DÖNEM: 22 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
CİLT : 159
112nci
Birleşim
25 Mayıs 2007 Cuma
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) TEZKERELER
VE ÖNERGELER
1.-
Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi
ile Enerji Satışına İlişkin 8/5/2007 tarih ve
5654 sayılı Kanun'un bazı maddelerinin bir kez daha görüşülmek
üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı
tezkeresi (3/1279)
2.-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye'ye yaptığı
resmî ziyarete katılması uygun görülen milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1280)
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
3.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Adalet Komisyonları Raporları (2/820) (S. Sayısı:
1337)
4.-
Ankara Milletvekilleri Eyyüp Sanay ve Nur Doğan Topaloğlu'nun,
Doğal Gaz Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/1018) (S. Sayısı: 1425)
5.-
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Faruk Bayrak'ın; 388 Sayılı
Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi
Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/999) (S. Sayısı: 1424)
6.-
Sendikalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/1230) (S. Sayısı:
1250)
7.-
Kayseri Milletvekili Taner Yıldız'ın; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu Raporu (2/1016) (S. Sayısı: 1412)
8.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Hükümeti Arasında
Uzayın Araştırma ve Kullanımı Konularında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri
Komisyonları Raporları (1/491) (S. Sayısı: 1380)
V. - AÇIKLAMALAR
VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın,
konuşmasında, Genel Başkanlarına sataşması
nedeniyle konuşması
VI. - OYLAMALAR
1.-
Ankara Milletvekilleri Eyyüp Sanay ve Nur Doğan Topaloğlu'nun;
Doğal Gaz Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi'nin oylaması
VII. - SORULAR
VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, bazı kimselerin oy kullanma
imkânlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Fahri KASIRGA'nın
cevabı (7/21786)
2.-
Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, işkence ve kötü muameleden
ceza almış kamu görevlilerine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Fahri KASIRGA'nın
cevabı (7/21793)
3.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, Ordu Valiliğince
bastırılan bir broşüre ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Osman GÜNEŞ'in cevabı
(7/22086)
4.-
Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, karne ücretlerine ve
e-karne projesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/22099)
5.-
Tunceli Milletvekili Hasan GÜYÜLDAR'ın, bir okulda işlenen
cinayete ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
ÇELİK'in cevabı (7/22100)
6.-
İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, bir okulda
işlenen cinayete ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/22101)
7.-
Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa SİRMEN'in, Körfez Öğretmenevi
yönetimine yönelik iddialara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/22617)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM
Genel Kurulu saat 11.08'de açılarak üç oturum yaptı.
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının 19'uncu sırasında
bulunan 1426 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın
bu kısmın 5'inci sırasına alınmasına
ilişkin Danışma Kurulu önerisi, yapılan görüşmelerden
sonra, kabul edildi.
Anayasa
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunca aday gösterilen Antalya Milletvekili Atila Emek seçildi.
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının:
1'inci
sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/212) (S. Sayısı: 305)
görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin
komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2'nci
sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı:
904),
3'üncü
sırasında bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, İmar Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair (2/820) (S. Sayısı:
1337),
6'ncı
sırasına alınan, Ankara Milletvekilleri Eyyüp Sanay
ve Nur Doğan Topaloğlu'nun, Doğal Gaz Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında (2/1018) (S. Sayısı:
1425),
7'nci
sırasına alınan, Şanlıurfa Milletvekili Mehmet
Faruk Bayrak'ın, 388 Sayılı Güneydoğu Anadolu Projesi
Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatının Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında (2/999) (S. Sayısı: 1424),
9'uncu
sırasına alınan, Sendikalar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair (1/1230) (S. Sayısı: 1250),
10'uncu
sırasına alınan, Kayseri Milletvekili Taner Yıldız'ın,
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
(2/1016) (S. Sayısı: 1412),
11'inci
sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Ukrayna Hükümeti Arasında Uzayın Araştırma ve Kullanımı
Konularında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında (1/491) (S. Sayısı: 1380),
Kanun
Tasarı ve Teklifleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda
hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
4'üncü
sırasında bulunan, Van Milletvekili Mehmet Kartal ve 10
Milletvekili ile Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda
ve 9 Milletvekilinin, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların
Karşılanması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri (2/1006, 2/1021)
(S. Sayısı: 1417) görüşmeleri tamamlanarak,
5'inci
sırasına alınan, Bankacılık İşlemleri
Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan Türkiye
İmar Bankası Türk Anonim Şirketince Devlet İç Borçlanma
Senedi Satışı Adı Altında Toplanan Tutarların
Ödenmesi ve Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı; İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 27
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
ve Bankalar Kanunu Hükümlerine İstinaden Bankacılık
İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan
Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. Hakkında Tesis Edilecek
Bazı İşlemler Hakkındaki Kanuna Bir Fıkra Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi; Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç
ve 52 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
ve Bankalar Kanunu Hükümlerine İstinaden Bankacılık
İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan
Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketi Hakkında
Tesis Edilecek Bazı İşlemler Hakkındaki Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Haluk
Koç, İstanbul Milletvekili Ali Topuz, İzmir Milletvekili
Kemal Anadol ile 122 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması ve Bankalar Kanunu Hükümlerine İstinaden
Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme
İzni Kaldırılan Türkiye İmar Bankası
T.A.Ş. Hakkında Tesis Edilecek Bazı İşlemler
Hakkındaki Kanuna Bir Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Teklifi;
Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ile İstanbul Milletvekili
Bihlun Tamaylıgil'in; 5021 Sayılı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması ve Bankalar Kanunu Hükümlerine
İstinaden Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat
Kabul Etme İzni Kaldırılan Türkiye İmar Bankası
Türk Anonim Şirketi Hakkında Tesis Edilecek Bazı
İşlemler Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (1/1357, 2/334, 2/236, 2/509, 2/786) (S. Sayısı:
1426) görüşmelerini müteakiben, elektronik cihazla yapılan
açık oylamadan sonra,
8'inci
sırasına alınan, Türk Silahlı Kuvvetleri Besleme
Kanunu Tasarısı (1/1285) (S. Sayısı: 1323) yapılan
görüşmelerden sonra,
Kabul
edildi.
Ordu
Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili Ali Kemal Kumkumoğlu'nun,
konuşmasında, şahsına sataştığı
iddiasıyla bir açıklamada bulundu.
Alınan
karar gereğince, 25 Mayıs 2007 Cuma günü saat 11.00'de toplanmak
üzere, birleşime 21.34'te son verildi.
Nevzat Pakdil
Başkan
Vekili
Ahmet Küçük Mehmet Daniş
Çanakkale Çanakkale
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Yaşar
Tüzün
Bilecik
Kâtip
Üye
No.: 152
II. - GELEN
KÂĞITLAR
25 Mayıs
2007 Cuma
Cumhurbaşkanınca
Geri Gönderilen Kanun
1.-
10.5.2007 Tarihli ve 5660 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince
Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme
Tezkeresi (1/1368) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25.5.2007)
Tasarılar
1.-
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki
Cetvellerin Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi
Başkanlığına Ait Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/1366) (Plan ve
Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.5.2007)
2.-
Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Fas Krallığı
Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği
Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/1367) (Adalet ve Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.5.2007)
Teklif
1.-
Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün'ün; Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1038) (Anayasa ile Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.5.2007)
Rapor
1.-
Bitlis Milletvekili Abdurrahim Aksoy ve Şırnak Milletvekili
İbrahim Hakkı Birlik; Mardin Milletvekili Muharrem Doğan
ve 17 Milletvekili ile Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun,
Köy Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/1027, 2/832, 2/1030)
(S. Sayısı: 1429) (Dağıtma tarihi: 25.5.2007) (GÜNDEME)
25 Mayıs
2007 Cuma
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 11.03
BAŞKAN
: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER : Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
112'nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Cumhurbaşkanlığının
bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
III.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) TEZKERELER
VE ÖNERGELER
1.- Nükleer
Güç Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi
ile Enerji Satışına İlişkin 8/5/2007 tarih ve
5654 sayılı Kanun'un bazı maddelerinin bir kez daha görüşülmek
üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı
tezkeresi (3/1279)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi: 11.05.2007 günlü,
A.01.0.GNS.0.10.00.02-27246/62695 sayılı yazınız.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulu'nca 08.05.2007 gününde kabul edilen 5654 sayılı
"Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve
İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin
Kanun" incelenmiştir.
1- Yasa'nın 6. maddesinde,
"(1) Bu Kanundan yararlanmaya
hak kazanan şirket ile bir iktisadî devlet teşekkülü,
8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde iştirak
ilişkisi kurabilir.
(2) Kamu şirketleri bu Kanun
kapsamındaki santralları yapabilir. Bu amaçla Bakanlar
Kurulunca, santral kurmak, kurdurmak ve/veya işletmek, işlettirmek
ve üretilen elektriğin satışını yapmak üzere
233 sayılı KHK'ye tâbi olmaksızın özel hukuk hükümlerine
tâbi şirket kurulmasına karar verilebilir. Bu kapsamda kurulacak
şirkete özel sektör şirketleri talep ettikleri oranda ortak
olabilirler.",
düzenlemesine yer verilmiştir.
Maddenin (2). fıkrasında,
- Kamu şirketlerinin de bu Yasa
kapsamındaki santralleri kurabileceği,
- Bu amaçla, Bakanlar Kurulu'nun,
santral kurmak, kurdurmak ve/veya işletmek, işlettirmek ve
üretilen elektriğin satışını yapmak üzere,
özel hukuk kurallarına bağlı şirket kurulmasına
karar verebileceği,
- Bu şirketlerin 233 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname kurallarına bağlı olmayacağı,
- Kurulacak şirkete, özel sektör
şirketlerinin istemleri oranında ortak olabileceği,
belirtilmiştir.
Yasa'nın 2. maddesinde,
"şirket" kavramının, elektrik enerjisi üretimi
yapmak amacıyla Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'ndan lisans
almış üretim şirketini tanımladığı
belirtilmiş; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Yasası'nın
2. maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendinde ise,
üretim etkinliği gösterebilecek tüzelkişiler arasında,
Elektrik Üretim Anonim Şirketi ve bu Şirket'in yeniden yapılandırılmasıyla
oluşan diğer kamu üretim şirketleri sayılmıştır.
Dolayısıyla, incelenen
Yasa'nın 6. maddesinin (2). fıkrasında geçen "kamu
şirketleri" kavramının, Elektrik Üretim Anonim
Şirketi ve bu Şirket'in yeniden yapılandırılmasıyla
oluşan diğer kamu üretim şirketlerini kapsadığı
açıktır.
Öte yandan, Bakanlar Kurulu kararıyla
özel hukuk kurallarına bağlı olarak kurulacak şirketin
sermayesinin kamu kaynağı olduğunda ve kurucu istenci
yönünden de bir kamu şirketi olacağında kuşku bulunmamaktadır.
Her ne kadar, yapılan düzenlemede 233 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname'ye bağlı olmayacağı belirtilmiş
ise de, bu şirketin, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de
tanımlandığı biçimiyle, sermayesinin tümü Devlet'e
ilişkin, iktisadi alanda ticari isterlere göre etkinlik göstermek
üzere kurulan bir iktisadi devlet teşekkülü ya da genel tanımıyla
kamu iktisadi teşebbüsü niteliğinde olduğu
açıktır.
Yapılan düzenlemede,
şirketin 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye
bağlı olmadığının belirtilmesi, bu Kanun
Hükmünde Kararname'nin kamu iktisadi teşebbüsleri personel
rejimine, bağlı ortaklık ve iştiraklerin kurulmasına,
mali kurallara, tasfiye yöntemine, Başbakanlık Yüksek Denetleme
Kurulu'nun mali, idari ve teknik denetimine, ilgili bakanlığın
gözetim ve denetimine ilişkin kuralların bu şirket
için uygulanmamasını sağlamaya yöneliktir.
Anayasa'nın 165. maddesinde,
"sermayesinin yarısından fazlası doğrudan
doğruya veya dolaylı olarak Devlete ait olan kamu kuruluş
ve ortaklıkların" Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce denetleneceği
belirtilmiştir.
Bu kural uyarınca, Yasa'da tanınan
yetkiye dayanılarak kurulacak şirketin, sermayesinin %
50'si kamuda kaldığı sürece, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin
denetimine bağlı olacağında duraksama bulunmamaktadır.
Bu nedenle, Türkiye Büyük Millet
Meclisi adına şirket denetiminin hangi kurumca yapılacağının
Yasa'da belirtilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, Anayasa'nın 47. maddesinin
üçüncü fıkrasında, Devlet'in, kamu iktisadi teşebbüslerinin
ve diğer kamu tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan
işletme ve varlıkların özelleştirilmesine
ilişkin ilke ve yöntemlerin yasayla düzenlenmesi öngörülmüştür.
İncelenen Yasa'nın 6. maddesinin
(2). fıkrasının son tümcesinde, "Bu kapsamda kurulacak
şirkete özel sektör şirketleri talep ettikleri oranda ortak
olabilirler." kuralına yer verilmiştir.
Ortaklık, şirketin kuruluşunda
olabileceği gibi, şirket kurulduktan sonra pay devri yoluyla
da sağlanabilecektir. Yasa'nın verdiği yetkiye dayanarak,
nükleer santral kurup elektrik enerjisi üretmek ve satmak üzere, Bakanlar
Kurulu kararıyla kurulacak olan ve sermayesinin yarısından
fazlası doğrudan ya da dolaylı olarak Devlet'e ilişkin
bulunan, bir kamu iktisadi teşebbüsü niteliği taşıyan
bu şirkete, sonradan pay devri yoluyla ortak olunmasının,
şirketin işletme ve varlıklarının özelleştirilmesi
niteliğinde olduğu açıktır.
Bu durumda, Anayasa'nın 47.
maddesi uyarınca özelleştirmenin ilke ve yöntemlerinin
Yasa'da belirtilmesi gerekmektedir.
Oysa, incelenen Yasa'da, yukarıda
açıklanan biçimde bir özelleştirme olduğunda kuşku
bulunmayan işlemin yöntemi gösterilmemiş, yalnızca
bu şirketlere özel sektör şirketlerinin istemleri oranında
ortak olabileceklerinin belirtilmesiyle yetinilmiştir.
Bu nedenle, incelenen Yasa'nın
6. maddesi, Anayasanın 47. maddesiyle bağdaşmamaktadır.
Ayrıca, Anayasa'nın 47.
maddesine göre, özelleştirmeye karar verme yetkisinin Devlet'e
ilişkin olması gerekmektedir. Oysa, incelenen Yasa'nın
6. maddesinin (2). fıkrasının son tümcesinde, bu Yasa
kapsamında kurulacak şirkete, özel sektör şirketlerinin
"talep ettikleri oranda ortak olabilecekleri" belirtilerek
özelleştirmede inisiyatif özel sektöre bırakılmış
görünmektedir.
İncelenen Yasa'nın 6. maddesinin
(2). fıkrası, bu yönden de Anayasanın 47. maddesiyle
bağdaşmamaktadır.
2- Yasa'nın,
- 5. maddesinin (2) ve (4). fıkralarında,
"(2) Şirket santralın
kurulması aşamasında oluşabilecek herhangi bir
zararın tazminine yönelik, zorunlu yatırım sigortası
yaptırmakla ve santralın faaliyeti süresince oluşacak
atıkların taşınması, depolanması ve/veya
bertaraf edilmesi ile ilgili her türlü finansal maliyetlerin ve
santralın işletme süresinin sonunda işletmeden
çıkarma masraflarının karşılanması için
oluşturulacak fonlara katkı ile yükümlüdür.",
"(4) Atık yönetimi kapsamında
geçici depolama veya nihaî depolama yerinin belirlenmesine, depolama
tesisinin inşasına, lisanslanmasına, işletilmesine
ve işletmeden çıkarılmasına, geçici depolama
yerinde muhafaza edilecek veya nihaî depolama yerinde bertaraf
edilecek kullanılmış yakıt ya da yüksek seviyeli
atıkların taşınmasına ve işlenmesine,
radyoaktif atıkların yönetimini sağlayacak araştırma,
geliştirme faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin maliyetleri
ve nükleer güç santralının sökümünden dolayı oluşacak
maliyetleri karşılamak amacıyla şirketin katkıda
bulunacağı URAH ve İÇH oluşturulur. Şirket, TAEK
tarafından yayınlanan usûl ve esaslara göre URAH ve
İÇH'ye ödeme yapmakla yükümlüdür. URAH ve İÇH'ye ilişkin
işlemler tüm vergilerden muaftır. Bu hesapların
oluşturulması ve idaresine ilişkin usûl ve esaslar, TAEK'in
ve Hazine Müsteşarlığının görüşü
alınarak Bakanlık tarafından belirlenir. Ödenecek
payları zamanında yatırmayanlar için 21/7/1953 tarihli
ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında
Kanun hükümleri uygulanır. URAH ve İÇH adına tahsil edilen
gelirler amacı dışında kullanılamaz.",
- 7. maddesinin (2). fıkrasında
da,
"(2) Bu Kanun kapsamında
üzerinde santral kurulacak taşınmazların Hazinenin
özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunması
halinde, bu taşınmazlar üzerinde şirket lehine, Maliye
Bakanlığı tarafından diğer kamu kurum veya
kuruluşlarının mülkiyetinde bulunması halinde
ise Bakanlar Kurulu kararı ile bedelsiz olarak kullanma izni,
irtifak hakkı tesis edilir. Bu taşınmazlara ilişkin
sözleşmelerin sürelerinin sonunda, maliyeti 5 inci maddenin
dördüncü fıkrası kapsamında oluşturulan fonlardan
karşılanmak üzere nükleer güç santralının sökülmesi
zorunludur. Söküm işinden ve taşınmazın çevre kuralları
kapsamında kabul edilebilir hale getirilerek Hazineye iadesinden
şirket sorumludur. Bu işlemler için fon kaynaklarının
yetersiz kalması durumunda maliyetler Hazine tarafından
karşılanır.",
düzenlemelerine yer verilmiştir.
Düzenlemelerde,
- Elektrik enerjisi üretmek amacıyla
Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu'ndan lisans almış
üretim şirketinin, işletme süresinin sonunda santrali
işletmeden çıkarma masraflarının karşılanması
için oluşturulacak fonlara katkı yapmakla yükümlü olduğu,
- Nükleer güç santralının
sökümünden dolayı oluşacak maliyetleri karşılamak
amacıyla, şirketin katkıda bulunacağı
"ulusal radyoaktif atık hesabı (URAH)" ile
"işletmeden çıkarma hesabı (İÇH)"nın
oluşturulacağı,
Üzerinde santral kurulacak taşınmazlara
ilişkin sözleşme sürelerinin sonunda, maliyeti 5. maddenin
(4). fıkrası kapsamında öngörülen fonlardan karşılanmak
üzere nükleer güç santralının sökülmesinin zorunlu olduğu,
- Söküm işinden ve taşınmazın
çevre kuralları kapsamında kabul edilebilir duruma getirilerek
Hazine'ye geri verilmesinden şirketin sorumlu bulunduğu,
- Söküm ve taşınmazın
çevre kuralları kapsamında kabul edilebilir duruma getirilmesi
işlemleri için fon kaynaklarının yetersiz kalması
durumunda, özendirme niteliğinde, maliyetlerin Hazine'ce
karşılanacağı,
belirtilmiştir.
Bu kurallardan anlaşılacağı
gibi, nükleer santralin sökümü ve taşınmazın çevre kuralları
yönünden kabul edilebilir duruma dönüştürülmesi için yapılacak
giderler, şirketin de katkı yapacağı fonun yetersiz
kalması durumunda Hazine'ce karşılanacaktır.
Nükleer santralların işletme
sürelerinin sonunda sökülmesinin, kurulması kadar ve belki
de daha fazla maliyet gerektirdiği, Dünya uygulamalarından
bilinen bir gerçektir.
Nitekim, incelenen Yasa'yla, bu
durum gözetilerek, nükleer santralin işletme süresinin sonunda
sökülmesi için gereken maliyetin şirket üzerinde bırakılmadığı;
bunun yerine, söküm işinin bu amaçla oluşturulan fonlardan
karşılanması esasının benimsendiği; hatta,
fon kaynaklarının bu işlemler için yetersiz kalması
durumunda maliyetin Hazine tarafından karşılanacağının
belirtildiği görülmektedir.
Böylece, düzenlemenin Hazine'ye
büyük bir mali yük getireceği anlaşılmaktadır.
Oysa, incelenen Yasa, genel olarak,
serbestleştirilmiş enerji piyasası sistemi içinde,
kamu kaynakları kullanılmadan, özel sektör üretim şirketlerinin
nükleer güç santralı kurup elektrik enerjisi üretmesini özendirici
kurallar içermektedir. Buna karşılık, nükleer güç santrallarının
sökülmesi için fon kaynaklarının yetersiz kalması durumunda
bu işin maliyetinin Hazine tarafından karşılanması
ise, "teşvik" olarak öngörülmüş olsa da, Yasa'da bir
çelişki olarak görülmektedir.
Yasa'nın, nükleer güç santralının
sökümünden dolayı oluşacak maliyetleri karşılamayı
da amaçlayan ve şirketin katkıda bulunacağı
"işletmeden çıkarma hesabı (İÇH)"na
ilişkin 5. maddesinin (4). fıkrasında, bu hesabın
oluşturulması ve yönetimine ilişkin ilke ve yöntemlerin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nca saptanacağı
kurala bağlanmıştır. Dolayısıyla,
şirketin bu hesaba ödeyeceği payın belirlenmesi yöntemi
de, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na bırakılmıştır.
Nükleer santralların işletme
sürelerinin sonunda sökülmesinin, santralın kurulması
kadar ve belki de daha fazla maliyet gerektirdiği gerçeği
ve söküm maliyetinin sonuçta Hazine'ce üstlenilebileceği
gözetildiğinde, santral kurarak elektrik enerjisi satacak
şirketin bu hesaba katkısının, işletme süresi
sonunda santralın sökülmesi maliyetini karşılamaya
yetecek tutarda olmasını sağlayacak ölçütlere Yasa'da
yer verilmesinin kamu yararı gereği olduğu açıktır.
Öte yandan, yetersiz kalması
durumunda Hazine'ce karşılanan santralın sökülmesi
maliyetinin, aslında bu işlemi yapmakla yükümlü olan ve
işletme süresince ürettiği elektrik enerjisini satarak
gelir elde etmiş bulunan şirketten geri alınacağına
ilişkin bir kurala Yasa'da yer verilmemesini de kamu yararıyla
bağdaştırmak güçtür.
Yayımlanması yukarıda
açıklanan gerekçelerle uygun görülmeyen 5654 sayılı
"Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve
İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin
Kanun", 5, 6 ve 7. maddelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce
bir kez daha görüşülmesi için, Anayasa'nın 89 ve 104. maddeleri
uyarınca ilişikte geri gönderilmiştir.
Ahmet
Necdet Sezer
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Başbakanlığın
Anayasa'nın 82'nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
Buyurun.
2.- Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye'ye yaptığı
resmî ziyarete katılması uygun görülen milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1280)
24/5/2007
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Halep Stadı'nın açılışına
katılmak üzere, bir heyetle birlikte 3 Nisan 2007 tarihinde Suriye'ye
yaptığım resmî ziyarete ekli listede adları yazılı
milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve
bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine
göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Sadullah Ergin Hatay Milletvekili
Hasan Kara Kilis Milletvekili
BAŞKAN - Kabul edenler
HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yeter sayısı
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
11.16
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 11.43
BAŞKAN
: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER : Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112'nci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Başbakanlık tezkeresinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi tezkereyi yeniden oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1'inci sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon
raporu gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2'nci sırada yer alan, Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer alan, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Adalet Komisyonları Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Adalet Komisyonları Raporları (2/820) (S. Sayısı:
1337)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4'üncü sırada yer alan, Ankara
Milletvekilleri Eyyüp Sanay ve Nur Doğan Topaloğlu'nun; Doğal
Gaz Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine başlayacağız.
4.-
Ankara Milletvekilleri Eyyüp Sanay ve Nur Doğan Topaloğlu'nun,
Doğal Gaz Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/1018) (S. Sayısı: 1425) (x)
(x)
1425 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 1425 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu.
Sayın Kılıçdaroğlu,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bugün
bir kanun teklifini görüşeceğiz ilk sırada. Şimdi,
verilen kanun teklifinin genel gerekçesini izninizle okumak istiyorum:
"4646 Sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanununun amacı;
doğal gazın kaliteli, sürekli, ucuz, rekabete dayalı
esaslar çerçevesinde çevreye zarar vermeyecek şekilde tüketicilerin
kullanımına sunulması
" Demek ki, genel gerekçede
diyor ki: Bizim bu kanun teklifini vermemizin temel amacı, tüketiciler
ucuz doğal gaz kullansınlar.
Değerli arkadaşlar, acaba,
gerçekten de, bu teklif kabul edilip yürürlüğe girdiğinde,
Ankara halkı ucuz doğal gaz kullanacak mı? Şimdi,
kanun teklifine bakıyoruz, kanun teklifinde, belli bir fiyat
getirilmiş. Diyor ki 1'inci maddesinde: "Birim hizmet ve
amortisman bedeli olarak 5,5 sent, taşıma bedeli olarak da
0,7 sent ABD doları karşılığı bir değer
biçiliyor."
Şimdi, 5,5 sent, acaba ucuz mudur
pahalı mıdır, buna bir bakalım. Eskişehir ve
Bursa'ya baktığımızda 2,5 sent görülüyor. Peki, nasıl
oluyor da, Eskişehir ve Bursa'da tüketiciye 2,5 sentten verilen
bir doğal gaz, kanun teklifiyle Ankara halkına 5,5 sentten
verilir? Hatta, daha çarpıcı bir örnek vereyim size: Trakya
doğal gaz dağıtım ihalesi yapıldı ve doğal
gaz dağıtım ihalesine sıfır, altını
bir daha çiziyorum değerli arkadaşlar, sıfır birim
hizmet ve amortisman bedeli kabul edildi. Böyle bir rakam varken ortada,
siz, Ankara halkına, 5,5 sentlik bir fiyatı dayatıyorsunuz.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
aklımıza şu gelebilir tabii: Bu 5,5 senti biz niçin kabul
ediyoruz? 5,5 senti kabul etmemizin temel nedeni, Ankara Büyükşehir
Belediyesinin içine düşmüş olduğu borç batağı.
Şimdi, bakın, şu, Hazine
Müsteşarlığının son olarak yayınladığı
Kamu Borç Yönetimi Raporu. Bu Raporda, Ankara Büyükşehir Belediyesinin
borçlarına bakıyoruz. 2006 yılında 822 milyon YTL
olan borç, 2007'nin Mart ayında 902 milyon YTL'ye çıkmış
durumda. Büyükşehir Belediyesine bağlı EGO Genel Müdürlüğüne
bakıyoruz, bunun da, 2007 Mart ayı itibarıyla borcu 1
milyar 142 milyon YTL'ye çıkmış, yani, 1,1 katrilyon lira
Ankara Büyükşehir Belediyesinin borcu var. Şimdi, bu kadar
borçlu olan bir belediye, acaba borçlarını sadakatle ödüyor
mu, onun üzerinde de duralım. Yine, Hazine Müsteşarlığının
yayınladığı Kamu Borç Yönetimi Raporu'na bakıyoruz,
2004, 2005, 2006, 2007 yıllarında Ankara Büyükşehir Belediyesinden
gerçekleşen tahsilatın karşısında sıfır
yazılı.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
Ankara Büyükşehir Belediyesinin başında olan kişi,
kamuoyunun gayet yakından tanıdığı Sayın
Melih Gökçek. Bir belediye başkanının temel görevi sadece
yurttaşlarına gerekli hizmeti vermek değil, aynı
zamanda yurttaşlarının dışında devlete
karşı olan yükümlülüğünü de yerine getirmektir. Peki,
nasıl oluyor da Ankara Büyükşehir Belediyesi devlete karşı
olan yükümlülüklerini, diğer kamu kuruluşlarına
olan yükümlülüklerini yerine getirmiyor? Yerine getirmiyor, ama
buna karşılık da Hükûmet sessizliğini ısrarla
koruyor.
Şimdi, bakın, bununla Ankara
Büyükşehir Belediyesini kurtarma operasyonu yapmak istiyor
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu. Şimdi, acaba, diğer
borcu olan belediyeler için böyle bir teklif var mı? Hayır,
yok. Peki, borçsuz olan diğer büyükşehir belediyeleri var
-örneğin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, örneğin
İzmir Büyükşehir Belediyesi- onlar borçlarını
öderken, acaba, onlara Hükûmet herhangi bir şekilde bir ek ödeme
yapıyor mu, bir ek yardım sağlıyor mu? Hayır, o
da yok. Bütün sorun, biz Ankara Büyükşehir Belediyesini borç
batağından kurtaracağız.
Oysa, gönül şunu isterdi: Ankara
Büyükşehir Belediyesi bu parayı kullanmayıp ne yaptı,
nereye harcadı, savurganca kullandı mı kullanmadı
mı; bu, maalesef, yeteri kadar sergilenmiş, sorgulanmış
değil.
Şimdi, bakın, bu yasayla
BOTAŞ'a ait faizler, ferîleri ve cezaları siliniyor.
Şimdi, BOTAŞ Genel Müdürlüğü, bir anonim şirket, ticari
faaliyet yapan bir anonim şirket, kârlılık esasına
göre çalışan bir anonim şirket. Bu anonim şirketin
tek talihsizliği, bir devlet kuruluşu olması. Devlet kuruluşu
olduğu için bunun borçlarını, faizlerini siliyorsunuz,
ferîlerini siliyorsunuz, cezaları siliyorsunuz. Niçin? Ankara
Büyükşehir Belediyesini kurtarmak için. Ve yarın şöyle
gelecek, denecek ki: BOTAŞ iyi çalışmıyor, BOTAŞ
zarar ediyor, BOTAŞ yöneticileri başarısızdır.
Oysa, o başarısızlık eğer olacaksa, onun kaynağında,
onun altında Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidarı
olduğunu unutmamak gerekiyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
bir başka önemli noktaya daha geçmek istiyorum. Acaba, Ankara
Büyükşehir Belediyesi bu paraları alamıyor mu, tahsil
edemiyor mu? Öyle ya, doğal gaz parasını tahsil edemeyebilir,
alamadığı için de bu borçlarını ödeyememiş
olabilir. Buradan bütün Ankaralı yurttaşlara sesleniyorum:
Acaba doğal gazı veresiyeyle alan bir tek abone var mı?
Böyle bir şey söz konusu değil. Bütün doğal gaz aboneleri
gidip peşin alırlar, peşin bedellerini öderler, kartlarına
doğal gaz bedelini yüklerler ve gelip sayaçlarına takarlar.
Demek ki, Ankara Büyükşehir Belediyesi bütün paraları
peşin alıyor.
Şimdi, ben bunu Plan ve Bütçe
Komisyonunda dile getirdiğimde, Sayın Melih Gökçek aynen
şöyle söyledi: "Çankaya Belediyesi Büyükşehre doğal
gaz bedellerini ödemiyor." Şimdi, ben de tabii, merak ettim,
Çankaya Belediyesi acaba Büyükşehre niçin bedeli ödemesin?
Çankaya Belediyesini aradım "Arkadaş, herkes peşin
parayla doğal gazı alırken, siz niye paranızı
ödemiyorsunuz?" Hatta, Plan ve Bütçe Komisyonunda, eğer Büyükşehir
Belediyesinin Çankaya'dan alacağı var, almıyorsa, gerekli
işlemi de yapması gerektiğini söyledik.
Şimdi, ortaya çıkan tablo
şu: Çankaya Belediyesi de tıpkı diğer aboneler gibi,
doğal gazla ilgili alımlarını peşin yapıyor.
Yani, Sayın Melih Gökçek, Plan ve Bütçe Komisyonunda bütün Plan
ve Bütçe Komisyonu üyelerini yanıltmıştır,
doğruyu söylememiştir. Doğruyu söylemediği için
de buradan kendisini kınıyorum. Çünkü, bir belediye
başkanının temel görevi, yurttaşlarına
doğruyu söylemek olduğu gibi, Parlamentoda milletvekillerine
de doğruyu söylemektir.
Şimdi, bakın, başka
bir garabetle karşılaştık Çankaya Belediyesiyle
konuşunca. Çankaya Belediyesinin Büyükşehre borçları
var, doğru. Borçlarını ödemek için yazı yazıyorlar.
Hazine Müsteşarlığının eş güdümünde bu
borçlar karşılıklı siliniyor, uzlaşma yapılıyor.
Bugüne kadar uzlaşma yapmayan tek bir kuruluş var, o da Ankara
Büyükşehir Belediyesi.
Şimdi, bakın, ben size bir
Bakanlar Kurulu kararı okuyacağım değerli arkadaşlar.
21 Şubat 2007'de Resmî Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu
kararı, Sayın Başbakan ve bakanların imzaları
var:
"Kapsam
MADDE 1- (1) Ankara İli Çankaya
Belediyesinin Uzlaşma Komisyonu ile yaptığı takas,
mahsup ve kesinti işlemlerinin ekli uzlaşma komisyonu kararında
yer aldığı şekliyle onaylanmasına karar verilmiştir."
Yine devam ediyor: "Çankaya Belediyesinin uzlaşma kapsamına
alınan borç ve alacakları için tatbik edilmiş hacizler
herhangi bir işleme gerek kalmadan alacaklı kuruluşlar
tarafından kaldırılır."
Siz de tabii, diyeceksiniz ki:
Hükûmet AKP Hükûmeti, belediye başkanı AKP'den seçilen bir belediye
başkanı, Resmî Gazete'de de bir Bakanlar Kurulu kararı
yayınlandı, herhâlde Sayın Melih Gökçek de bu Bakanlar
Kurulu kararına uyar. Bakıyoruz, gerçekten uyuyor mu? Yine
ilginçtir arkadaşlar bu da gerçekten, bu Bakanlar Kurulu kararının
gereği yapılmak üzere Çankaya Belediyesi sorduğunda,
Ankara Büyükşehir Belediyesi Hukuk Müşavirliği
şu cevabı veriyor: "Söz konusu Bakanlar Kurulu kararına
karşı da Müşavirliğimizce yürütmeyi durdurma istemli
dava açılmış olup, bu dava sonucunun beklenmesi gerektiği
kanaatindeyiz." Yani, siz sanıyorsunuz ki, Ankara Büyükşehir
Belediyesi AKP Hükûmetinin Bakanlar Kurulu kararına uyuyor.
Hiç öyle değil. Ankara Büyükşehir Belediyesi Bakanlar Kurulu
kararına uymadığını az önce okuduğum yazıyla
ortaya koymuş oluyor. O zaman siz sormaz mısınız değerli
arkadaşlar: Bu ne biçim Büyükşehir Belediyesi, bu ne biçim
Hükûmet" Eğer bu Hükûmetin yayınladığı Bakanlar
Kurulu kararı uygulanmayacaksa, bu Büyükşehir Belediyesine
ne gerek var? Niçin o Büyükşehir Belediye Başkanı orada
oturuyor?
Siz, değerli arkadaşlar,
bu bilgilerin tümünden yoksunsunuz, bu bilgiler size verilmiyor,
siz bu bilgileri izlemiyorsunuz ve kendi hakkınızı, bilgilenme
hakkınızı dahi kullanmıyorsunuz ve gelmişsiniz,
ben Büyükşehir Belediyesini nasıl kurtaracağım
diye, özel yasa getiriyorsunuz buraya. Arkadaşlar, hangi insafa,
hangi vicdana sığar bu?
Şimdi, bakın değerli
arkadaşlar, Ankara Büyükşehir Belediyesine dedim ki:
"Bu paraları, topladığı paraları ödemedi.
EGO'nun 1,1 katrilyon lira borcu var." Sormaz mısınız
arkadaşlar: "Bu parayı peşin aldın, ne yaptın,
nerede kullandın sen bu parayı?" Siz, bu soruyu dahi
sormuyorsunuz? Böyle şey olur mu arkadaşlar? Eğer siz
onun borcunu silecekseniz, önce, kullandığı paraların
hesabını Plan Bütçe Komisyonuna ve diğer üyelere vermek
zorundadır.
Bakın, ben, Plan Bütçe Komisyonunda,
Ankara havaalanı yolunu yaptığı için kendisini
kutladım, "Güzel bir yol yaptın, teşekkür ediyoruz."
dedim. Ama, bir soru sordum: "Siz bu yolu kaça yaptınız?"
Öyle ya, bu soruyu da benim sorma hakkım var. Önce dedi ki:
"80 milyon dolar." Sonra vazgeçti, dedi ki: "80 trilyona
mal oldu bize." Ve şunu ifade etti: "80 trilyona mal oldu,
15 kilometrelik bir yoldur ve bu yolu, kesinlikle, bunun altında
yapan hiçbir firma olamaz; en düşük, yolu biz yaptık." dedi.
Ben de gittim, Karayolları Genel Müdürlüğünü aradım,
olur ya, hangisi doğrudur diye.
Bakın değerli arkadaşlar,
15 kilometrelik yolun 1 kilometresine 5 trilyon 333 milyar lira para
harcanıyor; ortalama, 1 kilometresine. Bu da yaklaşık
4 milyon dolar yapıyor. Ben aynı soruyu sordum, Ankara-Polatlı-Sivrihisar
yolu -biliyorsunuz, otobandır, çift gidiş gelişlidir-
onu sordum: "Bunun kilometresini kaça yaptınız, size
kaça mal oldu, Karayollarına?" 1,5 milyon dolar. Ankara yolu
4 milyon dolar, Ankara-Polatlı-Sivrihisar yolu 1,5 milyon dolar.
Şimdi, değerli arkadaşlar
ALİ AYDIN DUMANOĞLU (Trabzon)
- Hayır, mümkün değil; 1,5 milyon dolara çıkmaz.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Karşılaştırılamaz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla)
- Efendim?
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Projesine
göre farklı fiyat arz eder, çünkü, toprak işleri, sanat yapıları
var.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla)
- Onu da söyleyeceğim, onu da söyleyeceğim.
Şimdi, ayrıca sorduk, bir
başka milletvekili arkadaşımız sordu, dedi ki:
"Burada elektrik direkleri de yapıyorsunuz." Evet.
"Elektrik direklerini kaça aldınız?" diye sordum.
Bir elektrik direğinin fiyatı 2 milyar 900 milyon lira. Ve
Sayın Gökçek şunu söyledi: "Bu elektrik direkleri özeldir,
tek bir firma yapmaktadır ve biz de o firmadan alıyoruz. Alüminyumdur,
bozulmaz, kırılmaz." vesaire, vesaire
Şimdi, değerli arkadaşlar,
kendisine şu soruyu sordum: "Bu elektrik direklerini yapan
firmanın adı nedir?" Şu ana kadar bunun adını
öğrenmiş değiliz. Şimdi, bakın, direği
bir firmadan aldığını söylüyor Sayın Başkan,
özel patentli olduğunu söylüyor, özel üretim olduğunu söylüyor,
ama, hangi firmadan alındığını hatırlayamıyor
Sayın Başkan. Böyle anlayış olabilir mi? Niçin söylemiyorsunuz?
Madem ucuzsa söyleyin. Neden kaçıyorsunuz, neden korkuyorsunuz
değerli arkadaşlar?
Bakın, şimdi, değerli
arkadaşlar, bir başka örnek daha vereceğim: 20 Şubat
2001. Sayın Başkan basın toplantısı yapıyor
"Batıkent-Sincan-Eryaman metro hattını otuz altı
ayda bitireceğim." diyor. 2001-2007. Neresi otuz altı
ay bunun arkadaşlar? Bu, ay kavramını biz değiştirdik
galiba. Hâlâ bitmiş değil. Hazineye parayı ödemezsin,
BOTAŞ'a paranı ödemezsin, borçlarını ödemezsin,
paraların hepsini peşin alırsın; "Yatırım
yapıyorum." dersin, kaynak savurganlığı yaparsın,
hesap vermezsin. Hesap da sorulamıyor zaten.
Şimdi, buradan, Sayıştay
Başkanına da sesleniyorum: Sayıştay Başkanı,
Ankara Büyükşehir Belediyesinin ve şirketlerinin hesabını
acaba niçin sağlıklı, yeterli ekiple inceletemiyor?
Niçin incelemiyor? Kim, hangi siyasal organ baskı kuruyor bunun
üzerine?
Bu Parlamento bir şey daha yaptı
değerli arkadaşlar. AKP Grubu, Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanını yargıdan kurtardı. Ankara Büyükşehir
Belediyesinin davasının Yargıtaya gitmesini engelledi.
Siz, adaletten söz ediyorsunuz, tüyü bitmemiş yetimin hakkından
söz ediyorsunuz, fakir fukara gureba edebiyatı yapıyorsunuz.
Nasıl olur da, adı yolsuzluğa bulaşmış birisinin
davaları Yargıtaya gitmesin diye bütün AKP Grubu gelip,
burada el kaldırır, bu yolsuzlukların hesabını
sormaz? (CHP sıralarından alkışlar)
Meydanlara çıkıyorsunuz,
diyorsunuz ki: "Biz yolsuzluklardan hesap soracağız."
Siz, Ankara Büyükşehir Belediyesinin hesaplarını
incelediniz mi arkadaşlar? Size burada rakam veriyorum, bilgi
veriyorum, kaynak gösteriyorum.
Şimdi, bakın, ben size garip
bir durum daha anlatacağım: Çetin Emeç Bulvarı'ndan hepimiz
gideriz. Özellikle, orada evleri olan çok sayıda değerli
milletvekili arkadaşım da var, biliyorum. Sayın Yakup
Kepenek bir soru soruyor. Diyor ki: "Bu alt geçitler, gerçekten
trafik kurallarına uygun yapıldı mı? Burada kaza
sayısı nedir? Ne oldu?" Bakın, ne garip bir uygulamadır,
bu önergeye iki tane cevap geliyor; iki cevap, bakın, aynı
önergeye iki cevap! Birisinde, efendim, burası çok güzeldir,
şöyledir, böyledir diye yazıyor. İkinci gelen cevapta
da -70 Gün Köprüsü var Çetin Emeç Bulvarı'nda- tünel girişinde
172 hasarlı, 18 yaralama, yaralı sayısının
39, ölümlü kazanın 1, ölü sayısının 2 olduğunu,
aşama aşama trafik kazalarını anlatıyor.
Şimdi, eğer siz, trafik kazalarının
yoğun olduğu bir alt geçit yapıyorsanız, burada
bir sorun var demektir ve bundan kaçınmak için, soruyor açıkça
milletvekilimiz, buna iki tane cevap veriyor. Niçin iki cevap veriliyor
arkadaşlar? Hangi gerekçeyle iki cevap veriliyor?
Şimdi, başka bir garip durum
daha anlatacağım size, değerli arkadaşlar.
Meşrutiyet Caddesi'ni biliyorsunuz. Meşrutiyet Caddesi'nin
üzerinde üç tane demir köprü var. O üç tane demir köprü, Sayın Melih
Gökçek'in heykelleridir, o köprülerin üstünden hiçbir yaya geçmez,
o köprüler orada süs olarak durur ve kentin kirliliğini göstermek
için, bence, Guinness Rekorlar kitabına girmesi gereken bir
olaydır.
Kendisine, bir televizyon programında
özellikle istirham ettim: "Sayın Başkan, bunların
üzerinden yayalar geçmiyor, yayaların geçmediği bu demir
yığınını kaldırın buradan, Ankara
kirli görünüyor, çirkin görünüyor." dedim. Ama, maalesef, o köprüler
hâlâ orada duruyor. Orada da sorduk "yaralama var mıdır"
diye "kaza var mıdır" diye. "Orada da yaralama
ve kaza var." diyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
bir şeyin hakkını verelim. Eğer bir şeyi
Büyükşehir
Belediyesi zor durumda mı? Tamam, zor durumda. Kaldıralım
mı? Kaldıralım. Ama, insaf ile bir düşünelim. Biz bunu
kaldırıyoruz da Ankara Büyükşehir Belediyesi bu kaynakları
ne yapıyor, nerelerde harcıyor? Ee, şimdi bakıyorsunuz
Başkana, her şey var Başkanda; para gani, pul gani
"Ben servet beyanımı da açıklıyorum." diyor.
Ee, o da çok güzel. Ee, peki kardeşim, bunu o zaman, sen niye, gelip
Plan ve Bütçe Komisyonunda, Ankara'yla ilgili yapılan bütün ayrıntılara,
harcamalara, tek tek, bizim sorularımıza yanıt vermiyorsun?
Değerli arkadaşlar,
şimdi ne yapılıyor? Deniyor ki, Ankara Büyükşehir
Belediyesini kurtaracağız. Güzel, kurtaracağız.
Nasıl kurtaracağız? Bir şey satmamız lazım.
E, neyini satacaksınız Ankara Büyükşehir Belediyesinin?
E, en önemli kaynağı ne? Doğal gaz. Doğal gazı
satalım. E, güzel, getiriyorsunuz yasa, satacaksınız.
Satalım da efendim, bundan yeterli kâr alamıyoruz. E, güzel,
ne yapalım? 5,5 sentlik fiyat garantisi verelim. On yıl süreyle
5,5 sentlik fiyat garantisi verelim. 5,5 sentlik fiyat garantisinin
ihaleyi alan firmaya getirdiği katkı nedir biliyor musunuz?
Eskişehir ve Bursa'yı düşündüğümüzde 2,5 milyar
dolar, ekstra. Ekstra 2,5 milyar dolar! Şimdi, bu da yetmiyor, ne
yapalım? Efendim, EGO'nun, BOTAŞ'ın faizlerini silelim,
cezalarını silelim. Düşünebiliyor musunuz arkadaşlar,
bir büyükşehir belediyesini kurtarmak için özel yasa getiriyoruz,
özel statü getiriyoruz, özel ihale getiriyoruz, ihalede yüksek fiyat
nasıl çıkar, onu getiriyoruz. Onun üzerine de biz Ankara Büyükşehir
Belediyesini kurtarıyoruz. Peki, şimdi faturayı
kim ödüyor: 4 kuruluş fatura ödüyor arkadaşlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kılıçdaroğlu,
iki dakika ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayınız
efendim.
Buyurun.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla)
- Şahsım adına da söz vardı.
BAŞKAN - Sizden önce konuşma
talebi olan arkadaşlar var; eğer, o arkadaşlar konuşmazsa,
size ayrıca şahsınız adına söz veririm.
Buyurun.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla)
- Peki.
4 kuruluş: Hazine zararlı?
Maliye zararlı, BOTAŞ zararlı, Ankara halkı zararlı;
fatura bunlara çıkıyor. Kim kârlı? Ankara Büyükşehir
Belediyesi kârlı, bir de ihaleyi alacak olan firma kârlı. Zorlu'nun
sıfırla aldığı bir ihaleyi, yeni firmaya biz
5,5 sent veriyoruz arkadaşlar. Bunu da sizin insafınıza
terk ediyorum.
Ayrıca, Sayın Büyükşehir
Belediye Başkanı mal varlığıyla ilgili çok
saydam olduğunu söylüyordu. Dün Tempo dergisinde bir haber
çıktı. Sayın Gökçek, oğluna 1,5 milyar dolarlık
bir villa aldığını söylüyor. Haber yapıyorlar.
Sayın Gökçek arıyor ve muhabire aynen şunu söylüyor:
"Ben belediye başkanıyım; belediye başkanı
olarak adamdan nazımı kullanırım, bilmem ne kullanırım,
maliyetine alırım. Sen alamazsın arkadaş." diyor.
1,5 milyar dolarlık villayı. ("Milyon, milyon" sesleri)
Milyon dolarlık, affedersiniz, 1,5 milyon dolarlık villayı.
Şimdi, ben merak ediyorum, Belediye
Başkanı "Nazımı kullanırım, bilmem
ne kullanırım da maliyetine bir yer alırım..."
Bunu nasıl söyleyebilir? Bunun adı, Türkçesi hırsızlıktır
arkadaşlar. Başka ne olarak anlatılabilir bu?
Yine, bakın, soruyor Melih
Gökçek: "Bundan sonra seni de direkt olarak merceklerimin altına
alıyorum." Yani, gazeteciyi tehdit ediyor. Tempo muhabiri
"Tabii, tabii." diyor ve Gökçek devam ediyor: "Bundan sonra
senin de, özellikle, gayrimenkullerin dâhil, servetin dâhil, senin
hakkında da bundan sonra pürüzler açacağım." Tempo
muhabiri "Bakın, ben size çok rahatlıkla söyleyeyim:
Benim hiç gayrimenkulum yok. Bunu biliyor musunuz?" diyor. Melih
Gökçek cevap veriyor: "Hayır, bilmiyorum, işte şimdi
öğreniyorum var mı yok mu."
Şimdi, değerli arkadaşlar,
bu Belediye Başkanı Adalet ve Kalkınma Partisinin belediye
başkanıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Son cümlenizi alayım.
Buyurun.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla)
-Adalet ve Kalkınma Partisi gerçekten yolsuzluktan hesap soracaksa
önce masaya oturtup hesap soracağı ilk kişi Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı Melih Gökçek'tir. Eğer bu yasaya
"evet" diyorsanız siz Melih Gökçek'e hesap soramazsınız;
belki, o, bir gün gelir size hesap sorar.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Nur Doğan Topaloğlu.
Sayın Topaloğlu, buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA NUR DOĞAN
TOPALOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekillerim;
4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu'nun geçici
3'üncü maddesine (e) bendi eklenmesi hakkındaki, Sayın Ankara
Milletvekilimiz Eyyüp Sanay'la beraber yaptığımız
kanun teklifi üzerine AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
4646 sayılı Doğal Gaz
Yasası'nın (e) bendindeki konuya girmeden önce bir giriş
yapmak istiyorum. Biraz önce konuşma yapan Sayın Kılıçdaroğlu,
bana bu konuşmayı yapmamda bir zaruret meydana getirdi.
Ben, hem idarede hem yargıda
bulunmuş bir kardeşinizim. Ben, 1972'de Ankara'da, Ankaray'ın
yapılmasında, başta Sofretu firmasına verilen
metro sisteminin niçin durdurulduğundan bugüne kadar olan
aşamaları bilen birisiyim. Ben, yine, pek çok büyükşehir
belediye başkanının, aynı partiden olduğu
için dava açılmayıp Danıştaya geldiği zaman,
zaman aşımına uğradığını görmüş,
tanımış birisiyim. Hâlbuki, ben bunları dile getirmek
için huzurunuza çıkmadım.
Ben, şu konuları açıklamak
için huzurunuzdayım: Biz, Ankara Milletvekili olarak iki arkadaş
bir kanun teklifi yaptık. Bu teklifi yapmamızın gerekçesini
anlatmak için huzurunuzdayım. Bunu söylerken de bir giriş
yapmayı düşünüyorum.
Ben, eski bir idareciyim. 1930
yılından beri 1580 sayılı Belediye Kanunu uygulanırdı.
Bu Kanun'un 15'inci maddesinde, yetmiş iki tane belediye görevi
vardı. Bu görevlerin dışında bir göreve belediye
girişirse, görevi kötüye kullanmış olur, durdurulurdu,
suçlu sayılırdı. Biz, AK Parti İktidarı döneminde
bu kanunları değiştirdik, hizmete yönelik hâle getirdik.
Yine, en çok, CHP'li arkadaşlarımızın
tenkit ettiği bir konu vardır. Derler ki "Sivil toplum
kuruluşlarının görüşleri alınmadan yapılır."
diye sık sık dile getirilirdi. Baktım ben yeni Belediye
Kanunu'nun 76'ncı maddesine, orada "kent konseyi" var.
Kent konseyinde, muhalif-muvafık milletvekilleri de üye, toplum
kuruluşları da üye.
İşte, biz, bu kent konseyi
olarak zaman zaman Ankara'da da toplanıyoruz. Muhalif-muvafık
sivil toplum kuruluşları, bunları ayırmadan Ankara'nın
problemlerini görüşüyorduk. Raylı sistemdeki yavaşlama
ve buna benzer aksaklıkların niçin devam ettiğini Belediye
Başkanından soruyorduk. Tıkanıklık olduğunu
anlayınca "Siz bir doküman hazırlayın." dedik.
"Biz bunu kanun tasarısı hâline, teklif hâline getirelim,
hızlandıralım." diye düşündük, bu teklifi
onun için yaptık. Yani, yeni mevzuatımız bize bu şekilde
bir görev verdiği için, sayın muhalefet milletvekillerinin
de katılımları olan toplantılarda da dile getirildiği
için bu konuyu huzurunuza getirdik. Bunu, bilhassa belirtmek istedim.
Ayrıca, yine Danıştaydan
bir olay anlatacağım. Henüz
İsmi bahsedilen Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanımızdan önce büyükşehir
belediye başkanlığı yapan kardeşlerimizin
kurduğu şirketler vardı. Bu belediye başkanı
göreve gelince, o şirketleri daha faal hâle getirdi. Bunun yasaya
uygun olup olmadığı tartışıldı ve göreve
devamında sakınca görülmedi. Biz, yeni Belediye Kanunu'nun
geçici 5'inci maddesinde şirket kurma konusunu da ayrıca
hükme bağladık. Ondan dolayı da Belediyenin bu şekilde
bir şirket kurarak işlerlik kazanmasını istedik.
Bundan dolayı da bu teklifi yapmış bulunuyoruz.
Ben, şimdi, bu konuda sizlere
4325 sayılı Kanun'la ilgili kısa bilgi vereyim. Bu,
1942 yılında çıkarılmış bir kanundur. Bu
Kanun'la ne yapıldı? EGO Genel Müdürlüğü kuruldu. O kuruluş,
bildiğiniz gibi, müstakil bütçeliydi, tüzel kişiliği
haiz ve özel hukuk hükümlerine tabiydi, Devlet İhale Kanunu'ndan
muaftı, Muhasebei Umumiye Kanunu'na tabi değildi. Bu kurum
yıllarca hizmetini sürdürdü. 2003 yılından itibaren,
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 5018 sayılı
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na tabi hâle getirildi. Ondan
sonra da hizmetini sürdürmeye devam etti. 1988 yılında EGO
Genel Müdürlüğü ile BOTAŞ arasında, biliyorsunuz, sözleşme
yapıldı, bundan sonra da dağıtıma başlandı.
Bunun üzerine, Güvercinlik ve Maltepe'deki doğal gaz firmaları
da kaldırıldı. O günden bugüne hizmetler devam ederken,
bugün mukayese etmezsek ne kadar büyük mesafe alındığını
belirtmek biraz zor olur. Ankara'da, bu tesislerin hizmete girmesiyle,
bu çalışmaların yapılmasıyla hava kirliliğinin
ne derece önlendiğini göz önünde bulunduralım, unutmayalım.
1988'de 490 kilometre olan hattın bugün 4.683 kilometreye
ulaştığını da yine bilgilerinize sunuyorum.
Ayrıca, 1988'de 95.774 doğal gaz abonesi varken, bugün abone
sayısı 969.819'a ulaşmıştır. Alınan mesafeyi
de yine takdirlerinize sunuyorum. Ayrıca, on üç ayrı bölgede
yirmi dört saat sürekli görev yapılmaktadır. İstasyon
merkezleri sürekli çalışmaktadır, hizmetler hiçbir
zaman aksamamaktadır.
Bir de bu arada, biliyorsunuz, altyapı
üstyapı geçitleri, havaalanı yolu
Bunları da demin
değerli kardeşimiz Polatlı yoluyla mukayese ederek
dile getirdi. Giden görür, gören bilir. Tutanaklara geçsin diye
söylüyorum, aslında cevap vermeyi bile fazla bulurdum ama,
eğer havaalanı yoluyla sıradan bir yolu mukayese
eder, aynı birim fiyatlarıyla değerlendirmeye tabi
tutarsak, bunu, bize karşı koz olarak değil de gülünç
olarak iddia edilen bir firmadır derler, kamuoyu hiçbir zaman bunu
kale almaz diye düşünüyorum. İnşallah bundan sonraki
mukayeselerinde bu tip örnekleri vermezler diye düşünüyorum.
Şimdi, 2003 yılında,
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 5018 sayılı
Kanun'a tabi hâle geldi ve sözleşme yapıldı. 397 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname gereği çalışmalar devam ediyordu,
ama, bu kadar yol, bu kadar metro yapıldıktan sonra, biliyorsunuz
ki bazı tıkanmalar oldu, biz istedik ki belediyeye
ışık tutalım, yön verelim, yalnız tenkit etmekle
kalmayalım, engelleri de kaldıralım. İşte,
bu kanun teklifini yapmayı uygun gördük. Kendilerine, önerilerinizi
getirin, biz bunu yasa teklifi hâline getirelim dedik, sonra bu teklifi
hazırlayıp Büyük Millet Meclisine sunduk. Bu teklif, daha
sonra alt komisyona havale edildi, ondan sonra da son şeklini
aldı.
Bizim teklifimizle bu yapılan
aşamaları karşılaştırdığımızda,
bu şirketle beraber kurulacak şirketin anonim şirket
olması uygun görüldü. Zaten, biz, genel olarak şirket ismini
vermiştik. Bunun Belediye Kanunu'na da uygun hâle geldiğini,
yerinde olduğunu gördük, bunu da tasvip ediyoruz.
Ayrıca, EGO'nun, hazineye, BOTAŞ'a
olan borçlarının kurulacak şirkete intikal ettirilmemesi
de karara bağlandı. Onun da yasa metnine konulmasında
yarar gördük.
Doğal gazın özelleştirilmesiyle
ilgili öngörülen bir yıllık sürenin iki yıla çıkarılması
da bu şekilde uygun bulundu.
Ayrıca, borçların anapara
ödemelerinin, özelleştirme gelirlerinden elde edilecek paranın
bir ay içerisinde ödenmesi de bu şekilde garanti altına
alındı.
Ayrıca, EGO ve BOTAŞ borçlarının
devrinin, yasanın yürürlüğe girmesinden sonra başlatılması
da uygun bulundu. Böylece, bunun da garantiye alınması
sağlanmış oldu.
İş kaybı tazminatına
ilişkin hükümlerin metne alınması uygun görüldü.
Ayrıca, 4046 sayılı
Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun ve 4646 sayılı
Doğal Gaz Piyasası Kanunlarında olmayan hükümlerin,
Ankara Büyükşehir Belediye Meclisine verilmesi uygun görüldü.
Demin de girişte bahsetmiştim, yeni Belediye Kanunu'muz
esnektir, günün şartlarına uygun hükümler taşımaktadır.
Ondan dolayı, bu atfın yapılmasını da ben yerinde
buldum.
Bu bakımdan, biz -bir Ankara
Milletvekili olarak- bu teklifin yapılmasının aynı
zamanda raylı sistemdeki tıkanıklığın
giderilmesini, kredi almadaki belediyenin karşılaştığı
zorlukların ortadan kaldırılmasıyla Ankara'nın
aksayan hizmetlerinin de tekrar hızlanacağını,
metro sisteminin de tümüyle hizmete gireceğini, bunda bizim
katkımız olacağını düşündüğümüz
için bu teklifi yaptık. Bu vesileyle sizlerin huzuruna çıktım.
Ben, biliyorum ki, bu teklif, kanunlaşır ise, Ankara'daki
bugüne kadar gurur duyduğumuz çevre yolları, metro, diğer
yatırım hizmetleri bundan sonra da süratle devam edecektir.
Bu, bir şahsi mesele değildir, Ankara'nın bir meselesidir.
Ankara, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin başkentidir. Buraya
yapılan hizmet Ankara'ya ve dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti'ne
bir hizmet olacaktır. Ben, bu bakımdan, teklifim uygun görülürse,
iyi bir kapı açılıp da hizmetlerin hızlanacağını
düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Anavatan Partisi Grubu adına
Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan.
Sayın Özdoğan, buyurun
efendim.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; 1425 sıra sayılı
Doğal Gaz Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi hakkında Anavatan Partisi Grubu
adına, geneli üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Heyeti aliyenizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
son dönemde yangından mal kaçırır gibi Meclisin gündemine
getirdiğiniz kanun tasarı ve teklifleriyle, tıpkı
bu kanun teklifinde olduğu gibi, yaklaşan seçim öncesinde
kendi bazı hesaplarınızı kapatma telaşı
içinde olduğunuzu muhalefet partileri olarak görüyoruz.
Ama, memleketin açık bıraktığınız hesapları
sizi bekliyor.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Bugün cuma.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Sayın Milletvekilim, cuma günleri hutbelerde "Allah'tan
kork" diye, biliyorsunuz, hocalar hutbe irat ederler. Bunu da size
hatırlatmak istiyorum.
Kanun teklifinin kendisine gelmeden
önce, içinde bulunduğumuz şu günlere siyasi olarak acilen
bir değinmek istiyorum.
Bakınız, değerli arkadaşlar,
alçak terör, dün 6 tane asker evladımızı bizden aldı
ve yine dün bakın, önceki gün istifa eden Terörle Mücadele Özel
Temsilcisi Edip Başer'in yardımcısı Emekli Tümgenaral
Yaşar Karagöz, görevde kaldıkları dönemde yaşadıkları
zorlukları basına anlattı. Karagöz, Sayın
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "her türlü desteği
verdik" sözlerine istinaden "Asla öyle değil, ne destek
verdi ne destek verildi. Bir tanesini söylesin lütfen." diye
söylendi.
Sayın Karagöz, kendilerine
doğru düzgün hiçbir imkân sağlanmadığını,
Bakanlıkta şoförler, temizlik görevlileri ve çaycılar
dışında kendilerini kimsenin kabullenmediğini,
başta Müsteşar Ömer Dinçer olmak üzere kimsenin kendilerini
içine sindiremediğini vurgulayan emekli Tümgeneral, randevu
taleplerine de asla cevap alamadıklarını, 28 Eylül
2006'da göreve başladıklarını ve görevden ayrıldıkları
güne kadar kendilerine sadece bir oda verildiğini, kendilerine
yeterli bilgisayar verilmediğini, fotokopi makinelerinin
altı buçuk ay sonra verildiğini ve fakslarının olmadığını,
kendilerine araç da tahsil edilmediğini söyledi.
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
istirham edeyim, konuyla ilgili görüşürseniz
Bakınız, bunların bu
şeyle ilişkisi yok, yani, gazetelerde bu bilgiler var. Konuyla
ilgili konuşursanız memnun olurum.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Hemen bağlıyorum Sayın Başkan, hemen bağlıyorum.
BAŞKAN - Buyurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Şimdi, soruyorum buradan Sayın Başbakana ve Hükûmete:
Bu memleketin hangi meselesi, bu memleketin hangi temel güvenlik
ve bütünlüğü meselesi sizin parti çıkarlarınızdan
ve yangından mal kaçırır gibi kendi çıkarlarınız
için çıkardığınız yasalardan daha az önemli
olabilir diyor ve teklife geliyorum değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlar, bu
kanun teklifine gelince, EGO Genel Müdürlüğünün doğal gaz
dağıtım işi kurulacak bir şirket aracılığıyla
özelleştirilerek, hazineye ve BOTAŞ'a olan borçlarının
ödenmesi sağlanacak. Buna göre, Ankara Büyükşehir Belediyesi,
düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay
içinde doğal gaz dağıtım faaliyeti yapmak üzere
anonim şirket statüsünde yeni bir şirket kuracak. EGO'nun
mülkiyet veya işletmesinde bulunan doğal gazın
şehir içi dağıtımı ile ilgili tüm altyapı
tesisleri, varlıklar, taşınır ve taşınmazlar,
hak alacak ve borçlar iki ay içinde EGO ile şirket arasında yapılacak
protokolle yeni şirkete devredilecek.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Açba, lütfen
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın
Başkan, Komisyon Başkanı sıralarda yok ve kanun görüşmesi
yapılıyor.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Şirkete Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından
otuz yıllık dağıtım lisansı verilecek.
Şirketin asgari yüzde 80 hissesi, düzenlemenin yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren en geç iki yıl içinde Ankara Büyükşehir
Belediyesi tarafından özelleştirilecek. Ankara Büyükşehir
Belediyesince özelleştirmenin gerçekleştirilmemesi durumunda,
dağıtım şirketinin hisselerinin yüzde 80'i Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı tarafından özelleştirilecek.
Özelleştirme sonucu elde edilecek gelirden, öncelikle
EGO'nun, düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar, BOTAŞ
Genel Müdürlüğüne olan doğal gaz alım anapara borçları
bir ay içinde defaten ödenecek. BOTAŞ Genel Müdürlüğünün
alacağını oluşturan tüm borçlara ait faizler ve cezalar
silinecek. Kalan özelleştirme geliri, Ankara Büyükşehir
Belediyesi bütçesine gelir kaydedilecek ve Büyükşehir Belediyesi
veya bağlı kuruluşlarının diğer borçları
gerekçe gösterilerek, herhangi bir kamu kuruluşunca haciz veya
kesinti işlemi yapılamayacak.
Bu tasarıda, özelleştirme
ihalesini Özelleştirme İdaresi Başkanlığının
değil, Ankara Büyükşehir Belediyesinin yapması öngörülüyor.
İhaleyi Belediyenin yapmasının gerekçesi olarak da,
özelleştirme gelirinin metro, park, bahçe, hayvanat bahçesi gibi
belediye hizmetlerinde kullanılması gösteriliyor.
Tasarıda, uzun süre kamuoyunun
gündeminde olan, EGO'nun BOTAŞ'a yaklaşık 800 milyon
YTL'lik borcuyla ilgili olarak ise, gaz şirketini devralacak
şirketin bu borçları devralması da öngörülüyor.
Değerli arkadaşlar, ne
tatlı işler bunlar değil mi? Bir büyükşehir belediyesi
olacaksın, çok borçlanacaksın, borçlarını ödemeyeceksin,
sana her türlü ödeme kolaylığı yapıldığı
hâlde zahmet bile etmeyeceksin, sonra, Ankara EGO'yu, ne için borçlandığının
belli bile olmadığı şartlarda bu borçları silmek
için özelleştirmeyi planlayacaksın. Destekçin iktidar da
Mecliste parmak çoğunluğuna sahip olduğu için de bunu
yasalaştıracaksın. Ne de olsa, borçlanılan paralar
siyasi propaganda amaçları için kullanılacak. Tabii, seçimler
çok yaklaştı. Erzak dağıtılıyor, kömür dağıtılıyor,
başka kim bilir ne dağıtılıyor ve kamunun kurum
ve imkânları bir siyasi partinin oy toplama aracı olarak kullanılıyor.
Sonra da, oluşan açığı kapatmak için bir şehrin
kamusuna ait kurumu özelleştiriyorsunuz. Bu ne karabasandır
bu ülkenin üzerinde değerli arkadaşlar, sormadan geçemeyeceğim.
Bu nasıl bir toplum ve kamu düzenidir diye değerli vatandaşlarıma
sormak istiyorum ve bu nasıl bir siyasal düzendir?
Bakın değerli arkadaşlar,
bu özelleştirme, Ankara halkının başına patlayacaktır.
Özelleştirme öncesi Ankaralıların ödediği doğal
gaz birim hizmet amortisman bedeline yüzde 10 oranında zam yapılacak.
Yapılan bu zam, doğal gaz faturalarına yüzde 1,5 zam
şeklinde yansıyacak. Doğal gazın yanı sıra
otobüs ve metro işletmeciliği de yapan EGO'nun gaz dağıtımıyla
ilgili faaliyetlerini yürütmek üzere yasa yürürlüğe girdikten
üç ay içerisinde bir anonim şirket kurulacak. Bu şirkete
EGO Genel Müdürlüğünün mülkiyet ve işletmesinde bulunan
doğal gazın şehir içi dağıtımıyla ilgili
tüm altyapı tesisleri, varlıklar, menkul ve gayrimenkul
mallar ile doğal gaz alımıyla ilgili borçlar ve her türlü
haklar devredilecek.
Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumu, kurulacak şirkete Ankara'nın otuz yıl süreyle
doğal gaz dağıtımı için lisans verecek. Lisansın
geçerlilik süresinin ilk on yılında, dağıtım
şirketi, abonelerden birim hizmet ve amortisman bedeli olarak
metreküp başına 5,5 sent, taşıma bedeli olarak da
0,0077 dolar para alacak değerli arkadaşlar. 11'inci
yıl ve sonrası bu bedeller şirketin teklifi ve
EPDK'nın onayı ile belirlenecek. Şirketin asgari yüzde
80 hissesi yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
en geç bir yıl içinde Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından
özelleştirilecek. Özelleştirme şartları Belediye
Meclisince tespit edilecek. Bu tarihe kadar özelleştirmenin
gerçekleştirilmemesi durumunda dağıtım şirketinin
hisselerinin yüzde 80'i özelleştirilmek üzere Özelleştirme
İdaresi Başkanlığına devredilecek. Bunu,
halkımızın bilmesi için tekrar etmek mecburiyetinde
kaldım. Özelleştirme sonucu elde edilecek gelirden öncelikle
EGO'nun BOTAŞ'a olan doğal gaz alımından kaynaklı
anapara borçları ile hazine garantili kredilerin anapara
borçları ödenecek. EGO'nun BOTAŞ'a olan borcunun anapara tutarı
550 milyon dolar. Hazine tarafından üstlenilen hazine garantili
borçların anapara tutarı ise 702 milyon dolar. Devir tarihi
itibarıyla EGO'nun bu iki kuruma olan 2 milyar dolarlık faiz
borcu da silinecek. Sonra, değerli arkadaşlar, Ankaralının
zaten şişkin olan doğal gaz faturası daha da
şişme durumunda kalacak.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
EGO'nun abonelerden doğal gaz dağıtım karşılığı
aldığı birim hizmet amortisman bedeli her yıl
EPDK'nın onayına sunuluyor. EPDK, genellikle EGO'nun teklif
ettiği fiyatı aşağı çekerek onaylıyor.
Gaz dağıtımı için kurulacak yeni şirketin on yıl
süreyle abonelerden metreküp başına 7,4 yeni kuruş alması
öngörülüyor. Hâlbuki, şu anki fiyat 6,6 yeni kuruş seviyesinde.
1 metreküp gazın ortalama fiyatının 53 kuruş olduğu
dikkate alınırsa, yapılan yaklaşık yüzde
10'luk artışın doğal gaz faturasına yansıması
yüzde 1,5 oranında olacaktır.
Değerli arkadaşlarım,
birim hizmet amortisman bedelinde yapılan bu artış ve
on yıllık fiyat garantisi özelleştirilecek şirketi
yatırımcılar açısından daha cazip hâle getirecek.
Ancak, Türkiye ortalaması 1,2 kuruş seviyesinde olmasına
karşın Ankaralılar zaten pahalı ödedikleri birim
amortisman hizmet bedelini daha pahalı ödemeye on yıl süreyle
devam edecek. Yani, kazığı yiyen maalesef Ankaralılar
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, belediyecilik
asla bu olmaz. Bu duruma da siyasi prim asla verilemez. Bu ülkenin
vatandaşı, asgari ücreti bin avro civarında olan Avrupalıdan
daha fazla doğal ücreti öderken, siyasi nedenlerle borç yapan
bir büyükşehir belediyesinin bu borçları silmek için özelleştirme
yapması sonucu daha da yüksek fatura ödeyemez, ödeyemeyeceği
fatura gelmesin diye kalorifer yakmak yerine yorganın altına
giremez. Yani, Ankaralı yorganın altına girecek bundan
sonra. Bir hükûmet bunu vatandaşına asla yapamaz, bunu reva
göremez. Siyasi vicdana sığmaz bu tarz bir politika değerli
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, burada
olan şudur: Ankara Büyükşehrin borçları halka ödetilmektedir
ve önümüze koyduğunuz kanun teklifi, siyasi amaçlı ve kamu
disiplininden yoksun borçlanmaların bedelini milletin
sırtına yıkmanın kanun teklifinden başka bir
şey değildir. Bunu, partinize hayırlı olsun diyor,
sizi millete ve Ankaralıya şikâyet ediyorum.
BOTAŞ, bundan önce tahsil edemediği
borçlarını dengelemek için doğal gazı zamlandırıyordu.
Geçtiğimiz yaz aylarında yapılan yüzde 6,8'lik zammın
arkasında çok sayıda enerji kurumuyla birlikte EGO'nun BOTAŞ'a
olan borcu vardı. Türkiye'de İZGAZ, İGDAŞ, EÜAŞ
ve EGO gibi çok sayıda kuruma doğal gaz sağlayan BOTAŞ,
doğal gazı halka sattıkları hâlde kendilerine
olan borçlarını ödemeyen EGO gibi çok sayıda kurumun
borcunu gerekçe göstererek doğal gaza zam yapıyordu. Ankara
Büyükşehir Belediyesine bağlı EGO, toplam 903 milyon
380 bin YTL'lik borçla BOTAŞ'a en fazla borcu olan ikinci kurumdu
Türkiye'de. Ankara Büyükşehir Belediyesi, borcu ödemek bir yana,
zaman kazanmak için çeşitli hukuki yolları deniyor ve borçlarını
ödemiyordu. Belediye, bugüne kadar borcunun sadece yüzde 5,5 gibi
komik bir kısmını ödemiş durumdaydı.
Değerli arkadaşlar, BOTAŞ'a
1 milyar YTL civarında borçlanmayı kendine hak gören Ankara
Büyükşehir Belediyesi, Ankaralılara doğal gazı
oldukça yüksek fiyatla satıyor, borçlu abonelerinin gözünün
yaşına bakmadan doğal gazı da gerektiğinde
kesiyordu. Ankara Büyükşehrin borçları konusunda bu kadar
rahat olması, borçların yükünü Ankaralıların
sırtına yıkmasıyla ancak açıklanabilir.
Değerli arkadaşlar, siz
de bu kanun teklifinizle, AK Parti Grubu olarak, bu Mecliste borçları
halkın sırtına yıkma siyaseti üretiyorsunuz. En
son ne oldu değerli arkadaşlar? EGO'nun satılması
aşamasına gelindi. Gelin, isterseniz, bazı şeyleri
beraber hatırlayalım: Geçtiğimiz kasım ayında,
BOTAŞ, Ankara Büyükşehir Belediyesine bağlı
EGO'dan 830 milyon YTL'lik alacağını tahsil edemeyince
haciz yoluna başvurdu. BOTAŞ 5,5 milyon YTL'lik alacağına
karşılık olarak EGO'nun banka hesaplarına haciz uygulayınca,
Ankara Büyükşehir, BOTAŞ ile masaya oturmak zorunda kaldı.
Ankara Büyükşehir Belediyesi ile BOTAŞ yetkilileri arasında
yapılan görüşmelerde EGO'nun banka hesaplarında haczin
kaldırılarak normal ödeme tarifesine dönüldü.
İşte BOTAŞ'ın bu
haciz girişiminden sonra, Ankara Büyükşehir, çözümü
EGO'yu özelleştirmede ve yükü milletin sırtına yıkmakta
buldu. AK Parti Hükûmetinin inayetiyle, belediyenin borç politikasının
sonuçları taş gibi Ankaralının sırtına
yıkılacaktır. Borca göre, siyasi hesaplara göre kamu
idaresi düzeninden başka bir şey değildir bu. Buna, değerli
arkadaşlar, Tophane jargonunda "tezgâh" denir biliyorsunuz.
Buna ülke idare etmek, belediyecilik yapmak değil, ancak ve ancak
tezgâh denir. Kafaya göre borç, hesaba göre özelleştirme, siyasi
amaçlı kurtarma yasasından başka bir şey değildir
bu.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
Hükûmetin, Ankara Büyükşehir ile ortak siyasi hesapları
nedeniyle EGO'nun bu şekilde özelleştirilmesine ve Ankaralının
sırtına daha da ağır faturaların binmesine
sebep olunmaktadır. Ankaralıyı bu ağır cenderenin
altına sokmakta bir an bile tereddüt etmeyen Hükûmetin halk için
ürettiği beş yıllık doğal gaz politikası,
üşüyorsanız kalın giyininden başka bir şey değildir.
Çünkü, değerli arkadaşlar, bu doğal gaz fiyatlarıyla
kalın ve çift kazak giymekten başka artık bir çare kalmamıştır
dar gelirli vatandaşlarımız için bilhassa.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
AK Parti İktidarı döneminin bu konuya ilişkin bilançosu
ise şöyledir: Enerji sektöründe dışa bağımlılık
daha da artmış, toplam elektrik enerjisi üretiminde ithal
doğal gaz kullanımı yüzde 45, ithal kömür kullanımı
yüzde 7 seviyesine ulaşmıştır. Bunun için dışarıya
her yıl yaklaşık 5-6 milyar dolar ödenmektedir. AK Parti
Hükûmeti seçim öncesinde enerjide dışa bağımlılığın,
Mavi Akım ve benzeri doğal gaz projeleri kapsamında al
ya da öde anlaşmalarının yanlışlığını
vurgulayarak iktidar olmasına rağmen bu konularda çözüm
üretememiş ve sorumluluğu geçmişe yükleme kolaycılığına
her zaman olduğu gibi gitmiştir.
Son yıllarda doğal gaz birim
fiyatlarındaki aşırı yükseliş özellikle büyük
şehirlerde yaşayan vatandaşlarımıza her
yıl yeni ağır ekonomik yükler getirmiştir. Hükûmetin
Acil Eylem Planı'nda özellikle belirtilmiş olmasına
rağmen, enerji fiyatları üzerindeki aşırı vergi
yükleri kaldırılmamıştır. Elektrik dağıtımı
ve kullanımında yüzde 20 seviyesine varan kayıp kaçak
oranı yüksek vergi, ithal ve pahalı enerji anlaşmaları
nedeniyle dünya fiyatlarının çok üzerinde belirlenen
enerji birim fiyatları sanayicimizin belini bükmekte, rekabet
gücünü giderek azaltmakta ve istihdam probleminin çözümünü güçleştirmektedir.
Kaçak akaryakıt problemi ve kayıt dışılık
artan bir hızla devam etmektedir.
AHMET RIZA ACAR (Aydın) - Yeni
şeyler söylemek gerek.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Kim laf attı, hangi arkadaş laf attı? Bir göreyim boyunu.
Bir boyunu göreyim ben. Sen petrol satıyorsun, yıllık
ciron ne kadardı? Petrolcüsün sen, yıllık ciron ne kadardı?
Seni iktidarımızda inceleyeceğiz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
Sayın Özdoğan
Sayın Acar, lütfen
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Seni iktidarımızda inceleyeceğiz.
POAŞ ve TÜPRAŞ'ta elektrik
ve doğal gazın dağıtımında olduğu gibi
şaibeli bir şekilde sürdürülen özelleştirme faaliyetleri
de ne yazık ki beklenen sonucu vermemiş, üretim, yatırım
ve istihdam problemleri çözülememiştir. Bir başka ifadeyle,
enerji sektöründe özelleştirmeler, yabancılaştırma
ve yağmacılığa dönüşmüştür.
Değerli arkadaşlarım,
AK Parti Hükûmeti uzun iktidar döneminde dünyanın en yüksek faturasını
Türk halkına layık bulmuş, doğal gazı, vatandaşı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
iki dakika ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, kent
içi doğal gaz dağıtım ve uygulamaları da bu
söylediklerimize güzel bir örnektir. Doğal gaz piyasasının
en önemli aktörlerinden biri kentsel doğal gaz dağıtım
lisansı alan şirketlerdir. Doğal gaz dağıtım
lisansı verilen kentlerde şebeke yapımı, konutlara
gaz verilmesi, sanayi tesislerinin doğal gaza dönüştürülmesi
ve bu gibi uygulamalarda düzenleyici teknik şartnamelerin
hazırlanması ve uygulanması görev, yetki, sorumluluğu
kentsel gaz şirketlerine devredilmiştir. Kentsel doğal
gaz dağıtım şirketlerinin tümü için geçerli olacak
ülke çapında zorunlu uygulaması için iç tesisat, servis
hattı, şebeke yapım ve endüstriyel tesis doğal gaz
dönüşüm şartnameleri yoktur. Bu durumda, her kent ve
şirketin uygulamaları farklı olabilmektedir. Her
kentte farklı uygulamalar olduğu gibi, kentsel gaz şirketlerinin
uygulamaları da yeterince denetlenemiyor.
Hükûmetin, çözümü için adım atmadığı
bir başka mesele de doğal gaz temininin çeşitliliğine
yönelik alternatiflerdir. Doğal gazda, Rusya ve İran'a
aşırı bağımlılığın tehlikeli
sonuçlarını, geçtiğimiz yıl, Rusya'yla Ukrayna
arasındaki gaz kesintisinde ve İran'ın kış nedeniyle
gaz akışını durdurması dolayısıyla,
hatırlarsanız, yaşamıştık. Sadece bu örnekler
bile, doğal gaz temin kaynaklarının çeşitlendirilmesinin
önemini bize göstermektedir. Öte yandan, başta Rusya olmak üzere
çeşitli ülkelerle yapılan doğal gaz alım sözleşmeleri,
ticari sır içerdikleri gerekçesiyle sürekli gizli tutulmakta
ve kamuoyundan saklanmaktadır. Bu sözleşmelerin noksansız
uygulanmaları hâlinde, al ya da öde şartları, Türkiye'yi,
milyarlarca dolarlık ödeme yükümlülüğüyle karşı
karşıya bırakabilecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür cümlenizi
alayım Sayın Özdoğan, buyurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, AK Parti Hükûmeti, iktidarı boyunca
halka evinde ayağını uzatıp sıcak sıcak
oturmayı çok görmüş bir hükûmettir, halka doğal gazı
fahiş fiyatla vermiş bir hükûmettir, siyasi yandaş belediyelerinin
parasal hesapları için doğal gaz zamlarına geçit vermiş
bir hükûmettir. Ayrıca, doğal gazın olduğu yere doğal
gazı fahiş fiyatla veren Hükûmet, Anadolu'ya doğal gaz
götürme konusunda çok cimri davranmıştır.
Erzurum'da, doğal gazdan
BAŞKAN - Sayın Özdoğan
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Hemen bitiriyorum.
BAŞKAN - Buyurun efendim, yani
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- İzninizle, şu Erzurum'u bir söyleyeyim efendim.
BAŞKAN - Sayın Kılıçdaroğlu'na
da ek iki dakika vermiştim
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Hemen, şu Erzurum'u bir söyleyeyim izninizle efendim.
BAŞKAN -
açtığımda
teşekkür etti kendileri. Lütfen
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Efendim, daha konuşmayacağım. İzninizle,
şu Erzurum'u bir söyleyeyim.
BAŞKAN - Hayır, yasal hakkınız
olduğu zaman konuşursunuz, onun bir mâniliği yok.
Buyurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Erzurum'da, değerli arkadaşlar, doğal gazdan istifade
eden hane sayısı hâlâ daha çok azdır ve Erzurum, hava
kirliliğinin pençesine düşmüştür. Erzurum'da
ısınmadan kaynaklanan hava kirliliği, özellikle akşam
saatlerinde yaşlılarla çocuklar için tehlikeli olmaktadır.
Doğal gaz kullanımının henüz yaygınlaşmadığı
Erzurum, hava kirliliğinde, Türkiye'nin önde gelen illeri arasında
yer alıyor.
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
şimdi, diğer arkadaşlara ben süre vermezsem, burada
adil davranmamış olurum.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Hemen bitiriyorum.
BAŞKAN - Bitiriyorsunuz, ama
iki dakika daha geçti. Nasıl bitireceksiniz?
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Efendim, on beş saniyede bitiriyorum.
BAŞKAN - Buyurun efendim, peki.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Doğal gaz kullanımının henüz yaygınlaşmadığı
Erzurum, hava kirliliğinde Türkiye'nin önde gelen illeri arasında
dedik. Çevre ve Orman Bakanlığının istatistiklerinde
12'nci sırada bulunan Erzurum'da, Kasım 2006 ortalamasına
göre, havadaki kükürtdioksit oranı 104 mikrogram, partikül
madde oranı ise 53 mikrogram. Bu, tehlikeli bir durumdur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Saat 14.15'te toplanmak üzere birleşime
ara veriyorum.
Kapanma Saati:
12.45
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 14.22
BAŞKAN
: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER : Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112'nci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
1425 sıra sayılı teklifin
tümü üzerindeki görüşmelere kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi söz, şahsı
adına Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün
Yok.
Şahsı adına Erzurum
Milletvekili Mustafa Ilıcalı.
Buyurun Sayın Ilıcalı.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; önce hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Ankara Milletvekilleri Eyyüp Sanay
ve Nur Doğan Topaloğlu'nun, Doğal Gaz Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
üzerine şahsım adına söz aldım. Konuşmama
başlamadan önce, 22'nci Dönem beraber görev yaptığımız
Cumhuriyet Halk Partili Milletvekili Sayın İlyas Sezai Önder'e
Allah'tan rahmet diliyorum, ailesinin, Cumhuriyet Halk Partisinin,
Millet Meclisimizin, milletimizin başı sağ olsun. Ayrıca,
iki gün önce Ankara'da yapılan terör saldırısını
da nefretle kınıyor, ölenlere Allah'tan rahmet, yaralılara
acil şifalar diliyorum.
Bu teklif üzerinde söz almamın
nedeni, benden önce söz alan Cumhuriyet Halk Partinin sözcüsü Sayın
Kılıçdaroğlu'nun protokol
BAŞKAN - Sayın Ilıcalı,
siz şahsınız adına söz aldınız, yani, siz
şahsi görüşlerinizi açıklayınız, sizden önceki
söz alanlara
MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Ben
şahsi görüşlerimi açıklayacağım, bunu Türkiye
Büyük Millet Meclisinin üyeleriyle paylaşacağım.
BAŞKAN - Söz alma sebebiniz,
konuşmanız içindi, yani, onun konuşmasıyla ilgili
değildir, onu demek istiyorum.
MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Değil,
o zaman düzeltiyorum.
BAŞKAN - Görüşlerinizi
ona göre beyan edin.
MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Görüşlerimi
değerli milletvekilleriyle paylaşmak istiyorum. Burada,
tabii ki özellikle de milletvekillerini çok yakından ilgilendiren,
en fazla Esenboğa Havaalanı'nı kullanan kişileriz
milletvekilleri olarak. O açıdan da yapılmış olan
protokol yolu, Özal Bulvarı bizler için ve ülkemiz için son derece
önemli bir gelişme olmuştur ve seyahat süresini, buradan
orijin olarak Türkiye Büyük Millet Meclisini alırsak, proje hızındaki
2 katına varan bir artıştan dolayı, en az bir on
beş dakikalık kısalmaya neden olmuştur. Tabii,
dört ay gibi de kısa bir sürede gerçekleşmiştir.
Buradaki görüşlerimi
şu şekilde paylaşmak istiyorum: Bir kere, bu yol son derece
önemli olmuştur, gerekli bir yoldur, standartları da oldukça
yüksektir. Yani, hemen hemen, tam erişme kontrollü bir yol demesek
bile, kısmi bir erişme kontrollü yol olarak ekspres yol standartlarına
oldukça yakın bir yoldur. 2x2'lik, oldukça düşük standartlı
bir yoldan, bir yönde 4 şerit olacak şekilde 2x4'e ulaşmıştır.
Platform genişliği 40 metredir. Yapılan yol 15 kilometre
olup, tabii, bu yolun içerdiği sanat yapıları, yapılmış
altyapı işleri, üstyapıyı koyduğumuz zaman,
bu yolun standardı bu kadar yüksek, güzel, bunda hepimiz hemfikiriz.
Maliyeti yönünde, daha ucuz olabilir
miydi, burada neler olabilirdi? Bunu karşılaştırmak
için size bazı rakamlar vermek istiyorum. Bu yol 15 kilometre
olup, 8 tane alt geçit içermektedir. Bu alt geçitlerin sadece maliyeti
37 trilyondur. 10 tane yaya üst geçidi, 15 kilometrelik kanalizasyon,
yağmur suyu, doğal gaz, kaldırım, orta refüjü, aydınlatması,
ağaçlandırması, yatay-düşey işaretlemesi, en
iyi üstyapı olan sıcak bir karışım üstyapıdan
meydana gelmekte olup, yolun maliyeti de 80 trilyon civarındadır.
Bu yolu Karayolları Genel Müdürlüğünden
aldığım bazı rakamlarla karşılaştırmak
istersek, bugün 12 metrelik bir yolun sıcak karışım
olarak kilometresinin maliyeti 2 trilyondur. Bu yolun platform genişliği
de 40 metre olduğuna göre (40:12=3,3) çarptığımız
zaman 6,6 trilyona gelmektedir ki, bunu da 15'le çarparsak 99 trilyon
liralık bir maliyet çıkmaktadır. Yani, 99 trilyona göre
Ankara Büyükşehir Belediyemizin bunu 80 trilyona mal etmesindeki,
bu maliyetteki avantajın en büyük nedeni, toprak işlerinin
bizzat belediye tarafından yapılmış olmasıdır.
Yani, rakam olarak oldukça avantajlıdır.
Diğer taraftan, biz bu yolu
şeyle karşılaştıracak olursak, otoyol standardına
yakın olduğunu söylemiştim. Ekspres yol standardında
bir yol. Böyle bir otoyol (4 şerit demiyorum, 2x3) 8-10 milyon dolar
dediğimiz zaman, buna göre de bu yolu 15 kilometre hesapladığımız
zaman 195 trilyon civarında bir maliyet çıkacaktır. Yani
özet olarak, yıllarını bu konulara vermiş bir kişi
olarak, buradaki rakamın oldukça uygun olduğunu burada
sizlere ifade etmek istiyorum.
Diğer taraftan, aydınlatma
konusunda son derece güzel bir aydınlatma yapılmıştır,
gerek üstten gerek
Bu yolu seyahat edenler, yolun güvenliği
açısından aydınlatma oldukça önemlidir. Burada da tabii,
aydınlatmada kullanılan direkler de oldukça özeldir. 6060
alüminyum, T 66 temparli aydınlatma direkleri kullanılmıştır.
Bunların maliyetiyle ilgili
de sizlere bilgi verip paylaşmak gerekirse, bunların maliyeti
de 2 milyon 900 bindir ve bu yolun, bu kullanılan malzemenin hizmet
ömrü oldukça yüksek ve aydınlatma kapasitesi de çok fazladır,
600 vattır. Tabii, ana arterlerde 600 vat, diğer taraflarda
250 ile 450 arasında değişmektedir.
Bu arada tabii, yolun ne şekilde
yapıldığını da yine sizlerle paylaşmak
lazım. Bu yolun, önce, bir kere, projelendirilmesi Ankara Büyükşehir
Belediyesi tarafından yapılmıştır. Büyük sanat
yapılarının projesinde dışarıdan hizmet
alınmıştır. Onun haricinde, tabii, bu projeler yapıldıktan
sonra, biraz önce de söylediğim gibi, ihale aşamasında
toprak işlerini belediye yapmıştır. Diğer
firmaların isimleri bellidir. İşte, esas işi yapan
firma Ünal Yapı, direklerle ilgili firmanın Almet Metal olduğunu
Ankara Belediyesinden öğrenmiş bulunuyorum. Bunlar gizli
değildir, kimin ne yaptığı bellidir.
Tekrar sizlerle paylaşmak istediğim
en önemli konu, Türkiye'nin başkenti Ankara'ya yakışır
çok güzel bir yol olmuştur. Bir yol mühendisi olarak, yolun standartları
olarak, yatay kurp yarıçapları olarak, boyun eğimler
olarak ve burada tekrar ediyorum, güvenli yapılabilecek proje
hızı itibarıyla eskiye göre en az 2 kat artırılmıştır.
Eski yol da, biliyorsunuz, 2x2 idi, ama standartlar oldukça düşüktü.
Bu manada da güzel, konforlu, güvenli bir seyahat etme imkânı
çıkmıştır.
Maliyet itibarıyla da, çok rahatlıkla
size söyleyebilirim ki, Karayollarından almış olduğum
rakamlarla karşılaştırdığımız
zaman, oldukça uygun bir rakamdır. Sadece bir sıcak karışım
olarak 12 metrelik bir yolun -sadece sıcak karışım,
üstyapı diyorum- maliyeti 1 trilyondur. Bunu bir kere daha vurguluyorum.
Altyapıyı da koyduğumuz zaman 2 trilyondur.
Değerli milletvekilleri, ayrıca,
iki yolu birbiriyle karşılaştırdığınız
zaman, bunun kilometresi şu kadar bu şu kadar; bu, buna göre
pahalıdır diyemeyiz. Çünkü, projesinde toprak işlerinin
hacim miktarı, kullandığınız sanat yapılarının
sayısı ve altyapıyla ilgili koyduğunuz tesisler,
yolun peyzajı, aydınlatılması bunlar ayrı ayrı
şeylerdir. Yani, kilometre olarak birim aynı görülse de yapılacak
işlemler çok farklı olduğundan, yanlış neticeler
verir. Bu açıdan, bunlara dikkat etmemiz gerekir diyorum ve son
derece avantajlı bir yola sahip olduğumuzu, inşallah,
bütün ülkemizdeki yol standardının da aynı şekilde
artmasını diliyorum.
Diğer taraftan, bildiğiniz
gibi, bölünmüş yollarımızda da trafik güvenliği
açısından önemli mesafeler alınmış, yol standartları
artmış, tabii, burada sadece kara yolunu konuşmuyoruz.
Yine, Hükûmetimiz, ulaşım türleri arasındaki dengeyi
sağlayacak hava yolunun, diğer taraftan deniz yolunun payını
artırması yönünde önemli adımlar atmış, türler
arasındaki dengenin sağlanması yönünde de bu dönemde,
gerek Hükûmetimizin yaptığı işler gerek Meclis olarak
verdiğimiz destekler küçümsenmeyecek kadar büyüktür.
Diğer taraftan, -Erzurum Milletvekiliyim-
benden önce bir Erzurum Milletvekilimiz de doğal gazla ilgili
bazı bilgiler verdi. Şunu söyleyebilirim ki, Erzurum da,
doğal gazı alan ilk 9 ilden biri olmuştur. 7 Haziran
2004 günü Enerji Bakanımız Sayın Hilmi Güler ve Sağlık
Bakanımız Recep Akdağ, Enerji Piyasası Düzenleme
Kurulu Başkanımız Yusuf Günay'ın katıldığı
törenle ilk adım atılmış
Şu anda, sizlere, fazla zaman
almadan şunu söyleyebilirim: 2006 başında (A) tipi 26
bin metreküp/saatten, 2007 başında 75 bin metreküp/saate
çıkmıştır. (B) istasyon sayısı 14 adetten
30 adede, çelik hat 20 kilometreden 30,8 kilometreye, polietilen
hat 137 kilometreden 241'e; servis kutusu sayısı 2.378 adetten
9.194'e, abone sayısı ise 9.567'den 23.140'a çıkmıştır.
Bildiğiniz gibi, Erzurum, rakım
itibarıyla yüksek bir şehirdir. Hava kirliliğini de
en fazla hisseden bir şehirdir, ama, bu yapılan yatırımlarla
beraber, burada hava kirliliğinde de önemli düşüşler
olduğu, gerek Çevre Bakanlığımızın ölçümlerinden
gerek ilgili birimlerin ölçümlerinden rahatlıkla görülebilir.
Projenin şu anki mevcut durumu
itibarıyla 60 bin aboneye doğal gaz verilecek şekilde
bir altyapı hazırlanmıştır, maliyeti de yaklaşık
16 milyon dolardır. Kış ve tarım turizminde çok büyük
bir cazibe merkezi olan Erzurum'umuzun bir cazibe merkezi olmasındaki
atılan en önemli adımlardan biridir. Bu vesileyle, burada
Hükûmetimizi temsil eden Sayın Bakanımın şahsında,
Erzurumlular olarak, Hükûmetimize teşekkür ve şükranlarımızı
sunuyoruz. Doğal gazdaki adım, ulaşım alt yapısındaki
adım, hava yolundaki muazzam gelişmeler Erzurum'u cazibe
merkezi hâline getirmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Burada
bu bilgileri de şunun için veriyorum: Yani bir şeyi
eleştirdiğimiz zaman, rakamları koymak lazım.
Ben, o eleştiriyi görünce, hemen, ilgili doğal gaz biriminden
faksı aldım. Ne kadar verdiğimiz burada beli, kayıtlı,
belgeli. Bu rakamlar da gösteriyor ki, doğal gaz konusunda oldukça
önemli adımlar atılmıştır ve inşallah da 60
bin aboneye ulaşacak şekilde de bu çalışmalar
hız kesmeyecektir, çünkü 2011 yılında Üniversite Uluslararası
Kış Oyunları'nın yapılacağı bir
şehrin, layık olduğu yere gelmesi mutlaka ki sağlanmış
olacaktır. Atılmış adımlar da bunun böyle olacağını
göstermektedir.
Yapılan yüksek standartlı
yolları da standart olarak kabul edip "Çok güzel." deyip,
ama bir eleştirme yapmak istediğimiz zaman da benim, yani
özellikle önerim, bu işin çalışanı, bir uzmanı
olarak: Birimleri karıştırmamak lazım, eleştiri
yaparken de çok iyi rakamlar bulmak lazım, ona göre karşılaştırmak
lazım.
Ben, bu hepsinin, yolun da, doğal
gazın da ülkemiz için, bölgemiz için çok önemli güzellikler olduğunu
düşünüyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum,
siz değerli milletvekillerini de saygılarımla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarımızdan iktidar ve muhalefet
grubundan konuşan arkadaşlara, doğal gazla ilgili
olarak bir kanunu konuştuğumuzu, doğrusu, her iki grup
için de hatırlatmak ister, takdirlerinize sunarım. Yani
"Yolların standardı şöyle oldu, böyle oldu."
ayrı bir mesele. Muhalefet, bunu gündeme getiriyor, iktidar
sözcüleri mecburen cevap veriyor, ama konumuzun doğal gaz olduğunu
bütün milletvekili arkadaşlarımıza arz ederim.
Şahsı adına İstanbul
Milletvekili Ali Kemal Kumkumoğlu, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım,
1425 sıra sayılı bu Kanun Teklifi üzerinde şahsım
adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
hepimiz biliyoruz, Meclis, normal seçim süreçlerine girilmiş
olan geçmiş dönemlerden çok daha farklı bir anlayışla
yoğun bir çalışma temposu içerisinde. Bunun iktidar
partisi tarafından gerekçelendirilme biçimi: "Bir seçime
gideceğiz, seçim süresi boyunca iktidar partisinin tamamlayamadığı
ama toplum için çok önemli saydığımız birtakım
yasal düzenlemeler var; bu yasal düzenlemeleri bu seçim takvimine
tam anlamıyla girilmeden, listeler açıklanmadan, çok yoğun
bir çalışma temposuyla tamamlamak ihtiyacı içerisindeyiz.
Böyle bir ihtiyaç nedeniyle Meclisi böyle bir tempolu ve yoğun
çalışma süreci içerisine soktuk, atmosferi içerisine
soktuk."
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
ben, öncelikle size şunu sormak istiyorum: Şu görüştüğümüz
teklifin -teklif sahipleri de bu sorunun cevabını verebilir-
bu aciliyeti nereden gelmektedir? Yani bu düzenlemede mesela iki
yıllık bir zamandan bahsedilmektedir. Bir şirket kurulacak,
kurulacak şirket iki yıl içerisinde eğer bu doğal
gaz şirketini satamazsa denilerek
Tabii, bunları daha
ileriki süreçte izah etmeye çalışacağım, bu konularla
ilgili düşüncelerimi. Ama teklif bir taraftan iki yıllık
bir zaman dilimi önerirken, bir taraftan da bu yoğun, tempolu çalışma
süreci içerisinde aciliyeti vardır diye Meclisin gündemine
getirilmesinin sebebini nedir? Arkadaşlarımız, çok
ilgili arkadaşlarımız belli ki, teklifi getiren arkadaşlarımız,
-Büyükşehir Belediye Başkanı burada yok, bürokratları
burada yok, ilgili bakan burada yok, onların herhâlde haberi dahi
olmadan- Ankara'yla ve Ankara'nın sorunlarıyla çok ilgili
olan milletvekili arkadaşlarımız, onlara rağmen
bir kanun teklifi getirmişler ve bu teklifin, aciliyeti nedeniyle
de bu dar, sıkışık zaman dilimi içerisinde tartışılmasını
uygun görmüşler! Buna mı inanmalıyız değerli
arkadaşlarım, yoksa, artık, Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanının bile "Bu önümüzdeki seçimde AKP'nin suyu
ısındı, artık AKP'nin iktidar olma şansı
yoktur. Eğer AKP'nin dışında bir iktidar kurulursa,
bu çok özel, sadece Ankara Belediyesi için düzenlenmiş, Ankara
Belediyesi adına çok özel bir düzenleme getiren bu yasa teklifinin
bundan sonra kurulacak hükûmet tarafından kabul edilmesi diye
bir ihtimal kesinlikle söz konusu değildir." kanaatinden
hareket edilerek mi buraya getirilmiş?
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
- Hiç alakası yok.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, öncelikle şunu vurgulamak
isterim: Siz kabul etseniz de etmeseniz de Büyükşehir Belediye
Başkanınız, bu teklifi bu sıkışık zaman
dilimi içerisinde bu Meclisin gündemine getirerek, esasen,
zımnen de olsa, AKP'nin önümüzdeki seçimde iktidar şansının
kalmadığını kendisinin kabul ettiği anlamına
gelir.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon)
- Öyle inanmak istiyorsun!
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla)
- Bana değil, bana değil, bu soruyu Büyükşehir Belediye
Başkanınıza sorun. Bu soruyu Büyükşehir Belediye
Başkanınıza sorun. İki yıllık zaman dilimi
içerisinde satılabilecek bir şirketin aciliyetinin ne
olduğunu, o zaman, burada kim cevaplandıracaksa, hangi
sebeple bu böyle bir aciliyet kesbediyorsa, bunu, ilgili olan arkadaş
her kimse, gelir, bu kürsüden, iktidar partisi adına seslendirir.
Benden size söylemesi, Büyükşehir Belediye Başkanınız,
o anlı şanlı, o işte her şeyi yapan, her şeyi
becerdiği söylenen Büyükşehir Belediye Başkanınız,
artık, partinizin, önümüzdeki yapılacak seçimde iktidar
olamayacağı kanaatine ulaşmıştır.
RECEP YILDIRIM (Sakarya) - Yüzde
80'le geliyoruz.
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
- Bu iki yılı yukarıda birlikte verdik Sayın Kumkumoğlu,
siz de vardınız.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, bu, garip bir yasa, gerçekten
garip bir yasa. Bir yasal düzenleme yapıyoruz. Bütün belediyeler,
yani, doğal gazın taşındığı bütün illerin
belediyeleri, bu doğal gaz taşıma işiyle sorumlu.
Bütün büyük şehir belediyelerinde bu sorumluluk büyükşehir
belediyelerine ait. Şimdi, biz, sadece Ankara Belediyesiyle
ilgili olarak bir düzenleme yapıyoruz. Ben, teklif sahiplerine
sormak istiyorum, niye? Niye sadece Ankara Belediyesi? Ne özelliği
var Ankara Belediyesinin? Niye İstanbul Belediyesi değil?
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
- Finansal sıkıntı var.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla)
- Eğer yaptığınız şey doğru bir şeyse,
eğer yapılan şey doğru bir uygulamaysa, o zaman, bu
uygulamanın, Ankara'da başka, İstanbul'da başka,
Eskişehir'de başka, Bursa'da, İzmir'de başka olması
savunulamaz. Eğer doğru değilse bu, o zaman, bu teklifin
buraya getirilmesinin özel bir anlamı olsa gerek.
Değerli arkadaşlarım,
bir Büyükşehir Belediye Başkanınız var, giderken
ağalar, beyler gibi gidiyor; önünde bir şey dağıtan
arabalar, arkasında başka bir şey dağıtan arabalar!
RECEP YILDIRIM (Sakarya) - Yakışıyor
ama.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla)
- Yediği önünde yemediği arkasında. Ama, şimdi
önümüze gelen teklifle görüyoruz ki, Sayın Büyükşehir Belediye
Başkanının, bu, yediği önünde yemediği arkasında,
önündeki bir kamyondan başka şeylerin, arkasındaki
bir kamyondan başka şeylerin dağıtılarak güzergâhlardan
geçen bu Belediye Başkanının konumu, hani, şu ilkokul
sıralarında hepimizin okuduğu bir meşhur
ağustos böceğiyle karınca hikâyesi vardı, o hikâyedeki
ağustos böceğine benziyormuş bu meşhur Ankara'nın
Büyükşehir Belediye Başkanı. Kış geldi
Her şeyi
dağıtan, her şeyi veren, Türkiye'nin en büyük imkânlarına
sahip bir Belediyenin Başkanı durumunda olan ve zenginler
ve bağımlılar yaratmak noktasında olağanüstü
beceri sahibi olan bir Belediye Başkanı, gece gündüz mahallelerde,
sokaklarda, her vesileyle, siyaseten güçlü olmak, siyaseten malzeme
oluşturmak adına herkese bir şeyler dağıtarak
vatandaşın gönlünü kazanmaya çalışan Belediye
Başkanı, yaz aylarında hiçbir şey yapmadan, sadece
öten ağustos böceklerine
(AK Parti sıralarından gürültüler)
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Yüzde 50'nin
üzerinde oy almış bir Belediye Başkanı, ne konuşuyorsun?
BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu,
şimdi, burada, bu bahsettiğiniz Sayın Belediye
Başkanı yok; bunun adına çıkıp savunacaklar
yok.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Yüzde 50, yüzde
40 oy almış bir Belediye Başkanı
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla)
- Sayın Başkanım, zaten asıl mesele de o.
BAŞKAN - Yani, konuyla ilgili
eleştiriyi yaparsanız
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla)
- Sayın Başkanım, tam, konuyla ilgili konuşuyorum;
asıl mesele o zaten, meselelerden biri de o.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Tenkidinizi
yapın, ama bu kadar da olmaz!
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla)
- Yani, niye Büyükşehir Belediye Başkanı burada yok?
Hangi sebeple Büyükşehir Belediye Başkanı burada
yok? Yani, bu Büyükşehir Belediyesini kurtaracak bu düzenlemeyle
ve sadece Ankara Büyükşehir Belediyesini ilgilendiren bu
düzenlemeyle ilgili olarak niye Büyükşehir Belediye Başkanı
burada yok?
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Burada
nasıl olacak ya?
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Belediye
Meclisi mi burası?
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Burası
Belediye Meclisi mi de burada olacak kardeşim?
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla)
- Büyükşehir Belediye Başkanının böyle bir düzenleme
nedeniyle Meclisin karşısına geçebilmeye yüzü mü
yok acaba? Evet, Büyükşehir Belediye Başkanının
problemi budur. Yoksa, Büyükşehir Belediye Başkanı
kendisine yönelik bu tür eleştirilerin, cevabı olmayan,
kendisi tarafından cevabı verilemeyecek bu tür eleştirilerin
olacağını önceden kestirmese, hiç şüpheniz olmasın,
Büyükşehir Belediye Başkanı bütün kadrosuyla birlikte
hem bu salonda, bu sıralarda olurdu, geri kalan bürokratları
da içeride veya bu tarafta kulislerde bulunurdu. Biz, büyükşehir
belediyeleriyle ilgili olarak ilk defa bir yasal düzenleme yapmıyoruz
buralarda.
Sayın Büyükşehir Belediye
Başkanı, daha önce kendisiyle ilgili, kendi belediyesiyle
ilgili yapılan bütün düzenlemeleri, kendisine dönük bütün
eleştiriler konusunda, bütün televizyonlarda, her gün birine
çıkarak, her gün bir yerlerde birileriyle tartışarak
bu konudaki haklılığını anlatmaya çalışırdı.
Siz, Büyükşehir Belediye Başkanını, sadece kendisine
ait olan bu düzenlemeyle ilgili olarak hiçbir televizyonda hiçbir
şey söylerken, hiçbir şey konuşurken gördünüz mü? Hayır,
göremezsiniz. "Sin, külahım görünmesin." Mecliste
yok, kuliste yok, televizyonda yok.
Ankara'yla çok ilgili olduğunu
söyleyen iki milletvekili arkadaşımız, Belediyenin
tamamen bilgisi dışında, kendilerinin Ankara konusundaki
hassasiyetlerinden yola çıkarak bir kanun teklifi hazırlamışlar
ve bu teklif, şimdi burada görüşülüyor; Büyükşehir Belediyesinin
bürokratlarının bile, Büyükşehir Belediye Başkanının
bile olmadığı bir ortamda.
Değerli arkadaşlarım,
o sebeple, bu kanun gerçekten garip bir kanundur. Bu kanun garip bir
kanundur, çünkü, bütün belediyelerin böyle bir varlığı
olmasına rağmen, bu, sadece Ankara Belediyesi için düşünülmüş
bir kanundur. Sadece bu bile bu kanunun garipliğini ortaya
koymaya yeter.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu,
konuşmanızı tamamlayınız efendim.
Buyurun.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla)
- Toparlıyorum.
Niye Ankara Büyükşehir Belediyesi?
Çünkü, Ankara Büyükşehir Belediyesi kendisine sağlanan
böyle olağanüstü bir imkânı har vurup harman savurmuş,
sınırları 50 kilometre çapında bir daire içerisine
alınmış Ankara Büyükşehir Belediyesinin bütün
kaynaklarını, bütün imkânlarını tüketerek, parasını
vatandaştan peşin olarak aldığı doğal gazın
paralarını ödeyemez, müflis bir belediye başkanı
hâline veya belediye başkanlığı hâline getirilmiştir.
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Belediye
Başkanı kuliste seni dinliyor, buraya gelemiyor. Buraya
gelse, cevabını da verecek. Genel Kurula gelemediği
için
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla)
- Evet, evet.
Devamını 1'inci maddede
söz aldığımda söyleyeceğim.
Umarım, Büyükşehir Belediye
Başkanı, her zaman olduğu gibi, aynı cesareti gösterip,
şimdi buradan kendisine bu eleştirileri yönelten milletvekillerini,
başka platformlarda, birlikte bu konuyu tartışmaya çağırır,
davet eder.
Teşekkür ediyorum, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Buraya
gelme şansı olsa, gelecek. Kuliste dinliyor da Genel Kurula
gelemiyor.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Çık da konuş, çık da konuş.
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) -
Çıkar konuşurum da.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sen şimdi
geldin ya, daha önce ne söylediğini bilmiyorsun ki! Şimdi
geldin.
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Ben
de şimdi yanından geliyorum işte.
HALUK KOÇ (Samsun) - Ne söylediğini
bilmiyorsun ki!
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Talimat mı aldınız?
BAŞKAN - Sayın Özdoğan
soru-cevap için girmişsiniz, soru soracak mısınız?
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
- Evet.
BAŞKAN - Buyurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Aracılığınızla
Sayın Bakana birkaç soru tevcih etmek istiyorum:
Bu kanun teklifinin EGO'nun özelleştirilmesinden
çok, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in
kamu kaynaklarını israf etmesi, kullanılması gereken
yerlere kullanmayarak, hesapsız kitapsız popülist yatırımlar
için harcaması nedeniyle yüklendiği borçlardan kurtarılması
ve kayırılmasına yaradığı açıktır.
Bu borçların bu şekilde tasfiye edilmesinden önce, alınan
kredilerin, BOTAŞ'a ödenmeyen doğal gaz bedellerinin nerede,
ne şekilde harcandığının kamuoyuna açıklanması
gerekliliği ortadadır. Bu çerçevede:
Bir: Ankara Büyükşehir Belediyesinin
hazine garantili olan vadesi geçmiş borçlarının faizleri
ve ferîleriyle beraber miktarı ne kadardır? Söz konusu borç
hangi projelerden kaynaklanmaktadır?
İkinci sorum: Söz konusu krediler
Büyükşehir Belediyesi tarafından yerinde kullanılmış
mıdır? Bu hususta, ilgili bakanlıklarca denetim yapılmış
mıdır?
Üçüncü sorum: Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanının popülist ve savurgan yaklaşımı
nedeniyle heba edilen kredilerin faizlerinin ve ferîlerinin silinerek
uğranılan zararın BOTAŞ'a, hazineye ve dolayısıyla
halkımıza yükletilmesi ne derece doğrudur?
Son sorum: Anlaşıldığı
kadarıyla, Ankara Büyükşehir Belediyesi, kullandığı
kredileri ve doğal gaz alım bedellerini kararlı bir
şekilde ödememiştir. Ödememe hususunda iyi niyetli olmadığı
ve zaten ödenmesi düşünülmediğine göre, burada Büyükşehir
Belediye Başkanının kamu görevlisi olarak kasıtlı
ve kusurlu davrandığını düşünüyor musunuz?
Bu kasıt ve kusurdan dolayı Melih Gökçek hakkında soruşturma
açılması düşünülmekte midir?
Teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Bakanım.
ADALET BAKANI FAHRİ KASIRGA -
Yazılı cevap vereceğiz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Tamam.
Tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini...
HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN - Arayacağım
Sayın Koç.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Genel merkezde listeye gitmişlerdir!
BAŞKAN - Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
14.49
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.57
BAŞKAN
: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112'nci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
1425 sıra sayılı Kanun
Teklifi'nin görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Teklifin maddelerine geçilmesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, teklifin maddelerine geçilmesini tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Maddelerine geçilmesini kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır,
maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
DOĞAL
GAZ PİYASASI KANUNUNDA
DEĞİŞİKLİK
YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 18.04.2001 tarihli ve 4646
sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanununun Geçici 3 üncü
Maddesine aşağıdaki (e) bendi eklenmiştir.
"e) Bu bendin yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren üç ay içinde Ankara Büyükşehir
Belediyesi tarafından 6762 sayılı Kanuna göre doğal
gaz dağıtım faaliyeti yapmak üzere anonim şirket
statüsünde yeni bir şirket kurularak EGO (Ankara Elektrik ve Havagazı
Müessesesi) Genel Müdürlüğünün mülkiyet ve/veya işletmesinde
bulunan doğal gazın şehir içi dağıtımı
ile ilgili tüm alt yapı tesisleri, varlıklar, taşınır
ve taşınmazlar, hak, alacak ve borçlar (EGO Genel Müdürlüğünün
devir tarihine kadar BOTAŞ'a olan doğal gaz alım borçları
ile Hazine Garantisi altında ve dış borcun ikrazı
sureti ile EGO Genel Müdürlüğüne doğal gaz yaygınlaştırılması
ve dağıtım şebekesi kapsamında sağlanan
dış krediler hariç), leh ve aleyhe açılmış olan
davalar ile icra takipleri ve iş mevzuatına tâbi personel,
şirketin kurulduğu tarihten itibaren iki ay içinde EGO Genel
Müdürlüğü ile şirket arasında yapılacak protokolle
şirkete devredilir. Devir işlemlerinden doğan kazanç
kurumlar vergisinden, devir kapsamındaki mal teslimi ve hizmet
ifaları katma değer vergisinden, devre ilişkin bütün
işlemler ve bu işlemlerle ilgili olarak düzenlenecek her
türlü kağıt, damga vergisi dahil her türlü vergi, resim,
harç ve benzeri malî yükümlülüklerden müstesnadır. Bu şirkete
Kurul tarafından otuz yıllık dağıtım lisansı
verilir. Lisansın geçerlilik süresinin ilk on yılında
dağıtım şirketinin birim hizmet ve amortisman bedeli
0,05555 ABD Dolar/m3 karşılığı YTL, taşıma
bedeli 0,0077 ABD Dolar/m3 karşılığı YTL olarak
uygulanır. On birinci yıl ve sonrası bu bedeller
şirketin teklifi ve Kurulun onayı ile belirlenir.
Şirketin asgari yüzde 80 hissesi
bu bendin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç iki
yıl içinde 4046 sayılı Kanun hükümleri uyarınca Ankara
Büyükşehir Belediyesi tarafından özelleştirilir.
Bu bent uyarınca yapılacak özelleştirmeden sağlanan
kazanç kurumlar vergisinden, hisse devri ise katma değer vergisi
dahil her türlü vergi, resim ve harçtan müstesnadır. Bu tarihe
kadar özelleştirmenin gerçekleştirilmemesi durumunda,
dağıtım şirketinin hisselerinin yüzde 80'i Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı tarafından özelleştirilir.
Bu durumda elde edilen gelirlerden, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığınca özelleştirme giderleri düşüldükten
ve aşağıdaki hükümler uyarınca kurumlara ödemeler
yapıldıktan sonra arta kalan tutar Ankara Büyükşehir
Belediyesine aktarılır.
Özelleştirme sonucu elde edilecek
gelirden öncelikle EGO Genel Müdürlüğünün, bu bendin yürürlüğe
girdiği tarihe kadar BOTAŞ Genel Müdürlüğüne olan doğal
gaz alım anapara borçları BOTAŞ Genel Müdürlüğüne
bir ay içinde defaten ödenir. Bu bendin yürürlüğe girdiği
tarihe kadar BOTAŞ Genel Müdürlüğünün alacağını
oluşturan tüm borçlara ait faizler ile fer'ileri ve cezaları
silinir. Ayrıca Hazine Garantisi altında ve dış
borcun ikrazı sureti ile EGO Genel Müdürlüğüne doğal
gaz uygulama projeleri kapsamında sağlanan dış
kredilerden, anlaşmalar çerçevesinde Hazine Müsteşarlığı
tarafından kreditörlere ödenen tutarlar, kreditörlere yapılan
ödeme döviz cinsleri üzerinden ödemenin yapılacağı
tarihte geçerli olan T.C. Merkez Bankası döviz satış kuru
esas alınarak özelleştirme bedelinden Hazineye bir ay içinde
defaten ödenir. Ödemenin yapılmasını takiben Hazinenin
bu kredilere ilişkin faiz ve gecikme cezaları ile fer'ileri
ve cezalardan kaynaklanan alacakları, bütçenin gelir ve gider
hesapları ile ilişkilendirilmeksizin terkin edilir.
Kalan özelleştirme geliri Ankara
Büyükşehir Belediyesi bütçesine irat kaydedilir ve Büyükşehir
Belediyesi veya bağlı kuruluşlarının diğer
borçları gerekçe gösterilerek herhangi bir kamu kuruluşunca
haciz veya kesinti işlemi yapılamaz. Belediyenin bu geliri
öncelikle 4046 sayılı Kanunun 21 inci ve 26 ncı maddelerinde
belirtilen, özelleştirme uygulaması sonucu doğabilecek
iş kaybı nedeniyle yapılacak tazminat ödemeleri ile
devam eden Ankara Metrosu ve Ankara Büyükşehir ulaşım
alt yapı yatırımları için kullanılır.
Özelleştirme uygulamasına
ilişkin olarak bu Kanun ile 4046 sayılı Kanunda hüküm bulunmayan
hallerde Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi yetkilidir."
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Ali Kemal
Kumkumoğlu.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Görüşmekte olduğumuz kanun
teklifinin 1'inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz aldım. Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
1'inci madde üzerinde görüşlerimi ifade ederken, bu yasanın
garip bir yasa olduğunu ve esas itibarıyla, aynı durumda
olan, yani böyle bir doğal gaz dağıtım şirketine
sahip çok sayıda belediye olmasına rağmen, sadece Ankara
Belediyesiyle ilgili olarak böyle bir düzenleme yapılıyor
olmasını, bu teklifin birinci garipliği olarak sizlerle
paylaşmıştım. Şimdi, garipliklere devam ediyorum
değerli arkadaşlar:
Şimdi, bu kurulacak şirket
Bu doğal gaz, bir şirket aracılığıyla özelleştirilecek;
bir şirket kurulacak, bu şirket aracılığıyla
özelleştirilecek.
Değerli arkadaşlarım,
teklifte deniyor ki, eğer şirket iki yıl içerisinde Ankara'daki
doğal gazın yüzde 80'i özelleştirilemezse, söz konusu
şirket, bu özelleştirme işini Özelleştirme İdaresine
devredecek. Şimdi, ben teklif sahiplerine bu garipliği
sormak istiyorum: Ankara Büyükşehir Belediyesi bunu özelleştiremediği
zaman niye Özelleştirme İdaresine devredecek? Çünkü, Özelleştirme
İdaresi bu konuda, artık köklü bir kuruluş hâline dönüşmüştür.
Özelleştirme konusunda ciddi bir uzmanlık birikimi elde
etmiştir. Özelleştirme konusuyla ilgili Türkiye'de çok sayıda
örneği yaşama geçirme fırsatı bulmuştur. Çok
sayıda kurum, mal varlıklarını, arazilerini özelleştirebilmek
adına özelleştirme kurumuna bu mal varlıklarını
devrederek Özelleştirme İdaresinin katkısını
almak istemektedirler. Ama, ne gariptir, bu özelleştirme
işiyle ilgili olarak Türkiye'nin böyle bir uzman kuruluşu
varken, o kurumun katkısından yararlanmak yerine, Ankara
Büyükşehir Belediyesinin ayrıca bu işi yapabilecek
bir kuruluş oluşturması teklifte talep edilmektedir.
Şimdi, nedir bunun mantığı? Teklif sahipleri, bunun
mantığını buradan hem Meclisimizle hem kamuoyuyla
tartışmak ve bunun hangi gerekçelerden kaynaklandığını,
bu garipliğin, bu garip durumun hangi gerekçelere dayandığını
bizlerle paylaşmak ve bizi bu konuda bilgilendirmek zorundadır
diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım,
söz konusu teklifin taşıdığı üçüncü gariplik:
Arkadaşlarımız hukukçudurlar, ama bu çok özel bir af talebidir
aynı zamanda, içerisinde bir af talebi taşımaktadır.
Yani bir belediye düşünün, peşin aldığı doğal
gazın parasını ödeyememiş, ödeyemediği için
faiz ve benzeri giderleri oluşmuş. Biz bir kanun çıkarıyoruz,
diyoruz ki, bununla ilgili faizler alınmasın. Niye
alınmasın? Sayın Bakan, siz hiç BOTAŞ'ın borçları
nedeniyle faiz ödeyemediğiniz, ödemediğiniz, ödemem dediğiniz
bir uygulama var mı? Yani, siz faiz öderken sizin alacaklarınızla
ilgili olarak böyle bir af çıkarılmasını ne münasebetle
savunuyorsunuz?
Ben, mesela, bir başka gariplik
olarak da Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının burada
Hükûmet adına, aslında bu uygulamanın mağduru olan
bir Bakanlığın sorumlusu olarak bulunmasını
da bir gariplik olarak görüyorum. Sayın Bakan burada Bakanlığının
gasbedilen haklarını savunmak adına mı vardır
yoksa Bakanlığın haklarını gasbeden bir
başka kurumun haklarını savunmak adına mı bulunmaktadır,
doğrusu, ben bunu anlamakta zorluk çekiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
konuyla ilgili, getirilen teklifle ilgili bir başka gariplik
şudur: Bir kurum var, borcu var, borcun faizleri var. Kurum bize
bir teklif getiriyor, borcunu ödüyoruz, faizlerini kaldırıyoruz,
kendisi de kâra geçiyor, bir de üste para alıyor değerli arkadaşlar.
Yani, borçlu olan bir belediye bizim önümüze bir kanun teklifi getiriyor,
borcunu ödüyor, faizlerini kaldırıyor, bir de üste para
alıyor değerli arkadaşlarım. Bunu nasıl savunuyorsunuz?
Böyle bir şey olabilir mi? Sadece Ankara Belediyesine böyle
bir imkânın sağlanmış olmasını, diğer
illerin milletvekilleri olarak veya vicdan sahibi milletvekilleri
olarak nasıl kabul ediyorsunuz değerli arkadaşlarım?
Niye diğer belediyelere bu imkânı tanımıyoruz?
Siz "AKP'li belediyeler böyle istemiyor." diyebilirsiniz,
ama orada yaşayan yurttaşlarımız
İlla şu
partili, bu partili değil, bütün o belediyelerde her partiden,
partili partisiz 70 milyon yurttaşımız yaşıyor.
Yani, sadece Ankara Belediyesine "Bizim çoğunluğumuz
var, iki tane, çok, işte, Ankara'nın sorunlarını düşünen
milletvekili arkadaşımız da bu Ankara'nın problemini
düşünmüşler hem bu borçları ortadan kaldıralım
hem de Ankara Belediyesine üste para verelim." diye bir teklif
getiriyor, hukukçu arkadaşlarımız bu teklifi getiriyor,
bürokraside yıllarca emek verdiğini söyleyen arkadaşlarımız
bu teklifi getiriyor, siz de Parlamento çoğunluğuna dayanarak
bu düzenlemeyi buradan bir an önce geçirelim diye çaba sarf ediyorsunuz.
Bunun mantığını anlamakta zorluk çekiyorum değerli
arkadaşlarım. Bu, gerçekten olağanüstü bir garipliktir.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
sorun sadece bununla da kalmıyor. Doğal gaz şirketleri,
büyükşehir belediyelerinin en ciddi kaynaklarından bir
tanesidir. Yani, İstanbul'un, Eskişehir'in, Bursa'nın,
İzmir'in, büyükşehir belediyelerinin, hazineden aldıkları
katkı paylarının dışındaki en büyük gelir
kaynaklarını oluşturan birimlerden bir tanesi, o belediyelerin,
doğal gaz şirketleri aracılığıyla vatandaşa
satmış olduğu doğal gazdan elde ettiği gelirdir.
Şimdi, buradaki hukukçu arkadaşlarımız, bir taraftan
bu altın yumurtlayan tavuğu keserken, öbür taraftan hiç vicdanları
sızlamadan, bundan sonra Ankara'da Büyükşehir Belediye
Başkanlığı görevine gelebilecek bütün belediye
başkanlarını bu gelirden mahrum etmeye kalkıyorlar.
Ne hakkınız var sayın milletvekilleri böyle bir teklif
getirmeye? (AK Parti sıralarından gürültüler) Evet, ne hakkınız
var? Ne hakkınız var böyle bir teklif getirmeye? Sizin, Ankara
Belediyesinin, böyle bir imkânını, böyle bir kaynağını,
bundan sonraki bütün belediyelerin yararlanmak durumunda olduğu
böyle bir imkânını, bundan sonraki bütün belediyelerin, belediye
başkanlarının elinden alıp, sadece, bugün sizin
partinizden seçilmiş bir belediye başkanının emrine
sunmaya ne hakkınız var? Nasıl vicdanınız buna
elveriyor? Hukukçu kimliğiniz, geçmişteki bürokrat kimliğiniz
böyle bir adaletsizliği nasıl kabul ediyor?
MEHMET KARTAL (Van) - Çoğunluklarından
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla)
- Çıkıp bu soruların cevabını vermek durumundasınız.
Böyle bir adaletsizliği yapmaya hiçbirinizin hakkı yoktur.
Değerli arkadaşlarım,
burada, resmen, hukuk da Meclisin yetkileri de birileri tarafından
gasbedilmektedir. Meclis, sadece göstermelik bir kurum ve hukukun
getirdiği zorlukları aşmanın bir aracı, yani
araç hâline dönüştürülmektedir. Burada bir belediye başkanı,
kendi keyfine göre, kendisi için en yararlı, en makul, en mantıklı,
kendi savurganlığına, dağınıklığına,
har vurup harman savurma kültürüne, mantığına, anlayışına
bakmadan; Meclisi kullanarak, Meclisin yetkilerini istismar ettirtmeye
çalışarak; hem Ankara Belediyesinin çok güzide bir kuruluşunu,
Ankara'ya hem bugün hem bundan sonraki bütün belediye başkanları
döneminde, âdeta "altın yumurtlayan tavuk" misali sürekli
gelir getirecek, gelir kazandıracak, Ankaralı yurttaşlarımızın
hizmetlerinin bundan sonraki süreçlerde de daha rahat yapılabilmesini
sağlayabilecek bir kurumu, parasını peşin aldığı
doğal gazların borcunu ödemediği için sattırıyor
bize, sattırmaya çalışıyor hem de üste kendisine
yeni imkânlar, yeni kaynaklar yaratabilecek bir olanak oluşturuyor.
Bunun için de Meclisi kullanıyor, bunun için de bir teklif biçiminde
bunu getirttiriyor. Arkadaşlarımız da bizim inanmamızı
isteyerek, "Biz, Ankara'daki kent konseyine katıldık."
evet! "Ankara'daki kent konseyinde bu sorunun olduğunu gördük."
evet! İlk mektepte çocuk kandırır gibi
"Oradan aklımıza
geldi, dedik ki 'Böyle bir teklif hazırlayalım, Ankara'yı
da bu sıkıntıdan kurtaralım.'" Maşallah
sayın milletvekilleri! O zaman diğer illeri de bu sıkıntılardan
kurtarın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Konuşmanızı
tamamlayınız Sayın Kumkumoğlu.
Buyurun.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla)
- Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şu tarımı da bu
sıkıntıdan kurtarın. İşi olmayan işsizleri
de bu sıkıntıdan kurtarın. Dövizin aşağı
düşmüş olması nedeniyle derde, sıkıntıya,
çaresizliğe düşmüş ihracatçıyı da bu sıkıntıdan
kurtarın. Ne marifetli milletvekillerisiniz!
Değerli arkadaşlarım,
bu bir teklif değildir, bu bir tasarı da değildir, tasarı
olarak buraya getirilmeye cesaret edilememiştir. Bu, bir büyükşehir
belediye başkanının, şu dar süreçte, bu Meclisi
kullanarak, Meclisin yetkilerini kendi şahsi geleceği
için, çıkarları için kullanmaya çalışarak, buradan
kendisine avantaj oluşturmaya dönük getirmiş olduğu
bir tekliftir.
Ben, vicdan sahibi bütün milletvekillerini
bu teklife karşı çıkmaya çağırıyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Şahsı adına, Ankara
Milletvekili Nur Doğan Topaloğlu.
Buyurun Sayın Topaloğlu.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Fazla savunma, sorarlar "çıkarın mı var?" diye!
NUR DOĞAN TOPALOĞLU (Ankara)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4646 sayılı
Kanun'un geçici 3'üncü maddesine bir bent eklenmesine dair kanun
teklifimiz üzerine şahsım adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tümü üzerinde Sayın Kumkumoğlu'nu
dinledim, sonra 1'inci madde üzerine konuşmalarını
dinledim. Aynı üslupla konuşmama imkân yok, yetişme
tarzım da buna müsait değil. Ben, birkaç cümleyle bunu cevaplandırmaya
çalışacağım.
"Bu uygulama niye tek başına
yapıldı?" diyor, "ötekiler niçin mahrum edildi?"
deniyor. İlki olabilir, verimli olursa bu şekilde ihtiyaç
olan belediyelere de bu Meclis bu hakkı tanır, onlar da bu
hizmetten yararlanırlar. Bizde ayrımcılık yoktur.
Tıkanıklığın
giderilmesi için biz bu teklifi getirdik, dedik. Yine bunu söylerken,
alaylı bir üslupla, sanki dışarıdan keşfedilmiş
bir şeymiş gibi konuştu. Hâlbuki, ben şunu söyledim:
En çok CHP'lilerin dile getirdiği "toplum kuruluşlarının
görüşleri alınmıyor" gibi üslupları da içine
alacak şekilde yeni Belediye Kanunu'na 76'ncı madde eklendi,
kent konseyleri kuruldu, sivil toplum kuruluşları bunun
içerisine alındı, milletvekilleri alındı. Biz de
teklif sahibi 2 milletvekili bu konseyin üyesiyiz, oradaki ihtiyaçları
gördük, belediyeden öneriler alıp teklif hâline getirdik, diye
öğleden önceki toplantıda, tümü üzerinde konuşurken
belirtmiştim. Bunu bir kere daha söylüyorum, bu bir ihtiyaçtan
doğmuştur, onu belirtiyorum.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Bu "Ali Cengiz oyunu"dur!
NUR DOĞAN TOPALOĞLU (Devamla)
- Yoksa, özelleştirme konusu dendi. Evet, Özelleştirme Kanunu
genel bir kanundur. Eğer, biz Büyükşehir Belediyesine yetki
verirsek, özel bir hükümdür, genel kanuna göre bu öncelik alır,
bu uygulanır. Hukukçular bunu bilirler, tenkit etseler de etmeseler
de, kabul etseler de etmeseler de bu gerçeği değiştiremezler.
Bir de beni üzen bir husus var: Efendim
diyor ki: "Buradan gelir sağlanacak, borç ödenecek, sonra
belediyeye devir yapılacak." Hâlbuki, biz öyle demedik.
Özelleştirme sayesinde borçlar ödendikten sonra artan para belediyeye
gelir olarak devredilecek, tıkanan hizmetlere işlerlik
kazandırılacak, böyle bir imkân olur, düşüncesiyle,
iyi niyetle bunu yaptık. Neden? Biz bu Büyükşehrin büyük hizmetlerini
gördük. Eğer ben değişik bir üslupla bunu söylemeye kalkışsaydım,
istihza konusu yapmak isteseydim Octavius'un Sezar'ı savunduğu
gibi derdim ki: "Ey Büyükşehir Belediye Başkanı!
Sen, bir Kuğulu Park dururken, bir de Papazın Bahçesi gibi
özel bir yer dururken niçin Dikmen Vadisi'ne el atıyorsun, Mogan
Park'ını yapıyorsun, bu kadar alt geçit, üst geçit yapıyorsun,
İstanbul yoluna ışıksız üst geçitleri, alt geçitleri
yapıyorsun? Bunlardan vazgeç, iki tane tesisle yetin, nostaljiyi
de bozma." diye geçinirdim ama ben aksini düşündüm. Bu kadar
hizmet yapan bir Belediye Başkanı -kendilerinin de takdir
ettiği- havaalanı yolunu da yaptıktan sonra, tıkandığını,
metro hattında bir tıkanma olduğunu ve kredide sıkıntı
olduğunu söyleyince, kredi imkânı sağlamak için bu değişikliği
yapmak gereğini duyduk. Özel bir kollama için değil, Ankara
hizmetlerine hız kazandırmak için.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Hadi hadi, göze giriyorsun göze! Gökçek puan veriyor sana!
NUR DOĞAN TOPALOĞLU (Devamla)
- Tekrar ediyorum, biz niye diyoruz: Ankara'nın milletvekiliyiz,
beraberiz, bu hizmetin hızlanmasında yararlı olur diye
düşündük. Bu bakımdan biz bu teklifi yaptık. Onun için,
onun dışındaki konulara ben cevap vermeyi doğru
bulmuyorum.
Ee bir de baktım ki, bu kurum,
13 milyar 858 milyon metreküplük doğal gaz kullanmayı
sağlamış; bu, 28 milyon ton kömürden elde edilecek enerjiye
bedel. Bu kadar hizmet yapan bir kuruma, tıkanınca, biraz
kapıyı aralamak için bir imkân sağlasak ne olur?
Ayrıca, deniyor ki, faizler
niçin kaldırılıyor? Bizim zihniyetimizle sizin zihniyetiniz
farklıdır. Biz, devlet çarkında belediyenin de kamu kurumlarının
da özel teşebbüsün de birer dişli olduğunu, bu dişliler
ahenk içerisinde çalışırsa kalkınmanın olacağına
inanıyoruz. Sıkıntısı olan, tıkanıklığı
olanlara işlerlik kazandırırız, hizmetleri kuvvetlendiririz
diye düşünüyoruz. O inançla, o felsefeyle bu teklifi yaptık.
Takdir sizin.
Hepinize saygılar sevgiler
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Şahsı
adına, Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu.
Buyurun Sayın Göksu.
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; Doğal Gaz Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi üzerinde kişisel söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, öncelikle,
doğal gaz deyince, iktidarımız döneminde, sadece ülkemizin
büyük kentlerinde değil, Ankara, İstanbul, Eskişehir,
Bursa'da değil, artık Anadolu kentlerinde de doğal gaz
ulaşımının sağlandığını, dağıtım
ihalelerinin yapıldığını, hatta ilçelerimize
varıncaya kadar, birtakım beldelerimize varıncaya
kadar Anadolu'nun da artık doğal gazla tanıştığını
ifade etmek istiyorum.
Ben Adıyaman Milletvekili
olarak, bu anlamda, bu dönemde ilimize doğal gazın gelmesine
katkı sağlayan, sadece il merkezi değil, Kâhta'ya, Besni'ye
ve Gölbaşı'na da gelmesine katkı sağlayan, başta
Sayın Bakanımıza, EPDK yetkililerine, BOTAŞ yetkililerine
buradan şükranlarımı sunuyorum.
Zira, değerli arkadaşlar,
bu modern, ucuz, çağdaş olan yakıt, illerimizin, ilçelerimizin
sosyoekonomik kalkınmasına çok önemli katkı sağlayacaktır.
Biz inanıyoruz ki, gelecekte, bu güzel enerjiyle, ülkemiz ekonomik
olarak, sosyal olarak çok daha mesafe katedebilecektir.
Üzerinde konuştuğumuz
kanun teklifi, değerli arkadaşlar, Ankara EGO'yla alakalı.
Özeti: EGO'nun özelleştirilebilmesi için bir şirket kurulacak.
Bu yasa bunun önünü açıyor. Buna karşı gelmenin,
doğrusu, sebebini anlayamıyorum. Daha önce Bursa'da özelleştirildi,
Eskişehir'de özelleştirildi. Farkı: O illerdeki gaz
şirketlerini Özelleştirme İdaresi yaptı, burayı
Belediye. Belediye ne yapacak? Özelleştirdikten sonra hazineye
olan borçlarını verecek, kalanı ile yine, Ankara'ya
hizmet verecektir. Ben, Sayın Başkana -kendisi kuliste oturuyor
zaten- "Niye içeriye girmiyorsunuz?" dedim. "Eğer
yasal olarak mümkünse girer cevap da veririz, ama
" Böyle bir
şey mümkün olmadığı için, kendisi de takip ediyor.
Ama, ben şunu söylemek istiyorum: Eryaman'dan bu tarafa çıkıp
geldiğimiz zaman, hiçbir kırmızı ışığa
yakalanmadan, altlı üstlü kavşaklarla, köprülü kavşaklarla
çok kısa bir sürede geliyoruz. Bunlar parayla dönüyor. Bir anlamda,
bu yasa Ankaralının menfaatinedir. Çünkü, Özelleştirme
İdaresi eğer bunu özelleştirmiş olsa, bütün parayı
hazineye aktaracak, ama Ankara Belediyesi yapmakla, hazineye
olan borcunu verdikten sonra kalanını Ankara'ya hizmet olarak
döndürecektir. Metro yapımlarında gecikmeler söz konusu.
Sebebi para. İşte, buradan çıkan kaynak da Ankaralıya
hizmet olarak dönecektir.
Değerli arkadaşlar, hepimiz
havaalanında gidiş gelişlerde geçmişteki sıkıntıları
hep görüyorduk. O Pursaklar'daki kötü görüntüler
O protokol yolu,
artık Ankara'nın imajını değiştirecek,
hatta Türkiye'ye imaj katacak güzel bir yol oldu. Nasıl oluyor
bunlar? İşte Ankara Büyükşehrin yapmış olduğu
güzel çalışmalardan dolayı oluyor.
Bir sürü kentsel dönüşüm projeleri
var. Dikmek Vadisi'nde, sadece üçüncü etapta 1.200 konut yapılıyor.
Turan Güneş Bulvarı'nın arka tarafında, Park Evleri'nde
6.001 konut yapılıyor, Kuzey Ankara Projesinde 18 bin konut.
Bütün bu çağdaş kentleşme projeleri, Büyükşehrin
katkılarıyla, TOKİ'nin marifetiyle hayata geçiyor
ve bu dönemde hayata geçiyor değerli arkadaşlar.
Sonra, ben, buradan -daha çok, Kumkumoğlu
arkadaşımız çok eleştiride bulundu- sormak istiyorum:
Bu Ankara'mızı, ülkemizin Başkentini yıllarca
sosyal demokrat belediyeler idare etti.
HALUK KOÇ (Samsun) - On beş senedir
idare ediyorsunuz, hâlâ konuşuyorsunuz.
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - İdare
ettikten sonra, ikinci kez kazandı mı kazanamadı
mı?
HALUK KOÇ (Samsun)- Milattan önceden
kalmışsın sen.
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Cumhuriyet
tarihi boyunca 3 sefer üst üste Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanlığını Melih Gökçek kazanmıştır,
hem de yüzde 52 oyla kazanmıştır. İşte, millet
böyle takdir ediyor değerli arkadaşlar.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- İşte böyle yasalarla, haksız rekabetle, çıkarcı
yasalarla
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Çıkardığımız
yasalar değil.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Çıkarcı yasalarla
.
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Millet
sandığa gidiyor, hem de yüzde 50'den fazla oy vererek
Çünkü,
1980'li yıllarda, 90'lı yılların başlarında
Ankara Kızılay'da gaz maskeleriyle gezerdi Ankaralılar.
Niye? Hava kirliliği vardı. Ama bugün bu yoksa, bu çalışmaların
ürünüdür.
NURİ ÇİLİNGİR
(Manisa) - Ya, sokakları görmüyor musun? Her taraf çukur, bir tane
doğru dürüst cadde yok.
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Bakınız,
mevcut Belediye Başkanı iş başına gelmeden
önce, Ankara'da doğal gaz abone sayısı 154 bin iken bugün
980 bine çıkmıştır.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Bu kafayla Melih Gökçek'in gözüne girersin.
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Bütün bunlar,
Ankara'yı daha modern, daha çağdaş, daha Avrupa'ya yakışır,
Avrupa başkentleri içerisinde öne çıkan bir başkent yapabilmenin
mücadelesidir.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Ankara'nın her tarafı taş toprak, toz yığını
oldu.
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Sonra, yapılacak
özelleştirmeye karşı çıkmanın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Göksu, lütfen
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Hadi, hadi, işini kurtardın hadi. köprüyü kurdun, Gökçek
ile köprüyü kurdun.
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Evet,
şahsımızın işi, şahsımızın
işinin kurtarılması değil, Ankara'nın işinin
düzgün gitmesi önemli.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Hiç inanmıyorum, inandırıcı değilsin.
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Bugün birçok
kentlere vardığımızda trafik sorunu varken, Ankara'da
bu yaşanmıyorsa
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- İnandırıcı değilsin.
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Evet, değerli
arkadaşlar, yiğidi öldürün ama hakkını inkâr etmeyin.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Hani yiğit?
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Bakın,
bu millet hakkını inkâr etmiyor.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Hani yiğit?
BAŞKAN - Sayın Bayındır,
Sayın Bayındır, lütfen
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Yüzde 52
oy veren Ankaralı
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Yiğit halkının yanında olur, halkın. Hani yiğit?
BAŞKAN - Sayın Bayındır
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Dolayısıyla,
millet sizi de tanıyor bizi de tanıyor. İşte, sandıkta
da herkese notunu veriyor.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Sizi iyi tanıdı, sizi!
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Keşke sizi tanımaz olaydı, keşke bu millet sizi tanımaz
olaydı.
MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bu yasanın öncelikle, Ankara'mıza, ülkemize
hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum,
teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
NURİ ÇİLİNGİR
(Manisa) - Bir tane düzgün cadde göster, hepsi rezalet.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutup işleme
alacağım.
Buyurun.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1425 sıra
sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 1 inci maddesinin
(e) bendinin dördüncü fıkrasının son cümlesinde yer
alan "Ankara Metrosu ve Ankara Büyükşehir ulaşım
alt yapı yatırımları" ibaresinin "Ankara
Metrosu ve Ankara Büyükşehir trafik, ulaşım, su, kanalizasyon
ve bunlarla ilgili alt yapı yatırımları" ibaresi
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nur
Doğan Topaloğlu Alaettin
Güven Cemal Uysal
Ankara Kütahya Ordu
Faruk
Anbarcıoğlu Faruk
Çelik
Bursa Bursa
(CHP ve AK Parti sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
önergeyi okutuyorum, dinleyiniz; biraz sonra oylayacağız
çünkü bu önergeyi:
Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Doğalgazın yüksek
fiyatla özelleştirilmesi durumunda elde edilecek gelirin;
Ankara Metrosu ile birlikte Ankara'nın acil su ihtiyacı,
trafik sinyalizasyonu, amacıyla bu gelirin harcanması
amaçlanmıştır.
HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Ona belediye
meclisleri karar verir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum. Kabul edenler
HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Sayın milletvekilleri, elektronik
cihazla oylama yapacağım.
Üç dakikalık süre veriyorum
ve oylama işlemini başlatıyorum:
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi, kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü.
Sayın Ülkü, buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA HAKKI ÜLKÜ (İzmir)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ankara Milletvekilleri
Eyyüp Sanay ve Nur Doğan Topaloğlu'nun, Doğal Gaz Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi'ni görüşüyoruz.
Şimdi, kanun teklifine bakıldığında
"EGO (Ankara Elektrik ve Havagazı Müessesesi) Genel Müdürlüğünün
doğal gaz faaliyeti yapan bölümünün özelleştirilmesinde
uygulanacak usul ve esaslar yanında, özelleştirme sonucunda
elde edilecek bedelden BOTAŞ Genel Müdürlüğüne olan borçlarının
ne şekilde ödeneceğine ilişkin usul ve esaslar; ayrıca
EGO Genel Müdürlüğü tarafından kullanılan hazine garantili
giderlerin anapara borçlarının faiz uygulanmaksızın
özelleştirme bedelinden Hazineye ödenmesi
" vesaire deyip
gidiyor. Yani, denilmek isteniyor ki, EGO'nun borçlarını
affedelim ve devredilen firma tarafından da bu borçlar bir
şekilde ileriki tarihlerde ödensin.
Şimdi, çok ilginç şeyler oluyor
bizim Meclisimizde. Ankara Büyükşehir Belediyesi, Türkiye
Büyük Millet Meclisine borçlarını affettiriyor. Türkiye
Büyük Millet Meclisi, Ankara Belediyesinin borçlarını
affetme kurumu olarak görülüyor.
Bakın, Plan ve Bütçede yıllardır
komisyon üyeliği yapan arkadaşlarımız, belediye
borçlarını tartışmakla meşgul, ama, en çok da Ankara
Büyükşehir Belediyesinin borçlarını tartışmak
ve ona af getirmek isteyenlerle mücadele etmek için bizim gruptaki
arkadaşlarımız uğraş veriyorlar. Bugün en
borçlu belediye olan Ankara Büyükşehir Belediyesinin hazineye,
EGO ve ASKİ'yle birlikte, toplam 3 milyar 777 milyon borcu var. Peki,
bu borç neyin borcu? Belediyenin gerçekten yaptığı büyük
hizmetlerin borcu mu? Hayır. Bu, katrilyonlarca borç varken, seçim
propagandası yapar gibi, ev ev, sokak sokak dolaşıp dağıttığınız
yardım paketlerinin, kömürlerin borcudur. Yemlik hâline getirdiğiniz
belediye şirketlerinin içinde bulunduğu borçlardır.
Siz, şimdi, bunu, bütün Türkiye'nin omuzlarına yüklüyorsunuz,
başka belediyelerin de ya da başka belediyelerde yaşayan
halkın da omuzlarına yüklüyorsunuz.
Bakın, 26 Aralık 2006 günü
kabul edilen 5568 sayılı Yasa'da buna ilişkin düzenlemeyle,
tuttunuz belediye şirketlerine bir af getirdiniz. Hani belediye
şirketleri özel hukuka tabiydi, öyle deniliyordu. Hani Türk
Ticaret Kanunu'na göre çalışıyorlardı. Bu yasada
kullanılan "Sermayesinin yüzde 50'sinden fazlası büyükşehir
belediyelerine ait şirketlerin" ibaresiyle, açıkça,
bu özel hukuka tabi oldukları öne sürülen belediye şirketlerinin
borçlarını devlete ödettiniz.
Bakın, Kamu İhale Kurumu
verilerine göre, 2004 yılında belediyelerin ve bağlı
kuruluşların verdiği ihalelerin toplam tutarı
2,2 katrilyon iken bu rakam 2005 yılında bir anda 6,1 katrilyona
çıktı, 2006 sonu itibarıyla da 10,5 katrilyon lira oldu.
Basında çok sık konu edildiği gibi, özellikle belediye
ihalelerinin önce aynı belediyenin kendi şirketine verilmesi,
ardından ihaleyi alan belediye şirketinin üstlendiği
işin başka şirketlere devredilmesiyle halkın paraları
usulsüzce siyasi ve ekonomik ranta dönüşmekte, yeni zenginler
yaratılmakta ve kamu zarara uğratılmaktadır.
Öte yandan, kamu gücüyle kurulmalarına
rağmen, özel hukuka tabi olan belediye şirketleri, keyfî
bir şekilde siyasi oy istismarı için kullanılmakta;
çoğu belediye şirketi eşe dosta, partilere hizmet etmekte,
adam kayırma, rüşvet ve yolsuzluklar için açık kapı
oluşturmaktadır. Bu şekilde vasıfsız kişilerce
yönetilen birçok belediye şirketi zarar etmekte, borçlarını
ve zararlarını temizlemek ise devlete, yani yoksul halkımıza
düşmektedir.
Nitekim, birer özel hukuk kişisi
oldukları sıkça ifade edilen, âdeta dokunulmaz oldukları
öne sürülen bu belediye şirketlerinin kamu kurum ve kuruluşlarına
olan borçları takas ve mahsuplaşma yoluyla ödenmeye çalışılmaktadır.
Merkez Bankası Başkanı da Dünya Bankası temsilcileri
de yerel yönetim harcamalarının şeffaf olmadığını
belirterek bu duruma dikkat çekmektedirler.
Belediye şirketlerinin kamu
denetimine tabi tutularak ciddi bir zararın istismarını
önleyeceği açıktır. Oysa bugün, Hükûmetin, Türkiye'deki
belediye şirketlerinin kâr ve zarar durumlarını, yönetim
kurullarında kimlerin olduğunu, nasıl yönetildiklerini,
hatta sayılarının tam olarak kaç olduğunu dahi
bilmemesi ve bu konularda herhangi bir somut adım atılmaması,
benim sorduğum soru önergelerine verilen cevaplardan bellidir.
Bunlar bir tarafa, şimdi soruyorum:
Ankara Büyükşehir Belediyesinin gelişim master planı
var mı yok mu? Yok. Şehir hangi istikamete doğru gelişecektir?
Arazi kullanım potansiyel haritaları var mı? Yok. Konut
ve konutlar nereye doğru yapılacaktır, var mı öyle
bir plan program? Yok. Sanayi nereye konuşlanacaktır? O da
yok. Kentsel dış kullanım alanları nerelerde olacaktır?
Onunla ilgili de herhangi bir şey yok. Çevre master planı var
mı? Yok. Kademeli planları var mı? O da yok. Yani, kademeli
dediğim, 1/100.000'lik, 1/25.000'lik, 1/1.000'lik planları var
mı? Hiçbirisi yok.
Peki, şimdi, Büyükşehir
Belediyesi ne yapıyor? Mevzii planlarla yönetiyor koca
Başkenti. Tabii, mevzii planlarla yönetilince, ulaşım
master planının olmadığı görülmektedir. Ulaşım
master planının olmadığı da şuradan anlaşılmaktadır:
En son -bırakalım demin söylenen Esenboğa yolunu, ki,
geç kalmış bir yoldu, bir eski belediye başkanı olarak,
bir kümes yapılması bile belediye başkanları tarafından,
benim tarafımdan da sevinçle karşılanan bir olaydır,
o başka- Belediye Başkanının, Sayın Melih Gökçek'in
son zamanlarda yapmış olduğu en yanlış işlerden
birisidir Cinnah Caddesi'nde yapılan alt geçitler, protokol yoluna
yapılmış olan alt geçitler.
Şimdi, bu alt geçitler, çarşıyla
yolu, çarşıyla insanı, çarşıyla aracı küstürmüşlerdir
âdeta ve dolayısıyla, oraya harcanan para da fuzuli bir paradır.
O paranın şimdi affı gündemdedir, tarafımızdan
affedilmek istenmektedir.
Şimdi, şöyle bir düşünelim:
Orada yapılmış olan alt geçit, şimdi hangi çağrışımı
yaptırmaktadır? Cinnah Caddesi'nin yukarısında
Atakule yakınlarındaki kavşağa, Atakule yakınlarındaki
kavşakta alt geçit yapılırsa nereye yapılması
lazım daha sonra? Or-an'a çıkan Turan Güneş Bulvarı'nın
başına, daha sonra TRT'nin yanına, daha sonra Gölbaşı'nda
bir yerlere
Derken, kent içerisinden otoyol geçirilmiş olan acayip
bir başkent görünümüne, âdeta, götürmek için ne gerekiyorsa
yapmıştır bugünkü Büyükşehir Belediye Başkanı.
Bir kentin ana akslarını
teşkil eden yollar önce çarşıyla buluşturur insanları,
araçlar çarşıyla barışık olur, trafik işaretleri
çarşı ile insanlar arasında bir nevi barışçıl
birer simgedirler. Bunları yapmak yerine otoyol yaparak tüm irtibatı
kesmek ve otoyollarla kent içerisinden insanların karşıdan
karşıya geçmesini bile engellemek, kentçilik, şehircilik
anlayışına hiç ama hiç uygun değildir. Onlara harcanan
paranın affı getirilmektedir gündeme.
Ben, bizim Büyükşehir belediye
başkan adayı olarak önümüzdeki dönemde çıkacak olan arkadaşa
bir ipucu olsun diye şunu öneriyorum: Gelecek olan yerel seçimlerde
vadedilecek olan en güzel şey, Cinnah Caddesi'ne yapılmış
olan o alt geçitlerin önünü arkasını kapatıp, herhangi
bir nükleer savaşta sığınak olarak kullanılmasını
sağlayıp, yolun tekrar eski hâline getirilmesinin sağlanması.
Bu, bence, Ankara halkına en güzel bir iyilik olacaktır.
AHMET YENİ (Samsun) - Boğaz
Köprülerini de kapatalım!
HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - Şimdi,
değerli arkadaşlar, bu affedilmeyecek olan borcun buraya
getirilip de Meclisin kullanılmasını biz içimize sindiremiyoruz.
O nedenle, zaten bu yasa teklifine de karşı duruyoruz. Merak
ediyoruz, bu harcanan paralar, Ankara Belediyesinin bu kadar borca
girmesinin temel nedeni, acaba Melih Gökçek'in oğluna alınan
villa nedeniyle midir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ülkü, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun efendim.
HAKKI ÜLKÜ (Devamla) -
acaba Ankarasporu
beslemek için midir, yoksa bizim bilmediğimiz başka
şeyler için midir? Şu kitap, bakın, -hepimizde var bu kitap-
Kamu Borç Yönetimi Raporu, nisan tarihli ve Başbakanlık
Hazine Müsteşarlığı tarafından çıkarılmış,
dağıtılmış. Bu kitapta, demin söylemiş olduğum,
Ankara Büyükşehir Belediyesinin borçları yazarken, gerek
EGO'yla ilgili gerekse -başka kurumlara olan- ASKİ'yle ilgili
olan borçları tek tek sıralanırken ve bunun toplam rakamının
3 milyar 777 milyon olduğu söylenirken, İzmir'e de bakıyoruz
bu kitapta, Büyükşehir Belediyesinin hiç borcu yok, ESHOT'un
hiç borcu yok, İZSU'nun hiç borcu yok. Ankara ile İzmir'i
kıyaslayalım, ikisi de büyükşehir.
Şimdi, Ankara Büyükşehir
Belediyesinin yönetimi mi yanlış, yoksa İzmir Büyükşehir
Belediyesi hiçbir şey mi yapmıyor? Bana kalırsa, Ankara
Büyükşehir Belediyesi her konuda olduğu gibi borçlanmada
da oldukça büyük usulsüzlüklere, nereye gittiği belli olmayan
birtakım harcamalara yelken açmış gidiyor ve Meclisi
de kullanmaya çalışıyor. Biz kendimizi grup olarak kullandırtmayacağız.
Size kolay gelsin.
Hepinize teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ülkü.
Şahsı adına Ankara
Milletvekili Eyyüp Sanay.
Sayın Sanay, buyurun efendim.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
EYYÜP SANAY (Ankara) - Değerli
Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım;
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Vermiş olduğumuz teklifin
2'nci maddesinde şahsım adına söz aldım. Önce, iki
gün önce Ankara Anafartalar Çarşısı önünde vuku bulan
terörist saldırısı karşısında, hakikaten,
Ankara'nın büyük bir yara aldığını görüyorum
ve Ankaralı üzgün. Ben, ölenlere Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılara
şifa diliyorum, ailelerine de geçmiş olsun ve başsağlığı
diliyorum.
Bu kanun teklifini yaparken Nur
Doğan Bey açıkladı, ama, buna rağmen bazı arkadaşlarımız
tarafından -Plan Bütçede görüşülürken de açıklanmasına
rağmen- ısrarla söyleniyor, durmadan: Niçin yapıldı?
EGO'nun doğal gazı dolayısıyla
borçları var, bunu herkes biliyor. Bu borçların ödenmesi gerekir,
bir biçimde ödenmesi lazım bunun. Aksi takdirde, Ankara Belediyesi
Ankaralılara doğal gaz hizmeti sunamayacak durumda. Meclisin
de bu tıkanan problemlere çözüm bulması gerekiyor. Birinci
amaç, biz bu çözümü bulabilir miyiz diye düşündük ve ileride de
bunu ödeyecek durumu
Şu anda imkânları elvermediğine
göre, Ankaralıyı biz doğal gaz konusunda kendi hâline
bırakamazdık. Ayrıca, doğal gazda BOTAŞ büyük
bir yatırım yapmıştı, bunu işler hâle getirmek
için böyle bir yol düşündük.
Diğer yandan "Faizleri
niçin siliniyor?" Bu da şuradan kaynaklandı: EGO'nun bazı
anlaşmazlıkları var BOTAŞ'la ve bunun için de BOTAŞ'ı
dava etti. Bu dava sebebiyle
Eğer faizleri silinecek olursa,
o zaman Ankara Belediyesi, yani, EGO bu davadan vazgeçecek. Böyle
bir düşünceden hareket ettik.
Bir diğer husus
Özellikle 43
kilometre Ankara metrosu yapılıyor. Bu da şu anda yapılacak
durumda değil, bayağı zor işliyor. Buradan artacak
olan, özelleştirmeden artacak olan gelirle de tekrar, yine Ankaralıların
daha rahat, çağdaş toplum araçlarıyla seyahat edebilmesine
imkân ve fırsat verelim diye düşündük. Buradan artan meblağ
da burada kullanılacak.
"Bu sadece Ankara'ya veriliyor,
İstanbul'a niye verilmiyor?" dersek, İstanbul'un BOTAŞ'a
borcu olmadığı için, her an, isterse İstanbul Belediyesi
özelleştirmeye gidebilir. Ama, Ankara Belediyesinin borçlanması
sebebiyle, bu özelleştirmeyi yapması mümkün değil,
yapsa bile, herhâlde, çok zor olur.
Diğer yandan, arkadaşlarımız,
işte, "Ankaralı bunun bedelini 0,05555 sent olarak ödeyecek,
artıyor." deniliyor. Buradaki fiyat da şu bakımdan
düşünüldü: Eğer, biz, alıcı şirketi, ihaleyi
kazanacak şirketi özendirmemiz gerekir. Daha fazla ücret ödeyebilmesi
için, daha fazla bir ücrete satılabilmesi için, bunun cazip
hâle getirilmesi lazımdır diye düşünüldü ve onun için
de burada, bu rakam, bu şekilde telaffuz edildi.
Diğer yandan, bu faizlerin silinmesi
gibi durum karşısında, "Bu, bir af niteliği taşıyor
bu kanun" deniliyor. Oysa, bunun bir af niteliği olmadığı,
Anayasa kararlarında incelenirse görülecektir. Benzer kanunlarla
ilgili, Anayasa Mahkemesinin bu tip kararlarının bir af
niteliği olmadığını görüyoruz.
Diğer yandan, değerli kardeşlerim,
değerli arkadaşlar; Ankara'ya yapılan hizmetleri tenkit
ediyoruz. Eksik olabilir, bazen yanlış yapılabilir.
Eğer, biz, bunları saymaya kalkarsak Ankara'ya çok yanlış
yapılmıştır bugüne kadar. Ben Ankara'da yaşıyorum,
siz de Ankara'da yaşıyorsunuz, Ankara'ya ilk defa, Opera
Köprüsü'nü, Ekrem Barlas, Belediye Başkanıyken yapacağı
zaman da yaygara koptu. Eyvah, Ankara gidiyor dendi, ama, Ankara
gitmedi, Ankara duruyor ve değer kazandı. Güvenpark'ta,
Kızılay'da, arkadaşlarımız hatırlarlar
burada bulunanlar, yine, alt geçit yapılmak istendi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Sanay,
konuşmanızı tamamlayınız.
EYYÜP SANAY (Devamla) -
hatta
açıldı, başlandı, mahkemelere verildi ve durduruldu.
Sonuçta kim kaybetti? Ankaralı. Şu anda, trafiği, sola
dönemezsin, sağa dönemezsin şekline getirdik.
MEHMET IŞIK (Giresun) - Kim kaybettirdi?
EYYÜP SANAY (Devamla) - Efendim,
şimdi, ben, onlara girmiyorum, CHP zihniyeti kaybettirdi, onlara
girmiyorum. Ekrem Barlas CHP'li değildi, ona da karşı
çıkıldı o zaman. Ben, 53 yılından beri bu
şehirde yaşıyorum. Eskiden, belediyeler sadece çöp
alırdı, EGO para toplardı, su parası ve elektrik parası
toplar, başka bir iş yapmazdı. Şimdi, şehirde
her taraf gecekondu doldu, ama, 1994'ten beri tek gecekondu yok Ankara'da.
Niye? Arsa üretiliyor, yol yapılıyor, metro yapılıyor.
Allah razı olsun, daha önce başladı metro inşaatları,
daha önce yapıldı. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET IŞIK (Giresun) - Paralar
toplanıyor ama.
EYYÜP SANAY (Devamla) - Elbette
toplanacak. Para toplamadan hizmet yapılır mı?
Onun için, lütfen, arkadaşlar,
yapılacak hizmetleri övelim, eksikleri görelim, ama, toptan
bunları reddetmeyelim.
Ben bu duygu, düşüncelerle,
bu teklife hepinizin olumlu oy vereceğine inanıyor ve saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Sanay.
Şahsı adına, Trabzon
Milletvekili Kemalettin Göktaş.
Buyurun Sayın Göktaş. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinize saygılar sunuyorum.
Doğal Gaz Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin
2'nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum şahsım
adına.
Takriben beş saattir, burada,
bu kanunla ilgili görüşmeler yapıyoruz. Sözüme başlamadan
önce, bir duygumu sizlerle paylaşmak istiyorum. Dün, bir hain
pusu, mayın dolayısıyla şehit olan 5 askerimize Allah'tan
rahmet diliyorum, ailelerine başsağlığı diliyorum,
yaralılara da acil şifalar diliyorum ve burada şunu
da seslendirmek istiyorum: Bu hain terörü içeriden ve dışarıdan
kim destekliyorsa lanetliyorum, telin ediyorum ve bunların
beyhude bir çaba olduğunu ifade etmek istiyorum. Asla ve kata
hain emellerine bu ülkede kavuşamayacaklardır, er geç,
bu ülke bunun üstesinden, bu terör belasının üstesinden
gelecektir. Yalnız ve yalnız, yeter ki, biz bu konuda birliğimizi,
beraberliğimizi sürdürelim arkadaşlar.
Doğalgaz Kanunu hakkında
konuşulurken sabahtan beri, şurada oturmuş dinliyorum.
Konuşan muhalefet sözcüsü arkadaşlarımız, hizmetlerin
ötesinde sadece Melih Gökçek'le ilgili konuşuyorlar. Büyükşehir
Belediye Başkanımız, bu dönemle beraber tam üç dönemdir
Belediye Başkanlığı yapıyor. Arkadaşlar,
üç dönem Ankara'da bir şahıs Belediye Başkanı seçiliyorsa
-ki kahir ekseriyetle- bu, halkın takdirini kazanmış
bir belediye başkanıdır. Durup dururken böyle bir
şahıs seçilmez, bir defa seçilir kazaen, ikinci, üçüncü defa
seçilmez; eğer aday olursa, inşallah dördüncü defa da seçilecektir.
Şimdi, bunun hizmetlerini sadece
Ankaralı değil, muhalefet partilerinin temsilcileri de
hatta Sayın Deniz Baykal da Melih Bey'in hizmetlerini takdir ettiğini,
beğendiğini de ifade etmiştir, bu basında da yazdı.
O hâlde niye bu kadar Melih Gökçek'in üzerine gidiliyor, onunla ilgili
bu kadar olumsuz şeyler söyleniyor?
Arkadaşlar, bu takıntıdan
kurtulalım, bunu hazmedelim artık; bu bir gerçek. Bu arkadaşımız
çalışıyor, hizmet ediyor, Ankara'nın çehresini değiştirdi.
SEDAT PEKEL (Balıkesir) - Devletin
borcu kadar borç, yapılan da bir şey yok yani.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Hazineyi
dolandırıyor.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Arkadaşlar, bak, beş saattir sizi dinliyoruz burada, tek
kelime etmedik, iki cümleyle hemen başladınız rahatsız
olmaya. Demek ki, doğruları söylüyorum ki rahatsız
oluyorsunuz bundan.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Kelime
edecek hâliniz yok ki! Ne kelimesi edeceksiniz? Yaptığı
her şey ortada.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
birbirimizi dinleyelim, karşılıklı konuşmayalım.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Almış
parayı, yemiş, ödemiyor.
BAŞKAN - Sayın Sür
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Arkadaşlar, yerinizden konuşmayın da dinleyin lütfen.
Şimdi, bakın, sabahleyin
bir arkadaşımız diyor ki: "Efendim, Çankaya Belediyesinin
doğalgaz borcu varmış, var olduğunu iddia ediyormuş.
Melih Bey burada doğru söylemiyor ve bunu kınıyorum,
Parlamentoya yalan söylüyor." Belediye Başkanımız
Plan ve Bütçe Komisyonunda yapmış olduğu konuşmada
"Ben doğalgaz borcu olduğunu söylemedim, böyle bir kelime
etmedim. Orada tutanaklarda var, baksınlar. Ben, sadece, Çankaya
Belediyesinin olan borcunu söyledim, doğal gazdan bahsetmedim."
diyor. Şimdi, burada kim doğruyu söylüyor? O zaman bu arkadaşımız,
ya çıkıp burada özür dilemesi lazım ya da doğruyu
söylemediğini ifade etmesi lazım.
Borçlardan bahsediliyor. Arkadaşlar,
bu belediye, daha önce sizin elinizdeydi. O sizin elinizde olduğu
zaman Japonya'ya kadar gidip tahvil satmadınız mı? 600
trilyonluk tahvil satıp 1 milyar dolara geri almadınız
mı bunları? Bu borçlar o zamandan kalıyor.
BOTAŞ'la ilgili borç, ta sizin
zamanınızdan, 100 trilyon var. İkinci bir borç, Zeki Çakan'ın
Enerji Bakanı olduğu zamanda Mamak'ta ikinci ana dağıtım
santrali yapılıyordu. İkinci ana dağıtım
santrali, ki, yapılması lazımdı. O zamanın
Enerji Bakanının "Siz bunu yapın, dört aylık
borcunuzu ödemeyin bize." diye kendi yazılı beyanatları
var, yazıları var. Onun dışında, diğer borçlar,
BOTAŞ'la olan, mahkeme sonucu oluşan borçlardır ve karşılıklı
anlaşma yoluyla giderilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Göktaş, konuşmanızı tamamlayınız.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Şimdi, bir arkadaşımız da, ihale sürecini niye
iki yıl konduğunu söylüyor veya Özelleştirmeye niye
verilmedi?
Arkadaşlar, bu konu da, zaten,
Plan ve Bütçede konuşuldu, görüşüldü. Bunun iki yıl olmasının
esas nedeni şu: Biliyorsunuz, ihale sürecinde zaman zaman iki
aylık, üç aylık bir dönem geçiyor ve yapıldıktan
sonra da birtakım itirazlar oluyor, bazen ihaleler iptal ediliyor.
O bakımdan ihale sürecinin iki yıl olması gerekliliğini
savundu Başkan ve sizin arkadaşlarınızın da
oylarıyla beraber komisyon bunu kabul etti. Yani, bu iki
yıl olmasının bir mahzuru yok. Kaldı ki, bu ihaleyi
kapalı kapılar arkasında yapmak mümkün değil ki.
Bu, herkesin gözü önünde, hatta televizyonlardan bizlerin de göreceği
şekilde yapılacak. Yani, bunda kapma, kaçırma diye
bir şey söz konusu değil. "Bundan dolayı da AK Parti,
efendim, işte, iktidar olma şeyi kayboluyor da, ondan..."
İnsanlar buna güler arkadaşlar! Daha, az önce aldığım,
22 Mayıs'ta yapılan anketin sonucunu aldım, Ankara'da
yüzde 53 AK Parti.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Aç tavuk
kendini darı ambarında görürmüş!
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Peki, madem iktidar olacaksınız nedir bu ittifaklar? Neye
karşı ittifak yapıyorsunuz? Kime karşı ittifak?
GÜROL ERGİN (Muğla) - Türkiye'nin
satılmasına karşıyız, memleketin satılmasına
karşıyız da onun için.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Rahatsız
mı oluyorsunuz?
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Niye rahatsız olayım?
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Rahatsız
olma.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Niye rahatsız olayım? Gücünüz yetmiyor AK Partiyle bir
şey yapmaya. Siyasi arenada gücünüz yetmiyor... Gücünüz yetmiyor
GÜROL ERGİN (Muğla) - Cumhuriyeti
korumak için ittifak kuracağız. Cumhuriyeti koruyacağız,
ittifakla da koruyacağız.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Bak, rahatsız oldunuz, görüyor musunuz. Yerinizden
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Rahatsız
olmayın!
HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Kıskananlar
çatlasın.
BAŞKAN - Sayın Göktaş,
konuşmanızı tamamlayınız.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Bitiriyorum Başkan.
Ben, bir şey daha söyleyeceğim,
bitireceğim.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Memleket
elden gidiyor, ona karşı ittifak!
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Ama, merak etmeyin, bu millet size bu memleketi vermeyecek.
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Evet, evet
Bırakacağız da gâvura satacaksınız!
Bırakacağız da satacaksınız!
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Bir şey daha söyleyeyim
Bir şey daha söyleyeyim
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Başkan, inene kadar konuşabilir değil mi?
BAŞKAN - Sayın Ergin,
fırsat verirseniz son cümlesini söyleyecek.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Son cümlemi söyleyeceğim.
Arkadaşlar
GÜROL ERGİN (Muğla) - Vatanı
satıyorsunuz, daha ne konuşuyorsunuz? Çıkardığın
kanuna sen karşı çıkıyorsun.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Ben senin yaşına hürmet ediyorum.
GÜROL ERGİN (Muğla) -
2003'ün 3 Temmuzunda buradan çıkardığınız kanunla
BAŞKAN - Sayın Göktaş,
konuşmanızı tamamlayınız efendim.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Bu
vatanı parayla satıyorsunuz gâvura! Onları da söyleyeceğim
biraz sonra. Bu vatanı parayla satıyorsunuz. [AK Parti
sıralarından alkışlar (!)]
Alkışlamayın,
ağlayın, ağlayın
Neyi alkışlıyorsunuz,
ağlayın!
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Tamamlayacağım, bırakmıyor ki Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Buyurun, siz Genel Kurala
hitap ediniz.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Gerçeklere tahammül edemiyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Göktaş,
Genel Kurula hitap
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Bitirmiyor ki Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Ergin lütfen
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Sözümü tamamlıyorum arkadaşlar, son sözüm.
Bakın arkadaşlar, burada
GÜROL ERGİN (Muğla) - Onunla
yetinmediniz 8,5 katrilyon
BAŞKAN - Sayın Ergin
Sayın
Ergin
Buyurun Sayın Göktaş, konuşmanızı
tamamlayınız.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Biz sizi günlerdir
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Heyecanlanma,
kalbine zarar!
GÜROL ERGİN (Muğla) - Konu
vatansa heyecanlanırım. Sonuna kadar
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın
Başkan, doktor çağırsınlar.
BAŞKAN - Sayın Kacır,
lütfen
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Kimse senden daha az vatansever değil ya!
BAŞKAN - Sayın Göktaş,
lütfen, siz Genel Kurula hitap ediniz.
Buyurun.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Bakın, arkadaşlar
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın
Başkan, doktor çağırsınlar.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Ünal bir dakika
Bir dakika ya
BAŞKAN - Sayın Kacır,
lütfen
Arkadaşlar
Sayın Göktaş, lütfen bir
cümleyi söyleyiniz efendim.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Bırakmıyorlar ki söyleyeyim.
Arkadaşlar, bakınız
(CHP sıralarından gürültüler)
GÜROY ERGİN (Muğla) - Bu
vatanı
BAŞKAN - Dinleyelim bakalım
sükûnetle.
Sayın Ergin
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Arkadaşlar, günlerdir, burada, bizim partiyle ilgili, arkadaşlarımızla
ilgili olur olmaz, ağzınıza ne gelirse söylüyorsunuz.
Gayet olgun bir şekilde bu grup sizi dinliyor. Ama, burada
BAŞKAN - Sayın Göktaş,
şu son cümlenizi alayım efendim.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Bitiriyorum, son cümlem.
Burada, asla bir AK Partili milletvekilinin
çıkıp konuşmasına tahammül edemiyorsunuz.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Yalanlara
tahammül edemiyoruz.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Peki, günlerdir gazetelerde yazıyor, sizin partiniz olarak,
kurum olarak, bir özel televizyona 4 milyon dolar para verildi
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Verdik.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
-
hukuka aykırı bir şeklide.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Niye?
Neden aykırı oluyor? Neden aykırı oluyor?
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla)
- Bunun gerçeğini bir açıklayın da millet duysun bakalım.
Hepinize saygılar. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Neden
aykırı oluyor? Gereğini yap! Kanal 7'den haber ver!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
2'nci maddeyi oylarınıza sunuyorum
HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN - Arayacağım
Sayın Koç.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Sayın Yaşar Tüzün.
Buyurun Sayın Tüzün. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YAŞAR TÜZÜN
(Bilecik) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğal
Gaz Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi'nin 3'üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu ve şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Evet, değerli arkadaşlar,
konuşmama geçmeden önce, az önce konuşan değerli milletvekili
arkadaşım Sayın Göktaş'a bir cümle cevap vererek
sözlerime devam etmek istiyorum.
Evet, kamuoyunda, ulusal basında,
yerel basında, televizyonda ve gazetelerde bu konunun suç olduğuna
dair her türlü açıklamanın yapıldığını
hepimiz görüyor ve duyuyoruz. Bu konuda devletin ve Hükûmetin tüm
imkânları elinizdeyken, eğer bu konuda hiçbir girişim
yapmıyorsanız o sizin suçunuzdur, bunu bilmenizi istiyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hangi
konuda?
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Hangi
konuda olduğunu Sayın Göktaş az önce söyledi.
Değerli arkadaşlarım
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ben anlayamadım,
söyler misin hangi konu?
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Sana
anlatmak zorunda değilim.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hangi
konu? Konunun adından korkuyorsunuz be!
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Ankara
Büyükşehir Belediyesinin hazine garantili kredilerinden
kaynaklanan borçlarının ödenebilmesi ve Ankara metro projesinin
yapımına kaynak sağlanması amacıyla hazırlanan
bir kanun tasarısı olduğunu hepimiz görüyor ve biliyoruz.
Türkiye'nin seçim atmosferine
girdiği bu dönemde Ankara Büyükşehir Belediyesini borçlarından
kurtarmak ve bu belediyeye kaynak yaratmak için bir yasa teklifinin
verilmesi gerçekten çok şaşırtıcıdır ve
düşündürücüdür. Aslında, buna çok fazla şaşırmamak
da gerekiyor, çünkü, AKP Hükûmeti, dört yıldır, bunu, bu tür
kanunları hep böyle gündeme getiriyor. AKP Hükûmeti sel önünden
kütük kapmayı alışkanlık hâline getirmiştir.
Seçim arifesinde ne kurtarabiliriz, neleri çıkarttırabiliriz,
bunun davranışı ve tutumu içerisindedir.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, bu konuşmaları birtakım belgelerle
de ispatlamak istiyorum. 1997 yılında, Ankara Büyükşehir
Belediyesi, 45 milyon dolar hazine garantili kredi ödemesini gerçekleştiriyor
ve bu kredinin 7 milyon dolarını bugüne kadar ödüyor, geri
kalan tam tamına 50 milyon 289 bin 801 dolar hazine tarafından
karşılanıyor değerli arkadaşlarım.
Eğer bu hizmetse, alınan parayı geri ödememek bir hizmetse,
böyle bir hizmeti hiçbir zaman Ankaralılar hak etmiyor.
İşte, bu belge. Almış olduğu kredinin 7 milyon
dolarını Büyükşehir Belediyesi geri ödüyor, geri kalan
51 milyon dolarını hazine ödüyor değerli arkadaşlarım.
Bunun hizmetle ne ilgisi var? Burada çok değerli belediye
başkanı arkadaşlarım var. Hazine garantili kredinin
nasıl olduğunu ve ne şekilde ödeneceğini onlar
da çok iyi biliyorlar.
Bakınız, siz, bundan
kısa bir süre önce "vergi barışı" adı
altında çıkardığınız af yasasından
sonra "Artık af yasaları çıkarmayacağız
"
Bunu, bu yüce Genel Kurulda, bu kürsüde, AKP'li çok değerli milletvekili
arkadaşlarım da söyledi.
Peki, bu görüştüğümüz kanun
tasarısı nedir o zaman? Bu bir af yasası değil midir?
Bu af yasası konusunda bizim ısrarımızın devam
ettiğini, bu teklifin görüşülüp, yasalaşması
için mutlaka ama mutlaka burada beşte 3 çoğunluğun olması
gerektiğini bir kez daha, kayıtlara geçmesi için söylüyorum.
Evet, yine, Adalet ve Kalkınma
Partisi Hükûmeti, söylemleriyle eylemlerinin taban tabana
zıt olduğunu bu teklifle kanıtlamıştır.
Bu teklifin hazırlanışında gerek alt komisyon gerek
Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşmeler sırasında Ankara
Büyükşehir Belediyesinin vadesi geçmiş borçlarının
mevcudiyetinin nedenleri üzerinde yeterince hiçbir şekilde
durulmamıştır. Bu borçlar neden, niçin ve nasıl olmuştur,
hiç araştırılmamıştır değerli arkadaşlarım.
Bu af yasasıyla, yapanın yanına kâr kalıyor zihniyeti,
maalesef, doğrulanmaktadır.
Ankara Büyükşehir Belediyesinin
vadesi geçmiş Hazine garantili kredilerinden kaynaklanan
borçları varken, diğer büyükşehir belediyelerinin Hazine
garantili kredilerinden kaynaklanan borçlarının da olmadığı
hepimiz tarafından bilinmektedir ve bu bir gerçektir. Peki, o
büyükşehir belediyelerinin neden borcu yok da, sadece, Ankara
Büyükşehir Belediyesinin var? Bakınız, kısaca,
bunlara değinmek istiyorum.
Büyükşehir Belediyesi BOTAŞ'tan
gazı alıp, vatandaşa fahiş fiyata ve en önemlisi
peşin parayla satar, ama kendisi BOTAŞ'a olan borcunu ödemez.
Sonra da çamur yapar, çamura yatar. Bunu hepiniz biliyorsunuz. Türkiye'nin
en pahalı doğal gazını Ankaralılara kullandırmaktan
büyük zevk duyar.
Yine, bu paraların nereye ve
nasıl gittiğine baktığımızda, işte
görüyoruz, Kuğulu Park Kavşağı'nı, kimseye
sormadan, kışın en sert günlerinde yapar, herkesi canından
bezdirir, ama, karşımıza çıkan tablo, dağ fare
doğurur. Çünkü, yapılan geçitler, hem mimari açıdan sakat
hem de bulvarın iki yakasında oturan insanları ve araçları
birbirinden tecrit eder hâlde yapılmasıdır ve üstüne
üstlük, bakınız, o kavşakta, maalesef, vatandaşımızın
yürüyebileceği bir yaya kaldırımı dahi yoktur,
yok denecek kadar da azdır. Yani, paraların ne şekilde
çarçur edildiğinin en büyük göstergesi, işte bu Kuğulu
Kavşağı'dır.
Değerli arkadaşlarım,
Ankara'nın altyapısı tamamlanmadığı
için, kafayı, Sayın Başkan ve yönetimi, alt ve üst geçitlerle
bozduğu için, kent, en ufak bir yağmurda -bakınız, en
ufak bir yağmurda- sular altında kalır.
Yine, geleceğe yönelik bir
projeksiyona sahip olmadığı için, zamanında barajlara
-barajlara, bakınız- yatırım yapmadığı
için ve yatırım yapılmadığı için, bu kenti,
bu Türkiye Cumhuriyeti'nin Başkentini, maalesef, susuzlukla
karşı karşıya getirmiştir. Bunun sorumlusu
bugünkü Başkan ve bugünkü yönetimdir.
Örneğin
Bunları çoğaltabiliriz
ama ben Çankaya'da yaşayan bir yurttaş olarak söylüyorum. Bakınız,
Çankaya Belediyesi sınırları içerisinde bulunan bütün
caddelerin sorumlusu Ankara Büyükşehir Belediyesidir. Caddelerin
dışında bulunan, yani, 12 metreden fazla olan bu bulvarların
da sorumlusu, Çankaya sınırları içerisinde bulunan
bu bulvarların ve caddelerin sorumlusu Büyükşehir Belediyesidir.
Çalışma yaptım,
araştırdım, 2006 yılında -bakınız, altını
çizerek söylüyorum- Çankaya sınırları içerisinde bulunan
cadde ve bulvarlara, tam tamına 1 kilometre dahi, Büyükşehir
Belediyesi asfalt dökmemiştir. Bakınız, bunu ispatlamaya
davet ediyorum. 2006 yılında, Çankaya Belediyesi sınırları
içerisinde bulunan bulvar ve caddelere Büyükşehir Belediyesi
1 kilometre -bakınız, 1 kilometre, fazla değil- dahi
asfalt dökmemiştir. Amacı, alt kademesi olan Çankaya Belediyesini
ve Çankaya Belediye Başkanı ve yönetimini nasıl zor
durumda bırakırım düşüncesidir.
Değerli arkadaşlarım,
bir önemli konuyu daha söyleyip sözlerimi toparlamak istiyorum.
Bakınız, Sayın Bakanım da burada, Ankara Büyükşehir
Belediyesine bağlı kuruluş olan EGO Genel Müdürlüğünün
BOTAŞ'tan aldığı gazdan fazlasını halka
sattığının tespit edildiği yönünde basında
haberler bulunmaktadır, haberler yer almaktadır. EGO'nun
doğal gaz alım-satım tutarları arasındaki fark
nedeniyle -bakınız, burası da çok önemli- vatandaştan
fazla para tahsil ettiği Başbakanlık Yüksek Denetleme
Kurulunun 2004 yılı raporuyla da tespit edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) -
Şahsım adına da var Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlarım,
düşünebiliyor musunuz, EGO'nun BOTAŞ'tan aldığı
gaz ile sattığı gaz arasında yüzde 20, yüzde 25 fazlalık
olduğuna dair Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu
2004 yılında rapor tutmuş ve buna karşılık
hiçbir işlem yapılamadığı gibi, bunu biz Bakanlık
bazında yazılı soru önergesi vermemize rağmen,
üç aydır, Bakanlık bize, bu yazılı soru önergemize
cevap vermemiştir. 2004 yılında BOTAŞ, Büyükşehre
-bakın, rakam veriyorum arkadaşlar, rakam veriyorum- 1
milyar 155 milyon 912 bin 781 metreküp gaz satışı yapmıştır.
Yani, BOTAŞ, EGO'ya 2003 yılında 1 milyar 155 milyon 912
bin 781 metreküp gaz satmıştır. Peki, EGO, vatandaşa
gaz satışına baktığımızda, aldığı
rakamın, aldığı oranın en az yüzde 20, yüzde 25
daha yüksek oranda gaz sattığı Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulunun raporlarında vardır.
Şimdi, ister istemez aklımıza
şöyle bir sonuç geliyor: EGO, BOTAŞ'tan aldığı
doğal gazdan fazlasını vatandaşa nasıl satmıştır?
Bu çok önemli. Bu fark nereden kaynaklanmıştır, yani bu
fark nereden geliyor? EGO, BOTAŞ'tan kaçak gaz mı almaktadır?
Burası da çok önemlidir. Yani, EGO, gerçekten, BOTAŞ'tan kaçak
gaz mı alıyor, yoksa -burası da çok önemli- basınç
ayarıyla oynayarak halktan haksız kazanç mı sağlamaktadır?
Bunun açıklanması gerekir. Tüm Ankaralılar gibi Türkiye
Büyük Millet Meclisinin de bu konuda bilgilenmesi gerektiğini
bir kez daha söylüyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun 2004 yılı
raporunda tespit edilen bu durum karşısında başta
EPDK ve Bakanlığınız hangi bir incelemede bulunmuş,
sorumlular
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tüzün, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Sayın
Bakanım dinliyorsa bu sorularımıza cevap istiyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Kulağım sizde,
dinliyorum.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) -
sorumlular
ve yetkililer hakkında bir yaptırım uygulanmış
mıdır değerli arkadaşlar? Yani, yüzde 20, yüzde
25'e yakın bir farklılık söz konusu. Bu farklılık
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporlarında
tespit edilmiş. Bu tespitten sonra Bakanlık harekete geçmiş
mi geçmemiş mi? Bununla ilgili ne tür bir soruşturma
başlatmış? Bunu da buradan duymak istiyoruz.
Peki, şimdi, burada, Ankara'da
yaşayan bir yurttaş olarak, dört buçuk yıldır Ankara'da
yaşayan bir yurttaş olarak ben, fazla ödemiş olduğum
bu paranın geri verilmesi söz konusu mudur? Yani, 5 milyona yakın,
doğal gaz kullanan bu vatandaşlarımızın fazla
ödeme yapmasından dolayı bu fazla ödemeleri geri ödenecek
midir? Sayın Bakandan, burada, Hükûmet adına, devlet adına
açıklamalar yapmasını talep ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
sonuç olarak, bir yurttaş olarak, Ankara'da yaşayan, dört buçuk
yıldır yaşayan bir vatandaş olarak bizim söylemimiz,
şahsi söylemimiz şudur: Gerçekten, Ankara iyi yönetilmiyor.
Bakın, bunun altını çizerek söylüyorum, Ankara iyi yönetilmiyor.
CAHİT CAN (Sinop) - Onun için mi
üç dönemdir seçiyorlar!
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Bakınız,
on iki yıldır iktidarda bulunan belediye başkanı
En önemli soruna değinip sözlerimi
toparlayacağım Sayın Başkanım.
Bakın arkadaşlar, bu büyük
borca karşın, Başkent'te metro ve -maalesef ve maalesef
söylüyorum- Mamak çöplüğü gibi iki temel sorun yıllardır
çözülememiştir, on iki yıldan bugüne kadar.
Bakınız, şunu söyleyebilir
misiniz? On iki yıldan bugüne kadar iktidarda bulunan bugünkü
İ. Melih Gökçek ve yönetimi 1 metre, 1 metre, fazla değil, 1
metre raylı sistem yapmış mıdır arkadaşlar,
hizmete açmış mıdır? 1 metre, fazla değil
Soruyorum:
1 metre raylı sistem yapıp hizmete açmış mıdır?
Ve Ankaralılar için en önemli sorun olan Mamak çöplüğü, hâlâ
-gidin orada- Ankara sağlığını tehdit ediyor.
Mamak çöplüğündeki
(AK Parti sıralarından gürültüler)
TELAT KARAPINAR (Ankara) - Sen en
son ne zaman geçtin oradan? Senin yolun orası değil.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Ben
sık sık geçiyorum.
BAŞKAN - Sayın Tüzün, doğal
gazı bitirdiyseniz konuşmayı nihayetlendirelim.
Çöp işi uzun sürer.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, sonuç olarak, hepimiz, bu Belediyenin imkânlarında,
Ankara'da yaşayan, dört buçuk yıldır yaşayan vatandaşız.
Elbette, memnuniyetler varsa bunları söyleyeceğiz,
şikâyetlerimiz varsa da bunları gündeme getireceğiz
ve bunların çözüme kavuşmasını isteyeceğiz.
Ben de dört buçuk yıldır Ankara'da yaşayan bir yurttaş
olarak gözlemlerimi dile getirdim.
Sayın Başkanımızın
göstermiş olduğu anlayışa teşekkür ediyor,
yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Hükûmet adına Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler, buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce Sayın Tüzün'ün doğal gazla ilgili ileri sürdüğü
bazı ifadeler oldu, onu açıklamak için söz almış bulunuyorum.
Bildiğiniz gibi, BOTAŞ,
gazı şirketlere satıyor, EGO'ya satıyor -burada
söz konusu olan EGO'dur- EGO da tabii ki müşterilerine bunu veriyor.
Burada bütün bu gelişmeleri Enerji Piyasası Düzenleme
Kurulu takip ediyor ve burada "k faktörü" denen bir faktör
var, yani EGO da müşterilerine bunu verdiği için -Ankara'da
da bildiğiniz gibi, otomatik olarak bu kartlı sayaçlar söz
konusu- bununla ilgili ölçümleri şu anda EPDK kontrol ediyor.
Bize gelen bilgiler, şu ana kadar herhangi bir sorun olmadığı
şeklindedir. Yani, farklı bir rakam, farklı bir hesaplama
şu anda söz konusu değil. Zaten öyle bir şey olmuş
olsa Sayın Tüzün, EPDK burada gereğini yapardı.
Ayrıca, sorduğunuz soru
daha bana henüz gelmedi, çünkü değişik safhalardan geçerek
bana geliyor, gelir gelmez de bunu sizlere, gayet tabii ki, yazılı
olarak ifade edeceğim. Ama, şu anda zaten size cevap veriyorum,
böyle bir şey şu anda söz konusu değil elimizdeki bilgiler
çerçevesinde. O bakımdan müsterih olunuz, eğer varsa da yeni
bir gelişme olursa da size onu ifade ederim.
Bunun dışında,
öğleden evvelki konuşmalar sırasında da zaman zaman
doğal gazın pahalı olduğundan bahsedildi, bir konuşmacı
onu ifade etti. Evet, daha evvelden, biz, dünyanın en pahalı
gazını ve elektriğini kullanan ülkelerden biriydik,
ama şu anda yaptığımız incelemelerde -kaynaklarını
da size gösteririm- hem elektrikte hem doğal gazda Avrupa'nın
en ucuz elektriğini ve doğal gazını kullanan ülke
durumundayız, kullanan ülkelerden biri durumundayız. Bunu
da size memnuniyetle ifade edeyim, çünkü bunu hem Ruslarla yaptığımız
anlaşmada hem "al ya da öde"yi, 40 milyar metreküpü sildirdik
hem de fiyatı üçünde birden -Mavi Akım da dâhil- aşağıya
çektik. Bundan dolayı en ucuz doğal gazı kullanan ülkelerden
biriyiz. Size, bunun referanslarını da kaynaklarını
da verebilirim. Ayrıca da böyle olmasaydı zaten -biz dokuz
vilayetten şu anda kırk yedi vilayete çıktık doğal
gaz dağıtımında- pahalı olsa millet birbiriyle
yarışmazdı, doğal gaza geçmeye çalışmazdı,
bu bir. Elektrikte de aynı şekilde
Daha evvelden Romanya'ya,
Bulgaristan'a kaçıyordu yatırımcılar, Türk yatırımcıları;
şimdi, 20 milyar dolarlık yabancı yatırımcı
Türkiye'ye geldi, eğer enerji pahalı olmuş olsa gelmezdi.
İhracatta da sanayide de bu büyük bir avantaj. Bundan dolayı
da sadece elektrikteki fiyat uygulamamızdan dolayı, fiyatı
artırmamamız hatta düşürmemizden dolayı yaklaşık
10 milyar dolar da bir katkımız var sanayiye ve konutlara.
Dolayısıyla, bunu ifade etmek istiyorum.
Bir de bana bir not geldi, onu da size
ifade edeyim, hazır konuşurken bunu da bildireyim. Çankaya
Belediyesine dökülen asfaltın miktarı 200 bin ton, Büyükşehrinki
273 bin ton, toplam olarak da 471 bin ton olarak bana ifade edildi. Bunu
da saygılarımla sizlere arz ediyorum.
İyi günler diliyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Sayın
Bakan, Ankara Belediyesi peşin satıyor doğal gazı,
peşin satıyor.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakanım.
Madde üzerinde şahsı
adına Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya.
Sayın Uzunkaya, buyurun efendim.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; 1425 sıra sayılı
Kanun Teklifi'nin 3'üncü, yürürlük maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, dün
bu yüce Parlamentoda bir önemli yasa, bir bankanın Türkiye genelindeki
mağdurlarıyla ilgili, bilahare yapılmak üzere bir düzenleme,
yani hazine bonosu satması yasak olan bir bankanın "hazine
mağdurları" diye bilinen 20 bin civarında ilgililerine
yapılması gereken ödemeyle ilgili bir yasayı görüştük.
Bugün ise Plan ve Bütçede de tartışılırken, tartışmanın
odağına Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının
konduğu, BOTAŞ'la EGO arasında yapılmakta olan bir
ödeme takvimi ve düzenlemeyle alakalı bir yasayı görüşüyoruz.
İki yasayı niye kıyasladım? Sebebi şu: Mesela,
dünkü yasanın merkezinde -çok enteresandır- siyaset sahnesinin
eşsiz simalarından birisi hâline gelmiş, değil
cumhuriyet Türkiyesi'nde, demokrasi olan tüm ülkelerde vurgun ve
soygunun siyasetle, bankayla birleştirilerek yürütülebileceği,
üzerinde doktora, doçentlik tezi yapılabilecek vurgun olayının
müsebbibi olan zatın adını, bir defa olsun, muhalefet,
ağzına almamıştır, alamamıştır;
almışsa tutanakları getirsinler, desinler ki: Biz o
şahsı... Bugün siyaset arenasında şu veya bu ölçekte
itibar gördüğü iddia edilen şahsı ağzına almaktan,
nedense, muhalefet imtina etmiştir.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Sayın
Uzunkaya, siz alın.
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Ben
adını zikrediyorum. Cem Uzan'la, acaba bir farklı uzantınız
ve bağlantınız mı var?
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Sizin
olur, sizin.
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Mesela
Var mı diye merak ediyorum sadece.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Sizin
olur, bizim olmaz.
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Tıpkı,
Kanaltürk'le olan ilişkilerinizin hukuki ve siyasal, ekonomik
boyutlarının nereye vardığı gibi.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Kanal 7'de...
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Demin
söylendi, Kanaltürk'le ilgili, benim soru önergem var. Kanaltürk'e,
Cumhuriyet Halk Partisinin, gizli veya açık, verdiği ifade
edilen paranın mahiyeti...
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Açık...
Açık...
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - ...hem
Sayın Adalet Bakanlığından hem de İçişleri
Bakanlığından ve Maliye Bakanlığından
soru önergem var. Cevabını da doğrusu merak ediyorum.
Yani, ilişkiler nedir?
Ama, ben burada, bu kıyaslamayı
şunun için yapıyorum: Değerli arkadaşlar, hani,
halk arasında bir şey var, denir ki -siyasette, tutarlılığın
çok güzel bir ölçeği vardır- bazen: Hani, "Sezar'ın
hakkını Sezar'a..." Ben şimdi "Sezer'in hakkını
Sezer'e" diyeceğim de yanlış anlayacaksınız.
Sağ olsun, Sayın Sezer, Cumhurbaşkanımız, Anayasa
değişikliğini, bilindiği ve beklendiği üzere,
iade etmiş aynen, Meclise. Tabii, beklenen oydu zaten, ben farklı
bir şey de beklemiyordum doğrusu. Ama, ben "Sezar'ın
hakkını Sezar'a vermek gerekir" derken bir şeyi söylüyorum.
Mesela, Cumhuriyet Halk Partisi olarak şunu deseniz: Ya, hakikaten
Ankara Büyükşehir gerçekten güzel şeyler yaptı,
şunları, şunları yaptı. Veya iktidarı yererken,
eleştirirken, şunları, şunları yaptınız,
ama, şunlar da eksiktir deseniz, kamuoyu sizi dinlerken, acaba
bu dedikleri doğru mu diye itibar eder. İnanınız ve
samimiyetle söylüyorum. Şu anda, beni de dinliyorlar, sizleri
de dinlediler. Her şey kün feyekün. Sayın Tüzün az önce söyledi
ki: 1 metre veya 1 kilometre, Çankaya bölgesinde beton, asfalt yapılmadı.
Değerli arkadaşlar, 272
bin metreküp Çankaya bölgesinde, Büyükşehir Belediyesinin
asfaltı var. Görmek mi istiyorsunuz? Konya Yolu'na bir bakın,
Eskişehir Yolu'na bakın. Efendim, ben Balgat'ta kalıyorum.
Şu anda Büyükşehrin araçları Balgat'ta. Allah aşkına,
Balgat'ın Çankaya'ya ait olduğunu bilmeyen CHP'liler mi var?
Ne kadar cahil kalmış buradaki CHP'liler. Balgat'ın nerede,
Eskişehir Yolu'nun nerede, Konya Yolu'nun nerede, yapılan
bu genişlemelerin, bu yol rahatlığının nerede
olduğunun idrakinde değilsin.
Arkadaşlar, bakın, siz kabul
edin ki, doğru söylüyorsunuz. Ya, bu millet, bağışlayın,
Cumhurbaşkanlığı seçiminde yadırgadığınız,
seçerse yanlış yapar dediğiniz bu millet, üç defa, sizin
kanaatinize göre, Melih Gökçek'i yanlış mı seçti? Cumhuriyet
tarihinde ikinci bir belediye başkanı gösterin ki iki defa
üst üste seçilmiş olsun Ankara'da, yok. Ben, üç dönem önce buraya
geldiğimde, Dışkapı, yani, Havaalanı Kavşağı'ndan
Meclise
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Sayın
Başkan, Sayın Tüzün, on dakika, artı üç, artı dört;
toplam on yedi dakika kullandı. Bana ne kadar vereceksiniz?
BAŞKAN - Sayın Uzunkaya,
burada, bir pazarlık falan diye bir şey yoktur. Böyle bir
şey yok.
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Yani,
burada hakkımı savunamazsam, milletin hakkını
savunamam diye endişe ederim doğrusu.
AHMET IŞIK (Konya) - Adalet
Adalet
BAŞKAN - Sayın
Işık, bilmediğiniz konuyla ilgili konuşmayın.
Arkadaşımızın aynı zamanda şahsı
adına talebi vardı. Oturduğunuz yerden ahkâm kesmeyin
lütfen.
SALİH GÜN (Kocaeli) - Sayın
Başkan adaletsiz mi?
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Uzunkaya, konuşmanızı tamamlayınız efendim.
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Şimdi,
bakınız, ben 95 yılında Parlamentoya geldiğimde,
Dışkapı'dan Meclise kırk dakika ile -eğer sabah
saatlerinde- bir saatte geliyordum. Mübalağasız, 95'i hatırlayanlar
iyi bilirler. Melih Gökçek, 94'ün 27 Martında Belediye Başkanı
olmuştur. Şu anda havaalanından buraya yirmi dakikada
geliyorsunuz değerli arkadaşlar.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Hoppala!..
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Evet
Ha, siz
Bakın, Havaalanı'ndan yirmi dakikada geldim ben buraya.
Evet, söylüyorum ve lütfen, bu gerçekleri teslim edin ve şunu söyleyin
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Helikopterle
mi geliyorsunuz?
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Deyin
ki, ya, bunlar hakikaten
CANAN ARITMAN (İzmir) - Helikopterle
mi?..
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Helikopterle
değil, ben karayoluyla geliyorum.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Müsaade et de on beş yılda bir yol açsın.
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Allah
aşkına, ya, Hüseyin Bey, güldürmeyin adamı, etmeyin eylemeyin.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Ne alakası var?
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Uçağa
bir tek sen biniyorsun herhâlde.
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Sevgili
dostlar, benim size tavsiyem şu
BAŞKAN - Sayın Uzunkaya,
diğer arkadaşlara da söyledim. Arkadaşlar, burada
bir doğal gaz kanunu tartışıyoruz. Kaç ton asfalt
döküldü, kaç kilometre yol yapıldı, eni ne kadardı, genişliği
ne kadardı; istirham ediyorum, yani, bunları ayrı bir
oturumda hep beraber tartışın. Lütfen yani
Buyurun.
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Sayın
Başkan, muhalefet tarafından değerlendirilen doğal
gazın, EGO ile yapılan anlaşmanın mahiyeti değil
ki. Melih Gökçek ile yattılar Melih Gökçek ile kalktılar yirmi
dört saattir. Yaptıkları bu. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Ben de diyorum ki, Melih Gökçek üzerinden siyaset
BAŞKAN - Onlara da söyledim
aynı şeyi.
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Hatta
demin bir garip iddia oldu: Acaba dendi, Melih Gökçek'in burada bu
borçları silinerek, seçim arifesinde, AK Parti, değerli
arkadaşlar, farklı bir ilişki mi var iddiasını
eğer birileri tedai ettirmek istiyorsa, derhâl bu iddialarını
ispata davet ederiz. O sözün ne anlama geldiğini idrak etmeyen
yoktur.
Dolayısıyla, ben şunu
söylüyorum: AK Parti üzerinden eleştiri yapabilirsiniz,
şahıs eleştirebilirsiniz ama, şunu açık olarak
söyleyin: Siz, Ankara'da yapılmış, Türkiye'nin Başkenti,
cumhuriyetin Başkenti, Mustafa Kemal'in 27 Aralık 1919'da
gelip, Başkent olarak hazırlığını yaptığı
ve ilk Meclisin açıldığı bu şehir, eğer bugün
modern dünya başkentleriyle yarışır hâle gelmişse,
Melih Gökçek'e, cumhuriyetin temelinde olduğunu iddia eden
bir parti plaket vermeli, onu onurlandırmalıdır (AK Parti
sıralarından alkışlar) eğer, gerçekten, meydanlarda
cumhuriyet savaşçılığına, savaşına
soyunmuş, mücadelesine soyunmuş partiyseniz.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) -
Haydaa!
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Ama, bu
iddianızda yoksunuz. Niye? Çünkü, bu bir samimiyet testidir.
Cumhuriyete giden ve cumhuriyetin merkezi olan, makarrı olan
bu kenti, cumhuriyete yaraşır, modern Türkiye'ye yaraşır
bir başkent hâline, isteseniz de istemeseniz de, itiraf etseniz
de etmeseniz de bu millet görüyor ve takdir ediyor ki, Melih Gökçek
ve AK Parti İktidarı getirmiştir. Haa, Melih Gökçek de
tek başına değildir. Arkasında, yaptığı
her doğruda AK Parti İktidarı olmuştur ve olmaya
devam edecektir. Niye? Mahallî idarelerde
(CHP sıralarından
gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Uzunkaya,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Bitiriyorum.
Niçin? Değerli arkadaşlar,
bakınız, ben mesela şunu söylemenizi isterdim:
Eleştirin bu konuda bizi, "Mahallî idarelere daha fazla
kaynak aktarın." deyin, bunu bizden isteyin. Modern Batı
ülkelerinde, Batı Avrupa ülkelerinde, belediyelerin, yerel
idarelerin genel bütçeden aldıkları kaynak daha fazla. Bu
konuda bizi eleştirin. Deyin ki: "Niye bu kadar Melih'e
imkân tanınıyor?" 81 ile ve ilçelere, yerel idarelere
daha fazla kaynak aktarmanın yollarını gelin beraber
üretelim, beraber hazırlayalım. Çünkü, kentler, ülkeler
kalkınacaksa şehircilikle, medeniyet oluşacaksa medeni
kentlerle olabilir ve demin de hâlâ ülkeyi sattığımızı
iddia eden değerli bir profesör arkadaşımız vardı.
BAŞKAN - Sayın Uzunkaya,
lütfen efendim, lütfen.
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Orhan
Bey, belgeleri zannediyorum sunmuşsunuz arkadaşlara.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Burada.
MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Ülke
satma iddiasını
Hiç kimse, bakın, o dönemle ilgili de
satma iddiasında bulunamaz, bu dönemde de. Eğer metrajlara,
kilometrekarelere bakarsanız, hangi dönemde ne kadar yerin
satıldığını çok iyi görürsünüz, ama satma
Bunlar
aklı başında iradi kararlardır ve cumhuriyet
hükûmetlerinin verdiği kararlardır, sağlıklı
kararlardır. 59 hükûmetin de yaptığı bu sağlıklı
kararı burada eleştirirseniz, cumhuriyetin kurucularının
da ruhlarını taciz ederseniz.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
CANAN ARITMAN (İzmir) - Dört
yıldır sizin kadar satanı yok! Rekorunuzu kimse
kıramadı!
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, yani, bazı konuların, doğrusu,
kürsüden söylenmesini ben de merak ediyorum.
Şimdi, dün de söyledik. Tapu
Kadastro Genel Müdürlüğünde ne yapıldığı, ne
edildiği bellidir. Yani, herkes İnternet'e girerse, hangi
dönemde ne kadar arazi satılmış, ne kadar emlak satılmış,
bunların hepsine vâkıf olur. Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları
yurt dışından emlak alıyorlarsa, onlar da mevzuat
çerçevesinde buradan alıyorlardır. Bunları bir vatan
pazarlığı hâline getirmeyi, doğrusu, ben hayretle
izliyorum. Böyle bir olay olamaz zaten. Her dönemde de bütün Türkiye
Cumhuriyeti hükûmetleri kendilerine uygun yasaları çıkarmış
ve o işlemleri yapmışlardır. Lütfen, bu konularda
daha titiz olmaya bütün arkadaşlarımı davet ediyorum.
Evet, 3'üncü madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum
HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yeter sayısı
BAŞKAN - Karar yeter sayısı
arayacağım Sayın Koç.
Maddeyi oylarınıza sunup
karar yeter sayısını arayacağım.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir. Karar yeter
sayısı vardır. Kâtip üyelerimiz bunun üzerinde ittifak
etmişlerdir.
Teklifin tümünü oylamadan önce
oyunun rengini belirtmek üzere, aleyhte Ahmet Ersin, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın Ersin. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET ERSİN (İzmir) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Bu yasa teklifi bahanesiyle Cumhuriyet
Halk Partisine de dil uzatanlar oldu. O konuda, izin verirseniz, iki
cümleyle yanıtlamak istiyorum bu söylenenleri.
Değerli arkadaşlarım,
bir defa, Cumhuriyet Halk Partisini anmak isteyenler, Cumhuriyet
Halk Partisine dil uzatmak isteyenler önce ağızlarını
çalkalamaları lazım.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Sen
önce elini cebinden çıkar.
AHMET ERSİN (Devamla) - Sonra
abdest alıp iki rekat namaz kılmaları lazım. (AK Parti
sıralarından gürültüler)
ALİM TUNÇ (Uşak) - Dini siyasete
alet etme.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Terbiyesiz!
ALİM TUNÇ (Uşak) - Terbiyeli
ol!
AHMET ERSİN (Devamla) - Çünkü,
bakın, şimdi, Cumhuriyet Halk Partisinin ilk Genel Başkanı
Mustafa Kemal Atatürk, ikinci Genel Başkanı İsmet
İnönü, üçüncü Genel Başkanı Bülent Ecevit ve son Genel
Başkanı Deniz Baykal. Yani, Cumhuriyet Halk Partisinde kalpazan
yok. Hiçbir Genel Başkan kalpazanlıkla suçlanmamıştır.
Onu hatırlatmak isterim.
Değerli arkadaşlarım,
beş saatten beri, şu saat itibarıyla beş saatten
fazla bir süreden beri Ankara Belediyesini, daha doğrusu Ankara
Belediye Başkanını nasıl aklarız, nasıl
sorunlarından arındırırız diye tartışıyoruz.
Oysa Türkiye'nin gündemi çok farklı değerli arkadaşlarım.
Bakın, daha iki gün önce Ankara'nın göbeğinde bomba patlatıldı,
günahsız 6 vatandaşımız yaşamını yitirdi,
80 civarında vatandaşımız, bazıları
ağır olmak üzere yaralandılar ve daha dün Şırnak'ta
6 tane güvenlik görevlisi mayın tuzağına düşürüldü
ve şehit oldular. Türkiye'nin her tarafından acı dolu
çığlıklar yükseliyor ve asıl işte Türkiye Büyük
Millet Meclisi bunu tartışması lazım, azgınlaşan
terörü nasıl önleriz diye tartışması gerekirken
Büyükşehir Belediye Başkanını, Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanını nasıl kurtarırız diye
tartışıyor beş saatten beri. Çok ayıp!
Yine, bakın, size Hürriyet gazetesinin
18 Mayıs tarihli manşetini gösteriyorum: "Birkaç marul
yaprağı için." Ve bu olay, Başbakan Yardımcısının,
Sayın Başbakanın Cumhurbaşkanı adayının
olduğu ilde yaşanan bir dram. Yaşları beş ile
sekiz arasında değişen 4 tane çocuk birkaç çürük marul
yaprağı toplama uğruna trafik kazasında yaşamını
yitirdiler ve bu Türkiye'de her gece 1 milyon kişi aç yatıyor.
Bunları tartışmamız lazım, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bu sorunları konuşması lazım, ama
beş buçuk saatten beri ve bir o kadar saat de ilgili komisyonda
olmak üzere Büyükşehir Belediye Başkanını, Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanını nasıl kurtarırız
diye bunları tartışıyor değerli arkadaşlarım.
Böyle şey olabilir mi? Neden bu Meclis azgınlaşan bu teröre
karşı bir olağanüstü toplantı yapmıyor ya da
bir olağan toplantı yapıp, bir gizli toplantı yapıp
bu soruna nasıl çözüm buluruz diye bir arayış içinde değil
ve neden Türkiye'nin böylesine önemli gündemleri varken bu sorunları
tartışıyoruz, anlamak mümkün değil. Üstelik, Türkiye'nin
ve Ankara'nın da sorunu değil, sadece bir kişinin sorununu
burada tartışıyoruz beş buçuk saatten beri. Çok
ayıplıyorum bu durumu ve burada gelip saatlerce "Türkiye'de
ihracat şöyle arttı, kişi başına düşen gelir
bu kadar artırıldı" diye masal anlatılıyor.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Söylemeyecek
miyiz?
AHMET ERSİN (Devamla) - Ve bu
Meclisteki bazı kadrolu alkışçılar da bu sözleri
alkışlıyor, bu masalcıları alkışlıyor.
İşte Türkiye'nin gündemi bu.
Bakın, söylüyorum size, 4 tane
çocuk, birkaç tane çürük marul yaprağı için yaşamını
yitiriyor. Bunları konuşmamız lazım, terörü konuşmamız
lazım.
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Kütahya)
- Duygu sömürüsü yapma!
AHMET ERSİN (Devamla) - Duygu
sömürüsü yapmıyorum, gerçekleri söylüyorum, Türkiye'nin gündemini
söylüyorum.
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Kütahya)
- On defa söyledin!
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Rahatsız mı oldun?
AHMET ERSİN (Devamla) - Ama,
tabii, sizin umurunuzda değil.
Bakın, yine bir şey söyleyeyim:
Şimdi, Sayın Bakan dedi ki, Sayın Tüzün'ün konuşmasında
verdiğimiz bir soru önergesine cevap gelmediğini
şikâyet edince Sayın Bakan, bu kürsüden "Bana böyle bir
şey gelmedi." diyor.
Bakın, Yılmaz Ateş imzalı,
Ankara Milletvekilimiz Yılmaz Ateş imzalı soru önergesi,
2 Mart 2007'de verilen bir önerge. İç Tüzük'e göre bu önergenin kaç
günde cevaplandırılması lazım? Neden cevaplandırılmadı
şimdiye kadar? Acaba, cevaplandırılmak mı istenmiyor,
onu soruyorum.
CANAN ARITMAN (İzmir) - Cevap
veremiyorlar.
AHMET ERSİN (Devamla) - Sayın
Bakan, üç aydan beri nasıl gelmiyor size bu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Bunlar, boyacı küpü
değil, ciddi sorular.
AHMET ERSİN (Devamla) - Efendim,
bakın, İç Tüzük'ün, Anayasa'nın size verdiği bir süre
var, o süre içinde cevaplayacaksınız. Cevaplandırmıyorsanız,
o zaman bunu cevaplandırmak istemiyorsunuz demektir.
BAŞKAN - Sayın Ersin, Sayın
Bakan, lütfen
Sayın Ersin, Genel Kurula hitap
edin.
CANAN ARITMAN (İzmir) - Cevaplandıramıyorlar.
AHMET ERSİN (Devamla) - Meclis
kapanıyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ersin, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun efendim.
AHMET ERSİN (Devamla) - Tamamlıyorum.
Birkaç gün sonra Meclis tamamlanacak,
Sayın Bakan hâlâ "cevaplayacağım, boyacı küpü
değil" diyor.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye'nin çok önemli gündemleri dururken, bu azgınlaşan
teröre karşı nasıl bir çözüm bulunması gerektiğini
tartışmamız gerekirken ve her gece aç yatan 1 milyon kişinin
sorununu tartışmamız gerekirken, Ankara Belediye
Başkanını nasıl kurtarırız diye tartışıyoruz
beş buçuk saatten beri. Çok üzülüyorum bu konuda, büyük sıkıntım
var. Gerçekten, bu Meclis adına çok üzülüyorum ve bu Meclise yakışmayan
bir tavır olduğunu söylüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Oyunun rengini belirtmek üzere,
lehte, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa.
Sayın Fatsa, buyurun efendim.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 1425
sıra sayılı Kanun Teklifi'nin tümü üzerinde oyumun rengini
belirtmek üzere şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle,
Başkanlık makamını ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 1425
sıra sayılı Kanun Teklifi özet itibarıyla EGO'nun
özelleştirilmesini ihtiva ediyor. Dolayısıyla, bu
özelleştirmenin hangi gerekçelerle yapıldığını,
neden yapılması gerektiğini arkadaşlarımız,
burada, iktidar ve muhalefet gruplarına mensup arkadaşlarımız
lehte ve aleyhte düşüncelerini ifade etti. Her bir düşünce
saygıdeğerdir. Arkadaşlarımızın ortaya
koymuş olduğu kanaatlere katılırım, ancak,
bir hususu da bu vesileyle ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanlığını, üç dönem,
Ankaralıların büyük desteğiyle -arkadaşlarımız
da ifade etti- tarihinde ilk defa -iki olmamış- üç sefer Sayın
Gökçek'e güvenoyu vermek suretiyle, yapmış olduğu hizmetleri
tasdik etmek, takdir etmek ve tekrar tekrar seçmek suretiyle de anlamlandırdıklarını,
okeylediklerini, yani onayladıklarını, bunu kabul
ettiklerini ve hizmetin devamından yana da görüş ve düşüncelerini
sandıklara yansıttıklarını biliyoruz.
Neler yapıldı, yapılmadı,
bunların hepsi Ankara halkının takdirindedir. Önümüzde
hem bir genel seçim hem de hemen onun ardından bir süre sonra yerel
seçimler var. Bakarız, Ankaralılar sizin söylediğinizi
mi, bizim söylediğimizi mi veya Melih Gökçek'in yaptıklarını
mı, yapmadıklarını mı takdir edecek, bunu hep
beraber göreceğiz, göreceğiz.
Değerli arkadaşlar, bu
vesileyle, burada söz alan arkadaşlar, ilgili ilgisiz, terörden
diğer konulara kadar gündemle alakası, yani konuşulan
meselelerle alakası olmayan ifadelerde bulundular. Bir arkadaşımız
dedi ki: "Bizim genel başkanlarımızın içerisinde
kalpazanlıkla suçlanan kimse yoktur."
AHMET ERSİN (İzmir) -
Doğru. Doğru.
EYÜP FATSA (Devamla) - Doğrudur.
Ama, bizim genel başkanlarımızın içerisinde de
şoförüne, sekreterine, çaycısına, odacısına
piyasadan lot toplatan genel başkanı da yoktur, bütün servetini
dört yıllık süre içerisinde kayıtlara geçmeyen avukatlık
ücretlerinden kazandığını iddia eden bir genel
başkanı da yoktur. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Eğer bunları böyle konuşursak herkesin birbiriyle ilgili
çok söyleyeceği şeyler vardır.
Değerli arkadaşlar, terör,
sadece Türkiye'nin değil, dünyanın başının belasıdır.
Terör, üzerinden siyasi polemikler yapılabilecek sıradan
olaylar değildir. Teröre kurban verdiklerimiz bizim evlatlarımızdır,
bizim kardeşlerimizdir, bizim yakınlarımızdır,
bu ülkenin evlatlarıdır. Bunu biz siyaseten kullanmayız.
Kullanmak, bu uğurda hayatını veren, yaralanan,
mağdur olan insanlara karşı saygısızlık
olur.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- "Kelle" demek de saygısızlık olur.
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum)
- Sus!
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Sen de sus! Hadi oradan!
BAŞKAN - Sayın Bayındır,
lütfen
Sayın Kavuştu, lütfen
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Hadi oradan!
BAŞKAN - Sayın Fatsa, konuşmazını
tamamlayınız.
Buyurun efendim.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Görgüsüz herif seni!
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen,
istirham ediyorum. Sayın Bayındır, Sayın Kavuştu,
lütfen
Buyurun Sayın Fatsa.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Senin ecdadının gücü yetmez bana sus demeye.
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum)
- Sus!
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Hadi oradan!
BAŞKAN - Sayın Fatsa, buyurun
efendim.
EYÜP FATSA (Devamla) - Peki, Sayın
Başkan.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Ağzını bozma, lan diye konuşulmaz burada! Vekil
olmuşsun vekil, ama ne olamamışsın?
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum)
- Hüseyin sus.
BAŞKAN - Buyurun efendim.
EYÜP FATSA (Devamla) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar
(Gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen
EYÜP FATSA (Devamla) -
her şeye
itiraz etmeyi, her şeyi reddetmeyi bir muhalefet anlayışı
olarak arkadaşlarımız ortaya koyuyorlarsa, doğrusunu
isterseniz, ben bununla ilgili hiçbir yorum yapmam, bunun değerlendirilmesini
aziz milletimize bırakırım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız efendim.
EYÜP FATSA (Devamla) - Ben bir
şey söylüyorum. Benden önce de arkadaşlar burada farklı
görüşler ortaya koydu, ben de buradan dinledim ve konuşan
arkadaşlara sözlü mukabelede bulunan kendi grubuma mensup
arkadaşlarımı da uyardım. Arkadaşlarımız
da bunun şahididir. Her ne zaman burada muhalefete mensup bir
arkadaşım konuşsa, bizim gruptan bir arkadaşımız
sözlü olarak ona mukabelede bulunsa, ben uyardım. Uyardım.
Arkadaşlarımız da, muhalefete mensup arkadaşlarımız
da bunun şahididir.
Ben partimin grup başkan vekiliyim
Sayın Bayındır. Sayın Bayındır, içeriği
ne olursa olsun, ister bilginiz olsun ister olmasın, ister ilgi
alanınızda olsun ister ilgi alanınızda olmasın,
ben görüyorum, burada, ön sırada, orta sırada, arka
sıralarda kim ne konuşursa konuşsun, içeriğine
bakmadan alabildiğine itiraz ediyor ve bağırıyorsun.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Yanılıyorsun. Yanılıyorsun.
EYÜP FATSA (Devamla) - Yani, bakın,
bir dostluğumuz, kardeşlik hukukumuz var. Lütfen
Lütfen
Bakın, yarın birbirimizin yüzüne bakamayız. Hepimizin
sorumlulukları var, hepimizin örnek olması gerekir, insanlara,
kamuoyuna karşı örnek bir duruş ve tavır ortaya
koymamız gerekir. Böyle her şeye bağırmak, her
şeye itiraz etmek, doğrusunu isterseniz, çok fazla milletvekili
sorumluluğuyla bağdaşan bir tavır değildir.
Gel burada konuş. Gel burada konuş.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Geleceğim ve konuşacağım.
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, sonuç itibarıyla bu, Ankara'da bugüne kadar
yapılan çok hayırlı, Ankara'nın çağdaş ve
modern kent olma yönündeki yatırımlara yeni ilave,
çağdaş ve modern imkânlar ve ilave yatırımlar kazandıracağına
inandığım 1425 sıra sayılı yasaya olumlu
baktığımı, olumlu oy vereceğimi ifade ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın
Başkan, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN - Evet, buyurun Sayın
Koç.
Sayın Koç'a, 69'a göre kısa
bir açıklamada bulunması için mikrofonu açtım.
Buyurun Sayın Koç.
V. - AÇIKLAMALAR
VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın,
konuşmasında, Genel Başkanlarına sataşması
nedeniyle konuşması
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın
Başkan, evet, söz isteme usulüm belki yadırgatıcı
oldu. Sayın Başkanın bulunduğu Divana kadar giderek
söz istedim, çünkü, orta yerde bağırarak söz istemenin daha
da gerginleştireceğini düşündüm. Söz verdiği
için de Sayın Başkana teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
dün de söylemiştim, o tespiti yenilemek istiyorum: Burası
seçim meydanına döndü. Yani, bir parlamentoda bir yasama görevi
yapmanın çok ötesine geçti. Doğaldır. Seçimlere çok
kısa bir süre kala, artık, kesin aday listelerinin belirlenmesine
dokuz gün kala, burada, milletvekillerinin, değişik noktalarda,
görüşülen kanun tasarısının ya da teklifinin çok
dışında konular üzerinde de görüş ifade etmeleri,
bunları zaman zaman suçlayıcı unsurlarla siyasi boyutta
başka noktalara taşıma gayretleri, bu süreç içerisinde
doğaldır. Bunu engellemek mümkün değildir, çünkü, sabah
11.00'den akşam 24.00'e kadar biteviye, bir adaylık kesin listesi
belirlenmeden önceki böyle bir takvimde, böyle bir mesai zorlamasında
bütün bunların hepsinin yaşanması doğaldır.
Bunu ben bir kere daha hatırlatmak istiyorum ve bu, eğer, ne
görüşülecekse o gün çağrılır insanlar, görüşülür,
öncelikli mi öncelikli değil mi. Bakın, insanların sinirleri
yıpranıyor. Her iki grupta da belirgin bir yıpranma var.
Bunu görüyorum, sizler de fark ediyorsunuz. Bir kere daha, bir hekim
kökenli arkadaşınız olarak da bunu paylaşmak istiyorum.
Sayın Fatsa'nın, Sayın
Genel Başkanımızla ilgili bir değerlendirmesi
oldu, ona da bir açıklık getirmek istiyorum. Orada "kalpazan"
ifadesi, hukuki bir deyim olarak yer almıştır Sayın
Fatsa. "Kalpazanlık" bir hukuki deyim olarak savcı
fezlekesinde yer aldığı şekliyle Sayın Ersin
tarafından söylenmiştir. Savcılık fezlekesinde
de, Sayın Başbakan hakkında düzenlenen savcılık
fezlekesinde de, dokunulmazlığının kaldırılması
istemiyle gönderilen savcılık fezlekesinde de bu suçla
isnat vardır. Bir isnattır bu ve hukuk deyimidir. Onu belirtmişlerdir.
Yani, buradan bir alınganlık çıkartmak, bence yersizdir.
Mal varlığı noktasına
gelince, bununla ilgili tartışmalar geçen dönemde çok yoğun
bir şekilde yaşandı; buradaki gelgitler, ifadelerdeki
gelgitler, tavırlardaki gelgitler yaşandı. Sayın
Genel Başkanın mal varlığı ortadadır ve
ben, o ortadadır, şu villalar nereden çıktı, bunlar
kayıtlı mı değil mi diye, tekrar size hatırlatıp,
tekrar o konularda düşünceye sevk etmek istemiyorum. Bütün
bunlar kamuoyunun belleğindedir ve arşivlerdedir. O yüzden,
belli sıkıntılarınızı bu konuda hiçbir
sorunu olmayan insanlara da havale ederek kendinizi hafifletme
yoluna gitmeyin lütfen. Ben, bu konuda karşılıklı
duyarlılıkları bir kere daha davet ederek sözlerimi
noktalamak istiyorum.
Sayın Başkana da söz verdiği
için teşekkür ediyorum.
Saygılarımla efendim.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Ankara Milletvekilleri Eyyüp Sanay ve Nur Doğan Topaloğlu'nun,
Doğal Gaz Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/1018) (S. Sayısı: 1425) (Devam)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, görüşmüş olduğumuz
teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri,
oylama için dört dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme
giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen dört dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak
sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını
da taşıyan oy pusulasını yine oylama için öngörülen
dört dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekilleri, Ankara Milletvekilleri Eyyüp Sanay ve Nur Doğan
Topaloğlu'nun, Doğal Gaz Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin açık oylama
sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 251
Kabul : 225
Ret :
26 (x)
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
16.58
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.25
BAŞKAN
: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER : Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112'nci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
Kanun tasarı ve tekliflerini
görüşmeye devam edeceğiz.
5'inci sırada yer alan,
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Faruk Bayrak'ın, 388 Sayılı
Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi
Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine başlayacağız.
5.-
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Faruk Bayrak'ın; 388 Sayılı
Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi
Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/999) (S. Sayısı: 1424) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 1424 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Şanlıurfa
Milletvekili Mehmet Faruk Bayrak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Şanlıurfa Milletvekili Vedat Melik.
İlk söz Mehmet Faruk Bayrak'a
ait.
Sayın Bayrak, buyurun efendim.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET FARUK
BAYRAK (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
GAP İdaresinin görev süresinin uzatılması hakkında
vermiş olduğum kanun teklifi için söz almış bulunmaktayım.
Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin
bütün meselelerini Türkiye fotoğrafının bütünlüğü
içinde ele almak durumundayız. Zaten Hükûmetimizin baştan
beri ülke sorunlarına çözüm üretme siyaseti de bu yöndedir.
Ülkemizin topyekûn selameti ve
kalkınması için bünyemizin zaaf noktalarına daha çok
yoğunlaşmak zorundayız. Bu noktada, Güneydoğu
Anadolu Bölgemiz, sahip olduğu doğal kaynaklarla, sosyokültürel
özellikleriyle, ekonomik ve sosyal kalkınmadaki zaaflarıyla
ve istismara açık yanlarıyla, sınırlarımızı
aşan zengin su kaynaklarıyla birlikte düşünüldüğünde,
bu bölgemizin, hem zengin imkânlara sahip olduğu hem de zaaf noktaları
taşıdığı açıktır.
Bildiğiniz gibi, Güneydoğu
Anadolu Projesi -cumhuriyet tarihi boyunca uygulanmaya alınan
en kapsamlı ve yüksek maliyetli bir proje- ülkenin yüzde 10'unu
oluşturan ve dokuz vilayetimizi içine alan geniş bir bölgede
uygulanmaktadır.
GAP, teknik bir proje olarak maliyetiyle,
ekonomik boyutuyla yıllarca konuşulmuştur, ama bu büyük
Projenin sosyal faydasının sosyal kalkınmaya yapacağı
katkının ülkemize neler kazandıracağı üzerinde
yeteri kadar durulamamıştır. Oysa, 4 milyona yakın
insanımıza iş imkânı sağlayacak bu büyük Proje,
sadece bölgenin değil, Türkiye'nin kaderini değiştirecek
büyüklüktedir.
(x)
1424 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Güneydoğu Anadolu Projesi,
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin zengin toprak ve su kaynaklarını
değerlendirmek, bu bölgemizin sosyal ve ekonomik düzeyini yükseltmek,
burada yaşayan insanlarımızın refahını
ve gelir düzeyini artırmak, onlara yeni iş imkânları
sağlamak üzere uygulanmakta olan bir projedir. Ülkemizde yürütülen
bu büyük ve kapsamlı Proje, aynı zamanda, bölgeler arası
kalkınma farklılıklarını gidermeyi ve ulusal
düzeyde, ekonomik gelişme ve sosyal istikrar hedeflerine katkıda
bulunmayı amaçlamaktadır.
GAP kapsamında, yirmi iki baraj
ve on dokuz hidroelektrik santrali ile sulama şebekelerinin
yapımı öngörülmektedir. GAP'ın tamamlanmasıyla
1,82 milyon hektar alan sulamaya açılacak, yılda 27 milyar
kilovat saat hidroelektrik enerji üretimiyle ülke enerji ihtiyacının
büyük bir bölümü karşılanacaktır. Tarım, sanayi,
enerji, ulaştırma, eğitim, sağlık, kırsal
ve kentsel altyapı yatırımlarıyla bölgenin ekonomik
ve sosyal göstergeleri ülke ortalamasına getirilecek, 4 milyona
yakın kişiye iş imkânı sağlanacak, bölge halkının
yaşam kalitesi ve refah düzeyi yükseltilecektir.
GAP'ın sadece kamu yatırımları
için öngörülen finansman ihtiyacı 2006 yılı fiyatlarıyla
toplam 37 milyar YTL'dir. 2006 sonu itibarıyla nakdî gerçekleşmeyse
yüzde 58 düzeyindedir. Bugün itibarıyla GAP kapsamında dokuz
hidroelektrik santrali işletmededir. Diğer bir ifadeyle,
GAP enerji yatırımlarının yüzde 74'ü gerçekleşmiştir.
Artık, ülkemizin elektrik enerjisi ihtiyacının yarısı
GAP'tan karşılanmaktadır.
2006 yılında Sayın
Başbakanımızın himayelerinde temeli atılan
Ilısu Barajı ve HES'in kısa sürede tamamlanması
ve ona bağlı olarak Cizre Barajı'nın yapılmasıyla
GAP enerji yatırımları tamamlanma aşamasına
gelmiş olacaktır. Fırat ve Dicle havzalarında toplam
260 bin hektar alan sulamaya açılmış olup, 114 bin hektarlık
alanın da hâlen sulama şebeke inşaatı devam etmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün itibarıyla GAP sulama yatırımlarının
fiziki gerçekleşmesi yüzde 15 düzeyindedir. Projede bundan
sonraki aşamalarda ağırlık sulama yatırımlarına
verilecek, sulama yatırımlarının hızla gerçekleştirilmesi
için alternatif finans modelleri kullanılacaktır. Harran
ovalarının yanı sıra Mardin, Diyarbakır ve
Batman ovalarının da sulamaya açılması için gerekli
tedbirler hızla alınacaktır. GAP'ın sulama projeleri
tamamlandığında, şimdiye kadar Türkiye'de devlet
eliyle gerçekleştirilen sulama alanına eşit bir alan
sulamaya açılmış olacaktır.
Güneydoğu Anadolu Projesinin
başlamasıyla birlikte bölgede gerek tarım ve sanayide
gerekse sosyal yaşamda değişimler ve yeni oluşumlar
gerçekleşmektedir.
Son yıllarda GAP bölgesinden
yapılan ihracat düzeyinde de artış olmuş, 2002
yılında 683 milyon dolar olan ihracat tutarı 2006'da 2
milyar 413 milyon dolara yükselmiştir.
GAP bölgesini Mersin Limanı'na,
ülkemizin diğer bölgelerine ve Orta Doğu'ya bağlayan
önemli bir yol güzergâhı olan Gaziantep - Şanlıurfa Otoyolu'nun
tamamı -köprü dâhil olmak üzere- 2007 yılında trafiğe
açılmış olacaktır. Diğer yandan, Şanlıurfa'da
2007 yılı itibarıyla faaliyete geçecek olan Türkiye'nin
en büyük kargo havalimanı GAP Uluslararası Havaalanı,
bölgenin en stratejik ulaşım ağ noktasıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bölgesel gelişmişlik farklarının
giderilmesine yönelik politikalar incelendiğinde, dünyanın
değişik ülkelerinde, geri kalmış bölgelerin kalkınmasını
sağlamak için özel bir idarenin kurulduğu görülmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti devleti de ülkenin kalkınmada öncelikli
yörelerinden biri olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile diğer
bölgeler arasındaki gelişmişlik farkını en
aza indirmek için, bölge potansiyelinin ülke ekonomisiyle bütünleşmesini
sağlamak amacıyla yürüttüğü Güneydoğu Anadolu
Projesi'ni hızla gerçekleştirmek üzere, GAP Bölge Kalkınma
İdaresi Başkanlığını kurmuştur.
Bölgesel kalkınmayı planlamak,
yönlendirmek, izlemek ve kurumlar arası koordinasyonu
sağlamakla görevlendirilmiş olan GAP İdaresi, 1989
yılında 388 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
on beş yıllık bir süre için kurulmuştur. Yasal sürenin
bitme aşamasına gelindiğinde, 4 Kasım 2004 tarih
ve 5254 sayılı Yasa ile, İdarenin görev süresi Kasım
2007'ye kadar üç yıl daha uzatılmıştır. Diğer
yandan, Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu
ve Görevleri Hakkında 5449 sayılı Kanun ile, GAP
İdaresine bağlı bölgede kurulacak üç kalkınma
ajansının koordinasyonunu yürütme görevi de verilmiştir.
Öncelikle, bölgesel kalkınmayı
izlemek, değerlendirmek ve kurumlar arası koordinasyonu
sağlamak, görevini en etkin şekilde yerine getirmek ve
bölgesel kalkınmayı en kısa sürede gerçekleştirmeye
yönelik tedbirleri zamanında almak amacıyla çalışmalarını
sürdürmektedir.
Bölgede GAP kapsamında
kırk farklı kurum ve kuruluş tarafından iki yüz yetmişe
yakın yatırım projesi yürütülmektedir.
GAP İdaresi, kamu kurumları,
özel kesim, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri ve üniversitelerle
beraber, bölgede gerçekleşen tüm yatırım ve faaliyetleri
sektörler itibarıyla izlemekte, sorun ve darboğazları
kurumlarla iş birliği içinde belirlemekte, öncelikli ve
koordinasyon gerektiren konuların GAP Yüksek Kurulunda görüşülmesini
sağlamaktadır.
GAP gibi büyük ve maliyetli bir
projenin salt kamu kaynaklarıyla bitirilemeyeceği hepimizin
malumudur. Bu nedenle, GAP İdaresi, ulusal ve uluslararası
sermayenin bölgeye çekilmesi görevini de başarıyla yürütmektedir.
GAP İdaresi Başkanlığı,
GAP bölgesindeki yatırım fırsatlarının tanıtımı
amacıyla yurt içi ve yurt dışı yatırımcılarla
toplantılar ve iş gezileri düzenlemekte, diğer ülke
ve uluslararası kuruluşlardan proje, kredi, teknik destek
ve hibe fon temin edilmesi için gerekli çalışmaları yürütmektedir.
GAP İdaresi Başkanlığı,
bölgenin ekonomik, sosyal gelişiminin sağlanması,
sosyal altyapının iyileştirilmesi, tarım, çevre,
kültür, turizm ve altyapıya ilişkin etüt, proje, model ve uygulama
projeleri de yürütmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; GAP İdaresi, Güneydoğu Anadolu'da sadece
bölge kalkınmasına yönelik değil, ülke genelinde ekonomik
büyüme, sosyal istikrar ve ihracatın artırılması
gibi ulusal hedeflere yapacağı katkı nedeniyle de bugüne
kadar büyük destek ve öncelik vermiştir.
GAP henüz tamamlanma aşamasına
gelmediğinden dolayı, GAP İdaresinin görevi de henüz
sona ermemiştir. 2006 yılı sonuna kadar üretilen toplam
274,3 milyar kilovat saat elektrik enerjisinin parasal değerinin
yaklaşık 16,5 milyar dolar olduğu dikkate alındığında,
GAP'ın kendini amorti ettiği görülmektedir. GAP İdaresi,
GAP'ın önceliklerini, stratejilerini belirleyen ve diğer
kuruluşlar tarafından yürütülen yatırımların
birbiriyle uyumlu olarak ve zamanında tamamlanması için
kurumlar arası koordinasyon çalışmaları da yürüten
bir kurumdur. Bugün, GAP İdaresi, on sekiz yıllık bölge
kalkınma deneyimiyle gerek GAP'ın tamamlanmasına yönelik
görevleri, gerekse bölgesel farklılıkların giderilmesine
yönelik kalkınma faaliyetlerini başarıyla yürütebilecek
durumdadır.
GAP sadece ülkemizin değil,
dünyanın büyük projeleri arasında örnek gösterilen ve bu
alanda ülkemizi markalaştıran bir projedir. GAP'ın idaresi
de GAP bölgesinde yatırımı bulunan kamu kurumları,
özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlarla
iş birliği ve uyum içinde, temel işlevi olan yönlendirme,
koordinasyon, izleme ve değerlendirme görevlerini en iyi biçimde
yerine getirebilmek, özel sektörü yerli ve yabancı yatırımcıları
bölgeye çekebilmek için çalışmalarını yürütmekte,
aynı zamanda, ekonomik ve sosyal altyapının geliştirilmesine
yönelik projeleri de uygulamaya devam etmektedir.
Bu Projenin tamamlanması, uygulamaların
ve denetim faaliyetlerinin sürdürülebilmesi için GAP İdaresi
Başkanlığının beş yıl daha görevine
devam etmesi hususunda vermiş olduğum kanun teklifinden
dolayı, siz değerli milletvekili arkadaşlarıma
teşekkür ediyor ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bayrak.
Teklif üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
Melik.
Buyurun Sayın Melik. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET VEDAT MELİK
(Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
388 Sayılı Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma
İdaresi Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması
Hakkındaki Kanun Teklifi'nin tümü üzerinde görüşlerimizi
ifade etmek üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Öncelikle, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
22'nci Dönem Parlamentosunun görev süresi boyunca bu kürsüden birçok
kez, İç Tüzük'ün elverdiği ölçülerde elbette, GAP projesinin,
Güneydoğu Anadolu'nun dokuz ilinde yaşayan insanlar ve Türkiye'nin
bütünü için ne kadar önemli olduğunu dile getirmeye çalıştık.
Bu söylediklerimizin hepsi de zaten zabıtlarda mevcuttur. Fakat,
bizim gerçekten kalben inandığımız bu Projenin
adının geçtiği her ortamda öneminin tekrar tekrar vurgulanmasını
bir görev kabul ediyoruz. Dolayısıyla, görev süresini tamamlamak
üzere olan bu Parlamentonun son günlerinde, cumhuriyet tarihimizin
gerçekten en büyük projesinin önemini bir kez daha kamuoyuna anlatmayı
gerekli görüyoruz.
Değerli milletvekilleri,
GAP projesi kısaca, ülkemizin ve Orta Doğu'nun en önemli
iki nehri olan Fırat ve Dicle Nehirleri üzerinde toplam 22 baraj
ve 19 hidroelektrik santralinin inşasıyla bu nehirler havzasındaki
ovaların sulanmasını ve Türkiye'nin her yönüyle en geri
kalmış bölgesi olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin topyekûn
kalkınmasını amaçlayan entegre bir bölgesel kalkınma
projesidir. Güneydoğu Anadolu Projesi, başlangıçta,
Türkiye'de daha önce uygulanmış olan birçok bölgesel kalkınma
projesi gibi algılanmış, ama daha sonra bu Projenin sadece
bir bölgesel kalkınma projesi değil, aksine, Türkiye'nin
projesi olduğu da kabul edilmiştir ve zaten en son olarak
Millî Güvenlik Kurulunun 24 Ekim 2005 tarihli Tavsiye Kararında
da, su kaynaklarımızın etkin kullanılması
amacıyla tarım alanlarının sulanması, şehirlerin
ve sanayinin su gereksiniminin karşılanması, hidroelektrik
üretiminde teknik ve ekonomik potansiyelin tümünün 2023 yılına
kadar kullanılması için alınması gereken önlemlerle,
sınırı aşan sular üzerindeki barajların bir
an önce tamamlanması yönünde bir tavsiye kararı da
alınmıştı.
Geçen Hükûmet döneminde yaşanan
ağır ekonomik sıkıntılar nedeniyle, kısaca
"GAP projesi" dediğimiz, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki
yatırımlar durma noktasına gelmişti. Ancak, enflasyonun
üç haneli rakamlara vurduğu bir ortamda, zaten kimsenin yatırım
da beklediği yoktu.
59'uncu Hükûmetle birlikte, bütün
kamuoyunda GAP projesiyle ilgili çok büyük bir beklenti vardı.
Ama, böyle bir beklenti varken, tam aksine, AK Parti Hükûmetinin, Projenin
koordinatörü durumundaki Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge
Kalkınma İdaresini kapatma düşüncesinde olduğunu
gördük.
Şimdi, burada, zaman zaman
GAP İdaresini dile getirdiğimiz zaman, ilgili bakanlar
veya değerli iktidar partisi konuşmacıları bize
cevaben "Efendim, GAP İdaresi yatırımcı bir kuruluş
değildir, yatırımlar devam edecektir." demişlerdir.
Ama, benden önceki değerli konuşmacı arkadaşımın
da dediği gibi, GAP İdaresi, bu bölgede yapılan her türlü
yatırımın markası ve simgesidir. Dolayısıyla,
kapatılması veya pasivize edilmesi, bu Projenin göz ardı
edilmesi anlamına gelmektedir.
Değerli arkadaşlar, 3 Kasım
2002 tarihinden bu yana, AKP İktidarıyla birlikte, GAP projesiyle
ilgili gelişmeler GAP İdaresinin bitirilmesi yönünde gelişmiştir.
1989 yılında 388 No.lu Kanun Hükmünde Kararname ile kurulmuş
olan, fakat bugüne kadar teşkilat kanunu çıkarılmamış
olan Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresinin
teşkilat kanunu çıkarılması beklenirken, tam tersine
AK Parti İktidarı döneminde GAP İdaresinin ortadan
kaldırılması yönünde adımlar atılarak birçok
karar alınmıştır. Bu konudaki en son karar, birçoğunuzun
hatırlayacağı gibi, GAP İdaresinin görev süresini
6 Kasım 2007 tarihine kadar uzatan, 4 Kasım 2004 tarihinde
Genel Kurulda görüşülerek kabul edilen 5254 sayılı Yasa'dır.
9 Haziran 2004 tarihinde, benim de imzamın bulunduğu bir
kanun teklifinde, biz, GAP İdaresinin görev süresinin 6 Kasım
2004'te doluyor olmasından ötürü, 388 sayılı Kararname'nin
1'inci ve 13'üncü maddelerinde geçen "on beş yıl"
ibaresinin değiştirilmesini ve görev süresinin yirmi
beş yıla uzatılmasını teklif etmiştik. Yani,
GAP İdaresinin görev süresinin 6 Kasım 2004 tarihinden itibaren
on yıl daha uzatılmasını önermiştik. Fakat, bizim
teklifimizi hiç dikkate almayan iktidar, birçok konuda yaptığı
gibi bu konuda da muhalefeti dinlememiş ve bizden sonra hazırladığı
tasarıyla -bizim teklifimizden sonra hazırlanan yasa tasarısını
kastediyorum- GAP İdaresinin görev süresini sadece üç
yıl uzatmıştır. O üç yıl da zaten birkaç ay sonra
sona erecektir.
Biz o zaman yasaya karşı
çıkarken, yani Hükûmetin tasarısına karşı
çıkarken ve kendi teklifimizi savunurken, sürenin on yıl
uzatılmasının gerekliliğini şöyle izah etmeye
çalışmıştık: Bölgede yatırımlar devam
ettiği sürece bu yatırımları koordine eden
İdarenin de görevine devam etmesi gerektiğini söylemiştik.
Ama, o gün bu görüşümüze karşı çıkan Sayın Bakan,
GAP İdaresinin yatırımcı bir kuruluş olmadığını,
yatırımların devam edeceğini, koordinasyonun
da kurulacak olan bölge kalkınma ajansları tarafından
yürütüleceğini ifade etmişlerdi. Hükûmet, GAP illerinde
kurulacak bu kalkınma ajanslarından üçünü -toplam 26 kalkınma
ajansından 3 tanesi Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde kuruluyor-
GAP bölgesinde kurulmak üzere, Projenin tasfiye sinyallerini vermişti.
Çünkü değerli arkadaşlar, o günkü görüşmeleri, tartışmaları
eğer hatırlayacak olursanız -pek hatırlamanız
da mümkün değil, çünkü bu Proje çok büyük bir proje ama, bunun kadar
şanssız bir proje yok- o gün, bu, süresi uzatılırken
dahi çok geç saatlere kalmıştı, burada -çok değerli
milletvekilleri sayısı da zaten azalmıştı-
ancak, bölgede Projenin önemini bilen değerli bölge milletvekili
arkadaşlar kalmıştı. Ancak onların ısrarı
üzerine -biz buradan takip ettik- Bakan, sürenin 2007 yılına
kadar uzatılmasına izin vermişti, çünkü o sırada,
Avrupa Biriliği tarafından GAP projesine verilmiş
çok cüzi miktarda rakamlar vardı, onların kullanılması
gerekiyordu; dolayısıyla, GAP İdaresinin de süresinin
hiç olmazsa bu kredilerin kullanımının bitimine kadar
uzatılması gerekiyordu.
Değerli arkadaşlar, GAP
İdaresi elbette ki yatırım yapan bir kuruluş değildir
-biz bunu biliyoruz, herkes biliyor- GAP projesinin esas unsuru sulamadır;
sulama projelerini de Devlet Su İşleri yapar -ülkemizde
böyle, Köy Hizmetleri olmadığına göre artık-
eğitim, ulaşım, sanayi gibi yatırımlarla ilgili
bakanlıklar da bellidir -yani bu konularda da ilgili bakanlıkların,
hangi bakanlığın yatırım yaptıklarını
da biz biliyoruz- ancak, birçok kez dile getirdiğimiz gibi, GAP
İdaresi bu Projenin simgesidir. GAP İdaresini öteleyen
bir idare, daha sonra da bölgedeki yatırımları da önemsemeyecektir.
Nitekim öyle olmuş ve AK Parti İktidarı döneminde hiçbir
yeni sulama projesinin ihalesi yapılmadığı gibi,
daha önce genel bütçeden karşılığı ayrılmış
olan hiçbir proje de bitirilmemiştir. Genel bütçeden diyorum,
çünkü AK Parti İktidarından önce Urfa ili sınırları
içinde yabancı kaynaklı iki proje vardı, bunlar bitirilmiştir;
fakat, genel bütçeden ayrılanlar, maalesef, hâlen devam etmektedir.
Bunun yanı sıra, Harran
Ovası'nda dağ gibi durmaya devam eden taban suyu yükselmesiyle
de ilgili bir adım atılmamıştır. Şimdi -Sayın
Enerji Bakanı biraz önce buradaydı, ama şu anda yok maalesef-
Harran Ovası'ndaki taban suyunun yükselmesi ve buna bağlı
olarak çoraklaşmayla ilgili, acaba, herhangi yeni bir şey,
AK Parti İktidarı döneminde yeni bir hareket, bir yatırım
olmuş mudur? Bizim dört senedir takip ettiğimiz kadarıyla
herhangi bir yatırım yapılmamıştır.
İşte, yatırım yapılmamasının nedeni,
esas olarak bu Projeye inanmamaktadır. Siz, "GAP İdaresi
önemsizdir. GAP İdaresi şimdiye kadar ne yapmıştır?"
derseniz, ardından da -dediğim gibi biraz önce- bu Projenin
ana unsuru olan sulama projelerini de ötelemiş olursunuz.
Değerli milletvekilleri, bakın,
bu ülke, son altı yılda, anapara ve faiz olarak toplam 800
milyar dolar para ödemiştir, ancak, yine Urfa ili sınırları
içinde ve bu Projenin çok önemli bir parçası olan Suruç Ovası'nın
sulanması için gerekli olan 700 kusür milyardan daha az bir parayı,
yani, söylediğim rakamın sekiz yüzde 1'ini bulup da Suruç
Ovası'nı sulamaya kavuşturamamıştır veya
şu anda bile -geçtiğimiz yıllarda, son dört yılda
çok büyük olayların yaşandığı- binlerce kuyunun
çalıştığı Viranşehir ovalarına su
taşıyacak olan ana sulama kanalı için gerekli, yaklaşık
300 milyon doları da bulamamıştır. Yani, şu anda,
Hükûmet -henüz geç değildir- eğer 300 milyon doları sulamalara
ayırabilirse, şu anda Harran Ovası'ndaki su, 300 milyon
dolar karşılığında, önce Viranşehir'e,
ardından da Kızıltepe ovalarına kavuşacaktır.
Şimdi, değerli milletvekilleri,
lütfen -dönemimizin sonuna geldik- tarafsızca düşünün,
bunu dillendiremezsiniz elbette, ama, elinizi vicdanınıza
koyarak bir kez daha düşünün, bu devlet, dört buçuk yılda 1,5
milyar dolar bulamaz mıydı? Yani, sadece Suruç ve Viranşehir
Ovalarını kastediyorum. Çünkü, bunların teknik olarak
sulanması da daha kolaydır. Bu Hükûmet döneminde, bir zamanlar
hepimizin, burada bulunan 550 kişinin karşı çıktığı
makam aracı alımına veya lojman yapımına acaba
dört buçuk sene zarfında ne kadar para gitti? Yaklaşık
1,5 milyar doları sadece Suruç ve Viranşehir Ovalarına
aktarabilmiş olsaydınız, bölgenin değil -bakın,
bu Proje yalnız bölgenin projesi değildir, bu ülkenin projesidir-
tüm ülkenin ne kadar büyük ekonomik ve sosyal yararlar sağlayabileceğini
göz önüne getirebiliyor musunuz?
Şimdi "Haydi kızlar
okula" dediniz, çok güzel bir kampanya açtınız. Elbette
ki, bizler de hepimiz de bütün kız çocuklarının, elbette
ki erkek çocuklarının da okula gitmesini istiyoruz.
Şimdi soruyorum, burada çok değerli Urfa milletvekili arkadaşlarım
da var: Suruç ilçesinin 100 köyü var, yaklaşık 100 tane muhtarlığı
var. Merkezi söylemiyorum; ki, merkezinin nüfusu da 40-50 bine
ulaşmıştır. Acaba haberiniz var mı sizin değerli
arkadaşlar, Suruç ilçesinin köylerinde ve merkezinde yaşayan
kız çocukları ve erkek çocukları nerede? Bir aydır,
bir buçuk aydır bunlar yoklar. Ya Harran Ovası'ndalar ya Viranşehir'de
kuyularda çalışıyorlar, belki de Eskişehir'de
pancarda çalışıyorlar. Geçen gün bir arkadaşım
bana dedi ki: "Polatlı'nın bir köyünde 500 tane Suruçlu
işçi varmış." 500 aile değil, 500 tane Suruçlu
işçi, sadece bir köyünde.
Şimdi, bununla mı, haydi
kızlar okula? Şimdi, bu proje böyle bir Proje. Biz, bunu burada
defalarca söyledik. Yani, yalnız kendi ilimi söylemiyorum. Benim
ilim, Urfa ili bu Projenin merkezi olarak kabul edildiği için hep
oradan örnek veriyorum. 700 milyon dolar yatırabilmiş olsaydınız,
başlamış olsaydınız, şimdi bütün o
kız çocukları, erkek çocuklar hiç olmazsa okula gidecekti.
"Haydi kızlar okula" kampanyanız da bir noktaya ulaşacaktı,
biz de diyecektik ki: Bu iş demek ki olabiliyormuş, bu
Hükûmet de bazı şeyler yapabiliyormuş.
Şimdi, bakın, özellikle,
Doğu ve Güneydoğu milletvekili arkadaşlarımın
sık sık karşılaştıkları bir olay bu.
İnanıyorum ki, GAP bölgesi milletvekillerinin hepsi dört
yıldır, zaman zaman çok sık telefonlar aldılar. Nereden
aldılar? Habur Sınır Kapısı'nda bekleyen kamyon
şoförlerinden aldılar. "Kapı niye çalışmıyor?
Kapı niye ağır çalışıyor?" Onların
tabiriyle anlatıyorum. "Habur Sınır Kapısı'ndaki
kuyruklar 40-50 kilometreye ulaştı." Her gün arıyorlardır
sizi muhakkak. Siz de ya ilgili bakana söylüyorsunuz, ki, Habur
Sınır Kapısı'nın çalışmamasının
nedenleri; bölgesel nedenleri vardır, kapıdan kaynaklanan
nedenler vardır, bir de genel ülke politikasıyla ilgili
sebepler vardır ve oradaki ilgili valiyi, Şırnak Valisini
arayarak, niye kapıdaki bu sorunların çözülmediği
yönünde muhakkak, sanıyorum çok kez devreye girmişsinizdir.
Şimdi, Kızıltepe'ye
gelelim. Kızıltepe Ovası sulanabilseydi değerli
arkadaşlar, Mardin ve Şırnaklı milletvekili arkadaşlarımız
çok iyi bilir, Habur Sınır Kapısı'nın rezaletini
kimse çeker miydi? Şimdi, bakın, şu anda 30 ilâ 40 derece
arası ısı var. 30-40 kilometre kuyrukta bekleyebilir
mi bir insan? Kendi evinde az çok tarlasını sulama
imkânı olan bir insan gidip de o kapıda işkenceyi çeker
mi? Buradan bir ayrı işkence Türk tarafında, Irak tarafında
ayrı bir işkence. Ama, bunları yapabilmek için, benim
hep söylediğim bu projeyle ilgili, önce, projeye inanmak lazım.
İnanmıyorsanız hiçbir şey yapamazsınız.
Aslında konuşmanın da bir anlamı yok. İnanmıyorsanız
da ben aslında kimseyi de suçlamam.
Şimdi, yıllardır kamuoyu
konuşur. Artık, gazetelere, magazin dergilerine bile
geçmeye başladı. "Efendim, Harran Ovası'nda taban
suyu yükseliyor, çoraklaşma oluyor. Bu köylü zaten sulamasını
bilmiyor. Biz, bunlara bütün Türkiye'nin vergileriyle su götürdük.
Bakın, bu ovayı mahvettiler." Tabii, bunu ben söylerken,
Devlet Su İşleri uzmanları A'dan Z'ye problemi biliyor,
onları ayırıyorum bir tarafa, saygı duyuyorum.
Şimdi, bunun nedeni, bizim,
yine Devlet Su İşleri uzmanlarından öğrendiğimiz,
tarla içi drenaj sistemidir. Bu projede yok, daha önce konmamış,
sizden önce de konmamış. Peki konulabilmesi için ne yapılması
lazım? Buna para ayırmak lazım. Köy Hizmetlerini kapattınız.
Ben buna da bir yerde saygı duyuyorum. Peki, yerine ne koydunuz?
Şimdi, Harran Ovası'ndaki bu drenaj işini kim yapacak?
Nasıl yapacak? Dört buçuk senedir ne yaptınız? Lütfen
çıkın deyin ki, dört buçuk senedir, biz, bu Devlet Su
İşlerine bir madde ekleterek, şu bölgesinde Harran
Ovası'nın, drenaj başlattık. Böyle bir şey de
yok. Haa, yerel imkânlarla yapılsın. Şu anda, 1,5 milyon
dekarlık yerde Urfa İl Özel İdaresinin gücü yeter mi arkadaşlar?
Bunun rakamları belli.
Şimdi, biz, her zaman, "GAP
projesinin temeli sulamadır." dedik. Şimdi, biraz önce,
değerli arkadaşım tabii çok güzel izah etti. İnsan
kaynaklı bir projedir, ama, su yoksa orada insan da yoktur. Sulama
olmazsa GAP'tan bahsedemezsiniz. Dolayısıyla, sulama projelerine
para aktarın ki, hiç olmazsa sulama inşaatına başlansın
ki, bölge halkı da bir umuda kapılsın.
Şimdi, bütün ülkeden bahsediyorum;
bakın, bütün ülkenin projesidir diyorum, çünkü, başlangıçta
zannedildi ki, işte, sadece bölgeye özgü bir projedir, ama sonra,
bütün ülkeye ne kadar yararlı olduğu ortaya çıkmıştır.
Elektriğini anlatmıyorum, tarımsal sanayi mamulü
üretiminde Türkiye'ye yaptığı katkı bellidir. Yanılmıyorsam,
sadece Urfa ilinde, Türkiye'nin ihtiyacı olan, ürettiği değil
bakın, ihtiyacı olan pamuğun yüzde 50'si üretilmektedir,
ama, sizin Hükûmetiniz -ve sayın bakanların burada ifadeleri
var, ben bunu söylemiyorum kendim- Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne
bir kalkındırma projesi olarak baktılar ve hatta Sayın
Bakan -yine zabıtlarda var- GAP projesinin görüşüldüğü
bir oturumda, -çünkü unuttuk, çok görüşüldü- Türkiye'deki birçok
ilin gayrisafi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla)
- Şahsım adına da söz talebim var.
BAŞKAN - Şahsı
adına talebiniz var, ben size söz vereyim de, bu arada bütün GAP
bölgesindeki milletvekili arkadaşlarımızın
söz talepleri var. Buyurun, siz konuşmanızı tamamlayınız.
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, şimdi, Sayın Bakanın ve
dolayısıyla Hükûmetin görüşü bu. Efendim, Türkiye'deki
birçok ilin gayrisafi millî hasılalardan aldığı
payın GAP bölgesindeki illerden daha düşük olduğunu,
dolayısıyla, GAP projesine ayrıcalık tanınamayacağını
burada defalarca söyledi Sayın Bakan.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye'deki birçok ildeki yaşam koşullarının güneydoğu
illerinden daha kötü veya farksız olduğunu, biz, her ortamda
söylüyoruz, çünkü, bu illeri de gezip görüyoruz, biliyoruz.
Şu anda aklıma gelen kısa şeyleri söylüyorum: Sinop'un,
Çankırı'nın, Giresun'un, Rize'nin, Kastamonu'nun, Antalya'nın
dağlık bölgeleri ve hatta başkent Ankara'nın bazı
ilçeleriyle
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Balıkesir
Dursunbey
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla)
- Elbette ki Balıkesir Kepsut da öyledir, onu gördüğüm için
biliyorum. Daha birçok ildeki insanların yaşam koşulları
güneydoğuda yaşayanlardan farklı değil. Biz bunu
biliyoruz, ama, biz diyoruz ki, bu ülke, Fırat ve Dicle Nehirleri
üzerinde planladığı tüm baraj ve hidroelektrik santrallerini
bitirmeli ve yine bu iki nehir havzalarındaki ovalar sulanmalıdır
ki, hem bölge halkı hem de bütün ülke zenginleşsin, elektrik
enerjisi sorunu asgariye insin ve sanayisi için gerekli ham madde
üretilsin. Fakat, bütün bu anlattığım nedenlerden ötürü,
projeye inanmayan Hükûmetiniz dört buçuk yıldır bu Projeye
yeterli oranlarda kaynak aktarmadığı gibi, bir de
"Türkiye'yi topyekûn kalkındıracağız." iddiasıyla
26 adet kalkınma ajansı kurulması için yasa çıkardınız.
GAP illerinde kurduğunuz bu ajanslardan 3 tane bölge kalkınma
idaresi de GAP bölgesinde ve bunların da koordinatörü sözde
GAP İdaresi olacak, yeter ki GAP İdaresinin adı kalsın.
Amaç ne kalkınma ajanslarıyla? Bölgenin kaynaklarıyla
bölge kalkınsın. Genel bütçeden bir şey ödeme imkânı
yoktur bu ülkenin. O hâlde, yerel kaynaklarıyla bölge kalkınmaya
çalışsın.
Değerli milletvekilleri,
bölgede zaten yerel kaynak olmadığı için bu denli geri
kalmıştır. Urfa ilinde elektrifikasyon 1985'te bitmiştir.
Devletin öncülük etmediği, devletin yapamadığı
ana sulama projelerini bölgenin kaynaklarıyla yapma
imkânı yoktur. Fakat, inanarak iyi niyetle Projeye baksaydınız
-baksaydınız diyorum, çünkü geçti artık, bir daha bakabileceğinize
maalesef inanmıyorum- kaynak da bulmak kolaydı GAP projesi
için, ama, yapmadınız.
Bakın, şimdi, Atatürk Barajı'ndan
yılda 450 milyon dolara yakın elektrik elde ediliyor. Bu parayı
iki yıl Suruç Ovası'na, iki yıl da Viranşehir ve
Kızıltepe Ovalarına harcasaydınız bu projede
önemli adımlar atılmış olurdu. Ardından da -yalnız
bölgeye harcansın demiyorum bu para, biz bunu bitirdikten sonra
madem GAP projesi bütün bu ülkeden toplanan paralarla yapılmıştır,
bütün ülke vatandaşlarının vergileriyle yapılmıştır-
Atatürk Barajı'ndan elde edilen geliri belli sürelerle Karadeniz'de,
İç Anadolu'da veya diğer bölgelerimizdeki az gelişmiş
bölgelere kaydırabilirdiniz, ama, böyle bir şeyi düşünmediniz
bile.
Bakın, bölge halkı, yaşadıkları
topraklardaki olanaklar göz önüne alındığı zaman,
millî gelirden en az pay alan insanlardır. Hâlen yüzde 60'ı -Gaziantep'i
çıkarıyorum- yoksulluk sınırının altında
yaşamaktadır. Ülkemizde şehirleşme oranının
en düşük olduğu iller bu bölgededir. Eğitim, sağlık,
ulaştırma ve belediye hizmetleri başta olmak üzere bütün
çağdaş olanaklardan en az yararlanan illerdir. Ayrıca,
nüfus artış hızı da bazı illerde ülke ortalamasının
yaklaşık 2 katıdır. Bunları daha önce söylemiştim,
ama tekrar etmek zorundayım. Urfa ilinde ilköğretimde derslik
başına düşen öğrenci sayısı, il ve ilçe
merkezlerinde 71 kişidir. 15 milyonluk İstanbul'da yeşil
kartlı insan sayısı 527 bin iken, Diyarbakır'da 590
bin, Urfa'da ise 550 bin kişi yeşil kartlıdır.
Devlet Planlama Teşkilatının
yayınladığı raporlarda proje kapsamındaki
iller -Gaziantep hariç- gelişmişlik sıralaması
bakımından en alt sıralarda yer almaktadırlar. 81
il içinde Diyarbakır 63'üncü, Adıyaman 65'inci, Projenin
merkezi olan Urfa 68'inci, Batman 70'inci, Mardin 72'nci, Siirt 73'üncü,
Şırnak ise 78'inci sırada yer almaktadır.
BAŞKAN - Sayın Melik, konuşmanızı
tamamlar mısınız efendim.
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla)
- Bitiriyorum.
Değerli arkadaşlar, biz
buradan bir iki kere de âcizane dedik ki, aslında GAP projesiyle
ilgili özel bir oturum yapalım, serbestçe konuşalım,
zaman sınırlaması olmasın. Ama, maalesef, söyleyecek
çok şey olmasına rağmen konuşmamı toparlamak
zorundayım.
Şimdi, bakın, SSPI diye
bir hastalık var. Bütün Türkiye'de var. Ama, en çok nerede var? Urfa
ilinde var. Ben doktor değilim, ama bu konuda yaptığım
araştırmalar sonucunda bunun kızamık virüsünden
kaynaklandığı ortaya çıkıyor ve bu, bir çocuğa
bulaştığı zaman beyin sistemini tamamen tahrip
ediyor, sonucu da ölüm. Şu anda Urfa ilinde bu hastalıktan
yatan, yatalak olan 200 hasta var. Şimdi, sebep ne? Sağlık
Bakanlığı der ki: "Bölge halkı aşı yaptırmıyor.
Aşı yaptırmadığı için, kızamık
aşısı; sonra da bu virüs geliyor, onları bu hâle sokuyor."
Bölge halkının bir kısmı ne diyor? "Aşı
bozuktur, ben yaptırmam." diyor. Şimdi, biz bunu biraz
araştırdık. Şimdi, Urfa için söylüyorum. Urfa ilinde
son on yıldır en çok elektrik kesilen ilçe Viranşehir ilçesi,
bazen günde on saat, on iki saat elektrik kesiliyor. Şimdi, bu
aşının belli bir soğuklukta korunması lazım.
Siz o soğukluğu sağlayamazsanız aşı bozulur.
O bozuk aşıyı o çocuğa şırınga ettiğiniz
zaman sonuç bu. Ben, bunu kesin iddia etmiyorum, ama, bu, bu yönde
şüphelerimi
EYÜP AYAR (Kocaeli) - Yedi sene önce
olmuş. Yedi sene önceki hikâye!
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla)
- Hükûmetsiniz
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım
Sayın Melik
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla)
- Hikâye değildir.
BAŞKAN - Sayın Melik,
sağlık sorunlarını burada çözemeyiz. Ben, şunu
söylüyorum: Bakarsanız ekrana, arkadaşlarınız
da görüyor, ben, son yasama dönemi içerisindeki en çok müsamaha ettiğim
arkadaş siz olduğunuz için
Böyle bir müsamaha göstermedim.
Konuşmanızı toparlamanızı istirham edeceğim.
Lütfen
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla)
- Çok teşekkür ediyorum. Bu müsamahanızı şey yapmayacağım.
BAŞKAN - Bundan sonraki
şeylerde grubunuz adına konuşabilirsiniz.
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, bu yasa teklifi, çok değerli arkadaşım,
değerli hemşehrim tarafından hazırlanmış
vaziyettedir. Biz, bu yasaya karşı değiliz, ancak, bu
yasanın 1'inci maddesinde sürenin yirmi üç yıla kadar uzatılması
isteniyor. Hâlbuki, değerli arkadaşımızın
hazırladığı genel gerekçede projenin bitimine
kadar uzatılması isteniyor.
Ben, şimdi, size öneriyorum:
Gelin, bu GAP İdaresinin görev süresini 1989'dan başlamak
üzere yirmi üç yıl değil de -yani 2012 yılına kadar
değil de- arkadaşımızın verdiği gibi,
projenin bitimine kadar uzatalım.
Beni dinlediğiniz için ve bana
müsamaha gösterdiğiniz için Sayın Başkan sizi ve yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Tasarının tümü üzerinde
şahsı adına Diyarbakır Milletvekili Mehmet Fehmi
Uyanık. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET FEHMİ UYANIK (Diyarbakır)
- Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
GAP İdaresinin görev süresinin bir kez daha uzatılması
için hazırlanan kanun tasarısı üzerinde konuşmak
üzere söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
GAP İdaresi 1989 yılında
388 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle on beş yıllık
bir süre için kurulmuştur. Bu sürenin bitmesi üzerine, 4 Kasım
2004 tarih ve 5254 sayılı Kanun'la, GAP'ın görev süresinin
Kasım 2007'ye kadar üç yıl daha uzatılması kararlaştırılmıştır.
Buna ek olarak Kalkınma Ajansları kuruluşu, koordinasyonu
ve işin yürütümü bakımından 5449 sayılı Kanun'la
GAP İdaresine bağlanmıştır.
GAP kapsamında 22 baraj ve 19
hidroelektrik santraliyle sulama şebekelerinin yapılması
hedeflenmiştir. GAP tesislerinin tamamlanmasıyla 1,8 milyon
hektar arazi sulamaya açılacak ve yılda 27 milyar kilovat
saat hidroelektrik enerji üretimi yapılacaktır.
Ben, rakamlara boğarak sizi
bıkkınlık noktasına getirmekten ziyade,
GAP'ın bölgesine getireceği sosyoekonomik ve sosyokültürel
durumdan bahsetmek istiyorum. Bugüne kadar hep kuru rakamlardan
bahsedilmiş ve fakat bu devasa tesisin bölgeye getireceği
değişimden gerektiği kadar bahsedilmemiştir.
GAP projesinin öngördüğü inşaatın
bitmesiyle, hemen hemen her sektörle ilgili olmak üzere getirilecek
altyapı yatırımları, bölgenin sosyoekonomik ve
sosyokültürel göstergelerini ülke ortalamaları seviyesine
getirecektir. Bu devasa tesis, her ülkenin ana derdi olduğu gibi
Türkiye'mizin de temel dertlerinden biri olan istihdam kapısını
çok büyük bir ölçüde açacak ve yaklaşık olarak 3,5 milyon ile
4 milyon civarında kişiyi istihdam edebilme imkânını
sağlayacaktır. Bu itibarla, hayat standardı iç açıcı
ve sevindirici bir duruma getirilebilecektir.
Bu durumda, altyapı olsun, değişik
sektörlerde kurulacak ham maddeler, yarı mamul ve mamul maddeler
için kurulacak tesisler olsun bölgeye çok büyük bir istihdam
imkânı sağlayacaktır. Bu sayede, bölge insanının
çalışmak için başka bölgelere göç etmesi önlenmiş
olacak ve göç edilen bölgelerde altyapı yetersizliği dolayısıyla
sıkıntıdan kurtulmak imkânı hasıl olacaktır.
Sonuç olarak, birtakım
araştırmalara kolaylık getirmek suretiyle, bölgenin
demografik durumu da flu durumdan kurtulmak suretiyle netliğe
kavuşacak ve istikrarlı bir dönem başlayacaktır.
Her ne kadar GAP projesi direkt olarak Güneydoğu Bölgesi'ni ilgilendiriyor
görünüyor ise de endirekt olarak bütün Türkiye'yi ilgilendiren bir
projedir. Hidroelektrik santralleri, sulama şebekeleri, istihdamı,
bölgelere göç eden ve çarpık kentleşmeyi önlemesiyle bu kadar
önemli olan ve bütün Türkiye'nin yüzünü güldürecek olan bu devasa tesisin
hidroelektrik santrallerinin çoğu tamamlanmasına
rağmen, sulama tesisleri bugüne kadar maalesef tamamlanmamıştır.
Elbette, burada insanımızı karanlıkta bırakmamak
için öncelik elektrik santrallerine verilmiştir, ama, getireceği
sosyoekonomik ve sosyokültürel faydaları sayılmayacak
kadar çok olmasına rağmen, maalesef, GAP'ın sulama yatırımlarının
fiziki gerçekleşmesi, bugüne kadar ancak yüzde 15 civarında
olmuştur. İstihdamsızlığın ağır
atmosferinden kurtulmak istiyorsak, bundan sonra sulama tesislerine
ciddi anlamda ağırlık vermemiz gerekmektedir.
Çok değerli milletvekilleri,
GAP'ta hidroelektrik santrallerinin yanı sıra sulama tesislerinden
bahsederken, tipik örnek olarak Batman Barajı Hidroelektrik
Santrali bitmesine rağmen ve faaliyete geçmesine rağmen,
bugüne kadar gerek Batman Nehri'nin doğusu olsun ve gerekse Batman
Nehri'nin batısı olsun, oradaki sulama tesisleri bugüne
kadar tamamlanmamıştır, hatta -çok rahatlıkla diyebiliyorum
gezdiğimiz gördüğüm yerler olduğu için- durma noktasına
kadar maalesef gelmiştir.
Ayrıca, benim seçim bölgem
olan Silvan Projesi'nden de söz etmeden geçemeyeceğim. Silvan
Projesi irili ufaklı yedi barajdan ibarettir. Bu barajlar sulama
amaçlıdır. Sulama tesisleri bilgisayar kumandalı
olacak ve damlama suretiyle araziler sulanacaktır. Bu bakımdan,
azami derecede, su kaybı önlenecek, zaman kaybı asgariye
indirilmiş olacak ve verim maksimum dereceye yükseltilecektir.
Bu projeye bir ilçenin adı verilmekle beraber, çok geniş
bir alanı kapsamaktadır. Genişliği itibarıyla,
Batman Nehri'nin batısından başlayıp Dicle Nehri'nin
doğusuna kadar uzanmaktadır. Uzunluğu itibarıyla,
bütün Silvan Ovası'nı içine alıp kuzeyden güneye
doğru Bismil ilçesinin ovasının sınırlarını
aşarak Midyat, Savur ve İdil ilçelerinin sınırlarına
kadar dayanmaktadır.
Bu modern sulama tesisinin projesi
ihale edildiği ve askıda kalma süresi bittiği hâlde,
herhangi bir aktiviteye kavuşturulamamıştır ve
beklemede tutulmaktadır. Beklemede tutulmasının gerekçesi
ödeneksizlik ise başka finans alternatifleri araştırılmalıdır,
kaynak bulunmalıdır. Bu proje tamamlandığı
takdirde, bu ovalarda yaşayan insanların yüzde 80'i için istihdam
kapısının açılacağına rahatlıkla
inanıyorum.
GAP projesi, yalnız hidroelektrik
santralleri ile sulama şebekelerinin inşası ve yapımından
ibaret değildir. GAP bölgesinin arazilerinin çoğunluğu
taşlık arazidir. Bu taşlık arazinin taştan temizlenmesi
son derece büyük önem arz etmektedir. Burada, randıman ve kalite,
göz önünde bulundurulması ve unutulmaması gereken bir durumdur.
Bu arazi miktarı, toplam olarak 266 bin hektardır. Bunun yüzde
60'ı Urfa ili sınırları içindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız efendim.
MEHMET FEHMİ UYANIK (Devamla)
- Geriye kalan yüzde 40'ı, Diyarbakır ve diğer illerin
sınırları içindedir. Bu taşlı arazinin
taştan temizlenmesiyle ve GAP'ın diğer sulanabilir
arazileriyle toplam olarak 1,8 milyon hektarlık arazi sulamaya
açılmış olacaktır.
Seçim bölgem olan Diyarbakır
ilinde, Dicle Nehri'nin doğusu taşlık bir arazi değildir,
ama, Dicle Nehri'nin batısı tamamıyla taşlıktır.
Bu taşlık arazi Diyarbakır-Ergani istikametinden
Elâzığ'a kadar uzanmaktadır. Ayrıca, Diyarbakır-Siverek
istikametinde de Urfa sınırlarına kadar ulaşmaktadır.
Bu kadar büyük bir sahayı kaplayan taşlık arazi taştan
temizlendiği takdirde, inanıyorum ki, bu taştan temizlenmiş
saha ikinci bir Çukurova olacak ve burası bir bereket tarlası
hâline getirilecektir. Bu taştan temizlenen arazinin şu
anda markalaşmış bir adı yoktur. Bu arazi taştan
temizlendiği takdirde, "Çukurova" adıyla markalaşmış
olan arazi gibi buraya da "Bereket Ovası" adı verilerek
markalaşmış olacaktır. Bu markalaşmanın
isim babası olmayı, erişilmesi mümkün olan bir hedef
olarak görüyorum ve bu bahtiyarlığı huzurlarınızda
duymak istiyorum.
Ayrıca, GAP bölgesinde bugüne
kadar yapılmış olan ve bundan sonra yapılacak olan
hidroelektrik santralları, sulama şebekeleriyle,
taşlık arazinin taştan temizlenmesinin yanı
sıra GAP bölgesindeki barajlar güneydoğuda balıkçılığın
gelişmesi için çok büyük bir potansiyele sahiptir. Güneydoğuda
balık etiyle beslenme kültürü henüz istenilen seviyede gelişmemiştir,
ama, güneydoğuda yaşayan insanlarımız yavaş
bir tempoyla da olsa balık yeme kültürüne alışmaktadır.
Hepimizin bildiği gibi, karasularında yetişen balık
çeşitlerinin beyaz etleri kırmızı ete göre daha
ucuz ve daha sağlıklıdır. Aynı zamanda, tavuk
etinde olduğu gibi, beyaz balık eti yeme kültürü halkımız
arasında yerleştikçe et piyasası da dengelenmiş
olacaktır, et fiyatlarının astronomik rakamlara
ulaşması önlenmiş olacaktır. Bu, değişim
ve dönüşüm olur. Bu, ekonomik tasarruf olur. Bu, insanların
cebinin bir nevi görülmeyen finans kaynağı olur. Bu, daha
kaliteli ve daha sağlıklı bir neslin yetişmesi demek
olur.
Değerli milletvekilleri,
yalnız GAP konusunda değil, bütün Türkiye'de sosyoekonomik
ve sosyokültürel alanlarda, hepimizin bildiği gibi, rahmetli
Adnan Menderes'in çok büyük emekleri olmuştur. Türkiye'de yapılanları
kadirşinaslıkla değerlendirmek icap ederse, rahmetli
Menderes'in adını bütün Anadolu sathına yazmak gerekir.
Türkiye kapalı bir ev ekonomisi hayatı yaşarken, Türkiye'yi
dışa açmış, devletler arası diplomasiyi dinamik
bir hâle getirmiştir ve bunun sonucu olarak da hiç kimse ümit etmediği
hâlde, her insanımızın son derece kötümser olduğu
bir sırada Türkiye'yi NATO'ya sokmaya muvaffak olduğu gibi,
komşularımızla Bağdat Paktı'nı kurmuş,
buna ilaveten, Batı'da da komşumuz olan ülkelerle Balkan
Paktı'nı kurmuş ve aynı zamanda, Londra ve Zürih Anlaşmalarıyla
Türkiye'nin Kıbrıs konusunda ne kadar haklı olduğunu
açık seçik olarak ispat etmiştir. Sonra, rahmetli Özal gelmiştir;
rahmetli Menderes'in bıraktığı yerden başlamış,
fiziki altyapının tamamlanmasına devam etmiş,
Türkiye'yi tamamıyla dünyaya açmış, yatırımlara
azami kolaylığı getirmiş ve her türlü kırtasiyeciliğe
son vermiştir. Ayrıca, demokratik altyapıyı getirerek
Türkiye'ye çağ atlatmıştır. Türk Ceza Kanunu'nun
141 ve 142'nci maddeleri ile 163'üncü maddelerini kaldırmak suretiyle
BAŞKAN - Sayın Uyanık,
bu konuyla ilgili olarak toparlarsanız, konuşmanızı
tamamlarsanız
MEHMET FEHMİ UYANIK (Devamla)
- Ben, müsaade ederseniz Sayın Başkanım, altyapıdan
bahsediyorum.
BAŞKAN - 141-142'den filan bahsedince,
ben, onun için ikaz etmek durumunda oldum.
MEHMET FEHMİ UYANIK (Devamla)
- Tamam efendim, peki.
BAŞKAN - Buyurun devam edin
kaldığınız yerden efendim.
MEHMET FEHMİ UYANIK (Devamla)
- Şimdi, sıra, devlet adamımız ve Başbakanımız
Recep Tayyip Erdoğan'da. Yokuşu çıkmaya çalışan
Türkiye'yi yokuştan kurtarmış ve düzlüğe çıkarmıştır.
İşte, ekonomik göstergeler ortadadır. Hangi ekonomik
göstergenin dünden iyi olmadığını söyleyebiliriz?
Bu göstergeleri bildiğiniz için tek tek sıralamaya lüzum
yoktur. Ama, gerçek şudur ki, şu andaki ekonomik göstergeler
cumhuriyet tarihimizin en iyi göstergeleridir. Türkiye'nin
şu anda içte ve dışta verdiği görünüm sağduyu
sahibi insanlara güven vermektedir. Bazen suni gerginliklerle
mevcut pozitif göstergeler oynatılmak istenebilir. Buna
rağmen, iddia ediyorum ki, hiç kimse bu pozitif göstergeleri
aşağıya doğru, negatife doğru çekmeye muvaffak
olamayacaktır.
Sürem bittiyse Sayın Başkanım
Çünkü, uzayacak bu.
BAŞKAN - Şu anda yedinci
dakikanızı konuşuyorsunuz ek süre olarak. Buyurun.
MEHMET FEHMİ UYANIK (Devamla)
- Peki.
Çok değerli milletvekilleri,
sürem dolduğu için burada konuşmama son veriyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
duyarlılığınız için, nezaketiniz için.
Şahsı adına, Şanlıurfa
Milletvekili Ali Müfit Yetkin.
Buyurun Sayın Yetkin. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
A. MÜFİT YETKİN (Şanlıurfa)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 388 Sayılı
Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi
Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması
Hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Hükûmetimiz aldığı
kararları kararlılıkla bir bir uygulamaya sokmakta
ve yerel yönetim potansiyelleri birleşerek ülkenin kalkınmasının
lokomotif hâline gelmesi sağlanmaya çalışılmaktadır.
GAP İdaresi, farklı kurumsal yapısı ve çalışma
düzeniyle 1989 yılından beri bölgeye hizmet etmektedir.
Ana görevi koordinasyon olan bu idare, çalışmalarını
388 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yürütmektedir. Bugün
görüştüğümüz tasarı da, kararnamenin 1'inci maddesinde
yer alan "hükmi şahsiyeti haiz ve 18 yıl" ibaresi
"tüzel kişiliğe sahip ve 23 yıl" şeklinde
değiştirilmiştir. Bunda, zaten, muhalefetin de onayı
var, burada herhangi bir sorun yok.
2'nci maddede, konulan ek maddede,
"GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı,
millî savunma ve millî güvenliğe ilişkin hususlar saklı
kalmak kaydıyla görevleriyle ilgili olarak gerekli gördüğü
bilgileri bütün kamu kurum ve kuruluşlarından ve diğer
gerçek ve tüzel kişilerden doğrudan istemeye yetkilidir.
Kendilerinden bilgi istenen bütün kamu kurum ve kuruluşları
ile diğer gerçek ve tüzel kişiler bu bilgileri zamanında
vermekle yükümlüdür.
Bu şekilde elde edilen bilgilerden
ticari sır niteliğinde olanların gizliliğine
uyulur." şartı getirilmektedir.
Ayrıca, Avrupa Birliğine
uyum çerçevesinde bölgesel kalkınmanın gerçekleştirilmesi,
bölge kaynaklarının etkin ve verimli kullanımının
sağlanması amacıyla 5449 sayılı Kalkınma
Ajanslarının Kuruluşu Koordinasyonu ve Görevleri
Hakkında Kanun ile ülke genelinde yirmi altı bölge kalkınma
ajansı kurulmuş ve anılan kanunla Güneydoğu Anadolu
Bölgesi'ne kurulacak olan üç ajansın koordinasyon görevi GAP
Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığına verilmiştir.
Dolayısıyla, GAP İdaresinin varlığı kalkınma
ajanslarının geçiş ve uyum sürecini olumlu bir şekilde
etkileyecektir.
Kanun teklifi ve gerekçesi incelendiğinde,
GAP Bölge Kalkınma İdaresinin görev süresinin Güneydoğu
Anadolu Projesi'nin bitirilmesine kadar devam etmesi ve GAP Bölge
Kalkınma İdaresinin kendisine verilen görevler kapsamında
yapacağı iş ve işlemler sırasında ihtiyaç
duyacağı bilgi ve belgeye kolaylıkla ulaşılmasının
sağlanması amaçlanmaktadır. Aynı zamanda, Güneydoğu
Anadolu Projesi, uluslararası platformlarda da suya dayalı
bir kalkınma projesi olarak benzerleri arasında örnek gösterilmekte
ve özellikle sürdürülebilir insani gelişmeye yönelik uygulamalarıyla
ön plana çıkmaktadır.
GAP, cumhuriyet tarihimizin, uygulamaya
alınan en büyük ve en yüksek maliyetli bir projesidir. Proje bölgesi
olan ve dokuz ilimizi kapsayan, ülkenin nüfus ve alan olarak yüzde
10'unu oluşturan geniş bir coğrafi yapıya sahiptir.
GAP'ın temel hedefi, bölgesel kalkınmanın sağlanması,
bölgeler arası farklılıkların giderilmesi, bölgede
ekonomik ve sosyal koşulların geliştirilerek yöre
halkının refah düzeyinin ve yaşam standardının
yükseltilmesidir.
GAP bölgesinin arazi varlığı
7,5 milyon hektar olup, bu alanının yaklaşık 3,1 milyon
hektarı tarıma elverişli alandır. Bölge arazi varlığı,
ülkemiz arazi varlığının yüzde 9,6'sını
ve su kaynakları açısından Türkiye toplam su potansiyelinin
yüzde 28 gibi çok önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Ülkemizin
ekonomik olarak sulanabilir tarım alanı 8,5 milyon hektar
olup, bu miktarın yaklaşık yüzde 20'si olan 1,82 milyon
hektar GAP projesi çerçevesinde sulu tarıma açılacaktır.
Bölgede geriye kalan 1,4 milyon hektar arazide kuru tarım yapılacaktır.
Sulama tekniklerindeki yeni gelişmelere
göre, Türkiye, bugün 8,5 milyon hektarın üstünde araziyi sulu
tarıma açabilir. Burada önemli bir konu, biraz evvel arkadaşımızın
da bahsettiği gibi, Urfa'daki GAP bölgesinde topraklarda bir
drenaj problemi ve çoraklaşma olduğundan bahsedildi. Bu
doğrudur. Biz, bunun önlenmesi için, geçen yılın sonunda,
Köy Hizmetlerinin lağvedilmesinden sonra, bu işi özel idarenin
üstleneceğini ve bu özel idarenin de bu drenaj işini yapamayacağını
bildiğimiz için, buna, yeni bir kanunla, bu toplulaştırma
ve drenaj işlemleri DSİ'ye aktarıldı, fakat buraya,
sene sonu olduğundan dolayı, herhangi ödenek ayrılamadığı
için bu yıl çalışmalar yapılıyor ve drenaj
işlemleri bu şekilde yapılacak ve DSİ tarafından
yapılacak.
Yalnız, sorunu çözmüyor drenaj
meselesi, aynı zamanda bunun yanında sulama tekniklerinin
de değiştirilmesi gerekiyor ve bunun için de Hükûmetimiz
ilk adımını geçen günlerde attı ve Sayın
Başbakanımız bir basın toplantısı düzenleyerek,
çiftçimizin ihtiyacı olan ve modern tarımın da gereği
olan damlama ve yağmurlama sulama sistemlerini -kredilendirilerek
uygulanmasını sağlayarak- Türk tarımının
hizmetine sunmuştur. Burada sıfır faizle ve beş
yıl ödemeli olarak bu projeden çiftçilerimiz faydalanacaktır.
Çiftçi, projesini hazırlayıp belirli bir sulama sistemi
uygulayan bir firmayla anlaştıktan sonra Ziraat Bankasına
başvuracak ve 250 bin YTL'ye kadar kredilendirilebileceklerdir.
Yüzde 17 faizli bu kredinin yüzde 10'unu hazine karşılayacak,
yüzde 7'lik kısmını da Tarım Bakanlığı
destekleyecektir. Çiftçi, hiç faiz ödemeden ve anaparayı da
beş yıl içinde ödemek şartıyla, her yıl ödenen tarımsal
desteklemeden kesilerek ödeyecektir. Bu devrim niteliğindeki
uygulamayla, çiftçi, cebinden hiç para ödemeden damlama ve yağmurlama
sistemine sahip olacak ve daha önce harcadığı suyla
daha fazla sulama yapacaktır. Eğer elektrik enerjisiyle kuyudan
sulama yapıyorsa, daha az enerjiyle daha çok sulama yapacaktır.
Aynı zamanda, küresel ısınma nedeniyle, ülkemizin su
rezervleri de rantabl kullanılmış olacaktır.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Güneydoğu Anadolu Projesi, başlangıçta,
bölgenin su ve toprak kaynaklarının geliştirilmesine
dayanan bir program olarak ele alınmış ve bu kapsamda,
Fırat ve Dicle nehir havzalarında yirmi iki baraj ve on dokuz
hidroelektrik santral ve büyük sulama yatırımları
programlanmıştır.
GAP, bir medeniyet projesidir ve
entegre bölge kalkınma projesidir; enerji ve sulama yatırımlarıyla
birlikte, tarım, sanayi, ulaştırma, eğitim,
sağlık, kırsal ve kentsel altyapı yatırımlarını
da içine almaktadır. GAP'ın sulama projeleri tamamlanmasıyla,
1,82 milyon hektar alanın sulanması yapılacaktır.
Bunun yanı sıra, yılda 27 milyar kilovat saat elektrik
enerjisi üretimi sağlanacaktır.
Bilindiği gibi, gerek sosyal
ve gerekse ekonomik göstergeler incelendiğinde, büyük potansiyelin
olduğu bir bölgede yoksulluk ve yoksunluğun olduğu görülecektir.
Bölgenin sahip olduğu iklim, toprak ve su kaynakları dikkate
alınarak, ürün sayısının artırılması,
bu üretimin tarımsal sanayiyle ilişkilendirilmesi, katma
değerin bölgede kalması ve insanlarımıza iş
imkânının açılmasını sağlayacaktır.
Böylece, yaşam standardı yükselecektir. Bu sebeple, toprak
ve su kaynaklarının geliştirilmesine ihtiyaç duyulan
ödeneklerin tahsis edilmesi büyük önem taşımaktadır.
Yapılacak bu ödenekler, yatırımların bölge insanı
için umut ışığı olacağı bir gerçektir.
GAP'ın temel hedefleri, Güneydoğu
Anadolu Bölgesi halkının gelir düzeyi ve hayat standardını
yükselterek, bu bölge ile diğer bölgeler arasında gelişmişlik
farkını ortadan kaldırmak, kırsal alandaki verimliliği
ve istihdam imkânlarını artırarak, sosyal, istikrarlı
ekonomik büyüme gibi millî kalkınma hedeflerine katkıda
bulunmayı sağlamaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Yetkin, konuşmanızı tamamlayınız.
A. MÜFİT YETKİN (Devamla)
- Ancak, GAP Master Planı'nın yapımından bu yana geçen
sürede, bölgede ve Türkiye'de, Plan kapsamında varsayımlara
uymayan önemli gelişmeler meydana gelmiş ve özellikle
1990'ların ikinci yarısından itibaren derinleşen
kamu kesiminin finansal sorunları nedeniyle plan hedefleri
önemli ölçüde sapmıştır.
GAP'a yapılan kamu yatırımlarının
Türkiye kamu yatırımları içindeki payı 2002
yılında 5,9 iken, 2006 yılında 7,2 seviyelerine
çıkartılmıştır. GAP kapsamında 2005 sonuna
kadar, tahminî olarak, 21 milyar harcama yapılmış ve
nakdî gerçekleşme yüzde 56,4 düzeyine ulaşmış bulunmaktadır.
2006 yılı nakdî gerçekleşme 23 milyar 314 milyon YTL ile
yüzde 59,03'e ulaşmıştır.
Bizler yöre milletvekilleri olarak,
bu makûs talihin yenilmesinde en büyük şans eseri olarak
GAP'ı gördüğümüzü bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu
noktadan hareketle, bu proje için gereken her türlü gayret ve çabanın
ardında duracağız. İnanıyoruz ki, GAP'ın
tamamlanması ile sadece tarımsal üretimle, önümüzdeki on
yıllarda ortaya çıkacak gıda açığının
kapatılmasında önemli rol oynayacağımızı
ifade etmek istiyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanunun
milletimize ve bölgemize hayırlı olmasını diliyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yetkin.
Sayın milletvekilleri, teklifin
maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum
HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yeter sayısı
BAŞKAN - Arayacağım
Sayın Koç.
Teklifin maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunup karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
18.38
ALTINCI OTURUM
Açılma
Saati: 18.52
BAŞKAN
: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER : Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112'nci Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
1424 sıra sayılı Kanun
Teklifi'nin görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Teklifin maddelerine geçilmesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi tekrar teklifin tümünü oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
1'inci maddeyi okutuyorum:
GÜNEYDOĞU
ANADOLU PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ TEŞKİLATININ
KURULUŞ
VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDE
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1 - 27/10/1989 tarihli ve 388
sayılı Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma
İdaresi Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 inci maddesinde yer
alan "hükmi şahsiyeti haiz ve 18 yıl" ibaresi
"tüzel kişiliğe sahip ve 23 yıl" şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde AK Parti
Grubu ve şahsı adına, Şanlıurfa Milletvekili
Yahya Akman. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YAHYA AKMAN
(Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 1424 sıra sayılı 388 Sayılı
Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi
Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname'de değişiklik öngören ve Şanlıurfa
Milletvekilimiz Sayın Faruk Bayrak tarafından verilen kanun
teklifinin 1'inci maddesi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, önümüzdeki
kanun teklifi üç konuda düzenleme yapıyor. Bunlardan bir tanesi,
üzerinde görüşme yapmış olduğumuz 1'inci maddeyle,
GAP Bölge Kalkınma İdaresinin görev süresi 2004 senesinde,
bildiğiniz üzere, yine yüce Meclisteki bir görüşme neticesinde,
üç yıl uzatılmış idi. O günkü şartlarda üç
yıl uzatılmasının şöyle bir mantığı
vardı: Çünkü, bütün Türkiye çapında kalkınma ajansları
kurulacak idi ve bu kalkınma ajanslarının kurulması
neticesinde -bir görüşe göre- GAP İdaresine ihtiyaç kalmayacak
idi. Böyle bir geçiş döneminde üç yıl süreyle bunun görev süresini
uzatalım, düşüncesi var idi. Fakat, bu arada kalkınma
ajansları ile ilgili yasa kabul edildikten sonra, GAP sınırları
içerisindeki 9 vilayette toplam 3 kalkınma ajansı kurulması
ve bu kalkınma ajanslarının da koordinasyonunun bir
şekilde GAP Kalkınma İdaresine bağlanması
noktasındaki görüş ortaya çıktıktan sonra, bu kere,
tabii, GAP İdaresinin görev süresinin ilk önerildiği
şekline göre, GAP projesinin bitimine kadar uzatılması,
ama daha sonra -GAP İdaresinin ve Bakanlar Kurulunun yapmış
olduğu müzakereler neticesinde- bunun beş sene süreyle
sınırlandırılması konusunda bir kanaat
oluştu ve komisyondaki görüşmeler sırasında da
beş yıl süreyle uzatılması konusunda karar verildi.
1'inci maddeyle bunu görüşüyoruz.
Düzenlemenin 2'nci maddesi ise,
GAP Kalkınma İdaresinin bilgi toplama ve koordinasyonla
alakalı olarak yapması gereken işleri kolaylaştırıcı
nitelikte yeni bir düzenleme yapılıyor.
Diğer bir maddesiyle de GAP
başkan yardımcılarının özlük haklarının
düzeltilmesiyle alakalı bir düzenleme var. Bu düzenlemeler
bize göre de bir bölge insanı olarak, gerekli olan düzenlemelerdir,
ihtiyaç olan düzenlemelerdir. Çünkü, GAP projesi deyip geçmemek gerekiyor.
Ne yazık ki, birçok arkadaşımız, Parlamento içinde
de, dışında da birçok insan GAP projesi dendiği zaman
sadece GAP projesi kapsamındaki dokuz vilayetin sulanması,
bunların kalkınmasıyla alakalı bir proje olarak
bunu görmekte. Halbuki, bu Proje asrın projesi, bu Proje Türkiye'nin
projesi. Bu Proje hayata geçtiği zaman buradan çıkacak zenginlikle
bütün Türkiye sınıf atlayacak duruma gelecek. Kaldı
ki, gelişmişlik sıralarına baktığımız
zaman GAP projesi bir yönüyle, kısmen hayata geçmiş olduğu
hâlde, hâlâ GAP bölgesi içerisindeki vilayetlerin kişi başına
düşen millî gelir açısından olsun, toplam millî hasıladaki
payları açısından olsun bir hayli gerilerde olduğunu
da görüyoruz. Ama, bizim inancımız odur ki, bu GAP İdaresi
bütün kurumlarıyla birimleriyle harekete geçtiği zaman,
faaliyete geçtiği zaman bölgemiz sınıf atlayacağı
gibi, ülkemize de sınıf atlatacak olan bir projedir. 1,8
milyon hektar sulanacak alan, 24 milyon kilovat saat hidroelektrik
santrali enerjisi, milyonlarca kişiye istihdam, 22 baraj, 19
hidroelektrik santral gibi rakamları duyduğumuz zaman,
bir bölge insanı olarak, bir yurttaş olarak heyecan duymamamız
mümkün değil. Gerçekten çok heyecan verici bir proje. Bunu ortaya
koyanlara, bugüne kadar getirenlere çok müteşekkiriz, bunlara
şükran borçluyuz elbette ki.
Değerli arkadaşlar, bu
dev projenin, yürümesi, takdir edilir ki, ülkenin bütçe kaynaklarının
kıt yatırım imkânlarıyla kısa zamanda bitirilmesi
mümkün değil. O açıdan da başta GAP İdaresi olmak
üzere, Hükûmetimiz uzunca bir zamandır bu projenin hayata geçmesi
noktasında farklı bazı alternatifleri ortaya çıkarmak
için bir gayret sarf ediyorlar. Biz de canıgönülden bunları
destekliyoruz. Sayın Başbakanımız, özellikle Orta
Doğu'ya yapmış olduğu ziyaretlerde, Orta Doğu
sermayesinin, bölgeye yakınlığı itibarıyla
da buraya gelmesi noktasında çok ciddi gayretler sarf etmiştir,
birçok firmayla önemli ölçüde temaslar yapılmış ve belli
bir noktalara kadar da gelinmiştir.
Ülkemizin, toplamda, âdeta bir yabancı
sermaye cenneti hâline geldiği bir noktada, öyle inanıyorum
ki, bölgemiz de bundan nasibini alacak. Beş yıl öncesine kadar
100 milyon dolarlarla ifade edilen, bütün ülkenin almış olduğu
yabancı sermaye, bugün, şükürler olsun, 20 milyar dolarlarla
ifade edilecek noktalara gelmişse, ben öyle inanıyorum
ki, GAP bölgemiz de bundan nasibini alacak ve ülkenin kalkınmasının
motor gücü hâline gelecektir. Tabii, bunun yanında, benden önceki
konuşmacı arkadaşlar da kısmen değindiler,
çiftçilerimizi, vatandaşlarımızı projenin içine
çekmek suretiyle, Projenin sahibi etmek suretiyle alternatif bazı
çalışmalar da yürütülüyor. Bundan henüz bir buçuk ay kadar
önceydi zannediyorum, GAP İdaresi yetkilileriyle, bölgedeki,
vali, belediye başkanları ve ticaret odası başkanlarıyla
toplantılar oldu, Urfa'da sonuncusu yapıldı bilebildiğim
kadarıyla ve burada şu tür alternatifler tartışmaya
açıldı, bunlarla ilgili çalışmalar yapıldı:
Bir şekilde, çiftçilerimiz, artık, bildiğiniz gibi,
doğrudan gelir destekleri alıyorlar devletten. Çiftçilerimiz
istiyorlar ki, bu doğrudan gelir desteklerini belli bir süre
almadan, bunlar doğrudan doğruya hazinede kalmak suretiyle,
devlette kalmak suretiyle bu Projeye ortak olsunlar, kendilerine
bir kredi imkânı da verilsin ve devlet-vatandaş iş birliğiyle
bu Projenin sulama ayağı bir şekilde gerçekleştirilsin.
Çünkü, değerli milletvekili arkadaşlarım, bildiğimiz
gibi, GAP projesinden bahsettiğimiz zaman ve rakamlara baktığımız
zaman, bugün, yarıdan fazla bir gerçekleşmeden bahsedebiliyoruz
ama, bu gerçekleşmiş olan alanların büyük kısmı
enerjiyle alakalıdır ve bu enerji, bütün Türkiye'yi ilgilendiren
bir konudur, bütün Türkiye'yi zenginleştiren bir konudur. Elbette
bu da önemlidir ama, bu zenginlik, henüz bölgeye arzulandığı
şekilde yansıyamamıştır. Bölgeye yansıyabilmesinin
temel şartı, öncelikle, bilinçli bir şekilde sulamayı
yapmamız, sulanabilecek alanları sulamamız ve onunla
paralel olarak tarıma dayalı sanayiyi hayata geçirmemizle
mümkün olabileceği için, biz, henüz, bu adımlarda bir hayli
gerideyiz. Bu adımları atmamız gerekiyor. Hâlâ, çok sayıda
su bekleyen toprağımız var. Hâlâ, taban suyuyla, artezyenlerle
sulanan çok miktarda arazimiz var. Hâlbuki, Allah'ın vermiş
olduğu, Fırat'ın, Dicle'nin bereketli suları, bu
toprakları bekliyor, bu topraklara akmayı beklerken, biz
bunu hâlâ, tam anlamıyla gerçekleştirebilmiş değiliz.
Ne yazık ki, yüzde 15'ler seviyesindeyiz hâlâ, sulanabilen alanların
hâlâ yüzde 15'ini ancak sulayabilmişiz.
Arkadaşlarımız değindi,
ne yazık ki, başlarken bu Proje, Harran ve Akçakale ilçemiz
esas itibarıyla bundan yararlandı, ama, bilinçsiz sulama
nedeniyle, bugün, orada da ciddi bir problemle karşı karşıyayız.
Benim 20 arkadaşımla beraber
vermiş olduğum Meclis araştırması önergem var.
Ne yazık ki, bu dönem sıra gelmedi, görüşemedik. Bir
Meclis araştırması komisyonu kurulmasını arzulamış
idim, bu bilinçsiz sulamadan kaynaklanan tuzlaşma ve çoraklaşmanın
önüne geçebilmek için.
Ama, bu arada, idari anlamda bazı
adımlar atıldı. Biliyorsunuz, Türkiye'de bürokrasi,
çoğu zaman bazı işlerin olmasına da engel oluyor.
Birçok kurum, birçok şeyden sorumlu oluyor ama, hiçbirisi hiçbir
iş yapmıyor durumu ortaya çıkıyor.
Bu konularda uzman olan Devlet Su
İşleri idaremiz var. Devlet Su İşlerinin bu konuyla
ilgili yapacağı işler var. Ben, bu işin de üstesinden
geleceğine şahsen inanıyorum. Biz de siyasi olarak onlara
da gereken destekleri elbette ki veriyoruz.
Birinci derecede aciliyetle ve
öncelikle Suruç Ovamızın sulanma meselesi gündemde. Bunun
ihalesi ve toplulaştırma çalışmaları bir taraftan
devam ediyor. İnşallah, önümüzdeki yıllarda çok bilinçli
çiftçiliği, hakkıyla çiftçiliği öğrenmiş
olan Suruçlu hemşehrilerimiz de bir şekilde bu suya kavuşacaklar
ve ülke zenginliğine katkı sağlayacaklar, bölge zenginliğine
katkı sağlayacaklar.
Bir arkadaşımın ifade
ettiği gibi, hâlâ, ne yazık ki, çok sayıda vatandaşımız
"ırgat" dediğimiz metotlarla, Urfa'nın dışındaki
özellikle değişik vilayetlerde mevsimlik olarak çalışmak
zorundadırlar. Bunların bu makûs talihini de değiştirecek
olan, bu GAP projesinin bütün birimleriyle hayata geçmesiyle bu
mümkün olabilecektir.
Değerli arkadaşlar, ben
kısaca bunları arz etmek istedim. Arkadaşlarım
GAP projesiyle ilgili çok detaylı bilgiler verdiler. Bu tekrarlara
girmeyi zait buluyorum, gerek görmüyorum.
Öyle zannediyorum ki, 22'nci Yasama
Döneminin de son toplantılarını yapıyoruz.
Şahsım adına da muhtemelen son konuşma olma ihtimali
var. Ben, 23'üncü Yasama Döneminin de ve önümüzdeki seçimlerin de
memleketimiz için hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Çıkarmakta olduğumuz kanun teklifinin bölgemiz için ve ülkemiz
için hayırlar getirmesi dileğiyle yüce heyetinize saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Akman, teşekkür
ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Balıkesir Milletvekili Orhan Sür.
Sayın Sür, buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA ORHAN SÜR (Balıkesir)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan teklifin
1'inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
dünyanın önemli projelerinden birisi olan GAP, toprak ve su potansiyeline
dayalı bir kalkınma projesi ve gerçekten çok büyük bir proje;
ülkemizin gerçekten en geri kalmış ekonomik düzeydeki insanlarını
ayağa kaldırmaya, dolayısıyla ülkemizi ayağa
kaldırmaya yönelik büyük bir proje.
Ben, bu Proje üzerinde konuşmaya
başlamadan, Türkiye'nin en batısındaki Balıkesir
ilinin GAP bölgesinde yaşayan insanları gibi yoksullukla
mücadele eden bir ilçesi olan Dursunbey'de geçtiğimiz pazar günü
yaşanan bir afetle ilgili yüce Meclisi bilgilendirmek ve
Hükûmetimizi orada göreve davet etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
geçtiğimiz pazar günü saat 16.40 civarında Balıkesir
ilinin Dursunbey ilçesinde bir dolu afeti yaşanmıştır.
Gerçekten çok büyük zararlar veren bu afet sonucunda, Dursunbey'de
tüm konutların kiremitleri kırılmıştır,
tüm araçlar hasarlı hâle gelmiştir, 22 bin dönüm alanda dikili
hiçbir şey kalmamıştır. Biraz önce Dursunbey Kaymakamıyla
yaptığım görüşmede, sadece Dursunbey merkezdeki
iş yerlerinde yaklaşık 150 milyar liralık zarar olduğu
bana bildirilmiştir. Kaskolu araçların zararı belki
kaskolar tarafından ödeniyor, ama normal trafik sigortası
olan hiçbir araç bu zarardan kurtulamamış. Bütün kiremitler
kırılmış. Köylerde ekili hiçbir şey kalmamış
ve köylerdeki zararın yüzde 70'in, yüzde 80'in üzerinde, hatta
bazı bölgelerde yüzde 100 düzeyinde olduğu ifade ediliyor
Kaymakam tarafından. O nedenle, Hükûmetimiz tarafından bu
bölgeye öncelikle bir yardımın gönderilmesini ve bu bölgenin
afet bölgesi ilan edilmesini talep ediyorum. Çünkü, gerçekten, bu
bölgede yaşayan insanlarımız Türkiye'nin en batısında
yaşamalarına rağmen, yoksullukla en çok baş başa
kalan ve yoksulluk içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışan
insanlardır. Devletimizin, bu insanlarımızın bu
kötü gününde, onların elinden tutmasını diliyorum ve
bunun da elbette hepimizin görevi olduğuna inanıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
GAP, başlangıçta bölgenin su ve toprak kaynaklarının
geliştirilmesine dayanan bir program olarak düşünülmüş,
Fırat ve Dicle nehir havzalarının sulama ve hidroelektrik
enerji üretimine yönelik on üç tane paket proje hazırlanmıştır.
Bu on üç paket projenin bütününe biz GAP projesi diyoruz. Biraz önce
arkadaşlarım ifade ettiler, 22 tane barajı, 19 tane
hidroelektrik santralini ve yaklaşık 1,8 milyon hektar arazinin
sulanmasını içine alan, gerçekten çok büyük, entegre bir
projedir.
1989'da GAP Master Planı'nın
hazırlanması sonucu, tarımsal, sanayi, ulaştırma,
eğitim, sağlık, kırsal ve kentsel altyapı yatırımlarını
içine alan entegre bir bölgesel proje hâline dönüştürülmüştür.
1990'larda dünyada yaşanan gelişmelerin paralelinde, GAP
uygulamalarında da sürdürülebilir kalkınma felsefesi
benimsenmiş ve bu çerçevede, insani gelişme, katılımcılık,
eşitlik ve adalet ilkeleri temel alınmıştır,
GAP, bugün, su kaynakları geliştirme programının
yanı sıra, tüm sektörlerdeki yatırımları da
içine alan, sürdürülebilir insani kalkınmaya dayalı entegre
bir bölgesel projedir.
Bu bölgesel projenin tutarı,
2005 fiyatlarıyla 35,1 milyar yeni TL'dir. 2005 yılı sonuna
kadar 19,8 milyar YTL harcanmış, gerçekleşme 2005 yılı
sonunda yüzde 56,4. Türkiye'de 2005 yılında üretilen 39,6
milyar kilovat saatlik hidroelektrik enerjinin 18,7 milyon kilovat
saati GAP bölgesinde, yani yüzde 47,2'si GAP bölgesinde üretilmiştir.
Değerli arkadaşlarım,
peki, bugüne kadar GAP'ta neler gerçekleştirilmiş, hedeflenenin
hangi noktasına varılmış, buna baktığımızda:
Tarımda yüzde 24,6'dayız hedefin, enerjide yüzde 83'teyiz,
turizmde yüzde 31,2'deyiz, ulaştırma-haberleşmede yüzde
42,3; diğer sektörlerde yüzde 84,2 noktasında gerçekleştirmeyi
sağlamışız.
Şimdi, GAP'la ilgili, elbette,
çıkarılan yasalar var; bir kanun hükmünde kararnameyle
bir Bölge Kalkınma İdaresi kurulmuş ve bu İdarenin
görevi bundan bir süre önce sona eriyordu; yine, 5254 sayılı
Yasa'yla bunu üç yıl uzatmıştık. Şimdi, değerli
arkadaşlarımız bu eksikliği ve bu yılın
temmuz ayında bu İdarenin görevinin sona ereceğini
dikkate alarak, bu sürenin uzatılmasıyla ilgili bir teklif
hazırlamışlar, sunmuşlar.
Elbette, sonuçta, bu teklifin burada
kabul edileceği, Cumhuriyet Halk Partisi ile Adalet ve Kalkınma
Partisinin ortak oylarıyla bu teklifin kabul edilerek yasalaşacağı
belli. Ama, arkadaşlarım, bu İdarede, maalesef, bugün
bile, verilen bu teklifte insan unsuru unutulmuştur. GAP'ta çalışan
insanlarımızın sosyal hakları, GAP'ta çalışan,
orada bu görevi başarıyla sonuçlandırmak için emek veren
insanlarımızın sosyal hakları ve onlara tanınacak
çeşitli diğer haklar unutulmuş ve bu teklifin içine konulmamıştır.
Öncelikle, bence bunun yapılması gerekirdi. Bu bir bütün.
Oradaki insanımızı, orada çalışırken,
orada yaşarken mutlu edemiyorsak, onlardan da çok büyük hizmetler
bekleme hakkına sahip değiliz gibime geliyor. O nedenle,
o insanlarımızı, gerçekten, unuttuğumuzu düşünüyorum.
Diliyorum ki, bu önümüzdeki seçimden sonra, bu insanlarımızın
bu haklarının verilmesi de Cumhuriyet Halk Partisi iktidarına
nasip olacaktır. Bunu yürekten diliyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
biraz önce burada konuşan arkadaşımın da ifade
ettiği gibi, GAP'ta büyük sorunlar var. Mesela, 1,8 milyon hektar
arazinin, bugüne kadar sadece 254 bin hektarı sulamaya
açılabilmiş; 1.050 hektar alanda verim artışını
sağlamaya yönelik arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme
hizmetlerinin bir kısmı yapılmış. Peki, toplulaştırma
ne kadar gerçekleştirilmiş diye baktığımızda,
sadece ve sadece bu 1,8 milyon hektar olan arazinin 344 bin hektarında
toplulaştırmanın bugüne kadar yapılabildiğini
görüyoruz ve bu toplulaştırmanın çok büyük bir bölümü
de Harran Ovası'nda gerçekleşmiş.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
1984 yılına kadar Türkiye'de toplulaştırmayı
Toprak-Su Teşkilatı yapıyordu. 1984'te Toprak-Suyu kapattılar,
onun yerine Köy Hizmetleri kuruldu ve geçtiğimiz yıl da bu
Meclisin, bu 22'nci Dönem Meclisinin aldığı bir kararla,
tabii, Hükûmetimizin getirdiği bir tasarıyla Köy Hizmetleri
de kapatıldı. Bu kapatma aşamasında denildi ki:
Bu görev özel idareler tarafından yapılacak. Peki, özel idarelerin
bunu yapabilmeye gücü var mı? Elbette ki yok ve yapamadığı
da görüldü.
Yine, geçtiğimiz günlerde
Meclisimize sunulan bir yasayla toplulaştırmayı çeşitli
kuruluşların yapabileceği şeklinde bazı değişiklikler
yapıldı. Bu değişiklikleri incelediğinizde,
Devlet Su İşlerinden, Kara Yollarına, belediyelere,
hatta muhtarlıklara kadar toplulaştırma yapılabileceği
şeklinde bir teklif buraya geldi ve yasalaştı. Aslında,
bunun, bu ülkedeki toplulaştırma sorununu çözeceğine
ben inanmıyorum. Bu işten bire bir sorumlu bir teşkilat
olmadığı sürece, tarımımızın en büyük
sorunlarından birisi olan toplulaştırma olayını
başarıyla sonuçlandırmamız mümkün görünmüyor değerli
arkadaşlarım.
Şimdi, sulamaya açılan
arazilerde gerçekten büyük sorunlar var, biraz önce değerli arkadaşım
ifade etti. Özellikle Akçakale'de yaklaşık 1.400 dönüm arazi
tuzlanmış, 2 bin dönüm arazi alkalileşmiş durumda
ve çok büyük bir kesimde de bu risk hâlâ devam ediyor. Peki, bunun nedeni
ne? Bilinçsiz sulama değerli arkadaşlarım. Bir kere,
oradaki insanlarımızı eğitememişiz. Yani,
GAP İdaresi gereken çalışmayı, gereken eğitimi
verememiş. Oradaki insanlarımız bilinçsizce topraklarını
sulamışlar.
1970'lerde, Devlet Su İşleri,
ilk, o Harran bölgesinde çalışma yaptığında
15 bin hektar araziyi sulamaya açmış ve bu sulamanın
yapılabilmesi için de yaklaşık 200 ile 800 metre derinlikten
derin kuyularla suları çıkarmaya çalışmış.
Çok güzel sular bunlar, içilebilir nitelikteki sular. Ama, bizim
oradaki köylümüz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Sür, konuşmanızı tamamlayınız.
ORHAN SÜR (Devamla) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
bu suyu çıkarmanın maliyetinin
yüksek olduğunu düşünerek, 5 ila 10 metre derinlikteki keson
kuyulardan suları çekmiş ve bu sularla tarlalarını
sulamış. O 5 ve 10 metrelik kuyulardaki sular ise, maalesef
tuzlu su. O suyla tarlalar sulanınca, sulama sonucunda, zaten,
iklimin, hızlı buharlaşmanın, aşırı
sıcağın verdiği o iklimin getirdiği hızlı
buharlaşmanın sonucunda, oralarda müthiş şekilde
bir tuzlanma oluşmuş.
Artı, salma su diye tabir edilen
sulamalar sonucunda da erozyon oluşmuş. Yani, gerçekten,
ülkemizin en verimli arazilerinin bir kısmını bu
şekilde bilinçsizce gözden çıkarmışız, elden
çıkarmışız. Ama, üzülerek şunu söylüyorum:
Geçtiğimiz yıl KİT Komisyonu olarak bu bölgede çalışmalar
yaptık, incelemeler yaptık. Hâlâ, hâlâ sistemin, Devlet Su
İşlerinin ve GAP İdaresinin oluşturmaya çalıştığı
sistemin, basınçlı su şebekelerinin iptal edilerek,
salma sularla sulamaların yapılmaya çalışıldığını
gördük ve bunun sonucunda da, yaklaşık 50 bin hektar arazide
tuzlanma riski var. Bu riskli bölgelerin artacağını
da görmekteyiz.
Değerli arkadaşlarım,
iki gündür burada aslında farklı bir şeyi tartışıyoruz.
Dün akşam, burada, bu toprak satışlarını tartıştık.
Benim burada bazı şeyleri gündeme getirmem üzerine, AKP
Grubu şu iki tane belgeyi dağıttı. Ben de bu iki belgeyi
aldım, bugün Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne gittim. Benim
mesleğim harita kadastro mühendisliği. Size, aslında
Türkiye'nin bu sorunu hakkında gerçekçi bilgiler vermek istiyorum.
Elbette, şimdi bana bazı arkadaşlarımız
şunu söyleyebilir: "Tapu Kadastrodan bunun belgesini
alıp getirdin mi?" diye. Hayır
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Hayır,
soruyorum zaten.
ORHAN SÜR (Devamla) - Tapu Kadastrodaki
yetkililerle konuştum.
BAŞKAN - Sayın Sür,
şimdi, dünkü konu dünde kaldı. Konuyla da ilgili değil.
ORHAN SÜR (Devamla) - Sayın
Başkanım, bugün de konuşuldu bu konu ama.
BAŞKAN - Sayın Uyanık'a
da müdahale ettim.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Orhan
Bey, belge yoksa söz de yok.
BAŞKAN - Şimdi, dolayısıyla,
konuyla ilgili konuşmanızı tamamladıysanız,
ben teşekkür edeceğim size.
ORHAN SÜR (Devamla) - Sayın
Başkanım, müsaade eder misiniz.
Biraz önce, burada, Demokrat Partiden,
Menderes'ten şeye kadar herkesi dinledik. Ben sadece iki dakikada,
çok tartışılan bir konu hakkında bilimsel, size
bir teknik eleman olarak bilgi vermek istiyorum.
BAŞKAN - Bakınız,
şimdi, ben Sayın Uyanık'a da müdahale ettim. Daha önceden,
Sayın Melik'e de süre verdim. Konuyla ilgili olarak konuşacaksanız,
bir iki dakika size müsaade edecektim
ORHAN SÜR (Devamla) - Konuyla ilgili
olarak konuşuyorum efendim.
BAŞKAN - Ama, şimdi, tekrar
bu tartışmayı yapamayız yani; memlekette şunu
sattık, bunu sattık diyemeyiz. Lütfen
ORHAN SÜR (Devamla) - O zaman, tamam
GAP üzerindeki
Sayın Başkanım, konuyla ilgili konuşuyorum,
tamam.
GAP üzerindeki en büyük spekülasyonlardan
bir tanesi de, GAP bölgesinde İsraillilerin çok sayıda
arazi aldıklarıdır.
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) - Doğru değil.
ORHAN SÜR (Devamla) - Doğru
Doğrudur, doğru değildir; müsaade edin de onu ben
açıklayayım o zaman. (AK Parti sıralarından
"Doğru değil." sesi)
Evet, doğru değil. Bize verilen
bilgilere göre doğru değil. Neye göre doğru değil?
Sizin şu yayınladığınız, bize dağıttığınız
bilgilere göre doğru değil. Evet, bu bilgilere göre
doğru değil, ama, bu bilgiler yeterli bilgiler mi, işte
size onu anlatmak istiyorum.
Bu bilgiler yeterli bilgiler değil.
Sizin dağıttığınız bu bilgiler, sadece
gerçek kişileri içeriyor arkadaşlar. Gerçek kişilerin
listeleridir bunlar, ama, şu anda Türkiye'de toprak satın
alan yabancı şirketlerin hiçbir tanesi, tüzel kişilikler
bu listelerde yok.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Var,
var.
ORHAN SÜR (Devamla) - Yok, arkadaşım.
AHMET IŞIK (Konya) - O da var, o
da var.
ORHAN SÜR (Devamla) - Hayır,
yok. Yani, "O da var." demekle olmuyor bu iş. Yok.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Var,
var.
ORHAN SÜR (Devamla) - Burada sorun,
aslında, 4875 sayılı Yasa'dan kaynaklanıyor. 4875
sayılı Yasa'ya göre, Yabancı Sermayeyi Teşvik Yasası'na
göre, bu araziler satın alınabiliyor. Hiç kimse, Türkiye'nin
neresinde, hangi şirketin ne kadar toprak aldığını,
şu anda Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü bile bilmiyor. Bunu
size örneklemek istiyorum. (AK Parti sıralarından gürültüler)
AHMET IŞIK (Konya) - Burada
var.
ORHAN SÜR (Devamla) - Yok kardeşim,
yok. Bunu size...
MUSA UZUNKAYA (Samsun)- Bunu bir
tek sen mi biliyorsun Orhan Bey?
BAŞKAN - Sayın Sür, teşekkür
ediyorum sizlere. Sağ olun.
ORHAN SÜR (Devamla) - Sayın
Başkanım, başkalarını kesmiyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Sür, buraya
çıkıp, yani, herkes istediği
Bakınız, Sayın Vedat
Melik'e, ben, bölgeyle ilgili bir milletvekili olduğu için tolerans
tanıdım ve bu dönem içerisindeki en büyük toleransı
tanıdım. Beyefendiler de bölgedendi, biraz müsamaha tanıdım,
ama, buraya gelip, yani, tapu kadastroyla ilgili olarak sorunları
çözeceğiz derseniz, bunu çözmek mümkün değil. Dışarı
çıkarsınız, arkadaşlarla müzakere edersiniz. Buna
bir itirazım yok.
ORHAN SÜR (Devamla) - Buraya
çıkıp konuşur arkadaşlarımız.
BAŞKAN - Yok
Lütfen
ORHAN SÜR (Devamla) - Burada, bu
belgeyi göstermediler mi Sayın Başkanım?
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Şirketlerle ilgili, bak
BAŞKAN - Arkadaşlar, bunların
çözüm yeri burası değil. Bakınız, ben, süreyle sorumluyum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Orhan
Bey, bak
BAŞKAN - Lütfen
Bunları
tartışacaksanız olmaz. Kendi aranızda tartışın.
Olmaz böyle bir şey.
AHMET IŞIK (Konya) - Orhan Bey,
şirketlerle ilgili bak. Size hemen bir fotokopisini vereyim.
ORHAN SÜR (Devamla) - Vallahi, sizin
elinizdeki o belgelere ben inanmıyorum. Ben Tapu Kadastro Genel
Müdürüne inanıyorum, size değil. (AK Parti sıralarından
gürültüler) Ben size inanmıyorum. Tapu Kadastro Genel Müdürüne
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Onun
belgeleri, bak.
ORHAN SÜR (Devamla) - Tapu Kadastro
Genel Müdürü öyle demiyor. Öyle demiyor
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Onun
belgeleri
Gel, burada var.
ORHAN SÜR (Devamla) - Hiç de öyle
değil. Bilmediğiniz konularda konuşmayın.
BAŞKAN - Sayın Sür, teşekkür
ediyorum.
ORHAN SÜR (Devamla) - Ben teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN- Şahsı adına
Sayın İnci Özdemir
Yok.
Anavatan Partisi Grubu adına
Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan.
Buyurun Sayın Özdoğan.
ANAP GRUBU ADINA İBRAHİM
ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; görüşülmekte olan 1424 sıra sayılı
Kanun Tasarısı üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına,
1'inci maddede görüşlerimi bildirmek üzere huzurunuzda bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
GAP, büyük milletimizin en büyük sevdalarından birisidir. Dolayısıyla,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan gerek iktidar partisi
gerek ana muhalefet partisi ve gerekse grubu bulunan Anavatan Partisi
tarafından hepimiz, biraz sonra, inşallah, bu teklifi yasalaştıracağız.
Dolayısıyla, bu teklifi hazırlayan arkadaşımıza,
canıgönülden teşekkür ediyorum.
Neden Anavatan Partisi tarafından
da destekleniyor? Çünkü, GAP'ın gerçek mimarı Anavatan Partisi
kurucusu merhum Turgut Özal da ondan dolayı, değerli arkadaşlarım.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- O partiyi de batırdınız.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Arkadaşlar, burada hatip konuşuyor, lütfen
Ama, bu Projeyi, ne kadar açıklama
yapılırsa yapılsın, tanımak isteyenlere
"hadi sizi GAP'a götürelim" denildikten sonra, onları
Keban Barajı'na, Atatürk Barajı'na götürmeleri sebebiyle
insanımızın kafasında bu Proje, sadece enerji ve
sulama projesi olarak algılanmıştır. İnsanımızın
kafasındaki bu yaklaşım bazı gerçeklere dayanmaktadır.
GAP'ın başlangıcı, bu düşüncelerle, yani sularımızdan
yararlanmak maksadıyla ta 1930'lara dayanmaktadır. Güneydoğu
Anadolu Bölgemiz, Türkiye'nin diğer bölgelerine göre daha az
yağış almakta, yağışların, bitkilerin
suya en fazla ihtiyaç duyduğu vegatatif gelişme dönemine
rastlamaması da ayrıca bir olumsuzluk oluşturmaktadır.
Ancak, iki önemli akarsu olan Dicle ve Fırat, Doğu Anadolu
Bölgesi'nden kaynaklanmakta, GAP bölgesini geçtikten sonra Basra
Körfezi'ne dökülmektedir. Bu nedenle, bölgenin su ihtiyacının
karşılanması ve hem de enerji üretimi için Fırat ve
Dicle Nehirlerinin değerlendirilmesi düşünülmüştür.
Büyük Atatürk, 1936 yılında,
boşa akıp giden bu iki ırmağın sularından
elektrik enerjisi elde edilmesi için kullanılması amacıyla,
Elektrik İşleri Etüt İdaresini kurma emri vermiştir.
1950-60 yılları arasında, gerek Fırat, gerekse Dicle
üzerinde Elektrik İşleri Etüt İdaresi tarafından
sondaj çalışmalarına ağırlık verilmiş,
1954 yılında Devlet Su İşleri kurulmuştur.
1977 yılında Aşağı
Fırat Havzası ve Dicle Havzası Projeleri birleştirilerek,
bugünkü adıyla Güneydoğu Anadolu Projesi oluşturulmuştur.
Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığı 1988 yılında GAP'ı entegre
ve çok sektörlü bir sosyoekonomik kalkınma projesi olarak ele
almak amacıyla GAP Master Plan çalışmasını
başlatmış, bu çalışma 1989'da tamamlanmıştır.
Bugün, artık, 1989 yılında 388 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle kurulan GAP Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatınca
projeler, yalnız, baraj ve sulamayla kayıtlı değil,
kentsel ve kırsal altyapı, tarımsal altyapı, ulaştırma,
sanayi, eğitim, sağlık, konut, turizm, kadınlarımızın
el hünerlerini geliştirmek üzere yapılan bir yığın
faaliyet ve diğer sektörlerdeki çalışmaları kapsayan
çok yönlü bir kalkınma projesi olarak kabul ediliyor ve bu anlayışla
da çalışmalar sürdürülüyor.
Bölgeler arası gelişmişlik,
daha doğrusu, gelişmemişlik farklarının giderilmesi
için böylesi projelerin hazırlanması ve tatbiki elbette
ki bir zarurettir. GAP'ın bir an evvel tamamlanması için her
türlü gayret elbette gösterilmektedir. Ancak, Hükûmetin rantiyeye
dağıtmaktan buraya kaynak aktaracak durumunun olduğunu
da zannetmiyoruz. Bu projelere finansman bulmakta elbette güçlük
çekeceksiniz ve gereken finansmanı temin etmeniz mümkün olmayacaktır,
ama finansman konusunda, gerek Türkiye'deki bir kısım finansmanın
o tarafa doğru çekilmesi ve gerekse yabancı sermayenin Güneydoğu'ya
çekilmesi için ciddi bir gayretin sarf edilmesi gerekmektedir.
Bölgesel kalkınma, planlı
sosyoekonomik kalkınmanın elbette ki önemli bir parçasıdır.
Ülkemizde bölgesel kalkınmanın gerçek anlamda, yani sosyal,
ekonomik ve toplumsal boyutlarıyla beraber bir kalkınma
aracı olarak kullanılması, ne yazık ki, bugüne değin
yeterince ağırlıkla ele alınmamıştır.
GAP'la, Fırat'ın ve Dicle'nin
sağladığı doğal imkânlar çerçevesinde fiziki
bir temel üzerinde, gerçekçilik zemininde, Yüce Allah'ın bize
vermiş olduğu potansiyeli değerlendirerek bir
başlangıç oluşturmuş ve bu anlamda Güneydoğu
Anadolu'da bölgesel bir kalkınma projesi uygulamasının
bir bölümüyle, belirli ayaklarıyla uygulanması
imkânı elde edilmiştir. Ancak, bölgesel kalkınma planlarının
başarıya ulaşabilmesi için, bölgesel kalkınma
planlarının yöre insanının ve yörenin gerçek ihtiyacına,
oradaki sosyal dokunun çağdaş bir yapıya dönüşebilmesine
ve oradaki kültürel ve diğer sosyal boyutlu ihtiyaçların
yeterince karşılanmasına cevap vermesi gerekir. Bunun
sağlanabilmesi için de öncelikle o yörede sivil inisiyatifin,
sivil yapılanmanın ve o zeminde sivil örgütlenmenin hayata
geçirilmesi gerekir. Bu bağlamda, bu yörede kooperatiflerin
öncülüğünde, demokratik kooperatifçiliğin aracılığı
ve öncülüğüyle, toprak ve tarım reformunun en geniş boyutuyla
hayata geçirilmesi bir temel ihtiyaçtır.
Değerli arkadaşlar, yine,
yörede havza yönetim planlaması ve uygulamasını yapacak,
kalite yönetim sistemlerinin gereğini hayata geçirecek,
çevre duyarlılığı konusunda uygulamalara öncülük
edecek birimlerin oluşturulması gerekmektedir. Kısaca,
GAP, bu çok boyutlu kavramlar ve ilkeler çerçevesinde, sürdürülebilir
insani kalkınma bakışı çerçevesinde hayata geçirilmelidir.
GAP, sadece Güneydoğu'nun değil
Türkiye'nin projesidir, Türk milletinin efsanevi bir idealidir.
Hükûmetin bu anlayışla bu Projeyi bitirebilecek bir durumda
olduğunu elbette ki zannetmiyoruz. Ama halkımız hiç
merak etmesin, iktidar olduğumuzda, biz, Anavatan olarak bu
Projeyi bitireceğiz. Bu, boynumuzun borcudur. Çünkü, GAP, rahmetli
Turgut Özal'dan bize kalan bir yadigârdır.
Aklıma şu husus da takılmaktadır:
Bölgesel ajanslar kurulsa da, GAP gibi dev bir proje tamamlanamaz
mı, buna engel olan husus nedir diye de sormak istiyorum. Madem
bu Projeye bu kadar yatırım yapıldı, bunca emek ve
para neden boşa gitsin?
Barajlar yapıldı ya da yapılıyor,
ama sulama kanalları şimdiye kadar tamamlanamadı.
Oysa, TOBB'un araştırmasına göre, GAP bölgesinde yüzde
12 civarında olan tarım yüzde 80'lere çıkartılsa 4
milyon kişiye istihdam imkânı sağlıyor.
Değerli arkadaşlar, GAP,
bir kere, sadece su ve enerji değildir. Bunun içinde sağlık
var, eğitim var, sanayi var, haberleşme var, bankacılık
var ve aklınıza gelebilecek, uygarlığı ilgilendiren
her şey var; yani sadece tarım ve enerji değildir.
Tarımda zaten, AK Parti Hükûmeti
olarak gerçekleştirilmiş bir proje şimdiye kadar olmadı
ve bir mesafe katedilmedi. Sadece, bugüne kadar GAP'ta tarım
olarak gerçekleştirme oranı yüzde 12'dir, hiçbir sulama kanalı
yapılmış değildir.
Değerli arkadaşlarım,
o gün bile "Sağlık ve Sosyalizasyon Projesi"
adı altında Türkiye'nin her bir bölgesinde bir sürü sağlıkevleri
ve sağlık ocakları yapılmış ve hizmete sokulmuştur.
Sadece GAP bölgesinde bin tane sağlıkevimiz, 436 tane
sağlık ocağımız var. Bunun yüzde 50'sinden fazlası
şu anda kapalıdır. Siz, bunları yapamadığınız
gibi, yenilerini de elbette ki dolayısıyla açamadınız.
Doktor bulunamıyor, hemşire tayin edilemiyor buralara.
Sözlerime son vermeden önce, GAP
projesinin gerçek sahibi, büyük yatırımlar yapan Anavatan
Partisinin kurucusu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özdoğan.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sözlerimi bitirirken ve sözlerimin
başlangıcında da belirttiğim gibi, GAP projesinin
gerçek mimarı, Anavatan Partisinin kurucusu merhum Turgut
Özal'ı rahmetle ve minnetle anıyor, hepinize tekrar saygılarımı
sunuyorum. (Anavatan Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Şahsı adına, Muğla
Milletvekili Gürol Ergin.
Buyurun Sayın Ergin. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Faruk
Bayrak'ın, 388 Sayılı Güneydoğu Anadolu Projesi
Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatının Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerinde şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken,
Değerli Başkan sizi, değerli milletvekillerini ve yüce
Türk ulusunu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
sözlerimin başında, özellikle bu Güneydoğu Anadolu
Projesi'nin uygulama alanı olan bölgede yaşanan terör olaylarını,
terörde askerlerimizin şehit olmasına neden olanları,
terör olayları karşısında yeterli caydırıcı
önlemleri almayanları, içeride ve dışarıda terörü
destekleyenleri, burada, şiddetle ve nefretle kınıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
burada, çok güzel olarak, haklı olarak, bir kısım arkadaşlarımız
rahmetli Menderes'ten söz ettiler, rahmetli Özal'dan söz ettiler, onlara
şükranlarını sundular. Ben de, bu Projenin asıl
başlangıcını 1936 yılında verdiği direktifle
Elektrik İşleri Etüt İdaresini kurarak başlatan
Büyük Atatürk'ten başlayarak hepsini rahmetle anıyorum,
hepsine, ulus olarak ve şahsım adına şükran duygularımı
ifade ediyorum. Bu arada, yalnız bu isimlerle de bağlı
kalmayalım, bu projeye hizmeti geçen herkesi bizim burada
şükranla anmamız gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
GAP projesi üzerinde ayrıntılı bilgilere girmemize
hiç gerek yok. Bütün arkadaşlarım bunu tekrar ettiler. Yalnız,
ben, bir konuda anlayamadığım bir hususun sizlere aktarılmasının
doğru olacağını düşünüyorum. Bakınız,
sevgili arkadaşlar, 2005 Mayısında Hükûmet bir tasarı
getirdi. Bu tasarıda, Hükûmet, Güneydoğu Anadolu Projesi
Bölge Kalkınma İdaresinin 31/12/2005'te kaldırılmasını
istiyordu. Aynı ay içerisinde Dünya Çiftçiler Günü'ndeki bir
etkinlikte, Genel Başkanımız Sayın Deniz Baykal'ın
GAP'ın kapatılması düşüncesini yanlış
bulduğunu ifade etmesi üzerine de, Sayın Başbakan, Sayın
Baykal'a şiddetle karşı çıkarak "GAP Bölge Kalkınma
İdaresinin kapatılacağını neye dayanarak
söylüyorsunuz, bilmeden konuşmayın." demişti ve
onun bunu söylediği gün, bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Plan ve Bütçe Komisyonunda, Sayın Başbakanın altında
imzası olan tasarıyla, GAP İdaresinin kapatılması
öneriliyordu değerli arkadaşlarım. Ama, sonra ne oldu?
Sözünü yemek istemeyenler GAP İdaresinin süresini üç yıl
uzatacak bir öneriyle geldiler.
Biz o zaman açıkça söyledik,
bunu en az on yıl uzatmak zorundasınız, çünkü bugüne kadar
yaşanan deneyimler bize göstermiştir ki üç yılda,
beş yılda GAP İdaresinin sonlandırılması
doğru olmaz, bu İdare üzerine düşen yükümlülükleri en
az bir on yıl daha çalışarak yerine getirmek zorundadır;
sözümüzü geçiremedik. Biraz önce Sayın Melik de burada ifade
etti, birlikte bunu savunduk Plan ve Bütçe Komisyonunda diğer
arkadaşlarımızla, sözümüzü geçiremedik.
Şimdi, bir değerli arkadaşım,
kendisine teşekkür ediyorum, Urfa Milletvekili Sayın Bayrak
böyle bir öneri getirdi, böyle bir teklif getirdi. Biz Cumhuriyet
Halk Partisi olarak bu teklifi destekliyoruz. Ama, şunu söylemek
istiyoruz: Hükûmet bir ara tamamen kapatmayı düşündüğü,
2005 sonunda kapatmayı düşündüğü, sonra üç yıl kapatılma
süresini uzatmayı düşündüğü Güneydoğu Anadolu
Projesi'ni, acaba, niye böyle bir uzun süreye yayma gereğini
duymuştur, ben, onu özellikle öğrenmenin gerekli olduğunu
söylüyorum.
Ve şunu ifade ediyorum: GAP
İdaresi kurulduğundan bu yana, 1995 ve 2001 yılları
hariç
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Ergin,
konuşmanızı tamamlayın.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
bu iktidar döneminde bütün Güneydoğu
Anadolu Projesi süresince en düşük kaynağın ayrıldığı
yılları yaşadık. Rakam olarak söyleyeceğim.
2004 fiyatlarıyla söylüyorum: Arkadaşlar, 1990'da 1 katrilyon
529 trilyon, 1991'de 1 katrilyon 502 trilyon, 1992'de 1 katrilyon 338
trilyon kaynak ayrılmıştır GAP'a. Ama, 2003, 2004,
2005 yıllarında ayrılan kaynak, sırasıyla, bunun
tamamen yarısı kadardır ve 815 trilyon, 818 trilyon ve
950 trilyondur.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, arkadaşlarımız burada esip savuruyorlar
da, rakamlar ortada. GAP'ta önceki yılların yarısı
kadar kaynak ayırmamışsınız, GAP sulamaları
bir adım ileriye gitmemiş, daha neyi anlatıyorsunuz
burada Allah aşkına!
Evet, uzatılsın, ama uzatıldığı
süre içerisinde de oraya adam gibi kaynak ayrılsın. O kaynak
ayrılmadıktan sonra, yılda 2 milyar dolar ayrılmadıktan
sonra kesinlikle GAP'ta ilerleme sağlayamazsınız. Bu
hızla giderseniz, bin yılda ancak orada sulamalar tamamlanabilir,
bin yılda arkadaşlar. Böyle bir yanlışın içinde
olmamanız gerektiğine inanıyorum.
Sayın Başkan, izin verirseniz,
iki dakikada da sözlerimi tamamlamak istiyorum.
Bir uyarı yapmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, fındıkta yeni bir oyun
oynanıyor. Alivreciler şimdi de Toprak Mahsulleri Ofisini
kullanarak fındık fiyatlarının yükselme trendini
kırmaya çalışıyorlar. Eğer Toprak Mahsulleri
Ofisi bir yanlış yapıp da elindeki fındığı
bugünlerde satmaya kalkmazsa, fındığın fiyatı
yeniden 7-8 milyon liraları bulacak, bunu burada söylüyorum.
Ama, Ofis, alivrecilerin, alivrecilerle birlikte hareket eden
Hükûmet tarafının tazyiki, baskısı karşısında
eğer elindeki fındığı tüccara satmaya kalkarsa,
bundan Karadeniz'in fındık üreticisi büyük zarar görecek,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin hazinesi büyük zarar görecek. Bu
uyarımı çok özel olarak yapıyorum.
Sizleri ve yüce Türk ulusunu tekrar
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan, Sayın Ergin'in özellikle Toprak Mahsulleri Ofisi ve
fındıkla ilgili yapmış olduğu uyarıyla
ilgili endişelerini bir cümleyle gidermek istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Fatsa, efendim
şöyle: Biraz sonra, madde üzerinde, isterseniz, grup adına
bir söz alıp konuşun.
EYÜP FATSA (Ordu) - Hayır. Yani
grup adına konuşma değil Sayın Başkan. Sadece
bir konuyla ilgili endişelerinin yersiz olduğunu söylemek
istiyorum.
BAŞKAN - Efendim, şimdi,
biraz sonra başka bir arkadaşımız tekrar bir
şey söylerse, Sayın Fatsa, nasıl bir yol takip etmem lazım
benim?
GÜROL ERGİN (Muğla) - Sayın
Başkan, zaten şöyle: "Yaparsa" dedim, "Yapıyor"
demedim.
BAŞKAN - Evet.
GÜROL ERGİN (Muğla) -
"Yaparsa yanlış yapar." dedim ben. Bunda yanıt
verecek ne var?
HALUK KOÇ (Samsun) - Grup adına
söz hakkı var Sayın Başkan.
BAŞKAN - Biraz sonra, isterseniz,
madde üzerinde görüşürken görüşlerinizi ifade edin, ben
size söz vereyim.
Madde üzerinde bir adet önerge vardır,
önergeyi okutup işleme alacağım.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1424 sıra
sayılı S.S. yasanın 1. maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 1.- 27.10.1989 tarihli
ve 388 sayılı Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma
İdaresi Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 1. maddesinde yer alan
"hükmî şahsiyete haiz ve 18 yıl" ibaresi "tüzel
kişiliğe sahip ve projenin tamamlanma tarihine kadar"
şeklinde değiştirilmiştir.
M.
Vedat Melik Mehmet Küçükaşık Osman Kaptan
Şanlıurfa Bursa Antalya
İzzet
Çetin Orhan Sür Nuri Çilingir
Kocaeli Balıkesir Manisa
Gürol
Ergin
Muğla
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) - Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ATİLLA KOÇ (Aydın) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Evet, Sayın Melik,
konuşacaksınız.
Yalnız, bu saatten sonra konuşmalarda
herkes vaktine göre konuşacak, onu bilgilerinize sunayım,
arz edeyim.
NAİL KAMACI (Antalya) - Sayın
Başkan, bize gelince sınırladınız!
BAŞKAN - Buyurun Sayın Melik.
MEHMET VEDAT MELİK (Şanlıurfa)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz Güneydoğu Anadolu Projesi Kalkınma
İdaresi Teşkilatı Kanunu'nun 1'inci maddesiyle ilgili
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında
konuşmak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; burada konuşan bütün konuşmacılar,
GAP projesinde yapılacak çok iş olduğunu ve GAP projesinin,
GAP İdaresinin de önemini vurguladılar. Bunda hepimiz hemfikiriz,
ancak, biraz önceki konuşmamda da söylemiştim, GAP projesinin
temeli sulama projeleridir.
Şimdi, sizin Hükûmetiniz döneminde,
özellikle son bir buçuk yıldır sulamayla ilgili değişik
arayışlara girmiştir Hükûmet. Bunun öz kaynaklarla yapılması
niyetinde değildir Hükûmet. Dolayısıyla, bu projede,
dediğim gibi, çok önemli işler vardır. Onun için, GAP
İdaresinin görev süresi, şu anda 1'inci maddede yazdığı
gibi, 2012 yılına kadar değil de, değerli arkadaşımızın
hazırladığı kanunun genel gerekçesinin son paragrafında
olduğu gibi, proje bitinceye kadar uzatılmalıdır.
Projenin bitme ölçüsü nedir değerli
milletvekilleri? GAP projesinde, dokuz ilde, Fırat ve Dicle Nehirlerinin
havzalarındaki ovalarda -ki, bunların hangi ovalar oldukları
bellidir- bu sulama projeleri bittikten sonra GAP İdaresinin
de görev süresi bitebilir.
İkincisi: Bu Projenin en büyük
eksikliklerinden biri, GAP İdaresi Teşkilatının
en büyük eksikliklerinden biri, teşkilat kanunu yoktur. Burada
çalışan insanların, yirmi yıldır çalışanların
ve bundan sonra çalışanların da özlük haklarıyla
ilgili ciddi endişeleri vardır. Bunda da haklıdır.
GAP projesi uzatılmalıdır ki, bu insanların da hakları,
özlük hakları düzeltilsin ve gereken yapılabilsin. Zaten,
bu, değerli arkadaşımızın hazırladığı
genel gerekçede de vardır. Biz, bu önergeyi. GAP İdaresinin
görev süresinin Projenin bitimine kadar uzatılması yönünde
vermiş bulunuyoruz. Hepinizin de bu önergeye desteklerini
bekliyoruz.
Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Melik, nezaketinize,
duyarlılığınıza teşekkür ediyorum,
sağ olun.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, önergeyi oylarınıza sunuyorum
HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunacağım. Elektronik cihazla oylama yapacağım
ve karar yeter sayısını arayacağım.
Dört dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya
başlandı)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, elektronik cihaza giremeyip
de pusula gönderen arkadaşlarımız Genel Kuruldan ayrılmasınlar.
(Elektronik cihazla oylamaya devam
edildi)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, karar yeter sayısı
yoktur.
Saat 21.00'de toplanmak üzere birleşime
ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.49
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.09
BAŞKAN
: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112'nci Birleşiminin Yedinci
Oturumunu açıyorum.
1424 sıra sayılı Kanun
Teklifi'nin görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Teklifin 1'inci maddesi üzerinde
verilen, Şanlıurfa Milletvekili Vedat Melik ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısını arayacağım.
Elektronik cihazla oylama yapmıştım,
yine elektronik cihazla oylama yapacağım.
Oylama için dört dakika süre veriyorum
ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- 388 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında
yer alan "18 yıl" ibaresi "23 yıl" olarak değiştirilmiş
ve anılan Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki
ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 1- GAP Bölge Kalkınma
İdaresi Başkanlığı, milli savunma ve milli güvenliğe
ilişkin hususlar saklı kalmak kaydıyla görevleri ile
ilgili olarak gerekli gördüğü bilgileri bütün kamu kurum ve
kuruluşlarından ve diğer gerçek ve tüzel kişilerden
doğrudan istemeye yetkilidir. Kendilerinden bilgi istenen
bütün kamu kurum ve kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel
kişiler bu bilgileri zamanında vermekle yükümlüdür.
Bu şekilde elde edilen bilgilerden
ticari sır niteliğinde olanların gizliliğine
uyulur.
GAP Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığı, GAP ile ilgili her konuda bilgi toplamada,
planların hazırlanmasında ve uygulamanın izlenmesinde,
bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, kamu iktisadi
teşebbüsleri ve kamu kurumu niteliğindeki kuruluşlar
ve sivil toplum kuruluşları ile yakın işbirliği
içinde bulunur."
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Gürol Ergin.
Sayın Ergin, buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA GÜROL ERGİN
(Muğla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Faruk
Bayrak'ın, 388 Sayılı Güneydoğu Anadolu Projesi
Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatının Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 2'nci maddesi üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Sözlerime başlarken siz Sayın Başkanı, değerli
milletvekillerini ve yüce Türk ulusunu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Güneydoğu Anadolu Projesi ya da kısa söylemiyle GAP, aslında
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin topyekûn sosyoekonomik kalkınmasını
amaçlayan bir projedir ve odağında da insan vardır. Bu
Proje, Fırat ve Dicle Nehirleri üzerinde yapımı süren
baraj ve hidroelektrik santralleri ile sulama tesislerinin yanı
sıra kentsel ve kırsal altyapı, tarım, ulaştırma,
sanayi, eğitim, sağlık, konut ve turizm gibi yaşamın
tüm alanındaki sektörleri ve yatırımları da kapsayan
entegre bir projedir. Bu Projenin ana hedefi, bu bölge halkının
daha iyi bir yaşam kalitesine ulaşmasını sağlamak
ve diğer bölgelerle arasındaki gelişmişlik farkını
ortadan kaldırmaktı. Projeyle, tarihin ilk uygarlıklarına
tanıklık etmiş olan Yukarı Mezopotamya'da yeni ve
daha parlak bir uygarlık yaratılması amaçlanmıştı.
Değerli arkadaşlarım,
Güneydoğu Anadolu Bölgemiz, Türkiye'nin diğer bölgelerine
göre daha az yağış alır, ancak, daha da önemli olarak,
bu bölgede yağışlar bitkilerin suya en fazla gereksinim
duyduğu vegetatif gelişme dönemine rastlamadığı
içindir ki, daha başka ve önemli bir olumsuzluk yaşanır.
İşte, bu iki akarsu, Dicle ve Fırat, bu olumsuzlukları
giderme anlamında bizlere yardımcı olacak en önemli
etmenlerdir.
İlk konuşmamda da söylemiştim.
Aslında, Güneydoğu Anadolu Projesi'nin başlangıcı,
her konuda olduğu gibi, Türkiye Cumhuriyeti'nin her konusunda
olduğu gibi, 1936 yılında, yine Büyük Atatürk'ün direktifiyle
başlamıştır, çünkü, yurdun boşa akıp giden
su servetinden elektrik enerjisi elde edilmesi için, Büyük Atatürk,
Elektrik İşleri Etüt İdaresinin kurulması talimatını
vermiş ve böylece, 1936 yılında verilen bu direktif üzerine,
1938 yılında Keban Boğazı'nda jeolojik ve topoğrafik
etütlere başlanmıştır.
Başlangıçta bölgenin zengin
toprak ve su kaynaklarından yararlanmak amacıyla enerji ve
sulama projesi olarak düşünülen Güneydoğu Anadolu Projesi'nin
bütüncül bölgesel proje çerçevesinde ele alınması, yürütülmekte
olan çalışmaların eş güdüm ve yönlendirilmesi görevi
1986 yılında Devlet Planlama Teşkilatına verilmiştir.
Daha sonra ise GAP İdaresi kurulmuş ve çalışmalar
bu İdare tarafından sürdürülmüştür.
Değerli arkadaşlarım,
Güneydoğu Anadolu Projesi'nin tamamlanması durumunda Çukurova'nın
4,5 katı kadar olan bir alan sulamaya açılmış olacaktır
ki bunun getireceği yararları burada tek tek saymanın
gereksiz olduğu inancındayım.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin
toprak açısından da çok özel bir durumu vardır.
Değerli arkadaşlarım,
tarımda en değerli topraklar 1'inci ve 2'nci sınıf
tarım toprakları olarak anılır. Türkiye'de tarım
yapılan toprakların ancak üçte 1'i 1'inci ve 2'nci sınıftır.
Ancak, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde bu oran üçte 2'ye çıkmaktadır.
Yani, güneydoğuda toprak kalitesi, Türkiye'deki ortalama tarım
toprağı kalitesinin çok üzerindedir. Ayrıca, güneşlenme
süresinin çok fazla oluşu, günde on-on bir saat güneşlenmenin
oluşu ve fotosentez için gerekli olan en düşük ısı +
5 derecenin üzerindeki gün sayısının 300 günün üzerinde
olması da yine bu bölgeye suyun götürülmesinin niçin zorunlu
olduğunu ortaya koyan durumlar olarak önümüzde durmaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
GAP'ta hangi sorunlar yaşanmıştır, ben bunları
tek tek saymak istiyorum: Bir kere, Proje gereğinden fazla uzamıştır.
Bu bölgede köye su götürülmüş,
ancak, köylüye su kültürü götürülmemiştir.
Bu bölgedeki enerji getirisinden
o bölgenin halkına yansıyan bir şey yoktur. Proje gelirinin
hiç olmazsa bir kısmı o bölgeye aktarılmalıdır.
Atatürk Barajı Hidroelektrik
Santralinin zaman zaman 8 türbininden yalnız biri çalıştırılmaktadır.
Çünkü, doğal gaz alındığı için, o doğal gaza
para verildiği için, bu doğal gazdan elektrik üretilmeye çalışılmakta,
zaman zaman HES'lerin türbinleri çalıştırılmamaktadır.
Oysa, elektriğin kilovat saati hidroelektrik üretiminde 0,6
sent, doğal gazda 8 ila 12 sent arasındadır.
Bu bölgeye yakından baktığımızda
şunu görüyoruz: Özellikle, Mardin'de elektrik şebekelerinin
yenilenmesi gerekmektedir. Bölgede elektrik fiyatlarının
çok yüksek oluşu, maalesef, bir kısım insanları kaçak
elektrik kullanmak zorunda bırakmaktadır. Buna meydan verilmemelidir.
Biraz önce arkadaşlarım
da anlattı, Suruç'ta yeraltı suları çekilmiştir.
Buradaki su projesinin en kısa zamanda tamamlanması gerekir.
Bölgede kesin bir yeni yapılanmaya
gitmek gerekmekte, Projeye dış kredi sağlanması
çalışmaları hızlandırılmalıdır.
Umut ve destek verilmediği
için istenen oranda gerçekleşmeyen köye dönüşler, desteklenerek
artırılmalıdır.
Adalet ve Kalkınma Partili
bir arkadaşım da sözünü etti, kargo havaalanının
bitirilmesi hızlandırılmalıdır.
Urfa'da, değerli arkadaşlarım,
hatların eski olmasından ötürü elektrik hat kaybı Türkiye
ortalaması olan yüzde 8'in 3 katı olup, yüzde 24'tür.
Topraklarda -diğer arkadaşlarım
da söyledi- tuzlanma, alkalileşme sorunu ciddi boyutlara varmıştır.
Bütün bu konular yanında, bölgedeki
sulama birliklerine de kesinlikle çekidüzen verme zorunluluğu
vardır.
Değerli arkadaşlarım,
GAP Bölge Kalkınma İdaresinin istenen etkiyi gösteremediğini
de biliyoruz. Bu idarenin istenen etkiyi gösteremeyişinin
birincil nedeni yetkisiz oluşudur, koordinasyonda yaptırım
gücünün olmayışıdır ve ödenek tahsis etme yetkisinin
bulunmayışıdır. İkincil bir nedeni de bu idarenin
merkezinin Ankara'da olmasıdır. Hangi iktidar olursa olsun,
eğer Güneydoğu Anadolu Projesi'ni geliştirmek istiyorum
diyorsa, Güneydoğu Anadolu Projesi'nin merkezini Şanlıurfa'ya
götürme zorunluluğu vardır. Bunu yapmak zorundayız.
Bütün bu aksaklık ve eksikliğine
karşın bölge kalkınma ajanslarının kurulması
nedeniyle GAP Bölge Kalkınma İdaresinin kapatılması
son derece yanlış olurdu -bunu biz defaatle ifade ettik- değerli
arkadaşlarım, çünkü, GAP Bölge Kalkınma İdaresinin,
bölgenin ekonomik kalkınmasının yanı sıra,
çok önem verdiği ve bölgenin de gereksinimi olan sosyokültürel
kalkınma ilkesi, sağlık ve eğitimi hedef alan çalışmaları
ajansların görev alanı dışındadır. Ajanslar
bu görevlerle yükümlü değildir.
İkincisi: Bölgede üç ayrı
kalkınma ajansının kurulacak olması, GAP'ın
temel gerekçesini oluşturan bölgesel entegrasyon ve eş zamanlı
çalışma anlayışı tamamen gündemden düşecektir.
Bunun sonucunda, bugüne dek uygulanmasında yeterince başarılı
olunamayan eş zamanlı ve eş güdümlü çalışmalar
artık hiç gerçekleşemeyecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Ergin,
konuşmanızı tamamlayınız.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Bitiriyorum
Sayın Başkan.
Üçüncü olarak da, GAP bölgenin temel
altyapısıyla ilgiliyken, kalkınma ajanslarının
böylesi bir toplumsal sorumluluğu bulunmamaktadır.
Bu bakımlardan, Güneydoğu
Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresinin süresinin uzatılmasını
biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak yıllardan beri savunuyorduk,
bu teklife de, bu anlamda, haklı olarak, haklı bir teklif olduğu
için teşekkürle destek veriyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
ben, sözlerime, bir buçuk yıl önce GAP'tan sorumlu ilgili Bakanın
yaptığı konuşmadan bir iki alıntı alarak
son vereceğim.
Şimdi, bakınız, Sayın
Bakan Plan ve Bütçe Komisyonunda GAP İdaresi konusunda konuşurken
şöyle söylüyor, diyor ki: "GAP İdaresi, koordinasyon
görevini özellikle son üç yıldır, yani Adalet ve Kalkınma
Partisinin iktidarı döneminde en etkin şekilde yerine
getirmektedir ve GAP Yüksek Kurulu, GAP'ın son durumunu ve koordinasyon
gerektiren öncelikli ve stratejik konuları görüşmüş,
özellikle sulama yatırımlarının tamamlanmasını
hızlandırmak amacıyla gerekli kararları almıştır."
diyor.
Şimdi, ben ilgili Bakana soruyorum:
Bir buçuk yıl önce bu kararları aldığınızı
söylediniz. Şimdi, bu kararlar çerçevesinde ne yaptınız?
Çünkü, bırakın son bir buçuk yılı, beş yıldır
GAP'ta ciddiye alınacak hiçbir sulama çalışmasının
yapılmadığını biliyoruz.
İkincisi: Sayın Bakan,
"14 Ekim 2005 tarihinde toplanan 17'nci GAP Yüksek Kurulu, sulama
yatırımlarının hızlandırılması
amacıyla uygulanabilecek alternatif finans modellerini belirlemiştir
ve bu yıl içinde bu konudaki çalışmalar tamamlanacaktır."
diyor. Şimdi soruyorum: Aradan bir buçuk yıl geçti, alternatif
finans modeli olarak neyi ortaya koydunuz? Bu konuda ne yaptınız?
Üçüncü olarak şunu soruyorum:
Sayın Bakan diyor ki: "GAP bölgesi il ekosistemlerine uygun,
katma değeri yüksek tarımsal ürünlerin belirlenmesi çalışmasını
tamamladık. Her il için rapor hazırladık, ilgili kurumlara
gönderdik." Şimdi, gönderdiniz de ne oldu? Katma değeri
yüksek hangi tarımsal ürünün üretimine son iki yılda geçtiniz?
Ve son olarak şunları söylüyorum:
Sayın Bakanın ifadesiyle "Suriye sınırındaki
mayınlı arazilerin temizlenerek, 306 kilometrekare alanın
ekonomiye kazandırılması amacıyla, GAP İdaresinin
koordinasyonunda, Türk Silahlı Kuvvetleri, Maliye Bakanlığı
ve Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının
katılımıyla Çalışma ve Koordinasyon Kurulu
oluşturulmuş, çalışmalar yürütülmüştür. Ocak
2005'ten itibaren mayınlı alanların temizlenmesiyle
ilgili ihale işlemleri Maliye Bakanlığı tarafından
yürütülmektedir." Bu konuyu da sormak istiyorum: Mayınlı
arazilerin temizlenmesi konusunda şimdiye kadar ne yapılmıştır?
Ne yapılması düşünülmektedir?
BAŞKAN - Sayın Ergin
GÜROL ERGİN (Devamla) - Sözlerimi
tamamlıyorum.
BAŞKAN - Hayır. Süreniz
kadar konuşuyorsunuz
Sevgili arkadaşlarım, lütfen
bizi zor durumda bırakmayınız, istirham ediyorum.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Sayın
Başkan, mümkün mü ben sizi zor durumda bırakayım, öyle
bir şey olabilir mi?
BAŞKAN - Peki. O zaman konuşmanızı
tamamlayınız.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Bu sorularımın
yanıtını ilgili bakandan bekliyorum. Mayınlı
arazileri yabancılara kırk dokuz yıllığına
vermekten vazgeçtiler mi geçmediler mi, öğrenmek istiyorum ve
şunu söyleyerek sözlerimi tamamlıyorum: Ben, 14 Martta
şu kürsüde dedim ki: Siz, bu sulamalardan ötürü, ülkede su
ağını genişletmediğinizden ötürü 21 Mart Dünya
Su Günü'nde yapılacak toplantıya gidemezsiniz. Evet,
Hükûmet kanadından hiç kimse o toplantıya gidemedi, en sonunda
da Ziraat Odaları Birliğinin Genel Kurulu vardı,
Hükûmetten bir tek kişi olmadığı gibi, Tarım Bakanlığından
bir tek genel müdür bile yoktu.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum,
yüce Türk ulusuna da saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, mümkün olduğunca hiçbir milletvekilinin
sözünü kesmek istemiyorum. Ama, şu dakikadan itibaren bütün
milletvekillerine -konuşmacılara- açıkça söylüyorum,
sadece bir dakika süre verilecektir. "Sözümü tamamlamadım,
çok kıymetliydi, çok değerliydi" bütün bunlar geçersizdir.
Konuşmacı arkadaşlara açıkça söylüyorum, bir dakikanın
dışında hiç kimseye ilave yapılmayacaktır.
Heyetinizin bilgilerine arz olunur.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Eşitlik ilkesine aykırı Sayın Başkan.
BAŞKAN - Şahsı
adına Sayın Ahmet Yeni.
Buyurun efendim.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Ben
konuyu konuştum. Ta rahmetli Menderes'ten gelerek neler söylendi
Başkan ve on iki dakika
BAŞKAN - Anladım, işte,
ben bir şey demiyorum. Bu saatten sonra herkese bir dakika.
GÜROL ERGİN (Muğla) - O zaman,
bu saatten sonra Meclisi çalıştırmayın. Yani, bu
saatten sonra çalıştırmayın.
BAŞKAN - Sayın Yeni, siz
dâhil.
Buyurun efendim.
AHMET YENİ (Samsun) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 1424 sıra sayılı
Kanun Teklifi ile 388 Sayılı Güneydoğu Anadolu Projesi
Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatının Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın
üyeler; bilindiği gibi, Güneydoğu Anadolu Projesi GAP Bölge
Kalkınma İdaresi, dokuz ili kapsayan Güneydoğu Anadolu
Bölgesi'nde kalkınmanın planlanması, yönlendirilmesi,
izlenmesi ve kuruluşlar arası koordinasyonun sağlanmasıyla
görevli bir kurum olarak faaliyetlerini sürdürmektedir.
Başlangıçta su ve toprak
kaynakları geliştirme programı olarak planlanan GAP,
1989 yılında, GAP Master Planı'nın hazırlanması,
tarım, sanayi, ulaştırma, haberleşme ve turizm gibi
ekonomik sektörlerin yanı sıra eğitim, sağlık,
konut, kırsal ve kentsel altyapı gibi sosyal yatırımları
da içerisine alan entegre ve bölgesel bir kalkınma projesine
dönüşmüştür. Bu nedenle 1989 yılında 388 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameyle GAP Bölge Kalkınma İdaresi
Teşkilatı kurulmuş ve bölgesel kalkınmayı
planlamak, yönlendirmek, izlemek ve kuruluşlar arası koordinasyonu
sağlamakla görevlendirilmiştir.
GAP'ın temel hedefi, bölgesel
kalkınmanın sağlanması, bölgeler arası farklılıkların
giderilmesi, bölgede ekonomik ve sosyal koşulların geliştirilerek
yöre halkının refah düzeyinin ve yaşam standartlarının
yükseltilmesidir.
KİT alt komisyon toplantısını
Şanlıurfa'da yaptık. GAP bölgesini üyelerimizle beraber
izleme ve inceleme imkânı bulduk. GAP İdaresinin personelinin
çalışmalarını bizzat yerinde takip ettik ve izledik;
çok güzel başarılı hizmetler sunuyorlar, kendilerini
tebrik ediyorum. Bu arada da kaynaklarının da mutlaka artırılması
konusunda da fikirlerimi ifade etmek istiyorum.
GAP bölgesindeki arazileri de
mutlaka heyetlerimizle beraber inceledik ve incelemeye devam
ediyoruz. Tabii, sadece GAP bölgesi değil, aynı zamanda bizim,
GAP bölgesi gibi sulanması gereken Samsun'umuzun Bafra ve Çarşamba
Ovaları da aynen sulamayı bekliyor. GAP bölgesinde arazilerin
yüzde 15'i sulanmış, ama maalesef Kızılırmak
ile Yeşilırmak arasındaki arazilerin yüzde 7'si daha
yeni sulanabilir durumda ve yıllar önce bu barajlar yapılmış,
ama sulama noktasında GAP'ta olduğu gibi, Karadeniz Bölgesi'nde
de -Bafra ve Çarşamba arasındaki bu ovada da- sulama maalesef
yapılamadı. İnşallah, önümüzdeki dönemde bunu
da tamamlarız.
Değerli milletvekilleri, Adalet
ve Kalkınma Partisi İktidarı olarak, dört buçuk
yıllık iktidar döneminde, hiçbir kimseye, hiçbir bölgeye,
herhangi bir partiye ayrım yapmaksızın hizmet getirdik,
getirmeye de devam ediyoruz. Bizden öncekiler bunu yapmadılar
maalesef. Örnekleri mi? Birçok: Belediyelerde ayrım yaptılar,
hatta muhtarlara varana kadar ayrımları yaptılar.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Siz yapmadınız mı? Siz de yaptınız.
AHMET YENİ (Devamla) - Bizde
ise, KÖYDES projesi çerçevesinde bütün köylere yol, su götürmeye
devam ediyoruz hiçbir ayrım yapmadan. BELDES projesi, yani 10
bin nüfusun altında olan belediyelere aynen bu hizmetleri götürmeye
devam ediyoruz, hiçbir parti ayrımı yapmaksızın
bunu yapıyoruz.
Bizden öncekiler o kadar ayrım
yapmışlar ki değerli milletvekilleri, özelleştirme
sonucu işsiz kalan 18 bin kişiden sadece partilerine yakın
olan 1.000 - 1.200 kişiyi işe almışlar. Bizim çıkardığımız
bir kanunla, bu çalışanların, özelleştirme
mağdurlarının tamamını işe tekrar aldık
ve almaya devam ediyoruz ve bu mağduriyeti giderdik. İnşallah
önümüzdeki günlerde köy korucularının da mağduriyetlerini
bizim iktidarımız gerçekleştirecek.
GÜROL ERGİN (Muğla) -
İktidar mı kaldı?
AHMET YENİ (Devamla) -
İşte, değerli milletvekilleri, bizde adalet vardır,
kalkınma vardır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Adınızda var da uygulamada var mı yok mu onu bilemem.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Şahsı adına Batman
Milletvekili Afif Demirkıran.
Buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AFİF DEMİRKIRAN (Batman)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
görüşülmekte olan tasarının 2'nci maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, daha
önce de, 2006'nın sonlarına doğru yine burada, GAP'la ilgili,
bu kürsüde sizlerle GAP'ın güzelliklerini paylaşırken,
Cumhuriyet Halk Partisi sıralarından bir dostum -ki şu
anda burada olmadığı için ismini ifade etmeyeceğim,
söylemeyeceğim- dedi ki: "Siz GAP İdaresini kapatıyorsunuz."
Ben de buradan dedim ki: "Hayır, biz GAP İdaresini kapatmıyoruz."
OSMAN KAPTAN (Antalya) - Plan Bütçede
kapattınız.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Hayır
hayır, tasarı vardı, Plan Bütçede görüştük biz bunu.
Yok mu burada Plan Bütçe üyesi?
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla)
- İşte, değerli arkadaşlar, bugün GAP İdaresini
beş yıllığına daha uzatıyoruz. 1989
yılında yapılan master çalışma sonrası
oluşturulan Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma
İdaresi on beş yıllığına kurulmuştu
malumunuz. 2004 yılında bu süre bitti. 2004 yılında
bir üç yıllığına uzattık süreyi. Şimdi bir
beş yıl daha uzatıyoruz. Dolayısıyla, kuruluş
kanun hükmünde kararnamesindeki "18 yıl" ibaresi
"23 yıl" olarak değiştiriliyor.
Peki, bu tasarıda başka
ne getiriyoruz? GAP İdaresi, bildiğiniz gibi, şu andaki
işleviyle çeşitli kamu kurum ve kuruluşları arasında
koordinasyonu sağlamaktadır, özellikle yatırım
noktasında. Tabii, insani boyutuyla yapmış olduğu
faaliyetlerin dışındaki özellikle yatırımlarda
koordinasyonu sağlamaktadır. Bu koordinasyon görevinin
bihakkın yerine getirilebilmesi için çeşitli bilgi ve
belgelere rahatlıkla ulaşabilmesi gerekmektedir. Bu tasarı
onu da sağlamaktadır.
Ayrıca, Başkan Yardımcısının
özlük haklarıyla ilgili bir madde var.
Ümit ediyorum ve inanıyorum,
önümüzdeki dönem, GAP İdaresinde çalışanlarının
da özlük haklarıyla ilgili yeni bir düzenleme için hep beraber
bir çalışma içinde olacağız.
Değerli arkadaşlar, GAP
dediğiniz zaman, orijinaline, 1989 öncesine, yani GAP Master
Plan çalışmasının öncesine gittiğimizde, bu
proje, bir enerji ve sulama projesi olarak, ta Elektrik İşleri
Etüt İdaresi Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla kurulduğu
günden itibaren, Dicle ve Fırat'ın yukarı kısmında,
Yukarı Mezopotamya'da bir sulama ve enerji üretim projesi olarak
etüt edilmiştir, çalışmaya başlanmıştır.
Bölgenin sulanabilir arazisi,
ekonomik olarak sulanabilir arazisi, daha önceki istatistiklerde
1,7 milyon hektar olarak görünüyordu, şimdi 1,82 olarak büyütülmüş.
Fakat sonuç itibarıyla, Türkiye'nin sulanabilir arazisiyle
karşılaştırdığımız zaman, yüzde
20'si civarında. Malumunuz, Türkiye'nin sulanabilir arazisi
8,5 milyon hektardır.
GAP'ın nüfusu ve GAP'ın yüz
ölçümü, Türkiye'yle mukayese edildiğinde, yüzde 10 civarındadır.
Ancak biraz önce ifade ettiğim gibi, sulama yüzde 20, 2 misli
fazladır diğer nüfus ve yüz ölçümü istatistiğine göre.
GAP'ta on dokuz tane hidroelektrik
santral vardır. Bu rakamları hep tekrarlıyoruz, çünkü
gerçekten, GAP, dünyanın en büyük entegre projelerinden bir tanesidir.
Mutlaka halkımızın, vatandaşlarımızın
bu GAP'la ilgili büyüklükleri bilmesi lazım ki, nasıl, bir
projeyle ilgili, biz, bu arkadaşlarımıza, bu İdareye
bir beş yıllık daha süre veriyoruz? On dokuz tane hidroelektrik
projesi vardır 7.500 megavat, tamamlandığı zaman
27 milyar kilovat saat elektrik üretecek. Nedir 27 milyar kilovat saat?
2006 yılında 175 milyar kilovat saat elektrik tüketti Türkiye.
Şu ana kadar yüzde 73 civarında enerjisi gerçekleşmiş,
gerçekleşme yüzde 73'tür enerjide. 2006 yılında 19 milyar
kilovat saat elektrik üretti ki, bu da Türkiye'nin toplam hidroelektrik
üretiminin aşağı yukarı yüzde 47'si, yarısı
civarındadır. Önemli bir projedir. Ilısu Barajının
da çalışmaları başlamıştır, tamamlandığında,
onun arkasından gelecek olan Cizre Barajı -birkaç tane daha
barajımız var, işte, Batman mevkisine giren Garzan Barajı-
ve birkaç tane daha baraj da tamamlandığında enerji
kısmı tamamlanmış olacaktır.
Peki, sulamada aynı başarıyı
sağlayabilmiş miyiz? Maalesef, değil. Sulamada ancak
260 bin hektar alan sulanabilmiştir, bu da yüzde 13 -yüzde 14 civarındadır.
Eğer, mevcut ödeneklerle, geçmişten bu yana süregelen mevcut
ödeneklerle, biz, sulamaları tamamlamaya çalışırsak
değerli arkadaşlar, çok uzun bir zaman. Bazı arkadaşlarımız
"Yüzlerce yıl." dedi, o kadar değil, ama
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Demirkıran,
bir dakika süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla)
- Ancak dokuz tane ihale edilmiş proje var. Bazı projeler de
ikili anlaşmalar kapsamında yapılacak. Bu dokuz tane
projenin ortalama tamamlanma ömrü yirmi beş yıldır.
Mesela, Batman'ı ele aldığım zaman, Batman Barajı'nın
altında sağ sahil, sol sahil diye iki tane proje var. Sol sahil
mevcut ödeneklerle yirmi beş yılda tamamlanıyor,
sağ sahil seksen dört yılda. Demek ki, yeni bir yaklaşım
lazım, yeni bir konsept geliştirmek lazım, yeni bir modelle
sulama kanallarını tamamlamamız lazım. Onun
için, GAP İdaresi, Devlet Su İşleri, çeşitli kuruluşlarımız,
kamu-özel sektör iş birliğiyle yepyeni modeller geliştirmek
için ciddi bir çaba içindedirler. Yap-işlet, yap-işlet-devret
ve buna benzer çeşitli modeller üzerinde çalışılıyor.
Ki, inşallah, kısa zaman içerisinde, bu güzel arazilerimizi,
1,7 milyon hektarlık araziyi sulamaya açabilirsek, Harran Ovası'nda
olduğu gibi, nasıl orada iki veya üç ürün elde edebiliyor
isek, bütün bu arazilerimizden, dokuz tane ilimizde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla)
- Cümlem bitiyor Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Demirkıran,
teşekkürünüzü alayım. Lütfen, beni kararımdan vazgeçirmeyiniz.
Buyurun efendim.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla)
- Tamam.
birden fazla ürün alabilme
imkânı olacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bundan sonraki maddede devam edeceğim.
Teşekkür ediyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Maddeyi oylarınıza
HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yeter sayısı
BAŞKAN - Arayacağım.
Sayın milletvekilleri, maddeyi
oylarınıza sunup karar yeter sayısı arayacağım.
Elektronik cihazla oylama yapacağım.
Üç dakika süre veriyorum, ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununa ekli (I) sayılı Ek Gösterge
Cetvelinin "I- Genel İdari Hizmetler Sınıfı"
bölümünün (f) bendine "Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi," ibaresinden
sonra gelmek üzere "GAP İdaresi Başkan Yardımcısı,"
ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili Orhan
Sür.
Sayın Sür, buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA ORHAN SÜR (Balıkesir)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan yasanın
3'üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Çok değerli arkadaşlarım,
elbette, dünyanın en büyük entegre projelerinden birisi olan
GAP ülkemizin de en büyük projesi ve gerek bölgede yaşayan insanlarımız
gerek ülkemizin her noktasındaki vatandaşlarımız
GAP projesiyle gerçekten övünç duyuyor, oraya geziler düzenliyor,
orayı görüyor, geziyor.
Ama, eksiklikleri, yanlışlıkları
olduğunu hepimiz biliyoruz. Biraz önce yaptığım
konuşmada da ifade ettiğim gibi, bu teklifin içinde GAP projesinde
çalışan insanların özlük hakları unutulmuş,
onların sorunlarına çözüm getirilmesi unutulmuş. Sadece
GAP İdaresini ayakta tutmaya çalışıyorsunuz. Oradaki
insanlara verebileceğimiz bir şeyler olmalıydı.
22'nci Dönem Meclis eğer GAP projesine önem veriyorsa ve onun süresini
uzatıyorsa, orada çalışan arkadaşlarımızı
da düşünmeliydik diyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
elbette, GAP o bölgeye hayat getiriyor, hayatı da elbette suyla
taşıyor. Sulu tarıma geçilmesi nedeniyle yeni ürünlerin
yetiştirilmesine başlanılan bölgede, bölgeye uygun
çeşitlerin tespit edilmesi ve çiftçiye tavsiye edilmesi gerekmektedir.
Bunun için özenli bir tarımsal araştırma gerekmektedir.
GAP bölgesinde yapılan tarımsal
araştırmalarla ilgili problemler şöylece sıralanabilir:
Yapılan araştırmaların çiftçinin ihtiyacına
yönelik olmayışı birinci nedendir. Çünkü, bu bölgede
yapılan birçok araştırma, o bölgede yaşayan insanlarımızın
gereksinimlerini karşılamaya yönelik yapılmamaktadır.
İkincisi, ihtiyaca cevap veren araştırma sonuçları
çiftçiye ulaştırılamamaktadır. Aslında, bu,
GAP projemizin en büyük eksikliklerinden birisidir. Oradaki insanlarımızın
gereksinimlerini karşılayacak olan çalışmalar
yapıyoruz, bazı kuruluşlarımız çalışmalar
yapıyor, ama, ne yazık ki, bu yapılan çalışmalar
uygulamaya geçemiyor, çiftçimize ulaşmıyor. Çiftçiye
ulaşmadığı için de bu yapılan araştırmalardan
gerekli verim elde edilemiyor. Üçüncü olarak, değişik kuruluşlar
tarafından yapılan araştırmaların bazılarının
aynı, bazılarının yüzeysel veya yetersiz olması.
Gerçekten, bölgede çok çeşitli kurumlar araştırma yapıyor,
ama, bu araştırmaların bir kısmı, gerçekten, sadece
araştırma yapılsın diye yapılan araştırma,
bir kısmı da yüzeysel ve yetersiz araştırma. GAP
İdaresi, maalesef, bugüne kadar bölgede bu koordinasyonu
sağlayamamıştır. Bölgede zayıf olan araştırma,
yayın ve çiftçi bağının güçlendirilmesi, bölgenin
aslında kurtuluşudur. Bu bölgemiz için bizim söyleyebileceğimiz
en önemli eksiklikler ve giderilme yöntemi olarak sizlere sunuluyor.
Değerli arkadaşlarım,
bir önceki konuşmamda ifade etmeye çalıştım, ülkemizde,
GAP denildiği zaman, çok çeşitli konularda iddialar ortaya
atılıyor, çeşitli ülke vatandaşlarının
bu bölgede arazileri kapattığı, bu bölgelerde büyük
toprakların ele geçirildiği ifade ediliyor. Elbette, buna
karşı, "Böyle bir şey yok, şöyle böyle." diye
de gereken açıklamalar yapılıyor.
Ben dün burada bir konuşma yapmıştım.
Onun üzerine iktidar partisi milletvekili arkadaşlarımız
iki tane tabloyu dağıttılar. Bu iki tane tablonun, aslında,
Tapu Kadastronun sitesinde olduğunu ifade ettiler. Ben biraz
önce, Meclis ara verdiğinde, Tapu Kadastronun sitesine girdim,
bu iki tablonun bu şekilde detaylısı yok. Bu tablolar
sanırım iktidar partimiz için özel hazırlanmış
iki tane tablo.
Bu tablolar incelendiğinde,
aslında belki de suçluluk duygusundan mıdır nedir bilmiyorum,
öyle bir tablo hazırlanmış ki, bugüne kadar geçen
hükûmetlerin, hangi hükûmetler döneminde ne kadar arazi satıldı
diye bir tablo hazırlanmış ve bu tablonun birinci
sırasına da ne hikmetse, 1961-1965 yılları arasında
Cumhuriyet Halk Partisi İktidarı döneminde yapılan,
yapıldığı iddia edilen satışlar konulmuş,
çünkü, o zaman, gerçekten, çok büyük bir rakam gözüküyor. Şimdi,
ama, bu tabloyu gerçekten incelediğinizde, bu işi bilen birisi
bu tabloyu incelediğinde, bunun ne kadar büyük bir çarpıtma
olduğunu, burada nasıl bir hata olduğunu çok net bir
şekilde görüyorsunuz.
Bakın, değerli arkadaşlarım,
aslında rakamın tam doğru olmadığı bile
iddia ediliyor ama, bu tablodaki rakamları doğru kabul
edersek, bu tabloyu okursak, bu tabloya göre, "Bizim ülkemizde,
şu ana kadar, 181.540 dönüm arazi yabancılara satılmış."
deniliyor ve yine dağıttığınız tabloda,
Suriye yurttaşlarının 149.377 dönüm arazisi olduğu
ifade ediliyor.
Şimdi önce, şu Suriye
yurttaşlarının arazilerine bir açıklık getirelim.
Değerli arkadaşlarım,
Suriye vatandaşları Türkiye Cumhuriyeti'nden hiçbir zaman
arazi satın almamışlardır, hiçbir zaman Türkiye
Cumhuriyeti, Suriye vatandaşlarına arazi satmamıştır.
Yani, satıldığı iddia edilen bu 149.377 dönüm araziyi
Türkiye Cumhuriyeti satmamıştır. Bu araziler, Hatay
Cumhuriyeti zamanında Suriyeli yurttaşlar tarafından
o bölgede alınan arazilerdir. Yani, Türkiye Cumhuriyeti'nin
sattığı arazilerin içine bunu koymak çok büyük hatadır;
bir kere, bunu net bir şekilde koyalım.
MUHARREM KARSLI (İstanbul) -
Öyle bir şey yok.
ORHAN SÜR (Devamla) - Artı, daha
ilerisini ben size söyleyeyim: Bakın
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Nelerle
uğraşıyorsunuz!
ORHAN SÜR (Devamla) - "Nelerle
uğraşıyorsunuz!" değil, burada bir tablo gösteriyorsunuz,
ondan sonra, "Cumhuriyet Halk Partisi en büyük araziyi satmış."
diyorsunuz. Cumhuriyet Halk Partisinin yaptığı,
1960'lı yıllarda o bölgede kadastro çalışması
yapıp, o kadastro çalışmasında Suriye yurttaşlarının
arazilerini Suriye yurttaşları üzerine yazıp tapuya
göndermektir, başka bir şey yapmamış ki. Satış
yok
Satış yok
Şimdi
MEHMET SOYDAN (Hatay) - Şimdikileri
ORHAN SÜR (Devamla) - Müsaade eder
misin değerli arkadaşım. Dinleyin, lütfen öğrenin;
bak, size bilgiler aktarmaya çalışıyorum.
Bakın, size ilginç bir rakam
vereyim: Suriye yurttaşlarının Türkiye'de 149 bin dönüm
araziden bile daha düşük arazisi olduğu aslında iddia
ediliyor, yani, bu rakamlarda bazı mükerrer yazılımların
olduğu ifade ediliyor. Bu doğru olsa bile, bakın, bizim
şu anda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Suriye'de
1 milyon 24 bin 261 dönüm arazisi var; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının
Suriye'de, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları adına
tapusu çıkarılmış, yani, bizdeki rakamın yaklaşık
7 misli arazimiz Suriye'de Türklere ait, Türk vatandaşlarına
ait. Ayrıca, 2 milyon 284 bin 901 dönüm arazi üzerinde de hak sahibi
olduğumuzu iddia ediyoruz Suriye'de.
Şimdi o nedenle, öncelikle,
gelin -bu iş, bu rakamı açıkladığımıza
göre- şu 181.540 rakamından 149.377 rakamını -sizin
ifade ettiğiniz rakamı- çıkarırsak, Türkiye Cumhuriyeti'nde
sizin şu tabloda gösterdiğiniz, satıldığını
iddia ettiğiniz rakam, 32.163 dönüme düşüyor. Yani, seksen
beş yıllık cumhuriyet döneminde, şu tabloya göre,
satılan yer 32.163 dönümdür değerli arkadaşlarım.
Peki, dört yıllık AKP döneminde ne kadar satılmış
diye bakarsanız
MEHMET SOYDAN (Hatay) - Onlar da
Türk asıllı Alman vatandaşları, onları da
açıkla.
ORHAN SÜR (Devamla) - Dört yıllık
AKP döneminde 15.175 dönüm arazi satılmıştır. Yani,
yaklaşık seksen bir yılda 16.988 dönüm
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) -
32 bin, yanlış.
ORHAN SÜR (Devamla) - Seksen bir
yılda dedim, seksen bir yılda
(AK Parti sıralarından
gürültüler) Seksen bir yılda 56-57 tane cumhuriyet hükûmeti
16.988 dönüm satmış
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Kütahya)
- Kaç sene iktidar oldunuz?
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) -
Demin öyle söylemediniz, demin "32 bin" dediniz!
ORHAN SÜR (Devamla) - Efendim, o,
seksen beş yıldan bahsediyorum, seksen beşle seksen birin
arasındaki farkı bilmiyorsanız, onu anlatayım.
Seksen bir yıldan bahsediyorum. Seksen bir yılda cumhuriyet
hükûmetleri 16.988 dönüm arazi satmış, dört yılda AKP
İktidarı 15.175 dönüm arazi satmış. (AK Parti
sıralarından gürültüler) Yani, bu konuda lidersiniz. Bu
konuda lidersiniz, bunu bir kere, kabul edin. Bunu bir kere, kabul
edin, ondan sonra
Aslında bu rakamlarda başka şeyler
de var
MEHMET SOYDAN (Hatay) - Türk
asıllı Alman vatandaşları
ORHAN SÜR (Devamla) - Türk asıllı,
onu da söyleyeyim canım, çok acele etme, dur. Dur, onu da söyleyeyim.
Yani, Alman vatandaşlığına geçen Türklerin de bunun
içinde yeri var. Yani, o da 15.252 kişi, bir kısmı Alman,
bir kısmı Türk bunların, hangisi, tam oranını
bilemiyorum. 10.712 dönümü bunlar, bu 32 bin dönümün içinde. Ayrıca
(AK
Parti sıralarından gürültüler)
Hayır, 11.166 tane Yunan uyruklu
Türk kökenli vatandaşımız var, bu dönemde değil,
eski dönemde aldı. Onların aldıkları da 3.500 dönüm.
Şimdi bunlara bakarsanız, gerçekten, AKP'nin bir liderlik
koltuğuna oturduğunu bu toprakların satışında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN SÜR (Devamla) - Bitiriyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Sür, bir dakika
süre veriyorum efendim.
Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
ORHAN SÜR (Devamla) - Ama, burada
esas sorun, biraz önce de ifade etmeye çalıştım değerli
arkadaşlarım, bu tablo değil. Yabancılar Türkiye'de
Bakın, Turizmi Teşvik Kanunu 2634, Endüstri Bölgeleri Kanunu
4737, Petrol Kanunu 3626, 4875 sayılı Doğrudan Yabancı
Yatırımlar Kanunu ve özelleştirmeyle çok büyük alanlar
almaktadırlar. Bu tabloların içinde bunlar görünmüyor.
İşte, benim itiraz ettiğim, insanımızın
itiraz ettiği, bu görünmeyen tablodur. Buna bir açıklık
getirirseniz, bunu açıklayabilecek tablolar düzenleyebilirseniz,
o zaman size teşekkür edeceğim. Ama, biraz önce bana
"Burada tablo var." diye gösterilenler 35'inci madde, Tapu
Kanunu'nun 35'inci maddesinde yaptığımız değişiklikten
sonra alınanlardı. O ayrı bir konu. Benim söylediğim,
dört tane, beş tane kanundan bahsediyorum. Bu konuda bir tablo
yoktur, bir açıklama yoktur, bir miktar belli değildir ve bu
ülkenin topraklarının bu nedenle satıldığı
iddia edilmektedir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Sür.
Şahsı adına Batman
Milletvekili Afif Demirkıran.
Buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AFİF DEMİRKIRAN (Batman)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, Orhan Bey'in konuşmasına
biraz değinerek, esas, GAP Projesine geçeceğim.
Değerli arkadaşlar, ben
geçen sene Tanzanya'ya gittim. Tanzanya'da birkaç tane çiftçimiz oradan
arazi almışlar ve tarımcılık yapıyorlar.
Dünyanın her yerinde, eğer, bir mütekabiliyet varsa, yani
bir Türk vatandaşı gidip Almanya'dan, Hollanda'dan, İngiltere'den
eğer arazi alabiliyorsa; eğer, bina alabiliyorsa;
eğer, şirket kurabiliyorsa, o ülkelerin de Türkiye'ye gelip
bunu yapabilmesi gerekir. Eğer, biz global dünyanın bir parçasıysak,
global ailenin bir ferdiysek; biz, Avrupa Birliğine üye olacaksak,
biz, Amerika Birleşik Devletleri'yle, biz Rusya'yla, biz Japonya'yla
dostça yaşayacaksak, yani bu dünyada dostça yaşayacaksak
onların bize yapmış olduğu muameleyi biz de burada
yapmak mecburiyetindeyiz. Tabii ki, Türkiye'de bir şirket kurulduğu
zaman, gider, istediği yerden istediği şeyi alır.
Çünkü, Türk kanunlarına göre kuruluyor ve artık o Türk
şirketidir. Sermayesinin bir kısmı yabancı olabilir,
tamamı da yabancı olabilir, ama Türkiye'de Türk kanunlarına
göre kurulmuş her şirketin Türkiye'deki bir şirkete tanınan
haklardan istifade etmesi gerekiyor. Bu, dünyanın her yerinde
böyledir. Eğer, biz sınırlarımızı kapatacaksak,
o ayrı. Ama, biz diyoruz ki AK Parti İktidarı olarak:
"Hayır, biz, dünyayla bütünleşiyoruz, onun için, dünya
ne yapıyorsa biz de onu yapacağız." Dolayısıyla,
yani, bir insan gelmiş, üç beş dönüm bir arazi almış,
sırtına yükleyip, gidecek hâli yok. Bunu da söyleyeyim yani.
Bu, sadece, halkı biraz tedirgin etmek için ortaya konan ifadeler
olarak lütfen algılansın. Kimse, binasını sırtına,
arazisini sırtına alıp yükleyip götüremez. O bizim malımızdır,
burada kalacaktır.
Değerli arkadaşlar, GAP
İdaresi, biraz önce de ifade ettik, insan odaklı bir sürdürülebilir
kalkınma projesidir ve GAP Türkiye'de bölgeler arasındaki
farklılığı ortadan kaldırmaya yönelik bir
projedir GAP projesi ve GAP projesi tamamlandığında
bölgedeki kişi başı gelir yüzde 200'ün üzerinde artacak,
gayrisafi bölgesel hasıla yüzde 400'ün üzerinde bir artış
gösterecek. Bunlar, önemli kazanımlardır değerli arkadaşlar.
Önemli olan, orayı bir an önce tamamlamaktır ve GAP İdaresi,
yatırımların koordinasyonunun ötesinde, ayrıca,
sosyal amaçlı birçok çalışmalar yapmaktadır. Detaylarına
girmeyeceğim. Sadece, çok amaçlı toplum merkezleri, çocuk
ve gençlik merkezleri, eğitim merkezleri, çocuk odaları,
bunlardan birkaçıdır. Ayrıca, Girişimleri Destek
Merkezi, bölgedeki küçük ve orta boy işletmelere her türlü desteği
sağlamaktadır.
GAP İdaresi, çeşitli uluslararası
fonlardan da istifadeyle, özellikle küçük ve orta boy sanayiyi
teşvik etmektedir, geliştirmek için önemli katkılarda
bulunmaktadır. Bunun iki tane örneğini vereceğim,
güncel, başarılı olmuş iki tane örnek: Bir tanesi
UNDP, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programıyla
İsviçre Kalkınma Teşkilatının ortak yürüttüğü
bir kalkınma projesi -6 milyon dolar civarında- 33 alt projeden
oluşan bir proje, başarıyla devam etmektedir.
Ayrıca, Avrupa Birliğiyle
ortak bir proje yürütüldü. Üç tane ayağı olan, kültürel miras,
kırsal kalkınma ve KOBİ olmak üzere üç tane ayağı
olan 47 milyon euro büyüklüğünde bir proje de başarıyla
devam etmektedir.
Değerli arkadaşlar, GAP
İdaresi yakın bir zamanda yeni bir inisiyatif başlattı.
Bunu, lütfen, dikkatle dinlemenizi arzu ediyorum. Geçtiğimiz
kasım ayında, dokuz ilden 90 tane iş adamı İstanbul'da
bir araya geldi. GAP için neler yapılabilir, orada özel teşebbüsü
nasıl motive edebiliriz, yerel dinamikleri nasıl daha
fazla canlandırabiliriz, sulama kanallarını nasıl
bir an önce tamamlayabiliriz, bölge dışındaki yatırımcıları
bölgeye nasıl çekebiliriz, bölgenin potansiyellerini nasıl
aktive, motive edebiliriz. Bu toplantıda, uzun süren müzakerelerden
sonra bir kalkınma platformu, GAP Kalkınma Platformu kuruldu.
Bu Platform, ağırlıklı olarak özel sektörden oluşuyor.
Her ilden 2 tane iş adamımız, çoğunluğunda da
sanayi ve ticaret odası başkanları dâhildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla)
- Sayın Başkan, süre çabuk bitiyor.
BAŞKAN - Sayın Demirkıran,
süre hızlı geçiyor, siz farkında değilsiniz.
Bir dakika süre verdim size, konuşmanızı
tamamlayınız.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla)
- Cümleyi toparlıyorum.
Bunun yanı sıra, Kalkınma
Bankası Genel Müdürü, GAP İdaresi Başkanı, bölgeyi
temsilen bir vali (Diyarbakır Valisi), bölgeyi temsilen Urfa
Belediye Başkanı ve bölgeyi temsilen bir milletvekili
-bendeniz- bu Platformun üyesiyiz, 23 kişiden oluşan bir
platform, aylık toplantılar yapmaktadır. Son Urfa'da
yapmış olduğumuz toplantıda, birkaç tane ana
başlıkla ilgili çok kısaca, vaktim de doluyor
Sulama projelerini özel ve kamu
ortaklığıyla nasıl geliştirebiliriz? Her
ilin yatırım potansiyelini tespit etmek için, Devlet Planlama
Teşkilatı, TÜBİTAK vesaire gibi kuruluşlardan
yardımla bunu yapmak.
Teşvikleri bölgede ve bölge
dışında anlatmak.
Bölgedeki kalifiye elaman, özellikle
sektörel bazda ihtiyaç duyulan kalifiye elemanların eğitimiyle
ilgili projeler geliştirmek ve bölge dışından,
özellikle büyük holdinglerin, bölgedeki tespit edilmiş olan, tanımlanmış
olan projelere gidip yatırım yapmalarını sağlamak
üzere, gidip, özellikle sanayi, ticaret odalarıyla, TÜSİAD'la
veya buna benzer kuruluşlarla ve iş adamlarımızla
görüşmeler yapmak üzere çalışmalar yaptık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür cümlenizi
alayım.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla)
- Hepinizi saygıyla selamlıyorum Sayın Başkanım.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
nezaketinize Sayın Demirkıran, sağ olun.
Sayın milletvekilleri, maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- Bu Kanunun 3 üncü maddesi
1/11/2007 tarihinde, diğer hükümleri yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Nail Kamacı.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Kamacı, buyurun
efendim.
CHP GRUBU ADINA NAİL KAMACI
(Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan kanun teklifinin 4'üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
4'üncü madde, bildiğiniz gibi,
yürürlük maddesi. "Yürürlük maddesinde konuşmak nereden
çıktı?" diyebilirsiniz, ancak, yıllardan beri,
hükûmetlere, yürütmek için bu kanunlar verilmiş, bir türlü yürütüp
de bu GAP projesini bitirmek nasip olmamış! O yüzden, bu yürütme
maddesinde, yürütmeyi size verme taraftarı değilim;
açıkça söyleyeyim.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Bravo, çok haklısın!
NAİL KAMACI (Devamla) - Çünkü,
bugüne kadar daha yüzde 52'si biten, yüzde 48'i daha geride kalan büyük
bir oluşumu konuşuyoruz. Şimdi, zaman zaman politik
mizaha da konu olan bu GAP projesi, başbakanlar arasında
"GAP'ı gaptırmam." sloganlarıyla da konuşulmuştur.
Yalnız, biraz önce sayın Anavatan Partili milletvekili,
konuşmasında, "Sayın Özal'ın Projesidir"
diye bahsetti. Bu Projenin başlangıç tarihi -biraz önce Gürol
Hoca'nın da bahsettiği- 1936'dır, o zamandan beri devam
etmektedir ve o dönemden beri bu ülkeyi yöneten cumhurbaşkanlarının,
başbakanların, bakanların ve bu konuda görevli olan
herkesin, GAP projesinin yüzde 52'ye gelmesinde büyük katkıları
olmuştur. Huzurlarınızda, katkıları olan bütün
bu devlet adamlarına teşekkür etmek istiyorum; ölenlere
Allah'tan rahmet diliyorum, kalanlara Allah selamet versin diyorum.
Yine, aynı şekilde, biraz
önce iktidar partisi milletvekillerinin konuşmalarını
dikkatle izledim. Bu projenin çok önemli olduğunu, bu bölgedeki
sosyal kalkınmaya, kültürel kalkınmaya ve eğitim kalkınmasına
büyük önem vereceğini, bölgenin yoksullaşmasını
sağlayan bazı olumsuzlukların ortadan kalkacağını
söylediler; çok doğrudur. Ancak, bunu söyleyerek olmuyor bunlar.
Dört buçuk yıldan beri, bu Hükûmet döneminde GAP'a önemli şekilde
bir katkıda bulunulmadı. Ha, bundan sonra bulunabilir mi?
Evet, bundan sonra bulunacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi
hükûmetlerinde GAP projesi önemli ölçüde bitirilecektir değerli
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Bunu şunun için söylüyorum:
Hem projeyi yapacağız diye uğraşıyorsunuz
hem de -biraz önce Orhan arkadaşımızın söylediği
gibi- bazı alanların satılmasını sağlıyorsunuz
ve aynı zamanda, 306 kilometrekare olan bu mayınlı arazileri
İsraillilere satmak suretiyle onları toprak sahibi yapmayı
düşünüyorsunuz. Bu, yanlış bir uygulamadır değerli
arkadaşlarım.
Yine aynı şekilde, bu Projenin
sağlanmasıyla beraber bu bölgede birkaç türlü ürün alınabileceğini,
birkaç çeşit ürün alınabileceğini, yılda birkaç
defa ürün yapılabileceğini söylediler; çok doğrudur
arkadaşlar. Biz şunu yapabiliyor muyuz öncelikle: Türkiye'nin
başka bölgelerinde yetişen tarım ürünlerinin,
doğru dürüst, bu ülkenin ve bu toplumdaki çiftçilerimizin iyi
şekilde refahının sağlanmasına katkıda
bulunabiliyor muyuz? Önce ona bakmak lazım.
Tarım kesiminin siz geldiğiniz
günden beri hangi seviyelere geldiğine iyi bakmak lazım
değerli arkadaşlar. Öncelikle, bu tarım kesimi, Türkiye'de
en fazla istihdamı sağlayan önemli sektörlerden bir tanesi.
Yüzde 25'le tarım kesimi, en fazla istihdamı sağlayan
bir sektörümüz. Bu sektörümüzle ilgili çok çeşitli sıkıntılarımız
var. Bu sıkıntıları dört buçuk yıllık dönem
içerisinde aşabilmiş değilsiniz, aşabilmiş
değiliz. Hâlâ daha çiftçimiz, geçmiş yılları aratan
şekilde, yoksullaşma sürecine girmektedir. Biraz önce
söyledi arkadaşımız yine burada, AKP milletvekili
"Biz bu Projeyle, şehirlerin etrafında şekillenen
gecekondulaşmayı önleyeceğiz." diyor. Değerli
arkadaşlar, acaba Türkiye'nin büyük şehirlerine sadece
Güneydoğu'dan mı, Doğu Anadolu'dan mı geliyor gecekondulaşma?
Hayır, sadece oradan değil, artık, batının her
köyünden, her mezrasından büyük kentlerimize doğru büyük
akınlar olmakta. Neden olmakta? Çünkü, Türk çiftçisi, sizin döneminizde,
önemli şekilde mali kayıplara uğradı değerli
arkadaşlar, büyük tahribata uğradılar.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Doğru söylüyor.
NAİL KAMACI (Devamla) - Yine
aynı şekilde, son iki yılda, Türk çiftçisi, 1 milyon 250
bin tane kişi, Türkiye'nin çeşitli kentlerindeki varoşların
etrafında gecekondularda yaşamaya gelmişlerdir değerli
arkadaşlar. Siz bunlara bir iş sağladığınız
için gelmedi, bir fabrika açtığınız için gelmedi.
Bunların hemen hemen hepsi, başkalarının, sermayenin
önüne ucuz iş gücü olmak için Türkiye'nin şehirlerine gelmeye
başladılar. Elektrikleri yok, suları yok, gecekondularda
oturuyor bunlar.
RECEP KORAL (İstanbul) - Hangi
şehir?
NAİL KAMACI (Devamla) - Onları
bu duruma getirenler, halka karşı sorumludur değerli
arkadaşlar.
MEHMET SOYDAN (Hatay) - Hangi
şehrin suyu yok?
NAİL KAMACI (Devamla) - Evet,
evet, birçoklarının suyu yok.
Ve bu ülkede, millî gelirden aldıkları
pay yüzde 11,4'lere düşmüştür sizin zamanınızda. Bunu
yapan, bu iktidar değerli arkadaşlar, sizler gerçekleştirdiniz.
Köylü ve tarımda çözülme devam etmektedir; nereye doğru?
Şehirlere doğru devam etmektedir. Yoksulluk hızla artmaktadır
değerli arkadaşlar. Bunlar, sizin sayenizde meydana gelen
olumsuzluklardır.
Evet, bu olumsuzluklar sizin zamanınızda
geldi. Ben, size bir şey söyleyeyim: Türkiye'nin en önemli kentlerinden
bir tanesi, örtü altı seracılığının olduğu
alanlardan bir tanesi Antalya'da bile, bu sene içerisinde, 2002
yılını arar duruma gelmişlerdir.
Şimdi, sen gülüyorsun, ben sana
söyleyeyim: Hatay'da portakalın kilosu kaç paraydı? Söyle
bakayım. Hatay'da portakalın kilosu 100 kuruştu, 100.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Ya, portakal ağacı görmemiş onlar!
NAİL KAMACI (Devamla) - Var
mı başka? Mersin'de 100 kuruştu, Antalya'da 100 kuruştu.
Buna "hayır" diyebilme şansınız var
mı?
MEHMET SOYDAN (Hatay) - Enflasyon
düşüyor, haberin yok.
NAİL KAMACI (Devamla) -
Şu anda, Antalya'da...
OSMAN AKMAN (Antalya) - Nerede ki
o?
NAİL KAMACI (Devamla) - Arkadan
seslenme Sayın Osman Akman!
... domates fiyatları 300-400
kuruş, biber fiyatları 400 kuruş
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Atma
atma.
NAİL KAMACI (Devamla) - Patlıcan
400 kuruş. İnsanlar, 2002 yılındaki o dönemi arar
hâle geldiler değerli arkadaşlar. Ama, hiç unutmayın -ben
de şimdi aldım geldim rakamları- hiç unutmayın değerli
arkadaşlar, Türk halkı sizi 2002'de nasıl iktidara getirdiyse,
2007'de, 22 Temmuzda sizin elinizden iktidarı alacaktır.
(CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Öyle gülmeyin. Böyle, sermayeyi
etrafınıza aldınız, şişirilmiş anketlerle
kendinizi yüzde 30'larda, yüzde 35'lerde gösteriyorsunuz.
AFİF DEMİRKIRAN (Batman)
- 50
50
NAİL KAMACI (Devamla) - Esas
anket 22 Temmuzda olacaktır sandıkta. (CHP sıralarından
alkışlar) O anketi göreceğiz.
Sizin döneminizde tarımsal
ithalat 6 milyar doları bulmuştur.
MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya)
- İhracat ne kadar oldu? Onu da söyle.
NAİL KAMACI (Devamla) -
İhracatı söyleyelim: 6 milyar 700 milyon dolar, sizin döneminizde.
Daha önceden, bu ülke, tarımda dışarıdan hiçbir
ithalat yapmadan 5 milyar dolarlık ihracat yapıyordu. Sizin
döneminizde her şey geriye gitmeye başladı. (CHP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar,
AK Parti sıralarından gürültüler) Bu ülkede sizin zamanınızda
tarımsal girdi miktarında önemli şekilde artışlar
meydana geldi. İşte, size söylüyorum
MEHMET SOYDAN (Hatay) - Ucuzluk geldi,
ucuzluk.
NAİL KAMACI (Devamla) -
gübre,
yüzde 115 arttı sizin zamanınızda. Yeşil mazot
Pardon, pardon. Mazot
Mazot
AHMET YENİ (Samsun) - Yeşil
Yeşil
NAİL KAMACI (Devamla) - Değil
mi? Biliyorsun değil mi? Yaa
Yaa
Nerede yeşil mazot?... Yeşil
mazot nerede? Ahmet Yeni, nerede? Samsun'a söylersin, Samsun'a.
Mazot yüzde 146 arttı. Buğday
yüzde 63 arttı. Pancar yüzde 20 arttı.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Kaç liradan kaç liraya geldi?
NAİL KAMACI (Devamla) - Bakın,
sizin ürünlerinizde yüzde 60 artanın karşısında
mazot yüzde 146 arttı. Bu mu sizin adaletiniz? Bu mu sizin kalkınmanız?
Bu mu sizin hakkınız? (CHP sıralarından alkışlar)
Göreceksiniz, önümüzdeki günlerde
Türk çiftçisinin karşısına çıkamayacaksınız.
Çünkü, Türk çiftçisinin karşısına çıkacak yüzünüz
kalmayacak.
Değerli arkadaşlar, sizin
döneminizde birçok yerde afet oldu, Antalya da dâhil. Sayın Mevlüt
Çavuşoğlu, Fikret Badazlı, Osman Akman; siz, bu afet
olan bölgelere ne kadar yardım yaptınız? Ne kadar yardım
yaptınız? Hayır, yardım falan yapmadınız.
Kayısı, fındık ve diğerleri afetten, dondan ve
hortumdan perişan oldu. Ne kadar yardım yaptınız?
Ne kadar yardım yaptınız, söyleyin? Hiçbir yardım
yapmadınız insanlara. O insanları kendi hâline, kendi
hâline bıraktınız.
MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya)
- Tarım Sigortası Kanunu'ndan bahset!
NAİL KAMACI (Devamla) - Rakamlarla
konuşuyorum. Rakamlarla konuşuyorum burada. Benim söylediklerim
doğru burada. (AK Parti sıralarından gürültüler) Gübreye
yüzde 115 zam olmadı mı? Evet, evet, evet...
Şimdi, dediniz ki, geçen gün
Geçen gün, Çobanlar'a gittim Afyon'a. Afyonlu olanı vardır
burada. Çobanlar'da bir şeker fabrikası var. Mezbelelik,
yani girince içim sızladı. (AK Parti sıralarından
gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kamacı,
Sayın Kamacı
Arkadaşlar, bir dakika, bir
dakika, sakin olalım.
Sayın Kamacı'ya ek bir dakika
süre veriyorum konuşmasını tamamlaması için.
Buyurun Sayın Kamacı, tamamlayınız.
NAİL KAMACI (Devamla) - Evet,
Çobanlar'da şeker fabrikasını görünce içim sızladı.
Siz, bu ülkenin iktidarına geldiğiniz zaman "IMF'ye,
Dünya Bankasına karşı çıkacağız, pancardaki
tahditleri kaldıracağız, anasondaki tahditleri kaldıracağız"
dediniz. Kaldırabildiniz mi? Kaldırabildiniz mi? Hazır
olan şeker fabrikalarını tek tek kapattınız.
Yazıklar olsun size! (CHP sıralarından alkışlar)
Gidin Sandıklı'daki Ziraat
Odası Başkanınızla konuşun. O, sizin il genel
meclisi üyeniz. Onu ziyaret ettim. Aynen benim söylediklerimi tekrar
etti. Yanımda Vedat Yücesan arkadaşım da vardı,
beraber. Sandıklı'daki il genel meclisi üyeniz, sizden hiç
memnun olmadığını söylüyor. Benim yanımda,
150 kişinin huzurunda söyledi bunları. Siz, Türkiye'de yoksulları
daha yoksul, zenginleri daha zengin yaptınız. Gelirken böyle
demeden geldiniz, fakat geldikten sonra, oy aldıklarınıza
sırtınızı döndünüz, oy almadıklarınıza
para verdiniz.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5'inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 5- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan.
Buyurun Sayın Özkan. (AK Parti
sıralarından "Oo. sesleri, gürültüler)
CHP GRUBU ADINA RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ben, yasa hakkında konuşacağım değerli arkadaşlarım.
(Gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen sakin olalım.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla)
- Görüşülmekte olan 1424 sıra sayılı Güneydoğu
Anadolu Projesi Kalkınma İdaresi Teşkilatının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin
5'inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bu kanun teklifiyle, asıl amaç olarak, yasal görev süresi 6 Kasım
2007'de sona eren GAP Bölge Kalkınma İdaresinin görev süresinin
Güneydoğu Anadolu Projesi'nin bitirilmesine kadar devam ettirilmesi
amaçlanmaktadır.
Genel Gerekçede, master plan kapsamında
2005'te tamamlanması hedeflenen Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde
Proje gereğince bazı artışlar olacağından
söz edilmekle birlikte, GAP Master Planının yapımından
bu yana geçen süre içerisinde, bölgede ve Türkiye'de Plan kapsamındaki
varsayımlara uymayan önemli gelişmeler meydana gelmiş
ve master plan hedeflerinden önemli ölçüde sapmalar olmuştur.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
bu proje hedeflerinden sapılmasının ve iktidar olduğunuz
beş yıla yakın bir süredir bu projenin istenen seviyeye
getirilmemesinin gerekçeleri nelerdir? İktidarınız
döneminde GAP projesi için neler yapılmıştır? Bu
bölge için neler yapılmıştır? Seçim meydanlarında
verilen sözlerin hangileri yerine getirilmiştir? Bu bölgede
en doğal hakları olarak refah seviyelerinin belirli seviyelere
ulaşması için çabalayan yetiştiricilerimize
"Bu millet yatıp kalkıp sizin için mi çalışacak?"
diyebilme zihniyetine sahip bir iktidar, kendisi dört buçuk
yıldır yan gelip yattı, bugün, bu teklifle, bir diğer
anlamda bölgede yapamadıklarından dolayı suçunu
itiraf etmiş bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi olarak, daha fonksiyonel,
daha kontrollü yürütüleceğine inandığımız
için, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 4 Kasım 2004 tarihindeki
birleşiminde, bu üç yıllık sürenin yetersiz olduğunu,
bu işlerin on yılda daha iyi yürütüleceğine inandığımız
için önerge vermiştik. Ancak, Hükûmet buna karşı çıktı
ve üç yıllık sürenin yeterli olduğunu savundular.
Şimdi ise, teklifin 1'inci maddesinde, kararnamenin 1'inci maddesinde
yer alan "hükmi şahsiyeti haiz ve 18 yıl" ibaresi
"23 yıl" olarak değiştirilmiştir. Bu da Cumhuriyet
Halk Partisinin haklılığını bir kez daha gözler
önüne sermiş bulunmaktadır. Bu, aynı zamanda, iktidar
ve muhalefetin ülke gündemlerine bakış açılarındaki
ciddiyeti ortaya koyması açısından son derece önemlidir.
2006 yılı sonuna kadar
milyonlarca dolar harcama yapılan Projede gelinen nokta son
derece vahimdir. Geriye dönüp baktığımızda, bölgeden
uzak bir GAP İdaresi Başkanlığı ve bölgede yarım
kalmış yatırımlardan başka bir şey göz önünde
bulunmuyor. GAP İdaresinin süresinin uzatılması ve
akabinde Bölge Kalkınma İdaresinin bölge kalkınma ajanslarına
dönüşmesi, artık bu Projenin devlet tarafından unutulduğu
anlamına gelmektedir. Bu yatırımın gerçekleşme
oranları, gelinen noktada bölge insanını tatmin etmemektedir.
Özellikle enerji ve tarımsal sulamanın istenilen düzeyde
olmaması, bölge insanını devletine karşı
küskünlük derecesine getirmiştir. Bu küskünlük, Burdur ilinde
de devam etmektedir. Burdur Karaçal Barajı'nı devamlı
gündemde tutmama rağmen, kedinin fareyle oynadığı
gibi, yeterli ödenek ayırmadığınız için, dört
buçuk yıldır bir arpa boyu yol alınmadı. 50 bin dönüm
arazi, toprak "su, su, su" diye feryat ediyor.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) -
Doğruyu söyle. Kaç para verildi? 13 trilyon ayrıldığını
söylesene.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla)
- Sayın iktidar milletvekillerimiz benim çalışmalarımdan
etkilendiler. Onlara teşekkür ediyorum, Bayram Özçelik'e de,
Mehmet Alp'e de. Defalarca bakanlığı ziyaret ettiler,
ancak, bu dört buçuk yıllık süreçte 12,3 trilyonluk bir katre
ayırabildiler. Bizim bu Barajın bitmesi için 73 trilyona
ihtiyaç var. Bu Barajın başlangıcı bundan on
beş yıl evvellere dayanıyor. Sosyaldemokrat Halkçı
Parti zamanında temeli atılmış, ancak, bu Baraj bugüne
değin bitirilememiştir. Biz istiyorduk ki, bu güçlü iktidar,
beş yıllık süreçte bu Barajı bitirir bu Barajın
altında olan Hacılar, Düğer, Yarıköy, Yazköy, Suludere,
Yassıgüme, Çendik, Kuruçay ve Akyaka köylerindeki 50 bin dönüm
arazi suyla buluşur ve bu arazilerden üretilen ürünler Türkiye
coğrafyasına dağılır, katma değer üretilir,
Burdur çiftçisi, Burdur köylüsü refaha kavuşur dileğimizdi.
Yine, bu amaçla bizim Burdur'umuzda
göletler bitmiş, geçmiş iktidarlar döneminde. Geçmiş
iktidarlara zaman zaman, siz, "bir çivi çakmadı" anlayışıyla
yaklaşıyorsunuz, Askeriye göletimiz var bitmiş, Gökçebağ
göletimiz bitmiş, Onaç Barajı'mız var bitmiş ama,
bunların altyapısında kanaletler yok, çok cüzi fiyatlarla
bitecek kanaletler suyun toprakla buluşmasını sağlayacak
ama, bu beş yıllık süreçte bunu da tamamlayamadınız.
İnşallah, yaklaşan Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında
bu sorunları biz çözeceğiz.
GAP, aslında su ve toprak kaynaklarını
geliştirme programı olarak planlanan bir projedir. GAP kapsamında
bulunan dokuz ilin bölgesel olarak kalkınması, bölgeler
arası farklılığın giderilmesi, istihdam yaratılması,
bölge halkının gelir ve hayat düzeyinin yükseltilerek,
Dicle ve Fırat Nehirleriyle bu iki nehir arasında kalan toprakların
en verimli şekilde kullanılması amaçlanmıştır.
Ancak, bu projeye bugüne dek yeterli kaynak aktarılamamıştır.
Sulama projeleri çok yavaş
gelişmiştir. Keza, toplulaştırma çalışmaları
da yeterli hızla sürdürülememiştir. Sulama şebekeleri
ve tarla içi geliştirme hizmetleri arasında uyum sağlanamamıştır.
Rapora göre, bölgede 3,5 milyon insana iş imkânı planlanmasına
karşılık, bölgedeki göçe engel olunamamıştır.
Toprak reformu çalışmaları tamamlanamadığından
dolayı bölge halkı Projeyi sahiplenmedi.
Uzun yıllar sulu tarım yapılmamış
alanlarda drenaj sistemi büyük önem taşıdığı
hâlde yeterli drenaj kanallarının olmaması bölgeyi
çölleşme tehlikesiyle karşı karşıya bıraktı.
Suya kavuşan alanların büyük kısmını kapsayan
Urfa Harran Ovası'nda aşırı sulama nedeniyle verim
artışı değil, toprak kaybı yaşandı.
Yani, bugün, bölge, ilgisizlikten dolayı ve Projenin
ağır aksak ilerlemesi nedeniyle büyük oranda tuzlanma,
erozyon ve kanalizasyon tehdidi altında kalmış bulunmaktadır.
Öncelikle belirtmek isterim ki,
Hükûmet, zaten bu Projeye fazlasıyla inanmamaktadır. Bundan
bir süre önce Devlet Bakanı Sayın Şener, bir gazeteye
verdiği demeçte "bölgesel kalkınma" kavramına
ilke olarak karşı olduğunu belirterek "Kişisel
olarak GAP'ın görev süresinin uzatılmaması gerektiğini
düşünüyorum. Türkiye'nin gelişmişlik düzeyi olarak
daha kötü bölgeleri var. Her bölge için ayrı bir birim kurulmaz.
Kalkınma projeleri Türkiye'nin genelini kapsamalı."
ifadesini kullanmıştır.
Bölge, özellikle son yıllarda
kamuoyunda ve medyada, barajlar, elektrik santralleri ve sulama yatırımlarından
ziyade, biraz da etnik ve kültürel zenginlikleri nedeniyle magazin
yönüyle anılmaya başladı. Bu arada, giderek, ülkedeki
birçok sıkıntının nedeni olarak gösterilmeye ve
görülmeye de başlandı. Kamuoyunda, sanki bu sıkıntılardan
bir an önce kurtulma ve bu sıkıntıların sonlandırılması
yönünde bir çaba harcanması istemi belirdi. Bu nedenle, bölgeye,
iktidarınız döneminde gerekli olan yatırımlar
yapılmamıştır. Çok yüksek bir maliyet teşkil
etmemesine rağmen sulama kanalları yapılmamıştır.
Yine, buna benzer, biraz önce de
belirttiğim gibi
FİKRET BADAZLI (Antalya) -
Burdur'a gel, Burdur'a!
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla)
- Sayın Başkanım, Burdur'a geleyim. Burdur'un değerlerini
birer birer bitirdiniz.
FİKRET BADAZLI (Antalya) -
Dertliler, dertli, dertli!
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla)
- Bakın, ofislerimiz kapatıldı, bankalarımız
gitti.
BAŞKAN - Sayın Özkan, vaktiniz
geçiyor; Genel Kurula hitap ediniz siz, konuşunuz.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla)
- Sayın Badazlı laf attığı için söylüyorum.
BAŞKAN - Sayın Badazlı,
müdahale etmeyelim.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla)
- Sulamayla ilgili, toplulaştırmayla ilgili çok değerli
çalışmalar yapmadınız. Burdur çiftçisi kotalarla
mustarip oldu. Bu, çünkü, GAP, bir bölgenin kalkınmasıdır;
sulama, bir bölgenin kalkınmasıdır. Benim bölgemde de
sulamayla ilgili bir yol katetmediniz, hâlâ Burdur'un sulanabilir
toprak arazisi dörtte 3 civarında, bunun ise üçte 2'sini hâlâ sulayamıyoruz.
Kaynak sularımız bitti. Yağmur yağmıyor. Göletlerimizde
su birikmiyor. Barajlarımıza gelen sular da transit geçiş
yapıyor kapanmadığı için. Dolayısıyla,
kuraklıktan dolayı insanlarımız, yağmur dualarıyla,
ellerini ters çevirip Allah'a yakarışa başladı.
OSMAN KILIÇ (Sivas) - Sen de yakar!
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla)
- Hep beraber yakarıyoruz, beraber yakarıyoruz. Onlarda
bir eksikliğimiz yok, fazlalığımız var.
Bölge halkının yeterli
toprağa sahip olmaması, proje çerçevesinde yapılması
gerekli yatırımların ülkenin başka bölgelerinden
ya da yurt dışından gelen girişimciler tarafından
yapılmasına neden olmaktadır. Başta İsrail
olmak üzere başka ülkelerden gelen yatırımcılar
bu bölgeden ucuz fiyata toprak alıyor, bu da millî güvenliğimizi
tehdit etmenin yanı sıra gelecekte GAP zengini yabancıların
türemesi ve bölge halkının fakirleşmesiyle ilgili
olarak sorunları da beraberinde getirecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özkan, bir
dakika ek süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak,
sadece Güneydoğu Anadolu Bölgemizin gelişmesini ve geliştirilmesini
sağlayacak değil, tüm bölgelerimizde her türlü projenin
arkasında olduğumuzu belirtmek istiyorum. Sadece bu bölgemizin
değil, diğer bölgelerimizin de geliştirilmesi yönünde
projeler üretin, bu projeleri hep beraber destekleyelim.
Ancak, süre bitti, seçim kapıda,
gelecek çok yakın. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında ülkemizin
tüm bölgelerinin kalkındırılacağı, geliştirileceği,
insanımızın refah seviyelerinin artırılacağı
tüm projeler için halkımıza buradan müjde veriyorum.
Kısaca, halkımızın
ezilmeyeceği, ülkemizin soyulmayacağı, devletimizin
bölünmeyeceği günleri özlemle bekliyor, yüce Meclisi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özkan.
Şahsı adına, Kütahya
Milletvekili Alaettin Güven.
Buyurun Sayın Güven. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ALAETTİN GÜVEN (Kütahya) - Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım;
1424 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 5'inci maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben burada sözlerimi fazla uzatmayacağım,
ancak GAP konusu gelmişken, yöremizin, Kütahya'mızın
Altıntaş ilçesinde Ege'nin GAP'ı olarak değerlendirilen
bir Beşkarış Barajı Projesi'nden bahsedeceğim.
Nereden nereye geldiğimize de bir cevap olması bakımından
ve sizlerle de, bir iktidarın o bölgeye müjdesini paylaşmak
adına söz almış bulunuyorum. Ondan bahsedeceğim
bilgilendirme açısından.
Ege'nin GAP'ı olarak adlandırılan
bu Proje 1983 yılında gündeme geliyor. Başına bir
bekçi veriliyor. Bekçi emekli oluyor. Yüzde 13'ü bitiyor 2001 yılında.
AK Parti İktidarı döneminde, dört yıl içinde yüzde 85'i
bitti ve geri kalanı da 2007'de tamamlanacak. Altıntaş
Ovası'nın buğdayı da en kaliteli buğdaydır.
9 bin hektar alanı sulayacak
olan bu baraj, ülkemize, hepimize, bölgemize hayırlı
uğurlu olsun. Bunu gündeme getirip, yarım işleri bitirmek
için yola çıkan iktidarın da, bölgemizde, en büyük örneğidir.
Aynı zamanda, Hükûmetimize,
Bayındırlık Bakanımıza, DSİ çalışanlarına
buradan teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Güven.
Şahsı adına, Şanlıurfa
Milletvekili Mahmut Kaplan.
Buyurun Sayın Kaplan. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
MAHMUT KAPLAN (Şanlıurfa)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan kanunun 5'inci maddesi üzerinde şahsım adına söz
almış bulunuyorum.
Benden önce konuşma yapan arkadaşlar
ayrıntılara değindiler. Ben, bu ayrıntılara
girmeden, önemli gördüğüm bazı konuları sizlere arz
edeceğim.
Güneydoğu Anadolu Projesi,
dokuz ilimizin yer aldığı alanda, nüfusun yüzde 10'una
tekabül eden, Türkiye'nin büyük bir bölümünde yer almaktadır.
Proje kapsamında 22 baraj, 19
hidroelektrik santral ile sulama altyapısının tamamlanmasıyla,
1,8 milyon hektar alan sulanmaya açılacaktır, 27 milyar kilovat
saat enerji üretilecektir.
Tarım başta olmak üzere,
enerji, ulaştırma, eğitim, sağlık, kırsal
ve kentsel altyapı yatırımları ile bölgenin ekonomik
ve sosyal göstergeleri ülke ortalaması düzeyine getirilmiş
olacak, 4 milyonu aşkın kişiye iş imkânı
sağlanmış olacak, bölge halkının yaşam kalitesi
ve refah düzeyi yükseltilmiş olarak, günümüzde yaşamakta
olduğumuz tüm olumsuzlukların kaynağı olan bölgeler
arası kalkınmışlık farkı kapanmış
olacaktır.
Değerli milletvekilleri,
Projede, bugüne kadar enerji yatırımlarında yüzde 74
oranında, tarımsal sulamada ise yüzde 15,2 fiziksel gerçekleşme
olmuştur. 2010 yılında tamamlanması planlanmış
olan bu Projede, ulaşılan oranlar yetersiz olmuştur.
GAP projesinin ihmal edilmiş
olması bir gerçektir. Ancak, bu, Adalet ve Kalkınma İktidarlarından
önce olmuştur. 58'inci ve 59'uncu Hükûmetler döneminde, bu bilinçle,
GAP projesine önceki dönemlere oranla daha fazla önem verilmiştir.
Bu doğrultuda, Güneydoğu
Anadolu Projesi merkezindeki Şanlıurfa ilinde 2003
yılından Haziran 2007'ye kadar gerçekleştirilen oranları
sizlere arz edeceğim:
Toplam 932.500 hektarlık ekonomik
olarak sulanabilir tarım potansiyelinin 2007 yılı
Mart ayı itibarıyla 15.107 hektarı yer altı suyu,
188.943 hektarı sulama projeleriyle olmak üzere 204.090 hektar
sulamaya açılmıştır.
2003 yılından sonra,
1-) Şanlıurfa Ovası
sulaması üçüncü kısım inşaatı tamamlanarak
13.500 hektar tarım arazisi sulamaya açılmıştır.
2-) Türkiye'nin en modern sulama
projesi olan Yaylak Ovası sulamasının inşaatı
bitirilerek 18.322 hektar tarım arazisi sulama suyuna kavuşturulmuştur.
3-) Bozova pompaj sulaması
tamamlanarak 8.669 hektar tarım arazisi, yine modern bir sulama
sistemiyle, on yedi köyümüzün hizmetine sunulmuştur.
4-) Merkez Bozova Sulama Projesi
bitirilerek Bozova ilçesine ait 1.098 hektar tarım arazisi sulama
suyuna kavuşturulmuştur.
Ayrıca, inşaatı devam
eden Harran Ovası'nda 20 bin hektar kısmen sulamaya açılmıştır.
Sadece 2005 yılında 28.344 hektar tarım arazisi sulamaya
açılmıştır.
Ayrıca, Şanlıurfa
HES bitirilerek, 124 milyon kilovat saat enerji sağlanmıştır.
Yirmi sekiz yıldır devam eden Şanlıurfa sulama tünelleri
ikmal edilerek, Şanlıurfa ilinin içme ve kullanma suyu ihtiyacının
yanı sıra, 387 bin hektar tarım arazisi güvenilir sulama
suyuna kavuşturulmuştur.
Suruç Ovası'ndaki yaklaşık
95 bin hektar araziyi 50 kilometre kuzeydeki Atatürk Barajı Gölü
rezerviyle sulayacak olan Suruç Ovası Pompaj Sulaması Uygulama
Projesi 31/05/2006 tarihinde ihale edilmiş ve 28/07/2006 tarihinde
sözleşmesi imzalanmış olup, proje
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaplan, bir
dakika süre de size veriyorum, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MAHMUT KAPLAN (Devamla) - Bizden
önce, Suruç Sulama Projesi sadece kâğıtlarda bir cümle olarak
durmaktaydı.
Özellikle Harran ve Şanlıurfa
Ovalarındaki çoraklaşma problemi yapılan tahliye ve
drenaj kanallarının ıslahıyla asgariye indirilmiştir.
2002-2007 döneminde 12.500 hektar
alanın etütleri tamamlanmış olup ihale aşamasına
getirilmiştir. Hâlen çalışmalarına devam edilmektedir.
Yine bu dönemde tarımsal sulama
ve enerji yatırımları dışındaki alanlarda,
yani eğitim, sağlık, ulaşım, iletişim, kültür
ve sosyal alanlarda cumhuriyet döneminde yapılanlardan fazlasını
gerçekleştirmiş bulunmaktayız.
Doğal gaz getirilmiştir.
Doğal gazın seracılıkta ve sanayide yapacağı
teşvik etkisiyle hemen her alanda ciddi mesafeler katedilmiş
olacaktır. Ancak, daha çok yatırım ve hizmetler yapılması
gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaplan, teşekkür
cümlenizi alayım.
Buyurun efendim.
MAHMUT KAPLAN (Devamla) - Bu nedenle
GAP İdaresinin görev süresinin uzatılması gerektiğine
inanmaktayım.
Bu vesileyle, burada hizmeti geçen
Devlet Su İşleri, GAP İdaresi bütün çalışanlarına
ve Bayındırlık Bakanımıza, Enerji Bakanımıza,
Devlet Su İşleri teşkilatına, GAP İdaresine
huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Bu kanun teklifinin hayırlı
olması temennisiyle, yüce heyetinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin tümünün oylamasından
önce, oyunun rengini belirtmek üzere, lehte, İstanbul Milletvekili
Muharrem Karslı.
Sayın Karslı, buyurun efendim.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
MUHARREM KARSLI (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinize sevgi
ve saygılar sunarım.
Önce bir hatırlatma yaparak
sözlerime başlamak istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili, sevgili dostum Haluk Koç kardeşim bize bu
kürsüden ricalarda, hatta tavsiyelerde bulunmuştu. Dedi ki:
"Seçimler yaklaşıyor ama, lütfen, bu kürsüyü seçim meydanına
çevirmeyelim." Ben de buna katıldım, katılıyorum,
hâlâ da katılıyorum. Ama, benden önce birkaç arkadaşım
konuştu Cumhuriyet Halk Partisi temsilcisi olarak. Bir tanesi
de burada oturan Nail Bey Kardeşim. Konuşmasını
zevkle dinledim gerçi, ama tam tribünlere yönelik bir seçim konuşmasıydı
ve burayı gerçekten bir İzmir mitingi alanına çevirmiş
oldu. Güzel bir gün geçirdik, teşekkür ederim kendisine.
NAİL KAMACI (Antalya) - Biz
de teşekkür ederiz.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Biz de size teşekkür ederiz bu iyi duygularınız
için.
MUHARREM KARSLI (Devamla) -
Şimdi, bu GAP konusunda aşağı yukarı her
şey söylendi. Teknik olarak bir şey söyleyecek değilim,
yalnız, GAP arazisinde bir zamanlar bir rivayetler çıkarıldı
"İsrailliler gelip buradan arazi satın alıyormuş"
diye.
OSMAN ÖZCAN (Antalya) - Bakan söyledi.
MUHARREM KARSLI (Devamla) - Ama,
daha sonra Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü bir açıklama yaptı,
"GAP bölgesinde, 1 metrekare, İsrail vatandaşlarına
satılmış bir arazi yoktur." dedi.
Aynı şekilde, yine bir arkadaşımız
-sanıyorum, Nail Bey kardeşim- GAP bölgesindeki mayınlanmış
hudut bölgesinde mayınları temizlemek üzere İsraillilere
toprak satışı yapıldığından bahsetti
ya da yapılacağından bahsetti.
NAİL KAMACI (Antalya) - Öyle
söylemedim, düşünüldü
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Düşünüldüğünü söyledi.
MUHARREM KARSLI (Devamla) - Belki
başka birisi söylemiştir, ama böyle bir şey söylendi.
NAİL KAMACI (Antalya) - Ben
söyledim, ben
BAŞKAN - Sayın Karslı,
siz konuyla ilgili olarak
MUHARREM KARSLI (Devamla) - Konumuz
çok önemli, GAP bölgesinden bahsediyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Yani, bu Projenin,
herhâlde, hayırlı olduğu konusunda bir görüş beyan
edeceksiniz.
MUHARREM KARSLI (Devamla) - Neyse
BAŞKAN - Şahıslara
cevap verip sataşmayalım, süreyi uzatmayalım.
Buyurun.
MUHARREM KARSLI (Devamla) -
Şimdi, bu mayınlanmış arazi Türk devletinin başında
gerçekten büyük bir derttir. Çok da verimli bir arazi, geniş bir
arazi, binlerce kilometrekarelik bir arazi. Fakat, biliyorsunuz,
mayın temizleme işi son derece zor ve masraflı bir
iştir ve her mayın temizlemesi için bizden 1.000 dolar istenmişti.
Hâlbuki, bir mayını oraya koymak 100 dolardır. Temizlemek
1.000 dolar ve tehlikeli, çok tehlikeli bir iş.
Şimdi, bu iş devletin gücünü
aşan bir iş olduğu için yap-işlet-devret modeliyle
yaptırılması düşünülebilir, belki düşünülüyor.
Bunun karşısında, gelecek olan müteahhitler, İngiliz
müteahhit olabilir, Kanada firması olabilir, Alman firması
olabilir. Elbette, İsrail firması da olabilir, benim için
hiçbir sakıncası yok şahsen.
Şimdi, Türkiye'de, yalnız
GAP bölgesinde değil, başka bölgelerde de yabancılara
arazi satışı aylardır, belki yıllardır polemik
konusu yapılıyor. Buraya bir arkadaşımız
çıktı bundan aylar önce, sesini böyle titreştire titreştire,
gayet dramatik bir hava içinde dedi ki: "Alanya'da şu kadar
bin metrekare vatan toprağı yabancılara satılmıştır."
Bu ifadeden zannedersiniz ki, Osmanlı İmparatorluğunun
son yıllarında Damat Ferit Paşa İngilizlerden 300
bin altın rüşvet almış, Limni adasını Yunanlılara
satmış. Buna benzer bir hadise gibi anlatıyor bize.
Böyle bir şey yok ki! Bu topraklar nihayet villa arsası, yabancılar
gelip burada villa alacaklar, aldıkları arsalara villa
yapacaklar; hatta kat alıyorlar, daire alıyorlar. Bunlar burada,
İskandinavya'nın, Kuzey Avrupa'nın soğuğundan
kaçıp gelen emekli Avrupalılardır; altmış
beş yaşını, yetmiş yaşını geçmiş
insanlar; ben çalıştığım müddetçe, İskandinavya'nın
soğuğunu çekmişim, bundan sonra niçin çekeyim, diye
sıcak ülkelerde kendilerine yer arayan insanlar. Bunlar
İspanya'ya gittiler, İtalya'ya gittiler. İspanya, Kosta
Brava sahillerinde bir buçuk milyon adet villayı yaptı, Kuzey
Avrupalılara sattı. Bunlardan dünya kadar toplu para aldığı
gibi, bunlar gelip burada üç ay kalıyorlar, beş ay kalıyorlar,
bazıları bütün sene kalıyorlar. Her ay birkaç bin dolar
para bırakıyorlar. Biz, turist gelsin de buraya para
bıraksın diye ağaca çıkıyoruz, gelen turist
burada on beş gün kalıyor, onu eğlendirmek için yapmadığımız
şaklabanlık kalmıyor; 600 dolar bırakıp gidiyor,
paranın çoğunu da yabancı tur operatörleri alıyor.
Hâlbuki, burada villa sahibi olan bir yabancı, her ay burada dünyanın
parasını harcayacaktır.
Ayrıca, bunlar yaşlı
insanlardır, altmış beş-yetmiş yaşını
geçmiş insanlardır, yaşlı insanların sürekli
sağlık kontrolüne ihtiyacı vardır. Bugün Türkiye'nin
her tarafında son dört beş yıldır dünyanın en modern
hastaneleri yapılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Karslı,
bir dakika ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayınız
efendim.
MUHARREM KARSLI (Devamla) - Peki,
teşekkür ederim.
Bunların gelip de hastanede
bir MR çektirmesi 500 lira, 600 lira. Bunlar para bırakacaktır.
İspanyollar bunun değerini biliyorlar, İtalyanlar,
Yunanlılar bunun değerini biliyorlar, Tunuslular,
Kıbrıslılar biliyorlar. Biz bir yabancı paranoyasına
kaptırmışız kendimizi, sanki bu adamlar, bu emekliler,
bu altmış beş-yetmiş yaşındaki insanlar
bir araya gelecekler, arazilerini birleştirecekler, etrafını
duvarla çevirecekler ve orada bağımsız bir devlet ilan
edecekler! Bırakın bu paranoyaları, çok rica ediyorum.
Korku içinde yaşamayın, bu milleti de korku içinde yaşatmayın.
Öcülerden kurtulun, öcülerin içinde ilelebet yaşanmaz.
Bu arazileri alanlar ayrı milletlerden
insanlar, Alman'ı var, Fransız'ı var, İsveçlisi var,
Norveçlisi var. Bunlar, ancak kulüplerde bir araya gelirler, lokantalarda
bir araya gelirler, plajlarda bir araya gelirler. Bunlardan korkmak
için ne sebep var, ben anlamıyorum. Elbette vatan toprağıdır,
ama vatan toprağını kimse cebine koyup götürmüyor.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
- Kalanları da sat!
MUHARREM KARSLI (Devamla) - Onun
için, bu paranoyalardan kurtulunmasını ben tekrar arkadaşlarımdan
rica ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Karslı.
Sayın milletvekilleri, teklifin
tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hem GAP
bölgesinde yaşayan insanlarımız için ve bütün milletimiz
için hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
6'ncı sırada yer alan, Sendikalar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine başlayacağız.
6.-
Sendikalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/1230) (S. Sayısı:
1250)
BAŞKAN - Komisyon? Yok
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, 7'nci
sırada yer alan, Kayseri Milletvekili Taner Yıldız'ın;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporu
7.-
Kayseri Milletvekili Taner Yıldız'ın; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu Raporu (2/1016) (S. Sayısı: 1412)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
8'inci sırada yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Hükümeti Arasında Uzayın
Araştırma ve Kullanımı Konularında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri
Komisyonları Raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
8.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Hükümeti Arasında
Uzayın Araştırma ve Kullanımı Konularında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri
Komisyonları Raporları (1/491) (S. Sayısı: 1380)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, anlaşılmaktadır ki bundan sonra
da komisyonun bulunması mümkün değildir ve gruplar arasında
da mutabakat olduğundan, alınan karar gereğince, kanun
tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için
26 Mayıs 2007 Cumartesi günü, yani yarın saat 11.00'de toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Sizlere ve bizleri izleyen vatandaşlarımıza
hayırlı geceler diliyorum.
Kapanma Saati: 22.50