaşlar, siz,
Millî Eğitim Bakanlığı olarak, bu yapmış olduğunuz
kriterlere Bilecik ili de giriyor, hatta Bilecik ili ilk 15'te kalmayıp
ilk 7'ye girmektedir fakülte sayısıyla, öğrenci sayısıyla,
öğretim görevlisi sayısıyla, kampüsüyle, yurduyla.
Dolayısıyla, siz, bu on beş üniversitenin içerisine
mutlaka ama mutlaka Bilecik'i de almalısınız. Bilecik'in
bu bir hakkıdır, bu hakkın iade edilmesini istiyoruz."
dedim. Bu konuda kanun teklifi verdim, ancak, maalesef o gün Parlamentoda
bulunan Adalet ve Kalkınma Partisinin diğer milletvekillerinin
oylarıyla o teklifimiz reddedilmiş bulundu.
Değerli arkadaşlarım,
sonuç olarak şunu söylemek istiyorum: Biz, geç kalmış
adalet adalet değildir diyoruz. Biz, Bilecik'in içinde doğmuş,
büyümüş, yaşamış
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Bilecik'in bu tür insanlarının,
Bilecik'te yaşayan insanların, özellikle kamudan, hükûmetlerden,
devletten, bugüne kadar, gerçekten söylüyorum ki, ilk defa, Osmanlı
İmparatorluğu'nun kurulduğu, Türk milletinin makûs talihinin
yenildiği bir il, hem kuruluşu hem de kurtuluşu yaşayan,
her iki onuru bu millete yaşatan Bilecik iline bugüne kadarki
yapılan hizmetlerin en büyüğünü, en büyük mükafatı,
az sonra vereceğiniz oylarla yerine getirmiş olacağız.
Sonuç olarak, biz, Bilecik halkı
adına, emeği geçen -bakınız, Bilecik halkı
adına emeği geçen- başta Bilecikliler olmak üzere, tüm
kamu kuruluş ve bakanlık ve Parlamentoda bulunan milletvekillerimize
Bilecik halkı adına teşekkür ediyorum.
Bilecik Üniversitesinin başta
ilimize ve ülkemize hayırlı olmasını temenni
ediyor, yüce Meclisi saygıyla bir kez daha selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Tüzün.
Şahsı adına, Bilecik
Milletvekili Sayın Fahrettin Poyraz.
Buyurun Sayın Poyraz. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) -
Saygıdeğer Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 1414 sıra sayılı Hükûmet tasarısı
hakkında şahsi görüşlerimi belirtmek üzere söz aldım.
Sözlerime başlamadan önce hepinizi en kalbi duygularımla
selamlarım.
Biliyorum, aslında "Sözün
bittiği an" diye bir tabir vardır. Aslında şu
an belki onu yaşıyoruz. Niye? Çünkü, biz, bunu, hakikaten,
gerek Bilecik olarak gerek diğer iller olarak bu konuyu çok konuştuk,
bu konuda çok şeyler konuşuldu ve bu konuda bugüne kadar
da çok şeyler yapıldı. Gerek illerimizde görev yapan
valilerimiz, belediye başkanlarımız, sivil toplum
örgütlerimiz, bu konuyu gündemde tutan, taze tutan medya, basın
organlarımız altyapıyı oluşturmak için belki
yıllardır üniversite kurulması noktasında gerekli
çalışmaları yaptı.
Ama, aslında bugün bir şeyi
daha yaptık biz, yıllarca konuşulan bir şeyi bugün
fiiliyata geçirdik. Evet, çok konuşmak değil, ama, çok konuşulanları
icraata dökebilmek, bunları eyleme dökebilmek önemli.
Biz, AK Parti Hükûmeti olarak, iktidara
geldiğimiz zaman yaptığımız ilk şey,
eğitim ve öğretime önem vermek oldu ve bu anlamda da Millî
Eğitim bütçesini -ki, buna bağlı olan üniversite bütçeleri
dahil olmak üzere- diğer bakanlıklar arasında bütçede
en önemli yer olan birinci sıraya oturttuk ve her türlü eğitim,
öğretimin önünü açmak için de yatırımları yaptık.
O zaman bir şeyi daha deklare ettik ve "Biz, hak eden illere
gerekli olan yatırımları yapacağız ve öncelikle
altyapısı hazır olan on beş il olmak üzere, evvelemirde
bir on beş il, daha sonra da on ilde üniversite kuracağız."
dedik. Bunu yeni söylemedik, bunu iktidara geldiğimiz zaman
söyledik ve sakın ha, kimse de yanlış anlamasın, seçim
geliyor diye de böyle bir şey yapmadık, çünkü, biz biliyoruz
ki, son gelişen Cumhurbaşkanlığı olaylarına
kadar, Meclis kilitlenene kadar, biz zaten seçimi 3 Kasımda yapacaktık.
Dolayısıyla, bu çalışmalarımız, bugün
oturulup, bugün kararlaştırılmış ve bugün sonuçlandırılan
çalışmalar değil. Bunun üstüne basa basa söylüyorum.
Ben lafı fazla uzatmayacağım,
çünkü biliyorum ki, Bilecik'te olduğu gibi, diğer on yedi
ilimizde de yaşayan insanlarımız, bu kanunun bir an önce
yasalaşmasını istiyorlar, bir an önce üniversitelerine
kavuşmak istiyorlar. Ben, bu anlamda, bugüne kadar, gerek kendi
ilimde gerekse diğer illerde üniversitelerin kurulması
için çaba sarf eden, başta yerel yöneticiler olmak üzere, sivil
toplum kuruluşlarına, medya mensuplarına ve en önemlisi
de eğitime önem veren, başta Sayın Başbakanımız
olmak üzere, Millî Eğitim Bakanımıza, Hükûmetimize ve
burada gerek iktidarıyla gerek muhalefetiyle bu yasaya destek
veren siz değerli milletvekillerime teşekkür ediyorum.
Kurulacak olan on yedi üniversitemizin de bu illerimize ve Türkiye'mize
hayırlı olmasını temenni ederek, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Poyraz.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bilecik Üniversitemizin hayırlı
olmasını diliyorum.
Ek madde 82'yi okutuyorum:
Eren Üniversitesi
EK MADDE 82- Bitlis'te Eren Üniversitesi adıyla bir üniversite
kurulmuştur. Bu üniversite;
a) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi, Mühendislik-Mimarlık
Fakültesi ile Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Fen-Edebiyat Fakültesinden,
b) Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı
değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe
bağlanan Sağlık Yüksekokulu ile Kanık Turizm
İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulundan,
c) Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı
değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğe
bağlanan Meslek Yüksekokulu, Sağlık Hizmetleri Meslek
Yüksekokulu, Adilcevaz Meslek Yüksekokulu, Ahlat Meslek Yüksekokulu,
Hizan Meslek Yüksekokulu ile Tatvan Meslek Yüksekokulundan,
ç) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,
oluşur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Tuncay Ercenk.
Buyurun Sayın Ercenk. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TUNCAY ERCENK (Antalya)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir Antalya
Milletvekili olarak, çocukluğumun ve ilkokul öğrenciliğimin
bir bölümünün geçtiği Bitlis'te üniversite kurulmasıyla
ilgili, Türkiye Büyük Millet Meclisinde söz almış olmaktan
mutlu olduğumu öncelikle belirtmek istiyorum.
Mutki, Hizan, Tatvan, Ahlat ilçelerinde
çocukluğumuzda yaptığım yaz tatillerini hatırlıyorum.
"Dideban üstündeyim" türküsünü, "Gökmeydan baş
aşağı" türküsünü, "Bitlis'te beş minare"
türküsünü öğrendiğim dönemleri, o çocukluk dönemlerimi
şu anda hatırlıyorum ve gözümün önünden bir film şeridi
gibi geçiyor.
Ayrıca, Bitlis Kalesi'ni,
Kâzımpaşa İlkokulunu ve onun önünden geçen çaya kaptırdığımız
topları şu anda gerçekten bir duygusallıkla hatırlıyorum
ve anıyorum. Hizan'da Panor Yokuşu'ndan kopup gelen makinenin
tozu dumana kattığını hatırlıyorum ve
yine Gürcü Bulağı'ndan içtiğim suları, buzları
kırarak açtığımız yollardan okula gidişimizi
ve yine baharla birlikte eriyen karların oluşturduğu
derelerin kenarlarında açan mor menekşeleri hatırlıyorum.
Sayın milletvekilleri, üniversiteler,
anayasal temelde, her türlü görüşün özgürce ifade edildiği,
tartışıldığı ve çözümler üretildiği
eğitim kurumlarıdır. Üniversiteler, aynı zamanda,
bilim ve teknoloji üretirler ve kuruldukları yörenin kalkınmasına,
ekonomisine, sosyal yapısına ciddi katkılar sağlarlar.
Yine, üniversiteler, ülkenin sosyal, siyasal ve ekonomik sorunlarına
çözüm üretirler ve o konular hakkında görüşlerini ifade
ederler.
Tabii, üniversitelerin bu siyasal
konularda özellikle ifade ettiği görüşler, düşünceler
birileri tarafından çok da sıcak karşılanmaz. Örneğin,
üniversiteler, Cumhurbaşkanlığı seçiminde 367
şartının aranmasını söylerler, birileri
kızar. Yine, Anayasa değişikliğiyle ilgili, Meclisin,
önümüzdeki Meclisin bu konuda karar almasıyla ilgili görüş
belirtirler, yine birileri bu konudaki görüşlere tepki gösterirler,
kızarlar. Oysa üniversiteler anayasal kuruluşlardır
ve elbette bu ülkede kurulan üniversitelerdir. Bu konuda, siyasal
konuda, ekonomik konuda ve ülkeyi ilgilendiren, toplumu ilgilendiren
her konuda görüş açıklamak zorundadırlar bence. Bunlara
tepki göstermek, bunlara kızmak bence bir devlet adamlığı
ciddiyetiyle ve anlayışıyla ve yönetim anlayışıyla
da bağdaşmaz diye düşünüyorum.
Tabii, bu tür üniversitelerin Bitlis
gibi geri bıraktırılmış, ihmal edilmiş ve
gerçekten yatırımlardan hiçbir nasibini almamış
illerde kurulması ayrıca önemli bir tespittir, önemli bir
tasarıdır, tekliftir. Böyle bir tasarının getirilmiş
olması Bitlis için ve ülkemiz eğitimi için, o yöre halkının
eğitimi ve kültürü için önemli bir tespittir diye düşünüyorum.
Bu üniversitelerin bu bölgenin ekonomik ve sosyal yapısına
katkı yapacağından da asla kuşku duymuyorum.
Bu çerçevede, Bitlis'le ilgili
birkaç rakam vermek istiyorum uygun görürseniz: 2000 yılı
nüfusu 388.678; okuma yazma oranı erkeklerde yüzde 85 kadınlarda
yüzde 58; ilköğretim mezunu erkeklerin oranı yüzde 42,5,
kadınların oranı yüzde 14,4; yükseköğretim mezunu
erkeklerin oranı Bitlis'te yüzde 6,6, kadınlarda yüzde 1,7.
Böylesine önemli rakamlar karşısında, inanıyorum
ki, Bitlis'te kurulan üniversitenin bu oranları yükselteceğinden
de asla kuşku duymuyorum.
Bitlis'in yüzölçümünün yüzde 71'i
dağlık alanlarla kaplı. 1968 yılında, kalkınmada
öncelikli yöre statüsüne alınmış Bitlis, fakat bugüne
kadar hiçbir kalkınma tablosuyla da karşılaşmamış.
Bitlis ilimizin destek verdiği
partiler sürekli iktidar olmuşlardır, ama ne hikmetse, bugüne
kadar, Bitlis'e ciddi bir yatırım, ciddi bir fabrika yatırımı,
istihdam sağlayan bir yatırım maalesef yapılmamıştır.
Bunu özellikle bu kürsüden belirtmeyi bir borç biliyorum. Bu çerçeve
içinde baktığınız zaman, Bitlis'in hak ettiği
hizmeti aldığını söylemek çok zor. 1970, 1980 ve
1990'lı yıllarda bir fabrika, bir yatırım, istihdam
sağlayan bir yatırımı da maalesef görememiş
olan ilimizde bugün söylenen şartların ne derece etkili olduğunu,
ne derece yatırım yapıldığını da,
bence, çok iyi tespit etmekte yarar vardır.
VAHİT KİLER (Bitlis) -
Şimdi alıyor.
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Şimdi,
burada, Sayın Kiler "Şimdi alıyor." diyor. Ben
Sayın Kiler'e soruyorum: Sizin, Bitlis'te yapmış olduğunuz
istihdam sağlayan bir yatırımınız var mıdır?
Bakın, Parlamentodasınız, iş adamısınız,
gerçekten mali durumunuzun da iyi olduğu görülüyor, Kiler marketler
zincirini görüyoruz, ama, istihdam yaratan, işsizliği önleyecek
bir yatırımınız var mı, gerçekten merak ediyorum;
bu bir.
VAHİT KİLER (Bitlis) - Sizi
en kısa zamanda Bitlis'e davet ediyorum.
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Fen lisesiyle
ilgili sözünüzü de ben hatırlıyorum. O ne oldu, onu da merak
ediyorum. Yani, yatırım, makarna dağıtmakla olmuyor.
Ciddi olarak gideceksiniz, fizibilitesini yapacaksınız,
hangi sektörde ihtiyaç var ona bakacaksınız ve bir iş
adamı olarak Bitlis'e yatırımınızı yapmak
zorundasınız diye düşünüyorum.
Şimdi, bakın, bu konuda
Sayın Gaydalı'nın bir teklifini hatırlıyorum,
10/6/2003. O oturumda siz de söz aldınız, fakat, ne hikmetse,
Millî Eğitim Bakanıyla görüşmüşsünüz, Efendim,
şimdilik dursun, önümüzde üniversite kurulmasıyla ilgili
birtakım çalışmalar yapılacak, o dönemde bunu
göz önüne alacağız." şeklinde bir cevapla karşılaşmışsınız.
Şurada, tutanaklar önümde. Şimdi, bugün çok ısrarla
çıkarmaya çalıştınız bu tasarıyı,
ki, ben katılıyorum, kurulsun, mutlaka önemlidir tabii
Biraz
önce söylediğim gibi, eğitimine, ekonomisine katkı
yapacak bir şeydir üniversite, buna katılıyorum, ama,
bugüne kadar neden beklendiğini de merak etmeme müsaade edin.
Şimdi, böyle, alelacele, göz boyamak için, seçim yatırımı
gibi getirilen üniversite kurulma tasarıları ve teklifleri
de, bence, çok ciddiye alınır gibi değil. Ancak, buna
inanıyorum ki, Bitlis'te kurulacak olan üniversite, o yörenin
halkına, insanına, ekonomisine çok ciddi bir katkı yapacaktır,
eğitimine katkı yapacaktır, kültürüne katkı yapacaktır.
Şimdi, Bitlis nüfusunun yüzde
80'i tarımda çalışmaktadır. Üretiminin yüzde
37'si tarımdan elde edilmektedir. Halkın tek geçim kaynağı
tarım ve hayvancılık. Ama, tarım ve hayvancılık
da, özellikle AKP İktidarının politikaları sonucu,
tıkanma noktasına gelmiş. Bunu bizzat siz söylüyorsunuz
Sayın Kiler, ben de söylüyorum zaten.
VAHİT KİLER (Bitlis) - Ben
söylemedim.
TUNCAY ERCENK (Devamla) - Hayır,
burada var hepsi.
Şimdi, sanayi yok, mevcut bir
Tekel sigara fabrikası da özelleştirme kapsamında.
Peki, bu halk nasıl geçinecek? İstihdam yok, fabrika yok, yatırım
yok, e, efendim, gelin bir üniversite kuralım. Kuralım
Bu,
peki, o ülkenin gerçekten ekonomik alanda kalkınmasına
katkısı olacak mı? Eğitimine olacak, o esnafın
oradaki hareketlenmesine elbette katkısı olacak, o bölgenin
kültürüne elbette ki katkısı olacak, bunlara biz yürekten
katılıyoruz. Ama, ekonomisi tamamen memurun ve işçinin
maaşına dayanarak yürütülen bir ekonominin ne derece başarılı
olacağını yüce heyetin takdirlerine arz ediyorum. İnanıyorum
ki, üniversite kurulmasının oradaki esnafın, oradaki
vatandaşın gelişmesine bir katkısı mutlaka
olacaktır.
Şimdi, böyle bir tabloda, Van
Gölü'nün kuzeyindeki Yüzüncü Yıl Üniversitesinin, Muş Ovası'nda
kurulan üniversite ve yine Bitlis'te kurulacak olan Eren Üniversitesinin
bu bölgenin ekonomik kalkınmasına ve eğitimine önemli
katkılar yapacağından asla kuşku duymuyorum ve
bu bölgeye canlılık getireceği de apaçık görülüyor.
Şimdi, biz "bu altyapı
sorunu" dediğimiz zaman Sayın Bakan bayağı
kızıyor. Müsaade ederseniz ben de bu konuya değineceğim:
Şimdi, altyapı sorunlarının tartışılmasıyla
ilgili görüşleri doğal karşılamak lazım, çünkü
söz konusu olan eğitimdir ve bilimdir. Altyapı dediğimiz
zaman, fiziki yapılar yeterli midir değil midir, yurt, laboratuvar,
kütüphane, gerekli araç ve gereçler yeterli midir
-öğretim üyesi kadroları sürekli tartışılıyor,
her üniversitede tartışıldı- öğretim üyesi
kadroları yeterli midir kurulan ve kurulacak üniversitelere
yeterli ödenek ayrılmış mıdır? Sayın Bakan
sürekli ayrıldığını söylüyor. 26 bin öğretim
üyesi açığı var, 26 bin öğretim üyesi açığı.
Bu çerçevede, böylesine öğretim üyesi açığı olan
bir tabloda o öğrenciye nasıl eğitim vereceksiniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Ercenk,
sözlerinizi tamamlar mısınız.
TUNCAY ERCENK (Devamla) -
o çocuk eğitimi nasıl alacak,
nasıl donanımlı bir genç olarak o üniversiteden mezun
olacak? Bunları da tartışmak elbette altyapı sorunlarıyla
ilgili. Yani, buna Sayın Bakanın veya AKP milletvekillerimizin
tepki göstermesine gerek yok. Bunu tartışıyoruz burada.
Yani, bunu çözmek lazım. "Aman illa böyle olsun, işte eksik
olsun." deme noktasında değiliz. "Bunları nasıl
çözeceğiz?" diye Millî Eğitim Bakanına soru soruyoruz.
Şimdi, bu üniversiteler kurulacak,
ama üniversite kurmak için de üniversite kurulmaz.
Şimdi, bakın, elimde bir
rakam var. Dört buçuk yılda öğrenci sayısında yüzde
22 artış olmuş, ama asistan sayısındaki -ki,
araştırma görevlisi- oran binde 4. Bu tablo içinde baktığınız
zaman -öğrencideki artış sayısı, araştırma
görevlisindeki artış sayısı- bu önemli bir çelişki
yaratıyor. Bunları da çözmek, öyle sanıyorum ki, kurulacak
üniversitelere önemli bir katkı sağlayacaktır, orada
okuyacak öğrenci daha iyi eğitim alacaktır, daha iyi donanacaktır
ve ülkesine daha çok hizmet etme noktasına gelecektir.
Şimdi, üniversitelerin daha
fazla gence daha nitelikli bir eğitim vermesi ve toplumla bütünleşmesi,
toplumsal sorunlara çözüm üretebilen kurumlar hâline gelmesi gerekir.
Bu üniversiteye giriş sistemiyle, her yıl işsizler ordusuna
yenilerini ekleten bir sistem ile üniversite açsanız ne olacak.
Üniversite mezunu işsizler ordusu da giderek artıyor.
Meslekleri dışında çalışan avukatları,
mühendisleri, iktisatçıları -o da bulabilirlerse- maalesef,
şu anda yaşıyoruz, görüyoruz.
Bitlis'te kurulan üniversitenin
o bölge ekonomisine, eğitimine, kültürüne bir canlılık
getireceğine, bir katkı yapacağına olan inancımla
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ercenk.
Anavatan Grubu adına Bitlis
Milletvekili Sayın Edip Safder Gaydalı, buyurun. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, çok
muhterem milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce yüce heyetinizi
en derin saygılarımla selamlıyorum.
Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde
bizim için bir bayram. Bundan kısa bir müddet önce, tekrar, on yedi
üniversite kurulması hakkında kanun görüşülürken,
grubum adına, Rize ilinde kurulan üniversite hakkında konuşmuş
idim. O günkü Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanakları incelenirse
orada bir şeyi dile getirmiştim: "Bu illerimizde kuruluyor.
Bu illerimizde üniversitenin kurulması hepimizi mutlu ediyor.
Ama, gönül isterdi ki, Sayın Başbakanımızın
seçildiği il Siirt'te de kurulsun, Bitlis'te de kurulsun."
demiştim. O zaman Sayın Bakanımız bana cevaben
"YÖK henüz buna hazır değil, YÖK buna karşı
çıkıyor, ama altyapıları hazırlandığında
biz bunları tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisine getireceğiz."
demişti. Şimdi aradan ne geçti? Ben de o zaman dedim ki: Siz
siyasi iradesiniz, siz siyasi iradenizi ortaya koyun. Burası
Türkiye Büyük Millet Meclisi, bundan daha büyük bir makam yok. Biz
irademizi koyalım, YÖK ne diyorsa onu yapsın, demiştim.
Şimdi YÖK yine karşı çıkıyor, ama seçime
beş kala biz bu kanunları buradan geçiriyoruz. Bakın,
şöyle bir bakıyorum çok değerli gruplara, milletvekili
arkadaşlarıma, sadece on beş ilin milletvekilleri hemen
hemen burada, üniversitesi olacak. Bir de, ayrıca, çok devamlı,
22'nci Dönemin başından beri her toplantıya gelen milletvekilleri...
MEHMET FEHMİ UYANIK (Diyarbakır)
- Biz de buradayız.
EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla)
- Buna yaşı itibarıyla da Fehmi Ağabeyi bile katarsak
ki, gece yarılarına kadar duruyor, o bile burada. Onlara
da teşekkür ediyoruz.
Hayır, şuna gelmek istiyorum:
Bakın, bir konsensüs, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir uzlaşma
sağlandığında ne kadar kolay. Bakın, 50 kişiyle
-50 kişi bile değiliz- bu kanunu geçireceğiz ve hiçbir
grup veya hiçbir milletvekili burada karar yeter sayısı
istemeyecek. Niye? Çünkü, bir birliktelik var, bir uzlaşma var,
herkes memnun.
Bakın, bu uzlaşmayı
eğer Cumhurbaşkanlığı seçiminde de sergileyebilseydik,
Türkiye bu sıkıntıların hiçbirini yaşamayacaktı.
Burada şu anda yeni Cumhurbaşkanımız, yemin etmiş
olarak, bugün görevine başlayacaktı.
VAHİT KİLER (Bitlis) - Bugün
bayram yaptınız.
MURAT YILDIRIM (Çorum) - Uzlaşma
denkler arasında olur. On kişiyle neyin uzlaşması?
K.KEMAL ANADOL (İzmir) -
Doğru söylüyor. Gerçeği söylüyor.
EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla)
- Neyse, şimdi bu bayramın şeyini tekrar kaçırmayalım,
eskiye dönmeyelim. Zaten 22 Temmuzda sandık önümüze gelecek.
Ben, hiçbir komplekse kapılmadan,
59'uncu Cumhuriyet Hükûmetine, Sayın Başbakanına, Bakanlar
Kurulunun değerli üyelerine, bilhassa, hemşehrimiz, çok
değerli hemşehrimiz Millî Eğitim Bakanına ve Plan
Bütçe Komisyonu ve Millî Eğitim Komisyonu üyelerine, tüm milletvekillerine
ilim ve şahsım adına teşekkürü borç biliyorum. Bu,
59'uncu Cumhuriyet Hükûmetinin bir başarısıdır,
hakikaten başarısıdır her ile bir üniversiteyi
getirmek. Hiçbir komplekse de kapılmadan teşekkür ediyorum.
Demek ki Hükûmet iyi şeyleri getirdiğinde de muhalefet olarak
destek veriyoruz.
Şimdi, kurulan üniversitemizin
adı "Bitlis Eren Üniversitesi." Bilmeyen arkadaşlarım
için izah edeyim: Eren Holding, sağ olsun, bu işi üstlendi, ama,
şimdi, eğer Hükûmetimiz bu işi sadece Eren Holdinge havale
edip genel bütçeden de bir katkı sağlamazsa, bu da Eren Holdinge
yapılacak büyük bir haksızlık olacaktır. "Nasılsa
senin adını verdik, gel, bütün fakülteleri, birimlerini,
peyzajı dâhil, çimleme dâhil her şeyini de yap arkadaş."
derseniz, bu da o holdinge yapılacak bir haksızlıktır
diye düşünüyorum. Madem partinizin adında "adalet"
kelimesi de var, onun için bundan sonra da adil olacağınıza
inanıyorum.
Bu benim 22'nci Dönem Parlamentosunda
yaptığım belki son konuşma olacak. Onun için de
kısa konuşmayı yeğliyorum. Grubumuz, başından
beri izlerseniz, hiçbir üniversitede konuşmadı. Yani,
bu, o illerde kurulacak üniversiteleri kabul veya reddetmek amacına
matuf değildi. Çünkü, bir an önce bunun çıkmasını
istiyoruz. Bir an önce konuşulsun, oylansın ve yasalaşsın
diye de bir heyecan içindeyiz. Onun için de diğer illerde konuşmadık,
ama benim ilim olunca, hassaten grubumdan da rica ettim, konuşma
gereği hissettim.
Değerli arkadaşlarım,
beni de dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum. Tekrar,
59'uncu Cumhuriyet Hükümetine Bitlisliler olarak saygılarımızı
arz ediyoruz.
Sağ olun. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Gaydalı.
Şimdi, Hükûmet adına Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik zaman tasarrufunu değerlendirmek
amacıyla yerinden konuşacaklardır.
Buyurun Sayın Bakanım.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ben arkadaşlarımızın yapmış olduğu
bir yanlışlığı düzeltmek ve bunu kayıtlara
geçirmek için bu sözü aldım.
Bir arkadaşımız bir
yanlış şey söylüyor, ondan sonra da diğerleri bunu
sorgulamadan tekrarlıyorlar ve bu yanlışı bir tevatür
hâline getiriyorlar. Bakın, sabahleyin Cumhuriyet Halk Partili
bir arkadaşımız dedi ki: "Üniversite öğrencisi
sayısında 2003'ten 2007'ye kadar yüzde 22'lik bir artış
olmuş, ancak, araştırma görevlisi sayısında
sadece binde 4'lük bir artış olmuş."
Sevgili arkadaşlarım,
2002 yılının sonunda, 2003 yılının başında
Türk üniversitelerinde bulunan araştırma görevlisi sayısı
27.426'dır -bakın, rakam veriyorum size- ve Hükûmetin üniversitelere
tahsis ettiği 15 bine yakın kadronun 7.393'ü araştırma
görevliliği için kullanılmış. Yani, 27 bin kadro
varken, 27 bin araştırma görevlisi varken siz buna 7.393 ilave
ederseniz, yüzde kaç eder? Şimdi, hesap bilen arkadaşlarımız
bunu pekâlâ biliyorlar. Bu da tam yüzde 22'ye geliyor. Dolayısıyla,
öğrenci artışına paralel olarak araştırma
görevlisi sayısında da artış meydana gelmiştir.
Bugün, araştırma görevlisi sayımız kaçtır?
30.495'tir: Ancak, sabahleyin yaptığım konuşmada
da biraz ifade ettim, dedim ki: Arkadaşlar, araştırma
görevlileri sürekli olarak pozisyon değiştiriyorlar,
doktorasını bitiren araştırma görevlisi öğretim
üyeliğine geçtiği için, bu rakam 34 bin olması gerekiyordu
normalde, ama bunların bir kısmı yardımcı doçent
kadrolarına geçtiler. Dolayısıyla, şu anda, Türkiye'de
30.495 araştırma görevlisi üniversitelerimizde görev yapıyor.
Ben arkadaşlarıma hassaten rica ediyorum: Ben, Hükûmet
adına ve devletin resmî rakamlarını açıklamama
rağmen, tekrar tekrar aynı yanlışın bu Meclis
kürsüne getirilmesi, milletvekili arkadaşlarımızın
dikkati açısından bence bir nakisadır, bir eksikliktir.
Bunu arz etmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Şahısları adına
Bitlis Milletvekili Sayın Abdurrahim Aksoy.
Buyurun Sayın Aksoy. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ABDURRAHİM AKSOY (Bitlis) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kurulacak
olan on yedi yeni üniversitenin kanun tasarısı üzerine
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Hükûmetimiz daha önce on beş
üniversitenin kurulması kararını çıkarmıştı.
Şimdi ise on yedi yeni üniversitenin kurulmasıyla ilgili
kanun tasarısını Meclise getirmekle hepimizi sevindirtmiştir.
Bunların arasında Bitlis Eren Üniversitesinin de olması,
ayrıyeten Bitlis halkını ve hepimizi mutlu etmiştir.
Hükûmetimize ve bunu yasalaştıracak olan yüce Meclisimize
Bitlis halkı adına şükranlarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, orta
öğretimdeki öğrenci artışımız yükseköğrenime
olan talebi artırmaktadır. Bundan dolayı, yükseköğretimin
yaygın, kolay ve erişilebilir bir hâl alması gerekir.
Üniversite sayılarının artması buna olanak vermektedir.
Üniversiteler, bulundukları ilin sosyokültürel yapısına
da çok büyük katkı sağlamaktadır. Eğitim gören
öğrenciler değişik illerden o illere geldiğinden,
üniversitelerin toplumsal bütünleşmelerine de yardımcı
olmakta, üniversiteler, kurulduğu illerin aydınlanmasına
katkı sağlamakta, yeni üniversite kurulan illerin çoğu
ekonomik olarak yeterince gelişmemiş olması açısından
da şehrin ekonomisine büyük bir katkı sağlamaktadır.
Bu iller birer üniversite kenti olacaktır. Bundan dolayı,
kurulan üniversitelerin çok büyük yararlar sağlayacağı
bir gerçektir. AK Parti Hükûmeti, eğitime katkı sağlamak,
eğitimin önündeki engelleri aşmak için çok büyük gayretler
sarf etmiş ve çok büyük mesafeler almıştır. İktidarımız
süresince otuz iki yeni üniversiteyi yeniden kurmuş olmamız
zaten bunun kanıtıdır. Hükûmetimizin eğitime yapmış
olduğu bu katkılardan Bitlis ilimizin de yeterince istifade
ettiğini, kurulacak yeni üniversiteler arasında Bitlis
Eren Üniversitesinin olması da Hükûmetimizin Bitlis'e yapmış
olduğu katkıların en büyük kanıtıdır.
Bitlis halkı adına, Hükûmetimize, Millî Eğitim Bakanımıza
ve yüce Meclise teşekkürler ediyorum.
Bitlis, sosyoekonomik gelişmişlik
noktasında son sıralarda olan bir ilimizdir. Bitlis'te üniversitenin
kurulması, ülke eğitimine katkısıyla birlikte
halkımızın kültürel ve sosyal yaşamlarının
değişmesine, hayat tarzının ve kalitesinin gelişmesine
çok büyük katkı sağlayacaktır.
Bugün bu özleme kavuşmakta
olan Bitlis halkı hep birlikte heyecan yaşamaktadır.
Halkımız bu özlemini gerçekleştiren Hükûmetimize
şükranlarını sunmaktadır. Bitlis şu anda bayram
etmekte, çünkü Bitlis için bir üniversitenin kurulmuş olması
çok büyük önem arz eder.
Bitlis Eren Üniversitesinin bir
kampüs içerisinde yapılmasını üstlenen Ahmet Eren ve
Eren Ailesi'ne teşekkür ediyoruz. Üniversite binalarının
Bitlisli bir aile tarafından yapılması Bitlis'e ayrı
bir anlam kazandırmaktadır. Eren Ailesi Bitlis'te saygıyla
anılan bir ailedir, bugüne kadar eğitime büyük katkılar
sağlamış bir ailedir. Ülkenin eğitimine katkı
sağlayan insanlarımızın bu katkılarını
anmak ve manevi olarak ödüllendirmek düşüncesiyle
"Eren" isminin verilmesini uygun bulduk. Üniversite kampüsünün
bütün binalarını üstlenen Eren Ailesi'nin, bu teklifi getirirken
bu üniversitenin adının "Eren Üniversitesi" konulması
hususunda da hiçbir teklifleri olmamıştır. Bitlis halkı
sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte bu alicenaplığı
iline gösteren bu aileye bu unvanı vermek için karar almıştır
ve milletvekilleri kararıyla da, bir önergeyle de bu ismi,
"Eren Üniversitesi" ismini de buna uygun bulmuşuzdur.
AK Parti İktidarı bu kadar
kısa bir süre içerisinde ülkeye otuz iki tane üniversite kazandırırken
bunların içerisinde Bitlis Üniversitesinin olması, gerçekten,
bütün Bitlislileri, Bitlis milletvekillerini çok heyecanlandırmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Aksoy.
Buyurun, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
ABDURRAHİM AKSOY (Devamla) -
Sayın Gaydalı'nın, Bitlis Üniversitesinin kurulmasını
bir siyaset, bir seçim rüşveti olarak algılayarak sunmuş
olması bizi üzmüştür. Bizim amacımız ve hedefimiz
kendi ilimizde üniversiteyi kurmaktır ve biz, dört yıllık
iktidarımız döneminde bunu gerçekleştirdik. Şimdi,
Sayın Gaydalı eğer bizim gibi yeni Parlamentoya gelen
bir parlamenter olmuş olsaydı, tabii bu söylediğini
çok anlamlı karşılardık, ama kaçıncı dönemdir
Parlamentoda olmasına rağmen, iktidarda olmasına
rağmen, Bakan olmasına rağmen Bitlis'e böyle bir üniversiteyi
de kazandırmamış olması, herhâlde AK Partinin aceleye
getirilmiş bir kararını eleştirmesi hakkını
kendisine vermez diye düşünüyorum. Bunu en iyi bilen de Bitlis
halkımız ve hemşehrilerimizdir.
Sayın Ercenk Bey'in de üniversitelerin
çok faydalı olacağını söylemesine rağmen,
ilaveten "Alelacele getirilmiş, sadece isim olsun diye
üniversite kurulamaz." demektedir. Sayın Ercenk, biz, laf
olsun diye üniversite kurma sözünü getirmiyoruz, bugün burada kanununu
çıkarıyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Kanunundan daha önemli, daha gerçekçi bir şey var mı? Biz, 8
Ağustos Bitlis Kurtuluş Günü'nde, üniversitemizin ve fakültemizin
temelini atarken Sayın Ercenk'i o özlediği Bitlis'e de davet
ediyorum.
Bu vesileyle, Bitlis Eren Üniversitesinin
ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Üniversitenin kurulmasına katkı sağlayan başta
Sayın Başbakanımız, Sayın Millî Eğitim Bakanımız,
Hükûmetimiz ve Meclisimize şükranlarımı sunuyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Aksoy.
Sayın milletvekilleri, madde
üzerinde üç önerge vardır. Üçü de aynı içerikte olduğu
için üçünü okutup ortak işlem yapacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1414 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 7 nci maddesi
ile 2809 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen ek 82 nci maddenin
başlığında ve metninde geçen "Eren Üniversitesi"
ibaresinin "Bitlis Eren Üniversitesi" olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
İrfan
Gündüz Vahit Kiler
Alaettin Güven
İstanbul
Bitlis Kütahya
Abdurrahim
Aksoy Mehmet Soydan Ahmet Yeni
Bitlis Hatay Samsun
Tuncay Ercenk Mustafa Gazalcı
Antalya Denizli
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gerekçeleri okutuyorum:
Gerekçe:
Üniversitenin, bulunduğu
ilin adıyla anılmasını teminen önerilmektedir.
Gerekçe:
Kurulacak üniversitenin 7 bin
yıllık bir tarihe sahip, birçok uygarlığa ev sahipliği
yapmış olan Bitlis'te kurulduğunun saptanması gerekir.
Gerekçe:
Üniversite kurulan ilin adını
taşıması ve halkın anlaması için.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Teşekkür
ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bitlis Eren Üniversitemizin hayırlı
olmasını diliyorum.
Ek madde 83'ü okutuyorum:
Kırklareli Üniversitesi
EK MADDE 83- Kırklareli'nde
Kırklareli Üniversitesi
adıyla bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;
a) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadî ve İdarî
Bilimler Fakültesi ile Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesinden,
b) Trakya Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulundan,
c) Trakya Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sosyal Bilimler
Meslek Yüksekokulu, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Babaeski
Meslek Yüksekokulu, Lüleburgaz
Meslek Yüksekokulu, Pınarhisar
Meslek Yüksekokulu, Vize Meslek Yüksekokulu ile Sağlık
Hizmetleri Meslek Yüksekokulundan,
ç) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,
oluşur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Kırklareli Milletvekili Sayın Yavuz
Altınorak.
Buyurun Sayın Altınorak.
CHP GRUBU ADINA YAVUZ ALTINORAK
(Kırklareli) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; on yedi ilimizde yeni üniversite kurulmasıyla
ilgili olarak, kanun tasarısının 6'ncı maddesinde
2809 sayılı Kanun'a ek 83'ncü maddesiyle ilgili olarak Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Üniversite açılması planlanan
on yedi ilin içerisinde seçim bölgem Kırklareli Üniversitesinin
de adının bulunması ile ilgili olarak görüş ve düşüncelerimizi
sizlerle paylaşacağız.
Değerli arkadaşlarım,
ilimiz, sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi bakımından
81 ilimiz arasında 11'nci sırada yer almasına rağmen,
üniversiteye ev sahipliği yapabilecek kültürel altyapıya
sahip olmasına rağmen, ben ve bizden önceki dönemlerde
Kırklareli milletvekilliği yapmış birçok milletvekili
arkadaşımızın çabaları sonuçsuz kalmış,
maalesef ilimize bugüne kadar üniversite kurulamamıştır.
Kırklareli ilimiz, Türkiye'de
okuma yazma oranının en yüksek olduğu illerin başında
gelmektedir. Anadolu'da çocuklarımızın okula gidebilmesi
için devlet gücünün yardımından yararlanılarak çocuklarımız
okula gönderilmektedir. Trakyalı hemşehrilerim boğazlarından
keserek çocuklarını okula göndermektedirler. Bundan dolayı,
ilimizde okuma yazma oranı 2000 yılı genel nüfus sayımına
göre yüzde 93'tür. 2007 yılı itibarıyla sanıyorum
bu sayı yüzde 95'lere varmıştır. Bunun yanı
sıra ilimiz, fert başına gelir ve kurumlar vergisi ödemelerinde
9'uncu il olmasına rağmen, fert başına düşen
kamu yatırımları sıralamasında, maalesef,
36'ncı sırada yer almaktadır. Bir başka ifadeyle,
Kırklareli, devletimizin, elde ettiği vergiye oranla daha
az yatırım yaptığı illerin başında
gelmektedir. Vergi ödemede üzerlerine düşen görevi yapan
Kırklarelili vatandaşlarımızın devletimizden
öncelikli talepleri, Kırklareli'nde yeni fakülte ve yüksekokulların
açılması ve bu kurumların açılabilmesi için gerekli
olan bina ve diğer tesislerin ilimize kazandırılmasıdır.
İlimizde, Trakya Üniversitesine
bağlı 1 fakülte, 1 yüksekokul, 4 adet meslek yüksekokulu
bulunmaktadır. Şu anda bu kurumlarda 4.745 öğrenci
eğitim görmektedir. Kırklareli Üniversitesinin açılmasıyla
öğrenci sayısı daha da artacak, bu da ilimizin sosyoekonomik
hayatındaki hareketliliği olumlu yönde etkileyecektir.
Ayrıca, ilimizde açılacak olan bir üniversite, çevre ilçelerdeki
fakülteleriyle bütünleşince ideal öğretim seviyesini
kısa sürede yakalayacak, bir ülkenin kalkınmasında
birinci derecede belirleyici unsur olacaktır. Bir ilin
eğitim, kültür, sanat, ekonomik ve sosyal yaşamında ve
çağdaşlaşmasında üniversitenin sağladığı
katkı ve değişimleri başka hiçbir kurumun sağlayabilmesi
mümkün değildir. Toplumun kalkınması açısından,
ülkemizin bütün illerinde, nitelikten ödün verilmeksizin, belli bir
plan çerçevesinde, en az bir üniversite açılmasının
doğru olduğuna inanıyorum. Kuşkusuz, yeni üniversitelerimizin
kurulması ve giderek her ilimizin üniversiteye kavuşması,
hepimizin en büyük arzusudur.
Değerli arkadaşlarım,
eğitim planlama işidir, ancak, gerekli olan kadro ve bütçeyi
vermesi gereken Hükûmetin bu görevini yerine getirmeden yeni üniversiteler
açmaktaki ısrarı sadece ve sadece popülist ve siyasi bir
yaklaşım olarak görülmektedir. Bu tutum konuya ne kadar
ciddiyetten uzak ve sığ bir biçimde yaklaşıldığının
bir göstergesi ve üniversite kavramının farkında olunmadığının
açık bir ifadesidir.
Her ilimizde üniversite açılmasını
canıgönülden istiyoruz, ama tabela üniversitesi olmaması,
şartlara uygun olması ve yeterli düzeyde eğitim kadrosu
ve fiziki altyapısı olması kaydıyla. Eğitim
için mekân, öğretim görevlisi, bilgi ve irade gereklidir.
Üniversiteler nereye uygunsa
oraya açılsın, ama açılırken de şartlar yerine
getirilsin, çünkü eğitim çok ciddi bir iştir. Bu yıl 1,5
milyon genç üniversiteye giremedi. Bu acı bir gerçek değil
midir değerli arkadaşlarım?
Eğitimin çok ciddi bir konu olduğuna
ve devletin ayakta kalabilmesi için en önemli şartın
eğitim olduğuna inanıyorum. Özellikle ifade etmek istiyorum
ki, ilimiz, Kırklareli'miz, sosyoekonomik eğitim seviyesi
ve devlete ödediği vergi oranıyla istatistiki sıralamalarda
en üstlerdedir. Dolayısıyla, ilimiz, bu kanundan önceki
kanunla üniversite açılan iller arasında olmalıydı
diye düşünüyorum. Bu konuyla ilgili olarak, 17/3/2006 tarihinde
kanunlaşan on beş yeni üniversitenin açılmasıyla
ilgili görüşmelerin yapıldığı dönemde bizler
kanun teklifi verdik ve aynı görüşmelerin yapıldığı
bir ortamda, Kırklareli ilimizde, ilimiz halkından 50 bin
kişinin yapmış olduğu imza kampanyasını
Sevgili Bakanımıza şu anda oturmuş olduğu
yerde takdim etmiştik -hatırlarsanız Sayın Bakanım-
ve bunun beraberinde de, yine üzülerek ifade ediyorum ki, Türkiye'nin
üniversiteleşmesiyle ilgili bir haritayı Sayın Bakanımıza
sunmuştum.
Bu çalışmalar içerisinde,
bu imza kampanyasına katkı koyan, inanıyorum ve eminim
ki, bugün bu üniversitenin oluşmasına en büyük katkıyı
veren Kırklarelililer -Hareketi- Derneğinin Başkanı
ve yöneticilerine, Kırklareli halkı adına şükranlarımı
ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım,
eğitim, asla ve asla seçim yatırımı yapılmamalıdır.
Hükûmetin şu aşamada yaptığı şey, gününü
kurtarmak, kısa sürede oy potansiyelini artırmayı
amaçlamaktır diye düşünüyorum. Daha önceki hükûmetlerin
yaptığı gibi, her ile bir havalimanı inşa etmesi
gibi her ile bir üniversite açılması ne kadar inandırıcıdır,
ne kadar verimli olacaktır merak ediyorum. Bu bir gerçektir,
ama, eğitimde de kalite önemlidir. Bu yeni açılacak üniversiteler,
nitelikli eğitim verebilmek için bu kadar kısa sürede gerekli
şartları yerine getirebilecek mi bilemiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti, her ne kadar, bu üniversitelerin
açılmasının siyasi bir amacı olmadığını
ifade etse de daha önce açılan on beş üniversitenin ve yeni
açılması planlanan on yedi üniversitenin, seçimlerde bunları
oya dönüştürme hedefinde olduğu aşikârdır. Geçen
yıl açılan on beş yeni üniversiteden biri olan Amasya
Üniversitesine 99 tane öğretim görevlisi kadrosu verilirken,
bunların arasında profesör kadrosu olmayışı
çok büyük bir eksikliktir. Erzincan, Yozgat, Adıyaman Üniversitelerinde
de sadece birer profesör kadrosu vardır. Yeni üniversitelerin
büyük bir çoğunluğunda profesör kadrosu 7'yi geçmemektedir.
Ayrıca, Hükûmetin bu üniversitelere 2007 ve 2009 yılları
arasında bütçe ayırmayacağı, bu üniversitelerin
bütçelerinin, mevcut üniversitelerin kaynaklarından karşılanacağı
belirtilmektedir. Mevcut üniversitelerin yıllardır kamudan
ayrılan kaynaklarının kısıtlanması, içine
düştüğü darboğazın daha da artması anlamına
geliyor. Kısaca, tüm veriler ve çalışmalar göstermektedir
ki, bu kanunun amacı oy avcılığından başka
bir şey değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Altınorak.
Sayın milletvekilleri, oturma
düzenimiz, sayın vekillerimizin yüzlerinin kürsüye dönmesi
şeklindedir. O nedenle, sayın vekillerimizin yüzlerini
bize dönmelerini rica ediyorum.
Buyurun Sayın Altınorak,
konuşmanızı tamamlar mısınız.
YAVUZ ALTINORAK (Devamla) - Halkımız
bu tür oyunlara gelmeyecek, bu oyunların cevabını, eminim
ki, 22 Temmuzda sandıkta gerektiği şekilde verecektir.
Sonuç olarak, değerli arkadaşlarım,
verimli toprakları, yeterli su kaynakları, zengin biyoçeşitliliği,
oldukça iyi korunmuş doğası, kilometrelerce uzayan
kumsalları, ulaşım imkânları, iş gücü kaynakları,
gelişmiş ticari ve sınai altyapısı, en önemlisi,
yatırımcıyı bağrına basan, kültürlü, gönlü
zengin, uygar insanlarıyla, tarım ve hayvancılık,
sanayi ve ticaret alanlarında yeni yatırımlara, doğaya,
çevreye ve insanlara saygılı olmak kaydıyla üniversiteye
ve üniversitelere ev sahipliği yapmaya hazır bir ilimizdir
Kırklareli.
Bu kanunla on yedi ilimizde kurulacak
olan üniversitelerimizin milletimize ve ülkemize hayırlı
olmasını diliyor, bu üniversitelerde okuyacak öğrencilerimizin
Atatürk ilke ve inkılapları ışığında,
laik ve çağdaşlık çerçevesinde yetişmeleri umuduyla
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Altınorak.
Sayın milletvekilleri,
Hükûmet adına Sayın Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik
konuşacaklardır.
Zaman tasarrufundan ötürü yapıyoruz
ama, bir daha talebiniz olursa Sayın Bakan, kürsüye davet edeceğim
sizi.
Buyurun.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Kürsüye geleyim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yine bir yanlışlığı düzeltmek
için bu sözü almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, daha
önce kurduğumuz on beş üniversiteye asgari tahsis ettiğimiz
profesör kadrosu 80'dir, yani bu üniversitelerin her birisine en
az 80 profesör kadrosu tahsis edilmiştir, 60 doçent kadrosu, 60
yardımcı doçent kadrosu, bu kadrolar böyle gider. Şu anda
bir üniversitede bulunan mevcut profesör sayısı 1 olabilir,
2 olabilir, hiç olmayabilir, bu ayrı bir konu, ama "kadro verilmediği
için böyledir" şeklinde eğer bir açıklama yapılırsa
bu yanlış olur. Hepimiz biliyoruz, üç büyük vilayetimizde,
özellikle profesör unvanlı öğretim üyelerinin toplandığını
biliyoruz. Ancak, bu üniversitelere gerekli kadrolar verilmiştir
ve bu kadrolar da atamaya hazırdır, serbesttir. Bunu arz etmek
istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Sayın İbrahim Özdoğan,
siz, Anavatan Partisi Grubu adına söz istiyorsunuz. Yalnız,
sizden önce Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun söz talebi var,
ama Sayın Gökhan Sarıçam'ın aynı zamanda şahsı
adına da bir talebi var. O nedenle uygun görülürse, sizi kürsüye
alıyorum.
AHMET GÖKHAN SARIÇAM (Kırklareli)
- Uygundur Sayın Başkan.
BAŞKAN - Anavatan Partisi Grubu
adına Sayın İbrahim Özdoğan, Erzurum Milletvekili,
buyurun.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; 1414 sıra sayılı
Yasa Tasarısı'nın ek
madde 83 üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu ek madde 83 ile Kırklareli'mize
"Kırklareli Üniversitesi" adı altında bir üniversite
kuruluyor. Büyük milletimize ve Kırklarelili hemşehrilerimize
hayırlı, uğurlu olsun diyorum.
Az önce, Sayın Bakanımız,
Değerli Bakanımız bir açıklama yaptılar. Dikkatimi
mucip olan husus şu: Daha önce kurulan on beş üniversitenin
her birisine 80 profesör kadrosu verildiğini ifade ettiler
ama, tabii, o sayıda gitmemiş olabilir, açıklamasını
yaptılar. Önemli olan, bu sayıyı bulabilmektir, o kadrolara
profesör yerleştirebilmektir, bu gayret içinde olabilmektir.
Eğer bu gayret içinde olunmazsa, Türkçemizde güzel bir atasözü
vardır, ne denir? "Dostlar alışverişte görsün"
anlamında bir şey olur. Bu gayreti Sayın Hükûmetimizden
ve Değerli Millî Eğitim Bakanımızdan görmek istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, on
yedi üniversitenin kurulma kararının ardından Millî
Eğitim Bakanlığı YÖK'e bir yazıyla başvurdu.
Bakanlığın, geçen yıl, on üniversite daha kurulması
konusundaki görüş isteğine cevap vermeyen ve bu konuda
Sayın Başbakan Erdoğan'ın tepkisine neden olan
YÖK, bu kez de "İncelendikten sonra görüşümüzü ileteceğiz."
cevabını verdi. Yükseköğretim Kanunu'na göre, bir üniversite
kurulabilmesi için YÖK'ün görüşünün alınması gerekiyor.
Ancak, bu görüşün olumlu olma zorunluluğu tabii ki yok.
Bir hükûmetin, üniversiteyi temsil
eden kurumla kavgalı bir şekilde üniversite kurması
ve kalite güvencesi sağlaması tabii ki mümkün değildir.
Hükûmetin eğer hakikaten yüreğinin içinde bir üniversite
kurma yangısı olsaydı, bu yangı için daha yapıcı
ve sonuç alıcı bir tutum takınırdı. Nitekim,
Hükûmetin kurduğunu veya kuracağını iddia ettiği
üniversiteler konusunda bir güvensizlik hâkimdir toplumumuzda.
İnsanımız, bu üniversitelerde ders anlatacak öğretim
üyesi bulunmayacağını, bu üniversitelerin çok
kısmi bir kapasiteyle iktifa etmek zorunda kalacağını,
birçoğunda öğrenci kaydı bile yapılamayacağını
düşünmektedir.
Eğitime aç olan, çocuğunu
okutmak için arabasını satan halkımız, sorunlarına
çözüm getirme değil, onunla bununla takışarak iş
üretememe, kaderine mahkûm bir hükümetle, maalesef, karşı
karşıya bulunuyor. Zaten bugüne kadar üniversiteler konusunda
değerli Hükûmetin yaptığı, maalesef, gösterişten
öte bir şey olmamıştır. Buna en iyi kanıtlardan
birisini
Geçtiğimiz hafta, vakıf üniversiteleri kurulurken
ve bu kanunla ilgili görüş belirten bir Sayın AK Parti Grup
Başkan Vekili şöyle dedi: "Çok sayıda ilimizde
açılan üniversiteler, hem istihdam hem de o şehre sosyal canlılık
sağlamaktadır."
Elbette, değerli arkadaşlar,
bir üniversite, içinde bulunduğu şehre çok şey katar, o
şehrin öz güvenini geliştirir. Buna tamamıyla katılıyoruz,
ama üniversite açmanın felsefesi bu şekilde sunulamaz
topluma. Üniversite, ciddi, altyapısı ve kalite güvencesi
sağlaması gereken, hakikaten üniversite olması gereken
bir iştir. Bu, bir panayır değildir. Açılan her hakiki
üniversite, bu ülkenin gencine sağlanan ufuk ve beyin gücümüzü
korumanın, geliştirmenin uluslararası planda Türkiye
iddiasını sürdürmenin imkânını sağlar, ama bunu
gerçekten ciddiyetle yapacak bir hükûmet, maalesef, şu anda göremiyoruz.
Türkiye'ye lazım olan, tabela üniversitesi kuran bir hükûmet değil,
var olan üniversite sistemini çağa uygun bir biçimde reforme
eden, edebilen ve bu reform konsepti üzerinden yeni ve kalite güvencesine
sahip üniversite açan, açabilen bir hükûmet olmalıdır.
Değerli arkadaşlar, Anavatan
iktidarının en temel meselesi, genel anlamıyla
eğitimde ve özel anlamıyla da üniversitede reform gerçekleştirmek
olacaktır. Üniversite reformu, Türkiye'yi yenilemenin, ufkunu
açmanın ve uluslararası planda rekabetçi kılmanın
en temel aracıdır. AK Parti Hükûmeti tarafından eli, kolu
bağlanarak devre dışı bırakılmaya çalışılan
Anavatan Genel Başkanı Erkan Mumcu, Millî Eğitim Bakanlığı
döneminde üniversite reformu konusunda resmî ve sivil organizasyonlardan
görüş ve öneriler almış, bu öneriler ve toplumun ihtiyaçları
doğrultusunda bir reform paketi hazırlamıştı.
Erkan Mumcu'nun hazırladığı bu paket, AK Parti tarafından
rafa kaldırılmıştır bildiğimiz nedenlerden
dolayı. Bu dönemde Erkan Mumcu'ya iletilen görüş ve önerilere
bakıldığında, üniversite reformu konusunda kamuoyunun
beklentilerini tespit edebilmek mümkündür. Bu hususlarda burada
Anavatan'ın hedeflerine değinmek bakımından
işaret etmek istiyorum. Bu hedefler neydi? Erkan Mumcu tarafından
ortaya konulan hedefler neydi?
Bakın değerli arkadaşlar,
birincisi, Yükseköğretim Kurulu, yükseköğretimin hedeflerini
belirleyen uzun dönemli planlamalar yapan, uluslararası gelişmelere
göre stratejiler üreten ve üniversiteler arasındaki koordinasyonu
sağlayan özerk ve kamu tüzel kişiliğine sahip bir kuruluş
olmalıdır.
İkincisi, yükseköğretimde
her düzeydeki yöneticiyle kurul üyeleri seçimle belirlenmeliydi.
Üçüncüsü, yükseköğretimde
katılımcılık, çoğulculuk ve şeffaflık
egemen kılınmalıydı.
Bir diğeri, yükseköğretimde
merkeziyetçi bir yönetim anlayışı yerine, kurumlara
ve bunların kurullarına yetki veren bir yaklaşım
belirlenmeliydi.
Bir diğeri, üniversite yönetim
kurullarında, yerel yönetimler ile sivil toplum kuruluşlarının
temsilcileri yer almalıydı.
Diğerleri de şöyle
sıralanıyordu:
Yükseköğretim Kurulu
Başkanı, Yükseköğretim Kurulu üyeleri arasından
Kurulca seçilmeliydi.
Öğrencilerin üniversite kurullarında
temsil edilmesi ve kararlara katılması sağlanmalıydı.
Üniversite bünyesinde oluşturulan
kurullara, öğretim elemanı ve idari personel temsilcileri
katılmalıydı.
Akademik unvanların kazanılmasında
performans ve liyakat esas alınmalı, unvanların kazanım
ölçüleri aynı olmalıydı.
Akademik terfi süreci üniversitenin
yönetim süreci dışında tutulmalıydı.
Bilimsel yayınlara teşvik
artırılmalıydı.
Üniversiteler arası rekabet
teşvik edilerek geliştirilmeli ve başarının
ödüllendirildiği bir sistem getirilecekti.
Diğerleri, değerli arkadaşlarım,
Erkan Mumcu'nun sıraladığı:
Öğretim üyeliğini cazip
hâle getirecek, üniversitelere araştırmacı insan gücü
çekecek ortam ve imkânlar oluşturulmalıydı.
Üniversiteler, akademik özgürlük
yanında, gerekli kaynaklar aktarılarak idari ve mali
özerkliğe kavuşturulmalıydı.
Üniversitelerin bütçe ve kaynak
kullanımı etkinlik, verimlilik ve performans denetimine
tabi olmalıydı.
Üniversitelere bütçeden tahsis
edilen ödenekler tek kalem altında aktarılmalı ve kullanımında
üniversitelerin, sivil toplumun katılımının
sağlandığı yönetim kurullarının ve senatolarının
inisiyatifi sağlanmalıydı.
Üniversitelere bütçe tahsisinde
üniversitenin ihtiyaçları yanında öğrenci sayısı
ile başarısı ve kalite göstergeleri gibi kriterler
de dikkate alınmalıydı.
Üretken akademisyenlerle diğerlerini
ayıran bir sistem kurulmalıydı.
Üniversiteler, bütçelerinin bir
bölümünü kendileri üretebilmeli ve kullanımında inisiyatif
sahibi olmalıydı.
Burs ve kredi tahsisini her üniversite
kendisi yapmalıydı.
Üniversiteler, Türk bilim, teknoloji,
sanayi ve hizmet yeteneğinin yükseltilmesine katkıda bulunacak
yapı ve işleyişe kavuşturulmalıydı.
Hukukun üstünlüğüne dayalı
denetim, kalite güvencesi ve akreditasyon, kurumsallaşma,
bilimsel etik kavramı ön plana çıkarılarak yerleşmesi
sağlanmalıydı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Özdoğan.
Buyurun, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bir diğeri de şuydu değerli
arkadaşlarım Erkan Mumcu'nun arzu ettiği: Üniversiteyle
özel sektör ilişkileri geliştirilmeli, danışmanlık
hizmetleri yaygınlaştırılmalıydı.
Değerli arkadaşlarım,
belirtilen görüş ve öneriler, hiç şüphesiz, üniversite
öğretim elemanlarının ve konuyla ilgili kesimlerin
itiraz etmeden destekleyecekleri önerileri içeriyordu Erkan Mumcu'nun
üniversite reformunda.
Diğer görüşlerimizi diğer
maddelerde aktaracağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özdoğan.
Sayın milletvekilleri, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu ve şahsı adına, Kırklareli
Milletvekili Sayın Gökhan Sarıçam.
Buyurun Sayın Sarıçam. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET GÖKHAN
SARIÇAM (Kırklareli) - Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; bugün, AK Parti Hükûmeti tarafından
on yedi yeni üniversitenin kurulmasıyla ilgili olarak Genel
Kurulumuza getirilmiş olan kanun tasarısının ek
83'üncü maddesinde düzenlenen Kırklareli Üniversitesinin kurulmasıyla
ilgili konu hakkında konuşmak üzere söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım,
Kırklareli için gerçekten çok önemli bir gün. Şu ana kadar bizden
önce kuruluşu kanunlaşan birçok il üniversitesiyle ilgili
değerli arkadaşlarımızın yapmış olduğu
konuşmaları buradan dikkatle takip ettik. Bu konuşmaların
birçok yerinde, birçok ilin bir üniversite kurulması noktasında
kamuoyu tarafından beklentilerinin yüksek olduğunu, üniversite
kurulmasıyla ilgili taleplerin yoğun olduğunu hep
beraber gördük. Ama Kırklareli'nin biraz daha farklı bir durumu
ve konumu olduğunu buradan ifade etmek istiyorum.
Kırklareli'nde, son AK Parti
Hükûmetinin kurulmasıyla ve AK Parti Hükûmetinin eğitim
öğretime, özellikle yükseköğretime verdiği önemin
görülmesiyle, birçok ilden gelen üniversite kurulması taleplerinin
ötesinde, ben kendimi bildim bileli diye tabir edeceğim şekilde,
onlarca yıl, otuz yıl, yirmi beş yıl önce Kırklareli
halkı tarafından üniversite talebi vardı ve bir üniversite
kurulmasının ilimizin sosyoekonomik ve kültürel yapısına
büyük bir katkı sağlayacağı ve bu noktadaki altyapının
da hazır olduğu dillendirilmekteydi. Bunun üzerinden, değişik
partilerden, değişik zamanlarda, milletvekillerimiz,
hatta Millî Eğitim Bakanlarımız, Kültür Bakanlarımız
olmuştu, ama maalesef, Kırklareli, bir üniversiteye kavuşamadı.
Bu çalışmalar, bu özlem, bizim kulak dolgunluğumuz
hâlinde geldi. Kısmet oldu, milletvekili olduk. Biz de milletvekili
olduktan sonra hemşehrilerimizin bu özlemini gidermek için
ciddi bir gayretin içine girdik. Bu konuyla ilgili -özellikle bu bunun
bir dönüm noktasıdır- 2005 yılında, çok değerli
Millî Eğitim Bakanımız Hüseyin Çelik Bey, Kırklareli'ni,
Millî Eğitim Bakanlığında ne kadar genel müdür varsa
hepsini yanına alıp gelerek ziyaret etti ve Kırklareli'nin
genelini eğitim noktasında çek etti. Tabii, bu çek edilmenin,
orada alınan birtakım kararların il Millî Eğitim Müdürlüğü
tarafından ciddi bir şekilde uygulanmasının semerelerini
de, gerçekten, Kırklareli'nde aldık. Nasıl aldık?
2005 yılında, Kırklareli, ilk defa, üniversiteye
öğrenci yerleştirmede Türkiye üçüncüsü oldu. 2006 yılında,
Kırklareli, ilk defa, üniversiteye öğrenci yerleştirmede
Türkiye ikincisi oldu. Yine, inşallah, bu sene itibarıyla
da söylüyoruz, Kırklareli, üniversiteye öğrenci yerleştirmede
birinci oldu. Bu şunu göstermekte ki, bu çalışmalar,
Millî Eğitim personelimiz ve çok değerli öğretmenlerimiz
tarafından ciddiye alındı, halkımızdaki
eğitime ve öğretime verilen önemle birleşince, ilimizin,
bu noktada önemli bir noktaya, Türkiye'deki birinci sıralara
yükselmesine vesile oldu.
Sayın Bakanımızın
ilimizi 2005 yılındaki ziyaretini ve onun arkasından
olan gelişmeleri özetlememin sebebi de şudur: O il ziyareti
esnasında, Sayın Bakana, ilimizdeki ilk ve ortaöğretimin
üzerinde, yükseköğrenim noktasındaki gelişmeleri
de izah ettik ve ilimize bir üniversite kurulması konusunda
yardımcı olmalarını rica ettik. Ben, klasikleşmiş
Kırklareli Milletvekili üniversite kurulma tekliflerinden
birini vereceğimi kendisine ifade ettiğimde "Ahmet
kardeşim, tabii ki bu teklifi ver, ama, hiçbir zaman teklifle üniversite
kurulmaz. Eğitime ve öğretime önem veren hükûmetler tasarı
hâlinde getirir, ülkesini yükseköğrenimle buluşturur.
Bu noktada biz kararlıyız. Yalnız, YÖK'le ve değişik
organlarla yaşanılan bazı sıkıntılardan
dolayı bununla ilgili çalışmalar bizim de arzu ettiğimizden
uzun sürdü. Ama, sabırlı ol, bu konudaki ilk tasarının
içine sizleri de yüksekokullarla, yükseköğrenimlerle buluşturmak
üzere bir maddeyi muhakkak ekleyeceğiz. Gördüğüm seksen
bir vilayet içinde en yatkın profil Kırklareli profili olarak
geldi bana." diye ifadede bulundu.
Gerçekten, Sayın Bakanımızın
o gün yapmış olduğu tespitler, daha sonra bunu Sayın
Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'la paylaşması,
on yedi yeni üniversitenin ülkemize kazandırılması
esnasında çok önemli bir rol oynadı diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, herkes
ilinde birtakım yeniliklerin, birtakım güzelliklerin ve
bunların üzerinden de ilerlemelerin olmasını arzu
eder. Bunu, her siyasi görüşteki, her sosyal sınıftaki
insanın hiç tereddütsüz arzu ettiğine inanıyoruz ve
kabul ediyoruz. Ama, önemli olan, bir şeyleri istemek, yağmur
duasına çıkar gibi imza toplamaya çıkmak değil,
tuğla toplayıp, tuğla üstüne tuğla koyup üniversitenin
altyapısını oluşturmaktır. Biz, ilk günden beri,
milletvekili olduğumuz ilk günden beri siyasi ve kişisel
görüşümüz olarak her platformda bunu dile getirdik. Değişik
platformlarda, Kırklareli'ne üniversite kurulsun mu kurulmasın
mı, bu üniversite kurulursa hangi aşamaları geçirmesi
lazım, şu anda Trakya Üniversitesine bağlı olarak
kurulmuş olan yüksekokul ve fakültelerin durumu nedir, diye
değerlendirme yaptığımızda, maalesef, 3 Kasım
2002'den önce bu konuya ne toplumsal olarak ne de siyasiler olarak
bir el atılmadığını, klasikleşmiş
hâlde kanun teklifleriyle bu işin geçiştirildiğini
gördük. Ama, biz, bunun yanlış olduğunu, çok şükür,
çok değerli Sayın Bakanımızın tavsiyeleriyle
anladık. 3 Kasım 2002, Kırklareli'nin üniversiteleşmesi
için altyapının oluşturulmasında milat oldu, o
günden bugüne yaptığımız çalışmalarla
yüksekokullarımız kaliteli bir hâle geldi. Üstüne bir fakülte
kuruldu. 600 kişilik yurtla yaklaşık 6 bin öğrenciye
hizmet edilmeye çalışılırken, bugün itibarıyla
temeli atılarak, Kredi ve Yurtlardan tekrar bir 500 kişilik
öğrenci yurduna kavuşturmaya çalıştık. Hemen
hemen bütün ilçelerimizde yüksekokullar oluşturuldu ve bunların
binaları ve donanımları en iyi hâle getirildi.
Tabii, bu konuda Trakya Üniversitesinin
özellikle son üç yıldır Rektörlüğünü yapan Sayın
Enver Duran Bey'i de anmadan geçemeyeceğiz. Sayın Enver Duran
Bey, kendinden önceki rektörlerden ayrı bir şekilde, Trakya
Üniversitesini bir bölge üniversitesi gözüyle görüp, iller arasında
bir ayrım yapmadan, Kırklareli'nin yüksekokullar ve fakülteler
noktasında ilerlemesi için gerçekten çok büyük gayretler gösterdi.
Ondan önceki rektörlere "İlimize acaba üniversitelileşme
ve yüksekokul kazandırma noktasında ne yapabiliriz?"
diye telefon açtığımızda, maalesef, telefonlarımıza
dahi çıkmıyorlardı. Onun için, burada benden önce
çıkmış, özellikle muhalefet kanadından olan milletvekili
arkadaşlarımızın "Öğretim görevlileri
ve acaba yeni kurulacak üniversiteler üniversite olacaklar
mı?" sorusunu bize, AK Parti Hükûmetine değil, o bölgede
hizmet etmesi gereken YÖK'ün uzantıları olan şu anki
rektörlere sormaları gerekir diye özellikle söylemek istiyorum.
Çünkü, bunu bizzat yaşamış olan bir kardeşinizim.
İnanıyorum, bundan sonra,
daha objektif, daha açılımcı, daha bilimsel kriterlerini
yerine getirdiği için rektör atamaları yapılırsa
yeni açılacak olan üniversitelere, bunların çağlamasının
ve bulundukları yere ilim, irfan nuru yaymalarının
önünde hiçbir engel yoktur.
Bu gece bizim için gerçekten çok
önemli ve Kırklareli için de çok önemli. Niye? Kırklareli AK
Parti Hükûmetiyle doğal gazla tanıştı. Çünkü, doğal
gaz da, yıllardır, üniversite gibi Kırklareli'nde konuşulan
konulardan biriydi. Kırklareli'nin yanından Bulgaristan
üzerinden gelen doğal gaz hattı geçtiği hâlde, 2 kilometre
içerideki şehir merkezimiz, maalesef, bu önemli yakıttan
istifade imkânını bulamıyordu, ama AK Parti Hükûmetiyle
ona da kavuştu. Kırklareli yıllardır üniversiteden
bahsediyordu, AK Parti Hükûmetiyle Kırklareli artık üniversiteyi
de kazanmış oluyor. Umarız, Sayın Cumhurbaşkanının
onaylamasıyla beraber ilimizde üniversitenin kuruluşu
sağlanır.
Bundan sonra bütün sivil toplum örgütlerimizle
el ele vererek, biz de bu üniversitenin altyapısının
daha iyi oluşması için elimizden gelen gayreti gösteririz.
Bu gayreti göstereceğinden de hemşehrilerimizin hiçbir
tereddüdümüz yok. Çünkü, bu, gerçekten çok önemli ve uzun yıllardan
bugüne gelen bir özlemdi.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
yine üniversiteyi kurdurmanın yanında, acaba, yarın
öbür gün, üniversite kurulduktan sonra karşılaşılacak
problemleri nasıl çözeriz, diye de bugüne kadar düşündük.
Bunun en önemli göstergesi, vermiş olduğum kanun teklifidir.
1992 yılında, yine bir tasarıyla, birçok ilimizde üniversite
kurulduğu esnada, acaba öğretim görevlisi bulma noktasında
sıkıntı çeker miyiz, diye oluşan bir düşüncenin
ardından, dönemin Millî Eğitim Bakanı Köksal Toptan tarafından
geçici bir kanun maddesi eklenmiş. Bu kanun maddesinin benzerini
biz şu anda bir teklif hâline getirip, şahsım olarak vermiş
bulunuyorum. Bunun içeriğinde şu var: Bildiğiniz gibi,
öğretim görevlilerimiz altmış yedi yaşında
emekli olmaktalar. Ama bir öğretim görevlisi için -şahsım
adına söylüyorum- altmış yedi yaş, eğitim ve
öğretimden, birikimlerini aktarmaktan ayrılması gereken
bir yaş değil ve yeni kurulan üniversitelerimizde böyle tecrübeli,
birçok üniversitenin kurulmasında ve belli bir kademe kaydetmesinde
faydalı olmuş öğretim görevlilerimiz, profesörlerimiz
var. Verdiğim kanun tasarısıyla, 2006 yılından
2013 yılına kadar kurulmuş ve kurulacak olan üniversitelerde
ders vermek şartıyla, altmış yedi yaşını
doldurmuş ve emekli olması gereken öğretim görevlilerine
yetmiş üç yaşına kadar öğretim görevine devam etme
hakkı tanınmasını istiyorum. Bu konuyu, bu kanun
teklifini vermeden önce, Grup Başkan Vekilimizle ve Millî
Eğitim Bakanımızla görüştüm. Bu çalışmaların
arasında bu konu çok iyi değerlendirilmesi gereken bir konu
olduğu için kanun teklifi olarak vermemi bana tavsiye ettiler,
ben de kanun teklifi olarak verdim. İnanıyorum, en kısa
zamanda, Sayın Millî Eğitim Bakanımız, gerekli yerlerin
görüşünü alarak -Devlet Personelin olsun, YÖK'ün olsun- bu konuda
bir çalışmanın da adımları atılacak. Böylece,
bu değerli insanların da özellikle yeni kurulan üniversitede
bir katkı sağlamasının da önü açılacaktır
diye düşünüyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
yine burada altını çizmek istediğim bir husus: Üniversitelerin
siyasi birtakım rüşvet anlamında kurulduğu noktasında
söylenilen sözler var. Bunlar gerçekten çok üzüntü verici. Çünkü, bunu
söylemek, oy verecek hemşehrilerimize "Küçük menfaatler
karşısında oylarınızın yönünü değiştiriyorsunuz"
gibi bir ithafı getirir arkasından. Ben buna kesinlikle
katılmıyorum. Bunlar insanlarımızın ihtiyacı
olduğu için, beklentileri olduğu için çıkarılmış
olan yasalar ve kurulmuş olan üniversitelerdir.
Keşke kurumlar biraz daha ellerini
sıcak tutup, biraz daha ellerini hızlı tutup, biraz daha
Hükûmetimizle ve ilgili bakanlarımızla uyum içinde çalışsalardı
da, daha ilk hükûmet olduğumuzda kafamızda olan bu projeleri
bugüne kadar gerçekleştirmiş, bunların bugün keyfini
çıkarır hâle gelmiş olsaydık. Maalesef, bazı
kısır çekişmelere bu işler kurban edildi ve böyle
bir aşamaya kadar gelmesi, böyle bir güne kadar gelmesi gerekti
veyahut da bekledi.
Biz, çok şükür, bugün itibarıyla
bu işin tatlıya bağlanmasından müthiş derecede
sevinçliyiz. Üniversitelerin kurulmasıyla, bölgemizdeki aydın
insanların, fikir insanlarının sayısının
artacağına, özgürleşme ortamının gelişeceğine,
her dilden, dinden, anlayıştan, görüşten, ideolojiden
insanın kardeşçe yaşamasının bir bilim temelinde
bölgelerimizde oluşacağına, bunun olmazsa olmaz
olan ekonomik ve sosyal gelişmeyi tetikleyeceğine bütün
kalbimizle inanıyoruz.
Ben, bu imkânı Kırklarelili
hemşehrilerime sundukları için, başta Millî Eğitim
Bakanımız olmak üzere, Sayın Başbakanımız
Recep Tayyip Erdoğan'a, bu konuda emeği geçen bütün bürokratlarımıza,
ilimizde bu işin altyapısının oluşturulmasında
iki yıldır geceli gündüzlü çalışan Sayın Valimize
teşekkürlerimi arz ediyor, geride kalan dokuz ilimizdeki hemşehrilerimizin
de bu üniversitelere kavuşabilmesinin mümkün olduğunu,
şu iki yıllık süreçte başımızdan geçenleri
anlatarak katkı sağladığıma inanıyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Sarıçam.
Şahısları adına
ikinci söz, İbrahim Hakkı Birlik, Şırnak
Yok.
Samsun Milletvekili Sayın Haluk
Koç
Yok.
Kırklareli Milletvekili Sayın
Mehmet Kesimoğlu.
Buyurun Sayın Kesimoğlu.
MEHMET S. KESİMOĞLU
(Kırklareli) - Bir sonraki maddede
BAŞKAN - Peki. Teşekkür
ederim.
Madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1414 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 7'nci maddesiyle
2809 sayılı Kanuna eklenen Ek 83'üncü maddesinin (a) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
"a) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadî ve İdarî Bilimler
Fakültesi, Ticaret ve Turizm Eğitimi Fakültesi ile Trakya Üniversitesi
Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı
değiştirilerek oluşturulan ve rektörlüğü
bağlanan Teknik Eğitim Fakültesinden,"
İrfan
Gündüz Ayhan Sefer Üstün Ahmet Gökhan Sarıçam
İstanbul Sakarya Kırklareli
Kenan Altun Fikret Badazlı
Ardahan Antalya
BAŞKAN - Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) -
Gerekçeyi okutalım.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Trakya Üniversitesine
bağlı Teknik Eğitim Fakültesi Kırklareli'nde bulunmaktadır.
Bu fakültenin de yeni kurulan Kırklareli Üniversitesine
bağlanması amacıyla bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Teşekkür
ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kırklareli Üniversitemizin
hayırlı olmasını diliyorum.
Ek madde 84'ü okutuyorum:
Osmaniye Üniversitesi
EK MADDE 84- Osmaniye'de Osmaniye Üniversitesi adıyla bir üniversite
kurulmuştur. Bu üniversite;
a) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadî ve İdarî Bilimler
Fakültesi ile Çukurova Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı
iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Mühendislik Fakültesinden,
b) Çukurova Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu
ile Kadirli Meslek Yüksekokulundan, Kahramanmaraş Sütçü
İmam Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı
ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan
ve rektörlüğe bağlanan Bahçe Meslek Yüksekokulu ile Düziçi Meslek Yüksekokulundan,
c) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,
oluşur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Osmaniye Milletvekili Sayın Necati
Uzdil. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Uzdil.
CHP GRUBU ADINA NECATİ UZDİL
(Osmaniye) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; sizleri gecenin bu saatinde sevgi ve saygılarımla
selamlıyorum. Her şeye rağmen, bugün, bu yasalar görüşülürken
biraz da olsa kalabalık var, ilgi var; ondan da mutluluk duyuyorum.
Değerli arkadaşlarım,
görüştüğümüz yasa malum; teferruatlı açıklamak
istemiyorum, 17 ilimizde üniversite kurulmasıyla ilgili bir
yasa. Değerli arkadaşlarım, üniversiteler bilim yuvaları,
ışık saçan merkezler, geleceği aydınlatan
ocaklar. Değerli arkadaşlarım, böyle bir şeye kim
yakın olmaz, istemez. Tabii ki, tüm illerimiz, hatta tüm yurttaşlarımız
mümkün olduğu kadar böyle bir ocağa yakın olmak istiyorlar.
Tabii ki, bu tür yerlerde bu ocaklar
yanarken değişime de, sosyal ve kültürel gelişmeye de
büyük katkısı olacağı bir gerçek. Bilimin ve ekmeğin
olduğu yerde de, toplum, mutluluğu ve refahı karşılayacaktır.
Ancak, değerli arkadaşlarım, şunu da yerine getirmek
gerekir, hatırlamak gerekir: 29 Aralık 2005 yılında
da on beş ilimizde üniversite açmış idik. Benim bildiğim
kadarıyla, bu illerde de, vatandaşlarımız, güçleri
yettiğince bu üniversitenin altyapısının
oluşmasına katkı koydu. Ancak, Hükûmetimizin de bu konuda
biraz gayret göstermesi gerekmez mi? Akademik kadronun ve ödeneklerin
tamamlanmasında Hükûmetimize de görev düşmüyor mu acaba?
Değerli arkadaşlarım,
lütfen biraz sabredin. Eleştiriye alışın. Dört buçuk
yıl oldu. Eleştiriden zarar gelmez. Eleştiriden yararlanmaya
çalışın. Burada biz eleştirdiğimiz veya gündeme
getirdiğimiz, tartışmaya açtığımız
konuya "ille de bu doğru" demiyoruz. Sizi düşünmeye
davet ediyoruz. Yeniden bir değerlendirin. İnsanlar hata
yapar. Sen de yaparsın, ben de yaparım. Eğer düşünme
şansı yakalarsak hatalarımızı biraz daha çabuk
buluruz.
Değerli arkadaşlarım,
lütfen, eleştirilere ille kötü gözle bakmayın. Bunun bir
katkı olabileceğini değerlendirin değerli arkadaşlarım.
Tabii ki, şimdi on yedi ilde
üniversite kuruluyor. Çok mutluyuz. Niye mutlu olmayalım? Osmaniye
de var. Osmaniye de var arkadaşlarım. Bundan daha güzel mutluluk
olur mu? Bir zamanlar, 15 Aralıkta ben buradan Osmaniye'yi anlatıp
"Hayallerimden vazgeçmeyeceğim." dediğimde, arkadaşlarım
bana sıradan "Daha çok hayal kurarsın." demişti.
Tutanaklarda var. Ben de "Hayaller gerçeklerin anasıdır."
demiştim. İşte, bugün, ben, buradaki Osmaniyeli milletvekili
arkadaşlarım ve tüm Osmaniyeliler hayallerinden bir tanesine
daha kavuşuyor.
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Kütahya)
- AK Parti sayesinde.
NECATİ UZDİL (Devamla) -
Bu hayale kavuşan, kavuşmasında benim ve hemşehrilerimin
bu hayallerinin gerçekleşmesinde katkı koyan Hükûmete,
milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Ayrıca, size biraz da Osmaniye'den
bahsetmek istiyorum değerli arkadaşlar: 1996 yılında
Osmaniye il oldu arkadaşlar. Nüfusu yaklaşık 500 bin.
Oralarla zamanınızı çalmak istemiyorum, ancak Osmaniye'deki
yüksekokulun kuruluş tarihini size hatırlatmak istiyorum.
1976 yılında, değerli arkadaşlarım, Osmaniye'de
yüksekokul kuruldu. İşte, bu okulun kurulmasında büyük
katkıları olan, uğraşları olan hemşehrilerimi
de buradan anmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bunların çoğu Hakkın rahmetine kavuştu, Allah rahmet
eylesin, ama aileleri hâlâ Osmaniye'de var. Bunlardan bir tanesi Veli
Temel, Salih Sefa Yazar, Albay Neşet Dinçer, Belediye Başkanlarımızdan
Hasan Çenet.
Değerli arkadaşlarım,
ayrıca yaşayanlar da var şu anda, buna hizmet veren. Onlardan
da ilk aklıma gelenleri söylemek istiyorum: Ahmet Ünlü ve Besen
Ailesi.
Değerli arkadaşlarım,
bu yüksekokul kurulduğunda Cemal Poyraz diye bir öğretmen
arkadaşımız bu yüksekokulun müdürlüğünü yaptı,
ilk müdürümüzdür. O da şu anda emekli. Ona da bu kürsüden sevgilerimizi,
saygılarımızı sunuyoruz, emeği için teşekkür
ediyoruz.
Ancak, bizim yüksekokulumuz, değerli
arkadaşlar, 1982 yılında Çukurova Üniversitesine
bağlandı. Üniversiteye bağlandıktan sonra, değerli
arkadaşlarım, üniversiteden gönderilen Profesör Doktor
Kâzım Tülücü'yü de unutamayız. Gerçekten şu anki kampüsün
oluşmasında çok büyük emekleri oldu. Buradan Kâzım Hocama
da teşekkürler ediyoruz, şükranlarımızı sunuyoruz,
tüm Osmaniyeliler adına sağ olun, var olun diyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
bizim kampüsümüz hazır. Biz üniversiteye hazırız sevgili
arkadaşlarım. Bizi 29 Aralık 2005'te reddettiniz, biliyoruz.
İlk on üniversitenin içinde de yoktu, ama, önümüzde seçim var,
sağ olsun Osmaniyeli seçmenler, işte sizin gücünüz sayesinde,
oylarınız sayesinde, biz, bugün, Osmaniye Üniversitesine
de arkadaşlarımın da katkısıyla kavuşuyoruz
değerli arkadaşlarım.
Şunu anlatmak istiyorum: Bizim
kampüsümüz var arkadaşlar, inanın, 5.500 dekar bağımsız
kampüsümüz var. Şu anda, Osmaniye'ye, merkeze 2 kilometre uzaklıkta.
22.000 metrekare kapalı alanımız var Osmaniye'de. Müstakil
kampüsün içerisinde laboratuvarlar, atölyeler var. YÖK'ün ve Dünya
Bankasının müşterek projesi uygulandı değerli
arkadaşlarım. Ayrıca, Kredi ve Yurtlar Kurumunun
1.000 kişilik, yapılmış, şu anda hazır yurdu
var, kampüse 500 metre mesafede.
Değerli arkadaşlarım,
bizim ayrıca Düziçi'miz var, Düziçi'miz. Düziçi'ni size söylemek
istiyorum: Düziçi, eski köy enstitüsünün bulunduğu bir yer.
Şu anda çeşitli okullar da var, müze de var, altyapısı
hazır. Bizim Düziçi'mizin yanında 300 dekar arazimiz var.
Bizim Kadirli'miz de var, Kadirli'de
de yüksekokulumuz var.
Değerli arkadaşlarım,
burada -Durdu Mehmet Kastal arkadaşım söyler belki- 500 dekar,
Ziraat Fakültesinin arsası da var. O da bu üniversiteye dâhil
olacaktır diye düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlar, bütün
bunlardan sonra sizlere şunu belirtmek istiyorum: Ayrıca,
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesine bağlı
iki tane yüksekokulumuz var. Bunlardan bir tanesi Düziçi'nde, bir
tanesi Bahçe ilçesinde sevgili arkadaşlarım.
Ayrıca, şunu da belirtmek
istiyorum, hazırlığımızı bilmenizi istiyorum:
1984 yılında 368 dönüm yer tahsis edilmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
Konuşmanızı tamamlar
mısınız.
NECATİ UZDİL (Devamla) -
Tamamlayacağım efendim, teşekkür ediyorum.
1991, 1996, 1997 ve 2001 yıllarında
da istimlaklerle, tahsislerle 5.500 dekar kampüs alanı oluşmuştur.
Değerli arkadaşlarım,
şu andaki talebe kapasitesini de size sunmak istiyorum: Osmaniye
Meslek Yüksekokulunda kapasite 2.500; 1.682 talebe var. Kadirli
Meslek Yüksekokulunda 300 kapasite var, 308 talebe var. Düziçi Meslek
Yüksekokulunda 600 kapasite var, 366 talebe var. Bahçe Meslek Yüksekokulunda
600 kapasite var, 489 talebe var. 2.845 talebemiz şu anda hazır
arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım,
Osmaniye'yi tarif etmek istemiyorum. Hemen, İskenderun Körfezi'nin
bitişiğinde, yani, dünyanın merkezine çok yakın
bir yerde. İşte burada okuyacak talebelerin aileleri rahat
etsinler, hem kolay yaşanır hem ucuz yaşanır sevgili
arkadaşlarım.
Süremi fazla geçirerek sizleri
sıkıntıya, üzüntüye sokmak istemiyorum. Bize bu olanağı yaratan devlet kadrolarına ve mahallî
kadrolara, ayrıca şu anki yöneticilerimize teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. Osmaniyeli hemşehrilerime
hayırlı olsun diyorum. Sizleri, sevgi ve saygıyla tekrar
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Uzdil.
Şahısları adına,
Osmaniye Milletvekili Sayın Durdu Mehmet Kastal.
Buyurun Sayın Kastal.
DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1414 sıra
sayılı Yükseköğretim Kurumu Teşkilatı Kanunu,
yani, on yedi üniversite kurulmasıyla ilgili kanun üzerinde
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Üniversite, evrensel gerçeği
araştırmakla görevli bilim adamı ve araştırmacılardan
oluşan topluluk anlamına gelmektedir. Üniversiteler, ülke
kalkınmasının itici gücü olarak bilim, teknoloji üreten
ve insan kaynağı yetiştiren kurumlardır. Bir ülkede
bilimsel çalışmaların artması, o ülkedeki üniversitelerin
artmasıyla doğru orantılıdır. Düşünürler,
21'inci yüzyılda, bilimsel üretkenliğin, ekonomik büyüme
ve refahı belirleyen en önemli faktör olacağını
söylemektedirler. Yirmi yıl önce kişisel bilgisayar yokken,
bugün, bilgisayarın katkısının olmadığı
meslek dalı kalmamış gibidir.
Sayın milletvekilleri, yarının
dünyasının bugünden çok farklı olacağından,
artık, kimsenin kuşkusu yoktur. Bireyler, aileler ve ülkeler,
dünden daha önemli bir şekilde, yarının dünyasına
hazırlanmak durumunda kalmışlardır. Yarının
dünyasına hazırlanmak ise eğitim seviyelerinin yükseltilmesiyle
mümkün olacaktır. Türkiye'deki üniversitelerin sayısının
artırılması, geleceğe yapılan en önemli yatırımlarından
bir tanesidir.
Kurulacak olan Osmaniye Üniversitesiyle,
Osmaniye, bilimsel araştırmaların yapıldığı,
nitelikli elemanların yetiştirildiği bir merkez hâline
gelecektir. Üniversite, gelişmeye açık yapısıyla,
Osmaniye'ye ekonomik ve kültürel kazanımlar sağlayacaktır.
Dünyayı yakından izlemek, her zaman ve her alanda yeni olanı
yakalamak, Osmaniye için çok daha kolay olacaktır.
Üniversite demek, fakülte, yüksekokul
ve bilgi çağının gereklerine cevap verebilecek donanıma
sahip binalar, yeterli sayıda laboratuvarlar, kültür merkezi,
spor tesisleri ve yurtlar demektir. Mesela, kurulacak bir ziraat
fakültesiyle, bir tarım şehri olan Osmaniye'de, daha yüksek
verimde ürünlerin elde edilmesi, ürünlerin kalitesinin artırılması
sağlanmış olacaktır. Ya da açılacak bir eğitim
fakültesi, şehrin eğitim çıtasının yükselmesinde
bir lokomotif görevi görecektir.
Değerli arkadaşlar, bilindiği
gibi, 5084 sayılı Kanun kapsamında yer alan Osmaniye
ilimizdeki organize sanayi bölgesi yatırımcının
ilgi odağı hâline gelmiştir. Burada kurulacak olan mühendislik
fakülteleriyle Osmaniye sanayisi bilimle buluşacak, buralardan
mezun olan mühendisler için hem uygulama hem de çalışma ortamı
hazırlanmış olacaktır. Böylece, Kadirli'siyle, Düziçi'siyle,
Bahçe ve diğer ilçeleriyle Osmaniye bir sanayi şehri, bir
ticaret şehri olma yolunda hızla ilerleyecektir. Şehre
gelecek üniversiteli öğrenci sayısının artması,
şehrin niteliğinin de değişmesi, eğitim seviyesinin
yükselmesi anlamına gelecektir. Bahçeli, Kadirlili, Sumbaslı,
Düziçili, Toprakkaleli, Hasanbeyli gençler, kısaca bütün Osmaniyeli
gençler ayaklarına kadar gelen bu üniversite fırsatını
değerlendirebilmek için daha büyük bir azimle çalışacaklardır.
Ulusal ve uluslararası alanda bilim ve sanat dünyası için
sürekli bir cazibe merkezi hâline gelecek olan Osmaniye ili, bu yapısıyla
Türkiye'nin ilerlemesine ve gelişmesine daha büyük bir katkı
sağlayacaktır.
Değerli arkadaşlar, kaliteli
bir öğretim, analitik düşünme, araştırma, sorgulama
becerilerini kazanmak için, takım çalışması ve
iletişim kurma becerilerini oluşturmak için, sanat ve bilim
sevgisini kazandırmak için, bilgisayara hâkim olmak için, global
düzeyde düşünebilmek için, geniş, etkin ve güçlü bir
eğitim camiası oluşturmak için biz Osmaniye'ye üniversite
kurulmasını istedik. Bir de, Osmaniye, gerçekten altyapısıyla,
yapılan binalarıyla tam donanımlı şekilde
bir üniversitenin kurulmasına müsait bir yerdir. Bilim, sanayi
hep bir araya gelecek ve daha güzel bir Osmaniye oluşacak diye
ümit ediyoruz.
Burada, emeği geçen ve
eğitime gerçekten büyük değer veren Sayın Başbakanımız
Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti Hükûmetimize, Sayın Millî
Eğitim Bakanımıza ve emeği geçen tüm bürokratlara
ve bize, Osmaniye'mizde her zaman destek olan sivil toplum kuruluşlarına,
belediyelerimize ve tüm milletvekillerimize huzurlarınızda
teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kastal.
Şahısları adına
ikinci söz, Osmaniye Milletvekili Sayın Mehmet Sarı'nın.
Buyurun Sayın Sarı. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET SARI (Osmaniye) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; on yedi ilimizde üniversite
kurulmasıyla ilgili kanun tasarısının ek 84'üncü
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, şu anda televizyonları
başında bizi heyecanla izleyen Osmaniyeli, Karamanlı,
Ağrılı, Sinoplu, Siirtli, Nevşehirli, Karabüklü,
Kilisli, Çankırılı, Artvinli, Bitlisli, Bilecikli,
Kırklarelili, Bingöllü, Muşlu, Mardinli, Batmanlı vatandaşlarımızı
ve tüm yurttaşlarımızı selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Bundan önce kurulan on beş üniversite
de, bugün yine bu Meclisin çıkaracağı kanunla kurulacak
on yedi üniversite de illerimize ve ülkemize hayırlı olsun
diyorum. 22'nci Dönem milletvekilleri olarak çok yorulduk, çok çalıştık,
ama, bu çabalar, bu emekler karşılıksız kalmadı
ve kalmayacaktır. İşte bugün on yedi ilimiz üniversiteye
kavuşuyor.
Millî Eğitim Bakanımız
Sayın Hüseyin Çelik, bakanlığı döneminde otuz dokuz
üniversite kurulan bakan olarak; Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan, 59'uncu Hükûmet olarak; Türkiye Büyük Millet Meclisi
22'nci Dönem milletvekilleri olarak, eğitim tarihine gururla
geçecek, çok konuşulacak ve övgüyle anılacaktır. Ben
de, Sayın Başbakanımıza, Millî Eğitim Bakanımıza
ve değerli milletvekillerimize çok teşekkür ediyorum.
Buradan öğrencilerimize de
seslenmek istiyorum: Bilgisayar, İnternet, bilgi, iletişim
çağındayız, AB yolunda bir ülkeyiz. Gençlerimizi ve
okullarımızı en donanımlı şekilde dünya
ülkeleriyle boy ölçüşebilecek düzeyde yetiştirmek zorundayız.
Düğmeye bastığımızda dünyanın bütün üniversitelerindeki
bilgilere ulaşmamız mümkündür. Artık Japonya, İngiltere,
Amerika'daki okullarla, öğrencilerle, üniversitelerle yarışmak
zorundayız.
3 Kasım seçimleriyle tecelli
eden millî irade Türkiye'yi darboğazdan, ümitsizlikten ve bunalımdan
çıkardı. Başbakanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan'ın deyimiyle, Türkiye'nin meselelerini bir bütün
olarak ele aldık. Uzlaşmayı, kardeşliği, içtenliği,
üretimi esas aldık. Adalet ve kalkınma hedefini siyasetimizin,
yönetim anlayışımızın esas temeli olarak kabul
ettik.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK Parti İktidarı güven ve istikrarın
markası oldu, adresi oldu; Türkiye'nin önü açıldı, geleceği
aydınlandı. Seçim bölgem olan Osmaniye'nin de önü açıldı,
geleceği aydınlandı. Teşvik kapsamındaki Osmaniye
de elli fabrikaya kavuştu. İnşallah kısa süre sonra
elli fabrikaya daha kavuşacak. Yıllarca özlemini duyduğumuz,
fakat, bir türlü kavuşamadığımız üniversitemize
de inşallah bugün kavuşmuş bulunuyoruz. Osmaniye,
eğitimde de, sanayide de hak ettiği yere gelecektir, bunu
görüyorum.
Osmaniye Üniversitemizin ilimize,
ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Sizleri
ve ekranları başında bizleri izleyen tüm vatandaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Sarı.
Sayın milletvekilleri, madde
üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına
göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1414 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 7'nci maddesiyle
2809 sayılı Kanuna eklenen Ek 84 üncü maddenin başlığında
ve madde metninde yer alan "Osmaniye Üniversitesi" ibaresinin
"Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi" olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Salih
Kapusuz Şükrü
Ünal Mehmet Sarı
Ankara Osmaniye Osmaniye
D. Mehmet Kastal
Ayhan Sefer Üstün
Osmaniye Sakarya
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutup işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1414 sıra
sayılı kanun tasarısının 7'nci maddesinin Ek
84 üncü maddesi (a) bendinde "İdari Bilimler Fakültesi"
ibaresinden sonra gelmek üzere "Karacaoğlan Eğitim Fakültesi"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
S. Kesimoğlu Necati
Uzdil Mustafa Gazalcı
Kırklareli Osmaniye Denizli
Mehmet Yıldırım
Mustafa Özyurt
Kastamonu Bursa
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE
(Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gerekçeyi mi okutayım, söz mü
istiyorsunuz?
OSMAN UZDİL (Osmaniye) - Gerekçeyi
okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Düziçi ilçesindeki Köy Enstitüsünden
kalan, altyapısı hazır tesislerin değerlendirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler
Teşekkür
ederim. Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1414 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 7'nci maddesiyle
2809 sayılı Kanuna eklenen Ek 84 üncü maddenin başlığında
ve madde metninde yer alan "Osmaniye Üniversitesi" ibaresinin "Osmaniye Korkut Ata
Üniversitesi" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Şükrü
Ünal (Osmaniye) ve arkadaşları
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE
(Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe: Türk tarihinin ve edebiyatının
erdem ve bilgeliği ile sembol şahsiyeti olan Dede Korkut,
Türk Dünyasında "Korkut Ata" ismiyle bilinmekte ve yaşamaktadır.
Korkut Ata isminin böyle bir bilim ve eğitim kurumuna verilmesi
Türk Milletinin yüksek milli kültür ve tarih şuuruna uygun olacaktır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Teşekkür
ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Osmaniye
Korkut Ata Üniversitemizin hayırlı olmasını diliyorum.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
21.30
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.46
BAŞKAN:
Başkan Vekili Yılmaz ATEŞ
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 107'nci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
1414 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 7'nci maddesine
bağlı ek madde 85'i okutuyorum:
Bingöl
Üniversitesi
EK MADDE 85- Bingöl'de Bingöl
Üniversitesi adıyla bir üniversite kurulmuştur. Bu
üniversite;
a) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadî ve İdarî
Bilimler Fakültesi ile Fırat
Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve
bağlantısı değiştirilerek oluşturulan
ve rektörlüğe bağlanan Ziraat Fakültesinden,
b) Fırat Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulundan,
c) Fırat Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu
ile Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulundan,
ç) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,
oluşur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Feridun
Baloğlu.
Buyurun Sayın Baloğlu.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FERİDUN
FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Sayın milletvekilleri, Antalya
Milletvekili olarak, Bingöl'de kurulacak üniversite üzerine grubum
adına söz aldım; bu, beni çok mutlu ediyor. Çünkü, Bingöl, hayatımın
belirli bir bölümünü geçirdiğim, halkıyla ilişkilerimi
sürdürdüğüm, saygı duyduğum bir il. Bu ilde bir üniversite
kurulması beni çok mutlu ediyor, Bingöllülerin bu sevincini
paylaşıyorum. Ama, bir üzüntüm var, bu konuda, ben, bir Bingöllü
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilinin konuşmasını
yeğlerdim, bu eksikliği de 22 Temmuzda gidereceğiz.
Bir dahaki dönemde, burada, Bingöl'ün sorunlarını Bingöllü
bir Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili dile getirecek.
SERACETTİN KARAYAĞIZ
(Muş) - Bingöl'den aday yapalım seni!
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) - Bugün, birçok ille birlikte tartıştığımız
bu konu, aslında çok güzel bir konu. Türkiye'de birçok üniversitenin
açılması, o üniversitede aydınlığın ülkeye
yayılmasının gerçekleşmesi kimsenin reddedemeyeceği
bir gelişme. Bizim, burada, üniversitelerin kurulmasına
ilişkin bir itirazımız söz konusu olamaz, çünkü, üniversite
ışıktır, gelişimdir. Bizim itirazlarımız,
çekincelerimiz, üniversite kurulmasına değil, üniversitelerin
altyapısına, kuruluş biçimine, zamanlamasına
ilişkin olabilir; ben, bunları dile getireceğim. Bir
de, Bingöl'e ilişkin söyleyeceklerim olacak, çünkü, ben, dün görevlendirildim.
Bingöl'deki örgütüm, özellikle Kiğı'daki, Yedisu'daki,
Adaklı'daki, Sancaklı'daki arkadaşlarım, bana,
Bingöl'e ilişkin görüşlerini ilettiler. Bu fırsattan
yararlanarak onları da dile getirmek istiyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
üniversite kurulacak olan Bingöl'de, özellikle giderilmesi gereken
eksiklik, ortaöğretimde yaşamakta olduğumuz sıkıntılardır.
Üniversiteler, ortaöğretimin üzerine kurulan, o yapının
üzerine kurulan üst öğretim kurumlarıdır.
Sayın Bakan burada sürekli
olarak düzeltmeler yapıyor; Millî Eğitim Bakanı, her konuşmacıdan
sonra söz alıyor ve birtakım konuşmacıların
konuşmalarında saptadığını söylediği
yanlışları düzeltiyor. Büyük bir ihtimalle benim söylediklerimin
bir bölümünü de düzeltme ihtiyacı duyacaktır. Bu fırsattan
yararlanarak da Bingöl'ün birtakım sorunları dile gelecektir.
Çünkü, buraya çıkan iktidar partisi mensubu arkadaşlarım
eksiklikleri söylemekten kaçınıyorlar, sürekli iyi
şeylerin olduğunu söylüyorlar. Çok şükür ki memlekette
demokrasi var, bir muhalefet var, o da eksiklikleri söylüyor. Böylece
doğal ve haklı bir tartışma ortamı doğuyor.
Şimdi, Bingöl'e ilişkin
notlar var önümde. Önce, üniversiteye ilişkin notları sunmak
istiyorum. Elâzığ Fırat Üniversitesine bağlı
bir meslek yüksekokulu var. Burada elektrik, inşaat, bilgisayar
bölümleri var. Bu okulda prefabrik barakalarda eğitim görüyor
öğrenciler ve yıllardan beri böyle bu. 2004'te bu barakalar
da kullanılmaz hâle geldi. Öğretim şimdi eski Bingöl'ün
lise binasında yapılıyor. O lise binası da depremde
hasar gördü. Böyle bir ortaöğretim düzeni içinde Bingöl'de insanlar
öğrenim görmeye çalışıyorlar. Üstelik, Bingöl,
biliyorsunuz, birinci derece deprem bölgesi.
Sayın Millî Eğitim Bakanına
burada çok güzel sözler söyleniyor. Sayın Millî Eğitim Bakanının
hoşuna gitmeyecek sözleri söyleme görevi de benim üstümde
kaldı. Onu da büyük bir zevkle yerine getiriyorum.
Şimdi, Sayın Bakan, size
söylemek istediğim şeyler var; Bingöl'deki ortaöğretimle
ilgili, sorunlarla ilgili. Şunu söyleyebilirsiniz, burada
Bingöl'e kurulacak üniversitenin sevincinin üstüne bir gölge
düşmesin diyebilirsiniz, ama üniversite, lisenin üzerine, ortaöğretimin
üzerine kurulacak.
Şimdi bakın manzaraya
Bingöl'deki: Merkeze bağlı Sancak beldesi var. 20 kilometre
kente. Köyleriyle nüfusu 6.117. Son sayım sonuçlarının
bir bölümünü de dün aldım. Burada bir lise yok. Bir örnek veriyorum.
Karlıova Lisesi son depremde binasını kaybetti, büyük
bölümü yıkıldı. Hâlâ yapılmadı. İlköğretim
okulunda öğretim veriliyor, orada öğrenciler öğrenim
görüyorlar hiç iyi olmayan şartlarda.
2003'te endüstri meslek lisesi depremde
yıkıldı. Prefabrik barakalarda eğitim sürüyor ve
o bölgede kışın -bu da, Meteoroloji Genel Müdürlüğünün
kayıtlarıdır- eksi 27, eksi 31'e varan ısı kayıtları
var. Çok düşük ısı ve orada bu çocuklar eğitim görüyorlar.
Kültür Mahallesi var kent merkezinde.
İlköğretim okulu gene depremde yıkıldı. Burada
on altı derslikli bir okul vardı. Yerine bir ihale yapıldı.
İhaleyi kimin aldığını burada söyleyip ayrı
bir tartışma konusu yapmak istemiyorum, Sayın Bakan
biliyorlar. İhalede de bir yanlışlık oldu. O ihalede
sekiz derslikli okul yapıldı. O okul yetmedi. Geçen aylarda,
Meclisimizin Başkanı Sayın Bülent Arınç, orada bir
okulun açılışına gitti, Meclisin yaptığı
bir okulun açılışına. Orada öğrenciler bağırdılar
"Biz bu okula sığmıyoruz." diye. Sayın Bakan,
o öğrencilerin feryadını size yansıtıyorum.
Daha bitmedi...
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Böyle bir
şey yok.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) - Burada, gazete kupürleri de burada.
FEYZİ BERDİBEK (Bingöl) -
O da yapıldı.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Öyle bir
şey yok.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) - Burada rakam var, 16 derslik yerine 8 derslik yapılmış.
FEYZİ BERDİBEK (Bingöl) -
Tamam, doğru.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) - Onu söylüyorum. Değil mi?
FEYZİ BERDİBEK (Bingöl) -
Doğru.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) - Doğru, tamam.
Geliyorum öğrenci yurduna.
Üniversite kuruyoruz, öğrencilerin kalacağı yerleri
tartışmak gerekiyor. Şimdi orada bir öğrenci yurdu
var. Dün, değerli arkadaşım Bingöl Milletvekili Güler,
o yurttan bahsettiler. Bakın, o yurdun iki tane resmi şimdi
internetten elime ulaştı. Bu bin yataklı öğrenci
yurdunun bir bölümü hasarlı. 350 öğrenci kalabiliyor
şu anda. 2003'ten beri, dört yıldır bina onarılmadı.
Yükseköğrenim lojmanı
var, üniversite kuruyoruz, öğretim üyeleri kalacak. Oraya bakıyoruz,
on daireli bir lojman, Elâzığ'dan Bingöl girişinde, biliyorsunuz,
solda. Bu, ağır hasarlı, ama hâlâ onarılmadı.
Şimdi, arkadaşlar, daha fazla saymak istemiyorum. Bingöl'de
ortaöğretimin manzarası bu.
Üniversite kuruyoruz. Biz, Bingöl
halkı olarak seviniyoruz ilimize üniversite geldi diye. Bu sevinci
paylaşıyoruz, hepimiz paylaşıyoruz. Ortaöğretimi
halletmemişiz ve burada, gazetelerde çıkan teşekkür
ilanları gibi, her çıkan iktidar partisi milletvekili
-Bingöl milletvekillerini kastetmiyorum, hepsini kastediyorum-
ne yapıyorlar? Başbakandan başlayıp İçişleri
Bakanına devam edip, Millî Eğitim Bakanına kadar süren
bir teşekkür ilanı yayınlıyorlar. Önce, bu manzaraya
bakacağız arkadaşlar, bunu bir gidereceğiz; bunun
üzerine kuruyoruz üniversiteyi. Ben, en ölçülü, en yumuşak
sözlerle ifade etmeye çalışıyorum, bir tartışma
ortamı başlatmak istemiyorum. Güzel bir günde, o güzel günü
gölgeleyecek bir tartışma başlatmak istemiyorum,
ama, Sayın Bakan, lütfen şu manzaraya bakın: Bingöl'de,
o bölgede bir çatışma ortamı var, yirmi yıldır
doğru dürüst bir eğitim görülemiyor, on yıldır kapalı
kalan okullar var, listesini siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum;
aynı kaynaklardan alıyoruz.
Taşımalı eğitim
en son Bingöl'de başlatılmıştır, en son başlatılan
illerden birisi Bingöl'dür, benim ilimdir.
Yedi ilçede yedi tane yatılı
bölge okulu var, buradan kız öğrencilerin yararlanma oranını
Sayın Bakan gelsin buradan açıklasın. Niye yararlanamıyorlar?
Niye yararlanmadıklarını biliyoruz hepimiz.
Bakın arkadaşlar, size
çok dramatik bir şey anlatmak istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi
Karlıova örgütü, sırf eğitim yapılsın diye,
kendi binasını "tabelamı indirip, Millî Eğitim
Bakanına teslim edebilirim." diye öneri getirdi. Bingöl'de
eğitim bu şartlarda gerçekleşiyor.
Şimdi, bunun üzerine üniversite
kuruyoruz. Güzel, kuralım, ama, önce şu sorunları bir
halledelim. Bu, övünerek, bu kadar bilgisayar getirdim, bu kadar
şey yaptımla çözümlenecek bir şey değil. Bu, gerçekleri
örtmüyor. Bakın, arkadaşlar, zaman içindeki doğal gelişmeleri
devrim diye sunamazsınız. Hayat akıyor. Birisi de buzdolabını
bulmuştu. Dedelerimiz, anneannelerimiz tel dolaplarda saklıyordu
yemekleri, birisi geldi buzdolabını buldu. O dönemdeki
iktidar bunu fark edip, devrim yaptık diyemedi. Şimdi, bilgisayar
bulundu. Bilgisayarı icat eden AK Parti İktidarı değil.
Ama, o imkândan, herkes gibi, siz de yararlanıyorsunuz. Sizden
sonra birileri gelecek, o dönemde teknoloji gelişecek, bir
şeyler icat edecek, ondan da başkaları yararlanacak.
Bunu devrim gibi sunmayın. Teknolojik gelişmelerden yararlanma
olayını bir devrim gibi, olağanüstü bir gelişme gibi
sunmayın. Hiç kimse olmasa, bir ilde, o ilin insanları, yine
o değişimi gerçekleştirecek bir enerji yaratabilirler.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi "bu kadar derslik yaptık" diyorsunuz. Burada,
buna iki cümleyle değinmek istiyorum: Tabii yapacaksınız.
Yani, Millî Eğitim Bakanlığı bu iş için kurulmuş.
Sizden önce de derslik yapılıyordu, sizden sonra da derslik
yapılacak. Derslik yapmayacaksa Sayın Bakan hangi görev
için orada oturuyor? Ben bu kadar derslik yaptım demenin, bununla
övünmenin bir anlamı var mı? Sizden önce de iktidarlar geldi,
bu derslikleri yaptı, 22 Temmuzdan sonra biz daha fazla derslik
yapacağız; Bu ülkede. Daha çok derslik yapacağız,
daha çok okul açacağız, bunu yapacağız; bunda sizin
desteğinizi de bekleyeceğiz bir dahaki Mecliste. Belki
biz size çok sert davrandık, ama sizden anlayış bekliyoruz,
bu, geçiş dönemiydi. Muhalefet olarak bizim icraatımıza
sağlıklı bir destek vereceğinizi, bugün iktidar
olarak bize vermekte olduğunuz muhalefet dersini unutmayacağınızı
Yani "Daha ölçülü muhalefet yapın." diyorsunuz, biz
de sizden aynı şeyi isteyeceğiz; böyle, dengeli bir biçimde
ülkeyi yöneteceğiz. Böyle gelişir demokrasi. Demokrasinin
temeli bu. Dostluktur, kardeşliktir, tartışmadır,
ortak gelişmedir, birlikte yürümektir, bunu yapacağız.
Bir de şunu söylemek istiyorum
arkadaşlar: Yani, elektriği siz bulmadınız, doğal
gazı da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Ampulü
onlar buldu ama!
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) - Amblem olarak
AHMET YENİ (Samsun) - Ampulden
rahatsız olmayın.
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Baloğlu.
Buyurun, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) - Teşekkür ediyorum. Tamamlıyorum efendim.
Şimdi, diyelim ki doğal
gaz. Demin Kırklareli Milletvekili arkadaşım güzel
bir şey söyledi: "Bizim iktidarımızda Kırklareli
doğal gaza kavuştu. Kavşağa kadar gelmişti,
biz oradan buraya getirdik." dedi. Kavşağa kadar kim getirdi?
Yani, birisi oraya kadar getirmiş, sen de aldın buraya kadar
getirdin. Ben de oradan alacağım, oraya kadar götüreceğim.
Bu, gelişme midir, doğal bir gelişim midir? Yani, bu,
devrim falan değildir. Bu, teknolojinin gelişimi, zamanın
şartları, bunlar üst üste gelmiştir. Yani, böyle bir propaganda
olmaz, daha sağlıklı şeyler söylemek lazım.
Sayın Başkan uyardı
elektrik konusunda ve ampul konusunda. Tabii, o da enteresan bir
iştir, ampulü sizin amblem olarak kullanmanız elektriği
bulduğunuz anlamına da gelmiyor. Kaldı ki, Edison
AKP'nin mahalle delegesi de değil, çok sevdiğimiz bir büyüğümüzdür,
yani saygı duyduğumuz bir bilim adamıdır. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) - Bravo!
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) - Öyledir gerçekten. Ama, onu amblem olarak kullanmanız
Edison üzerinde hak iddia imkânını da size vermez.
AHMET YENİ (Samsun) - Edison'dan
bile rahatsız oldunuz.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) - Geliyorum Bingöl'e. Arkadaşlar son sözlerim
şu: Bingöl'e üniversite geliyor. Bu, hepimizin desteklemesi
gereken bir şeydir. Öncelikle, aydınlığı üniversitelerden
başlatacak olan bir siyasal hareket, sol bir hareket, sosyal demokrat
hareket; halkçı insanlar bu üniversitenin yanında yer
alırlar, Bingöl halkının yanında yer alırlar,
bugün kurulacak bütün üniversitelerin yanında yer alırlar,
bunda en küçük endişemiz yoktur. Biz, Bingöl'e ve o bölgeye sadece
üniversitelerin gelmesini düşünmüyoruz, her şeyin gelmesini,
daha çok şeyin gelmesini düşünüyoruz, bunu da yapacağız
arkadaşlar. Üstelik, önümüzdeki günlerde, Cumhuriyet Halk Partisi
iktidarında benim Bingöl'ümün dağlarına bahar da gelecektir,
barış da gelecektir.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) - Kar yağacak,
kar!
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Baloğlu.
Anavatan Partisi Grubu adına
Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan.
Buyurun Sayın Özdoğan.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; 1414 sıra sayılı
Kanun Tasarısı'nın 7'nci maddesi ek madde 85'te Anavatan
Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Berdibek, niye yerinden
kalkıyorsun? Bak, selamlayacaktım seni. Kaçırdın,
kaçırdın özel selamımı.
FEYZİ BERDİBEK (Bingöl) -
Geliyorum, geliyorum.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, bu ek maddeyle Bingöl'ümüzde "Bingöl
Üniversitesi" adı altında bir üniversite kuruluyor.
Hakikaten, Bingöl'e kurulan bu üniversiteden dolayı ben hususen
bir sevinç duymaktayım. Neden? Ha Bingöllü ha Erzurumlu. Çünkü,
Bingöl Erzurum'un komşu vilayetidir ve Erzurum'da çok sayıda
Bingöllü hemşehrimiz, yani Bingöl kökenli hemşehrimiz yaşamaktadır.
Bundan dolayı Bingöl'e ayrıca bir özen gösteriyorum ve seviniyorum
orada kurulan üniversiteden dolayı.
Ayrıca, oranın çok değerli
milletvekilleri şu anda karşımda, Sayın Doktor Güler,
Sayın Abdurrahman Anik. Sayın Feyzi Berdibek
Ağa'mız da geçti gitti. Dolayısıyla, bu sayın
milletvekillerimize ve Bingöl'ümüze hayırlı uğurlu
olsun diyor ve bu vesileyle, ben, üniversiteler üzerinde genel anlamda
eleştirime devam etmek istiyorum.
Bakınız değerli arkadaşlarım,
Sayın Millî Eğitim Bakanımız da bir bilim adamıdır,
benim burada konuştuğum şeylerin ne demek olduğunu
çok iyi anlar. Ben aydınlarımıza, bilim adamlarımıza
bunları anlatmak istiyorum, üniversitenin ne anlama geldiğini
anlatmak istiyorum. Yani, ortaokul açar gibi üniversite açmanın
anlamı olmadığını, her vilayette bir üniversitemizin
olması gerektiğini yürekten elbette ki savunuyoruz, ama
kaliteli üniversite olsun diyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
bugün, üniversitelerimiz, gerçek anlamda bilgi ve teknoloji üretemeyen,
sadece eğitim ve öğretim yapan kurumlara dönüşmüştür.
Üniversitelerimizde yapılan bilimsel araştırmalar,
ülke sorunlarına çözüm üretmekten oldukça uzak, sadece kariyer
almak için yapılan çalışmalarla sınırlı
kalmıştır. Bunun, bir ülkenin geleceği için ne kadar
vahim olduğunu anlayacak bir durumda maalesef değiliz.
İktidar bakımından bunu söylüyorum.
Değerli arkadaşlar, üniversite
reformu ve hakikaten üniversite kurmak için niyet ve samimiyet gerekir.
Hükûmetin bizi uğraştırdığı işler
ise, bununla alakası olmayan işlerdir. Üniversite olgusu
ülkemizde epey yara almış bir durumdadır ve genç kuşak
öğrencinin üniversite algısı da bu yaralanmayla, maalesef,
maluldür. Öğrenciler açısından üniversite, çoktandır
sadece naif bir umut kapısı olarak değil, başlıbaşına
bir yatırım aracı olarak görülmektedir. Bu üzüntü verici
bir şeydir. Yeni kuşak öğrencilerin ezici çoğunluğu,
üniversitenin, her kapıyı açıp yüksek hayat standardı
sağlayan bir sihirli değnek olduğunu, olması gerektiğini
zannediyor. Bu paradigmayı gençlerimizden mutlaka uzak tutmamız
ve beyinlerinden silmemiz gerekiyor. Üniversite diplomasında
somutlaşmış ifadesini bulan bu sihirli değneğin
gücü, dolar cinsinden ne miktar aylık ücrete karşılık
geldiğiyle ölçülüyor. Üniversiteli olmak belirli bir yaşam
standardını elde etmenin olmazsa olmaz şartı kabul
ediliyor ve üniversiteye, neredeyse,
sadece bu pencereden bakılıyor. Dolayısıyla,
üniversite, bilim, bilgi, düşünce üreten bir oluşum olarak
değil, piyasa şartlarına en uygun nitelikte insan gücü
imal eden bir müessese olarak kabul ediliyor. Üniversiteden beklenen,
bilgi üretimi ve kullanımı döngüsüne mümkün olduğunca
bulaşmadan, olası en yüksek ücretli işi garantileyecek
bir diploma elde etmekten ibaret kalıyor. Yeni kuşak
öğrencinin yatırım merkezli kabul ve beklentileri
ile üniversitenin üstlenmiş olduğu tanım ve amaçlar
karşılaştığında, her iki cephede de çarpık
oluşumlar gözlüyoruz. Üniversite cephesindeki oluşumun
adı "hazmı kolaylaştırılmış meslek
okulu", öğrenci cephesindeki adıysa "öfkeyle karışık
silsileli hayal kırıklığı."
Üniversite-piyasa iş birliğine
kimsenin kolay kolay diyeceği bir sözü olacağını
sanmıyorum. Bu anlamda, tarıma dayalı sanayi anlayışı
da tek başına olumsuz bir yaklaşım değildir. Piyasa
da, üniversite de dilediği kurum ve kavramla iş birliği
yapabilir, birlikte çalışabilir, üretebilir; belirli sanayi
kolları da, pekâlâ, tarımsal faaliyetlerden kapsamlı
şekilde destek alıyor olabilir. Piyasanın üniversiteden
yararlanması bir şeydir, üniversitenin piyasanın ihtiyaçlarına
göre vaziyet alması ise bambaşka bir şeydir değerli
arkadaşlar. Ya da diğer bir örneğe başvuracak olursak,
tarımın sanayiyi destekleyici şekilde örgütlenmesi
bir şeydir, sanayinin tarım desteğine bağlı
şekilde örgütlenmesi bambaşka bir şeydir. Birinciler,
bir uzlaşma ya da pazarlık zemininde karşılıklı
iş birliği anlamına gelirken; ikinciler, birinin diğerine
bağımlılığına karşılık gelmektedir.
Üniversite, kendini, kendi uhdeleri,
kendi üstlenmeleri çerçevesinde yeniden tanımlayabilir, ancak,
üniversitenin piyasa ihtiyaçlarına göre yeniden tanımlanmamasını
ve yapılanmasını öngörmek, böyle bir yapılanmayı
üniversiteye giydirmeye çalışmak dünyayı baş aşağı
etmek demektir. Çünkü, uzun zaman, geniş coğrafya ve farklı
hayat biçimleri gibi bir ölçekten bakacak olursak, günün ihtiyaçları,
tanım gereği, anlık ve geçicidir. Oysa, dünya devingen,
etraflı ve süreklidir. Geniş ve etraflı dünyaya
kıyasla anlık sayılabilecek ihtiyaçlara göre düzenlenmiş
bir üniversite, değil ertesi güne hazırlanmak, yarını
bile tasarlayamaz; değil bir günlük yola çıkmak, bir sigara
içimlik mesafeyi bile göremez; değil farklı hayat biçimlerini
kavramak, kendi gününü bile anlayamaz.
Diyelim ki piyasanın ihtiyaçlarına
göre yapılanmış ve şekillenmiş üniversiteye
kavuştuk, bu durumda, piyasa, yarın ihtiyaç duyacağı
daha bugünden belli olan yeni bilgiyi, yeni teknolojiyi, yeni düşünceyi
nereden bulacak? Aynı piyasa, farklı hayat biçimlerinin
ihtiyaçlarına karşılık vermesini sağlayan
araştırma bulgularını kimden alacak?
Yeni kuşak üniversite öğrencisi,
üniversiteden kendisini günün piyasasında en geçerli eleman
hâline getirmesini beklemektedir; üniversite sınavına
hazırlıktan başlayarak, tüm yatırımını
hem para hem zaman hem enerji olarak buna göre yönlendirmektedir; sadece
üniversitenin değil kendisinin de değerini aylık ücreti
cinsinden hesaplamakta, mümkün olan en yüksek ücrete endekslenmiş
bir hayat standardının peşinde bütün gücünü sarf etmektedir.
Dev boyutlara ulaşan üniversite
sınavına hazırlık sektörü, sadece eksik ve çarpık
okul sistemimizin değil, aynı zamanda üniversite yatırımcısının
iştah ve hevesinin de bir ürünüdür. Üniversitede süregelen
tersine reformun başlangıç noktası tam da burasıdır.
Üniversite, üniversiteye kimin, ne şekilde gelebileceği
konusundaki söz hakkından önemli ölçüde feragat etmek, bu hakkın
kendisi dışında bir mekanizma tarafından kullanılmasına
razı olmak zorunda kalmış; dahası, bu durumun
oluşturacağı aksaklıkları kendi bünyesinde
giderme ya da düzeltme zahmetini de üstlenmiştir.
CAHİT CAN (Sinop) - Hepsini
okumak zorunda değilsin.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Az kaldı Sayın Can. Sayın Can, senin uyumaman lazım,
gece sabahlara kadar. Bak aday adayı oldun, aday olacağın
meçhul, uykuların kaçması lazım Sayın Cahit Can.
CAHİT CAN (Sinop) - Bitirelim
şu üniversiteleri.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Uykuların kaçıyor senin, yani yapma!
Dolayısıyla, değerli
arkadaşlar, üniversite, daha en başından kendi tanım
ve üstlenmelerinin savunusunu yapmakta zora düşmüş, bunların
savunmasını yapmak zorunda kalmıştır. Üniversite
zihniyet ve olgusunun ülkemizde çok acil bir reforma ve kendini yeniden
konumlandırmaya ihtiyacı vardır.
Değerli arkadaşlar, Anavatan
bu ihtiyacı doğru bir biçimde tespit etmiştir ve bunun
için gerekli dönüşümü sağlayacak vizyon ve birikimin sahibidir.
Biz, Hükûmetin üniversite paketlerine güvenmiyor ve kendimizi Türkiye'nin
üniversite ihtiyacının gerçek çözümüne endekslemiş
bulunuyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu
düşüncelerle hepinizi, tekrar saygıyla selamlıyor,
Bingöl Üniversitemizin 75 milyonluk yüce milletimize ve Bingöllülere
hayırlı ve uğurlu olmasını Cenabı Allah'tan
niyaz ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özdoğan.
Şahısları adına
ilk söz, Bingöl Milletvekili Sayın Feyzi Berdibek'in.
Buyurun Sayın Berdibek. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
FEYZİ BERDİBEK (Bingöl) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1414 sıra
sayılı on yedi ilde kurulması gereken üniversitelerle
ilgili söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, biz bugün gerçekten çok
mutluyuz. Bizim için tarihî bir gün ve bugün Bingöl tarihinin en önemli
günlerinden biridir. Bu konuda özellikle Sayın Başbakanımız
ve Sayın Millî Eğitim Bakanımıza, Bakanlar Kuruluna,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün bireylerine teşekkür
ediyoruz.
Cumhuriyet tarihinden günümüze
kadar yapılmamış hizmetler AK Parti Hükûmeti döneminde
yapılmıştır. Eğitimden sağlığa,
duble yoldan KÖYDES projelerine kadar tamamlanmamış bütün
yatırımlar bizim dönemimizde gerçekleşmiştir.
Biraz önce, Değerli Hocam Feridun
Baloğlu "Elektriği siz icat etmediniz." dedi de suyu
da biz icat etmedik, ama boşa akan suyu Bingöl halkının
menfaatine AK Parti sunmuştur. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Önemli olan, onu değerlendirebilmektir.
Bu dönemde, ben, gerçekten, huzurlarınızda
Sayın Millî Eğitim Bakanıma bir değil bin kez teşekkür
ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) Elliye
yakın okul yapılmakla beraber, toplam dört yüz derslik okul
yapılmıştı ve Avrupa normlarına uygun bir
hâle getirilmekle beraber, şu anda belki de Türkiye'de eğitim
öğretimin, sınıf babında, en rahat okunduğu
yerlerden biri de Bingöl'dür.
Bizler iktidara gelmeden önce
meslek yüksekokulumuz, Bingöllülerin tabiriyle -çok özür dilerim-
"ahır" denen bir yerde eğitim görüyorlardı. Sayın
Millî Eğitim Bakanımız geldi, kendisine ait, Millî
Eğitim Bakanlığına ait binayı tutup meslek
yüksekokuluna verdi. Öğrenci sayımız giderek azalırken
binanın oluşumuyla, verilmesiyle beraber öğrenci sayımız
2 katına çıkmıştır. Bunlar, AK Parti döneminde
Sayın Millî Eğitim Bakanımız tarafından gerçekleştirilmiştir.
Sayın Hocam, ben duyarlılıklarına
teşekkür ediyorum Bingöl'le ilgili söylemlerinden ötürü, ama
kendilerine yanlış bilgi geliyor. Konuyla ilgili Kültür
Mahallesi'nde -doğru- depremden sonra sekiz derslikli bir okul
yapıldı. Biz onu Sayın Bakanımıza getirdiğimiz
zaman "Buranın mevcudu bu kadardır, kesinlikle sekiz
derslik bu bölgeye yeterli değil." düşüncesiyle yirmi
dört derslikli bir okul daha yapıldı, aynı Kültür Mahallesi'ne.
Şu anda son tabliyesi
atılmakla beraber, okul, inşallah, bu sene eğitim
öğretimde faaliyete geçmiş olacaktır.
Karlıova Lisesi çelik konstrüksiyon
O da, bu sene, Allah'ın izniyle bitecektir.
Biz gelmeden önce yüz yirmiye yakın
kapanmış okulumuz vardı. Sayın Millî Eğitim Bakanımızın
teşvikleriyle kapalı okulumuz kalmadı, ancak boşaltılmış
köyler varsa, bu köyler de şu anda mevcut olmadığı
için oraya da okul açmak herhâlde doğru değildir; ama, varsa,
orada sayısal olarak öğrenci yeterliliği söz konusuysa
açılabilir.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Yirmi dokuz köy var.
FEYZİ BERDİBEK (Devamla)
- Bizim, şu anda bin kişilik kız öğrenci yurdunun
tadilatı ve onarımı bitti. Konu ile ilgili "ortaöğretim"
dediniz. Biz hiçbir dönemde bu kadar da rahatlığı görmedik.
Sayın Bakanımızın Bingöl'e özel ilgileri vardır.
Konu ile ilgili mağduriyetin giderilebilmesi adına da
her görüşmemizde "Bingöl'e yapılabilecek ne varsa o mağduriyetin
giderilmesi adına da gereken yapılacaktır." demiştir.
Tabii, biz, şu anda bunlardan ziyade, bizim için tarih yazacaktır.
Bunu
Sayın Hüseyin Çelik Bey, şu tarih, bugün bu saatte,
özellikle ışığın yeniden Bingöl'ün ücra köşesinde,
Bingöl'e "Bingöl Üniversitesi" adıyla kurulan bu üniversite,
bizim için hizmetlerin en büyüğü olmakla beraber, belki de cumhuriyet
tarihinin en büyük yatırımıdır.
Bu konuda yapılan bu hizmetlerden
ötürü bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.
Bingöl Üniversitemiz kurulmadan önce sivil toplum örgütleri, Bingöl
halkı, emekçisiyle, işçisiyle, esnafıyla, barosuyla,
esnaf temsilcileriyle Valiliğimizin başkanlığında
Fırat Üniversitesine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Berdibek.
Buyurun, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
FEYZİ BERDİBEK (Devamla)
- Teşekkür ederim.
defalarca yapılan görüşmelerde,
Bingöl ile ilgili alınan olumlu kararlarda Elâzığ
Fırat Üniversitesi yetkililerine de teşekkür ediyorum.
Bu konuda da Sayın Millî Eğitim Bakanımızın
gerçekten duyarlılıkları ön plandaydı. Konuyla
ilgili Bingöl'de bir altyapı da vardı. İkisi gece toplam
on bir bölüm meslek yüksekokulu, fen-edebiyat, veteriner ve ziraat
fakültesiyle ilgili
Bugün bir sayın milletvekilimiz dedi ki
"Son zamanlarda gerçekten para yatırıldı
mı?" Ziraat Fakültesi, 16 bin metrekare kapalı alanıyla,
şu anda Bingöl'de çok ciddi anlamda büyük bir inşaat olmakla
beraber bitme aşamasına gelmişti. Onu da, bu Hükûmet döneminde
Bir enkaz olarak dururken, para bu Hükûmet döneminde sağlanmıştır.
O konuda da Sayın Abdüllatif Şener Bey'e, Başbakan Yardımcımıza
teşekkür ediyoruz.
Bu vesileyle, emeği geçen bütün
arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz, saygı ve
hürmetlerimizi sunuyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Berdibek.
Şahısları adına
ikinci söz Bingöl Milletvekili Sayın Abdurrahman Anik'in.
Buyurun Sayın Anik. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ABDURRAHMAN ANİK (Bingöl) - Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Çok değerli milletvekili arkadaşlarım,
hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum
Değerli arkadaşlar, gerçekten,
bu gece Bingöl adına çok büyük bir tarihi karar ve bu kararla beraber
çok mutluyum, belki hayatımın en mutlu olduğum anlarından
biridir, çünkü eğitime en fazla önem veren bir arkadaşınız
olarak, bugün Bingöl'de artık bir üniversitemiz var, bir üniversite
kuruluyor ve bunun adı da "Bingöl Üniversitesi" olacak.
Ben, başta Sayın Başbakanıma,
Sayın Millî Eğitim Bakanıma, bütün Bakanlar Kurulu üyelerimize,
Hükûmetimize, bu konuda emeği geçen bütün insanlara, bütün arkadaşlara
şükranlarımı sunuyorum Bingöl halkı adına.
Değerli arkadaşlar, aslında,
ben, bir metin hazırlamıştım, onunla konuşmak
isterdim, ama demin Sayın Milletvekilimiz, yani Sayın CHP
Milletvekili, Bingöl adına birtakım şeyler söyledi.
Maalesef, bu yanlış bilgileri cevaplandırmam mecburiyeti
hasıl oldu. Ben, artık, o hazır metni değil de birkaç
konuya değinmek istiyorum.
Çok değerli arkadaşlar,
Sayın Milletvekilim demin izah ettiler, Feyzi Bey. Sayın Bakanıma
ve Hükûmetime en büyük şükranlarımı eğitim açısından
sunuyorum. Niye? 2003 yılının Ocak ayında dönemin
valisi -hep eğitim dedim- bir dosyayla geldi, 27,5 trilyonluk bir
dosya, ama bir baktım, yine sadece YİBO ağırlıklı.
Ama, ben, milletvekili adayı iken, Bingöl'ün köylerini dolaştığım
zaman, özellikle son on beş-yirmi yılda yaşanan olaylarda,
terör olayı nedeniyle kırsal kesimde eğitimin tamamen
yok olduğunu gördüm ve bir dosya, 30 ve daha yukarı olan,
okul çağına gelip de okula gidemeyen okul sayısı,
köy sayısını istedik. Yüz kırk dört tane köy, okul çağına
gelip, 30 değil de, 40 ve 50 öğrencisi olan köyler geldi. Huzurlarınızda
Sayın Bakanıma teşekkür ediyorum. 2003 yılında
deprem döneminde yüz yirminin üzerinde sadece köy ilkokulları
onarıldı ve yenisi yapıldı.
Şimdi, sayın vekilimi de
hayretle
Kim o bilgiyi verdiyse yanlış vermiş.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Söyleyeyim, AK Partili bir belediye başkanı
verdi bilgileri. İsmini de verebilirim.
ABDURRAHMAN ANİK (Devamla) -
Hatırlarsanız, 2004 yılında UNESCO'nun burada toplantısı
vardı, girdiniz mi? Van'dan sonra Bingöl, Türkiye'nin "Haydi
Kızlar Okula
" 2'nci gelmiştir. Haberin var mı? (AK
Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Ben de size bir bilgi vereyim
Rakamlar burada.
ABDURRAHMAN ANİK (Devamla) -
Şimdi, Bingöl, eğitim açısından bu dönemde, cumhuriyet
tarihinde görülmemiş bir ilerleme kaydetti. Bingöl Türkiye'de
"Haydi Kızlar Okula
" Burada 2'nci olmuş. UNESCO'dan
teşekkür almışız. Bunu bilmenizde fayda var.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - 79'uncu sıradayız Bingöl olarak, bakın
resmî rakamlar burada. Millî Eğitim Bakanının belgeleri
bunlar.
ABDURRAHMAN ANİK (Devamla) -
Üniversite işine gelince çok değerli arkadaşlar
Şimdi, endüstri meslek lisesi
Endüstri meslek lisesi arkadaşlar
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Sayın Vekilim
ABDURRAHMAN ANİK (Devamla)
- Oraya dönmeyeyim
Endüstri meslek lisesi çok modern
bir barakada eğitimini sürdürüyor, ama bu sene, Türkiye genelinde
endüstri meslek liseleri veya meslek liseleri olarak çok az sayıda
programa konulurken, Bingöl endüstri meslek lisesi programdadır,
yapılacak. Karlıova Lisesi, geçen sene bir arkadaş,
iş adamı geldi -Sayın Bakan geçen sene yaptırıyordu,
çünkü biz içindeyiz, şahidiz- dedi ki: "Bu liseyi ben yaptıracağım."
Sayın Valimiz vardı, 3 vekil vardık. Sayın Bakan dedi
ki: "Siz ilköğretim yapın da, liseyi biz yapalım."
"Hayır ben yapacağım. Ailemin ismini vereceğim.""E,
buyurun..." Protokol yapıldı ama o arkadaş, gücü
yetmedi yapmadı. Ama bu sene en güzel bir lise yapılacağını
Sayın Bakandan öğrenebilirsiniz. Endüstri meslek lisesi
bu sene programda, yapılacak.
Üniversiteye gelince: Çok değerli
arkadaşlar, 1983'te üniversite
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Anik.
Buyurun, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
ABDURRAHMAN ANİK (Devamla) -
1983'te, Fırat Üniversitesine bağlı olarak yüksekokul
açılmış Bingöl'de, 1987'ye kadar. Demek ki, yirmi dört sene
önce yüksekokul açılmış. 1987'de, Bingöl'e taşınmış,
ama 1987'den geçen seneye kadar, Bingöl'deki yüksekokul, bir baraka,
hakikaten utanç verici bir yapıdaydı. Yine, Sayın Bakanımın
direktifiyle, Bingöl'ün en modern binalarından olan lise binası
eğitim için tahsis edilmiş. Yurt konusuna gelince: Yurtta
da, bin kişilik yurdumuz var. 1 Mayıs 2003 depreminde, orta
hasarlı -az hasarlı, orta da değil- az hasarlı olarak
tespit edilmiş ve bütün, o günün şartlarında, Ankara'dan
giden ekip orada görevini yapmıştır, yani depremle ilgilenen
bütün bürokrat orada çalışmasını yürütmüştür,
onda hiçbir sıkıntımız yok.
Şimdi, söylenecek çok şey
var, ama üzülerek bir şey söyleyeyim: Bingöl'den bir CHP milletvekili
olsaydı da şurada izah etseydi. O, sizin noksanlığınız.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - O, sizin noksanlığınız, gelemiyorsunuz
Bingöl'e.
ABDURRAHMAN ANİK (Devamla) -
Kendinizi topluma, halka kabul ettireceksiniz ki, sizi seçsin. Yani,
zorla mı? O zaman, tayin iste, git, Antalya'dan tayinle gel buraya.
Öbür şeye gelince, müsaadenizle,
ampulden bahsettiniz. Ampul
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Kiğı'ya beraber gidelim, bekliyor 2 bin kişi
meydanda!
ABDURRAHMAN ANİK (Devamla) -
İstediğiniz yere, istediğin ara
Köye ben giderim,
sen gidemezsin zaten, sokamazlar sizi.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Kiğı'ya giremezsin, benimle birlikte Kiğı'ya
giremezsin sen, benim bölgeme!
BAŞKAN - Sayın Baloğlu,
oturur musunuz lütfen.
ABDURRAHMAN ANİK (Devamla) -
Ampul meselesine gelince, partinin amblemiyle ilgili bir konu
söyledi.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Gel, Kiğı'ya beraber gidelim, ne oluyor bak!
ABDURRAHMAN ANİK (Devamla) -
Efendim, Edison bunu buldu da bizim şeyimiz
Biz, hiç olmazsa Edison'un
bulduğu, o çağdaş olan bir şeyden istifade ediyoruz.
Siz, hâlâ, en iptidai dönemin savaş malzemesi olan okla işaret,
şey yapıyorsunuz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İptidai, sizin beyniniz de odur. Daha, iptidai savaş aleti
olan ok sizin işaretinizdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Bir yerinize mi battı?
BAŞKAN - Sayın Anik, Genel
Kurula teşekkür eder misiniz.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Sayın Başkan, 69'a göre söz istiyorum.
ABDURRAHMAN ANİK (Devamla) -
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Anik.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - İsmimden bahsederek, kişiliğime yönelik
saldırılarda bulundu. Kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
İki konuda söylediklerimi
tersine çevirdi, söylemediğim sözleri söylemişim gibi
söyledi. İki dakikada yanıt vereceğim. Bu çok önemli
benim için. Yeni bir sataşmaya neden olmayacağım.
BAŞKAN - Sayın Baloğlu,
adınızı vermedi. Lütfen, siz oturun.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Ama, efendim, adımı vermesi değil
Parmağıyla
göstermesi yetmiyor mu?
BAŞKAN - Sayın Grup
Başkan Vekili var.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Hayır, hayır
Ama, benden bahsediyor.
BAŞKAN - Yok, yok
Sayın
Grup Başkan Vekili var.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Efendim, bir dakika izin verin.
BAŞKAN - Sayın Baloğlu,
siz lütfen oturun yerinize.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Efendim, ama konuşan bendim demin, Grup Başkan Vekili
değil.
BAŞKAN - Sayın Grup
Başkan Vekili
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Benden bahsediyor.
BAŞKAN - Yok, yok
Siz oturun.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın
Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Anadol.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Söz
alma talebim yok. Ama zapta geçmesi için söylüyorum.
Siyasal tartışmalar her
zaman mümkündür, polemik Mecliste yapılabilir, ama konuşmacının
partimizin amblemini iptidai bir savaş malzemesi olan oka benzetmesini
kınıyorum ve bu Meclise yakıştıramıyorum.
BAŞKAN - Peki, teşekkür
ederim Sayın Anadol.
Konu anlaşıldı.
Bingöl Milletvekili Sayın
Mahfuz Güler'in kısa bir söz talebi var, yerinden.
İç Tüzük'ümüzün 60'ıncı
maddesine göre kısa bir söz hakkı veriyorum.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Ona söz veriyorsunuz, bana niye vermiyorsunuz?
BAŞKAN - Buyurun.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, Sayın
Baloğlu'nun Bingöl ile ilgili hassasiyetine çok teşekkür
ediyorum. Gerçekten, zaman zaman yaptığı uyarılar
bizim için yol gösterici olmuştur, ancak, milletvekili arkadaşlarımın
da söylediği gibi, zannediyorum bazı yanlış kaynaklardan
bilgiler edinmiştir.
Değerli arkadaşlar, Bingöl'de
bir üniversitenin yapılabilmesi için her türlü altyapı
vardır. Ben, dün akşamki konuşmamda söyledim. Ortaöğretimde
hiçbir eksiğimiz gediğimiz kalmamıştır. Özellikle,
2003 depreminden sonra Bingöl'ün bütün köy okulları onarımdan
geçirilmiştir. Bingöl merkez ve Bingöl'ün yedi ilçe merkezi
dâhil olmak üzere, hiçbirinde okul ihtiyacı kalmamıştır.
Dolayısıyla, Sayın Milletvekilimin hassasiyetine
tekrar teşekkür ediyorum. Ama, dediğim gibi, yanlış
birtakım yerlerden bilgi aldığı görülüyor. Bizim,
deprem öncesi Bingöl'de çok ciddi sorunlarımız vardı,
eksikliklerimiz vardı. Bunları, Sayın Bakanımızın
birebir takibiyle ve Sayın Başbakanımızın
direktifleriyle çok kısa sürede bitirdik. Derslik sayımızı,
Sayın Başkanım, Bingöl'de tam 3'e katladık.
Ben, bu vesileyle, tekrar, Bingöl
Üniversitesinin hayırlı ve uğurlu olmasını
temenni ediyorum. Emeği geçen Sayın Başbakanımıza
ve Sayın Bakanımıza tekrar Bingöl halkı adına
şükranlarımı arz ediyorum.
Size de çok teşekkür ediyorum
Başkanım, sağ olun efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Güler.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Sayın Başkan, bu defa ismimden bahsederek sözlerimi
çarpıttı, Baloğlu dedi. İzin verin, iki cümleyle
izah edeyim.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Sayın Başkanım ısrar ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Ben ısrar ediyorum efendim.
BAŞKAN - Kabul edilmiştir.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Yani, gerçekler bu kadar çarpıtılamaz. O zaman
başka bir yol kalıyor.
BAŞKAN - Sayın Baloğlu
Sayın Baloğlu
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Bütün arkadaşlarımı bu cumartesi Hükûmetin
önünde bir toplantıya davet ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Baloğlu
Sayın Baloğlu
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Gelin, Kiğı'da halkın önünde konuşalım.
BAŞKAN - Bingöl Üniversitemizin
hayırlı olmasını diliyorum.
Ek madde 86'yı okutuyorum:
Alparslan Üniversitesi
EK MADDE 86- Muş'ta Alparslan
Üniversitesi adıyla bir üniversite kurulmuştur. Bu
üniversite;
a) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadî ve İdarî Bilimler
Fakültesi ile Fırat Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı
iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Eğitim Fakültesinden,
b) Fırat Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu
ile Malazgirt Meslek Yüksekokulundan,
c) Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı
değiştirilerek oluşturulan ve Rektörlüğe
bağlanan Sağlık Yüksekokulundan,
d) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,
oluşur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Muş Milletvekili Sayın Şerif
Ertuğrul.
Buyurun Sayın Ertuğrul.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET ŞERİF
ERTUĞRUL (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime başlarken yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Ancak, benden önceki konuşmacı Sayın Anik'ın, Cumhuriyet
Halk Partisinin altı oklarını bir savaş aletine,
ilkel bir savaş aletine benzetmesini de şiddetle kınıyorum.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum)
- Niye? Doğru değil mi?
MEHMET ŞERİF ERTUĞRUL
(Devamla) - Acaba Sayın Anik'ın cumhuriyetle bir problemi
mi var? Sayın Anik bilmez mi, o altı ok, aynı zamanda cumhuriyetin
temel niteliklerini yansıtıyor. Eğer varsa sizin bir
karın ağrınız, bir derdiniz, onu açıkça söyleyin.
Sizi şiddetle kınıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul)
- Ya yapmayın! Ne karın ağrısı olacak, olur mu
öyle şey!
BAŞKAN - Siz buyurun Sayın
Ertuğrul.
MEHMET ŞERİF ERTUĞRUL
(Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün
bir mutluluğu burada ve on yedi ilde hep birlikte yaşıyoruz.
Muş gibi, her açıdan geri kalmış, ihmal edilmiş
bir ilde üniversite kurulması geleceğe umutla bakmamıza,
bağlanmamıza neden olmaktadır. Görüşmekte olduğumuz
kanun, Fırat Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı olarak
Muş'ta eğitim ve öğretim veren Eğitim Fakültesi ve
iki Meslek Yüksekokulu, ek olarak Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadî
ve İdarî Bilimler Fakültesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Fen
Bilimleri Enstitüsünün kurulmasını öngörüyor.
Değerli milletvekilleri,
her ilin bazı özel günleri vardır. Bu günler ya ilin tamamıyla
ilgilidir ya da ilçeleriyle ilgilidir. Muş için üç özel gün vardır.
26 Ağustos, Malazgirt'in kurtuluş günü; 31 Mart, Varto'nun kurtuluşu;
30 Nisan ise, Muş şehir merkezinin düşman işgalinden
kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır. Bu tarihlerin yalnızca
kurtuluş günü olmasına dikkat çekmek isterim. Muş,
düşman ordularının elinden kurtuldu, ama yoksulluktan,
sefaletten, yok sayılmaktan, maalesef bir türlü kurtulamadı.
Düşünün ki, Varto ilçesinde 1966 senesinde bir deprem yaşandı
ve inanır mısınız sayın milletvekilleri, 1966
senesinden bu yana evleri yıkılan bir kısım vatandaşlarımız
hâlâ hak sahipliklerini elde edemediler.
FİKRET BADAZLI (Antalya) - Zaman
aşımına uğramış.
MEHMET ŞERİF ERTUĞRUL
(Devamla) - Efendim, devlette devamlılık esası vardır,
devlette zaman aşımı yoktur.
FİKRET BADAZLI (Antalya) - O
hakları biz verdik.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen müdahale etmeyelim.
MEHMET ŞERİF ERTUĞRUL
(Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Muş, eğitimde çok geri konumdadır. 441 ilköğretim
okulunda 85.633 öğrenci öğrenim görmektedir. Derslik başına
düşen öğrenci sayısı 38'dir. Bu sayının 30
ve altına çekilebilmesi için en az 600 yeni dersliğin yapılması
gerekmektedir. Ortaöğretimde 23 okulda 9.231 öğrenci
eğitime devam etmektedir. Derslik başına düşen
öğrenci sayısı 35'tir ve 41 dersliğe ihtiyaç duyulmaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
Muş'ta sağlık hizmetleri yetersiz durumdadır. 5
hastane, 640 hasta yatağı, 45 sağlık ocağı
ve 49 sağlıkevi bulunmaktadır.
Maalesef, Muş ili, ekonomik
açıdan da son derece geri kalmış bir il konumundadır.
Ekonomik yapı, temelde, tarım ve hayvancılığa
dayalıdır. Tarım ve hayvancılık büyük ölçüde
geleneksel yöntemlerle yapıldığı için verim oldukça
düşüktür. Bunun yanında, sanayi de maalesef, gelişememiştir.
İlde ekonomik açıdan faal nüfusun yüzde 84'ü tarım, yüzde
13'ü hizmet, yüzde 2'si sanayi, yüzde 2'si de inşaat sektöründe
çalışabilmektedir.
Muş, kuruluşu milattan
önceki tarihlere kadar uzanan, yirmi kadar devlet egemenliğine
tanıklık etmiş bir kent olarak, kültürel ve tarihî zenginliğini
turizmin hizmetine sunamamış bir kent konumundadır.
Muş'un bilinen tarihi Urartularla başlar; Persler, Romalılar,
Sasani, Bizans egemenliğinin yanı sıra, Selçuklular,
Eyyubiler, Akkoyunlular ve Şerefhanlar gibi birçok medeniyete
ev sahipliği yapmıştır. İlimiz bu dönemlere
ait tarihî eserlere sahiptir.
Sayın milletvekilleri,
Muş ili, 1950'li yıllara kadar Türkiye'nin ana ulaşım
ağının dışında kalmıştır.
1955 yılında tamamlanan demir yolu, yenilenen kara yollarıyla
birlikte, bugün, artık, ulaşım sorunu önemli ölçüde çözülmüştür.
Hâlen bakıma alınması nedeniyle sivil uçuşlara kapalı
olan NATO askerî havaalanı 1992 yılından itibaren hava
trafiği hizmetiyle ilimizi hayli rahatlatmıştır.
2007 yılı sonu itibarıyla tekrar bu hizmetten yararlanabileceğimizi
umuyor ve yeniden sivil trafiğe açılmasını önemle
rica ediyorum ilgililerden.
2000 yılı nüfus sayımına
göre il merkezinin nüfusu 67.927, toplam il nüfusu ise 453.654'tür.
İlimiz, istihdam imkânlarının kıt olması nedeniyle
maalesef sürekli göç vermektedir. Bundan da en fazla genç nüfus etkilenmektedir.
İşte, 15 Mayıs tarihi, bu nedenle nihayet o yokuşun
aşılmasının tarihi olmuştur. Kurulacak olan
fakültelerle birlikte Muş, kısa zamanda bir üniversite
şehri olmakla kalmayacak, üniversitenin etrafına yayacağı
ışık ve makûs talihini de inşallah geride bırakacaktır.
Değerli milletvekilleri, biliyorum,
bütün bu düşüncelerime rağmen yeni üniversitemiz, bir süre
sıkıntılar yaşayacak, başlangıçta yeterli
öğretim üyelerini bulamayacak, fiziki altyapının
tamamlanması çok uzun sürecektir. Bir üniversitenin gerçek anlamda
üniversite olması, o üniversitedeki doktora eğitiminin
oranına bağlıdır. Bu açıdan Muş Üniversitesi,
önümüzdeki on yılda ancak tam anlamıyla üniversite olabilecektir.
Eğer, bir yere varmak için yol yapılmış ve o yol
açıksa, hedefe varmak daha da kolay olacaktır. Bu kanun bu
yolu açmıştır ve biz Muşlular olarak ve bütün
Muş halkı olarak o yolda koşarak hedefe ulaşacağız.
Değerli arkadaşlarım,
bende bir ses kısıklığı var, ama, tabii, o eskiden
vardı, şu an değil. Bu nedenle, sizin de fazla zamanınızı
almak istemiyorum. Gerçekten, bu yolda emeği geçen bütün arkadaşlarıma,
bütün kurumlara teşekkür ediyor, şükranlarımı
arz ediyorum.
Yüce Meclise saygılarımı
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ertuğrul.
Şahısları adına
ilk söz, Muş Milletvekili Sayın Medeni Yılmaz'ın.
Buyurun Sayın Yılmaz. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
MEDENİ YILMAZ (Muş) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 1414 sıra sayılı
Yasa Tasarısı'nın 7'nci maddesinin ek 86'ncı maddesiyle
ilgili söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok değerli arkadaşlar,
on yedi ilde kurulacak üniversiteleri görüşüyoruz. Öyle zannediyorum
ki, şu anda, yeni üniversite kurulacak on yedi ilimizde çok güzel
anlar yaşanıyor, gerçek anlamda bayram yaşanıyor
diye düşünüyorum. Üniversitelerin, kuruldukları illere
sağladıkları katkıyı burada uzun uzun anlatacak
değilim, daha önce arkadaşlar çok değişik vesilelerle
bu konuya değindiler. Elbette, üniversiteler, kuruldukları
illere ekonomik anlamda, sosyal anlamda, kültürel anlamda çok büyük
bir dinamizm ve sinerji katmaktadırlar. Yıllardır, olmazsa
olmaz diye Muşlular olarak düşündüğümüz ve rüyasını
gördüğümüz, hayallerini kurduğumuz üniversitemize nihayet
kavuşuyoruz. Bu konuda, başta Sayın Başbakanımıza,
Bakanlar Kurulumuza ve Millî Eğitim Bakanımıza ve değerli
heyetinize şükranlarımı sunuyorum; şahsım
adına, ilim adına bu şükranlarımı sunuyorum.
AK Parti İktidarı gerçekten
çok büyük işler başardı. Çok çeşitli alanlarda çok
önemli katkılar sağladı. İşte, eğitimde,
sağlıkta, ulaşımda, konutta, KÖYDES projesiyle
köylerin içme suları ve yollarında ve keza, yine sosyal
alanlarda uyguladığı politikalarla çok önemli reformlara,
çok önemli devrimlere imzasını attı.
Üniversiteler gerçekten bir hayaldi,
ama bu hayaller bu akşam 17 ilimizde gerçekleşiyor, tıpkı
daha önce 15 ilimizde olduğu gibi. Böylece AK Parti İktidarı
döneminde 32 ilimizde 32 üniversite kurulmuş oldu. Kurulan 7
tane vakıf üniversitesiyle beraber bu dönemde 39 üniversitenin
kurulmuş olması AK Partinin bu alandaki vizyonunu çok
açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Biraz önce Edison ve elektrikle ilgili
bir polemik yaşanmıştı. İzin verirseniz bu konuda
ben bir cümleyle bu polemiğe katılmak istiyorum. Evet, Edison
ampulü buldu ve fiziksel mekânları aydınlattı, ama AK
Parti İktidarı, kurulmasına vesile olduğu otuz
dokuz yeni üniversiteyle beyinlerin içini aydınlatmak için
çok büyük bir hamle yaptı. Bu konuda ne kadar teşekkür etsek
azdır diye düşünüyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) - Edison
kahrından ölürdü vallahi bugün yaşasaydı.
MEDENİ YILMAZ (Devamla) - Ayrıca,
1071'de Malazgirt Zaferiyle Anadolu'nun kapılarını
açan Sultan Alpaslan'ın adının böyle bir bilim yuvasında
yaşatılması da ayrı bir öneme sahiptir. Bu konuda
tekrar teşekkür ediyorum. Üniversitelerimiz bir an önce kurulmayı
bekliyor. Bir an önce tasarının kanunlaşmasını
bekliyoruz.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Dakika bile
önemli.
MEDENİ YILMAZ (Devamla) - Dakikalar
gerçekten önemlidir.
Ben bu konuda fazla zaman almak istemiyorum.
Hayatımın en mutlu anlarından birini yaşıyorum
ve gerçekten çok mutlu olduğum kadar, çok da heyecanlıyım.
Kendi adıma, ilim adına,
hemşehrilerim adına ve ülkem adına, tekrar, Sayın
Başbakanımıza, Sayın Bakanımıza, AK Partiye
ve iktidarıyla muhalefetiyle bütün Parlamentomuza teşekkür
ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yılmaz.
Şahsı adına ikinci
söz, Muş Milletvekili Sayın Seracettin Karayağız'ın.
Buyurun Sayın Karayağız.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
SERACETTİN KARAYAĞIZ
(Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu
Tasarısı üzerinde, Muş Alparslan Üniversitesiyle ilgili
söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlarken, sizleri
ve televizyonları başında bizi izleyen vatandaşlarımı
saygıyla selamlıyorum.
Aslında, konu çok önemli, çok
çok uzun konuşmak gerekir, ama arkadaşlarımız da
belirtti, herkes bu anı, bir an önce karar alınmasını
sabırsızlıkla beklediği için, fazla uzatmadan
kısa tutacağım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkenin geleceğinin genç nesillerin geleceğine
bağlı olduğunu bilen AK Partimiz, iktidara geldiği
günden bu yana, çocuklarımızın eğitimine büyük
önem vermektedir.
Hükûmetimiz döneminde, Millî
Eğitim Bakanlığı bütçesi ilk defa en büyük bütçe
hâline getirilmiş ve bu şekilde devam etmektedir. Ayrıca,
iktidarımız döneminde, eğitim harcamalarında
büyük artışlar olmuştur. Devraldığımız
dönemde 8 milyar 43 milyon YTL olan Millî Eğitim bütçesi 2006
yılında 19 milyar 527 milyon YTL'ye çıkarılmış,
2007 yılında bu rakam daha da artırılmıştır.
Muş ilimiz de bütün bu yatırım ve desteklerden en fazla
faydalanan iller arasında olmuştur.
İlimizde ilave olarak açılan
Anadolu liseleri ve ilk olarak açılan Fen Lisesi ve yurtlar,
öğrencilerimizin üniversiteye girme şansını daha
da artırmıştır. Ülkemizin en fakir illerinden biri
olan Muş ilimizden üniversiteyi kazanan öğrencilerimizin
başka illerde üniversite tahsili yapmaları büyük bir maddi
külfet getirmekte ve birçok öğrencimiz için engel teşkil etmekteydi.
Artık, bu öğrencilerimiz, kendi illerinden, ailelerinin
yanından ayrılmadan üniversite eğitimlerini tamamlayabilecekler,
master ve doktoralarını kendi illerinde yapabileceklerdir.
Üniversite, aynı zamanda,
ilimize, kültürel, sosyal ve ekonomik gelişme açısından
da büyük katkılar sağlayacaktır. Üniversitemiz olmadığı
zaman, ilimize bir fakülte açılması için, milletvekilleri,
sivil toplum örgütleri ve yerel medya olarak verdiğimiz mücadeleyi
tüm hemşehrilerimiz çok iyi bilmektedir. Muş'ta bir gazetemiz,
her gün "Alparslan Üniversitemi istiyorum" bandıyla
çıkmaktadır. Fakat, bütün bu çabalarımıza
rağmen, bir türlü netice alamıyorduk. Binası, lojmanları
ve yurtları hazır olduğu ve kararı alındığı
hâlde altı yıldır açılmayan bir Eğitim Fakültemiz
için ilgili yerlerle yaptığımız görüşmeler
ve karşılaştığımız muameleyi anlatsam,
inanın, saatleri alır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gerek milletvekilleri gerekse AK Parti Hükûmetimizin
ve Millî Eğitim Bakanımızın hiçbir fedakârlıktan
kaçınmadan yaptıkları sayesinde, geçen yıl,
Eğitim Fakültesinin açılışını gerçekleştirebildik.
Bu Fakülte de, Alparslan Üniversitemiz için zemin oluşturdu ve
bugün, Meclisimizde, hayırlısıyla, bu kararı
alıyoruz.
Bir fakülte açabilmek için artık
başka illerin rektörlerine müracaat etmek zorunda kalmayacağız.
Alparslan Üniversitesi olarak kendi kararını kendisi verecek,
uygun gördüğü fakülteyi kendisi açacaktır ve Muşlular
olarak rüyamız gerçekleşecektir.
Anadolu'nun kapılarını
bizlere açan Sultan Alparslan'ın ismini de yad edeceğimiz
Üniversitemizin ilimize ve ülkemize hayırlı olmasını
diler, burada, başta Sayın Başbakanım ve Sayın
Millî Eğitim Bakanımız olmak üzere, tüm emeği geçenlere,
hemşehrilerim adına, teşekkürü borç bilir, hepinizi
sevgi ve saygıyla selamlarım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Karayağız.
Muş Milletvekili Sayın
Sabahattin Yıldız'ın, İç Tüzük'ümüzün 60'ıncı
maddesine göre, yerinden, kısa bir söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Yıldız.
V.
- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
5.-
Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız'ın, Muş'a
Alparslan Üniversitesinin kurulması ve Alpaslan II Barajı'nın
devreye girmesi nedeniyle açıklaması
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) -
Sayın Başkan söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; hepinize saygılar sunuyorum.
Gerçekten, bu akşam üniversitelerinin
kuruluşu gerçekleşecek olan on yedi ilden biri de milletvekili
bulunduğum Muş ili. Muş'un ve Muşlunun yıllardır
özlemle beklediği iki önemli proje var. Bunlardan biri,
Muş'a Muş Alparslan Üniversitesinin kurulması; ikincisi,
Muş'ta ovayı sulayacak olan Alpaslan II Barajının
devreye girmesidir.
Bunlardan bu dönemde siyaseten
de çok önemli gördüğümüz ve Muş'un da gerçekten eğitimine,
kültürüne, ekonomisine ciddi manada katkı sağlayacağına
inandığım Alparslan Üniversitesinin kurulmuş olmasından
tüm Muşlular gibi ben de mutluluk ve gurur duyuyorum.
Bu Üniversitenin kuruluşunda
emeği geçen, bu akşam burada hazır bulunan bütün milletvekili
arkadaşlarıma, Sayın Millî Eğitim Bakanıma
ve emeği geçen herkese; özellikle de bu Üniversitenin kuruluşu
için yıllarca emek veren, Muş'ta belki bu akşam bizleri
dinleyen FM 49'un sahibine; özellikle, yıllardır, hep
"Alparslan Üniversitemi istiyorum" diye yayın yapan
Muş Şark Telgraf gazetesine ve Muş'un gençliğine,
yıllardır hep imza kampanyalarıyla değişik
platformlarda Muş Üniversitesinin kurulmasını gündeme
getiren o gençlere de buradan teşekkür ediyorum.
Üniversitenin Muş'umuza ve ayrıyeten
diğer on yedi ile hayırlı olmasını diliyor,
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yıldız.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78
ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Yükseköğretim
Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnameye Ekli Cetvellerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1343, 1/1291) (S. Sayısı: 1414) (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde iki adet önerge vardır.
Sayın milletvekilleri, iki
önerge de içerik olarak aynı olduğundan, işlemlerini
ve oylamalarını birlikte yapacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1414 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 7 nci maddesi
ile 2809 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen ek 86 ncı
maddenin başlığında ve metninde geçen "Alparslan
Üniversitesi" ibaresinin "Muş Alparslan Üniversitesi"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İrfan
Gündüz Sabahattin
Yıldız Eyüp
Fatsa
İstanbul Muş Ordu
Vahit
Kiler Alaettin Güven Ahmet Yeni
Bitlis Kütahya Samsun
Seracettin
Karayağız Medeni
Yılmaz Şerif
Ertuğrul
Muş Muş Muş
BAŞKAN - İkinci önerge sahibini
okutuyorum:
Mustafa
Gazalcı
BAŞKAN - Teşekkür ederim. Denizli
Sayın Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gerekçeleri okutuyorum:
Gerekçe: Üniversitenin, bulunduğu
ilin adıyla anılmasını teminen önerilmektedir.
Gerekçe: Üniversite kurulan ilin
adını taşıması ve halkın anlaması
için.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Teşekkür
ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Teşekkür
ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Muş Alparslan Üniversitemizin
hayırlı olmasını diliyorum.
Ek madde 87'yi okutuyorum:
Artuklu Üniversitesi
EK MADDE 87- Mardin'de Artuklu
Üniversitesi adıyla bir üniversite kurulmuştur. Bu
üniversite;
a) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Fen-Edebiyat Fakültesinden, Dicle Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Mühendislik-Mimarlık
Fakültesi ile Güzel Sanatlar Fakültesinden,
b) Dicle Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Sağlık Yüksekokulundan,
c) Dicle Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu,
Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu ile Midyat Meslek Yüksekokulundan,
ç) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,
oluşur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Mardin Milletvekili Sayın Mahmut Duyan.
Buyurun Sayın Duyan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MAHMUT DUYAN (Mardin)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
görüşülmekte olan on yedi üniversite kurulmasıyla alakalı
kanun tasarısı üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yüce heyetten bir istirhamım
olacak: "Artuklu Üniversitesi" isminin "Mardin Artuklu
Üniversitesi" olarak değiştirilmesini sizlerden rica
ediyorum.
Artuklular, 1110 yılında
Mardin'i başkent olarak ilan etmişlerdir. O tarihte, Mardin'de,
onlarca medrese, hastane, cami yapmışlardır. Bunlar
arasında, Mardin Ulu Camisi, Deyruzzaferan Manastırı,
Kızıltepe Ulu Camisi, Hasankeyf Sarayı hâlâ ayaktalar.
Aslında, Mardin, on yıl öncesinde
üniversiteyi hak etmişti. Geç alınmış bir karar,
ama emeği geçen herkese, burada, huzurunuzda teşekkür etmek
istiyorum. Bugün Mardin'de bir bayram var. Mardin'de kurulacak olan
üniversitelerde yetişecek olan öğrenciler çok iyi pratik
kazanacaklardır. Çünkü, Mardin, bugün dünyada sayılı
üç ilden birisi; Kudüs, Roma ve Mardin. Mardin'de kurulacak olan mimarlık
fakültesi ayaklı bir kütüphane gibi, her türlü deseni orada görebilirsiniz.
Burada yaşayacak olan mimarlar, inşallah, dünyada sayılı
olan mimarlar arasında yer alacaklardır. Kızıltepe
Ovası'ndaki Mezopotamya Ovası'nda bütün bitkilerin desenleri
mevcut. Burada yetişecek olan ziraat fakültesi öğrencileri
pratik yönünden büyük bir deneyim kazanacaktır. Midyat'ta kurulacak
olan edebiyat fakültesinin
Dinlerin, dillerin, ezanın ve çanın
bir anda seslendiği bir yer. Burada yetişecek olan öğrencilerimiz
büyük bir edep sahibi olacaklardır. Mazıdağı'nda
kurulacak olan maden fakültesinin
Mazıdağı fosfatı,
Derik'teki çimentonun ham maddesi olan klinker, böyle, yerde
açıkça bulunmakta ve buradaki mühendisler gayet güzel bir pratikle
yetişeceklerdir.
Mardin'de bütün öğretim görevlilerimiz
hazır. Mesela, Maraş Rektörü Mardinli, Dokuz Eylül Üniversitesinin
Rektörü Mardinli, Diyarbakır Üniversitesinin Rektörü Mardinli,
İstanbul Tıp Fakültesinin Dekanı Mardinli. Biz kendi
işimizi halledeceğiz. İş adamlarımız hazır,
öğretim görevlilerimiz hazır, hepimiz hazırız.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum)
- Gelmezler ama
MAHMUT DUYAN (Devamla) - Gelirler,
hepsi gelirler, hazırlar.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum)
- İnşallah, inşallah
MAHMUT DUYAN (Devamla) - Mardin değişik
bir yer. Mardin, Mardin'deki insanlarımız, en sona geldiği
zaman, bayrağına da sahip çıkar, iline de sahip çıkar.
Şimdi, şu anda Mardin'deki
herkes bayram ediyordur. Ben, lafı fazla uzatmayacağım,
Sayın Bakanım demin ikaz etti beni. Emeği geçen herkese,
özellikle 22'nci Dönem milletvekillerine, bakanlarımıza,
komisyon üyelerimize, hepsine ayrı ayrı Mardin halkı
adına teşekkür ediyorum.
Memleketimize hayırlı
olsun.
Teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Duyan.
Şahısları adına,
Mardin Milletvekili Sayın Selahattin Dağ.
Buyurun Sayın Dağ. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
SELAHATTİN DAĞ (Mardin) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın
geçici 87'nci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi en kalbî duygularımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, on
yedi üniversite ülkemize hayırlı olsun diyorum. On yedi
üniversiteden birisi olan Mardin Artuklu Üniversitesinin Mardin'de
kurulacak olmasının mutluluğunu yaşıyoruz.
Mardin'imize hayırlı, uğurlu olsun.
Değerli arkadaşlar, ben
burada
Sayın Millî Eğitim Bakanımız Sayın Hüseyin
Çelik, gerçekten, Millî Eğitim Bakanlığına layıksın,
o Bakanlık sana helal olsun diyorum. (AK Parti sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar)
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Yağ çekmeyi bırak, konuşmana bak.
SELAHATTİN DAĞ (Devamla)
- Aslında, bu ülkede Sayın Millî Eğitim Bakanımız
Hüseyin Çelik'in heykelini dikmek lazım. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Mustafa Kemal Atatürk'ün arzu ettiği gibi,
ülkede çağdaş, modern bilgiyle donanımlı yenilikler
getirdiniz Sayın Bakanım. Yaptığınız hizmetler
millî eğitimi ülkemizde elli yıl ileri götürmüştür.
Her alanda olduğu gibi millî eğitimde de, özellikle, Mardin'de
yapılan hizmetlerin geçmiş yirmi otuz yılına bedeldir.
Örneğin
MUHARREM İNCE (Yalova) - Hani,
siz heykellere karşı idiniz. Niye onun heykelini dikiyorsunuz?
SELAHATTİN DAĞ (Devamla)
- Ben onun başarısından bahsediyorum, ben onun başarılı
olmasından
Ne demek istediğimi anladınız.
Yirmi otuz yılda hakikaten
Mardin'de yapılan, bütün ülkede yapılan, hem millî eğitimde
hem sağlıkta hem ulaşımda hem tarımda geçmişin
otuz yılına bedel hizmetler olmuştur. Örneğin, Mardin'de,
benim Kızıltepe ilçemde -200 bin nüfuslu bir ilçe- 800
öğrenci bir lisede okuyordu.
Her sınıfta 70-80 tane öğrenci vardı. Allah
ondan razı olsun. Gelir gelmez, şu anda 3 tane lise eğitime
açık, 1 tane inşaatta, 2007'de 1 tane daha programa aldı
ve Mardin'de hakikaten hiç kapalı okulumuz kalmadı. Bütün
öğretmen açığımız kapandı. Bütün öğrenim
görülemeyen okullarımızın hepsi onarıldı ve
şu anda biz Mardin'de çocuklarımızın -gerçekten,
köylere, beldelere gittiğimiz zaman- o küçük çocuklarımızın
ne şekilde daha önce okuduklarını ve şimdiki
eğitim farkını
Hem halkımız hem o çocuklarımız
bile Sayın Bakanımıza dua ediyorlar. İnanın,
hakikaten, bugün Mustafa Kemal Atatürk yaşasaydı, Sayın
Millî Eğitim Bakanımızın gözlerinden öperdi. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bu
üniversitelerde emeği geçen Saygıdeğer Başbakanımıza,
Değerli Millî Eğitim Bakanımıza, Bakanlar Kurulumuza,
emeği geçen herkese, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine,
herkese teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Dağ.
Şahısları adına
ikinci söz, Mardin Milletvekili Sayın Beşir Hamidi'nin.
Buyurun Sayın Hamidi. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
MEHMET BEŞİR HAMİDİ
(Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1414
sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanunu'nun ek 87'nci maddesi üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Mardinlilerin üniversite beklentisi yeni değildir. Bu özlem
hep vardı ve hep devam etti. Mardin, geçmişten aldığı
kültür birikiminin bir neticesi olarak eğitime hep duyarlı
oldu ve eğitimde çok büyük başarılar sağladı;
13 ve 14'üncü yüzyıllarda altı tane üniversitesiyle ileri
bir eğitim ve kültür kentiydi. Bu üniversitelerden Kasımiye
Üniversitesi, Midyat'ta Deyrül Umur Üniversitesi ve Nusaybin'de Mor
Yakup Üniversitesi, 2 binden fazla öğrencinin okuduğu bu
üniversite dünyanın ilk üniversitelerinden sayılmaktadır.
Mardin, Anadolu uygarlıklarının
oluşumunda her devirde etkin rol oynamıştır; ayrıca
GAP projesinin de merkezindedir. AK Parti İktidarıyla yeniden
üniversite kenti oluyor. AK Parti döneminde Mardin'de Dicle Üniversitesine
bağlı Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi ile Güzel Sanatlar
Fakültesinin kuruluşunu tamamladık. Şimdi de Mardin
Artuklu Üniversitesine kavuşuyor.
Değerli arkadaşlarım,
ülkemizin tamamında olduğu gibi Mardin'de de AK Parti
İktidarı döneminde ülkede sağlanan güven ortamı
ve istikrar sayesinde geleceğe ilişkin güçlü beklentileri
yeniden yeşertmiştir. İlk ve ortaöğrenime yönelik
pek çok yeni okul ve güzel hizmetler yapıldı. Ilısu Barajı'nın
temeli atıldı. Beyaz Su Projesi tamamlanmak üzere. Bütün
ilçelerimize hastaneler yapıldı, bitirildi. Mardin Devlet
Hastanesi pırıl pırıl
Yeni hastanemiz hizmete
açıldı. Yeni okullar, liseler yapıldı. Duble yollar,
toplu konutlar, köy yolları, köy içme suları ve kültür merkezi
58'inci ve 59'uncu Hükûmet döneminde Mardin bir nebze rahatladı.
Eğitim ve öğretim ile bilimsel
gelişmeler kurumu olan üniversiteler, kuruldukları yörelerin
hem ekonomik hayatlarını geliştirmekte hem de yörenin
sosyal gelişiminde etkin rol oynamaktadır.
Geçen yıl Mardin'imizi 400 bin
kişi ziyaret etmiştir. Üniversitenin kurulmasıyla
Mardin turizmden hak ettiği payı
alma yönünde önemli bir kilometre taşı olacaktır.
Değerli milletvekilleri,
Mardin Milletvekili olarak bugün büyük bir sevinci yaşıyorum
ve Mardinliler, bugün ayakta, Türkiye Büyük Millet Meclisini izliyor,
Dargeçitlisiyle, Midyatlısıyla, Mazıdağılısıyla,
Kızıltepelisiyle, Nusaybinlisiyle, Savurlusuyla, Ömerlilisiyle,
Deriklisiyle. Tarihî bir rüya bugün gerçekleşiyor. Mardin, bu
üniversitelerle beraber tarihteki o eski ihtişamlı günlerine
tekrar dönecek ve büyük bir transformasyonu başlatacaktır.
Evet, bugün Mardin'imizde bir
şölen var, bir coşku var, bir bayram var, bir sevinç var. Ben, bu
sevinç anına şahit olmanın ve bu sürece azıcık
da olsa katkı verenlerden biri olmanın onurunu ve gururunu
yaşıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Mardin Milletvekili olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisine
adım attığım ilk gün, Mardin için hedeflerimin başında
olan Mardin'i üniversiteye kavuşturmak için bir kanun teklifi
verdik. Bugün, hayal gibi görünen bu hedefin gerçekleşmiş
olması, beni ve bütün Mardin'i sevince boğmuştur. Bu vesileyle,
bu sürecin bugüne kadar işletilmesine katkıda bulunan
herkese ama herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Mardin'e
üniversite derdini, üniversite sevdasını uyandıran
ve bu sevdanın yerleşmesinde katkısı bulunan bütün
siyasilerimize, bizden önceki dönemlerde görev yapmış
bulunan bütün milletvekillerimize, Valimize, belediye başkanlarımıza,
Mardin'de faaliyette bulunan yerel basınımıza, görsel
medyamıza, sivil toplum örgütlerimize, hayırsever
iş adamlarımıza ve özellikle bu işin buraya gelmesine
ve bunun arkasına büyük bir iradeyi koyan Sayın Başbakanımıza,
Sayın Millî Eğitim Bakanımıza
MAHMUT DUYAN (Mardin) - Listede değilsin!
MEHMET BEŞİR HAMİDİ
(Devamla) - Sayın Bakanım, Mardin'e yaptığınız,
eğitim ve kültürüne yaptığınız büyük katkı
ve hizmetlerden dolayı Mardinli sizi unutmayacaktır; sizi
takdir ediyor, sizleri çok seviyor, minnet ve şükranlarını
sunuyor. (AK Parti sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın
Hamidi, Başbakana daha fazla et, listede yer almanız lazım.
BAŞKAN - Konuşmanızı
tamamlar mısınız.
Buyurun.
MEHMET BEŞİR HAMİDİ
(Devamla) - Bakanlar Kurulu üyelerimize, grup başkan vekillerimize,
ayrıca bu kanunun çıkmasında oylarıyla onay veren
siz değerli milletvekillerimize teşekkür ediyor, üniversitemizin
Mardin'e ve Mardinli gençlerimize, göz bebeğimiz gençlerimize,
geleceğimiz olan gençlerimize hayırlı, uğurlu olmasını
diliyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Hamidi.
Sayın milletvekilleri, madde
üzerinde dört adet önerge vardır. İçerikleri ortak olduğu
için, önergeleri ve gerekçeleri okutup ortak işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1414 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 7'nci maddesi
ile 2809 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen ek 87'nci maddenin
başlığında ve metninde geçen "Artuklu Üniversitesi"
ibaresinin "Mardin Artuklu Üniversitesi" olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
İrfan
Gündüz Eyüp Fatsa Alaettin Güven
İstanbul Ordu Kütahya
Vahit
Kiler Ahmet Yeni Mahmut Duyan
Bitlis Samsun Mardin
Süleyman
Bölünmez Burhan Kılıç Vezir Akdemir
Mardin Antalya İzmir
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Fuat
Geçen Nihat
Eri
Malatya Hatay Mardin
Mustafa
Gazalcı Selahattin
Dağ Mehmet Beşir
Hamidi
Denizli Mardin Mardin
Bayram
Özçelik
Burdur
BAŞKAN - Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Kabul ediyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gerekçeleri
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Gerekçe okunsun.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Gerekçe
okunsun.
NİHAT ERİ (Mardin) - Sayın
Başkan, söz talep ediyorum.
BAŞKAN - Dört önergeden biri
sizin. Siz de söz talebinde bulunuyorsunuz Sayın Nihat Eri.
Buyurun Sayın Nihat Eri. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
NİHAT ERİ (Mardin) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Eğitim Komisyonunda
on yedi ile yeni üniversite kurulmasıyla ilgili yasa tasarısı
görüşülürken, biz "Mardin Üniversitesi"nin "Mardin
Artuklu Üniversitesi" olarak değiştirilmesi için bir
önerge vermiştik ve o önerge Millî Eğitim Komisyonunda kabul
edilmişti. Ancak, Bütçe Plan Komisyonunda "Mardin Artuklu
Üniversitesi"nin "Mardin" ismi çıkartılmış,
sadece "Artuklu" ismi bırakılmıştı.
Buraya da o şekilde geldi. Hâlbuki bizim arzumuz ve bütün Mardinlilerin
arzusu, üniversitemizin isminin "Mardin Artuklu" olması
yönündeydi. Bütün milletvekili arkadaşlarımız da aynı
kanaatte.
FİKRET BADAZLI (Antalya) - Bizim
arzumuz da aynı.
NİHAT ERİ (Devamla) -
Evet, sizin arzunuz da mutlaka böyledir.
Niçin Artuklu? Çünkü, Artuklu,
bir Anadolu beyliğidir. Artuk Bey, Anadolu'nun kurtuluşunda,
Anadolu'nun fethinde çok büyük yararlılıkları olan bir
kahramandır. Mardin'de üç yüz yedi yıl hüküm sürmüşlerdir
ve Mardin, en parlak dönemini Artuklular döneminde yaşamıştır.
Mardin'de bulunan tarihî eserlerin çoğu Artuklu döneminden kalmadır.
Tarihe duyduğumuz vefa ve gösterdiğimiz saygı dolayısıyla,
bu üniversitemizin isminin "Mardin Artuklu Üniversitesi"
olmasının doğru olacağını düşünüyoruz
ve önergemizi de bu istikamette verdik. Değerli oylarınızla
da kabul edileceğine inanıyoruz.
Sevgili kardeşlerim, Mardin
halkımızın üniversite talebi AK Parti İktidarında
karşılığını bulmuştur. Geçen yıl
bu sıralarda on beş üniversite kurulurken, on beş üniversitenin
kurulacağı illerin milletvekilleri buraya teker teker
çıktılar ve üniversiteleriyle ilgili konuştular.
Bizler, bugün on yedi üniversitenin kurulacağı illerin
milletvekilleri buruk bir yürekle bu manzarayı izledik,
gıptayla izlemiştik. Doğrusu kalbimiz kırık
olarak buradan ayrılmıştık, -sabaha karşıydı-
ama bugün mutlu olarak ayrılacağız. Üniversitesi olmayan
illerin de inşallah çok kısa zamanda üniversiteye kavuşacaklarına
inanıyoruz. Her şey böyle bir anda olmuyor. Her şeyin
bir vakti, zamanı vardır. Şair diyor ki: "Üç mevsim
bekler bir bahar ister uygun bir rüzgâr/ Ve bir sabah yanmak için gül dalındaki
fener." İşte biz de bekledik, üniversitemize kavuşuyoruz,
mutluyuz.
Bütün Mardin'e üniversitenin hayırlar
getirmesini diliyorum. Bugünlere gelmemize katkı sunan herkese
saygılar sunuyorum. Başta Sayın Başbakanımız
ve Hükûmet üyelerimiz, Millî Eğitim Bakanımız olmak üzere,
22'nci Dönemin siz çalışkan milletvekillerine de saygılarımı
sunuyorum. Üniversitemizin ve diğer üniversitelerin hayırlı
olmasını diliyorum, tekrar saygılar sunuyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Eri.
Ortak hâle gelen önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Teşekkür
ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Mardin Artuklu Üniversitemizin
hayırlı olmasını diliyorum.
Ek madde 88'i okutuyorum:
Batman
Üniversitesi
EK MADDE 88- Batman'da Batman
Üniversitesi adıyla bir üniversite kurulmuştur. Bu
üniversite;
a) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Fen-Edebiyat Fakültesi, Mühendislik-Mimarlık
Fakültesi ile Dicle Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı
iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Teknik Eğitim
Fakültesinden,
b) Dicle Üniversitesi Rektörlüğüne
bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan ve rektörlüğe bağlanan Meslek Yüksekokulu ile Sağlık
Hizmetleri Meslek Yüksekokulundan,
c) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden,
oluşur."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
keşke şunu şöyle yapsaydık: Dokuz ilimiz kaldı
üniversitesi olmayan
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Onu da yapacağız
inşallah!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Yani, inşallahla olmaz, eylemle olur, eylemle, inşallahla
olmaz. Bu dokuz ili, ben, dilerdim ki, mademki altyapısı olmayan
birçok ilimizde kuruyorsunuz, bu dokuz ilimizi niye ayırdınız?
Yalova'yı niye ayırdınız? Ardahan'ı niye
ayırdınız? Bayburt'u niye ayırdınız?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Helal
olsun Mevlüt Ağabey sana, bravo!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Şırnak'ı niye ayırdınız? Gümüşhane'yi
niye ayırdınız? Bir kere, bunu söylüyorum.
DURSUN AKDEMİR (Iğdır)
- Iğdır!
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Bartın'ı da ayırdı.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - İki: Bir kere, Batman Üniversitesinin, tüm Batmanlılara
hayırlı olmasını diliyorum, tüm Batmanlılara
başarılar diliyorum. (Alkışlar)
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
tabii, demin bir milletvekilimiz söyledi, Muşlu arkadaşlarım
dedi ki, Muşlu çocuklar artık burada okuyacak. Elbette ki,
gerçekleri konuşalım, üniversite giriş sınavlarında
Muşlu çocuklar başarılı olabilirse
Çünkü, merkezî
yerleştirmede ancak orayı seçebilir. Ama, Muşlu
öğrenci üniversite yerleşme sınavında başarılı
olamazsa, Muş'taki üniversiteyi seçme hakkı yoktur.
İşin gerçeği bu. Onun için, bizim, özellikle bu bölgelerdeki
liselerimizde eğitim seviyesini, eğitim kalitesini yükseltmemiz
lazım ve eşit koşullarda olması lazım,
eşit koşullarda eğitim verilmesi lazım.
Sayın Bakanım biliyor,
Malatya Darende Ayvalı Lisesi arkadaşlar. İbretiâlem
için söylüyorum. Gittim kendisine. Bir lise düşünün, bir beden
eğitimi öğretmeni lise öğretmeni, bir de rehber
öğretmen. Sayın Bakanım, ondan sonra bir tane biyoloji
öğretmeni gitti. Arkadaşlar, hâlâ tüm derslere ilkokuldaki
öğretmen arkadaşlarımız gidiyor. Böyle bir lisedeki
çocukların herhangi bir üniversiteye girme şansları
var mı arkadaşlar? Böyle bir manzara arkadaşlar! Bizzat
Sayın Bakanıma gittim, iki ay önce. Böyle bir manzaradaki
o çocukların üniversiteye girme imkânı var mı? Eşit
koşullarda olur. Siz Bingöl'deki, Muş'taki, Batman'daki bu çocuklarımıza
iyi eğitim verirseniz ancak orada okuyabilirler.
Arkadaşlar, diğer,
başka bir konu: Buralara, bu illerimize Türkiye'nin her tarafından
çocuklar gelecek. Bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum. Yani,
İstanbul'dan gelecek, Balıkesir'deki çocuklarımız
gelecek, İzmir'den gelecekler; merkezî yerleştirme sınavı,
tercih edecek mecburen puanı nereyi tutuyorsa. Arkadaşlar,
sosyal barış açısından, batı ile doğunun
kaynaşması açısından, özellikle bu üniversitelerde
kampüslerin çok modern olması lazım. Batıdan gelen çocukların
özellikle doğudaki üniversitelerimizde sosyal barışı,
kardeşliği birlikte yaşamaları için, özellikle
bu üniversitelerde gerek yurtlar konusunda gerek sosyal tesisler
konusunda çok modern kampüslerin olması gerekiyor. Ben, bunu
şimdi
Eğer, bu çocuklar gelip, diyelim ki, Batman Üniversitesi
kurulduğu zaman, modern bir kampüs olmazsa, zorluk çekecekler,
oradaki kültüre ve sosyal barışa alışamayacaklar
arkadaşlar. Bunu, özellikle yurtlar konusunda arkadaşlar,
ben söylüyorum yine Sayın Bakanıma. Malatya İnönü Üniversitesinde
20 bin öğrenci var, sadece, sadece, Kredi Yurtlar Kurumunun
yurtlarında 2 bin çocuk kalabiliyor arkadaşlar. 18 bin çocuk
nerede kalacak? Yani, özellikle, bu yeni kurulan 15+17 üniversitede,
yani sosyal tesis ve yurtlar konusu, üniversite kampüsleri kadar,
üniversitenin bina ihtiyaçları kadar, bunlar daha önemli arkadaşlar.
Bunun da bir kez daha altını çizmek istiyorum.
Ben, bir kez daha, Batman Üniversitemizin
tüm Batmanlı hemşehrilerimize hayırlı olmasını
diliyor, hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Aslanoğlu.
Anavatan Partisi Grubu adına
Iğdır Milletvekili Sayın Dursun Akdemir.
Buyurun Sayın Akdemir.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1414 sıra sayılı kanun tasarısının
6'ncı maddesinin ek 88'inci maddesi üzerine söz almış
buluyorum. Anavatan Partisi Grubu adına, sözlerime başlamadan
önce, yüce Meclisi ve milletimizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün
konuşma yaptığım konu, Batman Üniversitesi. Batman
Üniversitesinin Batmanlılara ve Türk milletine hayırlı
olmasını temenni ediyorum.
Üniversiteler, yüksek düzeyde
eğitim ve öğretim yaparak seçkin kadrolar yetiştiren,
bilimsel ve teknolojik araştırmalar yapan ve araştırmaların
sonuçlarını toplum yararına sunarak sosyal ve ekonomik
kalkınmaya hizmet eden kuruluşlardır. Değerli arkadaşlar,
günümüzde toplumların üstünlükleri, bilim ve teknoloji alanındaki
vardıkları düzeyler ile ölçülmektedir. Üniversitelerin
temel amacı, bilgiyi araştırmak, aktarmak ve yenilemektir.
Üniversiteler, yeni düşünce normları geliştirirler
ve bunları topluma aktarırlar. Üniversiteler gerçeklerin
bekçisidir, yeni gerçeklerin devamlı arayıcısı,
doğanın karşıtı toplum değerlerinin koruyucusu,
gençliğin şekillendiricisi ve geleceğe yol göstericidir.
BAŞKAN - Sayın İnce,
Sayın Komisyon, Sayın Hükûmet
DURSUN AKDEMİR (Devamla) -
Efendim, ben susma hakkımı kullanıyorum. Çünkü
BAŞKAN - Siz konuşma hakkınızı
kullanın Sayın Akdemir.
DURSUN AKDEMİR (Devamla) -
Efendim, Sayın Başkan, eğer Bakanımız sohbete
dalarsa üniversiteler konuşulurken, kürsüdeki konuşmacıyı
dinlemez ise Meclisin saygınlığına gölge düşer.
Sayın Başkan, ben Sayın Bakana "Iğdır
sırada yoktur, dokuz il içinde kaldı. Sayın Bakanım,
önerge veriyorum, Iğdır'ı da içine alalım." dediğimde,
"Eğer seçmene selam verecekseniz, Hocam, buyurun kürsüye
çıkın." demişti bana. Şimdi Bakanın dinlemesini
istiyorum ben. Sayın Bakanım, ben size üniversitenin önemini
anlatıyorum burada. Onun için, dinlemek durumundasınız.
Bilim ve yükseköğretim birbirini
tamamlayan, hatta, birbiriyle eş anlamlı sayılabilecek
iki kavramdır.
Değerli Bakanım, toplumların
geleceğe ait potansiyeli ve bilime dayalı gelişmelerin
dinamiği yükseköğretim kesiminde saklı bulunmaktadır.
Önemli toplumsal rolleri nedeniyle üniversiteler, akademiler ve
yüksekokullar ülkemizde de kamuoyunun sürekli ilgi ve duyarlılığını
çekmiş ve yükseköğretim sorunları kamuoyunda sık
tartışılmıştır. Bu nedenledir ki, siz on
yedi üniversiteyi seçime beş gün kala getiriyorsunuz, daha
önce kurulmuş on beş üniversitenin rektörü atanmadığı
hâlde yeni üniversite kurmaya çalışıyorsunuz hazırlıkları
tamamlamadan. Cumhurbaşkanlığına gidip veto edilip
geri gelecek.
Ben Türkiye'de üniversite kurulmasını
istiyorum. Türkiye'de yeterli üniversite yoktur, biliyorum, sayı
azdır. Öğrencilere yeni üniversiteler, yeni bilim yuvaları
açmak gerekiyor. Ama, bunlar seçim ve oy hesabı adına yapılırsa
Türkiye'de demokrasinin de oturması, bilimin de gelişmesi,
üniversitelerin de değerinin bilinmesi ve özerkliğin anlaşılması
mümkün olmayacaktır. Bu nedenledir ki, benim önerdiğim
Iğdır Üniversitesinin
Batman Üniversitesi hayırlı
olsun, ülkemizin önemli bir köşesinde açılmıştır.
Bir ay kadar Batman'dayım. Gerçekten Batmanlılar böyle bir
üniversiteyi hak ediyorlar ve o bölgenin sosyokültürel değişimi
ve gelişimi için Batman Üniversitesi Batman'a çok önemli
şeyler katacaktır, inanıyorum. Ancak, bunun yanında
Iğdır, dünyada üç devlete komşu olan tek il ve özellikleri
olan devlet bunlar; Ermenistan, Azerbaycan ve İran. Mikro iklime
sahip olan Iğdır'da bir üniversite kurulmasını düşünmezseniz
ve ben size teklif ettiğimde "Seçmene selam gönderecekseniz
buyurun kürsüye çıkın." diyorsanız, bu kürsüden
bu konuşmayı benim yapmam gerekiyor ve siz de dinlemek durumunda
kalıyorsunuz.
Sayın Bakanım, değerli
dinleyici arkadaşlarım; Batman Üniversitesi hayırlı
olsun diyorum. Dolayısıyla, Türkiye'de bundan sonra kurulacak
ve kurulması düşünülecek olan üniversitelerin, o yörenin
coğrafyasına, komşularına, halkın kültürel
yapısına, etnik özelliklerine ve komşuluklarına
bakarak kurulması gerekiyor.
Ben, şimdi buradan, üniversitelerimizde
mevcut sıkıntıların başında bilimsel ve
fikrî verimliliğin düşük seviyede olması durumunu
size söylersem ve siz de, yeterli planlama yapılmadan, on yedi
üniversiteyi getirip seçime yaklaşırken Meclisi bu
şekilde meşgul edip Cumhurbaşkanının vetosundan
dönecek üniversite açmakla övünürseniz, bu, başarı sayılmaz.
O nedenledir ki, değerli arkadaşlar, bilimin kurallarına
göre hareket etmek durumundayız. Eğer ülkemizi geliştirmek,
kalkındırmak, muasır medeniyetin üzerine çıkarmak
istiyorsak, üniversite açarken de bilim kurallarına göre hareket
etmek gerekir diyoruz. O nedenle kendiniz muhalefette olduğunuzda
Sayın Bakanım, "Kulübe gibi üniversite açmak gerekmez.
Gerçek anlamda bilim yuvaları açmak gerekiyor." dediğiniz
hâlde, siz, kendiniz aynı yolu izlemek durumunda kalıyorsunuz
ve gerçek anlamda da açılması gereken yerlere teklif edildiğinde
de bu şekilde bir karşılık veriyorsunuz.
Bunu buradan tekrarlamak istiyorum
ki, Türkiye'de bilimsel özellikte üniversitelerin açılması
için gerçek ihtiyacı olan yere ihtiyaç özellikli, uzmanlaşmayı
gerektirecek üniversiteler şeklinde açılması lazım.
Biz üniversiteleri yüksekokul düzeyine düşürerek üniversite
açtık sanıyoruz. Üniversiteden gelen birisi olarak, üniversite
gerçek anlamda bilim üretmeli, ürettiği bilimi yayınlamalıdır.
Yayınladığı yayınların da dünya devletleri,
bilim dünyası tarafından dikkate alınması
şeklinde yorumlamak veya anlatmak gerekiyor. Hâlbuki, bizim,
her şeye rağmen teklif ettiğimiz ve sizin Hükûmetliğiniz
boyunca sürekli kendinize hasım saydığınız
üniversitelerimiz, bizim imkânsız üniversitelerimiz, bilim
yarışında, yayın yarışında çok geri
kalmadılar.
Ben, Türkiye üniversitelerinin
yayınlarında dünyada yirminci, on dokuzuncu sıralara
gelmelerinden dolayı üniversitelerimizde araştırma
yapan bilim adamlarını, genç bilim adamlarını buradan
kutluyorum. Ben bu Meclise geldiğimde eğitimle ilgili yaptığım
ilk konuşmalarda Hükûmetinize önermiştim: "Aradan
beş yıl geçecek farkında olmayacaksanız, gelin
şimdiden üniversitelere kadro verin" Siz yeterli kadro
vermediniz. Eğer üniversitelere yeterli kadro vermiş olsaydınız,
beş yıl içerisinde doktorasını, yeterli sayıda,
yapmış doktora öğrencisi eğitimini tamamlamış
ve yeni açtığımız bu üniversitelere öğretim
üyesi olacaktı. Ama, maalesef, üniversiteleri kendinize hasım
sayarak kadro esirgediniz. Yeterli ekonomik kaynak ayırmadınız
ve üniversitelerle atışmayı kendinizin iktidar gücünün
bir başarısı olarak kullandınız.
O nedenle, Sayın Bakan, ben sözümü
burada tamamlarken, tekrar bir konuda uyarıda bulunmak istiyorum
ki, Türkiye Cumhuriyeti, bölgesinde ebediyen var olacaksa ve bu
varlığını komşu devletler ve Türkiye'ye komşu
oldukları hâlde düşman gözüyle bakan ya da Türkiye'nin bölgede
kalkınmasını istemeyen ülkelerin karşısında
dik duracaksak, bilime saygı göstermeliyiz, bilimin kılavuzluğunda
hareketlerimizi kontrol etmeliyiz ve bilim sayesinde devletlerin
kalkınacağını, yeni nesillerin yeni bilgilerle
teknoloji üreteceğini ve bu teknolojinin ekonomi getireceğini,
ekonominin de ülkeleri kalkındıracağını hatırlatmak
istiyor, yüce Meclisi saygılarla selamlıyorum. (Anavatan
Partisi ve AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Akdemir.
Hükûmet adına Millî Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Değerli Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; bir iki dakikalık bir
açıklama yapacağım. Sayın Başkan kürsüden bu
açıklamayı yapmamın uygun olacağını söylediği
için huzurlarınızı işgal ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
İç Tüzük'ümüz öyle emrettiği için ben de mecburum uygulamaya.
Buyurun.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Sayın Başkanım, ben,
tabii, saygı duyuyorum, olması gereken bu.
Değerli arkadaşlarım,
burada, daha önce Değerli Grup Başkan Vekilimiz Eyüp Fatsa
Bey ve birçok arkadaşımız, özellikle on yedi üniversite
kurulduktan sonra üniversitesi olmayan dokuz ille ilgili bizim
partimizi ve bir manada Hükûmetimizi bağlayacak sözler söylediler.
Ben de bunlara katılıyorum.
Bakın, eğer bir seçim hesabı
olsaydı, eğer biz salt popülizm yapmış olmak için bunu
yapmış olsaydık, iddia edildiği gibi eğer sadece
tabela üniversitesi kurmak için bunları yapmış olsaydık
dokuz ili de buna ilave ederdik, olup biterdi. Popülizm yapan bunu yapar
sevgili arkadaşlarım.
Bakın, size bir şey söyleyeyim:
Hakkâri'de 3 milletvekilliği var, 2'si AK Partilidir. Hakkâri'de
çoğunluk milletvekilleri AK Parti milletvekilleridir. Bizim
Hakkârili hemşehrilerimize bir kastımız olabilir mi?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Yeterince
bastıramamış onlar, gücünü gösterememiş milletvekilleri.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Netice itibarıyla, bakın,
Gümüşhane'nin 2 milletvekilliği var arkadaşlar, Gümüşhane'nin
2 milletvekilliği de AK Partinindir.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Gücünü
gösterememişler, zayıf düşmüşler.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, Bayburt'ta 2 milletvekilliği
vardır, 1'i AK Partilidir. Bartın, bakın, bütün bu
şimdi
Şırnak 3 milletvekili olan bir ildir, 2'si AK Partili.
(AK Parti ve CHP sıralarından karşılıklı
konuşmalar)
Sevgili arkadaşlarım,
müsaade eder misiniz, bakın, şunun
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
karşılıklı konuşmayalım.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Arkadaşlar, biz, bu 9 ilde
önümüzdeki dönem
Bakın, sırayla
41 ilde üniversite yoktu,
önce 15'ini kurduk, şimdi 17'sini kuruyoruz ve inşallah, önümüzdeki
dönem -ben, bunu Hükûmetim adına taahhüt ediyorum- bu 9 ilde de
üniversite kurulacaktır. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Sevgili arkadaşlarım,
bakın, Ardahan'da hiçbir fakülte yoktu, bu dönem Beşerî Bilimler
ve Edebiyat Fakültesini biz açtık. Yalova'da yoktu, İktisadi
İdari Bilimler Fakültesini biz açtık.
Bakın, sevgili hocam konuştu
MUHARREM İNCE (Yalova) - Millete
üniversite, bizi fakülteyle mi kandıracaksınız Sayın
Bakan?
BAŞKAN - Sayın İnce
Sayın İnce, lütfen
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Şeker mi veriyorsunuz Sayın Bakan?
BAŞKAN - Sayın İnce,
lütfen
YAVUZ ALTINORAK (Kırklareli)
- Sayın Başkan, Bakanı uyarın.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım,
bakın, ben Iğdır'a gittim. Iğdırlı insanlar
-Dursun Hocam da oradaydı- dediler ki: "Biz, Iğdır
âdeta buranın Çukurovası'dır, bir ziraat fakültesi
istiyoruz." Dedim ki: Size ziraat fakültesi kurmak boynumun
borcu olsun. Devlet Planlama Teşkilatından, Maliye Bakanlığından,
Devlet Personel Başkanlığından olumlu görüşleri
alarak Hükûmete sunduk ve bu ziraat fakültesini kurduk.
Diğer tarafta, sevgili arkadaşlarım,
diğer birçok ilde de, gerek yüksekokullar gerekse fakülteler
yine bizim dönemimizde kurulmuştur. Bu açıdan, bu hazırlıklar
devam ediyor.
Tekrar bir şeyin altını
çizmek istiyorum: Arkadaşlar, bakın, Kasım 2005 tarihinde,
bu üniversitelerin, bugün kurulmakta olan üniversitelerin hazırlığı
başlatılmıştır. Yani, seçimin lafı yokken
bunların hazırlığı başlatılmıştı.
Seçim normalde 4 Kasımda olacaktı. Bu hazırlıklar
yapıldı ve bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzuruna
getirildi.
Şimdi, bir de, Dursun Hocamın
söylediğinde de bir şeyi yadırgadım: "Cumhurbaşkanından
döneceği kesin olan bir şey" diyor. Şimdi, bu üniversitelerde
Cumhurbaşkanımızdan dönecek ne var Allah aşkına?
Eğer bu dönecekse, niçin Iğdır'a o zaman üniversite istiyorsunuz?
Gereksiz bir şeyse niçin istiyorsunuz? Baraka üniversitesiyse,
o zaman, Iğdır'a baraka üniversitesini niye yakıştıralım?
Biz, Türkiye'mizin hiçbir vilayetine baraka üniversitesini, tabela
üniversitesini yakıştırmıyoruz. Önümüzdeki dönem,
arkadaşlarımız da bugün ifade etti, yaptıklarımız
yapacaklarımızın teminatıdır. Onun için ben
bunun hayırlı olmasını diliyorum, saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Şahısları adına
Batman Milletvekili Sayın Ahmet İnal.
Buyurun Sayın İnal. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
AHMET İNAL (Batman) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, gece
bir hayli ilerledi. Sabahın on birinden gecenin on ikisine kadar
çalıştık. Bir hayli yorulduğunuzun farkındayım.
Onun için konuşmamı mümkün mertebe kısa tutmaya çalışıyorum.
Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
2005 yılında on beş
üniversite kuruldu. Bugün on yedi yeni üniversite kurulmakta. Bunların
arasında Batman Üniversitesi de vardır. Bundan dolayı
da çok mutluyuz, çok sevinçliyiz.
Yeni kurulan üniversitelerin
tüm illerini buradan tebrik ediyorum ve emeği geçen herkese de
buradan teşekkür ediyorum. Sayın Başbakanımıza,
Hükûmet üyelerimize, Sayın Millî Eğitim Bakanımıza,
Millî Eğitim ve Plan Bütçe Komisyonu üyelerine yaptıkları
katkılardan ve çalışmalardan dolayı da -kendilerine-
ayrıca teşekkür ediyorum.
Tabii, değerli arkadaşlar,
yatırımların en büyüğünün insana, insana yapılan
yatırımların en kıymetlisinin ise eğitime olduğu
anlayışıyla meseleye baktığımızda
bu üniversitelerin ne kadar değerli olduğunu, ne kadar
toplumumuz için bir fayda sağlayacağını burada
idrak etmemek mümkün değildir. Bu üniversiteler sadece maddi
katkı değildir, işsizliğe, eğitime katkı
vermeyecektir; aynı zamanda, manevi katkısı olan, kültüre
ve toplumlar arası Batı ve Doğu diyaloğu, kültür
alışverişi açısından da çok büyük katkılar
sağlayacağı şüphesizdir arkadaşlar.
Bizler Batman milletvekilleri
olarak, seçildiğimiz günden bugüne, acaba Batman ilimize bir
iki fakülte açabilir miyiz noktasında sürekli Sayın Millî
Eğitim Bakanımızla diyalog içerisinde olduk. Ancak,
bugün geldiğimiz nokta, bir iki fakülte değil, 3 fakülte, 2
meslek yüksek okulu, 2 enstitü ve 7 tane yüksek okulla Batman'ımıza
bir üniversite kazandırmanın bahtiyarlığını
burada yaşamaktayız.
Ben, konuşmama başlamadan
önce, Batmanlı dostlarımdan şöyle bir mesaj aldım:
"Acaba, Batman Üniversitesinin adı Batman petrol üniversitesi
olarak değiştirilemez miydi?" Şundan dolayı
değiştirmeyi düşünmüyoruz: Çünkü, bir tarihî doku veyahut
da tarihî bir şahsiyet söz konusu olsaydı, bunu yapmak mümkündü.
Ancak, petrol üniversitesi, yanında -ileride, inşallah,
kısa bir zaman sonra- petrol mühendislik fakültesi de açılsaydı,
bürokratik açıdan ve yazışmaları açısından
bazı sıkıntılara mahal verileceği endişesiyle
böyle bir isim takılmaması uygun görüldü.
Ayrıca, değerli dostlar,
bugün Batman'ın il oluşunun 17'nci yıl dönümü. Böyle bir
güne de denk geldiği için bu üniversitemizin kurulması, ayrıca
Batman'ımıza çifte bir sevinç yaratmıştır.
Bu duygularla, tüm heyetinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın İnal.
Şahısları adına
ikinci söz, Batman Milletvekili Sayın Memet Ali Suçin.
Buyurun Sayın Suçin. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
MEMET ALİ SUÇİN (Batman) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu güzel ve anlamlı
günde çok seçkin heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye Büyük Millet Meclisimiz kurulduğu günden bugüne çok
önemli görevler ifa etmiştir. Hiç şüphesiz, 22'nci Dönem Millet
Meclisi üyelerimiz de Türkiye'nin aydınlık geleceği
adına anlamlı kararlar almışlardır.
İşte, o kararlardan bir tanesi de, bugün, on yedi ilimize
daha üniversite kurulmasıyla ilgili olarak alınacak karardır.
Ülkemizin aydınlık geleceği adına, millî eğitimimizin
parlak geleceği adına alınacak bu kararın mutluluğunu
yaşıyoruz.
Bu tasarının ek 88'inci
maddesi ile Dicle Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı
olarak Batman'da eğitim-öğretim veren bir fakülte, iki meslek
yüksekokulu ile yeni kurulan fakültelerin bağlandığı
Batman Üniversitesi adı altında Batman'da yeni bir üniversite
kurulmaktadır. Bu üniversitenin kurulmasıyla, ülkemizin
ve çevrenin üniversite ihtiyacına katkı sağladığı
gibi, hâlen bu ilde faaliyetini sürdüren yüksek eğitim kurumlarının
başka bir ilde bulunan rektörlüğe bağlı olarak yönetilmelerinde
yaşanan sıkıntılar da giderilmiş olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yeni kurulacak olan üniversitelerin on yedi ilimizin
halkına hayırlı, uğurlu olmasını diler,
yöre halkımızın üniversitelerimize, öğretim
üyelerine ve öğrencilere sahip çıkacağına, böylece
yörenin ve de ülkenin kalkınmasının, demokratikleşmesinin
hızlanacağına inanıyorum.
Ayrıca, 16 Mayıs 1990'da
Batman'ımızın il oluşunun 17'nci yıl dönümünün
bugüne rastlaması, Batman halkına çifte bayram yaşatmaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisimize bu anlamlı günü yaşatan
başta Sayın Başbakanımız olmak üzere Bakanlar
Kuruluna, Millî Eğitim Bakanımıza ve kıymetli bürokratlarına,
aziz milletimizin kıymetli üyelerine gönülden teşekkür
eder, üniversitenin Batman halkına hayırlı ve uğurlu
olmasını dilerim.
Yüce Heyetinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Suçin.
Sayın milletvekilleri, maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni
madde ihdasına dair önergeler vardır. Malumları olduğu
üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun
komisyon metninde bulunmayan, ancak tasarı veya teklif ile çok
yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini
isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı
önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı
İç Tüzük'ün 87'nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.
Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona
soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 21 üyesiyle
katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise, önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum.
Buyurun.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1414 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 7'nci maddesine bir
ek madde eklenmesini arz ve teklif ederim.
"Ek madde 89.- Yalova'da Yalova
Üniversitesi adıyla bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite;
a) Rektörlüğe bağlı
olarak kurulan Fen-Edebiyat Fakültesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım
Fakültesi ile Uludağ Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı
iken adı ve bağlantısı değiştirilerek
oluşturulan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden,
b) Yalova Meslek Yüksekokulundan,
c) Fen Bilimleri Enstitüsü ve Sosyal
Bilimler Enstitüsünden
oluşur.
Muharrem
İnce Engin Altay Mustafa Gazalcı
Yalova Sinop Denizli
Tuncay Ercenk Hüseyin Ekmekcioğlu
Antalya Antalya
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz
olmadığı için katılamıyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılamadığı için önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Sayın milletvekilleri, ayrıca,
İstanbul Milletvekili Sayın Berhan Şimşek ve 4 milletvekilinin
Gümüşhane'de Gümüşhane Üniversitesi, aynı milletvekillerinin
Bayburt'ta Bayburt Üniversitesi, yine aynı milletvekillerinin
Tunceli'de Tunceli Munzur Üniversitesi; Zonguldak Milletvekili
Sayın Harun Akın ve 5 milletvekilinin Bartın'da Bartın
Üniversitesi; Iğdır Milletvekili Sayın Dursun Akdemir
ve 4 milletvekilinin Iğdır Üniversitesi kurulmasına
yönelik değişiklik önergelerini de, Komisyonun salt çoğunlukla
katılamayacağı anlaşıldığından,
işleme koymuyorum.
Sayın milletvekilleri,
şimdi, çerçeve madde 7'yi kabul edilen 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78,
79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87 ve 88'inci ek maddelerle beraber oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bu üniversitelerimizin hayırlı
olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri, çalışma
süremiz tamamlanmak üzere olduğundan, alınan karar gereğince,
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek
için 17 Mayıs 2007 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
İyi akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 23.47