DÖNEM: 22 CİLT: 158 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
109uncu
Birleşim
22 Mayıs 2007 Salı
İ Ç İ N D E K İ L
E R
Sayfa
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
YOKLAMA
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, vefat eden Samsun Milletvekili
İlyas Sezai Önder'e Allah'tan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dileyen konuşması
B) ÇEŞİTLİ
İŞLER
1.-
Samsun Milletvekili İlyas Sezai Önder'in vefatı dolayısıyla
saygı duruşu
C) TEZKERELER
VE ÖNERGELER
1.-
Zonguldak Milletvekili Harun Akın'ın, 17/7/1964 Tarihli ve
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa İki Geçici Madde
Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi'nin (2/702) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/460)
2.-
Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, 190 Sayılı Genel
Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bağlı
Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin (2/473) doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/461)
V. - ÖNERİLER
A) SİYASİ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.-
Gündemdeki sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesi ile 1363, 1364, 1420 sıra sayılı kanun tasarılarının
İç Tüzük'ün 91'inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler
halinde görüşülmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
VI. - TEŞEKKÜR,
TEBRİK, TEMENNİ VE TAZİYELER
1.-
Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol
ve Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun Milletvekili
İlyas Sezai Önder'in vefatı dolayısıyla taziye
konuşmaları
VII. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
3.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Adalet Komisyonları Raporları (2/820) (S. Sayısı:
1337)
4.-
Bursa Milletvekili Şevket Orhan ile Balıkesir Milletvekili
Ali Osman Sali'nin; 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Geçici
Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/461) (S. Sayısı:
970 ve 970'e 1 inci Ek)
5.-
Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1195) (S. Sayısı: 1216)
VIII. - OYLAMALAR
1.-
Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı'nın oylaması
IX. - SORULAR
VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'daki bir doğumevi
ve çocuk hastanesi inşaatına ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı
(7/21255)
*
Ek cevap
2.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, hakkındaki
bir iddiaya ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Fahri KASIRGA'nın
cevabı (7/21496)
3.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, geçici personele
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Fahri KASIRGA'nın cevabı
(7/21500)
4.-
Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Sabah Grubuna TMSF tarafından
el konulmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı
(7/22007)
5.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, zeytin ve zeytinyağı
üreticilerinin desteklenmesine,
-
Bilecik Milletvekili Yaşar TÜZÜN'ün, Bilecik-Osmaneli'de yapılan
seralara,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
EKER'in cevabı (7/22114, 22116)
6.-
Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZ'in, İncirlik Üssünün
kullanımına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı
M. Vecdi GÖNÜL'ün cevabı (7/22119)
7.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, bakkal esnafının
sorunlarına ve kapanan bakkallara ilişkin sorusu ve Sanayi
ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/22121)
8.-
Giresun Milletvekili Mehmet IŞIK'ın, tahsisli bir Hazine
arazisine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın
cevabı (7/22151)
9.-
Eskişehir Milletvekili M. Vedat YÜCESAN'ın, borçlarını
ödeyemeyen çiftçilerin durumuna ilişkin sorusu ve Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi EKER'in cevabı
(7/22155)
10.-
Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat YÜCESAN'ın, Tıp
Bayramında eyleme katılan doktorlar hakkında açılan
soruşturmalara ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı
Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/22204)
11.-
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in, Şanlıurfa'da
enerji desteğinin gecikmeli ödendiği iddialarına
ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un
cevabı (7/22213)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM
Genel Kurulu saat 15.06'da açılarak iki oturum yaptı.
Samsun
Milletvekili Ahmet Yeni, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor
Bayramı münasebetiyle, 19 Mayısın Kurtuluş Savaşı'mızın
başlangıcı, Samsun'un da savaşlarda tükenmiş
bir ulusu yeniden diriltmek üzere Atatürk'ün adım attığı
ilk yer olmasının önemine ve gençliğe verilen değere,
Yalova
Milletvekili Muharrem İnce, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik
ve Spor Bayramı münasebetiyle, 19 Mayısın, savaşlardan
bıkmış, umutları söndürülmüş bir ulusu yeniden
ayağa kaldırmak için Ulusal Kurtuluş Savaşı'na
ve cumhuriyete giden yolun başlangıcı olmasının
önemine ve bugün cumhuriyetin içinde bulunduğu sıkıntılara,
İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin, sonuncusu İzmir'de yapılan Cumhuriyet
Mitingi nedeniyle mitinglerin düzenlenmesinin sebep ve sonuçlarına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
İstanbul
Milletvekili İrfan Gündüz, Yalova Milletvekili Muharrem
İnce'nin, konuşmasında, partisine ve Genel Başkanlarına
sataştığı iddiasıyla bir açıklamada bulundu.
Bazı
milletvekillerine, belirtilen süre ve nedenlerle izin,
Eskişehir
Milletvekili Hasan Murat Mercan'a ödenek ve yolluğunun,
Verilmesine
ilişkin Başkanlık tezkereleri kabul edildi.
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının:
1'inci
sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/212) (S. Sayısı: 305)
görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin
komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2'nci
sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı:
904),
3'üncü
sırasında bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, İmar Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair (2/820) (S. Sayısı:
1337),
Kanun
Tasarı ve Teklifleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda
hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
4'üncü
sırasında bulunan, Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ile Yükseköğretim Kurumları
Öğretim Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnameye Ekli Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı'nın (1/1343, 1/1291) (S. Sayısı:
1414) görüşmelerine devam olunarak kabul edildi.
22
Mayıs 2007 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime
18.50'de son verildi.
Yılmaz
Ateş
Başkan
Vekili
Bayram Özçelik Harun Tüfekci
Burdur
Konya
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
No.: 147
II. - GELEN
KÂĞITLAR
18 Mayıs
2007 Cuma
Rapor
1.-
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hakkında Kanun Tasarısı
ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/1349)
(S. Sayısı: 1420) (Dağıtma tarihi: 18.5.2007) (GÜNDEME)
Süresi
İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.-
İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, Başbakan
hakkındaki davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21138)
2.-
Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, İstanbul-Gaziomanpaşa'daki
bir hastane inşaatına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21335)
3.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, makam araçlarına ve
şoförlerine ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY)
yazılı soru önergesi (7/21770)
4.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kars'ta BELDES'ten destek
alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21827)
5.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri'de BELDES'ten destek
alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21828)
6.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kilis'te BELDES'ten destek
alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21829)
7.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya'da BELDES'ten destek
alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21830)
8.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Nevşehir'de BELDES'ten
destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21831)
9.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize'de BELDES'ten destek
alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21832)
10.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Siirt'te BELDES'ten destek
alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21833)
11.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Sakarya'da BELDES'ten destek
alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21834)
12.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Şırnak'ta BELDES'ten
destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21835)
13.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Amasya'da BELDES'ten destek
alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21836)
14.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Aksaray'da BELDES'ten destek
alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21837)
15.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Batman'da BELDES'ten destek
alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21838)
16.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bartın'da BELDES'ten
destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21839)
17.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bingöl'de BELDES'ten destek
alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21840)
18.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bayburt'ta BELDES'ten destek
alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21841)
19.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bolu'da BELDES'ten destek
alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21842)
20.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bitlis'te BELDES'ten destek
alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21843)
21.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Düzce'de BELDES'ten destek
alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21844)
22.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı'da BELDES'ten
destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21845)
23.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum'da BELDES'ten destek
alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21846)
24.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ'da BELDES'ten
destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21847)
25.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Karabük'te BELDES'ten destek
alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21848)
26.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane'de BELDES'ten
destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21849)
27.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Adıyaman'da BELDES'ten
destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21850)
28.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'da BELDES'ten destek
alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21851)
29.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Ağrı'da BELDES'ten
destek alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21852)
30.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri'de KÖYDES'ten destek
alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21853)
31.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kars'ta KÖYDES'ten destek
alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21854)
32.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya'da KÖYDES'ten destek
alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21855)
33.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kilis'te KÖYDES'ten destek
alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21856)
34.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize'de KÖYDES'ten destek
alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21857)
35.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Nevşehir'de KÖYDES'ten
destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21858)
36.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Siirt'te KÖYDES'ten destek
alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21859)
37.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Sakarya'da KÖYDES'ten destek
alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21860)
38.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Şırnak'ta KÖYDES'ten
destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21861)
39.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Düzce'de KÖYDES'ten destek
alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21862)
40.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ'da KÖYDES'ten
destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21863)
41.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum'da KÖYDES'ten destek
alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21864)
42.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane'de KÖYDES'ten
destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21865)
43.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Karabük'te KÖYDES'ten destek
alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21866)
44.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bayburt'ta KÖYDES'ten destek
alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21867)
45.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bingöl'de KÖYDES'ten destek
alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21868)
46.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bitlis'te KÖYDES'ten destek
alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21869)
47.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bolu'da KÖYDES'ten destek
alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21870)
48.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı'da KÖYDES'ten
destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21871)
49.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'da KÖYDES'ten destek
alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21872)
50.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Ağrı'da KÖYDES'ten
destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21873)
51.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Adıyaman'da KÖYDES'ten
destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21874)
52.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Amasya'da KÖYDES'ten destek
alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21875)
53.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Aksaray'da KÖYDES'ten destek
alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21876)
54.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Batman'da KÖYDES'ten destek
alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21877)
55.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bartın'da KÖYDES'ten
destek alan köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21878)
56.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-Fındıklı
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21879)
57.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-Pazar Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21880)
58.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-Ardeşen Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21881)
59.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-Hemşin Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21882)
60.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-Çayeli Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21883)
61.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-Çamlıhemşin
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21884)
62.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-Güneysu Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21885)
63.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-İyidere Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21886)
64.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-Derepazarı Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21887)
65.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-Kalkandere Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21888)
66.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Domaniç Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21889)
67.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Tavşanlı
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21890)
68.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Emet Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21891)
69.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Rize-İkizdere Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21892)
70.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Çavdarhisar Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21893)
71.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Hisarcık Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21894)
72.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Altıntaş
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21895)
73.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Aslanapa Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21896)
74.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Gediz Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21897)
75.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Dumlupınar
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21898)
76.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Pazarlar Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21899)
77.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Şaphane Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21900)
78.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Özvatan Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21901)
79.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya-Simav Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21902)
80.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Sarıoğlan
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21903)
81.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Felahiye Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21904)
82.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Bünyan Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21905)
83.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Akkışla
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21906)
84.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Melikgazi Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21907)
85.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Pınarbaşı
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21908)
86.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Tomarza Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21909)
87.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Sarız Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21910)
88.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Hacılar Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21911)
89.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Talas Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21912)
90.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-İncesu Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21913)
91.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Kocasinan Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21914)
92.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Develi Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21915)
93.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Yeşilhisar
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21916)
94.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane-Torul Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21917)
95.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane-Kürtün Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21918)
96.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kayseri-Yahyalı Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21919)
97.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bolu-Mudurnu Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21920)
98.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bolu-Göynük Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21921)
99.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bolu-Kıbrıscık
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21922)
100.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bolu-Seben Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21923)
101.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bolu-Yeniçağa Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21924)
102.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bolu-Dörtdivan Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21925)
103.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bolu-Mengen Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21926)
104.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bolu-Gerede Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21927)
105.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Bayramören
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21928)
106.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Yapraklı
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21929)
107.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Ilgaz Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21930)
108.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Kurşunlu
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21931)
109.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Korgun
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21932)
110.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Çerkeş
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21933)
111.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Atkaracalar
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21934)
112.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Eldivan
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21935)
113.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Orta Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21936)
114.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Kızılırmak
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21937)
115.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı-Şabanözü
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21938)
116.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ-Karakoçan
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21939)
117.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ-Kovancılar
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21940)
118.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Düzce-Yığılca
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21941)
119.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Düzce-Akçakoca Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21942)
120.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Düzce-Cumayeri Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21943)
121.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Düzce-Çilimli Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21944)
122.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Düzce-Gölyaka Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21945)
123.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Düzce-Gümüşova Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21946)
124.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ-Sivrice
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21947)
125.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Düzce-Kaynaşlı
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21948)
126.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ-Alacakaya
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21949)
127.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ-Maden Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21950)
128.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ-Arıcak
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21951)
129.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ-Palu Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21952)
130.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Ilıca Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21953)
131.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Pasinler Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21954)
132.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Çat Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21955)
133.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Aşkale Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21956)
134.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Karayazı Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21957)
135.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Tekman Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21958)
136.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Karaçoban Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21959)
137.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Hınıs Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21960)
138.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ-Keban Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21961)
139.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ-Ağın
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21962)
140.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-İspir Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21963)
141.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Elazığ-Baskil Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21964)
142.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Tortum Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21965)
143.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Horasan Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21966)
144.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Narman Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21967)
145.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane-Şiran
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21968)
146.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Köprüköy Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21969)
147.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane-Köse Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21970)
148.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Gümüşhane-Kelkit Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21971)
149.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Şenkaya Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21972)
150.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Olur Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21973)
151.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Uzundere Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21974)
152.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Oltu Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21975)
153.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Erzurum-Pazaryolu Belediyesinin
elektrik borcuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21976)
154.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kilis İlindeki yatırımlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21977)
155.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Şırnak İlindeki
yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/21978)
156.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bayburt İlindeki yatırımlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21979)
157.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Batman İlindeki yatırımlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21980)
158.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray İlindeki yatırımlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21981)
159.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Siirt İlindeki yatırımlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21982)
160.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Sakarya İlindeki yatırımlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21983)
161.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Rize İlindeki yatırımlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21984)
162.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Nevşehir İlindeki
yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/21985)
163.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kütahya İlindeki yatırımlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21986)
164.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kayseri İlindeki yatırımlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21987)
165.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars İlindeki yatırımlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21988)
166.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Gümüşhane İlindeki
yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/21989)
167.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Erzurum İlindeki yatırımlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21990)
168.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Elazığ İlindeki
yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/21991)
169.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Çankırı İlindeki
yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/21992)
170.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bolu İlindeki yatırımlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21993)
171.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bitlis İlindeki yatırımlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21994)
172.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Bingöl İlindeki yatırımlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21995)
173.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Amasya İlindeki yatırımlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21996)
174.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ağrı İlindeki
yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/21997)
175.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Adıyaman İlindeki
yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/21998)
176.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Karabük İlindeki yatırımlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21999)
177.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, örtülü ödenek
harcamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/22000)
178.-
Muğla Milletvekili Ali Cumhur YAKA'nın, TÜBİTAK'ın
desteklediği araştırma projelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/22001)
179.-
Hatay Milletvekili Gökhan DURGUN'un, Hatay'da kamu araçlarının
kullanımıyla ilgili bir iddiaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/22003)
180.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir'in Menderes
İlçesinde köylülerden talep edilen ecrimisil bedellerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/22004)
181.-
İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, malvarlığını
tümüyle bildirmediği iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/22005)
182.-
Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, bir
köşe yazısındaki iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/22008)
183.-
Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, nesli tehlikede olan
bir balık türüne ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22010)
184.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, yabancıların
taşınmaz edinmesine ilişkin Dışişleri Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru
önergesi (7/22011)
185.-
Diyarbakır Milletvekili Mesut DEĞER'in, işkenceyi önleme
konusundaki protokolün onaylanmasına ilişkin Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı
soru önergesi (7/22012)
186.-
İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, Deniz BAYKAL'ın,
bir konuşmasına TRT'de yer verilmemesine ilişkin Devlet
Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi
(7/22013)
187.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, TRT'nin yayın
formatına uymayan film ve dizilere ilişkin Devlet Bakanından
(Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/22014)
188.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, TRT 1'de yayınlanan
bir habere ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı
soru önergesi (7/22015)
189.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, TRT 1'de yayınlanan
bazı filmlerin yapımına ilişkin Devlet Bakanından
(Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/22016)
190.-
Erzincan Milletvekili Erol TINASTEPE'nin, Erzincan'daki çiftçilerin
sulama suyu sorununa ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22017)
191.-
Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, nesli tehlikede olan
bir balık türüne ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22018)
192.-
Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, DSİ XXI. Bölge Müdürlüğünün
bir ruhsat talebine verdiği görüşe ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22019)
193.-
Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, bir patent başvurusuna
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22020)
194.-
Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, DSİ'ye bağlı
sulama birliklerinin borçlarına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/22021)
195.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Ankara'da hizmet
sözleşmesi sona eren halk otobüslerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22022)
196.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya'da bir yatılı
ilköğretim okulundaki görme engelli öğrencilerin bazı
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22023)
197.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Emniyet Teşkilâtındaki
kadrolaşma iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22024)
198.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Mobil Elektronik Sistem
Entegrasyonuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22025)
199.-
Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, ruhsat verilmeyen bir
kum ve çakıl ocağına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22026)
200.-
Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in, Ankara'da yeşil
halk otobüslerinin servisten kaldırılmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22027)
201.-
Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Yeşil
kod adlı şahsa ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22028)
202.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, bir köyün tarımsal sulama
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22029)
203.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, bir köyün içinden geçen kanalın
üzerinin kapatılmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22030)
204.-
Ankara Milletvekili Ersönmez YARBAY'ın, Çankaya Belediyesinin
sağlık harcamalarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22031)
205.-
Ankara Milletvekili Ersönmez YARBAY'ın, Çankaya Belediyesinin
katı atık merkezi kurmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/22032)
206.-
Ankara Milletvekili Ersönmez YARBAY'ın, Çankaya Belediyesi
sınırları içindeki gecekondulara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22033)
207.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, özürlü personel alımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/22038)
208.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir köyün yeni okul binası
ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22039)
209.-
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın, ders ücretlerinin
izin kullanımında kesilmesine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/22040)
210.-
Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, düzenleyici işlem
değişikliklerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22043)
211.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, İçeriçumra Devlet ve Trafik
Hastanesinin polikliniğe dönüştürülmesine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22044)
212.-
Erzurum Milletvekili İbrahim ÖZDOĞAN'ın, trafik kazası
sonucu hayatını kaybeden Gaziantep Milletvekili Ömer
ABUŞOĞLU'na yapılan tıbbi müdahaleye ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22045)
213.-
İzmir Milletvekili Canan ARITMAN'ın, Sağlıkta Dönüşüm
Projesi saha koordinatörlerine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22046)
214.-
Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, nesli tehlikede olan
bir balık türüne ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22047)
215.-
Antalya Milletvekili Atilla EMEK'in, kaçak tohuma ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22048)
216.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, evrensel hizmet
gelirine ve kullanımına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22049)
217.-
Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, oğluna ait geminin
rehin tutulmasına karşı girişimde bulunduğu
iddiasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22050)
218.-
İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in, KPSS'ye göre
yapılan atamalara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı
soru önergesi (7/22051)
219.-
Muğla Milletvekili Ali Cumhur YAKA'nın, Fethiye-Gölhisar
karayoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22053)
No.: 148
21 Mayıs
2007 Pazartesi
Raporlar
1.-
Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulut'un; Ateşli
Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifi;
Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri Akbulut'un; 6136 Sayılı
Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında
Kanunun 4. Maddesinin 3. Fıkrasına Ek Yapılması
ve 15. Maddesine Bir Fıkra Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi;
Kırklareli Milletvekili Mehmet S. Kesimoğlu'nun; Ateşli
Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz ve 10 Milletvekilinin
6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkındaki
Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 34
Milletvekilinin; 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve
Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Kanunda Değişiklik
Yapılması ve Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi;
İstanbul Milletvekili Gülseren Topuz'un; Ateşli Silahlar
ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/936, 2/183, 2/576, 2/582, 2/612, 2/846) (S. Sayısı:
1421) (Dağıtma tarihi: 21.5.2007) (GÜNDEME)
2.-
Adana Milletvekili Atilla Başoğlu ve 3 Milletvekilinin;
Mera Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Bolu Milletvekili Mehmet Güner ve 2
Milletvekilinin; Mera Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi; Bursa Milletvekilleri Mehmet Emin Tutan ve Zafer
Hıdıroğlu'nun Mera Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu Raporu (2/779, 2/791, 2/1014) (S. Sayısı: 1422) (Dağıtma
tarihi: 21.5.2007) (GÜNDEME)
3.-
Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonları Raporları (1/1287) (S. Sayısı: 1423)
(Dağıtma tarihi: 21.5.2007) (GÜNDEME)
No.: 149
22 Mayıs
2007 Salı
Tasarı
1.-
Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi
ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin
Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/1362) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığı
geliş tarihi: 18.5.2007)
Teklifler
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın;
İl Özel İdaresi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/1028) (İçişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.5.2007)
2.-
Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Kaplan'ın; Su Kullanıcı
Birlikleri Kanunu Teklifi (2/1029) (Tarım, Orman ve Köyişleri;
Plan ve Bütçe ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.5.2007)
3.-
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun Köy Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/1030) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.5.2007)
Raporlar
1.-
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Faruk Bayrak'ın; 388 Sayılı
Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi
Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/999) (S. Sayısı: 1424) (Dağıtma tarihi: 22.5.2007)
(GÜNDEME)
2.-
Ankara Milletvekilleri Eyyüp Sanay ve Nur Doğan Topaloğlu'nun;
Doğal Gaz Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/1018) (S. Sayısı: 1425) (Dağıtma tarihi:
22.5.2007) (GÜNDEME)
3.-
Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme
İzni Kaldırılan Türkiye İmar Bankası Türk Anonim
Şirketince Devlet İç Borçlanma Senedi Satışı
Adı Altında Toplanan Tutarların Ödenmesi ve Kamu Finansmanı
ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı; İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin ve 27 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması ve Bankalar Kanunu Hükümlerine
İstinaden Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat
Kabul Etme İzni Kaldırılan Türkiye İmar Bankası
T.A.Ş. Hakkında Tesis Edilecek Bazı İşlemler
Hakkındaki Kanuna Bir Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Teklifi;
Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç ve 52 Milletvekilinin;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bankalar
Kanunu Hükümlerine İstinaden Bankacılık İşlemleri
Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan Türkiye
İmar Bankası Türk Anonim Şirketi Hakkında Tesis Edilecek
Bazı İşlemler Hakkındaki Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Cumhuriyet Halk Partisi
Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Haluk Koç, İstanbul
Milletvekili Ali Topuz, İzmir Milletvekili Kemal Anadol ile
122 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
ve Bankalar Kanunu Hükümlerine İstinaden Bankacılık
İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan
Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. Hakkında Tesis Edilecek
Bazı İşlemler Hakkındaki Kanuna Bir Fıkra Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ile
İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil'in; 5021 Sayılı
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bankalar
Kanunu Hükümlerine İstinaden Bankacılık İşlemleri
Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan Türkiye
İmar Bankası Türk Anonim Şirketi Hakkında Tesis Edilecek
Bazı İşlemler Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1357, 2/334,
2/236, 2/509, 2/786) (S. Sayısı: 1426) (Dağıtma tarihi:
22.5.2007) (GÜNDEME)
22 Mayıs
2007 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.04
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Ahmet Gökhan SARIÇAM
(Kırklareli)
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
109'uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
V. -
ÖNERİLER
A) SİYASİ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki
sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi
ile 1363, 1364, 1420 sıra sayılı kanun tasarılarının
İç Tüzük'ün 91'inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler
halinde görüşülmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
22/5/2007
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 22.05.2007
Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasi
parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından,
İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını
arz ederim.
Eyüp
Fatsa
Ordu
AK
Parti Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının;
321. sırasında yer alan 1133 Sıra Sayılı, 367.
sırasında yer alan 1250 Sıra Sayılı, 44. sırasında
yer alan 1037 Sıra Sayılı, 439. sırasında yer
alan 1418 Sıra Sayılı, 440. sırasında yer alan
1419 Sıra Sayılı, 337. sırasında yer alan 1208
Sıra Sayılı, 416. sırasında yer alan 1364
Sıra Sayılı, 441. sırasında yer alan 1420
Sıra Sayılı, 415. sırasında yer alan 1363
Sıra Sayılı, 438. sırasında yer alan 1415
Sıra Sayılı, 417. sırasında yer alan 1365
Sıra Sayılı, 45. sırasında yer alan 945 Sıra
Sayılı Kanun Tasarı ve Tekliflerinin sırasıyla
Gündemin; 10, 11, 21, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30 ve 31. sıralarına
alınması;
Gelen Kağıtlar Listesinde
yayınlanan ve bastırılarak dağıtılan
1425, 1424, 1426 ve 1422 Sıra Sayılı Kanun Tasarı ve
Tekliflerinin 48 saat geçmeden bu kısmın sırasıyla;
8, 9, 22 ve 32. sıralarına alınması ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi;
Genel Kurulun; 22 Mayıs 2007
Salı günkü (bugün) birleşimde çalışmalarını
saat 24.00'e kadar devam ettirmesi ve bu birleşimde sözlü sorular
ve diğer denetim konularının görüşülmeyerek Kanun
Tasarı ve Tekliflerinin görüşülmesi, 23, 24, 25, 26, 27,
28, 29, 30, 31 Mayıs, 01, 02 ve 03 Haziran 2007 tarihlerinde Genel
Kurulun 11.00-24.00 saatleri arasında çalışması
ve bu tarihlerdeki birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer
denetim konularının görüşülmeyerek Kanun Tasarı
ve Tekliflerinin görüşülmesi;
1208, 1363, 1364 ve 1420 Sıra Sayılı
Kanun Tasarılarının İçtüzüğün 91. Maddesine
göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki
cetveldeki şekliyle olması;
Önerilmiştir.
1208
sıra sayılı JEOTERMAL ENERJİ KAYNAKLARI VE
MİNERALLİ
SULAR Kanun Teklifi
BÖLÜMDEKİ
BÖLÜMLER BÖLÜM MADDELERİ
MADDE SAYISI
1. BÖLÜM 1 ila 15 inci Maddeler 15
2. BÖLÜM 16 ila 23 üncü Maddeler 11
(Geçici
1 ila 3 üncü maddeler dahil)
TOPLAM
MADDE SAYISI: 26
1363
sıra sayılı MİLLİ ARŞİV Kanun Tasarısı
BÖLÜMDEKİ
BÖLÜMLER BÖLÜM MADDELERİ
MADDE SAYISI
1. BÖLÜM 1 ila 29 uncu Maddeler 29
2. BÖLÜM 30 ila 41 inci Maddeler 17
(Geçici
1 ila 5 inci maddeler dahil)
TOPLAM
MADDE SAYISI: 46
1364
sıra sayılı SİGORTACILIK Kanun Tasarısı
BÖLÜMDEKİ
BÖLÜMLER BÖLÜM MADDELERİ
MADDE SAYISI
1. BÖLÜM 1 ila 29 ncu Maddeler 29
2. BÖLÜM 30 ila 48 inci Maddeler 29
(Geçici
15 + Geçici 1 ila 9 uncu
maddeler
dahil)
TOPLAM
MADDE SAYISI: 58
1420
sıra sayılı İSTANBUL 2010 AVRUPA KÜLTÜR
BAŞKENTİ
HAKKINDA Kanun Tasarısı
BÖLÜMDEKİ
BÖLÜMLER BÖLÜM MADDELERİ
MADDE SAYISI
1. BÖLÜM 1 ila 11 inci Maddeler 11
2. BÖLÜM 12 ila 22 nci Maddeler 13
(Geçici
1 ila 2 nci maddeler dahil)
TOPLAM
MADDE SAYISI: 24
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, vefat eden Samsun Milletvekili
İlyas Sezai Önder'e Allah'tan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dileyen konuşması
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Samsun Milletvekili Sayın İlyas Sezai Önder vefat etmiştir.
Kendisine Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı
diliyorum.
Yüce heyetinizi merhumun aziz hatırası
önünde bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.
B)
ÇEŞİTLİ İŞLER
1.-
Samsun Milletvekili İlyas Sezai Önder'in vefatı dolayısıyla
saygı duruşu
(Saygı duruşunda bulunuldu)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
VI. -
TEŞEKKÜR, TEBRİK, TEMENNİ VE TAZİYELER
1.-
Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol
ve Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun Milletvekili
İlyas Sezai Önder'in vefatı dolayısıyla taziye
konuşmaları
BAŞKAN - Bu konuda söz talebi?
AK Parti Grup Başkanvekili Sayın
Eyüp Fatsa
Buyurun Sayın Fatsa.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet
Halk Partisi Samsun Milletvekili Sayın İlyas Sezai Önder,
yaklaşık dört buçuk seneden beri Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı altında birlikte yasama ve denetim faaliyetlerini
yürüttüğümüz, birçok kanunun çıkartılmasında,
gerek komisyonlarda gerekse Genel Kuruldaki görüşmeleri
sırasında, saygın kişiliğiyle, demokrat yaklaşım
ve tavırlarıyla örnek bir şahsiyetti.
AK Parti Grubu olarak, merhum Sezai
Önder'i kaybetmiş olmanın üzüntüsünü, başta merhumun
ailesiyle, Samsunlu hemşehrilerimle ve Cumhuriyet Halk Partisi
Grubuna mensup milletvekili arkadaşlarım ve parti grubuyla
paylaştığımı; merhuma Allah'tan rahmet, kederli
ailesine ve grubuna, sevenlerine de başsağlığı
dileklerimi bildirmek istiyorum. Allah rahmet eylesin efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Fatsa.
Sayın Anadol, buyurun.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın
Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; Samsun Milletvekilimiz
İlyas Sezai Önder'in ani ve beklenmedik vefatıyla ilgili
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun duyduğu derin üzüntüyü dile
getirmek istiyorum. Aynı zamanda, bu acımızı paylaşan,
biraz önce konuşan Sayın Grup Başkan Vekili Eyüp Fatsa'ya,
tüm iktidar ve muhalefet partisi milletvekillerine, bağımsız
milletvekillerine, tüm yüce Meclise teşekkür ediyorum.
İlyas Sezai Önder, Türkiye politikasında
az rastlanan bir olgunluğa, deneyime, birikime sahip bir arkadaşımızdı.
Mütevazı kişiliğiyle, çalıştığı
komisyonlarda ve Genel Kurulda, hem partisini hem milleti layıkıyla
temsil eden bir arkadaşımızdı. Kederli ailesine
ve tüm ulusumuza başsağlığı diliyorum.
Ayrıca, bize bu hakkı tanıdığı
için Meclis Başkanımıza da teşekkür ediyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Anadol.
Buyurun Sayın Uzunkaya.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; ben de, bir Samsun Milletvekili
olarak, diğer arkadaşlarım adına da, şahsım
adına da, İlyas Sezai Önder Bey'i kaybetmiş olmanın
ciddi üzüntüsünü burada sizlerle paylaşmak; merhuma, aile yakınlarına,
partili arkadaşlarına ve tüm Parlamentoya başsağlığı
dileklerini sizlerle beraber paylaşmak istiyorum.
Bu dört buçuk yıllık Meclis
beraberliğimizde, hakikaten, İlyas Bey, mütevazı kişiliğiyle,
saygın -halk deyimiyle oturaklı- kimliğiyle daima takdir
toplamış bir kardeşimizdi. Son zamanlarda düçar olduğu
hastalıktan kurtulamayarak aramızdan ayrılan kardeşimiz
Ki, bugün şu anda Samsun'da defin işlemleri yapılmaktadır.
Tüm sevenlerine, tekrar, sabır diliyor, sonsuz rahmetler niyaz
ediyor, bu vesileyle de, bize imkân tanıdığınız
için teşekkürlerimi arz ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Uzunkaya.
V. -
ÖNERİLER (Devam)
A) SİYASİ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
1.- Gündemdeki
sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi
ile 1363, 1364, 1420 sıra sayılı kanun tasarılarının
İç Tüzük'ün 91'inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler
halinde görüşülmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
(Devam)
BAŞKAN - AK Parti grup önerisi
lehinde söz isteyen Ayhan Sefer Üstün, Sakarya Milletvekili.
Buyurun Sayın Üstün. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; AK Parti grup önerisi
lehinde söz aldım. Sözlerime başlamadan, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ben
de, gerçekten, bugün derin bir üzüntü içerisindeyim; çünkü, Samsun
Milletvekilimiz Sayın İlyas Sezai Önder'i yakından tanıyordum,
gerçekten beyefendi bir insandı. Kendisiyle çalışma
fırsatı buldum. Kişiliği oturmuş, olgun ve bizlere
her zaman telkinde bulunan, yön gösteren bir kişiydi. O bakımdan,
öncelikle, kederli ailesine ve Cumhuriyet Halk Partisi camiasına
ve yüce Meclisimize başsağlığı ve Allah'tan
rahmet diliyorum.
Değerli arkadaşlar, Danışma
Kurulu bugün toplanmış, ancak, ortak bir karara varamadığından
dolayı, AK Parti, Meclisin önümüzdeki günlerdeki gündemini
belirlemek üzere grup önerisi sunmuştur.
Bu grup önerisinde neler var: Grup
önerisinde öncelikle çalışma saatlerini öneriyoruz. Çalışma
saatleri: Bugün, 22 Mayıs 2007 Salı günü 15.00-24.00 ve sair
günler 11.00-24.00 olmak üzere aralıksız 3 Haziran akşamına
kadar çalışmayı öneriyoruz yüce Meclise.
Yine, ele alacağımız
kanunlar, toplumumuzu yakından ilgilendiren, sosyal kesimleri
yakından ilgilendiren, Meclisimizce çıkarılması
arzu edilen kanunlardır.
Bunlar, sırasıyla, Kültür
ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun Bir Maddesinin
Değiştirilmesi ve Geçici Madde Eklenmesi Hakkında
Kanun Teklifi; yine, yıllardan beri sorun olan, Konut Edindirme
Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı; yine, Yabancıların Çalışma
İzinleri Hakkında Kanun Tasarısı; ayrıca, Terör
ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; yine, Doğalgaz Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi olmak üzere,
sırasıyla, inşallah, bu kanun tasarılarını
görüşeceğiz.
Yine, İç Tüzük'ün 91'inci maddesine
göre, bazı kanunların da temel kanun olarak görüşülmesini
teklif ediyoruz. Bunlar nelerdir: 1363 sıra sayılı
Millî Arşiv Kanunu Tasarısı'nı; yine, 1364 sıra
sayılı Sigortacılık Kanunu Tasarısı'nı;
yine, 1420 sıra sayılı İstanbul 2010 Avrupa Kültür
Başkenti Hakkında Kanun Tasarısı'nı ve yine,
1200 sıra sayılı Jeotermal Enerji Kaynakları ve Mineralli
Sular Kanunu Teklifi'ni de İç Tüzük'ümüzün 91'inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülmesini buradan teklif ediyoruz. Elbette,
dört buçuk yıl boyunca, günahı ile sevabı ile bu Meclis
iktidarı ile muhalefeti ile güzel işler yapmıştır.
22 Temmuzda, inşallah, yine halkımızın önüne gideceğiz,
seçim olacak, ama, bu arada fırsat varken, elbette, insanımızın
beklediği, toplumsal kesimlerin beklediği kanunları
da çıkarmak bu yüce Meclisin görevidir diyorum. Bunları
çıkarmak için, inşallah, 3 Haziran günü akşamına
kadar çalışacağız.
Bu vesileyle, tekrar, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Üstün.
AK Parti grup önerisi aleyhine söz
isteyen Kemal Anadol, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın Anadol. (CHP
sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın
Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; Adalet ve Kalkınma
Partisi grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar, deneyimli bir
parlamenter olarak gerçekten büyük üzüntü içindeyim. Üzüntüm, demokrasimiz
adına bir üzüntü, milletvekilleri adına bir üzüntü; hiç ayrım
gözetmeksizin iktidar, muhalefet, bağımsız bütün milletvekilleri
adına bir üzüntüdür. Şimdi, milletvekillerinin kişilik
hakkı son derece zedelenmektedir. Saat 11.00 sabah, gece 24.00
çalışma saati. Ne zamana kadar devam ediyor bu süre değerli
arkadaşlarım? 3 Haziran akşamına kadar, 3 Haziran
saat 24.00'e kadar bu Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisine
göre.
Bu ne demek biliyor musunuz arkadaşlar?
Şimdi bir soru sorayım veya ben bir öneride bulunayım:
Hızınızı alamadınız, 23 Nisan 1920'de, bu
Meclis açıldığından bugüne olmayan bir mesai öneriyorsunuz,
yaptırıyorsunuz. 1475 sayılı İş Kanunu'nda,
ILO Sözleşmelerinde, tıbbi gerçeklerde bir itfaiye neferi,
bir denizaltıcı, bir pilot, en ağır koşullarda
çalışan insanlar çalışma saatleri, ulusal ve evrensel
kurallar bir tarafa atılmış, afet zamanında bile
İş Kanunu'nun belirlemediği bir çalışma süresini
bu Meclise dayatıyorsunuz. Bir yandan eğilim belirlemesi
yapıyorsunuz; sizin deyiminizle, sizin dilinizle "temayül
yoklaması" yapıyorsunuz, bu milletvekillerinin yerine
kim gelecek onu belirlemek istiyorsunuz, bir yandan da temel yasaları
bile getiriyorsunuz buraya. Ne zamana kadar? 3 Haziran akşamına
kadar.
Bu, milletvekillerine yapılan
en büyük hakarettir değerli arkadaşlarım. Madem bu kadar
hızlısınız, niye 4 Haziran günü çalıştırmıyorsunuz
Meclisi? Niye 5-6-7-8 Haziran günü çalıştırmıyorsunuz?
Çünkü, 4 Haziran günü listeler belli olacak. Burada, o listelerde
olmayan milletvekilleri salona gelmeyecek belki korkusuyla yapıyorsunuz.
Yani, "Milletvekilleri limondur, suyunu 3 Haziran akşamına
kadar, son saate kadar sıkalım, son damlasını da
alalım, ondan sonra, ertesi günü fırlatıp atalım."
anlayışıyla, milletvekillerine hakaret ediyorsunuz,
onların kişiliğiyle oynuyorsunuz.
Bana gülenler, laf atanlar, ben sizi
5 Haziran günü göreceğim, bakayım ne yapacaksınız
o zaman? (CHP sıralarından alkışlar) Bakayım
ne yapacaksınız, o zaman da gülecek misiniz? O zaman da gülecek
misiniz bakayım, göreceğim sizi ben ve bu oyuna alet oluyorsunuz.
Gülenler, bana laf atanlar, bu çirkin oyuna alet oluyorlar. Lütfen,
milletvekili olarak kişiliğimizi koruyalım arkadaşlar.
O zaman, çalıştırın 4'ünde, 5'inde bu Meclisi, madem
bu kadar heveslisiniz çalışmaya! Böyle şey olur mu arkadaşlar?
Gündüz 11.00, gece 12.00. Bu saatler içinde milletvekilini köle Isaura
yerine koyuyorsunuz. Beş senedir neredeydiniz? O temel yasaları
niye getirmediniz o zaman? Şimdi
MUHARREM KARSLI (İstanbul) -
Beş senedir böyle çalışıyoruz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Efendim?
MUHARREM KARSLI (İstanbul) -
Beş senedir böyle çalışıyoruz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) -
Beş senedir böyle çalışıyorsunuz
Tabii, sizin
patronunuz da öyle söylüyor. "Zaten bu milletvekilleri
hiç çalışmıyor ki! Hani,
arabaların arkasına yazarlar ya 'o, şimdi asker', onlar
da şimdi milletvekili." Bu sözler, Recep Tayyip Erdoğan'a
ait, bana ait değil. (AK Parti sıralarından gürültüler)
Amerika gezisinde gazetecilere söyledi, "Onun için" dedi,
"yedek milletvekili önerdik, tepkiyle karşılandı."
Yani, sizleri atadığı yetmiyormuş gibi, bir de yedeğinizi
atamak istiyor. Yetmiyor yani! Sizi istediği gibi, böyle, amele
gibi çalıştırmak, zor koşullarda, selde, afette,
savaş koşullarında çalıştırmak yetmiyor,
bir de yedek milletvekili olsaydı, yani, istediğimi
cımbızla çekip, yerine yedeğini koysaydım diyor.
Bu kadar ilkel bir buyurma zevki, ilkel bir dayatma
(AK Parti sıralarından
gürültüler) Siz bağırın, göreceğim sizi 5 Haziranda.
Teker teker yüzlerinize bakıyorum, fotoğraflarınızı
çekiyorum, hepinize telefon edeceğim ayın 5'inde. Hepinize
telefon edeceğim ayın 5'inde. (CHP sıralarından alkışlar,
AK Parti sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, Anayasa'ya aykırı
bir iş yapıyoruz. Anayasa'nın 102'nci maddesi açık,
"Cumhurbaşkanını seçemeyen Meclis derhal seçime
gider" diyor, derhal! İki ay sonra demiyor, bir ay sonra demiyor,
"derhal seçime gider" diyor. Siz, derhal seçime gitmesi gereken
bir Meclise Anayasa'yı değiştirtiriyorsunuz; yasaları
getiriyorsunuz, temel yasaları getiriyorsunuz
"Derhal
seçime gider
" Derhal seçime gitmek demek, ancak
Bizim Anayasa'mızda,
hükûmet kurma dışında, Meclisin feshi yok. Onun için
"fesih" sözcüğü geçmiyor. Ancak, bir savaş hâli olursa,
Türkiye bir tecavüze uğrarsa, Meclis o zaman toplanabilir olağanüstü
biçimde. Derhal seçime giden Meclis, Anayasa değişikliği
yapamaz, bu yasa değişikliklerini yapamaz. Sanıyorum,
23'üncü Dönem Parlamentosunda bu yaptığımız değişikliklerin
hukuki tartışması yapılacak, belki de bu yasalar
sizin parmaklarınızla çıkmasına rağmen kadük
olacak, bilemiyorum. 23'üncü Dönem Parlamentosu buna karar verecek;
ama, yaptığınız iş değil arkadaşlar.
Maç bitmiş, hakem düdüğü çalmış, zorla top oynatıyorsunuz
millete.
CAHİT CAN (Sinop) - Uzatmaları
oynatıyoruz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Uzatmaları
kimin oynadığı 22 Temmuzda ortaya çıkacak. Kimin
uzatmaları oynadığı 22 Temmuzda ortaya çıkacak.
(AK Parti sıralarından gülüşmeler)
Gülmeye devam eden arkadaşlara
aynı tebessümü 5 Haziran günü de yakıştırmak istiyorum,
ama aldanacağımı da biliyorum. (AK Parti sıralarından
gürültüler)
Evet, o millet kimi kazandıracağını
da 22 Temmuz günü sandıkta karar verecek, o zaman da kimin güleceğini
göreceksiniz.
Yüce Meclise saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Anadol.
AK Parti grup önerisi aleyhinde
söz isteyen Oğuz Oyan, İzmir Milletvekili.
Sayın Oyan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada, AKP Grubunun
önerisi aleyhinde konuşmak üzere söz almış bulunuyorum.
Biraz önce değerli arkadaşım Grup Başkan Vekili
Kemal Anadol, grubumuzun görüşlerini dile getirdi.
Değerli arkadaşlarım,
bir kere, Meclisin çalışma teamülü açısından bakmamız
lazım. Meclisin, Anayasa'nın 102'nci maddesine göre Cumhurbaşkanını
seçememiş bir Meclisin derhal Türkiye Büyük Millet Meclisini
yenileme zorunluluğu var. Yani, bugün içinde bulunduğumuz
süreç Türkiye Büyük Millet Meclisinin Cumhurbaşkanını
seçemediği bir süreçtir. Cumhurbaşkanını seçememiş
bir Meclisin, böylesine sıra sepet bir yığın kanunu,
üstelik bunların bir bölümünü temel yasa olarak getirerek,
bir bölümünü doğrudan doğruya seçimi etkilemek üzere getirerek
Bakınız, Cumhurbaşkanlığı seçimini yapamamış
Meclis şimdi genel seçimleri etkilemek üzere yasalar getiriyor.
Böyle bir şey ne siyasi teamüle ne siyasi adaba sığar,
ne, tabii, insan haklarına sığar. Yani, yarından
itibaren 11.00-24.00 arasında on üç saat her gün çalıştırmak.
Ama, bakınız, sadece siyasi teamül açısından bakarsanız,
bu, savunulabilir bir durum değildir. Temel yasa meselesi zaten
savunulamaz bir durumdur, burada bizim yasama haklarımızı
elimizden alan meseledir. Ama, bunu sıkıştırılmış
bir takvimle, tekrar, Meclisin önüne getirip dayatmak, gerçekten yakışık
almayan bir durumdur.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, burada, seçimleri etkilemek üzere birtakım
yasalar, tasarılar getiriliyor. Konut edindirme yardımı
bunlardan bir tanesi. Yani, seçim meydanlarında çıkıp
konuşmak için, yani milleti nasıl aldattığınızı
bir kez daha göstermek için, burada yeni bir yasa çıkarmaya çalışıyorsunuz.
Birazdan, sıra gelirse, konut edindirme yardımında
tekrar konuşacağım, ama, size başka bir örnek vereyim.
Bakınız, bu konut edindirme yardımı meselesini
yangından mal kaçırır gibi getirmeye çalışıyorsunuz.
Size bir soru sorayım. Bununla ilgili Plan ve Bütçeden çıkış
tarihi tam bir yıl öncesine gidiyor. Şimdi soruyorum: Bir
yıl öncesinde Plan ve Bütçeden çıkmış bir tasarı,
tasfiye tasarısı, niçin bir yıldır bekliyor ve
şimdi seçime beş kala, üstelik de seçim kararı
alındıktan sonra geliyor? Bunun siyasi etikle bir ilgisi
olabilir mi? Bunu soruyorum.
İki, bununla ilgili, bu düzenlemeyle
ilgili herhangi bir hak sahipleri envanteri çalışması
-bir yıldır hiç olmazsa- yapılmadan şimdi bunun getirilmiş
olması, tam da seçime beş kala ve tamamlanması mümkün
olmayan bir envanter düzenlemesi de ortadayken, meydanlarda
"bakın, ey vatandaşlar; biz, zorunlu tasarruftan sizi
kurtardık, şimdi de geldik, işte konut edindirme yardımını
biz ödüyoruz" aldatmacasına başvurmak için.
CAHİT CAN (Sinop) - Yalan
mı?
OĞUZ OYAN (Devamla) - Bakınız
"yalan mı" diyor arkadaşım. Evet, doğru söylediğim.
"Yalan mı" diyor.
Bakın, zorunlu tasarrufla ilgili
size şu bilgiyi vereyim, onu anlarsınız: Zorunlu tasarrufta
toplam 11 katrilyon ödeme yapıldı. Bu yapılırken
enflasyon artı yüzde 5 üzerinde yapıldı. Yani, zorunlu
tasarrufta kamunun borçlanma faizlerine ödeme yapılırken,
enflasyon artı yüzde 5'le iki buçuk yılda çok önemli finansman
imkânını sağladınız; bir. İkincisi,
yıllık nema ödemelerinden kurtuldunuz, 11 katrilyon ödeyerek
işi bitirdiniz. Oysa, normal süreç devam etseydi, 11 katrilyon
nema ödemesi zaten olacak, ama, hesapta hâlâ 9 katrilyon olacaktı.
Yani, siz, zorunlu tasarrufta hak sahiplerini 9 katrilyon bir zarara
uğrattınız.
CAHİT CAN (Sinop) - Suçlu biz
mi olduk?
OĞUZ OYAN (Devamla) - Artık
bunun adını burada söylemeyeyim.
Şimdi, bundan daha katmerlisini
konut edindirme yardımında yapacaksınız. Ama, bunu
burada, seçim sırasında, muhtaç vatandaşların
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Dua
ediyorlar bize, dua ediyorlar
OĞUZ OYAN (Devamla) -
bir
kısmı da yani "Gelsin para da nereden gelirse gelsin."
yapacaklar. Evet, ama, çünkü, bakın, millet ne diyor biliyor musunuz?
Millet sürekli olarak aldatıldığı için, oradan gelmesi
gereken 4-5 milyar kişi başına bir ödenti yerine 500
milyon gelmesine bile "şükür" diyecek noktaya getirilmiştir
ve bu, sizin iktidarınız tarafından yapılmıştır.
Diğer iktidarların yaptığına siz de dâhil oldunuz.
Dolayısıyla, değerli
arkadaşlarım -toparlıyorum- burada, seçime dönük,
seçimi etkileyecek yasama faaliyetleri yapılamaz, bu, siyasi
etiğe aykırıdır. Sizin göreviniz, bu Meclisin tek
görevi 102'nci maddenin hükümlerini uygulamak, derhal seçime gitmektir.
Bu "derhal" aslında -burada çok tartışıldı-
22 Temmuz değil, 24 Haziranı, yani, sizin ilk telaffuz ettiğiniz
tarihi gerektiriyordu, ama, bunu dahi yapmadınız, yapamadınız.
Dolayısıyla, burada,
hiç olmazsa bu kararı oylamayın. Biraz önce arkadaşım
dedi "Ben sizi 5 Haziranda görürüm." Evet, yani, ona da katılarak
söylüyorum: Hiç olmazsa, burada, bu gayrietik teşebbüse ortak
olmayın, burada bir sorumluluk taşımayın. Meclisin
saygınlığını hep beraber koruyalım.
İlginize teşekkür ediyorum.
Grubum adına da buna "hayır"
oyu vereceğimizi söylemek istiyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Oyan.
AK Parti grup önerisi lehinde söz
isteyen Eyüp Fatsa, Ordu Milletvekili.
Buyurun Sayın Fatsa. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; grup
önerimizin lehinde şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle,
Başkanlık makamını ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, grup
önerimiz içerik itibarıyla -biraz önce Sakarya Milletvekili
arkadaşım Sayın Ayhan Sefer Üstün de ifade etti- bugün
15.00'te başlayan çalışma saatlerinin, bugünün bitiminde
24.00 olarak ve bundan sonra gelen, 3 Haziranı da içine alacak
şekildeki, bütün günler için 11.00-24.00 saatleri arasında
Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışması ve bu çalışmada
da öncelikli olarak görüşülmesi gereken kanun teklif ve tasarılarının
neler olması gerektiğiyle alakalı grubumuzun vermiş
olduğu grup önerisi üzerinde konuşuyorum.
Tabii, burada, muhalefete mensup
arkadaşlarımız konuştular. Ben, doğrusunu
isterseniz, arkadaşlarımla aynı kanaati paylaşmadığımı,
hatta bazı ifadelerinden de üzüntü duyduğumu söylemek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
doğrudur, 22'nci Dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bugüne
kadar alışılagelmiş olan kuralları, belki teamülleri,
belki Meclisin çalışma saatlerini de zorlayacak şekilde,
zaman zaman günün önemli bölümlerinde, zaman zaman hafta sonlarını
da içine alacak şekilde, bazen de Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulunda milletvekili arkadaşlarımızın
üzerine güneş doğacak kadar uzun süreli çalışmalar
yaptığımız doğrudur, doğrudur ancak bir
doğru daha vardır: Bizi bu çalışmalara bu kadar yoğun
bir şekilde iten, bu çalışmaları bu şekilde
yapma zarureti ortaya koyan gerekçeler de vardır.
Değerli arkadaşlar, bugün,
Türkiye'de, bütün sosyal kesimlerin ve siyasi partilerin hemen hemen
tamamına yakınının, herkesin kabul ettiği
bir gerçek vardır: Türkiye, hızlı bir değişim,
dönüşüm, yeniden yapılanma ve demokratikleşme sürecine
girmiştir. Dolayısıyla, yılların ihmali, Türkiye'nin
öncelikli olarak çıkmasını arzu ettiği yasal düzenlemeleri
geçmiş Hükûmetlerin ertelemesi, ötelemesi, zaman zaman da böyle
sümen altına veya halı altına süpürmesi suretiyle
ertelenmiş, ötelenmiş taleplerini, bu dönemde hassasiyetle
ele almak suretiyle bir bir milletimizin beklentisi doğrultusunda
hayata geçirme gibi, şu Parlamentonun, tarihî bir sorumluluğu
ve yükümlülüğü de yerine getirdiğini bütün arkadaşlarımızın
kabul etmesi lazım.
Elbette ki, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin rutin çalışma saatleri salı, çarşamba,
perşembe günleri 15.00-19.00 arasıdır. Dolayısıyla,
Başkanlığın sunuşları, gündemle alakalı
oylamalar ve diğer gündem dışı konuşmaları
da içine aldığımızda, süreye bakınca, bu dört
saatlik çalışma saatinin, günlük dört saatlik sürenin yarıdan
fazlasının diğer rutin çalışmalara gittiğini,
dolayısıyla Meclisin yasama çalışmalarına
zaman kalmadığını... Ama, Türkiye'nin, girmiş
olduğu süreç itibarıyla da daha fazla erteleyemeyeceği,
öncelikli, özellikli konuları, meseleleri ve çözüm bekleyen
kanunları, düzenleme yapılması gereken kanun teklif
ve tasarılarına ihtiyacı vardı. Bizim yapmak istediğimiz
budur.
Hepimiz seçilmiş insanlarız.
Bu millete, milletin beklentisi doğrultusunda hizmet etmek,
bu hizmetin rahatlıkla yapılabilmesi için de bunun altyapısını,
yasal altyapısını oluşturma gibi bir milletvekilliği
sorumluluğumuz vardır. Dolayısıyla, eğer milletvekili
arkadaşlarımız, yapmış olduğu bu yasama
çalışmalarında fazla mesai, fazla süre, uzun süreli
çalışmalardan rahatsız olduklarını ifade
ederlerse, doğrusunu isterseniz, bu, milletvekilinin omzundaki
temsil iradesi ve yetkisiyle çok mütenasip olan bir düşünce değildir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - 4 Haziranda
da çalışalım, 4 Haziranda...
EYÜP FATSA (Devamla) - Onu da söyleyeceğim
Sayın Anadol.
Sayın Anadol, şimdi, bizim
Meclisin gündemine getirdiğimiz meselelerin hiçbirisi, ama
hiçbirisi seçime yönelik veya popülizme yönelik teklif ve tasarılar
değildir.
Sayın Özyürek, konut edindirmeyle
alakalı, KEY hesabı diye bilinen kanundan bahsetti, tasarıdan
bahsetti. Değerli arkadaşlar "niye şimdi getirdiniz?"
dedi veya zorunlu tasarruflarla ilgili bazı şeyler söyledi.
Bakın, AK Parti iktidar olduğunda kamuoyuyla beraber paylaştığı
bir samimi kanaati vardı ve bugün, o kanaatinin arkasındadır,
o samimiyetin arkasındadır: Devlet vatandaşına
borçlu olmaz. Dolayısıyla, devlet vatandaşından
almış olduğu, avanslar, kredi veya tasarruf şeklinde
almış olduğu paraları -zaten, geçmişteki uygulamalara
da baktık, toplama gerekçelerine uygun olarak da harcanmamış,
sadece hazinede bunların karşılığı
kıymetli kâğıtlar var ama para da yoktu- nerede harcandığı,
nasıl harcandığı, nereye yatırım yapıldığı
da bilinmeyen ama bir çırpıda yaklaşık 14,5 katrilyonu
-Sayın Özyürek rakamı yanlış ifade etti- yıllarca,
işçisinden, memurundan kestiği ama akıbetinin ne olduğunu
kimsenin bilmediği, nerede harcandığı, hazinede
de bir kuruş karşılığı olmayan 14,5 katrilyonu
hak sahiplerine biz ödedik, KEY hesapları, konut edindirme yardımı
diye.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Bugüne kadar neredeydiniz?
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, geç kalmasının evet bir sebebi var, ama üzerinde
çok düşünülmesi gereken bir sebep var. Bu paralar kimden
alındı? Ne zaman alındı? Ne kadar alındı?
Hak sahipleri kimdir? Sadece
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Beş senede bulamadınız.
EYÜP FATSA (Devamla) - Biz, bunu
bir sene önce gündeme getirdik, sadece bir sene önce bunu gündeme
getirdik. Bir seneden beri bu hak sahipleri kimdir, bunları tespit
etmeye çalıştık. Yani, devlet, vatandaşından
parayı almış, bir yerde harcamış, nerede harcadığı
da belli değil. Bu paraları kimden aldığının
kaydı yok. Ne kadar aldığının kaydı yok.
Hak sahiplerine ne kadar borcu olduğu, ödemesi gereken paranın
miktarının ne olduğu bile bilinmiyor. Bu, bir devlet
ciddiyeti değildir. Bu, bir hükûmet ciddiyeti olamaz. Biz, geçmişlerin,
geçmişteki iktidarların keyfî olarak yapmış olduğu
uygulamaları, kayıtları olmayan, tutanakları
olmayan, miktarının ne olduğu belli olmayan rakamları,
yeniden, bir sene içerisinde, gece gündüz ilgili kurumları ve
sorumluları çalıştırmak suretiyle ancak bir senede
tespit edebildik.
Dolayısıyla, AK Partinin
tavrı burada tenkit edilecek tavır değil, bu hak sahipleri
adına, AK Partinin tavrı, teşekkür edilecek bir tavırdır,
alkışlanacak bir tavırdır. Kayıtlarını
bile tutmaktan aciz olan siyasi iktidarlar görmüştür bu ülke.
Hesaplarını bile yapmaktan aciz olan siyasi iktidarlar
görmüştür ve bugün geldiğimiz noktada da şimdi, bunları
yeniden, böyle cilalamak suretiyle millete pazarlama gayretlerinin
de milletin dikkatinden kaçmadığını herkesin bilmesi
lazım, herkesin bilmesi lazım.
Değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanını
seçememiş bir Meclisten bahsedildi. Değerli arkadaşlar,
Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. 1923 yılından
beri Türkiye Büyük Millet Meclisinde Cumhurbaşkanı seçiliyor,
Cumhurbaşkanı seçiliyor. 1982 Anayasası'yla 3 tane
Cumhurbaşkanı seçildi. 3 tane Cumhurbaşkanı seçildi
ve 3 seçilen Sayın Cumhurbaşkanının üçüncü turda
almış olduğu oydan daha fazlasını Sayın
Abdullah Gül aldı ama geçerli kabul edilmedi.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Beceriksizliğiniz
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Beceriksizlik!
Beceriksizlik!
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
O, beceriksizliğinizi örtmez, cehaletinizi gizlemez!
EYÜP FATSA (Devamla) - Burada, sorgulanması
gereken parlamenter irade değil, parlamenter iradeyi farklı
mecralara kanalize edenlerin anlayışlarıdır,
anlayışları. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Efendim, Cumhurbaşkanını
seçememiş Meclis, yasama çalışmalarını
ATİLLA KART (Konya) - Hâlâ orada
mısın?
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Hâlâ daha orada mısınız siz ya? Cehaletinizi gizlemez
o!
EYÜP FATSA (Devamla) - "Cumhurbaşkanını
seçememiş bir Meclis derhal erken seçime gider", arkasından
da "Meclis bütün yasama faaliyetlerini askıya
alır" diye ikinci hüküm yoktur. Erken seçime gittiği
doğrudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Fatsa, lütfen
toparlayınız.
Buyurun.
EYÜP FATSA (Devamla) - Sayın
Başkan, bitiriyorum.
Erken seçime, derhal erken seçime
gittiği doğrudur. Derhal erken seçim tarihi 22 Temmuzdur.
Yüksek Seçim Kurulunun en erken tarihte verdiği karardır.
Dolayısıyla
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - O zaman
Haziran boyu çalışalım! Haziranda çalışalım!
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Hâlâ, beş yıl geçti, takiyeye devam ediyorsunuz!
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bakın, bu Parlamento, mum ışığında
İstiklal Savaşını yürütmüş, gece gündüz, aç
susuz çalışmış bir parlamentodur.
ORHAN SÜR (Balıkesir) Vatan,
millet, Sakarya! İşinize gelince
EYÜP FATSA (Devamla) - Dolayısıyla,
milletvekillerinin çalışıyor olmasının milletvekilleri
için bir angarya olmadığını herkesin bilmesi lazım. Milletvekili arkadaşlarımız
da bu erdemlilik içerisindedir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Hadi canım sen de!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - 5'inde
niye yok? 6'sında, 6 Haziranda
EYÜP FATSA (Devamla) - Bakın,
değerli arkadaşlar, lütfen
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - 6 Haziranda
niye çalışmıyorsunuz?
EYÜP FATSA (Devamla) - Bakın,
her sabah okulların önünde, biz, çocuklarımıza andımızı
okutuyoruz. En sonu şöyle bitiyor: "Varlığım
Türk varlığına armağan olsun." Türkiye Büyük
Millet Meclisinde milli iradeyi temsil etme noktasında sorumluluk
almış milletvekilleri gece gündüz çalışmadan rahatsızlık
duyuyorsa
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - 6 Haziranda
niye çalışmıyoruz?
EYÜP FATSA (Devamla) -
çocuklarının bile okuduğu
anda sadakat göstermekten uzak bir anlayıştır bu ki, bunu
kabul etmemiz mümkün değildir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - 6 Haziranda
niye çalışmıyoruz?
EYÜP FATSA (Devamla) - Bunu şiddetle
reddederiz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - 6 Haziran,
6 Haziran
EYÜP FATSA (Devamla) - Efendim, deniliyor
ki "bazı arkadaşlarınız, bazılarınız
olmayacaktır, olacaktır."
Değerli arkadaşlar,
eğer siyasetin merkezine tek tek şahıslarımızı
koyar "ben varsam siyaset var, ben yoksam siyaset yoktur" gibi
bir anlayışı hiçbir milletvekili arkadaşıma
yakıştıramam. (AK Parti sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - O zaman
çalıştır, 6'sını çalışmaya al!
EYÜP FATSA (Devamla) - Hiçbir milletvekili
arkadaşıma yakıştıramam. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Çünkü, tek tek şahıslarımızın
ne olacağının Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk milletinin
menfaatlerinin karşısında hiçbir önemi yoktur.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - O zaman
niye çalışmıyoruz?
EYÜP FATSA (Devamla) - Esas olan,
Türkiye Cumhuriyeti'nin menfaati neyi gerektiriyor
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Niye
3'ünde tatil ediyorsun?
EYÜP FATSA (Devamla) -
Türk milletinin
menfaati neyi gerektiriyor, buna bakmamız lazım. Bizim
yaptığımız da budur. Burada kanunları tek tek
okuyamayacağım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Hayır,
3'ünde niye bitiyor? 4-5-6-7 Haziran
EYÜP FATSA (Devamla) - Ama, bilesiniz ki, bu 73 milyon insanın,
bütün sosyal kesimlerin bir an önce kanunlaşmasını,
yasalaşmasını beklemiş olduğu önemli kanunlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
EYÜP FATSA (Devamla) - Bunların
içerisinde, siyasi gerekçelerle veya seçim yatırımı
çağrıştıracak hiçbir kanun yoktur, hiçbir kanun
yoktur.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - 6 Haziranda
çalışalım.
EYÜP FATSA (Devamla) - 3 Hazirandan sonra, Sayın Anadol,
buradayım, ben Partimin Grup Başkan Vekiliyim. Buyurun getirin,
istediğiniz tarihe kadar çalışmaya hazırız.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sen
getir, niye ben getireyim?
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Teklifi
getir.
EYÜP FATSA (Devamla)- İstediğiniz tarihe kadar çalışmaya
hazırız. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Bırak, takiyeyi bırak, 100 kişiyi bulamazsınız.
EYÜP FATSA (Devamla) - Ama, şunu,
müsaade edersen ben de şunu ifade etmek istiyorum:
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Göreceğiz, bir hafta var.
EYÜP FATSA (Devamla) - Siz, bizim
grubumuzdaki arkadaşlarımızı zan altında
bırakacak ve arkadaşlarımızın hiçbirinin
kabul etmeyeceği ifadeler kullandınız. Bakın,
siz bir siyasi partiyle seçim ittifakı yaptınız. Bizde
bir problem yok. Bu listeler açıklandığı zaman grubunuzdaki
arkadaşlarınızın beklentilerinin yüzde 50'si
kaybolmuş olacak. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Siz de Saadet Partisiyle yaptınız.
EYÜP FATSA (Devamla) - Bizim bir
problemimiz yok, temmuzun başına kadar da burada çalışabiliriz,
hiçbir şey yok. Getirin grup önerisini, çalışmayan namerttir.
(AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Getir,
sen getir, sen.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Geçen
dönem hangi partideydin?
EYÜP FATSA (Devamla) - Ben, grup önerimizle
alakalı, değerli arkadaşlar, bir hususu hemen düzeltmek
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Fatsa, lütfen
Teşekkür için açıyorum,
buyurun.
EYÜP FATSA (Devamla) - 1133 sıra
sayılı askerî iaşeyle alakalı iki ayrı kanun
varmış; bunlardan biri 1323, biri 1133. Silahlı kuvvetlerimizden
gelen talep üzerine düzeltilsin diye söylüyorum, Millî Savunmadan
gelen talep üzerine. "1133 sayılı Tasarı buraya
yazılmış ama bizim için öncelikli olan 1323 sıra sayılı
Tasarıdır." dediler. Dolayısıyla, grup önerimizde
bunun bu şekilde düzeltilerek tutanaklara geçmesini talep
ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Fatsa.
Sayın milletvekilleri, öneride
bir düzeltme vardır.
Öneriyi yeniden okutup oylarınıza
sunacağım.
Öneriyi okutuyorum:
22/5/2007
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 22.05.2007
Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasi
parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından,
İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını
arz ederim.
Eyüp
Fatsa
Ordu
AK
Parti Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmının;
374. sırasında yer alan 1323 Sıra Sayılı, 367.
sırasında yer alan 1250 Sıra Sayılı, 44. sırasında
yer alan 1037 Sıra Sayılı, 439. sırasında yer
alan 1418. Sıra Sayılı, 440. sırasında yer alan
1419 Sıra Sayılı, 337. sırasında yer alan 1208
Sıra Sayılı, 416. sırasında yer alan 1364
Sıra Sayılı, 441. sırasında yer alan 1420
Sıra Sayılı, 415. sırasında yer alan 1363
Sıra Sayılı, 438. sırasında yer alan 1415
Sıra Sayılı, 417. sırasında yer alan 1365
Sıra Sayılı, 45. sırasında yer alan 945 Sıra
Sayılı Kanun Tasarı ve Tekliflerinin sırasıyla
Gündemin; 10, 11, 21, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30 ve 31. sıralarına
alınması;
Gelen Kağıtlar Listesinde
yayınlanan ve bastırılarak dağıtılan
1423, 1424, 1426 ve 1422 Sıra Sayılı Kanun Tasarı ve
Tekliflerinin 48 saat geçmeden bu kısmın sırasıyla;
8, 9, 22 ve 32. sıralarına alınması ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi;
Genel Kurulun; 22 Mayıs 2007
Salı günkü (bugün) birleşimde çalışmalarını
saat 24.00'e kadar devam ettirmesi ve bu birleşimde sözlü sorular
ve diğer denetim konularının görüşülmeyerek Kanun
Tasarı ve Tekliflerinin görüşülmesi, 23, 24, 25, 26, 27,
28, 29, 30, 31 Mayıs, 01, 02 ve 03 Haziran 2007 tarihlerinde Genel
Kurulun 11.00-24.00 saatleri arasında çalışması
ve bu tarihlerdeki birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer
denetim konularının görüşülmeyerek Kanun Tasarı
ve Tekliflerinin görüşülmesi;
1208, 1363, 1364 ve 1420 Sıra Sayılı
Kanun Tasarılarının İçtüzüğün 91. Maddesine
göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve bu bölümlerin ekteki
cetveldeki şekliyle olması;
Önerilmiştir.
1208
sıra sayılı JEOTERMAL ENERJİ KAYNAKLARI VE
MİNERALLİ
SULAR Kanun Teklifi
BÖLÜMDEKİ
BÖLÜMLER BÖLÜM MADDELERİ
MADDE SAYISI
1. BÖLÜM 1 ila 15 inci Maddeler 15
2. BÖLÜM 16 ila 23 üncü Maddeler 11
(Geçici
1 ila 3 üncü maddeler dahil)
TOPLAM
MADDE SAYISI: 26
1363
sıra sayılı MİLLİ ARŞİV Kanun Tasarısı
BÖLÜMDEKİ
BÖLÜMLER BÖLÜM MADDELERİ
MADDE SAYISI
1. BÖLÜM 1 ila 29 uncu Maddeler 29
2. BÖLÜM 30 ila 41 inci Maddeler 17
(Geçici
1 ila 5 inci maddeler dahil)
TOPLAM
MADDE SAYISI: 46
1364
sıra sayılı SİGORTACILIK Kanun Tasarısı
BÖLÜMDEKİ
BÖLÜMLER BÖLÜM MADDELERİ
MADDE SAYISI
1. BÖLÜM 1 ila 29 uncu Maddeler 29
2. BÖLÜM 30 ila 48 inci Maddeler 29
(Geçici
15 + Geçici 1 ila 9 uncu
maddeler
dahil)
TOPLAM
MADDE SAYISI: 58
1420
sıra sayılı İSTANBUL 2010 AVRUPA KÜLTÜR
BAŞKENTİ
HAKKINDA Kanun Tasarısı
BÖLÜMDEKİ
BÖLÜMLER BÖLÜM MADDELERİ
MADDE SAYISI
1. BÖLÜM 1 ila 11 inci Maddeler 11
2. BÖLÜM 12 ila 22 nci Maddeler 13
(Geçici
1 ila 2 nci maddeler dahil)
TOPLAM
MADDE SAYISI: 24
BAŞKAN - Düzeltilmiş grup
önerisini oylarınıza sunacağım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar
yeter sayısı
BAŞKAN - Karar yeter sayısı
arayacağım.
AK Parti grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Sayın milletvekilleri, Kâtip
Üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik
cihazla oylama yapacağız.
Beş dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
öneri kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
İç Tüzük'ün 37'nci maddesine
göre verilmiş iki adet doğrudan gündeme alınma önergesi
vardır. Ayrı ayrı okutup işleme alacağım
ve oylarınıza sunacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.-
Zonguldak Milletvekili Harun Akın'ın, 17/7/1964 Tarihli ve
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa İki Geçici Madde
Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi'nin (2/702) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/460)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
09.02.2006 tarihinde Başkanlığınıza
vermiş olduğum, 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu
Kanununa işçi emeklilerimizin aylıklarında intibak
ile gerçekçi bir iyileşme yapılması ve TÜFE farklarından
doğan alacakların ödenmesi için geçici iki madde ilave edilmesine
ilişkin, kanun teklifim, 2/702 Esas No ile ilgili komisyona intikal
etmiş olup, halen komisyonda beklemektedir.
Kanun teklifinin sekiz ayı
aşan bir süreden bu yana komisyon gündeminde beklemesi karşısında,
"Tasarı ve Tekliflerin Esas Komisyonlara havale gününden
itibaren en geç kırkbeş gün içinde sonuçlandırılması
gerekir" denilen TBMM İç Tüzüğü'nün 37. maddesi gereği
adı geçen kanun teklifimin, doğrudan Genel Kurul gündemine
alınmasını arz ve talep ederim.
Harun
Akın
Zonguldak
BAŞKAN - Önerge üzerinde önerge
sahibi olarak söz isteyen Harun
Akın, Zonguldak Milletvekili.
Buyurun Sayın Akın. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HARUN AKIN (Zonguldak) - Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle, sevgili ağabeyim Samsun Milletvekili
Sezai Önder'e Allah'tan rahmet diliyorum; ailesine, sevenlerine,
Samsun iline ve Cumhuriyet Halk Partisi ailesine başsağlığı
diliyorum.
İşçi emeklilerimizin aylıklarında
intibak ile TÜFE farklarının ödenmesiyle ilgili vermiş
olduğum kanun teklifinin doğrudan Türkiye Büyük Millet
Meclisi gündemine alınmasıyla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün ülkemizde 4,5 milyon işçi
emeklisi bulunmaktadır. Eli öpülesi insanlarımız,
emekli olabilmek için, hayatlarının en az yirmi beş
yılını çalışarak geçirmiş, ülkemizin gelişmesine,
büyümesine katkı sağlamış, bin bir sıkıntıyla
ekonomik şartlarla boğuşarak vatana hayırlı
evlatlar yetiştirmek için canla başla çalışmışlardır.
Nitekim bugün gelinen noktada emeklilerimizin, bırakın
geçimlerinin iyileştirilmesini, kendilerine ödenmesi gereken
hakları bile gasp edilmiş, mahkeme kapılarında dolaşır
hâle gelmişlerdir.
Bugün bir kanun düzenlemesiyle
ödenmesini istediğimiz TÜFE farkları hâlâ ödenmemiştir.
Bunun yanında maaşlarındaki noksan ödemeler yüzünden
emekli vatandaşlarımız bir kez daha mahkeme kapılarına
yönelmiştir. Elimdeki tutanak da bir mahkeme tutanağıdır.
Değerli arkadaşlar, bugün
ülkemizde açlık sınırı 630 yeni Türk lirasıdır.
Peki, bir işçi emeklimiz ne ücret almaktadır diye baktığımızda,
527 YTL'den başlayarak 1.478 YTL'ye kadar değişik oranlarda
maaş almaktadırlar. İşçi emeklilerimizin aylıklarında
intibak ile gerçekçi bir iyileştirme yapılmadan ve mevcut
farklılıklar giderilmeden tek çatının oluşturulması
yeni bir kargaşa ve dağınıklığı ortaya
koymuştur. 2000 öncesi dönemlerde SSK'da iki ayrı gösterge
tablosunun uygulanması ve 1987 sonrası intibakların
yapılmaması sonucu, emekli aylıkları düşük
tutulmuştur. Emekli aylıklarının hesaplanması
yöntemi değiştikçe, bırakın farklı kurumlardaki
sigortalıları, SSK içinde farklı tarihlerde emekli
olanlar arasında bile bağlanan aylık miktarları
açısından büyük adaletsizlikler ortaya çıkmıştır.
Çalışma hayatı boyunca aynı sürede, aynı miktarda
prim ödeyen, aynı yaşta emekli olan
Sayın Başkan, çok uğultu
var içeride
Sayın Başkanım, arkadaşları
pek emekliler ilgilendirmiyor herhâlde, seçim de yaklaştı...
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Siz konuşun,
biz dinliyoruz.
HARUN AKIN (Devamla) - Çalışma
hayatı boyunca aynı sürede, aynı miktarda pirim ödeyen,
aynı yaşta emekli olan, fakat, emekli oldukları tarih
birbirinden farklı olduğu için, aylık hesaplama yöntemlerindeki
değişiklik sebebiyle, farklı olan emekli aylıklarının
eşitlenmesi, yani, intibak meselesinin bugüne kadar mutlaka
halledilmesi gerekirdi.
Sayın Başkanım, ben,
biraz evvel bir şey söyledim, ama, herhâlde, siz de duymadınız.
BAŞKAN - Sayın Akın,
bir saniye.
Sayın milletvekilleri, salonda
büyük bir uğultu var, Sayın Hatibin konuşması anlaşılamamaktadır.
HARUN AKIN (Devamla) - Uğultudan
öte, zorlanıyorum Sayın Başkanım, konuşamıyorum
yani.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Akın.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Biz
dinliyoruz Sayın Başkan, Sayın Hatibi dinliyoruz.
HARUN AKIN (Devamla) - Siz buraya
gelin de aynı uğultuyla siz konuşursunuz o zaman.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Ben,
sizi dinlemek istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Akın,
lütfen, Genel Kurula hitap edelim.
HARUN AKIN (Devamla) - 1950-1978 arası,
son yıldaki prime esas kazançlar ortalaması yüzde 70 aylık
bağlama oranıyla SSK emekli aylıkları belirlenirken
1978'de, kat sayı ve gösterge yöntemine geçilmiştir. 1982
yılına kadar, prim ödeme gün sayısına bakılmaksızın,
aylık bağlama oranı herkes için yüzde 70 olarak uygulanmıştır.
1982'de ise fazla prim ve yaş için aylık bağlama oranının
artırılması düzenlemesi getirilmiş, eski emekliler
için intibak yapılmadığından, 1982 öncesi emekliler
ile yeni emekliler arasında adaletsiz bir aylık farklılığı
yaratılmıştır.
1987'de, kamuoyunda süper emeklilik
olarak bilinen yeni bir düzenleme getirilmiş, mevcut gösterge
tablosunun yanında üst gösterge tablosu ihdas edilmiş,
ikinci bir adaletsizlik ortaya konmuştur. 2000 yılında,
aylık hesaplama yöntemi yeniden değiştirilmiş,
artık, iyice içinden çıkılmaz hâle gelmiştir.
Kısacası, emeklimizin aylığı, kendisinin dahi
hesaplayamadığı bir sistem içine maalesef itilmiştir.
Değerli arkadaşlar, bugün,
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduğumuz kanun teklifimiz
gerçekten çok emek verilerek hazırlanmış bir kanun teklifidir.
2000 öncesi, sigortalıların aylıklarının hesaplanmasında
kullanılan son gösterge ve üst gösterge tablosunun derece ve
kademeleri esas alınarak ve ellişer aralıklarla yürütülen
teknik bir sistemle intibaklar yapılmış, tek bir tablo
oluşturulmuştur. Ayrıca, SSK kurumunca ödenmemesi nedeniyle,
2000 yılından beri ihtilaf konusu olan zam farklarının,
yani TÜFE farklarının ödenmesi amaçlanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akın buyurun.
HARUN AKIN (Devamla) - Teşekkür
ederim.
Bugün, bu kanun teklifimiz AKP tarafından
kabul edilirse, işçi emeklilerimizin tek bir gösterge tablosuyla
intibakları yapılmış olacak. Ayrıca, hak ettikleri
hâlde, söz konusu maddenin Kurumca farklı yorumlanması nedeniyle
emekli, dul ve yetimlerde ödenmeyen maaş zammı farklarının,
kanuni faizleriyle birlikte, hak sahiplerine ödenmesinin yolu
açılacaktır.
Değerli arkadaşlar, hepimiz
biliyoruz ki, bankalar üzerinden 50 milyar dolar hortumlanmıştır
bu ülkede. 4,5 milyon işçi emeklimizin TÜFE farkları -ince bir ayrıntı, hesap yapmadım
ama- tahminimce 700-800 trilyon civarında olsa gerek. Bu durum
AKP Hükûmetinin ve siz değerli AKP milletvekillerinin içini
acıtmıyor mu diye sormak istiyorum. İntibak sorununu
AKP Hükûmeti olarak çözmüyorsunuz. TÜFE farkını hakkı
olduğu hâlde ödemiyorsunuz. Maaşlarından gelen noksan
ödemeleri de en son yapmadınız, yine mahkeme kapılarını
emeklilere gösterdiniz. Ömrünün yarısını ülkesine
katkı sağlamak, ailesini geçindirebilmek için çalışan
vatandaşlarımızı bu duruma düşürmek size yakışıyor
mu diye düşünüyorum.
Sevgili arkadaşlar, TÜFE
farkları 1 Haziranda zaman aşımına giriyor. O mahkeme,
bu mahkeme dediniz; işte, haftaya TÜFE farkları zaman
aşımına giriyor. Bu tablo AKP Hükûmetine yakışıyor
mu, yazık değil mi bu insanlara diye sormak istiyorum.
Seçim bölgelerinizde -22 Temmuzda
seçim ilan edildi, hep birlikte seçim bölgelerine gideceğiz-
dolaşırken sıkılmayacak mısınız diye
düşünüyorum. İşçi emeklileriyle karşılaşmayacak
mısınız? Bu insanlarımızın, işçi
emeklilerimizin derneklerini ziyaret etmeyecek misiniz? Ne söyleyeceksiniz
bu insanlara çok merak ediyorum. Gelin, hep beraber, bu teklifi bugün
kabul edelim, emekli vatandaşlarımızın maaşlarındaki
en büyük sorunu ortadan kaldıralım, hakları olan TÜFE
farklarını ödeyelim. 1 Haziran 2007
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akın,
lütfen
Teşekkür için açıyorum.
Buyurun.
HARUN AKIN (Devamla) - 1 Haziran
2007 çok geç olacaktır, TÜFE zaman aşımına uğrayacaktır.
Ayrıca da biraz evvel söylediğim gibi, 22 Temmuza da çok az
kaldı.
İşçi emeklisi, memur emeklisi,
esnaf ve çiftçi emeklisinin toplam sayısı 8 milyon civarındadır;
aileleriyle birlikte 20 milyon insanımızı temsil ediyorlar.
Daha önceleri hep birlikte yaşadık, emeklilerimiz, kendilerini
ciddiye almayan, dikkate almayanları sandığa gömdü.
Bugün, emeğin başkenti Zonguldak'ın, aynı zamanda,
emekli sayısıyla Türkiye'nin birçok ilinden önde olan Zonguldak
Milletvekili olarak, ayrıca bir işçi çocuğu olarak
sizlere sesleniyorum: Emekliyi dikkate almayan, sorunlarını
paylaşamayan, emeklinin sofrasındakini, ekmeğini
düşünemeyenlerden, emekli, hesap soracaktır.
Son söz olarak, bugün görüştüğümüz
bu önergemize "hayır" oyu vereceğinizi düşünmek
bile istemiyorum. Hepinizin destekleriyle bu teklifimizi kabul
edelim, emeklilerimizin yüzünü güldürelim diyorum, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Akın.
Önerge üzerinde, bir milletvekili
adına, İzzet Çetin, Kocaeli Milletvekili.
Buyurun Sayın Çetin.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Samsun Milletvekilimiz, değerli arkadaşımız,
ağabeyimiz Sezai Önder'i kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz.
Milletvekilimize Tanrı'dan rahmet, kederli ailesine ve Cumhuriyet
Halk Partisine, yüce Meclisimize başsağlığı
dileklerimi sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Atatürk "Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve
emeklilerine karşı tutumu, o milletin yaşama kudretinin
en önemli kıstasıdır. Mazide muktedirken bütün kuvvetiyle
çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan
bir milletin istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur." diyor.
Değerli arkadaşlarım,
dört buçuk yılı geride bıraktık. Bu zorlama inkıtalar
olmamış olsa, bugün Meclis çalışmayacak idi. Dört
buçuk yılı aşkın, beş yıla yaklaşan çalışmalarımız
içerisinde ülkemizin sorunlarına, toplumsal kesimlerimizin
sorunlarına ve beklentilerine yönelik yasalar geldiği
zaman hep AKP Grubu ipe un serdi. Biraz evvel, Zonguldak Milletvekilimizin
vermiş olduğu kanun teklifinin üzerinden sekiz ay geçmesine
rağmen hâlâ Meclis gündemine alınmadığını
üzüntüyle öğreniyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
dikkate almadığınız memurların, işçilerin,
Bağ-Kur'luların, yaşlılık aylığı
alan, dul ve yetim aylığı alanların sayıları,
aldıkları maaş herhâlde AKP Grubunu sadece oy gerekçesiyle
ilgilendirdi. Şimdi, geriye doğru dönüp baktığınızda
-arkadaşım da söyledi- ortalama aylığı 527
lira olan işçi emeklisinin 500 binden fazlası devletten alacaklı
olarak göçtü, öbür dünyaya gitti. Tabii, emeklilerimiz de büyük yanlış
yaptı, onların dernekleri de büyük yanlış yaptı;
Sayın Başbakana, Çalışma Bakanımıza çiçek
verdiler, teşekkür ettiler, TÜFE farklarının ödeneceğini
zannettiler. Yargı kararlarına rağmen, çok bilinçli
bir şekilde, hâkimlerin de vicdan ve cüzdan arasına sıkıştırılmış
olduğunu iktidar iyi bildiği için, acaba emekliler aleyhine
yargıdan karar çıkartırız da bu paraları ödememenin
bir yolunu buluruz mu diye düşündünüz ve yargı kesinleşince
"Ödeyeceğiz." diye vaat ettiniz. İşçi emeklileri
dernekleri üyeleri de, mensubu oldukları kurumlarını
sevdikleri, koruma duygusuna kapıldıkları için, bir
de ek mahkeme masrafı SSK'dan çıkmasın diye hepsi birden
yargıya gidip yargı yoluna başvurmadı. Yargıya
başvuranların alacakları ödendi, ama, başvurmayanların
alacakları hâlâ ödenebilmiş değil.
Bugün itibarıyla, yüzde
90'ı açlık sınırının altında yaşam
mücadelesi veriyor. Bakınız, memur emeklilerinin maaşı
659 lirayla başlıyor, büyük bir bölümü 700 lira civarında
emekli maaşı alıyor. SSK emeklisi 527 lira, Bağ-Kur
emeklilerinden 1479'a tabi olanlar 365 lira, 2926'ya tabi olanlar 224
lira, yaşlılık aylığı alan altmış
beş yaş üstü 73 lira, özürlü yurttaşlarımız
özürlülük durumlarına göre 147 lira, malul olanlar 220 lira aylık
alıyorlar.
Değerli arkadaşlarım,
bu aylık rakamlarla bunlar yaşam mücadelesi veriyorlar.
Şimdi, verilen kanun teklifiyle arkadaşımız ne
istemiş? İki önemli konu istemiş: İşçi emeklilerinin
TÜFE farkları alacakları var; bir: "Bu alacakları
ödeyin, yargı kararları var" denildi. Beş yıldan
bu yana, Çalışma Bakanımız, emeklileri kandırmanın
güzel bir yolunu buldu ve kandırdı.
İkincisi ne? Emekliler çok mustarip. Hiçbir akla, mantığa
sığmayacak kadar
Aynı sürede prim ödeyen, aynı süre
hizmet etmiş, aynı ücret almış, değişik zamanlarda
emekli olmuş emekliler arasında izahı mümkün olmayan
ücret, maaş farklılıkları var; bunların giderilmesini
istiyorlar.
Çok mu zor? Hiç de zor değil. Ne
istiyorlar? Nasıl mümkün? Arkadaşımızın kanun
teklifine bakmış olsaydınız emek verildiğini,
İşçi Emeklileri Derneği ile, hukukçularla, teknik danışmanlarla
birlikte hazırlandığını ve emeklilerin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çetin, lütfen
toparlar mısınız.
Buyurun.
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Bitiriyorum.
büyük oranda intibak dertlerinin
ortadan kaldırılmasına büyük hizmet verecek bir teklif.
Değerli arkadaşlar, yapılması
çok zor değil bunun, yeter ki emekliler arasındaki farklılığı
gidermeyi AKP Grubu da içine sindirebilsin. Seçime gidiyoruz. 8
milyon insanı, "yarın KEY farklarını ödeyeceğiz"
vaadiyle, ödemede belki on sekiz ay, belki otuz ay sonra yapılacak
ödemeyle kandırmanın yolunu buluruz, diyerek, emeklileri
de eğer düşünemeyen -ne bileyim- tepki koyamayan insanlar
olarak değerlendiriyorsanız, yanılgınızı
22 Temmuzda görürsünüz.
Değerli arkadaşlar, emeklilerin
gerçekten büyük sorunları var. O sorunları tek tek burada
anlatmak istemiyorum ama, en büyük sorunlarından bir tanesi
de maddi sorun. TÜFE yetmedi, KEY alacakları on yıldır
ödenmedi; yetmedi, 2006 yılı enflasyon farkından da,
bunların, 2,25 AKP Hükûmetinden alacakları var.
Yine, emeklilerin bir başka
sorunu, 8 milyon emekliyi temsilen, emekliler de Ekonomik ve Sosyal
Konseyde temsil edilmek istiyorlar, bunlar çok mu zor? Önemli olan niyet!
Tabii, "Alın teri kurumadan emeğin hakkı verilecektir"
deyip, emek sömürüsü, insan sömürüsü üzerine siyaset yapan bir anlayıştan
bunları beklemek elbette fazladır.
Ben, bu kanun teklifinin gündeme
alınmasına olumlu oy vermenizi bekliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Çetin.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar
yeter sayısı
BAŞKAN - Aynı zamanda karar
yeter sayısı arayacağım:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmiştir.
(CHP sıralarından alkışlar)
Diğer önergeyi okutuyorum:
2.-
Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, 190 Sayılı Genel
Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bağlı
Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin (2/473) doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/461)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/473 esas nolu kanun teklifim,
13/05/2005 tarihinden beri komisyonda beklemektedir. Kanun Teklifimin
İçtüzüğ'ün 37'nci maddesi gereği doğrudan gündeme
alınmasını arz ve teklif ederim.
Musa
Uzunkaya
Samsun
Önerge üzerinde söz isteyen, önerge
sahibi Musa Uzunkaya, Samsun Milletvekili.
Buyurun Sayın Uzunkaya.
Süreniz beş dakikadır.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar, Samsun Milletvekili
arkadaşım merhum İlyas Sezai Önder'e Cenabıhak'tan
rahmet, kederli ailesine, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna, Meclisimize
ve aziz milletimize de başsağlığı dileklerimi
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, ben
de, esasen, tarih itibarıyla birinci ayın 6'sı 2003 tarihinde,
Diyanet İşleri Başkanlığı personel
açığını göz önünde bulundurmak suretiyle bir kanun
teklifi vermekle, bugüne kadar toplumu din konusunda -Anayasa gereği-
aydınlatmak vazifesi kendisine tevdi edilen Diyanet
İşleri Başkanlığının yaşanan
personel açığını giderme amacıyla verdiğim
kanun teklifimin, uzun zamandır komisyon ve Genel Kurul gündemine
gelmemesi nedeniyle, İç Tüzük gereği doğrudan gündeme
alınması talebimi yineleyerek bugün huzurlarınızda bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlar, takdir
edersiniz ki, 1990 tarihinden bu tarafa, en son 2005 yılında
vekil imamlıktan 10.250 civarında din görevlisi arkadaşımız
kadro almış, Diyanette, mali açıdan da diğer kamu
personelinde olduğu gibi, durumlar iyileştirilmeye çalışılmış,
ama 1990 yılından bu tarafa, yani on yedi yıl içerisinde
3.027 kadro hariç, on yedi yıl süreyle, Diyanet İşleri
Başkanlığına kadro verilmemiştir.
Millî Eğitimde, haklı olarak,
öğrenci çoğaldıkça öğretmen ihtiyacımız
her yıl artmakta ve bunları tedarik için bütçemizde yeni
kadrolar ihdas edilmektedir. Keza, emniyet camiamızda aynı
sıkıntı yaşanmakta, imkânlar dâhilinde emniyet
teşkilatımıza yeni kadrolar verilmektedir.
Geçtiğimiz günlerde yeni kurulmakta
olan üniversitelerimizde otuz bin civarında yeni kadro -gine
geçtiğimiz hafta- bu Meclisten onaylandı, geçti. Umuyorum,
inşallah önümüzdeki günlerde Çankaya'da onaylanmak suretiyle
de kesinleşmiş ve kanunlaşmış olacaktır.
Değerli arkadaşlar, yapılan
bir kısım istatistiki çalışmalara muvazi olarak
bakılacak olursa, herkes tarafından bilinmektedir ki, ülke
nüfusunun artışına paralel olarak yıllık ortalama
bin-bin beş yüz arası yeni cami yapılmakta. Bu, artan nüfusa
paralel olarak tabii bir artış olarak görülmektedir. Nitekim,
sadece Toplu Konut İdaresi tarafından bu dört buçuk
yıl içerisinde yapılan ve bitmekte olan iki yüz elli bin civarında
konutu göz önünde bulundurur takriben 1.000 kişi üzerinde bir
imam hesaplaması yapacak olursanız, sadece bu konutlarda
yeni iskân edecek vatandaşlarımızdan dolayı iki
bin beş yüz civarında sanki yeni kadroya ihtiyaç olduğu
görülecektir. Oysaki, özel sektörün bu konudaki yeni yapılanma,
uydu kentler, yeni şehirleşmeler nedeniyle cami ihtiyaçları
ve cami kadroları ihtiyacı ziyadesiyle göz önünde bulundurulmak
durumundadır.
Hâlen kadrosuz cami sayısı
on bin otuz bir, görevlisi olmayan cami sayısı on dört bin
yüz otuz iki. Müezzin, kayyum, Kur'an kursu öğretmeni ve diğer,
müftü, müftü muavini gibi kadrolara bakıldığında
daha önceki önerimizin, bu istikamette yapmış olduğum
kanun teklifinin zarureti bugün için ziyadesiyle kendisini ortaya
koymaktadır.
Değerli arkadaşlar, Anayasa'mız
gereği toplumu din konusunda aydınlatacak tek bir kurum
vardır; hem din hizmetleri sunmak hem de din konusunda toplumu
aydınlatmak. Filhakika din denince akla herkesin ahkâm kestiği
bir alan gelmektedir. Toplumda üç alan herkesin ortak malı hâline
gelmiştir. Bunlardan birisi tababettir. Yani herkes kendisini
zaman zaman "rahatsızlığımda şu ilacı
kullanırdım, al bu ilacı kullan" diyebilecek hâle
gelmiş. Bu, ciddi bir yanlıştır. Bir diğeri siyasettir.
Herkes kendini siyasette en yetkin ve etkin kişi olarak görür,
bunda da söz sahibidir. Ben, küçümsemek için söylemiyorum, her birine
saygı duyuyorum, şu anda bizi dinleyen köy kahvelerindeki
vatandaşlarımız da, günde en az üç defa hükûmet yıkar,
beş defa da yeni kabine oluşturur. Siyaset de, herkesin en
çok konuştuğu alandır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Sayın
Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Uzunkaya.
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Yani tababet,
siyaset ve bir diğeri de diyanettir. Alın gazeteleri, bakın.
Alın, televizyon ekranlarında, hiç ilgisi, alakası olmayan,
ehli olmayan, bilgisi olmayan, birikimi olmayan insanların,
din hakkında neler söylediğini bir düşünüverin.
İşte, bu insanların, kadrosuz camilerde
Yani imamı
yok, ama o mahallede cami var, orada hoca olması lazım. Yani
Türkiye Cumhuriyeti'nin laik eğitim sistemi içerisinde yetişmiş,
bugünkü eğitim sisteminde yetişmiş ehil din hocalarının,
yani din adamlarının olması gerekiyor. Eğer bunları
vermezseniz, işte, bu naehil dediğimiz insanlar
Ama, bunların
hiçbirisinin de, açık söyleyeyim, televizyon ekranlarındaki
kadar zararlı olduğunu söylemek mümkün değil. Din konusunda,
o söz sahibi olan ekranlardaki insanların, maalesef, yeterli
olmadıkları hâlde, onların topluma din konusunda verdiği
zarar kadar zarar vermesi söz konusu değil. Geçtiğimiz günlerde,
gazetelere bakıyorum
Tunceli'de, Kutlu Doğum Haftası
vesilesiyle, devletin din görevlisi, Diyanet İşleri
Başkanlığının hazırladığı
kitapçıkları çocuklara dağıtmış diye gazetelerinde
manşet yapan gazetecileri de -üzülerek söylüyorum- kınıyorum
buradan.
Pekâlâ, öbür tarafta, misyonerler
faaliyet yapıyor, onlara karşı çıkıyorsunuz.
Bu tarafta, dini anlatacak din görevlisi hizmet yapmak istiyor,
ona karşı çıkılıyor. Peki, Allah aşkına,
bu milletin geleceğini kime teslim edeceğiz? Yani din olgusu
ve din duygusu, bu milletin paydası ve değeri değil mi?
Yani, şu memlekette, Karl Marx felsefesini, "Din afyondur."
düşüncesini paylaşacak çağ dışı bir düşüncenin
var olduğunu düşünmek mümkün değil. Kaldı ki, Mustafa
Kemal'in, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bu konudaki eğer söylevi,
nutku okunur ve izlenirse, milletin aydınlatılacağı,
eğitim alacağı müesseseleri, din konusundaki aydınlanma
gereğini, onun beyanlarında da çok net olarak görmek mümkündür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, ben, bu teklifimin doğrudan gündeme alınarak,
en kısa zamanda, Diyanetin bu konudaki eksikliğinin giderilmesine
Yüce Parlamentomuzun
Zaten 10.250 adet 2005 yılında bir kadro
verdik, iktidarıyla muhalefetiyle, Plan ve Bütçe Komisyonundaki
değerli arkadaşlarımın bu konuda sağladığı
katkılarla bu diğer kadro geçmişti. Burada kolaylık
sağlanacağı, toplumun bu konudaki ihtiyacının
giderilmesine katkı sağlanacağına inanıyor,
bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Uzunkaya.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar
yeter sayısının aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN - Arayacağım
Sayın Anadol.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
16.23
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.31
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109'uncu Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın
İç Tüzük'ün 37'nci maddesine göre vermiş olduğu önergenin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım:
Önergeyi kabul edenler
Sayın milletvekilleri, kâtip
üyeler arasında uyuşmazlık vardır, elektronik cihazla
oylama yapacağız.
Üç dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
önerge kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Alınan karar gereğince,
sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor
ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
VII. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1'inci sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleri ile ilgili komisyon
raporu gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2'nci sırada yer alan, Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer alan, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Adalet Komisyonları Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Adalet Komisyonları Raporları (2/820) (S. Sayısı:
1337)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4'üncü sırada yer alan, Bursa
Milletvekili Şevket Orhan ile Balıkesir Milletvekili Ali
Osman Sali'nin; 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Geçici
Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlayacağız.
4.-
Bursa Milletvekili Şevket Orhan ile Balıkesir Milletvekili
Ali Osman Sali'nin; 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Geçici
Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/461) (S. Sayısı:
970 ve 970'e 1 inci Ek) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet?
Yerinde.
Komisyon Raporu 970 ve 970'e 1'inci
ek sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Orhan Sür, Balıkesir
milletvekili.
Sayın Sür, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ORHAN SÜR (Balıkesir)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlarım; görüşülmekte olan teklif üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Aslında, herhâlde, televizyonları
başında Meclisi izleyen insanlarımız, vatandaşlarımız
Meclisimiz çok çalışıyor, gerçekten, milletvekillerimiz
sabahlara kadar çalışıyorlar diye düşünüyorlar.
Biraz önce burada ciddi boyutta tartışmalar yaptık,
cumartesi, pazar dahi çalışma kararı aldık, hem
de saat 11.00'den gece 24.00'e kadar. Acaba, gerçekten Meclisimiz çalışıyor
mu diye baktığımızda ne göreceğiz, onu merak
ediyorum. Şu görüşmekte olduğumuz teklif neden gerekti,
neden bu noktaya geldik diye baktığınızda şunu
görüyorsunuz: 14 Temmuz 2004 tarihinde bu Meclisten bir yasa
çıkmış ve bu yasanın çıkmasından sonra ülkede
her şey karmakarışık olmuş. Bir tek kelime değiştirmişiz
veya bir kelime eklemişiz yasanın bir noktasına. Bu
kelimenin eklenmesiyle, özellikle, kırsal kesimde yaşayan
insanlarımız tapu-kadastro çalışmaları
sırasında çok büyük sıkıntılar yaşamaya
başlamışlar. Peki, bu tasarı Meclise gelirken bunlar
düşünülmedi mi, bunlar incelenmedi mi diye sormak gerekiyor.
O zaman da burada vakit kaybedildi,
o zaman da Meclis saatlerce çalıştı, o zaman da oylamalar
yapıldı. Bu tasarıları, bu teklifleri hazırlayan
arkadaşlarımıza gereken özen gösterilmeden mi bu teklifler
hazırlanıyor diye sormak gerekiyor.
Elbette, şimdi ben buradan 2
arkadaşıma teşekkür etmek istiyorum: Balıkesir
milletvekili Sayın Sali ve Bursa Milletvekili Sayın Orhan'a.
Bu sorunu yakalamışlar ve bu sorunu yakalamışlar
ve sorunun çözülmesi için de bir öneri getirmişler. Aslında
bu teklif de günlerdir burada bekliyor, hatta aylardır bekliyor,
aylardır Meclisin gündeminde, bir türlü bu teklifin görüşülmesine
de sıra gelmedi. Bugün nihayet bu teklifi görüşme olanağına
sahip olduk.
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum:
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, bu teklifin bugün bu Meclisten
geçmesinin gerçekten ülke insanımıza yararlı olacağı
kanısındayız ve bu teklifi, gerçekten, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak destekliyoruz. O nedenle, biraz önce de teşekkür
ettim değerli arkadaşlarıma bu teklifi verdikleri
için, gerçekten, ülke yararına, insanlarımız yararına
güzel bir şeyi bu Meclisten geçirmiş olacağız. Ama,
maalesef, bu dönemde, 22'nci Dönemde hep güzellikler yaşanmadı
değerli arkadaşlarım.
Ben konuşmamın bu bölümünde,
Sayın Millî Eğitim Bakanımızın, geçtiğimiz
günlerde sarf ettikleri sözler nedeniyle kendisini kınadığımı
Meclis tutanaklarına geçirtmek istiyorum. Ne diyor Sayın
Bakanımız? "Birkaç slogan
ezberleyen çıkıyor
miting alanlarına, miting alanlarında bağırıyorlar,
çağırıyorlar, sözde ulusalcılık yapıyorlar."
Bunun adı ulusalcılık değilmiş. Hatta hatta biraz
daha ileri gidiyor, hakaret ediyor, diyor ki: "Yarasa bunlar,
yarasa sanki." Örnek o. O miting alanlarına giden bir vatandaş
olarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak böyle bir
Millî Eğitim Bakanının bu ülkeye yakışmadığını
söylüyorum. (AK Parti sıralarından "Ne alakası
var?" sesleri)
(x)
970 ve 970'e 1'inci ek S. Sayılı Basmayazı tutanağa
eklidir.
"Ne alakası?" diye bağırmak
kolay, ama bir Millî Eğitim Bakanı, miting alanlarına giden
milyonlarca vatandaşını yarasaya benzetiyorsa o ülkede
bazı şeyleri düşünmek gerekir değerli arkadaşlarım.
Bu insanın, bu Millî Eğitim Bakanının bu ülkenin çocuklarını
nasıl eğiteceğini, hangi yönde eğiteceğini
çok iyi bir şekilde görmek gerekir. Aydınlıktan kaçılıyormuş.
Hangi aydınlıktan kaçılıyor? O miting alanına
gidenlerin bağırdıkları, istedikleri nedir? Demokratik,
laik bir cumhuriyet istiyorlar. Peki, aydınlık neymiş?
Yani, bu ülkede, seksen yıllık cumhuriyetin kazanımlarının
birilerine peşkeş çekilmesi mi aydınlıkmış?
Bu ülkenin parsel parsel edilip yabancılara satılması
mı aydınlıkmış? Bunlara karşı çıkmakla
mı acaba yarasa oluyormuş insanlarımız? Yazıklar
olsun! Bir Millî Eğitim Bakanına yakışan bir olay değil
bu. Bu sözler, bir Millî Eğitim Bakanına gerçekten yakışmıyor.
Ama, maalesef, bu ülkede böyle millî eğitim bakanları var.
Böyle düşünen kişiler bakan oluyor. Ama, inanıyorum
ki, o "yarasa" diye benzettiği, yarasaya benzettiği
insanlar, o salonları, o alanları dolduranlar, yarın
sandıkları dolduracak ve o Millî Eğitim Bakanı gibi
olan kişilerin, bir daha bu Meclisin içinde Millî Eğitim Bakanı
olmasını, bu Mecliste milletvekili olmasını önleyecek.
Buna yürekten inanıyorum.
Çok değerli arkadaşlarım,
elbette, bu tasarı
(AK Parti sıralarından gürültüler)
Tasarıya dönüyorum, siz hâlâ oralarda kalabilirsiniz, ben tasarıya
dönüyorum. Biraz önce ifade ettiğim gibi, toplumumuz için çok
yararlı bir tasarı. Aslında, 14 Temmuz 2004'te bir kelime
eklemişiz, demişiz ki: "Sit alanları."
"Sit alanları" diye bir kelime, cümle eklemişiz,
iki kelimecik eklemişiz ve her şey değişmiş.
Aslında, eski yasayı da incelediğimizde orada da bazı
yanlışlıklar varmış. Elbette, bazı
şeylerin düzenlenmesi gerekiyormuş. Yani, sit alanlarının
bir bölümünün en azından
Biraz sonra, sanırım, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubuyla Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
ortak vereceği bir önergeyle bu teklifte de bazı değişiklikler
yapacağız. O teklifte de görüleceği gibi, gerçekten,
eski yasada bazı değişiklerin yapılması gerekiyormuş.
Çünkü, bazı sıkıntılar varmış. Ama, bu tam
tespit edilememiş veya tam hazırlanamamış, iyi hazırlanamamış,
bu şekilde geçmiş.
Şimdi, ne yapmışız?
"Sit alanları" demişiz. "Sit alanları"
dediğimizde, çok geniş bir kavram içine girmiş bu olayın
ve çok sayıda insanımız mağdur olmuş. Aslında,
eski yasada "kültür ve tabiat varlıkları" diye geçiyor.
Yeni teklifte "tabiat varlıkları" da buradan
çıkarılmış. Çünkü, tabiat varlıklarının
tarifini okuduğunuzda "Jeolojik devirlerle, tarih öncesi
ve tarihî devirlere ait olup ender bulunmaları veya özellikleri
ve güzellikleri bakımından korunması gereken yer üstü,
yer altında veya su altında bulunan değerler" diye
tarif ediyor. Yani, "doğal sit" diye, halkımızın
arasında "doğal sit" diye bilinen tabiat varlıkları,
eski yasada, aslında, tapulanamayacak, kadastro sırasında
mülkiyeti vatandaşlara geçemeyecek yerler diye belirlenmiş.
Ama, şu da bir gerçek: Böyle bir madde, böyle bir tarif olmasına
rağmen, 2004'ten önceki yapılan kadastrolarda, bu doğal
sit alanlarında, aslında, mülkiyet sahibi olmuş oradaki
insanlarımız.
14/7/2004 tarihinden sonra
"sit alanları" sözcüğü oraya girince, birdenbire
her şey değişmiş. Şöyle düşünün değerli
arkadaşlarım: Aynı doğal çevreyi paylaşan,
örneğin aynı gölün etrafında yaşayan, aynı
dağda yaşayan, doğal sit ilan edilen, ortak alanları
olan bir, iki, üç köy, daha önce kadastro görmüş, oralarda mülkiyet
edinilmiş, ama, bir dördüncü köy, 2004 tarihinden sonra kadastro
çalışması başladığı için, oradaki vatandaşlara
bu yerler içinde kalan yerlerinin tapuları verilememiş.
Şimdi bu eşitsizlik ortadan kalkıyor. 17/4/2004 tarihinden
önce, nasıl bu yerlerin tapuları orada yaşayan insanlarımıza
verilebiliyor idiyse, nasıl orada zilyetlik geçerli olabiliyorduysa,
bu değişiklik Meclisimizce kabul edildiği takdirde,
buralarda yaşayan insanlarımızın sorunları
da çözülmüş olacak. Tabii, zilyetlik koşuluyla, zilyetliği
ispat etmesi koşuluyla, kadastro örgütümüzün bunu araştırması
koşuluyla bu gerçekleşecek.
"Nedir zilyetlik?" diye
sorduğumuzda "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı
çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu
toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan bir veya birden fazla
taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi
yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle
veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat edenlere
"
zilyetlik adına tescil edilir diyor Yasa'mız.
O zaman, işte, bu bölgelerde
2004'ün Temmuzundan sonra zilyetlikleri geçerli sayılmayan,
yirmi yıldır, otuz yıldır, elli yıldır o araziyi
kullanan, orada tarım yapan, orada yaşayan insanlarımıza
verilmeyen tapular, bu yasanın, bugün, burada, dilerim kanunlaşmasıyla,
geçmesiyle vatandaşlarımıza tekrar verilecek. Elbette,
buralar sit alanıysa sit kuralları geçerli olacak, sitler
yok edilmeyecek; sit alanları içinde bulunan taşınmazlar
hangi kurallara göre, hangi koşullara göre kullanılıyorlarsa,
bugüne kadar nasıl kullanıldılarsa bundan sonra da o
özellikleri korunarak, o denetim yapılarak, tapuda "buralar
sittir" diye şerh düşülerek bu tapular verilecek, ama
hiç olmazsa kullanımı vatandaşlarımızın
üzerinde kalacak. Bu, o nedenle, gerçekten büyük bir eşitsizliği
2004'ten önce yapılan uygulamaların 2004'ten sonra da devam
etmesini gerektiriyor.
Değerli arkadaşlarımızla
ortak yaptığımız çalışmalarda bizlerin
bir önerisi oldu. 2004'ten bugüne kadar geçen süre içinde, eğer
kesinleşen kadastro varsa ve bu nedenle mağdur duruma düşen
vatandaşlarımız varsa onların mağduriyetinin
giderilmesi amacıyla bir değişiklik önergesi -işte,
biraz önce ifade ettiğim gibi- sunuyoruz. O değişiklik
önergesiyle, tapu kadastro örgütlerimiz kesinleşen bu birimlerde
tekrar bu dosyaları açacaklar, eğer zilyetlik gerçekten varsa,
zilyetlik koşulları oluşmuşsa o vatandaşlarımızın
da tapularını alması, o vatandaşlarımıza
tapu verilmesi sağlanacak.
O nedenle, ben, şimdiden vatandaşlarımıza
bu yasanın hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
Yine, bu yasayı buraya getiren arkadaşlarıma teşekkür
ediyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Sür.
Tümü üzerinde AK Parti Grubu
adına söz isteyen Şevket Orhan, Bursa Milletvekili.
Buyurun Sayın Orhan.
AK PARTİ GRUBU ADINA ŞEVKET
ORHAN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime başlamadan önce, Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili
Sayın İlyas Sezai Önder arkadaşımıza Allah'tan
rahmet diliyoruz, yakınlarına da sabırlar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, az
evvel Balıkesir Milletvekilimizin de burada izah ettiği
gibi, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Geçici
Bir Madde İlave Edilmesi ile İlgili Kanun Teklifi hakkında
AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, az
evvel de bahsedildiği gibi "sit alanları" ibaresi
eklenmiş olan 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları
Kanunu'nun 11'inci maddesinin bu kısmının değiştirilmesi,
elbette ki, 2004 öncesi zilyetlikten dolayı hak sahibi olmuş
insanlarla 2004'ten sonra zilyetlikten dolayı hak sahibi olamayan
insanlar arasındaki haksızlığı, adaletsizliği
ortadan kaldırmış olacaktır.
Değerli arkadaşlar, seçim
bölgemizde yaptığımız ziyaretler sırasında
bize gelen şikâyetleri ele aldığımızda bu mesele
ortaya çıktı. Bizim Bursa'mızda, Uludağ'da yaklaşık
dört tane köy tapu kadastro çalışmalarından istifade
edemedi. Bu Kanun
Bu, işte, 11'inci maddedeki "sit alanları"
ibaresiyle köylerde kadastro çalışması yapılamaz
hâle geldi. Kadastro müdürlüğünün elemanları ve köy halkının bizleri ikazıyla
ortaya çıkmış olan bu konu üzerinde bir çalışma
yaptık. 2004 yılında -aynı sürede- Bursa Uludağ
sit alanı kapsamı içine alındı. Burada Yiğitali
köyü, Gökçeören köyü, Karaislah köyü, Bağlı köyü, buna benzer
dört beş tane köy, bu sit alanı içine alınmasından
sonra Uludağ'ın... Yedi yüz yıllık köyler bunlar yaklaşık,
Osmanlıdan kalan köyler ve yıllardır kadastrosu yapılamamış
olan köyler. Bu köyler, yıllardır kadastrosu yapılamadığı
için mağdur edildiler ve kadastro çalışmaları yapılamadı;
eğer yapılmış olsaydı, bu yerler, bu "sit
alanları" ibaresinden dolayı hazineye irat kaydedilecekti,
hazineye geçecekti, yedi yüz yıllık köyler hazineye geçecekti.
Dolayısıyla, bu yaptığımız çalışmayla
birlikte, Anayasa'mızın mülkiyet haklarıyla ilgili
35'inci maddesinde de belirtildiği gibi, buna ters olan bu Kanun'un
değiştirilmesi söz konusu oldu ve Kanun istenilen
şekle gelmiş oluyor. Dolayısıyla, bu mağduriyet
ortadan kalkmış oluyor.
Az evvel de Balıkesir Milletvekilimiz
Orhan Bey'in söylediği gibi, burada, kesinlikle, insanların
her istediği gibi sit alanlarının kalkması falan
söz konusu değil, ama, mağduriyetlerin -kadastro çalışmasıyla
ilgili- 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14'üncü maddesinde
belirtildiği üzere, zilyetlikle hak sahibi olma konusunda bu
köylülerin önünün açılmış olması, hedefimiz oydu.
Bu kanun teklifini de o çerçevede verdik. Zaten, Kültür Bakanlığımız
tarafından birinci grup olarak tescil edilen yerler bu şeyden
istifade edemeyecekler. Ayrıca, birinci ve ikinci derecedeki
arkeolojik sit alanları da aynı şekilde, kanunen uygulamaları
devam edecek.
Ancak, ben sadece Bursa'dan örnek
verdim, Türkiye'nin hemen hemen her bölgesinden -biz bu kanun teklifini
verdiğimizde- bizlere telefonlar yağdı ve bu telefonlarla,
biz, hakikaten, bu işin çok önemli olduğunun farkına
bir kez daha varmış olduk. Dolayısıyla, bu kanunla
birlikte, inanıyorum ki, bu mağduriyetler ortadan kaldırılmış
olacak. Köylümüzün bizden, kadastro müdürlüğünün bizden beklemiş
olduğu bu çalışma neticelenmiş olacak.
Ben, bugüne kadar hassas olan bu kanun
teklifiyle ilgili bize yardımcı olan Kültür Bakanlığının
personeli, Kadastro Genel Müdürlüğü personeli ve Cumhuriyet
Halk Partisi milletvekili arkadaşlarımız, AK Parti,
Komisyondaki arkadaşlarımızın hepsine ayrı
ayrı teşekkür ediyorum. Kanunumuzun hem mağdur olan insanlarımıza
hem Türkiye'mize hayırlı olmasını diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Orhan.
Teklifin tümü üzerinde Anavatan
Partisi Grubu adına söz isteyen İbrahim Özdoğan, Erzurum
Milletvekili.
Buyurun Sayın Özdoğan.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; 970 sıra sayılı
ve 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Geçici
Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi'ne ilişkin, Anavatan Grubu adına, teklifin tümü
üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce
heyetinizi en derin saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım,
hemen işin başında şunu söylemek istiyorum ki, biz
Anavatan Grubu olarak bu kanun teklifini destekliyoruz, olumlu oy vereceğimizi
şimdiden yüce huzurunuzda belirtmek istiyoruz. Çünkü, bu kanun
teklifiyle mağdur olan köylerde mağdur olan vatandaşlarımızın
mağduriyeti giderilecek ve öbür köylerimiz gibi haklarına
kavuşacaklardır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
ülkemizin kültür ve tabiat varlıklarından söz etmek, hakikaten,
sizlere olduğu gibi bana da ayrı bir gurur veriyor. Korunuyor
oldukları veya kıymetleri biliniyor olduğu için değil,
ama, o varlığın bu ülkeye nasip olmuş olmasının
gururunu ve onurunu taşıyorum. Toprağımız,
çok özel ve kıskanılması gereken bir toprak; içi dolu,
özü dolu, tarihle bezenmiş ve asırlar boyu derinine yaşanmıştır.
İşte bundan bahsetmek istedim bu konuşmamda, ama, önce
değinmem gereken bir nokta var bugün değerli arkadaşlarım.
Dün konuşma notlarımı
hazırlarken, aklım televizyon ekranlarında izlediğim
olaylara takıldı ve toprağımızın sihirli
ve azametli güzelliğinin üzerini kaplamış bir hayırsızlık
duygusu sardı içimi.
Bakınız, değerli arkadaşlarım,
şu bir günde olanlara bakalım. Nasıl bir cinnet toplumu
hâline geldiğimize bakalım.
Meclis Araştırma Komisyonunun
200 bin liseli öğrencinin silah taşıdığı
raporunun kamuoyunun bilgisine intikal ettiği gün, yani dün,
Yalova'da, bir öğrenci okul müdür yardımcısını
bıçakladı.
Bir şehrimizde evler ateşe
verilirken, diğer bir şehrimizde bebek ve küçük çocuk
ağlatma yarışı yapılıyordu.
Cumartesi günü oynanan derbi maçının
ardından kurşun yarası alan bir öğrenci öldü değerli
arkadaşlarım. Futbol maçları birer çılgınlık
arenasına, ülkemizde, dönüştü. Sayın Başbakan,
bu esnada, ihtilaflı olduğu Futbol Federasyonuyla, maalesef
ağız dalaşı yapmakla meşguldü.
Toplumsal asayiş olayları
maalesef arttı. Biber gazı senesine girdik neredeyse değerli
arkadaşlarım. Öyle ki her yerde olay çıkıyor ve polis
yaygın bir şekilde biber gazı kullanıyor.
Ve değerli arkadaşlarım,
Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Sayın Edip Başer görevinden
alındı ve yerine, Sayın Başbakana dış
ilişkiler danışmanlığı da yapan bir
Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı
atandı. Sayın Edip Başer neden istifa edeceğini
söylediği bir anda görevden alındı? Bunun dikkatle incelenmesi
gerekir ve "Neden yerine başka birisi atandı?" sorusunu
sormamız gerekir. Sayın Edip Başer'in yaptığı
iş önemliyse neden o desteklenmedi ve devam etmesi sağlanmadı?
Yaptığı iş lüzumsuzsa neden yerine başka birisi
atandı?
Ankara'da bir güçler çatışması
mı var? Değerli arkadaşlarım, bu soruyu sormak istiyorum
yüce kamuoyuna da. Biz, toprağımıza göz diken teröristler
ve onların destekçileriyle mi savaşıyoruz, yoksa bu
savaş kendi kurumlarımıza mı karşı?
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
lütfen, teklifle ilgili konuşur musunuz.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Hemen geleceğim Sayın Başkanım, hemen geleceğim.
Mesele nedir değerli arkadaşlarım?
Mesele bu toprağın korunması mıdır, yoksa
başka bir şey midir? Hakikaten, değerli arkadaşlar,
dün akşam bir yandan konuşma notlarıma göz gezdirirken,
bir yandan da bunları izleyip durumumuzu düşündüm ve
şunu bir kez daha tespit ettim ve şimdi tarihe bir not
düşmek istiyorum yüce Meclisin çatısı altında:
Bu Hükûmet ülkemize hayırlı
olmadı, hayır getirmedi; iyi olmadı bu Hükûmetin gelmesi,
hiç iyi olmadı. Toplum çok yalnız kaldı bu Hükûmet döneminde,
manen ve maddeten yıprandı değerli arkadaşlarım.
Toprağımıza yönelik dış saldırılar
arttı, dış politikada sallanır olduk. Gençlerimiz
çok ufuksuz ve ümitsiz kaldı. Toplumda adalet duygusu hasarlandı
ve güvensizlik iklimi yerleşti. Sorumsuz bir kör benlikli bir
iktidar harman gibi savurdu her şeyi. Üstelik hâl böyleyken ve
millet acil bir alternatif arayışı içindeyken, partilere
"Birleşin artık, umutsuz ve dermansız bırakmayın
bizi." derken, insanlar feragat ve fedakârlıkla birleşmelerin
önünü açarken, Sayın Başbakan birleşen partileri çürük
yumurtaya benzetti değerli arkadaşlar. Bu, hakikaten içimizi,
kamuoyunun içini yaralayan bir şeydir.
Değerli arkadaşlarım,
her şeyi kendi oyuncağı zanneden ve her şeyle yeterince
oyuncağı gibi oynayamadığı için sinirleri
bozulan Sayın Başbakan, bizlerden, yani bu ülkeye çözüm sunarak
demokratik sistemimizi rahatlatma hedefini taşıyan bizlere
"çürük yumurta" benzetmesi yapması toplumu gerdi değerli
arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlar, çürüdü
artık bazı şeyler, çünkü cılk bir yumurtaya döndü
beş yıllık iktidar, cılklaştı çünkü yumurta
değerli arkadaşlarım. Sayın Başbakan, bir de
"hastaneden kaçan doktor" benzetmesi yaptı kendi oyunlarına
alet olmayan milletin vekillerine değerli arkadaşlar.
Cumhurbaşkanı seçimi oyuncak değil, ihtirasların
tatmin aracı değil. Bu ülkeye, sadakat ve korumanın
aracı olarak gören milletvekilleriyle uğraşıyor
ve onlara kızıyor.
Değerli arkadaşlarım,
"benim çelik çomak oyunumu neden bozdunuz" diye kızıyor
sayın milletvekillerine. İhtiras atının gemleri
kısaldığı için tahammülsüzleşiyor, agresyonları
artıyor. Neden sırtınızı eğip benim ihtiraslarımı
bindirmediniz, diye kızıyor sayın milletvekillerine.
Onun oyunlarına sırtını eğmeyen milletvekillerinin
muteberliğinden söz ediyor. Evet değerli arkadaşlar,
vatanı korumada cimrilik ne kadar muteberse, şehitlerimize
"kelle" ve terörist başından "sayın"
diye söz etmek de o kadar muteberdir değerli arkadaşlarım.
Ve değerli arkadaşlar, 22 Temmuz seçimlerinde, Sayın
Başbakanın zaferinin en baş destekçisi olanlar muteber
olmakla millet için muteber olmak arasındaki farkı bu millet
ölçüp biçecektir.
Değerli arkadaşlar, bu
aziz toprağın kültür ve tarih mirasına gelmek istiyorum
ve işe İstanbul'dan başlamak istiyorum. Bakalım, Hükûmet
İstanbul'a nasıl bakmış, yani hangi gözle bakmış.
Değerli arkadaşlar, önce,
Hükûmetin bu konudaki işlerine, Haydarpaşa Garı'na
göz dikerek bir bakalım. Yüzyıllardır birçoğumuzun
denizi ve İstanbul'un o efsanevi silüetini ilk kez gördüğümüz,
henüz görmemiş olsak bile görkemini o saf gönüllü yerli filmlerinden
birinde mutlaka rastladığımız, anılarımızın
mekânı Haydarpaşa Garı'nın gündemdeki rant projesine
hazırlık amacıyla yapılan yıkım ve tadilatlarla
tarihî ve kültürel değerler tahrip ediliyor. Haydarpaşa
gar binası, yüz yaşını aşan tarihsel ve kültürel
miras niteliğinde olup İstanbul 2 Numaralı Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından
21/08/1997 tarih ve 4542 sayılı Kararla birinci sınıf
korunması gereken yapı olarak tescil edilmiştir.
Kültürel ve tarihî değerleri
korumak devletin öncelikli görevlerinden olduğu gibi, tüm insanlığın
ortak değerleri olan bu eser ve yapıları korumak aynı
zamanda bir yurttaşlık görevidir, aynı zamanda köküne
kadar bir milliyetçiliktir değerli arkadaşlarım. Nitekim,
bu nedenlerle, Anayasa'nın "
kültür ve tabiat varlıklarının
korunması" başlıklı 63'üncü maddesinde
"Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını
sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirler
alır." hükmü getirilmiştir. Ne yazık ki, değerli
arkadaşlarım, bizzat Hükûmet tasarrufu altında bulunan
tarihsel ve kültürel miras, devlet görevlileri ve yetkilileri
eliyle tahribata uğratılmaktadır.
Haydarpaşa gar binasında
hiçbir yasal prosedüre uyulmaksızın inşaat faaliyetleri
yapılmaktadır. Binanın üçüncü katı, Koruma Kurulu
onayı olmaksızın ve binaya zarar verecek nitelikte
bir kısım duvarlar yıkılarak ve bütün kapılar
sökülerek harabeye dönüştürülmüştür. Yapıda devam
etmekte olan inşaatla geriye dönülmez zararlar oluşmaktadır.
Yapılmakta olan inşaat şu anda dahi binayı tahrip
edecek ve yapıldığı yerdeki tarihsel ve kültürel
mirasa neden olan özellikleri yok edebilecek niteliktedir. Bu faaliyet
için emir veren, uygulayan ve göz yuman herkes sorumludur.
"2010 Avrupa Kültür Başkenti"
hazırlığında olan dünya metropolü İstanbul'un
cumhuriyet dönemi mimarisinin önemli eserlerinden ve aynı zamanda
Taksim Meydanı'nın simgesel yapılarından biri
olan Atatürk Kültür Merkezi binasının 1999 yılında
Kültür Bakanlığı İstanbul 1 Numaralı Kültür
ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından
tescil edilmesine rağmen, alınan tescil kararının
kaldırılması önerisi 2006 yılında Kültür Bakanlığı
tarafından gündeme getirilmiştir. Bu konu, aylarca önce
Kültür ve Turizm Bakanının Ankara Atatürk Kültür Merkezi
ve İstanbul Atatürk Kültür Merkezi üzerine yaptığı
değerlendirmelerle gündeme gelmiştir; aynı tarihlerde
basında da yoğun olarak tartışılmış
ve bugüne kadar güncelliğini koruyarak gelmiştir.
Kurul üyelerinin değerlendirmelerinde
ve kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda ileri sürdükleri
gerekçelerin bilimselliği ve objektifliği konusunda tereddütler
oluşmuştur. Kent kültürünün gelişmesinde önemli bir yeri
olan bu binanın yıkımını öngören bir sürecin
başlatılmasını kabul edilemez buluyoruz değerli
arkadaşlarım.
AKM'nin arsası üzerine yıkımdan
sonra yapılmak istenenlerle ilgili basına ve kamuoyuna
yansıyan spekülasyonlar vardır. Bu yıkımın
kente, kent hafızasına, kentliye etkilerini değerlendirme
dışı tutan bir yaklaşımı doğru bulmak
mümkün değildir sayın arkadaşlarım. Böylesi kültürel
ve simgesel bir yapının gerektirdiği güçlendirme ve
iyileştirme bedeli karşılanamaz bir meblağ kesinlikle
değildir. Konu, ekonomik, sosyal ve kültürel boyutlarıyla
birlikte bütün olarak değerlendirilmelidir.
Değerli milletvekilleri,
İstanbul korumasızdır ve bir siyasi hoyratlığın
eline düşmüştür. 2010'da Avrupa Kültür Başkenti olacak
olan İstanbul'umuzun bu döneme nasıl bir hazırlıksızlık
içinde gireceğini anlamak için, İstanbul'un içine itildiği
keşmekeşe ve sorunlarını çözecek bir büyük projeye
başlanmamış olduğunu görmek yeterli olacaktır.
Sadece İstanbul değil,
tarihî ve tabii dokusu herkesi kıskandıran tüm illerimiz
korumasızlığın öksüzlüğü ile maluldür değerli
arkadaşlarım.
Ata toprağımız ve
Türk toprağının millî kalelerinden Erzurum'un tarihî
dokusu bir kimsesizliğin ve çözülmenin acımasız ellerine
düşmüştür.
Bakınız değerli arkadaşlarım,
Erzurum'un tarihî mekânlarından biri olan ve koruma altında
olduğu belirtilen Köşk Mahallesi'ndeki Nüzhetül Hazra
Köşkü, bakımsızlıktan çürümeye terk edilmiş
durumda, onarılmayı bekliyor; uzun süredir bakım ve
onarımı yapılmadığı için duvar boyası
dökülmüş, sıvası dökülmüş durumda bulunan tarihî
mekân ilgi bekliyor.
Nüzhetül Hazra Köşkü, 1795'te
dönemin Valisi Sadrazam Yusuf Ziya Paşa tarafından yaptırılmış.
İlk onarımı 1821'de yapılan köşkün bakımını
Palandöken Belediyesi gerçekleştiriyor. Tarihî köşk,
1988'de Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Müdürlüğü tarafından tescillenmiş. Restorasyonu belediye
tarafından yapılan köşkün üzerinde meydana gelebilecek
herhangi bir değişiklik, Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Müdürlüğünün izniyle oluyor. Hâlen köşkün bulunduğu
alan belediye tarafından aile çay bahçesi olarak düzenlenmiş.
Tabelasında bulunan bilgilere
göre, köşk halkın gezip görmesi amacıyla yapılmış,
ancak yapıtın içinin boş olup kapılarının
kapalı olması ve halkın ziyaret etmesinin yasaklanması
kafaları karıştırıyor.
Değerli arkadaşlar, bu
binayı yaptıran kişi, Osmanlı devleti madenlerinden
sorumlu eski başbakanlarından Yusuf Ziya Paşa'dır.
Halkın seyir ve gezi amacıyla şehir dışında
bir katlı, salon ve üç odalı "Nüzhetül Hazra" unvanıyla
isimlendirilmiş mükemmel ve gönül okşayıcı bir
köşk, ön tarafında da çeşitli çiçeklerle süslü
"Ravzatül Hadra" adıyla bir bahçe ve büyük bir havuz vardır.
İlk onarım tarihi 1821'de Mehmet Emin Rauf Paşa tarafından,
ikinci onarımı 1921'de Belediye Reisi Şerif Efendi tarafından,
ilave havuzlarla genişletme ise 1957'de Belediye Reisi Edip Somunoğlu
tarafından, kabinler, köşkün restoresi ve bahçe düzenlemesi
ise 1986'da Belediye Başkanı Necati Güllülü tarafından
yapılmıştır.
Erzurum Kongresi'nin önemli isimlerinden
ve o dönemin tanınmış gazetecilerinden Mustafa Necati
Bey, bir anısında, Mustafa Kemal Atatürk'ün köşke geldiğini
ve köşkü gezdiğini ifade ediyor. Her yönüyle tarihe damgasını
vurmuş Nüzhetül Hazra Köşkü, halen içinde bulunduğu durumdan
kurtulmak için yetkililerin üzerine düşen görevi yapmasını,
dökülmüş sıvası ve çürümüş boyasının onarılmasını
bekliyor.
Yine, değerli arkadaşlarım,
Erzurum'un önemli tarihî eserlerinden biri olan Lalapaşa Camisi
önünde bulunan tarihî şadırvanın bakımsızlığından
dolayı çok sayıda vatandaştan bilgi alıyorum. Musluklarının
bir bölümü akmayan ve pas içinde olan şadırvanının
restore edilmesi gerekiyor ve buradaki tarihî eserlerin korunması
çok büyük bir önem arz ediyor. Çok önemli bir eser olan Lalapaşa Camisi'nin
şadırvanının restorasyondan geçirilmesi gerekiyor.
Musluklarının büyük bir bölümü paslanmış ve birçoğu
da akmıyor ve bu görüntüler önemli bir tarihî esere yakışmıyor
Sayın Bakanım ve değerli arkadaşlarım.
Erzurum'un tarihî dokusunun yok
olma süreci, ilgisizlik, ihmal ve aldırmazlıklar nedeniyle
endişe verici boyutta devam ediyor. Tarihî Çifte Minareli Medrese'nin
minarelerindeki çini tezyinattaki deformasyon ve dökülmeler
Medrese'nin kimlik kaybına uğrayacağı boyuta varırken,
minarelerin restorasyonu için hiçbir çaba sarf edilmiyor.
Çifte Minareli Medrese'nin
dış duvarlarında yapılan onarım çalışmaları,
tarihî özellik taşıyan ve emsalsiz çiniler barındıran
minarelerin restorasyonunu içermiyor. İklim olumsuzlukları,
medrese etrafındaki trafik yoğunluğu, bakımsızlığa
mahkûm edilmiş minarelerden her gün yeni bir motifin yok olmasına
neden oluyor.
Önceki yıllarda Yakutiye
Medresesi'nin çini işlemeyle tezyin edilmiş minarelerindeki
bozulmaya yıllarca müdahale edilmemiş, daha sonra yapılan
restorasyonda ise aslıyla çok farklı motifler işlenmişti
ve çok gülünç bir durumda bulunuyor bu motifler değerli arkadaşlarım.
Çifte Minareli Medrese minarelerine müdahale olmaması durumunda,
Yakutiye benzeri yeni bir tarihî facia daha yaşanacak gibi görünüyor.
Bu bağlamda bir noktaya da
işaret etmek istiyorum Erzurum'la alakalı olarak değerli
arkadaşlarım.
Erzurum Atatürk Üniversitesi
öğretim üyesi Profesör Doktor Ömer Akbulut, üniversitenin son
sınıfına gelen öğrenciler arasında yaptığı
araştırmada öğrencilerin ilin tarihî yerlerini görmeden
Erzurum'dan ayrıldığını tespit ediyor. Bu çalışmaya
göre, öğrencilerin yüzde 79'u Kongre Binası'nı, yüzde
90'ı Erzurum Tabyalarını gezip görmedikleri, yüzde
25'inin Kars Kapı Şehitliği'nin ve yüzde 90'ının
da Nene Hatun'un mezarının yerini bilmediği ortaya
çıkıyor.
Üniversitelilerin Erzurum'un tarihî
yerlerini gezip görmeden ayrılmalarının nedenlerini
de araştıran Değerli Hocamız, öğrencilerin
tarihî mekânların uzak olması nedeniyle gezemediklerini
bildiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
lütfen toparlar mısınız.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Teşekkür ederim Sayın Başkanım, hemen toparlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Erzurum'un
tarihte çok önemli bir yeri mutlaka vardır. Çifte Minareli Medrese
ve Yakutiye Medresesi ile tarihte önemli ilim merkezi olan, ayrıca
kalesi ve tabyaları ile de stratejik bir savunma şehri olan
Erzurum'u, son sınıfa gelen öğrenciler üzerinde yapılan
araştırmada, gezip görmemeleri hakikaten üzüntü vericidir.
Bu mekânların atmosferini yaşamadan gitmek de, hakikaten,
ileride anladıkları takdirde, daha da çok üzüleceklerini
tahmin ediyorum ve konuşmama diğer maddelerde devam edeceğim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum
değerli arkadaşlarım. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Özdoğan.
Teklifin tümü üzerinde şahsı
adına söz isteyen Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili
Yok.
Mehmet Eraslan, Hatay Milletvekili
Yok.
Nihat Eri, Mardin Milletvekili.
NİHAT ERİ (Mardin) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 970 sıra sayılı
Bursa Milletvekili Şevket Orhan ile Balıkesir Milletvekili
Ali Osman Sali'nin; 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Geçici
Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Kültür ve tabiat varlıkları
ile sit alanlarının zilyetlikle iktisap edilmesine
ilişkin değişiklikler getiren bu kanun teklifi son derece
gerekli ve önemlidir. Bu kanun teklifinin yasalaşması
hâlinde, vatandaşlarca son dönemde sıkça dile getirilen
yakınmaların önüne geçilmiş olacaktır.
Mülkiyet hakkı, insanlığın
var oluşundan beri mevcut olan, kişiye, bir şey üzerinde
"Bu benimdir, bana aittir." sözünü söyleten ve insanın
benliğiyle özdeş olan bir haktır. Mülkiyet hakkı olmaksızın
hiçbir hak mümkün değildir. Mülkiyet hakkının ihlali,
bireyin özgürlük hakkının ihlalidir. Anayasa'mızın
35'inci maddesi ile herkesin mülkiyet ve miras haklarına sahip
olduğu hususu teminat altına alınmıştır.
Teknolojik gelişmeler ve küreselleşmenin
sonucu yaklaşımlar, toprağa dayalı hizmetlere
de yeni bir anlayış getirmiştir. Ülkemizde sosyal, ekonomik,
teknik ve hukuki alanlardaki gelişmeler, şehirleşme
ve imar hareketleriyle toprağa dayalı her türlü kadastro
çalışmalarının öncelikle bitirilmesini gerektirmektedir.
Çünkü, her türlü yatırım ve mühendislik projelerinin
sağlıklı bir şekilde sonuçlandırılması
ancak iyi bir tapu ve kadastro bilgisiyle mümkün olabilmektedir. Tapu
ve kadastro verileri e-devlet işlevinin de en önemli ve temel
bilgi kaynağını oluşturmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin
ilk yıllarından beri yaklaşık seksen yıldır
kadastro çalışmaları yapılmaktadır. Bu
işlem hâlen 3402 sayılı Kanun çerçevesinde yürütülmektedir.
Ülke kadastrosunun en kısa zamanda tamamlanabilmesi için bizim
dönemimizde özel sektörden de hizmet satın alma yoluna gidilmiştir.
Kadastro çalışmalarının başladığı
1925 tarihinden bugüne kadar, yani 2002'ye kadar, yılda ortalama
350 köy ve mahallede kadastro çalışmaları bitirilebilmekte
iken ilk defa özel sektörden hizmet satın almak suretiyle 2004
yılında, 1.200 köy ve mahallede kadastro çalışmaları
tamamlanmış, 2005 yılında ise 4.032 köy ve mahallede
kadastro çalışmaları yapılmıştır.
2006'da yapılan ve 2007'de de yapılması planlanan kadastro
çalışmalarıyla, Türkiye'de, aşağı yukarı,
kadastro çalışmaları yapılmamış hiçbir
yerleşim birimimiz kalmayacaktır sorunlu olan birkaç yüz
yerin dışında, yani boş olanların, birtakım
sorunları olanların.
Değerli milletvekilleri,
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanunu'nun 11'inci maddesinin birinci fıkrasında "korunması
gerekli kültür ve tabiat varlıkları ile bunların korunma
alanı sınırı içerisinde kalan yerlerde zilyetlikle
taşınmaz mal iktisap edilemeyeceği" hükmü yer almakta
iken 27/7/2004 tarihli ve 5226 sayılı Kanun'un 5'inci maddesi
ile zilyetlikle iktisabı mümkün olmayan yerlere sit alanı
da eklenmiş, ancak "sit alanı" ifadesi ile kapsamının
hangi derecedeki sit alanları olduğuna açıklık
getirilmemiştir.
Sit alanları, arkeolojik ve
doğal sit alanları olarak gruplandırılmakta olup
arkeolojik ve doğal sit alanları da üçer derece hâlinde derecelendirilmektedir.
Birinci derece sit alanlarında kesin yapılaşma yasağı
olup, ikinci ve üçüncü derece sit alanlarındaysa bu yasak bulunmamaktadır.
Buna göre, taşınmaz eğer birinci derecede sit alanlarında
yer alıyorsa bu taşınmaz üzerinde yapılaşma
yasağı olacak ve bu yerler korunmuş olacaktır. Buralarda
zilyetlikle iktisap söz konusu değildir, ancak 2863 sayılı
Kanun'un 11'inci maddesinin birinci fıkrasında, 5226 sayılı
Kanun ile "sit alanları" ibaresi eklenmekle sadece birinci
derece sit alanlarında değil, yapılaşma izni olan
ikinci ve üçüncü derecedeki doğal sit alanlarında da zilyetlikle
iktisap yasaklanmıştır. Bu değişiklik son derece
vahim sonuçlar doğurmuştur. Getirilen bu yasak ile yıllardır
vatandaşların kullanımında bulunan taşınmazlarının,
evlerinin bile, bazı köylerin yerleşim alanı da dâhil
olmak üzere, bu kişiler adına kadastroya tabi tutulması
imkânı ortadan kaldırılmıştır. Örneğin,
benim ilçem Midyat'ta kentsel sit alanı olarak ilan edilen saha
içerisinde yer alan Ulu Cami Mahallesi'nde yüz elliyi aşkın
gayrimenkul zilyetleri adına değil de hazine adına tapulandırılma
tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır.
Oysaki, ikinci ve üçüncü derecede doğal sit alanlarındaki
mevcut zilyetlik, çoğu zaman önceki kullanımın bir devamı
olarak karşımıza çıkar. Medeni Kanun'un 713'üncü
maddesi uyarınca da olağanüstü kazandırıcı
zaman aşımı koşullarının gerçekleşmesi
hâlinde, yani yirmi yılı aşkın bir süreden beri çekişmesiz,
aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet olan kişi
taşınmazın mülkiyetini tescil olmadan kazanmaktadır.
Sit alanlarındaki, zilyetlik
yasağı nedeniyle, kişilerin -kadastro yapılamayan
bölgelerde- yüzlerce yıllık köy yerleşim alanlarını
boşaltması gerekmektedir. Hukuki ve sosyal açıdan bunun
mümkün olmadığı açıktır. Nitekim, Tufanbeyli
yerel mahkemesinin verdiği bir kararı inceleyen Yargıtay
Genel Kurulu, bu yasa maddesinin Türkiye gerçeklerine uymadığını
belirtmiştir. Kadastronun yapılamaması nedeniyle
taşınmazlarını zilyetlikle tasarruf etmekte
olan bu yerlerin sit alanları içerisinde yer aldığı
gerekçesiyle -zilyetlikle iktisap yasağı nedeniyle- hazine
adına tescil edilmesi büyük bir yanlıştır. Kaldı
ki ikinci ve üçüncü derece sit alanlarında oteller, kentler kurulmasına
izin verilmektedir. Sit alanları içerisindeki yerlere zilyetlik
yasağı getirmek yerine, bu alanları korumak amacıyla
kullanarak koruma esası getirilmelidir. Bu yasa teklifinin
yasalaşması hâlinde, kadastrosu devam eden veya henüz
başlanmamış yerlerde, vatandaşların yüzlerce
yıldır kullanmakta oldukları, ancak kadastro yapılmadığı
için tapularını alamadıkları ve zilyetliklerinde
bulundurdukları yerlerin kendi adlarına tapulanması
sağlanmış olacaktır.
Değerli milletvekilleri,
ben bu vesileyle benzer bir konuya da değinmek istiyorum. Mardin'in
Yeşilli ilçesinin Bülbül köyü. O köyden Avrupa'ya göç etmiş
bir Süryani aile yıllarca Avrupa'da çalışıyor ve
birikimlerini de yanına alarak vatanlarına, doğdukları
köye geliyorlar, bir ev yaptırmak istiyorlar. Kendilerine deniliyor
ki: "Şurası hazineye aittir, evinizi yapın, hazineye
de bu arsanın bedelini ödeyin." Aile -500 bin YTL- bütün birikimlerini
kullanarak güzel bir ev yapıyor, ama arkasından defterdarlık
geliyor, diyor ki: "Yasa değişti, siz bunu bilmiyorsunuz.
Bu yeni yasaya göre, 2004'te kabul edilen Yasa'ya göre, hazine arazisi
üzerinde yapılan bütün tesisler hazineye geçer. Dolayısıyla,
siz eğer buraya tekrar sahip olmak istiyorsanız, kendi evinizin
bedeli kadar bir bedel ödeyeceksiniz, ardından bir de arazi parasını
ödeyeceksiniz, ancak o şekilde evinize sahip olacaksınız."
Ki, bu büyük bir haksızlıktır. Hâlbuki, Medeni Kanun'un
724'üncü maddesi diyor ki: "Yapının değeri
açıkça arazinin değerinden fazlaysa, iyi niyetli taraf uygun
bir bedel karşılığında yapının ve arazinin
tamamının veya yeterli bir kısmının mülkiyetinin
malzeme sahibine verilmesini isteyebilir." Yani, burada,
tesisi yapan şahıs, eğer hazine arazisinden ya da araziden
daha pahalı bir yatırım yapmışsa, arazinin bedelini
ödeyerek ona sahip olabilir. Hâlbuki, bizim 2004'te yaptığımız
değişiklikle bu tamamen engellenmiş oluyor. Hâlbuki,
Medeni Kanun'da, iyi niyetle yapılan bu tür iktisaplarda, bu
tür yapılaşmalarda iyi niyetli tarafa hak verilmektedir.
Ben, aslında, o maddenin, 4706 sayılı Yasa'nın da
ilave ettiğimiz 5'inci maddesine iyi niyetin de katılarak,
tekrar, bunun gibi, bu şahıs benzeri şahısların,
eğer iyi niyetle hazine arazileri üzerinde bir tesis kurmuşlarsa,
hazineye ait olan arazinin bedelini ödeyerek o araziye sahip olmaları
gerektiğini düşünüyorum.
Beni dinlediğiniz için teşekkür
ediyorum. Yasanın hayırlı olmasını diliyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Eri.
Teklifin tümü üzerinde şahsı
adına söz isteyen Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu.
Buyurun Sayın Terzibaşıoğlu.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime başlamadan, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli Bursa Milletvekilimiz
Sayın Şevket Orhan ve Değerli Balıkesir Milletvekilimiz
Sayın Ali Osman Sali'nin, 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunu'nun Bir Maddesinin Değiştirilmesi
ve Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu hakkında
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
tekrar saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz
gibi, ben Muğla Milletvekiliyim, Muğla'mızın yüzde
68'i ormanlarla kaplı. Bu alanların içinde yüzde 26 sit alanları
var ve Türkiye'nin özel çevre ilan edilen 13 özel çevresinden 4'ü Fethiye
Göcek, Gökova, Köyceğiz, Datça Bozburun, Muğla ilimizde.
Değerli milletvekilleri,
takdir edersiniz ki, Muğla'nın arazi yapısı aynı
zamanda dağlık bir arazi yapısı, yani, araziler oldukça
kısıtlı ve az. Köylülerimiz, yıllardır dededen,
babadan kalma, ama ne yazık ki kadastral çalışmaları
yapılmayan arazileri bugüne kadar kullanıyorlar idi. Daha
2004 yılında yapılan değişiklikte, "sit
alanlarında zilyetlik iddia edilemez" ilavesi yapılınca,
hakikaten, oldukça zor duruma düştüler. Mesela, Muğla'da
bazı isimleri saymakta yarar görüyorum. Muğla merkeze
bağlı Kıran köyünde 3.400 parsel, Muğla merkeze
bağlı Zeytinköy'de 1.532 parsel, yine Muğla merkeze
bağlı Dağpınarı köyünde 97 parsel, Marmaris
Söğüt'te -ki çok ufak ve arazisi kısıtlı bir köyümüzdür-
3.127 parsel, keza Fethiye Boğaziçi'nde 350 parsel, Fethiye Dodurga
köyünde 350 parsel. Ayrıca tespit edebildiğim Burdur Gölü
kenarında İlyas köyü ve Başmakçı köyü; Bursa'nın
ve Balıkesir'in birçok köylerinde köylülerimiz mağdur olmuşlardır.
Aslında işin temeline
bakmak lazım. Temelinde, seksen üç yıllık cumhuriyet
tarihimizde, ne yazık ki, kadastral çalışmaları
bitirememizin sebebidir, bu yatmaktadır. Türkiye eğer bugüne
kadar kadastral çalışmalarını bitirmiş ve köylü
öyle veya böyle atalarından intikal eden mülklerinin, zilyetlik
iddia ettiği mülklerinin tapularını bugüne kadar almış
olsa idi bu sıkıntıyı yaşamazdı.
Bir de sit alanlarının tespitinde
çektiğimiz sıkıntı var. Buralarda, ne yazık
ki, tamamen görsel çalışmayla sit alanları vaktizamanında
tespit edilmiştir ve o sit alanına giren arazilerin, bölgelerin
bir daha çıkması söz konusu olmamıştır.
Değerli arkadaşlarım,
bu kanunla
Köylülerimiz şu anda televizyonlarının
başında bizleri seyrediyorlar, takip ediyorlar, bu müjdeli
haberi, güzel kanunun, yararlı kanunun bir an önce geçmesini
ve Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından bir an
önce onaylanmasını bekliyorlar.
Biraz evvel, benden önce konuşan
Anavatan Partisi mensubu arkadaşımız çeşitli konulara
değinirken, Haydarpaşa Garı'nın yıkılmasından
söz etti; ama, arkasından da şunu ifade etti: "Birinci
derecede sit
" Birinci derecede sit olan Haydarpaşa Garı'nın
yıkılması imkânsızdır. Böyle bir şey asla
yapılamaz, zaten yapılmamalı. Ama, şu bir gerçek:
Yurt dışına çıktığımızda, Batı'da,
birçok eski binanın restore edilerek orijinalliği bozulmadan,
hatta ve hatta, ön cepheleri değiştirilmeden arka cepheleri
değiştirilerek, otel hâline, ofis hâline, alışveriş
merkezi hâline dönüştürüldüğünü ve o şekilde korunarak
kullanıldığını görüyoruz. Koruma amacımız
bu olmalıdır. Yoksa, biz, çivisini bile değiştirtmeyiz,
bir tek çivi bile çaktırtmayız mantığıyla yaklaştığımız
zaman, ne yazık ki, o zaman birçok örneği görüldüğü gibi,
yıkılmaya terk ediyoruz. Nitekim, bundan on-on beş
yıl önce Sultan Ahmet Cezaevi değerlendirilmiş ve bugün
otel olarak hizmet vermektedir. Bu onlardan bir örnektir.
Atatürk Kültür Merkezi gerçeğine
de değinmek istiyorum: Rahmetli İstanbul Valisi ve Belediye
Başkanı Lütfi Kırdar Bey'in temelini attığı,
ama, şu anda tam rakamı veremeyeceğim, otuz-otuz
beş yıl gibi, belki de kırk yıl tamamlanamayan bir
yapıydı. Benim, İstanbul'da üniversitede öğrenci
olduğum yıllarda açıldıktan çok kısa bir süre
sonra ne şekilde yandığı tespit edilemeyen, ama
"elektrik kontağından yandı" gibi bir raporla
dosyası kapanan Kültür Merkezi, yedi yıllık tamirden
sonra hizmete açıldı. Ben mimar değilim ama, gördüğüm
kadarıyla, o bina kutu gibi bir binadır. Bir sanat değerinin
olduğunu zannetmiyorum. Yanında büyük bir otopark var.
Şu anda arazinin altı kullanılamıyor. İşte,
bu geniş araziyi İstanbul'un en önemli merkezi olan Taksim'de,
mevcut binayla birlikte daha görkemli, daha işlevli bir bina
yaparak değerlendirmek, bence, son derece yararlı olacaktır
diye düşünüyorum.
Ayrıca, dönemimizde yüzlerce
vakıf eser restore edilmiş, tamir edilmiş, kullanıma
açılmıştır. Hiçbir zaman atalarımızdan kalan
eserleri ihmal etmedik, ihmal etme zihniyetinde de değiliz,
onlara sahip çıkıyoruz ve bundan sonra da sahip çıkacağız.
Ayrıca, Emlak Kanunu'nda yaptığımız
bir değişiklikle, yüzde 10 bir kesinti yaparak emlak vergilerinden,
tarihî ve millî mirasın korunması amacıyla il özel idarelerinde
KUDEB fonu oluşturulmuş ve bu fonda biriken paralar, valiliğin
dirayetiyle, bu tip eserlerin, yani tarihî ve millî mirasımızı
yaratan eserlerin restorasyonunda kullanılmasına harcanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz kanunun ülkemize, mağdurlara hayırlı
olmasını diliyor, hepinizi bu vesileyle tekrar saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Terzibaşıoğlu.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir
grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Yoklama
istiyoruz efendim.
BAŞKAN - Yapacağım
Sayın Anadol.
Sayın Anadol, Sayın Kaya,
Sayın Kartal, Sayın Arıtman, Sayın Tiryaki, Sayın
Diren, Sayın Oral, Sayın Sür, Sayın Karademir, Sayın
Kaptan, Sayın Çorbacıoğlu, Sayın Gülçiçek, Sayın
Özyurt, Sayın Akdemir, Sayın Durgun, Sayın Güyüldar, Sayın
Özcan, Sayın Kamacı, Sayın Coşkuner, Sayın Erbatur,
Sayın Araslı.
Yoklama için beş dakika süre
veriyorum.
Adlarını okuduğum
sayın üyelerin yoklama için elektronik cihaza girmemelerini
rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
VII. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Bursa Milletvekili Şevket Orhan ile Balıkesir Milletvekili
Ali Osman Sali'nin; 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Geçici
Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/461) (S. Sayısı:
970 ve 970'e 1 inci Ek) (Devam)
BAŞKAN - Teklifin maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Birleşime on beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati:
17.44
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 18.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109'uncu Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
970'e 1'inci ek sıra sayılı
Kanun Teklifi'nin görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Teklifin 1'inci maddesini okutuyorum:
KÜLTÜR VE TABİAT
VARLIKLARINI KORUMA KANUNUNDA
DEĞİŞİKLİK
YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
MADDE 1.- 21/7/1983 tarihli ve 2863
sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci
cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Ancak, kültür ve tabiat varlıklarını
koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan
edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar
ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar
zilyetlik yoluyla iktisap edilemez."
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Erdal Karademir, İzmir
Milletvekili.
Buyurun Sayın Karademir.
Süreniz on dakikadır Sayın
Karademir.
CHP GRUBU ADINA ERDAL KARADEMİR
(İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 970 sıra sayılı, 2863 Sayılı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun Bir
Maddesinin Değiştirilmesi ve Geçici Madde Eklenmesi Hakkında
Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
öncelikle, Samsun Milletvekilimiz Sayın İlyas Sezai Önder'i
kaybetmiş bulunmaktayız. Bundan dolayı hepimiz üzüntülüyüz.
Başta Sezai Önder'in ailesine ve milletvekili arkadaşlarımızın
hepsine başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bu yasa tasarısının üzerinde konuşmadan önce Meclis
çalışmaları hakkında da bazı düşüncelerimi
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bu Meclis, erken seçim kararı almış bir meclis. Dolayısıyla,
bu süreçte seçim kararı alan bir meclisin her gün yasa tasarıları
hakkında görüşmesi, yasa çıkarması doğru değildir,
ahlaki değildir, etik hiç değildir.
Değerli arkadaşlarım,
bu Meclisin sonu gelmiş. 22 Temmuzdan sonra Meclisin yapısı
yeniden değerlendirilecek. Bu çıkarılan yasaların
yeni Meclis tarafından tekrar gözden geçirilip, öncelikli
hâle onların koyması gerekmez mi? Neden biz, bu kadar, dört
buçuk yılını bitirmiş bir Meclis erken seçim kararı
almışken, hâlâ yasama faaliyetlerini yürütmesi anlamında
zorlama yapıyoruz? Gerçekten kaygı duyulucu bir şey.
Değerli arkadaşlarım,
burada, büyük ihtimal, inanıyorum ki, Adalet ve Kalkınma
Partisi, insanların, halkın karşısına
çıkmaktan biraz kaçıyor. Şu anda Meclisin görevi vatandaşla
kucaklaşmak. Milletvekillerimizin, yeni milletvekili adaylarımızın
vatandaşla iç içe olması gerekiyor. Dört buçuk yıllık
AKP İktidarının bu toplum aleyhine çıkardığı
bu süreçteki yasalar hakkında, olumsuzluklar hakkında, bizim,
vatandaşlarla, bunları izah etmek gibi bir zamana ihtiyacımız
var, ama ne yazık ki, sizler bu imkânı bize vermiyorsunuz. Bu
anlamda, bu tasarıların çıkarılmasını
çok doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum.
İnanıyorum ki, 22 Temmuzdan sonra oluşacak Cumhuriyet
Halk Partisi iktidarında, AKP İktidarının özellikle
erken seçim kararı almasından sonra çıkarılacak
tüm yasaların da, tek bir yasa maddesiyle, tümünün iptal edilmesi
söz konusu olacaktır. Bunu bir kez daha sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bu yasa tasarısı, gerçekten, ülkemizdeki bir sosyal yaraya
parmak basan bir yasa tasarısıdır, olumludur; Cumhuriyet
Halk Partisi olarak bu tasarıyı desteklediğimizi ifade
etmek istiyorum.
Bildiğiniz gibi, bu yasa tasarısı
Kültür ve Tabiat Varlıkları Kanunu'nun 11'inci maddesindeki
değişiklik 2004 yılında yapıldı. Bu tasarı,
özellikle kadastro faaliyetlerinin devam ettiği yerlerde karşımıza
çıkan bir sorun. 2004 yılına kadar Türkiye'nin neredeyse
yüzde 80'inin kadastrosu bitmişti. Yüzde 80'i biten kadastroda,
özellikle sit alanı olan yerlerde herkese tapu verilebiliyordu.
Ama, ne yazık ki, AKP İktidarı, 2004 yılında bu
tasarıda bir değişiklik yaparak "sit alanlarının
zilyetlik yoluyla iktisap edilemeyeceği" hükmünü getirdi.
Ondan sonra, gerçekten, Türkiye'nin birçok bölgesinde, başta Karadeniz,
Ege, Akdeniz olmak üzere, birçok köyde, insanlarımız, yurttaşlarımız
-o, yüz yıllık, yüz elli yıllık köylerde- işlediği
toprakların mülkiyetini alamaz oldular. Bu, gerçekten Anayasa'nın
eşitlik ilkesine aykırı bir yasaydı. Ne yazık
ki, en azından bu tasarının, bundan sonra, yürürlük
aşamasında bu sıkıntıların ortadan kalkacağına
inanıyorum.
Bildiğiniz gibi, özellikle
Karadeniz'de yaşayan köylülerimiz bilirler ki, bugün, oradaki
kadastro faaliyetleri sürecinde, köylüler kadastro elemanlarını
köylere dahi sokmamaktadırlar. Size, yine, bir örnek vermek istiyorum,
Ege'den bir örnek: Mesela, Burdur'un, Salda gölü kenarında dört
tane köyü var. Bunlardan üç tanesi, üç köy, 2004 yılından önce
kadastro gördü. O bölgedeki toprakların, tüm köylerin tapuları
verilebildi. Ama, ne yazık ki, kalan bir köy
İşte, yeni
başladı kadastro çalışmalarına. Komşu
parseller, gölün kıyısında parseller, bu bölgeler sit
alanı ilan edildi, ama, ne yazık ki, bu bir tane köyün, Doğanbaba
köyünün yurttaşları, yıllardan beri kullandıkları
tarlalarının, bahçelerinin, bağlarının artık
mülkiyetini elde edemez oldular.
Değerli arkadaşlarım,
kültür ve tabiat varlıklarını korumak hepimizin görevidir.
Bu tasarı, bunlar üzerindeki sit alanının öngördüğü
kısıtlamaları ortadan kaldıran bir yasa değildir,
sit alanlarındaki bütün kısıtlılıklar devam
edecektir. Sadece, sorun, "kadastro" sözcüğü içinde,
yıllardan beri o insanların kullandıkları, zilyetlik
yöntemiyle elde edebilecekleri toprakları, bahçeleri,
ağaçlıkları mülkiyetlerinde olacaktır.
Kültür ve tabiat varlıkları,
tabii, kamu niteliğinde yerlerdir. Özellikle birinci derece
kültür ve tabiat varlıkları, hepimizin koruması gereken,
özenle koruması gereken yerlerdir. Bu konuda hiçbir kaygı
duymuyoruz. Özellikle birinci derece doğal sit alanlarının
devlet niteliği hâlinde olmasını da sonuna kadar destekliyoruz.
Ama, bu, 2004 yılından sonra olan, kalan yüzde 20, kadastro faaliyetinin
yapılmadığı, kadastronun görmediği yerlerde,
insanların elinden resen alan bir olayı ortadan kaldırması
anlamında olumludur. Ama, devlet birinci derece doğal sit
alanlarını korumak istiyorsa, onları sahiplenmek istiyorsa,
yapması gereken görevler vardır. Bunlar yapılıyor
mu diye sorduğumuzda, inanıyorum ki, hiç birisi yapılmıyor.
Niçin yapılmıyor? Bir kere
şöyle olmalıdır: Birinci derece doğal sit alanlarındaki
yerlerdeki mülkiyet, süreç içinde kamuya geçmelidir; ama bu ya istimlak
ederek, o insanların, o gayrimenkul sahiplerinin hakları
verilerek veya yine hazinenin başka yerlerdeki arazileri
ile takas edilmek suretiyle bunlar el değiştirilebilir.
Bu derecede, birinci derece doğal sit alanları, bu anlamda
kamunun elinde kalır; ama bütün kısıtlamalar ve hep beraberce
tüm bu alanları korumak hepimizin görevidir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bildiğiniz gibi, doğal sitin yasadaki tarifi aynen
şöyle: "Jeolojik devirlerde tarih öncesi ve tarihî devirlere
ait olup, ender bulunmaları veya özellikleri ve güzellikleri
bakımından korunması gerekli yer üstünde, yer altında
veya su altında bulunan, korunması gereken alanlardır."
deniliyor.
Değerli arkadaşlarım,
özellikle, AKP İktidarı, birinci derece doğal sit kamunun
elinde ise, bunları günümüzde hâlâ satmaktadır. Bakınız,
bir taraftan insanların elindeki tarlanın mülkiyetini
vermiyorsunuz, ama kamunun elindeki birinci derece doğal sit
alanlarının satışı da şu an Türkiye'de serbesttir.
Bu bir.
Yine, Kültür ve Turizm Bakanlığımız,
bu bölgeleri, turizm bölgesi alanları ilan etmek suretiyle,
kırk dokuz yıllığından, doksan dokuz yıllığına
kadar süreçler hâlinde, Türkiye'nin kıyılarını,
birinci derece doğal sit alanlarını, ormanlarını
tahsislere açmaktadır. Bunlar korumayla çok çelişkili konulardır.
Bu anlamda, Adalet ve Kalkınma Partisinin korumadan yana bir
parti olduğunu söylemek de imkânsızdır.
Koruma, bildiğiniz gibi, doğal
ve tarihî değerleri koruma bilinci ile koruma ahlakı birer
kültür sorunudur. Bilgi bilinci, bilinç ahlakı, ahlak politikayı
etkiler. Bilgisizlik bilinçsizliği, bilinçsizlik de bir çarpık
koruma ahlakını, çarpık koruma ahlakı ise çelişkili
siyasalları güçlendirir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERDAL KARADEMİR (Devamla) -
Başkanım, hemen tamamlıyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Karademir.
ERDAL KARADEMİR (Devamla) -
Böylesi bir anlayışın içinde Adalet ve Kalkınma
Partisinin olduğunu söylemek mümkün değildir.
Değerli arkadaşlarım,
özellikle son dönemlerde, dönüşüm alanlarındaki yasa taslağı
tasarısı komisyonlardan geçti, Genel Kurula inmesi bekleniyor.
Bu yasa tasarısında AKP iktidarı, başta Kültür ve
Tabiatı Koruma Kanunu'nca koruma altındaki alanlardan tutun,
Kıyı Yasası'ndan, Orman Yasası'ndan, ona yakın
korumaya yönelik yasaları bertaraf eden bir anlayışla
çalışmalarını sürdürmektedir.
Bu anlamda koruma duygusunun, koruma
ahlakının, korumanın sahiplenilebilmesinin,
AKP'nin dört buçuk yıllık iktidar sürecinde görmediğimizi
ifade ediyor, bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Karademir.
Madde üzerinde AK Parti Grubu
adına söz isteyen Ali Osman Sali, Balıkesir Milletvekili.
Buyurun Sayın Sali. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ
OSMAN SALİ (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlar; Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'yle
ilgili olarak AK Parti Grubu adına huzurunuzdayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, ben de Samsun Milletvekilimiz
İlyas Sezai Önder ve daha önce vefat eden bütün milletvekillerimize
Allah'tan rahmet diliyorum.
Değerli arkadaşlar, bu
kanun teklifimize komisyonlarda ve Genel Kurulda destek veren arkadaşlara
ve gruplara canıgönülden teşekkür ediyorum.
Benden önceki arkadaşlarımız
konuyu bütün detaylarıyla anlattılar. Ben, tekrara sebebiyet
vermeyeceğim. Ancak, bir hususu tekrar belirtmek lazım: Balıkesir
Milletvekilimiz Orhan Sür ve İzmir Milletvekilimiz Erdal Karademir
belirtti. Buradaki, kanun teklifindeki esas şudur: Sadece ve
sadece sit alanlarında mülkiyetin kime ait olacağı hususuyla
ilgilidir teklifimiz, koruma ve kullanma şartlarıyla alakalı
değildir. Koruma ve kullanma şartları sit alanlarında,
bildiğiniz gibi, Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Yüksek Kurulunca belirlenmektedir. Yine, aynı kısıtlamalar
ve aynı kullanma şartları devam etmektedir.
Sorun, ülkemizin tamamında
vardır, seksen bir vilayetimizin tamamında vardır.
Benden önceki arkadaşlarımız yer ve il belirterek,
bölge belirterek bazı örnekleri verdiler. Ben de çok vurucu,
çarpıcı bir örneği sizlerle paylaşmak istiyorum:
Karadeniz Bölgemizde, özellikle, köylerin ortasından yol geçiyor.
Yolun bir tarafı sit alanı, diğer tarafı değildir.
2004'ten sonra yapılan kadastro çalışmalarında köyün
bir tarafına tapu vereceksiniz, diğer tarafına tapu
verme imkânınız yoktur. Yani, köyün sit alanı tarafında
kalan parçasını, oradaki vatandaşlarımızı
buradan boşaltmak zorundasınız.
Tabiatıyla, bir mahkeme kararında
da belirtildiği gibi, bu düzenleme, sit alanlarında zilyetlikle
mülkiyet edinilememesi yolundaki düzenleme, Türkiye gerçekleriyle
gerçekten bağdaşmamaktadır. Efendim, bu 2004'teki düzenleme
niye yapılmıştır? Nasıl bu noktaya geldik ve
vatandaşlarımız bu düzenlemeden mağdur oldular?
Hadise, esasen, sit alanlarının, doğal ve arkeolojik
sit alanlarının kurumsal muhataplıklarıyla alakalı
genel bir projenin eş zamanlı yürütülememesinden kaynaklanmıştır.
Yoksa, benden önceki arkadaşlarımız tarafından
da belirtildiği üzere, sit alanlarını hepimiz korumak
zorundayız. Bunlar şahısların değil, toplumun
ortak malıdır. Çözümlenmeleri şu veya bu şekilde
elbette yapılabilir.
Değerli milletvekilleri,
teklifin yasalaşması ve bütün milletimize hayırlı,
uğurlu olması temennisiyle hepinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Sali.
Madde üzerinde Anavatan Partisi
Grubu adına söz isteyen İbrahim Özdoğan, Erzurum milletvekili.
Buyurun Sayın Özdoğan.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte
olan 970 sıra sayılı kanun teklifi üzerinde, 1'inci maddesinde,
Anavatan Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum ve az önce gerekli bilgileri veren Balıkesir
Milletvekilimiz, değerli arkadaşım Sayın Osman
Sali'ye de en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bugün basında ilginç bir haber vardı. Avrupa Parlamentosu
Üyesi Yunanlı Parlamenter Glavakis Avrupa Birliği Komisyonuna
bir önerge veriyor Ayasofya Camisi hakkında ve diyor ki:
"Ben İstanbul'a gittim, güvercinlerin, gerek pencerelere,
gerekse Ayasofya'nın iç çeperinde yuvalandıklarını,
tünediklerini ve buralara pisledikleri"ni söylüyor. Bu pislemelerin,
güvercin pisliğinin oradaki yapılaşmanın ömrünü
-gerekli teknik bilgiyi de veriyor- yüzde 50 oranında kısalttığını
söylüyor ki, bu çok vahim bir durumdur. Ayrıyeten etrafa bir pis
koku yayıldığından bahsediyor Yunanlı Parlamenter
Glavakis ve ayrıyeten şöyle bir şey söylüyor: Avrupa
Birliğinin bu konuda Türkiye'ye müdahale etmesi gerektiğini
söylüyor. Asıl burada vahim olan durum, bir Yunanlı parlamenterin
bu söylemleriyle çok önemli, siyaseten ciddi bir durumun olması
söz konusudur. Yani, bizim dedelerimizin fethettiği İstanbul'da
Ayasofya'ya bu tür müdahalenin siyaseten iyi sonuç getirmeyeceğini
düşünüyoruz. Dolayısıyla, Kültür ve Turizm Bakanımıza
çok önemli bir görev düşüyor. Tabii ki, basından okumuşlardır,
bunu özellikle ben hatırlatmak istiyorum. Bunun en vahim durumu,
az önce dediğim gibi, siyaseten bir ciddiyet taşımasıdır.
Değerli arkadaşlar, bu
kanun teklifinin geneli üzerinde konuşurken, çeşitli vilayetlerimizdeki
tarihî eserlerimizle ilgili, onların sıkıntılarıyla
ilgili bilgiler vermiştim ve İstanbul ve Erzurum'a
ağırlık vermiştik. Fakat, bu konuyla alakalı
değişik örnekler de vermek istiyorum.
Mesela, Adıyaman'a 46 kilometre
uzaklıktaki Besni çevresinde, Türkiye'nin ikinci Zeugma'sı
olabilecek nitelikte mozaiklere sahip antik kent, Bakanlığın
ilgisini bekliyor değerli arkadaşlar. Bölgedeki sektör
mensupları, gerekli bakım ve düzenlemelerin yapılması
hâlinde, antik kentin, kültür turları için önemli bir merkez hâline
gelebileceğini söylüyorlar. Türkiye'nin önemli tarihî mirasları
arasına girebilecekken, bakımsızlık ve ilgisizlik
yüzünden tahrip edilen bölgedeki tarihî eserlerin de çalındığını
söylüyorlar.
Yine, değerli arkadaşlarım,
Uşak Müzesi'ndeki Karun Hazineleri'nin en değerli parçası
Kanatlı Denizatı Broşu ve Kahramanmaraş Müzesi'ndeki
sikke hırsızlığıyla, tarihî eserlere ne kadar
sahip çıktığımız bir kez daha sorgulanırken,
şimdi de nadide halı, kilim, avize gibi yüzlerce tarihî eserin
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından ağır hasarlı
boş bir handa korunduğu maalesef ortaya çıktı.
Birçok örneği ana vatanları
Türkistan, Isfahan ve Horasan'da bile bulunmayan halı ve kilimler,
Karaköy'de Kozlucahan'da perişan bir durumda. Halılar, tamamen
çürümeye terk edilmiş bir durumda.
Yine, Tekirdağ'da yaklaşık
üç yüz civarında bulunan tescilli tarihî ahşap binalar, bürokratik
engeller nedeniyle bilinmeyen yangınlar ve doğa şartları
nedeniyle bir bir yok olurken, yıkılmaya yüz tutmuş ahşap
evler de hiçbir önlem alınmamasından dolayı çevre için
tehlike saçıyor. Tekirdağ Çiftlikönü Mahallesi Vakıfavlu
Sokak'ta bulunan bir ahşap bina ise görüntüsüyle, görenleri
hem şaşkına çeviriyor hem de tedirgin ediyor. Ön ve yan
cephesi birbirinden ayrılmış ahşap bina, âdeta sokağın
üzerine çökmüş bir durumda. Mahalle sakinleri, her an çökecek
gibi duran ahşap bina nedeniyle tedirginlik yaşıyor.
Tarihî ahşap binaların
restorasyon ve diğer bakım çalışmalarının
önündeki en büyük engel ise binaların tarihî eser konumunda olmasından
dolayı herhangi bir işlem yapılamaması ve siyasi
sorumlusu olan Hükûmetin bu duruma çözüm bulmak için adım atmamasıdır.
Şimdi, İzmit'e gelmek istiyorum
değerli arkadaşlar. İzmit'te sergilenecek yer bulunamadığı
için gar bahçesine taşınan, çoğu Roma dönemine ait heykeller,
kimliği belirsiz kişiler tarafından kırılıp
siyaha boyandı geçtiğimiz yaz aylarında değerli
arkadaşlar. Bunu da burada belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bir
başka ilimiz Bursa'ya geçmek istiyorum. Hisariçi'nde Alaattin
Mahallesi'nde yer alan Süleyman Paşa Külliyesi'ndeki eserler,
1950'li yıllarda kısmen yıkılması üzerine
şahıslara satıldı. Osmanlıya ait kültürel mirası,
maalesef, koruyamıyoruz her nedense değerli arkadaşlarım.
Alaattin Mahallesi'ndeki Süleyman
Paşa Külliyesi, Osmanlı döneminin Bursa'daki ilk eserlerindendir.
Tarihçi Kazım Baykal'ın kitabında, Fatih Sultan Mehmet
döneminde "Helvacı Mehmet" adında bir şahıs
tarafından restore edildiği için, Mescit'in günümüzde bu
isimle anıldığı belirtilmektedir. Değerli arkadaşlar,
1950'li yıllara kadar kullanılan bu Mescit, duvarlarının
yıkılmasından sonra Vakıflar tarafından
şahıslara satılmıştır. Bu da son derece
vahim bir durumdur.
Adana'ya gelmek istiyorum. Adana
Arkeoloji Müzesi'ndeki Geç Roma ve Erken Bizans dönemine ait mozaikler,
yer olmadığı için kırk altı yıldır Arkeoloji
Müzesi'nin bahçesinde sergileniyor. Kırk altı bin beş
yüz tarihî eserin bulunduğu Müze'de, mozaikler gibi birçok tarihî
eser de Müze bahçesinde sergilenmek zorunda kalıyor. Buna mutlaka
bir çözüm bulmak gerektiğine inanıyorum.
Değerli arkadaşlar, tekrar,
başka bir konuyla alakalı, Ayasofya'ya dönmek istiyorum. Ayasofya
Müzesi Müdürü Jale Dedeoğlu, II. Selim ve III. Murat Türbeleri
ile I. Mahmut Kütüphanesi'nden çalınan çinilerin Paris'te üç müzede
bulunduğunun tespit edildiğini belirterek, bunların
istenmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığına dosya hazırlandığını
bildirmişti. Dedeoğlu, Ayasofya Müzesi haziresinde yer
alan II.Selim Türbesi'nin çalınan çinileri için araştırma
yapıldığını, burada 1882-1896 yılları
arasında Fransız Albert Sorlin Dorigny tarafından yapılan
restorasyon sırasında çinilerin onarım için Fransa'ya
götürüldüğünün ve yerine sahtelerinin getirildiğinin
tespit edildiğini açıklamıştı. Çinileri çalınan
Ayasofya'nın depreme karşı nasıl korunduğuna,
yani nasıl korunmadığına burada değinmiyorum
değerli arkadaşlarım.
Peki, durum Diyarbakır'da nasıl?
Değerli arkadaşlarım, her yer nasılsa, maalesef,
Diyarbakır'ımız da öyle. Diyarbakır'ın Silvan
ilçesinde Orta Çağdan kalma üç yüz mağaranın bulunduğu
Hasuni Mağaraları turistlerin ilgisini beklerken, bölge
büyükbaş hayvanların otlak alanı hâline geldi maalesef.
Birçok medeniyete beşiklik etmiş olan Hasuni Mağaraları,
Ilısu Barajı'nın suları altında kalacak olan
Hasankeyf'e alternatif olarak gösteriliyor. Sasaniler döneminde
yapıldığı tahmin edilen mağaraların dünyada
bir eşinin bulunmadığı belirtildi.
Bakınız, değerli arkadaşlar,
yaşadığımız Anadolu topraklarında ne kadar
zengin tarihi miraslara sahibiz, ne kadar övünsek azdır, bakamadığımızdan
dolayı ne kadar dizlerimizi dövsek yine azdır. Böyle bir
mekânı otlak hâline getirmiş olmak, şu bilinsin ki, bu ülkenin
toprağına ve mirasına karşı affedilmez bir
ihmaldir.
Değerli arkadaşlarım,
yine, Mimar Sinan'ın çağdaşı Sai Çelebi tarafından
beş yüz yıl önce İstanbul Kâğıthane'de inşa
edilen tarihî İmrahor Çeşmesi önce yağmalandı ardından
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
toparlar mısınız lütfen.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım, toparlayacağım.
Tarihî İmrahor Çeşmesi
yakın zamanda 2 kere saldırıya uğradı.
İlk saldırıda kitabenin "ayna" bölümü kırılıp
çalındı. Kırık parçalar Kâğıthane Belediyesi
tarafından Çukurcuma'da bir antikacıda bulundu ve satın
alınarak depoya kaldırıldı. İkinci saldırıda
kitabeyi bütün hâlinde sökemeyen hırsızlar, kopuk parçayı
bıraktı. Çatı kısmı hâlen Çukurcuma'da olan
çeşmenin yerine Büyükşehir Belediyesinin Sadabat Projesi
çerçevesinde inşaat yapan Çekdaş İnşaat Sanayi
ve Ticaret Limitet Şirketinin işçi barakaları konuldu.
Damat İbrahim Paşa'nın damadı Mehmet Paşa'ya
ait bu nişangâh da aynı dönemde kayıplara karıştığı
anlaşıldı.
Değerli arkadaşlarım,
tarihî çeşmelerimiz çalınırken, turistik önemi haiz
tarihî varlıklarımızın asgari güvenliği dahi
sağlanamıyor. Bakınız, Ankara Kalesi'nin surlarında
herhangi bir güvenlik önleminin olmaması, yaşanabilecek
olası kazalara davetiye çıkarıyor. Surların hemen
kenarında uçurtma uçuran çocuklar ile Kale'yi ziyaret eden yerli
ve yabancı turistler çok büyük bir tehlike yaşıyor. Değerli
arkadaşlar, şimdiye kadar, aralarında Japon turistlerin
de bulunduğu 3 kişi Kale surlarından düşerek yaralandılar
ve değerli arkadaşlar, bu tarihî mekânda, maalesef, hiçbir görevli
de bulunmuyor. Başkentin simgelerinden olan Ankara Kalesi'nin
daha güvenli olması gerektiğini
Herhâlde çok olması
gereken bir husus değil midir? Bunu, Sayın Bakanımızın
insafına ve vicdanına da sunmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, maalesef,
açıkça ifade etmeliyiz ki, bu Hükûmetin millî koruma duygusu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür için
açıyorum Sayın Özdoğan, lütfen...
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Maalesef, bu Hükûmetin millî koruma
duygusu hiç olmadı. İktidara geldikten sonra kendine bir
kimlik tanımı arayan ve "muhafazakâr demokratlık"
kavramında karar kılan Hükûmetin muhafazakârlıkla hiçbir
alakasının olmadığı Türk kamuoyunca çok iyi
bilindi ve değerli arkadaşlar, bu Hükûmet, Türk toprağının
tabii ve kültürel varlığını koruma konusunda da
hiçbir öznenin sahibi olmadı. Ülkeyi yönetmeyi toprak ve servet
pazarlamak zanneden bir Hükûmetten, başka türlüsünü beklemek
de mümkün değildir.
Türkiye, kültür ve tabiat varlığı
korumacılığının ne olduğunu Erkan Mumcu'nun
bakanlığı döneminde gördü. Ardından da bu Hükûmet,
maalesef, bunları hoyratça harcadı.
Şunu biliniz ki değerli
arkadaşlar: Bu seçimlerde AK Partiyi sandıkta vuracak en
büyük etmenlerden birisi toprak ve kültür korumasına uzaklığı
ve mideli pazarlamacılığı olacaktır ve bunu,
inşallah, hep birlikte göreceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Özdoğan. Lütfen...
Teşekkür için Sayın Özdoğan,
buyurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Anavatan iktidarının en güçlü icraat alanlarından
birisi, toprağımızın tabii ve kültürel varlıklarının
büyük bir kıskançlıkla korunması olacaktır diyor,
hepinize teşekkür ediyorum. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Özdoğan.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Anavatan bitti zaten.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
- Anavatan büyüyor, büyüyor...
BAŞKAN - Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Ümmet Kandoğan, Denizli
Milletvekili... Yok.
Mehmet Eraslan, Hatay Milletvekili...
Yok.
Erdal Karademir, İzmir Milletvekili...
Yok.
Nihat Eri, Mardin Milletvekili...
Yok.
1'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- 2863 Sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 7.- Kadastrosu
devam eden taşınmazların sınırlandırma
ve tespiti işleri ile devam eden davalarda da bu Kanunun 11 inci
maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanır. Sınırlandırma
ve tespitleri henüz askı ilanına alınmamış taşınmazların
kadastro tutanakları kadastro komisyonuna intikal ettirilmek
suretiyle bu Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasına
uygun hale getirilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Berhan Şimşek,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Şimşek.
Süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA BERHAN ŞİMŞEK
(İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun teklifinin 2'nci maddesi üzerine grubum
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Görüşmekte olduğumuz kanun
teklifiyle, kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge
kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür
varlıklarının bulundukları taşınmazlar
ile bir ve ikinci derecede arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazların
zilyetlik yoluyla intisap edilmeyeceği, bunun dışında
kalan taşınmazlarda ise zilyetlik iddiasında bulunulabileceği
getirilmektedir.
Aslında, bu kanun teklifiyle
yapılan zilyetlik iddiasında bulunulabilecek alanları
genişletmektir. Bilindiği gibi, Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanunu'nun 11'inci maddesinde "korunması gereken
kültür ve tabiat varlıkları ile bunların koruma alanları,
sit alanları zilyetlik yoluyla intisap edilemez" hükmü bulunmaktadır.
Ancak, yine bu Kanun'un 11'inci maddesinde, korunması gerekli
kültür varlıklarının sahibine bakılmaksızın
kültür varlıkları statüsünün korunduğu hükme bağlanmakta.
Yani, bir kültür varlığı ya da sit alanı içinde yapılaşma
yasağı var ise, bu yasak hem hazine arazileri hem de özel mülkiyette
bulunan araziler için geçerlidir. Dolayısıyla, bu yasa,
ilk bakışta, mağduriyet gidermek amaçlı olduğunu
da ortaya koymaktadır. Özellikle kadastro çalışması
yapılmamış ya da sorunlu yapılmış olan bölgelerde
bulunan sorunu, bu kanun teklifiyle ortadan kaldırmaktadır.
Bu yasa kapsamında bulunan taşınmazlarda evi bulunan,
tarım, ticaret faaliyeti yürüten yurttaşlarımızın
mağduriyetini giderecektir.
Bu kanun teklifinde kültür ve tabiat
varlıkları ile sit alanları sınıflandırılmakta,
birinci ve ikinci grup olarak tescil edilen alanlar haricindeki yerlerde
zilyetlik iddia edilebilecektir. Koruma bölge kurullarının
yapısı siyasallaştıkça kurulların tescil
edilen yapılardaki sınıflandırmaları değiştirmeleri
de mümkün olabilecektir.
Bu kanun teklifinin iyi niyetle
hazırlandığına, mağduriyeti gidermek amacıyla
hazırlandığına inanıyoruz. Ancak, biz,
başka bir konuda mağduriyeti gidermeliyiz. 2004 yılında,
5226 sayılı Kanun'dan önce kadastro görmüş yerlerdeki
sit alanlarında özel mülkiyeti bulunan vatandaşlarımız
tapularını almıştır. 2004 yılından
sonra kadastro çalışmaları yapılan yerlerdeyse
vatandaşlarımız, dedelerinden kalan bağlarının,
bahçelerinin tapularını alamamaktadır. Bu, adalet
değildir ve eşitlik değildir. Bu konunun mağduru
olan yurttaşlarımızın da mağduriyetini çözmek
durumundayız, görevimiz budur diye düşünüyorum. Bu alanlara
korunması gerekli sit alanları olduğu için tapu verilmiyorsa,
devlet, bu alanların ya parasını ödemeli, kamulaştırmalı
ya da takas yoluyla bu vatandaşlarımızın mağduriyetlerini
çözmek gerekir.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; kültür, sanat, yaşam, ekonomi, gelişme,
kalkınma, şehirleşme bir bütündür. Modern mimari, kentleşme,
kentsel dönüşüm adı altında rant yaratmak amacıyla
tarihî, doğal ve kültürel değerlerimizi yok etmek bize hiç
bir şey kazandırmaz ve kazandırmıyor. Kültür
başkenti seçilen ve bu nedenle de övündüğümüz İstanbul,
Dubai portlarla, Dubai kuleleriyle değil, İstanbul'un siluetini
bozan yapılarla kültür başkenti seçilmemiştir -hepimizin
bilgileri dâhilinde bu- İstanbul, kültürel mirası ve yapısıyla
kültür başkenti olmuştur.
Millî Eğitim Bakanlığının,
kent merkezlerindeki okulları rant uğruna sattığını
hepimiz biliyoruz. Sizlerle bir örneği paylaşmak istiyorum
değerli arkadaşlarım: Eminönü Ordu Caddesi üzerinde
tarihî Gedikpaşa İlkokulu, 21 bin YTL'ye bir özel şirkete
özel idare tarafından satıldı. Gedikpaşa, ikinci
derece eski eserden çıkartılıp üçüncü derece eski
eser ticaret alanına dönüştürülmekte, 2.535 metrekarelik
yer imara açılmış ve büyük bir rant yaratılmıştır.
Gedikpaşa İlköğretim Okulunun bulunduğu bölgede,
Papazoğlu Medresesi, Mescidi ve Türbesi ve Müslüman Mezarlığı
ile Ali Fuat Paşa Konağı bulunmaktadır. Bu bölgede
otel ya da iş merkezi yapılması için, buranın sit
alanı derecesi değiştirilirken, diğer tarafta
Saidi Nursi'nin kaldığı Şeker Han belediye kültür
tesisi yapılmaktadır. Tarihî alanlarla tescilli yapılara
olan bakışınızı ve anlayışınızı
da Hükûmet olarak bu iki farklılığın ortaya koyduğunu
düşünüyorum.
Bildiğiniz gibi, 2863 sayılı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, tarihi
niteliği olan eserlerin tescil edilmesini ve korunmasını
öngörmektedir. 2863 sayılı Yasa'nın 6'ncı maddesinde,
cami, türbe, kitabe, mescit, musalla, namazgâhlar, çeşme ve sebiller,
tekke ve zaviyeler, mezarlıklar gibi mimari, tarihî, estetik,
arkeoloji ve diğer önem ve özellikleri bakımından korunması
gerekli taşınmaz kültür varlıkları örneği
olarak sayılmıştır.
Bununla birlikte değerli arkadaşlarım,
Alevi Bektaşi toplumunun inanç merkezi ve ibadet yeri olan cemevleri,
bu maddede sayılan örnekler arasında yer almamıştır.
Cemevleri, dergâh, tekke, türbe diye tabir edilen mekânların içinde
ya da yanında bulunmakla birlikte, Alevi köylerimizde bağımsız
cemevi yapıları da bulunmaktadır hepimizin bilgisi
dâhilinde.
Ayrıca, şu anda Anadolu'da,
13'üncü yüzyıldan başlayarak günümüze kadar çeşitli
tarihler içerisinde yapılmış cemevleri bulunmaktadır.
Mimari olarak kendisine has özellikleri bulunan cemevleri,
kırlangıç çatı sistemleri, ocak köşeleri, süslemeleri
ve sembolleri içeren ahşap direkleri ve çatılarıyla
kendilerine has yapılardır.
Alevi inancının yasaklı
olduğu dönemlerde bu cemevleri normal ev statüsünde korunmuş
ve bulunduğu bölgelerde "meydan evi" veya "büyük
ev" diye adlandırılmıştır. Günümüzde Hacı
Bektaş Dergâhı içerisinde, Şahkulu Dergâhı içerisinde,
Karacaahmet'te, Tokat'ta, Hubyar Sultan Tekkesinde ve köyünde, Malatya
Onar Baba Dergâhında ve köyünde, Tunceli'de Düzgün Baba'da, Tokat'ta
Kul Himmet, Keçeci Baba'da, Zile Acısu köyünde ve burada sayamayacağımız
birçok Anadolu köyünde bu tarihi cemevleri bulunmaktadır.
Bu cemevleri arasında 2863 sayılı
Yasa'ya göre tescil edilerek, korunması gerekli kültür varlığı
kapsamına alınan yapılar bulunmaktadır. Ancak,
tescil edilen bu yapılar, gerekçede cemevi olmasına
rağmen, cemevi olarak tescil edilmemektedir. Alevi Bektaşi
yurttaşlarımızın ibadet yeri ve inanç merkezi olarak
gördükleri cemevlerinin, cemevi olarak değil de başka adlarla
tescil edilmiş olması, o yurttaşlarımızın
inançlarına, inanç merkezi ve ibadet yerlerinin adlandırılmasında
bir müdahaledir diye düşünüyorum. Daha sonra, siyaset yaparken
de "Aman efendim, Alevi cemaatlerinden bizde de olsun." diye,
böyle, siyasi salmaları yaptığınız, bütün
partilerin yaptığını da hep beraber biliyoruz değerli
arkadaşlar.
Ben bu konuda bir kanun teklifi
verdim ve tescilli yapılarda karşılaşan bu ayrımcılığın
ortadan kaldırılmasını amaçlamıştım
ama, ancak görülen o ki, bu kanun teklifimi de burada, sayenizde,
sizlerin sayesinde, değerli arkadaşlarım, reddettiniz.
Aslında bu bir tarih, bir kültür, bir geçmiş, inanç değerlerinin
zenginliğidir. Bunlardan korkarak, saklayarak, isimlerini
başka şekilde ifadeler ettirerek örtemeyiz, kaybedemeyiz;
varlar, varız ve yaşıyoruz hep beraber.
Ayrıca, yine, anımsarsanız,
Madımak Oteli'nin kültür ve sanat müzesi yapılması kanun
teklifini vermiştim ve bunu verirken de, gerçekten, o günlerde
Avrupa Birliği süreci çok yoğun ilişkilerde devam ediyordu.
Aslında, bir muhalefet milletvekili olarak böyle bir kanun teklifini
görevim ve sorumluluğum adına verirken
Çünkü, Sivas'ta,
hepinizin bilgisi dâhilinde, 37 insanın, sanatçı aydının
cayır cayır yandığı, yakıldığı
bir süreç ve bir utanç yaşanmıştır ve Hükûmetinize
bu kanun teklifini verdiğimde, kültür ve sanat müzesi yapılarak,
ki bunun bir örneği vardı Almanya'da, hepiniz biliyorsunuz,
Solingen'de 5 Türk yurttaşımızın kundaklandığı
evi kamulaştırdılar ve bir barış parkı yaptılar
ve çamlar, çınarlar dikildi oraya. Bu fırsatı, ayağınıza,
size sunmama rağmen, bu ülkenin barışması, yan yanalığına,
acılara set çekmek adına, bunu da kabul etmediniz. Eğer
bunu kabul etmiş olsaydınız, gerçekten, bu samimiyeti
göstermiş olsaydınız, bizim ve sizin, bu anlayış
içerisinde kimlere, hangi anlamda mesajları doğru şekilde
verdiğimizi fark edebilirdik.
Maalesef, siyasetin içerisinde
sadece oy ve seçim dönemleri geldiğinde hatırlanan ve o
hatırlanma yapısı içerisinde değerlendirilen
toplumlar vardır, kesimler vardır.
Bu yasa çerçevesi içerisinde de
bu düşüncelerimi de sizlerle paylaşmış oldum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Şimşek.
Madde üzerinde Anavatan Partisi
Grubu adına söz isteyen Hüseyin Güler, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Güler. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlar,
kanun tasarısı üzerinde Anavatan Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, Parlamentonun bu son dönemlerinde,
bu tür, çalıştırmak için yapılan bu süreçte sadece
geç kalınmışlığın ve sürdürülebilirliğin
zorlanması olarak algılıyoruz, çünkü, yapılan ortamda
bir beş yılın özeleştirisini bu halk yapacaktır.
Bugün, kültür varlıklarının korunmasına dair baktığımızda
en ufak bir somut adım atmadınız, bırakın, tahrip
etmekten başka. Bakıyoruz, tabii ki, beş yıl boyunca
ne yaptınız tarihî dokuların korunması için? Çünkü,
Türkiye'nin her köşesi birer tarih fışkıran ve medeniyetler
cenneti dediğimiz ülkemizde varlıkların nasıl
yağmalandığını, varlıkların nasıl
yok edildiğini, sadece kaderiyle baş başa bırakıldığını
maalesef hep beraber gördük.
Biraz önce de arkadaşlarımız
da örnek verdi, ben de tekrarlayacağım. Ilısu Barajı'nın,
on iki bin yıllık Hasankeyf tarihinin nasıl göz göre göre
sular altına gömüleceğini maalesef ibretle izliyoruz.
Aslında, bu tarih, insanlığın ortak malı, sadece
Türkiye'nin değil, tüm insanlığın ortak malı ve
korumak da bizlere düşer. Ama, gördüğümüz kadar, böyle bir
kaygınız da yok. Sadece Parlamento çalışmış
olmak için, daha çok, Sayın Cumhurbaşkanının vetosunu
bekler hâlde böyle bir hazırlığı ve milletvekillerinin
burada hazır ol vaziyetinde olduğunu görüyoruz.
Tabii, önemli bir dönem. Türkiye'nin
kaderinin çizildiği bu dönemde tarih bir varlıktır,
hem de bir canlı varlıktır. Korumak, insanlığın
erdemliliklerinden bir parçasıdır. Ama, bu toplumumuzda
aç ve yoksul insanın yaşadığı, milyonlarca insanın
yaşadığı bir yerde tarihi korumak, maalesef, toplum
adına bir külfet ve lüks olarak algılanmakta, çünkü önce midesini
düşünüyor. Ama, gördüğümüz kadar, toplumun bu süreç içerisinde,
işte, İstanbul'da özellikle arsa sıkıntısının
çekildiği yerlerde o tarihi dokuların nasıl yakıldığını,
nasıl yok edildiğini maalesef görüyoruz. Çünkü, sit statüsü
içerisinde, özellikle şahsa ait mülkiyeti olan binaların
veya varlıkların korunmasının hem tadilatı
çok zor hem de özellikle burada bakanlığa, özellikle Hükûmete
çok ciddi görevler düşmekte. Bu tarihi dokuların korunması
için bizzat teşviklerin yapılması gerekmekte ama gördüğüm
kadar böyle bir teşvik de söz konusu değil. Sit kavramı
içerisinde özel mülkiyetle kamunun birçok sıkıntılarını,
hatta mahkemelik süreci olduğunu iyi biliyoruz. Bu, bir derece
kolaylaştırıcıymış gibi görünen bir süreçte,
inşallah yağmalanmaz tarihî sit dokuları, özellikle
konuta açılarak ve beton yığınlarıyla örtbas
edilmez. Örnek mi isteriz, örnek çok. Mersin bunlardan bir tanesi. Maalesef
beton yığınlarıyla donatıldı ve o tarihi
dokular birer birer toprağın
altında kaderiyle baş başa kaldı.
Tabii, tarihî doku deyince bizim
Mersin'de, yine has, özellikle "Kanlıdivane" dediğimiz,
"Kız Kalesi" dediğimiz, örneklerini binlerce sayacağımız
Çünkü, zenginliklerle dolu bir Mersin'imizde o bölgeler, sanki, birer
kamu alanı itibarıyla baktığımızda sürgün
bölgesi olarak algılanmakta ve bir kişinin inisiyatifine
bırakılmakta. O tarihî dokularda yeşil otlar veyahut
birer yağmalanıp özellikle çalınmakta. Ama, buna, maalesef,
kamu görevinin de korumakta yetersiz olduğunu görüyoruz.
Hükûmetin öncelikli sıralarından
bir tanesi değil tarih ve doku. Biz de diyoruz ki, tarihî dokunun
korunması bir insanlık erdemidir. Bu konuda bunun gereğinin
yapılabilmesi için sağlıklı kitleler, sağlıklı
toplumlar yetiştirmek zorundayız. Eğitimi düşük,
açlık sorunu olan ve yoksullukla baş başa olan bir toplumun
yapacağı bir şey değil. Ama, görünen o ki, sadece
kamu eliyle de korumak mümkün değil. Bu doğrultuda tarihi
dokunun korunmasının iki önemli faktörleri var: Bunlardan
bir tanesi, biraz önce saydığımız koşullarda
toplum yetiştirmek; ikincisi, kamu hizmeti sıralamasında
öncelikli sıralamalara doğru getirmek. Ama, baktığımızda
böyle bir niyetinizin de olmadığını gördük ve tarihi
doku adına binlercesi yurt dışına kaçırılırken
tesadüfen veya ancak Avrupa'nın inisiyatifi dâhilinde veya
Amerika gibi gelişmiş ülkelerin inisiyatifi dâhilinde
geri, iade edildiğinde ancak geri almış oluyoruz. Aksi
takdirde, mücadelemiz, sadece korumak gibi bir reflekse bürünmüş,
o da iş işten geçtikten sonra.
Evet, tarihî dokuyu korumak bir
külfet değil, tam tersine bir miras olarak algıladık ve
bunun da bedeli, faturası ağırdır ve toplum olarak
üzerimize düşen sorumluluğu sonuna kadar getirmek zorundayız.
Tabii, bu kanun tekliflerine bakıyoruz,
burada günübirlik, hazırlıksız, pratikte hiçbir faydası
olmayan, 2004 yılında da çıkarttığınız
bir kanun teklifi de var önümüzde ama yetersiz kaldı. Yani,
çıkarttığınız kanunlar en fazla altı ay
veya bir yıl sonunda tekrar aksayan yönlerini düzeltmek için ek
bir kanun teklifleriyle karşı karşıya kaldık.
Bu, verimlilik değil, tam tersine günübirlik, "göç yolunda
düzelir" mantığı içerisinde, sadece olayı,
günü kotarmak, kamuoyuna mesaj vermek, yani kısaca politikadan
öteye gitmeyen, toplumsal anlamda da hiçbir sonuç alınmayan bir
süreciniz oldu ve AKP'li yıllar -beş yıldır- inşallah,
halkın takdiriyle de 22 Temmuzda son bulacaktır ve burada
görünen o ki -halkın da- sabırsızlıkla sizleri seçim
sandığında görecektir. Çünkü, toplumun refleksi, toplumun
duyarlılığı had safhada ve 22 Temmuzda sizden gereken
hesabı soracağına inanıyoruz.
Biz, bu doğrultuda, şu anda
Anavatan ve Doğru Yol birlikteliğinin sonucunda oluşan
Demokrat rüzgârıyla beraber bir iktidar sürecinde, tarihî dokunun
korunması ve yaşatılması konusunda ve üstelik
de katma değer üretilmesi konusunda projelerimiz hazır.
Biraz önce Sayın Vekilim
İbrahim Özdoğan Ayasofya'dan bahsetti. Gidip bir bakın,
koruması bile yok, koruması. Böyle, dünya kenti dediğimiz,
tarihî miraslarıyla "Dünya Kenti" unvanını
almış bir İstanbul'da Ayasofya Allah'a emanet. Yani, sorarım
sizlere. Üstelik de muhafazakârlıkla kimseye toz kondurmayan
bir iradeye sahipsiniz. Böyle bir mirası korumak hepimizin görevi
olduğu gibi bu konuda da sizin de hassas olmanız lazım.
Oradaki görevlilerle konuşuyoruz ve burada her şey sadece
tesadüflerle gidiyor, çünkü korumadan yoksun. Biz de diyoruz ki,
korumanın da bir bedeli var. Tarihî bir dokunun katma değer
üretmek dokusuyla yeniden hayatta yaşatılabilmenin zorluğunu
da biliyoruz, ama, buna göre, sizin
öncelikli sıralamanız olmadığına göre, tarih
yine kaderiyle baş başa kalacak.
Süreç önemli, bu tarih bizim, bu tarih
insanlığın ve korumak da yaşatmak da bizlere düşer.
Bu konuda şikâyet etmek yerine, iktidarınızın
beş yıllık döneminde tarih adına yaşattığınız,
tarih adına böyle, eserimiz dediğiniz süreç, eserimiz dediğiniz
bir tane örnek doğru dürüst gösteremezsiniz. Eğer o tarihi
korumak hepimizin görevi ise, başta da iktidarın görevi,
yürütmenin görevi. Bu doğrultuda, gölge etmeyin ihsan istemez
misali, başta Ilısu Projesi'ni lütfen yeniden değerlendirin.
On iki bin yıllık tarih, on iki bin yıllık
Evet, enerji, bu ülkenin politikalarından
bir parçası olmalı, ama enerji uğruna da bu tarih yok
edilmemeli ve bu doğrultuda, günümüzün teknolojileriyle, yenilenebilir
enerji projeleriyle veya değişik enerji kaynaklarıyla
birlikte bu ülkenin enerji sorunu çözümlenmeli, yani, tarihe kurban
edilmemeli, daha doğrusu, tarih kurban edilmemeli.
Bu doğrultuda, üzerinize düşecek,
giderayak, giderayak diyorum, çünkü, geriye şurada kaç gün
kaldı, 22 Temmuza, gerisini siz sayın
MURAT YILMAZER (Kırıkkale)
- İki ay.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) -
İki ay bile kalmadı değil mi doğru dürüst. Evet, haklısınız.
Bu ülkede hepimizin, halkın
da özlemi olan bu 22 Temmuz sabahı, inanıyorum ki, bu ülkeye
yeni hayaller, yeni umutların yeşerebileceği bir Türkiye
özlemiyle, tarih başta olmak üzere, insanlık adına her
türlü hayal kurabilecek bir Türkiye'nin özlemi içerisindeyiz.
Bu doğrultuda, amacımız
şikâyet etmek değil, bir beş yıllık iktidarınızda
bu dönemi başaramadınız, beceremediniz ve tarih de
bunları not edecektir. 22'nci Dönem, tamamıyla Parlamento,
sevabıyla günahıyla tamamıyla AKP'nindir ve gücünüzün,
daha doğrusu çoğunluğunuzun vermiş olduğu
anlayışla, sadece Parlamentoyu verimli değil, verimsiz
olarak kullandınız ve bu halk bunu da unutmayacaktır.
Ama, görünen odur ki, Anayasa'yı değiştirecek çoğunluğu
elde etmenize rağmen, hâlâ da yaptığınız tek
bir şey var, mağduriyet rolleri oynamak. Bu toplum mağduru
ve mazlumu sever, ama bir defa sever. Sizin bu yaptığınız,
tek anlamıyla beceriksizlik diyebileceğimiz bir süreç,
çünkü 364'le başlayan ve 65, zamanla 67'yi de buldu, ama buna karşın
getirdiğiniz nokta, ülkeyi duvara toslamaktan öte bir şey
yapmadınız. İnanıyorum ki, halkım da en iyi
şekilde değerlendirecektir ve bu halkımızın
22 Temmuz sabahı oy verirken kendi kaderini, kendi hayatını
tercih edeceğini düşünüyorum ve ülkeyi germekten ve bunlardan
da medet ummaktan başka bir politika gütmediniz.
Biz de diyoruz ki, bu halkımın
22 Temmuz sabahında vereceği her oy ülkenin kaderi olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
22 Temmuz bu ülkenin dönüm noktası
ve kaderi ise, burada halkıma sesleniyorum: Lütfen sandıklara
gidin. Beş yıllık iktidarın muhasebesini lütfen
yapın vicdanınızla, yüreğinizle. Size ne verdi,
neler aldı ve ne götürdü?
Böyle bir ortamda tarih de kaderiyle
baş başa bırakılmayacak kadar insanlığın
ortak mirasıysa, bu konuda AKP yine sınıfta kalmıştır,
bu konuda da başaramamıştır ve 22 Temmuz sabahı,
inanıyorum ki, AKP'den kurtuluş günü olacaktır.
Buradan hepinize saygılar,
sevgiler sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Güler.
Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen Mustafa Gazalcı, Denizli Milletvekili
Yok.
Nihat Eri, Mardin Milletvekili
Yok.
Madde üzerinde iki adet önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına
göre okutacağım, sonra aykırılıklarına
göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 970'e 1. ek
sıra sayılı "2863 Sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi
ve Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi"nin 2.
maddesi ile kanuna eklenen geçici 7. maddesinin sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Eyüp
Fatsa Ayhan Sefer Üstün
Orhan Sür
Ordu
Sakarya Balıkesir
Erdal
Karademir Ali
Osman Sali
İzmir
Balıkesir
27/07/2004 tarihinden itibaren yapılan
kadastro çalışmaları sonucu zilyetlik şartları
oluştuğu halde sit alanlarında kalması nedeniyle
Hazine adına tespit ve tescili yapılmış taşınmazlardan
1 ve 2 nci derece arkeolojik sit alanları dışında
kalan sit alanlarındaki taşınmazların kadastro
tutanaklarında zilyet veya hak sahibi olarak belirtilen kişilerin
veya mirasçılarının, kanunun yayımı tarihinden
itibaren 1 yıl içerisinde mahalli Maliye kuruluşlarına
müracaatları halinde Maliye kuruluşunun talebi
ile harca tabi olmadan re'sen ilgilisi adına tescilleri
yapılır.
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 970'e Ek 1
Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 2 nci maddesine
bağlı geçici 7 nci maddenin birinci cümlesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki cümlelerin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
M.
Altan Karapaşaoğlu
Bursa
"Ancak, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarih itibariyle davaları kesinleşmiş
olanlar, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içerisinde
tekrar dava açabilirler. Bu Kanunun 11 inci maddesinin birinci
fıkrası bunlar hakkında da uygulanır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI TAYYAR ALTIKULAÇ
(İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ATİLLA KOÇ (Aydın) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bilindiği üzere, 2863 sayılı
Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrası 5226 sayılı
Kanunun 5 inci maddesi ile değiştirilerek, derecesine
bakılmaksızın sit alanlarının zilyetlik yoluyla
iktisap edilemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Bu nedenle, daha önce açılmış olan davalar yeni düzenlemeye
göre sonuçlandırılmıştır. Ancak, bu durum vatandaşların
kendi kusurları olmaksızın mağdur olmalarına
yol açmıştır. Çünkü kadastro hizmetlerinin zamanında
götürülememiş olması nedeniyle vatandaşlar tapularını
alamamış, yeni düzenleme nedeniyle de mağdur olmuşlardır.
Kanun teklifi bu mağduriyetlerin belli ölçüde giderilmesini
amaçlamaktadır. Ancak, teklif sürmekte olan davalara çözüm getirirken,
aynı hükme göre sonuçlandırılmış davalar
için bir çözüm öngörmemiştir. Önerge ile, Kanunun 11 inci maddesinin
birinci fıkrası bunlar hakkında da uygulanmak kaydıyla,
maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle davaları
kesinleşmiş olanlara, maddenin yürürlük tarihinden itibaren
bir yıl içerisinde tekrar dava açma imkanı tanınmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 970'e 1. ek
sıra sayılı "2863 Sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi
ve Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi"nin 2.
maddesi ile kanuna eklenen geçici 7. maddesinin sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Eyüp
Fatsa (Ordu) ve arkadaşları
27/07/2004 tarihinden itibaren yapılan
kadastro çalışmaları sonucu zilyetlik şartları
oluştuğu halde sit alanlarında kalması nedeniyle
Hazine adına tespit ve tescili yapılmış taşınmazlardan
1 ve 2 nci derece arkeolojik sit alanları dışında
kalan sit alanlarındaki taşınmazların kadastro
tutanaklarında zilyet veya hak sahibi olarak belirtilen kişilerin
veya mirasçılarının, kanunun yayımı tarihinden
itibaren 1 yıl içerisinde mahalli Maliye kuruluşlarına
müracaatları halinde Maliye kuruluşunun talebi ile harca
tabi olmadan re'sen ilgilisi adına tescilleri yapılır.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLİ EĞİTİM,
KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI TAYYAR ALTIKULAÇ
(İstanbul) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ATİLLA KOÇ (Aydın) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
2863 sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanununun 11 inci maddesi Korunması
Gerekli Kültür Ve Tabiat Varlıkları ile Koruma alanları
zilyetlik yoluyla iktisap edilemez iken 27/07/2004 tarih ve 5226 sayılı
Kanunun 5 inci maddesi ile "sit alanları" cümlesi de bu
maddeye eklenmiş ve kanunun yasalaşmasından itibaren
sit alanında kalan ve tapuda kaydı bulunmayan tüm taşınmazların
zilyetlik yoluyla edinme imkanı ortadan kaldırılmıştır.
Bu kere görüşülmekte olan tasarının 2 nci maddesiyle
"sit alanları" cümlesi "1 ve 2 nci derece arkeolojik
sit alanları" olarak değiştirilmektedir. Bu nedenle
5226 sayılı Kanun'un kabul edildiği 27/07/2004 tarihinden
itibaren günümüze kadar geçen süre içerisinde sit alanı içerisinde
kalması nedeniyle Hazine adına tescili yapılan taşınmazların
da bu kanuna uygun olarak hak sahiplerine iadesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Mustafa Gazalcı, Denizli
Milletvekili
Yok.
Şahsı adına söz talebi
yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi
yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin tümünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Teklif kabul edilmiş
ve kanunlaşmıştır.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
19.01
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.15
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109'uncu Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
Sayın milletvekilleri, birleşime
saat 21.00'e kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.16
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.08
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109'uncu Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
5'inci sırada yer alan, Konut
Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının
görüşmelerine başlayacağız.
5.-
Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1195) (S. Sayısı: 1216) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 1216 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Oğuz Oyan,
İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın Oyan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Oyan, süreniz yirmi dakikadır.
CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN
(İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle, iki gün önce kaybettiğimiz Samsun Milletvekili
İlyas Sezai Önder'in ailesine başsağlığı,
kendisine Tanrı'dan rahmet diliyoruz. Ama, bugün Ankara'da, Anafartalar
Çarşısı'nda olan, yapılan suikastı, patlamayı,
terör olayını, ben, kendi grubum adına belki, ama bütün
Meclis adına, bunu şiddetle lanetlediğimizi burada
haykırmak, söylemek istiyorum. Bu tür kışkırtmaların,
bu tür provokasyonların Türkiye'deki siyasal istikrara hiçbir
şekilde bir zarar vermeyeceğine olan inancımızla,
bu tür olayların önlenmesi için, şimdiye kadar olduğundan
daha fazla dikkat ve teyakkuz içinde olunması gerektiğinin
bir kez daha altını çizerek, bu menfur saldırıda
ölenlerin ailelerine başsağlığı diliyorum
ve diliyorum ki diğer yaralılar açısından hayati
bir tehlike devam etmez.
Efendim, bugün şimdi burada
konuşacağımız konu, böyle bir gecede -iki saat sonra- böyle bir menfur suikasttan
sonra zor ama, biz kendi yasama faaliyetimize devam ediyoruz. Konuşacağımız
konu, konut edindirme yardımı; bunun tasfiyesine ilişkin
bir tasarı.
Şimdi, öncelikle konut edindirme
yardımı hikâyesini burada kısaca özetleyeceğim.
Yirmi yıllık bir hikâyedir bu 1987'de başlayan ve bugün
2007'ye gelen. Bu, aslında bir anlamda bir soygun hikâyesidir, bir
silahsız soygun hikâyesidir. Bu bir hayal tacirliğinin iflasıdır,
ama ben bu tasarının da yeni bir hayal tacirliğiyle önümüze
geldiğini görüyorum, grubum adına bunu söylüyorum. Bu bir
göz boyama, bu bir illüzyon gösterisi.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, bu önümüze gelen tasarı en son -burada tarihi
de var- 26 Haziran 2006 tarihinde Plan Bütçe Komisyonundan çıkmış
idi. Daha önce de diğer bir komisyondan mayıs ayında
çıkmıştı. Yani 26 Hazirandan bu yana bu tasarı
bu Meclisin önüne gelebilir ve bu tasarının gerektirdiği
hazırlıklar, hak sahiplerinin listelerinin çıkarılması
ve ödemelerin yapılması hazırlıkları sürebilirdi.
Bu, buradaki öngörülen mekanizma, dağıtım mekanizması
doğrudur yanlıştır ona geleceğim, ama en
azından samimiyet ve iyi niyet açısından bakıyorum,
bunun samimi ve iyi niyetli bir davranış olmadığını,
seçim kararı almış, üstelik de bu seçime zorlanmış,
Cumhurbaşkanı seçemediği için zorlanmış bir
Meclisin seçime beş kala seçimi de etkilemek üzere böyle bir
tasarıyı
(x)
1216 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
getirip bir göz boyama işine
girişmesini siyasi etik açısından yanlış bulduğumu
bir kez daha belirtmek istiyorum.
Bakınız, şimdi, bu konut
edindirme yardımıyla ilgili benim bir araştırma
önergem yıllardır bekliyor, bunları tartışma
imkânı bulamadık. Geçen yıl verdiğim bir soru önergesi
yine bu fonla ilgili -kısaca, KEY diyelim- KEY'le ilgili, konut
edindirme yardımıyla ilgili, düzgün bir cevaba kavuşamadı.
"İncelemeler devam ediyor, SPK ve Başbakanlık Teftiş
Kurulunun, dolayısıyla henüz bu konuda kesin bir şey
söyleyemiyoruz"dan ibaret bir yanıt aldık.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, konut edindirme yardımı ilk ortaya
çıktığında -1/1/1987'de uygulaması başlamıştır-
bu uygulamayı ilk başlatan ve savunan Bakan, o zamanki Bakan
Mükerrem Taşçıoğlu idi, şunu söylüyordu: "Bu
konut edindirme yardımı hesabıyla, isteyen ya da istemeyen
herkesi bir konut sahibi yapmak üzere yola çıktık." Bunun
büyük bir hayal tacirliği olduğunu, büyük bir yalan olduğunu
daha o zaman söylemiştik. Ama, bakınız şimdi karşımıza
gelen meseleye: Fon 1987'de kuruldu, 1995 sonuna kadar bu fona kesinti
yapıldı. Bu fondan yararlanan hak sahipleri, toplanan paranın
yüzde 1,6'sına sadece ulaşabildi, yani toplanan kaynakların
ve nemasının yüzde 98,4'ü hak sahiplerine ulaşmadı.
Böylesine büyük bir, aslında, silahsız soygun diyebileceğim
bir soygun örneğiyle karşı karşıyayız.
Üstelik, bu fonun 1987 ile 1991 arasındaki
toplanan paraları ve nemaları, büyük ölçüde, yolsuzlukları
finanse etti bir anlamda. Emlak Bankası aracılığıyla
bunlar oldu ve Emlak Bankasının ilgili yöneticileri ya
da o dönemin yöneticileri -bu, aslında, daha yukarılara
çıkıyordu- mahkeme kararlarıyla mahkûm oldular.
Bu fonla ilgili ikinci dönem 1996
başından 1999 sonuna kadardır. Bu dönem de, bir soğutma,
hak sahiplerinin haklarını aşındırma dönemidir
söz konusu olan. Bu dönemde, fonun bazı döviz cinsinden tahvil
yatırımları Türk lirasına çevrilerek hak sahipleri
mağdur edildi, yani en azından hesapları azaltılmış
oldu kâğıt üzerinde olan. İkincisi de ki, bunu, ben, bizzat
o dönemde, 1998-1999 yılında -bu fonla ilgim çok eskiye gidiyor-
takip ederek halletmeye çalışmıştım.
Türk-İş adına bir ısrarlı takip yapmış
idik. O dönemde, 1997 ve 1998 yıllarında bu fonun elindeki
birtakım kamu ortaklığı tahvillerine, vesaireye,
bunlara 1 kuruş faiz işletilmediğini görmüştük.
Yüksek Planlama Kurulu kararını düzelterek -hesapta
1999'da 345 trilyon var iken- bu düzeltmeyi yaptırarak ilgili bakana,
bunun 395 trilyona çıkmasını sağlamış
idik ve burada ben kendi katkımı söyleyeyim. Ama, bakınız,
1999 sonunda, bütün o hak kayıplarıyla beraber, 395 trilyonluk
bir kaynak var.
Şimdi, nereye geliyoruz? Gelelim
üçüncü aşamasına: Üçüncü aşama 1999 sonu ile 2002 sonu
arasıdır, yani sizin döneminizden hemen önceki son dönem.
Bu dönemde yine bir uyutma dönemi söz konusu. Bir şirket kuruluyor.
Yani, ilk önce, bir kere, biliyorsunuz, Emlak Bankası tarafından,
bir kanun hükmünde kararnameye dayanılarak Emlak Konut
AŞ diye bir şirket kuruluyor. Bu şirket 649 trilyon sermayeli.
Bunun, bu şirketin yaklaşık yüzde 60,96'sı, 61'i konut
edindirme yardımı hissedarları, hak sahipleri
adına hisse olarak düşünülüyor, geri kalanını da
Toplu Konut (TOKİ) sahipleniyor. TOKİ, ama yüzde 100'ünü de
yönetme hakkına sahip. Ağustos 2002'de de bunun adı değişiyor,
Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞ
-hâlen mevcut olan bu- kısaca EGYO deniliyor.
Şimdi, burada, ne şeklen
ne de hukuken, hak sahiplerinin, bu fonun gerçek, yani buradaki mal
varlıklarının gerçek hissedarı olması mümkün
olmamıştır. Çünkü, burada yapılan şey şuydu:
395 trilyon lira karşılığında belirlenen, karşılığı
bu kadar belirlenen gayrimenkuller Emlak Bankasının gayrimenkul
stokundan alınıp bu şirkete devredilmiş idi. Yani,
1999 yılındaki 395 trilyon aslında o yıl alınan
arsadır. Dolayısıyla, bugün bizi ilgilendiren, o
yıl bu şirkete devredilen arsaların bugünkü değeri
nedir? Bizim birinci meselemiz bu.
Şimdi gelelim dördüncü safhasına
bu işin, o sizi ilgilendiren son iki aşamaya gelelim. 2003
ve sonrasında -en azından 2006 yılını da katarak
söyleyeyim, bugüne kadar ya da- yeniden usulsüz, yani ilk dönemde
olduğu gibi, şaibeli birtakım işlemlere dönüş
ve hem kamunun hem de hak sahiplerinin büyük zarar ve kayıplara
uğratıldığı dönem ortaya çıkmaktadır.
Şimdi, bir kere bu dönemde de
hak sahiplerinin gerçek hissedar, gayrimenkul hissedarı olmalarının
önündeki engel aşılmamıştır. Yani, ne bir envanter
çıkarılmış ne bunların bir alacak dökümleri
ortaya çıkarılmış ne de bunların hisse sahibi,
gayrimenkul hissedarı olması mümkün olmamıştır.
Ama, daha kötüsü oldu, 2003 yılından itibaren "Kaynak
geliştirme projeleri" adı altında TOKİ tarafından
başlatılan bir proje var, yani kat karşılığı
hasılat paylaşımı yöntemi. TOKİ yönettiği
için -bu şirketin yüzde 40'ına sahip ama, tümü kontrolünde olduğu
için- böyle bir uygulama başlatıyor ve bu uygulama çok ilginç
bir şey veriyor. TOKİ'nin daha önce arsa ve konut paylaşımı
yaklaşık yüzde 45-55 arasındaki oranlarda değişirken,
birden, bir bakıyoruz, devri iktidarınızda arsa sahibi
olarak -ki arsanın esas itibarıyla paydaşı olarak
da burada konut edinme yardımı hak sahipleri var- TOKİ
arsa sahibi olarak, onları temsilen yüzde 25'lere razı olmaya
başlıyor, yüzde 75'i müteahhit şirkete vermeye
başlıyor. Yani, çok büyük bir şaibeli iş başlatılıyor.
Bunu aslında, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporundan
okuyorsunuz. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu özel inceleme
raporunda şunu söylüyor, okuyorum: "TOKİ tarafından
idare edilen Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı
AŞ yöneticilerinin hasılat paylaşım modeli ile
ihale edilen projelerde gerçekleştirdiği mevzuata aykırı
usulsüz işlem ve ihmal sonucunda şirketin kamusal varlıklarının
emsallerine göre bariz şekilde düşük fiyatlar uygulanmak
suretiyle elden çıkarıldığı, bu şekilde
Sermaye Piyasası Kanunu'nun 15'inci maddesi kapsamında
şirketin mal varlığında ve kârında azalmaya
yol açıldığı tespit edilmiştir." Bu tespitler
doğrultusunda, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu
hem SPK'yı hem de Başbakanlık Teftiş Kurulunu inceleme,
denetleme ve soruşturmaya davet ediyor. Ne var ki, bu konuşmanın
başında belirttiğim gibi, bu konuda herhangi bir gelişme
hakkında henüz bilgi sahibi değiliz. Bu incelemeler sürüyor.
Benim sorduğum yazılı soru önergesine verilen cevap
da bu incelemenin henüz sürdüğü yönündeydi. Aslında, Yüksek
Denetleme Kurulunun raporunda bir şey daha var 23'üncü sayfasında.
Yedi tane proje var böyle; yani, gelir kaybının ya da kamu
zararının ne kadar olduğuna ilişkin bu yedi proje
hakkında şu rakam var: 2004 yılı itibarıyla,
773,9 trilyon liralık bir zarar, kamu zararının
oluştuğu ortaya çıkıyor. Sadece 2004 yılı
itibarıyla meseleye bakıldığında, yüzde
61'inin Konut Edindirme Yardımı hak sahiplerinin olduğunu,
bu paranın, düşünün, buradan sadece 2004 yılı itibarıyla
464 trilyon liralık bir hak gasbının ortaya çıktığını
görürsünüz. Yani, AKP yöneticilerinin emrindeki bu TOKİ'nin
ve Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının
hak sahipleri aleyhine nasıl çok büyük rakamların, yüzlerce
trilyon liranın -ki, bunu bugüne kadar getirirsek- katrilyon
mertebesinde kaynakların nasıl gasp edildiğini görürsünüz.
Dolayısıyla, bugün önümüze getirilen, yani yurttaşlara
bayram müjdesi verir gibi "hepinize 500 milyon lira falan vereceğiz"
şeyinin, nasıl bir masal, bir hikâye, bir aldatmaca, bir göz
boyama, ne yazık ki, bir hayal tacirliği olduğunu daha
iyi görürüz.
Son safha, değerli arkadaşlarım,
bu tasarının kendisidir. Yani, burada, bu tasarıyla,
hem bir tasfiye hem -ama- ekonomik ve siyasi rant elde etme amacı
var. Siyasi rant meselesini zaten anlıyorsunuz. Peki, acaba
buradan nasıl bir yeni ekonomik rant elde etme hesabı var?
Bakın, size onu kısaca anlatayım.
Bir kere, Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığı elinde hâlen çok değerlenmiş taşınmazlar
var. Bunlar -dikkatinizi çekerim- 430 bin dönüm arsadan oluşmakta.
Bir kısmı kullanıldı, büyük bölümü kullanılmayı
bekliyor. Şimdi, bu operasyonla, yani "ödedik kurtulduk"
operasyonuyla TOKİ'nin eline bu büyük, geniş çaplı arsaları
tam mülkiyetine -TOKİ'nin- geçirme operasyonu yapılıyor;
bu bir; ekonomik rant dediğim bu.
İkincisi, tabii, bu 6 milyon
civarında olduğu, bizzat şu Plan Bütçe Komisyonundan
çıkan raporda belirtilen hak sahibi sayısının en
fazla 1,5 milyonuna ulaşılabilir durumda olduğu biliniyor.
Dolayısıyla, tasfiye gibi gösterilen bu operasyonla, aslında,
hak sahiplerinin büyük bölümünün fiilen kapsam dışında
kalacağı bir operasyon düzenleniyor. Yani, "ekonomik
rant" dediğim bu.
Geçen yıldan beri ne yaptınız?
Bu fonla ilgili, 99 yılından itibaren, 588 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname'den itibaren, güya, hak sahiplerinin
araştırılması ve bunların bir dökümünün yapılması
başlatılmıştır. Sekiz sene geçti, sizin döneminizde
de beş sene geçti. Ne yaptınız, bunu soruyorum, yani,
hak sahiplerinin listelerini çıkarmak konusunda neler yaptınız?
Bu sizin getirdiğiniz tasarıda, geçen sene haziran
ayında süreler vermiştiniz. Demiştiniz ki: "Belli
bir cetvel var, buna bağlı olarak, altı ay içinde her bir
hak sahibi için bu şeylerin bankaya teslim edilmesi
" Emlak
Bankası -hâlen tasfiye hâlindeki Emlak Bankası- görevlendiriliyor.
"Bakanlar Kurulu bu süreyi bir defaya mahsus olmak üzere üç aya
kadar da indirebilir." Yani, sıkışık bir zamanda
bunu çözmeyi düşünmüştünüz.
Peki, altı ay, üç ay vesaire
Şimdi, seçime ne kadar var? İki ay var. Hangi tasfiyeyi, hangi
listeleri, ne zaman yapacaksınız? Yani, belki de, önümüzdeki
yıla, 2008'e sarkacak, ama, bugün "Müjdeyi veriyoruz, paralar
çıktı, yolda, geliyor." aldatmacasıyla seçmenin
karşısına çıkmaya çalışacaksınız.
"Zorunlu tasarrufu hallettik, işte bunu da hallediyoruz."
aldatmacasına başvuracaksınız.
Bakınız değerli arkadaşlarım,
en son geçen hafta şöyle bir şey duyduk: "Konut edindirme
yardımı hesaplarında -bizzat bir resmî açıklama-
386 ya da 387 trilyon lira var." diye bir anons yapıldı,
bir duyuru yapıldı.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, soruyorum: 99 yılında 395 trilyon lira olan bir
fonda, şimdi bunun dahi altına düşmüş bir kaynağı
nasıl açıklarsınız? Peki, arsalar nereye gitti?
Arsaların bugünkü rayiç değerlerden değerlendirilmesi
nereye gitti?
Şimdi, bakın, size
başka bir hesap yapayım: Geçen yıl, tam da bu şey komisyonda
görüşülürken, TOKİ'nin bir başkan yardımcısı,
uygun görülen ödemenin sınırlarını bir miktar belirtiyor
ve 2005 yılı sonu itibarıyla bu Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığı net aktif değerleri toplamı 3 milyar
YTL olarak açıklandığını söylüyordu. Bunun
yüzde 61'ini alırsak, yani hak sahiplerinin gerçek payı yüzde
61 ise, bu 1,8 milyar yeni Türk lirası ediyor. Şimdi ben soruyorum:
Ödenecek miktar nedir? Neyin üzerinden hesaplayacaksınız?
390-386 trilyon lira
Bunlar üzerinden mi milleti oyalayacaksınız?
Yoksa, 1,8 milyar YTL üzerinden mi olacak ya da 1 katrilyon 800 trilyon
yeni değil de eski Türk lirası üzerinden mi olacak.
Bakın, ben size başka bir
hesap yapayım, hak sahipleri açısından nasıl ciddi
bir erozyon olduğunu göstereyim: Şimdi, 1999 yılının
395'ini alın, 395 trilyon lira; bu 395 trilyona cari faizleri yürütün.
Yani, bu cari faizler içine de, 2000-2001 krizindeki o yüzde 1.000'lere
çıkmış, gecelik, faizleri eklemiyorum, yani, gayet
makul faizleri -isterseniz TÜFE'yi yahut TEFE'yi, fark etmez- kullanarak
getirin. Eğer, bunu yapar iseniz, 2006 yılı sonunda
ulaştığınız anapara ve nema toplamı 4 katrilyon
53 trilyon olmaktadır. Bugüne, yani mayıs ayına getirmeye
çalışırsanız, 4,5 katrilyonluk bir kaynaktan bahsediyoruz.
Hadi insaflı olalım, bu arsaların toplam değeri
olarak yüzde 61'inin şeyde olduğunu düşünelim, tabii,
arsaların gerçek değeri bunun çok üzerinde olabilir. Biz,
burada faizi 395 trilyona -1999'da- uyguluyoruz. Arsa değerini
bir tarafa bırakıyorum, bunun, yani 4,5 katrilyonun yüzde
61'ini alsanız, yine 3 katrilyona yakın bir para eder.
Şimdi, soru şu: Dağıtacağınız
miktar, acaba 386 ya da 395 trilyon mu, yoksa 3 katrilyon mu? Neyi dağıtacaksınız?
Bu tasarınızda bunların hiç biri yok. Yani, 500 milyon
mu vereceksiniz yoksa bunun 10 katı olan ya da burada gösterdiğim
gibi, en az 8 katı olması gereken 4 milyar Türk lirasını
mı, bunu mu dağıtacaksınız?
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
İyi okursanız var orada Hocam.
OĞUZ OYAN (Devamla) - Şimdi
dolayısıyla, burada bir aldatmacanın, yeni bir göz boyamanın
hesaplarının yapıldığını görüyoruz.
Bakınız, bu göz boyama,
aslında, zorunlu tasarruf için de yapılmıştı.
Zorunlu tasarruf da eğer tasfiye olmamış olsa idi, bugün
hâlen -zorunlu tasarrufta 11 katrilyon ödendi- zorunlu tasarruf hesabında
son üç yılda gene 11 katrilyon ödenmiş olur ve 9,3 katrilyon
lira daha, hâlâ, hak sahiplerinin parası duruyor olurdu. Ama,
insanlar tabii, paralarını hiç alamamaktansa ya da taksitle
almaktansa bir an önce almayı tercih ettiler, buna çok fazla
itiraz etmediler, sendikalar da etmediler.
Değerli arkadaşlarım,
zorunlu tasarrufta, hatırlayın, iki buçuk yıl boyunca
ödeme yapıldı. O arada nema ödemeleri gibi bir ödeme sürüyordu,
ona son verildi. Devlet iç borçlanma senetleri üzerinden değerlenen
bu tahvillere, enflasyon artı yüzde 5'lik bir ödeme yapılarak,
aslında, devletin ucuz yoldan finansmanı sağlandı
ve üstelik de bir dertten kendilerini kurtarmış oldular.
Bu arada, tabii, hak sahibi olduğunu ispat edemeyenlere de bu
kaynaklar verilmemiş oldu. Bunların ne kadarı geriye
kaldı, bunları da açıklamak, herhâlde, Hükûmetinizin ya
da iktidarınızın görevleri arasındadır.
Evet, dolayısıyla, burada
son olarak söylemek istediğim şey şudur
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OĞUZ OYAN (Devamla) - Sayın
Başkanım
BAŞKAN - Sayın Oyan, lütfen
toparlar mısınız.
OĞUZ OYAN (Devamla) - Sizin getirdiğiniz
tasfiye programı, aslında, zaten seçim öncesinde gerçekleşmesi
mümkün olmayan bir programdır. Bu, sadece seçim sırasında
kullanılmak üzere getirilen ve seçmenin gözünü boyamak için
getirilen bir tasfiye programıdır sözde ve burada, çok büyük
hak kayıplarını yeniden gözden kaçırarak, aslında,
sanki vatandaşa haklarını iade eden bir iktidarmış
havasını vermeye çalışacaksınız.
Bunun şimdiden nasıl bir
illüzyon olduğunu, nasıl bir göz boyama olduğunu, buradan
bir kez daha söylemek istiyorum. Türkiye'de hayal tacirliğiyle
iktidar yapılmanın dönemi bitmiştir değerli arkadaşlar.
Bu bir soygun hikâyesidir burada anlattığım, ama, ne yazık
ki, bu soyguna iştirak edenler arasında AKP İktidarı
da bulunmaktadır. Bu bakımdan, bu tasarının geri
çekilmesini, seçimden sonra üzerinde çok daha iyi çalışılarak
yeniden düzenlenmesini, ben, burada grubum adına talep ediyorum.
Dikkatiniz için teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Oyan.
Tümü üzerinde AK Parti Grubu
adına söz isteyen Mustafa Elitaş, Kayseri milletvekili.
Buyurun Sayın Elitaş. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, iki
gün önce hayatını kaybeden Samsun Milletvekili arkadaşımıza
Cenabıhak'tan rahmet dilerken, kederli ailesine başsağlığı
diliyorum.
Yine, bugün yaklaşık iki
üç saat önce Ankara'da hakikaten hepimizi çok büyük bir üzüntüye
boğan, 6 veya 8 vatandaşımızın hayatını
kaybettiği önemli bir olayla karşı karşıyayız.
Ülkemizin huzurunu ve istikrarını bozmak isteyen bu gibi
şer güçlerini şiddet ve lanetle hep birlikte kınadığımızı
ifade etmek istiyorum. Ama, şunu bilsinler ki, Türkiye Cumhuriyeti
devleti her türlü güçlüğün üzerinden gelebilecek ve bütün
şer güçlerinin, şer odaklarının başını
ezebilecek güçte ve kabiliyettedir.
Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine
Ödeme Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde
söz almış bulunuyorum. Bu kanun tasarısının
geçmişi, yaklaşık yirmi yıllık bir süreyi, hatta,
yirmi yıldan fazla bir süreyi kapsıyor. 11/11/1986 tarihinde
kanunlaşmış, 1/1/1987 tarihinde yürürlüğe girmiş,
1995 yılına kadar, çalışanlardan, çalışanlar
adına işverenler tarafından kesilen, Toplu Konut
İdaresini harekete geçirip 75 metrekare büyüklüğünde,
75 metrekare veya daha az büyüklükte konut edinmek isteyen vatandaşlara
kredi vermek üzere kurulmuş bir sistem. Bu ilk defa 1987 yılında
başladığı zaman, işverenlerden, ilk yıl
için, Ocak 1987'de 3.500 Türk lirası, Aralık 1987'de 7.500 Türk lirası,
sona erdiği yıl olan Aralık 1995 yılında da 80
bin Türk lirası kişi başına herkesten belli bir miktarda
para kesilmiş ve çeşitli kurum ve kuruluşlara, daha
doğrusu Emlak Bankasına yatırılmış. 1987
yılı Ocak'ından 1995 yılı Aralık ayı sonuna
kadar çalışanlar adına işverenden kesilen toplam
rakam 6 milyon 156 bin Türk lirası, yani bugünkü parayla 6 lira
civarında bir para. Bunu ödeme noktasında yasa içerisinde
de bir hüküm konulmasına rağmen, bugüne kadar, maalesef,
gelen hükûmetler hiçbir şekilde ödeme noktasında girişimde
bulunmamışlar.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Bulundular canım, devlet tahviliyle
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
- Girişimde bulunmadıklarından dolayı bugüne
kadar gelmiş bu işlemlerin tamamı.
Bu nasıl ödenecek? Ödenmesi
yasanın içerisinde zaten yazıyor. Sayın milletvekilim
biraz önce ifade etmeye çalıştı. "Yasada nasıl
ödeneceği, nasıl nemalanacağıyla ilgili herhangi
bir bilgi yok." demesine rağmen tasarının 4'üncü
maddesinde nasıl ödeneceğiyle ilgili çok detaylı
açıklama var. 1999 yılı sonuna kadar, o zaman çalışan
Emlak Bankasının altı aylık mevduat faizine uyguladığı
faiz oranıyla birlikte nemalandırılacak, 1999 yılından
itibaren ise Emlak Bankası gayrimenkullerinin, Emlak Bankası
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına devredilen
yaklaşık 400 milyon liralık kısmının yüzde
61 oranındaki hissesi dikkate alınarak değerlendirilecek.
1999 yılına kadar olan kısım, Emlak Bankasının
mevduat faizlerine ödediği oranla güncelleştirildikten
sonra, eğer fazla bir miktar ortaya çıkarsa bu da hazine tarafından
karşılanacak.
Şimdi, 1987 yılı ile
1995 yılı arasında ne kadar kişi olduğunu hesaplamaya
çalışırsak, elimizdeki verilere göre, 3 milyon ilâ 6
milyon civarında bir vatandaşın bundan faydalanma
imkânı mevcut. Fakat, bugüne kadar, yasal düzenlemenin yapıldığı
1986 yılı, 11/11/1986 tarihli yasal düzenlemenin yapıldığında
yanlış bir uygulama yapılmış. Bu uygulama yanlışlığı
Kişi adına tahsilat yapan kurumlar, kendi adlarına Emlak
Bankası Anonim Ortaklığı nezdinde hesaba yatırmışlar.
Diyelim ki, Sağlık Bakanlığının kendi personelinden
yatırdığı bu konut edindirme yardımlarını,
Sağlık Bakanlığı olarak hesaba yatırmışlar,
özel sektör işletmeleri de özel sektör işletmesi hesabına
yatırmışlar. Bu kişi ve kurumların ne kadar olduğunun
tespit edilmesi gerçekten zor bir hâle gelmiş. Onun için, zaten yasal
düzenlemeyi yaparken, yasanın yürürlük tarihinden itibaren
bu kesintileri işçi adına yatırmaya mükellef olan kurum
ve kuruluşların kendi evraklarından bulabilmeleri
için altı aylık bir süre veriyoruz. Bu altı aylık
süre yetmediği takdirde, Bakanlar Kuruluna ilave üç aylık
bir süre daha vererek dokuz aylık süre ortaya çıkarıyoruz.
Değerli arkadaşlar, dokuz
aylık süre içerisinde, tüm hak sahipleri, çeşitli yöntemlerle
tespit edilmiş hak sahipleri, Resmî Gazete'de yayımlanacak,
Resmî Gazete'de adını göremeyen değerli vatandaşlarımız,
çalıştığı 1987 ve 1995 yılı arasındaki,
Ocak 1987-Aralık 1995 yılları arasındaki süre içerisinde
çalıştığı kurumlara müracaat ederek, kendilerinin
hak sahibi olduğuyla ilgili bilgi ve belgeleri topladıktan
sonra Sosyal Sigortalar Kurumuna götürecek ve hak sahipliği
onaylanmış olacak. İşte, bu süreç tamamlandıktan
sonra
Yalnız, bununla ilgili, değerli
vatandaşlarımızın takip etmesi gereken çok önemli
bir süre var. Resmî Gazete'de yayımlandığı andan
itibaren üç ay içerisinde, ilgili kurum ve kuruluşlara müracaat
hakkı var. Bu üç aylık süre, hak düşürücü bir süre. Üç ay
süreyi geçtikten sonra müracaat ettiğiniz takdirde, geçmişteki
doğan alacaklarınızın tahsil edilmesini yapmanız
mümkün değil. Onun için, değerli vatandaşlarımızın
Resmî Gazete'deki bu yayınları takip etmeleri, adlarının
orada olup olmadığına çok iyi bir şekilde dikkat etmeleri
gerekiyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugüne kadar bir ilkemiz vardı bizim:
"Devlet vatandaşına borçlu olmaz." ilkesi. Nitekim,
ilk defa, "zorunlu tasarruf" diye söylediğimiz ve
yıllarca her iktidarın siyasi malzeme olarak kullandığı,
"Biz iktidara gelirsek zorunlu tasarrufları ödeyeceğiz."
diye ortaya çıktığı, ama, hiç kimsenin cesaret edemediği,
vatandaşın devletten olan bir alacağını ilk defa
58'inci ve 59'uncu AK Parti Hükûmetleri gerçekleştirmiş.
14,5 katrilyon liraya ulaşan bir rakamı işçilerimize,
çalışanlarımıza ödemiş. Bunun da zamanında
ödenmeyeceğini "Siz bunları söylüyorsunuz ama, birilerinin
oylarına talip olmaya çalışıyorsunuz, onların
gönüllerini fethetmek için bunları yapıyorsunuz." diye,
yine birileri bu kürsülerden bizi eleştirmişlerdi. Fakat,
en son, 14,5 katrilyon lira olan rakamı, Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmeti hak sahiplerine kuruşuna kadar ödemiştir.
Şimdi, bugüne kadar konut
edindirme yardımlarının ödenememesinin, 58 ve 59'uncu
Hükûmet döneminde ortaya çıkarılan bu amacın, bu isteğin,
bu güzel düşüncenin hayata geçirilememesinin en önemli sebeplerinden
birisi "3 milyon mu, 6 milyon mu?" diye söylediğimiz
hak sahiplerinin -Sayın Başbakanın ifadesi- Plan ve
Bütçe Komisyonunda yapılan çalışmalar neticesinde
Kurumun yaptığı hesaplamalara göre, bugüne kadar
yaklaşık 1 milyon 600 bine yakın insanın hak sahibi
olabildiği tespit edilmiş. Rakamlar doğruysa yaklaşık
4,5 milyon insanın da hak sahibi olabilme noktasındaki faaliyetleri
ve Kurumun gayretleri neticesinde, yeni yeni kişiler ortaya
çıkacak. Bununla ilgili rakamlar, söylediğim gibi, 1999
yılı sonuna kadar, bu, kişi başına, eğer
tamamı ilgili kurumları tarafından ödendiyse 1995
yılı sonu itibarıyla 6 milyon 156 bin Türk lirasının
1999 yılı sonuna kadar Emlak Bankasının altı
aylık mevduat faizi oranı çerçevesindeki yeniden güncelleştirilmesiyle
ortaya çıkıp, daha sonra Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığının mameleki üzerindeki değerinin
oranı sonucunda elde edilecek kat sayıyla yapılacak
çarpımı sonucunda, eğer Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığı karşılıyorsa oradan ödenecek
ve ödenen de sermaye tezyidi olarak işlenecek; karşılanmıyorsa
eğer, bu da hazine tarafından Kuruma verilecek, çıkarılacak
hisse senedi veya hazine tarafından karşılanacak
bir bedelle ödenecek.
Değerli arkadaşlar, ümit
ediyorum, bu yasal süreç gerçekleştiğinde, bizi izleyen,
Hükûmetimizin verdiği sözleri yerine getirdiği noktasında
büyük inançları olan değerli vatandaşlarımızın
konut edindirme yardımlarının ödenmesi konusunda da
inançlarının tam olarak devam ettiğini biliyoruz ve
ona da güvencimiz tamdır. Çünkü, bugüne kadar yapılan hesaplamalar
ve tutulan hesaplar şahıs bazında yapılmadığından
dolayı, yirmi sene önce, yirmi beş sene önceki kesintilere,
işletmelerin kayıtlarına başvurulacak ve buradan
çıkarılan sonuçlar çerçevesinde, değerli vatandaşlarımıza, bu hakları en iyi şekilde ödenecektir
diye ümit ediyorum.
Bu yasa tasarısının
hazırlanmasında emeği geçen bürokratlara, komisyon
üyesi arkadaşlarıma ve burada oylarıyla destekleyecek
olan milletvekili arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Yasa tasarısının
tüm milletimize hayırlı, uğurlu olmasını temenni
ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Elitaş.
Tümü üzerinde Anavatan Partisi
Grubu adına söz isteyen Hüseyin Güler, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Güler.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Evet, seçime hazırlık ve
seçim rüşveti diyebileceğimiz bir kanun teklifi: Konut
edindirme yardımı
Evet, son derece haklı, adı da
yardım. Yardım değil aslında, bir emeğin karşılığı,
beş yıl gecikmiş ve bunun hesabı sorulacaktır,
çünkü beş yıllık gecikmenin
"Neredesiniz?"
diye sorarlar insana. Ama tabii, seçim süreci olunca, bu tür nemaları
net olarak da dağıtmaktan sakıncanız yok.
MUSTAFA EYİCEOĞLU (Mersin)
- Bunun seçimle alakası yok, önceden açıklanmış
bir takvim.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Tabii,
sözlerime başlamadan önce, hepinizden özür dileyerek
Bugün
olan patlamadan dolayı, Ulus'taki patlamadan dolayı, biraz,
tabii ki acımız büyük. Yaklaşık 6 ölünün olduğu
söyleniyor ve ölenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil
şifalar dilerken, aynı zamanda da Samsun Milletvekili Sezai
Önder'e de Allah'tan rahmet, ailesine ve Cumhuriyet Halk Partisi ailesine
de başsağlığı diliyorum.
Şimdi, tabii ki süreç o kadar
hızlı gelişiyor ki, Parlamentonun beşinci yılında
bu kadar inatla sürdürülen bir çalışma temposunun verimsizliğini
görüyoruz. Ama buna karşın, yine de giderayak hayır
işlemek istiyorsunuz. Bunun adı, Bunun adı, bu sistemin
adı, bugünkü güttüğünüz ekonomik politika, resmen, seçim
politikası ve bu da -biraz önce de ifade ettim- adı, net, seçim
rüşveti. Sorarlar "Beş yıldır neredesiniz?"
diye. Ama, tabii ki, "Beş yıl da olsa biz çözüyoruz."
dersiniz. Daha önceki övündüğünüz gibi, "zorunlu tasarrufu
da biz hallettik" gibi, burada, gelip, siyasal anlamda şova
çevirirken, aslında nasıl kuşa çevrildiğini hep
beraber gördük. Bu da nihayetinde aynısı: Sayısı
belli değil, faydalanacak kişinin sayısı belli
değil, şu ana kadar kaç kişi, bundan sonra da faydalanıp
faydalanamayacağı belli değil, nemanın ne kadar
olup olmayacağı da belli değil.
Buna karşın, Türk toplumunun
iki hassas değeri var. En hassas değerlerden -en ilkel, mülk
edinme dediğimiz- biri konut, diğeri de araba. Tabii, geçmişinde
tasarruf amacıyla sürdürülen bu tür yardım fonu, ama, amacına
ulaşmadan, sadece, devletin iç tahvil düzeyinde borçlanma diyebileceğimiz
sürece doğru dönüşmüş. Ama, buna karşın, yine
de toplumda bu soruna, bu yaraya merhem olma gibi bir... O konuyu da
halledemediniz ve bu konuda, toplumun duyarlı konusunda,
özellikle çalışanların alın teri dediğimiz
bu konuda, nemalandırılmanın dahi çok komik olduğu
bir ortamda rakamlar belli, ortalama 500 YTL olduğu söyleniyor.
Bu, seçime dönük, resmen, bir siyasi çalışma.
Biz de diyoruz ki, Türk toplumunun
hassas değerleriyle oynamayın ve bu konuda her geçen gün
Türkiye'deki nüfus popülasyonunun hızla yer değiştirdiği
bir ortamda, ekonomik sıkıntıları göz önünde bulundurduğumuzda,
çalışanları yoksulluk sınırının altında
olan bir ülkede bir düşünmek lazım: Nasıl konut edinecekler?
Bugün ev kiralarının
-özellikle büyük şehirlerde- olağanüstü yüksek olduğu
bir yerde... Artık büyük şehirler, çalışan kamu personeli
için sürgün bölgesi olarak anılmakta. Onurlu, namuslu çalışabilmenin
koşulu, maalesef zor. Bu yüzden de, kira dahi karşılayamayan,
maaşı bu konuda ciddi anlamda yetersiz olan bir ülkede yaşarken,
konut sorununa ne yapacaksınız? 500 YTL para vereceksiniz.
Peki, konutu, Toplu Konut İdaresi aracılığıyla,
özellikle büyük şehirlerde arsanın yarattığı
rantın karşılığında, sizin tarafınızdan
özellikle tercih edilmiş müteahhit gruplarına da -birçok
müteahhit de iflas etmiştir TOKİ'yle beraber, ama, tercih
ettiğiniz müteahhitlere- resmen peşkeş aracı olarak
uygulanmakta.
Biz de diyoruz ki, gelin, konut Türkiye'nin
temel sorunlarından bir tanesi. Sosyal hukuk devleti olan bir
devletin temel amaçlarından bir tanesi de insanca yaşanabilecek
bir konutu yaratmak zorunda. Tabii ki, görünen o ki, zaman zaman
anahtar esprileriyle de olsa Türkiye'de gündeme gelen bu konut esprisini
de çözmekte yetersiz kaldınız.
Biz de diyoruz ki, evet, seçim dönemine
gelirken, bunu seçim rüşveti olarak algılayacak bu toplum
ve bundan da emeğin karşılığı olan ve
doğru dürüst nemalandırılmamış dahi, emeğin
karşılığı alınmamış bu KEY dediğimiz
Konut Edindirme Yardım Fonunun karşılığını
dağıtacaksınız. Ama, sosyal hukuk devleti olan bir
ülkede konut sorununa karşı bakış açınız
ne? Ben, biraz bu pencereden bakmak istiyorum.
Şu ana kadar büyük şehirlerde
yarattığınız sıkıntı ve altyapı
ortada. Can ve mal güvenliğinin olmadığı bir yerde
dahi, sağlıklı konut projeleriyle dahi bu toplumun konut
sorununu çözemediniz. Bu doğrultuda, toplumun özellikle bu
nüfus akışının yarattığı, özellikle
gecekondulaşma dediğimiz bu süreç de hızla artmakta.
Siz çareyi de buldunuz. Sayın Başbakan, hatırlarsanız,
"İstanbul'a girmek yasak olsun alım gücü olmayanlar ve
ekonomik durumu müsait olmayan ve işi olmayan insanlar için."
Sizi yürekten kutluyoruz. Sadece yasakçılıktan medet umdunuz.
O fakir, yürekli Türk vatandaşını askere gönderirken,
orada fakir demediniz, ama, İstanbul'a girerken yasaklamayı
tercih ettiniz. Yürekten kutluyoruz.
Tabii, bu ülke için şehit dahi
olabilen bu yurttaşlarımızın konut sorununu çözmekte,
ciddi anlamda projeler yaratmakta sıkıntı yarattınız.
Biz de diyoruz ki: Türkiye'nin artık konutunu bireysel anlamda
değil, artık yeniden şehirleşme projesiyle hayata
geçirebilirsiniz. Bu proje için vizyon olması gerekir. Gördüğüm
kadar, bu konuda da AKP İktidarının beş yıllık
icraatında bu konuda ciddi bir projesi yok. Toplu Konut İdaresi
adı altında yarattığınız rant, sadece kendi
rantiye kesimine aktardığınız kaynak olarak görülüyor.
Biz de diyoruz ki, nüfusun büyük bir kısmının, özellikle,
yüzde 20'si dediğimiz, 13 milyona yakın yeşil kart bağımlısı
olan bir ülkede konut nasıl edinilecek? Ortalama 600-700 YTL
olan, Türkiye'deki kiralar karşısında çalışan
personelin ya da asgari ücret ortalama 405 YTL olan bir ülkede konut
sorununu nasıl çözeceksiniz? Ama, siz, burada, projelerinizle
değil, yıllardır birikmiş olan sorunları çözmekle
övündüğünüzü iddia ediyorsunuz. Bu konuda yarattığınız
beş yıllık gecikme süreci de ciddi anlamda not edilecektir
ve 500 YTL gibi bir rakamın -kimin ne kadar faydalanacağı
da malum- yaklaşık 6 milyon insanı ilgilendiren bu
olayda, son derece gecikmiş bir adımla, çözmekle övündüğünüzü
iddia ediyorsunuz, ama, inanıyorum ki, bu kaos, bu keşmekeş
devam edecektir. Niye? Altyapısı hazırlıksız,
seçime dönük bir stratejiniz ve politikanız.
Ama, buna karşın, Türkiye'deki
koşulların yetersizliği doğrultusunda varoşlarda
yaşamak zorunda kalan, düne kadar Türkiye'de, doğusunda,
batısında, kuzeyinde, güneyinde, özellikle yüzde 35 gibi
tarımla geçinen kitlenin yaratıldığı tahribatı
unutmamak lazım. Yüzde 35, tarımla geçinenler yoksullaşırken,
şehirlere olağanüstü göç etmekte. Şehirlerde yeni
bir hayat bulayım derken gecekondu varoşlarında gettolaşan,
sadece yok olmaya doğru ve tüm değerlerinden yoksunlaşmaya,
hatta kirlenme sürecine doğru gitmekte.
Biz de diyoruz ki, bu ülke bunu hak
etmiyor ve bu ülkede insanca yaşamanın gereği, sosyal
hukuk devleti olan bir ülkede başta konut, beslenme, eğitim,
ekonomi gibi temel sorunlarını çözmüş bir ülke hayalini
düşünün. Beş yılda yarattığınız tahribat
ortada ve sadece büyük şehirlerin arsasının yarattığı
rantiyeden başka gözünüz bir şeyi görmedi.
İstanbul'da, bugün, yağmurlar
yağdığı zaman, altyapısından yoksun bir
belediyecilik ve genel hükûmet anlayışı doğrultusunda,
insanlar, sadece, gecekondularda yağmura teslim olmakta. Biz
de diyoruz ki, bu ülkede insanca yaşamanın koşulları
net, dünya standartları net ve insanımızın da bunu
hak ettiğine inanıyoruz. Diyoruz ki, yıllardır tasarruf
politikalarıyla bir derece rant kapısı olarak görülen
bu tasarrufların karşılığını vermekte
gecikseniz de, yine de, amacına uygun olarak yaratılmak istenen
politikaları göz önünde bulundurun diyoruz. Bu yüzden, seçim
dönemine girdik. Ama, sizin "seçim rüşveti" dediğimiz
bu unsurda, inanıyorum ki, çalışanlar başta olmak
üzere, emekliler dâhil olmak üzere
Çünkü, yirmi yıllık bir macerası
olan bir konut edinme -belki de birçok kısmı Allah'ın rahmetine
kavuşmuştur, onlar da nasıl alacak onu da bilemiyoruz-
ama, bu hakların gasbedilişini göz göre göre gördük.
Evet, Türkiye'de yaşamın
bedeli bu kadar ağır olmamalı. Bu duygular bu kadar
ucuz sömürülmemeli. Çünkü, Türkiye'deki konut sorunu temel sorunların
başında gelmekte. Beton yığınları ve özellikle,
rant olarak düşündüğümüz beton yığınlarında
şehirleşen, ama her geçen gün körleşen ve bu konuda tüm
değerlerini yitiren büyük bir şehir, yani, kaybolup giden
hayatlar. Bu doğrultuda, yapılması gereken şeyler,
yaşam standardı yüksek, insanca yaşanabilecek yeni
şehirler ve bu konuda, yakında biz, Anavatan olarak, Türkiye'ye
projemizi açıklayacağız ve bizi takip edin deriz. Siz,
Hükûmet olarak yarattığınız bu konudaki ucuz diyebileceğimiz,
seçim dönemine dönük çalışmalarınızdan dolayı
halkımızın buna kanmayacağını düşünüyoruz.
Yaklaşık yirmi yıllık mazisi olan bu Konut Edindirme
Yardım Fonu dediğimiz sürecin çözüldüğünü zannediyorsunuz
ama, çözemeyeceksiniz de. Altyapısı yoksun ve araştırılmadan,
yeterli hazırlık yapılmadan çıkarılmak istenen
bu kanun, temel anlamda sorunu çözmeyecektir. Yine de, tabii ki,
ekonomik standartlarda alın terinin karşılığı
verilmesi en doğal haktır.
Borçtan bahsediyorsunuz, devletin
borcu mu olur diyorsunuz, ama, buna karşın, devletin kamu
borcu var. Kamu hizmetlerine baktığımızda, olağanüstü,
standardı düşük, işte, bugün, hastaneler de dâhil olmak
üzere, okullarda en az 60 kişilik sınıfların olduğu
bir eğitimi düşünün; yani, kısaca, standardı düşük
kamu hizmetleri. Yani, aslında borçlusunuz sizler. Bugün, sadece
6 milyon insanın karşılığında yaklaşık
390 milyon YTL'nin oluşturduğu bu fonun yönetimine baktığımızda
Tabii ki, birazdan yoklama olacak,
herhâlde onun için geldi arkadaşlarımız. Böyle, kanun
teklifi geçmiş, çok önemli değil! Evet, haklısınız.
Ama, inanıyorum ki, arkadaşlarımız,
seçim 22 Temmuz sabahı, öyle bir hayalle uyanacaksınız
ki, halkımızın verdiği bu dersle ayaklarınız
belki yere değecek. Biz de diyoruz ki, gelin, bu ülkeye giderayak
bir hizmet yapın. Tabii ki, devletin, milletine olan borcunu ödemesi
için, standardı yüksek ekonomik koşullar içerisinde nemalandırıldığı
bir olay.
Peki, bugün soruyorum size -Sayın
Bakan da burada, ekonomiden sorumlu- yaklaşık, devletin,
tahvil olarak yüzde 20 civarında
borçlandığı yerde
-yüzde 20 yerlerde, düşünün- burada, KEY'de uygulanan, yani Konut
Edindirme Yardım Fonu'nda uygulanan nema oranının ne
olduğunu açıklarsa Sayın Bakan, hepimiz buradan, yetkili
bir ağızdan duyacağız. Göreceksiniz ki, bu paralar
da çarçur edilmiş, karşılığı da yok. Ama, buna
karşın, seçim aşamasında, bir derece, "ya, biz
nasıl işi şova çeviririz, nasıl kamuoyuna siyasal
anlamda mesaj veririz" arayışı içerisindesiniz
ve bu konuda da, inanıyorum ki, bu alın terinin karşılığını
bir derece almış gibi görünse de, alınmış gibi
olsa da yetersiz olacağını kendileri de görecek.
Tabii ki bizler de istiyoruz, devletin,
başta çalışanı olmak üzere, emekli olmuş tüm
kamu personeline bir an önce bu borcun ödenmesini istiyoruz.
Sıkıntı görülmek üzereyken, bu konuda giderayak hazırladığınız
bu kanun teklifini de kısmen destekliyoruz, ama halkımızın
da bunu siyasal anlamda, siyasi rüşvet olarak algıladığını
iyi biliyoruz.
Söylenecek çok söz var. Burada, tabii
ki bu kanunun bir an önce çıkmasını istiyoruz hep beraber.
Seçim döneminde, bir derece borcuna, bir derece işin mutfağına,
bir derece ocağına küçük bir katkı olacağını
da biliyoruz.
Bu kanunun hayırlı,
uğurlu olmasını diliyoruz. Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Güler.
Şahsı adına söz isteyen
İzzet Çetin
Yok.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar
yeter sayısını arayın Sayın Başkan.
BAŞKAN - Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum, aynı zamanda karar yeter sayısı
da arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
KONUT
EDİNDİRME YARDIMI HAK SAHİPLERİNE ÖDEME YAPILMASINA
DAİR KANUN
TASARISI
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı,
mülga 3320 sayılı Memurlar ve İşçiler ile Bunların
Emeklilerine Konut Edindirme Yardımı Yapılması
Hakkında Kanun uyarınca hak sahibi olanlara nakit veya hisse
senedi olarak ödeme yapılmasına ilişkin usûl ve esasları
düzenlemektir.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Sayın Orhan Sür, Balıkesir
Milletvekili.
Buyurun Sayın Sür.
Sayın Sür, süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ORHAN SÜR (Balıkesir)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; görüşülmekte olan tasarının
1'inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Çok değerli arkadaşlarım,
gerek benden önce konuşan arkadaşımız gerekse iktidar
partisi adına konuşan arkadaşımız, bu yasayla
bir ödeme yapılacağından, hakkın teslim edileceğinden
bahsetti. Aslında halkımız şunu bilmeli ki, bu yasa,
halkımızın, burada hak sahibi olan kişilerin, normalde
hakkını teslim etmiyor; bence hakkını gasp edecek
bir yasa. Neden derseniz, burada belgeler var. Tabii, bazı arkadaşlarımız
belgeleri çok severler, "o belgeler nedir" diye sorarlar.
Ben KİT Komisyonunda çalışan bir arkadaşınızım.
Geçtiğimiz hafta içinde de Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığı AŞ'nin üst komisyon denetimi vardı;
elimdeki belgeler bu anonim şirketin üst düzey yetkililerinin
konuşmaları ve bize sundukları raporlar. Aynı zamanda,
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun bize sunduğu
raporlar. Öncelikle şunu söyleyelim: Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığının yüzde 60,9'u bu KEY hesaplarından
oluşuyor, yüzde 39'u TOKİ'ye ait, geride binde 1 kalıyor,
o da 5 kişiye ait. Böyle bir şirket.
1/8/1996'da 4160 sayılı Kanun
ile KEY ödemelerinin durdurulduğunu biliyoruz. 588 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameyle hak sahiplerinin belirlenmesi için
bir çalışma yapılmış ve hak sahipleri listelerinin
gönderilmesi -kuruluşlar tarafından gönderilmesi-
17/8/2001 tarihinde dolmuş.
Şimdi, bugün gündüz burada konuşan
AKP Grup Başkan Vekili arkadaşımız,
"İşte, biz bir yıldan beri şöyle çalışma
yaptık, biz bir yıldan beri böyle çalışma yaptık."
diye burada bir şeyler ifade etmeye çalıştı. Ama,
sormak lazım: AKP bir yıldan beri mi iktidarda? Dört buçuk
yıldan beri iktidarda değil misiniz? "Dört buçuk
yıldır ne yaptınız?" diye sormak gerekiyor. Aslında
hiçbir şey yapmadınız.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Allah
Allah!
ORHAN SÜR (Devamla) - Hiçbir
şey yapmadığınızın belgelerini, "Allah
Allah"ı burada göstereceğim size şimdi. Hiçbir
şey yapmadınız.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Vatandaşa
anlat bunu, vatandaşa!
ORHAN SÜR (Devamla) - Evet, vatandaşa
değil, size takıyorum.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Vatandaşa
anlat, oy alırsın!
ORHAN SÜR (Devamla) - Evet. Siz, vatandaşa
sanki bir şeyler veriyormuşsunuz gibi seçim yatırımı
yapmaya çalışıyorsunuz, ama, aslında vatandaşın
cebinden bir şeylerin götürülme çalışması bu.
Bakın, değerli arkadaşlarım
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Merih'ten
mi geldin sen!
ORHAN SÜR (Devamla) - Ben Merih'ten
gelmedim de senin herhâlde bu konuda bilgili olmadığını
çok iyi biliyorum. Biraz okuyup da geleceksin. Biraz okuyup da geleceksin.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Düzgün
konuş!
BAŞKAN - Sayın Çerçi, lütfen
Sayın Çerçi
ORHAN SÜR (Devamla) - Biraz okuyup
da geleceksin.
BAŞKAN - Sayın Sür, lütfen
karşılıklı konuşmayalım.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Düzgün
konuş o zaman!
ORHAN SÜR (Devamla) - Ben çok düzgün
konuşuyorum. Sen önce öğren, öyle gel.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Ne dediğini
bil de konuş!
ORHAN SÜR (Devamla) - Sen önce
öğren, öyle gel.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Ağzından çıkana dikkat et!
BAŞKAN - Sayın Çerçi
ORHAN SÜR (Devamla) - Benim ağzımdan
çıkanı duyuyorum da, senin başka yerinden çıkanları
bilmiyorum.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Aydan
geldin o zaman!
ORHAN SÜR (Devamla) - Evet.
Şimdi, değerli arkadaşlarım
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Terbiyeli
konuş! Terbiyemi bozma!
AHMET YENİ (Samsun) - Orhan
Bey, oldu mu bu iş! Ayıp oldu Orhan Bey, yakışmadı!
ORHAN SÜR (Devamla) - Evet, siz oradan
müdahale ederseniz
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
bakın, rakamlarınız bile yanlış, yöneticilerinizin
verdiği rakamlar bile yanlış. Yöneticileriniz
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kuruluna rakamlar veriyorlar.
2006 Nisan ayı sonu itibarıyla -pembe kitapçıklardan
okuyorum- aktarım yapılan kurum sayısı 4.494, aktarım
yapılan kayıt sayısı 3 milyon 630 bin 98, aktarım
yapılan hak sahibi sayısı 1 milyon 593 bin 806. Nisan
2006 rakamını verdim size.
Şimdi, Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığının bizlere gönderdiği 18 Mayıs
2007 rakamını veriyorum: KEY Değerlendirme Özet Raporu.
Toplam aktarım yapılan kurum sayısı 3.501, aktarım
yapılan kayıt sayısı 2 milyon 637 bin 659, aktarım
yapılan hak sahibi sayısı 1 milyon 577 bin 265. Yani, Nisan
2006'da 1 milyon 593 bin, Mayıs 2007'de 1 milyon 577 bin. Yani, kendi
aralarında bile uyuşamayan yönetimleriniz var. Kimin nerede
ne söylediği, ne yaptığı belli değil. "Bu
nedendir?" diye sorduğunuzda "Mükerrerlik var."
diyorlar ve işin ilginci, bu ödemeler, şu rakamlar sadece
memurları kapsıyor. Yaklaşık 3 milyon civarında,
4 milyon civarındaki işçilere ait KEY hesapları ödemeleriyle
ilgili hiçbir kayıt şu anda bu şekilde bir arama ve tarama
işlemine tabi tutulmamış durumda. 1,5 milyon kişi
bu, 1,5 milyon. KEY hesaplarından faydalanması gereken kişi
sayısı kaç kişi? Tam 5,5 milyon kişi. 4 milyon kişi
ortalıkta yok.
Peki, sonuçta ne olacak, ben size
söyleyeyim: Bakın, KEY hesapları ödenmeye başlanmış,
o zaman Emlak Bankasında bu paralar toplanmaya başlanmış,
yağma Hasan'ın böreği gibi orada bu paralar resmen paylaşılmış.
Sonuçta ne olmuş?
İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale)
- Kim paylaşmış?
ORHAN SÜR (Devamla) - Geçtiğimiz
dönemden bahsediyorum, Emlak Bankasından. Sizin döneminizde
Emlak Bankası yok.
Arkasından ne yapılmış?
Emlak Bankasının hesaplarını kapatabilmek için
daha sonra buradaki araziler Emlak Konuta aktarılmış.
Emlak Konuta aktarılırken yapılan ekspertiz değerlerinde
gerçekten büyük şişirmeler var.
Emlak Konut da tabii daha sonra Emlak
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına dönüşmüş
ve TOKİ'nin denetiminde -elbette bu nedenle de 2002'den beri sizin
denetiminizde- TOKİ burayı -biraz önce grubumuz adına
konuşan arkadaşımızın ifade ettiği gibi-
müteahhitlere önce yüzde 25'lerden peşkeş çekmeye başlamış
bu arazileri. Şimdi bu olay yetmedi, bu olayı sonuçlandıracaksınız.
Üç aylık bir süre içinde 4 milyon kişiye ulaşma olanağınız
yok. Çok az sayıda kişiye ulaşacaksınız, çok
az sayıdaki ulaştığınız kişilerin
sonucunda da bu olayı kapatacaksınız. En azından
4 milyon insanımızın veya 3 milyon insanımızın
hakkını hazineye devredeceksiniz. Şimdi, bu mu hakkını
vermek? Artı, hazineye devretmediğiniz, hakkını
ödeyeceğiz dediğiniz kişilere hangi değerler
üzerinden ödeyeceksiniz? Bu meçhul. Meçhul
Çünkü, SPK mevzuatından
dışarı çıkarıyorsunuz. Şu anda SPK mevzuatında
olmasına rağmen Emlak Konutun hesaplarını incelediğinizde,
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının hesaplarını
incelediğinizde Başbakanlık Denetleme Kurulunun
çok sayıda eleştirisi var. Özellikle arsa karşılığı
gelir paylaşımı yöntemiyle verilen ihalelerde, sadece
arsa ekspertizleri üzerinden bu ihalelerin verildiği
açık ve net bir şekilde belirtilmiş, üzerinde yapılacak
yapıların değerlendirilmesi hiçbir zaman göze
alınmadığı, dikkate alınmadığı
açık ve net bir şekilde belirtilmiş ve maalesef, bazı
arsalar da satılmış.
Şimdi, burada gerçekçi bir değerlendirme
yapılamayacağının, yapılmayacağının
size belgesini sunmak istiyorum. Burada, bundan bir hafta önce Emlak
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı yetkilisinin
bize sunduğu bir rapordan bir değer size okumak istiyorum.
2005 yılında otuz dört tane arsa satılıyor değerli
arkadaşlarım. Kuruluşun, bu arsalar için yaptırdığı
ekspertiz değeri 10 milyon 839 bin 365 yeni Türk lirası. Dikkat
edin, 10 milyon YTL veya 11 milyon YTL diyelim. Peki kaça satılmış
otuz dört tane arsa? Tam 45 milyon YTL'ye satılmış. Yani,
ekspertiz değerleriniz normal değerin yüzde 25'i. Şimdi,
siz, KEY hak sahiplerine böyle ekspertizlerle mi paylarını
vereceksiniz? Böyle ekspertizlerle mi hakkını vereceksiniz
o insanların? Sadece ekspertizde bile o insanların hakkının
dörtte 3'ünü yok ediyorsunuz, sadece ekspertizde bile. Yıllarca
bugüne kadar yağma Hasan'ın böreği olarak bu paylaşılan
KEY hesaplarında gerçek payın çok çok üzerinde olması
gerekir. Vereceğiniz paranın en az 10 misli, 20 misli ödemeniz
gerekir gerçek hak sahiplerine. Onu bile ödemeyeceksiniz. Bırakın
onu ödemeyi, seçim öncesi bir yatırım olarak getiriyorsunuz,
seçime kadar hiçbir şey yapamayacaksınız, çünkü üç aylık
süre veriyorsunuz daha, daha üç aylık süre veriyorsunuz. Hiçbir
şey yapılamayacak, ama seçimde çıkacaksınız,
diyeceksiniz ki: "Sizin KEY hesaplarınızı biz ödüyoruz."
Bunlar tamamen aldatmaca değerli
arkadaşlarım. Aslında, halkımızın, bu
hak sahiplerinin hakkını gasbediyorsunuz. Bu bir hak gasbetme
yasasıdır. Bu bir hak gasbetme yasasıdır. Zaten,
siz, her şeyde, böyle, söyledikleriniz ile yaptıklarınız
farklı. Ne söyleseniz farklısını yapıyorsunuz
veya insanlarımızı yanıltmak için elinizden geleni
yapıyorsunuz, ama insanlarımız artık bu gerçekleri
görecekler ve bu gerçeklere göre de 22 Temmuzda gereken değerlendirmeyi
yapacaklardır diye düşünüyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Sür.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
Tanımlar
MADDE 2- (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Banka: Tasfiye Halinde Türkiye
Emlak Bankası Anonim Şirketini,
b) EGYO: Emlak Konut Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığı Anonim Şirketini,
c) Hak sahibi: Mülga 3320 sayılı
Memurlar ve İşçiler ile Bunların Emeklilerine Konut
Edindirme Yardımı Yapılması Hakkında Kanun
uyarınca; 1/1/1987 ilâ 31/12/1995 tarihleri arasında adlarına
konut edindirme yardımı yatırılan ve yardım
tutarları gerekli bildirimler yapılarak Türkiye Emlak
Bankası Anonim Şirketi hesaplarına intikal etmiş
olan kişiler veya bunların kanunî mirasçıları ile
1/1/1987 ilâ 31/12/1995 tarihleri arasında adlarına düzenlenen
bildirim formu, konut edindirme yardımı hesaplarını
tahakkuk ettirmek ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketine
devretmekle yükümlü kurum ve kuruluşlara verilmiş ve yardım
tutarı tahsil edilmiş, ancak Türkiye Emlak Bankası Anonim
Şirketi hesaplarına intikal ettirilmemiş olan kişiler
(SSK tarafından yardım tutarları kısmen Bankaya
aktarılmış olan işçi emeklileri dahil) veya bunların
kanunî mirasçılarını,
ç) SSK: Sosyal Sigortalar Kurumunu,
ifade eder.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen İzzet Çetin, Kocaeli
Milletvekili.
Buyurun Sayın Çetin. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA İZZET ÇETİN
(Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı'nın 2'nci maddesi üzerinde grubumuz
adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bugün, biraz önce Ankara'da Anafartalar Çarşısı'nda
meydana gelen terör olayını şiddetle, nefretle kınıyorum.
Terörün her biçimini, nereden, nasıl gelirse gelsin, bir insanlık
suçu olarak değerlendiriyor ve o elim olaya olanak veren,
fırsat veren ya da onu gerçekleştirenleri lanetliyorum.
Kazada ölenlere Tanrı'dan rahmet, yaralılara acil şifalar
diliyorum.
Değerli arkadaşlarım,
konumuz, konut edindirme yardımının hak sahiplerine
geri ödenmesine ilişkin kanun tasarısı.
Değerli arkadaşlar, burada,
özellikle, sadece "KEY hesabı" olarak bilinen ya da AKP
Hükûmeti döneminde 2006 yılında tasfiyesi sona eren, Çalışanların
Tasarrufa Teşviki Hakkındaki Kanun'un, yani zorunlu tasarrufların
tasfiyesi konusunda sadece AKP Hükûmetini eleştirmek değil
amacım. Amacım, gerçekten, burada 1960 yılından
başlayarak tasarruf bonosu uygulamasının, MEYAK,
İYAK kesintilerinin, demin değindiğim gibi, Çalışanların
Tasarrufa Teşvik Edilmesi Hakkındaki Kanun'un, şimdi
görüşmekte olduğumuz KEY'in, yani konut edindirme yardımlarının
ve belki önümüzdeki yasama döneminde ya da yakın gelecekte yine
görüşmek zorunda ve tasfiye etmek zorunda kalacağımız
İşsizlik Sigortası gibi fonların kuruluş amacının,
işleyiş mekanizmalarının ne anlama geldiğinin
üzerinde durmak istiyorum.
Gerçekten, Türkiye'de yıllardan
bu yana iş başına gelen sağ siyasal iktidarın
uyguladıkları ekonomik ve sosyal politikaların,
açılan ekonomik tedbirler paketlerinin genellikle kaybeden
tarafı hep çalışanlar, emeğiyle geçinenler, dar
ve sabit gelirliler olmuştur. Emeğiyle geçinenler
"Başka Türkiye yok, burası bizim ülkemiz." diyerek,
her defasında, geleceklerinin, çocuklarının rızkından
keserek, ülkesinin krizden çıkması için her türlü özveride,
her türlü fedakârlıkta bulundular, sıkıntılara
katlandılar, sabrettiler, ama hep kaybeden taraf oldular. Yine
çalışanlar, emeğini, vergisini, primini hep yasalar
gereği peşin verdiler, ne kayıt dışı ekonomiden
ne rant piyasalarından beslendiler ne de devletin malını
-özellikle işçiler- hortumladılar, iç ettiler. Yine aynı
şekilde, yıllardan bu yana, enflasyonun, yüksek enflasyonun
yükünü hep işçi sınıfı ve emekçi halkımız
çekti. Şimdi düşürülen enflasyonun yükü yine onlara çektiriliyor.
Vergiler içindeki oranı yüzde 70'leri geçen dolaylı vergilerle
birlikte gelirlerinin neredeyse yüzde 50'sini prim ve vergi diye
devlete ödediler. Paralı hâle gelen kamu hizmetlerini yine
kıt ücretleriyle, asgarî ücretle satın almaya kalktılar.
Sağ siyasal iktidarlar, eğer tespit edebilseler, soludukları
havayı, aldıkları oksijeni havadan, onu da çalışanlara,
ücretlilere satacaklar, onu da bedava vermeyecekler.
Değerli arkadaşlarım,
bankalar soyulurken fatura onlara çıktı, ekonomik krizler
ülkemizi yoksullaştırırken bedeli onlara çıktı.
Onlar için "siz tasarruf yapamıyorsunuz, devlet size tasarruf
yaptırsın" dediler sağ siyasal iktidarlar, zorunlu
tasarrufları gündeme getirdiler. Yani, AKP İktidarı
bunu -övünerek- ödediğini söylüyor, gerçekten doğrudur.
İki buçuk yıllık süre içerisinde kısmi olarak ödenmiştir.
Bir alacakları kalmadı, ama değerlendirilmeleri son
derece eksik kaldığı için çalışanlar "buna
da şükür, ne yapalım, batan geminin malı" gibi görüp,
kendi mallarından ne kurtardılarsa onunla yetindiler.
Şimdi gündemimizde KEY hesapları
var. Yani, Konut Edindirme Yardımı. Bunun da felsefesinde
aynı düşünce var: Devlet çalışanları konut sahibi
yapsın. O hâlde "Konut Edindirme Yardımı"
adı altında bu kanun zorunlu tasarruflarla birlikte yürürlüğe
girdi.
Gözden kaçmaması gereken bir
iki nokta var değerli arkadaşlar. Bu kanunlar yürürlüğe
girerken, sadece çalışanların ücretlerinden,
kıt bütçelerinden tasarruf yapmayı amaçlamadı, bir
başka hizmeti de gerçekleştirdi çalışanlar, yoksullar
aleyhine bu yasa, Zorunlu Tasarruf Yasası'yla birlikte. Uygulamada
10'dan fazla işçi çalıştıran işletmelerde ve
kamu kuruluşlarında çalışanları ve emeklileri
kapsadığı için, işletmeler parçalandı, sendikal
örgütlülüğün dağıtılmasında, sendikaların
etkisiz hâle gelmesinde, çalışanların örgütlerinin
giderek gerilemesinde, zorunlu tasarrufla birlikte, KEY hesapları
da, sermaye adına, kayıt dışı ekonomi adına,
rant piyasasından beslenenler adına büyük hizmet gördü.
Değerli arkadaşlar, bunu,
tabii, siyasi olarak uzatmak mümkün. Gerçekten, biraz bu madde de tanımlarla
ilgili olduğu için tanımların üzerinde durmayacağım.
Bu işin felsefesini iyi kavrayabilmek açısından biraz
geriye doğru gitmek lazım, yani 1961-1972 yıllarında
uygulanan tasarruf bonosu uygulamasına ya da MEYAK kesintilerine
ya da
Kesilemedi, İYAK oldu. Pek çoğunuzun belki hoşuna
gitmez bugün, ama MEYAK kurulduğu zaman OYAK'la birlikte telaffuz
ediliyordu. OYAK, bugün, gerçekten, biraz da siyaset kurumunun, siyasal
iradenin dışında yönetildiği için, Türkiye'de hemen
hemen en büyük sermaye kuruluşlarından biri hâline geldi.
Sizin iç etmek istediğiniz Ereğli, OYAK'ın sayesinde
Türkiye'de kaldı. Yandaşlarınıza vermek istediğiniz
Ereğli, OYAK sayesinde kurtuldu, Türkiye'de kalabildi. Değilse,
demir tüccarları, demir tröstleri onu ele geçirme aşamasındaydı.
Şimdi, demek ki, iyi yönetilse, yönetilen kurumlar güzel
işlev yapabiliyor.
Şimdi, KEY hesaplarına
baktığınız zaman -arkadaşlarımız
bunların ne anlama geldiğini, nasıl değerlendirildiklerini
anlattı- demin söylediğim o fonlara baktığımız
zaman, tasarruf bonosu uygulaması, Devlet Memurları Yardımlaşma
Kurumu 1970'te başlamış, 1982'de bitmiş; zorunlu tasarruflar
1988-2000, KEY 1987-1996 yıllarında faaliyetini sürdürmüş.
Yani, biri bitmeden yenisi uygulamaya konulmuş, amacı
dışında kullanılmış, biriken paralar eritildikten
sonra tasfiye edilmeye mecbur kalınmış.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
eğri oturup, doğru konuşalım, KEY'in tasfiyesinde
önemli bir iki nokta var. Yani, bir kere, Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığı bu önümüzdeki Ağustos ayından itibaren
süresini tamamlayacağı için ortadan kalkacak. Şimdi,
böyle bir kurum ortadan kalktığı zaman, KEY hesaplarının
akıbeti yine meçhul olacak.
İkincisi: Gerçekten, seçime
gidiyoruz. Bu Mecliste bugün KEY hesaplarını konuşuyoruz,
ama halen hukukiliği hukukçular tarafından tartışılıyor.
Yani, derhal seçime giden bir Meclisin, Anayasa değişikliği
yapması, yasa değişikliği yapması, önemli kararlar
alması hukuken ne kadar geçerli, Anayasa hukukçularının
görevi; ama biz görev bildik, sorumluluğumuz gereği burada
bunu anlatacağız.
Şimdi, bakıyorsunuz, KEY
hesaplarıyla ilgili düzenlemeye, maddelere bakıldığı
zaman, bir kere -3'üncü maddede de konuşacağız- sürelere
ilişkin hükümler var. Dokuz ilâ on beş ay içerisinde, bir zaman
diliminde tasfiye edilecek, listeler hazırlanacak, ilgili
kurumlara verilecek. Yetmedi, 4'üncü maddesinin altıncı
fıkrasında, "Hak sahiplerine yapılacak nakit ödemeler,
Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı tarafından
belirlenecek ödeme planı ve süresine göre yapılır."
deniliyor.
Şimdi, siz çıkacaksınız
yarın meydanlara -çok iyi becerdiğiniz bir konu- yapmadığınız,
yapamadığınız, gerçekleştiremediğiniz
ya da gerçekleştirmediğiniz konuları bile ters yüz
edip
Alınmasınlar Kayserili arkadaşlarım, hani
Kayseri'nin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Bak Meclis Başkanımız da Kayserili.
BAŞKAN - Sayın Çetin, lütfen
toparlar mısınız.
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Meclis Başkanımız da Kayserili. Özür dileyerek söylüyorum.
Yani, eşeğini satması hikâyesinde olduğu gibi,
siz de allayıp pullayıp halka bunu, kandırmaya çalışanları
kandırmak için kullanacaksınız, ama kazın ayağı
öyle değil. Şimdi, dokuz ay sonra ya da Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığı tarafından belirlenecek ödeme planına
göre fi tarihinde, üstelik de çok eksik değerlendirilmiş
rakamlar üzerinden çalışanlara ödemeyi taahhüt edeceksiniz.
Bakınız, biraz evvel
AKP'li sözcü arkadaşım, "Şimdiye kadar kimse bu konuda
bir adım atmadı." dedi. Konut Edindirme Yardımı
Hesaplarının Tasfiyesine Dair Kanun Hükmünde Kararname.
Kanun Hükmünde Kararname No: 588. Tarih:26/11/1999.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Ne olmuş bugüne kadar?
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Yani, o günkü hükûmet de seçime giderken, nakit olarak değil, hazine
bonosu karşılığı bunu tasfiye etmeyi kanuni
hüküm hâline getirdi, ama seçim kararı alındığı,
seçime gidildiği için kadük olmuş idi.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gördün
mü işte! Yani, yapamamışlar.
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Şimdi, sizin de, yasa yapması bile tartışılan,
derhâl seçime gitmesi gereken bir Mecliste, dostlar alışverişte
görsün, "biz, çalışanları, işte, buradan da oy
avcılığı sayesinde avlarız" mantığıyla,
KEY hesaplarını tasfiye girişiminiz geri tepecektir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Zorunlu tasarruf ne oldu, zorunlu tasarruf?
İZZET ÇETİN (Devamla)
- Sizin ne anlamda, çalışanlara,
emeklilere, işsizlere, yoksullara nasıl yaklaştığınızı,
bir yurttaş olarak mı yoksa bir kul olarak mı onları
yardıma muhtaç ettiğinizi, nakit olarak onurlu bir yurttaş
gibi yoksullara yardım mı yapıyorsunuz, yoksa zekât
devleti anlayışınıza uygun olarak gıda, yiyecek,
ramazan çadırlarında aş, belediye önlerinde yiyecek
dağıtarak mı sahiplendiğinizi artık herkes
gördü. Yani, bu yasayı yaparak, zannediyorsunuz ki, iki ay içerisinde,
söyleyeceksiniz ki, iki ay içinde çalışanlara bu paralar
verilecek. Bu paraları iki yılda bile alamayacaklar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Son cümlem
BAŞKAN - Sayın Çetin, teşekkür
için açıyorum sadece.
Buyurun.
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Teşekkür ediyorum.
Yani, iki yıl içinde bile alamayacaklar.
Bunu, çalışanlara, ben şimdiden söylüyorum.
Paralarının iç edilmesi
konusundaki düşüncelerimi bir sonraki maddede açıklayacağım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Çetin.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum sayın milletvekilleri.
Kapanma Saati:
22.25
ALTINCI OTURUM
Açılma
Saati: 22.33
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109'uncu Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
1216 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 3'üncü maddesini
okutuyorum.
Hak sahiplerinin belirlenmesi
MADDE 3- (1) Mülga 3320 sayılı
Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca konut edindirme yardımı
hesaplarını tahakkuk ettirmek ve Türkiye Emlak Bankası
Anonim Şirketine devretmekle yükümlü olup, ilgili mevzuatı
uyarınca bu Kanuna ekli (1) sayılı cetveli daha önce
gönderen kurumlar dışındaki tüm kurum ve kuruluşlar;
a) Konut edindirme yardımı
Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketine aktarılmış
olan hak sahiplerinin isimleri ve yardım tutarlarının
yer aldığı listeleri,
b) Konut edindirme yardım tutarı
tahsil edilmiş, ancak Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketine
aktarılmamış olan hak sahiplerinin isimleri ile yardım
tutarlarının yer aldığı listeleri,
her hak sahibi için bu Kanuna ekli
(1) sayılı cetvele uygun şekilde ve elektronik ortamda
kayıtlı olarak 6 ay içinde Bankaya teslim eder. Bakanlar Kurulu
bu süreyi bir defaya mahsus olmak üzere 3 aya kadar uzatmaya yetkilidir.
(2) Bu süre içinde hak sahiplerine
ilişkin listelerin bildirilmemesi, mükerrer veya yanlış
bildirilmesi halinde hak sahiplerine karşı sorumluluk
ilgili kurum veya kuruluşlara aittir.
(3) Kurumlar bu maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde belirtilen listelerdeki tutarlarla
bu tutarların ilgili bankaya yatırıldığına
ilişkin dekontların mutabakatını yapmak ve dekontları
gerektiğinde ibraz etmek üzere muhafaza etmekle yükümlüdür.
(4) Bu Kanunla yürürlükten kaldırılan
26/11/1999 tarihli ve 588 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
gereğince, Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi tarafından
başlatılan hak sahiplerinin belirlenmesi işlemleri
Banka tarafından ilgili kuruluşlarca gerekli mutabakatları
sağlanarak gönderilen listeler esas alınarak tamamlanır.
Banka, hak sahiplerinin isim, konut edindirme yardımı ve nemalarını
içeren listeleri birinci fıkrada öngörülen sürenin bitiminden
itibaren 3 ay içinde EGYO'ya bildirir. Hazine Müsteşarlığının
bağlı olduğu Bakan bu süreyi bir defaya mahsus olmak üzere 2 aya kadar uzatmaya yetkilidir.
(5) Banka, bu Kanun uyarınca
yapılacak işlemlerin ikmali için, verilen görevin gerekleri
ve süresiyle sınırlı olarak personel, mal ve hizmet
alımı yapabilir.
(6) Mülga 3320 sayılı Kanunun
4 üncü maddesinin (b) fıkrasında belirtilen yardıma
müstahak işçiler ile yaşlılık ve malûllük aylığı
alanlardan yardıma müstahak bulunanların isimleri ile bunlara
yapılmış olan konut edindirme yardımı tutarlarının
yer aldığı listelerin bilgisayar ortamında düzenlenebilmesi
için konuya ilişkin bilgilerin veri hazırlama ve kontrol
işlemleri, SSK personelinin gözetimi ve denetiminde hizmet
alımı suretiyle yaptırılabilir. SSK tarafından
bu amaçla yapılacak olan hizmet alımları, ceza ve ihalelerden
yasaklama hükümleri hariç 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu
hükümlerinden müstesna olup, hizmet alımının usûl ve
esasları SSK tarafından belirlenir. Hizmet alımı
dolayısıyla yapılacak giderler genel bütçeden karşılanır.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen İzzet Çetin, Kocaeli
Milletvekili.
Buyurun Sayın Çetin.
CHP GRUBU ADINA İZZET ÇETİN
(Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 3'üncü
maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, değerli arkadaşlarım,
bir bakıma bir önceki maddeden kaldığım yerden devam
edeceğim sunuşuma.
Değerli arkadaşlar, tabii,
biraz evvel söylediğim, hem tasarruf bonolarının hem
MEYAK kesintilerinin hem zorunlu tasarruf kesintilerinin hem görüşmekte
olduğumuz konut edindirme yardımlarının, devam
eden işsizlik sigortası kesintilerinin yükünün çalışanlara
ve işverenlere bir maliyet unsuru, kayıtlı, dürüst ve
namuslu işverenlere bir maliyet unsuru olarak bindiğini
hepimiz biliyoruz.
Ülkemizde gerçekten istihdamın
çok pahalı olduğunu, "istihdam vergisi" diye adlandırılan
vergilerden işverenlerin de rahatsız olduğunu, yine
bu uygulamadan toplu sözleşmeye tabi olan kamu çalışanlarının,
kamu iş yerlerindeki işçilerin de mustarip olduğunu
yine hepimiz biliyoruz. Ama, demin de değindiğim gibi, birkaç
yıllık çalışanların kıt bütçelerine el
attıktan sonra, bir başka kesintiyle, bir başka fonla
uygulamamız devam ediyor.
Tabii, bu arada sadece fon olarak
değil, AKP hep güzel işler yaptığını anlatadurur
ama, yaptığı işlere bir baktığı zaman
bir arpa boyu yol katetmediğini, çalışma yaşamının
Çalışanların, bu dönemde, gerçekten bir kez daha vurgulayarak
söylüyorum -Çalışma Bakanımızın burada olmasını
arzu ederdim- 12 Eylül dönemindeki hak kayıplarından hiç
az olmadığını ve daha kalıcı, özellikle
İş Yasası'nda ve diğer sosyal güvenlik alanındaki
kayıplarının kalıcılığı, etkisi
göz önüne alındığında daha derin olduğunu bir
kez daha vurgulamak istiyorum.
Bunlara ilave, küçük bir ayrıntı
var değerli arkadaşlarım. Yine, ta 1983 yılından
itibaren uygulanagelen vergi iadesi uygulaması da 2006
yılı itibarıyla sona erdi. Bir önceki yıl, yani
2005 yılı sonu içerisinde emekliler açısından kaldırılmış
ve emeklilere, o zaman için, onun karşılığı olarak
maaşlarına yüzde 4'lük bir artış verilmiş idi.
AKP burada da kurnazlık yaptı.
Ben, bu arada Kayserili yurttaşlarımdan
özür diliyorum. Gerçekten, bir kez daha "kurnazlık" kelimesi
akla gelince, demin verdiğim örneğin çok hoş olmadığını,
bazı yurttaşlarımızın üzüldüğünü arkadaşım
ikaz etti. Benim amacım bir kurnazlık öyküsü olarak onu anlatmaktı,
anlamı farklıymış, ben o anlamı bilmediğim
için öyle bir örnek vermiştim, geri alıyorum o örneğimi.
AHMET YENİ (Samsun) - Kayserililer
kurnaz mı?
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, bakınız, bir kurnazlık örneği
de vergi iadesinde yaptınız. Ne yaptınız? Çalışanların
vergi iadesini kaldırdınız. "Ee, ne olacak?"
diye Maliye Bakanımıza burada sorduk, "Ee, vergi iadesini
bu yıl alacaklar ya!" dedi, "2006 yılında yaptıkları
harcamalar karşılığı topladıkları
faturaları teslim ettiler, işte bugünlerde aldıkları
vergi iadesi 2007'yi dolduracak." diyor. Ama, gerek bilim adamları
gerek bu işin açılımını bilen herkes biliyor
ki, emeklilere benzer bir uygulama çalışanlara yapılmamıştır,
çalışanlar indirimden yararlanamamış, 2007
yılı boş geçmiştir; onun karşılığı
getirilen en az geçim indirimi 2008 yılında yürürlüğe
girecektir. Bu da, yani 1983'ten günümüze kadar devam eden uygulama
da kaldırılırken hak kaybı yine çalışanlara
reva görülmüştür AKP İktidarınca.
Değerli arkadaşlarım,
konut edindirme yardımının öyküsüne ben girmek istemiyorum,
ama bu maddeye baktığımız zaman, hak sahiplerinin
belirlenmesi konusundaki karmaşanın, kargaşanın
nasıl devam ettiğini hepimiz biliyoruz. Tabii, bu yasa,
19 Nisan 2006 tarihinde Meclise geldi, yani tam on üç ay dört gün önce
Mecliste görüşülebilir idi. Yasa bugüne kadar bekletildi seçim
malzemesi olarak kullanılmak için. O gün, biz Çalışma
Komisyonunda bu konuyu görüşürken de dile getirmiş idik,
yani sürelere bakıldığı zaman, sürelerin bitiminden
sonra, Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına
devrinden sonra bunun da nemalandırılması duracak,
ödemesi onun uygun gördüğü bir süreye geçecek. Bakınız
diyor ki: "
hak sahiplerinin isimleri ile yardım tutarlarının
yer aldığı listeleri, her hak sahibi için bu Kanuna ekli
(1) sayılı cetvele uygun şekilde ve elektronik ortamda
kayıtlı olarak 6 ay içinde Bankaya teslim eder." Kim? Konut
edindirme yardım tutarını tahsil eden kimseler. Bu, bir
sefere mahsus üç ay uzatılabilir. Yani, (b) fıkrasını
okudum 3'üncü maddenin.
Yine, devam ettiğiniz takdirde,
4'üncü fıkrasında, bunun
"588 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince
"
devam ediyor "Banka, hak sahiplerinin isim, konut edindirme yardımı
ve nemalarını içeren listeleri birinci fıkrada öngörülen
sürenin bitiminden itibaren 3 ay içinde Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığına bildirir." Bir defaya mahsus olmak üzere iki ay da buradan. Beş ay burası, dokuz ay da öbür
taraf, on dört aydan önce tasfiyesi mümkün değil.
Bu da yetmiyor. 6'ncı madde tam
bir aczin ifadesi, yani "Mülga 3320 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesinin (b) fıkrasında belirtilen yardıma müstahak
işçiler ile yaşlılık ve malullük aylığı
alanlardan yardıma müstahak bulunanların isimleri ile bunlara
yapılmış olan konut edindirme yardımı tutarlarının
yer aldığı listelerin bilgisayar ortamında düzenlenebilmesi
için konuya ilişkin bilgilerin veri hazırlama ve kontrol
işlemleri, SSK personelinin gözetimi ve denetiminde hizmet
alımı suretiyle yaptırılabilir."
Değerli arkadaşlar, bakınız,
hiç alınganlık göstermeyin, bundan birkaç ay önce bizim Meclis
otoparkına girildiği zaman, yani, birkaç yıl önce, hepimizin
milletvekili olup geldiğimiz zaman arabalara bakıldığı
zaman, sıradan yurttaşlarımızın arabalarından
farkımız yoktu ve o güne kadar siz, AKP Grubu olarak, iki
yıl öncesine kadar, maaşların azlığı,
yetmediği gerekçesiyle muhalefete gelip, bize, maaşların
artırılması için imza isterdiniz. İki yıldır
bunu duymuyoruz.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Çok
ayıp, çok!
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Ama, KÖYDES projeleri çıkalı, o Meclisteki araba markaları
değişti.
AHMET YENİ (Samsun) - Çok
ayıp şey bunlar yahu! Çok ayıp!
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Bir geçtiğimiz dönem
SERACETTİN KARAYAĞIZ
(Muş) - Öyle açığa konuşamazsın!
İZZET ÇETİN (Devamla)
- Geçtiğimiz dönem
Dinleyin!
BAŞKAN - Sayın Karayağız,
lütfen!
Sayın Çetin
Sayın Çetin,
lütfen.
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Geçtiğimiz dönem beraber siyaset yaptığınız
bir siyasal partinin...
SERACETTİN KARAYAĞIZ
(Muş) - İspat etsin o zaman!
İZZET ÇETİN (Devamla) -
...üst düzey bir yöneticisi, geçtiğimiz günlerde gazetede bir
açıklama yaptı: "Çoğu şöyle geldiler, hepsi
ciple dönüyorlar." dedi. Tabii, helal olsun demeyeceğiz,
demeyiz.
SERACETTİN KARAYAĞIZ
(Muş) - İspat et! İspat edeceksin!
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Bunun hesabını soracağız.
Şimdi burada da, benim devlet
memurum, SSK personelim veyahut da Emlak Gayrimenkul Yatırımda
çalışanlarım bu işi yapamıyor, hizmet
alım yöntemiyle ben onu piyasadan alacağım, yaptıracağım...
Böyle, devlet kurumlarına güvensiz, çalışan personeline,
memuruna güvensiz bir iktidar bir daha görülmemiştir. Yani,
bilgisayar ortamına girmek için bile, bu işi yapabilmek
için bile, konut edindirme yardımının tasfiyesi için
bile piyasadan hizmet satın alma anlayışını
şiddetle protesto ediyorum.
MEHMET SOYDAN (Hatay) - O işler
sizde olur ya!
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, gerçekten, bir iş yaparken, kamunun
önemini, devletin varlığını, kamu kurumlarının,
kamu hizmetlerinin niteliğini herkesten önce düşünmesi
gereken siyasal iktidardır. Kamu görevlilerini korumak zorunda
olan, korumakla görevli olan da siyasal iktidardır. O nedenle,
ben, burada, açıkça, kamu çalışanlarına güvensizlik
ya da iş bilmezlik ya da yeteneksiz, niteliksiz yaftasının
vurulmak istenmesini de anlayamıyorum ve kabullenemiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, bu düzenlemede, KEY hesaplarının hak sahiplerine
iadesine dönük hemen tüm mevzuat tamam olmasına rağmen,
iktidara geldiğinizde, demin söylediğim kanun hükmünde
kararnamede bugüne kadar bir adım atmadınız ve bugün
Hükûmetinizce yeni bir plan yapılmak isteniyor. Ama, bu da ne yazık
ki, yasama organınca değil, yetki devrederek, görev devrederek,
piyasadan hizmet satın alarak yapılmak isteniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çetin, lütfen
toparlayın.
İZZET ÇETİN (Devamla) -
AKP Hükûmetinin, KEY hesaplarının hak sahiplerine ödenmesine
dönük olarak hazırladığı yasa tasarısı
19/4/2006 günü Meclise gönderilmiş ve tasarı komisyonlarda
görüşüldükten sonra Genel Kurul gündemine gelmiş, ancak
bugüne kadar görüşülememiştir, yani, on üç-on dört aydır.
Hak sahiplerine nakit ya da hisse senedi olarak ödeme yapılmasını
öngören tasarı, hak sahiplerinin belirlenmesi için on dört aylık
bir süre öngörüyor. Ödemeler ise, Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığının piyasadan hizmet satın alarak,
SSK mensuplarının gözetiminde yapabileceği, planlayacağı
rastgele bir süreyle geriye ödenecek. Yani, el insaf! Küçücük bir
hesabı bile tasfiye etmekten aciz, ne yaptığını
bilmez bir manzara. Bu manzara bize yakışmıyor.
Değerli arkadaşlarım,
sizleri fazla üzmek istemiyorum ve şunu söylemek istiyorum:
Üretenin ve çalışanın hakkını aldığı,
huzurlu ve mutlu bir Türkiye'nin 22 Temmuzdan sonra yeniden inşa
edileceğine yürekten inanıyor; bu duygularla hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Çetin.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4'üncü maddeyi okutuyorum:
Hak sahiplerinin alacaklarının
nemalandırılması ve ödeme
MADDE 4- (1) Hak sahiplerinin konut
edindirme yardımı ana para tutarlarının nemalandırılmasında;
1/1/1987 ilâ 29/12/1999 tarihleri arasındaki dönem için Türkiye
Emlak Bankası Anonim Şirketinin 6 aylık vadeli mevduat
faizi bileşik usûlde uygulanır. 29/12/1999 tarihinden sonraki
dönem için, 3 üncü maddenin birinci fıkrasında belirtilen
süre sonundaki EGYO'nun net aktif değerinin % 60,96'sının
bu Kanunla mülga 588 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca
Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi tarafından aynî
sermaye olarak EGYO'ya devredilen taşınmaz karşılığı
395.751.717,17 YTL'ye oranı esas alınarak nema hesaplanır.
(2) EGYO, 3 üncü maddenin birinci
fıkrasında belirtilen süre sonundaki net aktif değerini
Sermaye Piyasası Kurulunun gayrimenkul yatırım ortaklıklarına
ilişkin düzenlemelerindeki usûl ve esaslara göre belirler ve
sonuçları Bankaya bildirir.
(3) 3 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde tanımlanan hak sahiplerine
ilişkin bilgiler Bankaca EGYO'ya bildirilir. Bu kişilere
talep etmeleri halinde ödemeler, nemasıyla birlikte nakit veya
payları oranında EGYO hisse senedi verilmek suretiyle yapılır.
Her bir hak sahibinin EGYO'nun sermayesinin % 60,96'sı içindeki
payı; hak sahibinin konut edindirme yardımının
29/12/1999 itibarıyla nemalandırılmış toplam
değerinin, tüm hak sahiplerinin konut edindirme yardımlarının
29/12/1999 tarihi itibarıyla nemalandırılmış
toplam değeri içindeki payı esas alınarak belirlenir.
Hak sahiplerine yapılacak ödemelerde kullanılmak üzere
gerektiğinde Hazine Müsteşarlığı tarafından
EGYO'ya, ikrazen Devlet iç borçlanma senedi ihraç edilebilir.
(4) 3 üncü maddenin birinci
fıkrasının (b) bendinde tanımlanan hak sahiplerine
ilişkin bilgiler Bankaca EGYO'ya bildirilir ve hak sahiplerince
talep edilmesi halinde, karşılığının Hazine
tarafından EGYO'ya aktarılmasını müteakip EGYO
tarafından nemasıyla birlikte nakit olarak ödeme yapılır.
(5) Konut edindirme yardımı
hesaplarını tahakkuk ettirmek ve Türkiye Emlak Bankası
Anonim Şirketine devretmekle yükümlü kurum ve kuruluşlar
nezdinde bulunan ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketine
aktarılmamış olan hak sahiplerine ilişkin konut
edindirme yardımı tutarlarının tamamı
fer'ilerinin tahsili beklenilmeksizin,
Hazine Müsteşarlığının Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası nezdindeki 410 numaralı hesabına aktarılır.
Bu kişilere ait konut edindirme yardımı tutarları
gecikme zamları ile birlikte, ilgili kurumlarca tahsil edilmesini
müteakip tahsilatın yapıldığı tarihi izleyen
ayın sonuna kadar Hazine Müsteşarlığının
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdindeki 410 numaralı
hesabına aktarılır.
(6) Hak sahiplerine yapılacak
nakit ödemeler EGYO tarafından belirlenecek ödeme planı
ve süresine göre yapılır.
(7) Nakit olarak yapılacak
ödemeler için EGYO ile Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim
Şirketi arasında protokol düzenlenir.
(8) 3 üncü maddede belirtilen sürenin
bitiminden itibaren hak sahiplerinin alacakları nemalandırılmaz.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Kemal Sağ, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Sağ. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KEMAL SAĞ (Adana)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1216 sıra
sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine
Ödeme Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın
4'üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerimin başında hemen belirteyim
ki, uygulaması gerçekten çok zor olacak bir tasarı üzerinde
görüşmeler yapıyoruz. Bu nedenle, bu yapılan çalışmayı,
seçim öncesi, memur, işçi ve bunların emeklisi seçmenlere
verilmek istenen bir seçim selamı olarak değerlendiriyorum.
Bunun adı tam anlamıyla bir seçim yatırımı arkadaşlar.
Lütfen, hatırlatmak istiyorum, bundan birkaç ay önce de, AKP Grubu
olarak hepiniz burada "Mortgage, Mortgage" demiyor muydunuz?
Ne oldu Mortgage'a? Çıkarttık Yasa'yı, sanki, bugün bankaların
önünde kuyruklar mı oluştu? Sanki, o edebiyatını
yaptığınız fakir fukara, garip gureba konut sahibi
olma yarışına mı girdi? Var mı öyle bir
şey? Yok.
Değerli arkadaşlar,
işte, bu yasa da ondan pek farklı olmayacak. Eğer, konut
edindirme yardımının başlangıcından bugüne
kadar olan süreci şöyle bir tetkik edip anlamaya çalışırsak,
bu yasanın uygulamasının neden pek mümkün olmayacağını
anlamak zor olmayacaktır. Şöyle ki, bildiğiniz gibi,
konut edindirme yardımı, kısa adıyla KEY, ilk kez
1986 yılında, 3320 sayılı Memurlar ve İşçiler
ile Bunların Emeklilerine Konut Edindirme Yardımı Yapılması
Hakkında Kanun ile uygulamaya konulmuştur. Yasada belirtilenler
adına, konut edindirme yardımı, çalıştıkları
kurum tarafından, Türkiye Emlak Kredi Bankasında Toplu Konut
ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığı
adına açılmış hesaplara yatırılmıştı.
Bu Kanun'un amacı, kendileri adına para yatırılan
kişilerin, yani, kurumlarda çalışan memur, 10 veya daha
fazla işçi çalıştıran iş yerlerinde çalışan
işçiler, emekli memur ve işçiler, 75 metrekareyi geçmeyecek
büyüklükte konut satın aldıkları takdirde ve Kanun'da
belirtilen özellikleri taşıdığı takdirde,
bu hesaptan para almaları mümkün kılınmıştı.
1 Ağustos 1996 tarih ve 4160 sayılı
Kanun ile 3320 sayılı Yasa'nın konut edindirme yardımının
ödenme şeklini düzenleyen "yardım miktarı"
başlıklı 3'üncü maddesinin yürürlükten kaldırılmasıyla,
konut edindirme yardımı ödemeleri durdurulmuştur. Daha
sonra, 588 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 3320 sayılı
Kanun yürürlükten kaldırılmış ve KEY hesabı
karşılığı olarak hesapta bulunan toplam meblağ
değerindeki Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketine
ait gayrimenkuller Emlak Konut Anonim Şirketine sermaye olarak
konulmuştur. 1996 yılında Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığına devredilen gayrimenkullerin devir tarihindeki
değeri, yuvarlak olarak 395 trilyon liradır. Yani, bu
şekilde gelmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüldüğü üzere, KEY hesabında biriken
yardım miktarı da azımsanamayacak boyutlara ulaşmıştır.
Bugün, hem bu gayrimenkullerin bugünkü ekspertiz değeri yapıldığı
takdirde ortaya çıkacak değer, artı, bankada yatırılmış
bulunan nakit değerler, KEY hesabının toplam değerini
teşkil etmektedir. 1996 yılında konut edindirme yardımı
uygulamasına fiilen son verilmesine rağmen, kişiler
adına tahakkuk ettirilerek KEY hesabında toplanan paralar,
bugüne kadar hak sahiplerine iade edilmemiştir ya da edilememiştir.
Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilen bu kanun
tasarısıyla, KEY hesaplarında biriken tutarların
hak sahiplerine iade edilmesi düşünülmekte ise de, tasarı
kanunlaşsa bile, ödemenin hak sahibine yapılması pek
mümkün görülmemektedir. Bunun nedenlerini merak ediyorsanız
kısaca açıklayacağım, çünkü, bunun dört önemli nedeni
var.
Birincisi, söz konusu konut edindirme
yardımlarının kayıtları kurum ve kuruluşlarca
sağlıklı tutulmamıştır. Kurum ve kuruluşların
hemen hemen hiçbirisinde sağlıklı bir kayıt bulunmamaktadır.
İkincisi, konut edindirme yardımı
hesabında biriken meblağın kimler adına olduğu
tam olarak bilinmemektedir. Buna ilişkin sağlıklı
bir kayıt ortada yoktur. Kısacası, hak sahipliği
tespiti yapılamamaktadır.
Üçüncüsü, bugüne kadar konut edindirme
yardımından kimlerin ne miktarda faydalandığı
konusunda ise sağlıklı hiçbir bilgi mevcut değildir.
Dördüncüsü, emekli olanlar, bunlardan
vefat edenler ile kanuni mirasçılarının tespitinde
imkânsızlıklar söz konusudur. Maalesef, bugüne kadar bunlarla
ilgili bir çalışma da yapılmamıştır.
Değerli arkadaşlar, bu
olumsuzlukları çoğaltmak mümkündür. Aslında, bu olumsuzluklar
Hükûmet tarafından bilinmektedir ve bu yüzden hak sahiplerinin
tespiti bu tasarının yasalaşmasından sonraki döneme
bırakılmaktadır. Hak sahiplerinin belirlenmesinde
sorunlar yaşanması kaçınılmazdır. Hak sahiplerinin
sorun yaşamaması büyük ölçüde kurumların arşivleme
hizmetlerinin sağlıklı yapılmış olması
ve kurumların hak sahipliği listelerini doğru ve
sağlıklı olarak ibraz etmeleri hâlinde ancak mümkün
olabilecektir. Görünen odur ki, bu konuda ciddi anlamda sıkıntılar
yaşanacak, hak sahipleri veya kanuni mirasçılar KEY hesaplarında
biriken alacaklarını zamanında alamayacaklardır.
Hatta, iddia ediyoruz ki, yasanın bu şekilde çıkması
hâlinde konut edindirme yardımı alamayanlar çoğunlukta
olacak, alanlar azınlıkta kalacaktır.
Bakın, Sayın Maliye Bakanı
burada yok ama, gıyabında hatırlatmak istiyorum. Bakın,
Maliye Bakanlığı konuyla ilgili olarak 2001/1 no.lu
bir tebliğ çıkartıyor ve bunu tüm valiliklere ve merkez
saymanlıklarına gönderiyor, tarih de 15 Ocak 2001. Bu tebliğ
arkadaşlar, işte bu. Bu tebliğde, KEY alacaklarının
kimler olduğunun, KEY alacak miktarının ne olduğunun
kayıtlara geçirilmesi ve tespiti istenilmiştir. Ancak,
böyle bir tebliğ olmasına rağmen ve aradan altı
yıl geçmesine rağmen, Maliye Bakanlığı saymanlıkları
bu çalışmayı henüz tamamlayamamışlardır.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
bu tebliğden bir sonuç çıkmamıştır. Bu durumda,
Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı çalışma
yapmış, ancak onlar da bugüne kadar sağlıklı
bir sonuca ulaşamamışlardır. İşte, bu yüzden
diyoruz ki, bu yasa çıksa bile uygulanması pek zor olacaktır,
belki pek uygulanamayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Sağ,
lütfen toparlayınız.
KEMAL SAĞ (Devamla) - Sayın
Başkanım, zaten 5'inci maddede bir konuşmam daha var;
isterseniz, orada devam edeyim, ben hakkımı kullanmayayım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Sağ.
Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen Kemalettin Göktaş, Trabzon Milletvekili.
Buyurun Sayın Göktaş. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konut edindirme yardımının
geri ödenmesiyle ilgili kanunun 4'üncü maddesiyle ilgili şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, AK
Parti Hükûmeti olarak, gerçekten bugüne kadar gelip geçmiş birçok
hükûmetin el atamadığı konulara cesaretle el atarak
çözüm bulma noktasında sonuçlandırdık. Daha önce, hepinizin
bildiği gibi, zorunlu tasarruf mevduatı fonunda takriben
15 katrilyon civarında para ödendi. Geçmiş dönemdeki
hükûmetler bu paraları aldı, ama kasada bu para yoktu. Yandaşlara
paralar yedirildi, bankalara soyduruldu; kâğıt üzerinde
para var, çekmeceyi açtığında para yoktu. Öyle mi? Öyle.
Kim bunu ödedi? AK Parti Hükûmeti.
Şimdi, konut edindirmeyle ilgili
kanun çıktı ta 1987'de, bununla ilgili de yine bugüne kadar
gelen Hükûmetler parayı topladı, ama gene kasada para yok.
Vatandaşın parası devletin cebinde durur, ama ödeme
yok; paralar faize, yandaşa gitti. Öyle mi? Bunu da AK Parti
Hükûmeti olarak bir görev addederek burada huzurunuza getirdik ve
vatandaşın takriben 4 milyar dolara yakın parasını
ödemeye karar verdik ve ödeyeceğiz inşallah.
Şimdi, arkadaşlar, bu paraları
öderken, yani ben beklerdim ki, şuraya çıkan arkadaşlar
desin ki: "Ya, Allah razı olsun; şu milletin, bu garip gurebanın
parasını bu gelmiş geçmiş hükûmetler, yandaşa,
bankalara soydurdu, yedirdi, faize gitti; siz de geldiniz, Hükûmet
olarak bu paraları sahiplendiniz ve vatandaşa ödüyorsunuz.
Allah razı olsun." denmesini ben beklerdim veya teşekkürü
beklerdim. Ama nerede? Teşekkürü bırak, bir sürü, burada,
hakikate uymayan, gerçek dışı beyanlarla karşı
karşıya kaldık.
Bakınız, bir KÖYDES projesi
burada eleştiriliyor. KÖYDES
Yıllarca evlerinde su akmayan,
su görmeyen insanlarımız su gördü KÖYDES'le. KÖYDES, köye
su gelmeyen köyler
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Projeyi eleştirmedik.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- İzzet, bir dakika
Ben seni oturduğum yerden dinledim, orada
bir dakika dinle sen şimdi.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Ben KÖYDES'i eleştirmedim.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - KÖYDES'i
eleştirmedik ki.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Bir dakika, dinle bir dakika.
BAŞKAN - Sayın Çetin, lütfen
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Zenginleşmeyi
BAŞKAN - Sayın Çetin
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Örneğini veririm.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Bir dakika
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Örneğini veririm.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Sizin anlayamayacağınız bir şeyi daha anlatacağım
şimdi.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Örneğini veririm, örneğini veririm. Biraz sonra
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- KÖYDES projesi arkadaşlar ve büyük bir iddiayla geldik, iki yılda
su akmayan ev olmayacak, yolu olmayan köy olmayacak ve buna karar
verdik, bunu yapıyoruz ve gittiğimiz yerlerde bütün vatandaş
Parti ayrımı da yapmadık. Bir muhtar, eskiden, bir kamyon
çakıl almak için parti kapılarında dolaşırdı.
Hiçbir muhtara "hangi partidensin"i sormadık, hiçbir
köylüye "hangi partiye rey verdi" sormadık ve eşit
miktarda hizmet ettik, Türkiye âdeta şantiyeye döndü; vatandaş,
inanın, dua ediyor, "Allah razı olsun." diyor. Biz,
bunu yaparken, azami de dikkat ettik. Ne yaptık? Dedik ki, bu paraları,
kaymakamın başkanlığında, iki il genel meclisi,
iki de muhtar
Bu muhtarlar da tayinle değil, muhtarlar arasında
yapılan seçimle seçildi, partisi purtusu yok.
Arkadaşlar, bakınız,
burada, bazı yerlerde birtakım yanlışlıklar
olabilir mi? Olur. İnsanın olduğu yerde mutlaka birtakım
yanlışlıklar olabilir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Çok oluyor
o yanlışlıklar.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Ama bunu umuma şamil olarak değerlendirmek ve bununla ilgili
burada gelip karalamada bulunmak, büyük bir yanlıştır,
büyük bir günahtır ve hatadır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Çok
oluyor o yanlışlıklar, çok.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Ayrıca, şimdi diyorlar ki: "Efendim, arabaların
markaları değişti." Doğru, değişti.
Sizin zamanınızda marka değişebilir miydi? Bir
araba almak için, bir sene önce para yatıracaksın, sıraya
gireceksin
Bizim zamanımızda, her vatandaş araba alabiliyor,
her vatandaş ev alabilecek duruma geldi. (CHP sıralarından
gürültüler)
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Vatandaş alamaz oldu
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Dokundu mu sana İzzet?
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Arabada benzin yok
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Bak, dinleyemiyorsun, dokundu mu? Dinleyemiyorsun!
NAİL KAMACI (Antalya) - Türkiye'nin
gelecek yirmi yılı borçlandı.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Benim söylediklerimi oku, ondan sonra konuş.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Bak, ben seni oturduğum yerde dinledim, sen dinleyemiyorsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Göktaş,
lütfen, toparlar mısınız.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Toparlayacağım Sayın Başkan.
Şimdi, bakın arkadaşlar,
bütün halkımızı araba alacak duruma getirdik bizim dönemimizde.
Beş sene vadeyle araba almak nerede
Sizin zamanınızda,
vatandaş, parayı yatıracak, bir sene sonra araba alacak
Aldığı arabaya benzin bile koyamıyordu.
NAİL KAMACI (Antalya) - Geçmişte,
onlar da sizin zamanınızdaydı.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Kuyruklardaydı sizin zamanında, kuyruklardaydı,
kuyruklardaydı. (AK Parti sıralarından alkışlar;
CHP sıralarından gürültüler)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Refah Partisinin mi?
NAİL KAMACI (Antalya) - Onlar
da sizin zamanınızdaydı.
BAŞKAN - Sayın Kamacı
lütfen
NAİL KAMACI (Antalya)- Refah
Partisi zamanındaydı.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Tabii, hoşuna gitmeyince, yerinden bağıracaksın.
NAİL KAMACI (Antalya) - Sizin
zamanınızda
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Doğru, doğru!
Sizin zamanınızda
NAİL KAMACI (Antalya) - Refah
Partisi zamanınızdaydı.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Bakın, arkadaşlar, 22 Temmuzda sizi bu millet iktidar yapmayacak.
Siz, zaten, bu anlayışla iktidar da olamazsınız.
(CHP sıralarından gürültüler)
NAİL KAMACI (Antalya) -
Bırak onu, bırak!
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Halkı bölmeyin siz-biz diye.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Sizin işiniz, Türkiye'yi kaosa sürüklemektir. Sizinle devlet
yönetilemez.
Bakın, bir Cumhurbaşkanlığı
seçiminde ülkeyi kaosa soktunuz. (CHP sıralarından gürültüler)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Halkı bölmeyin siz-biz diye, cepheler yaratmayın
siz-biz diye. Sizin döneminizde halk yoktu, tarikatlar vardı.
BAŞKAN - Sayın Baloğlu,
lütfen
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Ülkeyi kaosa soktunuz, kaosa soktunuz
(CHP sıralarından
gürültüler)
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Elinize
yüzünüze bulaştırdınız.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Zorlamayın, az kaldı, sizin hesabınızı verecek
bu millet.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Göktaş.
Madde üzerinde üç adet önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına
göre okutacağım, sonra aykırılıklarına
göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1216 sıra
sayılı yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasındaki
"29.12.1999 tarihinden sonraki dönem için, 3. maddenin 1. fıkrasında
belirtilen süre sonundaki EGYO'nun net aktif değerinin"
ibaresinden sonra gelmek üzere "bugünkü ekspertiz değeriyle
belirlenmiş tutarının" ibaresinin eklenmesini
arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Oğuz
Oyan İzzet
Çetin
Malatya İzmir Kocaeli
Kemal
Sağ M. Erdoğan
Yetenç
Adana Manisa
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1216 sıra
sayılı yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasındaki
"6 aylık vadeli mevduat faizi" ibaresinin "aynı
dönemde ihraç edilen 6 ay vadeli Hazine bonosu faizi" şeklinde
değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Kemal
Sağ M. Erdoğan
Yetenç
Malatya Adana Manisa
Orhan
Sür İzzet
Çetin
Balıkesir
Kocaeli
BAŞKAN - En aykırı
önergeyi okutup, işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan, 1/1195 Esas
No.lu Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı'nın 4 üncü maddesine, 5 inci
fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın
eklenmesini ve madde fıkralarının buna göre yeniden
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Salih
Kapusuz Mustafa Çakır Mahmut Kaplan
Ankara Samsun Şanlıurfa
M.
Salih Erdoğan Mehmet
Özlek
Denizli Şanlıurfa
Madde: 4 (6) Bu Kanunun uygulanmasında,
SSK tarafından işverenlerden gecikme zammı ve faizi
ile birlikte tahsil edilen konut edindirme yardımı tutarının
ilişkin olduğu ayı takip eden ayın sonunda tahsil
edilmiş olduğu kabul edilerek işlem yapılır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Yeni
madde ihdası bu.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Yeni bir madde ihdası bu.
BAŞKAN - Sayın Anadol, buyurun,
ne söylemek istiyorsunuz?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Efendim,
yeni madde ihdası. Komisyonun salt çoğunluğunun olması
lazım.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Evet, İç Tüzük'ü kevgir yaptılar.
BAŞKAN - Sayın Anadol, yeni
bir fıkra ekleniyor; yeni bir madde ihdası söz konusu değil.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Hayır
efendim, yani
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ULAŞTIRMA BAKANI İSMET
YILMAZ - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
SSK tarafından yasal süresi
dışında tahsil edilmiş olan konut edindirme yardımı
tutarları, gecikme zammı ve faizi ile birlikte tahsil edilmektedir.
Kanunun 3 üncü maddesine göre düzenlenmesi gereken listelere,
bu şekilde yapılan ödeme tarihlerinin kaydedilmesi durumunda,
hak sahipleri geç tahsilattan kaynaklanan nema kaybına uğrayacaktır.
Maddeye eklenen fıkra ile bu durumdaki hak sahiplerinin
mağduriyeti önlenmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar
yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN - Arayacağım
Sayın Anadol.
Aynı zamanda karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1216 sıra
sayılı yasanın 4 üncü maddesinin 1. fıkrasındaki
"6 aylık vadeli mevduat faizi" ibaresinin "aynı
dönemde ihraç edilen 6 ay vadeli Hazine bonosu faizi" şeklinde
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ULAŞTIRMA BAKANI İSMET
YILMAZ - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu önergenin gerekçesi üzerinde konuşacaktır,
buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
hepinize saygılar sunuyorum.
Şimdi, hak ve adalet. Eğer
vatandaşın parasını aldıysanız...
FİKRET BADAZLI (Antalya) -
Biz almadık, almışlar.
BAŞKAN - Sayın Badazlı,
lütfen.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Alan, kimse
Aldıysanız, bunu en rantabl değerlendirmek
kamunun görevidir. Şimdi, insanların parasını
alacaksın, "ben size ev alacağım, ev sahibi yapacağım"
diyeceksin, "en rantabl şekilde değerlendireceğim"
diyeceksin
Doğru mu arkadaşlar? Ama
maalesef... Özellikle tutanaklara geçmesini istedim.
Arkadaşlar, o tarihteki mevduat
faizlerine bakın, o tarihteki tüm banka ortalamalarının
faizlerine bakın. Ancak, her ne hikmetse, Emlak Bankası,
altı aylık mevduat faizlerini ilan ederken, diyelim bir aylık
faizi yüzde 80'se, altı aylık faizi yüzde 50'ydi. Ya, kardeşim,
diğer tüm bankalarda tüm sektör ortalaması altı aylık
mevduat faizleri yüzde -diyelim- 80'se, her ne hikmetse, Emlak Bankasının
mevduat faizi yüzde 40'lardaydı. Nedeni ne biliyor musunuz? Yetimin
hakkını yemek için. O insanların, sırf, KEY hesaplarına
altı aylık mevduat faizi ortalaması uygulanıyor
diye, nasılsa bu para fakir fukaranın, ses çıkarmıyorlar,
zorunlu gelen bir para, sanki bulunmuş Hint kumaşı gibi
ve Emlak Bankasının bu parayı alıp o tarihte kimlere
verdiğini biliyorsunuz. Burada haksızlık yapılıyor,
burada Emlak Bankasının...
Peki, "bir aylık mevduat
faizi" deyin, bırakın altı aylığı, Emlak
Bankasının ilan ettiği bir aylık mevduat faizleriyle
yapalım, kabul. Hakkaniyet
O tarihte Emlak Bankası hazine
bonosu alıyordu bu paralarla. Gelin, bu nemalarda, o süreçteki
ya altı aylık hazine bonosu yapalım yahut Ziraat Bankası,
Vakıflar Bankası, kamu bankalarının ortalama altı
aylık mevduat faizini yapalım. Haksızlık yapıyoruz
bu insanlara.
Ben, özellikle tutanaklara geçmesi
açısından, kim yaptıysa, tüm o çalışanların
parasının vebali onların boynundadır. Büyük haksızlık
yapıyoruz. Gelin, nema hesabında ya üç bankanın, üç kamu
bankasının -o altı aylık diyorsa- altı aylık
yahut Emlak Bankasının bir aylık, Emlak Bankasının
üç aylık ortalama faizini alalım.
Ben, bu açıdan -haksızlık
yapmayın- bunun özellikle tutanaklara geçmesini istiyorum.
Hepinize saygılar sunarım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1216 sıra
sayılı yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasındaki
"29.12.1999 tarihinden sonraki dönem için, 3. maddenin 1. fıkrasında
belirtilen süre sonundaki EGYO'nun net aktif değerinin"
ibaresinden sonra gelmek üzere "bugünkü ekspertiz değeriyle
belirlenmiş tutarının" ibaresinin eklenmesini
arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ULAŞTIRMA BAKANI İSMET
YILMAZ - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Gayrimenkullerin bugünkü değerlerinin
üzerinden nema verilmesi için verilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5'inci maddeyi okutuyorum:
İlan ve hak sahipliğinin
sona ermesi
MADDE 5- (1) Hak sahiplerine
ilişkin olarak 4 üncü madde uyarınca Bankaca EGYO'ya bildirilen
listeler hak sahipliğinin tespitine esas olmak üzere Resmî Gazetede
ilan edilir.
(2) Türkiye Emlak Bankası Anonim
Şirketine iletilen listelerde isimleri yer almadığı
halde, konut edindirme yardımına müstahak olduğunu
ileri sürenlerin, ilanın yapıldığı tarihten
itibaren 3 ay içerisinde mülga 3320 sayılı Kanuna göre konut
edindirme yardımı hesaplarını tahakkuk ettirmek
ve ilgili bankaya devretmekle yükümlü olan kurum ve kuruluşlara
başvurmaları halinde, adlarına daha önce konut edindirme
yardımı yapıldığı hususunun her zaman düzenlenmesi
mümkün olmayan nitelikteki belgelerle kanıtlanması veya
bu durumun ilgili kurumların kayıtları ile anlaşılması
kaydıyla, konut edindirme yardımı tutarları ilgili
kurum veya kuruluşlarca hesaplanarak ilgililerin başvurusunu
izleyen 2 aylık süre içinde 3 üncü maddenin birinci fıkrasında
belirtilen formatta ve şekilde Bankaya bildirilir. Bu fıkraya
göre hak sahibi olduğu tespit edilenlere yapılacak ödemelerde
3 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine
ilişkin hükümler uygulanır. Bu fıkrada belirtilen
başvuru süresi geçirildikten sonra yapılan talepler ilgili
kurum ve kuruluşlarca dikkate alınmaz.
(3) Birinci fıkra uyarınca
yapılan ilan tarihinden itibaren beş yıl içinde talep
edilmeyen alacaklar Hazineye irad kaydedilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Kemal Sağ, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Sağ.
CHP GRUBU ADINA KEMAL SAĞ (Adana)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1216 sıra
sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine
Ödeme Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın
5'inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, az
önceki konuşmam sırasında, özetle iki noktaya değinmiştim.
Birincisi, KEY ödemelerine ilişkin dört noktanın çok önemli
olduğunu belirtmiştim. Bunları kısaca hatırlatayım:
Birincisi, kayıtların sağlıklı tutulmadığı
idi. İkincisi, hak sahiplerinin sağlıklı olarak bilinmeyişi
idi. Üçüncüsü, bugüne kadar bundan kimler yararlandı, belirsiz
olması idi ve bir tanesi de mirasçılara ilişkin çalışmanın
yapılmaması idi. Diğer konu da Maliye Bakanlığının
2001 yılında çıkarttığı genelgenin çok
ciddi olmasına rağmen ve bir emir içermesine rağmen, altı
yıldan beri bir sonuca ulaşamadığı noktası
idi değerli arkadaşlar. Şimdi, diğer hususları
belirtmek için sözlerime devam ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarıya göre, 1 Ocak 1987 ile 31/12/1995 tarihleri
arasında adlarına yapılan yardım tutarları,
gerekli bildirimler yapılarak Türkiye Emlak Kredi Bankası
AŞ hesaplarına aktarılmış olanlar ile bunların
sahipleri bu tasarıya göre hak sahibi olacaklardır.
Bilindiği gibi, gayrimenkul
yatırım ortaklıkları, SPK mevzuatına tabidir
ve bu ortaklığın bünyesindeki taşınmazların
değerlendirilmesi de SPK mevzuatına göre olacaktır.
Ancak, tasarının 6'ncı maddesinin ikinci fıkrası
ile Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının
beş yıl süre ile SPK mevzuatı dışında tutulması
öngörülmüştür. Bununla birlikte, tasarının 4'üncü
maddesinde de hak sahibine ödemelerin talep edilmesi hâlinde, Emlak
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı tarafından
hisse senedi verilmek suretiyle yapılması öngörülüyor.
Burada, verilecek hisse miktarının önemi çok büyüktür.
Çünkü, nemalar, Türkiye Emlak Bankası AŞ tarafından
ayni sermaye olarak Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına
devredilen taşınmaz karşılığı 395
trilyon Türk lirasının oranı esas alınarak hesap
edilecektir. Bu nedenle, bu taşınmazların değeri
çok büyük önem arz etmektedir. Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının,
SPK mevzuatı dışında çıkarılması durumunda
taşınmazların değerlendirilmesinde keyfîlik ortaya
çıkabilecek ve objektif ölçülerden uzaklaşılabilecektir.
Bu durum da yeni mağduriyetlerin ortaya çıkmasına neden
olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görünen o ki, tamamen içinden çıkılmaz
bir hâl almış ve bu tasarının yasalaşması
da, kangren olmuş bu sorunu çözmeye yetmeyecek, aksine, belki
sorun ağırlaşacaktır.
Yasa tasarısının çözüm
getirmediği bir başka husus daha var değerli arkadaşlar.
Bu da ayrıca önemli bir husustur. 281 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname'yle olağanüstü hâl bölgesinde ve mücavir alanlarında
görev yapanlar adına bu hesapta toplanan olağanüstü hâl
tazminatlarını üç yıl mecburi çalışma süresini
yasanın uygulamasının sona ermesi dolayısıyla
dolduramayanlara bu tazminatın geri ödenmesine imkân yoktur.
İşte burada yıllarca tehlikeyi göze alarak doğuda
görev yapan bu insanlarımızın bu haklarının
mutlaka göz önüne alınması şarttır. Ülkemizin terör
bakımından en zor ve sıkıntılı günlerinde
olağanüstü hâl bölgesinde fedakârca görev yapan bu kamu görevlilerine,
o hizmetlerinin devletçe unutulmadığını
anımsatmak adına bu personelin paralarını gelin
ödeyelim değerli arkadaşlar. Eğer niyetiniz gerçekten
halisane ise, gelin, bu konuyu da bu tasarıyla beraber çözüme
kavuşturalım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmamı tamamlıyorum. Az önce Emlak
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının değerli
yetkilileriyle bir görüşmemiz oldu. Arkadaşlarımız
gerçekten iyi niyetliler, verdiği rakamlar gayet iyi. Dilerim,
bu arkadaşların bu iyi niyetlerinin sonucu alınır.
Ancak, her şeye rağmen, biz, yasa tasarısının
bu şekilde kanunlaşmasının sorunu çözmeyeceğini,
aksine, kangren hâline gelmiş bu sorunu çözümsüz bir noktada bırakacağını,
hak sahiplerinin konut edindirme yardımlarını alamayacaklarını
ve bu yasanın uygulama alanı bulamayan bir yasa olarak mevzuatımızda
yerini alacağını belirtiyor; her şeye rağmen
yine biz yanılalım, bu yasa doğru çıkmış
olsun.
Bu duygularla, hepinizi yürekten
selamlıyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Sağ.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6'ncı maddeyi okutuyorum:
Sermaye azaltımı, muafiyetler
ve temsil
MADDE 6- (1) Bu Kanunla mülga 588
sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri gereğince
EGYO'ya aynî sermaye olarak devredilen gayrimenkullar karşılığı
395.751.717,17 YTL tutarındaki sermayeden, hak sahiplerine nakit
ödeme yapılan tutar, sermaye azaltımı yoluna gidilerek,
EGYO bilânçosunun pasifine kaydolunur.
(2) EGYO'nun faaliyetlerine, vergi
muafiyet ve istisnaları öngören hükümleri hariç sermaye piyasası
mevzuatı beş yıl süre ile uygulanmaz.
(3) EGYO'nun sermaye değişimi
ile ilgili işlemleri ve bu Kanun gereğince yapacağı
tüm işlemler her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.
(4) Bu Kanun uyarınca hak sahiplerine
ödeme yapılması ve hisse senedi verilmesi işlemleri
tamamlanıncaya kadar, hak sahiplerinin EGYO'daki hissedarlığından
doğan malî ve yönetimsel haklarının Toplu Konut
İdaresi Başkanlığı tarafından temsil
edilmesine devam olunur.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Orhan Sür, Balıkesir
Milletvekili.
Buyurun Sayın Sür.
CHP GRUBU ADINA ORHAN SÜR (Balıkesir)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Görüşülmekte olan yasanın
6'ncı maddesinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
elbette, 22 Temmuzda bir seçim var. Burada herkes seçime oynuyor.
Özellikle iktidar partisi bu oyunu oynamayı çok güzel yapıyor.
Israrla, bazı iktidar partisi sözcüleri, sanki KEY hesaplarının
ödenmesine, bu paranın halkımıza, bu hak sahiplerine
ödenmesine Cumhuriyet Halk Partisi karşı çıkıyor
gibi bir hava yaratmaya çalışıyorlar ve inanıyorum
ki, bugüne kadar yaptıkları gibi, önümüzdeki seçim çalışmaları
boyunca bunu çok da kullanacaklar. Yani, pek adaletli olmayacak
kullanmaları ama kullanacaklar.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Karşı
çıkmayın canım!
ORHAN SÜR (Devamla) - Biz ödenmeye
karşı çıkmıyoruz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Neye
karşı çıkıyorsunuz?
ORHAN SÜR (Devamla) - Bizim karşı
çıktığımız, bu hesaplamanın yanlış
olduğu ve hak sahiplerinin haklarının gasp edildiği
konusunda.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Allah
Allah!
ORHAN SÜR (Devamla) - Yani, biz ne
diyoruz? Bu rakamlar, ödemeyi düşündüğünüz rakamlar, gerçekte
hak sahiplerine ödenmesi gereken paraların çok çok altında
rakamlar. Bizim ifade etmeye çalıştıklarımız
bunlar ve burada bu yasa hazırlanırken, daha komisyonlardan
geçerken, Cumhuriyet Halk Partisi temsilcilerinin orada koydukları
bazı itiraz maddeleri var, bazı ayrışık oyları
var. Ne diyor arkadaşlarımız orada? Diyorlar ki, öncelikle,
bir kere, bu KEY hesaplarını tutmakla sorumlu olan kuruluş,
bu paralar yatırılırken, bu paraların listesini
tutmakla sorumlu olan kuruluşa ödenen bir para var bu işlemi
yapsın diye. Bu para da yaklaşık 37 trilyon lira civarında.
Bu, Emlak Bankasına ödenmiş. Ama, maalesef, Emlak Bankası,
işte, burada konuştuğumuz gibi, bu listeleri hiç de
sağlıklı bir şekilde tutmamış ve 37 trilyon
lira boşa gitmiş. Şimdi biz diyoruz ki: O zaman, Emlak
Bankası bu paranın boşa gitmesinden sorumludur. Ne
yapmış? Öncelikle, KEY hesaplarını, Emlak Bankası,
hak sahipleri adlarına değil, parayı yatıran kuruluşların
ve kurumların adına yatırmış ve bugüne kadar
da yaklaşık 5,5 milyon olduğu ifade edilen, 5,5 milyon
civarında olduğu iddia edilen KEY hesaplarındaki hak
sahiplerinin, ancak -biraz önceki konuşmamda da ifade ettiğim
gibi- 1 milyon 577 bin tanesine ulaşılabilmiş.
Şimdi, şunu da biliyoruz:
Bu 1 milyon 577 bin kişi, kamunun memur statüsünde çalışan
personeli. SSK'lı çalışanlar için yatırılan
KEY hesapları bu rakamın içinde yok. SSK yetkililerinin
bir çalışması var ve yine, bu yasayla SSK yetkililerine
yüklenen bir görev var. SSK çalışanlarını,
SSK'lı çalışanların listesini çıkarıp
ilan etmek ve bu ilanla da onlara hak sahipliği hakkını
tanıyabilmek. Ama, görünen odur ki, hem verilen süre hem yaklaşık
beş altı yıldır yapılan çalışmaların
geldiği nokta, -ne kadar çalışılırsa çalışılsın-
bu kadar süre içinde, bu rakamın tamamına ulaşabilmek
mümkün gözükmüyor. En azından, 2 milyon civarında vatandaşımızın
hak sahipliğinin yok olacağı bir gerçek. Bir kere, bunların
hakkının savunmasını yapıyoruz burada.
İkincisi: Hak sahipliği
tespit edilen vatandaşlarımızın da almayı düşündükleri
rakamın, gerçekte hak ettikleri rakamın çok çok altında
olduğu ve çok çok altındaki bu rakama, sanki bir seçim yatırımı
gibi, kendilerine veriliyormuş gibi bir tavır takınıldığı
şeklinde bir olay var; buna itiraz ediyoruz.
Aslında, elbette, AKP Hükûmeti
bu parayı seçimden önce ödeyemeyecek. Bu parayı, Allah nasip
ederse, Cumhuriyet Halk Partisi hükûmeti ödeyecek, ama hakkıyla
ödeyecek, öyle, Adalet ve Kalkınma Partisi gibi adaletsiz bir
şekilde değil, hakkıyla bu para ödenecek.
RECEP GARİP (Adana) - Sabret
biraz!
ORHAN SÜR (Devamla) - Biz yıllardır
sabrediyoruz, siz sabretmeden buraya geldiğiniz için bunu bu
hâle getirdiniz.
Şimdi, burada konuşan arkadaşlarımız
TELAT KARAPINAR (Ankara) - Siz
Cem Uzan'a ödeyin.
ORHAN SÜR (Devamla) - Biz, sizin daha
önce kimlerle ittifak yaptığınızı, Adalet ve
Kalkınma Partisini nasıl kurduğunuzu bu Türkiye çok
çok iyi biliyor, içinizde kimin ne olduğunu hepimiz biliyoruz,
hiç bunları birbirimize anlatmayalım.
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
- Ne demek istiyorsun?
ORHAN SÜR (Devamla) - Hiç anlatmayalım.
BAŞKAN - Sayın Sür, lütfen
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
- Yakışıyor mu sana?
ORHAN SÜR (Devamla) - Hangi siyasi
partilerden
BAŞKAN - Sayın Sür, lütfen
karşılıklı konuşmayalım.
ORHAN SÜR (Devamla) - Hangi siyasi
partilerden geldiğinizi
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
- O konuşma sana yakışıyor mu?
BAŞKAN - Sayın Baştopçu,
lütfen
ORHAN SÜR (Devamla) - Hangi siyasi
partilerden geldiğinizi söylememiz yanlış mı?
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Gökten indiler!
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Laf
salatası yapma!
ORHAN SÜR (Devamla) - Ne anlamda
söylediğimi siz anlıyorsunuz, nereden geldiğinizi
biliyoruz, hangi siyasi partilerden geldiğinizi biliyoruz.
BAŞKAN - Sayın Sür, lütfen
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
- Edebinle konuş!
BAŞKAN - Sayın Baştopçu
ORHAN SÜR (Devamla) - Ben edebimle
konuşuyorum, siz oradan müdahale ederken edebinizle müdahale
edin.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Adam
gibi konuşur gidersin kardeşim!
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
- Adam gibi konuş!
ORHAN SÜR (Devamla) - Senin adamların,
senin arkadaşların, burada, Cumhuriyet Halk Partisinin
zamanında arabaların kaç sene bekletildiğini söylerken
adam gibi konuşuyor oluyor da biz sizin hangi partilerden buraya
geldiğinizi söylediğimizde mi adam gibi konuşuyor
olmuyoruz? (CHP sıralarından alkışlar) Ne demek,
ne adam gibi olmuyor? Ve bunu söyleyen o arkadaşımız
da, ne yazık ki, Cumhuriyet Halk Partisi gençlik kollarından
gelen birisi, geçmişi inkâr ederek burada konuşma yapıyor.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Nereden
gelirse gelsin
BAŞKAN - Sayın Özçelik,
lütfen
ORHAN SÜR (Devamla) - Yani, bunlara
bizim pabuç bırakacağımızı hiç zannetmeyin
beyefendi! Biz, sizlerin hangi siyasi partilerden, hangi siyasi
geçmişten geldiğinizi hepimiz çok çok iyi biliyoruz. Hiç,
hiç burada
TELAT KARAPINAR (Ankara) - Gençliktir,
normaldir.
ORHAN SÜR (Devamla) - Evet, gençliktir.
Ondan zaten gençleri
Yirmi beş yaşı
Pankartlar astınız
billboard'lara, şimdi vazgeçtiniz, unuttunuz gençleri.
Şimdi, sonuç değerli arkadaşlarım:
Sonuçta, bu yasa, elbette, buradan bu şekilde, geçecek, ama elbette,
siz, bu paraları ödeyemeyeceksiniz, zaten ödemeyeceğinizi
de biliyorsunuz; bu paraları biz ödeyeceğiz, ama hakkaniyetli
bir şekilde ödeyeceğiz.
RECEP GARİP (Adana) - AK Partiye
teşekkür etmeniz lazım.
ORHAN SÜR (Devamla) - Bu hak sahiplerinin
-hani sizin çok kullandığınız bir şey var ya o
"yetim hakkı"- bu yetimlerin hakkını burada
birilerine peşkeş çektirmeyeceğiz, birileri hakkı
neyse onu alacak ve bu hakkın zayi olmasına, bu kadar gecikmesine
neden olanlar da bunun bedelini ödeyecek diyoruz. Ayrıca, demin
de
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Peşkeşle ilgili ne var Allah aşkına? On sene önceki
hak sahiplerine ödeme
ORHAN SÜR (Devamla) - Değerli
arkadaşım, on sene önceki
Bu iş 1990'lardan bu yana geliyor
mu? 1990'lardan bu yana bu KEY hesapları yağma Hasan'ın
böreği gibi birileri tarafından paylaşılmış
mı? Bunların hepsinden hesap sorulması lazım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Görülüyor...
ORHAN SÜR (Devamla) - Nerede hesap
sordunuz? Nerede hesap sordunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Hesap görülüyor, hak sahiplerinin hesabı görülüyor.
ORHAN SÜR (Devamla) - Hayır,
hesap falan görüldüğü yok. Biraz önce yetkililerle konuşuyorum
"Şu gayrimenkullerin Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına
devredilmesi aşamasında bile, yapılan ekspertiz raporları,
aradan geçen yedi sekiz yıla rağmen, aynı rakama
ulaşmayan gayrimenkuller var." diyorlar. Nasıl, vatandaşın
malının mülkünün birileri tarafından yok edildiğini,
Emlakbank'ın nasıl kurtarıldığını,
Emlakbank'ın içinin boşaltılmasına rağmen nasıl
ayakta tutulduğunun gerekçeleri bu. Buralardan buldular kaynakları?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Onların haklarını ararken biz, hak sahibi olan insanların
hakkını rafa mı kaldıralım.
ORHAN SÜR (Devamla) - Evet, onların
hesabını sormadınız. Onların hesabını
sormadınız. Onların hesabını sormadınız,
evet. Bunların hesabının hepsinin sorulması lazım
ve şimdi çıkıp da seçimlerde "Ee, biz size işte
bu parayı veriyoruz." demenize de hiç gerek yok.
Bakın, bu tasarı, komisyondan
bundan tam bir yıl önce geçti değerli arkadaşlarım.
Niye bir yıldan beri bu kürsüye getirmediniz bunu, bu Meclise
indirmediniz de bir yıldan beri, bu hak sahiplerine madem ödeme
yapacaktınız da ödemenizi yapmadınız? Bir
yıldan beri aklınız neredeydi? Seçime bir ay kala, iki
ay kala mı aklınıza geldi?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Seçim
kararından sonra!
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir)
- Evet, seçim kararından sonra!
ORHAN SÜR (Devamla) - Seçime bir
ay kala aklınıza gelecek, ondan sonra diyeceksiniz ki:
"Biz bunu size ödeyecektik." Niye bir yıl önce ödemediniz
diye soruyoruz size buradan.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir)
- Dört buçuk yıldır
ASIM AYKAN (Trabzon) - Siz sildiniz
Siz ödemediniz
ORHAN SÜR (Devamla) - Onunla bunun
alakası ne? Bunun kaynağı farklı. Bunun kaynağı
farklı, hazineden ödemeyeceksiniz. Hazineden ödemeyeceksiniz,
bunun kaynağı farklı. Bunun kaynağı Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığında, hazineden mi ödeyeceksiniz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- İyi okumamışsın!
ORHAN SÜR (Devamla) - Okumaz olur
muyum. Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının
kaynakları, sizin bu ödemeyi taahhüt ettiğiniz parayı
misliyle karşılayacak boyutta.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Kürsüden inince 4'üncü maddeyi bir daha oku.
ALAETTİN GÜVEN (Kütahya) -
Kaynak önemli değil, önemli olan vermek.
ORHAN SÜR (Devamla) - "Kaynak
önemli değil ki, para önemli." diyor. Tabii siz parayı
başka yerlerde harcarsanız, o zaman "kaynak" diye
de kıvranırsınız. O zaman, kaynak önemli değil
Olur mu öyle şey? O zaman, Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının
paraları, SPK'ya dâhil bir kuruluşun paraları nerede?
Adama onu sorarlar. Zaten sizin en büyük burada yaptığınız
değişikliklerden bir tanesi de bu dönem boyunca, yasanın
çıkmasından sonraki işlem boyunca bu kuruluşu
SPK mevzuatının dışında bırakıyorsunuz.
Zaten orada da bir sıkıntı var. SPK mevzuatının
dışında bırakarak, SPK'nın bu işlemleri
denetlemesini, gerekirse arsaların ekspertizinin yapılması,
şirketin gerçek değerinin hesaplanması konusunda
SPK'yı devre dışında bırakıyorsunuz. Bu
yasada bu maddeler de var.
Tabii, bunları söylediğimiz
zaman işinize gelmiyor. Sizin bir tek derdiniz var: Seçimlerde,
gelip "Biz size KEY hesaplarınızı ödeyeceğiz."
diyebilmek. Bu parayı siz ödemeyeceksiniz, ödeyemeyeceksiniz.
Bu parayı bizler ödeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Sür.
ORHAN SÜR (Devamla) - Bitiriyorum
Sayın Başkan.
Ama, biraz önce ifade ettiğim
gibi, böyle çalakalem değil, gerçekten ciddi bir şekilde
hesaplanarak ve gerçekten hak ettikleri rakamlara ulaşılarak,
o şekilde biz ödeyeceğiz.
Ben, bu duygularla yüce milletimizi
ve Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Sür.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
7'nci maddeyi okutuyorum:
Yönetmelik
MADDE 7- (1) Bu Kanunun uygulanmasına
ilişkin yönetmelikler Toplu Konut İdaresi Başkanlığı
ve Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu
bakanlıklar tarafından müştereken hazırlanarak
yürürlüğe konulur. Bu Kanun uyarınca hazırlanacak yönetmelikler
yürürlüğe girinceye kadar mevcut düzenlemelerin bu Kanuna
aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
8'inci maddeyi okutuyorum:
Yürürlükten kaldırılan
hükümler
MADDE 8- (1) 26/11/1999 tarihli ve
588 sayılı Konut Edindirme Yardımı Hesaplarının
Tasfiyesine Dair Kanun Hükmünde Kararname yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
9'uncu maddeyi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 9- (1) Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10'uncu maddeyi okutuyorum:
Yürütme
MADDE 10- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim.
Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen üç dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak
sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını
da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen
üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 212
Kabul :
212 (x)
Böylece, tasarı kabul edilmiş
ve kanunlaşmıştır.
Çalışma süremizin tamamlanmış
olması sebebiyle, alınan karar gereğince kanun tasarı
ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 23 Mayıs
2007 Çarşamba günü saat 11.00'de toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati:
23.47
(X)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.