DÖ­NEM: 22                                        YA­SA­MA YI­LI: 5

 

TÜR­Kİ­YE BÜ­YÜK MİL­LET MEC­Lİ­Sİ

TU­TA­NAK DER­Gİ­Sİ

CİLT : 161

 

 

119’uncu Bir­le­şim

1 Haziran 2007 Cuma

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

 II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

III. - YOKLAMALAR

IV. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) TEZ­KE­RE­LER VE ÖNER­GE­LER

1.- Baş­ba­kan Re­cep Tay­yip Er­do­ğan'ın Al­man­ya'ya yap­tı­ğı resmî zi­ya­re­te ka­tıl­ma­sı uy­gun gö­rü­len mil­let­ve­kil­le­ri­ne iliş­kin Baş­ba­kan­lık tez­ke­re­si (3/1298)

V. - ÖNE­Rİ­LER

A) Sİ­YA­Sİ PAR­Tİ GRU­BU ÖNE­Rİ­LE­Rİ

1.- Gün­dem­de­ki sı­ra­la­ma ile 2/1043 esas nu­ma­ra­lı Ana­ya­sa De­ği­şik­lik­le­ri­nin Hal­ko­yu­na Su­nul­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin, Baş­kan­lık­ça ha­va­le edil­di­ği ko­mis­yon­lar­da­ki gö­rüş­me­le­ri­ne kırk se­kiz sa­at geç­me­den baş­lan­ma­sı­nın ko­mis­yon­la­ra tav­si­ye edil­me­si­ne iliş­kin AK Par­ti Gru­bu öne­ri­si

VI. - AÇIK­LA­MA­LAR VE SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR

1.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Mu­zaf­fer R. Kur­tul­mu­şoğ­lu'nun, Kon­ya Mil­let­ve­ki­li Atil­la Kart'ın, ko­nuş­ma­sın­da par­ti­si­ne sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

2.- Or­du Mil­let­ve­ki­li Eyüp Fat­sa'nın, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Mu­zaf­fer R. Kur­tul­mu­şoğ­lu'nun, ko­nuş­ma­sın­da par­ti­si­ne sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

3.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Na­il Ka­ma­cı'nın, An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Fik­ret Ba­daz­lı'nın, ko­nuş­ma­sın­da şah­sı­na sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

VII. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­ri­hi Mil­li Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305)

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

3.- Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in, İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ve Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm ile Ada­let Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (2/820) (S. Sa­yı­sı: 1337)

4.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Fik­ret Ba­daz­lı'nın, 2464 Sa­yı­lı Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/995) (S. Sa­yı­sı: 1406)

5.- Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa Eli­taş'ın, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu ve Ka­mu İha­le Söz­leş­me­le­ri Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/1039) (S. Sa­yı­sı: 1439)

6.- Ağ­rı Mil­let­ve­ki­li Meh­met Ke­rim Yıl­dız ve 11 Mil­let­ve­ki­li­nin, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın Teş­ki­lat ve Gö­rev­le­ri Hak­kın­da Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/1013) (S. Sa­yı­sı: 1418)

7.- 8/5/2007 Ta­rih­li ve 5654 Sa­yı­lı Nük­le­er Güç San­tral­la­rı­nın Ku­rul­ma­sı ve İş­le­til­me­si ile Ener­ji Sa­tı­şı­na İliş­kin Ka­nun ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca bir kez da­ha gö­rü­şül­mek üze­re ge­ri gön­der­me Tez­ke­re­si ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1365) (S. Sa­yı­sı: 1436)

8.- Si­vas Mil­let­ve­ki­li Se­la­mi Uzun ve 3 Mil­let­ve­ki­li­nin, Po­lis Va­zi­fe ve Sa­la­hi­yet Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Ada­let Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/1037) (S.Sa­yı­sı: 1437)

9.- Ada­na Mil­let­ve­ki­li Atil­la Ba­şoğ­lu ve 3 Mil­let­ve­ki­li­nin, Me­ra Ka­nu­nu­nun Ba­zı Mad­de­le­rin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi; Bo­lu Mil­let­ve­ki­li Meh­met Gü­ner ve 2 Mil­let­ve­ki­li­nin, Me­ra Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi; Bur­sa Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Emin Tu­tan ve Za­fer Hı­dı­roğ­lu'nun, Me­ra Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ile Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/779, 2/791, 2/1014) (S. Sa­yı­sı: 1422)

10.- Türk Ak­re­di­tas­yon Ku­ru­mu Ku­ru­luş ve Gö­rev­le­ri Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1354) (S. Sa­yı­sı: 1438)

VI­II. - OY­LA­MA­LAR

1.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Fik­ret Ba­daz­lı'nın, 2464 Sa­yı­lı Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi'nin oy­la­ma­sı

IX. - SO­RU­LAR VE CE­VAP­LAR

A) YA­ZI­LI SO­RU­LAR VE CE­VAP­LA­RI

1.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li K. Ke­mal ANA­DOL'un, it­hal mo­tor­lu ta­şıt gös­ter­ge ve uya­rı sis­tem­le­ri­ne Türk­çe zo­run­lu­lu­ğu ge­ti­ril­me­si­ne iliş­kin so­ru­su ve Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­ka­nı Ali COŞ­KUN'un ce­va­bı (7/22638)

 

I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

TBMM Ge­nel Ku­ru­lu sa­at 11.11'de açı­la­rak iki otu­rum yap­tı.

Gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­nın:

1'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305) gö­rüş­me­le­ri, da­ha ön­ce ge­ri alı­nan mad­de­le­re iliş­kin ko­mis­yon ra­po­ru he­nüz gel­me­di­ğin­den;

2'nci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904),

3'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in, İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir (2/820) (S. Sa­yı­sı: 1337),

5'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li Ta­ner Yıl­dız'ın, Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da (2/1016) (S. Sa­yı­sı: 1412),

6'ncı sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Uk­ray­na Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Uza­yın Araş­tır­ma ve Kul­la­nı­mı Ko­nu­la­rın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu Hak­kın­da (1/491) (S. Sa­yı­sı: 1380),

7'nci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Fik­ret Ba­daz­lı'nın, 2464 Sa­yı­lı Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da (2/995) (S. Sa­yı­sı: 1406),

Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri, ko­mis­yon yet­ki­li­le­ri Ge­nel Ku­rul­da ha­zır bu­lun­ma­dık­la­rın­dan;

Er­te­len­di.

4'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca bir kez da­ha gö­rü­şül­mek üze­re ge­ri gön­de­ri­len Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ana­ya­sa­sı­nın Ba­zı Mad­de­le­rin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da 10/5/2007 Ta­rih­li ve 5660 Sa­yı­lı Ka­nun'un (1/1368) (S.Sa­yı­sı: 1433 ve 1433'e 1'in­ci ek) ikin­ci gö­rüş­me­si ta­mam­la­na­rak, ya­pı­lan giz­li oy­la­ma­dan son­ra, ka­bul edil­di­ği açık­lan­dı.

Cum­hur­baş­ka­nın­ca bir kez da­ha gö­rü­şül­mek üze­re Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne ia­de edi­len Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği hak­kın­da ka­nun­la­rın bir mad­de­si­nin ay­nen ka­bu­lü için Ana­ya­sa'da ön­gö­rü­len üye tam sa­yı­sı­nın üç­te iki­si­nin oyu­nu al­ma­sı ge­rek­ti­ği, bu­nun al­tın­da oy alan mad­de­nin ka­bul edil­di­ği­nin ifa­de edil­me­si­nin Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı ol­du­ğu id­di­asıy­la ya­pı­lan usul gö­rüş­me­sin­den son­ra, Otu­rum Baş­ka­nı ve TBMM Baş­ka­nı Bü­lent Arınç, yap­tı­ğı iş­le­min ve sür­dür­dü­ğü usu­lün Ana­ya­sa'ya ve İç Tü­zük'e uy­gun ol­du­ğu­nu, tu­tu­mun­da de­ği­şik­lik ol­ma­dı­ğı­nı, bu ne­den­le her­han­gi bir oy­la­ma­ya de ge­rek duy­ma­dı­ğı­nı açık­la­dı.

Alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce, 1 Ha­zi­ran 2007 Cu­ma gü­nü sa­at 11.00'de top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­me 18.08'de son ve­ril­di.

Bü­lent Arınç

Baş­kan

                        Ah­met Gök­han Sa­rı­çam           Türkân Mi­ço­oğul­la­rı

                                    Kırk­la­re­li                                   İz­mir

                                    Kâtip Üye                                Kâtip Üye

 

 

No.: 159

II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

1 Ha­zi­ran 2007 Cu­ma

Tez­ke­re

1.- Is­par­ta Mil­let­ve­ki­li Er­kan Mum­cu'nun, Ya­sa­ma Do­ku­nul­maz­lı­ğı­nın Kal­dı­rıl­ma­sı Hak­kın­da Baş­ba­kan­lık Tez­ke­re­si (3/1297) (Ana­ya­sa ve Ada­let Ko­mis­yon­la­rı Üye­le­rin­den Ku­ru­lu Kar­ma Ko­mis­yo­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 31.5.2007)

 

1 Ha­zi­ran 2007 Cu­ma

Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 11.05

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN - Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 119'un­cu Bir­le­şi­mi­ni açı­yo­rum.

III. - YOK­LA­MA

BAŞ­KAN - Top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı için elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pa­ca­ğım.

Yok­la­ma için beş da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim.

Ve­ri­len bu sü­re içe­ri­sin­de sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin oy düğ­me­le­ri­ne ba­sa­rak sa­lon­da bu­lun­duk­la­rı­nı bil­dir­me­le­ri­ni, bu sü­re içe­ri­sin­de elek­tro­nik sis­te­me gi­re­me­yen mil­let­ve­kil­le­ri­nin sa­lon­da ha­zır bu­lu­nan tek­nik per­so­nel­den yar­dım is­te­me­le­ri­ni, bu­na rağ­men sis­te­me gi­re­me­yen üye­le­rin ise, yok­la­ma pu­su­la­la­rı­nı gö­rev­li per­so­nel ara­cı­lı­ğıy­la beş da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de Baş­kan­lı­ğa ulaş­tır­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum.

Yok­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tır.

O ba­kım­dan, sa­at 12.00'ye ka­dar ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 11.11

 

İKİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 12.00

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya), Ah­met KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 119'un­cu Bir­le­şi­mi­nin İkin­ci Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

III. - YOK­LA­MA

BAŞ­KAN - Açı­lış­ta ya­pı­lan yok­la­ma­da top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı.

Şim­di tek­rar yok­la­ma ya­pa­ca­ğım ve yok­la­ma için beş da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin oy düğ­me­le­ri­ne ba­sa­rak sa­lon­da bu­lun­duk­la­rı­nı bil­dir­me­le­ri­ni, bu sü­re içe­ri­sin­de elek­tro­nik sis­te­me gi­re­me­yen mil­let­ve­kil­le­ri­nin sa­lon­da ha­zır bu­lu­nan tek­nik per­so­nel­den yar­dım is­te­me­le­ri­ni, bu­na rağ­men sis­te­me gi­re­me­yen üye­le­rin ise, yok­la­ma pu­su­la­la­rı­nı gö­rev­li per­so­nel ara­cı­lı­ğıy­la beş da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de Baş­kan­lı­ğa ulaş­tır­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum ve yok­la­ma­yı baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır, gün­de­me ge­çi­yo­ruz.

Baş­kan­lı­ğın Ge­nel Ku­ru­la su­nuş­la­rı var­dır.

Baş­ba­kan­lı­ğın Ana­ya­sa'nın 82'nci mad­de­si­ne gö­re ve­ril­miş bir tez­ke­re­si var­dır, oku­tup, oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

Bu­yu­run.

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZ­KE­RE­LER VE ÖNER­GE­LER

1.- Baş­ba­kan Re­cep Tay­yip Er­do­ğan'ın Al­man­ya'ya yap­tı­ğı resmî zi­ya­re­te ka­tıl­ma­sı uy­gun gö­rü­len mil­let­ve­kil­le­ri­ne iliş­kin Baş­ba­kan­lık tez­ke­re­si (3/1298)

30/05/2007

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Han­no­ver Sa­na­yi Fu­arı'nın açı­lı­şı­nı yap­mak ve Türk-Al­man iş zir­ve­si­ne ka­tıl­mak üze­re bir he­yet­le bir­lik­te 14-16 Ni­san 2007 ta­rih­le­rin­de Al­man­ya'ya yap­tı­ğım res­mi zi­ya­re­te ek­li lis­te­de ad­la­rı ya­zı­lı mil­let­ve­kil­le­ri­nin de iş­ti­rak et­me­si uy­gun gö­rül­müş ve bu ko­nu­da­ki Ba­kan­lar Ku­ru­lu Ka­ra­rı­nın su­re­ti ili­şik­te gön­de­ril­miş­tir.

Ana­ya­sa­nın 82 nci mad­de­si­ne gö­re ge­re­ği­ni arz ede­rim.

                                                                                                  Re­cep Tay­yip Er­do­ğan

                                                                                                             Baş­ba­kan

                         LİS­TE

Meh­met Öz­yol                  Adı­ya­man Mil­let­ve­ki­li

Ah­met Ya­şar                    Ak­sa­ray Mil­let­ve­ki­li

Sa­lih Ka­pu­suz                   An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li

Fik­ret Ba­daz­lı                  An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li

Ah­met Rı­za Acar              Ay­dın Mil­let­ve­ki­li

Fa­ruk Çe­lik                        Bur­sa Mil­let­ve­ki­li

Şev­ket Or­han                   Bur­sa Mil­let­ve­ki­li

Ali Yük­sel Ka­vuş­tu          Ço­rum Mil­let­ve­ki­li

M. Mus­ta­fa Açı­ka­lın        İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li

Ha­li­de İn­ce­ka­ra               İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li

Nev­zat Yal­çın­taş             İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li

Mu­har­rem Es­ki­ya­pan      Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li

Ha­san An­gı                       Kon­ya Mil­let­ve­ki­li

So­ner Ak­soy                      Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li

H. Ali Çe­lik                         Sa­kar­ya Mil­let­ve­ki­li

Şa­ban Diş­li                       Sa­kar­ya Mil­let­ve­ki­li

Şük­rü Aya­lan                    To­kat Mil­let­ve­ki­li

Yek­ta Hay­da­roğ­lu            Van Mil­let­ve­ki­li

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu­nun, İç Tü­zük'ün 19'un­cu mad­de­si­ne gö­re ve­ril­miş bir öne­ri­si var­dır. Oku­tup, oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

V. - ÖNERİLER

A) Sİ­YA­Sİ PAR­Tİ GRU­BU ÖNE­Rİ­LE­Rİ

1.- Gün­dem­de­ki sı­ra­la­ma ile 2/1043 esas nu­ma­ra­lı Ana­ya­sa De­ği­şik­lik­le­ri­nin Hal­ko­yu­na Su­nul­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin, Baş­kan­lık­ça ha­va­le edil­di­ği ko­mis­yon­lar­da­ki gö­rüş­me­le­ri­ne kırk se­kiz sa­at geç­me­den baş­lan­ma­sı­nın ko­mis­yon­la­ra tavsiye edilmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Da­nış­ma Ku­ru­lu 01.06.2007 Cu­ma gü­nü (bu­gün) top­la­na­ma­dı­ğın­dan, İç­tü­zü­ğün 19 un­cu mad­de­si ge­re­ğin­ce, Gru­bu­mu­zun aşa­ğı­da­ki öne­ri­si­nin Ge­nel Ku­ru­lun ona­yı­na su­nul­ma­sı­nı arz ede­rim.

                                                                                                         Sa­lih Ka­pu­suz

                                                                                                               An­ka­ra

                                                                                             AK Par­ti Gru­bu Baş­kan Ve­ki­li

Öne­ri:

Gün­de­min Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler Kıs­mı­nın; 6. sı­ra­sın­da yer alan 1406 Sı­ra Sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi­nin bu kıs­mın 4. sı­ra­sı­na, 14. sı­ra­sın­da yer alan 1418 Sı­ra Sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi­nin bu kıs­mın 6. sı­ra­sı­na, 441. sı­ra­sın­da yer alan 1436 Sı­ra Sa­yı­lı Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si­nin bu kıs­mın 7. sı­ra­sı­na, 442. sı­ra­sın­da yer alan 1437 Sı­ra Sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi­nin bu kıs­mın 8. sı­ra­sı­na, 25. sı­ra­sın­da yer alan 1422 Sı­ra Sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi­nin bu kıs­mın 9. sı­ra­sı­na alın­ma­sı, Ge­len Ka­ğıt­lar Lis­te­sin­de ya­yın­la­nan ve bas­tı­rı­la­rak da­ğı­tı­lan 1439 Sı­ra Sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi ve 1438 Sı­ra Sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın bu kıs­mın 5 ve 10. sı­ra­la­rı­na alın­ma­sı ve di­ğer iş­le­rin sı­ra­sı­nın bu­na gö­re te­sel­sül et­ti­ril­me­si;

2/1043 Esas nu­ma­ra­lı Ana­ya­sa De­ği­şik­lik­le­ri­nin Halk Oyu­na Su­nul­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi­nin, Baş­kan­lık­ça ha­va­le edil­di­ği Ko­mis­yon­lar­da­ki gö­rüş­me­le­ri­ne 48 sa­at geç­me­den baş­lan­ma­sı­nın İç­tü­zü­ğün 36. mad­de­sin­ce ko­mis­yon­la­ra tav­si­ye edil­me­si;

Öne­ril­miş­tir.

BAŞ­KAN - AK Par­ti Gru­bu öne­ri­si üze­rin­de, aleyh­te ol­mak üze­re, Kon­ya Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Atil­la Kart, bu­yu­run efen­dim.

ATİL­LA KART (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si ta­ra­fın­dan su­nul­muş olan grup öne­ri­si­nin aley­hin­de söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; gel­di­ği­miz sü­reç­te, bir ta­raf­tan si­ya­si kap­ri­si, si­ya­si fan­te­zi­le­ri uğ­ru­na on beş gün son­ra­sı­nı ön­gö­re­me­yen ve ül­ke­mi­zi si­ya­se­ten ka­osa sü­rük­le­yen bir yö­ne­tim an­la­yı­şı­na alet olan bir si­ya­set an­la­yı­şı, di­ğer ta­raf­tan ise Tür­ki­ye'nin ger­çek gün­de­mi­ni sap­tı­ra­rak kao­tik bir or­tam ya­rat­mak­tan ka­çın­ma­yan bir si­ya­si ik­ti­dar tab­lo­suy­la kar­şı kar­şı­ya­yız. Bu fo­toğ­raf ve iliş­ki­le­rin yol aç­tı­ğı kao­tik or­ta­mı da­ha da de­rin­leş­ti­re­cek bir grup öne­ri­siy­le kar­şı kar­şı­ya­yız.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ana­ya­sa de­ği­şik­lik­le­ri gün­de­me gel­di­ğin­de, bu de­ği­şik­lik­le­rin mut­lak çe­liş­ki­le­ri­ni ve fii­len ana­ya­sal tak­vim se­be­biy­le uy­gu­la­na­maz bir tek­lif ni­te­li­ğin­de ol­du­ğu­nu hep ifa­de et­tik. Bun­la­rı Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nun­da, Ko­mis­yon Baş­ka­nı ve ay­rı­ca Ko­mis­yon­da Hükûmet adı­na gö­rev ya­pan Sa­yın Ba­ka­na ıs­rar­la yö­nelt­ti­ği­miz­de, Sa­yın Ba­ka­nın ay­nen şu ifa­de­le­ri­ne mu­ha­tap ol­duk: "Mü­sa­ade bu­yu­run, bu­nun za­man­la­ma­sı bi­ze ait ol­sun." de­di­ği­ni bi­li­yo­ruz. As­lın­da, Sa­yın Ba­kan, ken­di yö­ne­tim an­la­yı­şı çer­çe­ve­sin­de doğ­ru bir ifa­de kul­lan­dı; an­cak, Sa­yın Ba­ka­nın bu za­man­la­ma­sı­nı Ana­va­tan Gru­bu­nun dik­kat ve tak­dir­le­ri­ne bir kez da­ha sun­ma­yı ve bu nok­ta­da Ana­va­tan Gru­bu­nu bir öz eleş­ti­ri yap­ma­ya da­vet et­me ge­re­ği­ni du­yu­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ana­ya­sa De­ği­şik­li­ği Tek­li­fi sü­re­ci­ni, gel­di­ği­miz aşa­ma­da ye­ni baş­tan de­ğer­len­dir­me­miz ge­re­ki­yor. Bu tek­lif na­sıl bir sü­reç iz­li­yor? Bu tek­li­fin uy­gu­lan­ma imkânı ne­dir? Bu tek­li­fin uy­gu­lan­ma imkânı var mı­dır? Bu tek­li­fin uy­gu­lan­ma imkânı yok ise, ne­den Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si gün­de­mi­ni ve Tür­ki­ye gün­de­mi­ni böy­le bir tek­lif­le meş­gul edi­yo­ruz?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ön­ce­lik­le ifa­de edi­yo­rum, dün ikin­ci gö­rüş­me­le­ri -ve­to son­ra­sı- ya­pı­lan Ana­ya­sa De­ği­şik­li­ği Tek­li­fi'nin 1'in­ci mad­de­si­nin 366 oy­la ka­bul edil­me­si, bu mad­de yö­nün­den tek­li­fin red­de­dil­di­ği an­la­mı­na gel­mek­te­dir. Zi­ra, ve­to ön­ce­si 367'yi aşan bir ço­ğun­luk­la ger­çek­le­şen bir Mec­lis oy­la­ma ira­de­si söz ko­nu­su ol­du­ğun­dan, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­nın bu tek­li­fi ia­de et­me­si, önem­le ifa­de edi­yo­rum, ge­cik­ti­ri­ci bir ve­to ni­te­li­ğin­de­dir. Bir baş­ka ifa­dey­le, ar­tık Ana­ya­sa de­ği­şik­lik­le­rin­de­ki 330 sı­nı­rı bu aşa­ma­dan son­ra, bu sü­reç­ten son­ra, 367'ye yük­sel­miş ol­mak­ta­dır. Şa­yet, ve­to ön­ce­si oy­la­ma ira­de­si 330 ile 367 ara­sın­da ol­say­dı, yi­ne ve­to son­ra­sın­da ar­tık ka­nun tek­li­fi­nin ka­bul edil­me­sin­de­ki alt sı­nı­rın 367'ye yük­sel­di­ği­ni yi­ne ka­bul et­mek ge­re­ke­cek­ti. Bu du­rum­da da, ana­ya­sal ifa­de­siy­le söy­lü­yo­rum, güç­leş­ti­ri­ci bir ve­to söz ko­nu­su ola­cak­tı.

Gel­di­ği­miz aşa­ma­da, dün oy­la­ma­sı ya­pı­lan Ana­ya­sa De­ği­şik­li­ği Tek­li­fi'nin -ba­kın, bu­ra­da tu­ta­nak­la­ra geç­me­si için, ta­ri­he not düş­me­si için ifa­de edi­yo­rum- bu de­ği­şik­lik tek­li­fi­nin ay­nen ia­de ni­te­li­ğin­de ol­ma­dı­ğı­nı ye­ri gel­miş­ken ifa­de edi­yo­rum. Bu­nun ne an­la­ma gel­di­ği­ni, bu­nun so­nuç­la­rı­nı, iler­le­yen dö­nem­de hep bir­lik­te gö­re­ce­ğiz, hep bir­lik­te ya­şa­ya­ca­ğız.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; bu aşa­ma­da ik­ti­dar gru­bu ne yap­mak is­ti­yor? Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­nın re­fe­ran­du­ma gö­tür­me ih­ti­ma­li son de­re­ce yük­sek olan ve yüz yir­mi gün son­ra oy­la­ma­sı ya­pı­la­cak bu Ana­ya­sa De­ği­şik­li­ği Tek­li­fi'yle il­gi­li ola­rak yüz yir­mi gün­lük sü­re­yi kırk ve­ya kırk beş gü­ne in­dir­mek ama­cıy­la 3376 sa­yı­lı Ana­ya­sa De­ği­şik­lik­le­ri­nin Hal­ko­yu­na Su­nul­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun'un 2'nci mad­de­si­ni de­ğiş­tir­mek is­te­di­ği­ni ve bu­na gö­re de Mec­lis gün­de­mi­ni dü­zen­le­mek is­te­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, as­lın­da, ge­ti­ri­len bu tek­lif­le, si­ya­si ik­ti­da­rın dev­let yö­ne­ti­mi an­la­yı­şın­da­ki ön­gö­rüş­süz­lü­ğün, fır­sat­çı­lı­ğın, da­yat­ma­cı an­la­yı­şın dra­ma­tik ve va­him bir ör­ne­ğiy­le bir  kez da­ha kar­şı kar­şı­ya­yız.

Cum­hur­baş­ka­nı­nın se­çi­mi sü­re­cin­de ya­sal ve ana­ya­sal yet­ki­le­ri­ni de­mok­ra­si kül­tü­rü ve uz­laş­ma an­la­yı­şı için­de kul­la­na­ma­yan, ana­ya­sal gü­cü­nü ve yet­ki­si­ni si­ya­se­ten de­ğer­len­di­re­me­yen, bu­nun ezik­li­ği­ni ve komp­lek­si­ni ya­şa­yan si­ya­si ik­ti­dar, ya­rat­mış ol­du­ğu kriz ve kao­tik or­ta­mı ye­ni bir kriz or­ta­mıy­la ve ya­pay gün­dem­le aş­ma­ya ça­lı­şı­yor.

Bu­nu ya­par­ken de bir ta­raf­tan ana­ya­sal ku­rum­la­rı he­def gös­ter­mek­ten öte meş­ru­iye­ti­ni tar­tış­ma­ya açan bir Baş­ba­kan kim­li­ğiy­le kar­şı kar­şı­ya­yız. Tıp­kı Da­nış­tay sal­dı­rı­sı ön­ce­sin­de ol­du­ğu gi­bi.

Irak'ın ku­zey böl­ge­si­ne ha­rekâtın tar­tı­şıl­dı­ğı bir dö­nem­de Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­riy­le ba­sın ara­cı­lı­ğıy­la ko­nu­şan ve so­rum­lu­luk al­mak­tan ka­çı­nan bir hükûmet et­me an­la­yı­şıy­la kar­şı kar­şı­ya­yız.

Böy­le­si­ne kri­tik ve ha­ya­ti bir dö­nem­de Cum­hur­baş­ka­nıy­la ya­pıl­ma­sı ge­re­ken gö­rüş­me ve de­ğer­len­dir­me­le­ri tek ta­raf­lı ola­rak er­te­le­yen bir an­la­yış­la kar­şı kar­şı­ya­yız.

İş­te, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, böy­le­si­ne ye­ter­siz, eh­li­yet­siz ve so­rum­suz bir yö­ne­tim an­la­yı­şı­dır ki, Tür­ki­ye, bir ta­raf­tan ger­çek gün­de­mi olan yol­suz­luk­la­rı, yok­sul­lu­ğu, iş­siz­li­ği, gü­ven­li­ği ve ulu­sal bü­tün­lük­le il­gi­li ko­nu­la­rı ko­nu­şa­mı­yor, tar­tı­şa­mı­yor.

Yi­ne, bağ­lan­tı­lı ola­rak ifa­de edi­yo­rum, bu sü­re­cin do­ğal so­nu­cu­dur ki, Tür­ki­ye, fii­len ve ana­ya­sal tak­vim se­be­biy­le ger­çek­leş­me imkânı ol­ma­yan Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği se­be­biy­le, bu tek­lif se­be­biy­le ger­gin­lik içi­ne gi­ri­yor ve top­lum­sal ku­tup­laş­ma­lar ya­şı­yor. "Bu aşa­ma­da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si bu top­lum­sal ku­tup­laş­ma­nın ta­ra­fı olu­yor." di­yen­le­ri, in­sa­fa ve so­rum­lu­lu­ğa da­vet et­me ge­re­ği­ni du­yu­yo­rum.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si, bun­la­ra gö­re ne­den bu top­lum­sal ku­tup­laş­ma­nın ta­ra­fı olu­yor, onu kı­sa­ca ifa­de et­mek is­ti­yo­rum ve­ya on­la­rın ifa­de et­me an­la­yış­la­rı çer­çe­ve­sin­de, o ken­di üs­lup­la­rı için­de­ki, o çer­çe­ve için­de­ki an­lat­tık­la­rı bu de­ğer­len­dir­me­nin ger­çe­ğe uy­gun ol­ma­dı­ğı­nı, bu­nun doğ­ru ol­ma­dı­ğı­nı, yi­ne si­ya­set et­me an­la­yı­şı­nın ya­rat­tı­ğı bir so­nuç se­be­biy­le­dir ki, ta­ma­men bir bil­gi kir­li­li­ği ve ka­rart­ma­ya yö­ne­lik ol­du­ğu­nu ifa­de an­la­mın­da bu­nu açık­la­mak is­ti­yo­rum.

Ba­kın, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si bu nok­ta­da ne­den so­rum­lu gös­te­ri­li­yor? Çün­kü, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si, bi­ri­le­ri gi­bi, ge­rek Par­la­men­to için­de ge­rek Par­la­men­to dı­şın­da da­nı­şık­lı iliş­ki­le­re gir­mi­yor, mu­va­za­alı iliş­ki­le­re gir­mi­yor. Bu da­nı­şık­lı iliş­ki­le­re gir­me ge­re­ği­ni duy­ma­dan si­ya­si ik­ti­da­rın ger­çek kim­li­ği­ni ka­rar­lı bir şe­kil­de an­lat­tı­ğı için­dir ki ve ge­li­şen za­man için­de hal­kı­mız ve ka­mu­oyu bu ge­liş­me­le­ri da­ha iyi gör­dü­ğü ve göz­lem­le­di­ği için­dir ki, halk ve ka­mu­oyu nez­din­de pu­an top­lu­yor. Bu ger­çek­le­ri, as­lın­da, biz, sa­de­ce iki ay­dan bu ya­na an­lat­mı­yo­ruz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Hükûme­tin ger­çek kim­li­ği­ni iki-iki bu­çuk yıl­dan bu ya­na her ze­min­de ka­rar­lı­lık­la an­lat­tı­ğı­mız için­dir ki, bu sü­reç­ler ar­tık ya­şa­nı­yor.

Pe­ki, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, böy­le bir sü­reç için­de tek­rar o ko­nuş­ma­mın baş­lan­gıç bö­lü­mün­de an­lat­tı­ğım nok­ta­ya dön­mek is­ti­yo­rum ve bu nok­ta­da ko­nuş­ma­mı özet­le­mek is­ti­yo­rum.

Ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ha­ma­set yap­ma­dan, po­le­mik yap­ma­dan, de­ma­go­ji yap­ma­dan bun­la­rı an­la­tı­yo­ruz. İk­ti­dar ola­rak siz­le­ri de bu nok­ta­da, gel­di­ği­miz aşa­ma­da ha­ma­set yap­ma­dan, po­le­mik yap­ma­dan, de­ma­go­ji yap­ma­dan, bu de­di­ği­miz ko­nu­la­ra so­mut açık­la­ma ge­tir­me­ye da­vet edi­yo­ruz. Bu nok­ta­da, siz­le­ri bir kez da­ha so­rum­lu­lu­ğa ve sağ­du­yu­ya da­vet edi­yo­ruz. Ya­rat­tı­ğı­nız kao­tik or­ta­mın far­kın­da de­ğil­si­niz, da­ha öte­si­ni üzü­le­rek ifa­de edi­yo­rum, ma­ale­sef, id­ra­kin­de de­ğil­si­niz.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Mil­le­ti­miz bi­li­yor ne yap­tı­ğı­nı­zı.

ATİL­LA KART (De­vam­la) - Mil­let, el­bet­te, bun­la­rı, 22 Tem­muz­da çok iyi bir şe­kil­de gö­re­cek, de­ğer­len­di­re­cek. Ger­çek kim­li­ği­ni­zi, biz, 22 Tem­muz ön­ce­si mey­dan­lar­da an­la­ta­ca­ğız, hiç me­rak et­me­yin.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Halk bi­li­yor si­zi.

ATİL­LA KART (De­vam­la) - Halk bun­la­rı gör­me­ye baş­la­dı.

Bü­tün bu sü­re­cin ar­dın­dan, bu sü­reç için­de, bu an­lat­tı­ğı­mız so­ru­la­rın si­ya­si ik­ti­dar yö­nün­den bir açık­la­ma­sı ola­bi­lir, bir iza­hı ola­bi­lir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ATİL­LA KART (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Se­çim dö­ne­mi­ne yö­ne­lik bir pro­pa­gan­da ve is­tis­mar mal­ze­me­si sağ­la­mak. Bü­tün yap­mak is­te­di­ği­niz bu. Ama, bu­nu, ne uğ­ru­na ya­pı­yor­su­nuz, han­gi be­del uğ­ru­na ya­pı­yor­su­nuz, bu­nu, lüt­fen, sor­gu­la­yın. On­dan son­ra da ken­di­niz­ce, yi­ne, mağ­du­ru ve maz­lu­mu oy­na­ya­cak­sı­nız. An­cak, unu­tul­ma­ma­lı­dır ki, halk ar­tık ger­çek­le­ri bü­tün çıp­lak­lı­ğıy­la gö­rü­yor, mağ­dur ve maz­lu­mu oy­na­mak is­te­yen­le­rin dev­let kad­ro­la­rı­nı na­sıl ele ge­çir­dik­le­ri­ni, yol­suz­luk iliş­ki­le­ri­ne na­sıl bu­laş­tık­la­rı­nı -Baş­ba­kan­lık dü­ze­yin­den baş­la­ya­rak söy­lü­yo­rum, ör­tü­lü öde­nek dü­ze­yin­den baş­la­ya­rak söy­lü­yo­rum, ha­zi­ne dü­ze­yin­den baş­la­ya­rak söy­lü­yo­rum- hay­ret ve ib­ret­le iz­li­yor. İna­nı­yo­ruz ki, bu muh­te­ris ve ki­fa­yet­siz kad­ro­la­rın ya­rat­tı­ğı tah­ri­bat­lar en geç 22 Tem­muz­da so­na ere­cek­tir.

Fii­len ve ana­ya­sal tak­vim se­be­biy­le uy­gu­lan­ma imkânı ol­ma­yan bu Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ğin­de ıs­rar et­mek, tek­rar ifa­de edi­yo­ruz, sis­te­mi tah­rip et­mek ve mev­zu­at­ta anar­şi ya­rat­mak­tan baş­ka bir an­lam ve so­nuç ya­rat­mı­yor.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ATİL­LA KART (De­vam­la) - Bir cüm­le Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Efen­dim, son cüm­le­ni­zi ri­ca edi­yo­rum.

ATİL­LA KART (De­vam­la) - Gel­di­ği­miz sü­reç­te, Tür­ki­ye'yi ar­tık si­ya­si hırs ve komp­leks­le­ri­ni­ze alet et­me­yin.

Bu de­ğer­len­dir­me­ler­le, bu dü­şün­ce­ler­le, Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yor ve grup öne­ri­si­nin aley­hin­de ol­du­ğu­mu ifa­de edi­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kart.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu, ne­dir ar­zu­nuz?

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (An­ka­ra) - Efen­dim, İç Tü­zük'ün 69'un­cu mad­de­si­ne gö­re, Sa­yın Ha­tip Ana­va­tan Gru­bu­nu suç­la­ya­rak sö­ze baş­la­dı­ğı için, söz al­mak is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

HA­RUN AKIN (Zon­gul­dak) - Ka­zık ye­dik­le­ri­ni ifa­de ede­cek herhâlde Mu­zaf­fer Bey.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Na­sıl al­da­tıl­dı­ğı­nı­zı ifa­de edin ba­ka­lım!

HA­RUN AKIN (Zon­gul­dak) - Bu­yu­run, ka­zı­ğın öl­çü­sü­nü de söy­ler­se­niz…

VI. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Mu­zaf­fer R. Kur­tul­mu­şoğ­lu'nun, Kon­ya Mil­let­ve­ki­li Atil­la Kart'ın, ko­nuş­ma­sın­da par­ti­si­ne sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ev­vel he­pi­ni­zi  say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Kart "Ana­va­tan Par­ti­si­nin yap­mış ol­du­ğu Ana­ya­sa tek­li­fi­ni tek­rar öz eleş­ti­ri ola­rak göz­den ge­çir­me­si la­zım­dır." di­ye bu­ra­da Ana­va­tan Gru­bu­nu it­ham et­miş­tir. Doğ­ru­dur, bu tek­lif Ana­va­tan Gru­bu­nun tek­li­fi­dir. Ya­ni, Cum­hur­baş­ka­nı­nı hal­kın seç­me­si Ana­va­tan Gru­bu­nun tek­li­fi­dir, fa­kat ne ya­zık ki, iki se­ne­dir ce­vap ve­ril­me­di­ği için, ik­ti­dar bu tek­li­fi ken­di­le­ri ver­miş gi­bi bu­ra­ya ge­tir­di­ler. Biz de bu tek­li­fi des­tek­le­dik. Onun­la da gu­rur du­yu­yo­rum. Ama bir şey var, tek­li­fi ge­ti­rir­ken, tek­li­fin alt­ya­pı­sı­nı ha­zır­la­ya­lım, mu­ha­le­fe­te so­ra­lım, si­vil top­lum ör­güt­le­ri­ne so­ra­lım, ana­ya­sal ku­ru­luş­la­ra so­ra­lım, bir ya­sa ha­zır­la­ya­lım ki, her ye­di se­ne son­ra Cum­hur­baş­ka­nı se­çi­lir­ken bir ka­os ya­şan­ma­sın di­ye tek­li­fi biz bu şe­kil­de is­te­dik, ama ne ya­zık ki, ik­ti­dar, bir bas­kın tek­lif­le, "Ha­di, siz bu­nu is­ti­yor mu­su­nuz? İs­ti­yor­sa­nız, ha­di bu­yu­run, ge­lin bu­nu hal­ka seç­ti­re­lim." di­ye tek­lif böy­le gel­di, ek­sik gel­di, yan­lış gel­di. Ama biz, si­ya­si ter­bi­ye­mi­ze gö­re, bu­na ha­yır de­me­dik.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - İyi yap­mış­sı­nız!

GÜ­ROL ER­GİN (Muğ­la) - O za­man, şikâyet et­me­yin!

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, ik­ti­da­rın ne yap­tı­ğı­nı si­ze söy­le­ye­yim mi? Şu­ra­ya, 2043'le…

ATİL­LA KART (Kon­ya) - Ya­ni, ben az söy­le­mi­şim Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu, ben az söy­le­mi­şim, öy­le an­la­şı­lı­yor.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Efen­dim?

ATİL­LA KART (Kon­ya) - Ben, Ana­va­tan Gru­bu­na yö­ne­lik ola­rak az şey­ler söy­le­mi­şim.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Şim­di, siz, ne söy­ler­se­niz söy­le­yin, ama, şu­nu söy­lü­yo­rum: Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, söz, çok gü­zel­dir. Söz ver­mek, in­sa­nın du­ru­mu­nu gös­te­rir, gru­bu­nun du­ru­mu­nu gös­te­rir. Dün, ben, AKP Gru­bu Baş­kan Ve­kil­le­ri­ne de­dim ki: "Bak, böy­le böy­le bir du­yum alı­yo­rum, Ana­ya­sa'nın…"

ATİL­LA KART (Kon­ya) - Ön­gö­rü­nüz yok mu si­zin?

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - "…yüz yir­mi gü­nü bek­le­me­den bir tek­lif ge­ti­ri­le­bi­lir di­ye bir laf var, böy­le bir şe­yi yap­ma­ya kalk­ma­yın sa­kın." "Ha­yır, böy­le bir şey yok." de­di.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Kim söy­le­di?

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Yok şu an­da Grup Baş­kan Ve­ki­li, Sa­yın İr­fan Gün­düz ve Eyüp Fat­sa.

GÜ­ROL ER­GİN (Muğ­la) - Beş yıl­dır ta­nı­ma­dın mı on­la­rı?

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, ne ol­du bu si­ya­se­te, ne ol­du? Ni­ye böy­le olu­yor? Ada­mın ağ­zın­dan çı­kan laf, ka­nun ve se­net­tir.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Na­mus­tur na­mus!

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Ama, bu­nu yap­ma­yan bir in­sa­na ne ya­pa­bi­lir­si­niz, söy­ler mi­si­niz Al­lah'ını­zı se­ver­se­niz?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Söz ağız­dan çı­kar, söz na­mus­tur!

HA­RUN AKIN (Zon­gul­dak) - Al­lah akıl ver­miş, Al­lah akıl!

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Ya­ni, şim­di, siz, aşa­ğı yu­ka­rı 353 mil­let­ve­ki­liy­le uyum­suz­luk çı­ka­ra­cak­sı­nız, bir kon­sen­süs ya­rat­ma­ya­cak­sı­nız, Cum­hur­baş­ka­nı­nı se­çe­me­ye­cek­si­niz, ama, ge­lip ül­ke­yi ka­osa sü­rük­le­mek­te, ma­şal­lah, üze­ri­ni­ze yok bir kim­se bu şe­kil­de. Ama, ya­ni, be­nim şim­di… Ben, bu­ra­da ki­me ina­na­ca­ğım? İn­sa­na inan­mak­tır be­nim özel­li­ğim­den bir ta­ne­si.

BÜ­LENT BA­RA­TA­LI (İz­mir) - Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­ne.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) -  Bu, baş­ka tür­lü ol­maz.

ATİL­LA KART (Kon­ya) - Her­ke­se ina­na­ma­ya­cak­sı­nız!

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - İş­te, AKP'nin bu yü­zü­nü hiç söy­le­mek is­te­mi­yor­dum.

MU­SA SI­VA­CI­OĞ­LU (Kas­ta­mo­nu) - AK Par­ti...

HA­RUN AKIN (Zon­gul­dak) - Ye­ni mi gör­dün?

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Ama, be­nim gi­bi bir ada­ma da bu yü­zü­nü gös­ter­di­niz. Onun için si­ze de ay­rı­ca te­es­süf edi­yo­rum.

ATİL­LA KART (Kon­ya) - Te­es­süf­le ge­çiş­ti­ri­le­cek bir şey de­ğil.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Yan­lış yap­tı­ğı­nı­zı söy­lü­yo­rum. Baş­ka ne bek­le­ye­cek­si­niz? Bu ol­ma­dı, hak de­ğil, yan­lış­tır. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Bir in­san sö­zün­den dön­me­me­li di­ye dü­şü­nü­yo­rum, ama, bu sö­zü, halk si­ze ne­ler ol­du­ğu­nu söy­le­ye­cek.

BÜ­LENT BA­RA­TA­LI (İz­mir) - Si­ze ne­ler ol­du­ğu­nu söy­le­ye­cek.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Si­ze… 22 Tem­muz­da biz de bun­la­rı an­la­ta­ca­ğız, siz de an­la­ta­cak­sı­nız.

ATİL­LA KART (Kon­ya) - Za­val­lı bir du­rum­da­sı­nız, acı­na­cak bir du­rum­da­sı­nız.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - O za­man, hep bir­lik­te bu yan­lış­la­rı­nı­zı tek­rar gö­re­cek­si­niz. Halk ona gö­re si­zi de­ğer­len­di­re­cek di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. Hoş­ça ka­lın. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu.

V. - ÖNERİLER (Devam)

A) Sİ­YA­Sİ PAR­Tİ GRU­BU ÖNE­Rİ­LE­Rİ (Devam)

1.- Gün­dem­de­ki sı­ra­la­ma ile 2/1043 esas nu­ma­ra­lı Ana­ya­sa De­ği­şik­lik­le­ri­nin Hal­ko­yu­na Su­nul­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin, Baş­kan­lık­ça ha­va­le edil­di­ği ko­mis­yon­lar­da­ki gö­rüş­me­le­ri­ne kırk se­kiz sa­at geç­me­den baş­lan­ma­sı­nın ko­mis­yon­la­ra tavsiye edilmesine ilişkin AK Parti Grubu Önerisi (Devam)

BAŞ­KAN - Leh­te ol­mak üze­re, Sa­kar­ya Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ay­han Se­fer Üs­tün. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AY­HAN SE­FER ÜS­TÜN (Sa­kar­ya) - Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­rim; AK Par­ti grup öne­ri­si le­hin­de söz al­dım. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu yü­ce Mec­lis, dün iti­ba­rıy­la, ger­çek­ten bir bü­yük işin al­tı­na im­za at­mış­tır. Bun­da, ön­ce­lik­le, el­bet­te AK Par­ti Gru­bu­nun de­ğer­li üye­le­ri­nin, Ana­va­tan Par­ti­si­nin de­ğer­li grup baş­kan ve­kil­le­ri ve üye­le­ri­nin, ba­ğım­sız ola­rak Mec­lis­te bu­lu­nan de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin de kat­kı­sı yad­sı­na­maz.

Bel­ki, bu de­ği­şik­li­ği, bu sis­tem de­ği­şik­li­ği­ni şu an­da id­rak ede­mi­yo­ruz, an­cak, ile­ri­ki gün­ler­de, ül­ke­miz için ne ka­dar ha­yır­lı bir iş yap­tı­ğı­mı­zı, de­mok­ra­si­miz açı­sın­dan ne ka­dar ha­yır­lı bir iş yap­tı­ğı­mı­zı ta­rih de ya­za­cak­tır, ço­cuk­la­rı­mız da bun­la­rı an­la­ya­cak­lar­dır. O ba­kım­dan, böy­le gü­zel bir iş­ten son­ra, bir­ta­kım ba­ha­ne­ler­le ve­ya bir­ta­kım ufak te­fek uy­gu­la­ma­lar­dan do­la­yı bu yap­tı­ğı­mız gü­zel işin göl­ge­len­me­si­ne, hem biz­ler hem de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu­nun fır­sat ver­me­me­si ge­rek­ti­ği ka­na­atin­de­yim.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Bun­dan da­ha bü­yük ka­zık olur mu ya?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Şey­tan de­tay­lar­dan iba­ret Sa­yın Üs­tün.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Bu­nun ufa­ğı te­fe­ği mi var Ay­han Bey?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Ufak te­fek de­ğil.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Si­ya­set­te en bü­yük ka­zı­ğı at­tı­nız be! Par­la­men­to ta­ri­hin­de yok em­sa­li.

AY­HAN SE­FER ÜS­TÜN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği mut­la­ka re­fe­ran­du­ma su­nu­la­cak­tır. Bu­nun yüz yir­mi gün son­ra ve­ya kırk beş gün son­ra su­nul­ma­sı açı­sın­dan, pra­tik­te de esas­ta da her­han­gi bir, so­nu­cu et­ki­le­yen önem­li bir hu­su­su yok­tur. Kal­dı ki, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ilk kez ya­pı­lan bir iş­lem de de­ğil­dir. Ba­kın, önüm­de, Ana­ya­sa De­ği­şik­li­ği­nin Hal­ko­yu­na Su­nul­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun var. Bu Ka­nun'un ge­çi­ci 5'in­ci mad­de­siy­le, yi­ne 1988 yı­lın­da ya­pıl­mış bir Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği, ay­nen -bel­ki bi­raz son­ra bah­se­de­ce­ğim- ka­nun tek­li­fiy­le bir­lik­te yüz yir­mi gün­lük sü­re kırk gü­ne in­di­ril­miş ve kırk gün­lük sü­re­ler de on gü­ne in­di­ril­miş. Ya­ni, san­ki ilk kez uy­gu­la­ma­sı ya­pı­lı­yor, ilk kez böy­le bir şey gün­de­me ge­ti­ri­li­yor gi­bi bir söz or­ta­ya atıl­dı. Oy­sa, 7/8/1988 ta­ri­hin­de de ya­pı­lan bir de­ği­şik­lik­le, o gün­kü sü­re­ler yüz yir­mi gün­den kırk gü­ne in­di­ril­miş. O za­man ik­ti­dar­da Ana­va­tan Par­ti­si var idi. O ba­kım­dan, ya­ni, bu nok­ta­da ge­tir­di­ği­miz de­ği­şik­lik­te ne ah­la­ki ne hu­ku­ki her­han­gi bir sı­kın­tı yok. Bir de­fa, ön­ce­lik­le bu­nu be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, evet, gün­dem­le il­gi­li ko­nuş­mam ge­re­ki­yor­sa… İn­şal­lah, 3 Ha­zi­ran 2007 ak­şa­mı­na ka­dar, sa­at 24.00'e ka­dar bu Mec­lis ça­lı­şa­cak ve on­dan son­ra da uzun yıl­lar ya­şan­ma­mış bir olay ya­şa­na­cak ve beş yıl­lık ya­sa­ma dö­ne­mi­ni bu şe­kil­de ta­mam­la­mış ola­ca­ğız. Bu beş yıl­lık sü­re içe­ri­sin­de çok gü­zel ça­lış­ma­lar yap­tık. Bu­ra­da, AK Par­ti mil­let­ve­kil­le­ri de ana mu­ha­le­fet ve mu­ha­le­fet mil­let­ve­kil­le­ri de bun­da des­tek ol­du. Şim­di, bu üç gün­lük sü­re içe­ri­sin­de, in­şal­lah, Ana­ya­sa De­ği­şik­li­ği­nin Hal­ko­yu­na Su­nul­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin kırk se­kiz sa­at geç­me­den ko­mis­yon­lar­da gö­rü­şül­me­si­ne iliş­kin bir öne­ri­miz var. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yi­ne bu çer­çe­ve­de, Se­ra Ka­nu­nu'nun öne alın­ma­sı, Po­lis Va­zi­fe ve Sa­la­hi­yet Ka­nu­nu'nun 2'nci sı­ra­ya alın­ma­sı; yi­ne, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu'nun, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı Teş­ki­lat ve Gö­rev­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Nük­le­er Güç San­tral­le­ri­nin Ku­rul­ma­sı ve İş­le­til­me­si ile Ener­ji Sa­tı­şı­na İliş­kin Ka­nun'un ele alın­ma­sı; yi­ne Me­ra Ka­nu­nu'nun Ba­zı Mad­de­le­rin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi'ni in­şal­lah gö­rü­şe­ce­ğiz. Yi­ne, Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li So­ner Ak­soy ve 7 mil­let­ve­ki­li­nin jeo­ter­mal ener­ji kay­nak­la­rıy­la il­gi­li ka­nun tek­li­fi­ni, in­şal­lah, te­mel ka­nun ola­rak gö­rü­şe­ce­ğiz. Yi­ne, Si­gor­ta­cı­lık Ka­nu­nu'yla ala­ka­lı ka­nu­nu da gö­rü­şe­ce­ğiz. Ay­rı­ca, Tü­tün Ma­mul­le­ri­nin Za­rar­la­rı­nın Ön­len­me­si Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi'ni de in­şal­lah gö­rü­şe­ce­ğiz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben­den ön­ce ko­nu­şan söz­cü, Ana­ya­sa de­ği­şik­lik­le­ri­nin sı­nı­rı­nın, ar­tık, 330'dan 367'ye çık­tı­ğı­nı bu­ra­da bi­raz ön­ce ifa­de et­ti. Bu yan­lış­lı­ğı dü­zelt­mek is­ti­yo­rum. Ana­ya­sa'nın 175'in­ci mad­de­si çok açık: "Ana­ya­sa­nın de­ğiş­ti­ril­me­si hak­kın­da­ki tek­lif­ler Ge­nel Ku­rul­da iki de­fa gö­rü­şü­lür. De­ğiş­tir­me tek­li­fi­nin ka­bu­lü Mec­li­sin üye tam sa­yı­sı­nın beş­te üç ço­ğun­lu­ğu­nun giz­li oyuy­la müm­kün­dür." di­yor. Ya­ni, 330 sa­yı­sı­na te­ka­bül edi­yor. Bir de­fa da­ha oku­mak ge­re­ki­yor­sa, esas hü­küm bu­dur: "De­ğiş­tir­me tek­li­fi­nin ka­bu­lü, Mec­li­sin üye tam sa­yı­sı­nın beş­te üç ço­ğun­lu­ğu­nun giz­li oyuy­la müm­kün­dür." Bun­dan son­ra ge­len fık­ra­lar, an­cak mad­de­ye ge­çen ka­nun ta­sa­rı­sı­nın, ka­nun tek­li­fi­nin hal­ko­yu­na na­sıl su­nul­ma­sı ge­rek­ti­ği­ne iliş­kin al­ter­na­tif­le­ri dü­zen­le­mek­te­dir ve­ya­hut da Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­nın ala­ca­ğı tu­tu­mu bu­ra­da gös­ter­mek­te­dir. 367'yle da­hi ka­bul edil­miş ol­sa, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­na hal­ko­yu­na sun­ma imkânı ver­mek için bu cüm­le kul­la­nıl­mış­tır, ya­ni 367'yle bi­le ka­bul edil­miş ol­sa, yi­ne de Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­na, hal­ko­yu­na su­nul­ma­sı imkânı ge­tir­mek için böy­le bir cüm­le kul­la­nıl­mış­tır. Bu­nu bir zo­run­lu­luk gi­bi, bu­nu bir mec­bu­ri­yet gi­bi sun­mak, hu­ku­ken yan­lış­tır, Ana­ya­sa ge­re­ği yan­lış­tır.

Yi­ne baş­ka bir yan­lış­lık; san­ki, 366 oy­la ge­çen 1'in­ci mad­de­nin tek­lif­ten düş­tü­ğü gi­bi yan­lış yo­rum­lar var­dır. Bu yo­ru­ma da ka­tıl­mı­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­raz ön­ce söy­le­di­ğim cüm­le­ler çer­çe­ve­sin­de ve yi­ne Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin yıl­lar­dan be­ri iç­ti­hat hâli­ne ge­tir­miş ol­du­ğu ka­rar­la­rın­da Ana­ya­sa Mah­ke­me­si "ben, Ana­ya­sa de­ği­şik­lik­le­ri oy­la­ma­la­rı­nın son mad­de­si­ne, son oy­la­ma­sı­na ba­ka­rım, tüm oy­la­ma­sın­da" di­yor. Bu­ra­da da açık­tır ki, 370 nok­ta­sın­da hiç­bir sı­kın­tı yok­tur. 370 oy ala­rak, bu­ra­da, Ana­ya­sa oy­la­ma­la­rı geç­miş­tir. O ba­kım­dan, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin bu yön­de­ki iti­raz­la­rı­nı da ka­bul et­mi­yo­ruz.

Yi­ne, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin söz­cü­le­ri, Ana­ya­sa tek­li­fi Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nun­da gö­rü­şü­lür­ken iki­de bir şu­nu di­yor­lar­dı: "Efen­dim, siz bu Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ğin­de sa­mi­mi de­ğil­si­niz; çün­kü, bu­nu uy­gu­la­ma­nız için mut­la­ka halk oy­la­ma­sı­nı ge­rek­ti­ren ka­nun­da da de­ği­şik­lik yap­ma­nız ge­re­kir. Ba­kın, bu sa­at­te hâlâ bu­nu ver­me­di­niz." şek­lin­de Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nun­da cid­di eleş­ti­ri­ler­de bu­lun­muş­lar­dı, Sa­yın Ba­ka­na so­ru­lar sor­muş­lar­dı. Şim­di, bu ka­nun gel­di, ya­ni Ana­ya­sa de­ği­şik­lik­le­ri­ni yüz yir­mi gün­den kırk beş gü­ne in­di­ren bir ka­nun tek­li­fi­miz, in­şal­lah, ola­cak. Şim­di, bu­ra­da bu­nu bir sa­mi­mi­yet gös­ter­ge­si ola­rak sun­du­ğu­muz­da, "Efen­dim, bu­nu ni­ye su­nu­yor­su­nuz?" di­ye eleş­tir­mek, ha­ki­ka­ten an­la­şı­lır bir iş de­ğil­dir.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Gru­ba ver­di­ği­niz sö­zün mu­ha­ta­bı ola­rak Ana­va­ta­na söy­le onu Ay­han Bey. Ana­va­tan Par­ti­si­ne ver­di­ği­niz sö­zün kar­şı­lı­ğı, on­la­ra söy­le­yin, mu­ha­ta­bı biz de­ği­liz.

AY­HAN SE­FER ÜS­TÜN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, de­di­ğim gi­bi, bu ilk kez ya­pıl­mış bir iş de­ğil­dir. Yıl­lar­dan be­ri, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi, Tür­ki­ye'de bir kriz ko­nu­su ol­muş­tur. İş­te, bu kriz ala­nı­nı or­ta­dan kal­dır­mak için bir Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği­ni ger­çek­leş­tir­di bu Mec­lis. Bu­nun key­fi­ni çı­kar­mak var­ken, bu­nun gu­ru­ru­nu ya­şa­mak var­ken "Efen­dim, halk oy­la­ma­sı yüz yir­mi gün son­ra mı ol­sun, kırk beş gün son­ra mı ol­sun" gi­bi, dar bir çer­çe­ve­de kal­mak ha­ki­ka­ten ka­bul edi­le­bi­lir bir du­rum de­ğil­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yi­ne "AK Par­ti as­lın­da bu tek­lif­le­ri ge­çir­mek ni­ye­tin­de de­ğil, an­cak, 22 Tem­muz­da mağ­dur­la­rı oy­na­mak için bu­nu ya­pı­yor." gi­bi bir eleş­ti­riy­le kar­şı kar­şı­ya kal­dık.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, AK Par­ti­nin mağ­dur­la­rı oy­na­ma­ya ih­ti­ya­cı yok­tur. AK Par­ti, hal­kı­mı­zın önü­ne beş yıl­da yap­tık­la­rıy­la çı­ka­cak­tır, ye­ni pro­je­ler­le çı­ka­cak­tır, de­mok­ra­si vaa­diy­le çı­ka­cak­tır, öz­gür­lük­ler­le çı­ka­cak­tır. O ba­kım­dan mağ­dur­la­rı oy­na­ma­ya ih­ti­ya­cı yok­tur. An­cak, bu sü­reç­te, el­bet­te, AK Par­ti, hu­ku­ken de si­ya­se­ten de ma­ale­sef, mağ­dur edil­miş­tir. Bu bir re­ali­te­dir, bu bir ger­çek­tir.

ATİL­LA KART (Kon­ya) - Be­ce­rik­siz­li­ği­ni­zi na­sıl an­la­ta­cak­sı­nız?

AY­HAN SE­FER ÜS­TÜN (De­vam­la) - O ba­kım­dan, ay­nı za­man­da, evet, bah­set­ti­ğim gi­bi, AK Par­ti bu sü­re­cin hem mağ­du­ru­dur hem de mağ­ru­ru­dur de­miş­tim de­ğer­li ar­ka­daş­lar. 

GÜ­ROL ER­GİN (Muğ­la) - Al­lah akıl fi­kir ver­sin hem­şeh­rim.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Üs­tün, son cüm­le­le­ri­ni­zi ri­ca ede­yim; za­ma­nı­mız da dar.

AY­HAN SE­FER ÜS­TÜN (De­vam­la) - To­par­la­ya­ca­ğım Sa­yın Baş­ka­nım.

Çün­kü, bu de­mok­ra­si sı­na­vın­da, ma­ale­sef, ba­zı par­ti­ler bu sı­na­vı kay­bet­miş­ler­dir. AK Par­ti­nin bu de­mok­ra­si sı­na­vın­da al­nı açık, ba­şı dik­tir. O ba­kım­dan, bu sü­re­cin hem mağ­du­ru­yuz hem mağ­ru­ru­yuz di­yo­rum; yü­ce Mec­li­si, tek­rar, say­gı­lar­la se­lam­lı­yo­rum.  (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Üs­tün.

Aleyh­te ol­mak üze­re, Ada­na Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Uğur Ak­söz, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

UĞUR AK­SÖZ (Ada­na) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; söz­le­ri­me baş­lar­ken yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şa­ir de­miş ki: "Söz var­dır, kes­ti­rir ba­şı/Söz var­dır, ke­ser sa­va­şı." Ya­ni, söz, in­san­lık ta­ri­hi­nin, in­san ya­şa­mı­nın en önem­li ey­lem­le­rin­den bi­riy­ken, Ana­va­tan Gru­bu­na "Siz, bi­zi, bu Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi için Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ğin­de des­tek­le­yin, biz bu re­fe­ran­dum ya­sa­sı­nı ge­tir­me­ye­ce­ğiz" di­yen ve bu sö­zü 29-30-31 Ma­yıs ta­rih­li bü­tün ga­ze­te­ler­de tek­rar­la­yan AK Par­ti Gru­bu­nun on­la­rı na­sıl al­dat­tı­ğı­nı bu bel­gey­le si­ze is­pat ede­ce­ğim. Önüm­de bir bel­ge var, 28 Ma­yıs ta­ri­hin­de AKP re­fe­ran­dum ya­sa­sı­nı Mec­li­se sun­muş. Ya­ni AKP, bir yan­dan re­fe­ran­dum ya­sa­sı­nı Mec­li­se su­nar­ken, bir yan­dan da Ana­va­ta­na "Val­la­hi bil­la­hi ge­tir­me­ye­ce­ğim, siz bi­ze des­tek ve­rin." de­miş.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ana­va­tan Par­ti­si­ne bu­nu yap­mış. Pe­ki, so­nuç­ta ne ol­muş?

MEH­MET ER­GÜN DAĞ­CI­OĞ­LU (To­kat) - Ne­re­den çı­ka­rı­yor­sun ya sen böy­le bir şe­yi?

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Bel­ge bu­ra­da, bu­ra­da; iş­te, iş­te, iş­te!

UĞUR AK­SÖZ (De­vam­la) - Şim­di, de­ğer­li ar­ka­da­şım, "Ne­re­den çı­ka­rı­yor­sun?" der­sen, bak, ben de şu­nu söy­le­rim: Bak, bu­ra­da bel­ge var, bel­ge…

MEH­MET ER­GÜN DAĞ­CI­OĞ­LU (To­kat) - Ana­va­ta­na mı geç­ti bu!

UĞUR AK­SÖZ (De­vam­la) - Bel­ge var, ön­ce bel­ge oku­yun, bel­ge. Bu­ra­da bel­ge var, bu bir. Ney­se, bu si­zin… (AK Par­ti ve CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) - Al­tın­da im­za var mı? "Bel­ge" de­yip de şu kâğı­dı gös­ter­me­nin an­la­mı yok!

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Ana­va­ta­na an­lat onu sen!

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, mü­da­ha­le et­me­ye­lim.

UĞUR AK­SÖZ  (De­vam­la) - Be­ye­fen­di, de­ğer­li kar­de­şim…

Sa­yın Baş­kan, bu ar­ka­daş­la­rın dün­ya­dan ha­be­ri yok, ben öğ­ret­mek­ten usan­dım, bun­lar inat edi­yor­lar öğ­ren­mi­yor­lar.

De­ğer­li ar­ka­da­şım, gru­ba ve­ril­miş bir ya­zı bu -28 Ma­yıs ta­ri­hi- ka­şe bu­ra­da. Ba­na ni­ye so­ru­yor­su­nuz, gru­bu­nu­za so­run ve Ana­va­tan Par­ti­si­ne bu­nu yap­tı­nız. Ana­va­tan Par­ti­si, si­zi dü­rüst zan­ne­dip des­tek ver­di. Ne ol­du? Mem­le­ke­tin ka­de­ri­ne iş­te bu ya­sa de­ği­şik­li­ği­ni ge­tir­di­niz. Bu, yan­lış ol­muş­tur. Ben Ana­va­tan Par­ti­si­ni suç­la­mı­yo­rum, bu er­dem­siz­lik söz ve­re­ne ait­tir, bu ka­dar.

İki: De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, ge­tir­di­ği­niz bu re­fe­ran­dum ya­sa­sı se­çi­me iliş­kin bir ya­sa­dır, se­çi­me ait bir ya­sa­dır. Ana­ya­sa çok açık­tır; se­çi­me ait ya­sa­lar, üze­rin­den bir yıl geç­me­den uy­gu­la­na­maz­lar. Pe­ki, di­ye­cek­si­niz ki: "Bu re­fe­ran­dum ya­sa­sı se­çi­me ait de­ğil." Öy­le şey olur mu!

İş­te bu ya­sa­nın 1'in­ci mad­de­si ar­ka­daş­lar, bi­raz lüt­fen oku­yun. Ba­kın ne di­yor: Bu re­fe­ran­dum ya­sa­sın­da hü­küm bu­lun­ma­yan hâller­de 298 sa­yı­lı Se­çim­le­rin Te­mel Hü­küm­le­ri Ya­sa­sı uy­gu­la­nır. Bu ne de­mek? Bu ya­sa, se­çim­le­rin te­mel hü­küm­le­ri­ne ait ya­sa­nın bir mü­tem­mi­mi, bir ta­mam­la­yı­cı­sı de­mek­tir; ya­ni, kı­sa­ca­sı, bu re­fe­ran­dum ya­sa­sı se­çi­me ait bir ya­sa ol­du­ğu için üze­rin­den bir yıl geç­me­den uy­gu­la­na­maz. Bu­nu da söy­le­dik­ten son­ra, ge­çi­yo­rum bir baş­ka de­li­le:

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, siz, her­ke­si kör, âle­mi sa­ğır mı sa­nı­yor­su­nuz? Bu re­fe­ran­dum ya­sa­sı ne için gel­di, do­ma­tes top­la­mak için mi gel­di? Bu re­fe­ran­dum ya­sa­sı, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi­ni 22 Tem­muz­da yap­mak için gel­di. Pe­ki, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi ne? Bir se­çim de­ğil mi, hal­kın yap­tı­ğı bir se­çim de­ğil mi? De­mek ki, siz, esas ola­rak, bu re­fe­ran­dum ya­sa­sın­da­ki de­ği­şik­li­ği Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ya­sa­sı için yap­tı­ğı­nı­za gö­re, bu, bir se­çim ya­sa­sı­dır ve bir yıl geç­me­den as­la uy­gu­la­ya­maz­sı­nız de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Ge­le­lim bir baş­ka de­li­le:

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, bu­gün 1 Ha­zi­ran. Bu­nu, bu­ra­dan, ço­ğun­lu­ğu­nu­za da­ya­na­rak, bu­gü­ne ka­dar ol­du­ğu gi­bi, hep ço­ğun­lu­ğu­nu­za da­ya­na­rak ge­çi­re­bi­lir­si­niz, ama, ba­zen ço­ğun­luk bir işe ya­ra­maz. 1 Mart­ta ol­du­ğu gi­bi, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­min­de ol­du­ğu gi­bi, ço­ğun­luk, ba­zen baş aşa­ğı gi­der. Şim­di, bu­gün, bu­nu, bu­ra­da ço­ğun­luk­la ge­çi­re­bi­lir­si­niz, ama ba­kın, Cum­hur­baş­ka­nı­na gi­de­cek, on beş gün in­ce­le­me sü­re­si var, hak­kı­dır, kul­la­nır, 15 Ha­zi­ran ola­cak. Pe­ki, iki gün son­ra, 4 Ha­zi­ran­da bu gru­bu­nu­zun lis­te­le­ri ası­la­cak. Lis­te­ye gi­re­me­yen mil­let­ve­ki­li­ni bu­ra­ya ge­ti­re­bi­le­cek mi­si­niz?

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Hiç me­rak et­me­yin.

UĞUR AK­SÖZ (De­vam­la) - Bu­ra­da oy kul­lan­dı­ra­bi­le­cek mi­si­niz?

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Bi­zim işi­miz o.

UĞUR AK­SÖZ (De­vam­la) - Pe­ki, siz ne­ye hiz­met edi­yor­su­nuz?

CA­HİT CAN (Si­nop) - Siz ge­le­cek mi­si­niz?

UĞUR AK­SÖZ (De­vam­la) - Da­ha bit­me­di, da­ha bit­me­di…

CA­HİT CAN (Si­nop) - Siz gel­me­ye­cek mi­si­niz?

UĞUR AK­SÖZ (De­vam­la) - Da­ha bit­me­di.

Ba­kın de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, baş­ka bir şey da­ha söy­le­ye­yim: Şim­di, bu ge­len tek­lif ne? Kırk se­kiz sa­at geç­me­den Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nun­da bu re­fe­ran­dum ya­sa­sı­nı gö­rü­şe­lim. Ora­da gö­rü­şe­ce­ğiz, son­ra bir tek­lif da­ha, kırk se­kiz sa­at geç­me­den bu­nu Ge­nel Ku­rul­da oy­la­ya­lım.

Pe­ki de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ço­ğun­lu­ğu­nuz var, övü­nü­yor­su­nuz ço­ğun­lu­ğum var di­ye. Bu kırk se­kiz sa­at hük­mü İç Tü­zük hük­mü de­ğil mi? Siz, bu­gü­ne ka­dar, işi­ni­ze ge­len bü­tün ya­sa­la­rı kırk se­kiz sa­at geç­me­den di­ye bu­ra­ya öner­di­niz. Pe­ki, ne­den bu kırk se­kiz sa­at hük­mü­nü kal­dır­mı­yor­su­nuz? Kal­dı­rın, ol­sun bit­sin, bü­tün ya­sa­lar çar­ça­buk gö­rü­şül­sün.

Ya­ni, ba­kın de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, hu­kuk şu­nu ka­bul et­mez: Ora­da bir hü­küm ola­cak, o hü­küm du­ra­cak, ama, siz, is­tis­na uy­gu­lan­ma­sı ge­re­ken ku­ral­la­rı ka­ide hâli­ne ge­ti­rir­se­niz, hu­kuk bu­na is­yan eder. Der ki: "Kar­de­şim, ço­ğun­lu­ğun var, bu­nu kal­dır, bir da­ha da, bu­nu, iki­de bir önü­me ge­tir­me." Çün­kü, bu kırk se­kiz sa­at ola­yı, çok is­tis­nai hâller­de uy­gu­la­na­cak bir ku­ral­dır, ama siz bu­nu sü­rek­li kul­la­nı­yor­su­nuz. O ba­kım­dan, te­mel ya­sa­lar­da ol­du­ğu gi­bi, da­ha ön­ce­ki İç Tü­zük de­ği­şik­lik­le­rin­de ol­du­ğu gi­bi bo­yu­na, ak­lı­nı­za es­tik­çe, işi­ni­ze gel­dik­çe bu­ra­ya de­ği­şik­lik öner­ge­si ge­tir­me­yin de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu, ne Par­la­men­to­nun cid­di­ye­tiy­le bağ­da­şı­yor ne de bu ko­ca gru­bun gü­cüy­le bağ­da­şı­yor. Böy­le bir gru­bu­nuz var, ba­kın, ta­ra­yın şu İç Tü­zük'ü, ne ka­dar yan­lış hü­küm var­sa si­ze gö­re, ge­ti­rin de­ğiş­ti­re­lim ama, ya­sa hü­küm­le­ri ora­da du­rur­ken, du­rup du­rup on­lar­la il­gi­li is­tis­nai hü­küm ge­tir­me­yin. Bu, si­zi de ya­ra­lar hu­ku­ku da ya­ra­lar. Son­ra, hu­kuk is­yan eder. Hu­ku­kun is­ya­nı na­sıl olur? İş­te, Cum­hur­baş­ka­nı­nı­zı seç­tir­me­ye­rek olur. Hu­ku­kun is­ya­nı na­sıl olur? Çok önem ver­di­ği­niz ya­sa­la­rı mah­ke­me­den dön­dü­re­rek olur.

Şim­di, yi­ne, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi­ni ya­pa­ca­ğı­nı­zı zan­ne­di­yor­su­nuz de­ğil mi? Öy­le zan­ne­di­yor­su­nuz. Ben si­ze söy­le­ye­yim, bu­ra­da söy­lü­yo­rum, bu tu­ta­nak­la­rı da si­ze he­di­ye ede­ce­ğim, Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­den bu Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ya­sa­sı ge­ne dö­ne­cek. Çün­kü el­li ta­ne ha­ta yap­tı­nız. Çok ha­ta yap­tı­nız. Ne hu­kuk fa­kül­te­si­ne so­ru­yor­su­nuz ne ho­ca­la­ra da­nı­şı­yor­su­nuz. De­di­ğim de­dik…

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, bir Ana­ya­sa var, bu Ana­ya­sa'nın ku­rum­la­rı var. Ha­tır­lı­yor mu­su­nuz, Al­man­ya'da si­zin gi­bi ken­di­ni im­pa­ra­tor sa­nan bir kral git­miş üzü­mü ko­pa­rı­ver­miş. Köy­lü de­miş ki: "Dur ba­ka­lım, pa­ra­sı­nı ver, o be­nim eme­ğim." "Yü­rü ca­nım, ben kra­lım." de­miş. İş­çi dön­müş de­miş ki: "Ama Ber­lin'de yar­gıç­lar var." de­miş. İş­te, siz bu du­rum­da­sı­nız. Gü­cü­nüz var, ken­di­ni­zi im­pa­ra­tor sa­nı­yor­su­nuz ama, Tür­ki­ye'de hu­kuk var hu­kuk. Hu­kuk ku­rum­la­rı var. Hu­kuk ku­ral­la­rı var.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Ne­re­de? Ne­re­de?

UĞUR AK­SÖZ (De­vam­la) - O ba­kım­dan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, şim­di bu­nu bu­ra­dan ge­çi­re­cek­si­niz.

Pe­ki, si­ze baş­ka bir şey söy­le­ye­yim: Bu Mec­lis iki gö­rev ya­par de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bir ya­sa­ma fa­ali­ye­ti ya­par, bir de­net­le­me fa­ali­ye­ti ya­par. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ya­sa­ma fa­ali­ye­ti­ni doğ­ru yap­tı­ğı­nız ka­na­atin­de mi­si­niz? Ya­sa­ma fa­ali­ye­ti­ni ken­di­ni­ze gö­re ya­pı­yor­su­nuz. İşi­ni­ze ge­le­ne gö­re ya­pı­yor­su­nuz. Bü­tün ku­ral­la­rı ters yüz edi­yor­su­nuz. Bü­tün ka­nun­lar da ge­ri ge­li­yor. Pe­ki, de­ne­tim gö­re­vi­ni yap­tı­nız mı? Ya­pı­yor mu­su­nuz? Tam bir bu­çuk yıl­dır bu Mec­lis­te söz­lü so­ru­lar gö­rü­şül­me­ye­cek di­ye öner­ge ver­di­niz, bir tek söz­lü so­ru­ya ce­vap ver­me­di­niz. Pe­ki, ha­ni de­ne­tim? Ha­ni Mec­li­sin iş­le­vi?

ALİ RI­ZA BO­DUR (İz­mir) - Ha­ni de­mok­ra­si?

UĞUR AK­SÖZ (De­vam­la) - Ha­ni de­mok­ra­si? De­mok­ra­si si­ze gö­re de­ğil.

Ba­kın, şim­di, baş­ka bir şey söy­le­ye­yim: Siz­ler, ma­ale­sef, ya­pı­lan işin de­ğe­ri­ni de bil­mi­yor­su­nuz. Hu­ku­ku bil­mi­yor­su­nuz, ama, ya­pı­lan işin kıy­me­ti­ni de bil­mi­yor­su­nuz. Sa­yın Ge­nel Baş­ka­nı­nız, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin de­mok­ra­si adı­na des­te­ği ol­ma­say­dı Baş­ba­kan ola­ma­ya­cak­tı. Bu­nun kıy­me­ti­ni bil­me­yip, vur­du­nuz. Son­ra, dün­kü oy­la­ma­da, Ana­va­ta­nın des­te­ği ol­ma­sa bu de­ği­şik­li­ği ge­çi­re­mi­yor­du­nuz; tut­tu­nuz, on­la­ra da vur­du­nuz ve kan­dır­dı­nız. Siz­de ka­dir kıy­met bil­mek de yok. Hu­kuk bil­mek za­ten yok, onu bek­le­mi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, söz­le­ri­mi şöy­le bağ­la­mak is­ti­yo­rum: İna­nır­sı­nız inan­maz­sı­nız, ka­bul eder­si­niz et­mez­si­niz, ama tu­ta­nak­lar ya­lan söy­le­mez, ta­rih bun­la­ra ta­nık ola­cak. Ay­nı, ring­de da­yak yi­yen bok­sör gi­bi aban­do­ne du­rum­da­sı­nız, kro­ke du­rum­da­sı­nız, kro­ke. Ne yap­tı­ğı­nı­zı bil­mi­yor­su­nuz.

CA­HİT CAN (Si­nop) - Mil­let si­zi na­kavt ede­cek! Na­kavt ola­cak­sı­nız!

UĞUR AK­SÖZ (De­vam­la) - Ha­ni bok­sör da­yak yer do­la­nır du­rur ya, me­na­je­ri­ne ba­kar, öbü­rü­ne ba­kar. So­nuç­ta ne olur bi­li­yor mu­su­nuz: Me­na­je­ri bir ko­va su­yu alır yü­zün­den aşa­ğı­ya bo­ca eder, bok­sör ayı­lır. 22 Tem­muz­da si­ze iyi ayıl­ma­lar di­li­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Ak­söz.

Leh­te ol­mak üze­re, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ünal Ka­cır, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Da­nış­ma Ku­ru­lu bu­gün top­la­na­ma­dı­ğın­dan, İç Tü­zük'ün 19'un­cu mad­de­si ge­re­ğin­ce gru­bu­mu­zun öne­ri­si­ni Ge­nel Ku­ru­la sun­duk ve bu öne­ri­nin le­hin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Öne­ri­nin içe­ri­ği hak­kın­da az ön­ce Ay­han Se­fer Üs­tün kar­de­şim açık­la­ma­lar­da bu­lun­du. Ben, içe­ri­ğin­de, sa­de­ce (2/1043) esas nu­ma­ra­lı Ana­ya­sa De­ği­şik­lik­le­ri­nin Hal­ko­yu­na Su­nul­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin Baş­kan­lık­ça ha­va­le edil­di­ği ko­mis­yon­da­ki gö­rüş­me­le­ri­ne kırk se­kiz sa­at geç­me­den baş­lan­ma­sı­nın İç Tü­zük'ün 36'ncı mad­de­si ge­re­ğin­ce ko­mis­yon­la­ra tav­si­ye edil­me­si kıs­mı­nı ha­tır­la­tı­yo­rum ve bu­nun onay­lan­ma­sı­nı Ge­nel Ku­rul­dan bek­le­di­ği­mi­zi ifa­de edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; az ön­ce, bu­ra­dan, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin ve Ana­va­tan Par­ti­si­nin de­ğer­li tem­sil­ci­le­ri­nin gö­rüş­le­ri­ni din­le­dik. Ta­bii, hay­ret­le din­li­yo­ruz, ib­ret­le din­li­yo­ruz. Evet "Söz­den" bah­se­di­li­yor. Söz ve­ril­miş mi ve­ril­me­miş mi? Bi­raz son­ra, sa­taş­ma üze­ri­ne söz alı­na­bi­lir ve kim söz ver­diy­se o sö­zün ce­va­bı­nı bu­ra­da ve­re­bi­lir, ve­re­cek­tir de.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar "Cum­hur­baş­ka­nı­nı halk seç­sin." di­ye ge­ti­ril­miş bu­lu­nan Ana­ya­sa pa­ke­ti­nin des­tek­len­me­si ko­nu­sun­da "Biz re­fe­ran­dum ya­sa­sı ge­tir­me­ye­ce­ğiz." di­ye işin ba­şın­dan ve­ril­miş hiç­bir söz yok­tur. Böy­le bir şey yok!

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Çe­vir ka­zı yan­ma­sın.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Öy­le mi?

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Böy­le bir şey yok!

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Çe­vir ka­zı yan­ma­sın.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Si­zin için söz önem­li de­ğil. Söz ağız­dan çı­kar!

ALİ RI­ZA BO­DUR (İz­mir) - Adam ya­lan mı söy­lü­yor?

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Sö­zü­mü iyi din­le­yin. Ne de­di­ği­mi iyi din­le­yin, iyi iz­le­yin. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şim­di, sa­yın söz­cü­ler di­yor­lar ki…

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Bu ne ya!

ALİ RI­ZA BO­DUR (İz­mir) - Lo­jis­tik des­tek.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Evet, lo­jis­tik des­tek de ge­re­ki­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu tek­lif­te im­za­sı olan bir ki­şi ola­rak ver­miş ol­du­ğu­muz tek­lif­le il­gi­li, tek­li­fin Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne gi­di­şi 31 Ma­yıs 2007'dir.

MEH­MET ER­GÜN DAĞ­CI­OĞ­LU (To­kat) - Ve sa­ati de ge­ce…

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - 31 Ma­yıs 2007. Ken­di iç gru­bu­muz­la il­gi­li yap­mış ol­du­ğu­muz iş­lem­le­rin ta­ri­hi­ni bu­ra­ya ge­tir­me­ni­zin bir ma­na­sı yok.

MEH­MET ER­GÜN DAĞ­CI­OĞ­LU (To­kat) - Doğ­ru de­ğil za­ten. 28'i doğ­ru de­ğil ya­ni, 31'i…

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Şim­di, pe­ki, ni­çin 31 Ma­yıs? Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin ira­de­si dün bel­li ol­du. Dün, bu Mec­lis Ana­ya­sa de­ği­şik­lik pa­ke­ti­ni 367'nin üze­rin­de bir oy­la ka­bul et­ti ve bu­gün Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­na gön­de­ril­di.

MEH­MET ER­GÜN DAĞ­CI­OĞ­LU (To­kat) - De­mek ki kan­dır­ma yok!

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Ya­ni, Mec­lis ira­de­si bel­li ol­duk­tan son­ra tek­li­fi­miz dün ak­şa­mü­ze­ri iş­le­me ko­nul­muş­tur.

MEH­MET ER­GÜN DAĞ­CI­OĞ­LU (To­kat) - De­mek ki kan­dır­ma fi­lan yok ya­ni!

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ya­nılt­ma di­ye bir şey mev­zu­uba­his de­ğil­dir.

Sa­yın Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si söz­cü­le­ri "Efen­dim, ge­ti­ri­len bu tek­lif bir se­çim ya­sa­sı­dır, bir se­ne geç­me­den de­ğer­len­di­ri­le­mez."

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, içe­ri­ğiy­le il­gi­li bir de­ği­şik­lik yok. Ne­dir de­ği­şik­lik? Re­fe­ran­dum yüz yir­mi gün­de mi ya­pıl­sın kırk beş gün­de mi ya­pıl­sın; tıp­kı, er­ken se­çim ka­ra­rı alın­ma­sı gi­bi. Ya­ni, biz, 4 Ka­sım­da se­çim ya­pa­ca­ğız di­ye bu­ra­da ka­rar al­dık mı? Al­dık. Da­ha son­ra da, ara­da bir yıl ol­ma­ma­sı­na rağ­men, 22 Tem­muz­da ya­pa­ca­ğız di­ye ka­rar ala­bil­dik mi? Ala­bil­dik. Bu, uy­gu­la­nı­yor mu? Uy­gu­la­nı­yor.

ALİ RI­ZA BO­DUR (İz­mir) - Ana­ya­sa hük­mü o.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Sa­de­ce bir ta­rih de­ği­şik­li­ği­dir. Do­la­yı­sıy­la, se­çi­min içe­ri­ğiy­le ala­ka­lı hiç­bir ko­nu mev­zu­uba­his de­ğil­dir.

ALİ RI­ZA BO­DUR (İz­mir) - O ka­ra­rı zo­run­lu al­mak zo­run­da­sı­nız. Sen ne an­lar­sın bu iş­ten!

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­ra­da ib­ret­le iz­li­yo­ruz, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ka­rar­la­rıy­la il­gi­li yap­mış ol­du­ğu eleş­ti­ri­ler "he­def gös­ter­me" di­ye bu­ra­da söy­le­ni­yor. Ve Al­lah ver­me­sin "tıp­kı Da­nış­tay sal­dı­rı­sı gi­bi" di­yor­lar. (CHP sı­ra­la­rın­dan "Doğ­ru." ses­le­ri)

ALİ RI­ZA GÜL­Çİ­ÇEK (İs­tan­bul) - Doğ­ru.

MEV­LÜT COŞ­KU­NER (Is­par­ta) - Doğ­ru.

MEH­MET KAR­TAL (Van) - Da­nış­tay öy­le ol­ma­dı mı?

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Bu­na na­sıl di­li­niz va­rı­yor! Kim ar­zu ede­bi­lir bu­nu!

ALİ RI­ZA GÜL­Çİ­ÇEK (İs­tan­bul) - Doğ­ru, doğ­ru.

MEV­LÜT COŞ­KU­NER (Is­par­ta) - Ay­nen doğ­ru.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Ke­sin­lik­le, ke­sin­lik­le red­de­di­yo­ruz.

ALİ RI­ZA BO­DUR (İz­mir) - Ana­ya­sa Mah­ke­me­si Baş­ka­nı ce­va­bı­nı ver­di.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Ol­sa ol­sa, si­zin Ge­nel Baş­ka­nı­nı­zın, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si si­zin iti­ra­zı­nı­zı gö­rü­şür­ken "Sa­kın ha! Ana­ya­sa Mah­ke­me­si bu iti­ra­zı red­det­me­sin, red­de­der­se ça­tış­ma çı­kar." de­mek­tir.

ALİ RI­ZA GÜL­Çİ­ÇEK (İs­tan­bul) - O da doğ­ru.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Bu söz­dür as­lın­da teh­dit. Siz teh­dit edi­yor­su­nuz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bu, ke­sin­lik­le yan­lış­tır.

Kao­tik or­tam ya­rat­mak is­ti­yor­mu­şuz. Hay­ret bir şey! Halk seç­sin di­yo­ruz. Hal­kın seç­me­siy­le na­sıl bir kao­tik or­tam ola­bi­lir?

ATİL­LA KART (Kon­ya) - Sen onu an­la­mı­yor­sun, ola­yı an­la­mı­yor­sun.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Ge­tir­di­ği­miz tek­lif­te, yüz yir­mi gün son­ra de­ğil de kırk beş gün son­ra halk bu işe ka­rar ver­sin di­yo­ruz.

ALİ RI­ZA BO­DUR (İz­mir) - Kü­la­hı­ma an­lat sen onu, kü­la­hı­ma an­lat.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Halk bu işe ka­rar ve­rir­se, ne­den kao­tik or­tam ola­cak­mış, an­la­mak müm­kün de­ğil.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Hal­kın ve­re­ce­ği ka­rar­da sen ol­ma­ya­cak­sın Ka­cır, sen ol­ma­ya­cak­sın. Bu se­nin son ga­cır­tı­la­rın.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Sa­yın Ana­va­tan Par­ti­si söz­cü­sü­nün söz­le­ri­ni de an­la­mak müm­kün de­ğil. Bu Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği ek­sik gel­miş, yan­lış gel­miş, ama des­tek ol­muş­lar. Hay­ret bir şey! Bir­lik­te gö­rü­şül­dü, bir­lik­te me­tin ta­mam­lan­dı, al­tı­na im­za at­tı­nız, öy­le gel­di. Bu Mec­lis de ka­rar ver­di, iki de­fa gö­rüş­tü ve so­nuç iti­ba­rıy­la, dün ka­rar ver­di.

ALİ RI­ZA BO­DUR (İz­mir) - İlk de­fa doğ­ru söy­lü­yor­su­nuz.

HA­RUN AKIN (Zon­gul­dak) - Yok­lar bu­ra­da, yok­lar.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Şim­di, şu­nu söy­lü­yor­su­nuz: Halk seç­sin, ama halk bu­gün ka­rar ver­me­sin. Hay­ret bir şey! Ni­ye?

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Sen her şe­ye hay­ret edi­yor­sun. 4'ün­de de her şey hay­ret­lik ola­cak se­nin için.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Halk on se­kiz ya­şı­na yüz yir­mi gün son­ra mı ba­sı­yor? Halk on se­kiz ya­şı­na bas­mış. Bu­gün de ka­rar ve­rir, ya­rın da ka­rar ve­rir. Mec­lis ka­rar ve­rir­se, kırk beş gün son­ra halk bu ko­nu­ya ka­rar ve­re­cek­tir.

Va­kit sı­nır­lı, vak­ti­ni­zi faz­la al­mak is­te­mi­yo­rum.

Des­te­ği­ni­zi bek­li­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ALİ RI­ZA BO­DUR (İz­mir) - Ge­ne go­lü yi­ye­cek­sin.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ka­cır.

Sa­yın Fat­sa, bu­yu­run.

EYÜP FAT­SA (Or­du) - Sa­yın Baş­kan, bir ko­nu­ya açık­lık ge­tir­mek is­ti­yo­rum. Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu, bu­ra­da, kan­dı­rıl­dık­la­rı­nı ve­ya ya­nıl­tıl­dık­la­rı­nı ifa­de et­ti. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­lüş­me­ler) Ben ko­nuy­la il­gi­li bir açık­lık ge­tir­mek is­ti­yo­rum.

ATİL­LA KART (Kon­ya) - İğ­fal, iğ­fal.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run, çok kı­sa lüt­fen. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ALİ RI­ZA BO­DUR (İz­mir) - Kaç ba­dem şe­ke­ri­ne git­ti­ler?

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Bun­lar hal­kı kan­dır­dı­lar, ANAP'ı dün­den kan­dı­rır­lar.

BAY­RAM ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur) - Sa­kin ol Sa­yın Ba­yın­dır, sa­kin ol.

VI. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2.- Or­du Mil­let­ve­ki­li Eyüp Fat­sa'nın, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Mu­zaf­fer R. Kur­tul­mu­şoğ­lu'nun, ko­nuş­ma­sın­da par­ti­si­ne sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

EYÜP FAT­SA (Or­du) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; bi­raz ön­ce bu kür­sü­de ko­nu­şan Ana­va­tan Par­ti­si Grup Baş­kan Ve­ki­li Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu, re­fe­ran­dum ta­ri­hiy­le ala­ka­lı -sü­re­si­ni ayar­la­yan- grup öne­ri­miz­le ala­ka­lı ken­di­le­ri­nin ya­nıl­tıl­dı­ğı ve bu ko­nu­da kan­dı­rıl­dık­la­rı gi­bi bir ifa­de kul­lan­dı. Bu­nu kul­la­nır­ken de şah­sım ve di­ğer Grup Baş­kan Ve­ki­li ar­ka­da­şım Sa­yın İr­fan Gün­düz'ün is­mi­ni de açık­ça zik­re­de­rek söy­le­di. Ben, mü­sa­ade­niz­le, çok kı­sa, bir sa­taş­ma da mey­da­na ge­tir­me­den, he­men ko­nuy­la il­gi­li bir açık­la­ma yap­mak is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, he­nüz Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ka­ra­rı­nı ver­me­miş ve Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çim sü­re­ciy­le ala­ka­lı tak­vim iş­ler­ken, Ana­va­tan Par­ti­si­nin Ge­nel Baş­ka­nı ve par­ti yet­ki­li­le­ri­nin "he­nüz önü­müz­de za­man var, bu sü­re­ci dur­du­run, derhâl ama he­men derhâl Cum­hur­baş­ka­nı­nı hal­ka seç­tir­mek­le ala­ka­lı bir ya­sal dü­zen­le­me ya­pıp, derhâl Cum­hur­baş­ka­nı­nı hal­ka seç­ti­re­lim" di­ye ka­mu­oyuy­la pay­laş­tık­la­rı gö­rüş he­pi­mi­zin ma­lu­mu­dur, ka­mu­oyu­nun da ma­lu­mu­dur.

Bir di­ğer ko­nu da, Sa­yın Ab­dul­lah Gül, Sa­yın Ge­nel Baş­ka­nım, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu­na bu sü­reç­te yap­mış ol­duk­la­rı zi­ya­ret­ler­de de ıs­rar­la ay­nı ta­le­bi di­le ge­tir­di­ler. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ka­ra­rın­dan son­ra da biz Ana­va­tan Par­ti­si yet­ki­li­le­riy­le ve gru­buy­la yap­mış ol­du­ğu­muz gö­rüş­me­ler­de bir ko­nu­da mu­ta­ba­ka­ta var­dık. "Siz eğer bu ya­sa­yı ge­ti­rir­se­niz, biz de bu ya­sa­nın al­tı­na im­za ko­yar, Ge­nel Ku­rul­da da bu­nun ka­nun­laş­ma­sıy­la ala­ka­lı gru­bu­muz ola­rak tam des­tek ve­ri­riz." de­miş­ler­dir ve bu sü­reç böy­le iş­le­miş­tir. Ben bu­ra­da şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum: Bi­zim Ana­va­tan Par­ti­si Gru­buy­la, bu ana­ya­sal de­ği­şik­lik­le­rin ya­pıl­ma­sı nok­ta­sın­da tam bir mu­ta­ba­ka­tı­mız ol­muş­tur ve bu mu­ta­ba­kat üze­ri­ne de dün bu­ra­da Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği pa­ke­ti­nin ikin­ci oy­la­ma­sı ya­pıl­mış ve yi­ne, iki gru­bun ve ba­ğım­sız mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ver­miş ol­du­ğu des­tek­le bu­ra­dan ana­ya­sal ço­ğun­lu­ğu te­min ede­cek şe­kil­de de bu tek­lif ka­nun­laş­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, dün, ba­na, Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu, ik­ti­dar ve­ya mu­ha­le­fet ku­li­sin­de -tam ye­ri­ni bel­ki söy­le­ye­mi­yor ola­bi­li­rim- bu­nun­la ala­ka­lı "Siz bir re­fe­ran­dum ya­sa­sı ge­ti­re­cek mi­si­niz, re­fe­ran­dum sü­re­si­ni öne al­mak­la ala­ka­lı bir ça­lış­ma ge­ti­re­cek mi­si­niz?" di­ye sor­du. Ben ken­di­si­ne o za­man şu­nu söy­le­dim: "Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu, ben uzun za­man­dan be­ri, sa­de­ce sü­reç­le ala­ka­lı Ge­nel Ku­rul ça­lış­ma­la­rı­nı ta­kip edi­yo­rum. Hu­kuk­çu ar­ka­daş­la­rı­mı­zın öy­le bir ça­lış­ma­sı ol­du, bu­nu yük­sek ses­le de dil­len­dir­di­ler, ama, so­nuç iti­ba­rıy­la, önü­müz­de bu ya­sa­nın, bu Ana­ya­sa de­ği­şik­lik pa­ke­ti­nin Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de ka­bul edi­lip edil­me­ye­ce­ği­ni bil­me­di­ği­miz bir or­tam­da, böy­le bir şe­yi ge­ti­re­ce­ğiz de­me­min bir an­la­mı yok. Böy­le bir şey… Ya­ni, bu ya­sa­dan son­ra, bu­ra­da­ki oy­la­ma­dan son­ra bel­ki gün­de­me ge­le­bi­lir." di­ye ken­di­si­ne ifa­de et­ti­ğim şey bu­dur.

Hâlbu­ki, ta­bii, bu­ra­da esa­sın­da şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum: Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu­nun re­fe­ran­dum ya­sa­sı­na da, ön­ce­lik­li ve özel­lik­li Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ğin­de…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım…

BAŞ­KAN - Son cüm­le­ni­zi ri­ca edi­yo­rum.

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Son cüm­le.

…ol­du­ğu gi­bi -ki, çok ıs­rar­lıy­dı­lar bu ko­nu­da- des­tek ver­me­le­ri­ni bek­le­rim. Eğer, bu re­fe­ran­dum ya­sa­sı çık­ma­ya­cak ise, biz bu Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği­ni ni­ye yap­tık? Ni­ye böy­le bir ça­lış­ma­nın içe­ri­si­ne gir­dik? Ya­ni, ka­mu­oyu­na ni­ye bun­la­rı va­det­tik? Bu gö­rüş­le­ri­mi­zi ka­mu­oyu ile ni­ye pay­laş­tık? "Ön­ce­lik­le ve he­men Cum­hur­baş­kan­lı­ğı sü­re­ci dur­du­rul­sun ve derhâl, hal­kın Cum­hur­baş­ka­nı­nı se­çe­bi­le­ce­ği ya­sal dü­zen­le­me­ler ya­pıl­sın." ta­le­bi­nin an­la­mı ney­di? Doğ­ru­su­nu is­ter­se­niz de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ifa­de­ler, bu id­di­alar doğ­ru de­ğil­dir.

Ben mu­ha­le­fet gru­bu­na da sa­de­ce şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum: De­ğer­li ar­ka­daş­lar, lüt­fen, fik­ri­niz var­sa, bu­ra­da çı­kın söy­le­yin, ama bir baş­ka gru­bu tah­rik et­mek su­re­tiy­le ki…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Et­sek ne ola­cak? Bı­rak bun­la­rı…

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Bu çok baş­vur­du­ğu­nuz bir yön­tem­dir, hal­kı tah­rik edi­yor­su­nuz, ana­ya­sal ku­rum­la­rı tah­rik edi­yor­su­nuz, bel­li çev­re­le­ri… Bu, bi­raz si­ze uy­gun dü­şü­yor. Do­la­yı­sıy­la, lüt­fen, bu Ana­va­tan Gru­bu ile bi­zim ara­mız­da­ki bir me­se­le­dir. Biz, Ana­va­tan Gru­bu­na ya­lan söy­le­me­dik, on­la­rı ya­nılt­ma­dık, on­la­ra yan­lış bil­gi de ver­me­dik.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Ha­yır, ora­da, ona söy­le…

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Sü­reç­le ala­ka­lı dü­şün­ce­mi­zi ken­di­le­riy­le pay­laş­tık. İşin doğ­ru­su bu­dur.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Fat­sa.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan…

V. - ÖNERİLER (Devam)

A) Sİ­YA­Sİ PAR­Tİ GRU­BU ÖNE­Rİ­LE­Rİ (Devam)

1.- Gün­dem­de­ki sı­ra­la­ma ile 2/1043 esas nu­ma­ra­lı Ana­ya­sa De­ği­şik­lik­le­ri­nin Hal­ko­yu­na Su­nul­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin, Baş­kan­lık­ça ha­va­le edil­di­ği ko­mis­yon­lar­da­ki gö­rüş­me­le­ri­ne kırk se­kiz sa­at geç­me­den baş­lan­ma­sı­nın ko­mis­yon­la­ra tav­si­ye edil­me­si­ne iliş­kin AK Par­ti Gru­bu öne­ri­si (Devam)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, öne­ri üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan… Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Öne­ri­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

III. - YOK­LA­MA

(CHP sı­ra­la­rın­dan bir grup mil­let­ve­ki­li aya­ğa kalk­tı)

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, yok­la­ma ya­pıl­ma­sı­nı ta­lep edi­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Efen­dim?

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Yok­la­ma ta­lep edi­yo­ruz.

HA­LUK İPEK (An­ka­ra) - Geç­ti Baş­kan.

MEH­MET ER­GÜN DAĞ­CI­OĞ­LU (To­kat) - Geç­ti, oy­la­ma baş­la­dı. (CHP sı­ra­la­rın­dan "Geç­me­di" ses­le­ri)

BAŞ­KAN - İsim­le­ri tes­pit ede­lim: Sa­yın Koç, Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu, Sa­yın Kart, Sa­yın Yıl­maz, Sa­yın Ba­yın­dır, Sa­yın Akın, Sa­yın Emek, Sa­yın Bo­dur, Sa­yın Er­cenk, Sa­yın Gül­çi­çek, Sa­yın Coş­ku­noğ­lu, Sa­yın Öz­can, Sa­yın Kap­tan, Sa­yın Ateş, Sa­yın Er­sin, Sa­yın Ke­leş, Sa­yın Ba­ra­ta­lı, Sa­yın Say­gun, Sa­yın Tü­tün­cü, Sa­yın Kar­tal.

İsim­le­ri­ni oku­du­ğum ar­ka­daş­la­rı­mız ci­ha­za gir­me­sin­ler.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - On da­ki­ka ve­rin Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Dört da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum ve yok­la­ma­yı baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tır.

Bir­le­şi­me 14.05'e ka­dar ara ve­ri­yo­rum.

 

 

 

 

Ka­pan­ma Sa­ati: 13.06

 

 

ÜÇÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 14.15

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 119'un­cu Bir­le­şi­mi­nin Üçün­cü Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

III. - YOK­LA­MA

BAŞ­KAN - AK Par­ti grup öne­ri­si­nin oy­la­ma­sın­dan ön­ce is­te­nen yok­la­ma­da top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı. Şim­di tek­rar elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pa­ca­ğım. Yok­la­ma için beş da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim.

Şim­di, yok­la­ma­yı baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır.

V. - ÖNERİLER (Devam)

A) Sİ­YA­Sİ PAR­Tİ GRU­BU ÖNE­Rİ­LE­Rİ (Devam)

1.- Gün­dem­de­ki sı­ra­la­ma ile 2/1043 esas nu­ma­ra­lı Ana­ya­sa De­ği­şik­lik­le­ri­nin Hal­ko­yu­na Su­nul­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin, Baş­kan­lık­ça ha­va­le edil­di­ği ko­mis­yon­lar­da­ki gö­rüş­me­le­ri­ne kırk se­kiz sa­at geç­me­den baş­lan­ma­sı­nın ko­mis­yon­la­ra tav­si­ye edil­me­si­ne iliş­kin AK Par­ti Gru­bu öne­ri­si (Devam)

BAŞ­KAN - Şim­di, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu­nun öne­ri­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler…Öne­ri ka­bul edil­miş­tir.

Alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

VII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­ri­hi Mil­li Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305)

BAŞ­KAN - 1'in­ci sı­ra­da yer alan ka­nun tek­li­fi­nin ge­ri alı­nan mad­de­le­riy­le il­gi­li ko­mis­yon ra­po­ru gel­me­di­ğin­den tek­li­fin gö­rüş­me­le­ri­ni er­te­li­yo­ruz.

2'nci sı­ra­da yer alan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

3'ün­cü sı­ra­da yer alan, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan Ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in İmar Ka­nu­nu'nda De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ve Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm ile Ada­let Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı­nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

3.- Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in, İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ve Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm ile Ada­let Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (2/820) (S. Sa­yı­sı: 1337)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

4'ün­cü sı­ra­da yer alan, An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Fik­ret Ba­daz­lı'nın, 2464 sa­yı­lı Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

4.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Fik­ret Ba­daz­lı'nın, 2464 Sa­yı­lı Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/995) (S. Sa­yı­sı: 1406) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Ye­rin­de.

Hükûmet?  Ye­rin­de.

Ko­mis­yon ra­po­ru 1406 sı­ra sa­yıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Şim­di, tek­li­fin tü­mü üze­rin­de AK Par­ti Gru­bu adı­na An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Fik­ret Ba­daz­lı.  (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, yü­ce Mec­li­sin çok de­ğer­li üye­le­ri; ver­di­ğim 2464 sa­yı­lı Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi üze­rin­de siz­le­ri bil­gi­len­dir­mek üze­re AK Par­ti Gru­bu adı­na söz ala­rak hu­zu­ru­nuz­da­yım. Söz­le­ri­me baş­lar­ken he­pi­ni­zi ve te­le­viz­yon­la­rı ba­şın­da biz­le­ri iz­le­yen in­san­la­rı­mı­zı say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bi­lin­di­ği gi­bi, yaş seb­ze ve mey­ve tü­ke­ti­min­de, sa­de­ce Av­ru­pa Bir­li­ğin­de 150 mil­yon do­lar­lık de­va­sa bir pa­zar mev­cut­tur. Bu pa­zar­dan İs­pan­ya yüz­de 10 ci­va­rın­da pay alır­ken, bi­zim yüz­de 1-1,5'lar­da ol­ma­mız, şah­sen be­nim üzün­tü­mü mu­cip olu­yor. Bu pi­ya­sa­nın ya­rı­sı ka­dar da Rus­ya'yı ek­ler­sek, işin öne­mi da­ha an­la­şı­lır.

Es­ki de­vir­ler­de  bah­çe­le­ri olan üre­ti­ci, An­tal­ya Ti­ca­ret Bor­sa­sı Baş­ka­nı hem de Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de ko­nu üze­rin­de araş­tır­ma ko­mis­yo­nu üye­li­ği yap­mış bi­ri­si­yim. Bu do­na­nı­mım­la, siz­le­ri ko­nu hak­kın­da bil­gi­len­dir­mek is­ti­yo­rum.

Si­zi te­min ede­rim ki, İs­pan­ya'nın imkânla­rın­dan, Tür­ki­ye'de­ki top­rak ve ik­lim ya­pı­sı, Ana­do­lu'nun bu­lun­du­ğu coğ­raf­ya­nın özel­lik­le­ri ve çe­şit­li­lik ka­bi­li­yet­le­ri, o ül­key­le mu­ka­ye­se edi­le­me­ye­cek ka­dar el­ve­riş­li­dir. An­cak, on­lar ne­re­de, biz ne­re­de­yiz!

Geç­miş ik­ti­dar­lar, köy­lü­yü, çift­çi­yi da­ha mo­dern, da­ha ku­rum­sal ya­pı­ya ka­vuş­tu­rup, da­ha plan­lı prog­ram­lı üre­tim yap­tır­ma­ya yö­nelt­mek ye­ri­ne oy al­mak mak­sa­dıy­la, he­le se­çim yıl­la­rın­da ta­ban fi­yat­la­rı âde­ta, ar­tır­ma­ya çı­ka­ra­rak, pal­ya­tif yön­tem­ler­le köy­lü­mü­zü, çift­çi­mi­zi es­ki gel­di­siy­le uyut­ma­yı ba­şar­mış­lar ve ik­ti­dar ol­ma uğ­ru­na şi­şir­dik­le­ri pa­zar fi­ya­tı ile ör­ne­ğin, 400 bin pan­car üre­ti­ci­si ai­le­ye ha­zi­ne­den ver­dik­le­ri pa­ra­lar­la 70 mil­yon in­sa­nı­mı­za şe­ke­ri, ma­ale­sef, AB'nin bi­le 2 kat fi­ya­tı­na ye­dir­me­yi re­va gör­müş­ler. Ta­bii, tü­ke­ti­ci bu ger­çek­le­ri de bil­mi­yor.

Dün­ya si­ga­ra­yı terk edi­yor. Tü­tün üre­ti­ci­si­ne ha­zi­ne­den bol bol pa­ra­lar ve­re­rek, lü­zu­mu ol­ma­yan tü­tü­nü alıp de­po­lar­da çü­rü­tüp, im­ha za­bıt­la­rıy­la yak­mış­lar. Ta­bii, im­ha za­bıt­la­rın­da da kim bi­lir ne­ler dön­dü­rül­müş­tür, gü­nah­la­rı ken­di bo­yun­la­rı­na.

Ka­ra­de­niz'in yegâne ürü­nü fın­dı­ğı lü­zum­suz ca­zi­be­ler­le coş­tu­rup, Mar­ma­ra Böl­ge­si'ne, Ya­lo­va'ya ka­dar ge­ti­rip üre­ti­mi iç tü­ke­tim ve ih­ra­cat ka­bi­li­yet ka­pa­si­te­si­nin 2 ka­tı­na var­dı­ra­cak re­kol­te pat­la­ma­sı ya­rat­mış­lar, fın­dı­ğı­mı­zı da için­de bu­lun­du­ğu du­ru­ma dü­şür­müş­ler­dir.

İk­ti­da­rıy­la mu­ha­le­fe­tiy­le, dö­ne­mi­miz­de ta­rı­mı­mız için çok fay­da­lı iş­ler yap­tı­ğı­mı­zı övü­ne­rek ifa­de ede­bi­li­rim. Bun­la­rı ko­nu­muz­la il­gi­si  ol­ma­dı­ğı için say­ma­ya­ca­ğım. Be­nim  yer­li­si  ol­du­ğum

(x) 1406 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

An­tal­ya'da bu hu­sus­ta bi­raz yol al­dık. Yıl­lık 300-350 mil­yon do­lar seb­ze-mey­ve ih­ra­ca­tı­nı fii­len An­tal­ya ya­pı­yor. Ben, bu­na, sa­hip ol­du­ğum bil­gi­ler­le hem üzü­lü­yor hem se­vi­ni­yo­rum. Zi­ra, beş yıl ev­vel bu ra­kam 100-120 mil­yon do­lar­dı. Tar­la ay­nı, gü­neş ay­nı, su ay­nı. Ne ol­du? 59'un­cu AK Par­ti Hükûme­ti, bi­raz ev­vel bah­set­ti­ğim gi­bi, A'dan Z'ye ko­nu­ya il­gi gös­ter­di, sa­hip­len­di. Ta­rı­mı­mız­da, yu­ka­rı­da an­lat­tı­ğım o ül­ke­ler­de gör­dü­ğüm ya­pı­lan­ma­yı ve re­ali­zas­yo­nu ger­çek­leş­ti­re­lim. Ben, sa­de­ce An­tal­ya'mız­dan, tu­rizm­de­ki ge­ti­ri­si ka­dar, 5 mil­yar do­lar­lık seb­ze, mey­ve, kes­me çi­çek ih­raç edi­le­bi­le­ce­ği­ne ina­nı­yo­rum.

Ya­pı­lan ça­lış­ma­la­rın, uy­gu­la­ma­la­rın, des­tek­le­rin, teş­vik­le­rin, ucuz kre­di­le­rin ge­tir­di­ği fay­da­la­rı her gün bi­raz da­ha gö­re­bi­li­yo­ruz. Da­ha ya­kın ta­ri­he ka­dar pa­çal için ka­li­te­li buğ­day it­hal et­mek­te olan ül­ke­miz, 2002'de­ki ser­ti­fi­ka­lı to­hum üre­ti­mi­ni 7-8 kat ar­tı­ra­rak köy­lü­ye da­ğıt­mış, et­kin sü­ne mü­ca­de­le­si­ni de ha­ya­ta ge­çi­re­rek da­ha yük­sek stan­dart­lar­da buğ­da­yı üre­te­bil­miş, ül­ke­miz pa­çal için ka­li­te­li buğ­day it­ha­lin­den kur­tul­muş­tur.

Ke­za, ay­çi­çe­ği, mı­sır gi­bi ürün­le­ri de da­ha ya­kın ta­ri­he ka­dar yük­lü mik­tar­lar­da it­hal eden ül­ke­miz, AK Par­ti İk­ti­da­rı­nın ser­ti­fi­ka­lı, yük­sek stan­dart ve ka­li­te­li ürün­le­re sağ­la­dı­ğı des­tek ve teş­vik­ler­le, Al­lah'a şü­kür, zo­run­lu ta­rım ürü­nü it­ha­li­ni bu­gün yok de­ne­cek ka­dar mi­ni­mi­ze et­me­yi ba­şar­mış­tır.

Bü­tün bun­la­ra rağ­men, tak­dir eder­si­niz ki ta­rım­sal üre­ti­min en ca­zi­be­li­si, se­ra­lar­da ya­pı­lan seb­ze ve mey­ve­ler­dir. Me­se­la, şu an için ör­nek­le­ye­lim: An­tal­ya'da 180 bin de­kar ci­va­rın­da se­ra var­dır. Bun­lar, ni­te­lik­siz, hiç­bir tek­no­lo­jiy­le ta­nı­şık­lı­ğı ol­ma­yan, sa­de­ce gün­düz­le­ri gü­neş­le, cam­la içe­ri­yi ısı­tan, ge­ce de ay­nı cam­la ısıt­tı­ğı­nı so­ğu­tan il­kel se­ra­lar­dır. Ör­ne­ğin, bun­la­rın ya­rı­sı­nı bi­zim amaç­la­dı­ğı­mız ye­ni­den ya­pı­lan­ma­ya baş­la­yan mo­dern se­ra­la­ra çe­vi­re­lim -90 bin de­kar me­se­la- de­kar­dan, top­rak­sız, 40 ton ser­ti­fi­ka­lı hib­rit do­ma­tes alı­nı­yor. İş­te, si­ze, 3 mil­yon 600 bin ton, ta­ma­mı ih­raç ka­bi­li­yet­li, ka­li­te­li do­ma­tes. To­nu­nu bin do­lar­dan sa­tın, si­ze 3 mil­yar 600 mil­yon do­lar­lık do­ma­tes ih­ra­cı, sa­de­ce An­tal­ya'dan. Ser­ti­fi­ka­lı, kon­trol­lü, müş­te­ri­nin is­te­di­ği cins ve is­te­ni­len mik­tar ve tak­vim­ler­de bu tes­pi­ti ya­pan Hükûme­ti­miz, mo­dern se­ra­cı­lı­ğa des­tek amaç­lı or­ga­nik ta­rım böl­ge­le­ri oluş­tu­ra­rak, sü­rat­le da­ha bü­yük çap­lı, da­ha tek­no­lo­jik, da­ha bi­linç­li üre­tim böl­ge­le­ri oluş­tur­ma nok­ta­sın­da çok önem­li teş­vik ve des­tek­ler ve­ren iv­me­li bir ha­re­ket ka­bi­li­ye­ti ya­rat­ma ça­ba­sı içe­ri­si­ne gir­miş­tir. Ter­mal su­yu olan böl­ge­le­ri­miz­de yaz kış, ol­ma­yan yer­ler­de de sa­hil­le­rin sı­cak­tan do­la­yı üre­ti­me ara ver­mek zo­run­da ol­du­ğu dört ay­lık yaz dö­ne­min­de açı­ğı ka­pat­mak, pa­za­ra mal üre­tim ve sev­ki­ya­tı­nın sü­rek­li­li­ği­ni sağ­la­mak ba­kı­mın­dan, Ana­do­lu'nun bü­tün böl­ge­le­rin­de bu ta­rım ya­pı­la­bi­lir. Zi­ra, dış pi­ya­sa, ta­lep et­ti­ği ma­lın cin­si­nin, ka­li­te stan­dar­dı­nın gün­lük, ay­lık, yıl­lık de­vam­lı­lı­ğı ola­nı­nı ter­cih edi­yor.

Yö­rem­de bu bi­lin­ci iyi bi­len ku­rum­sal ya­pı oluş­tur­muş bü­yük fir­ma­lar var. İfa­de et­ti­ğim gi­bi, ter­mal su­yu olan böl­ge­ler­de, ge­rek­se ol­ma­yan böl­ge­ler­de ara­zi te­min edip, bü­yük öl­çek­li se­ra­lar yap­ma­ya kal­kış­tık­la­rın­da, ön­le­ri­ne o yö­re­de­ki hav­za­nın mü­ca­vir ala­nı­na dâhil be­le­di­ye­ler, ku­rum­sal ya­pı oluş­tur­muş ta­rım­cı­lar­dan se­ra­nın pro­je­si­ni is­te­miş­ler ve ruh­sat har­cı ta­lep et­miş­ler. Hâlbu­ki, bu­gü­ne ka­dar, An­tal­ya'da hiç­bir be­le­di­ye böy­le bir harç ta­lep et­me­miş. Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ya­sa­sı'nı in­ce­le­di­ği­miz­de de, mu­afi­yet­le­rin için­de se­ra­lar ol­ma­dı­ğı gi­bi, çok önem­se­yip çe­şit­li kre­di ve teş­vik­ler­le mo­ti­ve et­ti­ği­miz hay­van­cı­lık için de mü­te­şeb­bis­le­rin ya­pa­cak­la­rı ahır­lar, kü­mes­ler, sa­man­lık­lar da gö­rül­mü­yor. An­cak, şu da bir ger­çek ki, bü­yük fir­ma­lar, şir­ket­ler 50, 100 hat­ta 200 de­kar sa­ha kap­la­ya­cak. Dü­şü­nün, be­le­di­ye, bu­nu, ko­nut sı­nı­fı­na da so­ka­maz, ti­ca­ri iş ye­ri di­ye de­ğer­len­di­rir. Ver ba­ka­lım, bü­yük boy­lu, beş M'li Mig­ros gi­bi iş mer­ke­zi ya­pı­yor­muş gi­bi ruh­sat har­cı. Bil­di­ği­niz gi­bi, bu harç­lar met­re­ka­re baz­lı olup, mi­ni­ma­li 5 li­ra, mak­si­ma­li 15 YTL/met­re­ka­re­dir. Ke­za, ay­nı be­le­di­ye­ler, hay­van­cı­lık ya­pan­lar­dan ahır, kü­mes, sa­man­lık ve yem de­po­su gi­bi iş­let­me için ge­rek­li ya­pı­la­rı­na da böy­le bir ta­lep­te bu­lun­muş­lar.

Bu tip mas­raf­lar, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, mü­te­şeb­bi­sin önü­nü ke­ser. Do­la­yı­sıy­la, mev­cut ya­sa­da gö­re­ce­ği­niz gi­bi, fab­ri­ka­la­ra, or­ga­ni­ze sa­na­yi­le­re is­tis­na­lar ge­ti­ril­miş ama, o de­vir­ler­de böy­le bir du­rum­la kar­şı­la­şıl­ma­dı­ğı için se­ra­lar ve hay­van­cı­lık ya­pan­lar dü­şü­nül­me­miş­tir. Bu du­rum, o za­man­ki ka­nun ya­pı­cı­la­rı­nın ek­si­ği de de­ğil­dir. Bi­lin­di­ği gi­bi, ya­sa­lar ih­ti­yaç­tan do­ğar. Ver­di­ğim ya­sa tek­li­fiy­le, mu­afi­yet­le­re se­ra­cı­lı­ğı ve hay­van­cı­lı­ğı ila­ve edi­yo­ruz, hep­si bun­dan iba­ret.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; biz bu ça­lış­ma­la­rı ve ya­sa­la­rı, ba­zı mu­ha­le­fet mil­let­ve­kil­le­ri­nin sık­ça te­laf­fuz et­tik­le­ri gi­bi, ne ka­çak­çı­dan mal ka­çı­rır gi­bi çı­ka­rı­yor ne de oy he­sa­bı yap­ma nok­ta­sın­da bir gay­ret için­de uğ­ra­şı ve­ri­yo­ruz. Bu yap­tık­la­rı­mı­zın hep­si­ni, in­san­la­rı­mız dört göz­le bek­li­yor­lar. An­cak, si­ya­set adı­na, 23 Ma­yıs gü­nü, Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun gö­rü­şü­lür­ken CHP Gru­bu adı­na söz alan Sa­yın Kum­ku­moğ­lu, bu kür­sü­ye çı­kıp ya­sa hak­kın­da ko­nu­şur­ken -ay­nen tu­ta­nak­tan oku­yo­rum- Sa­yın Ba­şes­gi­oğ­lu'na dö­nü­yor kür­sü­den: "Sa­yın Ba­kan, ta­rım­da­ki bu çö­zül­me­nin se­be­bi ne­dir siz­ce? Sa­de­ce Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nı mı­sı­nız? Ta­rım Ba­kan­lı­ğı­nın bu ül­ke­de uy­gu­la­dı­ğı po­li­ti­ka­lar, ya­ni Hükûme­ti­ni­zin bu ül­ke­de uy­gu­la­dı­ğı po­li­ti­ka­lar si­zi hiç il­gi­len­dir­mi­yor mu Sa­yın Ba­kan? Siz ik­ti­da­ra gel­di­ği­niz­de bir ki­log­ram buğ­day 400 bin li­ra­nın üze­rin­dey­di. Şim­di ik­ti­da­rı­nı­zın be­şin­ci yı­lın­da, 1 ki­log­ram buğ­day 300 bin li­ra­nın al­tın­da sa­tı­lı­yor. Şim­di, siz, bu­nun ya­rat­tı­ğı yo­ğun prob­lem ne­de­niy­le ta­rım­da or­ta­ya çık­mış olan ola­ğa­nüs­tü gö­çü…" di­yor ve de­vam edi­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, da­ha son­ra ken­di­si­ne gi­dip, 300 li­ra­ya kaç bin ton buğ­day var­sa ala­ca­ğı­mı söy­le­dim. De­ğer­li ar­ka­da­şım be­nim­le id­di­aya gi­re­bi­le­ce­ği­ni söy­le­di. İd­dia mid­dia be­nim bran­şım de­ğil. İd­dia ba­yi­le­ri dı­şa­rı­da; gi­der, id­di­aya ora­da gi­rer. Zi­ra, Sa­yın Mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şım, be­nim es­ki bir un fab­ri­ka­tö­rü ol­du­ğum ve ay­rı­ca, An­tal­ya Ti­ca­ret Bor­sa­sı Baş­kan­lı­ğı­nı uzun yıl­lar yü­rüt­tü­ğüm­den ha­be­ri yok. Bu yan­lış be­yan­la­rı, ra­kam­la­rı ve­re­rek bu kür­sü­den yap­mış ol­du. Po­lat­lı Ti­ca­ret Bor­sa­sın­dan, Sa­yın Mil­let­ve­ki­li­nin ko­nuş­ma yap­tı­ğı gü­nün bor­sa­sı­nı ge­tirt­tim. Bel­ge elim­de. Buğ­day 465 li­ra. Ay­nı gün Po­lat­lı'da 465 li­ra­ya iş­lem gör­müş ve yi­ne Top­rak Mah­sul­le­ri Ofi­sin­den 2002-2006 fi­yat lis­te­si­nin ta­van fi­yat­la­rı­nı is­te­dim, faks­la­dı­lar. Bu bel­ge de elim­de. 2002 yı­lın­da du­rum buğ­da­yı, ya­ni, ir­mik­lik sert buğ­day en pa­ha­lı­sı 259 li­ra. 400'ü ne­re­den çı­kar­mış bu de­ğer­li mil­let­ve­ki­li, an­la­ya­ma­dım. Ay­nı buğ­day 2006 yı­lın­da 385 li­ra­ya alın­mış; ya­ni, yüz­de 49 fi­yat ar­tı­şı. Dört yıl­lık kü­mü­la­tif enf­las­yon yüz­de 45,04. Yüz­de 49 fi­yat ar­tı­şı ol­muş. Ar­tı, bir de 2006 yı­lın­da, bil­di­ği­niz gi­bi, 35 YTL ki­log­ram ba­şı­na teş­vik ve­ril­di­ği­ni dü­şün­dü­ğü­müz­de yüz­de 45 enf­las­yo­na kar­şı yüz­de 58 do­la­yın­da fi­yat­la­rın art­tı­ğı gö­rü­lür.

Ba­kı­nız, bir de ha­sı­la kar­şı­laş­tır­ma­sı ya­pa­lım. Be­nim gü­zel An­tal­ya'mda en iyi çift­çi­ler de­kar­dan 400-450 ki­log­ram ek­mek­lik yu­mu­şak kır­mı­zı pan­da buğ­da­yı ha­sat eder­ler idi. 259 li­ra­ya uyar­la­ya­lım. 259 li­ra­dan 450 ki­lo mak­si­ma­li­ni alı­yo­rum. 2002 yı­lın­da bir çift­çi 116 YTL, de­kar­dan, ha­sı­la el­de ede­bi­li­yor iken, 385 li­ra­dan ge­çen yıl 700-750 ki­lo ha­sat ya­pı­yor­lar bu de­fa, ser­ti­fi­ka­lı to­hum sa­ye­sin­de, bil­di­ği­niz gi­bi. Bun­la­rı he­sap­la­dı­ğı­mız­da, çift­çi­mi­zin eli­ne de­kar­da 315 li­ra­ya çı­kı­yor ve 198 li­ra, ya­ni, yüz­de 170 ha­sı­la ar­tı­şı; ne ka­dar va­him(!) de­ğil mi de­ğer­li ar­ka­daş­lar?

Şim­di, ben, sa­yın ar­ka­da­şı­ma, De­ğer­li Kum­ku­moğ­lu'na bu­ra­dan ge­ne bir ga­ze­te gös­te­re­rek ko­nu­nun, ya­ni ül­ke­yi ida­re et­me­nin o ka­dar, bu­ra­lar­da atıp sı­kı­la­mak­la, ko­lay ol­ma­dı­ğı­nı an­lat­mak is­ti­yo­rum.

Şim­di, şu ga­ze­te, Hür­ri­yet ga­ze­te­si­nin 27 Ma­yıs Pa­zar gün­kü sa­yı­sı. Bu şa­hıs An­ka­ra Ti­ca­ret Bor­sa­sı Baş­ka­nı Fa­ik Ya­vuz. "Be­le­di­ye Ka­nu­nu'ndan 400 be­si­ci mağ­dur ol­du An­ka­ra'da." di­yor. "Şim­di çı­ka­ra­ca­ğı­mız ya­say­la bu mağ­du­ri­ye­ti gi­de­ri­yo­ruz. Yem fi­yat­la­rı çok art­tı." Ya­zı­yor ya­zı­yor, ila­ve edi­yor. "Ar­pa, bü­yük­baş­ta ana ham mad­de. Ar­pa ve mı­sı­rın fi­ya­tı çok art­tı."

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­da­şım "Ucuz." der­ken bu­ra­da An­ka­ra Ti­ca­ret Bor­sa­sı Baş­ka­nı da "Çok pa­ha­lan­dı." di­yor.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ül­ke­yi ida­re et­mek, ya­ni kıl­dan in­ce çiz­gi­le­rin üs­tün­de dik­kat ede­ce­ği­niz has­sa­si­yet­ler var­dır, bir­le­şik kap­lar me­to­du gi­bi. Bir ta­ra­fa do­kun­du­ğu­nuz­da bir ta­raf­tan fırt­tı­ğı­nı gö­rür­sü­nüz.

Yi­ne, ön­ce­ki gün, ya­ban­cı­la­rın ça­lış­ma izin­le­ri gö­rü­şü­lür­ken, bu de­fa CHP'li An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ba­loğ­lu, be­nim gö­zü­mün ya­ğı, gü­zel kar­de­şim bu kür­sü­ye ge­le­rek ne di­yor, ben ay­nen tu­ta­nak­tan oku­yo­rum. Şöy­le di­yor Sa­yın Ba­loğ­lu kür­sü­den: "Ben ken­di se­çim böl­gem­den ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum. An­tal­ya'da AK Par­ti dö­ne­min­de hiç­bir iş ye­ri açıl­ma­mış­tır, hiç­bir ye­ni tezgâh ku­rul­ma­mış­tır, tek bir fab­ri­ka yok­tur, hiç­bir çi­vi ça­kıl­ma­mış­tır…" Ve de­vam edi­yor: "…(De­vam­la) - Yi­ne… Bir da­ki­ka… İş ye­rin­den bah­se­di­yor­su­nuz, han­gi fab­ri­ka­yı aç­tı­nız An­tal­ya'ya siz? An­tal­ya'ya aç­tı­ğı­nız bir tek fab­ri­ka var mı Sa­yın Ba­daz­lı? Siz ba­na An­tal­ya'da bir tek fab­ri­ka gös­te­rin… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)" De­vam edi­yor…

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Sa­yın Ba­loğ­lu be­nim göz ağ­rım, ken­di­si­ni çok se­vi­yo­rum, ilk fır­sat­ta da bir göz dok­to­ru­na gö­tü­re­ce­ğim.

Ba­kı­nız, An­tal­ya'da AK Par­ti­nin ik­ti­da­rı sü­re­sin­ce ya­pı­lan­la­rın bel­li baş­lı­la­rı­nı ben fır­sat­tan is­ti­fa­de siz­ler­le pay­la­şa­yım.

Bir: An­tal­ya do­ğal gaz, sa­na­yi böl­ge­si­ne do­ğal gaz in­di­ril­di.

Ka­ra­yol­la­rı 13. Böl­ge Mü­dür­lü­ğün­de 2003-2006 yıl­la­rın­da 1.515 ki­lo­met­re dev­let yo­lu, dub­le yol ve as­falt ça­lış­ma­sı ya­pıl­mış, 360 tril­yon kay­nak kul­la­nıl­mış­tır.

An­tal­ya Ha­va­li­ma­nı ikin­ci pist ve ye­ni dış hat­lar ap­ron in­şa­atı, 117 tril­yon li­ra.

TE­DAŞ, 263 tril­yon kay­nak kul­lan­mış, he­men he­men mer­kez­le bü­tün il­çe­ler­de­ki ile­ti­şim hat­la­rı yer al­tı­na in­di­ril­miş, bü­tün köy­le­rin ta­ma­mı­na ya­kın ilet­ken­le­ri de­ğiş­ti­ril­miş, ah­şap di­rek­ler be­ton di­rek­ler­le de­ğiş­ti­ril­miş, tra­fo­la­rı güç­len­di­ril­miş, ay­dın­lat­ma ar­ma­tür­le­ri de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

An­tal­ya'ya TE­İAŞ Böl­ge Mü­dür­lü­ğü kur­du­rul­muş. Bu sa­ye­de 2003 yı­lın­da­ki 1.103 me­ga­vat sa­at ku­ru­lu güç, 53 tril­yon­luk ya­tı­rım­la 2006 ya­tı­rım yı­lı so­nu­na ka­dar yüz­de 97 ar­tış­la 2.100 me­ga­vat sa­at gü­ce ulaş­mış. Ya­pı­lan bu ça­lış­ma­lar sa­ye­sin­de, An­tal­ya ilin­de 2002 yı­lın­da yüz­de 22 olan ka­yıp ka­çak ora­nı, ça­lış­ma­lar so­nun­da, 2006 yı­lın­da ise yüz­de 8'e dü­şü­rül­müş­tür.

Eği­tim ala­nın­da, il özel ida­re­si, ge­nel büt­çe ve ha­yır­se­ver va­tan­daş­lar ta­ra­fın­dan top­lam 230 tril­yon sar­fıy­la 2.500 ders­lik An­tal­ya­lı öğ­ren­ci­le­rin hiz­me­ti­ne su­nul­muş­tur.

An­tal­ya'da iki has­ta­ne ya­pı­mı ik­mal edil­miş, bir has­ta­ne ye­ni­den ya­pıl­mış­tır, bir aya ka­dar hiz­me­te gi­re­cek­tir il­çe­miz­de. Ay­rı­ca bir has­ta­ne ya­pı­mı iha­le aşa­ma­sın­da, dört il­çe­miz­de ye­ni has­ta­ne ya­pım­la­rı için ha­zi­ne­den ve or­man­dan yer tah­sis­le­ri ya­pıl­mış olup An­tal­ya il mer­ke­zin­de Ağız ve Dış Sağ­lı­ğı Mer­ke­zi açıl­mış…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Se­ra­cı­lar si­zi din­li­yor Be­ye­fen­di, se­ra­cı­lar. Se­ra­cı­lar, okul­la­rı, yol­la­rı has­ta­ne­le­ri me­rak et­mi­yor.

FİK­RET BA­DAZ­LI (De­vam­la) …ve ay­rı­ca An­tal­ya'da mer­kez­de Tür­ki­ye'nin en mo­dern dev­let has­ta­ne­si ak­şam sa­bah hiz­me­te gi­ri­yor.

An­tal­ya ilin­de ve il­çe­le­rin­de am­bu­lans­la­rı­mı­zın ta­ma­mı­na ya­kı­nı 112'ye çev­ril­miş. Bu iş­ler için bu­gü­ne ka­dar 128 tril­yon har­can­mış­tır.

Se­ra­la­rı an­lat­tım da ar­ka­da­şı­mı­zı bil­gi­len­dir­mek için iz­ni­niz­le…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Fab­ri­ka­dan bah­se­di­yor yal­nız Ba­loğ­lu

FİK­RET BA­DAZ­LI (De­vam­la) - Fab­ri­ka­ya ge­li­yo­rum, mü­sa­ade et, mü­sa­ade et…

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Se­ra­dan bah­set, se­ra­dan, bı­rak has­ta­ne­yi pos­ta­ne­yi!

FİK­RET BA­DAZ­LI (De­vam­la) - DSİ dört yıl­dır de­vam eden pro­je­ler, gö­let­ler, su­la­ma şe­be­ke­le­riy­le 35 bin de­kar ara­zi­yi suy­la ta­nış­tır­mış, mev­cut şe­be­ke­ler hız­la ka­pa­lı dev­re sis­te­me çev­ril­mek­te­dir. Bu iş­ler için 285 tril­yon kay­nak har­can­mış­tır.

Tu­rizm­de Ba­kan­lık­ça ka­na­li­zas­yon ve arıt­ma pro­je­le­ri, kül­tür ev­le­ri, ta­rihî eser­le­rin ba­kı­mı ona­rı­mı, mü­ze ya­pım­la­rı için 112 tril­yon kay­nak kul­lan­dı­rıl­mış­tır.

Te­le­ko­mü­ni­kas­yon hiz­met­le­ri, tek­no­lo­ji trans­fe­ri, köy­le­re ka­dar İn­ter­net bağ­lan­tı­la­rı­nın ka­vuş­tu­rul­ma­sı için 111 tril­yon har­can­mış­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

FİK­RET BA­DAZ­LI (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, bu be­nim fi­na­lim, ve­da ko­nuş­mam gi­bi bir şey. Ben, su­hu­let is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim. 

Ta­rım­sal ge­liş­tir­me pro­je­le­ri ve des­tek­ler için 141 tril­yon har­can­mış.

Ka­pa­lı spor sa­ha­la­rı­nın 3 ta­ne­si ik­mal edil­miş, El­ma­lı'da gü­reş sa­ha­sı­nın re­ali­zas­yo­nu, gü­reş­çi­ler ve di­ğer spor­tif fa­ali­yet­ler için ya­pı­lan gü­reş eği­tim mer­ke­zi mo­dern te­sis­le­ri ya­pıl­mış­tır. Köy­le­re ka­dar ör­nek spor­tif fa­ali­yet­ler ola­rak gö­tü­rül­me­si… Özel ida­re ha­riç, ka­mu­dan 27 tril­yon har­can­mış­tır.

KÖY­DES için iki yıl­da 85 tril­yon… İn­şal­lah, ken­di­si­nin ve be­nim se­çim böl­gem olan An­tal­ya'da bu yıl so­nu­na ka­dar iç­me su­yu ve yo­lu ol­ma­yan kö­yü­müz kal­ma­ya­cak­tır. An­tal­ya Or­ga­ni­ze…

Tun­cay, ge­li­yo­rum. Ne­re­de Tun­cay?

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Bu­ra­da­yım ağa­bey.

FİK­RET BA­DAZ­LI (De­vam­la) - Hah…

An­tal­ya Or­ga­ni­ze Sa­na­yi Böl­ge­sin­de dört yıl­da 62 ta­ne ara­zi tah­si­si  ya­pıl­mış, bun­la­rın bir­ço­ğu açıl­mış, 27 ta­ne­si in­şa hâlin­de, 6.500 ki­şi­lik ye­ni is­tih­dam sağ­lan­mış­tır. Bu bil­gi­le­ri de Or­ga­ni­ze Sa­na­yi­den faks­lat­tır­dım, bu­ra­da du­ru­yor. An­tal­ya'da Bi­rin­ci ve İkin­ci Or­ga­ni­ze Sa­na­yi Böl­ge­si ta­ma­men dol­muş, bun­la­rın tev­si­si için bi­rin­ci kıs­ma 197 hek­tar­lık, ikin­ci kıs­ma 175 hek­tar­lık, ha­zi­ne­ye ait, ara­zi­ler sa­tın alın­mış olup, ara­la­rın­da bu­lu­nan şa­hıs ara­zi­le­ri­nin sa­tın alın­ma­sı için ça­lış­ma­lar de­vam et­mek­te­dir. 84 hek­tar­lık tev­si ala­nın­da tah­sis­le­re baş­la­nıl­mış, yö­ne­tim ku­ru­lun­ca kri­ter­le­ri be­lir­le­nen on beş fir­ma­nın tah­sis­le­ri ta­mam­lan­mak üze­ri­dir.

Bu­gün AKOR­SAN 662 hek­tar­lık bir ala­na ulaş­mış­tır. Ta­lep pat­la­ma­sı kar­şı­sın­da, Ma­nav­gat il­çe­sin­de, Ma­nav­gat Ti­ca­ret ve Sa­na­yi Oda­sı­nın gi­ri­şi­miy­le baş­lat­tı­ğı­mız bir ça­lış­may­la, Ma­nav­gat'ta da bir or­ga­ni­ze sa­na­yi böl­ge­si ku­ru­la­bil­me­si için 620 de­kar­lık bir ha­zi­ne ara­zi­si­nin tah­si­si aşa­ma­sı­na ta­kip­le­ri­miz­le ge­lin­di­ği­ni ifa­de et­mek is­te­rim.

An­tal­ya, gö­rül­dü­ğü gi­bi, AK Par­ti İk­ti­da­rın­da…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, da­ha uza­tın sü­re­yi.

FİK­RET BA­DAZ­LI (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, bir da­ki­ka…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Biz ra­zı­yız efen­dim, de­vam…

BAŞ­KAN - Efen­dim, lüt­fen, siz özet­le­yin ko­nuş­ma­nı­zı.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - De­vam, ra­zı­yız…

FİK­RET BA­DAZ­LI (De­vam­la) - Sa­yın Koç, son, fi­nal ko­nuş­mam.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ta­mam, de­vam edin, biz des­tek­li­yo­ruz. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

FİK­RET BA­DAZ­LI (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - İc­ra­atın için­den gi­bi ol­du.

FİK­RET BA­DAZ­LI (De­vam­la) - An­tal­ya, gö­rül­dü­ğü gi­bi, AK Par­ti İk­ti­da­rın­da dört yıl­da top­lam 2 kat­ril­yon­luk po­tan­si­yel bir ya­tı­rım kul­lan­mış olup, bu meb­lağ, Tür­ki­ye'nin dört yıl­da­ki ya­tı­rım büt­çe­si­nin yüz­de 21'i gi­bi bir pa­ri­te­yi or­ta­ya ko­yar­ken, ih­ma­le uğ­ra­yan An­tal­ya'nın geç­miş­te­ki hak­la­rı­nın 59'un­cu AK Par­ti İk­ti­da­rı dö­ne­min­de ge­ri­ye alın­dı­ğı­nı ifa­de ede­bi­li­rim. İn­şal­lah, 23'ün­cü Dö­nem­de 60'ın­cı AK Par­ti Hükûme­ti­nin sa­de­ce An­tal­ya'ya de­ğil, bü­tün ül­ke­ye yap­tı­ğı hiz­met­ler dal­ga dal­ga de­vam ede­cek­tir.

Ba­kı­nız, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, yi­ne, 25 Ma­yıs Cu­ma gü­nü, GAP İda­re­si Ya­sa­sı gö­rü­şü­lür­ken, bu kür­sü­ye ge­len Sa­yın Ka­ma­cı, be­nim gö­zü­mün nu­ru Na­il ba­kı­nız ne di­yor, tu­ta­nak­tan oku­yo­rum: "Ba­kın, si­zin ürün­le­ri­niz­de yüz­de 60 ar­ta­nın kar­şı­sın­da ma­zot yüz­de 146 art­tı." Na­il böy­le di­yor. "Bu mu si­zin ada­le­ti­niz? Bu mu si­zin kal­kın­ma­nız? Bu mu si­zin hak­kı­nız?" di­yor ve de­vam edi­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, mo­to­rin, ma­zot 2002 yı­lın­da 1.350 li­ra iken, şu an­da 2.150 li­ra­ya sa­tı­lı­yor, ya­ni, ar­tış yüz­de 60-65 ci­va­rın­da. 

Şim­di, Sev­gi­li Na­il, mü­hen­di­sim di­ye kos­tak kos­tak ge­zer­ken bu he­sa­bı na­sıl yan­lış yap­mış, yüz­de 146'yı ne­re­den bul­muş? İl­ko­kul 3'te­ki bir ço­cu­ğu ça­ğır­sak, bir tek böl­me iş­le­mi ya­pa­cak, bu ka­dar ba­sit, ama de­vam edi­yor… Ya­ni, bu, mü­hen­dis­lik­le de izan­la da he­sap­la da hiç il­gi­si ol­ma­yan ra­ka­mı bu sev­gi­li kar­de­şim bu­ra­da ni­ye an­lat­mış ben doğ­ru­su­nu is­ter­se­niz me­rak edi­yo­rum, tak­di­ri­ni de yü­ce mil­le­te bı­ra­kı­yo­rum.

Zi­ra, ken­di­le­ri -ak­lı­ma gel­di- se­çim böl­ge­si­ne bir­kaç gün son­ra git­tik­le­rin­de 13'ün, 16'dan bü­yük ol­du­ğu­nu da in­san­la­ra An­tal­ya'da an­la­ta­cak­lar. 13, 16'dan bü­yük­tür di­ye­cek­ler ve­ya 16, 13'ten kü­çük­tür di­ye­cek­ler. Bu ne­re­den çık­tı der­se­niz, mu­ha­le­fet li­de­ri An­tal­ya­lı hem­şeh­ri­min bü­yük gay­ret­le­riy­le -bil­di­ği­niz gi­bi- se­çim üç ay öne alın­dı. Eğer se­çim vak­tin­de ya­pıl­say­dı, An­tal­ya bu­ra­da 16 san­dal­yey­le tem­sil edi­li­yor­du, şim­di  sa­ye­sin­de tek­rar 13'le ge­le­cek.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Ba­şı­na taş düş­se Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Ge­nel Baş­ka­nın­dan bu­la­cak­sın ya!

FİK­RET BA­DAZ­LI (De­vam­la) - Ba­kı­nız, ba­kı­nız… An­tal­ya 3  san­dal­ye ar­tı­rı­yor­du. Bel­ki 3'ün 1'ini de siz alır­dı­nız.

 NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) -  Se­çi­mi bir haf­ta er­te­le­sey­di Baş­ba­kan, 16 idi An­tal­ya.

FİK­RET BA­DAZ­LI (De­vam­la) - Ama, şim­di bun­dan da ol­du An­tal­ya. Bun­la­rı an­la­ta­cak­sı­nız.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­daz­lı, lüt­fen ta­mam­la­yın efen­dim.

FİK­RET BA­DAZ­LI (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şu­nu bi­li­niz ki, ne ka­dar çır­pı­nır­sa­nız çır­pı­nın, ne ka­dar ya­nı­nız­da ta­şı­dı­ğı­nız Ja­pon ya­pış­tı­rı­cı­lar­la ken­di­ni­ze ya­pış­tı­ra­cak bi­ri­le­ri­ni arar­sa­nız ara­yın…

HA­LİL TİR­YA­Kİ (Kı­rık­ka­le) - O Ja­pon ya­pış­tı­rı­cı si­ze la­zım!

FİK­RET BA­DAZ­LI (De­vam­la) - …AK Par­ti, yü­ce mil­le­ti­mi­zin te­va­zu­suy­la güm­bür güm­bür ge­li­yor ve Tür­ki­ye'yi ya­ra­ta­cak o ira­de­yi uh­de­sin­de ta­şı­ya­cak güç­lü ayak ses­le­ri­ni şim­di­den du­yu­yor gi­bi­yim.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, AK Par­ti ola­rak biz­ler böy­le yan­lış bil­gi­ler üze­rin­den si­ya­set yap­ma­ya, bu yü­ce kür­sü­yü meş­gul et­me­ye, kul­lan­ma­ya as­la te­nez­zül et­me­yiz. Şart­lar ne olur­sa ol­sun, mis­yo­nu­muz, viz­yo­nu­muz ge­re­ği, biz, da­ima ger­çek­le­ri ko­nu­şa­cak ve in­san­la­rı­mız­la ger­çek­le­ri pay­la­şa­ca­ğız, bu böy­le bi­li­ne.

22'nci Dö­nem mil­let­ve­kil­li­ğim sı­ra­sın­da yap­tı­ğım bu son ko­nuş­mam­da, ge­rek­çe­si­ni an­lat­ma­ya ça­lış­tı­ğım ya­sa tek­li­fi­nin ka­bu­lün­de, ko­mis­yon­lar­da, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin çok de­ğer­li üye­le­ri­nin ve ANAP'lı üye­le­rin oy bir­li­ğiy­le ver­di­ği des­te­ğe iç­ten­lik­le te­şek­kür edi­yo­rum. Şim­di de Mec­lis­te gös­te­re­ce­ği­niz des­te­ğe ay­rı­ca te­şek­kür edi­yo­rum. Ya­sa­nın Türk ta­rı­mı­na ha­yır­lar ve uğur­lar ge­tir­me­si­ni di­li­yo­rum.

Da­ha son­ra­ki dö­nem­de, her ne­re­de olur­sam ola­yım, bu Mec­lis ça­tı­sı al­tın­da siz­ler­le ya­şa­dı­ğım anı­lar, be­nim yü­re­ğim­de, da­ima can­lı, da­ima ta­ze bir bi­çim­de ya­şa­ya­cak­tır. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ken­dim yü­ce mil­le­ti­min içe­ri­sin­de ola­cak, elim­den gel­di­ğin­ce geç­miş­te ol­du­ğu gi­bi ge­le­cek­te de in­san­la­rı­ma fay­da­lar üret­me­ye de­vam ede­ce­ğim.

Söz­le­ri­me son ve­rir­ken, be­ni din­le­mek lüt­fun­da bu­lun­du­ğu­nuz için -he­pi­ni­zi te­ker te­ker çok se­vi­yo­rum. Çok sev­di­ği­mi bi­li­yor­su­nuz, 14 Şu­bat 2006 gü­nü yap­tı­ğım ko­nuş­ma­da, bu­ra­da an­lat­mış­tım. He­pi­ni­zi çok çok se­vi­yo­rum- he­pi­ni­ze say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. Bi­zi te­le­viz­yon­la­rı ba­şın­da iz­le­yen sev­gi­li va­tan­daş­la­rı­ma da bu kür­sü ara­cı­lı­ğıy­la en de­rin say­gı­la­rı­mı, mu­hab­bet­le­ri­mi ile­ti­yo­rum. Te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­ka­nım, za­tı­ali­ni­ze de te­şek­kür edi­yo­rum gös­ter­di­ği­niz an­la­yış­tan do­la­yı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­daz­lı, te­şek­kür edi­yo­ruz.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Şim­di, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na…

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, lüt­fen… Ama, ol­maz…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - İki­mi­zin de is­mi­ni kul­la­na­rak…

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Şah­sım­la il­gi­li çar­pı­cı açık­la­ma­lar­da bu­lun­du. Fark­lı… Ha­yır, şu an­da din­le­yen­ler, bu­nu, bu söy­len­di­ği şe­kil­de din­le­di. Lüt­fen, doğ­ru­la­rı…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Ne de­di, ne?

BAŞ­KAN - Ne de­di?

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Efen­dim, yan­lış kul­lan­dı, ma­zot­la il­gi­li yan­lış kul­lan­dı.

OS­MAN AK­MAN (An­tal­ya) - Sa­de­ce, tu­ta­nak­tan oku­du, hiç­bir şey de­me­di.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Ben açık­la­ma yap­mak is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ka­ma­cı, gel­sin… Hak­kı­nı­zı ben za­yi et­mi­yo­rum.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Be­nim mü­hen­dis ol­mam­la il­gi­li ba­zı açık­la­ma­lar yap­tı.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Ka­yıt­la­ra ba­ka­ca­ğız.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Sa­yın Ba­kan da mü­hen­dis, ona da şey yap­tı as­lın­da. O yüz­den, lüt­fen, açık­la­ma yap­ma­ma izin ve­rin.

BAŞ­KAN - "Kos­tak" Ana­do­lu'da gü­zel bir söz ya­ni.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Ha­yır, lüt­fen…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Uzat­ma, uzat­ma…

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, lüt­fen…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, isim ve­re­rek ko­nuş­tu. Ben de ko­nu­şa­ca­ğım için, şey yok ya­ni.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­daz­lı son ko­nuş­ma­sı­nı yap­tı, siz de ona uy­gun bir ce­vap ve­rir­se­niz mem­nun olu­rum Sa­yın Ka­ma­cı.

VI. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

3.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Na­il Ka­ma­cı'nın, An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Fik­ret Ba­daz­lı'nın, ko­nuş­ma­sın­da şah­sı­na sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ön­ce­lik­le siz­le­re te­şek­kür et­mek is­ti­yo­rum, ba­na bu fır­sa­tı ver­di­ği­niz için.

Sa­yın Fik­ret Ba­daz­lı, ta­bii, yaş iti­ba­rıy­la ben­den bü­yük, say­gı duy­du­ğum bir ağa­be­yi­miz, fa­kat, bu­ra­da­ki açık­la­ma­la­rı ile ora­da­ki açık­la­ma­la­rı ara­sın­da bü­yük fark­lar var. Geç­miş­te de, An­tal­ya'nın tek mil­let­ve­ki­li gi­bi şöy­le şey­ler ko­nuş­muş­tu: "An­tal­ya'ya bü­yük hiz­met­ler­de bu­lun­dum. Bu hiz­met­le­ri­me de­vam et­mek is­ti­yo­rum bu dö­nem içe­ri­sin­de." de­miş­ti, ama, da­ha son­ra şah­si bir ka­rar al­mış, mil­let­ve­ki­li aday ada­yı ol­ma­ya­ca­ğı­nı söy­le­miş. Bun­dan son­ra­ki ya­şa­mın­da ba­şa­rı­lar di­li­yo­rum, sağ­lık ve mut­lu­luk­lar di­li­yo­rum.

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Sağ ol.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Ön­ce­lik­le, siz, bu ik­ti­da­ra gel­di­ği­niz­de ma­zot fi­yat­la­rı 1 mil­yon 225 bin li­ray­dı. Ya­ni, 1 mil­yon 350 bin li­ra di­ye şey yap­ma­yın. Ba­kın, hiç ge­rek yok sa­ğa so­la…

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - 1.225…

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Ben yap­tı­ğım ko­nuş­ma­la­rın he­men hep­si­ni Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mun­dan al­dı­ğım ka­yıt­la­ra gö­re ya­pa­rım.

YEK­TA HAY­DA­ROĞ­LU (Van) - Pet­ro­lün va­ri­li kaç­tı, şim­di kaç, onu söy­le­se­ne!

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Bi­raz son­ra, bu­ra­da, mad­de üze­rin­de ko­nu­şur­ken on­la­rı si­ze tak­dim ede­ce­ğim. Hiç me­rak et­me­yin.

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - 1.225'ten…

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Üs­te­lik, An­tal­ya'da bu ka­dar ma­ha­ret­li iş­ler yap­tı­ğı­nı­zı söy­le­di­niz, ama, geç­miş­te, bi­ze "An­tal­yas­po­ru dü­şür­dü­nüz." di­ye ba­ğı­rıp ça­ğı­rı­yor­du­nuz. An­tal­yas­po­ru bir se­ne çı­kar­dı­nız, ikin­ci se­ne dü­şür­dü­nüz. An­tal­ya'yı asan­sör ta­kı­mı hâli­ne ge­tir­di­niz! (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar, AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Baş­ka bir şey di­ye­ce­ği­niz kal­ma­dı, spo­ra geç­ti­niz.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Mil­let­ve­kil­le­ri mi top oy­na­ya­cak? Na­sıl çı­ka­ra­cak­lar ya? Hep bir­lik­te top oy­na­ma­ya mı gi­de­ce­ğiz? Al­lah Al­lah!

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Üçün­cü­sü, An­tal­ya bu dö­nem 16 mil­let­ve­ki­liy­le bu­ra­da tem­sil edi­le­cek­ti, an­cak, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Ge­nel Baş­ka­nı­nın yap­tı­ğı ça­lış­ma­lar­dan do­la­yı 13'le, tek­rar, bu­ra­da tem­sil edil­mek du­ru­mun­da ol­du­ğu­nu söy­le­di­niz.

Si­ze bir şey söy­le­ye­yim: Eğer, bu Cum­hur­baş­kan­lı­ğı sü­re­ci­ni doğ­ru dü­rüst yö­ne­te­bil­miş ol­say­dı­nız, ağ­zı­nı­za yü­zü­nü­ze bu­laş­tır­ma­say­dı­nız…

ME­TİN KA­ŞI­KOĞ­LU (Düz­ce) - Doğ­ru ko­nuş!

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - …4 Ka­sım­da se­çim­ler olur­du, An­tal­ya'da 16 mil­let­ve­ki­li olur­du. Bu­nun so­rum­lu­lu­ğu­nu kim­se­ye yük­le­me­yin.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ge­çen se­ne öy­le de­mi­yor­dun.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - 353 ta­ne mil­let­ve­ki­li, eğer 153 ta­ne mil­let­ve­ki­li­nin kar­şı­sın­da Cum­hur­baş­ka­nı­nı se­çe­mi­yor­sa, o za­man si­zin hâli­ni­ze çok ya­zık olur. O yüz­den…

YEK­TA HAY­DA­ROĞ­LU (Van) - Kaç­tı­nız Mec­lis­ten… Kaç­tı­nız… Ne­re­dey­di­niz?

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Mil­let so­ra­cak si­ze.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Ha, be­ye­fen­di, siz, 15 Ey­lül 2005'te..

BAŞ­KAN - Sa­yın Ka­ma­cı, siz Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Ama, Sa­yın Baş­kan, ko­nuş­tur­mu­yor­lar.

YEK­TA HAY­DA­ROĞ­LU (Van) - Kaç­tı­nız!

BAŞ­KAN - Ar­ka­daş­lar, lüt­fen, mü­da­ha­le et­me­yin.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Ba­kın, ben bir şey açık­la­ma­ya gel­dim, ko­nu­şur­lar­sa ko­nu­şu­rum kar­şı­lık­lı, hiç ce­va­bı yok.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, mü­da­ha­le et­me­yin.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Ba­kın, ba­kın…

BAŞ­KAN - Böy­le bir usul yok efen­dim.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Ba­kın, 15 Ey­lül 2005 ta­rih, Tür­ki­ye'nin gü­ney­do­ğu­sun­da kan­lar akı­yor.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Kaç­tı­nız.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - O kan­la­rın ön­len­me­si için, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si, bu­ra­da te­rör­le il­gi­li bir araş­tır­ma yap­mak için Mec­li­si ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı­ya ça­ğır­dı.

ME­TİN KA­ŞI­KOĞ­LU (Düz­ce) - Sen ne an­lar­sın on­dan be!

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - He­pi­niz kaç­tı­nız, şu sü­tun­la­rın ge­ri­sin­den gel­me­di­niz bu­ra­ya. Sa­yın Baş­ba­kan Ka­ra­de­niz Tek­nik Üni­ver­si­te­si­nin açı­lı­şı­na git­ti. Te­rör önem­liy­di bu ül­ke­de. Bun­la­rı…

BAŞ­KAN - Sa­yın Ka­ma­cı, siz…

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Ama, ba­kın… Laf atı­yor bu­ra­da.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ka­ma­cı, bak, bir da­ki­ka­nı­zı ri­ca ede­yim. Ben si­ze söz ver­dim.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - O yüz­den, siz kaç­tı­ğı­nız yer­le­ri unut­ma­yın.

BAŞ­KAN - Ama, siz Ba­daz­lı'ya ce­vap ve­re­cek­ti­niz, işi baş­ka yer­le­re gö­tür­dü­nüz.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Bu ül­ke­nin te­rör ba­tak­lı­ğı­na gir­me­si­ne ne­den ol­du­nuz.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - An­tal­ya'ya gi­de­mi­yor­sun.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Evet, ne­den ol­du­nuz. Eğer 353'le Cum­hur­baş­ka­nı se­çe­mi­yor­sa­nız, o si­zin ma­ri­fet­siz­li­ği­niz, o si­zin be­ce­rik­siz­li­ği­niz.

Te­şek­kür ede­rim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ka­ma­cı.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­ka­nım…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, is­mi­mi kul­la­na­rak be­nim ge­çen gün yap­tı­ğım bir ko­nuş­may­la il­gi­li, Sa­yın Ba­daz­lı, son de­re­ce çar­pı­ta­rak…

BAŞ­KAN - Efen­dim, tu­ta­nak­la­rı ge­ti­re­yim, öy­le… Bu­nun ar­ka­sı yok.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, ama, is­mi­mi kul­la­na­rak yap­tı. Ben Sa­yın Ka­ma­cı gi­bi dav­ran­ma­ya­ca­ğım, bu­nu bi­lir­si­niz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Mil­let­ve­ki­li, ge­ti­re­yim, böy­le bir şey var­sa söz ve­re­ce­ğim İç Tü­zük'e gö­re. Ge­ti­re­yim tu­ta­nak­la­rı, si­zin sö­zü­nüz­le ben tat­min ol­mam.

Sa­yın Ba­ra­ta­lı, bu­yu­run.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Efen­dim, siz ta­le­bi­ni­zi yap­tı­nız, ka­ra­rı ben ve­re­ce­ğim.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Ama şim­di na­sıl ola­cak Sa­yın Baş­kan?

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Sa­yın Kum­ku­moğ­lu, ben ne de­di­ği­mi bi­li­yo­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın Koç, ba­kın, açık ko­nu­şu­yo­rum, siz de du­yun, Ge­nel Ku­rul da.

Ba­kın, Ka­ma­cı'yla il­gi­li sö­zü duy­dum, ama o ko­nu­da tu­ta­nak ge­tir­me­den bir şey söy­le­ye­mem ki ben.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, ken­di­si­ne so­ra­lım Sa­yın Ba­daz­lı'nın.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ya­ni, onu du­yu­yor­su­nuz, bu­nu na­sıl duy­mu­yor­su­nuz?

BAŞ­KAN - Ee, du­ya­ma­mış ola­bi­li­rim efen­dim.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ay­nı par­ti­den böy­le bir şey ol­du­ğu za­man du­yu­yor­su­nuz.

BAŞ­KAN -  Efen­dim, ben ta­raf­sız­lı­ğı­mı her za­man ko­ru­yo­rum.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Tar­tı­şı­la­bi­lir.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, ken­di­si­ne so­ra­lım Sa­yın Ba­daz­lı'nın. Sa­yın Baş­kan, Sa­yın Ba­daz­lı'ya so­run lüt­fen.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kum­ku­moğ­lu, ge­tir­di­ğim za­man…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­ka­nım, Sa­yın Ba­daz­lı "Ben Kum­ku­moğ­lu'nun is­mi­ni kul­lan­ma­dım." der­se söz hak­kım­dan vaz­ge­çi­yo­rum.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­daz­lı. Kul­lan­dı­nız mı efen­dim is­mi­mi?

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Bel­ge­le­ri ve­re­yim.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Efen­dim, is­mi­mi kul­lan­dı­nız mı kul­lan­ma­dı­nız mı?

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, ben de söz is­ti­yo­rum. İs­mim­den bah­se­de­rek söz­le­ri­mi çar­pıt­tı.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­ra­ta­lı, kür­sü­ye ge­le­cek mi­si­niz? Si­ze söz ve­ri­yo­rum.

BÜ­LENT BA­RA­TA­LI (İz­mir) - Duy­ma­dım.

BAŞ­KAN - Efen­dim, bu hak be­nim.

O za­man ko­nuş­ma hak­kı­nız­dan vaz­ge­çi­yor­su­nuz.

BÜ­LENT BA­RA­TA­LI (İz­mir) - Efen­dim, be­ni ça­ğır­dı­ğı­nı­zı duy­ma­dım ki.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run efen­dim. O tar­tış­ma­ya ben ka­rar ve­re­ce­ğim. Siz bu­yu­run. Si­zin ko­nuş­ma­nız­dan son­ra ko­nu­şur.

BÜ­LENT BA­RA­TA­LI (İz­mir) - Yal­nız, siz ön­ce sükûne­ti sağ­la­yın Sa­yın Baş­kan. Ben duy­ma­dım ki si­zi.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run. Ben da­ha ön­ce si­zi da­vet et­miş­tim. O ba­kım­dan…

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Bel­ge­le­ri ve­re­yim.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Kür­sü uça­cak de­ğil, va­tan­daş da ka­ça­cak de­ğil!

BAŞ­KAN - Tu­ta­nak gel­sin, ve­re­ce­ğim. Söz ver­me­mek gi­bi bir şe­yim yok bu­gü­ne ka­dar, bi­li­yor­su­nuz.

BÜ­LENT BA­RA­TA­LI (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür ede­rim. Be­ni da­vet et­ti­ği­ni­zi duy­ma­dım.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run efen­dim.

VII. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (Devam)

4.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Fik­ret Ba­daz­lı'nın, 2464 Sa­yı­lı Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/995) (S. Sa­yı­sı: 1406) (De­vam)

CHP GRU­BU ADI­NA BÜ­LENT BA­RA­TA­LI (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Fik­ret Ba­daz­lı'nın, 2464 Sa­yı­lı Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi üze­ri­ne Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­nun gö­rüş­le­ri­ni ile­te­ce­ğim. Bu ne­den­le, Sa­yın Baş­kan, si­zi ve yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz bu ka­nun tek­li­fi­ni bir ge­nel ka­bul ola­rak, bir ana fi­kir ola­rak Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na biz de be­nim­si­yo­ruz. Bu dü­şün­ce­le­ri­mi­zi da­ha ön­ce oy bir­li­ğiy­le ge­çir­di­ği­miz Plan Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da da ifa­de et­miş­tik.

An­cak, bu tek­li­fin ge­rek­çe­si­ne bak­tı­ğı­mız za­man, Sa­yın Ba­daz­lı'nın da ifa­de et­ti­ği gi­bi -bi­raz son­ra onun cüm­le­le­ri­ni kul­la­na­ca­ğım- ta­rım Tür­ki­ye'de zor gün­ler­den geç­mek­te­dir. Bu­nu Sa­yın Ba­daz­lı da ken­di ver­di­ği ka­nun tek­li­fi­nin ge­rek­çe­sin­de ifa­de edi­yor. Ta­rım gir­di­le­ri­nin art­mak­ta ol­du­ğu­nu, an­cak, ürü­nün pa­ra et­me­di­ği­ni söy­lü­yor. Ve an­cak, ifa­de edi­yor, di­yor ki… Ay­nen oku­yo­rum: Ta­rım sek­tö­rü­ne çe­şit­li ad­lar al­tın­da ya­pı­lan ha­zi­ne des­tek­le­ri­nin pal­ya­tif ni­te­lik­te uy­gu­la­ma­lar ol­du­ğu, mev­cut ya­pı­sal so­run­la­rı gi­de­re­me­di­ği­ni, ifa­de edi­yor. Sa­yın Ba­daz­lı da, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­sin­den bir mil­let­ve­ki­li ola­rak, bu ge­çen beş yı­la ya­kın za­man için­de ik­ti­da­rın, Hükûme­tin, ta­rım­da an­cak pal­ya­tif ted­bir­ler ala­bil­di­ği­ni söy­lü­yor.

Pal­ya­tif ted­bir ne de­mek­tir Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri? Pal­ya­tif ted­bir -La­tin­ce ori­jin­den ge­li­yor bu ke­li­me- gü­nü kur­tar­ma ted­bir­le­ri­dir; gü­nü kur­ta­ra­rak, ya­pı­sal bir so­ru­nu gi­der­me­den, ih­ti­yaç ol­duk­ça, bir pro­je­ye da­yan­ma­dan, bir alt­ya­pı­ya da­yan­ma­dan ya­pı­lan gi­ri­şim­ler­dir.

Ben, Sa­yın Ba­daz­lı'yı bu ko­nu­da­ki yap­tı­ğı tes­pit­ten do­la­yı kut­lu­yo­rum ve di­yo­rum ki ay­nen Sa­yın Ba­daz­lı gi­bi: Bu ge­çen beş yıl için­de Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si İk­ti­da­rı, ta­rım­da ya­pı­sal hiç­bir so­ru­nu çö­ze­me­miş­tir, pal­ya­tif ted­bir­ler al­mış­tır, alt­ya­pı­sı ol­ma­yan iş­ler­le uğ­raş­mış­tır ve hat­ta -yi­ne TÜ­İK ra­kam­la­rı­na da­ya­na­rak söy­lü­yo­rum- Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si İk­ti­da­rı dö­ne­min­de, son üç yıl­da ta­rım­dan tam 3 mil­yon ki­şi kop­muş­tur de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu ta­rım­dan ko­pan 3 mil­yon ki­şi­nin 2 mil­yo­na ya­kı­nı ka­dın­la­rı­mız­dır. Ka­dın­la­rı­mız, kent­ler­de ve­ya di­ğer yer­ler­de kır­sal alan gi­bi bir ça­lış­ma ola­na­ğı, bir üre­ti­me kat­kı ola­na­ğı bu­la­mı­yor­lar, an­cak ta­rım­da bu­la­bi­li­yor­lar­dı ve kır­sal alan­da bu­na kat­kı­da bu­lu­na­bi­li­yor­lar­dı. Ama, şim­di, zo­run­lu şe­kil­de, ta­rım­da do­ya­ma­yan, ge­çi­ne­me­yen, in­fak ve ia­şe­si­ni sağ­la­ya­ma­yan bu 3 mil­yon in­san kent­le­re gel­miş­tir ve Sa­yın Ba­daz­lı'nın da ifa­de et­ti­ği gi­bi, bu pal­ya­tif, ge­çi­ci, gü­nü­bir­lik ko­ta­rı­lan ted­bir­ler­le bu in­san­lar pe­ri­şan edil­miş­tir de­ğer­li ar­ka­daş­lar. 3 mil­yon in­san, ge­çen üç yıl­lık za­man için­de pe­ri­şan ol­muş­tur. Ka­dın­la­rı­mız üre­tim­den kop­muş­tur, kent­ler­de, sı­ğı­na­bil­dik­le­ri yer­ler­de ev­le­ri­ne ka­pan­mış bir şe­kil­de ve ye­tiş­me tarz­la­rı ve eği­tim­le­ri ge­re­ği de as­la ar­tık üre­ti­me kat­kı­da bu­lu­na­ma­ya­cak­lar­dır.

Şim­di, Sa­yın Ba­daz­lı'nın tek­li­fiy­le, 2464 sa­yı­lı Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ka­nu­nu'ndan, be­le­di­ye­nin ge­lir­le­rin­den -harç­lar bö­lü­mün­den- bi­na in­şa­at har­cı ba­zı ko­nu­lar­da kal­dı­rıl­mak­ta, se­ra ve ör­tü al­tı zi­ra­at için ya­pıl­mak­ta olan bi­na­lar ve­ya di­ğer te­sis­ler için harç alın­ma­ya­cak­tır. Biz bu­nu des­tek­li­yo­ruz. An­cak, bu­nu des­tek­ler­ken, ben, Sa­yın Ba­daz­lı'dan bir tek­lif da­ha bek­ler­dim, ya ko­mis­yon­lar­da ve­ya Baş­ba­kan­lık­ta bek­le­mek­te olan Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ka­nu­nu'nda aca­ba ne dü­şü­nü­yor di­ye bek­le­mek is­ter­dim. Çün­kü, Sa­yın Ba­daz­lı, bil­di­ği­niz gi­bi, büt­çe ya­pı­lır­ken ge­lir-gi­der den­ge­si­ne ba­kı­lır, büt­çe­de denk­lik esas­tır. Siz şim­di gü­zel bir tek­lif ver­di­niz, biz de des­tek­li­yo­ruz, ama be­le­di­ye ge­lir­le­ri­ni azal­tı­yor­su­nuz. Pe­ki, be­le­di­ye ge­lir­le­ri­nin ço­ğal­tıl­ma­sı için, be­le­di­ye­le­rin için­de bu­lun­du­ğu ak­ça­lı sı­kın­tı­lar­dan kur­tul­mak için ne yap­tı­nız? Ben si­ze söy­le­ye­yim -siz ce­vap ve­re­mi­yor­su­nuz, ko­nu­şu­yor­su­nuz çün­kü önü­nüz­de­ki ar­ka­daş­la- hiç­bir şey yap­ma­dı­nız be­le­di­ye­ler için. Eğer, "Be­le­di­ye­ler için biz şu­nu yap­tık." di­yen Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­li bir ar­ka­daş bu­ra­ya ge­lip de be­ni ay­dın­la­tır­sa çok mut­lu ola­ca­ğım.

MU­ZAF­FER BAŞ­TOP­ÇU (Ko­ca­eli) - Ya­sa­lar na­sıl ol­du, ya­sa­lar?

BÜ­LENT BA­RA­TA­LI (De­vam­la) - Bir da­ki­ka ar­ka­daş­lar, bir da­ki­ka, he­ye­can­lan­ma­yın. Yap­tık­la­rı­nı­zı an­la­ta­ca­ğım, on­dan son­ra, Sa­yın Baş­top­çu.

MU­ZAF­FER BAŞ­TOP­ÇU (Ko­ca­eli) - Ya­sa­la­rı unut­ma­ya­lım.

BÜ­LENT BA­RA­TA­LI (De­vam­la) - Şim­di, Be­le­di­ye­ler Ka­nu­nu'nu dü­zen­le­dik hep be­ra­ber. Yan­lış ol­du, ek­sik ol­du, çün­kü her ay bir be­le­di­ye­nin ka­nu­nu­nu de­ğiş­ti­ren mad­de­ler ge­li­yor. 5216 sa­yı­lı Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si Ka­nu­nu za­ten 5393'ün bir tü­re­vi­dir, bir­bi­ri­ne ya­kın­dır. Onu da dü­zen­le­dik, İl Özel İda­re­si­ni de dü­zen­le­dik. Bu­ra­da çok bü­yük yan­lış­lık­lar ol­du. Av­ru­pa ye­rel­lik şar­tı­na uy­ma­dı­nız de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Av­ru­pa'nın eşit­lik şar­tı­na uy­ma­dı­nız. Be­le­di­ye­ler­de­ki ve il özel ida­re­le­rin­de­ki en­cü­men­le­ri yan­lış dü­zen­le­di­niz. Bun­lar Ana­ya­sa'ya ay­kı­rıy­dı, önem­li şe­kil­de bo­zul­du, tek­rar gel­di, bun­lar şim­di yü­rür­lük­te.

Bu dü­zen­le­di­ği­miz üç te­mel ye­rel ya­say­la, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, be­le­di­ye­le­re önem­li gö­rev­ler ver­di­niz, yet­ki­ler­le do­nat­tı­nız. Da­ha ön­ce bü­tün Tür­ki­ye'ye yay­gın bu­lu­nan mer­kezî ida­re­nin ba­zı gö­rev­le­ri­ni ye­re­le dev­ret­ti­niz. Bun­lar, bi­li­yor­su­nuz, sağ­lık­ta ba­zı gö­rev­ler­di -ki, dev­le­tin te­mel gö­rev­le­rin­den­dir- di­ğe­ri eği­tim­de ba­zı gö­rev­ler­di, yi­ne kül­tür­de ba­zı gö­rev­ler­di -bi­li­yor­su­nuz mü­ze­ler ve di­ğer ören yer­le­ri ko­nu­sun­da önem­li yet­ki­ler ve­ril­di ye­re­le- di­ğe­ri de çev­re ko­nu­sun­da, spor­da önem­li gö­rev­le­ri ver­di­niz ve bu ida­re­le­ri ye­rel yet­ki­ler­le do­nat­tı­nız.

Pe­ki, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­nu ya­par­ken Ana­ya­sa'nın 127'nci mad­de­si­nin son fık­ra­sı­nın amir hük­mü­nü ne­den uy­gu­la­ma­dı­nız? Ya­ni, bir in­sa­na gö­rev ve yet­ki ve­rir­ken, bir ku­ru­la gö­rev ve yet­ki ve­rir­ken, bir ka­mu ida­re­si­ne, bir ye­rel ida­re­ye ye­ni ta­nım­lar, ye­ni gö­rev ta­nım­la­rı ve­rir­ken, pe­ki bu yet­ki­le­ri ve gö­rev­le­ri kul­la­nır­ken, gö­rev­le­ri ya­par­ken bu ida­re­ler han­gi kay­nak­lar­la bu iş­le­ri ya­pa­cak­tı? İş­te, bu­nu, son de­re­ce, IMF'nin ta­li­mat­la­rıy­la, IMF'yle yap­tı­ğı­nız gö­rüş­me­ler­le, ver­gi­le­ri ye­re­le bı­ra­ka­rak ve yi­ne bu iş­le­ri ye­re­lin sır­tın­dan ala­rak yap­ma­ya ça­lış­tı­nız. Ya­ni, Ana­ya­sa'nın 127'nci mad­de­si­nin son fık­ra­sı­nın amir hük­mü­nü ye­ri­ne ge­tir­me­di­niz.

Be­le­di­ye­le­ri inim inim in­le­ti­yor­su­nuz ar­ka­daş­lar. Be­le­di­ye­ler -ben yir­mi iki se­ne, dört dö­nem be­le­di­ye baş­kan­lı­ğı yap­tım- hiç bu ka­dar sı­kıl­ma­dı de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ka­dar kay­nak­sız kal­ma­dı, bu ka­dar kim­se­siz kal­ma­dı bu ye­rel yö­ne­tim­ler. Eğer bir şey yap­tıy­sa­nız ge­li­niz bu­ra­da söy­le­yi­niz.

Ba­kın, ge­lir gel­mez, biz de­dik ki, bir… Sa­yın Baş­ba­kan be­le­di­ye­ci­lik­ten ge­li­yor -ha­ki­ka­ten İs­tan­bul Be­le­di­ye­sin­den ge­li­yor- Baş­ba­ka­nın et­ra­fın­da­ki, Par­la­men­to­ya ta­şı­dı­ğı da -çe­lik çe­kir­dek- be­le­di­ye­ci­lik­ten ge­li­yor. De­dik ki: Be­le­di­ye­ler kur­tul­du, el­li yıl­dır çek­tik­le­ri sı­kın­tı­lar bit­ti. Ne ka­dar ya­nıl­mı­şız, hep be­ra­ber Par­la­men­to ola­rak ne ka­dar ya­nıl­mı­şız, be­le­di­ye­ler ola­rak ne ka­dar ya­nıl­mı­şız de­ğer­li ar­ka­daş­lar! Ba­kın, bu ekip ge­lir gel­mez ne yap­tı bi­li­yor mu­su­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Be­le­di­ye­le­rin, ge­nel büt­çe ver­gi ge­lir­le­rin­den ak­ta­rı­lan pa­yı, ilk yap­tık­la­rı büt­çey­le bir pu­an aşa­ğı­ya in­dir­di de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ya­ni, yüz­de 5'ler­den, 5,5'lar­dan 4,5'a in­dir­di. Ta­bii, bü­yük bir ha­yal kı­rık­lı­ğı, de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne git­tik, bu hük­mü ip­tal et­tir­dik ama er­te­si se­ne tek­rar kon­du, er­te­si se­ne tek­rar kon­du ve be­le­di­ye­ler, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si ik­ti­da­ra gel­me­den ön­ce­ki ak­çe­li ola­nak­la­rın­dan da­ha da ge­ri­ye git­ti de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Pe­ki, da­ha son­ra ne­ler ol­du, on­la­rı da si­ze söy­le­me­ye ça­lı­şa­ca­ğım.

Me­se­la, eğ­len­ce ver­gi­sin­den, at ya­rış­la­rın­dan be­le­di­ye­le­rin al­dı­ğı pa­yı kal­dır­ma­ya kalk­tı­nız de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bü­yük mü­na­ka­şa­lar ol­du. Ben, Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da -Sa­yın Ter­zi­ba­şı­oğ­lu ha­tır­lar- "Bu­nu yap­ma­yı­nız. Eğer bu­nu kal­dır­ma­ya kal­kar­sa­nız, be­le­di­ye­le­rin 1 kat­ril­yo­na ya­kın kay­na­ğı or­ta­dan kal­kı­yor. Za­ten bir ku­ruş ver­me­di­niz, şim­di de bun­la­rın ke­se­sin­den 1 kat­ril­yon ala­cak­sı­nız" de­dim ve bu­nu, bi­zim bu dü­şün­ce­mi­zi Sa­yın Baş­ba­kan duy­du, ilk de­fa Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin bir öne­ri­si­ni ka­bul et­ti ve at ya­rış­la­rı ko­nu­sun­da bu ya­sa­yı ge­ri çek­tiniz.

Bu­nun dı­şın­da hiç­bir iyi­leş­tir­me ya­pıl­ma­mış­tır ar­ka­daş­lar. Ya­pı­lan şu­dur: Bir uz­laş­ma ya­sa­sı ge­ti­ril­miş­tir, be­le­di­ye­le­rin borç­la­rı ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­mış­tır ve kriz dö­ne­min­de fa­iz­ler­le, özel­lik­le dış kre­di­ler­le ar­tan sı­kın­tı­la­rı bir oran­da gi­de­ril­miş­tir.

İki: Yaz dö­ne­min­de, be­le­di­ye­le­rin özel­lik­le tek­nik alt­ya­pı do­na­tı­la­rı­nı yap­mak üze­re ol­duk­la­rı za­man­da be­le­di­ye pay­la­rı ke­sil­me­mek­te­dir de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu­nu da önem­li ola­rak bu­lu­yo­rum. Ama, şu­na hiç ak­lım er­mi­yor: Ba­kı­nız, ba­zı be­le­di­ye­ler var… Ge­çen gün ben bu­ra­da Af­yon­ka­ra­hi­sar'ın De­re­çi­ne Be­le­di­ye­si­ni ör­nek ver­dim. Bir De­re­çi­ne Be­le­di­ye­si var, ço­cuk­la­rı eği­tim için -ta­şı­ma­lı bir eği­tim var- oku­la üc­ret­siz ola­rak gö­tü­rüp ge­tir­mek is­ti­yor. Kre­di al­mak is­ti­yor. Hiç­bir bor­cu yok. İyi yö­ne­til­miş bir be­le­di­ye, kim­se­ye bir bor­cu yok, pi­ya­sa­ya bor­cu yok, dev­le­te bor­cu yok, sos­yal gü­ven­lik ku­rum­la­rı­na bor­cu yok. Ya­ni kre­di al­ma ola­na­ğı en yük­sek de­re­ce­de bir be­le­di­ye. İl­ler Ban­ka­sı­na mü­ra­ca­at edi­yor -her za­man alı­nan bir şey- ken­di pa­ra­sı­nı is­ti­yor. Üs­te­lik İl­ler Ban­ka­sı da bun­dan, pa­ra ve­re­rek fai­zin­den pa­ra ka­za­na­cak. Di­yor­lar ki: Biz İl­ler Ban­ka­sı­nı çok kö­tü yö­net­tik -özel­lik­le- ya­ni çok açıl­dık. O ne­den­le biz bu ola­na­ğı ver­mi­yo­ruz si­ze.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, böy­le bir şey ola­bi­lir mi? Bu­ra­dan Ba­yın­dır­lık Ba­ka­nı­na ses­le­ni­yo­rum: Ya­ni, bu ne bi­çim uy­gu­la­ma? Bu ne bü­yük bir hak­sız­lık? Ya­ni, bor­cu olan be­le­di­ye ile sı­fır bor­cu olan bir be­le­di­ye­yi ay­nı ke­fe­ye siz na­sıl ko­yu­yor­su­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Bu 1930'lar­dan be­ri hiç ya­pıl­ma­mış olan bir uy­gu­la­ma­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar -umu­yo­rum, di­li­yo­rum- bu­ra­dan Sa­yın Baş­ba­ka­nın bu ku­la­ğı­na gi­der de bu ço­cuk­la­rı oto­büs­süz bı­rak­maz di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Köy Ka­nu­nu ko­nu­sun­da… Şim­di Baş­top­çu ba­na ce­vap ve­re­cek, öy­le ha­zır­la­nı­yor, ben de ken­di­si­ne so­ru­yo­rum: 1924 ta­rih­li ve 442 sa­yı­lı Köy Ka­nu­nu ko­nu­sun­da ne tür bir dü­zen­le­me yap­tı­nız de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Sal­ma­nın üst had­di ne ka­dar? Var mı bi­len?

MU­ZAF­FER BAŞ­TOP­ÇU (Ko­ca­eli) - Hep­si sı­ray­la ya­pı­la­cak Sa­yın Ba­ra­ta­lı.

BÜ­LENT BA­RA­TA­LI (De­vam­la) - Ko­ru­ma ne ka­dar? 442 sa­yı­lı Köy Ka­nu­nu… 35.138 ta­ne köy var Tür­ki­ye'de, 40 bin ta­ne de mez­ra var. Ne yap­tı­nız? Han­gi iyi­leş­tir­me­yi yap­tı­nız? Köy Ka­nu­nu'nda ne­ler ge­tir­di­niz de­ğer­li ar­ka­daş­lar?

Ve­ya baş­ka bir şe­ye ge­çe­yim. Şim­di 50 bi­nin üze­rin­de ma­hal­le var. Ma­hal­le muh­tar­lık­la­rı ko­nu­sun­da han­gi dü­zen­le­me­yi ge­tir­di­niz? Ma­hal­le muh­tar­la­rı­nın için­de bu­lun­du­ğu sı­kın­tı­yı bi­li­yor mu­su­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­lar?

BUR­HAN KI­LIÇ (An­tal­ya) - Yüz­de 100 ar­tır­dık ya Sa­yın Ba­ra­ta­lı.

BÜ­LENT BA­RA­TA­LI (De­vam­la) - Ha­yır, köy muh­tar­la­rı­nın­ki­ni ar­tır­dı­nız, ma­hal­le muh­tar­la­rı­nın­ki­ni de­ğil.

BUR­HAN KI­LIÇ (An­tal­ya) - Öbür se­fer de ge­ne ar­tı­rı­rız.

BÜ­LENT BA­RA­TA­LI (De­vam­la) - Ya­ni, ma­hal­le muh­tar­la­rı pe­ri­şan. Ne yap­tık­la­rı bel­li de­ğil, han­gi gö­rev­le yük­len­dik­le­ri bel­li de­ğil, ama po­lis ona gi­der, dev­let ona gi­der, ma­li­ye­ci ona gi­der… Ta­bii, kız is­te­mek için de ona gi­der­ler. Ya­ni çok de­ğer­li in­san­lar­dır bun­lar, bil­di­ği­niz gi­bi. Ya­ni, ma­hal­le­nin na­mu­su­nu bi­len in­san­lar­dır. Ben so­ru­yo­rum şim­di: Ma­hal­le muh­tar­lık­la­rı ko­nu­sun­da han­gi iyi dü­zen­le­me­yi ge­tir­di­niz? Bir ar­ka­daş çık­sın, ce­vap ver­sin. Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ka­nu­nu'nda, ver­gi­ler­de, harç­lar­da ve di­ğer ge­lir­ler­de han­gi dü­zen­le­me­yi ge­tir­di­niz bu­ra­ya ar­ka­daş­lar? Ben Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu üye­si­yim, hiç­bir dü­zen­le­me ge­ti­ril­me­di de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Ba­kı­nız, ha­zır­la­dı­ğı­nız ta­sa­rı­da da bü­yük sı­kın­tı­lar var. O ka­dar bü­yük sı­kın­tı­lar var ki. Ben an­la­ya­mı­yo­rum. Ne­den ha­ber­leş­me ver­gi­si­ni kal­dır­mak is­ti­yor­su­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­lar, hiç dü­şü­nen ol­du mu? Ya­ni Türk Te­le­kom el de­ğiş­tir­di di­ye mi olu­yor bu ha­ber­leş­me ver­gi­si? Ön­ce bu ha­ber­leş­me ver­gi­si yüz­de 6 idi, ine ine yüz­de 1'le­re ka­dar in­di. Onu ni­ye kal­dı­rı­yor­su­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Ya­ni, ha­ber­leş­me­den be­le­di­ye­le­rin al­dı­ğı ver­gi­yi kal­dır­mak han­gi ama­ca da­ya­nı­yor? Ya­ni be­le­di­ye­ler ha­ber­leş­me ko­nu­sun­da hiç mi kat­kı­da bu­lun­mu­yor­lar Tür­ki­ye'ye?

Yi­ne de­vam edi­yo­rum: Eğ­len­ce ver­gi­si­nin kap­sa­mı­nı ge­niş­le­ti­yor­su­nuz, ama na­sıl ge­niş­le­ti­yor­su­nuz: Kah­ve­ha­ne­ler­den, kı­ra­at­ha­ne­ler­den, ka­fe­ler­den, ka­fe­ter­ya­lar­dan gün­de 10 YTL ver­gi ala­cak­sı­nız. Ya, doğ­ru mu bu ar­ka­daş­lar? Ya­ni, za­ten in­san­la­rın ka­fa­sı­nı sok­tu­ğu, ucuz çay iç­ti­ği bir yer var. Ya­ni, her kah­ve­ha­ne­den ay­da 300 li­ra, se­ne­de 3.600 li­ra ver­gi al­mak ki­min ak­lı­na ge­lir? Han­gi cin fi­kir­li bu, ta­nı­mak is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ya­ni, bin­ler­ce kah­ve­ha­ne­den ne is­ti­yor­su­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ne­den hal­kın sır­tı­na bi­ni­yor­su­nuz?

Ko­nak­la­ma ver­gi­si­ni ge­ti­ri­yor­su­nuz. Ne­dir ko­nak­la­ma ver­gi­si? Ko­nak­la­ma ver­gi­si, ya­tak­tan alı­nan ver­gi­dir de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ar­ka­daş­lar, otel­ci­ler, tu­rizm­ci­ler bi­lir­ler, ya­tak­tan pa­ra ka­za­nıl­maz, ya­tak kül­fet­tir. Otel için­de­ki har­ca­ma­lar­dan pa­ra ka­za­nır bu ar­ka­daş­la­rı­mız. Üs­te­lik, si­zin böl­ge­niz­de de, tu­rizm böl­ge­sin­de de KDV ora­nı yüz­de 38. He­men kar­şı­da­ki baş­ka bir dev­le­tin bir ada­sın­da bu yüz­de 1'le­re ka­dar ini­yor. Ya­ni, tu­rizm­ci­ler­le olan sı­kın­tı­nız ne? De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­nu ni­ye in­dir­me­di­niz?

Şim­di boş bir va­at var: "Efen­dim, biz bu­nu ko­nuş­tuk ken­di ara­mız­da, ile­ri­ki bir za­man­da, bir va­de mi de­sem, iki va­de mi de­sem, üç va­de mi de­sem, bir za­man için­de, bu ver­gi­yi yüz­de 18'den yüz­de 8'le­re in­di­re­ce­ğiz." Ne za­man? Ya­ni, bir fal­cı gi­bi, "Va­de­si­ni bil­mi­yo­ruz." Bu da, bi­zim en ya­kın ta­kip­çi­miz olan -Ak­de­niz'de- Yu­na­nis­tan'a kar­şı tu­rizm­ci­le­ri­mi­zi çok kö­tü du­rum­da bı­ra­kan bir olay­dır de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu­nu, bir an ön­ce, -umu­yo­rum, di­li­yo­rum- Mec­lis ka­pan­ma­dan ön­ce, bu yüz­de 18'le­ri yüz­de 8'le­re en azın­dan dü­şü­rüp, bu­ra­dan da ver­gi­yi kal­dı­rıp… Sa­yın Ba­daz­lı'nın tek­li­fin­de de söy­le­di­ği gi­bi… Çün­kü, di­yor ki: "Se­ra ve ör­tü al­tı zi­ra­atı­nı ge­liş­ti­rir­sek be­le­di­ye­ler bu­ra­lar­dan pa­ra ka­za­na­cak, tu­rizm­ci­le­rin de yü­zü gü­le­cek." Ben bir tek­lif­te bu­lu­nu­yo­rum bu­ra­dan: Sa­yın Ba­daz­lı, bir tek­lif da­ha ve­rin, bu ko­nak­la­ma ver­gi­si­ni yüz­de 18'den 8'le­re hep be­ra­ber dü­şü­re­lim, hem de ko­mis­yon­la­ra fa­lan gir­me­den, bir Ge­nel Ku­rul ka­ra­rıy­la. Ben bu­nu ta­ah­hüt edi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ye­ni ka­nun, em­lak ver­gi­sin­de em­lak pay ver­gi­le­ri­ni ar­tı­rı­yor. Şim­di, va­tan­da­şın za­ten bir ta­ne evi kal­mış, elin­de­ki­ni, avu­cun­da­ki­ni sat­mış bu kriz dö­ne­min­de. Şim­di di­yor­su­nuz ki: "Sen, mülk sa­hi­bi ola­rak bir ver­gi ve­re­cek­sin." Ne ver­gi­si? "Em­lak ver­gi­si." "Ne ka­dar ve­ri­yor­sun?" "Yüz­de 1, yüz­de 2…" "Ha­yır, ol­maz. Bu­nu en az yüz­de 5'e çı­ka­ra­ca­ğız." de­ni­li­yor. Ya­ni, mülk sa­hi­bi ol­mak… Böy­le bir ge­le­nek­çi po­li­ti­ka ya­pan, mu­ha­fa­zakâr, aki­de­le­ri­ne bağ­lı olan bir par­ti­ye ya­kı­şır mı ar­ka­daş­lar? Ya­ni siz mül­kü sa­vu­nu­yor­su­nuz. Bu­nu da bir kez da­ha göz­den ge­çir­me­ni­zi di­li­yo­rum.

ÖTV ta­ba­nı­nı ge­niş­le­ti­yor­su­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­lar, o şe­ye ba­kar­sa­nız gö­re­cek­si­niz. Ama, işin de fe­ci bir ta­ra­fı var. Emek­li­ler za­ten çok ezil­di bu dö­nem için­de, pe­ri­şan va­zi­yet­te­ler, iş­çi emek­li­le­ri hak­la­rı­nı ala­mı­yor­lar, mah­ke­me ka­rar­la­rı­nı uy­gu­la­mı­yor­su­nuz. Ama şim­di ne ya­pı­yor­su­nuz bi­li­yor mu­su­nuz: Tek ko­nu­tu olan emek­li­den es­ki­den em­lak ver­gi­si alın­maz­dı, bir mu­afi­ye­ti var­dı o ver­gi­nin, şim­di Tür­ki­ye'de tek ko­nu­tu olan emek­li­den de ver­gi ala­cak­sı­nız de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Özel­lik­le emek­li­le­rin An­tal­ya'da otur­du­ğu­nu çok iyi bil­di­ğim için, ya­ni üzü­lü­yo­rum. Uma­rım bu tek ko­nu­tu olan emek­li­den de bu ver­gi ol­maz.

Şim­di, ar­ka­daş­lar, ba­kın, ben si­ze bir öne­ri­de bu­lu­na­yım: Evet, ye­rel yö­ne­tim­le­rin ge­lir­le­ri­ni yük­selt­me­miz ge­re­ki­yor. Bu doğ­ru bir şey, ama bu­nu ye­rel­de ya­şa­yan in­san­la­rın sır­tı­na vu­ra­rak, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ar­tır­ma­yın.

Si­ze üç ta­ne öne­ri­de bu­lu­na­ca­ğım. Ba­kın:

1) Ta­pu harç­la­rın­dan be­le­di­ye­le­re pay ve­re­lim de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ba­kın, hiç kim­se­ye do­kun­maz bu. Sa­de­ce Una­kı­tan'ı, Sa­yın Ba­ka­nı ik­na et­me­niz la­zım. Ta­pu harç­la­rın­dan be­le­di­ye­ler ver­gi ala­mı­yor. Ni­ye ala­mı­yor? Ya­ni, ye­re­li bek­le­yen be­le­di­ye­ler, ma­lı mu­ha­fa­za eden be­le­di­ye­ler, ko­ru­ma­yı ya­pan be­le­di­ye­ler, bek­çi­le­ri do­laş­tı­ran be­le­di­ye­ler. Ta­pu el de­ğiş­ti­ri­yor, her­kes rant sa­hi­bi olu­yor, be­le­di­ye­le­re bir ku­ruş yok, bir ku­ruş yok. Öne­ri­yi bu­ra­dan söy­lü­yo­rum: Ta­pu harç­la­rın­dan be­le­di­ye­le­re ve özel ida­re­le­re pay ve­re­lim.

2) Mo­tor­lu ta­şıt ver­gi­le­rin­den be­le­di­ye­le­re pay ve­re­lim.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BÜ­LENT BA­RA­TA­LI (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

BÜ­LENT BA­RA­TA­LI (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, em­la­ki olan­lar­dan ver­gi alı­yo­ruz da be­le­di­ye­ler için, mo­tor­lu ta­şıt sa­hip­li­ği de bir sa­hip­lik de­ğil mi­dir, ne­den on­lar­dan ver­gi al­mı­yo­ruz? Bun­lar be­le­di­ye­le­rin yol­la­rın­da do­la­şa­rak as­fal­tı es­kit­mi­yor­lar mı? De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ne­den bu­nu esir­gi­yor­su­nuz? Bun­lar ta­sa­rı­da yok.

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Ko­nu­şul­du da çok tep­ki al­dı.

BÜ­LENT BA­RA­TA­LI (De­vam­la) - Ha­yır efen­dim, yok ta­sa­rı­da. Ma­li­ye Ba­ka­nı di­yor ki: "IMF bu­na izin ver­mi­yor."

Bı­ra­kın şu IMF ta­kın­tı­sı­nı ar­tık de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ya­ni, biz, ba­kın, bu­ra­dan bir söz ve­ri­yo­ruz: Biz ik­ti­da­ra gel­di­ği­miz za­man IMF'yle böy­le top­lan­tı mop­lan­tı fa­lan ol­ma­ya­cak.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Ge­le­me­ye­cek­si­niz ki!

BÜ­LENT BA­RA­TA­LI (De­vam­la) - Ya­ni, on­la­ra ran­de­vu bi­le ver­me­ye­ce­ğiz. Ya­ni, bu­ra­dan ra­hat­lık­la söy­lü­yo­rum.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Bi­raz da­ha açın ko­nu­yu, bi­raz da­ha açın.

BÜ­LENT BA­RA­TA­LI (De­vam­la) - Ba­kın, si­ze çok gü­zel üç ta­ne öne­ri ge­tir­dim.

Di­ğer öne­ri: Dün­ya­nın her ye­rin­de çağ­daş be­le­di­ye­ci­lik an­la­yı­şın­da ge­nel büt­çe ge­lir­le­rin­den be­le­di­ye­le­re yük­sek ver­gi­ler ve­ri­lir, yük­sek pay­lar ve­ri­lir. Bu, Tür­ki­ye'de yüz­de 5. Pe­ki, Av­ru­pa or­ta­la­ma­sı kaç, de­ğer­li ar­ka­daş­lar?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BÜ­LENT BA­RA­TA­LI (De­vam­la) - Son sö­züm…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, ve­da et­me­ye­cek di­ye kes­me­yin ko­nuş­ma­sı­nı.

BÜ­LENT BA­RA­TA­LI (De­vam­la) - Ya­ni, be­nim ve­da edip et­me­ye­ce­ğim bel­li de­ğil efen­dim.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

BÜ­LENT BA­RA­TA­LI (De­vam­la) - Şim­di, Tür­ki­ye'de mal ve hiz­me­ti üret­me­de be­le­di­ye­ler yüz­de 5 üre­te­bi­li­yor­lar. Ver­gi ge­lir­le­rin­den, ge­nel büt­çe ver­gi ge­lir­le­rin­den ala­bil­dik­le­ri pay yüz­de 5. Tek­lif­le yüz­de 9,80'e çı­ka­rıl­ma­sı he­def­le­ni­yor. Oy­sa, çağ­daş be­le­di­ye­ci­lik an­la­yı­şın­da bu pay­lar, mal ve hiz­met üret­me­de en az yüz­de 20'dir, ama ge­nel büt­çe ver­gi ge­lir­le­rin­den Av­ru­pa or­ta­la­ma­sı­nın yüz­de­si de yüz­de 42'dir de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Şim­di, siz di­yor­su­nuz ki: "Hep ten­kit edi­yor­su­nuz, bir şey söy­le­mi­yor­su­nuz." Evet, öne­ri ge­ti­ri­yo­rum. Üç ta­ne cid­di öne­ri ge­tir­dim de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­nu de­ğer­len­dir­me­ni­zi di­li­yo­rum. Siz ye­re­lin kal­kın­ma­sı­nı, za­ten pe­ri­şan edil­miş, elin­de­ki avu­cun­da­ki bit­miş bir ye­re­le, hem­şeh­ri­ye bı­ra­kır­sa­nız bu in­san­lar çok zor­la­nır de­ğer­li ar­ka­daş­lar, em­lak ver­gi­le­ri­ni öde­me­de zor­la­nır, su­yu öde­me­de zor­la­nır, di­ğer kat­kı­la­rı öde­me­de zor­la­nır. Siz, ge­nel büt­çe ge­lir­le­rin­den be­le­di­ye­le­rin pay­la­rı­nı yük­sel­tir­se­niz, en az yüz­de 15 -şim­di­lik- yük­sel­tir­se­niz ye­re­le da­ha da çok hiz­met et­miş olur­su­nuz. Bi­zim de Sa­yın Baş­ba­ka­nın bir be­le­di­ye­ci ol­ma­sın­dan do­la­yı ha­yal kı­rık­lı­ğı­mız, su­ku­tu­ha­ya­le uğ­ra­ma­mız bi­raz da­ha te­da­vi edi­lir di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Bu dü­şün­ce­ler­le, Sa­yın Baş­kan, si­ze ve Mec­li­se say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­ra­ta­lı.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li Sa­yın İb­ra­him Öz­do­ğan.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 1406 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi hak­kın­da Ana­va­tan Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le, yü­ce he­ye­ti­ni­zi en de­rin say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

Bu ka­nun tek­li­fi, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ma­lu­mu­nuz ol­du­ğu üze­re, be­le­di­ye ge­lir­le­rin­de de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­sı­na ait bir ka­nun tek­li­fi. Ka­nun tek­li­fi­ni in­ce­le­di­ği­miz za­man, hal­kın, üs­te­lik de fa­kir hal­kın üs­tü­ne ye­ni yük­ler gel­mek­te. Mi­sal ver­mek is­ti­yo­rum: Kah­ve­ha­ne­le­re siz ye­ni ver­gi­ler ko­yar­sa­nız, kah­ve­ha­ne­ler bu­nu kim­den çı­ka­ra­cak? Ora­da otu­ran fa­kir, iş­siz in­san­la­rın sır­tı­na bu­nu yük­le­ye­cek­ler. Do­la­yı­sıy­la, bu, ta­ma­men fa­kir hal­kın sır­tı­na yük­len­miş ge­lir­ler­den baş­ka bir şey de­ğil­dir. Bu­nu sa­de­ce ör­nek ol­sun di­ye ver­dim. Fa­kat, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, be­le­di­ye­le­rin ge­lir­le­ri hak­kın­da, ben, ge­nel fel­se­fe­si üze­rin­de dur­mak is­ti­yo­rum. Do­la­yı­sıy­la, bu çer­çe­ve­de, be­le­di­ye­le­ri­mi­zin ge­lir­le­ri­ne ait bir dü­zen­le­me­nin ya­pıl­ma­sın­da fay­da ola­ca­ğı­nı ümit edi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, eğer ha­tır­lar­sa­nız, ön­ce­ki gün yap­tı­ğım ko­nuş­mam­da, İs­tan­bul Le­vent'te­ki İETT ara­zi­si­ni 1 kat­ril­yo­na alan Sa­ma Du­bai şir­ke­ti­nin öde­me yap­ma­dı­ğı­na ve İs­tan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­sin­den ek sü­re is­te­di­ği­ne de­ğin­miş­tim. Bu du­ru­mun he­men ar­dın­dan İs­tan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı Sa­yın Top­baş'ın yap­mış ol­du­ğu açık­la­ma be­le­di­ye­le­rin ge­lir so­run­la­rı­nın na­sıl dü­zen­siz­lik için­de ol­du­ğu­na da­ir son de­re­ce ipuç­la­rı ve­ren ifa­de­ler ih­ti­va edi­yor­du. Bu ba­kım­dan, ko­nuş­mam­da Sa­yın Top­baş'ın bu ifa­de­le­ri­ne yer ver­mek is­ti­yo­rum. Ba­kı­nız, Sa­yın Top­baş di­yor ki: "Bu­ra­da­ki mad­di kay­bı­mız ula­şım­da­ki so­run­la­rı çöz­me adı­na bek­len­ti­le­ri­mi­ze bü­yük sek­te vur­du. Bu­ra­da açı­lan da­va­lar, usul ve­ya şu bu yön­den çı­ka­cak ka­rar­lar so­nu­cun­da, biz, tek­rar bu­ra­ya dü­zen­le­me­ler ya­pa­rak bu ar­sa­yı mut­la­ka de­ğer­len­di­re­ce­ğiz. Fa­kat, bi­zi ge­cik­ti­ren­le­rin herhâlde bun­dan çok mem­nun ola­cak­la­rı­nı zan­net­mi­yo­rum, ge­cik­tir­me ya­pı­yor­lar. Kay­be­di­len za­ma­nın te­la­fi­si müm­kün de­ğil. İs­tan­bul tra­fi­ği cid­di bir prob­lem ve kay­na­ğa ih­ti­ya­cı­mız var." di­yor Sa­yın Top­baş de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Gö­rü­yor­su­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­lar, İs­tan­bul Bü­yük­şeh­rin en te­mel ve stra­te­jik ça­lış­ma­la­rı ar­sa sa­tı­şın­dan el­de edi­le­cek bir ge­li­re bağ­lan­mış ve iha­le­yi alan fir­ma öde­me­yi yap­ma­yın­ca plan­lar da al­tüst ol­muş bir du­rum­da.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, be­nim bu­ra­da mü­la­ha­za et­ti­ğim en te­mel hu­sus şu­dur: İs­tan­bul Be­le­di­ye­si ge­lir yö­ne­ti­min­den yok­sun­dur. Ör­nek ol­sun di­ye an­la­tı­yo­rum. Tra­fik so­ru­nu­nun çö­zü­mü­ne kay­nak hu­su­su sa­de­ce bir ar­sa sa­tı­şı­na en­deks­le­miş­tir. Böy­le acı bir du­rum ola­maz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu, İs­tan­bul'da bir ma­li plan­la­ma, ge­lir ve gi­der plan­la­ma­sı ol­ma­dı­ğı­na en açık bir de­la­let­tir. Bu­nun adı­na ne di­ye­bi­li­riz? Te­sa­düf­ler be­le­di­ye­ci­li­ği di­ye­bi­li­riz. Ar­sa sa­tar­sam yol ya­pa­rım be­le­di­ye­ci­li­ği­dir de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu, bir ba­ba­nın ço­cu­ğu­na "Pi­yan­go­dan pa­ra çı­kar­sa sa­na bi­sik­let ala­ca­ğım." de­me­si­ne ben­zer de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

AK Par­ti Hükûme­ti en azın­dan ma­li kay­nak ve ge­lir-gi­der yö­ne­ti­mi ala­nın­da bi­raz bir pro­fes­yo­nel­lik gö­re­bil­sey­di keş­ke geç­ti­ği­miz bu beş yıl­lık sü­reç içe­ri­sin­de!

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, biz bu zih­ni­yet­le ne göz be­be­ği­miz İs­tan­bul'umu­zu ne de di­ğer şe­hir­le­ri­mi­zi as­la kur­ta­ra­ma­yız. Onun için ken­di­mi­ze bir çe­ki­dü­zen ver­me­miz la­zım. Bir be­le­di­ye­ci­lik fel­se­fe­si ge­liş­tir­me­miz ge­rek­mek­te­dir.

Be­le­di­ye­le­rin ça­lı­şa­bil­me­si için her şey­den ön­ce iş­ler bir sis­te­me da­ya­lı bir fi­nans­man sağ­la­ma ve ga­ran­ti­le­me yön­tem­le­ri­ne ih­ti­yaç var­dır. Ya­ni, da­vul­cu pa­ra­sıy­la be­le­di­ye­ci­li­ği­mi­zi biz yö­ne­te­me­yiz de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Si­ya­se­tin gö­re­vi, bu­nun alt­ya­pı­sı­nı za­ten oluş­tur­mak, sis­tem­le­rin önü­nü aça­cak ya­sal dü­zen­le­me­le­ri yap­mak ve son­ra da be­le­di­ye­ci­li­ğin otur­ma­sı için ge­rek­li ön­lem­le­ri al­mak­tır.

Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­cin­de­ki Tür­ki­ye için yö­ne­tim­ler ya­sa­sı ar­tık ka­çı­nıl­maz­dır. Tür­ki­ye'de be­le­di­ye­ler bir su pa­ra­sı­nı, bir em­lak ver­gi­si­ni bi­le zar zor ala­bil­mek­te­dir­ler. Do­la­yı­sıy­la, be­le­di­ye­ler bir kay­nak so­ru­nu ya­şa­mak­ta­dır­lar. 100 mil­yar­lık bir pro­je­ye 5 mil­yar­lık des­tek ve­ril­mek­te­dir. Be­le­di­ye­ler, SSK ve Emek­li San­dı­ğı­na olan borç­la­rı­nı da­hi öde­ye­mi­yor­lar. Bu­nu he­pi­miz bi­li­yo­ruz, bu­nu 75 mil­yon­luk nü­fu­su­muz bi­li­yor, in­sa­nı­mız bi­li­yor.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, be­le­di­ye­le­rin ge­lir­le­ri sı­nır­lı­dır. Bu­na kar­şı­lık, çağ­daş bir kent oluş­tur­mak çok pa­ha­lı bir amaç­tır. Be­le­di­ye­le­ri­miz bu alan­da­ki so­run­la­rı aşa­bil­mek için de ha­ki­ka­ten yo­ğun bir ça­ba sarf et­mek­te­dir­ler, fa­kat kay­nak kıt­lı­ğı ne­de­niy­le bun­la­rı mey­da­na ge­ti­re­mi­yor­lar ve bir de -en önem­li­si de bu- yol­suz­luk­lar ne­de­niy­le bun­la­rı, ma­ale­sef, oluş­tu­ra­mı­yor­lar. An­cak, te­mel­le­ri İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan oluş­tu­rul­mak du­ru­mun­da olan be­le­di­ye mu­ha­se­be­si­nin, be­le­di­ye ça­lış­ma­la­rı­na da­ha faz­la olum­lu kat­kı ve­re­bil­me­si için ge­liş­ti­ril­me­si ge­rek­mek­te­dir.

Ya­pıl­ma­sı ge­re­ken ça­lış­ma­lar­dan ba­zı­la­rı şun­lar­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım: Yö­ne­tim mu­ha­se­be­si­ne ge­çiş, ma­li­yet odak­la­rı­nın oluş­tu­rul­ma­sı, hiz­met ma­li­ye­ti­nin he­sap­lan­ma­sı, ge­lir top­la­ma et­kin­li­ği­nin ar­tı­rıl­ma­sı yol­la­rı­nın ge­liş­ti­ril­me­si, ve­ri oto­mas­yo­nun­dan da­ha çok ve da­ha yay­gın ya­rar­lan­ma imkânla­rı­nın sağ­lan­ma­sı ve ge­lir ka­ça­ğı­nı or­ta­dan kal­dı­ra­cak da­ha da­ha ye­ni ça­lış­ma­la­rın tes­pit edil­me­si ge­rek­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, be­le­di­ye­ler, kay­nak ye­ter­siz­li­ği ne­de­niy­le, sık sık, özel­leş­tir­me ve­ya gay­ri­men­kul sa­tış­la­rı­nı te­mel ge­lir kay­na­ğı bul­ma­da bir çı­kış yo­lu ola­rak gör­mek­te­dir­ler ve bu­ra­da da bü­yük yol­suz­luk­lar ve bü­yük rant­lar oluş­mak­ta­dır. Bu, so­run­la­rın çö­zü­mü açı­sın­dan sa­kın­ca­lı bir yak­la­şım­dır.

Doğ­ru ola­nı ne­dir? Doğ­ru ola­nı, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, sis­te­ma­tik ge­lir sağ­la­ma yol­la­rı­nın bir an ön­ce oluş­tu­rul­ma­sı­dır ve bu­nun için si­ya­se­tin da­ha çok, da­ha ge­niş kap­sam­lı ya­sal dü­zen­le­me­ler yap­ma­sı ge­rek­mek­te­dir.

Na­sıl olur? Mer­kezî ik­ti­da­rın, ye­rel yö­ne­tim­le­rin or­gan­la­rı, ka­rar­la­rı, iş­lem­le­ri, ça­lış­ma­la­rı üze­rin­de­ki yö­net­sel ve­sa­ye­ti, ye­rel yö­ne­tim­le­rin ge­liş­me­si­ni ve ye­rel­leş­me­si­ni ön­le­mek­te­dir. Öte yan­dan, ik­ti­dar, ye­rel yö­ne­tim­le­ri si­ya­si ya­tı­rım sek­tö­rü ve oy po­tan­si­ye­li ola­rak gör­dü­ğün­den da­ha çok se­çim dö­nem­le­rin­de bu bi­rim­le­re kay­nak ak­ta­rıl­ma­sı yö­nün­de ça­lış­ma­lar yap­mak­ta­dır. Bun­lar da ta­bii, o ken­te ait da­ha çok ya­tı­rım­la­rı ih­ti­va et­mi­yor. Fa­kir fu­ka­ra, ga­rip gu­re­ba oluş­tu­ru­la­rak on­la­ra yar­dım pa­ket­le­ri yap­ma şek­lin­de­ki kay­nak­lar de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Be­le­di­ye­ler, bi­rer rant kay­na­ğı ola­rak ça­lı­şır­ken si­ya­si par­ti­le­rin ege­men­li­ğin­de bir tür nü­fuz ala­nı ola­rak da kul­la­nı­lı­yor. Bu­gün­kü ya­pı ve zih­ni­yet, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ye­rel so­run­la­rı mer­kez­den çöz­me­ye ça­lı­şı­yor. Ye­rel so­run­la­rı mer­ke­zin ih­ti­yaç­la­rı­na ta­bi kı­lı­yor. Bun­dan mut­la­ka bir an ön­ce kur­tul­ma­mız ge­re­ki­yor. Bu du­rum, yö­ne­tim ve de­ne­tim ko­nu­sun­da bir öz de­ne­yi­min ge­liş­me­si­ni, ma­ale­sef, en­gel­li­yor. Se­çim­den se­çi­me iş­le­yen oy ver­me iş­le­mi­nin dı­şın­da, ka­rar al­ma sü­reç­le­ri­ne ka­tıl­ma an­la­mın­da hiç­bir de­mok­ra­tik me­ka­niz­ma ça­lış­mı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, mev­cut yö­ne­tim ya­sa­la­rı ül­ke­nin ge­li­şen so­run­la­rı kar­şı­sın­da do­la­yı­sıy­la ye­ter­siz ka­lı­yor. Üzü­cü olan şu ki, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, AK Par­ti Hükûme­ti, ağır bir kriz du­rum­da dev­ral­ma­dı­ğı ül­ke­miz yö­ne­ti­min­de ge­çir­di­ği beş se­ne­yi ye­rel yö­ne­tim ala­nın­da iler­le­te­cek bir prog­ra­mın sa­hi­bi de ol­ma­dı. Sa­hi­bi ol­ma­dı­ğı gi­bi bu dö­nem­de Sa­yın Baş­ba­kan her işe uzak­tan bi­raz ka­rı­şa­rak ve "çö­ze­ce­ğim" di­ye­rek var ola­nı da­ha da al­tüst ede­rek iv­me­yi olum­suz yön­de et­ki­le­di.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Sa­yın Baş­ba­kan her işe uzak­tan ka­rı­şıp iş­le­ri da­ha da ka­rış­tı­ra­ca­ğı­na, kay­nak ve yö­ne­tim sis­te­mi oluş­ma­sı­na kat­kı sağ­la­ya­cak bir ku­rum­laş­ma sü­re­ci­ne kat­kı­da bu­lu­na­bil­sey­di, bu­gün geç­miş­ten da­ha iyi bir du­rum­da ola­bi­lir­dik.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, be­le­di­ye­le­rin kay­nak oluş­tur­ma­sı hu­su­su: Si­ya­si bir di­sip­lin içe­ri­sin­de, ka­lı­cı iş­ler ve ku­rum­sal ye­ni bir çeh­re­ye ka­vuş­ma­sı ko­nu­sun­da AK Par­ti Hükûme­ti, ma­ale­sef, hiç ehil dav­ran­ma­mış­tır. AK Par­ti Hükûme­ti dö­ne­mi, be­le­di­ye­ci­li­ğin bir rant sağ­la­ma ala­nı ola­rak gö­rül­müş ve be­le­di­ye­le­re bu yön­de bir üşüş­me oluş­muş­tur. Me­se­la, bir ör­nek ol­sun di­ye an­lat­mak is­ti­yo­rum: Ço­rum Be­le­di­ye­si­nin ka­sa­sın­da çı­kan ha­mi­li­ne ya­zı­lı çek­ler, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ha­tır­lar­da­dır. AK Par­ti il yö­ne­ti­ci­le­ri­ne ka­dar uza­nan Ço­rum Be­le­di­ye­sin­de­ki rüş­vet ve ka­sa ope­ras­yo­nu­nun, emek­li öğ­ret­men Zeh­ra Tun­cel'in ih­ba­rıy­la baş­la­dı­ğı or­ta­ya çık­mış­tı he­pi­mi­zin ha­tır­la­ya­ca­ğı gi­bi.

Ba­kı­nız, Zeh­ra Tun­cel şikâyet di­lek­çe­sin­de şöy­le de­miş­ti de­ğer­li ar­ka­daş­lar: "Ba­na, ar­sa­mın üze­ri­ne, kom­şu­la­rı­mın ol­du­ğu gi­bi beş kat in­şa­at ruh­sa­tı ve­ri­le­ce­ği­ni, pro­je­mi bu­na gö­re çiz­dir­me­mi söy­le­di­ler. İn­şa­at pro­je­si çi­zil­di, an­cak dört kat ruh­sat ver­di­ler; bir sü­re son­ra beş kat ruh­sat ve­ri­le­ce­ği­ni, in­şa­ata baş­la­ma­mı söy­le­di­ler. Beş kat bi­na ya­pa­bil­mek için Be­le­di­ye Baş­kan­lı­ğın­dan ta­lep­te bu­lun­dum. Be­ni, Be­le­di­ye Baş­kan Yar­dım­cı­sı Hü­se­yin Kı­lıç da­vet et­ti, beş kat bi­na ya­pa­bil­mem için ruh­sat ve­ri­le­bi­le­ce­ği­ni, an­cak Be­le­di­ye­ye kat­kı­da bu­lun­mam ge­rek­ti­ği­ni söy­le­di." Zeh­ra Ha­nım de­vam edi­yor: "Bu şe­kil­de -2005 için­de- ar­sa­mın bu­lun­du­ğu ye­re ya­kın ar­sa­sı bu­lu­nan Mü­te­ah­hit Ha­lit Eker'den 30 mil­yar li­ra, Bi­nev­ler yo­lu üze­rin­de in­şa­at ya­pan Yu­suf Bay­ra­moğ­lu'ndan 40 mil­yar li­ra alın­dı­ğı­nı duy­dum. 2005'te ya­pı­lan imar pla­nın­da gö­zü­ken in­şa­at kat ade­din­den faz­la in­şa­at yap­ma­ya ruh­sat al­mış bu­lu­nan tüm bi­na­lar in­ce­len­di­ğin­de bu şe­kil­de bir yol­suz­luk ya­pıl­dı­ğı an­la­şı­la­bi­le­cek­tir." di­yor Sa­yın Zeh­ra Ha­nım.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ben şim­di bir ör­nek ver­dim sa­de­ce, ama AK Par­ti İk­ti­da­rı dö­ne­mi­nin be­le­di­ye­ci­li­ği­nin ala­me­ti­fa­ri­ka­sı, yan­daş iha­le­le­ri, çek­ler ve ma­ale­sef, Ço­rum Be­le­di­ye­sin­de ol­du­ğu gi­bi böy­le rüş­vet­ler ol­muş­tur.

Be­le­di­ye yö­ne­tim­le­ri­nin ge­liş­me­sin­den, iler­le­me­sin­den de vaz­geç­tik de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir dam­la te­miz­li­ğe has­ret kal­dık bu dö­nem­de. İn­şal­lah, Ana­va­tan ik­ti­da­rı bu dö­ne­mi ka­pa­ta­cak ve yep­ye­ni bir be­le­di­ye­ci­li­ğin uf­ku­nu aça­cak­tır, te­miz ve dü­rüst bir ah­la­kın üze­ri­ne si­ya­si yö­ne­ti­min ak­lı­nı ve viz­yo­nu­nu ko­ya­cak­tır di­yor, he­pi­ni­zi tek­rar say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Öz­do­ğan.

Şah­sı adı­na An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Fa­ruk Ko­ca…

Şah­sı adı­na Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ala­et­tin Gü­ven…

YAH­YA AK­MAN (Şan­lı­ur­fa) - Vaz­geç­ti.

BAŞ­KAN - Şah­sı adı­na İz­mir Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Bü­lent Ba­ra­ta­lı…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ne­ca­ti Uz­dil ko­nuş­mak is­ti­yor.

BAŞ­KAN - Os­ma­ni­ye Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ne­ca­ti Uz­dil.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Baş­kan; ön­ce­lik­le siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Be­le­di­ye Ya­sa­sı'nda ge­lir­le­riy­le il­gi­li bir de­ği­şik­lik ya­pa­rak, Türk ta­rı­mı­na kat­kı ko­ya­ca­ğı için be­le­di­ye­le­ri­miz, on­la­rın bağ­lı ol­du­ğu İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na, ön­ce­lik­le te­şek­kür edi­yo­rum. Ar­tık, Türk ta­rı­mı­nı Ta­rım Ba­kan­lı­ğın­dan al­dık. Hükûme­ti­miz, çe­şit­li ba­kan­lık­lar ka­na­lıy­la, Türk ta­rı­mı­nın so­run­la­rı­nı çö­ze­cek ve Av­ru­pa Bir­li­ği ile ya­rı­şa­ca­ğız.

An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li­mi­ze te­şek­kür edi­yo­ruz. An­tal­ya'da se­ra çok. Ma­lum, mo­dern se­ra­la­rın so­run­la­rı var. O ne­den­le de, be­le­di­ye­nin ge­lir­le­rin­den bir kıs­mı­nı Türk ta­rı­mı­nın hiz­me­ti­ne su­na­ca­ğız.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, dört bu­çuk se­ne geç­ti. Bu­ra­dan ba­ğı­rıp du­ru­yo­ruz: "Ta­rım­da sı­kın­tı var, ta­rı­mın tüm üre­tim bö­lüm­le­rin­de sı­kın­tı var." de­yip du­rur­ken, "Her şey yo­lun­da. Üre­ti­mi şu ka­dar ar­tır­dık, ge­li­ri bu ka­dar ar­tır­dık, şu ka­dar des­tek ver­dik." de­dik.

Pe­ki, bu ya­sa­yı, bu ya­sa­nın ge­rek­çe­si­ni, bir­kaç bö­lü­mü­nü si­ze bir ta­rım­cı ola­rak oku­mak is­ti­yo­rum. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ge­rek­çe­den oku­yo­rum: "…ül­ke­miz­de yaş seb­ze ve mey­ve üre­ti­mi­nin bi­linç­li bir bi­çim­de -dik­ka­ti­ni­zi çe­ki­yo­rum- ser­ti­fi­ka­lı, plan­lı ve prog­ram­lı ola­rak ya­pı­la­bil­me­si ha­lin­de…" Cüm­le­ye dik­ka­ti­ni­zi çe­ki­yo­rum. Al­lah aş­kı­na, bir ka­nun ya­pı­cı böy­le bir cüm­le­yi ku­ra­bi­lir mi? Bı­ra­kın mil­let­ve­ki­li ol­ma­yı, bu Par­la­men­to­da­ki ko­mis­yon­lar­da­ki uz­man­la­rı­mı­zı, doğ­ru dü­rüst or­ta­okul­da­ki bir ta­le­be bi­le böy­le bir cüm­le­yi, böy­le bir ya­sa tas­la­ğı­nın ba­şı­na koy­maz. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, hiç­bir ta­rım­cı koy­maz. Ama, sağ ol­sun­lar, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğın­da herhâlde bu ya­sa ha­zır­lan­mış Ta­rım Ba­kan­lı­ğın­da de­ğil, on­lar da "ser­ti­fi­ka­lı"nın ne ol­du­ğu­nu bil­me­dik­le­ri için, "bi­linç­li bir bi­çim­de ser­ti­fi­ka­lı bir ta­rım" ya­pa­cak­lar herhâlde ve­ya se­ra ha­zır­la­ya­cak­lar. Onun için de bu ya­sa­yı koy­muş­lar.

De­vam ede­lim: "Pa­za­rın yüz­de 1-1,5'luk pa­yı­nı ül­ke­mi­zin ala­bi­le­ce­ği, ha­li­ha­zır­da Av­ru­pa Bir­li­ği yaş seb­ze ve mey­ve pa­za­rın­da İs­pan­ya'nın yüz­de 10'luk bir pay al­dı­ğı…" De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, İs­pan­ya yüz­de 10'luk bir pay al­mış, bi­zim -al­tın­da he­men var- el­ve­riş­li top­rak­la­rı­mız var, dört ik­li­me hük­me­den bir coğ­raf­ya­mız var, ucuz iş gü­cü­müz var, ama, ma­ale­sef, İs­pan­ya yüz­de 10'unu al­mış, biz de be­le­di­ye se­ra­lar­dan "in­şa­at ruh­sa­tı üc­re­ti"ni al­maz­sa, in­şal­lah ve de ma­şal­lah, Av­ru­pa Bir­li­ğin­de seb­ze üre­ti­mi­nin yüz­de 1'lik, 1,5'luk pa­yı­nı ala­ca­ğız.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yi­ne oku­yo­rum bu­ra­dan… Ta­rım per­me­pe­ri­şan, köy­lü per­me­pe­ri­şan. "Kö­ye gi­de­mi­yor­su­nuz, et­me­yin, tut­ma­yın" de­di­ği­miz­de bi­ze çe­şit­li şe­kil­de tep­ki gös­te­ren ar­ka­daş­la­rım, aca­ba bu ya­sa­da­ki ge­rek­çe­yi oku­du­lar mı? Dör­dün­cü say­fa -ha­tır­la­tı­yo­rum- bel­ki eli­niz­de ya­sa var­dır, ol­du­ğu­nu da zan­net­mi­yo­rum ya, ale­la­ce­le gel­miş, onun için mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin bu ge­rek­çe­yi oku­du­ğu­nu da zan­net­mi­yo­rum, onun için say­fa­sı­nı söy­le­ye­yim de bel­ki okur­lar. Dör­dün­cü say­fa: "Ta­rım sek­tö­rü­ne çe­şit­li ad­lar al­tın­da ya­pı­lan, Ha­zi­ne des­tek­le­ri­nin pal­ya­tif ni­te­lik­li uy­gu­la­ma­lar ol­du­ğu, mev­cut ya­sal so­run­la­rı gi­de­re­me­di­ği or­ta­da­dır."

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Par­la­men­to­da bir ya­sa gö­rü­şü­lü­yor ve bu ya­sa­nın ge­rek­çe­sin­de ya­zan­lar bun­lar. Bu ya­sa, Hükûme­te men­sup bir ar­ka­da­şı­mız ta­ra­fın­dan ve­ril­miş ve ko­mis­yon­lar­dan geç­miş de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu­ra­da, bi­zim Hükûme­ti­miz de, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti de bu ya­sa­yı çı­ka­ra­cak. Dü­şü­nün, şu ana ka­dar dört bu­çuk yıl­da ta­rım­da AKP Hükûme­ti­nin ne yap­tı­ğı­nı ga­yet net bir şe­kil­de ya­zan ar­ka­da­şı­mı­za te­şek­kür edi­yo­rum; bu ta­sa­rı­yı ve­ren, bu ge­rek­çe­yi ya­zan ar­ka­da­şı­mı­za te­şek­kür edi­yo­rum. Bu söy­le­dik­le­rim­den son­ra bel­ki ar­ka­daş­la­rı­mın dik­ka­ti­ni çek­miş­tir, bu sa­tı­rı bir da­ha oku­mak is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım: "Ta­rım sek­tö­rü­ne çe­şit­li ad­lar al­tın­da ya­pı­lan Ha­zi­ne des­tek­le­ri­nin pal­ya­tif ni­te­lik­li uy­gu­la­ma­lar ol­du­ğu, mev­cut ya­sal so­run­la­rı gi­de­re­me­di­ği or­ta­da…" Bu­nu kim yaz­mış? Bu ya­sa ta­sa­rı­sı­nı ha­zır­la­yan ar­ka­da­şım ge­rek­çe ola­rak yaz­mış. Han­gi par­ti­den? AKP'den, ya­ni ik­ti­dar par­ti­sin­den ar­ka­da­şım. Ben, o ar­ka­da­şı­ma te­şek­kür edi­yo­rum, onun­la be­ra­ber ta­rım böl­ge­le­ri­ni de gez­miş­tik.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şöy­le bir dü­şü­ne­lim -yi­ne bu­ra­dan oku­yo­rum- ye­ni, mo­dern se­ra­la­ra ka­vu­şul­ma­sın­dan bah­se­di­yo­ruz. Hep bir­lik­te gez­dik, AKP'li ar­ka­daş­la­rı­mız da var­dı, An­tal­ya'yı da gez­dik. Ora­da se­ra­lar gör­dük, mo­dern se­ra­lar gör­dük sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım ve hep bir­lik­te de­dik ki: "Bun­lar se­ra de­ğil, bun­lar fab­ri­ka."

Pe­ki, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, siz ger­çek­ten Türk ta­rı­mı­na hiz­met ede­cek­se­niz... Ta­rım Ba­kan­lı­ğın­dan ümi­di kes­tik, de­min de­di­ğim gi­bi de İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı böy­le bir ya­sa tas­la­ğı­na olur ver­di, in­şa­at ruh­sa­tı al­ma­ya­ca­ğız.

Pe­ki -Ener­ji Ba­ka­nı­mız var­dı de­min... Tek­rar gel­miş Sa­yın Ener­ji Ba­ka­nı­mız- Sa­yın Ener­ji Ba­ka­nı­mız, Ta­rım Ba­kan­lı­ğı­nın hiz­met ver­me­di­ği ta­rım sek­tö­rü­ne, aca­ba, fab­ri­ka say­dı­ğı­mız mo­dern se­ra­lar­da­ki elek­trik üc­ret­le­ri­ni sa­na­yi­de­ki fab­ri­ka­la­rın fi­ya­tı­na dü­şü­re­rek hiz­met et­me­yi ak­lı­nız­dan ge­çi­ri­yor mu­su­nuz?

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Da­ha dü­şük.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (De­vam­la) - Ben bir ta­rım mü­hen­di­si ola­rak bu­nu özel­lik­le ri­ca edi­yo­rum. Da­ha aşa­ğı­ya dü­şür­me­yi dü­şü­nü­yor­sa­nız, si­ze şim­di­den de te­şek­kür edi­yo­rum.

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Da­ha dü­şük.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (De­vam­la) - İn­şal­lah, in­şal­lah...

Se­çim üze­ri mi yap­tı­nız aca­ba?

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Da­ha dü­şük şu an­da.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (De­vam­la) - Evet, te­şek­kür edi­yo­ruz o za­man.

Se­çim üze­ri de ol­sa, ta­rım­cı ar­ka­daş­la­rım, se­ra­cı ar­ka­daş­la­rım, bun­dan son­ra, se­ra­la­rı­nız­da kul­lan­dı­ğı­nız elek­trik sa­na­yi sek­tö­rün­de­ki elek­trik­ten da­ha dü­şük imiş.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ara­da, Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­ka­nı­mız da bu­ra­da yok, on­dan da bir ri­ca­da bu­lun­mak is­ti­yo­ruz: Hiç ol­maz­sa, se­ra ya­pı­mın­da kul­la­nı­lan mal­ze­me­le­rin bir kıs­mı­na des­tek ver­se de Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­ka­nı­mız, se­ra ya­pı­mı­nın teş­vik edil­miş ol­ma­sı­nı sağ­la­sa, se­ra ya­pı­mı da ar­tı­rıl­sa. Üre­tim­de de in­şal­lah, Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız ma­zot­tan ÖTV'yi kal­dı­rır. O za­man ma­zot 880 bin li­ra­ya ve­ya 800 bin li­ra­ya dü­şer. Türk ta­rı­mı, hiç ol­maz­sa gir­di­le­rin­de bi­raz ra­hat­la­mış olur. Ta­rım gir­di­le­rin­den KDV'yi yüz­de 1'e dü­şü­rü­rüz. Hiç ol­maz­sa, çift­çi­le­ri­miz ora­dan da ra­hat­lar. İk­li­mi­miz uy­gun, top­ra­ğı­mız uy­gun, iş­çi üc­ret­le­ri­miz da­ha ucuz. Gir­di­le­ri­mi­zi de Av­ru­pa çift­çi­si­nin kul­lan­dı­ğı gir­di fi­yat­la­rı­na ge­ti­rir­sek, hem da­ha ucu­za üre­tim yap­mış olu­ruz hem de Av­ru­pa Bir­li­ğin­de re­ka­bet şan­sı­mı­zı kul­la­na­rak, Av­ru­pa'ya Türk ta­rım ürün­le­ri­ni da­ha ra­hat pa­zar­la­rız di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Bu­na kat­kı ko­ya­cak tüm ba­kan­la­rı­mı­za, tüm bü­rok­rat­la­rı­mı­za te­şek­kür edi­yo­rum. Bu­ra­dan, Ta­rım Ba­ka­nı­mı­za da se­lam­lar, sev­gi­ler gön­de­ri­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Uz­dil.

Ko­mis­yon adı­na Sa­yın Al­tan Ka­ra­pa­şa­oğ­lu, ye­ri­niz­den mi efen­dim?

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­ka­nım, tu­ta­nak gel­di. Bu­nun­la il­gi­li söz ver­me­ye­cek­se­niz, bi­le­yim.

PLAN VE BÜT­ÇE KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (Bur­sa) - Bir da­ki­ka efen­dim, bir şey söy­le­ye­ce­ğim. Söy­le­ye­yim, son­ra…

Sa­yın Baş­ka­nım, Sa­yın Uz­dil'in bah­set­ti­ği ifa­de yan­lış­lık­la­rı, ifa­de bo­zuk­luk­la­rı ya­hut cüm­le dü­şük­lük­le­ri, ba­his ko­nu­su ya­sa met­ni için­de de­ğil­dir. Ko­mis­yo­nu­muz­da ya­pı­lan ko­nuş­ma­lar tam tu­ta­nak hâlin­de tu­tul­mak­ta­dır. Bu tam tu­ta­nak için­den se­çil­miş cüm­le­ler­dir. Do­la­yı­sıy­la Ko­mis­yo­nu­muz, çok tek­nik ça­lı­şan Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu­nun böy­le yan­lış cüm­le­ler kul­lan­ma­sı, yan­lış ifa­de­ler kul­lan­ma­sı, ya­sa tek­ni­ği­ne ay­kı­rı ifa­de­ler kul­la­na­rak ya­sa dü­zen­le­me­si yap­ma­sı müm­kün de­ğil­dir. Do­la­yı­sıy­la, bu­nu sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin bil­me­si açı­sın­dan ifa­de et­tim. Ta­ma­men, tu­ta­nak­la il­gi­li­dir.

Te­şek­kür ede­rim.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - Efen­dim, bu­nu ben bas­tır­ma­dım, be­nim mat­ba­am yok. Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de ba­sıl­mış. Ba­na ver­di­ler.

Bu­yu­run. Ben bas­tır­ma­dım. Böy­le bir şey ko­nu­şa­rak çö­zül­mez. Ama ben de keş­ke… Mik­ro­fo­na ko­nu­şu­yor ar­ka­daş.

BAŞ­KAN - Sa­yın Uz­dil, siz onu ara­nız­da ko­nu­şun.

Sa­yın Kum­ku­moğ­lu, si­ze zap­tı gön­der­dim. Be­nim bek­le­di­ğim, zap­tı oku­duk­tan son­ra, kür­sü­de ko­nu­şan ha­ti­bin si­zin ko­nuş­ma za­bıt­la­rı­nız­dan tır­nak içe­ri­sin­de olan bir bö­lü­mü oku­ma­sı ve on­dan son­ra ara­nız­da ge­çen bir di­ya­lo­ğu an­lat­ma­sın­dan iba­ret ol­du­ğu­nu gör­düm. Ne bir ha­ka­ret var ne bir yan­lış an­la­ma var ne bir it­ham var.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Do­la­yı­sıy­la, İç Tü­zük'ümü­ze gö­re, açık­lan­ma­sı ge­re­ken bir hu­sus gör­me­di­ğim­den… Za­ten, si­zin bu nok­ta­da bir ta­lep­te bu­lu­na­ca­ğı­nı­zı dü­şün­müş­tüm, ama, siz, tek­rar söz is­ti­yor­su­nuz.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Ba­na gö­re, her­han­gi bir açık­la­na­cak bir şey yok.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­ka­nım, ya­ni üç say­fa be­nim ko­nuş­mam­la il­gi­li, ar­ka­da­şı­mız be­nim ko­nuş­ma­mı esas ala­rak üç say­fa­lık bir ko­nuş­ma yap­mış. Ee, so­nuç­ta, be­ni bu­ra­da, ta­rım­da­ki fi­yat­la­rı bil­me­mek­le, buğ­day fi­yat­la­rı­nı bil­me­mek­le ve top­lu­mu ya­nılt­mak­la suç­la­yan bir yak­la­şı­mı var.

BAŞ­KAN - Efen­dim, suç­la­ma yok; ara­nız­da­ki tat­lı bir di­ya­log.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Efen­dim, ya­ni, ha­yır…

BAŞ­KAN - Ya­ni, her isim geç­ti­ği za­man, her bir şey söy­len­di­ği za­man bu Par­la­men­to ça­lış­maz Sa­yın Kum­ku­moğ­lu.

Be­nim ka­na­atim, ya­ni, siz bir da­ha oku­yun. En ufak bir si­zi is­tih­za ede­cek…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­ka­nım, bir mil­let­ve­ki­li­ni…

BAŞ­KAN - …si­zi kü­çül­te­cek bir şey yok.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Bir mil­let­ve­ki­li­ni, bir mil­let­ve­ki­li­ni…

BAŞ­KAN - Ba­ba­can, soh­bet, bir kar­şı­lık­lı di­ya­log; bu­nu da an­lat­mış.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­ka­nım, mü­sa­ade eder­se­niz, bir mil­let­ve­ki­li­ni…

BAŞ­KAN -  Bu ba­kım­dan, ri­ca edi­yo­rum Sa­yın Kum­ku­moğ­lu, di­ğer bü­tün ar­ka­daş­la­rı­mı­za za­ten söz ver­dim.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Ben si­ze bir şey söy­le­mi­yo­rum ama, şu­nu si­zin in­sa­fı­nı­za bı­ra­kı­yo­rum: Bir mil­let­ve­ki­li­ni kul­lan­dı­ğı ra­kam­lar­la ve ifa­de­ler­le il­gi­li ola­rak ra­kam­la­rı bil­me­mek­le suç­la­mak; suç­la­ma de­me­ye­ce­ğim bu­na…

BAŞ­KAN - Suç­la­mı­yor efen­dim.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Efen­dim, suç­la­mak ne­dir; ya­ni, bu ra­kam­la­rı bil­mi­yor di­ye de­ğer­len­dir­mek bir mil­let­ve­ki­li­ne bu­nu ce­vap­lan­dır­ma hak­kı ver­mez mi siz­ce?

BAŞ­KAN - Efen­dim, ba­kın, kar­şı­lık­lı di­ya­log­da bu­lun­muş, si­ze şu­nu söy­lü­yor…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Bu­yu­run.

BAŞ­KAN - Söy­le­di­ği­niz ra­kam kar­şı­sın­da "Ben, bu bor­sa­nın baş­ka­nı­yım. Eğer o fi­yat­tan buğ­day var­sa ben alı­rım." di­yor. Bun­dan da­ha ta­bii ne ola­bi­lir?

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Ben şim­di söy­lü­yo­rum. Sa­yın Ba­daz­lı'nın elin­de­ki lis­te­de…

BAŞ­KAN - Kum­ku­moğ­lu, te­şek­kür ede­rim, ar­ka­da­şı­mız da za­ten…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Ha­yır, Ba­daz­lı'nın elin­de­ki lis­te­de, buğ­da­yın 2003'te­ki fi­ya­tı 2005'ten da­ha pa­ha­lı elin­de­ki lis­te­de. Onu ni­ye açık­la­mı­yor?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kum­ku­moğ­lu.

Son söz, şah­sı adı­na An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Fe­ri­dun Ba­loğ­lu. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Sa­yın Fik­ret Ba­daz­lı'yı bu ko­nu­yu gün­de­me ta­şı­dı­ğı ve böy­le bir ka­nun tek­li­fi ha­zır­la­dı­ğı için kut­lu­yo­rum. As­lın­da, Hükûme­tin dört bu­çuk yıl­dır yap­ma­dı­ğı­nı ya­pı­yor. Bu­nu bir An­tal­ya­lı­lı­ğın ge­re­ği ola­rak ye­ri­ne ge­tir­di­ği için ken­di­si­ni kut­lu­yo­rum. Ama, şu­nu an­la­ya­mı­yo­rum: Dört bu­çuk se­ne­den be­ri bir­çok ya­sa bu­ra­dan geç­ti. Özel­lik­le bi­zim böl­ge­miz An­tal­ya'da se­ra çok önem­li bir alan, hal­kın ge­niş­çe bir bö­lü­mü­nün de ge­lir ala­nı.

Şim­di, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si se­çim ta­ri­hi yak­laş­tık­ça il­ginç bu­luş­lar ya­pı­yor. Bun­la­rı bu­ra­da ay­rı ay­rı say­mak is­te­mi­yo­rum, ama, ör­ne­ğin bir ta­ne­si çok il­gi çe­ki­ci. Son da­ki­ka ya­sa­la­rı bun­lar, se­çi­me gi­der­ken or­ta­ya çı­ka­rı­lan ya­sa­lar. Sün­net ko­nu­sun­da­ki dü­zen­le­me; ya­sa da de­ğil, bir dü­zen­le­me. Bu dü­zen­le­me­nin dört bu­çuk yıl dü­şü­nül­me­yip, tam se­çi­me gi­di­lir­ken dü­şü­nül­me­si­nin ne an­la­ma gel­di­ği­ni me­rak edi­yo­rum. Ya­ni, sün­net mas­raf­la­rı­nın ka­mu ta­ra­fın­dan kar­şı­lan­ma­sı­na iliş­kin bir dü­zen­le­me. Bu, bu ka­dar önem­li bir mem­le­ket so­ru­nuy­sa, bu­nun dört bu­çuk yıl ni­ye bek­len­di­ği­ni ve bu­gün gün­de­me ge­ti­ril­di­ği­ni de öğ­ren­me hak­kı­mız var­dı sa­nı­yo­rum; ama, ge­ci­ke­rek de ol­sa Hükûme­tin sün­net so­run­la­rı­na el at­mış ol­ma­sı, ha­ki­ka­ten, kut­la­nı­la­cak bir olay­dır.

Bu ya­sa­nın tü­mü­nü be­nim­se­me­mek müm­kün de­ğil. Uy­gu­la­ma­yı da bu doğ­rul­tu­da ge­liş­ti­rir­sek, ger­çek­ten, özel­lik­le se­ra alan­la­rın­da cid­di bir ra­hat­la­ma söz ko­nu­su ola­cak­tır.

De­min de söy­le­dim, ge­ci­ke­rek de gel­se, bir sa­yın mil­let­ve­ki­li­miz ta­ra­fın­dan ge­ti­ril­se de doğ­ru­dur. Ama, tek gir­di bu de­ğil, ge­rek­çe­ye bak­tı­ğı­mız za­man çok açık­ça gö­rü­yo­ruz. Bu bi­na in­şa­at harç­la­rı bir kez öde­nir. Ya­ni, in­şa­at aşa­ma­sın­da, se­ra ya­pı­lır­ken bir kez öde­nir. Oy­sa­ki,  se­ra­cı­nın baş­ka so­run­la­rı da var. Se­ra­cı­lar her yıl ar­tan gir­di fi­yat­la­rı, özel­lik­le güb­re ko­nu­sun­da, baş­ka ko­nu­lar­da çok cid­di so­run­lar ya­şı­yor­lar. Bu so­run­la­rı biz bu­ra­da bir­çok kez gün­de­me ge­tir­dik, tar­tış­tık, ama bun­la­ra iliş­kin bir çö­züm oluş­ma­dı. İk­ti­dar par­ti­si­nin te­mel ba­kı­şı doğ­rul­tu­sun­da uy­gu­la­ma sür­dü ve bu­nun so­nun­da da, bu­gün, se­ra böl­ge­le­rin­de, se­ra­lar­da, di­ğer üre­tim alan­la­rın­da ba­kı­yo­ruz ki, üre­ti­ci­le­ri­miz ger­çek­ten cid­di bir so­run ya­şı­yor­lar. Bu­nu, mu­ha­le­fet ol­sun di­ye söy­le­mi­yo­rum. Bü­yük ih­ti­mal­le, ik­ti­dar par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri de se­çim böl­ge­le­ri­ne git­tik­le­ri za­man bu so­ru­nun mu­ha­ta­bı olu­yor­lar. Üre­ti­ci­ler ken­di­le­ri­ne bu ko­nu­da so­ru­lar yö­nel­ti­yor­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ya­sa bir so­nuç da ge­ti­ri­yor. O so­nuç şu­dur: Be­le­di­ye ge­lir­le­rin­de bir mik­tar azal­ma ola­cak­tır, ama, bu azal­ma­yı gö­ğüs­le­mek zo­run­da­yız; çün­kü, üre­ti­ci­ler ve üre­tim bir ül­ke­nin te­mel so­ru­nu­dur. Çok faz­la üret­mek zo­run­da­yız. Bi­zim ko­nu­mu­muz­da­ki bü­tün ül­ke­le­rin te­mel so­ru­nu ye­ni iş alan­la­rı aç­mak, üre­ti­mi ar­tır­mak, hal­kı da­ha mut­lu kıl­mak­tır. Ama, be­le­di­ye­le­rin de so­run­la­rı var. Ben bir ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum. Ge­çen haf­ta An­tal­ya'day­dım. An­tal­ya tu­ris­tik bir kent ve o ken­tin çok önem­li bir böl­ge­si var, Ke­pez böl­ge­si. Ora­da bir çöp­lük var­dı. Bu çöp­lük da­ha son­ra ka­pa­tıl­dı, çün­kü, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li be­le­di­ye ora­ya bir arıt­ma te­si­si yap­tı, Ke­pez üs­tü­ne. Ora­da arıt­ma sü­rü­yor. Fa­kat, o ka­pa­tı­lan çöp­lü­ğün bu aşa­ma­da, sa­nı­yo­rum bir ay ka­dar fa­lan ön­ce, ye­ni­den kul­la­nıl­ma­ya baş­la­dı­ğı­nı gör­düm. Git­tik, gör­dük. O ye­ni ya­pı­lan arıt­ma te­si­si­nin ka­tı atık­la­rı, ya­ni, bu­ra­da ta­rif et­mek is­te­mi­yo­rum, o ka­tı atık­lar ora­da ge­ti­ri­li­yor ve es­ki çöp­lük ala­nı­na ko­nu­lu­yor ve baş­ka çöp­ler de atı­lı­yor; ya­ni, fii­len es­ki çöp­lük ala­nın­da bir çöp­lük oluş­muş An­tal­ya'da ve ina­nıl­maz bir ko­ku. Çev­re kir­li­li­ği, ora­da­ki tu­ris­tik iş­let­me­ler, lo­kan­ta­lar, otel­ler bu­nun al­tın­da ezi­li­yor­lar. Ken­tin bir bö­lü­mü de ezi­li­yor. Bu­nu git­ti­ği­niz za­man gö­zü­nüz­le gö­rü­yor­su­nuz. Şim­di, bu, Be­le­di­ye­nin be­ce­rik­siz­li­ğin­den, Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si­nin An­tal­ya'yı iyi yö­ne­te­me­me­sin­den kay­nak­la­nan bir so­run­sa çö­züm­le­nir. Be­le­di­ye uya­rı­lır ik­ti­dar par­ti­si yö­ne­ti­ci­le­ri ta­ra­fın­dan, bu or­ta­dan kal­dı­rı­lır. Ama, bu, bir ma­li sı­kın­tı­nın so­nu­cuy­sa, ya­ni, An­tal­ya Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si cid­di bir ma­li so­run ya­şı­yor­sa bu­na bir an ön­ce el koy­mak ge­re­ki­yor. Ya­ni, bi­zim dö­ne­mi­miz­de ya­pı­lan bir ka­tı atık te­si­si­nin üze­ri­ne dört bu­çuk yıl­da ye­ni bir te­sis ko­nu­la­mı­yor­sa "An­tal­ya bi­zim­le hak­kı­nı ala­cak." söy­le­mi de ha­va­da kal­mış de­mek­tir. Bu söy­le­dik­le­rim so­yut şey­ler de­ğil. Ya­ni, git­ti­ği­niz za­man; ki, bü­yük bir bö­lü­mü­nüz, mem­nu­ni­yet­le bi­li­yo­rum, bi­zim ken­ti­miz­de ta­til ya­pı­yor­su­nuz. Bu, bi­ze bü­yük bir kı­vanç ve­ri­yor; si­zi ora­da mi­sa­fir et­mek bi­zi mut­lu kı­lı­yor. Ama, lüt­fen, Ke­pez'e gel­di­ği­niz za­man, uma­rım siz gi­din­ce­ye ka­dar bu so­run da çö­zü­le­cek­tir, ama, bu ara­da gi­der­se­niz gö­re­cek­si­niz. Bu uy­gu­la­ma­ya son ver­mek ge­re­ki­yor.

Bu­nun gi­bi ör­nek­ler do­ğa­bi­lir. Be­le­di­ye­ler böy­le kıs­mi ge­lir ka­yıp­la­rın­dan do­ğan sı­kın­tı­lar ya­şa­ya­bi­lir­ler. Bun­la­rın için­de mu­ha­le­fet be­le­di­ye­le­ri de olur, ik­ti­dar be­le­di­ye­le­ri de olur, ama so­nun­da in­sa­nı­mız ay­nı­dır. Bu­ra­da ya­şa­yan bir in­san top­lu­lu­ğu söz ko­nu­su­dur. Bu ve­si­ley­le de bu­na dik­kat çek­mek is­te­dim. Sa­nı­yo­rum, bu­ra­da, Sa­yın Ba­ka­nı­mı­zı da doğ­ru­dan il­gi­len­di­ren bir ko­nu­dur. Ko­nu­ya el ko­ya­ca­ğı­nı ve çö­ze­rek An­tal­ya hal­kı­nı mut­lu ede­ce­ği­ne ina­nı­yo­rum ben.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Ba­daz­lı, ko­nuş­ma­sı­nın bir bö­lü­mün­de An­tal­ya'ya ya­pı­lan eser­ler­den bah­se­di­yor­lar. Evet, ve­ri­len­le­rin bir bö­lü­mü doğ­ru­dur, ama doğ­ru ol­ma­yan şu­dur: Ben An­tal­ya'ya bir­ta­kım ka­mu ya­tı­rım­la­rı­nın ya­pıl­ma­dı­ğı­nı söy­le­me­dim. Her dö­nem­de ya­pıl­mış­tır, ya­ni her ik­ti­dar An­tal­ya'ya bir şey­ler yap­mış­tır. Biz, bun­la­rın az ol­du­ğu­nu, An­tal­ya'nın Tür­ki­ye büt­çe­si­ne kat­tı­ğı ina­nıl­maz bi­ri­kim­le pa­ra­lel sey­ret­me­di­ği­ni, oran­tı­sı­nın doğ­ru ol­ma­dı­ğı­nı söy­lü­yo­ruz hep. An­tal­ya, ba­kı­nız, 10 kat­ril­yon ci­va­rın­da bir tu­rizm ge­li­ri­ni Tür­ki­ye büt­çe­si­ne ka­tı­yor. Bu ra­kam da­ha da art­tı, tu­rizm­de­ki sı­kın­tı­ya rağ­men art­tı.

Ba­kın, se­ra­lar­la il­gi­li bir ka­nu­nu ko­nu­şu­yo­ruz. Kes­me çi­çek var. An­tal­ya Tür­ki­ye eko­no­mi­si­ne çok cid­di kat­kı sağ­lı­yor. Bu ken­te ya­pı­lan ya­tı­rım­lar bu sı­nı­rın öte­sin­de ol­ma­lı­dır. Ben, bu­nu söy­le­me­ye ça­lış­tım, bu­nu an­lat­ma­ya ça­lış­tım.

Has­ta­ne ko­nu­sun­da, ka­tı­lı­yo­rum, ger­çek­ten An­tal­ya'ya mo­dern bir has­ta­ne ya­pı­lı­yor, kent mer­ke­zi­ne. Ge­çen o söz ko­nu­su ko­nuş­mam­da da bun­dan bah­set­tim. Ama, be­nim an­lat­ma­ya ça­lış­tı­ğım şey şuy­du: Bu­nun dı­şın­da…

BUR­HAN KI­LIÇ (An­tal­ya) - Ve­da ko­nuş­ma­sı ya­pı­yor­sun ga­li­ba!

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Yok, ve­da ko­nuş­ma­sı yap­mı­yo­rum. Mil­let­ve­ki­li ol­ma­sam da Tür­ki­ye'de ya­şa­ya­ca­ğım ve dü­şün­ce­le­ri­mi ifa­de ede­ce­ğim.

BUR­HAN KI­LIÇ (An­tal­ya) - Bu za­ma­na ka­dar ni­ye söy­le­me­din?

İS­MET ATA­LAY (İs­tan­bul) - Ya­hu, İda­re Ami­ri laf atar mı?

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Efen­dim, İda­re Ami­ri laf atı­yor.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kı­lıç, lüt­fen…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ya­ni, bu ne iş­tir, an­la­mı­yo­rum…

BAŞ­KAN - Lüt­fen, bu­yu­run.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ney­se, An­tal­ya­lı ol­du­ğu için af­fe­di­yo­rum.

Şim­di, Sa­yın Ba­daz­lı, ko­nuş­ma­sı­nın bir bö­lü­mün­de be­ni si­ya­si kör­lük­le suç­la­dı. Ta­bii, bu­nu çok na­zik­çe yap­tı. Di­yor ki ko­nuş­ma­sın­da: "Sa­yın Ba­loğ­lu'nu ilk fır­sat­ta bir göz dok­to­ru­na gö­tü­re­ce­ğim." di­yor. Ya­ni, bu ko­nu­da be­nim bir mü­za­he­re­te ih­ti­ya­cım yok, gi­de­bi­li­rim…

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Ağa­bey gi­bi…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - …ama bu­nu dost­ça bir gös­te­ri ola­rak gö­rü­yo­rum. Ama, söy­le­dik­le­rin­den çı­kar­dı­ğım an­lam pek olum­lu de­ğil. Ya­ni, göz dok­to­ru­na gö­tür­me bi­çi­min­de bir ih­ti­ya­cım ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yor­sa, bu be­nim si­ya­si kör­lük­le il­gi­li bir so­ru­num ol­du­ğu­na iliş­kin­dir. Bu­nu red­de­di­yo­rum, böy­le bir şey söz ko­nu­su de­ğil. Çün­kü, be­nim bü­tün söy­le­dik­le­rim, An­tal­ya hal­kı­nın öz­lem­le­ri ve söy­lem­le­ri doğ­rul­tu­sun­da­dır.

Sa­yın Ba­daz­lı, ben, o ko­nuş­mam­da çok açık bi­çim­de şu­nu söy­le­miş­tim: An­tal­ya'ya han­gi ye­ni fab­ri­ka­yı, iş ala­nı­nı aç­tı­nız? So­run bu­dur Tür­ki­ye'de; üre­tim, ye­ni iş alan­la­rı aç­mak. Bir­ta­kım ya­tı­rım­lar gün­lük ih­ti­yaç­la­rı kar­şı­lar. Bir has­ta­ne var­dır, ye­ni­si ya­pı­lır, ça­lı­şan­lar be­lir­li oran­da ar­tar. Ama, üret­me ay­rı bir şey­dir, üre­tim ay­rı bir şey­dir. Bu ik­ti­dar dö­ne­min­de ya­şa­nan en bü­yük so­run ye­ni iş alan­la­rı­nın açıl­ma­ma­sı­dır. Ben bu­nu si­ya­si suç­la­ma ol­sun di­ye söy­le­mi­yo­rum, ben bun­dan ders çı­ka­rı­yo­rum ya­ni, ders çı­ka­rı­yo­rum. Si­zin yap­tı­ğı­nı­zı yap­ma­ya­ca­ğız bir se­ne son­ra biz, ya­ni üç ay son­ra yap­ma­ya­ca­ğız. Biz, ye­ni alan­lar aça­ca­ğız, in­san­la­rın ça­lı­şa­bi­le­ce­ği alan­lar ya­ra­ta­ca­ğız ve da­ha çok in­sa­nın eme­ği­ni ka­ta­rak üret­me­si­ni, ül­ke­ye ye­ni de­ğer­ler kat­ma­sı­nı sağ­la­ya­ca­ğız.

Son ola­rak söy­le­ye­ce­ğim şu: Sa­yın Ba­daz­lı'ya bu ya­nıt­la­rı ver­dim. Be­nim­le il­gi­li gü­zel söz­le­ri için de te­şek­kür edi­yo­rum, fa­kat be­nim­le il­gi­li ka­na­ati­nin tam an­la­mıy­la oluş­ma­dı­ğı­nı da an­lı­yo­rum. Ko­nuş­ma­sın­da, be­nim ken­di­si­nin "gö­zü­nün ya­ğı" ol­du­ğu­mu söy­le­dik­ten dört sa­tır son­ra "göz ağ­rım" di­yor. Bu ko­nu­da ar­tık bir ka­ra­ra var­ma­sı ge­re­ki­yor. Evet, za­man za­man An­tal­ya'da­ki ik­ti­dar par­ti­si­ni ağ­rıt­tı­ğı­mı bi­li­yo­rum, sı­kın­tı­la­ra sok­tu­ğu­mu bi­li­yo­rum, ama ben bir mu­ha­le­fet mil­let­ve­ki­li­yim, bir­ta­kım şey­le­ri söy­le­mek zo­run­da­yım. Çün­kü, in­san­lar bi­ze so­ru­yor­lar, biz on­la­rın ve­ki­li­yiz, bu­nu on­la­ra an­lat­mak ge­re­ki­yor.

De­min de söy­le­dim, baş­ta da söy­le­dim, her za­man söy­le­dim; bir mu­ha­le­fet par­ti­si­nin mil­let­ve­ki­li doğ­ru­la­rı söy­ler, hal­kın so­run­la­rı­nı an­la­tır ve çö­züm arar, ik­ti­dar par­ti­si mil­let­ve­ki­li de çö­zer. Siz ye­te­ri ka­dar çöz­dü­nüz mü bil­mi­yo­rum, ama ben ye­te­ri ka­dar sor­dum, ye­te­ri ka­dar an­lat­ma­ya ça­lış­tım. Bu an­lat­ma­ya ça­lış­tık­la­rı­mın ne ka­da­rı de­ğer­len­di­ril­miş­tir? Uma­rım, bü­yük­çe bir bö­lü­mü de­ğer­len­di­ril­miş­tir. De­ğer­len­di­ril­me­yen bö­lüm­le­ri­ni bi­li­yo­rum, on­la­rı da par­tim ik­ti­da­ra ge­le­cek ve ilk gün­le­rin­de ik­ti­da­rı­nın, de­ğer­len­di­re­cek­tir. An­tal­ya hal­kı da hak­kı­nı, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ik­ti­da­rın­da ala­cak­tır.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­loğ­lu.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ge­ne­li üze­rin­de­ki ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

Şim­di so­ru-ce­vap bö­lü­mü­ne ge­çi­yo­ruz.

Efen­dim, sü­re­le­ri bi­rer da­ki­kay­la sı­nır­lı­yo­rum.

Sa­yın Kü­çü­ka­şık, bu­yu­run.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) - Sa­yın Ba­ka­nım, 20 Ma­yıs 2007 ta­ri­hin­de Bur­sa ilin­de mey­da­na ge­len do­lu fe­la­ke­tin­de Bur­sa'nın Mus­ta­fa Ke­mal­pa­şa, Ka­ra­ca­bey, Ke­les, Or­ha­ne­li ve Har­man­cık il­çe­le­rin­de do­lu ger­çek­ten bü­yük bir za­ra­ra yol aç­tı. Fa­kat, 2090 sa­yı­lı Ya­sa ge­re­ğin­ce de çift­çi­le­rin bu za­rar­la­rı dev­let ta­ra­fın­dan kar­şı­lan­ma­mak­ta­dır. Bu kap­sam içe­ri­sin­de, aca­ba özel si­gor­ta yap­ma­yan çift­çi­le­rin bu za­rar­la­rı­nı kar­şı­la­mak için Hükûmet ola­rak her­han­gi bir ön­lem al­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz? Bi­rin­ci­si bu.

İkin­ci­si: Böl­ge­yi afet böl­ge­si ilan ede­rek -geç­miş­te ya­pıl­dı bu uy­gu­la­ma­lar ba­zı yö­re­ler­de- çift­çi­le­ri­mi­ze yar­dım ver­me­yi dü­şü­nü­yor mu­su­nuz ya da Zi­ra­at Ban­ka­sı ya da ta­rım kre­di ko­ope­ra­tif­le­ri­ne olan borç­la­rı ko­nu­sun­da, 2007 tak­sit­le­ri­nin öden­me­me­si ko­nu­sun­da, er­te­len­me­si ko­nu­sun­da bir gi­ri­şi­mi­niz var mı?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Gün…

SA­LİH GÜN (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­ka­nım, ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­nı­ma şu­nu sor­mak is­ti­yo­rum: Şu an­da gö­rü­şül­mek­te olan ya­say­la, se­ra ve su üze­rin­de ya­tı­rım ya­pan ve ma­li­yet­le­ri dü­şür­mek için bir iyi­leş­tir­me dü­şü­nü­lü­yor. Bu, al­kış­la­na­cak gü­zel bir olay. Fa­kat, ay­nı şe­kil­de, yaş seb­ze-mey­ve üre­ti­ci­le­ri­nin Hal Ya­sa­sı'yla il­gi­li mu­ha­tap ol­duk­la­rı ye­ni ya­say­la mağ­dur ol­duk­la­rı­nı ha­tır­la­tı­yo­rum. Bu­nun­la il­gi­li dü­zelt­me­yi ne za­man yap­ma­yı dü­şü­nü­yor­su­nuz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Gün.

Sa­yın Öz­can…

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­nı­ma bir so­rum var.

Şim­di, bi­raz ön­ce ben yok­ken söy­le­miş, ev­ler­de kul­la­nı­lan elek­trik fi­yat­la­rı bel­li, sa­na­yi­de kul­la­nı­lan elek­trik fi­yat­la­rı bel­li, fa­kat se­ra­lar­da, be­nim bil­di­ğim ka­da­rıy­la, en yük­sek fi­yat kul­la­nı­lı­yor; in­di­ril­di­ği söy­len­miş. Ne za­man in­di­ril­di? Se­ra­lar­da kul­la­nı­lan elek­tri­ğin ki­lo­vat sa­ati kaç ku­ruş­tur?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Ba­loğ­lu…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, ben, söy­le­ye­cek­le­ri­mi söy­le­dim.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­loğ­lu, te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Ül­kü… 

HAK­KI ÜL­KÜ (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le yü­rü­tü­le­cek mü­za­ke­re baş­lık­la­rın­dan en önem­li­si ta­rım ola­rak gö­rü­lü­yor.

Bu bağ­lam­da:

1) Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de se­ra­cı­lı­ğa ve­ri­len des­tek­le­me­ler­le il­gi­li her­han­gi bir araş­tır­ma­nız var mı?

2) Ta­rım baş­lı­ğı al­tın­da ya­pı­la­cak mü­za­ke­re­ler­de, se­ra­cı­lık hak­kın­da, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin Tür­ki­ye'den bek­le­di­ği po­li­ti­ka­lar ve uy­gu­la­ma­lar ne­ler­dir?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ül­kü.

Sa­yın Işık, bu­yu­run efen­dim.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Baş­ka­nım, te­şek­kür edi­yo­rum.

Ben de, Sa­yın Ba­ka­na, özel­lik­le ili­miz­de ya­şa­nan ku­rak­lık­la il­gi­li bir so­ru yö­nelt­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, Kon­ya'yı ta­nım­la­ma­ma ge­rek yok; ta­hıl nok­ta­sın­da, Tür­ki­ye'mi­zin ta­hıl am­ba­rı, ma­lu­mu­nuz, ya­şa­dı­ğı­mız ku­rak­lık da bel­li. Bu yıl yüz­de 40 ci­va­rın­da bir ürün kay­bı bek­li­yo­ruz, çün­kü, çift­çi­le­ri­miz, bü­tün mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zi arı­yor ve bu nok­ta­da­ki ya­şa­na­cak sı­kın­tı­yı, özel­lik­le yaz ayın­da ya­şa­na­cak sı­kın­tı­yı ifa­de et­mek­te­dir­ler. Ürün­ler yan­mış­tır, ku­rak­lık ne­de­niy­le. Bu­ra­da­ki, Hükûme­tin ba­kış açı­sı­nı al­mak is­ti­yo­ruz. Bu nok­ta­da, özel­lik­le se­çim böl­ge­me Hükûme­ti­mi­zin kat­kı­sı ne ola­bi­lir? Bu nok­ta­da­ki de­ğer­len­dir­me­ni­zi al­mak is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Işık.

Sa­yın Er­cenk…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­kan, se­ra fa­ali­ye­tin­de kul­la­nıl­mak üze­re ya­pıl­mak­ta olan te­sis­le­rin bi­na in­şa­at har­cın­dan mu­af tu­tul­ma­sı önem­li bir gi­ri­şim­dir. Üre­tim ma­li­yet­le­ri­nin azal­ma­sı, üre­ti­min ve is­tih­da­mın art­ma­sı­na da kat­kı ya­pa­ca­ğı kuş­ku­suz­dur. Bu tek­li­fi, biz de, grup ola­rak, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ola­rak des­tek­li­yo­ruz. An­cak, bu tek­li­fin ka­bu­lü du­ru­mun­da, be­le­di­ye­le­rin ge­lir­le­rin­de do­ğal ola­rak bir azal­ma söz ko­nu­su ola­cak­tır.

Bu­nu ön­le­mek üze­re, An­tal­ya için özel­lik­le, Sa­yın Ba­kan, so­ru­yo­rum: 2634 sa­yı­lı Tu­rizm Teş­vik Ka­nu­nu'nun 8'in­ci mad­de­si­nin Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­ce ip­tal edil­me­si so­nu­cu Ri­xos Gru­bu­na tah­sis edi­len An­tal­ya La­ra Kent Par­kı Pro­je­si iş­let­me­si­nin tek­rar Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­kan­lı­ğı­na dev­re­di­le­rek, gö­rü­şül­mek­te olan tek­li­fin ka­bu­lü so­nu­cu aza­la­cak olan be­le­di­ye ge­lir­le­ri­nin bu şe­kil­de ar­tı­rıl­ma­sı ko­nu­su­nu il­gi­li ba­kan…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Efen­dim, so­ru­lar ta­mam­lan­mış­tır.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Bu so­ru­la­ra ta­bii ya­zı­lı ce­vap ve­re­ce­ğiz, an­cak elek­trik­le il­gi­li ola­nı he­men söy­le­ye­bi­li­rim.

Ko­nut, sa­na­yi ve su­la­ma di­ye ay­rı­lı­yor elek­trik fi­yat­la­rı. Su­la­ma… Se­ra­cı­lık­ta kul­la­nıl­dı­ğın­da da su­la­ma şek­lin­de olan­lar ve en ucuz­dur. Bil­di­ği­niz gi­bi de biz elek­trik fi­yat­la­rı­nı ar­tır­ma­dı­ğı­mız gi­bi de dü­şür­dük. Ay­rı­ca, enf­las­yon ora­nı­nı da ka­tar­sa­nız, bu, yüz­de 38-40'a ya­kın. Bu ba­kım­dan, şu an­da se­ra­cı­lık­ta kul­la­nı­lan elek­trik, hem sa­na­yi­den hem de ko­nut­tan da­ha dü­şük. Ki­lo­vat sa­ati 115.250 li­ra­dır TE­DAŞ'ın ver­di­ği. Bu­na ver­gi­ler dâhil de­ğil. Ver­gi­le­ri de koy­du­ğu­nuz za­man 135.999 li­ra­dır.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­riz Sa­yın Ba­kan.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, tek­li­fin tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Tek­li­fin...

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - …mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım: Ka­bul eden­ler…

Kâtip üye­ler an­la­şa­ma­mış­tır. Elek­tro­nik ci­haz­la ya­pa­ca­ğım oy­la­ma­yı ve üç da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum.

Oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır ve mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si ka­bul edil­miş­tir.

1'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

BELEDİYE GELİRLERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI  HAKKINDA

KANUN TEKLİFİ

MAD­DE 1- 26/05/1981 ta­rih­li ve 2464 sa­yı­lı Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ka­nu­nu­nun Ek 2 nci mad­de­si­nin (c) ben­di aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"c) Her tür­lü fab­ri­ka, de­ğir­men, sı­nai ni­te­lik­te­ki ima­lat­ha­ne­ler ve ter­sa­ne­ler, or­ga­ni­ze sa­na­yi böl­ge­le­rin­de ya­pı­lan her tür­lü bi­na in­şa­atı ile se­ra ve ben­ze­ri ör­tü al­tı ta­rım ya­pı­lan te­sis­ler, ahır, sa­man­lık, kü­mes, su ürün­le­ri ve hay­van ba­rı­na­ğı ile yem­lik gi­bi ya­pı ve te­sis in­şa­atı,"

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, İz­mir Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Hak­kı Ül­kü.

Bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA HAK­KI ÜL­KÜ (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1406 sı­ra sa­yı­lı Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi'nin 1'in­ci mad­de­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Se­ra­cı­lık­ta ya­şa­nan sı­kın­tı­la­rı gün­de­me ge­tir­mek için yıl­lar­dır ça­lı­şan, hat­ta bu so­run­la­rın aşıl­ma­sı ama­cıy­la bir de araş­tır­ma öner­ge­si ve­ren bir mil­let­ve­ki­li ola­rak, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, bu ka­nun tek­li­fi­ni el­bet­te ki des­tek­le­di­ği­mi­zi ön­ce­lik­le be­lirt­mek is­ti­yo­rum. Fa­kat, he­men be­lirt­me­li­yim ki, bu ka­nun tek­li­fi Hükûme­tin se­ra­cı­lık ko­nu­sun­da yap­mış ol­du­ğu plan­lı, prog­ram­lı ve kap­sam­lı bir ça­lış­ma­nın ürü­nü de­ğil­dir. Hat­ta, so­ru öner­ge­le­ri­mi­zi, araş­tır­ma öner­ge­le­ri­mi­zi ve zi­ra­at oda­la­rı­nın açık­la­ma­la­rı­nı dik­ka­te al­ma­yan AKP Hükûme­ti­nin se­ra­cı­la­rın ya­şa­dı­ğı so­run­lar­dan ha­ber­dar ol­du­ğu­nu bi­le san­mı­yo­rum. Yıl­lar­dır "Ge­lin, se­ra­cı­la­rın üre­ti­mi­ne des­tek ve­re­lim; elek­trik, ruh­sat har­cı, ver­gi gi­bi yük­le­ri­ni azal­ta­lım, hat­ta teş­vik ve­re­lim." di­yo­ruz, "Se­ra­cı­lık­ta to­hum­da dı­şa ba­ğım­lı­yız, el­de edi­len ge­li­rin ya­rı­sı hib­rit to­hum alan­la­rı­na gi­di­yor, üre­tim plan­la­ma­sı yok, pa­zar­la­ma so­run­la­rı diz bo­yu, üre­ti­ci­si ör­güt­süz, sek­tör kü­re­sel et­ki­le­re açık ve ko­ru­ma­sız du­rum­da." di­yo­ruz, fa­kat, ge­lin gö­rün ki, ta­rı­mı ge­rek­siz bir fa­ali­yet ala­nı, çift­çi­yi de baş be­la­sı gi­bi gö­ren AKP Hükûme­ti ne bi­zi din­li­yor ne de bu ala­na her­han­gi bir ya­tı­rım ya­pı­yor.

Oy­sa, Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; se­ra­cı­lık, eko­no­mik öne­mi hız­la ar­tan ve tıp­kı tu­rizm gi­bi mev­cut bü­yük­lü­ğü­nün 8-10 ka­tı­na çı­ka­rı­la­bi­le­cek bir sek­tör. Bu­gün, ül­ke­miz­de se­ra­cı­lık ko­nu­sun­da ge­re­ken tüm adım­lar atıl­mış ol­sa idi -çok kü­çük adım­lar­la bi­le- tüm po­tan­si­ye­li­mi­zi kul­la­na­bil­se idik, yıl­lık 15 mil­yar do­lar­lık bir ge­li­re sa­hip ola­bi­lir­dik.

Ül­ke­miz se­ra­cı­lık­ta, ra­kip ül­ke­le­re gö­re, sı­cak­lık de­ğer­le­ri­nin uy­gun­lu­ğu, ışık mik­ta­rı­nın çok­lu­ğu, nak­li­ye yö­nün­den gö­re­ce­li avan­taj­la­rı, iş gü­cü so­ru­nu ol­ma­ma­sı gi­bi üs­tün­lük­le­ri sa­ye­sin­de bü­yük bir fır­sa­ta sa­hip­tir. He­le, jeo­ter­mal gi­bi öy­le de­ğer­li bir kay­na­ğı­mız var ki, bu, ih­ra­cat ala­nı­mız­da­ki bir­çok ül­ke­nin elin­de ol­ma­yan bir kay­nak. Jeo­ter­mal sa­ye­sin­de, Tür­ki­ye'de on iki ay bo­yun­ca se­ra üre­ti­mi yap­mak müm­kün. Fa­kat, jeo­ter­mal ener­ji­yi ter­mal tu­riz­mi dı­şın­da kul­lan­ma­yı be­ce­re­bil­miş de­ği­liz, ne se­ra­cı­lık­ta ne de ısın­ma­da jeo­ter­mal ener­ji­yi kul­la­nı­yo­ruz, hat­ta, Sa­yın Ba­kan Ege'ye git­ti­ği za­man "bu­ra­nın al­tı so­ba" de­me­si­ne rağ­men. Hat­ta, şu­nu da söy­le­me­den ge­çe­me­ye­ce­ğim: Jeo­ter­mal ener­ji­nin ısın­ma amaç­lı kul­la­nı­mı biz­zat AKP Hükûme­ti eliy­le en­gel­len­miş­tir, jeo­ter­mal alan­lar do­ğal ga­za bo­ğul­muş­tur. Bu­gün, Ya­lo­va'dan Sa­man­dağ'a ka­dar, Ak­de­niz Hav­za­sı'nda­ki en de­ğer­li se­ra­cı­lık alan­la­rı­na sa­hi­biz, fa­kat, bu­nun da­ha yük­sek bir se­vi­ye­ye çık­ma­sı ve baş­lı ba­şı­na bir ih­ra­cat ala­nı ol­ma­sı ne ya­zık ki sağ­la­na­mı­yor. Se­ra­cı­lık ala­nın­da ku­rum­sal ya­pı­sı güç­lü fir­ma­lar bü­yük öl­çek­li se­ra­lar oluş­tur­mak is­ti­yor­lar. An­cak, be­le­di­ye­le­rin yük­sek mik­tar­da ruh­sat har­cı ta­lep et­me­si ne­de­niy­le ya­tı­rım ka­rar­la­rın­dan vaz­ge­çi­yor­lar. Ba­kın, yaş seb­ze ve mey­ve ola­rak sa­de­ce Av­ru­pa Bir­li­ğin­de -de­min de bir ar­ka­da­şı­mız söy­le­di- 150 mil­yar do­lar­lık çok bü­yük bir pa­zar mev­cut. O pa­za­rın bü­yük bir ço­ğun­lu­ğu­nun Ku­zey Af­ri­ka ül­ke­le­ri ta­ra­fın­dan ve İs­pan­ya ta­ra­fın­dan so­nu­na ka­dar kul­la­nıl­dı­ğı­nı hem ya­şa­dı­ğı­mız ör­nek­ler­den hem git­ti­ği­miz za­man Av­ru­pa'ya gö­rü­yo­ruz. Ül­ke­miz­de yaş seb­ze ve mey­ve üre­ti­mi­nin bi­linç­li bir bi­çim­de, ser­ti­fi­ka­lı, plan­lı ve prog­ram­lı ola­rak ya­pı­la­bil­me­si hâlin­de bu pa­za­rın en az yüz­de 10'luk pa­yı­nı ül­ke­mi­zin al­ma­sı iş­ten bi­le de­ğil. Tür­ki­ye'nin 300 bin dö­nüm­de se­ra­cı­lık ya­pıp bu­nu ih­raç et­me­si hâlin­de yıl­lık net ih­ra­cat po­tan­si­ye­li de yak­la­şık 15 mil­yar do­lar ci­va­rın­da olur. Kal­dı ki, bu de­ğer Tür­ki­ye'nin kon­fek­si­yon ih­ra­ca­tın­da uzun uğ­raş­lar so­nun­da ka­za­nı­lan de­ğe­re eşit­tir. Fa­kat, Tür­ki­ye se­ra­cı­lık­ta bu po­tan­si­ye­li­nin an­cak on beş­te 1'ini kul­la­nı­yor.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; se­ra ye­tiş­ti­ri­ci­li­ği­nin ya­rat­tı­ğı ar­tı de­ğer sa­de­ce ürün­den el­de edi­len ge­lir de­ğil­dir. Bu­nun ya­nın­da, baş­ta or­ga­nik güb­re ol­mak üze­re, se­ra ör­tü­sü, fi­de ye­tiş­ti­ri­ci­li­ği, las­tik po­şet ve kon­tey­ner ya­pı­mı gi­bi alt sek­tör­le bir­lik­te çok önem­li bir iş sa­ha­sı­na ve bü­yük bir is­tih­dam po­tan­si­ye­li­ne sa­hip­tir se­ra­cı­lık. Bu­gün, An­tal­ya­lı ar­ka­daş­lar ko­nuş­tu­ğu için yi­ne­li­yo­rum, An­tal­ya'da fa­ali­yet­te olan bir fi­de şir­ke­ti tam 700 ki­şi is­tih­dam et­mek­te­dir. Fa­kat, AKP Hükûme­ti ve da­ha ön­ce­ki hükûmet­ler se­ra­cı­lık ko­nu­su­na ge­rek­ti­ği gi­bi eğil­me­dik­le­ri için ne üre­tim mik­ta­rın­da ne ih­ra­cat ge­li­ri­miz­de ne de is­tih­dam dü­ze­yin­de is­te­ni­len dü­ze­ye ula­şı­la­bil­miş de­ğil­dir. Hat­ta ba­kı­yo­ruz, AKP Hükûme­ti­nin ki­mi dü­zen­le­me­le­rin­de se­ra­da üre­tim ve se­ra­cı­lık ta­rım­sal bir fa­ali­yet bi­le sa­yıl­mı­yor ve bu ne­den­le se­ra­cı­lar ta­rım­sal des­tek­le­me­ler­den de ya­rar­lan­dı­rıl­mı­yor. Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan 25 Mart 2005 ta­ri­hin­de ya­yım­la­nan Ta­rım­sal Ara­zi­le­rin Ko­run­ma­sı ve Kul­la­nıl­ma­sı­na Da­ir Yö­net­me­lik'te kü­mes, ahır, de­po, so­ğuk ha­va de­po­su, man­dı­ra, ba­lık üre­tim te­sis­le­ri ve ben­zer­le­ri ta­rım amaç­la­rı ka­bul edi­lir­ken, se­ra­da üre­tim ta­rım dı­şı bir fa­ali­yet ola­rak sa­yı­lı­yor ve dı­şa­rı­da bı­ra­kı­lı­yor. Ta­rım­sal su­la­ma­da kul­la­nı­lan elek­trik için önem­li in­di­rim­ler ve borç fa­iz­le­ri­nin af­fe­dil­me­si söz ko­nu­su iken, se­ra­cı­lar bun­lar­dan ya­rar­lan­mı­yor. Se­ra­cı­la­rın -her ne ka­dar Sa­yın Ba­kan bi­raz ön­ce "ya­rar­lan­dı­rı­lı­yor" de­miş ol­sa bi­le, ben bil­mi­yo­rum, ba­na ve­ri­len ra­kam­lar bu- ta­rım­sal su­la­ma­da kul­lan­dı­ğı elek­trik, ti­ca­ret­ha­ne ve ya­zı­ha­ne­ler kap­sa­mın­da de­ğer­len­di­ri­li­yor. Ya­ni, bir se­ra var, se­ra dı­şa­rı­da bı­ra­kı­lı­yor, onun ya­nı­na ya­pıl­mış olan bir bü­ro­da tü­ke­ti­len elek­trik mik­ta­rı göz önü­ne alı­nı­yor ve ona gö­re fi­yat ve­ri­li­yor, on­lar­dan tü­ke­tim mik­ta­rı alı­nı­yor. Oy­sa, sa­na­yi­de kul­la­nı­lan elek­trik­ten yüz­de 48'den da­ha faz­la da pa­ra alın­dı­ğı­nı bü­tün bel­ge­ler söy­le­mek­te­dir. Bu­gün, sa­na­yi­de kul­la­nı­lan elek­trik 121 bin li­ra ise, se­ra­lar­da kul­la­nı­lan elek­trik 179 bin li­ra ola­rak be­lir­len­miş. Sa­yın Ba­kan bi­raz ön­ce "135.999" de­miş­ti, in­şal­lah doğ­ru­dur.

Ba­kın, az ön­ce söy­le­di­ğim gi­bi, se­ra­cı­lık po­tan­si­ye­lin­den ge­rek­ti­ği ka­dar fay­da­la­na­bi­lir­sek, bir yıl­da teks­til sek­tö­rüy­le ay­nı bü­yük­lük­te bir ge­lir el­de ede­ce­ğiz. O za­man, sa­na­yi­ci­le­re ve­ri­len des­te­ği se­ra­cı­la­ra ne­den ver­mi­yo­ruz di­ye ak­la so­ru ge­li­yor. Se­ra­cı­lı­ğı ta­rım­sal fa­ali­yet say­ma­ya­cak­sın, elek­tri­ği pa­ha­lı ve­re­cek­sin, be­le­di­ye­ler yük­sek mik­tar­da ruh­sat har­cı ala­cak, son­ra da sı­kıl­ma­dan, Sa­yın Baş­ba­ka­nın son za­man­lar­da söy­le­di­ği "Ne­re­den ne­re­ye!" di­ye nu­tuk­lar ata­cak­sın. Ya­zık­tır, bu ül­ke­nin kay­nak­la­rı­na, Tan­rı'nın bir lüt­fu olan bu zen­gin­lik­le­re ve hal­kı­mı­za ya­zık­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ba­kın, AKP İk­ti­da­rı, ki­min ya­nın­da­yız di­yor­sa, bi­lin ki o ya­nın­da ol­du­ğu­nu söy­le­di­ği ke­sim ay­va­yı ye­miş­tir. Yıl­lar­dır pro­pa­gan­da ya­pı­yor­su­nuz, "çift­çi­ye şu­nu ver­dik, üre­ti­ci­yi böy­le des­tek­le­dik, üre­ti­ci­nin şöy­le ya­nın­da­yız" di­ye; fa­kat ba­kı­yo­ruz, AKP dö­ne­min­de çift­çi kan ağ­lı­yor, ürü­nü pa­ra et­mi­yor, yok pa­ha­sı­na gi­di­yor, ko­mis­yon­cu­la­rın ke­se­si do­lu­yor. Bü­tün bir yı­lın eme­ği, alın te­ri, yok­sul­lu­ğu, üre­ti­ci­ye de­ğil baş­ka­la­rı­na pa­ra ka­zan­dı­rı­yor. Ya­zık­tır, gü­nah­tır, vic­dan­sız­lık­tır bu. Buğ­day pa­ra et­me­di­ğin­den, çift­çi buğ­day ek­mek­ten vaz­ge­çi­yor, çün­kü gir­di­le­ri çok faz­la. Bir lit­re ma­zot sa­tın ala­bil­mek için 2002'de ya­rım ki­lo ku­ru üzüm sa­tan çift­çi, şim­di 2 ki­log­ram ku­ru üzüm ya da 8 ki­log­ram buğ­day sat­mak zo­run­da ka­lı­yor, o da var­sa. Bir trak­tör sa­tın ala­bil­mek için 2002'de 23 ton pa­muk sa­tar­ken, şim­di 32 ton pa­muk sat­mak zo­run­da. Evi­ne 12 ki­log­ram­lık bir tüp gaz sa­tın ala­bil­mek için 2002'de 40 ki­log­ram ay­çi­çe­ği sa­tar­ken, gü­nü­müz­de 67 ki­log­ram sat­mak zo­run­da.

Bu ik­ti­dar dö­ne­min­de ma­zot fi­yat­la­rı yüz­de 147, su­la­ma üc­re­ti yüz­de 132, güb­re fi­yat­la­rı da yüz­de 116 art­mış­tır. Çift­çi­ye ve­ri­len des­tek iş­te bu, eğer des­tek­se. Çift­çi­nin kul­lan­dı­ğı elek­trik 121 bin li­ra­ya in­di­ril­me­li, çift­çi­nin kul­lan­dı­ğı ma­zot­tan ÖTV kal­dı­rıl­ma­lı. İş­te o za­man gör­me­li­yiz çift­çi­nin ya­nın­da mı­sı­nız de­ğil mi­si­niz di­ye.

Se­ra­cı­lık­la uğ­ra­şan üre­ti­ci­ler gir­di ma­li­yet­le­ri­nin yük­sek­li­ğin­den ya­kı­nı­yor­lar el­bet­te.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HAK­KI ÜL­KÜ (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum efen­dim.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

HAK­KI ÜL­KÜ (De­vam­la) - "Bir yı­lın bor­cu­nu di­ğer yı­la dev­re­de­rek üre­tim yap­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz." di­yor­lar. Hükûmet­ten güb­re, to­hum­luk ve ilaç­ta KDV'le­rin kal­dı­rıl­ma­sı­nı is­ti­yor­lar, ama, Hükûmet se­ra­cı­lı­ğı des­tek­le­mek ye­ri­ne, ver­gi­ler­le üre­ti­ci­yi sö­mür­mek pe­şin­de. Ma­li­ye Ba­ka­nı da za­ten "Bi­zim pet­rol ku­yu­la­rı­mız ver­gi mü­kel­lef­le­ri." di­yor. Ee, on­lar za­ten efen­di, bi­li­yor­su­nuz, köy­lü; tü­ken­mez kay­nak­tır on­lar. Ya siz ya siz­ler, hiç­bir za­man on­la­rın ya­nın­da ol­ma­yan­lar 22 Tem­muz­da ders­le­ri­ni ala­cak­lar­dır di­ye dü­şü­nü­yo­rum, he­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ül­kü.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Hü­se­yin Gü­ler, bu­yu­run.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­lar, Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ka­nu­nu'nda de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­sı hak­kın­da, Ana­va­tan Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi sev­giy­le se­lam­lı­yo­rum.

Evet, Mec­li­sin bu son dö­nem­le­ri­ni hâlen meş­gul ede­rek, bir de kul­lan­dı­ğı­nız ar­gü­ma­na bak­tı­ğı­mız­da çok da ma­sum gö­rü­nen, hal­kın ih­ti­ya­cı ko­nu­la­rın­da se­çim dö­ne­mi­nin se­çim rüş­ve­ti ola­rak al­gı­la­na­bi­le­cek… Ama asıl ni­ye­ti­niz, Par­la­men­to­yu ça­lış­tı­ra­rak bun­dan son­ra yap­tı­ğı­nız­dan da­ha çok bu ül­ke­de tah­ri­bat ya­rat­mak. Ger­çek ni­ye­ti­niz bu.

HA­MİT TAŞ­CI (Or­du) - Ça­lış­ma­nın tah­ri­ba­tı olur mu?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Böy­le de olun­ca ta­bii, gi­de­ra­yak o yap­tı­ğı­nız se­vap­lar gü­nah­la­rı­nı­zı ört­mez, çün­kü beş yıl­lık ya­rat­tı­ğı­nız tah­ri­ba­ta bak­tı­ğı­mız­da ger­çek­ten ağır bas­tı. Böy­le ba­kın­ca, ta­rım­da, mo­dern ta­rım­da özel­lik­le di­ye­bi­le­ce­ği­miz, se­ra baş­ta ol­mak üze­re, ağır ve­ya di­ğer iş­let­me­le­re ben­zer kü­çük KO­Bİ'ler şek­lin­de­ki iş­let­me­le­re ve­ri­len bu harç­tan mu­af tu­tul­ma­sı, Al­lah aş­kı­na söy­ler mi­si­niz kaç­ta kaç ya­par? Ya­ni, bir ta­rım iş­let­me­si için bin­de 1 bi­le yap­maz. Böy­le bir un­sur­da gi­de­ra­yak bu ka­nu­nu ne­den çı­kar­ma ih­ti­ya­cı du­yu­yor­su­nuz? Ya­ni, hal­kı­mı­zın, baş­ta da çift­çi­mi­zin, köy­lü­mü­zün bu­nu yi­ye­bi­le­ce­ği­ni mi zan­ne­di­yor­su­nuz? Ya­ni, bu ka­dar saf mı zan­ne­di­yor­su­nuz bu top­lu­mu? Yi­ne de, ta­bii ki… Sa­yın Fik­ret Ba­daz­lı'yı gö­rü­yo­rum, bu­ra­da, ta­bii, bir ay­rı­lık ve­da­sı gi­bi ko­nuş­tu; sa­de­ce ken­di­si de­ğil, yüz­de 70'i de be­ra­be­rin­de gi­de­cek o ar­ka­daş­la­rı­mı­zın. Ar­tık, ikin­ci ba­ha­rı­nı, ken­di mes­lek ve iş ha­yat­la­rın­da ya­şa­mı­na de­vam ede­cek­ler.

Par­la­men­to­nun beş yıl­lık AKP İk­ti­da­rı­na bak­tı­ğı­mız­da çift­çi­ler için ya­ra­tı­lan tek bir söz var, ka­mu­oyu­nun ak­lın­da ka­lan tek bir söz var çift­çi­ler­le il­gi­li, Sa­yın Baş­ba­ka­nın söy­le­di­ği: "Al ana­nı da al git." Me­se­le bu ka­dar ba­sit. Beş yıl bo­yun­ca ili­ği­ne ka­dar sö­mür­dü­nüz, sık­tı­nız ve bun­dan son­ra gi­de­ra­yak, kü­çük bir iki ta­ne, pal­ya­tif da­hi ola­ma­ya­cak -bir he­kim ola­rak, ka­mu­oyu bu te­ri­mi pek kul­lan­mı­yor- sa­de­ce şikâyet­le­ri gi­de­re­cek ola­rak da­hi ça­re ol­ma­ya­cak. Böy­le bir ka­nu­na bak­tı­ğı­mız­da AKP'yi bu çift­çi unut­ma­ya­cak. O so­kak­lar­da fın­dık üre­ti­ci­si, bi­zim Ak­de­niz'de, baş­ta na­ren­ci­ye üre­ti­ci­le­ri, yi­ne Ege'de tü­tün üre­ti­ci­le­ri, sa­ya­bi­le­ce­ği­miz bir sü­rü…

Ba­kın, Çu­ku­ro­va bir şe­yiy­le anı­lır­dı, zen­gin­le­riy­le anı­lır­dı, top­rak ağa­la­rı ve­ya pa­muk tüc­car­la­rıy­la, ama bu­gün Çu­ku­ro­va, sa­ye­niz­de yok­sul­la­rıy­la anı­lır hâle gel­di, ya­ni, ye­şil kart ba­ğım­lı­sı hâliy­le anı­lır hâle gel­di. Sa­yın Baş­ba­ka­nın de­di­ği gi­bi: "Ne­re­den ne­re­ye!" İş­te, be­ce­ri­niz bu. Bu ko­nu­da çift­çi ger­çek­ten pe­ri­şan.

Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ciy­le baş­la­yan bir or­tam­da yüz­de 35'inin çift­çi ve ta­rım­da is­tih­dam edi­lir­ken, yüz­de 15'e dü­şü­le­cek di­ye stan­dart ka­ba bir ra­kam­la ka­de­riy­le baş ba­şa bı­rak­tı­nız ve bu doğ­rul­tu­da da, çift­çi ar­tık borç­la­na­cak gü­cü da­hi kal­ma­dı. Es­ki­den, hiç ol­maz­sa ürü­nü­ne gü­ve­ne­rek bu ül­ke­de ha­yal­ler ku­rar­dı. Baş­ta, bor­cu­nu öde­mek, son­ra ev­lat­la­rı ve ço­cuk­la­rı için ya da to­run­la­rı için mut­lu­luk ha­yal­le­ri­ni ku­rar­dı; sağ ol­sun, siz­ler o ha­yal­le­ri bi­le elin­den al­dı­nız. Bu yüz­den çift­çi­ler de siz­le­ri unut­ma­ya­cak ve trak­tör sa­tıl­ma­sıy­la övü­nür­sü­nüz; bı­ra­kın o trak­tör­le­ri, trak­tör sa­yı­sı­nın sa­de­ce ni­ce­lik­ten öte­ye git­me­yen, borç­lan­mak için kul­la­nı­lan bir araç ola­rak kul­la­nıl­dı­ğı­nı as­lın­da siz­ler de bi­li­yor­su­nuz.

Beş yıl bo­yun­ca ya­ra­tı­lan bu tah­ri­bat­ta, ma­ale­sef, en bü­yük ta­rım ke­si­min­den ge­çi­mi­ni sağ­la­yan va­tan­daş­la­rı­mız ya­şa­dı. Ya­ni, çift­çi­si, köy­lü­sü, or­man köy­lü­sü, sa­ya­bi­le­ce­ği­miz bir sü­rü… Bu­nun­la be­ra­ber es­na­fı, bu­nun­la be­ra­ber, ta­bii ki bu ül­ke­de ya­şa­yan di­ğer kat­man­lar. Ya­ni, as­lın­da, Tür­ki­ye'de, ik­ti­dar dö­ne­mi­niz­de, yüz­de 95'i mut­suz, yüz­de 5'i ise mut­lu azın­lık de­di­ği­miz kü­çük bir ke­si­min mut­lu­lu­ğuy­la kar­şı­laş­tı bu ül­ke ve zen­gin­li­ği­ne zen­gin­lik kat­tı­lar, fa­kir­se da­ha da yok­sul­laş­tı, aç­lık sı­nı­rı­na doğ­ru in­dir­gen­di. Gün­de 1 mil­yon ki­şi­nin 1,5 do­la­rın al­tın­da pa­ra al­dı­ğı­nı bi­lir mi­si­niz? 1,5 do­lar ge­li­ri­nin ol­du­ğu­nu dü­şü­nün. As­ga­ri üc­re­tin han­gi sı­nır­la­rın al­tın­da ol­du­ğu­nu çok iyi bi­li­yo­ruz. Ama, ba­kı­yo­ruz ta­bii ki, çift­çi­ye "Al ana­nı gö­tür." der­ken, bu­nu, hal­kım ve baş­ta da çift­çim, na­ren­ci­ye üre­ti­cim as­la unut­ma­ya­cak. Türk si­ya­si li­te­ra­tü­rü­ne bun­lar bi­linç al­tı­na ka­zın­dı ve ina­nı­yo­rum ki, bu çift­çi, bu gi­bi si­ya­si rüş­vet­le­re de as­la ta­viz, as­la prim ver­me­ye­cek­tir. Ama, gö­rü­nen o ki, siz­ler ken­di­ni­zi ha­yal âle­min­de gö­rü­yor­su­nuz, bu ka­dar ya­rat­tı­ğı­nız tah­ri­bat­tan son­ra, o çift­çi­ler­den, köy­lü­ler­den oy ala­ca­ğı­nı­zı zan­ne­di­yor­su­nuz, ama, gö­rü­nen odur ki, bi­raz ön­ce de ifa­de et­me­ye ça­lış­tım, si­zin ger­çek ni­ye­ti­niz, bu ül­ke­de ku­rum­lar ara­sı mu­ta­ba­ka­tı yok et­mek. Dü­ne ka­dar baş­ta si­ya­si mu­ha­tap­la­rı­nı­zı al­dat­tı­ğı­nı dü­şü­nü­yor­su­nuz kü­çük he­sap­la­rı­nız için, ama biz Ana­va­tan ola­rak Cum­hur­baş­ka­nı­nı halk seç­sin der­ken inan­dı­ğı­mız için söy­le­dik. Ama si­zin dün­ya­nız­da, bi­lin­çal­tı­nız­da fark­lı he­sap­la­rın ol­du­ğu­nu, bu­gün or­ta­ya çık­tı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Dün de gör­dük as­lın­da. Yi­ne de, bu ül­ke­de, gi­de­ra­yak, söz­de kriz var­mış gi­bi bir dö­nem içe­ri­sin­de, ül­ke adı­na ha­yır na­sıl iş­le­nir di­ye bir kat­kı­mız olur mu de­dik, o inanç uğ­ru­na kav­ga­mı­zı ver­dik. Ama si­zin bi­lin­çal­tı­nız­da fark­lı şey­le­rin yat­tı­ğı­na bu­gün yi­ne ta­nık ol­du bu halk ve ka­mu­oyu da bu­nu ib­ret­le iz­le­di.

Evet, söz ağız­dan çı­kar. Söz na­mus­tur. Bu ko­nu­da da AKP İk­ti­da­rı­nın ve­ya özel­lik­le de Hükûme­tin, bu ko­nu­da, Cum­hur­baş­ka­nı­nı halk seç­sin ve özel­lik­le re­fe­ran­dum sü­re­si… Siz­le­re sor­mak is­ti­yo­rum: Bu ya­sal sü­reç içe­ri­sin­de, ha­zır­lan­mak üze­re olan ko­mis­yon­lar­da­ki ka­nun tek­li­fi­nin ge­çe­ce­ği­ni mi dü­şü­nü­yor­su­nuz? Sa­de­ce, ya­ra­ta­ca­ğı­nız, ger­gin­lik. Baş­ka hiç­bir kat­ma de­ğer ve kat­kı­sı ol­ma­ya­cak bu ül­ke adı­na. Sa­de­ce za­rar ver­me­ye de­vam ede­cek­si­niz. Biz de di­yo­ruz ki, ye­ter ar­tık, "göl­ge et­me­yin baş­ka ih­san is­te­mez" mi­sa­li, bu ül­ke­ye gi­de­ra­yak za­rar ver­me­yin ve bu ül­ke­yi ger­me­yin. Bu ül­ke­nin sağ­du­yu­ya, hoş­gö­rü­ye ve be­re­ke­te ve sev­gi­ye ih­ti­ya­cı ol­du­ğu bir dö­nem. Ama hal­kı ku­tup­laş­tır­dı­nız -bir ta­raf la­ik, bir ta­raf din­dar­lık adı al­tın­da- top­lu­mu ger­me­ye baş­la­dı­nız ve en bü­yük me­zi­ye­ti­niz de bu.

Ta­bii, ta­raf­lar­dan bes­len­mek, si­ya­sal rant el­de et­mek çok ko­lay. Bu, en ucuz po­li­ti­ka, en ucuz si­ya­set ar­gü­ma­nı. Bu doğ­rul­tu­da bu ül­ke­de ne me­det uma­ca­ğı­nı­zı zan­ne­di­yor­su­nuz ta­raf­lar­dan si­ya­si an­lam­da bes­len­me­yi? Cum­hur­baş­kan­lı­ğı sü­re­ci­ni da­hi yö­ne­te­me­yen bir ik­ti­da­ra bu ül­ke­nin bir da­ha prim ve­re­ce­ği­ni mi dü­şü­nü­yor­su­nuz? Ama ya­nıl­dı­ğı­nı­zı 22 Tem­muz ak­şa­mı sa­at 22.00'de öğ­re­ne­cek­si­niz ve o za­man rü­ya­nın ger­çek mi kâbus mu ol­du­ğu­nu siz­ler ya­şa­ya­rak öğ­re­ne­cek­si­niz. Ama hal­kım sa­bır­sız­lık­la, sağ­du­yuy­la 22 Tem­mu­zu bek­le­mek­te ve bu ko­nu­da ken­di­si­ne ge­lin­di­ği za­man, he­sa­bın na­sıl so­ru­la­ca­ğı­nı, na­sıl siz­le­ri şa­mar oğ­la­nı­na çe­vi­re­ce­ği­ni hep be­ra­ber gö­re­ce­ğiz. Bun­la­rın hep­si de­mok­ra­si içe­ri­sin­de ola­cak. Bu söy­le­di­ğim sa­de­ce mi­zah yö­nün­den ola­yı an­lat­mak. Ta­bii ki hal­kım de­mok­ra­si uğ­ru­na ve­ri­le­cek adım­lar­da sağ­du­yu­ya, bun­la­ra ku­lak ve­rir­se, bu ül­ke ka­za­nır; ama gör­dü­ğüm ka­dar, dü­ne ka­dar, mu­ta­ba­kat de­yin­ce, baş­ta IMF, baş­ta Dün­ya Ban­ka­sı ve­ya Av­ru­pa Bir­li­ği ya da Ame­ri­ka… Bu­nun dı­şın­da mu­ta­ba­kat ara­ma­dı­ğı­nız Tür­ki­ye'de­ki baş­ta resmî si­ya­sal ku­rum­lar ve­ya di­ğer ka­mu ku­rum­la­rı dâhil ol­mak üze­re ve… Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ko­nu­sun­da mu­ta­ba­kat ara­ma ih­ti­ya­cı duy­ma­dı­nız. Ya­ni kı­sa­ca, meş­ru­iye­ti­ni­zi Tür­ki­ye'de de­ğil, Tür­ki­ye'nin dı­şın­da ara­dı­nız ve bun­lar da siz­le­ri yal­nız bı­ra­ka­cak. Çün­kü, ül­ke­nin asıl sağ­du­yu­su hâkim kı­lı­na­cak.

Biz, ül­ke­miz­de -onur­lu ve in­san­ca ya­şa­mın ko­şul­la­rın­dan bir ta­ne­si- her şe­yi üre­te­lim di­yo­ruz, ama as­la bir ma­ze­ret üret­me­ye­lim. Si­zin üret­ti­ği­niz bu ma­ze­re­ti top­lum unut­ma­ya­cak­tır. Çün­kü, olum­suz­luk­lar­da bi­rey­le­ri, olum­lu­lar­da ise si­ya­sal an­lam­da rant el­de et­ti­ği­ni­zi dü­şü­nü­yor­su­nuz, ama hal­kı­mın ce­bi­ne yan­sı­yan bir şey yok.

Yak­la­şık iki ay­dır Cum­hur­baş­kan­lı­ğı gi­bi bir ko­nuy­la meş­gul olur­ken, biz, iki yıl­dır söy­le­dik. Cum­hu­ri­yet­le be­ra­ber, Tür­ki­ye'de, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­nın sü­rek­li sı­kın­tı­lar ve kri­ze ne­den ol­du­ğu­nu söy­le­di­ği­miz­de hiç ku­lak as­ma­dı­nız, ama ya­şa­dı­ğı­mız bo­yut iş­te bu. Si­zin ira­de­niz­de­ki oto­büs, ma­ale­sef, bu ül­ke­yi du­va­ra tos­lat­mak­tan baş­ka bir şey, so­nuç el­de et­me­di. Ha­sar çok bü­yük. Ül­ke­nin öde­di­ği de­mok­ra­tik be­del işin ca­ba­sı, öde­di­ği eko­no­mik be­del­ler ca­ba­sı.

AKP İk­ti­da­rın­da, baş­ta dev­let, sa­de­ce dev­let, dış borç fa­izi ola­rak -borç öde­me­di bak- 184 mil­yar do­lar öde­di. Bu­nu kim öde­di? İş­te çift­çim, iş­te köy­lüm, iş­te es­na­fım, iş­te me­mu­rum, ya­ni he­pi­miz öde­dik. "Dev­let" adı al­tın­da han­gi ka­mu ku­ru­mu kal­dı ki üre­tim yap­sın ve üre­tim­den ka­lan ar­tı de­ğer­ler­le be­ra­ber bu borç­la­rı öde­sin! Ne bı­rak­tı­nız? Her şe­yin ya­ban­cı­laş­tı­ğı, ma­ale­sef, bir beş yıl­lık AKP İk­ti­da­rıy­la kar­şı kar­şı­ya kal­dık.

Evet, dış ser­ma­ye­ye, biz, Ana­va­tan ola­rak, sı­cak ba­kı­yo­ruz, ama ya­tı­rım­cı... Siz ise, bu ül­ke­de sa­de­ce rant pe­şin­de ko­şan, ran­ti­ye de­di­ği­miz sı­cak pa­ra­ya bak­tı­nız. Dün­ya­nın her ye­rin­de ran­ti­ye­den… İş­te be­ğen­me­di­ği­miz Çin'de bi­le, bu­gün, bor­sa­da ko­mis­yon oran­la­rı, ver­gi oran­la­rı yük­sel­ti­lir­ken, siz ise sı­fır­la­dı­nız hem de ken­di va­tan­daş­la­rı­nız­dan esir­ge­ye­rek.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Ta­mam­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Ya­ni, kı­sa­ca, beş yıl­lık ic­ra­atı­nız­da, ne çift­çi­si ne köy­lü­sü ne me­mu­ru bu ül­ke­de ha­yal bi­le ku­ra­maz­ken, bu ül­ke­de ya­şa­mın ver­miş ol­du­ğu sı­kın­tı­lar­la baş ba­şa ka­lır­ken, on­la­rı unut­ma­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yo­ruz. Gi­de­ra­yak ver­di­ği­niz bu si­ya­si rüş­vet­le­re as­la prim ver­me­ye­cek­le­ri­ni dü­şü­nü­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Gü­ler.

Şah­sı adı­na An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Fa­ruk Ko­ca… Yok.

Şah­sı adı­na Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ala­et­tin Gü­ven.

Bu­yu­run Sa­yın Gü­ven. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (Kü­tah­ya) - Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz 1406 sı­ra sa­yı­lı Ya­sa Tek­li­fi'nin 1'in­ci mad­de­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; be­le­di­ye­ler, mer­kezî yö­ne­ti­min, mer­kez ve taş­ra­da va­tan­da­şa yö­ne­lik hiz­met­le­ri ye­ri­ne ge­ti­ren ye­rel yö­ne­tim­le­rin baş­ta ge­len tem­sil­ci­le­ri­dir.

Be­le­di­ye de­mek ye­rin­den yö­ne­tim, ye­rin­den yö­ne­tim de­mek, ya­kın­dan ve anın­da çö­züm üret­mek ve hiz­me­ti gö­tür­mek an­la­mı­na gel­mek­te­dir.

Bu an­lam­da, ge­nel­lik­le ül­ke­miz­de seb­ze ve mey­ve üre­ti­mi­nin ço­ğu se­ra üre­ti­mi yön­te­miy­le ya­pıl­mak­ta­dır. Tak­dir eder­si­niz ki, se­ra üre­ti­mi­nin gir­di­le­ri, ge­li­şen tek­no­lo­ji ve ye­ni­lik­ler se­be­biy­le sü­rek­li art­mak­ta­dır. Se­ra üre­ti­ci­le­ri­nin, üre­tim fa­ali­yet­le­ri­ne baş­la­ma­dan ön­ce, sa­bit ya­tı­rım aşa­ma­sın­da öde­mek zo­run­da kal­dık­la­rı harç­la­rın ek bir ma­li­yet ge­tir­di­ği bi­li­nen bir ger­çek­tir.

An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li­miz Sa­yın Ba­daz­lı'nın bu tek­li­fiy­le, se­ra üre­ti­miy­le il­gi­li in­şa edi­len te­sis­ler­den bi­na in­şa­at har­cı­nın alın­ma­ma­sı is­ten­mek­te­dir. Böy­le­ce, se­ra üre­ti­ci­le­ri­nin se­ra fa­ali­yet­le­rin­de kul­la­nıl­mak üze­re in­şa et­tik­le­ri te­sis­le­rin üze­rin­de önem­li bir ma­li­yet gi­de­ri olan bi­na in­şa­at har­cın­dan mu­af tu­tul­ma­sıy­la üre­ti­ci ma­li­yet­le­ri aza­la­cak­tır. Bu da, üre­ti­mi de ar­tı­ra­cak, ay­nı za­man­da, is­tih­da­mı da ar­tı­ra­cak­tır.

Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; AK Par­ti İk­ti­da­rı ve hat­ta AK Par­ti Hükûme­ti­nin en bü­yük he­de­fi is­tih­da­mı ar­tır­mak, üre­ti­mi ar­tır­mak­tır. Bu nok­ta­da hız­la ça­lış­ma­la­rı­nı sür­dü­rür­ken, bi­raz ön­ce, özel­lik­le tek­li­fin tü­mü üze­rin­de ko­nuş­ma ya­pan mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız­dan bi­rin­den iki so­ru yö­nel­til­di mu­ha­le­fet adı­na: "Köy­le­re ne­ler ge­tir­di­niz? Be­le­di­ye­le­ri inim inim in­let­ti­niz."

Ta­bii, bu so­ru­ya, her şey­den ön­ce "Ayi­ne­si iş­tir ki­şi­nin la­fa ba­kıl­maz, şah­sın gö­rü­nür rüt­bei ak­lı ese­rin­de." öz­de­yi­şiy­le ce­vap ve­rir­ken, "Eser ne?" der­sek, bu­nu cüm­le âlem, sa­ğır sul­tan bi­le duy­du di­ye­rek; bir, KÖY­DES; iki, BEL­DES…

Köy­le­ri Des­tek­le­me Pro­je­si "Köy­le­re ne­ler yap­tı­ğı­nız?" so­ru­su­na açık, net, gö­rü­le­bi­lir, ya­şan­mış bir mut­lu­luk­tan baş­ka bir şey de­ğil­dir de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım. Bu an­lam­da, KÖY­DES pro­je­siy­le, köy­le­ri­mi­ze yol, su, hat­ta ki­lit ta­şı, hat­ta ka­na­li­zas­yon ya­pıl­ma­sı­na yö­ne­lik fa­ali­yet­ler için, AK Par­ti Hükûme­ti dö­ne­min­de, 2006 yı­lın­da 2,5 kat­ril­yon, 2007 yı­lı için de 2 kat­ril­yon ay­rıl­mış­tır. Özel­lik­le ilim Kü­tah­ya da bun­dan 2006'da 19 tril­yon, 2007'de 17 tril­yon pay al­mış­tır.

Ay­nı za­man­da KÖY­DES, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, sa­de­ce fi­zi­ki an­lam­da bir şey­ler yap­mak de­ğil, de­mok­ra­siy­le yö­ne­ti­len ül­ke­miz­de de­mok­ra­si­nin ka­tı­lım­cı tem­sil özel­li­ği­ni de ulu or­ta ifa­de et­mek­te­dir. Ne gi­bi? Ba­kı­nız: Se­çil­miş­le­re bu­ra­da bir de­ğer ve­ri­li­yor. Muh­tar­lar, se­çil­miş­tir; il ge­nel mec­li­si üye­le­ri, se­çil­miş­tir ve atan­mış­lar­dan, ida­ri amir­le­rin baş­kan­lı­ğın­da, 2 il ge­nel mec­li­si üye­si, 2 muh­tar ko­mis­yon ku­ra­rak, bu pa­ra­la­rı da, ye­rin­de, hız­lı, et­kin bir şe­kil­de har­ca­mak­ta­dır­lar.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (De­vam­la) - Bu ara­da, muh­tar­la­ra da bir şey ya­pıl­ma­dı­ğı­nı bu­ra­dan ifa­de eden cüm­le­ler ben duy­dum. Son za­man­lar­da, bi­zim ik­ti­da­rı­mız­da, en azın­dan, bi­raz ön­ce, on­la­ra, se­çil­miş ol­ma­nın zev­ki­ni, KÖY­DES pro­je­si­ne ko­mis­yon­da üye ol­mak­la ka­tı­lı­mı sağ­la­mak­la tat­tır­dı­ğı­mız gi­bi, ay­nı za­man­da, ma­aş­la­rın­da da -bil­di­ği­niz gi­bi- yüz­de 150'le­re va­ran bir ar­tı­rım sağ­la­dık.

"Be­le­di­ye­le­ri inim inim in­let­ti­niz." cüm­le­si­ne de… Eğer, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, be­le­di­ye­le­re BEL­DES pro­je­siy­le, Be­le­di­ye­le­ri Des­tek­le­me pro­je­siy­le 2007'de 300 tril­yon pa­ra ay­rı­la­rak ik­ti­da­rı­mız dö­ne­min­de, on­la­rın, yi­ne, alt­ya­pı ya­tı­rım­la­rı için har­ca­na­cak 300 tril­yo­nu ayır­mak on­la­rı inim inim in­let­mek­se, in­let­me­mek ne an­la­ma ge­lir, o ay­rı bir ko­nu.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Gü­ven, son cüm­le­ni­zi ri­ca edi­yo­rum.

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (De­vam­la) - Özet­le­ye­cek olur­sak, BEL­DES de, ay­rı, baş­lı ba­şı­na, çap­lı, et­kin, bü­yük bir pro­je­dir. AK Par­ti bu pro­je­le­ri hep ye­ri­ne ge­tir­me­ye de­vam ede­cek­tir. Biz­de, bu pro­je­ler uy­gu­la­nır­ken, par­ti ay­rı­mı da ya­pıl­ma­dan, borç­la­ra mah­su­ben ke­si­len pa­ra­lar­da da ay­rım ya­pıl­ma­dan, hiz­met­ler et­kin bir şe­kil­de gö­tü­rül­mek­te­dir.

Ben, bu ya­sa­nın ül­ke­mi­ze ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı te­men­ni­siy­le he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Gü­ven.

Şah­sı adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ali Ke­mal Kum­ku­moğ­lu.

Bu­yu­run.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, çift­çi, ta­rım ürün­le­ri, dört bu­çuk yıl­lık ik­ti­da­rı­nız dö­ne­min­de Tür­ki­ye'nin en çok tar­tı­şı­lan ko­nu­la­rı ol­du, bu Mec­li­sin de en çok tar­tış­tı­ğı ko­nu­lar ol­du. Şöy­le bir du­rum­la kar­şı kar­şı­ya­yız: Şu Mec­lis, Ta­rım Ba­ka­nı­nın ağ­zın­dan, "Bu yıl buğ­da­yın fi­ya­tı şu­dur." di­ye bir laf duy­ma­mış­tır. Her­kes ken­di­ne gö­re bir ra­kam üre­ti­yor. Şim­di, ben sa­yın ba­kan­la­ra, sa­yın ko­mis­yon baş­kan­la­rı­na, sa­yın grup baş­kan­la­rı­na ve­ya ko­nuy­la il­gi­li olan sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­ne, Tür­ki­ye'de buğ­day kaç li­ra­dır, bu­nun fi­ya­tı­nı çı­kıp şu kür­sü­den, bi­len­le­rin söy­le­me­si­ni is­ti­yo­rum. Ben, Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu üye­si­yim. Ta­rım Ba­ka­nı bi­zim Ko­mis­yo­nu­mu­za bel­ki el­li de­fa gel­miş­tir, ama, ne buğ­da­yın ne pa­mu­ğun ne pan­ca­rın bu­gün­kü net fi­ya­tı­nı Sa­yın Ba­ka­nın ağ­zın­dan duy­mak müm­kün de­ğil­dir. Her­kes ken­di­ne gö­re bir şey söy­lü­yor.

Şim­di, Sa­yın Ba­daz­lı be­ni eleş­ti­rir­ken, be­nim ge­çen gün yap­tı­ğım bir ko­nuş­ma­ya ce­vap ve­rir­ken, di­yor ki: "Şim­di, ben un üre­ti­ci­si­yim, ben bi­li­yo­rum, buğ­da­yın fi­ya­tı 450 bin li­ra." Sa­yın Ba­daz­lı, şim­di ki­min elin­de buğ­day var? Çift­çi elin­de­ki buğ­da­yı ne za­man sat­tı? Sa­yın Ba­daz­lı, on ay ol­du çift­çi elin­de­ki buğ­da­yı sa­ta­lı. Ye­ni ürün ge­li­yor, Ada­na'da ha­sat baş­la­dı. Pe­ki, kaç li­ra buğ­da­yın bu yıl­ki fi­ya­tı? Top­rak Mah­sul­le­ri Ofi­sin­den böy­le bir ra­kam du­ya­nı­nız var mı? Ha­sat baş­la­dı, Sa­yın Ba­daz­lı bu­nu söy­le­di. Evet ha­sat baş­la­mak üze­re, ar­pa ha­sa­dı baş­la­dı. Pe­ki, kaç li­ra buğ­day?

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) - 414-420 li­ra.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Buğ­day kaç li­ra? Top­rak Mah­sul­le­ri Ofi­si­nin açık­la­dı­ğı bir fi­ya­tı du­ya­nı­nız var mı?

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - İş­te, söy­lü­yor.

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) - Ben söy­lü­yo­rum… Bir da­ki­ka, ben söy­lü­yo­rum.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Şim­di, Top­rak Mah­sul­le­ri Ofi­si mi açık­la­dı?

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) - 410 -420 li­ra şu an.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Be­ye­fen­di, Top­rak Mah­sul­le­ri Ofi­si mi açık­la­dı?

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) - Top­rak Mah­sul­le­ri Ofi­si bu se­ne açık­la­ma yap­ma­dı.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Ha, ta­mam, siz söy­lü­yor­su­nuz. Şim­di, ba­kın, Sa­yın Ba­daz­lı be­nim ver­di­ğim ra­kam­la­rı ek­sik bu­lu­yor, di­yor ki: "Bu ra­kam­lar doğ­ru de­ğil."

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu yıl, Top­rak Mah­sul­le­ri Ofi­si en ka­li­te­li buğ­da­yı üre­ti­ci­nin elin­den kaç li­ra­ya al­dı? 330 ar­tı 35 bin li­ra prim. Pe­ki, 2003'te buğ­day kaç li­ray­dı? 360 bin li­ra.

Sa­yın Ba­daz­lı'nın, elin­de­ki lis­te­yi, ben, ge­lip, lüt­fen şu­ra­dan oku­ma­sı­nı ri­ca edi­yo­rum, elin­de­ki lis­te­de buğ­day 2003 yı­lın­da kaç li­ra ya­zı­yor, 2005 yı­lın­da kaç li­ra ya­zı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Sa­yın Ba­daz­lı'nın elin­de­ki lis­te­de buğ­da­yın 2003 yı­lı fi­ya­tı 360 bin li­ra, 2005 yı­lı fi­ya­tı 350 bin li­ra. Onun elin­de­ki lis­te­de.

Şim­di, elin­de­ki lis­te­de bu ra­kam­lar ya­zı­lı olan bir ar­ka­da­şı­mı­za, üs­te­lik bu kür­sü­den son ko­nuş­ma­sı­nı ya­pan bir ar­ka­da­şı­mı­za, üs­te­lik bu ya­şa gel­miş ve gö­rü­nü­şün­den, yak­la­şım­la­rın­dan, üs­lu­bun­dan, yu­mu­şak, iyi ni­yet­li, sa­mi­mi bir ar­ka­daş ola­rak gör­dü­ğü­müz, de­ğer­len­dir­di­ği­miz bir ar­ka­da­şı­mı­za bu tav­rı siz ya­kış­tı­rı­yor mu­su­nuz? Ben­ce şık de­ğil, ben­ce doğ­ru de­ğil. Elin­de­ki lis­te­de­ki bil­gi­yi bi­le, şu Ge­nel Ku­rul­da­ki üye­ler­le doğ­ru bi­çim­de pay­laş­ma­yan bir ar­ka­da­şı­mın tav­rı­nı, ben, say­gın bul­mu­yo­rum, Sa­yın Baş­ka­nın bu ko­nu­da­ki ce­vap hak­kı­mı en­gel­le­yen yak­la­şı­mı­nı da doğ­ru bul­mu­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu, sa­de­ce buğ­da­yın me­se­le­si de­ğil. Şim­di, ben bi­len­le­ri­ne so­ru­yo­rum: Kim, me­se­la, Ege'de pa­mu­ğun üre­til­di­ği böl­ge­nin mil­let­ve­ki­liy­se, çık­sın şu kür­sü­den, ge­çen yıl pa­muk kaç li­ray­dı, bu yıl pa­muk kaç li­ra, şu­ra­dan söy­le­sin.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 2002 yı­lın­da 1 mil­yon 100 bin li­ra­ya sa­tıl­mış olan Ege pa­mu­ğu, 2006 yı­lın­da 700-750 bin li­ra ara­sın­da sa­tıl­dı. Üze­rin­de 350 bin li­ra da teş­vik var. Ya­ni, 2007 yı­lın­da Ege pa­mu­ğu, 2002 yı­lın­da­ki Ege pa­mu­ğu­nun fi­ya­tı­nı he­nüz ya­ka­la­ya­bil­miş de­ğil.

Pe­ki, pan­car?.. Pan­car üre­tim böl­ge­sin­den ge­len mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım kim, çık­sın şu­ra­da söy­le­sin­ler. Bir yıl ön­ce pan­car 99 bin li­ra, bir yıl son­ra pan­car 89 bin li­ra! Sa­yın Grup Baş­kan Ve­ki­li fın­dık üre­ti­mi­nin en yo­ğun bi­çim­de ol­du­ğu bir böl­ge­miz­den ge­li­yor. Bir yıl ön­ce fın­dık kaç li­ra, bu yıl fın­dık kaç li­ra? Fın­dık, 4 mil­yon li­ra­ya, üre­ti­ci­nin elin­den çı­ka­lı ne­re­dey­se bir yıl geç­tik­ten son­ra gel­me­ye baş­la­dı. Fın­dı­ğı ha­sat za­ma­nın­da üre­ti­ci­nin elin­den tüc­car kaç li­ra­ya al­dı? 2 mil­yon 600 bin li­ra, 2 mil­yon 700 bin li­ra, 2 mil­yon 800 bin li­ra…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

MUS­TA­FA ILI­CA­LI (Er­zu­rum) - Yal­nız, Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ka­nu­nu bu.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Evet, be­le­di­ye ge­lir­le­ri­ni, bu, be­le­di­ye ge­lir­le­ri ara­cı­lı­ğıy­la ta­rı­ma ya­pı­lan bir ko­lay­lı­ğı il­gi­len­di­ren bir dü­zen­le­me Sa­yın Mil­let­ve­ki­li, evet.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu söy­le­di­ğim ra­kam­la­rın içe­ri­sin­de hiç­bir şe­kil­de ma­li­yet un­sur­la­rın­da, he­pi­mi­zin ka­bul et­ti­ği, ar­tış­lar yok­tur. Bir de­fa, fi­yat­lar es­ki­sin­den ge­ri­de­dir. Şim­di, böy­le hem suç­lu hem güç­lü, her ko­nu­da zey­tin­ya­ğı gi­bi üs­te çık­ma­ya ça­lı­şan bir yak­la­şım­la in­san­la­rın ya­şa­dık­la­rı ger­çe­ği in­san­la­ra unut­tur­mak müm­kün de­ğil­dir. İn­san­la­rın ya­şa­dı­ğı ger­çek bu! Adam, dün 1 ki­lo ürü­nü­nü sat­tı­ğı fi­ya­tı bu yıl bu­gün bu­la­mı­yor.

Ha­sat dö­ne­mi baş­la­mış, buğ­da­yın fi­ya­tı­nın, ar­pa­nın fi­ya­tı­nın ne ola­ca­ğı­nı, en azın­dan, ta­ban fi­ya­tı­nın ne ola­ca­ğı­nı, bu­nun ne ka­da­rı­nın Top­rak Mah­sul­le­ri Ofi­si ta­ra­fın­dan alı­na­ca­ğı­nı üre­ti­ci bil­mi­yor. Top­rak Mah­sul­le­ri Ofi­si fın­dık üre­ti­ci­si­nin fın­dı­ğı­nı ala­bil­mek için, ta­bii, FİS­KO­BİR­LİK'i or­ta­dan kal­dı­ra­bil­mek adı­na dev­re­ye gi­ren Top­rak Mah­sul­le­ri Ofi­si, şim­di…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kum­ku­moğ­lu, son cüm­le­le­ri­niz için açı­yo­rum.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Evet Sa­yın Baş­kan, son cüm­lem.

Şim­di, üre­ti­ci­nin ha­sa­dı baş­la­mış, buğ­day ha­sa­dı baş­la­mış, or­ta­lık­ta fi­yat yok ve siz, bu­ra­da kal­kıp biz ta­rım po­li­ti­ka­la­rın­da şöy­le doğ­ru şey­ler ya­pı­yo­ruz, ar­ka­daş­la­rı­mı­zın söy­le­dik­le­ri yan­lış­tır, iş­te, ek­sik­tir fi­lan gi­bi, hiç ol­maz­sa, ya­ni yan­lı­şı­nız var, ek­si­ği­niz var. "Ona kay­nak ayı­ra­ma­dık, şu se­bep­le ayı­ra­ma­dık, önü­müz­de­ki dö­nem­de bi­ze imkân ve­ri­le­bi­lir­se bu kay­nak­la­rı ar­tır­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğız." Bu­nu an­la­rım, ama ra­kam­la­rı bi­le çar­pı­ta­rak, mu­ha­le­fe­ti bir yer­de, üs­te­lik de yan­lış söy­le­ye­rek, ka­mu­oyu­nu ya­nılt­ma­ya dö­nük bir­ta­kım dav­ra­nış­lar içe­ri­sin­de gös­ter­me­ye ça­lış­mak bu Mec­li­se de Mec­li­sin say­gın­lı­ğı­na da ya­kış­maz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kum­ku­moğ­lu.

Mad­de üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

1'in­ci mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum:

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı…

BAŞ­KAN - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

Mad­de­yi ka­bul eden­ler…

Efen­dim, kâtip üye­ler bu­gün ne­den­se an­la­şa­mı­yor.

Oy­la­ma­yı elek­tro­nik ci­haz­la ya­pa­ca­ğım.

Oy­la­ma için üç da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum ve oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır ve mad­de ka­bul edil­miş­tir.

2'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2- Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ka­nu­nu­nun 80 in­ci mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sın­da yer alan "ahır" iba­re­sin­den  ön­ce gel­mek üze­re "se­ra ve ben­ze­ri ör­tü al­tı ta­rım fa­ali­ye­tin­de kul­la­nıl­mak üze­re in­şa edi­len te­sis­ler," iba­re­si ve "Bi­na İn­şa­at Har­cı" iba­re­sin­den ön­ce gel­mek üze­re "5302 sa­yı­lı İl Özel İda­re­si Ka­nu­nu uya­rın­ca alı­na­cak üc­ret­ler ile" iba­re­si ek­len­miş­tir.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Sa­lih Gün.

Bu­yu­run efen­dim.

CHP GRU­BU ADI­NA SA­LİH GÜN (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 2464 sa­yı­lı Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ka­nu­nu üze­rin­de de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­sı hu­su­sun­da söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, çift­çi­nin, köy­lü­nün, be­le­di­ye­le­rin so­run­la­rı bir iki sa­ate sığ­maz. İki gü­zi­de hiz­met tem­sil­ci­si­nin so­run­la­rı­nı bu­ra­da sa­at­ler­dir ko­nu­şu­yo­ruz. Ma­ale­sef, hiç­bir şey umul­du­ğu gi­bi de­ğil. Çün­kü, be­le­di­ye­le­rin ge­lir­le­rin­de, son çı­kan ya­say­la, bir sü­rü yük yük­len­me­si­ne rağ­men, hiç­bir ka­lem­de ar­tış ol­ma­mış­tır.

Tür­ki­ye'de 3.225 be­le­di­ye var­dır. 16 ta­ne­si bü­yük­şe­hir­dir, 1.052 ta­ne­si bü­yük­şeh­re bağ­lı be­le­di­ye­dir. Bü­yük­şe­hir be­le­di­ye­le­ri­nin ara­sın­da da ge­lir da­ğı­lı­mı yö­nün­den eşit­siz­lik ve bu­ra­da hak­sız­lık var­dır. Ba­zı be­le­di­ye­ler millî pay­dan çok faz­la pay alır­ken… Ge­çen de ar­ka­da­şı­mın söy­le­di­ği gi­bi "Er­zu­rum Be­le­di­ye­sin­de ma­aş­lar zor öde­ni­yor." di­ye ken­di­si ser­ze­niş­te bu­lun­du.

Tür­ki­ye'nin sa­na­yi kent­le­rin­de­ki bü­yük­şe­hir­ler, millî pay­dan çok bü­yük pay alı­yor­lar. Bu sa­na­yi­nin ba­tı ta­ra­fın­da ol­ma­sı, do­ğu­da­ki şe­hir­le­ri­mi­zi mağ­dur et­mek için bir ne­den mi­dir? Ge­çen ko­nuş­mam­da da söy­le­dim. Bu­ra­da­ki, ya­sa­lar kar­şı­sın­da eşit olan ki­şi­le­rin, dev­let­ten al­dı­ğı pay­lar da eşit ol­ma­lı­dır.

Bu­ra­da üç çe­şit be­le­di­ye var. Üç çe­şit be­le­di­ye­den bü­yük­şe­hir­ler, im­pa­ra­tor­luk; di­ğer­le­ri, ken­di mut­la­ki­ye­ti içe­ri­sin­de is­te­dik­le­ri gi­bi, ya­say­la, ken­di mec­lis­le­rin­de ka­rar ve­re­bi­len­ler. Bü­yük­şeh­rin alt be­le­di­ye­le­ri olan 1.052 ta­ne be­le­di­ye de her gün, bü­yük­şeh­rin Mec­lis üye­si gi­bi, gi­dip ica­zet­te bu­lun­mak üze­re: "Şu­nu ya­par mı­yız baş­ka­nım? Bu­nu bir an ön­ce ge­çi­re­lim. Halk be­ni sı­kış­tı­rı­yor…" Hal­kın kar­şı­sı­na gel­di­ğin­de de: "Bü­yük­şeh­re sevk et­tik. Bu is­te­di­ğin üç beş gü­ne ka­dar çı­kar." de­yip ay­lar­ca oya­la­nı­yor. Bü­yük­şe­hir­ler­de uy­gu­la­nan bir olay da şu: Alı­nan ka­rar­lar bü­yük­şe­hir­de ilan edi­li­yor, alt be­le­di­ye­ler­de­ki, bel­de­ler­de­ki be­le­di­ye­le­rin ha­be­ri ol­mu­yor, iti­raz sü­re­le­ri de geç­miş olu­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bü­yük­şe­hir­le­rin dı­şın­da­ki be­le­di­ye­le­rin sı­kın­tı­la­rı din­len­me­li. Bu ya­sa­lar bu­ra­da göz­den ge­çi­ril­me­den ön­ce yal­nız bü­yük­şe­hir­de­ki­ler din­le­ni­lir­se, Tür­ki­ye'nin so­run­la­rı­nın ta­ma­mı­nı din­le­miş ve çö­züm bul­muş ola­ma­yız. Çün­kü, sa­na­yi­ci­nin bir bü­yük­şe­hir be­le­di­ye­si içe­ri­sin­de kur­du­ğu or­ga­ni­ze sa­na­yi­de be­le­di­ye­le­re bir harç be­de­li ve­ri­li­yor, ya­pı­laş­ma­da­ki ÇED'le il­gi­li ko­nu­tun ve­ya fab­ri­ka içe­ri­si­ne ya­pı­la­cak bi­na­nın üze­rin­de hiç­bir hü­küm ve ta­sar­ru­fu yok. Bu "pa­ra­nı al, sus. Biz is­te­di­ği­mi­zi uy­gu­la­rız." mo­de­li­dir. Bu­na bir açık­lık ge­ti­ril­me­li, o böl­ge­de­ki be­le­di­ye­le­re de yet­ki ve­ril­me­li. Bu ve­ril­me­di­ği sü­re­ce, çar­pık ya­pı­laş­ma, hak­sız bir şe­kil­de be­le­di­ye baş­kan­la­rı­nın elin­den yet­ki­le­rin alın­ma­sı du­ru­mu­na ge­li­ni­yor.

Be­le­di­ye­le­rin ge­lir­le­ri: Be­le­di­ye­nin ge­lir­le­ri için Sa­yın Ba­daz­lı'nın bu­gün sun­du­ğu tek­lif için ben de te­şek­kür edi­yo­rum. Ta­bii ki, ora­da­ki ya­tı­rım­cı­yı ko­ru­mak ve baş­lan­gıç­ta­ki gir­di­le­ri azalt­mak için bir ne­den­dir; ama bir va­tan­da­şın, bir bel­de­nin içe­ri­sin­de 100 met­re­ka­re ev ya­par­ken, da­ha pro­je aşa­ma­sın­da, gi­dip yet­ki­li­ler­den mü­sa­ade al­ma­sı için en az 8-10 mil­yar li­ra pa­ra har­ca­ma­sı ge­re­ki­yor. Emek­li olan bir iş­çi­nin, me­mu­run eli­ne or­ta­la­ma 30 mil­yar geç­ti­ği­ni dü­şü­nür­se­niz, üç­te 1'i, da­ha be­le­di­ye ya­sa­sıy­la il­gi­li yok edil­miş olu­yor. Ora­da­ki ya­tı­rım­cı pa­ra ka­zan­mak için ya­tı­rım ya­par­ken teş­vik ve des­tek olun­ma­sı ne ka­dar doğ­ruy­sa, bu­ra­da ço­luk ço­cu­ğu­na bir ko­nut ya­pa­cak va­tan­da­şa uy­gu­la­nan bu ya­sa da bu ka­dar yan­lış bir olay.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, be­le­di­ye ya­sa­la­rı­nın ge­lir­le­ri bu şe­kil­de art­maz. O böl­ge­de­ki se­ra­cı­nın, iş­te, şe­yi­ni kal­dı­ra­cak­sı­nız, onun ge­li­ri­ni ço­ğal­ta­cak­sı­nız; bu­ra­da­ki be­le­di­ye­ye şu yet­ki­yi ve­re­cek­si­niz, bu ola­cak... Tü­mü­ne şa­mil ol­ma­lı, tü­mü­nü kap­sa­ma­lı.

Tür­ki­ye'de, da­ha ön­ce akar­ya­kıt tü­ke­tim ver­gi­sin­den pay alı­nı­yor­du, bu­nu kal­dır­dı­nız. Tür­ki­ye'de, her il­de kul­la­nı­lan akar­ya­kıt, her ilin be­le­di­ye­si­ne eşit şe­kil­de da­ğı­tıl­ma­lı. Ama, ne­re­den tah­mil-tah­li­ye edi­li­yor­sa, han­gi il­de ra­fi­ne­ri var­sa, ora­da­ki be­le­di­ye­ler bun­dan pay ala­bi­li­yor­lar­dı, onu da kal­dır­dı­nız. Bu tek­rar ko­nul­ma­lı. Tür­ki­ye'de, araç­lar­dan do­la­yı ha­va kir­li­li­ğin­den mağ­dur olan bü­tün ili kap­sa­yan in­san­la­rın, bel­de­le­ri kap­sa­yan in­san­la­rın, bu pay­dan -be­le­di­ye­siy­le- hiz­met ola­rak pay al­ma­sı sağ­lan­ma­lı.

Bu­gün Tür­ki­ye'nin üç beş ilin­de at ya­rış­la­rı ya­pı­lı­yor. Bu at ya­rış­la­rın­dan alı­nan ver­gi, o böl­ge­de­ki be­le­di­ye­le­re ait. Yal­nız, bu at ya­rış­la­rı­nın ba­yi­le­ri Tür­ki­ye'nin her il­çe­sin­de, her ilin­de var. Bun­dan bu il­de­ki in­san­lar bir oyun oy­na­yıp kar­şı­lı­ğın­da bir şey bek­li­yor­lar­sa -dev­le­te bir ya­tı­rım ya­pı­yor- bu pay­dan da o il­çe­de­ki, o il­de­ki be­le­di­ye­ler pay al­ma­lı.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bun­dan ön­ce be­le­di­ye­ler li­man­lar­dan pay alı­yor­lar­dı. Bu li­man­lar­dan pay alın­ma­sı, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın ki­ra­la­dı­ğı meb­lağ üze­rin­den yüz­de 15 pay alı­yor­lar­dı. Bu­nu da kal­dır­dı­nız. Bi­raz son­ra de­ği­ne­ce­ğim.

Özel­leş­tir­me­den,  ne var­sa, dev­le­tin al­dı­ğı­nı kı­sı­yor­su­nuz, bu­gün va­tan­da­şın yap­tı­ğı iş­ler­den ver­gi ala­rak büt­çe ta­mam­la­ma­ya ça­lı­şı­yor­su­nuz. Ta­ma­men yan­lış. Özel­leş­tir­me­den bu fe­dakârlı­ğı ya­pa­rak, va­tan­da­şın üze­ri­ne yük yük­lü­yor­su­nuz.

Oto­yol ge­lir­le­ri: Oto­yol­lar­da ba­zı böl­ge­ler­de tur­ni­ke­ler­den ge­çiş üc­re­ti alı­nı­yor. Bu, Ana­do­lu'nun, Trak­ya'nın çe­şit­li ke­sim­le­rin­den çık­mış bir sü­rü araç­tan alı­nan bir yol ver­gi­si. Bu­nun, o il­den bu­ra­ya ka­dar ge­lip… Dev­let bir mü­ey­yi­de uy­gu­la­ya­cak­sa, öde­ye­cek­se, o pay­dan ne­den o be­le­di­ye­le­re bir pay ve­ril­mi­yor? Bu­ra­da­ki yan­lış­lık da ta­ma­men, yan­lış.

Be­le­di­ye­le­rin bir de ba­şı­boş bı­ra­kıl­dı­ğı­nı his­se­di­yo­rum. Ba­zı be­le­di­ye­ler, bü­yük­şe­hir sı­nır­la­rın­da bil­has­sa, bin­ler­ce oto­bü­sü­nü ken­di ga­raj­la­rı­na çe­kip, ta­ko­za alıp, AKP'li yan­daş­la­rı­na iha­le yo­luy­la ta­şı­ma iha­le­le­ri ve­rip, bu­ra­da be­le­di­ye ge­lir­le­ri­ni de azalt­ma ola­yı­na gi­dil­di.

Be­le­di­ye­ler ka­mu hiz­me­ti yap­mak­ta­dır. Yal­nız, son za­man­lar­da Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ya­sa­sı Par­la­men­to­ya gel­me­miş­tir. Bun­dan do­la­yı da be­le­di­ye­ler mağ­dur­dur. Bü­yük­şe­hir­ler, be­le­di­ye adı­na İl­ler Ban­ka­sın­dan çı­kan pa­yın da­ha be­le­di­ye­nin eli­ne geç­me­den yüz­de 25'ini bü­yük­şe­hir he­sa­bı­na al­mak­ta­dır­lar.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

SA­LİH GÜN (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum Baş­ka­nım.

Bü­yük­şeh­rin bu ka­dar bü­yük ge­lir­le­ri var­ken, bel­de be­le­di­ye­le­ri­nin or­ta­la­ma ay­lık gi­der­le­ri 60-70 mil­yar­dır. İl­ler Ban­ka­sın­dan, de­min de bah­set­ti­ğim, yüz­de 25 ke­sil­me­si va­sı­ta­sıy­la 10 mil­yar pa­ra gel­mek­te­dir. Be­le­di­ye­le­ri, bu ka­dar, hal­ka hiz­met eder­ken sı­kın­tı­ya sok­mak vic­dan­sız­lık­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ar­ka­da­şım bi­raz ön­ce KÖY­DES'ten, BEL­DES'ten bah­set­ti. Bun­lar… Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ku­rul­du­ğun­dan be­ri köy­le­re su git­mi­yor muy­du? Köp­rü ya­pıl­mı­yor muy­du? O be­le­di­ye­ler BEL­DES'in bu­gün yap­tık­la­rı­nı ya­pa­mı­yor­lar mıy­dı?

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Var­dı da mı yap­tık? Yo­lun üs­tü­ne yol mu yap­tık?

SA­LİH GÜN (De­vam­la) - Bu, ta­ma­men, şu an­da grup ku­rup KÖY­DES, BEL­DES yö­ne­ti­ci­le­ri va­sı­ta­sıy­la, AK Par­ti­li olan ar­ka­daş­la­ra iha­le yo­luy­la rant sağ­la­ma ola­yı­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Gün, son cüm­le­ni­zi ri­ca ede­yim.

SA­LİH GÜN (De­vam­la) - Bi­raz son­ra beş da­ki­ka da­ha hak­kım ola­cak, ora­da bah­set­mek üze­re he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Gün.

Şah­sı adı­na An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Fa­ruk Ko­ca... Yok.

Şah­sı adı­na Kon­ya Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Öz­kan Ök­süz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Şim­di, bir­kaç ar­ka­da­şı­mız, CHP'li ar­ka­da­şı­mız bu­ra­ya çık­tı, AK Par­ti­nin ta­rım­da hiç­bir şey yap­ma­dı­ğı­nı ve çift­çi­nin pe­ri­şan ol­du­ğu­nu bu­ra­da di­le ge­tir­di­ler. Ar­ka­daş­lar, bu­nun­la il­gi­li bir­kaç cüm­le sarf et­mek is­ti­yo­rum.

AH­MET ER­SİN (İz­mir) - Sa­taş­ma yap­ma ama.

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (De­vam­la) - Biz ik­ti­da­ra gel­di­ği­miz­de ta­rı­mın gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­sı 23 kat­ril­yon­du, şu an­da ta­rı­mın gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­sı 37 kat­ril­yon. Ar­tış yüz­de 73.

HA­LİL ÜN­LÜ­TE­PE (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Üre­ti­ci ni­ye şikâyet edi­yor o zaman?

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (De­vam­la) - Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ta­ri­hin­de, yet­miş se­kiz yıl­da 23 kat­ril­yon, dört bu­çuk yıl­da bi­zim sağ­la­dı­ğı­mız bu­nun bir bu­çuk ka­tı.

HA­LİL TİR­YA­Kİ (Kı­rık­ka­le) - Bu pa­ra ne­re­de ya?

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (De­vam­la) - İki: Ar­ka­daş­lar, biz gel­di­ği­miz­de…

HA­LİL TİR­YA­Kİ (Kı­rık­ka­le) - Köy­lü acın­dan ölü­yor, pa­ra ne­re­de?

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (De­vam­la) - …çift­çi­ye ve­ri­len des­tek 1 kat­ril­yon 868 tril­yon­du. Şu an­da ver­di­ği­miz des­tek, 5 kat­ril­yon 233 tril­yon­dur. Ara­da­ki fark 3,5 kat­ril­yon­dur, dik­ka­ti­ni­zi çe­ki­yo­rum.

HA­LİL TİR­YA­Kİ (Kı­rık­ka­le) - Sen yağ­lı ye­miş­sin bu­gün, yağ­lı!

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (De­vam­la) - Bir yıl­da, çift­çi­mi­ze yıl­lık 3,5 kat­ril­yo­na ya­kın bir des­tek ve­ri­yo­ruz. Bun­la­rı gör­me­niz la­zım.

Gel­di­ği­miz­de hay­van­cı­la­ra ve­ri­len des­tek 83 tril­yon­du, şu an­da hay­van­cı­lı­ğa ve­ri­len des­tek 678 tril­yon. Ara­da­ki far­kı bir he­sap­la­yın. Ya­ni, "Bu Hükûmet bir şey yap­ma­dı, bir şey et­me­di…" Ra­kam­lar önü­nü­ze çı­kın­ca uta­nır­sı­nız.

HA­LİL ÜN­LÜ­TE­PE (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Çift­çi­nin du­ru­mu ni­ye kö­tü?

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (De­vam­la) - Ba­kın, bir ra­kam da­ha ve­ri­yo­rum: Bu Hükûmet gel­di­ğin­de, ta­rı­mın ih­ra­ca­tı 4,52 kat­ril­yon­du. Şu an­da 9 kat­ril­yon 580 tril­yon. Ara­da­ki fark 5 kat­ril­yon ar­ka­daş­lar. Ne­re­den ne­re­ye gel­di­ği­mi­zi…

MEH­MET ALİ ARI­KAN (Es­ki­şe­hir) - İt­ha­la­tı da söy­le.

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (De­vam­la) - İt­ha­la­tı da söy­le­ye­yim: Bi­zim şu an­da ta­rım­da­ki it­ha­la­tı­mız, gel­di­ği­miz za­man 80 tril­yon fark var­dı, şu an­da leh­te 3 kat­ril­yo­nun üze­rin­de­dir ar­ka­daş­lar, leh­te. Bun­la­rı in­ce­le­yin de ko­nu­şun.

HA­LİL ÜN­LÜ­TE­PE (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - 2 tril­yon yol­suz­luk­tan da bah­se­der mi­sin?

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (De­vam­la) - Ba­kın, biz gel­di­ği­miz­de buğ­day fi­ya­tı 220 TL do­la­yın­day­dı. Şim­di, bi­raz ön­ce ar­ka­da­şı­mız ko­nu­şur­ken bor­say­la gö­rüş­tüm; şu an­da, Ada­na'da buğ­day 410 ile 420 Türk li­ra­sı ara­sın­da alı­cı bul­mak­ta ve tüc­car sa­tın al­mak­ta­dır. Biz, bu se­ne mü­da­ha­le et­me­me­ye ka­rar­lı­yız. Ni­ye mü­da­ha­le et­me­me­ye ka­rar­lı­yız? Çün­kü, tüc­car buğ­da­yın şu an­da­ki fi­ya­tı­nı ve­ri­yor. Eğer 400'ün al­tı­na iner­se iş­te o za­man Ofis dev­re­ye gi­re­cek, mü­da­ha­le alım­la­rıy­la çift­çi­mi­zin mağ­du­ri­ye­ti­ni kar­şı­la­ya­cak­tır ar­ka­daş­lar. Ya­ni, bun­la­ra… Ar­tık, dev­let ken­di çift­çi­si­ne sa­hip­tir. 410 li­ra… Bak, 220 li­ra, di­yor­dun. Bak, bu­na şey de de­di­niz, de­di­niz ki iş­te, "ma­zot fi­yat­la­rı…" Ona da ge­le­lim. Biz gel­di­ği­miz­de ma­zot, aşa­ğı yu­ka­rı 1.200 do­la­yın­day­dı, şu an­da 2.260 do­la­yın­da.

AH­MET ER­SİN (İz­mir) - Ha­yır, 900 li­ray­dı.

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (De­vam­la) - 700 li­ra ar­ka­daş­lar, 700 li­ra şu an­da ma­zot des­te­ği ve­ri­yo­ruz. De­mek ki, biz, ma­zo­tu, şu an­da 1.500 do­la­yın­da çift­çi­mi­ze ve­ri­yo­ruz. Bu­ra­da da çift­çi­nin le­hi­ne bir şey var­dır ar­ka­daş­lar. Ra­kam­lar bu­ra­da ar­ka­daş­lar, ve­re­bi­li­rim. Ra­kam­lar, şu an­da, is­ta­tis­ti­ki ra­kam­lar, is­te­yen ar­ka­daş­la­ra bu is­ta­tis­ti­ki ra­kam­la­rı ve­re­bi­li­rim.

İS­MET ATA­LAY (İs­tan­bul) - Sen ina­nı­yor mu­sun bu laf­la­ra?

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (De­vam­la) - Ya­ni, bu­ra­ya ge­lin­ce, "çift­çi­ye bir şey ve­ril­me­miş, çift­çi­ye bir şey ya­pıl­ma­mış…" Ra­kam­la­ra ba­ka­rak ko­nuş­ma­mız la­zım ar­ka­daş­lar, ra­kam­la­ra ba­ka­rak ko­nuş­ma­mız la­zım.

Ba­kın, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti, ilk ola­rak un­da da, ih­ra­cat­ta da dün­ya bi­rin­ci­li­ği ka­zan­mış­tır. Ol­du mu şim­di­ye ka­dar? Yi­ne AK Par­ti İk­ti­da­rı za­ma­nın­da ol­muş­tur. Bun­la­rı bir ta­ra­fa bı­rak­ma­ya­lım ar­ka­daş­lar. Ya­ni, bu­ra­ya ge­lip ko­nu­şur­ken si­ze de ce­vap ve­ri­le­ce­ği­ni he­sa­ba ka­ta­rak gel­me­niz la­zım.

Evet, biz, ofis­le­rin hiç­bir za­man buğ­da­ya mü­da­ha­le et­me­me ka­ra­rı al­dık. Ta ki, çift­çi­nin aley­hin­de doğ­du­ğu an, o za­man ofis­ler mü­da­ha­le ka­ra­rı ala­cak ve çift­çi­mi­zin le­hi­ne ka­rar­lar ala­cak. Şu an­da 410 li­ra ve 420 li­ra­ya sa­tı­lı­yor. Bu­na 35-40 li­ra­lık pri­mi de koy­du­ğu­nuz­da 450 ila 460'ı bu­lur. Ha­ya­tın­da da­ha hiç­bi­ri­niz, çift­çi­ye böy­le bir fi­yat ver­me­miş­si­niz­dir ar­ka­daş­lar.

HA­LİL TİR­YA­Kİ (Kı­rık­ka­le) - Kan­tar­la­rı kal­dır­dı­nız, kan­tar­la­rı.

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (De­vam­la) - Ay­nı şe­kil­de, süt­te de ve­rim­li­li­ği sağ­la­dık. Gel­di­ği­miz­de Tür­ki­ye'de­ki süt… Her ne ka­dar de­se­niz ki, iş­te, "Tür­ki­ye'de­ki hay­van­cı­lık ge­ri­li­yor…" Ge­ri­le­me­si­ne rağ­men bu süt ar­tı­şı ne­re­den sağ­lan­dı? Bu süt ar­tı­şı­nı da AK Par­ti İk­ti­da­rı sağ­la­dı.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (De­vam­la) - Ba­kın ar­ka­daş­lar, biz çift­çi­le­ri­mi­ze des­tek ola­rak hay­van­lar da­ğıt­tık ve süt ve­ri­mi yük­sek hay­van­lar da­ğıt­tık. Aşa­ğı yu­ka­rı 25 ki­log­ra­ma ya­kın süt ve­ren hay­van­lar da­ğıt­tık. Bun­dan do­la­yı Tür­ki­ye'de­ki süt üre­ti­mi 8,5 mil­yon ton­ken, şu an­da 11 mil­yon to­na yak­laş­mış du­rum­da­dır ar­ka­daş­lar.

MEH­MET ALİ ARI­KAN (Es­ki­şe­hir) - Hay­van­la­rın yüz­de 80'i Tür­ki­ye'ye uy­ma­dı, öl­dü.

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (De­vam­la) - Bun­lar da şu an­da bi­zim el atıp çift­çi­mi­ze sağ­la­mış ol­du­ğu­muz avan­taj­lar­dır.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

HA­LİL TİR­YA­Kİ (Kı­rık­ka­le) - Ken­di mil­let­ve­kil­le­ri­ni­zin köy­le­ri­ne da­ğıt­tı­nız o hay­van­la­rı.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ök­süz.

Yi­ne, şah­sı adı­na Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Sa­lih Gün.

Bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

SA­LİH GÜN (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li par­la­men­ter ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­raz ön­ce de söy­le­di­ğim gi­bi, bu­ra­da, köy­lü­nün, çift­çi­nin, be­le­di­ye­le­rin so­ru­nu­nu bir iki sa­ate sığ­dır­mak müm­kün de­ğil.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, son za­man­lar­da kır­kın üze­rin­de kö­yü gez­dik, kır­ka ya­kın kö­yü gez­dik. Ta­bii ki, siz de gez­miş­si­niz­dir.

MEH­MET ALİ ARI­KAN (Es­ki­şe­hir) - Gi­de­mi­yor­lar…

SA­LİH GÜN (De­vam­la) - Sa­kar­ya'da yet­miş beş ya­şın­da bir am­ca­ya rast­la­dım. O yet­miş beş ya­şın­da­ki am­ca şu­nu söy­le­di: "Bu köy­de ilk trak­tö­rü alan be­nim. Şu an­da, borç­la­rım­dan do­la­yı trak­tö­rü sat­mak zo­run­da kal­dım. 80 dö­nü­me ya­kın ara­zim var. Eğer bu­nu kom­şum ken­di­li­ğin­den sür­mez­se, ben bu se­ne bu­ra­ya bir şey eke­mem." de­di. Bu, Sa­kar­ya'nın tren ka­za­sı­nın ol­du­ğu kö­yün ya­nı.

MEH­MET VE­DAT YÜ­CE­SAN (Es­ki­şe­hir) - Es­ki­şe­hir,  Es­ki­şe­hir…

SA­LİH GÜN (De­vam­la) - Şim­di, bu çift­çi bu ka­dar mut­lu, hep bi­ze mi ağ­lı­yor? Biz da­ha bir ta­ne­si­ni gör­me­dik.

Mu­dur­nu'ya git­tik. Mu­dur­nu'da pa­za­rı gez­dim. Pa­zar­da va­tan­daş sat­tı­ğı ıs­pa­na­ğı, seb­ze­yi, ma­ru­lu bek­le­ti­yor, sa­at dört… Eli na­sır­lı an­nem şu­nu söy­le­di: "Bu­nu, şu an­da sif­tah yap­ma­dım, bi­raz son­ra -onun ifa­de­siy­le söy­lü­yo­rum- gö­tü­rüp hay­van­la­ra ve­re­ce­ğiz herhâlde." de­di.

MEH­MET ALİ ARI­KAN (Es­ki­şe­hir) - Hay­van da kal­ma­dı.

SA­LİH GÜN (De­vam­la) - Çift­çi­nin bu ka­dar mut­lu ol­du­ğu­nu kim söy­lü­yor ben de bil­mi­yo­rum.

İS­MET ATA­LAY (İs­tan­bul) - Öz­kan söy­lü­yor.

SA­LİH GÜN (De­vam­la) - Bi­ze rast­la­ma­dı mı yok­sa? Si­ze, de­mek hep mut­lu ar­ka­daş­lar rast­lı­yor!

MEH­MET NU­Rİ SAY­GUN (Te­kir­dağ) - On­lar Fran­sa'da ge­zi­yor, Fran­sa'da.

SA­LİH GÜN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, kim­se kim­se­yi ya­nılt­ma­sın. Şu­ra­da, bir bu­çuk ay son­ra her­kes hal­kın kar­şı­sı­na çı­kıp on­la­rı din­le­ye­cek, ge­re­ken ora­da ce­va­bı da he­pi­miz ala­ca­ğız. Ama, öy­le gö­rü­yo­rum ki pal­dır kül­dür aşa­ğı doğ­ru gi­di­yor­su­nuz. Ne Be­le­di­ye Ya­sa­sı ne çift­çi. Be­ye­fen­di, bi­raz ön­ce "Çift­çi mem­nun." di­yor.

Ye­ni bir Hal Ya­sa­sı çı­kart­tı­nız, An­tal­ya'dan ve­ya İz­mir'den tı­rı ve­ya kam­yo­ne­ti dol­du­ran va­tan­daş ora­da­ki ha­le uğ­ra­ya­cak, rü­sum ve­re­cek, ko­mis­yon ve­re­cek, bir bel­ge ala­cak. Ora­dan gi­dip İs­tan­bul'a, To­kat'a ve­ya Yoz­gat'a sat­ma­ya gi­de­cek, da­ha gi­rer­ken be­ra­ber ora­da­ki ha­le gi­re­cek. Çift­çi­ye des­te­ği­niz bu mu? Ko­mis­yon­cu­la­ra çift­çi­nin alın te­ri­ni peş­keş çe­ki­yor­su­nuz. Ora­da­ki in­san­lar top­ra­ğın sü­rül­dü­ğün­den, gü­ne­şin al­tın­da­ki mah­su­lü­nü top­la­dı­ğın­dan… Sa­yın Ba­daz­lı, ora­da­ki, ver­di­ği ka­nun tek­li­fi­nin içe­ri­sin­de ora­da­ki çift­çi­yi, seb­ze üre­ti­ci­si­ni dü­şü­ne­rek de bu­nu da ila­ve et­sey­di onun için de te­şek­kür eder­dim. Sa­yın Ba­daz­lı, doğ­ru mu­dur yan­lış mı­dır?

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Doğ­ru­dur, arı­za­lı, arı­za­lı.

SA­LİH GÜN (De­vam­la) - Hal Ya­sa­sı'nı köy­lü de­ğil sa­de, vic­da­nı olan, top­tan ola­rak sa­tan mar­ket­le­rin bir ta­ne­si olan Mig­ros da Cum­hur­baş­ka­nı­na şikâyet et­miş, bu­ra­da çift­çi­ye ha­ka­ret edi­yo­ruz, yan­lış­lık ya­pı­yo­ruz di­ye. Siz hâlâ di­yor­su­nuz ki: "Çift­çi, köy­lü mem­nun." Ne­re­sin­den mem­nun?

Lüt­fen ar­ka­daş­lar, ger­çek­le­ri ko­nu­şa­lım. İki ta­ne ko­nu­nun bu­ra­ya ak­ta­rıl­ma­sıy­la, onu dü­zelt­mek­le çift­çi­nin so­ru­nu ta­mam­lan­maz. Bir ko­mis­yon­da çift­çi A'dan Z'ye de­ğiş­ti­ri­lir. Oy için, se­çi­me bir ay ka­la çı­kar­tı­lan ya­sa­lar­la çift­çi­yi kan­dı­ra­maz­sı­nız, mem­nun da ede­mez­si­niz.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Gün.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, mad­de üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

III.- YOK­LA­MA

(CHP sı­ra­la­rın­dan bir grup mil­let­ve­ki­li aya­ğa kalk­tı)

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, yok­la­ma ta­lep edi­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Yok­la­ma ta­lep edi­yor­su­nuz.

Evet, şim­di, isim­le­ri tes­pit ede­lim: Sa­yın Çor­ba­cı­oğ­lu, Sa­yın Er­sin, Sa­yın Ata­lay, Sa­yın Say­gun, Sa­yın Ateş, Sa­yın Gün, Sa­yın Tir­ya­ki, Sa­yın Ke­leş, Sa­yın Ka­ma­cı, Sa­yın Öz­can, Sa­yın Ars­lan, Sa­yın Kap­tan, Sa­yın Öz­yurt, Sa­yın Ül­kü, Sa­yın Çi­lin­gir, Sa­yın Yü­ce­san, Sa­yın Arı­kan, Sa­yın Tan­doğ­du, Sa­yın Ta­ci­dar Sey­han, Sa­yın Ka­ra­de­mir.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, isim­le­ri­ni yaz­dı­ğı­mız sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­miz ci­ha­za gir­me­ye­cek­ler.

Şim­di, yok­la­ma için beş da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum ve yok­la­ma­yı baş­la­tı­yo­rum:

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır.

VII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Fik­ret Ba­daz­lı'nın, 2464 Sa­yı­lı Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/995) (S. Sa­yı­sı: 1406) (De­vam)

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

Bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 17.22

 

 

DÖR­DÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 17.43

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya), Ah­met KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 119'un­cu Bir­le­şi­mi­nin Dör­dün­cü Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

1406 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi'nin gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Tek­li­fin 3'ün­cü mad­de­si­ni oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Na­il Ka­ma­cı.

Sa­yın Ka­ma­cı, bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; tek­li­fin 3'ün­cü mad­de­si üze­rin­de, gru­bum adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ön­ce­lik­le, bir şe­yi, bir mil­let­ve­ki­li ola­rak dü­zelt­mek is­ti­yo­rum. Çün­kü, bu­ra­dan, kar­şı­mız­da­ki par­ti­nin bir mil­let­ve­ki­li ol­sa da bu za­bıt­la­ra bu şe­kil­de ge­çe­ce­ği için, ile­ri­de 22'nci Dö­ne­min za­bıt­la­rı­na ba­kıl­dı­ğı za­man, ger­çek­ten, in­san­la­rın yü­zü­nü kı­zar­ta­cak bir zap­tın bu­ra­da kal­ma­sı­nı is­te­mi­yo­rum. Bu an­lam­da, Sa­yın Ba­daz­lı'nın, ko­nuş­ma­sı sı­ra­sın­da bel­ki di­li sürç­müş­tür, ama, bun­la­rın, bu Mec­lis­te, bu­ra­da dü­zel­til­me­si la­zım. Ya­ni, 13 mil­let­ve­ki­li ye­ri­ne 16 mil­let­ve­ki­li gi­de­ce­ğiy­le il­gi­li yap­tı­ğı de­ğer­len­dir­me­ler, her ne ka­dar doğ­ru de­ğil ise de son yap­tı­ğı ko­nuş­ma­da "(De­vam­la) - Ba­kı­nız, ba­kı­nız… An­tal­ya üç san­dal­ye ar­tı­rı­yor­du. Bel­ki 3'ün 1'ini de siz alır­dı­nız." di­yor. Sa­yın Ba­daz­lı, ben, si­zi, ağa­be­yim ola­rak de­ğer­len­di­ri­yo­rum. Bu­nun, bu ka­yıt­lar­da dü­zel­til­me­si­ni is­ti­yo­rum, çün­kü, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de si­ya­set ya­pan­lar, hal­kın gö­zün­den bu şe­kil­de dü­şü­yor ve­ya dü­şü­rü­lü­yor. Ben, si­zi…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Ger­çek­le­ri söy­le­di.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - İş­te, bu za­bıt­ta, bu şe­kil­de ya­zı­yor. Ben, bu zap­tı al­dım gel­dim, si­zin kar­şı­nız­da oku­yo­rum, çün­kü, bu­nun bu şe­kil­de ol­ma­sı, bir An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li ola­rak be­ni ya­ra­lar. Bı­ra­kın An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li ola­rak ya­ra­la­ma­yı, mil­let­ve­ki­li ol­ma­sa bi­le, Türk mil­le­ti­nin bir ev­la­dı ola­rak be­ni ya­ra­lar. O an­lam­da, bu­nun dü­zel­til­me­si­ni is­ti­yo­rum.

İkin­ci­si: Yi­ne ay­nı şe­kil­de, bi­raz ön­ce, o bah­set­ti­ği­niz ko­nuş­ma­da da be­nim ma­zot fi­yat­la­rıy­la il­gi­li yap­tı­ğım de­ğer­len­dir­me­nin çok yan­lış ol­du­ğu­nu söy­le­di­niz.

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Yüz­de 146…

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Ba­kın, lüt­fen din­le­yin. Ben si­zi o ka­dar iyi şe­kil­de uyar­ma­ya ça­lı­şı­yo­rum ki, ya­ni yan­lış­sa yan­lış der­si­niz. Bu­nu bir ar­ka­daş ola­rak, bir hem­şeh­rin ola­rak de­ğer­len­dir, o an­lam­da söy­lü­yo­rum. Ya­ni, bu­nu böy­le ala­bi­lir­si­niz. İs­ter­se­niz be­nim ko­nuş­ma­mın hiç­bir şe­yi­ni ka­bul et­me­ye­bi­lir­si­niz. O si­zin gö­rü­şü­nüz ve dü­şün­ce­niz.

Be­nim al­dı­ğım de­ğer­len­dir­me, Zi­ra­at­çı­lar Der­ne­ği­nin web say­fa­sı­na gi­re­rek al­dı­ğım de­ğer­len­dir­me­dir. Ya­ni, al­tın­da da ya­zı­yor: "Not: Ar­tış beş yı­lın or­ta­la­ma­sı­dır." di­yor. Bu yan­lış­sa, Zi­ra­at­çı­lar Der­ne­ği­nin yap­tı­ğı uy­gu­la­ma ve­ya de­ğer­len­dir­me yan­lış­sa o on­la­rın yan­lış­lı­ğı­dır, be­nim yan­lış­lı­ğım de­ğil­dir. Bu­nu dü­zelt­mek is­ti­yo­rum.

Ay­nı şe­kil­de, yi­ne "Bir mü­hen­dis ola­rak bu­nu he­sap­la­ya­ma­ma­nın sı­kın­tı­sı için­de, böy­le kos­tak kos­tak yü­rü­mek." de­mek, ya­ni bö­bür­len­mek de­mek. "Bir il­ko­kul ço­cu­ğu bi­le yap­maz." di­yor­su­nuz. "3'ün­cü sı­nıf­ta­ki ço­cuk­lar…" Bu­gün, ül­ke­miz­de­ki il­ko­kul 3'ün­cü sı­nıf­ta­ki ço­cuk­la­rı böy­le aşa­ğı­da gör­me­ye ge­rek yok. On­lar pır­lan­ta gi­bi, ze­ki, ge­le­ce­ğin Tür­ki­ye'sin­de si­zin, be­nim yer­le­ri­mi ala­cak, iyi ço­cuk­lar, iyi genç­ler ola­cak­tır. O ço­cuk­la­rı da o şe­kil­de aşa­ğı­la­ma­ya hak­kı­nız yok­tur di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Yi­ne, ay­nı şe­kil­de, şim­di şu­nu bi­le­lim: Bu­ra­da, ik­ti­dar par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri, ta­bii ki, dört bu­çuk yıl­lık de­ğer­len­dir­me­ler­le il­gi­li ken­di­le­ri­ne öz­gü, doğ­ru şey­ler söy­le­ye­cek­ler­dir ve­ya söy­le­me­ye­cek­ler­dir. O on­la­rın gö­rü­şü­dür, ama, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si de bir ana mu­ha­le­fet par­ti­si ola­rak bu gö­rüş­le­rin ak­si­ni bu­ra­da söy­le­ye­cek­tir. Ha, bu ko­nu­da de­ğer­len­dir­me­yi hal­kı­mız ya­pa­cak­tır. O halk da 22 Tem­muz­da o de­ğer­len­dir­me­yi ya­pa­cak­tır. Me­se­la, bi­raz ön­ce bir ar­ka­da­şı­mız bah­set­ti; Tür­ki­ye'de­ki çift­çi ke­si­mi­nin al­dı­ğı pay yük­sel­miş. Ben si­ze bir şey söy­le­ye­yim: Si­zin gel­di­ği­niz dö­nem­de yüz­de 12,5 millî ge­lir­den al­dı­ğı pay, sa­bit fi­yat­lar­la; şu an­da al­dı­ğı pay yüz­de 10,8 sa­bit fi­yat­lar­la bu. Be­nim şe­yim de­ğil bu, bu­ra­da­ki ya­zı­lar.

Yi­ne ay­nı şe­kil­de…

MEV­LÜT ÇA­VU­ŞOĞ­LU (An­tal­ya) - Kay­nak söy­le.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Mev­lüt­cü­ğüm, laf söy­le­me ya! Kay­nak­la­rı söy­le­riz. Ge­lir­sin an­la­tı­rım. Bi­raz son­ra ya­nı­ma ge­lir­sin, mi­sa­fi­rim olur­sun, ben sa­na kay­nak­la­rı ve­ri­rim. Be­nim ko­nuş­ma şe­yi­mi boz­ma, otur.

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Yüz­de 146'yı dü­zelt.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Şim­di, ar­tı, buğ­day yüz­de 163 ol­muş…

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Yüz­de 146'yı dü­zelt.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Ge­lir­sin ya­nı­ma, gös­te­ri­rim fi­yat­la­rı.

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Ni­ye ora­ya ge­le­yim, kür­sü­de dü­zelt.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Ge­le­cek­sin, ge­le­cek­sin ya­nı­ma.

Bak ben se­ni uyar­dım, ne gü­zel de­dim, sen ken­di za­bıt­la­rı­na bi­le bak­ma­mış­sın, 3'ün 1'in­den bah­se­di­yor­sun mem­le­ke­te, Tür­ki­ye te­le­viz­yon­la­rın­da…

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Mü­hen­dis, mü­hen­dis bak, il­ko­kul 3'ün­cü sı­nıf ma­te­ma­ti­ğin­den 2 nu­ma­ra ver­dim sa­na.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Ben se­ni uyar­dı­ğım hâlde, sen kal­kıp ora­da ye­rin­den laf atı­yor­sun ba­na. Otur otur­du­ğun yer­de!

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Yüz­de 146'yı an­lat­mı­yor­sun!

BAŞ­KAN - Efen­dim, kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım. Siz Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - 2 nu­ma­ra ver­dim sa­na.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­daz­lı, mü­da­ha­le et­me­yin, lüt­fen. Sa­yın Ha­tip ko­nuş­sun, din­le­ye­lim.

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Yüz­de 146'yı an­la­ta­cak bu­ra­da.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Yi­ne, 2006-2007 sı­ra­la­rın­da, ar­tış, amon­yum sül­fat­ta yüz­de 25, amon­yum nit­rat­ta yüz­de 22,6.

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Hay­ret bir şey ya!

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Amon­yum nit­rat­ta yi­ne yüz­de 33,3; üre­de yüz­de 48,4; DAP'ta yüz­de 33,3; kom­po­ze 20-20-0'da yüz­de 35,1. Bun­lar da ka­yıt­lar ar­ka­daş­lar. Bun­lar da Şem­si Bay­rak­tar'ın, Ge­nel Baş­ka­nın ba­sın bül­te­nin­den çı­kan kay­nak­lar­dan.

Şim­di, yi­ne ay­nı şe­kil­de, bir şey da­ha ya­pı­yor­su­nuz, onu da söy­le­ye­yim si­ze. Ge­çen dö­nem­ler­de Kum­lu­ca ve Dem­re'de, di­ğer yer­ler­de, na­ren­ci­yey­le il­gi­li, seb­zey­le il­gi­li çok önem­li şe­kil­de afet­ler ol­du. Afet­ler­de, o dö­nem­ler­de bir şey yap­ma­dı­nız, şim­di afet böl­ge­le­ri­ne çay ve şe­ker da­ğı­tı­yor­su­nuz. Bu, se­çim bon­cu­ğu de­ğil de ne­dir Al­lah aş­kı­na?

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Sos­yal dev­let.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Evet, si­zin Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rı, bü­tün il­çe­le­re git­miş…

Siz, ba­kın, Sa­yın Ba­daz­lı, o za­man ya­pa­cak­tı­nız bu yar­dım­la­rı, o in­san­lar se­lin için­de kal­dı­ğı za­man, fır­tı­na­nın için­de kal­dı­ğı za­man, o za­man ya­pa­cak­tı­nız.

MU­ZAF­FER BAŞ­TOP­ÇU (Ko­ca­eli) - Ya­pıl­dı, her tür­lü yar­dım ya­pı­la­cak.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Şim­di, gel­miş­sin, se­çim­den kırk beş gün ön­ce bu yar­dı­mı ya­pı­yor­sun. Ol­sa ol­sa, rüş­vet­tir bu­nun adı.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Ne za­man ya­pa­ca­ğı­mı­zı si­ze mi so­ra­ca­ğız?

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Ba­na sor.

OS­MAN AK­MAN (An­tal­ya) - Bu­ra­sı kah­ve de­ğil ki ya!

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) - Sab­re­din ya! Sab­re­din ar­ka­daş ya!

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Yi­ne ay­nı şe­kil­de…

MEV­LÜT ÇA­VU­ŞOĞ­LU (An­tal­ya) - Ka­nun­la il­gi­li ko­nuş.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Ha, te­şek­kür de ede­yim sa­na. Böy­le bir ka­nun tek­li­fi­ni ver­di­ği için te­şek­kür et­mek is­ti­yo­rum.

MEV­LÜT ÇA­VU­ŞOĞ­LU (An­tal­ya) - Ha şöy­le, afe­rin!

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Ya­ni, ek­sik ama, ol­sun. Ya­ni, bu mem­le­ke­te bir fay­da­sı var­dır. As­lın­da, sa­de­ce bu tek­lif de yet­mez, çün­kü, ör­tü al­tı se­ra­cı­lık ya­pı­lan böl­ge­ler­de ta­rım ürün­le­ri­ni üret­mek için gir­di­le­rin ma­li­yet­le­ri ina­nıl­maz de­re­ce­de yük­sek­tir.

Şim­di, bi­raz ön­ce Sa­yın Ba­ka­nı­mız "Elek­trik fi­yat­la­rı­nı dü­şür­dük." de­di. Şim­di, bu­ra­da elek­trik fi­yat­la­rıy­la il­gi­li bil­gi al­dım.

RE­CEP YIL­DI­RIM (Sa­kar­ya) - Gel­di­ği­miz­den be­ri elek­tri­ğe zam ol­ma­dı.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Ta­rım­sal su­la­ma­da elek­trik 137 ku­ruş, giy­di­ril­miş fi­ya­tıy­la, fa­tu­ra fi­ya­tıy­la. An­cak, ben bir şey söy­le­mek is­ti­yo­rum. Bu­nun yüz­de 5'i be­le­di­ye ver­gi­si, yüz­de 18'i KDV, yüz­de 5'i de ile­tim ver­gi­si. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu mem­le­ket­te "Özel­leş­tir­me" adı al­tın­da üre­ti­mi özel­leş­ti­ri­yor­su­nuz, da­ğı­tı­mı özel­leş­ti­ri­yor­su­nuz -bu kür­sü­den yi­ne sor­muş­tum Sa­yın Ba­ka­na- ile­ti­mi özel­leş­tir­mi­yor­su­nuz. Ne­den aca­ba? Çün­kü, ile­ti­min Tür­ki­ye'de­ki top­lam de­ğe­ri 35-40 mil­yar do­lar. Eğer ile­ti­mi özel­leş­ti­rir­se­niz bu­nu ile­tim fir­ma­sı ya­pa­cak. Yıl­da da yüz­de 10 yap­sa 4 mil­yar do­lar. Ni­ye onu yap­sın? Bu­nu köy­lü gi­bi ga­ri­ban­la­ra, iş­çi gi­bi ga­ri­ban­la­ra ve­rin, yük­le­yin bu yüz­de 5'lik kat­kı­yı, on­lar on­la­rın ye­ri­ne bu­nu öder­ler. Öy­le an­la­yış­la git­me­ye ça­lı­şı­yor­su­nuz. Bu yan­lış­tır ar­ka­daş­lar. Bu yüz­de 18'lik KDV de ta­rım­sal üre­tim ya­pan in­san­lar için ölüm ve zu­lüm­dür. Çün­kü, bu yıl ku­rak­lık da çift­çi­nin ba­şın­da en bü­yük so­run­lar­dan bir ta­ne­si. Bel­ki önü­müz­de­ki dö­nem­de kü­re­sel ısın­ma­dan do­la­yı, kü­re­sel ik­lim de­ği­şik­lik­le­rin­den do­la­yı önem­li şe­kil­de kül­fet ola­cak. Bu çift­çi­le­ri­miz için ön­le­mi bu­gün­den al­mak­ta fay­da ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum. Çün­kü, özel­lik­le ta­rım­sal su­la­ma ya­pıl­ma­yan alan­lar­da ürün re­kol­te­si çok dü­şük olu­yor. Bu ürün re­kol­te­si­ni ar­tır­ma­nın yo­lu da ta­rım­sal su­la­ma­ya des­tek ver­mek­tir. Bu­nun için de ön­ce­lik­le ta­rım­sal su­la­ma­da alı­nan yüz­de 18'lik KDV ve ile­tim ver­gi­si­ni dü­şür­mek­tir ve­ya kal­dır­mak­tır. Bu­nu ya­pa­bil­di­ği­miz tak­dir­de ba­şa­rı­lı olu­ruz.

Şim­di, ta­bii ki, ör­tü al­tı se­ra­cı­lı­ğı­nın en bü­yük so­run­la­rın­dan bir ta­ne­si de pa­zar­la­ma so­ru­nu­dur. Bu pa­zar­la­ma so­ru­nu uzun za­man­dan be­ri ol­mu­yor. Sa­yın Ba­daz­lı bu­ra­da her ne ka­dar "An­tal­ya'dan 300-350 mil­yon do­lar­lık ih­ra­cat ya­pıl­dı." de­se de, be­nim şim­di, bi­raz ön­ce al­dı­ğım şe­kil­de 224 mil­yon 894 bin do­lar­lık ih­ra­cat ya­pıl­mış. Ta­bii, bu şöy­le de­ğer­len­di­ri­le­bi­lir: Baş­ka kay­nak­la­ra, An­tal­ya ya da baş­ka yer­le­re gö­tü­rü­len üre­tim kay­nak­la­rıy­la bu ürün 300 mil­yon do­la­ra çı­ka­bi­lir, an­cak bu ye­ter­li de­ğil­dir. An­tal­ya'da üre­ti­len ürün­ler ta­rım­sal gir­di­ler­den do­la­yı pa­ha­lı­dır. Bu pa­ha­lı ürü­nü bi­zim ül­ke­miz­de iş­çi, me­mur, or­ta sı­nıf es­na­fı­mız yi­ye­me­mek­te­dir. Bu an­lam­da, bu ürün­le­rin tü­mü­ne ya­kı­nı­nı yurt dı­şı­na gön­der­mek­te fay­da var. Ama, biz, ku­zey­de­ki kom­şu­la­rı­mı­za çok ya­kın ol­ma­mı­za rağ­men, ne hik­met­se, bu stra­te­jik du­ru­mu­mu­zu çok iyi de­ğer­len­di­re­me­dik ma­ale­sef. Ya­ni bun­da geç­miş­te­ki­le­rin kat­kı­sı var­dır, şim­di­ki­le­rin kat­kı­sı var­dır, ama bu­nun için ön­ce­lik­le üre­tim ya­pan in­san­la­rın des­tek­len­me­si la­zım. Na­sıl des­tek­len­me­si la­zım? Bir fab­ri­ka­da 30-40 ki­şi ça­lış­tı­ğı za­man des­tek­le­ni­yor. Ama gi­din Kum­lu­ca'ya, An­tal­ya'ya, her ai­le­nin ya­nın­da 4 ki­şi var­dır, ya­ni ora­sı bir fab­ri­ka­dır. Üze­rin­de plas­tik var di­ye, üze­rin­de cam var di­ye fab­ri­ka sa­yıl­ma­ma­sı ha­ta­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - O yüz­den, biz de üre­ti­me kat­kı­da bu­lu­nu­yo­ruz, in­san­la­rın is­tih­da­mı­na kat­kı­da bu­lun­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz. O yüz­den, bu­ra­da­ki in­san­la­ra teş­vik­ler ve­ril­me­li.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yi­ne ay­nı şe­kil­de, ge­rek­çe­ye bak­tı­ğım za­man, 180 bin de­kar alan­da, bu ör­tü al­tı se­ra­cı­lı­ğı ya­pı­lı­yor, fa­kat bun­la­rın 30 bin de­kar alan olan bö­lüm­ler­de mo­dern se­ra­lar­la ya­pıl­dı­ğı ve 150 bin de­ka­rın­da hâlâ ge­le­nek­sel ai­le sis­te­min­den kay­nak­la­nan bir de­vam­lı­lık­la sür­dü­ğü söy­len­mek­te.

Ar­ka­daş­lar, ba­kın, bu ül­ke­nin ik­li­mi, do­ğa­sı, top­ra­ğı, her şe­yi hiç­bir ül­ke­de yok. Biz, Tu­nus'ta­ki­ler­le ya­rış­mak için, İs­pan­ya'da­ki­ler­le ya­rış­mak için ön­ce­lik­le, 150 bin de­kar alan­lar­da­ki bu ör­tü al­tı se­ra­cı­lık­la il­gi­li teş­vik­ler ge­tir­mek zo­run­da­yız. Bun­la­rın ye­ni­len­me­si, ge­liş­ti­ril­me­si için ön­lem­ler al­mak zo­run­da­yız. Bun­la­rın hep­si bi­rer fab­ri­ka ol­ma­lı ve üre­tim yap­ma­lı. Sa­de­ce sa­na­yi üre­ti­miy­le, sa­de­ce teks­til üre­ti­miy­le bu iş­ler ol­maz. Ta­rım­da­ki in­san­la­rı ye­rin­de tu­ta­rak, on­la­rı ora­da ge­liş­ti­re­rek bu ül­ke­nin in­san­la­rı­na bü­yük des­tek ve­re­bi­li­riz. Bu des­te­ği­miz ol­ma­dı­ğı sü­re­ce in­san­la­rın şe­hir­le­re gö­çü­nü ön­le­ye­me­yiz. 

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum.

BAŞ­KAN - Efen­dim, son cüm­le­ni­zi ri­ca ede­yim.

Bu­yu­run.

NA­İL KA­MA­CI (De­vam­la) - Şe­hir­le­re gö­çü­nü ön­le­ye­mez­sek de, ma­ale­sef gü­ven­lik so­run­la­rı­nı da çö­ze­me­yiz. Bu ya­sa­yı, ya­sa tek­li­fi­ni -te­şek­kür edi­yo­rum yi­ne, ay­nı şe­kil­de- des­tek­le­di­ği­mi­zi söy­lü­yo­rum.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ka­ma­cı.

Şah­sı adı­na An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Fa­ruk Ko­ca…

Şah­sı adı­na Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ala­et­tin Gü­ven… Yok.

Sa­yın Ka­ma­cı, sı­ra si­ze gel­di; bu­yu­run. Ko­nu­şa­cak mı­sı­nız?

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Ko­nuş­ma­ya­ca­ğım.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Şah­sı adı­na Te­kir­dağ Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Nu­ri Say­gun.

Bu­yu­run Sa­yın Say­gun.

MEH­MET NU­Rİ SAY­GUN (Te­kir­dağ) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; ha­yır­lı bir ka­nun tek­li­fiy­le il­gi­li ola­rak siz­ler­le bir­lik­te ol­mak ve bu ka­nun met­ni­ni pay­laş­mak­tan duy­du­ğum mut­lu­lu­ğu bir kez da­ha ifa­de et­mek is­ti­yo­rum ve bu ka­nu­nu öne­ren, tek­lif ola­rak ge­ti­ren Sa­yın Ba­daz­lı'ya da te­şek­kür edi­yo­rum.

An­cak, ben bu­ra­ya ko­nuş­ma ih­ti­ya­cı du­yup ni­ye çık­tım de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Az ev­vel ko­nuş­ma ya­pan Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­sin­den mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız ta­rım sek­tö­rün­den dem vur­du. Ta­rı­mın ne ka­dar iyi du­rum­da ol­du­ğun­dan bah­set­ti. Ben Te­kir­dağ Mil­let­ve­ki­li­yim, te­mel ağır­lı­ğı­mız ta­rım. Özel­lik­le ta­hıl üre­ti­min­de, yağ­lı bit­ki­ler üre­ti­min­de Tür­ki­ye için önem­li bir am­ba­rız.

Şim­di, az ev­vel ko­nu­şan ar­ka­da­şım şu­nu söy­le­di: "Buğ­day 420 li­ra­ya çık­tı. Da­ha ne is­ti­yor­su­nuz?" de­di. Ben de o ar­ka­da­şı­ma bu­ra­dan bir so­ru yö­nelt­mek is­ti­yo­rum, Tür­ki­ye'de­ki bü­tün çift­çi­ler adı­na bu­nu yö­nelt­mek is­ti­yo­rum: Buğ­day 420 li­ra­ya çık­tı da Tür­ki­ye'de han­gi çift­çi­nin elin­de buğ­day var? Ya­ni, Tür­ki­ye'nin ger­çek­le­ri­ni bil­me­den, bu­gün bu­ra­ya çı­kıp da "Buğ­day şu fi­yat­la­ra ulaş­mış­tır." di­yor­sa­nız, bu hak­ka­ni­yet­li bir yak­la­şım de­ğil­dir.

Ba­kın, bu ül­ke­de­ki ta­hıl üre­ti­ci­le­ri­nin, özel­lik­le buğ­day üre­ti­ci­le­ri­nin bü­yük çift­çi ol­ma­dık­la­rı, ge­nel­de kü­çük ve or­ta boy öl­çek­li ta­rım iş­lem­le­ri yap­tık­la­rı­nı he­pi­miz bi­li­yo­ruz ve hep­si­nin eko­no­mik an­lam­da ih­ti­yaç­la­rı ol­du­ğu için, da­ha buğ­day ha­sa­dı­nı alır al­maz, borç­la­rı­nı öde­mek ne­de­niy­le sat­mak du­ru­mun­da kal­dık­la­rı­nı da bi­li­yo­ruz. Ara­dan bu ka­dar ay geç­miş, ne­re­dey­se ye­ni ha­sat dö­ne­mi ge­li­yor, ama Tür­ki­ye'de buğ­day 420 li­ra­ya ulaş­mış, şim­di bu­ra­dan ar­ka­daş­la­rı­mız çı­kıp di­yor­lar ki: "Buğ­day 420 li­ra ol­du ya, da­ha ne is­ti­yor­su­nuz!" Ve şu­nu söy­le­di­ler ge­ne bu­ra­dan: "Efen­dim, eğer ger­çek de­ğe­ri­ni bul­maz­sa buğ­day, biz mü­da­ha­le ede­riz." de­di­ler.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, dört yı­lı aş­kın sü­re­dir ik­ti­dar­da­sı­nız, dört yıl­lık sü­re bo­yun­ca buğ­day hiç­bir za­man ger­çek de­ğe­ri­ni bul­ma­dı, ni­ye hiç mü­da­ha­le et­me­di­niz? Ni­ye Ofis alım­la­rı­nı ger­çek­leş­tir­me­di­niz? Ni­ye pi­ya­sa­ya gi­re­rek buğ­da­yın ger­çek ra­ka­mı­nı bul­ma­sı­na yar­dım­cı ol­ma­dı­nız? Bun­la­rın hiç­bi­ri­ni yap­ma­ya­cak­sı­nız, ara­dan dört se­ne ge­çe­cek, son­ra bu­ra­ya ge­le­cek­si­niz di­ye­cek­si­niz ki: "Buğ­day, fi­ya­tı­nı bul­maz­sa biz o za­man mü­da­ha­le alım­la­rı ya­pa­rız."

Bey­ler, 22 Tem­mu­za iki ay kal­dı, 22 Tem­mu­za iki ay ka­la bu kür­sü­ye çı­kıp dört yıl­dır yap­ma­dık­la­rı­nı­zı "Bun­dan son­ra ya­pa­rız." der­se­niz, Tür­ki­ye'de ta­rım sek­tö­rün­de ça­lı­şan in­san­la­rın, ta­rım sek­tö­rün­den ge­çi­nen in­san­la­rın hiç­bi­ri­ni inan­dı­ra­maz­sı­nız.

Ba­kın, si­ze ta­rım­la il­gi­li ba­kı­şı­nı­za yö­ne­lik bir şey ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Ta­rım Ba­ka­nı­mız Sa­yın Meh­di Eker bir de­meç ve­ri­yor ba­sı­na: "Tür­ki­ye'nin geç­miş­te ta­rım­sal an­lam­da ken­di ken­di­ne ye­ten ül­ke­ler­den bi­ri ol­du­ğu id­di­ası ta­ma­men pa­lav­ra­dır." Sa­yın Ba­ka­nı­mı­zın de­me­ci bu, ay­nen de­meç bu.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ço­ğu­muz on beş-yir­mi se­ne ön­ce­si­ni ha­tır­la­ya­cak yaş­ta­yız, bir dü­şü­nün ba­ka­lım, bir ge­ri­ye dö­nün, 60'lı yıl­la­ra 70'li yıl­la­ra bir dö­nün, o dö­nem­de Tür­ki­ye'nin ken­di üret­tik­le­riy­le ge­çi­ne­bi­le­cek bir po­zis­yon­da ol­du­ğu­nu, ta­rı­mın Tür­ki­ye'ye yet­ti­ği­ni he­pi­miz bil­mi­yor muy­duk, bun­la­rın hep­si­ni duy­ma­dık mı? Hat­ta ve hat­ta dün­ya­da ken­di ken­di­ne ye­ten ye­di ta­rım ül­ke­sin­den bir ta­ne­si ol­du­ğu­mu­zu if­ti­har­la söy­lü­yor­duk. O gün­den bu ya­na ta­rı­mı gö­çert­tik, ta­rım can çe­ki­şir hâle gel­di. Bu­gün ta­rım­da ken­di ken­di­mi­ze ye­ti­şe­mi­yo­ruz. Şim­di, bi­ri­le­ri­ni suç­lu bul­mak la­zım. Sa­yın Ba­kan da çı­kı­yor di­yor ki, or­ta­da bir suç­lu yok, ama za­ten biz es­ki­den de ta­rım­dan ye­ti­ne­mi­yor­duk, es­ki­den de bi­zim ürün­le­ri­miz bi­ze yet­mi­yor­du, di­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, dört yıl­lık uy­gu­la­ma­nız­da, be­nim yö­rem­le il­gi­li söy­lü­yo­rum, buğ­day hiç­bir za­man hak et­ti­ği be­de­lin kar­şı­lı­ğı­nı al­ma­dı, çi­çek hiç­bir za­man hak et­ti­ği­nin kar­şı­lı­ğı­nı al­ma­dı. Bun­lar yet­me­di, bun­lar­da­ki dü­şü­şe ila­ve ola­rak ta­rım­da­ki bü­tün gir­di­ler en az yüz­de 100, 2'ye kat­la­dı. Bü­tün bun­la­rı gö­re­cek­si­niz, bü­tün bun­la­rı ya­şa­ya­cak­sı­nız, bu ül­ke­de mil­let­ve­kil­li­ği ya­pa­cak­sı­nız, is­ter is­te­mez köy köy -hep be­ra­ber-ge­ze­ce­ğiz, köy­lü­ler si­ze ser­ze­niş­te bu­lu­na­cak, ama siz bu kür­sü­ye çı­ka­cak­sı­nız, di­ye­cek­si­niz ki: Ta­rım Tür­ki­ye'de is­te­di­ği her şe­yi bul­muş­tur. Biz şu­nu ver­dik, biz bu­nu ver­dik...

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MEH­MET NU­Rİ SAY­GUN (De­vam­la) - …ta­rım sek­tö­rü çok mut­lu di­ye­cek­si­niz. Bu inan­dı­rı­cı de­ğil de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu doğ­ru bir yak­la­şım de­ğil. İn­san­lar yap­tık­la­rı­nı an­la­ta­cak­lar, ya­pa­ma­dık­la­rı için de çı­kıp bu­ra­dan, şu ko­nu­lar­da ek­sik kal­dık, uma­rım ge­le­cek dö­nem bun­la­rı da ya­pa­bi­li­riz di­ye­cek­ler. Ama yap­ma­dık­la­rı şey­le­ri şu kür­sü­den, şu Mec­li­sin kür­sü­sün­den ya­pıl­mış gi­bi an­la­ta­rak in­san­la­rı ik­na et­me­ye ça­lış­mak, in­san­la­rı kan­dır­ma­ya ça­lış­mak ve 22 Tem­muz­da san­dık­tan bu ya­lan­la­ra da­ya­lı ola­rak ik­ti­da­ra gel­me­ni­ze ve­si­le olun­ma­sı­nı sağ­la­mak doğ­ru bir yak­la­şım de­ğil.

Ben, bu ko­nu­da uya­rı gö­re­vi­mi ye­ri­ne ge­tir­di­ği­me ina­nı­yo­rum. He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Say­gun.

Mad­de üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nı ara­ya­ca­ğım: Mad­de­yi ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır ve mad­de ka­bul edil­miş­tir.

4'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 4- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, CHP Gru­bu adı­na Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­ki­li Sa­yın İs­ma­il Özay.

Bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA İS­MA­İL ÖZAY (Ça­nak­ka­le) - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li Mec­lis üye­le­ri; ger­çek­ten, bü­yük bir yıl­gın­lık içe­ri­sin­de, bir an ev­vel ko­nuş­ma­lar bit­sin bek­len­ti­si içe­ri­sin­de bir gö­rüş­me ya­pı­yo­ruz. Ben, bu gö­rüş­me­le­ri, tra­ji­ko­mik bir ya­sa­ma ça­lış­ma­sı ola­rak de­ğer­len­di­ri­yo­rum. Ne söy­le­di­ği­min far­kın­da­yım de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Amaç, bu­ra­da, iyi ni­yet­le Sa­yın Ba­daz­lı'nın ver­miş ol­du­ğu öner­ge­yi ye­ri­ne ge­tir­mek, onu ka­bul et­me­nin öte­sin­de, her­ke­sin ak­lı, 3 Ha­zi­ra­na ka­dar Tür­ki­ye Bü­yük Mil­le­te Mec­li­si­ni açık tut­ma­ya yö­ne­lik bek­len­ti­le­ri kar­şı­la­ma­ya an­cak ola­nak sağ­la­ya­bi­li­yor. Bu­ra­da, 3 Ha­zi­ra­na ka­dar ya­pı­la­cak olan ça­lış­ma­lar­da, hal­kın ya­ra­rı­na, çı­ka­rı­na ya­sa­la­rı ge­liş­tir­mek­ten öte, Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği­ni ger­çek­leş­tir­mek, bu­nun ya­nın­da, re­fe­ran­dum ya­sa­sı­nı, han­gi sa­at­te, han­gi da­ki­ka­da olur­sa, bir ola­ğa­nüs­tü ya­pı içe­ri­sin­de da­ya­ta­bil­me an­la­yı­şın­dan kay­nak­la­nı­yor.

Ba­kın, acil kan anons­la­rı var­dır has­ta­ne­ler­de, acil kan is­te­nir. Aca­ba, ya­sa­ma or­ga­nı­na, her ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ten­di­ğin­de, bu­lun­du­ğu­muz böl­ge­ler­den, bu­lun­du­ğu­muz oda­lar­dan acil oy anon­su ya­pıl­ma­sı­nı ne öl­çü­de doğ­ru kar­şı­la­ya­bi­li­yo­ruz?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, o yüz­den, ger­çek­ten, tra­ji­ko­mik bir ya­sa­ma ça­lış­ma­sı ya­pı­lı­yor. Biz, bu yap­tı­ğı­mız ça­lış­ma­lar­la, ge­le­cek ne­sil­le­re, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin çağ­daş ya­pı­sı­na ör­nek ola­rak sun­ma­mız ça­lış­ma­sı içe­ri­sin­de ol­ma­mız ge­re­kir­ken, bir­bi­ri­mi­zi oya­la­yan, bir­bi­ri­mi­zi bir öl­çü­de kan­dı­ran bir ya­pı içe­ri­sin­de­yiz.

Her şe­ye rağ­men, bu ya­sa üze­rin­de de­ğer­len­dir­me­ler yap­mak is­ti­yo­rum. Bu ya­sa iki ko­nu üze­rin­de iki fark­lı yak­la­şı­mı ser­gi­li­yor. Bir, ta­rım­da se­ra­cı­lık­la il­gi­li gir­di ma­li­yet­le­ri­nin dü­şü­rül­me­si nok­ta­sın­da bir iyi­leş­tir­me­yi içe­ri­yor; di­ğe­ri de, Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ya­sa­sı'nda­ki bir dü­zen­le­me­yi içe­ri­yor. Bir­bi­ri­nin bo­yut­la­rın­dan fark­lı. Da­ha ön­ce de gör­dü­ğü­müz gi­bi, na­sıl 2/B Ya­sa­sın­da 25 yaş öne­ri­si­ni ge­tir­diy­sek, bir­bi­rin­den ta­ma­men fark­lı, bir­bi­rin­den ilin­ti­si ol­ma­yan, ama­cı dı­şın­da­ki bir uy­gu­la­ma.

Bi­rin­ci bo­yu­tuy­la ele al­dı­ğı­mız­da, şüp­he­siz ki, ta­rım­da­ki gir­di kay­nak­la­rı­nın ye­ter­siz ol­ma­sı, gir­di­le­rin yük­sek ol­ma­sı, se­ra­cı­lık sek­tö­rün­de ça­lı­şan in­san­la­rın ma­li­ye­ti­nin dü­şü­rül­me­si adı­na olum­lu bir yak­la­şım. Ama, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, se­ra­cı­lı­ğın so­run­la­rı­nın sa­de­ce bir imar har­cı­nın alın­ma­ma­sıy­la, bi­na harç­la­rı­nın alın­ma­ma­sıy­la çö­zü­le­bi­le­ce­ği­ni id­dia et­mek müm­kün mü? Ama­ca ula­şı­la­bi­len bir ya­sa mı?

Bi­raz ön­ce, elek­trik­le il­gi­li çe­şit­li de­ğer­len­dir­me­ler ya­pı­lı­yor. 121 ku­ruş­tan 179 ku­ru­şa, 135 ku­ru­şa ka­dar çe­şit­li de­ğer­len­dir­me­ler var. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, sa­de­ce bi­na har­cı de­ğil, cam, pro­fil, fi­de, güb­re, des­tek­le­me, se­ra­cı­lık sek­tö­rün­de bu tür ko­nu­la­rın iyi­leş­ti­ril­me­si­ne yö­ne­lik ça­lış­ma­lar ya­pıl­ma­sı söz ko­nu­su iken, sa­de­ce imar haç­la­rın­da, in­şa­at harç­la­rın­da alı­na­cak olan pa­ra­yı azalt­mak­la bu so­ru­nu çöz­me ola­na­ğı­mız yok. Bu, es­ki bir si­ya­set­çi­nin ta­nı­mıy­la, sa­de­ce pan­su­man ted­bi­ri­ni ye­ri­ne ge­tir­mek­tir. Ya­ni, çök­mek­te olan bir bi­na­ya pen­ce­re yap­mak­tan öte­ye geç­mez.

Bir de şu bo­yu­tu­na bak­mak la­zım: Bu des­tek­le­me­ye ka­rar ve­rir­ken ki­min sır­tın­dan ger­çek­leş­ti­ri­yo­ruz bu des­tek­le­me­yi? Be­le­di­ye­le­rin sır­tın­dan. Han­gi be­le­di­ye­le­rin sır­tın­dan? Beş yıl­dan bu ya­na hiç­bir des­tek ver­me­di­ği­niz, kay­nak sağ­la­ma­dı­ğı­nız be­le­di­ye­le­rin sır­tın­dan ger­çek­leş­tir­me­ye ça­lı­şı­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir de, ge­rek­çe­de bu­lu­nan bir de­ğer­len­dir­me­yi -at­lan­dı- bil­gi­ni­ze sun­mak is­ti­yo­rum. Se­ra­cı­lık ala­nın­da ka­mu­sal ya­pı­sı güç­lü fir­ma­la­rın bü­yük öl­çek­li se­ra­lar oluş­tur­mak is­te­dik­le­ri; an­cak, be­le­di­ye­le­rin yük­sek mik­tar­da ruh­sat har­cı ta­lep et­me­le­ri ne­de­niy­le ya­tı­rım ka­rar­la­rı­nın olum­suz et­ki­len­di­ğin­den bah­se­di­li­yor. Şim­di, bu ge­rek­çe­ye bak­tı­ğı­mız­da, bu ya­sa­nın ama­cı, ufak iş­let­me­ler­de se­ra­cı­lık üre­ti­mi ger­çek­leş­ti­ren in­san­la­ra yö­ne­lik mi, yok­sa, bü­yük öl­çek­te ya­tı­rım yap­ma­sı ge­re­ken güç­lü fir­ma­la­ra yö­ne­lik bir ya­tı­rı­mın önü­nü aç­mak mı? Bu de­ğer­len­dir­me­yi de göz ar­dı et­me­mek ge­re­ki­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bi­raz ön­ce söy­le­di­ğim gi­bi, baş­ka­sı­nın ke­se­sin­den har­ca­ya­rak, bir öl­çü­de bir teş­vi­ki ye­ri­ne ge­tir­me­ye ça­lı­şı­yo­ruz. Dört bu­çuk yıl içe­ri­sin­de be­le­di­ye­le­re yö­ne­lik hiç­bir iyi­leş­ti­ri­ci, ge­lir kay­nak­la­rı­na yö­ne­lik dü­zen­le­me ya­pıl­ma­mış­tır. Ba­kın Be­le­di­ye­ler Ya­sa­sı'na… Ge­lir Ya­sa­sı'nda­ki iki dü­zen­le­me ger­çek­leş­miş. Bun­lar­dan bir ta­ne­si, 25 Ara­lık 2003 ta­ri­hin­de çev­re te­miz­lik ver­gi­si ar­tı­rıl­mış, 30/12/2004 ta­ri­hin­de harç­lar ver­gi­si yük­sel­til­miş. Baş­ka hiç­bir iyi­leş­tir­me, be­le­di­ye ge­lir­le­ri­ni ar­tı­ran ya­pı­lan­ma ger­çek­leş­ti­ril­me­miş.

Uzun bir sü­re, Be­le­di­ye Ya­sa­sı'nda­ki de­ği­şik­lik­ler gö­rü­şü­lür­ken, 2004 yı­lın­dan iti­ba­ren baş­la­dı­ğı­mız gö­rüş­me­ler­de, bu hiz­met­le­rin ye­ri­ne ge­ti­ri­le­bil­me­si için bun­la­rın ar­ka­sı­na Ge­lir­ler Ya­sa­sı'nın mu­hak­kak ge­ti­ril­me­si ge­rek­ti­ği­ni hep bir­lik­te sa­vun­duk. Za­man za­man, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­sin­den ar­ka­daş­la­rı­mız­la, he­men ar­ka­sın­dan be­le­di­ye ge­lir­le­ri­nin ar­tı­rı­la­ca­ğı­na yö­ne­lik ya­sa­nın ha­zır ol­du­ğu, bu ça­lış­ma­nın bir an ev­vel ya­pı­la­ca­ğı söz­le­ri­ni al­dık. He­pi­niz ha­tır­lar­sı­nız, Ara­lık 2006 yı­lın­da, bu ya­sa­ma dö­ne­mi­nin ba­şın­da Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ya­sa­sı'nın ar­tı­rı­la­ca­ğı­na da­ir bir tas­lak, ta­sa­rı önü­mü­ze gel­di, ama, Şu­bat 2007'de, acil, alt ko­mis­yon­la­ra ha­va­le­si söz ko­nu­suy­ken bir­den or­ta­dan kalk­tı git­ti.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ya­sa­sı, Be­le­di­ye­ler Ya­sa­sı bir bü­tün için­de ele alın­ma­sı söz ko­nu­suy­ken, ma­ale­sef, bu dö­nem­de bu çer­çe­ve içe­ri­sin­de ele alın­ma­mış­tır. Na­sıl ki ta­rı­mın so­run­la­rı­nı bir­lik­te dü­şü­nüp se­ra üre­ti­mi­ni ger­çek­leş­ti­ren in­san­la­rın so­run­la­rı­nı bir top­lu­luk içe­ri­sin­de ele al­ma­mız söz ko­nu­su ol­ma­sı ge­re­kir­se, ye­rel yö­ne­tim ya­sa­la­rı­nı da bir bü­tün­lük içe­ri­sin­de ele al­ma­mız ge­re­ki­yor­du.

Be­le­di­ye ya­sa­la­rı­na yö­ne­lik, Ocak 2003 yı­lın­da ar­ka­daş­lar, Hil­ton'da bir top­lan­tı ya­pıl­dı İçiş­le­ri Ba­ka­nı­nın çağ­rı­sıy­la, den­di ki: Ol­gun­laş­mış be­le­di­ye ya­sa­la­rı var, bun­la­rı ar­tık yü­rür­lü­ğe ko­ya­ca­ğız.

Ağır­lık­lı şe­kil­de ye­rel yö­ne­tim­den ge­len ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ol­du­ğu göz önü­ne alı­na­cak olur­sa, ger­çek­ten on yıl­dan bu ya­na ol­gun­laş­mış olan bir ya­pı­nın ya­sa­laş­ma­sı ko­nu­sun­da ümit ve­ri­ciy­di. Ama, Ni­san 2003'e ka­dar bu ya­sa gö­rü­şül­me­di, ocak so­nun­da bir­den or­ta­dan kalk­tı, çün­kü işe esas oğ­lan mü­da­ha­le et­ti. Bir gün Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si grup top­lan­tı­sın­da Meh­met Ali Şa­hin, Sa­yın Ba­ka­nı­mız ve Ömer Din­çer, o gün­kü vas­fıy­la da­nış­man ola­rak gel­di­ler ve Ka­mu Yö­ne­ti­mi Te­mel Ya­sa­sı'nı or­ta­ya çı­kar­dı­lar.

Ka­mu Yö­ne­ti­mi Te­mel Ya­sa­sı, hiç­bir şe­kil­de be­le­di­ye­le­rin on yıl­lık tar­tış­ma içe­ri­sin­de olu­şan, ol­gun­la­şan ya­pı­sı­nı or­ta­ya çı­kar­mak de­ğil, Tür­ki­ye'nin de­mok­ra­tik ve üni­ter ya­pı­sı­nı ayak­lar al­tı­na ala­bi­le­cek bir an­la­yış içe­ri­sin­de or­ta­ya çı­ka­rı­lan bir ya­say­dı, bir tek­lif­ti.

MU­ZAF­FER BAŞ­TOP­ÇU (Ko­ca­eli) - Hiç ala­ka­sı yok. Üni­ter ya­pıy­la hiç ala­ka­sı yok.

İS­MA­İL ÖZAY (De­vam­la) - Hiç ala­ka­sı yok… "Hiç ala­ka­sı yok" idiy­se ni­çin onu ya­sa tek­li­fi ola­rak, ni­çin ya­sa ta­sa­rı­sı ola­rak gün­de­me ge­tir­me ce­sa­re­ti­ni gös­te­re­me­di­niz?

MU­ZAF­FER BAŞ­TOP­ÇU (Ko­ca­eli) - Lüt­fen… Lüt­fen, söz­cük­le­ri­ni­zi düz­gün se­çi­niz. Lüt­fen...

İS­MA­İL ÖZAY (De­vam­la) - Söz­cük­le­ri­me dik­kat edi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, pe­ki, eğer öy­le de­ğil idiy­se, o ta­sa­rı­yı, te­mel ya­sa­yı ni­çin gün­de­me ge­ti­re­me­di­niz? O te­mel ya­sa­yı son­ra par­ça­la­ya­rak, bir öl­çü­de ku­şa çe­vi­re­rek, ama yan­gın­dan mal ka­çı­rır­ca­sı­na, adım adım, Be­le­di­ye­ler Ya­sa­sı ola­rak gün­de­me ge­tir­di­niz. Pe­ki, ge­tir­di­niz, ne ol­du 2004 yı­lın­da? Dört yıl içe­ri­sin­de Be­le­di­ye­ler Ya­sa­sı'yla il­gi­li otu­za ya­kın de­ği­şik­lik öner­ge­si ver­di­niz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, be­ton dö­kü­mün­den, Sos­yal Yar­dım­laş­ma Fo­nu'nun ida­re­sin­den, be­le­di­ye mec­lis­le­ri­nin ola­ğan top­lan­tı­sı­na ka­dar yaz­boz tah­ta­sı­na çe­vir­di­niz. Şim­di de ay­nı an­la­yış­la bu­nu ge­ti­ri­yor­su­nuz. Ör­ne­ğin, ge­çen haf­ta gö­rüş­tük da­ha, Be­le­di­ye Ya­sa­sı'nda be­le­di­ye mec­lis­le­ri­nin ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı­sı­nı. Yıl­da on iki ke­re top­la­nı­yor be­le­di­ye mec­lis­le­ri. Pe­ki, ni­ye ih­ti­yaç du­yul­du? Be­le­di­ye mec­lis­le­rin­de gö­rü­şü­len ko­nu­la­rın yüz­de 95'inin imar ko­nu­su ol­du­ğu­nu her­kes bi­li­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, rant an­la­yı­şı içe­ri­sin­de mec­lis­le­ri iş­gal et­mek, bir yer­de ye­rel yö­ne­tim­le­ri bu işin içe­ri­si­ne alet et­mek bi­zim Mec­li­si­mi­ze ya­kı­şan bir yak­la­şım de­ğil­di.

An­ka­ra'da bir si­vil top­lum ku­ru­lu­şu­nun top­lan­tı­sı­na ka­tıl­dı­ğım­da, ora­da bu­lu­nan in­san­lar şu­nu söy­le­di­ler: "Biz İRÜ­PAM top­lan­tı­sı­na gi­di­yo­ruz." Zan­net­tim ki ye­ni bir si­vil top­lum... Evet, açıl­sın si­vil top­lum ya­pı­lan­ma­sı. Sor­dum "Ne­dir İRÜ­PAM?" di­ye. Söy­le­di, be­le­di­ye mec­lis top­lan­tı­sı­na gi­di­yor­muş. "İmar Ran­tı Üre­tim ve Pay­laş­tır­ma Mec­lis" top­lan­tı­sı ol­muş bu­nun adı ar­ka­daş­la­rım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, be­le­di­ye ya­sa­la­rı­na bu an­lam­da­ki mü­da­ha­le­ler, bu­gün ol­du­ğu gi­bi, hiç­bir şe­kil­de, çağ­daş bir ye­rel yö­ne­tim an­la­yı­şı­nı Tür­ki­ye'ye ge­tir­me nok­ta­sın­da bi­ze ola­nak sağ­la­ma­ya­cak­tır.

Ben söz­le­ri­mi bi­ti­rir­ken şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum: Söz­le­ri­min ba­şın­da "3 Ha­zi­ra­na ka­dar oya­la­ma Mec­lis top­lan­tı­la­rı ya­pı­yo­ruz..." Sa­yın Ba­daz­lı'nın ver­di­ği öner­ge­yi say­gıy­la kar­şı­lı­yo­rum. Olum­lu oy ve­re­ce­ğiz o bo­yu­tuy­la. Ken­di­si­ni tak­dir edi­yo­rum, ama bu öner­ge­nin ye­rel yö­ne­tim ya­sa­la­rı­nı ren­ci­de eden bo­yu­tu­na da dik­kat­le­ri­ni­zi çek­mek is­te­dim.

Sa­nı­rım, Sa­yın Baş­ba­ka­nın ifa­de et­ti­ği gi­bi, Mec­li­si­mi­zin de önü­ne bu şe­kil­de ya­sa­la­rı ge­ti­re­rek, çe­lik ço­mak oy­na­ma­mı­za yö­ne­lik bir ça­lış­ma ya­pı­lı­yor. Bir sü­rü ya­sa gö­rü­yo­ruz, 3'ün­cü mad­de­si­ne ka­dar gö­rü­şü­lü­yor, 4'ün­cü mad­de­si ge­ri çe­ki­li­yor. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­na şu­nu ha­tır­la­tı­yor bu top­lan­tı: Bu­gün, Tür­ki­ye'de bi­zim ola­ğa­nüs­tü or­tam­da ko­nuş­ma­mız ge­re­ken çok önem­li ko­nu­lar var. Bu ko­nu­la­rı ko­nu­şur­ken, Bi­zans'ta me­lek­le­rin cin­si­ye­ti hak­kın­da ko­nu­şan mec­lis­le­ri anım­sı­yo­rum.

 (Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

İS­MA­İL ÖZAY (De­vam­la) - Biz, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de bu­gün te­rö­rü ko­nuş­ma­lı­yız. Her gün bir­kaç in­sa­nı­mı­zı yi­tir­di­ği­miz te­rö­rü bu­gün bu­ra­da ko­nuş­ma­lı­yız. ABD'nin ih­lal­le­ri­ni, ka­pı­cı­sı­na ve­re­ce­ği­miz sa­de­ce no­ta­lar­la de­ğil, ge­lip bu­ra­da Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de ko­nuş­ma­lı­yız. Pe­ki, tren ka­za­sın­da çı­kan si­lah­la­rın ne ol­du­ğu ko­nu­sun­da Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin bil­gi­len­me­ye hak­kı yok mu!

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu so­rum­lu­luk içe­ri­sin­de Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de da­ha du­yar­lı ça­lı­şıl­ma­sı­nı di­li­yo­rum, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Özay.

Şah­sı adı­na An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Fa­ruk Ko­ca... Yok.

Şah­sı adı­na Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ala­et­tin Gü­ven... Yok.

Sa­yın Özay, şah­sı­nız adı­na is­te­ği­niz var, ko­nuş­mak is­ti­yor mu­su­nuz efen­dim?

İS­MA­İL ÖZAY (Ça­nak­ka­le) - Evet.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

ŞÜR­KÜ ÜNAL (Os­ma­ni­ye) - Yal­nız, sa­kin sa­kin...

İS­MA­İL ÖZAY (Ça­nak­ka­le) - Te­şek­kür ede­rim ika­zı­nı­za, ama, vü­cut di­liy­le il­gi­li yak­la­şım­la­rı da, da­ha et­ki­li ol­ma­sı ba­kı­mın­dan da­ha iyi an­la­ta­bi­li­rim dü­şün­ce­siy­le de, bu­nu ger­çek­leş­ti­ri­yo­rum. Otuz yıl­lık si­ya­set­çi ola­rak na­sıl ko­nuş­mam ge­rek­ti­ği ko­nu­sun­da­ki de­ğer­len­dir­me­ni­zi say­gıy­la din­li­yo­rum, ama, be­ni çok yön­len­di­re­ce­ği­ni de zan­net­mi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ya­say­la il­gi­li ek­sik ka­lan bir iki, mü­sa­ade eder­se­niz, de­ğer­len­dir­me­yi de yap­mak is­ti­yo­rum: De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, tek­nik an­lam­da ba­kıl­dı­ğın­da bu ya­sa­nın da ek­sik­lik­le­ri var. Şüp­he­siz ki, ama­ca yö­ne­lik bu tür de­ği­şik­lik­ler ya­pı­la­bi­lir. Me­se­la, han­gi kı­sım­la­rı de­ği­şi­yor? Ek 2'nci mad­de­ye bir pa­rag­raf ek­le­ni­yor, 80'in­ci mad­de­de de­ği­şik­lik ya­pı­lı­yor. Ya­ni, ya­sa tek­ni­ği­ne de tam ma­na­sıy­la uyul­muş de­ğil. Me­se­la, ek 6'ncı mad­de, ta­ri­fe­le­ri içe­ri­yor. Ne­dir? Ko­nut ve ti­ca­ret­ha­ne. Al­tı­na "ta­rım­sal amaç­lı" di­ye ya­zı­la­rak bu­nun tü­mü­nün be­de­li­nin, 1 li­ra, 100 YTL ve­ya da­ha dü­şük bir ra­kam de­ğil­se ama­cı­na ula­şıl­mış ola­bi­lir. Bu­nu şu­nun için söy­lü­yo­rum: Her se­fe­rin­de ta­nım­lar­la il­gi­li ye­ni gön­der­me­ler yap­tı­ğı­mız­da bir sü­rü sı­kın­tı­lar­la kar­şı­la­şa­bi­li­riz. Ör­ne­ğin, ya­rın bi­ri­si kal­kar, pe­ki, spor alan­la­rıy­la il­gi­li ve­ya en­gel­li­ler­le il­gi­li ve­ya baş­ka bir ko­nuy­la il­gi­li imar harç­la­rın­dan mu­af tu­ta­lım yak­la­şı­mı ge­ti­re­cek olur­sa bu­nun so­nu ol­maz. So­nun­da bu ya­sa gi­de­rek de­li­ni­yor, bir şe­kil­de ya­sa yap­ma tek­ni­ği­ne de ay­kı­rı bir ya­pı oluş­tu­ru­yor. Me­se­la, -iyi ni­yet­li- Sa­yın Ba­daz­lı, bu in­şa­at har­cı­nın kal­dı­rıl­ma­sı­nı dü­şün­müş, öner­miş. Ama ba­kın, iş ye­ri aç­ma ruh­sat har­cı var, mu­aye­ne ruh­sat ra­por har­cı var, sağ­lık bel­ge­si har­cı var, har­ca­ma­la­ra ka­tı­lım pa­yı var.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bun­lar cü­zi ra­kam­lar ola­bi­lir, ama bü­rok­ra­si­ye bo­ğan bir ya­pı içe­ri­sin­de, en azın­dan, be­nim kı­sa sü­re­de tes­pit ede­bil­di­ğim dört mad­de­nin, dört har­cın da­ha alın­ma­sı söz ko­nu­su. Ama­ca tam ma­na­sıy­la ula­şıl­ma­mış bir ya­pı­yı oluş­tu­ru­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, her şe­ye rağ­men bi­zim de olum­lu oy ve­re­ce­ği­miz bu ya­sa­nın ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­ler­ken, özel­lik­le şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum son söz­le­rim­le: Son uy­gu­la­ma­lar­da, son dö­nem­ler­de özel­lik­le, de­mok­ra­si­ye yö­ne­lik, as­kerî re­jim­le­re yö­ne­lik, dar­be­le­re yö­ne­lik çe­şit­li söy­len­ti­le­rin, çe­şit­li id­di­ala­rın ön pla­na alın­dı­ğı, ko­nu­şul­du­ğu de­ğer­len­dir­me­ler ya­pı­lı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, za­man za­man, bu­ra­da bu­lu­nan ar­ka­daş­la­rı­mız, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­sin­den ar­ka­daş­la­rı­mız, ka­tı­lım­cı­lık ko­nu­sun­da çok ak­tif ça­ba sarf et­tik­le­ri­ni ifa­de edi­yor­lar. Ama, ka­tı­lım­cı­lı­ğın, sü­rek­li ola­rak sa­de­ce ken­di ka­bul­le­ri­nin da­yat­ma­cı­lık ya­pı­sı içe­ri­sin­de or­ta­ya se­ril­di­ği­nin far­kın­da de­ğil­ler.

Ba­kın, eğer so­run de­mok­ra­siy­se, bu­gün gün­de­me al­ma­mız ge­re­ken, bel­ki bu­gün­ler­de ko­nuş­ma­mız ge­re­ken, te­rö­rün dı­şın­da, ba­zı, önü­müz­de gün­dem mad­de­le­ri var­dı. Ben ha­tır­la­tı­yo­rum Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si grup yö­ne­ti­ci­le­ri­ne, ör­ne­ğin, Ey­lül 2006'da Tür­ki­ye'de­ki 12 Mart, 12 Ey­lül, 28 Şu­bat as­kerî dar­be­le­ri ve­ya bu tür ça­ba­lar­la il­gi­li Mec­lis araş­tır­ma öner­ge­si ver­dik. Bu den­li, Tür­ki­ye'de de­mok­ra­si­ye bağ­lı bir ya­pı içe­ri­sin­dey­se­niz, Tür­ki­ye'de çe­şit­li de­mok­ra­tik bas­kı­la­ra kar­şı ta­vır ta­kı­nan bir an­la­yı­şı­nız var idiy­se, iki yıl­dır Par­la­men­to­nun gün­de­min­de bu­lu­nan bu araş­tır­ma öner­ge­si­ni ni­ye de­ğer­len­dir­me­di­niz?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, si­ze baş­ka bir şey da­ha söy­le­ye­yim. Hükûme­tin, olum­lu bir yak­la­şım içe­ri­sin­de, iş­ken­ce­ye kar­şı söz­leş­me­nin ek pro­to­ko­lü­nü bir bu­çuk se­ne ön­ce onay­la­dı­ğı­nı bi­li­yor­su­nuz. Par­la­men­to­nun gün­de­mi­ne iki yıl­dan be­ri ek söz­leş­me­yi ni­ye ge­tir­mi­yor­su­nuz? Eğer, Be­hiç Aş­çı'nın aç­lık gre­vi­nin çö­zü­mü ko­nu­sun­da, bi­rey­sel çö­züm­ler­de, sa­de­ce Mec­lis Baş­ka­nı­mı­zın ça­ba­sıy­la bu işin çö­züm­le­ne­ce­ği­ne ina­nı­yor­sa­nız, bu çö­züm­len­mez, bu de­mok­ra­si de­ğil.

YEK­TA HAY­DA­ROĞ­LU (Van) - Mad­de­ye gel mad­de­ye!

İS­MA­İL ÖZAY (De­vam­la) - Eğer "İm­ra­lı'da­ki tu­tuk­lu ze­hir­len­di mi?" id­di­asıy­la dün­ya­yı aya­ğa kal­dır­ma­ya kal­kı­yor­sa, onun ön­le­mi de­mok­ra­tik bir de­ne­tim­dir. O da an­cak, bu ek pro­to­ko­lün im­za­lan­ma­sın­dan ge­çer. Pe­ki, sev­gi­li Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­li­ler, 301'in­ci mad­de ne ol­du, Sen­di­ka­lar Ya­sa­sı ne ol­du, Se­çim Ya­sa­sı ne ol­du, Si­ya­si Par­ti­ler Ya­sa­sı ne ol­du? 

GÜL­SE­REN TO­PUZ (İs­tan­bul) - Çı­ka­cak, çı­ka­cak, hep­si çı­ka­cak.

İS­MA­İL ÖZAY (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, de­mok­ra­si­ye ha­va­ri ke­si­lir­ken, de­mok­ra­tik söz­cük­le­ri ifa­de eder­ken sa­de­ce ken­di çı­kar­la­rı­nı­za yö­ne­lik söz­cük­ler­le ye­tin­me­niz si­zi za­afa gö­tü­re­cek­tir. Di­li­yo­rum ki, önü­müz­de­ki Par­la­men­to, da­ha tu­tar­lı de­mok­ra­tik mü­ca­de­le­nin ve­ril­di­ği bir ya­pı içe­ri­sin­de ola­cak­tır.

Ya­sa­nın ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Özay.

Mad­de üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - …ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

Mad­de­yi ka­bul eden­ler…

Efen­dim, elek­tro­nik ci­haz­la ya­pa­ca­ğım oy­la­ma­yı ve üç da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim.

Oy­la­ma­yı baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma­ya baş­lan­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bun­dan son­ra ya­sa­nın tü­mü­nün oy­la­ma­sı­nı ya­pa­ca­ğım, onun için ar­ka­daş­la­rı­mız ay­rıl­ma­sın­lar.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Uyar­ma­yın Sa­yın Baş­kan. Ni­ye be­nim işi­mi bo­zu­yor­su­nuz?

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma­ya de­vam edil­di)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır ve mad­de ka­bul edil­miş­tir.

Tek­li­fin tü­mü açık oy­la­ma­ya ta­bi­dir.

Açı­koy­la­ma­nın şek­li hak­kın­da Ge­nel Ku­ru­lun ka­ra­rı­nı ala­ca­ğım.

Açı­koy­la­ma­nın elek­tro­nik oy­la­ma ci­ha­zıy­la ya­pıl­ma­sı­nı oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Oy­la­ma için üç da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim. Bu sü­re içe­ri­sin­de sis­te­me gi­re­me­yen üye­le­rin tek­nik per­so­nel­den yar­dım is­te­me­le­ri­ni, bu yar­dı­ma rağ­men de sis­te­me gi­re­me­yen üye­le­rin, oy pu­su­la­la­rı­nı, oy­la­ma için ön­gö­rü­len üç da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de Baş­kan­lı­ğa ulaş­tır­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum.

Ay­rı­ca, vekâle­ten oy kul­la­na­cak sa­yın ba­kan­lar var ise, han­gi ba­ka­na vekâle­ten oy kul­lan­dı­ğı­nı, oyu­nun ren­gi­ni ve ken­di­si­nin adı ve so­ya­dı ile im­za­sı­nı da ta­şı­yan oy pu­su­la­sı­nı, yi­ne, oy­la­ma için ön­gö­rü­len üç da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de Baş­kan­lı­ğa ulaş­tır­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum.

Oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi'nin ya­pı­lan açık oy­la­ma so­nu­cu­nu açık­lı­yo­rum:

Kul­la­nı­lan oy sa­yı­sı          :                      240

Ka­bul                       :      239

Çe­kim­ser                :    1 (x)

Böy­le­ce, tek­lif ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır; ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ba­kan te­şek­kür et­me­ye­cek mi Sa­yın Baş­kan? Al­tı bu­çuk sa­at­tir ka­nun çı­kar­tı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Efen­dim, Sa­yın Ba­ka­nı­mız kı­sa bir te­şek­kür ko­nuş­ma­sı ya­pa­cak­lar­dır.

Bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ana­mı­zın ak sü­tü gi­bi evet oyu ver­dik.

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Hak­lı­sı­nız.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, son de­re­ce önem­li olan bir ka­nu­nu de­ğer­li oy­la­rı­nız­la in­şal­lah yü­rür­lü­ğe so­ku­yo­ruz.

Se­ra­cı­lık son de­re­ce önem­li bir ka­nun. Bu­na bir Ener­ji ve Ta­bii Kay­nak­lar Ba­ka­nı ola­rak da, jeo­ter­mal ener­jiy­le de bu se­ra­cı­lı­ğı ay­rı­ca kal­kın­dır­ma­ya ça­lış­mak­tan ay­rı­ca gu­rur duy­mak­ta­yız.

Ben, Baş­kan­lık Di­va­nı­na, de­ğer­li bü­rok­rat­la­ra, baş­ta ik­ti­dar par­ti­miz AK Par­ti ol­mak üze­re, mu­ha­le­fet de dâhil ol­mak üze­re, bü­tün mil­let­ve­kil­le­ri­ne özel­lik­le te­şek­kür edi­yo­rum.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Ba­kan.

5'in­ci sı­ra­da yer alan, Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa Eli­taş'ın, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu ve Ka­mu İha­le Söz­leş­me­le­ri Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

5.- Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa Eli­taş'ın, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu ve Ka­mu İha­le Söz­leş­me­le­ri Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/1039) (S. Sa­yı­sı: 1439) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ko­mis­yon ra­po­ru 1439 sı­ra sa­yıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Tek­li­fin tü­mü üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na İz­mir Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Er­dal Ka­ra­de­mir. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­yu­run efen­dim.

CHP GRU­BU ADI­NA ER­DAL KA­RA­DE­MİR (İz­mir) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ka­mu İha­le Ka­nu­nu ve Ka­mu İha­le Söz­leş­me­le­ri Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Par­la­men­to­nun ça­lış­ma sü­re­ci pa­zar gü­nü so­na eri­yor. Bu ka­nun ta­sa­rı­sı 28 Ma­yıs­ta Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na ve­ril­di, he­men ko­mis­yon­la­ra ge­ti­ril­di ve bu­gün de bu­ra­da gö­rü­şü­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu, bil­di­ği­niz gi­bi, çok önem­li te­mel ka­nun­lar­dan bir ta­ne­si­dir. İha­le de­yin­ce ak­lı­mı­za ön­ce yol­suz­luk­lar ge­lir. Bu Ka­nun 2002 yı­lın­da ya­pıl­dı. Ay­nı za­man­da Ka­mu İha­le Ku­ru­mu da ku­rul­du bu Ka­nun'la be­ra­ber. Bu şu de­mek­tir: Tür­ki­ye'de 2002 yı­lın­dan ön­ce iha­le de­yin­ce ak­la ge­len yol­suz­luk­la­rı yok et­mek, da­ha şef­faf or­tam­lar­da iha­le yap­mak, ka­mu de­ğer­le­ri­ni ko­ru­mak gi­bi bir an­la­yış­la, bir şef­faf­lık an­la­yı­şıy­la bu Ya­sa ge­ti­ril­di. Ama, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si, dört bu­çuk yıl­lık ik­ti­da­rı sü­re­sin­ce bu Ya­sa'nın yüz­ler­ce kez de­ği­şik mad­de­le­rin­de de­ği­şik­lik yap­tı. Do­la­yı­sıy­la, Par­la­men­to­nun son ça­lış­ma gün­le­rin­de yi­ne Ka­mu İha­le Ya­sa­sı'nda ya­pı­lan bu de­ği­şik­lik, ger­çek­ten, he­men bir yol­suz­luk ola­yı­nın da için­de ola­bi­le­ce­ği ih­ti­mal­le­ri ak­la ge­ti­ri­yor.

(x) 1439 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ya­sa, ko­mis­yo­na gel­di­ğin­de bir önem­li mad­de­yi içe­ri­yor­du. Ama, bu mad­de o ka­dar önem­liy­di ki, Ka­mu İha­le Ya­sa­sı'nın tüm içe­ri­ği­ni yok eden, ta­ma­men or­ta­dan kal­dı­ran, iha­le­ler­de bü­yük bir ka­ra de­lik açan bir an­la­yış­la ge­ti­ril­miş­ti ve böy­le­si önem­li bir iha­le tek­li­fin­de, ne ya­zık ki, ge­rek biz­le­ri, ko­mis­yon üye­le­ri­ni ge­rek par­la­men­ter­le­ri hiç bu ya­sa­nın ne­yi ge­tir­di­ği, ne­yi gö­tür­dü­ğü, ne­yin ne ka­dar olum­lu ol­du­ğu, ne­yin ne ka­dar olum­suz ol­du­ğu an­la­mın­da­ki ça­lış­ma­la­rı­mı­zı, bil­gi al­ma­mı­zı sağ­la­ya­cak hiç de za­man ve­ril­me­miş­ti. Ak­şa­müs­tü oda­la­rı­mı­za gel­di, er­te­si gün ko­mis­yo­na git­tik, bu ya­sa tek­li­fi­ni gö­rüş­me­ye baş­la­dık. Bu ka­dar önem­li bir te­mel ya­sa­da­ki bu de­ği­şik­lik, ger­çek­ten, bu Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin sü­re­si­nin iki gün kal­mış ol­ma­sı sü­re­cin­de ge­ti­ril­miş ol­ma­sı da hiç kay­gı­la­rı­mı­zı or­ta­dan kal­dır­ma­dı.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ka­nun tek­li­fi ne­le­ri içe­ri­yor? Bil­di­ği­niz gi­bi, 4734 sa­yı­lı Ka­mu İha­le Ya­sa­sı'nın 2'nci mad­de­si­ne bir ek mad­de ge­ti­ri­yor. Bu­ra­da, ka­nun tek­li­fi­ni ge­ti­ren Sa­yın Mus­ta­fa Eli­taş şöy­le bir de­ği­şik­lik öner­miş. Ko­mis­yo­na ge­ti­ri­len tek­lif ay­nen şöy­le, kap­sa­mı iti­ba­rıy­la söy­le­mek is­ti­yo­rum.

BÜ­LENT BA­RA­TA­LI (İz­mir) - Er­dal Bey, ar­ka­daş­la­rın işi bit­sin de… Si­zi din­le­ye­mi­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Bir da­ki­ka Sa­yın Ka­ra­de­mir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, AK Par­ti Grup Baş­kan Ve­kil­li­ği bö­lü­mün­de­ki ar­ka­daş­lar ye­ri­ne otur­sun bir de­fa. Her­han­gi bir mü­za­ke­re­niz var­sa otur­du­ğu­nuz yer­den ya­pın.

Bu­yu­run.

ER­DAL KA­RA­DE­MİR (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Bu tek­li­fi ge­ti­ren Sa­yın Mus­ta­fa Eli­taş, ge­tir­di­ği tek­lif­te, şöy­le bir kap­sam için­de iha­le­de ye­ni bir de­ği­şik­lik öne­ri­yor: Ka­mu İha­le Ka­nu­nu ve Ka­mu İha­le Söz­leş­me­le­ri Ka­nu­nu'nda tüm ida­re­ler­ce kap­sa­ya­cak şe­kil­de Ka­mu İha­le Ya­sa­sı'nda de­ği­şik­lik içe­ren bu ta­sa­rı­da "İda­re­ler -ya­ni, tüm ida­re­ler­den kas­te­di­yor- bu Ka­nun­da ön­gö­rü­len te­mel iha­le usul­le­ri­ni uy­gu­la­mak kay­dıy­la ih­ti­yaç duy­duk­la­rı mal ve­ya hiz­met alım­la­rı­na iliş­kin çer­çe­ve söz­leş­me­ler ya­pa­bi­lir ve bu çer­çe­ve söz­leş­me­le­re is­ti­na­den alım iha­le­le­ri dü­zen­le­ye­bi­lir."

"Çer­çe­ve söz­leş­me­ler" iba­re­si Ka­mu İha­le Ya­sa­sı'na ilk de­fa ge­len bir yak­la­şım. Bu­ra­da işin öze­ti şu: Bil­di­ği­niz gi­bi, Ka­mu İha­le Ya­sa­sı'nın ge­tir­di­ği bir sü­re­ci kı­salt­mak an­la­yı­şıy­la tek­lif al­ma usu­lü ge­ti­ri­yor. Ya­ni, Ka­mu İha­le Ya­sa­sı'nın tüm te­mel an­la­yı­şı­nı or­ta­dan kal­dı­rı­yor, ar­tık bun­dan son­ra­ki iha­le­le­ri tek­lif al­mak su­re­tiy­le ya­pı­la­bi­lir hâle ge­ti­ri­yor­lar.

Ta­bii, böy­le­si ge­niş çap­lı, tüm ida­re­le­ri kap­sa­yan bu tek­li­fe kar­şı Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ola­rak ko­mis­yon­da cid­di tar­tış­ma­lar yap­tık. Ge­rek­çe­le­ri tar­tı­şır­ken Sağ­lık Ba­ka­nı­mız ka­tıl­dı ve ge­rek­çe­ler de hep şu­nun üze­ri­ne ku­rul­du: Sağ­lık hiz­me­ti ve­ren ku­rum­la­rın al­dı­ğı mal ve hiz­met­le­rin sü­rek­li ol­du­ğu, bun­la­rın mi­at­lı ol­du­ğu, stok­lu ça­lış­mak ge­rek­ti­ği, han­gi ila­cın ne za­man, han­gi sü­reç­te bi­te­ce­ği­nin bi­lin­me­miş ol­ma­sı, stok­lar­da bit­ti­ği an iha­le sü­re­ci­nin de uzun sür­me­sin­den do­la­yı bu mal ve hiz­met­le­rin ek­sik kal­dı­ğı an­la­mın­da ge­rek­çe­ler sun­du. Bu, ger­çek­ten hal­kın sağ­lıy­la il­gi­li bir yak­la­şım ol­du­ğu için olum­lu gi­bi gö­rü­yor­du, bir an­lam­da duy­gu­sal bir yak­la­şım için­dey­di. Oy­sa tek­lif, bi­raz ön­ce de ifa­de et­ti­ğim gi­bi, tüm ku­rum­la­rı, ida­re­le­ri kap­sa­dı­ğı için çok ge­niş bir ala­nı kap­sı­yor­du. Ya­ni, ak­lı­mı­za ge­len -be­le­di­ye­ler­den- tüm ka­mu­ya ait ida­re­le­rin iha­le yön­tem­le­ri de­ğiş­ti­ri­li­yor­du. Böy­le bir an­la­yış­la ge­ti­ril­di. İş­te, ge­rek­çe­de ve­ya Sa­yın Ba­ka­nın ifa­de et­tik­le­ri­nin tam dı­şın­day­dı bu olay.

Ne ya­zık ki, bu tar­tış­ma­lar es­na­sın­da, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin bu ya­sa­nın olum­suz­luk­la­rı­nı ko­mis­yon­da ye­te­ri ka­dar açık­la­ma­sın­dan son­ra, bel­li AKP'li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın da bi­zim bu eleş­ti­ri­le­ri­mi­ze olum­lu yak­la­şı­mı sa­ye­sin­de kap­sam da­ral­tıl­mış­tır. Do­la­yı­sıy­la kap­sam, bun­dan son­ra sa­de­ce sağ­lık hiz­me­ti ve­ren ku­rum­la­rı kap­sa­ya­cak şe­kil­de da­ral­tıl­mış­tır. Ama "Bu ye­ter­li mi­dir, bu, ger­çek­ten iha­le­ler­de­ki yol­suz­luk­la­rı or­ta­dan kal­dır­ma­ya ye­ter­li ola­cak mı­dır?" di­ye so­ru sor­du­ğu­muz­da ye­ter­li ol­ma­ya­cak­tır, çün­kü, bu­nun için­de "mal ve hiz­met­ler" di­yor. Mal­lar, bel­ki sağ­lık hiz­met­le­rin­de ge­rek­li olan ilaç­lar ola­bi­lir, tıb­bi mal­ze­me­ler ola­bi­lir, ama "hiz­met­ler" de­yin­ce, ak­la gü­ven­lik hiz­met­le­rin­den tu­tun, te­miz­lik hiz­met­le­ri­ne ka­dar bir­çok iha­le ar­tık o ku­rum­lar­da bir tek­lif al­ma usu­lüy­le ge­ti­ril­miş ola­cak­tır. Bu an­lam­da olum­suz­luk­la­rı gi­de­ril­miş de­ğil­dir. Ama, o ka­dar ge­niş kap­sam­da­ki bir ya­sa tek­li­fi­nin bu an­lam­da da­ral­tıl­mış ol­ma­sı da ger­çek­ten… Olum­lu bir an­la­yış­la, biz bu­na bu bo­yu­tuy­la des­tek ver­di­ği­mi­zi ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Ya­sa­nın iş­le­yi­şi şöy­le ola­cak­tır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ko­mis­yon­da kap­sa­mı şu şe­kil­de de­ğiş­tir­dik: "Sağ­lık hiz­me­ti su­nan ida­re­ler ve bu ka­nun­da ön­gö­rü­len te­mel iha­le usul­le­ri­ni uy­gu­la­mak kay­dıy­la sü­rek­li bi­çim­de ih­ti­yaç duy­duk­la­rı mal ve hiz­met alım­la­rı­na iliş­kin çer­çe­ve söz­leş­me­ler ya­pa­bi­lir ve çer­çe­ve söz­leş­me­le­re is­ti­na­den alım iha­le­le­ri dü­zen­le­ye­bi­lir. Çer­çe­ve söz­leş­me kap­sa­mın­da te­min edi­le­cek mal ve hiz­met alım­la­rı, Ka­mu İha­le Bül­te­nin­de ilan edi­lir."

Şim­di, he­men bu­ra­da bir olum­suz­lu­ğu da -bu ya­sa­nın- ge­tir­mek is­ti­yo­rum. Bil­di­ği­niz gi­bi, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu'nda­ki iha­le­ler­de özel­lik­le ga­ze­te ilan­la­rı çok önem­li­dir. Ana­do­lu ba­sı­nı­mız­da bü­tün bu iha­le­ler ilan edi­lir­di, ama bu ya­say­la bun­dan son­ra sağ­lık hiz­met­le­ri­nin ya­pı­la­ca­ğı iha­le­ler­de ne ya­zık ki ba­sı­nı­mız­da ilan edil­me­den so­nuç alı­na­ca­ğı için, Ana­do­lu ba­sı­nı­mız olum­suz an­lam­da da et­ki­le­ne­cek­tir di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Bu an­lam­da­ki bu ek­sik­li­ğin gi­de­ril­me­si ko­nu­sun­da de­ği­şik­lik öner­ge­si ge­le­bi­lir. Bu da bu şe­kil­de dü­zel­ti­lir­se, bu ya­sa­nın olum­suz yan­la­rı bir çer­çe­ve­de yok edi­le­bi­lir. Yi­ne, ilan­da çer­çe­ve söz­leş­me kap­sa­mın­da kar­şı­lan­ma­sı plan­la­nan tah­minî ih­ti­yaç mik­tar­la­rı da gös­te­ril­mek su­re­tiy­le bül­ten­de ilan edi­le­cek.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, çer­çe­ve söz­leş­me­ye ta­raf olan te­da­rik­çi ve­ya hiz­met su­nu­cu­la­rı ta­ra­fın­dan ve­ri­len tek­lif­ler, eko­no­mik açı­dan en avan­taj­lı tek­lif­ten baş­lan­mak su­re­tiy­le yir­mi be­şi geç­me­mek üze­re lis­te­ye alı­nır­lar, de­ni­li­yor ve üç­ten de az ol­ma­ya­cak. Bu­nu şöy­le açık­la­mak­ta ya­rar var: Bun­dan son­ra sağ­lık hiz­me­ti ve­ren ku­rum­lar, ön­ce çer­çe­ve söz­leş­me­si iha­le­si ya­pa­cak­lar, ön­gö­re­cek­ler; ala­cak­la­rı, sü­rek­li ala­cak­la­rı mal ve hiz­met­le­ri ve bun­la­rı te­da­rik eden fir­ma­la­rı ça­ğı­ra­cak­lar -bu fir­ma­lar kırk ola­bi­lir, el­li ola­bi­lir, ama bun­la­rın ver­di­ği tek­lif­ler en avan­taj­lı ke­sim­den yu­ka­rı­ya doğ­ru sı­ra­la­na­rak yir­mi beş­te kı­sıt­lı ka­la­cak- ar­tık o ka­mu sağ­lık hiz­me­ti ve­ren ku­rum­la­rın mev­cut te­da­rik­çi­le­ri de mev­cut te­da­rik­çi­le­ri de bun­dan son­ra üç yıl bo­yun­ca be­lir­li hâle ge­le­cek­ler. Do­la­yı­sıy­la, sağ­lık hiz­me­ti ve­ren ku­rum, bun­dan son­ra, bu lis­te­de­ki fir­ma­lar­dan ih­ti­yaç duy­du­ğu mal ve hiz­met­le­ri tek­lif al­ma usu­lüy­le ar­tık iha­le ya­pa­cak­tır. Ya­ni, bi­raz ön­ce­ki an­lat­tı­ğım usul, bir yan­dan da pro­for­ma fa­tu­ra­la­rı­nın iha­le­si gi­bi ak­la ge­li­yor. Ya­ni, ön­ce­den bir fi­yat ve­re­cek­ler, bu bi­rim fi­yat­lar üç yıl sü­re­ci de kap­sa­ya­cak şe­kil­de ola­cak. Bu pro­for­ma fa­tu­ra­lar üze­rin­den ku­rum­lar, ih­ti­yaç duy­du­ğu mal ve hiz­met­le­ri ar­tık tek­lif al­ma su­re­tiy­le iha­le­le­ri­ni ya­pa­bi­le­cek­ler­dir. Do­la­yı­sıy­la, bir iha­le sü­re­ci­nin kı­sal­ma­sı söz ko­nu­su­dur, bu­nu ön­gör­mek­te­dir.

"Ya­pı­lan çer­çe­ve söz­leş­me kap­sa­mın­da alı­na­cak mal ve hiz­met­ler… Lis­te­de yer alan is­tek­li­ler tek­lif ver­me­ye da­vet edi­lir." de­ni­li­yor bu­ra­da. Do­la­yı­sıy­la, da­vet ve­ren, da­vet edi­len fir­ma­lar da tek­lif­le­riy­le be­ra­ber da­vet ya­zı­sı­na, alım ko­nu­su mal ve hiz­met­le­rin mik­ta­rı­nı, tes­lim ta­ri­hi­ni, tes­lim şart­la­rı­nı gös­te­ren şart­na­me­yi de, ay­rı­ca bir şart­na­me­yi de im­za­la­mak du­ru­mun­da ka­la­cak­lar­dır.

İs­tek­li­ler tek­lif­le­ri­ni en geç üç gün için­de ha­zır­la­ya­cak­lar. Çer­çe­ve söz­leş­me­ye esas olan tek­lif be­de­li­ni aş­ma­mak üze­re tek­lif­le­ri­ni ver­me­le­ri is­te­nir, de­ni­li­yor. Do­la­yı­sıy­la, bu tek­lif­le­rin avan­taj­lı olan -en avan­taj­lı iha­le tek­li­fi- tek­lif sa­hi­bi­ne iha­le edi­le­cek, böy­le­ce iha­le so­nuç­lan­mış ola­cak.

İs­tek­li­ler ye­ter­li­lik­le­ri­ni her yıl ye­ni­le­mek zo­run­da ola­cak­lar. Ya­ni, bi­raz ön­ce de ifa­de et­tim, yir­mi beş ta­ney­se bu is­tek­li grup, her yıl ye­ter­li ol­duk­la­rı­nı, ku­ru­ma, ye­ter­li­lik­le­ri­ni bel­ge­le­mek zo­run­da­dır­lar.

Yi­ne, da­vet edi­lip de 2 de­fa da­ve­te iş­ti­rak et­me­yen is­tek­li­ler ise o lis­te­den çı­ka­rı­la­cak­lar­dır.

Yi­ne, ta­bii, şu da var: İda­re­ler çer­çe­ve söz­leş­me­nin dı­şı­na bağ­lı, ya­ni, bu­na sü­rek­li bağ­lı kal­mak zo­run­da da de­ğil­ler. Yi­ne, ba­zı mal ve hiz­met­le­ri nor­mal iha­le ya­sa­la­rı­na gö­re de ala­bi­le­cek­ler­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di, "Bu tek­li­fin olum­suz­luk­la­rı ne­ler­dir?" di­ye sor­du­ğu­muz­da, bu­ra­da­ki mal ve hiz­met­le­rin bu üç yıl­lık sü­reç için­de­ki fi­yat ar­tış ve ek­si­liş­le­ri an­la­mın­da -el­bet­te Tür­ki­ye'de bir enf­las­yon var, fi­yat­lar ba­zen ar­ta­cak­tır, ama ba­zı fi­yat­lar da dü­şe­bi­le­cek­tir. Ta­bii üç yıl ön­ce ver­di­ği bir fi­yat tek­li­fi var- ka­mu­nun za­rar gör­me­me­si an­la­mın­da, ida­re­le­rin za­rar gör­me­me­si an­la­mın­da, eğer ek­sil­miş ise fi­yat­lar­da -ya­ni bir ila­cın fi­ya­tı bu­gü­ne gö­re üç yıl son­ra ek­si­le­bi­lir- bu an­lam­da­ki, ka­mu za­ra­rı gör­me­si an­la­mın­da­ki olay na­sıl çö­zü­le­cek de­di­ği­miz­de, bu­ra­da, bu ya­sa­da ye­te­ri açık­lık yok­tur. Ya­ni, bu­ra­da ek­sik olan bu ilaç­la­rı ve­ya sağ­lık hiz­me­ti ve­ren mal ve hiz­met­le­rin enf­las­yon ora­nı­na gö­re bel­ki bir ar­tış ve­ya ek­si­li­şi de göz önün­de tu­tul­ma­lı­dır. Bu, ya­sa­nın dı­şın­da çı­ka­bi­le­cek bir yö­net­me­lik­le bel­ki çö­zü­le­bi­lir. Bu ya­sa­da bu çün­kü yok de­mek­tir. Eğer, sa­de­ce is­tek­li­ler za­ma­nın­da ver­dik­le­ri tek­lif­ler üze­rin­den fi­yat ver­me­ye de­vam eder­ler­se yi­ne ka­mu za­ra­rı ola­bi­lir di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Bu­nun da gi­de­ril­me­si ge­re­ki­yor.

Bi­raz ön­ce bah­set­tim -ar­ka­daş­la­rım­dan da işa­ret al­dı­ğım ka­da­rıy­la- özel­lik­le Ana­do­lu ba­sı­nı­nın ilan ge­lir­le­ri­nin azal­ma­ma­sı için ça­ba sarf et­mek zo­run­da­yız. Çün­kü, ba­sın çok önem­li, ba­sın öz­gür­lü­ğü çok önem­li. Eğer ba­sın ya­şa­ya­maz­sa -öz­gür­lük­ler- Tür­ki­ye'de­ki olum­lu ve­ya olum­suz gi­di­şat­la­rı ka­mu­oyuy­la pay­laş­mak müm­kün ol­ma­ya­bi­lir. Bun­la­rı ya­şat­mak he­pi­mi­zin gö­re­vi ol­ma­lı­dır di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Ta­bii, bu İha­le Ya­sa­sı'nda­ki üç yıl bo­yun­ca lis­te­de­ki yer alan fir­ma­lar de­mek, bir an­lam­da ar­tık ku­rum­la­rın mü­te­ah­hit­le­ri var an­la­mı­na ge­le­bi­lir. Sü­rek­li bun­lar­dan ya­par­sa şu da bir ek­si ola­rak kar­şı­mı­za çı­ka­bi­lir: Bu ko­nu­da ye­ni ku­rul­muş çok cid­di fir­ma­lar da ola­bi­lir. Bun­lar lis­te­ye gi­re­me­ye­cek­ler­dir bu üç yıl için­de, bu pi­ya­sa­ya gi­re­me­ye­cek­ler­dir. Bu an­lam­da da bir olum­suz­luk ola­ca­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum, bu fir­ma­la­rın önü ka­pa­na­bi­lir.

Ta­bii, bu ka­nun­da­ki, bu tek­lif­te­ki "hiz­met alım­la­rı" kav­ra­mı çı­ka­rıl­ma­lı­dır di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Çün­kü, hiz­met alım­la­rı de­yin­ce, mal alım­la­rı bel­li­dir, ama, hiz­met alım­la­rı, bi­raz ön­ce de söy­le­dim, gü­ven­lik hiz­met­le­ri, te­miz­lik hiz­met­le­ri gi­bi hiz­met­le­rin bu kap­sam için­de iha­le edil­me­si çok doğ­ru de­ğil­dir di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Ya­ni, hiz­met alım­la­rı­nı bu­ra­dan çı­kar­mak da­ha olum­lu­dur di­ye al­gı­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ya­sa tek­li­fi­nin, bi­raz son­ra… Bir mad­de ila­ve et­tik ko­mis­yon­da. O ko­nu­da da gö­rüş­le­ri­mi siz­ler­le pay­la­şa­ca­ğım ama -bi­raz son­ra, 1'in­ci mad­de­de ge­le­cek- ben şu­nu sor­gu­la­mak is­ti­yo­rum: Sa­yın Ba­kan ko­mis­yon­da şu­nu söy­le­di… Eğer Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı iha­le­ler­den do­la­yı bu ka­dar olum­suz­luk­lar ya­şı­yor­sa ve dört bu­çuk yıl­dır ik­ti­dar­da ka­lan ve Ba­kan olan bir in­sa­nın ken­di ku­ru­mu­nun olum­suz­luk­la­rı­nı dört bu­çuk yıl­dır gör­me­ye­rek Par­la­men­to­nun üç gü­nü için­de sı­kış­tı­ra­rak bir mil­let­ve­ki­li­nin tek­li­fiy­le ge­ti­ril­miş ol­ma­sı, ger­çek­ten, AKP'nin ya­sa­la­ra yö­ne­lik yak­la­şı­mın­da­ki olum­suz­luk­la­rı da be­ra­ber ge­ti­ri­yor di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Ba­zı ça­lış­ma­la­rı­mız bo­şu­na ya­pı­lı­yor. Yi­ne, bi­zim ko­mis­yo­nu­muz­da, bun­dan da­ha iki ay ön­ce, şu­ba­tın son­la­rın­da, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun ya­pı­sı­nın de­ğiş­ti­ril­me­si­ne yö­ne­lik, Ka­mu İha­le Ya­sa­sı'nda bir de­ği­şik­lik yap­tık, tar­tış­tık, alt ko­mis­yon­lar kur­duk, ama, he­nüz bu Par­la­men­to­ya gel­me­di. Şim­di söy­lü­yo­rum, ba­kı­nız, iki gün ön­ce ge­len bu­gün gö­rü­şü­lü­yor, ama, şu­bat ayın­da ge­len bir ya­sa tek­li­fi bu­ra­ya gel­mi­yor. O za­man, bu emek­le­ri ne­den har­ca­dık? Çok cid­di de­ği­şik­lik­ler de içe­ri­yor­du o ya­sa. Özel­lik­le onu siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum. Dü­şü­nün, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu özerk bir ku­rum. Dü­şü­nün, bu ku­ru­mun Baş­ka­nı, ne­re­dey­se, özerk­li­ği­ni yok eder an­la­yı­şıy­la, ken­di ku­ru­mu­nun ya­pı­sı­nı de­ğiş­ti­ren bir ya­sa tek­li­fi ge­tir­miş­ti. Biz kar­şı çık­tık, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu kar­şı çık­tı, cid­di şerh­ler yaz­dık, ama, bu ya­sa Par­la­men­to­ya ge­le­me­di. Bu tek­lif­te, o ka­nun ta­sa­rı­sın­da şun­lar var­dı:

Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun ba­ğım­sız­lı­ğı ve özerk­li­ği ta­ma­men or­ta­dan kal­dı­rıl­mak­tay­dı.

Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun yet­ki­le­ri ve gö­rev­le­ri da­ral­tıl­mak­tay­dı.

Ka­mu İha­le Ku­ru­mu ta­ma­men po­li­ti­ze edil­mek­tey­di.

Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun oluş­tu­rul­ma­sı ta­ma­men si­ya­si oto­ri­te­ye bı­ra­kıl­mak­tay­dı.

Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun oluş­ma­sın­da dik­kat edi­len ku­ru­mun mo­za­ik ya­pı­sı bo­zul­mak­tay­dı.

Yi­ne, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun 10 ki­şi­lik ola­ğan ya­pı­sı 7'ye dü­şü­rül­mek­tey­di o ya­sa­da.

Bu ku­rul üye­le­ri­nin pa­ra kar­şı­lı­ğı kon­fe­rans ve ders ver­me­le­ri­nin önü açıl­mak­tay­dı.

Ay­rı­ca, ti­ca­ret­te or­tak, şir­ket­ler­de or­tak in­san­la­rın Ka­mu İha­le Ku­ru­mun­da gö­rev al­ma­sı ön­gö­rül­mek­tey­di. Bir özel şir­ke­tin, iha­le­ye ka­tı­lan şir­ke­tin yö­ne­ti­ci­le­ri hem iha­le­ye gi­re­cek­ler… İha­le­ler­de­ki bir olum­suz­lu­ğu -o iha­le de Ka­mu İha­le Ku­ru­mun­da ola­bi­lir- ken­di şir­ke­ti­ne kar­şı ne ka­dar de­ne­tim gö­re­vi ya­pa­bi­le­ce­ği­nin de olum­suz­luk­la­rı var­dı.

Yi­ne, Ka­mu İha­le Ku­ru­mun­da üye ola­bil­mek için si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı dı­şın­da­ki üye­le­rin on iki yıl ça­lış­ma şar­tı or­ta­dan kal­dı­rıl­mak­ta ta­ma­men, bir de özel sek­tör­de ça­lış­ma şar­tı da be­ra­be­rin­de ge­ti­ril­mek­tey­di.

Yi­ne, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu üye­lik­le­rin­de hiç­bir par­ti­ye üye ol­ma­ma ko­şu­lu var­ken, bu da kal­dı­rıl­mış­tı. De­mek ki, bu da böy­le­ce…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

ER­DAL KA­RA­DE­MİR (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Ya­ni, böy­le­si po­li­ti­ze eden bir an­la­yış­la o ya­sa ge­ti­ril­miş­ti.

Asıl, en önem­li­si de, ger­çek­ten, AKP Hükûme­ti­nin yak­la­şı­mı­nı çok or­ta­ya ko­yan bir an­la­yış var­dı. Ka­mu­nun ge­rek­li gör­dü­ğün­de… Ya­ni, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun gö­rev­le­ri için­de yer alan, Ku­ru­mun ge­rek­li gör­dü­ğün­de iha­le­ler­de il­gi­li mev­zu­at hü­küm­le­ri­ne ay­kı­rı­lık bu­lun­du­ğu­na da­ir id­di­ala­rı in­ce­le­me­si, so­ruş­tur­ma yet­ki­si elin­den alın­mak­tay­dı. Bu da ne ge­ti­ri­yor? İha­le­ler­de yol­suz­luk var­sa, bu­nu du­yu­yor­sak, bir mil­let­ve­ki­li du­yu­yor­sa, bir so­ru öner­ge­si hâlin­de sor­gu­la­ya­bi­li­yor­sa, bun­dan do­la­yı da Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun o iha­le­ye bir bak­ma, in­ce­le­me yet­ki­si var, bu­nu ta­ma­men or­ta­dan kal­dı­rı­yor­du. Bu da şu de­mek­tir: Ya­ni "Ali Di­bo" de­di­ği­miz an­la­yış­la bu sü­reç­te çok ko­nu­şu­lan bir­çok iha­le yol­suz­lu­ğu, id­dia üze­rin­de­ki araş­tır­ma­lar ku­ru­mun elin­den alın­mak­tay­dı. Böy­le bir an­la­yış­la, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin Ka­mu İha­le Ku­ru­mu ve Ka­mu İha­le Ya­sa­sı'na…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ka­ra­de­mir, son cüm­le­niz için açı­yo­rum.

ER­DAL KA­RA­DE­MİR (De­vam­la) - He­men bi­ti­ri­yo­rum.

…yö­ne­lik, sü­rek­li bu tür de­ği­şik­lik­ler, mad­de­ler hâlin­de ya­pı­lan de­ği­şik­lik­ler hiç doğ­ru de­ğil. Ka­mu İha­le Ya­sa­sı'nın ek­sik­le­ri ola­bi­lir. Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun da gö­re­vi şu­dur: O İha­le Ya­sa­sı'nın ek­sik­le­ri var­sa, tü­mü bir top­lum­sal mu­ta­ba­kat­la dü­zel­ti­le­bi­lir, bir bü­tün­sel­lik için­de Par­la­men­to­ya ge­ti­ri­le­bi­lir ve ya­sa­laş­tı­rı­la­bi­lir. Ak­si tak­dir­de, ya­pı­la­cak her tür­lü gi­ri­şim olum­suz­luk­la­rı için­de ta­şır, çün­kü, iha­le de­yin­ce yol­suz­luk­la­rı unut­mu­yo­ruz biz.

Yi­ne bu­ra­da, bu ya­sa ta­sa­rı­sı gö­rü­şü­lür­ken Ka­mu İha­le Ku­ru­mu Baş­ka­nı da ora­day­dı. Dü­şü­nü­nüz, bir mil­let­ve­ki­li­nin ge­tir­di­ği tek­li­fe, ken­di ku­ru­mu­nun ya­sa­sın­da bir ek mad­de ila­ve et­me öner­ge­si ver­di. Elek­tro­nik pos­ta usu­lüy­le tek­lif al­ma an­la­yı­şıy­la bir yak­la­şım. Bel­ki ak­la şu ge­le­bi­lir: E-dev­let sü­re­cin­de bun­lar ge­rek­li­dir, ina­nı­yo­ruz, ama, tek­li­fe bir mad­de ila­ve ede­rek ge­tir­mek de­mek, onu tar­tış­ma­mak de­mek­tir. Bu­gün, onun gü­ve­ni­lir­li­ği ko­nu­sun­da ne ko­mis­yon üye­le­ri­mi­zin ne mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin ye­ter­li bil­gi­le­ri ol­ma­dı­ğı­na ina­nı­yo­rum. Böy­le­si bir an­la­yış­la yö­ne­ti­li­yor Ka­mu İha­le Ku­ru­mu. Bu olum­suz­luk­la­rı da siz­ler­le pay­la­şı­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ka­ra­de­mir.

AK Par­ti Gru­bu adı­na Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Mus­ta­fa Eli­taş, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1439 sı­ra sa­yı­lı Ka­mu İha­le Ka­nu­nu ve Ka­mu İha­le Söz­leş­me­le­ri Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi üze­rin­de AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ya­sa­nın ge­nel man­tı­ğı­nı bi­raz ön­ce an­la­tır­ken, tek­nik çer­çe­ve­de an­la­tım­la­rı­nı su­nar­ken Sa­yın Ka­ra­de­mir, ya­sa­nın ne­yi amaç­la­dı­ğı­nı, ne­yi ifa­de et­ti­ği­ni ge­nel an­la­mıy­la an­lat­ma­ya ça­lış­tı.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 4734 sa­yı­lı Ka­nun'un 2'nci mad­de­si­nin (a) fık­ra­sın­da ve bu fık­ra­da sa­yı­lan ida­re­ler­le ida­re­le­re bağ­lı her tür­lü bir­lik­le­rin de ka­nun kap­sa­mın­da ol­ma­sı sa­yıl­mış. Bu­na gö­re, özel mev­zu­atı ge­re­ği ka­nun kap­sa­mın­da­ki ida­re­le­re bağ­lı ola­rak ku­ru­lan, an­cak, mes­le­ki ku­ru­luş şek­lin­de fa­ali­yet gös­te­ren ku­ru­luş­lar ile bun­la­rın üst ku­ru­luş­la­rı­nın da ka­nun kap­sa­mın­da ol­ma­sı so­nu­cu doğ­mak­ta­dır. Oy­sa bu ku­ru­luş­lar mes­le­ki ku­ru­luş şek­lin­de fa­ali­yet gös­ter­mek­te olup, ka­mu­dan her­han­gi bir kay­nak da ak­ta­rıl­ma­mak­ta­dır. Ka­nun­dan do­ğan bu sa­kın­ca­nın or­ta­dan kal­dı­rı­la­bil­me­si için ka­nun tek­li­fi­mi­ze 1'in­ci mad­de ola­rak -pa­ran­tez içi hük­mü ila­ve edi­le­rek- mes­lekî ku­ru­luş­la­rın bu kap­sam­dan ha­riç tu­tul­ma­sı şar­tı ge­ti­ri­le­rek, ör­ne­ğin ih­ra­cat­çı bir­lik­le­ri gi­bi, ih­ra­cat­çı mec­lis­le­ri gi­bi ka­mu kay­na­ğın­dan hiç fay­da­lan­ma­yıp sa­de­ce ku­ru­luş ka­nu­nu ol­ma­dı­ğın­dan do­la­yı, Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rıy­la ku­rul­du­ğun­dan do­la­yı bağ­lı ku­ru­luş­lar hâlin­de de­ğer­len­di­ril­di­ğin­den ka­mu kay­nak­la­rın­dan hiç­bir şe­kil­de fay­da­lan­ma­yan ih­ra­cat­çı bir­lik­le­ri ve ih­ra­cat­çı­lar mec­li­si gi­bi ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın bu kap­sam dı­şı­na çı­ka­rıl­ma­sı hem Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri ta­ra­fın­dan hem AK Par­ti mil­let­ve­kil­le­ri ta­ra­fın­dan uy­gun gö­rü­le­rek ka­nu­na ila­ve edil­miş­tir.

Ka­nun tek­li­fi­nin 2'nci mad­de­sin­de ise, sağ­lık hiz­me­ti su­nan ida­re­le­re çer­çe­ve söz­leş­me yap­ma imkânı ge­ti­ril­mek­te­dir. As­lın­da tek­li­fi­mi­zin 1'in­ci mad­de­si, çer­çe­ve söz­leş­me ya­pa­bil­me imkânı sağ­la­mak üze­re bü­tün ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­nı kap­sa­ya­cak bir şe­kil­de ya­pı­lan bir dü­zen­le­mey­di. Ama, De­ğer­li Mil­let­ve­ki­li­miz Sa­yın Ka­ra­de­mir'in bu ko­nu­da yap­tı­ğı iti­ra­zı, tüm ku­rum­la­rı bu şe­kil­de kap­sa­ya­cak bir dü­zen­le­me­nin şu an­da -in­ce­le­me nok­ta­sın­da bak­tı­ğı­mız­da- ye­ter­li bir in­ce­le­me yap­ma­dı­ğı­mı­zı, o yüz­den eğer bu­nu sa­de­ce Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı ile il­gi­li sı­nır­la­ya­bi­lir­se­niz bu tek­li­fi biz de des­tek­le­ye­ce­ği­mi­zi, çün­kü ar­tık sağ­lık hiz­met­le­ri­nin hız­lı bir şe­kil­de ve in­san sağ­lı­ğı­nı en gü­zel şe­kil­de ya­pa­bil­me ga­ye­siy­le or­ta­ya çı­kan so­run­la­rı, prob­lem­le­ri or­ta­dan kal­dır­mak mak­sa­dı gü­den bu dü­zen­le­me­nin da­ha uy­gun ola­ca­ğı ka­na­atiy­le bu gö­rüş­le­ri­ni ifa­de et­ti­ler. Biz de, ger­çek­ten, va­tan­da­şın sağ­lı­ğı­nın çok önem­li ol­du­ğu­nu, bun­la­ra ya­pı­la­cak hiz­met­le­rin, özel­lik­le ilaç te­mi­nin­de va­tan­daş­la­rın has­ta­ne­de ya­tan has­ta­la­rı­nın ilaç te­mi­ni­ni ku­rum ve ku­ruş­lar­da, sağ­lık hiz­me­ti ve­ren ku­ru­luş­lar­da ilaç te­mi­ni­ni yap­mak­ta sı­kın­tı çek­tik­le­ri­ni -ku­rum­lar­da stok­lar ol­ma­dı­ğın­dan do­la­yı va­tan­daş bir ta­raf­tan has­ta­sıy­la mı uğ­ra­şa­cak, öbür ta­raf­tan has­ta­sı­na ilaç te­min et­me gay­re­ti­ne mi dü­şe­cek- bu kay­gı­yı, bu sı­kın­tı­yı or­ta­dan kal­dır­mak ama­cıy­la bu­nun ya­sa­laş­ma­sı­nın, bu tek­li­fin ya­sa­laş­ma­sı­nın uy­gun ol­du­ğu­nu dü­şün­dük. Ama be­nim ka­na­ati­me gö­re, tüm ida­re­le­rin çer­çe­ve söz­leş­me an­laş­ma­sı ya­pa­rak sü­rek­li ola­rak ih­ti­yaç duy­duk­la­rı mal ve hiz­met alım­la­rı­nı da­ha hız­lı bir şe­kil­de sağ­la­ma imkânla­rı­nı or­ta­ya ko­yan tek­li­fin ilk hâli­nin da­ha uy­gun ol­du­ğu ka­na­atin­de­yim. Ama, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mız, bu ta­sa­rı­yı bu şe­kil­de uy­gun gör­müş­ler. İn­şal­lah bu şe­kil­de ge­çe­cek di­ye ümit edi­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ka­nun tek­li­fi­ni ver­di­ği­miz an­dan iti­ba­ren, Tür­ki­ye'nin her ta­ra­fın­da­ki ye­rel med­ya men­su­bu ar­ka­daş­la­rı­mız, bu tek­lif­le bir­lik­te ka­mu iha­le­le­rin­den ken­di­le­ri­ne ve­ri­len ilan ge­lir­le­ri­nin bü­yük bir oran­da dü­şe­ce­ği kay­gı­sıy­la hem mu­ha­le­fet par­ti­sin­den hem ik­ti­dar par­ti­sin­den mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zı ara­dı­lar. Biz, bu tek­li­fin, ye­rel med­ya üze­rin­de çok bü­yük oran­da tah­rip edi­ci, on­la­rı olum­suz şe­kil­de et­ki­le­yi­ci bir dü­zen­le­me ol­ma­dı­ğı­nı ifa­de et­me­mi­ze rağ­men, ma­ale­sef kı­sa sü­re içe­ri­sin­de de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mı­za bu­nu an­lat­ma imkânı­nı bu­la­ma­dık. Açık­ça­sı, bu dü­zen­le­me içe­ri­si­ne bak­tı­ğı­mız­da, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun 2006 yı­lı iti­ba­rıy­la yap­tı­ğı top­lam iha­le sa­yı­sı 166 bin. Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın yap­tı­ğı top­lam iha­le sa­yı­sı 25 bin. Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı iha­le­si­nin top­lam iha­le­ye ora­nı­na bak­tı­ğı­mız­da, yüz­de 15'lik bir de­ğer­le kar­şı kar­şı­ya ka­lı­yo­ruz. Ye­rel med­ya­da ya­yım­lan­ma­sı ge­re­ken, eşit de­ğe­rin al­tın­da ka­lan mik­tar­lar bu oran içe­ri­sin­de ne­dir di­ye bak­tı­ğı­mız­da, top­lam iha­le içe­ri­sin­de­ki pa­yı yüz­de 1 ila yüz­de 2,25 ara­sın­da bir de­ği­şi­mi or­ta­ya çı­ka­rı­yor.

Ya­ni, eğer bu dü­zen­le­me ay­nı şe­kil­de ge­çer­se, ye­rel med­ya­mız, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın ya­pa­ca­ğı, sağ­lık ku­rum­la­rı­nın ya­pa­ca­ğı sağ­lık hiz­met­le­ri ve bu­na iliş­kin mal alım­la­rın­da ye­rel med­ya, en kö­tüm­ser bir ifa­dey­le, yüz­de 2,25 ci­va­rın­da bir ge­lir kay­bıy­la kar­şı kar­şı­ya ka­la­cak. Ama, bu sü­reç içe­ri­sin­de tüm Tür­ki­ye'de­ki de­ğer­li ye­rel med­ya men­su­bu ar­ka­daş­la­rı­mız, il­gi­li­ler, özel­lik­le ka­nun tek­li­fi ve­ren bir ilin mil­let­ve­ki­li ola­rak Kay­se­ri'de­ki Ga­ze­te­ci­ler Ce­mi­ye­ti­ni, bi­zi bi­len ve Kay­se­ri'de­ki bü­tün ga­ze­te­ci ar­ka­daş­la­rı­mı­zı ara­ya­rak, Kon­ya'da­ki ar­ka­daş­la­rı­mız, Es­ki­şe­hir'de­ki, Sam­sun'da­ki, Trab­zon'da­ki, Or­du'da­ki bü­tün ye­rel med­ya men­su­bu ar­ka­daş­la­rı­mız biz­le­ri ara­ya­rak, bu ko­nu­da sa­kın­tı ya­şa­ya­bi­le­cek­le­riy­le il­gi­li bir şüp­he­le­ri­nin ol­du­ğu­nu be­yan et­ti­ler. Bi­zim, bu ar­ka­daş­la­rı­mı­zın sı­kın­tıy­la il­gi­li şüp­he­le­ri­nin…

MUS­TA­FA ILI­CA­LI (Er­zu­rum) - Er­zu­rum…

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - …Er­zu­rum da dâhil ol­mak üze­re sı­kın­tıy­la il­gi­li şüp­he­le­ri­nin or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı­nı dü­şü­ne­rek, tek­li­fin 2'nci mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­na bir cüm­le ila­ve ede­rek, eşit de­ğe­rin al­tın­da ka­lan iha­le­le­rin, hem Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun bül­te­nin­de ya­yım­lan­ma­sı­nı hem de en az bir de­fa ol­mak üze­re, ye­rel med­ya­da ya­yım­lan­ma­sı­nı sağ­la­yı­cı, em­re­di­ci bir hü­küm ko­ya­rak -in­şal­lah bi­raz son­ra öner­ge­miz ge­le­cek, bu öner­ge de de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­nin kat­kı­la­rıy­la ka­bul edil­di­ği tak­dir­de- ye­rel med­ya­mı­zın da bu ko­nu­da­ki sı­kın­tı­la­rı, ken­di­le­ri­nin his­set­tik­le­ri sı­kın­tı­la­rı or­ta­dan kal­ka­cak di­ye ümit edi­yo­rum.

Bu ya­sa tek­li­fi­nin ha­zır­lan­ma­sın­da eme­ği ge­çen Ba­yın­dır­lık Ko­mis­yo­nu üye­si ik­ti­dar ve mu­ha­le­fet par­ti­si tem­sil­ci­le­ri­ne ve özel­lik­le Ba­yın­dır­lık Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı­mı­za, ko­mis­yon­da bu­lu­nan, fi­kir­le­riy­le kat­kı sağ­la­yan De­ğer­li Ba­ka­nı­mı­za  ve Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun De­ğer­li Baş­kan ve üye­le­ri­ne te­şek­kür edi­yo­rum.

Bu ya­sa­nın ha­yır­lı, uğur­lu ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Eli­taş.

Tek­li­fin tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Tek­li­fin mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - …ve ka­rar ye­ter­sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tır.

Bir­le­şi­me sa­at 20.00'ye ka­dar ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 19.03

 

 

BE­ŞİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 20.11

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 119'un­cu Bir­le­şi­mi­nin Be­şin­ci Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

1439 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi'nin gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Tek­li­fin mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­nin oy­lan­ma­sın­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı.

Şim­di tek­li­fin mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni tek­rar oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nı ara­ya­ca­ğım.

Ka­bul eden­ler…

Kâtip üye­ler ara­sın­da ih­ti­laf ol­du­ğun­dan, elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pa­ca­ğım ve dört da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim.

Oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır ve mad­de­le­re ge­çil­me­si ka­bul edil­miş­tir.

1'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

KA­MU İHA­LE KA­NU­NU VE KA­MU İHA­LE SÖZ­LEŞ­ME­LE­Rİ KA­NU­NUN­DA

DE­Ğİ­ŞİK­LİK YA­PIL­MA­SI­NA DA­İR KA­NUN TEK­Lİ­Fİ

MAD­DE 1- 4/1/2002 ta­rih­li ve 4734 sa­yı­lı Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­nun 2 nci mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (a) ben­di aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"a) Ge­nel büt­çe kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­ri ile özel büt­çe­li ida­re­ler, il özel ida­re­le­ri ve be­le­di­ye­ler ile bun­la­ra bağ­lı; dö­ner ser­ma­ye­li ku­ru­luş­lar, bir­lik­ler (mes­le­ki ku­ru­luş şek­lin­de fa­ali­yet gös­te­ren­ler ile bun­la­rın üst ku­ru­luş­la­rı ha­riç), tü­zel ki­şi­ler."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na İz­mir Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Er­dal Ka­ra­de­mir, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA ER­DAL KA­RA­DE­MİR (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ka­mu İha­le Ka­nu­nu ve Ka­mu İha­le Söz­leş­me­le­ri Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin 1'in­ci mad­de­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ka­nun tek­li­fi Sa­yın Mus­ta­fa Eli­taş ta­ra­fın­dan ha­zır­lan­mış ve Ko­mis­yo­nu­mu­za ge­ti­ril­miş­ti. Ge­ti­ril­di­ğin­de iki mad­de­den oluş­mak­tay­dı yü­rüt­me ve yü­rür­lük ha­riç ol­mak üze­re, ama, Ko­mis­yon­da, ger­çek­ten, Tür­ki­ye'nin ih­ti­ya­cı olan ih­ra­cat­çı bir­lik­le­ri­nin bu iha­le kap­sa­mın­da tu­tul­ma­sı­nın olum­suz­luk­la­rı­nı gi­der­mek an­la­mın­da, bir öner­gey­le, bu Ka­nun'un, ya­ni 4734 sa­yı­lı Ka­mu İha­le Ka­nu­nu'nun 2'nci mad­de­si­nin (a) ben­din­de bir de­ği­şik­lik ön­gö­rül­müş­tür. Bu, Tür­ki­ye İh­ra­cat­çı­lar Bir­li­ği­nin de ta­le­bi üze­ri­ne ya­pıl­mış­tır. Ger­çek­ten, ih­ti­yaç olan bir de­ği­şik­lik. Çün­kü, İh­ra­cat­çı­lar Bir­li­ği, bil­di­ği­niz gi­bi, Tür­ki­ye için çok önem­li, ih­ra­cat Tür­ki­ye için çok önem­li. On­lar, ge­nel­lik­le, ta­nı­tım fa­ali­yet­le­ri, fu­ar fa­ali­yet­le­ri ya­pı­yor, ama iha­le kap­sa­mın­da ol­du­ğu için, yap­tık­la­rı bir çok şey za­ma­nın­da ya­pı­la­ma­dı­ğı için olum­suz ola­rak et­ki­le­ni­yor­du. Bu olum­suz­lu­ğu gi­der­mek an­la­mın­da ya­pıl­mış bir de­ği­şik­lik­tir. Bi­zim bu de­ği­şik­li­ği Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na da des­tek­le­di­ği­mi­zi bir kez da­ha ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ge­ti­ri­len de­ği­şik­lik ne­dir di­ye be­ra­ber bak­ma­ya ça­lı­şır­sak, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu'nun 2'nci mad­de­si­nin (a) fık­ra­sı ay­nen şöy­ley­di: "Ge­nel büt­çe­ye da­hil da­ire­ler, kat­ma büt­çe­li ida­re­ler, özel ida­re­ler ve be­le­di­ye­ler ile bun­la­ra bağ­lı; dö­ner ser­ma­ye­li ku­ru­luş­lar, bir­lik­ler... tü­zel ki­şi­ler." Şim­di, bu mad­de­ye bak­tı­ğı­mız za­man, as­lın­da, İh­ra­cat­çı­lar Bir­li­ği­nin bu­ra­da­ki bir­lik­ler kav­ra­mı­nın dı­şın­da ol­ma­sı al­gı­la­nı­yor. Ama, ne ya­zık ki, yar­gı, bu "bir­lik­ler" ke­li­me­sin­den do­la­yı, ih­ra­cat­çı bir­lik­le­ri­ni de bu ka­nun tek­li­fi­nin için­de, so­rum­lu­lu­ğu için­de ön­gör­müş­tür. Do­la­yı­sıy­la, bu­na açık­lık ge­tir­mek açı­sın­dan bu de­ği­şik­lik öner­ge­si ve­ril­miş­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bil­di­ği­niz gi­bi, ih­ra­cat­çı bir­lik­le­ri 5 Ağus­tos 1993 ta­rih, 21659 sa­yı­lı Resmî Ga­ze­te'de ya­yım­la­nan 93-4614 sa­yı­lı Ba­kan­lar Ku­ru­lu Ka­ra­rı'nda de­ği­şik­lik ya­pıp, 18 Ekim 2000 ta­rih, 24204 sa­yı­lı Resmî Ga­ze­te'de ya­yım­la­nan 2000-1301 sa­yı­lı Ba­kan­lar Ku­ru­lu Ka­ra­rı'yla, ih­ra­cat­çı­la­rı teş­ki­lat­lan­dır­mak su­re­tiy­le, ih­ra­ca­tı ar­tır­mak, ih­ra­cat­çı­la­rın mes­le­ki fa­ali­yet­le­ri­ni ve iliş­ki­le­ri­ni tan­zim et­mek, Dış Ti­ca­ret Müs­te­şar­lı­ğı­nın ve­re­ce­ği gö­rev­le­ri ifa et­mek üze­re, özel büt­çe­le­re sa­hip, özel sta­tü­de ku­ru­lan ve ge­lir­le­ri bir­lik­le­rin ge­nel ku­rul­la­rı ta­ra­fın­dan tes­pit edi­len ve bu oran ve ka­lem­ler bir ka­mu gü­cüy­le tah­sil edil­me­yen, üye­le­ri­nin ken­di ta­sar­ruf ve ira­de­le­riy­le be­lir­le­nen ve bir­li­ğin or­gan­la­rı olan, bir­li­ğe üye ih­ra­cat­çı­lar­dan olu­şan ge­nel ku­rul, yö­ne­tim ku­ru­lu, de­ne­tim ku­ru­lu ile yö­ne­tim ku­rul­la­rı­nın seç­ti­ği ge­nel sek­re­ter ta­ra­fın­dan ida­re edi­len ve bir­lik or­gan­la­rın­da ka­mu gö­rev­li­si bu­lun­ma­yan bir mes­lek ku­ru­lu­şu­dur. Yu­ka­rı­da be­lirt­ti­ğim üze­re, ih­ra­cat­çı bir­lik­le­ri­nin sta­tü­sün­de be­lir­le­nen ge­lir­ler bir ka­mu kay­na­ğı ni­te­li­ği ta­şı­ma­ma­sı ve özel büt­çe ola­rak hük­me bağ­lan­mış ol­ma­sı ve de­ne­tim­le­ri­nin ka­mu de­ne­ti­mi dı­şın­da özel de­ne­tim şek­lin­e ta­bi tu­tul­muş ol­ma­sı se­be­biy­le, 4734 sa­yı­lı Ka­mu İha­le Ka­nu­nu'nun 1'in­ci mad­de­sin­de be­lir­ti­len ka­mu de­ne­ti­mi al­tın­da bu­lu­nan ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­dan ol­ma­ma­sı se­be­biy­le, ih­ra­cat­çı bir­lik­le­ri­nin 4734 sa­yı­lı Ka­mu İha­le Ka­nu­nu'nun 2'nci mad­de­si­nin dı­şın­da ele alın­ma­sı ge­re­ki­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ih­ra­cat­çı bir­lik­le­ri­nin gö­rev­le­ri­ni eğer göz­den ge­çir­mek ge­re­ki­yor­sa, özel­lik­le ser­gi aç­mak ve açı­lan fu­ar ve ser­gi­le­re iş­ti­rak et­mek, ta­nı­tım fa­ali­yet­le­rin­de bu­lun­mak, la­bo­ra­tu­var­lar kur­mak gi­bi gö­rev­ler sı­ra­la­nı­yor. Yurt dı­şın­da dü­zen­le­nen ti­ca­ri ni­te­lik­te­ki ulus­la­ra­ra­sı fu­ar ve ser­gi­ler ile Türk ih­raç ürün­le­ri­nin ser­gi­len­di­ği ta­nı­tım fa­ali­yet­le­ri ve or­ga­ni­zas­yon­la­ra yö­ne­lik alım­la­rın bü­yük ço­ğun­lu­ğu yurt dı­şın­da yer­le­şik te­da­rik­çi­ler­den te­min edil­mek­te ve yi­ne yurt dı­şın­da tü­ke­til­mek­te­dir. Bu kap­sam­da, 2006 yı­lın­da ih­ra­cat­çı bir­lik­le­ri ta­ra­fın­dan, yurt dı­şın­da el­li ye­di ay­rı fu­ara iki bini aş­kın fir­may­la millî ka­tı­lım or­ga­ni­zas­yo­nu dü­zen­len­miş ve ül­ke eko­no­mi­si­ne bü­yük kat­kı sağ­la­mış­tır. Nak­li­ye ve stant de­ko­ras­yo­nu baş­ta ol­mak üze­re, yurt dı­şı or­ga­ni­zas­yon iş­le­ri, do­ğa­sı ge­re­ği ol­duk­ça di­na­mik, bir­çok fak­tö­re ba­ğım­lı ve de­ğiş­ken olup, es­nek bir yön­tem, sü­reç ge­rek­tir­mek­te­dir.

İh­ra­cat­çı bir­lik­le­rin­ce, Türk ih­raç ürün­le­ri­nin ta­nı­tı­mı, ih­raç pa­zar pa­yı­nın ar­tı­rıl­ma­sı, Türk ma­lı ima­jı­na olum­lu kat­kı­lar­da bu­lun­mak ama­cıy­la ger­çek­leş­ti­ri­len fa­ali­yet­ler­de kâr ama­cı gü­dül­me­mek­te­dir.

İh­ti­yaç­la­rın yurt dı­şın­da yer­le­şik te­da­rik­çi­ler­den el­de edil­di­ği ve alım­la­rın yurt dı­şın­da tü­ke­til­di­ği hal­ler­de, söz ko­nu­su alım­la­rın 4734 sa­yı­lı Ka­nun kap­sa­mın­da ya­pıl­ma­sı zo­run­lu­lu­ğu, bu alım­la­rın ve fa­ali­yet­le­rin ger­çek­leş­ti­ril­me­si­ni imkânsız hâ­le ge­tir­mek­te­dir. Bu çer­çe­ve­de bak­tı­ğı­mız za­man, hak­lı­lı­ğın ger­çek­ten ne ka­dar da önem­li ol­du­ğu or­ta­ya çı­kı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, iş­te ge­ti­ri­len ka­nun ta­sa­rı'sın­da­ki de­ği­şik­lik­le, bu sü­re­ci, bu olum­suz ko­şul­la­rı de­ğiş­ti­ri­yo­ruz. Bu çer­çe­ve­de iha­le sü­reç­le­rin­de­ki bir za­man so­ru­nu­nu çöz­müş olu­yo­ruz. İha­le­le­re te­mel teş­kil ede­cek tek­nik şart­na­me­nin ön­ce­den be­lir­len­me­me­si ve de­ği­şik­li­ği gi­bi olum­suz­luk­la­rı or­ta­dan kal­dı­rı­yo­ruz. Ger­çek­leş­ti­ri­le­cek iha­le­ler­de ip­tal, de­ği­şik­lik gi­bi mey­da­na gelecek  ak­sak­lık­la­rın yol aça­ca­ğı risk­le­ri or­ta­dan kal­dı­rı­yo­ruz. Ay­rı­ca, Ka­nun'da doğ­ru­dan te­min­le­re izin ve­ri­len il­gi­li bir­lik ge­nel ku­rul­la­rın­ca be­lir­le­nen büt­çe­nin yüz­de 10'una ka­dar olan sı­nı­rın, ih­ra­cat­çı bir­lik­le­rin­ce alı­nan mal ve hiz­met­ler için ye­ter­siz kal­ma­sı se­be­biy­le, bu de­ği­şik­lik hem Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin Ko­mis­yon üye­le­rin­ce hem de ik­ti­dar par­ti­si­nin Ko­mis­yon üye­le­rin­ce olum­lu kar­şı­lan­mış ve de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

Bu­ra­dan şu so­nu­cu tek­rar ta­nım­la­mak­ta ya­rar gö­rü­yo­rum: Mal ve hiz­met te­mi­ni sü­re­cin­de ya­şa­na­bi­le­cek ola­sı ak­sak­lık, ge­cik­me ve­ya ip­tal hal­le­ri­nin, ih­ra­cat­çı bir­lik­le­ri, ka­tı­lım­cı fir­ma­lar ve ül­ke­miz adı­na te­la­fi­si müm­kün ol­ma­yan za­rar­la­ra yol aç­ma ris­ki­ni de böy­le­ce or­ta­dan kal­dır­mış olu­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ih­ra­cat­çı bir­lik­le­ri­nin açık iha­le    sis­te­miy­le ya­pıl­dı­ğın­da kar­şı­laş­tık­la­rı bir­çok olum­suz­luk var­dı. Özel­lik­le, fu­ar or­ga­ni­zas­yon­la­rın­da­ki olum­suz et­kin­lik­le­ri hiç­bir za­man göz­den kaç­ma­mış­tır. Bun­la­rı siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum. Özel­lik­le, iha­le sü­reç­le­rin­de­ki za­man so­ru­nu, ih­ra­cat­çı bir­lik­le­ri için çok önem­li. Bil­di­ği­niz gi­bi, yurt dı­şı fu­ar­la­rıy­la il­gi­li yer te­yi­di fu­ar dü­zen­le­me ta­ri­hin­den ge­nel­de beş ay ön­ce, ya­ni yüz el­li gün gi­bi ön­ce be­lir­len­mek­te ve or­ga­ni­zas­yon büt­çe ka­lem­le­ri içe­ri­sin­de bü­yük bir pa­ya sa­hip olan de­ko­ras­yon, şe­kil, an­cak, net met­re­ka­re­le­rin alan ve bu ala­nın fi­zi­ki özel­lik­le­ri­ne gö­re, ya­ni kö­şe sa­yı­sı, yük­sek­li­ği, stant stan­dart­la­rı gi­bi şart­lar ne­de­niy­le be­lir­len­mek­te­dir. Do­la­yı­sıy­la, yi­ne, bu açık iha­le­ye gi­dil­me­si ön­ce­sin­de bir şart­na­me­nin oluş­tu­ru­la­bil­me­si için ön­ce­lik­le, bil­di­ği­niz gi­bi, bir mi­ma­ri pro­je­nin ya­şa­ma geç­me­si ge­re­ki­yor.  Bu mi­ma­ri pro­je üze­rin­den de ya­pım iha­le­si­nin ya­pıl­ma­sı ge­re­ki­yor. Ta­bii, bu, böy­le olun­ca, ön­ce bir mi­ma­ri pro­je, bu bi­raz ön­ce­ki de­di­ğim ze­min şart­la­rı­na uy­gun ola­rak tes­lim edi­le­cek, bu­na uy­gun bir mi­ma­ri pro­je çi­zi­le­cek, son­ra da ya­pım işi bir iha­le sü­re­ci­ne gi­re­cek. Do­la­yı­sıy­la, bu, or­ga­ni­zas­yon­la­rın ak­sa­ma­sı­na ne­den ol­mak­ta­dır. Bu an­lam­da bir olum­suz­lu­ğu var­dı. Sa­nı­rım, bu ya­sa da ya­sa­la­şın­ca en azın­dan böy­le­si bir olum­suz­luk or­ta­dan kal­dı­rıl­mış ola­cak­tır. Yi­ne, bu sü­reç­te pro­je­nin uy­gu­la­na­bi­lir­li­ği…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ER­DAL KA­RA­DE­MİR (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, ki­şi­sel söz ta­le­bim de var­dı, bir­leş­ti­rir­se­niz.

BAŞ­KAN - Evet, şah­si söz is­te­ği­niz var, onu ay­rı­ca ve­re­yim ve de­vam edin.

Bu­yu­run.

ER­DAL KA­RA­DE­MİR (De­vam­la) - Çok te­şek­kür edi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, mi­ma­ri pro­je­le­ri uy­gu­la­ma işi­nin fark­lı fir­ma­lar­ca ger­çek­leş­ti­ril­me­si, ilk ba­kış­ta ger­çek­ten olum­lu gi­bi gö­zü­kü­yor; ama, bu tür or­ga­ni­zas­yon­da tam de­za­van­taj el­de edi­li­yor. Bil­di­ği­niz gi­bi, ön­ce fu­ar stant­la­rıy­la il­gi­li bil­gi­ler ge­le­cek, bil­di­ri­le­cek bu in­san­la­ra, son­ra bu fir­ma­lar bu­ra­da­ki özel­lik­le­re gö­re bir mi­ma­ri pro­je ha­zır­la­ta­cak­lar, son­ra da ya­pım işi­ni ya­pa­cak­lar. Ge­nel­lik­le yurt dı­şın­da bu iş­le­rde, mi­ma­ri pro­je­yi ha­zır­la­yan­la ya­pım işi­ni ya­pan ki­şi­ler ay­nı. Asıl bu, bir bü­tün­lük için­de de­ğer­len­dir­di­ği­miz za­man, do­la­yı­sıy­la, bir açık iha­le sis­te­mi­nin dı­şın­da, pro­je­yi ya­pan­la uy­gu­la­ya­nı ay­nı ve bun­lar da yurt dı­şın­da ol­du­ğu için ora­da­ki te­da­rik­çi­ler­le bun­lar or­tak ya­pı­lı­yor. Do­la­yı­sıy­la, bu de­ği­şik­lik­le de hiç ol­maz­sa bun­la­rın yurt dı­şın­da, bi­raz ön­ce de­di­ğim olum­suz­luk­la­rı or­ta­dan kal­dı­ra­cak şe­kil­de dü­zen­le­miş olu­yo­ruz ki, bu, sa­nı­rım Tür­ki­ye açı­sın­dan da önem­li bir ka­zanç ola­cak­tır. Çün­kü, ih­ra­ca­tın Tür­ki­ye'de yük­sel­me­si, bü­yü­me­si he­pi­mi­zin ya­ra­rı­na­dır di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Kı­sa­ca özet­le­mek ge­re­kir­se, kı­sa sü­re­de uy­gu­la­na­bi­lir­li­ği ol­ma­yan bir mi­ma­ri pro­je se­çi­lir­se uy­gu­la­ma­da zor­luk­lar çı­kı­yor. Bu ko­nu­da­ki, uy­gu­la­ma­lar­da­ki zor­lu­ğu dik­ka­te ala­bi­le­cek mi­mar­lık fir­ma­la­rı, bi­raz ön­ce de­di­ğim gi­bi, uy­gu­la­may­la be­ra­ber ya­par­lar­sa bu iş da­ha iyi ola­cak­tır di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Bil­di­ği­niz gi­bi, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yurt dı­şı fir­ma­la­rı­nın iha­le­ye ka­tı­lım­la­rı biz­den bi­raz da­ha farklı. Yurt dı­şın­da dü­zen­le­nen fu­ar­la­rın or­ga­ni­zas­yon­la­rın­da ço­ğun­luk­la ye­rel, ya­ban­cı fir­ma­lar or­tak ça­lı­şa­rak ya­pı­yor­lar. Bu bir avan­taj sağ­lı­yor ta­bii, an­cak ya­ban­cı fir­ma­la­rın iha­le­le­re ka­tı­lı­mı ve­ya ka­tı­lım­la­rı du­ru­mun­da te­mi­nat gi­bi ba­zı şart­la­rı ye­ri­ne ge­ti­re­bil­me­le­ri de müm­kün ol­ma­dı­ğın­dan do­la­yı­sıy­la bu da bir olum­suz­luk­tu, bu da gi­de­ril­miş ola­cak.

Yi­ne, ta­nı­tım fa­ali­yet­le­ri açı­sın­dan da de­ğer­len­di­re­cek olur­sak, ta­nı­tım fa­ali­yet­le­ri­nin ger­çek­leş­ti­ri­le­bil­me­si de ço­ğun­luk­la fu­ar ida­re­le­ri­nin spon­sor­luk ve rek­lam alan­la­rıy­la il­gi­li pa­ket­le­ri açık­la­ma­la­rı bek­le­ni­yor bu sü­reç­te. Do­la­yı­sıy­la, bir iha­le sü­re­ci 110 gün, ar­tı 60 gün­lük bir şikâyet sü­re­ci za­ma­nı var ve 45 gün gi­bi ta­nı­tım gi­bi fa­ali­yet­le­ri de göz önü­ne alır­sak 215 beş gün­lük gi­bi bir za­man di­li­mi­ni alı­yor, Ya­ni, bi­raz ön­ce bah­set­ti­ğim gi­bi, 150 gün­lük bir sü­reç­te bi­te­cek bü­tün iş­ler, 215 gün­lük gi­bi bir sü­re­ci -es­ki yön­tem­le- bu­lu­yor­du. Do­la­yı­sıy­la, Tür­ki­ye'de­ki ih­ra­cat­çı fir­ma­lar, bu sü­reç­le­ri ye­ri­ne ge­ti­re­me­di­ği için bir­çok or­ga­ni­zas­yo­na da ka­tı­la­ma­mış olu­yor­lar­dı. Bu an­lam­da, bu de­ği­şik­li­ğe, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ola­rak olum­lu ola­rak ba­kı­yo­ruz, olum­lu oy ve­re­ce­ği­mi­zi ifa­de edi­yo­ruz.

Bu ya­sa­nın, ih­ra­cat­çı fir­ma­la­rın da ya­ra­rı­na ve ül­ke­mi­ze de ya­rar­lı ola­ca­ğı dü­şün­ce­siy­le, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ka­ra­de­mir.

Mad­de üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

AH­MET ER­SİN (İz­mir) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler…

Ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

Efen­dim, elek­tro­nik ci­haz­la ya­pa­ca­ğım ve üç da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim.

Oy­la­ma­yı baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır ve mad­de ka­bul edil­miş­tir.

2'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2- 4734 sa­yı­lı Ka­nu­na aşa­ğı­da­ki ek mad­de ek­len­miş­tir.

"Çer­çe­ve söz­leş­me kap­sa­mın­da mal ve hiz­met alı­mı

EK MAD­DE 2- Sağ­lık hiz­me­ti su­nan ida­re­ler bu Ka­nun­da ön­gö­rü­len te­mel iha­le usul­le­ri­ni uy­gu­la­mak kay­dıy­la sü­rek­li bi­çim­de ih­ti­yaç duy­duk­la­rı mal ve­ya hiz­met alım­la­rı­na iliş­kin çer­çe­ve söz­leş­me­ler ya­pa­bi­lir ve bu çer­çe­ve söz­leş­me­le­re is­ti­na­den alım iha­le­le­ri dü­zen­le­ye­bi­lir. Çer­çe­ve söz­leş­me­nin ya­pıl­ma­sı­na iliş­kin iha­le­ler­de öde­nek şar­tı aran­maz. Çer­çe­ve söz­leş­me kap­sa­mın­da te­min edi­le­cek mal ve­ya hiz­met alım­la­rı 13 ün­cü mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (a) ben­di­nin (1) nu­ma­ra­lı alt ben­di­ne gö­re Ka­mu İha­le Bül­te­nin­de ilan edi­lir. İlan­da çer­çe­ve söz­leş­me kap­sa­mın­da kar­şı­lan­ma­sı plan­la­nan tah­mi­ni ih­ti­yaç mik­tar­la­rı da gös­te­ri­lir.

Çer­çe­ve söz­leş­me­ye ta­raf olan te­da­rik­çi ve­ya hiz­met su­nu­cu­la­rı ta­ra­fın­dan su­nu­lan tek­lif­ler 40 ın­cı mad­de hü­küm­le­ri­ne gö­re de­ğer­len­di­ri­le­rek is­tek­li­ler, eko­no­mik açı­dan en avan­taj­lı tek­lif­ten baş­lan­mak su­re­tiy­le sı­ra­la­nır ve is­tek­li sa­yı­sı yir­mi­be­şi geç­me­mek üze­re şart­la­rı ta­şı­yan is­tek­li­le­rin ta­ma­mı lis­te­ye alı­nır. Lis­te­ye alı­nan is­tek­li sa­yı­sı üç­ten az ola­maz. Te­mi­nat alın­ma­sı­na iliş­kin hü­küm­ler ha­riç ol­mak üze­re, iha­le­le­rin söz­leş­me­ye bağ­lan­ma­sı hak­kın­da bu Ka­nun­da yer alan hü­küm­ler çer­çe­ve­sin­de, sü­re­si otuz al­tı ayı geç­me­mek üze­re lis­te­ye alı­nan is­tek­li­ler­le çer­çe­ve söz­leş­me im­za­la­nır ve so­nuç­lar Ka­mu İha­le Bül­te­nin­de ilan edi­lir.

Ya­pı­lan çer­çe­ve söz­leş­me kap­sa­mın­da mal ve­ya hiz­met alı­mı­na iha­le yet­ki­li­sin­ce onay ve­ril­me­si üze­ri­ne, lis­te­de yer alan is­tek­li­ler im­za kar­şı­lı­ğı ve­ya pos­ta yo­luy­la ya da teb­li­ga­tı da­ha son­ra ya­pıl­mak kay­dıy­la, te­leks, faks ve­ya elek­tro­nik pos­ta ile tek­lif ver­me­ye da­vet edi­lir. Da­vet ya­zı­sı­na, alım ko­nu­su mal ve­ya hiz­me­tin mik­ta­rı ile tes­lim ve ifa şart­la­rı­nı gös­te­ren bir şart­na­me ek­le­nir.

İs­tek­li­le­re tek­lif­le­ri­ni ha­zır­la­ya­bil­me­le­ri için en az üç iş gü­nü sü­re ta­nın­mak su­re­tiy­le çer­çe­ve söz­leş­me­ye esas olan tek­lif be­del­le­ri­ni geç­me­mek üze­re tek­lif­le­ri­ni ver­me­le­ri is­te­nir. Ya­zı­lı ola­rak ve­ri­le­cek tek­lif­le­rin içe­ri­ği­nin giz­li­li­ği iha­le sa­ati­ne ka­dar ko­ru­nur ve iha­le do­kü­ma­nın­da be­lir­ti­len hü­küm­le­re gö­re tek­lif­ler de­ğer­len­di­ri­le­rek eko­no­mik açı­dan en avan­taj­lı tek­lif be­lir­le­nir ve iha­le bu tek­lif sa­hi­bi­nin üze­rin­de bı­ra­kı­lır. İha­le­le­rin söz­leş­me­ye bağ­lan­ma­sı­na iliş­kin bu Ka­nun­da yer alan hü­küm­ler çer­çe­ve­sin­de kı­sa söz­leş­me im­za­la­nır.

İs­tek­li­ler ye­ter­lik­le­ri­nin de­vam et­ti­ği­ni oni­ki ay­da bir bel­ge­len­di­rir. Ye­ter­li­ği de­vam et­me­yen­ler ile tek­lif ver­me­ye da­vet edil­di­ği hal­de iki kez tek­lif ver­me­yen­le­rin çer­çe­ve söz­leş­me­le­ri fes­he­di­lir.

Çer­çe­ve söz­leş­me­ye ta­raf olan­la­rın sa­yı­sı­nın üçün al­tı­na in­me­si ha­lin­de, mev­cut çer­çe­ve söz­leş­me­nin so­na er­di­ği ta­raf­la­ra bil­di­ri­lir.

Çer­çe­ve söz­leş­me ya­pıl­mış ol­ma­sı, ida­re­ye alım yap­ma yü­küm­lü­lü­ğü ge­tir­mez. İda­re, çer­çe­ve söz­leş­me kap­sa­mın­da­ki mal ve­ya hiz­met alım­la­rı­na iliş­kin ih­ti­yaç­la­rı­nı bu Ka­nun­da yer alan di­ğer usul­le­ri kul­lan­mak su­re­tiy­le de te­min ede­bi­lir. Çer­çe­ve söz­leş­me kap­sa­mın­da ya­pı­la­cak alım­la­ra iliş­kin usul ve esas­la­rı tes­pi­te Ku­rum yet­ki­li­dir."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ve şah­sı adı­na Ada­na Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ke­mal Sağ.

Sü­re­ni­zi bir­leş­tir­dim efen­dim.

Bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA KE­MAL SAĞ (Ada­na) - Sa­yın Baş­ka­nım, çok te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz 1439 sı­ra sa­yı­lı, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu ve Ka­mu İha­le Söz­leş­me­le­ri Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin 2'nci mad­de­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ül­ke­miz­de ka­mu iha­le­le­ri, esas ola­rak üç te­mel ya­sa hü­küm­le­ri doğ­rul­tu­sun­da ya­pıl­mak­ta­dır: Bi­rin­ci­si 4734 sa­yı­lı Ka­mu İha­le Ya­sa­sı, ikin­ci­si 4735 sa­yı­lı Ka­mu İha­le Söz­leş­me­le­ri Ya­sa­sı ve so­nun­cu ola­rak da 5018 sa­yı­lı Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ya­sa­sı.

Bu mad­dey­le, 4735 sa­yı­lı Ka­mu İha­le Söz­leş­me­le­ri Ya­sa­sı'nın 6'ncı mad­de­sin­de ya­pı­lan de­ği­şik­lik­le, 4734 sa­yı­lı Ka­mu İha­le Ya­sa­sı'na ek­le­ne­cek çer­çe­ve söz­leş­me kap­sa­mın­da "Mal ve Hiz­met Alı­mı" baş­lık­lı mad­de ge­re­ği 4735 sa­yı­lı Ka­mu İha­le Söz­leş­me­le­ri Ya­sa­sı'nda da de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­sı ge­rek­ti­ğin­den, anı­lan Ya­sa'ya iliş­kin ola­rak ya­pıl­ma­sı ge­re­ken de­ği­şik­lik­le­ri dü­zen­le­mek­te­dir.

Özet­le be­lirt­mek ge­re­kir­se, bu mad­de hük­müy­le, 4735 sa­yı­lı Ya­sa'da be­lir­ti­len söz­leş­me tür­le­ri­ne, çer­çe­ve söz­leş­me ve kı­sa söz­leş­me tür­le­ri ek­len­mek­te­dir.

Ön­ce, bu ka­nun tek­li­fi ne ge­ti­ri­yor, ona bir ba­ka­lım de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Tek­li­fe gö­re, sağ­lık­la il­gi­li ida­re­le­rin sü­rek­li bi­çim­de ih­ti­yaç duy­duk­la­rı ve sık sık yap­mak du­ru­mun­da kal­dık­la­rı mal ve hiz­met alım­la­rı­nı, her de­fa­sın­da iha­le iş­lem­le­ri­nin ta­ma­mı­nın tek­rar­lan­ma­sı ye­ri­ne, ya­pı­lan iha­ley­le, çer­çe­ve söz­leş­me yap­ma­ya hak ka­za­nan ve ye­ter­li­li­ği olan fir­ma­lar­dan ge­rek­li du­rum­lar­da sa­de­ce fi­yat tek­li­fi alın­ma­sı su­re­tiy­le ih­ti­yaç­la­rın gi­de­ril­me­si­ne imkân ge­ti­ril­mek­te­dir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, evet, bu ka­nun tek­li­fiyle, sağ­lık hiz­me­ti su­nan ida­re­le­re, sü­rek­li bi­çim­de ih­ti­yaç duy­duk­la­rı mal ve­ya hiz­met alım­la­rı­na iliş­kin ola­rak hiz­met ve­re­cek is­tek­li­ler­le çer­çe­ve söz­leş­me yap­ma­sı­na izin ve­ril­mek­te­dir.

Yal­nız, bu­na iliş­kin ola­rak ba­zı sı­kın­tı­la­rı da be­lirt­me­den ge­çe­me­ye­ce­ğim. Ba­kı­nız, çer­çe­ve söz­leş­me, iha­le mev­zu­atı­mı­za ilk kez gi­ren bir uy­gu­la­ma­dır. İlk baş­ta he­pi­mi­ze ca­zip gi­bi gö­zü­ke­bi­lir, an­cak bu söz­leş­me tü­rü­nün fay­da­la­rı ya­nın­da sa­kın­ca­la­rı­nı da gör­mez­den ge­le­me­yiz. He­men be­lir­te­lim ki, bu tek­lif, özel­lik­le, re­ka­be­ti or­ta­dan kal­dır­ma­sa bi­le as­ga­ri dü­ze­ye çek­mek­te­dir. Şöy­le ki, Tek­li­fe gö­re en az üç, en faz­la yirmibeş is­tek­li ile otuzaltı ay­ sü­re­li çer­çe­ve söz­leş­me­si im­za­la­na­cak, alı­na­cak mal ve­ya hiz­met­ler bu fir­ma­lar ara­sın­dan fi­yat tek­li­fi al­mak su­re­tiy­le te­min edi­le­cek­tir. Bu uy­gu­la­ma, re­ka­be­ti en­gel­le­me­nin de öte­sin­de adam ka­yı­rı­cı­lı­ğa, yol­suz­lu­ğa ve te­kel­ci­li­ğe yol aça­cak bir uy­gu­la­ma­dır.

Öte yan­dan, bu uy­gu­la­ma iha­le sü­re­ci­ni de kı­salt­ma­ya­cak­tır ve bu ara­da yol­suz­luk­la­rın ar­t­ma­sı­na da ze­min ha­zır­la­ya­cak­tır ve bel­ki de bir­çok iha­le­de, en azın­dan hiç­bir yol­suz­luk ol­ma­sa da­hi bir­çok de­di­ko­du da ken­di­li­ğin­den or­ta­ya çı­ka­cak­tır.

Bir baş­ka önem­li sı­kın­tı za­man içe­ri­sin­de ken­di­ni gös­te­re­cek­tir. Çün­kü, bu söz­leş­me tü­rü­nün sa­de­ce sağ­lık sek­tö­rü için ön­gö­rül­me­si de ek­sik­lik­tir. Çok ya­kın bir ge­le­cek­te, sü­rek­li mal ve hiz­met alı­mı ya­pan di­ğer ka­mu ku­rum­la­rı da bu uy­gu­la­ma­dan fay­da­lan­mak is­te­ye­cek­ler, biz si­ya­si­ler de bu ku­rum­la­rın yet­ki­li­le­ri­ne ta­viz ver­mek zo­run­da ka­la­ca­ğız.

Ba­kın, bu­ra­da tu­ta­nak­la­ra geç­mek­te­dir. Bu ko­nu­da ya­kın za­man­da ya biz bu uy­gu­la­ma­yı kal­dı­rı­rız ya da bir­kaç de­fa bu uy­gu­la­ma­yı genişletmek zo­run­da ka­lı­rız. Ama, si­zin için nor­mal. Çün­kü, siz, çı­kar­ttı­ğı­nız ya­sa­la­rı de­ğiş­tir­me­ye alış­kın­sı­nız. Çün­kü, siz, ya­sa­la­rı çı­ka­rır­ken araş­tır­ma­dan, yan­daş­la­rın is­tek­le­ri doğ­rul­tu­sun­da çı­kart­ma­ya alış­kın­sı­nız. Bi­ri­le­ri, ya­ni "Ne yap­tı­nız, böy­le şey olur mu?" de­yin­ce de, ya­sa­la­rı tek­rar de­ğiş­tir­me­ye de alış­kın­sı­nız. İş­te, Ma­li Kon­trol Ya­sa­sı; üç yıl­da tam beş kez de­ğiş­tir­mek du­ru­mun­da kal­dı­nız.

Evet, bu uy­gu­la­ma­dan fay­da­lan­mak is­te­yen ku­rum­la­rın sa­yı­sı art­tık­ça da, ya­sa baş­lan­gıç­ta­ki an­la­mın­dan uzak­la­şa­cak, kı­sa­ca­sı, bu ya­sa aşı­na­cak, yıp­ra­na­cak­tır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bu tek­li­fin bir baş­ka önem­li sa­kın­ca­sı da, İha­le Ya­sa­sı'nın te­mel il­ke­le­rin­den bi­ri­si olan "öde­nek ol­ma­dan iha­le­ye çı­kı­la­maz" il­ke­si­ni or­ta­dan kal­dı­ra­cak ol­ma­sı­dır. Oy­sa, 4734 sa­yı­lı Ka­mu İha­le Ya­sa­sı'nın, Av­ru­pa Bir­li­ği mev­zu­atı ge­re­ğin­ce, iha­le mev­zu­atı­mı­za ge­tir­di­ği en önem­li ye­ni­lik ve özel­lik bu idi. Ama, şim­di ne ya­pı­lı­yor? Öde­nek ol­ma­dan da iha­le­ye çı­kı­la­rak söz­leş­me ya­pıl­ma­sı­na imkân ta­nı­nı­yor, ya­ni Ka­mu İha­le Ya­sa­sı'nın te­mel il­ke­le­rin­den bi­ri­si or­ta­dan kal­dı­rı­lı­yor. Pe­ki, ne­re­de kal­dı Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın büt­çe­ler­de denk­lik id­di­ası? otuzaltı ay de­mek, üç yıl de­mek­tir. Ya­ni, üç yıl sü­rey­le öde­nek or­ta­da yok iken, iha­le ya­pıp söz­leş­me im­za­la. Bu du­rum, hu­ku­ken de sa­kın­ca­lı­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Gi­de­ra­yak her şe­yi al­tüst edi­yor­su­nuz. Gi­de­ra­yak sis­te­mi bo­zu­yor­su­nuz. Gi­de­ra­yak biz­den son­ra­sı tu­fan di­yor­su­nuz.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bu ara­da bir nok­ta­yı da­ha be­lirt­me­den ge­çe­me­ye­ce­ğim. Bu ya­sa hü­küm­le­ri uya­rın­ca ya­pı­la­cak iha­le­ler­de, iha­le­ler üç yıl­da bir ya­pı­la­ca­ğı için, iha­le­le­rin ka­mu­ya du­yu­rul­ma­sı da kı­sıt­lan­mak­ta­dır. Bu da, özel­lik­le ma­hallî ba­sı­nı olum­suz et­ki­le­ye­cek ve ye­rel ba­sı­nın ge­lir­le­ri­ni azal­ta­cak­tır. Böy­le­ce ye­rel med­ya­nın sı­kın­tı­la­rı­nı da ar­tır­mış ola­cak­sı­nız.

De­ğer­li AKP'li ar­ka­daş­la­rım, ha­tır­lar mı­sı­nız, meş­hur Ali Di­bo va­ka­sı han­gi ku­rum­da pat­lak ver­miş­ti? Sağ­lık ku­rum­la­rın­da ve ne ga­rip­tir ki bu ya­sa tek­li­fi de, yi­ne sağ­lık ku­rum­la­rı için ve­ril­mek­te­dir. Te­sa­düf mü yok­sa bi­linç­li mi, bu­na ta­rih ka­rar ve­rir, ama ya­kın za­man­da ba­zı so­nuç­la­rı­nı gö­re­ce­ği­miz de mu­kad­der­dir.

Bir ik­ti­da­rın gi­de­ra­yak bu ka­dar ya­sa çı­kart­ma­sı, hat­ta, se­çim ka­ra­rı al­dık­tan son­ra ıs­rar­la Ana­ya­sa'yı de­ğiş­tir­me­ye ça­lış­ma­sı, ya­nıl­mı­yor­sam, de­mok­ra­si ta­ri­hi­miz­de bir ilk­tir. Bu ara­da, se­çim pro­pa­gan­da­sı he­de­fi­ni­ze ulaş­mak için si­zin­le Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği ko­nu­sun­da iş bir­li­ği ya­pan, des­tek ve­ren Ana­va­tan Par­ti­si­ni de al­dat­ma­ya kal­ka­rak Mak­ya­ve­list dü­şün­ce­ni­zi or­ta­ya ko­yu­yor­su­nuz. Re­fe­ran­dum için, ön­ce, yüzyirmi gü­nü ka­bul edi­yor gö­zü­küp son­ra da kırk beş gü­ne çek­mek siz­ce al­dat­mak de­ğil­se, ya ben yan­lış al­gı­lı­yo­rum ya da siz yan­lış an­la­tı­yor­su­nuz.

Söz­le­ri­mi to­par­lar­ken si­zi bir kez da­ha bu ko­nu­da uyar­mak is­ti­yo­rum: Gö­rüş­tü­ğü­müz ya­sa tek­li­fi, Ana­ya­sa'mı­zın eşit­lik ve re­ka­bet il­ke­le­ri­ne uy­gun de­ğil­dir. Ay­rı­ca, Ana­ya­sa'mı­zın hak­la­rın ko­run­ma­sı ve ada­let il­ke­si ile de çe­liş­mek­te­dir. Şim­di bu tek­lif ya­sa­la­şıp Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne gi­der­se ve Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ip­tal eder­se ge­ne bu Yü­ce Mah­ke­me­nin aley­hi­ne ko­nu­şa­cak mı­sı­nız?

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, son bir  ko­nu­ya da­ha dik­kat­le­ri­ni­zi çek­mek is­ti­yo­rum. Bu ka­nun tek­li­fi­nin Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne gel­me ta­ri­hi 28 Ma­yıs 2007'dir. Pe­ki, gö­rü­şül­dü­ğü ta­rih ne­dir? 1 Ha­zi­ran 2007, ya­ni, üç gün ön­ce ve­ri­len bir ka­nun tek­li­fi, üç gün son­ra ya­sa­la­şı­yor. Ger­çek­ten ışık hı­zıy­la bir ya­sa çı­kar­tı­yor­su­nuz. Pe­ki, ne­den bu ka­dar hız­lı? Çün­kü, uma­rım ki, bi­ri­le­ri siz­den bu ya­sa­nın çı­ka­rıl­ma­sı­nı is­te­miş­tir. Pe­ki, si­ze so­ru­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar: yıl­lar­dan be­ri ko­mis­yon­da bek­le­yen, mil­yon­lar­ca ti­ca­ret ada­mı­nı, iş sa­hip­le­ri­ni, kı­sa­ca, ül­ke­nin iş ve ti­ca­ret ha­ya­tı­nı il­gi­len­dir­di­ği hâlde Ti­ca­ret Ya­sa Ta­sa­rı­sı­’nı ne­den                 hâlâ bek­le­ti­yor­su­nuz? Uy­gu­la­ma­da bu ka­dar önem­li fonk­si­yon­la­rı olan bir ta­sa­rı­yı, ma­ale­sef, par­ti­zan­ca emel­le­ri­niz uğ­ru­na ka­dük hâle ge­ti­ri­yor­su­nuz. Be­lirt­ti­ğim ya­sa­yı ve bu­na ben­zer bir­çok ya­sa­yı bek­le­yen in­san­la­rı­mız, siz­le­rin gi­de­ra­yak çı­kart­ma­ya ça­lış­tı­ğı po­pü­list ya­sa­la­rı da iz­le­mek­te­dir. 4734 sa­yı­lı ve 4735 sa­yı­lı Ya­sa­lar 2001 yı­lın­dan be­ri uy­gu­lan­mak­ta­dır. Siz, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si ola­rak beş yıl­dır ak­lı­nız ne­re­dey­di de bu son bir­kaç gü­ne bu ka­dar ya­sa­yı sı­kış­tır­mak zo­run­da kal­dı­nız? Son bir ay­dır AKP'nin te­dir­gin­li­ği, te­la­şı açık­ça or­ta­da­dır.

Ar­ka­daş­lar, kor­ku­nun ece­le fay­da­sı yok­tur, bo­şu­na ça­ba­la­ma­yın, şu­nun şu­ra­sın­da 22 Tem­mu­za sa­de­ce el­li gün kal­dı. Aziz Türk mil­le­ti si­zin de bi­zim de kar­ne­mi­zi ve­re­cek­tir.

Söz­le­ri­mi ta­mam­lar­ken, bir­lik­te gö­rev yap­tı­ğı­mız 22 Dö­nem sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­ni say­gıy­la se­lam­lı­yor, ve­fat eden ar­ka­daş­la­rı­mı rah­met­le anı­yor, he­pi­ni­ze ba­şa­rı, sağ­lık ve mut­lu­luk­lar di­li­yo­rum. Sağ olun efen­dim. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­riz Sa­yın Sağ.

Şah­sı adı­na Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Mus­ta­fa Eli­taş, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­mı­yo­rum.

As­lın­da, 2'n­ci mad­de üze­rin­de söz al­ma­yı ar­zu et­mi­yor­dum, ama, ger­çek­ten 2'nci mad­de­nin ya­zıl­ma­sı ve dü­zen­len­me­si çok açık ve net bir şe­kil­de ifa­de edi­yor­du; ama, bi­raz ön­ce Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ko­nu­şan -da­ha ön­ce­ki mad­de­de ko­nu­şan- mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız Sa­yın Er­dal Ka­ra­de­mir bu ya­sa tek­li­fi­ni be­nim­se­dik­le­ri­ni ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin des­tek­le­dik­le­ri­ni ifa­de et­ti­ler ama Sa­yın Sağ herhâlde o top­lan­tı­da, o gö­rüş­me­ler sı­ra­sın­da ola­ma­dı­ğın­dan do­la­yı bu tek­li­fin 2'nci mad­de­si­ni, hiç ak­la gel­me­ye­cek bir şe­kil­de olum­lu ve uyum­lu di­ye bul­du­ğu­muz bu tek­li­fi…

KE­MAL SAĞ (Ada­na) - Sa­yın Eli­taş, ha­ta­la­rı söy­le­mek zo­run­da­yım, on­la­rı be­lirt­tim.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - …fark­lı fark­lı yön­le­re çe­ke­rek… İna­nın ben de ta­ac­cüp­le ve şaş­kın­lık­la din­li­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu tek­li­fin esa­sı, tüm ida­re­ler­de­ki acil ih­ti­yaç­la­rı kar­şı­la­ya­bil­mek için sü­rek­li ola­rak kul­la­nı­lan mal­la­rın bir an ön­ce alı­na­rak sis­te­min ak­sa­ma­sı­nı en­gel­le­me ga­ye­siy­le or­ta­ya çı­ka­rıl­mış bir tek­lif ve açık­ça­sı, 4734 sa­yı­lı Ka­nun'da­ki ya­pı­la­bi­le­cek iha­le­le­rin gü­ven­li bir şe­kil­de ya­pıl­ma­sı­nı sağ­la­mak ama­cıy­la or­ta­ya ko­nul­muş bir tek­lif.

Tek­lif­te ön­ce çer­çe­ve söz­leş­me­si ya­pıl­ma­sı amaç­la­nı­yor. Çer­çe­ve söz­leş­me­sin­de­ki amaç ne? (A) ma­lı­nı üre­ten -sağ­lık sek­tö­rün­de di­ye­lim- se­rum, en­jek­si­yon ve­ya baş­ka bir ma­lı üre­ten bir fir­ma ve fir­ma­lar gru­bu çer­çe­ve söz­leş­me yap­mak üze­re pro­for­ma fa­tu­ray­la mü­ra­ca­at edi­yor­lar ve ka­nun mad­de­si­nin içe­ri­sin­de de açık, net ya­zı­yor: Pro­for­ma fa­tu­ra ve­ren ku­rum ve ku­ru­luş­lar -çer­çe­ve söz­leş­me­si içe­ri­sin­de- çer­çe­ve söz­leş­me­si­nin so­nu­na ka­dar ba­ğım­lı­lar. Son fık­ra­da da ifa­de edi­yor, ku­rum bu­na bağ­lı de­ğil. Mü­ra­ca­at sa­hip­le­ri içe­ri­sin­den en aşa­ğı­dan, en avan­taj­lı­dan ve en eko­no­mik­ten baş­la­mak üze­re, el­li ta­ne fir­ma var­sa, bun­lar içe­ri­sin­de­ki yir­mi beş fir­ma çer­çe­ve söz­leş­me­yi yap­ma­yı hak edi­yor. Ne ya­pı­yor bu? Fir­ma­lar bu çer­çe­ve söz­leş­me içe­ri­sin­den iki yıl­lık, üç yıl­lık sü­reç… Bi­raz son­ra öner­ge­miz ge­le­cek, otuz al­tı ay­lık sü­re­yi yir­mi dört aya dü­şü­ren öner­ge­miz ge­li­yor. O öner­ge­de çer­çe­ve söz­leş­me içe­ri­sin­de­ki pro­for­ma fa­tu­ra ver­miş ki­şi, ku­rum ve ku­ru­luş­lar, hiz­met sağ­la­yı­cı­la­rı­na mal ve hiz­met sa­tan­lar bir fi­yat tek­li­fin­de bu­lu­nu­yor­lar. Bu fi­yat tek­li­fi­nin üze­rin­de esas iha­le ya­pı­lır­ken 1 li­ra, 1 ku­ruş ar­tır­ma imkânla­rı mev­cut de­ğil. Onun al­tın­da fi­yat tek­li­fi ver­dik­le­ri tak­dir­de iha­le ken­di­le­rin­de ka­lı­yor. Bu da, şef­faf bir şe­kil­de ya­pı­lan bir iş. Biz, bu­nu, ko­mis­yon­da, bi­zim tek­li­fi­miz­le, mak­si­mum yirmi olan sa­yı­yı, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın, hem mu­ha­le­fe­tin hem ik­ti­dar mil­let­ve­kil­le­ri­nin kat­kı­la­rıy­la yirmi beşe çı­kar­dık. Mi­ni­mum üç, mak­si­mum yirmibeş ka­tı­lım­cı -iha­le­ye ka­tı­lan ki­şi­ler- bu sü­reç­te, çağ­rı­lı ola­rak, da­vet­li ola­rak bu iha­le­ye ka­tı­la­bi­le­cek­ler. Açık ve şef­faf ya­pı­la­cak. Hat­ta, tek­li­fe üçün­cü bir mad­de ila­ve et­me­ye gay­ret et­tik ama ol­ma­dı. Elek­tro­nik pos­ta yo­luy­la da bu iha­le­ye ka­tıl­ma­yı ge­rek­li hâlde gör­dük.

Ba­kın, 4734 sa­yı­lı Ya­sa'da, Av­ru­pa Bir­li­ği uyum bel­ge­sin­de­ki çı­kar­dı­ğı­mız, bir­lik­te çı­kar­dı­ğı­mız ya­sa­lar­da, Av­ru­pa Bir­li­ğin­de, bu, dört yıl ola­rak gö­rü­lü­yor. Biz, bu­nu üç yıl ola­rak yap­tık, şim­di de, öner­gey­le, iki yı­la dü­şü­rü­yo­ruz. Se­bep ne? Ye­ni çı­kan fir­ma­lar var­sa, re­ka­be­ti da­ha iyi ya­pa­bil­me­le­ri, ye­ni çı­kan fir­ma­la­rın da bun­dan fay­da­la­na­bil­me­le­ri­ni sağ­la­ma ama­cı gü­dü­lü­yor. Hem AK Par­ti Gru­bun­da­ki ko­mis­yon üye­si mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız hem de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bun­da­ki ko­mis­yon üye­si ar­ka­daş­la­rı­mız bu­nu yap­tı­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­gü­ne ka­dar ya­pı­lan top­lam iha­le­ler içe­ri­sin­de Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın yap­tı­ğı iha­le­le­rin pa­yı yüz­de 15, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu içe­ri­sin­de ve bun­la­rın da acil ve sü­rek­li olan­lar, in­şal­lah, önü­müz­de­ki gün­ler­de, 15 Ha­zi­ran ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­re­cek Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu­nun ya­pa­ca­ğı ic­ra­at­la bir­lik­te, va­tan­da­şı has­ta­sıy­la il­gi­len­mek­ten alı­ko­ya­cak ilaç te­mi­nin­de has­ta sa­hi­bi­ne yük­le­nen mü­kel­le­fi­yet bun­dan son­ra ka­mu sağ­lık hiz­me­ti ku­ru­luş­la­rı­na yük­le­ne­cek hâle ge­le­cek.

Bir de, Sa­yın Sağ'ın şu öne­ri­si­ni dik­ka­te al­mak ge­re­ki­yor: onu da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li ar­ka­daş­la­rı­mız­la bunu de­ğer­len­dir­dik. Bi­raz son­ra bu mad­de üze­rin­de ve­re­ce­ği­miz öner­ge­de…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, ta­mam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Lüt­fen…

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Ge­ne­li üze­rin­de­ki yap­tı­ğım açık­la­ma­lar­da da ifa­de et­miş­tim. Ye­rel med­ya­ya men­sup ar­ka­daş­la­rı­mız, özel­lik­le Ga­ze­te­ci­ler Fe­de­ras­yo­nu Baş­ka­nı ve Yö­ne­tim Ku­ru­lu üye­le­ri, Tür­ki­ye'nin her ta­ra­fın­da­ki ye­rel med­ya gru­bu ar­ka­daş­la­rı­mız, bu ko­nu­da­ki has­sa­si­yet­le­ri­ni di­le ge­tir­di­ler, sı­kın­tı­la­rı­nın ola­bi­le­ce­ği­ni ifa­de et­ti­ler, biz de, bu sı­kın­tı­la­rı­nın ola­ma­ya­ca­ğı­nı, ol­sa bi­le mak­si­mum top­lam iha­le içe­ri­sin­de­ki yüz­de 1 ila yüz­de 2,25 ara­sın­da­ki bir sı­kın­tıy­la kar­şı kar­şı­ya ka­la­bi­le­cek­le­ri­ni Ka­mu İha­le Ku­ru­mu ra­kam­la­rın­dan he­sap­la­dık, fa­kat, ar­ka­daş­la­rı­mız bu ko­nu­da has­sas dav­ran­dı­lar. "Bi­zim bir sı­kın­tı­mız ola­bi­lir, lüt­fen, bu­nun­la il­gi­li bir öner­ge ha­zır­la­yın, açık ve net bir şe­kil­de, med­ya­nın, ye­rel med­ya­nın bun­dan za­rar gör­me­ye­cek şe­kil­de ol­ma­sı­nı ifa­de edin." de­di­ler. Ka­mu İha­le Ku­ru­mun­da­ki ar­ka­daş­la­rı­mı­za ri­ca et­tik, on­lar­la bu öner­ge­yi ha­zır­la­dık. Ye­rel med­ya­mı­zın bu ko­nu­da or­ta­ya çı­ka­bi­le­ce­ği dü­şü­nü­len sı­kın­tı­la­rı­nı or­ta­dan kal­dır­mak ga­ye­siy­le bu öner­ge­yi de ver­dik. Sü­re­yi otuz al­tı ay­dan yir­mi dört aya dü­şü­rü­yo­ruz.  Çer­çe­ve söz­leş­me­le­rin ya­pıl­dı­ğı ye­rel med­ya­da da bir ke­re ya­yın­lan­mak üze­re öner­ge­miz de ge­li­yor.

Ya­sa­nın ha­yır­lı, uğur­lu ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yo­rum. Tür­ki­ye'de ya­pı­lan iha­le­le­rin oto­kon­trol sis­te­mi­ni sağ­la­yan ve da­ha gü­ven­li ol­ma­sı­nı sağ­la­yan bir ya­sal dü­zen­le­me ol­du­ğu inan­cı­nı ifa­de edi­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Eli­taş.

Mad­de üze­rin­de­ki ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­dı.

Mad­de üze­rin­de dört öner­ge var­dır. Öner­ge­le­ri, ön­ce ge­liş sı­ra­sı­na gö­re oku­ta­ca­ğım, son­ra ay­kı­rı­lık sı­ra­sı­na gö­re iş­le­me ala­ca­ğım.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1439 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun tek­li­fi­nin çer­çe­ve 2 nci mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın so­nu­na aşa­ğı­da­ki cüm­le­nin ek­len­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

Mus­ta­fa Eli­taş

Ah­met Işık

Cev­det Er­döl

 

Kay­se­ri

Kon­ya

Di­yar­ba­kır

 

Ha­san Ay­dın

Mu­rat Yıl­ma­zer

Nus­ret Bay­rak­tar

 

Gi­re­sun

Kı­rık­ka­le

İs­tan­bul

"Çer­çe­ve söz­leş­me kap­sa­mın­da alı­na­cak mal ve hiz­met­ler­den yak­la­şık ma­li­ye­ti eşik de­ğer­le­rin al­tın­da ka­lan iha­le­ler ay­rı­ca işin ya­pı­la­ca­ğı yer­de çı­kan ga­ze­te­le­rin bi­rin­de en az bir de­fa ya­yım­lan­mak su­re­tiy­le ilan edi­le­rek du­yu­ru­lur."

BAŞ­KAN - İkin­ci öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1439 sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi­nin 2. Mad­de­si­nin Ek Mad­de 2'de ge­çen "…sü­re­si otu­zal­tı ayı geç­me­mek üze­re" iba­re­si­nin "…sü­re­si yir­mi­dört ayı geç­me­mek üze­re" şek­lin­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

İr­fan Gün­düz

Yah­ya Ak­man

Er­gün Dağ­cı­oğ­lu

 

İs­tan­bul

Şan­lı­ur­fa

To­kat

 

Ala­et­tin Gü­ven

Öz­kan Ök­süz

Ni­ya­zi Pak­yü­rek

 

Kü­tah­ya

Kon­ya

Bur­sa

BAŞ­KAN - Üçün­cü öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1439 Sı­ra Sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi'nin 2 nci mad­de­si ile 4734 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­le­nen Ek 2 nci mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­na aşa­ğı­da­ki cüm­le­nin ek­len­me­si­ni, ikin­ci fık­ra­sı­nın aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

M. Akif Ham­za­çe­bi

M. Ve­dat Yü­ce­san

Bü­lent Ba­ra­ta­lı

 

Trab­zon

Es­ki­şe­hir

İz­mir

 

Ta­ci­dar Sey­han

A. Ke­mal De­ve­ci­ler

Ra­ma­zan Ke­rim Öz­kan

 

Ada­na

Ba­lı­ke­sir

Bur­dur

"Çer­çe­ve söz­leş­me kap­sa­mın­da alı­na­cak mal ve hiz­met­ler­den yak­la­şık ma­li­ye­ti eşik de­ğer­le­rin al­tın­da ka­lan iha­le­ler ay­rı­ca işin ya­pı­la­ca­ğı yer­de çı­kan ga­ze­te­le­rin bi­rin­de en az bir de­fa ya­yın­lan­mak su­re­tiy­le ilan olu­nur."

"Çer­çe­ve söz­leş­me­ye ta­raf olan te­da­rik­çi ve­ya hiz­met su­nu­cu­la­rı ta­ra­fın­dan su­nu­lan tek­lif­ler 40 ın­cı mad­de hü­küm­le­ri­ne gö­re de­ğer­len­di­ri­le­rek is­tek­li­ler, eko­no­mik açı­dan en avan­taj­lı tek­lif­ten baş­lan­mak su­re­tiy­le sı­ra­la­nır ve is­tek­li sa­yı­sı yir­mi be­şi geç­me­mek üze­re şart­la­rı ta­şı­yan is­tek­li­le­rin ta­ma­mı lis­te­ye alı­nır. Lis­te­ye alı­nan is­tek­li sa­yı­sı üç­ten az ola­maz. Te­mi­nat alın­ma­sı­na iliş­kin hü­küm­ler ha­riç ol­mak üze­re, iha­le­le­rin söz­leş­me­ye bağ­lan­ma­sı hak­kın­da bu Ka­nun­da yer alan hü­küm­ler çer­çe­ve­sin­de, sü­re­si yir­mi dört ayı geç­me­mek üze­re lis­te­ye alı­nan is­tek­li­ler­le çer­çe­ve söz­leş­me im­za­la­nır ve so­nuç­lar Ka­mu İha­le Bül­te­nin­de ilan edi­lir. Yak­la­şık ma­li­ye­ti eşik de­ğer­le­rin al­tın­da ka­lan iha­le­ler ay­rı­ca işin ya­pı­la­ca­ğı yer­de çı­kan ga­ze­te­le­rin bi­rin­de en az bir de­fa ya­yın­lan­mak su­re­tiy­le ilan olu­nur."

BAŞ­KAN - Dör­dün­cü öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1439 Sı­ra Sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi'nin 2 nci mad­de­si ile 4734 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­le­nen Ek 2 nci mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­na aşa­ğı­da­ki cüm­le­nin ek­len­me­si­ni, ikin­ci ve dör­dün­cü fık­ra­sı­nın aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                             

 

M. Akif Ham­za­çe­bi

Ta­ci­dar Sey­han

M. Ve­dat Yü­ce­san

 

Trab­zon

Ada­na

Es­ki­şe­hir

 

Bü­lent Ba­ra­ta­lı

Ra­ma­zan Ke­rim Öz­kan

A. Ke­mal De­ve­ci­ler

 

İz­mir

Bur­dur

Ba­lı­ke­sir

"Çer­çe­ve söz­leş­me kap­sa­mın­da alı­na­cak mal ve hiz­met­ler­den yak­la­şık ma­li­ye­ti eşik de­ğer­le­rin al­tın­da ka­lan iha­le­ler ay­rı­ca işin ya­pı­la­ca­ğı yer­de çı­kan ga­ze­te­le­rin bi­rin­de en az bir de­fa ya­yın­lan­mak su­re­tiy­le ilan olu­nur."

"Çer­çe­ve söz­leş­me­ye ta­raf olan te­da­rik­çi ve­ya hiz­met su­nu­cu­la­rı ta­ra­fın­dan su­nu­lan tek­lif­ler 40 ın­cı mad­de hü­küm­le­ri­ne gö­re de­ğer­len­di­ri­le­rek is­tek­li­ler, eko­no­mik açı­dan en avan­taj­lı tek­lif­ten baş­lan­mak su­re­tiy­le sı­ra­la­nır ve is­tek­li sa­yı­sı yir­mi be­şi geç­me­mek üze­re şart­la­rı ta­şı­yan is­tek­li­le­rin ta­ma­mı lis­te­ye alı­nır. Lis­te­ye alı­nan is­tek­li sa­yı­sı üç­ten az ola­maz. Te­mi­nat alın­ma­sı­na iliş­kin hü­küm­ler ha­riç ol­mak üze­re, iha­le­le­rin söz­leş­me­ye bağ­lan­ma­sı hak­kın­da bu Ka­nun­da yer alan hü­küm­ler çer­çe­ve­sin­de, sü­re­si yir­mi dört ayı geç­me­mek üze­re lis­te­ye alı­nan is­tek­li­ler­le çer­çe­ve söz­leş­me im­za­la­nır ve so­nuç­lar Ka­mu İha­le Bül­te­nin­de ilan edi­lir. Yak­la­şık ma­li­ye­ti eşik de­ğer­le­rin al­tın­da ka­lan iha­le­ler ay­rı­ca işin ya­pı­la­ca­ğı yer­de çı­kan ga­ze­te­le­rin bi­rin­de en az bir de­fa ya­yın­lan­mak su­re­tiy­le ilan olu­nur."

"İs­tek­li­le­re tek­lif­le­ri­ni ha­zır­la­ya­bil­me­le­ri için en az üç iş gü­nü sü­re ta­nın­mak su­re­tiy­le çer­çe­ve söz­leş­me­ye esas olan tek­lif be­del­le­ri­ni geç­me­mek üze­re tek­lif­le­ri­ni ver­me­le­ri is­te­nir. Ya­zı­lı ola­rak ve­ri­le­cek tek­lif­le­rin içe­ri­ği­nin giz­li­li­ği iha­le sa­ati­ne ka­dar ko­ru­nur ve iha­le do­kü­ma­nın­da be­lir­ti­len hü­küm­le­re gö­re tek­lif­ler de­ğer­len­di­ri­le­rek eko­no­mik açı­dan en avan­taj­lı tek­lif be­lir­le­nir ve iha­le bu tek­lif sa­hi­bi­nin üze­rin­de bı­ra­kı­lır. Yak­la­şık ma­li­ye­ti eşik de­ğer­le­rin al­tın­da ka­lan iha­le­ler ay­rı­ca işin ya­pı­la­ca­ğı yer­de çı­kan ga­ze­te­le­rin bi­rin­de en az bir de­fa ya­yın­lan­mak su­re­tiy­le ilan olu­nur. İha­le­le­rin söz­leş­me­ye bağ­lan­ma­sın­da iliş­kin bu Ka­nun­da yer alan hü­küm­ler çer­çe­ve­sin­de kı­sa söz­leş­me im­za­la­nır."

BAŞ­KAN - Sa­yın Ko­mis­yon ka­tı­lı­yor mu?

BA­YIN­DIR­LIK, İMAR, ULAŞ­TIR­MA VE TU­RİZM KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI MUS­TA­FA DE­MİR (Sam­sun) - Ka­tıl­mı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Hükûmet?

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Gerekçe:

İha­le­le­rin ga­ze­te­ler­de ilan edil­me­si­nin şef­faf­lı­ğı ar­tır­dı­ğı bi­li­nen bir ger­çek­tir. Ka­nun Tek­li­fin­de, çer­çe­ve söz­leş­me kap­sa­mın­da te­min edi­le­cek mal ve­ya hiz­met alım­la­rı­nın sa­de­ce Ka­mu İha­le Bül­te­nin­de ilan edil­me­si ön­gö­rül­mek­te­dir. De­ği­şik­lik öner­ge­siy­le Ka­mu İha­le Bül­te­ni ya­nın­da yak­la­şık ma­li­ye­ti eşik de­ğer­le­rin al­tın­da ka­lan iha­le­le­rin ay­rı­ca işin ya­pı­la­ca­ğı yer­de çı­kan ga­ze­te­le­rin bi­rin­de en az bir de­fa ya­yın­lan­ma­sı hük­me bağ­lan­mak­ta­dır. Böy­le­ce hem iha­le­ler­de şef­faf­lık ar­tı­rıl­mış ola­cak, hem ye­rel ba­sın, ilan ge­lir­le­rin­den mah­rum bı­ra­kıl­ma­ya­cak­tır. Ay­rı­ca ikin­ci fık­ra­nın son cüm­le­sin­de ge­çen "otuz al­tı ay" iba­re­si "yir­mi dört ay" ola­rak de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­si­ni din­le­di­ği­niz öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­me­miş­tir.

Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1439 Sı­ra Sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi'nin 2 nci mad­de­si ile 4734 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­le­nen Ek 2 nci mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­na aşa­ğı­da­ki cüm­le­nin ek­len­me­si­ni, ikin­ci fık­ra­sı­nın aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                                                                               M. Akif Ham­za­çe­bi  (Trab­zon) ve ar­ka­daş­la­rı

"Çer­çe­ve söz­leş­me kap­sa­mın­da alı­na­cak mal ve hiz­met­ler­den yak­la­şık ma­li­ye­ti eşik de­ğer­le­rin al­tın­da ka­lan iha­le­ler ay­rı­ca işin ya­pı­la­ca­ğı yer­de çı­kan ga­ze­te­le­rin bi­rin­de en az bir de­fa ya­yın­lan­mak su­re­tiy­le ilan olu­nur."

"Çer­çe­ve söz­leş­me­ye ta­raf olan te­da­rik­çi ve­ya hiz­met su­nu­cu­la­rı ta­ra­fın­dan su­nu­lan tek­lif­ler 40 ın­cı mad­de hü­küm­le­ri­ne gö­re de­ğer­len­di­ri­le­rek is­tek­li­ler, eko­no­mik açı­dan en avan­taj­lı tek­lif­ten baş­lan­mak su­re­tiy­le sı­ra­la­nır ve is­tek­li sa­yı­sı yir­mi be­şi geç­me­mek üze­re şart­la­rı ta­şı­yan is­tek­li­le­rin ta­ma­mı lis­te­ye alı­nır. Lis­te­ye alı­nan is­tek­li sa­yı­sı üç­ten az ola­maz. Te­mi­nat alın­ma­sı­na iliş­kin hü­küm­ler ha­riç ol­mak üze­re, iha­le­le­rin söz­leş­me­ye bağ­lan­ma­sı hak­kın­da bu Ka­nun­da yer alan hü­küm­ler çer­çe­ve­sin­de, sü­re­si yir­mi dört ayı geç­me­mek üze­re lis­te­ye alı­nan is­tek­li­ler­le çer­çe­ve söz­leş­me im­za­la­nır ve so­nuç­lar Ka­mu İha­le Bül­te­nin­de ilan edi­lir. Yak­la­şık ma­li­ye­ti eşik de­ğer­le­rin al­tın­da ka­lan iha­le­ler ay­rı­ca işin ya­pı­la­ca­ğı yer­de çı­kan ga­ze­te­le­rin bi­rin­de en az bir de­fa ya­yın­lan­mak su­re­tiy­le ilan olu­nur."

BAŞ­KAN - Sa­yın Ko­mis­yon ka­tı­lı­yor mu?

BA­YIN­DIR­LIK, İMAR, ULAŞ­TIR­MA VE TU­RİZM KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI MUS­TA­FA DE­MİR (Sam­sun) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

İha­le­le­rin ga­ze­te­ler­de ilan edil­me­si­nin şef­faf­lı­ğı ar­tır­dı­ğı bi­li­nen bir ger­çek­tir. Ka­nun Tek­li­fin­de, çer­çe­ve söz­leş­me kap­sa­mın­da te­min edi­le­cek mal ve­ya hiz­met alım­la­rı­nın sa­de­ce Ka­mu İha­le Bül­te­nin­de ilan edil­me­si ön­gö­rül­mek­te­dir. De­ği­şik­lik öner­ge­siy­le Ka­mu İha­le Bül­te­ni ya­nın­da yak­la­şık ma­li­ye­ti eşik de­ğer­le­rin al­tın­da ka­lan iha­le­le­rin ay­rı­ca işin ya­pı­la­ca­ğı yer­de çı­kan ga­ze­te­le­rin bi­rin­de en az bir de­fa ya­yın­lan­ma­sı hük­me bağ­lan­mak­ta­dır. Böy­le­ce hem iha­le­ler­de şef­faf­lık ar­tı­rıl­mış ola­cak hem ye­rel ba­sın ilan ge­lir­le­rin­den mah­rum bı­ra­kıl­ma­ya­cak­tır. Ay­rı­ca ikin­ci fık­ra­nın son cüm­le­sin­de ge­çen "otuz al­tı ay" iba­re­si "yir­mi dört ay" ola­rak de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­si­ni din­le­di­ği­niz öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Öner­ge ka­bul edil­me­miş­tir.

Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1439 sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi­nin 2. Mad­de­si­nin Ek Mad­de 2'de ge­çen "… sü­re­si otu­zal­tı ayı geç­me­mek üze­re" iba­re­si­nin "…sü­re­si yir­mi­dört ayı geç­me­mek üze­re" şek­lin­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                                                                                  (İr­fan Gün­düz (İs­tan­bul) ve ar­ka­daş­la­rı

BAŞ­KAN - Sa­yın Ko­mis­yon?

BA­YIN­DIR­LIK, İMAR, ULAŞ­TIR­MA VE TU­RİZM KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI MUS­TA­FA DE­MİR (Sam­sun) -Tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın Hükûmet?

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Ka­tı­lı­yo­ruz Sayın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe: Mal ve hiz­met alım­la­rın­da­ki sı­kın­tı­yı gi­de­re­rek, top­lum­sal ih­ti­yaç­la­rın ive­di­lik­le gi­de­ril­me­si­ne yö­ne­lik ola­rak bu de­ği­şik­li­ğin ya­pıl­ma­sı­nın ya­rar­lı ol­ma­sı için dü­zen­len­miş­tir.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ge­rek­çe­si­ni din­le­di­ği­niz öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­miş­tir.

Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1439 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun tek­li­fi­nin çer­çe­ve 2 nci mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın so­nu­na aşa­ğı­da­ki cüm­le­nin ek­len­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                                                                                   Mus­ta­fa Eli­taş (Kay­se­ri) ve ar­ka­daş­la­rı

"Çer­çe­ve söz­leş­me kap­sa­mın­da alı­na­cak mal ve hiz­met­ler­den yak­la­şık ma­li­ye­ti eşik de­ğer­le­rin al­tın­da ka­lan iha­le­ler ay­rı­ca işin ya­pı­la­ca­ğı yer­de çı­kan ga­ze­te­le­rin bi­rin­de en az bir de­fa ya­yım­lan­mak su­re­tiy­le ilan edi­le­rek du­yu­ru­lur."

BAŞ­KAN - Sa­yın Ko­mis­yon ka­tı­lı­yor mu?

BA­YIN­DIR­LIK, İMAR, ULAŞ­TIR­MA VE TU­RİZM KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI MUS­TA­FA DE­MİR (Sam­sun) - Tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Ka­tı­lı­yo­ruz De­ğer­li Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe: Tek­li­fin mev­cut çer­çe­ve 2 nci mad­de­si ile çer­çe­ve söz­leş­me­nin te­sis edil­me­si­ne iliş­kin ilan­la­rın Ka­mu İha­le Bül­te­nin­de du­yu­rul­ma­sı zo­run­lu­lu­ğu ge­ti­ril­mek­te­dir. Bu dü­zen­le­me­ye ila­ve edi­len bu dü­zen­le­me ile yak­la­şık ma­li­ye­ti eşik de­ğer­le­rin al­tın­da ka­lan ila­he­ler­de çer­çe­ve söz­leş­me­nin ku­rul­ma­sı aşa­ma­sı­nın, re­ka­bet ve şef­faf­lı­ğın aza­mi oran­da sağ­la­na­bil­me­si için ye­rel ga­ze­te­ler­de de ay­rı­ca du­yu­rul­ma­sı amaç­lan­mak­ta­dır.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­si­ni din­le­di­ği­niz öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, 2'nci mad­de­yi ka­bul edi­len iki öner­gey­le bir­lik­te oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

3'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3- 5/1/2002 ta­rih­li ve 4735 sa­yı­lı Ka­mu İha­le Söz­leş­me­le­ri Ka­nu­nu­nun 6 ncı mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­na aşa­ğı­da­ki bent ile mad­de­nin so­nu­na aşa­ğı­da­ki fık­ra ek­len­miş­tir.

"d) İda­re ile is­tek­li­ler ara­sın­da be­lir­li bir za­man ara­lı­ğın­da ger­çek­le­şe­cek alım­la­ra iliş­kin şart­la­rı be­lir­le­yen çer­çe­ve söz­leş­me; bu kap­sam­da ya­pı­la­cak alım­lar­da yük­le­ni­ci­ler ile ida­re­ler ara­sın­da kı­sa söz­leş­me,"

"Çer­çe­ve söz­leş­me ve kı­sa söz­leş­me­de be­lir­til­me­si zo­run­lu olan hu­sus­la­rı be­lir­le­me­ye Ku­rum yet­ki­li­dir."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Art­vin Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Yük­sel Çor­ba­cı­oğ­lu; bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (Art­vin) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.Gö­rü­şül­mek­te olan 1439 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi'nin 3'ün­cü mad­de­si üze­rin­de söz al­dım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si söz­cü­le­ri­nin de di­le ge­tir­di­ği gi­bi, bu ka­nu­na Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak olum­lu ba­kı­yo­ruz, olum­lu oy ve­re­ce­ğiz. Ge­ne öner­ge­ler­le ba­zı ek­sik­lik­ler de her iki -AKP ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si- par­ti ta­ra­fın­dan ta­mam­lan­ma­ya ça­lı­şı­lı­yor bu ara­da.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ön­ce­lik­le Ka­mu İha­le Ku­ru­mu hak­kın­da kı­sa­ca siz­le­re bil­gi ver­mek is­ti­yo­rum. Ku­rum, 2002 yı­lın­da ku­rul­du. Şu an­da yak­la­şık 230 per­so­nel­le hiz­met ve­ri­yor ve Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun baş­lı­ca gö­rev­le­ri şu şe­kil­de sı­ra­la­na­bi­lir:

"İha­le­nin baş­lan­gı­cın­dan söz­leş­me­nin im­za­lan­ma­sı­na ka­dar olan sü­re içe­ri­sin­de ida­re­ce ya­pı­lan iş­lem­ler­de, bu Ka­nun ve il­gi­li mev­zu­at hü­küm­le­ri­ne uy­gun ol­ma­dı­ğı­na iliş­kin şikâyet­le­ri in­ce­le­ye­rek so­nuç­lan­dır­mak.

Bu Ka­nu­na ve Ka­mu İha­le Söz­leş­me­le­ri Ka­nu­nu'na iliş­kin bü­tün mev­zu­atı stan­dart iha­le do­kü­man­la­rı­nı ve tip söz­leş­me­le­ri ha­zır­la­mak, ge­liş­tir­mek, uy­gu­la­ma­yı yön­len­dir­mek.

Ya­pı­lan iha­le­ler ve söz­leş­me­ler­le il­gi­li Ku­rum ta­ra­fın­dan be­lir­le­nen şe­kil­de bil­gi top­la­mak.

Adet, tu­tar ve di­ğer ko­nu­lar iti­ba­rıy­la is­ta­tis­tik­ler oluş­tur­mak ve ya­yım­la­mak.

Hak­la­rın­da iha­le­le­re ka­tıl­mak­tan ya­sak­la­ma ka­ra­rı ve­ri­len­le­rin si­cil­le­ri­ni tut­mak.

İha­le ilan­la­rıy­la il­gi­li esas ve usul­le­ri dü­zen­le­mek.

Ba­sı­lı ve­ya elek­tro­nik or­tam­da Ka­mu İha­le Bül­te­ni'ni ya­yım­la­mak.

Yer­li is­tek­li­le­rin ya­ban­cı ül­ke­ler­de açı­lan iha­le­le­re ka­tıl­ma­la­rı­na en­gel olun­du­ğu­nun tes­pit edil­me­si hâlin­de bu uy­gu­la­ma­nın ya­pıl­dı­ğı ül­ke­nin is­tek­li­le­ri­nin de bu Ka­nun kap­sa­mın­da ya­pı­lan iha­le­le­re ka­tıl­ma­la­rı­nın ön­len­me­si­ne yö­ne­lik ted­bir­le­rin alın­ma­sı­nı ve ge­rek­li dü­zen­le­me­le­rin ya­pıl­ma­sı­nı sağ­la­mak üze­re Ba­kan­lar Ku­ru­lu­na tek­lif­te bu­lun­mak ulus­la­ra­ra­sı iliş­ki­de­ki "kar­şı­lık­lı­lık" il­ke­si ge­re­ği. Şim­di bu say­dık­la­rım Ku­ru­mun baş­lı­ca gö­rev­le­ri sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri. Fa­kat, bu Ku­rum gö­re­vi­ni ne de­re­ce ye­ri­ne ge­ti­ri­yor?

Şim­di, yak­la­şık iki yıl­dır, Ka­mu İha­le Ku­ru­muy­la il­gi­li, da­ha doğ­ru­su, Ka­mu İha­le Ku­ru­mun­dan ba­zı bil­gi­le­ri al­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz, ama bir tür­lü, so­ru öner­ge­le­ri­ne, ya­ni Mec­li­sin de­ne­tim gö­re­vi­ne uy­gun bir şe­kil­de, cid­di­yet­te bir ce­vap alı­na­mı­yor. Bu­ra­da, özel­lik­le, be­le­di­ye­ler­le il­gi­li ya­pı­lan iha­le­ler ko­nu­sun­da so­ru­lan so­ru­lar var. So­ru öner­ge­le­ri önüm­de. "Be­le­di­ye­le­rin ver­di­ği iha­le­le­rin top­lam tu­ta­rı ne­dir? Be­le­di­ye­ler bu iha­le­le­ri han­gi şir­ket­le­re ve­ri­yor? Bu şir­ket­le­rin han­gi­le­ri, iha­le­yi ve­ren be­le­di­ye­nin ken­di şir­ke­ti­dir?" di­yo­ruz.

Bi­li­yor­su­nuz, be­le­di­ye­le­rin son dö­nem­ler­de ge­liş­tir­dik­le­ri bir me­tot var. Ken­di kur­duk­la­rı şir­ket­ler ara­cı­lı­ğıy­la mal ve hiz­met alım­la­rı­nı ve iha­le­le­ri o şir­ket­ler üze­rin­den yü­rüt­mek gi­bi bir yön­tem ge­liş­tir­di­ler. Ama, so­ru­lan so­ru öner­ge­le­ri­ne -so­ru öner­ge­le­ri de önüm­de- bir tür­lü Ka­mu İha­le Ku­ru­mun­dan ce­vap ala­mı­yo­ruz. Da­ha doğ­ru­su, ce­vap ge­li­yor da "Bil­gi yok­tur." şek­lin­de ce­vap ge­li­yor. So­ru­la­rı Ku­rum adı­na ya­nıt­la­yan Ma­li­ye Ba­ka­nı bu ko­nu­lar­da bil­gi ver­me­ye ya­naş­mı­yor.

Şim­di, bu ko­nu ne­den önem­li? Ön­ce­lik­le si­ze şu­nu söy­le­ye­yim: KÖY­DES, dub­le yol, be­le­di­ye iha­le­le­ri der­ken, ül­ke­de bü­yük bir iha­le tra­fi­ği, bir rant tra­fi­ği ya­şan­mak­ta­dır. Hat­ta, özel­lik­le, KÖY­DES uy­gu­la­ma­la­rı­nın -Bü­tün mil­let­ve­kil­le­ri ken­di il­le­rin­de­ki uy­gu­la­ma­la­rı bi­li­yor­lar. İşin çok tek­nik bir bil­gi ve be­ce­ri ge­rek­tir­me­me­si ne­de­niy­le sa­nı­yo­rum her­kes mü­te­ah­hit ol­du; her­kes, KÖY­DES pro­je­le­rin­den pa­ra ka­zan­mak için iha­le­le­re gi­re­rek iş al­dı, ama, ne ka­da­rı ba­şa­rı­lı ol­du, bu ya­pı­lan hiz­met­le­rin, bu kul­la­nı­lan pa­ra­la­rın ne ka­da­rı ger­çek­ten ama­ca hiz­met et­ti, bu­nu da za­man­la gö­re­cek­si­niz. Ben­ce bü­yük bir kıs­mı bo­şa git­miş­tir.

Şim­di, ar­ka­daş­lar, be­le­di­ye­ler­de ya­pı­lan iha­le­le­rin ora­nı ne­dir bi­li­yor mu­su­nuz, bü­tün ka­mu ku­rum­la­rın­da­ki iha­le­le­re ora­nı? Ra­kam ola­rak ve­ri­yo­rum: 2004 yı­lın­da 2,2 kat­ril­yon. Ya­ni, bü­tün iha­le­le­rin içe­ri­sin­de yüz­de 16'yı kap­sı­yor. Lis­te­le­re bak­tı­ğı­mız­da, bun­lar açık açık önü­müz­de, gö­rü­lü­yor. 2004 yı­lı­nın top­la­mı, 13 kü­sur kat­ril­yon, 2,2 kü­sur kat­ril­yo­nu be­le­di­ye iha­le­le­ri, yüz­de 16'ya te­ka­bül edi­yor. AKP ik­ti­da­ra gel­dik­ten son­ra, bu ra­kam ani­den 3'e kat­la­nı­yor, be­le­di­ye­le­rin iha­le­le­ri ve 2005'te 6,2 kat­ril­yo­na çı­kı­yor. Bü­tün iha­le­ler içe­ri­sin­de­ki, Tür­ki­ye'de­ki iha­le­ler içe­ri­sin­de­ki oran, yüz­de 20'ye çı­kı­yor. Oran­sal ola­rak da ar­tı­yor. 2006'da ra­kam 10,5 kat­ril­yo­na ula­şı­yor ve bü­tün iha­le­ler içe­ri­sin­de, Tür­ki­ye'de­ki iha­le­ler içe­ri­sin­de de yüz­de 27'lik bir ora­na ula­şı­yor.

Şim­di, so­ru öner­ge­le­ri­miz­de, özel­lik­le be­le­di­ye­ler­de­ki iha­le­le­rin ni­te­li­ği, yön­te­mi, bu so­ru­lar­da çe­şit­li mad­de­ler­le so­ru­lar so­rul­ma­sı­na rağ­men, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun ver­di­ği ce­va­bı, da­ha doğ­ru­su Ka­mu İha­le Ku­ru­mu adı­na Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın ver­di­ği ce­va­bı, me­se­la ben si­ze oku­ya­yım: "Ka­mu İha­le Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan 2005-2006 yıl­la­rı iti­ba­rıy­la be­le­di­ye­le­rin iha­le­le­riy­le il­gi­li ola­rak der­le­nen is­ta­tis­ti­ki bil­gi­ler ve şikâyet­ler, ya­pı­lan şikâyet ne­ti­ce­sin­de ip­tal edi­len iha­le­ler ve sav­cı­lı­ğa suç du­yu­ru­sun­da bu­lu­nu­lan iha­le ka­rar­la­rı­na iliş­kin bil­gi­ler, Ku­ru­mun İn­ter­net si­te­sin­de ya­yın­lan­mış bu­lun­mak­ta­dır. -Ya­ni, bir mil­let­ve­ki­li­ne bu ce­va­bı ver­me te­nez­zü­lün­de da­hi bu­lun­mu­yor­lar.- Di­ğer yan­dan, öner­ge­nin ikin­ci so­ru­su­na iliş­kin ola­rak Ka­mu İha­le Ku­ru­mun­da bir ça­lış­ma ve ve­ri bu­lun­ma­mak­ta­dır."

Şim­di, ikin­ci mad­de­yi oku­yo­rum: "Be­le­di­ye iha­le­le­riy­le il­gi­li, iha­le­le­ri ka­za­nan şir­ket­ler­den han­gi­le­ri iha­le­ye çı­kan be­le­di­ye­nin ken­di şir­ke­ti­dir? Bu şir­ket­ler­den han­gi­le­ri al­dık­la­rı işi baş­ka şir­ket­le­re dev­ret­miş­tir?" Ya­ni, bu so­ru­ya bir tür­lü dev­le­tin resmî or­gan­la­rın­dan ce­vap ala­mı­yo­ruz ve "Eli­miz­de ve­ri yok." de­ni­yor. Oy­sa, Ku­rum yet­ki­li­le­ri 2005 yı­lı­na iliş­kin ola­rak, 22/3/2006 ta­ri­hin­de ya­pı­lan ba­sın açık­la­ma­sın­da, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­na, iha­le usul­le­ri­ne gö­re 115.639, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu'ndan is­tis­na olan alım­la­ra iliş­kin ise 26.338 ol­mak üze­re 141.977 adet iha­le­ye iliş­kin ve­ri ulaş­tı­ğı kay­de­dil­miş ve 2005 yı­lın­da söz­leş­me­si ya­pıl­mış iha­le­le­rin so­nuç bil­gi­le­ri­nin 2004 yı­lı­na gö­re da­ha dü­zen­li gön­de­ril­di­ği, bu dü­zen­li bil­gi akı­şın­da Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun kur­du­ğu sis­te­min et­ki­si ol­du­ğu be­lir­til­miş­tir.

Bu doğ­rul­tu­da, be­le­di­ye­le­rin ver­di­ği iha­le­le­re iliş­kin ki­mi ve­ri­ler açık­lan­mış ve ay­rı­ca, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun İn­ter­net si­te­sin­de de ya­yım­lan­mış­tı. Şim­di, so­ru­yo­ruz, "Eli­miz­de ve­ri yok." di­yor. Ar­ka­daş­lar, bu, ya­ni sa­de­ce mil­let­ve­ki­li­ni kan­dır­mak de­ğil, bu, ay­nı za­man­da hal­kı kan­dır­mak­tır, ik­ti­da­rı kol­la­mak­tır. Gö­rev­le­ri ara­sın­da say­dı­ğım, iha­le­nin baş­lan­gı­cın­dan söz­leş­me­nin im­za­lan­ma­sı­na ka­dar olan sü­re içe­ri­sin­de ida­re­ce ya­pı­lan iş­lem­ler­de, bu Ka­nun ve il­gi­li mev­zu­at hü­küm­le­ri­ne uy­gun ol­ma­dı­ğı­na iliş­kin şikâyet­le­ri in­ce­le­ye­rek so­nuç­lan­dır­mak si­zin gö­re­vi­niz de­ğil mi?

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ta­bii ben Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın dev­le­tin ku­rum­la­rıy­la il­gi­li şikâyet­le­ri­ni, iti­raz­la­rı­nı, Baş­ba­ka­nın üs­lu­bu­na ya­kış­ma­yan iti­raz­la­rı­nı bi­li­yo­rum, bun­la­rı siz­ler de bi­li­yor­su­nuz.

Bir şe­yi de öğ­ren­mek is­ti­yo­rum bu ara­da, eğer ce­vap ve­re­bi­lir­ler­se Ka­mu İha­le Ku­ru­mu yet­ki­li­le­ri. Bu ik­ti­da­rın ya­pıp da Ka­mu İha­le Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan ip­tal edi­len iha­le­ler var­dır sa­nı­yo­rum, ora­nı­nı da bil­mi­yo­rum. Aca­ba, bu, Sa­yın Baş­ba­ka­nın de­di­ği gi­bi "Biz ya­pı­yo­ruz, ça­lı­şı­yo­ruz, iş­te Da­nış­tay en­gel­li­yor ve­ya Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ve­ya Yar­gı­tay en­gel­li­yor." şek­lin­de iti­raz­la­rı­nı Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­na ya­pı­yor mu? Ya­ni, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu, Sa­yın Baş­ba­ka­nın ik­ti­da­rı ol­du­ğu, AKP ik­ti­da­rı­nın yap­tı­ğı iha­le­le­re en­gel çı­ka­rı­yor mu? Şim­di­ye ka­dar bir şikâyet gel­me­di­ği­ne gö­re, sa­nı­yo­rum, bir en­gel de çık­mı­yor­dur.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir de bi­raz ön­ce 2'nci mad­de­de ve­ri­len öner­ge­ler­den de an­la­şı­la­ca­ğı üze­re, bu iha­le­le­rin ye­rel ba­sın­da da ilan edil­mek su­re­tiy­le ya­yım­lan­ma­sı öner­ge­si ve­ril­di, bu öner­ge ka­bul edil­di. An­cak, bu­ra­da şöy­le bir so­run var: Ba­sın İlan Ku­ru­mu, ye­rel ba­sı­nın ça­lış­ma­sıy­la il­gi­li bir­ta­kım kri­ter­ler ge­tir­miş­tir. Bu kri­ter­le­re bak­tı­ğı­mız­da, ye­rel ba­sı­nın ko­lay ko­lay bu ilan­la­rı ya­pa­bil­me şan­sı da or­ta­dan kalk­mak­ta­dır. Bu­nun ge­rek­çe­si­ni de şu şe­kil­de açık­la­ya­yım…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Devamla)- Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - Bu şart­lar, söy­le­ye­ce­ğim şart­lar, bü­yük­şe­hir be­le­di­ye­le­ri sı­nır­la­rı içe­ri­sin­de­ki ye­rel ba­sın­la, kü­çük ba­sın­la il­gi­li­dir.

Efen­dim, Ba­sın İlan Ku­ru­mu şu şar­tı ge­ti­ri­yor: Bir ke­re, di­ji­tal bas­kı ma­ki­ne­siy­le bas­kı ya­pa­maz­sı­nız, di­yor. Ne ya­pa­cak­sı­nız? Of­set ma­ki­ne­ler­le bas­kı ya­pa­cak­sı­nız.

Di­ğer ta­raf­tan 0,60 met­re­ka­re olan ga­ze­te­nin bü­yük­lü­ğü­nün şar­tı ar­tı­rı­lı­yor; 1,60 met­re­ka­re olu­yor. Şim­di, bun­la­rın ar­tı­rıl­ma­sı söz­le ko­lay, ama bu­nun ye­rel ba­sın ta­ra­fın­dan ya­pıl­ma­sı o ka­dar ko­lay de­ğil.

Ve en az 500 adet sa­tış şar­tı ge­li­yor. ki, yak­la­şık 100-150de Ka­mu ku­rum­la­rı­na ve­ril­me­si ge­re­ken ti­ra­jı da sa­yar­sak, 600-650'li­k bir ra­ka­ma ulaş­mak zo­run­da ka­lı­yor.

Di­ğer ta­raf­tan, en az 7 per­so­nel ça­lış­tı­ra­cak­sı­nız. Bü­yük­şe­hir be­le­di­ye­si sı­nır­la­rı dı­şın­da olan il­çe­ler­de ve­ya il­ler­de, kü­çük yer­le­şim yer­le­rin­de, sa­yı, sa­nı­yo­rum 3 ça­lı­şan ola­rak sı­nır­lan­mış­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Devamla)- Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Efen­dim, son cüm­le­ni­zi ri­ca ede­yim.

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - Pe­ki.

Bu şart­la­ra bak­tı­ğı­mız­da, o öner­gey­le ver­di­ği­miz ve ge­rek­çe­de söy­len­di­ği üze­re, ye­rel ba­sı­nın da des­tek­len­me­si ama­cıy­la ve­ri­len bu öner­ge, Ba­sın İlan Ku­ru­mu­nun or­ta­ya koy­du­ğu bu iş­let­me­ler için, kü­çük mat­ba­alar için, ga­ze­te­ler için koy­du­ğu bu şart kar­şı­sın­da hiç­bir an­lam ifa­de et­me­ye­cek­tir. Bu­ra­da ye­ni­den bir dü­zen­le­me ya­pıl­ma­sı ge­re­ki­yor ka­na­atin­de­yim.

Be­ni din­le­di­ği­niz için he­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yor, yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Çor­ba­cı­oğ­lu.

Mad­de üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

HA­LİL ÜN­LÜ­TE­PE (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Sa­yın Baş­kan, be­nim de sö­züm var­dı.

BAŞ­KAN - Bu­ra­da so­ra­yım...

Ben gör­me­mi­şim, af­fe­der­si­niz.

4'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 4- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ber­han Şim­şek, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ve şah­sı adı­na.

CHP GRU­BU ADI­NA BER­HAN ŞİM­ŞEK (İs­tan­bul) - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan ka­nun ta­sa­rı­sı­nın 4'ün­cü mad­de­si üze­rin­de gru­bum ve şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­la­rım.

İha­le Ya­sa­sı'nı ne ka­dar de­ğiş­ti­rir­sek de­ğiş­ti­re­lim de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, çer­çe­ve söz­leş­mey­le, is­tek­li sa­yı­sı­nı yirmibeş ya­pa­lım, yüz ya­pa­lım, de­ğiş­me­yen bir şey var: İha­le­ler­de yan­daş ka­yır­ma­yı de­ğiş­ti­re­mi­yo­ruz. Bu­nu de­ğiş­tir­mek için do­ku­nul­maz­lı­ğı kal­dır­mak zo­run­da­yız. Yol­suz­luk­la mü­ca­de­le ka­nu­nu çı­kar­mak ve bir yol­suz­luk­la mü­ca­de­le ku­ru­lu kur­ma­mız ge­re­ki­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, AKP İk­ti­da­rı dö­ne­min­de, iha­le­le­rin na­sıl ya­pıl­dı­ğı­nı, si­ze, bir tef­tiş ku­ru­lu so­ruş­tur­ma­sın­da ifa­de ve­ren bir şu­be mü­dü­rü­nün iti­raf­la­rın­dan yo­la çı­ka­rak an­lat­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğım. Bu­ra­da per­so­nel ola­rak ça­lı­şan bir ar­ka­daş söy­lü­yor, ifa­de­sin­de, tef­tiş ku­ru­lu ra­po­run­da: "Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­müz ça­lış­ma­la­rı­nın tef­ti­şiy­le il­gi­li ola­rak tef­tiş ra­po­ru­nun '2004 Yı­lı Mal ve Hiz­met Alım­la­rı' baş­lık­lı bö­lü­mü­nün 11'in­ci mad­de­sin­de yer alan "İl­han Berk" ki­ta­bı­nın ba­sı­mı ko­nu­sun­da ve­ri­len ce­vap­lar­da Ah­met Kot'a... " -ya­ni işi ala­cak olan ki­şi­ye- "... gön­de­ri­len faks­lar ta­ra­fım­dan çe­kil­miş­tir."

"2004 yı­lın­da Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­müz­de Büt­çe Şu­be Mü­dür Ve­ki­li ola­rak gö­rev ya­par­ken, ta­ri­hi­ni tam ha­tır­la­ya­ma­dı­ğım bir gün sa­at 16.30-17.00 su­la­rın­da Ge­nel Mü­dü­rü­mü­zün sek­re­te­ri 'Ge­nel Mü­dü­rü­müz si­zi ça­ğı­rı­yor.' di­ye ba­na te­le­fon et­miş­tir. Ge­nel Mü­dür Bey'in oda­sı­na git­ti­ğim­de, içe­ri­de ken­di­si­nin Ah­met Kot ol­du­ğu­nu son­ra­dan öğ­ren­di­ğim bir ki­şi­nin otur­du­ğu­nu gör­düm. Ge­nel Mü­dü­rü­müz, ba­na 'Ser­pil Ha­nım, Ah­met Bey'in İl­han Berk ad­lı bir ki­tap ça­lış­ma­sı var. Bu ki­ta­bın 2004 yı­lı içe­ri­sin­de ba­sı­mı­nı ya­pa­ca­ğız. Ben Ah­met Bey'le ko­nuş­tum. Ki­ta­bın be­de­li 42 mil­yar­dır. Ah­met Bey da­ha ön­ce hiç­bir iha­le­ye ka­tıl­ma­dı­ğı için, bu ne­den­le ken­di­si­ne yar­dım­cı ola­ca­ğız. Bu ko­nuy­la il­gi­li hiç­bir so­run ol­ma­dan iha­le­nin ya­pıl­ma­sı­nı is­ti­yo­rum.' de­miş­tir. Bu­ra­da, mü­fet­tiş ra­por­la­rın­da tes­pit.”

“Bu­nun üze­ri­ne, me­sai sa­ati dol­muş ol­ma­sı­na rağ­men -Ser­pil Ha­nım söy­lü­yor- Ge­nel Mü­dür­lük ma­kam oda­sın­da, Ge­nel Mü­dü­rü­müz, ben ve Ah­met Kot kal­dık. Ben, bir iha­le­de ne­ler ya­pıl­ma­sı ge­rek­ti­ği ko­nu­sun­da ay­rın­tı­lı bil­gi ver­dim Ah­met Kot Bey'e. Be­nim söy­le­dik­le­ri­mi not al­dı.”

“Ara­dan bir­kaç gün geç­tik­ten son­ra, Ge­nel Mü­dü­rü­mü­zün sek­re­te­ri­nin Ge­nel Mü­dü­rün be­ni ça­ğır­dı­ğı­nı söy­le­me­si üze­ri­ne oda­sı­na git­tim.”

“Ge­nel Mü­dü­rü­müz ba­na 'İha­le ko­nu­sun­da bil­gi ver­di­ği­niz Ah­met Bey iha­le için ha­zır­lık­la­ra baş­la­dı. Ah­met Bey İs­tan­bul'dan ge­le­cek, bu ne­den­le her­han­gi bir ek­sik­lik, ak­sak­lık is­te­mi­yo­rum. Bir iha­le­de ne­ler ge­re­ki­yor­sa, ay­rın­tı­lı not hâlin­de yaz, ben de bir ba­ka­yım, da­ha son­ra Ah­met Bey'e faks­la­ya­lım.' de­miş. Ben de, 4734 sa­yı­lı -Ha­nı­me­fen­di an­la­tı­yor, me­mu­re ha­nım- Ka­nun'un 21'in­ci mad­de­si­nin (f) ben­di ge­re­ğin­ce, pa­zar­lık usu­lüy­le il­gi­li bir iha­le­de ya­pıl­ma­sı ge­rek­li iş­lem­le­rin yer al­dı­ğı not­la­rı ha­zır­la­ya­rak Ge­nel Mü­dü­rü­mü­ze gö­tür­düm. Ken­di­si not­la­rı oku­duk­tan son­ra sek­re­te­ri­ne 'Ser­pil Ha­nım Ah­met Kot'a faks çe­ke­cek. Faks nu­ma­ra­sı­nı ken­di­si­ne ve­rin, faks çe­kil­dik­ten son­ra be­ni Ah­met Bey'le gö­rüş­tü­rün.' Sek­re­ter ba­na faks nu­ma­ra­sı­nı ver­di. Ben de not­la­rın üze­ri­ne 'Sa­yın Ah­met Kot Bey'in dik­ka­ti­ne' di­ye­rek, Ge­nel Mü­dür­lük ma­ka­mın­da kul­la­nı­lan faks ci­ha­zın­dan fak­sı çek­tim.

“Faks­la­rı çek­tik­ten son­ra, iki de­fa Ge­nel Mü­dür Bey sek­re­te­ri ara­cı­lı­ğıy­la be­ni oda­sı­na ça­ğır­dı. Oda­sı­na git­ti­ğim­de 'Ah­met Bey ba­zı ko­nu­la­rı an­la­ma­mış -ilk de­fa gi­ri­yor ya iha­le­ye- sek­re­ter­lik­ten ken­di­siy­le gö­rüş, ge­rek­li bil­gi­le­ri ken­di­si­ne ver.' Ve sek­re­te­ri­ne 'Ser­pil Ha­nı­mı Ah­met Kot'la gö­rüş­tür.' Sek­re­ter Ha­nım Ah­met Kot'u ara­ya­rak gö­rüş­me­mi­zi sağ­la­mış­tır."

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Şu­be Mü­dü­rü­nün ifa­de­sin­de bah­set­ti­ği Ah­met Kot'a gön­de­ri­len no­tu da tef­tiş ra­po­run­dan ay­nen oku­yo­rum. Bu­ra­da bü­tün bil­gi­ler, bel­ge­ler var­dır, il­gi­le­nen ar­ka­daş­la­ra tak­dim ede­rim.

Bu­ra­da ya­zı kü­çük ol­du­ğu için, mü­sa­ade eder­se­niz bu­ra­dan oku­ya­yım: "Üç fir­ma­dan ay­rı ay­rı tek­lif mek­tu­bu alı­na­cak. Tek­lif mek­tup­la­rı­nın içe­rik­le­ri fark­lı ya­zı­la­cak. Tek­lif mek­tup­la­rın­da be­lir­ti­len fi­yat­lar da ay­rı ay­rı ola­cak, en dü­şük tek­li­fi ve­ren fir­ma ba­sı­mı ya­pa­cak olan fir­ma ola­cak. Tek­lif mek­tu­bun­da­ki fi­yat­lar bir­bi­rin­den çok fark­lı ol­ma­ya­cak. -Du­ru­mu ida­re et- 2 ve­ya 3 mil­yar gi­bi bir fark ola­cak. Tek­lif mek­tup­la­rı, ön­ce­lik­le faks­la­na­cak, son­ra asıl nüs­ha­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­mü­ze ulaş­tı­rı­la­cak."

Gör­dü­ğü­nüz gi­bi, mi­na­re­yi ça­lan­lar, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, kı­lı­fı­nı ka­mu ku­rum­la­rı­nın şu­be mü­dür­le­ri­ne de ha­zır­la­tı­yor­lar.

Ba­kın, si­ze da­ha il­ginç bir bel­ge ve­re­yim de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ki­tap ba­sı­mı­na iliş­kin Ba­kan ona­yı 05/11/2004. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, çok il­ginç; ya­ni, bü­tün bel­ge­ler, bil­gi­ler, hep­si bu­ra­da. Ki­tap ona­yı 15/11/2004'te alın­ma­sı ge­re­ken ba­kan ona­yı­nın he­nüz iha­le ko­mis­yo­nu iha­le­yi ka­za­nan fir­ma­yı be­lir­le­me­miş­ken ve iha­le ko­mis­yo­nu top­lan­tı­sın­dan yir­mi gün ön­ce, Ya­zı­evi İle­ti­şim Hiz­met­le­ri ta­ra­fın­dan Ge­nel Mü­dür­lü­ğe "İl­han Berk Ki­ta­bı Tek­nik Şart­na­me­si" tas­la­ğı­nın faks­lan­dı­ğı­nı, bu fak­sın 17/11/2004 ta­ri­hin­de Ge­nel Mü­dür ta­ra­fın­dan büt­çe şu­be­si­ne ha­va­le edil­di­ği ve bu şart­na­me tas­la­ğı ile iha­le ev­ra­kı ekin­de­ki tek­nik şart­na­me­nin “di­ğer hu­sus­lar” kıs­mı dı­şın­da­ki kı­sım­la­rı­nın ay­nı ol­du­ğu ra­por­da ifa­de edil­mek­te­dir. Ge­re­kir­se is­te­yen ar­ka­daş­la­rı­ma bu­ra­dan tak­dim ede­rim.

An­la­ya­ca­ğı­nız, iha­le­yi ka­za­nan fir­ma iha­le­nin tek­nik şart­na­me­si­ni ken­di ha­zır­lı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, böy­le bir dü­zen de­mok­ra­si dü­ze­ni de­ğil­dir, mil­let ira­de­si dü­ze­ni de de­ğil­dir, hu­kuk dev­le­ti dü­ze­ni de de­ğil­dir. Böy­le bir dü­zen, 22. Dö­nem­de mo­da olan de­yim­le ifa­de eder­sek, bu, Ali Di­bo dü­ze­ni­dir, kum­pas dü­ze­ni­dir, al tak­ke ver kü­lah dü­ze­ni­dir, yol­suz­luk dü­ze­ni­dir ve hu­kuk­suz­luk dü­ze­ni­dir.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri ay­rı­ca; bir ola­yı da­ha siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum, ben­zer mü­dür­lük­te olu­şan, ay­nı ba­kan­lık­ta olu­şan ha­di­se: Yak­la­şık 500 mil­yar tu­ta­rın­da ens­trü­man ve sarf mal­ze­me­si alı­mı, yir­mi par­ça­ya bö­lü­ne­rek… Ba­kı­nız, 500 mil­yar­lık ens­trü­man ve sarf alı­mı­nı yir­mi par­ça­ya bö­lü­yor­lar, 4734 sa­yı­lı Ka­nun'un 22'nci mad­de­si­nin (d) ben­di­ne gö­re, doğ­ru­dan te­min yo­luy­la ger­çek­leş­ti­ri­yor­lar. Doğ­ru­dan te­min usu­lü­ne han­gi hal­ler­de baş­vu­ru­la­ca­ğı ka­nun­da açık­ça ya­zı­lı­dır. Söz ko­nu­su alı­mın yüz­de 80'ini oluş­tu­ran 371 mil­yar­lık alı­mın ger­çek­leş­ti­ril­di­ği, De­sin Mü­zik, Me­di­kal, Sağ­lık Hiz­met­le­ri ile Gir­gin Tıb­bi Ci­haz­lar ad­lı şir­ket­le­rin ad­res ve te­le­fon ve faks nu­ma­ra­la­rı ay­nı­dır. İşin il­ginç ta­ra­fı, bu üç şir­ket­te­ki im­za da ay­nı­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ya­ni, üç şir­ket­ten ay­rı ay­rı tek­lif alı­yor­lar, tek­lif alı­nan şir­ket­le­rin te­le­fon­la­rı, ad­res­le­ri ve im­za­la­rı da ay­nı. Bel­ge­ler bu­ra­da­dır, üçün­cü kez söy­lü­yo­rum, il­gi­li ar­ka­daş­la­ra ve­ya il­gi­le­nen ar­ka­daş­la­ra tak­dim ede­bi­li­riz.

Bu tef­tiş ra­por­la­rın­da, Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı­nın ens­trü­man alı­mı ger­çek­leş­tir­di­ği di­ğer fir­ma ise TE­SA Tek­nik Tıb­bi Mal­ze­me­ler ad­lı fir­ma ise An­ka­ra Ti­ca­ret Oda­sı­na ka­yıt­lı ve tıb­bi ci­haz mal­ze­me­le­ri sa­tı­cı­la­rı gru­bu­na dâhil ol­du­ğu, ti­ca­ret si­ci­lin­de şir­ke­tin amaç ve ko­nu­la­rı ara­sın­da mü­zik alet­le­ri ti­ca­re­ti yap­mak gi­bi bir hu­su­sun bu­lun­ma­dı­ğı da ifa­de edil­miş­tir.

Ba­kın, ben bu ko­nuy­la il­gi­li esas ko­me­di­yi si­ze söy­le­ye­yim de­ğer­li ar­ka­daş­lar: Mü­zik alet­le­ri, 14 Şu­bat 2006 ta­ri­hin­de, Sa­yın Ba­ka­nın olu­ruy­la Bur­sa Dev­let Sen­fo­ni Or­kes­tra­sı Mü­dür­lü­ğü­ne de­mir­baş ka­yıt­la­rı­na gir­miş. Ne za­man? 14 Şu­bat 2006. Olur iş de­ğil ar­ka­daş­lar! 2006'da gi­ri­yor fa­kat, ir­sa­li­ye­ler var bu­ra­da, Ba­kan olu­ru da var, ir­sa­li­ye­ler var. İr­sa­li­ye­ler de 1/3/2006. Ya­ni, bu­ra­dan… Sa­yın Ba­ka­nı­ma ben ger­çek­ten çok de­ğer ve­ri­rim, çok sev­gi, say­gı du­ya­rım. Uyu­ma­sı­na da bir şey de­mi­yo­rum. Bu, sağ­lı­ğın­dan do­la­yı olu­yor. İna­nın, çok say­gı duy­du­ğum bi­ri. Ya­ni, Ba­ka­nı­mız ora­da uyu­yor muy­du bu olu­ru ve­rir­ken? Bi­ri­le­ri yok­sa, ya­kı­nın­da, ne­fes ka­dar ya­kın olan­lar Sa­yın Ba­ka­nın iyi ni­ye­ti­ni, uyu­ma­sı­nı mı kul­lan­dı­lar de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Bel­ge­ler bu­ra­da. Ya­ni, 14 Şu­bat 2006 ta­ri­hin­de olur alı­yor­lar Sa­yın Ba­kan­dan, ir­sa­li­ye 1/3/2006 ta­ri­hin­de ke­si­li­yor. Bu bir va­k’a, an­la­tı­lır gi­bi de­ğil.

De­vam ede­yim: Tef­tiş Ku­ru­lu, alı­nan mü­zik alet­le­ri­ne öde­nen pa­ray­la An­ka­ra Ti­ca­ret Oda­sı fi­yat­la­rı­nı, mü­fet­tiş, kar­şı­laş­tır­mış. Fa­tu­ra­lar bu­ra­da, ra­kam­la­rı oku­ya­yım ben si­ze. Ya­ni, fa­kir fu­ka­ra, ga­rip gu­ra­ba­nın pa­ra­la­rı­nın ne­re­ye git­ti­ği­ni de, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ve­si­ley­le gö­re­lim.

Ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, üşen­me­den, in­cin­me­den bu me­se­le­yi ir­de­le­dim. Ba­kın, si­la­fon, Adams mar­ka, 9 mil­yar 500 mil­yon öde­nen pa­ra, dev­le­tin öde­di­ği, bi­zim öde­di­ği­miz. ATO'nun ver­di­ği fi­yat 2 mil­yar 900 bin. Sak­sa­fon 11 mil­yar. Bü­tün ra­kam­lar bu­ra­da de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Yüz­de 400, yüz­de 300 pa­ra­lar öden­miş. Bu pa­ra ki­min pa­ra­sı Al­lah aş­kı­na? Na­sıl bir kum­pas, na­sıl bir tezgâh?

Biz, bu­ra­da İha­le Ka­nu­nu'nda de­ği­şik­lik­ler­den bah­se­di­yo­ruz. 4734'ü, gel­dik­ten son­ra beş kez de­ğiş­tir­di­niz ve bu­gün ge­len ya­sa­da da, tıb­bi mal­ze­me­ler­le il­gi­li prob­lem­ler­den do­la­yı, aci­li­ye­ti ol­du­ğun­dan do­la­yı bir çer­çe­ve ya­sa çı­ka­rı­yo­ruz ki, tıp ola­yın­da has­ta­ne­ler­de acil ih­ti­yaç ha­sıl ol­du­ğun­da 4734'ün bek­le­me sü­re­si­ni doğ­ru de­ğer­len­di­re­lim ve 100 ki­şi ça­ğı­ra­lım, 25 ki­şi­yi ala­lım ve­ya iş­te öner­gey­le de­ği­şe­cek bo­yu­tuy­la...

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu an­la­tı­lır gi­bi de­ğil­dir. Bu, Ali Di­bo'yu da geç­miş­tir. Ha­tay­lı bir de­ğer ol­du­ğu­nu bi­li­yo­ruz, "Ali Di­bo" isim­li bir tüc­car. Hep bu­nu söy­le­ye­rek, rah­met­li­nin ke­mik­le­ri­ni de sız­la­tı­yo­ruz. On­dan ve ai­le­sin­den de özür di­li­yo­rum ama bu Ali Di­bo dü­ze­niy­le, ne 22'nci Dö­nem ne 23'ün­cü Dö­nem, bu ül­ke yü­rü­ye­mez, müm­kün de­ğil­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Ba­kan Ay­dın'da bir ko­nuş­ma­sın­da di­yor ki... "Oli­gark” ke­li­me­si, Rus­ça bir ke­li­me. Ben üşen­me­dim, bir araş­tır­dım. Bu­nun kar­şı­lı­ğı ne­dir? Tam ke­li­me an­la­mıy­la, ka­mu pa­ra­sıy­la zen­gin olan iş adam­la­rı­ için Kap­kaç­çı ma­na­sın­da kul­lanıl­mak­ta. Sa­yın Ba­kan di­yor ki, "22 Tem­muz­dan son­ra son ve­re­ce­ğiz." Beş yıl­da -ken­di de­yi­miy­le- kap­kaç­çı dü­ze­ne, oli­gark dü­ze­ne son ve­re­me­miş, "22 Tem­muz­dan son­ra son ve­re­ce­ğiz..." Gö­zün ay­dın! Beş yı­lı so­rar sa­na Ay­dın da, ül­ke­nin so­ra­ca­ğı gi­bi.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bi­raz ön­ce, Tef­tiş Ku­ru­lu­nun tut­tu­ğu ifa­de­yi si­ze oku­dum. Bir ge­nel mü­dü­rün iha­le­ye na­sıl ha­zır­lan­dı­ğı­nı, iha­le şart­na­me­si­nin, Sa­yın Ba­ka­nın ta­bi­riy­le "oli­gark" -Sa­yın Ba­ka­nın ta­bi­riy­le- ya­ni kap­kaç­çı­lar ta­ra­fın­dan na­sıl be­lir­len­di­ği­ni bu­ra­da bel­ge­ler­le tek tek ifa­de et­tim. O ge­nel mü­dür hak­kın­da, aca­ba, me­rak edi­yo­rum, iha­le­ye fe­sat ka­rış­tır­mak suç­la­ma­sıy­la da­va mı açıl­mış­tır? Bu Ge­nel Mü­dür da­ha ön­ce -var olan de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mı ten­zih ede­rim- AKP mil­let­ve­ki­li ada­yı­dır. Se­çil­miş ol­sa, siz­ler­le be­ra­ber bu­ra­da, ül­ke­nin ge­le­ce­ği­ne, ya­sa­la­ra evet ve­ya ha­yır eli kul­la­na­cak­tı, oy kul­la­na­cak­tı.

Evet, siz de me­rak edi­yor­su­nuz, ama bi­li­ni­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğın­da ku­ru­lan dü­zen, Sa­yın Ba­ka­nın ifa­de­siy­le bir "oli­gark" dü­ze­ni­dir. Di­ğer ka­mu ku­rum, ku­ru­luş­la­rın­da da bu­na ben­zer iha­le sü­reç­le­ri­nin ya­şan­dı­ğı­nı bi­li­yo­ruz, ama, bu­ra­dan, ben Sa­yın Baş­ba­ka­na ses­le­ni­yo­rum: Fa­kir fu­ka­ra, ga­rip gu­ra­ba… Sen­den ve­kil se­çi­le­me­di­ği için ge­nel mü­dür yap­tı­ğın, mil­le­tin kol­tu­ğun­dan güç ala­rak hır­sız­lar ya­ra­tıl­ma­sı­na, Sa­yın Er­do­ğan, Sa­yın Baş­ba­kan mü­sa­ade ede­cek mi­si­niz, ge­re­ği­ni ya­pa­cak mı­sı­nız? Ge­re­ği­ni yap­mak, sa­nı­yo­rum ki, si­zin bü­yük harf ko­nuş­tu­ğu­nuz Türk­çe­ni­ze ya­kı­şır di­ye dü­şü­nü­yo­rum. He­pi­mi­ze ya­kı­şır. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Ar­tist­lik yap­ma" se­si)

Doğ­ru­dur, be­nim mes­le­ğim ar­tist­lik. Bun­dan şe­ref du­yu­yo­rum, ama, bu iş­le­re göz yu­man­lar şe­ref­siz­lik­le suç­la­na­cak­tır. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Şe­re­fim­le yap­tım ben o mes­le­ği, onu­rum­la yap­tım. Sen de otu­rup te­le­viz­yon ek­ran­la­rın­da, si­ne­ma kol­tuk­la­rın­da be­ni iz­le­din.

Evet, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ha­tay'da ya­şa­nan­la­rı bi­li­yo­ruz, Ço­rum'da ya­şa­nan­la­rı bi­li­yo­ruz, TO­Kİ'de ya­şa­nan­la­rı bi­li­yo­ruz, SSK'da ya­şa­nan­la­rı bi­li­yo­ruz, Türk Stan­dart­la­rı Ku­ru­mun­da... Ama en az, bu­ra­da, sa­mi­mi­yet­le bi­li­yo­rum ki vic­dan sa­hi­bi siz­ler, bu ko­nu­dan, be­nim ifa­de et­me­le­ri­min öte­sin­de, en az de­me­ye­ce­ğim, ben­den da­ha faz­la ra­hat­sız­lık du­yu­yor­su­nuz. Bu­na mil­le­tin ve­kil­le­ri ola­rak biz­le­rin el koy­ma­sı ge­re­kir, çün­kü hak­sız­lık kar­şı­sın­da su­san dil­siz şey­tan­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

BER­HAN ŞİM­ŞEK (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Si­zin, bi­zim in­san onu­ru ta­şı­dı­ğı­mı­za, yi­ne söy­lü­yo­rum, ben­den faz­la bu de­ğer­le­ri ta­şı­dı­ğı­nı­za, ta­şı­dı­ğı­mı­za inan­dı­ğım için ge­re­ği­nin ya­pıl­ma­sı­nı yü­ce he­ye­ti­ni­zin tak­dir­le­ri­ne ve il­gi­li Ba­ka­nın vic­da­nı­na bı­ra­kı­yo­rum.

Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Şim­şek.

Şah­sı adı­na Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Mus­ta­fa Ilı­ca­lı, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MUS­TA­FA ILI­CA­LI (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa Eli­taş'ın; Ka­mu İha­le Ka­nu­nu ve Ka­mu İha­le Söz­leş­me­le­ri Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin 4'ün­cü mad­de­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

Ta­bii, bu söz al­ma­mın en önem­li ne­de­ni, bu tek­li­fin gö­rü­şül­müş ol­du­ğu Ko­mis­yo­nun bir üye­si­yim, gö­rüş­me­le­rin içe­ri­sin­de bu­lun­dum. İk­ti­da­rıy­la mu­ha­le­fe­tiy­le be­ra­ber, ba­zı hu­sus­la­rı da pay­laş­ma­nın çok ya­rar­lı ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum.

Ön­ce­lik­le, bir ke­re, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu'nda de­ği­şik­lik­ler ya­pıl­ma­sı­na da­ir mu­ha­le­fe­tin de­ğer­li söz­cü­le­ri, sü­rek­li, ya­ni ne­den de­ği­şik­lik ya­pı­lı­yor ve bu de­ği­şik­li­ği bir olum­suz iliş­ki içe­ri­sin­de bu­ra­da ifa­de et­ti­ler. Şu­nu net bir şe­kil­de ifa­de ede­bi­li­rim ki, ya­ni mes­lek iti­ba­rıy­la da in­şa­at mü­hen­di­si bir mil­let­ve­ki­li ola­rak: Bu Ya­sa 2002 yı­lın­da çık­mış, 1/1/2003 ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gir­miş­tir. Ta­bii ki: ya­şa­nan prob­lem­ler, sü­re­le­rin kı­sal­tıl­ma­sı, da­ha ve­rim­li bir şe­kil­de iha­le­le­rin ya­pıl­ma­sı için olum­suz­luk­lar ya­şan­dık­ça da ba­zı de­ği­şik­lik­le­rin gel­me­si ga­yet nor­mal­dir. Ya­ni biz bu­ra­da AK Par­ti İk­ti­da­rı ola­rak bu de­ği­şik­lik­le­ri ge­ti­ri­yo­ruz, baş­ka bir hü­kü­met de ol­say­dı bu de­ği­şik­lik­le­ri yap­mak mec­bu­ri­ye­tin­de ka­la­cak­tı. Ya­şan­dık­ça ba­zı olum­suz­luk­lar or­ta­ya çı­kı­yor. Bu de­ği­şi­ği yap­ma­yı "baş­ka bir olum­suz­luk" di­ye ifa­de et­me­nin son de­re­ce yan­lış ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum.

Ay­rı­ca, Sa­yın Ka­mu İha­le Ku­ru­lu Baş­ka­nın­dan al­dı­ğım ra­kam­la­rı si­ze arz et­mek is­ti­yo­rum: 2005 yı­lın­da 141.977 ta­ne iha­le ya­pıl­mış. 2006 yı­lın­da 166.025 iha­le. Şim­di biz o iha­le­ler içe­ri­sin­den bir ta­ne­si­ni alıp ge­ti­rip bu­ra­da bir de­ğer­len­dir­me ya­par­sak, ki, za­ten olum­suz da ola­bi­lir, bir ta­ne de­di­ğim yan­lış an­la­şıl­ma­sın, var­sa, ge­re­ği ney­se bun­lar ya­pı­lır...

Ama, bu­ra­da, bi­zim, ta­bii, esas, en çok üze­rin­de dur­ma­mız ge­re­ken: Bu tek­li­fe ni­ye ih­ti­yaç var, bu­nu ni­ye çı­ka­rı­yo­ruz? Ön­ce­lik­le ben bir ke­re tek­lif sa­hi­bi­ne çok te­şek­kür edi­yo­rum. Ko­mis­yo­nu­muz­da çok olum­lu ta­vır ser­gi­le­yen Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­ne te­şek­kür edi­yo­rum. Şu an­da da ik­ti­da­rıy­la mu­ha­le­fe­tiy­le des­tek ve­re­ce­ğiz. Ta­bii bu tek­li­fin des­tek­çi­si olan, en faz­la bun­dan is­ti­fa­de ede­cek olan Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li­miz Sağ­lık Ba­ka­nı­mı­za da son­suz te­şek­kür­ler edi­yo­ruz. Çün­kü sağ­lık ko­nu­sun­da ya­pı­lan­la­rı bu­ra­da si­ze an­la­tır­sam, ka­lan da­ki­ka­ya sığ­dır­ma­mız müm­kün de­ğil ama sa­de­ce şu cüm­le­yi pay­laş­ma­mız ge­re­kir: Ana amaç, has­ta­ne­ler­de ve­rim­li­li­ği ar­tır­mak. Bu­nu pe­ki ve­rim­li na­sıl bu hâle ge­ti­re­bi­li­riz? Sağ­lık ku­rum­la­rın­da­ki ve­rim­li­li­ği ar­tı­ra­bil­mek ne­dir? İş­te bu­ra­da çı­kan çer­çe­ve ya­sa da bu­nun bir önem­li aya­ğı ola­cak­tır. Ne­den? Çün­kü has­ta­ne­ler­de sü­rek­li tıb­bi mal­ze­me bu­lun­dur­mak ge­re­ki­yor.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, in­şal­lah siz­ler ya­şa­ma­mış­sı­nız­dır, be­nim yo­ğun ba­kım­da çok ya­kın has­ta­la­rım ol­du -ba­bam, an­nem ka­dar ya­ni ya­kın, ağa­be­yim di­ye­ce­ğim- on­la­rı ta­kip et­tik. O ara­da, bi­zim o te­la­şı­mız­da -ko­ma­dan çık­tı mı çı­ka­cak mı di­ye- eli­mi­ze bir lis­te ve­ri­lir. Gi­dip bu mal­ze­me­yi al­mak mec­bu­ri­ye­tin­de ka­lı­yo­ruz. Ya­ni has­ta­yı mı ta­kip ede­ce­ğim, ge­ce­nin ikisinde nö­bet­çi ec­za­ne­yi bu­la­ca­ğım, ala­ca­ğım, ge­le­ce­ğim… Şim­di bu ya­sa­da öy­le bir şe­ye olum­lu des­tek ve­ri­yor­su­nuz ki, ger­çek­ten, ya­şa­mış bir ki­şi ola­rak bun­la­rı siz­ler­le pay­la­şı­yo­rum.

Şim­di, bu sa­ye­de, has­ta­ne­ler­de, sü­rek­li tıb­bi mal­ze­me bu­lun­ma­sı söz ko­nu­su ola­bi­le­cek. Çün­kü ne­den bu­lu­na­mı­yor? Bu­ra­da, iha­le sü­re­le­ri, ta­bii, uzun bir za­man alı­yor, o mal­ze­me bu­lu­na­ma­ya­bi­li­yor. Has­ta­ne­de ya­kı­nı bu­lu­nan her­kes bu­nu ya­şa­mış­tır. O açı­dan, bu­ra­dan, çok bü­yük bir ko­lay­lık ge­ti­ri­yor. Ya­ni siz, has­ta­nı­zı ra­hat­lık­la ta­kip eder­ken, gi­dip bir da­ha mal­ze­me al­ma­ya­cak­sı­nız. Ay­rı­ca, o mal­ze­me­ye öde­di­ği­niz pa­ra­nın ge­ri alın­ma­sı… Bir de, her­ke­sin pa­ra­sı ol­ma­ya­bi­lir. O an­da ce­bi­niz­de pa­ra var mı yok mu? Ya­ni siz, eğer pa­ra­nız yok­sa, o ila­cı, o mal­ze­me­yi al­mak­ta zor­luk çe­ke­cek­si­niz. Bu ma­na­da da, bu çer­çe­ve ya­say­la bu imkân ge­ti­ril­miş olu­yor. Hat­ta, bu­ra­da -Ko­mis­yon­da da çok tar­tış­mış­tık- otuz al­tı ay­dı bu­nun sü­re­si, yir­mi dört aya dü­şü­rül­dü. Bu­ra­dan da si­ze şu­nu be­lirt­mek is­te­rim ki, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri­nin 30 Ni­san 2004 ta­ri­hin­de Av­ru­pa Bir­li­ği Resmî Ga­ze­te­si’n­de ya­yım­la­nan çer­çe­ve söz­leş­me­ye iliş­kin di­rek­tif­le­rin­de ön­gö­rü­len sü­re kırk se­kiz ay. Biz bu­nu da­ha da kı­salt­mış olu­yo­ruz. Ne­ti­ce iti­ba­riy­la, öner­ge geç­ti. Bu­nu ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum.

Di­ğer ta­raf­tan, yi­ne, çok de­ğer­li bir mu­ha­le­fet söz­cü­sü "Hiz­met iş­le­ri, gü­ven­lik iş­le­ri bu­nun içi­ne gi­re­cek, ye­mek iş­le­ri gi­re­cek." de­di. Bu­ra­da da şu­nu ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­me: Bu ko­nu­da, ya­ni hiz­met iş­le­ri de­di­ği­miz gü­ven­lik­le, ye­mek­le iliş­kin de­ği­şik­lik­ler, 5018 sa­yı­lı Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu'nda, otuz al­tı aya ka­dar ya­pıl­ma­sı za­ten hük­me bağ­lan­mış, bu de­ği­şik­lik ya­pıl­mış. Ya­ni, bu­ra­da da ra­hat ol­mak ge­re­ki­yor.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞKAN - Buyurun.

MUS­TA­FA ILI­CA­LI (De­vam­la) - Bu çer­çe­ve söz­leş­mey­le be­ra­ber, hiz­met iş­le­riy­le il­gi­li her­han­gi fark­lı bir du­rum ol­ma­ya­cak. Ona ce­vap ver­mek is­ti­yo­rum.

Di­ğer ta­raf­tan, yi­ne, çok de­ğer­li bir mu­ha­le­fet söz­cü­sü, iha­le­le­rin mik­ta­rı­nın art­tı­ğı­nı söy­le­di. Bu­na bi­raz çok üzül­dü­ğü­mü be­lirt­mek is­te­rim. Ta­bii ki, iha­le mik­ta­rı ar­ta­cak. Be­le­di­ye­le­ri­miz, şe­hir­le­ri­miz ge­li­şi­yor, de­ği­şi­yor. Bü­yük ula­şım pro­je­le­ri he­sa­ba gi­ri­yor. Arıt­ma pro­je­le­ri he­sa­ba gi­ri­yor. Ka­tı atık pro­je­le­ri, bir­çok pro­je ya­pı­yor be­le­di­ye­ler. Bun­lar ya­pıl­maz­sa, bun­la­rı çağ­daş be­le­di­ye­ler hâli­ne ge­tir­me­miz müm­kün de­ğil. Sa­de­ce si­ze bir ra­kam ver­mek is­ter­sem, sa­de­ce bir met­ro­nun ki­lo­met­re­si­nin 60 mil­yon do­lar ci­va­rın­da ol­du­ğu­nu, ha­fif met­ro­nun 20 mil­yon do­lar ci­va­rın­da ol­du­ğu­nu söy­ler­sek, de­mek ki, bu iha­le­le­rin mik­ta­rı ar­tı­yor­sa bu çok iyi bir şey de­mek. İş­te, be­le­di­ye­le­ri­miz­de bü­yük pro­je­ler he­sa­ba gi­ri­yor. He­men bun­lar­dan bir olum­suz­luk, bir yol­suz­luk di­ye ma­na çı­kar­mak çok üzü­cü. Ama, bu­ra­da, tek­rar şu­nu söy­le­ye­yim: Ya­pı­lan her tür­lü de­ği­şik­li­ğin de, ya­pı­la­cak bü­tün ya­sa­la­rın da uy­gu­la­yı­cı­sı biz­le­riz. Ge­rek­li de­ne­ti­mi gös­ter­dik­ten, ken­di­mi­ze de gü­ven­dik­ten son­ra…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ilı­ca­lı, son cüm­le­le­ri­ni­zi ala­yım.

MUS­TA­FA ILI­CA­LI (De­vam­la) - He­men ta­mam­lı­yo­rum De­ğer­li Baş­ka­nım.

...o açı­dan da, bu ma­na­da da ra­hat ol­ma­mız ge­re­ki­yor.

Di­ğer ta­raf­tan, Hükûme­ti­mi­zin, ya­ni, biz­le­rin de, mil­let­ve­ki­li ola­rak, en faz­la has­sas ol­du­ğu­muz bu üç "Y" çok sık şe­kil­de Sa­yın Baş­ka­nı­mız ta­ra­fın­dan ifa­de edi­li­yor: Yol­suz­luk­tu, ya­sak­lar­dı, yok­sul­luk­tu. Bu ko­nu­lar­da da Hükûme­ti­miz çok has­sas ol­du­ğu­na gö­re... Biz­den ön­ce söz alan de­ğer­li bir mu­ha­le­fet söz­cü­mü­zün bu ko­nu­da­ki has­sa­si­ye­ti­ne de te­şek­kür edi­yo­rum ama biz­den de emin ol­ma­sı­nı ve gü­ven­me­si­ni de özel­lik­le ri­ca edi­yo­rum. Bi­raz ön­ce de söy­le­di­ğim gi­bi, yüz bin­ler­ce iha­le­ler ya­pı­lı­yor, so­nuç iti­ba­rıy­la da faz­la olum­suz bir du­rum gö­rün­mü­yor.

Tek­rar, faz­la za­ma­nı­nı­zı al­ma­dan, di­yo­rum ki, bu ya­sa, bi­raz son­ra, bi­li­yo­rum ki, ik­ti­da­rın, mu­ha­le­fe­tin oy bir­li­ğiy­le çı­ka­cak. Tüm mil­let­ve­kil­le­ri­mi­ze çok te­şek­kür edi­yo­rum. Ka­nun tek­li­fi­nin sa­hi­bi mil­let­ve­ki­li­me, De­ğer­li Sağ­lık Ba­ka­nı­ma ba­şa­rı­lı ça­lış­ma­la­rı­nı­zın tek­rar ar­ta­rak de­va­mı­nı di­li­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum. Ha­yır­lı ak­şam­lar di­li­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ilı­ca­lı.

Mad­de üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

4'ün­cü mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

AH­MET ER­SİN (İz­mir) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nın aran­ma­sı­nı is­ti­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır ve mad­de ka­bul edil­miş­tir.

5'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 5- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­ri­dun Ba­loğ­lu.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­loğ­lu. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; bu Mec­lis­te ne za­man bu yü­rüt­me mad­de­si üze­rin­de ko­nu­şul­sa her­ke­sin ak­lı­na za­man çal­mak gi­bi bir şey ge­li­yor sa­nı­yo­rum. Te­bes­sü­mü­nü­zün de bun­dan kay­nak­lan­dı­ğı­nı an­lı­yo­rum, ama bi­raz son­ra söy­le­dik­le­ri­mi din­le­di­ği­niz za­man bu­ra­ya za­man ka­zan­mak ya da za­man kay­bet­mek gi­bi bir amaç­la de­ğil, bir­ta­kım şey­le­ri bir kez da­ha söy­le­mek için gel­di­ği­mi gö­re­cek­si­niz.

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) - Fe­ri­dun Bey, şu grup din­le­mi­yor si­zi, ba­kın.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Din­le­me­ye­bi­lir­ler.

Bi­rin­ci­si şu: Bu ge­rek­çe­yi oku­du­ğum za­man bir­ta­kım şey­le­rin söy­len­me­si ge­rek­ti­ği­ni dü­şün­düm. Ta­bii, ya­sa bü­tü­nüy­le bir ek­sik­li­ği gi­de­ri­yor­sa- tek­nik bir ko­nu­dur, ona say­gı du­yu­yo­rum- ya­pıl­ma­sı ge­re­ken bir şey ya­pı­lı­yor. Ama, hep ay­nı so­ru­yu so­ru­yo­rum: Ne­den son da­ki­ka­da ve ne­den se­çi­me çok az ka­la?

Ba­kın, bir ar­ka­da­şım da­ha söy­le­di: 28 Ma­yıs­ta Sa­yın Eli­taş bu­nu ve­ri­yor, 30 Ma­yıs­ta Ko­mis­yon­dan ge­çi­yor, iki gün son­ra bu­gün tar­tı­şı­yo­ruz. Ay­nı hız­lı ça­lış­ma tem­po­su­nu yu­ka­rı­da Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nun­da da gö­rü­yo­ruz.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, an­la­mı­yo­ruz.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, duy­mu­yo­ruz.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ar­ka­daş­lar, be­lir­li ko­nu­lar­da hız an­lam ta­şır. Bir oto­mo­bil ya­rış­çı­sı hız­lı ol­ma­lı­dır, ama bir hu­kuk­çu­nun…

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­loğ­lu, bir da­ki­ka­nı­zı ri­ca ede­yim.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ya­ni gö­rün­tü hiç hoş ol­mu­yor. Sa­yın Ke­ma­let­tin Gök­taş, bu­nun siz­den kay­nak­lan­dı­ğı söy­le­ni­yor. Bu­yu­run efen­dim, her­kes ye­ri­ne otur­sun lüt­fen.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan te­şek­kür edi­yo­rum. Ben de­vam ede­yim efen­dim, ka­pı­ya yak­laş­tı­lar ya­kın­da dı­şa­rı­ya çı­ka­cak­lar za­ten.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run efen­dim.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Şim­di, şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum: Bir­ta­kım mes­lek­ler­de hız çok önem­li­dir, ama hu­kuk­ta hı­zın tek ba­şı­na bir an­lam ifa­de et­me­di­ği­ni her­kes çok iyi bi­lir. Bu­nu gö­rü­yo­ruz. Ba­kın, ne­re­den gö­rü­yo­ruz bi­li­yor mu­su­nuz: Bu hı­zın bi­zi ne­re­ye ge­tir­di­ği de­min ve­ri­len dört ta­ne de­ği­şik­lik öner­ge­siy­le or­ta­ya çı­kı­yor. Öner­ge­yi ve­ren­le­rin bir bö­lü­mü de bu tek­li­fi ge­ti­ren­ler.

Ar­ka­daş­lar, yir­mi dört sa­at için­de ek­sik­li­ği or­ta­ya çı­kı­yor. Bir ya­sa çok iyi dü­şü­nül­me­li­dir. Bü­tün ya­sa­lar için te­mel bir ku­ral­dır bu. Şu­nu ka­bul edi­yo­rum, bir hu­kuk­çu ola­rak ka­bul edi­yo­rum, za­man için­de ya­sa­lar pi­şer, ek­sik­lik­le­ri gö­rü­lür, ama yir­mi dört sa­at­te ek­sik­lik­le­rin gö­rül­me­si ne an­la­ma ge­li­yor? Bu, bir.

İkin­ci­si şu: Bu Mec­lis bir Türk Ce­za Ka­nu­nu ola­yı ya­şa­ma­dı mı ar­ka­daş­lar. Ba­kın, bir­lik­te ya­şa­dık. On­da her­kes ken­di pa­yı­nı ka­bul edi­yor. Ben de bir hu­kuk­çu ola­rak ka­bul edi­yo­rum. De­fa­lar­ca de­ğiş­tir­dik, kaç ye­rin­den del­dik, 10 mad­de, 20 mad­de, bun­la­rı yap­tık. Bu ko­nu­da uya­rı­la­rı­mız da dik­ka­te alın­ma­dı mu­ha­le­fet mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak. Gel­di­ği­miz nok­ta or­ta­da.

Şim­di, bu­nu be­lirt­tik­ten son­ra, bu ge­rek­çe­de yer alan "Av­ru­pa Bir­li­ği di­rek­tif­le­rin­de" söz­le­ri üze­ri­ne bir­kaç şey söy­le­mek is­ti­yo­rum.

Bir ke­re, bu "di­rek­tif" kav­ra­mı asa­bı­mı bo­zu­yor be­nim, ço­ğu­nu­zun da asa­bı­nı bo­zu­yor as­lın­da, ama bu­nu bir tür­lü açık­ça ifa­de ede­mi­yo­ruz. Do­ğal ki, ül­ke­mi­zin Av­ru­pa Bir­li­ği için­de yer al­ma­sı, çağ­daş dün­ya­nın bir par­ça­sı ol­ma­sı red­de­di­le­cek bir şey de­ğil, bu­na kar­şı çı­kan kim­se de yok. Ama, sa­nı­yo­rum, si­zin de ka­fa­nız­da, bi­zim de ka­fa­mız­da, bu Av­ru­pa Bir­li­ği iliş­ki­le­ri­ne iliş­kin bir­ta­kım so­ru­lar var. Bu so­ru­lar bu "di­rek­tif" gi­bi kav­ram­la­rın ışı­ğın­da dü­şü­nü­lür­se da­ha da an­lam ka­za­nı­yor.

Ar­ka­daş­lar, biz, di­rek­tif alı­na­rak, di­rek­tif ala­rak, di­rek­tif­ler doğ­rul­tu­sun­da yö­ne­ti­len bir ül­ke ol­ma­ma­lı­yız. An­lam­la­rı bir­lik­te de­ğer­len­dir­me­li­yiz, bir­lik­te he­def­ler seç­me­li­yiz, on­la­rın üze­ri­ne bir­lik­te yü­rü­me­li­yiz. Eğer biz bu di­rek­tif­ler­le çağ­daş­laş­tı­rı­la­cak­sak, bu di­rek­tif­ler­le çağ­daş dün­ya­nın bir par­ça­sı ola­cak­sak bu­nun çok az an­la­mı var­dır.

İkin­ci­si: Bu Mec­lis­te, dört bu­çuk yıl­dan be­ri, hep son mad­de­ler yü­rüt­me mad­de­le­ri ol­du. Bu "yü­rüt­me" kav­ra­mı İha­le Ka­nu­nu'yla bir ara­ya gel­di­ği za­man çok da­ha an­lam­lı olu­yor. 3'ün­cü mad­de yü­rür­lük mad­de­si­dir, ola­bi­lir. 4'ün­cü mad­de yü­rüt­me mad­de­si­dir.

Ba­kın, şu cüm­le­yi -alış­tı­ğı­mız için fark et­mi­yo­ruz ama- şu 4'ün­cü mad­de­yi iz­ni­niz­le bir da­ha oku­ya­ca­ğım ben: "Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür." Bu, ya­sal bir zo­run­lu­luk­tan mı, bir tea­mül­den mi kay­nak­la­nı­yor, şu an­da araş­tı­ra­ma­dım, ama bu araş­tı­rı­la­bi­lir, önü­müz­de bir sü­reç var. Ama, bu "yü­rü­tür"ün ye­ri­ne "Ba­kan­lar Ku­ru­lu uy­gu­lar" de­sek çok mu kö­tü bir şey ya­pa­rız? Bu "yü­rü­tür" kav­ra­mı hiç bu­ra­ya otur­mu­yor ve doğ­ru gö­zük­mü­yor.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bu dö­nem bir­çok ko­nuş­ma yap­tık he­pi­miz. O ko­nuş­ma­lar­da za­man za­man bir­bi­ri­mi­zi ze­de­le­di­ği­mi­zi bi­li­yo­rum, bir­bi­ri­mi­zi üz­dü­ğü­mü­zü de bi­li­yo­rum, özel­lik­le be­nim es­pri an­la­yı­şı­mın ki­mi ar­ka­daş­la­rın ağır cid­di­ye­tiy­le ça­kış­ma­dı­ğı­nı da bi­li­yo­rum. O ne­den­le, yan­lış an­la­şıl­ma ih­ti­ma­li­ni de göz önü­ne ala­rak, ge­ne ken­di üs­lu­bu­mu ko­ru­ma­ya ça­lış­tım. Bu sü­reç için­de ki­mi­le­ri­ni üz­düy­sem o üzün­tü­le­ri­ni pay­la­şı­yo­rum, üs­tü­me dü­şen pa­yı alı­yo­rum. Bi­rin­ci­si bu.

İkin­ci­si: Za­man için­de he­pi­mi­zin, cid­di­ye­tin asık yüz­lü­lük ol­ma­dı­ğı ko­nu­sun­da or­tak bir nok­ta­ya ge­le­ce­ği­mi­ze ina­nı­yo­rum, umut­la bek­li­yo­rum bu­nu. Çün­kü, ku­ru bir cid­di­ye­tin cid­di­yet ol­ma­dı­ğı­nı çok iyi bi­li­yo­rum. Dün­ya par­la­men­to­la­rın­da­ki es­pri an­la­yı­şı­nın bir gün bi­zim Par­la­men­to­muz­da da çok yay­gın bi­çim­de an­la­şı­la­ca­ğı­nı bi­li­yo­rum. Çok ağır söz­le­ri ba­ğı­ra­rak de­ğil gü­lüm­se­ye­rek söy­le­mek de müm­kün­dür, çok gü­zel söz­le­ri asık yüz­le söy­le­mek de müm­kün­dür. Be­nim bel­ki bu Par­la­men­to­da ka­zan­dı­ğım çok az şey ol­muş­tur ama ka­zan­dık­la­rım­dan bi­ri­si bu ol­du, bu­nu an­la­mak ol­du. Bu ne­den­le...

Bu ara­da, de­min­ki ko­nuş­mam­da bir mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mı üz­dü­ğü­mü bi­li­yo­rum. Gel­di be­ni uyar­dı. Sa­yın Gül­se­ren To­puz sün­net ko­nu­sun­da ça­lış­ma­lar yap­tı­ğı­nı, bu­nu be­le­di­ye­le­rin top­lu sün­net­le­ri­nin ge­tir­di­ği bir­ta­kım sağ­lık so­run­la­rı ne­de­niy­le ger­çek­leş­tir­di­ği­ni söy­le­di. Böy­le bir ça­lış­ma yap­mış­sa, ken­di­si­ni kut­lu­yo­rum. Ama yi­ne de ay­nı şe­yi söy­lü­yo­rum, bir bö­lü­mü­nü tek­rar edi­yo­rum: Eğer dört bu­çuk yıl­lık sü­reç­te ik­ti­dar, ya­ni güç elinde olan­lar bu­nu fark et­me­di­ler­se ve son da­ki­ka­da bu­nu bir ik­ti­dar par­ti­si mil­let­ve­ki­li dü­zelt­me nok­ta­sı­na gel­diy­se, bu­ra­da bir ik­ti­dar za­afı ol­du­ğu ko­nu­sun­da da ıs­ra­rı­mı sür­dü­rü­yo­rum.

Ben, son ola­rak, bu Mec­li­sin ça­lış­ma dü­ze­ni üze­rin­de, özel­lik­le bu son bir ay­dır sü­ren ça­lış­ma bi­çi­mi­miz üze­rin­de bir­kaç cüm­le söy­le­mek is­ti­yo­rum.

Ar­ka­daş­lar, baş­ta da söy­le­dim, ka­nun çı­kar­mak ta­bii cid­di bir iş. Bu ko­nu­da hiç­bi­ri­mi­zin bir ih­ma­li yok  bu­nu bi­li­yo­rum ama zor­la­ma­la­rın, bu Mec­li­sin ka­pan­ma­sı­na kırk se­kiz sa­at ka­la, han­gi­mi­zin aday ol­du­ğu­nun bel­li ol­ma­dı­ğı bir sü­reç­te...

MU­ZAF­FER BAŞ­TOP­ÇU (Ko­ca­eli) - Siz aday­sı­nız Sa­yın Ba­loğ­lu.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ben te­şek­kür edi­yo­rum, sağ olun. O si­zin iyi ni­ye­ti­niz ama siz be­lir­le­me­ye­cek­si­niz.

...bu nok­ta­da, biz, ka­nun çı­kar­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz ar­ka­daş­lar. Do­ğal ki, bi­zim bü­tün ki­şi­sel bek­len­ti­le­ri­miz, ki­şi­sel ek­sik­lik­le­ri­miz, yü­ce Mec­li­sin ira­de­si­nin çok al­tın­da­dır, ül­ke so­run­la­rı bi­zim ki­şi­sel­lik­le­ri­mi­zin çok üs­tün­de­dir. Ama ge­ne de he­pi­mi­zin in­san ol­du­ğu­nu unut­ma­ya­lım.

Ba­kın, pi­ra­mit­le­ri ya­pan kö­le­ler de ben­ze­ri şart­lar­da ça­lış­tı­lar de­di­ğim za­man üç se­ne ön­ce ge­ne ben­zer bir ko­nuş­mam­da, tep­ki gös­ter­miş­ti­niz.

MU­ZAF­FER BAŞ­TOP­ÇU (Ko­ca­eli) - Yok. Onu öy­le de­me.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ha­yır.

MU­ZAF­FER BAŞ­TOP­ÇU (Ko­ca­eli) - Öy­le de­me.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ama pi­ra­mit­ler de sa­de­ce fi­ra­vun­la­rın ölüm­süz­lük umut­la­rı­nın bir yan­sı­ma­sıy­dı. Bi­zim ya­sa­la­rı­mız da sa­de­ce ik­ti­dar umut­la­rı­nın bir yan­sı­ma­sı ol­mak­la sı­nır­lı ka­lır­sa, sarf et­ti­ği­miz eme­ğin an­la­mı da çok sı­nır­lı ka­lır.

Ba­kın, bu ya­sa­la­rın bu bö­lü­mü­nün se­çim­le­re yö­ne­lik ol­du­ğu ko­nu­sun­da hiç bi­ri­mi­zin ak­si söz söy­le­me imkânı yok. Pi­ra­mit­ler ora­da du­ru­yor, ama pi­ra­mit­le­ri ya­pan­la­rı kim­se ha­tır­la­mı­yor, çün­kü pi­ra­mit­ler üre­ti­me yö­ne­lik de­ğil­di. Biz üre­ti­me yö­ne­lik şey­ler yap­mak zo­run­da­yız. Çı­kan ya­sa­la­rın da, yap­tı­ğı­mız iş­le­rin de ölüm­süz ol­ma­sı bu­na bağ­lı­dır. Bi­zim için önem­li olan fi­ra­vun­la­rın ve yö­ne­ti­ci­le­rin ölüm­süz ol­ma­sı de­ğil, hal­kın ve umut­la­rı­mı­zın ölüm­süz ol­ma­sı­dır, umut­la­rı­mı­zın sü­rek­li ol­ma­sı­dır.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­loğ­lu.

Mad­de üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Tek­li­fin tü­mü­nü oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Tek­lif ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır.

Ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

Sa­yın Ba­kan yerinden, kı­sa bir te­şek­kür ko­nuş­ma­sı ya­pa­cak­lar­dır.

Bu­yu­run.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - De­ğer­li Baş­ka­nım, yü­ce Mec­li­si­mi­zin de­ğer­li üye­le­ri; bu­gün, kat­kı­la­rı­nız­la va­tan­daş­la­rı­mı­zın işi­ni ko­lay­laş­tı­ra­cak çok gü­zel bir ka­nu­nu bir­lik­te yap­tık. Bu Ka­nun'un oluş­tu­rul­ma­sın­da eme­ği ge­çen Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li­miz Sa­yın Mus­ta­fa Eli­taş'a ve Ba­yın­dır­lık Ko­mis­yo­nu­mu­zun De­ğer­li Baş­ka­nı­na, Ko­mis­yo­nu­mu­zun de­ğer­li üye­le­ri­ne hem mu­ha­le­fet par­ti­miz­den Ko­mis­yo­nu­muz­da bu­lu­nan ar­ka­daş­la­rı­mı­za hem de ik­ti­dar par­ti­miz­den Ko­mis­yon­da bu­lu­nan ar­ka­daş­la­rı­mı­za te­şek­kür edi­yo­rum, çün­kü, Ko­mis­yon­da bir­lik­te, or­tak bir akıl­la bu Ka­nun ya­pıl­dı.

Böy­le­ce, has­ta­ne­le­ri­mi­zin mal­ze­me­le­ri­ni ko­lay­ca bu­lun­dur­ma­la­rı ve va­tan­da­şı­mı­zın dı­şa­rı­dan bu mal­ze­me­le­ri al­mak için sı­kın­tı çek­me­le­ri­nin önü­ne geç­miş ol­duk, hem ko­lay­ca mal­ze­me­le­ri­ni bu­lun­dur­ma­la­rı­nı sağ­la­dık hem de bu sı­kın­tı­nın önü­ne geç­miş ol­duk.

Za­man za­man söy­le­ni­yor: "Ni­çin bu ka­nun­lar da­ha ön­ce ya­pıl­ma­dı." di­ye ve bi­raz ön­ce de De­ğer­li Mil­let­ve­ki­li­miz söy­le­di. As­lın­da, hep ça­lış­tık, ya­ni bu yü­ce Mec­li­sin dört buçuk se­ne­si ger­çek­ten, hep ça­lış­mak­la geç­ti.

Onun için, ben ina­nı­yo­rum ki, hal­kı­mız, yü­ce Türk mil­le­ti,  Mec­li­si­mi­zin eme­ği­ne, böy­le, ça­lış­ma­la­rı­na ar­tık ara ve­re­ce­ği son kırk se­kiz sa­at­te bi­le bu ka­dar ıs­rar­la, bu ka­dar me­se­le­si­ni ta­kip ede­rek ça­lış­ma­la­rı­na, gay­ret­li ça­lış­ma­la­rı­na, en bü­yük tak­dir duy­gu­su­nu gös­te­re­cek­tir.

Ben, tek­rar, eme­ği ge­çen her­ke­se te­şek­kür edi­yo­rum, sağ olun. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­riz Sa­yın Ba­kan.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 22.00

 

 

AL­TIN­CI OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 22.10

BAŞ­KAN : Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER : Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 119'un­cu Bir­le­şi­mi­nin Al­tın­cı Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

6'ncı sı­ra­ya alı­nan Ağ­rı Mil­let­ve­ki­li Meh­met Ke­rim Yıl­dız ve 11 Mil­let­ve­ki­li­nin, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın Teş­ki­lat ve Gö­rev­le­ri Hak­kın­da Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

6.- Ağ­rı Mil­let­ve­ki­li Meh­met Ke­rim Yıl­dız ve 11 Mil­let­ve­ki­li­nin, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın Teş­ki­lat ve Gö­rev­le­ri Hak­kın­da Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/1013) (S. Sa­yı­sı: 1418)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon ve Hükûmet yok.

Er­te­len­miş­tir.

7'nci sı­ra­ya alı­nan 8.5.2007 Ta­rih­li ve 5654 Sa­yı­lı Nük­le­er Güç San­tral­la­rı­nın Ku­rul­ma­sı ve İş­le­til­me­si ile Ener­ji Sa­tı­şı­na İliş­kin Ka­nun ve Ana­ya­sa­nın 89 un­cu ve 104 ün­cü Mad­de­le­ri Ge­re­ğin­ce Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru­n’un gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

7.- 8/5/2007 Ta­rih­li ve 5654 Sa­yı­lı Nük­le­er Güç San­tral­la­rı­nın Ku­rul­ma­sı ve İş­le­til­me­si ile Ener­ji Sa­tı­şı­na İliş­kin Ka­nun ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca bir kez da­ha gö­rü­şül­mek üze­re ge­ri gön­der­me Tez­ke­re­si ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1365) (S. Sa­yı­sı: 1436)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon ve Hükûmet yok.

Er­te­len­miş­tir.

8'in­ci sı­ra­ya alı­nan Si­vas Mil­let­ve­ki­li Se­la­mi Uzun ve 3 Mil­let­ve­ki­li­nin; Po­lis Va­zi­fe ve Sa­la­hi­yet Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ve Ada­let Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru’­nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

8.- Si­vas Mil­let­ve­ki­li Se­la­mi Uzun ve 3 Mil­let­ve­ki­li­nin, Po­lis Va­zi­fe ve Sa­la­hi­yet Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Ada­let Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/1037) (S.Sa­yı­sı: 1437) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ko­mis­yon ra­po­ru 1437 sı­ra sa­yıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Tek­li­fin tü­mü üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ve şah­sı adı­na, Te­kir­dağ Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Nu­ri Say­gun.

Bu­yu­run efen­dim.

CHP GRU­BU ADI­NA MEH­MET NU­Rİ SAY­GUN (Te­kir­dağ) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 1437 sı­ra sa­yı­lı Po­lis Va­zi­fe ve Sa­la­hi­yet Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pan Ka­nun Tek­li­fi’y­le il­gi­li ola­rak söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le yü­ce Mec­li­si say­gı­la­rım­la se­lam­la­rım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, için­de bu­lun­du­ğu­muz şu son gün­ler­de, Tür­ki­ye'de, ge­rek adi olay­la­ra yö­ne­lik asa­yiş ted­bir­le­ri ni­te­li­ğin­de, ge­rek­se te­rö­re yö­ne­lik sı­kın­tı­lar­la il­gi­li ola­rak ül­ke ba­zın­da cid­di san­cı­la­rı­mı­zın ol­du­ğu­nu, bir ta­raf­tan adi asa­yiş olay­la­rı­nın sü­rek­li art­tı­ğı­nı, öbür ta­raf­tan te­rör olay­la­rın­da bir tır­ma­nış ol­du­ğu­nu üzün­tüy­le hep be­ra­ber iz­li­yo­ruz ve şu an­da gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz bu teklif de, za­ten te­mel iti­ba­rıy­la bu sı­kın­tı­lar­dan kay­nak­la­nan ve bu sı­kın­tı­la­ra da­ya­lı ola­rak ye­ni baş­tan bir­ta­kım dü­zen­le­me­le­ri yap­ma­ya yö­ne­lik bir ka­nun tek­li­fi.

(x) 1437 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Şim­di, ko­nuş­ma­mın ara­sın­da, ara sı­ra "ka­nun tek­li­fi" ve ara sı­ra da "ka­nun ta­sa­rı­sı" der­sem, lüt­fen bu­nu ma­zur gö­rü­nüz. Çün­kü, bu gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz ta­sa­rı as­lın­da bir tek­lif; gö­rün­tü ola­rak Ko­mis­yo­nu­mu­za bir tek­lif ola­rak gel­di, ama Ko­mis­yon­da ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­de gör­dük ki, bu bir tek­lif de­ğil, bu bir Hükûmet ta­sa­rı­sı. Ama, za­man ka­zan­mak adı­na, Mec­li­sin ta­ti­le gir­mek üze­re ol­du­ğu şu gün­ler­de ar­tık ta­sa­rı ola­rak gün­de­me ge­ti­ril­me­si­nin müm­kün ol­ma­dı­ğı gö­rül­dü­ğü için tek­lif hâli­ne ge­ti­ri­lip gel­miş. Bu ko­nu­da her­han­gi bir çe­kin­ce­miz ve­ya­hut bu işin ni­ye böy­le ol­du­ğu ko­nu­sun­da bir ıs­rar­lı tu­tu­mu­muz yok. Yal­nız, şu­nu gör­dük: Ko­mis­yon ça­lış­ma­la­rı sı­ra­sın­da, bir ta­raf­tan Hükûme­ti tem­si­len Ba­ka­nı­mız, öbür ta­raf­tan, bu ta­sa­rı­yı ha­zır­la­yan bü­rok­rat­la­rı­mız ve Ba­kan­lık gö­rev­li­le­ri, aka­de­mis­yen­le­ri­miz, bu ça­lış­ma­nın bir bu­çuk yıl sür­dü­ğü­nü ifa­de et­ti­ler. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, lüt­fen, bu­ra­da, dik­kat et­me­ni­zi is­ti­yo­rum, bir bu­çuk yıl sü­ren bir ça­lış­ma so­nu­cu 9 mad­de­lik bir tek­lif gel­di önü­mü­ze. Bu 9 mad­de­lik tek­li­fin 2 mad­de­si yü­rüt­me ve yü­rür­lük. Ya­ni, te­me­lin­de, ha­zır­lan­ma­sı ge­re­ken hu­sus 7 mad­de ve bir bu­çuk yıl ça­lı­şıl­mış. Bir bu­çuk yı­lın so­nun­da, o ka­dar iyi bir ça­lış­ma ya­pıl­dı­ğı id­dia edil­di ki "Her şe­yiy­le dört dört­lük, asa­yiş ted­bir­le­ri­ni ola­bil­di­ğin­ce sağ­lık­lı hâle ge­ti­re­cek, suç ve suç va­sıf­la­rı­nı en­gel­le­ye­cek, te­rö­rü en­gel­le­ye­cek bir dü­zen­le­me." di­ye önü­mü­ze ge­ti­ril­di. Ama, Ko­mis­yon­da ça­lış­ma­la­ra baş­la­dık, çok de­ğil, tah­min edi­yo­rum on da­ki­ka son­ra, şu­ra­da gör­dü­ğü­nüz adet­te -se­kiz adet- de­ği­şik­lik öner­ge­si gel­di. Ya­ni, bü­rok­rat­lar, Hükûmet ve aka­de­mis­yen­ler bir bu­çuk yıl ça­lış­mış­lar ye­di mad­de­lik bir dü­zen­le­me yap­mış­lar, Ko­mis­yo­na gel­miş, se­kiz ta­ne de­ği­şik­lik öner­ge­si… Ya­ni, bu, ne ka­dar hak­lı­dır ya da bu bir bu­çuk yıl­lık ça­lış­ma ne ka­dar ve­rim­li­dir; bu­nu, si­zin ve hal­kı­mı­zın tak­dir­le­ri­ne su­nu­yo­rum.

Bu yet­me­di, asa­yiş ted­bir­le­ri­ne yö­ne­lik ola­rak ya­pı­lan ça­lış­ma­da, iki fark­lı ya­pı var, bi­li­yor­su­nuz, bir Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı bir de Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü. Ne ya­zık ki, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ko­mis­yon ça­lış­ma­la­rın­da, bu iki ana baş­lı ku­rum, ken­di ara­la­rın­da bi­le uz­laş­ma­yı te­min ede­me­miş­ler­di. Uz­laş­ma­yı te­min ede­me­dik­le­ri için­dir ki, 2'nci mad­dey­le il­gi­li ola­rak ku­rum­lar­dan bir ta­ne­si­nin çe­kin­ce­si var­dı. Bu­gün, bel­ki hal­lol­muş­tur, onu bil­mi­yo­rum. Ama al­dı­ğım du­yum­lar doğ­ruy­sa, bu­gün, bir­kaç ta­ne da­ha -muh­te­me­len beş adet- de­ği­şik­lik öner­ge­si­ni Mec­li­sin hu­zu­ru­na ge­ti­rip, su­na­cak­lar, ye­ni baş­tan de­ği­şik­lik­ler ge­ti­re­cek­ler.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ye­di mad­de­lik bir ya­sa ta­sa­rı­sı­nı bir bu­çuk se­ne ir­de­le­ye­cek­si­niz, ça­lı­şa­cak­sı­nız, on­dan son­ra hu­zu­ra ge­ti­re­cek­si­niz ve on kü­sur ta­ne de­ği­şik­lik ya­pa­cak­sı­nız. Son­ra di­ye­cek­si­niz ki "Biz iyi ça­lış­tık. Bu iyi bir dü­zen­le­me­dir, bu­na sa­hip çı­kın."

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; biz bu ül­ke­de ya­şa­nan asa­yiş so­run­la­rıy­la il­gi­li ola­rak, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si adı­na ge­re­ken ted­bir­le­rin alın­ma­sın­dan ya­na­yız. Biz, bu ül­ke­de ya­şa­nan te­rör sı­kın­tı­la­rıy­la il­gi­li ola­rak alın­ma­sı ge­re­ken ted­bir­le­rin ya­nın­da­yız. Ama bi­zim bir has­sas nok­ta­mız var: Bir ta­raf­tan gü­ven­lik ted­bir­le­ri­nin alın­ma­sı yö­nün­de ça­lış­ma­lar ya­pı­lır­ken, di­ğer ta­raf­tan in­san te­mel hak ve öz­gür­lük­le­ri­nin, Ana­ya­sa'yla te­mi­nat al­tı­na alın­mış te­mel hak ve öz­gür­lük­le­ri­nin ih­la­li ya­pıl­ma­ma­lı. Ya­ni, tam bı­çak­sır­tı bir dü­zen­le­me ol­ma­lı bu. Bir ta­raf­tan bi­zi to­ta­li­ter dev­le­te ve­ya po­lis dev­le­ti­ne ta­şı­ma­ya­cak, ama öbür ta­raf­tan in­san hak ve öz­gür­lük­le­rin­de de mağ­du­ri­ye­te se­bep ol­ma­ya­cak. Eğer, bu has­sas çiz­gi­yi bu­lur­sak za­ten o za­man hiç­bir sı­kın­tı yok. Biz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak böy­le bir dü­zen­le­me­nin ya­nın­da yer alı­rız. Ama, ba­kın, bu bir bu­çuk yıl­lık ça­lış­ma­nın so­nun­da üre­ti­len me­tin­le il­gi­li ola­rak, Tür­ki­ye'de­ki bir­ta­kım önem­li aka­de­mis­yen­ler­le gö­rüş­me­ler yap­tım. Biz­zat te­le­fon­la ara­dım, ken­di­le­riy­le gö­rüş­tüm. Her­kes bu ka­nu­nu bir şe­kil­de in­ce­li­yor, özel­lik­le ce­za hu­ku­kun­da­ki aka­de­mis­yen ar­ka­daş­la­rı­mız iz­li­yor­lar. On­la­rın gö­rüş­le­ri­ni sor­dum: "Ne di­yor­su­nuz, bu ya­sa­nın bu şek­liy­le çık­ma­sı Tür­ki­ye'ye ne ge­ti­rir?" di­ye sor­dum, hiç olum­lu ce­vap al­ma­dım der­sem ye­ri­dir. İna­nın, bu­nu sa­mi­mi­yet­le söy­lü­yo­rum.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ön­ce işin tek­nik bo­yu­tun­dan bir iki hu­su­sa de­ğin­mek is­ti­yo­rum. Po­lis Va­zi­fe ve Sa­la­hi­yet­le­ri Ka­nu­nu, bir ön­le­yi­ci kol­luk hiz­met­le­ri­ni dü­zen­le­yen ka­nun­dur. Ya­ni, suç ve suç­luy­la, su­çun oluş­ma­sın­dan son­ra ilin­ti kur­ma hu­su­sun­da bu Ka­nun'da bir dü­zen­le­me yok­tur ve bu Ka­nun'da böy­le bir dü­zen­le­me ol­maz. Suç iliş­ki­sin­den son­ra ya­pı­la­cak olan bü­tün dü­zen­le­me­ler Ce­za Mu­ha­ke­me­le­ri Ka­nu­nu'nda olur. Biz, Ce­za Mu­ha­ke­me­le­ri Ka­nu­nu'nu bay­pas edi­yo­ruz, ki onu da ye­ni çı­kar­dık, ya­ni bu Hükûmet dö­ne­min­de bü­yük şa­şa­alar­la çık­tı. Bu Ka­nu­nu bay­pas edi­yo­ruz ve Po­lis Va­zi­fe ve Sa­la­hi­yet Ka­nu­nu'na Ce­za Mu­ha­ke­me­le­ri Ka­nu­nu'nda ol­ma­sı ge­re­ken hu­sus­la­rı ge­ti­rip ek­li­yo­ruz. Bu, hu­kuk tek­ni­ği açı­sın­dan doğ­ru de­ğil, ya­rın öbür gün ka­nun­lar açı­sın­dan da doğ­ru ol­ma­ya­cak. Ne­den doğ­ru ol­ma­ya­cak? Eğer, ba­kın, bir ül­ke­de ay­nı olay­lar­la il­gi­li iki fark­lı ka­nu­ni dü­zen­le­me var­sa ve bu iki ka­nun bir­bi­riy­le çe­li­şi­yor­sa bu­ra­da hu­ku­kun düz­gün bir mev­zu­at­la ha­re­ket et­ti­ği ko­nu­sun­da id­di­ada bu­lu­na­ma­yız; bir bu.

İkin­ci­si: Bu işi ya­pan, bu ka­nu­nu ha­zır­la­yan de­ğer­li aka­de­mis­yen­le­re bu­ra­dan ses­len­mek is­ti­yo­rum, Ba­ka­nı­mı­za ses­len­mek is­ti­yo­rum: Bir hu­sus­ta hu­kuk ayı­bı ya­pı­yo­ruz. Bu ne­dir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Ya­pı­lan bu dü­zen­le­me­ye gö­re, kim­li­ği ol­ma­yan­lar, ara­ma hâlin­de üs­tün­de kim­li­ği ol­ma­yan şa­hıs­lar tu­tuk­la­na­cak. Ba­kın, dil sürç­me­si fa­lan de­ğil, ka­nun met­ni ay­nen bu. Kim­li­ği ol­ma­yan­lar tu­tuk­la­na­cak, kim­li­ği­ni is­pat ede­ne ka­dar da bu tu­tuk­lu­luk de­vam ede­cek. Ar­ka­daş­la­rım, ka­nun ya­zı­yo­ruz, bu doğ­ru de­ğil. Ni­ye doğ­ru de­ğil? Ba­kın, tu­tuk­la­ma, sü­re­li bir mü­es­se­se­dir; tu­tuk­la­ma, bir suç un­su­ruy­la ilin­ti­li­dir; ama, biz bu­ra­da sü­re­si bel­li ol­ma­yan bir iş­lem ya­pı­yo­ruz, ya­ni kim­li­ği­ni ib­raz et­ti­ği za­man bı­ra­kıl­ma­sı ge­re­ken bir in­san­dan bah­se­di­yo­ruz. Sa­yın Ba­ka­nım, Sa­yın Ko­mis­yon üye­le­rim ve de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­nun adı "tu­tuk­la­ma" ol­maz. Türk hu­kuk mev­zu­atın­da, ce­za mev­zu­atın­da bu­nun adı­nı "tu­tuk­la­ma" ko­yar­sa­nız, o za­man hu­kuk ko­nu­sun­da bil­gi ve bi­ri­ki­mi­ni­zi in­san­lar sor­gu­lar. Bu­nun adı an­cak ve an­cak "Zor­la­ma hap­si" ola­bi­lir. Hu­kuk mev­zu­atı­mız­da bu­nun ta­nı­mı bu şe­kil­de ama di­yo­rum ya, bir bu­çuk yıl ça­lış­mı­şız, çok en­gin bir ça­lış­ma yap­mı­şız, bir ya­sal dü­zen­le­me ola­rak bu­ra­ya ge­tir­mi­şiz, ama "tu­tuk­la­ma" mü­es­se­se­si ile "Zor­la­ma hap­si" ara­sın­da­ki hu­ku­ki te­rim far­kı­nı bi­le kav­ra­ma­dan ka­nun dü­zen­le­mi­şiz. Bu­nun, bir ke­re, bu ka­nun met­nin­den çok ive­di bir şe­kil­de çı­kar­tıl­ma­sı ge­re­kir.

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Mah­ke­me ka­rar ve­re­cek tu­tuk­la­ma­ya.

MEH­MET NU­Rİ SAY­GUN (De­vam­la) - Şim­di, ba­kın, mah­ke­me, kim­li­ği ol­ma­yan bir in­sa­nın tu­tuk­lan­ma­sı­na ka­rar ve­re­mez. Bu hu­sus­ta, an­cak ve an­cak sü­re­li hap­sen taz­yik söz ko­nu­su ola­bi­lir. Bu­nun adı li­te­ra­tür­de de hu­kuk mev­zu­atın­da da "Sü­re­li ha­pis"tir, bu­nun adı "tu­tuk­la­ma" de­ğil­dir. Mah­ke­me ka­ra­rı da ol­sa... Mah­ke­me, sü­re­li ha­pis ka­ra­rı ve­rir. Ya­ni, eğer bu­nu bil­mi­yor­sa­nız, lüt­fen bir araş­tı­rın, lüt­fen bir in­ce­le­yin ve doğ­ru­su­nu ya­pın. Bu Mec­lis­te be­ra­ber par­la­men­ter­lik ya­pı­yo­ruz. Bu Mec­li­sin yan­lış­la­rı bi­zim de sır­tı­mız­da. Biz, bu Mec­lis­te yan­lış ol­ma­sın is­ti­yo­ruz, bu uya­rı gö­re­vi­mi­zi ye­ri­ne ge­ti­ri­yo­ruz. Siz ıs­rar­la, uz­laş­maz tu­tum­la "Ha­yır ar­ka­daş, öy­le den­mez, bu­na 'tu­tuk­la­ma' de­nir." di­yor­sa­nız, bu­yu­run öy­le de­yin! Bu­gü­ne ka­dar na­sıl yap­tıy­sa­nız, ço­ğun­lu­ğu­nuz­la ge­ne ge­çi­rir­si­niz, ama ya­rın öbür gün hu­kuk dün­ya­sın­da gü­lünç du­ru­ma dü­şer­si­niz. Bu­nun be­de­li­ni de  siz öder­si­niz. Biz bu­ra­dan, za­bıt­la­ra ge­çe­cek şe­kil­de, si­ze kar­şı uya­rı gö­re­vi­mi­zi, ikaz gö­re­vi­mi­zi ye­ri­ne ge­ti­ri­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ek 6'ncı mad­dey­le, cum­hu­ri­yet sav­cı­la­rı­mı­zın ko­nu­mu es­ki hâle ge­ti­ri­li­yor. Han­gi hâl es­ki hâl? Bu, si­ta­yiş­le bah­set­ti­ği­miz, ce­za uy­gu­la­ma­sın­da ye­ni bir dün­ya ya­rat­tı­ğı­mı­zı söy­le­di­ği­miz Ce­za Mu­ha­ke­me Ka­nu­nu'nun bu­gün­kü hâliy­le de­ğil, es­ki hâliy­le, ya­ni "Ce­za Mu­ha­ke­me­le­ri Usu­lü Ka­nu­nu" di­ye ta­bir et­ti­ği­miz es­ki Ya­sa'da­ki ko­nu­ma, sav­cı­la­rı tek­rar ta­şı­yor­su­nuz. Bir ke­re, bir Ce­za Mu­ha­ke­me­si Ka­nu­nu çı­kar­dık. Ya­ni, bu çı­kart­tı­ğı­mız Ka­nun'dan ge­ri­ye adım mı atı­yor­su­nuz? Ken­di çı­kar­dı­ğı­nız Ka­nun'dan mem­nun de­ğil mi­si­niz?

Ba­kın, bu­ra­da ne ya­pı­yor­su­nuz?

MEH­MET SOY­DAN (Ha­tay) - Hiç öy­le bir şey yok.

MEH­MET NU­Rİ SAY­GUN (De­vam­la) - Eğer "Hiç öy­le de­ğil." di­yor­sa­nız, es­ki Ka­nun ya­nı­nız­day­sa bir açın, es­ki Ka­nun'un 156'ncı mad­de­si­ni bir oku­yun. 156'ncı mad­de­yi oku­du­ğu­nuz za­man, yap­mış ol­du­ğu­nuz yan­lış­lı­ğı, özel­lik­le hu­kuk­çu ar­ka­daş­la­rım çok net bir şe­kil­de gö­re­cek­ler­dir. Bu­nu de­ğiş­ti­rin, bu­nu dü­zel­tin.

Bu­ra­da ne var? Bu­ra­da, po­lis dev­le­ti­ne ge­ri dö­nü­yo­ruz ar­ka­daş­la­rım. Po­lis dev­le­ti ta­bi­riy­le, po­lis­le­ri ren­ci­de et­mek gi­bi dav­ra­nı­şın için­de de­ği­liz. Po­lis dev­le­ti, po­lis ku­rum­la­rı­na yö­ne­lik bir söy­lem de­ğil­dir. Po­lis dev­le­ti, hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­nün or­ta­dan kalk­tı­ğı, zor­ba uy­gu­la­ma­la­rın öne geç­ti­ği bir dev­let an­la­yı­şı­dır. Şim­di, biz hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­nü sa­vun­mu­yor mu­yuz? Beş se­ne­dir, bu Par­la­men­to ça­tı­sı al­tın­da her çı­kan ar­ka­da­şı­mız -is­ter Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­sin­den ol­sun, is­ter AKP'den ol­sun- her se­fe­rin­de hu­ku­kun üs­tün­lü­ğün­den bah­set­me­dik mi? Ama ba­kın, bu uy­gu­la­may­la, ya­ni, 156'ncı mad­de­yi ge­ri ge­tir­mek su­re­tiy­le ne ya­ra­tı­yo­ruz? Po­li­sin cum­hu­ri­yet sav­cı­sı­nın gö­ze­ti­mi ve de­ne­ti­mi­ne ih­ti­ya­cı ol­mak­sı­zın kol­luk gö­rev­le­ri­ni yap­mak­ta ken­di­si­ne çok özel, mün­ha­sır bir gö­rev sa­ha­sı bı­ra­kı­yo­ruz. Ya­ni, po­lis­ler yan­lış ya­par doğ­ru ya­par, ben bu­nu tar­tış­mı­yo­rum ama dü­zen­le­me­yi tar­tı­şı­yo­rum. Bu dü­zen­le­me, bi­zi, ne ya­zık ki, doğ­ru bir ye­re gö­tür­mez. Eğer bu­nu ya­pa­cak idiy­se­niz, es­ki Ce­za Mu­ha­ke­me­le­ri Usu­lü Ka­nu­nu'nun 156'ncı mad­de­si­ni ne­den çı­kart­tı­nız me­tin­den? Eğer onu çı­kart­tıy­sa­nız, ge­lin, o za­man bun­dan vaz­ge­çin. Bu, doğ­ru bir yak­la­şım de­ğil.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu say­dı­ğım hu­sus­lar, Tür­ki­ye'de ken­di­si­ni ka­nıt­la­mış, ce­za hu­ku­kun­da aka­de­mis­yen ola­rak isim yap­mış ve erin­me­den, du­yar­lı bi­rer va­tan­daş ola­rak bu ge­ce şu an­da gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz şu ka­nun­la il­gi­li, otur­muş­lar, in­ce­le­miş­ler, araş­tır­mış­lar, ben ken­di­le­ri­ne ulaş­tım, ba­na, bu bil­gi­le­ri ver­di­ler. Bun­la­rın ar­ka­sın­da dur­ma­mak müm­kün de­ğil. Ben de bir hu­kuk­çu­yum. Ama, aka­de­mis­yen­le­re say­gı duy­ma­mız ge­rek­ti­ği­ni de ka­bul ede­rim. On­lar­dan al­dı­ğı­mız öne­ri­ler, tek­lif­ler bu an­lam­da.

Şim­di, bir hu­sus da­ha var, şu da­ki­ka­ya ka­dar göz­den ka­çan ama bu ka­nu­nun ka­bul edil­me­si için şart ola­rak önü­mü­ze sü­rü­len bir hu­sus. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Po­lis Va­zi­fe ve Sa­la­hi­yet Ka­nu­nu bir ön­le­yi­ci ka­nun­dur, az ev­vel söy­le­dik ve te­mel he­de­fi, adi asa­yiş olay­la­rı­na dö­nük­tür, adi olay­la­ra dö­nük­tür. Ya­ni, şu­nu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum: Te­rör olay­la­rıy­la bu an­lam­da bağ­lan­tı­sı yok­tur. Biz -ha­fı­za­nı­zı bir yok­la­yın lüt­fen- Te­rör­le Mü­ca­de­le Ya­sa­sı'nda bu­ra­da de­ği­şik­lik yap­tık, el bir­li­ğiy­le, 6'ncı mad­de­si ay­rık kal­mak üze­re, bir uz­laş­ma sağ­la­dık; Tür­ki­ye'nin bir te­rör sı­kın­tı­sı var, bu sı­kın­tı­yı hal­let­me­miz ge­re­kir de­dik ve iki par­ti mu­ta­ba­kat­la bir dü­zen­le­me yap­tık, bu­nu çı­kar­dık. Ama şim­di, bu­ra­da sık sık duy­du­ğu­muz söz­ler, Ko­mis­yon­da da bun­la­rı din­le­dik ve bü­rok­rat­la­rı­mız­dan, Hükûmet ta­ra­fın­dan da bu­nu du­yu­yo­ruz: "Efen­dim, Tür­ki­ye'de bir te­rör sı­kın­tı­sı var, sü­rek­li yük­se­len bir te­rör var, biz, bu­nu, bu­nun için ge­tir­dik."

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­nu hu­kuk­çu ol­ma­yan bi­ri­ne söy­ler­se­niz ve onu din­le­yen ar­ka­da­şı­mız da bu işe sa­mi­mi­yet­le ba­kar­sa, inan­dı­ra­bi­lir­si­niz, bu­na ka­tıl­mak müm­kün ola­bi­lir, ama, ola­ya hu­kuk açı­sın­dan bak­tı­ğı­nız za­man hiç de öy­le de­ğil bu iş.

Ba­kın, Te­rör­le Mü­ca­de­le Ya­sa­sı, te­rö­re kar­şı kol­luk kuv­vet­le­ri­nin, gü­ven­lik kuv­vet­le­ri­nin, ne­yi ne za­man, na­sıl ya­pa­ca­ğı ko­nu­sun­da ye­ter­li dü­zen­le­me­le­ri içe­ren bir ya­sa­dır. Eğer te­rör­le il­gi­li alın­ma­sı ge­re­ken gü­ven­lik ted­bir­le­rin­den, te­rör­le il­gi­li ola­rak kol­luk kuv­vet­le­ri­nin ar­tı­rıl­ma­sı ge­re­ken yet­ki­le­ri ol­du­ğun­dan söz edi­yor­sa­nız ve bu­na da­ya­nı­yor­sa­nız, bu­nun ye­ri Po­lis Va­zi­fe ve Sa­la­hi­yet­le­ri Ya­sa­sı de­ğil­dir, bu­nun ye­ri Te­rör­le Mü­ca­de­le Ya­sa­sı'dır.

Bu de­ği­şik­lik­le­ri Te­rör­le Mü­ca­de­le Ya­sa­sı'nda ya­par­sı­nız. Te­rö­re kar­şı ola­rak, kol­luk kuv­vet­le­ri­nin, gü­ven­lik kuv­vet­le­ri­nin et­kin mü­ca­de­le ede­bil­me­si için ge­rek­li olan dü­zen­le­me­yi ye­ri­ne ge­ti­rir­si­niz, on­dan son­ra da dö­ner, Po­lis Va­zi­fe ve Sa­la­hi­yet­le­ri Ya­sa­sı'nda der­si­niz ki: "Po­li­sin va­zi­fe ve sa­la­hi­yet­le­ri bun­lar­dır." Nor­mal, ol­ma­sı ge­re­ke­ni ya­za­rız, te­rör­le il­gi­li ola­nı de­ğil. Bir de atıf ya­par­sı­nız: "Te­rö­re yö­ne­lik suç­lar­la il­gi­li ola­rak po­li­sin yet­ki­le­ri­ne iliş­kin hü­küm­ler Te­rör­le Mü­ca­de­le Ya­sa­sı'nda ay­rık ola­rak sa­yıl­mış­tır." der­si­niz. Böy­le­ce sap­la sa­man bir­bi­ri­ne ka­rış­maz ön­ce. Te­rö­re yö­ne­lik kol­luk kuv­ve­ti mü­ca­de­le­si ge­rek­li dü­zen­le­me­si­ni ya­ka­la­mış olur, ora­da fa­ali­ye­ti­ni sür­dü­rür. Adi suç­lar­la il­gi­li de ge­rek­li dü­zen­le­me­ler iş­te bu ya­sa­nın için­de ya­pı­lır. Ama, şim­di, ba­kın, bu ya­sa­nın için­de yap­tık­la­rı­mız­da ne­ler var ne­ler yok?

Ön­ce, bu ka­nun hiç tar­tı­şıl­ma­mış de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ba­kın, özel­lik­le AKP'li ar­ka­daş­la­rı­ma ses­le­ni­yo­rum. Do­ğal­dır ki, si­zin Hükûme­ti­niz­dir, ya­ni, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin Hükûme­ti­dir ama, si­ya­si ik­ti­dar ola­rak si­zin Hükûme­ti­niz­dir. Do­ğal­dır ki, on­la­ra ya­kın ol­mak zo­run­da­sı­nız. Ama, en azın­dan bir dü­şü­nün. Yi­ne, o yön­de oy ve­re­cek ol­sa­nız bi­le, hiç ol­maz­sa bir vic­dan mu­ha­se­be­si ya­pın, biz de bu­ra­da bo­şu­na ko­nuş­muş ol­ma­ya­lım.

Ba­kın, bu­ra­da tar­tı­şıl­ma­dı­ğı ne­re­den bel­li? Bu­gün bir­çok aka­de­mis­ye­ni ara­dım, her­kes bu ka­nu­na kar­şı. "Böy­le bir ka­nun ol­maz" di­yor­lar. Tar­tı­şıl­mış ol­say­dı, Tür­ki­ye'nin ile­ri ge­len aka­de­mis­yen­le­riy­le bir uz­la­şı sağ­la­nır­dı; bu bir.

İkin­ci­si: Tar­tı­şıl­mış ol­say­dı, Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı ile Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ara­sın­da ka­nun­la il­gi­li ola­rak fark­lı gö­rüş­ler ol­maz­dı.

Şim­di, ba­kın, si­ze bir şey oku­ya­yım: Şu an­da, önü­müz­de­ki bu ka­nu­nun 2'nci mad­de­si, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ta­ra­fın­dan baş­ka göz­le ba­kı­lı­yor, Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı ta­ra­fın­dan baş­ka göz­le ba­kı­lı­yor. Ben bir bu­çuk yıl­lık sü­reç­ten bah­se­di­yo­rum. Eğer, Ko­mis­yon­dan ge­çe­li iki gün ol­du, bu iki gün için­de bir şe­kil­de uz­laş­mış­lar­sa, ben onu bil­mi­yo­rum. Ama ba­na ge­lin­di­ğin­de, Ada­let Ko­mis­yo­nu­na ge­lin­di­ğin­de böy­le bir uz­laş­ma yok­tu ve 2'nci mad­de par­mak iziy­le il­gi­li, fo­toğ­raf alın­ma­sıy­la il­gi­li. Bu ko­nu­da Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü çok fark­lı ba­kı­yor, Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı çok fark­lı ba­kı­yor.

Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı di­yor ki: "Su­çu ol­ma­yan in­san­la­rı böy­le bir fiş­le­me gay­re­ti­nin içi­ne gir­me­ye­lim. Tür­ki­ye'de po­tan­si­yel suç­lu ve suç te­ma­yü­lü olan in­san sa­yı­sı 5 mil­yon ki­şi­dir." Bu, Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı­nın dü­zen­le­di­ği bir ya­zı. 5 mil­yon ki­şi… Ama Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün is­te­di­ği gi­bi ha­re­ket eder­sek, Ba­kan­lı­ğın is­te­di­ği gi­bi ge­len bu ya­sa­ya gö­re ha­re­ket eder­sek, Tür­ki­ye'de 35 mil­yon ki­şi fiş­le­ne­cek; bir. Ya­ni, fiş­le­me doğ­ru ta­bir­dir, yan­lış ta­bir­dir. Ama, hal­kın bey­nin­de­ki ta­bir bu.

Bi­rin­ci­si: 30 mil­yon in­sa­nı par­mak izi ko­nu­sun­da ge­rek­siz kay­da ge­çe­ce­ğiz. Bu­nun bir hu­ku­ki bo­yu­tu var, onu söy­le­ye­ce­ğim, ama, izin ve­rir­se­niz, ön­ce bir eko­no­mik bo­yu­tun­dan bah­set­mek is­ti­yo­rum. Dev­le­tin pa­ra­sı bi­zim şah­si pa­ra­mız de­ğil de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Dev­let kay­nak­la­rı­nı ken­di pa­ra­mız­dan çok da­ha iyi, çok da­ha sağ­lık­lı bir şe­kil­de kul­lan­mak zo­run­da­yız. Hiç kim­se dev­le­tin pa­ra­sı­nı çar­çur et­me hak­kı­na sa­hip de­ğil. Ge­rek­siz ye­re 30 mil­yon ki­şi­nin fiş­len­me­si hâlin­de, Tür­ki­ye'ye yak­la­şık ma­li­ye­ti 450 mil­yon YTL. Ba­kın, bir par­mak izi­nin kay­da geç­me­si­nin or­ta­la­ma ma­li­ye­ti 10 do­lar ve 300 mil­yon do­lar ma­li­yet yük­lü­yor, tek­nik teç­hi­zat­lar ve­sa­ire ha­riç. 450 mil­yon bir ma­li­yet yük­lü­yo­ruz.

İkin­ci­si: Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı di­yor ki: "Efen­dim, biz gö­nül­lü­le­rin par­mak izi­ni ala­lım, bu­na bir şey de­mi­yo­ruz." Bu­na biz de bir şey de­mi­yo­ruz. İn­san gö­nül­lü ola­rak par­mak izi­ni ver­mek is­ti­yor­sa, bu­na hiç kim­se mü­da­ha­le ede­mez, ama bu­ra­da, si­lah ruh­sa­tı alan­lar var. Si­lah ruh­sa­tı alan­la­rın par­mak izi­nin alın­ma­sı­nı an­la­ya­bi­li­riz. Si­lah kul­la­na­cak­tır, ya­rın öbür gün, bir olay kar­şı­sın­da onun par­mak izi­ne ih­ti­yaç du­ya­bi­li­riz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ya­rın öbür gün, pa­sa­port ih­ti­ya­cı olan bir va­tan­daş em­ni­ye­te mü­ra­ca­at edi­yor, "Ben pa­sa­port al­mak is­ti­yo­rum." di­yor. Eğer bu ka­nu­nu ge­çi­rir­se­niz, siz o va­tan­da­şın par­mak izi­ni ala­cak­sı­nız. Eh­li­yet al­mak is­ti­yor­lar, par­mak izi­ni ala­cak­sı­nız. Şim­di, ba­kın, 30 mil­yo­na böy­le ula­şı­yo­ruz.

İl­ginç bir şey de var, ka­nun met­nin­de çok gö­rün­mü­yor ama… Şim­di, bu me­tin­de, po­lis­le­rin, özel gü­ven­lik kuv­vet­le­ri­nin ve po­lis gi­bi va­zi­fe gö­ren­le­rin par­mak iz­le­ri alı­na­cak. Bu ne­dir, bi­li­yor mu­su­nuz? Tür­ki­ye'de, as­ker­lik ça­ğı­na gel­miş olup as­ke­re gi­den genç­le­ri­miz­den jan­dar­ma ol­ma ta­lih­siz­li­ği­ni ya­şa­yan­la­rın -bu ka­nu­na gö­re- ta­ma­mı­nın par­mak izi­ni ala­cak­sı­nız. Ya­ni, jan­dar­ma ola­rak as­ker­lik gö­re­vi­ni ya­pan in­san­lar, si­zin bu man­tı­ğı­nız­la fiş­le­ne­cek­ler ve bu an­lam­da kar­şı çık­tı­lar.

Şim­di, ben şöy­le dü­şü­nü­yo­rum: Par­mak izi alın­ma­sı, de­mok­ra­tik ül­ke­ler­de pek sağ­lık­lı bir ey­lem ola­rak dü­şü­nül­mü­yor, ama, asa­yi­şin çok da­ha iyi bir hâle gel­me­si için, Tür­ki­ye'nin asa­yiş so­ru­nu ya­şa­ma­ma­sı için, eğer bir par­mak izi alın­ma­sı dü­şü­nü­lü­yor­sa, böy­le­si­ne "ya­ka­la­dı­ğım­dan par­mak izi alı­rım" di­ye bir id­di­ay­la yo­la çı­kıl­maz. Ya­ni, pa­sa­port ala­ca­ğım, be­nim par­mak izi­mi al, ama ben bir şey al­ma­ya­ca­ğım, be­nim par­mak izi­mi ala­maz­sı­nız; böy­le bir man­tık yok. O za­man bir ge­nel uy­gu­la­ma ya­pı­lır. Türk top­lu­mu­nun ge­nel ka­bu­lü­nü sağ­la­ya­bi­lir­se­niz, ge­nel uz­la­şı­yı sağ­la­ya­bi­lir­se­niz, Tür­ki­ye'de par­mak izi­nin de­ğiş­me po­zis­yo­nu on dört ya­şın­da bi­ti­yor. On dört ya­şı­na va­ran va­tan­daş­la­rı­mı­zın ge­nel ka­bul için­de par­mak iz­le­ri­ni alıp Tür­ki­ye'de asa­yiş gö­rev­le­rin­de bu tek­no­lo­jik imkândan ya­rar­lan­ma­nın önü­nü aç­mak is­ti­yo­ruz der­se­niz, ya­ni bu­nu pek de­mok­ra­tik bul­ma­mak­la be­ra­ber, da­ha ma­kul bir id­dia gi­bi kar­şı­la­ya­bi­li­rim. Ama pa­sa­port ala­nın par­mak izi­ni ala­cak­sı­nız,  efen­dim eh­li­yet ala­nın par­mak izi­ni ala­cak­sı­nız…

Bu­ra­da baş­ka bir şey da­ha var de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ba­kın, bu­ra­da ne var, bu da çok il­ginç­tir. Şim­di, par­mak izi al­may­la il­gi­li ola­rak esas dü­zen­le­me, Tür­ki­ye'de ce­za mev­zu­atı­nı dü­zen­le­yen Ce­za Mu­ha­ke­me­le­ri Ka­nu­nu'nun 81'in­ci mad­de­sin­de be­lir­til­miş, han­gi hâller­de par­mak izi alı­na­ca­ğı ora­da ya­zı­lı­yor; ge­nel esas, ge­nel ku­ral odur. Şim­di, bu­ra­da ne di­yor, bi­li­yor mu­su­nuz? Üst sı­nı­rı iki yıl ve­ya da­ha faz­la ce­za­yı ge­rek­ti­rir suç­la­rın sa­nık­la­rı­nın par­mak izi alı­na­bi­lir. Gö­zal­tı­na alı­nan­la­rın da par­mak izi alı­na­bi­lir, ama gö­zal­tı­na alı­nan­lar­dan, ko­vuş­tur­ma so­nun­da su­çu sa­bit ol­ma­yan­lar, be­ra­at eden­le­rin alın­mış olan par­mak iz­le­ri der­hal im­ha edi­lir. Bu, Tür­ki­ye'de­ki ce­za mev­zu­atı­nın te­mel mad­de­si. Siz ne ge­ti­ri­yor­su­nuz, bi­li­yor mu­su­nuz? Gö­zal­tı­na alı­nan­la­rın par­mak izi­ni alı­yor­su­nuz ve sek­sen se­ne sak­lı­yor­su­nuz, met­ne gö­re de sek­sen se­ne sak­lı­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, biz bu­ra­da ka­nun ya­pı­yo­ruz. Ya­ni ba­kın, böy­le, cüm­büş­le, kar­ma­şay­la, bir­bi­ri­ni çiğ­ne­yen mad­de­ler­le Tür­ki­ye'de hu­kuk mev­zu­atı­nı dü­zel­te­me­yiz. Böy­le bir dü­zen­le­me ol­maz. Bu, 22'nci Dö­ne­min yan­lış­lar zin­ci­ri­ne bir ye­ni­si­nin da­ha ek­len­me­si an­la­mı­na ge­lir. İs­tir­ham edi­yo­rum, böy­le bir yan­lı­şa ne siz ne biz -Par­la­men­to­yu bir bü­tün ola­rak al­gı­la­mak is­ti­yo­rum- bu­na se­bep ol­ma­ya­lım.

Ba­kın, si­ze bir şey da­ha söy­le­mek is­ti­yo­rum. 9'un­cu mad­de­nin (c) fık­ra­sın­da… Es­ki­den de var­dı bu, es­ki­den ol­du­ğu için ay­nen geç­miş­ler. Ko­mis­yon­da iti­raz et­tik, de­dik ki: "Ya­ni, es­ki­den yan­lış ya­pıl­mış olan bir işi sür­dür­me­nin ge­re­ği yok, çı­kar­ta­lım." Bu ne­dir? Ka­pa­lı yer­ler­de ge­ce ara­ma­sı. Şim­di, Ce­za Mu­ha­ke­me­le­ri Ka­nu­nu'nun -bu ye­ni Ka­nun'un- 118'in­ci mad­de­sin­de, ka­pa­lı yer­ler­de ge­ce ara­ma ya­pı­la­ma­ya­ca­ğı­nı yaz­dık. Bu bir ke­sin hü­küm. Ama, şim­di, biz bu­ra­da 9/c mad­de­si­ne bir hü­küm ge­ti­ri­yo­ruz, di­yo­ruz ki, po­lis ge­rek­li gör­dü­ğü şu şu hâller­de iz­ne bi­le ge­rek duy­mak­sı­zın ka­pa­lı yer­ler­de ara­ma ya­pa­bi­lir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ne­re­ye git­mek is­ti­yo­ruz? Ya­ni, yol­cu­lu­ğu­muz ne­re­ye? Biz sağ­lık­lı bir hu­kuk dev­le­tin­den mi ya­na­yız, yok­sa asa­yiş ted­bir­le­ri­ni sağ­la­mak adı­na çok cid­di bir to­ta­li­ter dev­let­ten ya­na mı­yız? Eğer bu dü­zen­le­me­yi bu şe­kil­de sür­dür­mek is­ti­yor­sa­nız, ben çok açık­ça -hiç alın­ma­yın ama- şu­nu söy­le­ye­ce­ğim: Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si, hür, de­mok­rat, in­san hak­la­rı­na say­gı­lı bir hu­kuk dev­le­tin­den ya­na de­ğil. Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si, bu dü­zen­le­mey­le bir­lik­te, to­ta­li­ter bir dev­let man­tı­ğıy­la yo­la çı­kı­yor ve bu­nu söy­ler­ken de, ina­nın, hiç ra­hat­sız ol­ma­ya­ca­ğım, hiç ezik­lik his­set­me­ye­ce­ğim. Çün­kü şu­na ina­nı­yo­rum (Ben bu­nu söy­ler­ken ca­nı­gö­nül­den, içim­den ge­le­rek, ina­na­rak söy­le­ye­ce­ğim. Si­ya­se­ten de­ğil, bir hu­kuk­çu kim­li­ğim­le bu­nu söy­le­ye­ce­ğim.) bu­na izin ver­me­yin lüt­fen, bu doğ­ru bir yak­la­şım ol­ma­ya­cak.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, çok il­ginç bir mad­de­miz var, zor kul­lan­may­la il­gi­li. Şim­di, bu na­sıl bir iliş­ki? Ya­sa­da de­mi­şiz ki, po­lis ge­rek duy­du­ğu hâller­de zor kul­la­nır, si­lah da kul­la­nır. Han­gi hâller­de kul­la­nır, han­gi öl­çü­ler­de kul­la­nır? Ya­sa­da­ki iba­re ay­nen şu: Zor kul­lan­ma­nın de­re­ce­si­ni po­lis ken­di tak­dir eder.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, böy­le, dev­let ku­rum­la­rın­da gö­rev ya­pan in­san­la­rın, dev­let adı­na ya­pa­cak­la­rı iş­ler­de, ken­di­le­ri­nin tak­dir et­me­si gi­bi bir yet­ki­nin na­sıl bir man­tı­ğı olur, an­la­mak müm­kün de­ğil. Üç ta­ne po­lis dü­şü­nün; bi­ri bir so­kak­ta, bi­ri bir so­kak­ta, bi­ri bir so­kak­ta. Kar­şı­laş­tık­la­rı ey­lem ay­nı, ama, po­lis­le­rin üçü de ken­di­le­ri tak­dir ede­ce­ği için uy­gu­la­ya­cak­la­rı ey­lem, ya­ni zor kul­lan­ma du­rum­la­rı, si­lah kul­lan­ma du­rum­la­rı fark­lı. Ee, biz na­sıl bir dev­le­tiz? Ya­ni, dev­let adı­na fa­ali­yet gös­te­ren bi­rey­ler fark­lı fark­lı uy­gu­la­ma ya­pa­cak­lar, biz de bu­nu ka­bul ede­ce­ğiz! Biz bu ko­nu­da bir öne­ri­de bu­lun­duk, Ko­mis­yon­da de­dik ki: "Efen­dim, böy­le­si­ne bir uy­gu­la­ma doğ­ru de­ğil, ge­lin bir yö­net­me­lik çı­kar­tıl­ma­sı ko­nu­sun­da ya­sa­ya bir hü­küm ila­ve ede­lim. Böy­le, ken­di ken­di­ne tak­dir, bi­rey­sel tak­dir bir hu­kuk dev­le­ti il­ke­si­ni ze­de­ler, vaz­ge­çin bun­dan, bir yö­net­me­lik çı­ka­ra­lım ve bu zor kul­lan­ma­nın de­re­ce­si­ni yö­net­me­lik­le be­lir­le­ye­lim." "Ol­maz" de­di­ler, ta­le­bi­miz red­de­dil­di, "Bu ko­nu­lar­da yö­net­me­lik olur mu?" de­di­ler.

Şim­di, Sa­yın Ba­ka­nım, ben de si­ze söy­lü­yo­rum: Bu ko­nu­lar­da yö­net­me­lik var. Top­lum po­lis­le­ri­nin han­gi hâller­de ne şe­kil­de zor kul­la­na­cak­la­rı­na yö­ne­lik siz­le­rin çı­kar­mış ol­du­ğu bir yö­net­me­lik var. Şim­di, top­lum po­li­si­ne yö­net­me­lik çı­kar­mak­tan erin­mi­yor­su­nuz "Bu böy­le ola­bi­lir." di­yor­su­nuz, ama asa­yi­şe yö­ne­lik olay­lar­da "Bir yö­net­me­lik ya­pa­lım." de­di­ği­miz za­man "Öy­le şey mi olur?" di­yor­su­nuz. Şim­di, ya mev­zu­atın far­kın­da de­ğil­si­niz ya da za­man kal­ma­dı ya ar­ka­daş­la­rım, iki gün için­de bu ya­sa­yı çı­kar­mak zo­run­da­yız ya, "Yan­lış da ol­sa bu ya­sa­yı çı­ka­ra­lım." di­ye bir id­di­anın pe­şin­de­si­niz.

Ba­kın, yan­lış bir ya­sa çı­kart­ma id­di­ası­nı lüt­fen sa­vun­ma­yın, bu­ra­dan doğ­ru bir ya­sa çı­kar­ta­lım. Böy­le­si­ne ha­ta­lı bir ya­sa bu ül­ke­ye ya­rar ge­tir­mez. Si­ya­se­ten bek­len­ti­le­ri­niz ola­bi­lir, Tür­ki­ye'de te­rör­den san­cı du­yan in­san­la­rın kar­şı­sı­na "Böy­le bir ya­sa çı­kart­tık." di­ye, se­çim mey­dan­la­rı­na gi­dip söz­ler söy­le­ye­cek ola­bi­lir­si­niz, ama ba­kın, o in­san­la­rı da al­da­ta­cak­sı­nız. Bu dü­zen­le­mey­le, ne te­rö­re ne asa­yiş olay­la­rı­na ne de va­tan­daş­la­rı­mı­za hiç­bir ya­ra­rı­nız ol­ma­ya­cak, sa­de­ce bir ka­os dö­ne­mi ya­ra­ta­cak­sa­nız, bir san­cı ve sı­kın­tı dö­ne­mi ya­ra­ta­cak­sı­nız ve hep be­ra­ber biz bu sı­kın­tı­la­rı çek­mek zo­run­da ka­la­ca­ğız.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­nun dı­şın­da çok il­ginç bir mad­de var, bu mad­de­ye Ko­mis­yon­da­ki Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si üye­le­ri­mi­zin bir kıs­mı da iti­raz et­ti -ama hız­lı ge­çe­ce­ğiz ya, ça­bu­ca­cık bi­ti­re­ce­ğiz ya ko­mis­yon ça­lış­ma­la­rı­nı- ha­di bi­zi din­le­me­di­ler, on­la­rı da din­le­me­di­ler. Mad­de ney­di bi­li­yor mu­su­nuz? 4'ün­cü mad­de­nin ye­din­ci fık­ra­sı. Bu­ra­da po­li­sin si­lah kul­lan­ma yet­ki­si söz ko­nu­su. Po­lis bu si­lah kul­lan­ma yet­ki­si­ni na­sıl kul­la­na­cak? Su­çüs­tü hâlin­de si­lah kul­la­na­bi­le­cek, dur ih­ta­rı­na uy­maz­sa, zor­la ge­tir­me ge­re­ki­yor­sa kul­la­na­cak, ya­ka­la­ma hâlle­rin­de kul­la­na­cak.

Şim­di, is­mi­ni ver­me­ye­yim, bir Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şım Ko­mis­yon­da şu­nu söy­le­di: "Ya­hu" de­di, "bi­ri­si bi­ri­si­ne iki to­kat at­tı ve suç ma­hal­lin­den uzak­la­şı­yor…"

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MEH­MET NU­Rİ SAY­GUN (De­vam­la) - Bir on da­ki­kam da­ha ola­cak Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - On da­ki­ka­nı­zı za­ten ver­dim. 30 da­ki­ka ko­nuş­tu­nuz.

MEH­MET NU­Rİ SAY­GUN (De­vam­la) - De­mek ki si­zin sa­ati­niz hız­lıy­mış. Şim­di bi­ti­re­ce­ğim efen­dim.

Şim­di, ba­kın, bu­ra­da bi­ri­si­nin bi­ri­si­ne iki to­kat at­tı­ğı­nı var­sa­ya­lım ve on­dan son­ra ka­çı­yor. Po­lis dur di­yor -ya­ni su­çu­nun vas­fı­na ba­kın- dur­mu­yor, po­lis de ateş ede­rek onu dur­du­ru­yor.

Şim­di, bu de­ği­şik­li­ği yap­ma­dan ön­ce­ki met­nin es­ki hâli­ne bir ba­kar­sa­nız, han­gi hâller­de si­lah kul­la­nı­la­ca­ğı açık­tır. İki yıl ve da­ha üs­tü ha­pis ce­za­la­rı­nı ge­rek­ti­ren hâller­de, iş­te ge­nel asa­yi­şi bo­za­cak ni­te­lik­te, top­lum­da in­fi­al ya­ra­ta­cak hâller­de bu si­lah kul­lan­ma­yı olum­lu kar­şı­lı­yor­lar. Ama böy­le ne idi­ği be­lir­siz, her hâlükârda po­li­se çek ve vur yet­ki­si bi­zim bu ül­ke­mi­zi bir ye­re gö­tür­mez de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Ba­kın, bü­tün bu say­dık­la­rı­mı… Da­ha söy­le­ye­cek çok sö­zü­müz var­dı ama za­ma­nı­mız dol­muş, yal­nız ben siz­ler­den bir şey is­tir­ham ede­ce­ğim: Mec­lis bu­gün ya­rın bi­ti­yor. Ya­ni kö­tü ih­ti­mal­le, muh­te­me­len, pa­zar­te­si gü­nün­den iti­ba­ren bu ça­lış­ma­la­rı sür­dü­re­me­ye­ce­ğiz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Say­gun, son cüm­le­le­ri­ni­zi ri­ca edi­yo­rum.

MEH­MET NU­Rİ SAY­GUN (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum efen­dim.

Önü­müz­de­ki dö­nem bu Mec­lis ça­tı­sı ne olur bil­mem. Han­gi­le­ri­miz mil­let­ve­ki­li olu­ruz, han­gi­le­ri­miz mil­let­ve­ki­li ol­ma­yız onu da bil­mem. Ama bil­di­ğim bir şey var, beş yıl­lık mil­let­ve­kil­li­ği sü­rem için­de ül­kem adı­na doğ­ru şey­le­ri yap­ma­ya ça­lış­tım ve bu­ra­da an­lat­ma­ya ça­lış­tık­la­rım ül­kem adı­na doğ­ru şey­ler. Siz­ler­den is­tir­ham edi­yo­rum, bu olay si­ya­si bir olay de­ğil, bu olay Tür­ki­ye'de­ki te­rö­rün, Tür­ki­ye'de­ki asa­yiş olay­la­rı­nın ön­len­me­si­ne yö­ne­lik. Te­rö­rün az­ma­sı­na as­la izin ve­re­cek bir si­ya­si an­la­yı­şı­mız yok ama ya­ni, biz, şu­nu dur­du­ra­ca­ğız, bu­nu dur­du­ra­ca­ğız der­ken, hu­kuk dev­le­tin­den sa­pıp, gi­dip, bir to­ta­li­ter dev­let ya­ra­tır­sak, bu­nu, bu Mec­lis­te ol­sak da ol­ma­sak da san­cı ola­rak mut­la­ka ya­şa­ya­ca­ğız ve kor­ka­rım, bu­nun san­cı­la­rı sü­reç için­de çık­tı­ğın­da, ev­le­ri­miz­de ra­hat otu­ra­ma­ya­ca­ğız, ge­ce­le­ri hu­zur­lu ya­ta­ma­ya­ca­ğız. Ge­lin, bu ya­sa­yı çe­kin.

23'ün­cü Dö­ne­min, Par­la­men­to sü­re­cin­de hiç­bir iş yap­ma­ya­ca­ğı­nı dü­şü­nü­yor gi­bi ya­sa çı­kar­tı­yo­ruz. İki gün kal­mış ya! İki gün son­ra gi­de­ce­ğiz ye­ri­mi­ze. İki ay son­ra da se­çim­le bu­ra­ya ye­ni bir Mec­lis ge­le­cek. Bı­ra­kın, bu ye­ni Mec­lis, da­ha sağ­lık­lı, da­ha ge­niş kap­sam­lı, adam gi­bi in­ce­le­ye­rek bir dü­zen­le­me yap­sın. Bu dü­zen­le­me­nin, bu­gün, bu ül­ke­ye de bu ül­ke­nin in­san­la­rı­na da kor­ka­rım asa­yiş güç­le­ri­ne de hiç­bir ya­ra­rı ve fay­da­sı yok. De­ğer­len­dir­me ve tak­di­ri siz­le­re ait.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Say­gun.

AK Par­ti Gru­bu adı­na Is­par­ta Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Re­cep Özel, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA RE­CEP ÖZEL (Is­par­ta) - Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Po­lis Va­zi­fe ve Sa­la­hi­yet Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin tü­mü üze­rin­de AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım.

Bi­raz ön­ce ko­nu­şan Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si tem­sil­ci­si, bu ya­sa­nın çok olum­suz bir ya­sa ol­du­ğu­nu, in­san hak ve hür­ri­yet­le­ri­ni bü­yük öl­çü­de kı­sıt­la­dı­ğı­nı di­le ge­tir­di. Ko­mis­yon ko­nuş­ma­la­rın­da, bu ya­sa­nın Tür­ki­ye'nin bir ih­ti­ya­cı ol­du­ğu­nu, ar­tık, te­rö­rün ve top­lum­sal olay­la­rın önü­ne geç­me­nin za­ma­nı gel­di­ği gi­bi, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si söz­cü­le­riy­le or­tak bir nok­ta­da bu­luş­muş­tuk.

MEH­MET NU­Rİ SAY­GUN (Te­kir­dağ) - Bu­nu ora­da da söy­le­dim, baş­ka bir şey söy­le­me­dim.

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (Art­vin) - Ha­yır, ha­yır…

RE­CEP ÖZEL (De­vam­la) - O gün­den bu­gü­ne ne de­ğiş­ti de böy­le bir nok­ta­ya gel­dik­le­ri­ni pek an­la­ya­bil­miş de­ği­liz.

YIL­MAZ KA­YA (İz­mir) - Bir ayar tut­tu­ra­mı­yor­sun za­ten, ya öy­le ya böy­le!

RE­CEP ÖZEL (De­vam­la) - Ay­rı­ca, Nu­ri Say­gun ar­ka­da­şı­mız, açık­la­ma­sın­da, kim­lik bil­dir­me­me­nin yap­tı­rı­mı ola­rak, he­men ki­şi­nin tu­tuk­la­na­ca­ğı gi­bi bir iba­re­yi bu­ra­da ifa­de et­ti. Yi­ne bu Mec­lis­ten çık­mış olan Ka­ba­hat­ler Ka­nu­nu'nun 40'ın­cı mad­de­si­ni bir kez oku­ma­sı­nı da ken­di­sin­den is­tir­ham edi­yo­rum. Ben bu­ra­da bir kez oku­ya­yım.

MEH­MET NU­Rİ SAY­GUN (Te­kir­dağ) - Ben de sen­den oku­ma­nı is­tir­ham edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın Özel, siz Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin efen­dim.

RE­CEP ÖZEL (De­vam­la) - "Kim­li­ği bil­dir­me­me

Mad­de 40.- Gö­rev­le bağ­lan­tı­lı ola­rak so­rul­ma­sı ha­lin­de ka­mu gö­rev­li­si­ne kim­li­ği ve­ya ad­re­siy­le il­gi­li bil­gi ver­mek­ten ka­çı­nan ve­ya ger­çe­ğe ay­kı­rı be­yan­da bu­lu­nan ki­şi­ye, bu gö­rev­li ta­ra­fın­dan el­li ye­ni Türk Li­ra­sı idarî pa­ra ce­za­sı ve­ri­lir."

2'nci fık­ra, "Açık­la­ma­da bu­lun­mak­tan ka­çın­ma­sı -ya­ni, kim­li­ği­ni gös­ter­me­yen- ve­ya ger­çe­ğe ay­kı­rı be­yan­da bu­lun­ma­sı do­la­yı­sıy­la kim­li­ği be­lir­le­ne­me­yen ki­şi tu­tu­la­rak -ay­nı iba­re­dir- du­rum­dan derhâl cum­hu­ri­yet sav­cı­sı ha­ber­dar edi­lir. Bu ki­şi, kim­li­ği açık bir şe­kil­de an­la­şı­lın­ca­ya ka­dar gö­zal­tı­na alı­nır ve ge­re­kir­se tu­tuk­la­nır."

MEH­MET NU­Rİ SAY­GUN (Te­kir­dağ) - De­mek ki ora­da da yan­lış yap­mış­sı­nız.

RE­CEP ÖZEL (De­vam­la) - "Gö­zal­tı­na ve tu­tuk­la­ma­ya ka­rar ver­me yet­ki­si ve usu­lü ba­kı­mın­dan Ce­za Mu­ha­ke­me­si Ka­nu­nu hü­küm­le­ri uy­gu­la­nır." di­ye bir ifa­de da­ha ön­ce bu Mec­lis­ten geç­miş ve ya­sa­laş­mış­tır.

22'nci Dö­nem Par­la­men­to­su ola­rak, hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü, in­san hak ve hür­ri­yet­le­ri­nin ar­tı­rıl­ma­sı, ge­liş­ti­ril­me­si yö­nün­de ne bü­yük adım­lar atıl­dı­ğı her­kes­çe ma­lum­dur. Bu dö­nem­de ce­za ya­sa­la­rın­da­ki re­form­lar her­ke­sin tak­di­ri­ni ka­zan­mış­tır. Çağ­daş ve in­san mer­kez­li ola­rak çı­ka­rı­lan ce­za ya­sa­la­rı, bir su­çun iş­len­me­sin­den son­ra fai­lin ya­ka­lan­ma­sı, mu­ha­ke­me­si­nin ya­pıl­ma­sı ve tüm ke­sim­le­re "Evet, ada­let şim­di ye­ri­ni bul­du." de­dirt­me­nin gay­re­ti ilk ön­ce­lik ol­muş, so­ruş­tur­ma­nın as­li ku­ru­cu­su sav­cı­nın yet­ki­le­ri ge­niş­le­til­miş, he­men he­men her tür­lü ey­lem ve iş­lem­de hâkim ka­ra­rı ara­nır hâle gel­miş­tir.

Ce­za sis­te­mi­miz­de­ki bu olum­lu ge­liş­me­ler­den son­ra, sav­cı ve hâkim­le­ri­mi­zin bu yet­ki­le­ri­ni ne öl­çü­de kul­lan­dık­la­rı­nın da bir sor­gu­lan­ma­sı ge­rek­mek­te­dir.

Bir su­çun iş­len­me­sin­den son­ra iz­le­ne­cek usul­ler ye­ni for­mat­la­ra bağ­lan­dık­tan son­ra, asıl olan ve ge­nel kol­luk kuv­vet­le­ri­nin, özel­lik­le de po­li­si­mi­zin gö­rev­le­ri­nin en ba­şın­da ge­len ön­le­yi­ci hiz­met­le­ri ba­kı­mın­dan bir­ta­kım ye­ni dü­zen­le­me­le­re ih­ti­yaç du­yul­mak­ta­dır.

Ül­ke­miz­de ya­şa­nan bir­ta­kım ve kim­se­nin ka­bul et­me­ye­ce­ği ve hiç kim­se­nin üze­rin­den si­ya­si rant he­sap­la­rı yap­ma­ma­sı ge­rek­ti­ği olum­suz olay­la­rın ön­len­me­si yö­nün­de "eli­miz­de ye­te­rin­ce yet­ki yok, bi­ze bi­raz da­ha yet­ki ve­rin" di­yen ge­nel kol­luk kuv­vet­le­ri­mi­zin, in­san hak ve öz­gür­lük­le­ri­nin te­me­li­ni sars­ma­ya­cak, yi­ne bi­re­yi öne alan bir dü­zen­le­me ih­ti­ya­cı ha­sıl ol­du­ğun­dan böy­le bir tek­lif ve­ril­miş. Bu tek­lif ça­lış­ma­sın­dan ön­ce de Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ve İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı bün­ye­sin­de ye­ni bir Po­lis Va­zi­fe ve Sa­la­hi­yet Ka­nu­nu ça­lış­ma­sı, uzun yıl­lar­dan be­ri, iki yıl­lık bir ça­lış­ma ya­pıl­mış, ni­ha­ye­te ge­lin­miş, fa­kat bu dö­nem­de ye­tiş­me­ye­ce­ği için ve şu an­da­ki mev­cut olay­lar­da bir an ön­ce kol­luk kuv­vet­le­ri­mi­zin yet­ki­si­ni bi­raz da­ha ge­niş­let­mek an­la­mın­da bu kı­sa tek­lif ar­ka­daş­la­rı­mız­ca Mec­li­se tak­dim edil­miş­tir.

Gü­ven­lik po­li­ti­ka ve uy­gu­la­ma­la­rı­nın hu­kuk dev­le­ti­ni güç­len­dir­me­de kat­kı­da bu­lu­na­ca­ğı ve de­mok­ra­tik uy­gu­la­ma­la­rın ge­liş­me­si­ni sağ­la­ya­ca­ğı da mu­hak­kak­tır. Zi­ra, gü­ven­lik ve hu­zur or­ta­mı ol­ma­dan hiç­bir ala­nı ge­liş­tir­me­miz müm­kün de­ğil­dir.

Son za­man­lar­da mah­ke­me ka­rar­la­rı or­ta­ya çık­tık­ça, ye­ni Ce­za Ka­nu­nu ve is­te­mi­mi­zin ne ka­dar ye­rin­de bir dü­zen­le­me­ler man­zu­me­si ol­du­ğu da or­ta­ya çık­mak­ta­dır. Zi­ra, sa­nık­la­ra ve­ri­len ce­za mik­tar­la­rı­nın top­lu­mu ve mağ­du­ru tat­min edi­ci ma­hi­yet­te ol­du­ğu gö­rül­mek­te­dir. Kap­kaç­tan tu­tun, hır­sız­lık­tan tu­tun da­ha bir­çok olay­da sa­nık­la­ra ve­ri­len ce­za­la­rın her­ke­si tat­min et­ti­ği gö­rül­mek­te­dir. Da­ha ön­ce­le­ri on beş yıl ha­pis ce­za­sı alan bir ki­şi al­tı yıl ce­za in­faz ku­ru­mun­da yat­tık­tan son­ra tah­li­ye edi­le­bil­mek­tey­di. Bu ye­ni ce­za sis­te­mi­mi­ze gö­re on beş yıl ha­pis ce­za­sı alan bir ki­şi on yıl yat­tık­tan son­ra an­cak tah­li­ye edi­le­bil­mek­te­dir. Ge­rek ce­za mik­tar­la­rı­nın ta­yi­ni ge­rek­se ce­za­evin­de ka­lın­ma­sı ba­kı­mın­dan, yap­mış ol­du­ğu­muz bü­tün dü­zen­le­me­ler ar­tık ye­ni ye­ni mey­ve­si­ni ve­rir hâle gel­miş­tir.

Da­ha ön­ce top­lum tat­min ol­ma­dı, hır­sız­lık yap­tı, kap­kaç yap­tı ye­te­rin­ce ce­za al­ma­dı di­ye ka­mu­oyun­da bir ge­nel ka­na­at var­dı. Son za­man­lar­da te­le­viz­yon ka­nal­la­rı­nı eğer iz­ler­se­niz, ye­ni ye­ni, ha­ber ka­nal­la­rın­da "Hak et­ti­ği ce­za­yı bul­du."

Kap­ka­ça hiç­bir ce­za yap­tı­rı­mı da­ha ön­ce yok­ken, ilk kez bu dö­nem­de, bu Mec­lis­te ce­za sis­te­mi­miz­de kap­ka­ça ce­za tan­zim edil­di, üç yıl­la beş yıl ara­sın­da ce­za ve­ri­lir hâle ge­lin­di. Ar­tık, ce­za sis­te­mi­miz ye­ni ye­ni mah­ke­me iç­ti­hat­la­rı ve ka­rar­la­rı çık­tık­ça, otur­duk­ça es­ki­sin­den da­ha çok, va­tan­da­şı­mı­zı ve mil­le­ti tat­min edi­ci hâle gel­di­ği, evet ada­let hak­kı­nı ver­di, tat­min ol­dum di­ye­bi­le­cek ta­raf­la­rın tat­min ol­du­ğu bir sis­te­mi bu Mec­lis­te ih­das et­tik. Ne­ti­ce­le­ri­ni de in­şal­lah önü­müz­de­ki ya­şa­nan gün­ler­de da­ha gü­zel şek­liy­le ala­ca­ğız.

Tür­ki­ye'de özel­lik­le ka­mu­oyu ve ba­sın, suç­la­rın çok art­tı­ğı ve çok ol­du­ğu iz­le­ni­mi­ni ver­mek­te­dir. Tür­ki­ye'de­ki suç sa­yı­sı­nın nü­fu­su­mu­za ora­nı ile dün­ya­da­ki ba­zı ül­ke­le­rin nü­fu­su­nu ve olay sa­yı­sı­nı siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum:

73 mil­yon­luk Tür­ki­ye'de yıl­lık or­ta­la­ma olay sa­yı­sı 450 bin ile 500 bin, 600 bin ara­sın­da de­ğiş­mek­te­dir. 60 mil­yon­luk Fran­sa'da ise olay sa­yı­sı 4 mil­yon ci­va­rın­da­dır. 83 mil­yon­luk Al­man­ya'da ise olay sa­yı­sı 6 mil­yon 700 bin ci­va­rın­da­dır. 11 mil­yon­luk Yu­na­nis­tan'da ise -ne­re­dey­se olay sa­yı­sı bi­zim­le ay­nı­dır- 400 bin ci­va­rın­da­dır.

Son yıl­lar­da ül­ke­miz­de is­ta­tis­ti­ki an­lam­da olay­la­rın art­ma­sı­nın ne­den­le­ri ara­sın­da şun­lar gös­te­ri­le­bi­lir:

1) Va­tan­daş­la­rı­mı­zın, özel­lik­le Av­ru­pa Bir­li­ği uyum sü­re­si içe­ri­sin­de da­ha da bi­linç­li hâle gel­me­siy­le, hak­la­rı­nı ara­ma ve bu­nun için mağ­du­ri­yet­le­ri­ni bil­dir­me ora­nı­nın art­mış ol­ma­sı.

2) Po­li­se du­yu­lan gü­ve­nin art­ma­sı ne­ti­ce­sin­de, so­nuç alı­na­ca­ğı dü­şün­ce­siy­le, va­tan­da­şın her tür­lü mağ­du­ri­ye­ti­ni po­li­se ve yet­ki­li bi­rim­le­re bil­dir­me­si.

3) Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü Asa­yiş Da­ire­si Baş­kan­lı­ğı­nın 2006 yı­lın­da­ki bir uy­gu­la­ma­sıy­la, de­ği­şik isim­ler al­tın­da tu­tu­lan suç ve olay nu­ma­ra­la­rı­nın Suç Ana­liz Pro­je­si'ne ve­ri gi­ri­şi ya­pı­la­rak tek el­de top­lan­ma­sı ne­de­niy­le, her suç için ay­rı ay­rı nu­ma­ra ve­ril­me­si, es­ki­den tek nu­ma­ra al­tın­da gös­te­ri­len çe­şit­li olay­la­rın şim­di ay­rı ay­rı nu­ma­ra al­tın­da gös­te­ril­miş ol­ma­sı, ya­ni ül­ke ge­ne­lin­de mey­da­na ge­len asa­yiş olay­la­rı ve bu olay­la­ra ka­rı­şan şa­hıs, si­lah, araç, bel­ge ve eş­ya bil­gi­le­ri­nin da­ha sağ­lık­lı ve doğ­ru bir şe­kil­de tu­tu­la­bil­me­si, ana­liz ça­lış­ma­la­rı ya­pı­la­bil­me­si, suç ve suç­lu pro­fi­li oluş­tu­ru­la­bil­me­si, ül­ke ge­ne­li il ve il­çe­ler ba­zın­da suç ha­ri­ta­la­rı­nın oluş­tu­rul­ma­sı, bi­rim­ler ara­sın­da bil­gi akı­şı­nın et­kin­leş­ti­ri­le­bil­me­si ve yek­ne­sak­lı­ğın sağ­la­na­bil­me­si ama­cıy­la Asa­yiş Da­ire­si Baş­kan­lı­ğın­ca Suç Ana­liz Pro­je­si ha­zır­la­na­rak, 1 Tem­muz 2006 ta­ri­hin­den iti­ba­ren, ül­ke ge­ne­li po­lis so­rum­lu­luk böl­ge­sin­de mey­da­na ge­len bü­tün asa­yiş olay­la­rı ka­yıt al­tı­na alın­ma­ya baş­lan­mış­tır.

Ay­rı­ca, ye­ni Türk Ce­za Ya­sa­sı'nın, ya­ni ce­za mev­zu­atı­nın yü­rür­lü­ğe gir­me­siy­le bir­lik­te ba­zı suç kav­ram­la­rı ye­ni­den dü­zen­len­miş ve ye­ni suç tür­le­ri ye­ni­den gün­de­me gel­miş­tir.

Ay­rı­ca, son yıl­lar­da baş dön­dü­ren ve hız­la ar­tan bi­li­şim tek­no­lo­ji­le­ri ve suç iş­le­me­ye me­yil­li ki­şi­le­rin bu tek­no­lo­ji­le­ri kul­lan­ma­ya baş­la­ma­la­rı ile de bu alan­da çok faz­la mik­tar­da bi­li­şim su­çu or­ta­ya çık­mış­tır.

Su­çu so­ruş­tur­ma sü­re­sin­ce po­li­se ve­ri­len yet­ki­ler suç ön­le­me ça­lış­ma­la­rı­nı da doğ­ru­dan et­ki­le­mek­te­dir. Po­li­sin ye­ri­ne ge­tir­di­ği gö­rev­ler iti­ba­rıy­la suç ön­le­me ve ad­li gö­rev­le­rin bir bü­tün ol­du­ğu ve bir­bi­ri­ni ta­mam­la­dı­ğı gö­rül­mek­te­dir. Bu ne­den­le, Av­ru­pa ve di­ğer ge­liş­miş dün­ya ül­ke­le­rin­de­ki uy­gu­la­ma­lar pa­ra­le­lin­de ül­ke­miz­de de he­def­le­nen et­kin, hız­lı ve cay­dı­rı­cı ce­za-ada­let sis­te­mi­nin ger­çek­leş­ti­ri­le­bil­me­si için po­li­sin et­kin­li­ği de ar­tı­rıl­ma­lı­dır. Suç­la mü­ca­de­le ala­nın­da ya­pı­lan te­mel dü­zen­le­me­le­rin bir ta­mam­la­yı­cı­sı ve po­li­sin ön­le­yi­ci gö­rev ve yet­ki­le­ri­ni be­lir­le­yen bir dü­zen­le­me ola­rak mev­zu­atı­nın da ye­ni­den ele alın­ma­sı ge­rek­li­li­ği de açık­tır.

Ge­ti­ri­len dü­zen­le­mey­le, po­li­sin dur­dur­ma ve kim­lik sor­ma yet­ki­si ye­ni­den dü­zen­len­miş, bir suç ve­ya ka­ba­ha­tin iş­len­me­si­ni ön­le­mek, suç iş­len­dik­ten son­ra ka­çan fa­il­le­rin ya­ka­lan­ma­sı­nı sağ­la­mak, iş­le­nen suç ve­ya ka­ba­hat­le­rin fa­il­le­ri­nin kim­lik­le­ri­ni tes­pit et­mek, hak­kın­da ya­ka­la­ma em­ri ya da zor­la ge­ti­ril­me ka­ra­rı ve­ri­len ki­şi­le­ri tes­pit et­mek, ki­şi­le­rin ha­ya­tı, vü­cut bü­tün­lü­ğü ve­ya mal var­lı­ğı ba­kı­mın­dan ya da top­lu­ma yö­ne­lik mev­cut ve­ya muh­te­mel bir teh­li­ke­yi ön­le­mek ama­cıy­la po­li­sin, ki­şi­le­ri ve araç­la­rı dur­dur­ma­sı bir zo­run­lu­luk­tur. Po­lis, ki­şi­yi ve­ya ara­cı bil­gi al­mak ama­cıy­la da dur­du­ra­bi­lir. Fa­kat, dur­dur­ma yet­ki­si­nin kul­la­nı­la­bil­me­si için po­li­sin tec­rü­be­si­ne ve için­de bu­lu­nu­lan du­rum­dan edin­di­ği iz­le­ni­me da­ya­nan ma­kul bir se­be­bin bu­lun­ma­sı ge­rek­ti­ği ve sü­rek­li­lik arz ede­cek fi­ilî du­rum ve keyfîlik oluş­tu­ra­cak şe­kil­de dur­dur­ma iş­le­mi­nin ya­pı­la­ma­ya­ca­ğı hü­küm al­tı­na alın­mış­tır. Po­lis dur­dur­du­ğu ki­şi­ye dur­dur­ma se­be­bi­ne iliş­kin so­ru­lar so­ra­bi­le­cek, fa­kat dur­du­ru­lan ki­şi­nin so­ru­lan so­ru­la­ra ce­vap ver­me ko­nu­sun­da hu­ku­ki bir yü­küm­lü­lü­ğü de bu­lun­ma­ya­cak­tır. Po­lis her­han­gi bir ki­şi­yi dur­du­ğu za­man, ön­le­me fa­ali­ye­ti kap­sa­mın­da, ni­ye dur­dur­du­ğu­nun ge­rek­çe­si­ni söy­le­ye­cek, fa­kat ki­şi­nin ce­vap ver­me yü­küm­lü­lü­ğü al­tın­da bu­lun­ma­dı­ğı da ya­sa met­nin­de açık­tır. Dur­dur­ma sü­re­si ise, dur­dur­ma se­be­bi­ne esas teş­kil eden iş­le­min ger­çek­leş­ti­ri­le­bil­me­si için zo­run­lu olan sü­re­den faz­la ola­ma­ya­cak­tır. Po­lis gö­re­vi­ni ye­ri­ne ge­ti­rir­ken ken­di­si­nin po­lis ol­du­ğu­nu be­lir­le­yen bel­ge­yi gös­ter­dik­ten son­ra ki­şi­le­re kim­li­ği­ni so­ra­bi­le­cek­tir. El­bet­te kim­lik sor­ma yet­ki­si­ni kul­la­na­bil­me­si için gö­re­vin ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si ba­kı­mın­dan ki­şi­nin kim­li­ği­nin so­rul­ma­sı ge­rek­li ol­ma­lı­dır. Yok­sa, po­lis her önü­ne ge­le­ne kim­lik sor­mak gi­bi bir keyfîlik­te ola­ma­ya­cak­tır. Kim­lik sor­ma es­na­sın­da kim­li­ği­ne iliş­kin bir açık­la­ma­da bu­lun­mak­tan ka­çı­nan ve­ya kim­li­ği­ni bir bel­ge ile ve­ya po­lis­çe ta­nın­mış ki­şi­le­rin ta­nık­lı­ğı ile şüp­he­ye ma­hal bı­rak­ma­ya­cak şe­kil­de is­pat ede­me­yen ya da ger­çe­ğe ay­kı­rı be­yan­da bu­lun­ma­sı do­la­yı­sıy­la kim­li­ği be­lir­le­ne­me­yen ki­şi tu­tu­la­rak, ara­nı­lan ki­şi­ler­den olup ol­ma­dı­ğı an­la­şı­lın­ca­ya ve ger­çek kim­li­ği be­lir­le­ne­ne ka­dar gö­zal­tı­na alı­na­bi­le­cek. Bu ki­şi­nin du­ru­mu derhâl cum­hu­ri­yet sav­cı­sı­na bil­di­ri­le­rek, bu ko­nu­da­ki iş­lem­ler Ce­za Mu­ha­ke­me­le­ri Ka­nu­nu hü­küm­le­ri­ne gö­re ya­pı­la­cak­tır.

Di­ğer bir dü­zen­le­me ile po­li­sin par­mak izi ve fo­toğ­raf al­ma yet­ki­si ye­ni­den dü­zen­len­miş­tir. Bi­lin­di­ği gi­bi, he­pi­mi­zin de kı­na­dı­ğı, Ulus'ta­ki bom­ba­la­ma ola­yı­nın fa­ili par­mak ucun­dan tes­pit edil­miş­tir. Bu ne­den­le, par­mak izi­nin alın­ma­sı ve kay­da ge­çi­ril­me­si ger­çek­ten önem arz et­mek­te­dir.

Ya­pı­lan dü­zen­le­me ile po­lis sa­de­ce suç se­be­biy­le de­ğil, di­ğer, mad­de­de sa­yı­lan iş­lem­ler do­la­yı­sıy­la da ki­şi­le­rin par­mak izi­ni ala­bi­le­cek­tir.

Bu­ra­da­ki dü­zen­le­me­nin te­mel fel­se­fe­si, mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sın­da­ki, par­mak izi­nin han­gi se­bep­le sis­te­me kay­de­dil­me­si­ne iliş­kin hük­me da­yan­mak­ta­dır. Ya­ni, par­mak izi alı­nan ki­şi­ler, bu bil­gi­nin kay­de­dil­di­ği sis­te­me alın­mış­sa, ay­rı­ca bir fo­toğ­ra­fı, ay­rı­ca kim­lik bil­gi­le­ri yer ala­cak, an­cak par­mak izi­nin han­gi mü­na­se­bet­le alın­mış ol­du­ğu bu sis­tem­de gö­rül­me­ye­cek­tir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MEH­MET NU­Rİ SAY­GUN (Te­kir­dağ) - CMK 81 ne ola­cak?

RE­CEP ÖZEL (De­vam­la) - Han­gi se­bep­le alın­dı­ğı bu sis­tem­de gö­rül­me­ye­cek­tir.

Do­la­yı­sıy­la, bu ve­ri­ler kim­lik tes­pit amaç­lı ola­rak kul­la­nı­la­bi­le­cek, par­mak izi sor­gu­la­ma­sı son­ra­sın­da da yal­nız­ca ki­şi­nin kim­lik bil­gi­le­ri­ne ula­şı­la­bi­le­cek­tir. Han­gi se­bep­le bu par­mak izi­nin sis­te­me kay­de­dil­di­ği, sis­tem­de sor­gu­la­ma es­na­sın­da gö­rül­me­ye­cek­tir.

Ül­ke­miz­de tra­fik ka­za­la­rı ol­mak­ta­dır, dep­rem­ler ya­şan­mak­ta­dır. Bu­ra­lar­da kim­li­ği tes­pit edi­le­me­yen ki­şi­ler de bu­lun­mak­ta­dır. Bu ve­ri sis­te­miy­le de ge­rek tra­fik ka­za­la­rın­da ge­rek­se kim­li­ği tes­pit edi­len her­han­gi bir olay­da da sa­de­ce kim­li­ği­nin be­lir­len­me­si an­la­mın­da bu iş­lem­de kul­la­nı­la­cak­tır. Yok­sa, ka­mu­oyu­nu yan­lış bil­gi­len­di­re­rek, bir fiş­le­me ola­rak, yan­lış bir ina­nı­şa ne­den olun­ma­mak­ta­dır.

MEH­MET NU­Rİ SAY­GUN (Te­kir­dağ) - CMK 81 ne ola­cak?

RE­CEP ÖZEL (De­vam­la) - Bu­ra­da "fiş­le­me" gi­bi bir id­di­ada bu­lu­nan­lar, ken­di­le­ri­ni ha­yal dün­ya­sın­da gö­rü­yor­lar de­mek­tir. Ge­tir­di­ği­miz dü­zen­le­me ta­ma­men açık­tır.

Ön­le­me ara­ma­sı hü­küm­le­ri de ye­ni­den dü­zen­le­ne­rek, teh­li­ke­nin ve­ya suç iş­len­me­si­nin ön­len­me­si ama­cıy­la usu­lü­ne gö­re ve­ril­miş ce­za hâki­mi­nin ka­ra­rı ve­ya bu se­bep­le­re bağ­lı ola­rak ge­cik­me­sin­de sa­kın­ca bu­lu­nan hâller­de mül­ki ami­rin ya­zı­lı em­riy­le ki­şi­le­rin üst­le­rin­de, araç­la­rın­da, özel kâğıt­la­rın­da ve eş­ya­sın­da ön­le­me ara­ma­sı ya­pı­la­bi­le­cek­tir. Ko­nut­ta hiç­bir şe­kil­de ön­le­me ara­ma­sı ya­pı­la­ma­ya­cak, ka­mu­ya açık ol­ma­yan iş yer­le­ri, eği­tim ve öğ­re­tim bi­na­la­rı ve di­ğer ka­pa­lı alan­lar­da ön­le­me ara­ma­sı an­cak hâkim ka­ra­rıy­la ya­pı­la­bi­le­cek­tir. An­cak, ki­şi­le­rin ha­ya­tı ve­ya vü­cut bü­tün­lü­ğü­ne kar­şı mu­hak­kak ola­rak ön­gö­rü­len bir su­çun ön­len­me­si ya da iş­len­mek­te olan su­çun de­va­mı­nın en­gel­len­me­si ama­cıy­la ki­şi­le­rin ko­nu­tu­na ve iş ye­ri­ne po­li­sin doğ­ru­dan gi­re­bil­me­si imkânı da sağ­lan­mış­tır.

"Po­li­sin ön­ce­lik­li gö­re­vi­nin ba­şın­da teh­li­ke­yi ön­le­mek ve teh­li­ke­nin or­ta­ya çık­ma­sı hâlin­de de ber­ta­raf et­mek gel­mek­te­dir. Po­li­sin, teh­li­ke­nin ön­len­me­si ve­ya ber­ta­raf edil­me­si ama­cıy­la, gi­riş ve çı­kı­şın bel­li bir usu­le ta­bi ol­du­ğu bi­na, te­sis ve­ya di­ğer yer­le­re ge­len­le­rin ve­ya bu yer­ler­de ça­lı­şan­la­rın üs­tün­de, ara­cın­da ve­ya eş­ya­sın­da her­han­gi bir mer­ci­den emir ve­ya ka­rar ol­mak­sı­zın ve ki­şi­le­rin un­van, sı­fat ve gö­rev­le­ri­ne ba­kıl­mak­sı­zın…" Zan­ne­der­sem, bu hük­me is­tis­na­la­rı tek­rar ko­ya­ca­ğız. Asıl bi­zim ge­tir­mek is­te­di­ği­miz dü­zen­le­me­de, hiç kim­se­nin is­tis­na­sı ol­ma­dan, her­ke­sin, bir ha­va­ala­nı­na gi­rer­ken, bel­li bir ye­re gi­rir­ken aran­ma­sı nok­ta­sın­day­dı. Bel­li bir ça­lış­ma ne­ti­ce­sin­de, bel­li ki­şi­le­re is­tis­na­lar ge­ti­ril­me­si ko­nu­sun­da herhâlde bir ça­lış­ma var. O ko­nu­da ben şu an­da bir şey de­mi­yo­rum.

Doğ­ru­dan tek­nik ci­haz­lar­la, ya­ni bu ki­şi­le­rin doğ­ru­dan tek­nik ci­haz­lar­la kon­trol et­me­si, ge­rek­li tek­nik ci­haz­la­rın bu­lun­ma­ma­sı hâlin­de ve­ya ge­rek­ti­ğin­de el ile kon­trol ve ara­ma yet­ki­si dü­zen­len­miş­tir.

Bu­ra­da, teh­li­ke­yi ön­le­mek için ka­de­me­li ola­rak, var­sa ön­ce­lik­li tek­nik ci­haz­lar­la kon­trol ya­pı­la­cak, x-ray ci­ha­zın­dan ge­çe­cek, eğer her­han­gi bir uya­rı ika­zı gel­mi­yor­sa o ki­şi­nin üze­ri el­le aran­ma­ya­cak, eğer her ge­çi­şin­de uya­rı ika­zı gel­me­ye de­vam edi­yor­sa, o tak­dir­de el­le ara­ma ger­çek­leş­ti­ri­le­cek­tir. Yok­sa, po­li­sin her­ke­se, her önü­ne ge­le­ne el­le ara­ma ya­pa­ca­ğı gi­bi bir hük­me de var­mak müm­kün de­ğil bu dü­zen­le­me­ler­le.

El­le ara­ma ya­pı­lan kon­trol, ki­şi­nin özel ha­ya­tı­nı, mah­re­mi­ye­ti­ni ih­lal şek­lin­de de ifa­de edi­le­bi­len özel ha­ya­tın giz­li­li­ği hak­kı­nın ge­çi­ci ola­rak sı­nır­lan­dı­rıl­ma­sı olan ara­ma ted­bi­rin­den fark­lı­dır. Ki­şi­nin be­lin­de­ki ka­ba­rık­lı­ğın si­lah ya da te­le­fon olup ol­ma­dı­ğı­na iliş­kin ola­rak sı­vaz­la­ma şek­lin­de ya­pı­lan kon­trol ör­ne­ğin­de ol­du­ğu gi­bi, şah­sın ce­bin­de­ki pa­ra mik­ta­rı gi­bi özel sır­la­ra vâkıf olun­ma­dan, sa­de­ce be­lin­de­ki ka­ba­rık­lı­ğın te­le­fon ol­du­ğu an­la­şıl­ma­sı hâlin­de iş­lem so­na ere­cek­tir.

Po­li­sin zor kul­lan­ma­sı­nı dü­zen­le­yen mad­de­ler ye­ni­den tan­zim edil­miş, po­li­sin gö­re­vi­ni ya­par­ken di­re­niş­le kar­şı­laş­ma­sı hâlin­de bu di­re­ni­şi kı­ra­cak öl­çü­de zor kul­lan­ma­ya yet­ki­li ol­du­ğu gös­te­ril­miş­tir. Zor kul­lan­ma yet­ki­si, be­denî kuv­vet, mad­di güç ve si­lah kul­lan­mak­tan oluş­mak­ta­dır. Bun­lar, di­ren­me­nin ma­hi­ye­ti­ne ve de­re­ce­si­ne gö­re ve di­re­nen­le­ri et­ki­siz hâle ge­ti­re­cek şe­kil­de ka­de­me­li ola­rak ar­tan nis­pet­te ola­cak­tır.

Po­lis üç du­rum­da si­lah kul­lan­ma yet­ki­si­ni ha­iz­dir: Bun­lar­dan il­ki, meş­ru sa­vun­ma hak­kı­nın kul­la­nıl­ma­sı kap­sa­mın­da; ikin­ci­si, be­denî kuv­vet ve mad­di güç kul­la­na­rak et­ki­siz hâle ge­ti­re­me­di­ği di­re­niş kar­şı­sın­da bu di­re­ni­şi kır­mak ama­cıy­la ve kı­ra­cak öl­çü­de si­lah kul­lan­ma; üçün­cü­sü ise, ya­ka­lan­ma­sı ge­re­ken ki­şi­nin ya­ka­lan­ma­sı ama­cıy­la ve ya­ka­lan­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak öl­çü­de si­lah kul­la­na­bi­le­cek­tir.

Di­ğer bir dü­zen­le­mey­le de po­li­sin ad­li gö­rev ve yet­ki­le­ri ye­ni­den tan­zim edil­miş, po­li­sin, suç iş­len­di­ği­ni öğ­ren­me­si hâlin­de ve­ya bir suç­la kar­şı­laş­tı­ğı su­çüs­tü du­rum­la­rın­da cum­hu­ri­yet sav­cı­sı­na ha­ber ve­rip emir ve ta­li­mat­la­rı alın­ca­ya ka­dar ge­çen sü­re­de alın­ma­sı ge­re­ken ace­le ted­bir­le­rin ne­ler ol­du­ğu, Ce­za Mu­ha­ke­me­si Ka­nu­nu ile uyum­lu bir şe­kil­de dü­zen­len­miş­tir. Ge­ti­ri­len ye­ni dü­zen­le­me­le­rin öze­ti bu ka­dar­dır. Asıl olan, in­san hak ve hür­ri­yet­le­ri­ne, bi­rey­sel öz­gür­lük­le­re ön­ce­lik ta­nı­yan kol­luk kuv­vet­le­ri­nin ön­le­yi­ci hiz­met­le­ri­ni yap­ma­sı­dır, bu ül­ke­de hiç kim­se­nin hu­zur, gü­ven, em­ni­yet ile öz­gür­lük­ler ara­sın­da bir ter­cih ya­par du­rum­da ol­ma­ma­sı­dır. Ül­ke­ye öz­le­nen bu tab­lo­yu ge­tir­mek bü­tün si­ya­si­le­rin or­tak he­de­fi ol­ma­lı­dır. Hiç kim­se, hiç­bir si­ya­si gö­rüş te­rör ve olay­lar­dan ken­di­ne bir pa­ye ve ka­zanç sağ­la­ma gi­ri­şi­min­de bu­lun­ma­ma­lı. An­cak, bü­tün bu olay­la­rın, top­yekûn mil­let­çe kar­şı­sın­da du­ra­bil­di­ği­miz oran­da mü­ca­de­le­de tam bir ba­şa­rı sağ­la­na­bi­le­cek­tir.

Po­li­se ve kol­luk kuv­vet­le­ri­ne ver­miş ol­du­ğu­muz bu yet­ki­ler­le, ümit edi­yo­ruz ki, her­kes yet­ki sı­nır­la­rı içe­ri­sin­de ka­lır, yet­ki­si­ni tam kul­la­nır, keyfîli­ğe kaç­maz, öz­le­di­ği­miz de­mok­ra­tik hu­kuk dev­le­ti­ne kat­kı­da bu­lun­ma nok­ta­sın­da gay­ret gös­te­rir, va­tan­da­şı­mı­zın hu­zur ve mut­lu­lu­ğu de­vam eder.

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (Art­vin) - Ka­çar­sa ne olur? Umut­la­rı ger­çek­leş­mez­se ne ola­cak? Mü­ey­yi­de­si ne­dir bu­nun?

RE­CEP ÖZEL (De­vam­la) - Bu tür yap­tı­rım­la­rı… Türk Ce­za Ka­nu­nun­da, bir gü­ven­lik gö­rev­li­si­nin gö­re­vin­den kay­nak­la­nan bir suç iş­le­di­ği za­man hep­si­nin kar­şı­lı­ğı var­dır.

Ka­nun tek­li­fi­nin, mil­le­ti­mi­ze, bü­tün po­lis ca­mi­amı­za, kol­luk kuv­vet­le­ri ca­mi­amı­za ve ül­ke­mi­ze ha­yır­lar ge­tir­me­si­ni, hu­zur­lar ge­tir­me­si­ni di­li­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Özel.

MEH­MET NU­Rİ SAY­GUN (Te­kir­dağ) - Hu­kuk bir gün her­ke­se la­zım olur.

Mil­le­te de ha­yır­lar ge­tir­me­si la­zım, onu unut­tun.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, tek­li­fin tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Şim­di tek­li­fin mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 23.06

 

 

YE­DİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 23.10

BAŞ­KAN : Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER : Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 119'un­cu Bir­le­şi­mi­nin Ye­din­ci Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

1437 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi'nin gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

9'un­cu sı­ra­da yer alan, Ada­na Mil­let­ve­ki­li Atil­la Ba­şoğ­lu ve 3 Mil­let­ve­ki­li­nin; Me­ra Ka­nu­nu­nun Ba­zı Mad­de­le­rin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi; Bo­lu Mil­let­ve­ki­li Meh­met Gü­ner ve 2 Mil­let­ve­ki­li­nin; Me­ra Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi; Bur­sa Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Emin Tu­tan ve Za­fer Hı­dı­roğ­lu'nun; Me­ra Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ile Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

9.- Ada­na Mil­let­ve­ki­li Atil­la Ba­şoğ­lu ve 3 Mil­let­ve­ki­li­nin, Me­ra Ka­nu­nu­nun Ba­zı Mad­de­le­rin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi; Bo­lu Mil­let­ve­ki­li Meh­met Gü­ner ve 2 Mil­let­ve­ki­li­nin, Me­ra Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi; Bur­sa Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Emin Tu­tan ve Za­fer Hı­dı­roğ­lu'nun, Me­ra Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ile Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/779, 2/791, 2/1014) (S. Sa­yı­sı: 1422)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon ve Hükûmet yok.

10’un­cu sı­ra­da yer alan, Türk Ak­re­di­tas­yon Ku­ru­mu Ku­ru­luş ve Gö­rev­le­ri Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru­’nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

10.- Türk Ak­re­di­tas­yon Ku­ru­mu Ku­ru­luş ve Gö­rev­le­ri Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1354) (S. Sa­yı­sı: 1438)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon ve Hükûmet yok.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ko­mis­yon bu­lun­ma­dı­ğın­dan ça­lış­ma­la­rı­mı­zın bun­dan son­ra­ki kıs­mı­na de­vam et­me  imkânı gö­rül­mü­yor.

Alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce, ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­ni sı­ra­sıy­la gö­rüş­mek için, 2 Ha­zi­ran 2007 Cu­mar­te­si gü­nü sa­at 11.00'de top­lan­mak üze­re bir­le­şi­mi ka­pa­tı­yo­rum ve iyi ge­ce­ler di­li­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 23.12