DÖNEM: 22 CİLT: 134 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
16ncı
Birleşim
8 Kasım 2006 Çarşamba
İ Ç İ N D E K İ L
E R
Sayfa
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMA
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
1.-
Şırnak Milletvekili İbrahim Hakkı Birlikin, geçtiğimiz
hafta Güneydoğu Anadoluda yağmur ve sel afetinin meydana
getirdiği zarara ilişkin gündem dışı konuşması
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
2.-
Mardin Milletvekili Mahmut Duyanın, geçtiğimiz hafta Güneydoğu
Anadoluda yağmur ve sel afetinin meydana getirdiği zarara
ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
3.-
Mersin Milletvekili Hüseyin Gülerin, narenciye üreticilerinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşderenin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
3.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri
Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına
Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı:
1147)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Adalet Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı:
1239)
5.-
Devlet Mezarlığı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri
Komisyonu Raporu (1/1259) (S. Sayısı : 1257)
VI. - AÇIKLAMALAR
VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Iğdır Milletvekili Dursun Akdemirin, Iğdırın
düşman işgalinden kurtarılışının
yıldönümüne ilişkin açıklaması
2.-
Konya Milletvekili Atilla Kartın,
Antalya Milletvekili Fikret Badazlının, konuşmasında,
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.-
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet
Ali Şahinin, Niğde Milletvekili Orhan Eraslanın, konuşmasında,
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
VII. - ÖNERİLER
A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİLERİ
1.-
Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VIII. - SORULAR
VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Adana Milletvekili Tacidar SEYHANın, şube müdürlüklerine
sınavsız atama yapıldığı iddiasına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali ŞAHİNin cevabı (7/14577)
2.-
Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIKın, Bursa-Hasanağadaki
TOKİ konutlarının tesliminin gecikmesine ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali ŞAHİNin cevabı (7/16007)
3.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, düşen askerî
uçaklara ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi GÖNÜLün
cevabı (7/17784)
4.-
Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZin, incirlik üssünden askerî
mühimmat sevkiyatı yapıldığı iddiasına
ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi GÖNÜLün cevabı
(7/17783)
5.-
Niğde Milletvekili Orhan ERASLANın, İstanbul Asliye
14. Ticaret Mahkemesinde görülen bir davaya müdahale iddialarına
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEKin cevabı
(7/16281)
6.-
İstanbul Milletvekili Lokman AYVAnın, özürlülerin oy verme
haklarını kullanmalarına yönelik tedbirlere
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEKin cevabı
(7/16282)
7.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACInın, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine açılan davalar sebebiyle ödenen tazminatların
personele rücu edilmesine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Cemil ÇİÇEKin cevabı (7/16283)
8.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİNin, Toprakbank davalarındaki
zaman aşımına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Cemil ÇİÇEKin cevabı (7/16286)
9.-
İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEKin, Almanyada
yaşayan Sivas olayları sanıklarına ilişkin
sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEKin cevabı (7/16289)
10.-
Hatay Milletvekili Mehmet ERASLANın, 4616 sayılı Kanun
çerçevesinde serbest bırakılan hükümlülere ilişkin
sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEKin cevabı (7/16290)
11.-
Diyarbakır Milletvekili Muhsin KOÇYİĞİTin, kamu
çalışanlarının ve emeklilerinin maaşlarına
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITANın cevabı
(7/16220)
12.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, Finansbank
hisselerinin satışına izin vermesine ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif
ŞENERin cevabı (7/17796)
13.-
Hatay Milletvekili Züheyir AMBERin, dış ticaret firmalarının
denetimine ve gümrük kapılarındaki kaçakçılık
önlemlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad
TÜZMENin cevabı (7/17795)
14.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, inşaatı tamamlanmış
atıl durumdaki yatırımlara ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal UNAKITANın cevabı (7/17882)
15.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, üniversite mezunu
gençlerin işsizlik sorununa ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİNin
cevabı (7/16794)
16.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURTun, tıp fakültesi bulunan
üniversitelerin bütçelerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal UNAKITANın cevabı (7/16498)
17.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEKin, bütçenin
fazla vermesine ve ödenmeyen bazı borçlara ilişkin sorusu
ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITANın cevabı (7/16508)
18.-
Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat YÜCESANın, Eskişehirde
kamulaştırılan arazilerin ödenmeyen bedellerine
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITANın cevabı
(7/16514)
19.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, TOKİnin Doğu
ve Güneydoğuda yapmayı planladığı lojmanlara
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali ŞAHİNin cevabı (7/16241)
20.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, milletvekili,
hükümet üyeleri ve bürokrat çocuklarının askerlik görevlerine
ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi GÖNÜLün cevabı
(7/18079)
21.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLERin, sporcuların sağlık
kontrollerinin yeterliliğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİNin
cevabı (7/16341)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM
Genel Kurulu saat 15.00te açılarak yedi oturum yaptı.
Eski
Başbakanlardan Bülent Ecevitin 5 Kasım 2006da vefatı
nedeniyle bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
Oturum
Başkanı, TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil, eski Başbakan
Bülent Ecevitin vefatı nedeniyle Allahtan rahmet dileyen bir
konuşma yaptı.
Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali
Şahin, Bülent Ecevitin siyasi kişiliği ve hizmetleri
konusunda gündem dışı bir konuşma yaptı; Anavatan
Partisi Ankara Milletvekili Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu,
CHP Ankara Milletvekili Önder Sav, AK Parti Bursa Milletvekili Faruk
Çelik Grupları adına, Elâzığ Milletvekili Mehmet
Kemal Ağar da şahsı adına aynı konuda görüşlerini
belirttiler.
Bülent
Ecevitin vefatı nedeniyle:
Bursa
Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır,
İstanbul
Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci,
Birer
konuşma yaptılar.
İrlanda
Dış İlişkiler Ortak,
Slovenya
Ulusal Meclisi Dış Politika,
Komitesi
Başkanı ve beraberindeki parlamento heyetinin, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak, resmî temaslarda bulunmak
üzere, ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık
tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Oman
Şûra Meclisi Başkanı Sheikh Abdullah bin Ali Al Qatabinin
vaki davetine icabetle, beraberinde bir parlamento heyetiyle
Omana resmî ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık,
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğanın Amerika Birleşik Devletlerine,
Devlet
Bakanı Beşir Atalayın,
Sanayi
ve Ticaret Bakanı Ali Coşkunun,
Yunanistana;
Yaptıkları
resmî ziyaretlere katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık;
Tezkereleri;
Genel
Kurulun 7/11/2006 Salı günkü birleşiminde sözlü sorular ve
diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun
tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine, 8/11/2006 Çarşamba
günkü birleşimde ise sözlü soruların görüşülmemesine;
çalışma sürelerinin de 7/11/2006 Salı günkü birleşimde
saat 23.00e kadar, 8/11/2006 Çarşamba günkü birleşimde saat
14.00ten 23.00e kadar, 9/11/2006 Perşembe günkü birleşimde
ise saat 14.00ten 21.00e kadar olmasına ilişkin Danışma
Kurulu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra;
Kabul
edildi.
Gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının:
1inci
sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305)
görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin
komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2nci
sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı:
904),
3üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika
Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın
Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının
Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair (1/1115) (S. Sayısı: 1147),
Kanun
Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri
Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
4üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler halinde görüşülmesi
kararlaştırılan Vakıflar Kanunu Tasarısının
(1/1054) (S. Sayısı: 1239), görüşmelerine devam olunarak
49uncu maddesine kadar kabul edildi, 49uncu madde üzerinde bir süre
görüşüldü.
Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali
Şahin, Niğde Milletvekili Orhan Eraslanın, konuşmasında,
Hükûmete,
İstanbul
Milletvekili İrfan Gündüz, Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşıkın,
konuşmasında, şahsına,
Sataştığı
iddiasıyla bir açıklamada bulundu.
8
Kasım 2006 Çarşamba günü, alınan karar gereğince
saat 14.00te toplanmak üzere, birleşime 22.59da son verildi.
Nevzat Pakdil
Başkan
Vekili
Ahmet Küçük Mehmet
Daniş
Çanakkale
Çanakkale
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Harun
Tüfekci
Konya
Kâtip
Üye
No.:
25
II.
- GELEN KÂĞITLAR
8
Kasım 2006 Çarşamba
Tasarılar
1.- Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması
ve İşletilmesi ile Enerji Satışına
İlişkin Kanun Tasarısı (1/1260) (Çevre, Plan ve Bütçe
ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2006)
2.- Enerji Verimliliği Kanunu
Tasarısı (1/1261) (Adalet, Çevre, Plan ve Bütçe, Avrupa Birliği
Uyum ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
31.10.2006)
3.- Türk Silahlı Kuvvetlerinde
İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/1262) (Plan ve Bütçe, Millî Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31.10.2006)
Teklifler
1.- Mersin Milletvekili Hüseyin
Özcanın; İl Özel İdaresi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/889) (İçişleri
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.11.2006)
2.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan
Karapaşaoğlunun; Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi
Hisseleri Hakkında Kanun Teklifi (2/890) (Plan ve Bütçe, Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.11.2006)
Raporlar
1.- İstanbul Milletvekili
Tayyar Altıkulaçın; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunun Geçici 1 inci Maddesinin Yeniden Düzenlenmesine
Dair Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu (2/886) (S. Sayısı: 1256) (Dağıtma tarihi:
8.11.2006) (GÜNDEME)
2.- Devlet Mezarlığı
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu
(1/1259) (S. Sayısı: 1257) (Dağıtma tarihi:
8.11.2006) (GÜNDEME)
8
Kasım 2006 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
16ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri beşer
dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin
konuşma süresi yirmi dakikadır.
Gündem dışı ilk söz,
Şırnak ilinde meydana gelen doğal afetle ilgili söz isteyen
Şırnak Milletvekili İbrahim Hakkı Birlike aittir.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
dün yaptığımız gibi bugün de arkadaşlarımızın
normal konuşma sürelerine ilaveten bir dakikalık ek süre
verilecektir. Onun için, arkadaşlarımız sürelerini
gayet iyi kullansınlar, Başkanlık Divanından tekrar
bir söz talebinde bulunmasınlar, istirham ediyorum.
Sayın Birlik, buyurun efendim.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
1.-
Şırnak Milletvekili İbrahim Hakkı Birlikin, geçtiğimiz
hafta Güneydoğu Anadoluda yağmur ve sel afetinin meydana
getirdiği zarara ilişkin gündem dışı konuşması
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
İBRAHİM HAKKI BİRLİK
(Şırnak) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
geçtiğimiz hafta Güneydoğu Anadoluda, özellikle
Şırnak ili ve ilçelerinde meydana gelen doğal afet ile
ilgili sizleri bilgilendirmek üzere şahsım adına söz
almış bulunmaktayım; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce,
ülkemizin siyasetine damgasını vuran devlet adamı
Sayın Bülent Ecevitin vefatından dolayı duyduğum
üzüntüyü sizlerle paylaşırken merhum Ecevite Allahtan rahmet,
acılı ailesine ve milletimize başsağlığı
diliyorum.
Diyarbakır, Batman, Mardin,
Şanlıurfa, Hakkâri vesair illerimizde sel baskınlarında
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan
rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı
diliyorum.
Ülkemizin çeşitli bölgelerinde
olduğu gibi Şırnak ilimizde de yaşanan sel baskınlarında
çok ciddi boyutlarda maddi zararlar meydana gelmiş ve hayatını
kaybeden vatandaşlarımız olmuştur. Bu vatandaşlarımıza
bir kez daha Allahtan rahmet, acılı ailelerine başsağlığı
diliyorum.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; afet olayının başladığı
birinci gün, Şırnak Milletvekilimiz Sayın Abdullah Veli
Seyda ile beraber bölgeye intikal ederek olayları takip etmeye
başladık.
Son bilgilere ve yapılan gayretli
çalışmalara göre, Şırnak Merkez YİBO, Silopi
YİBO, Ortaköy İlköğretim, Buğdaylı Çiftlik
İlköğretim ve Şenoba İlköğretim Okullarının
haricinde kapalı okulumuz kalmamış, il ve ilçelere
bağlı köylere elektrik verilmiş olup, yalnızca Uludere
Andaç köyümüze elektrik verilememiştir. Oraya da elektrik verilmesi
için çalışmalara devam edilmektedir.
Sayın milletvekilleri,
31/10/2006 tarihi itibarıyla yağmur afetine maruz kalan
Şırnak Merkez, il ve ilçelere bağlı köylerde ne yazık
ki can ve mal kaybı meydana gelmiştir.
Merkeze bağlı Kızılsu
ve Kavuncu mezrasında bir vatandaş sele kapılarak hayatını
kaybetmiş; Güneyce köyü, menfez ve köprüler yıkılmış,
konutlarda büyük hasar meydana gelmiştir.
Merkez ilçede yüzlerce dekar meyve
bahçesi zarar görmüştür.
Yapılan ilk incelemelerde,
il ve ilçe genelinde su şebekeleri selden dolayı tamamen
tahrip olmuş durumdadır.
Uludere ilçesinde 5 kilometrelik
yol ve 3 köprü kullanılmaz hale gelmiş, 20den fazla araç sele
kapılmış, ilçeye bağlı köylerin tamamı
büyük zarar görmüş, bağlı beldelerimizden Uzungeçit,
Hilal ve Şenoba büyük zarar görmüştür.
Yüzlerce dekar meyve bahçesi,
1.000 dekara yakın yonca alanı da zarar görmüş, ilçe esnafının
dükkânları tamamen sel sularının altında kalmıştır.
Uludere ilçemizde bir polis memurumuz
ve eşi yaralanmıştır.
Silopi ilçesi merkezinde 2 çocuk
ve Ortaköyde 1 kadın hayatını kaybetmiştir.
450 civarında konut hasar görmüş,
ilçeye bağlı Ortaköy, Buğdaylı, Görümlü ve Çiftlik
köyleri sular altında kalmış, hayvanlar telef olmuştur.
Nar yetişen alanda yüzlerce
dekar meyve bahçesi ve pamuk alanı, yüzlerce dekar mısır
alanı zarar görmüş, yüzlerce arı kovanı ile küçük
ve büyükbaş hayvan telef olmuştur.
Görümlü beldesi Eğrikonak
Köprüsü, Nevro Köprüsü, beldenin boğaz girişindeki köprü,
üst kısmındaki köprü, yine beldedeki büyük köprü ve su deposuna
gelen köprü de yıkılmış durumdadır.
Çalışkan beldesi; belde
girişi köprüsü ve menfezler çökmüş, evler hasarlı, su,
elektrik, telefon şebekeleri zarar görmüştür.
Sınır hattı yolunda
meydana gelen heyelan nedeniyle elektrik direkleri ve istinat duvarları
yıkılmış durumdadır.
Beytüşşebap ilçemizde
köyler su altında kalmış, yüzlerce küçük ve büyükbaş
hayvan telef olmuş, yine yüzlerce arı kovanı sele kapılmıştır.
Güçlükonak ilçesi girişinde
bulunan köprü çökmüş, kaplıca yolu menfezleri tamamen tahrip
olmuş, yüzlerce dekar bağ ve meyve alanı da zarar görmüştür.
Cizre ilçemizde 250 konut sular
altında kalarak büyük oranda maddi hasar oluşmuş, aynı
zamanda yüzlerce dekar meyve bahçesi de zarar görmüştür.
İktidarımızın
müdahaleleriyle; Valiliğimiz, acil olarak ilçelere tıbbi
müdahale için sağlık ekiplerini takviyeli olarak afet alanlarına
çıkarmış, yerel yönetimler ve tarım müdürlüğünce,
telef olan hayvanlar toplanarak yerleşim alanlarının
dışına çıkarılmıştır.
Ulaşım ve haberleşme,
elektrik ve su şebekeleri büyük zarar gördüğünden dolayı
il merkezinde ve ilçelerde oluşturulan kriz masaları GSM
servis sağlayıcıları ile koordinasyonlar kurmuş,
sivil savunma ekipleri hızlı bir şekilde afet alanına
yönlendirmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Birlik, ek
bir dakikalık sürenizi başlattım; buyurun, tamamlayın
konuşmanızı.
İBRAHİM HAKKI BİRLİK
(Devamla) Afet olayının ikinci günü Bayındırlık
Bakanımız, İçişleri Bakanımız, Tarım
Bakanımız ve Afet İşleri ve Karayolları Genel
Müdürlerimiz, bölge milletvekilleri ile hemen afet bölgesine gelmişlerdir.
Silopi ilçesine ve bu ilçemize bağlı olan Ortaköye ve Uludere
ilçesine gidilmiştir.
Sayın milletvekilleri, bu
arada bir hassasiyet dikkatimi çok çekti; bunu söylemeden geçemeyeceğim.
Bu olaylar yaşanırken Sayın
Başbakanımız sık sık afet bölgesini telefonla
arayarak çalışmalar hakkında bilgi edinmiş ve vatandaşlarımıza
moral vermişlerdir.
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) Biraz
önce ben Şırnakla konuştum, öyle bir şey yok.
İBRAHİM HAKKI BİRLİK
(Devamla) Vatandaşlarımızın yaşadığı
bu acı ve kederli günde devletimiz ve Hükûmetimizi yanında
gören hemşehrilerim son derece duygulanmışlardır.
Gördüğünüz gibi, iç karartan bir tabloyla karşı karşıyayız.
Âdeta, bölgeyi afet kapsamında yeniden yapılandırmak
durumundayız.
Sözlerime son verirken, vatandaşlarımızın
yaşadığı bu kederli günde devletimizin ve Hükûmetimizin
yetkililerinin göstermiş olduğu sıcak ilgiden dolayı,
huzurlarınızda, Şırnak milletvekilleri olarak,
Şırnaklılar adına, başta Sayın Başbakan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamam mı?
A. İSMET ÇANAKCI (Ankara)
Başbakanda kaldı, onu bir tamamlasın.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin)
Başbakanda kaldı.
BAŞKAN Saygıdeğer
arkadaşlarım, lütfen, birkısım şeyleri tadat
etmeyiniz.
İBRAHİM HAKKI BİRLİK
(Devamla) Söyle arkadaşım, söyle
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) Tamamlayın
dedik, lütfen
İBRAHİM HAKKI BİRLİK
(Devamla) Orada çamurlar altında
(CHP ve Anavatan sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
Buyurun Sayın Birlik.
İBRAHİM HAKKI BİRLİK
(Devamla) Şırnaklılar adına, başta Sayın
Başbakanımız olmak üzere, bölgemize gelen bakanlarımıza,
bölgedeki askerî birliklere, bürokratlarımıza, Vali ve
kaymakamlarımıza, tüm kamu görevlilerine ve Şırnak
ilinin derdini dinleyen siz değerli arkadaşlarımıza
şükranlarımı arz ederim.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Birlikin
ek konuşma süresi sadece 23 saniyedir. Bundan sonraki arkadaşlarımız
için de aynı şey uygulanacaktır.
Bilgilerinize sunarım.
Gündem dışı ikinci
söz, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde meydana gelen sel afetiyle
ilgili olarak, biraz önce olduğu gibi, söz isteyen Mardin Milletvekili
Mahmut Duyana aittir.
Sayın Duyan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Duyan, süreniz beş
dakikadır.
2.- Mardin
Milletvekili Mahmut Duyanın, geçtiğimiz hafta Güneydoğu
Anadoluda yağmur ve sel afetinin meydana getirdiği zarara
ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
MAHMUT DUYAN (Mardin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarken, Demokratik
Sol Parti Onursal Genel Başkanı Sayın Ecevitin vefatı
nedeniyle Allahtan rahmet diliyorum, Demokratik Sol Parti ailesine
de başsağlığı diliyorum. Güneydoğuda
sel felaketine maruz kalan vatandaşlarımıza da Allahtan
rahmet diliyorum, kederli ailelerine başsağlığı
diliyorum. Ekonomik kaybı olan vatandaşlarımıza
da ekonomik kayıplarının yerine getirilmesi için, onları
da afet bölgesi olarak, Hükûmetimizin gereken yardımlarını
ümit ediyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii,
sel felaketi olduğu günün akabinde, Genel Başkanımız
Sayın Deniz Baykalın talimatları doğrultusunda,
bölgeye 8 milletvekili arkadaşımla beraber gittik.
İlk önce Diyarbakır, Diyarbakırın Çınar ilçesine
gittik. Orada gözlediğimiz manzara gerçekten içler acısı.
Yani, ufak bir ihmal büyük bir felaketi getirmiştir. Hele, Diyarbakır-Mardin
yolunun ufak bir soba borusu kadar bir menfezi büyük bir felaketi
gündeme getirmiştir. Özellikle yatılı bölge okulunun
böyle bir dere yatağında oluşu büyük bir felaketi
Bir
ilkokul öğretmeni, gece selin gelişini fark ederek 400 tane
öğrenciyi kurtarmıştır. Bu öğretmene hepinizin
huzurunda teşekkür ediyorum.
Akabinde, Mardin-Savur-İçören
köyüne gittik. Orada da manzara aynı ve 14 tane hemşehrim
minibüsün içinde boğulmuştur, sel sularına kapılmıştır.
Bunlara da Allahtan rahmet diliyorum.
Akabinde Batmana gittik. Batmanda
İlihan Deresi... Şimdi, İlihan Deresi nedir? diyeceksiniz.
İlihan Deresi eski Batmanın ismi. İlihan, köyken kasaba
olmuş, kasabayken ilçe olmuş ve sonra 500 bin nüfuslu bir il
olmuş. Ama, İlihan Deresi hâlâ ıslah edilmemiş. Ancak,
20 tane insanın canına mal olduktan sonra daha yeni yeni
gündeme gelmiştir. Buna benzer çok örnekler verebiliriz.
Silopinin Ortaköy, Buğdaylı
köylerine gittik. Emin olun, oradaki köylüyü gördüğümüz zaman
ciğerlerimiz dağlandı. Vatandaş aç, perişan.
Vatandaş, erzakını, böyle, yığın içinde
bekletmiş ve bütün ayakkabıları, elbiseleri, gece
sel olduğu için, hepsi, böyle, afetin altında kalmış,
çamur deryasında. Millet Açız
Yalın ayakla o çamurun
içerisinde gördüğümüz zaman yüreğimiz dağlanmıştı.
Bizi gördükleri zaman vatandaş haklı olarak üzerimize yürüdü.
Biz onları teselli ettik. Bütün Karadenizin, Marmaranın
ciğeri yanıyor, herkes sizi düşünüyor, devletimiz büyük
devlettir, size gereken yardımı yapacak. ve teselli ettim.
Ama, İlçe Kaymakamı, Valisi hiç gitmemiş, yalnız
bakanlarımız gitmiş o gece helikopterle, onun dışında
hiç kimse gitmemişti. Bu
Oradaki muhtarın dediğini
anlatıyorum. Ama, Mehmetçiğimiz orada çadırlar kuruyordu,
millete yemek veriyordu.
Şimdi, bunları niye anlatıyorum?
Urfada da aynı, Ceylanpınarda da aynı. Şimdi, ufak
bir tedbirsizlik, bu insanların canına, malına mal olmuştur.
Ben, size, bu kürsüde, bir ihbarda bulunayım: Mardin Kızıltepe
ilçesinin Zergan Çayı-Deresi de aynı İlihan Deresi gibi.
Yakında, öyle bir sel olduğu zaman, bu köyde, onlarca değil,
yüzlerce insan ölecektir. Ben, milletvekili olarak, ben ve İktidar
milletvekili Sayın Selahattin Dağla ortaklaşa biz bütün
bakanlara raporlar verdik. İl Hıfzısıhha Kurulunun
raporları var, hepatit had safhada, yüzde 3 iken yüzde 300 olmuştur.
Bütün o kanalizasyonun artıkları o dereden, 30 köyün içinden
geçiyor ve Kızıltepe... İnsan Hakları Komisyonu
Başkanı da geldi, Sayın Mehmet Elkatmışla beraber
gezdik -eğer yalansa, burada düzeltsin- kokudan adamlar araçtan
inemediler ve içler acısı... Tabii, bunları es geçiyorum,
kısa kısa, ama durum çok vahim. Bölge kan ağlıyor.
Sayın Başbakanımız,
bölgeyle ilgili çok abartılıyor dedi. Ben bunu hayretler
içinde izledim ve Sayın Başbakanımıza yakıştırmadım.
İnsanın bir keçisi ölürse bile, o keçi, o fakir adamın
ekmek teknesi. Bir oğlu öldüğü zaman, bir çocuğu öldüğü
zaman, insanın yüreği dağlanır, ama Sayın
Başbakan, Ankarada: Ne abartıyorsunuz? Ne var yani? Bundan
daha ne olacak yani? (CHP sıralarından alkışlar)
Ben, huzurunuzda, Başbakanımızı
kınıyorum. (AK Parti sıralarından Çarpıtıyorsunuz,
Öyle demedi sesleri)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Duyan.
MAHMUT DUYAN (Devamla) Ama sayın
bakanlarımız görevini yaptı, bölge milletvekilleri
görevlerini yaptı.
Acaba Başbakanımız,
bakanlarına, milletvekillerine güvenmiyor mu? Verilen raporları
hiç okumadı mı? Yani, 50 kişi ölmüş, hâlâ daha Ne
oluyor? diyor.
Asker yatıyor
Asker yatmıyordu.
AHMET YENİ (Samsun) Girmeyin
o konulara!
MAHMUT DUYAN (Devamla) Gözümüzle
gördük.
AHMET YENİ (Samsun) Çıkamayacağınız
konulara girmeyin!
MAHMUT DUYAN (Devamla) Asker orada,
orada asker herkese çadır dağıtıyordu, yemek dağıtıyordu.
Gözümüzle gördük.
AHMET YENİ (Samsun) Çıkamayacağınız
konulara girmeyin.
ŞEVKET ARZ (Trabzon)
İşinize gelmedi mi?
MAHMUT DUYAN (Devamla) Gerçekleri
söylüyorum.
AHMET YENİ (Samsun) Çıkamayacağınız
konulara girmeyin.
MAHMUT DUYAN (Devamla) Bakın,
Mesut Yılmaz da Avrupanın yolu Diyarbakırdan geçer
dedi, millet onu boğdu, Kralkızı Barajında boğdu.
AHMET YENİ (Samsun) Çıkamayacağınız
konulara girmeyin.
MAHMUT DUYAN (Devamla) Başbakan
çıktı, dedi ki: Türkiyede Kürt sorunu var. Ama, o sorunu
söyleyemedi.
AHMET YENİ (Samsun) Çıkamayacağınız
konulara girmeyin.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) Siz de o
barajda boğulacaksınız.
MAHMUT DUYAN (Devamla) Sorun ne:
İşte, sorun bunlar. Açıklasın
Ne var yani?
Hiç gücenmeyin. Güneydoğu perişan,
güneydoğu insanları kan ağlıyor. Afet işte.
Bakın, bunlar, Allah tarafından
bize gönderilen musibetlerdir yani. Daha ne olacak, 50 kişi ölmüş?
Başbakan evinde.
AHMET YENİ (Samsun) Siz tahrik
edin onları!
MAHMUT DUYAN (Devamla) Şimdi,
biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
AHMET YENİ (Samsun) Siz de
alet edin onları!
MAHMUT DUYAN (Devamla) Bakın,
Meclise biz önerge verdik bölgenin afet bölgesi olarak ilan edilmesi
için.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Duyan, lütfen
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MAHMUT DUYAN (Devamla) Lütfen,
bölgeyi afet bölgesi olarak ilan edelim ve oradaki yaraları saralım,
hep birlikte, iktidarı muhalefeti, Güneydoğu insanlarına
yardım edelim.
Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi
saygılarla selamlıyorum.
Sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündem dışı üçüncü
söz, narenciye üreticilerinin sorunları hakkında söz isteyen
Mersin Milletvekili Hüseyin Gülere aittir.
Sayın Güler, buyurun. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
3.- Mersin
Milletvekili Hüseyin Gülerin, narenciye üreticilerinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlar; tabii ki, başta Sayın Bülent
Ecevitin vefatı dolayısıyla kendisine Allahtan rahmet,
başta eşi Rahşan Hanımın ve tüm DSPlilerin ve
Türkiyenin de başı sağ olsun diyorum.
Bu arada, Güneydoğu Anadoluda
yaşanılan sel felaketinde -bunların içerisinde Mersinimiz
de maalesef doğal afetten nasibini almıştır- ölenlere
Allahtan rahmet, geriye kalan ailelerine de başsağlığı
diliyoruz. Ama, bu, iyi niyetten öteye gitmeli. Hükûmet burada bir
şeyler yapmalı. Evet, abartmayın diyen Sayın
Başbakana burada hatırlatmak lazım: Ateş düştüğü
yeri yakıyor. Lütfen, gitsin, görsün; bir an önce o yaralar sarılsın
ve ülkenin ihtiyacı olan kardeşliğe, barışa,
sevgiye ve bütünlüğe bir katkıda bulunsun. Sözüm bu konuda
bu.
Tabii ki, narenciye üreticilerinin
sorunlarına gelince: Aslında, bu kürsüde en az on defa konuşuldu.
Ne değişti? Hiçbir şey. Koskoca bir yıl öncesinde
de aynı isyanları dile getirdik. Narenciye üreticilerimizin
sorunlarını dile getirirken kısmen sözcüleri olmaya
özen gösterdik ve Meclis olarak, siz AK Parti Grubu olarak dediniz ki:
Biz araştırma komisyonu kuracağız, araştıracağız.
Evet, 3üncü ayın 15inde başlayan bir araştırma komisyonu
ve bugün, geçen ay, 14/10/2006 tarihinde bitti; ama, ortada rapor yok.
Sormak istiyorum: İktidar
olarak ne yaptınız? Yapmamaya da özen göstereceksiniz. Yaklaşık -bir Mersinin değil- bir bölgenin,
yani Hatay, Adana, Mersin, Antalya, hatta Muğlanın sorunu
bu, yani Türkiyenin Akdenizinin sorunu, yaklaşık 7-8 milyon
insanın sorunu. Türkiyenin ürettiği katma değeri de
göz önünde bulundurduğumuz zaman, büyük bir sorun ve bugün de
çiftçim, bugün de narenciye üreticim kan ağlıyor. Sizlere
telefonlarla ulaşıyorlar, ama bu konudaki duyarsızlığınız
halen devam etmekte. Biz, bugün, kısmen de olsa, bu tekrar gündeme
gelip, bu sorunlar yaşanmadan bir tedbir alınabilir mi,
onun kavgası içerisindeyiz.
Tabii ki, ülkenin, narenciye üreticisinin
temel sorunu, başta girdiler artmak üzere
Hele hele bir de en
önemli bir sorun var: Mersinde Alata Araştırma Enstitüsü.
İnanır mısınız arkadaşlar, o da Turizm Bakanlığına
devrediliyor. Yani, bu kadar geniş bir coğrafyada, geniş
bir alanda, yaklaşık 92 bin hektar olan narenciyenin, yeni
üretim, başta virüslere karşı da dirençli ve kaliteli
üretim yapabilmesi için gerekli olan Alata Araştırma Enstitüsü,
sözde, adım ona turizm bölgesi filan denilerek Turizm Bakanlığına
devredilmek isteniyor. Böyle geniş bir yelpazede baktığımızda
hiçbir sorunu çözmediniz ki. Bugün narenciye üreticilerinin sesine
tekrar kulak vermek istemiyorsunuz. Geçen yıl ifade edildi,
ton başına 100 dolar dendi. Tabii ki, Hükûmet bunu 80 dolarla
kıyasladı, adını koydu, ama bugün o parayı dahi
ödemedi.
Benim narenciye üreticim
alın terinin, emeğinin karşılığını
istiyor. Çocuğunun yarınlarını, başta
eğitim, sağlık, yani kısaca aşını,
evin mutfağını düşünüyor ve bu konuda üretmenin
suç olduğu bu ülkemizde, tabii ki, sermaye olsa, rant olsa sorunu
çoktan çözerdiniz.
IMFten almadığınız
direktifler doğrultusunda narenciye üreticilerini gözden
çıkarttınız. Bugün, Avrupa İlerleme Raporu hazırlanacak,
oradaki verilen konu, yüzde 35 bir köylü ve çiftçi kesiminin, tarımla
uğraşan kesimin çok büyük olduğu, bunun yüzde 10lara
düşmesi gerektiği şeklinde bir rapor var.
Yani, kısaca, çiftçileri kaderiyle
baş başa bıraktınız, kısaca, narenciye
üreticisini de baş başa bıraktınız. Bu konuda
Bugün de dalında kalma ihtimali çok yüksek.
Endüstriyel tarım işletmelerini
teşvik etmekten uzak kaldınız. Yani, kısaca, dalında
kalan
Narenciye üreticileri bugün borçlanacak gücü kalmadı
ve her geçen gün narenciye ağaçları kesimine başladılar.
Yani, kısaca bunu
Kamuoyunun bu sorunlarına, toplumun
bu sorunlarına kulak tıkadınız, tıkamaya da
devam ediyorsunuz.
Bizim istediğimiz tek bir
şey var: Narenciye üreticisinin dünya pazarında rekabet
edecek koşulları yaratmanız. Çok net. Pazarlamacılıkla
övündünüz. Ben size burada sormak istiyorum: En büyük pazarımız
olan Rusya, Ukrayna ve Arabistan gibi ülkelerde pazar payımız
arttırıldı mı? Hepimiz iyi biliyoruz ki arttırılmadı.
Ama, narenciye üreticisine verdiğiniz tek şey vaat. Evet,
belki bu yıl, önümüzdeki süreç seçim dönemi. Bundan sonra belki
bir göz ardı etmezseniz ve gereken desteği ve önemi verirsiniz
diye düşünüyorum. Ama, böyle de bir, somut bir adım dahi
atılmamaya özen gösteriliyor.
Bu yüzden, narenciye üreticisinin
yaklaşık
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Güler.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Kısaca, narenciye üreticisine
Sayın Başbakanın Al ananı da al götür. demesini
unutmadı bu toplum. Bu yıl tekrar aynı şeyleri mi
söyleyeceksiniz, yoksa, gerçekten bu topluma sahip mi çıkacaksınız;
zaman gösterecek. Ama, bu halkımızın isyanını,
bu halkımızın SOS veren sıkıntılarını
çözün diyoruz ve burada milyonlarca insanımızın
alın teri ve emeğini göz önünde bulundurun; çünkü, bu toplumun
temel direkleridir üreten toplumlar, bu ülkenin bütünlüğünü,
ülkenin ulusal ve millî değerlerini koruyan unsurların başında
gelir üreticiler. Bugün varoşlara göçen, daha doğrusu, büyük
şehirlere göçen büyük bir göç akımı, nüfus akımı
yapılmakta ve sadece, bu toplum, suç üretmeye devam etmekte.
Biz de diyoruz ki kısaca: Üreten
toplumu teşvik edelim, tüketen toplumu değil. Bu yüzden, narenciye
üreticilerinin sorunlarını kısmen dile getirmeye
çalıştık ve AK Parti İktidarının bu konuda
gereken duyarlılığı göstereceğini bekliyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Güler.
Gündem dışı konuşmaya
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehdi Eker cevap
vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakanım.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın Başkan,
Yüce Meclisin değerli üyeleri; gündem dışı olarak
bugün yapılan konuşmalara cevap vermek üzere huzurlarınızdayım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Bakanım,
üç konuşmaya da mı cevap vereceksiniz?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Evet, üç konuşmaya birden
cevap vereceğim.
BAŞKAN O zaman, bir dakika,
sürenizi ona göre ayarlayayım.
Buyurun Sayın Bakanım.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 28 Ekim tarihinden itibaren, 5 Kasım tarihine
kadar, ülkemizin, Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman,
Şırnak, Hakkâri, Antalya, Mersin illeri başta olmak üzere
birçok ilimizde, maalesef, çok yoğun yağmur yaşanmış,
yoğun yağış meydana gelmiş ve buna bağlı
olarak da bu illerimizde, bazılarının birkaç ilçesinde,
bazılarının bir ilçesinde veya bunların köylerinde,
merkez köylerinde sel afeti yaşanmıştır.
Bu oluşan sel felaketi sebebiyle,
tabii, çok şiddetli yağış ve şiddetli yağışın
birden oluşturduğu yoğun sellere kapılan vatandaşlarımız
olmuştur. Bunlardan, bütün bu vilayetlerde toplam olarak, maalesef,
43 tane vatandaşımız hayatını kaybetmiş,
3 tane vatandaşımız kayıp ve 15 vatandaşımız
da yaralanmıştır.
Ben, tabii, huzurunuzda, hayatını
kaybeden bütün yurttaşlarımız için Allahtan rahmet diliyorum,
yakınlarına başsağlığı diliyorum,
yaralılarımıza şifa diliyorum ve bütün milletimize
geçmiş olsun diyorum.
Felaketin yaşandığı
günün ilk haberi alınır alınmaz, tabii, Hükûmet olarak,
biz, İçişleri Bakanımız ve ben felaket bölgesine
hareket ettik. Burada, Diyarbakır, Şırnak, Batman, Mardinin
felaketten etkilenen bir köyü ve Şanlıurfa illerinde incelemeler
yaptık. İçişleri Bakanımız, Bayındırlık
Bakanımız, Sağlık Bakanımız, Millî
Eğitim Bakanımız, Enerji Bakanımız ve ben Tarım
ve Köyişleri Bakanı olarak bölgeye, bazılarımız
bir defa uzun süre orada kalmak suretiyle, bazılarımız
da ikişer defa bölgeye gitmek suretiyle, bütün sel felaket bölgesini
yerinde inceleme, olayları yerinde görme, olayı yerinde
görme ve alınan tedbirleri yakından görme, oradaki aksaklıkları
giderme konusunda duruma nezaret etmek üzere görev başında
olduk.
Öncelikle, tabii, bu felaketin
yaşandığı anda, bölgedeki valiliklerimiz, gerek
askerî birlikler gerek sivil kamu kuruluşları ve Kızılay
başta olmak üzere, ilgili herkes çok yoğun bir çaba sarf etmiştir.
Sadece Diyarbakırın Çınar ilçesinde afetin vuku bulduğu
gece 300e yakın vatandaşımız, mahsur kaldıkları
yerlerde hayati bir tehlikeyle karşı karşıya bulundukları
noktada kurtarılmışlardır. Diğer il ve ilçelerimizde
de, keza aynı kurtarma faaliyetleri gerçekleştirilmiştir.
Huzurunuzda, bu kurtarma faaliyetlerine katılan ve birçok vatandaşımızın
hayatının kurtulmasına, ölümden dönmelerine sebebiyet
veren, bu konuda katkı ve destek sağlayan tüm görevlilere,
emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bu
adı geçen vilayetlerimizde, toplam olarak 221 köy, 10.475 çiftçi
etkilenmiştir. Tabii, ilçe merkezlerinde esnaf ve tüccar, hatta
kamu kuruluşları da bu sellerden önemli ölçüde etkilenmişlerdir.
Bütün bunların etki derecesiyle, hasar durumuyla ilgili bütün
illerde hasar tespit komisyonları oluşturulmuş ve bunlar
selin olduğu günün hemen ertesinde faaliyetlerine başlamışlardır.
Elimizdeki ilk bilgilere göre,
yapılabilen ilk hasar tespit çalışmalarına göre
311 bin dekar pamuk alanı, 682 bin dekar hububat alanı, 50.500
dekar sebze alanı, 14 bin dekar meyve alanı, 24.500 dekar
bağ alanı, 2.600 dekar mısır alanı çeşitli
derecelerde etkilenmiştir. Bazılarının yüzde
10 mesabesinde, bazılarının yüzde 70-80 mesabesinde
etkilendiği ve hasarların oluştuğu bilinmektedir.
Tabii, bunların kesin rakamları ve ne olduğu yönündeki
çalışmalar, hasar tespit çalışmaları sonlanınca
ortaya çıkacaktır. Ama, her ilde, yeteri kadar, içinde her
türlü teknisyenin, uzmanın bulunduğu hasar tespit komisyonları
oluşturulmuş ve bunlar gece gündüz çalışmaktadır.
Bunun yanında, 1.675 büyükbaş
hayvan ile 8.800 civarında küçükbaş hayvan, 3.200 civarında
arılı kovan, 5.175 kanatlı hayvan ve yine bazı yerlerimizde,
kültür balıkçılığının yapıldığı
yerlerde binlerce, on binlerce balık bundan etkilenmiştir.
Tabii, bu tür durumlarda öncelikli
olarak alınması gereken tedbirler, vatandaşın o
an itibarıyla can ve mal emniyetinin sağlanması, bunlara
selden zarar gören, evi yıkılan veya evi kullanılamaz
hale gelen vatandaşlarımıza barınma imkânı
sağlanmasıdır. Bu, valiliklerimiz tarafından temin
edilmiştir.
İkincisi: Tabii, bu vatandaşlarımızın
ihtiyaç duyduğu, günlük ihtiyaç duyduğu sıcak yemek
tedarikidir. Bu iki husus da, anında, alınan tedbirler suretiyle
gerçekleştirilmiştir.
Bu tür acil hizmetlerde kullanılmak
üzere Başbakanlık Afet İşleri Genel Müdürlüğünden
-buradaki fondan- 1 trilyona yakın para ilgili valiliklerin
emrine gönderilmiştir. Bunun dışında, Bayındırlık
Bakanlığımızın Afet İşleri Genel Müdürlüğü
de, yine gündelik hayatın akışını tesis edecek,
onu temin edecek şekilde, yine vilayetlere yeteri kadar ödenek
göndermiştir ve bunlar, vatandaşlarımızın
gündelik ihtiyaçlarının giderilmesinde kullanılmıştır.
Bu çerçevede Batmanda 3 aşevinde
12.750 kişiye gündelik olarak sıcak yemek tedariki yapılıyor.
Şırnakta 345 tane çadır tesis edilmiş ve 3.500 kişiye
sıcak yemek tedarik edilmiştir. Diyarbakırda keza 201
çadır kurulmuş ve yaklaşık 5 bin kişiye üç
öğün sıcak yemek tedarik edilmiştir.
Bunun dışında, Bayındırlık
Bakanlığımızca -80 tanesi gitti- konut olarak kullanılabilecek
konteyner... Bunlar daha çok Batmana, çünkü hasarın en yüksek
oranda görüldüğü şehir merkezi Batmandır maalesef ve
427 tane daha konteyner tedarik edilmiş ve bunların da sevkiyatları
yapılmaktadır, konut olarak kullanılmak üzere.
Acil barınma ihtiyaçları,
şehirlerimizde gerek kamu kuruluşlarına ait misafirhane
ve yurtlarda gerekse... Hatta bir vilayetimizde, mesela Batmanda,
bir otel tedarik edilmek suretiyle, hem yemek hem barınma birlikte,
bu şekilde karşılanmıştır.
Zarar gören esnaf ve tüccarla ilgili
olarak da bu vatandaşlarımızın acil Bağ-Kur ve
SSK borçlarının, primlerinin ertelenmesiyle ilgili gerekli
çalışma başlatılmıştır, öncelikle
onu söylemek istiyorum.
Keza, çiftçilerimizin, biliyorsunuz,
doğrudan gelir desteği ödemeleriyle ilgili olarak kayıt
süresi 1 Kasımda doldu. Biz, bunu bir ay süreyle uzattık. Dolayısıyla,
vatandaşlarımız bir ay süreyle daha doğrudan gelir
desteği kaydı için, çiftçi kayıt sistemi için müracaat
etme imkânına sahip olacaklar.
Bunların dışında,
çiftçilerimize dönük olarak, ürünleri çeşitli derecelerde
hasar görmüş üreticilerin durumlarını iyileştirmek
ve bunlara yapılabilecek ayni ve nakdî yardımlarla ilgili
de çalışma başlatılmış, tohumluk ve hububat
tohumluğu tedariki başta olmak üzere, yapılabilecek
birçok iş ve işlem programa alınmış, bunlar üzerinde
şu anda çalışma yapılıyor ve hasar durumu kesinleşince
bunlar hayata geçirilecek, vatandaşlarımızın
yaraları bir şekilde sarılacaktır.
Tabii, bu seller sebebiyle altyapısı
zarar gören il ve ilçelerimizin yol, su, elektrik, telekomünikasyon
gibi bütün hizmetleri tedarik edilmekte, bunlar hızla yapılmakta,
yollar açılmakta, su akışı vesaire, içilecek su vesaire
tedarik edilmektedir.
Bilinmelidir ki, dün Sayın
Başbakanımızın da ifade ettiği gibi, vatandaşlarımızın
bu konudaki mağduriyetleri ve zararları giderilecek,
kendilerine yardımcı olunacaktır.
Biraz önce, değerli bir milletvekili
arkadaşımızın Sayın Başbakanımıza
atfen kullandığı bu abartılıyor ifadesi bir
çarpıtmadır. Sayın Başbakanımızın
bu manadaki bir, yani, olayı küçümseyen, olayı hafife
alan, vatandaşlarımızın hele hele can ve mal kayıplarını
hafife alan bir tutum, kesinlikle böyle bir tutumu yok, böyle bir sözü
de yok. O sözün, ona atfen söylenen sözün ifade edildiği noktada
ben de oradaydım
İSMET ATALAY (İstanbul)
Sayın Bakan, siz televizyonları izlemiyorsunuz herhâlde!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Ben oradaydım, Sayın
Başbakanın yanındaydım o sözler kullanıldığında.
Bununla ilgili değildir.
Neden Türkiye'de bu afetler yapılıyor?
şeklinde birtakım iddia ve isnatlar vardır. Tabii, bu
bir saçma iddiadır. Sayın Başbakanımız da, bunun
dünyanın her yerinde olan felaket olduğunu, dünyanın
her yerinde görülebilen doğal afet olduğunu, bunun gelişmiş
ülkelerde de, Amerika Birleşik Devletlerinde de, başka ülkelerde
de vuku bulduğunu söylemiştir. Yoksa, bu vatandaşlarımızın,
hayatını, canını, malını kaybeden ve hasar
gören vatandaşlarımızla ilgili değildir. Lütfen,
bu şekildeki ifadeleri, bu millete sevdalı, bu millet için
gece gündüz çalışan Sayın Başbakanımıza,
bu tür isnatları yapmayın; bu doğru değildir, bu
haksızlıktır. (AK Parti sıralarından alkışlar)
NAİL KAMACI (Antalya) Biz
yapmıyoruz, Sayın Başbakan kendi söylüyor!
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) Medyanın
gözü önünde söyledi!
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) Niye
Sayın Başbakan hep yanlış anlaşılıyor?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Milletimiz de, şunu bilin
ki, bu tür haksız isnat ve ithamları zaten bu şekilde
dikkate almakta ve bunlarla ilgili değerlendirmesini de
beş yılda bir sandıklarda, bunun cevabını en
uygun şekilde vermektedir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Hiç
şüpheniz olmasın!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Ama çarpıtma yapmayın,
bu doğru değildir.
Hükûmet olarak biz, her zaman zarar
gören, hasar gören, tabii afetlerle, doğal afetlerle karşı
karşıya kalan vatandaşlarımızın hep yanında
olduk.
VEZİR AKDEMİR (İzmir)
Sayın Bakan, tabii afetle ne ilgisi var! Çınarlı Köprüsü
küçük yapılmış, kapandı. Teknik hatalar var.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) İşte, bakın,
geçmişte -Allah bir daha göstermesin- Bingölde deprem oldu, bu
Hükûmet rekor denilecek bir zamanda vatandaşlarımızın
yarasını sardı (AK Parti sıralarından alkışlar)
konutları yaptı ve diğer bütün afete maruz kalan yerlerde
de, bugüne kadar, Hükûmetimiz, çok seri bir şekilde hareket etti,
bütün tedbirleri aldı ve bunun gereğini yaptı. Bundan
sonra da böyle olacağından hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır.
Ama, tabii, muhalefet icabı, arkadaşlarımız olanları
da çarpıtmak suretiyle başka şekilde göstermek istiyorsa,
o tabii, muhalefetin icabıdır.
VEZİR AKDEMİR (İzmir)
Sayın Bakan, ben gördüm Ortaköyde, Çiftlikköyde, adam yemek yememiş,
üç gündür aç.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Milletimiz de, onu muhalefetin
gereği olarak değerlendiriyor.
Değerli milletvekilleri,
bunların hepsiyle ilgili her türlü tedbir alınıyor,
alınacak.
Bunun dışında, ben,
bir değerli milletvekilimizin narenciye üreticilerinin sorunlarıyla
ilgili olarak dile getirdiği hususlara da cevap vereceğim.
Biliyorsunuz, Türkiye, önemli
bir narenciye üreticisi ülkedir ve yaklaşık 2,5 milyon ton
narenciye üretimimiz vardır. Bunun da yaklaşık yüzde
30luk bir kısmı ihraç edilebilmektedir.
Tabii, maalesef, geçmişte dünya
pazarlarının taleplerine uygun çeşitler dikilmediği
için, yetiştirilmediği için bu ürünlerin bir kısmı
zaman zaman pazarlama sorunuyla karşı karşıya
kalmaktadır. Tabii, sadece uluslararası pazarları
kastetmiyorum, Türkiyenin içerisinde de, maalesef, zaman zaman pazar
bulamıyor. Bu, bir sorundur.
Şimdi, bizim Hükûmetimiz bu soruna
kalıcı bir çözüm olmak üzere, Meyve Bahçelerinin Yenilenmesi
Projesini başlatmıştır. Her sene belirli oranda
meyve bahçesini uygun çeşitlerle belli bir yüzdede değiştirmek
suretiyle, dünya pazarlarının talebine uygun, damak tadına
uygun çeşitlerle, biz, bunları belirli bir süre içerisinde
değiştireceğiz. Bunun kesin, kati, radikal çözümü budur.
Bunun dışında, pazarlama
organizasyonuyla ilgili veya teşvik ve destekle ilgili zaten
biz, gerekli adımları Hükûmet olarak attık, bundan sonra
da atacağız. Gerek ihracatla ilgili desteklerde gerekse
diğer organizasyonlarla ilgili, bizim bunlarla ilgili aldığımız
tedbirler var. Mesela, 8 tane turunçgil üretici birliği kurulmuştur
ki, bu, pazarlama fonksiyonuna yardımcı olsun diye tesis
edilmiştir.
Biz, virüsten ari, bu destekleme
kapsamında
Bakın, virüsten ari meyve fidanıyla bahçe
tesis eden vatandaşımıza, narenciyede dekar başına
300 YTL destek veriyoruz. Bunu, bu Hükûmet başlattı, bu
Hükûmet uyguluyor, bu Hükûmet sürdürüyor. Şimdi, bu işten anlayan
vatandaşlarımız bilirler ki, dekar başına
300 YTLlik bir destek, çok büyük bir destektir, maliyetin çok büyük
bir kısmını karşılamaktadır. Dolayısıyla,
yine, bu çerçevede, gerek ürünlerin pazarlama şansını
artırmak, mesela, meyve suyu veya ambalajlama tesisi, paketleme
tesisi gibi konularla ilgili olarak da, pazarlamayı kolaylaştırmak
amacıyla da biz, Hükûmet olarak 2006 yılında başlattığımız
kırsal kalkınma yatırımları çerçevesinde vatandaşlarımıza
destek veriyoruz. Yaptıkları yatırımları
yüzde 50 oranında hibe yoluyla destekliyoruz, bu meyvelerin
işlenmesi, pazarlanması, ambalajlanması, paketlenmesine
dönük tesisler kurulduğu takdirde. Şimdi, destek dediğimiz
bu. Yani, bir yandan pazarlamayı sağlıyoruz, bir yandan,
mevcut olarak, geçmişten gelen, uygun olmayan çeşitlerin
değiştirilmesiyle ilgili de tedbirler alıyoruz ve inşallah,
biz bunları Türk çiftçisinin, Türk üreticisinin lehine olarak,
uygun bir zaman içerisinde bunlardan sonuç almış olacağız.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle,
memleketimizin, milletimizin bir daha bu tür felaketlerle karşılaşmaması
temennimi ve dileğimi ifade ediyorum, milletimize başınız
sağ olsun diyorum, geçmiş olsun diyorum ve hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Bakanım.
Bizler de Başkanlık Divanı
olarak, sel felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet, yaralılarımıza şifa Cenabıhaktan
temenni ediyoruz ve bütün milletimize bu kadarıyla geçmiş
olsun diyoruz.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, gündeme geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor
ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
V.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşderenin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN 1inci sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon
raporu gelmediğinden teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
DURSUN AKDEMİR (Iğdır)
Sayın Başkan, yerimden söz verecektiniz, söz istemiştim.
BAŞKAN Biraz sonra vereyim
Dursun Bey.
2nci sırada yer alan, Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN Komisyon?.. Yok.
Tasarının görüşülmesi
ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti
Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik
Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri
Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına
Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı:
1147)
BAŞKAN Komisyon?.. Yok.
Tasarının görüşülmesi
ertelenmiştir.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
dün, Iğdır ilinin kurtuluşu münasebetiyle söz isteyen
İdare Amirimiz, Iğdır Milletvekilimiz Sayın Dursun
Akdemire söz vermiştik, ama, eski Başbakanlarımızdan
Sayın Bülent Ecevitin rahmetli olması dolayısıyla
özel gündemle toplantıya başladık, o bakımdan söz
verememiştim. Şimdi kendisine yerinden çok kısa bir
açıklama için söz vereceğim.
Buyurun.
VI.
- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Iğdır Milletvekili Dursun Akdemirin, Iğdırın
düşman işgalinden kurtarılışının
yıldönümüne ilişkin açıklaması
DURSUN AKDEMİR (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben, bugün, burada, öncelikle büyük
bir devlet ve siyaset adamı olarak Kıbrıs fatihi, onur
ve ilke adamı, liyakat sembolü, nezaket ve dürüstlük abidesi
olan Sayın Eceviti bu milletin kaybetmesi dolayısıyla
Türk milletine başsağlığı diliyor, eşi Sayın
Rahşan Ecevite ve DSP mensuplarına keza, başsağlığı
diliyorum.
Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Ben, bugün, burada, Iğdırın
kurtuluşunu yerimden kısaca size aktarmak istiyorum.
Iğdır bölgesi doksan yıl Rus işgalinde kaldı
ve Sürmeli Sancağı olarak yönetildi. Ancak, doksan yıl
sonra Ekim 1917 Devrimi olunca Çarlık yönetimi çekilirken bu
bölgede Ermenilere Ermenistan adında bir devlet kurmak üzere
yetki vermeye çalıştı. Mondros Mütarekesiyle, Osmanlı
İmparatorluğu, ordusunu bölgeden çekmişti, ancak,
yöre halkı yiğit Iğdırlılar Azerisiyle,
Kürtüyle bir araya gelerek, Iğdırda, Tuzlucada, Aralıkta,
Karakoyunluda, Gazilerde, Meleklide milis güçleri oluşturdular,
Ermenilere karşı güçsüz insanları, çocukları,
hastaları, yaşlıları, kadınları savundular.
Ama, nihayet, Osmanlı İmparatorluğu, o dönemde
Kâzım Karabekir Paşayı 15. Kolordu Komutanı yaptı,
düzenli ordu birlikleri de Iğdıra 14 Kasım 1920de girerek
düşmandan kurtardılar.
Tarihimizin bu acı sayfasını
abideleştirmek üzere, bugün, Iğdırda bir anıt meydana
getirildi, Türkiyenin en yüksek anıtıdır. Ağrı
Dağının silüetiyle birlikte bu anıt görülmekte.
Anıt beş kılıçtan oluşuyor, keskin kenarları
dışa doğrudur, ülkenin savunmasına karşı
bir güç sembolüdür. Ayrıca, bu kılıçla Türkiyeye güven,
insanlığa barış, dostluk, huzur verilmek amacıyla
şehitlerimizin anısına yapılmıştır.
Iğdırda Nahcivandan gelen yolun, Ermenistandan ve
İrandan gelen yol kavşağında olan bu anıtın
Türklük dünyasına bir kardeşlik anıtı olarak
anılmasını temenni ediyorum.
Bu anıt, tabii, oluşturulması
kolay değil. Anıt oluşturulurken ve yaşanan olaylarda
şöyle bir şiir meydana gelmiştir:
Ve bir gün gördük
Sevinçten bulutların ağladıklarını,
14 Kasım günü gördük
Güneşin parladığını.
İşte bu günü, bu mutlu günü
gördük.
Ona alev mısralardan çelenkler
ördük.
İşte süngüler parladı,
Allah Allah, sesleriyle göğüslerde
horladı.
Mehmetler koşuyor,
Yüce Türk, bine karşı tek
dövüşüyor,
Şaha kalktı yağız
atlar,
Saldırdı düşmana
rüzgâr kanatlar.
Ey Mehmet Çavuşum, şehit
düşen,
Toprağa kan, yurduna can veren
Çavuşum.
Sen Iğdır göklerinde bir
parça bulut,
Sen Aras sularında bir avuç kansın.
Ağrının zirvesinde
kar,
Kalbimizde en sevgili yarsın.
Sen kapandın toprağa
İsteyerek bilerek,
Şehit oldun vatan için gülerek.
İşte bu şehri kurtaran
bu insanların Iğdırın kurtulması anısına
yazmış olduğu bu şiiri, yörenin halkı, Türk halkı
birlikte yazdılar.
Müsaade ederseniz, bir dakikayla
bitiriyorum Sayın Başkanım.
Yörede Mehmet Çavuş şehit
oldu, şiirde adı geçiyor, Çankırılıdır.
Türkiyenin mozaiği, Iğdırın kurtuluşunda
-Sayın Grup Başkanım, yazılmıştır, Sayın
Anadol- Türkiyenin mozaiği yaşandı.
Dinç Türetken, Sakaryadan teğmen
olarak şehit oldu. Okan Canbolat Kütahyadan, Bekir Kurt Tokattan,
Süleyman Efek Burdurdan, Hakkâriden Tahir Töre, efendim, Diyarbakırdan
Kudbettin Özmen, Kastamonudan Ramazan Özcan, Bitlisten Bahri Acar,
Diyarbakırdan Murat Seregen, Urfadan Ceyhan Demirkazık
ve nihayet Şırnaktan Mehmetler şehit oldular Iğdırı
kurtarmak için.
Bugün, ülkemizi etnik gruplara
parçalayarak bölmek isteyenler için, bu şehitlerin anısı
önemli bir belgedir. Bu belgeyi Türk milletine hatırlatmak istiyor,
Türkiyenin her türlü etnik grubuyla, Türküm diyen herkesin yurdu olduğunu
hatırlatıyor ve Iğdırın kurtuluşunu kutluyor
ve yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Akdemir.
Anadolu coğrafyasını
Türk milletine yurt kılmak için bu uğurda şehit düşen
bütün şehitlerimizi rahmetle, minnetle, şükranla anıyorum.
4üncü sırada yer alan Vakıflar
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Adalet Komisyonları
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
V.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Adalet Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı:
1239) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Üçüncü bölümde yer alan 49uncu madde
üzerinde verilen iki önergeden, birincisi görüşülmüş ve
reddedilmişti.
Şimdi, Sivas Milletvekili Selami
Uzun ve arkadaşları tarafından verilen diğer önergeyi
tekrar okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1239 Sıra sayılı Kanun
Tasarısının 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında
yer alan Genel Müdürlük ana hizmet birimleri ile danışma ve
yardımcı hizmet birimlerinin ibaresinin Genel Müdürlük
ana hizmet birimleri, danışma ve denetim birimleri ile yardımcı
hizmet birimlerinin şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Selami
Uzun Fikret Badazlı
Fahri Keskin
Sivas Antalya Eskişehir
Faruk
Anbarcıoğlu Murat
Yılmazer Abdurrahman
Anik
Bursa Kırıkkale Bingöl
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN Siz mi konuşacaksınız
Sayın Badazlı?
Buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
(x)
1239 S. Sayılı Basmayazı 1/11/2006 tarihli 13üncü Birleşim
Tutanağına eklidir.
Sayın Badazlı, süreniz
beş dakika.
FİKRET BADAZLI (Antalya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan Vakıflar Kanun Tasarısının 49uncu maddesi
üzerindeki önergemiz üzerine söz aldım; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlarken ebediyete
intikal etmiş olan eski devlet adamlarımızdan Sayın
Bülent Ecevite ve meteorolojik olumsuzluklarla hayatını
kaybetmiş, yurdumuzun çeşitli yörelerindeki insanlarımıza
Tanrıdan rahmet diliyor, kederli ailelerine başsağlığı
diliyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bildiğiniz gibi 3 Kasım 2002 Pazar günü Türk siyasi tarihine
bir milat olarak damgasını vuran yüce Türk halkının
değerli tercihleri, geçmiş siyasetçileri dışlayıp
AK Partiyi kahir ekseriyetle Meclise ve iktidara taşımış,
Cumhuriyet Halk Partisini de ana muhalefet partisi konumuna oturtmuş,
yani, Meclise iki partiyi taşımıştı. Halkımız
eski kısır çekişmeleri, hortumcuları, beceriksizleri
azledip, beklentilerini halletme noktasında yepyeni kadroları
görevlendirmişti. Gerçekten, 22nci Dönem bu Parlamentonun yapacak
çok da işi vardı. Bir yanda Atatürkün bu ülkeyi kurarken
dışarıdan getirip tercüme ettirdiği 5er 10ar maddelik
yasalarla 1923lerden 2002lere gelen koskoca bir Türkiye, diğer
yanda kıymetli Başbakanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan başkanlığındaki 59uncu Cumhuriyet
Hükûmetinin AB yolunu aralamasıyla önümüze açılan bir yolda
uyum yasaları ve benzer ihtiyaçlar.
Bilmiş olacağınız
gibi, şu anda sıralarında oturduğumuz Türkiye Büyük
Millet Meclisi yasama meclisidir, sizler de yasama meclisi üyelerisiniz.
Meclisin görevi yasa çıkarmaktır. Yasa çıkarmak, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin gündemindeki yasanın her maddesini,
muhalefetin çokça arzuladığı gibi, burada imal etmesi
demek değildir. Bu şekilde, pratikte mümkün de değildi.
Şayet böyle olsaydı, Meclis yılda ancak birkaç yasa
çıkarabilirdi. Bunun pratikte mümkün olmayışı
nedeniyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında
mevcut siyasi partilerin, üyeleri orantısında temsil edildikleri
17 adet ihtisas komisyonu vardır. Yasalar, bu komisyonlarda hazırlanır
ve uzmanların, sivil toplum kuruluşlarının, akademisyenlerin
ve diğer ilgililerin katılımlarıyla sona yakın
şeklini alır.
Gelin görün ki, bizde, muhalefet,
komisyonlardaki çalışmaları sıfır kabul ederek
katkı yapmak istiyoruz adı altında, yasaları
Mecliste imal etme hevesinde oluyorlar. Bildiğiniz gibi, madem
ilgi duyuyorsunuz, katkı yapmak istiyorsunuz, komisyona üye
olsun olmasın, her milletvekili katılır ve fikrini
orada söyler, sadece oy kullanamaz. Niye? Çünkü, orada üçüncü kanal
canlı vermiyor da ondan. Neticede, ülke kaybediyor, Meclisimizi
lüzumsuz işgal edenler, yasa çıkarmanın önüne engel
çıkaran siyasiler kaybediyor. Bu kürsüye çıkıp ilgili
ilgisiz laflarla kürsüyü işgal etmek, Meclisin zamanını
boşa tüketmek
Yazık değil mi bu ülkeye?
Değerli arkadaşlarım,
bu Meclis, üç yılı aşkın sürede, başarıyla,
bu görevi, İktidarıyla, muhalefetiyle, aslına uygun
bir biçimde gerçekleştirmiş ve ülkenin ihtiyacı olan
birçok yasayı, başarıyla, İktidar-muhalefet
iş birlikteliğiyle sağlanan konsensüsle çıkarmıştır.
Ancak, son zamanlarda, özellikle Ana Muhalefetin başını
çektiği, Meclis çalışmalarını pres edercesine,
zaman zaman düzeyini kaybeden nitelikte çalışmaları
presleme gayretleri içerisine girdikleri Türkiye Büyük Millet
Meclisinin çatısı altına pek de yakışmayan
davranışları, üzülerek halkımız da görüyor.
HALİL TİRYAKİ
(Kırıkkale) Kendiniz yapıyorsunuz onu. Muhalefet
ne yapıyor?
FİKRET BADAZLI (Devamla) Bu
kanaate, ikibuçuk yıl kadar önce, benim de üye olduğum Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonunda ittifak halinde olgunlaştırdığımız
Tohumculuk Yasa Tasarısı, gecikmeli olarak, geçenlerde
Genel Kurula gelince, muhalefetin, âdeta o gün öyleydi, bugün böyle
oldu dercesine sergiledikleri tavır, benim bu kanaatimi güçlendirmiştir.
Değerli arkadaşlarım,
buraya ne zaman bir yasa tasarısı gelse, muhalefet, hemen
alelacele, yangından mal kaçırır gibi, geri çekin,
oturup üzerinde enine boyuna çalışalım gibi laflarla
ilk çıkışı yapıyor.
Öte yandan, CHP sözcülerinin her
kürsüye gelirkenki, her şeyi biz biliriz tarzındaki havalarını,
sanki öğretmenmiş gibi tavırlarını hiç içime
sindirmediğimi belirtmek isterim. Nitekim, dün akşam, Sayın
Baloğlu, sözel olarak da, kendilerinin çok bilgili ve usta olduklarını
ifade etti. Bu da, benim gözlemlerimi pekiştirmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Badazlı,
lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurunuz.
FİKRET BADAZLI (Devamla) Tamamlıyorum
efendim.
Örneğin, bu yasa için, Sayın
Başbakan Yardımcımız izah etti, 2003lerde bu çalışma
başlatılmış ve komisyonda olgunlaştırılmış.
CHP sözcüsü Sayın Eraslan, perşembe günü bu kanun çok teknik
bir iştir, normal hukukçuların kapasitesini aşar gibi
söylemlerde bulundu. Ben, bu söylemleri kabul etmiyorum. Bu Meclis,
her şeyin en iyisini yapmaya muktedirdir. Bu sıralarda,
her şeyi en iyi bilen milletvekilleri vardır.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
Desteksiz bu
FİKRET BADAZLI (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bizim liderimiz, gidip bir gecekonduya misafir
olabilir. Bizim misyonumuz tevazu içindedir, burnumuz toprakla
birdir. Ancak, herkes şunu bilsin ki, içine sindirsin ki, AK Partinin
hızını, üretkenliğini kıskanıyorsunuz.
Ancak millete seferberliği kıskanmamalı, tam tersine
desteklemelisiniz, çünkü milletimiz bu bilgi ve hizmeti en iyisiyle,
çoktan hak ediyordu da, bulamıyordu.
MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ)
Çok popülistçe yaklaşıyorsunuz
FİKRET BADAZLI (Devamla) Değerli
milletvekilleri, kral çıplak diye bir İngiliz hikâyesi vardır.
Hiçbir şey üretmeden, üretiyormuş gibi laflarla milleti
uyutmak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Badazlı,
süreniz doldu.
HALİL TİRYAKİ
(Kırıkkale) Listede yerin garanti.
FİKRET BADAZLI (Devamla)
Yirmi saniyem daha var.
BAŞKAN Mikrofonunuzu açayım
Saygıdeğer arkadaşlarım,
lütfen, dünkü uygulamamıza devam edeceğiz, istirham ediyorum,
herkes süresini kullansın, yoksa, kalmaz.
FİKRET BADAZLI (Devamla)
Yirmi saniyem daha var.
BAŞKAN Sayın Badazlı,
lütfen.
Buyurun.
FİKRET BADAZLI (Devamla) Tamam.
Sayın Eraslanın perşembe
akşamı Sayın Uzuna yönelttiği hıyanet içindesiniz
ifadesinin tam tersi, Meclisi, maksatlı çalıştırmama
gayretlerine daha çok yakıştığını belirtmek
isterim.
Gelin, gündemi yüklü Türkiye Büyük
Millet Meclisinin çalışmalarını kolaylaştıralım,
yasaları çıkaralım.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) Getirin
adamlarınızı çalıştırın.
FİKRET BADAZLI (Devamla)
Bir sonraki maddede, geçmişten birkaç tutanak okuyacağım.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
ŞEVKET ARZ (Trabzon) Yeteri
kadar sayınız var, getirin çalıştırın.
BAŞKAN Saygıdeğer
arkadaşlarım, bundan sonraki konuşmacı arkadaşlarıma
şunu ifade etmek istiyorum: Dün uygulamış olduğumuz
bir dakikalık süreyi bundan sonra da uygulayacağım.
Arkadaşlarımız, teşekkür için dahi mikrofonun
açılmasını beklemesinler, istirham ediyorum; bilgilerinize
de arz ediyorum.
Önergeyi
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Tamam.
Önergeyi oylarınıza sunup
karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.01
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.13
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
16ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
1239
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Adalet Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı:
1239) (Devam)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının
49uncu maddesi üzerinde verilen önergenin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
50nci
maddeyi okutuyorum:
Ana
hizmet birimleri
MADDE
50-
BAŞKAN
Madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri geliş
sıralarına göre okutup, aykırılık durumlarına
göre işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1239
Sıra Sayılı kanun tasarısının 50 nci maddesinin
(e) bendinde yer alan Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığı
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederim.
Fikret
Badazlı Mücahit
Daloğlu
Antalya Erzurum
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 50. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Rasim
Çakır M. Nuri
Saygun Muharrem
Kılıç
Edirne Tekirdağ Malatya
Mehmet
Küçükaşık Yüksel
Çorbacıoğlu Feridun
Baloğlu
Bursa Artvin Antalya
Feridun
Ayvazoğlu
Çorum
(A) Genel Müdürlüğün ana hizmet
birimleri şunlardır:
a) Vakıf Hizmetleri Daire
Başkanlığı,
b) Hayır Hizmetleri Daire
Başkanlığı,
c) Sanat Eserleri ve Yapı
İşleri Daire Başkanlığı,
d) Yatırım ve Emlak Daire
Başkanlığı,
e) Kültür ve Tescil Daire Başkanlığı
f) Dış İlişkiler
Daire Başkanlığı.
(B) Basın ve Halkla
İlişkiler Müşavirliğinin görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlüğün saydam
bir yapıya kavuşturulması amacıyla, Genel Müdürlüğün
kimliği, misyonu, vizyonu, çalışma alanı ve faaliyetleri
ile vakıfların çalışma ve faaliyet alanları
konusunda kamuoyunu bilgilendirmek,
b) Genel Müdürlüğün çalışmalarına
ve yürüttüğü projeler ile faaliyetlerine ilişkin kamuoyunun
bilgilendirilmesi amacıyla, görsel ve yazılı basın
organlarıyla iletişim kurmak, Genel Müdürlüğe
ilişkin enformasyon niteliğindeki bilgileri derlemek,
bunları Genel Müdürlük adına haberleştirerek kitle
iletişim araçları kanalıyla kamuoyuna duyurulmasını
sağlamak,
c) Genel Müdürlükle ilgili duyuru,
bülten, bildiri, açıklama şeklinde derlenmiş her tür haberin
medya planını hazırlayarak, bu planı uygulamak,
d) Genel Müdürlüğün kamuoyu
nezdinde tanıtımının yapılabilmesi amacıyla,
çalışmalarının ve kurumsal kimliğin tanınması
ve hatırlanır olmasına yönelik reklam ve tanıtım
stratejilerini belirlemek, bunların uygulamaya geçirilmesini
sağlamak,
e) Genel Müdürlük adına, tanıtım
amacıyla, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri
ve üniversiteler ile ortak organizasyonlar planlamak, yayın
faaliyetlerinde bulunmak, tanıtıcı broşür,
afiş gibi görsel tanıtım araçları oluşturarak,
bunların hedeflenen kitlelere ulaşmasını
sağlamak,
f) 4982 sayılı Bilgi Edinme
Hakkı Kanunu çerçevesinde bilgi edinme hakkını kullanmak
isteyen vatandaşların bilgi almasını kolaylaştıracak
şekilde organize olmak, bu kapsamda, ilgili birimler ile bilgi
edinme hakkını kullanan vatandaş arasında koordinasyon
görevini yürütmek,
g) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(C) Personel ve Eğitim Dairesi
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlüğün insan gücü
politikası ve planlaması konusunda çalışmalar
yapmak ve tekliflerde bulunmak,
b) Genel Müdürlük personelinin
atama, sicil, disiplin, emeklilik, nakil, terfi, ücret, sendika ve
benzeri özlük hakları işlemlerini yürütmek,
c) Genel Müdürlük personelinin
hizmet içi eğitim programını hazırlamak, uygulamak
ve değerlendirmek,
d) İç denetimle ilgili hizmetleri
yürütmek,
e) Mevcut mevzuat esasları dairesince
toplu iş sözleşmelerini yürütmek, işçilerin sendika
üyelik durumlarını ve buna ait işlemlerini takip etmek,
f) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(D) İdari İşler Daire
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlük için gerekli
araç, gereç, kırtasiye ve malzemeleri temin etmek, dağıtımını
sağlamak, onarım hizmetlerini yürütmek, kayıtlarını
tutmak ve harcamalara ilişkin tahakkuk işlemlerini yapmak,
b) Genel Müdürlük hizmetleri için
ihtiyaç duyulan taşınır ve taşınmazların
kiralanması işlemlerini yürütmek,
c) Genel Müdürlük hizmet binalarının
temizlik, aydınlatma, ısıtma, bakım, onarım ve
taşıma işlemlerini yürütmek,
d) Konut tahsisi, sağlık
ve sosyal tesislerin kurulması ve yönetilmesi ile ilgili hizmetleri
yürütmek,
e) Genel evrak ve arşiv faaliyetlerini
düzenlemek,
f) Genel Müdürlüğün sivil savunma
ve seferberlik hizmetlerini planlamak ve yürütmek,
g) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(E) Genel Müdürlüğün taşra
teşkilatı ekli (II) sayılı cetvelde gösterilmiştir.
Bu cetvelde yer alan birimlerin kurulup kaldırılmasına,
yer ve bağlantı değişikliklerinin yapılmasına
Genel Müdürlüğün önerisi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Taşra teşkilatının
çalışma usul ve esasları tüzükle belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Konuşacak kimse
var mı, gerekçeyi mi okutayım?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Rasim
Bey konuşacak.
BAŞKAN Buyurun Sayın Çakır.
Süreniz beş dakikadır.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; önergemle ilgili söz almış
bulunuyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, geçtiğimiz gün
kaybettiğimiz büyük devlet adamı Bülent Ecevite Tanrıdan
rahmet diliyorum. Başta eşi Rahşan Ecevit olmak üzere
tüm ulusumuza ve Demokratik Sol Parti camiasına, Cumhuriyet
Halk Partisi camiasına başsağlığı diliyorum.
Yaşamımın belirli
bir bölümünde aynı cezaevi çatısını paylaşmak
durumunda kaldığım değerli devlet adamının
ebedî intikale göçmüş olmasının Türk siyaseti açısından
çok önemli bir kayıp olduğunu ifade ederek, yeniden, nur
içinde yatmasını, ışıklar içerisinde yatmasını
diliyorum.
Değerli arkadaşlarım,
uzun bir süreden beri Vakıflar Yasasını Türkiye Büyük
Millet Meclisinde görüşüyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak,
Ana Muhalefet Partisi olarak, gerek Komisyonda gerekse Genel Kurulda
bu yasanın Türkiyenin geleceğiyle ilgili ne türden sakıncalar
taşıdığını dilimiz döndüğü kadar anlatmaya
çalıştık. Artık her şey o kadar çok ve defalarca
söylendi ki, milletvekillerinin de, artık, söylenecek sözlere
olan ilgisi, yavaş yavaş, hatta, tamamıyla kaybolmaya
başladı. Ama, biz, İç Tüzükün bize verdiği imkânları
da kullanarak sonuna kadar sizleri uyarma görevimizi yerine getirmeye
gayret edeceğiz.
Ben Edirne Milletvekiliyim, dolayısıyla,
Batı Trakyada yaşayan soydaşlarımızla yaşamım
boyunca çok yakın ilişkiler kurmuş, onların sorunlarını
bilen, o bölgede yaşanılan sorunları bilen bir insanım.
Meclis kulisinde sohbet ederken bu sorunları çok iyi bilen diğer
milletvekili arkadaşlarımla konuştuğumuzda,
bu yasanın gelecekte onlara yönelik ne türden eksiklikler getirdiğini
paylaşmış olmamıza rağmen, maalesef, buraya
gelindiğinde, parmaklar kalktığında, daha önce
birilerinin vermiş olduğu kararları düzeltebilme,
değiştirebilme olanağını bulamıyoruz.
Batı Trakyada okulların
onarılamadığı, yeni okulların yapılamadığı,
Türk azınlık vakıflarının yöneticilerinin
valiler tarafından atandığı bir noktada, bizim bu
Meclisten çıkardığımız yasanın, oranın
geleceğine yönelik onlara hiçbir kazanım sağlayamayacağı
bugünden, çok açık ortada.
Geçtiğimiz ay İstanbulda
yapılan Batı Trakya Türkleri Kurultayında Sayın
Başbakan kürsüye çıktı ve bir söz söyledi, dedi ki: Biz
önümüzdeki günlerde Vakıflar Yasasını çıkaracağız.
Ama, ben, umuyorum ve diliyorum ki, komşumuz Yunanistan ve Bulgaristan
da bizim attığımız adımları atabilmeli.
Tabii, biz bu sözü duyunca, oradaki
Batı Trakya Türkleriyle beraber bir sevinç içerisine girdik.
Yalnız, karşılaştığımız tablo,
maalesef, bu durumu açıklamıyor değerli arkadaşlarım.
Biz, bu filmi daha önce de gördük.
Daha önce, hatırlayacaksınız, Kıbrısta yapılan
referandumla ilgili yine aynı Başbakan, Kuzey Kıbrısta
yaşayan Türklere evet oyu kullanması yönünde telkinlerde
bulunmuştu. Daha sonra, Avrupa Birliğinin ve Amerikanın
Kuzey Kıbrısa yönelik desteklerinin olacağını
vaat etmişti. Ama, maalesef, zaman geçti, bu desteklerin hiçbiri,
verilen sözlerin hiçbiri yerine gelmeyince, hatta, tam tersine,
Türkiyenin limanlarını ve havaalanlarını Güney
Kıbrıs Rumlarına açma zorunluluğu noktasında
bir dayatma gelince, Sayın Başbakan aslan başlı
maskını giyip, ABye ve ABDye Eğer, Kuzey Kıbrısa
gereken sözler, vaatler yerine getirilmezse, ben, limanları
ve havaalanlarını açmada düşünürüm şeklinde
kükreme ihtiyacı hissetti.
Yani, bu bir ver, almaya çalış
politikası. Şimdi de aynı politikanın içerisindeyiz;
veriyoruz, süreç içerisinde alabileceğimizi umuyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
bu politika doğru değildir. Bu politika Türkiyenin geleceğine
katkısı olabilecek, faydalı olabilecek bir doğru
politika değildir. Bu politikadan derhal vazgeçilmesi gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Çakır,
konuşmanızı tamamlayın.
RASİM ÇAKIR (Devamla)
Eğer biz bir şeyleri vermişsek, bir şeyleri verdikten
sonra bütün kükremelerimize rağmen almak istediklerimizi
alabilecek pozisyonda değilsek, kozlarımız elimizde
yoksa, işte o zaman, ben, Sayın Başbakana, mevcut durumu
değiştirebilme şansı yoksa, mevcut durumdan zevk
almasını tavsiye etmekten başka elimde yapabilecek
bir şey kalmıyor. O bakımdan, değerli arkadaşlarım,
samimi, vicdani kanaatlerinizi kullanarak, kulislerde bizimle
konuşmalarınızı burada paylaşarak, talimat
nereden gelmiş olursa olsun, Türkiyenin geleceğiyle ilgili
ciddi bir yanılgı içerisine düşmekten uzak durmamız
gerekmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle, yüce
heyetinize güveniyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Çakır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar
yeter sayısı...
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunup karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar
yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.26
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.38
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 16ncı Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
1239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
V.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Adalet Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı:
1239) (Devam)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 50nci maddesi
üzerinde verilen önergenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır,
önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclis
Başkanlığına
1239 Sıra Sayılı kanun
tasarısının 50 nci maddesinin (e) bendinde yer alan
Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığı ibaresinin
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Mücahit
Daloğlu (Erzurum) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutuyorum
Sayın Daloğlu?
FİKRET BADAZLI (Antalya)
Ben konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Badazlı.
Süremizi uygun kullanalım.
FİKRET BADAZLI (Antalya)
Bir önceki maddede, konuşmamda, bu maddede devam edeceğimi
ifade ettiğim, size, Meclisin zamanını israf etme veya
seçmene mesaj gönderme maksadıyla geçmişte yapılmış,
muhalefet sözcülerinin birkaç örneğini tutanaklardan okuyacağım.
1 Aralık 2004 Çarşamba.
İstanbul Milletvekili Sayın Emin Şirinin Manavgat suyuyla
Konya Ovasının sulanması hakkında verdiği
sözlü önergesi. Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart söz
alıyor. Bakınız, ne diyor: Ülkemizin kalkınmasında
ve tarımsal sulamada şiddetle ihtiyaç olmasına
rağmen Manavgat suyunu KOP veya benzeri projelerde kullanmayıp
neden öncelikle İsraile satıyoruz? İsraille yapılan
çerçeve anlaşmasının kapsam ve şartlarını
neden kamuoyundan gizliyorsunuz, açıklamıyorsunuz? Manavgat
suyunun kaynağının yeterli olduğu ve Konya Ovasına
terfi ettirilmesinin mümkün olduğu resmî kayıt ve yazışmalarla
doğrulanmış olmasına rağmen, bu suyun KOPta
kullanılması konusunda neden siyasi iradeyi ortaya koymuyorsunuz?
Bakınız Sayın Kart,
konuşmanız tamamen bilgi ve izan zafiyeti ile sadece bir
suçlamaya matuf bir hayalî mizansenden ibaret. Bir kere, suyun
İsraile satılması noktasında hangi sözleşme
var? Bir. Varsa bile, ne zamandan beri hükûmetler yabancı devletlerle
yaptıkları ticari sözleşmeleri ilan tahtasında
askıya çıkarıyorlar? İki.
Bakınız Sayın Kart,
sizin bilmediğiniz hususlarda bu vesileyle sizi bilgilendireyim,
bana sevabı olur, size de lazım olur. Manavgat suyu üzerinde
Oymapınar Barajı ve Hidroelektrik Santrali vardır. Rezervuar
hacmi 236 milyon metre küp olup -rakamlara dikkat edin- saniyede 450
metre küp su, bu barajdan cebri borularla 140 metre düşü ile
şalt sahasına ulaştırılır ve 540 megavat
elektrik enerjisi üretilir. Bu enerjiyi, siz, suyu terfi ettirmeye
çevirseniz aynen, bırakın 140 metreyi, 70 metreye vardıramazsınız,
kaldı ki 1.100 metre rakımdaki Konya Ovasına sulama.
Herhalde, Keban Barajının elektriğini gönderseniz
kâfi gelir mi bilmem, makine mühendislerine bir hesap ettirirsiniz.
İlginizin ve haberinizin olmadığını
düşündüğüm KOP sulaması Silifkeden denize dökülen
Göksu Irmağının Toroslardaki yataklarında yapılacak
bir baraj ve yine Toroslarda açılacak 17 kilometrelik mavi tünelle,
KOP sulaması noktasında yakında ihalesi yapılacak
bir projeyi AK Parti İktidarı gerçekleştirme noktasında
harekete geçmiştir. Bizim İktidarımız büyük projelerin
üretildiği iktidardır. Antalya Milletvekili olarak sayenizde
Konyalı hemşehrilerime müjdeliyorum.
İkinci tutanak: Efendim, buradan
okuyorum, aynen, tutanaktan. Emekli maaşlarından fiş
toplama mecburiyetini kaldırarak, yüzde 4 peşin ödeme
noktasında yaptığımız kanun tasarısı.
Görüşme tarihi: 2.2.2006, bu sene. Sayın Haluk Koç kürsüye
geliyor: Değerli arkadaşlarım, IMFnin uzun süredir
Şimdi bir çelişkiyi dile getireceğim. Sunuşu ilginç
Sayın Bakanın. Ben kendisine, saygım var, onu söyleyeyim
ve sunuşunda ilginç bulunduğum bir nokta var. Yani, bunu
söylemeliyim. Emeklilerimiz zahmete girmesinler, fiş toplamak
zor, yazışmalar zor, gözleri görmüyor, yaşlılar,
onları zahmetten kurtarmak için biz peşinen yüzde 4 vergi
iadesi yapıyoruz dediniz. Bunu IMF istiyor değerli arkadaşlarım.
Emeklilerden kesilen bu yüzde 1lik fark kaç para tutuyor biliyor musunuz;
1 katrilyon liraya yakın değerli arkadaşlarım.
Nerede kaldı AK Partinin sosyal devlet anlayışı?
Bakınız Sayın Koç,
2006 bütçesi 175,2 katrilyon.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
AK Parti dememiştir, AKP demiştir.
FİKRET BADAZLI (Devamla) Tutanaktan
okuyorum. Merak ederseniz, bakarsınız.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
AKP demiştir.
BAŞKAN Sayın Badazlı,
konunun da pek
Yani, konuyla ilgisi de yok.
FİKRET BADAZLI (Devamla)
Ben örnek veriyorum
Örnek veriyorum
BAŞKAN Hayır, süre de doluyor.
Lütfen, konuşmanızı tamamlayınız efendim.
FİKRET BADAZLI (Devamla) Örnek
veriyorum. Yani, burada, seçmene mesaj için yapılan şeylerin
ilginçliğini anlatıyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın
Başkan, isim de veriyor; cevap hakkı doğar.
FİKRET BADAZLI (Devamla)
Ben rakamlara âşık olduğum için, bu tutanakları
odamda topladım, çok örneği vardır.
Sayın Koça soruyorum: FKB okuduğunuza
göre, yüzde 1i 1 katrilyon ediyor ise, 175 katrilyon bütçenin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Badazlı,
bu defa, lütfen bir dakika içerisinde konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
FİKRET BADAZLI (Devamla)
100 katrilyon lirası emekli maaşı mıdır? Lütfen,
bu tip konuşmalarla, matematik millî zayıfı olan ülkede
emeklilerin beynini yıkamaya çalışıyorlar; ama,
emekliler bize medyunuşükran; hesabı, Sayın Koçtan daha
iyi yapmışlar.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
Emekli sürünüyor, sürünüyor.
FİKRET BADAZLI (Devamla)
Şimdi, kredi kartlarıyla ilgili, burada, Kanun görüşülüyor,
Kanun Tasarısı. Ümmet Kandoğan bakınız ne diyor,
aynen tutanaktan okuyorum: Niye yüzde 18, niye? Yüzde 10 olabilirdi.
Var mı bunun kuralı? Bu iradeyi koyacak olan Türkiye Büyük
Millet Meclisi değil mi? Buradaki milletvekillerinin hür iradesiyle
gelinecek nokta budur. gibi, efendim, burada lüzumlu lüzumsuz konuşmalara
şahit olduk.
Bizim
Gelin arkadaşlar, bu
millet sizin çalışmanıza, üretmenize ihtiyacı
var.
Bizim Antalyada boş laf edenlere
-milletvekilleri orada da var Antalyalı- Laf söyledi bal kabağı.
derler. Ben, umarım, böyle boş laf eden milletvekilleri olduğunda,
Antalyalılar üçüncü kanalı dinliyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİKRET BADAZLI (Devamla) Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Badazlı,
teşekkür ediyorum.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Kem söz
sahibine yakışır.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
III.
- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir
grup milletvekili ayağa kalktı.)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yoklama
istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Şu anda yoklama
isteminde bulunan arkadaşları tespit edeceğim:
Sayın Anadol, Sayın Eraslan,
Sayın Kaptan, Sayın Saygun, Sayın Oksal, Sayın Kepenek,
Sayın Bayındır, Sayın Üstün, Sayın Çakır,
Sayın Özkan, Sayın Kaya, Sayın Diren, Sayın Ercenk,
Sayın Bodur, Sayın Parlakyiğit, Sayın Özyurt, Sayın
Önder, Sayın Çilingir, Sayın Akdemir, Sayın Erbatur,
Sayın Ayvazoğlu.
Sayın milletvekilleri, yoklama
için dört dakika süre veriyorum.
Adlarını okuttuğum
sayın üyelerin yoklama için elektronik cihaza girmemelerini
rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
V.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Adalet Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı:
1239) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
51inci maddeyi okutuyorum:
Vakıf Hizmetleri Daire
Başkanlığı
MADDE 51.-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır; okutup, işleme alacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 51. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Feridun
Baloğlu Mehmet Küçükaşık Muharrem Kılıç
Antalya
Bursa Malatya
Feridun
Ayvazoğlu Yüksel
Çorbacıoğlu M. Nuri
Saygun
Çorum Artvin Tekirdağ
(A) Vakıf Hizmetleri Daire
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Mülhak, cemaat, esnaf ve yeni
vakıflarla ilgili iş ve işlemleri yürütmek,
b) İdari para cezası ile
ilgili işlemleri yürütmek,
c) Vakıf hizmetlerinin geliştirilmesi
için çalışmalar yapmak.
d) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(B) Personel ve Eğitim Dairesi
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlüğün insan gücü
politikası ve planlaması konusunda çalışmalar
yapmak ve tekliflerde bulunmak,
b) Genel Müdürlük personelinin
atama, sicil, disiplin, emeklilik, nakil, terfi, ücret, sendika ve
benzeri özlük hakları işlemlerini yürütmek,
c) Genel Müdürlük personelinin
hizmet içi eğitim programını hazırlamak, uygulamak
ve değerlendirmek,
e) Mevcut mevzuat esasları dairesince
toplu iş sözleşmelerini yürütmek, işçilerin sendika
üyelik durumlarını ve buna ait işlemlerini takip etmek,
f) Genel Müdürlük tarafından
verilen diğer benzer görevleri yapmak,
(C) İdari İşler Daire
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlük için gerekli
araç, gereç, kırtasiye ve malzemeleri temin etmek, dağıtımını
sağlamak, onarım hizmetlerini yürütmek, kayıtlarını
tutmak ve harcamalara ilişkin tahakkuk işlemlerini yapmak,
b) Genel Müdürlük hizmetleri için
ihtiyaç duyulan taşınır ve taşınmazların
kiralanması işlemlerini yürütmek,
c) Genel Müdürlük hizmet binalarının
temizlik, aydınlatma, ısıtma, bakım, onarım ve
taşıma işlemlerini yürütmek,
d) Konut tahsisi, sağlık
ve sosyal tesislerin kurulması ve yönetilmesi ile ilgili hizmetleri
yürütmek,
e) Genel evrak, arşiv ve faaliyetlerini
düzenlemek,
f) Genel Müdürlüğün sivil savunma
ve seferberlik hizmetlerini planlamak ve yürütmek,
g) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(D) Genel Müdürlük personeli 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tabidir.
Genel Müdürlükte; Genel Müdür, Genel
Müdür Yardımcısı, Vakıflar Meclisi Üyesi, I. Hukuk
Müşaviri, Rehberlik ve Teftiş Başkanı, Daire
Başkanı, Bölge Müdürü, Hukuk Müşaviri, Müdür, Şube
Müdürü, müfettiş yardımcıları ve müfettişler,
Vakıf Uzmanı, sanat tarihçileri, müze araştırmacıları,
Avukat, Mimar ve Mühendis ile Tekniker kadrolarına atananlar,
kadroları karşılık gösterilmek suretiyle, 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu ve diğer kanunların sözleşmeli
personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine
bağlı olmaksızın sözleşmeli çalıştırılabilir.
Sözleşmeli olarak Genel Müdürlükte
fiilen çalışan personele bu Kanuna ekli (III) sayılı
cetvelde unvanlar itibarıyla yer alan taban ve tavan ücretleri
arasında kalmak üzere, Meclis tarafından belirlenecek tutarda
aylık brüt sözleşme ücreti ödenir. Başbakanlık merkez
teşkilatında sözleşmeli olarak çalıştırılan
emsali personelin yararlandığı ücret artışlarından
Genel Müdürlükte çalışan sözleşmeli personel de aynı
usul ve esaslara göre aynen yararlandırılır. Bu personel
T.C. Emekli Sandığı ile ilişkilendirilir. Söz konusu
personele, çalıştıkları günlerle orantılı
olarak (hastalık ve yıllık izinler dahil), ocak, nisan,
temmuz ve ekim aylarında birer aylık sözleşme ücreti
tutarında ikramiye ödenir. Bunlardan üstün gayret ve çalışmaları
sonucunda emsallerine göre başarılı çalışma
yaptıkları tespit edilenlere Genel Müdürün teklifi, ilgili
Bakanın uygun görüşü üzerine Başbakan onayı ile
haziran ve aralık aylarında birer aylık sözleşme
ücreti tutarına kadar teşvik ikramiyesi ödenebilir. Bu
fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ile
söz konusu personele yapılacak diğer ödemeler Bakanlar
Kurulunca tespit edilir.
Genel Müdürlük merkez ve taşra
teşkilatı kadrolarında çalışan memurlara
(kadro karşılığı sözleşmeli personel hariç)
10/10/1984 tarihli 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulü Hakkında Kanunun 31 inci maddesinde yer alan fazla çalışma
ücreti aynı usul ve esaslara göre ödenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Ayvazoğlu,
buyurun.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Vakıflar
Kanunu Tasarısıyla ilgili olmak üzere şu aşamaya
kadar geldiğimizde görünen manzara şudur: Vakıfları
tarif ettik, vakıfların amacını anlattık, vakıfların
bugüne kadarki yapılanması ve topluma vermiş olduğu
hizmetlerin Osmanlı döneminden bugüne kadar ne şekilde
getirildiğini anlatageldik; daha sonra, vakıflar yönetiminin
ve vakıflara üye olabilecek yabancılardan tutunuz, Türkiyede
yerleşmiş olup olmamasına bakılmaksızın
ne şekilde üye olunacağına kadar konular ele alındı,
geçti; daha sonra, vakıflarla ilgili bugüne kadar yapılan
çalışmaların bizlere ne gibi katkıları oldu
ve bu teşkilatlanmalar, merkez teşkilatı ile taşra
teşkilatı şeklinde nasıl oluşması gerekir
noktasında da şu anda bu konulardan bir bölümü olan 51inci
maddeyle ilgili bir önerge verdik. Bu önerge üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi adına söz almış bulunuyoruz, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
meselenin özüne bakıldığında, hep söylediğimiz
şu oldu: Biz, bu tasarıdaki vakıfların amacının
sosyal açıdan, kültürel açıdan, verebileceği hizmetleri
noktasında hiçbir şekilde karşı olunamayacağını
söyledik. Çünkü, bugüne kadar gerek Osmanlı döneminde gerekse
cumhuriyet döneminde, vakıfların bu hizmetleri zaten yeterince
yapageldiğini ileri sürdük ve bunu kabullendik. Bizim söylemek
istediğimiz ve endişe ettiğimiz konuları da
baştan bugüne kadar, şu ana kadar hep dile getirdik. Bunların
içerisine bakıldığında, gerek yabancıların
gerekse bu tasarının gerekçesinden de anlaşılacağı
üzere belirli bölümlerinde hangi amaçla bu tasarının getirildiği
ortaya çıkıyor, fakat, gerçeği açıklanmıyor.
Bir şeyler gizlenmeye çalışılıyor. Bu gizlenen
şeylerin içerisinde ve altında bizim endişelerimizin,
korkarız ki, ileride haklı çıkacağı noktasını
bizler kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.
Örneğin, bu tasarının
Hükûmet tarafından hazırlanmasındaki gerekçesine
şöyle bir bakıyoruz, özellikle 2nci sayfasında şu
şekilde bir tabir yer alıyor değerli arkadaşlarım:
Vakıf, tekrar Osmanlı Devletindeki sosyal kurumları
içine alan, bütün sosyal kurumların çalıştığı,
kullandığı bir hukuki organizasyon şeklinde dedikten
sonra devam ediyor:
kamusal alanın tamamen vakıflara
terk edilmesi
,
özellikle Batılı sosyal siyasetçilerin,
16. yüzyıl Osmanlı toplumu için vakıf cenneti tabirini
kullanmalarına neden olmuştur şeklinde, gerekçede
bir bölüm yer alıyor. Bu ne demektir değerli arkadaşlarım?
Şimdi, Batılı sosyal
siyasetçiler, Osmanlı toplumu için, 16ncı Yüzyılda
vakıf cenneti tabirini kullanıyorlar ve bu tabirin, Osmanlılara
yabancıların bakış açılarının çok
olumlu olmadığını bildiğimiz halde, sanki,
biz, buraya, yabancı olarak burada yer alan sosyal siyasetçilerin
değerlendirmelerini iyi niyetli kabul ederek, bunu tasarı
gerekçemize koyuyoruz. Böyle bir şey olmaz değerli arkadaşlarım.
Giderek, bunun devamında, hepimizin bildiği gibi, 2003
yılında, yine Hükûmetiniz, kamu yönetiminde yeniden yapılanma
adı altında yapmış olduğu çalışmalar
çerçevesinde hazırlanan bir Vakıflar Kanunu taslağı
getirmiş idi.
Bu taslağın da amacına
ve özüne bakıldığında, gerçekten merkezî otoritenin
zayıflatılması noktasındaki endişelerimizi
hep dile getirdik ve bu yeniden yapılanma şeklinde adlandırılan,
o tomar halinde getirilen, yerine göre torba yasa şekline dönüştürüp
getirilen, burada, Meclisimizde yasalaştırılmaya
çalışılan o tasarılar kabul görmedi, ama parça
parça bir şeyler getiriliyor, Meclise bir şeyler sunuluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ayvazoğlu,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
Biz, bu noktada da bir kez daha söylüyoruz. Elbette demokrasinin
bütün sosyal katmanlara ulaştırılması gerektiğine
biz de katkı veriyoruz, biz de buna katılıyoruz, fakat
merkezî otoritenin zayıflatılmak suretiyle, bunu Türkiyemizin
en ücra köşelerinde yetkililer uydurmak suretiyle, yetkililer
kullanmak suretiyle, bunları tasarıyla yasalaştırma
durumuna girersek, o endişelerimizi maalesef bu tasarıyla
gerçekleştirmiş olacağız.
O nedenle, biz, bu tasarıya
belirttiğimiz gerekçelerle karşı duruyoruz. Vakıf
Hizmetleri Daire Başkanlığı olsun, Hayır Hizmetleri
Daire Başkanlığı adı altında olsun, olabildiğince
daire başkanlıklarının kurulacağı böyle
bir teşkilatın, inanıyoruz ki hiçbir yararı olmayacaktır.
Bunlar, yarardan çok ülkemize zarar getirecektir ve bu zarar getirmeyi
de bir kez daha burada, bu madde sebebiyle dile getiriyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
Bu tasarının Hükûmet tarafından geri alınması
en büyük dileğimizdir.
Hepinize sevgiler ve saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
52nci maddeyi okutuyorum:
Hayır Hizmetleri Daire
Başkanlığı
MADDE 52-
BAŞKAN Madde üzerinde bir adet
önerge vardır. Önergeyi okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 52. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Feridun
Baloğlu Yüksel
Çorbacıoğlu M.
Nuri Saygun
Antalya Artvin Tekirdağ
Muharrem
Kılıç Vezir
Akdemir Mehmet Küçükaşık
Malatya İzmir Bursa
Feridun
Ayvazoğlu
Çorum
(A) Hayır Hizmetleri Daire
Başkanlığının görevleri şunlardır :
a) Vakfiyelerde yer alan hayır
şart ve hizmetleri yerine getirmek,
b) Hayrat taşınmaz malların
tahsis işlemlerini yürütmek,
c) Vakfiyelerde yazılı
hayır şart ve hizmetleri yerine getirmek üzere her seviyeden
eğitim-öğretim tesisleri, öğrenci yurtları,
sağlık ve sosyal yardım kurumları, aşevleri gibi
tesisler açmak, yönetimini sağlamak, öğrencilere
eğitim yardımı yapmak, ihtiyaç sahibi insanlara sosyal
yardımlarda bulunmak, muhtaç ve engellilere aylık bağlamak,
d) Sosyal yardım hizmeti veren
kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak,
e) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak,
(B) Sanat Eserleri ve Yapı
İşleri Daire Başkanlığının görevleri
şunlardır:
a) Vakıf kültür varlıklarının
tespit ve envanterini yapmak ve belgelerini arşivlemek,
b) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait vakıf kültür varlıklarının röleve,
restitüsyon, restorasyon ve diğer projeleri ile yıllık
ve beş yıllık onarım programlarını hazırlayarak
veya hazırlatarak onarım ve restorasyonlarını
yapmak veya yaptırmak, talep halinde kontrollük görevi Genel
Müdürlükçe yürütülmek kaydıyla düzenlenecek protokol esasları
dahilinde kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilere
yaptırmak,
c) Vakıf kültür varlıkları
birim fiyat analizlerini hazırlamak, Genel Müdürce onaylandıktan
sonra yayınlanmasını sağlamak,
d) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait vakıf kültür varlıklarının onarım
ve restorasyon projeleri ile ilgili gerekli işlemleri yapmak
ve hali hazır durumlarını röleve ve fotoğraflarla
tespit etmek, gerektiğinde eser ile koruma alanlarının
kamulaştırma işlemlerini yürütmek,
e) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait vakıf kültür varlıklarının
onarımı ile yeni yapılanların inşa, onarım
ve ihale işlemlerini yürütmek,
f) Vakıf kültür varlıklarının
ve yeni yapıların onarımı için gerekli görülen
malzemeleri satın almak, şantiye kurmak ve şantiyeleri
kontrol etmek,
g) 2863 sayılı Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile ilgili
işlemleri yürütmek üzere Turizm ve Kültür Bakanlığı
ve koruma kurulları ile ilgili ilişkileri yürütmek,
h) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(C) Yatırım ve Emlak Daire
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlüğe, mazbut,
mülhak ve cemaat vakıflarına ait taşınmaz malların
envanterini çıkarmak, kütük kayıtlarını tutmak,
b) Bu Kanun ve ilgili kanunlar uyarınca
vakfına intikali gereken taşınmaz malların tespitini
yaparak vakfı adına tapuya tescilini sağlamak, vakfı
adına tescil kararı verilmiş olanların işlemlerini
yürütmek, vakıf kültür varlıklarının mülkiyet ve
tasarruf işlemlerini yürütmek,
c) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait taşınmazların; imar uygulama ve kadastro
çalışmalarını takip etmek; kamulaştırma,
kiralama, vakıf konut veya hizmet statüsüne alma, çıkarma
işlemlerini yürütmek; Kiralama usul ve esaslarını belirlemek;
kat karşılığı, yapım veya onarım karşılığı
kiralama modelleri ile değerlendirilmelerini sağlamak;
her türlü tecavüzden korunmaları ile ilgili tedbirleri almak;
elde tutulmasında fayda görülmeyenlerin değiştirilmesi,
satılması ve gerekli görülen taşınmazların
satın alınması işlemlerini yürütmek,
d) Genel Müdürlüğe yapılacak
taşınmaz mal bağış işlemlerini yürütmek,
e) Tavize tabi olan taşınmaz
malların tespiti ile taviz bedellerinin tahsilini sağlamak,
f) Görev ve faaliyetlerinin gerektirdiği
alt yapı çalışmalarını yapmak veya yaptırmak,
g) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(D) Genel Müdürlüğün yardımcı
hizmet birimleri şunlardır:
a) Personel ve Eğitim Dairesi
Başkanlığı,
b) İdari İşler Daire
Başkanlığı
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Akdemir.
(CHP sıralarından alkışlar)
VEZİR AKDEMİR (İzmir)
Sayın Başkan, Meclisimizin değerli üyeleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürkün
ilkelerinden, izinden yaşamı boyunca hiç şaşmayan
Sayın Bülent Ecevitin ölümü Türkiyeyi, bütün halkı üzmüştür.
Kendisine Allahtan rahmet diliyorum. Kederli ailesine ve Demokratik
Sol Partiye de, herkese başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan Vakıf Yasası, ülkemizin
koşullarına göre yerinde olmadığını,
bu Yasanın güncelleşmesi ülke sorunlarını çözmeyeceği
inancındayım. Nitekim, güncel olarak ülkede yaşadığımız
konuları görüyoruz. Vakıf demek, esas olarak, özünde fakirlere,
fukaralara, eğitim sıkıntısı yaşayan insanlara,
sağlık sorunu yaşayan insanlarımıza yardım
edilmesi gereklidir. Ama, nedense, her nedense, bundan önceki
hükûmetlerin düşündüğü gibi, mevcut Hükûmetin de sosyal devlet
anlayışını yaşatmaktansa vakıflara yönelik
hizmet vermesini tercih ediyorlar. Ama, görüyoruz ki, vakıf yönetimlerinde,
vakıf kurucularında ve meclisinde günün koşullarına
göre çok sıkıntı yaşanmıştır. Bu
sıkıntıların daha da ilerleyeceği inancındayım;
çünkü, esas olarak bünyesinde şaibenin yoğun olduğu
bir kurum olacağına inanıyorum; çünkü, denetimi yeterli
değildir. Çok büyük bütçelere sahip olan vakıflar bu bütçeleri
yeterince yerinde kullanmadıklarını görüyoruz. O
nedenle, bu yasanın çıkması da bu vakıflarımızın
sağlıklı çalışacağına inanmıyorum.
Burada Sayın Başbakanımıza
seslenmek istiyorum. Sayın Başbakanımızın
içinde bulunduğu Birlik Vakfını ve bakanlarımızın
içinde bulunduğu
Çalışma Bakanı, İçişleri
Bakanı ve Sanayi Bakanı ve Grubunuzun, grup başkan vekillerinizin,
birçok milletvekili arkadaşlarımızın bu vakfa
üye olduklarını biliyoruz. Şimdi, güneydoğuda
ve Türkiyede ihtiyaç duyulan, felaket yaşanan bölgelere neden
yardım etmiyorlar? Mademki vakıf yoluyla fakir fukaraya,
sel felaketine uğrayanlara, depremde zarar gören insanlara
yardım eli uzatılacaksa, neden bu Birlik, elini uzatmıyor?
Ve olayı yerinde bizzat yaşayarak,
sizlere, birkaç konuya değinmek istiyorum: 31 Ekim günü ülkemizde
başlayan sel felaketi, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde,
Diyarbakır, Şırnak, Mardin, Batman ve Şanlıurfada
büyük hasarlar meydana getirmiştir ve doğuda Tunceli de
buna dâhildir. Akdenizde Mersin ve Antalya vardır ve İstanbulda
da sel felaketleri yaşanmıştır. Bunu incelediğimizde
Allahtan gelen bir felaket deyip de üstünü çizmemek gereklidir.
Sayın Bakanımız yerinde incelemiştir. Ben Sayın
Bakanımdan şunu isterdim, şunu beklerdim: Evet, sel felaketlerinin
olduğu yerleri inceledik
Ama, teknik açıdan hiçbir konuya
değinmedi arkadaşlar. Çınarlı ilçesinin o sel felaketine
uğramasının nedeni 2ye 2 metrelik bir menfezin yüzünden
olduğunu Sayın Bakan da gördü, Sayın Valimiz de gördü
ve o bölgeyi ziyaret eden herkes de görmüştür. Neden, teknik
açıdan yanlış bir şekilde köprünün kuruluşundan
söz edilmedi? Neden, yanlış bir yerleşim biriminde bölge
yurdunun kurulduğunu söylemedi? 300 öğrencinin orada sel
felaketine kapılmasının nedeni esas olarak Hükûmetin
suçudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Akdemir,
konuşmanızı tamamlayınız.
VEZİR AKDEMİR (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ve ona benzer Silopinin Cudi Dağının
eteğinde Uluderesi ve buna benzer birçok yerlerde yapılan
incelemelerde sonuç şu çıkıyor: Özellikle devletimiz
tarafından kurulan binaların yerleşik alanının
çok yanlış olduğunu gördük. Sayın Şırnak
Milletvekili arkadaşımızın burada değindiği
konuya değinmek istiyorum. Orada, evet, bir polis memuru ve
eşi yaralanmıştır. Yaralanmasının sebebini
ben devlete bağlıyorum, çünkü o lojmanlar yanlış
yerlere yerleştirilmişti. O nedenle, bu yerleşik alanların
yanlış olduğunu, teknik projelerinin yanlış
olduklarını, bundan önceki hükûmetlerin de suçlu ve yanlış
olduklarını söylemek istiyorum.
Bu duygularla, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Akdemir.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
53üncü maddeyi okutuyorum:
Sanat Eserleri ve Yapı
İşleri Daire Başkanlığı
MADDE 53.-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 53. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muharrem
Kılıç Vezir
Akdemir Feridun Ayvazoğlu
Malatya İzmir
Çorum
Mehmet
Küçükaşık M.
Nuri Saygun Feridun
Baloğlu
Bursa
Tekirdağ Antalya
Yüksel
Çorbacıoğlu
Artvin
(A) Sanat Eserleri ve Yapı
İşleri Daire Başkanlığının görevleri
şunlardır:
a) Vakıf kültür varlıklarının
tespit ve envanterini yapmak ve belgelerini arşivlemek,
b) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait vakıf kültür varlıklarının röleve,
restitüsyon, restorasyon ve diğer projeleri ile yıllık
ve beş yıllık onarım programlarını hazırlayarak
veya hazırlatarak onarım ve restorasyonlarını
yapmak veya yaptırmak, talep halinde kontrollük görevi Genel
Müdürlükçe yürütülmek kaydıyla düzenlenecek protokol esasları
dahilinde kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilere
yaptırmak,
c) Vakıf kültür varlıkları
birim fiyat analizlerini hazırlamak, Genel Müdürce onaylandıktan
sonra yayınlanmasını sağlamak,
d) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait vakıf kültür varlıklarının onarım
ve restorasyon projeleri ile ilgili gerekli işlemleri yapmak
ve hali hazır durumlarını röleve ve fotoğraflarla
tespit etmek, gerektiğinde eser ile koruma alanlarının
kamulaştırma işlemlerini yürütmek,
e) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait vakıf kültür varlıklarının onarımı
ile yeni yapıların inşa, onarım ve ihale işlemlerini
yürütmek,
f) Vakıf kültür varlıklarının
ve yeni yapıların onarımı için gerekli görülen
malzemeleri satın almak, şantiye kurmak ve şantiyeleri
kontrol etmek,
g) 2863 sayılı Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile ilgili işlemleri
yürütmek üzere Turizm ve Kültür Bakanlığı koruma kurulları
ile ilgili ilişkileri yürütmek.
h) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(B) Kültür ve Tescil Daire Başkanlığının
görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlük arşivinde
bulunan vakfiye, ferman, berat, hüccet ve benzeri belgelerin tercüme
ve transkripsiyonunu yapmak, tasnif etmek ve arşivlemek.
b) Vakıfların merkezi sicil
kayıtlarını tutmak, kurulacak yeni vakıfların
merkezi sicile tescilini yapmak,
c) Devlet arşiv, kütüphane ve
müzeleri ile gerçek ve tüzel kişilerin elinde bulunan vakfiye
ve benzeri belgeleri tespit ederek bunların Genel Müdürlük arşivine
intikalini sağlamak,
d) Tevliyet, intifa hakkı,
mazbutiyet, şart tebdili ile hayır şartlarının
güncelleştirilmesi gibi belgeleri sicile kaydederek arşivlemek,
e) İlmi araştırmaların
güvenlik içinde yürütülmesini sağlamak,
f) Teberrukat eşyanın en
geç beş yılda bir sayımını yaptırarak demirbaş
kayıtları ile mutabakatını sağlamak,
g) Vakıflarla ve vakıf
kültür varlıklarıyla ilgili yayın faaliyetlerinde
bulunmak,
h) Vakıf müze, kütüphane ve
kültür merkezlerini açmak, denetlemek,
ı) Yurt içi ve yurt dışındaki
vakıf ve üst kuruluşlarıyla işbirliği içerisinde
bilimsel, kültürel ve sosyal etkinlikler düzenlemek, projeler üretmek,
j) Arşivlerin kullanılmasını
kolaylaştıracak ve her tür ilmi çalışmalar için
fayda sağlayacak şekilde bir arşiv yönetim sistemi
kurmak ve bu sistemin çalışmasını sağlamak,
k) Ulusal ve uluslararası toplantılar,
konferans, panel, sempozyum, açık oturum, sergi, fuar gibi etkinlikler
düzenlemek,
l) Vakıflara ait taşınır
kültür varlıklarının korunması ve kaçakçılığın
önlenmesi için gerekli tedbirleri almak ve kaçırılan eserlerin
iadesi ile ilgili işlemleri yürütmek,
m) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(C) Dış İlişkiler
Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Dışişleri Bakanlığının
bilgisi altında Genel Müdürlüğün uluslararası kuruluşlarla
ilişki ve işlemlerini yürütmek,
b) Vakıflarla ilgili uluslararası
alandaki gelişmeleri takip etmek,
c) Yurt dışı vakıf
emlak konuları ile ilgili işlemleri yürütmek,
d) Genel Müdürlüğün Avrupa
Birliği ile ilgili yapacağı çalışmaları,
diğer birimlerle koordinasyon sağlayarak yürütmek,
e) Genel Müdürlüğün görev alanına
giren konularda Türkiyede düzenlenecek uluslararası toplantıların
organizasyonunu yapmak ve buna ilişkin işlemleri yürütmek,
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Eraslan, buyurun.
ORHAN ERASLAN (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; önemli
bir yasa görüşüyoruz, ama, bu yasanın görüşmesi
sırasında yasaya ilişkin yaptığımız
açıklamalar, anlaşılan İktidar Partisi Grubunda
kimi arkadaşlarda rahatsızlık yaratmış; burada
söz aldılar ve çok vahim açıklamalarda bulundular. Bu
açıklamalara cevap verme ihtiyacı vardır yanlış
anlamayı önlemek için. Birisi Sayın Nuri Akbulutun dün
yaptığı açıklamalar, birisi de bugün Sayın
Fikret Badazlının açıklamaları.
Değerli arkadaşlarım,
dün, Sayın Akbuluta cevap verme olanağım olmadı,
konuşma sırası bende değildi, yani, bölüştüğümüz
bir sıraya göre bugün cevap verme olanağım oldu.
Şimdi, burada bir şey sergileniyor
değerli arkadaşlar, İktidar Partisi Grubu -bu Parlamentoda
bir Ana Muhalefet Partisi var söz alan, zaman zaman bir de diğer
muhalefet partisi söz alıyor, zaman zaman da, ekseriya, söz almama
tercihinde bulunabiliyor. Onu da saygıyla karşılarız
tabii ki- şimdi, bir Ana Muhalefet Partisinin sesini kesebilmek
için, muhalefetin sesini kesebilmek için her yasayı temel yasa
diye getiriyor.
Arkadaşlar, temel yasa, bir
hukuk alanını düzenler. Ceza Yasası bir temel yasadır,
Türk Ceza Yasası, Medeni Yasa bir temel yasadır, Borçlar Yasası
bir temel yasadır. Bunlar doğrudur, temel yasadır, koddur.
Kodlara temel yasa denilir.
Şimdi, Medeni Yasanın
içerisindeki bir bölümü düzenleyen Vakıflar Yasasına temel
yasadır diyeceksiniz, madde madde görüştürmeyeceksiniz
bunu burada, muhalefetin sesini kesmek için madde madde görüştürmeyeceksiniz,
bunu içinize sindireceksiniz, bunu demokratlığın gereği
sayacaksınız, bunu demokrasi anlayışınızla
bağdaştıracaksınız, muhalefeti konuşturmamayı,
milleti neyin geçtiğinden haberdar etmemeyi
Maddeler bile
okunmuyor. Ondan sonra, Ana Muhalefet Partisinin sırf söz hakkı
elde edebilmek için, konuşabilmek için yasayı, verdiği
önergelerin uzun olduğundan bahisle şikâyette bulunacaksınız,
diyeceksiniz ki: Efendim, bu millete yazıktır, bu milletin
zamanı kayboluyor.
Şimdi, bu millete yazıktır,
bu milletin zamanı kayboluyor diyeceksiniz, arkasından
çıkacaksınız, aynı şekilde -buraya çıkan
Cumhuriyet Halk Partisi temsilcileri hiç olmazsa vakıflarla
ilgili konuşuyor- Sayın Badazlı ona buna sataşmanın
dışında, birtakım milletvekili arkadaşlara
sataşmanın dışında Konyadaki, bilmem, sulamadan
tutun Manavgat Çayına
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Vergi
iadesine
ORHAN ERASLAN (Devamla)
efendim,
vergi iadesinden tutun emeklilere kadar, vakıflarla ilgisi,
alakası olmayan şeyi, seçmene selam kabilinden ya da can
havliyle, CHPye cevap veriyormuş desinler kabilinden söyleyecek.
Bunu zaman israfı saymıyorsunuz öyle mi?
Arkadaşlar, her rejimde iktidar
vardır, her rejimde iktidar vardır, sadece demokrasilerde
muhalefet vardır. Muhalefetin sesini keserek demokrasi olmaz.
Muhalefetin sesini keserek demokrasi olmaz.
Şimdi, bu itibarla, milletin
neyle zamanı israf ediliyor, ona bir bakalım. Şimdi, bakınız
AHMET YENİ (Samsun) Beş
yüz kelimeyle, beş yüz!
ORHAN ERASLAN (Devamla) Bakınız
şimdi, karar yeter sayısı istiyoruz. Karar yeter sayısını,
356 kişilik İktidar Partisi Grubu defalarca sağlayamadı,
138 kişiyi. Kim israf ediyor zamanı?
Şimdi, bakınız, arkadaşlar
demek istiyorlar ki, ya tamam, muhalefetsiniz ama, muhalefetinizi
komisyonlarda yapın arkadaşlar, komisyonda söyleyeceğinizi
söyleyin, burada da bizim yakamızı bırakın, halkın
karşısında bizi rezil rüsva etmeyin; ne çıkardığımızı
gizliyoruz, bunu Avrupa Birliği istedi diye içimize atıyoruz,
yani, bu kötü bir yasa, biz de biliyoruz, ama, siz bunu açık etmeyin,
demek istiyorsunuz. Böyle bir şey yok, yağma yok arkadaşlar.
AHMET YENİ (Samsun) Beş
yüz kelime!
ORHAN ERASLAN (Devamla) Yağma
yok! Yağma yok!
Şimdi, İç Tüzüke aykırı
CHPnin önergesinin hiçbiri İç Tüzüke aykırı değil.
İç Tüzükün verdiği olanakları, Ana Muhalefet Partisi
olarak sonuna kadar kullanmak durumundayız ve ne yapacağımızı
da, hiç kusura bakmayın, size sormayacağız. Neyi, nerede,
nasıl yapacağımızı size sormayacağız.
Siz, bunu, her yasayı, İç Tüzükün tanıdığı
bir haktır diye
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET YENİ (Samsun) Hakkı
suistimal etmeyin!
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Önerge
üzerinde hiç konuşmadınız.
BAŞKAN Sayın Eraslan, konuşmayı
tamamlayınız.
Buyurun.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Önerge
üzerinde
ORHAN ERASLAN (Devamla) Her yasayı,
İç Tüzükün tanıdığı bir haktır diye, konuşturmamak
için temel yasa olarak getireceksiniz. Ondan sonra, bizim verdiğimiz
önergelerin uzun olduğundan şikâyetleneceksiniz. Böyle
bir şeye hakkınız yok, kusura bakmayın. Bu, sizin
ne hakkınızdır ne haddinizdir! Bizim ne şekilde muhalefet
yapacağımızı siz tarif etmek durumunda değilsiniz.
Yani, her hâlde bu sizin demokrasi anlayışınızı
ortaya koyuyor. Yani, muhalefetin yerine de biz söyleyelim, iktidarın
yerine de biz söyleyelim
O zaman, biz çıkalım, siz kendiniz
çalın, kendiniz çağırın. Böyle bir şey var
mı! Bu demokrasi olur mu?
Değerli arkadaşlar, lütfen
Yani, bu konuyla ilgili çıkan arkadaşlara, yani, haksız
ithamlarda bulunan arkadaşlara verilecek çok cevabımız
var. Yasa da yasa olsa bari, yasa da yasa olsa! Türkiyeyi mağdur
etmek için, parçalatmak için çıkarılan bir şeye, millete
yazıktır diyorsunuz. Asıl bu yasayı çıkarmak
millete yazıktır.
Hepinize saygılar, sevgiler
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar
yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, elektronik
cihazla oylamayı yapacağım.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
önergenin oylamasından hemen sonra da maddenin oylaması
vardır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Bir
yere gitmeyin!
ORHAN ERASLAN (Niğde) Çok güzel
Sayın Başkan, çıkmayın diyorsunuz yani!
BAŞKAN Oylama için üç dakika
süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN- Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
54üncü maddeyi okutuyorum:
Yatırım ve Emlak Daire
Başkanlığı
MADDE 54-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır. Önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 54. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muharrem
Kılıç Feridun
Baloğlu Mehmet Küçükaşık
Malatya Antalya Bursa
Feridun
Ayvazoğlu Yüksel
Çorbacıoğlu M.
Nuri Saygun
Çorum Artvin Tekirdağ
(A) Yatırım ve Emlak Daire
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlüğe, mazbut,
mülhak ve cemaat vakıflarına ait taşınmaz malların
envanterini çıkarmak, kütük kayıtlarını tutmak,
b) Bu Kanun ve ilgili kanunlar uyarınca
vakfına intikali gereken taşınmaz malların tespitini
yaparak vakfı adına tapuya tescilini sağlamak, vakfı
adına tescil kararı verilmiş olanların işlemlerini
yürütmek, vakıf kültür varlıklarının mülkiyet ve
tasarruf işlemlerini yürütmek,
c) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait taşınmazların; imar uygulama ve kadastro
çalışmalarını takip etmek; kamulaştırma,
kiralama, vakıf konut veya hizmet statüsüne alma, çıkarma
işlemlerini yürütmek; kiralama usul ve esaslarını belirlemek;
kat karşılığı, yapım veya onarım karşılığı
kiralama modelleri ile değerlendirilmelerini sağlamak;
her türlü tecavüzden korunmaları ile ilgili tedbirleri almak;
elde tutulmasında fayda görülmeyenlerin değiştirilmesi,
satılması ve gerekli görülen taşınmazların
satın alınması işlemlerini yürütmek,
d) Genel Müdürlüğe yapılacak
taşınmaz mal bağış işlemlerini yürütmek,
e) Tavize tabi olan taşınmaz
malların tespiti ile taviz bedellerinin tahsilini sağlamak,
f) Görev ve faaliyetlerinin gerektirdiği
altyapı çalışmalarını yapmak veya yaptırmak,
g) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(B) Kültür ve Tescil Daire Başkanlığının
görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlük arşivinde
bulunan vakfiye, ferman, berat, hüccet ve benzeri belgelerin tercüme
ve transkripsiyonunu yapmak, tasnif etmek ve arşivlemek,
b) Vakıfların merkezi sicil
kayıtlarını tutmak, kurulacak yeni vakıfların
merkezi sicile tescilini yapmak,
c) Devlet arşiv, kütüphane ve
müzeleri ile gerçek ve tüzel kişilerin elinde bulunan vakfiye
ve benzeri belgeleri tespit ederek bunların Genel Müdürlük arşivine
intikalini sağlamak,
d) Tevliyet, intifa hakkı,
mazbutiyet, şart bedeli ile hayır şartlarının
güncelleştirilmesi gibi belgeleri sicile kaydederek arşivlemek,
e) İlmi araştırmaların
güvenlik içinde yürütülmesini sağlamak,
f) Teberrukat eşyanın en
geç beş yılda bir sayımını yaptırarak demirbaş
kayıtlar ile mutabakatını sağlamak,
g) Vakıflarla ve vakıf
kültür varlıklarıyla ilgili yayın faaliyetlerinde
bulunmak,
h) Vakıf, müze, kütüphane ve
kültür merkezlerini açmak, denetlemek,
ı) Yurt içi ve yurt dışındaki
vakıf ve üst kuruluşlarıyla işbirliği içerisinde
bilimsel, kültürel ve sosyal etkinlikler düzenlemek, projeler üretmek,
j) Arşivlerin kullanılmasını
kolaylaştıracak ve her türlü ilmi çalışmalar için
fayda sağlayacak şekilde bir arşiv yönetim sistemi
kurmak ve bu sistemin çalışmasını sağlamak,
k) Ulusal ve uluslararası toplantılar,
konferans, panel, sempozyum, açık oturum, sergi, fuar gibi etkinlikler
düzenlemek,
l) Vakıflara ait taşınır
kültür varlıklarının korunması ve kaçakçılığın
önlenmesi için gerekli tedbirleri almak ve kaçırılan eserlerin
iadesi ile ilgili işlemleri yürütmek.
m) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak,
(C) Genel Müdür, Rehberlik ve Teftiş
Başkanı, Genel Müdür Yardımcıları, I. Hukuk
Müşaviri, Bölge Müdürleri ile Daire Başkanları ortak
kararnameyle diğer personel ise Genel Müdür tarafından
atanır.
(D) Vakıflar Genel Müdürlüğünün
190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname eki (I) sayılı cetvelde yer alan kadroları
iptal edilerek bu cetvelden çıkarılmış, ekli (I)
sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek aynı
Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvele Vakıflar
Genel Müdürlüğü olarak eklenmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Küçükaşık,
buyurun.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tasarı geldiğinden
beri, içinde en fazla tartışılan konulardan bir tanesi
de Vakıflar Genel Müdürlüğünün açmış olduğu
ihalelerle ilgili tartışmalardı. Biz, denetimin kaldırılması
nedeniyle duyduğumuz tedirginliği belirtirken, Sayın
Atilla Kartın da bu amaçla sormuş olduğu sorular da, ne
yazık ki, cevapsız kalmıştı.
Şimdi, ben, bugün, Bursa ili
İznik ilçesinde, Doğuş gazetesinde yazı yazan Hüseyin
Ay isimli bir hemşehrimizin tüm Bursa milletvekillerine çekmiş
olduğu bir maili okumak istiyorum. Çünkü, Bursada Vakıflar
Genel Müdürünün gözetiminde restorasyon çalışmaları
yapılmakta, bu restorasyon çalışmaları esnasında
yaşanılan huzursuzluklar dile getirilmiş. Ben bunu
okumak istiyorum: Son yıllarda İznikte çok olaylar oluyor
da ben bu açık mektubumda bir tanesine, tarihî eserlerin restorasyonunda
yapılan yanlışlıklara dikkatinizi çekmek istiyorum.
İznikte tarihî eserlerin restorasyonu adı altında bu
eserler ciddi bir şekilde tahrip ediliyor.
Devam ediyorum: Şu anda
İznikte tarihî eser restorasyonu olarak; I. Murat Hamamı,
Eski Hükûmet Binası, Kırgızlar Türbesi devam ediyor.
Şeyh Kudbettin Camii -ayrı bir konu- bitti, Ayasofya ve Çandarlı
Türbeleri sırada. Onarım ve restorasyonu yapılan bu
tarihî eserlerin ihalelerinin, hangi tarihte, hangi bedelle, hangi
müteahhide yapıldığına, onarımın ne zaman
başlayıp biteceğine, Bursa Anıtlar Kurulunun
onaylarına dair bilgi almak mümkün değil. Hiçbir onarım
inşaatının inşaat sahasında bu bilgilerin
yer aldığı inşaat tanıtım tabelası
yok.
Bu restorasyon ve onarımlardaki
yolsuzluk kuşkuları, söylentileri bir yana, yapılan
onarımlarda bu eserlerin tahribatı daha önemli. Üstelik
bu mektubu yazmama neden olan Kırgızlar Türbesi onarımında
olduğu gibi gerçek mezarlar tahrip ve yok ediliyor, yerlerine
üzerleri yeşil çuhalarla örtülü boş sandukalar konuyor.
Vatandaşlar da gelip bu boş sandukaların önünde dua ediyor.
Bu olay açıkça halkın dinî inançlarıyla alay etmektir.
demiş.
Yine sayın hemşehrimiz
şunu yazmış: Amacım kimseyi karalamak, suçlamak
değildir. Öncelikle yerel bir basın mensubu olarak bilgi
almak, yanlışların düzeltilmesi, yetkililerin yazdıklarımı
incelemesi, varsa sorumluları hakkında yasal işlem
yapılmasıdır. diye devam ediyor.
Şimdi, bakınız, ilk
yazı Haziran ayında Kırgızlar Türbesinin onarımı
esnasında çıkmış. Bu türbe içerisindeki 14 tane
mezar -ki, fotoğraflarını da çekmiş- yok ortalıkta.
Sadece boş sandık olarak konulmuş. Mezarlar yerinde değil
ve türbe onarımı için yapılan restorasyon çalışmalarında
hiçbir şey yapılmamış. Haziran ayında bu yazıyı
çıkarmış ve aynen şunu yazıyor. Kendisi, gazetedeki
yazısında da İnanamadım, gerçek mezar neredeydi?
Bu haberden sonra isteyenler gidip görebilirler. demiş. Onarım
dedikleri yine baştan savma, özensiz yapılmış bir
inşaat. Girişte beş sıra kırmızı
tuğlalardan örülmüş yükseltinin üzerine harçları, inşaat
artıkları bile silinmeden, yeşil çuhalı içi
boş 8 sanduka konmuş. İçerideki bölüme ise 20 santimlik
yükseltinin üstüne evlerde döşeme olarak kullanılan seramikler
döşenmiş, yine inşaat artıkları temizlenmeden
6 içi boş sanduka da buraya yerleştirilmiş.
Şimdi, yine, bir mektupta yazılan
da -yine basında yer alan haberler bunlar- İki hafta önce
üst üste, cuma günü İznik Belediyesi tarafından açılışı
yapılan -bakın, açılışı da yapılmış-
Şeyh Kudbettin Camiinin yapım ve onarımındaki aksaklıkları
yazdım. Daha önceden çevre düzenlemesini üstlenen İznik
Belediyesi bu çevre düzenlemesini yapamayınca -merak etmeyin,
nedenini biliyorum- açılış günü daha büyük bir çirkinliğe
imza attı
Etrafı mavi naylonlarla kapatılmış,
çevre yolu yapılamadı; ama, yol gözükmesin diye mavi naylonlar
yapılmış; ama, yine, politikadan bir açılış
yapılmış.
Vakıflar Bölge Müdürlüğünün eksik
yaptığı, sizin çevre düzenlemesini yapamadığınız
camiyi açmakta Belediye olarak bu aceleniz ne idi acaba?
Yazılarımızdan sonra
dolaylı olarak yapılan açıklamaya göre Bursa Vakıflar
Bölge Müdürlüğünün 281.761 yeni Türk lirasına yaptırdığı
caminin aksaklıkları için bu cami inşaatının
kesin kabulünü yapan ilgililer hakkında soruşturma
açıldığı, İznik Belediyesinin de inşaatın
kapı ve pencerelerindeki yanlışları düzeltmek
için bir dernek kurma ve bu derneğin vatandaşlardan toplayacağı
paralarla camiye yeniden kapı yapılarak hatanın düzeltileceğini
öğreniyorum... Ya arkadaşlar, mümkün mü bu? Yani, Vakıflar
Genel Müdürlüğü nasıl ihale yapıyor, nasıl restorasyon
çalışması yapıyor! Bu mümkün mü?
Yapanın yanına
kâr kalacak, fatura yine vatandaşa çıkacak anlaşılan.
demiş.
Şimdi, yine gelen bir mektupta
Sayın Kaymakam duyarlılık gösteriyor, basın mensuplarına
diyor ki: Kırgızlar Türbesi onarımının henüz
bitmediği, bu konuda Bursa Anıtlar Kurulunun da net bir karar
veremediği, Kırgızlar Türbesi içerisinde ne kadar mezarın
olduğunun da bilinemediği, belirtilmiş. Fakat, ben
kendi hesabıma sormuyorum Sayın Bakanım, Sayın
Genel Müdürüm, şunu öğrenmek istiyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Bunun aynen, o gazeteci arkadaşın, hemşehrimizin dileklerini,
son beş isteği var, onu okumak istiyorum:
1) İznik Kırgızlar
Türbesinin 2006 yılı onarımının kararını
kim aldı, projesini kim çizdi, kim onayladı?
2) Türbenin onarım ihalesi
hangi tarihte, hangi bedelle, hangi müteahhide verildi? Onarım
ne zaman başladı, ne zaman bitecek?
3) Bu onarım için devlet bütçesinden,
Vakıflar Genel Müdürlüğü bütçesinden bugüne kadar ne kadar
harcama yapılmıştır? Türbenin onarımı
için Kırgızistan devletinden hangi tarihte ne kadar para
gelmiştir, bu para hangi kurum tarafından harcanmıştır?
4) Türbenin gerçek mezarları
yerine konulan boş sandukalara ne kadar para ödenmiştir?
Gerçek mezarı onarmak yerine buraya içi boş 14 sanduka koymak
kimin düşüncesi ve önerisidir? Bunun için kim karar almıştır?
Bu sorularımı yerel basın
aracılığı ile Sayın Kültür Bakanına, Sayın
Dışişleri Bakanına, Sayın Bursa Valisine,
Sayın Bursa Anıtlar Kuruluna, Sayın Vakıflar Genel
Müdürüne, Sayın İznik Kaymakamına ve Sayın
Kırgızistan Büyükelçisine soruyorum. Sayın İznik
Cumhuriyet Başsavcısının da yazdıklarımı
lütfen ihbar kabul ederek sorumlular hakkında soruşturma
başlatmasını talep ediyorum.
Ben de hemşehrimin dileklerine
katılıyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Küçükaşık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
55inci maddeyi okutuyorum:
Sağlık Hizmetleri Daire
Başkanlığı
MADDE 55.-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 55. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Muharrem
Kılıç Feridun
Baloğlu Mehmet Küçükaşık
Malatya Antalya Bursa
Feridun
Ayvazoğlu Yüksel
Çorbacıoğlu M.
Nuri Saygun
Çorum Artvin Tekirdağ
Madde 55
(A) Sağlık Hizmetleri Daire
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Mazbut vakıfların vakfiyelerinde
yer alan sağlık hayır şartlarının gerçekleştirilmesi
amacıyla; yataklı, ayakta, gezici sağlık hizmeti
vermek ve bu konuyla ilgili iş ve işlemleri yürütmek,
b) Sağlık tesislerinin
etkin ve verimli hizmet vermesine yönelik tedbirler almak,
c) Sağlık hizmeti veren
kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak,
d) Gerektiğinde kamu kurum
ve kuruluşları, sosyal güvenlik kurumları ve sağlık
branşında hizmet veren özel sigorta şirketleri ile anlaşma
yapılmasını sağlamak,
e) Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf
Gureba Hastanesinin vakfiye şartlarına uygun, eğitim
hastanesi olarak etkin ve verimli çalışmasını
sağlamak,
f) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(B) Dış İlişkiler
Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Dışişleri Bakanlığının
bilgisi altında Genel Müdürlüğün uluslararası kuruluşlarla
ilişki ve işlemlerini yürütmek,
b) Vakıflarla ilgili uluslararası
alandaki gelişmeleri takip etmek,
c) Yurt dışı vakıf
emlak konuları ile ilgili işlemleri yürütmek,
d) Genel Müdürlüğün Avrupa
Birliği ile ilgili yapacağı çalışmaları,
diğer birimlerle koordinasyon sağlayarak yürütmek,
e) Genel Müdürlüğün görev alanına
giren konularda Türkiyede düzenlenecek uluslararası toplantıların
organizasyonunu yapmak ve buna ilişkin işlemleri yürütmek,
f) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(C) Hukuk Müşavirliğinin
görevleri şunlardır:
a) Hukuki konularda ve hukuki,
mali ve cezai sonuçlar doğuracak işlemler hakkında görüş
bildirmek,
b) Başbakanlıktan veya
diğer kuruluşlardan gönderilen kanun, tüzük ve yönetmelik
tasarılarını hukuki açıdan inceleyerek Genel Müdürlüğün
görüşlerini belirlemek,
c) Genel Müdürlüğün menfaatlerini
koruyucu, anlaşmazlıkları önleyici hukuki tedbirleri
zamanında almak, anlaşma ve sözleşmelerin bu esaslara
uygun olarak yapılmasına yardımcı olmak,
d) Genel Müdürlüğün taraf olduğu
davalarda; gerekli bilgileri hazırlamak ve Genel Müdürlüğü
temsil etmek veya Genel Müdürlükçe hizmet satın alma yoluyla
temsil ettirilen davaları takip ve koordine etmek,
e) Genel Müdürlük ile ilgili kanun,
tüzük ve yönetmelikleri hukuki açıdan incelemek, gerektiğinde
hazırlamak ve gerekli görülecek değişiklikleri teklif
etmek,
f) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(D) Rehberlik ve Teftiş
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Mülhak, cemaat ve yeni vakıflar
ile esnaf vakıflarının vakfiye ve vakıf senedinde
yazılı şartlara, yürürlükteki mevzuata uygun yönetilip
yönetilmediği, amacı doğrultusunda faaliyette bulunup
bulunmadığı, mallarının ve gelirlerinin vakfiye,
1936 Beyannamesi ve vakıf senedindeki şartlara uygun kullanılıp
kullanılmadığı hususlarını incelemek,
teftiş etmek ve rehberlik yapmak,
b) Vakıf ve iktisadi işlemlerinin
ve iştiraklerinin teftiş ve inceleme işlerini yürütmek,
c) Vakıf müfettişlerinin
araştırma, inceleme ve teftiş sonucu düzenleyecekleri
raporları Başkanlık görüşü ile birlikte Genel Müdürlük
makamına sunmak,
d) Mülhak, cemaat ve yeni vakıfları
ile esnaf vakıflarının teftiş raporları ile
sonuçlarını değerlendirmek ve gerekli işlemleri
yürütmek,
e) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı
hizmetlerinin yürütülmesinde ihtiyaç duyulması durumunda
Genel Müdürün onayı ile taşrada çalışma grupları
oluşturulabilir.
Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı
ile çalışma gruplarının çalışma usul ve
esasları yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkanım,
bu önergede 55inci maddenin tasarı metninden çıkarılmasını
talep etmişler, daha sonra altına tasarı metnini eklemişler.
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Katılmıyorsunuz.
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul)
Sayın Başkanım, biz de katılmıyoruz.
İzin verirseniz, çok kısa
bir açıklama yapmak istiyorum. Biraz önce, Sayın Küçükaşık,
Bursa...
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa)
İznik...
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) ...İznikte,
Kırgızlar Türbesinin onarımıyla ilgili bir gazete
haberini, burada, bizlerle paylaştı. Kırgızlar
Türbesi ve mezarlığıyla ilgili işleri yapan, Vakıflar
Genel Müdürlüğü değil, İznik Kaymakamlığı.
Ama, ben, Hükûmetin bir üyesi olarak ve Başbakan Yardımcısı
sıfatıyla, orada ileri sürülen iddiaları ihbar kabul
ederek, İçişleri Bakanlığı kanalıyla,
İznik Kaymakamlığından bilgi isteyeceğim ve
cevabını size de göndereceğim, ilgili gazeteye de
ayrıca intikal ettireceğim. Çok teşekkür ederim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Bravo.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Bakanım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler...
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) Konuşma
yapacağım.
BAŞKAN Pardon. Buyurun, buyurun
Sayın Küçükaşık; buyurun efendim, buyurun.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri...
Sayın Bakanım, duyarlılığınız
için teşekkür ediyorum. Aynı duyarlılığı,
tahmin ediyorum, Şeyh Kudbettin Medresesinde, Vakıflar Genel
Müdürlüğü için de diliyorum ve aynı şekilde, şimdi
Sağlık Daire Başkanlığı olduğu için
maddenin de metni, Vakıf Gureba Hastanesindeki sürdürülen soruşturma
nedeniyle de aynı duyarlılığı bir kere daha
diliyorum. Çünkü, Vakıf Gureba Hastanesiyle ilgili sorularıma
Perşembe akşamı saat 03.30 sırasında cevap
vermiştiniz; soruşturmanın açıldığı,
ancak başhekimin görevde olduğunu iletmiştiniz. Ben
şunu bir kere daha özellikle belirtmek istiyorum: Başhekim
görevdeyken, ben, soruşturmanın çok sağlıklı
bir şekilde yürütüleceği kanısında değilim.
Sanıyorum, buradaki tüm milletvekili arkadaşlarımız
da benimle aynı kanıdadır. Bu konuyu bir kere daha takdirlerinize
sunuyorum.
Şimdi, arkadaşlar, dün
üçüncü bölümle ilgili konuşma metnine başladığımda,
bizim AKPyle ve Hükûmetle Vakıflar Kanunu Tasarısı üzerindeki
hangi konularda çelişkili düştüğümüzü, tartıştığımızı,
tasarıda neyin getirildiğini ve Adalet Komisyonunda yapılan
tartışmalarla da hangi konuların düzeltildiğini,
düzeltilmeye çalışıldığını dile getirmiştim.
Sayın Sanay, müsaade edebilir
misiniz
Rica etsem, olur mu
BAŞKAN Buyurun Sayın Küçükaşık.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Şimdi, bakınız, burada, yine, konuşan AKP sözcüsü
arkadaşlarımız dediler ki: Şu anda, biz
nam-ı mevhum, nam-ı müstear denilen eski azınlık,
cemaat vakıflarına, eski vakıflara ait taşınmazları
eğer iade etmezsek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde
davalar açılıyor, o davalarda da çok yüklü bir şekilde
tazminat ödemek zorunda kalacağız. diye açıklamalarda
bulundular. Şimdi, Sayın Ekrem Erdem de dün akşam konuşmasında
bunu belirttiler.
Bakınız, bir şeyin
çok iyi bilinmesi gerekiyor. Şimdiye kadar, Avrupa İnsanlar
Hakları Mahkemesinde, bu tasarı Adalet Komisyonunun gündemine
gelinceye kadar sadece iki tane dava açılmış. Bu davanın
birinde de uzlaşın denmiş. Ancak, bu tasarı Adalet
Komisyonunun gündemine geldiği tarihten itibaren, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine, iki vakıf tarafından
tam 27 tane dava açılmış.
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
Ne fark eder?
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Şimdi, bakınız
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
Ne fark eder?
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Ne fark eder? Elbette fark eder. Yani, 1980 yılından beri uyuyan
bir insanı -dava açmamış, bizim böyle bir talebimiz
yok demişsiniz- siz, Yasa maddesini getirdiğinizde ancak
şu hükmü koyarsanız
Geçici madde 9da, bakınız
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
Mahkeme ne diyor?
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Bakın, bakın, siz şunu derseniz yasa tasarısında
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
İlk açılan davalar için
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Sayın Torun, burada da konuştunuz, cevap vereceğim.
Bakın, öyle bile olsa, siz davayı baştan kabul ediyorsunuz
ve diyorsunuz ki diğer insanlara: Arkadaşlar, siz bu davayı
açın. Bakın, paranızı kazanırsınız.
Siz dava açın ki, biz de diyelim ki Türk halkına: Arkadaşlar,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde dava açılıyor,
biz davaları kaybedeceğiz. O zaman ne yapalım? Davalara
para vermektense, getirelim, bir yasa değişikliği yapalım,
onların istediği bütün taşınmazları verelim.
diyorsunuz.
Bakınız, burada tartışma
konusu, Vakıfların istediği 36 tane mülk. diyor. Bakınız,
Vakıflar Genel Müdürlüğünün yazdığı, cemaat
vakıflarına verilecek 36 tane mülkten bahsediliyor. Halbuki,
bu, Hürriyet gazetesinde, tasarı Adalet Komisyonunda görüşülürken
yayınlanmıştı. Benim sorum üzerine, Sayın Genel
Müdür tarafından aynen şu söylendi, bakın arkadaşlar:
121 adet vakıftan 1.261 adet malla ilgili müracaat yapılmış,
yani 4771 ve 4778 sayılı yasalarla; çünkü, cemaat vakıfları
gayrimenkul edinebiliyor, eski edindiklerini de talep ediyorlar,
bu hak vardı, şimdi düzenlenmiyor bu. Bu 1.261 adet malla ilgili
müracaatın 364 tanesi -taşınmaz- vakıflar adına
tescil edilmiş, yani Vakıflar Genel Müdürlüğü demiş
ki: Evet, doğrudur arkadaş, bu taşınmazları
ben sizin adınıza tescil ediyorum, demiş. Kim demiş
bunu? AKP Hükûmeti zamanında çıkarılan 4778 sayılı
Yasa gereği denmiş. 2003 tarihinden beri bunlar tescil edilmiş.
Arkasından ne yapılmış?
898 adet taşınmazsa, kamu tüzel kişileri adına kayıtlı
olduğu için reddolmuş ve şu anda bize iletilen bilgiye
göre Vakıflar Genel Müdürlüğünün tespit ettiği 35 tane
taşınmazın vakıflar adına tescili öngörülüyor.
Şimdi ben size, gelen tasarıyı
okuyorum, bakın aynen şöyle yazıyor: Geçici Madde 9.-
Cemaat vakıflarının mal edinememeleri nedeniyle tapuda
Aynen böyle yazıyor. Şimdi, cemaat vakıfları,
4771 sayılı Yasayla ve 4778 sayılı Yasayla Türkiyede
mal edinemiyor mu? Ediniyor arkadaşlar, ediniyor işte, ediniyor.
Edinmeseydi -ne güzel anlatıyorsunuz- bu 364 tane taşınmazı
Vakıflar Genel Müdürlüğü hangi yasal yetkiyle gidip tescil
ettirirdi o zaman? Nasıl tescil ettirirdi?
Şimdi, bakınız
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
Kendi malları
Kendi malları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Küçükaşık,
buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Bitiriyorum.
Bu gerekçeyle, eğer siz, bir yasa
teklifini Hükûmet olarak getirirseniz, ben de Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine dava açan herhangi bir hukukçu olarak derim ki, arkadaş
ben bu davayı yüzde yüz kazanırım. Bu gerekçeye dayanarak
dava açan her avukat, Türkiye aleyhine açtığı bütün davayı
kazanır. İşte sorun bu, biz bunları tartıştık
burada ve o yüzden de geçici madde 9 değişti, geçici madde
7 olarak düzeltildi. Bu hükmü çıkarttırdık, bu manşeti.
Yanlıştı, haksızdı, kendimize haksızdı,
Türkiye Cumhuriyetine haksızlıktı.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, biraz önce Sayın Badazlının konuşması
sırasında, iki milletvekili arkadaşımız kendilerine
sataşma olduğu gerekçesiyle Başkanlıktan söz talebinde
bulunmuşlardır.
Tutanakları inceledim. Tutanakların
incelenmesinde, Sayın Karta izafeten Sayın Badazlı
-kendisi de burada- Konuşmanız tamamen bilgi ve izan zafiyeti
ile sadece bir suçlamaya matuf bir hayalî mizansenden ibarettir.
diyor.
Evet, burada, şahsa yönelik
bir sataşma var, ona vereceğim. Yalnız, Sayın Kandoğanın
ifadesi noktasında, kendi daha önceki kredi kartlarıyla
ilgili konuşmasını söylemiş: Niye yüzde 18, niye?
Yüzde 10 olabilirdi
vesaire, devam ediyor ve sonunda nokta budur
gibi efendim, Burada, lüzumlu lüzumsuz konuşmalara şahit
olduk.
Burada, direkt olarak Sayın
Kandoğanı ilgilendiren herhangi bir husus yoktur. Gerekli
gereksiz anlamında bir ifade. Bu, umuma hitap noktasındaki
bir konuşmadır, benim anladığım budur.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) Müsaade
eder misiniz Sayın Başkan?
BAŞKAN Müsaade edemem efendim.
Sayın Kart, buyurun efendim.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) Sayın
Başkanım, burada tutanak var, tutanak elimde.
BAŞKAN Ben tutanağı
okudum efendim.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) Bakınız
ne diyor?
BAŞKAN Okudum tutanağı.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
Bizim Antalyada boş laf edenlere -milletvekilleri orada da
var Antalyalı- Laf söyledi bal kabağı derler. Bunu
niye sataşma kabul etmiyorsunuz?
BAŞKAN Sen niye üstüne
alıyorsun bunu? Böyle bir şey yok ki... Yok böyle bir şey.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
Üstte benim ismim var Sayın Başkan.
BAŞKAN Hayır efendim.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
Bundan sonra bütün milletvekilleri birbirlerine bal kabağı
desin. Böyle şey olabilir mi? Nasıl sataşma kabul etmiyorsunuz?
BAŞKAN Lütfen
Hayır,
böyle bir şey yok. Buyurun, oturun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) Hayır
efendim, burada, tutanak burada Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Kandoğan,
oturumu ben yönetiyorum. Böyle bir sataşma yok ve söz vermiyorum
size.
Sayın Kart, buyurun efendim.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) Sizi
tarafsızlığa davet ediyorum. Sizi tarafsızlığa
davet ediyorum. Bundan daha bariz bir sataşma olamaz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Orada bir sataşma
yok size yönelik.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) O
size göre. O zaman herkes birbirine bal kabağı desin!
BAŞKAN Oturumu ben yönetiyorum,
bana göre ise, öyle o zaman. Buyurun, tamam. Mesele yok.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) Tamam,
o zaman aynı şeyi biz de onlara söyleyelim!
BAŞKAN Tamam.
Buyurun Sayın Kart; kısa
bir açıklama rica edeyim.
VI.
- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
2.-
Konya Milletvekili Atilla Kartın, Antalya Milletvekili Fikret
Badazlının, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ATİLLA KART (Konya) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Sayın Badazlının konuşmasının
sağlıklı olarak değerlendirilebilmesi için, konuşmasının
dayanakları var mı, yoksa gelişigüzel yapılan
bir konuşma mı, kamuoyunun bu noktada sağlıklı
olarak bilgi sahibi olabilmesi için çok kısa bir değerlendirme
yapmak istiyorum KOPla ilgili olarak.
KOP konusu, yani Konya Ovası
Projeleri, benim milletvekilliği dönemim boyunca en yakından
ısrarla ve kararlılıkla takip ettiğim bir proje.
Burada, bu projeyi takip ederken, öncelikle KOP projesinin alan olarak
revize edilmesi gereğinden hep söz ediyorum; yani, bu projenin
Konyanın kuzeyini de kapsayacak şekilde, Cihanbeyli, Kulu,
Ereğli, Aksaray, Karapınar; ki, asıl sulanması gereken
arazi bu bölge oluyor. Bunları ısrarla dile getiriyorum.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Sataşmaya
cevap vermiyor mu Sayın Başkan?
BAŞKAN Lütfen efendim, lütfen!
Buyurun.
ATİLLA KART (Devamla) Yine
bunların devamında, dört yıl boyunca bu İktidar döneminde
beş kuruş para harcanmadığını ısrarla
ve iddiayla ifade ediyorum. Dört yıl boyunca beş kuruş
para harcandıysa bu ifade edilsin.
Efendim, Aralık 2007 tarihinde
Mavi Tünel ihale edilecek. Teşekkür ediyoruz. Nihayet beşinci
yılda bunun ihalesi yapılacak. Bunun kavgasını
veriyoruz, bunun mücadelesini veriyoruz ve bunlarla bağlantılı
olarak şunu soruyoruz değerli arkadaşlarım: Bakın,
Manavgat suyu konusunda Sayın Badazlının bir Antalya
Milletvekili olarak ne kadar cahil olduğunu, ne kadar yetersiz
bilgiye sahip olduğunu
BAŞKAN Sayın Kart, lütfen!
Sayın Kart, bakınız,
siz de aynı şeyleri söylüyorsunuz, dikkat ediniz! Lütfen!..
ATİLLA KART (Devamla) Sayın
Başkan, Sayın Badazlının kullandığı
BAŞKAN Lütfen, bu kelimeyi
tashih edininiz. Olmaz böyle bir şey yani, siz de aynı gerekçeyle
söz alıyorsunuz, aynı şeyleri söylüyorsunuz. İstirham
ederim. Bilgi eksikliği deyin de bari bir şeye benzesin.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Aynı
şey.
ATİLLA KART (Devamla) Sayın
Başkan, tabii, doğru söylüyorsunuz, bilgi eksikliği
ifadesi daha uygun bir ifade; ama, izninizle şunu, lütfen, değerlendirmek
gerekiyor: Kullanılan o ifadenin, yani izan zafiyeti ifadesinin
karşılığı, herhalde o ifadeyle mütenasip bir
ifadedir. Olayın bu boyutunu da değerlendirelim.
Bakın, değerli arkadaşlarım,
Sayın Badazlı, Manavgat suyunun İsraile verilmesinin
söz konusu olmadığını, kaldı ki, böyle bir anlaşma
varsa bunun ilan tahtasında açıklanmayacağını
ifade ediyor. Biz milletvekilleri olarak bunları öğrenmeyecek
miyiz, bunları bilmeyecek miyiz, bunları takip etmeyecek
miyiz? Milletvekili olarak ben bunun takibini yapıyorum. Kaldı
ki, Manavgat suyunun İsraile verildiği, bu konuda üç
yıl boyunca
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kart, sadece
bir dakikalık bir süre vereyim. Lütfen konuşmanızı
tamamlayın.
Buyurun.
ATİLLA KART (Devamla) Üç
yıl boyunca, Manavgat suyunun, İsrailde kapalı kapılar
ardında anlaşmaların yapıldığını;
bakın, burada, İsrail Enerji Bakanı açıklama yapıyor:
Sadece Manavgat suyuyla sınırlı kalmayacak. diyor.
Bunları sormak, araştırmak, milletvekilinin görevi
değil mi?
Sayın Badazlının, bu
konuda, kendisine dikte ettirilen metni bir refleks yoluyla okumaktan
ibaret olan açıklamasını, kamuoyu herhalde değerlendirecektir.
(CHP sıralarından alkışlar) Hiçbir muhakeme getirmeden,
idrak zafiyetiyle malul olan bu açıklamayı, kamuoyu elbette
takdir edecek, değerlendirecek.
Bakın, burada, Sayın Maliye
Bakanının önergeme verdiği cevap var, ne diyor Sayın
Maliye Bakanı: Manavgat Suyu Projesine yönelik olarak
İsraille ülkemiz adına Dışişleri Bakanlığınca
yürütülen resmî görüşmeler sonucu, her iki ülke arasında
çerçeve anlaşması yapılmıştır. diyor.
Bunları sorgulamayacak mıyız, bunların içeriğini
öğrenmeyecek miyiz Sayın Badazlı? Niçin varsınız
siz?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sadece
maaş alacaklar!
ATİLLA KART (Devamla) Siz niçin
varsınız? Siz, bakın
Siz neyin hesabını sorun
biliyor musunuz, Manavgat
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kart, teşekkür
ediyorum.
ATİLLA KART (Devamla) Bir cümle
Sayın Başkan
BAŞKAN Lütfen
Yok, tamam
Tamam
oldu.
ATİLLA KART (Devamla) Bir cümle
lütfen
Çok istirham ediyorum, bir cümle Sayın Başkan.
BAŞKAN Efendim, bakınız
Kendisine özel söyleyin.
ATİLLA KART (Devamla) Manavgat
Hidroelektrik Santrali Seydişehirle birlikte pazarlanırken,
bedelsiz olarak pazarlanırken siz neredeydiniz? Bu satışa
niye engel olmadınız?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Kart, teşekkür ediyorum.
V.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Adalet Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı:
1239) (Devam)
BAŞKAN 56ncı maddeyi
okutuyorum:
Kültür ve Tescil Daire Başkanlığı
MADDE 56.-
FİKRET BADAZLI (Antalya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır; önergeyi okutup, işleme alacağım.
FİKRET BADAZLI (Antalya) Sayın
Başkan, sataşma var, söz istiyorum. Cahilane dedi.
BAŞKAN Arkadaşlarım,
bakın, burada
FİKRET BADAZLI (Antalya) Cahilane
dedi.
BAŞKAN Bakınız, yasa
tasarısıyla ilgili olarak herhangi bir konu konuşulmadan,
belirli bir kısım şeyleri konuşursak, bunun sonu
alınamaz. Ben, olduğu zaman anında müdahale ettim,
açıklama oldu. Bunun dışında bir husus varsa, kendi
arasında arkadaşlarımız konuşup, medeni ölçüler
içerisinde anlaşırlar.
Tamam, 56ncı maddeyi okuttuk.
Madde üzerinde bir adet önerge vardır,
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 56. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muharrem
Kılıç Feridun
Baloğlu Mehmet Küçükaşık
Malatya Antalya Bursa
Feridun
Ayvazoğlu Yüksel
Çorbacıoğlu Nail
Kamacı
Çorum Artvin Antalya
M.
Nuri Saygun
Tekirdağ
(A) Kültür ve Tescil Daire Başkanlığının
görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlük arşivinde
bulunan vakfiye, ferman, berat, hüccet ve benzeri belgelerin tercüme
ve transkripsiyonunu yapmak, tasnif etmek ve arşivlemek,
b) Vakıfların merkezi sicil
kayıtlarını tutmak, kurulacak yeni vakıfların
merkezi sicile tescilini yapmak,
c) Devlet arşiv, kütüphane ve
müzeleri ile gerçek ve tüzel kişilerin elinde bulunan vakfiye
ve benzeri belgeleri tespit ederek bunların Genel Müdürlük arşivine
intikalini sağlamak,
d) Tevliyet, intifa hakkı,
mazbutiyet, şart tebdili ile hayır şartlarının
güncelleştirilmesi gibi belgeleri sicile kaydederek arşivlemek,
e) İlmi araştırmaların
güvenlik içinde yürütülmesini sağlamak,
f) Teberrukat eşyanın en
geç beş yılda bir sayımını yaptırarak demirbaş
kayıtları ile mutabakatını sağlamak,
g) Vakıflarla ve vakıf
kültür varlıklarıyla ilgili yayın faaliyetlerinde
bulunmak,
h) Vakıf müze, kütüphane ve kültür
merkezlerini açmak, denetlemek,
ı) Yurt içi ve yurt dışındaki
vakıf ve üst kuruluşlarıyla işbirliği içerisinde
bilimsel, kültürel ve sosyal etkinlikler düzenlemek, projeler üretmek,
j) Arşivlerin kullanılmasını
kolaylaştırmak ve her tür ilmi çalışmalar için fayda
sağlayacak şekilde bir arşiv yönetim sistemi kurmak
ve bu sistemin çalışmasını sağlamak,
k) Ulusal ve uluslararası toplantılar,
konferans, panel, sempozyum, açık oturum, sergi, fuar gibi etkinlikler
düzenlemek,
l) Vakıflara ait taşınır
kültür varlıklarının korunması ve kaçakçılığın
önlenmesi için gerekli tedbirleri almak ve kaçırılan eserlerin
iadesiyle ilgili işlemleri yürütmek,
m) Genel Müdürlük tarafından
verilen diğer benzer görevleri yapmak.
(B) Basın ve Halkla
İlişkiler Müşavirliğinin görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlüğün saydam
bir yapıya kavuşturulması amacıyla, Genel Müdürlüğün
kimliği, misyonu, vizyonu, çalışma alanı ve faaliyetleri
ile vakıfların çalışma ve faaliyet alanları
konusunda kamuoyunu bilgilendirmek,
b) Genel Müdürlüğün çalışmalarına
ve yürüttüğü projeler ile faaliyetlerine ilişkin kamuoyunun
bilgilendirilmesi amacıyla, görsel ve yazılı basın
organlarıyla iletişim kurmak, Genel Müdürlüğe
ilişkin enformasyon niteliğindeki bilgileri derlemek,
bunları Genel Müdürlük adına haberleştirerek kitle
iletişim araçları kanalıyla kamuoyuna duyurulmasını
sağlamak,
c) Genel Müdürlük ile ilgili duyuru,
bülten, bildiri, açıklama şeklinde değerlenmiş
her türlü haberin medya planını hazırlayarak, bu planı
uygulamak,
d) Genel Müdürlüğün kamuoyu
nezdinde tanıtımının yapılabilmesi amacıyla,
çalışmalarının ve kurumsal kimliğin tanınması
ve hatırlanır olmasına yönelik reklam ve tanıtım
stratejilerini belirlemek, bunların uygulamaya geçirilmesini
sağlamak,
e) Genel Müdürlük adına, tanıtım
amacıyla, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri
ve üniversiteler ile ortak organizasyonlar planlamak, yayın
faaliyetlerinde bulunmak, tanıtıcı broşür,
afiş gibi görsel tanıtım araçları oluşturarak,
bunların hedeflenen kitlelere ulaşmasını
sağlamak,
f) 4982 sayılı Bilgi Edinme
Hakkı Kanunu çerçevesinde bilgi edinme hakkını kullanmak
isteyen vatandaşların bilgi almasını kolaylaştıracak
şekilde organize olmak, bu kapsamda, ilgili birimler ile bilgi
edinme hakkını kullanan vatandaş arasında koordinasyon
görevini yürütmek,
g) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(C) Genel Müdürlüğün yardımcı
hizmet birimleri şunlardır:
a) Personel ve Eğitim Dairesi
Başkanlığı,
b) İdari İşler Daire
Başkanlığı.
(D) Genel Müdürlüğün taşra
teşkilatı ekli (II) sayı cetvelde gösterilmiştir.
Bu cetvelde yer alan birimlerin kurulup kaldırılmasına,
yer ve bağlantı değişikliklerinin yapılmasına
Genel Müdürlüğün önerisi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Taşra teşkilatının
çalışma usul ve esasları tüzükle belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Efendim, biz de katılmıyoruz.
Sayın Başkanım, izin
verirseniz, çok kısa bir açıklama yapmak durumundayım.
Biraz önce Sayın Küçükaşık,
Adalet Komisyonunda bu tasarı görüşülmeye başlandıktan
sonra, cemaat vakıfları tarafından, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinde 27 tane davanın açıldığını
ifade etti. Bu beyan doğru değildir. 27 davanın
açıldığı doğrudur, ama bu davalar 2003 ve 2004
yıllarında açılmıştır ve bu davaların
açılmasından sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince
ön inceleme yapılmış, ön inceleme bittikten sonra, bu
yılın Eylül ayında Hükûmetimize bu davalarla ilgili
tebligat yapılmıştır. Yani, bu yıl, görüşmeleri
Adalet Komisyonunda başlayan tasarıdan sonra açılmış
olan herhangi bir dava yoktur ve kaldı ki, bu yasa tasarısının
yasalaşması hâlinde, Türkiye lehine şöyle bir durum
oluşacaktır: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
başvurmadan önce tüketilmesi gereken bir iç hukuk yolu olacaktır.
Bu iç hukuk yolu oluşmadan açılmış olan davalar Türkiye
lehine bir sonuç doğuracaktır. O bakımdan, bu yasa tasarısının
çıkmış olması Türkiyenin, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesindeki davalar açısından lehine olacaktır.
Arz ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) Konuşmacı
var Sayın Başkan.
BAŞKAN Pardon
NAİL KAMACI (Antalya) Hemen
oya sundunuz da
BAŞKAN Efendim, sık
sık müdahale
Buyurun Sayın Kamacı.
Antalya muhabbeti devam etmesin
yalnız, istirham ediyorum.
NAİL KAMACI (Antalya) Edecek
Sayın Başkan.
BAŞKAN Bakınız, arkadaşlar,
bundan sonra, herhangi bir konuyla ilgili olarak olmazsa, iktidar,
muhalefet fark etmez, sözleri keseceğim. Böyle bir şey olmaz
yani, böyle bir çalışmayı sürdüremeyiz. Lütfen
(AK Parti
sıralarından alkışlar)
ORHAN ERASLAN (Niğde)
Başlatan kim Sayın Başkan?
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
Başlatan kim Sayın Başkan?
ORHAN ERASLAN (Niğde)
Başlatan kim? O zaman kesmeniz lazımdı.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) Sayın
Badazlının konuşmasında bir tek vakıf kelimesi
geçmiyor beş dakikada. Sayın Badazlının konuşması
burada.
ORHAN ERASLAN (Niğde) Antalya
muhabbetini Sayın Badazlı başlattı.
BAŞKAN Vakıf kelimesi
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
Geçmiyor
Bir tek kelime
BAŞKAN Sayın Kandoğan,
konuşmadınız bu sıralar. Galiba stres bastı
sizi. Lütfen, sakin olunuz.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
Evet, bir tek vakıf kelimesi geçmiyor konuşmasında.
BAŞKAN- Sakin olunuz
Buyurun Sayın Kamacı.
NAİL KAMACI (Antalya) Sayın
Başkan, Sayın Badazlı, sadece Antalyayla ilgili değil,
milletvekillerinin genel konuşmasıyla ilgili de burada
konuşma yaptı. O yüzden, ben bunu şahsıma alıyorum
diğer arkadaşlarım gibi. Çünkü, hiçbir milletvekili
bu yüce makamın bu kürsüsünü boşu boşuna, nafile olsun
diye, boş vakit geçirsin diye harcamaz, zaten harcamamalı
da. O anlamda, Sayın Badazlı, sanıyorum, biraz da
sınırını aşan bir konuşma yaptı.
Değerli arkadaşlar, Sayın
Badazlı, Manavgat Irmağıyla ilgili, arkadaşımız
söyledi, Dokuma, Lara, Ferrokrom ve Karayolları satıldığı
zaman, ağzını açıp da Antalyada kamuoyuna hiçbir
şey söylemedi. Bu anlamda, Sayın Badazlının öncelikle
Antalyanın sorunlarına sahip çıkmasını istiyorum,
yani, milletvekillerine laf atmasını değil.
Değerli arkadaşlar, nedendir
bilinmez, uzunca süreden beri, muhalefet partilerinin konuşmacılarına,
İktidar Partisinden, beş dakikayla sınırlı
olmasına rağmen -dayanılır gibi olmuyor- söz atmalar,
laf atmalar; Konuşmayın, ne gerek var, bu yasa geçsin
Değerli arkadaşlar, nasıl
olsa bu yasa geçecek. Sayınız bu yasanın geçmesine yetiyor;
ama, Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri de, bu yasa üzerinde,
ama önergeyle ama grup adına konuşmalarına devam edecek.
Bunu önleme şansınız yok, ancak İç Tüzükü değiştirirseniz,
aynı bu temel yasa gibi, bunu yapma hakkınız, şansınız
vardır; onu da önümüzdeki dönemlerde yapabilirsiniz.
Değerli arkadaşlar, her
konuşmacı küreselleşmenin güzelliği, özelliği
ve dayanılmaz hafifliğinden bahsediyor burada ve bu yasaların
çıkarılmasının da bir noktasını ona
bağlıyor. Sayın Bakan da, Avrupa Birliğiyle uyum
yasalarıyla ilgili bir yasa olduğu için bundan bahsetti,
Ama, sadece onunla değil, kendi geleneğimizden, kültürümüzden
kaynaklanan hasletlerimiz de var, bunu da yapmak zorundayız.
dedi.
Değerli arkadaşlar, ben,
şunu açıkça söylemek istiyorum: Küreselleşme olgusuna
dünyada Türkiye mi önderlik yapıyor? Türkiye'nin önderlik yaptığı
hiçbir küresel güç yok. Varsa söyleyin, benim bilmediğim. IMFyi
siz mi yönetiyorsunuz? Dünya Bankasını siz mi yönetiyorsunuz?
Avrupa Birliğini siz mi yönetiyorsunuz değerli arkadaşlar?
Yani, onlardan gelen her türlü yasayı
bu Mecliste kabul edeceğiz veya uyum olsun diye. Çok uyduk ya!
Çok uyum sağladık! Neye uyum sağladık acaba? Neye
uyum sağladık? Onlardan gelen yasalara evet diyerek uyum
sağlamaya çalışıyoruz değerli arkadaşlar.
Bunun gibi, Kalkınma Ajansları
geçti, Belediyeler Yasası geçti, İl Özel İdareleri
geçti. Hiç canınız acımıyor mu acaba? Güneydoğuda
bir belediye başkanı, Bu bölgenin madenleri benim olsun,
hidroelektrik santralleri benim olsun. derken, daha fazla onlara,
o yerel özerkliği mi tanımak lazım değerli arkadaşlar?
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Ne
alakası var ya?
NAİL KAMACI (Devamla) Bununla
alakası var. Getirilen bütün yasaların bunlarla alakası
var değerli arkadaşlar.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Karşı
mısın?
NAİL KAMACI (Devamla) Çünkü
küreselleşmeyle ilgili olan bütün yasaların bunlarla ilgisi
var arkadaşlar. Olmaması mümkün değil. Hiçbir devlet,
yabancıların bu kadar mülk alışına izin vermemeli.
Ben, bu yasayı, daha önce
çıkarılan yabancılara mülk satışıyla ilgili,
özel eğitim yasasıyla ilgili yasalarla bir paralellik
içinde görüyorum değerli arkadaşlar. Bu yasa, diğer
yasalarda olduğu gibi yanlış bir yasadır, uygulaması
da getirilmesi de yanlış olmuştur.
Şimdi, Avrupa Birliği
uyum yasaları... 8 Kasım geldi. Önümüzdeki
Bugün veya yarın
bu açıklamalar olacak. Ne getirecek bize? Ne olacak? Ne oldu
şu ana kadar?
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Hâlâ
Avrupa Birliğini kavrayamamışsın!
NAİL KAMACI (Devamla) Bizden
biraz daha fazla istek, talepte bulunuyorlar.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Karşı
mısın?
NAİL KAMACI (Devamla) Dün,
Sayın Başbakan Yardımcısına şunu söyledim:
Siz, bu açıklamaları yapıyorsunuz. 1995ten bu yana burada
milletvekilisiniz. dedim. Neden bir yasa teklifi getirmediniz?
diye sordum. Sayın Bakan, Ben, son dört seneden beri bakanım
burada. dedi.
Ben de şimdi burada soruyorum:
Refah Partisi döneminde, sanıyorum Grubunda etkili bir milletvekiliydi.
Etkili milletvekili olduğu dönemde bu yasaları getirebilir.
O zaman bu yasayı niye getirmedi de şimdi getiriyor? Demek
ki, siyasette bir eksiklik var değerli arkadaşlar. Burası
ile burası arasında fark var. Bunu yapmayın. Yani, iktidar
uğruna bazı şeyleri içinize sindirmek olası değildir.
Sayın Bakan geçmişte yapmadıklarını -belki
içine sindiriyor sindirmiyor, onu bilemiyorum- şimdi yapmayı
göze alabiliyor. Bu, çok doğru bir olay değildir. Bu, çok yanlış
bir olaydır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar
yeter sayısının aranılmasını istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısını
arayacağım.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.10
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.19
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 16ncı Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
1239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
V.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Adalet Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı:
1239) (Devam)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 56ncı maddesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, 56ncı maddeyi tekrar oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısını arayacağım.
56ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir,
karar yeter sayısı vardır.
57nci maddeyi okutuyorum:
Dış İlişkiler Daire
Başkanlığı
MADDE 57-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır. Önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 57. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muharrem
Kılıç Feridun
Baloğlu Mehmet Küçükaşık
Malatya Antalya Bursa
Feridun
Ayvazoğlu Yüksel
Çorbacıoğlu M.
Nuri Saygun
Çorum Artvin Tekirdağ
Ümmet
Kandoğan
Denizli
(A) Dış İlişkiler
Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Dışişleri Bakanlığının
bilgisi altında Genel Müdürlüğün uluslararası kuruluşlarla
ilişki ve işlemlerini yürütmek,
b) Vakıflarla ilgili uluslararası
alandaki gelişmeleri takip etmek,
c) Yurt dışı vakıf
emlak konuları ile ilgili işlemleri yürütmek,
d) Genel Müdürlüğün Avrupa
Birliği ile ilgili yapacağı çalışmaları,
diğer birimlerle koordinasyon sağlayarak yürütmek,
e) Genel Müdürlüğün görev alanına
giren konularda Türkiye'de düzenlenecek uluslararası toplantıların
organizasyonunu yapmak ve buna ilişkin işlemleri yürütmek,
f) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(B) Rehberlik ve Teftiş
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Mülhak, cemaat ve yeni vakıflar
ile esnaf vakıflarının vakfiye ve vakıf senedinde
yazılı şartlara, yürürlükteki mevzuata uygun yönetilip
yönetilmediği, amacı doğrultusunda faaliyette bulunup
bulunmadığı, mallarının ve gelirlerinin vakfiye,
1936 Beyannamesi ve vakıf senedindeki şartlara uygun kullanılıp
kullanılmadığı hususlarını incelemek,
teftiş etmek ve rehberlik yapmak,
b) Vakıf ve iktisadi işletmelerinin
ve iştiraklerinin teftiş ve inceleme işlerini yürütmek,
c) Vakıf müfettişlerinin
araştırma, inceleme ve teftiş sonucu düzenleyecekleri
raporları Başkanlık görüşü ile birlikte Genel Müdürlük
makamına sunmak,
d) Mülhak, cemaat ve yeni vakıfları
ile esnaf vakıflarının teftiş raporları ile
sonuçlarını değerlendirmek ve gerekli işlemleri
yürütmek,
e) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı
hizmetlerinin yürütülmesinde ihtiyaç duyulması durumunda
Genel Müdürün onayı ile taşrada çalışma grupları
oluşturulabilir.
Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı
ile çalışma gruplarının çalışma usul ve
esasları yönetmelikle düzenlenir.
(C) Personel ve Eğitim Dairesi
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlüğün insan gücü
politikası ve planlaması konusunda çalışmalar
yapmak ve tekliflerde bulunmak,
b) Genel
Müdürlük personelinin atama, sicil, disiplin, emeklilik, nakil,
terfi, ücret, sendika ve benzeri özlük hakları işlemlerini
yürütmek,
c) Genel Müdürlük personelinin
hizmet içi eğitim programını hazırlamak, uygulamak
ve değerlendirmek,
d) İç denetimle ilgili hizmetleri
yürütmek,
e) Mevcut mevzuat esasları dairesince
toplu iş sözleşmelerini yürütmek, işçilerin sendika
üyelik durumlarını ve buna ait işlemlerini takip etmek.
f) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(D) İdari İşler Daire
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlük için gerekli
araç, gereç, kırtasiye ve malzemeleri temin etmek, dağıtımını
sağlamak, onarım hizmetlerini yürütmek, kayıtlarını
tutmak ve harcamalara ilişkin tahakkuk işlemlerini yapmak,
b) Genel Müdürlük hizmetleri için
ihtiyaç duyulan taşınır ve taşınmazların
kiralanması işlemlerini yürütmek,
c) Genel Müdürlük hizmet binalarının
temizlik, aydınlatma, ısıtma, bakım, onarım ve
taşıma işlemlerini yürütmek,
d) Konut tahsisi, sağlık
ve sosyal tesislerin kurulması ve yönetilmesi ile ilgili hizmetleri
yürütmek,
e) Genel evrak ve arşiv faaliyetlerini
düzenlemek,
f) Genel Müdürlüğün sivil savunma
ve seferberlik hizmetlerini planlamak ve yürütmek,
g) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(E) Genel Müdürlüğün taşra
teşkilatı ekli (II) sayılı cetvelde gösterilmiştir.
Bu cetvelde yer alan birimlerin kurulup kaldırılmasına,
yer ve bağlantı değişikliklerinin yapılmasına
Genel Müdürlüğün önerisi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Taşra teşkilatının
çalışma usul ve esasları tüzükle belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) Sayın
Başkan
BAŞKAN Siz sonradan imzaladınız
Sayın Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
Olabilir
BAŞKAN Burada bulunan arkadaşlar
varsa, o önergeyi imzalayan arkadaşlar, onlara bir soracağım,
yani, iştirak ediyorlar mı bakalım diye.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) Ben sıramı veriyorum efendim.
BAŞKAN Sayın Baloğlu,
önergenize sonradan Ümmet Kandoğan Bey imza atmış.
Şu anda
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) Evet, konuşmasını kabul ediyorum efendim.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) Katılıyoruz,
izin veriyoruz, Ümmet Bey konuşsun.
BAŞKAN İzin veriyorsanız
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; çok büyük bir mücadele
neticesinde kürsüye çıkma fırsatı bulabildim. Hem Sayın
Meclis Başkan Vekilinin bu tutumunun ne kadar yanlış
olduğunu öncelikle ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
çok önemli bir kanun görüşüyoruz, vakıflarla ilgili bir kanun,
Türkiyeyi ve Türkiye dışındaki insanları ilgilendiren
bir kanun. Böyle bir kanunda böyle bir konuşma yapmak ihtiyacı
hissetmemiştim; ama, şartlar beni zorladı.
Şimdi, demin bir arkadaşımız
vakıflarla ilgili olarak bir önerge lehinde söz aldı -tutanak
elimde- beş dakika konuştu. Konuşmasının içerisinde
bir tek vakıf kelimesi geçmiyor. Yani, bu kanun tasarısıyla
ilgili vermiş olduğu önergeyle ilgili bir tek kelime söz
etmedi, tamamen farklı konular. Sayın Atilla Kartın konuşması,
Sayın Haluk Koçun konuşması ve benim konuşmamla
ilgili, geçmişte yaptığımız konuşmalarla
ilgili bir konuşma yaptı ve bunu söylerken de Millet Meclisinde
milletvekillerinin vakti çalmak için boş ve lüzumsuz konuşmalar
yaptığına örnek vererek bu konuşmayı yaptı.
Şimdi, Sayın Milletvekili
biraz önce dışarı çıkıyordu, dedim ayrılmayın,
ben size bir cevap vereceğim. Gitti. Özellikle kendisinden istirham
ettim ayrılmaması noktasında. Şimdi, benim o kredi
kartlarıyla ilgili konuşmam, iddia ediyorum, bu Mecliste
yaptığım en iddialı konuşmaların başında
olan bir konuşmadır. Tutanakları da getirdim, burada.
Dört konuşma yapmışım ve altına imza atıyorum,
çok iddialı şeyler söylemişim ve o söylediğim
şeyler bugün hayata geçmiş. Bakınız, oradan bir cümle
okumak istiyorum: Altı ay sonra aynı problemle karşı
karşıya kalacağız. Merkez Bankası, akdî faiz
yüzde 4'tür, yüzde 5'tir, yüzde 6'dır derse ne yapacağız?
Soruyorum, yüzde 4, 5, 6 derse akdî ve gecikme faizi? Bir AK Parti milletvekili
diyor ki: Yok, olmaz böyle bir şey!
Şimdi, ben, size soruyorum:
Merkez Bankası akdî faiz oranı kaçtır arkadaşlar,
kaçtır?
İSMAİL BİLEN (Manisa)
Vakıflarla ilgili mi konuşuyorsun?
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) Geleceğim,
vakıflara da geleceğim.
İSMAİL BİLEN (Manisa)
Önerge
Önerge
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) Soruyorum:
Merkez Bankasının akdî faiz ve gecikme faiz oranları
kaçtır? Benim bu söylediğim rakamların üzerinde değerli
milletvekilleri. Ben iddialı bir şekilde bunu söylemişim,
siz itiraz etmişsiniz ve bugün Merkez Bankasının
açıklamış olduğu faiz oranları 5,72. Ben, bu konuşmalarımın
altına tekrar imza atıyorum. Hatta, bir konuşma talebinde
bulanacaktım bunları dile getirmek için, vesile oldu.
Şimdi, Sayın Milletvekili
Badazlı diyor ki: Boş laf edenlere Antalyada laf söyledi
bal kabağı derler. Şimdi, bu beş dakikalık konuşmadan
sonra, bu laf söyledi bal kabağı derler ifadesi tam Sayın
Badazlıyla örtüşüyor, tam örtüşüyor, dört dörtlük örtüşüyor,
dört dörtlük örtüşüyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Yani, siz, bir önerge lehinde çıkıp konuşacaksınız,
bir tek vakıf kelimesi kullanmayacaksınız ve milletvekilleri,
geçmişteki konuşmalarında, Meclisi engellemeyle ilgili
konuşmalar yapmış diye suçlayacaksınız. Tam
laf söyledi bal kabağı derler ifadesi Badazlıyla örtüşüyor.
Değerli milletvekilleri,
şimdi, bu, 57nci maddeyle ilgili olarak verilen bir önerge, son
derece güzel bir önerge. Niçin? Ben de altına imza attım.
Şunun için imza attım: Bakınız, 57nci maddenin (a)
fıkrası Genel Müdürlüğün uluslararası kuruluşlarla
ilişki ve işlemlerini yürütmek, diyor; ama, bu önergede ne
diyor? Dışişleri Bakanlığının bilgisi
altında
Çok güzel bir ibare, son derece yerinde konulmuş
ve mutlaka bu Kanun içerisinde yerleşmesi gereken bir ifade.
Niçin bu öyle? Çünkü, vakıflarla ilgili mesele, sadece yurt
içindeki vatandaşları ilgilendirmiyor, yurt dışında
da -çeşitli seferler dile getirildi bu konu- işte Yunanistandaki
vatandaşlarla ilgili olarak orada da ciddi problemlerin olduğu
dile getirildi. İşte verilen önerge: Dışişleri
Bakanlığının bilgisi altında Genel Müdürlüğün
uluslararası kuruluşlarla ilişki ve işlemlerini
yürütmek ifadesi bir önerge haline getirilmiştir.
Ben, özellikle bütün milletvekillerimizden
bu önergenin bu şekline destek vermenizi istiyorum. Niçin bunu
söylüyorum? Çünkü vakıflar meselesi son derece önemli bir mesele.
Demin de söyledim hem yurt içini hem de yurt dışını
ilgilendiren bir mesele. Böyle bir meselede Dış
İlişkiler Daire Başkanlığının görevini
yürütenlerin, mutlaka, bu konuları, Dışişleri
Bakanlığıyla koordine ederek takip etmesinin faydalı
olacağını ifade ediyor; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum)
Bravo, iyi tespit etmişsiniz.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
İyi değil mi?
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum)
Çok önemliydi. Çok yararlı.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
Önemli tabii.
BAŞKAN Sayın Bakan
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Sayın Kandoğanın
bu talebi, madde içerisinde zaten karşılanıyor (d)
fıkrasıyla efendim. Diğer birimlerle iletişim kurarak
bu işleri yürütme konusunda zaten madde içerisinde var.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
Uluslararası ilişkileri söylüyorum.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Ama, kendisine gene
de teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısı istenmiştir,
karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip Üyeler arasında ihtilaf
vardır, oylamayı elektronik cihazla yapacağım.
Oylama için iki dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
58inci maddeyi okutuyorum:
Danışma ve denetim birimleri
MADDE 58-
BAŞKAN Madde üzerinde iki
adet önerge vardır, önergeleri okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1239 sıra sayılı Vakıflar
Kanunu Tasarısının, 58 inci maddesinin (b) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Selami
Uzun Murat
Yılmazer Abdurrahman
Anik
Sivas Kırıkkale Bingöl
Fahri
Keskin Faruk Anbarcıoğlu
Eskişehir Bursa
b) Rehberlik ve Teftiş
Başkanlığı
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 58. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muharrem
Kılıç Feridun
Baloğlu Mehmet Küçükaşık
Malatya Antalya Bursa
Feridun
Ayvazoğlu Yüksel
Çorbacıoğlu M.
Nuri Saygun
Çorum Artvin Tekirdağ
(A) Genel Müdürlüğün danışma
birimleri şunlardır:
a) Hukuk Müşavirliği,
b) Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı,
c) Strateji Geliştirme Daire
Başkanlığı,
d) Basın ve Halkla
İlişkiler Müşavirliği.
(B) İdari İşler Daire
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlük için gerekli
araç, gereç, kırtasiye ve malzemeleri temin etmek, dağıtımını
sağlamak, onarım hizmetlerini yürütmek, kayıtlarını
tutmak ve harcamalara ilişkin tahakkuk işlemlerini yapmak,
b) Genel Müdürlük hizmetleri için
ihtiyaç duyulan taşınır ve taşınmazların
kiralanması işlemlerini yürütmek,
c) Genel Müdürlük hizmet binalarının
temizlik, aydınlatma, ısıtma, bakım, onarım ve
taşıma işlemlerini yürütmek,
d) Konut tahsisi, sağlık
ve sosyal tesislerin kurulması ve yönetilmesi ile ilgili hizmetleri
yürütmek,
e) Genel evrak ve arşiv faaliyetlerini
düzenlemek,
f) Genel Müdürlüğün sivil savunma
ve seferberlik hizmetlerini planlamak ve yürütmek,
g) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(C) Genel Müdürlüğün taşra
teşkilatı ekli (II) sayılı cetvelde gösterilmiştir.
Bu cetvelde yer alan birimlerin kurulup kaldırılmasına,
yer ve bağlantı değişikliklerinin yapılmasına
Genel Müdürlüğün önerisi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Taşra teşkilatının
çalışma usul ve esasları tüzükle belirlenir.
(D) Genel Müdürlük personeli 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tabidir.
Genel Müdürlükte; Genel Müdür, Genel
Müdür Yardımcısı, Vakıflar Meclisi Üyesi, I. Hukuk
Müşaviri, Rehberlik ve Teftiş Başkanı, Daire
Başkanı, Bölge Müdürü, Hukuk Müşaviri, Müdür, Şube
Müdürü, müfettiş yardımcıları ve müfettişler,
Vakıf Uzmanı, sanat tarihçileri, müze araştırmacıları,
Avukat, Mimar ve Mühendis ile Tekniker kadrolarına atananlar,
kadroları karşılık gösterilmek suretiyle, 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu ve diğer kanunların sözleşmeli
personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine
bağlı olmaksızın sözleşmeli çalıştırılabilir.
Sözleşmeli olarak Genel Müdürlükte
fiilen çalışan personele bu Kanuna ekli (III) sayılı
cetvelde unvanlar itibariyle yer alan taban ve tavan ücretleri arasında
kalmak üzere, Meclis tarafından belirlenecek tutarda aylık
brüt sözleşme ücreti ödenir. Başbakanlık merkez
teşkilatında sözleşmeli olarak çalıştırılan
emsali personelin yararlandığı ücret artışlarından
Genel Müdürlükte çalışan sözleşmeli personel de aynı
usul ve esaslara göre aynen yararlandırılır. Bu personel
T.C. Emekli Sandığı ile ilişkilendirilir. Söz konusu
personele, çalıştıkları günlerle orantılı
olarak (hastalık ve yıllık izinleri dahil), ocak, nisan,
temmuz ve ekim aylarında birer aylık sözleşme ücreti
tutarında ikramiye ödenir. Bunlardan üstün gayret ve çalışmaları
sonucunda emsallerine göre başarılı çalışma
yaptıkları tespit edilenlere Genel Müdürün teklifi, ilgili
Bakanın uygun görüşü üzerine Başbakan onayı ile
haziran ve aralık aylarında birer aylık sözleşme
ücreti tutarına kadar teşvik ikramiyesi ödenebilir. Bu
fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ile
söz konusu personele yapılacak diğer ödemeler Bakanlar
Kurulunca tespit edilir.
Genel Müdürlük merkez ve taşra
teşkilatı kadrolarında çalışan memurlara
(kadro karşılığı sözleşmeli personel hariç)
10/10/1984 tarihli 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulü Hakkında Kanunun 31 inci maddesinde yer alan fazla çalışma
ücreti aynı usul ve esaslara göre ödenir.
(E) Genel Müdür, Rehberlik ve Teftiş
Başkanı, Genel Müdür Yardımcıları, I. Hukuk
Müşaviri, Bölge Müdürleri ile Daire Başkanları ortak
kararnameyle, diğer personel ise Genel Müdür tarafından
atanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Kart, siz mi
konuşacaksınız?
ATİLLA KART (Konya) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
ATİLLA KART (Konya) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 58inci maddeyle ilgili değişiklik
önergesi üzerinde söz almış bulunmaktayım; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
daha evvelki konuşmalarımda da birkaç kez ifade ettim, bu
tasarının esası mütekabiliyet uygulamasının
hangi ölçüde uygulanabileceği noktasında düğümleniyor
diye düşünüyorum. 2nci maddede bu konuda çok net bir düzenleme
yapılmış, doğru. Bu gayet açık, bundan tereddüt
edecek bir şey yok, ama, bu tasarıyı bir bütün olarak değerlendirmemiz
gerekiyor.
Bakın, tasarının 5,
6, 12, 14, 15, 16, 25, 26, 27nci maddeleri ile geçici 7nci maddesi;
bunların hepsi birlikte, bir bütün olarak değerlendirildiği
zaman, 2nci maddedeki mütekabiliyet düzenlemesinin fiilen hiçbir
anlamının olmadığı ortaya çıkıyor.
Burada, şu tabloyu görüyoruz
değerli arkadaşlarım: Aslında, yapılan bu uygulamanın,
58 ve 59uncu Hükûmetin bariz bir özelliği olduğunu, karakteristik
bir özelliği olduğunu görüyoruz. Çünkü, bu hükûmetler döneminde,
58 ve 59uncu hükûmetler döneminde, devletin denetim fonksiyonunun
organize bir şekilde tasfiye edildiğini görüyoruz değerli
arkadaşlarım. Vahim olan durum da budur. Bunu
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) Duyamıyoruz Sayın Başkan.
ATİLLA KART (Devamla) Sayın
Başkanım, Genel Kurulda çok uğultu var.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
lütfen, sükûneti sağlayalım, İktidar ve muhalefet.
Buyurun.
ATİLLA KART (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, biraz evvel de ifade ettiğim gibi, 58 ve
59uncu hükûmetler döneminde, devletin denetim fonksiyonunun tasfiye
edildiğini, ortadan kaldırıldığını
ifade ettim. Bunu, çok yeni bir örnekle bilgilerinize sunmak istiyorum.
Bakın değerli arkadaşlarım,
elimde, Sayıştay Başkanlığının 2005
yılı Hazine İşlemleri Raporu var. 2006 Ekim tarihli
bu rapor değerli arkadaşlarım. Bu raporda yapılan
tespitleri kısaca sizinle paylaşmak istiyorum. Çok
açık bir şekilde, bu Sayıştay Raporunda, değerli
arkadaşlarım, Hazinece verilen teşvik kredilerine
ait muhasebe kayıtlarının hatalı olduğundan
söz ediliyor. Bu rakamın, hatalı olan bu uygulamaların
tutarı nedir biliyor musunuz değerli arkadaşlarım?
Resmî rakamlar ve raporlara dayanarak ifade ediyorum: 2005 yılında
gerçekleştirilen toplam 138 milyon 187 bin 600 YTLlik, yani, 138
trilyonu aşan bir teşvik kredisinin, muhasebe kayıtlarına
yansıtılmadığından söz ediliyor değerli
arkadaşlarım. Bunların, yapılan işlemlerin,
basit bir muhasebe hatası olarak değerlendirilemeyecek
kadar önemli sonuçlar yarattığından söz ediliyor. Hatalı
muhasebe kaydının mali tablolar açısından son derece
ciddi sorunlara yol açtığı ifade ediliyor.
Hazinece verilen teşvik kredileri
ve geri dönüşlerin Hazine Müsteşarlığınca
denetlenmediği ifade ediliyor değerli arkadaşlarım.
Hazine Müsteşarlığının aracı bankalar
aracılığıyla kullandırdığı
teşvik kredilerinin, esasında Hazine alacağı olduğu,
Hazine Müsteşarlığı bütçesinden verilen teşvik
kredilerinin aracı bankalar tarafından ilgili yatırımcılara
kullandırıldığı, her ne kadar bu alacakların
ilgili yatırımcılardan zamanında tahsil edilerek
bütçeye gelir kaydedilmesi sorumluluğunun aracı bankalara
ait olduğu ifade edilmiş ise de, bu sorumluluğun Hazinenin
genel sorumluluğunun devri anlamına gelmeyeceği
ifade ediliyor ve devamında da, bu bankaların şirket
statüsünde olup, ayrı bir tüzel kişiliğe sahip oldukları
ifade ediliyor.
Teşvik ve Uygulama Genel Müdürlüğü
bünyesinde yapılan incelemeler neticesinde, verilen
teşvik kredilerinin geri dönüşlerinin izlenmediği
tespit ediliyor. Bugüne kadar, hangi aracı banka kanalıyla,
hangi yatırımcılara, ne şartlarda kredi verildiği
bilgileri ve verilen bu kredilerin geri dönüşlerine ilişkin
yeterli veriye ulaşılmadığı ifade ediliyor.
Bu maddeyle bağlantılı
olarak, bu düşüncelerimi 59uncu maddede de ifade edeceğim.
Bu aşamada, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1239 sıra sayılı Vakıflar
Kanunu Tasarısının, 58 inci maddesinin (b) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Selami
Uzun (Sivas) ve arkadaşları
b) Rehberlik ve Teftiş
Başkanlığı
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Denetim kavramının, uzun
yıllardır kullanılagelen ve kapsamı daha geniş
olan, yerleşik teftiş kavramıyla değiştirilmesini
sağlamak ve buna göre Tasarıda yapılan değişikliklere
uyum sağlamak için bazı ibareler değiştirilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Değiştirilen önerge istikametinde
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
59uncu maddeyi okutuyorum:
Hukuk Müşavirliği
MADDE 59-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır; önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 59. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muharrem
Kılıç Feridun
Baloğlu Atilla
Kart
Malatya Antalya Konya
Mehmet
Küçükaşık Feridun
Ayvazoğlu M. Nuri
Saygun
Bursa Çorum Tekirdağ
Yüksel
Çorbacıoğlu
Artvin
(A) Hukuk Müşavirliğinin
görevleri şunlardır:
a) Hukuki konular ile hukuki, mali
ve cezai sonuçlar doğuracak işlemler hakkında görüş
bildirmek,
b) Başbakanlıktan veya
diğer kuruluşlardan gönderilen kanun, tüzük ve yönetmelik
tasarılarını hukuki açıdan inceleyerek Genel
Müdürlüğün görüşlerini belirlemek,
c) Genel Müdürlüğün menfaatlerini
koruyucu, anlaşmazlıkları önleyici hukuki tedbirleri
zamanında almak, anlaşma ve sözleşmelerin bu esaslara
uygun olarak yapılmasına yardımcı olmak,
d) Genel Müdürlüğün taraf olduğu
davalarda; gerekli bilgileri hazırlamak ve Genel Müdürlüğü
temsil etmek veya Genel Müdürlükçe hizmet satın alma yoluyla
temsil ettirilen davaları takip ve koordine etmek,
e) Genel Müdürlük ile ilgili kanun,
tüzük ve yönetmelikleri hukuki açıdan incelemek, gerektiğinde
hazırlamak ve gerekli görülecek değişiklikleri teklif
etmek,
f) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(B) Strateji Geliştirme Daire
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Ulusal kalkınma strateji
ve politikaları, yıllık program ve hükümet programı
çerçevesinde Genel Müdürlüğün orta ve uzun vadeli strateji ve
politikalarını belirlemek, amaçlarını oluşturmak
üzere gerekli çalışmaları yapmak.
b) Genel Müdürlüğün görev alanına
giren konularda, performans ve kalite ölçütleri geliştirmek
ve bu kapsamda verilecek diğer görevleri yerine getirmek.
c) Genel Müdürlüğün yönetim
ile hizmetlerin geliştirilmesi ve performansla ilgili bilgi ve
verileri toplamak, analiz etmek, yorumlamak.
d) Genel Müdürlüğün görev alanına
giren konularda, hizmetleri etkileyecek dış faktörleri
incelemek, kurum içi kapasite araştırması yapmak, hizmetlerin
etkinliğini ve tatmin düzeyini analiz etmek ve genel araştırmalar
yapmak.
e) Yönetim bilgi sistemlerine
ilişkin hizmetleri yerine getirmek.
f) Genel
Müdürlüğün kefalet sandığı işlemlerini yürütmek.
g) Genel Müdürlüğün sınai,
ticari, zirai, turizm, sağlık, eğitim, kültür, sosyal
yardım ve diğer alanlarda girişeceği yatırımları
planlamak, gerekli etüt ve projeleri hazırlamak veya hazırlatmak.
h) İşletmelerin ekonomik
kurallar içinde üretimlerini artırıcı mali ve teknik
etütler yapmak, işletme ve iştiraklere ait iş ve işlemleri
yürütmek.
ı) Mazbut vakıflara ait
hesapları tutmak, intifa hakkı işlemlerini yürütmek.
i) Mülhak vakıfların
yıllık kesin hesaplarını incelemek ve tasdik etmek.
j) Dış kaynaklı fonlara
ulaşabilecek projelerin üretilmesini ve uygulamaya geçilmesini
sağlamak.
k) Genel
Müdür tarafından verilecek diğer benzer görevleri yapmak.
(C) İdari İşler Daire
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Genel
Müdürlük için gerekli araç, gereç, kırtasiye ve malzemeleri temin
etmek, dağıtımını sağlamak, onarım
hizmetlerini yürütmek, kayıtlarını tutmak ve harcamalara
ilişkin tahakkuk işlemlerini yapmak,
b) Genel Müdürlük hizmetleri için
ihtiyaç duyulan taşınır ve taşınmazların
kiralanması işlemlerini yürütmek,
c) Genel Müdürlük hizmet binalarının
temizlik, aydınlatma, ısıtma, bakım, onarım ve
taşıma işlemlerini yürütmek,
d) Konut tahsisi, sağlık
ve sosyal tesislerin kurulması ve yönetilmesi ile ilgili hizmetleri
yürütmek,
e) Genel evrak ve arşiv faaliyetlerini
düzenlemek,
f) Genel Müdürlüğün sivil savunma
ve seferberlik hizmetlerini planlamak ve yürütmek,
g) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(D) Genel Müdürlüğün taşra
teşkilatı ekli (II) sayılı cetvelde gösterilmiştir.
Bu cetvelde yer alan birimlerin kurulup kaldırılmasına,
yer ve bağlantı değişikliklerinin yapılmasına
Genel Müdürlüğün önerisi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Taşra teşkilatının
çalışma usul ve esasları tüzükle belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Kart, buyurun.
ATİLLA KART (Konya) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bu tasarının özünde şu özellikler var: Belli gruplar lehine
imtiyaz yaratan özellikler var, vakıf kavramının niteliğini
değiştiren, vakıf kavramını ticari şirkete
dönüştüren özellikler var ve bütün bunların devamında,
vakıfların denetimini etkisiz hale getiren bir anlayış
var, bir süreç var. Bunu biraz evvelki maddede Sayıştay raporuyla
somut olarak anlatmaya gayret etmiştim. Bunu bu maddede de sürdürmek
ve Vakıflar Tasarısıyla bunun bağlantısını
kurmak istiyorum değerli arkadaşlarım.
Bakın, Hazine Müsteşarlığının
uygulamalarından, harcamalarından söz ediyorum; en üst
düzeydeki harcama biriminden söz ediyorum değerli arkadaşlarım.
Bu birimin harcamalarının
bile denetim altında olmadığı, kontrol altında
olmadığı, verilen teşvik kredilerinin dönüşünün
sağlanamadığı Sayıştay raporuyla tespit
ediliyor. Devletin denetim fonksiyonu anlamında söylüyorum,
bundan daha vahim bir tablo olamaz değerli arkadaşlarım.
Bakın ne deniyor: Gerek aktarılan
kredinin Hazine bütçesinin borç verme tertibinden gerçekleştirilmesi
gerekse kredinin ikraz şartlarının (ayrı bir ikraz
anlaşması olmasa bile) mevzuatta açıkça belirlenmesi
sebebiyle aktarılan kaynak Hazine alacağıdır.
Muhasebe Yönetmeliğinde de bu işlemler Hazine alacağı
olarak düzenlemiştir.
Teşvik kredilerinin geri dönüşünün
Başbakanlık Merkez Saymanlığına yapılması
yine hatalı bir uygulamadır.
Teşvik kredilerinin izlenmesine
yönelik yeterli denetim mekanizması işletilmemiştir,
işletilememiştir.
Bunlar, değerli arkadaşlarım
2006 yılına ait Sayıştay Raporunda düzenlenmiş
olan hükümler.
Şimdi, böyle bir düzenlemeden
sonra şu sonuçları görmemiz gerekiyor, şu sonuçları
değerlendirmemiz gerekiyor: Böyle bir uygulama -Vakıflar
Tasarısıyla da bağlantılı olarak söylüyorum-
devletin denetim fonksiyonunun tasfiye edilmesi anlamına
gelmez mi? Bu süreç, ne vahimdir ki, devletin resmî harcamalarının
kayıt dışı hale gelmesi anlamına gelmez mi?
Bunu, burada, Hükûmet adına yetkili kimse, çıkıp kamuoyuna,
bu konuda, açık bir şekilde, somut bir şekilde, demagoji
yapmadan, olayı başka boyutlara çekmeden açıklamalıdır
değerli arkadaşlarım. Bu konuda kamuoyunun açık
bir şekilde ve ivedi olarak tatminkâr bir şekilde bilgilendirilmesi
gerekmektedir.
Bakın, değerli arkadaşlarım,
getirilen tasarının 80inci maddesiyle, yeni tasarının
80inci maddesiyle -biraz evvel sözünü ettiğim ve denetimi
işlevsiz hale getiren 7-8 maddeyle bağlantılı olarak
söylüyorum- bu maddeyle, 277 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
kaldırılıyor. Bu fıkra hükümleri kaldırıldığı
içindir ki, bu süreçten sonra, artık, Türk hukuk sisteminin içinde
yer almayan ve yabancılara Türkiyede vakıf kurma hakkını
veren, fiilen ve doğrudan vakıf kurma hakkını veren
bir süreci başlatmış oluyoruz. Bunu, 5inci maddeyle
çok net bir hale getirmiş oluyoruz.
Bu düzenlemeyle, yapılan bu
düzenlemeyle, hangi tür hukuki ve fiilî sonuçlar doğuracağı
belli olmayan bir süreci de başlatmış oluyoruz. Tasarıdaki
metin, bu şekliyle, yabancılara Türkiyede, Türk Medeni Kanunu
hükümlerine göre vakıf kurma hakkını da tanımaktadır;
ancak, bu haliyle, hukuki ve fiilî sonuçları itibarıyla,
ucu açık pek çok sorunu da, pek çok tartışmayı da, pek
çok ihtilafı da başlatmış oluyoruz değerli arkadaşlarım.
Bu değerlendirmelerle, Genel
Kurulu bir kez daha duyarlı davranmaya davet ediyor ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
60ıncı maddeyi okutuyorum:
Rehberlik ve Denetim Başkanlığı
MADDE 60-
BAŞKAN Madde üzerinde iki
adet önerge vardır. Önergeleri geliş sıralarına
göre okutup aykırılık durumlarına göre işleme
alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1239 sıra sayılı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 60 ıncı maddesinin madde
başlığında ve madde metninde yer alan Rehberlik ve
Denetim Başkanlığı ibarelerinin Rehberlik ve
Teftiş Başkanlığı olarak değiştirilmesini,
birinci fıkrasının giriş cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini, aynı fıkranın
(c) bendinde yer alan Vakıf denetçilerinin ibaresinin Müfettişlerin
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı,
Genel Müdürün emri veya onayı üzerine, Genel Müdürlüğün
merkez ve taşra kuruluşları ile ilgili olarak Genel Müdür
adına teftiş, inceleme ve soruşturma işlerini yürütür,
ayrıca aşağıdaki görevleri yapar:
Faruk
Anbarcıoğlu Fahri
Keskin Murat
Yılmazer
Bursa Eskişehir Kırıkkale
Mücahit
Daloğlu Abdurrahman
Anik Hikmet Özdemir
Erzurum Bingöl Çankırı
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1239 sıra
sayılı Vakıflar Kanun Tasarısının 60
ıncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Feridun
Ayvazoğlu Mehmet
Küçükaşık Muharrem
Kılıç
Çorum Bursa Malatya
M.
Nuri Saygun Feridun
Baloğlu
Tekirdağ Antalya
Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı
Madde 60- Rehberlik ve Teftiş
Başkanlığı, Genel Müdürün emri veya onayı üzerine
Genel Müdür adına aşağıdaki görevleri yapar:
a) Genel Müdürlüğün merkez kuruluşları
ile taşra kuruluşlarının her türlü işlemleri
ile ilgili olarak teftiş, inceleme ve soruşturma işlerini
yürütmek,
b) Mülhak, cemaat ve yeni vakıfların
vakfiye ve vakıf senedinde yazılı şartlara, yürürlükteki
mevzuata uygun yönetilip yönetilmediği, amacı doğrultusunda
faaliyette bulunup bulunmadığı, mallarının
ve gelirlerinin vakfiye, 1936 Beyannamesi ve vakıf senedindeki
şartlara uygun kullanılıp kullanılmadığı
hususlarını incelemek, denetlemek ve rehberlik yapmak,
c) Vakıfların işletmelerinde
ve sermayesinin % 50 sinden fazlasına sahip olduğu şirketlerde
gerektiğinde inceleme yapmak,
d) Denetim elemanlarının
araştırma, inceleme ve denetim sonucu düzenleyecekleri
raporları daire görüşü ile birlikte Genel Müdürlük makamına
sunmak,
e) Mülhak, cemaat ve yeni vakıfların
iç denetim raporları ile sonuçlarını değerlendirmek
ve gerekli işlemleri yürütmek,
f) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak,
Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı
hizmetlerinin yürütülmesinde ihtiyaç duyulması durumunda
Genel Müdürün onayı ile taşrada çalışma grupları
oluşturulabilir.
Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının
kuruluş esasları ile Müfettişlerin çalışma
usul ve esasları tüzükle düzenlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Saygun, buyurun.
MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
görüşülmekte olan Vakıflar Yasa Tasarısının
60ıncı maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önergeye
yönelik söz almış bulunuyorum; bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
şu anda görüşmekte olduğumuz 60ıncı maddenin
bu yasa tasarısı içerisinde çok özel, çok önemli bir yeri
var, çünkü 60ıncı madde Rehberlik ve Denetim Başkanlığının
düzenlenmesine yönelik. Rehberlik ve Denetim Başkanlığının
daha önceki uygulamalarda ve yasalardaki yeri Teftiş Kurulu.
Teftiş Kurulunun gerek kurulması gerek özlük hakları
gerek denetleme hak ve yetkilerinin kendine ait bir yasayla tanzim
ettiği hepimizin malumu. Ancak, bu yasal düzenlemeyle birlikte,
Teftiş Kurulunu Denetleme Başkanlığı haline
getirip, aldık, Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı
bir kurum haline getirdik.
Değerli arkadaşlarım,
Vakıflar Genel Müdürlüğünün kendi bünyesi altındaki
bir kurumun ne kadar özerk olabileceği, ne kadar denetim konusunda
hassas olabileceği tartışma götürür bir durum.
Şunu unutmayalım: Vakıflar
Genel Müdürlüğü, tarihten milletimize miras olarak bırakılmış
olan vakıfları idare ve temsil etmesi nedeniyle bir emanetçi
kurumdur, tarihimizi, geçmişimizi emanet ettiğimiz bir
kurumdur. Bu kurumda denetlemenin esas olduğu, ciddi, saygın
ve düzenli bir denetlemenin mutlaka gerekliliği şarttır.
Ancak, bu maddede yapılan düzenlemeyle, ne yazık ki, bu kurum
bu hak ve yetkisinden, bu anlayışından çok uzaklaşmıştır.
Değerli arkadaşlarım,
sadece 60ıncı madde değil, biraz evvel İktidar
Partisinin milletvekillerinden konuşma yapan Sayın Badazlı,
ders verir gibi, bu yasanın ne mahiyette olduğunu ve bizim
de ne anlamsız iddialarda bulunduğumuzu söyledi. Hatta,
bir süre de sözü, zannediyorum kastını da aştı ve
layıkı veçhile söz söylemeyenlere o yörede bir laf söylenirmiş
laf söyledin bal kabağı şeklinde
Yani, bu tabirin ne
kadar saygın, bu kürsüye ne kadar uygun olduğu konusunda
takdiri siz değerli Meclis üyelerine ve bu sözü sarf eden değerli
arkadaşımıza bırakıyorum. Ona bu yönde bir
cevap verme ihtiyacı duymuyorum. Ama, şunu da bilelim: Bu
kürsüden sözlerimizi sarf ederken biraz daha titiz, biraz daha dikkatli
olmamız gerektiğine inanıyorum.
Efendim, biz bu yasayla ilgili birçok
değişiklik önerdik. Bunların bir tanesi bu 60ıncı
maddeydi. Fikret Beyin anlattığı gibi değil. Biz,
aklıselim, doğru, samimi ve tutarlı iddialarda bulunduk.
Burada anlattık, Rehberlik ve Denetim Başkanlığının
özerk bir yapısı olması gerektiğini ifade ettik,
denetim müessesesinin ancak ve ancak özerk bir yapısı olursa
ciddi, sağlıklı bir denetim görevi yapabileceğini
anlattık. Ama, getirildi, Genel Müdürlüğe bağlandı.
Şimdi, Genel Müdürlüğe bağlı bir kurumda ne derece
denetim olacağının takdiri sizlere ait.
Değerli arkadaşlarım,
sadece bu değil, bakın, bizim talep ettiğimiz birkaç
şey daha var. Mesela, 52nci maddenin (e) fıkrasında, Hayır
İşleri Daire Başkanlığının görevlerini
sayarken uluslararası kuruluşlarla iş birliği
yapmak diye bir ibare var. Ama, bu işi yapacak olan kurul Hayır
İşleri Daire Başkanlığı.
Değerli arkadaşlarım,
bir taraftan da Dış İlişkiler Daire Başkanlığı
kurduk. Vakıflar Genel Müdürlüğünün bünyesinde
Dış İlişkiler Daire Başkanlığı
var. Şimdi, Dış İlişkiler Daire Başkanlığı
durur iken, uluslararası kuruluşlarla iş birliği
yapma düzenlemesinin ve görevinin Hayır İşleri Daire
Başkanlığına verilmiş olmasının hiçbir
haklı mazereti olamaz. Biz bunu da söyledik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Saygun, konuşmanızı tamamlayınız.
MEHMET NURİ SAYGUN (Devamla)
Bunun ilgili başkanlığın bünyesine dahil edilmesini
söyledik. Ama, bu iddiamız da, ne yazık ki, gerektiği
şekilde kabul görmedi ve yasada böyle bir yanlışlık
daha var.
Yasada bundan başka ne yanlışlıklar
var derseniz, özellikle Dış İlişkiler Daire Başkanlığına
yönelik yurt içindeki ve yurt dışındaki vakıf ve
üst kurullarıyla, bilimsel, sosyal, kültürel etkinlikler düzenlemek
konusunda, gene 56ncı maddenin (ı) fıkrasında,
Kültür ve Tescil Daire Başkanlığı yetkilendirilmiş.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
bir kez daha aynı şeyi, izin verirseniz, dikkatinize sunmak
istiyorum: Yurt içi ve yurt dışındaki vakıf ve üst
kuruluşlarıyla, bilimsel, kültürel, sosyal etkinlikler
düzenlemek. Şimdi, mademki yurt dışındaki vakıflarla
bir iletişim kurulacak, o zaman gene aynı noktaya geliyoruz,
gene Dış İlişkiler Daire Başkanlığının
görev ve yetkisine bu görevlendirmeyi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Saygun, sağ olun.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1239 sıra sayılı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 60 ncı maddesinin madde
başlığında ve madde metninde yer alan Rehberlik ve
Denetim Başkanlığı ibarelerinin Rehberlik ve
Teftiş Başkanlığı olarak değiştirilmesini,
birinci fıkrasının giriş cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini, aynı fıkranın
(c) bendinde yer alan Vakıf denetçilerinin ibaresinin Müfettişlerin
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı,
Genel Müdürün emri veya onayı üzerine, Genel Müdürlüğün
merkez ve taşra kuruluşları ile ilgili olarak Genel Müdür
adına teftiş, inceleme ve soruşturma işlerini yürütür,
ayrıca aşağıdaki görevleri yapar.
Fahri
Keskin (Eskişehir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Takdire bırakıyoruz
efendim.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe :
Tasarının 60. maddesi
mevcut haliyle, Genel Müdürlüğün ve Genel Müdürlük Personelinin
işlemleri hakkında yapılacak inceleme, soruşturma
ve teftiş işlerini kapsamamaktadır. 5018 Sayılı
kanunun, iç denetçilerin görevini düzenleyen 64. maddesinde iç
denetçilerin genel olarak; hataların önlenmesi, risk ve zayıflıkların
belirlenmesi, iyi uygulama örneklerinin yaygınlaştırılması,
yönetim sistemlerinin ve süreçlerinin geliştirilmesi amacıyla
denetim yapacak olması ve inceleme soruşturma yetkilerinin
olmaması, Sayıştayın dış denetim yapacak
olması nedeniyle Genel Müdürlüğün ve Genel Müdürlük personelinin
iş ve işlemleri üzerinde inceleme, soruşturma ve teftiş
işlerinin Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı
tarafından yapılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
61inci maddeyi okutuyorum:
Strateji Geliştirme Daire
Başkanlığı
MADDE 61-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 61. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yüksel
Çorbacıoğlu Mehmet
Küçükaşık Muharrem
Kılıç
Artvin Bursa Malatya
Feridun
Ayvazoğlu Feridun
Baloğlu M. Nuri
Saygun
Çorum Antalya Tekirdağ
(A) Strateji Geliştirme Daire
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Ulusal kalkınma strateji
ve politikaları, yıllık program ve hükûmet programı
çerçevesinde Genel Müdürlüğün orta ve uzun vadeli strateji ve
politikalarını belirlemek, amaçlarını oluşturmak
üzere gerekli çalışmaları yapmak.
b) Genel Müdürlüğün görev alanına
giren konularda, performans ve kalite ölçütleri geliştirmek
ve bu kapsamda verilecek diğer görevleri yerine getirmek.
c) Genel Müdürlüğün yönetimi
ile hizmetlerin geliştirilmesi ve performansla ilgili bilgi
ve verileri toplamak, analiz etmek, yorumlamak.
d) Genel Müdürlüğün görev alanına
giren konularda, hizmetleri etkileyecek dış faktörleri
incelemek, kurum içi kapasite araştırması yapmak, hizmetlerin
etkinliğini ve tatmin düzeyini analiz etmek ve genel araştırmalar
yapmak.
e) Yönetim bilgi sistemlerine
ilişkin hizmetleri yerine getirmek.
f) Genel Müdürlüğün kefalet
sandığı işlemlerini yerine yürütmek.
g) Genel Müdürlüğün sınai,
ticari, zirai, turizm, sağlık, eğitim, kültür, sosyal
yardım ve diğer alanlarda girişeceği yatırımları
planlamak, gerekli etüt ve projeleri hazırlamak veya hazırlatmak.
h) İşletmelerin ekonomik
kurallar içinde üretimlerini artırıcı mali ve teknik
etütler yapmak, işletme ve iştiraklere ait iş ve işlemleri
yürütmek,
ı) Mazbut vakıflara ait
hesapları tutmak, intifa hakkı işlemlerini yürütmek,
i) Mülhak vakıfların
yıllık kesin hesaplarını incelemek ve tasdik etmek,
j) Dış kaynaklı fonlara
ulaşabilecek projelerin üretilmesini ve uygulamaya geçirilmesini
sağlamak.
k) Genel Müdür tarafından verilecek
diğer benzer görevleri yapmak.
(B) Genel Müdürlüğün yardımcı
hizmet birimleri şunlardır:
a) Personel ve Eğitim Dairesi
Başkanlığı,
b) İdari İşler Daire
Başkanlığı.
(C) Genel Müdürlük personeli 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tabidir.
Genel Müdürlükte; Genel Müdür, Genel
Müdür Yardımcısı, Vakıflar Meclisi Üyesi, 1. Hukuk
Müşaviri, Rehberlik ve Teftiş Başkanı, Daire
Başkanı, Bölge Müdürü, Hukuk Müşaviri, Müdür, Şube
Müdürü, müfettiş yardımcıları ve müfettişler,
Vakıf Uzmanı, sanat tarihçileri, müze araştırmacıları,
Avukat, Mimar ve Mühendis ile Tekniker kadrolarına atananlar,
kadroları karşılık gösterilmek suretiyle, 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu ve diğer kanunların sözleşmeli
personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine
bağlı olmaksızın sözleşmeli çalıştırılabilir.
Sözleşmeli olarak Genel Müdürlükte
fiilen çalışan personele bu Kanuna ekli (III) sayılı
cetvelde unvanlar itibarıyla yer alan taban ve tavan ücretleri
arasında kalmak üzere, Meclis tarafından belirlenecek tutarda
aylık brüt sözleşme ücreti ödenir. Başbakanlık merkez
teşkilatında sözleşmeli olarak çalıştırılan
emsali personelin yararlandığı ücret artışlarından
Genel Müdürlükte çalışan sözleşmeli personel de aynı
usul ve esaslara göre aynen yararlandırılır. Bu personel
T.C. Emekli Sandığı ile ilişkilendirilir. Söz konusu
personele, çalıştıkları günlerle orantılı
olarak (hastalık ve yıllık izinleri dahil), ocak, nisan,
temmuz ve ekim aylarında birer aylık sözleşme ücreti
tutarında ikramiye ödenir. Bunlardan üstün gayret ve çalışmaları
sonucunda emsallerine göre başarılı çalışma
yaptıkları tespit edilenlere Genel Müdürün teklifi, ilgili
Bakanın uygun görüşü üzerine Başbakan onayı ile
haziran ve aralık aylarında birer aylık sözleşme
ücreti tutarına kadar teşvik ikramiyesi ödenebilir. Bu
fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ile
söz konusu personele yapılacak diğer ödemeler Bakanlar
Kurulunca tespit edilir.
Genel Müdürlük merkez ve taşra
teşkilatı kadrolarında çalışan memurlara
(kadro karşılığı sözleşmeli personel hariç)
10/10/1984 tarihli ve 3056 sayılı Başbakanlık
Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulü Hakkında Kanunun 31 inci maddesinde yer alan fazla çalışma
ücreti aynı usul ve esaslara göre ödenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Saygun.
MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; gene,
Vakıflar Yasa Tasarısının bu kez 61inci maddesiyle
ilgili söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, bir kez daha
yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
demin sözümü tamamlayamamıştım, yarım kalmıştı.
Tabii, bu yarım kalmanın da özel bir gerekçesi var. Biz bu yasayla
ilgili iddialarımızı, aslında, Meclis İç Tüzüğünün
belirlediği şekilde, maddelerle ilgili konuşma yapmak
suretiyle ifade edebilseydik, sanıyorum, hem yarım kalma
sıkıntısını yaşamayacaktık hem de
kendimizi daha iyi ifade edecektik. Ama, temel yasa olarak buraya
geldiği için, önergelerle kendimize edinebildiğimiz süre
de kısıtlı olduğu için, ancak, bu şekilde ifade
etme şansını buluyoruz.
Şimdi, bu temel yasayla ilgili
de çok kısa bir şey söylemek istiyorum izin verirseniz. Bugün
Adalet Komisyonunda Türk Ticaret Kanun Tasarısı görüşüldü.
Şimdi, bu tasarının yarın öbür gün Meclise gelmesi
halinde temel yasa olarak gelmesi kuvvetle muhtemel. 1.535 maddelik
bir yasa, gerçekten bir temel yasa. Yani, onun bir temel yasa olarak
buraya gelmesini anlamak mümkün. Meclisin daha sağlıklı
çalışmasını temin için de bunu anlamak mümkün,
ama, bir Vakıflar Yasasının bir temel yasa olarak ele
alınmasının gerekçesini, bir hukukçu olarak anlamakta
zorlanıyorum ve sanıyorum bu yöndeki uygulamanın
pek de haklı tarafı yok.
Değerli arkadaşlarım,
az evvel bir şey söylüyordum, bu yasadaki yanlışlıklardan
bahsediyordum ve özellikle Dış İlişkiler Daire
Başkanlığının görevleriyle ilgili olan hususlarda,
yasada, ne yazık ki, başka daire başkanlıklarına
görev verildiğinden bahsediyordum. İşte, Hayır
İşleri Daire Başkanlığı, Dış
İlişkiler Daire Başkanlığının görev
sahasına şu düzenlemeyle tecavüz etmiş durumda. Efendim,
Kültür ve Tescil Daire Başkanlığına verilen görevlerle
Dış İlişkiler Daire Başkanlığının
görev sahasına gene tecavüz edilmiş durumda.
Şimdi, hal böyle olunca bu Vakıflar
Yasasını
Değerli Milletvekili Arkadaşım
geçen gün konuşmasında da bahsetmişti çok mükemmel,
çok güzel bir düzenleme demiştiniz, duydum, doğru hatırlıyorsam.
Size söylüyorum Ekrem Bey.
Şimdi, bu kadar güzel bir düzenlemede,
bu kadar mükemmel bir yapılanmada niye o zaman bu ve benzeri eksiklerimiz
var değerli arkadaşlarım? Sadece bunlar değil, daha
sonra, maddelerine sıra geldiğinde gene sizlere ifade etmeye
çalışacağım, bu ve benzeri daha birçok hata var.
Şimdi, bütün bu hataları
görmezlikten gelerek efendim, bizim yaptığımız
yasa doğrudur mantığı, bizi, yarın öbür gün,
bu ülkede bu yasalar yaşama geçtikten sonra uygulamalarını
da çok ciddi sıkıntıya sokacak. Bunu zaman gösterecek.
Umarım bu sıkıntıları yaşamayız;
ama, elimizde çok net bir örnek var. Özellikle Adalet Komisyonunda görev
alan AKPli arkadaşlarım bunu gayet iyi biliyorlar. Bir Türk
Ceza Kanunu getirdik, Türk Ceza Kanununu kaç defa değiştirdik.
Şimdi, bir Vakıflar Yasasını
bu şekilde çıkaracağız. Yani, sizin baskın oylarınızla
bu yasa bir şekilde çıkacak, ama, korkarım, çok da uzun
bir süre sonra değil, kısa bir süre sonra, biz, bir şekilde
bu yasayı alacağız getireceğiz ve burada değişikliklere
tabi tutacağız.
Değerli arkadaşlarım,
bu yönde bir Meclis çalışmasının verimliliği
de olmaz, sağlıklılığı da olmaz. Bunu defalarca
söyledim, ama, bir kez daha söyleme ihtiyacı duyuyorum.
Gene bir hususa dikkatlerinizi
çekmek istiyorum. Değerli arkadaşlarım, bu Rehberlik
ve Denetim Başkanlığı, 68inci maddeye göre -henüz
daha o maddeye ulaşmadık ama- genel müdürün teklifi ve
başbakanın onayıyla gerçekleşiyor. Yani, eski tabirle,
biz teftiş kurulunu genel müdürün teklifi ve başbakanın
onayıyla hayata geçiriyoruz, oraya başkanı böyle
atıyoruz. Ama, aynı maddede, bakıyorum, genel müdür,
genel müdür yardımcıları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Saygun, konuşmanızı tamamlayınız.
MEHMET NURİ SAYGUN (Devamla)
Tamam Başkanım.
genel müdür, genel müdür yardımcıları,
I. hukuk müşaviri ve bölge müdürü ortak kararnameyle atanıyorlar.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
bir hukuk müşaviri, bir bölge müdürü, bir genel müdür yardımcısının,
Vakıflar Genel Müdürlüğünün teşkilat yapısı
içinde mutlaka bulunması gerekir, yapacakları görevler
de önemlidir, ama, teftiş kurulu başkanlığını
eski tabirle, yani bu tabirle denetim kurulu başkanını
bu müesseseyle atamayıp da genel müdürün teklifi, Başbakan
veya önereceği bakanın onayıyla atama yoluna gitmek,
görevler arasında bir dengesizlik, görevler arasında bir
sahiplenmemeyi ortaya çıkarıyor. Bu sahiplenmemenin bedeli
de, süreç içinde, Vakıflar Yasasının uygulanmasında
ve vakıfların denetiminde, ne yazık ki sık sık
huzurlarımıza gelecek diye düşünüyorum.
Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
62nci maddeyi okutuyorum:
Basın ve Halkla İlişkiler
Müşavirliği
MADDE 62.-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır; okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 62. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Nuri Saygun Feridun
Baloğlu Mehmet
Boztaş
Tekirdağ Antalya Aydın
Muharrem
Kılıç Feridun
Ayvazoğlu Mehmet Küçükaşık
Malatya Çorum Bursa
Yüksel
Çorbacıoğlu
Artvin
(A) Basın ve Halkla
İlişkiler Müşavirliğinin görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlüğün saydam
bir yapıya kavuşturulması amacıyla, Genel Müdürlüğün
kimliği, misyonu, vizyonu, çalışma alanı ve faaliyetleri
ile vakıfların çalışma ve faaliyet alanları konusunda
kamuoyunu bilgilendirmek,
b) Genel Müdürlüğün çalışmalarına
ve yürüttüğü projeler ile faaliyetlerine ilişkin kamuoyunun
bilgilendirilmesi amacıyla, görsel ve yazılı basın
organlarıyla iletişim kurmak, Genel Müdürlüğe
ilişkin enformasyon niteliğindeki bilgileri derlemek,
bunları Genel Müdürlük adına haberleştirerek kitle
iletişim araçları kanalıyla kamuoyuna duyurulmasını
sağlamak,
c) Genel Müdürlük ile ilgili duyuru,
bülten, bildiri, açıklama şeklinde derlenmiş her türlü
haberin medya planını hazırlayarak, bu planı uygulamak,
d) Genel Müdürlüğün kamuoyu
nezdinde tanıtımının yapılabilmesi amacıyla,
çalışmalarının ve kurumsal kimliğin tanınması
ve hatırlanır olmasına yönelik reklam ve tanıtım
stratejilerini belirlemek, bunların uygulamaya geçirilmesini
sağlamak,
e) Genel Müdürlük adına, tanıtım
amacıyla, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri
ve üniversiteler ile ortak organizasyonlar planlamak, yayın
faaliyetlerinde bulunmak, tanıtıcı broşür,
afiş gibi görsel tanıtım araçları oluşturarak,
bunların hedeflenen kitlelere ulaşmasını
sağlamak,
f) 4982 sayılı Bilgi Edinme
Hakkı Kanunu çerçevesinde bilgi edinme hakkını kullanmak
isteyen vatandaşların bilgi almasını kolaylaştıracak
şekilde organize olmak, bu kapsamda, ilgili birimler ile bilgi
edinme hakkını kullanan vatandaş arasında koordinasyon
görevini yürütmek,
g) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(B) Genel Müdürlük personeli 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tabidir.
Genel Müdürlükte; Genel Müdür, Genel
Müdür Yardımcısı, Vakıflar Meclisi Üyesi, I. Hukuk
Müşaviri, Rehberlik ve Teftiş Başkanı, Daire
Başkanı, Bölge Müdürü, Hukuk Müşaviri, Müdür, Şube
Müdürü, müfettiş yardımcıları ve müfettişler,
Vakıf Uzmanı, sanat tarihçileri, müze araştırmacıları,
Avukat, Mimar ve Mühendis ile Tekniker kadrolarına atananlar,
kadroları karşılık gösterilmek suretiyle, 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu ve diğer kanunların sözleşmeli
personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine
bağlı olmaksızın sözleşmeli çalıştırılabilir.
Sözleşmeli olarak Genel Müdürlükte
fiilen çalışan personele bu Kanuna ekli (III) sayılı
cetvelde unvanlar itibarıyla yer alan taban ve tavan ücretleri
arasında kalmak üzere, Meclis tarafından belirlenecek tutarda
aylık brüt sözleşme ücreti ödenir. Başbakanlık merkez
teşkilatında sözleşmeli olarak çalıştırılan
emsali personelin yararlandığı ücret artışlarından
Genel Müdürlükte çalışan sözleşmeli personel de aynı
usul ve esaslara göre aynen yararlandırılır. Bu personel
T.C. Emekli Sandığı ile ilişkilendirilir. Söz konusu
personele, çalıştıkları günlerle orantılı
olarak (hastalık ve yıllık izinleri dahil), ocak, nisan,
temmuz ve ekim aylarında birer aylık sözleşme ücreti
tutarında ikramiye ödenir. Bunlardan üstün gayret ve çalışmaları
sonucunda emsallerine göre başarılı çalışma
yaptıkları tespit edilenlere Genel Müdürün teklifi, ilgili
Bakanın uygun görüşü üzerine Başbakan onayı ile
haziran ve aralık aylarında birer aylık sözleşme
ücreti tutarına kadar teşvik ikramiyesi ödenebilir. Bu
fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ile
söz konusu personele yapılacak diğer ödemeler Bakanlar
Kurulunca tespit edilir.
Genel Müdürlük merkez ve taşra
teşkilatı kadrolarında çalışan memurlara
(kadro karşılığı sözleşmeli personel hariç)
10/10/1984 tarihli ve 3056 sayılı Başbakanlık
Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulü Hakkında Kanunun 31 inci maddesinde yer alan fazla çalışma
ücreti aynı usul ve esaslara göre ödenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Baloğlu,
buyurun.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Vakıflar
Yasa Tasarısının 62nci maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Madde, Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
konusunu düzenliyor. Tabii, Vakıf Yasasını bir devrim
gibi tanıttığı için İktidar Partisi -zaten,
her şeyi devrim olarak algılıyorlar- öncelikle, bu devrim
kavramını bir tartışmak ve çözüme kavuşturmak
gerektiğini düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım,
biliyorsunuz, devrim, hızlı, köklü ve nitelikli değişiklikler
kavramıdır. Şimdi, AKP İktidarının yaptığı
her girişimi devrim olarak nitelerseniz kendinizle çelişkiye
düşersiniz. Daha önceki anlamlarıyla söylersek, inkılap
ya da ihtilal. Ben, AKPnin bu konuda ne düşündüğünü öğrenmek
istiyorum. Çünkü, her girişiminizin temelinde bu devrim kavramını
bir unsur olarak dikkate alıyorsunuz, öne getiriyorsunuz.
Şimdi, tarihte köylü devrimcileri
vardır; Emiliano Zapata bunlardan biridir. Yoksul köylüye dayanarak
bir devrim gerçekleştirmiştir ve Meksikada kısmen başarı
kazanmıştır.
Nikaraguada Sandinist hareket,
temelde bir köylü hareketidir, zamanla kent gerillasına dönüşmüştür,
başarılı olmuştur.
Biliyorsunuz, Daniel Ortega daha
önce seçimle göreve geldi, kaybetti. Demokratik yoldan birkaç gün
önce tekrar göreve geldi, Devlet Başkanı seçildi. Bu vesileyle,
kendisine yeni görevinde başarılar diliyorum. Bunun da
sizin açınızdan başarılı bir örnek olacağını
umut ediyorum. Fakat, sizin devrimcilik anlayışınızın
kentlerden köylere doğru yansıyan bir kentli devrimci anlayışı
mı, yoksa, kırsal alanda gelişen, kırsaldan gelişerek
kentleri ele geçirmeye çalışan, onları kuşatmaya
çalışan bir devrimci anlayışı mı olduğunuzu
bugüne kadar sözcüleriniz hiç açıklamadılar.
Şimdi, ben, Türk Dil Kurumu Sözlüğüne
bakıyorum, devrim, belli bir alanda hızlı, köklü ve nitelikli
değişiklik olarak niteleniyor.
Şimdi, siz, bu Vakıflar Kanununu
hızlı, köklü ve nitelikli bir değişiklik olarak niteliyor
musunuz? Hızlılık konusundaki başarınızı
kabul etmek zorundayım. Bir temel yasa kavramı geliştirdiniz,
hiç kimse konuşmadan birtakım yasaları tamamlamaya
çalışıyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım,
Sayın Fikret Badazlıya da değinmek istiyorum; çünkü,
kendisi bu devrimcilik anlayışının mümtaz simalarından
birisidir Antalyada. Tanımlamasına katılmıyorum,
yani Sayın Badazlının Antalyada birtakım bal kabaklarının
milletvekili seçildikleri biçiminde anlaşılabilecek
sözlerini ben hiç doğru bulmadım. Antalyada bu tür konuşanların
ağzına biber sürerler, acı biber sürerler. Sayın
Badazlı buraya gelmelidir ve bu sözünü geri almalıdır.
Ben, Antalyadaki gerek AKP milletvekillerini gerek Cumhuriyet
Halk Partisi milletvekillerini gerekse geçmişte milletvekilliği
yapmış çok sayıda arkadaşımızı bu tanım
altında değerlendirmesini kabul edemem.
Değerli arkadaşlarım,
buraya gelmeden önce 3 tane önemli ismin devrim konusundaki düşüncelerini
de araştırdım. Bunlardan birisi Ordinaryüs Profesör
Sadi Irmaktır. Sadi Irmak, çok önce, 1967de, devrim kavramı
üzerine çok ayrıntılı bir kitap yazdı. Şimdi,
buradan çıkıyorsunuz, şu kapıdan çıktığınız
zaman bu Meclisin ilerisinde bir bölüm var kütüphane yazıyor
kapısında. Ben, zaman zaman oraya gitmemiz gerektiğini
düşünüyorum. Yani, bunu da kimseyi zorlamak anlamında veya
sizi veya kendi arkadaşlarımı rahatsız etmek
için söylemiyorum. İş takibi dışında, günlük
meşgaleler dışında da, bizim milletvekili olarak
zaman zaman kütüphaneye gitmemiz gerekiyor. Birkaç günden beri
orada çalışıyorum bu devrim kavramı üzerine ve bunu
yaparken de çok ilginç notlar gördüm. Bu konuşma süresi içinde
bunları tamamlayamayabilirim, ama sanıyorum daha sonraki
konuşmalarda birtakım ek görüşleri de gündeme getireceğim.
Şimdi, buradan, size ilginç
bir nokta soracağım, özellikle Bayram Özçelikin çok ilgi
duyduğu, çünkü kendisi gerçekten kırsal bölgelerde bu devrim
hareketinde zaman zaman rol almış bir arkadaşımızdır.
Şimdi, arkadaşlar
FİKRET BADAZLI (Antalya) Reform
diyebiliriz.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) O sizin tercihiniz reform diyebilirsiniz ama, bal kabağı
demeyin Sayın Badazlı.
FİKRET BADAZLI (Antalya)
Bal kabağı, Antalyada
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) Hayır, şimdi zamanımı bana harcatmayın
lütfen.
Şimdi, arkadaşlar, Hocamız,
millet egemenliği ve hukuk devleti kavramı içinde devrim
anlayışını uzun uzun anlatmış ve özellikle
bir örnek veriyor devrimcilerin nasıl olması gerektiği
konusunda. Mustafa Kemalden bir örnek veriyor, diyor ki: Erzuruma
atanan bir vali hakkında Mustafa Kemal bilgi almak istedi. Paşanın,
Mustafa Kemalin endişe duyduğunu, o validen korktuğunu
falan veya endişe duyduğunu sandı bir dadaş,
şunu söyledi: Paşam ne merak ediyorsun, o adam, nasıl olsa
Trabzondan buraya Kop Dağından geçerek gelecektir. Bu kadar
şüpheli adamsa biz yolda bu işi hallederiz demiş. Mustafa
Kemal Paşa da demiş ki Biz, mücadeleye işte bu tür kanunsuz
davranışlara son vermek için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Baloğlu.
FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa)
Dersimizin konusu devrimcilik oldu bugün!..
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Şimdi, yani, şunu söylüyor,
diyor ki Mustafa Kemal Paşa: Biz, mücadeleye işte bu tür
kanunsuz hareketlere son vermek için başladık. Devrimin
en sıcak şartlarında bile, Anadolu ihtilalinin en zor
günlerinde bile bunu söylüyor.
Mustafa Kemal Paşa devrimin
en zor günlerinde, ülke Kurtuluş Savaşı verirken bunu
söylüyor, siz, burada bir temel yasa kavramı altında bizi
konuşturmuyorsunuz. Ondan sonra, ben burada geliyorum, değişiklik
önergesi veriyorum, değişiklik önergesini de beğenmiyorsunuz
ve o nedenle, o fırsattan yararlanarak konuşmaya çalışıyorum.
O nedenle, beni anlayışla karşılamanızı
umuyorum.
Son olarak, Sayın Doğan Avcıoğlunun
da bu konuda bir kitabı var -ama, zamanım kalmadı- kendisi
bir dönemin çok iddialı bir devrimci yazarıydı. Kütüphanede
kitabın aslı var, 1971 basımdır, 612 numaralı
sıraya kayıtlı, onu okumanızı öneriyorum.
Devrimci olmaya karar verdiğinize göre, devrimcilerden ders
almaya ihtiyacınız olduğunu da düşünüyorum.
Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Evet, Sayın Baloğlunun
önerdiği kitaplar umarım sizin de hoşunuza gitmiştir.
Sayın Baloğlu, kütüphanede
var mı bu kitaplar efendim?
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) Var efendim.
BAŞKAN Arkadaşlarımız
yarın okusunlar!
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) Ama, şu anda bulamazsınız. Asılları
benim büromda, yarın iade edeceğim.
BAŞKAN Anladım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Özel.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, (c) bendinin
ikinci satırında her tür ibaresinin her türlü olması
lazım; bir yazım eksikliği var.
BAŞKAN Tamam, gerektiği
şekilde düzeltilecektir.
Teşekkür ediyorum.
Maddeyi Komisyon Başkan Vekilinin
söylediği şekilde düzeltilerek kabulünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; saat 19.30da toplanmak üzere birleşime
ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.27
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.35
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 16ncı Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
Danışma Kurulunun bir
önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
Buyurun:
VII.
- ÖNERİLER
A)
DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1.-
Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No: 205 Tarihi: 8.11.2006
Gelen Kâğıtlar Listesinde
yayımlanan ve dağıtılan 1257 sıra sayılı,
Devlet Mezarlığı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri
Komisyonu Raporunun, 48 saat geçmeden Gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
Kısmının 5 inci sırasına alınarak diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi
ve 8.11.2006 Çarşamba günkü (bugün) Birleşimde bu işin görüşmelerinin
bitimine kadar çalışma süresinin uzatılmasının,
Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca
uygun görülmüştür.
Sadık
Yakut
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
V.
Eyüp
Fatsa Kemal
Anadol
AK
Parti Grubu Başkanvekili CHP
Grubu Başkanvekili
Muzaffer
Kurtulmuşoğlu
Anavatan Partisi Grubu
Başkanvekili
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, 1239 sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
V.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Adalet Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı:
1239) (Devam)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
63üncü maddeyi okutuyorum:
Yardımcı hizmet birimleri
MADDE 63-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 63. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Küçükaşık Mehmet
Boztaş Muharrem
Kılıç
Bursa Aydın Malatya
M.
Nuri Saygun Feridun
Baloğlu Feridun Ayvazoğlu
Tekirdağ Antalya Çorum
Yüksel
Çorbacıoğlu
Artvin
(A) Genel Müdürlüğün yardımcı
hizmet birimleri şunlardır:
a) Personel ve Eğitim Dairesi
Başkanlığı,
b) İdari İşler Daire
Başkanlığı.
(B) Personel ve Eğitim Dairesi
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlüğün insan gücü
politikası ve planlaması konusunda çalışmalar
yapmak ve tekliflerde bulunmak,
b) Genel müdürlük personelinin
atama, sicil, disiplin, emeklilik, nakil, terfi, ücret, sendika ve
benzeri özlük hakları işlemlerini yürütmek,
c) Genel Müdürlük personelinin
hizmet içi eğitim programını hazırlamak, uygulamak
ve değerlendirmek,
d) İç denetimle ilgili hizmetleri
yürütmek,
e) Mevcut mevzuat esasları dairesince
toplu iş sözleşmelerini yürütmek, işçilerin sendika
üyelik durumlarını ve buna ait işlemlerini takip etmek,
f) Genel Müdürlük tarafından
verilen diğer benzer görevleri yapmak.
(C) İdari İşler Daire
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlük için gerekli
araç, gereç, kırtasiye ve malzemeleri temin etmek, dağıtımını
sağlamak, onarım hizmetlerini yürütmek, kayıtlarını
tutmak ve harcamalara ilişkin tahakkuk işlemlerini yapmak,
b) Genel Müdürlük hizmetleri için
ihtiyaç duyulan taşınır ve taşınmazların
kiralanması işlemlerini yürütmek,
c) Genel Müdürlük hizmet binalarının
temizlik, aydınlatma, ısıtma, bakım, onarım ve
taşıma işlemlerini yürütmek,
d) Konut tahsisi, sağlık
ve sosyal tesislerin kurulması ve yönetilmesi ile ilgili hizmetleri
yürütmek,
e) Genel evrak ve arşiv faaliyetlerini
düzenlemek,
f) Genel Müdürlüğün sivil savunma
ve seferberlik hizmetlerini planlamak ve yürütmek,
g) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(D) Genel Müdürlüğün taşra
teşkilatı ekli (II) sayılı cetvelde gösterilmiştir.
Bu cetvelde yer alan birimlerin kurulup kaldırılmasına,
yer ve bağlantı değişikliklerinin yapılmasına
Genel Müdürlüğün önerisi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Taşra teşkilatının
çalışma usul ve esasları tüzükle belirlenir.
(E) Genel Müdürlük görevlerinin
gerektirdiği uzmanlık hizmetleri, Vakıf Uzmanı
ve Uzman yardımcılarından oluşan meslek personeli
eliyle yürütülür.
Vakıf Uzman Yardımcılığına
atanabilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
48 inci maddesinde sayılanlara ek olarak aşağıdaki
şartlar aranır:
a) En az dört yıllık
eğitim veren yurt içi veya bunlara denkliği Yükseköğretim
Kurulu tarafından onaylanmış yurt dışındaki
fakülte veya yüksek okullardan mezun olmak,
b) Merkezi sistemle yapılacak
memur seçme sınavında başarılı olmak veya Vakıflar
Genel Müdürlüğünde en az on yıl hizmetinin bulunması
ve son altı yıl sicil notunun yetmiş ve üzeri olması,
c) Kamu Personeli Yabancı
Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (B) düzeyinde başarılı
olmak,
d) Genel Müdürlükçe yapılacak
sınavda başarılı olmak,
e) Genel Müdürlükçe yapılacak
sınavın yapıldığı tarihte otuz yaşını
doldurmamış olmak.
Vakıf Uzman Yardımcılığına
atananlar, üç yıl çalışmak, olumlu sicil almak ve hazırlayacağı
tezin kabul edilmesi kaydıyla açılacak Vakıf Uzmanı
mesleki yeterlilik sınavına girme hakkını kazanırlar.
Sınavda başarılı olanlar Vakıf Uzmanı
olarak atanırlar. İkinci sınavda da başarılı
olamayanlar durumlarına uygun memur kadrolarına atanırlar.
Vakıf Uzman Yardımcılığı
sınavı, eğitim programları ve süresi, tez hazırlama,
mesleki yeterlik sınavı ile çalışma usul ve esasları
yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Ayvazoğlu,
buyurun.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir sona
doğru yaklaşılıyor. Bu sona isim verecek olursak,
görüşmekte olduğumuz Vakıflar Yasası Tasarısının
süreci; isim olarak da, artık, yüce Meclisin vermiş olduğu
ismin dışında kamuoyumuz buna nasıl bir isim verir,
zaman gösterecektir; ama, bir şeyin sonuna doğru yaklaşıyoruz
ve bu son, diliyoruz ve istiyoruz ki, şu ana kadar bizim yaptığımız
konuşmalarda belirtmiş olduğumuz endişeleri
haklı çıkartmaz.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, bu sona yaklaşırken, tasarının 63üncü
maddesiyle huzurunuzdayız. 63üncü maddenin özü Yardımcı
hizmet birimleri şeklinde adlandırılıyor ve iki
fıkra halinde, İnsan Kaynakları Daire Başkanlığı,
Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
bu sona geldiğimizde şu olacaktır: Toplam, ülkemizde
vakıf sayısı, mazbutlarıyla, mülhaklarıyla,
yeni vakıflarıyla 46.510 adede ulaşmış durumdadır
ve bu vakıflara yapılan, bu tasarıyla yapılacak
olan gelişmelerden sonra ortaya çıkacak manzaralardan
çok çarpıcı olanları hep konuşuldu burada, söylendi,
ama, belli başlı olanlar gerçekten hepimizi tarih önünde büyük
sorumluluk altına sokacaktır, büyük vebal altına sokacaktır.
Geliniz, bu tasarıyı -son maddelerine kadar hep çağrı
yapacağız, söyleyeceğiz, anlatacağız- lütfen
çekiniz. Bu tasarıya neden Cumhuriyet Halk Partisi bu kadar dirençli
bir şekilde karşı çıkıyor diye, elinizi vicdanınıza
koyunuz ve tarafsız bir şekilde, objektif bir şekilde,
siyasetten uzak bir şekilde lütfen düşününüz.
Bugüne kadar bu tasarıyla getirilen
yeniliklere bakıldığında, bizler, Türk ulusu olarak,
Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak sanki yabancılara hiçbir
hak vermemişiz, yabancılar, ülkemizde yaşayan
azınlıklar sanki bizden daha geri bir vatandaşlık
statüsünde ve daha geri haklara sahipmiş gibi, bu tasarıyla,
bırakınız Anayasanın 10uncu maddesindeki
eşitlik ilkesini yan yana getirmeyi, bizim vatandaşlarımız
Türkiyede, kendi ülkesinde ikinci sınıf vatandaş haline
dönüştürülecektir. Bunu iddia ediyoruz. Bunu, getirilecek
olan Vakıflar Yasasındaki hükümlerin hayata geçirilmesiyle
daha da net bir şekilde göreceğimizi iddia ediyoruz.
Daha önce Tapulama Kanunundaki
değişiklikle yabancılara toprak satışı,
toprak verilmesiyle ilgili yasanın üç kez Anayasa Mahkemesinden
dönüşüne rağmen yine de bizim, yabancılara olanak vermek
suretiyle toprak satışını daha verimkâr bir halde
yabancılara sunmuş olmamızı bir tarafa bırakalım,
bir de karşımıza şimdiye kadar tabiat varlıkları
şeklinde tarihî eser niteliğine dönüşmüş vakıflara
ait eserleri ve varlıkları yabancıların sunumuna
bir noktada bahşediyoruz. Geliniz bundan vazgeçelim değerli
arkadaşlarım.
Bunun devamında, Vakıflar
Genel Müdürlüğü veya hazineye bugüne kadar intikal eden taşınmazların
hemen hemen tümü cemaat vakıfları adına geçecektir
bu tasarıdan sonra. Bundan kimse kaçınamayacaktır.
1974teki, Yargıtayın vermiş olduğu karar hiçe sayılacaktır
ve bunun devamında Türk Medeni Kanunumuza göre her zaman geçerli
olan bir hüküm olduğunu biliyoruz. Nedir bu hüküm? Son mirasçı
devlettir. Şimdiye kadar nam-ı müstear ve nam-ı mevhum
adlarına kayıtlı olan vakıfların, taşınmazların
şimdiye kadarki sahipleri artık devlet de olamayacaktır
ve o isimleri geçen kavram ve takma ad olarak adlandırılan
bu vakıflara geçecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ayvazoğlu,
konuşmanızı tamamlayınız.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
Kimi kiliseler, kimi manastırlar, şimdiye kadar ülkemizin
sınırları içerisinde kalmış olan bu vakıf
eserlerimiz, maalesef, yabancılara bu şekilde sunulacaktır.
O nedenle, değerli arkadaşlar,
bir kez daha oturup bunları ciddi bir şekilde tartışalım,
ciddi bir şekilde bu tasarıya neden bu şekilde karşı
çıkıldığını -kendi kendimize- bizden ayrı
bir yerde tartışınız, bizden ayrı bir yerde birilerine
sorunuz. Bizlere, şimdiye kadar görülüyor ki, inanmadınız,
inanmıyorsunuz, ama, gerçekten soracağınız kişilerin,
kurumların, tarafsızlığından şüphe etmediğiniz
kuruluşların, aynı şekilde bizim şimdiye kadar
inatla iddia ettiğimiz endişeleri taşıdığını
anlayacaksınız, ama, iş işten geçmiş olacak.
Geliniz, iş işten geçmeden bunları bir kez daha düşünelim
diyorum, bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Ayvazoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
64üncü maddeyi okutuyorum:
İnsan Kaynakları Daire
Başkanlığı
MADDE 64-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 64. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini az ve teklif ederiz.
M.
Nuri Saygun Mehmet
Boztaş Feridun Ayvazoğlu
Tekirdağ Aydın Çorum
Muharrem
Kılıç Feridun
Baloğlu Mehmet Küçükaşık
Malatya Antalya Bursa
Yüksel
Çorbacıoğlu
Artvin
(A) Personel ve Eğitim Dairesi
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlüğün insan gücü
politikası ve planlaması konusunda çalışmalar
yapmak ve tekliflerde bulunmak,
b) Genel Müdürlük personelinin
atama, sicil, disiplin, emeklilik, nakil, terfi, ücret, sendika ve
benzeri özlük hakları işlemlerini yürütmek,
c) Genel Müdürlük personelinin
hizmet içi eğitim programını hazırlamak, uygulamak
ve değerlendirmek,
d) İç denetimle ilgili hizmetleri
yürütmek,
e) Mevcut mevzuat esasları dairesince
toplu iş sözleşmelerini yürütmek, işçilerin sendika
üyelik durumlarını ve buna ait işlemlerini takip etmek.
f) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(B) Müfettiş Yardımcısı
olabilmek için:
a) 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanununun 48 inci maddesinde sayılan şartlara sahip olmak,
b) Üniversitelerin dört yıllık
eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi
ve idarî bilimler, mimarlık, mühendislik fakülteleri mezunu
olmak veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından
kabul edilmiş yurt içi ve yurt dışındaki yükseköğretim
kurumlarından mezun olmak,
c) Sağlık durumunun, her
türlü iklim ve yolculuk koşullarına elverişli olduğunu
sağlık kurulu raporu ile belgelemek,
d) Merkezi sistemle yapılacak
memur seçme sınavında başarılı olmak,
e) Genel Müdürlük tarafından
yapılacak yarışma sınavında başarılı
olmak,
f) Yarışma sınavının
yapıldığı tarihte otuz yaşını doldurmamış
olmak
gerekir.
Müfettiş Yardımcılığında
en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak şartıyla
açılan mesleki yeterlik sınavında başarılı
olanlar Müfettiş kadrosuna atanırlar.
Yapılacak yarışma
ve yeterlik sınavının şekli ve uygulama esasları
yönetmelikle belirlenir.
Yapılacak mesleki yeterlik
sınavına girmeye hak kazandığı halde geçerli
mazereti olmaksızın sınava girmeyenler, yapılan
iki sınavda da başarılı olamayanlar veya Müfettiş
Yardımcılığı süresi içerisinde olumsuz sicil
alanlar bu unvanlarını kaybederler ve durumlarına uygun
memur kadrolarına atanırlar.
(C) Vakıflar Genel Müdürlüğünün
190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname eki (I) sayılı cetvelde yer alan kadroları
iptal edilerek bu cetvelden çıkarılmış, ekli (I)
sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek aynı
Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvele Vakıflar
Genel Müdürlüğü olarak eklenmiştir.
(D) Genel Müdürlüğün merkez
ve taşra teşkilatının her kademedeki idarecileri;
yapmakla yükümlü bulundukları hizmet ve görevleri Genel Müdürün
ve üst amirlerinin emir ve direktifleri doğrultusunda mevzuata,
plan ve programlara uygun yürütmekten sorumludur.
(E) Genel Müdür ve her kademedeki
yöneticiler hukuksal sınırlarını açıkça belirlemek
şartıyla yetkilerinden bir kısmını astlarına
devredebilirler.
Yetki devri uygun araçlarla ilgililere
duyurulur.
Yetki devri devredeni sorumluluktan
kurtarmaz.
(F)
Mazbut ve mülhak vakıfların vakfiyelerindeki şartlar
doğrultusunda, ilgililerin hakları saklıdır. Bu
hakların kullanılmasına ilişkin usul ve esaslar tüzükle
düzenlenir.
(G) Mülhak vakıflarda vakıf
yönetimine karşı açılan, mülkiyet ve intifa hakkı
iddiasını taşıyan davalarda vakıf yönetimi
ile Genel Müdürlük birlikte hasım gösterilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Ayvazoğlu,
buyurun.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum)
Sayın Başkan, teşekkür ederiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; az önce de belirtmiş olduğumuz çekinceleri
bir kez daha vurguladıktan sonra, aynı tasarının
64üncü maddesinde Yardımcı hizmet birimleri adı altındaki
İnsan Kaynakları Daire Başkanlığı 64üncü
maddeyle tarifini buluyor. Tabii, 64üncü maddeye bakıldığında
bu Dairenin, Daire Başkanlığının görevlerini
yine, fıkra şeklinde, belirtiyor. Tabii, bunların belirtilmiş
olmasıyla bu maddenin ve maddenin yer aldığı tasarının
özünün ne olduğuna bakıldığında eksikliklerinin
alabildiğine olduğunu görmekteyiz.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
bu tasarı Vakıflar Yasası Tasarısı şeklinde.
Peki, vakıf denildiğinde, vakfın tarifinin şimdiye
kadar bütün konuşmacı arkadaşlarımız tarafından
vurgulandığı, yapıldığı gerçeğinin
karşısında hemen aklımıza şu geliyor:
Biz ülkemizde yaşıyoruz. Ülkemizde yaşadığımız
sürece ülkemizin geçmişiyle yüz yüze geliyoruz, geleceğiyle
yüz yüze geleceğiz ve geleceğimize miras bırakacağız.
Bize bugüne kadar bırakılan miraslardan en büyüğü
Türkiye Cumhuriyetidir ve Türkiye Cumhuriyetinin Misakımillî
sınırlarıyla çizilmiş olan sınırlar içerisinde
bulunan bütün değerlerdir. Bu değerlerin içerisinde sosyal
değerler, insanlarımızın -hangi etnik kökene sahip
olursa olsun- hep birlikte aynı duygu ve düşünceyi, aynı
ulusal duyguları yaşayabilmesi önem taşımaktadır.
Zaten bir ulusu ulus yapmanın özünde de bu vardır. Manevi duygular
dediğimiz bütün değerlerin birleşmesiyle aynı
hedefe yönelen topluluklar ulus adını almaktadır. Böyle
bir ulusun evlatları olmaktan dolayı da hepimiz gurur ve
onur duyuyoruz ve tarihimizle yüz yüze geldiğimizde de tarihimizde
hiçbir şekilde gocunacak tarafımız olmadığını
da biliyoruz. Bunu en son Fransa Parlamentosunda kabul edilen Ermeni
Yasasıyla ilgili görüşmelerde Türkiye Büyük Millet Meclisi
olarak hepimiz gösterdik. Hepimiz, Türkiye Cumhuriyeti içerisinde,
bu devletin sınırları içinde yaşayan Türk ulusuna
mensup kişiler olarak Fransız Meclisine tepkimizi aynı
duygularla dile getirdik. Bu, ulus olmanın, ulus olabilmenin
özelliklerinden birini en belirgin bir şekilde dünya çapında
göstermemiz açısından önemli bir örnektir değerli arkadaşlarım.
Bu çerçevede olmak üzere, bize
bırakılan mirasların içerisinde, eserler dediğimiz,
tarihî eserler dediğimiz, eski eserler dediğimiz bütün
eserlerle biz de iç içe yaşıyoruz. Bunlar görüşülürken
vakıf eserlerinin de asırlara dayalı, asırlardan
gelen eserler olduğunu, eserler manzumesi olduğunu görüyoruz.
Fakat, burada bir eksikliği daha Hükûmete iletmek durumunda
kaldık. Şöyle ki: Vakıf eserleri denildiğinde,
yıllara, asırlara dayanan, bizlere intikal eden miraslar
olduğunu biliyoruz, söylüyoruz.
Peki, yine, aynı şekilde,
Kültür Bakanlığı bünyesinde tabiat varlıklarının
korunmasıyla ilgili bizim bir yasamız var. Bu yasanın
kapsamındaki kültür ve tabiat varlıklarının bu
eserlerle bağlantılı bir şekilde, paralel bir
şekilde ele alınıp bu tasarıya getirilebilmesi
olanağı da varken, bunun gözden çıkartılması,
göze alınmaması, tartışılmaması ve Kültür
Bakanlığıyla bu konuda belirli diyalogların
sağlanmamış olması ve tasarıya da aynı
şekilde yansımamış olması büyük bir eksikliktir.
Kaldı ki, tabiat ve kültür varlıklarına
ilişkin olmak üzere, Türkiye çapındaki bütün eserlerin, tabiri
yerindeyse, sarı levhalı bütün eserlerin şimdiye kadar
sahiplerinin, mirasçılarının ne gibi sıkıntılar
çektiği gerçeğini de yaşıyoruz. Böyle bir yasaya
Kültür ve tabiat varlıklarıyla ilgili yasanın da aynı
şekilde -madem öyle- masaya yatırılıp, tartışılıp,
tasarı halinde, geniş kapsamlı ele alınmasında
büyük faydalar sağlanacaktır. Bu da bir eksiklik olarak, tasarıda
gözükmüyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Ayvazoğlu,
konuşmanızı tamamlayınız.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
Keşke bu tasarı yapılırken, kültür ve tabiat varlıklarıyla
ilgili olmak üzere, o kanun da masaya yatırılsaydı ve
Kültür Bakanlığıyla ve ilgili birimlerle, üniversitelerimizle,
aynı şekilde bunların sıkıntılarını,
sahiplerinin sıkıntılarının ne olduğunu,
ne olabildiğini, çözüm noktasını, Yüksek Anıtlar
Kurulunun vermiş olduğu kararların da eksikliğini
ve hatalarını göz önüne aldığımızda, bunları
da gidermiş olurduk.
Tabii, hata derken, oradaki kurul
üyesi arkadaşlarımızı da biz burada suçlamış
değiliz. O hataların, eksikliklerden dolayı kaynaklanan
hatalar olarak kabul edilmesi gerekir diye düşünüyoruz. Bunlar
da ele alınabilirdi. Hiç olmazsa bu eksiklik de bu sayede giderilebildiği
ölçüde giderilebilirdi. Yoksa, onlar da getirilerek
Vakıf
eserlerinin başına geldiği gibi, yabancılara,
onlara da peşkeş çekelim gibi bir yasa getireceksek hiç getirmeyelim
daha iyi olur idi diye düşünüyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyeler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
65inci maddeyi okutuyorum:
Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı
MADDE 65-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 65. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Feridun
Baloğlu Mehmet
Boztaş Mehmet Küçükaşık
Antalya Aydın Bursa
M.
Nuri Saygun Muharrem
Kılıç Feridun
Ayvazoğlu
Tekirdağ Malatya Çorum
Yüksel
Çorbacıoğlu
Artvin
(A) İdari İşler Daire
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlük için gerekli
araç, gereç, kırtasiye ve malzemeleri temin etmek, dağıtımını
sağlamak, onarım hizmetlerini yürütmek, kayıtlarını
tutmak ve harcamalara ilişkin tahakkuk işlemlerini yapmak,
b) Genel Müdürlük hizmetleri için
ihtiyaç duyulan taşınır ve taşınmazların
kiralanması işlemlerini yürütmek,
c) Genel Müdürlük hizmet binalarının
temizlik, aydınlatma, ısıtma, bakım, onarım ve
taşıma işlemlerini yürütmek,
d) Konut tahsisi, sağlık
ve sosyal tesislerin kurulması ve yönetilmesi ile ilgili hizmetleri
yürütmek,
e) Genel evrak ve arşiv faaliyetlerini
düzenlemek,
f) Genel Müdürlüğün sivil savunma
ve seferberlik hizmetlerini planlamak ve yürütmek,
g) Genel Müdür tarafından verilen
diğer benzer görevleri yapmak.
(B) Müfettiş Yardımcısı
olabilmek için:
a) 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanunun 48 inci maddesinde sayılan şartlara sahip olmak,
b) Üniversitelerin dört yıllık
eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi
ve idari bilimler, mimarlık, mühendislik fakülteleri mezunu
ol-mak veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından
kabul edilmiş yurt içi ve yurt dışındaki yükseköğretim
kurumlarından mezun olmak,
c) Sağlık durumunun, her
türlü iklim ve yolculuk koşullarına elverişli olduğunu
sağlık kurulu raporu ile belgelemek,
d) Merkezi sistemle yapılacak
memur seçme sınavında başarılı olmak,
e) Genel Müdürlük tarafından
yapılacak yarışma sınavında başarılı
olmak,
f) Yarışma sınavının
yapıldığı tarihte otuz yaşını doldurmamış
olmak,
gerekir.
Müfettiş Yardımcılığında
en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak şartıyla
açılan mesleki yeterlik sınavında başarılı
olanlar Müfettiş kadrosuna atanırlar.
Yapılacak yarışma
ve yeterlik sınavının şekli ve uygulama esasları
yönetmelikle belirlenir.
Yapılacak mesleki yeterlik
sınavına girmeye hak kazandığı halde geçerli
mazereti olmaksızın sınava girmeyenler, yapılan
iki sınavda da başarılı olamayanlar veya Müfettiş
Yardımcılığı süresi içerisinde olumsuz sicil
alanlar bu unvanlarını kaybederler ve durumlarına uygun
memur kadrolarına atanırlar.
(C) Vakıflar Genel Müdürlüğünün
190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname eki (I) sayılı cetvelde yer alan kadroları
iptal edilerek bu cetvelden çıkarılmış, ekli (I)
sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek aynı
Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvele Vakıflar
Genel Müdürlüğü olarak eklenmiştir.
(D) Bir sözleşme mevcut olmasa
dahi, Genel Müdürlük menfaatinin olması kaydıyla hangi
aşamada olursa olsun;
a) Genel Müdürlük ile diğer kamu
kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişiler arasında
çıkan hukuki ihtilafların anlaşma ve sözleşme değişikliği
ile neticelendirilmesinde Meclis,
b) Maddi ve hukuki sebeplerle takibinde
veya yüksek dereceli mahkemelerce incelenmesini istemekte fayda
umulmayan dava ve icra takiplerinden vazgeçilmesi, bir hakkın
tanınması, menfaatin terkininde otuzbin Türk Lirasına
kadar Genel Müdür, bu miktarı aşanlarda Meclis,
yetkilidir.
Genel Müdür bu yetkisini kısmen
veya tamamen Genel Müdür yardımcılarına ya da I. Hukuk
Müşavirine devredebilir.
Bu maddenin uygulanmasına
ve miktarların tespitine ilişkin hususlar Meclisçe belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ayvazoğlu.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
65inci maddeye geldik. Bu Vakıflar Yasa Tasarısının
65inci maddesinde de Destek Hizmetleri Daire Başkanlığından
bahsediliyor ve bunun görevlerinden söz ediliyor.
Tabii, sona adım adım yaklaşıyoruz.
Durum onu gösteriyor ki, bu tasarı da İktidar tarafından
yüce Meclise nasıl getirildiyse, yine, İktidar milletvekilleri
tarafından da aynı şekilde yasalaştırılacaktır.
Durum bunu gösteriyor. Bu konuda Allaha şükür kimsenin endişesi
yok.
Tabii, sondan sonraki gelişmeler
ve ondan sonraki sorunlar önemli. O sorunları da şimdiden
biz sizlere göstermeye çalıştık, bunları anlatmaya
çalıştık. O nedenle tartışıyoruz, o nedenle
konuşuyoruz, bunu kamuoyuyla paylaşıyoruz ve o, sonunda,
yine diliyoruz ve istiyoruz ki, ülkemiz için ve ülkemizde yaşayan
insanlarımız için, Türkiye Cumhuriyetine mensup, Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarımız için iyi olur, kötü olmaz.
Aksine, bu toplumu da, az önce dediğimiz şekilde, yabancıları
birinci sınıf vatandaş, bizleri de, dileriz, geride
olan vatandaşlar sınıfına sokmaz. Tabii ki bu, farkında
olmadan olabilecek ihtimaller ve tehlikeler diye söz ediyoruz bunları.
Yoksa, olacaktır diye hiçbirimiz istemeyiz, istemiyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
ülkemiz
Osmanlı döneminden bugüne kadar, hoşgörü içerisinde
yaşamış ve ulus olarak birliğimizi, bütünlüğümüzü
hep ön planda tutmuş bir milletin evlatları olarak hepimiz
buradayız ve ülkemizde yaşayan insanlarımızın
da duygu ve düşünceleri aynı şekildedir.
BAŞKAN Bir dakika Sayın
Ayvazoğlu.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
arkada oturan arkadaşlar, lütfen yüksek sesle konuşmayalım.
Buyurun.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
Ve bu hoşgörülü ulusumuzun yapısı, geçmişiyle
ve şimdikiyle değişen bir şey olmadığını
görüyoruz, bundan da kıvanç duyuyoruz. Ülkemizde yaşayan
Hıristiyanları, Musevileri, Süryanileri, Kaldanileri,
alabildiğince belli dinlere mensup topluluklar geçmişte
nasıl barış içerisinde yaşadı ise, cumhuriyet
rejimi döneminde de barış içerisinde, özgürlükler içerisinde
yaşamaya devam edegelmişlerdir. Ama, elbette, biz, ülkemizde,
Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşları olarak ve sınırları
içerisinde yaşayan bütün insanlar olarak hepimiz Müslümanlık
dinini kabul etmiş olmaktan dolayı da ayrı bir gurur
ve kıvanç duyuyoruz. Biz, kesinlikle şu söyleyeceklerimizin
o insanların mensubu olan dinlerine karşıymış
gibi algılansın şeklinde istemeyiz, bu söylemlerimizi
kesinlikle o şekilde istemeyiz.
Ama değerli arkadaşlarım,
ben, buna benzer soruları aynı şekilde Sayın Bakanımıza
da dün sormuştum. Gerçekten bu tasarı sonrası bizi en
büyük endişeye sevk edecek konulardan birisi, bu tasarı
geniş yorumlanacaktır, bizim istediğimiz şekilde
yorumlanmayacaktır. Geniş yorumlayacak olan da Türkiyedeki
yaşayan insanlarımız değil, Avrupa Birliği
ülkeleri bunu geniş yorumlayacaktır. Avrupa Birliği
ülkelerinin geniş yorumlaması demek ne demektir? Başta,
Avrupa Birliği ülkesi bu tasarıyı geniş yorumlayacak
deyince, karşımıza Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
çıkacaktır. Yarın bir gün en ufak bir ihtilafta çıkarmış
olduğumuz bu Vakıflar Yasasını, Avrupa Birliği
ülkeleri ve onun vatandaşları olarak ülkemizde yaşayan
insanlar, aynı şekilde, bunları, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine dava olanağına kavuşacaklardır ve
o davaların ne şekilde sonuçlanabileceğini hepimiz
biliyoruz. Ya açılan davalar aynı şekilde, talep nasıl
ise o şekilde, onların lehine sonuçlanacak yahut da tazminat
şeklinde, tazminatı Türkiye Cumhuriyetini mahkûm etmek
suretiyle sonuçlanacaktır.
Peki bundan zarar çekecek olan kimdir?
Elbette, ulus olarak hepimiz zarar çekeceğiz. Bu noktalara dikkatinizi
çekmek zorundayız.
Bir diğer konu, Avrupa Parlamentosunun
bir kararıyla, Sümela Manastırı -Trabzondaki- Ani Harabeleri,
Akdamar Kilisesi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ayvazoğlu,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
...Aziz Nicolas Kilisesi gibi, bu tür kiliselerin gerçekten önüne
geçilemeyecektir. Böylece, günümüzde gerçekten sıkça tartışılan,
her türlü yoruma açık olan bunların da, sonunda, misyonerlik
faaliyetlerin de yasalaştırılmasının yolu
açılacaktır. Bizim endişelerimiz budur değerli
arkadaşlarım. Bu nedenle, bunlara meydan vermeyelim diyorum,
tarih önünde, bu Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, 22nci Dönem milletvekilleri
olarak sorumlu olmayalım -ağır bir sorumluluktur- vebal
altında kalmayalım diyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, yüce
Meclisi bir kez daha saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
66ncı maddeyi okutuyorum:
Taşra Teşkilatı
MADDE 66.-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 66. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Feridun
Baloğlu M. Nuri
Saygun Mehmet Boztaş
Antalya Tekirdağ Aydın
Muharrem
Kılıç Feridun
Ayvazoğlu Mehmet Küçükaşık
Malatya Çorum Bursa
Yüksel
Çorbacıoğlu
Artvin
(A) Genel Müdürlüğün taşra
teşkilatı ekli (II) sayılı cetvelde gösterilmiştir.
Bu cetvelde yer alan birimlerin kurulup kaldırılmasına,
yer ve bağlantı değişikliklerinin yapılmasına
Genel Müdürlüğün önerisi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Taşra teşkilatının
çalışma usul ve esasları tüzükte belirlenir.
(B) Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf
Gureba Hastanesi personelinin katkısıyla elde edilen döner
sermaye gelirlerinden bu birimde çalışan memurlara; hizmet
sunum şartları, personelin unvanı, görevi, çalışma
şartları ve süresi, hizmete katkısı, performansı,
serbest çalışıp çalışmaması ile muayene,
ameliyat, anestezi, girişimsel işlemler ve özellik arz eden
riskli bölümlerde çalışma gibi unsurlar esas alınmak
suretiyle, Sağlık Bakanlığına bağlı
sağlık kurumlarında unvanlara göre uygulanan tavan
ödeme miktarları aşılmamak kaydıyla, Sağlık
Bakanlığı personeli için tespit edilen esas ve usuller
de dikkate alınarak Meclisçe belirlenecek usul, esas ve oranda
ödeme yapılabilir. Bu şekilde yapılacak ödeme, cari
yılda elde edilen döner sermaye gelirinin yüzde ellisini geçemez.
Birinci fıkrada belirtilen
haklardan faydalanan personel haricinde kalan tüm personele, vakıf
kira gelirlerinin yüzde üçünü geçmemek ve maaşlarının
üçte birini aşmamak üzere, Vakıflar Meclisince belirlenecek
usul, esas ve oranda ödeme yapılabilir. Bu ödemelerden damga vergisi
hariç kesinti yapılmaz.
Genel Müdürlük lehine sonuçlanan
dava ve icra takipleri nedeniyle hükme bağlanarak karşı
taraftan tahsil olunan vekalet ücretlerinin; avukatlara ve hukuk
servislerinde fiilen görev yapan memurlara dağıtımı
hakkında 02/02/1929 tarihli ve 1389 sayılı Devlet Davalarını
İntaç Eden Avukat ve Saireye Verilecek Ücreti Vekalet Hakkında
Kanun hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
(C) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait taşınmazlar Devlet malı imtiyazından
yararlanır, haczedilemez, rehnedilemezler. Tüm iş ve
işlemleri, her türlü vergi, resim, harç ve katılım payından
istisnadır.
Genel Müdürlük tarafından
açılacak davalarda teminat aranmaz.
Genel Müdürlüğün ve mazbut vakıfların
tahsil edilemeyen gelirleri 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre Genel Müdürlükçe
tahsil edilir.
Vakıf kültür varlıklarının
onarımları ve restorasyonları ile çevre düzenlemesi
ve kamulaştırma işlemleri 180 sayılı Bayındırlık
ve İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabidir.
Vakıf kültür varlıklarının,
restorasyon ve onarım karşılığı kiralama
işlemleri; 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine
tabidir.
Bu harcama ve kiralamalara
ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Yurt içi ve yurt dışında
vakıf kültürünü araştırmak, geliştirmek ve desteklemek
amacıyla gerçek ve tüzel kişiler, Genel Müdürlüğün görev
alanıyla ilgili faaliyet ve yatırım programlarında
yer alan her türlü ilmî organizasyon, stratejik araştırma,
konferans, sempozyum ve benzeri kültürel faaliyetlerin yürütülmesi
kapsamında sponsorluk yapabilirler. Bu faaliyetlerle ilgili
sponsor kişi veya şirketler Genel Müdürlüğün belirleyeceği
esaslar dahilinde reklam alabilirler. Vakıflar adına kayıtlı
taşınır ve taşınmaz vakıf kültür varlıklarının;
bakım, onarım ve restore edilmesi, yaşatılması,
çevre düzenlemesi ve kamulaştırılması dahil Genel
Müdürlüğün kontrolünde gerçek ve tüzel kişilerin kendileri
tarafından yapılacak harcamalar, bağış ve
yardımlar ile sponsorluk harcamalarının tamamı
Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahından düşülür.
Kuruluşunda ve kurulduktan
sonra vakıflara bağışlanan taşınır
ve taşınmaz mallar Veraset ve İntikal Vergisinden istisnadır.
Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara
ait meralar 4342 sayılı Mera Kanunu hükümlerine tabidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Küçükaşık.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Avrupa Birliği
Komisyonu İlerleme Raporu kısmen yayınlandı. Vakıflar
Kanunuyla ilgili tartışmalarla ilgili bu İlerleme
Raporundan şu anda internetten hemen indirebildiklerimiz
hakkında biraz bilgi vermek istiyorum hepinize.
İlerleme Raporunda, özellikle
burada cemaat vakıfları ve azınlık vakıfları
çok tartışma konusu olduğu için aynen şu ibare var.
İlerleme Raporunda azınlık haklarıyla ilgili
şu ifadelere yer verildi: Türkiyenin azınlık haklarına
yaklaşımı değişmedi. Türk yetkililere göre
1923 tarihli Lozan Anlaşması uyarınca Türkiyedeki
azınlıklar, Yahudiler, Ermeniler ve Rumlar olmak üzere gayrimüslimlerden
oluşuyor. Fakat, ilgili uluslararası ve Avrupa standartlarına
göre, Türkiyede, azınlık olarak tanımlanabilecek
başka toplumlar da bulunuyor.
Şimdi, bu tasarının
ilk gündeme geldiği perşembe günü ben, Avrupa Komisyonunun
2005 İlerleme Raporunda Vakıflar Kanunuyla ilgili ve Türkiyedeki
azınlık meselelerine nasıl bakılıyor diye
okumuştum. Şu anda öyle gözüküyor ki, bir kere daha okumak,
mülkiyet hakları konusunda bir kere daha okumam gerekiyor.
Mülkiyet haklarına gelince, Ocak 2003 Tüzüğüne uygun olarak
yapılan 2.285 mülkiyet kaydı başvurusundan 341i kabul
edilmiştir. Yani, cemaat vakıflarına iade edilecek,
geçici 7yle iade edilecek gayrimenkuller, azınlık raporunda.
Başvurular sadece Tüzükte listelenen 161 azınlık vakfı
tarafından yapılabilmiştir. Dinî toplulukların
yasal statüleri olmayışı nedeniyle, mevcut mülkiyetlerine
el konulması riski halen devam etmektedir ve hukuki yollarla
mülkiyeti geri alma gayretleri birçok sorunla karşılaşmaktadır.
Katolik ve Protestan topluluklar dâhil bazı gayrimüslim dinî
topluluklar, hâlâ, kendi vakıflarını kurma hakkına
sahip değildirler ve dolayısıyla, mülkiyet kaydettirme,
elde etme ve elden çıkarma hakkından mahrumdurlar. 2005te
bu söyleniyordu, 2006da da hemen hemen yine aynı cümleler var.
Raporun tamamı geldiğinde çok daha net olarak ne olduğunu
da göreceğiz.
Şimdi, ikinci bir bölüme geldiğimizde
ise yine İlerleme Raporunda devam ediyor. Dinî Özgürlükler
başlığı altında, Heybeliada Ruhban Okulunun
hâlâ kapalı tutulmasından, dinî azınlık vakıflarının
mal edinme hakları ile din adamı yetiştirmelerinin
kısıtlandığından bahsedilen raporda, misyonerlik
faaliyetlerine Diyanet İşleri Başkanlığı
tarafından hazırlanan vaazlarda ve yayınlarda
düşmanca yaklaşıldığı ifade edildi.
Dün, ben, Birlik Vakfından bahsettim
ve Birlik Vakfının İnternet sitesinde yayınlanan
bir perspektifle ilgili Profesör Doktor Mustafa Erdoğanın
yaptığı bir çalışmasından bahsetmiştim.
Şimdi, bakınız, Avrupa İlerleme Raporu burada.
Mustafa Erdoğanın da Birlik Vakfının İnternet
sitesine koymuş olduğu vakıflarla ve cemaat vakıflarıyla
ilgili amaç ve görüşlerini koyduğumuzda, nasıl birbirinin
aynısı olduğunu, ne kadar çakıştığını,
birbiriyle çatışan, çelişen hiçbir beyanlarının
olmadığını göreceksiniz. Aynen şöyle diyor,
bakınız, Profesör Doktor Mustafa Erdoğan: Sivil bir
tüzel kişiliğe devletin niteliklerini giydirmeyi öngören
bu hüküm, her şeyden önce vakıf kavramının ruhuna
aykırıdır. Çünkü, vakıf özünde bir hayır
işidir. İnsanların kendileri için değerli gördükleri
her hayır işine mal varlıklarını tahsis edebilmeleri
esastır. Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde insanlara kendi
mal varlıklarını hangi amaçlara tahsis edebilecekleri
veya hangi amaçlara tahsis edemeyecekleri kanunla veya başka
bir şekilde emredilemez. Özellikle de kişilere şu veya
bu grubu desteklemek için vakıf kuramazsın veya devletin
ideolojik tercihlerinden ayrılamazsın demek vakıf
kavramıyla bağdaşmaz. Çünkü vakıf, sivil ve gönüllü
bir faaliyettir.
Yani, Türkiye Cumhuriyetini
yıkmak istiyorum diyen adama, ben malımı tahsis etmek
istiyorum diyen adama, hayhay efendim, hemen kabul edelim, buyur,
sen gel vakfını kur, Türkiye Cumhuriyetini istediğin
gibi yık, biz de demokrasi bu, insan hakları bu, sen malını
istediğin gibi bağışladın, ben sana karışamam
diyeceğim! Bunu bildiren görüşü de, burada Meclis kürsüsünden,
bir Grup Başkan Vekili getirecek, bilim adamının görüşüdür
diye bu Meclis kürsüsünde sallayacak ve biz bunu kabul edeceğiz!
Avrupa İlerleme Raporu da bunun aynısını kabul
edecek, aynı şeyleri söyleyecek ve biz sesimizi çıkarmayacağız
burada!
Yine devam edeyim, bakınız,
cemaat vakıflarına geliyoruz: Türk Medeni Kanununun
101/4ün en sakıncalı yanlarından biri de cemaat dayanışmasına
hizmet edecek vakıfların kurulmasını yasaklamasıdır.
Burada kastedilen azınlık cemaatleri olduğuna göre,
bu yasağın gayrimakul, hatta insaf dışı olduğu
açıktır. Çünkü, herhangi bir toplumda en fazla dayanışmaya
ve desteğe ihtiyacı olanlar genellikle azınlık durumunda
olanlardır. Dolayısıyla, azınlık cemaatlerinin
bu tür amaçlarla vakıf kurmalarından daha tabii bir şey
olamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Küçükaşık,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Şimdi, arkadaşlar, bakınız,
bundan sonraki maddede tekrar konuşacağım. O arada,
Türkiyedeki azınlık cemaat vakıflarının, aslında
daha az hakkının olmadığını, çok daha fazla
hakkı olduğunu, hem Vakıflar Kanununa hem Lozana göre
iki vakıflar da çok rahat işlem yapabildiklerini anlatmaya
çalışıyoruz burada. Bunları da sizin görmenizi
istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Küçükaşık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
67nci maddeyi okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
İstihdam
Personel rejimi
MADDE 67-
BAŞKAN Madde üzerinde iki
adet önerge vardır, geliş sıralarına göre okutup
aykırılık durumlarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 67 nci maddesinin ikinci fıkrasında
yer alan Rehberlik ve Denetim Başkanı ibaresinin Rehberlik
ve Teftiş Başkanı olarak değiştirilmesini,
aynı fıkraya, yeni eklenen Rehberlik ve Teftiş
Başkanı ibaresinden sonra gelmek üzere Baş Müfettiş,
Müfettiş, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri,,
ile Tekniker ibaresinin Şehir Plancısı, Müze
Araştırmacısı ile Kurum Tabibi şeklinde değiştirilmesi,
ayrıca maddeye bağlı (III) sayılı cetvelin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
İrfan
Gündüz Burhan
Kılıç Agâh
Kafkas
İstanbul Antalya Çorum
Hasan
Aydın Ahmet
Yeni
Giresun Samsun
(III) SAYILI CETVEL
VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
SÖZLEŞMELİ PERSONELİNE
İLİŞKİN AYLIK ÜCRET SINIRLARI (BRÜT YTL)
GÖREV UNVANI Taban Ücreti Tavan Ücreti
Genel Müdür 980.00 1.726.00
Vakıflar Meclisi Üyesi, Genel
Müdür Yrd.,
I. Hukuk
Müşaviri , Rehberlik ve Teftiş
Başkanı 920.00 1.651.00
Baş Müfettiş, Daire
Başkanı, Hukuk
Müşaviri, Basın ve Halkla
İlişkiler
Müşaviri, Bölge Müdürü 650.00 1.602.00
Müdür, Şube Müdürü 520.00 1.377.00
GÖREV UNVANI Taban Ücreti Tavan Ücreti
Müfettiş, Vakıf Uzmanı
Kadro Derecesi
1 895.00 1.377.00
Kadro Derecesi
2 890.00 1.350.00
Kadro Derecesi
3 860.00 1.320.00
Kadro Derecesi
4 830.00 1.290.00
Kadro Derecesi
5 805.00 1.265.00
Kadro Derecesi
6 780.00 1.240.00
Kadro Derecesi
7 760.00 1.200.00
Avukat, Mimar, Mühendis, Şehir
Plancısı,
Kurum Tabibi, Müze Araştırmacısı
Kadro Derecesi
1 890.00 1.350.00
Kadro Derecesi
2 860.00 1.320.00
Kadro Derecesi
3 830.00 1.290.00
Kadro Derecesi 4 805.00 1.265.00
Kadro Derecesi
5 780.00 1.240.00
Kadro Derecesi
6 760.00 1.200.00
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 67. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yüksel
Çorbacıoğlu Feridun
Baloğlu M. Nuri
Saygun
Artvin Antalya Tekirdağ
Mehmet
Boztaş Muharrem
Kılıç Feridun
Ayvazoğlu
Aydın Malatya Çorum
Mehmet
Küçükaşık
Bursa
(A) Genel Müdürlük personeli 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tabidir.
Genel Müdürlükte; Genel Müdür, Genel
Müdür Yardımcısı, Vakıflar Meclisi Üyesi, I. Hukuk
Müşaviri, Rehberlik ve Teftiş Başkanı, Daire
Başkanı, Bölge Müdürü, Hukuk Müşaviri, Müdür, Şube
Müdürü, müfettiş yardımcıları ve müfettişler,
Vakıf Uzmanı, sanat tarihçileri, müze araştırmacıları,
Avukat, Mimar ve Mühendis ile Tekniker kadrolarına atananlar,
kadroları karşılık gösterilmek suretiyle, 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu ve diğer kanunların sözleşmeli
personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine
bağlı olmaksızın sözleşmeli çalıştırılabilir.
Sözleşmeli olarak Genel Müdürlükte
fiilen çalışan personele bu Kanuna ekli (III) sayılı
cetvelde unvanlar itibarıyla yer alan taban ve tavan ücretleri
arasında kalmak üzere, Meclis tarafından belirlenecek tutarda
aylık brüt sözleşme ücreti ödenir. Başbakanlık merkez
teşkilatında sözleşmeli olarak çalıştırılan
emsali personelin yararlandığı ücret artışlarından
Genel Müdürlükte çalışan sözleşmeli personel de aynı
usul ve esaslara göre aynen yararlandırılır. Bu personel
T.C. Emekli Sandığı ile ilişkilendirilir. Söz konusu
personele, çalıştıkları günlerle orantılı
olarak (hastalık ve yıllık izinleri dahil), ocak, nisan,
temmuz ve ekim aylarında birer aylık sözleşme ücreti
tutarında ikramiye ödenir. Bunlardan üstün gayret ve çalışmaları
sonucunda emsallerine göre başarılı çalışma
yaptıkları tespit edilenlere Genel Müdürün teklifi, ilgili
Bakanın uygun görüşü üzerine Başbakan onayı ile
haziran ve aralık aylarında birer aylık sözleşme
ücreti tutarına kadar teşvik ikramiyesi ödenebilir. Bu
fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ile
söz konusu personele yapılacak diğer ödemeler Bakanlar
Kurulunca tespit edilir.
Genel Müdürlük merkez ve taşra
teşkilatı kadrolarında çalışan memurlara
(kadro karşılığı sözleşmeli personel hariç)
10/10/1984 tarihli 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulü Hakkında Kanunun 31 inci maddesinde yer alan fazla çalışma
ücreti aynı usul ve esaslara göre ödenir.
(B) Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf
Gureba Hastanesi personelinin katkısıyla elde edilen döner
sermaye gelirlerinden bu birimde çalışan memurlara; hizmet
sunum şartları, personelin unvanı, görevi, çalışma
şartları ve süresi, hizmete katkısı, performansı,
serbest çalışıp çalışmaması ile muayene,
ameliyat, anestezi, girişimsel işlemler ve özellik arz eden
riskli bölümlerde çalışma gibi unsurlar esas alınmak
suretiyle, Sağlık Bakanlığına bağlı
sağlık kurumlarında unvanlara göre uygulanan tavan
ödeme miktarları aşılmamak kaydıyla, Sağlık
Bakanlığı personeli için tespit edilen esas ve usuller
de dikkate alınarak Meclisçe belirlenecek usul, esas ve oranda
ödeme yapılabilir. Bu şekilde yapılacak ödeme, cari
yılda elde edilen döner sermaye gelirinin yüzde ellisini geçemez.
Birinci fıkrada belirtilen
haklardan faydalanan personel haricinde kalan tüm personele, vakıf
kira gelirlerinin yüzde üçünü geçmemek ve maaşlarının
üçte birini aşmamak üzere, Vakıflar Meclisince belirlenecek
usul, esas ve oranda ödeme yapılabilir. Bu ödemelerden damga vergisi
hariç kesinti yapılmaz.
Genel Müdürlük lehine sonuçlanan
dava ve icra takipleri nedeniyle hükme bağlanarak karşı
taraftan tahsil olunan vekalet ücretlerinin; avukatlara ve hukuk
servislerinde fiilen görev yapan memurlara dağıtımı
hakkında 02/02/1929 tarihli ve 1389 sayılı Devlet Davalarını
İntaç Eden Avukat ve Saireye Verilecek Ücreti Vekalet Hakkında
Kanun hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
(C) Genel Müdürlüğün merkez
ve taşra teşkilatının her kademedeki idarecileri;
yapmakla yükümlü bulundukları hizmet ve görevleri Genel Müdürün
ve üst amirlerinin emir ve direktifleri doğrultusunda mevzuata,
plan ve programlara uygun yürütmekten sorumludur.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) Son önergeye katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Küçükaşık.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben güzelce anlatmaya
çalışıyorum ama anlamamaya bu kadar çok çalıştıktan
sonra Sayın Badazlı, ben ne diyeceğimi bilemiyorum.
Şimdi, bakınız, en
fazla tartışılan noktalardan bir tanesi gerçekten de
geçici madde 7 şu anda, yani cemaat vakıflarına
nam-ı müstear, nam-ı mevhum adıyla ilgili taşınmazların
verilmesi. Kamuoyunda en fazla tartışmaya neden olan konulardan
bir tanesi bu idi ve şu anda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde,
bildiğiniz gibi, Türkiye yargılanıyor deniyor,
işte iki vakıf 27 tane dava açtı, milyonlarca dolar veya
avro dışarıya para verebiliriz deniyor.
Şimdi, bakınız, buradaki
tartışmanın özü şu Sayın Badazlı, o zaman
gelen metni bir okuyorum size:
Birincisi: Geçici Madde 9.- Cemaat
vakıflarının mal edinememeleri nedeniyle tapuda
Fıkraya giriş bu. Bu yanlış bir hüküm, çünkü cemaat
vakıfları 2002 yılında çıkan 4771 ve 2003
yılında çıkan 4778 sayılı Yasayla Türkiyede
taşınmaz edinebiliyor, mal edinebiliyor idi. Tasarının
Adalet Komisyonunda yapılan görüşmelerinde bu hükmün
çıkarılması sağlandı, bu hüküm çıktı.
İkincisi: a) Nam-ı müstear
veya nam-ı mevhumlar,
b) Vakıflar Genel Müdürlüğü
veya hazine,
c) Vasiyet edilmiş veya bağışlanmış
olup da halen bağışlayan veya vasiyet edenler, adına
kayıtlı taşınmazları, tapu kayıtlarındaki
hak ve mükellefiyetleri ile birlikte bu Kanunun yürürlüğünden
itibaren onsekiz ay içinde tapu sicil müdürlüklerine müracaat
edilmesi halinde vakıfları adına tescil edilir diyor.
Şimdi, bakınız, burada
hangi taşınmazların, nam-ı müstear ve nam-ı mevhumlar,
hâlâ bizim Vakıflar Kanunumuzda tanımlanmış değildir.
Bunların ne olduğu konusunda sadece doktrinde bir görüş
birliği vardır, ama bu taşınmazların neler olduğu,
hangi tanımın, hangi taşınmazın bu tanıma
girdiği, bu taşınmazların nerede olduğu ise
şu anda bilinmemektedir, sayısı da tam olarak bilinmemektedir,
ne oldukları da tam olarak bilinmemektedir.
İkincisi, yine azınlık
cemaat vakıfların bu gayrimenkulleri ellerinde tutup
tutmadıkları, 1936 Beyannamelerinde var olup olmadığı
da ilk taslakta yoktu. İkincisi, zilyetlik edip etmedikleri,
bunları kullanıp kullanmadıkları da yok idi. En vahimi
de, sadece, vakıf, diyecekti ki bu yasa çıktıktan sonra
-Sayın Badazlı, söylüyorum- sadece diyecekti ki, gidecekti
vakıf, diyecekti ki o taşınmazın bulunduğu
ilçedeki tapu sicil müdürlüğüne, arkadaş bu taşınmaz
benim, benim adıma bunu tescil et ve o taşınmazın
kimin adına olduğuna bakılmadan, ne olduğu, kimin
zilyetliğinde olduğuna bakılmadan da, tapu sicil müdürlüğü
-bakınız, dikkat edin- herhangi bir ilçedeki tapu sicil müdürlüğü,
2 bin nüfuslu, 3 bin nüfuslu, 4 bin nüfuslu bir ilçedeki tapu sicil
müdürlüğü de, evet arkadaş deyip de onun adına tescil etme
şeyi vardı.
İtiraz üzerine ne oldu?
Bir: O baştaki yanlış
tanım çıktı. Yani, cemaat vakıflarının
mal edinememeleri denilen o tanımı çıkardık.
İkincisi: 1936 beyannamesinde
o taşınmazların belirtilmesi zorunlu olarak kılındı.
Üçüncüsü: O taşınmazlara
fiilî olarak zilyetlik edilmesi şartı getirildi.
Dördüncüsü: Tapu sicil müdürlüğüne
değil, tam tersi Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıflar
Meclisinden o tescil için karar çıkarılmasına karar
verildi.
Bu da mı hâlâ yeterli, uygulamada
böyle olacağını mı tahmin ediyoruz? Ben böyle olacağını
tahmin etmiyorum, çünkü hazine ve diğer Vakıflar Genel Müdürlüğü
adına kayıtlı taşınmazların muhakkak ki
tapu sicil müdürlükleri -yine uygulamada büyük sorunlar yaşanacak
burada- bu anlamda da gideceklerdir, mahkemeden tescil kararını
isteyeceklerdir. Olması gereken de budur, olması gereken
de budur. Nasıl ki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde
dava açıyorlar Efendim, onun yerine biz parayı alacağız,
ama gelin anlaşalım, taşınmazları bize verin.
diyorlarsa, Türk yargısından da bu taşınmazların
gerçekten de 1936 Beyannamelerinde olduğu veya nam-ı mevhum,
nam-ı müstear denilen tanımlar içerisinde onların
olup olmadığı muhakkak tartışılmak zorundadır.
O anlamıyla, eski geçici 9
şimdiki geçici 7nci maddeye baktığımızda,
bizim kafamızdaki en büyük soru işaretlerinden bir tanesi:
Gerçekten de Türkiyede nam-ı mevhum ve nam-ı müstear olarak
kaç tane taşınmaz vardır? Sanıyorum, Adalet Komisyonunda
görev alan bütün arkadaşlarımızın kafasında
bu soru işaretleri hâlâ var. Bunların nerelerde olduklarını
hâlâ bilmiyoruz, bilmiyoruz bunları.
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
Kayıtlarda var.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Hayır yok, şart o değil. Bunların nerede olduğunu
hiç kimse bilmiyor. Bunların Tapu Kanununun 35inci maddesindeki
istisnalar içerisine kaçının girip girmeyeceğini
asla hiç kimse bilmiyor. Bakınız, Avrupa Birliği
İlerleme Raporunda, hâlâ ve hâlâ, Heybeliada Ruhban Okulunun açılması,
din adamının yetiştirilmesi hâlâ bizden isteniyor.
Siz Özel Eğitim Yasasında
değişiklik yaptınız. 4875 sayılı Doğrudan
Yabancı Yatırımcılar Kanununa göre bedelsiz arsa
tahsisini öngördünüz. Aynen bu cümle var. O vakıflar özel okul
kuracaklar, istedikleri yerlerde, Tapu Kanununun 35inci maddesi
sınırlamasına dayanmadan, her yerde, her yerde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Küçükaşık
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
her yerde Türkiyede taşınmaz edinme hakkına sahipler.
Yani, geçici 7yle konulan sınırlamanın da yeterli olmayacağını
belirtir, hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 67 nci maddesinin ikinci fıkrasında
yer alan Rehberlik ve Denetim Başkanı ibaresinin Rehberlik
ve Teftiş Başkanı olarak değiştirilmesini,
aynı fıkraya, yeni eklenen Rehberlik ve Teftiş
Başkanı ibaresinden sonra gelmek üzere Baş Müfettiş,
Müfettiş, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri,
ile Tekniker ibaresinin Şehir Plancısı, Müze
Araştırmacısı ile Kurum Tabibi şeklinde değiştirilmesini,
ayrıca maddeye bağlı (III) sayılı cetvelin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
İrfan
Gündüz (İstanbul) ve arkadaşları
(III) SAYILI CETVEL
VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
SÖZLEŞMELİ PERSONELİNE
İLİŞKİN AYLIK ÜCRET SINIRLARI(BRÜT YTL)
GÖREV UNVANI Taban Ücreti Tavan Ücreti
Genel Müdür 980.00 1.726.00
Vakıflar Meclisi Üyesi, Genel
Müdür Yrd.,
I. Hukuk
Müşaviri, Rehberlik ve Teftiş
Başkanı 920.00 1.651.00
Baş Müfettiş, Daire
Başkanı, Hukuk
Müşaviri, Basın ve Halkla
İlişkiler
Müşaviri, Bölge Müdürü 650.00 1.602.00
Müdür, Şube Müdürü 520.00 1.377.00
Müfettiş, Vakıf Uzmanı
Kadro Derecesi
1 895.00 1.377.00
Kadro Derecesi
2 890.00 1.350.00
Kadro Derecesi
3 860.00 1.320.00
Kadro Derecesi
4 830.00 1.290.00
Kadro Derecesi
5 805.00 1.265.00
Kadro Derecesi
6 780.00 1.240.00
Kadro Derecesi
7 760.00 1.200.00
Avukat, Mimar, Mühendis, Şehir
Plancısı,
Kurum Tabibi, Müze Araştırmacısı
Kadro Derecesi
1 890.00 1.350.00
Kadro Derecesi
2 860.00 1.320.00
Kadro Derecesi
3 830.00 1.290.00
Kadro Derecesi 4 805.00 1.265.00
Kadro Derecesi
5 780.00 1.240.00
Kadro Derecesi
6 760.00 1.200.00
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) Yüce heyetin takdirine bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 67 nci maddesinin
ikinci fıkrasına, Rehberlik ve Teftiş Başkanı,
Baş Müfettiş, Müfettiş, Basın ve Halkla
İlişkiler Müşaviri, Şehir Plancısı, Müze
Araştırmacısı, Kurum Tabibi kadroları eklendiğinden
(III) sayılı cetvelde gerekli düzeltmelerin yapılmasına
ihtiyaç duyulmuştur.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
67nci maddeyi önergeyle kabul edilen
(III) sayılı cetvelle birlikte oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
68inci maddeyi okutuyorum:
Atamalar
MADDE 68-
BAŞKAN Madde üzerinde iki
adet önerge vardır. Önergeleri geliş sıralarına
göre okutup, aykırılık durumlarına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1239 sıra sayılı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 68 inci maddesinde yer alan Rehberlik
ve Denetim Başkanı ibaresinin Rehberlik ve Teftiş
Başkanı olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Murat
Yılmazer Fahri
Keskin Ömer Özyılmaz
Kırıkkale Eskişehir Erzurum
Faruk
Anbarcıoğlu Mücahit
Daloğlu Hikmet Özdemir
Bursa Erzurum Çankırı
Abdurrahman
Anik
Bingöl
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 68. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Küçükaşık Mehmet
Boztaş Feridun Ayvazoğlu
Bursa Aydın Çorum
Feridun
Baloğlu M. Nuri
Saygun Yüksel Çorbacıoğlu
Antalya Tekirdağ Artvin
Muharrem
Kılıç
Malatya
(A) Genel Müdür, Rehberlik ve Teftiş
Başkanı, Genel Müdür Yardımcıları, I. Hukuk
Müşaviri, Bölge Müdürleri ile Daire Başkanları ortak
kararnameyle, diğer personel ise Genel Müdür tarafından
atanır.
(B) Müfettiş Yardımcısı
olabilmek için:
a) 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanununun 48 inci maddesinde sayılan şartlara sahip olmak,
b) Üniversitelerin dört yıllık
eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi
ve idari bilimler, mimarlık, mühendislik fakülteleri mezunu
olmak veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından
kabul edilmiş yurt içi ve yurt dışındaki yükseköğretim
kurumlarından mezun olmak,
c) Sağlık durumunun, her
türlü iklim ve yolculuk koşullarına elverişli olduğunu
sağlık kurulu raporu ile belgelemek,
d) Merkezi sistemle yapılacak
memur seçme sınavında başarılı olmak,
e) Genel Müdürlük tarafından
yapılacak yarışma sınavında başarılı
olmak,
f) Yarışma sınavının
yapıldığı tarihte otuz yaşını doldurmamış
olmak gerekir.
Müfettiş Yardımcılığında
en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak şartıyla
açılan mesleki yeterlik sınavında başarılı
olanlar Müfettiş kadrosuna atanırlar.
Yapılacak yarışma
ve yeterlik sınavının şekli ve uygulama esasları
yönetmelikle belirlenir.
Yapılacak mesleki yeterlik
sınavına girmeye hak kazandığı halde geçerli
mazereti olmaksızın sınava girmeyenler, yapılan
iki sınavda da başarılı olamayanlar veya Müfettiş
Yardımcılığı süresi içerisinde olumsuz sicil
alanlar bu unvanlarını kaybederler ve durumlarına uygun
memur kadrolarına atanırlar.
(C) Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf
Gureba Hastanesi personelinin katkısıyla elde edilen döner
sermaye gelirlerinden bu birimde çalışan memurlara; hizmet
sunum şartları, personelin unvanı, görevi, çalışma
şartları ve süresi, hizmete katkısı, performansı,
serbest çalışıp çalışmaması ile muayene,
ameliyat, anestezi, girişimsel işlemler ve özellik arz eden
riskli bölümlerde çalışma gibi unsurlar esas alınmak
suretiyle, Sağlık Bakanlığına bağlı
sağlık kurumlarında unvanlara göre uygulanan tavan
ödeme miktarları aşılmamak kaydıyla, Sağlık
Bakanlığı personeli için tespit edilen esas ve usuller
de dikkate alınarak Meclisçe belirlenecek usul, esas ve oranda
ödeme yapılabilir. Bu şekilde yapılacak ödeme, cari
yılda elde edilen döner sermaye gelirinin yüzde ellisini geçemez.
Birinci fıkrada belirtilen
haklardan faydalanan personel haricinde kalan tüm personele, vakıf
kira gelirlerinin yüzde üçünü geçmemek ve maaşlarının
üçtebirini aşmamak üzere, Vakıflar Meclisince belirlenecek
usul, esas ve oranda ödeme yapılabilir. Bu ödemelerden damga vergisi
hariç kesinti yapılmaz.
Genel Müdürlük lehine sonuçlanan
dava ve icra takipleri nedeniyle hükme bağlanarak karşı
taraftan tahsil olunan vekalet ücretlerinin; avukatlara ve hukuk
servislerinde fiilen görev yapan memurlara dağıtımı
hakkında 02/02/1929 tarihli ve 1389 sayılı Devlet Davalarını
İntaç Eden Avukat ve Saireye Verilecek Ücreti Vekalet Hakkında
Kanun hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
(D) Mazbut ve mülhak vakıfların
vakfiyelerindeki şartlar doğrultusunda, ilgililerin
hakları saklıdır. Bu hakların kullanılmasına
ilişkin usul ve esaslar tüzükle düzenlenir.
(E) Mülhak vakıflarda vakıf
yönetimine karşı açılan, mülkiyet ve intifa hakkı
iddiasını taşıyan davalarda vakıf yönetimi
ile Genel Müdürlük birlikte hasım gösterilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Küçükaşık.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün basında bir haber
vardı. Bizim vakıflarla ilgili eleştirilerimizi duymamış
da olsa, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu
Başkanı -sanıyorum- Sayın Tevfik Bilgin aynen
şu ibareyi kullandı özelleştirmeler ve yabancı
sermayeye açılma konusunda: Korkarım, ileride bankalarımızın
başına da mister gelmesin. dedi. İlginç bir laftı.
Yani, biz, özellikle Türkiyedeki her bankanın özelleştirilmesi
ve yabancılara satışı yasaktır, yasaktır.
dediğimizde sizden herhangi bir ses çıkmıyor idi. Ama,
ne yazık ki, sizin atadığınız bir bürokrat bugün
acı gerçeği itiraf etmek zorunda kaldı ve Korkarım
ki, Ziraat Bankası dışındaki bütün bankalar yabancıların
eline geçecek ve BDDKnın başına da ileride mister gelmesin.
dedi. Ben de bu tasarıyla ilgili size söylemek istiyorum: Yarın
öbür gün Vakıflar Meclisinin başına mister getirmeyin.
Çünkü, tartışmalarda biz -Teftiş Kurulu Başkanlığı
kaldırılmıştı- dedik ki: Arkadaşlar, Teftiş
Kurulu Başkanlığını kaldırmayın, denetim
çok önemli. Ha, kaldırılmıştı. Ve şu anda
AKP Grubunun verdiği önergelerle tekrar Rehberlik ve Teftiş
Kurulu Başkanlığı yeniden kuruluyor, Hata yaptık,
dönelim. deniliyor ve ona ilişkin kadro ihdas ediliyor.
Bakınız, tarih 1 Mart
1923, bu kürsüden Mustafa Kemal Atatürk aynen şunu söylüyor bakınız:
Vakıf sorunu önemlidir. Ülkemiz ve ulusumuzun gerçek yararına
uyacak biçimde incelenmeli ve modern görüşe uygun bir biçimde
düzenlenmelidir ve bu gereklidir
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
Vakıf sorunu değil, Vakıf meselesi.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Toplamı önemli bir miktara erişen vakıf harcamalarının
hiçbir denetim uygulanmadan yapılması uygun görülmediği
gibi, sürekli olarak halk tarafından
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
Meselesi önemli. Vakıf sorunu değil, Vakıf meselesi
önemli.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Lütfen keser misiniz! Bakın, Mustafa Kemal Atatürk tam 1923te
söylüyor, dinleyin.
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
Sorun değil, Vakıf meselesi önemlidir. diyor.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Bakın
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
Yanlış anlatma. Vakıf sorunu demiyor, Vakıf
meselesi önemlidir. diyor.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Ha, başka kavramlara mı geliyorlar? Ben başka bir
şey söylüyorum bakın.
BAŞKAN Lütfen karşılıklı
konuşmayalım.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Beyefendi, siz gelip konuşun. Vakıf meselesini de açmayın.
BAŞKAN Sayın Küçükaşık
Sayın Torun
Genel Kurula hitap ediniz.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Bakın, Mustafa Kemal Atatürk teftiş konusunda ne diyor:
Toplamı önemli bir miktara erişen vakıf harcamalarının
hiçbir denetim uygulanmadan yapılması uygun görülmediği
gibi, sürekli olarak halk tarafından yapılan şikâyetlerin
bir an önce incelenmesi de mümkün olamadığından, yeniden
Teftiş Kurulu kurulması için bütçeye gerekli ödenek konmuştur.
Şimdi, siz, Teftiş Kurulunu yeniden bu akşam koymuyor
musunuz arkadaşlar? Mustafa Kemal Atatürkün bu sözü üzerine
başka bir şey, söyleyecek bir şeyim yok benim.
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1239 sıra sayılı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 68 inci maddesinde yer alan Rehberlik
ve Denetim Başkanı ibaresinin Rehberlik ve Teftiş
Başkanı olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Murat
Yılmazer Fahri
Keskin Ömer Özyılmaz
Kırıkkale Eskişehir Erzurum
Hikmet
Özdemir Mücahit Daloğlu Faruk Anbarcıoğlu
Çankırı Erzurum Bursa
Abdurrahman
Anik
Bingöl
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
Denetim kavramının, uzun
yıllardır kullanılagelen ve kapsamı daha geniş
olan, yerleşik teftiş kavramıyla değiştirilmesini
sağlamak ve buna göre tasarıda yapılan değişikliklere
uyum sağlamak için bazı ibareler değiştirilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
69uncu maddeyi okutuyorum:
Vakıf Uzmanı ve Vakıf
Uzman Yardımcısı
MADDE 69-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, önergeyi okutup işleme alıyorum.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 69. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Küçükaşık Mehmet
Boztaş Feridun Ayvazoğlu
Bursa Aydın Çorum
Feridun
Baloğlu Muharrem
Kılıç M. Nuri
Saygun
Antalya Malatya Tekirdağ
Yüksel
Çorbacıoğlu Orhan
Eraslan
Artvin Niğde
(A) Genel Müdürlük görevlerinin
gerektirdiği uzmanlık hizmetleri, Vakıf Uzmanı
ve Uzman yardımcılarından oluşan meslek personeli
eliyle yürütülür.
Vakıf Uzman Yardımcılığına
atanabilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
48 inci maddesinde sayılanlara ek olarak aşağıdaki
şartlar aranır.
a) En az dört yıllık
eğitim veren yurt içi veya bunlara denkliği Yükseköğretim
Kurulu tarafından onaylanmış yurt dışındaki
fakülte veya yüksek okullardan mezun olmak,
b) Merkezi sistemle yapılacak
memur seçme sınavında başarılı olmak veya Vakıflar
Genel Müdürlüğünde en az on yıl hizmetinin bulunması
ve son altı yıl sicil notunun yetmiş ve üzeri olması,
c) Kamu Personeli Yabancı
Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (B) düzeyinde başarılı
olmak,
d) Genel Müdürlükçe yapılacak
sınavda başarılı olmak,
e) Genel Müdürlükçe yapılacak
sınavın yapıldığı tarihte otuz yaşını
doldurmamış olmak.
Vakıf Uzman Yardımcılığına
atananlar, üç yıl çalışmak, olumlu sicil almak ve hazırlayacağı
tezin kabul edilmesi kaydıyla açılacak Vakıf Uzmanı
mesleki yeterlilik sınavına girme hakkını kazanırlar.
Sınavda başarılı olanlar Vakıf Uzmanı
olarak atanırlar. İkinci sınavda da başarılı
olamayanlar durumlarına uygun memur kadrolarına atanırlar.
Vakıf Uzman Yardımcılığı
sınavı, eğitim programları ve süresi, tez hazırlama,
mesleki yeterlik sınavı ile çalışma usul ve esasları
yönetmelikle düzenlenir.
(B) Müfettiş Yardımcısı
olabilmek için:
a) 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanunun 48 inci maddesinde sayılan şartlara sahip olmak,
b) Üniversitelerin dört yıllık
eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi
ve idari bilimler, mimarlık, mühendislik fakülteleri mezunu
olmak veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından
kabul edilmiş yurt içi ve yurt dışındaki yükseköğretim
kurumlarından mezun olmak,
c) Sağlık durumunun, her
türlü iklim ve yolculuk koşullarına elverişli olduğunu
sağlık kurulu raporu ile belgelemek,
d) Merkezi sistemle yapılacak
memur seçme sınavında başarılı olmak,
e) Genel Müdürlük tarafından
yapılacak yarışma sınavında başarılı
olmak,
f) Yarışma sınavının
yapıldığı tarihte otuz yaşını doldurmamış
olmak,
gerekir.
Müfettiş Yardımcılığında
en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak şartıyla
açılan mesleki yeterlik sınavında başarılı
olanlar Müfettiş kadrosuna atanırlar.
Yapılacak yarışma
ve yeterlik sınavının şekli ve uygulama esasları
yönetmelikle belirlenir.
Yapılacak mesleki yeterlik
sınavına girmeye hak kazandığı halde geçerli
mazereti olmaksızın sınava girmeyenler, yapılan
iki sınavda da başarılı olamayanlar veya Müfettiş
Yardımcılığı süresi içerisinde olumsuz sicil
alanlar bu unvanlarını kaybederler ve durumlarına uygun
memur kadrolarına atanırlar.
(C) Vakıflar Genel Müdürlüğünün
190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname eki (I) sayılı cetvelde yer alan kadroları
iptal edilerek bu cetvelden çıkarılmış, ekli (I) sayılı
listede yer alan kadrolar ihdas edilerek aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin
eki (I) sayılı cetvele Vakıflar Genel Müdürlüğü
olarak eklenmiştir.
(D) Mülhak vakıflarda vakıf
yönetimine karşı açılan, mülkiyet ve intifa hakkı
iddiasını taşıyan davalarda vakıf yönetimi
ile Genel Müdürlük birlikte hasım gösterilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Eraslan.
ORHAN ERASLAN (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bu
önemli yasayı böyle taksit taksit, perakende perakende, beşer
dakikalara sıkıştırarak görüşmeye çalıştık.
Şimdi, söz alan İktidar Partisi Grubuna mensup değerli
milletvekili arkadaşlarım, vakıflar konusunda biz
açıklamalar yapınca ikide bir şöyle bir isnatta bulundular:
Yahu, vakıflar Cumhuriyet Halk Partisini ne ilgilendirir;
bir sürü vakıf malı sattınız, bir sürü vakıf
mallarını heba ettiniz. gibi, birtakım haksız,
yersiz, doğru olmayan ithamlarda bulundular.
Değerli arkadaşlarım,
vakıf, bizim kültürümüzden gelen bir şey; Osmanlıdan,
hatta daha evveli Selçukludan, hatta daha evveline gidersek Dört
Halife Devrinden itibaren gelen, bir anlamda ibadetin de bir parçası
sayılan bir şey. Her vakfın bir duası, bir de bedduası
var vakfiyesinin. Bunlar değiştirilmez, değiştirilmemesi
gerekir, hele hele vakfın hayrat taşınmazları hiç
değiştirilmez.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisinin
önerdiği, bir hukuk harikası olduğunu ifade ettiğim
2762 sayılı Yasanın gerekçesini okuyacağım;
bir de siz, kendi yasanızın gerekçesini okuyun, bir kıyaslayın:
Osmanlı devrinin millî hayatı ezen ve milletin medeniyet
yolunda ilerlemesine engel olan ananelerini bir hamlede yıkarken
bu noktada niçin durdu ve düşündü -cumhuriyet- çünkü, onda benliğinden
ve içtimai varlığından eser gördü. Mukaddes yurdunun
her tarafına serpilmiş abidelerinin kubbe ve duvarlarında
kendi dehasının; hastanelerinde, köprülerinde, çeşmelerinde,
sebillerinde Türk hayırhahlık ve cömertliğinin inceliğini
ve büyüklüğünü sezdi.
Şimdi, bu Başvekil
İsmet imzasıyla gönderilen 2762nin bir bölümü gerekçenin,
bütününü okursam zaman yetmez değerli arkadaşlar.
Yani, vakıflara Cumhuriyet
Halk Partisinin nasıl baktığını, Osmanlının
bütün kurumlarını tasfiye ederken bunu niye tasfiye etmediğini
çok uygun bir biçimde anlatmış ve dünyada eşi benzeri
olmayan bir biçimde, eski hukukun kurumları bozulmadan yeni
hukuka, hukuk devrimine rağmen taşınmıştır.
İşte 2762 onun abidesidir.
Cumhuriyet Halk Partisinin bu olaya
nasıl baktığını böylelikle anladıktan
sonra, şimdi sizin nasıl baktığınızın
ibretlik bir vesikasını göstereceğim, çok üzüleceksiniz.
Değerli arkadaşlar, Okmeydanı
olarak bildiğimiz yer, Fatih Sultan Mehmet Hanın vakfıdır.
Fethin 553üncü yılında Fatihin vakfında hepimizin,
bizlerin de hakkı var, gelecek nesillerin de hakkı var. Fatih
Sultan Mehmet Han, onu Türk gençliğine, spor yapsın, bedenî kabiliyetlerini
geliştirsin diye vakfetmiştir. Bu çerçevede de cumhuriyet
hükûmetleri, çeşitli hükûmetler, 1964 yılında, Bakanlar
Kurulu kararıyla, Okmeydanı
1964 yılında kim hükûmetti
pek hatırlayamıyorum, ama, siz hatırlarsınız.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Suat
Hayri Ürgüplü
ORHAN ERASLAN (Devamla) 1964
yılında, Fatih Sultan Mehmet Hanın iradesine uygun olarak,
doksan dokuz yıllığına -kararname elimde, isteyenler
kütüphaneden alabilir- doksan dokuz yıllığına Beden
Terbiyesi Genel Müdürlüğüne, onun lehine intifaını
vermiştir. Elimde kararname değerli arkadaşlar. Numarasını
da okuyayım: 26/12/1964 tarih, 6/4108, Okmeydanının tahsis
tarihi.
Şimdi, sizin döneminizde ne
oldu? Elimde bir yasa var. 4706 sayılı Yasada yapılan
bir değişiklik
Efendim, tarihi, 19 Temmuz 2003. Kim iktidarda
19 Temmuz 2003te? Siz iktidardasınız, kusura bakmayın.
Oraya eklenen geçici 4üncü maddeyle ne diyorsunuz: Vakıflar
Genel Müdürlüğüne veya mazbut vakıflar ile kamu kurum ve
kuruluşlarına ait, üzerinde toplu yapılaşma bulunan
taşınmazlar, Hazineye ait taşınmazlar ile trampa
edilebilir. Trampaya ilişkin usul ve esaslar taşınmaz
maliki veya idare ve temsil eden kamu kurum ve kuruluşunun
bağlı, ilgili veya ilişkili olduğu bakanlık
ile Maliye
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Eraslan, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
ORHAN ERASLAN (Devamla)
Bakanlığınca
müştereken bildirilir. deniliyor. Burada kastedilen Okmeydanı.
Arkasından -bu, Anadolu Ajansının bir bülteni- Sayın
Bakanın da protokol yaptığı şey Okmeydanıdır.
Okmeydanını trampa etmeye, Fatihin iradesine -bu, hayrattır
arkadaşlar, hayrattır; dikkat edin, hayrattır- aykırı
olarak değiştirmeye çalışıyorlar, Fatih Sultan
Mehmet Hanın, İstanbulun fetih hakkı olan.
Şimdi, bu burada kalsa iyi,
haydi Bu yasayı değiştiriyoruz, burada kalıyor
denilse iyi; devamı var. Açın şimdi Hükûmet tasarısının
15inci maddesini değerli arkadaşlarım, bütün ihtişamıyla
-bakınız Vakıf, vakıf; siz vakıftan ne anlarsınız?
diyen arkadaşlar bir anlayıversin- okuyorum, ikinci
fıkra: Genel Müdürlüğe, mazbut ve mülhak vakıflara
ait olup, tahsis edildikleri amaca göre kullanılmaları kanunlara
veya kamu düzenine aykırı yahut tahsis amacına uygunluğunu
kaybetmiş, kısmen veya tamamen hayrat olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Eraslan, teşekkür
ederim, bir sonraki maddede devam edersiniz.
Buyurun.
ORHAN ERASLAN (Devamla) Devam
edeceğim efendim.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Sayın Başkan,
konuyla ilgili bir açıklama yapmak istiyorum. Önemli bir konuyu
gündeme getirdiler. Yani, vakıf arazilerini sanki yağmalıyormuşuz
gibi bir ithamla karşı karşıyayız.
BAŞKAN Yani, sataşma
mı var diyorsunuz Sayın Bakanım?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Evet Sayın Başkan,
69a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakanım,
konuyla ilgili... (AK Parti sıralarından alkışlar)
VI.
- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
3.-
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet
Ali Şahinin, Niğde Milletvekili Orhan Eraslanın, konuşmasında,
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Çok teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlar; Sayın Eraslan, 1964 yılında İstanbul
Beyoğlu ilçe sınırları içerisinde yer alan ve
adına Okmeydanı dediğimiz, birçok mahalleden oluşan
bir bölgenin Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğüne doksan dokuz
yıllığına tahsis edildiğini ifade etti. Aslında,
o alanın çok az bir bölümü, eski Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü,
şimdi Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne tahsis edilmiştir
ve o alan üzerinde Beyoğlunda Oksporun, Eroksporun ve Piyalepaşanın
maçlarını yaptığı bir futbol sahası vardır.
Bunun dışında, 4916
sayılı Yasayla, biz, üstünde toplu yapılaşma bulunan
vakıf arazileriyle ilgili trampa, takas imkânı sağlayan
bir düzenleme yaptık. Böyle bir düzenlemeye ihtiyaç vardı;
çünkü, İstanbulun Beyoğlu ilçesi Okmeydanında, Eyüp
Alibeyköyde, Antalyada, Kâğıthanede, Sarıyerde ve
Beykozda üstünde toplu yapılaşma bulunan vakıf arazileri
vardı. Okmeydanından bahsetti Sayın Eraslan. Şu anda,
uzun, elli-altmış yıldır üzerinde toplu yapılaşma
bulunan vakıf arazileri var, 60-70 bin kişi oturuyor. Ne yapmak
lazım? Sayın Eraslanın bu konuşmasından çıkaracağımız
sonuç şudur: Burası vakıf arazisidir, dozerleri, greyderleri
takacaksınız, 60-70 bin kişinin oturduğu Okmeydanını
yerle bir edeceksiniz ve orayı Vakıflar Genel Müdürlüğüne
boş olarak teslim edeceksiniz. Eğer sizin Parti olarak politikanız
-İstanbulda, Beyoğlunda, Okmeydanında- böyleyse, o,
tabii, sizin takdirinizdir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ORHAN ERASLAN (Niğde) Ne olduğunu
ben anlatayım.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) Ama, biz, o insanların
orada mülkiyet sorununun çözülerek, Vakıflar Genel Müdürlüğü
olarak orayı Hazineye devretmeyi, Hazineden de Vakıflar
Genel Müdürlüğüne aynı değerde başka bir yerde arsa
almayı düşündük ve böyle bir takas işlemini, vakıflardan
sorumlu Bakan olarak ben ve Maliye Bakanımız yaptık.
Şimdi, buradaki mülkiyet sorununu çözmek için, tabii, çalışmalar
devam ediyor, diğer yerlerde de devam ediyor; çünkü, vatandaşlarımızı,
biz, mağdur etmemeyi AK Parti olarak düşündük ve vatandaşlarımızın,
uzun yıllardır üstünde üç katlı, dört katlı, beş
katlı binaların olduğu, hatta daha fazla binaların
olduğu bu yerlerdeki sorununu çözmeyi düşündük.
Nitekim, hatırlayınız,
Cumhuriyet Halk Partili İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen
buraya geldi Bu sorunu niye hâlâ çözmüyorsunuz? Hâlâ bu bölgelerdeki
vatandaşlara tapularını niye vermiyorsunuz? diye
bana burada soru sordu. Ben de çıktım, kendisini cevaplandırdım.
Tabii, aynı Partinin bir
başka milletvekili arkadaşımız da Siz buraları
niye yıkmıyorsunuz arkadaş? diyor. Tabii, takdiri,
ben, buralarda oturan vatandaşlarımıza bırakıyorum,
değerli kamuoyuna bırakıyorum ve tabii, sizlere
bırakıyorum.
Teşekkür ederim efendim. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
V.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Adalet Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı:
1239) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
70inci maddeyi okutuyorum:
Vakıf Denetçisi ve Vakıf
Denetçi Yardımcısı
MADDE 70-
BAŞKAN Madde üzerinde iki
adet önerge vardır; geliş sıralarına göre okutup,
aykırılık durumlarına göre işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 70 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Selami
Uzun Murat
Yılmazer Faruk Anbarcıoğlu
Sivas Kırıkkale Bursa
Abdurrahman
Anik Fahri Keskin
Bingöl Eskişehir
Müfettiş ve Müfettiş Yardımcısı
Madde 70- Müfettiş Yardımcısı
olabilmek için:
a) 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanununun 48 inci maddesinde sayılan şartlara sahip olmak,
b) Üniversitelerin dört yıllık
eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi
ve idari bilimler, mimarlık, mühendislik fakülteleri mezunu
olmak veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından
kabul edilmiş yurt içi ve yurt dışındaki yükseköğretim
kurumlarından mezun olmak,
c) Sağlık durumunun, her
türlü iklim ve yolculuk koşullarına elverişli olduğunu
sağlık kurulu raporu ile belgelemek,
d) Merkezi sistemle yapılacak
memur seçme sınavında başarılı olmak,
e) Genel Müdürlük tarafından
yapılacak yarışma sınavında başarılı
olmak,
f) Yarışma sınavının
yapıldığı tarihte otuz yaşını doldurmamış
olmak,
gerekir.
Müfettiş Yardımcılığında
en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak şartıyla
açılan mesleki yeterlik sınavında başarılı
olanlar Müfettiş kadrosuna atanırlar.
Yapılacak yarışma
ve yeterlik sınavının şekli ve uygulama esasları
yönetmelikle belirlenir.
Yapılacak mesleki yeterlik
sınavına girmeye hak kazandığı halde geçerli
mazereti olmaksızın sınava girmeyenler, yapılan
iki sınavda da başarılı olamayanlar veya Müfettiş
Yardımcılığı süresi içerisinde olumsuz sicil
alanlar bu unvanlarını kaybederler ve durumlarına uygun
memur kadrolarına atanırlar.
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 70. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Küçükaşık Orhan
Eraslan Mehmet Boztaş
Bursa Niğde Aydın
Feridun
Baloğlu Muharrem
Kılıç Feridun
Ayvazoğlu
Antalya Malatya Çorum
M.
Nuri Saygun Yüksel
Çorbacıoğlu
Tekirdağ Artvin
(A) Müfettiş Yardımcısı
olabilmek için:
a) 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanununun 48 inci maddesinde sayılan şartlara sahip olmak,
b) Üniversitelerin dört yıllık
eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi
ve idari bilimler, mimarlık, mühendislik fakülteleri mezunu
olmak veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından
kabul edilmiş yurt içi ve yurt dışındaki yükseköğretim
kurumlarından mezun olmak,
c) Sağlık durumunun, her
türlü iklim ve yolculuk koşullarına elverişli olduğunu
sağlık kurulu raporu ile belgelemek,
d) Merkezi sistemle yapılacak
memur seçme sınavında başarılı olmak,
e) Genel Müdürlük tarafından
yapılacak yarışma sınavında başarılı
olmak,
f) Yarışma sınavının
yapıldığı tarihte otuz yaşını doldurmamış
olmak,
gerekir.
Müfettiş Yardımcılığında
en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak şartıyla
açılan mesleki yeterlik sınavında başarılı
olanlar Müfettiş kadrosuna atanırlar.
Yapılacak yarışma
ve yeterlik sınavının şekli ve uygulama esasları
yönetmelikle belirlenir.
Yapılacak mesleki yeterlik
sınavına girmeye hak kazandığı halde geçerli
mazereti olmaksızın sınava girmeyenler, yapılan
iki sınavda da başarılı olamayanlar veya Müfettiş
Yardımcılığı süresi içerisinde olumsuz sicil
alanlar bu unvanlarını kaybederler ve durumlarına uygun
memur kadrolarına atanırlar.
(B) Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf
Gureba Hastanesi personelinin katkısıyla elde edilen döner
sermaye gelirlerinden bu birimde çalışan memurlara; hizmet
sunum şartları, personelin unvanı, görevi, çalışma
şartları ve süresi, hizmete katkısı, performansı,
serbest çalışıp çalışmaması ile muayene,
ameliyat, anestezi, girişimsel işlemler ve özellik arz eden
riskli bölümlerde çalışma gibi unsurlar esas alınmak
suretiyle, Sağlık Bakanlığına bağlı
sağlık kurumlarında unvanlara göre uygulanan tavan
ödeme miktarları aşılmamak kaydıyla, Sağlık
Bakanlığı personeli için tespit edilen esas ve usuller
de dikkate alınarak Meclisçe belirlenecek usul, esas ve oranda
ödeme yapılabilir. Bu şekilde yapılacak ödeme, cari
yılda elde edilen döner sermaye gelirinin yüzde ellisini geçemez.
Birinci fıkrada belirtilen
haklardan faydalanan personel haricinde kalan tüm personele, vakıf
kira gelirlerinin yüzde üçünü geçmemek ve maaşlarının
üçte birini aşmamak üzere, Vakıflar Meclisince belirlenecek
usul, esas ve oranda ödeme yapılabilir. Bu ödemelerden damga vergisi
hariç kesinti yapılmaz.
Genel Müdürlük lehine sonuçlanan
dava ve icra takipleri nedeniyle hükme bağlanarak karşı
taraftan tahsil olunan vekalet ücretlerinin; avukatlara ve hukuk
servislerinde fiilen görev yapan memurlara dağıtımı
hakkında 02/02/1929 tarihli ve 1389 sayılı Devlet Davalarını
İntaç Eden Avukat ve Saireye Verilecek Ücreti Vekalet Hakkında
Kanun hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
(C) Bir sözleşme mevcut olmasa
dahi, Genel Müdürlük menfaatinin olması kaydıyla hangi
aşamada olursa olsun;
a) Genel Müdürlük ile diğer kamu
kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişiler arasında
çıkan hukuki ihtilafların anlaşma ve sözleşme değişikliği
ile neticelendirilmesinde Meclis,
b) Maddi ve hukuki sebeplerle takibinde
veya yüksek dereceli mahkemelerce incelenmesini istemekte fayda
umulmayan dava ve icra takiplerinden vazgeçilmesi, bir hakkın
tanınması, menfaatin terkininde otuzbin Türk Lirasına
kadar Genel Müdür, bu miktarı aşanlarda Meclis,
yetkilidir.
Genel Müdür bu yetkisini kısmen
veya tamamen Genel Müdür yardımcılarına ya da I. Hukuk
Müşavirine devredebilir.
Bu maddenin uygulanmasına
ve miktarların tespitine ilişkin hususlar Meclisçe belirlenir.
(D) Mülhak vakıflarda vakıf
yönetimine karşı açılan, mülkiyet ve intifa hakkı
iddiasını taşıyan davalarda vakıf yönetimi
ile Genel Müdürlük birlikte hasım gösterilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Eraslan.
ORHAN ERASLAN (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, benim konuşmam
üzerine, Sayın Bakan açıklama yapma ihtiyacı duydu.
Şimdi, bir söz vardır: Ne diyeceğini değil, ne duyacağını
hesaplayacaksın. derler. Bu güzel bir sözdür. Şimdi, benim
ağzımdan, Okmeydanını yıkın diye bir söz
çıkmadı. Böyle bir şey -tutanaklar tutuluyor- varsa,
burada biz onu derhal geri alırız ve gereğini yaparız.
Öyle bir şeyi ben söylemedim. Sayın Bakan benim söylemediğim
bir şeyi kendi anlayışı içerisinde yorumlayarak,
buradan, kolay, kısa yoldan siyasi sonuç elde etmeye çalıştı.
Ben bir şey söylemeye çalıştım. Bir İktidar Partisi
Milletvekili, geçmişte birtakım hayrat taşınmazların
Cumhuriyet Halk Partisinin iktidar olduğu dönemde satıldığını
yahut takas edildiğini iddia etti. Ben bir şeyi göstermek istedim.
Sizin döneminizde -şimdi yaşanıyor- üstelik de kimin
vakfı, Fatih Sultan Mehmet Hanın vakfı. Şimdi yaşanıyor
canlı bir biçimde. Yasa çıkartmışsınız buna,
bu Yasa'nın da 15inci maddesine hüküm koymuşsunuz. Başkasına
söylüyorsunuz da kendinizin yaptığınızdan haberiniz
yok. Haa, bu sorun
Fatih Sultan Mehmet Hanın iradesine mi uyulacak,
uyulması mı gerekir? Evet, uyulması gerekir. Bunun yolu
yıkma değildir. Üstelik de bu, taşınmaz hayrattır.
Madem takas edeceksiniz, oradaki yurttaşları, mağdur
olmayacak biçimde takas ettiğiniz yere; ama, kesinlikle
mağdur olmayacak biçimde takas ettiğiniz yere taşırsınız.
Hep-sini taşımanız da belki mümkün değilse, en
azından, o vakfa o hayatiyeti, o biçimi verdirecek ölçüde ayağa
kaldırırsınız, eğer amacınız buysa.
Bu yapılamaz diye bir şey yok.
Hadi, Okmeydanında fiili
imkânsızlık doğdu, olur ya, diyelim ki öyle; peki, Antalyadaki
zeytinlikte de mi yapılaşma vardı?
FİKRET BADAZLI (Antalya)
Zeytinlik yok orada.
ORHAN ERASLAN (Devamla) Oradaki
vakıf, vakfedenin iradesini niye hiçe sayarak temalı
park yapmaya çalışıyorsunuz?
Şimdi, ortada bir gerçek var;
bu, ayan beyan tartışılmaz şekilde ortada.
Bakınız, 21inci maddede
de, vakıf ormanlarından 2/B niteliğine kavuşanları
satmayı, yok etmeyi düşündünüz. Yani, burada amaç şu:
Bakınız, bir şeyi görün. Değerli arkadaşlarım,
mezar açmaktaki amacınız, ya, bu ala canlı gömüldü,
herhalde canlıydı, bir bakalım, bir canlandıralım
değil, mezar açmaktaki amacınız, kusura bakmayın,
söylemek zorundayım, ölünün altın dişi var mıydı,
onu bir sökelim amacıyladır. Bunu görün.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisine
bir şey söylüyorsunuz: Yani, Cumhuriyet Halk Partisi vakıflardan,
işte, anlamaz, şöyle yapar, böyle yapar, geçmişte
şöyle oldu, böyle oldu
Ama, siz, bugün için, bugün için çok sayıda
vakfı yok ediyorsunuz; üstelik, hayrat taşınmazlarını
yok ediyorsunuz. Satmak, takas etmek, değiştirmek, o değerleri
de çok su götürür şekilde
Yani, eğer vakfa saygı gösterilecekse,
vakfedenin iradesine saygı esastır. Eğer, devlet, hazine
burada bir yükümlülük alacaksa, Fatih Sultan Mehmet Hanın iradesine
saygı gösterir, takasta oradaki vatandaşları mağdur
etmeyecek önlemleri alır. Niye bunları alternatif olarak
düşünmüyorsunuz da, hiç ağzımdan çıkmadığı
halde, bana iftira ederek Yıkalım mı, CHPnin anlayışı
bu mu? diye aklınıza dozer geliyor. Dozerin dışında
düşünce çeşitliliği olamaz mı? Dozerin dışında
formüller üretemez miyiz?
Şimdi, burada, Cumhuriyet
Halk Partisinin vakıflara bakışını, bir
şeyi daha okuyarak bitirmek istiyorum yine gerekçeden.
FİKRET BADAZLI (Antalya) 15
bin gecekondu var üzerinde.
ORHAN ERASLAN (Devamla) Müsaade
ederseniz bir paragraf daha, gerekçeden, bakınız: Bu itibarla,
Türkün bu bergüzar hasenatı da Osmanlı saltanatından
kurtulamadı ve tabi olduğu usullerin toplu ve müdevven olmaması
tezvirci kafalara hileler icadına meydan vererek o tükenmez
servetin epeyce kısmı heder oldu. Yine çok şükre şayandır
ki, o yağma ve tahrik devirlerinde Türkün temiz ve asil kanını
damarlarında taşıyan babalarının, dedelerinin
yadigârı olan bu abidelere kudretinin yettiği kadar el sürdürmedi
ve artık inkılabıyla varlığına tamamen
sahip olan millet, kalan servete de kudretli elini koyarak ve yaptığı
kanunlara o serveti yemlik edinenlerden temizleyerek nurlu ve
şuurlu evlatlarını sinesinde
diye devam ediyor değerli
arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Eraslan, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
ORHAN ERASLAN (Devamla) Kusura
bakmayın, yazı çok uzun ve küçük, okuma gözlüğüm de yanımda
değil
Yani, bakınız, burada da
çok açık, yağmacılardan nasıl koruduğunu cumhuriyetin,
Osmanlının son döneminde de nasıl yağmalandığını
vurgulamış. Cumhuriyet Halk Partisinin vakıflara bakışı
budur. Yani, eğer, koruyacaksınız vakıfları,
vakfedenin iradesine saygı göstereceksiniz önce. Ona saygı
göstermeden, ucuz, siyasete malzeme olarak bu işi götüremezsiniz.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 70 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Selami
Uzun (Sivas) ve arkadaşları
Müfettiş ve Müfettiş Yardımcısı
Madde 70- Müfettiş Yardımcısı
olabilmek için:
a) 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanununun 48 inci maddesinde sayılan şartlara sahip olmak,
b) Üniversitelerin dört yıllık
eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi
ve idari bilimler, mimarlık, mühendislik fakülteleri mezunu
olmak veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından
kabul edilmiş yurt içi ve yurt dışındaki yükseköğretim
kurumlarından mezun olmak,
c) Sağlık durumunun, her
türlü iklim ve yolculuk koşullarına elverişli olduğunu
sağlık kurulu raporu ile belgelemek,
d) Merkezi sistemle yapılacak
memur seçme sınavında başarılı olmak,
e) Genel Müdürlük tarafından
yapılacak yarışma sınavında başarılı
olmak,
f) Yarışma sınavının
yapıldığı tarihte otuz yaşını doldurmamış
olmak,
gerekir.
Müfettiş Yardımcılığında
en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak şartıyla
açılan mesleki yeterlik sınavında başarılı
olanlar Müfettiş kadrosuna atanırlar.
Yapılacak yarışma
ve yeterlik sınavının şekli ve uygulama esasları
yönetmelikle belirlenir.
Yapılacak mesleki yeterlik
sınavına girmeye hak kazandığı halde geçerli
mazereti olmaksızın sınava girmeyenler, yapılan
iki sınavda da başarılı olamayanlar veya Müfettiş
Yardımcılığı süresi içerisinde olumsuz sicil
alanlar bu unvanlarını kaybederler ve durumlarına uygun
memur kadrolarına atanırlar.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Olumlu görüşle takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İşbu önergeyle, Vakıf
Denetçiliği ve Vakıf Denetçi yardımcılığı
ibareleri, uygulamada yerlermiş unvan olarak diğer maddelere
de paralel olarak, Müfettiş ve Müfettiş Yardımcısı
olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
71inci maddeyi okutuyorum:
Kadro iptal ve ihdasları
MADDE 71-
BAŞKAN Madde üzerinde iki
adet önerge vardır. Önergeleri geliş sıralarına
göre okutup, aykırılık durumlarına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1269 sıra sayılı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 71 inci maddesinin eki (I) Sayılı
Listede yer alan
SERBEST TUTULAN
KADRO KADRO
SINIFI UNVANI DERECESİ ADEDİ ADEDİ TOPLAM
GİH Rehberlik ve Denetim
Başkanı 1 1 1
SERBEST TUTULAN
KADRO KADRO
SINIFI UNVANI DERECESİ ADEDİ ADEDİ TOPLAM
GİH Vakıf Denetçisi 1 50
50
GİH Vakıf Denetçisi 3 5
5
GİH Vakıf Denetçisi 4 2 2
GİH Vakıf Denetçisi 5 25
25
GİH Vakıf Denetçi Yardımcısı 5 1 1
GİH Vakıf Denetçi Yardımcısı 7 30
30
Unvanların aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Çelik Selami
Uzun Faruk Koca
Bursa Sivas Ankara
İrfan
Gündüz Hasan
Aydın
İstanbul Giresun
SERBEST TUTULAN
KADRO KADRO
SINIFI UNVANI DERECESİ ADEDİ ADEDİ TOPLAM
GİH Rehberlik ve Teftiş Başkanı 1 1 1
SERBEST TUTULAN
KADRO KADRO
SINIFI UNVANI DERECESİ ADEDİ ADEDİ TOPLAM
GİH Başmüfettiş 1 40
40
GİH Müfettiş 1 10 10
GİH Müfettiş 3 5 5
GİH Müfettiş 4
2 2
GİH Müfettiş 5 25 25
GİH Müfettiş Yardımcısı 5 1 1
GİH Müfettiş Yardımcısı 7 30 30
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 71. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Küçükaşık Feridun
Baloğlu Orhan
Eraslan
Bursa Antalya Niğde
Mehmet
Boztaş Nuri
Saygun Muharrem
Kılıç
Aydın Tekirdağ Malatya
Yüksel
Çorbacıoğlu Feridun
Ayvazoğlu
Artvin Çorum
(A) Vakıflar Genel Müdürlüğünün
190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname eki (I) sayılı cetvelde yer alan kadroları
iptal edilerek bu cetvelden çıkarılmış, ekli (I)
sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek aynı
Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvele Vakıflar
Genel Müdürlüğü olarak eklenmiştir.
(B) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait taşınmazlar Devlet malı imtiyazından
yararlanır, haczedilemez, rehnedilemezler. Tüm iş ve
işlemleri, her türlü vergi, resim, harç ve katılım payından
istisnadır.
Genel Müdürlük tarafından
açılacak davalarda teminat aranmaz.
Genel Müdürlüğün ve mazbut vakıfların
tahsil edilemeyen gelirleri 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre Genel Müdürlükçe
tahsil edilir.
Vakıf vakıf kültür varlıklarının
onarımları ve restorasyonları ile çevre düzenlemesi
ve kamulaştırma işlemleri 180 sayılı Bayındırlık
ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabidir.
Vakıf vakıf kültür varlıklarının,
restorasyon veya onarım karşılığı kiralama
işlemleri; 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine
tabidir.
Bu harcama ve kiralamalara
ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Yurt içi veya yurt dışında
vakıf kültürünü araştırmak, geliştirmek ve desteklemek
amacıyla gerçek ve tüzel kişiler; Genel Müdürlüğün görev
alanı ile ilgili faaliyet ve yatırım programlarında
yer alan her türlü ilmi organizasyon, stratejik araştırma,
konferans, sempozyum ve benzeri kültürel faaliyetlerin yürütülmesi
kapsamında sponsorluk yapabilirler. Bu faaliyetlerle ilgili
sponsor kişi veya şirketler Genel Müdürlüğün belirleyeceği
esaslar dahilinde reklam alabilirler. Vakıflar adına kayıtlı
taşınır ve taşınmaz vakıf kültür varlıklarının;
bakım, onarım ve restore edilmesi, yaşatılması,
çevre düzenlemesi ve kamulaştırılması dahil Genel
Müdürlüğün kontrolünde gerçek ve tüzel kişilerin kendileri
tarafından yapılacak harcamalar, bağış ve
yardımlar ile sponsorluk harcamalarının tamamı
Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahından düşülür.
Kuruluşunda veya kurulduktan
sonra vakıflara bağışlanan taşınır
ve taşınmaz mallar Veraset ve İntikal Vergisinden istisnadır.
Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara
ait meralar 4342 sayılı Mera Kanunu hükümlerine tabidir.
(C) Bir sözleşme mevcut olmasa
dahil, Genel Müdürlük menfaatinin olması kaydıyla hangi
aşamada olursa olsun;
a) Genel Müdürlük ile diğer kamu
kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişiler arasında
çıkan hukuki ihtilafların anlaşma ve sözleşme değişikliği
ile neticelendirilmesinde Meclis,
b) Maddi ve hukuki sebeplerle takibinde
veya yüksek dereceli mahkemelerce incelenmesini istemekte fayda
umulmayan dava ve icra takiplerinden vazgeçilmesi, bir hakkın
tanınması, menfaatin terkininde otuzbin Türk Lirasına
kadar Genel Müdür, bu miktarı aşanlarda Meclis,
yetkilidir.
Genel Müdür bu yetkisini kısmen
veya tamamen Genel Müdür yardımcılarına ya da I. Hukuk
Müşavirine devredebilir.
Bu maddenin uygulanmasına
ve miktarların tespitine ilişkin hususlar Meclisçe belirlenir.
(D) Genel Müdür ve her kademedeki
yöneticiler hukuksal sınırlarını açıkça belirlemek
şartıyla yetkilerinden bir kısmını astlarına
devredebilirler.
Yetki devri uygun araçlarla ilgililere
duyurulur.
Yetki devri devredeni sorumluluktan
kurtarmaz.
(E) Mazbut ve mülhak vakıfların
vakfiyelerindeki şartlar doğrultusunda, ilgililerin
hakları saklıdır. Bu hakların kullanılmasına
ilişkin usul ve esaslar tüzükle düzenlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Baloğlu,
konuşacak mısınız?
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) Konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Orhan Eraslan, deminki
konuşmasında Fatih Sultan Mehmetin bir görüşünü açıkladı.
Sultan II. Mahmutun da benzer bir görüşü var. Diyor ki Sultan II.
Mahmut: Ben vatandaşımın Müslümanını camide,
Hristiyanını kilisede, Musevisini de havrada fark ederim,
aralarında başka bir fark yoktur; cümlesi hakkında muhabbet
ve adaletim kavidir, hepsi gerçek evladımdır.
Şimdi, bizim tarihimizde böyle
bir anlayış var. Cumhuriyet de bu anlayışı
sürdürmüştür, vatandaşları arasında bir fark gözetmemiştir,
onların hepsini ülkenin eşit haklara sahip yurttaşları
olarak görmüştür.
Şimdi, bu yasa getirilirken
temel kriter şu söylenmiştir, şu öne sürülmüştür,
denilmiştir ki: Avrupa Birliği bu tür bir düzenleme istiyor.
Bu, resmî ağızlardan da ifade edilmiştir, Genel Kurul da
bunun farkındadır.
Şimdi, ben, şunu öğrenmek
istiyorum: Yunanistan 1981den beri Avrupa Birliği üyesidir,
yirmi beş yıllık bir Avrupa Birliği üyesi ülkedir.
O ülkede, benim bahsettiğim deminki anlayışın
zerresi yoktur. Avrupa Birliği yirmi beş yıllık
asil üyesini uyaracağı yerde, bizim gibi aday bir ülkeye dayatmalarda
bulunmaktadır. Bunu kabul etmek mümkün değildir, öncelikle
bunu söylemek istiyorum.
İkincisi: 1997 yılında
Avrupa Konseyinde kabul edilen, Avrupada Dernekler ve Vakıfların
Rolünün Geliştirilmesi adlı tebliğde birtakım
kriterler belirlenmiştir. Yani, bu kriterler 1997 yılında,
bundan dokuz yıl önce belirlenmiştir. Biz 2006 yılını
yaşıyoruz ve 2006 yılını yaşarken, 8 Kasım
gibi çok değer verdiğimiz bir tarih öncesine bu kanunu
sıkıştırmaya çalışıyoruz. Bunu kabul
etmek mümkün değil. Bu iki noktadan sonra önergemize geliyorum.
Sayın milletvekilleri, dün
son konuşmacı bendim. Temel yasa kavramına ilişkin
eleştirilerimi söyledikten sonra, sizi düşünmeye davet
etmiştim. Dün gecenin sizin için çok zor geçtiğini düşünüyorum,
çünkü, bu temel yasa kavramının çok zedeleyici sonuçlar
doğurduğu ortaya çıktı.
Bakın, burada günlerdir konuşuyoruz.
Biz konuşmaktan yorulmayacağız, çünkü, anlatılacak
çok şey var; sizin dinlemekten yorulmak üzere olduğunuzu
fark ediyorum.
ALAETTİN GÜVEN (Kütahya)
İyiyiz.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) Yorulmadıysanız, daha çok konuşurum.
Şimdi, arkadaşlar, bu temel
yasa kavramıyla yapmaya çalıştığınız,
ulaşmaya çalıştığınız sonuca ulaşamadığınız
ortaya çıkıyor. Siz ne düşündünüz temel yasayla? Tartışma
olmayacaktı, bu Kanun hızla geçecekti. Hiç böyle olmadı,
üç gündür anlatıyoruz, üç gündür dinliyorsunuz ve hiçbir
şey de yapmıyorsunuz.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
Aynı şey!
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) Yani, biz bu kadar önerge verdik arkadaşlar, 200e yakın
önerge; 80 tanesi işleme konuldu. Allah aşkına, bunlardan
bir tanesi de mi sizin katılacağınız önergelerden
biri olamazdı? Hiç mi farklı bir şey düşünmüyorsunuz?
Yani, ille şu önümüze konulan yasayı bütün unsurlarıyla
aynen geçirmek zorunda mıyız?
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum)
Samimi değildi!
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) Anlayamadım söylediğinizi?
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum)
Samimi değildi!
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) Peki, o sizin düşünceniz, ama yarın bunu yargılayacaktır
tarih. Bunu, yalnız bu yasada da yapmıyorsunuz siz, her yasada
böyle davranıyorsunuz.
Şimdi, arkadaşlar, bakın,
bu maddede biz bir önerge getirdik, koyduk. Ne diyoruz? Okundu önerge,
dinlediğinizi umut ediyorum.
Şimdi, bölge müdür yardımcıları
bu maddeyle kaldırılıyor. Neden kaldırılıyor
bölge müdür yardımcıları? Yani, bir hiyerarşik yapı
yok mu bölge müdürlüklerinde? Bölge müdürleri var, bölge müdür yardımcıları
var, şube müdürleri var, amirler var, memurlar var, şefler
var arada. Şimdi, biz bu hiyerarşik yapı içinde bölge müdür
yardımcılarını kaldırıyoruz. Peki, bunların
işlevleri ne olacak? Bu işlevleri kim yerine getirecek?
Bu düzenleme ne şekilde gerçekleştirilecek? Yaklaşık
35 civarında bölge müdür yardımcısı var, çok küçük
bir rakam. Size göre oy değeri ifade etmeyebilir; ama, insani
açıdan yaklaşırsanız, belirli bir hiyerarşik
yapı içinde bürokraside yer edinmiş insanlar, deneyimli
insanlar. Bunları ne yapacaksınız? Bu yasayla bunları
nerede kullanacaksınız? Yani, ben bunu çok merak ediyorum.
30 kişi olur, 1 kişi olur. 1 kişiye yapılan haksızlık
herkese yapılmış demektir. Haksızlığın
büyüğü küçüğü yok. Bu eksikliği gidermiyoruz. Bizim
önergemizi de biraz sonra reddedeceksiniz. Ondan sonra da bu yasanın
belirli ölçüler içinde gerçekleştiğini söyleyeceksiniz.
Şimdi arkadaşlar, 8 Kasım
bugün; bu yasayı 8 Kasıma kadar yetiştirme iddiasıyla
getirdiniz, ama 8 Kasıma kadar çıkaramadınız. Bu
arada Avrupa Birliği İlerleme Raporu da İnternet sitelerinde
duyulmaya başlandı şimdi haber ajanslarında da geçiyor.
İlk bölümünü Sayın Mehmet Küçükaşık açıkladı.
Orada öylesine sözler var ki, siz İlerleme Raporunun metnini
okuduktan sonra bu akşam bir daha düşüneceksiniz, iyice düşüneceksiniz,
ne yaptırılmak istendiğini bir kez daha göreceksiniz
ve ben umut ediyorum ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Baloğlu,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla)
yarın buraya geldiğiniz zaman, içinizdeki arkadaşların
büyükçe bir bölümünün Heybeliada Ruhban Okulunun hâlâ kapalı
tutulmasını, Türkiye Cumhuriyetine yönelik bir eksiklik
gibi başımıza vuranlara karşı ulusal bir uyanışın
habercisi olacaksınız, ışığı olacaksınız.
Bugüne kadar söylenenleri dinlemediniz, üç gündür anlattık
burada. Hiç olmazsa, Avrupa Birliği İlerleme Raporunda
her defasında kafamıza vurulan, bize hatırlatılan,
bizi bir sömürge gibi gören anlayışa, bu gece iyice düşünerek,
yarın, geçmişinizi unutmayarak, geldiğiniz yeri unutmayarak,
gideceğiniz yeri unutmayarak hayır diyeceğinizi
umut ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1269 sıra sayılı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 71 inci maddesinin eki (I) Sayılı
Listede yer alan
SERBEST TUTULAN
KADRO KADRO
SINIFI UNVANI DERECESİ ADEDİ ADEDİ TOPLAM
GİH Rehberlik ve Denetim
Başkanı 1 1 1
SERBEST TUTULAN
KADRO KADRO
SINIFI UNVANI DERECESİ ADEDİ ADEDİ TOPLAM
GİH Vakıf Denetçisi 1 50
50
GİH Vakıf Denetçisi 3 5
5
GİH Vakıf Denetçisi 4 2 2
GİH Vakıf Denetçisi 5 25
25
GİH Vakıf Denetçi Yardımcısı 5 1 1
GİH Vakıf Denetçi Yardımcısı 7 30
30
Unvanların aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Çelik (Bursa) ve arkadaşları
SERBEST TUTULAN
KADRO KADRO
SINIFI UNVANI DERECESİ ADEDİ ADEDİ TOPLAM
GİH Rehberlik ve Teftiş Başkanı 1 1 1
SERBEST TUTULAN
KADRO KADRO
SINIFI UNVANI DERECESİ ADEDİ ADEDİ TOPLAM
GİH Başmüfettiş 1 40
40
GİH Müfettiş 1 10 10
GİH Müfettiş 3 5 5
GİH Müfettiş 4
2 2
GİH Müfettiş 5 25 25
GİH Müfettiş Yardımcısı 5 1 1
GİH Müfettiş Yardımcısı 7 30 30
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
GEREKÇE:
Tasarı ile Rehberlik ve Denetim
Başkanı, Vakıf Denetçisi ve Vakıf Denetçi Yardımcısı
unvanları yerine Rehberlik ve Teftiş Başkanı,
Başmüfettiş, Müfettiş ve Müfettiş Yardımcısı
unvanları ihdas edildiğinden kadro değişikliği
yapılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
72nci maddeyi okutuyorum:
Performans ve vekalet ücreti
MADDE 72-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 72. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Boztaş Mehmet Küçükaşık Feridun Ayvazoğlu
Aydın Bursa Çorum
Feridun
Baloğlu Muharrem
Kılıç Yüksel Çorbacıoğlu
Antalya Malatya Artvin
M.
Nuri Saygun Mehmet
Vedat Yücesan
Tekirdağ Eskişehir
(A) Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf
Gureba Hastanesi personelinin katkısıyla elde edilen döner
sermaye gelirlerinden bu birimde çalışan memurlara; hizmet
sunum şartları, personelin unvanı, görevi, çalışma
şartları ve süresi, hizmete katkısı, performansı,
serbest çalışıp çalışmaması ile muayene,
ameliyat, anestezi, girişimsel işlemler ve özellik arz eden
riskli bölümlerde çalışma gibi unsurlar esas alınmak
suretiyle, Sağlık Bakanlığına bağlı
sağlık kurumlarında unvanlara göre uygulanan tavan
ödeme miktarları aşılmamak kaydıyla, Sağlık
Bakanlığı personeli için tespit edilen esas ve usuller
de dikkate alınarak Meclisçe belirlenecek usul, esas ve oranda
ödeme yapılabilir. Bu şekilde yapılacak ödeme, cari
yılda elde edilen döner sermaye gelirinin yüzde ellisini geçemez.
Birinci fıkrada belirtilen
haklardan faydalanan personel haricinde kalan tüm personele, vakıf
kira gelirlerinin yüzde üçünü geçmemek ve maaşlarının
üçtebirini aşmamak üzere, Vakıflar Meclisince belirlenecek
usul, esas ve oranda ödeme yapılabilir. Bu ödemelerden damga vergisi
hariç kesinti yapılmaz.
Genel Müdürlük lehine sonuçlanan
dava ve icra takipleri nedeniyle hükme bağlanarak karşı
taraftan tahsil olunan vekalet ücretlerinin; avukatlara ve hukuk
servislerinde fiilen görev yapan memurlara dağıtımı
hakkında 02/02/1929 tarihli ve 1389 sayılı Devlet Davalarını
İntaç Eden Avukat ve Saireye Verilecek Ücreti Vekalet Hakkında
Kanun hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
(B) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait taşınmazlar Devlet malı imtiyazından
yararlanır, haczedilemez, rehnedilemezler. Tüm iş ve
işlemleri, her türlü vergi, resim, harç ve katılım payından
istisnadır.
Genel Müdürlük tarafından
açılacak davalarda teminat aranmaz.
Genel Müdürlüğün ve mazbut vakıfların
tahsil edilemeyen gelirleri 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre Genel Müdürlükçe
tahsil edilir.
Vakıf kültür varlıklarının
onarımları ve restorasyonları ile çevre düzenlemesi
ve kamulaştırma işlemleri 180 sayılı Bayındırlık
ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabidir.
Vakıf kültür varlıklarının,
restorasyon veya onarım karşılığı kiralama
işlemleri; 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine
tabidir.
Bu harcama ve kiralamalara
ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Yurt içi veya yurt dışında
vakıf kültürünü araştırmak, geliştirmek ve desteklemek
amacıyla gerçek ve tüzel kişiler; Genel Müdürlüğün görev
alanı ile ilgili faaliyet ve yatırım programlarında
yer alan her türlü ilmi organizasyon, stratejik araştırma,
konferans, sempozyum ve benzeri kültürel faaliyetlerin yürütülmesi
kapsamında sponsorluk yapabilirler. Bu faaliyetlerle ilgili
sponsor kişi veya şirketler Genel Müdürlüğün belirleyeceği
esaslar dahilinde reklam alabilirler. Vakıflar adına kayıtlı
taşınır ve taşınmaz vakıf kültür varlıklarının;
bakım, onarım ve restore edilmesi, yaşatılması,
çevre düzenlemesi ve kamulaştırılması dahil Genel
Müdürlüğün kontrolünde gerçek ve tüzel kişilerin kendileri
tarafından yapılacak harcamalar, bağış ve
yardımlar ile sponsorluk harcamalarının tamamı
Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahından düşülür.
Kuruluşunda veya kurulduktan
sonra vakıflara bağışlanan taşınır
ve taşınmaz mallar Veraset ve İntikal Vergisinden istisnadır.
Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara
ait meralar 4342 sayılı Mera Kanunu hükümlerine tabidir.
(C) Genel Müdür ve her kademedeki
yöneticiler hukuksal sınırlarını açıkça belirlemek
şartıyla yetkilerinden bir kısmını astlarına
devredebilirler.
Yetki devri uygun araçlarla ilgililere
duyurulur.
Yetki devri devredeni sorumluluktan
kurtarmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Yücesan,
buyurun efendim.
MEHMET VEDAT YÜCESAN (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan Vakıflar Kanunu Tasarısının 72nci maddesi
için verilen değişiklik önergemiz üzerine söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, konuşmama başlamadan önce,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Vakıflar Kanunu Tasarısının görüşmeleri
sırasında söz alan Cumhuriyet Halk Partili konuşmacı
arkadaşlarım, tasarının vakıf sistemine ve
Türkiye Cumhuriyeti devletine ne kadar büyük zarar verdiğini
ellerinden geldiği kadar anlatmaya çalıştılar.
Tasarı, vakıf anlayışını
baştan başa değiştirmektedir değerli arkadaşlarım;
yabancılara Türkiyede vakıf kurma, mal edinme hakkı
vermektedir. Vergiden muaf olarak, yabancılar, vakıf kurmak
suretiyle, sınırsız mal ve toprak talep edebileceklerdir
değerli arkadaşlarım. Bu uygulama, dünyanın hiçbir
yerinde görülmemiştir. Bir Türk vatandaşı Yunanistana
gidip bir vakıf kuramaz, o vakfa yönetici olamaz. Ancak, tasarıyla,
Türkiyede cemaat vakfı kurmak mümkün oluyor. Artık, Türkiye,
bir yabancı vakıflar cenneti haline dönüşmektedir.
Tasarı, Türkiye Büyük Millet Meclisinde gerek alt komisyonda
ve gerekse Adalet Komisyonunda inanılmaz bir hızla görüşülerek
Genel Kurula indirilmiştir. Partili Komisyon üyesi arkadaşlarımın
alt komisyonda ve Komisyonda yapmış olduğu şiddetli
ve yoğun muhalefet karşısında, birtakım
kısmi düzeltmeler gerçekleşmişse de, tasarı, bu
haliyle, düzeltilerek yürürlüğe konulabilecek gibi değildir
değerli arkadaşlarım.
Tasarı, hem vakıfların
bizzat kendi geleceği açısından hem de ulusal bütünlük
ve güvenlik açısından önemli sakıncalar içermektedir.
Bu açıdan, aslında, yasa tasarısının derhal
geri çekilmesi gerekmektedir değerli arkadaşlarım.
Değerli milletvekilleri, Lozan
Anlaşmasıyla, vakıfların, özellikle cemaat vakıflarının
tüm temel sorunları hemen hemen çözülmüş idi. Ama, maalesef,
şimdi getirilmek istenen yasa tasarısıyla geri dönüş
yapılmakta ve Lozanın, özellikle, değerli arkadaşlarım,
37nci ve 45inci maddelerine kadar olan cemaat vakıflarına
ait hükümler bir kalemde silinip atılmak istenmektedir. Tasarının,
gayrimüslim azınlıklara Anadolu ve Trakyada taşınmaz
mal edinme olanağı sağlayan düzenlemeler içermesi, bu
hakkı tanıması, Lozan Anlaşmasına aykırıdır
değerli arkadaşlarım. Tasarının bu şekilde
yasalaşması, Lozanın delinmesi anlamına gelecektir,
ki, bunun, çok ağır bir siyasi, tarihî bir sorumluluğu
vardır değerli arkadaşlarım, Hükûmetin ve sizlerin
-tasarının bu haliyle- başımıza büyük belalar
gelebileceği anlamına gelmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
Vakıflar Kanunu, Türkiyedeki vakıf dünyasının
bir ihtiyacı olduğu için değil, Avrupa Birliğinin
dayatmalarına direnmeyen Hükûmetin teslim olması sonucuyla,
yıldırım hızıyla Meclise gelmiştir. Tasarı,
yeteri kadar, kamuoyunda ve komisyonlarda tartışılmamış,
Meclis Genel Kurulunda temel yasa olarak ele alınmak suretiyle,
tasarının madde madde görüşülerek, muhalefetin tasarı
üzerinde doğru değişiklikler yapması engellenmiştir.
Gerekli düzenlemeler yapılmadan ve tasarının bu
şekilde yasalaşması halinde, ileride ciddi sorunlar
doğurması da kaçınılmaz olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Vakıflar Kanunu Tasarısıyla, devletin
sosyal görevleri kısıtlanarak bu görevler vakıflara
verilmeye çalışılmaktadır. Böyle bir şeyin
yapılması, toplum yaşamımızda onulmaz ve telafisi
mümkün olmayan sorunlara yol açabilecektir.
Diğer taraftan, getirilen düzenlemelerle,
teftiş ve denetim tamamen ortadan kaldırılmıştır,
Atatürkün vakıflar için öngördüğü Teftiş Kurulu kaldırılmıştır.
Bu doğrultuda yapılan düzenlemeler son derece yanlış
ve hatalıdır.
Değerli arkadaşlarım,
tasarıyla -bu haliyle- vakıf sistemine ve ülkemize büyük
zararlar verecek düzenlemeler getirilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yücesan,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
MEHMET VEDAT YÜCESAN (Devamla)
Teşekkür ediyorum, tamamlıyorum efendim.
Hükûmeti, AKP yetkililerini, siz
milletvekillerini, Cumhuriyet Halk Partililer olarak uyarıyoruz
değerli arkadaşlarım. Telafisi güç olacak, tarihî hatalara
yol açacak tasarının geri çekilmesi için sizlerden tekrar
son olarak ricada bulunuyor, bu duygu ve düşüncelerle hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Yücesan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, üçüncü bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi dördüncü bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Dördüncü bölüm, geçici 1 ila 9uncu
maddeler dahil 73 ila 82nci maddeleri kapsamaktadır.
Dördüncü bölüm üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri
Saygun, AK Parti Grubu adına Isparta Milletvekili Recep Özel,
Anavatan Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan
Sayın Saygun, siz şahsınız
adına da konuşacaksınız galiba?
MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ)
Öyle bir talebim var efendim.
BAŞKAN O zaman sizi ben en
son konuşturayım, ikisini birleştireyim.
MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ)
Olur.
BAŞKAN Tamam.
AK Parti Grubu adına Isparta
Milletvekili Recep Özel.
Sayın Özel, buyurun efendim.
AK PARTİ GRUBU ADINA RECEP
ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz Vakıflar Kanun Tasarısının
son bölümü üzerinde söz almış bulunmaktayım; hepinizi
saygıyla selamlarım.
Tabii ki, burada görüşmelerin
başından beri Muhalefet Partimizin saygıdeğer
üyeleri, yasanın içerisinde olmayan birtakım, kafalarda
yanlış anlaşılmalar olabilecek açıklamalarda
bulundular. Bunları bir kez daha bir açıklama gereği
hissettik.
Şimdi, bir yabancı vakıf
tanımının burada çok defalar üzerinde basa basa durdular.
Şu yasa metni içerisinde yabancı vakıflarla ilgili
bir tek cümle geçmemektedir, yabancı vakıflarla ilgili
hiçbir düzenleme burada mevcut değildir. Sadece, yabancı
vakıfların Türkiyede şube açmaları veyahut da
yabancı kişilerin Türkiyede yeni vakıf kurmalarıyla
ilgili düzenlemeler vardır. Yabancı vakıfların
Türkiyede şube kurmalarıyla ilgili düzenleme, Dernekler
Kanununa, Türk Medeni Kanununa atfen, zaten Dışişleri
Bakanlığının görüşü alınarak,
İçişleri Bakanlığının onayıyla
şu anda mevcut. Yabancı kişilerin vakıf kurmaları
ise, şu anda yabancı kişilerin vakıf kurmalarının
önünde hiçbir engel olmadığından dolayı, yasal düzenleme
bulunmadığından dolayı Türkiyede yabancı
kişiler çok sayıda, miktarda vakıf kurmuşlardır.
Biz, bu yasayla, aslında bu yabancı kişilerin kurmuş
oldukları vakıflara bir kısıtlama getiriyoruz.
Bu kısıtlama hangi alanlarda getirilmektedir?
Bir: Yönetici olma anlamında
getirilmektedir. Yabancı vakıfların, yabancı kişilerin
kurmuş oldukları vakıfların yöneticilerinin çoğunluğu
Türkiye Cumhuriyeti uyruklu değilse, mal edinmelerini Tapu
Kanununa bağlamışız.
Bir ikinci kısıtlama da
-gerçi bunu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının kurmuş
oldukları vakıflara da aynı hüküm uygulanacak. O da
nedir? O da- vakıf yöneticilerinin çoğunluğunun Türkiyede
yerleşik bulunma şartını getirdik bu yasayla. Türkiyede
bir vakıf kuruluyor, daha sonra bakıyorsunuz yöneticisi
yurt dışına gitmiş, bu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
da olsa, tebligat yapılacak, yapılamıyor. Aynı
düzenleme içerisinde bunlar da bir zapturapt altına alınmıştır.
Bir başka yanlış anlaşılmaya
burada mahal verecek, cemaat vakıflarının yöneticileri
hakkında: Yok, cemaat vakıflarına artık Rum Patrikhanesine
Amerikadan Rum patriği gelecekmiş gibi, yasanın neresinde
olduğunu bilmediğimiz birtakım ithamlar. Cemaat vakfının
tanımına, yasanın 3üncü maddesine bakarsanız, bunlar
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olacaklar ve bunların,
cemaat vakıflarının yöneticilerinin Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olması daha önce bir düzenlemede olmamasına
rağmen, 2004 yılında bunlarla ilgili bir yönetmelik
var İçişleri Bakanlığının çıkartmış
olduğu. O Yönetmelikin 6ncı maddesinde seçmenlik, 7nci
maddesinde ise seçilme şartları yazıyor. 6ncı maddesindeki
şartlarda, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, on
sekiz yaşını doldurmuş olmak, seçim çevresinde
ikamet etmiş olmak şartı getiriliyor, seçilmiş
olanlara ilave olarak da, seçilebilme şartına ilave olarak
da. Şimdi, burada biz diyoruz ki, Yönetmelikteki bu Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşını biz almışız, yasaya
monte etmişiz. Şimdi, neresinden çıkartılıyor
bu, Amerikan vatandaşı birisi Rum Patrikhanesinin başına
gelecek? Şu mevcut Yasamıza bu maddeyi koymasak bile, Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı olma zorunluluğunu koymasak
bile böyle bir hüküm yok.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa)
Menderes zamanında yapıldı, Türk vatandaşı
yapıldı. Hani, çok övündüğünüz bazı şeyler var
Recep, o söylendi. Tarih de veririm, ismi de veririm isterseniz.
RECEP ÖZEL (Devamla) Bir başka
düzenleme de: Vakıfların şube ve temsilcilik açmaları.
Vakıflar, şu anda şube ve temsilciliği yurt dışında
uluslararası faaliyet anlamında Dernekler Kanununun
117nci maddesine ithafen açabiliyorlar. Burada da biz bunu, sadece,
bu yasaya ithal ettik. Başka bir yeni düzenleme bu alanda da
yok.
Şimdi, bu bölümün en çok tartışılan
geçici 7nci maddesiyle ilgili olarak da, nam-ı mevhum ve
nam-ı müstearla ilgili olarak, bu nam-ı mevhum ve nam-ı
müstear kaç adet taşınmaz olduğu belli değil, ucu
açık bir düzenleme gibi lanse edilmeye çalışılıyor.
Yasa metnini iyi okursak, burada diyoruz ki: 1936 Beyannamesinde
yer alan ve cemaat vakıflarının bu beyannamede yazmış
oldukları nam-ı mevhum ve nam-ı müstearlar
Bu da yetmez,
şu anda halen tasarruflarında olma şartını getirdik.
İki şart bir arada yer alacak. Şimdi, 36 Beyannamesinde
bu nam-ı müstear ve nam-ı mevhumlar -bu nam-ı müstear ve
nam-ı mevhum da bilinen aziz ve dinî büyükler anlamında kullanılıyor,
Türkçe anlamı da bu- eğer 1936 Beyannamesine yazmış
iseler bunlar, bunların da, hangi mallarını, hangi taşınmazlarını
yazdıkları 36 Beyannamelerine bakarız, belli. Orada
bunların belli olmadığı, ucu açık, ucu nereye
kadar gidecek? gibi ifadeler de gerçeği ifade etmemektedir.
Bir diğer husus da, 1936 Beyannamesinden
sonra, her ne sebeple olursa olsun vakıflar, cemaat vakıfları
çeşitli sebeplerle taşınmaz elde edememişler.
36dan 74 yılına kadar birtakım taşınmazlar satın
almışlar, birileri bunlara vasiyet etmiş, bağışlamış;
ama, 74 yılında çıkan bir Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
kararıyla, bunların elinden bu taşınmazları,
maalesef, Lozana da ters düşecek bazda geri almışız.
Adam, bir vakfa bağışta bulunmuş, vasiyet etmiş
ya da vakıf o taşınmazı satın almış,
biz, 74 Hukuk Genel Kurulu kararıyla bu taşınmazları
bunların elinden almışız. Şimdi, bu mal edinememe
gerekçesiyle ellerinden alınan bu taşınmazları
bu yasayla iade ediyoruz, yani, bir hakkı olana hakkını
teslim etme anlamında bunu değerlendirmek istiyoruz. Bunun
neresinde, bir yerinde bir şey var?
Ya da şunu da söylemek istiyoruz:
Yabancılar, Türkiyede, herhangi bir yabancı kişi Türkiye
Cumhuriyeti kanunlarına göre vakıf kurduğunda artık
bu bir yabancı bir vakıf değil, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına
göre kurulmuş, Türk Medeni Kanununa göre kurulmuş, Türk medeni
hukuk tüzel kişiliğine sahip oluyor. Yabancıyı
artık burada kaldırmamız gerekiyor.
Bir de, adam, getirmiş buraya
mal varlığını koymuş. Bir denetime tabi tutulan,
gerek iç denetim gerek de Vakıflar Genel Müdürlüğünün denetimine
tabi olan bir taşınmazını gelip vakfa vakfediyor.
Eğer, bunun yasalarımıza aykırı, millî güvenliğimize
aykırı bir durumu varsa, denetimi Vakıflar Genel Müdürlüğü
veyahut da güvenlik birimlerimiz var, bunların denetimine
Eğer bir kişi yasa dışı bir faaliyet yapmak istiyorsa,
yasa dışı bir mal varlığı ediniyorsa, bunu
niye getirip vakıfların içerisine koysun, denetime tabi
bir kurum içerisine koysun?
Geçici 7nci maddede bir diğer
hususu da açıklayayım. Bu, tabii ki, 2002 yılında
çıkan Yasayla bunlar bir kısım mallarını zaten
aldılar. Şimdi, bunların mal
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa)
2003 var, 2003.
RECEP ÖZEL (Devamla) 2003te sadece
oradaki Vakıflar Genel Meclisini, Vakıflar Genel Müdürü
adına değiştirdi, onay makamı, görüş alma yeri
değiştirildi.
Şimdi, bu yasanın bir diğer
tartışılan konusu da teftiş kurulunun tekrar buraya
ihdası. Teftiş kurulu zaten var burada, teftiş ediliyor
zaten. Vakıfların teftişi şu anda yapılmakta,
sadece buna yeni bir statü getirilmekte.
Bakın, vakıfların denetimi,
bu yasayla biz neleri getiriyoruz: Beyanname verme zorunluluğunu
bütün vakıflara getirdikten sonra, bunların yöneticilerini,
faaliyet raporlarını, bütçe ve bilançolarını,
gayrimenkullerini, mali tablolarını, işletme ve
iştiraklerinin mali tablolarını bildirim zorunluluğunu
getiriyoruz. Ayrıca, şube ve temsilciliklerini, mal aldıklarında
bunları, aldıkları ve yaptıkları mali yardımları,
şirket ve işletmelerini bildirmelerini mecbur hale getiriyoruz.
İç denetim mekanizmasını kuruyoruz, ayrıca, Vakıflar
Genel Müdürlüğüne ve teftiş kuruluna da yasaya ve amaca
uygunluk denetimi yapmasını temin ediyoruz.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa)
Şirketler ne olacak?
RECEP ÖZEL (Devamla) Şimdi,
bu yasanın orasından burasından alarak ya da vakıflar
alanında Türkiyede hiçbir düzenleme yokmuş gibi, sanki
hiçbir düzenleme eskiden mevcut değilmiş gibi, 2762 sayılı
Yasa yürürlükte değilmiş gibi, biz yeni bir yasayı
uzaydan aldık geldik Türkiyeye monte ediyormuşuz gibi bir
hükmü
Sadece vakıf bizim geleneğimizde, kültürümüzde
var. diyoruz.
46.500-47 bin adet Türkiyede vakıf
var. Cemaat vakfı var, yeni vakıf var, mazbut vakıf var,
mülhak vakıf var. Türkiyede cemaat vakfı adedi 161 adet.
46.500 adet vakfın yanında 161 adedi
Bu yasayı lütfen,
ne olursunuz kadük hale getirmeyelim. Onu eleştirelim. Eksiği
belki bu yasanın
Cumhuriyet Halk Partisinin Komisyonda birtakım
önerileri elbette ki oldu çok istifade ettiğimiz. Özellikle
Orhan Eraslan Beyin ve diğer Komisyon üyesi arkadaşlarımızın
önerilerini aldık, buraya koyduk. Güzel bir tartışma
ortamında orada çıkardık. Tabii ki tam mükemmel anlamında
bir şeyi biz buraya getirdik, gerçekten vakıflarımızın
önünü açabilecek bir tabloyu biz buraya getirdik. İnşallah,
geleneğimizde, kültürümüzde var olan bu vakıfların
önünü açmak, kendi kültürümüzü, medeniyetimizi, tekrar, dünya çapında
örnek olmuş bir vakıf medeniyetimizi birtakım sıkıntılarını
bu yasayla çözmüş olmanın onurunu ve mutluluğunu taşıyoruz.
Hepinize AK Parti adına saygılar
ve sevgiler sunuyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Özel.
Anavatan Partisi Grubu adına
Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan.
Sayın Özcan, buyurun.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 1239 sıra sayılı
Vakıflar Kanunu Tasarısının dördüncü bölümü üzerinde
Anavatan Grubu olarak söz almış bulunuyorum; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
70li yıllarda Karaoğlan olarak dağlara taşlara
ismini yazdığımdan dolayı çok memnunum. Çünkü, Karaoğlan
dik durdu, ülkesini sevdi. İyi bir yurtsever, dürüst bir politikacı,
laik, demokratik, çağdaş, hukuk devletinden, sosyal hukuk
devletinden ödün vermeyen yiğit bir savaşçıydı.
Onu cumartesi günü uğurluyoruz. Karaoğlan, ruhun şad
olsun, toprağın bol olsun diyorum. Ailesi başta olmak
üzere, Demokratik Sol Parti camiasının ve tüm Türkiyenin
başı sağ olsun diyoruz. Uğurlar olsun Sayın Genel
Başkanım.
Değerli arkadaşlar
AHMET YENİ (Samsun) DSPye...
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) Ölmüş
şeylere
DSPde olabilir. Ben, Genel Başkanım olarak,
1970li yıllarda peşindeydim. Ona saygım var. Bütün ülkemizde
de inanıyoruz ki, dürüst siyasetçiler onu iyi anlar.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde
ikinci bir sorun ise, sel sorunu. Batman, Diyarbakır, Urfa,
Şırnak, Mersin, Mardin gibi illerimizde ve bir sürü yöremizde
sel baskınından dolayı mağdur olan binlerce insanımız
var. Kaybolan ve can veren 43 kişinin ailesine başsağlığı
diliyoruz, diğer, yaralılara ve mağdur olanlara da
geçmiş olsun diyoruz.
Sayın Bakanlar geç de olsa bu
bölgeye gittiler, ama, ben, bugün, Şırnak, Urfa ve Diyarbakır
il başkanlarımızla
Gerçekten bakanlar buralara geldi,
sorunlar konusunda yardımcı oluyorlar. Elbette gidecektir
bakanlar. Gecikmeli de olsa gitmelerinden memnunuz, şikâyetçi
değiliz. Ama, orada çizmeleri televizyonlarda göstermek
Çizmeleri
giyerek değil
Orada keşke yalın ayak gezen çocukları
gösterseler, keşke o yalın ayak gezen çocukların milden
başka basacakları kuru bir yer olmadığını
gösterseler daha iyi olurdu.
Elbette ki, devletimiz ve Hükûmetimiz,
bir an önce, onlara çözüm bulmak, onlara yardımcı olmak ve
kalıcı bir çözüm bulmak
Sadece olaylar olduğunda devletimiz
güçlü demekle yetinmeyelim, bu insanlar bizim insanlarımız,
sahiplenelim.
Değerli arkadaşlarımız,
elbette ki, bakanlarımız bu bölgelere gidecektir, en doğal
haklarıdır. Ama, niye Mersini unuttunuz? Kız Kalesinde
300-400 esnafımız mağdur, moteller ve oteller mağdur
olmuş, perişan olmuş, insanlar devletten bir yardım
bekliyor. Nerede bizim Turizm Bakanımız -turizm ölüyor-
yoksa bir yerlerde uyuya mı kaldı?
Değerli arkadaşlar, Turizm
Bakanı
Hangi Bakanımız? Neden gitmediniz? Mersini
gözden çıkardınız.
MUSTAFA EYİCEOĞLU (Mersin)
Çıkarmadık.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla)
Evet, hangi bakan gittiyse söyleyin?
Değerli arkadaşlar, Sayın
Başbakan Mersine gittiğinde, çiftçi doğal olarak narenciye
sorununu dile getirdi ki, bugün de aynı sorunlar var narenciyede.
Sebzecilerin bu felakette de mağduriyetleri var. Sayın
Başbakan, Mersinden korkmasın, Mersin de Türkiyemizin en
güzide bir ilidir. Bir an önce Mersindeki, Kız Kalesindeki esnafların
sahiplenilmesi gerekir.
AHMET YENİ (Samsun) Şu
kanuna bir gelir misin?
HACI BİNER (Van) Vakıflar
Kanununu görüşüyoruz Sayın Başkan, maddeye bir gelsin.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla)
Evet, Türkiye bunu yaşıyor. Maddeye de geleceğim, vakıflara
da geleceğim. Vakıfları böyle alelacele çıkarmanızın
anlamını bilemiyoruz. Neden bu kadar acele ediyorsunuz?
Bazen de karar sayısı bulmakta da güçlük çekiyoruz.
Değerli arkadaşlar, sizler
nelerle uğraşıyorsunuz, biliyor musunuz? Öncelikle
askerlerle
Yan yatma dediniz, ama, Mehmetçik, bugün Güneydoğudaki
o sel yardımında bulunan insanlara yardımcı oluyor,
başta Genelkurmay Başkanı ve tüm Silahlı Kuvvetlere
teşekkür ediyoruz.
TEVHİT KARAKAYA (Erzincan)
Çok ayıp! Çok ayıp! Beyefendi, çok ayıp!
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) Ha,
siz neyle uğraşıyorsunuz? Mecliste bir
Sayın Bakanım
da burada, Enerji Bakanım da burada, zam gelmeyecek demiştiniz
doğal gaza, soruyoruz, zam geldi mi gelmedi mi? Ama, burada, Mecliste
iki tane memur, Sayın Bakan bize doğru söylemedi diye bu
adamlara ceza verdiniz ya. Sayın Bakan, zam geldi mi gelmedi mi?
Lütfen, kamuoyuna açıklayın.
AHMET YENİ (Samsun) Şu
Vakıflar Kanununa ne zaman geleceksin?
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla)
Evet, Vakıflar Kanununa geliyoruz, acele etmeyin. Bu, vatandaşın
sorunu. Siz, hâlâ bir memurun kendi aralarındaki konuşmasına
kulak verecek durumdaysanız, Türkiyeye kulak verin ne olursunuz,
o memurların konuşmasına kulak vermeyin.
Değerli arkadaşlar, Vakıflar
Kanununa da geliyoruz, niye böyle acele ettiğinize şaşıyorum.
İLHAN ALBAYRAK (İstanbul)
Vakit doldu.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere yüce
Meclis tarafından 25/2/1998 tarihinde 4342 sayılı Mera
Kanunu çıkarılarak, ülkemizin hayvancılığı
için önemi büyük olan meralarımız koruma altına
alınmış ve meraların tahrip edilmesinin, başka
amaçlarla kullanılmasının önlenmesi amaçlanmıştır.
Ama, maalesef, meraları hayvanlarımız için yaptık,
hayvancılığı da öldürdük. Sayenizde hayvancılığı
da öldürdük, hayvancılıkla ilgilenen vatandaşlar da
perişan oldu.
Bu Kanunun 14üncü maddesinde
tahsis amacı değişmedikçe mera, yaylak ve kışlaktan
bu Kanunda gösterilenden başka şekilde yararlanılamaz
denildikten sonra, sınırlı olarak istisnalar gösterilmiştir.
Bugüne kadar kişi ve kurumlara başkaca bir istisna getirilmemiştir.
Vakıflar Kanunu Tasarısının Muafiyet ve İstisnalar
başlıklı 77nci maddesinin son fıkrasında Genel
Müdürlüğe ve mazbut vakıflara ait meraların Mera Kanunu
hükümlerine tabi olmayacağı belirtilmiştir.
AHMET YENİ (Samsun) O konuşmayı
kim hazırladı?
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla)
Doğrusu, Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara ait mera
arazilerinin neden Mera Kanunundan ayrı tutulduğunu anlamakta
güçlük çekiyoruz. Acaba, mera vasfı taşıyan bu araziler
başka amaçlarla mı kullanılmak istenmektedir?
Değerli milletvekilleri,
özel mülkiyete konu mera arazileri ancak kamulaştırma yoluyla
Mera Kanunu çerçevesinde değerlendirilebileceğinden,
mülhak vakıflar adına tescilli arazilerin kamulaştırılmasından
mera olarak tescil edilmesi de zaten mümkün bulunmamaktadır.
Ancak, Danıştay 1. Dairesinin 8/11/2001 tarihli, esas
2001/101 sayılı iştiraki kararında kamunun yararlanmasına
bırakılan mazbut vakıfların mülkiyetteki mera
vasıflı taşınmazlar devletin hükmü ve tasarrufu
altında olduğundan 4342 sayılı Kanun hükümlerine
tabi denilmiştir. Dolayısıyla, Genel Müdürlüğe
veya mazbut vakıflara ait mera arazilerinin 4342 sayılı
Mera Kanunundan istisna tutulmasının doyurucu açıklaması
bulunmamaktadır.
Bu şekilde istisnalarla, Mera
Kanununun delinmesi, mera arazilerinin tahrip edilmesi söz konusu
olacaktır. Bu nedenle, söz konusu fıkranın madde metninden
çıkarılması gerekmektedir.
Tasarının 21inci maddesinde
ve 2/B diye anılan orman arazilerinin vakıflar adına
tescil edilerek başka amaçlarla kullanılmasına kapı
açılmak istenirken, Adalet Komisyonunda bu hükümler çıkarılmıştır.
Dolayısıyla, tasarılara, bu şekilde amacı
başka hükümler eklenmesi alışkanlığından
vazgeçilmesi gerekirdi.
Değerli milletvekilleri, tasarının
7nci maddesiyle, cemaat vakıflarının 1936 beyannamelerinde
kayıtlı olup, halen tasarruflarında bulunan nam-ı
müstear veya nam-ı mevhumlar adına tapuda kayıtlı
taşınmazlar 1936 Beyannamesinden sonra cemaat vakıfları
tarafından satın alınmış ve cemaat vakıflarına
vasiyet edildiği veya bağışlandığı
halde, mal edinmemeleri nedeniyle, Hazine, Genel Müdürlük veya vasiyet
edenlerle bağışlayanlar adına kayıtlı taşınmazların
cemaat vakıflarına verilmesi öngörülmektedir.
Bilindiği üzere, cemaat vakıfları,
aslında, Medeni Kanun hükümlerine göre kurulmayan, dayanağını
Lozan Anlaşmasından alan -tabiri caizse, olağanüstü-
vakıf türleridir. Medeni Kanun hükümlerine göre de, cemaat
vakıfları türünde vakıfların kurulması hâlâ
mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özcan, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun, bir dakikalık süre
veriyorum size.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) Dolayısıyla,
istisnai niteliği olan bu vakıflara, yine bu şekilde
istisnai haklar sağlayarak pozitif ayırımcılık
yapılmakta, cemaat vakıfları lehine kazanımlar
sağlanmaktadır.
Bilinmesi gereken husus şudur
ki: Şu anda, Türkiyede, Müslim ve gayrimüslim -azınlık
veya değil- bütün Türk vatandaşlarının yürürlükte
olan Medeni Kanun hükümlerine göre vakıf kurmalarında
bir engel bulunmamaktadır. Dolayısıyla, şu anda,
gayrimüslim cemaatlere mensup vatandaşlarımız ve diğer
vatandaşlarımız gibi, Kanunda belirtilen sınırlar
çerçevesinde, eşit hak ve sorumluluklarla vakıf, dernek kurulabilmesine
engel olacak hiçbir hukuki ve maddi sınırlama bulunmamaktadır.
Eşit haklara sahip olma açısından bu konuda bir sorun
bulunmamakla birlikte, ancak cemaat vakıfları ile sair
vakıfların hak ve sorumluluk yönünden, yeni vakıf tabir
edilen Medeni Kanun hükümlerine göre kurulmuş vakıflarla
kıyaslanması da doğru değildir. Zira, bu vakıfların
dayandığı Medeni Kanunken, cemaat vakıflarının
dayanağı Lozan Anlaşması olup...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özcan, teşekkür
ediyorum sizlere, sağ olun.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Ne kadar sesimiz de kesilse... (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına son
konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Tekirdağ
Milletvekili Mehmet Nuri Saygun.
Sayın Saygun, şahsınız
adına söz talebinizle birleştiriyorum konuşmanızı.
Buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA MEHMET NURİ
SAYGUN (Tekirdağ) Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Vakıflar Kanunu Tasarısının
dördüncü bölümüyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, sizleri bir kez daha
saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım,
konuşmama kendi hazırladığım iddialar ve maddelerle
ilgili olarak başlamadan önce, eğer izin verirseniz, az evvel
bir konuşma yapan Adalet ve Kalkınma Partisinin temsilcisi
Değerli Recep Özele ve onun iddialarına, sizlerin huzurunda
bir cevap vermek istiyorum ve bir istirhamım daha var: Sayın
Bakanımızın, bu cevapları, istirham ediyorum,
dikkatle incelemesini istiyorum. Neden? Çünkü, burada, Sayın
Bakanım, yanlış iddia edildiği iddiasıyla,
her fırsatta çıkıp, konuşmacı arkadaşlarımıza
cevaplar verdi. Umarım, benim söylediklerim de yanlıştır
ve Sayın Bakan da çıkar, bize cevap verir. Ama, korkarım,
Sayın Bakan da burada yok.
İLHAN ALBAYRAK (İstanbul)
Vazgeç o zaman.
AGÂH KAFKAS (Çorum) Gelir, gelir...
MEHMET NURİ SAYGUN (Devamla)
Şimdi, benim vazgeçecek halim yok. Burada bir temsil, bir yetki
söz konusudur. Ben, tıpkı Mehmet Ali Bey varmış gibi
konuşmamı üreteceğim.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Adana)
Yerin kulağı var.
MEHMET NURİ SAYGUN (Devamla)
Sayın Bakan da bu konuya vâkıf olmalı ki, orada Hükûmeti
temsil ediyor. O zaman, o da çıkar, bu cevabı verir. Eğer
ondan bir cevap alamazsam, Devlet Bakanımız Mehmet Ali
Şahinden cevap almamış sayacağım.
Değerli arkadaşlarım,
Recep Bey önce bir söz söyledi: Bu Yasa uzaydan mı geldi? dedi.
Hayır, bu Vakıflar Yasa Tasarısı uzaydan falan gelmedi,
bu hepimizin malumu, ama, bu yasa tasarısının Avrupa
Birliği patenti olduğu konusunda da Cumhuriyet Halk Partisinin
en ufak bir endişesi yok.
Şimdi, birtakım iddialarda
bulundular. Dediler ki: Biz, yabancıların vakıf kurmasıyla
ilgili, bu yasada hüküm koymadık, hatta ve hatta, sınırlamalar
getirdik. Ve 5inci maddeyi örnek gösterdiler.
Şimdi, 5inci maddeyi bir
açıp baktığımızda, bu maddede yabancılar
Türkiyede yeni vakıf kurabilirler. şeklinde Tasarıda
bir ibare vardı. Aynen ibare bu kadardı: Yabancılar
Türkiyede vakıf kurabilirler. Belgeler insanların
doğru söylediğini kanıtlar. Alt komisyon tutanaklarını
açıp bakarsanız, alt komisyonda, 5inci maddeyle ilgili
olarak, Cumhuriyet Halk Partisi adına benim, çıkıp,
ısrarla, bu maddede, yabancıların hukuki ve fiilî mütekabiliyet
şartı olmadan mal edinmelerinin doğru olmayacağını
ısrarla iddia ettiğimi görürsünüz. Bu iddialarımın
akabinde Komisyon Başkanı Bakanımıza sordu, Bakanımızın
cevabı da: Mademki çok elzem, o zaman koyalım bu ilaveyi.
dendi. Tutanaklar aynen bu şekildedir ve bu buraya geldi.
Şimdi, Sayın Recep Bey'e
bir şey sormak istiyorum: Burada, her fırsatta, Cumhuriyet
Halk Partisinin bu yasaya olumlu katkısı olmadığından
bahsettiniz. Hep söylüyoruz, yani, bu yasa, bir deve misali, neresini
tutsanız yamuk. Şimdi, bu kadar yamukluğu, biz, düzeltme
şansına sahip değiliz. Ama, her şeye rağmen, iddialarımızla,
sözlerimizle, sizleri, hiç olmazsa bazı maddelerde doğru
tercihler yapmaya yönelttik. 5inci madde de budur.
Devam edelim efendim. 3üncü maddede
cemaat vakıflarının tanımı var ve cemaat vakıflarının
tanımında, cemaat vakıflarıyla ilgili, mal edinme
veya edinmeme konusunda cemaat vakıflarına yönelik bir
atıf yok, bir açıklama yok. 6ncı maddede de, bu hususta
yönetmeliğe atıf yapılıyor. Yani, cemaat vakıflarının
bu konudaki iddialarıyla ilgili olarak bir yönetmelik tanzim
edilecek ve daha sonra bu yönetmelikle ilgili olarak da uygulamalar
yürütülecek. Ama, burada, öyle ilginç şekilde ifade ettiniz
ki, ortada yönetmelik yokken, sanki bu yönetmelik çıkmış
ve sizin iddialarınız doğrultusunda tamamlanmış
gibi bir açıklamada bulundunuz. Ortada yönetmelik yok ise, bu
iddialarınız da tamamen boşlukta kalan iddialardır.
Bu nedenle, önce yönetmeliği bekleyelim, o yönetmelikten sonra
bu iddialarınız doğru mu yanlış mı hep birlikte
görürüz.
Efendim, yasanın 25inci maddesine
geldiğimizde, dış ülkelerde vakıfların faaliyetleri
konusunda herhangi bir sınırlama yoktu, yani 25inci maddeye
göre, vakıflar amaç ve faaliyetleri doğrultusunda yurt
dışında kurulmuş kuruluşlara üye olmak da dahil,
yurt dışı faaliyetlerinde bulunabiliyorlardı.
Yine, Adalet Komisyonunun tutanaklarına
bakarsanız göreceksiniz ki, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinin
dayatmasıyla, buraya bir ilave yapıldı: Vakıf senetlerinde
yer almak kaydıyla
Şimdi, vakıf senetlerinde yer almak
kaydıyla, ibaresi olmasaydı, tüm vakıfların uluslararası
faaliyette bulunmaları konusunda en ufak bir sınırlama
getirilmemiş olacaktı. Şimdi, bu da, Cumhuriyet Halk
Partisinin sizi yönlendirmesi sonucu bu yasanın metnine aldığımız
bir husus.
21inci maddede, ormanlarla ilgili
son hali tek cümle: Özel vakıf ormanları kurulabilir. Bizim
ısrarımızla yine bu madde bu hale getirildi, ama, tasarıdaki
haliyle Fiilen orman vasfını kaybeden, şehir, kasaba
ve köy yapılarının bulunduğu yerlerdeki mazbut
vakıf taşınmazlarının mülkiyeti hiçbir hükme
gerek kalmaksızın vakfı adına tescil edilir. diye
bir hüküm var. Şimdi, bu hüküm, geçmişte gelip, reddedilen
2/Byi tekrar çağrıştıran bir hükümdü, ama, bunun yeri
burası değildi. Biz, bunları da iddia ettik. Görüyoruz
ki, Adalet Komisyonundan sizin huzurunuza getirilen son haliyle,
bu iddia ettiğimiz hususta da kabul görmüşüz ve gerekli değişiklikler
yapılmış.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
bunları niye sayma ihtiyacı duyuyorum? Hep söylediğimiz
bir şey var: Bu yasa, hükûmet tasarısı olarak hazırlanıp
getirildiğinde, eğer bu yönde değişikliklere tabi
olmasaydı, mevcut haliyle gelseydi, inanın, vakıf dünyasında
telafisi mümkün olmayan çok ciddi zararlar olurdu. Bir şeyler
değişti. Ama, bugünkü haliyle, hâlâ, telafisi mümkün olmayan
zararlara neden olur mu derseniz, evet, bugünkü haliyle de, hâlâ, telafisi
mümkün olmayan zararlara neden olur efendim.
Şimdi, bu değişikliklerle
ilgili dördüncü bölüm, yani, konuşmakta olduğum bölümle
ilgili de bir iki hususu sizlerle paylaşma ihtiyacı duyuyorum.
Arkadaşlarım, bir hükûmet
düşünün, bu yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte bazı
kanunların yürürlükten kalkacağını madde olarak
hazırlamışlar. Bu, madde 80. Madde 80 diyor ki: Bu kanun
yürürlüğe girdiğinde şu şu şu kanunlar yürürlükten
kalkar. Ve çok ilginçtir, 3913 sayılı Vakıf Memba Suları
ile Orman ve Zeytinliklerin İşletilmesi Hakkında bir
kanun var. Bu Kanunun da yürürlükten kaldırılması konusunda
madde metninde hüküm var. Ama, önce benim itirazım, daha sonra
Sayın Akbulutun da beni destekler açıklamaları sonrası
bu buradan çıktı. Niye çıktı biliyor musunuz? Zaten
bu yasa yürürlükte değildi çünkü. Bu yasa, zaten yürürlükten
kaldırılmıştı. Ama, yürürlükten kaldırılmış
olan bir yasayı, Hükûmet tasarısında bir kez daha yürürlükten
kaldırmaya kalktınız.
Ee, şimdi, sadece bu bile, yasanın
hazırlanırken, ne kadar ciddiyetten uzak ne kadar ciddi bir
araştırma yapılmadan ortaya konduğunun en
açık kanıtıdır.
Değerli arkadaşlarım,
geçici 1inci maddede bir düzenleme yapıldı. Bu geçici
1inci maddeyi eğer açarsanız, bu düzenlemeyle görev unvanı
değiştirilen personelin mali hakları kadrosuna uygun
olarak ödenir şeklinde bir ifade var. Yani, bu atamalardan sonra
görev yapan bazı personel kadrolarına uygun bir yer bulamayıp
bir alt kadro, özellikle mali açıdan bir alt kadroda görevlendirilebiliyor.
Şimdi, bir alt kadroda görevlendirdiğiniz zaman bunun kazanılmış
mali haklarını vermek zorundasınız ve yasada
var. Yasada var ama, burada da bu kadroda kaldığı sürenin
ne kadar olacağı hususunda bir açıklık yok. Yani,
bu konuda, genel müdürlük ve bakanlık gerek görürse, bu personeli,
kendisinin bulunması gerektiği kadronun altında çalıştırır,
mali haklarını öder; ama, statü olarak o kadrodan kurtulması
için eğer isterse izin vermez ve o personeli ilanihaye burada
çalıştırır. Bunun aksini tevlit edecek, bunun aksini
belirtecek bir hüküm yasada yok. Bunu komisyon çalışmalarımızda
ifade ettik; ama, ne yazık ki buraya girmedi.
Geçici 2nci maddede, gene Cumhuriyet
Halk Partisinin Komisyon üyelerinin katkısıyla bir değişiklik
yaptık, hazırlanacak yönetmeliklerden söz ediliyor değerli
arkadaşlarım, bu yönetmeliklerin hazırlanma süresi
olarak da bir yıl deniyor.
Değerli arkadaşlarım,
bir yasa çıkarıyorsunuz, bu yasayı uygulayacaksınız
ve bu yasayı uygulamak için sizin ihtiyaç duyduğunuz yönetmeliklerin
hazırlanması için bir yıl gibi uzun bir süre ortaya koyacaksınız.
Bizim iddialarımızla bu da altı aylık süreye indirilmiştir.
Böylece, en azından, bu yasanın uygulamasında gündeme
gelecek yönetmeliklerden doğacak boşlukların çok
uzun bir süre yaşamın içinde yer almasının önüne geçilmiştir.
Geçici 5inci maddemiz vardı
Hükûmetin teklifinde, bizim iddialarımızla çıkartıldı,
şu anda geçici 5inci madde burada yok.
Bunları söylerken, bir: Önerge
vermemiş olmamıza rağmen Yasaya sunduğumuz katkıları
belirtmeye çalışıyorum. İki: Sayın Bakanımızın
buraya çıkıp, bu kürsüden Cumhuriyet Halk Partisi önerge
mi verdi? Cumhuriyet Halk Partisi bize yapıcı destek mi verdi?
sözlerine her fırsatta bir gönderme yapma ihtiyacı duyuyorum.
Çünkü, biz bir emek koyduk, bir gayret sarf ettik. Olabilecek düzeltmeleri
düzelttirmeye çalıştık. Ama, bunun için önerge vermedik.
Bunu, her fırsatta söylüyorum. Bu kadar derme çatma bir yasanın
önergeyle düzeltilebileceğine inanmadığımız
için önerge vermedik. Ama, gene de, mademki bu yasa bu ülkede uygulamaya
geçecek, mademki sizin tercihleriniz bu yönde, olabilen düzeltmeleri
yapabilmek için üzerimize düşenleri yaptık.
Aynı şey geçici 7nci madde
için de geçerli değerli arkadaşlarım. Geçici 7nci maddenin
-Hükûmet tasarısının metninde olan- metinden çıkarılması
için bayağı ciddi bir gayret sarf ettik ve bu maddede, vakıfların,
genel müdürlük adına kaydedilmiş olan mazbut vakıfların
vakfı adına tescilini önlemiş olduk. Çünkü, genel müdürlük
adına tescil edilmiş olan mazbut vakıfların, artık
bu yönde yönetilmesi, bu yönde idare edilmesinin doğru olacağına
inanıyorduk. Yıllardır sürdürülmekte olan bir
alışkanlıktı. Bu alışkanlıktan ne Vakıflar
Genel Müdürlüğü ne de vakıf dünyasında bir şikâyet
yoktu. Hangi akla hizmete böyle bir değişikliğe ihtiyaç
duyulduysa, biz bunun böyle olmaması gerektiğini iddia
ettik, bu da çıktı.
Ama, bir şey daha var. Hükûmet tasarısındaki
geçici 9uncu, Komisyonunun 7nci maddesinde, değerli arkadaşlarım,
çok ciddi sıkıntılar yaşadık. Bir kere, burada,
nam-ı müstear ve nam-ı mevhumlarla, yani, takma lakap kullanılan
vakıf varlıklarıyla kim olduğu belli olmayan taşınmazların
ve Vakıflar Genel Müdürlüğü adına veya hazine adına
kayıtlanmış, tescil edilmiş taşınmazların
vakfı adına tescil edilmesi konusunda bu maddede bir hüküm
vardı.
Değerli arkadaşlarım,
hiçbir sınırlama yapılmadan, böylesine alelusul bir
maddeyle eğer sürdürseydik, inanın, Türkiyede Genel Müdürlüğün
elinde artık miras bırakanı, vakfın sönmüş olması
dikkate alınmadan, hepsi gidip o vakıflar adına bir kez
daha tescil göreceklerdi. Biz, buna bir hüküm eklettirmeye çalıştık.
Önce, bu maddenin, yasa metninden çıkması için çok ısrarcı
olduk. Israrımız bu şekilde kabul edilmeyince hiç olmazsa
alın buraya getirin, 1936 Beyannamesinde bunların kayıtlı
olması şartını koyun. dedik. Komisyon tutanaklarında
bunların hepsi açıktır. Bu söylediklerimizin doğru
olmadığını veya bu söylediklerimizin AKPnin
ısrarıyla madde metnine geçtiğini düşünen arkadaşlarımız
varsa, bu Komisyon tutanaklarını incelerler, görürler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Saygun, bir
dakikalık süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET NURİ SAYGUN (Devamla)
Daha buradayız, bir başka gün şu kürsüden söylediklerimizin
doğru olmadığını bize hatırlatırlar,
ama ben söylediklerimizin hepsinin doğru olduğuna yüzde
yüz inanıyorum; çünkü, bunları biz yaptık, tutanakları
okuduk ve o tutanaklardan aldığımız bilgilerle
bu kürsüdeyiz.
Yalnız, burada bir eksik kaldı
değerli arkadaşlarım -zamanı geldiğinde,
önergemizde vardır yoktur, bizde yoksa lütfen siz talep edin- bakın,
bu maddede tescil yetkisi tapu sicil müdürlüğüne verilmiştir.
Bu tescil yetkisi meclis kararıyla, yani Vakıflar Meclisi
onaylarsa tapu sicil müdürlüğü tescil edecektir. Şimdi, değerli
arkadaşlarım, vasiyetname yoluyla bırakılmış
birtakım gayrimenkullerin Meclis kararıyla tapu siciline
tescil edilmesi, Türk hukuk sistemi için bir kara leke olur. Türkiyede
vasiyetnamenin geçerli olup olmadığı konusunda karar
verebilecek tek merci mahkemelerdir. Mahkemelerin elinden bu yetkiyi
alamazsınız, hukukun elinden bu yetkiyi alamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Saygun, teşekkür
ediyorum, sağ olun.
MEHMET NURİ SAYGUN (Devamla)
Böyle bir düzenleme yaparsanız, hukuku baypas ederseniz bu
doğru olmaz. Bu maddeyi lütfen bir kez daha değerlendirin.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Dördüncü bölümün tümü
üzerinde şahsı adına Çorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu.
Sayın Kavuştu, buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın
Kavuştu.
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Vakıflar
Kanunu Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış
bulunuyorum; yüce heyetinizi, şahsım adına saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, vakıf
müessesesi, tarihî derinliği gerçekleştirdiği, sosyal
hizmetler, şark ve İslam medeniyetinin gelişmesine
yaptığı katkılarıyla varlığı
hissedilen sosyal bir kuruluştur.
İnsanlığın birlikte
olması ve yaşamanın en yüce değerlerinden biri
de, kuşkusuz dayanışma ve yardımlaşma duygusudur.
İnsana insanca bakan, gönüllerden doğan bir sevgiyle yardıma
koşan, sahip olduğu varlıklardan başkalarını
da faydalandırmak gibi güzel ve insani duyguların tümünü
en geniş şekliyle uygulayan kurum vakıflardır.
Değerli milletvekilleri, ecdat
yadigârı olan vakıfların bu topraklar üzerinde tarihî
seyrine bakıldığında, vakıflardan söz etmemek
mümkün değildir. Bakınız, Anadolu Selçukluları,
hükümran olduğu topraklar üzerinde hızlı bir şehirleşmeye
girmişler ve merkezî idareden ayrılarak mahallî idareye büyük
önem vermişlerdir. Öncelikle, şehirlerin merkezî noktalarında
ulu camiler inşa etmişler, yanlarına beden temizliği
için hamamlar, eğitim için bugünkü üniversiteler seviyesindeki
medreseler inşa etmişlerdir. Toplumun sosyal, kültürel,
ekonomik ihtiyaçları için bedesten, arasta, darüşşifa,
su tesisleri, han, kervansaray, imarethaneler gibi yapılar inşa
ederek, bu tesislerin devamı için akar bağlamışlardır.
Osmanlı toplumunda ise
ırk, renk, dil, din farkı gözetmeksizin insanlığın,
hatta bütün canlıların mutluluğu için vakıflar
kurmuşlardır. Bugün belediyelerin, Millî Eğitim, Kültür,
Sağlık ve Bayındırlık bakanlıklarının
görev sahasına giren hizmetleri vakıf eliyle gerçekleştirerek
vakıfları halka hizmet kurumu haline getirmişlerdir.
İnsanlar ve toplum içinde yapılması faydalı görülen
her şey vakfa konu olarak seçilmiş ve gerçekleştirilmesi
için çeşitli vakıflar kurulmuştur.
Türk tarihi, bugün için modern
adıyla sosyal hizmetler ve sosyal güvenlik dediğimiz bu faaliyetlerle
inanç, kültür ve hayırseverlik müesseseleri için örnek olarak
kendilerini göstermiştir.
Bugün, biz, sorunları yerinde
tespit ederek çözüme kavuşturmak için merkezî idareden mahallî
idarelere geçmeye çalışırken, atalarımız
bin yıl önce bu sistemi kullanıyorlardı.
Vakıflar, sosyal devlet kavramının
doğmasından sonra devletin vatandaşlara sunmakla yükümlü
olduğu sosyal nitelikli kamu hizmetlerini tarih boyunca kendine
görev bilmiştir.
Vakıflar, 21inci yüzyıla
girerken, dünya ekonomisinde üçüncü sektör olarak anılmaktadır.
Gelecek yüzyılda gönüllü kuruluşlar toplumunda daha etkili
ve öncelikli sektör haline gelecektir.
Değerli milletvekilleri, AK
Parti olarak Hükûmetimiz döneminde vakıflar tarihinde güzel
gelişmelere şahit oluyoruz. Bakınız, sizlerin değerli
katkılarıyla hayata geçen 2/1/2004 tarihli Resmî Gazetede
ilan edilerek yürürlüğe giren 193 Sayılı Kanunun 89uncu
maddesinin birinci fıkrasına eklenen yeni alt bentlere
göre Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu nezdinde
eski eser tescili, abide eserlerin bakımı, onarımı,
restore edilmesi ve yaşatılması amacıyla abide
eserlerin kayıtlı olduğu kurum ve kuruluşlara yapılan
bağış ve yardımların tamamını,
yıllık beyannameyle bildirilen gelirlerden indirilmektedir.
Ayrıca, fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı
faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara bağışlanan
gıda maddelerinin maliyet bedelinin tamamı, yıllık
beyannameyle bildirilen giderlerden indirilmektedir.
Yine, gelir getirici iş yerleri
ve idare
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kavuştu,
bir dakikalık sürenizi başlatıyorum, lütfen konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun efendim.
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Devamla)
Değerli milletvekilleri, yeni Vakıflar Kanunu Tasarısının
yaşatılmasıyla, yarınların vakıflarımızın
külli hizmetler yapabileceği tarihî derinliğine ve ruhuna
uygun zeminlere kavuşacağı günler olacağını
düşünüyorum.
Şimdiden, yapacağınız
katkılarınızdan dolayı teşekkür ediyor, bu
duygu ve düşüncelerle heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kavuştu,
teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, dördüncü
bölümün tamamı üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Evet, arkadaşlarımız,
tabii, girmelerine rağmen soru sorma mecburiyetleri yok.
Sayın Işık, buyurun.
AHMET IŞIK (Konya) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Benim kısa bir sorum olacak.
Sayın Bakanım, cemaat vakıflarının mülk edinme
ve mallar üzerinde tasarruf edebilmelerine imkân sağlayan 3
Ağustos 2002 tarihli 4771 sayılı Kanundan bugüne kadar
cemaat vakıfları ne kadar mal edinmişlerdir? Hükûmet tarafından
bu konuda yapılan değişiklik ne getirmiştir?
Son olarak, evveliyatı cemaat
vakıflarına ait olup da halen üçüncü şahısların
mülkiyetine geçen cemaat vakıflarının iadesi hukuken
mümkün müdür? Daha doğrusu bununla ilgili bir düzenleme var
mıdır?
Sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Uzun
SELAMİ UZUN (Sivas) Sayın
Bakanım, Sivasta bölge sorumluluğu altında 98 adet
tescilli vakıf eseri vardır. Bunların 2005te 9 adedinde
restorasyon yapılmıştır. 2006 yılında onarımı
yapılan eser sayısı 13 adettir. Hâlihazırda koruma
kurulunda onay bekleyen eser 21 adettir. Bu eserlerin içerisinde Divriği
Ulucami ve Darüşşifasının restorasyonuna ne zaman
başlanacağı konusunda bilgi verebilir misiniz?
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Uzun.
Sayın Albayrak...
HAMZA ALBAYRAK (Amasya) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım. Aracılığınızla
Sayın Bakanıma üç tane soru sormak istiyorum.
Birinci sorum şudur: 80inci
madde içeriği doğrultusunda vakıfnamelere aykırı
olarak satış ya da kiralama suretiyle amacı dışında
kullanıma imkân tanınan vakıf eserleri ne kadardır?
Bu eserler kimler tarafından satın alınmıştır
ve bugün ne olarak kullanılmaktadır?
İkinci sorum şu: Gerçekten,
1239 sayılı Vakıflar Kanunu Tasarısı, vakfeden,
vakfedilen ve vakıfname bağlamında bizi duayla
mı yoksa bedduayla mı karşı karşıya getirecektir?
Üçüncü sorum şu: Katma bütçeli
kuruluş olan Vakıflar Genel Müdürlüğünün, 22nci Dönem
Türkiye Büyük Millet Meclisi içerisinden çıkan 58 ve 59uncu
hükûmetler döneminde bütçeden pay almadığı malumlarınızdır;
dolayısıyla, 1990 ila 2002 yılları arasında
bütçeden pay alırken, katma bütçeli kuruluş olan Vakıflar
Genel Müdürlüğünün yapmış olduğu restorasyon, bakım,
onarım gibi vakıf eserlere ilişkin hizmetlerin bir karşılaştırmasını
yapar mısınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Albayrak.
Sayın Özdoğan
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım, birkaç soru da
benim var.
Sayın Bakan, bilindiği
gibi, Atatürk, vakıfların devlet için tehdit oluşturacak
ölçüde güçlenmelerini önlemek amacıyla -tabii ki yabancı
vakıflardan bahsediyorum- 1936da azınlık vakıflarının
mülk edinmelerini yasaklamıştır. Hükûmetinizin geldiği
nokta ise, AB yolunun daha başında, gereksiz bir acelecilik
ve tavizkârlıkla Türkiyeyi bu alanda bir mayın tarlasına
sokmak olmuştur. Ayasofya gibi incilerimiz de bu mayın tarlasının
etki alanı içindedir.
1920lerde 8 milyon gayrimüslim ve
19 tane vakıf bulunurken, bugün 150 bin gayrimüslim ve 161
azınlık vakfı vardır. Bunların 78 tanesi Rum
vakfı olup, Türkiyede 1.800 civarında Rum kökenli vatandaşlarımız
yaşamaktadır. Yani, her 23 Rum kökenli Türk vatandaşımıza
1 vakıf düşmektedir. Bu yasayla azınlık vakıflarının
sayı ve talepkârlığında hızlı bir artış
görülecektir. Türkiyenin devlet güvenliğini tehdit edici bu
keyfiyetin önünü nasıl alacaksınız?
İkinci sorum: Sayın Bakan,
Türkiyenin tapu kadastrosu tamamlanmadığı için, ortada
kime ait olduğu bilinmeyen pek çok gayrimenkul bulunmaktadır.
Özellikle İstanbulda mülkiyeti tartışmalı binlerce
bina mevcut olup, azınlıklar daha şimdiden buraları
sahiplenme arzusu ve niyeti içerisindedirler. Bu niyeti okuyabildiyseniz,
almış olduğunuz bir önlem mevcut mudur?
Üçüncü sorum: Sayın Bakanım,
hazırlamış olduğunuz bu kanuni düzenlemeyle, birer
ferdî güç olmaktan çıkıp, cemaat güçlerini, yabancı cemaat
güçlerini arkasına alacak vakıfların nasıl bir
noktaya geleceğinin hesabını yaptınız
mı? Bu tehlikenin farkında mısınız?
Dördüncü sorum: Sayın Bakan,
Vakıflar Yasasının yürürlüğe girmesinden sonra
Ermeni lobicileri bu yasadan ne şekilde istifade edeceklerdir?
Hükûmetiniz bu konuda bir değerlendirme yapmış mıdır?
Diğer bir sorum: Sayın Bakanım,
ABye sürekli taviz vererek müzakere sürecini sürdürmeye çalıştığınız
gözlemlenmektedir. Ancak, taviz üstüne taviz vermenize rağmen
yine de olmuyor. Vakıflar Yasası denmekte, Kıbrıs
denmekte, Ermeni soykırımı denmekte, bundan sonra denilecekler
de kapıda beklemekte. Türkiye, müzakere sürecinde bir tren kazasıyla
tehdit edilmektedir. Bu kadar art arda taviz vermek yerine, bir kez,
olacaksa olsun bu tren kazası, biz de trenimizin vagonlarının
kapasitesini bir görelim demeyi neden hiç düşünmüyorsunuz?
Sürekli taviz vermenize rağmen kimseyi tatmin edemediğinize
göre, bu tavizkâr tutumunuzda neden ısrar ediyorsunuz? Ayrıca,
Hükûmetiniz, Türkiye adına bu denli çok taviz verme yetkisini
nereden almaktadır, her 100 seçmenden 13-14ünün oyuyla mı,
yapılan son anketlere göre?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Tekelioğlu, buyurun.
MEHMET S. TEKELİOĞLU
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Efendim,
bir konuda Sayın Bakanımızın görüşünü almak
istiyorum.
Bilindiği gibi, vakıflar
bizim medeniyet hayatımızda çok önemli bir rol oynamıştır.
Dolayısıyla da biz medeniyetimize bu sebeple vakıf
medeniyeti deriz. Ancak, vakıflar, hep veren vasfıyla öne
çıkmıştır, alan vasfıyla değil. Dolayısıyla,
vakıfların biz bu hususiyetini korumak zorundayız.
Oysa, bazı camilerimizde, vakıflar, para toplama adı
altında masa açmakta ve bağış sahiplerinin teneke
çelenklerini orada kullanmaktadır. Bu, çiçek açısından
da doğru değildir, çiçekçilik sektörüne de ağır
bir darbe indirmektedir. Üstelik de, vakıfların veren değil
alan mahiyetine zarar vermektedir.
Şimdi düşünelim, Sayın
Ecevitin cenazesinde bir teneke çelenk ne kadar yakışır?
Şunu unutmayalım ki, çiçek bir israf değildir. Nasıl
ki, koyunu kuzuyu besliyor ve tüketiyorsak, aynı şekilde,
çiçekçilik sektöründe de böyle bir durum söz konusudur. Üstelik
de, buradan istihdamda çok büyük bir insan grubu çalışmaktadır,
istihdam edilmektedir. Dolayısıyla, bu çiçek sektörüne
zarar verecek bir faaliyet içerisinde vakıfların bulunmaması
gerekir diye düşünüyoruz.
Bu konuda Bakanımızın
bir görüşü, söyleyeceği bir şey vardır diye umuyorum,
bunu bekliyorum.Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Sıra bende mi Sayın
Başkanım?
BAŞKAN Evet, yarısına
geldik. Şimdi, cevap hakkınızı kullanın.
Buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Sayın Başkanım,
çok teşekkür ederim.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
Yazılı olarak cevap verin.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Şimdi, yazılı
olarak cevap vereceğim derim ama, tabii kalan süreyi arkadaşlarımızın
soru sorarak değerlendirme imkânları var.
BAŞKAN İsterseniz, diğer
arkadaşlara soru sorma hakkını vereyim. Siz, cevabınızı
o şekilde kullanın.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Nasıl efendim?
BAŞKAN Diğer arkadaşlara
soru sordurayım.
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) Soru
soralım da, hepsine birden cevap verin.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Hayır, ben cevaplandıracağım
efendim.
BAŞKAN Peki. Buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Cevaplandırayım
izin verirseniz.
Değerli arkadaşlarım,
Sayın Başkan; ilk soru Sayın Işıktan geldi.
2002 yılının 3 Ağustosundan itibaren, cemaat vakıfları
mülk edinmeye başladılar. Başladılar da ne oldu?
Ne kadar gayrimenkul sahibi oldular? Ne kadar tasarrufta bulundular?
diye bir soru sordu. Evet, 2002 yılından beri, cemaat vakıfları,
bağış yoluyla veya satın alma yoluyla mülk edinme
imkânına sahipler, edinmiş oldukları mülkleri satma
imkânına sahipler. Tüm, 161 tane cemaat vakfını kastederek
söylüyorum, 20 adet bağış yoluyla, 5 adet de satın
alma yoluyla, toplam 25 adet taşınmaz edinmişler, 7 adet
taşınmazı da satmışlar. Öyle, ifade edildiği
gibi, cemaat vakıflarına mülk edinme hakkı tanırsanız,
Türkiyede çok büyük araziler alırlar ve böylece, Türkiyenin
üniter yapısını tehdit edecek bir karmaşaya yol
açarlar, şeklindeki iddiaların, şu verdiğim rakamlar
karşısında ne kadar tutarsız olduğu da ortaya
çıkacaktır.
Tabii, bir de şunu sordunuz:
4771 sayılı Yasa, bizden önceki, 57nci Hükûmet döneminde
çıktı. Biz de, daha sonra, 58inci Hükûmet olarak 4778 sayılı
Yasayla bir değişiklik yaptık. Bu değişiklik
de, sadece, daha önce bakanlar kurulu kararıyla mülk edinme konusunda
izin verilirken, Vakıflar Genel Müdürlüğü yetkilendirilmiş
oldu.
Tabii, cemaat vakıflarının
1974ten 2002ye kadar mülk edinememesiyle ilgili sorunu, daha önce
de söylediğim gibi, DSP, Anavatan Partisi ve Milliyetçi Hareket
Partisinin oluşturduğu Koalisyon Hükûmeti döneminde
başladı. Bunu şunun için söylüyorum: Sayın Özdoğan
eleştirdi ya Niye cemaat vakıflarına mülk edinme hakkını
veriyorsunuz? diye. Kendi mensubu bulunduğu Partinin hükûmet
ortağı olduğu dönemde bu hak tanındı ve üstelik
o zamanki Genel Başkanları da Avrupa Birliğinden sorumlu
-biliyorsunuz- Başbakan Yardımcısıydı ve üstelik
Avrupa Birliği süreciyle ilgili ulusal programın yayınlanması
da o Hükûmet döneminde olmuştu; ona da, o sorusu itibarıyla
cevap vermek istiyorum. Yani, Anavatan Partisi, Avrupa Birliğine
girmekten vaz mı geçti şu andaki Anavatan Partisi? Ben de,
inanıyorum ki, herhâlde kamuoyu da merak ediyordur.
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) Ulusal
değerlerden taviz vermeyelim diyoruz, yoksa neden vazgeçelim!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Ben şimdi cevaplara
devam ediyorum izin verirseniz.
Sayın Uzunun Sivasla ilgili
bir sorusu oldu Divriği konusunda. Şu anda, Kültür Bakanlığı
ve Sivas Valiliği, Divriğiyle ilgili restorasyon ve onarım
çalışmalarını, bildiğim kadarıyla, yürütüyorlar.
Evet, Vakıflar Genel Müdürlüğü de buna destek veriyor.
Bunun dışında, bir soru
daha geldi: Atatürk, cemaat vakıflarının mülk edinmesini
yasaklamıştı, siz hangi hakla cemaat vakıflarına
mülk edinme hakkı tanıyorsunuz? diye bir soru yöneltildi.
Tabii, 2762 sayılı Yasa, beyanname veren vakıflara
mülk edinme hakkı verdi, yani, böyle bir yasak filan söz konusu
değil. 1936dan 1974 yılına kadar, vakıflar mülk edinebiliyorlardı
bağış yoluyla, satın alma yoluyla, tasarrufta bulunabiliyorlardı.
Atatürkün, cemaat vakıflarının mülk edinmesini yasakladığı
şeklindeki değerlendirme doğru değildir, yanlıştır.
Üstelik, mülk edinmeyle ilgili yaşanan sorunun da, 57nci
Hükûmet döneminde bir değişiklikle aşıldığını
biraz önce ifade etmiş oldum.
Bir taraftan da saate bakıyorum,
Sayın Başkanım da saate bakıyor.
Bunun dışında
başka sorular da var, tespit edebildiğim sorulara cevap
vermeye çalışıyorum, diğerlerine yazılı
cevap vereceğim. Sayın Tekelioğlunun çiçekçilikle
ilgili bir sorusu oldu. Birtakım vakıfların çiçek
göndermeyin, işte bizim vakfımıza bağış
yaptığınız anlamında işte bir teneke sembol
gönderin şeklindeki uygulamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
diye sordu. Ben, kişisel olarak söyleyebilirim ki, ben eğer
bir yere bir çiçek göndereceksem, orada bir tebriki ifade edeceksem,
teneke yerine çiçek gönderirim. Öyle yapmanın daha doğru
olduğu kanaatindeyim. Vakıflarımızın da,
Türkiyedeki çiçekçilik sektörünü olumsuz etkileyecek bir tutum
ve davranış içerisinde bulunmamalarını tavsiye
ediyorum. Çünkü, 350 bin kişinin ekmek yediği bir sektörün
olumsuz etkilenmesini Türkiye Cumhuriyetinin bir vatandaşı
olarak doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum.
Sayın Tekelioğluna da, bu hassasiyeti nedeniyle teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkanım, diğer
sorulara yazılı cevap vereceğim.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, dördüncü
bölüm üzerindeki soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
saati: 22.28
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 22.39
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
16ncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
Şimdi, 1239 sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
V.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Adalet Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı:
1239) (Devam)
BAŞKAN Komisyon?.. Yok.
Tasarının görüşülmesi
ertelenmiştir.
5inci sıraya alınan, Devlet
Mezarlığı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
5.-
Devlet Mezarlığı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri
Komisyonu Raporu (1/1259) (S. Sayısı : 1257) (x)
BAŞKAN Komisyon?.. Burada.
Hükûmet?.. Burada.
Komisyon Raporu 1257 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sivas Milletvekili Nurettin
Sözen, AK Parti Grubu adına Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır, Anavatan Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili
ve Grup Başkan Vekili Muzaffer Kurtulmuşoğlunun söz talepleri
vardır.
İlk söz, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Nurettin Sözene aittir.
Buyurun Sayın Sözen. (CHP
Sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA NURETTİN SÖZEN
(Sivas) Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
konuşmama başlamadan önce, hepinizi sevgilerimle, saygılarımla
selamlıyorum.
Yine, konuşmama başlamadan
önce, kaybettiğimiz eski Başbakan Sayın Bülent Ecevite
Tanrıdan mağfiret diliyorum, Sayın Rahşan Ecevite,
yakınlarına, DSPlilere, Türk ulusuna ve Kıbrıs
halkına başsağlığı diliyorum.
Devlet Mezarlığı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısıyla
ilgili olarak CHP Grubunun görüşlerini sunacağım.
Devlet Mezarlığı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun, dört madde bir ek maddeden ibarettir.
10/11/1981 tarihli 2549 sayılı Devlet Mezarlığı
Hakkında Kanun, Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanları
ve devlet başkanları ile cumhuriyetin kuruluşuna hayat
veren Ulu Önder Atatürkün en yakın silah arkadaşları
olan İstiklal Harbi komutanlarını kapsıyordu.
Türkiye Cumhuriyeti devletine Başbakan olarak hizmet edenleri
kapsamıyordu.
(x)
1257 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Bu yasa tasarısıyla,
Devlet Başkanı unvanı Cumhurbaşkanı olarak
değiştirilmektedir. Başbakanların Devlet Mezarlığına
defnedilmesine olanak tanınmaktadır. Vasiyet gereği
veya ailesinin isteği doğrultusunda Devlet Mezarlığı
dışında bir yere de defnedilebilmeleri mümkün kılınmaktadır.
Ayrıca, İçişleri Komisyonunda, Komisyonun kararıyla
Meclis Başkanlarının da bu mezarlığa gömülmesine
olanak sağlanmıştır. Bu düzenlemeyle gösterdiği
duyarlılık dolayısıyla Hükûmete teşekkürlerimizi
sunuyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
bu yasa tasarısı yirmi beş yıl değişikliğe
uğramamıştır. Yirmi beş yıl sonra merhum
Ecevitin ölümüyle konu yeniden ele alınmıştır ve
dolayısıyla hükûmet tasarısında, Başbakanların
bundan böyle Devlet Mezarlığına gömülmesi, defnedilmesi
olanaklı kılınmıştır. Ancak, bugüne kadar
yirmi beş yıl içerisinde sekize yakın Başbakanımızı
kaybetmişiz. Bunlardan merhum Celal Bayar ve merhum Turgut
Özalın anıt mezarları var, fakat diğer başbakanların,
Ürgüplü gibi, Özdilek gibi, Melen gibi, Talu gibi, Sadi Irmak gibi
bakanların anıt mezarları yok ve dolayısıyla
büyük bir adaletsizlik ve haksızlık yapmış oluyoruz
Meclis olarak. Aslında, bu yasaya bir geçici madde konularak,
yakınları tarafından istenildiği takdirde kabir
naklinin yapılabilmesine olanak sağlanabilmeli idi diye
düşünüyorum.
Bir başka görüşüm, devlet
hayatımızda, hiç temenni edilmemekle birlikte Başbakan
olarak hizmet edenlerin ileride böyle bir Devlet Mezarlığına
defnedilmesini hak etmediği gerçeğiyle de karşı
karşıya kalabiliriz. Dolayısıyla, bir yasa
çıkarırken bütün olasılıkları dikkate alarak,
definden evvel bir Bakanlar Kurulu kararının alınmış
olmasının da bu yasanın ileriye dönük daha sağlıklı
bir yasa olabileceği konusundaki görüşlerimi bilgilerinize
sunmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
biraz evvel ifade ettiğim gibi, Komisyonda Meclis başkanlarının
da defnedilmesine olanak kılan bir önerge kabul edilmiştir.
Biz Meclis Başkanlarına tanınan bu hakka karşı
değiliz. Ancak, bir hükûmetin, bir cumhuriyet hükûmetinin çok ciddi
çalışması ve tutarlı olması gerekmektedir.
Bir gün evvel hükûmet tasarısında Meclis başkanları
yokken, İktidar Partisinin milletvekilleri tarafından
verilen önergeyle Meclis başkanlarının bu yasaya dahil
edilmesi Hükûmetin tutarlılığı açısından,
İktidar Partisinin tutarlılığı açısından,
etik bakımdan doğru değildir.
Daha da acısı, maalesef,
Hükûmetin, sadece başbakanların Devlet Mezarlığına
defnedilmesini mümkün kılan kanun tasarısı, henüz imzalar
kurumadan Başbakan Yardımcısı bir büyük gazeteye
beyanat vererek, Sayın Ecevitin eşinin de kendisinden ayrılmayacağını
ve eşine de bu olanağın tanınabileceğini ima
eden beyanatta bulunmuştur. Bu da yanlıştır. Yirmi
dört saat içerisinde üç defa karar değiştiren bir hükûmet tasarrufunu
kabul etmek mümkün değildir. Bu kararlara saygı duymak mümkün
değildir. Yarın daha ciddi kararlar alacak hükûmetler; savaş
kararı alacak, önemli ekonomik kararlar alacak. Yirmi dört saat
içerisinde üç defa karar değiştiren, üç defa düşünce
değiştiren bir hükûmeti eleştirmek, o hükûmete sitem etmek
doğal olarak hakkımızdır.
Değerli arkadaşlarım,
Ecevitle ilgili çok şey söylendi, çok şey yazıldı,
daha çok şey yazılacak ve söylenecek; ancak bu kanun tasarısı
vesilesiyle eski Başbakan Sayın Ecevitle ilgili bazı
düşünce ve gözlemlerimi de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sayın Ecevit, aileden gelen
kültür, gelenek ve göreneklerle yetişmiştir. Bilgi ve sanata
yakınlık
Diploma peşinde koşmaktan çok, bilginin,
sanatın, kültürün, üretimin peşinde koşmuştur. Mütevazı,
gösterişten uzak, hiçbir zaman inançlarından, düşüncelerinden
ödün vermeyen kişilik sahibidir Ecevit. İnançları ve
düşünceleri için öz güvene dayalı cesareti vardı.
Tehdit ve suikast ihbarlarının üzerine giden cesaret sahibidir
Ecevit.
Demokrasiye sınırsız
bağlılık sadece düşünce düzeyinde değil, gerektiğinde
makamlarını da bırakarak, demokrasi için eylemli tepkilerin
sahibidir Sayın Ecevit.
Sevgi ve saygıya dayalı,
bütün insanlara örnek olacak bir aile hayatı, sevgi, saygı,
dayanışma ve beraber üretme anlayışı egemendi
aile yaşamında.
Onurlu ve ideallerine bağlı
yaşamak için, nikâh yüzüklerini ve saatlerini satmayı göze
alan yaşam biçimiyle, yaşam felsefesiyle örnek bir insandı.
Türkiyede siyaset platformlarında,
köylerde ve meydanlarda ilk, sosyal demokrasiyi ve de demokratik
solu anlatan ve savunan siyasetçiydi.
Bugün, milliyetçiliği sosyal
demokratlara yakıştırmayanlara en güzel yanıtlar
vardır Ecevitin uygulamalarında. CHP Genel Başkanı
olarak yaptığı Kıbrıs Barış Harekâtı
ve emperyalist ülkelere karşı gösterdiği haşhaş
direnişi, sosyal demokratların milliyetçiliğini
simgeleyen en güzel örneklerden birkaçıdır.
Ecevit, uygulamalarıyla,
sosyal demokratların nasıl bir gerçek milliyetçi olduğunu
her uygulamasıyla kanıtlamıştır.
Kıbrısın bugünkü durumundan
en çok üzüntü duyan da kuşkusuz Ecevit olmuştur. Kıbrıslı
soydaşlarımızı ölümden ve zulümden kurtarıp,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kurulmasını
sağlayan Ecevit, bu Cumhuriyetin tehlikede olduğunu görerek,
kim bilir, ne kadar çok acı çekmişti.
1957de, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
en genç milletvekili olarak, rahmetli Doktor Suphi Baykamla birlikte,
benim de katıldığım gençlik ekibiyle Trakyayı
ve bazı Anadolu yörelerini karış karış dolaşırken,
onun heyecanına, halkıyla bütünleşmesindeki başarıya,
halkıyla kucaklaşmasındaki içtenliğe tanık
olmuştum. O günkü sosyal demokrasi anlayışı, heyecanı,
çabası, gayreti, mütevazı yapısı, uygar yaklaşımları,
ödünsüz yaşam ve politika yapma anlayışı hiç değişmedi
hayatı boyunca.
1961 Anayasasının çalışma
hayatımızı düzenleyen bölümlerini, yani, Sendikalar
Yasasını, yani, Toplu Sözleşme ve Grev Yasası gibi
yasaları hayata geçiren siyasetçi olarak da, kuşkusuz,
tüm emekçilerin kendisine çok şey borçlu olduğu siyasetçidir
Ecevit.
En uzun Parlamento hayatı
olan siyasetçilerden biri olan Ecevit dürüst kimliği, sağlıklı
aile yapısı, ödün vermez siyasetçi kimliğiyle tüm siyasetçilere
örnek olacak niteliktedir.
Ecevit Atatürkçü düşünce
doğrultusundan hiç ayrılmadı. Atatürkün ilke ve devrimlerine
yürekten bağlıydı. Siyaset yaptığı sürece
bu ilkelerden, özellikle laiklik ilkesine bağlılıktan
hiç ayrılmadı. Bunda, kuşkusuz Atatürkün en yakın
arkadaşı İnönüyle beraber çalışması,
CHP Genel Başkanı İnönünün genel sekreterliğini
yapmış olmasının da büyük payı vardır.
Ecevitin mekânı cennet olsun.
Ailesine, sağlık ve sabır diliyorum. Tüm ulusumuza
başsağlığı diliyorum, yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Sözen.
AK Parti Grubu adına Bursa Milletvekili
Ertuğrul Yalçınbayır.
Sayın Yalçınbayır,
buyurun. (Alkışlar)
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
Eski Ecevitçidir.
AK PARTİ GRUBU ADINA ERTUĞRUL
YALÇINBAYIR (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bilindiği gibi 5 Kasım tarihinde Ecevit Hakkın rahmetine
kavuştu. Ecevitle ilgili olarak gündemde çok yoğun söylemler
var, programlar var. Türkiye Büyük Millet Meclisi buna kayıtsız
kalamazdı ve Hükûmetin özel gündemle toplanma isteğinin kabulü
ve tüm partilerin de bunu desteklemeleri Türk demokrasisi bakımından
özel önem arz etmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde herhangi
bir üyesi bulunmamasına rağmen, Ecevitin kişiliğine
duyulan büyük bir saygı, Ecevitin kişiliği Türkiye Büyük
Millet Meclisinde ve tüm Türk camiasında, dünyasında, Türkiyede
genel kabul gördü. Değerli milletvekilleri, bu ölümden sonra
ailelerine de bir fırsat tanımak bakımından Devlet
Mezarlığı Hakkında Kanunda değişiklik
yapılması düşünüldü.
Bilindiği gibi, 6 Kasım
1981 tarihinde, tam bugünlerde 2549 sayılı Kanun kabul edildi
ve 10 Kasımda yürürlüğe girdi.
Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanları
ve devlet başkanları -ki, daha sonra bu devlet başkanları
tabiri Kanunda değiştirildi ve getirilen tasarıyla
da devlet başkanları burada yoktur, cumhurbaşkanlarıyla
eş değerde mütalaa edilmiştir- ile cumhuriyetin kuruluşuna
hayat veren, Ulu Önder Atatürkün en yakın silah arkadaşları
olan İstiklal Harbi komutanları -Kanundaki tabirle kahramanlar-
için Ankarada bir devlet mezarlığı tesisi ve bunun idame
ve muhafazasıyla ilgili hususları düzenleyen bu Kanun
çıkarıldı.
Bu mezarlığa, Kanunun yürürlüğe
girmesinden sonra, üç cumhurbaşkanımız (rahmetli Cemal
Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Sabit Korutürk) defnedildi. Buraya
İstiklal Harbi komutanları -61 kişi- başta Mareşal
Fevzi Çakmak olmak üzere, Fahrettin Altay, Kâzım Özalp, Kâzım
Orbay, Salih Omurtak, Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet
Bele, Mehmet Nuri Conker gibi komutanlarımız defnedildi.
Bilindiği gibi, Atatürk Orman
Çiftliği arazisi içinde ve Karadeniz Havuzunun çevresindeki
arazi seçildi. Millî Savunma Bakanlığı tarafından
1982 yılında bir yarışma yapıldı. Bu, 1982
yılındaki yarışmada ödül alan 2 değerli mimarı
ve ziraat mühendisini söylemek istiyorum: Birisinin adı Özgür
Ecevit, diğeri Yüksek Ziraat Mühendisi Ekrem Gürenli.
Maksadım bunlardan özel anlam
çıkarmak değil
6 Kasım 1981 ve yine o günler; 10 Kasım,
yine o günler.
Biz değerlerimize sahibiz.
Türkiye Cumhuriyetini kuran rahmetli Atatürk Anıtkabire defnedildi,
Birinci Cumhurbaşkanımız. İkinci Cumhurbaşkanımız
İnönü de orada metfun. O, özel bir statü. Ondan sonraki statü Devlet
Mezarları Hakkındaki Kanun. 3 Cumhurbaşkanımız
orada, 61 komutanımız, kahramanımız orada.
Tabii, Türkiye Cumhuriyeti bunlarla
sınırlı değil ve Devlet Mezarlığı
dışında defnedilen devlet adamlarımızla ilgili
bir kanunu, yine bu Meclis, çok uzun yıllar askıda olan, kadük
kalan bir tasarıyı 27 Temmuz 2003te kabul etti ve o Kanunla,
Üçüncü Cumhurbaşkanımız Celal Bayarı ve yine o Kanun
kapsamında Hatay Cumhurbaşkanı Ata Tayfur Sökmeni,
rahmetli Menderes ve arkadaşlarını o Kanun kapsamında
değerlendirdi. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna, siyaset
yoluyla gelişmesine hizmet eden herkesi hayırla yâd ediyoruz.
Atatürk ve arkadaşlarını -ki, 10 Kasım geliyor- o
kahramanları, onların takipçilerini ve Türkiye Cumhuriyetinin
gelişip dünyada lider ülkeler arasına girme hedefine katkıda
bulunan herkesi, biz, hayırla yâd ediyoruz.
Şüphesiz ki, Devlet Mezarlarıyla
ilgili bu düzenleme, 30 Ağustos 1988 günü, devlet töreniyle hizmete
açıldı. Biz, getirilen bu düzenlemeyle, demokrasinin de
gereği, protokolün de gereği unsurları ilave ediyoruz.
Ecevite özel bir kanun değil -kanunlar genel nitelikli olmalıdır.
Ecevite özel değildir- ama Ecevit kaynaklı olmuştur. O
kaynaklı olması ayrı, genel nitelik ayrı. Onun
için başbakanlar ibaresi ilave edilmiştir. Devlet protokolünde
Cumhurbaşkanından sonra gelen Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı, devletin en temel organı olan yasamanın
başkanı, seçilmişliğin ifadesi olmak üzere, o da,
bu sıralamada, listede yer almalıydı denildi ve Türkiyedeki
demokratikleşmeye paralel olarak bu unsur da ilave edildi.
1981in şartlarında, Danışma Meclisinde böylesine
bir düzenleme yapıldı. Güzel bir düzenlemeydi. Bu gelişecektir,
ama bunun sınırları fazla gelişecek de değildir.
Üç unsuru, üç kişiyi ifade ediyor: Cumhurbaşkanları,
başbakanlar ve meclis başkanları...
İZZET ÇETİN (Kocaeli)
Senato başkanları...
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla)
Bu, Türkiyedeki demokratikleşmenin de bir ifadesidir. Seçimler,
milletin yaptığı seçimler ve o yolla gelen, millet
adına hizmet eden, devlet protokolünün en üst seviyesindeki üç
unsuru, şüphesiz ki, bizim dikkate almamız gerekirdi ve
bu düzenleme bu nedenle yapıldı.
Değerli milletvekilleri,
Ecevitle ilgili olarak bugünlerde söylenenler hafızalarda
da kalacaktır. Ecevitin kişiliği, siyasetteki dürüstlüğü,
ilkeliliği ve mücadele azmi hepimizin ve gelecek nesillerin
de hatırasında olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti ve bu
cumhuriyetin 50li, 60lı, 70li, 80li, 90lı ve 2000li
yıllarında bulunan bu değerli siyaset adamını,
düşünce adamını unutmak mümkün değildi. Meclis,
dün, özel gündemle, bu vefasını da gösterdi ve milletimizin
genel karakterini de yansıttı ve hayırla yâd etti Eceviti.
Bu anlamda ve bu bağlamda,
ben, öncelikle, Türkiye Cumhuriyetini kuran Aziz Atatürk ve silah
arkadaşlarını, kahramanları, hizmet eden tüm cumhurbaşkanlarını,
başbakanları, Meclis başkanlarını hayırla
yâd ediyorum, sağ olanlara da sağlıklı ömürler diliyorum.
Bu kanunun çıkarılmasına, tüm grupların katkısı
nedeniyle, ayrıca özel bir anlam yüklemek istiyorum.
Hepinize sevgi ve saygılarımı
sunuyorum.
Teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Anavatan Partisi Grubu adına,
Grup Başkan Vekili ve Ankara Milletvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu.
Buyurun. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Ankara) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime başlamadan
evvel büyük devlet adamı Bülent Ecevitin ölümü nedeniyle
başta Rahşan Hanıma, sonra Kıbrıs halkına,
DSPli arkadaşlara ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına,
hepsine başsağlığı diliyorum.
Sayın Ecevitin yönlerini, bugünlerde,
ne kadar güzel insan olduğunu medyadan okuyoruz, izliyoruz,
televizyonlardan izliyoruz; yakinen tanıyorum, kendim biliyorum;
o zarifliğini, o güzelliğini, o centilmenliğini hiç
unutamıyorum. Ruhları şad olsun diyorum.
Bu arada, bu Mecliste grubu bulunan
milletvekilleri arkadaşlarıma, grubu bulunmayan milletvekillerine,
tüm milletvekili arkadaşlarıma da bu yasayı, buraya
getirdikleri için, kendilerine, yani sizlere de teşekkür ediyorum.
Bu bir kadirşinaslıktır, bu bir güzelliktir. Demek ki
bu Meclis, istediğinde, hak edene hakkını veren bir meclistir.
Bunu böylece kabul etmek mecburiyetindeyiz. Sizlere tekrar teşekkür
ediyorum. Bu Meclise, Atatürkün kurduğu bu Meclise bu yakışırdı
diye düşünüyorum.
Sevgili arkadaşlarım,
yasa, Bakanlar Kurulundan gelirken Bülent Ecevit için geldi, ama Komisyonda
-sevgili arkadaşlarım ne düşündü ne düşünmedi,
bilmiyorum- değişiklik yapılarak, Meclis başkanlarını
da koydular, koyuldu.
Elbette ki, bu Mecliste cumhurbaşkanından
sonra gelen ikinci adam olarak Meclis başkanları ve başbakanlar
geliyor. Ama, sevgili arkadaşlarım, sanki biraz, bana, çok
fazla yasayla oynanmış gibi oluyor. Yarın diyebilirler
ki -demeye hakları da vardır- benim babam da başbakandı,
cumhurbaşkanıydı ve denebilir ki senato başkanları
da var idi bu Mecliste. Bunlar unutulmuşsa o ayrı, ama unutulmaması
lazım idi eğer bir kadirşinaslıksa, eğer bunları
hep Ecevit bahanesiyle, dolayısıyla hatırladıysak.
Keşke, Ecevit ölmeden evvel bunları hatırlayıp
çıkarsaydık da burada birlikte tartışsaydık
daha iyi olurdu diye düşünüyorum.
Kanun teklifi yapılırken
Hep burada söyledim, yine de söylüyorum: Kanunlar yapılırken,
hazırlanırken, geniş hazırlanmalı, ona göre
yapılmalı diye düşünüyorum. Ama, burada biraz gözden
kaçmış olmasına rağmen, eksisiyle artısıyla,
ne olursa olsun, bu Meclise bu yakışırdı.
Onun için, güle güle Karaoğlan
diyorum. Hepinize, bu yasayı çıkardığınız,
çıkaracağımız için, size teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum, iyi geceler diliyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Kurtulmuşoğlu.
Sayın milletvekilleri, tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
DEVLET
MEZARLIĞI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA
DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1- 6/11/1981 tarihli ve 2549
sayılı Devlet Mezarlığı Hakkında Kanunun
1 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Bu Kanunun amacı; Türkiye
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanları, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanları ve Başbakanları ile Cumhuriyetin kuruluşuna
hayat veren Ulu Önder Atatürkün en yakın silah arkadaşları
olan İstiklal Harbi Komutanları (Kahramanları) için,
Ankarada bir Devlet Mezarlığı tesisi ve bunun idame
ve muhafazası ile ilgili hususları düzenlemektir.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Komisyonun bir tashihi
olacak galiba.
Buyurun.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Sayın Başkanım, bu 1inci maddede Bu kanunun amacı
diye başlayan tırnak içindeki paragrafta Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanları, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanları
ve Başbakanlar
Başbakanları değil ı harfi
kaldırılacak ve Başbakanlar ile devam edecek. Onun bu
redaksiyonla düzeltilmesi gerekiyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Notlar alınmıştır,
gerekli düzeltme yapılacaktır.
1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- 2549 sayılı Kanuna
aşağıdaki madde eklenmiştir.
EK MADDE 1- Devlet Mezarlığına
defnedilecekler hakkında kendisinin vasiyeti veya ailesinin
talebi üzerine bu Kanun hükümleri uygulanmayabilir.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümünü oylarınıza
arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için, 9 Kasım 2006 Perşembe günü, alınan karar
gereğince saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Sayın Ecevite ve ahirete intikal
etmiş olan başbakanlara, cumhurbaşkanlarına ve
Meclis başkanlarımıza Allahtan rahmet diliyorum.
Kapanma Saati: 23.11