DÖNEM: 22 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
CİLT : 134
15inci
Birleşim
7 Kasım 2006 Salı
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMA
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) ÇEŞİTLİ
İŞLER
1.-
Eski Başbakanlardan Bülent Ecevitin vefatı nedeniyle saygı
duruşu
B) OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdilin, eski Başbakan Bülent
Ecevitin vefatı nedeniyle Allahtan rahmet dileyen konuşması
C) GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
1.-
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet
Ali Şahinin, Bülent Ecevitin siyasi kişiliği ve hizmetlerine
ilişkin gündem dışı açıklaması ve Anavatan
Partisi Ankara Milletvekili Muzaffer R. Kurtulmuşoğlunun,
CHP Ankara Milletvekili Önder Savın ve AK Parti Bursa Milletvekili
Faruk Çelikin Grupları adına, Elazığ Milletvekili
Mehmet Kemal Ağarın da şahsı adına konuşmaları
D) TEZKERELER
VE ÖNERGELER
1.-
İrlanda Dış İlişkiler Ortak Komitesi Başkanı
ve beraberindeki parlamento heyetinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
konuğu olarak, resmî temaslarda bulunmak üzere, ülkemizi ziyaretinin
uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1149)
2.-
Slovenya Ulusal Meclisi Dış Politika Komitesi Başkanı
ve beraberindeki parlamento heyetinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
konuğu olarak, resmî temaslarda bulunmak üzere, ülkemizi ziyaretinin
uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1150)
3.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent
Arınç'ın, Oman Şûra Meclisi Başkanı Sheikh Abdullah
bin Ali Al Qatabinin vaki davetine icabetle, beraberinde bir parlamento
heyetiyle Omana resmî ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1151)
4.-
Devlet Bakanı Beşir Atalayın Yunanistana yaptığı
resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1152)
5.-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın Amerika Birleşik
Devletlerine yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/1153)
6.-
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkunun Yunanistana yaptığı
resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1154)
V. - AÇIKLAMALAR
VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayırın, Bülent
Ecevitin vefatı nedeniyle açıklaması
2.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketencinin, Bülent Ecevitin
vefatı nedeniyle açıklaması
3.-
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet
Ali Şahinin, Niğde Milletvekili Orhan Eraslanın, konuşmasında,
Hükûmete sataşması nedeniyle konuşması
4.-
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüzün, Bursa Milletvekili
Mehmet Küçükaşıkın, konuşmasında, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
VI. - ÖNERİLER
A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİLERİ
1.-
Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VII. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşderenin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
3.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri
Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına
Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı:
1147)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Adalet Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı:
1239)
VIII. - SORULAR
VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, müze, teşhir ve depoların
güvenliğine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Atilla KOÇun cevabı (7/16088)
2.-
Ankara Milletvekili Yakup KEPENEKin,
bazı toplantı ve faaliyetlere yapılan müdahalelere
ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı
Abdülkadir AKSUnun cevabı (7/16187)
3.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİRin, Yasin El Kadı
hakkındaki iddialara ve bir açıklamaya ilişkin
Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir
AKSUnun cevabı (7/16191)
4.-
Bilecik Milletvekili Yaşar TÜZÜNün, bölgesel teşvik projesine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdüllatif ŞENERin cevabı
(7/16203)
5.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜnün, Ordudaki fındık
mitingine yapılan müdahaleye ilişkin Başbakandan sorusu
ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSUnun cevabı
(7/16225)
6.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLERin, Ordu Emniyet Müdür Vekilinin
görevden alınmasına ilişkin Başbakandan sorusu
ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSUnun cevabı
(7/16231)
7.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİNin, güvenlik görevlilerinin
lojman imkânlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve
İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSUnun cevabı
(7/16236)
8.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLERin, Adli yardım kapsamında
görevlendirilen avukatların ücretlerine ilişkin sorusu
ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEKin cevabı (7/16284)
9.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz KETENCİnin, Bodrum ve
civarındaki belediyelerle ilgili imar yolsuzluğu iddialarına
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEKin cevabı
(7/16287)
10.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, sosyal güvenlik kuruluşlarının
hastanelere olan borçlarına ilişkin sorusu ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLUnun
cevabı (7/16302)
11.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, TMSF yönetimindeki
bazı çimento fabrikalarının çimento satışına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdüllatif ŞENERin cevabı (7/16354)
12.-
İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLUnun, Ziraat Bankası
İnsan Kaynakları Yönetmeliğindeki bir değişikliğe
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ali BABACANın cevabı
(7/16365)
13.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, kamu bankalarının
batık kredilerinin tahsiline ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Ali BABACANın cevabı (7/16368)
14.-
Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİRin, bir emniyet amirinin
görev yerinin değiştirilmesine ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSUnun cevabı
(7/16434)
15.-
Mersin Milletvekili Hüseyin ÖZCANın, Ordu Emniyet Müdür Vekilinin
görevden alınmasına ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Abdülkadir AKSUnun cevabı (7/16453)
16.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLERin, Ordu Emniyet Müdür Vekilinin
görevden alınmasına ve demokratik kitle eylemlerine müdahalelere
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSUnun
cevabı (7/16454)
17.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜnün, Ordu Emniyet Müdür Vekilinin
görevden alınmasına ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Abdülkadir AKSUnun cevabı (7/16455)
18.-
Adana Milletvekili N. Gaye ERBATURun, İstanbul Gümüşsuyu
Mahallesi Muhtarının polislerce dövüldüğü iddialarına
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSUnun
cevabı (7/16469)
19.-
Adana Milletvekili N. Gaye ERBATURun, İzmir-Karaburunda yaşandığı
iddia edilen bir saldırıya ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSUnun cevabı
(7/16470)
20.-
Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZin, hazine bonolarına
uygulanan vergi stopajına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal UNAKITANın cevabı (7/16493)
21.-
Bilecik Milletvekili Yaşar TÜZÜNün, vergi cezalarına ve
matrah artırımına zorlama iddialarına ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITANın cevabı
(7/16503)
22.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Emekli Sandığının
hastanelere olan borçlarına ilişkin sorusu ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLUnun
cevabı (7/16506)
23.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLERin, OKS sonuçlarına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİKin
cevabı (7/16527)
24.-
İzmir Milletvekili Türkân MİÇOOĞULLARInın, okullara
kayıt yaptırırken alınan ücretler ve okullara ayrılan
ödeneklere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
ÇELİKin cevabı (7/16530)
25.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Bursa, Kütahya, Elazığ,
Bitlis, Çankırı, Kayseri, Kars, Adıyaman, Ağrı,
Amasya, Siirt, Kilis, Düzce, Aksaray, Bolu, Bartın, Nevşehir,
Gümüşhane, Rize, Sakarya, Erzurum, Şırnak ve Bingöl illerinin
bazı ilçelerindeki taşımalı eğitime
ilişkin soruları ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİKin
cevabı (7/16538, 16539, 16540, 16541, 16542, 16543, 16544, 16545, 16546,
16547, 16548, 16549, 16550, 16551, 16552, 16553, 16554, 16556, 16557, 16558,
16559, 16560, 16561, 16562, 16563, 16564, 16565, 16566, 16567, 16568, 16569,
16570, 16571, 16572, 16573, 16574, 16575, 16576, 16577, 16578, 16579, 16580, 16581,
16582, 16583, 16584, 16585, 16586, 16587, 16588, 16589, 16590, 16591, 16592,
16593, 16594, 16595, 16596, 16597, 16598, 16599, 16600, 16601, 16602, 16603,
16604, 16605, 16606, 16607, 16608, 16609, 16610, 16611, 16612, 16613, 16614,
16615, 16616, 16617, 16618, 16619, 16620, 16621, 16622, 16623, 16624, 16625,
16626, 16627, 16628, 16629, 16630, 16631, 16632, 16633, 16634, 16635, 16636,
16637, 16638, 16639, 16640, 16641, 16642, 16643, 16644, 16645, 16646, 16647)
26.-
Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİRin, okullardaki zorunlu
bağış iddialarına ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİKin cevabı (7/16649)
27.-
Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCInın, OKSde tercih dışı
yapılan yerleştirmelere ve kıstaslarına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİKin
cevabı (7/16651)
28.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Bursa-Orhangazi ilçesinde
fen lisesi açılıp açılmayacağına ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİKin cevabı
(7/16654)
29.-
Iğdır Milletvekili Yücel ARTANTAŞın, Iğdıra
yapılan atamalara ve ilin ÖSSdeki başarısına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİKin
cevabı (7/16656)
30.-
Tekirdağ Milletvekili Erdoğan KAPLANın, bir doktor
hakkındaki iddiaya ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı
Recep AKDAĞın cevabı (7/16669)
31.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLERin, üniversite hastanelerindeki
sağlık hizmetlerine yönelik açıklamasına
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞın
cevabı (7/16714)
32.-
Diyarbakır Milletvekili Mesut DEĞERin, Dicle Devlet Hastanesinin
ne zaman hizmete gireceğine ilişkin sorusu ve Sağlık
Bakanı Recep AKDAĞın cevabı (7/16723)
33.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞANın, üniversite hastanelerinin
yatak kapasitelerine ve kamu alacaklarına ilişkin sorusu
ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞın cevabı
(7/16727)
34.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLERin, trafik kazalarındaki
artışın nedenlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir
AKSUnun cevabı (7/16752)
35.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, TMSFnin bir
medya grubuyla ilgili SPKya yazdığı yazıya
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdüllatif ŞENERin cevabı (7/16851)
36.-
Antalya Milletvekili Osman ÖZCANın, bazı milletvekillerinin
Serik ilçesindeki kamu görevlilerine baskı yaptıkları
iddialarına ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSUnun cevabı
(7/17512)
37.-
Ordu Milletvekili Kâzım TÜRKMENin, Orduda düzenlenen fındık
mitingine emniyet güçlerinin müdahalesine ve bazı iddialara
ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Abdülkadir AKSUnun cevabı (7/17513)
38.-
Konya Milletvekili Atilla
KARTın, İstanbul-Fatihteki İsmailağa Camii
emekli imamının katilinin öldürülmesine ilişkin sorusu
ve İçişleri Bakanı Abdülkadir
AKSUnun cevabı (7/17525)
39.-
Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLUnun,
İstanbul-Fatihteki İsmailağa Camii emekli imamının
katilinin öldürülmesine ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Abdülkadir AKSUnun cevabı (7/17532)
40.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEKin, OKS yerleştirmelerine
ve boş kalan kontenjanlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin ÇELİKin cevabı (7/17680)
41.-
Isparta Milletvekili Mevlüt COŞKUNERin, Isparta-Çünür Mahallesinin
okul ihtiyacına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin ÇELİKin cevabı (7/17682)
42.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACInın, bedensel özürlü öğrencilerin
sorunlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin ÇELİKin cevabı (7/17683)
43.-
Hatay Milletvekili Mehmet ERASLANın, okullardaki şiddetin
ve bağımlılık yapan maddelerin önlenmesi ile
öğrenci servislerinin kontrolüne ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİKin cevabı (7/17684)
44.-
Sinop Milletvekili Engin ALTAYın, Ders Kitapları ve
Eğitim Araçları Yönetmeliğinde yapılan değişikliğe
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİKin
cevabı (7/17685)
45.-Sinop
Milletvekili Engin ALTAYın, OKS yerleştirmelerine
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİKin
cevabı (7/17686)
46.-
Sinop Milletvekili Engin ALTAYın, ilköğretim ve ortaöğretim
öğrencilerine ücretsiz dağıtılan kitaplara
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİKin
cevabı (7/17687)
47.-
Adana Milletvekili N. Gaye ERBATURun, Çernobil Nükleer Santrali
kazasıyla ilgili bir beyanına ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Recep AKDAĞın cevabı
(7/17695)
48.-
Antalya Milletvekili Atila EMEKin, çölyak hastalığına
ve alınan tedbirlere ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı
Recep AKDAĞın cevabı (7/17703)
49.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACInın, Antalya Müzesi ek binasıyla
ilgili bir iddiaya ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Atilla KOÇun cevabı (7/17771)
50.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACInın, Antalyadaki sahte rehberler
sorununa ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla
KOÇun cevabı (7/17772)
51.-
Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat YÜCESANın, Eskişehirdeki
öğretmen ihtiyacına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin ÇELİKin cevabı (7/17776)
52.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, Gümrük Müsteşarlığındaki
bazı üst düzey yöneticiler hakkındaki iddialara ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMENin cevabı
(7/17849)
53.-
İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLUnun, Gümrük Müsteşarlığındaki
bazı üst düzey yöneticiler hakkındaki iddialara ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMENin cevabı
(7/17850)
54.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, İstanbul-Fatihteki
İsmailağa Camii emekli imamının katilinin öldürülmesine
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSUnun
cevabı (7/17860)
55.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACInın, festival düzenleme konusunda
yaptığı iddia edilen bir açıklamaya ilişkin sorusu
ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇun cevabı (7/17875)
56.-
Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜNün, Danıştay saldırganının
babası hakkında soruşturma açılıp açılmadığına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİKin
cevabı (7/17946)
57.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLUnun, Eğitim-Sen
Antalya Şube Başkanının bir toplantıya
alınmamasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin ÇELİKin cevabı (7/17947)
58.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜnün, Alliaoni antik şehri
ile ilgili Bilim Komisyonu raporuna ilişkin sorusu ve Kültür
ve Turizm Bakanı Atilla KOÇun cevabı (7/18000)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM
Genel Kurulu saat 14.00te açılarak on oturum yaptı.
Bazı
milletvekillerinin belirtilen sebep ve sürelerle izinli sayılmalarına
ilişkin Başkanlık tezkeresinin,
Gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının 205inci sırasında
yer alan 735 sıra sayılı Kanun Teklifi ile 355inci
sırasında yer alan Kanun Tasarısının bu
kısmın 5inci ve 6ncı sıralarına alınması
ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisinin, yapılan
görüşmelerden sonra,
Kabul
edildikleri açıklandı.
Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali
Şahin, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun,
konuşmasında, ileri sürmüş olduğu görüşlerden
farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle, bir
açıklamada bulundu.
Genel
Kurulu ziyaret eden Moğolistan Başbakanı Miyegombo
Enkhbold ve beraberindeki heyete Başkanlıkça Hoş geldiniz
denildi.
Gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının:
1inci
sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305)
görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin
komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2nci
sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı:
904),
3üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika
Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın
Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının
Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair (1/1115) (S. Sayısı: 1147),
Kanun
Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri
Genel Kurulda hazır bulunmadığından, ertelendi.
Bursa
Milletvekili Mustafa Dündar, Samsun Milletvekili Haluk Koç ve Konya
Milletvekili Atilla Kartın, yaptıkları konuşmalarda,
bazı sözlerinin yanlış anlamalara neden olabilecek
şekilde ifade edildiği,
Samsun
Milletvekili Haluk Koç, Amasya Milletvekili Hamza Albayrakın,
konuşmasında, Partisine sataştığı,
Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali
Şahin, Niğde Milletvekili Orhan Eraslanın, konuşmasında,
ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı görüşleri
kendisine atfettiği,
İddiasıyla
birer açıklamada bulundular.
4üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler halinde görüşülmesi
kararlaştırılan Vakıflar Kanunu Tasarısının
(1/1054) (S. Sayısı: 1239) görüşmelerine devam olunarak
ikinci bölüme kadar kabul edildi, ikinci bölüm üzerinde bir süre görüşüldü;
birleşime verilen aradan sonra Genel Kurulda ilgili komisyon
yetkilileri hazır bulunmadığından,
7
Kasım 2006 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere, birleşime
03.10da son verildi.
İsmail
Alptekin
Başkan
Vekili
Harun Tüfekci Yaşar Tüzün
Konya
Bilecik
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik
Burdur
Kâtip
Üye
No.: 22
II. - GELEN
KÂĞITLAR
3 Kasım
2006 Cuma
Teklif
1.- İstanbul Milletvekili
Tayyar Altıkulaçın; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunun Geçici 1 inci Maddesinin Yeniden Düzenlenmesine
Dair Kanun Teklifi (2/886) (Anayasa ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3.11.2006)
Tezkere
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Denetimine Tâbi Kuruluşların 2005 Yılı Faaliyetleri,
Bilanço, Kâr ve Zarar Hesaplarına Ait Raporların Sunulduğuna
İlişkin Başbakanlık Tezkeresi (3/1148) (Kamu
İktisadî Teşebbüsleri Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2.11.2006)
No.:
23
6 Kasım
2006 Pazartesi
Raporlar
1.- 26/9/2006 Tarihli ve 5545 Sayılı
Özel Öğretim Kurumları Kanunu ve Anayasanın 89 uncu
ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir
Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/1251) (S. Sayısı:
1253) (Dağıtma tarihi: 6.11.2006) (GÜNDEME)
2.- Samsun Milletvekili Ahmet Yeninin;
Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli
Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/875) (S. Sayısı: 1254) (Dağıtma
tarihi: 6.11.2006) (GÜNDEME)
Sözlü
Soru Önergeleri
1.- Balıkesir Milletvekili
Sedat PEKELin, Balıkesir Üniversitesi Bandırma İktisadi
ve İdari Bilimler Fakültesinin bina ve derslik inşaatına
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Abdüllatif ŞENER) sözlü soru önergesi (6/2484) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13/10/2006)
2.- Osmaniye Milletvekili Necati
UZDİLin, bir Türk vatandaşının KKTCden sınır
dışı edilmesine ilişkin Dışişleri Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi
(6/2485) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2006)
Yazılı
Soru Önergeleri
1.- Malatya Milletvekili Süleyman
SARIBAŞın, yabancı sigara üreticilerinin yaptıkları
fiyat artışları ile ilgili iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18546) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/10/2006)
2.- Mersin Milletvekili Hüseyin
GÜLERin, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın
genel seçimlerde oy kullanabilmelerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18547) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/10/2006)
3.- Mersin Milletvekili Şefik
ZENGİNin, Mersin-Mut Kaymakamı hakkındaki bazı iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18548)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2006)
4.- Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIKın,
hayvancılık sektöründe enerji fiyatlarındaki farklı
uygulamalara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18549) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/10/2006)
5.- Manisa Milletvekili Nuri
ÇİLİNGİRin, Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri
Merkezine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18550) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/10/2006)
6.- İstanbul Milletvekili
Emin ŞİRİNin, Yunanistandan akaryakıt kaçakçılığı
yaptığı iddia edilen bir firmaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18551) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/10/2006)
7.- İstanbul Milletvekili
Emin ŞİRİNin, internet gazetecilerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18552) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/10/2006)
8.- Eskişehir Milletvekili
Cevdet SELVİnin, kamudaki bazı sahtecilik olaylarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18553)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2006)
9.- İzmir Milletvekili Enver
ÖKTEMin, şehir dışına taşınan Devlet hastanelerine
ve okullara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18554) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2006)
10.- Antalya Milletvekili Nail
KAMACInın, hukuk dışı işlemler yapan belediyelere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18555)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2006)
11.- İzmir Milletvekili Erdal
KARADEMİRin, gıda bankacılığı yürüten
dernek ve vakıflara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18556) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/10/2006)
12.- İzmir Milletvekili Erdal
KARADEMİRin, Fransa ile ekonomik ilişkilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18557) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/10/2006)
13.- Ankara Milletvekili Yılmaz
ATEŞin, uluslararası kuruluşlardan yardım alan sivil
toplum örgütlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18558) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/10/2006)
14.- Malatya Milletvekili Süleyman
SARIBAŞın, Abdullah Öcalanın ziyaretçilerine ve sağlanan
imkanlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18559) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/10/2006)
15.- Malatya Milletvekili Süleyman
SARIBAŞın, yabancı ülkelerdeki ceza ve tutukevlerinde
bulunan Türk vatandaşlarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18560) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/10/2006)
16.- Balıkesir Milletvekili
Turhan ÇÖMEZin, Abdullah Öcalanın yargılandığı
suçlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18561) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/10/2006)
17.- Konya Milletvekili Atilla
KARTın, F tipi yüksek güvenlikli kapalı cezaevlerindeki
şartlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18562) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/10/2006)
18.- Samsun Milletvekili İlyas
Sezai ÖNDERin, Samsunda kurulu mobil santrale ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18563)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2006)
19.- Eskişehir Milletvekili
Mehmet Vedat YÜCESANın, Porsuk Çayındaki çevre kirliliğine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18564) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2006)
20.- Muğla Milletvekili Fahrettin
ÜSTÜNün, göl ve nehirlerdeki balık ölümlerine ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18565)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2006)
21.- Antalya Milletvekili Hüseyin
EKMEKÇİOĞLUnun, Antalya-Elmalıdaki Avlan ve Baranda
göllerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18566) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/10/2006)
22.- Şanlıurfa Milletvekili
Turan TÜYSÜZün, RTÜK üyelerinin özlük haklarına ilişkin
Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi
(7/18567) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2006)
23.- Konya Milletvekili Atilla
KARTın, TÜİKin özel sektöre yaptırdığı anketlere
ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı
soru önergesi (7/18568) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/10/2006)
24.- İzmir Milletvekili Serpil
YILDIZın, bir spor karşılaşmasında yaşanan
pankart olayına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18569) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/10/2006)
25.- Mersin Milletvekili Hüseyin
GÜLERin, Mersin-Mut Kaymakamı hakkındaki bazı iddialara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18570) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2006)
26.- Bursa Milletvekili Mustafa
ÖZYURTun, öğrenci yurtlarının denetimine ve güvenliklerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18571) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/10/2006)
27.- Ordu Milletvekili İdris
Sami TANDOĞDUnun, AK Parti Ordu-Fatsa İlçe Başkanı
hakkındaki iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18572) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/10/2006)
28.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Ardahandaki bir grup köyün su sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18573) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2006)
29.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Ardahandaki bir köyün su kanallarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18574) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2006)
30.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Ardahandaki bir köy okulu ve lojmanının tamirat
ve tadilatına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18575) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/10/2006)
31.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Ardahandaki bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18576) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2006)
32.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Ardahandaki bir köyün memba suyu ihtiyacına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18577) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/10/2006)
33.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Ardahandaki bir köyün su şebekesi sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18578) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/10/2006)
34.- İzmir Milletvekili Hakkı
ÜLKÜnün, tiyatrolara ve Devlet tiyatrolarının yönetimine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18579) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2006)
35.- İzmir Milletvekili Hakkı
ÜLKÜnün, İzmirin sit alanı olan İnciraltı bölgesinin
durumuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18580) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/10/2006)
36.- Mersin Milletvekili Hüseyin
GÜLERin, özel sektörce işletilen alanlara girişteki ücretlendirmeye
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18581) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/10/2006)
37.- Karaman Milletvekili Mevlüt
AKGÜNün, Karamana Fen Fakültesi kurulmasına ve yeni kurulacak
üniversiteler ile ilgili kanun tasarısı taslağına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18582) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/10/2006)
38.- İstanbul Milletvekili
Berhan ŞİMŞEKin, Gebze Anadolu Lisesi İngilizce
ders kitabına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18583) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/10/2006)
39.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Ardahandaki bir köy okulunun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18584) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/10/2006)
40.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Ardahandaki bir köy okulunun bakım, onarım ve
öğretmen ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18585) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/10/2006)
41.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Ardahandaki bir köy okulunun ihtiyaçlarına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18586) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/10/2006)
42.- İzmir Milletvekili Enver
ÖKTEMin, velisi bağış yapan öğrencilere özel
sınıf uygulaması yapıldığı iddiasına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18587) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/10/2006)
43.- Isparta Milletvekili Mevlüt
COŞKUNERin, Isparta-Eğirdirde taşımalı eğitimde
yaşanan bir soruna ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18588) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/10/2006)
44.- Mersin Milletvekili Hüseyin
GÜLERin, Tuncelideki bir okulun açılış töreninde yaşandığı
iddia edilen bir olaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18589) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/10/2006)
45.- Mersin Milletvekili Hüseyin
GÜLERin, Mersin-Mut Kaymakamı hakkındaki iddialara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18590) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2006)
46.- İstanbul Milletvekili
Bihlun TAMAYLIGİLin, Kars Devlet Hastanesine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18591)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2006)
47.- Ordu Milletvekili İdris
Sami TANDOĞDUnun, Aksaray Devlet Hastanesinin verdiği
bir sağlık raporuna ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18592) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/10/2006)
48.- Ordu Milletvekili İdris
Sami TANDOĞDUnun, kent merkezlerindeki hastanelerin şehir
dışına taşınacağı iddialarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18593) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/10/2006)
49.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Ardahanın bir köyünün doktor ihtiyacına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18594) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/10/2006)
50.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Ardahandaki bir köy sağlık ocağının
personel ve onarım ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18595) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13/10/2006)
51.- Malatya Milletvekili Süleyman
SARIBAŞın, TMOnun çeltik alım fiyatlarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18596) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/10/2006)
52.- Çanakkale Milletvekili
İsmail ÖZAYın, süt destekleme priminde yapılan bir uygulamaya
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18597) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/10/2006)
53.- Tekirdağ Milletvekili
Mehmet Nuri SAYGUNun, yurt dışından getirilen hurda gemilere
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18598) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/10/2006)
54.- İzmir Milletvekili Enver
ÖKTEMin, THY personelinin hamilelik halinde sözleşmesinin
feshine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18599) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/10/2006)
55.- İzmir Milletvekili Enver
ÖKTEMin, THYnin personel seçiminde uyguladığı ankete
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18600) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/10/2006)
56.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin,
Eskişehir-Osmaneli-Bursa-Bandırma Demiryolu projesine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18601) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/10/2006)
57.- Antalya Milletvekili Tuncay
ERCENKin, dolandırıcı olduğu iddia edilen bir heyetle
yaptığı görüşmeye ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18602) (Başkanlığa geliş
tarihi: 6/10/2006)
58.- Kırklareli Milletvekili
Yavuz ALTINORAKın, Lüleburgaz D-100 karayolu üzerindeki bulvar
çalışmalarına ve Babaeski-Kırklareli karayoluna
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18603) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/10/2006)
59.- İstanbul Milletvekili
Emin ŞİRİNin, Fransız Meclisinde kabul edilen sözde
Ermeni soykırımı ile ilgili kanunun Lozan Antlaşması
karşısındaki durumuna ilişkin Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı
soru önergesi (7/18604) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/10/2006)
60.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Ardahandaki bir köy camiinin bakım ve onarımına
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet AYDIN) yazılı soru
önergesi (7/18605) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/10/2006)
61.- Kırklareli Milletvekili
Mehmet S. KESİMOĞLUnun, yaşlılık aylığının
artırılıp artırılmayacağına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18606) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/10/2006)
62.- İstanbul Milletvekili
Emin ŞİRİNin, internet gazetecilerinin akredite
edilmesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/18607) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/10/2006)
63.- İstanbul Milletvekili
Emin ŞİRİNin, bir Sayıştay raporu hakkında
yapılan işleme ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/18608)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/10/2006)
No.:
24
7 Kasım
2006 Salı
Tasarı
1.- Devlet Mezarlığı
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı (1/1259)
(İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığı
geliş tarihi: 7.11.2006)
Teklifler
1.- Konya Milletvekili Ahmet
Işıkın; Avukatlık Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/887) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.2006)
2.- Adana Milletvekili Ayhan Zeynep
Tekin Börünün; Türk Medeni Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/888) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 7.11.2006)
Rapor
1.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ
ve 11 Milletvekilinin; Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu
Raporu (2/870) (S. Sayısı: 1255) (Dağıtma tarihi:
7.11.2006) (GÜNDEME)
Süresi
İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Antalya Milletvekili Feridun
Fikret BALOĞLUnun, THYnin kabin memuru ihtiyacına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14714)
2.- Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKANın,
yaptığı bir konuşmaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14715)
3.- İzmir Milletvekili Muharrem
TOPRAKın, Dikili Limanına Ro-Ro hattı açılıp
açılmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/14716)
4.- Uşak Milletvekili Osman
COŞKUNOĞLUnun, Türk Telekomun özelleştirilmesine ve
iletişim güvenliğine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/14736)
5.- Hatay Milletvekili Züheyir
AMBERin, Türkiyenin Gayrisafi Yurt İçi Hasıla Endeks
sıralamasındaki yerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/14737)
6.- İstanbul Milletvekili
Emin ŞİRİNin, GSM ve cep telefonu şirketlerinin bazı
faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/14738)
7.- Ordu Milletvekili İdris
Sami TANDOĞDUnun, Ordu İlindeki yatırımlara
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14741)
8.- Yozgat Milletvekili Emin
KOÇun, Açık Toplum Enstitüsünün faaliyetlerine ilişkin
Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi
(7/14752)
9.- Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİRin, yabancı doktor istihdamına yönelik
hazırlıklara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14790)
10.- Afyonkarahisar Milletvekili
Reyhan BALANDInın, cep telefonu iletişimindeki vergilendirmeye
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14798)
11.- Ordu Milletvekili İdris
Sami TANDOĞDUnun, Ordu İlindeki yatırımlara
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14799)
12.- Sivas Milletvekili Nurettin
SÖZENin, bir idari davanın temyiz edilmemesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14800)
13.- Uşak Milletvekili Osman
COŞKUNOĞLUnun, okullara ADSL bağlantısı kurulmasına
ve Evrensel Hizmet Fonu harcamalarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14801)
14.- Afyonkarahisar Milletvekili
Reyhan BALANDInın, Diyanet İşleri Başkanının
kadına yönelik şiddetle ilgili bir açıklamasına
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet AYDIN) yazılı soru
önergesi (7/14803)
15.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15927)
16.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15928)
17.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15929)
18.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15930)
19.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15931)
20.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15932)
21.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15933)
22.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15934)
23.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15935)
24.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15936)
25.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15937)
26.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15938)
27.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15939)
28.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15940)
29.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15941)
30.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15942)
31.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15943)
32.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15944)
33.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15945)
34.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15946)
35.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15947)
36.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15948)
37.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15949)
38.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün,
Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15950)
39.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15951)
40.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15952)
41.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15953)
42.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15954)
43.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15955)
44.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15956)
45.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15957)
46.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15958)
47.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15959)
48.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15960)
49.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15961)
50.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15962)
51.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15963)
52.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15964)
53.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15965)
54.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15966)
55.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15967)
56.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15968)
57.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15969)
58.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15970)
59.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15971)
60.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15972)
61.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15973)
62.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15974)
63.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15975)
64.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15976)
65.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15977)
66.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15978)
67.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15979)
68.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15980)
69.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15981)
70.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15982)
71.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15983)
72.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15984)
73.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15985)
74.- Ardahan Milletvekili Ensar
ÖĞÜTün, Gümüşhane İlindeki bazı köylerin yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15986)
75.- Çanakkale Milletvekili Ahmet
KÜÇÜKün, Gelibolu Tarihi Millî Parkındaki Şehitler
Anıtı ve kütüphaneyle ilgili iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15996)
76.- Çanakkale Milletvekili Ahmet
KÜÇÜKün, toplantı ve gezilerde çocuklara dağıtılan
hediyelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16000)
77.- Mersin Milletvekili Hüseyin
ÖZCANın, seçimlerdeki ülke barajına ve Kuzey Irakla ilgili
bir iddiaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16005)
78.- Malatya Milletvekili Süleyman
SARIBAŞın, Türk Telekomda çalıştırılan
yabancı personele ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/16010)
79.- İzmir Milletvekili Ahmet
ERSİNin, Cüneyd Zapsunun Başbakanlık Danışmanı
sıfatını kullandığı iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16012)
80.- Antalya Milletvekili Feridun
Fikret BALOĞLUnun, Antalya Atatürk Parkındaki çalışmaların
çevreye verdiği zarara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/16016)
81.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin,
Düzce İlindeki yol çalışmalarına ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/16021)
82.- Adana Milletvekili N. Gaye
ERBATURun, Birleşmiş Milletler HIV/AIDS özel oturumuna
ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
yazılı soru önergesi (7/16039)
83.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞANın, Acil Eylem Planında öngörülen faaliyetlere
ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
yazılı soru önergesi (7/16041)
84.- Hatay Milletvekili Mehmet
ERASLANın, portföy yatırımlarına ilişkin Devlet
Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/16049)
85.- Hatay Milletvekili Züheyir
AMBERin, bono faizlerindeki artışa ilişkin Devlet Bakanından
(Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/16052)
86.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞANın, Sosyal Riski Azaltma Projesi kapsamında
belediyelere aktarılan kaynaklara ilişkin Devlet Bakanından
(Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/16056)
87.- Antalya Milletvekili Feridun
Fikret BALOĞLUnun, bir tahkim davasında savunma ve temsil hizmeti
alımı için yapılan ihaleye ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16063)
88.- İstanbul Milletvekili
Berhan ŞİMŞEKin, belediyelerin ağaç, fidan ve diğer
süs bitkileri ithalatına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16084)
89.- Adana Milletvekili N. Gaye
ERBATURun, iyot yetersizliği hastalıklarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16148)
90.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin,
Türk Hava Yollarında yaşanan uçuş sorunlarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16165)
91.- İzmir Milletvekili Enver
ÖKTEMin, Türkiye Denizcilik İşletmelerince römorkör ücretlerine
yapılan zamma ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16166)
92.- İzmir Milletvekili Hakkı
ÜLKÜnün, THYdeki insan kaynakları yönetimine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16167)
93.- Gaziantep Milletvekili Abdülkadir
ATEŞin, bazı havaalanlarının temizlik ihalelerini
kazanan firmalara ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16168)
94.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mehmet Ali BULUTun, yerli bilişim teknolojilerinin geliştirilmesine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16169)
95.- Mersin Milletvekili Hüseyin
GÜLERin, Türksat 1-C uydusuna ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16170)
96.- Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİRin, Türk Telekomun yabancı çalışanlarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16171)
97.- Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİRin, Türk Telekomun bazı teknolojik yatırımlarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16172)
98.- Malatya Milletvekili Süleyman
SARIBAŞın, İzmir Liman İşletmelerinin hizmet
alımı ihalesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16173)
99.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞANın, Acil Eylem Planında öngörülen faaliyetlere
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16174)
7 Kasım
2006 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
15inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) ÇEŞİTLİ
İŞLER
1.- Eski
Başbakanlardan Bülent Ecevitin vefatı nedeniyle saygı
duruşu
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanının İç Tüzükün 53üncü maddesine
göre aldığı karar uyarınca, vefat eden eski
Başbakanlarımızdan Sayın Bülent Ecevitin aziz hatırası
önünde Genel Kurulu bir dakikalık saygı duruşuna davet
ediyorum.
(Saygı
duruşunda bulunuldu)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
B) OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM
Başkan Vekili Nevzat Pakdilin, eski Başbakan Bülent Ecevitin
vefatı nedeniyle Allahtan rahmet dileyen konuşması
BAŞKAN
Eski Başbakanlarımızdan, Türk siyasi hayatının
duayenlerinden, Başbakanlık, Bakanlık ve Genel
Başkanlık yaparak Türk milletine büyük hizmetlerde bulunmuş
olan Sayın Ecevite Allahtan rahmet diliyorum, ruhu şad olsun.
Sayın
milletvekilleri, Hükûmet adına Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Mehmet Ali Şahinin eski Başbakanlarımızdan
Sayın Bülent Ecevitin vefatı nedeniyle İç Tüzükün
59uncu maddesine göre söz talebi vardır. Gündeme geçmeden önce
bu talebi yerine getireceğim.
Sayın
Bakanın açıklamasından sonra, istemleri halinde siyasi
parti gruplarına ve grubu bulunmayan milletvekillerinden birine
söz vereceğim.
Konuşma
süreleri Hükûmet için yirmi, siyasi parti grupları için on, grubu
bulunmayan milletvekili için beş dakikadır.
Sayın
Bakanım, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
C) GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
1.- Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali
Şahinin, Bülent Ecevitin siyasi kişiliği ve hizmetlerine
ilişkin gündem dışı açıklaması ve Anavatan
Partisi Ankara Milletvekili Muzaffer R. Kurtulmuşoğlunun,
CHP Ankara Milletvekili Önder Savın ve AK Parti Bursa Milletvekili
Faruk Çelikin Grupları adına, Elazığ Milletvekili
Mehmet Kemal Ağarın da şahsı adına konuşmaları
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Eski Başbakanlarımızdan merhum Sayın Ecevitin vefatı
dolayısıyla, Hükûmet adına gündem dışı söz
aldım. Sayın Başkanımıza, bu imkânı verdiği
için teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, ülkemizin yetiştirdiği önemli devlet
ve siyaset adamlarımızdan Sayın Bülent Eceviti kaybetmenin
milletçe üzüntüsü içerisindeyiz. Kendisine rahmetler dilerken,
saygıdeğer eşi ve aile yakınları başta olmak
üzere, uzun yıllar liderliğini yaptığı Demokratik
Sol Parti camiasına ve aziz milletimize başsağlığı
diliyorum.
Hepimiz
biliyor ve inanıyoruz ki, hiçbir canlı, hiçbir insan, ölümden
muaf değildir. Kuşkusuz, her canlı, mutlaka ölümü tadacaktır.
Hayatta kalanlar açısından ölümün en önemli mesajı, bizim
de öleceğimizi haber vermesidir. Belki, ölümün ikinci büyük mesajı,
hayatın ardından hayırla yâd edilecek biçimde yaşamamız
gerektiğini bildirmesidir bize, bu kubbede hoş bir seda
bırakabilmektir. Merhum Ecevit, bu kubbede hoş bir seda,
hem de çok güçlü bir seda bırakmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, iki gündür ülkemizi derin bir üzüntüye boğan
siyasetimizin duayenlerinden Sayın Ecevitin vefatıyla
birlikte, bir devlet ve siyaset adamı olarak Sayın Ecevitin
kimliğini, siyasetini, devlet adamlığını konuşuyoruz.
Kendi hayatı cumhuriyetle, siyasi hayatı demokrasiyle
yaşıt olan Sayın Eceviti konuşurken, rahmetle anarken,
doğal olarak, siyasetin, yönetimin yarım asırlık
meselelerini de konuşuyoruz. Bu süreç, ne yazık ki, demokrasimiz
ve siyasetçilerimiz açısından zorluklarla dolu, inişli
çıkışlı, devlet tecrübesinin, birikimlerin, maalesef,
zaman zaman yağmalandığı, demokrasinin defalarca
kesintiye uğradığı bir süreçtir. Bu noktada, merhum
Ecevit, verdiği demokratik mücadeleyle âdeta bir sembol olmuştur.
Türkiyenin en zor zamanlarında, köşesine çekilmek yerine
demokrasi için mücadelenin bütün araçlarını kullanmıştır,
haksızlığı, vefasızlığı affetmediği
gibi, tek başına kalmak pahasına ilkelerinden taviz
vermemiştir. Cumhuriyetin ve demokrasinin değerlerine
bağlılığı
Affedersiniz
Bugün,
henüz naaşı yerdeyken, saygıyla andığımız
Sayın Ecevitin hayat öyküsünün en belirgin çizgilerini sivil
siyaset alanının genişlemesi için verdiği zorlu
mücadele oluşturuyor. Zira, milletvekilliği, bakanlık
yaptığı, üç kez başbakan olduğu ülkesinde,
merhum Ecevitin siyasi haklarından, özgürlüğünden mahrum
kaldığı, hatta nefes almakta zorlandığı
yıllar olmuştur. Ecevitin elli yıl boyunca siyasetin
en ön saflarındaki uzun mücadele çizgisi hepimiz için manidar
bir örnektir.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, siyaset zor bir iştir. Siyasette kalıcı
itibar kazanmak ise çok zordur. Sayın Ecevit, hiçbir davranışıyla
hak etmediği halde hapishanenin de, siyasi yasakların
da, dışlamaların da olduğu bütün zorluklara maruz
kalmıştır. Toplumun büyük bir kesimi onu Kıbrıs
fatihi olarak görürken, ülkesine üç kez başbakanlık yapmışken
hem hapse girmiş hem de siyasi haklarından menedilmiştir.
Ama, Ecevit, bütün bu zorlukları büyük bir dirençle göğüslemiş
ve hepsini aşmış bir siyaset ve devlet adamı oldu.
Değerli
arkadaşlarım, bütün bunlar gösteriyor ki, Türkiye, bir devlet
ve siyaset adamını -belki de en önemlisi- büyük bir tecrübeyi
kaybetti. Ölülerimizi rahmetle ve saygıyla anmak, inancımızın
ve kültürümüzün en önemli özelliklerinden biridir. Aynı
şekilde, cenazelerimizi hürmetle, hayır duayla kaldırmak
da millet olarak en bariz hususiyetlerimizden bir tanesidir. Bu nedenle,
Türkiyeye yarım asır boyunca milletvekili olarak, bakan
olarak, başbakan olarak ve parti başkanı olarak hizmet
eden Bülent Ecevit gibi bir tarihî şahsiyetin hatırasını
belki de en çok bu yüce Meclis çatısı altında saygıyla,
hürmetle anmak durumundayız. Zira, henüz dört yıl önce
başbakan olan merhum Ecevit, Millet Meclisindeki bu sıralara
bundan tam elli yıl önce oturmuştu. Çoğumuzun hayatı
kadar bir siyasi mücadeledir bu süre.
Şüphesiz,
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hükûmetimiz, bu ülkeye sayısız
hizmetleri geçen merhum Ecevite, hak ettiği saygınlıkta
bir vefa gösterecektir. Cenazenin kaldırılacağı
yer ve yapılacak devlet töreni, dün, Bakanlar Kurulumuzda bütün
boyutlarıyla görüşüldü. Cenazenin devlet töreniyle kaldırılması
ve istenmesi halinde devlet mezarlığına defnedilebilmesine
imkân sağlamak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekli düzenlemeyi,
inanıyorum ki gerçekleştirecektir.
Bir
siyasi lider için yalnızca taraftarlarının takdirini
kazanmak değil, muhaliflerinin de takdirini kazanmak bize
bir paradoks gibi görünebilir, ama merhum Ecevit bu saygınlığı
hakkıyla kazanmış bir siyasetçiydi. Onun sivil karakteri,
mücadeleci kimliği, en çok demokrasinin askıya alındığı,
siyasi haklarından mahrum bırakıldığı,
mesajını topluma ulaştırmak için ambargolara maruz
kaldığı 1980 sonrası yıllarda çok net görülmüştür
ve siyasi mücadelenin ne kadar azim, irade ve direnç gösterdiğini
de göstermiştir.
Değerli
arkadaşlarım, 1970li yıllarda henüz lideri olduğu
Cumhuriyet Halk Partisini iktidara taşırken dile getirdiği
ortanın solunu, 1980den sonra kendi kurduğu ve lideri olduğu
Demokratik Solla kavramlaştırması, bir aydın siyasetçi
olarak Ecevitin zengin entelektüel dünyasının ürünüydü.
Kuşkusuz, siyaset pratiğinin yanı sıra, siyaset
kültürümüze getirdiği kavramsal çerçeve ile de çok önemli katkılarda
bulunmuştur.
Değerli
arkadaşlarım, merhum Ecevitle farklı siyasi çizgilere
mensuptuk. Katılmadığımız düşüncelerimizin
olması son derece doğaldır, ama farklı siyasi çizgilerde
olmamız, bir devlet adamı, bir siyaset adamı, bir şair
ve aydın olarak Ecevitin Türkiyeye kazandırdıklarını
görmemize mâni olamaz bu. Merhum Ecevit, ilkeli bir siyaset adamı
idi. Kendi ilkelerinde ısrarcı ve hatta inatçıydı.
Onun Türk milletinin belleğinde en çok yer edecek özelliklerinden
biri de, eşiyle birlikte verdiği aile fotoğrafıydı.
Rahşan Ecevit Hanımefendiye, bir kez daha sabır ve metanet
diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Çalışma Bakanlığı döneminde
grev ve lokavt hakkını yasalaştırmış olması,
Türk iş hukuku ve çalışma barışı için önemli
bir kazanım olduğu kadar siyasi kariyeri için de çok önemliydi.
1974 yılında Sayın Erbakanla koalisyon yaptıkları
ilk hükûmetlerinde, Kıbrıs Barış Harekâtını
Türkiyeye yaraşır bir iradeyle başbakan olarak yönetmesi,
merhum Ecevitin Türk milletinin yüreğindeki yerini tayin ediciydi.
Türkiyenin kırk yıllık devlet politikası olan Avrupa
Birliğine katkıları önemliydi. Siyasette ilkeli olma,
uzlaşma kapılarını kapatmayan karakteri, Türkiyenin
değerleriyle, manevi dokusuyla barışık bir sol
siyaset çizgi arayışı ve bu yöndeki çabaları dikkat
çekiciydi. Statükoya teslim olmak yerine sürekli kendini yenileyen
bir siyasi felsefeye sahipti. Türkiyeye özgü bir sol siyaset arayışı,
cumhuriyetin ve demokrasinin değerlerine bağlılığı,
şatafattan uzak, sade ve mütevazı üslubu ve daha birçok insani
özelliği dolayısıyla merhum Bülent Eceviti, Türkiye
Büyük Millet Meclisi çatısı altında şükranla
anıyoruz.
Ailesine,
onursal lideri olduğu Demokratik Sol Partiye, eski lideri olduğu
Cumhuriyet Halk Partisine ve milletimize başsağlığı
diliyorum; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum
efendim. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Siyasi
parti grupları adına konuşmalara geçiyoruz.
Anavatan
Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu.
Sayın
Kurtulmuşoğlu, buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
Süreniz
on dakika.
ANAVATAN
PARTİSİ GRUBU ADINA MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Ankara)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün, ülkemizin
gelmiş geçmiş liderlerinden birini kaybetmiş bulunuyoruz,
ülkenin başı sağ olsun, hepimizin başı
sağ olsun.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Türk siyasi hayatının
önemli şahsiyetlerinden biri olan, gerek özel yaşamıyla
gerekse siyasi yaşamıyla örnek bir insan olarak gönüllerde
taht kuran, siyasi fikrini benimseyen benimsemeyen herkesin saygı
ve sevgisini kazanan Bülent Eceviti kaybetmiş bulunuyoruz.
Yaşamına bir göz attığımız zaman Bülent
Ecevitin hayatı boyunca ülkesi için çalıştığını,
ilkelerinden ve kişiliğinden taviz vermeden, kendisine
çizdiği aydın ve demokrat bir çizgide, eğilmeden, azimle
mücadele ettiğini görmekteyiz.
Bülent
Ecevit, 28 Mayıs 1925 tarihinde İstanbulda doğdu. Babası
A. Fahri Ecevit, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Adli
Tıp Profesörlüğü ve 1943-1950 yılları arasında
Cumhuriyet Halk Partisinden Kastamonu Milletvekilliği yapmıştır.
İstanbul doğumlu olan annesi Fatma Nazlı Hanım ise
ressamdır. Otuz iki yaşında milletvekili olan, siyasi
yaşamına başlayan Bülent Ecevit, 1957 seçimlerinde
CHPden milletvekili olmuştur. 27 Mayıs 1960 askerî darbesinden
sonraki seçimlerde tekrar milletvekili seçilmiş, 1961 yılında
İsmet İnönünün kurduğu hükûmette Çalışma Bakanı
olarak başlamıştır siyasete tekrar. Bülent Ecevit,
CHPnin içinde ortanın solu görüşünün öncülüğünü yapmaya
başlamıştır.
14
Mayıs 1972 tarihinde yapılan olağanüstü kurultayda
İsmet İnönünün yerine Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanlığına seçilmiştir.
26
Ocak 1974 tarihinde Millî Selamet Partisiyle kurduğu Koalisyon
Hükûmetinde Başbakanlık görevinde bulunmuştur.
Sayın
Bülent Ecevit, Kıbrıs Barış Harekâtıyla, ülkede,
Kıbrısta, bir tarih olarak kitaplara geçmiştir.
Bülent
Ecevit, 5 Haziran 1977 tarihindeki seçimlerde CHPnin oyunu yüzde
41lere çıkarmasına rağmen, gerekli çoğunluğu
sağlayamadığı için azınlık hükûmeti kurmuştur.
Ecevit,
Adalet Partisinden ayrılan 11 milletvekilinin desteğiyle
5 Ocak 1978 tarihinde yeni bir hükûmet kurarak tekrar Başbakan olmuştur.
12
Eylül 1980 darbesi sonrası, diğer parti başkanlarıyla
beraber, Bülent Ecevit de siyasetten uzaklaştırılmış,
bir süre gözaltında tutulmuştur.
1985
yılında Bülent Ecevitin siyasete girme yasağı devam
ederken, eşi Rahşan Ecevitin başkanlığında
Demokratik Sol Parti kurulmuş, 1987 yılında yapılan
referandumla eski siyasi liderlerin siyaset yasağı kaldırılınca,
Bülent Ecevit, DSPnin başına geçmiştir.
Ecevit,
1991 seçimlerinde milletvekili seçilerek, on bir yıl sonra
TBMMye tekrar geri dönmüştür.
1997
yılında Anavatan Partisi ve Demokrat Türkiye Partisiyle
birlikte kurulan Anasol Hükûmetinde Başbakan Yardımcısı
olmuş, daha sonra YTP ve Anavatan Partisinin desteğiyle kurulan
azınlık hükûmetinde kısa süre için Başbakanlık
yapmıştır.
18
Nisan 1999da yapılan seçimlerden sonra Başbakanlık görevini
almış ve bu görevi 2002 yılına kadar sürdürmüştür.
2002
yılında yapılan seçimlerde DSPnin barajı aşamayarak
TBMM dışı kalması üzerine siyasetten çekilmiştir.
İlerleyen yaşıyla birlikte sağlığı
bozulan Ecevit, 19 Mayıs 2006 tarihinde beyin kanaması geçirmiş
ve uzun süre yoğun bakımda kaldıktan sonra, 5 Kasım
2006 tarihinde saat 22.40ta GATAda vefat etmiştir.
Bülent
Ecevit, siyasi yaşamının yanı sıra gazetecilik,
yazarlık ve şairliği de birlikte yürütmüş ender
siyasetçilerden birisidir. Sanskrit, Bengal ve İngilizce dillerinde
çalışma yapmış olan Ecevitin çevirileri bulunduğu
gibi, kitap halinde yayımlanmış kendi şiirleri
de bulunmaktadır.
Kimsenin
kuşku duymadığı bir husus varsa, o da, Bülent Ecevitin
son yarım yüzyılda Türkiyenin iç ve dış politikasına
damgasını vuran güçlü bir liderlik yeteneğine sahip
olduğudur. Onun sayesinde Türk siyasetinin ufku genişlemiş,
yeni değerler kazanmış ve halkın gözünde politikanın
ve politikacıların değeri yükselmiştir. Hangi
siyasi akımın mensubu olursa olsun herkes için ışık
olacak, siyasi etik açısından örnek alınacak bir siyasetçidir
Sayın Bülent Ecevit. Ancak, ona ülke çapında, hatta dünya genelinde
böylesine sempati kazandıran ve hayranlık uyandıran
esas neden, kişiliğiyle ilgili özelliklerindendir. Bu
özelliklerinin başında dürüstlüğü, yüksek ahlakı,
efendiliği, alçak gönüllülüğü, insan sevgisi ve hoşgörüsü
gelmektedir.
Ecevit,
idealist ve hümanist yaklaşımıyla, Türk siyaset kültürüne
yeni çağdaş bir anlayış getirmeye çalışmış,
bu yönde iz bırakan katkılarda bulunmuştur. Ecevitin
bu nitelikleri, Türkiyede siyasete soyunan herkesin ibret alacağı
manevi miras olarak benimseyeceği yüksek değerlerdendir.
Ecevit,
siyasi hayatında ve hükûmet ettiği zamanlarda devamlı
olarak millî menfaatlere uygun, ülkesinin çıkarlarını
her zaman siyasetin üstünde tutan bir politika izlemiştir.
Millî çıkarlara uygun gördüğü hâllerde dik durmasını,
kararlı davranmasını bilmiş, ancak gerektiğinde
esneklik göstermiş, ülkesi açısından pragmatist davranabilmiştir.
İşbaşında
bulunduğu dönemlerde Türkiyenin dış ilişkilerini
çeşitlendirmeye, çok yönlü bir dış politika izlemeye
çalışmış, ancak gerek AB gerekse Amerika Birleşik
Devletleriyle ilişkileri de geliştirmeye öncelik vermiştir.
Bülent
Ecevitin vefatı Türkiye için acı ve yeri doldurulamaz bir
kayıptır. Yakınlarına ve bütün Türkiyeye başsağlığı
diliyor, kendisine Allahtan rahmet diliyorum. Bu millet kendisine
hizmet edenleri unutmayacak ve kalbinde yaşatacaktır diye
düşünüyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. Ruhu şad olsun diyorum, Sayın
Başkanım, Bülent Ecevitin. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kurtulmuşoğlu.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Önder Sav.
Sayın
Sav, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA ÖNDER SAV (Ankara) Sayın Başkan, yüce Meclisin
değerli üyeleri; gündem dışı söz alarak burada Sayın
Bülent Ecevitin ölümü nedeniyle hem Hükûmetin düşüncelerinin
dile gelmesine hem Türkiye Büyük Millet Meclisindeki partilerin
düşüncelerinin dile gelmesine katkı veren ve Sayın
Bülent Ecevitin Devlet Mezarlığına gömülmesi konusunda
yasa önerisini getiren Hükûmete teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet
Halk Partisinde milletvekilliği, bakanlık, başbakanlık
ve genel sekreterlik, genel başkanlık görevlerini üstlenmiş
olan Sayın Bülent Eceviti yitirmenin derin bir üzüntüsü ve acısı
içindeyim.
Hükûmet
gibi biz de, ölüm haberini alır almaz, Cumhuriyet Halk Partisi
olarak bir heyet kurup, önce Gülhane Tıp Akademisine, sonra Sayın
Ecevitin evine, daha sonra da onun son genel başkanlığını
yaptığı Demokratik Sol Partiye giderek onu son yolculuğuna
uğurlarken yardıma hazır olduğumuzu, yapmamız
gerekenler varsa bunları yapmaya hazır olduğumuzu
bildirdik.
Sayın
Ecevit, elli iki yıllık siyasal yaşamında, Türk siyasetine
yeni bir söylem, yeni bir yöntem, yeni bir soluk getirmiş bir devlet
adamıydı. Şair kişiliğini siyasete taşımış,
dürüst, aydın, Atatürk ilke ve devrimlerine, demokratik, laik
cumhuriyete gönülden bağlı bir siyaset adamıydı.
Nazik, efendi, zarif, hoşgörülü, sevecen kişiliğinin
altında, kararlı, cesur, haklı düşüncelerinden
ödün vermeyen bir siyaset ve devlet adamlığı kimliği
yatmaktaydı. Türk siyasetine efendiliği, karşılıklı
saygıyı ve uzlaşmayı, uzlaşmacı yolları
getirmiş, bunun yanında, güzel, akıcı öz Türkçeyi
de siyaset sahnesine taşımayı bilmiştir.
1963
yılında -Sayın Bakanın da ifade ettikleri gibi-
Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasası, Sendikalar
Yasası gibi çalışma hayatını çok yakından
ilgilendiren yasaların çıkması için gösterdiği
sonuç alıcı çaba ve başarı Türk çalışma hayatını
yönlendirici olmuştur. Aradan geçen kırk üç yıla karşın,
başta Zonguldaktaki maden işçileri olmak üzere, tüm
işçiler, tüm gerçek sendikacılar, Bülent Eceviti, Sayın
Eceviti unutmamışlar, unutamamışlardır. Otuz
sekiz yaşındaki bir genç siyasetçinin bu başarısının
altında inançlı ve kararlı tutum yatmaktaydı. Daha
1968deki bütçe konuşmasında -sözleri onu hep kovalamış,
o sözlerini hep izlemiştir- o bütçe konuşmasında aynen
şöyle diyordu Türkiye Büyük Millet Meclisinde: Demokratik rejim
içerisinde en kötü yönetimi, sağcı ve solcu bir dikta rejimi
içindeki en iyi yönetime tereddütsüz tercih ederiz. Bugün mensubu
olmakla iftihar ettiğimiz Cumhuriyet Halk Partisinin Genel
Sekreteri olarak, o zaman, bu sözleri söylüyordu.
12
Mart 1971 muhtırasında, kendi siyasal düşüncesine ve
ilkesine aykırı bularak, Cumhuriyet Halk Partisi yönetimiyle
ters düşüp genel sekreterliği bırakması, kendine
olan saygısının ve kararlılığının
bir işaretiydi. Sayın Ecevitin bu davranışı
uzun yıllar eleştirilmiş, tartışılmış,
değişik yorumlara neden olmuştur. Hemen söylemeliyim
ki, o dönemde, ben ve şimdi Cumhuriyet Halk Partisinde aktif siyaset
yapan pek çok arkadaşımız, istifayı doğru bulmuş,
benimsemiştik. Sayın Bülent Ecevit o günün koşullarında
kurulmak istenen hükûmetin oluşturuluş biçimine ve yöntemine
karşı çıkmış, o oluşturuluş biçimine
yol açan gelişmeleri benimsememişti. Ama, bu, Bülent Ecevitin
daha önce yazdıklarıyla, söyledikleriyle çelişir
bir davranış da olmamıştır. 1970 yılında,
Sayın Ecevit, yazdığı bir kitapta Şimdi, Atatürkçü
geçinen sözde devrimciler de, halkın dışına, hatta,
halkın üstüne çıkmak ve üniformalıların adına,
süngülerin adına sığınmak istemektedirler. Devrim
yapabilmek için, sivilken askerliğe özenmektedirler. Barışçı
ve halkçı bir devrim ancak halkla birlikte yapılır. demişti.
Sayın
Bülent Ecevitin Atatürke ve onun ilkelerine bağlılığını
ve yaşamında bunun somut ve sayısız örneklerini
verdiğini hepimiz bilmekteyiz. Ne diyordu Sayın Ecevit:
Biz, Atatürkün dirilmesini de, bir başka Atatürkün çıkıp
başımıza geçmesini de bekleyemeyiz. Atatürkün meşalesi,
Atatürkün ülküsüne doğru, onu şerefli omuzlarında taşıyan,
kafalarında, yüreklerinde taşıyan genç kuşaklar
tarafından yürütülmektedir ve yürütülecektir diyor.
Bu
inanç ve kararlılıkla, 2 Mayıs 1919 tarihinde, Türkiye
Büyük Millet Meclisindeki yemin töreninde, bu kürsüde, Genel Kurul
salonuna türbanla girip oturan Merve Kavakçının davranışına
şiddetle karşı çıkmıştır ve aynen
şu sözler bu kürsüden tutanaklara geçmiştir: Burası,
hiç kimsenin özel yaşam mekânı değildir. Burası, devlete
meydan okunacak yer değildir. Lütfen, bu Hanıma haddini bildiriniz!
demişti ve ondan sonraki gelişmeleri hep beraber izledik.
Halka
inanan, onun içine giren, siyaseti, kendisinin ve partisinin
doğrularını onlarla bölüşmek isteyen bir siyaset
adamıydı. Onun şu sözleri fevkalade kalıcıdır:
Belli çıkarcı çevreler, her yerde ve her dönemde, durumlarını
sarsabilecek her yeniliğe karşı dikilmişler veya
dikilmek istemişlerdir. Halkın din duygularını
sömürerek, istemedikleri her yeniliği dinle çelişirmiş
gibi göstererek, o yenilikleri önlemeye çalışmışlardır.
Yanlışlıkla yenilikleri önlemeye çalışırken
de, zaman zaman halkı yanıltarak, onun desteğini alma
olanağını da bulmuşlardır.
İlk
Başbakanlık döneminde Kıbrısın ve Kıbrıs
Türk halkının çıkarlarının korunması gerektiğinde,
tereddütsüz Kıbrıs Barış Harekâtına karar vermesi,
Hükûmet üyeleri ve askerî kesimi de buna inandırması, ikna
etmesi, onun siyasal yaşamındaki önemli başarılarının
başında gelmektedir. Kıbrıs konusunda kararlı,
azimli ve sonuç alıcı tutumu, dış politikadaki başarısının
en somut örneği olmuştur.
Sayın
Bülent Ecevitin yılmaz ve yorulmaz kişiliğinin, mücadelesinin
örneklerinden birisi, 1980 sonrası siyasi yaşamıdır.
Direnci, çalışması ve başarıyı yakalaması
sayesinde 1999 yılında tekrar Başbakanlık görevini
üstlenmiştir.
Sürem
bitiyor Sayın Başkan, kısa bir ekleme yaparsanız,
konuşmamı tamamlayacağım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tabii.
Buyurun,
konuşmanızı tamamlayınız.
ÖNDER
SAV (Devamla) Sayın Ecevit, başarıyı da, yenilgiyi
de yaşadı. Yenilgi karşısında sinmedi, durmadı,
başarı ile de şımarmadı. Her ikisini de tevazu
ile olgunlukla karşılamasını bildi.
Sayın
Ecevit de, neticede bir insandı kuşkusuz. Her insan gibi
onun da hataları, yanlışları, yanılgıları
olmuştur. Hatasız politika olmaz. Ama bugün, biz, hataları,
yanlışlıkları değil, iyilikleri, güzellikleri
konuşmalıyız diye düşünüyorum.
Sayın
Ecevitle ilgili olarak ne güzel, ne övücü sözler yazıldı
dış ve iç basında. Bakınız, BBC ne diyor: Bülent
Ecevit, hem siyasal, sosyal demokrat görüşlere sahip hem de milliyetçi
bir liderdi. Türkiyenin Batı ile yakınlaşmasında,
AB adaylığında büyük rolü oldu. New York Times: Yaklaşık
yarım yüzyıllık siyasi kariyeriyle solcu ve ulusalcı
olarak tanınan Ecevit, kökten dinciliğe muhalifliğiyle,
Türkiyenin en laik Müslüman ülke konumunu korumasına yardımcı
olmuştur. Arap Televizyonu Gulf News: Siyasi kariyeri yarım
asra uzanan solcu, milliyetçi Ecevit, yolsuzlukların salgın
gibi olduğu bir siyasi kültürde, dürüstlüğüyle çok saygı
gördü. diyor ve en etkileyici, en çarpıcı başlık
iç basında: Dolar milyoneri olmayan tek Başbakan diyor.
Bu onur, Ecevit ve onu sevenlere en büyük ödüldür.
Ecevit,
gerçekten de sevenlerine şaibesiz, pırıl pırıl,
yolsuzlukla, hortumculukla hiçbir ilgisi olmayan, bunların
kenarından geçmeyen lekesiz bir şöhret bırakarak aramızdan
ayrıldı. 11 Kasım 2006 günü, işte böyle bir dürüst,
şaibesiz siyaset adamını, devlet adamını sonsuzluğa
yolcu edeceğiz.
Sayın
Ecevitin kederli eşi Sayın Rahşan Ecevite ve yakınlarına,
uzun yıllar milletvekili, bakan, başbakanlık yaptığı
Türkiye Büyük Millet Meclisi ailesine, milletvekillerine, içinde,
başında pek çok görevlerde bulunduğu Cumhuriyet Halk
Partililere, Demokratik Sol Partililere, Türk sosyal demokrat hareketine,
siyaset dünyasına ve Türk ulusuna başsağlığı
diliyorum.
Hepinize
sevgiler, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sav.
Siyasi
parti grupları adına son konuşmacı, AK Parti Grubu
adına Bursa Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Sayın
Faruk Çelik.
Buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz
gibi, Türk siyasetinin önemli simalarından biri olan eski
Başbakanlarımızdan Sayın Bülent Eceviti kaybettik.
Neredeyse cumhuriyet tarihiyle özdeş bir yaşam ve cumhuriyet
tarihinin bütün önemli süreçlerini izleyen, gözlemleyen ve yaşayan
Sayın Ecevit seksen bir yaşında hayata gözlerini yumdu.
Ressam
Fatma Nazlı Ecevit ile Doktor Mehmet Fahri Ecevitin tek çocuğu
olarak sanatçı ruhlu aile ortamında dünyaya gelen Sayın
Ecevitin ilk öne çıkan özelliklerinden biri, yazar, edebiyatçı
ve şair yönüydü.
1950lerde
siyasete giren Ecevit, otuz iki yaşında milletvekili seçildi,
otuz altı yaşında da bakan oldu. Genç Ecevit, 60lı
yılları, siyasette tırmanma, yükseliş yılları
olarak değerlendirdi. 1972 Kurultayında merhum İsmet
İnönüden Genel Başkanlığı devraldı ve
1974te de Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı oldu.
Sayın
Ecevitin Türk siyasetinde oluşturduğu uzlaşmacı
lider profili Türk demokrasisine örnek teşkil etmelidir. Zira,
1974te kurduğu koalisyon ve yine o dönemde üç partili, liberal
sağdan milliyetçi sağa uzanan, yaptığı koalisyon,
bunun en canlı örneğini oluşturmaktadır.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, Türk siyasi hayatının
yetiştirdiği en önemli şahsiyetlerden birini kaybetmenin
derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Sayın Ecevit, Türk demokrasisinin
en önemli kilometre taşlarından biridir. Parlamentoya
girdiği 1950li yıllardan ölümüne kadar, halkın iradesini
daima üstün tutmuş ve bu anlayışından taviz vermemiştir.
Darbelere karşı dimdik ayakta duran ender siyasetçilerimizden
biridir.
Kendi
ifadesiyle Devrimin halkla değil, halkın dışında
ve üstünde ilerici aydın kadrolara dayanarak yürütüleceğine
inananlar bizimle beraber olamazlar. diyerek, halk iradesinin belirleyiciliğini
siyasetine esas almıştır. Bürokratik devrimciliği
dışlayarak, devrimciliğin halktan kopmadan gerçekleştirilebileceğini
savunmuş ve Türk siyasetçilerine ışık tutmuştur.
1970li
yıllarda demokratik sol kavramını ortaya atan Sayın
Ecevit, 80 İhtilalinden sonra da bu söylemini partileştirmiştir.
Sayın
Ecevitin dile getirdiği soldaki çizgi, milletimizin gözünde
her zaman diğer sol zihniyetlerden ayrı bir öneme ve değere
sahip olmuştur ve çok ciddi de destek almıştır. Çünkü,
Sayın Ecevit, politikalarını halkın beklentileri
doğrultusunda şekillendirmeye çaba sarf eden bir siyasetçiydi.
Halkçı Ecevit ve Karaoğlan sıfatları, milletimizin,
onun bu düşüncelerinden dolayı ona verdiği sıfatlardı.
Bugünkü
siyasetçilerin, bizlerin, Sayın Ecevitin siyasi yaşamından
alacağı çok şey olduğuna, çok dersler olduğuna
inanıyoruz.
Millî
davamız olan Kıbrıs, 1974 Harekâtı ile yeni bir sürece
girmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk halkı, o dönemin koalisyonunun
gösterdiği kararlılıkla, bir soykırımın
eşiğinden dönmüştür. Bugün ise Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti Devletinin dünya ülkeleri nezdinde hak ettiği
yeri almasına dönük çabalarımız ve çalışmalarımız
artarak devam etmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; burada, hayat arkadaşı
Rahşan Ecevit Hanımefendinin üzüntülerini tüm kalbimizle
paylaştığımızı ifade etmek istiyorum.
Belirtmem gerekir ki, bir piyesle başlayan sıcaklık,
Gümüşsuyundan Dolmabahçeye giderken yapılan bir evlilik
teklifiyle, uzun süren bir beraberliğin başlangıcı
olmuştur. Takdire değer olan ise, Sayın Rahşan ve Bülent
Ecevit çiftinin, siyasetin inişli ve çıkışlı
yıllarında, birbirlerine duydukları sevgi ve saygının
hiçbir zaman azalmamış olmasıdır.
Sayın
Ecevitin vefatı, Türk siyasi hayatında ciddi bir boşluk
meydana getirmiştir. Merhum Ecevit, mütevazılığı,
dürüstlüğü, nezaketi ve sanatçı kişiliğiyle milletimizin
gönlünde her zaman saygıyla yâd edilecektir.
Kültür,
edebiyat, şiir, siyaset ve devlet adamı olarak tanımlayabileceğimiz
bir Başbakanı ebedî yolculuğuna uğurluyoruz. Hepimizin,
milletimizin ve sevenlerin başı sağ olsun diyor, yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Son
konuşmacı, Elazığ Milletvekili ve Doğru Yol
Partisi Genel Başkanı Sayın Mehmet Ağara aittir.
Sayın
Ağar, buyurun efendim. (Alkışlar)
MEHMET
KEMAL AĞAR (Elâzığ) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; bugün bu özel bölümde, gerçekten her türlü saygı,
övgü ve anmaya değer bir devlet ve siyaset adamının hayatı
hakkında, Hükûmet adına, siyasi partiler adına değerli
görüşleri dinleme imkânı bulduk.
Gerçekten,
siyasetin en temel vasfı, bence, yaşanan siyasi olaylardan
önemli ölçülerde dersler çıkarmak suretiyle, ülkenin geleceği
açısından sağlıklı bir bakışın sahibi
olabilmeye gayret edebilmektir diye düşünürüm. Dolayısıyla,
Türk demokrasisinin son elli yılında her seviyede fevkalade
önemli görevler ifa eden muhterem Bülent Ecevit gibi bir şahsiyetin
hayatında ve siyasi çizgisinde farklı dönemlerde farklı
tavırları geliştirdiği bir siyaset çizgisinden
önemli dersleri çıkarmak da, belki, bugünkü Meclis açısından
da fevkalade önemli bir meseledir.
Öncelikle
söylemek gerekirse, eski tabirle namusu mücessem, yeni nesillerin
anlayacağı tarzda, sade, dürüst ve temiz bir yaşamın
sahibi olmak, herhâlde her siyasetçi için vazgeçilmez bir nitelik
olarak karşımızda duran en önemli özelliklerden bir tanesidir.
Bir
diğer açısından baktığımız vakit,
1980e kadar olan siyaset tarzı ve o devre kadar olan süreçte, askerî
müdahalelerin 60tan bu yana süreklilik kazandığı
bir dönem ve 80den sonra gelişen farklı bir siyaset tarzı
ve bu süreç içerisinde Sayın Ecevitin tabii çok belirgin vasfı,
baskı ve dayatmalara karşın, sivil siyaset alanının
güçlü, önemli, demokrasi temelindeki tutarlı fikirlerinden
vazgeçmeyen kişiliğinin yanında, geçmişi çok iyi
değerlendirmek suretiyle, 80 sonraki dönemde, her türlü yalnızlaşmaya
rağmen, yılmayan, korkmayan, çekinmeyen, kararlı bir
mücadele adamı olmanın yanında, siyasette zaman içerisinde
özeleştirisini en iyi yapmak suretiyle, farklı uzlaşmaların,
farklı bütünleşmelerin öncüsü olmayı başaracak
ölçüde de farklı bir siyasi performans gösterdiği gerçeğini
görmek lazım.
Özellikle
71den sonraki özgürlükçü demokrasi yanlısı tutumunun yanında,
daha sonraki gelişen süreç içerisinde, hepimizin bildiği,
büyük uzlaşmanın olmayışı, zamanında seçime
gidemeyiş nedeniyle ortaya çıkan demokrasi inkıtaını
en iyi şekilde değerlendirmek suretiyle, gelecek dönemlerde
yeni baştan Mecliste yüksek azmi, güçlü kararlılığı
ve iradesiyle yeniden iktidar alternatifi olduğu bir süreçte,
hiç kimsenin beklemediği bir dönemde, 80 öncesinde en ciddi çelişkileri
yaşadığı yapıyla bile uyumlu bir hükûmet kurmanın
gayreti ve çabası içerisinde olduğu gerçeğini görmemiz
lazım ve bir yandan da kendi Başbakanlığı döneminde
yürütülen ve hiçbir iktidarın yürütüldüğü dönemde, güçlü
IMF programlarına rağmen, yarısında seçime gitmeme
gibi bir inatçılığın sebebi ve sahibi olmak yerine,
günü ve zamanı geldiğinde seçime gitme basiretini de gösterebilmiştir
ve bu Mecliste seçime gitmenin önlenmesinin imkân dahili olduğu
bir dönemde dahi, verilen sözden geri dönmeyecek tutarlılığı
ve kararlılığı göstermiştir, yapılan bütün
araştırmalarda partisinin iyi sonuç alamayacağını
bildiği hâlde.
Eğer,
bütün bu meseleleri, bütün bu yaşananları, bütün bu ortaya
konan siyasi basiret örneklerini kavramadığımız
vakit, meseleyi sadece kuru bir övgü ve anma çerçevesi içerisine
oturttuğumuz vakit, Sayın Ecevitin hayat hikâyesinden gerekli
dersleri çıkarmamışız demektir.
Meseleye
bir dış politika açısından küçük bir perspektiften
baktığımızda, 1957 yılında, henüz çok genç
bir mebus olduğu dönemde, dönemin Demokrat Parti İktidarının
merhum Dışişleri Bakanı Zorlu öncülüğünde
yürüttüğü Londra, Zürih Anlaşmalarının Türkiye
açısından öneminin fevkalade büyük olduğunu görerek,
o zaman da kendi partisi dışında, bu anlaşmaların
mutlak şekilde çıkarılmasının çok önemli olduğunu
özellikle tebarüz ettirme sağduyusuna ve öngörüsüne sahip
olması ve nihayetinde 1974 Kıbrıs Barış Harekâtındaki
Başbakan olduğu Hükûmetin içindeki siyasi kararlılığına
yansımasını gördüğümüz gibi, o günden bugüne kadar
da bu millî davadaki
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
KEMAL AĞAR (Devamla) Tamamlayayım Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Ağar, lütfen, devam ediniz.
MEHMET
KEMAL AĞAR (Devamla)
tutarlı ve kararlı tavrını
da iyice anlamak ve görmek lazımdır. Meselenin belli noktalarında,
her türlü siyasi bağnazlığın ötesinde, Türk siyaset
hayatında bu yönlü bakışını görmeksizin, bu
hayat hikâyesinden gerekli dersleri kavramaksızın bir yere
varmak mümkün değildir. Elbette Türk milletinin bir bütün halinde,
kendi hasletine yaraşır bir vefa ve kadirbilirlik içerisinde,
kendisine hizmet etmiş devlet büyüklerine gösterdiği vefa,
saygıyı da Sayın Ecevite göstereceği tabiidir ve
bu tabiilik içerisinde Hükûmetin ve daha sonrasında elbette
Hükûmetin hazırlıkları içerisinde Meclisimizin, kendisine
bu son görevleri, gerek uygulanacak yasa gerekse törenler çerçevesinde
ortaya koyacağı tabiidir.
Milletimizi,
bu tür üzüntülü günler, bütünleştirmeye, birleştirmeye ve
Türkiyenin geçmişinden bakarak geleceği konusunda
sağlıklı bakışları var etmeye yarayacaktır
ki, o zaman işte, ortaya konan seksen bir yıllık hayatın
Türkiyeye adanmış olan bütün alanları doğru yerlere
oturmuş olsun ve elbette, bu gününde, muhterem eşleri Rahşan
Ecevit Hanımefendiye, Genel Başkanlıklarını
yaptığı, çeşitli görevlerde bulunduğu, hem
Cumhuriyet Halk Partimize hem Demokratik Sol Partimizin bütün mensuplarına
ve elbette Türkiye Büyük Millet Meclisinde kendisiyle her dönemde
görev yapmış bütün parlamenterlere en içten başsağlığı
dileğimizi, milletimizle paylaşmak suretiyle ifade etmeyi
bir borç biliyorum.
Bir
de, müsaade ederseniz, çok küçük bir şekilde, gene Sayın Ecevitin,
her türlü bağnazlıktan uzak (Şahsımı ilgilendirme
açısından Meclis kürsüsünden de bu şükranlarımı
ifade etmek istiyorum.) şahsımla ilgili bir konuda da, her
türlü siyasi görüşün dışında meseleleri objektif
ve devlet adamı çerçevesinde görmek ve değerlendirmek suretiyle
tezkiyede bulunmuş olmasını, olumlu tezkiyede bulunmuş
olmasını da ailem ve kendim adına şükranla anmak
istiyor, bu ölçülerde yeniden kendisine en içten rahmet dileklerimi
sunuyor, yüce Meclise saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ağar.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, konuşmasındaki bir
hususun düzeltilmesiyle ilgili olarak Başkanlığımıza
Sayın Önder Savın bir dilekçesi intikal etmiştir. Ben,
hem dilekçesini okuyup hem de arkadaşlarımdan gerekli düzeltmenin
yapılmasını istirham ediyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Sayın Başkanlığına
Konuşmamda
1999 tarihi yerine 1919 tarihi söylediğimi arkadaşlarım
ifade etti. Tutanağın 1999 olarak düzeltilmesini takdirlerinize
sunarım.
Saygılarımla.
Önder
Sav
Evet, arkadaşlarımız
gereken düzeltmeyi yapacaklardır, teşekkür ederim.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, Hükûmetimizin gündem dışı konuşma
talebinden önce, Bursa Milletvekilimiz Sayın Ertuğrul
Yalçınbayırın, Başkanlığımıza
hitaben, Sayın Ecevitin vefatı dolayısıyla gündem
dışı bir konuşma talebi vardı. Şimdi, mikrofonunu
açacağım ve kendisine çok kısa bir açıklama imkânı
vereceğim.
Buyurun Sayın Yalçınbayır.
V.-
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayırın, Bülent
Ecevitin vefatı nedeniyle açıklaması
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle,
İç Tüzük 59/2ye göre Hükûmetin konuyu özel gündemle Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündemine ve Türkiye kamuoyuna taşımasını
takdirle karşılıyorum, teşekkür ederim.
59/1e göre benim söz talebim vardı,
maksat hasıl oldu; ancak, 60a göre pek kısa bir şekilde
konuşmaya fırsat verdiğiniz için teşekkür ederim.
Öncelikle, Türk milleti çok değerli
bir evladını kaybetti. Kendisine, milletimize ve bütün
Türk âlemine de başsağlığı diliyorum.
Ecevit, hayatı boyunca samimiyetle,
özgürlük, eşitlik, dayanışma, emeğin üstünlüğü,
gelişmenin bütünlüğü ve halkın kendi kendini yönetmesi
kuralına ve cumhuriyetin niteliklerine samimiyetle inandı
ve savundu. Ecevit, siyaset adamı olmasının yanı
sıra, düşünce adamıydı da. Türkiyenin Avrupa Birliği
yolunda ilerlemesinde, Ulusal Programın hazırlanmasında
önemli katkıları oldu. Özgürlük anlayışı, o
Programın da temelidir.
Ecevitin özgürlük anlayışını,
kendi ifadelerinden kısaca sunmak istiyorum: Özgürlük, insan
kişiliğinin, düşüncesinin ve kavrayışının,
insan yeteneklerinin ve yaratıcılığının
engelsiz ve sürekli gelişebilmesi için başta gelen koşuldur;
insanın da toplumun da kendini aşabilmesinin gereğidir.
Toplumda kendi özgürlüğüyle yetinmeyen, herkesin ve tüm insanlığın
özgürlüğünü isteyen, başkalarının düşüncelerine
ve inançlarına saygılı olabilen, özgürlüğün sorumluluğunu
bilen ve yalnız dışarıya karşı değil,
kendi içinde de özgür olan, kendi kanılarını, ön yargılarını
da sınayıp eleştirebilen insanı yetiştirecek
koşullar oluşturulmalıdır. Ona göre bir kültür ve
eğitim politikası uygulanmalıdır. Özgürlük içinde
toplumsal barış sağlanmalıdır ve toplumsal barış,
özgürlüğü sınırlandırmanın gerekçesi değil,
özgürlüğün güvencesi olmalıdır.
Rahmetli Ecevitin siyasi hayatının,
düşünce hayatının -hem Partisinde hem de devlet kademelerinde-
kurulacak olan bir enstitüde incelenmesini ve gelecek nesillere
de emanet edilmesini saygılarımla arz ederim.
Teşekkür ederim.
Milletimizin başı
sağ olsun. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Yalçınbayır.
Sayın Ketenci, Başkanlık
Divanına, Başkanlığa sizin de müracaatınız
vardı; ama, sadece bir milletvekiline söz verme hakkımız
olduğu için, İç Tüzük gereğince size kürsüden söz verme
imkânı bulamamıştım; ama, isterseniz, yerinizden,
kısaca, hissiyatınızı ifade edebilirsiniz.
Buyurun Sayın Ketenci.
2.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketencinin, Bülent Ecevitin
vefatı nedeniyle açıklaması
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kısaca,
ben de düşüncelerimi ifade etmek istiyorum ve Sayın
Başkan, söz verdiğiniz için de şükranlarımı sunuyorum.
Rahmetli Ecevit gazetecidir, yazardır,
şairdir, politikacı ve devlet adamıdır. Evet, bunlar
onun nitelikleridir; ama, asıl niteliği Karaoğlan
olmasıdır. Karaoğlan, onun efsaneleşmiş
bir halk önderi olmasını anlatır. O, halktan biridir,
sıradan bir yurttaştır, bir emekçidir, bir köylüdür. O,
bir yazardır, şairdir, entelektüeldir.
Değerli milletvekilleri,
rahmetli Eceviti ideolojik olarak bir yere koymak gerekirse, o,
inançlı bir değişimci ve reformcu, kararlı bir antimilitarist,
antişoven, çağdaşlaşmayı hedeflemiş sivil
bir demokrasi önderi, demokratik solcu, sosyal demokrat olarak nitelemek
gerekir. Gerek 12 Martta askerî yönetimlere karşı çıkarken
gerekse 12 Eylül askerî mahkemelerde yargılanırken bu çizgisini
hep korumaya çalışmıştır.
Rahmetin bol olsun Sevgili Ecevit.
Halkımız sana minnettardır.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Ketenci.
Evet, rahmetli Eceviti bir kez daha
rahmetle, minnetle, şükranla anıyoruz. Ailesine, yakınlarına
ve milletimize başsağlığı diliyorum.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı
ayrı okutup bilgilerinize sunacağım.
IV.
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.-
İrlanda Dış İlişkiler Ortak Komitesi Başkanı
ve beraberindeki parlamento heyetinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
konuğu olarak, resmî temaslarda bulunmak üzere, ülkemizi ziyaretinin
uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1149)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
TBMM Başkanlık Divanının
12 Ekim 2006 tarih ve 117 sayılı Kararı ile, İrlanda
Dış İlişkiler Ortak Komitesi Başkanı ve
beraberindeki parlamento heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin
konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyareti
uygun bulunmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki
3620 sayılı Kanunun 7 nci Maddesi gereğince Genel Kurulun
bilgisine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
2.-
Slovenya Ulusal Meclisi Dış Politika Komitesi Başkanı
ve beraberindeki parlamento heyetinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
konuğu olarak, resmî temaslarda bulunmak üzere, ülkemizi ziyaretinin
uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1150)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
TBMM Başkanlık Divanının
6 Ekim 2005 tarih ve 89 sayılı Kararı ile, Slovenya Ulusal
Meclisi Dış Politika Komitesi Başkanı ve beraberindeki
parlamento heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu
olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyareti uygun bulunmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki
3620 sayılı Kanunun 7 nci Maddesi gereğince Genel Kurulun
bilgisine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi daha vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
3.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent
Arınç'ın, Oman Şûra Meclisi Başkanı Sheikh Abdullah
bin Ali Al Qatabinin vaki davetine icabetle, beraberinde bir parlamento
heyetiyle Omana resmî ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1151)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Bülent Arınçın, Oman Şûra Meclisi
Başkanı Sheikh Abdullah bin Ali Al Qatabinin davetine icabet
etmek üzere, beraberinde Parlamento heyetiyle, Omana resmî ziyarette
bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı
Kanunun 6. Maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Nevzat
Pakdil
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
BAŞKAN Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Başbakanlığın,
Anayasanın 82nci maddesine göre verilmiş tezkereleri
vardır, üç adet; ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım.
4.-
Devlet Bakanı Beşir Atalayın Yunanistana yaptığı
resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1152)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Devlet Bakanı Prof. Dr. Beşir
Atalayın, İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Aganın cenaze törenine
katılmak üzere, 10 Eylül 2006 tarihinde Yunanistana yaptığı
resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin
de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar
Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine
göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste:
M. Said Yazıcıoğlu Ankara Milletvekili
M. Necati Çetinkaya Elazığ
Milletvekili
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
5.-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın Amerika Birleşik
Devletlerine yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/1153)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
29 Eylül-2 Ekim 2006 tarihleri arasında
görüşmelerde bulunmak üzere, bir heyetle birlikte Amerika Birleşik
Devletlerine yaptığım resmî ziyarete ekli listede adları
yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun
görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti
ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine
göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste:
Egemen Bağış İstanbul
Milletvekili
Şaban Dişli Sakarya Milletvekili
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar
yeter sayısının aranılmasını istiyoruz.
BAŞKAN Arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati
: 16.06
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.19
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 15inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
IV.
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) TEZKERELER
VE ÖNERGELER (Devam)
5.-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın Amerika Birleşik
Devletlerine yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1153) (Devam)
BAŞKAN
Başbakanlık tezkeresinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi, tezkereyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Diğer
tezkereyi okutuyorum:
6.- Sanayi ve
Ticaret Bakanı Ali Coşkunun Yunanistana yaptığı
resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1154)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sanayi
ve Ticaret Bakanı Ali Coşkunun, 21-22 Eylül 2006 tarihlerinde
Yunanistanın Rodos Adasında düzenlenen 6. Avrupa-Akdeniz
Sanayi Bakanları Konferansına katılmak üzere, bir heyetle
birlikte 21-23 Eylül 2006 tarihlerinde adı geçen ülkeye yaptığı
resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin
de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar
Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın
82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
LİSTE
Ahmet Yaşar Aksaray Milletvekili
Mehmet Necati Çetinkaya Elazığ Milletvekili
Soner Aksoy
Kütahya Milletvekili
Vahit Çekmez Mersin Milletvekili
BAŞKAN Kabul edenler
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Kabul etmeyenler
KÂTİP ÜYE AHMET KÜÇÜK (Çanakkale)
Yok, Başkan.
BAŞKAN Nasıl yok?
KÂTİP ÜYE AHMET KÜÇÜK (Çanakkale)
Yok.
KÂTİP ÜYE MEHMET DANİŞ
(Çanakkale) İstemekte geç kaldı.
KÂTİP ÜYE AHMET KÜÇÜK (Çanakkale)
Yok, istedi Kemal Anadol.
BAŞKAN İstedi mi?
KÂTİP ÜYE AHMET KÜÇÜK (Çanakkale)
İstedi.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Evet,
karar yeter sayısı istedik efendim.
ORHAN ERASLAN (Niğde) İstendi
karar yeter sayısı. Başkan, bakmadınız.
İstendi karar yeter sayısı.
BAŞKAN Sayın Anadol, elinizi
kaldırdınız, ama
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar
yeter sayısı istedim efendim. Tutanağı kontrol
edebilirsiniz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
lütfen oturun. Oylama yapacağım tekrar.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, kâtip üyeler arasında karar yeter sayısı
konusunda ihtilaf vardır. İşari oylamayı elektronik
cihazla yapacağız.
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, karar yeter sayısı
vardır; tezkere kabul edilmiştir.
Danışma Kurulu önerisi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
IV. - ÖNERİLER
A)
DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1.-
Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin
Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No: 204 Tarihi:
7.11.2006
Genel Kurulun 7.11.2006 Salı
günkü (bugün) Birleşiminde Sözlü Sorular ve diğer Denetim
Konularının görüşülmeyerek Kanun Tasarı ve Tekliflerinin
görüşülmesinin, 8.11.2006 Çarşamba günkü Birleşimde
ise Sözlü Soruların görüşülmemesinin, çalışma
sürelerinin de 7.11.2006 Salı günkü (bugün) Birleşimde saat
23.00e kadar, 8.11.2006 Çarşamba günkü Birleşimde saat
14.00den 23.00e kadar, 9.11.2006 Perşembe günkü Birleşimde
ise saat 14.00den 21.00e kadar olmasının, Genel Kurulun onayına
sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
İsmail
Alptekin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
V.
İrfan
Gündüz K. Kemal
Anadol Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu
AK
Parti Grubu Başkanvekili CHP
Grubu Başkanvekili Anavatan
Partisi Grubu
Başkanvekili
BAŞKAN Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Danışma Kuruluyla
ilgili olarak söz talepleri vardır; ama, konuşmalara
başlamadan önce, bütün milletvekili arkadaşlarıma
Başkanlığın bir kararını iletmek istiyorum:
Arkadaşlarımız sadece süreleri içinde konuşacaklardır
ve bunun dışında arkadaşlarımıza konuşmalarını
tamamlamaları için sadece bir dakikalık ek süre verilecektir.
Arkadaşlarımızın bunun dışında süre
istememelerini, ısrarcı olmamalarını istirham
ediyorum. Uygulama bu şekilde olacaktır.
Bilgilerinize arz ederim.
Danışma Kurulu önerisinin
aleyhinde, Mehmet Eraslan, Hatay Milletvekili.
Buyurun Sayın Eraslan.
MEHMET ERASLAN (Hatay) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Siyasetin duayenlerinden olan ve
milletimizin yetiştirdiği önemli devlet adamlarından
biri olan Sayın Bülent Ecevitin ölümü bizleri ve milletimizi
derinden etkilemiştir. Kendisini rahmetle anıyoruz, ailesine,
yakınlarına ve milletimize başsağlığı
diliyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu
haftanın ilk Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde söz
aldım. Danışma Kuruluna baktığımız
zaman, sadece Salı günü, yarın (Çarşamba günü) ve Perşembe
günü olmak üzere, üç günümüzün çalışma saatlerini düzenleyen,
ama sadece çalışma saatlerini düzenleyen bir Danışma
Kurulu, sözlü soruların görüşülmediği, denetim konularının
yapılmadığı, yapılmayacağını
öngören bir Danışma Kurulu, Salı günü sekiz saat, yarın
(Çarşamba günü) dokuz saat ve Perşembe günü yedi saat gibi
bir süreyi kapsayan Danışma Kurulu.
Değerli arkadaşlar, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Türkiyenin ve milletimizin
her gün karşı karşıya kaldığı sorunların
içerikli bir şekilde getirildiği bir Danışma Kurulunu
gerçekten özlemle ve hasretle bekliyoruz.
Bakın, Sayın Bakanın
yazılı soru önergesinin cevabında, Türkiyede millî
gelir dağılımındaki adaletsizliği, en alt
yüzde 5lik gelir grubu ile en üst yüzde 5lik gelir grubu ile en üst yüzde
5lik gelir grubu arasındaki makasın 25 kat arttığını,
zenginin millî gelirden aldığı payın fakirden 25
kat olduğunu söyleyen Sayın Bakanımız. Millî gelir
dağılımındaki adaletsizlikle beraber, Türkiyede
işsizlik oranı ve işsizlik sorunu, istihdam sorunu,
özellikle genç kesimde, kırsal nüfusta ve kentsel nüfustaki
işsizlik oranı her geçen gün artarken, bu, toplumsal güvenliği
tehdit eden ve toplumsal yozlaşmayı da beraberinde getiren
bir konuma gelmiştir.
Değerli arkadaşlar, yine,
Sayın Bakanımızın yazılı soru önergemize
cevaben verdiğinden anladığımız şu: Yüz
binlerce esnaf ve sanâtkar kepenk kapatmış ve grossmarketlerin
ve hipermarketlerin şehir dışına çıkarılacağını
söyleyen Sayın Bakanımız, aradan dört yıl zaman geçmesine
rağmen, bundan üç yıl önce söylediğini bugüne kadar
yapma noktasına gelmemiştir ve esnaf-sanatkârlarımız
grossmarketler ve hipermarketler karşısında her geçen
gün küçülen, her geçen gün muhtaç konuma gelen ve ezilen bir konum içerisine
girmiştir.
Bakıyoruz, KOBİlerimiz
istihdamın yüzde 95ini oluşturmaktadır. KOBİlerimiz
Türk ekonomisinin en önemli unsurlarından biri olmasına
rağmen, maalesef, KOBİlerimiz var olma mücadelesi verirken,
toplam kredilerden aldığı pay yüzde 3 ve yüzde 4 dolaylarındayken
-bunlar resmî kaynaklar- toplam kredilerden aldığı pay
yüzde 3, yüzde 4 dolaylarındayken, Avrupa Birliği ülkelerinde
KOBİlerin toplam kredilerden aldığı pay yüzde 35,
yüzde 40 civarındadır. Şimdi, hangi esnaf ve sanatkârımız,
hangi küçük, orta ve büyük işletmelerimiz, KOBİlerimiz,
hangi güçle hangi kaynakla ve hangi destekle global piyasalarda,
dünya piyasalarında var olabilecekler, bunun, yine, Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarafından, özellikle Hükûmet tarafından
irdelenmesi gerekmektedir. Bu kredi oranlarıyla ve bu girdi
maliyetleriyle KOBİlerimizin çalışabilmesinin ve
global piyasada mücadele verebilmesinin imkânı yoktur. Bu girdi
maliyetleriyle kârlı hale geçmeleri mümkün değildir. Dolayısıyla,
Türk ekonomisinin vergi hasılatının artırılması,
dolayısıyla vergi hasılatı da artmayacağı
için kamu yatırımlarının hızlandırılması
ve kamu yatırımlarının artırılması
cihetinde bir çalışma yapma imkânı yoktur. Bu politikaların,
yine, gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyorum ve Danışma
Kurulu aracılığıyla Genel Kurul gündemine getirmek
suretiyle bu tedbirlerin, bu önlemlerin alınması gerekliliğine
inanıyorum. Bu, hem Türkiye ekonomisinin güçlenmesi hem de toplumda
var olan sıkıntının, işsizliğin, gelirsizliğin,
parasızlığın, fukaralığın, açlığın
ve sefaletin önlenmesi açısından çok önemli bir adım
olacaktır.
Diğer taraftan, tarım sektörüne
baktığımız zaman, tarım sektörü de önemli bir
sektördür KOBİler gibi, esnaf-sanatkârlar gibi. Tarım sektörü,
daha önce, yılda 6-6,5 milyar dolar kaynak alırken -hükûmetler,
özellikle 1996 ve 1997 yılındaki verilere bakıyorum
tarım sektörünün aldığı kaynak bütçeden 6,5 milyar
dolar iken- bugünkü rakama bakıyoruz, bu yılki ve geçen
yılki rakama bakıyoruz tarım sektörünün aldığı
pay sadece 2-2,5 milyar dolaylarındadır.
Değerli arkadaşlar, tarımın
mutlak surette desteklenmesi gerekmektedir, tarım istihdamının
var edilmesi gerekmektedir ve girdi maliyetlerinin düşürülmesi
en önemli önceliklerden biridir. Bu girdi maliyetleriyle, bu mazot
fiyatlarıyla, bu gübre fiyatlarıyla, bu tarımsal ilaç
fiyatlarıyla ve bu ürün fiyatlarıyla Türk tarımının
var olma imkânı yoktur. Daha önce Türkiye, Avrupaya ve dünyanın
çeşitli ülkelerine tarımsal ürünler ihraç eden bir ülke
iken, bugün tarımsal ürünleri ve birçok ara maddeleri ithal
eden, daha doğrusu ara malları ithal eden bir ülke konumuna
gelmiştir ki, o yüzden, evet, ihracatımız artmaktadır,
ama, ithalatımız ihracatımızın 2 misli artmaktadır.
O yüzden dış ticaret açığı 2002 yılında
15,5 milyar dolar iken, dış ticaret açığı 2005
yılı sonu itibarıyla 45 milyar dolar düzeylerine gelmiştir.
Cari açık 2002 yılında 1,5 milyar dolar iken, cari
açık 2005 yılı sonu itibarıyla 1,5 milyar dolardan
23 milyar dolara yükselmiştir. Bu rakamlar devletin rakamıdır,
resmî rakamlardır. Bunları görmemezlikten gelmemiz mümkün
değildir. Türkiyenin toplam borcu, iç ve dış borç toplamı
230 milyar dolar iken, geldiğimiz gün itibarıyla Türk ekonomisinin
toplam borcu 360 milyar dolar düzeyine çıkmıştır
ve cumhuriyet tarihi boyunca, hemen hemen neredeyse borçlanılan
para kadar üç yılda bir borçlanma oluşturulmuş ve son üçbuçuk
dört yılda 130 milyar dolar, ekstradan, toplam borca borç eklenmiştir.
Bunlar önemli konular. Bu konular, gerçekten, hem milletimizi ilgilendiren
hem siyaset kurumunu ilgilendiren hem de Genel Kurulu, özellikle
Hükûmeti ilgilendiren çok ciddi meselelerdir, ülkemizin ve sektörel
bazda toplumumuzun meseleleridir. Bunların irdelenmesi gerekmektedir.
Fındık 7,5 milyon lira.
denildi. Fındık şu an Karadenizde 2-2,5 milyon dolaylarında.
Pamuk bundan üç yıl önce 800-900 bin liraya satıldı,
şu an Çukurovada ve Amik Ovasında, pamuk, 500-600 bin liraya
satılıyor ve Güneydoğu bölgemizde sel afeti yaşandı.
Acaba, şimdi, ben, soruyorum Tarım Bakanımıza...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Eraslan,
bir dakikalık süre içerisinde konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET ERASLAN (Devamla) Bu sel
afeti dolayısıyla zarara uğrayan yurttaşlarımızın
zararları karşılanacak mı? Bunu biz merak ediyoruz,
milletimiz de merak ediyor.
Değerli arkadaşlar, yasaklarla
mücadele, İktidarın, Hükûmetin, gerçekten programına
koymuş olduğu en önemli konulardan biridir. Yasaklar olduğu
gibi durmaktadır.
Mesleki okulların katsayı
adaletsizliği olduğu gibi durmaktadır.
Bu ülkenin kanayan yarası
olan baş örtüsü meselesi, bu Parlamentoda, 550 milletvekilinin
görevidir, ama ilk önce siyasi İktidarın görevidir. Maalesef,
bu sorun, olduğu gibi durmaktadır ve çocuklarımızın
eğitim hakları ellerinden alınmıştır.
Yoksulluk her geçen gün artmaktadır.
18 milyon -evet, devlet, Türk İstatistik Kurumunun verileri- insanımız
yoksullukla boğuşmaktadır, 1 milyon insanımız
açlıkla boğuşmaktadır.
Yolsuzlukla ilgili mücadele
önemli, yolsuzlukla ilgili mücadele konusunda, Hükûmet, sadece kulaklarını
tıkamıştır ve kulaklarını tıkamaktan
başka hiçbir şey yapmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Eraslan, teşekkür
ediyorum.
MEHMET ERASLAN (Devamla) Sayın
Başkan, teşekkür edip ayrılacağım.
BAŞKAN Süre tamam. Açıklama
yaptım bu hususta. Onun için, bugün uygulayacağım bunu.
Teşekkür ederim. Buyurun siz efendim. Teşekkür ederim.
MEHMET ERASLAN (Devamla) Peki.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
ve hepinize teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, başka söz talebi yoktur.
Danışma Kurulu önerisini
oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri,
alınan karar gereğince, sözlü soru önergeleri ile diğer
denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşderenin,
Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S.
Sayısı: 305)
BAŞKAN 1inci sırada
yer alan Kanun Teklifinin geri alınan maddeleri ile ilgili komisyon
raporu gelmediğinden, Teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2nci sırada yer alan Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin
Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S.
Sayısı: 904)
BAŞKAN Komisyon?.. Yok.
Tasarının görüşülmesi
ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükûmeti
Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik
Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti
Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik
Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı:
1147)
BAŞKAN Komisyon?.. Yok.
Tasarının görüşülmesi
ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan, Vakıflar
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Adalet Komisyonları
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Adalet
Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı: 1239) (x)
BAŞKAN Komisyon?.. Burada.
Hükûmet?.. Burada.
Sayın milletvekilleri, geçen
birleşimde tasarının ikinci bölümü üzerindeki konuşmalar
ile soru-cevap işlemi tamamlanmıştı. Şimdi,
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
31inci maddeyi okutuyorum:
(x)
1239 S. Sayılı Basmayazı 1/11/2006 tarihli 13üncü Birleşim
Tutanağına eklidir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Vakıfların Muhasebesi
ve Denetimi
Vakıf muhasebesi
MADDE 31-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 31. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Mehmet Küçükaşık Muharrem Kılıç
Niğde Bursa Malatya
Feridun
Baloğlu Feridun
Ayvazoğlu Yüksel Çorbacıoğlu
Antalya Çorum Artvin
Madde 31.-
(A) Bu Kanun kapsamındaki vakıflar
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından belirlenecek
usul ve esaslara uygun olarak, muhasebe sistemlerinde tekdüzeni
sağlamak; varlık, yükümlülük ve kaynakları ile işlemlerini
gerçek mahiyetlerine uygun surette ve ihtiyatlılık ilkesi
çerçevesinde muhasebeleştirmek; finansal tablolarını
finansal bilgi edinme ihtiyacını karşılayabilecek
biçim ve içerikte, anlaşılır, güvenilir ve karşılaştırılabilir,
denetim, analiz ve yorumlamaya elverişli, zamanında ve
doğru şekilde hazırlamak zorundadırlar.
Bu Kanun kapsamındaki vakıflar
işlemlerini kayıt dışı bırakamazlar ve
gerçek mahiyetlerine uygun düşmeyen bir şekilde muhasebeleştiremezler;
kanuni ve yardımcı defterleri, kayıtları, şubeleri,
yurt içi ve yurt dışındaki birimleri ile hesap mutabakatı
sağlamadan bilançolarını kapatamazlar.
Vakıflar tarafından tutulacak
defter ve kayıtlar ile ilgili usul ve esaslar Vakıflar Genel
Müdürlüğü tarafından çıkarılacak yönetmelikle
belirlenir.
Mazbut vakıfların gelir
ve giderleri birlikte takip edilir.
Vakıf yönetim kurulu, vakıfın
mal varlığını korumakla yükümlüdür.
(B) Sanat Eserleri ve Yapı
İşleri Daire Başkanlığının görevleri
şunlardır:
a) Vakıf kültür varlıklarının
tespit ve envanterini yapmak ve belgelerini arşivlemek,
b) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait vakıf kültür varlıklarının röleve,
restitüsyon, restorasyon ve diğer projeleri ile yıllık
ve beş yıllık onarım programlarını hazırlayarak
veya hazırlatarak onarım ve restorasyonlarını
yapmak veya yaptırmak, talep halinde kontrollük görevi Genel
Müdürlükçe yürütülmek kaydıyla düzenlenecek protokol esasları
dahilinde kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilere
yaptırmak,
c) Vakıf kültür varlıkları
birim fiyat analizlerini hazırlamak, Genel Müdürce onaylandıktan
sonra yayınlanmasını sağlamak,
d) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait vakıf kültür varlıklarının onarım
ve restorasyon projeleri ile ilgili gerekli işlemleri yapmak
ve hali hazır durumlarını röleve ve fotoğraflarla
tespit etmek, gerektiğinde eser ile koruma alanlarının
kamulaştırma işlemlerini yürütmek,
e) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait vakıf kültür varlıklarının onarımı
ile yeni yapıların inşa, onarım ve ihale işlemlerini
yürütmek,
f) Vakıf kültür varlıklarının
ve yeni yapıların onarımı için gerekli görülen
malzemeleri satın almak, şantiye kurmak ve şantiyeleri
kontrol etmek,
g) 2863 sayılı Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile ilgili işlemleri
yürütmek üzere Turizm ve Kültür Bakanlığı ve koruma kurulları
ile ilgili ilişkileri yürütmek,
h) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak
(C)Yatırım ve Emlak Daire
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlüğe, mazbut,
mülhak ve cemaat vakıflarına ait taşınmaz malların
envanterini çıkarmak, kütük kayıtlarını tutmak,
b) Bu Kanun ve ilgili kanunlar uyarınca
vakfına intikali gereken taşınmaz malların tespitini
yaparak vakfı adına tapuya tescilini sağlamak, vakfı
adına tescil kararı verilmiş olanların işlemlerini
yürütmek, vakıf kültür varlıklarının mülkiyet ve
tasarruf işlemlerini yürütmek,
c) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait taşınmazların; imar uygulama ve kadastro
çalışmalarını takip etmek; kamulaştırma,
kiralama, vakıf konut veya hizmet statüsüne alma, çıkarma
işlemlerini yürütmek; kiralama usul ve esaslarını belirlemek;
kat karşılığı, yapım veya onarım karşılığı
kiralama modelleri ile değerlendirilmelerini sağlamak;
hür türlü tecavüzden korunmaları ile ilgili tedbirleri almak;
elde tutulmasında fayda görülmeyenlerin değiştirilmesi,
satılması ve gerekli görülen taşınmazların
satın alınması işlemlerini yürütmek,
d) Genel Müdürlüğe yapılacak
taşınmaz mal bağış işlemlerini yürütmek,
e) Tavize tabi olan taşınmaz
malların tespiti ile taviz bedellerinin tahsilini sağlamak,
f) Görev ve faaliyetlerinin gerektirdiği
alt yapı çalışmalarını yapmak veya yaptırmak,
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Eraslan.
Süreniz beş dakika.
ORHAN ERASLAN (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; kaldığımız
yerden Vakıflar Yasasını görüşmeye devam ediyoruz.
Başından da, geçen oturumlarda
da anlattığımız gibi, bu Yasa, düzenlenişi,
kuruluşu itibarıyla başından sonuna kadar yanlış
bir yasa olduğu için ve Yasa da esas itibarıyla madde madde
değil de bölüm bölüm temel yasa biçiminde görüşüldüğü
için, biz, Yasanın, verdiğimiz değişiklik önergelerinde
tümü üzerinde görüşlerimizi ifade etmeye devam edeceğiz.
Mademki Yasa temel yasadır
diye bölüm bölüm görüşülmesi öngörüldü, karar altına
alındı; mademki, maddeleri kamuoyundan saklandı; mademki,
maddeleri kamuoyundan kaçırıldı; o zaman, Yasanın
tümü üzerinde, neler getiriyor, neler götürüyor, kamuoyunu aydınlatmak
gibi bir görevimiz olduğuna inanıyoruz, bunu dile getirmek
durumundayız.
Değerli arkadaşlarım,
Vakıflar Yasasının, azınlık vakıflarıyla
ilgili neler getirdiğini anlatmaya çalışmıştım
daha önceki konuşmalarımda; anlaşılmayan yeri
varsa onları tekrar anlatacağız. O zaman değinmediğimiz
bir nokta kaldı. Zannedildi ki, belki zannediyor ki kimi arkadaşlarımız,
bu Yasa Tasarısı sadece azınlıklara birtakım
haklar getiriyor, olağan dışı haklar getiriyor da
başka, Türkiye açısından sakınca yaratacak düzenlemeler
içermiyor gibi anlaşılabilir. Bu doğru değil değerli
arkadaşlarım, bu düzenlemeyle yabancı vakıflar
açısından da çok büyük farklılıklar meydana geliyor.
Şimdi, bu Yasa tasarısıyla
vakıflar hukukumuz karşısında yabancıların
durumu şöyle, değerli arkadaşlarım:
1) Yabancı vakıfların
Türkiyede şube açmalarıyla ilgili durum,
2) Yabancılarca Türk yasasına
göre kurulan vakıfların durumu,
3) Türk vakıflarına yabancıların
yönetici olabilmeleri,
4) Cemaat vakıflarına
yabancıların yönetici olabilmeleri,
Ana başlıkları altında,
dört başlık altında incelemek gerekiyor.
Bu düzenlemeyle -eskiden de vardı
gerçi- yabancı vakıflar Türkiyeye şube açabiliyorlar,
bunda bir sınır yok, bu sınır kaldırılıyor,
bir hassasiyet yok. Oysa, belli koşulların getirilmesi daha
doğru olurdu. Şu, zevahiri kurtarmaz değerli arkadaşlarım:
Mütekabiliyet koşulu koyduk, mütekabiliyet var, varsın
açsınlar, ne mahzuru var? diye düşünülebilinir.
Şimdi, mütekabiliyet teorik
olarak doğrudur, ancak, Amerika Birleşik Devletlerinde
kaç Türk vatandaşı Amerikanın sistemini sarsabilecek
vakıf kurabilir ya da hangi Türk vakıfları şube
açabilir ya da Amerika Birleşik Devletlerinin vakıflarının
Türkiyede açtığı şubelerin durumu ne olabilir,
bunları bir değerlendirmek lazım. Mütekabiliyet, her
zaman durumu kurtarmaya yeterli değildir.
Şimdi, bir örnek biliyoruz.
Bir ünlü vakıf var, bir ünlü vakıf. Gittiği ülkelerde
rejimlere müdahaleler yapıyor, rejimleri değiştiriyor.
Soros Vakfı dediğimiz vakıf. Şimdi, bu, kontrol altına
alınmaz bir biçimde çeşitli ülkelerde Turuncu Devrim
adı altında yönetim müdahaleleri, yönetim değişiklikleri
yaptı. Nerede yaptı, bir hatırlayalım: Kırgızistanda
yaptı, Gürcistanda yaptı. Kiminde Mandalina Devrimi oldu,
kiminde Turuncu Devrim oldu. Ukraynada yaptı, Lübnanda yaptı.
Kiminde
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Kestane
devrimi.
ORHAN ERASLAN (Devamla) Yani, bu
sarı devrimler devam ediyor. Bu sarı devrimleri yapan, yani,
yönetimleri Amerikanlaştıran, yönetimleri Amerikan hegemonyasına
boyun eğdiren vakfın adı Soros Vakfı.
Değerli arkadaşlar, bakınız,
bir civar ülkelere bakın, Lübnandan Ukraynaya kadar, Gürcistandan
Sırbistana kadar, Arnavutluktan Kırgızistana kadar
müdahale edilmeyen yer yok.
Şimdi, bu düzenlemeyle, bu
tür vakıflara karşı da Türkiye bir anlamda savunmasız
hale getiriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Eraslan,
bir dakika içinde konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ORHAN ERASLAN (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Böyle bir yapıya Vakıflar
Yasasıyla olanak sağlanması, sınır tanınmaz
hale getirilmesi, doğrusu Türkiye için bizi derinden endişelendiriyor.
Nasıl endişelendirmesin? Türkiye'de de, ne yazık ki bu
Sorosçuların, Soros Vakfı taraftarlarının yandaşları
var. Türkiyede de bu tür müdahalelerin edilebilme olanakları
vardır. Yani, ulus devlet odur ki, kendine saygısı olan
devlet odur ki, yönetimlerini başka ülkelere boyun eğer durumda
tutmamak durumundadır, bunun kapılarını kapatmak
durumundadır. Bu açıklık bu Yasayla getiriliyor. Buna
dikkatinizi çekmek istiyorum.
Diğer bölümde söz aldığımda
konuşmama devam edeceğim.
Şimdilik hepinize saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
31inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
32nci maddeyi okutuyorum:
Beyanname verme yükümlülüğü
MADDE 32-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 32. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Mehmet Küçükaşık Muharrem Kılıç
Niğde Bursa Malatya
Feridun
Baloğlu Feridun
Ayvazoğlu Yüksel Çorbacıoğlu
Antalya Çorum Artvin
Madde 32-
(A) Vakıf yönetimi; vakfın
yönetici veya yönetim kurulu üyeleri listesini, bir önceki
yıla ait faaliyet raporlarını, mali tablolarını
ve bu tabloların uygun araçlarla yayınlandığına
dair belgeyi, vakıf taşınmazlarının listesini,
işletme ve iştiraklerinin mali tabloları ile yönetmelikle
belirlenecek diğer bilgileri içeren beyannameyi her takvim
yılının ilk altı ayı içerisinde elektronik ortamda
Genel Müdürlüğe verir.
(B) Genel Müdürlüğün görevleri
şunlardır:
a) Mazbut vakıfların vakfiyelerinde
veya vakfiye yerine geçen hüccet, berat, ferman gibi belgelerinde
yazılı hayrî, sosyal, kültürel ve ekonomik şart ve hizmetleri
yerine getirmek,
b) Vakfiyelerde öngörülen hizmetlerin
en iyi şekilde yerine getirilebilmesini sağlamak amacıyla
Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara ait paralar ile malları
değerlendirmek, daha fazla gelir getirici yatırımlara
tahsis etmek,
c) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait paralar ile işletmeler kurma, kurulmuş
şirketlere iştirak etme, bunların sermaye artışları
hususlarında karar vermek,
d) Yurt içi ve yurt dışındaki
vakıflara ait vakıf kültür varlıklarını ihya
etmek,
e) Mülhak, cemaat ve yeni vakıflar
ile esnaf vakıflarının denetimini yapmak,
f) Vakıflarla ilgili konularda;
araştırma, geliştirme, eğitim, kültür ve yayın
faaliyetlerinde bulunmak, ulusal ve uluslararası koordinasyonu
sağlamak,
g) Vakıf kültür varlıklarından
oluşan koleksiyonlar meydana getirmek; müze, kütüphane ve kültür
merkezleri kurmak,
h) Vakıflara ait müesseseleri
amaçlarına uygun olarak yaşatmak.
ı) Bu Kanun ve diğer kanunlar
ile Genel Müdürlüğe verilen görevleri yapmak.
Genel Müdürlük, vakıflara
ilişkin görevlerle ilgili olarak diğer kurum ve kuruluşlarla
işbirliği içerisinde çalışır ve koordinasyonun
sağlanması hususunda gerekli tedbirleri alır. Genel
Müdürlük gerektiğinde ihtiyaç duyulan konuyla sınırlı
olmak üzere 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tabi olmaksızın
uzman kişi, kurum ve kuruluşlardan danışmanlık
ve hukuki mütalaa şeklinde hizmet satın alabilir.
(C) Genel Müdürlüğün bütçesi;
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu çerçevesinde
hazırlanır. Bütçe, Vakıflar Meclisinin uygun görüşünden
sonra süresi içerisinde ilgili mercilere sunulur.
Gelir fazlaları ertesi
yıla devreder.
(D) Meclis üyeleri, görevleri süresince
ve görevlerinin sona ermesinden itibaren iki yıl süre ile Genel
Müdürlük ve ilgili kuruluşlarına karşı doğrudan
doğruya veya dolaylı olarak taahhüde giremez, komisyonculuk
ve temsilcilik yapamaz.
Meclis üyeleri görevleri süresince
edindikleri gizli bilgi ve belgeleri kanunen yetkili kılınan
mercilerden başkasına açıklayamaz, kendilerinin veya
üçüncü şahısların lehine veya aleyhine kullanamazlar.
Bu yükümlülük görevden ayrılmalarından sonra da devam
eder.
Mazereti olmaksızın üst
üste üç veya yılda toplam on toplantıya katılmayanların
üyeliği sona erer.
(E) Genel Müdürlüğün merkez
teşkilatı; ana hizmet, danışma, denetim ve yardımcı
hizmet birimlerinden oluşur.
Genel Müdürlüğün merkez
teşkilatı ekli (I) sayılı cetvelde gösterilmiştir.
(F) Genel Müdür, Genel Müdürlüğün
en üst amiri olup Genel Müdürlüğü temsil eder.
Genel Müdür, Genel Müdürlük faaliyetlerini;
vakfiye şartlarına, kalkınma planlarına, yıllık
programlara ve mevzuata uygun olarak, görev alanına giren konularda
diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde
Başbakana veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün bağlı
olduğu Devlet Bakanına karşı sorumlu olarak yürütür.
Genel Müdür, merkez ve taşra
teşkilatının faaliyetlerini, işlemlerini ve hesaplarını
denetlemek veya denetletmekle ayrıca vakıfların faaliyetlerinin
amaçlarına uygunluğunun denetimini gözetlemekle görevli
ve yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Eraslan, buyurun.
ORHAN ERASLAN (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yine önerge üzerine söz
almış bulunuyorum.
Ne acıdır ki, hiçbir niteliği
itibarıyla temel yasa özelliğini taşımayan bu Yasayı
madde madde görüşerek onun üzerinde doğru değişiklikler
yapabilmemize imkân tanınmadı, görüşlerimizi ifade
etmemize de imkân tanınmadı, kamuoyunun da bilgilenmesine
imkân tanınmadı değerli arkadaşlarım. Bu çerçevede,
yani, İç Tüzükün tanıdığı bir hakkın değerli
İktidar Partisi Grubunca kötüye kullanılması sonucu,
biz de görüşlerimizi ancak bu şekilde verdiğimiz önergeler
üzerine söz alarak dile getirebilme olanağına kavuştuk,
kavuşmak için çaba sarf ediyoruz. Yani, konuşmalarımız
parça parça oluyor. Yani, selamlama ve veda etme faslını
bir yana bırakırsak, üçer dakikalık konuşmalarla
Genel Kurulu bilgilendirmeye, düşüncelerimizi açıklamaya
çalışıyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
Cumhuriyet Halk Partisi Vakıflar Yasasına niye bu kadar
önem veriyor, niye bu kadar karşı çıkıyor, niye
İç Tüzükteki bütün olanakları kullanarak sizlerin bir yanlış
adım atmanıza engel olmaya çalışıyor? Demin,
geçen oturumlarda azınlıklarla ilgili konuları
açıklamaya çalıştım. Demin yabancı vakıflarla
ilgili konuları açıklarken söz sürem bittiği için, orada
kalmıştık, ona devam edeceğim.
Değerli arkadaşlarım,
bu Yasayla, sadece yabancı vakıfların sınırsız
bir biçimde ülkemizde şube açmalarına olanak tanımıyoruz.
Bunun dışında, yabancılarca Türkiyede vakıf
kurulmasına da sınırsız olanak tanıyoruz.
İşin daha garibini söyleyeyim: Şimdi, kurucularının
tamamı yabancı olan vakıf Türk yasalarına göre kurulduğunda
bu vakıf Türk vakfı sayılıyor. Türk vakıflarının
tabi olduğu ahkâma, hükümlere tabi olmak durumunda. Yani, herhangi
bir sınırlama yok. Türk vakfı neyse, yabancının,
tümü kurucularının yabancı olan şahısların
kurduğu vakıf da o özellikleri taşıyor. Bu konuda
ilk başta Hükûmet tasarısında mülkiyetle ilgili de bir
sınırlama yoktu. Biz, buna itiraz ettik Cumhuriyet Halk Partililer
olarak: Aman efendim, Tapu Kanununun 35inci maddesini tamamen deliyorsunuz,
buradaki sınırlara uymamak suretiyle bireyler adına
yaptığınız sınırlamanın bir mantığı
yoktur, hiç olmazsa bunu koyun. diye ısrarımız üzerine
12nci maddenin son fıkrasına, yani kurucularının
çoğunluğu yabancı uyruklu olması halinde Tapu
Kanununun 35inci maddesindeki sınırlara uyulur gibi
bir hüküm getirildi, ama, bu, sınırsız mülkiyet edinmesini
yabancı vakıfların, yabancılarca kurulan vakıfların
yeteri kadar engelleyen bir unsur değil değerli arkadaşlarım.
Çünkü, bu Vakıflar Yasasında şöyle bir özellik var: Vakıflara
sınırsız teşvikler verildi. Bunlar verilmeli mi?
Belki Türk vakıfları açısından düşünülecek
noktalar, verilmesi arzu edilecek noktalar vardır; bunlar tamam
ama, hepsini bir yasayla çözmeye kalktığımız için
istenilmeyen neticeler de doğuyor.
Şimdi, şirket kurabilecek
vakıflar, değerli arkadaşlar, ticari faaliyet yapabilecekler
her alanda; alan sınırlaması yok; gelir getirici, kazanç
getirici ve bu uğurda sınırsız mülkiyet edinimlerinde
bulunabilecekler. Şimdi, olayı bu şekilde düşündüğünüz
zaman, ülkenin savunması açısından, geleceği
açısından sıkıntılı durumların ortaya
çıkacağı tabiidir.
Yine, değerli arkadaşlarım,
süremiz bitiyor ama, bitmeden önce bir noktayı daha söyleyeceğim:
Yabancılar, Türk vakıflarına da yönetici olabilecekler,
bu konuda da bir sınırlama yoktur. İşin enteresanı,
bu yönetici olmaları hem yeni vakıflara -yani Medeni Yasa
ahkâmına göre kurulmuş vakıflara- hem de eski vakıflara
yönetici olmayı, idareci olmayı kapsıyor. Yani, cemaat
vakıflarına da yabancılar, sınırsız bir
biçimde yönetici olabilecekler. Yani, herhangi bir cemaat vakfı,
yani, Türk vatandaşlarına ait olan cemaat vakfı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN ERASLAN (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Konuşmanızı
tamamlayın Sayın Eraslan.
Buyurun.
ORHAN ERASLAN (Devamla) Biliyorsunuz,
azınlıklar bizim vatandaşlarımızdır. Onların
kurduğu, onlarca yönetilen vakıflar eskiden ancak onların
yönetiminde eksilme olduğu takdirde ancak onların kendi
içinden tamamlanabilirdi. Şimdi, yeni getirilen düzenlemeyle,
diyelim ki, herhangi bir Rum vakfı, herhangi bir kilise vakfı,
yani o cemaatin yöneticileri kalmasa bile, bu defa, diyelim ki
Amerikadan, diyelim ki Almanyadan, diyelim ki Yunanistandan, diyelim
ki herhangi bir ülkeden gelerek Türkiyede yönetici olabilecekler,
eski vakıflara da yönetici olabilecekler. Bunun getirdiği
çok büyük problemler olacaktır. Bunları şimdiden arkadaşlarımız
tahayyül edemiyor, öngöremiyor ama, çok büyük problemleri birlikte
yaşayacağımızı göreceğiz. Bu konuda
sizleri uyarmayı kendimize bir vazife sayıyoruz.
Şimdilik yine söz sürem bitti,
saygıyla selamlıyorum. Devam edeceğim değerli arkadaşlar.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Eraslan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
32nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
33üncü maddeyi okutuyorum:
Vakıfların denetimi
MADDE 33-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır; önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 33. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Mehmet Küçükaşık Muharrem Kılıç
Niğde Bursa Malatya
Feridun
Ayvazoğlu Feridun
Baloğlu Yüksel Çorbacıoğlu
Çorum Antalya Artvin
Madde 33
(A) Mazbut, mülhak, cemaat ve yeni
vakıflarda Vakıflar Genel Müdürlüğünün denetimi
esastır. Vakıf; organları tarafından denetlenebileceği
gibi, bağımsız denetim kuruluşlarına da denetim
yaptırabilir.
Vakıf yöneticileri, en az
yılda bir defa yapılacak iç denetim raporları ile sonuçlarını,
rapor tarihini takip eden iki ay içerisinde Genel Müdürlüğe
bildirir.
Vakıfların amaca ve yasalara
uygunluk denetimi ile iktisadi işletmelerinin ve iştiraklerinin
faaliyet ve mevzuata uygunluk denetimi Genel Müdürlükçe yapılır.
(B) Kültür ve Tescil Daire Başkanlığının
görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlük arşivinde
bulunan vakfiye, ferman, berat, hüccet ve benzeri belgelerin tercüme
ve transkripsiyonunu yapmak, tasnif etmek ve arşivlemek,
b) Vakıfların merkezî sicil
kayıtlarını tutmak, kurulacak yeni vakıfların
merkezî sicile tescilini yapmak,
c) Devlet arşiv, kütüphane ve
müzeleri ile gerçek ve tüzel kişilerin elinde bulunan vakfiye
ve benzeri belgeleri tespit ederek bunların Genel Müdürlük arşivine
intikalini sağlamak,
d) Tevliyet, intifa hakkı,
mazbutiyet, şart tebdili ile hayır şartlarının
güncelleştirilmesi gibi belgeleri sicile kaydederek arşivlemek,
e) İlmi araştırmaların
güvenlik içinde yürütülmesini sağlamak,
f) Teberrukat eşyanın en
geç beş yılda bir sayımını yaptırarak demirbaş
kayıtları ile mutabakatını sağlamak,
g) Vakıflarla ve vakıf
kültür varlıklarıyla ilgili yayın faaliyetinde bulunmak,
h) Vakıf müze, kütüphane ve
kültür merkezlerini açmak, denetlemek,
ı) Yurt içi ve yurt dışındaki
vakıf ve üst kuruluşlarıyla işbirliği içerisinde
bilimsel, kültürel ve sosyal etkinlikler düzenlemek, projeler üretmek,
j) Arşivlerin kullanılmasını
kolaylaştıracak ve her tür ilmi çalışmalar için
fayda sağlayacak şekilde bir arşiv yönetim sistemi
kurmak ve bu sistemin çalışmasını sağlamak,
k) Ulusal ve uluslararası toplantılar,
konferans, panel, sempozyum, açık oturum, sergi, fuar gibi etkinlikler
düzenlemek,
l) Vakıflara ait taşınır
kültür varlıklarının korunması ve kaçakçılığın
önlenmesi için gerekli tedbirleri almak ve kaçırılan eserlerin
iadesi ile ilgili işlemleri yürütmek,
m) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(C) Dış İlişkiler
Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Dışişleri Bakanlığının
bilgisi altında Genel Müdürlüğün uluslararası kuruluşlarla
ilişki ve işlemlerini yürütmek,
b) Vakıflarla ilgili uluslararası
alandaki gelişmeleri takip etmek,
c) Yurt dışı vakıf
emlak konuları ile ilgili işlemleri yürütmek,
d) Genel Müdürlüğün Avrupa
Birliği ile ilgili yapacağı çalışmaları,
diğer birimlerle koordinasyon sağlayarak yürütmek,
e) Genel Müdürlüğün görev alanına
giren konularda Türkiyede düzenlenecek uluslararası toplantıların
organizasyonunu yapmak ve buna ilişkin işlemleri yürütmek,
f) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(D) Genel Müdürlüğün danışma
birimleri şunlardır:
a) Hukuk Müşavirliği,
b) Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı,
c) Strateji Geliştirme Daire
Başkanlığı,
d) Basın ve Halkla
İlişkiler Müşavirliği.
(E) Genel Müdürlüğün yardımcı
hizmet birimleri şunlardır:
a) Personel ve Eğitim Dairesi
Başkanlığı,
b) İdari İşler Daire
Başkanlığı.
(F) Genel Müdürlüğün taşra
teşkilatı ekli (II) sayılı cetvelde gösterilmiştir.
Bu cetvelde yer alan birimlerin kurulup kaldırılmasına,
yer ve bağlantı değişikliklerinin yapılmasına
Genel Müdürlüğün önerisi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Taşra teşkilatının
çalışma usul ve esasları tüzükle belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Eraslan.
ORHAN ERASLAN (Niğde) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; tekrar saygıyla selamlıyorum.
Büyük bir inançla, büyük bir dirençle
ve büyük bir umutla bir yanlışın önlenmesi için çaba sarf
ediyorum. Çabamı anlayışla karşılayacağınızı
umuyorum değerli arkadaşlarım. İnşallah faydası
olur, inşallah Meclis tutanaklarında, ya, adam da zamanında
söylemişmiş, niye böyle yaptık denilmez, inşallah,
temenni ediyorum bunlar dikkate alınır.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, yabancı vakıfların ve yabancılarca kurulan
vakıfların durumunu değerlendirdikten sonra, vakıflar
hukukumuzda yabancıların durumunu da bir değerlendirme
ihtiyacı duyduk ve dedik ki, yeni yasal düzenlemeyle yabancılar
Arkadaşlar, yabancı ne demek? Yabancı, Türk vatandaşı
olmayan demektir. Yani, bizim İstanbulda oturan azınlığa
mensup Rum, Ermeni, Musevi cemaatine mensup insanlar yabancı
değildir, onlar bizim vatandaşımızdır. Yabancı,
diyelim ki Amerika Birleşik Devletleri, diyelim ki Yunanistan,
diyelim ki Kıbrıs Rum Kesimi, Fransa vesaire gibi ülkelerin
tabiiyetinde olan, onların uyruğunda olan kişilerdir.
Şimdi, getirilen düzenlemeyle
hiçbir vakıf çeşidi ayrılmaksızın bunlar yönetime
gelebilecekler. Bunun anlamı şudur arkadaşlar:
Şimdi, bizde azınlık vakıfları var. Azınlık
vakıflarının hukuki dayanağını Yasanın
bütünü üzerine konuşmamda açıklamıştım. Lozan
Barış Antlaşmasının 37-44 maddelerinden kaynaklanır
ve Anayasanın 90ıncı maddesi çerçevesinde bir istisna
olgusudur, yani bir istisnadır. Dinsel, etniksel, mezhepsel konularda
vakıf kurulamaz hükmünün, Medeni Kanunun 101/4 hükmünün bir istisnasıdır;
kaynağı da Anayasanın 90ıncı maddesidir diye
açıklamıştım.
Şimdi, bu çerçevede kurulan
bir istisna vakfa yabancının yönetici olabilmesi söz konusu
olabilecektir değerli arkadaşlarım. Bunun anlamı
şudur: İstanbulda Patrikhane olarak adlandırdığımız
organizasyon dört vakıftan ibarettir. Bu dört vakfın yönetimine
Amerikan vatandaşlarının girmesine olanak tanınıyor,
örneğin Amerikan vatandaşlarının veya Yunanistan
vatandaşlarının girmesine olanak tanınıyor.
Yani, bizim vatandaşımız olan kişilerin vakıf
yönetiminde olmasına bir itirazımız yok, hangi dinî
inanıştan, hangi mezhepten, neden olursa olsun; ama, böyle
bir istisnayı içeren vakfa, yabancılar, yönetimine girebilecekler.
Şimdi, zaten bunun, hani söyleniyor
hep Patrik ekümenik olacak, olmayacak. İşte, Patriğin
ekümenikliğine doğru bir adım atılıyor. Bunu,
lafla, biz yapmayacağız demekle olmaz. Patrikhanenin ekümenikliğine
doğru adım adım döşeniyor bu. Nasıl döşeniyor?
Şimdi:
1) Yabancılar yönetimde yer
alabilecekler. Dolayısıyla, cemaati azaldı, çoğaldı,
şöyle oldu, böyle oldu, gittiydi, geldiydi diye bir sorun yok.
2) Değerli arkadaşlarım,
bu da yetmiyor, sınırsız olarak dışarıdan
yardım alabilecekler, yurt dışındaki kuruluşlara,
birliklere, üst birliklere katılabilecekler, yani, evrensel
bir durumu söz konusu olabilecek.
3) Mallarını birbirine
devredip belki o Patrikhanenin dört vakfı bir vakıf haline
gelme ve bir tüzel kişilik haline gelebilme imkânına sahip
olabilecek.
Değerli arkadaşlarım,
mallarını birbirine devretmek ne demek? Yani, mazbutaya
alınmış bir vakfın dahi, bu maddeden hareketle, yani,
infisah etmiş, sönmüş bir azınlık vakfının
dahi bu maddeden hareketle mal varlığını yaşayan
bir vakfa devretmesine olanak tanınıyor. 59 tane mazbutaya
alınan azınlık vakfı vardır, cemaate mahsus vakıf
vardır. Bunlar, devletin yönetimindedir, mazbutaya alınmıştır,
cemaati bitmiştir. Şimdi, bu düzenlemeyle, bu Kanundaki
düzenlemeyle, onların aynı amaçtaki diğer vakıflara
mallarını devredebilir hükmü gereği, o mallara talep
hakkını veriyoruz. Yine, birbirine devir gereği güçlü
organizasyonları, tek vakıflar halinde tüzel kişilikleri
ve olanak verebiliyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
ORHAN ERASLAN (Devamla)
ve değerli
arkadaşlarım, bunu yaparken, bir yandan da yabancıyı
vakıf yönetimine alabiliyoruz. Bunun sonu nereye varır,
bakınız, ben size söyleyeyim değerli arkadaşlar:
Vakıf yönetimine yabancı girebiliyorsa, Patrik de yabancı
olabilir anlayışına varır. Bunun sonucu, bunu tarih
düşmek için söylüyorum, Amerika Birleşik Devletlerinden
Patrik getirmeye, Patrikhaneye Patrik getirmeye kadar gider ve o
zaman, Patrik ekümenik mi olur, ekümenik mi olmaz, onun orasını
siz düşünün, birazcık muhayyilenizi zorlayın. Haa,
ekümenik olursa ne olur derseniz, onu ileride söz aldığımda
açıklamaya çalışacağım.
Değerli arkadaşlarım,
tehlikeli bir yoldasınız, yanlış bir yoldasınız.
Lütfen, geri dönün.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin Bey, İç
Tüzükün 69uncu maddesine göre, Hükûmetin teklif etmediği, fakat,
Hükûmete atfedilen, yanlış olarak sunulan bir görüşle
ilgili olarak açıklama yapma talebinde bulunmuştur.
Şimdi, İç Tüzükün 69uncu
maddesine göre Hükûmet adına Sayın Mehmet Ali Şahine
söz vereceğim.
Buyurun Sayın Bakanım.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
V.-
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
3.-
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali
Şahinin, Niğde Milletvekili Orhan Eraslanın,
konuşmasında, Hükûmete sataşması nedeniyle
konuşması
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Sayın Başkanım,
değerli arkadaşlar; Başkanım çok teşekkür ederim.
Deminden beri, üst üste, önergeler
üzerinde söz alan Değerli Arkadaşımız Sayın
Eraslan, çok üzülerek söylemek zorundayım, bu tasarıda olmayan
bir şeyi varmış gibi göstererek, maalesef, Parlamentoyu
ve kamuoyunu bilerek aldatmaya çalışmaktadır. Son derece
üzülüyorum.
ORHAN ERASLAN (Niğde) Cevabını
alırsınız
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) Bir milletvekili arkadaşımızın,
gerçek yüzünü bildiği halde, bu tasarıda olmadığını
bildiği halde, sanki varmış gibi burada değerlendirmeler
yapması, bu tasarıyı sevk eden Hükûmeti, efendim yanlış
yapıyorsunuz, lütfen geri alın gibi birtakım tavsiyelerle,
tasarının sanki kötü niyetle hazırlanmış intibaını
verici cümlelerle değerlendirme yapmasını üzüntüyle
karşılıyorum.
Şimdi diyor ki: Yabancı
vakıflar Türkiyede, bu Yasayla istedikleri gibi faaliyette
bulunma, şube açma imkânına sahip oluyorlar. Değerli
arkadaşlar, şu tasarının hiçbir yerinde, başka
ülkelerde kurulmuş yabancı vakıflarla ilgili bir tek
cümlelik bir düzenleme yoktur. Ama, Sayın Sözcü, Sayın Eraslan,
bu tasarıyla, bizim, yabancı ülkelerde kurulmuş vakıfların
Türkiyede faaliyette bulunma, şube açma haklarını
elde edeceğini söylüyor. Halbuki, böyle bir düzenleme şu
anda yürürlükte bulunan Medeni Kanunda var. Türk Medeni Kanununun
92nci maddesi şöyle diyor: Yabancı dernekler, Dışişleri
Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle,
İçişleri Bakanlığının izniyle Türkiyede
faaliyette ve iş birliğinde bulunabilirler, şube açabilirler,
üst kuruluşlar kurabilir ve kurulmuş üst kuruluşlara
katılabilirler. Peki, Medeni Kanunun bu cümlesi, diyeceksiniz
ki, derneklerle ilgili, vakıflardan bahsetmiyor. Ama, Medeni
Kanunun 117nci maddesi Derneklerin uluslararası faaliyette
bulunmalarına ve üst kuruluş kurmalarına ilişkin
hükümler kıyas yoluyla vakıflar hakkında da uygulanır.
92 ve 117. Demek ki, bu düzenlemeler bu Kanunla gelmemiş, daha
önce yürürlüğe girmiş olan, hâlâ yürürlükte bulunan Medeni
Kanunla gelmiş.
ORHAN ERASLAN (Niğde)
Doğru değil, açıklayacağız efendim. Belgeli
açıklayayım. Mahcup olursunuz. Belgeli açıklayayım.
Cevap hakkı kullanacağım.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) O nedenle, Sayın Eraslan,
maalesef, kendi vehimlerini
ORHAN ERASLAN (Niğde) Vehim
değil.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)
vehimlerini burada gerçekmiş
gibi göstermek suretiyle sizleri ve sizlerin şahsında muhterem
kamuoyunu yanıltıyor. O nedenle, Hükûmet olarak, üzülerek
de olsa, açıklama yapma ihtiyacını duyuyorum.
Bir şey daha söyledi biraz önce:
Efendim, bu cemaat vakıfları var ya, bu cemaat vakıflarına
Amerikadan Amerikalı bir vatandaş gelir, yönetici olabilir.
ORHAN ERASLAN (Niğde) Evet.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) Sayın Eraslan, Allah
aşkına, bakar mısınız şu 3üncü maddeye
Arkadaşlar, önünüzdeyse lütfen açın, bu tasarının
3üncü maddesine bir bakın. Ne diyor bakın
Cemaat vakfı
neymiş? Cemaat vakfını tarif ediyor bu Yasa: Vakfiyeleri
olup olmadığına bakılmaksızın 2762 sayılı
Vakıflar Kanunu gereğince tüzel kişilik kazanmış
mensupları, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Türkiyedeki
gayrimüslim cemaate ait vakıflardır. Sayın Eraslan ne
diyor? Bu cemaat vakıflarına Amerikalı vatandaşlar
gelir üye olur, yönetici olur. Yahu arkadaş, 3üncü maddede,
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak koşulunu beraber
getirmedik mi? Bu var mı, yok muydu? Niye yanıltıyorsunuz
kamuoyunu, elinize ne geçecek? (AK Parti sıralarından alkışlar)
Efendim, mazbutiye alınmış
cemaat vakıfları var, onlar, şu anda hâlâ faaliyette
bulunan diğer vakıflarla birleşebilirler. Yok böyle
bir şey, bir düzenleme. Mazbutiye alınmış hiçbir
vakfı, biz, mazbutiyeden çıkarmayız, bu Yasa böyle bir
düşünceyi de getirmiyor. O nedenle, söylediklerinin, şu
ana kadar söylediklerinin tamamı, maalesef, doğru değildir.
Başka kelime kullanacaktım, ama, en hafifini kullanıyorum,
doğru değildir; kamuoyunu yanıltmaya yönelik ifadelerdir.
ORHAN ERASLAN (Niğde) Onlar
size inikas edecektir. Sayın Bakan, dikkatli açıklama yapın,
aksini ispat edeceğim, mahcup olacaksınız.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) Yani, böylesine, bu konularla
ilgili araştırma yapmış, araştırma yaptığını
burada defalarca ifade eden, üstünde çok çalıştığını
ifade eden bir arkadaşımızın, tasarıya
bağlı kalarak ve gerçeklere bağlı kalarak burada
konuşmasını bekliyoruz ve kamuoyunu yanıltıcı
beyanlardan uzak durmasını özenle, bir parlamenter olarak,
bir parlamenter arkadaşımız olarak, kendisinden istirham
ediyorum. Böyle bir açıklamayı yapmak zorunda kaldım,
çünkü, gerçek, söyledikleri gibi değildir.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Açıklama değil ki, suçlama.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Bakanım.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Adalet
Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı: 1239) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Arayacağım
Sayın Anadol. Maddeyi oylarınıza sunup karar yeter sayısını
arayacağım.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, Kâtip Üyeler arasında ihtilaf vardır,
işari oylamayı elektronik cihazla yapacağım ve
karar yeter sayısını arayacağım.
Sayın milletvekilleri, 33üncü
maddenin oylamasıdır ve karar yeter sayısını
arıyoruz.
Oylama için iki dakika süre veriyorum
ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, karar yeter sayısı
vardır, madde kabul edilmiştir.
34üncü maddeyi okutuyorum:
Yönetim ve temsil masrafı
MADDE 34
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 34. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Mehmet Küçükaşık Muharrem Kılıç
Niğde Bursa Malatya
Feridun
Ayvazoğlu Feridun
Baloğlu Yüksel Çorbacıoğlu
Çorum Antalya Artvin
Madde 34
(A) İntifa hakkına konu
mazbut vakıfların yıllık gayri safi gelirlerinin
yüzde otuz beşi ile Genel Müdürlük tarafından geçici olarak
yönetilen vakıfların yıllık gayri safi gelirlerinin
yüzde yirmisi yönetim ve temsil masrafı olarak Genel Müdürlük
bütçesine gelir kaydedilir.
(B) Genel Müdürlük personeli 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tabidir.
Genel Müdürlükte; Genel Müdür, Genel
Müdür Yardımcısı, Vakıflar Meclisi Üyesi, I. Hukuk
Müşaviri, Rehberlik ve Teftiş Başkanı, Daire
Başkanı, Bölge Müdürü, Hukuk Müşaviri, Müdür, Şube
Müdürü, müfettiş yardımcıları ve müfettişler,
Vakıf Uzmanı, sanat tarihçileri, müze araştırmacıları,
Avukat, Mimar ve Mühendis ile Tekniker kadrolarına atananlar,
kadroları karşılık gösterilmek suretiyle, 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu ve diğer kanunların sözleşmeli
personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine
bağlı olmaksızın sözleşmeli çalıştırılabilir.
Sözleşmeli olarak Genel Müdürlükte
fiilen çalışan personele bu Kanuna ekli (III) sayılı
cetvelde unvanlar itibarıyla yer alan taban ve tavan ücretleri
arasında kalmak üzere, Meclis tarafından belirlenecek tutarda
aylık brüt sözleşme ücreti ödenir. Başbakanlık merkez
teşkilatında sözleşmeli olarak çalıştırılan
emsali personelin yararlandığı ücret artışlarından
Genel Müdürlükte çalışan sözleşmeli personel de aynı
usul ve esaslara göre aynen yararlandırılır. Bu personel
T.C. Emekli Sandığı ile ilişkilendirilir. Söz konusu
personele, çalıştıkları günlerle orantılı
olarak (hastalık ve yıllık izinleri dahil), ocak, nisan,
temmuz ve ekim aylarında birer aylık sözleşme ücreti
tutarında ikramiye ödenir. Bunlardan üstün gayret ve çalışmaları
sonucunda emsallerine göre başarılı çalışma
yaptıkları tespit edilenlere Genel Müdürün teklifi, ilgili
Bakanın uygun görüşü üzerine Başbakan onayı ile
haziran ve aralık aylarında birer aylık sözleşme
ücreti tutarına kadar teşvik ikramiyesi ödenebilir. Bu
fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ile
söz konusu personele yapılacak diğer ödemeler Bakanlar
Kurulunca tespit edilir.
Genel Müdürlük merkez ve taşra
teşkilatı kadrolarında çalışan memurlara
(kadro karşılığı sözleşmeli personel hariç)
10/10/1984 tarihli 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulü Hakkında Kanunun 31 inci maddesinde yer alan fazla çalışma
ücreti aynı usul ve esaslara göre ödenir.
(C) Genel Müdürlük görevlerinin
gerektirdiği uzmanlık hizmetleri, Vakıf Uzmanı
ve Uzman yardımcılarından oluşan meslek personeli
eliyle yürütülür.
Vakıf Uzman Yardımcılığına
atanabilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
48 inci maddesinde sayılanlara ek olarak aşağıdaki
şartlar aranır:
a) En az dört yıllık
eğitim veren yurt içi veya bunlara denkliği Yükseköğretim
Kurulu tarafından onaylanmış yurt dışındaki
fakülte veya yüksek okullardan mezun olmak,
b) Merkezi sistemle yapılacak
memur seçme sınavında başarılı olmak veya Vakıflar
Genel Müdürlüğünde en az on yıl hizmetinin bulunması
ve son altı yıl sicil notunun yetmiş ve üzeri olması,
c) Kamu Personeli Yabancı
Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (B) düzeyinde başarılı
olmak,
d) Genel Müdürlükçe yapılacak
sınavda başarılı olmak,
e) Genel Müdürlükçe yapılacak
sınavın yapıldığı tarihte otuz yaşını
doldurmamış olmak.
Vakıf Uzman Yardımcılığına
atananlar, üç yıl çalışmak, olumlu sicil almak ve hazırlayacağı
tezin kabul edilmesi kaydıyla açılacak Vakıf Uzmanı
mesleki yeterlilik sınavına girme hakkını kazanırlar.
Sınavda başarılı olanlar Vakıf Uzmanı
olarak atanırlar. İkinci sınavda da başarılı
olamayanlar durumlarına uygun memur kadrolarına atanırlar.
Vakıf Uzman Yardımcılığı
sınavı, eğitim programları ve süresi, tez hazırlama,
mesleki yeterlilik sınavı ile çalışma usul ve esasları
yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Eraslan.
ORHAN ERASLAN (Niğde) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; şimdi, yabancıların
vakıflarının durumuyla, yabancılarca kurulacak
vakıfları ben aynı başlık altında inceledim.
Herhâlde, Sayın Bakan bunu kaçırmış. Öyle anlaşılıyor
ki, benim anlattıklarımdan ya hiçbir şey anlamamış
ya da bilinçli olarak Genel Kurulu ve kamuoyunu yanıltma çabası
içerisinde görüyorum. Hele hele, tasarıyı söylerse, Adalet
Komisyonu raporunu değil de, tasarıyı söylerse, tasarıda
söyleyecek o kadar çok şeyimiz var ki. Bu tasarı, arkadaşlar,
Sevrin ihyasıdır. Bu bir vehim değildir. Tasarı
Sevrin ihyasıdır. Biz buna birtakım müdahalelerde bulunduk
Cumhuriyet Halk Partili üyeler olarak. Bir parça, bizim müdahalelerimizle
tasarı toplandı. Şimdi, burada hak inkâr gelerek, yoktur
diyerek gerçeği nasıl değiştirebilirsiniz?
Bakın, şimdi, iki noktada
ben konuyu irdelemiştim. Birincisi, yabancıların vakıflarının
şube açmalarıyla ilgili. Tutanağı getirin bakın
O eskiden de mevcuttu ama, birtakım sınırlamalar kaldırıldı.
dedim, onun üzerinde çok uzun değinmedim, sadece Soros vakıflarıyla
ilgili değinme yaptım. Asıl değindiğim nokta
şu: Yabancıların Türkiyede vakıf kurmaları
ve Türkiyede kurulmuş vakıflara yönetici olabilmeleri.
Diyor ki Sayın Bakan: Yabancıların
Türkiyede kurulmuş vakıflara yönetici olabilmeleri nerede
düzenlendi de
Sayın Eraslan gerçeği ifade etmiyor.
Başka şey diyecektim,
ama
Ona nezaketim elvermiyor demek istedi. Yalan söylüyor demek
istiyor.
Peki, hangimiz yalanız, okuyorum
yasa maddesi. Değerli arkadaşlar
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum)
Yanlış söylüyorsun
ORHAN ERASLAN (Devamla) Ee canım
Nuri bey, buyur gel sen açıkla, söz al, engel hâl mi var!
Şimdi, değerli arkadaşlar,
bakınız, 6ncı madde, açın lütfen bakın. Hükûmet
tasarısı, son fıkrası: Vakıfların yönetim
organlarında görev alanların çoğunluğunun Türkiyede
yerleşik bulunması gerekir.
Türk vatandaşı olması
gerekir değil arkadaşlar, Türkiyede yerleşik bulunması
gerekir.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Yeni vakıflar
Üçüncü fıkrayı oku.
ORHAN ERASLAN (Devamla) Hayır,
bakın, o yeni vakıfları, iyi dinleyin, Cumhuriyet Halk
Partililer -getirelim tutanakları da oradan bakın- biz
söyledik yanlış yapıyorsunuz kardeşim, hiç olmazsa
yeni vakıfları deyin, hiç olmazsa burada vakfiye
şartlarına uydurun diye.
Bakınız Hükûmet tasarısında
diyor, Hükûmet tasarısında. Hükûmet tasarısını
okuyorum, Hükûmet tasarısının 6ncı maddesinin son
fıkrası, tekrar okuyorum, bir daha dinleyin: Vakıfların
yönetim organlarında görev alanların çoğunluğunun,
Türkiyede yerleşik bulunması gerekir.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
bu bir.
İki, bakın, aynı maddenin
üçüncü fıkrası, Hükûmet tasarısı. Hükûmet tasarısında
yok diyordu ya Sayın Bakan, Hükûmet tasarısında olmadığı
hâlde benim yalan söylediğimi söylüyordu ya Sayın Bakan.
Bakınız, üçüncü fıkrasında ne diyor: Cemaat vakıflarının
yöneticileri mensuplarınca seçilir. Vakıf yöneticilerinin
seçim usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir. Bakınız,
bu Hükûmet tasarısında.
Kimi seçer cemaat vakıfları
mensuplarınca, orası belli değil. Hangi vatandaşı
seçer, orası da belli değil. Orada bir sınırlama
mı var?.. Aynı maddenin son fıkrasında da, zaten,
Türk vatandaşı olmayanların da yer alabileceği
söz konusu.
Biz bu tehlikeyi gördüğümüz
için Cumhuriyet Halk Partililer olarak, şunu, şu değişikliği
yaptırtmak için
Tutanakları burada, gelir okurum, mahcup
olur. Onun için Sayın Bakanınıza söyledim. Mahcubiyet
yaşarsınız, doğruyu konuşun; mahcubiyet yaşarsınız,
kamuoyunu yanıltma adına konuşmayın burada.
Şimdi, onun için biz yeni vakıflar
dedik. Yeni vakıfların yöneticileri
Bizim düşüncemiz
şuydu: Türk vatandaşı olsundu. Bunu kabul ettiremeyince,
hiç olmazsa bunu yeni vakıflara hasredin
Cemaat vakıflarında
da kendi aralarından lafını eklettirdik. Bunlar Cumhuriyet
Halk Partililerin çabalarıyla eklenmiş şeylerdir.
Burada, Sayın Bakan, ya, bir
badireye sokuyorduk ülkeyi, yani, teşekkür ederiz size, bir
parça topladınız
Ama, hâlâ tehlike geçmiş değil,
hâlâ sıkıntı devam ediyor.
Arkadaşlar, bu proje, çok
açık söylüyorum, Patriği ekümenik yapma projesidir; çok
açık söylüyorum, Amerikadan patrik getirme projesidir. Buna
hayır demenizi bekliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayır Eraslan, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
ORHAN ERASLAN (Devamla) Bakınız,
ilk, bunun, işaretini verdiniz; ilk defa cumhuriyet tarihinde,
Sen Sinot Meclisine bir yabancıyı seçtiniz. Bir defa daha,
1950li yıllarda Sen Sinot Meclisine yabancı seçilmişti,
ama, o yabancı, seçilmeden önce -futbolcu transferi gibi- Türk
vatandaşı yapılmıştı. Celal Bayar -merhum-
buna izin vermemişti.
Şimdi, siz, doğrudan
doğruya yabancıyla birlikte gidiyorsunuz, bunun işaretlerini
veriyorsunuz. Bizim kaygılarımız yersiz değil,
bizim kaygılarımız vehim değil.
Ayrıca bir gerçek var ortada:
Yani, konuştuğumuz ülkemiz, başkasının ülkesi
değil. Yani, kendi ülkemizi konuşuyoruz. Bu konuda endişe
belirtmek, kaygı belirtmek ne zamandan beri yanlış anlaşılır
oldu? Ne zamandan beri
Sanki, gerçek dışı bir şey
bahsediyormuşuz gibi, Sayın Bakan çıkıyor burada,
bizim yalan söylediğimizi ihsas etmeye çalışıyor.
Buyurun, tasarının her maddesini Sayın Bakanın
kendisiyle, her ortamda, Türkiye televizyonlarında, her yerde,
her ortamda sınırsız tartışmaya hazırım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
34üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar
yeter sayısı...
BAŞKAN Arayacağım.
34üncü maddeyi oylarınıza
sunup, karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.
35inci maddeyi okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ KISIM
Vakıflar Genel Müdürlüğü,
Vakıflar Meclisi, Genel Müdürlük Teşkilatı ve İstihdam
BİRİNCİ BÖLÜM
Vakıflar Genel Müdürlüğü
Vakıflar Genel Müdürlüğü
MADDE 35-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 35. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Mehmet Küçükaşık
Muharrem Kılıç
Niğde
Bursa
Malatya
Feridun
Ayvazoğlu Feridun
Baloğlu Yüksel Çorbacıoğlu
Çorum
Antalya
Artvin
Madde 35-
(A) Bu Kanun ile kendisine verilen
görevleri yerine getirmek üzere, kamu tüzel kişiliğini
haiz Başbakanlığa bağlı Vakıflar Genel
Müdürlüğü kurulmuştur.
Başbakan, yönetim ile ilgili
yetkilerini gerekli gördüğü takdirde görevlendireceği
Devlet Bakanı vasıtasıyla kullanabilir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü,
merkez ve taşra teşkilatından oluşur.
Genel Müdürlüğün merkezi Ankaradadır.
(B) Vakıflar Meclisi Vakıfların
en üst seviyede danışma ve karar organıdır. Meclis
bir başkan ve dört üyeden teşekkül eder.
Meclis üyeleri tercihen kamu yönetiminde
bilgi ve tecrübesiyle temayüz etmiş ve teşkilatın faaliyet
alanı ile hukuk, maliye, iktisat, tarım, işletme ve mühendislik
alanlarında bilgi ve tecrübe sahibi olanlar arasından
Başbakanın teklifi üzerine müşterek kararname ile
atanır. Vakıflar Genel Müdürü Meclisin başkanıdır.
Meclis kararları salt çoğunlukla alınır. Vakıflar
Genel Müdürü muhalif kaldığı kararları on
beş gün içinde Başbakanlığa sunabilir, bu durumda
Başbakanlığın, Danıştayın görüşünü
almak suretiyle verdiği karar doğrultusunda işlem yapılır.
(C) Meclis üyelerinin, 14/7/1965 tarihli
ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile belirlenen
devlet memuru olma şartlarını taşıması,
hukuk, maliye, iktisat, işletme, kamu yönetimi, uluslararası
ilişkiler ve mühendislik alanlarında en az dört yıllık
yüksek öğretim yapan kurumlardan birini bitirmiş olması,
on beş yıldan az olmamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarında
görev yapmış olması ve vakıflar konusunda tecrübeli
olması gerekir.
Meclis üyelerinin görev süresi
üç yıldır. Ancak, göreve engel hastalık ve sakatlık
durumunda iş görememeleri veya Meclis üyeliği şartlarını
kaybetmeleri durumunda yerlerine ortak kararnameyle yenileri
atanabilir.
Memur veya diğer kamu görevlisi
iken ortak kararnameyle Meclis üyeliğine atananların Mecliste
görev yaptıkları sürece eski görevleriyle olan ilişikleri
kesilir. Bu üyelerin; memuriyete giriş şartlarını
kaybetme dışındaki herhangi bir nedenle görevlerinin
sona ermesi, görevden ayrılma isteğinde bulunması
veya görev sürelerinin dolması durumunda otuz gün içinde eski
kurumlarına başvurmaları halinde mükteseplerine
uygun bir kadroya atanırlar. Bu durumda Genel Müdürlükte geçirdikleri
süreler atandığı kurumda geçmiş gibi değerlendirilir.
Akademik unvanların kazanılmasına ilişkin hükümler
saklı kalmak kaydıyla üniversitelerden gelen personel hakkında
da aynı hükümler uygulanır.
(D) Bu Kanun kapsamındaki vakıflar
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından belirlenecek
usul ve esaslara uygun olarak, muhasebe sistemlerinde tekdüzeni
sağlamak; varlık, yükümlülük ve kaynakları ile işlemlerini
gerçek mahiyetlerine uygun surette ve ihtiyatlılık ilkesi
çerçevesinde muhasebeleştirmek; finansal tablolarını
finansal bilgi edinme ihtiyacını karşılayabilecek
biçim ve içerikte, anlaşılır, güvenilir ve karşılaştırılabilir,
denetim, analiz ve yorumlamaya elverişli, zamanında ve
doğru şekilde hazırlamak zorundadırlar.
Bu Kanun kapsamındaki vakıflar
işlemlerini kayıt dışı bırakamazlar ve
gerçek mahiyetlerine uygun düşmeyen bir şekilde muhasebeleştiremezler;
kanuni ve yardımcı defterleri, kayıtları, şubeleri,
yurt içi ve yurt dışındaki birimleri ile hesap mutabakatı
sağlamadan bilançolarını kapatamazlar.
Vakıflar tarafından tutulacak
defter ve kayıtlar ile ilgili usul ve esaslar Vakıflar Genel
Müdürlüğü tarafından çıkarılacak yönetmelikle
belirlenir.
Mazbut vakıfların gelir
ve giderleri birlikte takip edilir.
Vakıf yönetim kurulu, vakıfın
mal varlığını korumakla yükümlüdür.
(E) Vakıf yönetimi; vakfın
yönetici veya yönetim kurulu üyeleri listesini, bir önceki
yıla ait faaliyet raporlarını, mali tablolarını
ve bu tabloların uygun araçlarla yayınlandığına
dair belgeyi, vakıf taşınmazlarının listesini,
işletme ve iştiraklerinin malî tabloları ile yönetmelikle
belirlenecek diğer bilgileri içeren beyannameyi her takvim
yılının ilk altı ayı içerisinde elektronik ortamda
Genel Müdürlüğe verir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ayvazoğlu.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uzun günlerden
beri tartıştığımız bu Tasarının
geçmişine bakıldığında, özel olarak, olağanüstü
bir gündemle toplantıya çağrılan yüce Meclisin, gerek
komisyonlarda gerekse Genel Kurulda yapmak zorunda kaldığı
bir tasarı.
Tasarının 35inci maddesi
konusunda vereceğimiz teknik bilgileri şu şekilde
yüce Meclise sunarsak: 2762 sayılı mevcut Vakıflar Kanununun
5inci maddesi Vakıflar Umum Müdürlüğü şeklinde yer
almış olup, daha sonra 1938, 1949, 1981 ve 3/8/2002 ile 2003 tarihli
yasalarla Genel Müdürlük şeklinde -bu Yasada- yerini almıştır.
Vakıflar Genel Müdürlüğü,
gerçekten, ulusumuza miras olarak bırakılan vakıfların
emanetçisidir şeklinde tarif etsek, yerini bulacağı
kanısındayız. Toplam 41.500 mazbut vakfı tek çatı
altında toplayan Vakıflar Genel Müdürlüğünün görevi
gerçekten önem taşımaktadır. Bugüne kadar gerek bunların
idaresi ve temsili gerekse 161 adet cemaat vakfının ve Türk
Medeni Kanununun yürürlüğünden sonraki 4.499 vakfın denetim
görevinin yerine getirilmiş olması, Vakıflar Genel
Müdürlüğünün önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.
Değerli arkadaşlar, en
eski düzenlenen, 29 Aralık 1048 tarihli, ilk resmî vakıf belgeli
vakfa ait belgenin de yine Vakıflar Genel Müdürlüğünün arşivinde
saklandığını da bilmemizde fayda olacağı
kanısındayım.
Yine, Vakıflar Genel Müdürlüğünün
en önemli, asıl işlevi, gerek Selçuklular gerekse Osmanlılardan,
yani atalarımızdan cumhuriyetimize kadar devretmiş
vakıflar ile cumhuriyetimiz sonrası vakıfların
idaresi, gözetimi ve denetlenmesi gibi görevleri olduğunu
belirtmemizin de gereği olduğunu vurgulamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Osmanlı
İmparatorluğu zamanında gerçekten vakıf kurumunun
yaygın olduğu, gerek, Hükûmetin, bu Tasarının gerekçesinde
açıklandığı şekilde ortaya konulduğu gibi,
gerekse toplumun çok çeşitli alanlarında hizmet veren konularda
ancak daha sonra özel hukuk tüzel kişiliğine sahip durumuna
gelmiş vakıfların görevlerinin o dönemlere göre ayrı
yargılanması ve tartışılması gerektiği,
şimdi ise ayrı bir açıdan bakılması gerektiğini
yüce Meclise burada açıklamak zorundayız. Günlerden beri
açıkladığımız konu ve endişelerimiz, dile
getirdiğimiz tartışmalar hep bu noktada düğümlenmiştir.
Şimdi, bugüne kadar vakıflarla
ilgili yapılan çalışmalarda gerçekten herhangi bir
sıkıntının, bu sıkıntının gerek
ulusumuzu ilgilendiren çok önemli boyutlar taşımadığını
görmekteyiz. Bununla ilgili gerek mahkemelerde olsun gerek uluslararası
boyutlarda olsun Vakıflar Kanununun bize bu tür sıkıntıları
yaratmadığını hepimiz bilmekteyiz, fakat, her nasılsa,
nereden ihtiyaç hasıl olduysa, nereden vahiy geldiyse, Avrupa
Birliği İlerleme Raporuna bakıldığında,
Avrupa Birliği müktesebatına bakıldığında,
böyle bir ihtiyacın Avrupa Biriliği müktesebatında
olmadığını görüyoruz. Sayın Bakanın
açıklamalarında da Avrupa Birliği müktesebatının
olmadığından bahsediliyor. Ancak, Sayın Bakanın
daha sonraki bir açıklamasında, Avrupa Birliğinden
gelen -yani, burada, tarif olarak uyarı şeklinde demek istemiyoruz,
ama- istekler sonucu böyle bir tasarının gündeme getirilmesi
gerektiği noktasında da bizlerin çelişkiye düşmemesi
mümkün değildir. Ya, Avrupa Birliği müktesebatında
olmayan bir şey Hükûmete ve şu andaki İktidara nasıl,
ne şekilde, telefonla mı talimat verilerek iletiliyor,
uyarılıyor; bunu anlamak mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ayvazoğlu,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun, bir dakikalık ek süre
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
Değerli arkadaşlarım, bu çelişkiyi giderebilmek,
bu tasarının 91 ve daha sonraki maddelerinde de belirtileceği
gibi, bu maddelerle ihtiyacın giderilebilmesi kanısında
değiliz. Ve bütün tartışılan ve hepimizi ilgilendiren
bir konuyu bir kez daha gündeme getirmenin, burada, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak bu endişeleri dile getirmenin bizlere düşen
bir görev olduğunu söylüyoruz. Yoksa, buraya getirilen tasarılarla
sizi eleştirmek suretiyle sizlerden alınacak herhangi bir
öç şeklinde bir şeyin düşünülmesi de mümkün değildir.
Bizim iddiamız, bununla, bu tasarıyla, Vakıflar Tasarısıyla
ulusumuzun tapusunu oluşturan Lozan Anlaşmasının
37 ve devamı maddelerindeki, bugüne kadar uygulanan ve hiçbir
sıkıntı yaratmayan vakıflarla ilgili uygulamanın
devam etmesinden yanadır Cumhuriyet Halk Partisinin görüşü.
Ama, bir bakıyoruz ki, bunları bir tarafa bırakmak suretiyle
ve Lozan Anlaşmasının hiçbir şekilde tarafı
olmayan Avrupa Birliğinin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ayvazoğlu
teşekkür ediyorum.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Ayvazoğlu,
bugünkü uygulamam bu şekilde. Bir dakikanın dışında
ek süreyi biraz önce arkadaşlarıma da vermedim. Onun için,
beni bağışlarsanız
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
Son cümlem Sayın Başkan.
BAŞKAN Bu şekilde bu uygulamaya
devam edelim. Lütfen
Daha sonra konuşursunuz; oldu mu?
Teşekkür ederim.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
35inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
17.45
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.55
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15inci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
1239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Adalet
Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı: 1239) (Devam)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 36ncı maddesini
okutuyorum:
Genel Müdürlüğün görevleri
MADDE 36-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 36. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mehmet Küçükaşık
Niğde Malatya Bursa
Feridun
Ayvazoğlu Muharrem
Kılıç Yüksel
Çorbacıoğlu
Çorum Malatya Artvin
Feridun Baloğlu
Antalya
Madde 36-
(A) Genel Müdürlüğün görevleri
şunlardır:
a) Mazbut vakıfların vakfiyelerinde
veya vakfiye yerine geçen hüccet, berat, ferman gibi belgelerinde
yazılı hayrî, sosyal, kültürel ve ekonomik şart ve hizmetleri
yerine getirmek,
b) Vakfiyelerde öngörülen hizmetlerin
en iyi şekilde yerine getirilebilmesini sağlamak amacıyla
Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara ait paralar ile malları
değerlendirmek, daha fazla gelir getirici yatırımlara
tahsis etmek,
c) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait paralar ile işletmeler kurma, kurulmuş
şirketlere iştirak etme, bunların sermaye artışları
hususlarında karar vermek,
d) Yurt içi ve yurt dışındaki
vakıflara ait vakıf kültür varlıklarını ihya
etmek,
e) Mülhak, cemaat ve yeni vakıflar
ile esnaf vakıflarının denetimini yapmak,
f) Vakıflarla ilgili konularda;
araştırma, geliştirme, eğitim, kültür ve yayın
faaliyetlerinde bulunmak, ulusal ve uluslararası koordinasyonu
sağlamak,
g) Vakıf kültür varlıklarından
oluşan koleksiyonlar meydana getirmek; müze, kütüphane ve kültür
merkezleri kurmak,
h) Vakıflara ait müesseseleri
amaçlarına uygun olarak yaşatmak.
ı) Bu Kanun ve diğer kanunlar
ile Genel Müdürlüğe verilen görevleri yapmak.
Genel Müdürlük, vakıflara
ilişkin görevlerle ilgili olarak diğer kurum ve kuruluşlarla
işbirliği içerisinde çalışır ve koordinasyonun
sağlanması hususunda gerekli tedbirleri alır. Genel
Müdürlük gerektiğinde ihtiyaç duyulan konuyla sınırlı
olmak üzere 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tabi olmaksızın
uzman kişi, kurum ve kuruluşlardan danışmanlık
ve hukuki mütalaa şeklinde hizmet satın alabilir.
(B) Müfettiş Yardımcısı
olabilmek için:
a) 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanunun 48 inci maddesinde sayılan şartlara sahip olmak,
b) Üniversitelerin dört yıllık
eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi
ve idari bilimler, mimarlık, mühendislik fakülteleri mezunu
olmak veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından
kabul edilmiş yurt içi ve yurt dışındaki yükseköğretim
kurumlarından mezun olmak,
c) Sağlık durumunun, her
türlü iklim ve yolculuk koşullarına elverişli olduğunu
sağlık kurulu raporu ile belgelemek,
d) Merkezi sistemle yapılacak
memur seçme sınavında başarılı olmak,
e) Genel Müdürlük tarafından
yapılacak yarışma sınavında başarılı
olmak,
f) Yarışma sınavının
yapıldığı tarihte otuz yaşını doldurmamış
olmak,
gerekir.
Müfettiş Yardımcılığında
en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak şartıyla
açılan mesleki yeterlik sınavında başarılı
olanlar Müfettiş kadrosuna atanırlar.
Yapılacak yarışma
ve yeterlik sınavının şekli ve uygulama esasları
yönetmelikle belirlenir.
Yapılacak mesleki yeterlik
sınavına girmeye hak kazandığı halde geçerli
mazereti olmaksızın sınava girmeyenler, yapılan
iki sınavda da başarılı olamayanlar veya Müfettiş
Yardımcılığı süresi içerisinde olumsuz sicil
alanlar bu unvanlarını kaybederler ve durumlarına uygun
memur kadrolarına atanırlar.
(C) Vakıflar Genel Müdürlüğünün
190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname eki (I) sayılı cetvelde yer alan kadroları
iptal edilerek bu cetvelden çıkarılmış, ekli (I)
sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek aynı
Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvele Vakıflar
Genel Müdürlüğü olarak eklenmiştir.
(D) Genel Müdür, Rehberlik ve Teftiş
Başkanı, Genel Müdür Yardımcıları, I. Hukuk
Müşaviri, Bölge Müdürleri ile Daire Başkanları ortak
kararnameyle, diğer personel ise Genel Müdür tarafından
atanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanım, izin
verirseniz, önce, geçen hafta sonu Malatyamızın Doğanşehir
ilçesinde yaşanan sel felaketi, oradaki Sürgü, Kurucuova ve
Erkenek beldelerimizde çok önemli hasarlar meydana getirdi. Özellikle,
bu beldelerimizde, gerek konutlar gerek köprüler gerek insanlarımızın
ekinleri -özellikle fasulye deposudur burası- çok büyük hasar
gördü. Ancak, şunu ifade edeyim: Bu sel afetinde, duyarlılığından
dolayı, yirmi dört saat orada yaşayan Sayın Malatya Valisi
Halil İbrahim Daşöze, Doğanşehir Kaymakamı
Sayın Mustafa Eldivana, Tarım İl Müdürlüğü yetkililerine
ve Bayındırlık İl Müdürlüğü yetkililerine
teşekkürlerimi iletiyorum. Hakikaten, yirmi dört saat oradaki
insanlarımızla yattı, oradaki insanlarımızla
kalktı. Büyük bir afetin, zamanında alınan önlemlerle
daha büyümesini, can kaybı olmasını önledikleri
için bir kez daha teşekkürlerimi iletiyorum.
Sayın milletvekilleri, bu
bölge bizim fasulye depomuzdur. Burada, artık, gelecek
yılki tüm ürünler yok oldu. Bu nedenle, ben -bu raporlar herhâlde
en kısa sürede gelecektir- burada, Bayındırlık
Bakanlığı yetkililerinden, Afet İşleri Genel
Müdürlüğünden, bu bölgedeki afete uğrayan insanlarımıza
Özellikle belediyelerimizin altyapı sorunları, büyük
bir şekilde hasara uğramıştır. Bu belediyelerimiz,
bütçesi çok olmayan belediyelerimiz. Gerek bu üç belediyemize
gerekse oradaki hasar gören insanlarımızın hasarları
öncelikle tespit edilerek, bu maddi hasarın öncelikle karşılanmasını,
özellikle Bayındırlık Bakanlığı yetkililerinden
hassaten rica ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
önerge üzerine konuşmama gelince, denetim, her yerde hesap vermek,
hesap sormak çok önemlidir. Burada, dikkatinizi çekeceğim: Sadece,
sadece isterlerse bağımsız denetçilere de denetletebilir
Değerli milletvekilleri, vakıfların
gelirleri var, giderleri var. Örnek vereceğim: Vakıf üniversiteleri.
Buradan örnek vereceğim: Topluyorsunuz parayı veya toplanan
paralara gayrimenkul alıyor. Bunların kiralanması
Özellikle Vakıflar Genel Müdürlüğü sadece mevzuat
açısından denetliyor -dikkatinizi çekerim; burada, yine,
geçtiğimiz 33üncü maddede- faaliyet ve mevzuata uygunluğunu,
ama harcamaların denetimi yoktur. Yani, diyelim devlet üniversiteleri
Sayıştay denetimine tabi, ama hiçbir vakıf üniversitesi
Sayıştay denetimine tabi değil.
Şimdi, dikkatinize sunuyorum:
Bu vakıflar, toplanan paraları, eğer hesap sormazsanız,
bu insanlar, bir yerde sadece mevzuat açısından bir şekilde
incelemeye tabi tutarsanız, hakikaten, yarın önemli sorunlarla
karşı karşıya geliriz. Bir bağımsız
denetim kuruluna bile, yani istenirse yapılabilir ifadesi
bazı vakıfların özellikle harcamalarında veya
aktiflerin, özellikle gayrimenkullerin kullanımında ne
kadar becerikli, ne kadar acaba adil, ne kadar vakıf yararına
hareket edeceğini ben hepinizin takdirine sunuyorum. Bu, büyük
bir boşluktur. Özellikle harcamalar yönünden çok büyük boşluktur.
Bir birim harcamayı nasıl
Türkiyedeki birim fiyatları
biliyorsunuz, bayındırlık fiyatlarını biliyorsunuz,
inşaat
O açıdan, ben bunların denetiminde yarın
hepimizin vicdanını yaralayacak büyük sorunlar çıkacağına
inanıyorum. Yani, bir kere, bağımsız denetim kurulu
raporunu mutlaka, mutlaka yapılabilir şeklinde değil,
yapılmalıdır ifadesini, mutlak, hepimizin vicdanı
açısından, kamu vicdanı açısından mutlak koymalıyız.
Bir kere, senede bir kere, Vakıflar, mevzuata uygunluğunu
denetleyecek. Olmaz arkadaşlar! Onun için, biz bu maddede verdiğimiz
önergede
Bir şekilde bir önceki madde geçti ama, ben Sayın
Bakanımdan rica ediyorum. En azından, bir vakıf, özellikle
gider bütçelerini bağımsız denetim kurumlarına
mutlaka denetletmelidir arkadaşlar. Büyük haksızlıklar
olur burada, büyük haksızlıklar yaşanacaktır.
Özellikle bazı vakıflarda aşırı harcamalar
ve belli gelirlerin, önemli ölçüde o vakfı yöneten insanların,
kötü niyetli insanların, kötü niyetli insanlara bu madde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun lütfen.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla)
kötü niyetli vakıf yöneticilerine önemli bir olanak
sağlıyor.
Onun için, değerli milletvekilleri,
kamu adına görev yapan ve kamu adına, özellikle kamudan topladığı
-belli vakıflar- yardımları bir şekilde harcama
yaparken bunları eğer biz denetletmiyorsak özellikle gider
bütçeleri açısından, sonuçta hepimizi ve kamu vicdanını
yaralayacaktır.
Benim ricam Hükûmetten, mutlaka,
en azından gider bütçelerinin yılda bir defa, hakka, hukuka,
birim fiyatlarına uygun bir şekilde denetletmediği
takdirde önemli sorunlar çıkaracaktır. Mutlaka buraya
Bağımsız denetim firmalarına yaptırılabilir.
ifadesinin Yılda bir defa bağımsız bir denetçi
firmasınca tüm giderleri denetlenir. ifadesini koymazsak yarın
karşımıza büyük sorunlar çıkacaktır.
Hepinizin vicdanına sunuyorum.
Kamu vicdanı açısından
Teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar
yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamam, karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
(CHP sıralarından Yok,
yok sesleri)
Sayın milletvekilleri,
işari oylamayı elektronik cihazla yapacağım.
Oylama için iki dakikalık süre
veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, pusula gönderen arkadaşlarımın
isimlerini okuyup, Genel Kurulda olup olmadıklarını
arayacağım.
Sayın Muzaffer Gülyurt?..
Sayın Mahmut Kaplan?..
Sayın Ekrem Erdem?..
EKREM ERDEM (İstanbul) Buradayım.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul)
Ekrem Erdem burada.
BAŞKAN Ekrem Beyin burada
olduğunu gördüm, Ekrem Erdemin.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati : 18.11
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.18
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15inci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
1239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Adalet
Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı: 1239) (Devam)
BAŞKAN Komisyon?.. Yerinde.
Hükûmet?.. Yerinde.
Tasarının 36ncı maddesi
üzerinde verilen önergenin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Sayın milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
36ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
37nci maddeyi okutuyorum:
Genel Müdürlüğün denetimi
MADDE 37-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır. Önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 37. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Mehmet Küçükaşık Muharrem Kılıç
Niğde Bursa Malatya
Feridun
Fikret Baloğlu Yüksel Çorbacıoğlu Feridun Ayvazoğlu
Antalya Artvin Çorum
Yakup
Kepenek
Ankara
Madde 37-
(A) Genel Müdürlüğün denetimi,
Rehberlik ve Teftiş Kurulu Başkanlığı ve
10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu hükümleri çerçevesinde yapılır.
(B) Genel Müdürlük görevlerinin
gerektirdiği uzmanlık hizmetleri, Vakıf Uzmanı
ve Uzman yardımcılarından oluşan meslek personeli
eliyle yürütülür.
Vakıf Uzman Yardımcılığına
atanabilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
48 inci maddesinde sayılanlara ek olarak aşağıdaki
şartlar aranır:
a) En az dört yıllık
eğitim veren yurt içi veya bunlara denkliği Yükseköğretim
Kurulu tarafından onaylanmış yurt dışındaki
fakülte veya yüksek okullardan mezun olmak,
b) Merkezi sistemle yapılacak
memur seçme sınavında başarılı olmak veya Vakıflar
Genel Müdürlüğünde en az on yıl hizmetinin bulunması
ve son altı yıl sicil notunun yetmiş ve üzeri olması,
c) Kamu Personeli Yabancı
Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (B) düzeyinde başarılı
olmak,
d) Genel Müdürlükçe yapılacak
sınavda başarılı olmak.
e) Genel Müdürlükçe yapılacak
sınavın yapıldığı tarihte otuz yaşını
doldurmamış olmak.
Vakıf Uzman Yardımcılığına
atananlar, üç yıl çalışmak, olumlu sicil almak ve hazırlayacağı
tezin kabul edilmesi kaydıyla açılacak Vakıf Uzmanı
mesleki yeterlilik sınavına girme hakkını kazanırlar.
Sınavda başarılı olanlar Vakıf Uzmanı
olarak atanırlar. İkinci sınavda da başarılı
olamayanlar durumlarına uygun memur kadrolarına atanırlar.
Vakıf Uzman Yardımcılığı
sınavı, eğitim programları ve süresi, tez hazırlama,
mesleki yeterlilik sınavı ile çalışma usul ve esasları
yönetmelikle düzenlenir.
(C) Müfettiş Yardımcısı
olabilmek için;
a) 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanunun 48 inci maddesinde sayılan şartlara sahip olmak,
b) Üniversitelerin dört yıllık
eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi
ve idari bilimler, mimarlık, mühendislik fakülteleri mezunu
olmak veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından
kabul edilmiş yurt içi ve yurt dışındaki yükseköğretim
kurumlarından mezun olmak,
c) Sağlık durumunun, her
türlü iklim ve yolculuk koşullarına elverişli olduğunu
sağlık kurulu raporu ile belgelemek,
d) Merkezi sistemle yapılacak
memur seçme sınavında başarılı olmak,
e) Genel Müdürlük tarafından
yapılacak yarışma sınavında başarılı
olmak,
f) Yarışma sınavının
yapıldığı tarihte otuz yaşını doldurmamış
olmak,
gerekir.
Müfettiş Yardımcılığında
en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak şartıyla
açılan mesleki yeterlik sınavında başarılı
olanlar Müfettiş kadrosuna atanırlar.
Yapılacak yarışma
ve yeterlik sınavının şekli ve uygulama esasları
yönetmelikle belirlenir.
Yapılacak mesleki yeterlik
sınavına girmeye hak kazandığı halde geçerli
mazereti olmaksızın sınava giremeyenler, yapılan
iki sınavda da başarılı olamayanlar veya Müfettiş
Yardımcılığı süresi içerisinde olumsuz sicil
alanlar bu unvanlarını kaybederler ve durumlarına uygun
memur kadrolarına atanırlar.
(D) Vakıflar Genel Müdürlüğünün
190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname eki (I) sayılı cetvelde yer alan kadroları
iptal edilerek bu cetvelden çıkarılmış, ekli (I)
sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek aynı
Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvele Vakıflar
Genel Müdürlüğü olarak eklenmiştir.
(E) Genel Müdürlüğün merkez
ve taşra teşkilatının her kademedeki idarecileri;
yapmakla yükümlü bulundukları hizmet ve görevleri Genel Müdürün
ve üst amirlerinin emir ve direktifleri doğrultusunda mevzuata,
plan ve programlara uygun yürütmekten sorumludur.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kepenek.
Süreniz beş dakika.
YAKUP KEPENEK (Ankara) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 1239 sıra sayılı
Vakıflar Yasa Tasarısının 37nci maddesi için verdiğimiz
önergenin onaylanması için söz aldım, desteklenmesi için
söz aldım. Sözlerime başlarken hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Bu arada, ülkemizin yetiştirdiği
hak, özgürlük ve demokrasi savaşçısı eski Başbakanlarımızdan
Bülent Eceviti yitirmemiz karşısında anısını
burada tekrarlıyor, önünde saygıyla eğiliyorum ve ulusumuza,
çalıştığı kurumlara, herkese başsağlığı
diliyorum.
Değerli arkadaşlar, önergemizin
onayının ötesinde, benim bu Yasa Tasarısı ile ilgili
olarak dikkatinizi çekmek istediğim çok önemli bir konu var. Tasarının
birinci bölümünün görüşmeleri sırasında Sayın
Bakanımız Mehmet Ali Şahin, burada, bu kürsüde, Türkiye
ile Yunanistanı, vakıf konusundaki düzenlemelerini karşılaştırdı,
gündeme getirdi ve Yunanistanın bu konuda bizden geri kaldığını,
hak ve özgürlükler yönünden bizim daha ileri gitmemiz gerektiğini,
ileride olmamız gerektiğini; oradaki soydaşlarımıza
da, bu konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürmeleri
gerektiğini söylememiz gerektiğini, bunu gür sesle yapmamız
gerektiğini ve bizim bu çerçevede dünyaya örnek olmamızın
Türkiye açısından çok yararlı olacağını
vurguladı gecenin geç saatlerinde, altını çizdi.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
burada, kanımca, Yasanın asıl boşluğu,
asıl yanlışlığı, asıl ters gelen tarafı
şudur: Lozan Barış Anlaşması, bildiğiniz
gibi Kurtuluş Savaşımız sonrasında imzalanmıştır
ve Osmanlının Avrupanın hasta adamı, ikincil devleti
tutulmasına karşı ulusumuzun verdiği o görkemli
bağımsızlık savaşının ürünüdür, sonucudur.
Lozanda eşitlik esastır, Lozan eşitliğe dayanır
ve o eşitlik burada, bu Yasa ile bozulmaktadır. Şimdi,
Lozan Anlaşmasındaki müzakereler çok güç olmuştur.
Lozanda doğu sorununun hesabı görülmüştür. O hesaplaşmada,
Osmanlının borçları, kapitülasyonlar, insan hakları,
sınırlar, azınlıklar vesaire, hukuk sistemi her yönüyle
ele alınmış ve Türkiye, uluslararası düzeyde
eşitliğini düveli muazzamaya, büyük devletlere kabul ettirmiştir.
Şimdi, bu süreçte, daha sonraki
yıllarda Türkiyede şunlar uygulanmış, Yunanistanda
böyle olmuş demenin yerine, Hükûmetimizin bu konuyu buraya
getirmeden önce, Lozanı yeniden müzakereye açmak değil,
tam tersine, uluslararası platformlarda, düzlemlerde Yunanistanla
ikili görüşmelerde -her yönüyle ikili görüşmelerimiz her
zaman yapılıyor, oluyor. Daha geçenlerde Genelkurmay
Başkanımız Yunanistana gitti- o düzlemlerde ya da
uluslararası düzlemlerde bu konuyu gündeme getirerek, Yunanistandan,
tıpkı bizim yaptığımız gibi, eşitlik
anlayışı içinde bir vakıflar yasası düzenlemesi
yapmasını, gene, Sayın Bakanımın dediği
gibi, gür sesle, bütün dünyaya haykırarak söylemeliydi. Hükûmetimizin
asıl eksiği, asıl yetersizliği, kanımca, bu
noktada ortaya çıkıyor. Lozanın gerçekleştirdiği
eşitlik anlayışından önemli ölçüde bir vazgeçme,
onu bir tarafa bırakma, biz güçlüyüz, biz büyük devletiz, biz veririz
anlayışını sergileme görülüyor. Bu anlayış
Osmanlıdan bu yana, biz güçlüyüz, veririz ya da karşı
tarafın siz büyüksünüz, verin mantığının bu
ulusa, bu topluma, bu halka, bu kültüre nelere mal olduğunu tarihin
sayfaları yazıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kepenek,
lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.
YAKUP KEPENEK (Devamla) Bir dakika
istiyorum Sayın Başkan, daha fazla değil.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kepenek,
bir dakika
YAKUP KEPENEK (Devamla) O nedenle,
ben, Hükûmetimizin, bir taraftan bu Yasanın yüce Meclisten geçmesini
sağlamaya çalışırken, diğer taraftan da bu konuyu
Yunanistanla, ikili ilişkilerde de Avrupa Birliği düzleminde,
çok güçlü bir biçimde, çok gür sesle gündeme getirmesini, gündemde
tutmasını ve hak ve özgürlüklerin gelişmesinde, güçlenmesinde
oradaki soydaşlarımızla, buradaki yurttaşlarımızın
eşit işlem görmelerini sağlamada çaba harcamasını
özellikle istiyorum. Önergemize oy vermenizi, destek vermenizi
diliyorum.
Hepinize saygılar, sevgiler
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Kepenek.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
37nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, saat 19.30da toplanmak üzere, birleşime
ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.31
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.36
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
15inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
1239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Adalet
Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı: 1239) (Devam)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 38inci maddesini
okutuyorum:
Genel Müdürlüğün bütçesi
MADDE 38-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 38. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Mehmet Küçükaşık Muharrem Kılıç
Niğde Bursa Malatya
Feridun
Baloğlu Feridun
Ayvazoğlu Yüksel
Çorbacıoğlu
Antalya Çorum Artvin
MADDE 38-
(A) Genel Müdürlüğün bütçesi;
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu çerçevesinde
hazırlanır. Bütçe, Vakıflar Meclisinin uygun görüşünden
sonra süresi içerisinde ilgili mercilere sunulur.
Gelir fazlaları ertesi
yıla devreder.
(B) Bu Kanunun diğer maddeleri
ile belirlenen görevlerinin yanı sıra, Meclis aşağıdaki
görevleri de yerine getirir:
a) Genel Müdürlüğe, mazbut ve
mülhak vakıflara ait akar ve hayrat taşınmazların
tahsis, satış ve trampasına yönelik tasarruflarla, kamulaştırmalarda
kamu yararı kararını vermek,
b) Genel Müdürlük ve işletme
müdürlüklerinin bütçelerini onaylamak,
c) Genel Müdürlük ve vakıflarla
ilgili tüzük ve yönetmelik taslaklarını karara bağlamak,
d) Genel Müdürlükçe gerek görülen
hususları karara bağlamak.
e) Bu Kanun ve ilgili kanunlarla
belirlenen diğer görevleri yerine getirmek.
(C) Meclis üyelerinin; 14/7/1965 tarihli
ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile belirlenen
Devlet memuru olma şartlarını taşıması,
hukuk, maliye, iktisat, işletme, kamu yönetimi, uluslararası
ilişkiler ve mühendislik alanlarında en az dört yıllık
yüksek öğretim yapan kurumlardan birini bitirmiş olması,
on beş yıldan az olmamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarında
görev yapmış olması ve vakıflar konusunda tecrübeli
olması gerekir.
Meclis üyelerinin görev süresi
üç yıldır. Ancak, göreve engel hastalık ve sakatlık
durumunda iş görememeleri veya Meclis üyeliği şartlarını
kaybetmeleri durumunda yerlerine ortak kararnameyle yenileri
atanabilir.
Memur veya diğer kamu görevlisi
iken ortak kararnameyle Meclis üyeliğine atananların Mecliste
görev yaptıkları sürece eski görevleriyle olan ilişikleri
kesilir. Bu üyelerin; memuriyete giriş şartlarını
kaybetme dışındaki herhangi bir nedenle görevlerinin
sona ermesi, görevden ayrılma isteğinde bulunması
veya görev sürelerinin dolması durumunda otuz gün içinde eski
kurumlarına başvurmaları halinde mükteseplerine
uygun bir kadroya atanırlar. Bu durumda Genel Müdürlükte geçirdikleri
süreler atandığı kurumda geçmiş gibi değerlendirilir.
Akademik unvanların kazanılmasına ilişkin hükümler
saklı kalmak kaydıyla üniversitelerden gelen personel hakkında
da aynı hükümler uygulanır.
(D) Ortak kararnameyle atanan üyeliklerde
herhangi bir sebeple boşalma olduğu takdirde otuz gün içerisinde
43 üncü madde doğrultusunda üç yıllığına yenisi
seçilir.
Uhdesinde kamu görevi bulunmayan
Meclis üyelerine, ayda dörtten fazla olmamak üzere her toplantı
günü için (3000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı
ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir.
(E) Meclis, Genel Müdürün çağrısı
üzerine ayda en az iki defa, üye tam sayısının beşte
üçü ile toplanır ve Meclis üye tamsayısının salt çoğunluğuyla
karar alır. Meclis üyeleri çekimser oy kullanamaz. Meclis üyeleri
oy ve kararlarından sorumludur.
Meclis üyeleri, kendilerini ve
üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile
evlatlıklarını ilgilendiren toplantı ve oylamaya
katılamazlar.
Vakıflar, kendilerini ilgilendiren
toplantılarda; oy hakkı olmaksızın bir yetkili
ile temsil edilebilirler.
(F) Meclis üyeleri, görevleri süresince
ve görevlerinin sona ermesinden itibaren iki yıl süre ile Genel
Müdürlük ve ilgili kuruluşlarına karşı doğrudan
doğruya veya dolaylı olarak taahhüde giremez, komisyonculuk
ve temsilcilik yapamaz.
Meclis üyeleri görevleri süresince
edindikleri gizli bilgi ve belgeleri kanunen yetkili kılınan
mercilerden başkasına açıklayamaz, kendilerinin veya
üçüncü şahısların lehine veya aleyhine kullanamazlar.
Bu yükümlülük görevden ayrılmalarından sonra da devam
eder.
Mazereti olmaksızın üst
üste üç veya yılda toplam on toplantıya katılmayanların
üyeliği sona erer.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Ayvazoğlu,
buyurun.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Vakıflar
Yasası Tasarısının 38inci maddesindeki önergeyle
ilgili, Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, tartışılagelen
ve bizlerin Cumhuriyet Halk Partisi olarak endişe etmiş olduğu
noktaları hep dile getirdik. Şimdi, bu Tasarının
özellikle genel gerekçe bölümünün ikinci paragrafından itibaren
şu hususları sizlere sunmak istiyorum ve kamuoyuyla paylaşmak
istiyorum.
Vakıf tarif edildikten sonra,
amacı tarif edildikten sonra, gerekçede aynen şu şekilde
yer alıyor:
Vakfın, Osmanlı Devletinde
gördüğü başlıca hizmetler;
Dinî hizmetler (Mescit, cami, türbe,
darülhadis, darülkurra gibi)
Eğitim hizmetleri (Sıbyan
mektebi, idadi, mektep, medrese gibi)
Sağlık hizmetleri (Hastane,
darüşşifa, bimarhane gibi)
Şehircilik hizmetleri (Su,
su yolları, temizlik gibi)
Bayındırlık hizmetleri
(Köprü, yol, sebil, kervansaray, çeşme, kemer, kanal gibi)
Askerî hizmetler (Kale, istihkâm,
gemi, donanma gibi)
Sosyal hizmetler (Aşevi, tabhane,
ihtiyaç sahibi insanlara yiyecek, giyecek yardımı gibi)
Çevre ve diğer canlılara
yönelik hizmetler olarak özetlenebilir.
Yukarıda da belirtildiği
üzere -devam ediyor- Osmanlıda iç ve dış güvenlik ile adli
hizmetlerin haricindeki tüm hizmetler vakıflar eliyle yürütülmüş,
bu sayede sosyal adalet sağlanmış ve sosyal çatışmalar
önlenmiş, gelir ve servet dağılımında denge
sağlanmış, kişi ve toplumlar arasındaki sosyal
ilişkiler düzenlenmiştir.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
şu ana kadar yaptığımız konuşmalarda,
biz, bu gerekçelere dayanarak ve daha önceki söylemlerimizde de
belirttiğimiz gibi, sanki, Osmanlı Devletindeki vakıflarla
ilgili bu kuruluşlar bütün hizmet alanlarını mükemmel
bir şekilde yerine getirmişler ve hiçbir eksiği olmadan
bu hizmetlere cevap vermişler; döndük dolaştık, bu günlere
geldiğimizde ise, cumhuriyet rejiminden sonra, bu kuruluşlar,
vakıflarla ilgili hizmet veren kuruluşlar bu hizmetlerini
yerine getiremediği için, biz de bu gerekçeleri göz önüne alarak,
sanki, Osmanlı Devletindeki kurum ve kuruluşlara ve özleme
geri dönüş yapmak amacıyla böyle bir tasarıyı getirdik,
gibi bir gerekçe altında, sanki, saklanan bir zihniyet var. Biz
böyle olduğunu veya olabileceğini kesinlikle kabul etmiş
değiliz. Sizlerin de gerçek niyetinin bu noktada olduğuna
inanmak istemiyoruz, inanmıyoruz. Ancak, şu gerekçeye bakıldığında,
geçmişe özlem, geçmişe duyulan bir nostalji ihtiyacından
dolayı ve o günlerde verilen hizmetlerin mükemmel olduğundan
bahisle, şimdiki bütün cumhuriyetin kurum ve kuruluşları
yanlış iş yaptı, bütün devlet hizmetleri vakıflar
eliyle mükemmel bir şekilde yapılır, şeklindeki
zihniyeti ortaya koymuş oluyoruz.
Kim ne derse desin, yani, sizlerin
niyetinden, iyi niyetinden bir an için kuşku duymadığımızı
hep beraber düşünelim. Ama, şu gerekçeye bakıldığında,
gerçekten, bu tür anlayışın dışında
başka bir şeyi anlayabilmek mümkün müdür ve bu tasarının
maddelerinde de sanki buna benzer, bu amaca matuf bir şekilde
bunun değiştirildiği noktasında bu endişeleri
dile getirdik.
Yine, gerekçe bölümünde aynen devam
ediyor değerli arkadaşlarım: Vakıf hizmetlerinin
yürütülebilmesi için personel çalıştırılması
ve zamanla yıpranan, onarım ihtiyacı duyan vakıf
eserlerinin onarımları da ayrıca toplumda istihdam
imkânı sağlamıştır.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
öyle bir gerekçe bölümü daha var ki, istihdamla ilgili ihtiyaçlar
sanki bütün vakıf kurumları Osmanlı Devletinde hizmet
görürken hiç işsizlik sorunu olmamış. Şu anda dört
yıldır AKP İktidarında yaşanan işsizlik
sorunlarının temeline bakıldığında,
diplomalı gençlerimizin işsizliğinden tutunuz da bütün
istihdam alanlarındaki işsizlik ve çiftçilerin perişanlığını
bir tarafa bırakmak suretiyle istihdamı da vakıfların
bünyesine getiriyoruz. Vakıfların bünyesinde istihdam
sorununu da çözüyoruz veya çözeceğiz, gibi bir anlayışın
dışında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ayvazoğlu,
konuşmanızı tamamlayın.
Buyurun.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
bunun dışında başka bir anlam verebilmek mümkün
müdür?
Değerli arkadaşlarım,
lütfen, az önce de belirttik, bu Vakıflar Yasası Tasarısını
isteyen niyetin Avrupa Birliği ve ABD olduğunu lütfen
unutmayalım, bir.
İkincisi: Bizim, vakıflarla
ilgili bugüne kadar hiçbir sorunumuz olmadı, sorun yaşamadık.
Artı, Lozan, vakıflarla ilgili, azınlıklarla ilgili
bütün hakları çözmüş, halletmiş. Bununla ilgili bir sorun
olmadığına göre ve Lozanda Avrupa Birliği ülkeleri
taraf olmadığına göre, taraf olmayan Avrupa Birliğinin,
Lozanı bir tarafa bırakmak suretiyle bizlerden bir
şeyler istemesi taviz değildir de nedir, ödün değildir
de nedir? Biz, bu noktalardaki endişelerimizi Cumhuriyet
Halk Partisi olarak dile getiriyoruz, tarih tutanaklarla ispat
olacaktır diyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerimizi
yüce Türk Parlamentosuyla ve Türk halkıyla paylaştığımızı
ifade ediyorum ve sizlere saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Ayvazoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar
yeter sayısı.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunup karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.48
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 19.57
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15inci Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
1239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Adalet
Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı: 1239) (Devam)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 38inci maddesi
üzerinde verilen önergenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı, şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, oylamayı
elektronik cihazla yapacağım.
Üç dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı vardır; önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
39uncu maddeyi okutuyorum:
Genel Müdürlüğün gelirleri
MADDE 39-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 39. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Mehmet Küçükaşık Muharrem Kılıç
Niğde Bursa Malatya
Feridun
Baloğlu Feridun
Ayvazoğlu Yüksel
Çorbacıoğlu
Antalya Çorum Artvin
Madde 39-
(A) Genel Müdürlüğün gelirleri
şunlardır:
a) Kira gelirleri,
b) İşletme kârları,
c) İştirak gelirleri,
d) Yönetim ve temsil payları,
e) Mazbut vakıflara ait taşınmazların
satışından elde edilecek gelirler,
f) Taviz bedelleri,
g) Şartlı bağışlar,
h) Şartsız bağışlar,
ı) Diğer gelirler.
(B) a) 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun;
1) 36 ncı maddesinin ORTAK HÜKÜMLER
bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı bendine;
Diyanet İşleri Başkanlığı Müfettiş
Yardımcıları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Müfettiş Yardımcıları; Başbakanlık Uzman
Yardımcıları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Uzman Yardımcıları, Müfettişliğe ibaresinden
sonra gelmek üzere Vakıflar Müfettişliğine ve
Başbakanlık Uzmanlığına ibaresinden sonra
gelmek üzere Vakıf Uzmanlığına ibareleri,
2) 152 nci maddesinin II-Tazminatlar
bölümünün A-Özel Hizmet Tazminatı bendinin (g) alt bendine;
Sosyal Güvenlik Kurumu Başmüfettişi, Müfettiş ve Müfettiş
Yardımcıları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Müfettişi ve Vakıf Müfettiş Yardımcıları;
(i) alt bendine; Kültür ve Turizm Uzmanları ibaresinden sonra
gelmek üzere Vakıf Uzmanları ibareleri,
3) Eki (I) sayılı ek gösterge
cetvelinin, (g) bendine Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişleri,
Sosyal Güvenlik Uzmanları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Müfettişleri; (h) bendine Kültür ve Turizm Uzmanları
ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf Uzmanları ibareleri,
4) Eki (IV) sayılı Makam
Tazminatı cetvelinin 8 inci sırasının (a) bendine
Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişleri ibaresinden sonra gelmek
üzere Vakıf Müfettişleri ibaresi,
eklenmiştir.
b) 8/9/1983 tarihli 2886 sayılı
Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesinin birinci fıkrasına
devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında
bulunan taşınmaz ibaresinden sonra gelmek üzere malları
ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ile idare ve temsil ettiği
mazbut vakıflara ait taşınmaz ibaresi eklenmiştir.
c) 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı
Kamu İhale Kanununun;
1) 3 üncü maddesine (j) bendinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki (k) bendi,
(k) Vakıf vakıf kültür
varlıklarının onarımları ve restorasyonları
ile çevre düzenlemesine ilişkin mal veya hizmet alımları,
2) Geçici 4 üncü maddesine
aşağıdaki fıkra,
Bu Kanunun 3 üncü maddesinin (k) bendine
ilişkin usul ve esaslar, Maliye Bakanlığı ve Kamu
İhale Kurumunun görüşleri alınarak Vakıflar Genel
Müdürlüğü tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle
belirlenir.
eklenmiştir.
(C) İdari İşler Daire
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlük için gerekli
araç, gereç, kırtasiye ve malzemeleri temin etmek, dağıtımını
sağlamak, onarım hizmetlerini yürütmek, kayıtlarını
tutmak ve harcamalara ilişkin tahakkuk işlemlerini yapmak,
b) Genel Müdürlük hizmetleri için
ihtiyaç duyulan taşınır ve taşınmazların
kiralanması işlemlerini yürütmek,
c) Genel Müdürlük hizmet binalarının
temizlik, aydınlatma, ısıtma, bakım, onarım ve
taşıma işlemlerini yürütmek,
d) Konut tahsisi, sağlık
ve sosyal tesislerin kurulması ve yönetilmesi ile ilgili hizmetleri
yürütmek,
e) Genel evrak ve arşiv faaliyetlerini
düzenlemek,
f) Genel Müdürlüğün sivil savunma
ve seferberlik hizmetlerini planlamak ve yürütmek,
g) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(D) Genel Müdürlüğün taşra
teşkilatı ekli (II) sayılı cetvelde gösterilmiştir.
Bu cetvelde yer alan birimlerin kurulup kaldırılmasına,
yer ve bağlantı değişikliklerinin yapılmasına,
Genel Müdürlüğün önerisi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Taşra teşkilatının
çalışma usul ve esasları tüzükle belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Küçükaşık.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, sözlerime başlamadan
önce, Sayın Bülent Ecevitin ölümü nedeniyle tüm ulusumuza
başsağlığı diliyorum.
Efendim, bizce, yaklaşık,
Vakıflar Kanunu gündeme geldiğinden beri en büyük sıkıntılardan
bir tanesi, vakıflarda oluşacak kültür birikimlerinin neler
olacağı konusunda, sanıyorum AKP ile aramızda bir
tartışma vardı. Şimdi, Birlik Vakfı diye bir
vakıf var. Birlik Vakfına baktım, şu anda Birlik Vakfı
Yüksek İstişare Kurulunda, Sayın İçişleri Bakanımız
Abdülkadir Aksu, Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanımız
Ali Coşkun, Hüseyin Coşkun, Sayın Adalet Bakanımız
Cemil Çiçek, İsmail Kahraman, Hasan Kalyoncu ve Profesör Doktor
Erman Tuncer varmış. Merak ettim kurucuları kimlerdir
diye bu Vakfın. 29 Mayıs 1985 tarihinde kurulmuş bu Vakıf.
Şu anda isimleri sayıyorum,
bilinen şahıslar olduğu için:
Sayın Abdülkadir Aksu:
İçişleri Bakanı.
Sayın Ali Coşkun: Sanayi
ve Ticaret Bakanı.
Sayın Cemil Çiçek: Adalet Bakanı.
Profesör Doktor Ömer Dinçer:
Başbakanlık Müsteşarı.
Recep Tayyip Erdoğan: Sayın
Başbakan.
Zeki Ergezen: Eski Bayındırlık
ve İskân Bakanı.
Profesör Doktor İrfan Gündüz:
AKP Grup Başkan Vekili.
Sayın İsmail Kahraman:
Eski Kültür Bakanımız, bildiğim kadarıyla.
Devam ediyorum:
Sayın Recai Kutan: Şu anda
Saadet Partisi Genel Başkanı.
Sayın Mehmet Özyol: Sanıyorum,
halen Adıyaman Milletvekili, burada bulunuyor.
Bu Vakfın neler yaptıklarına
baktığımda
Çünkü, idari işlemler var. Birlik Vakfı
Hukukçular Kulübü diye bir sitesi var. Faaliyetlerine baktığımda
-bir hukukçu olarak ilgimi çekti, neler vardır diye burada, bakabilirim
diye- Hukukçular Kulübü Başkanı Avukat Abdurrahman Dursun
Avrupa Birliğine Doğru Kopenhag Siyasi Kriterleri manşeti
var. Tıkladığınızda karşınıza
Türkiye İçin Bir Demokratikleşme ve Sivilleşme Perspektifi;
Profesör Doktor Mustafa Erdoğan, Hacettepe Üniversitesi diye,
yirmi sekiz sayfalık bir metin çıkıyor.
AHMET YENİ (Samsun) Uzaktan
bakma, bir gün gel bak oraya.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Şimdi, ben, bu metinle ilgili
Özellikle Anayasayla ilgili çok
ilginç önerileri var; ama, vakıflar, azınlıklar, Türkiyedeki
ve Türk dili konusundaki, buradaki o vakfın, Bilgi Vakfının
çalışmasından birkaç bölümler okumak istiyorum ve bu
bölümleri okuduğumuzda -tahmin ediyorum bundan sonraki maddede
de okuyacağım- endişelerimizin
AHMET YENİ (Samsun) Birlik
Vakfı, Birlik.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Birlik Vakfı zaten.
SALİH KAPUSUZ (Ankara)
Evet, bilinen bir isim.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Şimdi geliyorum, teker teker. Bir: Bakınız, aynen
şunu ekliyor: Anayasanın 42nci maddesi değiştirilmesi
gerekir. diyor Ve şöyle olması gerekir Anayasanın
42nci maddesi:
Barışçı olmak kaydıyla
her türlü eğitim ve öğretim serbesttir. Velilerin okulların
yönetimine katılma hakkı vardır.
Kimse öğrenim hakkından
yoksun bırakılamaz. İlköğretim herkes için zorunlu
olup devlet okullarında parasızdır.
Din öğretimi devlet okullarında
isteğe bağlıdır. Bu öğretim, belirli bir dinin
veya mezhebin inanç ve uygulama esaslarının aşılanması
biçiminde olamaz.
Özel din okullarının ve
din eğitimi ağırlıklı özel okulların kurulması
serbesttir. Sayın Profesör Mustafa Erdoğanın Anayasanın
42nci maddesindeki önerdiği değişiklik bu.
Devam ediyorum yine: Temel haklarla
ilgili başka bir nokta da, kültürel farklılıkların
kendilerini serbestçe ifade etmelerine imkân verilmesiyle ilgilidir.
Bu konuda, Anayasanın etnik vurgular taşıyan milliyetçilik,
Atatürk milliyetçiliği, Türk devleti gibi, ibarelerinin ve
eğitim ve öğrenim hakkını düzenleyen 42nci maddenin
son fıkrasındaki Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim
ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana
dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez hükmünün kaldırılması
gerekir.
Ayrıca, Avrupa Konseyi çevresinde
kabul edilmiş ve 1998 yılında yürürlüğe girmiş
olan Bölgesel veya Azınlık Dilleri Avrupa Şartı
ile Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesinin
Türkiye tarafından onaylanması, bu konuda ileri bir
adım olacaktır. Bu münasebetle belirtmek gerekir ki, söz konusu
sözleşmeler, genellikle sanıldığının
tersine, ülke bütünlüğüne karşı bir hak talebine temel
oluşturan hükümler içermemektedir. Bunlar, kültürel kimliklerin
esas olarak bireysel düzeyde korunmasına ve ifadesine imkân veren
hukuki belgelerdir.
Şimdi, ben sormak istiyorum:
Burada bakanlık yapan, bu Vakıf üyesi olan ve Sayın Grup
Başkan Vekiline sormak istiyorum: Burada, internet sitesinde
tıkladığınızda hemen karşınıza
çıkacak bu siyasi görüşleri savunuyorlar mı savunmuyorlar
mı? Savunuyorlar mı savunmuyorlar mı? Çünkü, Vakfın
kurucularından Sayın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Küçükaşık,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun, bir dakikalık süre
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Sayın Başbakan ve 3 tane bakanımız var ve sayın
grup başkan vekilleri var. Buradaki görüşleri, temel görüşleri
kabul ediyorlar mı etmiyorlar mı? İnternet sitelerinde
Çünkü, o Vakfa girdiğimizde
Devamını da diğer
maddelerde okuyacağım. Bunu, ben, samimi olarak burada
ifade etmelerini istiyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Küçükaşık.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul)
İsmimden de bahisle bir sataşma oldu, buna cevap vermek istiyorum.
(CHP sıralarından sataşma yok sesleri)
AHMET YENİ (Samsun) İsminden
bahsetti.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul)
İsmimden bahsetti.
BAŞKAN İsminizden bahsetti;
ama, sataşmasını tam anlamadım.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul)
Var, var
SALİH KAPUSUZ (Ankara)
İnceleyin
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sataşma
değil ki o, soru sordu.
BAŞKAN Yani, açıklama
mı yapacaksınız 69a göre.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul)
Evet.
BAŞKAN Buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ORHAN ERASLAN (Niğde) Biz isteyince
vermiyorsunuz Sayın Başkan bunu. Yalnız, bunun verilmesinden
tarafız; yol oldu. Bundan sonra biz de isteyeceğiz aynı
doğrultuda; aynı anlayışı göstereceğinize
inanıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
4.-
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüzün, Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşıkın,
konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi en derin sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Ayrıca,
aramızdan yeni ayrılan, Türk siyasetinin etkin isimlerinden,
eski Başbakanlardan Sayın Bülent Ecevite de rahmet dileyerek
sözlerime başlıyorum.
Tabii, burada arkadaşımızın
bahsettiği Birlik Vakfı, Türkiyede, gerçekten, ilmî, objektif,
partilerüstü, hemen hemen her kesime de açık, ilmî toplantılar
düzenleyen bir vakıf. Toplumu kaynaştırmaya çalışan,
toplumun entelektüel birikimini bir araya getirerek bunu toplumla
paylaşmaya çalışan, adı üstünde Birlik Vakfı.
Bendeniz de kurucuların arasındayım ve kurucusu olmaktan
da iftihar ediyorum.
Şimdi, arkadaşımızın,
internet sitesine girildiğinde hemen tıkladığınız
zaman karşınıza bu, Mustafa Erdoğan, Anayasa Profesörü;
onun Demokratikleşme ve Sivilleşme Perspektifi adlı
bir tebliği
Bu tebliğ
Bakın kimler?
Sunucu: Mustafa Erdoğan, Profesör Doktor. Müzakereciler: Profesör
Doktor Bilal Eryılmaz, Doktor Ömer Bolat, Doçent Doktor Şükrü
Karatepe; Salim Uslu, Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı;
Murat Yalçıntaş, İstanbul Ticaret Odası Başkanı.
Bunların da dinleyiciler huzurunda
bu müzakereci heyet tarafından da tenkide tabi tutulan,
eleştirilen bir metin. Bu, metnin Birlik tarafından bütünüyle
kabul edildiği, bütünüyle paylaşıldığı
anlamına gelmez. Bunlar ilmî tebliğlerdir ve tamamen sahibine
aittir sorumluluğu. Bunlar tartışılır, bunlardan
süzülerek ortaya çıkan doğrular Birlik tarafından da
kamuoyuna iletilir ve toplumla paylaşılır.
Ben bunu arz ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Gündüz.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Adalet
Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı: 1239) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
40ıncı maddeyi okutuyorum:
Bazı gelirler ile bağışların
harcanması
MADDE 40-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 40. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Mehmet Küçükaşık Muharrem Kılıç
Niğde Bursa Malatya
Feridun
Baloğlu Feridun
Ayvazoğlu Yüksel Çorbacıoğlu
Antalya Çorum Artvin
Madde 40-
(A) 39 uncu maddenin (e) ve (f) bentlerinde
yer alan gelirler; ait olduğu vakfa taşınmaz alımında,
vakfın taşınmazlarının onarım ve yapımında
kullanılır. Ayrıca Meclis kararıyla gelir getirici
yatırımlarda, yurt içi ve yurt dışında bulunan
ve geliri kalmayan vakıflara ait vakıf kültür varlıklarının
bakım ve onarımlarında da kullanılabilir.
Genel Müdürlüğe yapılan
şartlı bağışlar, bağış yapanın
şartları doğrultusunda harcanır.
Yapılan harcamalar ve işlemler
hakkında Meclis onayı alındıktan sonra bağış
yapana yazılı bilgi verilir.
(B) Sanat Eserleri ve Yapı
İşleri Daire Başkanlığının görevleri
şunlardır:
a) Vakıf kültür varlıklarının
tespit ve envanterini yapmak ve belgelerini arşivlemek,
b) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait vakıf kültür varlıklarının röleve,
restitüsyon, restorasyon ve diğer projeleri ile yıllık
ve beş yıllık onarım programlarını hazırlayarak
veya hazırlatarak onarım ve restorasyonlarını
yapmak veya yaptırmak, talep halinde kontrollük görevi Genel
Müdürlükçe yürütülmek kaydıyla düzenlenecek protokol esasları
dahilinde kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilere
yaptırmak,
c) Vakıf kültür varlıkları
birim fiyat analizlerini hazırlamak, Genel Müdürce onaylandıktan
sonra yayınlanmasını sağlamak,
d) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait vakıf kültür varlıklarının onarım
ve restorasyon projeleri ile ilgili gerekli işlemleri yapmak
ve hali hazır durumlarını röleve ve fotoğraflarla
tespit etmek, gerektiğinde eser ile koruma alanlarının
kamulaştırma işlemlerini yürütmek,
e) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait vakıf kültür varlıklarının onarımı
ile yeni yapıların inşa, onarım ve ihale işlemlerini
yürütmek,
f) Vakıf kültür varlıklarının
ve yeni yapıların onarımı için gerekli görülen
malzemeleri satın almak, şantiye kurmak ve şantiyeleri
kontrol etmek,
g) 2863 sayılı Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile ilgili işlemleri
yürütmek üzere Turizm ve Kültür Bakanlığı ve koruma kurulları
ile ilgili ilişkileri yürütmek,
h) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(C) Yatırım ve Emlak Daire
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlüğe, mazbut,
mülhak ve cemaat vakıflarına ait taşınmaz malların
envanterini çıkarmak, kütük kayıtlarını tutmak,
b) Bu Kanun ve ilgili kanunlar uyarınca
vakfına intikali gereken taşınmaz malların tespitini
yaparak vakfı adına tapuya tescilini sağlamak, vakfı
adına tescil kararı verilmiş olanların işlemlerini
yürütmek, vakıf kültür varlıklarının mülkiyet ve
tasarruf işlemlerini yürütmek,
c) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait taşınmazların; imar uygulama ve kadastro
çalışmalarını takip etmek; kamulaştırma,
kiralama, vakıf konut veya hizmet statüsüne alma, çıkarma
işlemlerini yürütmek; kiralama usul ve esaslarını belirlemek;
kat karşılığı, yapım veya onarım karşılığı
kiralama modelleri ile değerlendirilmelerini sağlamak;
her türlü tecavüzden korunmaları ile ilgili tedbirleri almak;
elde tutulmasında fayda görülmeyenlerin değiştirilmesi,
satılması ve gerekli görülen taşınmazların
satın alınması işlemlerini yürütmek,
d) Genel Müdürlüğe yapılacak
taşınmaz mal bağış işlemlerini yürütmek,
e) Tavize tabi olan taşınmaz
malların tespiti ile taviz bedellerinin tahsilini sağlamak,
f) Görev ve faaliyetlerinin gerektirdiği
alt yapı çalışmalarını yapmak veya yaptırmak,
g) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(D) Sona eren yeni vakıfların
borçlarının tasfiyesinden arta kalan mal ve haklar; vakıf
senedinde yazılı kurum veya kuruluşa, senetlerinde
özel bir hüküm bulunmayanlarda ise Genel Müdürlüğün görüşü
alınarak mahkeme kararıyla benzer amaçlı bir vakfa; dağıtılan
vakıfların borçlarının tasfiyesinden arta kalan
mal ve haklar ise Genel Müdürlüğe intikal eder.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Küçükaşık,
buyurun.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Grup Başkan
Vekili İrfan Gündüzün verdiği cevaba... Ben bir şeye
Aldık biraz önce, hepimiz öğrendik; ama, hâlâ bir şeyi
öğrenmedik. Acaba bu görüşlere katılıp katılmadığı
konusunda bir kelime etmedi Sayın Başkan Vekili.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul)
Katıldığım taraflar var, katılmadığım
taraflar var.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Bu arada, hakikaten, Vakfın kurucusu olan Sayın Azmi
Ateş ve tahmin ediyorum geçen akşam tartışmaya neden
olan Sayın Albayrak da, Vakfın kurucusu değil; ama, üyesi
olarak Meclisteki tanıtım albümünde kendini belirtiyorlar
bizzat.
Şimdi, ben, tekrar o metinden
devam etmeye çalışacağım. Çok ilginç şeyler
var çünkü o metinde. Türkiyedeki Vakıflar Kanununun niçin hazırlandığını,
niçin önümüze geldiğini, niçin önümüze geldiğindeki haklar,
özgürlükler ve ticari şirketlerin niçin kurulduğunu,
azınlık kavramının ve dinsel azınlık cemaatlerinin
hangi anlama geldiğini bu makalede çok net bir şekilde belirtiyorlar.
O tasarıdaki bütün temel tartışmalardan bir tanesi
oydu. O yüzden, bu görüşlere katılıp katılmadığını
muhakkak öğrenmek istiyorum ben.
Genel nüfus için olduğu kadar
azınlıklar için de güvence sağlayacak olan sivil ve kültürel
haklar bakımından da Türkiyenin durumu, son yıllardaki
anayasal ve yasal iyileştirmelere rağmen, çok parlak değildir.
Genel sivil özgürlükler bakımından en problemli alanlar
vicdan, ifade ve örgütlenme özgürlükleriyle ilgili alanlardır.
Din ve vicdan özgürlüğü bakımından, gayrimüslim
azınlıklar gibi Müslüman çoğunluğun da ciddi sorunları
vardır. Bu sorunların bir kısmı Diyanet İşleri
Başkanlığının bir kamu kurumu olarak varlığından,
bir kısmı da devlet elitlerince laikliğin ideolojik
bir program ve bir hayat tarzı olarak anlaşılıp uygulanmasından
kaynaklanmaktadır. İfade özgürlüğüyle ilgili yapılan
iyileştirmeler de çoğulcu-demokratik bir sistem için yeterli
değildir. Türkiyede hâlâ düşünce suçu vardır, özellikle
devlet otoritesi kullanan kişi ve kurumları eleştirmek
hâlâ çok risklidir. Örgütlenme özgürlüğü bakımından
da durum buna benzemektedir. Özellikle vakıf kurma özgürlüğü
ciddi ve bir kısmı gayrimakul olan sınırlamalara
tabidir.
Azınlıkların korunması
bakımından özel bir önemi bulunan kültürel hakların durumu
daha da ciddidir. Türkiye anadili Türkçe olmayan vatandaşlarının
kendi dillerinde öğrenim görme hakkını tanımamıştır.
Bu haklar konusundaki çekingenliği yüzünden, Avrupa Konseyinin
Bölgesel veya Azınlık Dilleri Avrupa Şartı ile Ulusal
Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesini
onaylamaktan kaçınmaktadır.
Şimdi, daha ilginç bir şeye
geliyoruz. Yani, burada, vakıflar darbeler yapar demiştik
daha önce ben konuşmamda; Ukraynada yaptılar, Gürcistanda
darbeler yaptılar, demokrasi yok burada, seçim barajlarını
indirin dediler demiştim.
Şimdi, geliyoruz; bakınız,
daha başka bir şey söylüyor, bir noktaya geliyor seçim barajı
konusunda, parlamentoda: Parlamentonun temsilî özelliğini
artırmak için seçim sisteminin yeniden ele alınmasına
ihtiyaç vardır. Bu da, siyasi istikrarı da gözetecek
şekilde, ya milletvekili seçiminde uygulanan yüzde 10luk ulusal
barajın düşürülmesi (tercihen yüzde 4ler seviyesine) ya
da dar bölge esaslı iki turlu çoğunluk sisteminin benimsenmesi
yoluyla olabilir. Bu yüksek baraj yüzünden, 2002 seçimleri sonrasında
olduğu gibi, seçmen kitlesinin bazen yarıya yakını
parlamentoda temsil edilememektedir. Böylesine yüksek bir baraj
parlamentonun halkı yeterince temsil etmesine engel olduğu
gibi, kimi sabit ideolojik ve etnik-kültürel azınlıkların
-tekrar ediyorum, bakınız: Kimi sabit ideolojik ve etnik-kültürel
azınlıkların- siyasal sistemden sürekli olarak
dışlanmalarına ve sistemi etkileme şanslarının
ileriye dönük olarak ortadan kalkmasına yol açtığı
için genel demokratik meşruluğu ve toplumsal-siyasal entegrasyonu
zayıflatan bir unsurdur.
Şimdi, bu görüşlere gerçekten
de samimi olarak katılıp katılmama konusunda tekrar
beyanda bulunmalarını bir kere daha istiyorum.
Şimdi, geliyoruz tekrar
Devam
ediyorum dernekler ve vakıflarla ilgili ve bu Yasayla ilgili
yazılanlara. Öneriler konulmuş: Medeni bir toplumda örgütlenme
özgürlüğünün tipik modeli dernek ve vakıftır. Türkiyenin
bu konudaki temel problemi, kişilerin ortak amaçlar etrafında
bir araya gelmelerini medeni hayatın doğal bir durumu olarak
değil de ancak mevzuatla tanımlanan çerçeve içinde var
olan bir devlet bağışı gibi gören ve özellikle kamu
görevlilerinde hâkim olan zihniyetten kaynaklanmaktadır
Anlatmış
biraz
Onun için, şimdiki hâlde hemen yapılması gereken,
özellikle dernekler ve vakıflar üstündeki kısıtlayıcı
anayasal ve yasal hükümlerin kaldırılmasıdır.
Son yıllarda kabul edilen uyum kanunları dernek özgürlüğü
bakımından kısmi bir rahatlama getirmiş olmakla
beraber, bu konuda daha yapılacak işler vardır. Bunların
başında, Kanunun derneklere amaç ve faaliyet türü dayatmasının
önlenmesi gelmektedir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Küçükaşık,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Bitireceğim.
Aynı durum vakıf kurma
özgürlüğü bakımından da varittir. Bu konuda, yeni Medeni
Kanunun vakıflarla ilgili kimi hükümleri sivil bir anlayıştan
uzaktır. Bunların başında Medeni Kanunun 101/4 hükmü
gelmektedir. Bu hüküm şöyledir: Cumhuriyetin Anayasa ile belirlenen
niteliklerine ve Anayasanın temel ilkelerine, hukuka, ahlaka,
millî birliğe ve millî menfaatlere aykırı veya belli
bir ırk ya da cemaat mensuplarını desteklemek amacıyla
vakıf kurulamaz.
Ne yazık ki, bu hüküm, yeni getirilen
Vakıflar Yasasında aşılmak suretiyle, genel kanun-özel
kanun ilişkisi içerisinde, Vakıflar Kanunundan çıkarılmak
istenmektedir.
Devamını diğer maddelerde
söyleyeceğim.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
41inci maddeyi okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Vakıflar Meclisi
Meclisin oluşumu
MADDE 41-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1239 sıra
sayılı Vakıflar Kanunu Tasarısının 41
inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederim.
Süleyman
Sarıbaş
Malatya
Madde
41- Meclis, vakıfların en üst seviyedeki karar organıdır.
Meclis; Genel Müdür, vakıf konusunda
bilgi ve deneyim sahibi yükseköğrenim mezunları arasından
Başbakanın teklifi üzerine ortak kararname ile atanacak
beş, yeni vakıflarca seçilecek üç, mülhak ve cemaat vakıflarınca
seçilecek birer üye olmak üzere toplam on bir üyeden oluşur. Ayrıca,
yeni vakıflar üç, mülhak ve cemaat vakıfları ise birer
yedek üye seçer. Seçimler; yeni vakıflarda yönetim organının,
mülhak vakıflarda vakıf yöneticilerinin, cemaat vakıflarında
yönetim kurullarının seçeceği birer temsilcinin
iştiraki ile Genel Müdürlüğün daveti üzerine ayrı ayrı
yapılır.
Genel Müdür aynı zamanda Meclisin
de başkanıdır.
Genel Müdür alınan kararları
yürütmeye yetkili ve görevlidir. Genel Müdürün çeşitli nedenlerle
görevinde bulunmadığı durumlarda Genel Müdüre
vekâlet eden Meclis Başkanlığına da vekâlet eder.
Meclisin çalışmasına
ilişkin usul ve esaslar tüzükle düzenlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının Vakıflar
Meclisinin oluşumunu düzenleyen 41. maddesi ile daha başlangıç
ibaresinde meclisin bağımsız karar organı olma
özelliği ortadan kaldırılarak Genel Müdürlüğün
vesayetinde hareket eder bir kurum görünümü kazandırılmaktadır.
227 sayılı Vakıflar Genel Müdürlüğünün Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 4 üncü maddesinde
Vakıflar Meclisi vakıfların en üst seviyede danışma
ve karar organıdır. Denilmiş; 2762 sayılı Vakıflar
Kanununun 1 inci maddesinin üçüncü fıkrasında ...Genel
Müdürlük de İdare Meclisinin kontrolü altındadır. denilmişken
tasarıda Genel Müdürlüğün en üst seviyedeki karar organıdır
denilerek vakıflar meclisinin önemi ve fonksiyonu indirgenmiş
Genel Müdürlüğe bağlı hale getirilmiştir.
Öte yandan hiyerarşik olarak
Genel Müdürün altında yer alan Genel Müdür yardımcılarının
ve I. Hukuk Müşavirinin Vakıflar Meclisinde üye olarak yer
almalarının meclise kazandıracağı bir
şey bulunmamakta aksine meclisin üst düzey karar organı
olmaktan çıkarak Genel Müdürün gözetiminde fonksiyonsuz ve
emir komuta zincirinde hareket etmeye meyilli bir kurul haline dönüştürmektedir.
Öte yandan tasarıda meclisin
çalışmasına ilişkin usul ve esasların yönetmelikle
düzenleneceği belirtilmektedir. Sürekli niteliği bulunan
ve çok önemli görevler ifa edecek vakıflar meclisinin fonksiyonlarının
indirgenmesi yanında çalışma usul ve esaslarının
da yönetmelikle belirlenmesi uygun değildir. Danıştayın
denetiminden geçecek şekilde düzenlemenin tüzükle yapılması
daha uygun olacaktır.
Değişiklik teklifi ile
Vakıflar Meclisinin Genel Müdürlüğe bağlı olmadığı
belirtilip, Genel Müdür yardımcıları ve I. Hukuk Müşaviri
meclis üyeliğinden çıkarılarak atanacak ve seçimle
gelecek üyeler arasındaki dengenin sağlanması ve bu
yolla meclisin kendisinden beklenen fonksiyonları mümkün olduğunca
bağımsız bir şekilde icra edebilmesinin sağlanması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
42nci maddeyi okutuyorum:
Meclisin görevleri
MADDE 42-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 42. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Mehmet Küçükaşık Muharrem Kılıç
Niğde Bursa Malatya
Feridun
Baloğlu Feridun
Ayvazoğlu Yüksel Çorbacıoğlu
Antalya Çorum Artvin
M.
Nuri Saygun
Tekirdağ
Madde 42-
(A) Bu Kanunun diğer maddeleri
ile belirlenen görevlerinin yanı sıra, Meclis aşağıdaki
görevleri de yerine getirir:
a) Genel Müdürlüğe, mazbut ve
mülhak vakıflara ait akar ve hayrat taşınmazların
tahsis, satış ve trampasına yönelik tasarruflarla, kamulaştırmalarda
kamu yararı kararını vermek,
b) Genel Müdürlük ve işletme
müdürlüklerinin bütçelerini onaylamak,
c) Genel Müdürlük ve vakıflarla
ilgili tüzük ve yönetmelik taslaklarını karara bağlamak,
d) Genel Müdürlükçe gerek görülen
hususları karara bağlamak.
e) Bu Kanun ve ilgili kanunlarla
belirlenen diğer görevleri yerine getirmek.
(B) a) 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun;
1) 36 ncı maddesinin ORTAK HÜKÜMLER
bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı bendine;
Diyanet İşleri Başkanlığı Müfettiş
Yardımcıları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Müfettiş Yardımcıları; Başbakanlık Uzman
Yardımcıları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Uzman Yardımcıları, Müfettişliğe ibaresinden
sonra gelmek üzere Vakıflar Müfettişliğine ve
Başbakanlık Uzmanlığına ibaresinden sonra
gelmek üzere Vakıf Uzmanlığına ibareleri,
2) 152 nci maddesinin II-Tazminatlar
bölümünün A- Özel Hizmet Tazminatı bendinin (g) alt bendinde;
Sosyal Güvenlik Kurumu Baş Müfettişi, Müfettiş ve Müfettiş
Yardımcıları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Müfettişi ve Vakıf Müfettiş Yardımcıları;
(i) alt bendine; Kültür ve Turizm Uzmanları ibaresinden sonra
gelmek üzere Vakıf Uzmanları ibareleri,
3) Eki (I) sayılı ek gösterge
cetvelinin, (g) bendine Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişleri,
Sosyal Güvenlik Uzmanları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Müfettişleri; (h) bendine Kültür ve Turizm Uzmanları
ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf Uzmanları ibareleri,
4) Eki (IV) sayılı Makam
Tazminatı cetvelinin 8 inci sırasının (a) bendine
Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişleri ibaresinden sonra gelmek
üzere Vakıf Müfettişleri ibaresi,
eklenmiştir.
b) 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı
Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesinin birinci fıkrasına
devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında
bulunan taşınmaz ibaresinden sonra gelmek üzere malların
ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ile idare ve temsil ettiği
mazbut vakıflara ait taşınmaz ibaresi eklenmiştir.
c) 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı
Kamu İhale Kanununun;
1) 3 üncü maddesine (j) bendinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki (k) bendi,
k) Vakıf vakıf kültür varlıklarının
onarımları ve restorasyonları ile çevre düzenlemesine
ilişkin mal ve hizmet alımları,
2) Geçici 4 üncü maddesine
aşağıdaki fıkra,
Bu Kanunun 3 üncü maddesinin (k)
bendine ilişkin usul ve esaslar, Maliye Bakanlığı
ve Kamu İhale Kurumunun görüşleri alınarak Vakıflar
Genel Müdürlüğü tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle
belirlenir.
eklenmiştir.
(C) Bir sözleşme mevcut olmasa
dahi, Genel Müdürlük menfaatinin olması kaydıyla hangi
aşamada olursa olsun;
a) Genel Müdürlük ile diğer kamu
kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişiler arasında
çıkan hukuki ihtilafların anlaşma ve sözleşme değişikliği
ile neticelendirilmesinde Meclis,
b) Maddi ve hukuki sebeplerle takibinde
veya yüksek dereceli mahkemelerce incelenmesini istemekte fayda
umulmayan dava ve icra takiplerinden vazgeçilmesi, bir hakkın
tanınması, menfaatin terkininde otuzbin Türk Lirasına
kadar Genel Müdür, bu miktarı aşanlarda Meclis,
yetkilidir.
Genel Müdür bu yetkisini kısmen
veya tamamen Genel Müdür yardımcılarına ya da 1. Hukuk
Müşavirine devredebilir.
Bu maddenin uygulanmasına
ve miktarların tespitine ilişkin hususlar Meclisçe belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeyi katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Eraslan.
ORHAN ERASLAN (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; önemli
bir yasayı görüşüyoruz, Vakıflar Yasasını
görüşüyoruz; ama, ne yazık ki, İç Tüzükümüzde bulunan
bir hüküm nedeniyle, İktidar Partisi tarafından önerilen
bir hüküm nedeniyle temel yasa biçiminde görüştüğümüzden,
Yasa maddeleri görüşülmüyor, madde madde görüşemiyoruz,
bölüm bölüm görüşüyoruz. Böyle olunca bütünselliği de olmuyor.
O çerçevede olunca temel yasaya, önergeler de ona göre hazırlanmak
durumunda oluyor. Doğrusu bu hayhuy arasında önemli bir yasa
geçiyor.
Şimdi, burada konuşuyoruz,
günlerdir söylüyoruz, arkadaşlar, çok doğru olmayan bir
yasa, bir lütfen dinleyin diye; hiç dinlenmeden, arkadaşlar kuliste
oturuyorlar, çay kahve içiyorlar. Yani, oylama sırasında
ellerini kaldırarak geliyorlar. Benim burada ne konuştuğumu,
umarım, herhâlde televizyondan, kulistekinden dinliyorlardır.
ZEYİD ASLAN (Tokat) Sana
mı soracağız?
ORHAN ERASLAN (Devamla) Aksi halde,
işe yararlı bir çalışma yapmıyoruz demektir.
Değerli arkadaşlar, vakıf
nedir, buna bir kısaca değinmek gerekir.
Şimdi, Sayın Akbulut, siz
Erzurum Milletvekilisiniz. Sizin ilinizde
Yani, her çıktığımda
bana sataşıyorsunuz, ama, sizin ilinizde, sizin seçmenleriniz,
Patrikhanenin yapacağı şeylere destek olun diye size
oy vermemişlerdir umarım. Bunu herhâlde anlatırsınız
Erzurumlu insanlara, Erzurumun yiğit insanlarına.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum)
Öyle bir şey yok, onu siz söylüyorsunuz.
ORHAN ERASLAN (Devamla) Lütfen
Yani, her çıktığımda söz atıyorsunuz, ama, bir
gün de gelip şurada bir şey söylemiyorsunuz. Söyleyin de
biz istifade edelim.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum)
Keşke konuşma hakkı düşse
ORHAN ERASLAN (Niğde)
Şimdi, değerli arkadaşlar
Tabii, söz atan, cevabını
alır.
Değerli arkadaşlar, vakıflar,
bizim kültürümüzden geliyor. Kuşkusuz, bir hayır hasenat
kuruluşudur, ama, niteliği olarak, arkadaşlar söylediği
için, yanlış bakışlar olduğu için, yanlış
perspektifler olduğu için, burada düzeltmek zorundayız.
Vakıf bir örgütlenme modeli
değildir, vakıf bir örgüt değildir; belli mal ve hakların,
belli amaçlar için, belli hayır işleri için tahsis edilmesidir,
bir tahsisattır, bir tesisattır. Şimdi, vakfı bir
örgütlenme biçimine dönüştürürseniz, siyasetin bir parçası
biçimine dönüştürürseniz, yani, bir dernek biçimine dönüştürürseniz,
doğru bir şey yapmazsınız. Bu tasarıyla,
işte bu da ne yazık ki yapılıyor. Yani, belli amaçlarla,
belli amaçların tahakkuku için belli mal ve hakların devrinden
ibaret değil, yani, mal topluluğu değil, sanki bir örgütlenme
modeliymiş gibi, şubesiyle, bilmem, alt birliğiyle,
üst birliğiyle, her şeyiyle böyle bir yapı getirilmek
isteniyor. Oysa, şimdi Ankarada kurulan bir vakfın -diyelim
ki öğrencilere burs vermek için kuruldu- Erzurumdaki öğrencilere
burs vermesine mâni hâl mi vardır, Edirnedeki öğrencilere
burs vermesine mâni hâl mi vardır? Şimdi, burada, kendi, birtakım
grupların, grupçukların kendi ihtiyaçları nazara
alınarak vakıf kültürünü bozarsanız, bunun, bu açtığınız
yoldan başkaları da geçer.
Bakınız, şimdi, iki
şey yapamazsınız: Bir, vakıf, sosyal devletin yerine
ikame olunamaz. Sosyal devlet, çağımızın bir zaruretidir.
Vakıf da sosyal devletin yanında var olacaktır, ama, sosyal
devlet ianelerle kurulmaz, bütçeyle kurulur, anlayışla
kurulur. Yani, elbette, hayır da olacak, iane de olacak. Bu, hem
dinimizin gereğidir hem kültürümüzün gereğidir. Vakıf
da sosyal devletin yanında olacak, ama, ikisini birbirine karıştırmamak
durumundasınız, birincisi bu. Sosyal devletin yerine vakfı
getiremezsiniz. Gerekçe, o bakımdan, hükûmet gerekçesi
baştan aşağı hatalıdır. Yani, güvenlik
dışında, güvenlik ve adalet dışında her
şeyin vakıfla yapılacağını düşünmek
hatalıdır, doğru değildir. Yani, bu vakfı sosyal
devletin yerine ikame etmedir.
İkinci yanlış da
şudur değerli arkadaşlarım: Vakıflar bir demokratik
kitle örgütü değildir, bir örgütlenme modeli değildir, insanların
örgütlendiği bir yer değildir; malların vakfedildiği,
malların yer aldığı bir yerdir. Bu açıdan, vakıfları
düzenlerken, işte, demin bir arkadaşım söylemeye çalıştı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Eraslan, konuşmanızı tamamlayınız.
ORHAN ERASLAN (Devamla)
bugün
ülkemizde, doğrudur, bazı anlayışların siyasal
örgütlenme içinde yer alamadığını biz de biliyoruz;
bunun bir bölümü, yer almaması gerektiğinden, bir bölümü,
belki siyaset alanındaki sınırlamalardan. Şimdi,
varsa bu sınırlamalar demokratik bir biçimde bunu tartışmaya
açalım, bunu kaldıralım -bu, başka bir şey-
eğer kaldırılması gerekiyorsa, ülkenin onda
çıkarı varsa. Ama, onun yerine başka yerlerde örtülü
şekilde vakıfta örgütlenerek, orada siyaset yaparak vakıfları,
dernekleri yahut bu tür şeyleri siyaset alanı olarak kullanmanın
kimseye bir yararı yoktur. Ne ülkeye yararı vardır ne
de yapanlara yararı vardır. Bu açıdan, olayı kolaylaştırırız
derken başka zorluklara yol açıyorsunuz. Buna dikkatinizi
çekmek istiyorum.
Hepinize saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Eraslan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
43üncü maddeyi okutuyorum:
Meclis üyelerinin nitelikleri
ve görev süresi
MADDE 43-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır. Önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1239 sıra
sayılı Vakıflar Kanunu Tasarısının 43
üncü maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Süleyman
Sarıbaş
Malatya
Meclis üyelerinin görev süresi
üç yıldır. Genel Müdürün üyeliği görev süresiyle
sınırlıdır. Ancak, göreve engel bir hastalık
veya sakatlık nedeniyle iş görememeleri veya üyelik
şartlarını kaybetmeleri durumunda ortak kararnameyle
atanmış üyelerin görevleri ortak kararnameyle, atanmış
diğer üyelerin görevleri ise Genel Müdürün teklifi ve Meclis
kararı ile sona erer.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının Vakıflar
Meclisinin oluşumunu düzenleyen 41. maddesi ile değişiklik
önergemizde Genel Müdür haricindeki Genel Müdürlük bürokratları
meclis üyeliğinden çıkarıldığından değişiklik
teklifi ile bu maddenin de 41 inci madde ile uyumlu hale getirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
44üncü maddeyi okutuyorum:
Meclis üyelerinin yenilenmesi
ve huzur hakkı
MADDE 44-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır. Önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 44. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Mehmet Küçükaşık
Muharrem Kılıç
Niğde
Bursa
Malatya
Yüksel
Çorbacıoğlu Feridun
Baloğlu M. Nuri
Saygun
Artvin
Antalya
Tekirdağ
Feridun
Ayvazoğlu
Çorum
Madde 44-
(A) Ortak kararnameyle atanan üyeliklerde
herhangi bir sebeple boşalma olduğu takdirde otuz gün içerisinde
43 üncü madde doğrultusunda üç yıllığına yenisi
seçilir.
Uhdesinde kamu görevi bulunmayan
Meclis üyelerine, ayda dörtten fazla olmamak üzere her toplantı
günü için (3000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı
ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir.
(B) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait taşınmazlar Devlet malı imtiyazından
yararlanır, haczedilemez, rehnedilemezler. Tüm iş ve
işlemleri, her türlü vergi, resim, harç ve katılım payından
istisnadır.
Genel Müdürlük tarafından
açılacak davalarda teminat aranmaz.
Genel Müdürlüğün ve mazbut vakıfların
tahsil edilemeyen gelirleri 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre Genel Müdürlükçe
tahsil edilir.
Vakıf, vakıf kültür varlıklarının
onarımları ve restorasyonları ile çevre düzenlemesi
ve kamulaştırma işlemleri 180 sayılı Bayındırlık
ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabidir.
Vakıf, vakıf kültür varlıklarının,
restorasyon veya onarım karşılığı kiralama
işlemleri; 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine
tabidir.
Bu harcama ve kiralamalara
ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Yurt içi veya yurt dışında
vakıf kültürünü araştırmak, geliştirmek ve desteklemek
amacıyla gerçek ve tüzel kişiler; Genel Müdürlüğün görev
alanı ile ilgili faaliyet ve yatırım programlarında
yer alan her türlü ilmi organizasyon, stratejik araştırma,
konferans, sempozyum ve benzeri kültürel faaliyetlerin yürütülmesi
kapsamında sponsorluk yapabilirler. Bu faaliyetlerle ilgili
sponsor kişi veya şirketler Genel Müdürlüğün belirleyeceği
esaslar dahilinde reklam alabilirler. Vakıflar adına kayıtlı
taşınır ve taşınmaz vakıf kültür varlıklarının;
bakım, onarım ve restore edilmesi, yaşatılması,
çevre düzenlemesi ve kamulaştırılması dahil Genel
Müdürlüğün kontrolünde gerçek ve tüzel kişilerin kendileri
tarafından yapılacak harcamalar, bağış ve
yardımlar ile sponsorluk harcamalarının tamamı
Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahından düşülür.
Kuruluşunda veya kurulduktan
sonra vakıflara bağışlanan taşınır
ve taşınmaz mallar Veraset ve İntikal Vergisinden istisnadır.
Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara
ait meralar 4342 sayılı Mera Kanunu hükümlerine tabidir.
(C) Bir sözleşme mevcut olmasa
dahi, Genel Müdürlük menfaatinin olması kaydıyla hangi
aşamada olursa olsun;
a) Genel Müdürlük ile diğer kamu
kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişiler arasında çıkan
hukuki ihtilafların anlaşma ve sözleşme değişikliği
ile neticelendirilmesinde Meclis,
b) Maddi ve hukuki sebeplerle takibinde
veya yüksek dereceli mahkemelerce incelenmesini istemekte fayda
umulmayan dava ve icra takiplerinden vazgeçilmesi, bir hakkın
tanınması, menfaatin terkininde otuzbin Türk Lirasına
kadar Genel Müdür, bu miktarı aşanlarda Meclis,
yetkilidir.
Genel Müdür bu yetkisini kısmen
veya tamamen Genel Müdür yardımcılarına ya da I. Hukuk
Müşavirine devredebilir.
Bu maddenin uygulanmasına
ve miktarların tespitine ilişkin hususlar Meclisçe belirlenir.
(D) Vakıflar Genel Müdürlüğünün
190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname eki (I) sayılı cetvelde yer alan kadroları
iptal edilerek bu cetvelden çıkarılmış, ekli (I)
sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek aynı
Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvele Vakıflar
Genel Müdürlüğü olarak eklenmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Saygun, buyurun.
MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Vakıflar Yasasının 44üncü maddesindeki değişiklik
önergesiyle ilgili söz almış bulunuyorum; bu vesileyle,
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
birkaç gündür Vakıflar Yasasıyla ilgili, Meclis gündeminde
çeşitli konuşmalarla, Yasanın içeriğini, yapısını,
neleri götürüp neleri götüreceğini sizlere ifade etmeye çalıştık.
Aslında, işe biraz daha geriden başlamak lazım.
Meclisteki konuşmalarımızdan önce, bu konularla ilgili
olarak önce Adalet Komisyonundaki değerlendirmeleri, tartışmaları
sizlerin bilgisine sunmak lazım. Ama, bu bilgileri sunma gayreti
içinde olmamıza rağmen, üzülerek, bir şeyi ifade etmek
zorunda hissediyorum kendimi: Önce, bu kadar önemli bir yasa konuşuyor
olmamıza rağmen, Mecliste bulunan arkadaşlarımızın
Yasadan çok uzak, konuşmacılardan çok uzak tutum ve davranışları,
bizim, burada ne kadar gerçekleri ifade etmeye çalışırsak
çalışalım, sonunda bu anlattıklarımızın
pek de bir fayda vermeyeceğini gösteriyor. Tabii, bunu biraz
daha çekersek, oylamalarda da aynı şeyi yaşıyoruz.
Bu kadar anlatmaya çalışıyoruz, bu kadar ifade etmeye
çalışıyoruz, bu kadar ülkeye getirebileceği zararları
ortaya koymaya çalışıyoruz; ama, sonra oylamaya geçiyoruz,
içeride yeteri sayıda arkadaşımız olmuyor; kapılar
açılıyor, eller havada arkadaşlarımız giriyor.
Çok merak ediyorum.
AHMET YENİ (Samsun) Sayın
Vekilim, bir şeyler anlat da dinleyelim.
MEHMET NURİ SAYGUN (Devamla)
Anlatacağım efendim.
Çok merak ediyorum. Bu hususta, bu
oy veren arkadaşlarımız, acaba neyi oyladıkları
ya da neyin doğru neyin yanlış olduğu konusunda
ciddi bilgi sahibiler mi? Şimdi, bir şey anlat da dinleyelim
dediniz efendim.
AHMET YENİ (Samsun) Vakit doluyor
MEHMET NURİ SAYGUN (Devamla)
Vakit dolarsa, bundan sonraki maddelerde de derdimizi tekrar anlatmaya
çalışırız.
Ben, dört yıldır Adalet Komisyonundayım
ve dört yıldır da, şu kürsüye çıktığım
aşağı yukarı her konuşmada bir şeyi ifade
etmeye çalıştım: Kanun yapma tekniği.
Değerli arkadaşlarım,
Meclisin Genel Kurul gündemine getirilen kanunlar, belirli komisyonların
koyduğu emeklerle getiriliyor, çalışmalarla getiriliyor
ve doğru olduğu iddiasıyla, Türkiyenin ihtiyaçlarına
cevap vereceği iddiasıyla getiriliyor, ama, ne yazık
ki, bu gelen yasaların çok önemli bir bölümü, burada yasalaşmasına
rağmen bu tasarıların, daha sonra, pek zaman geçmeden,
iki ay, üç ay gibi bir süre sonra, bilemedin altı aylık bir
süre sonunda, tekrar değişikliklere tabi oluyor, Türk Ceza
Kanunu gibi, diğer yasalar gibi. Özellikle Türk Ceza Kanununu
örnek vermem, Türk Ceza Kanununun Tasarısını yasalaştırdığımızdan
bu yana, yanılmıyorsam dördüncü kez değişiklik çalışmaları
yapıyor olmamızdandır. Böylesine bir kanun tekniği,
Meclisin çok çalışıyor görünmesine, ama üretim yapamamasına
neden oluyor. Yani, aynı yasayı biz burada, Genel Kurulda
üç defa, dört defa görüşürsek, bunun ciddi bir üretim olduğunu
bana kimse söylemesin, sanıyorum, hepiniz de aynı görüştesiniz.
Aynı şeyi dört defa görüşüyorsak, yaptığımız
iş, bir kerelik iş; demek ki, üç defasını ekstradan,
gereksiz zaman kaybına neden olacak bir görüşme sistemiyle
götürüyoruz. Bu, doğru değil. İşte, bugün görüşmesini
sürdürdüğümüz Vakıflar Yasası da değerli arkadaşlarım,
aynı nitelikte bir yasa. Bir kere, Yasayı tümden ele aldığımızda,
birtakım değişikliklerle ihya olması, derlenip
toparlanması ve Türkiyede vakıf dünyasını yeterince
karşılayacak hükümleri içermesi mümkün değil. Adalet
Komisyonunda, her konuşmamızda bunu tekrarladık. Yani
Doğru olan tarafı olmadığına göre, bu Yasanın
içinde değişiklikler yapmak yeterli olmayacak. Gelin, arkadaşlarım,
bu Yasayı geriye çekelim, oturalım, hep birlikte derleyelim,
toparlayalım ve Türkiyenin ihtiyaçlarına cevap verecek
bir hale getirelim dedik, ama, bizim bu iddialarımız onay
görmedi. Onay görmediği için de, bugün buraya bu şekliyle
geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Saygun, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET NURİ SAYGUN (Devamla)
Yalnız, geçen gün, tasarının ilk günkü konuşmalarında,
Sayın Bakanımız çıkarak Cumhuriyet Halk Partisinin
mademki böyle iddiaları var, niye katkı sunmuyorsunuz? Niye
yanlış olan tarafları düzeltmiyorsunuz? Bir öneri mi
verdiniz? şeklinde bir iddiası oldu. Ben burada saymıştım,
bir kez daha tekrar etme ihtiyacı duyuyorum. Evet, biz değişiklik
önergesi vermedik, yazılı olarak değişiklik önergesi
vermedik, ama hep şunu söyledik: Yazılı değişiklik
önergeleriyle bu Yasa ihya olmaz. Ama, biz gene de bilgimizle, birikimimizle,
düşüncelerimizle sizleri sözlü olarak uyarma görevini yerine
getiriyoruz. Siz de, gerekli değişiklikleri kendi dünyanızda
yapın dedik ve en az on on iki maddede bizim iddialarımız
doğrultusunda, bizim sözlü iddialarımız doğrultusunda
değişiklikler yapıldı. Bu bir kazanç mı? Evet,
olabildiğince bir kazanç. Yasayı kurtarır mı? Hayır.
Bu Yasanın sağlıklı bir Vakıflar Yasası
olması konusunda gerekli değişikliği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET NURİ SAYGUN (Devamla)
sağlamadığı için bu Yasayı kurtarmaz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Saygun.
Sayın milletvekilleri, önergeyi
III.
- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir
grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)- Yoklama
istiyoruz efendim.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) 20
kişi yok.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Var
efendim.
BAŞKAN Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, bir yoklama talebi vardır.
Yoklama talebinde bulunan milletvekili arkadaşlarımın
isimlerini tespit edeceğim.
Sayın Anadol, Sayın Emek,
Sayın Yücesan, Sayın Arz, Sayın Kaya, Sayın Küçükaşık,
Sayın Çakır, Sayın Büyükcengiz, Sayın Eraslan, Sayın
Ersin, Sayın Akdemir, Sayın Seyhan, Sayın Yergök, Sayın
Kart, Sayın Yetenç, Sayın Kamacı
SALİH KAPUSUZ (Ankara) Sayın
Başkan, yoklama yaptıracak sayıyı bile bulamıyor
Cumhuriyet Halk Partisi.
BAŞKAN
Sayın Melik, Sayın
Ünlütepe, Sayın Işık, Sayın Pekel, Sayın
Coşkunoğlu.
20 milletvekili arkadaşımızın
ismini kaydettik.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, yoklama için beş dakika süre veriyorum.
Adlarını okuduğum
sayın üyelerin, yoklama için elektronik cihaza girmemelerini
rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Adalet
Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı: 1239) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
45inci maddeyi okutuyorum:
Meclisin toplantı şekli
ve karar nisabı
MADDE 45-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 45. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Mehmet Küçükaşık Muharrem Kılıç
Niğde Bursa Malatya
Feridun
Baloğlu Feridun
Ayvazoğlu Yüksel Çorbacıoğlu
Antalya Çorum Artvin
M.
Nuri Saygun
Tekirdağ
Madde 45-
(A) Meclis, Genel Müdürün çağrısı
üzerine ayda en az iki defa, üye tam sayısının beşte
üçü ile toplanır ve Meclis üye tamsayısının salt çoğunluğuyla
karar alır. Meclis üyeleri çekimser oy kullanamaz. Meclis üyeleri
oy ve kararlarından sorumludur.
Meclis üyeleri, kendilerini ve
üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile
evlatlıklarını ilgilendiren toplantı ve oylamaya
katılamazlar.
Vakıflar, kendilerini ilgilendiren
toplantılarda, oy hakkı olmaksızın bir yetkili
ile temsil edilebilirler.
(B) Vakıflar Genel Müdürlüğünün
190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname eki (I) sayılı cetvelde yer alan kadroları
iptal edilerek bu cetvelden çıkarılmış, ekli (I)
sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek aynı
Kanun Hükmünde Kararnamenin ekli (I) sayılı cetvelde Vakıflar
Genel Müdürlüğü olarak eklenmiştir.
(C) Bezm-i Alem Valide Sultan Vakfı
Gureba Hastanesi personelinin katkısıyla elde edilen döner
sermaye gelirlerinden bu birimde çalışan memurlara; hizmet
sunum şartları, personelin unvanı, görevi, çalışma
şartları ve süresi, hizmete katkısı, performansı,
serbest çalışıp çalışmaması ile muayene,
ameliyat, anestezi, girişimsel işlemler ve özellik arz eden
riskli bölümlerde çalışma gibi unsurlar esas alınmak
suretiyle, Sağlık Bakanlığına bağlı
sağlık kurumlarında unvanlara göre uygulanan tavan
ödeme miktarları aşılmamak kaydıyla, Sağlık
Bakanlığı personeli için tespit edilen esas ve usuller
de dikkate alınarak Meclisçe belirlenecek usul, esas ve oranda
ödeme yapılabilir. Bu şekilde yapılacak ödeme, cari
yılda elde edilen döner sermaye gelirinin yüzde ellisini geçemez.
Birinci fıkrada belirtilen
haklardan faydalanan personel haricinde kalan tüm personele, vakıf
kira gelirinin yüzde üçünü geçmemek ve maaşlarının
üçtebirini aşmamak üzere, Vakıflar Meclisince belirlenecek
usul, esas ve oranda ödeme yapılabilir. Bu ödemelerden damga vergisi
hariç kesinti yapılmaz.
Genel Müdürlük lehine sonuçlanan
dava ve icra takipleri nedeniyle hükme bağlanarak karşı
taraftan tahsil olunan vekalet ücretlerinin; avukatlara ve hukuk
servislerinde fiilen görev yapan memurlara dağıtımı
hakkında 02/02/1929 tarihli ve 1389 sayılı Devlet Davalarını
İntaç Eden Avukat ve Saireye Verilecek Ücreti Vekalet Hakkında
Kanun hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
(D) Genel Müdürlüğün merkez
ve taşra teşkilatının her kademedeki idarecileri;
yapmakla yükümlü bulundukları hizmet ve görevleri Genel Müdürün
ve üst amirlerinin emir ve direktifleri doğrultusunda mevzuata,
plan ve programlara uygun yürütmekten sorumludur.
(E) Genel Müdür ve her kademedeki
yöneticiler hukuksal sınırlarını açıkça belirlemek
şartıyla yetkilerinden bir kısmını astlarına
devredebilirler.
Yetki devri uygun araçlarla ilgililere
duyurulur.
Yetki devri devredeni sorumluluktan
kurtarmaz.
(F) Mazbut ve mülhak vakıfların
vakfiyelerindeki şartlar doğrultusunda, ilgililerin
hakları saklıdır. Bu hakların kullanılmasına
ilişkin usul ve esaslar tüzükle düzenlenir.
(G) Mülhak vakıflarda vakıf
yönetimine karşı açılan, mülkiyet ve intifa hakkı
iddiasını taşıyan davalarda vakıf yönetimi
ile Genel Müdürlük birlikte hasım gösterilir.
(H) Genel Müdürlüğün taşra
teşkilatı ekli (II) sayılı cetvelde gösterilmiştir.
Bu cetvelde yer alan birimlerin kurulup kaldırılmasına,
yer ve bağlantı değişikliklerinin yapılmasına
Genel Müdürlüğün önerisi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Taşra teşkilatının
çalışma usul ve esasları tüzükle belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Saygun, buyurun.
MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
az evvel 44üncü maddede genel iddialarla ilgili bazı sözler
sarf etmeye çalışmış, sizlere bir şeyler anlatmaya
çalışmıştım. Şimdi, 45inci maddede özel
bir pozisyon var, izin verirseniz bunu söylemek istiyorum. Demin konuşmamın
en sonunda Sayın Bakanın, bizim önerge vermediğimiz
ve bu Yasaya katkı yapmadığımız iddiasına
karşılık, örnek madde arıyorsanız bu örnek maddelerden
bir tanesi şu anda hakkında konuşma yaptığım
45inci madde.
Efendim, 45inci maddede, Vakıf
Meclisinin toplantı yeter sayısı meclis sayısının
salt çoğunluğuydu, karar yeter sayısı da toplantıya
katılanların salt çoğunluğuydu. Biz, bu konuda,
doğrudur, yazılı önerge vermedik, ama, iddialarımızla,
taleplerimizle ve haklı olmamızı bir gerekçe göstererek
bu çoğunluğun doğru olmadığını ve
çok az sayıda meclis üyesiyle karar verilebileceğini ifade
ettik, oranların değiştirilmesini istedik. İddialarımız,
gerek Bakan tarafından gerek Komisyon tarafından onay gördü
ve meclis toplantı sayısı üçte 2ye çıkarıldı;
karar sayısı da, meclis üye sayısının salt çoğunluğu
olarak kabul edildi. Böylece, bu 45inci maddede, Adalet Komisyonundaki
Cumhuriyet Halk Partisi üyelerinin iddiaları, destekleri, bu
Yasada bir maddenin daha derli toplu olmasına imkân tanıdı.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
az evvel konuşmamda ifade ediyordum, biz, olabildiğince
katkı verdik. Çünkü, bir şeyi çok iyi biliyoruz: Şu Genel
Kuruldan çıkacak olan bütün yasalar, sonunda bu ülkemizin ihtiyacına
yönelik, yaşamsal dünyasına yönelik birtakım düzenlemeler
getirecek. Şimdi, Vakıflar Yasası da bu nitelikte bir
yasa. Türkiyenin vakıf dünyasını ve bu vakıflarla
ilintili olan insanların dünyalarına katkı verecek,
onların değerlendirmelerini sağlayacak bir yasa. Bizim
buna duyarsız kalmamız mümkün değildi, duyarsız
kalmadık, elimizden geleni yapmaya çalıştık. Ama,
bakın, bütün Adalet Komisyonu sürecince hep aynı şeyi
tekrar ettik: Sapla saman birbirine karışıyor. Bir kere,
Türkiyede vakıflar dediğimizde, Genel Müdürlük bünyesine
alınmış mazbut vakıflar var, mülhak vakıflar
var, cemaat vakıfları var, bir tane de olsa esnaf vakfı
var ve Medeni Kanuna göre kurulan yeni vakıflar var. Şimdi,
hepsini bir torbanın içine koyduk, yerleştik ve Vakıflar
Yasası çıkardık. Biz de dedik ki, bunu böyle yapmayalım,
kanun tekniği bu değildir, bu doğru değildir.
Alın bunları, başlıklar halinde mazbut vakıflarla
ilgili bir bölüm ayıralım ve mazbut vakıfları o bölümde
değerlendirelim, sistemize edelim, ihtiyaçlarını,
taleplerini oraya yerleştirelim. Sonra dönelim mülhak vakıflara,
sonra cemaat vakıflarına ve sonra yeni vakıflara. En
son çeşitli hükümler veyahut da ortak hükümler diye bir düzenleme
yapalım ve orada da bunların ortak hükümlerini koyalım.
Böylece sağlıklı bir yasa olsun, sapla saman birbirine
karışmasın dedik. Bütün Komisyon sürecinde bu iddiamızı
tekrar ettik.
Aslında, bu iddiamızın
doğruluğunu Komisyonda çalışan AKPli milletvekili
arkadaşlarımızın da doğru bulduklarına
inancım tam. Ama, doğru bulsalar dahi, Hükûmetin getirmiş
olduğu bir tasarıyı farklı boyutlarda değerlendirme
şansları olmadı, bizim iddialarımızı
destekleyemediler ve bu nedenle de bu tasarı sizin önünüze bu
şekliyle geldi. Eğer benim söylediğim şekilde bu
Tasarı, Kanunun sistematiğine uygun olarak getirilseydi,
bizim iddia ve taleplerimiz ciddi anlamda değerlendirilseydi,
bugün bizim Vakıflar Yasasına karşı çıkmak gibi
bir iddianın içinde olmamız söz konusu olmazdı.
Yani, buraya şu dört yıl
boyunca birçok yasa geldi değerli arkadaşlarım.
Doğru sistemize edilmiş, ülkenin ihtiyaçlarına
doğru cevap verir nitelikte düzenlenmiş hangi yasaya Ana
Muhalefet Partisi olarak karşı çıktık?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Saygun, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun efendim.
MEHMET NURİ SAYGUN (Devamla)
Tamamlıyorum.
Hangi yasaya karşı
çıktık değerli arkadaşlarım? Biz, doğru
olan, sağlıklı olan, toplumun ihtiyaçlarına cevap
verebileceğine inandığımız bütün yasalara
burada destek verdik ve bu desteğimizle de buradan birçok yasayı
oy birliğiyle, ortak düşüncelerimizle çıkardık.
Şimdi, yer yer arkadaşlarımız
söylüyor: Sizin işiniz muhalefet etmek, işte, bize karşı
çıkıyorsunuz
Değerli arkadaşlarım,
o günlerde biz iktidar partisi değildik, o yasalarda da muhalefet
partisiydik. Ama, muhalefet olmak her şeye karşı
çıkmak demek değil, muhalefet olmak yanlışlıklara
karşı çıkmak. Muhalefetin temel görevi iktidarın
hata yapmasına fırsat vermemektir. Biz de bunu yapmaya çalıştık.
Ama bugün bir hata yapıyorsunuz, biz de Ana Muhalefet Partisi
olarak sizin bu hata yapmanızı engellemeye çalışıyoruz.
Sonuçta bu Yasa böyle çıkar
ise, biz tarihin önünde üstümüze düşen görevleri yerine getirmiş
olacağız. Ama, sonuç itibarıyla, 22nci Dönemde, Türkiye,
hiç de hak etmediği bir vakıflar yasasına kavuşmuş
olacaktır.
BAŞKAN Sayın Saygun, teşekkür
ederim.
Sayın milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
46ncı maddeyi okutuyorum:
Meclis üyelerince uyulması
gereken hususlar
MADDE 46-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 46. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Nuri Saygun Orhan
Eraslan Mehmet Küçükaşık
Tekirdağ Niğde Bursa
Muharrem
Kılıç Feridun
Baloğlu Yüksel Çorbacıoğlu
Malatya Antalya Artvin
Feridun
Ayvazoğlu
Çorum
Madde 46-
(A) Meclis üyeleri, görevleri süresince
ve görevlerinin sona ermesinden itibaren iki yıl süre ile Genel
Müdürlük ve ilgili kuruluşlarına karşı doğrudan
doğruya veya dolaylı olarak taahhüde giremez, komisyonculuk
ve temsilcilik yapamaz.
Meclis üyeleri görevleri süresince
edindikleri gizli bilgi ve belgeleri kanunen yetkili kılınan
mercilerden başkasına açıklayamaz, kendilerinin veya
üçüncü şahısların lehine veya aleyhine kullanamazlar.
Bu yükümlülük görevden ayrılmalarından sonra da devam
eder.
Mazereti olmaksızın üst
üste üç veya yılda toplam on toplantıya katılmayanların
üyeliği sona erer.
(B) Müfettiş Yardımcısı
olabilmek için:
a) 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanunun 48 inci maddesinde sayılan şartlara sahip olmak,
b) Üniversitelerin dört yıllık
eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi
ve idari bilimler, mimarlık, mühendislik fakülteleri mezunu
olmak veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından
kabul edilmiş yurt içi ve yurt dışındaki yükseköğretim
kurumlarından mezun olmak,
c) Sağlık durumunun, her
türlü iklim ve yolculuk koşullarına elverişli olduğunu
sağlık kurulu raporu ile belgelemek,
d) Merkezi sistemle yapılacak
memur seçme sınavında başarılı olmak,
e) Genel Müdürlük tarafından
yapılacak yarışma sınavında başarılı
olmak,
f) Yarışma sınavının
yapıldığı tarihte otuz yaşını doldurmamış
olmak,
gerekir.
Müfettiş Yardımcılığında
en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil olmak şartıyla
açılan mesleki yeterlik sınavında başarılı
olanlar Müfettiş kadrosuna atanırlar.
Yapılacak yarışma
ve yeterlik sınavının şekli ve uygulama esasları
yönetmelikle belirlenir.
Yapılacak mesleki yeterlik
sınavına girmeye hak kazandığı halde geçerli
mazereti olmaksızın sınava girmeyenler, yapılan
iki sınavda da başarılı olamayanlar veya Müfettiş
Yardımcılığı süresi içerisinde olumsuz sicil
alanlar bu unvanlarını kaybederler ve durumlarına uygun
memur kadrolarına atanırlar.
(C) Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf
Gureba Hastanesi personelinin katkısıyla elde edilen döner
sermaye gelirlerinden bu birimde çalışan memurlara; hizmet
sunum şartları, personelin unvanı, görevi, çalışma
şartları ve süresi, hizmete katkısı, performansı,
serbest çalışıp çalışmaması ile muayene,
ameliyat, anestezi, girişimsel işlemler ve özellik arz eden
riskli bölümlerde çalışma gibi unsurlar esas alınmak
suretiyle, Sağlık Bakanlığına bağlı
sağlık kurumlarında unvanlara göre uygulanan tavan
ödeme miktarları aşılmamak kaydıyla, Sağlık
Bakanlığı personeli için tespit edilen esas ve usuller
de dikkate alınarak Meclisçe belirlenecek usul, esas ve oranda
ödeme yapılabilir. Bu şekilde yapılacak ödeme, cari
yılda elde edilen döner sermaye gelirinin yüzde ellisini geçemez.
Birinci fıkrada belirtilen
haklardan faydalanan personel haricinde kalan tüm personele, vakıf
kira gelirlerinin yüzde üçünü geçmemek ve maaşlarının
üçtebirini aşmamak üzere, Vakıflar Meclisince belirlenecek
usul, esas ve oranda ödeme yapılabilir. Bu ödemelerden damga vergisi
hariç kesinti yapılmaz.
Genel Müdürlük lehine sonuçlanan
dava ve icra takipleri nedeniyle hükme bağlanarak karşı
taraftan tahsil olunan vekalet ücretlerinin; avukatlara ve hukuk
servislerinde fiilen görev yapan memurlara dağıtımı
hakkında 02/02/1929 tarihli ve 1389 sayılı Devlet Davalarını
İntaç Eden Avukat ve Saireye Verilecek Ücreti Vekalet Hakkında
Kanun hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Saygun, buyurun.
MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; az evvel,
45inci maddede düşüncelerimi ifade etmeye çalışmıştım.
Bir taraftan 45inci maddenin özeliyle ilgili yaptığımızı
söylemiştim, öte yandan da, Yasanın geneliyle ilgili birtakım
iddialarımı sizlerle paylaşmaya çalışmıştım.
Efendim, 46ncı maddeyle ilgili
konuşuyorum. 46ncı maddenin ciddi bir değişikliğe
ihtiyacı var değerli arkadaşlar. Şimdi, Vakıf
Meclisine üye olan insanlar ayda en az iki defa toplanacaklar. Bu,
yılda ortalama yirmi dört toplantı demektir. Yirmi dört toplantının
on tanesine katılmazlarsa üyelikleri düşüyor, yani bu yarı
yarıya bir rakam.
Bir kere, bu rakamın daha
aşağılara çekilmesi gerekir. Bir yılda Vakıf
Meclis üyeliği gibi bir görevi üstlenmiş bir adamın iki
toplantıdan birine katılması onun üyeliğini kurtarmak
için yetiyorsa, bu, o vakıf meclisinin ciddi boyutta çalışmamasına
sebep olur. Bu nedenle, bu rakamın daha aşağılara,
altıya, dörde indirilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım,
az evvel, geçen maddede anlatmaya çalıştıklarımdan
sonra, izin verirseniz bu Yasayla ilgili bir çekincemiz daha var,
onu da ifade etme ihtiyacı duyuyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiyede hangi konuda nasıl bir kanun çıkacağı
konusunda kararı Türkiye Büyük Millet Meclisi verir. Bu konuda
bir alternatif olamaz, düşünülemez. Bize öneri nitelikli, bilgi
nitelikli talepler gelebilir, bunlara saygı duyarız, anlayış
gösteririz, değerlendiririz. Ancak, bize direktif nitelikli
talepler gelmemeli ve bunlar gelirse bizim birlikte davranışımız,
tutumumuz daha farklı olmalı, daha değişik olmalı.
Ben, bu Yasanın görüşülmeye
başladığının ilk günü yaptığım
konuşmada, elinizdeki mevcut metinlerde de görebileceğiniz
gibi, Avrupa Birliği Komisyonunun düzenlemiş olduğu
rapordaki metinden bazı pasajlar okumuş ve Avrupa Birliğinin,
şu Yasada, bize neyi, nasıl yapacağımız konusunda
ciddi direktifleri olduğu, ciddi iddiaları olduğunu
söylemiştim, rahatsız olduğumu ifade etmiştim,
sıkıldığımı ifade etmiştim, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin üzerine bir gölge gibi çökmeye çalıştıklarını
ifade etmiştim.
Aynı iddialarımı
tekrar ediyorum değerli arkadaşlarım: Avrupa Birliği
bize uyum süreci içinde önerilerini getirebilir, ama, iddialarını
dikte edememeli.
Bakın, bu Vakıflar Yasasıyla
ilgili olarak, bizim hakkaniyetli bulmadığımız,
adil bulmadığımız bazı hususlar Avrupa Birliğinin
talebi doğrultusunda düzenlemeye esas alındı, bugün
sizin oylarınıza sunuldu ve sizin oylarınızla,
ne yazık ki, yasa haline dönüşüyor.
Değerli arkadaşlarım,
bu doğru bir tablo değil, bu doğru bir uygulama değil,
çıkan doğru bir sonuç değil. Bu hususta Türkiye Büyük
Millet Meclisinin üyeleri olarak üstümüze düşenleri yapmamız
gerekirken, ne yazık ki, eksik bırakıyoruz.
Ben -sürem dolmak üzere- size bir
hususta çok kısa bir açıklama yapmak istiyorum değerli
arkadaşlarım. Avrupa Birliği bize böyle bir vakıflar
yasası diretiyor, Bu Yasayı bu şekliyle çıkarmak
zorundasınız. diyor. Ondan sonra da, biz, Adalet Komisyonu
üyeleri olarak, Meclisteki milletvekilleri olarak hepimiz hassasiyetle
bu işi izliyoruz, araştırıyoruz ve bir Avrupa Birliği
üyesinin, Yunanistanın Vakıflar Yasasını elde
ediyoruz. Avrupa Birliği üyesi olan Yunanistanın Vakıflar
Yasasını incelediğimizde değerli dostlarım,
çok ilginç hükümlerle karşılaşıyoruz. Kimlerin
Vakıf Meclisine üye olamayacağını, kimlerin vakıf
kurucu üyesi olamayacağını şöyle bir sıraladığınızda,
Türkiyedeki uygulamayla, bize diretilenle çok çok farklı olduğunu
görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Saygun, buyurun,
tamamlayın konuşmanızı.
MEHMET NURİ SAYGUN (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
Tablo böyle olunca değerli
dostlarım -ben geçen günkü konuşmamda da söylemiştim-
Yunanistanın, kendi vatandaşı olan azınlıklarına
böyle bir yasayı reva görmesini doğru bulmuyoruz, sağlıklı
bulmuyoruz. Ama, onlar Avrupa Birliği üyesiyken, onlar böyle
bir yasal düzenlemeyle, kendi ülkelerinde yaşayan insanlara,
böylesine bir eziyeti, böylesine bir kısıtlamayı reva
görürlerken, biz, çok daha farklı bir tabloyu, kendi inisiyatifimizle
değil, Avrupa Birliği inisiyatifiyle yaşama geçirdiğimiz
için rahatsızlık duyuyoruz. Eğer, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, iktidarıyla, muhalefetiyle, bu konuda bir uyum
sağlansaydı, buna benzer bir yasayı biz yapmış
olsaydık, bu konuda bu sancı ve sıkıntıları
duymazdık diye düşünüyorum.
Ben, bir kez daha, sizin duyarlılığınıza,
sizin sağduyunuza seslenmek istiyorum. Değerlendirme size
ait, oylardaki çoğunluk hakkı size ait, ama bu çıkacak
yasadaki sorumluluklar da, ne yazık ki, size ait.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET NURİ SAYGUN (Devamla)
Bu duygu ve düşüncelerle, yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri...
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar
yeter sayısı...
BAŞKAN Arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.16
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.27
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15inci Birleşiminin Yedinci
Oturumunu açıyorum.
1239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Adalet
Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı: 1239) (Devam)
BAŞKAN Komisyon?.. Yerinde.
Hükûmet?.. Yerinde.
Tasarının 46ncı maddesi
üzerinde verilen önergenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı, şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Sayın milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, ikinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, üçüncü bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Üçüncü bölüm 47 ila 72nci maddeleri
kapsamaktadır.
Üçüncü bölüm üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık,
AK Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem,
Anavatan Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili İbrahim
Özdoğan.
Sayın Küçükaşık,
şahsınız adına da konuşacak mısınız?
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa)
Evet, konuşacağım.
BAŞKAN İlk konuşmayı
Ekrem Erdem Beye vereyim. Çünkü, sizinkini birleştireyim, vakit
kaybetmeyelim.
AK Parti Grubu adına, İstanbul
Milletvekili Sayın Ekrem Erdem.
Sayın Erdem, buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA EKREM ERDEM
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
temel yasa olarak görüşülen 1239 sayılı Vakıflar
Kanununun üçüncü bölümü üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum; sözlerime başlamadan yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
İslamın yardımlaşmayla
ilgili emir ve prensiplerinden doğan vakıf sistemi,
asırlarca insanlığa hizmet etmiş dinî ve sosyal bir
kurumdur. Vakıflar, bilhassa Türklerin İslam dinini kabulü
ile daha çok önem kazanmış ve gelişmiştir. Başta,
büyük mali imkânları bulunan hükümdarlar olmak üzere, şehzadeler,
hanım sultanlar ve devlet adamları güçlü vakıflar kurmakta
âdeta birbirleriyle yarışmışlardır. Hayır
yapma ve iyilikte bulunma konusunda büyük servet sahipleri yanında,
orta halliler, kendileri fakir, fakat gönülleri zengin kimseler
de bu hizmetten geri kalmamışlardır.
Vakıflar, bilhassa Osmanlı
Devletinde gelişmesinin zirvesine ulaşmış ve
Türk hukukunun en zengin ve en orijinal müesseselerinden biri haline
gelmiştir. Osmanlılarda insan ve toplum için yapılması
faydalı görülen her şey vakfa konu olarak seçilmiş,
ırk, renk, dil, din farkı gözetilmeksizin insanlığın,
hatta bütün canlıların mutluluğu için çeşitli vakıflar
kurularak iç ve dış güvenlik ile adli hizmetlerin dışında
kalan hemen her şey vakıflar eliyle yürütülmüş ve devletin
yapması gereken birçok hizmet vakıflarca görülmüştür.
Başkalarına karşılıksız
yardım etmek prensibinden doğan vakıflar, toplumun hayır
ve iyiliğine olan her yerde sağlam birer sigorta teşkilatı
olarak vazife görüyorlardı; amacı, yaşlılık
ve hastalık nedeniyle iş göremeyen, sermayesi olmayan ve
vergisini veremeyen esnafın sıkıntısını
gidermek olan birçok vakıf kurulmuştur.
Bu sayede, sosyal adalet tesis
edilmiş, çatışmalar önlenmiş, gelir ve servet dağılımında
denge kurulmuş, böylece, kişilerle toplum arasında
sağlıklı ilişki ortamı sağlanmıştır.
Asırlardır bu toprağın insanlarına çok büyük
hizmetler veren vakıflar, günümüz dünyasında üçüncü sektör
olarak görev yapmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; toplumun yapı harcında bu kadar önemli
fonksiyonlar icra eden vakıfların düzenli ve amacına
uygun bir şekilde faaliyetlerini yürütebilmeleri için, daha
Osmanlılardan başlayarak, günümüze kadar, günün ihtiyaçları
doğrultusunda birçok düzenleme yapılmıştır.
Vakıflar Genel Müdürlüğü,
hizmetlerini bugün sayısız kanun, tüzük, tebliğ ve yönetmelik
çerçevesinde yürütmeye çalışmaktadır. Bu kadar dağınık
mevzuatla hizmet vermenin zorluğu yanında, mevcut yasalar
artık günümüzün ihtiyaçlarına cevap vermede yetersiz
kalmıştır.
Görüşmekte olduğumuz bu
Tasarıyla, mazbut, mülhak, cemaat ve Türk Medeni Kanununa göre
kurulan yeni vakıflarımızın dağınık
mevzuatının bir araya getirilmesi, Vakıflar Genel Müdürlüğünün
görev, yetki ve sorumluluklarının yeniden belirlenmesi,
modern kamu yönetimi anlayışına uygun Vakıflar
teşkilatının yeniden yapılandırılması
ve vakıf hizmetlerine ilişkin temel ilke ve esasların
ortaya konması amaçlanmıştır.
Bu Yasa tasarısı birçok
yenilik getirmektedir, bir yılı aşkın süredir de
tartışılmaktadır. Tartışmaların merkezinde
cemaat vakıfları ve cemaat vakıflarıyla ilgili
düzenlemeler yer almakta, Lozanın delinmesinden Ayasofyanın
kiliseye çevrilmesine, İstanbulda Vatikan benzeri ruhani
bir devletin kurulmasından ülkenin bölünmesine kadar varan aşırı
birtakım iddialarda bulunulmakta ve ülke, bilerek veya bilmeyerek
bir korku tüneline sokulmaktadır. Tasarı iyi incelendiğinde,
bu kaygı ve korkuların yersiz olduğu görülecektir. Ülkemiz,
Tasarıyla azınlıklara verildiği iddia edilen yeni
haklardan değil, ama, sokulduğu bu ve benzeri korku tünellerinden
zarar görmektedir. Bu Tasarıyla, vakıflarımız
daha çağdaş, daha katılımcı ve daha demokratik
bir yapıya kavuşturulmaktadır. Yeni Vakıflar Yasası,
azınlıklara, 1974 yılında Yargıtay kararıyla
ellerinden alınan, 1936dan 1974 yılına kadar edindikleri
malların iadesiyle yeni mal edinme hakkı tanımaktadır.
Daha doğru bir deyimle, Lozanla verilen hakları iade edilmektedir.
Bu, Batı Trakya Türkleri de bugün Lozanla kendilerine verilen
haklarını tam olarak kullanamamaktadırlar. Bu tasarı
onların da yeni haklar elde etme mücadelesinde ellerini güçlendirecektir.
Böylece, Yunan devletinin sığındığı 1974
Yargıtay kararıyla ilgili gerekçe de ortadan kalkmış
olacaktır.
Diğer bir tartışma konusu
da, bu Yasayla, azınlıklara Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi yolunun açıldığı ve Türkiyeyi çok büyük
tazminatlarla karşı karşıya bırakacağı
iddiasıdır. İddianın aksine, bu Yasa tasarısı
bu yolu kapatmaktadır. Eğer, siz, 1936 ile 1974 yılları
arasında hazineye ve Vakıflara intikal eden mallarını
iade etmez iseniz, işte o zaman, yüklü tazminatlarla karşı
karşıya kalırsınız. Nitekim, Yedikule Ermeni
Hastanesi Vakfı, Beyoğlu İstiklal Caddesinde bulunan
86 metre karelik bir yer için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
gitmiş ve mahkeme 2,3 milyon avroluk bir tazminat ile 20 bin avroluk
masrafın ödenmesi durumunda dostane çözüme gidileceği
kararına varılmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının üçüncü bölümünde yer alan bir
yenilikle, Vakıflar Genel Müdürlüğüne, Osmanlı
coğrafyasında bulunan vakıf kültür eserlerinin tespit,
bakım ve onarımına, ecdat yadigârı birçok eserin
yok olmaktan kurtarılmasına imkân vermektedir. Ancak, bu
vakıf kültür eserlerinden daha önemlisi, üzerinde durulması
gereken bir konu da yurt dışında bulunan Osmanlı
vakıflarıdır. Bu vakıflara uluslararası hukukun
sağladığı imkânlar ölçüsünde sahip çıkmak, yaşamalarını
sağlamak ve yeniden insanlığın hizmetine sunmak
insani bir görevdir. Batı Trakyada bulunan Türk azınlığın
yanında Kıbrıs ve bütün Balkanlardaki vakıflara
sahip çıkma imkânı sağlanabilir.
Osmanlı coğrafyasının
büyük bir bölümü vakıf arazisiydi. Bugün, Larnaka ve Lefkoşanın
içme suyu büyük oranda Osmanlı vakıflarına aittir. Kapalı
Maraş bölgesinin tümü vakıflara aittir. Rumlar, bunları
Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluş yasalarına aykırı
bir şekilde kullanmaktadırlar. Kıbrıs davasının
en önemli argümanlarından birisi, hiç şüphesiz, Kıbrısta
bulunan vakıf arazileridir.
Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük
Önder Atatürkün Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1 Mart 1922 tarihinde
açılış konuşmasında Vakıfların memleketimizin
önemli bir servetini oluşturduğu herkesçe bilinmektedir.
Bu servetten millet ve memleketi gerektiği şekilde faydalandırabilmek
için bütün Bakanlar Kurulunun ve hatta, yüce Meclisin bu hususu
önemle inceleyerek bu büyük müessesenin harap olmaktan korunmasını
ve memlekete faydalı bir hale getirilmesini temenni ederim.
sözleriyle işaret ettiği yolda Vakıflar Genel Müdürlüğü,
vakıf kültür eserlerinin bakım ve onarımında seferberlik
başlatmış ve büyük bir başarıya imza atmıştır.
Bunu rakamlarla ifade edecek olursak:
1998-2002 yılları arasındaki dört yıllık dönemde
onarım ve restorasyonu yapılan eser sayısı sadece
46 iken bu rakam 2003-2006 yılları arasındaki üç yıllık
dönemde 1.111, Genel Müdürlüğün 2006 yılı hedefini de
ilave edecek olursak dört yılda 40 kat artırılarak
1.861e çıkartılmıştır. Ayrıca, restore
et-işlet-devret modeliyle 70 adet eski eser, yap-işlet-devret
modeliyle 45 adet taşınmaz ve kat karşılığı
modeliyle de 131 adet taşınmaz, vakıflara kazandırılmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erdem, bütün
arkadaşlara olduğu gibi size de ek bir dakikalık süre
veriyorum; konuşmanızı lütfen tamamlayınız,
teşekkür ediniz.
Buyurun.
EKREM ERDEM (Devamla)
giderlerini
kendi bütçesinden karşıladığı ve devletten
hiçbir mali katkı almadığı da dikkate alındığında
Vakıflar Genel Müdürlüğünün dört yılda ne büyük bir başarıya
imza attığı ortadadır.
Sözlerime son verirken daha büyük
hizmetlere vesile olacağına inandığım bu Yasa
tasarısının Vakıflar Genel Müdürlüğüne, milletimize
hayırlı olmasını diliyor; tasarıda emeği
geçen herkesi tebrik ediyor, yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Erdem, teşekkür
ederim.
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu ve şahsı adına Bursa Milletvekili Mehmet
Küçükaşık.
Sayın Küçükaşık, buyurun
efendim.
Sayın Küçükaşık, sürelerinizi
birleştiriyorum.
CHP GRUBU ADINA MEHMET KÜÇÜKAŞIK
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Vakıflar
Yasa tasarısı, Türkiyenin gündemine geldiği tarihten
itibaren hem AKP hem CHP arasında sürekli bir tartışma
yaşandı. Şimdi, hâlâ -Türkiyenin gündemi dedim ben- Meclis
gündemine geldiğinden beri de yine birtakım tartışmalar
yaşıyoruz. Bunun en büyük amaçlarından bir tanesi, nedenlerinden
bir tanesi bu tasarının ve bu Yasa tasarısının
Meclise niçin geldiği konusunda, Türkiyenin gündemine niçin
geldiği konusunda her iki tarafın da değişik görüşleri
var. Bizim iddiamız; tamamen, AKP Grup Başkan Vekillerinin
ve Grup sözcülerinin de Meclisi olağanüstü toplantıya çağırırken
gerekçe olarak Vakıflar Yasa tasarısının 8 Ekime
yetişme gerekçesi olarak gösterilmişti.
Yine, değişik dokümanlar,
argümanlar içerisinde baktığımızda, Avrupa Birliğinin
gerek 2005, 2006, 2004 İlerleme Raporlarına baktığımızda
Vakıflar Yasasının bir an önce yasalaşması
gerektiği, Türkiyedeki dinsel ve diğer cemaatlerin hak
ve özgürlüklerine kavuşmasının sağlandığı
sürekli görülüyordu.
Şimdi, biz, ben ilk defa Vakıflar
Yasasıyla, bundan bir yıl önce, yabancılara toprak satışını
düzenleyen Tapu Kanununun 35inci maddesinin görüşülmesi esnasında
tanıştım, gördüm. Buradaki gördüğümüz şu idi:
Vakıflar Yasasında yapılacak değişikliklerle,
Türkiyede yabancıların, taşınmaz, her türlü taşınmaz
almasının serbest bırakılacağı izlenimini
edinmiştik ve o Tapu Kanununun 35inci maddesinin ikinci
fıkrası hakkındaki görüşmelerde, bu kürsüden, Vakıflar
Kanununda yakında yapılacak değişikliklerde bunların
çok net bir şekilde değişiklik yapılacağı
ve Vakıflar Kanalıyla yabancıların Türkiyede
şirketler kurabileceği, gayrimenkul edinebileceği,
ticari faaliyette bulunabileceği ve vakıflar üzerinde
ve yabancılar üzerindeki tüm yasaklamaların ve sınırların
kalkacağını iddia etmiştik. Bunlar olmaz dediler.
Şimdi, yine, burada, birtakım tartışmalar yapıyoruz.
Bakınız, bu tasarı
Meclise geldiğinden itibaren ilk tartışmaların
bir tanesi 2nci madde hakkında geldi. Biz dedik ki, uyarılarımızı
dinleyerek karşılık esasını koyduk dedik. Hayır
arkadaşlar, biz zaten koyduk demişti AKPli arkadaşlar.
O yüzden, ben, şimdi, 2nci maddeye
. Bu hangi maddeler hakkında,
CHP ve AKP arasında, hangi maddeler arasında bir tartışma
vardı; biz ne önerdik, AKP ne önermişti, biz ne önerdik ve sonuçta
ne oldu ve şimdi nasıl uygulaması yapılacak? Ben,
bu konuda konuşmak istiyorum.
Bakınız, kapsamı düzenleyen
madde 2de aynen şöyle yazıyordu: Bu Kanun, mazbut, mülhak,
cemaat ve yeni vakıflar ile Vakıflar Genel Müdürlüğünü
kapsar. Biz, karşılık esasının olmadığını
ileri sürmüştük başlangıçta. Bu tasarının ilk
görüşmesi 15 Mayısta Adalet Komisyonunda yapılmıştı,
alt komisyona devredilmişti, arkasından da ikinci görüşme
21 Eylülde başladı. 21 Eylüle geldiğimizde, karşımızdaki
metin buydu. Burada Sayın Bakan tarafından verilen bir değişiklik
önergesiyle bu Kanunun uygulamasında milletlerarası
mütekabiliyet ilkesi saklıdır hükmü eklendi.
Şimdi, arkadaşlar, milletlerarası
mütekabiliyet ilkesi saklıdır yeterli mi, değil mi?
Esas tartışma da burada meydana geliyor. Biz, yeterli olmadığını
söylüyoruz. Zira, karşılık esası, Lozan Anlaşmasının
37 ve 45inci maddeleri arasında düzenlenmiş, çok net bir
şekilde Lozanda, 45te belirtiliyor idi; ama, 1967deki Yunanistandaki
cuntadan beri, Türk vakıfları Yunanistanda kayyumlar tarafından
atanıyor idi ve Türkiye Cumhuriyeti, buna şimdiye kadar
hiçbir şey yapmadı, hiçbir ilerleme olmadı. Yunanistanda,
Batı Trakyada özellikle Türk kelimesini kullanmak, Türk okulu
adını kullanmak yasak. Yargı kararıyla hepsi teker
teker kapatılıyor. Oysa, Türkiyede, şu anda, sadece
Rum sözcüğüyle elli bir tane dernek ve vakıf faaliyet gösteriyor.
Hiçbir şekilde tam karşılıklılık ve mütekabiliyet
aranmamıştı. Ha, kötü mü? Hayır, hiç olmazsa karşılıklılığı
koyduk; ama, bu fiilî karşılıklılığın
ne olduğu konusunda, hâlâ Yunanistan ve Lozan konusundaki,
özellikle Yunanistanın 1981de hazırladığı
Vakıflar Yasasındaki, Batı Trakyadaki Müslüman Vakıflar
Yasası diye adını özellikle koyduğu özel yasayı
da dikkate aldığımızda, ne yazık ki, karşılıklılığı
karşıladığı konusunda hiçbir şekilde Sayın
AKPli yöneticilere ve Sayın Bakana katılmamız mümkün
değildir.
İkincisi: Tartıştığımız
konulardan bir tanesi, yabancıların Türkiyede vakıf
kurmasını düzenleyen 5inci ve 6ncı maddelerde, yönetim
kuruluna üye olunmasını düzenleyenlerdi.
Şimdi, arkadaşlar, 5inci
maddede aynen şu hüküm var idi son fıkrasında: Yabancılar
Türkiyede yeni vakıf kurabilirler. Özellikle Adalet Komisyonunun
yaptığı, yeni vakıf da bu şekildeydi.
Şimdi getirilen düzenlemeyle yabancılar, Türkiyede, hukuki
ve fiilî mütekabiliyet esasına göre yeni vakıf kurabilirler.
Yani, karşılıklılık ve mütekabiliyetin olmadığı
esnasında -en büyük tartışmalarımızdan bir
tanesi buydu- Adalet Komisyonunda yapılan tartışmalardan
sonra yabancıların, Türkiyede, ancak hukuki ve fiilî mütekabiliyet
esasına göre yeni vakıf kurabileceği hükme bağlandı.
6ncı maddeye geldiğimizde
en önemli sorunlardan bir tanesi şuydu: Biliyorsunuz mevcut Vakıflar
Yasamızda, vakıf yönetim kurulu üyesi ancak Türk olma zorunluluğu
vardır; ama, şimdi öyle bir değişiklik getirildi
ki, vakıfların yönetim organlarında görev alanların
çoğunun Türkiyede yerleşik bulunması şartı
getirilmişti. Şimdi buna baktığımızda
şöyle bir düşünmek gerekiyor: Türkiyede yerleşik bulunmak
ne demek? Yani, yabancı gerçek ve tüzel kişiler Türkiyede
ikametgâh olmaları halinde Türkiyede her şekilde vakıf
kurabilmesi ve yönetim kurulu organlarında görev almasının
yolu açılıyordu. Burada herhangi bir kısıtlama,
hiçbir şekilde bir kısıtlama yoktu; hiçbir kısıtlama
yoktu. Adalet Komisyonunda yaptığımız görüşmelerden
sonra gelen hüküm aynen şu: Yeni vakıfların -bakın,
çok özellikle, yani, eski vakıfların, şimdiye kadar kurulmuş
vakıfların, vakıfların temsilcilerinin ve yabancı
vakıfların değil, özellikle yeni vakıfların-
yönetim organı vakıf senedine göre oluşur ve bu vakıfların
yönetim organlarında görev alanların çoğunluğunun
Türkiyede yerleşik bulunması gerekir. Doğru bir hüküm
mü? Bence yanlış bir hüküm. Hâlâ da yanlış bir hüküm;
yani, Türkiyede, herhangi bir Türk vatandaşı dünyanın
herhangi bir ülkesinde rahatlıkla, gidip, vakıf kurma hakkına
sahip değil, orada ikamet etme izni bulunsa dahi sahip değil.
Hepsi belirli kıstaslara bağlı. Yabancılara toprak
satışında da gördük bunu.
Şimdi, düşünün ki, Türkiyeye
vize uygulayan bir ülkenin, bir Avrupa Birliği ülkesinin -Almanyadan
bahsedelim, Fransadan bahsedelim- Almanyada Türk vatandaşının,
orada, vakıf kurabilmesi, orada ikamet etme şartı olmadan
vakıf kurabilmesi mümkün mü? O ülke sınırları içerisine
girebilmesi mümkün mü? Hayır, mümkün değil, ama biz ne diyoruz
burada: Hayır efendim, biz mütekabiliyet şartını
kurtardık. Yani, mütekabiliyet öyle bir şey oldu ki, her
ayıbı örten bir parça bez olarak anlaşılmaya
başlandı. Hayır değil. Fiilî durum da söz konusu burada.
Bu fiilî durumu ne yazık ki, Türkiyeye vize uygulayan ülkeler
arasında fiilî durumu uygulamak ve fiilî olarak orada karşılıklı
vakıf kurmasını söylemek bence bir hayaldan öte bir
şey değil. Yine, en önemli maddelerden bir tanesi, bizde,
12nci maddede geldi. 12nci madde, yabancıların gayrimenkul
edinmesini, yabancı vakıfların Türkiyede gayrimenkul
edinmesini sağlayan bir maddeydi bu.
Şimdi, arkadaşlar,
işin bir gerçeği var, bunu hem vakıfların ticari faaliyette
bulunmasını düzenleyen 26ncı maddeyle beraber düşünürsek
çok daha net, belirli bir yola gireceğimizi tahmin ediyorum,
sizlerin de anlayacağını tahmin ediyorum.
Şimdi, biz, ilk gelen, Hükûmetin
Tasarısında ve Adalet Komisyonunun Tasarısında
madde 12de, yabancıların -Türkiye vakıflarının-
Türkiyede gayrimenkul edinmesine, hangi vakıf olursa olsun
Türkiyede gayrimenkul edinmesi önünde hiçbir şekilde herhangi
bir kısıtlama ve engel yoktu, hiçbir engel yoktu. Getirilen
düzenlemeyle son fıkra eklendi 12nci maddeye ve şu hüküm
getirildi: Kurucularının çoğunluğunun yabancı
uyruklu olan vakıfların, taşınmaz mal edinmeleri
hakkında, 22/12/1934 tarihli ve 2644 sayılı Tapu Kanununun
35inci maddesi uygulanır.
Şimdi, bu 35inci maddedeki
kısıtlama bunlara geçerli olacak mı? Konuşmamın
başında da belirttim, hayır arkadaşlar, Tapu Kanununun
35inci maddesinin ikinci fıkrasında bildiğiniz gibi
özel yasalara göre Doğrudan Yabancı Yatırımlar
Kanununa, Turizm Teşvik Kanununa ve Petrol Yasasına göre
yabancı şirketlerin Türkiyede her türlü gayrimenkul edinmesi
önünde hiçbir kısıtlama yok. İstedikleri yerden, istedikleri
şekilde gayrimenkul alabilirler. Burada sadece yabancı
olmaları da gerekmiyor, çünkü doğrudan yabancı yatırımcı
demek, Avrupada yaşayan, yurt dışında, dünyanın
herhangi bir ülkesinde yaşayan, herhangi bir Türk vatandaşının
oradan yabancı para getirmesi halinde, kendisi dahi doğrudan
yabancı yatırımcı sayılıyor ve bunlara,
Türkiyenin her ilçesinde, her köyünde, belediye sınırları
dışı da dahil her yerde, sınırsız şekilde,
sınırsız miktarda, Tapu Kanunundaki sınırlamalara
uymaksızın gayrimenkul edinme hakkı var. Şimdi, Tapu
Kanununun 2nci maddesine, 35inci maddenin ikinci fıkrasını
koyduğumuzda, 12nci maddeye konulan bu hükmün de hiçbir geçerliliği
yoktur. Hiçbir şekilde, gayrimenkul edinmelerine izin vermeyecekler.
İkinci bir hüküm daha var yine
burada. 26ncı maddede, biz, vakıfların ticari faaliyette
bulunmasının önündeki bütün engelleri kaldırdık.
Her türlü, vakıflar, Türkiyede ticari faaliyette bulunabilirler.
Ticari faaliyette bulunan tüm vakıflar da Türkiyede taşınmaz
elde edebilirler ve taşınmaz satın alırlar.
Şimdi, o zaman, vakıfların ticari faaliyette bulunmalarını
göz önüne aldığınızda ve bunların ticari faaliyette
bulunmalarını göz önüne aldığınızda ve
aynı şekilde, 1936 tarihindeki Vakıflar Yasasıyla
beraber bundan önceki durumu düzenleyen, yani, cemaat vakıflarında
ticari faaliyette bulunmasına herhangi bir kısıtlama
getirmediğinizi düşündüğünüzde, o zaman, bunların,
ülkenin her yerinde, istediği ticari faaliyette bulunabileceklerini,
istediği eğitim kurumunu kurabileceklerini, okulları
kurabileceklerini, istediği hastaneleri kurabileceklerini
ve istediği yerlerde gayrimenkul edinmesinin önünde herhangi
bir engel var mı arkadaşlar? Hiçbir şekilde yok. Ama, buradaki
tüm konuşmalarda, hayır efendim, biz, gayrimenkul edinmesine
sınırlar getirdik, Tapu Kanunundaki kısıtlar
var
Ticaret alanında tüm serbestliği sağlarsanız
bir fark var mı?
Biraz önceki, buradaki, özellikle
bir tebliğ okudum. O tebliğle ilgili rahatsızlıklarınız
vardı. Sayın İrfan Gündüz de burada cevap verdi. Evet, o
tebliğ de, özellikle Vakıflar Yasasıyla ilgili, bu düzenlemeleri
içeriyordu. O da, vakıfların önünde hiçbir sınır
kalmamasını istiyordu, yabancıların hiçbir
sınırlamaya tabi tutulmamasını istiyordu tüm
vakıfların ve özerk özerk küçük kümecikler halinde vakıfların
demokratikleşmeye faydalı olacaklarını iddia
ediyordu.
Arkadaşlar, oradaki tebliğde
sunulan ve Sayın Ömer Dinçerin tebliğinde sunulan, hatırladığınız
gibi, burada çok büyük tartışmalara sahne oldu üç yıl
önce de. O da, devletin bazı fonksiyonlarını üçüncü
sektöre devretmesi gerektiğini söylüyordu. Üçüncü sektör,
bildiğiniz gibi vakıflar. Burada bir farklılık
yok ki, aynı ayak izlerini buluyorsunuz her yerde. O tebliğdeki
izler, Sayın Ömer Dinçerin de ayak izleri aynı şekilde
ve bu Vakıflar Yasasında getirilmek istenilen düzenlemeler,
hem Sayın Erdoğanın ayak izleri hem Sayın Ömer Dinçerin
ayak izleri var burada. Vakıflar Kanunundaki ifadeler bunlar,
başka hiçbir şey değil.
Şimdi, ikinci bir olay, uluslararası
faaliyeti düzenlemeyle ilgiliydi. Şimdi, uluslararası
faaliyet de Dernekler Yasasında var denildi. Evet, Dernekler Yasasındaki
uluslararası faaliyet var da, 2001de ve 2003te yapılan değişiklikle uluslararası
faaliyet var, Türkiyede şube açmaları söz konusu.
Şimdi, buraya baktığımızda,
ilk Tasarıda, uluslararası faaliyette, aynen şu hüküm
var arkadaşlar, bakınız: Şu anda, diyor ki
Sayın
Bakanımız, Sayın Orhan Eraslana cevap verirken dedi
ki: Ya, işte eski vakıflar değil, yeni vakıfları
koyduk. Arkadaşlar, bakın, hem Hükûmet tasarısında
hem Adalet Komisyonu Raporundaki metni okuyorum, son: Vakıflar,
amaç ve faaliyetleri doğrultusunda uluslararası faaliyet
ve iş birliğinde bulunabilirler. Yurt dışında
şube ve temsilcilik açabilirler, üst kuruluşlar kurabilirler
ve yurt dışında kurulmuş kuruluşlara üye olabilirler.
Adalet Komisyonundaki ve bizim itirazımız üzerine yapılan
görüşmelerde şu düzenlenen metni okuyorum: Vakıflar,
vakıf senetlerinde yer almak kaydıyla
Çünkü, eski vakıfların
vakıf senedinde şube açma yetkisi yok, o yüzden, ancak yeni
vakıflara
bu konuların vakıf senetlerinde yer almak
kaydıyla
ibaresi eklendikten sonra, yeni vakıfların
ancak şube açabileceği hükmü getirildi.
Amaç ve faaliyetleri
doğrultusunda uluslararası faaliyet ve iş birliğinde
bulunabilirler, yurt dışında şube ve temsilcilik
açabilirler hükmü var. Şimdi, burada da çok büyük değişiklik
yapılmadı. Şimdiye kadar yabancı vakıflar
Türkiyede şube açabiliyorlardı. Bunlar da, bildiğiniz
gibi, hem Sorosa bağlı hem Almanyaya bağlı dört vakıf
Türkiyede açıyordu ki, bu vakıflar, açık toplum esprisinin
ötesindeki bu vakıflar, özellikle Alman vakıfları ve
diğer Amerikan vakıflarına baktığınızda,
Alman ve Amerikan siyasi partilerinin vakıfları Türkiyede
faaliyet gösteren vakıflar ve bunlar, ancak, Bakanlar Kurulunun
izniyle Türkiyede şube açabilip faaliyette bulunabiliyorlar.
Şimdi, Sayın Selami Uzun,
geçen akşam, burada bir açıklama yaptı, vakıflar,
kamu kuruluşlarının bir anlamda taşeronudur dedi.
Evet, doğruydu. Evet, doğruydu. Alman siyasi partilerinin,
Amerikan siyasal partilerinin Türkiyedeki vakıfları,
elbette, onların, Alman devletinin veya Amerikan devletinin
kuruluşudur ve gerek Amerikan Kongresinde gerekse Alman
Hükûmetine ve Meclisine bilgi verirler Türkiyedeki faaliyetleriyle
ilgili ve hazine yardımlarını da, devlet yardımlarını
da, bizzat hem Amerikan devletinden hem Alman devletinden alırlar;
ama, Türkiyedeki faaliyetlerinde nereden aldıklarını
hiç kimseye söylemek zorunda değiller. Bu vakıfların
şube açmasına karşılık, Bakanlar Kurulu izin
veriyordu, şimdi, biz bunun önündeki bütün yasakları da
kaldırdık; artık, isteyen gelir, Türkiyede istediği
kadar şube açma hakkına sahip. Böyle bir şey mümkün mü
arkadaşlar? Devam edelim tekrar
Tartışmalarda...
Şimdi, meclisin oluşmasını
düzenleyen 41inci madde var idi. Meclisin oluşumu konusunda
burada, daha önce, bildiğiniz gibi, Vakıflar Meclisi
beş kişiden meydana geliyor ve Vakıflar Meclisi, ilk
düzenlemelerde, daha ilk düzenlendiğinde, Vakıflar Genel
Müdürünün üzerinde, onu belirleyen, ona yön veren bir kuruluş
haline geldi. 12 Eylülden sonra yapılan değişikliklerle,
81den sonra yapılan değişikliklerle tam tersi bir hale
geldi, Genel Müdür, Vakıflar Meclisinin üzerine geldi. Şimdi
yapılan değişiklikte, önce on yedi üye denildi, Adalet
Komisyonunda, alt komisyonda on beş üyeye indirildi Vakıflar
Meclisi oluşumu, ama, karar ve nisap sayısı da bildiğiniz
gibi, daha önce salt çoğunluktu, öyle bir noktaya geliyordu
ki, tamamen Genel Müdürün ve yürütmenin atayabileceği bir duruma
geldi.
Arkadaşlar, bakınız,
Vakıflar Meclisinin oluşumu çok ilginç. Vakıflar Meclisi
Meclis; Genel Müdür, üç Genel Müdür yardımcısı ve I. Hukuk
Müşaviri olmak üzere beş
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Küçükaşık,
konuşmanızı tamamlayın lütfen.
Buyurun.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
vakıf konusunda bilgi ve deneyim sahibi yükseköğrenim
mezunları arasından Başbakanın teklifi üzerine
İlk önce düzenleme buydu, sonradan ortak kararnameyle geldi,
beş kişi daha gelecek. Arkasından, ayrıca yeni vakıflar
üç, mülhak ve cemaat vakıfları ise birer yedek üye seçecekler,
on beş üyeden meydana gelecekler. Şimdi, bakınız,
cemaat vakıflarının Türkiyede eski gücünü
Ticari
faaliyette bulunmasına izin verdik, Vakıflar Meclisinde
bir tane üye ile temsil edilmesine izin verdik. Pekala, yeni vakıflarda,
parasal güçlerini konuşarak, yine azınlık cemaatine
mensup insanlar, acaba Vakıflar Meclisinde iki kişiyle temsil
edilme olanağı bulmayacaklar mı? Bunun önünde herhangi
bir engel var mı? Hayır, hiçbir şey yok, hiçbir şey
yok. Daha önce, 45inci maddeye baktığımızda, salt
çoğunluktu, yedi kişiyle toplanacaklardı, beş kişiyle
karar alacaklardı. Şimdi, biz üçte 2yle toplanmasına
karar verdik, indirdik. Yani, demokratik yapıyla
Sadece sayıyı
çoğaltmanın demokrasi olmadığını herkesin
anlaması gerekiyor. Burada da aynı şekilde, parmak
sayısında demokrasi olmadığını hepimizin
anlaması gerekiyor. Arkadaşlar, bu Kanunu geçiriyoruz,
parmak sayısına dayanarak geçiriyoruz ama
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN Sayın Küçükaşık,
teşekkür ediyorum.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Ben teşekkür ederim, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı
adına, Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri Akbulut.
Sayın Akbulut, buyurun.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum)
Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; görüşülen
Vakıflar Kanunu Tasarısının üçüncü bölümü üzerinde
şahsım adına söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, buraya
gelen Cumhuriyet Halk Partili konuşmacılar da bahsetti.
Adalet Komisyonunda Tasarı görüşülürken Biz bu tasarıya
tümüyle karşıyız; onun için, önerge vermeyeceğiz
dediler. Tabii, görüşlerini beyan ettiler. Faydalanılan
görüşler de oldu. Bir görüşme ortamı
Mutlaka, komisyonlar
yasaların değerlendirileceği ve nihai şeklini
alacağı yerler. Katkılarından dolayı teşekkür
ediyoruz. Ancak, Genel Kurula geldikten sonra Cumhuriyet Halk Partisi
çok farklı bir tutum takındı. Yasa 82 madde, 9 da geçici
maddesi var, 91 madde. Her maddeye birer önerge verdiler. Değerli
arkadaşlar, beş tane önerge var elimde. Biliyorsunuz,
İç Tüzüke göre, önerge ve gerekçesi beş yüz kelimeyi geçemiyor
ve okunan önergeye Komisyon ve Hükûmet katılmıyorsa, önerge
sahibinin de beş dakika konuşma hakkı var. Öyle incelikle
ayarlanmış ki; önerge veriliyor, mesela dört yüz elli yedi
kelime, dört yüz otuz sekiz kelime, dört yüz altmış sekiz kelime,
dört yüz kırk beş kelime. Değişiklik madde
Kelime
adedi yaklaşık dört yüz elli. Altına, gerekçe bir satırlık
bir şey; yani, beş yüz kelimeyi doldurmuyor. Tabii ki Komisyon
ve Hükûmet kabul etmiyor. Çünkü, kabul edilecek değil, iş olsun
diye hazırlanmış maddeler. Ondan sonra, konuşmacı
söz alıyor, burada beş dakika-altı dakika da konuşuyor.
Ben dakika tuttum. Beş dakikada filan Divandaki kâtip üyemiz
okuyabiliyor, beş dakika da konuşma, on dakika. 91 madde
için dokuz yüz on dakika. Yaklaşık on beş saat süre ediyor.
Sadece iş olsun diye verilmiş olan bu önerge
Biliyorsunuz, Meclisin günlük çalışma
saati dört saat. Yani, bu hesaba göre, Meclisimizin iki günü, sadece,
Cumhuriyet Halk Partisinin, kabul edilemeyeceğini, edilmeyeceğini
bile bile verdiği ve Meclisi meşgul ettiği önergelerden
dolayı Meclisin harcadığı saatler.
MEHMET IŞIK (Giresun) Kabul
edin o zaman.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
Değerli arkadaşlar, millete yazıktır. Bakın,
393 adet kanun, teklif ve tasarısı var görüşülecek.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Burası
AKP Grubu değil Millet Meclisi, İç Tüzükten doğan hakkımızı
kullanıyoruz.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
Bu milletin boşa harcayacak zamanı mı var? Yazıktır.
(CHP sıralarından gürültüler)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) Bunları öğrenin, öğrenin.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
Yani, Cumhuriyet Halk Partisinin altı okunun üçü, halkçılık,
milliyetçilik, devletçilik. Nerede bu devletçilik, nerede bu milliyetçilik,
nerede bu halkçılık, yazıktır! (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ORHAN ERASLAN (Niğde) Bunların
cevabını alacaksın, cevabını alacaksın.
İLYAS SEZAİ ÖNDER (Samsun)
Öyleyiz
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
Şimdi, değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi,
Vakıflar Kanununun neyine itiraz edeceğini bilemiyor.
Şimdi, vakıf ne, vakfı bir bilin, ona göre.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) Size muhalefet dersi veriyoruz, bunları öğrenin.
Seneye, muhalefet
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
Değerli arkadaşlar, vakıf, belirli bir hizmetin yerine
getirilmesi ya da başkalarının yararlanması amacıyla
kişilerin hür iradesiyle mal varlıklarını kendi
mülklerinden çıkararak bu amaca tahsis etmek suretiyle
oluşturduğu kuruluş. Yani, vakıfları öyle anlatıyorlar
ki, efendim, yabancılar gelip vakıf kuracak. Ya, neticede
bu, yani bu, hizmete birilerinin ihtiyaçlarının karşılanması
için tahsis edilecek bir mal, mülk.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum)
Amacından saptı, amacından saptı.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
Arkadaşlar, vakıflar öcü değil. Ben, geçenlerde de
söyledim. Yani, yetmiş yıl sonra Türkiye çağdaş bir
vakıflar yasasına kavuşuyor, ama, çağdaş olduğunu
iddia eden, sosyal demokrat olduğunu iddia eden, halkçı, milliyetçi,
devletçi olduğunu iddia eden Cumhuriyet Halk Partisi
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Öyleyiz,
öyleyiz.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
çeşitli sebeplerle
Hiç atar tutar tarafı yok, buraya
çıkan her konuşmacı aynı şeyleri söylüyor.
Ayıptır, yazıktır! Bu milletin kaybedecek zamanı
yoktur. (AK Parti sıralarından alkışlar)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) Sen kendi partine bak.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Devamla)
Şimdi, yabancılar Türkiyede vakıf kurabilecek,
sınırsız vakıf kurabilecek diyorlar. Ya Yasaya
bakmıyorlar ya okuduklarını anlamıyorlar. Burada,
hukuki ve fiilî mütekabiliyetten bahsediliyor. Hukuki ve fiilî
mütekabiliyet, arkadaşlar, bir yabancının, yani bizim
içimizdeki Türk vatandaşları için değil. Başka ülke
vatandaşlarının o ülkelerde Türk vatandaşlarına
yasal olarak vakıf kurma hakkı tanımaları, hukuki
mütekabiliyet. Bir de, fiilen bizim Türk vatandaşlarının
orada vakıf kurabilmeleri, bu da fiilî mütekabiliyet.
İki mütekabiliyet varsa, yabancı, yani Amerikada Türk vatandaşlarına
vakıf kurma hakkı tanınıyorsa ve bir Türk vatandaşı
gidip Amerikada vakıf kurabiliyorsa, Amerikan vatandaşı
da gelsin Türkiyede vakıf kursun. Efendim, yabancı Türkiyede
vakıf kurarsa, işte koloniler oluşturulacak, Türkiyeyi
bölecekler, parçalayacaklar
Değerli arkadaşlar, vakıflarla
ilgili bizim bir sürü düzenlememiz var. Yani, Türkiye Cumhuriyeti
devleti akşamdan sabaha kurulmuş bir devlet değil. Biz
hukuk devletiyiz. Anayasamız var, yasalarımız var, emniyetimiz
var, istihbarat güçlerimiz var, güvenlik kuvvetlerimiz var ve de Medeni
Kanunun 116ncı maddesi var. 116ncı maddesi, vakıfların
yasak amaç güttüğü, yasak faaliyetlerde bulunduğu, amacının
sonradan yasaklanmış olduğunun anlaşılması
halinde, vakıfların dağıtılmasını
düzenliyor. Yani, denetim makamı veya savcılık makamının
önerisiyle vakıfları dağıtabiliyorlar. Yani,
Türkiyede kurulmuş yerli vakıflar, yeni vakıflar, mülhak,
mazbut vakıflar, cemaat vakıfları yasalarımıza
bağlı olarak faaliyette bulunuyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akbulut,
bir dakikalık süre veriyorum, lütfen konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET NURİ AKBULUT (Devamla)
Yani, bizim, Türk vatandaşları olarak Vakıflar Yasasından
endişe duymamız mümkün değil.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisinin
bir önerisi var: Evet, biz bu Yasayı hazırlayalım, ama
neticede bir yürürlük maddesi koyalım ve diyelim ki, Yunanistan
da benzer bir şekilde bir kanun yaparsa, tamam, bu yürürlüğe
girsin.
Arkadaşlar, yani, bunu teklif
etmek bile, yani, hukuk devletinde
Biz Türkiye Cumhuriyeti devletinde
bir kanun yapıyoruz. Bence, Türkiye Cumhuriyeti -sizlerin de
kabul etmesi lazım- ne insan hakları noktasında ne hukukun
üstünlüğü noktasında ne demokratik değerler noktasında
Yunanistanı ölçü alabilecek bir devlet değil.
MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ)
Biz mi yapıyoruz, yaptırıyorlar mı?
MEHMET NURİ AKBULUT (Devamla)
Kaldı ki, bir yasanın yürürlüğe girmesinde Yunanistan
bu yasayı yürürlüğe koyarsa yürürlüğe girsin demenin
de hakla hukukla hiçbir bağdaşır tarafı yok.
Yasa, mükemmel bir yasa. İnşallah,
vatanımıza, milletimize hayırlı olsun.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Batı
Trakyadaki Türkler umurlarında değil.
MEHMET NURİ AKBULUT (Devamla)
Bu vesileyle, hepinize yeniden saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, İç Tüzük gereğince on beş dakika
süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Şimdi, ekranda ismi görünen
arkadaşlarıma sırasıyla söz vereceğim. Yarı
yarıya soru, cevap işlemi şeklinde gerçekleştireceğiz.
Sayın Işık, buyurun.
AHMET IŞIK (Konya) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum. Sayın Bakana şu sorularımı
yöneltmek istiyorum:
Sayın Bakanım, vakıflar
rehnedilemez, haczedilemez, ama, kamulaştırmayla ilgili
hüküm açık. Kamulaştırma hakkının doğma
sebepleri nelerdir? Vakıf yöneticilerinin şahsi mal sorumlulukları
var mıdır? Yurt dışındaki ecdat yadigârı tarihî
eserlerin onarımına yönelik bütçe oluşturulabilecek
midir?
Son olarak: Vakıflara yapılan
taşınır ve taşınmaz mal bağışlarıyla,
yine vakıflara ait eski eserlerin bakım, onarım ve restore
edilmesini sağlayan gerçek ya da tüzel kişiliklerin vergi
muafiyetlerinin oransal miktarı yüzde ne kadardır, yoksa,
giderin tamamı mahsup edilmekte midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Saygun, buyurun.
MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ)
Sayın Bakanım, üç kısa sorum olacak. Önce, az evvel konuşmamda
da söylediğim gibi, tasarının 45inci maddesinde, Vakıflar
Meclisinin ayda en az iki kez toplanacağı ifade ediliyor.
Bu da demektir ki bir yılda toplantı sayısı minimum
yirmi dört. 46ncı maddede de, meclis üyelerinin daha iyi çalışmasını
temin amacıyla, üç defa arka arkaya mazeretsiz gelmeyen veya
yılda on defa gelmeyenin meclis üyeliğinin düşürülebileceği
ifade ediliyor.
Şimdi, burada, özellikle
yılda on defa gelmeme ölçüsünü, bir yılın yarısı
olarak baktığımızda doğru bulmuyoruz. Bu konuda
bir değişiklik yapılması için talebimiz de oldu,
ama onay görmedik. Bu konudaki bilgilerinizi, bu konudaki düşüncelerinizi
almak istiyorum. Yılda on defa toplantıya kalmamanın
karşılığı olarak meclis üyeliğinin devam
etmesi doğru mudur?
İkincisi: Avrupa Birliği
müktesebatına uygunluk talebiyle düzenlenen bu Yasanın,
bu müktesebata dahil olan ve Avrupa Birliği üyesi olan hangi ülkenin
yasasıyla bir uyumluluğundan söz edebiliriz? Yani, düzenlenmekte
olan bu Vakıflar Yasasının eş değer nitelikte
Avrupa Birliği üyesi olan ülkelerden hangisiyle eş değer
sayabiliriz? Bu konuda bir bilginiz, bir görgünüz, bir duyumunuz
var mı? Muhakkak olması gerekir. Bu konunun, yürütmenin başında
olan sizsiniz. Bu yapıdaki ülkenin adını öğrenmek
istiyorum.
Bir de, üçüncü bir sorum var, biraz
daha teknik bir soru: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
yetkisini kabul etmeden önce yapılan yasal düzenlemeler, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin yargı sınırlamasının
veya kararlarının dışında kalıyor.
şeklinde bir düzenleme söz konusu. Biz, bu Vakıflar Yasasında
bu düzenlemeleri yapmadan önce, geçmiş tarihli Yasamız,
bizi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesiyle karşı karşıya
bırakmıyordu, ama, daha sonra Yasada yapılan birtakım
değişiklikler, bizi bu değişikliklere dayalı
olarak o yöne itmiş olabilir. Bugün yapılan bu yasal düzenlemeden
sonra, vakıflarla ilgili olarak her türlü yasal müracaatların
Avrupa İnsan Haklarına gidilmesi konusunda bir engeli
olacak mı? Tabii ki olmayacak. Geçmişte bir engel söz konusuydu
az evvel söylediğim gibi. Bu konuda da bir cevap istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kamacı,
buyurun.
NAİL KAMACI (Antalya) Sayın
Başkan, Sayın Bakan Yasa tasarısı üzerinde konuşurken
Avrupa Birliği bu konuda yaşanan sorunların çözümünü
istiyor. Aslında Avrupa Birliği bunu bizden istemeden
biz yapmalıyız. Biz, aslında böyle bir gelenekten geliyoruz,
böyle bir kültürden geliyoruz, başkalarının hak ve hukukuna
riayet etmenin bizim asli görevimiz olduğu bilinciyle hareket
eden bir medeniyet anlayışına sahibiz. diyor. Sayın
Bakan, yanılmıyorsam, bundan önceki dönemlerde, 20nci ve
21inci, şu anda da 22nci dönemlerde milletvekili. Sanıyorum,
bir dönemde de Refah Partisinde belli görevlerde bulunan bir arkadaşımızdı.
On yıllık parlamenterlik kariyerinde, niçin, bunu bizim
yapmamız gerekir dediğini daha önceki dönemlerde yapmadı?
Yani, bunu bu Döneme kadar sarkıtmasının nedeni nedir?
Refahyol döneminde bu Yasa gayet rahat şekilde yapılabilirdi.
Teşekkür ederim.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
Güç meselesi.
MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ)
Doğru bir şey getirirseniz güce gerek kalmaz, destek
alırsınız bizden.
BAŞKAN Sayın Albayrak
HAMZA ALBAYRAK (Amasya) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, 748, 2950
ve 6092 sayılı kanunlara dayalı olarak, özellikle 1940
yılından sonra günümüze kadarki süreçte satılan vakıf
eserleri, cami, medrese, han, hamam, tarla, arsa, bahçe gibi eserler
kümülatif olarak ne kadardır? Bu satışlar vakıfnamelere
uygun olarak mı yapılmıştır? Genelde bu vakıf
satışlarından kimler faydalanmış, kimler bunları
satın almıştır? Birinci sorum bu.
İkinci sorum: Osmanlı ve
cumhuriyet döneminde Türklerin gayrimüslimlere ait cami, havra,
kilise gibi mabetleri rızaları dışında ya
da rızalarına binaen -herhangi bir dini- İslama uygun
cami yapımına fırsat verilmiş midir? Yani bunun
bir örneği var mıdır? Yabancılara ait vakıf
eserler rızalı ya da rıza dışında, bizim
kültürümüze, camiye çevrilmiş midir? Ya da bu vakıf eserler
değişik maksatlarla kullanılmış mıdır?
Bu konunun zatıalinizden bilgisini almak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Ayvazoğlu
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum)
Sayın Başkan, Sayın Bakana şu soruları yöneltmek
istiyorum: Yurt dışındaki Avrupa Birliği ülkelerinde
bulunan azınlıklara, bizim ülkemizdeki azınlıklara
var olan ve yenileri bu tasarıyla tanınacak olan vakıf
kurmadaki haklar ve hoşgörüler var mıdır, tanınıyor
mu?
1912 yılından evvel
nam-ı müstear ve nam-ı mevhumlar adına tescil edilip de
bugün hukuki bir sebeple Hazine ve Vakıflar Genel Müdürlüğü
adına tescil edilmiş bütün taşınmazlar üzerinde
hak iddia etmelerine olanak vermiyor mu?
Avrupa Birliğine ödün verilerek
çoğu değerin erozyona uğratıldığı,
hatta tartışılamadığı bir ortamda Fatih
Sultan Mehmet Hanın fetih cami olan Ayasofyanın da Fener Rum
Patriğinin resmî kilisesi yapılmasında herhangi bir
engelin kalmayacağı şeklindeki tartışmaların
da giderek ciddiyet kazanacağı doğrultusunda, zaten
geçmişte kilise olduğuna göre de Avrupa Birliği için
bu ödüne kapı açılmış olmayacak mıdır?
Son sorum şu, Sayın Bakan:
Hazırlanan tasarının elbette geniş yorumu olacaktır.
Avrupa Parlamentosunun bir kararıyla Sümela Manastırı,
Ani Harabeleri, Akdamar Kilisesi, Aziz Nicolas Kilisesi, Sivrihisar
Ermeni Kilisesi gibi Anadolunun birçok yerinde bulunan tarihî
eserlerimizin azınlıklarla ilişkilendirilmesinin
ve cemaatleştirilmeye çalışılmasının
önüne geçilemeyeceği aşikârdır. Böylece, günümüzde
sıkça tartışılan ve toplumumuzda rahatsızlık
yaratan misyonerlik faaliyetlerinin de bu şekilde yasalaştırılmak
suretiyle önü açılmış olmayacak mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
son olarak Sayın Akdemire söz vereceğim. Şu ana kadar
soru soran arkadaşlarımız on beş dakikalık
sürenin dokuz dakikasını kullandılar.
Sayın Akdemir, buyurun.
VEZİR AKDEMİR (İzmir)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Aracılığınızla
Sayın Bakana üç tane soru sormak istiyorum.
Birincisi: Bazı özel vakıfların
kurucu üyelerinin ömür boyu maaş aldıkları söyleniyor.
Kamu vakıf kurucularında da böyle bir durum var mıdır,
varsa haksızlık değil midir?
İkinci soru: Meclis üyelerince
uyulması gereken hususlar, madde 46da: Meclis üyeleri, görevleri
süresince ve görevlerinin sona ermesinden itibaren iki yıl süre
ile Genel Müdürlük ve ilgili kuruluşlarına karşı
doğrudan doğruya veya dolaylı olarak taahhüde giremez,
komisyonculuk ve temsilcilik yapamaz. Bu sürenin iki yıldan
daha yukarı olması daha doğru değil midir?
İki yıl çok az bir süredir. Çünkü, mesela, belediye meclisi
üyelerinde ve il genel meclisi üyelerinde bu sürenin daha fazla olduğunu
biliyoruz.
Üçüncü sorumuz: Hastane adı
altında kurulan vakıfların ve okul adı altında
kurulan vakıfların bir kısmının KDV ödemediklerini
biliyoruz. KDV ödemeyen bu okulların, diğer KDV ödeyen özel
okullar karşısında bir rekabet sıkıntısı
yaşamayacak mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Sayın Başkanım,
çok teşekkür ederim.
Önce, Sayın
Işıkın yönelttiği sorulara, tespit edebildiğim
kadarıyla, cevap vermeye çalışacağım.
Sayın Işık, ilk sorusunda
hayrat vakıf mallarının kamulaştırılıp
kamulaştırılamayacağını sordu. Hayrat
vakıf mallarının kamulaştırılması,
bu Yasayla getirilen bir düzenlemeyle mümkün değil.
Bunun dışında vakıf
yöneticileri şahsi bir mesuliyete sahip midirler? diye sordu.
Tasarının 10uncu maddesinin sondan bir önceki fıkrası
incelendiğinde, vakıf yöneticilerinin kusurlu fiilleri
nedeniyle vakfa verdikleri zararlardan sorumlu olacakları,
bu tasarıda düzenlenmiş bulunuyor.
Bir de, sanıyorum, gelir ve kurumlar
vergisiyle ilgili bir -yanlış tespit etmediysem- soru yönelttiniz.
Restorasyon harcamalarının tamamı gelir ve kurumlar
vergisi matrahından düşülmektedir 75inci madde gereği
ve ayrıca, bağışlanan taşınır ve taşınmaz
mallar da veraset ve intikal vergisinden istisna tutulmaktadır.
Bunu, ileriki bölümlerde teferruatlı şekilde göreceğiz.
Sayın Saygunun, Vakıflar
Meclisi üyelerinin devam durumuyla ilgili bu tasarıda yapılan
düzenlemelerin isabetli olmadığı ve bu konuda benim
ne düşündüğüm şeklinde bir sorusu olmuştu ve
46ncı maddenin son fıkrasına da atıfta bulunmuştu
Sayın Saygun. Mazereti olmaksızın üst üste üç veya
yılda toplam on toplantıya katılmayanların üyeliği
Meclis kararıyla sona erer. Bunun çok ağır bir hüküm olduğunu
ifade etti yanılmıyorsam. Öyle değil mi efendim?
MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ)
Yetersiz. Sayının altıya falan düşmesi gerekir
diye düşünüyorum.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Yani, vakıf yöneticilerinin,
daha doğrusu Vakıflar Meclisi üyelerinin görevlerini ihmal
edebilecekleri şeklindeki bir kanaatle mi bunu söylüyorsunuz?
MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ)
Evet.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Aslında, bu, Komisyonda
da uzun uzun tartışılmıştı. Bu şekildeki
bir düzenlemenin Vakıflar Meclisi üyeleri için uygun bir düzenleme
olacağı kanaatine varılarak, bu şekilde Genel Kurulun
gündemine geldi. Doğrusu, ben de bu düzenlemenin isabetli olacağı
ve şu haliyle yasalaşmasının bir sorun meydana getirmeyeceği
kanaatindeyim. Siz farklı bir düşüncede olabilirsiniz.
Ben, burada herhangi bir mahzur görmüyorum.
Biraz sonra sorularına cevap
vereceğim bir arkadaşım, yanılmıyorsam Sayın
Kamacı da aynı paralelde bir soru yöneltmişti, Avrupa
Birliği ülkelerinin hangisinde bizim bu Vakıflar Yasamıza
paralel bir vakıflar yasası vardır şeklinde.
NAİL KAMACI (Antalya) Hayır,
öyle değil.
MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ)
Onu ben sordum.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Evet, Sayın Saygun
sordu. Belki Kamacı başka bir şekilde sormuştur,
ama hatırımda öyle kalmış, öyle tespit etmişim.
Bakın, değerli arkadaşlar,
Avrupa Birliğinin müzakere sürecinde Vakıflar Yasasıyla
ilgili bizden istediği husus şudur: Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin mülkiyet hakkının özüne dokunulamayacağı
ve ayrıca, azınlık haklarının korunmasıyla
ilgili hükümlerinin Türkiyedeki yasalar içerisinde garanti altına
alınmasını istiyor.
Nitekim, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesini zaten Türkiye yıllar önce imzalamıştır.
Mevzuatını en azından Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesine paralel hale getirmek gibi bir sorumluluğu
zaten eskiden beri vardır. Yani, mülkiyet hakkının özüne
dokunmama ve azınlık haklarının korunması
keyfiyeti, bizim Avrupa süreciyle ilgili bir sorunumuz olmasa
dahi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalamış
olmamız dolayısıyla zaten bir mükellefiyetimizdir.
Ancak, cemaat vakıflarıyla ilgili, burada Vakıflar
Yasa Tasarısı görüşülürken ilk gün de ifade ettiğimiz
şekilde, cemaat vakıflarının mülkiyet edinmesiyle
ilgili Türkiyede bir sorun yaşanmıştır. Nitekim,
2002 yılının yanılmıyorsam Ağustos
ayında, cemaat vakıflarının 1974 yılından
sonra mülk edinememeleriyle ilgili sorunu çözmek için bir yasal düzenleme
yapılmıştır. Bu Vakıflar Yasa Tasarısında
da bu konuda eksiği tamamlayan, sorunu çözen bir yaklaşımla
düzenleme yapılmıştır. Bunun dışında,
yani, mülkiyet konusunun dışındaki tüm düzenlemeler,
bizim kendi hür irademizle Türkiyede vakıflarla ilgili sorunları
çözmek için yapmış olduğumuz düzenlemelerdir. Dolayısıyla,
başka bir ülkede bizim Vakıflar Yasamıza uygun bir vakıf
var mı yok mu, bu, doğrusu, bizi fazla ilgilendirmez. Çünkü,
bizim olan vakıfların, bizim kültürümüzün ürünü olan vakıfların
sorunları varsa, biz bunu başkaları istediği
için değil kendi istediğimiz için yapıyoruz ve yapmak
durumundayız. Bu tasarı da bu amaçla hazırlanarak Türkiye
Büyük Millet Meclisine gönderilmiştir.
Bunun dışında, Sayın
Kamacı Sayın Bakan on yıldır Türkiye Büyük Millet
Meclisinde. Niye böyle bir tasarıyı daha önce Parlamentoya
sevk ederek yasalaştırmadı? dedi. Ben, tabii, dört
yıl önce hükûmet etme sorumluluğu üstlenmiş, Bakanlar
Kurulunda görev almış, vakıflardan sorumlu bir arkadaşım.
Ondan önce böyle bir sorumluluğum, böyle bir görevim yoktu. Daha
önce muhalefet sıralarında bulunmuştum. Yanlış
NAİL KAMACI (Antalya) Sayın
Bakan, 1996da Refahyol Hükûmeti iktidardaydı.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Benim sorunuzdan anladığım
buydu ve bu şekilde cevap veriyorum.
Sayın Albayrakın sorularına,
izin verirse, yazılı olarak cevap vereceğim.
BAŞKAN Sayın Bakanım,
şu an
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Sayın Ayvazoğlunun
da sorularına yazılı olarak cevap vereceğim.
Sayın Başkanım teşekkür
ederim, çünkü sürem dolmuş efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim,
sağ olun Sayın Bakanım.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, üçüncü bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, üçüncü bölümde yer alan
maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
47nci maddeyi okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Teşkilat
Merkez teşkilatı
MADDE 47-
BAŞKAN Madde üzerinde iki adet
önerge vardır, önce geliş sıralarına göre okutup
sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1239 sıra sayılı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 47 nci maddesinin eki (I) Sayılı
Cetvelde yer alan Rehberlik ve Denetim Başkanlığı
ibaresinin Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Çelik Hikmet
Özdemir Fahri Keskin
Bursa
Çankırı
Eskişehir
Abdurrahman
Anik Fikret Badazlı Murat Yılmazer
Bingöl Antalya Kırıkkale
Faruk
Anbarcıoğlu
Bursa
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 47. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Mehmet Küçükaşık
Muharrem Kılıç
Niğde
Bursa
Malatya
Feridun
Fikret Baloğlu Feridun
Ayvazoğlu Yüksel Çorbacıoğlu
Antalya
Çorum
Artvin
Ahmet
Ersin M.
Nuri Saygun
İzmir Tekirdağ
Madde 47-
(A) Genel Müdürlüğün merkez
teşkilatı; ana hizmet, danışma, denetim ve yardımcı
hizmet birimlerinden oluşur.
Genel Müdürlüğün merkez
teşkilatı ekli (I) sayılı cetvelde gösterilmiştir.
(B) Genel Müdürlük personeli 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tabidir.
Genel Müdürlükte; Genel Müdür, Genel
Müdür Yardımcısı, Vakıflar Meclisi Üyesi, 1.Hukuk
Müşaviri, Rehberlik ve Teftiş Başkanı, Daire
Başkanı, Bölge Müdürü, Hukuk Müşaviri, Müdür, Şube
Müdürü, müfettiş yardımcıları ve müfettişler,
Vakıf Uzmanı, sanat tarihçileri, müze araştırmacıları,
Avukat, Mimar ve Mühendis ile Tekniker kadrolarına atananlar,
kadroları karşılık gösterilmek suretiyle, 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu ve diğer kanunların sözleşmeli
personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine
bağlı olmaksızın sözleşmeli çalıştırılabilir.
Sözleşmeli olarak Genel Müdürlükte
fiilen çalışan personele bu Kanuna ekli (III) sayılı
cetvelde unvanlar itibarıyla yer alan taban ve tavan ücretleri
arasında kalmak üzere, Meclis tarafından belirlenecek tutarda
aylık brüt sözleşme ücreti ödenir. Başbakanlık merkez
teşkilatında sözleşmeli olarak çalıştırılan
emsali personelin yararlandığı ücret artışlarından
Genel Müdürlükte çalışan sözleşmeli personel de aynı
usul ve esaslara göre aynen yararlandırılır. Bu personel
T.C. Emekli Sandığı ile ilişkilendirilir. Söz konusu
personele, çalıştıkları günlerle orantılı
olarak (hastalık ve yıllık izinleri dahil) ocak, nisan,
temmuz ve ekim aylarında birer aylık sözleşme ücreti
tutarında ikramiye ödenir. Bunlardan üstün gayret ve çalışmaları
sonucunda emsallerine göre başarılı çalışma
yaptıkları tespit edilenlere Genel Müdürün teklifi, ilgili
Bakanın uygun görüşü üzerine Başbakan onayı ile
haziran ve aralık aylarında birer aylık sözleşme
ücreti tutarına kadar teşvik ikramiyesi ödenebilir. Bu
fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ile
söz konusu personele yapılacak diğer ödemeler Bakanlar
Kurulunca tespit edilir.
Genel Müdürlük merkez ve taşra
teşkilatı kadrolarında çalışan memurlara
(kadro karşılığı sözleşmeli personel hariç)
10/10/1984 tarihli 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulü Hakkında Kanunun 31 inci maddesinde yer alan fazla çalışma
ücreti aynı usul ve esaslara göre ödenir.
(C) Genel Müdürlük görevlerinin
gerektirdiği uzmanlık hizmetleri, Vakıf Uzmanı
ve Uzman yardımcılarından oluşan meslek personeli
eliyle yürütülür.
Vakıf Uzman Yardımcılığına
atanabilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
48 inci maddesinde sayılanlara ek olarak aşağıdaki
şartlar aranır:
a) En az dört yıllık
eğitim veren yurt içi veya bunlara denkliği Yükseköğretim
Kurulu tarafından onaylanmış yurt dışındaki
fakülte veya yüksek okullardan mezun olmak,
b) Merkezi sistemle yapılacak
memur seçme sınavında başarılı olmak veya Vakıflar
Genel Müdürlüğünde en az on yıl hizmetinin bulunması
ve son altı yıl sicil notunun yetmiş ve üzeri olması,
c) Kamu Personeli Yabancı
Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (B) düzeyinde başarılı
olmak,
d) Genel Müdürlükçe yapılacak
sınavda başarılı olmak,
e) Genel Müdürlükçe yapılacak
sınavın yapıldığı tarihte otuz yaşını
doldurmamış olmak.
Vakıf Uzman Yardımcılığına
atananlar, üç yıl çalışmak, olumlu sicil almak ve hazırlayacağı
tezin kabul edilmesi kaydıyla açılacak Vakıf Uzmanı
meslekî yeterlilik sınavına girme hakkını kazanırlar.
Sınavda başarılı olanlar Vakıf Uzmanı
olarak atanırlar. İkinci sınavda da başarılı
olamayanlar durumlarına uygun memur kadrolarına atanırlar.
Vakıf Uzman Yardımcılığı
sınavı, eğitim programları ve süresi, tez hazırlama,
mesleki yeterlilik sınavı ile çalışma usul ve esasları
yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Ersin, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
AHMET ERSİN (İzmir) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bu tasarının başından beri süregelen, ama sadece
kendi konuştuğum maddeyle ilgili bir uygulamayı sizlere
söyleyeyim: Toplantıyı yöneten Sayın Başkan
47nci maddeyi okutacağım. diye söyledi, sonra Divan Kâtibimiz
Teşkilat dedi, Merkez teşkilatı dedi, Madde 47 dedi.
Sonra Sayın Başkan Madde üzerinde önergeler var, onları
okutup, oylarınıza sunacağım. dedi ve Kâtip Üye
arkadaşımız da önergeyi okudu, ama hızlı okuyacağım
diye kelimeleri birbirine katarak, cümleleri birbirine katarak
dolu dizgin o metni tamamladı. Dolayısıyla, ne madde
hakkında bir fikir sahibi olabildik ne önerge hakkında bir
fikir sahibi olabildik, ama, Sayın Bakan da, Sayın Komisyon
Başkanı da, her ikisi de Biz bu önergeye katılmıyoruz.
dedi.
Şimdi, soruversem Sayın
Bakana: Sayın Bakanım bırakın önergeyi bir yana,
şu 47nci maddeden bir cümle söyleyebilir misiniz? (AK Parti
sıralarında Aa sesleri, gürültüler) Neyse, onu geçiyorum.
Ama, şunu söylemeye çalışıyorum
değerli arkadaşlarım: Bakın, burada önemli bir yasa
görüşüyoruz, temel yasa diye hazırlanıp Meclise getirilen
bir tasarıyı görüşüyoruz, Vakıflar Yasa tasarısını
görüşüyoruz; ama, bu tasarıyla ilgili bilgi sahibi değiliz,
önergelerle ilgili bilgi sahibi değiliz. Şimdi, bakıyorum
Genel Kurula, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisinden olan milletvekili
arkadaşlarım, herkes bir şeyle meşgul. Kimi öbek
öbek sohbet ediyor, kimi fıkra anlatıyor ve kimi de, aslında
bana bakıyormuş gibi görünüyor, beni dinliyormuş gibi
görünüyor, ama, aslında aklı başka yerlerde.
Dolayısıyla, değerli
arkadaşlarım
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ)
Biz konuşmanın muhtevasına göre dinliyoruz.
AHMET ERSİN (Devamla) Neyse,
sen fazla uzatma.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ)
Sen uzatma kardeşim!
AHMET ERSİN (Devamla) Değerli
arkadaşlarım
Sizin bir defa
En başta da siz
dinlemiyorsunuz, bütün konuşmalarda aynı tavrınızı
sürdürüyorsunuz.
Ben size, size bildirilmeyen,
okunmayan, Kanunun 47nci maddesini okuyuvereyim.
BAŞKAN Sayın Ersin, Genel
Kurula hitap ediniz.
AHMET ERSİN (Devamla) Ben nereye
hitap ediyorum Sayın Başkanım? Sayın Başkanım,
ben zaten Genel Kurula konuşuyorum, arkadaşlar yanlış
anlıyorlarsa bilemem.
Şimdi, 47nci madde ne diyor,
bakın, değerli arkadaşlarım: Genel Müdürlüğün
merkez teşkilatı, ana hizmet, danışma, yardımcı
hizmet birimlerinden oluşur. Genel Müdürlüğün merkez
teşkilatı ekli I sayılı cetvelde gösterilmiştir.
Şimdi, madde bu. Yani, bize
okunmayan, okunmadığı halde üzerinde tartışmamız
istenen, tartışmamızı öngören madde bu, yani uygulama
bu.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, bu tasarı, Adalet ve Kalkınma Partisinin
Meclisi olağanüstü toplantıya yaptığı
çağrının içinde olan, gündeminde olan bir tasarıydı,
ama, aradan birbuçuk ay geçti, bu tasarı hâlâ görüşülmeye
devam ediyor.
Şimdi, benden önce konuşan
değerli arkadaşım Cumhuriyet Halk Partisinin bu tasarıyı
engellemek için bazı girişimler yaptığını
söyledi ve şunu da söyleyeyim ki, arkadaşımızın
zekâsına son derecede hayranım(!) Yani, bizim, aylardan beri
üzerinde tasarladığımız, üzerinde tartıştığımız
bir projeyi, bir muhalefet projesini şimdiye kadar hiç kimse
anlamadı, değerli arkadaşımız bunu tespit
etmiş; doğrusu, kendisine hayranlığımı
belirtmek isterim.
Bu tasarı, değerli arkadaşlarım,
bir buçuk aydan beri görüşülemeyen bu tasarı
Bakın,
bir örnek vereyim, bugünden bir örnek vereyim: Bugün bile, bu tasarı
görüşülürken, tam üç kez -benim bildiğim kadarıyla üç
kez- görüşmelere ara verildi. Neden ara verildi? Çünkü, yeterli
çoğunluğu sağlayamadınız, karar yeter sayısı
yoktu, toplantı yeter sayısı yoktu, görüşmelere
ara verildi. İktidar Partisi bunu yaparsa, bu tasarıyı
bir an önce kanunlaştırmak isteyen İktidar Partisi
böyle davranırsa, kendi tasarısına, kendi hükûmetinin
tasarısına bu şekilde sahip çıkmazsa, bunun sorumlusu
Cumhuriyet Halk Partisi mi olacak? Cumhuriyet Halk Partisinin yaptığı
nedir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ersin, konuşmanızı
tamamlayınız, buyurun efendim.
AHMET ERSİN (Devamla) Cumhuriyet
Halk Partisinin yaptığı nedir değerli arkadaşlarım?
Gerek komisyondaki tartışmalarda gerekse buradaki tartışmalarda
yanlış olan birtakım anlayışları, düzenlemeleri
düzgün hale, icraat haline getirmek, kullanılabilen bir icraat
haline getirmek için çaba gösteriyor, yani, yanlışları
düzeltmeye çalışıyor. Eğer, bu tasarı her
şeyiyle mükemmel bir tasarı olsaydı ve Cumhuriyet
Halk Partisinin de içine sinen bir tasarı olsaydı neden biz
bunun üzerinde tartışalım? Burada birçok yasa tasarısı
hepimizin oylarıyla ve uzlaşma içinde geçti. Neden bazı
yasa tasarılarında hem temel yasa olarak getiriyorsunuz
hem Cumhuriyet Halk Partisinin konuşmalarını engellemeye
çalışıyorsunuz? Böyle şey olabilir mi? Kendi tasarınıza
kendiniz sahip çıkmıyorsunuz, ondan sonra da sorumluluğu
Cumhuriyet Halk Partisine yüklüyorsunuz. Bu, çok büyük bir haksızlık
değerli arkadaşlarım. Bunu kabul etmek mümkün değil.
Onun için, önce kendi sorumluluğunuzu bileceksiniz. Önce kendi
sorumluluğunuzu, kendi tasarınıza, kendi hükûmetinizin
tasarısına sahip çıkacaksınız, ondan sonra
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ersin, teşekkür
ediyorum.
AHMET ERSİN (Devamla)
Cumhuriyet
Halk Partisine mazeret bulmaya çalışacaksınız.
İleriki maddelerde yine konuşacağım.
Hepinize çok teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1239 sıra sayılı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 47 nci maddesinin ekli (I) sayılı
cetvelde yer alan rehberlik ve denetim başkanlığı
ibaresinin rehberlik ve teftiş başkanlığı
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Çelik (Bursa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Denetim kavramının uzun
yıllardır kullanılagelen ve kapsamı daha geniş
olan yerleşik teftiş kavramıyla değiştirilmesini
sağlamak ve buna göre tasarıda yapılan değişikliklere
uyum sağlamak için bazı ibareler değiştirilmiştir.
BAŞKAN Gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, maddeyi
(I) sayılı cetvelle birlikte oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
48inci maddeyi okutuyorum:
Genel Müdür
MADDE 48-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 48. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yılmaz
Kaya M. Nuri
Saygun Feridun Baloğlu
İzmir Tekirdağ Antalya
Mehmet
Küçükaşık Feridun
Ayvazoğlu Muharrem
Kılıç
Bursa Çorum Malatya
Yüksel
Çorbacıoğlu
Artvin
Madde 48-
(A) Genel Müdür, Genel Müdürlüğün
en üst amiri olup Genel Müdürlüğü temsil eder.
Genel Müdür, Genel Müdürlük faaliyetlerini;
vakfiye şartlarına, kalkınma planlarına, yıllık
programlara ve mevzuata uygun olarak, görev alanına giren konularda
diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde
Başbakana veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün bağlı
olduğu Devlet Bakanına karşı sorumlu olarak yürütür.
Genel Müdür, merkez ve taşra
teşkilatının faaliyetlerini, işlemlerini ve hesaplarını
denetlemek veya denetletmekle ayrıca vakıfların faaliyetlerinin
amaçlarına uygunluğunun denetimini gözetlemekle görevli
ve yetkilidir.
(B) Hayır Hizmetleri Daire
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Vakfiyelerde yer alan hayır
şart ve hizmetleri yerine getirmek,
b) Hayrat taşınmaz malların
tahsis işlemlerini yürütmek,
c) Vakfiyelerde yazılı
hayır şart ve hizmetleri yerine getirmek üzere her seviyeden
eğitim-öğretim tesisleri, öğrenci yurtları,
sağlık ve sosyal yardım kurumları, aşevleri gibi
tesisler açmak, yönetimini sağlamak, öğrencilere
eğitim yardımı yapmak, ihtiyaç sahibi insanlara sosyal
yardımlarda bulunmak, muhtaç ve engellilere aylık bağlamak,
d) Sosyal yardım hizmeti veren
kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak,
e) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak
(C) Hukuk Müşavirliğinin
görevleri şunlardır:
a) Hukuki konularda ve hukuki,
mali ve cezai sonuçlar doğuracak işlemler hakkında görüş
bildirmek,
b) Başbakanlıktan veya
diğer kuruluşlardan gönderilen kanun, tüzük ve yönetmelik
tasarılarını hukuki açıdan inceleyerek Genel
Müdürlüğün görüşlerini belirlemek,
c) Genel Müdürlüğün menfaatlerini
koruyucu, anlaşmazlıkları önleyici hukuki tedbirleri
zamanında almak, anlaşma ve sözleşmelerin bu esaslara
uygun olarak yapılmasına yardımcı olmak,
d) Genel Müdürlüğün taraf olduğu
davalarda; gerekli bilgileri hazırlamak ve Genel Müdürlüğü
temsil etmek veya Genel Müdürlükçe hizmet satın alma yoluyla
temsil ettirilen davaları takip ve koordine etmek,
e) Genel Müdürlük ile ilgili kanun,
tüzük ve yönetmelikleri hukuki açıdan incelemek, gerektiğinde
hazırlamak ve gerekli görülecek değişiklikleri teklif
etmek,
f) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(D) Strateji Geliştirme Daire
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Ulusal kalkınma strateji
ve politikaları, yıllık program ve hükûmet programı
çerçevesinde Genel Müdürlüğün orta ve uzun vadeli strateji ve
politikalarını belirlemek, amaçlarını oluşturmak
üzere gerekli çalışmaları yapmak,
b) Genel Müdürlüğün görev alanına
giren konularda, performans ve kalite ölçütleri geliştirmek
ve bu kapsamda verilecek diğer görevleri yerine getirmek,
c) Genel Müdürlüğün yönetimi
ile hizmetlerin geliştirilmesi ve performansla ilgili bilgi
ve verileri toplamak, analiz etmek, yorumlamak,
d) Genel Müdürlüğün görev alanına
giren konularda, hizmetleri etkileyecek dış faktörleri
incelemek, kurum içi kapasite araştırması yapmak, hizmetlerin
etkinliğini ve tatmin düzeyini analiz etmek ve genel araştırmalar
yapmak,
e) Yönetim bilgi sistemlerine
ilişkin hizmetleri yerine getirmek,
f) Genel Müdürlüğün kefalet
sandığı işlemlerini yürütmek,
g) Genel Müdürlüğün sınai,
ticari, zirai, turizm, sağlık, eğitim, kültür, sosyal
yardım ve diğer alanlarda girişeceği yatırımları
planlamak, gerekli etüt ve projeleri hazırlamak veya hazırlatmak,
h) İşletmelerin ekonomik
kurallar içinde üretimlerini artırıcı mali ve teknik
etütler yapmak, işletme ve iştiraklere ait iş ve işlemleri
yürütmek,
ı) Mazbut vakıflara ait
hesapları tutmak, intifa hakkı işlemlerini yürütmek,
i) Mülhak vakıfların
yıllık kesin hesaplarını incelemek ve tasdik etmek.
j) Dış kaynaklı fonlara
ulaşabilecek projelerin üretilmesini ve uygulamaya geçirilmesini
sağlamak.
k) Genel Müdür tarafından verilecek
diğer benzer görevleri yapmak.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kaya, buyurun
efendim.
YILMAZ KAYA (İzmir) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; biraz önce Kâtip Üye arkadaşımızın
Madde 48 Genel Müdür diye okuduğu ve kamuoyunun, televizyonları
başında bizi izleyen vatandaşlarımız Vakıflar
Kanunundaki 48inci maddeyi sadece bu şekilde bilip öğreneceklerken,
o madde üzerinde biraz açıklama yapma imkânı bulmak için verdiğimiz
önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, madde
48, her ne kadar Genel Müdür başlığıyla, alt
başlığıyla düzenlenmişse de aslında orada
hata yapıldığını düşünüyorum. O maddenin
genel müdür vekili yukarıdaki 47nci maddenin de, orada geçen
ifadenin de genel müdür vekilliği şeklinde düzenlenmesi
gerektiğini düşünüyorum. Tabii, bu nereden çıktı
diyebilirsiniz.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Toplum, genel müdürü bilmiyor mu?
YILMAZ KAYA Genel müdür vekilini
öğrendiler dört yıldan beri.
Şimdi, Sayın Bakan, Sayın
Genel Müdür Vekilini çok seviyor, koruyor. Doğru da olabilir,
kendisine göre başarılı da olabilir; ama, genel müdürlük
için uygun görülmeyip Cumhurbaşkanlığı tarafından
geri gönderilmesine rağmen, üçlü kararname tamamlanmamış
olmasına rağmen, dört yıldan beri kendisinde ısrar
edilmesinin sebebini anlayabilmiş değiliz. Dediğim
gibi, çok başarılı da bulabilir Sayın Bakan; ama,
Türkiyede bu makamı dolduracak, bu görevi yapacak bir genel
müdürümüz yok mudur, bulunamamakta mıdır? Bunu da anlayabilmiş
değilim.
Şimdi, 48inci maddenin üçüncü
fıkrasında Genel Müdür, merkez ve taşra teşkilatının
faaliyetlerini, işlemlerini ve hesaplarını denetlemek
veya denetletmekle görevli ve yetkilidir. denmektedir. Burada
da, birçok yasada daha önce de olduğu gibi, denetleme işleminin
yanına Yasa metninde denetletmek eylemi, fiili de eklenmiştir
birçok yasada olduğu gibi.
Değerli arkadaşlarım,
koskoca Vakıflar Genel Müdürlüğü, çok başarılı
bir Vakıflar Genel Müdürü Vekili, Sayın Bakanımız
tarafından sevilen, takdir edilen bir Vakıflar Genel Müdürlüğü
Vekili, taşra teşkilatını acaba kendi olanaklarıyla
denetleme yetkisine, bu yetkiye sahip değil mi ki, bir de denetletmek
görevi eklenmiş buraya?
Değerli arkadaşlarım,
burada yapılmak istenen şey apaçık ortadadır. Burada
teftiş kurulu, yine, birçok yasada olduğu gibi, devreden
çıkartılmak istenmektedir ve bu denetletir ibaresiyle
de bu sağlanmıştır.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, biz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, birçok yasa
üzerinde yaptığımız konuşmalarda şu noktada
eleştirilerimizi bildirmiştik: Birçok yasa Avrupa Birliğinin
talepleri, Avrupa Birliği öyle istiyor diye hazırlanarak
Meclis Genel Kuruluna getirilmiş ve birçok yasanın gerekçesinde
de bu ifadeler yer almış idi. Biz de bunu eleştiriyorduk
niye Avrupa Birliği istediği için yapılıyor, niye
biz kendimiz bunları kendiliğimizden yapmıyoruz diye.
Değerli arkadaşlarım,
bu eleştirilerimiz dikkate alınmış olmalı
ki, bu Yasada o aşama geçilmiş. Bakın bir paragraf: -ama
vaktim de sınırlı- Avrupa Birliği Genel Sekreterliği
-gerekçede yazıyor- temsilcileri tarafından ise; Avrupa
Birliği Komisyonuyla konuya ilişkin diyaloglarının
devam ettiği, her şeye rağmen Avrupa Birliği çevrelerinin
tasarıyı olumlu karşıladıkları, vakıflar
konusunda Avrupa Birliği müktesebatı olmadığı
ve tarama sürecinde ülkemizin karşısına bu konunun
doğrudan çıkmayacağı, ama
demiş ve devam ediyor:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde devam eden davalar nedeniyle
müktesebatın bir parçası sayılacağı, hatta
konunun bir performans denetimine çevrilebileceği hususu
belirtilmiştir. Artık, Avrupa Birliği istiyor diye
yapmıyoruz yasaları değerli arkadaşlarım.
Avrupa Birliği böyle isteyebilir, yani, herhalde biz öyle görüyoruz,
Avrupa Birliği böyle düşünüyor diye niyet okuyarak, tahminlerde
bulunarak da yasa yapmaya başladık. Bu nedenle ben, AKP Grubunu
ve tasarıyı hazırlayan Bakanlar Kurulunu da kutluyorum!
Bunu da buradan belirtmek istiyorum.
Hassasiyete bakar mısınız,
yani, Avrupa Birliği artık böyle istiyor diye yapılmıyor,
Avrupa Birliği böyle düşünebilir, böyle isteyebilir diye
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaya, konuşmanızı
tamamlayınız lütfen.
Buyurun.
YILMAZ KAYA (Devamla)
yasa, artık
yasalar bu şekilde yapılmakta, ama ben beklerdim ki, aynı
hassasiyetin Batı Trakyadaki Türk vakıfları
Biraz
önce AKP Grubundan bir konuşmacı arkadaşımız,
Kıbrısta Türk vakıflarının amacı dışında
kullanıldığını, kullanılmaya başlandığını,
bunlara ilgi gösteremediğimizi söylemişti. Aynı
hassasiyetin bu vakıflar konusunda da gösterilmesini isterdim,
ama o konuda bir hassasiyet yok. Batı Trakyadaki ve Kıbrıstaki
Türk vakıfları konusunda bir çalışma, düzenleme
yok, ancak Avrupa Birliğinin niyetleriyle ilgili düşünceler
buraya aktarılarak, yasa gerekçelerine aktarılarak yasa
yapılmaya başlanmıştır; bu da yeni bir açılımdır,
yeni bir gelişmedir.
Ben tekrar, AKP Grubunu ve Sayın
Bakanımızı ve Bakanlar Kurulunu kutluyorum(!) Hepinize
teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Kaya.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
49uncu maddeyi okutuyorum:
Genel müdür yardımcıları
MADDE 49-
BAŞKAN Madde üzerinde iki
adet önerge vardır. Önce, geliş sıralarına göre
okutup sonra aykırılıklarına göre işleme
alacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1239 Sıra sayılı Kanun
Tasarısının 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında
yer alan Genel Müdürlük ana hizmet birimleri ile danışma ve
yardımcı hizmet birimlerinin ibaresinin Genel Müdürlük
ana hizmet birimleri, danışma ve denetim birimleri ile yardımcı
hizmet birimlerinin şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Murat
Yılmazer Selami
Uzun Fahri Keskin
Kırıkkale Sivas Eskişehir
Fikret
Badazlı Faruk
Anbarcıoğlu Abdurrahman
Anik
Antalya Bursa Bingöl
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutup işleme alıyorum:
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 49. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Nuri Saygun Mehmet
Küçükaşık Muharrem
Kılıç
Tekirdağ Bursa Malatya
Feridun
Ayvazoğlu Feridun
Baloğlu Yüksel Çorbacıoğlu
Çorum Antalya Artvin
Madde 49-
(A) Genel Müdürlük ana hizmet birimleri
ile danışma ve yardımcı hizmet birimlerinin koordinasyonunda
Genel Müdüre yardımcı olmak üzere iki Genel Müdür yardımcısı
atanabilir. Genel Müdür yardımcısı, Genel Müdür tarafından
verilen görevleri yerine getirir.
(B) Kültür ve Tescil Daire Başkanlığının
görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlük arşivinde
bulunan vakfiye, ferman, berat, hüccet ve benzeri belgelerin tercüme
ve transkripsiyonunu yapmak, tasnif etmek ve arşivlemek.
b) Vakıfların merkezi sicil
kayıtlarını tutmak, kurulacak yeni vakıfların
merkezi sicile tescilini yapmak,
c) Devlet arşiv, kütüphane ve
müzeleri ile gerçek ve tüzel kişilerin elinde bulunan vakfiye
ve benzeri belgeleri tespit ederek bunların Genel Müdürlük arşivine
intikalini sağlamak,
d) Tevliyet, intifa hakkı,
mazbutiyet, şart tebdili ile hayır şartlarının
güncelleştirilmesi gibi belgeleri sicile kaydederek arşivlemek,
e)
İlmi araştırmaların güvenlik içinde yürütülmesini
sağlamak,
f) Teberrukat eşyanın en
geç beş yılda bir sayımını yaptırarak demirbaş
kayıtları ile mutabakatını sağlamak,
g) Vakıflarla ve vakıf
kültür varlıklarıyla ilgili yayın faaliyetlerinde
bulunmak,
h)
Vakıf müze, kütüphane ve kültür merkezlerini açmak, denetlemek,
ı) Yurt içi ve yurt dışındaki
vakıf ve üst kuruluşlarıyla işbirliği içerisinde
bilimsel, kültürel ve sosyal etkinlikler düzenlemek, projeler üretmek,
j) Arşivlerin kullanılmasını
kolaylaştıracak ve her tür ilmi çalışmalar için
fayda sağlayacak şekilde bir arşiv yönetim sistemi
kurmak ve bu sistemin çalışmasını sağlamak,
k) Ulusal ve uluslararası toplantılar,
konferans, panel, sempozyum, açık oturum, sergi, fuar gibi etkinlikler
düzenlemek,
l) Vakıflara ait taşınır
kültür varlıklarının korunması ve kaçakçılığın
önlenmesi için gerekli tedbirleri almak ve kaçırılan eserlerin
iadesiyle ilgili işlemleri yürütmek,
m) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(C) Dış İlişkiler
Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Dışişleri Bakanlığının
bilgisi altında Genel Müdürlüğün uluslararası kuruluşlarla
ilişki ve işlemlerini yürütmek,
b) Vakıflarla ilgili uluslararası
alandaki gelişmeleri takip etmek,
c) Yurt dışı vakıf
emlak konuları ile ilgili işlemleri yürütmek,
d) Genel Müdürlüğün Avrupa
Birliği ile ilgili yapacağı çalışmaları,
diğer birimlerle koordinasyon sağlayarak yürütmek,
e) Genel Müdürlüğün görev alanına
giren konularda Türkiyede düzenlenecek uluslararası toplantıların
organizasyonunu yapmak ve buna ilişkin işlemleri yürütmek,
f) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak,
(D) Hukuk Müşavirliğinin
görevleri şunlardır:
a) Hukuki konularda ve hukuki,
mali ve cezai sonuçlar doğuracak işlemler hakkında görüş
bildirmek,
b) Başbakanlıktan veya
diğer kuruluşlardan gönderilen kanun, tüzük ve yönetmelik
tasarılarını hukuki açıdan inceleyerek, Genel
Müdürlüğün görüşlerini belirlemek,
c) Genel Müdürlüğün menfaatlerini
koruyucu, anlaşmazlıkları önleyici hukuki tedbirleri
zamanında almak, anlaşma ve sözleşmelerin bu esaslara
uygun olarak yapılmasına yardımcı olmak,
d) Genel Müdürlüğün taraf olduğu
davalarda; gerekli bilgiler hazırlamak ve Genel Müdürlüğü
temsil etmek veya Genel Müdürlükçe hizmet satın alma yoluyla
temsil ettirilen davaları takip ve koordine etmek,
e) Genel Müdürlük ile ilgili kanun,
tüzük ve yönetmelikleri hukuki açıdan incelemek, gerektiğinde
hazırlamak ve gerekli görülecek değişiklikleri teklif
etmek,
f) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(E) Mazbut ve mülhak vakıfların
vakfiyelerindeki şartlar doğrultusunda, ilgililerin
hakları saklıdır. Bu hakların kullanılmasına
ilişkin usul ve esaslar tüzükle düzenlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Baloğlu.
(CHP sıralarından alkışlar)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Vakıflar
Yasası Tasarısının 49uncu maddesini görüşüyoruz.
Temel yasa anlayışınız, yasa maddelerinin burada
okunmasına imkân vermiyor. Okutmayarak zaman kazandığınız
madde, bu kadar, bu. Bunu, lütfeder, önünüzden okursanız, okunmasının
ya da okunmamasının pek önem taşımadığını
göreceksiniz. Böylece temel yasa kavramı konusundaki dirayetinizin,
direncinizin ve ısrarınızın da ne kadar yararlı
olduğunu(!) sizler de göreceksiniz.
Değerli milletvekilleri,
biz burada Vakıflar Yasasını görüşüyoruz, bir yasa
tasarısı görüşüyoruz, daha doğrusu görüşmüyoruz;
İktidar kanadı dinliyor, muhalefet konuşuyor, siz ellerinizi
kaldırıyorsunuz ve reddediyorsunuz önerilerimizi. Bu
arada, verdiğimiz zahmet için de özür diliyorum; çünkü, koridorlardaki
arkadaşlarımızın, kulislerdeki arkadaşlarımızın,
yoklamalarla ya da karar yeter sayısı taleplerimizle,
oradan buraya gelmelerine, buradan oraya gitmelerine neden oluyoruz.
Bunun ne kadar yorucu bir eylem olduğunu, milletvekilliği
açısından ne kadar büyük sakıncalar getirdiğini,
onları ne kadar yorduğunu, ne kadar zahmetlere uğrattığını
biliyorum, ama biz fikrimizi söylemek zorundayız ve Meclisin
çoğunlukla toplanmasını istiyoruz, çok kişinin
görüşmelere katılmasını istiyoruz, o nedenle
bu yöntemleri uyguluyoruz. Doğal ki, bu yöntemlerimiz uygun
gelmeyebilir, ama, dünyanın her yerinde, muhalefet düşüncelerini
anlatmak için bu tür yöntemlerden yararlanıyor. Kaldı ki,
bunun öğretici bir tarafı da var. Biz, uzun yıllar muhalefette
kalmış bir parti olarak bu yöntemleri öğrenmiş ve
geliştirmiş bir anlayışa sahibiz. Siz yeni bir partisiniz,
ilk seçimde iktidar oldunuz, eğer Meclise girerseniz, bir dahaki
dönemde muhalefet olarak bu sıralarda oturacaksınız.
Bizim eylemlerimizden yararlanmanız gerekiyor. Bu muhalefet
anlayışımızın sizin için büyük katkılar
getireceğini umut ediyorum.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Uzmanlık alanınız muhalefet.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) Tabii, uzmanlık alanımız muhalefet, ama,
bir yıl sonra yapacağımız iktidar, onu da göreceksiniz.
Şimdi, değerli milletvekilleri,
bu Meclisi görenler sanacak ki, biz, bu Vakıflar Yasasını
çıkaracağız, Türkiyede her şey rahatlayacak. Temelinde
de bir uyum anlayışı var. İşte Avrupa Birliği
istiyor, uyumu sağlamalıyız; kafamızda tarihler
koyuyoruz, 8 Kasım. Çıkmıyor işte 8 Kasıma kadar.
Dünya başımıza mı yıkılıyor, Avrupa
Birliği hesap mı soracak? Bizim kendi ayaklarımız
üzerinde durmamız, kendi irademizle yasaları yapmamız
gerektiğini şu arkadaki yazı çok iyi anlatıyor.
Ama, ne yazık ki, biz birtakım saatlere göre kendimizi ayarlıyoruz,
saatimizi Avrupaya göre kuruyoruz. Doğal ki, Türkiye, Avrupanın
bir parçası olmak, çağdaş medeniyetin bir parçası
olmak zorundadır. Ama, bunu yaparken birtakım kuralları
çiğnediğimizi, kendimizi yaralayıcı yöntemler
benimsediğimizi görüyoruz. Biz, Avrupa Birliğiyle uyumu
bu kadar ısrarla savunurken, neden kendi emeklimizle, emekçimizle,
işçimizle, memurumuzla, üreticimizle, köylümüzle uyumu
sağlamak için aynı çabayı göstermiyoruz; yani, göstermiyorsunuz
iktidar olarak?
Bugün bu salonun dışında
milyonlarca insan sizden çözüm bekliyor. Bu Vakıflar Yasasının
getireceği çözüm mü önemli, üreticilerin, emekçilerin, emeklilerin,
memurların, işçilerin sorunları mı önemli? Bu Meclis
onlara gösterdiği ilgiyi esirgerken, o ilgide bir sınır
tanırken, Vakıflar Yasası konusunda böyle büyük bir
ısrarla gecenin ilerlemiş saatlerine kadar çalışmamızın
ne yararı olduğunu kafamızda yargılamak zorundayız.
Değerli milletvekilleri,
şimdi bu önergeyi biz verdik. Bu önergenin dinlenmediğini
biliyorum, beni de dinlemediğinizin farkındayım.
Ama, dinleyip dinlememeniz beni pek ilgilendirmiyor. Hiç olmazsa,
televizyonlarının başında olan yurttaşlar,
bir muhalefet milletvekilinin gecenin bu saatinde bir yanlışı
düzeltmek için verilmiş bir önergeyi anlatmaya çabaladığını
görüyor.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Dinliyoruz.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) Evet, Bayram Özçelik dinliyor bölgemizden bir insan olarak
ve saygı duyuyorum. Sizi kastetmemiştim ben.
Ama, biraz sonra karar yeter sayısı
isteyeceğiz belki. (Gülüşmeler) Hayır, ben şimdiden
uyarıyorum. Dışarıdaki arkadaşlarımın
nefes nefese gelmelerini istemiyorum. Çünkü, önümde milletvekilleriyle
ilgili yapılmış bir sağlık araştırması
var arkadaşlar. O araştırmaya göre büyük bir bölümünüz
kolesterol nedeniyle sorunlar yaşıyorsunuz, yaşıyoruz.
Bir bölümünüzün kalp sorunları var, stresten doğan sorunlar
yaşıyoruz. Şimdi biz sizi üç dakikada bir oradan buraya
koşturuyoruz. Artık size daha olumlu bir muhalefet örneği
sunmaya çalışıyorum. Önceden haber veriyorum karar
yeter sayısı isteyeceğimizi. Siz de hazırlıklı
olacaksınız bundan sonra ben konuşurken. Ben işaret
verdiğim zaman, televizyonu arkadaşlar izleyecek, buraya
geleceksiniz, tamam mı? İlk bölümünde burada uyguluyorum
size.
Şimdi, değerli arkadaşlarım
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Baloğlu,
bir dakikada konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) Teşekkür ederim.
Şimdi, bu temel yasa kavramını
da bir tartışmak gerektiğini düşünüyorum,
başta söyledim.
İLHAN ALBAYRAK (İstanbul)
Önergeyle ilgili
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) Tabii, önerge, temel yasa kavramıyla ilgili.
Eğer, tartışmaları böyle dar bir alana hapsetmeseydiniz
temel yasa kavramıyla, bu önergeye de gerek olmayacaktı
belki, yani, böyle bir şeyle iç içeyiz önergeyle ilgili.
Şimdi, süremi bana harcatmayın.
Temel yasa kavramını tartışmak
gerektiğini söylüyorum. Temel yasa nedir? Ülkenin temel sorunlarıyla
ilgili yasadır. Siz bir çelişki içindesiniz, bir paradoks
var burada. Diğer yasaları uzun uzun tartışma
imkânı veriyorsunuz, üç maddelik yasalarda her maddede konuşuyoruz;
temel yasa geliyor, temel yasada konuşmaları sınırlıyorsunuz.
Burada bir çelişki yok mu arkadaşlar, bunu bir düşünsenize?
Şimdi, ben konuşmamı
bitiriyorum. Bu söylediğimi siz düşünün, yarın bir daha
görüşelim.
Hoşça kalın. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Baloğlu.
Sayın milletvekilleri
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Tamam.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, önerge
kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Genel Kurulun almış olduğu
çalışma süremiz dolmuştur. Alınan karar gereğince
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek
için, 8 Kasım 2006 Çarşamba günü Saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.59