DÖNEM: 22 CİLT: 134 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
17nci
Birleşim
9 Kasım 2006 Perşembe
İ Ç İ N D E K İ L
E R
Sayfa
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMA
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
1.-
Sakarya Milletvekili Süleyman Gündüzün, İsrailin, Filistinin
Gazze ve Batı Şeria bölgelerine yönelik yürüttüğü
Güz Bulutları Operasyonunun bölge halkı üzerindeki olumsuz
etkilerine ve insani yardım koridoru açılmasının
önemine ilişkin gündem dışı konuşması ve
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdullah Gülün cevabı
2.-
Konya Milletvekili Ahmet Işıkın, Atatürkün ölümünün
68inci yıldönümünde, onun fikirlerine, eylemlerine ve hedefine
ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
İstanbul Milletvekili Güldal Okuducunun, çocuklara yönelik
kamu vicdanını kanatan bazı olayların önlenmesi
amacıyla alınması gereken tedbirlere ilişkin gündem
dışı konuşması ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
B) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.-
İstanbul Milletvekili Güldal Okuducu ve 42 milletvekilinin,
çocuklara yönelik cinsel sömürünün araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/389)
C) TEZKERELER
VE ÖNERGELER
1.-
Gürcistan Parlamento Başkanı Nino Burjanadzenin, Gürcistanın
başkenti Tifliste düzenlenecek olan Demokrasinin Geliştirilmesi,
Parlamenter Diplomasinin Rolünün Güçlendirilmesi konulu konferansa
davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını temsilen
TBMM Başkan Vekili Ali Dinçer'in katılmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1155)
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşderenin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
3.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri
Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına
Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı:
1147)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Adalet Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı:
1239)
5.-
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 24 Milletvekilinin,
2108 No.lu Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Kanununda Yapılması
Gereken Değişiklikle İlgili Kanun Teklifi ve İç
Tüzükün 37nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi
(2/185) (S. Sayısı: 735)
6.-
Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1195) (S. Sayısı: 1216)
VI. - OYLAMALAR
1.-
1239 sıra sayılı Vakıflar Kanunu Tasarısının
açık oylama sonucu
VII. - SORULAR
VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACInın, Antalya Derme Karabucak
Mahallesi Bozdağ mevkiindeki elektrik sorununa ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITANın cevabı
(7/17883)
2.-
İzmir Milletvekili Yılmaz KAYAnın, Motorine ÖTV ve
KDV istisnası uygulanacak sınır kapılarına
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITANın cevabı
(7/16276)
3.-
Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCInın, Denizlideki dokumacı
esnafın sorunlarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Ali COŞKUNun cevabı (7/16229)
4.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLUnun, Antalya Merkezde
TEDAŞ çalışmalarında sökülen kaldırımlara
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITANın cevabı
(7/17944)
5.-
Manisa Milletvekili Hasan ÖRENin, Sümerbank Manisa Pamuklu Mensucat
Fabrikasının özelleştirilmesiyle ilgili iddialara
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITANın cevabı
(7/17880)
6.-
Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞın, boş soru
önergelerine cevap verilmemesine ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal UNAKITANın cevabı (7/17773)
7.-
Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat YÜCESANın, Sivrihisarda
Hazine arazilerinin ecrimisil bedellerinin artırılmasına
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITANın cevabı
(7/18185)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM
Genel Kurulu saat 14.00te açılarak altı oturum yaptı.
Şırnak
Milletvekili İbrahim Hakkı Birlik,
Mardin
Milletvekili Mahmut Duyan,
Geçtiğimiz
hafta Güneydoğu Anadoluda yağmur ve sel afetinin meydana
getirdiği zarara ilişkin gündem dışı birer konuşma
yaptılar.
Mersin
Milletvekili Hüseyin Gülerin, narenciye üreticilerinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşmasına Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verdi.
Iğdır
Milletvekili Dursun Akdemir, Iğdırın düşman
işgalinden kurtarılışının yıldönümüne
ilişkin bir açıklamada bulundu.
Gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının:
1inci
sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305)
görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin
komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2nci
sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı:
904),
3üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika
Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın
Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının
Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair (1/1115) (S. Sayısı: 1147),
Kanun
Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri
Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
Gelen
kâğıtlar listesinde yayımlanan ve dağıtılan
1257 sıra sayılı, Devlet Mezarlığı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının,
48 saat geçmeden, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının 5inci sırasına
alınarak diğer işlerin sırasının buna göre
teselsül ettirilmesine ve 8/11/2006 Çarşamba günkü birleşimde
bu işin görüşmelerinin bitimine kadar çalışma süresinin
uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisininin,
kabul edildiği açıklandı.
4üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler halinde görüşülmesi
kararlaştırılan Vakıflar Kanunu Tasarısının
(1/1054) (S. Sayısı: 1239), görüşmelerine devam olunarak,
dördüncü bölüme kadar kabul edildi, dördüncü bölüm üzerinde bir süre
görüşüldü; birleşime verilen aradan sonra ilgili komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından,
ertelendi.
Konya
Milletvekili Atilla Kart, Antalya Milletvekili Fikret Badazlının,
konuşmasında, şahsına,
Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali
Şahin, Niğde Milletvekili Orhan Eraslanın, konuşmasında,
Partisine,
Sataştığı
iddiasıyla bir açıklamada bulundu.
5inci
sırasına alınan, Devlet Mezarlığı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
(1/1259) (S. Sayısı : 1257), yapılan görüşmelerden
sonra kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.
9
Kasım 2006 Perşembe günü, alınan karar gereğince
saat 14.00te toplanmak üzere, birleşime 23.11de son verildi.
Nevzat PAKDİL
Başkan
Vekili
Yaşar TÜZÜN Mehmet DANİŞ
Bilecik Çanakkale
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram ÖZÇELİK
Burdur
Kâtip
Üye
No.: 26
II. - GELEN
KÂĞITLAR
9 Kasım
2006 Perşembe
Sözlü Soru
Önergeleri
1.-
İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİRin, Gediz Havzasında
tarımın desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2486) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/10/2006)
2.-
İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİRin, Gediz Nehrindeki kirliliğe
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2487) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/10/2006)
3.-
İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİRin, İzmir-Aliağanın
su ihtiyacını karşılayacak Kunduz Barajı
Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü
soru önergesi (6/2488) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/10/2006)
4.-
İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİRin, İzmir-Bergamada
konaklama tesislerinin teşvik edilmesine ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/2489) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/10/2006)
5.-
İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİRin, İzmirin Foça-Yenifoça
kıyı bölgesinin koruma altına alınmasına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2490) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/10/2006)
6.-
İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİRin, Aliağa doğalgaz
kombine çevirim santraline ve enerji maliyetlerine ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2491) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/10/2006)
7.-
İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİRin, İzmir İlindeki
liman çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2492) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/10/2006)
8.-
İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİRin, Çiğlideki
arıtma tesisinin su ve çamurunun değerlendirilmesine
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2493) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/10/2006)
9.-
İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİRin, Nif Çayındaki
kirliliğin önlenmesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2494) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/10/2006)
10.-
İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİRin, üreticilere prim verilmesine
ve banka borçlarının terkinine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2495) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/10/2006)
11.-
İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİRin, İzmir Körfezinde
kıyı kullanım çizgisinin belirlenmesine ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/2496)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/10/2006)
12.-
İzmir Milletvekili Vezir AKDEMİRin, sulamada kullanılan
enerji fiyatlarına ve birikmiş borçlara ilişkin Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/2497)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/10/2006)
Yazılı
Soru Önergeleri
1.-
Muğla Milletvekili Ali Cumhur YAKAnın, daire başkanlarının
ek göstergelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18609) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/10/2006)
2.-
İzmir Milletvekili Canan ARITMANın, Hükümet üyelerinin
eşlerinin resmi yurt dışı gezilerine katılımına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18610)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/10/2006)
3.-
Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCInın, üzüm üreticilerinin
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18611) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/10/2006)
4.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURTun, hastanelerin şehir merkezlerinden
taşınmasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18612) (Başkanlığa geliş tarihi:
19/10/2006)
5.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİNin, TÜPRAŞın satışı
iptal edilen hissesine ödenen temettüye ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18613) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/10/2006)
6.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİNin, Kültür ve Turizm Bakanı
hakkında Pamukkaleyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18614) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/10/2006)
7.-
Ankara Milletvekili Yakup KEPENEKin, Merkez Bankası üst düzey
yönetimindeki atamaların yapılmamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18615) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/10/2006)
8.-
Yozgat Milletvekili Emin KOÇun, Ankara-Atatürk Bulvarındaki
yol yapım çalışmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18616) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/10/2006)
9.-
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKANın, damızlık
gebe düve ithalatına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18617) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/10/2006)
10.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLUnun, bir gazete
muhabirinin tartaklanmasına ve Başbakanlık Basın
Sözcüsünün açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18618) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/10/2006)
11.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, Sultanahmet
Adalet Sarayının satılıp satılmadığına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18619) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2006)
12.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİNin, zamanaşımına
uğrayan bir davaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18620) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/10/2006)
13.-
İstanbul Milletvekili Güldal OKUDUCUnun, arsa satış
beyannamesinin ilan duyurusunda geçen bir ifadeye ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/18621)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2006)
14.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURTun, Bursada Karayolları Genel
Müdürlüğünce bir inşaat firmasına verilen ihalelere
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18622) (Başkanlığa geliş tarihi:
19/10/2006)
15.-
İzmir Milletvekili Türkan MİÇOOĞULLARInın,
İzmirde metropol ilçe otoyollarının ücretli olmasına
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18623) (Başkanlığa geliş tarihi:
19/10/2006)
16.-
Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIKın, Bursa-Mustafakemalpaşadaki
bir köprünün durumuna ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/18624)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2006)
17.-
Giresun Milletvekili Mehmet IŞIKın, orman kadastrosuna
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18625) (Başkanlığa geliş tarihi:
19/10/2006)
18.-
Kastamonu Milletvekili Mehmet YILDIRIMın, Ankara-Beypazarı
yolu yapımına ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/18626)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2006)
19.-
Mersin Milletvekili Ersoy BULUTun, Mersin-Tarsusta kurulmak istenen
katı atık bertaraf tesisine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18627) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/10/2006)
20.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz KETENCİnin, sulak alanların
kurumasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18628) (Başkanlığa geliş tarihi:
19/10/2006)
21.-
Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİNin, Kocaelide meydana
gelen bir iş kazasına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18629)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2006)
22.-
Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞin, SSKnın Ankaradaki
boş bir binasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18630) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/10/2006)
23.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, Ziraat Bankasının
bazı yöneticileri hakkındaki yargısal işlemlere
ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru
önergesi (7/18631) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/10/2006)
24.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, Ziraat Bankasının
zarara uğratıldığı iddiasına ilişkin
Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi
(7/18632) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/10/2006)
25.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, Ziraat Bankasının
açıkladığı 2005 yılı kârına ilişkin
Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi
(7/18633) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/10/2006)
26.-
Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLUnun, şehit ailelerinin
mali haklarına ve desteklenmesine ilişkin Devlet Bakanından
(Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/18634) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/10/2006)
27.-
Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLUnun töre cinayetlerine
ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı
soru önergesi (7/18635) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/10/2006)
28.-
Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLUnun, töre cinayetlerine
ve kadın intiharlarına ilişkin Devlet Bakanından
(Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/18636) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/10/2006)
29.-
Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLUnun, tarım sektöründeki
kadın işçilerin sosyal haklarına ilişkin Devlet
Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi
(7/18637) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2006)
30.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz KETENCİnin, DSİ uygulamalarının
sulak alanlara etkisine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18638) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/10/2006)
31.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Bursa-Kelesteki bir vadiye
kurulması düşünülen termik santrale ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18639) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2006)
32.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Bursa-Kelese bağlı
bazı köy yollarının genişletilmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18640) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/10/2006)
33.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Bursa-Kelesteki bir vadide
yer alan köylere yönelik çalışmalara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18641) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/10/2006)
34.-
Yalova Milletvekili Muharrem İNCEnin, Fransaya karşı
bazı tepkiler geliştirilmesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18642) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/10/2006)
35.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Ali ÖZPOLATın, Zeytinburnundaki
bir otopark inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18643) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/10/2006)
36.-
Çanakkale Milletvekili İsmail ÖZAYın, silah ruhsatı
bulunan milletvekillerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18644) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/10/2006)
37.-
Yozgat Milletvekili Emin KOÇun, Ankaradaki su sayaçları
arızalarına ve Büyükşehir Belediyesinin hesaplarının
incelenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18645) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/10/2006)
38.-
Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞin, Ankarada şehir
dışına taşınmayan oto galerilerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18646) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2006)
39.-
Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞin, Ankaradaki bir yol çalışmasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18647) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/10/2006)
40.-
İzmir Milletvekili Serpil YILDIZın, Ege Üniversitesi Tülay
Aktaş Onkoloji Hastanesinin personel ihtiyacına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18648) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2006)
41.-
İzmir Milletvekili Ali Rıza BODURun, Ege Üniversitesi Tülay
Aktaş Onkoloji Hastanesinin personel ihtiyacına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18649) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/10/2006)
42.-
İzmir Milletvekili Canan ARITMANın, Ege Üniversitesi Tülay
Aktaş Onkoloji Hastanesinin personel ihtiyacına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18650) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/10/2006)
43.-
Uşak Milletvekili Osman COŞKUNOĞLUnun, TÜBİTAKın
lojman düzenlemesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18651) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/10/2006)
44.-
Bilecik Milletvekili Yaşar TÜZÜNün, Bilecikteki bir köy okulunun
atıl bırakılarak taşımalı eğitim yapılmasına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18652) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/10/2006)
45.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEKin, bir ilköğretim
okulu yönetimiyle ilgili iddialara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18653) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/10/2006)
46.-
Antalya Milletvekili Atila EMEKin, Manavgat Turizm Uygulama Oteli
inşaatına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18654) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/10/2006)
47.-
Antalya Milletvekili Osman ÖZCANın, bir kargo firmasıyla
yapılan işlere ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18655) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/10/2006)
48.-
İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEKin, Sivas-Merkez
Mimar Sinan İlköğretim Okulunun ihate duvarına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18656) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/10/2006)
49.-
İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEKin, Din Kültürü
ve Ahlak Bilgisi kitaplarında Alevilikle ilgili bilgilere
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18657) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/10/2006)
50.-
Ankara Milletvekili Yakup KEPENEKin, evrim kuramına ders kitaplarında
yer verilmemesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18658) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/10/2006)
51.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞANın, ders kitabı
ulaşmayan öğrencilere ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18659) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/10/2006)
52.-
Konya Milletvekili Nezir BÜYÜKCENGİZin, iş eğitimi
dersinin kaldırılması kararının öğretmenlere
etkisine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18660) (Başkanlığa geliş tarihi:
19/10/2006)
53.-
Antalya Milletvekili Hüseyin EKMEKÇİOĞLUnun, açılan
derslik, okul ve öğrenci yurtlarına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18661)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2006)
54.-
Antalya Milletvekili Atila EMEKin, Manavgattaki eğitim yatırımlarına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18662) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/10/2006)
55.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, özel hastanelere
yapılan ödemelere ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18663) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/10/2006)
56.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, iptal edildiği
iddia edilen verem savaş dispanseri projelerine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18664) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/10/2006)
57.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURTun, Bursa Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Hastanesinde yapılan bir uygulamaya ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18665) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/10/2006)
58.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURTun, Bursadaki bazı sağlık
ocaklarının mesai saatlerinin değiştirilmesine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18666) (Başkanlığa geliş tarihi:
19/10/2006)
59.-
Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat YÜCESANın, Bakanlık
logosundaki İngilizce ibareye ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18667) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/10/2006)
60.-
Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜNün, suni tohumlama uygulamalarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18668) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/10/2006)
61.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, fındık
alımına ve atanan veteriner hekimlere ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18669) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/10/2006)
62.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz KETENCİnin, tarımsal
sulamadaki verimliliğe ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18670) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/10/2006)
63.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Türksat 1B uydusunun durumuna
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18671) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/10/2006)
64.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Bursa-Gemlik-Narlı Köyü
iskelesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18672) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/10/2006)
65.-
Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIKın, Karayolları
Taşıma Yönetmeliğinin uygulanmasında karşılaşılan
bazı sorunlara ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18673) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/10/2006)
66.-
Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLUnun, Türksat projesiyle
ilgili iddialara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18674) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/10/2006)
67.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEKin, Kral TVnin
TMSFye devrinden sonraki yönetimine ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER)
yazılı soru önergesi (7/18675) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/10/2006)
68.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞANın, Çorum saat kulesi
restorasyonu ihalesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18676) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/10/2006)
69.-
Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat YÜCESANın, Gümrük
Müsteşarlığı logosundaki İngilizce ibareye
ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı
soru önergesi (7/18677) (Başkanlığa geliş tarihi:
19/10/2006)
70.-
Yozgat Milletvekili Emin KOÇun, TRTdeki bir yayın kesintisine
ve teknik personele ilişkin Devlet Bakanından (Beşir
ATALAY) yazılı soru önergesi (7/18678) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/10/2006)
71.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİNin, vefat eden bir vatandaşın
salâsının verilmediği iddiasına ilişkin Devlet
Bakanından (Mehmet AYDIN) yazılı soru önergesi
(7/18679) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2006)
72.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURTun, sınıfta kalan
öğrencilerle ilgili bir uygulamaya ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18680) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/10/2006)
73.-
İzmir Milletvekili Yılmaz KAYAnın, bir milletvekilince
yapılan TBMMde asılı tablolara ilişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi
(7/18681) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2006)
74.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, Florya Atatürk
Köşkü bahçesindeki inşaata ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi
(7/18682) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2006)
Meclis
Araştırması Önergesi
1.-
İstanbul Milletvekili Güldal OKUDUCU ve 43 Milletvekilinin
çocuklara yönelik cinsel sömürünün araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/389) (Başkanlığa geliş tarihi:
9/11/2006)
9 Kasım
2006 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
17nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı
söz vereceğim.
Konuşma
süreleri beşer dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap
verebilir. Hükûmetin cevap süresi yirmi dakikadır.
Gündem
dışı ilk söz, Filistin-Gazzede meydana gelen son gelişmelerle
ilgili olarak söz isteyen Sakarya Milletvekili Süleyman Gündüze
aittir.
Sayın
Gündüz, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
IV. BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
1.- Sakarya
Milletvekili Süleyman Gündüzün, İsrailin, Filistinin Gazze
ve Batı Şeria bölgelerine yönelik yürüttüğü Güz Bulutları
Operasyonunun bölge halkı üzerindeki olumsuz etkilerine ve
insani yardım koridoru açılmasının önemine
ilişkin gündem dışı konuşması ve Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gülün
cevabı
SÜLEYMAN
GÜNDÜZ (Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizleri saygıyla selamlıyorum.
İsrailin,
Filistinin Gazze ve Batı Şeria bölgelerine yönelik yürüttüğü
Güz Bulutları Operasyonu ve sonuçları hakkında söz almış
bulunuyorum. Bu konuya geçmeden önce, ülkemizin birçok bölgesini
etkileyen ve özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
sel felaketinden ölen vatandaşlarımıza Allahtan rahmet
diliyorum. Şüphesiz, her felaket, yaşayanlar için büyüktür.
Felaketten etkilenmiş olan vatandaşlarımız müsterih
olsunlar, devletimiz güçlüdür ve tüm yaraları saracaktır.
Felaketlerde hayatını kaybetmiş olanların yakınlarına
da başsağlığı diliyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Rivarolün bir sözünü hatırlatarak
esas gündemime başlıyorum: En medeni toplumlar bile parlak
bir metalin pasa yakınlığı kadar zulme yakındırlar.
Dün
Bosna Hersekte yaşananlar, Irakta ve Lübnanda olanlar ve en az
yüz yıldır Filistin topraklarında yaşananlar, bize
Rivarolün sözünün ne kadar anlamlı olduğunu gösteriyor.
Yani, en medeni toplumların bile, parlak bir metalin pasa yakınlığı
kadar zulme yakın oluşları...
Her
şey uygar ve modern dünyanın gözleri önünde gerçekleşiyor.
Uygar ve modern dünya suskun. Otuz dört günlük Lübnan saldırısında
da suskundu. 2002de Filistinnin diğer kentleri, Ramallah, El Halil,
Beytüllahim, daha önce de Ceninde, Tulgarimde, Kalkilyada, Gazzede,
Han Yunusta, Refahta olduğu gibi, dün de Beyt Hanunda, İsrailin,
yaşlılar, kadınlar ve çocuklara karşı yaptığı
saldırılara tanıklık ettik. Tıpkı Lübnanın
kanasında olduğu gibi.
Sabah
altıda, o güne ait rüyalarda iken, İsrail, çocukların,
kadınların ve yaşlıların üzerine bombalar
yağdırdı. 9u çocuk olmak üzere 25 kişi hayatını
kaybetti. Yalnızca dünün bilançosu 25 kişi.
Her
gün Beyt Hanun Belediye Başkanı Muhammed Kafarna ile görüşüyorum.
Çocukların
körpecik bedenleri başlarından ayrılıyor ve çocuklar
henüz güne başlamadan bomba yağmurları altında
toprakla sıvanıyorlar. Uluslararası kamuoyuna bitti
denildiği andan itibaren operasyonların tekrar başladığını
görüyoruz. Dünya sağır ve dilsiz. Bir yıla yakın
bir süredir İsrail, Gazze Şeridinde insanların kanını
donduracak şekilde saldırıları sürdürüyor ve insanlık
dışı ambargo uyguluyor.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; daha önceki saldırılarda
olduğu gibi, Güz Bulutları saldırısının
da amacı, Gazzede yaşayan Filistinlileri yok etmek üzere
kurulu. Herkes hedef haline dönüşmüş, çocuklar, kadınlar
ve yaşlılar. Oysa, savaşlarda bunların masumiyet
ve masuniyeti söz konusudur. Kaldı ki, bu bir savaş değil.
Uluslararası hukuk bunu böyle emrediyor. Burada savaş
yok. Burada, yalnızca İsrailin saldırıları
var. İsrail uçakları Gazzenin her yerini bombalıyor.
Tanklar ve buldozerler Gazzeye girip işyerlerini, okulları,
hastaneleri, bütün altyapıyı ve ibadethaneleri yakıp,
yıkıp yok ediyor. Bunun ne anlama geldiğini uluslararası
hukuk kitaplarından bakmak gerekiyor. Bir toplumun sistematik
bir şekilde tasarlanarak yok edilmeye çalışıldığını
görüyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; geçen temmuz ayı içinde
Yeryüzü Doktorları olarak Filistin ve Lübnanı ziyaret
ettim, Batı Şeria ve Gazzeye gittim. Her şeyin yakinen
tanığıyım. Geceleri elektriksiz evine bomba düşecek
korkusuyla sabahın nasıl beklendiğini gördüm. Çocuklara
ve gençlere Gelecekte ne olmak istiyorsunuz? sualini yönelttiğimizde,
anlamsız bir bakışla cevabını vermiş olduğunu
görürsünüz.
Ana
dair yaşama umudunun ortadan kaldırılmış ve
hayatın yalnızca ölümden ibaret olduğu bir bölge insanının
nasıl daha farklı tepkisi veya cevabı olabilir? Ölüm,
hayatın kendisi olmuş.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gerek Irak ve Lübnan çatışmalarında
gerekse Filistin sorununda barışı kurmak ve korumak
konusunda, Hükûmetimiz ortaya önemli bir irade koymuştur.
Sayın
Başbakanımız ve Dışişleri Bakanımız,
gerek uluslararası iradeyi gerekse İsraili barışın
hemen kurulması konusunda uyarmıştır ve bu konuda
inisiyatif üstlenme talebini dile getirmiştir.
3
Kasım 2006 tarihinde, yani bundan iki üç gün önce, Dışişleri
Bakanlığımız, İsrailin, Gazze Şeridine
yaptığı saldırıyı derin bir teessüf ve
esefle karşıladığını kamuoyuna duyurmuştur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; buradan insanlığın
vicdanına seslenmek istiyorum: Uygarlık vermişsiniz,
geri alın, bu bomba yağmurları! Bir millet böyle bir
şiddete ve zulme daha ne kadar dayanabilir?
Büyük
bir milletin mensupları olarak aziz milletime sesleniyorum:
Bu bölgede yaşayan insanların hayata tutunmaları
için duyarsız kalmayalım.
Bölgede
gıda yok, su yok, elektrik yok, altyapı tamamen tahrip olmuş.
Yardımlarımızla onların yanında olduğumuzu
gösterelim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
SÜLEYMAN
GÜNDÜZ (Devamla) Başbakanlığımızın ve
Dışişleri Bakanlığımızın, bölgeye
ulaşması gereken sivil yardımlar konusunda İsrail
yetkilileriyle görüşerek, Gazze ve Batı Şeriaya bir
insani yardım koridorunun açılması için daha fazla
inisiyatif kullanmalarını talep ediyorum.
Eğer
barış şimdi kurulmazsa, barış hiçbir zaman olmayacak.
Barış hemen şimdi!
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Gündüz.
Gündem
dışı konuşmaya Dışişleri Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Sayın Abdullah Gül cevap
vereceklerdir.
Sayın
Bakanım, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
DIŞİŞLERİ
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDULLAH GÜL (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize
saygılar sunuyorum.
Değerli
milletvekili arkadaşımız Süleyman Gündüz, aslında
bugün çok üzücü bir olayı dile getirdi. Aslında, kendisine
ben cevap vermek için değil, biraz daha açıklamada bulunmak
için kürsüye çıkmış vaziyetteyim.
Değerli
arkadaşlar, gerçekten, bugün gazetelerde de görüyorsunuz,
dün televizyonlarda, uluslararası büyük televizyon kanallarında
en önemli haber olarak geçti ve maalesef, ortada âdeta bir katliam var.
19 tane -dünkü rakamlar- kadın, çocuk ve masum insanın top
ateşiyle öldürülmesi, bunun hiçbir izah tarzı yoktur. Biz,
böyle bir gelişmenin olacağından korktuğumuz
için, bundan üç gün önce, yine, maalesef 9 tane masum insan ve aralarında
çocuk ve kadınlar da vardı, onlar öldürüldüğünde yaptığımız
açıklamada tırmanışın çok tehlikeli olduğunu
ve İsrailin çok yanlış yaptığını ve
bunun bölgede çok daha tehlikeli gelişmelere yol açtığını
söyledik ve bununla ilgili açıklamada bulunmuştuk. Bu vesileyle
şunu da ifade etmek isterim ki, bu açıklamayı yapmamıza
rağmen, ertesi gün hiçbir yerde de görmedim doğrusu, hiçbir
basın, yazılı basında da görmedim.
Ne
yazık ki, dün, çok daha büyüğü oldu, korktuğumuz başımıza
geldi. Bu, kabul edilebilir bir şey değildir. Ama, size, ben
daha korkunç rakamları vermek istiyorum: 1 Kasımdan itibaren
yani, bir hafta içerisinde İsrailde öldürülen insanların,
masum insanların sayısı 50dir, Hazirandan bu yana da
300dür. Buna dünya seyirci kalamaz. Eğer buna seyirci kalınırsa,
o zaman çok daha büyük, vahim olaylarla karşı karşıya
kalırız ki, Haziran ayının başında Gazze
Şeridinde aralarında çocukların da bulunduğu 7
kişi öldürüldükten sonra olaylar nasıl tırmandı
biliyoruz, Lübnanda neler oldu biliyoruz.
Dolayısıyla,
bütün dünya kamuoyunu göreve davet ediyoruz ve İsraili de dikkatli
olmaya, bu yanlışları yapmamaya ve kendi güvenliğini
kendisinin tehlikeye attığını da hatırlatıyoruz.
Bu tip eylemler, masum insanlara karşı yapılan bu tip
acımasız hareketler İsrailin güvenliğini tehlikeye
sokmaktadır, açık söylüyorum; çünkü, insanlar, nefretle büyümektedir,
intikam hissiyle büyümektedir. Bundan hiç kimsenin çıkarı
yoktur, İsrailin de çıkarı yoktur. İsrail halkının
da büyük bir kesimi, bunların yanlış olduğunu görmektedir,
kamuoyu yoklamalarında da bu ortaya çıkmaktadır. O
bakımdan, neticede, iki ayrı devlet, yan yana yaşayacak
iki ayrı devlettir çözüm, ama, bu iki ayrı devletin yan yana
çalışma imkânını, yaşama imkânını yok
etmektedir bu hareketler ve ayrıca yine, bunu üzüntüyle belirtmek
isterim ki, Filistinde önemli adımların atılmaya hazırlanıldığı
bir dönemde olmuştur bu olaylar. Yani, ulusal birlik hareketi
bir neticeye varmak üzereydi. Bütün dünyanın işbirliği
içerisinde teşvik ettiği ve Filistinde ulusal bir hükümetin
ortaya çıkmasıyla ilgili çalışmaların yapıldığı
ve bunun netice vermek üzere olduğu bir dönemde bu olayın
ortaya çıkması çok düşündürücüdür. Yine düşündürücü
olan başka bir nokta vardır: Kaçırılan İsrail
askerinin serbest bırakılması ve buna karşı,
İsrail hapishanelerindeki Filistinli kadın ve çocukların
serbest bırakılması
Bununla ilgili olumlu gelişmeler
ortadayken ve bununla ilgili son aşamaya varılmışken
bütün bu olayların ortaya çıkması, gerçekten çok düşündürücüdür.
Biz,
Hükûmet olarak gayet açık ve dürüst hareket ediyoruz. Yanlışı
kim yaparsa yapsın, çekinmeden ikaz ediyoruz ve bu hareketi
şiddetle kınıyoruz. Çünkü, Orta Doğu bölgesinin
zaten yükü ağırdır, bu, yükü daha da ağırlaştırmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, biz Hükûmet olarak ve Türkiye olarak tabii, Filistinlilerin
içinde bulunduğu şartları iyileştirmek için de birçok
ekonomik ve sosyal faaliyetler içerisindeyiz. TİKA başta
olmak üzere, Dışişleri Bakanlığımız
birçok yardımları ulaştırmak için çalışmaktadır.
Tabii, bunları yaparken de birçok engellerle karşı karşıya
kalıyoruz maalesef, ama, bir kez daha, herkesin, bütün kamuoyunun
ve dünya kamuoyunun dikkatini çekiyorum: Eğer bu tip hareketlere,
sorumsuz davranışlara seyirci kalınırsa, o zaman
çok daha büyük olaylar hepimizi olayların içine çeker ve bunun
sıkıntısını hep beraber çekeriz.
Biraz
önce arkadaşlar bir not verdi. İsrailde 50 masum insan öldü.
diye, ağzımdan böyle çıktığı söylendi. Muhakkak
ki niyetim ve ifade gayet açıktır. İsrail tarafından,
aslında, Filistinde 50 masum insan 1 Kasımdan bu yana öldürülmüştür
ve Hazirandan bu yana 300 kişi maalesef.
Bu,
gerçekten, çok dehşet verici bir tırmanıştır.
Bunun önünün muhakkak alınması gerekir. İsrail Hükûmetinin
bu orantısız, izahı mümkün olmayan operasyonları
hemen durdurması gerekir. Bunları yapanlarla ilgili soruşturmaları
gayet açık, şeffaf bir şekilde devam ettirip, suçlular
kimse, bunların bütün dünya kamuoyu önünde cezalandırılması
gerekir ve ayrıca, Filistindeki bu insanlık dramına
çözüm bulmak için başta Birleşmiş Milletler olmak üzere,
tabii ki Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri -çok
büyük bir sorumluluğu vardır, Amerika Birleşik Devletleri-
orada barışın tesis edilebilmesi için iradesi çok önemlidir,
bütün bu olaylara çok daha fazla ilgi göstermesi gerekir, Arap liginin
çok daha fazla ilgi göstermesi gerekir ve el birliği içerisinde
bu acıların dindirilmesi ve orada iki bağımsız
devletin yan yana yaşayabileceği ortamın oluşturulması
gerekir. Hükûmetimiz bu amaç doğrultusunda elinden geleni yapmaktadır,
yapmaya da devam edecektir.
Bir
kez daha, hayatını kaybeden bütün Filistinlilerin
acısını Türk halkı olarak biz de hissediyoruz, bunu
burada ifade etmek istiyorum.
Hepinize
saygılar sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Biz
de Filistinli kardeşlerimize sabır ve metanet ve Allahtan
muavenet talep ediyoruz, İsrailin de bu zulümleri bir an önce
durdurmasını diliyoruz.
Gündem
dışı ikinci söz, 10 Kasım Atatürkü Anma Günü münasebetiyle
söz isteyen Konya Milletvekili Ahmet Işıka aittir.
Sayın
Işık, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
2.- Konya
Milletvekili Ahmet Işıkın, Atatürkün ölümünün 68inci
yıldönümünde, onun fikirlerine, eylemlerine ve hedefine
ilişkin gündem dışı konuşması
AHMET
IŞIK (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime başlamadan önce, eski Başbakanlardan merhum Bülent
Ecevite Allahtan rahmet diliyorum. Ayrıca, yarın büyük
bir organizasyonla Türkiyenin altı şehrinde ve Balkanların
önemli merkezlerinde Atatürk ve mücadele arkadaşlarının
ruhlarına okutacakları mevlitten dolayı Rumeli Türkleri
Kültür ve Dayanışma Derneğine teşekkürlerimi sunuyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, yarın 10 Kasım
2006. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürkün 68inci ölüm yıldönümü
nedeniyle gündem dışı söz almış bulunmaktayım;
bu vesileyle, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, yaşadığı dönem ve konjonktürde
fikir ve eylemleriyle, yalnızca onlarca yıl sonraki günümüze
değil, yüzyıllar sonraki zamana çığır açan seçkin
insanı, yüce Meclisin bu anlamlı kürsüsünden ifade etmenin
onurunu sizlerle paylaşıyorum.
Çok
yönlü kişiliği, üstün zekâsı, olaylar karşısındaki
soğukkanlılığını asla kaybetmeden devlet-millet
heyecanını en üst noktada tutarak hızlı ve
sağlıklı karar alma özelliği, bilimi rehber edinip
milletin geleceğini ve devletin bekasını esas alması,
onu Atatürk yapan en önemli vasıflardır.
Değerli
milletvekilleri, Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk milletine bırakmış
olduğu en büyük eseri, çağdaş ve modern Türkiye Cumhuriyeti
devletini muhkem temeller üzerine kurması ve geliştirmesidir.
Onun için gerçek ve gerçekçilik, ancak akıl ve mantığın
sınırları ölçüsünde vardır. Bu nedenle, gerçekleştirmek
istediği tüm atılımlarda ve yeniliklerde akıl ve
mantığı şiar edinmiştir.
Cumhuriyetin
temelini kültür olarak gören Atatürk, medeniyet yolunda başarıyı
yenileşmeye bağlamakta ve devamla Sosyal hayatta, ekonomik
hayatta, ilim ve fen sahasında başarılı olmak için
tek gelişme yolu budur. İçinde bulunduğumuz medeniyet
ailesinde layık olduğumuz yeri alacağız, onu koruyacağız
ve sürdüreceğiz. Refah, mutluluk ve insanlık bundadır.
Millet açıkça bilmelidir, medeniyet öyle bir kuvvetli ateştir
ki, ona ilgisiz kalanları yakar ve yok eder. Biz, Batı medeniyetini
bir taklitçilik olsun diye almıyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi
kendi bünyemize uygun bulduğumuz için dünya medeniyeti seviyesi
içerisinde benimsiyoruz. Medeniyet yolunda yürümek ve başarılı
olmak hayatın şartıdır. Bu yol üzerinde duraksayanlar
veya bu yol üzerinde ileri değil geriye bakmak cahilliği
ve tedbirsizliğinde bulunanlar, medeniyetin coşkun seli
altında boğulmaya mahkûmdurlar. demektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Büyük Önder Atatürkün temel
hak ve hürriyetlere yönelik ifadesinde Çağdaş demokraside
kişisel hürriyetler özel bir değer ve önem kazanmıştır.
Artık, kişisel hürriyetlere devletin ve hiç kimsenin müdahalesi
söz konusu değildir. Ancak, bu kadar yüksek ve kıymetli olan
kişisel hürriyetin medeni ve demokrat millete neyi ifade ettiği,
hürriyet kelimesinin mutlak manada düşünülen manasıyla
anlaşılamaz. Söz konusu hürriyet, sosyal ve medeni hürriyettir.
Bu sebeple, kişisel hürriyeti düşünürken, her kişinin,
nihayet bütün milletin ortak çıkarını ve devletin varlığını
göz önünde bulundurmak lazımdır. Anlaşılıyor
ki, kişisel hürriyet mutlak olmaz. Bir başkasının
hak ve hürriyeti ve milletin ortak çıkarı kişisel hürriyeti
sınırlar. demektedir.
Değerli
milletvekilleri, Mustafa Kemal Atatürk, millî egemenliğe
ağırlıklı vurgu yaparak Millî egemenlik öyle bir
nurdur ki, onun karşısında zincirler erir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Işık, ek sürenizi veriyorum, lütfen, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
AHMET
IŞIK (Devamla)
taç ve tahtlar yanar, yok olur. Milletin esareti
üzerine kurulmuş müesseseler, her tarafta yıkılmaya
mahkûmdurlar. Bütün cihan bilmelidir ki, bu devletin ve bu milletin
başında hiçbir makam yoktur; yalnız, bir kuvvet vardır,
o da millî egemenliktir; yalnız, bir makam vardır, o da milletin
kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir. demektir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Atatürk ve düşünceleri,
her dönemde ve durumda, zengin bir yoruma, derin algılamaya yönelik
ince hassasiyete, nesillere kalıcı aktarılmaya yönelik
yüksek ideallere gereksinim göstermektedir.
Gönlümüzde
ve ideallerimizde her gün yeniden doğan büyük önder ve seçkin
insanı tekrar rahmetle anarken, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Işık.
Biz
de bu vesileyle, Atatürkü ve silah arkadaşlarını rahmet,
minnet ve şükranla anıyoruz.
Gündem
dışı üçüncü söz, son günlerde çocuklara yönelik kamu
vicdanını kanatan olayların gündeme gelmesi nedeniyle
söz isteyen İstanbul Milletvekili Güldal Okuducuya aittir.
Sayın
Okuducu, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul
Milletvekili Güldal Okuducunun, çocuklara yönelik kamu vicdanını
kanatan bazı olayların önlenmesi amacıyla alınması
gereken tedbirlere ilişkin gündem dışı konuşması
ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
GÜLDAL
OKUDUCU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bu gündem dışı konuşma, yoksulluk, yoksunluk, adaletsizlik,
haksızlık, çaresizlik, sorumsuzluk, şiddet kıskacında
sıkıştırılan çocuklarımızın bu
sorununa dikkat çekmek amacıyla yapılmaktadır.
Son
günlerde kamuoyu bir ses duydu. Son günlerde kamuoyu, bir bebeğin
annesinin memesindeyken ağzı, yükselen ağlamasını
duydu. Kültürel değerlerini, geleneksel değerlerini koruyan
bir toplum vicdanının parça parça yükselen bu bebek ağlaması
karşısında sükûnetini koruması zordur diye düşünüyorum
ve artık bizim konuşacağımız sorunlar, daha
önce kadın bağlamı içinde ele aldığımız
sorunlar artık birbuçuk yaşındaki bebeklerin kaderi
oluyorsa, Türkiye orada durup düşünmek durumundadır; Türkiyeyi
yönetenler, Türkiyenin seçilmiş milletvekilleri bir kez daha
durup düşünmek zorundadır diye düşünüyorum.
Genel
Kurula gelirken inen merdivenlerden düştüm. Belim çok kötü ve
ayağımı taşıyamıyorum. Bir telefonu kapatmıştım.
Ve bunu burada söylemek gerekiyor diye düşünüyorum: Gelen telefon
bir kadındandı ve o telefondaki ses, on üç yaşındaki
kız çocuğuna babasından gelen tecavüzü anlatıyordu.
Taşınması zor, konuşması zor. Ama, diyorum ki,
Türkiye, bu kanayan sorunun örtüsünü artık açmak zorundadır,
gündeme taşımak zorundadır, konuşmaya başlamak
zorundadır. Çünkü, bizim ülke nüfusumuzun üçte 1i çocuk, üçte
1i on sekiz yaşın altında ve onlar bu ülkenin geleceği.
Nüfusun üçte 1ini oluşturan on sekiz yaş altındaki gruba
dönük bakış açısını, uygulamalarını,
politikalarını yeniden dizayn etmek durumundadır
Türkiye. Kabul etmek gerekir ki, çocuklarına bayram hediye etmiş
bir ülke olarak Türkiye, çocuklarını, ne yazık ki, sahipsiz
bırakmıştır.
Bakalım
bugünün rakamlarına. Değerli arkadaşlarım, ilköğretimdeki
okullaşma oranında düşme var, SHÇEKe gönderilen çocukların
sayısında yüksek bir artış var, suç işleyen çocukların
sayısında yüksek bir artış var; hatta, resmî rakamlara
göre, intihara teşebbüs eden 100 insandan 20si çocuk. 100 kişiden
20sinin intihara kalkıştığı bir çocuk dünyası
var Türkiyenin. Ve bizim çocuklarımız
Resmî rakamlara göre
sayıları 2 milyon, ama bunun çok çok üstünde olduğunu
hepimizin bildiği çocuklarımız, sahipsiz, dışarıda,
sağlıksız koşullarda çalışma yaşamının
içinde. Ve hepsinden önemlisi de, sayamadığımız,
sayılamayacak kadar çok çocuğumuz sokaklarda. Sokaklarda
yankesiciliğin, şiddetin, cinsel tacizin, istismarın,
fuhşun kıskacında. Terörün el altına aldığı
ve 5 milyon vererek gösterilere kattığı çocuklardan
söz etmiyorum; laik, demokratik cumhuriyetini hedef alan birtakım
organizasyonların planlı bir şekilde çocuklarımızı
kullanmalarından söz etmiyorum, onlar yaramızın
başka boyutları, ama, sokaklarda yaşayan, sayıları
giderek artan ve fuhuş, porno, uyuşturucu üçgeninde organize
suç çetelerinin para kazanma aracı haline gelen çocuklarımızdan,
hiç değilse bu kısıtlı sürede, söz etmek gerekir
diye düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, onlar bizim çocuklarımız. Bizim
kendi evlerimizde yaşamıyorlar, ama, yönetmekle sorumlu
olduğumuz bu coğrafyada, Türkiyede yaşıyorlar
ve sosyal dokunun giderek parçalanmaya başladığı,
bu parçalanmanın yoğunlaştığı, yozluğun,
yozlaşmanın egemen olduğu bir toplumsal dokuya dönük,
onu değiştirmeye ve dönüştürmeye dönük tedbirleri,
kuşkusuz ki, İktidar almak zorundadır diye düşünüyorum.
Çocuklar sokaklarda sahipsiz ve kabul etmek gerekir ki, onlar sosyal
patlamaların uçucu havai fişekleri. Bizim artık bunu
görmemiz gerekiyor değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Okuducu, buyurun; konuşmanızı tamamlayınız.
GÜLDAL
OKUDUCU (Devamla) Şimdi, biz, sokak çocuklarıyla ilgili
bir komisyon kurduk. Komisyon çalıştı, öneriler getirdi;
o konuda ne yapıldığını ben bilmiyorum, Türkiyenin
de bildiğini zannetmiyorum. Ama, artık kabul etmek gerekir
ki, bu çocukların sorunu sadece ekonomik nedenlerle sınırlı
olmayı çoktan aşmıştır ve onlar artık Türkiyede
organize suç çetelerinin kullandığı bir pazar haline
gelmiştir. Dokuz yaşından başlayarak, kız ve
oğlan çocukları fuhşun aracıdır değerli
arkadaşlarım ve yine o yaşlardan başlayarak bizim
çocuklarımız, seyyar satıcılarda bile alabileceğimiz
porno film kasetlerinde yer almaktadır. Şimdi, bu noktada
yeni bir politikanın saptanmasına, yeni önerilerin, programların,
projelerin geliştirilmesine ve soruna derhal acil olarak el
atılmasına ihtiyacımız vardır. Sayın
Başbakan demiştir ki: 10 çocuk yapın, devlet onlara sahip
çıkar. Herkes 10 çocuk yaptı mı, bilmiyorum; ama, devletin,
çocuklarına sahip çıkamadığı gerçeğini
görüyorum ve burada bir kez daha tekrarlıyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
GÜLDAL
OKUDUCU (Devamla) Şimdi, devletin, kendi aydınlık geleceği
adına, tüm toplumuna olduğu gibi, çocuklarına da sahip
çıkmasının zamanıdır diye düşünüyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Gündem
dışı konuşmayla ilgili olarak Devlet Bakanı
Sayın Nimet Çubukçu açıklamalar yapacaktır.
Buyurun
Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET
BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Sayın
Güldal Okuducunun, çocuk istismarı, tacizi, şiddet ve fuhşu
ile ilgili gündem dışı konuşmasına cevap vermek
üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
az önce, gündem dışında konu edilen, Filistinde öldürülen
masum kadın ve çocukların acısını da en derin
şekilde paylaştığımızı ifade etmek
istiyorum. Ülkemizde sel felaketinde ölen yurttaşlarımızın
ailelerine ve ülkemize de başsağlığı diliyorum.
Öncelikle,
çocuk istismarı konusu, hem gündeme geliş tarzı hem
ele alınış tarzı itibarıyla son günlerde
eleştirdiğimiz, belki de bu konuda bu sorunları nasıl
ele almamız gerektiği konusunda bir kez daha kendimizi irdelememiz
gereken bir süreç.
Özellikle
dünyadan birkaç rakam vererek, bu konudaki sıkıntıların
sadece ülkemizde değil tüm dünyadaki boyutunu da ortaya koymak
isterim.
SALİH
GÜN (Kocaeli) Sen Türkiyeye bak, dünyadan bana ne! Kötü, örnek olur
mu?
DEVLET
BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (Devamla) 1 milyar 100 milyon civarında
çocuk bugün sağlıklı ev ortamından uzak bir şekilde
büyümektedir. Aynı zamanda, dünyada sokakta yaşayan çocukların
sayısı da 90 milyon civarındadır. Bunlar, UNICEFin
raporlarından alınmıştır.
Şiddet,
çocuklara ve kadınlara yönelik şiddet, her şekilde insan
onuruna yönelmiş en ağır insanlık dışı
eylemlerden birisidir. Özellikle, şiddete uğrayan çocukların,
kendilerini koruyamayan bu çocukların, toplum üzerinde, aynı
zamanda yarattığı yıkıcı etki itibariyle,
yetişmelerinde çok ağır bir sorumluluğumuz olduğu
ortada. Bir taraftan çocukları koruyalım derken, her ne kadar
hepimiz çok iyi niyetli hareket ediyor gibi gözükse de, birçok alanda
çocukları korumaktan uzak, tam tersine, çocukların aleyhinde
olabilecek birçok çalışmayı da birçok konuşmayı
da yaptığımızın farkındayız.
Ben,
kısaca, çocukları ve kadınları şiddetten koruma
anlamında, Ailenin Korunmasına Dair Kanundan başlayarak,
ülkemizde Türk Ceza Yasasında ve Çocukları Koruma Yasasında
gerekli düzenlemelerin yapıldığını, ülkemizin
taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Çocuk Pornografisinin
Önlenmesi, Çocuk Satışı ve Fahişeliğin Önlenmesi
Ek İhtiyari Protokole taraf olan ülkemizde, herhangi bir
şekilde, normatif anlamda, hukuki anlamda çocuklarımızı
korumak konusunda yasal bir eksikliğimizin şu durumda olmadığını
söyleyebiliriz. Aynı zamanda, bu yasal eksikliğimizin
olmadığı, sadece bizim tarafımızdan dile getirilmiyor,
son günlerde meydana gelen hadiseyle ilgili de tüm hukukçular tarafından
dile getiriliyor.
Çocuklara
yönelik şiddetin önlenmesi konusunda hem toplumsal duyarlılığı
artırmaya yönelik hem de aileleri bu anlamda yetiştirmeye
yönelik, özellikle gelişmiş, büyümüş metropol kentlerde
göç nedeniyle sıkışan aile yapısında hizmet
vermek üzere, Kurumumuz, 8 aile danışma merkeziyle, 44 tane
çocuk ve gençlik merkeziyle, 66 toplum merkeziyle, 8 gözlem eviyle
ve birçok yatılı kurumuyla hizmet vermeye devam ediyor.
Bir
taraftan, Çocuk Koruma Kanununun ülkemize getirdiği yeniliklerden
de söz etmek isterim. Temmuz ayında yasalaştırdığımız,
15 Ocakta yürürlüğe giren Çocuk Koruma Kanunuyla birlikte, artık,
velayet hakkını kullanan ebeveynler, yani çocuğu üzerinde
velayet hakkını kullanan anne-babalar bu haklarını
herhangi bir şekilde kötüye kullanmaları durumunda, artık,
devlet meseleye müdahil oluyor ve çocuğu, velayet hakkını
kaldırarak Kurum bakımına alıyor. Bu öyle bir yenilik
ki, artık, velayet hakkı anne-babalar tarafından kullanılan
sınırsız bir hak olmayıp çocukların ruhsal ve
sağlıklı gelişimi önünde engel teşkil edebilecek
ailelerin de gerektiğinde çocuklarının ellerinden
alınıp kamu kurumları tarafından bu çocuğun
bakım ve gözetiminin sağlanması yapılıyor.
Özellikle
Çocuk Koruma Kanununun yürürlüğe girmesi, ayrıca Ailenin
Korunması Hakkındaki Kanun çerçevesinde çocuk istismarı
konusunda hepimiz gören göz, işiten kulak olmak durumundayız.
Kamu makamlarının üçüncü kişilerin şikâyetiyle
harekete geçirildiğini ben buradan bir kez daha duyurmak isterim.
Adli makamlar, çocuk istismarı durumunda, çocuğa uygulanan
şiddet durumunda herhangi bir komşusunun, bir yakınının
ve tanık olanın şikâyetiyle derhal harekete geçiyor ve
çocuk hakkında ivedi koruma kararları alınıyor.
Çoğunlukla
şiddet ve istismar, kamu makamlarının haberdar olduğu
saate kadar, genellikle yakınları tarafından uygulanan
şiddet bazen komşuları, bazen çocuğun eğitim
gördüğü kurumlar tarafından sayısız duyan kulak,
sayısız işiten göz olduğunu biz biliyoruz.
Ben
topluma da buradan bir çağrı yapmak istiyorum: İnsanlık
vicdanında asla kabul görmeyen, çocuklar üzerinde bu kadar
ağır bir etki yaratan, aynı zamanda geleceğimizin
teşekkülünde yıkıcı etki yaratan şiddetin
ortadan kaldırılması için, lütfen, gören gözler olalım,
işiten kulaklar olalım ve şiddete uğrayan çocukları
korumak için hepimiz vicdani sorumluluğumuzu yerine getirelim
ve kamu makamlarını bu durumdan haberdar edelim diyorum.
Şiddete
sessiz kalmanın toplumda şiddeti yaygınlaştırdığını
ve şiddeti olağanlaştırdığını
biz biliyoruz. Özellikle çocukların şiddetten korunması,
suçtan korunması, sokaktan korunması üzerinde de kısaca
yaptıklarımıza değinmek istiyorum.
Son
dönemde özellikle çocuk suçluluğu sayısında artış
var, SHÇEKe yapılan başvurularda artış var. Rakamları
Her ne kadar sosyal hizmetler konusunda böyle bir açıklama yapılmış
ise de, sorumlu ve ilgili Bakan olarak, Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumuna başvuran çocuk sayısında bir artış
olmamakla birlikte, Çocuk Koruma Kanunu çerçevesinde yeni üstlendiğimiz
rol nedeniyle, kanunla ihtilafa düşen çocuklar ve kanunen suça
mağdur çocuklar üzerinde de yeni görevimiz nedeniyle
Biliyorsunuz,
bundan önce suç mağduru çocuklar ve kanunla ihtilafa düşen
çocukların bakımı, Kurum bakımı altında
bir korunma kararları yoktu. Yeni yasanın yürürlüğe
girmesiyle birlikte, biz, çocuklar hakkında da, tedbir kararlı
çocuklara da bakım hizmeti vermeye başladık. Dolayısıyla,
koruma kararlı çocukların sayısında bir artış
olmamakla birlikte, Kurum bakımı altındaki çocukların
yaşamları üzerinde de iyileştirmeler, olumlu çalışmalar,
çok olumlu gelişmeler olmakta.
Özellikle
Plan ve Bütçe Komisyonundaki sunumumda da ileri sürdüğüm, bugün
20-25 çocuğa bir bakıcının düştüğü, 30-35
yetişkine bir yardımcı elemanın düştüğü
dönemden, bugün, artık, 8 çocuğa bir bakım elemanı,
5 özürlüye bir bakım elemanı şeklinde hizmet veriyoruz.
Bakım elamanlarımız, hizmet alımıyla birlikte,
temizlik ve bakım ihalesi olarak ayrılmış, bakım
personeli olarak çalıştırdıklarımız da,
kız meslek liselerinin çocuk gelişimi bölümü mezunlarıdır.
Var
olan iyileştirmeler karşısında, Kurum bakımı
altındaki çocukların gelişiminde de, olumlu gelişiminde
de gözlemlerimiz var. Özellikle çocuk suçluluğu sayısındaki
artışla ilgili olarak da, bildiğiniz üzere, dönemimizde,
çocukluk yaşı, çocuk yaşı dediğimiz yaş,
çocuk suçluluğunda belirlenen on beş yaş sınırı
on sekiz yaşa çıkarılmıştır. Özellikle
uzun yıllar bu alanda çalışmalar yapmış biri
olarak söyleyebilirim ki, çocuk suçluluğunda en yoğunlaşan,
en ağırlaşan dönem on beş-on sekiz yaş arasıdır.
Oysa, ülkemizde çocuk demek, on beş yaş altı demekti.
Oysaki yeni dönemde çocuk yaşının on sekize çıkarılması,
bu yöndeki uluslararası sözleşmelerdeki taahhütlerimiz
doğrultusunda, on sekiz yaş altında işlenen tüm
suçlar istatistikleri çocuk suçluluğu olarak geçtiği
için -halbuki, on sekiz yaş altı işlenen suçların
genel oranına baktığınızda, oran değişmemekle
birlikte- kavramlar değiştiği için ve çocuk kavramını
değiştirdiğimiz için, on sekiz yaşa çıkardığımız
için bu rakamlar artmış gibi gözüküyor; ama, gerçek çocuk
suçluluğu sayısında bir artış yok. Özellikle
çocuk suçluluğu ve sokak çocuklarıyla ilgili mücadelede
veya çalışmalarda en önemli unsurun kapalı infaz sistemleri
olmadığını, çocuk suçluluğu üzerinde en önemli
etkinin, ıslah ve caydırıcı etkinin, ceza infaz
sisteminden beklenen etkinin, çocuk üzerindeki kapalı infaz
sisteminin hiçbir yararı olmadığı ortaya
çıkmıştır. İşte bu sebeple, Çocuk Koruma
Kanunu gereği hem çocuklar üzerinde rehabilitasyon hizmeti
veriyoruz hem bakım hizmeti veriyoruz. Bu çocuklar üzerinde
en etkili ıslah sürecinin eğitim olduğu ortaya
çıkmıştır ve çocuklarımızı eğitim
kurumlarına yönlendirebildiğimiz sürece, onlara
eğitim desteği verebildiğimiz sürece bu sorunu azaltırız.
Kurum
olarak, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu olarak ve Devlet Bakanlığı
olarak, Sayın Başbakanın genelgesi doğrultusunda
oluşturulan dört ilgili bakanlığın çalışmalarının
sürdürüldüğü, sokakta yaşayan çocuklar, sokakta çalışan
çocuklar ve bağımlı çocuklara ilişkin hizmet
eşgüdüm toplantıları ve çalışmaları büyük
bir hızla sürüyor. Bu konuda elde ettiğimiz veriler ve rakamlar
bize bu konuda iyimser göstergeler olarak yansıyor. Şu ana
kadar 56 bin civarında çocuğa bizzat hizmet götürdük. Bu çocukların
hem ailelerini desteklemek hem eğitim kurumlarına kazandırılması
konusunda çok ciddi çalışmalarımız var.
Bunun
yanı sıra, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü
olarak, risk altındaki 30 bine yakın aileyi de ayni, nakdî
yardımla destekliyoruz. Yani, bizim burada hedefimiz, daha
çocuklar sokağa düşmeden, sokakta bir hizmet modeli üretmeden
risk grubundaki çocuklara yerinde hizmet götürmek, yerinde hizmet
vermek. Bu durumda elde ettiğimiz veriler, ulaştığımız
başarılar da, gerçekten, bu konuda işbirliği yaptığımız
uluslararası kuruluşlar tarafından da takdirle karşılanıyor
ve bize de bu anlamda kendi raporlarında yer veriyorlar.
Burada
en önemli çalışmalarımızdan birisi, Sosyal Yardımlaşma-Dayanışma
Fonu kanalıyla ülkemizde eğitim çağındaki çocuklara
verdiğimiz destektir ki, çocukların okula gittikleri sürece
hem sokaktan hem istismardan hem şiddetten hem de olası sayamadığımız
kadar riskten korundukları bir gerçektir.
Onları
bu risklerden korumak hepimizin görevi. Kurum olarak, Kurum bakımı
olarak ve devletin bütün kurumları olarak özellikle çocuklar
üzerindeki şiddet konusundaki hassasiyetimizi vurgulamak
isterim. Hem sokakta yaşayan ve çalışan çocuklar üzerinde
Mecliste oluşturulan Komisyon Raporundaki tüm veriler ve öneriler
Kurumumuz tarafından dikkate alınıp uygulamaya konulduğu
gibi, görevi sona ermiş olmasına rağmen, biz, hâlâ, bu
Komisyonda görev yapmış milletvekillerine durum hakkında
bilgi aktarmaya devam ediyoruz.
Aynı
şekilde, Mecliste kurulan töre cinayetleri, kadın ve çocuklara
yönelik şiddetin önlenmesi konusundaki Meclis yasama çalışmasının,
bu anlamda önemli çalışmasının da önerileri dikkate
alınmış ve bunun, Sayın Başbakanın 4 Temmuzda
yayınladığı genelgeyle en üst düzeyde bir devlet
politikası olarak alındığını ifade etmek
isterim.
Çocuklara
yönelik şiddet ve istismar, özellikle cinsel istismar belki de
bir insanın alçalabileceği en derin noktadır. Bir insan
için bundan daha alçaltıcı, daha utanç verici bir pozisyon
olamaz. İnsanın ve insanlığın bu kadar alçaldığı
bir meselede, özellikle son günlerde Türkiyenin çocuk pornografisinde
birinci sırada yer aldığı gibi iddiaların
zaman zaman milletvekilleri tarafından da komisyonlarda dile
getirilmiş olması ülkemiz adına üzüntü vericidir,
utanç vericidir. Türkiye bu konuda herhangi bir sıralamada olmadığı
gibi, bahsedildiği gibi bir veri, bir gerçeklik hiç kimsenin
elinde de bulunmamaktadır. Bu konuda, yarın, İçişleri
Bakanlığımız Emniyet Sözcülüğü de gerekli
açıklamaları yapacak olmakla birlikte, kendi ülkemiz
adına yaptığımız bu haksızlığı
da bu kürsü kanalıyla bir şekilde ifade etmek istedim.
Özellikle
bu tür haberlerin ele alınış şekli itibarıyla
toplumun kanını donduran, ülkemiz tarihinde bir ilk olan
bu vakada, özellikle ele alınan bu vakada bebeğin görüntülerinin
kullanılması, bebeğin resimlerinin basılması,
dünyayla bu konuda bu meseleleri ele alış tarzı itibarıyla
ne kadar aramızda büyük bir fark olduğunu da ortaya koyuyor.
Hangi kamu yararı, hangi anlayış bu bebeğin görüntülerinden
ne gibi bir psikolojik beklenti içerisinde, doğrusu çok şaşırıyorum!
Özellikle
toplum üzerinde infial yaratan, bu süreçte, görüştüğüm
herkes tarafından kanal değiştirdik, kanımız
dondu, izleyemedik şeklinde, bütün milletin isyanına
yol açan meselenin veriliş tarzı, belki de sadece o bebeğin
değil, ülkemizdeki yaşayan sayısız bebek ve çocukların
sayısız kez istismar edilmesine yol açmıştır.
Bir
taraftan, konuyu ortaya çıkarmış edasıyla
Konu
zaten vaka olarak yansıdığı andan itibaren, çocuğun
ilk andan itibaren hakkında koruma kararları, ivedi koruma
kararları verilmiş, Kurum bakımı altına
alınmış, velayetin kaldırılması için davalar
açılmış, aile, anne ve sorumluları emniyet yetkilileri
tarafından derhal yakalanmış ve adli makamların
huzuruna çıkarılmıştır.
Burada,
Hükûmetimizin herhangi bir üyesinin, yapılan işlemler nedeniyle,
tutumumuz itibarıyla herhangi bir şekilde sorumlu tutulmamız,
suçlanmamız mümkün olmadığı gibi, sadece ele
alınış tarzı itibarıyla yaptığımız
itirazlar bile çok yanlış anlaşılmalara, anlamalara
sebebiyet vermiştir. Bu sorumluluk hepimizin, başta medya
organları olmak üzere, bu ülkede yaşayan çocukları
korumak hepimizin... Bu meseleyi bu şekilde vermeyin. derken,
meseleye sessiz kaldığımız, yok saydığımız,
kabul ettiğimiz anlamına elbette gelmez. Hiçbir kimse, bu
ülkede yaşayan, ama hiç kimse, siyasi düşüncesi, görüşü
ne olursa olsun -az önce Sayın Okuducu Hanımefendinin değindiği
gibi- geleneklerimiz, kültürümüz, değerlerimiz, insan olmanın
gereği, böyle bir olayda sessiz kalmayı veya isyan etmemeyi,
nefretle kınamamayı kabul etmez. Dolayısıyla,
burada bulunan herkes bu konuda hemfikir. Ben, sadece, bu ülkede
yaşayan çocukların korunması adına bu konuda bir
talepte bulundum, kendi adıma bir talepte bulunmadım ve bu
anlamda, bu çocukları korumakla yükümlü, ilgili bir Bakan olarak
talepte bulundum.
Bundan
kimin, ne yararı oldu, soruyorum? Yani, bu ülkede yaşayan,
bu bebeğin görüntülerinin izlenmesi durumunda, bu toplumda
ne gibi -bu konunun ele alınış tarzı itibarıyla-
faydası oldu? Eğer bir mesele ele alınacaksa, böyle bir
mesele ele alınacaksa, uzman görüşleriyle birlikte, ülkemizde
yaşayan çocukları ve gençleri bu tür suçlardan ve istismardan
korumanın veya buna tevessül edenlerin yakalanması ihtimalinden
söz ederek ve kanunların nasıl da güçlü olduğundan söz
ederek, bu anlamda caydırıcı etkiyi yaratarak, belki
de, birçok insan üzerinde, buna tevessül edecek sapkın ve sapıklıklar
üzerinde olumlu anlamda etki yaratacak şekilde ele alınması
gerekirdi. Her şeyden önce, bu tür haberlerin -bilimsel bir gerçeklik-
pedofili hastaları üzerinde ve bu eğilimli insanlarda
olumsuz yansıma etkisi yarattığını biz biliyoruz
ve bu konuda böyle açıklamalar yapan psikiyatristlerin, uzmanların
görüşlerine de yer verilmediğini biz biliyoruz.
Kanımızı
donduran bu hadise karşısında, meselenin Meclis gündemine
taşınmış olmasından dolayı ve meselenin
burada doğru bir şekilde ele alınmış olmasından
dolayı, ben, teşekkür ediyorum.
Her
şeyden önce, çocuklarımız üzerindeki koruma kararlarımızın
sadece yasal koruma kararları olmadığını,
çıkardığımız yasaların, bu Parlamento
döneminde de çıkardığımız yasaların
kâğıt üzerinden alınıp hayata taşınmasının
hepimizin görevi olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Özellikle, şiddet ve istismar konusunda sesleri çıkmayan küçük
yavrularımızın sessiz çığlığı
olarak, hepimiz sessiz çığlığı en yakın mesafede
olarak duyalım arzu ediyorum.
Özellikle,
biraz önce değinilen birkaç hususa da... Sayın Başbakana
atfen iletilen, siz 10 tane çocuk doğurun, devlet sahip çıkar
sözünü Sayın Başbakanımızın hiçbir yerde söylemediğini,
dolayısıyla, böyle bir sözün hiçbir gerçekliğinin olmadığını
da burada ifade etmek isterim.
K.KEMAL
ANADOL (İzmir) Nüfus planlamasını isteyenler vatan
hainidir dedi.
DEVLET
BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (Devamla) Herkes, uluslararası, Evrensel
İnsan Hakları Bildirgesine, Anayasamıza göre, bir ülke
hariç, dünyada bütün ülkelerin kabul ettiği, herkes, istediği
kadar çocuğa, istediği kadar sürede sahip olabilir. Bu,
anayasal ve Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi doğrultusunda
bir haktır. Dolayısıyla, kimin ne kadar çocuk sahibi
olacağına, kimin ne kadar çocuk sahibi olmayacağı
konusunda bir açıklama sizler tarafından yapılmış
olabilir ama, 10 tane çocuk yapın şeklinde bir konuşması
Sayın Başbakanımızın olmamıştır.
Dolayısıyla,
ülkemizin genç nüfusu ve dinamik nüfusunun, bugün negatife düşen
ülkeleri de göz önüne aldığımızda, ülkemizin
önemli bir kazanımı olduğunu, demografik gücümüzün
de, dönemsel anlamda değil, her zaman değerlendirilmesi
gerektiğini, dolayısıyla, nüfus planlaması kavramı...
K.KEMAL
ANADOL (İzmir) Nüfus planlaması isteyenler vatan hainidir
dedi. Otobüsün üstünden seslendi.
DEVLET
BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (Devamla) ...aile planlaması kavramı,
herkesin istediği kadar çocuk sahibi olabilmesi özgürlüğünü
de kapsar.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Onlara vatan hainidir dedi.
DEVLET
BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (Devamla) Dolayısıyla, herkesin
istediği kadar çocuk sahibi olabilmesini tanımlayan bu
hakkın başka şekilde tanımlanması sizin tercihiniz
olabilir, ama bizim tercihimiz böyle değil. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Hayır, hayır, öyle dedi. Ben gayet
doğru söylüyorum, bir yanlışım yok.
AHMET
YENİ (Samsun) Dinleyin, dinleyin
Sayın Bakanı dinleyelim.
DEVLET
BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (Devamla) Dolayısıyla, en temel
kişi haklarından, en temel haklardan birisi olan istediğiniz
kadar evlat sahibi olma hakkını da kimse diğerinden
alamaz. Dolayısıyla, bu yönde yaptığınız
açıklamaların da doğru olmadığını
söylemek isterim.
Tekraren,
geleneklerimize, kültürümüze, değerlerimize atfen yaptığınız
konuşma için de teşekkür ederim. Özellikle, ülkemizde ailenin
korunması konusu söz konusu olduğu zaman, aile bütünlüğünün
korunması söz konusu olduğu zaman da, aileye destek söz konusu
olduğu zaman da aynı gelenekçi bakış açısının
sürdürülmesi, toplumsal değer yargılarımızın
gelecek kuşaklara aktarılmasının tek aracı
olan aile kurumunun korunması da çok önemlidir.
CANAN
ARITMAN (İzmir) Dokuz yaşındaki çocukla evlenilebilir
diyen düşüncenin ürünüdür bu.
DEVLET
BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (Devamla) Biz, bu anlamda, aileye destek
hizmetlerini, sosyal politika olarak, sosyal hizmet politikamızın
ana plan, politikalarını belirliyoruz. Dolayısıyla,
bu yönde yaptığımız bütün çalışmalar da
aile odaklı çalışmalardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakanım, yirmi dakikalık süre doldu. Konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
DEVLET
BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (Devamla) Ben, her şeyden önce, bu konunun
tekrar Meclis çatısı altında gündeme getirilmesinden
dolayı Sayın Milletvekilimize teşekkür ediyorum.
Tekraren,
Çocuk Koruma Kanunu yürürlüktedir, Ailenin Korunması Kanunu
yürürlüktedir, Türk Ceza Kanunu en şiddetli şekilde bu suçları
cezalandırıyor; lütfen, çevrenizde böyle bir olay oluyorsa,
bir insan olarak vicdani sorumluluğunuzu yerine getirin ve
kamu makamlarını haberdar edin diyoruz. Biz, Hükûmet olarak,
şiddet konusunda sıfır toleransla hareket ediyoruz
ve en hızlı şekilde, en etkili şekilde hizmet üretiyoruz.
Ben,
bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin bir önerge
vardır, okutuyorum:
B) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- İstanbul
Milletvekili Güldal Okuducu ve 42 milletvekilinin, çocuklara yönelik
cinsel sömürünün araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/389)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Çocuk
istismarının en tehlikeli boyutlu olan cinsel sömürü;
özellikle son 5 yılda büyük artış göstermiştir. Cinsel
sömürüyü oluşturan çocuk pornografisi, çocukların cinsel
obje olarak görüntülenmesidir. Çocuk fuhuşuysa, çocukların
fuhuş sektöründe pazarlanmasıdır.
Yoksulluk
ve iç göç çocuğa yönelik şiddeti, sömürüyü artıran temel
nedenlerdir. Özellikle aile içi şiddet, çocuğu sokağa
ve organize suç örgütlerinin kucağına itmektedir. Çetelere
katılan, suç işleyen çocukların sayısı artmaktadır.
Bu
konudaki rakamsal verilerse yeterli değildir. Kısıtlı
çalışmalar, 12-18 yaş arası kız çocuklarının
özellikle Diyarbakır ve İstanbulda fuhuş sektöründe
kullanıldığı şeklindedir. Çocukların
kullanıldığı yerli yapım porno filmler de tezgah
satıcılarından kolaylıkla elde edilebilmektedir.
Çocuğun,
sağlıklı cinsel yaşamını ve üreme sağlığını
tehdit eden; erken yaşta gebelik, doğum, sağlıksız
koşullarda, hekim uygulaması olmaksızın düşük
yapma, cinsel yolla buluşan enfeksiyonların yayılması
gibi sağlık sorunlarını da bünyesinde barındıran
cinsel istismar, bir halk sağlığı problemidir.
Organize
suç örgütlerinin uyuşturucu, fuhuş ve porno üçgeninde kazanç
amacıyla çocuğu kullanmaları; sokakta yaşayan
ve çalışan çocuk problemleriyle, çocuğun cinsel istismarı
probleminin şekil değiştirmesine, daha komplike bir
boyut kazanmasına neden olmaktadır.
Birleşmiş
Milletlerin Çocuk Hakları Sözleşmesinin Çocuk Satışı,
Çocuk Fuhuşu ve Çocuk Pornografisi Ek Protokolüne göre; Türkiye
konuyla ilgili yasal düzenlemeleri yapmanın yanısıra,
uygulamanın işlerliğini sağlamaktan ve çocuğa
yönelik cinsel sömürüyü önlemekten sorumludur.
BM
Çocuk Hakları Komitesi, Ek Protokole ait Türkiye SHÇEK tarafından
hazırlanan dönemsel raporu hakkında;
Üstlenilen
eşgüdüm ve denetim faaliyetlerinin yetersizliğinden,
Çocuk
satışı, fahişeliği ve pornografisine özgü
merkezi ve yerel özel bir Eylem Planının olmayışından,
İnternet
kullanımına ilişkin 2005-2015 Ulusal Eylem Planında
öngörülen önlemler hakkındaki bilgi eksikliğinden,
İnsan
Ticaretiyle Mücadele Ulusal Eylem Planının uygulanması
için doğrudan bütçe tahsis edilmemiş olmasından.
Kamunun,
devlet görevlilerinin, güvenlik, sosyal hizmetler, eğitim ve
sağlık gibi kamu idaresi sektörlerinin bilinçlendirilmesi
çabalarının yetersizliğinden,
Ek
Protokol hükümlerinin okul müfredatı da dahil olmak üzere, çocuklara
yaygın şekilde öğretilmemesinden,
Ek
Protokolde düzenlemelerin pratikte uygulanması hakkındaki
bilgi (yaş, cinsiyet ve azınlık grubuna göre dağılımı
yapılmış veriler, ülke genelinde çocuk satışı,
fahişeliği ve pornografisinin yaygınlaşmasıyla
ilgili araştırmalar
) eksikliğinden,
Çocuklara
yönelik cinsel sömürü vakalarındaki artıştan,
Konu
hakkında yararlanılabilir tam bilginin, sistematik denetim
ya da şikâyet mekanizmasının olmayışından,
Böylece
nedenlerin, temel sebeplerin kapsamının ve bağlı
sorunların ele alınmalarının zorluk arz etmesinden,
Ek
Protokolde yasaklanan suçlardan mağdur olan çocuklar için sunulan
mevcut hizmetlerin, sistematik ve yaygın olmamasından,
Bu
hizmetlerden kimin sorumlu olduğunun, hizmet sunanlara, hangi
düzenlemenin yol gösterdiğinin açık olmamasından,
Çocuk
satışı, fahişeliği ve pornografisinin kamuda
tartışılmasından, kamu bilincinin eksikliğinden,
Ek
Protokolde düzenlenen suçları oluşturan eylemlerin önlenmesi,
bu eylemlerden sorumlu kişilerin araştırılması,
soruşturulması, kovuşturulması ve cezalandırılması
için yapılan bölgesel ve iki taraflı düzenlemeler hakkındaki
bilgi eksikliğinden, endişe duyduğuna dair nihai gözlem
raporu vermiştir.
Mevcut
durumun saptanması, bu konuda rol alacak tarafların görev
tanımlarının yapılması, işbirliği
alanlarının belirlenmesi için çalışmalara
başlamak gerekmektedir.
Ülkemizde
yaşananlar ve Komitenin endişeleri ışığında,
Anayasanın 98. İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri uyarınca,
çocukların cinsel sömürüsünü önlemek, mevcut durum ile temel
sebepleri saptamak ve gerekli tedbirlerin alınmasını
sağlamak için Çocuklara Yönelik Cinsel Sömürüyü Araştırma
Komisyonu kurulması hususunda gereğini arz ederiz.
1) Güldal Okuducu (İstanbul)
2) Ahmet Küçük (Çanakkale)
3) Uğur Aksöz (Adana)
4) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
5) Abdurrezzak Erten (İzmir)
6) Vezir Akdemir (İzmir)
7) Enver Öktem (İzmir)
8) Ali Oksal (Mersin)
9) Ufuk Özkan (Manisa)
10) Canan Arıtman (İzmir)
11) Feridun Ayvazoğlu (Çorum)
12) Mehmet Nuri Saygun (Tekirdağ)
13) Erdal Karademir (İzmir)
14) Ahmet Ersin (İzmir)
15) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
16) Ali Rıza Bodur (İzmir)
17) Ziyattin Yağcı (Adana)
18) Nurettin Sözen (Sivas)
19) Sedat Pekel (Balıkesir)
20) Erol Tınastepe (Erzincan)
21) İsmail Özay (Çanakkale)
22) Atila Emek (Antalya)
23) Nadir Saraç (Zonguldak)
24) Şefik Zengin (Mersin)
25) Mehmet Vedat Melik (Şanlıurfa)
26) Mehmet Işık (Giresun)
27) Ahmet Sırrı Özbek (İstanbul)
28) Kemal Sağ (Adana)
29) Harun Akın (Zonguldak)
30) Yakup Kepenek (Ankara)
31) İlyas Sezai Önder (Samsun)
32) Mehmet Ali Arıkan (Eskişehir)
33) Mehmet Kartal (Van)
34) Osman Kaptan (Antalya)
35) Gürol Ergin (Muğla)
36) Abdulaziz Yazar (Hatay)
37) Sıdıka Sarıbekir (İstanbul)
38) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
39) Muharrem Toprak (İzmir)
40) Özlem Çerçioğlu (Aydın)
41) Tuncay Ercenk (Antalya)
42) Nevin Gaye Erbatur (Adana)
43) Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge
gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki ön görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır; okutuyorum:
C) TEZKERELER
VE ÖNERGELER
1.- Gürcistan
Parlamento Başkanı Nino Burjanadzenin, Gürcistanın
başkenti Tifliste düzenlenecek olan Demokrasinin Geliştirilmesi,
Parlamenter Diplomasinin Rolünün Güçlendirilmesi konulu konferansa
davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını temsilen
TBMM Başkan Vekili Ali Dinçer'in katılmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1155)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç, Gürcistanın
Başkenti Tifliste düzenlenen Demokrasinin Geliştirilmesi:
Parlamenter Diplomasinin Rolünün Güçlendirilmesi konulu konferansa
Gürcistan Parlamento Başkanı Nino Burjanadze tarafından
davet edilmektedir. Anılan davete Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Bülent Arınçı temsilen TBMM Başkanvekili
Ali Dinçerin katılması hususunu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki
3620 sayılı Kanunun 9. Maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Sadık
Yakut
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
V.
BAŞKAN Oylarınıza
sunuyorum
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar
yeter sayısı...
BAŞKAN Oylarınıza
sunup karar yeter sayısını arayacağım.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar
yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.00
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.17
BAŞKAN
: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER : Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17nci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
IV.
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
1.-
Gürcistan Parlamento Başkanı Nino Burjanadzenin, Gürcistanın
başkenti Tifliste düzenlenecek olan Demokrasinin Geliştirilmesi,
Parlamenter Diplomasinin Rolünün Güçlendirilmesi konulu konferansa
davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını temsilen
TBMM Başkan Vekili Ali Dinçer'in katılmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1155) (Devam)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, tezkereyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım:
Kabul edenler
Sayın milletvekilleri, Kâtip
Üyeler arasında ihtilaf vardır, elektronik cihazla oylama
yapacağım.
Oylama için üç dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı vardır, tezkere kabul edilmiştir.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına
geçiyoruz.
V.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşderenin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN 1inci sırada
yer alan Kanun Teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili Komisyon
Raporu gelmediğinden teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2nci sırada yer alan, Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN Komisyon?..
Tasarının görüşülmesi
ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti
Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik
Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri
Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına
Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı:
1147)
BAŞKAN Komisyon?..
Tasarının görüşülmesi
ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan, Vakıflar
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Adalet Komisyonları
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Adalet Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı:
1239) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri, geçen
birleşimde dördüncü bölüm üzerinde konuşmalar ile soru-cevap
işlemi tamamlanmıştı.
Şimdi, dördüncü bölümde yer
alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
73üncü maddeyi okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ KISIM
Çeşitli Hükümler
Görev ve yetki
MADDE 73
Madde üzerinde bir adet önerge vardır;
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 73. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Boztaş Mehmet Küçükaşık Feridun Baloğlu
Aydın Bursa Antalya
Muharrem
Kılıç Feridun
Ayvazoğlu M.
Nuri Saygun
Malatya Çorum Tekirdağ
Yüksel
Çorbacıoğlu Orhan
Eraslan
Artvin Niğde
(A) Genel Müdürlüğün merkez
ve taşra teşkilatının her kademedeki idarecileri;
yapmakla yükümlü bulundukları hizmet ve görevleri Genel Müdürün
ve üst amirlerinin emir ve direktifleri doğrultusunda mevzuata,
plan ve programlara uygun yürütmekten sorumludur.
(B) a) 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun;
1) 36 ncı maddesinin ORTAK HÜKÜMLER
bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı bendine;
Diyanet İşleri Başkanlığı Müfettiş
Yardımcıları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Müfettiş Yardımcıları; Başbakanlık Uzman
Yardımcıları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Uzman Yardımcıları, Müfettişliğe ibaresinden
sonra gelmek üzere Vakıflar Müfettişliğine ve
Başbakanlık Uzmanlığına ibaresinden sonra
gelmek üzere Vakıf Uzmanlığına ibareleri,
(x)
1239 S. Sayılı Basma Yazı 1/11/2006 tarihli 13üncü Birleşim
Tutanağına eklidir.
2) 152 nci maddesinin II-Tazminatlar
bölümünün A-Özel Hizmet Tazminatı bendinin (g) alt bendine;
Sosyal Güvenlik Kurumu Baş Müfettişi, Müfettiş ve Müfettiş
Yardımcıları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Müfettişi ve Vakıf Müfettiş Yardımcıları;
(i) alt bendine; Kültür ve Turizm Uzmanları ibaresinden sonra
gelmek üzere Vakıf Uzmanları ibareleri,
3) Eki (I) sayılı ek gösterge
cetvelinin, (g ) bendine Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişleri,
Sosyal Güvenlik Uzmanları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Müfettişleri; (h) bendine Kültür ve Turizm Uzmanları
ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf Uzmanları ibareleri,
4) Eki (IV) sayılı Makam
Tazminatı cetvelinin 8 inci sırasının (a) bendine
Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişleri ibaresinden sonra gelmek
üzere Vakıf Müfettişleri ibaresi,
eklenmiştir.
b) 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı
Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesinin birinci fıkrasına
devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında
bulunan taşınmaz ibaresinden sonra gelmek üzere malları
ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ile idare ve temsil ettiği
mazbut vakıflara ait taşınmaz ibaresi eklenmiştir.
c) 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı
Kamu İhale Kanununun;
1) 3 üncü maddesine (j) bendinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki (k) bendi,
k) Vakıf vakıf kültür varlıklarının
onarımları ve restorasyonları ile çevre düzenlemesine
ilişkin mal veya hizmet alımları,
2) Geçici 4 üncü maddesine
aşağıdaki fıkra,
Bu Kanunun 3 üncü maddesinin (k)
bendine ilişkin usul ve esaslar, Maliye Bakanlığı
ve Kamu İhale Kurumunun görüşleri alınarak Vakıflar
Genel Müdürlüğü tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle
belirlenir.
Eklenmiştir.
(C) Bir sözleşme mevcut olmasa
dahi, Genel Müdürlük menfaatinin olması kaydıyla hangi
aşamada olursa olsun;
a) Genel Müdürlük ile diğer kamu
kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişiler arasında
çıkan hukuki ihtilafların anlaşma ve sözleşme değişikliği
ile neticelendirilmesinde Meclis,
b) Maddi ve hukuki sebeplerle takibinde
veya yüksek dereceli mahkemelerce incelenmesini istemekte fayda
umulmayan dava ve icra takiplerinden vazgeçilmesi, bir hakkın
tanınması, menfaatin terkinde otuzbin Lirasına kadar
Genel Müdür, bu miktarı aşanlarda Meclis,
yetkilidir.
Genel Müdür bu yetkisini kısmen
veya tamamen Genel Müdür yardımcılarına ya da I. Hukuk
Müşavirine devredebilir.
Bu maddenin uygulanmasına
ve miktarların tespitine ilişkin hususlar Meclisçe belirlenir.
(D) Mazbut ve mülhak vakıfların
vakfiyelerindeki şartlar doğrultusunda, ilgililerin
hakları saklıdır. Bu hakların kullanılmasına
ilişkin usul ve esaslar tüzükle düzenlenir.
(E) Mülhak vakıflarda vakıf
yönetimine karşı açılan, mülkiyet ve intifa hakkı
iddiasını taşıyan davalarda vakıf yönetimi
ile Genel Müdürlük birlikte hasım gösterilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Eraslan.
ORHAN ERASLAN (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Vakıflar
Yasasıyla ilgili görüşmelere, yine de, kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
Üzüntüyle ifade etmek isterim ki,
muhalefet partisi olarak, söz hakkımızı savunma
adına, her maddeye önerge vermek zorunda kaldık. Bunun sorumlusu,
doğrusu biz değiliz. Temel yasa olarak İç Tüzükte tanımlanan
hiçbir özelliğe sahip olmayan Vakıflar Yasasını,
salt muhalefetin sesini kısmak için, çoğunluğuna dayanarak,
muhalefete söz vermemeyi içine sindiren İktidar Partisi Grubudur.
Bu bakımdan, uzun önergeleri, söz hakkımızı savunma
adına, demokrasi adına yazmış bulunuyoruz. Bunun
gereği olarak da söz almış bulunuyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, birçok şeyi açıkladık, ama, bazı şeylerin
hâlâ anlaşılmadığını, dün, değerli
İktidar Partisi Milletvekili Sayın Recep Özelin açıklamaları
sonucu, bazı şeylerin anlaşılamadığı
kanısı yeniden uyandı. Bunları tekrar anlatma ihtiyacı
içerisindeyim. Doğrusu, kendileri değerli bir arkadaşımız
ve Komisyonun üyesi, alt komisyonun da başkanıydı. Değerli
arkadaşım eğer bazı konuları hâlâ anlayamadıysa
alt komisyon başkanı olarak, o zaman, bu konunun, kamu
efkârınca yeterince anlaşılamadığı kanısı
bizde doğdu doğrusu.
Şimdi, burada, tarih huzurunda
bir gerçeği tespit edip, tutanaklara geçirttirmek bizim
açımızdan da vicdani ve ahlaki bir borçtur. Bu yasada,
Hükûmet tasarısından sonra 40-45 kadar değişiklik
yapılmıştır. Yani, önerge gelmiştir. Bunda muhalefet
partisi olarak, biz, alt komisyonda eleştirilmeyen, alt komisyonda
Terörle Mücadele Yasası Genel Kurulda görüşülürken, bizim
burada bulunmamızdan fayda sağlanarak apar topar geçirilen
Yasanın Komisyonda müzakeresi sırasında, demokrat
bir tavırla bize bu imkânı veren Adalet Komisyonu Başkanı
Sayın Köksal Toptana teşekkür etmek isterim. Yani, bu
imkânı verdi de, bundan kim kazançlı çıktı? Muhalefet
bundan dolayı herhangi bir şey mi? Hayır. Siz, biz
eleştirdiğimiz zaman Aa, o öyle değil. dediğiniz
maddeler, işte Sayın Toptanın sağladığı,
yani, muhalefetin de demokraside lüzumlu olduğu inanışıyla
sağladığı olanaklar üzerine yapılan değişikliklerdir.
Bu çerçevede, demek ki, konu anlaşılamamış.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Özelin bizim eleştirilerimize
cevaplarını dört beş noktada topladım. Bunları
cevaplamaya çalışacağım. Bu bölümde biten söz
hakkımı daha sonraki beş dakikada da kullanarak devam
edeceğim, onu açıklayacağım.
Şimdi, Sayın Özel diyor
ki: Tasarıda yabancı vakıfları ile ilgili hiçbir
hüküm yok. El insaf!
Değerli arkadaşlar,
şimdi, ben bu konuyla ilgili çok ayrıntılı bir konuşma
yaptım, Yabancıların vakıflarla ilgili durumu. diye. Bunu da bölüm bölüm değerlendirdim.
Birinci bölüm dedim: Yabancıların şube açabilmeleri.
Sınırın olmadığını söyledim.
İkinci bölüm: Yabancılarca kurulan Türk yasalarına
göre kurulan vakıflar. Üçüncüsü: Türk vakıflarına
yabancıların yönetici olabilmeleri. Dördüncüsü: Cemaat
vakıflarına yönetici olabilmeleri.
Şimdi, bu, bu yasayla getiriliyor
dediğim hâlde, Sayın Özel buna hiçbir hüküm olmadığını
söyledi. Doğrusu, bu, bir dikkatsizlik herhâlde. Tasarının
5inci maddesini okursa, orada böyle bir hükmün olduğunu görür,
görmemesi mümkün değil.
Şimdi, yabancıların
-daha önceden de bunu bu kürsüden ifade ettim- ülkemizde, yabancı
vakıfların şube açmasına karşılıklılık
koşuluyla olanak vardı, ama, yabancıların vakıf
kurabilmeleri ve vakıf yöneticisi olabilmeleri, mevcut vakıflarda
yönetici olabilmeleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Eraslan, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
ORHAN ERASLAN (Devamla)
bu yasayla
sağlanan bir olanaktır. Meri mevzuatta durum böyle değildi.
Şimdi, bu, kesintiye uğrayacak, ama, ben bir bölümünü söyleyeyim.
Meri mevzuatta, bu, ancak Bakanlar Kurulu izniyle olabilen bir durumdu.
Bu mevzuatta, bu, açıkça, bizim yasalarımıza göre yabancılara
vakıf kurabilmeyi olanak tanıyor ve bu, Türk vakfı sayılıyor.
Onu da, Sayın Özel zaten o Türk vakfı dedi. Hayır, aynı
şey değil, yabancıların vakıflar karşısındaki
durumu aynı şey değil; yani, geçmişle bugün aynı
değil. Ayrıca, cemaat vakıfları açısında
bu hiç aynı değil. Bunu biraz sonra -söz hakkım bitti- diğer
maddede, özellikle cemaat vakıflarıyla olan ilgili
kısmına da devam edeceğim.
Şimdilik hepinize saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
74üncü maddeyi okutuyorum:
Yetki devri
MADDE 74-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır.
Önergeyi okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 74. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Küçükaşık Feridun
Baloğlu İzzet
Çetin
Bursa Antalya Kocaeli
Muharrem
Kılıç Yüksel
Çorbacıoğlu Feridun
Ayvazoğlu
Malatya Artvin Çorum
M.
Nuri Saygun Orhan
Eraslan
Tekirdağ Niğde
(A) Genel Müdür ve her kademedeki
yöneticiler hukuksal sınırlarını açıkça belirlemek
şartıyla yetkilerinden bir kısmını astlarına
devredebilirler.
Yetki devri uygun araçlarla ilgililere
duyurulur.
Yetki devri devredeni sorumluluktan
kurtarmaz.
(B) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait taşınmazlar Devlet malı imtiyazından
yararlanır, haczedilemez, rehnedilemezler. Tüm iş ve
işlemleri, her türlü vergi, resim, harç ve katılım payından
istisnadır.
Genel Müdürlük tarafından
açılacak davalarda teminat aranmaz.
Genel Müdürlüğün ve mazbut vakıfların
tahsil edilemeyen gelirleri 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre Genel Müdürlükçe
tahsil edilir.
Vakıf vakıf kültür varlıklarının
onarımları ve restorasyonları ile çevre düzenlemesi
ve kamulaştırma işlemleri 180 sayılı Bayındırlık
ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabidir.
Vakıf vakıf kültür varlıklarının,
restorasyon veya onarım karşılığı kiralama
işlemleri; 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine
tabidir.
Bu harcama ve kiralamalara
ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Yurt içi veya yurt dışında
vakıf kültürünü araştırmak, geliştirmek ve desteklemek
amacıyla gerçek ve tüzel kişiler; Genel Müdürlüğün görev
alanı ile ilgili faaliyet ve yatırım programlarında
yer alan her türlü ilmi organizasyon, stratejik araştırma,
konferans, sempozyum ve benzeri kültürel faaliyetlerin yürütülmesi
kapsamında sponsorluk yapabilirler. Bu faaliyetlerle ilgili
sponsor kişi veya şirketler Genel Müdürlüğün belirleyeceği
esaslar dahilinde reklam alabilirler. Vakıflar adına kayıtlı
taşınır ve taşınmaz vakıf kültür varlıklarının;
bakım, onarım ve restore edilmesi, yaşatılması,
çevre düzenlemesi ve kamulaştırılması dahil Genel
Müdürlüğün kontrolünde gerçek ve tüzel kişilerin kendileri
tarafından yapılacak harcamalar, bağış ve
yardımlar ile sponsorluk harcamalarının tamamı
Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahından düşülür.
Kuruluşunda veya kurulduktan
sonra vakıflara bağışlanan taşınır
ve taşınmaz mallar Veraset ve İntikal Vergisinden istisnadır.
Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara
ait meralar 4342 sayılı Mera Kanunu hükümlerine tabidir.
(C) Bir sözleşme mevcut olmasa
dahi, Genel Müdürlük menfaatinin olması kaydıyla hangi
aşamada olursa olsun;
a) Genel Müdürlük ile diğer kamu
kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişiler arasında
çıkan hukuki ihtilafların anlaşma ve sözleşme değişikliği
ile neticelendirilmesinde Meclis,
b) Maddi ve hukuki sebeplerle takibinde
veya yüksek dereceli mahkemelerce incelenmesini istemekte fayda
umulmayan dava ve icra takiplerinden vazgeçilmesi, bir hakkın
tanınması, menfaatin terkininde otuzbin Türk Lirasına
kadar Genel Müdür, bu miktarı aşanlarda Meclis,
yetkilidir.
Genel Müdür bu yetkisini kısmen
veya tamamen Genel Müdür yardımcılarına ya da I. Hukuk
Müşavirine devredebilir.
Bu maddenin uygulanmasına
ve miktarların tespitine ilişkin hususlar Meclisçe belirlenir.
Mazbut ve mülhak vakıfların
vakfiyelerindeki şartlar doğrultusunda, ilgililerin
hakları saklıdır. Bu hakların kullanılmasına
ilişkin usul ve esaslar tüzükle düzenlenir.
(D) Mülhak vakıflarda vakıf
yönetimine karşı açılan, mülkiyet ve intifa hakkı
iddiasını taşıyan davalarda vakıf yönetimi
ile Genel Müdürlük birlikte hasım gösterilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Eraslan, buyurun.
ORHAN ERASLAN (Niğde) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; değerli arkadaşlarım,
kaldığımız yerden, Sayın Özelin açıklamaları
üzerine yasayla ilgili, iyi anlaşılır belki, belki arkadaşlarımız
bu vahim yasadan vazgeçerler düşüncesiyle, düşüncelerimizi
açıklamaya devam ediyoruz.
Şimdi, yabancıların
vakıflar karşısındaki durumunu açıkladıktan
sonra, şimdi, değerli arkadaşlarım yok öyle bir
şey dedi Sayın Özel. Benim notumda öyle almışım,
eğer aksini söylerse düzeltirim. Yani, burada azınlık
vakıfları, cemaat vakıfları yabancı birini
yönetimlerine seçemez. Yok öyle bir şey dedi.
Şimdi, bir defa, bizim, bu tasarıda
-5inci ve 6ncı maddeler dikkatli okunursa- var öyle bir
şey. Bakınız, nasıl var öyle bir şey, 6ncı
maddeyi okuyorum: Cemaat vakıflarının yöneticileri
mensuplarınca seçilir. diye bir hüküm taşıyordu. Biz
buna müdahale ettik, dedik ki: Mensuplarınca seçilir, kimi seçer?
O konuda bir ayrıntı vermemiz lazım. Mensupları
seçer, ama, şimdi yabancıların Türk vakıflarına
yönetici olmalarına olanak var. Yani, sadece Türkiyede çoğunluğunun
yerleşik olması gerekir, hepsi bu kadar. Türk vatandaşı
diye bir şey yok. Son fıkra aynen şöyle:
vakıfların
yönetim organlarında görev alanların çoğunluğunun
Türkiyede yerleşik olması gerekir. diyor bu Hükûmet tasarısı.
Biz, bu iki fıkraya, 6ncı maddenin bu iki fıkrasına
müdahale ettik. Tutanaklar orada. Eğer, Sayın Özel aksi
doğrultuda bir beyanatta bulunacaksa, Komisyon tutanaklarını
getiririm, buradan harfi harfine okuruz.
Birincisinde, cemaat vakıfları
yöneticileri kendi mensuplarınca seçilir, ama kimin arasından
seçer? Kendi aralarından seçer diye, bir kendi aralarından
sözcüğünü ekledik. Bu kurtarıyor mu durumu? Değerli
arkadaşlarım, bu, durumu, maalesef, kurtarmıyor, çünkü,
cemaatin kendi arası demek illa Türkiyedeki yaşayanı
anlamında yorumlanmayabilir, farklı yorumlanma örneği
de vardır. Ortodoks cemaatindenim, ABDde yaşıyorum, o
cemaattenim de diyebilir. Böyle bir olanak vardır, yoktur değil.
Bütünüyle, Türk vatandaşı olacak kaydı burada yok değerli
arkadaşlar, Türkiyede yerleşik olma kaydı var, gelir
yerleşir. Türk vatandaşı olacak kaydı yok, Türk vatandaşı
olacak kaydı yok. Şimdi, kendi aralarından seçmeyi, bu
şekilde bu kurtarmayabiliyor. O kendi aralarındana da
biz ısrarcı olduk hatırlarsanız.
Yine, bir başka şey, yeni
vakıf diyelim buna, belki öyle önlenir diye yeni vakıf eklettik,
ama, buna rağmen de önlenemiyor. Neden önlenemiyor?
Değerli arkadaşlarım,
Sayın Özel başta olmak üzere, buraya çıkan her İktidar
Partisi sözcüsü, benim hiç alışık olmadığım
şekilde ve asla kabul etmediğim şekilde, Yüksek Yargıtayın
Hukuk Genel Kurulunun bir kararını eleştirdiler. Bu
kararı, âdeta, hukuk dışı saydıklarını,
zımnen ifade ettiler. Yani, haksız bir karardır dediler.
Kuşkusuz, Yargıtay kararları, yargı kararları
tartışılmaz değil. Yargı kararları tartışılır,
ama, bilimsel toplantılarda tartışılır. Yargı
kararlarına uymak, Anayasamızın gereğidir. Bu
yargı kararını ben savunuyorum. Yargı kararı
diyor ki, Yargıtayın en üst kurulu, Hukuk Genel Kurulu:
Mal edinme vakfiyeye bağlıdır diyor. Vakfın kurucu
unsurlarından biri nedir arkadaşlar? Vakfiyedir, vakıf
senedidir. Yeni vakıflarda vakıf senedi, eskilerinde
vakfiye. Vakfiyede olmayan bir husus hukuka uygundur denebilir
mi? Denemez. O zaman, bizim Yüksek Yargıtayımız da diyor
ki: Bunların 1936 beyannamesi vakfiye yerine geçti, orada bulunmayan
bir hususu biz hak olarak vermeyebiliriz, vermeyiz, verilmemesi
gerekir.
Şimdi, hâl böyle olduğu
hâlde, hukukun gereği olarak verilen bu kararı, başta
İktidar Partisinin sayın milletvekilleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Eraslan.
ORHAN ERASLAN (Devamla)
olmak
üzere, önüne gelen, her çıkan burada eleştiriyor, birer tur
eleştiriyor, iniyor. Yani, çok üzüntü verici bir şey. Bu, bizim
üç erkimizden birinin en üst kararı ve hukuken de sonuna kadar
doğru bir karardır. Bu, böyle bir duyguyken, böyle bir
şey yokken, böyle bir yargı kararı eleştirilirken,
sizin buraya koyduğunuz, bizim zorumuzla koyduğunuz çekinik
ifadeler, resesif ifadeler, çok açık söylüyorum, bunu kurtarmaya
yeterli değildir. Bu hata niye doğmuştur? Maksatlı
mı yapılmıştır? Art niyet mi vardır? Ben,
art niyet olduğu kanısında değilim ama, eski vakıflar
ile yeni vakıfları bir arada düzenleme isteğinden kaynaklanan
ve bundan doğan bir kusurdur. Bu nedenle, bu Yasa düzeltilemez,
bu Yasa hatalarla doludur diyorum. Yani, yoksa, yasa yapılmasın,
bilmem şu olsun, bu olsun demiyorum. Ama, her zaman, yeni vakıflar
ile eski vakıfların ayrı yasal çerçevelerde ele
alınması gerektiğindeki ısrarımız bundandır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Bir sonraki maddede devam edelim
Sayın Eraslan. Hazırsınız herhâlde?
ORHAN ERASLAN (Devamla) Selamlamayayım
mı?
BAŞKAN Sonrakinde devam edelim.
ORHAN ERASLAN (Devamla) Selamlayayım
BAŞKAN Selam mı vereceksiniz?
Buyurun.
ORHAN ERASLAN (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, söz sürem bitti. Daha sonraki maddede devam
etmek üzere, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
75inci maddeyi okutuyorum:
İntifa Hakkı
MADDE 75-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1239 S. S.
Vakıflar Kanunu Tasarısının 75. Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
İzzet
Çetin M. Nuri
Saygun Mehmet Küçükaşık
Kocaeli Tekirdağ Bursa
Muharrem
Kılıç Orhan
Eraslan Feridun
Baloğlu
Malatya Niğde Antalya
Feridun
Ayvazoğlu Yüksel
Çorbacıoğlu
Çorum Artvin
Madde 75-
a) Mazbut ve mülhak vakıfların
vakfiyelerindeki şartlar doğrultusunda, ilgililerin
hakları saklıdır. Bu hakların kullanılmasına
ilişkin usul ve esaslar tüzükle düzenlenir.
b) mülhak vakıflarda hasım
gösterilme
mülhak vakıflarda vakıf
yönetimine karşı açılan, mülkiyet ve intifa hakkı
iddiasını taşıyan davalarda vakıf yönetimi
ile genel müdürlük birlikte hasım gösterilir.
muafiyet ve istisnalar
Genel müdürlüğe ve mazbut vakıflara
ait taşınmazlar devlet malı imtiyazından yararlanır,
haczedilemez, rehnedilemezler. Tüm iş ve işlemleri, her
türlü vergi, resim, harç ve katılım payından istisnadır.
Genel müdürlük tarafından
açılacak davalarda teminat aranmaz.
Genel Müdürlüğün ve mazbut vakıfların
tahsil edilemeyen gelirleri 6183 sayılı amme alacaklarının
tahsil usulü hakkında kanun hükümlerine göre genel müdürlükçe
tahsil edilir.
Vakıf kültür varlıklarının
onarımları ve restorasyonları ile çevre düzenlemesi
ve kamulaştırma işlemleri 180 sayılı bayındırlık
ve iskan bakanlığının teşkilat ve görevleri
hakkında kanun hükmünde kararname hükümlerine tabidir.
Vakıf kültür varlıklarının,
restorasyon veya onarım karşılığı kiralama
işlemleri; 2886 sayılı devlet ihale kanunu hükümlerine
tabidir.
Bu harcama ve kiralamalara
ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Yurt içi veya yurt dışında
vakıf kültürünü araştırmak, geliştirmek ve desteklemek
amacıyla gerçek ve tüzel kişiler; genel müdürlüğün görev
alanı ile ilgili faaliyet ve yatırım programlarında
yer alan her türlü ilmi organizasyon, stratejik araştırma,
konferans, sempozyum ve benzeri kültürel faaliyetlerin yürütülmesi
kapsamında sponsorluk yapabilirler. Bu faaliyetlerle ilgili
sponsor kişi veya şirketler genel müdürlüğün belirleyeceği
esaslar dahilinde reklam alabilirler. Vakıflar adına kayıtlı
taşınır ve taşınmaz vakıf kültür varlıklarının;
bakım, onarım ve restore edilmesi, yaşatılması,
çevre düzenlemesi ve kamulaştırılması dahil genel
müdürlüğün kontrolünde gerçek ve tüzel kişilerin kendileri
tarafından yapılacak harcamalar, bağış ve
yardımlar ile sponsorluk harcamalarının tamamı
Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahından düşülür.
Kuruluşunda veya kurulduktan
sonra vakıflara bağışlanan taşınır
ve taşınmaz mallar Veraset ve İntikal Vergisinden istisnadır.
Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara
ait meralar 4342 sayılı Mera Kanunu hükümlerine tabidir.
Bir sözleşme mevcut olmasa dahi,
Genel Müdürlük menfaatinin olması kaydıyla hangi aşamada
olursa olsun;
a) Genel Müdürlük ile diğer kamu
kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişiler arasında
çıkan hukuki ihtilafların anlaşma ve sözleşme değişikliği
ile neticelendirilmesinde Meclis,
b) Maddi ve hukuki sebeplerle takibinde
veya yüksek dereceli mahkemelerce incelenmesini istemekte fayda
umulmayan dava ve icra takiplerinden vazgeçilmesi, bir hakkın
tanınması, menfaatin terkininde otuzbin Türk Lirasına
kadar Genel Müdür, bu miktarı aşanlarda Meclis,
yetkilidir.
Genel Müdür bu yetkisini kısmen
veya tamamen Genel Müdür yardımcılarına ya da I. Hukuk
Müşavirine veya bölge müdürlerine devredebilir.
Bu maddenin uygulanmasına
ve miktarların tespitine ilişkin hususlar Meclisçe belirlenir.
a) 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun;
1) 36 ncı maddesinin ORTAK HÜKÜMLER
bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı bendine;
Diyanet İşleri Başkanlığı Müfettiş
Yardımcıları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Müfettiş Yardımcıları; Başbakanlık Uzman
Yardımcıları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Uzman Yardımcıları, Müfettişliğe ibaresinden
sonra gelmek üzere Vakıflar Müfettişliğine ve
Başbakanlık Uzmanlığına ibaresinden sonra
gelmek üzere Vakıf Uzmanlığına ibareleri,
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Eraslan.
ORHAN ERASLAN (Niğde) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; kaldığım yerden
devam ediyorum; hepinizi tekrar saygıyla selamlarım.
Şimdi bir diğer nokta,
şube ve temsilcilikler. Değerli arkadaşlarım, Sayın
Özelin belirtmesine göre, Dernekler Kanununa göre Medeni Kanunda
yer alıyor. diyor. Doğrudur. Medeni Kanunda şube ve
temsilcilikle ilgili Dernekler Kanununa atıf yapan bir hüküm
vardır. Şimdi bu, Medeni Kanuna göre kurulan vakıflar
açısından anlamlıdır. 2762 sayılı Yasada
böyle bir şey yoktur. O kapsamda da 2762 sayılı Yasaya
göre, eski vakıflar, şube, temsilcilik, üst birlik noktasında
Medeni Kanun hükümlerine tabi değildir. Sorunun doğduğu
nokta burasıdır. Bu itibarla, yani, oradaki hükmü okuyup,
yani, Aa bu böyle!.. Hayır. Şimdi, başından belli,
bu Yasanın en büyük hatalarından birisi 2nci maddede yapılıyor,
Kapsam maddesinde yapılıyor. Yani, eski vakıfları,
yeni vakıfları, Teşkilat Yasasını bir araya
topladığınızdan yapılıyor. Bir bölümünü
istemeseniz de, kendiliğinden o sonucu doğuruyor. Bunu
burada anlatmaya çalıştık; üç ayrı yasa yapalım,
iki ayrı yasa yapalım... Yani, buna ihtiyaç yok. Yani, bu
şekilde
Şunu anlayamam: Tek bir yasamız olsun. Sadece
bir bürokratik arzu olabilir belki, bir devlet memuru arzusu olabilir
belki. Ama, bu bir siyasetçi arzusu olmaz.
Şimdi, eski Yasamıza göre,
cemaat vakıflarının yurt dışında şube,
temsilcilik açma olanakları yoktu. Yeni Yasamızda bu
sağlanıyor. Şimdi Nereden bu çıktı dersek
doğru bir laf etmiş olmayız.
Şimdi, en önemli noktalarından
birisi de, burada anlattım, ama, herhâlde kaçırılmış.
Yeni mal edinme Lozana uygunluk gereğidir. diye söyledi Sayın
Özel. Hukuk Genel Kurul kararı yanlıştır. Hak sahibine
hakkını teslim etmek gerekir. dedi. Demin anlattım arkadaşlar,
Hukuk Genel Kurulu, Vakfiyede olmayan şeyi yapamaz. diyor.
Yani, Yüksek Yargıtay vazıı kanun gibi hareket etmiyor,
var olan kanuna göre bir karar veriyor. Ha, bunun arkasına dolanılmaya
çalışılması anlamlı değildir. Açıktan
Böyle bir şey verilecek. denilebilir. Bunun yolu da vardır.
Nitekim verilmiştir de. Sizin Hükûmetinizden önce 4771 sayılı
Yasayla yeni mal edinmelerinin yolu açılmıştır cemaat
vakıflarının. 4771le açılmıştır,
4778le bu kapsam genişletilmiştir. Şimdi bakınız,
Lozan düzeninde cemaat vakıfları hangi amaçla mal edinebilirler?
Dinî, hayri, sosyal, eğitsel; dört nokta. 4771de, bu dört noktayla
sınırlı olmak üzere, yeni mal edinmeye olanak tanınmış,
eğer bunu Lozana aykırılık sayıyorsanız,
düzeltildi diyorsanız. 4771den sonra yapılan her iş,
Lozandan tek taraflı taviz vermek anlamındadır.
Şimdi mal edinebilir noktasına döndü; dinî, hayri, sosyal,
eğitsel değil, yani dört konuyla sınırlı değil.
Bu durum, çok açık söylüyorum, Anayasaya aykırılık
teşkil eder. Nasıl teşkil eder? Lozanın bu maddesi,
Anayasanın 90ıncı maddesi çerçevesinde onaylanmış
bir antlaşma olduğu için bizim hukukumuzda Anayasamıza
istisna teşkil eder. Neye karşı? Medenî Kanun 101/4. çok
açık: Bir ırkı, bir cemaati, bir etnisiteyi, bir mezhebi
desteklemek için vakıf kurulamaz hükmünü istisna teşkil
eder. Bu istisnayı bu dört noktadan, antlaşma noktasından
dışarıya taşıdığınız zaman
Anayasanın 10uncu maddesini ihlal etmiş olursunuz, bu noktada
da bir aykırılık vardır. Buna dikkatinizi çekmeye
çalıştım. Bunu, yine Komisyonumuzun bir değerli
üyesinin görmemesi, anlamaması doğrusu çok olası değil,
yani bunu anlamakta zorluğum vardır. Kaldı ki, 12nci
maddedeki düzenlemeler, Yasanın 12nci maddesindeki düzenlemeler
vahim ötesidir. Kayıtsız şartsız, yani Lozanda olmayan
bir şey, malları değiştirme, biri birine takas etme,
trampa etme, bilmem yeni edinme, bunların hepsi 12nci maddede
sınırsız bir hâle getiriliyor. Bunu kabul etmek mümkün
değildir.
Şimdi, günün ihtiyaçlarına
uygun yeni bir vakıflar yasası yapılması düşünülebilir.
Bunda bir şey yok, oturulur konuşulur, yapılır,
ama, bunu yaparken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, Sayın
Eraslan, konuşmanızı tamamlayınız.
ORHAN ERASLAN (Devamla) Bunu yaparken,
Türkiyenin taraf olduğu uluslararası antlaşmalara,
meri mevzuata, Anayasaya dikkat etmek durumundasınız. Kafanızda,
bunlar, sizce uygun olmayabilir, öyle görebilirsiniz; bunların
hiçbir ehemmiyeti yok. Bu konuya dikkatinizi çekiyorum.
Herhâlde zamanım yine bitti.
Söz hakkı bana geldikçe açıklamalarıma devam edeceğim.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
76ncı maddeyi okutuyorum:
Mülhak vakıflarda hasım
gösterilme
MADDE 76-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1239 S. S.
Vakıflar Kanunu Tasarısının 76. Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
İzzet
Çetin Mehmet Küçükaşık M. Nuri Saygun
Kocaeli Bursa Tekirdağ
Muharrem
Kılıç Orhan
Eraslan Feridun Ayvazoğlu
Malatya Niğde Çorum
Yüksel
Çorbacıoğlu
Artvin
Madde 76-
a) Mülhak vakıflarda vakıf
yönetimine karşı açılan, mülkiyet ve intifa hakkı
iddiasını taşıyan davalarda vakıf yönetimi
ile Genel Müdürlük birlikte hasım gösterilir.
b) Genel Müdürlüğe ve mazbut
vakıflara ait taşınmazlar Devlet mali imtiyazından
yararlanır, haczedilemez, rehnedilemezler. Tüm iş ve
işlemleri, her türlü vergi, resim, harç ve katılım payından
istisnadır.
Genel Müdürlük tarafından
açılacak davalarda teminat aranmaz.
Genel Müdürlüğün ve mazbut vakıfların
tahsil edilemeyen gelirleri 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre Genel Müdürlükçe
tahsil edilir.
Vakıf kültür varlıklarının
onarımları ve restorasyonları ile çevre düzenlemesi
ve kamulaştırma işlemleri 180 sayılı Bayındırlık
ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabidir.
Vakıf kültür varlıklarının,
restorasyon veya onarım karşılığı kiralama
işlemleri; 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine
tabidir.
Bu harcama ve kiralamalara
ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Yurt içi veya yurt dışında
vakıf kültürünü araştırmak, geliştirmek ve desteklemek
amacıyla gerçek ve tüzel kişiler; Genel Müdürlüğün görev
alanı ile ilgili faaliyet ve yatırım programlarında
yer alan her türlü ilmi organizasyon, stratejik araştırma,
konferans, sempozyum ve benzeri kültürel faaliyetlerin yürütülmesi
kapsamında sponsorluk yapabilirler. Bu faaliyetlerle ilgili
sponsor kişi veya şirketler Genel Müdürlüğün belirleyeceği
esaslar dahilinde reklam alabilirler. Vakıflar adına kayıtlı
taşınır ve taşınmaz vakıf kültür varlıklarının;
bakım, onarım ve restore edilmesi, yaşatılması,
çevre düzenlemesi ve kamulaştırılması dahil Genel
Müdürlüğün kontrolünde gerçek ve tüzel kişilerin kendileri
tarafından yapılacak harcamalar, bağış ve
yardımlar ile sponsorluk harcamalarının tamamı
Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahından düşülür.
Kuruluşunda veya kurulduktan
sonra vakıflara bağışlanan taşınır
ve taşınmaz mallar Veraset ve İntikal Vergisinden istisnadır.
Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara
ait meralar 4342 sayılı Mera Kanunu hükümlerine tabidir.
Dava ve icra takibi ile alacaklardan
vazgeçme
Bir sözleşme mevcut olmasa dahi,
Genel Müdürlük menfaatinin olması kaydıyla hangi aşamada
olsa da;
a) Genel Müdürlük ile diğer kamu
kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişiler arasında
çıkan hukuki ihtilafların anlaşma ve sözleşme değişikliği
ile neticelendirilmesinde Meclis,
b) Maddi ve hukuki sebeplerle takibinde
veya yüksek dereceli mahkemelerce incelenmesini istemekte fayda
umulmayan dava ve icra takiplerinden vazgeçilmesi, bir hakkın
tanınması, menfaatin terkininde otuzbin Türk Lirasına
kadar Genel Müdür, bu miktarı aşanlarda Meclis,
yetkilidir.
Genel Müdür bu yetkisini kısmen
veya tamamen Genel Müdür yardımcılarına ya da I. Hukuk
Müşavirine devredebilir.
Bu maddenin uygulanmasına,
miktarların tespitine ilişkin hususlar Meclisçe belirlenir.
657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun;
36 ncı maddesinin ORTAK HÜKÜMLER
bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı bendine;
Diyanet İşleri Başkanlığı Müfettiş
Yardımcıları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Müfettiş Yardımcıları; Başbakanlık Uzman
Yardımcıları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Uzman Yardımcıları, Müfettişliğe ibaresinden
sonra gelmek üzere Vakıflar Müfettişliğine ve
Başbakanlık Uzmanlığına ibaresinden sonra
gelmek üzere Vakıf Uzmanlığına ibareleri
eklenmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Saygun, buyurun.
MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Vakıflar Yasa Tasarısının 76ncı maddesiyle
ilgili olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesine
dayalı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, bir kez daha
yüce Meclise ve üyelerine saygılarımı sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım,
daha önceki konuşmacı arkadaşlarımın da belirttiği
gibi, biz, bu önergeleri duyduğumuz zorunluluk gereğince
vermek durumunda kaldık. Yani, bunu bir temel yasa olarak Türkiye
Büyük Millet Meclisinin gündemine getirmeyip, diğer yasalar
gibi görüşme şansımız olsaydı ilgili maddelerle
daha net, daha açık, daha teferruatlı konuşma şansımız
olacaktı ve hâl böyle olunca da, belki, sancı ve sıkıntılarımızı
sizlerle daha iyi paylaşabilecektik, belki de iddialarımızın
bir bölümü kabul görecekti. Ama, kısıtlı bir süre içinde
de olsa, gene de bu yönde yapmış olduğumuz çalışma
sonucu sizlere hitap edebilmek, sizlere seslenebilmek ve eksik ve
yanlış gördüklerimizi ifade etmenin çabası içindeyiz.
Efendim, dün akşam dördüncü bölümle
ilgili konuşmamı sürdürürken sürem yetmediği için en
son ifade etmek istediğim hususu tamamlayamamıştım
ve bence de çok önemli bir husustu. İzninizle, hazır ilgili
Bakanımız da buradayken bu hususu bir kez daha yinelemek
istiyorum.
Efendim, Hükûmet tasarısının
geçici 9, Adalet Komisyonundan çıktığı şekliyle
geçici 7nci maddesi, cemaat vakıflarına ait olan ya da 36
beyannamesine göre olacak olan taşınmazların tapuya
tescillerini düzenleyen bir madde. Burada, ne yazık ki, üçüncü
fıkrasında tapu kayıtlarındaki hak ve mükellefiyetleriyle
birlikte, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
on sekiz ay içinde müracaat edilmesi hâlinde Meclisin olumlu kararından
sonra tapu sicil müdürlüğü tarafından tescil edileceğinden
bahsediliyor.
Değerli arkadaşlarım,
şu anda bu salonda, sanıyorum, önemli sayıda hukukçu
arkadaşımız var, ama, bunu doğru algılayabilmek
için hukukçu olmak da gerekmez.
Şimdi, Türkiyede tartışmalı
olan bir konunun açıklığa kavuşması konusunda,
özellikle gayrimenkul mülkiyetine yönelik konularda tek yetkili
vardır, onlar da Türkiyedeki mahkemelerdir.
Şimdi, bu maddede, az evvel
okudum, meclisin olumlu kararıyla tapu sicil müdürlüğü
tescil edecek. Değerli arkadaşlarım, bu olumlu karara
mesnet teşkil edecek olan mülkiyet iddialarının içinde
en basit örneğiyle vasiyetname var. Şimdi sizlere soruyorum:
Bir vasiyetnamenin geçerli olup olmadığı konusunda
bir hukuk devletinde karar vermeye yetkili merci kimdir? Tek yetkili
merci vardır değerli arkadaşlarım, o da, yargı
dünyasının içindeki mahkemelerdir. Ama, biz, bu maddede,
alıp, meclisin olumlu kararıyla, tescile imkân tanıyoruz.
O zaman, hukuk devleti ilkesinden, hukukun üstünlüğünden ciddi
anlamda uzaklaşıyoruz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Kuvvetler
ayrılığı
MEHMET NURİ SAYGUN (Devamla)
Ben, uyarı görevini yerine getiriyorum. Bu geçici 7nci maddenin
Sayın Bakanımız tarafından bir kez daha gözden geçirilmesi
gerektiğine inanıyorum ve bu yönde yapılacak değişiklikle,
yargının baypas edilmesinin önüne geçilmesini talep ediyorum.
Talep bizden. Biz, günlerdir, doğru bildiğimiz, inandığımız
hususlarda çıktık, şu kürsüde taleplerimizi ifade ettik;
ama, karar vermek, tabii ki sizin elinizde, oy çoğunluğu sizin
elinizde; ama, yanlış bir şeye karar vermek de, herhalde,
ne vicdanlara ne de gerçeklere uygun düşer. Değerlendirmesi
yapılsın. Sanıyorum, iddiamızın doğru olduğu
hususunda bir düşünce gelişecektir ve düşünce tahtında
da, eğer bu maddede bir değişiklik olursa, Cumhuriyet
Halk Partisinin, Vakıflar Yasasında bir başka katkısı
olmuş olacaktır. Biz, bu katkıyı, kendi adımıza
değil, bu ülkede bu yasadan istifade edecek, bu yasayla
ilişki kuracak tüm bireylere, sivil toplum örgütlerine ve tüzel
kişiliği olan kurumlara yönelik bir destek, bir hizmet olarak
algılıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
MEHMET NURİ SAYGUN (Devamla)
Bir de, ne kadar kabul görür bilmiyorum; ama, çok dikkatimi çeken
bir şey var, umarım zamanım yetişir, ama, yetişmeyecek.
Efendim, Lozanda azınlıklar olarak geçmekte olan ibare,
bizde cemaat vakıfları olarak Yasada geçiyor. 2762 sayılı
Yasada cemaat vakıfları ibaresi yanlış uygulanmış
olabilir. Aynı yanlışa devam etmeyelim. Bu Yasada bir
redaksiyon yaparak cemaat vakıfları ibaresinin
azınlık vakıfları olarak düzeltilmesi hâlinde,
doğru olanın yapılmış olacağına inanıyorum;
çünkü, bir kavram kargaşasının yarın öbür gün bizi
sıkıntıya düşüreceğinden endişelerim
var. Cemaat vakıfları deyince sadece azınlıklarla
ilgili değil, bu ülkede İsmailağa cemaatleri gibi
cemaatler de var. Yarın, öbür gün, bu ve benzeri kurumların bize
yönelik talepleri olabilir. Yasada net bir açıklık olmazsa
sancı, sıkıntı duyabiliriz. Bir redaksiyonla cemaat
vakıfları ibaresinin Yasada azınlık vakıfları
haline dönüştürülmesinin de doğru olacağını
inanıyorum. Yine, bir öneri olarak kendilerine arz ediyorum.
Takdir onların.
Bu vesileyle, Yüce Meclise bir
kez daha saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar
yeter sayısının aranılmasını istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
ve karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.03
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.12
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
1239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
V.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Adalet Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı:
1239) (Devam)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 76ncı maddesi
üzerinde verilen önergede karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Üyeler arasında ihtilaf vardır.
Elektronik cihazla oylama yapacağım.
Oylama için üç dakikalık süre
veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı
vardır, önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
yaklaşık altı-yedi dakika içerisinde bir oylama olacağı,
karar yeter sayısı aranacağı görülüyor; lütfen
çalışmaları aksatmayalım, istirham ediyorum ve
devam edelim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
SALİH KAPUSUZ (Ankara) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN 77nci maddeyi okutuyorum:
Muafiyet ve istisnalar
MADDE 77-
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde iki adet önerge vardır. İki önerge de aynı
mahiyette olduğundan, işlemlerini ve oylamalarını
birlikte yapacağım.
Şimdi önergeleri sırasıyla
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1239 sıra sayılı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 77 nci maddesinin son fıkrasının
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İrfan
Gündüz Fahri
Keskin Fikret
Badazlı
İstanbul Eskişehir Antalya
Ekrem
Erdem Ahmet
Yeni
İstanbul Samsun
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1239 sıra
sayılı Vakıflar Kanunu Tasarısının 77
nci maddesinin son fıkrasının madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederim.
Süleyman
Sarıbaş
Malatya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) Yüce Heyetin takdirine bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1239 sıra
sayılı Vakıflar Kanunu Tasarısının 77
nci maddesinin son fıkrasının madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederim.
Süleyman
Sarıbaş
Malatya
Gerekçe:
Tasarının mevcut halinde
77. maddenin son fıkrası ile 4342 sayılı Mera Kanununa
bir istisna getirilerek Genel Müdürlüğe veya mazbut vakıflara
ait mera arazilerinin Mera Kanunu hükümlerine tabi olmayacağı
hükmü getirilmek istenmektedir.
Özel mülkiyete konu mera arazileri
ancak kamulaştırma yoluyla Mera Kanunu çerçevesinde değerlendirilebildiğinden
mülhak vakıflar adına tescilli arazilerin kamulaştırılmadan
mera olarak tescil edilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Ancak Danıştay 1. Dairesinin
08.11.2001 tarih ve E:2001/101, K:2001/160 sayılı istişari
kararında kamunun yararlanmasına bırakılan
mazbut vakıfların mülkiyetindeki mera vasıflı
taşınmazlar Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğundan
4342 sayılı Kanun hükümlerine tabidirler. denilmiştir.
Dolayısıyla Genel Müdürlüğe
veya mazbut vakıflara ait mera arazilerinin 4342 sayılı
Mera Kanunundan istisna tutulmasının doyurucu açıklaması
bulunmamaktadır.
Değişiklik teklifi ile
bu anlamsız ve yararsız istisnanın kaldırılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Diğer önergenin
gerekçesini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1239 sıra sayılı Vakıflar
Kanunu Tasarısının 77 nci maddesinin son fıkrasının
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İrfan
Gündüz (İstanbul) ve arkadaşları
Gerekçe:
Fıkra metninde yer alan husus
Tarım Bakanlığı mevzuatında belirlendiğinden
madde metninden çıkarılmasının uygun olacağı
düşünülmektedir.
BAŞKAN Birleştirilmiş
iki önergeyi tek önerge olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
78inci maddeyi okutuyorum:
Dava ve icra takibi ile alacaklardan
vazgeçme
MADDE 78.
BAŞKAN Madde üzerinde iki
adet önerge vardır; geliş sıralarına göre okutup,
ayrılık durumlarına göre işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1239 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 78 inci maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan anlaşma
ve sözleşme değişikliği ibaresi anlaşma veya
sözleşme değişikliği olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Ali
Yüksek Kavuştu Ahmet
Işık Alaettin
Güven
Çorum Konya Kütahya
Recep
Yıldırım Semiha
Öyüş
Sakarya Aydın
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1239 S. S.
Vakıflar Kanunu Tasarısının 78. Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Tuncay
Ercenk İzzet
Çetin Yüksel Çorbacıoğlu
Antalya Kocaeli Artvin
Feridun
Baloğlu Mehmet Küçükaşık Muharrem Kılıç
Antalya Bursa Malatya
M.
Nuri Saygun Feridun
Ayvazoğlu
Tekirdağ Çorum
Madde 78-
A) Bir sözleşme mevcut olmasa
dahi, Genel Müdürlük menfaatinin olması kaydıyla hangi
aşamada olursa olsun;
a) Genel Müdürlük ile diğer kamu
kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişiler arasında
çıkan hukuki ihtilafların anlaşma ve sözleşme değişikliği
ile neticelendi-rilmesinde Meclis,
b) Maddi ve hukuki sebeplerle takibinde
veya yüksek dereli mahkemelerce incelenmesini istemekte fayda
umulmayan dava ve icra takiplerinden vazgeçilme-si, bir hakkın
tanınması, menfaatin terkininde otuzbin Türk Lirasına
kadar Genel Müdür, bu miktarı aşanlarda Meclis,
yetkilidir.
Genel Müdür bu yetkisini kısmen
veya tamamen Genel Müdür yardımcıları-na ya da 1. Hukuk
Müşavirine devredebilir.
Bu maddenin uygulanmasına
ve miktarların tespitine ilişkin hususlar Meclisçe belirlenir.
B) a) 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun;
1) 36 ncı maddesinin ORTAK HÜKÜMLER
bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı bendine;
Diyanet İşleri Başkanlığı Müfettiş
Yardımcıları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Müfettiş Yardımcıları; Başbakanlık Uzman
Yardımcıları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Uzman Yardımcıları, Müfettişliğe ibaresinden
sonra gelmek üzere Vakıflar Müfettişliğine ve
Başbakanlık Uzmanlığına ibaresinden sonra
gelmek üzere Vakıf Uzmanlığına ibareleri,
2) 152 nci maddesinin II- Tazminatlar
bölümünün A- Özel Hizmet Tazminatı bendinin (g) alt bendine;
Sosyal Güvenlik Kurumu Baş Müfettişi, Müfettiş ve Müfettiş
Yardımcıları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Müfettişi ve Vakıf Müfettiş Yardımcıları;
(i) alt bendine; Kültür ve Turizm Uzmanları ibaresinden sonra
gelmek üzere Vakıf Uzmanları ibareleri,
3) Eki (I) sayılı ek gösterge
cetvelinin, (g) bendine Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişleri,
Sosyal Güvenlik Uzmanları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Müfettişleri; (h) bendine Kültür ve Turizm Uzmanları
ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf Uzmanları ibareleri,
4) Eki (IV) sayılı Makam
Tazminatı cetvelinin 8 inci sırasının (a) bendine
Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişleri ibaresinden sonra gelmek
üzere Vakıf Müfettişleri ibaresi,
eklenmiştir.
b) 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı
Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesinin birinci fıkrasına
devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında
bulunan taşınmaz ibaresinden sonra gelmek üzere malları
ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ile idare ve temsil ettiği
mazbut vakıflara ait taşınmaz ibaresi eklenmiştir.
c) 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı
Kamu İhale Kanununun;
1) 3 üncü maddesine (j) bendinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki (k) bendi,
k) Vakıf vakıf kültür varlıklarının
onarımları ve restorasyonları ile çevre düzenlemesine
ilişkin mal veya hizmet alımları,
2) Geçici 4 üncü maddesine
aşağıdaki fıkra,
Bu Kanunun 3 üncü maddesinin (k)
bendine ilişkin usul ve esaslar, Maliye Bakanlığı
ve Kamu İhale Kurumunun görüşleri alınarak Vakıflar
Genel Müdürlüğü tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle
belirlenir.
Eklenmiştir.
Yürürlükten kaldırılan
hükümler
Madde 80 5/6/1935 tarihli ve 2762
sayılı Vakıflar Kanunu, 27/6/1956 tarihli ve 6760 sayılı
Vakıflar Umum Müdürlüğü Vazife ve Teşkilatı Hakkında
Kanunun 16 ncı maddesi hariç diğer maddeleri, 20/4/1936 tarihli
ve 2950 sayılı Vakıf Malların Taksitle Satılması
ve Kiraya Verilmesi ve Satış Paralarının Kullanılması
ve Emaneten İdare Edilen Mülhak Vakıflardan İdare ve
Tahsil Masrafı Alınması Hakkında Kanun, 10/9/1957
tarihli ve 7044 sayılı Aslında Vakıf Olan Tarihi
ve Mimari Kıymeti Haiz Eski Eserlerin Vakıflar Umum Müdürlüğüne
Devrine Dair Kanun, yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükümet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ercenk.
TUNCAY ERCENK (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Vakıflar Yasa Tasarısı
üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarının
gerekçesinde, Avrupa Birliği sürecindeki ülkemizde,
şeffaflık, katılımcılığı öngören,
hesap verilebilirliği öngören, insan hak ve özgürlüklerini
esas alan bir vakıf yönetimini oluşturmak amacıyla bu
tasarının getirildiği yazılıyor. Bunun yanında,
vakıf hizmetlerinin daha düzenli, daha adil, daha verimli, daha
kaliteli bir duruma getirilmesi gerekçesiyle bu tasarının
getirildiği ibareleri yer alıyor. Sonuçta, karşımızda,
Avrupa Birliğinin istemiyle getirilen bir tasarıyı
görüyoruz.
Bu tasarının çok iyi incelendiğini,
getirip götüreceği konusundaki dengelerin çok iyi netleştirilerek
Meclisin önüne getirildiğini söylemek mümkün değildir diye
düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bu tasarının kanunlaşması durumunda üniter devlet
anlayışının, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti
kavramlarının, ilkelerinin nasıl bu Yasayla çeliştiğini,
inanıyorum ki, bu Yasanın uygulanması sırasında
yaşayarak göreceğiz. Biz, bu ilkelerin bu tasarıyla
çeliştiğini baştan beri söyleyegeldik ve söylemeye
devam edeceğiz.
Çıkarılması gereken
ne kadar yasa varsa çıkarıyoruz, ek protokolleri imzalıyoruz,
Annan Planını kabul ediyoruz, bütün Avrupa Birliğinin
dayatmalarına dönük istemleri, maalesef, kabul etmek durumunda
kalıyoruz; ama, sonuca baktığınız zaman,
İlerleme Raporuna baktığınız zaman sonuçta
büyük bir düş kırıklığı Türkiye Cumhuriyeti
devleti adına.
Avrupa Birliğine girme konusunda
eğer bir irade varsa bu irade bu şekilde tecelli etmez. Avrupa
Birliğine, evet efendimle sepet efendim diyerek girmek mümkün
değildir. Avrupa Birliğine dik durarak gireceksiniz, ulusal
onurunuzu ayakta tutarak gireceksiniz. Elbette, Avrupa Birliği
bir çağdaş proje, elbette buna girmek Türkiye Cumhuriyeti
devletinin bir çıkarı, doğrudur. Ama, buna girerken
ödünler vererek evet efendim diyerek, emredersiniz, bunu da yapalım
diyerek girmek, öyle sanıyorum ki, Türk ulusunun onurunu zedeleyen
bir davranış olarak düşünüyorum.
Şimdi, ödün verdikçe yenisini
istiyorlar. Annan Planını kabul edin, izolasyonları
kaldıracağız. dediler. Şimdi, izolasyonların
kaldırılmasını bir tarafa bırakın, tam
aksine, liman ve havaalanlarının Kıbrıs Rum gemilerine
ve uçaklarına açılmasını talep ediyorlar. Buna da
evet demek durumunda kalacağız. Kesinlikle bunu kabul
etmek, bu tasarının kabul edilmesi karşılığında
böyle bir baskıyı kabul etmek, öyle sanıyorum ki, ulusal
onurumuz açısından ciddi bir tehlike doğuracaktır.
301i kaldırın, soykırımı kabul edin. dayatmaları,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin kabul edeceği yaklaşımlar
ve davranışlar değildir diye düşünüyorum.
Eğer, Avrupa Birliğine girme sürecini iyi değerlendirebilirsek,
kendi ulusal çıkarlarımızı ön plana almak durumundayız.
Dik durarak, her şeye evet demeyerek ancak Avrupa Birliğine
girebilirsiniz.
Bakın, Avrupa Birliğine
Türkiye Cumhuriyeti devleti girmeden, ben, Şili örneğini
size örnek vermek istiyorum. Birkaç gün önce, Şiliyi izlemenizi
isterdim. Orada, Sayın Genel Başkanımız Deniz Baykalı
izlemenizi isterdim. Türkiye Cumhuriyeti tarafından,
başka hiçbir ülke tarafından tanınmayan KKTCnin bir
partisinin, Cumhuriyetçi Türk Partisinin, bugün Avrupa Birliği
çerçevesinde Sosyalist Enternasyonalin üyesi, danışman
üyesi olma noktasına geldiğini ve bunun, iradeyle, baskıyla,
herhangi bir olumsuz yapıyla değil, ikna ederek, onları
ikna ederek gerçekleştiğini görmüş olurdunuz. Bakın,
elimizde Cumhuriyet gazetesinin 8/11 tarihli Danışman
Üyeliğine Evet. İşte, Avrupa Birliğine böyle girilecek.
Burada, Sayın Baykalın katkısına çok teşekkür
ediyorum. Özellikle yürekten kutluyorum ve inanıyorum ki,
Hükûmet de, bu tür davranışlarla, ikna ederek, her şeye
evet demeyerek, bunun gerekliliğini ileri sürerek, Avrupa
Birliği yolunda daha önemli mesafe alır diye düşünüyorum.
Yine Hürriyet gazetesinde
KKTCnin Sosyalist Enternasyonel Zaferi diyor Hürriyet gazetesinde.
Bunlar önemli şeylerdir.
Bu Vakıflar Tasarısıyla
işte bunu çıkaralım, bu Yasayı çıkarın,
bu tasarıyı çıkarın diyerek önümüze geldikçe, maalesef,
Avrupa Birliğine girme konusunda da güçlüklerimiz ortaya
çıkıyor. Öyle sanıyorum ki, Avrupa Birliği konusundaki
en önemli engel, Hükûmetin kendi tutumudur, Hükûmetin, dışarıda,
Avrupada ülkenin imajının sarsılmasına neden olmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ercenk, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
TUNCAY ERCENK (Devamla) Bitiyor,
bitiyor Sayın Başkanım.
Buna çok dikkatlice bakmak lazımdır.
Eğer, siz, dokuz yaşında bir kız evlenebilir, dört
kadın alınabilir bir erkek tarafından diyorsanız,
elbette Avrupada bu imaj sorunu ciddi bir tehlikeye uğrayacaktır.
Eğer, İsmailağa Cemaati cinayetleri Avrupa basınında
yer alıyorsa, bikinili bayanlara saldırılıyorsa,
başı açık gezen birisi saldırıya uğruyorsa,
elbette imajınız sarsılacaktır ve bunlara prim veren
bir anlayış da Avrupa Birliğine girme sürecimizi olumsuz
yönde etkileyecektir.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) Nerede,
nerede?
AHMET YENİ (Samsun) Nerede
gördünüz?
TUNCAY ERCENK (Devamla) Bir dakika
dinle Ayhan, bir dakika dinle. Bunlar oluyor, bunları Avrupada
duyuyoruz.
Şimdi, vakıf üyelerine
öneride bulunacaksınız, aman bu vakıf mallarını
dikkatli kullan, yolsuzluk yapma, amacına aykırı kullanma
diyeceksiniz, ama ülkeyi yönetenler, maalesef, Kıbrıs pazarlığı
yapacak, Galataport pazarlığı yapacak, Seydişehir
satılacak, TÜPRAŞ satılacak
Peki, vakıf yöneticisine
yaptığınız uyarıyı biraz da Hükûmet olarak
kendinize yapsanız, biraz da bu konuda daha dikkatli davransanız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ercenk, bir
sonraki maddede devam edelim.
Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1239 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 78 inci maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan anlaşma
ve sözleşme değişikliği ibaresi anlaşma veya
sözleşme değişikliği olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Uygulamada ortaya çıkması
muhtemel ihtilafların önüne geçilmesi amacıyla işbu
değişiklik önerisi verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
79uncu maddeyi okutuyorum:
Değiştirilen hükümler
MADDE 79-
BAŞKAN Madde üzerinde iki
adet önerge vardır. Geliş sıralarına göre okutup,
aykırılık durumlarına göre işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 79 uncu maddesinin (b) fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Selami
Uzun Fahri Keskin Abdurrahman Anik
Sivas Eskişehir Bingöl
Faruk
Anbarcıoğlu Mücahit
Daloğlu Ömer
Özyılmaz
Bursa Erzurum Erzurum
Murat
Yılmazer
Kırıkkale
b) 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun;
1) 36 ncı maddesinin ORTAK HÜKÜMLER
bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı bendine;
Başbakanlık Uzman Yardımcıları ibaresinden
sonra gelmek üzere Vakıf Uzman Yardımcıları ve
Başbakanlık Uzmanlığına ibaresinden sonra
gelmek üzere Vakıf Uzmanlığına ibareleri,
2) 152 nci maddesinin II- Tazminatlar
bölümünün A- Özel Hizmet Tazminatı bendinin (i) alt bendine;
Kültür ve Turizm Uzmanları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Uzmanları ibaresi,
3) Eki (I) sayılı ek gösterge
cetvelinin, I- Genel İdare Hizmetleri Sınıfı bölümünün
(h) bendine Kültür ve Turizm Uzmanları ibaresinden sonra gelmek
üzere Vakıf Uzmanları ibaresi,
4) Eki (II) sayılı ek gösterge
cetvelinin 2- Yargı Kuruluşları, Bağlı ve
İlgili Kuruluşlar ile Yüksek Öğretim Kuruluşlarında
başlıklı bölümüne Teftiş ve Tetkik Kurulu
Başkanı ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıflar Genel
Müdürlüğü Rehberlik ve Teftiş Başkanı ibaresi,
5) Eki (IV) sayılı Makam
Tazminatı Cetvelinin 5 inci sırasının (e) bendinin
sonuna Vakıflar Genel Müdürlüğü Rehberlik ve Teftiş
Başkanı ibaresi,
eklenmiştir.
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1239 S.S. Vakıflar
Kanunu Tasarısının 79. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Küçükaşık Feridun
Baloğlu İzzet
Çetin
Bursa Antalya Kocaeli
Muharrem
Kılıç Feridun
Ayvazoğlu Yüksel
Çorbacıoğlu
Malatya Çorum Artvin
M.Nuri
Saygun
Tekirdağ
Madde 79-
A) a) 657 sayılı Devlet memurları
Kanununun;
1) 36 ncı maddesinin ORTAK HÜKÜMLER
bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı bendine;
Diyanet İşleri Başkanlığı Müfettiş
Yardımcıları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Müfettiş Yardımcıları; Başbakanlık Uzman
Yardımcıları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Uzman Yardımcıları; Müfettişliğe ibaresinden
sonra gelmek üzere Vakıflar Müfettişliğine ve
Başbakanlık Uzmanlığına ibaresinden sonra
gelmek üzere Vakıf Uzmanlığına ibareleri,
2) 152 nci maddesinin II-Tazminatlar
bölümünün A-Özel Hizmet Tazminatı bendinin (g) alt bendine;
Sosyal Güvenlik Kurumu Baş Müfettişi, Müfettiş ve Müfettiş
Yardımcıları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Müfettişi ve Vakıf Müfettişleri Yardımcıları;
(i) alt bendine; Kültür ve Turizm Uzmanları ibaresinden sonra
gelmek üzere Vakıf Uzmanları ibareleri,
3) Eki (I) sayılı ek gösterge
cetvelinin, (g) bendine Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişleri,
Sosyal Güvenlik Uzmanları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Müfettişleri; (h) bendine Kültür ve Turizm Uzmanları
ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf Uzmanları ibareleri,
4) Eki (IV) sayılı Makam
Tazminatı cetvelinin 8 inci sırasının (a) bendine
Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişleri ibaresinden sonra gelmek
üzere Vakıf Müfettişleri ibaresi,
eklenmiştir.
b) 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı
Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesinin birinci fıkrasına
devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında
bulunan taşınmaz ibaresinden sonra gelmek üzere malları
ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ile idare ve temsil ettiği
mazbut vakıflara ait taşınmaz ibaresi eklenmiştir.
C) 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı
Kamu İhale Kanununun;
1) 3 üncü maddesine (j) bendinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki (k) bendi,
k) Vakıf vakıf kültür varlıklarının
onarımları ve restorasyonları ile çevre düzenlemesine
ilişkin mal veya hizmet alımları,
2) Geçici 4 üncü maddesine aşağıdaki
fıkra,
Bu Kanunun 3 üncü maddesinin (k)
bendine ilişkin usul ve esaslar, Maliye Bakanlığı
ve Kamu İhale Kurumunun görüşleri alınarak Vakıflar
Genel Müdürlüğü tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle
belirlenir.
Eklenmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Çorbacıoğlu,
buyurun.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Artvin)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan Vakıflar
Kanunu Tasarısının 79uncu maddesiyle ilgili olarak
verilen önerge üzerinde konuşmak üzere söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, uzun
bir maraton oldu Vakıflar Kanunu. Uzun bir maraton olmasının
sorumluluğu, öncelikle İktidar Partisindedir. Bizler
de, ülkenin ihtiyaçları olan, ülkenin doğrularına
hizmet edecek olan yasaları bu Meclisten çıkarmak için elimizden
geldiğince yardımcı oluyoruz, ancak sorun olduğunda,
problem olduğunda, doğal olarak, muhalefet olarak görevimizi
yapmaya çalışıyoruz.
Şimdi, görüyorum, Vakıflar
Kanunu görüşmesi sırasında verdiğimiz önergeler
ve yaptığımız konuşmaların siyasi etikle
bağdaşmadığı veya milletvekili göreviyle
bağdaşmadığı veya İç Tüzükte her ne kadar
böyle bir hak var ise de bunu kullanmanın çok doğru olmadığı
yönünde, halkımızın ihtiyaçları var, Meclisi de
çok yormayalım, vaktini almayalım diye, bizleri suçlar
bir havadasınız.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
biz bu hakkımızı, elimizde bulunan, hepimizin de bildiği
üzere Türkiye Büyük Millet Meclisinin İç Tüzüğüne dayanarak,
87nci maddesine dayanarak ve hatta 91inci maddesinin bir kısmına
dayanarak kullanıyoruz. Bunlar bizim yasal hakkımızdır,
ancak bir hakkın kötüye kullanılması iddiasıyla
karşı karşıyayız.
O zaman ben de size şunu sormak
isterim. İç Tüzükün 91inci maddesi temel yasaların görüşülme
usulüne ilişkindir. Ben de size soruyorum: Bizim yaptığımız
çok da etiğe uymuyor da, sizin yaptığınız ne kadar
uyuyor? Yani, burada, Vakıflar Yasasının 91inci maddeye
göre görüşülmesi gereken bir temel yasa olduğunu vicdanen
söyleyebilecek bir arkadaşımız var mı? Soruyorum,
varsa
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul)
Var.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Devamla)
Var mı diyorsunuz Sayın Grup Başkanvekilim? Yani, hukukçu
değilsiniz sanıyorum, o nedenle var diyorsunuz. Vakıflar
Yasasına temel yasa diyebilecek bir hukukçuyu, ben, hukuk fakültesinin
sınavından veya birinci sınıftan bile ikinci
sınıfa geçirmem.
Ha, bunu niye söylüyorum.
Eğer siz bizi zorlarsanız, siz İç Tüzükten kaynaklanan
bu haklarımızı kullanıyoruz derseniz, biz de kullanırız.
Yani, siz üzüm yemeyip bağcıyı dövecekseniz biz de üzüm
yemeyiz, biz de bağcıyı döveriz. Yani, muhalefet olmak
sizin her dediğinize, her usulünüze uymak demek değil ki
ve bu yasa ile ilgili çok önemli problemler var değerli milletvekilleri.
79uncu maddeye geldik. Bölümler
arasındaki konuşmalar, 79 tane konuşma, toplarsanız
80in üzerinde konuşma yapıldı. Burada bir şeyleri
belki üç, beş, on kere söyledik, ama şuna inanın: Cumhuriyet
Halk Partisi sözcüleri bu söylediklerine inanarak bu kürsüye geliyorlar.
Bu yasanın çıkmasını engellemek için geliyoruz,
evet, ama inandığımız gerekçelerle ve bunun ne kadar
önemli olduğunu
Tabii, önünüzde yasa tasarısı var
mı bilmiyorum. Bir de, temel yasanın görüşülmesinin
usulünü biliyorsunuz, maddeler okunmuyor buradan, maddeleri de
bilmiyorsunuz. Yani, birkaç milletvekili dışında maddeleri
de bilmiyorsunuz, çünkü okunmuyor, sadece önergeler okunuyor.
Şimdi ben size soruyorum: Gelen
tasarı ile Komisyondan çıkan tasarı arasında kaç
maddede değişiklik var biliyor musunuz? Çok ilginç. Yani,
o kadar araştırılmış ve Sayın Bakanın
dediğine göre 2003 yılından beri hazırlıkları
yapılarak gelen tasarının üzerinde tam 52 tane maddede
değişiklik yapılmış ve bu değişiklikler,
bazen madde kaldırmak şeklinde, bazen yeni madde oluşturmak
şeklinde, bazen usule ilişkin çok önemsiz sayılabilecek,
ama bazen de çok önemli değişiklikler ve yapılan bu değişikliklerin
arkasında o sizin engellemeye çalışıyor dediğiniz
Cumhuriyet Halk Partisinin görüşleri var bu değişikliklerde.
Biz, bir kısmını bu tasarının içerisine Komisyon
çalışmaları sırasında koyduk, ama ne kadar düzenlerseniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çorbacıoğlu,
buyurun, konuşmanızı tamamlayınız efendim.
YÜKSEL ÇORBACOĞLU (Devamla)
Bu konuda ne kadar düzeltme yapmaya çalışırsanız
çalışın, toplamda baktığınızda, Vakıflar
Yasası
Bunun ileride kokusu çıkacak, belki şimdi farkında
değil bazı arkadaşlarımız. Vakıflar Yasası,
Türkiye Cumhuriyetinin vakıf sistemine de, Türkiye Cumhuriyetinin
çıkarlarına da, halkımızın çıkarlarına
da aykırı olan bir yasadır. Bu, zamanla ortaya çıkacak.
Hatta, bu görüşmeler sırasında, tabii, bizim verdiğimiz
önergelerin hiçbiri kabul edilmedi. O 52 tane değişikliğin
yanında bir de İktidar Partisinin verdiği değişiklik
önergeleri vardı, onlar da kabul edildi. Yani, şunu söylemek
istiyorum: Bu Vakıflar Yasası böyle çıkıp bitmeyecek,
daha çok tartışılacak. Çünkü, yaratacağı
problemler, yaratacağı sosyal problemler, ne olduğu
bilinmeyen, arkasından gelecek olan problemler, sanıyorum,
önümüzdeki dönem, bir Cumhuriyet Halk Partisi İktidarında
Vakıflar Yasasının yeniden ele alınmasına
yol açacaktır.
Bu vesileyle hepinize saygı
ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Çorbacıoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 79 uncu maddesinin (B) fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Selami
Uzun (Sivas) ve arkadaşları
b) 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun;
1) 36 ncı maddesinin ORTAK HÜKÜMLER
bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı bendine;
Başbakanlık Uzman Yardımcıları ibaresinden
sonra gelmek üzere Vakıf Uzman Yardımcıları ve
Başbakanlık Uzmanlığına ibaresinden sonra
gelmek üzere Vakıf Uzmanlığına ibareleri,
2) 152 nci maddesinin II- Tazminatlar
bölümünün A- Özel Hizmet Tazminatı bendinin (i) alt bendine;
Kültür ve Turizm Uzmanları ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıf
Uzmanları ibaresi,
3) Eki (I) sayılı ek gösterge
cetvelinin, I- Genel İdare Hizmetleri Sınıfı bölümünün
(h) bendine Kültür ve Turizm Uzmanları ibaresinden sonra gelmek
üzere Vakıf Uzmanları ibaresi,
4) Eki (II) sayılı ek gösterge
cetvelinin 2- Yargı Kuruluşları, Bağlı ve
İlgili Kuruluşlar ile Yüksek Öğretim Kuruluşlarında
başlıklı bölümüne Teftiş ve Tetkik Kurulu
Başkanı ibaresinden sonra gelmek üzere Vakıflar Genel
Müdürlüğü Rehberlik ve Teftiş Başkanı ibaresi,
5) Eki (IV) sayılı Makam
Tazminatı Cetvelinin 5 inci sırasının (e) bendinin
sonuna Vakıflar Genel Müdürlüğü Rehberlik ve Teftiş
Başkanı ibaresi,
eklenmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tosun.
Süreniz beş dakika.
RESUL TOSUN (Tokat) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; CHPli arkadaşların konuştukları
her hususa inanıp inanmadıkları, tabii kendilerinin
bileceği bir iş, ama Yüksel kardeşimin son söylediği
cümleye inanmadığından eminim, bir dahaki dönemde iktidar
olup da bu Yasayı tekrar değerlendireceğine dair
şeyi inanarak söylemediğine inanıyorum Yüksel
Beyin. Temenni, gayet yerinde bir temenni.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Artvin)
Ben inanmadığım şeyleri söylemem.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yüksel
inanmadığını söylemez.
RESUL TOSUN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, ayrıca bir düzeltmeyle konuşmama başlamak
istiyorum ve kısa bir tarihî bilgi verdikten sonra konuşmamı
uzatmadan tamamlayacağım.
Geçen hafta yaptığım
buradaki konuşmada, ne Türk Hükûmetinin, Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmetinin ne de Osmanlı hükûmetlerinin Sevr Anlaşmasını
imzalamadığını söylemiştim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Osmanlı
imzalamadı mı? Rıza Tevfik nereye imza attı,
Rıza Tevfik?
RESUL TOSUN (Devamla) Orhan Eraslan
Beyefendi geldi ve İmzalandı, ama yürürlüğe girmedi
diye benim yanlış bir bilgi verdiğimi zannederek düzeltme
yaptı. Ben tekrar ediyorum. Sevr Muahedesi 10 Ağustos 1920de
433 madde olarak, Türk-Osmanlı murahhası Halil Paşa tarafından
imzalanmıştır, ama benim konuşmamda hükûmetler imzalamamıştır.
dedim.
TUNCAY ERCENK (Antalya) Çevir,
kaz yanmasın.
RESUL TOSUN (Devamla) Çünkü, yürürlüğe
girebilmesi için Muahedenin son maddesi şunu içeriyor: Anlaşma
her devlet için bu devletin onama belgesinin sunulma tarihinde
Yani,
hükûmetler onaylayacak, teati edilecek, ondan sonra yürürlüğe
girecek. Dolayısıyla, ben ne söylediğimin farkındayım.
Sevr Anlaşmasını ne Osmanlı Hükûmeti ne de Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti onaylamamıştır, yürürlüğe
girmemiştir, Sevr edebiyatı doğru değildir.
Değerli arkadaşlar
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sevr
edebiyatı ne demek ya?
RESUL TOSUN (Devamla) Bu sadece
sizin için geçerli değil Sayın Anadol, bu herkes için geçerli
bir şey.
Şimdi, bazı arkadaşlarımız,
zannediyorum, bazı kelimeleri, doğru olduğunu zannederek,
gerçeğini okumadan, gerçeğine vâkıf olmadan telaffuz
ediyorlar ve o yüzden hata ediyorlar.
Şimdi, bu yasa boyunca biz sürekli
azınlıklar hususunda Lozan Anlaşmasına gönderme
yaptık. Şimdi, Lozan Anlaşması, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin kurucu anlaşmasıdır. Beş bölümden oluşur.
Birinci Bölümde üç ayrı kesim vardır. Bu üç ayrı kesimin
üçüncü kesimi, 37nci ile 45inci maddeleri azınlıklarla ilgilidir.
Bütün arkadaşlara tavsiye ediyorum. Lütfen, en azından
şu kanunu görüşürken, 37 ile 45inci maddeleri bir defa olsun
bir okuyuverin. Zannediyorum, Ankara Ticaret Odası, hepinizin
odasına, Mondros, Sevr ve Lozanın bugünkü Türkçeyle, anlaşılabilir
bir şekilde, sadeleştirilmiş olarak kitaplarını
gönderdi.
AHMET ERSİN (İzmir) Okuduk,
okuduk.
RESUL TOSUN (Devamla) Şimdi,
değerli arkadaşlar, Lozan, kurucu anlaşmamız ve
uluslararası bir anlaşma. Uluslararası anlaşmalar
da, hepinizin bildiği gibi, Anayasanın 90ıncı
maddesinin son bendine göre, Anayasa Mahkemesine, Anayasaya aykırılık
iddiasıyla dahi dava açılamayacak mahiyettedir, yani
Anayasanın da üzerindedir. Biz bunu yazmamış olsaydık
Anayasamıza, Lozan yine öyle olacaktı. Çünkü, Lozanın
özellikle bu azınlıklar bölümündeki 37nci maddesi diyor
ki
Bakınız, yani Anayasada olmasa dahi
Lozan: Türkiye,
38den 44e kadar olan maddelerde açıklanan hükümlerin temel yasalar
olarak tanınmasını ve dikkat buyurun- hiçbir yasa,
hiçbir tüzük ve hiçbir resmî işlemin bu hükümlere zıt ve karşı
olmamasını ve hiçbir yasa, hiçbir tüzük ve hiçbir resmî
işlemin sözü edilen hükümlerden üstün olmamasını yükümlenir.
Biz Anayasamıza yazmasak dahi Anayasanın fevkinde kabul
edilen bu sözleşmeye göre, biz, 37 ile 45inci, yani azınlıklarla
ilgili maddelerde zaten bu Lozanı esas almak durumundayız.
Yasanın eksikleri, fazlaları
olabilir. Ben yasayı okuyan, inceleyen, anlamadığım
yerlerini soran, tetkik eden bir arkadaşınızım ve
yasanın genel olarak iyi bir yasa olduğuna inanıyorum.
Burada, bir de biz bu yasada, hem 2nci maddede hem 5inci maddede, bazı
maddelerde özellikle bir de mütekabiliyet esası getirdik koyduk.
Aslında, biz bu mütekabiliyet esasını bu yasaya koymasak
dahi, Lozanın yine 37-45 arasındaki maddeleri, özellikle
42nci maddesi, vakıfları bizzat zikrederek mütekabiliyet
esasını zaten getiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tosun, ek
bir dakikalık süre veriyorum, lütfen konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
RESUL TOSUN (Devamla) Bakınız,
42nci maddenin üçüncü bendinde Azınlıkların bugün Türkiyede
var olan vakıflarına, dinsel ve hayırsal her türlü kolaylık
gösterilecek ve Türk Hükûmeti yeni dinsel ve hayırsal kuruluşların
çalışması için benzeri diğer özel kuruluşlara
sağlanmış olan kolaylıkların hiçbirini esirgemeyecektir
diyor.
Bir de
Tek cümleyle konuşmamı
tamamlıyorum, cemaat vakıflarıyla ilgili bir düzeltmeyi
ek 7nci maddedeki konuşmamda devam ettireceğim.
Şimdi, değerli arkadaşlar, buraya
gelen arkadaşlarımızın birçoğu bizi hep Yunanistanla
mukayese etti, mütekabiliyet esasından bahsetti, ama yine bu
arkadaşlarımız ya Lozanı iyi anlamadılar ya
da anlamak istemediler yahut da hiç okumadılar.
Şimdi, Lozanın 45inci
maddesi, Yunanistandaki azınlıklar ile Türkiyedeki
azınlıkların mütekabiliyet esasını belirliyor,
ama üzülerek görüyoruz ki, 37nci ile 45inci maddelerdeki azınlıklar
maddesi yazılırken, Türk murahhasları, burada, Türkiyeyi
galip bir hükûmet gibi değerlendirememişler. Bakın ne
diyor burada, yükümlülüğü Türkiyeye getiriyor, yani Yunanistan
oradaki Türklere şu hakkı verirse, ben de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tosun, teşekkür
ediyorum.
RESUL TOSUN (Devamla) Tamamlıyorum,
tamamlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hayır, tamamladınız
zaten, tamam.
RESUL TOSUN (Devamla) Tamamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Tosun, lütfen
RESUL TOSUN (Devamla) Bir cümle,
lütfen Sayın Başkanım, bir cümle
BAŞKAN Ama, şu ana kadar,
bak, sadece bir arkadaşa verdim.
RESUL TOSUN (Devamla) Bir cümle
BAŞKAN Buyurun, bir cümleyi
bekliyorum.
RESUL TOSUN (Devamla) Bir cümle,
evet
Şimdi, 45inci madde diyor ki:
Türkiyenin Müslüman olmayan azınlıklarına tanınan
hukuk, Yunanistan tarafından da kendi ülkesinde bulunan Müslüman
azınlıklar için de tanınmıştır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Tamam
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Tosun.
RESUL TOSUN (Devamla) Yani, sen
Türkiyede azınlıklara ne verirsen, Yunanistan onu verecek
diyor.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Tosun. Teşekkür ediyorum.
ORHAN ERASLAN (Niğde)
Doğrusu bu!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Daha
ne diyecek?
ORHAN ERASLAN (Niğde) Ne var
bunda? Siz anlamamışsınız.
RESUL TOSUN (Devamla) Okuduğumuz
var sadece. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ORHAN ERASLAN (Niğde)
Şimdi cevap alacaksınız.
BAŞKAN Evet
Arkadaşlar,
kendi aranızda müzakere edersiniz. Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
80inci maddeyi okutuyorum:
Yürürlükten kaldırılan
hükümler
MADDE 80-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır; önergeyi okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1239 S.S. Vakıflar
Kanunu Tasarısının 80. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.Nuri
Saygun İzzet
Çetin Yüksel Çorbacıoğlu
Tekirdağ Kocaeli Artvin
Feridun
Ayvazoğlu Feridun
Baloğlu Mehmet
Küçükaşık
Çorum Antalya Bursa
Orhan
Eraslan Muharrem
Kılıç
Niğde Malatya
Madde 80-
a) 5/6/1935 tarihli ve 2762 sayılı
Vakıflar Kanunu, 27/6/1956 tarihli ve 6760 sayılı Vakıflar
Umum Müdürlüğü Vazife ve Teşkilatı Hakkında Kanunun
16 ncı maddesi hariç diğer maddeleri, 20/4/1936 tarihli ve
2950 sayılı Vakıf Malların Taksitle Satılması
ve Kiraya Verilmesi ve Satış Paralarının Kullanılması
ve Emaneten İdare Edilen Mülhak Vakıflardan İdare ve
Tahsil Masrafı Alınması Hakkında Kanun, 10/9/1957
tarihli ve 7044 sayılı Aslında Vakıf Olan Tarihi
ve Mimari Kıymeti Haiz Eski Eserlerin Vakıflar Umum Müdürlüğüne
Devrine Dair Kanun, 22/2/1926 tarihli ve 748 sayılı Emvalı
Milliye ve Metrukeden veya Mazbut Vakıflardan, Bazı Müessesat
ile Belediyelere Satılabilecek Arazi ve Arsalar Hakkında
Kanun, 1/7/1953 tarihli ve 6092 sayılı Vakıf Zeytinlik,
İncirlik, Fındıklık, Narenciye ve Meyvalıkların
Satış Şekli Hakkında Kanun, 8/6/1984 tarihli ve 227
sayılı Vakıflar Genel Müdürlüğünün Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve bu kanunların
ek ve değişiklikleri yürürlükten kaldırılmıştır.
23/02/1995 tarihli ve 547 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 20 nci maddesinde ve 27/06/1989 tarihli
ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 3 üncü maddesinin
birinci fıkrasında yer alan Vakıflar Genel Müdürlüğü
ibareleri madde metinlerinden çıkarılmıştır.
b) Genel Müdürlük teşkilatı,
bu Kanun esaslarına göre yeniden düzenleninceye kadar bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte uygulanmakta olan mevcut kadroların
kullanımına devam olunur.
Bu Kanunla yapılan düzenleme
sonucu kadro ve görev unvanları değişmeyenler yeni
kadrolarına atanmış sayılırlar.
Bu Kanuna göre kadro ve görev unvanları
değişen yahut kaldırılan personel, en geç altı
ay içinde derece ve kademelerine uygun olmak kaydıyla Genel
Müdürlükte ihtiyaç duyulan diğer kadrolara atanırlar.
Bunlar, yeni bir kadroya atanıncaya kadar, eski kadrolarına
ait aylık, ek gösterge ve her türlü zam ve tazminatlar ile diğer
mali haklarını almaya devam ederler. Söz konusu personelin
atandıkları yeni kadroların aylık, ek gösterge,
ikramiye (bir aya isabet eden tutar), her türlü zam ve tazminatlar ile
diğer mali hakları toplamının net tutarı, eski
kadrolarına bağlı olarak en son ayda almakta oldukları
aylık, ek gösterge, ikramiye (bir aya isabet eden tutar), her türlü
zam ve tazminatlar ile diğer mali hakları toplamı net
tutarından az olması halinde, aradaki fark atandıkları
kadroda kaldıkları sürece herhangi bir vergi ve kesintiye
tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödenir.
Ayrıca, Genel Müdürlükte 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak çalışanlar,
bu Kanunun 69 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (b),
(c) ve (e) bentlerindeki şartlar aranmaksızın, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde
başvurmaları halinde, Genel Müdürlük tarafından
açılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar.
Bu Kanunun ilgili maddelerinde
düzenlenmesi öngörülen tüzük ve yönetmelikler en geç bir yıl
içinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulur.
Bu tüzük ve yönetmelikler çıkarılıncaya kadar mevcut
düzenlemelerin bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin
uygulanmasına devam olunur.
Bu Kanunda öngörülen tüzük ve yönetmelikler
yürürlüğe girinceye kadar ve öngörülen birimler yeniden kuruluncaya
kadar değişen veya yeniden kurulan birimlere verilen görevler
daha önce bu görevleri yapmakta olan birimler tarafından yapılmaya
devam olunur.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkanım,
katılmıyoruz. Zaten, maddenin başlığı
Yürürlükten kaldırılan hükümler. Burada düzenleme yapmışlar.
Takdirinize sunuyorum.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Çorbacıoğlu,
buyurun.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Artvin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, biraz
önce, Adalet ve Kalkınma Partisi adına konuşma yapan
Sayın Tokat Milletvekilimiz Resul Tosun, son söylediğim
sözü inanarak söylemediğimi iddia etmiştir. Ben hayatımda
bugüne kadar inanmadığım hiçbir şeyi söylemedim,
arkasında da durmadım. Bu, hem inandığım hem temenni
ettiğim hem de amaç ettiğim bir hedeftir. Bunu, zamanla,
Türk halkının takdiriyle, hep beraber göreceğiz önümüzdeki
seçimlerde. Umarım, en erken seçimlerde olur, en erken tarihte
olur.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
Sayın Tosun, Niğde Milletvekilimiz Sayın Orhan Eraslanın
iddialarıyla ilgili cevap verdi. Ben, o ayrıntıya girmek
istemiyorum. Sanıyorum, Eraslan cevap verecek.
ORHAN ERASLAN (Niğde) Vereceğim,
öğrenecekler.
RESUL TOSUN (Tokat) Dinleriz.
ORHAN ERASLAN (Niğde) Öğreneceksiniz.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Devamla)
Lozan konusunda ben ayrıntıya girmek istemiyorum, ama
verecek cevabımız var, onun bilinmesini söylemek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Vakıflar
Yasası, Lozanla ilişkisini, sadece vakıfların
azınlıklar bölümüyle ilgilendirir. Azınlık vakıfları,
yani Türkiyede Lozana göre azınlık sayılan cemaatlerin
vakıfları, tüm vakıf camiası içerisinde çok küçük
bir bölümdür. Bunun yanında yerli vakıflar da var, yabancı
vakıflar da var, yabancıların ortak olduğu veya
yönetici olabileceği vakıflar da var. Yani, Lozan bu konunun
bir bölümü. Diğer bölümüne nasıl cevap vereceksiniz? Hani,
Sayın Tosun Lozan bu konuda bütün problemi çözüyor. Yani, siz,
burada kanun da yapsanız, anlaşmanın üzerinde olamayacağı
için, bir problem yok. diyor. Tamam, azınlık vakıfları
açısından bu böyle de, diğer mevzuat açısından
nedir? Yani, bu Vakıflar Yasasında sadece azınlık
vakıfları problem değil. Bu Vakıflar Yasasında,
vakıfların şube ve temsilcilik açmaları problem.
Biz bunu komisyon tartışmaları sırasında değerlendirirken,
çok iyi hatırlıyorum, Sayın Vakıflar Genel Müdürümüz
Şu anda da bizim iznimizle şube ve temsilcilik açılabiliyor,
ama, bunu yasal hale getirelim. Burada bir problem yok. Eğer sizin
izniniz ve sizin denetiminizle olacaksa, neden yasal bir hak haline
getirip de, sizin o anlamda, şube ve temsilcilik açma yönündeki
denetiminizi ortadan kaldırıyorsunuz? Yarın öbür
gün o konuda ne yapabileceksiniz? Karşınıza yasal
hakkımdır diyebilen bir yabancı vakıf, gelip, istediği
gibi şube, temsilcilik açarsa veya herhangi bir azınlık
vakfı bu çalışmaları yaparsa ne yapabileceksiniz?
Ticaret yapma serbestisi getirildi vakıflara. Bu, problem değil
mi? Bunu zamanla yaşayacağız. Her türlü bağışı
yapabilme konusunda, hiçbir denetim olmadan, istenen vakfa isteyen
kişi, yerli-yabancı, bağış yapabilecek. Bu,
problem değil mi?
Peki, bir de, bu Vakıflar Yasasında,
yani temel yasa filan değil, bir vakıflar konusunu, Medeni
Kanunun bir bölümünü oluşturan vakıflar konusunu düzenliyoruz,
ama, temel yasalardaki kuralları ortadan kaldırıyoruz
vakıfların çalışması açısından,
İmar Yasasına istisna getiriyoruz. Yani böyle bir şey
olur mu? Sizin temel yasanız bu, İmar Yasası, buna istisna
getiriyorsunuz vakıflar açısından. İcra İflas
Yasamız var, temel yasadır, buna da istisna getiriyorsunuz.
Şimdi bunu niye söylüyorum? Bu bir problem. Bir hukuk devletinde,
temel yasalardaki temel kuralı ortadan kaldıracak
şekilde istisna getirebilmeniz için çok önemli ihtiyacınız
veya gerekçeniz olmalı, ama, baktığımızda,
bu kadar küçük bir bölüm için, vakıflar için böylesine düzenleme
yapmayı çok da iyi niyetli saymıyorum, iyi niyetli olmadığını
görüyorum.
Değerli arkadaşlar, yani,
bizler görevimizi yapmaya çalışıyoruz, ama, ne derece
başarılıyız, başarısızız; bu,
zamanla görünecektir. Yalnız, bu vesileyle, ben bir konuyu sizlerle
paylaşmak istiyorum. Çok üzüldüğüm bir konu. Bu, hem milletvekillerinin
hem de milletvekillerinin üye olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisinin
manevi şahsiyetini de direkt ilgilendiren bir konu. Bu konudaki
görüşlerimi de sizle paylaşıp, bu şekilde sözlerimi
bitirmek istiyorum. Çok talihsiz bir konuşma
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Çorbacıoğlu, konuşmanızı tamamlayınız.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Devamla)
Sayın Başbakanımızın, ne yazık ki, yani,
bu talihsiz konuşmalarını sık sık yaşadık.
Toplumumuzun her kesimi Başbakanımızdan zılgıt
yedi diyelim, nasibini aldı ve milletvekilleri de aldı;
hatta, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerine söylenen bu söz,
bütün sizleri de, bütün Meclisi ilgilendiriyor. O söz şu,
4/11/2006 tarihinde bir toplantıda -televizyondan ben kulağımla
dinledim- CHP milletvekillerini kastediyor: Erken seçim dediler
ya. Geçen gün arkadaşlarımızdan bazılarına
Meclis kulislerinde ne diyorlar biliyor musunuz: Sakın erken
seçime gitmeyin. Niye? Çok borçlandık. Aday olmayabiliriz.
Bu borçları ödememiz lazım. Ondan sonra Genel Kurul Salonunda
başlıyorlar erken seçim isteriz diye bağırmaya.
Zihniyet budur; içeride o, dışarıda bu. Yani, bunu
herkes söyleyebilir arkadaşlar. Ama, bir başbakanın
söylemesi benim için züldür ve o züllü, ne yazık ki, taşımaya
çalışıyorum, ama, taşıyamıyorum. Bu kadar
kolay, milletvekilleri, eleştirilemez, bu kadar -ağır
hakaret sayıyorum bunu- hakaret edilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Devamla)
Ve ben bu sözleri Sayın Başbakana iade ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
III.
- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir
grup milletvekili ayağa kalktı)
ORHAN ERASLAN (Niğde) Yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
maddenin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır.
Şimdi bu yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımı
tespit ediyorum: Sayın Yücesan, Sayın Üstün, Sayın Eraslan,
Sayın Anadol, Sayın Çorbacıoğlu, Sayın Kaya,
Sayın Sağ, Sayın Işık, Sayın Diren, Sayın
Arz, Sayın Çakır, Sayın Akıncı, Sayın Özkan,
Sayın Özyurt, Sayın Ayvazoğlu, Sayın Araslı,
Sayın Parlakyiğit, Sayın Gazalcı, Sayın Ercenk,
Sayın Altınorak, Sayın Akyüz, Sayın Oksal, Sayın
Yazar.
Yoklama için beş dakika süre
veriyorum. Adlarını okuduğum sayın üyelerin elektronik
cihaza girmemelerini kendilerinden rica ediyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
V.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Adalet Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı:
1239) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1i okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 1-
BAŞKAN Madde üzerinde iki
adet önerge vardır; geliş sıralarına göre okutup
aykırılık durumlarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının geçici 1 inci maddesinin son fıkrasının
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Selami
Uzun Fahri Keskin
Faruk Anbarcıoğlu
Sivas Eskişehir Bursa
Murat
Yılmazer Abdurrahman
Anik
Kırıkkale Bingöl
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1239 S.S. Vakıflar
Kanunu Tasarısının geçici 1. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Nuri Saygun Mehmet Küçükaşık Feridun Baloğlu
Tekirdağ Bursa Antalya
Muharrem
Kılıç Feridun
Ayvazoğlu Yüksel
Çorbacıoğlu
Malatya Çorum Artvin
Yılmaz
Kaya
İzmir
Geçici Madde 1-
a) Genel Müdürlük teşkilatı,
bu Kanun esaslarına göre yeniden düzenleninceye kadar bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte uygulanmakta olan mevcut kadroların
kullanımına devam olunur.
Bu Kanunla yapılan düzenleme
sonucu kadro ve görev unvanları değişmeyenler yeni
kadrolarına atanmış sayılırlar.
Bu Kanuna göre kadro ve görev unvanları
değişen yahut kaldırılan personel, en geç altı
ay içinde derece ve kademelerine uygun olmak kaydıyla Genel
Müdürlükte ihtiyaç duyulan diğer kadrolara atanırlar.
Bunlar, yeni bir kadroya atanıncaya kadar, eski kadrolarına
ait aylık, ek gösterge ve her türlü zam ve tazminatlar ile diğer
mali haklarını almaya devam ederler. Söz konusu personelin
atandıkları yeni kadroların aylık, ek gösterge,
ikramiye (bir aya isabet eden tutar), her türlü zam ve tazminatlar ile
diğer mali hakları toplamının net tutarı, eski
kadrolarına bağlı olarak en son ayda almakta oldukları
aylık, ek gösterge, ikramiye (bir aya isabet eden tutar), her türlü
zam ve tazminatlar ile diğer mali hakları toplamı net
tutarından az olması halinde, aradaki fark atandıkları
kadroda kaldıkları sürece herhangi bir vergi ve kesintiye
tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödenir.
Ayrıca, Genel Müdürlükte 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak çalışanlar,
bu Kanunun 69 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (b),
(c) ve (e) bentlerindeki şartlar aranmaksızın, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde
başvurmaları halinde, Genel Müdürlük tarafından
açılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar.
b) Bu Kanunun ilgili maddelerinde
düzenlenmesi öngörülen tüzük ve yönetmelikler en geç bir yıl
içinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulur.
Bu tüzük ve yönetmelikler çıkarılıncaya kadar mevcut
düzenlemelerin bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin
uygulanmasına devam olunur.
Bu Kanunda öngörülen tüzük ve yönetmelikler
yürürlüğe girinceye kadar ve öngörülen birimler yeniden kuruluncaya
kadar değişen veya yeniden kurulan birimlere verilen görevler
daha önce bu görevleri yapmakta olan birimler tarafından yapılmaya
devam olunur.
Genel Müdürlüğün taşra
teşkilatı, bu Kanunun ve bu Kanuna göre çıkarılacak
tüzük ve yönetmelik esaslarına göre yeniden düzenleninceye
kadar görev ve hizmetleri mevcut taşra teşkilatı tarafından
yürütülmeye devam olunur.
Vakıf şerhleri ile ilgili
devam etmekte olan davalarda; diğer kanunlarda yer alan zamanaşımına
ilişkin hükümler bu Kanun açısından uygulanmaz.
Mülhak vakıfların vakfiyelerinde;
intifa hakları hayır şartlarından fazla olanlar,
ilgililerinin istekleri halinde, Meclis kararı alınarak,
mahkemesince, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 372 nci
maddesinde belirtilen aile vakfına dönüştürülür.
4046 sayılı Özelleştirme
Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun uyarınca Vakıflar Genel Müdürlüğüne tahsis
edilmiş olan kadroların kullanılmasına devam edilir.
Sağlık Bakanlığı
kadrolarında bulunarak Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba
Hastanesinde çalışırken Genel Müdürlük kadrolarına
nakledilen personelin, 6/1/2005 tarihli ve 5283 sayılı Kanunun
5 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan hükümlerden
yararlandırılmasına devam olunur.
Genel Müdürlüğe bağlı
olarak faaliyette bulunan Ayvalık Vakıf Zeytinlikleri,
Vakıf Memba Suları ve Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba
Hastanesi işletmeleri; faaliyetlerini döner sermaye işletmesi
olarak yürütmeye devam ederler.
Bu Kanun Türkiyenin Avrupa Birliğine
tam üye olmasından sonra yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Kaya, buyurun.
YILMAZ KAYA (İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
biraz önce yine geçici madde 1 diye okunan, anons edilen, içeriğinin
ne olduğunu birçok arkadaşın bilmediği madde üzerinde
konuşmak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu
yasa çıkıyor diye mi üzülelim, bu şekilde görüşülüyor,
bu şekilde çıkıyor diye mi üzülelim, bilemiyorum.
Öncelikle kapıda bulunan ve
seçim bölgelerine gitmek için can atan arkadaşlarımıza
söylüyorum: Biletlerini iptal ettirsin, çünkü her maddede yine
yoklama isteyeceğiz, haberiniz olsun.
Ama, bir enteresan olaya daha
şahit oldum: Biraz önce Resul Tosun, Sayın Tosun, baştan
beri konuşmaya çıkan AKPli arkadaşlarımız,
bizim, bu çalışma sistemimizi, Meclisi tıkamak
şeklinde algıladıkları halde, kendisi çıktı,
beş dakikalık süreden sonra bir dakika daha süre verildi,
o da yetmedi. Ama, o konuda Sayın Başkan kararlı olduğu
için, konuşmasını tamamlayamadan kürsüden inmek zorunda
kaldı. Demek ki ihtiyaç oluyormuş Sayın Tosun. Biz
baştan beri onu anlatmaya çalışıyoruz. Bu yasanın
görüşülmesi sırasında konuşmaya, tartışmaya
ihtiyaç var, işte onun için bunu yapıyoruz. Demek ki siz de
anladınız nihayet. Bir de yasanın içeriğini anlasanız
çok memnun olacağım.
Şimdi, öyle maddeler üzerinde
önerge verilir mi? Bu, Meclisi tıkamaktır. Değerli arkadaşlar,
aynı İç Tüzükteki temel yasa kavramını siz kullanırken,
İç Tüzük ne güzel olacak; ama, biz bu şekilde bir çalışma
yaparken, İç Tüzük iyi değil! Şu Avrupa Birliği o
konuda da bir dayatma yapsa size de her yasayı temel yasa
şeklinde görüşmeyin, ben bunu istiyorum dese de, bari, o
vesileyle bu işi de çözmüş olsak diye düşünüyorum.
Şimdi bu sistemimiz, tabii,
sizin hoşunuza gitmiyor, bunun farkındayım. Ama, arkadaşlar,
ne yazık ki, bu yasa bizim hoşumuza gitmiyor, bir de bu durum
var. Onun için, biz, her maddede konuşmaya devam edeceğiz.
Anlamadığım bir konu
da, niye ısrar ediliyor, yani, birlikte biz burada birçok yasayı
çıkardık, bu yasada niye ısrar ediliyor? Bakın,
şimdi, sanki sadece biz muhalefet ediyormuşuz gibi, herkes,
toplumun her kesimi, bütün kurumlar, kuruluşlar, sivil toplum
örgütleri Bu yasayı bir an önce çıkaralım, biz bu konuda
Hükûmeti destekliyoruz. dermiş gibi, sanki biz karşı
çıkıyoruz sadece. Sizin tavrınız o, bize o nedenle
de kızıyorsunuz, biliyorum.
Bakın, sadece bizim karşı
çıkmadığımızı
Bir baronun yazısıdır
bu: Anlaşılan odur ki, Anayasa Mahkemesince üç kez üst üste
iptal edilmesine karşın, yabancılara toprak satışında
direnen Hükûmet, Vakıflar Tasarısı yoluyla da, kültür
ve tabiat varlıkları haline gelen tarihî eserlerimizi yabancılara
devir ve temlik etme hazırlığı içindedir. (Kısa
kısa geçeceğim, üç sayfa, bir sayfasını bile okumak
için sürem yok, biliyorum.) Halen yürürlükte olan Vakıflar Yasası,
vakıf yöneticilerinin Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı
olma koşulu aradığı halde, yeni tasarı, yabancı
uyruklu kişilerin de vakıf yöneticisi olmalarını
olanaklı kılmakta ve ayrıca başta Dışişleri
Bakanlığı olmak üzere devletin tüm kurum ve kuruluşlarının
bu yabancı vakıflar üzerindeki denetimlerini sıfıra
indirmektedir. Şöyle ki: Tasarı mevcut haliyle yasalaştığı
takdirde (Bir baro diyor arkadaşlar bunu, biz demiyoruz; ama,
altına imzamızı da atarız.) Vakıflar Genel Müdürlüğü
veya hazineye intikal eden taşınmazların tümü, cemaat
vakıfları adına geçirilecektir. Bunun yanında
nam-ı müstear ve nam-ı mevhum adına kayıtlı bulunan
taşınmazlar da, yine cemaat vakıfları adına
kayıt ve tescil edilecektir.
Yeni tasarı mevcut haliyle yasalaştığı
takdirde, Osmanlı döneminden bu yana nam-ı müstear ve
nam-ı mevhumlar adına tescil edilen ve ancak değişik
nedenlerle hazineye veya Vakıflar Genel Müdürlüğüne mülkiyeti
intikal etmiş taşınmazlar üzerinde de cemaat vakıflarının
hak iddia etmesi olanaklı hale getirilecektir.
Türk Medeni Yasasına göre en
son mirasçı devlettir. Türk Medeni Yasasına göre mirasçı
bırakmadan ölen gayrimüslim yurttaşlara ait olup da devlete
intikal eden ve hazine adına tescil edilen tüm taşınmazların
cemaat vakıfları adına intikali olanaklı kılınacaktır.
Değerli arkadaşlarım,
bu yazı ve çekinceler biraz daha uzayıp gidiyor; ama, bunun
hepsini burada okumayacağım.
Hatta, dediler ki: Biz, Bakanlar
Kurulu üyelerine ve bütün milletvekillerine, her bölgenin milletvekillerine
bunu göndereceğiz. Sizlere de gelmiştir, okursanız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaya, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
YILMAZ KAYA (Devamla) Evet Sayın
Başkan, bir dakikalık süremi aşmadan konuşmamı
tamamlayacağım.
Yani, şunu demek istiyorum:
Toplumun birçok kesimi bu yasaya karşı. Yani, hiç kimse bilmiyor
veya herkes yanlış biliyor; sadece siz biliyorsunuz! Bu anlayış
nedir, bu ısrar nedir; bunu anlamakta zorluk çekiyoruz. Bunun
sakıncalarını ileride göreceğiz.
Yüksel arkadaşım gibi
ben de aynı iddiada bulunacağım. Ama, bu yasa bu
şekliyle çıktığı takdirde, en kısa sürede
değiştirilmesi gereken bir yasadır. Buna bütün kalbimle
inanıyorum. Zaten, Sayın Tosun da okudu, bu haliyle çıkarsa,
birçok anlaşmaya ve Anayasaya da aykırı olduğu
için, muhtemelen Anayasa Mahkemesinden de dönecektir.
Konuyla ilgili değil; ama,
üzerimde kalmasın, bir selam var, onu da ileteyim: Hafta sonu
İzmirin Seferihisar ilçesindeydik. Bir vatandaşımız
Ya bizimkiler görünmüyor, nerede? dedi, ifadesi aynı böyle,
demek ki size oy vermiş. Seçimden önce çok geliyorlardı,
artık göremiyoruz, herhâlde bir daha seçilemeyecekler. Son milletvekillikleri
bitmeden gelsinler de bir görelim. Giderseniz selam söyleyin. dedi,
selamları var, onu ileteyim.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.20
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.32
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17nci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
1239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
V.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.-
Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Adalet Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı:
1239) (Devam)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının geçici 1inci
maddesi üzerindeki ikinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının geçici 1 inci maddesinin son fıkrasının
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Selami
Uzun (Sivas) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Sayın Başkanım,
çıkarılan fıkranın yerine, Yapılan sınavda
başarılı olanlar vakıf uzmanlığı kadrosuna
atanırlar. şeklinde bir ibare eklenmesi halinde önergeye
katılıyoruz.
BAŞKAN Önerge sahipleri?
EYÜP FATSA (Ordu) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Bu itirazi değişiklikle
kabul edilmesine katılıyorlar mı?
SALİH KAPUSUZ (Ankara) Katılıyorlar
efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Komisyon, siz?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Biz de katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN Peki.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İşbu önergeyle, Tasarının
70 inci ve diğer maddelerindeki değişikliklere uyum
sağlanması amacıyla işbu değişiklik önergesi
verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
geçici 1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 2yi okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 2-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1239 sıra
sayılı Vakıflar Kanunu Tasarısının Geçici
2. Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
M.Nuri
Saygun Mehmet Küçükaşık
Feridun Baloğlu
Tekirdağ
Bursa Antalya
Yüksel
Çorbacıoğlu Feridun
Ayvazoğlu Ensar
Öğüt
Artvin
Çorum
Ardahan
Muharrem
Kılıç
Malatya
Geçici Madde 2-
a) Bu Kanunun ilgili maddelerinde
düzenlenmesi öngörülen tüzük ve yönetmelikler en geç bir yıl
içinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulur.
Bu tüzük ve yönetmelikler çıkarılıncaya kadar mevcut
düzenlemelerin bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin
uygulanmasına devam olunur.
b) Bu Kanunda öngörülen tüzük ve
yönetmelikler yürürlüğe girinceye kadar ve öngörülen birimler
yeniden kuruluncaya kadar değişen veya yeniden kurulan
birimlere verilen görevler daha önce bu görevleri yapmakta olan
birimler tarafından yapılmaya devam olunur.
Genel Müdürlüğün taşra
teşkilatı, bu Kanunun ve bu Kanuna göre çıkarılacak
tüzük ve yönetmelik esaslarına göre yeniden düzenleninceye
kadar görev ve hizmetleri mevcut taşra teşkilatı tarafından
yürütülmeye devam olunur.
Vakıf şerhleri ile ilgili
devam etmekte olan davalarda; diğer kanunlarda yer alan zamanaşımına
ilişkin hükümler bu Kanun açısından uygulanmaz.
Mülhak vakıfların vakfiyelerinde;
intifa hakları hayır şartlarından fazla olanlar,
ilgililerinin istekleri halinde, Meclis kararı alınarak,
mahkemesince, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 372 nci
maddesinde belirtilen aile vakfına dönüştürülür.
4046 sayılı Özelleştirme
Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun uyarınca Vakıflar Genel Müdürlüğüne tahsis
edilmiş olan kadroların kullanılmasına devam edilir.
Sağlık Bakanlığı
kadrolarında bulunarak Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba
Hastanesinde çalışırken Genel Müdürlük kadrolarına
nakledilen personelin, 6/1/2005 tarihli ve 5283 sayılı Kanunun
5 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan hükümlerden
yararlandırılmasına devam olunur.
Genel Müdürlüğe bağlı
olarak faaliyette bulunan Ayvalık Vakıf Zeytinlikleri,
Vakıf Memba Suları ve Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba
Hastanesi işletmeleri; faaliyetlerini döner sermaye işletmesi
olarak yürütmeye devam ederler.
Mazbut ve mülhak vakıfların
vakfiyelerindeki şartlar doğrultusunda, ilgililerin
hakları saklıdır. Bu hakların kullanılmasına
ilişkin usul ve esaslar tüzükle düzenlenir.
Mülhak vakıflarda vakıf
yönetimine karşı açılan, mülkiyet ve intifa hakkı
iddiasını taşıyan davalarda vakıf yönetimi
ile Genel Müdürlük birlikte hasım gösterilir.
Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara
ait taşınmazlar Devlet malı imtiyazından yararlanır,
haczedilemez, rehnedilemezler. Tüm iş ve işlemleri, her
türlü vergi, resim, harç ve katılım payından istisnadır.
Vakıf kültür varlıklarının
onarımları ve restorasyonları ile çevre düzenlemesi
ve kamulaştırma işlemleri 180 sayılı Bayındırlık
ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabidir.
Vakıf kültür varlıklarının,
restorasyon veya onarım karşılığı kiralama
işlemleri; 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine
tabidir.
Bu harcama ve kiralamalara
ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Yurt içi veya yurt dışında
vakıf kültürünü araştırmak, geliştirmek ve desteklemek
amacıyla gerçek ve tüzel kişiler; Genel Müdürlüğün görev
alanı ile ilgili faaliyet ve yatırım programlarında
yer alan her türlü ilmi organizasyon, stratejik araştırma,
konferans, sempozyum ve benzeri kültürel faaliyetlerin yürütülmesi
kapsamında sponsorluk yapabilirler. Bu faaliyetlerle ilgili
sponsor kişi veya şirketler Genel Müdürlüğün belirleyeceği
esaslar dahilinde reklam alabilirler. Vakıflar adına kayıtlı
taşınır ve taşınmaz vakıf kültür varlıklarının;
bakım, onarım ve restore edilmesi, yaşatılması,
çevre düzenlemesi ve kamulaştırılması dahil Genel
Müdürlüğün kontrolünde gerçek ve tüzel kişilerin kendileri
tarafından yapılacak harcamalar, bağış ve
yardımlar ile sponsorluk harcamalarının tamamı
Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahından düşülür.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Öğüt.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; Vakıflar Kanunu bayağı
bir uzun sürdü. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, hakikaten, haklı
olarak karşı çıktığımız Vakıflar
Kanunu, ne yazık ki, geçiyor Meclisten. İnşallah, ülkemize
sıkıntı yaratmaz.
Benim de kendi adıma vakfım
var. Vakıflarda en önemli sıkıntı, arkadaşlar,
uzman elemanlarının bulunmamasıdır. Uzman elemanların,
varsa, onların yeterli ücret alamamasıdır.
Onun dışında, vakıfların
en büyük baş belası Anıtlar Kuruludur. Anıtlar Kurulu
vakıflara müsaade etmediği için, vakıflar doğru
dürüst onarım yapmamaktadır. Buradan uyarıyorum:
Anıtlar Kurulu, vakıfların projesine daha
ılımlı baksın, daha uygun baksın. Örneğin,
Aksarayda bir camiye kalorifer yapılacak, Anıtlar Kurulu
müsaade etmediği için yapılamıyor. Bu da yanlıştır.
Buna da, Anıtlar Kurulunun, mutlak suretle, en iyi şekilde,
dokuyu bozmadan müsaade vermesi gerektiğine inanıyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün
aslında, bu hafta aslında Atatürk Haftası; yarın
10 Kasım. Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürkün 68inci
ölüm yıl dönümü. Bu anlamlı ölüm yıl dönümünü, yarın,
hep beraber ulusca anacağız.
Burada, Adalet ve Kalkınma
Partili bir arkadaşımızın yarın düğünü
de varmış; hayırlı olsun; ama, o düğününü ertelemesini
talep ediyorum; şahsi, özel bir konudur; ama, Atatürkle ilgili
bir gün olduğu için ertelese daha rahat olur, çünkü basın da
onun üzerine gitmiş oluyor
MEHMET FEHMİ UYANIK (Diyarbakır)
Ya, yapma böyle!
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bugün biz bir çalışma yaptık, Atatürkçü
Düşünce Derneğiyle birlikte. Atatürkçü Düşünce Derneğiyle
beraber, Ardahan Damal Dağlarında, güneş batarken,
Atatürkün doğuşu, hiçbir lidere nasip olmayan, insan eliyle
yapılabilecek kadar mükemmel bir tablonun yaşatılması
ve izlenmesi için yaklaşık 1 milyon dolar civarında
bir maliyet gerektiren sosyal tesisler, seyir alanları, amfitiyatro,
otoparkları ve butik otel yapacağız. Bu projenin, bugün
kampanyasını başlatmış bulunuyoruz. Bu projemize,
ben, Büyük Millet Meclisindeki bütün milletvekillerimizin, bütün
halkımızın katılmasını istiyorum.
Burada resmini gösterdiğim
Atatürk silüeti, her yıl haziran ile ağustos ayı arasında,
Damal Dağlarında güneş batarken, saat 18.00 sularında
Atatürkün, tam, böyle -gördüğünüz gibi- resmi çıkıyor
değerli arkadaşlar.
Bu, Allahın bir lütfu; hiçbir
lidere, hiçbir dünya liderine, kendi topraklarında, kendi
coğrafyasında böyle bir resim, böyle bir tablo Allah nasip
etmemiştir. Bu mucize tablo başka ülkelerde olsaydı,
inanın, yemin ediyorum, orayı ilah yaparlardı, orayı
dünyanın çekim merkezi yaparlardı.
Ben şimdi burada herkese sesleniyorum:
72 milyon insanımıza, başta, kurucusu bulunduğu
Büyük Millet Meclisine, milletvekillerine olmak kaydıyla, bütün
vatandaşlarımıza sesleniyorum: Atatürkün bu projesini,
biz, ihaleyle, yarışmayla belirleyeceğiz. İhaleyle
de, Atatürkçü Düşünce Derneği yaptıracak, biz de onlara
katkı sunacağız. Büyük Millet Meclisini kuran Mustafa
Kemal Atatürke layık, orada çok güzel projeler, sosyal tesis projeleri
yapmak, bizim için, hepimiz için bir onurdur, bir şereftir, bir
borçtur. Nasıl, Atatürk, o gün Kuvayımilliye hareketiyle
Anadoludan başlayıp, şerefini, şahsiyetini ortaya
koyup Türk milletinin şerefini kurtarıp bir devlet kurmuşsa,
devletimizin kurucusuna bunu çok görmememiz gerekiyor değerli
arkadaşlar.
Ben, fazla uzatmak istemiyorum;
ama, şunu belirteyim: Büyük Millet Meclisini kuran Mustafa Kemal
Atatürke bu Meclisin sahip çıkacağına inanıyor,
Edirneden Ardahana kadar bu toprakları vatan yapan bütün
şehitleri saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 3ü okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 3.-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır; okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1239 s. s.
Vakıflar Kanunu Tasarısının Geçici 3. Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
M.
Nuri Saygun Mehmet Küçükaşık Feridun Baloğlu
Tekirdağ Bursa Antalya
Feridun
Ayvazoğlu Yüksel
Çorbacıoğlu Muharrem
Kılıç
Çorum Artvin Malatya
Geçici Madde 3-
a) Bu Kanunda öngörülen tüzük ve
yönetmelikler yürürlüğe girinceye kadar ve öngörülen birimler
yeniden kuruluncaya kadar değişen ve yeniden kurulan birimlere
verilen görevler daha önce bu görevleri yapmakta olan birimler tarafından
yapılmaya devam olunur.
b) Genel Müdürlüğün taşra
teşkilatı, bu Kanunun ve bu Kanuna göre çıkarılacak
tüzük ve yönetmelik esaslarına göre yeniden düzenleninceye
kadar görev ve hizmetleri mevcut taşra teşkilatı tarafından
yürütülmeye devam olunur.
Vakıf şerhleri ile ilgili
devam etmekte olan davalarda; diğer kanunlarda yer alan zamanaşımına ilişkin hükümler bu Kanun açısından
uygulanmaz.
Mülhak vakıfların vakfiyelerinde;
intifa hakları hayır şartlarından fazla olanlar,
ilgililerinin istekleri halinde, Meclis kararı alınarak,
mahkemesince, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 372 nci
maddesinde belirtilen aile vakfına dönüştürülür.
4046 sayılı Özelleştirme
Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun uyarınca Vakıflar Genel Müdürlüğüne tahsis
edilmiş olan kadroların kullanılmasına devam edilir.
Sağlık Bakanlığı
kadrolarında bulunarak Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba
Hastanesinde çalışırken Genel Müdürlük kadrolarına
nakledilen personelin, 6/1/2005 tarihli ve 5283 sayılı Kanunun
5 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan hükümlerden
yararlandırılmasına devam olunur.
Genel Müdürlüğe bağlı
olarak faaliyette bulunan Ayvalık Vakıf Zeytinlikleri,
Vakıf Memba Suları ve Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba
Hastanesi işletmeleri; faaliyetlerini döner sermaye işletmesi
olarak yürütmeye devam ederler.
Mazbut ve mülhak vakıfların
vakfiyelerindeki şartlar doğrultusunda, ilgililerin
hakları saklıdır. Bu hakların kullanılmasına
ilişkin usul ve esaslar tüzükle düzenlenir.
Mülhak vakıflarda vakıf
yönetimine karşı açılan, mülkiyet ve intifa hakkı
iddiasını taşıyan davalarda vakıf yönetimi
ile Genel Müdürlük birlikte hasım gösterilir.
Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara
ait taşınmazlar Devlet malı imtiyazından yararlanır,
hacdedilemez, rehnedilemezler. Tüm iş ve işlemleri, her
türlü vergi, resim, harç ve katılım payından istisnadır.
Genel Müdürlük tarafından
açılacak davalarda teminat aranmaz.
Genel Müdürlüğün ve mazbut vakıfların
tahsil edilemeyen gelirleri 6183 sayılı Amme Alacaklarının
tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre Genel Müdürlükçe
tahsil edilir.
Vakıf kültür varlıklarının
onarımları ve restorasyonları ile çevre düzenlemesi
ve kamulaştırma işlemleri 180 sayılı Bayındırlık
ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabidir.
Vakıf vakıf kültür varlıklarının,
restorasyon veya onarım karşılığı kiralama
işlemleri; 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerini
tabidir.
Yurt içi veya yurt dışında
vakıf kültürünü araştırmak, geliştirmek ve desteklemek
amacıyla gerçek ve tüzel kişeler; Genel Müdürlüğün görev
alanı ile ilgili faaliyet ve yatırım programlarında
yer alan her türlü ilmi organizasyon, stratejik araştırma,
konferans, sempozyum ve benzeri kültürel faaliyetlerin yürütülmesi
kapsamında sponsorluk yapabilirler. Bu faaliyetlerle ilgili
sponsor kişi veya şirketler Genel Müdürlüğün belirleyeceği
esaslar dahilinde reklam alabilirler. Vakıflar adına kayıtlı
taşınır ve taşınmaz vakıf kültür varlıklarının;
bakım, onarım ve restore edilmesi, yaşatılması,
çevre düzenlemesi ve kamulaştırılması dahil Genel
Müdürlüğün kontrolünde gerçek ve tüzel kişilerin kendileri
tarafından yapılacak harcamalar, bağış ve
yardımlar ile sponsorluk harcamalarının tamamı
Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahından düşülür.
Kuruluşunda veya kurulduktan
sonra vakıflara bağışlanan taşınır
ve taşınmaz mallar Veraset ve İntikal Vergisinden istisnadır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Küçükaşık.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; artık, Vakıflar
Yasa Tasarısının son maddelerine geldik. Ben, gerek
Vakıflar Yasa Tasarısı gerek karşılıklılık
gerek Lozan tartışmalarının yaşandığı
Bugün de aynı tartışmalar yaşandı. Ben Batı
Trakyada yaşanan olayları bir okumak istiyorum, anlatmak
istiyorum. Batı Trakyadaki Türk vakıflarının ne
durumda olduğunun bir kez daha herkes tarafından bilinmesi
gerektiğine inanıyorum. Çünkü, bundan sonraki maddeler
ve yasanın tümü onaylandığında, biz, Batı Trakyadaki
Türk vakıflarının aynı durumunun karşılıklığının,
mütekabiliyet esasının Türkiyede uygulanıp uygulanmadığını,
Dışişleri Bakanlığımızın, Vakıflar
Genel Müdürlüğümüzün aynı esaslara riayet edip etmediğini
hepinizin takdirine bırakmak istiyorum.
Bakınız: Yunanistanda
1967 askerî darbesiyle iktidara gelen yeni yönetim, Yunanistanın
imzaladığı ikili anlaşmalara aykırı
bir biçimde, Gümülcine ve İskeçe Türk Cemaat Vakıfları
İdare Heyetlerini keyfî bir şekilde görevden uzaklaştırmıştır.
Bu heyetlere kendi belirlediği kişileri tayin etmiştir.
Cunta idaresinin koyduğu bazı kurallarla Türk vakıfları,
oradaki Yunan yönetiminin ve Yunan Hükûmetinin denetimi altına
girmiştir. Bugün, Batı Trakyadaki Türk vakıflarını
Yunan Hükûmetinin tayin ettiği kayyumlar idare etmektedir.
Türk azınlığın ecdat yadigârı vakıfları,
Türk azınlığın isteği dışında Yunan
Hükûmeti tarafından atanan kişilerce yönetilmesi kabul
edilemez bir durumdur. Batı Trakya Türkleri vakıflarına
ait temel sorun, Atina ve Lozan Anlaşmasından doğan,
Türklerin, vakıflarını yönetme hakkından yoksun
bırakılmasıdır. Yani, kısaca, Yunanistanda
Türklerin kurduğu vakıflardaki yönetim hakları Yunan
makamlarınca kullanılmaktadır.
Yunan Hükûmeti tarafından
Türk vakıflarının yönetimine atanan kayyumlar,
başta Rodos ve İstanköy olmak üzere, Ege adalarındaki
Türk vakıflarının mallarını satarak, amaç
dışı kullanarak ve usulsüz harcamalarda bulunarak vakıf
mallarını yağmalamaktadırlar. Vakıf mallarının
yağmalanması hususu Yunan basınında günlerce
manşetten düşmemiş olmasına rağmen, Türk basını
bu konuya seyirci kalmıştır. Özellikle Yunan basınında
Evkaf İdaresi ile Yunanistan Güney Ege Bölge Sekreteri Martha
Simantoni arasında ciddi rüşvet ve yolsuzluk iddiaları
gündeme gelmiş ve neticede Yunanistan basınının
tepkilerini göğüsleyemeyen Hükûmet, Bölge Sekreterini görevden
almak zorunda kalmıştır. Yunanistan Hükûmetince atanan
kayyumlar, Yunanistanın yerel kamu kurumları ile bunların
yöneticilerine devamlı suretlerle bağışta bulunarak
ve onların lüks harcamalarını karşılayarak
vakıf gelirlerini yağmalamaktadırlar. Rodos Evkaf
İdaresince, Güney Ege Bölge Sekreterliğine, çeşitli
binaların bakım ve onarımı, kültürel etkinliklerin
gerçekleştirilmesi ve benzeri bürokratik giderler için 2002
yılında 151 bin avro, 2003 yılında da 180 bin avro hibe
edilmiştir.
Yunanistan Hükûmeti Müslüman
azınlığın aynı zamanda Türk olduğunu kabul
etmemektedir. Kişi ve kurumlara Türk kelimesi kullanılmasını
yasaklanmıştır. Yunanistanda, Batı Trakya Türkleri
tarafından kurulan ve adında Türk sözcüğü geçen vakıf
ve dernekler kapatılmaktadır. Yunan makamları, Lozan
Anlaşmasında sadece Müslüman azınlık ifadesinin
yer aldığı gerekçesiyle, isminde Türk sıfatı
bulunan dernekleri yasaklamakta ya da kuruluş dilekçelerini
reddetmektedirler. Bu çerçevede, Yunanistan Yargıtayı,
1987de Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği ile Gümülcine
Türk Gençler Birliğinin, 2005te ise İskeçe Türk Birliğinin
yasaklanması yönündeki kararları onamıştır.
Son olarak Rodop İli Türk Kadınları
Kültür Derneğinin kuruluş dilekçesinin, isminde Türk
ibaresi bulunduğu için, Trakya İstinaf Mahkemesinde reddi
yönünde alınan kararın iptal talebi, 1 Nisan 2005 tarihinde
Yargıtay tarafından reddedilmiştir. Oysa, Türkiyede
Rum adı yasak değildir. Vakıflar Genel Müdürlüğü
verilerine göre, Türkiyede 66 adet Rum cemaat vakfından 55 tanesinin
isminde Rum sözcüğü geçmektedir. Söz konusu uygulamayı
durdurmak için, Türkiye, Yunanistanın Lozan ve Atina Anlaşmalarını
ihlal ettiği gerekçesiyle bu ülkenin tutumunu Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine götürmüştür.
Yine, Yunanistan Hükûmeti, Gümülcineye
Rusyadan muhacirler getirip yerleştirmekte, bunlara bedava
ev ve kredi vermektedir. Yunan Hükûmetinin göçmenlere tahsis ettiği
bu yerler de genellikle vakıf mülkü olmaktadır. Vakıf
arazilerini istimlak ederek, imar kanunlarını bahane etmek
suretiyle imar planları uygulayarak, özellikle vakıf mezarlıkları,
vakıf tarlaları, arsa ve arazileri Türk cemaatinin elinden
alınmıştır. Lozan Anlaşmasının imzalandığı
tarihte Batı Trakyada Müslüman-Türk azınlığının
yüzde 83 olan tapulu mülkü, bugün yüzde 22ye düşmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Küçükaşık,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Devamla)
Bitiriyorum Başkanım.
Mesela, 1978de Gümülcinede soydaşlarımıza
ait 4 bin dönüm arazi organize sanayi bölgesi yapma, 80de 3 bin dönüm
arazi üniversite ve 4.300 dönüm arazi de askerî bölge bahanesiyle
alınmıştır.
Şimdi, Yunanistandaki uygulama
bu, ama Türkiyede biz, daha 1936 Beyannamesinde olsun olmasın
her şeyi vermeye kalkıyorduk, sadece 36 Beyannamesini
soktuk. Hepinizin takdirine bırakıyorum.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Küçükaşık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici madde 4ü okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 4-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vakıflar
ve Vakıflar Genel Müdürlüğü Teşkilat Kanunu Tasarısının
Geçici 4. Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
M.
Nuri Saygun Mehmet Küçükaşık Feridun Baloğlu
Tekirdağ Bursa Antalya
Muharrem
Kılıç Feridun
Ayvazoğlu Yüksel
Çorbacıoğlu
Malatya Çorum Artvin
Geçici Madde 4-
a) Genel Müdürlüğün taşra
teşkilatı, bu Kanunun ve bu Kanuna göre çıkarılacak
tüzük ve yönetmelik esaslarına göre yeniden düzenleninceye
kadar görev ve hizmetleri mevcut taşra teşkilatı tarafından
yürütülmeye devam olunur.
b) Vakıf şerhleri ile ilgili
devam etmekte olan davalarda; diğer kanunlarda yer alan zamanaşımına
ilişkin hükümler bu Kanun açısından uygulanmaz.
Mülhak vakıfların vakfiyelerinde;
intifa hakları hayır şartlarından fazla olanlar,
ilgililerinin istekleri halinde, Meclis kararı alınarak,
mahkemesince, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 372 nci
maddesinde belirtilen aile vakfına dönüştürülür.
4046 sayılı Özelleştirme
Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun uyarınca Vakıflar Genel Müdürlüğüne tahsis
edilmiş olan kadroların kullanılmasına devam edilir.
Sağlık Bakanlığı
kadrolarında bulunarak Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba
Hastanesinde çalışırken Genel Müdürlük kadrolarına
nakledilen personelin, 6/1/2005 tarihli ve 5283 sayılı Kanunun
5 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan hükümlerden
yararlandırılmasına devam olunur.
Genel Müdürlüğe bağlı
olarak faaliyette bulunan Ayvalık Vakıf Zeytinlikleri,
Vakıf Memba Suları ve Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba
Hastanesi işletmeleri; faaliyetlerini döner sermaye işletmesi
olarak yürütmeye devam ederler.
Mazbut ve mülhak vakıfların
vakfiyelerindeki şartlar doğrultusunda, ilgililerin
hakları saklıdır. Bu hakların kullanılmasına
ilişkin usul ve esaslar tüzükle düzenlenir.
Mülhak vakıflarda vakıf
yönetimine karşı açılan, mülkiyet ve intifa hakkı
iddiasını taşıyan davalarda vakıf yönetimi
ile Genel Müdürlük birlikte hasım gösterilir.
Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara
ait taşınmazlar Devlet malı imtiyazından yararlanır,
haczedilemez, rehnedilemezler. Tüm iş ve işlemleri, her
türlü vergi, resim, harç ve katılım payından istisnadır.
Genel Müdürlük tarafından
açılacak davalarda teminat aranmaz.
Genel Müdürlüğün ve mazbut vakıfların
tahsil edilemeyen gelirleri 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre Genel Müdürlükçe
tahsil edilir.
Vakıf kültür varlıklarının
onarımları ve restorasyonları ile çevre düzenlemesi
ve kamulaştırma işlemleri 180 sayılı Bayındırlık
ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabidir. Vakıf
kültür varlıklarının, restorasyon veya oranım karşılığı
kiralama işlemleri; 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu
hükümlerine tabidir.
Bu harcama ve kiralamalara ilişkin
usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Yurt içi veya yurt dışında
vakıf kültürünü araştırmak, geliştirmek ve desteklemek
amacıyla gerçek ve tüzel kişiler; Genel Müdürlüğün görev
alanı ile ilgili faaliyet ve yatırım programlarında
yer alan her türlü ilmi organizasyon, stratejik araştırma,
konferans, sempozyum ve benzeri kültürel faaliyetlerin yürütülmesi
kapsamında sponsorluk yapabilirler. Bu faaliyetlerle ilgili
sponsor kişi veya şirketler Genel Müdürlüğün belirleyeceği
esaslar dahilinde reklam alabilirler. Vakıflar adına kayıtlı
taşınır ve taşınmaz vakıf kültür varlıklarının;
bakım, onarım ve restore edilmesi, yaşatılması,
çevre düzenlemesi ve kamulaştırılması dahil Genel
Müdürlüğün kontrolünde gerçek ve tüzel kişilerin kendileri
tarafından yapılacak harcamalar, bağış ve
yardımlar ile sponsorluk harcamalarının tamamı
Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahından düşülür.
Kuruluşunda veya kurulduktan
sonra vakıflara bağışlanan taşınır
ve taşınmaz mallar Veraset ve İntikal Vergisinden istisnadır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ayvazoğlu.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Vakıflar
Yasa Tasarısının esas maddelerini bitirdik, geçici
maddelerine geldik. Bu maddelerden 4üncü maddeyle ilgili olmak
üzere söz almış bulunuyorum; yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, Vakıflar
Yasa Tasarısının, gerek Komisyonda gerekse bugüne
kadarki Meclis görüşmelerindeki sürecine baktığımızda,
dün çok önemli bir gelişmeyle karşılaştık. Bütün
ülkemizi ilgilendiren, Avrupa Birliği sürecinde beklenen 8
Kasım günü, gerçekten bu yönden önemli bir gündü, fakat geldik
gördük ki, açıklanan İlerleme Raporunda, Avrupa Birliğinin,
ne Vakıflar Yasasıyla ilgili herhangi bir net görüşü
vardır ne de Vakıflar Yasasına atıf yapılmak
suretiyle diğer yasalarla ilgili herhangi bir görüş vardır.
Avrupa Birliği İlerleme Raporunu, esasını
teşkil eden noktaları hepimiz duyduk, hepimiz öğrendik
sayılır, fakat şunu gösteriyor ki, bu Tasarı getirilirken,
bizlere, Avrupa Birliği müktesebatında yok idi, ancak Avrupa
Birliği uyum yasaları açısından bu Tasarının
yasalaşması gerekir diye bize bilgi verildi. Avrupa Birliği
ya şu andaki AKP Hükûmetini kandırıyor, aldatıyor
-ki, bugüne kadarki uygulamaları bu noktada gelişti maalesef-
dolayısıyla, Hükûmet de bizleri ve halkımızı,
kamuoyunu aldatıyor bilerek veya bilmeyerek. Arzu ederiz ki,
bilmeden aldatıyor kabul edelim. Avrupa Birliği istiyor
istemiyor veya Hükûmet istiyor istemiyor noktasında Mecliste
böyle bir tasarıyla karşı karşıya geldik.
Maalesef, Avrupa Birliğinin
bizden istediği, şimdiye kadarki gelişmelerden de görüldü
ki, öncelikle, 301inci madde diye dayatıldı. Özgürlüklerin
önünün açılması gerekir diye bu maddenin kaldırılması,
bu maddenin değiştirilmesi şeklinde dayatma yapıldı.
Bu dayatmayı dünkü İlerleme Raporunda da gördük.
Yine, aynı şekilde,
Kıbrısın limanlarının ve havaalanlarının
Rumlara açılmasıyla ilgili yine bir dayatma daha getirdiler.
Bunu da gördük, bir kez daha yaşadık ve devam ediyor, öyle de
olur böyle de olur noktasında, yine bizi oyalama taktiğine
getirmek suretiyle iyi gidiyorsunuz da yavaş gidiyorsunuz
diye bize gözdağı mahiyetinde birtakım dayatmalarda
daha bulunuyorlar.
Böyle bir manzarayla karşı
karşıya kalmışken, bu Vakıflar Yasasının
bize ne getireceği ne götüreceği maalesef, şu ana kadarki
görüşmelerimizde Meclis tarafından kamuoyuna net bir
şekilde İktidar tarafından ortaya konulmuş değildir.
Bizler, endişelerimizi net bir şekilde ortaya koyduk, dile
getirdik. Şimdiye kadar yürütülen şu anda mevcut bütün vakıflar
mevzuatının ülkemiz için yeterli bir mevzuat olduğunu,
eğer bunun aksaklıkları, eksiklikleri var ise, bunu
hep birlikte tartışalım, gündeme getirelim, bu eksiklikleri
hep birlikte yerine getirelim dedik, ama, maalesef, bütün, sil
baştan olabilecek şekilde bu tasarı karşımıza
getirildi ve bizlere sunuldu.
Biz, şu ana kadarki teknik
açıklamalarla, sizlere bunun hangi noktalardan yanlış
olduğunu söz edegeldik ve Vakıflar Yasa Tasarısının
esas felsefesinin, bizim ülkemizin, ulusumuzun birlik ve bütünlüğüyle
ilgisi olmadığını, şu andaki eşitlik ilkesine
baktığımızda, azınlıklara tanınmış
olan vatandaşlarımız gibi özgür olma ve diğer konulardaki
haklarının bizim vatandaşlarımızı kat
be kat geçerek, Vakıflar Yasasında bunu gördüğümüzü
ve göreceğimizi, uygulamaların sonucu bunu göreceğimizi,
dolayısıyla, bizler geride kalacağımızı
söyledik, ama, maalesef, bu tasarının 80inci maddesiyle
de, özellikle, sekiz tane yasa ya yürürlükten kaldırılıyor
ya da birtakım maddeleri yürürlükten kaldırılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ayvazoğlu,
konuşmanızı tamamlayınız, buyurun.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
Bu da gösteriyor ki, bu yasa ile yine, az önce arkadaşımızın
da değindiği gibi, yapılacak olan ihalelerin Kamu
İhale Kurumu yetkisinden çıkartılmak suretiyle, Vakıflar
Genel Müdürlüğünün sadece bir yönetmeliğiyle ihalelerin
yapılabileceğini, kamulaştırmaların, harcamaların
yapılabileceği noktasında da çok basite indirgenen
bir olayla karşı karşıyayız, bir uygulamayla
karşı karşıya kalacağız. Bunların
da, ihale sürecinde ne gibi sakıncalar ve sıkıntılar
yaratabileceğini şimdiden görmemek, gerçekten, safdillik
olur diye düşünmek lazım.
Değerli arkadaşlarım,
bu duygu ve düşüncelerimizin, sizlerin İktidar olarak bugüne
kadar, gerek Acil Eylem Planlarınızla gerekse bugüne kadarki
kamuoyuna sunmak istediğiniz diğer projelerinizin hiçbir
şekilde ihtiyaca cevap vermediğini bu halkımız
görecektir ve gereğini yapacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 5i okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 5
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1239 sıra
sayılı Vakıflar Kanunu Tasarısının Geçici
5. Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Feridun
Baloğlu Mehmet Küçükaşık Feridun Ayvazoğlu
Antalya Bursa Çorum
Muharrem
Kılıç Yüksel
Çorbacıoğlu M.
Nuri Saygun
Malatya Artvin Tekirdağ
Geçici Madde 5-
a) Vakıf şerhleri ile ilgili
devam etmekte olan davalarda; diğer kanunlarda yer alan zamanaşımına
ilişkin hükümler bu Kanun açısından uygulanmaz.
b) Mülhak vakıfların vakfiyelerinde;
intifa hakları hayır şartlarından fazla olanlar,
ilgililerinin istekleri halinde, Meclis kararı alınarak,
mahkemesince, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 372 nci
maddesinde belirtilen aile vakfına dönüştürülür.
4046 sayılı Özelleştirme
Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun uyarınca Vakıflar
Genel Müdürlüğüne tahsis edilmiş olan kadroların kullanılmasına
devam edilir.
Sağlık Bakanlığı
kadrolarında bulunarak Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba
Hastanesinde çalışırken Genel Müdürlük kadrolarına
nakledilen personelin, 6/1/2005 tarihli ve 5283 sayılı Kanunun
5 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan hükümlerden
yararlandırılmasına devam olunur.
Genel Müdürlüğe bağlı
olarak faaliyette bulunan Ayvalık Vakıf Zeytinlikleri,
Vakıf Memba Suları ve Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba
Hastanesi işletmeleri; faaliyetlerini döner sermaye işletmesi
olarak yürütmeye devam ederler.
Mazbut ve mülhak vakıfların
vakfiyelerindeki şartlar doğrultusunda, ilgililerin
hakları saklıdır. Bu hakların kullanılmasına
ilişkin usul ve esaslar tüzükle düzenlenir.
Mülhak vakıflarda vakıf
yönetimine karşı açılan, mülkiyet ve intifa hakkı
iddiasını taşıyan davalarda vakıf yönetimi
ile Genel Müdürlük birlikte hasım gösterilir.
Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara
ait taşınmazlar Devlet malı imtiyazından yararlanır,
haczedilemez, rehnedilemezler. Tüm iş ve işlemleri, her
türlü vergi, resim, harç ve katılım payından istisnadır.
Genel Müdürlük tarafından
açılacak davalarda teminat aranmaz.
Genel Müdürlüğün ve mazbut vakıfların
tahsil edilemeyen gelirleri 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre Genel Müdürlükçe
tahsil edilir.
Vakıf kültür varlıklarının
onarımları ve restorasyonları ile çevre düzenlemesi ve kamulaştırma işlemleri
180 sayılı Bayındırlık ve İskan Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
hükümlerine tabidir.
Vakıf kültür varlıklarının,
restorasyon veya onarım karşılığı kiralama
işlemleri; 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine
tabidir.
Bu harcama ve kiralamalara
ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Yurt içi veya yurt dışında
vakıf kültürünü araştırmak, geliştirmek ve desteklemek
amacıyla gerçek ve tüzel kişiler; Genel Müdürlüğün görev
alanı ile ilgili faaliyet ve yatırım programlarında
yer alan her türlü ilmi organizasyon, stratejik araştırma,
konferans, sempozyum ve benzeri kültürel faaliyetlerin yürütülmesi
kapsamında sponsorluk yapabilirler. Bu faaliyetlerle ilgili
sponsor kişi veya şirketler Genel Müdürlüğün belirleyeceği
esaslar dahilinde reklam alabilirler. Vakıflar adına kayıtlı
taşınır ve taşınmaz vakıf kültür varlıklarının;
bakım, onarım ve restore edilmesi, yaşatılması,
çevre düzenlemesi ve kamulaştırılması dahil Genel
Müdürlüğün kontrolünde gerçek ve tüzel kişilerin kendileri
tarafından yapılacak harcamalar, bağış ve
yardımlar ile sponsorluk harcamalarının tamamı
Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahından düşülür.
Kuruluşunda veya kurulduktan
sonra vakıflara bağışlanan taşınır
ve taşınmaz mallar Veraset ve İntikal Vergisinden istisnadır.
Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara
ait meralar 4342 sayılı Mera Kanunu hükümlerine tabidir.
Bir sözleşme mevcut olmasa dahi,
Genel Müdürlük menfaatinin olması kaydıyla hangi aşamada
olursa olsun;
Genel Müdürlük ile diğer kamu
kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişiler arasında
çıkan hukuki ihtilafların anlaşma ve sözleşme değişikliği
ile neticelendirilmesinde Meclis,
yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın Ayvazoğlu,
buyurun.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5inci maddede,
hepimizin gördüğü üzere, vakıf şerhleriyle ilgili devam
eden davaların zaman aşımı ve hak düşürücü sürelerinden
bahsetmektedir.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
geçici maddeler, adı üzerinde geçici madde, ama, gerçekten çok
önemli düzenlemelere de sonuçta bizleri karşı karşıya
bırakacak maddeler.
Şimdi, bir defa, buradaki hak
düşürücü sürelerin ve zaman aşımının bu
şekilde bir istisnayla işlemeyeceğini bu maddeye konulması
suretiyle zaman aşımına ilişkin gerek Medeni Kanundaki gerekse Borçlar Kanunundaki zilyetliğe
ilişkin hükümler olsun, diğer mülkiyete ilişkin hükümler
olsun bunlara ait davalarda bir çelişki ortaya çıkacağı
aşikârdır.
Şimdi, bunun dışında
öyle bir madde geçti ki, 74üncü madde, yetkinin astlara devredilmesi
şeklinde bir maddeydi. Bu maddeye, biz, önergeyle, her
hâlükârda yetkiyi devreden üstün bu
sorumluluktan kurtulmaması gerekir şeklinde bir hüküm
konulmasını önermiştik, ama bu da yüce Meclis tarafından
uygun görülmedi, reddedildi. Şimdi, bunun ne gibi sonuçlar doğurabileceğini,
yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri, özellikle hukukçu üyeleri
nasıl görmezden gelebiliyorlar anlamak mümkün değildir.
Değerli arkadaşlarım,
öyle bir olayda, düşününüz -az önce bahsettik- ihalelerin genel
müdürlük bünyesinde yapılacak, sadece Devlet İhale Kurumunun
görüşleri alınmak suretiyle çıkarılacak bir yönetmelikle
genel müdürlük tarafından yapılacak ihalelerde bu tür sorumlulukların
astlara devredildiğini, ama sorumluluktan bu şekilde kurtulmanın
yolunun ve bu yetkinin suistimal
edilip edilmeyeceği nasıl tartışılmadan
bu maddeye evet oyu verildi, sizlerin vicdanlarına ve tartışmalarına
ve bunu kendi kendinize lütfen değerlendirmelerinize bırakıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
yine 80inci madde öyle hükümler getiriyor ki, gözden kaçmış
olduğunu kabul etmemiz gerekir. Bizim ülkemiz tarım ülkesi,
ama maalesef, özellikle son yıllarda
sizin İktidarınız döneminde dört yıldan beri
tarımın çökertildiği, IMFnin diretmesine ve direktifleriyle
yönetilmek istenen, ihracatın olabildiğince azaldığı,
üretimin olabildiğince azaltılmak istendiği, ithalatın
olabildiğince buna karşılık artırılmak
istendiği bir tarım politikasının dört yıldan
beri bu ülkenin çiftçilerini ne hale getirdiğini hepimiz çok
çok gezerek gördüğümüzü birbirimize söylüyoruz, ama, saklıyoruz
burada, dile getirmiyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım,
80inci maddeyle kaldırılan o sekiz dokuz tane kanun içerisinde
öyle bir kanun var ki, bu, maalesef, tarımla ilgili olarak
şu şekilde bir kanundan bahsediyor ve bu yürürlükten kaldırılıyor:
1/7/1953 tarihli ve 6092 sayılı Vakıf Zeytinlik, İncirlik,
Fındıklık, Narenciye ve Meyvalıkların Satış
Şekli Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılıyor
değerli arkadaşlarım.
Bunun kaldırılmasıyla
birlikte, bununla getirilen, yerine göre burada üretime dönük olmak
üzere, bugüne kadar kamuya mal edilmiş olan bunların elimizden
çıkarılmak suretiyle, yerine göre o getirdiğimiz hükümle
vermiş olduğumuz, azınlık vakıflarına
vermiş olduğumuz taşınmazlara ait olmak suretiyle,
taşınmazların sahiplerine ait olmak suretiyle, böyle
bir uygulamayla karşı karşıya kalacağız.
Sanki IMFnin verdiği dayatma yetmiyormuş gibi, bir de
ABnin isteği doğrultusunda, bu şekilde, tarıma,
küçük de olsa Vakıflar Yasasıyla vuracağımız
darbenin, sanıyorum tarım kesimine, çiftçilerimize vurabileceğimiz
darbelerin karşısında sizce hiçe sayılıyor,
sıfıra sayılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ayvazoğlu,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
Değerli arkadaşlarım, sizlerin oylarıyla, görülüyor
ki, çıkarılacak olan bu tasarının, gerçekten teknik
yönleriyle olsun, bugüne kadar söylediğimiz eleştiriler
doğrultusunda olsun, Anayasanın 10uncu maddesindeki
eşitlik ilkesinden tutunuz, bu eşitlik ilkesinin de kendi
vatandaşlarımızın aleyhine olacak şekilde
uygulamasından tutunuz, tüm diğer teknik konulara kadar
usulden esasa kadar yanlışlıklarla dolu bir yasayla
karşı karşıya kalacağımızı bilelim
ve bu, inanıyoruz ki, Anayasa Mahkemesinden dönecek bir tasarıdır.
O doğrultuda, sizlere, bir
kez daha, bugüne kadar yapmış olduğumuz ve emek verdiğimiz,
millet adına, ulus adına emek verdiğimiz emeklerin, bu
kadar yapılan çalışmaların boşa gideceğini
bir kez daha söylüyoruz, uyarıyoruz. Şimdiden, Adalet ve
Kalkınma Partisinin bu emeklerinin, kamuoyunun gözünde ve halkın
gözünde heba olacağının bilinmesini istiyoruz. Bu
uyarıyı yapmak da, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bize düşüyor
ve bize düşecektir, bu uyarılarımıza devam edeceğiz
diyoruz.
Saygılar ve sevgiler sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 6yı okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 6-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, önergeyi okutup işleme alıyorum.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1239 S.S. Vakıflar
Kanunu Tasarısının Geçici 6. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yaşar
Tüzün M. Nuri Saygun Mehmet Küçükaşık
Bilecik
Tekirdağ Bursa
Feridun
Baloğlu Muharrem
Kılıç Feridun
Ayvazoğlu
Antalya Malatya Çorum
Yüksel
Çorbacıoğlu
Artvin
Geçici Madde 6-
a) Mülhak vakıfların vakfiyelerinde;
intifa hakları hayır şartlarından fazla olanlar,
ilgililerinin istekleri halinde, Meclis kararı alınarak,
mahkemesince, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 372 nci
maddesinde belirtilen aile vakfına dönüştürülür.
b) 4046 sayılı Özelleştirme
Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun uyarınca Vakıflar Genel Müdürlüğüne tahsis
edilmiş olan kadroların kullanılmasına devam edilir.
Sağlık Bakanlığı
kadrolarında bulunarak Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba
Hastanesinde çalışırken Genel Müdürlük kadrolarına
nakledilen personelin, 6/1/2005 tarihli ve 5283 sayılı Kanunun
5 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan hükümlerden
yararlandırılmasına devam olunur.
Genel Müdürlüğe bağlı
olarak faaliyette bulunan Ayvalık Vakıf Zeytinlikleri,
Vakıf Memba Suları ve Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba
Hastanesi işletmeleri; faaliyetlerini döner sermaye işletmesi
olarak yürütmeye devam ederler.
Mazbut ve mülhak vakıfların
vakfiyelerindeki şartlar doğrultusunda, ilgililerin
hakları saklıdır. Bu hakların kullanılmasına
ilişkin usul ve esaslar tüzükle düzenlenir.
Mülhak vakıflarda vakıf
yönetimine karşı açılan, mülkiyet ve intifa hakkı
iddiasını taşıyan davalarda vakıf yönetimi
ile Genel Müdürlük birlikte hasım gösterilir.
Genel Müdürlüğe, mazbut vakıflara
ait taşınmazlar Devlet malı imtiyazından yararlanır,
haczedilemez, rehnedilemezler. Tüm iş ve işlemleri, her
türlü vergi, resim, harç ve katılım payından istisnadır.
Genel Müdürlük tarafından açılacak
davalarda teminat aranmaz.
Genel Müdürlüğün, mazbut vakıfların
tahsil edilemeyen gelirleri 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre Genel Müdürlükçe
tahsil edilir.
Vakıf kültür varlıklarının
onarımları ve restorasyonları ile çevre düzenlemesi
ve kamulaştırma işlemleri 180 sayılı Bayındırlık
ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabidir.
Vakıf kültür varlıklarının,
restorasyon veya onarım karşılığı
kiralama işlemleri; 2886 sayılı Kanun hükümlerine
tabidir.
Bu harcama ve kiralamalara
ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Yurt içi veya yurt dışında
vakıf kültürünü araştırmak, geliştirmek ve desteklemek
amacıyla gerçek ve tüzel kişiler; Genel Müdürlüğün görev
alanı ile ilgili faaliyet ve yatırım programlarında
yer alan her türlü ilmi organizasyon, stratejik araştırma,
konferans, sempozyum ve benzeri kültürel faaliyetlerin yürütülmesi
kapsamında sponsorluk yapabilirler. Bu faaliyetlerle ilgili
sponsor kişi veya şirketler Genel Müdürlüğün belirleyeceği
esaslarla reklam alabilirler. Vakıflar adına kayıtlı
taşınır, taşınmaz vakıf kültür varlıklarının;
bakım, onarım ve restore edilmesi, yaşatılması,
çevre düzenlemesi ve kamulaştırılması dahil Genel
Müdürlüğün kontrolünde gerçek ve tüzel kişilerin kendileri
tarafından yapılacak harcamalar, bağış, yardımlarla sponsorluk harcamalarının tamamı
Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahından düşülür.
Kuruluşunda veya kurulduktan
sonra vakıflara bağışlanan taşınır
ve taşınmaz mallar Veraset ve İntikal Vergisinden istisnadır.
Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara
ait meralar 4342 sayılı Mera Kanunu hükümlerine tabidir.
Bir sözleşme mevcut olmasa dahi,
Genel Müdürlük menfaatinin olması kaydıyla hangi aşamada
olursa olsun;
a) Genel Müdürlük ile diğer kamu
kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişiler arasında
çıkan hukuki ihtilafların anlaşma ve sözleşme değişikliği
ile neticelendirilmesinde Meclis,
b) Maddi ve hukuki sebeplerle takibinde
veya yüksek dereceli mahkemelerce incelenmesini istemekte fayda
umulmayan dava ve icra takiplerinden vazgeçilmesi, bir hakkın
tanınması, menfaatin terkininde otuzbin Türk Lirasına
kadar Genel Müdür, bu miktarı aşanlarda Meclis,
yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükümet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tüzün.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; geçici 6ncı maddenin
değişikliği için vermiş olduğumuz önerge hakkında
söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, geçici
6ncı maddenin metniyle, hitap etmiş olduğu 4721 sayılı
Türk Medeni Kanununun 372nci maddesindeki bir çelişkiyi gündeme
getirmek istiyorum.
Geçici 6ncı madde, mülhak vakıfların
vakfiyelerinde intifa hakları hayır şartlarından
fazla olanlar vakıf yöneticisi ve ilgililerin istekleri halinde
Meclis kararı alınarak mahkemesince 4721 sayılı
Medeni Kanunun 372nci maddesinde belirtilen aile vakfına dönüştürülür.
demektedir.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 372nci maddesini de okuyacağım.
372nci madde Aile bireylerinin eğitim ve öğrenimleri, donanım
ve desteklenmeleri ve bunlara benzer amaçların gerektirdiği
harcamaların yapılması için kişiler hukuku ve miras
hukuku hükümleri uyarınca aile vakfı kurulabilir. diyor,
ancak, aynı maddenin devamında Bir malın veya hakkın
başkalarına geçmemek üzere aynı soydan gelenlere kuşaktan
kuşağa kalacak şekilde özgülenmesi yasaktır.
Böyle bir özgülenme, vakıf kurma yoluyla da yapılamaz. demektedir.
Yani, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 372nci maddesinde
böyle bir açıklama var, bizim geçici 6ncı maddenin metni de
bellidir. Bu konuda, başta ilgili Bakanlığın ve
Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün bürokratlarının
bu maddeyi bir kez daha gözden geçirmelerini temenni ediyorum.
Değerli arkadaşlar, yaklaşık
altı gündür, bizler, Başkanlık Divanında sizleri
dinliyoruz, gerek Ana Muhalefet Partisinden -Cumhuriyet Halk Partimizden-
gerekse İktidar Partisinden -Adalet ve Kalkınma Partisinden-
birçok açıklama duyduk, dinledik. Ancak, bu konunun dışına
çıkarak, ben, seçim bölgem Bilecikle ilgili de kısacık
bir bilgi vermek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz
gibi, Bilecik ili, Osmanlı İmparatorluğunun kurulduğu,
Türk milletinin makûs talihinin yenildiği, yani, hem kuruluşu
ve hem kurtuluşunun onurunu yaşayan bir il. Böylesine bir
ilde, gerçekten, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Genel Müdürlüğü tarafından veyahut Vakıflar Genel Müdürlüğü
tarafından, iç ve dış turizme açılım yapabilecek
herhangi bir miras maalesef bulunmamaktadır. Böylesine, tarihin
altın sayfalarından gelen Bilecik iline Belediye Başkanlığı
dönemimde başlatmış olduğumuz Beylikten İmparatorluğa,
İmparatorluktan Kurtuluşa projesi Şeyh Edebali Türbesinin
etrafında bulunmaktadır. O günlerde Bilecik Valiliği,
Tarihî Kentler Birliği, Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Genel Müdürlüğüyle de ortak bir çalışma yapıp
bu projeyi başlattık. Ancak, Tarihî Kentler Birliği ve
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü
özellikle kazı konusunda birtakım sorunları gündeme
getirdiğinden bu proje, maalesef, hayata geçememiştir.
Geçtiğimiz gün değerli Genel Müdürümüze bu konuyu arz ettim,
değerlendirdik, konuştuk: Bize, Vakıflar Genel Müdürlüğüne
bu projeyi devretmeniz halinde -bizim ekonomik durumumuz da iyidir-
Bilecike ve Edebali Türbesine yakışacak bir projeyi
başlatırız, yaparız. demişti. Huzurunuzda
Sayın Genel Müdürümüze teşekkürlerimi Bilecik halkı
adına iletiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu
sözü, bir sözü aldık ama, bu sözün yazılı olması ve
Meclis tutanaklarına geçmesi açısından bu konuyu gündeme
getirdim. Bilecikin hak ettiği bu projeyi ve hak ettiği bu
tarihî mirastan gelen bu sorumluluğunun yerine getirilmesi
için başta
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tüzün, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, gerçekten bu proje Bilecik için ve tarihimiz için
çok önemli bir projedir. En kısa zamanda bu projenin hayata geçmesini
temenni ediyor, Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 7yi okutuyorum.
GEÇİCİ MADDE 7-
BAŞKAN Madde üzerinde iki
adet önerge vardır. Geliş sıralarına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1239 Sıra Sayılı kanun
tasarısının Geçici 7 nci maddesinde yer alan onsekiz
ay ibaresinin on ay şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederim.
Resul
Tosun Kerim
Özkul
Tokat Konya
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1054 Esas Numaralı Vakıflar
Kanunu Tasarısının geçici 7. maddesinin Tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Yüksel
Çorbacıoğlu Orhan
Eraslan M. Nuri
Saygun
Artvin Niğde Tekirdağ
Feridun
Ayvazoğlu Nejat
Gencan Tuncay
Ercenk
Çorum Edirne Antalya
Özlem
Çerçioğlu
Aydın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutuyorum
Sayın Anadol, okutayım artık.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) Ben
konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Küçükaşık,
senin ismin yok burada.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) Geçici
7nci madde değil mi?
BAŞKAN Sayın Anadol, bu
defa gerekçeyi okutayım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Tamam
efendim, gerekçeyi okutun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
GEREKÇE :1936 Beyannamesi ve yargı
kararlarını ortadan kaldıracak şekilde düzenleme
geçici madde uygulamada pek çok karışıklığa
neden olacağı gibi yeni vakıf ve eski vakıf arasındaki
farkı da kaldırdığından maddenin Tasarı
metninden çıkarılması uygun görülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1239 Sıra Sayılı kanun
tasarısının Geçici 7 nci maddesinde yer alan onsekiz
ay ibaresinin on ay şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederim.
Resul
Tosun Kerim
Özkul
Tokat Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Efendim, biz de katılmıyoruz.
RESUL TOSUN (Tokat) Söz istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tosun.
RESUL TOSUN (Tokat) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, bu
madde üzerinde özellikle söz istedim, çünkü, bu kanun tasarısı
gündeme geldiği günden bu yana sağda ve soldaki en ekstrem
uçlar bir araya geldiler ve Türkiyedeki Türk emvalinin, mallarının
gayrimüslimlere devredileceğini ve Türkiyenin elden gidebileceğini
iddia edecek kadar bu işi abarttılar. O yüzden, bu maddeyi,
özellikle izah etmek, herkesin anlayabileceği bir şekilde
tutanaklara geçirebilmek için bu söz talebinde bulundum.
Maddeye başlamadan önce, bir
değerli CHP milletvekili arkadaşımız buraya geldi
ve cemaat vakıfları çok yoruma müsait bir vakıftır,
buradan -bazı Müslüman cemaatlerin de ismini vererek- onlar
da anlaşılabilir diye bir ifadede bulundu. Dinleyenlerin,
bizi seyreden halkımızın yanlış anlayamaması
için bunu de düzeltmek istiyorum. Çünkü, değerli milletvekilimizin
yasayı okumadığı anlaşılıyor.
Yasanın 3üncü maddesi Tanımlar
maddesidir. Tanımlar maddesinde cemaat vakfından ne anlaşılacağını
izah ediyor, diyor ki, madde 3: Cemaat vakfı: Vakfiyeleri olup
olmadığına bakılmaksızın 2762 sayılı
Vakıflar Kanunu gereğince tüzel kişilik kazanmış,
mensupları Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Türkiyedeki
gayrimüslim cemaatlere ait vakıflardır. Yani, cemaat
vakfı denince, bu kanunda gayrimüslim cemaatler anlaşılacaktır
bunun altını çiziyorum.
Gelelim bu geçici madde: Geçici
madde, on sekiz ay içerisinde uygulanacak ve ondan sonra bitecektir.
Ne var bu geçici maddenin muhtevasında? Şu var değerli
arkadaşlarım: 28i Vakıflar Genel Müdürlüğüne,
114ü hazineye kayıtlı 142 tane gayrimüslim cemaat vakıflarının
bunlar bizimdir dediği taşınmazlar var, Bir de, 18 tane
nam-ı mevhum ya da nam-ı müsteara kayıtlı 18 tane de
taşınmaz var. Nam-ı mevhum, nam-ı müstearın anlamı
şu: Herhangi bir vakfı olmayan mevhum bir şahsa; mesela
buna örnek vermek istiyorum- Hazreti Meryeme ait bir vakıf
var. Kapalı Çarşıda 16,5 metre karelik bir dükkân Ermeni
Vakfı ve Kilisesi diyor ki: Bu, Meryemana adına kayıtlı
olsa da bu vakıf benimdir. 18 tane böyle vakıf var.
ORHAN ERASLAN (Niğde)
Nam-ı müstear ne?
RESUL TOSUN (Devamla) Diğeri
şahısların adına değil de başkalarının
adına, kapıcısının vesairesinin adına
yapılmış.
Müstear, isimdir, adı üzerinde
ORHAN ERASLAN (Niğde) Yapma
ya! Gözünü seveyim yapma yani! Takma ad, takma ad
RESUL TOSUN (Devamla) Şimdi,
değerli arkadaşlar, 18 tane bunlar, fazla değil,
asıl 142 tane öteki tarafı. Bunların tamamının
bedeli de, rayiç bedeli de, bugünkü rayiç bedeli 158 milyon 500 bin
YTL civarındadır.
Şimdi, bu geçici maddeyle biz
ne yapıyoruz? Şu anda değerli arkadaşlar, bu yüz
altmış vakıf malının, taşınmazının
(gayrimenkul) zaten, bu, gayrimüslim cemaatlerinin elinde, tasarruflarında.
Sadece tapuya sicilleri, kayıtları olmadığı
için, biz, bu geçici maddeyle, zaten kullandıkları bu gayrimenkulleri
onların ismine tescil ettireceğiz. Bunun da beş
şartı var:
1) Önce, bu kanun çıktıktan
sonra, on sekiz ay içerisinde müracaat edecekler.
2) Bu taşınmazın kendilerine
ait olduğunu ispat edecekler.
3) 1936 Beyannamesinde kayıtlı
olduğunu ispat edecekler.
4) Tasarruflarında olduğunu
da ispat edecekler, şu anda ellerinde olduğunu da ispat
edecekler.
5) Beşincisi değerli arkadaşlar,
bütün bunlardan sonra vakıflar meclisi oturacak bu mal hakikaten
o cemaat vakfına aittir diye olumlu karar verecek. Bu beş
şart oluştuktan sonra, zaten şu anda tasarruf ettikleri,
ellerinde bulunan bu gayrimenkulleri, biz, gayrimüslim cemaatlerin
adına sadece tescil etmiş olacağız.
Geçici 7nci maddenin özü, özeti,
anlamamız gereken budur. Ne Türkiye satılmaktadır ne
Türkiye malları elden çıkarılmaktadır
Hatta, birileri
Ayasofya bile elden gidecek diyor. Bu maddelerin hangisine giriyor?
Ne 36 Beyannamesi var ne, efendim, birinin adına mevhum
Bellidir,
Fatih Sultandır, vakfı onun. Böyle bir şey yok değerli
arkadaşlar. Dolayısıyla, bu madde son derece insan
haklarına riayet eden ve Türkiye Cumhuriyetinin büyüklüğüne,
devletinin büyüklüğüne yaraşır bir geçici maddedir.
Hayırlı olmasını
diliyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 8i okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 8.-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1239 sıra
sayılı Vakıflar Kanunu Tasarısının Geçici
8. Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan M. Nuri
Saygun Muharrem
Kılıç
Niğde Tekirdağ Malatya
Mehmet
Küçükaşık Feridun
Baloğlu Feridun
Ayvazoğlu
Bursa Antalya Çorum
Yüksel
Çorbacıoğlu
Artvin
Geçici Madde 8-
a) 4046 sayılı Özelleştirme
Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun uyarınca Vakıflar Genel Müdürlüğüne tahsis
edilmiş olan kadroların kullanılmasına devam edilir.
b) Sağlık Bakanlığı
kadrolarında bulunarak Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba
Hastanesinde çalışırken Genel Müdürlük kadrolarına
nakledilen personelin, 6/1/2005 tarihli ve 5283 sayılı Kanunun
5 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan hükümlerden
yararlandırılmasına devam olunur.
Genel Müdürlüğe bağlı
olarak faaliyette bulunan Ayvalık Vakıf Zeytinlikleri,
Vakıf Memba Suları ve Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba
Hastanesi işletmeleri; faaliyetlerini döner sermaye işletmesi
olarak yürütmeye devam ederler.
Mazbut ve mülhak vakıfların
vakfiyelerindeki şartlar doğrultusunda, ilgililerin
hakları saklıdır. Bu hakların kullanılmasına
ilişkin usul ve esaslar tüzükle düzenlenir.
Mülhak vakıflarda vakıf
yönetimine karşı açılan, mülkiyet ve intifa hakkı
iddiasını taşıyan davalarda vakıf yönetimi
ile Genel Müdürlük birlikte hasım gösterilir.
Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara
ait taşınmazlar Devlet malı imtiyazından yararlanır,
haczedilemez, rehnedilemezler. Tüm iş ve işlemleri, her
türlü vergi, resim, harç ve katılım payından istisnadır.
Genel Müdürlük tarafından
açılacak davalarda teminat aranmaz. Genel Müdürlüğün ve
mazbut vakıfların tahsil edilemeyen gelirleri 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine
göre Genel Müdürlükçe tahsil edilir.
Vakıf vakıf kültür varlıklarının
onarımları ve restorasyonları ile çevre düzenlemesi
ve kamulaştırma işlemleri 180 sayılı Bayındırlık
ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabidir.
Vakıf vakıf kültür varlıklarının,
restorasyon veya onarım karşılığı kiralama
işlemleri; 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine
tabidir.
Bu harcama ve kiralamalara
ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Yurt içi veya yurt dışında
vakıf kültürünü araştırmak, geliştirmek ve desteklemek
amacıyla gerçek ve tüzel kişiler; Genel Müdürlüğün görev
alanı ile ilgili faaliyet ve yatırım programlarında
yer alan her türlü ilmi organizasyon, stratejik araştırma,
konferans, sempozyum ve benzeri kültürel faaliyetlerin yürütülmesi
kapsamında sponsorluk yapabilirler. Bu faaliyetlerle ilgili
sponsor kişi veya şirketler Genel Müdürlüğün belirleyeceği
esaslar dahilinde reklam alabilirler. Vakıflar adına kayıtlı
taşınır ve taşınmaz vakıf kültür varlıklarının;
bakım, onarım ve restore edilmesi, yaşatılması,
çevre düzenlemesi ve kamulaştırılması dahil Genel
Müdürlüğün kontrolünde gerçek ve düzel kişilerin kendileri
tarafından yapılacak harcamalar, bağış ve
yardımlar ile sponsorluk harcamalarının tamamı
Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahından düşülür.
Kuruluşunda veya kurulduktan
sonra vakıflara bağışlanan taşınır
ve taşınmaz mallar Veraset ve İntikal Vergisinden istisnadır.
Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara
ait meralar 4342 sayılı Mera Kanunu hükümlerine tabidir.
Bir sözleşme mevcut olmasa dahi,
Genel Müdürlük menfaatinin olması kaydıyla hangi aşamada
olursa olsun;
a) Genel Müdürlük ile diğer kamu
kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişiler arasında
çıkan hukuki ihtilafların anlaşma ve sözleşme değişikliği
ile neticelendirilmesinde Meclis,
b) Maddi ve hukuki sebeplerle takibinde
veya yüksek dereceli mahkemelerce incelenmesini istemekte fayda
umulmayan dava ve icra takiplerinden vazgeçilmesi, bir hakkın
tanınması, menfaatin terkininde otuzbin Türk Lirasına
kadar Genel Müdür, bu miktarı aşanlarda Meclis,
yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Baloğlu.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Geçici 8inci maddeyle ilgili
önergemiz üzerinde düşüncelerimi açıklamak istiyorum.
Ama, öncelikle, dün yaptığım son konuşmada, İktidar
Partisi milletvekillerine, Avrupa Birliği İlerleme Raporunu
incelemelerini istemiştim, incelediklerini umut ediyorum.
Şunu da önermiştim: Bu İlerleme Raporundaki düşünceleri
gördükten sonra, bu vakıflarla ilgili Yasaya aynı gözle
bakabilecek misiniz diye sormuştum. Bilmiyorum, aynı gözle
bakmaya devam ediyor musunuz?
Değerli milletvekilleri, konuşmama
başlamadan önce, dün şehit olan bir Başkomiserimizin
anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Türkiyenin
başkenti Ankarada ve Ankaranın tam ortasında, bir kahvehanede
otuz yaşında bir insan, arkası araştırılması
gereken bir eylem sonucu öldürülmüştür.
Yani, biz, burada Vakıflar Yasasını
tartışırken, dışarıda hayat akıyor,
dışarıda olaylar oluyor, milyonlarca insan işsizlikten
kıvranıyor. Emekliler, işçiler, memurlar, sorunlarını,
bu duvarları aşıp buraya iletemiyorlar, sıkıntılarını
dile getiremiyorlar. Onlara ilişkin çözümler üretilmesini
isteyen insanların duygularına, çaresizliklerine çözümler
bulanamıyor. Biz, burada, on gündür, bu Vakıflar Yasası
dayatması karşısında direnmeye çalışıyoruz.
Dolayısıyla, Meclis tıkanıyor.
Bir meclisin sağlıklı
işlemesinin, iyi işlemesinin, doğru sonuçlar almasının
temel sorumluluğunu iktidar taşır. İktidarın,
bu sorumluluğu sağlıklı biçimde taşımadığını
görüyoruz biz.
Bu Vakıflar Kanununun temel
gerekçesi, bu kadar sürüncemede bırakılmasının
temel gerekçesi, bugün de bu kadar ısrarla getirilmesinin temel
gerekçesi, Avrupa Birliğiyle ilgili uyum sorunuydu, öyle gösteriliyordu.
Demin değerli milletvekili arkadaşım söyledi, Avrupa
Birliği İlerleme Raporunda bu konuda çok açık bir beyan
yok. Demek ki, öne sürülen gerekçe ve Meclisin üstünde estirilmeye
çalışılan baskı unsuru gerçek değil. O zaman,
biz, on gündür burada ne yapıyoruz arkadaşlar? Bu telaş
nedir? Yani, niye böyle ısrarla ve iki derede bir arada bırakıp,
bu yasayı çıkarmaya çalışıyoruz? Yani, bunun
makul bir izahı yok. Ama kaybedilmiş bir şey de yok. Bu Vakıflar
Yasasının hızla çıkarılmasını isteyen
Avrupa Birliğinin bu tür bir talebi olmasa da, bu yasanın
Türkiye gerçeklerine uygun olmadığı konusunda bir
izlenim edindiyseniz vakit geç değildir. Bu maddeden başlayarak
ret oyları kullanabilirsiniz, yasanın tümünü de reddedebilirsiniz.
Ama, böyle bir eğilimin İktidar Grubunda oluşmayacağını
bu dört yıllık deneyimimizle yaşayarak öğrendik.
Değerli arkadaşlarım,
tabii, Meclis tıkanınca ve işlemez hale gelince sorunlar
da büyüyor. Bunların en başında halkın Meclise
olan güveni azalıyor. On gündür televizyonları başındaki
insanlar bu Vakıf Yasasını dinliyorlar, kendi sorunlarının
dile getirilmediğini düşünüyorlar. Bu, tabii, İktidarın
hanesine olumsuz bir not olarak yazılıyor. Sonra da, bu görüntünün
üstünü örtmek için, Parlamentoda muhalefetin seçim istemediği
gibi birtakım dedikodular bizzat Başbakanın ağzından
kamuoyuna yansıtılıyor. Sayın Başbakan kimi
muhalefet milletvekillerinin kredi borcu olduğunu, bu yüzden
seçim istemediklerini söylüyor. Arkadaşlar, şu manzaraya
bir bakar mısınız? Bu Parlamento kanuni seçim tarihine
kadar, yani, 4 Kasım 2007ye kadar suni teneffüsle yaşatılmaya
çalışılıyor. Çalışma isteği kalmamış
bir İktidar Grubuyla karşı karşıyayız. Artık,
biz, yoklama bile talep etmiyoruz, karar yeter sayısı bile
istemiyoruz.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) Bravo
Fikret.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) Yani, sonuç apaçık ortada. Gelmiyorsunuz arkadaşlar.
Koridorda oturuyorsunuz, oylamalarda geliyorsunuz. Bu Parlamentoyu
nasıl çalıştıracaksınız? Gerçekten soruyorum
bunu ve halk bunu merak ediyor, bunu anlamaya çalışıyor.
Ondan sonra Sayın Başbakan diyor ki: Seçim istemiyorlar.
Bu Parlamentonun yenilenmesinden niye korkuyorsunuz arkadaşlar?
Yani, bizim böyle bir endişemiz yok. Biz diyoruz ki: Parlamento
bir an önce yenilensin, yeni bir Parlamento oluşsun. Yeni bir
ruhla cumhurbaşkanını seçsin. Artık, aldığınız
bu yüzde 34 oy, halkın oyu yok arkanızda, bu oy yok arkanızda,
bunu siz de biliyorsunuz, bu yüzden kaçıyorsunuz.
AHMET YENİ (Samsun) Yüzde
60a çıktı.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) Sandıkta
buluşacağız, sandıkta.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) Ama, arkadaşlar, nereye kadar kaçacaksınız?
Bakın, her geçen gün eriyorsunuz.
AHMET RIZA ACAR (Aydın) Aynaya
bak, aynaya.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) Bugün oyunuz yüzde 34ten yüzde 20ye düştüyse, yarın
yüzde 15e düşecek. Kendi yaptırdığınız
kamuoyu yoklamaları, siz de biliyorsunuz Sayın Kapusuz,
AKPnin kaybolmakta olduğunu gösteriyor.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) Sayın
Baloğlu, sandıkta görüşeceğiz.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) Bir batış içindesiniz. Bu, size bir dost uyarısıdır.
Bakın, bunu, geçmişte, geçen parlamentoda başka partiler
de yaptı. Belirli bir noktada seçime gitselerdi belki barajı
aşacaklardı, yüzde 1lere düştüler, yüzde 5lere
düştüler, siyasi hayatın içinde kaybolup gittiler. Siz bu
duruma düşün istemiyorum, düşmemelisiniz ve Türkiyede,
eğer düşerseniz, bir ilke de imza atacaksınız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Baloğlu,
lütfen konuşmanızı tamamlayınız.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun efendim.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) Kurulduktan hemen sonra iktidara gelen, hemen iktidara
geldikten sonra ilk seçimde kaybolan bir parti durumuna düşeceksiniz.
AHMET YENİ (Samsun) Yani,
siz mi geleceksiniz?
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, her konuşmamda
bu devrimcilik konusuna değiniyorum. Diyorsunuz ki: Çok devrimci
bir Partiyiz. Bu devrimciliğin ne anlama geldiğini artık
herkes biliyor, bu, geriye doğru bir devrimcilik. Birkaç duble
yol -ki, bu mevcut yolları ortadan ikiye bölerek yapıyorsunuz-
alt geçit üst geçit, bunların hepsi hikâye. Tarihte çok çeşitli
devrimciler var, köylü devrimcileri, kent devrimcileri var, geçen
gün anlattım, ama, ben, ilk kez duble yol devrimcisi, alt geçit,
üst geçit devrimcisi görüyorum.
Bu yeni devrimcilik anlayışınızın
ülkemize hayırlı olması dileğiyle, iyi akşamlar
diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Baloğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Komisyon Başkanının
bir tashih talebi var.
Buyurun Sayın Başkan.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkanım
4046 sayılı Özelleştirme Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin daha sonra 5398 sayılı Yasayla başlığı
değiştirildiği için, maddenin, geçici 8in 4046 sayılı
özelleştirme uygulamalarınından sonra çizilerek,
dairden sonra hakkında kanun uyarınca deyip, devam etmesi
gerekiyor.
BAŞKAN Gereken not alınmıştır.
Teşekkür ederim.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 9u okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 9-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1239 sıra
sayılı Vakıflar Kanunu Tasarısının Geçici
9. Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan M. Nuri
Saygun Mehmet Küçükaşık
Niğde Tekirdağ Bursa
Feridun
Baloğlu Feridun
Ayvazoğlu Muharrem
Kılıç
Antalya Çorum Malatya
Yüksel
Çorbacıoğlu
Artvin
Geçici Madde 9-
a) Sağlık Bakanlığı
kadrolarında bulunarak Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba
Hastanesinde çalışırken Genel Müdürlük kadrolarına
nakledilen personelin, 6/1/2005 tarihli ve 5283 sayılı Kanunun
5 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan hükümlerden
yararlandırılmasına devam olunur.
Genel Müdürlüğe bağlı
olarak faaliyette bulunan Ayvalık Vakıf Zeytinlikleri,
Vakıf Memba Suları ve Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba
Hastanesi işletmeleri; faaliyetlerini döner sermaye işletmesi
olarak yürütmeye devam ederler.
b) Mazbut ve mülhak vakıfların
vakfiyelerindeki şartlar doğrultusunda, ilgililerin
hakları saklıdır. Bu hakların kullanılmasına
ilişkin usul ve esaslar tüzükle düzenlenir.
Mülhak vakıflarda vakıf
yönetimine karşı açılan, mülkiyet ve intifa hakkı
iddiasını taşıyan davalarda vakıf yönetimi
ile Genel Müdürlük birlikte hasım gösterilir.
Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara
ait taşınmazlar Devlet malı imtiyazından yararlanır,
haczedilemez, rehnedilemezler. Tüm iş ve işlemleri, her
türlü vergi, resim, harç ve katılım payından istisnadır.
Genel Müdürlük tarafından
açılacak davalarda teminat aranmaz.
Genel Müdürlüğün ve mazbut vakıfların
tahsil edilemeyen gelirleri 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre Genel Müdürlükçe
tahsil edilir.
Vakıf vakıf kültür varlıklarının
onarımları ve restorasyonları ile çevre düzenlemesi
ve kamulaştırma işlemleri 180 sayılı Bayındırlık
ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabidir.
Vakıf vakıf kültür varlıklarının,
restorasyon veya onarım karşılığı kiralama
işlemleri; 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine
tabidir.
Bu harcama ve kiralamalara
ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Yurt içi ve yurt dışında
vakıf kültürünü araştırmak, geliştirmek ve desteklemek
amacıyla gerçek ve tüzel kişiler; Genel Müdürlüğün görev
alanı ile ilgili faaliyet ve yatırım programlarında
yer alan her türlü ilmi organizasyon, stratejik araştırma,
konferans, sempozyum ve benzeri kültürel faaliyetlerin yürütülmesi
kapsamında sponsorluk yapabilirler. Bu faaliyetlerle ilgili
sponsor kişi veya şirketler Genel Müdürlüğün belirleyeceği
esaslar dahilinde reklam alabilirler. Vakıflar adına kayıtlı
taşınır ve taşınmaz vakıf kültür varlıklarının;
bakım, onarım ve restore edilmesi, yaşatılması,
çevre düzenlemesi ve kamulaştırılması dahil Genel
Müdürlüğün kontrolünde gerçek ve tüzel kişilerin kendileri
tarafından yapılacak harcamalar, bağış ve
yardımlar ile sponsorluk harcamalarının tamamı
Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahından düşülür.
Kuruluşunda veya kurulduktan
sonra vakıflara bağışlanan taşınır ve taşınmaz
mallar Veraset ve İntikal Vergisinden istisnadır.
Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara
ait meralar 4342 sayılı Mera Kanunu hükümlerine tabidir.
Bir sözleşme mevcut olmasa dahi,
Genel Müdürlük menfaatinin olması kaydıyla hangi aşamada
olursa olsun;
a) Genel Müdürlük ile diğer kamu
kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişiler arasında
çıkan hukuki ihtilafların anlaşma ve sözleşme değişikliği
ile neticelendirilmesinde Meclis,
b) Maddi ve hukuki sebeplerle takibinde
veya yüksek dereceli mahkemelerce incelenmesini istemekte fayda
umulmayan dava ve icra takiplerinden vazgeçilmesi, bir hakkın
tanınması, menfaatin terkininde otuzbin Türk Lirasına
kadar Genel Müdür, bu miktarı aşanlarda Meclis,
yetkilidir.
Genel Müdür bu yetkisini kısmen
veya tamamen Genel Müdür yardımcılarına ya da I. Hukuk
Müşavirine devredebilir.
Bu maddenin uygulanmasına
ve miktarların tespitine ilişkin hususlar Meclisçe belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Saygıdeğer
arkadaşlarım, tasarının tümü açık oylamaya
tabidir, bilgilerinize sunarım.
Buyurun Sayın Eraslan.
ORHAN ERASLAN (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
şimdi, yasayla ilgili söylenecek
çok şeyler söylendi, aslında. Buna rağmen arkadaşlarımız
bir kararlılık içerisinde gözüküyor, ama, bazı noktalarda
bilgi kirliliği yaşandı, bilgi kirletildi. İktidar
Partisinin Tokat Milletvekili Sayın Resul Tosun, burada, bana
atıfta bulunarak, benim söylemediğim şeyleri söyledi.
Ben hiçbir konuşmamda Sevr onaylandı demedim, Sevr onaylandı
demedim, her geldiğimde de, Sevri, Lozanı yanımda getirdim.
Ne dediğimi tutanaktan okuyayım, ona da siz karar verin.
Bakın değerli arkadaşlar:
Bir başkası çıkıyor, Sevrin imzalanmadığı
yalanını söylüyor. Sevr imzalanmıştır Hükûmetçe,
ama yürürlüğe konulamamıştır. Meclisi Mebusan
dağıtıldığı için yürürlüğe konulamamıştır.
Türk milleti kabul etmemiştir Sevri. Şimdi burada Sevr diye
bir şey yok diyor. Bu Sevr, elimizde metni. Yani, buna yok denilebilir
mi?
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
aynı kitapta, Sayın Tosun baksaydı, Sevri imzalayan
murahhas heyetinin Türkiyeyi... O zamanki Osmanlıyı, Türkiyeyi
değil, düzeltiyorum. Osmanlıyı temsilen giden murahhas
heyetinin, General Hadi Paşa -Ayan Meclisinden- Rıza Tevfik
Bey -bildiğimiz Filozof Rıza- Reşat Halis Bey olduğunu
görürlerdi. Altında şu notu da görürlerdi: Bu temsilciler,
usulüne uygun ve geçerli kabul edilen yetki belgelerini verdikten
sonra, aşağıdaki hükümler üzerine anlaşmaya varmışlardır.
Yetki belgeleri, yani, Osmanlı Hükûmetince verilen yetki belgeleridir
teati edilen.
Değerli arkadaşlarım,
bunun da dışında, Vahdettin -kurtarmaya çalıştığı
Sayın Tosunun, anlıyorum ama,
tarihe uymuyor- ne acıdır ki, bunu onaylamıştır.
Ne acıdır ki, Hükûmet onaylamıştır. Ama Meclisi
Mebusan...
Arkadaşlar, bu 10 Ağustos
1920 tarihlidir. Meclisi Mebusan daha önce dağıtılmıştır.
23 Nisanda, dağıtılan Meclisi Mebusanın bir
kısım üyesi, Ankaradaki Türkiye Büyük Millet Meclisine
de katılmıştır. Meclisi Mebusanda onaylanmamıştır;
imzalanmıştır, onaylanmamıştır.
Aynı kitabı okusaydı,
şunu da görürdü. İşte Avrupanın kafasındaki
ince hesaplar ve gizli amaçlar: Güneydoğu, PKK, Ermeni soykırımı,
Patrikhane ve Ruhban Okulu, Annan Planı ve Kıbrıs referandumu
sonrasındaki Avrupanın ikiyüzlü tutumu, yabancılara
sınırsız mülk satışı, Hristiyanlık
propagandası ve yüzlerce kilisenin açılması, Irakta
ve Türkmenler üzerinde oynanan oyunlar, hepsinde Sevrin izleri ve
gölgesi vardır. Bunu söyleyen, Cumhuriyet Halk Partisi Ankara
Senatörü İbrahim Sadi Öztürk.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
burada ne söylediğimi tutanaktan söyledim. Ben, madde vererek
söyledim. Bakınız, daha başka bir şey söyledim: Bu
yasadaki birtakım hükümler, geçici 9uncu madde iken geçici 7
olan nam-ı mevhum, nam-ı müstear dahil- ve geçici 5 olan -o metinden
çıkarıldı- hükümler Islahat Fermanında var -gösteriyorum
kaynak- Sevrde var. Biz itiraz ettik. O Sayın Tosunun ya, işte,
36 Beyannamesinde yok denildiği bizim itirazımız
üzerine getirildi. Buna rağmen, diyorum ki, hâlâ ciddi sakıncaları
taşıyor. Çünkü, arkadaşlar, nam-ı mevhum, doğrudur,
Hazreti Meryem, Hazreti İsa, Cebrail vesaire, bunları anlatır
ama nam-ı müstear takma ad demektir. Her gayrimüslim adını
bu nam-ı müsteardı, bunun adına bizim malımızdı,
yaptırdık diyebilme, iddia edebilme şansı vardır.
Oldukça tehlikeli bir durumdur. Bunu anlatmaya çalıştım.
Burada, mümkün olduğu kadar,
bu yasanın görüşülmesi sırasında İktidar
Partisi Grubunu tahrik edecek yahut da terzil edecek bir konuşma
yapmayıp, uyarma, yani, muhalefet görevini yapmaya çalıştım
ama, tarihe karşı sorumluluğumuz vardır. Şimdi,
Lozanı küçültmeye çalışacaksınız. 45 inci
maddedeki ibare öyle olsa ne olur, tersinden olsa?.. Yunanistandaki
Türkiyeye olur denilse olur, Türkiyedeki Yunanistana olur denilse
ne olur? Hiç fark etmez arkadaşlar. Tam tersine, bizde önce
başlaması, kontrolün, düğmenin bizde olması anlamına
gelir. Bu bakımdan bir avantajdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Eraslan, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
ORHAN ERASLAN (Devamla) Şimdi,
bunlar hep yazıldı, çizildi çeşitli, sözüm ona, tarihçilerce
ama, zaman içerisinde görüldü ki, bunların hiçbirisi doğru
değil, hiçbirisi doğru değil.
Şimdi, bunu biz mütekabiliyet
olarak da koymadık. Mütekabiliyet devletler arasında
olur. Mütekabiliyet, Yunanistan ile Türkiye Cumhuriyeti devletinin
yükümlülükleri anlamında mütekabiliyet vardır. Yurttaşlar
anlamındakine paralel haklar diyoruz biz hukukta, paralel
haklar. Yani, mütekabiliyeti de, ayaklarını havaya getirip,
amut üzerinde göstermeye kimsenin hakkı yoktur. Bunun bilinmesi
gerekir değerli arkadaşlarım. Yani, bu, tarihe karşı
bir sorumluluk olduğu için burada düzeltme ihtiyacı duydum,
yani, başka bir şey
Hatta ben size şunu söyleyeyim Sevr
ile ilgili: Padişahın kırk danışmanından
Ali Rıza Paşa dışında hepsi kabul etmiştir
Sevri. İsyan eden, kabul etmeyen bir kişidir, bunlar tarihimizdir
bizim. Bunları niye farklı olarak yansıtacağız?
Yani, bunu bir de, karşımızdakini cehaletle suçlayıp,
okunmuyor, bilinmiyor, haberi yok insanların
Bunlar bir bilgi
kirletilmesi, doğru değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Eraslan, teşekkür
ederim, sonraki maddede devam edersiniz.
Sağ olun.
ORHAN ERASLAN (Devamla) Ben teşekkür
ederim.
RESUL TOSUN (Tokat) Sayın
Başkan, 69a göre söz istiyorum. Bana yalancı dedi, yalancı
demeye hakkı yoktur.
BAŞKAN Saygıdeğer
arkadaşlarım, 69u falan bırakalım bir tarafa,
şimdi, herhangi bir şey yok. Kendi aranızda müzakere
edin lütfen, oturun sıralarda.
RESUL TOSUN (Tokat) Sayın
Başkan, bu, benim, İç Tüzükten kaynaklanan söz hakkımdır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
81inci maddeyi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 81.-
BAŞKAN Madde üzerinde bir
adet önerge vardır; önergeyi okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1239 Sıra
Sayılı Vakıflar Kanunu Tasarısının
81. Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan M.Nuri Saygun Mehmet Küçükaşık
Niğde Tekirdağ Bursa
Feridun
Baloğlu Yüksel
Çorbacıoğlu
Antalya Artvin
Feridun
Ayvazoğlu Muharrem
Kılıç
Çorum Malatya
Madde 81.- Bu Kanun Türkiyenin Avrupa
Birliğine tam üye olmasından sonra yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Eraslan.
ORHAN ERASLAN (Niğde) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; şimdi, evet,
önergeyi, anladığım kadarıyla değerli
İktidar Partisi Grubu da beğendi. Yani, eğer AB istiyorsa,
kendilerinde vakıfla ilgili bir hukuk metni olmamasına
rağmen bunu kriter olarak istiyorsa, tamam, madem böyleyse, tam
üyelikten sonra yürürlüğe koyalım diye düşündük biz
de. Yani, herkes de peşin görünce ne kadar hoşuna gitti.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi bakınız: Avrupa Birliğinin istediği
bir şey var bizden, Avrupa Birliği, ucundan kıyından
Lozanı tırtıklamak istiyor, Lozanı tanımamak
istiyor. Demin anlattığım, bakınız, yine iyi
anlaşılmadı, Lozan, tabii ki bizim kurucu antlaşmamız
ve Anayasamızın 90ıncı maddesine göre -bütün konuşmalarımda
söylemişim- Anayasaya aykırılığı sürülemeyecek
bir şey. Ama, biz, cemaat vakıflarıyla ilgili Lozanda
kabul ettiğimiz nokta şu değerli arkadaşlar
-41inci madde olması lazım, ben yanlış hatırlamıyorsam,
37-44 arasında- kabul ettiğimiz nokta şu: Dört noktada
mal edinebilir demişiz, dört nokta; beşincisi yok: Dinî, siyasi,
sosyal, eğitimsel.
Şimdi, bu düzenlemeyle bu
dört noktayı bırakıyoruz arkadaşlar, bu dört noktayı
bırakıyoruz, dört nokta yok. Bu açıdan Medeni Kanunun
101/4 maddesiyle bir arada düşündüğümüzde, ayırımcılık
oluyor vakıflar arasında. Türk vakıflarına tanımadığınız
bir hakkı, azınlık vakıflarına tanıyorsunuz.
Bu, Anayasaya aykırılık teşkil eder, Anayasanın
10uncu maddesine dedik. Bunun iyi kavranamaması -dinlenmediği
için- bu neticeyi getiriyor.
Şimdi değerli arkadaşlarım,
bakınız, şimdi, Yunanistanın Vakıflar Yasası
elimizde, metniyle. Burada, olmayan yok, her kötülük var burada,
her kötülük. Bunu biz kara mizah olarak, onu tercüme edelim dedik. Yani,
bunu, biz, yurttaşlarımıza, azınlık olsun, çoğunluk
olsun layık görmeyiz. Hatta, Yunanistandaki Türk ve Müslüman
azınlığın Medeni Kanuna göre de vakıf kurma
hakkı yok. Biz de Medeni Kanuna göre azınlığın
eşit hakları var, hiçbir tereddüt yok, eski kanuna göre de
bizden avantajlı durumdalar. Şimdi, buna rağmen biz
4771i çıkartmışız. 4771de ne vermişiz? 4771de
dinî, sosyal, eğitimsel haklarla, Lozanda sayılan dört noktadan
dolayı mülk edinebilir demişiz; mülk edinebilir. Hatta, bunun
şartları da var. Yargı kararlarını da zorlayarak,
Yargıtay kararlarını da zorlayarak demişiz, çünkü,
vakfiyelerinde böyle bir şey yok. Buna rağmen, 4771 için Yunanistandan
Lozan 45e göre bir şey istememişiz. 4778i çıkarmışız
yine Lozan 45e göre mütekabiliyeti istememişiz. Sayın
Bakan çok dışlayıcı bir biçimde Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine gitsin Yunan vatandaşları dedi.
Yani, kalbim daraldı, yani yüreğim burkuldu. Dışlayan
bir anlayışla
Arkadaşlar, biz büyük devletiz,
onlar bizim siyanetimiz, korumamız altında. Uluslararası
antlaşmadan doğan bir hakkı istiyoruz. Onlar uluslararası
antlaşmayla bizim korumamız altında. 45inci maddeye
göre, biz, 4771e göre bunu verdik, 45e göre bunu vereceksiniz. Bunu
bir göreceğiz, ikinci adım öyle atılır. 4778e göre
bunu verdik, bunu bir göreceğiz demek durumundayız.
Şimdi, Balkanlarda, Rumelide
camiler perişan durumda, vakıflar perişan durumda.
Bu, Türk milletine, böyle güçlü bir millete, şanlı bir millete
yakışan bir durum değildir. Bu, diplomasiyle çözülecek,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesiyle değil. Bu, Türkiyenin
güçlü olmasıyla, bir olmasıyla, iri olmasıyla, diri
olmasıyla ve ayak diremesiyle çözülecek bir şey. Yani,
biz yaptık, ama, siz de yapacaksınız demesiyle çözülecek
bir şey.
Şimdi, siz, yasanıza tutarsanız
Geçici 7nci maddeydi, arkadaşlar, çıkarıldı bizim
itirazlarımız üzerine, ama, 17nci maddede hâlâ aynı
sıkıntıyı taşıyan hükümler vardır.
Mübadeleyle terk edilen malları bile geri vermeyi, Lozandan
sonra onlarca kanun defalarca mübadeleyle ilişkisi tasfiye
edildiği halde geri vermeyi kabul ederseniz, geri vermeyi içinize
sindirirseniz, bunu yasa tasarısı olarak getirebilirseniz
Sevrde bile olmayan hükümdür, doğrudan doğruya Türkiye
Cumhuriyeti devletinin evrensel hakkı olan mirasçılık
hakkını ortadan kaldıran hükümdür, o zaman bunu diyemezseniz
değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Eraslan, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
ORHAN ERASLAN (Devamla) Yani, mübadeleyle
giden Rumların mallarını vakıflarına geri
vereceksiniz, Türk devletini saymayacaksınız da, oradan
mübadeleyle getirdiğimiz vatandaşlarımızı
ne yapacaksınız, onlar hakkında ne karar vereceksiniz?
Böyle bir şey olamaz. Buna itiraz ettik ve çıkarttırdık.
Bunun için en azından İktidar Partisi Grubunun bize teşekkür
etmesi gerekirdi. Ama, halen, o konudaki kısmi sıkıntı
-Yasanın 17 nci maddesini açın, okuyun- orada mevcut, devam
ediyor. Yani, diğer yerlere emsal olur endişesini de taşıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
82nci maddeyi okutuyorum:
Yürütme
MADDE 82.-
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, dördüncü
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, Komisyonun 43, 44 ve 47nci maddelerle ilgili
olarak İç Tüzükün 85inci maddesine göre düzeltme talebi vardır.
Buyurun Sayın Komisyon
Başkanı.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) 43üncü maddenin üçüncü
fıkrasının sondan
üçüncü satırında geçen atanmış ifadesinin
madde metninden çıkması gerekmektedir.
44üncü maddesinde ise birinci
fıkrasında yer alan seçilir ibaresi atanır olarak değiştirilmesi
gerekmektedir.
47nci maddenin birinci fıkrasında
danışma ve ibaresinden sonra gelmek üzere denetim birimleri
ile ibaresinin eklenmesi gerekmektedir.
Arz ederim.
BAŞKAN Hükûmet bu düzeltmelere
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN Komisyonun istediği
ve Hükûmetin katıldığı düzeltmeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, tasarının tümünün oylamasından
önce, oyunun rengini belirtmek üzere, lehte ve aleyhte iki arkadaşıma
söz vereceğim. Bu arkadaşlarımın konuşma süreleri
sadece beşer dakikadır, uzatma yapılmayacaktır.
Onu da bilgilerinize sunarım.
Lehte ilk konuşmacı, tabii
ki o konuşunca diğerleri konuşamayacak, Konya Milletvekili
Ahmet Işık.
Sayın Işık, buyurun.
Beş dakika içinde konuşmanızı
tamamlayınız.
AHMET IŞIK (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 1239 sıra sayılı
Vakıflar Yasa Tasarısının tümünün oylaması
öncesi oyumun rengini belirtmek üzere söz almış bulunmaktayım,
bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, demokratik,
çağdaş ve katılımcı bir anlayışla hazırlanan
Vakıflar Yasa Tasarısıyla yönetici olmak kolaylaştırılmış,
olamayacakların kriterleri belirlenmiş, Türkiyede yerleşim
hakkına sahip yabancılara yeni vakıfların yönetim
organlarında görev alabilme imkânı getirilmiştir. Yükümlülüklerini
yerine getirmeyen yöneticiler ağır bir müeyyide olan
doğrudan görevden alma davasıyla karşılaşırken,
yeni düzenlemeyle, idarece uyarı, idari para cezası, mahkemece
görevden alma şeklinde kademelendirilerek işlenen fiilin
ağırlığıyla orantılı müeyyide uygulanması
sağlanmıştır.
Değerli milletvekilleri,
Türk Medeni Kanununda yer alan, vakıflarda üyelik olamayacağına
dair hüküm nedeniyle senetlerinde özel hüküm olmayan vakıflar
boşalan organ üyeliklerini tamamlayamayarak dağılmaktayken,
boşalan organ üyeliklerinin tamamlanması imkânı getirilerek,
vakıfların yaşaması sağlanmıştır.
Halen vakıflar meclisinden
izin almak zorunda olan vakıflar, izin almaksızın mal
edinebilecekler ve bu mallar üzerinde tasarrufta bulunabileceklerdir.
Hayrat taşınmazlar haczedilemeyecek,
rehnedilemeyecek, bu taşınmazlarda kazandırıcı
zaman aşımı işlemeyecek, zilyetlik yoluyla kazanım
hükümleri uygulanmayacaktır.
Vakıf yoluyla meydana gelip
de, her ne surette olursa olsun, hazine, belediye ve özel idare mülkiyetine
geçmiş eski eserler Vakıflar adına tescil edilecektir.
Vakıflara yapılan taşınır
ve taşınmaz mal bağışlarından vergi
alınmayarak, bu şekilde vakıflara bağış
yapılması da teşvik edilmektedir.
Vakıflara ait eski eserlerin
bakım, onarım, restore edilmesi ve yaşatılması
için kişi ve kuruluşlarca yapılan harcamalar ile sponsorluk
harcamaları vergiden istisna edilecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çağın şartlarına uyarlanmış,
demokratik açılımı ve akli çözümü getiren işbu
yasa tasarısına olumlu oyumla katkı sağlayacağımı
ifade ediyor, daha güçlü devlet, daha mutlu millet, daha kutlu iktidar
temennisiyle Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Işık, vakti de iyi kullandığınız
için.
Aleyhte, Sayın Yaşar Nuri
Öztürk, İstanbul
Yok.
Sayın İbrahim Özdoğan
Buyurun Sayın Özdoğan.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
1239 sıra sayılı Vakıflar Yasa Tasarısının
üzerine, Anavatan Partisi Grubu adına aleyhte söz almış
bulunmaktayım; bu vesileyle, yüce heyetinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
iki haftadır Türkiye Cumhuriyeti
devletini ve büyük Türk milletini çembere alma harekâtının
bir kanun tasarısı üzerinde, burada, gece gündüz çalışmaktayız.
Muhalefet kanadındaki Anavatan Partisi milletvekillerine
ve Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerine, özverili direnmelerinden
ve dayanmalarından dolayı tebrik ve takdirlerimi sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, bu
yasa tasarısı, biraz sonra, elbette -biliyorum- AK Parti
sayın milletvekilleri tarafından onaylanacaktır.
Türk milletini çembere alma harekâtından başka bir şey
değildir. Avrupa, Türk milleti üzerinde düşündüğü tarihî
misyonunu gerçekleştirmek istiyor. Sevri tekrar hortlatmak istiyor
ve Lozanı, biraz önce değerli bir milletvekili arkadaşımın
değindiği gibi, ucundan bucağından yontmak istiyor.
Bu çembere alma harekâtının en önemli konularından birisi,
Kıbrısı Türkün elinden almak, bir.
PKK, bugün, bildiğimiz gibi,
Anadoluda istediği şekilde at oynatmaktadır ve
Hükûmet buna karşı tedbirini almamaktadır. Bunun en
önemli nedenlerinden birisi, Sayın Başbakanın, geçen
sene Diyarbakırda üst kimlik ve alt kimlikten bahsederek, Türkiyelilikten
bahsederek, Türk kavramını yok etmeye çalışmasından
başka bir şey değildir ve de Avrupa Birliği ülkeleri
tarafından, Avrupa Birliği tarafından, bebek katili
Öcalana Sayın Öcalan denmiştir. Bu da bir faaliyettir.
Sözde Ermeni Soykırımı
Tasarısı Fransa Meclisinde kabul edilmiştir. Hükûmet
buna karşı gerekli tedbirleri almamıştır. Bu
da ayrı bir çembere almak harekâtıdır.
Buraya çıkan sayın AK Parti
milletvekilleri, Sevr edebiyatından filan bahsettiler. Evet,
ben de bahsediyorum Sevr edebiyatından, ama, sizlerin Battal Gazi
hikâyeleri anlattığınızı biliyor musunuz?
Vakıflar üzerine yaptığınız konuşma, Battal
Gazi hikâyelerinden başka bir şey değildir. Elbette ki,
biz, vakıf medeniyetinin Türk milletinin medeniyeti olduğunu
biliyoruz, ama, burada işlenen şudur değerli arkadaşlar:
Burada işlenen, bu tasarıyla, kadife eldiven içerisinde
Türk milletinin başına inen demir yumruktan başka bir
şey değildir.
Bakın, bu tasarıyla birlikte
misyonerlik faaliyetleri artacaktır. Bugün, Avrupa ülkelerinin
misyonerlik teşkilatlarının bir planı vardır.
On yıl içerisinde 5 milyon Anadolu insanını Hristiyanlaştırmak
istiyorlar değerli arkadaşlar.
Bu çembere alma harekâtlarından
birisi de toprak satışıdır. Buna da AK Parti Hükûmeti
maalesef göz yummuştur. Bir kısım değerli AK Partili
milletvekili arkadaşlarımız Battal Gazi hikâyeleri
anlatırken, maalesef bunları görememişlerdir değerli
arkadaşlar.
Bakınız, dün Avrupa Birliği
İlerleme Raporu açıklandı. Kıbrıs elden gitmek
üzere değerli arkadaşlar. Heybeliada Ruhban Okulundan bahsediliyor.
Siz bu yasayı gerçekleştirdiğiniz takdirde, misyonerlik
faaliyetleri artacak ve dolayısıyla, Anadolunun her tarafında,
gerek Ermeniler tarafından gerek Rumlar tarafından,
İstanbul da dahil olmak üzere, birçok gayrimenkul, gayrimüslimlerin
ve yabancıların eline geçecektir. Türk milletinin hangi
ferdinde sermaye bulacaksınız değerli arkadaşlar?
AHMET YENİ (Samsun) Sen inanıyor
musun konuştuğuna?
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, tarihe not düşülmesi
açısından ve sizleri Türk milletine şikâyet etme
açısından, burada, bu konuşmayı aleyhte yapıyorum.
Sizleri büyük milletime ve Allaha
havale ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AHMET YENİ (Samsun) Konuştuğuna
inanıyor musun, konuştuğuna?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
saygıdeğer arkadaşlarım
RESUL TOSUN (Tokat) Sayın
Başkan
BAŞKAN Resul Bey, tutanaklar
henüz gelmedi. Onun için, geldiğinde bakacağım, göreceğim...
RESUL TOSUN (Tokat) Sayın
Başkan, olmaz ki!
AHMET YENİ (Samsun) Sayın
Başkan, hep şahidiz.
BAŞKAN Saygıdeğer
arkadaşlarım, lütfen Başkanlık Divanına müdahale
etmeyin. Bakınız, Tasarıyı yasalaştırmak
üzereyiz, şu anda konuşuyoruz. Lütfen, istirham ediyorum,
oylamaya geçeceğiz.
Dördüncü bölüm
RESUL TOSUN (Tokat) Sayın
Başkan, vekilin ısrarı halinde oylama yapılır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
dördüncü bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır.
RESUL TOSUN (Tokat) Sayın
Başkan, vekilin ısrarı halinde oylama yapmanız gerekiyor,
Genel Kurula sormanız gerekiyor.
BAŞKAN Neyi soracağım
Genel Kurula?
RESUL TOSUN (Tokat) Sayın
Başkan, ısrar ediyorum.
Bana 69a göre söz verip vermemeye,
artık, Genel Kurul karar verecek, siz karar vermeyeceksiniz.
İç Tüzük gereğidir bu. Burada yalan söyledi diyerek bana
hakaret etti, ben 69a göre söz istiyorum, siz bana söz hakkı vermiyorsunuz,
iki dakikalık söz hakkı vermiyorsunuz. Bundan sonra kararı
da Genel Kurul verecek İç Tüzük gereği.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Tutanağı
bekliyorum diyor, söz vermiyorum demiyor.
BAŞKAN Tutanaklar geldikten
sonra karar vereceğim. Lütfen yerinize oturunuz.
RESUL TOSUN (Tokat) Sayın
Başkan, Genel Kurul kapandıktan sonra tutanakların
bir faydası yok.
BAŞKAN Genel Kurul saat
21.00e kadar çalışacaktır Sayın Tosun.
Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, oylama
için beş dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen
üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma
rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen beş dakikalık süre içinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak
sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını
da taşıyan oy pusulasını, yine oylama için öngörülen
beş dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, 1239 sıra sayılı
Vakıflar Kanunu Tasarısının açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 275
Kabul : 241
Ret : 34 (x)
Böylece, kanun tasarısı
yasalaşmıştır.
Milletimiz için hayırlara vesile
olmasını diliyorum.
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve 24 Milletvekilinin, 2108 No.lu Muhtar Ödenek ve Sosyal
Güvenlik Kanununda Yapılması Gereken Değişiklikle
İlgili Kanun Teklifi ve İçtüzükün 37nci Maddesine Göre
Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi
5.-
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 24 Milletvekilinin,
2108 No.lu Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Kanununda Yapılması
Gereken Değişiklikle İlgili Kanun Teklifi ve İç
Tüzükün 37nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi
(2/185) (S. Sayısı: 735)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Hükûmet? Yok.
Ertelenmiştir.
Konut Edindirme Yardımı
Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
6.-
Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1195) (S. Sayısı: 1216)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Tasarının görüşülmesi
ertelenmiştir.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
çalışma süremiz, normalde, 21.00 olarak, daha önce Genel Kurulca
belirlenmişti; ama, şu anki sorduğum grupların mutabakatı
ve komisyon ve Hükûmetin bulunmaması nedeniyle, sözlü soru
önergeleriyle diğer denetim konularını sırasıyla
görüşmek için, 14 Kasım 2006 Salı günü saat 15.00te toplanmak
üzere, birleşimi kapatıyorum.
Bütün arkadaşlarıma ve
bizi izleyen izleyicilerimize hayırlı akşamlar ve
iyi bir hafta sonu diliyorum.
Kapanma
Saati: 19.18
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
VII.
- SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Antalya
Milletvekili Nail KAMACInın, Antalya Derme Karabucak Mahallesi
Bozdağ mevkiindeki elektrik sorununa ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal UNAKITANın cevabı (7/17883)
2.- İzmir
Milletvekili Yılmaz KAYAnın, motorine ÖTV ve KDV istisnası
uygulanacak sınır kapılarına ilişkin sorusu
ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITANın cevabı (7/16276)
3.- Denizli
Milletvekili Mustafa GAZALCInın, Denizlideki dokumacı
esnafın sorunlarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Ali COŞKUNun cevabı (7/16229)