DÖNEM: 22 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
CİLT : 137
24üncü
Birleşim
28 Kasım 2006 Salı
İ Ç İ N D E K İ L
E R I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
YOKLAMA
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
1.-
Diyarbakır Milletvekili Cavit Torunun, 24 Kasım Öğretmenler
Günü münasebetiyle, ülkenin geleceğini oluşturacak çocuklarımızın
yetiştirilmesinde öğretmenlerin ve öğretmenlik mesleğinin
önemine ilişkin gündem dışı konuşması ve
Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcının, aynı konuda
gündem dışı açıklaması
2.-
Mardin Milletvekili Süleyman Bölünmezin, 5015 sayılı Petrol
Piyasası Kanunu çerçevesinde Türkiye akaryakıt sektörünü
düzenleme görevini üstlenen Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun
28 akaryakıt ana dağıtım şirketine vermiş
olduğu ceza sonrasında yaşanan gelişmelere
ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Isparta Milletvekili Mehmet Emin Murat Bilgiçin, Türkiyede kozmetik
ve gül sanayisinin sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin
gündem dışı konuşması
B) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.-
İstanbul Milletvekili Hasan Fehmi Güneş ve 30 milletvekilinin,
sosyal hayatı tehdit eden şiddet eylemleri ve diğer suçların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/395)
2.-
Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 49 milletvekilinin,
Denizli Sümerbank İplik Fabrikası satışının
ve arazisi üzerindeki tasarrufların araştırılması
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/396)
C) TEZKERELER
VE ÖNERGELER
1.-
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin Amerika
Birleşik Devletlerine yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/1159)
2.-
Hatay Milletvekili Züheyir Amberin, İşçi, Memur ve
Bağ-Kur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına
İlişkin Kanun Teklifinin (2/425) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/418)
3.-
İstanbul Milletvekili Yaşar Nuri Öztürkün, Erzurum ve Sivas
Kong-relerine Katılan Delegelerin Mezarları Hakkında
Kanun Teklifinin (2/802) doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/419)
V. - ÖNERİLER
A) SİYASİ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.-
(10/61) ve (10/74) esas numaralı Meclis araştırması
önergelerinin ön görüşmelerinin görüşme gününe ilişkin
CHP Grubu önerisi
2.-
Gündemdeki sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesi ile 1255 sıra sayılı Kanun Teklifinin
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler
halinde görüşülmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
VI. - AÇIKLAMALAR
VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırımın,
Niğde Milletvekili Orhan Eraslanın, konuşmasında,
bakanlığıyla ilgili yanlış anlaşılmalara
meydan verebilecek bazı ifadeleri nedeniyle açıklaması
2.-
İzmir Milletvekili K. Kemal Anadolun, Erzurum Milletvekili
Mustafa Nuri Akbulutun, konuşmasında, Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
VII. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşderenin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.- Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
3.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri
Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına
Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı:
1147)
4.-
Konya Milletvekili Ahmet Işıkın, Avukatlık Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu (2/887, 2/891) (S. Sayısı: 1267)
5.-
Kütahya Milletvekili Abdullah Erdem Cantimurun; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (2/874) (S. Sayısı: 1249)
6.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İdare Amirleri Bingöl Milletvekili
Feyzi Berdibek, Antalya Milletvekili Burhan Kılıç, Iğdır
Milletvekili Dursun Akdemir ile Manisa Milletvekili Mustafa Erdoğan
Yetençin; 2919 Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Sekreterliği Teşkilat Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/816) (S. Sayısı: 1228)
VIII. - SORULAR
VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCInın, ders kitaplarının
içeriğine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
ÇELİKin cevabı (7/17890)
2.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Amasyada onarımda bulunan
ve derslik açığı olan okullara ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİKin cevabı
(7/17951)
3.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Kiliste onarımda bulunan
ve derslik açığı olan okullara ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİKin cevabı
(7/17954)
4.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLUnun, hasta hakları
birimlerine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep
AKDAĞın cevabı (7/17990)
5.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, bazı iletişim
şirketlerinin TMSF yönetimindeki bazı şirketlerle
yaptıkları işlere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENERin cevabı
(7/18039)
6.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, bazı
şirketlerin yönetim kurulu üyelerine ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif
ŞENERin cevabı (7/18040)
7.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, camilerde protokol
uygulaması başlatıldığı iddiasına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet AYDINın cevabı
(7/18093)
8.-
İzmir Milletvekili Canan ARITMANın, camilerde protokol
yolu uygulaması başlatılacağı iddiasına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet AYDINın cevabı
(7/18108)
9.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, TMSFde görevli
bazı kişilerin kurucusu olduğu şirkete ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdüllatif ŞENERin cevabı (7/18148)
10.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, TMSF Başkanının
ABD ziyaretine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdüllatif ŞENERin cevabı
(7/18150)
11.-
Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZün, hastanelerde yaşanan
çocuk ve yetişkin ölümlerindeki artışa ilişkin sorusu
ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞın cevabı
(7/18201)
12.-
Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLUnun, bir gazete
muhabirinin Ankara Dışkapı Devlet Hastanesinde tartaklandığı
iddiasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep
AKDAĞın cevabı (7/18211)
13.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Dünya Bankası kredili
veya hibeli projelere ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı
M. Vecdi GÖNÜLün cevabı (7/18224)
14.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Dünya Bankası kredili
veya hibeli projelere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet
AYDINın cevabı (7/18225)
15.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Dünya Bankası kredili
veya hibeli projelere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ali
BABACANın cevabı (7/18228)
16.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Şırnak, Kars, Gümüşhane,
Erzurum, Elâzığ, Çankırı, Bursa, Düzce, Bolu, Bitlis,
Adıyaman, Aksaray, Amasya, Bartın, Bingöl, Nevşehir,
Kayseri, Kilis, Kütahya, Ağrı, Sakarya, Siirt ve Rize illerinde
2006 yılı için planlanan yatırımlara ilişkin
soruları ve Devlet Bakanı Beşir ATALAYın cevabı
(7/18252, 18253,18254, 18255, 18256, 18257, 18258, 18259, 18260, 18261, 18262,
18263, 18264, 18265, 18266, 18267, 18268, 18269, 18270, 18271, 18272, 18273,
18274)
17.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Sakarya, Rize, Siirt,
Şırnak, Nevşehir, Bingöl, Kilis, Kütahya, Ağrı,
Kayseri, Kars, Gümüşhane, Erzurum, Elâzığ, Çankırı,
Bursa, Bolu, Bitlis, Düzce, Adıyaman, Aksaray, Amasya ve Bartın
illerinde 2006 yılı için planlanan yatırımlara
ilişkin soruları ve Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇUnun cevabı (7/18275, 18276, 18277, 18278,
18279, 18280, 18281, 18282, 18283, 18284, 18285, 18286, 18287, 18288, 18289,
18290, 18291, 18292, 18293, 18294, 18295, 18296, 18297)
18.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Bingöl, Nevşehir, Rize,
Sakarya, Siirt, Kayseri, Kilis, Kütahya, Ağrı, Adıyaman,
Aksaray, Amasya, Bartın, Düzce, Bolu, Bursa, Çankırı,
Şırnak, Elâzığ, Erzurum, Gümüşhane ve Kars illerinde
2006 yılı için planlanan yatırımlara ilişkin
soruları ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUNun cevabı
(7/18455, 18502, 18503, 18504, 18505, 18506, 18507, 18508, 18509, 18510, 18511,
18512, 18513, 18515, 18516, 18517, 18518, 18519, 18520, 18521, 18522, 18523)
19.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Rize, Nevşehir, Kilis,
Kayseri, Kütahya, Siirt, Sakarya, Ağrı, Bartın, Amasya,
Aksaray, Adıyaman, Kars, Gümüşhane, Erzurum, Elazığ,
Düzce, Şırnak, Çankırı, Bursa, Bolu ve Bingöl illerinde
2006 yılı için planlanan yatırımlara ilişkin
soruları ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇun cevabı
(7/18457, 18458, 18459, 18460, 18461, 18462, 18463, 18464, 18465, 18466, 18467,
18468, 18469, 18470, 18471, 18472, 18473, 18474, 18475, 18476, 18477, 18478)
20.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, İnternet
gazetecilerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
Beşir ATALAYın cevabı (7/18552)
21.-
Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZün, RTÜK üyelerinin
özlük haklarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Beşir
ATALAYın cevabı (7/18567)
22.-
Konya Milletvekili Atilla KARTın, TÜİKin özel sektöre yaptırdığı
anketlere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAYın
cevabı (7/18568)
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
TBMM
Genel Kurulu saat 14.00te açılarak beş oturum yaptı.
Antalya
Milletvekili Hüseyin Ekmekcioğlu, 24 Kasım Öğretmenler
Günü münasebetiyle, öğretmenlerimizin çalışma koşullarına,
ekonomik sıkıntılarına ve 17nci Millî Eğitim
Şûrası kararlarına,
Ankara
Milletvekili Remziye Öztoprak, 22 Kasım Diş Hekimleri Günü
ve Ağız ve Diş Sağlığı Haftası münasebetiyle,
ağız ve diş sağlığının önemine,
diş hekimlerinin sorunları ile bu alanda eğitim veren
okulların kalitesinin artırılması için alınması
gereken tedbirlere,
Hatay
Milletvekili Gökhan Durgun, ülkemizde yaşandığı
iddia edilen yolsuzluklara,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Hatay
Milletvekilleri;
Fuat
Geçen,
Mehmet
Eraslan,
Hatay
Milletvekili Gökhan Durgunun, konuşmasında, şahıslarına;
Hatay
Milletvekili Sadullah Ergin, Hatay Milletvekili Gökhan Durgunun,
konuşmasında, Partisine,
Sataştığı
iddiasıyla, birer açıklamada bulundular.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Samsun Milletvekili
Haluk Koç, İstanbul Milletvekili Ali Topuz ve İzmir Milletvekili
K. Kemal Anadolun,YİMPAŞın para hareketlerinin
araştırılması ve hak sahiplerinin mağduriyetinin
giderilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/394), Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergenin gündemdeki yerini alacağı ve ön görüşmesinin,
sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının 378inci sırasında
yer alan 1171e 1 inci ek sıra sayılı komisyon raporunun
bu kısmın 5inci sırasına alınmasına
ilişkin CHP Grubu önerisinin, yapılan görüşmelerden
sonra, kabul edilmediği açıklandı.
İstanbul
Milletvekili Ali Topuz, Manisa Milletvekili İsmail Bilenin,
konuşmasında, Partisine sataştığı iddiasıyla
bir açıklamada bulundu.
Gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının:
1inci
sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305)
görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin
komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2nci
sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı:
904),
3üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika
Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın
Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının
Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair (1/1115) (S. Sayısı: 1147),
5inci
sırasında bulunan, Kütahya Milletvekili Abdullah Erdem
Cantimurun, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair (2/874) (S. Sayısı: 1249),
6ncı
sırasında bulunan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İdare
Amirleri Bingöl Milletvekili Feyzi Berdibek, Antalya Milletvekili
Burhan Kılıç, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir
ile Manisa Milletvekili Mustafa Erdoğan Yetençin, 2919 Sayılı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Teşkilat
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
(2/816) (S. Sayısı: 1228),
7nci
sırasında bulunan, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
(2/775) (S. Sayısı: 1209),
8inci
sırasında bulunan, Bursa Milletvekili Şevket Orhan
ile Balıkesir Milletvekili Ali Osman Salinin; 2863 Sayılı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun Bir
Maddesinin Değiştirilmesi ve Geçici Madde Eklenmesi Hakkında
(2/461) (S. Sayısı: 970 ve 970e 1 inci Ek),
Kanun
Tasarı ve Tekliflerinin görüşmeleri, ilgili komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
4üncü
sırasında bulunan, Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun,
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununa Bir Geçici Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/762) (S. Sayısı:
1252) görüşmeleri tamamlandı; istem üzerine, elektronik
cihazla yapılan açık oylama sonucunda, kabul edilip kanunlaştığı
açıklandı.
9uncu
sırasında bulunan, Konya Milletvekili Ahmet
Işıkın, Avukatlık Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tekliflerinin (2/887, 2/891) (S. Sayısı:
1267) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak, maddelerine
geçilmesi kabul edildi.
28
Kasım 2006 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere, birleşime
20.54te son verildi.
Ali Dinçer
Başkan
Vekili
Bayram Özçelik Harun Tüfekci
Burdur
Konya
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Ahmet Gökhan
Sarıçam
Kırklareli
Kâtip
Üye
No.:
35
II. - GELEN
KÂĞITLAR
27 Kasım
2006 Pazartesi
Süresi
İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLUnun, AK Parti Bolu
İl Kongresinde yaptığı konuşmaya ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14462)
2.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞANın, Acil Eylem Planında
öngörülen faaliyetlere ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16098)
3.-
Hatay Milletvekili Züheyir AMBERin, mikro krediyle ilgili düzenleme
çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/17721)
4.-
Muğla Milletvekili Ali Cumhur YAKAnın, Muğladaki liman
açılışında yaşanan bir olaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17722)
5.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİNin, İsmailağa cemaati
olarak adlandırılan bir grup hakkındaki bazı iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17723)
6.-
İzmir Milletvekili Serpil YILDIZın, İsmailağa cemaati
olarak adlandırılan bir grupla ilgili iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17725)
7.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, bir köyün elektrik
şebekesinin yenilenmesine ve Esenboğa Havalimanı
yolu inşaatı ihalelerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/17726)
8.-
Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞARın, Kızılayın
vereceği madalyalara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/17727)
9.-
Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREKin, bir yeğeninin görevine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17728)
10.-
İzmir Milletvekili Serpil YILDIZın, terörle mücadeleye
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17729)
11.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİRin, İstanbuldaki
bir alışveriş merkezinin satışına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17730)
12.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞANın, Türkiyede ve AB
ülkelerindeki memur sayısına ve memur maaşlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17731)
13.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞANın, çeşitli mal
ve hizmet ücretleri ile vergilerde ve memur maaşlarındaki
artış oranına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/17732)
14.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞANın, bazı sosyo-ekonomik
sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17733)
15.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞANın, Atatürk Olimpiyat
Stadında yaşanan ulaşım sorununa ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17734)
16.-
İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLUnun, Yasin El Kadı
hakkındaki bazı işlemlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17735)
17.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİRin, ABD ile imzalandığı
iddia edilen bir mutabakat belgesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17736)
18.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİRin, Suudi Arabistan
Kralının İstanbuldaki arazisine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17738)
19.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACInın, KKTC Hükümetinin istifasıyla
ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/17739)
20.-
Muğla Milletvekili Ali ARSLANın, Göcek Tüneli geçiş
ücretlerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17740)
21.-
Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat YÜCESANın, ilçe ve
köylerden il merkezlerine yönelik göç sorununa ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/17742)
22.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Orhangazi Stadyumuna hayatını
kaybeden bir sporcunun adının verilip verilemeyeceğine
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/17749)
23.-
Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLUnun, Artvine doğalgaz
verilip verilmeyeceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17756)
24.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, Türkiye aleyhine
açılan bir davanın takibine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17757)
25.-
Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZin, İkinci Bandırma
Sülfürik Asit Tesisine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17758)
26.-
Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZin, elektrik kesintilerine
ve Iraka elektrik satışına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/17759)
27.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLERin, Türkiye-İsrail ümit
millî futbol takımları maçının Trabzondan Ankaraya
alınmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17760)
28.-
Adana Milletvekili Mehmet Ziya YERGÖKün, bir açılışta
yapılan eyleme ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17761)
29.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEKin, polisin
bazı olaylara müdahalesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17762)
30.-
İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİLin, bazı belediyelerin
dağıttığı yayınlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17763)
31.-
Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLUnun,
İsmailağa Camii Kuran Kursu binasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17764)
32.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, İstanbul-Çobançeşme
Fidanlığı arazisinin ihalelerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17765)
33.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEKin, haklarında
soruşturma izni istenilen belediye başkanlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17767)
34.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, KÖYDES Projesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17768)
35.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Başkanlığının
imar sınırlarını artırdığı projelere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17769)
36.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACInın, Antalya Vakıflar
Zeytinliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17770)
37.-
Ankara Milletvekili Yakup KEPENEKin, vergi denetmenlerinin yer
değiştirmelerine ve bazı iddialara ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17774)
38.-
Manisa Milletvekili Hasan ÖRENin, Bakanlık Müsteşarına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17779)
39.-
Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCInın, yurt dışına
yüksek lisans için burslu gönderilen öğrencilere ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17782)
40.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, şehit olan
askerlere ve terörle mücadele eğitimine ilişkin Millî Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17785)
41.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLERin, ilaç bedeli ödemeleriyle ilgili
kararlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17787)
42.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, bir ilacın
bedelinin ödenmemesine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17788)
43.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, hekim istihdamındaki
bazı durumlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17790)
44.-
Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞARın, kamu sağlık
kuruluşları yöneticilerinin özel sağlık kuruluşlarıyla
ilişkilerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17791)
45.-
Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLUnun, bir
kanser ilacının bedeli ödenecek ilaçlar listesinden
çıkarılmasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17792)
46.-
Hatay Milletvekili Züheyir AMBERin, bazı hastalara ucuz kalp
kapakçığı takıldığı iddiasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17793)
47.-
Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZin, yabancı bankaların
TMSFye devredilen bankalardan alacakları ile ilgili IMFye teminat
verilip verilmediğine ilişkin Devlet Bakanından (Ali
BABACAN) yazılı soru önergesi (7/17797)
48.-
Diyarbakır Milletvekili Mesut DEĞERin, fındık
üreticilerinin düzenledikleri Ordu mitingiyle ilgili bir
açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/17798)
49.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLERin, KKTCdeki bazı siyasi gelişmelerle
ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/17802)
50.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, Borçka ve Deriner
barajlarının yol sorunu nedeniyle çalıştırılamadığı
iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/17803)
51.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLUnun, Antalya gezisinde
asılan pankart ve afişlere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/17804)
52.-
Ankara Milletvekili İsmail DEĞERLİnin, bedeli ödenecekler
listesi dışında bırakılan ilaçlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17805)
53.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, MKEnin silah satışına
ve bireysel silahlanmaya ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/17806)
54.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, bir kanser ilacının
bedeli ödenecek ilaçlar listesinden çıkarılmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17807)
55.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, kamu ihalelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17808)
56.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜnün, gazilerin sağlık
karneleriyle ilgili bir uygulamaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17809)
57.-
Bilecik Milletvekili Yaşar TÜZÜNün, 725. Ertuğrul Gaziyi
Anma ve Söğüt Şenliklerinde yaşanan olaylara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17810)
58.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİNin, Çeşmeden çıkış
yapan ihraç malı yüklü araçlara motorinde vergi muafiyeti
sağlanıp sağlanmayacağına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17811)
59.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİNin, KKTCdeki bazı siyasi
gelişmelerle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17812)
60.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil ÜNLÜTEPEnin, denetim elemanlarının
bazı ek ödemelerinin kaldırıldığı ve
iş yüklerinin artırıldığı iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17813)
61.-
Eskişehir Milletvekili Cevdet SELVİnin, Eskişehirdeki
bir TOKİ projesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/17814)
62.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİRin, Sivastaki Kongre
Müzesi bahçesinin kullanımına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17815)
63.-
Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZün, Bulgaristandan
transit geçiş ücretine ve yurt dışına çıkış
harcına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17817)
64.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, Sayıştay Kanunu
Teklifindeki üye seçimiyle ilgili hükme ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17820)
65.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, Sayıştay Kanunu
Teklifindeki KİTlerin denetimiyle ilgili hükme ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17821)
66.-
Balıkesir Milletvekili Sedat PEKELin, akaryakıt kaçakçılığı
konusunda kurulan Meclis Araştırması Komisyonu raporundaki
tespitlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17822)
67.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, Başbakanlık
Koruma Müdürlüğü personeline ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/17823)
68.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURTun, bazı kaçak yayınlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17824)
69.-
İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLUnun, Başbakanlık
binasına ilave kat yapımına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17825)
70.-
Muğla Milletvekili Ali ARSLANın, TOKİ ve Muğla Belediyesince
yaptırılan konutların satışına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17826)
71.-
Yalova Milletvekili Muharrem İNCEnin, şehitlere ve
şehit yakınlarına yapılan yardıma ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17827)
72.-
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt ASLANOĞLUnun, vakıf
üniversitelerine, üniversite hastanelerine ve devlet üniversitelerine
yönelik yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/17828)
73.-
Muğla Milletvekili Gürol ERGİNin, KÖYDES Projesinin kapsamına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17829)
74.-
İzmir Milletvekili Serpil YILDIZın, İzmir çevre yolu
projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17830)
75.-
Konya Milletvekili Atilla KARTın, Konya-Seydişehir Tapu
Müdürlüğünün yaptırdığı bir kadastro çalışmasına
yönelik iddialara ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/17831)
76.-
Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat YÜCESANın, Bozüyük-Adapazarı
karayolu projesi ile Seyitgazi-Alpu karayolu onarım çalışmalarına
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17833)
77.-
İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEKin, İstanbul-Beykozdaki
kadastro çalışmalarına ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/17834)
78.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Başbakanlık Tanıtma
Fonunun desteklediği uygulamalara ilişkin Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı
soru önergesi (7/17842)
79.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Başbakanlık Tanıtma
Fonunun desteklediği uygulamalara ilişkin Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı
soru önergesi (7/17843)
80.-
Hatay Milletvekili Züheyir AMBERin, Hollandadaki Türk milletvekili
adaylarıyla ilgili iddialara ilişkin Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı
soru önergesi (7/17845)
81.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜnün, Boğaziçindeki
imar yetkilerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/17847)
82.-
Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞın, memurların
alım gücüne ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/17848)
83.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, inşaatı tamamlanmış
atıl durumdaki yatırımlara ilişkin Devlet Bakanından
(Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/17851)
84.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, TETAŞın
elektrik alım ve satımına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/17853)
85.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, Bakanlığın
bir avukatına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17854)
86.-
Aydın Milletvekili Mehmet Mesut ÖZAKCANın, Dengeleme ve
Uzlaştırma Yönetmeliğinin elektrik piyasasına
etkilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17855)
87.-
Muğla Milletvekili Ali ARSLANın, Kemerköy Termik Santrali
bünyesindeki bir sitenin inşaatına ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17856)
88.-
Konya Milletvekili Atilla KARTın, Yasin El Kadı hakkındaki
işlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17858)
89.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, bir şahıs hakkındaki
silahlı çete soruşturmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17859)
90.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, bazı kıyafetleri
giyenler hakkında yapılan işlemlere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17861)
91.-
Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞin, Ankara Büyükşehir
Belediyesinin Dikmen Vadisindeki bir projesiyle ilgili iddialara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17862)
92.-
Antalya Milletvekili Atila EMEKin, Antalyadaki trafik kazası
riski yüksek noktalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17863)
93.-
Antalya Milletvekili Osman ÖZCANın, Manavgat Toptancı Hali
Müdürünün atanma şartlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17864)
94.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜnün, Büyükşehir belediye
meclisleri kararları aleyhine açılan davalara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17865)
95.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, İstanbuldaki
bir tünel inşaatı ile ilgili iddialara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17866)
96.-
Kars Milletvekili Selami YİĞİTin, BELBİM eski Genel
Müdürü hakkındaki iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17867)
97.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLERin, İstanbul Emniyet Müdürlüğünün
bazı görevlendirmelerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17868)
98.-
İstanbul Milletvekili Ali Kemal KUMKUMOĞLUnun, Kurtköy
toplu konut bölgesindeki bir arsayla ilgili iddiaya ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17869)
99.-
Mardin Milletvekili Muharrem DOĞANın, köye dönüş yapan
Süryanilerin sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17870)
100.-
İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEKin, İstanbul-Maltepe-Başıbüyük
Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17871)
101.-
Ankara Milletvekili Mehmet TOMANBAYın, Ankara Büyükşehir
Belediyesinin Kuğulu Park civarındaki katlı kavşak
projesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17872)
102.-
Ankara Milletvekili İsmail DEĞERLİnin, Ankara Büyükşehir
Belediyesinin Kuğulu Park civarındaki katlı kavşak
projesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17873)
103.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, bir vergi denetmeninin tayini
ile ilgili iddialara ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17876)
104.-
Antalya Milletvekili Atila EMEKin, emlak vergisi ve kiralardaki
artışa ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17877)
105.-
İzmir Milletvekili Serpil YILDIZın, bir kanser ilacının
bedeli ödenecek ilaçlar listesinden çıkarılmasına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17878)
106.-
Diyarbakır Milletvekili Muhsin KOÇYİĞİTin, emlak
vergisi ve tapu harçlarındaki sorunlara ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17879)
107.-
Hatay Milletvekili Züheyir AMBERin, vergi kayıp ve kaçakları
ile denetim elemanlarına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17881)
108.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞANın, okullarda tahsil
edilen paralara ve okulların giderlerine ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17884)
109.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, İzmirin OKSdeki başarı
düzeyine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17886)
110.-
Ankara Milletvekili Mehmet TOMANBAYın, güvenlik güçlerinin
can yeleği kullanımına ilişkin Millî Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17895)
111.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, hastalara takılan
kalp kapakçıklarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17896)
112.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, bir kanser ilacının
bedeli ödenecek ilaçlar listesinden çıkarılmasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17897)
113.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, AB finansmanındaki
engellilerle ilgili bir projeye ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17898)
114.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, SSPE hastalığına
ve bir iddiaya ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17899)
115.-
Zonguldak Milletvekili Harun AKINın, Alaplı Devlet Hastanesinin
uzman ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17900)
116.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACInın, Antalya-Demre-Üçağız
Köyünün doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17902)
117.-
Antalya Milletvekili Atila EMEKin, cari açığa ilişkin
Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi
(7/17910)
118.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, özelleştirilen
Türk Telekomun denetimine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17911)
119.-
İzmir Milletvekili Ali Rıza BODURun, TRTdeki bir diziye,
çalışanların özlük haklarına ve Genel Müdür Vekiline
ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı
soru önergesi (7/17913)
120.-
Kastamonu Milletvekili Mehmet YILDIRIMın, kızamık
aşısına ve bazı iddialara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17914)
121.-
Antalya Milletvekili Tuncay ERCENKin, bir işadamı hakkındaki
bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/17919)
122.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, çölyak hastalarının
bir besininin bedelinin geri ödemesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17922)
123.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, bazı İran uçaklarının
zorunlu inişe tabi tutuldukları iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17923)
124.-
Muğla Milletvekili Ali ARSLANın, Başbakanlık muhabirlerine
yönelik bazı uygulamalara ve haberciliğe müdahale iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17925)
125.-
Isparta Milletvekili Mevlüt COŞKUNERin, KÖYDES Projesinde
köylere kaynak dağıtımına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17926)
126.
- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLUnun, şehirlerarası
otobüs işletmelerinin sorunlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17927)
127.-
Antalya Milletvekili Atila EMEKin, belediyelerin gelirini artırmak
için getirilecek yeni vergilere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/17928)
128.-
Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜNün, Muğladaki orman
yangınlarına ve enerji nakil hatlarına ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17934)
129.-
Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜNün, Karaköy Termik Santrali
sosyal tesisleri inşaatına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17935)
130.-
Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLUnun, Ankara
Büyükşehir Belediyesinin toplu taşıma kartlarındaki
ücretsiz aktarma süresine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17936)
131.-
Konya Milletvekili Atilla KARTın, Konya Büyükşehir Belediyesinin
yaptırdığı yer saatine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17937)
132.-
Hatay Milletvekili Züheyir AMBERin, Hatay İl Özel İdaresinin
ihalelerine ve bazı iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17938)
133.-
Konya Milletvekili Atilla KARTın, Konya-Beyşehir-Mesutlar
Köyünü ilçe merkezine bağlayan yola ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17939)
134.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLUnun, Eğitim-Sen
Antalya Şube Başkanının bir toplantıya
alınmamasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17940)
135.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACInın, Ankaranın altyapı
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17941)
136.-
Isparta Milletvekili Mevlüt COŞKUNERin, ilave ödemesi bulunmadığı
halde ek ödemeden yararlanamayan personele ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17942)
137.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, bazı ilaçların
geri ödemesi yapılan ilaçlar listesinden çıkarılmasına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/17943)
138.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Rizede onarımda bulunan
ve derslik açığı olan okullara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17950)
139.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Elazığda onarımda
bulunan ve derslik açığı olan okullara ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17955)
140.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Erzurumda onarımda
bulunan ve derslik açığı olan okullara ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17962)
141.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Adıyamanda onarımda
bulunan ve derslik açığı olan okullara ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17964)
142.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Karsta onarımda bulunan
ve derslik açığı olan okullara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17965)
143.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Ağrıda onarımda
bulunan ve derslik açığı olan okullara ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17969)
144.-
Hatay Milletvekili Züheyir AMBERin, Antakya Devlet Hastanesi ihaleleriyle
ilgili iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17988)
145.-
Konya Milletvekili Atilla KARTın, Konya-Ankara karayolundaki
kavşak ve köprü çalışmalarına ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/17995)
146.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLUnun, şehirler
arası otobüs işletmelerinin sorunlarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17999)
147.-
Edirne Milletvekili Rasim ÇAKIRın, bir milletvekiline ait kitaptaki
ifadelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18002)
No.:
36
28 Kasım
2006 Salı
Yazılı
Soru Önergeleri
1.-
Mersin Milletvekili Şefik ZENGİNin, Mut Kaymakamı hakkındaki
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18764) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/11/2006)
2.-
Antalya Milletvekili Osman ÖZCANın, BOTAŞın kamu kurum
ve kuruluşlarından alacaklarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18765) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1/11/2006)
3.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEKin, yurt
dışı gezilerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18766) (Başkanlığa geliş tarihi:
1/11/2006)
4.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEKin, deprem vergisi
olarak bilinen vergilere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18767) (Başkanlığa geliş tarihi:
1/11/2006)
5.-
Mersin Milletvekili Şefik ZENGİNin, nihai tüketiciye satılan
enerjiden alınan TRT payına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18768) (Başkanlığa geliş tarihi:
2/11/2006)
6.-
Konya Milletvekili Atilla KARTın, Gümrük Müsteşarlığındaki
yolsuzluk iddialarının soruşturulmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18769)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2006)
7.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, engellilere uygulanan emlak
vergisi muafiyetinin kaldırılıp kaldırılmayacağına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18770)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2006)
8.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, ABDden ithal edilen pirincin
genetik denetimine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18771) (Başkanlığa geliş tarihi:
2/11/2006)
9.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, iç ve dış borçlanma
ile ödemelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18772) (Başkanlığa geliş tarihi:
2/11/2006)
10.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, Ege Üniversitesi Tülay Aktaş
Onkoloji Hastanesinin personel ihtiyacına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18773) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2/11/2006)
11.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, getirilmek istenen konaklama
vergisine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18774) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2006)
12.- Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLUnun,
Artvin Valisinin bir beyanına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18775) (Başkanlığa geliş tarihi:
2/11/2006)
13.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİNin, YİMPAŞın
para hareketleri ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18776) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/11/2006)
14.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİRin, doğal afet ve
imar sorunlarındaki yasal düzenleme ihtiyacına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18777) (Başkanlığa
geliş tarihi: 3/11/2006)
15.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACInın, Kızılayın
hazırlattığı üstün insani hizmet nişanı
ve madalyalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18778) (Başkanlığa geliş tarihi:
3/11/2006)
16.-
Antalya Milletvekili Osman ÖZCANın, D-400 karayolundaki köprülerin
onarımına ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/18779)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1/11/2006)
17.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin, Bursanın Orhangazi
İlçesi ve Yeniköy Beldesi arasındaki yola ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/18780)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2006)
18.-
Malatya Milletvekili Miraç AKDOĞANın, iç ve dış
borçlara ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı
soru önergesi (7/18781) (Başkanlığa geliş tarihi:
1/11/2006)
19.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, Hazinenin verdiği
teşvik kredilerine ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN)
yazılı soru önergesi (7/18782) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/11/2006)
20.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, Gümrükler Muhafaza Genel
Müdürünün görevden alınmasına ilişkin Devlet Bakanından
(Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/18783) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2/11/2006)
21.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, Posof-Türkgözü sınır
kapısından mazot ithalatına ve yurt dışına
çıkış harcına ilişkin Devlet Bakanından
(Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/18784) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2/11/2006)
22.-
İzmir Milletvekili Serpil YILDIZın, doğalgaz ve akaryakıt
zamlarına ve BOTAŞın belediyelerden alacaklarına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18785) (Başkanlığa geliş tarihi:
2/11/2006)
23.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞANın, BOTAŞın
kamu alacaklarına ve doğalgaz zammına ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18786) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/11/2006)
24.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEKin, BOTAŞın
alacaklarına ve mali durumuna ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18787) (Başkanlığa
geliş tarihi: 1/11/2006)
25.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİRin, belediyelerin BOTAŞa
olan borçlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18788) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1/11/2006)
26.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, BOTAŞın alacaklarına
ve bazı iddialara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18789) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/11/2006)
27.-
İzmir Milletvekili Canan ARITMANın, doğalgaz zammına
ve BOTAŞın alacaklarına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18790)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2006)
28.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACInın, Antalyanın katı
atık bertarafı sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18791) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1/11/2006)
29.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACInın, Antalya-Haşim
İşcan Kültür Merkezine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18792) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1/11/2006)
30.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, seri cinayetlerden
sonra alınan güvenlik önlemlerine ve ihmal iddialarının
soruşturulmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18793) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1/11/2006)
31.-
Bilecik Milletvekili Yaşar TÜZÜNün, Söğüt Şenliklerinde
yaşanan olaylara yönelik soruşturmaya ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18794) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2006)
32.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, Ardahan-Taşlıdere
Köyü karayoluna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18795) (Başkanlığa geliş tarihi:
2/11/2006)
33.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, uçak kaçırma
eylemlerine yönelik tedbirlere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18796) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/11/2006)
34.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, yabancılarla
evlenen Emniyet Teşkilatı personeline ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18797) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2006)
35.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİNin, Aydın-Kuşadası
pis su toplama ve arıtma şebekesi projesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18798) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2006)
36.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, Güzel Sanatlar Genel Müdürünün
aldığı disiplin cezasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18799) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2/11/2006)
37.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜnün, Devlet Tiyatroları
Genel Müdürlüğünün yürürlüğe koyduğu bir yönergeye
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18800) (Başkanlığa geliş tarihi:
2/11/2006)
38.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜnün, Devlet Tiyatrolarında
yapılan bazı idareci atamaları ile ilgili iddialara
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18801) (Başkanlığa geliş tarihi:
2/11/2006)
39.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜnün, Devlet Tiyatrolarının
yönetimine ve oyun programlarına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18802) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2/11/2006)
40.-
Adana Milletvekili Kemal SAĞın, milletvekili lojmanlarının
satışına ve kamu konutlarına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18803) (Başkanlığa
geliş tarihi: 1/11/2006)
41.-
Adana Milletvekili Kemal SAĞın, kamudaki araç alımı,
satımı ve kiralanmasına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18804) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1/11/2006)
42.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, Ardahan Hükümet Konağına
ayrılacak ödeneğe ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18805) (Başkanlığa geliş tarihi:
2/11/2006)
43.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, Ardahan-Ardanuç yoluna ayrılacak
ödeneğe ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18806) (Başkanlığa geliş tarihi:
2/11/2006)
44.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, Ardahandaki iki baraj projesine
ayrılacak ödeneğe ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18807) (Başkanlığa geliş tarihi:
2/11/2006)
45.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, Ardahanda İnsani Bilimler
ve Edebiyat Fakültesinin kurulması için konulacak ödeneğe
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18808) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2006)
46.-
Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUNun, ders kitabı
dağıtımındaki aksaklıklara ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18809) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/11/2006)
47.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, sınıf tekrarı
yapan öğrencilere yönelik uygulamaya ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18810)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2006)
48.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, Ardahanda yapımına
başlanan yurt binası inşaatına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18811)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2006)
49.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜnün, İzmir-Aliağada
okul alanı olmaktan çıkarılan taşınmaza
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18812) (Başkanlığa geliş tarihi:
2/11/2006)
50.-
Sinop Milletvekili Engin ALTAYın, hakkında soruşturma
açılan personele ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18813) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/11/2006)
51.-
Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜNün, kuş gribine karşı
alınan önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18814) (Başkanlığa geliş tarihi:
2/11/2006)
52.-
Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİNin, Bolu İzzet Baysal
ve Köroğlu Devlet Hastanelerindeki bir uygulamaya ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18815) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2006)
53.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, sağlık harcamalarına
ve SSKlı hastaların ilaç harcamalarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18816) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2006)
54.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, bir projenin saha koordinatörlüğü
kadrolarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18817) (Başkanlığa geliş tarihi:
2/11/2006)
55.-
Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞARın, Denizli-Servergazi
Devlet Hastanesi Başhekiminin bir uygulamasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18818) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2006)
56.-
Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜNün, kuş gribine karşı
alınan önlemlere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18819) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1/11/2006)
57.-
Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜNün, bazı illerimizde
yapılan suni tohumlamaya ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18820) (Başkanlığa
geliş tarihi: 1/11/2006)
58.-
Manisa Milletvekili Hasan ÖRENin, Manisada üzümlerde görülen bozulmaların
araştırılmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18821) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2/11/2006)
59.-
Zonguldak Milletvekili Harun AKINın, Futbol Federasyonu yönetimine
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/18822)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1/11/2006)
60.-
Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜNün, tarım ürünlerinden
kesilen BAĞ-KUR primlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18823)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1/11/2006)
61.-
Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜNün, kuş gribine karşı
alınan önlemlere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18824) (Başkanlığa geliş tarihi:
1/11/2006)
62.-
Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLUnun, bir tekne belgesine,
yat yapımına ve marinalara ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18825) (Başkanlığa
geliş tarihi: 1/11/2006)
63.-
Malatya Milletvekili Miraç AKDOĞANın, ABnin genişlemeden
sorumlu komiserinin ve Ankaradaki bir Iraklı temsilcinin
açıklamalarına ilişkin Dışişleri Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru
önergesi (7/18826) (Başkanlığa geliş tarihi:
1/11/2006)
64.-
Tunceli Milletvekili Hasan GÜYÜLDARın, Artvin Valisinin bir
beyanına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18827) (Başkanlığa geliş tarihi:
2/11/2006)
65.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, yeni il kurulup
kurulmayacağına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18828) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/11/2006)
66.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, havalimanlarındaki
güvenlik önlemlerinin denetimine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18829) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2/11/2006)
67.-
Kastamonu Milletvekili Mehmet YILDIRIMın, Tosyadaki bir gölete,
bir baraj projesine ve Devrez Çayının ıslahına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18830) (Başkanlığa geliş tarihi:
2/11/2006)
68.-
Antalya Milletvekili Atila EMEKin, Antalyadaki taşımalı
eğitime ve bir köyün okul ihtiyacına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18831)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/11/2006)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.-
İstanbul Milletvekili Hasan Fehmi GÜNEŞ ve 30 Milletvekilinin,
sosyal hayatı tehdit eden şiddet eylemleri ve diğer suçların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/395) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/11/2006)
2.-
Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI ve 49 Milletvekilinin, Denizli
Sümerbank İplik Fabrikası satışının ve
arazisi üzerindeki tasarrufların araştırılması
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105
inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/396) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/11/2006)
28 Kasım
2006 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.07
BAŞKAN:
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Yok Sayın Başkan. Nerede var?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle
Diyarbakır Milletvekili Sayın Cavit Toruna aittir.
Buyurun
Sayın Torun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
1.- Diyarbakır
Milletvekili Cavit Torunun, 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle,
ülkenin geleceğini oluşturacak çocuklarımızın
yetiştirilmesinde öğretmenlerin ve öğretmenlik mesleğinin
önemine ilişkin gündem dışı konuşması ve
Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcının, aynı konuda
gündem dışı açıklaması
CAVİT
TORUN (Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle söz almış
bulunmaktayım. Bana bu konuşma fırsatını veren
Sayın Başkana çok teşekkür ediyor ve yüce Genel Kurulumuzun
siz değerli üyelerini sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Mesleklerin
en kutsalının öğretmenlik, muallimlik, mürebbilik olduğunu
biliyorum. Öğretmenliği ben her alanda yapılan öğreticilik
olarak değerlendiriyorum.
BAŞKAN
Sayın Torun, bir dakikanızı rica edeyim.
Sayın
milletvekilleri, sayın hatip Öğretmenler Günü gibi çok
önemli bir konuda Genel Kurulumuza hitap etmektedir. Değerli
arkadaşlarımızın dinlemelerini ve özellikle
ayakta olan arkadaşlarımızın da oturmalarını
rica ediyorum.
Buyurun.
CAVİT
TORUN (Devamla) Öğretmenliği ben her alanda yapılan
öğreticilik olarak değerlendiriyorum. Tüm insanlığın
ilk mürebbisi Allahtır. Kuran-ı Kerimin ilk nazil olan
beş ayeti bu bakımdan ne kadar öğreticidir.
Seni
yaratan Rabbin ismiyle oku!/O, insanı bir embriyodan yarattı./
Kerem sahibi Rabbin ismiyle oku./ Ki O, insana kalemle yazmayı
ve bilmediğini öğretti. Yüce Allah, Kuranın bu ilk
beş ayetinde kendisi için Rab ismini kullanıyor, yani
terbiye eden. Peygamberimiz de Beni Rabbim terbiye etti ve o ne
güzel terbiye edendir. diyor.
En
güzel mürebbi, kainat kitabını ilim ve irfan üzerine yaratmıştır.
İlim ve irfanın bir araya gelmesi hakikatin ortaya çıkmasına
vesile olur. İlim ve irfan birbirlerinin muhalifi değil,
müradifidirler. Gerçeğin ortaya çıkması, bu iki değerin
eğitim kurumlarında atbaşı götürülmesine
bağlıdır. İlim, irfandan nasibini almaz ise inkâra
yöneltir mensuplarını. İrfan, ilmi önemsemez ise taassuba
kayar. Demek ki, okumak çok önemli; ama, bunun belirli bir terbiye
sınırı içerisinde olması gerekiyor. İnsanı
kötülüğe, fenalığa, yanlış şeyler yapmaya
yönelten okumanın bir faydasının bulunmadığını
hepimiz hayatımız boyunca gördük ve bundan sonra görmeye
devam edeceğiz.
İşte
burada, sevgili öğretmenlerimize çok büyük işler düşüyor.
Ben, sevgili öğretmenlerimizin hepsinin ilim, irfan, ahlak,
edep sahibi olduklarını, yeri geldiğinde fedakârlıktan
kaçınmadıklarını ve sevgili öğrencilerine
karşı çok büyük vefa gösterdiklerini biliyorum. Onlar, bizim
geleceğimiz olan çocuklarımızı yetiştiriyorlar.
Arada sırada ortaya çıkan kötü örneklerin toplumda nasıl
derin yaralar açtığını o güzel insanlar biliyorlar.
Öğrencisiyle ilgilenmeyen, derslere hazırlıksız
giren, ders saatini gır gırla geçiren, günün şartlarına
göre kendisini yenilemek için gerekli gayreti göstermeyen,
öğrencisinin duygu ve düşüncelerini istismar eden çok istisnai
örneklerin bu kesim arasından çok ender de olsa çıkmasını,
bu güzel toplumun elleri öpülesi öğretmenleri, asla tasvip etmiyor
ve aralarında bu kişilerin öğretmen olarak yaşamasına
fırsat vermiyorlar.
Demek
ki, öğretmenlerimiz, sadece belirli alanlarda bildiklerini
ders saatlerinde öğrencilerine aktarmakla kalmıyorlar,
ülkemizin geleceğini oluşturacak olan çocuklarımızın
ruh dünyalarının imarı için de gayret gösteriyorlar.
Öğretmenlerimiz, bizim aile içindeki dünyamızdan çıkarak
yeni bir âlemle tanışmak üzere adımımızı
dışarı attığımızda ilk ve en önemli
mürebbilerimizdir. Ayı, Byi, Cyi onlardan öğreniriz;
sonra, kelimeler ve ardından cümleler gelir. Onların giyinişi,
temizliği, nezaketi, nezaheti, tebessüm edişleri, okul
bahçesinde birbirleriyle dolaşarak sohbet etmeleri, hepimizin
hayatında çok önemli yerler edinmelerine sebep olmuştur.
Onların okul hayatımızın her anında öylesine
dağ gibi duruşlarının bile bizlere neler kazandırdığını
hiçbirimiz unutamayız.
Bir
öğretmen üzülünce, bütün öğrenciler üzülür; bir öğretmen
sevinince, güldüğünde, bütün öğrenciler güler, mutluluk
duyar. Her birimizin hayatında şahsiyetleriyle özdeşleşmiş
olduğumuz, duruşlarını kendimize örnek aldığımız
nice öğretmenler vardır. Evlatlarımızın mutlu,
mesut, bahtiyar bir hayat yaşamalarını istiyor isek,
öğretmenlerimizin sorunlarını çözmek, özellikle ekonomik
sıkıntılarının giderilmesini sağlamak,
onların rahat bir şekilde görev yapmalarını temin
edecek okul ve derslik alanlarını oluşturmak bizim en
önemli görevimizdir.
CANAN
ARITMAN (İzmir) Maaşları, maaşları Sayın
Vekilim
CAVİT
TORUN (Devamla) Öğretmen, bulunduğu köyde, ilçede
CANAN
ARITMAN (İzmir) Öğretmen maaşlarına zam var
mı?
CAVİT
TORUN (Devamla)
veya ilde alışveriş yapmak üzere girdiği
dükkânda veya iş yerinde, o yerin sahibi olan bir öğrencisiyle
karşı karşıya geldiğinde
CANAN
ARITMAN (İzmir) Geçim sıkıntısı içinde
öğretmenler.
CAVİT
TORUN (Devamla)
içinde en küçük bir eziklik hissetmeyerek
alışveriş yapabilmelidir, dik duracak gücü olmalıdır,
öğrencisinin saygısında herhangi bir gerilemeye sebebiyet
verecek maddi imkânsızlık hissetmemelidir. Öğretmenlerimizi
en çok üzen konunun bu olduğunu biliyoruz.
Bu
dönemde, öğretmenlerimizin özlük haklarının düzeltilmesi
için başta Hükûmetimiz olmak üzere Millî Eğitim Bakanımızın
çok büyük gayretler gösterdiğini biliyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CANAN
ARITMAN (İzmir) Sayın Vekilim, maaşlarına da zam
olacak mı öğretmenlerimizin? O da görevimiz değil mi?
CAVİT
TORUN (Devamla) Öğretmenlerimizin yıl başında
BAŞKAN
Sayın Arıtman, ne istiyorsunuz? Bana söyleyin bir isteğiniz
varsa.
CANAN
ARITMAN (İzmir) Sayın Başkanım, öğretmenlerin
karnı tok övgüye, maaşlarını
BAŞKAN
Bana söyleyin bir talebiniz varsa, kürsüden imkân tanırım;
ama, laf atmayın lütfen.
Buyurun.
CAVİT
TORUN (Devamla) Öğretmenlerimizin yıl başında
donatım giderleri için verilen paranın yüzde 100 artırılması,
her öğretmene düşen öğrenci sayısının
azaltılması için 80 binin üzerinde derslik yapılması
ve ders ücretinde yine yüzde 100 artışların bu dönemde
sağlanmasını inkâr etmememiz gerekiyor. Bu durumun
artarak devam edeceğine olan inancım tamdır; çünkü, cumhuriyet
tarihi itibarıyla sadece bu iktidar döneminde Millî Eğitime
ayrılan pay diğer bütün bakanlıkların önüne geçmiştir.
Bundan sonra gelecek hükûmetler döneminde de bu karardan dönülmesi
artık imkânsızdır.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; bizim öğretmenlerimizin
mutlu ve müreffeh bir hayat yaşamalarını temin konusunda
göstereceğimiz gayretlerin önemi inkâr edilemez; ancak, aynı
oranda, her kesimdeki öğrencilerin mutluluğunu sağlamak
görevlerimiz arasında değil midir?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı tamamlayınız.
CAVİT
TORUN (Devamla) Bu ülkede yüz binlerce öğrenci kat sayı
adaletsizliğiyle karşı karşıya. Öğretmenin
mutluluğu öğrenciye yansır da, öğrencinin huzursuzluğu
öğretmeni etkilemez mi? Eğitim camiasının üzerindeki
her türlü kara bulutun ortadan kalkması için hepimiz elimizden
gelen gayreti göstermek zorundayız. Özellikle biz siyasilere
düşen görevin ne kadar büyük olduğunu unutmayalım.
Sevgili
arkadaşlar, burada başımdan geçen bir anıyı
sizlere anlatmak istiyorum. Bendeniz avukatlığımın
öncesinde yedi yıl öğretmenlik yaptım. 8 Nisan 1975
yılında Kars İmam-Hatip Lisesine öğretmen olarak
atandım. O yıllarda da bu lisenin mensupları üniversiteye
girmekte sorunlar yaşıyor ve seslerini duyurmak için boykotlar
düzenliyorlardı. Bizim öğrencilerimiz de seslerini duyurmak
istediler ve benden yardım talebinde bulundular. Vilayette müracaatlar
yapıldı, izinler alındı ve belirli bir güzergâh takip
edilerek, karlı, buzlu bir kış gününde belli bir edep ve
terbiye sınırı içerisinde Kars caddelerinde yürüyüş
yapıldı, toplantı mahalline gelindi. Ben de onlarla
beraberim, el yazısı on sayfalık bir yazı hazırlamışım.
Osman isminde bir öğrencimiz kurulan kürsüye çıkıp bunu
okuyacak, sorunları dile getirecek. Osman kürsüye çıktı:
Hocam ben bu yazıyı okuyamiram demez mi? İş başa
düştü, çıktık kürsüye: Beyler, yapmayın etmeyin,
bu çocuklara kıymayın, okumalarının önündeki engelleri
kaldırın, Anadolu insanının okumasının
kimseye zararı yoktur, okumak istek ve arzusunun önünde kimse
duramaz. Senin okumanı istemiyorum demek vicdana, ahlaka
sığar mı? Lütfen, herkes Batıdaki örneklerine baksın
ve oradaki din bilginlerinin ne kadar donanımlı olduğunu
herkes görsün
BAŞKAN
Sayın Torun, konuşmanızı tamamlayın lütfen.
CAVİT
TORUN (Devamla)
Esasen bizim okumayı teşvik etmemiz gerekirken,
bu bağnazlık niye? diye açıklamalarımızı
sürdürdük.
Arkadaşlar,
tabii arkasından davalar geldi, mahkemeler geldi. Benim burada
anlatmak istediğim konu şu: Bizler, inancıyla, örfüyle,
âdetiyle, imanı, ahlakı, çeşitli etnisitelere olan
mensubiyetleriyle bir büyük medeniyetin önemli parçalarıyız.
Bu parçalardan her birisi bizim vazgeçilmez rengimizdir. Birbirimizi
ve değerlerimizi yok sayarak, inkâr ederek bir yere varamayız.
Evet,
ben konuşmamı burada bitirmek istiyorum. Aslında devam
etmem gereken kısımlar vardı, fakat ben huzurunuzu daha
fazla işgal etmemek bakımından son cümle olarak
şunları söylemek istiyorum:
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; Öğretmenler Günü münasebetiyle
eğitim camiamızın bu çok önemli sorununu bu vesileyle
dile getirdim. İşte size bir yol: Hak ve özgürlükleri öne
çıkaranlar, adaletsizliklerin önüne geçmek için gücü oranında
gayret gösterenler, bundan sonra kazanacaktır. Daha mutlu, daha
müreffeh, daha kalkınmış, daha güzel bir gelecekte bu
ülkede hep birlikte yaşamak dilek ve temennisiyle, bütün
öğretmenlerimizin ellerinden öpüyor, size saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Torun.
Efendim,
Denizli Milletvekilimiz Sayın Mustafa Gazalcı yerinden
kısa bir açıklama talebinde bulunmuştur. Çok kısa
olmak üzere kendisine söz veriyorum.
MUSTAFA
GAZALCI (Denizli) Sayın Başkanım, çok teşekkür
ederim.
Bütün
öğretmenlerin gününü kutluyor, onlara saygılar, sevgiler
sunuyorum. Aydınlık geleceğimiz, onların her yönden
özgür, bilgili, üretici kuşaklar yetiştirmesine bağlıdır.
Onların nitelikli eğitim işini görebilmeleri için,
ILO ve UNESCOnun ortaklaşa kabul ettiği, 5 Ekim 1966da imza
altına aldığı ve Türkiyenin de altına imza
attığı Öğretmen Statü Tavsiyesi ilkelerinin bir
an önce ülkemizde uygulanmasını diliyorum. Köy öğretmenlerine,
kent öğretmenlerine, emekli öğretmenlere, gerçekten hem
görevlerini iyi yapabilmeleri için ekonomik, sosyal kültürel haklar
tanımak gerekir diyorum. Yeniden bütün öğretmenlerin gününü
kutluyor, saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım bu olanağı verdiğiniz
için.
BAŞKAN
Ben de teşekkür ederim Sayın Gazalcı.
Biz
de Başkanlık olarak Öğretmenler Gününü bu vesileyle
gönülden kutluyoruz.
Gündem
dışı ikinci söz isteği, 5015 sayılı Petrol
Piyasası Kanunuyla ilgili olmak üzere, Mardin Milletvekili
Sayın Süleyman Bölünmez
Sayın
Bölünmez, buyurun.
Süreniz
beş dakika.
2.- Mardin Milletvekili
Süleyman Bölünmezin, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu
çerçevesinde Türkiye akaryakıt sektörünü düzenleme görevini
üstlenen Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 28 akaryakıt
ana dağıtım şirketine vermiş olduğu ceza
sonrasında yaşanan gelişmelere ilişkin gündem
dışı konuşması
SÜLEYMAN
BÖLÜNMEZ (Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2003 Aralık ayında yürürlüğe giren 5015 sayılı
Petrol Piyasası Kanunu çerçevesinde, Türkiye akaryakıt
sektörünü düzenleme görevini üstlenen Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumunun 28 akaryakıt ana dağıtım şirketine
vermiş olduğu toplam 1,670 katrilyon tutarındaki ceza
ve sonrasında halen yaşanmakta olan gelişmelerle ilgili
söz almış bulunmaktayım. Hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Petrol
sektörü, bugüne kadar çok ciddi bir şekilde yıpratılmış,
halen yıpratılmaya devam edilmektedir. Türkiye bütçesinde
toplanan verginin yüzde 22sinin tahsildarı olan bu sektörün bu
kadar yıpratılması artık tehlike doğurmaya
başlamıştır. Öncelikle, EPDK tarafından verilen
cezaların şekli hakkında sizleri aydınlatmak istiyorum.
5015 sayılı Kanunun emrettiği üzere, lisansı olmayan
dağıtım şirketinin, gene lisansı olmayan hiçbir
bayiye mal satmasını öngörmemektedir. Bu çerçevede, Türkiyede
mevcut, şu anda 11.500 adet lisanslı bayi içinde cezayı
oluşturan 2.320 adet istasyon, Kanunun emrettiği üzere, evraklarını,
son müracaat tarihi olan 20 Mart 2005 tarihinde eksiksiz olarak
EPDKya vermiştir. Ancak, bu istasyonlara ait lisanslar eksikleri
olmadığı halde, lisans tarihleri, Kanunun emrettiği
20 Mart 2005 sonrasıdır. Lisanslarını aldıkları
tarih ile Kanunun emrettiği tarih arasındaki geçen sürede
bir veya birkaç defa, bağlı oldukları lisanslı dağıtım
şirketlerinden akaryakıt alımıyla ilgili verilen
usulsüzlük cezasıdır. Ortada bir kuruşluk vergi kaybı
olmadığı gibi, devletin hiçbir şekilde herhangi
bir zarara uğratılmadığı da çok nettir. Yapılan
bu satışlarda, ATV, KDV ve hatta aynı Kurumun ve Kanunun
emrettiği üzere EPDKya verilmesi gereken payın EPDK hesabına
yatırılmasına rağmen, sadece kusurlu yapılan
her istasyon başına verilen usulsüzlük cezası olarak
714 milyardır. Zaten, EPDK Başkanı Yusuf Günay da, son
günlerde, hatta bugünkü tüm basında yer alan açıklamasında,
bu yönde oluşan kanaatlere bir açıklama getirmiş, biraz
önce benim de üzerine basa basa söylediğim gibi, bu cezaların
teknik usulsüzlükten kaynaklandığını kamuoyuna
açıklamıştır.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; isterseniz, dünyanın
en iyi kanununu çıkardığınızı iddia
edin, eğer uygulamada eksikseniz, o kanunun dünyanın en kötü
kanunu olduğunu görürsünüz. 2005 yılında önce akaryakıt
bayilerine, arkasından, 2006 yılında ana dağıtım
şirketlerine kesilen cezaların temelinde işte bu Kanunu
uygulamadaki sıkıntılar yatmaktadır. Yoksa, biraz
önce ifade ettiğimiz gibi, cezaların akaryakıt kaçakçılığı
veya vergi kaçırmakla uzaktan yakından alakası ve ilgisi
yoktur.
Bugün,
ana dağıtım şirketleri, yargı nezdinde haklı
olduklarına yürekten inandıkları için, mücadelelerini
sürdürmektedirler. Danıştay 13. İdare Dairesinin ara
kararı olan yürütmeyi durdurma talebinin reddine rağmen,
şirketler bu kararı saygıyla karşılamakla beraber,
hukuka olan inançlarını yitirmemişlerdir. Danıştay
İdari Daireler Kurulu nezdinde temyiz başvuruları da
başlamıştır.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; bütün bu konular yargıya
intikal etmişken, EPDK Başkanı Yusuf Günayın, Danıştayın
nihai kararını beklemeden, sadece ara kararı baz alarak
Haklı olduğumuzu yargı da kabul etti. ifadesini kullanmasını
büyük talihsizlik olarak görüyor ve bunu Kurumun sektörle âdeta anlamsız
mücadelesi olarak yorumluyorum ve bundan da müthiş bir üzüntü
duyduğumu şahsım ve sektör adına ifade etmek istiyorum.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; şimdi size soruyorum:
30 öğrencinin olduğu bir sınıf düşünün; 2
öğrencinin okula devamsızlık ve rahatsızlık
nedeniyle, 28 öğrencinin de zayıf not alarak sınıfta
kaldığını düşünürsek, siz o sınıfın
öğretmenlerinde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim.
SÜLEYMAN
BÖLÜNMEZ (Devamla)
biraz evvel Öğretmenler Gününü kutladığımız
o kutsal öğretmenlerimiz gibi, o öğretmenlerde kusur olup
olmadığını düşünür müsünüz ve hatta, bu
öğretmenler çıkıp beyanatlarında zeki, akıllı,
ahlaklı öğrencilere sahibiz derlerse ve sahibiz dedikleri
bu öğrencilere derslerde başarısız dedikleri
zaman, bu öğretmenlere ne dersiniz?
Şimdi
konumuza dönelim. 30 lisanslı dağıtım şirketinin
olduğu bir ortamda, 1inin ekonomik nedenle, 1inin de yeni olması
nedeniyle faaliyet göstermediği, 28 adet uluslararası ve
Türkiyede sayılı şirket olan bu kuruluşları
hem çıkıp methedeceksiniz, sektörün daha fazla zarar almamasını
dileyeceksiniz, diğer taraftan, Kanunun size emrettiğini
öne sürerek ceza keseceksiniz.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; buraya dikkatinizi çekiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bölünmez, son cümlelerinizi almak istiyorum.
SÜLEYMAN
BÖLÜNMEZ (Devamla) Biraz süre rica edeceğim Sayın
Başkanım. Teşekkür ediyorum anlayışınızdan
dolayı.
01/01/2005-19/3/2005
tarihleri arasında, elli gün gibi bir sürede, 6.122 tane lisans
vereceksiniz. 21/3 tarihi itibarıyla, iki gün içinde, bu fark
8.443e, yani 2.321 tane daha vereceksiniz, ama, 2.300 adet istasyona,
üç dört ay gibi bir sürede, her gün üçer beşer istasyona lisans verip,
bir yıl sonra da, Kanunun emrettiği üzere evrak inceleyip
ceza keseceksiniz. İşte, size çalışkan, işte
iyi ders veren öğretmen EPDK.
Şimdi
sizlere bir örnek daha vermek istiyorum: Bu 28 şirketin içinde
sermayesi 9 trilyon, bir yıllık cirosu 35 trilyon, 84 bayiye
sahip, yapmış olduğu kusurlu satışın toplam
bedeli 1,5 trilyon, bu şirkete verilen usulsüzlük cezası
60 trilyon. Şimdi bu şirketin, vergi dairesi tarafından
gönderilen ödeme emrine verdiği cevap şudur: 9 trilyon
sermayeli ve 200 bayili şirketimi vergi dairesine borcuma
karşılık vermek istiyorum. Boynumdan vergi borcunu silin.
Aksi takdirde, beni memur veya müdür olarak bu şirkete
alın, ölünceye kadar vereceğiniz maaştan yüzde 25 keserek
borcumu ödeyeyim.
Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; bunu duygusal olarak
düşünüyor diyebilirsiniz; ama, acı gerçekleri söyleyeyim.
Büyük şirketler bu cezayı büyük bir yara alarak bir şekilde
ödeyecekler. Ancak, bunun zararı, gene rekabeti sağlayan
küçük şirketlerin yok olmasıyla birlikte, faturası
tüketicinin, yani, vatandaşımızın cebinden
çıkacaktır.
BAŞKAN
Efendim, son cümlenizi rica ediyorum Sayın Bölünmez. Çok geçti
süreniz.
SÜLEYMAN
BÖLÜNMEZ (Devamla) Sayın Başkanım, hemen bitiriyorum.
Gene
bu Kanunun emrettiği ve başta yapılması gereken,
bugüne kadar yapılamayan 01/01/2007de uygulamaya geçecek
olan marker uygulamasının da sorunlarla başlayacağını
belirtiyor ve birçok maddenin eksik, açıklayıcı olmayan
madde olması, sorun yaratan bir kanun olması nedeniyle bu
Kanunun yeniden sektöre ve devletimize uyumlu hale getirilmesi
için sizleri göreve davet ediyorum. Şunu da unutmayalım
ki, sektörün birlik ve beraberlik içinde olduğunu ve bu beraberliğin
bıçak kemiğe dayandığı takdirde çeşitli
yaptırımlara, hatta, pompa kapamaya kadar gideceğini
ve bunun da sonuçlarının ülkemize ve milletimize, Hükûmetimize
doğuracağı zararı ifade etmek istiyorum.
Türkiyede
hukuk vardır, idam cezası yoktur. Ancak, verilen cezalar ne
hukuka uygun ne de adildir; resmen şirketlerin iflası, yok
olması, batırılmasıdır; idamdan daha
ağır cezadır.
Son
yayımlanan AB İlerleme Raporuna dahi girmiş bulunan,
enerji sektörünü düzenleyen özerk kurumların faaliyetlerinde
çok daha basiretli ve yapıcı yaklaşımlar içerisinde
olmaları uyarısı, bizim de EPDKdan arzu ve beklentilerimizdir.
Beni
sabırla dinlediniz. Bu konuya daha hassas davranacağınıza
inancımla hepinizi saygı ve sevgiyle selamlarken, değerli
Başkanım, göstermiş olduğunuz müsamahadan dolayı
da ayrıca teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bölünmez.
Sayın
Hükûmetin söz talebi var mı? Yok.
Gündem
dışı üçüncü söz isteği, Türkiyede kozmetik sanayisi
ile ilgili gülcülüğün sorunları ve çözüm yollarıyla
ilgili olmak üzere, Isparta Milletvekili Sayın Mehmet Emin Murat
Bilgiç
Buyurun
efendim.
3.- Isparta
Milletvekili Mehmet Emin Murat Bilgiçin, Türkiyede kozmetik ve gül
sanayisinin sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin
gündem dışı konuşması
MEHMET
EMİN MURAT BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
üyeler; Türkiyede kozmetik ve gül sanayisinin sorunları ve çözüm
önerileri hakkında kamuoyumuzu aydınlatmak ve çözüm yollarını
araştırmak üzere, gündem dışı bir konuşma
yapmak üzere söz almış bulunuyorum ve sözlerimin başında
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Şüphesiz,
Türkiyede, dünya gül üretiminin, gül yağı üretiminin çok
önemli bir bölümü gerçekleştirilmektedir. Dünya gül çiçeği
üretimi 12 bin ton civarındadır ve bunun yaklaşık
8 bin tonu ülkemizde gerçekleştirilmektedir. Bu üretimin çok
önemli bir bölümü gül yağı ve gül konkreti üretimi amacıyla
kullanılmaktadır. Bunun toplam içerisindeki payı,
özellikle 1.550 kilo civarında bir gül yağı üretimi ve
6.500 kilo civarında bir gül konkreti üretimi olarak gerçekleşmektedir.
Bütün bunlar, Türkiyede, dünyaya yönelik dünya gül yağı ve
gül konkreti ithalat ihtiyacının yüzde 60ını karşılamasını
sağlamaktadır. Üretimin geri kalanı da Bulgaristan
tarafından gerçekleştirilmektedir. Ancak, Türkiye, dünya
gül yağı üretiminde çok önemli bir pazar payına sahip
olmasına rağmen kozmetik sanayisinde yetersizdir. Bu
amaçla alınması gereken tedbirler vardır. Dünya üretiminin
toplam 200 milyar dolar civarında olduğu düşünülürse,
bunun içerisinde Türkiyenin kendi payı son derece düşüktür.
Özellikle kozmetik ve kişisel ürünler açısından, 2005
rakamlarıyla, 330 milyon dolar civarında bir ithalata karşılık,
230 milyon dolar civarında bir ihracatımız vardır.
Türkiyeye, özellikle ihracatını da yaptığımız
maddeler de dahil olmak üzere, üretilen mamullerin yüzde 90 ham maddesi
ithalat yoluyla girmektedir. O anlamda, Türkiyede ham madde üretiminde
ciddi sıkıntılar yaşamaktayız ve bu ham maddenin
nihai ürüne dönüştürülmesi açısından da son derecede
büyük sıkıntılarımız vardır.
Şüphesiz,
özellikle Isparta, Türkiyede gülcülük ve kozmetik sanayisinin
merkezidir. O anlamda, daha da yapılması gereken işler
var, fakat, özellikle Hükûmetimizin, bu sektörde öncü konumda bulanan
Gülbirlike sağladığı önemli destekler vardır.
2004 yılında 1,8 trilyon lirayı, Gülbirlikin borçlarının
silinmesi amacıyla tahsis ettik. Yine, 267 milyar liralık
bir kaynağı da, özellikle işçi ve memurların azaltılması
yönünde yaptığı harcamaları desteklemek üzere
Gülbirlike tahsis ettik. Ancak, geçtiğimiz bu yıl içerisinde,
gül alım politikasında Gülbirlik, yanlış bir kota
uygulaması sonucunda, Gülbirlikin fiyatlarının kota
uygulaması sonucunda düşük kalmasını sağlamış
ve özellikle özel sektörle arasındaki fiyat farkı sebebiyle
köylümüzün yaklaşık 2-3 trilyonluk bir zararına sebep
olmuştur. Bu, tabii, yeniden bu sektöre bakılmasını,
gül üretim alanlarının azaltılmasını değil,
çoğaltıcı yönde bir politika izlenmesini gerektirmektedir.
Bu amaçla, önümüzdeki günlerde yeni bir gül zirvesini Ispartada
toplayacağız. Ben, buradan Türkiyedeki bütün gül ve kozmetik
üreticilerine de seslenerek, yeni bir sektör politikası
oluşturulması gereğine işaret etmek istiyorum.
Çünkü, dünyada 200 milyar dolarlık önemli bir pazar var ve bu pazar
içerisinde Türkiyenin aldığı pay son derece düşük.
Bu pazar payını artırabilmek için de yeni bir sektör politikasının
ele alınması gerekiyor. Özellikle bu alanda öncülük yapması
gereken Gülbirlikin faaliyet zararı, 2005 yılında 4,4
trilyon liraya varmıştır ve yeni bir açılım yapmasına
rağmen, özellikle parfüm sanayisine yönelik olarak; bu alandaki
şirketi de, bu yıl içerisinde açıklanan rakamlarla 400
milyar lira bir zarara uğramıştır. Bizim endişemiz,
daha önce de çeşitli birliklerde görüldüğü üzere, Türkiyenin
özellikle seçim kazanma endişesiyle oluşturan birlik yönetimlerinin
uyguladıkları yanlış fiyat politikalarının
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
EMİN MURAT BİLGİÇ (Devamla) Sayın Başkanım,
bitiriyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET
EMİN MURAT BİLGİÇ (Devamla) Özellikle seçim kazanma
endişesiyle, seçimle oluşan birlik yönetimlerinin özellikle
yanlış fiyat politikaları uygulamaları sonucunda
kamuoyunu, çiftçiyi mağdur edici, yıllar itibarıyla
değişkenlik arz eden, yüzde 40lara, yüzde 50lere varan yanlış
fiyat politikaları sonucunda üreticinin küstürülmesi ve
gülde olduğu gibi, gül alanlarının sökülmeye başlanması
olacaktır. Hâlbuki, Türkiye, dünyada -tekrar ediyorum- gül yağı
üretiminde, gül üretiminde öncü bir konumdadır, yeni bir sektör
politikasını hak etmektedir, yeni ar-ge ve teşvik politikalarını
hak etmektedir. Bu anlamda, Hükûmetimizin, önümüzdeki günlerde benim
öncülüğümde düzenleyeceğimiz gül ve kozmetik zirvesinde
önemli kararlar alacağına ve bu konuda bize destek olacağına
eminim.
Yüce
heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum efendim. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bilgiç.
Sayın
milletvekilleri, gündem dışı konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi,
gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin iki önerge
vardır; bu önergeleri ayrı ayrı okutuyorum:
İlk
önergeyi okutuyorum:
B) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.-
İstanbul Milletvekili Hasan Fehmi Güneş ve 30 milletvekilinin, sosyal
hayatı tehdit eden şiddet eylemleri ve diğer suçların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/395)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Son
dönemlerde toplumumuz bir Suç Salgını tehdidi altına
girmiştir. Toplumsal yaşam, toplumsal barış, toplumsal
huzur ve güven duygusu, yıkım gücü giderek artan sürekli
bir Toplumsal Deprem ile sarsılmaktadır. Resmi veri ve istatistikler
bu depremin acı ve kaygı verici düzeyini sergilemektedir.
Can,
mal, ırz güvenliğinin; ahlak değerlerinin; yasa kurallarının
geçersizleştiği, bir korku ortamı koşulları
yaygınlaşmakta ve kalıcılaşmaktadır.
Gasp,
darp, hırsızlık, kapkaç, soygun eylemleri suç olmaktan
çıkmışçasına insanların gözü önünde, uluorta,
saldırılarla, yaralama hatta öldürmelerle işlenmektedir.
Önlenemeyen her eylem sonraki eylemleri ve eylemcileri özendirmekte
cesaretlendirmektedir.
Önlemsizlikten
kaynaklanan, cezasızlıktan beslenen bu suç işleme
eğilimi, yeni suç türleri üreterek ve artarak yoğunlaşmaktadır.
Son günlerde yaşadığımız daha önce görülmemiş
türden vicdan ve insanlık dışı saldırılar
toplumumuzu derinden yaralamaktadır. Toplumun korkusuz yaşama
hak ve özgürlüğünü zedelemektedir.
Yasa
ve ahlak tanımaz eşkıya grupları, seri cinayet canavarları,
katil kapkaç çeteleri, hayvanlaşmış ırz ve namus
düşmanları, kundaktaki bebeğe ilişen, oyun çağındaki
çocuklara tecavüz eden, her düzeydeki öğrencilere iğrenç
güdülerle saldıran, ar, haya ve utanç yoksunu vahşet sürüleri,
eylemlerini arttırarak sürdürmektedir. Toplumumuzu, korku
ve çaresizlik duygusunun tutsaklığına sürüklemektedir.
İç
güvenlik güçlerinin yetersizliği de çaresizliği arttırmaktadır.
Özetlenen
bu tablo toplumsal çözülme göstergesidir. Suç toplumu halidir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi bu tablo karşısında duyarsız
kalamaz, kalmamalıdır.
Yüce
Meclis, toplumsal yaşamımızı karartan şiddet
eylemlerinin, suç türlerinin ve suçlu tiplerinin çeşitlendiği,
ahlaki değerlerin yok edildiği; toplumsal barış
ve dayanışmanın çözüldüğü; okulların şiddet
alanına dönüştüğü, kurumsal otoritenin yıkıldığı
bu sürecin ivedi önlenmesi ödevini geciktiremez.
Bu
nedenle şiddet eylemlerinin nedenlerinin araştırılması
ve etkin önlemler önerilmesi amacı ile Anayasanın 98 ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünün 104 ve 105. maddelerine
göre Meclis Araştırması açılmasını dileriz.
1) Hasan Fehmi Güneş (İstanbul)
2) Mahmut Duyan (Mardin)
3) Abdurrezzak Erten (İzmir)
4) Enver Öktem (İzmir)
5) Muharrem İnce (Yalova)
6) Feridun Fikret Baloğlu (Antalya)
7) Feramus Şahin (Tokat)
8) Muharrem Kılıç (Malatya)
9) Halil Akyüz (İstanbul)
10) Kemal Demirel (Bursa)
11) Mehmet Boztaş (Aydın)
12) İsmail Özay (Çanakkale)
13) Ali Oksal (Mersin)
14) Nadir Saraç (Zonguldak)
15) Feridun Ayvazoğlu (Çorum)
16) İsmail Değerli (Ankara)
17) Atilla Kart (Konya)
18) Halil Tiryaki (Kırıkkale)
19) Mehmet Işık (Giresun)
20) Nuri Çilingir (Manisa)
21) Mehmet Vedat Yücesan (Eskişehir)
22) Sıdıka Sarıbekir (İstanbul)
23) Hakkı Ülkü (İzmir)
24) Nurettin Sözen (Sivas)
25) Mehmet U. Neşşar (Denizli)
26) Ufuk Özkan (Manisa)
27) Oya Araslı (Ankara)
28) Vezir Akdemir (İzmir)
29) Rasim Çakır (Edirne)
30) Tuncay Ercenk (Antalya)
31) Orhan Eraslan (Niğde)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge
gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki ön görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi
ikinci önergeyi okutuyorum:
2.- Denizli
Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 49 milletvekilinin, Denizli Sümerbank
İplik Fabrikası satışının ve arazisi üzerindeki
tasarrufların araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/396)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Denizli
Sümerbank İplik Fabrikası, lojman ve sosyal tesisleri gibi
kimi yapıların, koruluğun bulunduğu 148.957 metrekarelik
geniş bir alan üzerinde kurulmuştur. Bu fabrika, arazi üzerindeki
sosyal tesislerle birlikte uzun yıllar Denizliye, ülke ekonomisine
ve kültürel yaşamına büyük hizmetler vermiştir.
Denizli
Sümerbank yaklaşık 7 milyon dolar karşılığı
Zafer ve Tekstil A.Ş.ye satılmıştır. O şirketten
de kısa bir süre önce Kentsel Gayrimenkul Yatırım
A.Ş. satın almıştır.
Araziyi
satın alan yeni şirket Global Yatırım A.Ş.nin
sahibi Mehmet Kutman ile sonradan iptal edilen Galataport, Kuşadası
Liman İşletmesi ve Tüpraşın yüzde 14,76 payını
borsada ihale edilmeden satın almayla gündeme gelen İsrailli
işadamı Sami Oferin şirketi, arazi üzerinde 200 milyon
dolarlık bir proje için ortaklık kurmuşlardır.
3
Ekim 2006 tarihinde İstanbul Menkul Kıymetler Borsasına
(İMKB) başvuran Global Yatırım Holding ve Pera Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığı adı geçen arazi üzerinde
Sümerbank Projesini uygulayacaklarını, bu projeyle 600
konut-daire, 5 yıldızlı ve 300 yatak kapasiteli bir
otel, özel bir hastane ve alışveriş merkezi yapmak istediklerini
bildirmişlerdir. Ayrıca arazinin ekspertiz raporlarına
göre 50 milyon YTL değerinde olduğunu, inşaatının
2007de başlayacağını da aynı başvuruda
belirtmişlerdir.
2005-2006
yıllarında Denizli Belediye Meclisinde kimi üyelerin
karşı çıkmalarına karşın imar planı
değişiklikleri yapılarak arazinin değeri artırılmıştır.
Denizli 1. derecede deprem bölgesi olmasına karşın
plan değişiklikleriyle 10 kat ve üzeri binaların yapım
izni çıkmış, arazi üzerindeki halen eğitimi süren
Sümer İlköğretim Okulunun taşınmasına karar
verilmiştir. Yine Denizli Belediyesince araziyle ilintili
yolların genişletilmesi, yol yönlerinin değiştirilmesi,
köprülü kavşak düzenlemeleri belediyeye ek kamulaştırma
ve yapım yükü getirirken, Sümerbank arazisi sahiplerine yeni
olanaklar sağlamıştır.
Denizli
Sümerbank İplik Fabrikası, arazisinin satışının
değeriyle satılıp satılmadığının,
satılırken kamu yararı gözetilip gözetilmediğinin
ayrıca Denizli Belediyesinin arazi ile ilgili imar planında
yaptığı değişiklikte ve aldığı
kararlarda; usulsüzlük, kayırma, haksızlık olup olmadığının
irdelenmesi için Anayasanın 98. Maddesi, TBMM İç Tüzüğünün
104. ve 105. maddesine göre Meclis Araştırması açılmasını
dileriz.
Saygılarımızla.
1) Mustafa Gazalcı (Denizli)
2) Enver Öktem (İzmir)
3) Türkân Miçooğulları (İzmir)
4) Mahmut Duyan (Mardin)
5) Kemal Sağ (Adana)
6) Mehmet Işık (Giresun)
7) Bülent Baratalı (İzmir)
8) Mehmet Ziya Yergök (Adana)
9) Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)
10) Ahmet Küçük (Çanakkale)
11) Emin Koç (Yozgat)
12) Feridun Ayvazoğlu (Çorum)
13) Feridun Fikret Baloğlu (Antalya)
14) Mustafa Yılmaz (Gaziantep)
15) Canan Arıtman (İzmir)
16) Sedat Uzunbay (İzmir)
17) Uğur Aksöz (Adana)
18) Mehmet Yıldırım (Kastamonu)
19) Hasan Ören (Manisa)
20) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
21) Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)
22) İlyas Sezai Önder (Samsun)
23) Ali Cumhur Yaka (Muğla)
24) Atila Emek (Antalya)
25) Mehmet Parlakyiğit (Kahramanmaraş)
26) Erdal Karademir (İzmir)
27) Abdurrezzak Erten (İzmir)
28) Muharrem İnce (Yalova)
29) Halil Akyüz (İstanbul)
30) Kemal Demirel (Bursa)
31) İsmail Özay (Çanakkale)
32) Nadir Saraç (Zonguldak)
33) Mehmet Boztaş (Aydın)
34) Muharrem Kılıç (Malatya)
35) İsmail Değerli (Ankara)
36) Ali Oksal (Mersin)
37) Atilla Kart (Konya)
38) Abdulaziz Yazar (Hatay)
39) Vahit Çekmez (Mersin)
40) Nuri Çilingir (Manisa)
41) Mehmet Vedat Yücesan (Eskişehir)
42) Sıdıka Sarıbekir (İstanbul)
43) Hakkı Ülkü (İzmir)
44) Nurettin Sözen (Sivas)
45) Mehmet U. Neşşar (Denizli)
46) Ufuk Özkan (Manisa)
47) Vezir Akdemir (İzmir)
48) Rasim Çakır (Edirne)
49) Tuncay Ercenk (Antalya)
50) Orhan Eraslan (Niğde)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge
gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki ön görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Sayın
milletvekilleri, Başbakanlığın Anayasanın
82nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup
oylarınıza sunacağım.
C) TEZKERELER
VE ÖNERGELER
1.-
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin Amerika
Birleşik Devletlerine yaptığı resmî ziyarete
katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/1159)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tarım
ve Köyişleri Bakanı M. Mehdi Ekerin, görüşmelerde bulunmak
üzere bir heyetle birlikte 13-22 Eylül 2006 tarihlerinde Amerika
Birleşik Devletlerine yaptığı resmi ziyarete,
ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de
iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu
Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın
82nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Mevlüt
Çavuşoğlu Antalya
Milletvekili
Ahmet
İnal Batman
Milletvekili
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısının aranılmasını
istiyorum.
BAŞKAN
Başbakanlığın tezkeresini oylarınıza
sunacağım ve talep üzerine, karar yeter sayısını
da arayacağım.
Başbakanlık
tezkeresini kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
bulunamamıştır.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
15.46
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.55
BAŞKAN:
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
24üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) TEZKERELER
VE ÖNERGELER (Devam)
1.-
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin Amerika
Birleşik Devletlerine yaptığı resmî ziyarete
katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/1159) (Devam)
Başbakanlık
tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, Başbakanlık tezkeresini tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Tezkereyi
kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip
Üyeler arasında mutabakat sağlanamadığından
oylamayı elektronik cihazla yapacağım ve dört dakika
süre vereceğim.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Başbakanlık tezkeresi kabul
edilmiştir ve karar yeter sayısı vardır.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş
bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
V. -
ÖNERİLER
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- (10/61)
ve (10/74) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin
ön görüşmelerinin görüşme gününe ilişkin CHP Grubu önerisi
28.11.2006
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulunun, 28.11.2006 Salı günü (Bugün) yaptığı toplantısında,
siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından,
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün
19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Kemal
Anadol
İzmir
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmının, 28 inci sırasında yer alan (10/61) ile
38 inci sırasında yer alan (10/74) Esas Numaralı Meclis
Araştırma Önergelerinin görüşmelerinin, Genel Kurulun;
28.11.2006 Salı günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Öneri lehinde, İzmir Milletvekili Sayın Ahmet Ersin.
Buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakika.
AHMET
ERSİN (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; genel olarak şoför
esnafının sorunları ama özellikle de taksicilere yönelik
cinayet olayları ve taksicilerin can güvenliği sorununu
içeren, üç buçuk yıl önce verdiğimiz araştırma önergesi
hakkında sizlere bilgi vermek ve bu önergemizin bugün gündeme
alınması için sizlerden yardım talep etmek üzere söz aldım.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, yaşanan ekonomik krizler, girdi fiyatlarının
sürekli yükselmesi ve ağır
Sayın
Başkanım, ben kendi konuşmamı duyamıyorum bu
gürültüden. İzin verirseniz, arkadaşlarımıza
bir uyarı yaparsanız
BAŞKAN
Sayın Ersin, siz buyurun.
Sayın
milletvekilleri, sayın hatibi beraberce dinleyelim.
AHMET
ERSİN (Devamla) Değerli milletvekilleri, sözlerime yeniden
başlıyorum.
Yaşanan
ekonomik krizler, girdi fiyatlarının sürekli yükselmesi
ve ağır vergiler ve geçim sıkıntısı genel
olarak şoför esnafının sorunlarını artırmıştır
ve yine, genel olarak, şoför esnafı ailelerini geçindirmekte
hayli zorlanmakta ve eğer araç sahibi değilseler sosyal güvenceleri
de bulunmamaktadır. Taksiciler ise, mesleklerinin zorlukları
yanında ve genel olarak şoför esnafının yaşadığı
sorunlardan başka, üstüne üstlük bir de can güvenliği sorunu
yaşamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, doğumdan ölüme kadar çok ciddi toplumsal görev
yapan taksicilerin en büyük sorunu can güvenliğidir. Özellikle
büyük kentlerimizde geceleri çalışmak, taksici esnafı
için kâbus olmuştur. Gecenin karanlığında, Allahtan
başka kimsesi olmadan, gaspçı ve hapçıların hedefi
durumundadırlar ve kolay lokma durumundadırlar. Her an öldürülme
ve gasbedilme korkusuyla yaşamak, taksicileri ve ailelerini
çok perişan etmiştir. Onlar, her gün, aileleriyle vedalaşarak
işlerine gitmektedirler. Çünkü, ekmek teknesine binen kişinin
müşteri mi yoksa Azraili mi olduğu hakkında bilgisi
yoktur, belli değildir. Yine, son on yılda gasp amacıyla
öldürülen taksici sayısı 200ün üzerindedir sayın milletvekilleri
ve gasba uğrayan taksici sayısı ise 1.000e yakındır.
Değerli
arkadaşlarım, birinci görevi vatandaşlarının
can ve mal güvenliğini sağlamak olan devlet, ne yazık
ki, taksicileri, gaspçılarla, hapçılarla baş başa
bırakmıştır, âdeta, kaderlerine terk etmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, bu konuyla ilgili verdiğim bir soru
önergesine, Sayın İçişleri Bakanının
11/7/2003 tarihinde verdiği cevap elimde. Sayın Bakan, bu cevabında
diyor ki, taksi cinayetlerine yönelik soru önergeme verdiği
cevabında şunu söylüyor: Taksici cinayetlerini önlemek
amacıyla belirli aralıklarla yapılan genel kontrollerde,
taksilerde şüpheli görülen kişiler aranmakta ve suç unsuru
varsa, gerekli işlemler yapılmaktadır. Yani Bakanlığın,
yani devletin, bu taksicilerin can güvenliği sorunuyla ilgili
aldığı tek önlem bu. Bunu Bakan kendisi ifade ediyor.
Sadece genel aramalar sırasında taksideki müşterilerin
arandığını ve eğer, bir suç unsuru varsa, gerekli
işlemlerin yapıldığını söylüyor Sayın
Bakan. Yani, başka da bir önlem yok.
Değerli
arkadaşlarım, can güvenliğinin sağlanmasında,
devletten gerekli ilgi ve yardımı görmeyen taksici esnafı,
kendi sorunlarını kendi çözmek istemekte, ancak, bu sefer
de vergi engeliyle karşılaşmaktadır.
Özel
kabinli ve güvenlikli araç satın almak isteyen taksici esnafından,
yüklü miktarda ÖTV ve KDV vergileri istenmektedir. Yani, vatandaşının
can güvenliğini sağlayamayan devlet, bunu kendi imkânlarıyla
gerçekleştirmek isteyen taksicilerden, ayrıca bir de vergi
almak istemektedir. Oysa, zaten geçim sıkıntısı
çeken ve son derece zor koşullarda mesleğini yürütmek zorunda
olan ve ailesini geçindirmeye çalışan taksici esnafının
güvenlikli araç için bu vergiyi ödeyebilmeleri mümkün değildir.
Alacağı güvenlikli ekmek teknesinden bir defalık ÖTV
ve KDV alınmamasını talep ediyorlar.
Değerli
arkadaşlarım, alacağı ekmek teknesi için -üzerine
basarak söylüyorum- devletin, kendi, bu taksicilerin can güvenliğini
sağlamakta zafiyet gösteren devletin yapamadığını
taksici esnafı kendisi gerçekleştirmek istiyor ve bunun
için de güvenlikli araç almak istiyorlar. Bu aracı alırken
de, bir defaya mahsus olmak üzere, ÖTV ve KDVden muaf da tutulmalarını
istiyorlar.
Yani,
vatandaşının can güvenliğini sağlayamayan
devlet, bunu kendi imkânlarıyla yapmak isteyen taksicileri
onurlandıracağına, onlara yardımcı olacağına
vergiyle cezalandırıyor. Oysa, zaten geçim sıkıntısı
çeken ve son derece zor koşullarda mesleğini sürdürmeye
ve ailesini geçindirmeye çalışan taksici esnafının
bu vergileri ödeyebilmeleri, dolayısıyla da bu vergileri
ödeyerek bu güvenlikli araçları alabilmeleri mümkün değil.
Bu araçları alamadıkları sürece de, yine, gaspçıların,
hapçıların hedefi olmaya devam edecekler.
Değerli
arkadaşlarım, ne yazık ki, taksici esnafının
yıllardan beri süren bu ÖTV, KDV vergilerinden muaf tutulma talepleri
kabul edilmedi şimdiye kadar ve bu konuda, yani güvenlikli
araç alınmasında kolaylık gösterilmesi ve taksici esnafından
bir defaya mahsus olmak üzere ÖTV ve KDV alınmaması için, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde üç yıldan beri verdiğim birkaç soru
önergesi, yaptığım birkaç gündem dışı konuşma
ve verdiğim bu araştırma önergesine karşın,
olumlu bir sonuç alınamamıştır.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Maliye Bakanı, vergi kaybı
olacağı gerekçesiyle taksici esnafına yardımcı
olmamakta ısrar ediyor. Tek gerekçesi, vergi kaybına neden
olacağı için, taksici esnafından ÖTV ve KDV alınmaması
talebini, taksici esnafının bu talebini kabul etmiyor.
Türkiyede il, ilçe, beldelerin tümünde 109 bin taksici esnafı
var. Oysa Sayın Maliye Bakanı, oğlunun ürettiği
likit yumurtanın KDVsini bir çırpıda yüzde 18den yüzde
8e düşürdü. Orada, bu eylemle, Maliye Bakanının
KDVdeki bu indirimiyle, oğluna yaptığı bu yardımla,
acaba Maliye ne kadar vergi kaybına uğradı ve 109 bin
taksicinin can güvenliğini sağlayacak biçimde güvenlikli
araç alması için muaf tutulmasını istediği ÖTV ve
KDVden Maliyenin uğradığı zararla, bu KDV indiriminden
Maliyenin zararlarını, kaybını hesaplarsak, inanın
ki, Sayın Maliye Bakanının oğlu için yaptığı
bu KDV indirimi daha fazla vergi kaybına neden olmuştur.
Canı
ile ÖTV ve KDV arasında sıkışan taksici esnafı
bu durumda ne yapsın değerli milletvekilleri? Hem onların
can güvenliğini sağlayamıyorsun hem güvenlikli araç
almak için vergi isterim diyorsun. Taksicinin ekmek teknesinden
bir defalık ÖTV, KDV almasan Maliye batar mı? Sayın Bakanın
oğluna yaptığı KDV indiriminden, Sami Ofere yapılan
kıyaklardan Maliye batmadı da, taksiciye yardım edince
mi Maliye batıyor diyorsunuz?
Taksici
esnafı, can korkusuyla, işini mi bıraksın, yoksa,
bütün taksiciler silahlansın mı? İstenen bu mudur değerli
arkadaşlar?
Bakın,
bugünkü Hürriyet gazetesinde bir haber var, bunu da bugün öğrendim.
Taksicilere vergi baskısı
Değerli
arkadaşlarım, yani, taksicilerin hem can güvenliğini
sağlayacak olan güvenlikli araç elde etmesini, temin etmesini
engelliyorsunuz hem de vergiyle bu taksicileri bunaltmaya çalışıyorsunuz.
AHMET
YENİ (Samsun) Gazete reklamı yapmayın Ahmet Bey.
AHMET
ERSİN (Devamla) Neymiş sorun? Sorun şu: Biliyorsunuz,
şoför esnafı basit usulde vergiye tabi ve vergi daireleri
şimdi bu şoför esnafına yazılar gönderiyor vergi
matrahını yükseltin diye. Eğer yükseltmezseniz ceza
uygularız diye tehditle, baskıyla bu şoför esnafından
vergi oranlarını, matrahlarını yükseltmelerini
istiyor ve taksici esnafıyla vergi daireleri mahkemelik durumda
sırf bu nedenle.
Değerli
arkadaşlarım, sorun çok büyük. Bakın, taksiciler doğumdan
ölüme kadar toplumsal görev yapıyorlar. Yazın sıcağında,
kışın yağmurunda, karlı havasında, soğuğunda
elimizi kaldırdığımız zaman, işaret ettiğimiz
zaman hemen yanımızda bir taksi durur ve taksiye bineriz
işimize gücümüze gideriz
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET
ERSİN (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun.
AHMET
ERSİN (Devamla) Elimizi kaldırıp işaret ettiğimizde
hemen bir taksi yanımızda durur, bir adım ötemizde durur
ve bineriz, işimize gücümüze gideriz, ailelerimizi ziyaret
ederiz, dostlarımızı ziyaret ederiz. Acılı
günlerimizde de onlardan yardım isteriz.
Böylesine
önemli bir görev yapan, toplumsal görev yapan esnaf grubunu bu vergiyle
sıkıştırmanın, vergi baskısı kurmanın
anlamı nedir? Bir defaya mahsus olmak üzere ÖTV ve KDVden muaf
tutulmalarını istiyorlar değerli arkadaşlarım.
Bu
aldığı araç, keyfî kullandığı bir araç değil,
zevk için kullandığı bir araç değil, ekmek teknesi.
Bizleri taşıyorlar. Bizlere hizmet ediyorlar o araçlarla.
Bir defalık ÖTV, KDVden muaf tutulma talepleri yıllardan
beri karşılanmıyor.
Değerli
arkadaşlarım, sözü uzatmaya gerek yok. Bu konuyla ilgili
verdiğimiz Meclis araştırma önergesinin siyasi hiçbir
yanı da yok ve bu önergenin bugün görüşülmesi için
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ersin, son cümlenizi rica ediyorum efendim.
AHMET
ERSİN (Devamla) Son cümlemi söylüyorum.
taksici
esnafının ve genel olarak da şoför esnafının
içinde bulunduğu sorunları görüşmenin, o sorunları
çözmeye yönelik öneriler üretmenin kimseye bir zararı yoktur,
siyasi bir yanı da yoktur.
O
nedenle, değerli arkadaşlarım, bu konuları içeren
araştırma önergemizin bugün görüşülmesini ve bu konuda
bir komisyon oluşturularak sorunların araştırılmasını
sizlerden talep ediyorum, destek istiyorum, yardım istiyorum
ve hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ersin.
Öneri
üzerinde aleyhte olmak üzere, Sakarya Milletvekili Sayın Hasan
Ali Çelik.
Buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HASAN
ALİ ÇELİK (Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine alınması
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından talep edilen araştırma
önergeleri üzerine söz almış bulunuyorum.
Bahsi
geçen iki araştırma önergesi var. Birisi kamyoncular ve nakliyecilerle
ilgili, birisi de taksicilerle ilgili, onların can güvenliğini
değerlendiren, üzerinde çalışmayı öngören bir
araştırma önergesi. Tabii, ikisi de önemli bunların,
üzerinde çalışılması lazım, üzerinde geliştirmeler
yapmak lazım, esnafımızın hak ve menfaatlerini,
onların geleceklerini düzene koymak lazım. Tabii, 2003te
verilmiş iki önerge de, yakın tarihlerde, 2003ün dördüncü
ve beşinci aylarında. Aradan zaman geçmiş. Ben, o süre
zarfında neler yapıldı diye bir göz attığımda,
esasen yapılmakta olan, Hükûmetin üzerinde çalıştığı,
gelişmeler yürüttüğü konular var. Özellikle, kamyon nakliyesiyle
ilgili baktığımızda, Kara Ulaştırma Genel
Müdürlüğü bünyesinde yürütülen çalışmalar, bu önergelerin
içeriği dikkate alındığında hem esnafın
haklarını koruyan hem de bu meslek grubunu daha oturmuş,
toplumda itibarlı hale getiren çalışmaları içeriyor.
Güvenlik
de elbette önemli. Buna ait de, özellikle taksiciler için otomobil
imalatlarında, taksi amaçlı kullanılan araçların
daha teknolojik imkânlarla donatılması, uyarı-alarm
sistemlerinin daha verimli hale getirilmesi, güvenlik bölgesi
oluşturulması sürücüye ait gibi iyi şeyler var. Belki,
daha da geliştirilecek.
Ancak,
bugün için belki bunun, şu an, bugün görüşülmesi, gündemimizde
yer alması gerekmiyor diye ben bu konuşmayı yapıyorum.
Yoksa, ileriki aşamada üzerinde elbette çalışmamız
lazım. İleriki aşamada da, Hükûmetimizin de bu konuda
yapacağı ilerletmeleri, iyileştirmeleri de beklemek
lazım.
Ben,
şöyle görüyorum: Yol güvenliği de, yollar da iyileşiyor.
Yani, yol güvenliği deyince, sadece belki, ne yapılıyor
diye baktığımızda, birçok yerde aydınlatma
sistemleri tesis ediliyor. Araçlarla ilgili araç güvenlik sistemleri
geliştiriliyor. Başta taşıt alımıyla ilgili
araç kredilerinin, araçların temin edilmesinde kredilendirmede
iyileştirmeler söz konusu. Bağ-Kur prim borçlarının
esnafın, şoför esnafının ödemesinde zorluk varsa,
Bağ-Kur prim borçlarının, birikmiş prim borçlarının
ödenmesinde uzun taksitli bir ödemeyi Çalışma Bakanlığımız
biliyorsunuz gündeme getirdi ve bunlar uygulanmaya başlandı.
Bunlar iyileştirmeler.
Karayolu
trafik ve denetimindeki araç, yük ve yolcu kontrolleri, bunlar, bu
sektördeki iyileştirmeler. Elli yıldan beri belki çok az
ele alınmış konular. Doğru da seçilmiş, bunların
üzerinde elbette çalışılması lazım. Her isteyenin
her mesleği yapması da doğru değil. O işe uygunluk
nedir, ihtisası nedir, ne kadar verimli olabilir, bu işi en
iyi yapacak, vatandaşımıza en iyi hizmeti sunacak, en
güvenli çalışmayı yapacak yöntemler nelerdir diye
araştırdığımızda, her birisi için ayrı
ayrı bir zamana ihtiyacımız var belki. Onun için de, önümüzdeki
zaman diliminde, bugün, sadece belki böyle konuşmamızın
geleceğe hazırlık bakımından bir önemi var.
Ben, o yüzden, bugünkü bu önergenin gündeme alınmasının,
talebinin, bizim için de, gelecekte bu esnaf teşekküllerimize,
bu meslek gruplarına daha fazla katkı vermemizi sağlayacak
bir adım atıldığını görüyorum.
Lisans
talep edildi bütün kamyoncu esnafından. Belki bundan sonra bütününden
de talep edilecek. Herkesin lisansla bu işi yapması, bir ehliyete
sahip olması, sürücü ehliyeti değil, taşımacılıkta
davranış lisansı, taşımacılıkta kurallara
uyma lisansı, birbirinin hak ve menfaatini gözetme lisansı
gibi söyleyebileceğimiz bir belge tanzim ediliyor, yetki belgesi
diyebileceğimiz ve yüzde 95i de -özellikle kamyoncu için söylüyorum,
önergenin diğeri için söylüyorum- bunu, artık aldı,
yüzde 95i aldı, 500 binin üzerindeki kamyoncunun, ama, diğerleri
için de, tahmin ederim ki ben, benzer iyileştirmeler ve gelecekte
hazırlanacak düzenlemeler yerinde olacaktır.
Mesleki
yeterlilik eğitimi çıkarıldı ve mesleki yeterlilik
eğitimiyle de, hem aracın iyi kullanılması hem de
yükün ve yolcunun emniyetle sevk ve idaresi ve taşınmasının
da gelecekte daha düzgün hale geleceğini görüyoruz. Dolayısıyla,
bu konuda, gelecek zaman diliminde, hep beraber, gerek Hükûmetimiz,
Ulaştırma Bakanlığı gerekse ilgililer,
İçişleri Bakanlığı gerekse bizler, Meclis olarak,
bu esnaflarımıza, gerek kamyoncu gerek taksici esnaflarımıza
can ve mal emniyeti ve bu araçlarının daha iyi sevk ve idaresi,
daha kolay temini hususunda yapacağımız hazırlıklar
inşallah sürecektir. Ben, bugün, bu araştırma önergelerinin
görüşülmesinin gerekli olmadığı kanaatindeyim,
gelecekte görüşeceğiz inşallah.
Şimdilik,
hepinize saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çelik.
Lehte
olmak üzere, Niğde Milletvekili Sayın Orhan Eraslan.
Buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; grup önerimizin lehinde söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Şimdi,
8/4/2003 tarihinde kamyoncu ve nakliyeci esnafının sorunlarının
ve çözüm yollarının araştırılması için
bir araştırma önergesi vermiştik 65 arkadaşımla
birlikte. 2003 yılından, 2003 yılının Nisan
ayından bu zamana bu önerge, ne yazık ki, gündeme alınıp
üzerinde herhangi bir görüşme yapılamadı. Ülkemizde,
bilindiği gibi, üst üste yaşanan ekonomik çöküntüler
ağır sosyal sorunlara yol açmış, yoksulluk ve
işsizlik en üst boyutuna ulaşmıştır. Bu olumsuz
gelişmelerden, ne yazık ki, en fazla etkilenen kesimlerden
birisi de kamyoncu, nakliyeci esnafı olmuştur. Avrupanın
en fazla kamyon ve tır sayısına sahip olan ülkemizde,
bu gelişmeler nedeniyle, gittikçe, taşımacılık
kötü duruma gelmiş, kamyon sayısında azalmalar ve
işsizlik de had seviyeye doğru gelmiş.
Değerli
arkadaşlarım, kamyoncu esnafımız halen çok
ağır sorunları yaşıyor. Yurt içi eşya taşımacılığının
yüzde 92sini gerçekleştiren, ihracatımızın da
ton bazında yüzde 26sını, ABD doları bazında
yüzde 53ünü gerçekleştiren kamyoncularımız kendi sorunlarıyla
baş başadır. Ne yazık ki, iktidar partisinden değerli
Sakarya Milletvekili arkadaşımızın dediğinin
gerçek olmasını arzu ederdim, sorunlarının büyük
ölçüde çözülmüş olmasını arzu ederdim, ama, bu, gerçekleşmemiştir.
Temenni başka bir şeydir, gerçekleşme başka bir
şeydir.
Yurt
içi karayolu taşımacılığının oransal
yüksekliği, kamyon sayısının büyüklüğü çeşitli
sorunların doğmasına yol açmış; sektör giderek
kırılgan, zayıf ve risklere açık bir hâle gelmiştir.
Bu sorunun mutlaka araştırılması, çözüm yollarının
bulunması lazımdır.
Kamyoncu
ve nakliyeci esnafı, yıkıcı bir rekabet ortamı
altında çoğu kez düşük ücretle taşıma yapmak
zorunda kalmakta, mazot fiyatlarındaki olağanüstü artışlar
nakliyeye tam olarak yansıtılamamaktadır.
Binlerce,
on binlerce aileyi ilgilendiren bu sektörde toplumumuzun bu kesimi
yeteri kadar sosyal güvenceye sahip değildir. Yapılan bir
araştırmada kamyoncu, nakliyeci esnafımızın
yüzde 23ünün hiçbir sosyal güvencesinin olmadığı görülmüş,
Bağ-Kura üye olanlar ise yüzde 38 civarındadır, pek çoğu
da Bağ-Kur primlerini ödeyebilme durumunda değildir.
Bütün
bu olumsuz koşullarda bir kamu görevi yapılmaktadır.
Nakliyeci esnafımız, ne yazık ki, bu kamu görevini,
çoğu ekonomik ömrünü tamamlamış araçlarıyla,
aşırı yük alarak, hızlı ve uykusuz olarak yerine
getirmeye çalışmaktadır. Son olarak, meydana gelen
Irak Savaşı da bu esnafımızın durumunu tam anlamıyla
bir çıkmaza sokmuştur. Aileleriyle birlikte milyonları
bulan kamyoncu, nakliyeci esnafının sorunlarına
ileride bakalım diyebilme şansına sahip değiliz.
Değerli
arkadaşlarım, bizim verdiğimiz önergeden sonra Karayolları
Taşıma Kanunu ve Yönetmeliği çıkmıştır,
ama, ne yazık ki, Karayolları Taşıma Kanunu ve Yönetmeliği
sorunları çözmemiş, sorunları artırmıştır.
Bu Yasa nedeniyle çok sayıda kamyoncunun aşı, ekmeği
elinden alınmıştır. Sektörün ve sektördeki meslek
kuruluşlarının, demokratik kitle örgütlerinin tüm
çabalarına rağmen bunlarla görüşülerek katılımcı
bir çalışma yerine, dediğim dedik anlayışıyla
bir çalışma yapılmış ve herkes bildiğini
okumuş; Taşıma Kanunu kamyoncu için değil -burayı,
altını çiziyorum- Taşıma Kanunu değerli arkadaşlarım,
Taşıma Kanunu kamyoncu için değil, AB için çıkarılmıştır
ve kamyoncuların meslekleri elinden alınmıştır.
Sektör, tekellerin eline kalsın diye düzenleme yapılmıştır;
tüm küçük esnaflarda da olduğu gibi burada da tüm küçük esnaflar,
küçük ve orta boy (ölçekli) işletmeler, bireysel taşımacılık
âdeta yok edilmiştir. Anayasayla güvence altına alınan
çalışma hakkı parayla satılır duruma getirilmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, bunun yanı sıra kamyoncu esnafının
karşı karşıya kaldığı ağır sorunlardan
birisi de vergilerdir. Kamyoncuların yirminin üzerinde, yirmi
kalemin üzerinde değişik adlarla ödediği vergiler
vardır. Zorda kalmıştır kamyoncu esnafı. Sizin
iktidar olduğunuzda 1 milyon 200 bin lira olan mazot 2 milyon
300 bin liraya çıkmış, ama aynı ölçüde nakliye ücretleri
artmamıştır. Mazotu alıp aracına koyamayan,
yakamayan kamyoncu onun yerine yağ yakmaya başlamış,
1 milyon 800 bin lira olan yağı kullanmaya başlamış;
bunun sonucu araçları piston sarıyor. Bugün bir piston sarmanın
tamiratı 3 milyar liradan başlıyor, 8 milyara kadar
çıkabiliyor. Bunun, evine aş götürebilmek, ekmek götürebilmek
için zorunlu hâle geldiğini görüyoruz.
Bakınız,
KDV alınıyor bu esnafımızdan değerli arkadaşlarım.
Gelir vergisi, K1 belgesi, motorlu taşıtlar vergisi, araç
muayenesi, egzoz pulu, yeni araçlarda ÖTV, geçici vergi gibi yirmi
çeşit vergi alınıyor. Yağ yakarak litrede 60-65 kuruş
düşürürse evine ekmek götüreceğini düşünüyor.
Şimdi, kamyoncu esnafımızın K1 belgesi ile ilgili,
indirimli K1 belgesi 25/3/2006da bitmiş, şimdi 10 milyar 50
milyon lira K1 belgesi. Henüz kamyoncu esnafının üçte 1i
bu belgeyi alabilmiş değildir. Yeniden buna bir ek süre verilmesi
gerekir. Uygulamada trafikten men edileceği söylenmiştir.
Bu uygulama başlarsa, pek çok sayıda insanın yasayla
meslekleri elinden alınmış olacak, yasayla kamyonculuk
mesleği tekellerin eline teslim edilmiş olacak. Yani, bu
haksız bir durumdur.
Değerli
arkadaşlarım, C2 belgesi, uluslararası nakliye için
40 milyar liradır. Yani, uluslararası taşımacılık
için K1 belgesinin de iptal edilmesi zorunludur. Bunun ikisinin bir
arada olmaması gerekir. Bu da ciddi bir sorundur.
SRC
belgesi, daha önce şoförler odası tarafından veriliyordu,
şimdi Ulaştırma Bakanlığının verdiği
yetkiye göre Ankarada verilecek.
Sınav
için bir yığılma vardır. Ankaraya gelme yönünden
bir sıkıntı vardır.
Tonaj
uygulaması -tek tek sayıyorum değerli arkadaşlar,
çok sayıda- sıkı bir biçimde denetlenmemektedir, tam
uygulanamıyor. İşveren, kamyoncuları sürekli
baskı altında tutuyor; yani, işverene bir sıkıntı
gelmiyor bundan dolayı.
Taban
fiyat uygulaması getirilmiş, ama, taban fiyat uygulamasını
kim, nasıl uygulayacak, nereye uygulayacak, tonu kim denetleyecek?
Komisyoncu denetlemiyor, denetleme mekanizması yok. Böyle
bir keşmekeş içerisinde.
Değerli
arkadaşlarım, yine kamyoncu esnafı, Bağ-Kurla
ağır bir sıkıntı içerisinde, Bağ-Kurlarını
ödeyemiyor, emeklilerinden
Zaten emeklisinin eline 400-450 milyon
geçiyor, yüzde 33 de kesinti yapılıyor. Bu vaziyette bir
mağduriyet içerisinde.
Mazot
fiyatları deniz taşımacılığı için
indirilmiştir, KDV ve ÖTVsiz satılıyor. Deniz taşımacılığı
yapan firmaların önemli bir bölümü, aynı zamanda, o düşük
mazotla kara yolu taşımacılığı da yapıyor.
Burada da haksız bir rekabet ortamı doğmuş oluyor.
Şüphesiz ki, deniz taşımacılığında
KDV ve ÖTVsiz akaryakıt uygulaması devam etmelidir,
doğru olan budur, ama, bu haktan kamyoncu esnafımızın
da yararlandırılması doğru bir yaklaşımdır.
Öte
yandan, Ulaştırma Bakanlığı, kamyonculuğu
meslek hâline getirmedi. Yani, Sayın Bakan Anamın yaşında
kamyon var. diyor, ama, kamyoncular için bir imkân tanınmıyor;
yani, bu, yasa çıkartarak meslek elinden alınmak isteniyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim.
ORHAN
ERASLAN (Devamla) Şimdi, ben, size bir örnek vermek istiyorum.
Bizim bölgemiz, Niğde bölgesi oldukça yoksul bir bölgedir. Temel
geçim kaynaklarımızdan birisi kamyonculuktur, patates
ve elma üretiminin yanında kamyonculuktur. 2002 yılında
5.114 kamyon varken benim ilimde, şimdi bu sayı 3.604e
düşmüş durumdadır. Yani, 1.500ün üzerinde, 1.510 aile,
ne yazık ki, aç kalmış, açlığa terk edilmiş
durumdadır. Bu, yakıcı bir sorun olarak devam etmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, yakında, birkaç gün önce Cumhuriyet
Halk Partisi olarak bir esnaf kurultayı düzenledik. Bu, Cumhuriyet
Halk Partisinin organizasyonuydu, TESKin bir organizasyonu değildi.
Sadece partimizin daveti üzerine TESKin Sayın Genel Başkanı
gelip bir konuşma yaptılar, teşrif ettiler, konuşma
yaptılar. TESKin bir organizasyonu olmamasına rağmen,
Cumhuriyet Halk Partisinin organizasyonu olmasına rağmen,
binlerce, binlerce esnaf orada salonlara sığmadı. Yani,
bunu bir görün, bunu bir görün.
Şimdi,
siz, kamyoncuyu küçümsüyorsunuz, kamyonculuk çok önemli bir şeydir.
Şilide hükûmeti değiştiren kamyonculardır. Bunların
yaşanmış şeyleri değil. Orada şunu diyorlardı
iktidarınıza: Lobilerin değil, KOBİlerin
hükûmeti olun.
Hepinizi
saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Eraslan.
Grup
önerisi üzerinde, aleyhte olmak üzere, son konuşmacı, Konya
Milletvekili Sayın Hasan Anğı.
Buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HASAN
ANĞI (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisinin Grup önerisi aleyhine söz almış
bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün
görüşülmesi istenen, iki araştırma önergesiyle ilgili
benden önce konuşan Cumhuriyet Halk Partisinden değerli
iki milletvekili arkadaşımız, gerekçeleriyle birlikte
üç yılı aşkın, yani üç buçuk yıla yaklaşan
bir sürede görüşülemeyen önergelerin görüşülmesiyle ilgili
hususlar. Ben, özellikle birkaç başlığı sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Birincisi:
Sadece taksici esnafı veya kamyoncu esnafı olarak değil,
Türkiyedeki esnafın 2000-2001 krizlerinden etkileri ve bunların
yaşadığı zorlukların aşılmasıyla
ilgili. Aradan geçen dört yıl içinde neler yapıldığını
görmek lazım. Bunun için de mutlaka kara taşımacılığıyla
ilgili önemli bir başlık var. Nedir? Karayolları Taşıma
Kanunu 2003 yılında çıktı. Yönetmelikleri 2006
yılında yürürlüğe girdi ve uygulamalar da şu anda
sahada.
Bir
taraftan tonaj tahditleriyle ilgili geçtiğimiz yasama döneminde
yine yeni bir yasa çıkardık ve uygulamalarını da
önümüzde görmekteyiz. Eksikler mutlaka var. Yeni uygulamaların,
yani sektörü disipline etmeyle ilgili, Hükûmetimizin, ilgili bakanlıklarımızın
ve genel müdürlüklerin bu noktadaki çabalarını hep birlikte
takip etmekteyiz. Yasama görevi olarak da Meclisimizin gündemine
geldikçe bu yasalar süratle çıkarılmakta. Dolayısıyla
kara yollarındaki pek çok alanda yaşanan zorlukların
sadece birkaç başlığa indirgenerek akaryakıttaki
ÖTV ve KDV ve vergiler noktasındaki tespitleri çok da doğru
bulmuyoruz. Niye? Türkiyedeki tüm sektörlerde herkes vergiden
şikâyet ediyor, herkes olabildiğince daha az vergiyi vermek,
ama kazançlarını da olabildikçe yükseltebilmek için bir çabanın
içindeler.
Diğer
bir boyutu da taksici esnafıyla ilgili. Değerli İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin Bey, sanki şu anda alınıp satılan
araçlarda ÖTV ve KDV yokmuşçasına, özel kabinli araçlardan
ekstra bir ÖTV veya KDV alınıyormuş gibi bir sunum
doğru değil. Şu anda taksici esnafı aracını
yenilerken ÖTV ve KDVyi ödemekte. Özel kabinli araca geçince bu oranda
bir yükselme yok. Gönül ister, keşke bu esnaf arkadaşların
daha az vergi yükleriyle bu araçlarını yenileyebilmelerini.
AHMET
ERSİN (İzmir) Ben öyle bir şey söylemedim.
HASAN
ANĞI (Devamla) Her yıl ne kadar şoför esnafımız
araç yenilemekte, istatistikler ortada açıkçası. Mevcut
uygulamada zaten ÖTV ve KDVyi ödeyen bu esnafımız,
eğer güvenlikli, yani, kabinli bir aracı arzu ediyorsa, bunu
almasının önünde de bir mâni hâl yok. Bu muafiyet getirilebilir
mi? Getirilirse
AHMET
ERSİN (İzmir) Can güvenliğini sağlayın efendim.
Ya can güvenliğini sağlayın ya da insanlar kendi can güvenliğini
kendisi sağlasın.
HASAN
ANĞI (Devamla) Şu anda sadece aracın içinde can güvenliği
değil, kara yollarında seyreden her aracın can güvenliğini
sağlaması gerekir. Trafikteki yol güvenliği kadar
teknik güvenlik de önemli. Yani, araçlar içinde taşıdığı
hem şoförünü hem yolcusunu birlikte taşımalı.
AHMET
ERSİN (İzmir) O ayrı Sayın Vekilim. Şoförler
boğazlanıyorlar, onu söylüyorum.
HASAN
ANĞI (Devamla) Bunun bölmeli, güvenlikli kabine dönüştürülmesi,
büyük şehirlerde özellikle, bir çözüm olarak ortaya çıktı.
Birtakım elektronik donanımlı, kameralı veya
farklı ses düzenli, telsiz sistemli araçlar da yaygınlaşıyor.
Bunların olması gayet güzel. Ben şunun altını
çiziyorum: Şu anki mevcut, sıradan araçlarını yenilerken
de bu şoför esnafı arkadaşlarımız maalesef
ÖTV ve KDV ödüyorlar araç alırken. Yeni uygulamada bunların
araç yenilemelerine hız vermek adına böyle bir düzenleme
getirilebilir mi? Eyvallah.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Bir defaya mahsus.
HASAN
ANĞI (Devamla) Şimdi, burada, biz, o zaman araştırma
komisyonunun neleri tespiti değil, getirdiğimiz bazı
başlıklara dönüşüyor. Şu anda, Meclisimizin gündemi
de oldukça yoğun açıkçası. Üç buçuk yıla yakın
bir süredir de, bu önergeler Meclis gündeminde beklemekte. Özellikle
ilgili bakanlıklarımızın aksayan hususları
düzenlemeleri, Maliye Bakanımızın bu noktada yeni
bir uygulamaya doğru gidebilmesine imkân varsa, bu çalışmaları
yürütmeleri bizim işimizi de kolaylaştırır.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Dönem bitiyor Sayın Milletvekili,
dönem bitiyor!
HASAN
ANĞI (Devamla) Bu yönüyle, bugünkü Cumhuriyet Halk Partisi
Grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu ifade etmek istiyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Anğı.
III. -
YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan,
oylamadan önce yoklama yapılmasını istiyoruz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisince verilmiş
öneri üzerindeki oylamamızdan önce yoklama talebinde bulunulmuştur.
Şimdi, yoklama isteminde bulunan arkadaşlarımızın
isimlerini tespit edeceğim: Sayın Anadol, Sayın Yücesan,
Sayın Emek, Sayın Özkan, Sayın Çorbacıoğlu, Sayın
Kesimoğlu, Sayın Kılıç, Sayın Tiryaki, Sayın
Kaya, Sayın Tandoğdu, Sayın Ercenk, Sayın Ersin, Sayın
Eraslan, Sayın Ayvazoğlu, Sayın Kepenek, Sayın
Gün, Sayın Diren, Sayın Çetin, Sayın Işık.
Sayın
milletvekilleri, yoklama için dört dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı
vardır.
V. -
ÖNERİLER (Devam)
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
1.- (10/61)
ve (10/74) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin
ön görüşmelerinin görüşme gününe ilişkin CHP Grubu önerisi
(Devam)
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Ulaştırma
Bakanımız Sayın Binali Yıldırım, Başkanlığımıza
yazılı müracaatta bulunarak, biraz önceki Cumhuriyet
Halk Partisi önerisi sırasında hatiplerin, konuşmacıların
yaptıkları konuşmalarda Bakanlığıyla
ilgili yanlış bilgiler verildiğinden bahisle İç
Tüzükün 69uncu maddesine göre söz istemiştir.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Oylama oldu efendim.
BAŞKAN
Ancak, İç Tüzükün 69uncu maddesine göre Sayın Bakana bizim
böyle bir söz verme imkânımız yoktur. Eğer isterlerse,
İç Tüzükün 60ıncı maddesine göre yerinden kısa
bir açıklama imkânı verebilirim.
Buyurun.
VI. -
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırımın,
Niğde Milletvekili Orhan Eraslanın, konuşmasında,
bakanlığıyla ilgili yanlış anlaşılmalara
meydan verebilecek bazı ifadeleri nedeniyle açıklaması
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Yüce
Meclisin değerli üyeleri, bugün Ana Muhalefet Partisi Cumhuriyet
Halk Partisinin bir araştırma önerge teklifi vardır. Görüşmeler
esnasında Ulaştırma Bakanlığımızın
yüce Meclisin tasvibiyle düzenlediği Karayolu Taşıma
Kanunu ve ona bağlı çıkarılan yönetmeliklerle ilgili,
sonuçları hakkında konuşurken bazı yanlış
anlaşılmalara meydan verecek ifadeleri olmuştur. Sadece,
hem yüce Meclisin hem de kamuoyumuzun daha iyi bilgilendirilmesi
açısından şunu ifade etmek istiyorum. Bu Kanun elli
yıldır hiçbir mevzuata tabi olmayan çok önemli bir sektöre
düzenleme getirmiştir ve kanun çıkarken de Cumhuriyet
Halk Partisi ve AK Partinin tam bir mutabakatıyla çıkmıştır.
Sektör de, bu Kanunun çıkarıldığı tarihi, bir
taşımacılar bayramı olarak ilan etmiş ve kutlamıştır.
Dolayısıyla, geçen iki yıllık süre içerisinde de
Kanunun uygulanmasına yönelik yönetmeliklerde bütün mesleki
kuruluşların tamamının görüşlerine müracaat
edilmiş ve onların istekleri doğrultusunda gerekli
düzenlemeler yapılarak 26 Şubat 2006da tamamen yürürlüğe
girmiştir.
Söyleyeceğim
şudur
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Böyle bir şey yok, şimdi cevap verme
durumunda kalacağız Sayın Başkan.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Oylama yapıldı.
BAŞKAN
Efendim, açıklama yapıyor.
Sayın
milletvekilleri, bir Bakan kısa bir açıklama yapıyor,
60a göre söz verdik.
Sayın
Bakan, kısaca, siz konuşmanızı tamamlayın.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) Dolayısıyla,
bu taşımacılık sektörümüzün elli yıldır
beklediği bir düzenlemedir. Burada gerek Cumhuriyet Halk Partisi
gerek de AK Parti tam bir mutabakatla bunu çıkarmıştır.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Yok öyle bir şey!
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Yok öyle bir şey ya, doğru değil!
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) Uygulamasına
yönelik yönetmelikte de
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) O zaman tartışma açmanız lazım.
BAŞKAN
Sayın Başkan, bir söz verilen konuşmacı sizin izninizle
mi konuşacak? Rica ediyorum.
ATİLA
EMEK (Antalya) Ama, gerçeğe uymuyor Sayın Başkan.
BAŞKAN
Bugün Öğretmenler Günü. Öğretmenlerin bizden beklediği
gibi hareket edelim en azından.
MUHARREM
KILIÇ (Malatya) Sayın Başkan, Meclisin kuralları
var, İç Tüzüke uyun lütfen.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakan, son cümlenizi alayım.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekili; ben burada bir gerçeği ifade ettim,
herhangi bir görüşümü açıklamıyorum. Bu işin nasıl
yapıldığını ifade ettim. Uygulamayla ilgili,
uygulamanın başarılı olması için de il valileriyle
21 Kasımda toplantı yaptık, denetlemelerin nasıl
yapılacağına dair. İki gün sonra 23 Kasımda
da tüm emniyet müdürlerini çağırdık, toplantılar
yaptık, denetlemeleriyle ilgili ve bununla da yetinmedik
ağırlık kontrollerinin bütün noktalarda eksiksiz yapılması
için de gerekli tedbirleri aldık ki, haksız rekabet
oluşmasın ve herkes aynı şekilde, aynı mevzuata
dahil olarak taşımacılıkta yerini alsın.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Tartışma açın da konuşalım
Başkan.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) Bir yaptığımız
önemli düzenleme de, Sayın Başkan, değerli üyeler; taşımacılıkta
asgari ücreti getirdik; yani, ton/km başına asgari bir taşıma
bedeli tayin ettik
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Hayır efendim, kim uyduruyor?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul)
ve bundan sonra
kim yük taşırsa taşısın, bu ücretin altında
bir şey talep edemeyecek. Bütün bunlar, sektörün sağlıklı
bir yapıya kavuşturulması içindir. (CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Bakan, son cümlenizi almak istiyorum.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) Son cümlemizi söylüyorum:
Kanuna tabi olma konusunda da tüm sektörün yüzde 98i tamamen belgelerini
almış ve Kanunla ilgili vecibelerini yerine getirmiştir.
Eğer, yüzde 2lik kısımda bir düzenleme icap ederse, yine
bu, sizin, yüce Meclisin gündemine getirilecektir. Bizim amacımız,
sektörü rahatlatmak, sektörün hak ettiği düzenlemeleri yapmaktır.
Teşekkür
ediyorum; arz ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisiyle
ilgili söylediklerini kabul etmiyoruz. Bizim adımıza konuşamaz
Sayın Bakan.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun,
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
Buyurun.
V. -
ÖNERİLER (Devam)
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
2.-
Gündemdeki sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi
ile 1255 sıra sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler halinde görüşülmesine
ilişkin AK Parti Grubu önerisi
28/11/2006
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 28.11.2006 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda,
siyasi parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından,
İçtüzüğün 19 uncu maddesi uyarınca Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını
arz ederim.
Sadullah
Ergin
Hatay
AK
Parti Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler Kısmının 389 uncu sırasında yer
alan 1241 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin bu Kısmın
7 nci sırasına, 398 inci sırasında yer alan 1262
Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 14 üncü sırasına,
alınması ve diğer işlerin sıralarının
buna göre teselsül ettirilmesi, 1255 Sıra Sayılı Kanun
Teklifinin İçtüzüğün 91 inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülmesi ve bu bölümlerinin ekteki cetveldeki gibi
olması, Genel Kurulun 28.11.2006 tarihli (bugünkü), 5.12.2006 ve
12.12.2006 tarihlerindeki Birleşimlerinde Sözlü Sorular ve Diğer
Denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı
ve tekliflerinin görüşülmesi ve bu Birleşimlerde çalışma
sürelerinin 15.00-23.00 saatleri arasında olması,
29.11.2006, 6.12.2006 ve 13.12.2006 tarihlerindeki Birleşimlerinde
ise Sözlü Soruların görüşülmemesi ve bu Birleşimlerde
çalışma sürelerinin 14.00-23.00 saatleri arasında olması,
30.11.2006, 7.12.2006 ve 14.12.2006 tarihlerindeki Birleşimlerinde
ise 14.00-20.00 saatleri arasında çalışması önerilmiştir.
1255
Sıra Sayılı
ÇEŞİTLİ
KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ
Bölümler Bölüm Maddeleri Bölümdeki
Madde Sayısı
1. Bölüm 1 ila 30uncu Maddeler 30
2. Bölüm 31 ila 47nci Maddeler(Geçici 1 inci madde dahil) 18
TOPLAM
MADDE SAYISI 48
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun
önerisi üzerinde söz istekleri var.
Lehte
olmak üzere, Manisa Milletvekili Sayın İsmail Bilen. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
İSMAİL
BİLEN (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Adalet ve Kalkınma Partimizin, Meclisin çalışmasıyla
ilgili getirmiş olduğu önerge üzerine lehte söz almış
bulunuyorum; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, günlük ve haftalık programlar yapmak yerine,
Genel Kurulun zamanını daha verimli, daha süratli kullanmak
ve bütçe görüşmelerinden önce çıkarılmasını
beklediğimiz veya çıkmasını arzuladığımız
kanun teklif ve tasarılarının bu şekilde görüşülerek
bir an önce yasalaştırılması için bu teklif verilmiştir.
Geçmişte
de muhalefet partilerinin de eleştirdiği sık sık
gündemi değiştirmek yerine, bütçe görüşmelerinden
önceki Meclis çalışmalarını bu teklifimizle belirlemiş
oluyoruz. Dolayısıyla, bu Meclisin çalışacağı
saatler içerisinde çıkarılmasını arzuladığımız
kanunlar, biraz da zamandan tasarruf etmek, bunun dışında
getirilecek teklif ve önerilerin görüşülmesini de belki
kısıtlamak, sınırlandırmak adına yapılmıştır.
Yüce heyetin gece yarılarına kadar yaptığı
çalışmanın daha verimli ve Genel Kurulun daha aktif
çalışmasını sağlamak amacıyla bu öneri
getirilmiştir.
Bu
önerinin Genel Kurulun takdirine, olumlu olarak takdirine sunulması,
kanaatimce, milletvekillerimizin de bireysel haklarını
koruyucu niteliktedir.
Genel
Kurulun, bu şekilde getirmiş olduğumuz öneriyi desteklemesini
bekliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bilen.
Aleyhte
olmak üzere, İzmir Milletvekili Sayın Kemal Anadol. (CHP
sıralarından alkışlar)
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer
üyeleri; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisinin aleyhinde
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, biz, bu Danışma Kurulu önerilerinin aleyhinde
konuşmaktan bıktık, ama, siz bu uygulamayı sürdürmekten
bir türlü bıkmadınız. Dört sene geçti, dört seneyi geride
bıraktık, beşinci senenin içindeyiz; beşinci senenin
içinde, dönem sonuna kadar, anlaşıldığına göre,
siz bu yanlışta ısrar edeceksiniz.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elazığ) Başladığımız
gibi bitirelim.
K.
KEMAL ANADOL (Devamla) Başladığınız gibi bitireceksiniz
ve 22nci Dönem
CAVİT
TORUN (Diyarbakır) Tüzük değiştirelim.
K.
KEMAL ANADOL (Devamla) Çok güzel.
İç
Tüzükü değiştirmeden, Meclis İç Tüzüğünü olduğu
gibi muhafaza ederek, ama onun tam tersi bir uygulama yaparak yarattığınız
fiilî durum demokrasi tarihine tescil edilmiş oluyor.
Şimdi,
bakıyorsunuz, her zaman söyledik, söylemekten bıktık
diyoruz, siz uygulamaktan bıkmıyorsunuz. Bakıyorsunuz,
İç Tüzükte Meclisin çalışma saatleri düzenlenmiş.
Ne zaman? Salı, çarşamba, perşembe. Hangi saatler içinde?
15.00ten 19.00a kadar. Ancak, istisnai durumlarda, eskiden olduğu
gibi, 1inci Dönemde, 2nci Dönemde, 15inci Dönemde, 16ncı Dönemde,
bütün dönemlerde, çok önemli bir yasa çıkacak, Meclis elbette
sabahlara kadar çalışır, bundan doğal bir şey
yok, ama bu istisnai durumu olağan durum haline dönüştürerek,
olması gerekeni istisnai hale getirirseniz -ki, öyle yaptınız-
bu Meclisin çalışma düzeni tam bir kargaşa içine girmiş
olur. Tabii, bu şuradan ileri geliyor: Sayın Başbakan,
milletvekilliğinin ilk döneminde. Maalesef, ister yelpazenin
solundaki partilerden olsun, ister sağındaki partilerden
olsun benim kişisel gözlemim, kimse katılmaya da mecbur değil,
ilk dönem Parlamentoya gelen bir parlamenter başbakan yardımcısı
veya başbakan olduğu vakit bu hatalar kaçınılmaz
oluyor. Bu Meclis onun deneme tahtası hâline geliyor.
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) Hiç öyle bir şey yok.
K.
KEMAL ANADOL (Devamla) Dayatmalarla Meclisin çalışmasını
çıkmaza sokuyor.
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) Yok, hiç doğru değil.
K.
KEMAL ANADOL (Devamla) Bir gün komisyonda çalışmamış,
komisyondan nasıl karar çıkar, komisyonda nasıl müzakere
olur, bunu yaşamamış, o komisyonun havasını
teneffüs etmemiş, şuralarda oturmamış, sadece
şu sıralarda oturmuş bir kişi, ilk döneminde bu Meclisi
istediği gibi çalışmaya zorlayınca -ki, onu da
söylüyorum- herkesin mesleği ve yaptığı işler
mevcut parlamenterliğine yansır. O, farkında olur veya
olmaz.
Sayın
Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Belediye Başkanıydı
daha önce, orada görev yaptı. Belediye meclisiyle Türkiye Büyük
Millet Meclisinin çalışma sistemini maalesef birbirine
karıştırıyor. Orada başkanlık sistemi
var, belediyede; burada yok, burada parlamenter sistemin içinde
çalışıyoruz.
Şimdi,
bu sözlerimi açmak isterim. Amerikaya giderken Sayın Başbakanımız
Recep Tayyip Erdoğan, gazetecilerle konuşuyor uçakta. Fatih
Altaylı soruyor: Siyasette rahatsızlık duyduğunuz
ne var deyince, en büyük derdine parmak basmış oluyoruz diyor
Fatih Altaylı ve aynen teypten çözmüş, Sayın Başbakanın
şikâyetlerini yazmış. "Parlamentodaki çalışma
tarzından rahatsızlık duyuyorum. Bir yasa çıkaracaksınız,
dört beş saat usul tartışmalarıyla geçiyor. Milletvekillerinin
devamsızlığı had safhada.
Bunlar
Başbakanın cümleleri.
Bunu
ortadan kaldıracak bir yöntem bulmamız gerekiyor. Yedek
milletvekilliği önerimin gerekçesi bu. Milletvekilleri haftada
üç gün çalışıyorlar. Onda da zaten üç dört saat çalışıyorlar.
Kendilerini vermeleri lazım. Hani, arabaların arkasına
yazarlar ya 'O şimdi asker' diye, bunlarınki de o hesap. O
şimdi milletvekili. Bir kere seçilince beş yıl garanti."
Bunlar
aynen noktası virgülüne, gazetecilere, Amerika seyahatinde
uçaktaki beyanı.
Şimdi,
arkadaşlar, siz milletvekilisiniz. Sade muhalefete filan yönelik
değil bu, daha çok sizlere, İktidar Grubuna yönelik. O
şimdi milletvekili
Yani, yedek milletvekilliği ihdas
edilirse, o zaman bu devamsızlık sorunu çözülecek. Öyle
söylüyor. Yani ben birini milletvekili yaptım -yetmiyor bu iktidar-
istediğim vakit onu çekip oradan almalıyım, yerine yedeğini
de sürmeliyim. Öyle bir yetki lazım. Öyle bir yetki istiyorum.
anlayışı burada.
Niye
üç dört saat çalışıyormuş Meclis? Şimdi üç dört
saat mi çalışıyoruz biz? Saat üçte başladık
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) Dört saattir bizi meşgul ediyorsunuz!
K.
KEMAL ANADOL (Devamla) İşte, Sayın Kapusuz, siz, deminki
tarifimin dışındasınız. Siz çok tecrübeli
bir Parlamentersiniz. Lütfen, tahrif etmeyin. Burada, sizin muhalefette
yaptığınız Grup Başkanvekilliğinin tutanaklarını
getirir okurum, mahcup olursunuz.
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) Emin ol, oku.
K.
KEMAL ANADOL (Devamla) Mahcup olursunuz.
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) Emin ol, oku.
K.
KEMAL ANADOL (Devamla) Mahcup olursunuz. Yapmayın!
Biz
burada şoför esnafının sorunlarını gündeme
getirdik. İki tane arkadaşımız önerge vermişler.
Ne zaman? Üç buçuk sene önce. Üç buçuk sene şoför esnafının,
kamyoncunun sorunlarının bu Meclisin gündeminde beklemesi
bile yeterince zaten bu Meclis çalışmasının nasıl
tıkandığını ortaya koyuyor. Ne yapmışız?
Üç buçuk sene sonra, bari dönem sona ermeden şu şoförlerin
sorunlarını Meclis gündemine getirelim demişiz, kötü
oluyoruz. Sayın Başbakan diyor ki: Meclisi meşgul ediyorlar.
Siz de aynı şeyi söylüyorsunuz.
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) Sayın Başkan, 337 tane önerge var.
K.
KEMAL ANADOL (Devamla) Biz, muhalefet partisiyiz. Görevimiz, halkın,
işçinin, emekçinin, tarlada çalışan, fabrikada çalışan
insanların sorunlarını buraya, gündeme getirmek, yani,
hayat pahalılığının, geçim sıkıntısının
zulmünü çeken insanların dertlerini burada dile getirmek. Bizim
görevimiz ne? Millet bizi niçin gönderdi buraya? Bunları söylüyoruz,
soruşturma önergelerimizi gündeme getiriyoruz, bu kez de
Meclisi tıkıyor diyorsunuz. O zaman, siz, Genel Kurulda
filan çalışmayın, bu yasaları AKP Grubunda çıkarın
arkadaşlar, grup toplantısında çıkarın yasaları.
Yani, bizim yaptığımız, İç Tüzükten doğan
haklarımızı kullanmamız suçsa
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) Hayır, değil, değil
K.
KEMAL ANADOL (Devamla) Siz, grupta alın grup kararını,
Anayasayı da değiştirin -varsa o çoğunluğunuz-
AKP Grubunda yasalar hazırlanır, çıkar, deyin, bitsin
gitsin, bitsin gitsin.
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) Bir haftada 3 tane Danışma Kurulu Sayın
Başkan
K.
KEMAL ANADOL (Devamla) Yani, peki, bu Meclisi çalıştırdığınız
kadar, Adalet ve Anayasa Karma Komisyonundaki dokunulmazlık
dosyalarını da çalışarak çıkarsanıza
oradan.
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) O da çalışıyor.
K.
KEMAL ANADOL (Devamla) Orası çalışmıyor.
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) O da çalışıyor.
K.
KEMAL ANADOL (Devamla) Orası çalışmıyor. Jet
hızıyla, bir dosya geliyor, bir dakikada reddediyorsunuz.
CHPli milletvekillerininkini inceleyin, kaldırın diyoruz,
bizden çok bizi düşünüyorsunuz, onları da reddediyorsunuz.
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) Tabii, sizi düşünürüz biz.
İSMAİL
BİLEN (Manisa) Muhalefet bize lazım.
K.
KEMAL ANADOL (Devamla) Dolayısıyla, bu Meclisin çalışma
düzeni altüst olmuştur.
FİKRET
BADAZLI (Antalya) Meclisin işi çok Sayın Başkan,
işi çok, işi.
K.
KEMAL ANADOL (Devamla) Bir parlamentonun saygınlığına
gölge düşmüştür. Bu Parlamento, nasıl çalıştığı,
çalışma düzeninin nasıl olduğu bilinmeyen bir
parlamento haline gelmiştir, İç Tüzükü bir tarafa atmış,
böyle, karakucak çalışan bir parlamento haline dönüşmüştür.
22nci Dönem, demokrasi tarihine böyle geçecektir. Ama, çok şükür,
bu uzatma dakikaları da bitecek, bu 22nci Dönem yerine gelecek
23üncü Dönemde, düzenli, Anayasaya, yasaya, Tüzüke uygun çalışan
bir Meclis sizin yerinize gelecek ve 22nci Dönemin bu yanlışlarını
yapmadan, halkın hizmetinde çalışacaktır 23üncü
Dönem.
İSMAİL
BİLEN (Manisa) Beraber geleceğiz Sayın Başkan.
FARUK
ANBARCIOĞLU (Bursa) Halk çoğunluğuyla geleceğiz.
K.
KEMAL ANADOL (Devamla) Göreceğiz, çoğunlukta mı olacaksınız,
azınlıkta mı olacaksınız. Gelin o zaman, gelin
o zaman, martta bir seçim yapalım.Cumhurbaşkanlığı
seçiminden önce bir seçim yapalım.
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) Cumhurbaşkanlığı seçiminden
sonra yapalım.
K.
KEMAL ANADOL (Devamla) Gelin
Gelin
Gelin
Niye kaçıyorsunuz
seçimden? Gelin yapalım. Nisanda bir seçim yapalım. Hayır,
onu da istemiyorsunuz. Beş sene evvel karambolden bir çoğunluk
elde ettiniz, onu kaybedeceğinizi biliyorsunuz.
FİKRET
BADAZLI (Antalya) 3 Kasımda yaptık.
K.
KEMAL ANADOL (Devamla) Dolayısıyla, getirdiğiniz
bütün grup önerileri gibi bu öneriyi de kabul etmemiz mümkün değildir.
Bu karakucak çalışma sistemi içinde, yasa çıkarma görevi
olan Meclisin isabetli karar vermesini engelliyorsunuz.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elazığ) Kemal Ağabey, biz karambolden
geldiysek, siz ofsayttan geldiniz.
K.
KEMAL ANADOL (Devamla) O bakımdan katılmıyoruz ve bu
önerinin reddi yolunda oy kullanacağımızı söylüyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) Sağ ol Başkanım, sağ ol!
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Anadol.
Lehte
olmak üzere, Hatay Milletvekili Sayın Sadullah Ergin.
Buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
SADULLAH
ERGİN (Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
AK Parti Grup önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yıl sonuna kadarki
mesaisi öncesinde, belki önümüzde iki çalışma haftası
olacak, onun ötesinde, 2007 yılı bütçesinin görüşmeleri
gündemimizi işgal edeceğinden, yıl sonuna kadar
çıkması gereken süreli yasalarımız var. Bu nedenle,
biz, gündemi fazlaca Danışma Kurulu önerileriyle, grup
önerileriyle işgal etmemek için, geçen hafta tespit etmiş
olduğumuz gündeme iki kanun teklifi daha ilave etmek suretiyle,
Bütçe Kanunu gelinceye kadar yeni bir Danışma Kurulu getirmeme
yönünde bir irademiz var.
Bu
iki yasa
Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın Osman Aslanın,
Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması
Hakkında Yasada değişiklik öngören, bir, üç maddelik
teklifi var. Bir de, Adana Milletvekilimiz Sayın Ayhan Zeynep
Tekin Börünün, Medeni Yasadaki miras paylarının yeniden
düzenlenmesine dair bir kanun teklifi var. Bunun dışında
yeni bir önerimiz yok Genel Kurula.
Çalışma
saatlerimizle ilgili bugün 15.00-23.00, çarşamba günü
14.00-23.00 ve perşembe günü de 14.00-20.00 saatleri arasında
çalışmayı arzu ediyoruz.
Tabii,
benden önce konuşan değerli Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili arkadaşım Sayın Anadol İç Tüzükü
değiştirmeden fiilen değiştiriyorsunuz ve Meclis
İç Tüzüğünde çalışma saatleri 15.00-19.00 arasında
düzenlenmiş olmasına karşın, siz, sürekli bu saatlerin
üzerinde çalıştırıyorsunuz Genel Kurulu diye
bir serzenişte bulundu.
Esas
itibarıyla, çalışma saatlerine baktığımızda
doğru, Sayın Anadolun bu tespitine katılıyorum,
İç Tüzükteki çalışma saatlerinin ötesinde çalışıyoruz.
Ama, değerli arkadaşlar, şu anda saat 17.10, saat beşi
on geçiyor. Burada saat 15.00te başladı Genel Kurul.
Herhâlde, bir on beş-yirmi dakika daha sürecek Grup önerimizin oylanması
ki, bugün iki grup önerimiz var. Anavatan Partisi Grubunun önerisi
yok. O da olsa, saat, ortalama 18.00 ile 18.30 arasında grup önerileri
bitiyor, çalışma saatimiz de 19.00da bitiyor.
Şimdi,
bu şartlarda Türkiye Büyük Millet Meclisini çalıştırabilmek
için, Allah aşkına, günde yarım saat ya da bir saat çalışmayla
Türkiyenin ihtiyacını duyduğu hangi yasayı yapacağız,
hangi yasama faaliyetini yapacağız, hangi denetim faaliyetini
yapacağız? Dolayısıyla, bizim çalışma
saatlerini uzatma yönündeki tutumumuz, biraz da Meclis Genel Kurulunun
çalışma performansıyla alakalı bir husustur.
Şayet, biz, burada verimli çalışmalar yapabilirsek,
İç Tüzükün bize sağlamış olduğu hakları
yerinde ve kararında kullanır isek bu tür sorunların
ortadan kalkacağını düşünüyorum. Dolayısıyla,
saat 15.00te başlayıp 19.00da kapatırsak bu Genel Kurulu,
her gün burada usul tartışacağız, her gün burada o
günün gündemini konuşacağız. Çünkü, salı günü
grup önerileri geliyor, çarşamba günü grup önerisi geliyor,
perşembe günü gene grup önerisi geliyor. Dolayısıyla,
her gün, burada sadece usul tartışıp, grup önerileri
üzerinde konuşup, milletin beklentilerine cevap vermeden
çıkıp gitmemiz lazım. Dolayısıyla, biz bu çalışma
saatlerini bu şekilde düzenlemek zorunda kalıyoruz. Bizim
de bundan çok büyük bir keyif aldığımızı söyleyemiyoruz.
Ama, ne yapalım ki, çıkması gereken yasalar var. Mesela,
Sosyal Güvenlik Yasasının
Emeklilerin ölmüş olanlarının
çocuklarına, dul ve yetimlerine maaş bağlanmasıyla
ilgili bir hüküm var, bunu yapabilmemiz lazım. Bunu yapamadığımız
için maaş bağlanamayan yetimler var, dullar var. Dolayısıyla,
Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmayıp bu dul ve yetimlerin
sorunlarına çözüm getirmeyecek mi? Ya da onun ötesinde, bekleyen,
terörle mücadeleden dolayı zarar gören, Doğu, Güneydoğuda
kırsalda yaşayan insanlarımızın zararlarını
tazmin maksatlı çıkarttığımız yasada süre
doluyor, bu süreyi uzatmamız lazım ki, mağdurlar
mağduriyetlerini giderme noktasında imkân sahibi olsunlar.
Bütün bunları yapacağız.
Tabii,
burada benim, Sayın Anadolun tespitleri içerisinde katılmadığım
bir başka husus: Sayın Başbakanın, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde üyelik yapmadan İstanbul Belediye Başkanlığından
sonra direkt parlamenter olması ve Başbakan olmasıyla
beraber Meclis çalışmalarıyla ilgili süreçteki
eleştirilerine katılamıyorum Sayın Anadolun.
Zira, ben size bir tablo sunacağım değerli dostlar. Bu
tablo da, Sayın Başbakanımızın başında
olduğu AK Parti Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin performansına
dair bir tablodur. Bu tabloyla beraber bir şeye daha cevap vermiş
olacağım, o da şu: Türkiye Büyük Millet Meclisi hep yasama
çalışması yapıyor, ama, denetim faaliyeti yapmıyor
diye bir eleştiri var, zaman zaman, muhalefetten.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, 19, 20, 21 ve 22nci Dönem Parlamentolarının
çalışma grafiklerini ben size aktarmaya çalışacağım:
19uncu
Dönem dört yıl iki ay çalışmış, 194 adet kanun tasarı
ve teklifini yasalaştırmış; 20nci Dönem üç
yıl üç ay çalışmış, 226 adet tasarı ve teklif
kanunlaşmış; 21inci Dönem üç yıl altı ay çalışmış
ve 388 adet tasarı ve teklif yasalaşmış. Ama, şu
anki görev yapan 22nci Dönem Parlamento dört yıl çalışmış,
beşinci yıla girmiş, 784 kanun tasarı ve teklifi
yasalaşmış.
Peki,
tamam, çok kanun yapıyorsunuz, ama, denetim yapmıyorsunuz
diye bir eleştiri gelebilir. Hemen buradan onu da cevaplamaya
çalışayım. Yine dönemler itibarıyla, değerli
arkadaşlar, 19, 20, 21 ve 22nci Dönemde yapılan denetim faaliyetlerinden,
araştırma önergesi
Biraz önce araştırma önergelerini
görüşmüyoruz diye bir eleştiri geldi. 19uncu Dönemde 67
araştırma önergesi görüşülmüş, 20nci Dönemde 69,
21inci Dönemde 44 ve 22nci Dönemde 79 görüşmüşüz şu
ana kadar, daha da görüşmeye devam ediyoruz. Yani, son dört,
beş parlamento döneminin en fazla araştırma önergesini
de görüşen Parlamento burası.
Yine,
sözlü soruların cevaplanma oranına baktığımız
zaman, değerli arkadaşlar, 19uncu Dönemde 276 soru cevaplanmış,
20nci Dönemde 353 soru cevaplanmış, 21inci Dönemde 467 soru
cevaplanmış, bizim bu dönemde, 22nci Dönemde ise 968 soru
cevaplanmış. En yüksek performans gösteren döneme iki kat
fark atmış bu Parlamento.
Dolayısıyla,
ben, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun, siyasi partilerimizin
ve Parlamentonun hukukunu, burada hakkını teslim etmek
suretiyle ortaya koymamız gerektiğine inanıyorum.
Yani, bu parlamenterlerin hakkını lütfen teslim edelim.
Hem denetimde yüksek performansla çalışmışız
hem yasama olayında yüksek performansla çalışmışız.
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) Bir nüshasını muhalefete ver de baksınlar,
incelesinler.
SADULLAH
ERGİN (Devamla) Tabii, bu arada, Parlamentonun yüksek tempoyla
çalışmasından dolayı, elbette ki, yorgunluklar,
zaman zaman serzenişler olacak, ama, önceki dönemlerdeki aksamaları
bu dönem tamamlama zarureti de var.
Ben,
Sayın Anadolun son bir sözüne de katılmadığımı
ifade ederek sözlerimi tamamlamak istiyorum. O da şudur: Türkiye
Büyük Millet Meclisinde şu anda bulunan tüm milletvekillerimiz,
milletin iradesiyle buraya gelmiştir. Hiçbir arkadaşımızın
ya da hiçbir grubun, buraya karambolle gelmiş olmasını
ifade etmek doğru değildir. Bu millet, karambolle kimseyi
iktidara taşımamış, karambolle kimseyi muhalefete
taşımamış. Kumpasla ölçüyor, sağduyuyla hareket
ediyor ve millî irade sandıkta tecelli ediyor. Dolayısıyla,
milletin iradesini bu şekilde buralara aktarmanın
doğru olmadığını düşünüyorum.
Grup
önerimize desteklerinizi bekliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ergin.
Aleyhte
olmak üzere, son söz, Ankara Milletvekili Sayın Muzaffer Kurtulmuşoğlu...
Buyurun
efendim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
MUZAFFER
R. KURTULMUŞOĞLU (Ankara) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; sözlerime başlamadan evvel hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Adalet
ve Kalkınma Partisi önerisi üzerinde aleyhte söz almış
bulunuyorum. Grup Başkan Vekili olduğumdan beri, her Danışma
Kurulunda, bu saatin yanlış olduğunu söylüyorum.
HÜSEYİN
ÖZCAN (Mersin) Sayın Başkan, dinleyen yok; önce grup
başkan vekilleri dinlemiyor.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
MUZAFFER
R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) İç Tüzükte Meclisin
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen efendim, yerimize oturalım.
Değerli
arkadaşlar, sayın hatibi dinleyelim.
Buyurun
efendim.
MUZAFFER
R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) İç Tüzükte bellidir Meclisin
çalışma saatleri 15.00-19.00 diyor. Ben, iktidar partisine
söylüyorum, diyorum ki: Gelin, 14.00-19.00 yapalım, 20.00 yapalım,
ama, 23.00 yapmak hem verimsiz oluyor hem de insan hayatı için bile
verimsiz. On birde buradan kalkan bir milletvekilinin evine gidip
yatması bir buçuk olur. Ertesi sabah kalkıp, yine, hem seçmenleriyle
uğraşacak hem Meclisteki kanunları takip edecek. Buraya
gelecek stresli bir hâlde. Neden ise, tabii ki, acil vakalarda çalışma
saatleri değişebilir.
Bakınız,
bugünkü sıralamadaki yasaların
Bütün yasalar mühimdir
tabii, kanun olarak çıkacağı için, ama, birisi Avukatlar
Yasası. Diğeri, Anayasa Mahkemesinden iptal kararı
doğrultusunda, sigortalıların ölüm aylıklarının
düzenlenmesi. Diğeri, Osman Aslanın, terörle mücadeleden
doğan zararların karşılanması. Bu yasa, hakikaten
müddetlidir, müddeti dolduğu anda müracaat edemezler, edemedikleri
anda, ülkenin aleyhinde bile İnsan Haklarına müracaat
edebilirler.
Onun
için, her zaman söylüyorum: Muhalefeti yok sayarak, muhalefeti hiçe
sayarak, İktidar ben yapıyorsam olur dediği anda, ne
oluyor burada? Gündem dışı konuşmalar dört saat sürüyor.
Doğrudur, dört saat sürüyor. Geriye ne kalıyor? 15.00-19.00
olduğuna göre saat bitti, doğru. Ama, peki, bu yasaları
getirirken, muhalefetin de önerilerini alsanız, bu hafta muhalefetin
şu önerisini alalım, bunu da yapalım da, şu yasayı
da getirelim deseniz ne olur? Ne kaybederiz? Niye bunu yapmayız,
ben bunu anlamam.
Ben,
iktidarın grup başkan vekiline söyledim, Sayın Meclis
Başkanına da söyledim, bunu yapmayın dedim. Sayın
Meclis Başkanı da, gerektiğinde bazı şeylerden
rahatsız. Çünkü, İç Tüzük belli, 15.00-19.00 diyor. Ama buraya
geliyor, bir bakıyorsunuz, üç haftalık, 15.00-23.00 salılar,
çarşambalar 14.00-23.00, perşembeler de 14.00-21.00... Yani ne
oluyor biliyor musunuz, bir kör dövüşüdür gidiyor. Muhalefete,
sen buraya bir öneri getirirsin değil mi, gündem dışı,
ben de böyle yaparım, diyor. Muhalefet tabii ki konuşacak.
Yani, muhalefet ne zaman konuşacak? Muhalefetin konuşma
yeri burası. Muhalefetin söz hakkını keserseniz, hep
kendiniz pişirir kendiniz yemiş olursunuz. Ama, ben, ne olursa
olsun uzlaşmadan yanayım. Çıkan yasalar ülke için
çıktığına göre, ülkenin yararına olan yasalar
olduğuna göre, hem muhalefet olarak hem iktidar olarak konsensüs
yaratmak mecburiyetindeyiz. Ama, hiç kimse kusura bakmasın,
ben bunu göremiyorum, iktidarında da muhalefetinde de. Yani,
iktidar olmak güç, tamam. İktidarın gücü varsa, iktidar muhalefete
biraz daha iyi yaklaşmak mecburiyetinde. Nasıl olsa yapar
her şeyi. Ben nasıl olsa diyor, istediğim kanunu
çıkarırım. Çıkarıyorsun, çıkaramadığını
da temel yasa yaparsın yine çıkarırsın. Ama, muhalefetin
de sesini kısmasanız, muhalefetin de önerilerini alsanız,
yapsanız, daha güzel olmaz mı diye düşünüyorum.
Sadece
bu Meclis İç Tüzüğünü altüst etmekle kalınmıyor,
insan yaşamını da altüst ediyorsunuz. Bunun, bugün belki
kimse farkında değil, gelip gidiyorlar on bire kadar, ama,
öyle bir an gelir ki, aa, falan kalp krizi geçirmiş. Ne oldu?
Vallahi, herhalde yorgunluktan oldu veya stresten oldu, bilmiyorum,
ama, hastaneye kaldırıldı. O zaman olmadı işte.
İşte, onun başlangıçtan önlemini alacaksınız.
Sadece evvelden önlem almadığınızdan
Her şeyi
yapıyoruz, geliyor, yoklama da yapıp yoklamada da buluyoruz
herkesi burada demek olmaz. Olmaz arkadaşlarım.
Evet,
dün muhalefette olan arkadaşlarım bugün iktidardalar.
Sanki muhalefette hiç görmedik onları! Burada neler yaptığını,
muhalefetteyken, görmedik! Bizim o zamanlar gözlerimiz kapalıydı,
göremiyorduk demek ki! Anayasa, Meclis İç Tüzüğü elinde,
bazı arkadaşlarım her dakika Meclis Başkanının
önündelerdi. Bugün, bazı arkadaşlarım bunu yaptığında,
tabii ki, istihza ile, hoş bir gülüşle izliyorum. Demek ki,
muhalefetin, bu, gereğidir. Muhalefet söyleyecek, iktidar
da ondan ders alacak. Eğer iktidar muhalefetin sözlerine kulak
asmazsa, kulağını tıkar, gözlerini kapatırsa,
bundan evvelki muhalefetin, iktidarın burada olmadığı
gibi, yarın sıra da bugünkü iktidara gelir. Gelecektir
de, onu bilesiniz; bugün olmazsa yarın gelecek. Ama temennim nedir
biliyor musunuz? Buradan ayrılırken bir hoş seda
bırakabilmektir. Kimler geldi kimler geçti bu Meclisten. Siz
zannediyor musunuz ki biz buraya bakiyiz. Hayır, hayır,
tek bir şeyiniz kalacak -kim olursa olsun, ben de dahil buraya-
yahu, bir zamanlar şu Mecliste şöyle bir insan da vardı,
geldi, geçti
İyi niyetle anılabilmek kadar, güzel şeyler
bırakabilmek kadar iyi bir şey hatırlamıyorum.
Onun
için, hoş seda bırakmak için, güzel insan olabilmek çok zordur,
iktidar olmak çok zor bir şeydir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUZAFFER
R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) Onun için söylüyorum. Öyle, iktidar
oldunuz mu çok hoşgörülü olacaksınız, çok daha güzel
olacaksınız, insana yaklaşımınız çok güzel
olacak. Böyle olmadığınız müddetçe, on bir de yapın,
bitene kadar da yapın
Lazların bir lafı var: İnadına
mamiçgini. Siz öyle yapıyorsunuz, biz de böyle yaparız,
gelir gideriz diyor. Ne olur? Bir kavgadır, dövüştür gider.
Sonuç kime olur? Sonuç millete olur diye düşünüyorum.
Onun
için, her hafta başı Danışma Kurulu yanlıştır,
hafta başında bir Danışma Kurulu yapılır,
orada kararlar alınır, o hafta sonuna kadar da bu Danışma
Kurulu kararına uyulur diye düşünüyorum. Bunun, muhalefeti
iktidarı yoktur. Burada Amerikayı yeniden keşfetmiyoruz.
Hepimiz bu çatı altında yaşıyoruz. Böyle olmasını
temenni ediyorum.
Hepinize
saygı ve sevgiler sunuyorum. Hoşça kalınız. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kurtulmuşoğlu.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısının aranılmasını
istiyoruz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre vermiş olduğu önerisini
oylarınıza sunacağım ve talep üzerine karar yeter
sayısı arayacağım.
Öneriyi
kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmiştir ve karar
yeter sayısı vardır.
Sayın
milletvekilleri, AK Parti Grubu önerisinin biraz önceki kabulü
ile 1255 sıra sayılı Kanun Teklifinin temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilmiştir.
Bu
teklifin maddeleri için milletvekillerinin talebi üzerine söz
kaydı yapılmıştı. Ancak, alınan karar gereğince,
teklif bölümler halinde görüşüleceğinden, daha önce maddeler
üzerinde alınan sözler işleme konulmayacaktır. Teklifin
bölümleri üzerinde şahısları adına söz isteyen
milletvekillerine istem sırasına göre söz verilecektir.
Sayın milletvekillerimizin bilgilerine arz ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
iki adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır. Ayrı
ayrı okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım. Ancak, Sayın Yarbay cihaza girmek suretiyle
bir açıklama talebinde bulunmuştur.
Yerinizden,
çok kısa efendim.
ERSÖNMEZ
YARBAY (Ankara) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
ben, biraz önce görüşülen Danışma Kurulu önerisi üzerinde
söz istemiştim, ancak üçüncü sırada olduğum için söz talebim
kabul görmedi, lehinde söz talebinde bulunmuştum.
Şimdi,
bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin oturmuş geleneklerinin olması
lazım. Bu gelenekler çerçevesi içerisinde, biz, salı günleri,
sözlü soruların görüşülmesi ve araştırma önergelerinin
görüşülmesi konusu, uzun yıllardır Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bir geleneği olarak devam etmektedir, ancak biz,
son dört beş aydır bu geleneği önemli ölçüde ihlal ediyoruz.
Bu konuya dikkatlerinizi çekmek için söz talebinde bulunmuştum.
Bir
Meclis yasama faaliyetlerine ne kadar önem verirse, denetleme faaliyetlerine
de en azından o kadar önem vermelidir. Ben, biraz önce, Grup
Başkan Vekilimizin, geçen dönemlerde görüşülen sözlü sorular,
genel görüşme, Meclis araştırması ve kanun tasarı
ve teklifleriyle ilgili rakamlara baktım. Evet, denetim konularına
az önem verildiği yıllarda, Türkiye daha problemli bir dönem
yaşamıştır. Bizim rakamlar biraz yüksek, ama bunun
daha da yükseltilmesi lazım ki, denetim konuları
BAŞKAN
Sayın Yarbay, son cümlenizi alayım, anlaşıldı.
ERSÖNMEZ
YARBAY (Ankara)
mutlaka, Meclisin geleneğine uyularak, salı
günü görüşülmelidir.
Arz
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yarbay.
Sayın
milletvekilleri, birinci önergeyi okutuyorum:
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) TEZKERELER
VE ÖNERGELER (Devam)
2.- Hatay
Milletvekili Züheyir Amberin, İşçi, Memur ve Bağ-Kur Emeklileri
ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına
İlişkin Kanun Teklifinin (2/425) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/418)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
08.04.2005
tarihinde Başkanlığınıza sunmuş olduğum
2/425 Esas Numaralı kanun teklifim, havale edildiği komisyonlarda
45 gün içerisinde görüşülmediğinden Türkiye Büyük Millet
Meclisi İç Tüzüğünün 37nci Maddesine göre doğrudan
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine alınması hususunu
arz ederim.
Saygılarımla.
02.11.2006
Züheyir
Amber
Hatay
BAŞKAN
Sayın Amber, söz istiyorsunuz
Buyurun
efendim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ZÜHEYİR
AMBER (Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünün 37nci maddesi
gereğince gündeme alınmasını istediğim 425
sayılı İşçi, Memur, Bağ-Kur Emeklileri ile Bunların
Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına İlişkin Kanun
Teklifi üzerine Anavatan Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bugün,
ülkemizde, hizmet ve endüstri ilişkilerini geride bırakmış,
toplam sayıları yaklaşık 7 milyona varan emekli
bulunmaktadır. Son zamanlarda ülkemizde uygulanan ekonomik
istikrar önlemlerinin etkileriyle de gittikçe artan sayıda
bir emekliler ordusu ve gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Çalışırken zaten düşük ücret alan çalışanlar
bir de emekli olup bu ücretin 2/3ünü alınca daha da zor yaşam
koşulları içine itilmektedirler. Anayasada ve uluslararası
belgelerde yazılı olan insan onuruna yaraşır bir
yaşam biçiminden her geçen gün biraz daha fazla uzaklaşılmaktadır.
Yaşadıkları
süreçte insanca yaşamanın yolunun örgütlenmeden geçtiğinin,
artık derneklerle sorunlarına bir çözüm bulamayacakları,
tek çözümün sendikalaşmak olduğu bilincine varan emekliler,
aldıkları ortak kararlarla Emekli-Seni kurmuşlardır.
Sendika hakkı, çalışanlar ve çalıştıranlar
dışında, ülkemizin taraf olduğu uluslararası
anlaşmalarla, bu, herkes için tanınmıştır. Gelişmiş
ülkelerde, emeklilerin sendikalaşması yıllardan beri
değişik biçimleriyle uygulanmaktadır. Bu gerçeklere
yüz çeviremeyiz. Bu, tarihsel ve toplumsal olduğu kadar hukuksal
bir zorunluluktur. Sendikalılaşmayı, Avrupa Birliği
ya da başkaları istiyor diye değil, insanlarımız,
yurttaşlarımız gerek duyuyor diye düşünmeliyiz.
Anayasanın
60ıncı maddesinde Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir.
Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri
alır ve teşkilatı kurar. der. İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesinin 3üncü maddesi: Herkesin yaşama, kişi özgürlüğü
ve güvenliği hakkı vardır. Ulusal çabalarla ve uluslararası
iş birliği yoluyla ve her devletin örgüt ve kaynaklarına
göre herkes onur ve kişiliğinin özgür gelişmesinin ayrılmaz
bir ögesi olarak ekonomik, toplumsal ve kültürel haklarının
gerçekleşmesi hakkına sahiptir. İnsan Hakları
Evrensel Bildirgesinin 23üncü maddesinde Herkesin çıkarlarını
korumak için sendika kurma hakkı ya da sendikaya üye olma hakkı
vardır. der.
Yine
bu konuyla ilgili olarak Türkiyenin imzalamış olduğu
Ekonomik, Toplumsal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesinin
8inci maddesi, Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası
Sözleşmesinin 22nci ve 3üncü maddesi, Helsinki Sonuç Bildirgesinin
7nci maddesi; AGİK Paris Şartında, ayrım gözetmeksizin
herkesin örgütlenme özgürlüğüne sahip olduğu; Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesinin 11inci maddesi, herkesin
sendikalar kurma hakkı da dahil olmak üzere örgütlenme hakkını
güvence altına almaktadır.
Bilindiği
gibi, Anayasanın 90ıncı maddesinde Usulüne göre yürürlüğe
konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir.
Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası
ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. denilmektedir.
Sonuç
olarak, her bireyin kendi maddi ve manevi varlığını
korumak ve geliştirmek için, siyasal, ekonomik ve toplumsal
alanlarda örgütlenme hakkı, hem ulusal hem de uluslararası
düzenlemelerle güvence altına alınmıştır.
Ülkemizde çalışma yaşamını düzenleyen yasalarda
emekli sendikalarının statüsünü düzenleyen hükümler bulunmamakta
ise de fiilî gerçekler ve zorunluluklar karşısında Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 10/10/1995 tarih ve 13519 sayılı
yazısında Açıklanan nedenlerle tüm emeklileri kapsayan
bir sendikal oluşumunun gerektiğine inanılmakla birlikte
böyle bir oluşumun yasal dayanağının da bir an önce
kurulmasında yarar görülmektedir. Bunun için de öncelikle siyasal
iradenin belirlenmesi ve bu doğrultuda çalışmaların
yürütülmesi gerekli görülmektedir. diyerek
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZÜHEYİR
AMBER (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
yasal
düzenleme gerekliliğini ifade etmiştir. Emekli sendikalarına
ilişkin iç hukuk düzenlemelerinin yapılmamış olması,
fiilen kurulmuş ve kurulacak emekli sendikalarının
idarenin keyfî ve hukuk dışı uygulamalarına maruz
kalmalarına sebep olmaktadır. Bu tutumlar, Türkiyenin
uluslararası yükümlülüklerini de ihlal ettiğinden Türkiyeyi
uluslararası platformlarda zor durumda bırakmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, emeklilerimizin sorunlarına kısaca
bir göz atacak olursak, 1 Ocak 2000 tarihinde yürürlüğe giren
4447 sayılı Yasanın SSK tarafından yanlış
yorumlanmasından dolayı 1 Haziran 2002ye kadar her emekli
SSKlının, bunların dul ve yetimlerinin kaybı söz
konusudur. Yaklaşık 3,5 milyon kişiyi kapsayan ve kişi
başı yaklaşık 400 ila 450 YTLyi bulan bu yanlış
uygulama, mahkeme kararlarına rağmen hâlen ödenmemiştir.
Bu konuyla ilgili olarak, 28 Haziran 2004 yılında Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı SSK Genel Kurulunda yapmış
olduğu konuşmada sakın dava açmayın, tespit çalışmalarına
başladık, emeklinin hakkını son kuruşuna kadar
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Efendim, son cümleniz için açıyorum. Lütfen
ZÜHEYİR
AMBER (Devamla)
emeklinin hakkı son kuruşuna kadar ödenecek
demiştir. Aradan dört yıl geçmesine rağmen bu konuda
hâlen bir adım atılmamıştır. Hükûmeti bu konuda
duyarlı olmaya davet ediyorum. Hiç olmazsa Kurban Bayramı
öncesi bu alacakların ödenmesini talep ediyorum.
Hepinize
saygılarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Amber.
Bir
milletvekili sıfatıyla, Mersin Milletvekili Sayın
Hüseyin Özcan.
Sayın
Özcan, lütfen sürenizi dikkate alın.
HÜSEYİN
ÖZCAN (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Anavatan Partisi Hatay Milletvekili Züheyir Amberin İşçi,
Memur, Bağ-Kur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin
Sendikalaşmasına İlişkin Kanun Teklifi konusunda
söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu kanun teklifi üzerine konuşmadan önce, Mersinde
narenciyecilerin durumu gerçekten yürekler acısı. Artık
bu insanların canına tak demiş ve artık yolları
işgal eder duruma gelmişlerdir. Dört yıldan beri, narenciye
konusunda artık ağzımızda, dilimizde laf kalmadı,
söylüyoruz. Bu insanlar bağırıyor, aç kaldık diyor,
sıkıntıdayız diyor. Neden kulak verilmiyor?
Yaş Sebze ve Narenciye Komisyonu olarak Meclis Başkanlığına
vermiş olduğumuz raporumuzun bir an önce Meclise gelip görüşülmesinde
yarar vardır. Bugün, Mersin olsun Çukurova olsun, ancak narenciyeyle
geçinen bu insanların çığlıklarına kulak vermek
zorunda yüce Meclis. Eğer bu insanlar, evlerindeki eşyalarını,
traktörlerini, tarlalarını satar durumda ise, neden bugüne
kadar, dört yıldan beri narenciye konusunda herhangi bir
adım atılmadı da bugün halkımız sokağa
düştü? Ve sokağa düşen insanların doğal tepkisinden
dolayı da, bakıyoruz, maalesef, yargı yoluna gidiliyor
ve bazı insanlara ceza veriliyor.
Sayın
Başbakan gittiğinde, o çiftçi ne istemişti geçen sene?
Neden geç kaldınız, neden geldiniz, neden bizim bu seslerimize
kulak vermediniz? diye çığlık atan bu insanların
sesi duyulsaydı, belki bugün bu yollarda eylemler konulmazdı.
Bir an önce yüce Meclis komisyonumuzun tespit ettiği raporu
gündeme getirerek bu çığlıklara ses verir diye düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlar, memurlarımız ve emeklilerimize geldiğimizde
görüyoruz ki, maalesef, emekliler artık pazarlarda, pazar kapandığı
saatlerde çoğu bu pazar artıklarını toplamaya
başladı. Eğer bu yok diyorlarsa, birlikte gelin, bu pazar,
kapanma saatinden sonra bu insanların oradaki artıkları
topladığını görmekte yarar vardır.
Siz,
hâlâ bu emeklilerin, hani, 2000 yılından beri olan TÜFE farklarını
neden ödemediniz? Bu insanlar bekliyorlar, diyorlar ki: Bir kuruş
paramız dahi olsa
Artık, geçimimiz için bu paraya ihtiyacımız
var.
Bugün,
asgari ücretle geçinen insanları gördüğümüzde, özellikle
emeklilere baktığımızda, dört kişilik ailenin
bugün 1.970 YTL olması gerekir yoksulluk sınırı
da. Gıda için 605 YTL lazım, yani 605 bin. Bunlar yok artık.
Bugün emeklilerin aldığı paralara baktığında,
asgari ücret 385 liradan başlıyor ve özellikle tarım
işçilerinin almış oldukları, Bağ-Kurla ilgili
almış oldukları maaşa baktığında,
inan edin, bir elbise parası da değil.
Değerli
arkadaşlar, bu emeklilerimizin gerçekten sıkıntı
içerisinde olduğunu görüyoruz. Bunlar, özellikle, artık,
Hükûmetin ve belediyelerin verdiği belirli torbalarla
Artık,
o insanların, o torbalara veyahut kese kâğıtlarına
gözünü diktirtiyorsunuz. Emeklileri bu duruma düşürmeyelim.
Avrupa Birliğine giderken, Avrupa Birliği emeklileri gelip
Türkiyede, maalesef, tatil yapıyor. Hangi emeklimiz gidip de
yurt dışında değil, yurt içinde bir sahilde, bir otelde
veyahut da bir eğlence yerinde kendisini eğlendirebilecek
bir duruma gelmiş? Oysa, hayatlarının son döneminde
daha mutlu yaşamak için çalışıyorlar. Otuz-otuz
beş sene bu devlete görev yapmış, hizmet vermiş insanları
eğer siz bugün sokakta aç ve perişan bırakıyorsanız
siz, Avrupa Birliğine gidiyoruz diye fazla sükse atmaya gerek
yok.
Gerçekten,
AKP Hükûmeti, Türkiyeyi toz pembe gösteriyorsa, önce emeklilere,
dula, yetimin sesine kulak verecek, esnafın sesine kulak verecek,
köylünün sesine kulak verecek, ama bunlara kulaklarınız
kapalı. Kimlere açık? Yandaşlarınıza
açık. Kimlere açık?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen konuşmanızı tamamlayın.
HÜSEYİN
ÖZCAN (Devamla) Ancak yandaşlarınıza açık.
Şimdi,
Meclis Başkanına soruyoruz. Şu dört yılda kırk
sefer yurt dışına çıktı, kaç lira para harcadı.
Hani tasarruf idi? Hani yurt dışındaki
Bakanlıkları
azaltırken biz tasarruf edeceğiz demiştiniz. Yurt
dışındaki hangi temsilciliği kapattınız?
Aksine, bu temsilciliklere liyakattan uzak olan insanları tayin
ederek, maalesef, Türkiyede sıkıntı içerisinde olan
ve gerçekten Türkiyeyi temsil yeteneğinden yoksun olan insanları
atayarak yandaşlarınıza yeni yerler açtınız.
Değerli
milletvekilleri, emeklilerimizin, dul ve yetimlerimizin örgütlenmesinden,
sendikalaşmasından kaçmayalım. Bu kanun teklifine,
Sayın Züheyir Amberin -çok teşekkür ediyoruz- bu kanun teklifine
destek vermenizi istiyoruz. Gerçekten, bizler örgütleneceksek,
dulumuzdan, yetimimizden, emeklimizden örgütlenerek, sendikal
olarak en doğal haklarını Meclis olarak vermek zorundayız.
Bu
düşüncelerle hepinize saygılar sunuyor, bu kanun teklifimize
destek vermenizi diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özcan.
Önerge
üzerindeki
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
konuşmalar tamamlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Önergeyi
kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı bulunamamıştır.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati
: 17.50
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 18.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
24üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) TEZKERELER
VE ÖNERGELER (Devam)
2.- Hatay
Milletvekili Züheyir Amberin, İşçi, Memur ve Bağ-Kur Emeklileri
ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına
İlişkin Kanun Teklifinin (2/425) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/418) (Devam)
BAŞKAN
Hatay Milletvekili Sayın Züheyir Amberin İç Tüzükün
37nci maddesine göre verdiği doğrudan gündeme alma önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir ve
karar yeter sayısı vardır.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
3.- İstanbul Milletvekili Yaşar
Nuri Öztürkün, Erzurum ve Sivas Kongrelerine Katılan Delegelerin Mezarları
Hakkında Kanun Teklifinin (2/802) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/419)
13.11.2006
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
18.05.2006
tarihinde vermiş olduğum 2/802 esas numaralı Erzurum
ve Sivas Kongrelerine Katılan Delegelerin Mezarları Hakkında
Kanun Teklifim ilgili komisyonda 45 gün içerisinde görüşülmediğinden,
kanun teklifimin İçtüzüğün 37.maddesi gereğince
doğrudan gündeme alınmasını saygılarımla
arz ederim.
Prof.
Dr. Yaşar Nuri Öztürk
İstanbul
BAŞKAN
Sayın Öztürk, İstanbul Milletvekilimiz, teklif sahibi
olarak söz istemiştir.
Buyurun
efendim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
YAŞAR
NURİ ÖZTÜRK (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öyle inanıyorum ki, bu kanun teklifi
BAŞKAN
Bir dakikanızı rica edeyim Hocam.
Arkadaşlar,
hatip söze başlamadan önce, dikkat ettiğiniz gibi, Genel
Kurulda büyük bir uğultu var, gürültü var, ben de takip edemiyorum.
Arkadaşlarımız sükûnetle dinlerlerse biz de memnun oluruz.
Buyurun
efendim.
YAŞAR
NURİ ÖZTÜRK (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bu, hiçbir çekişmeye meydan vermeyecek bir tekliftir, öyle düşünüyorum.
Çünkü, herkesin bunun altına imza atacağını düşünüyorum
ve sanıyorum, Türkiyenin etrafında olup bitenler ve bizimle
ilgili dünyanın orasında burasında alınan kararların
da bunun gündeme alınmasıyla bir cevap bulacağına,
hepiniz vicdanınızda bir kanaat oluşturacaksınız.
Teklif,
cumhuriyetimizin ve Kurtuluş Savaşımızın
meşalesini yakan, ama maalesef bugün bazılarının
mezarları dahi bilinmeyen isimsiz dedelerimizin, cumhuriyeti
kuran ilk iradenin ilk meşalesini yakan dedelerimizin hatıralarına
saygının, vefanın bir ifadesidir ve Türkiyenin üniter
devlet yapısının, millet-devlet bütünlüğünün de
bu Meclisin çatısı altından ortak bir vicdanla tekrar
ifade edilişi olacaktır.
Erzurum
ve Sivas kongrelerine katılan delegelerin mezarlarının
anıt nitelikli mezar haline getirilerek, milletimizin tanımasına,
saygısına ve hepimizin onurunun tescil ve temsil edilmesine
yönelik bir tekliftir.
Bu
delegeler Erzurum Kongresine 54, Sivas Kongresine 31 kişi olarak
katıldılar, ama mükerrerler vardır. Yani, iki kongreye
de katılan delegeler vardır. Bunların, Büyük Atatürk
başta olmak üzere, asker menşeli olanları 2549 sayılı
Devlet Mezarlığı Hakkında Kanun hükümleri muvacehesinde
Devlet Mezarlığına defnedildiler, onlar biliniyor.
Bunun dışında kalanların bir kısmının
mezarları bilinmiyor, bir kısmınınki rastgeledir,
bir kısmınınki sadece bir taştan ibarettir. Bunları
çok cüzi bir masrafla, belirgin, saygın, ziyaret edilebilir, hatıralarına
hürmet tazelenebilir ve Türk insanının önünde bunların
ifade ettiği birleştirici, kaynaştırıcı
ruh ve imana bir davet niteliğinde bir tekliftir bu.
Bunun,
prosedürü ve yapısı icabı, buradan çıkması
muhakkak. Bu manasıyla, siyaset gibi görünüyorsa da, esasında
bu siyaset üstü bir nitelik taşımaktadır ve sanıyorum
ki, bugün, milletimizin, halkımızın birliği, bütünlüğü
bakımından değişik meşrep ve mezheplerdeki
bu insanların, bizim bu topraklarda bin yılı aşkın
ortak imanımızın etrafında birleşen ve kurtuluşun
meşalesini yakan bu insanların mezarlarını bizim
çocuklarımızın ve torunlarımızın görür,
saygı duyar ve onların ifade ettiği manayı vicdanlarında
ve şuurlarında bir kere daha canlandırmalarına
yarar bir teşebbüstür. Bu bakımdan, bunun partisi falan yoktur,
kişisi falan da yoktur diye düşünüyorum. O, dokuz maddelik
bir kanundur, gerekçeleri de ıttılanıza arz edilmiştir.
Fakat, ben burada
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAŞAR
NURİ ÖZTÜRK (Devamla) Bir cümle kaldı Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun, tamamlayın.
YAŞAR
NURİ ÖZTÜRK (Devamla) Bunu, siyaset üstü bir vefa borcu, birliğimize,
bütünlüğümüze yeni bir ruh ve mana kazandırma bakımından,
hepinizin vicdanlarına tevdi ediyorum ve bunun gündeme
alınmasını -söylediğim gibi- cumhuriyetin ve bütünlüğümüzün
meşalesini yakan bu insanlara gösterilecek bir saygı olarak
düşünüyorum ve bu düşüncelerle, bu duygularla hepinize
teşekkürlerimi iletiyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Sayın
milletvekilleri, şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir. (Alkışlar)
YAŞAR
NURİ ÖZTÜRK (İstanbul) Sayın Başkan, şuradan,
iki cümle söyleyeyim.
BAŞKAN
Sayın Öztürk, usulümüz yok, ben usul dışı bir
şey yapmayayım. Siz, buyurun yerinizden, ben mikrofonu açayım,
yani teamül oluşmasın.
Buyurun.
YAŞAR
NURİ ÖZTÜRK (İstanbul) Ben hepinize bütün yüreğimle
şükranlarımı iletiyorum. Bu, benim gençlik yıllarımdan
beri hasretimdi. Bunu, sizlerle bu manada paylaşıyorum,
bunun kesinlikle siyasetle bir ilgisi yok. Nasip oldu ve sizlerin
ortak kabulüyle bu gündeme alındı, şükranlarımı
iletiyorum; hayırlı olsun.
Çok
teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öztürk.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü soru önergeleriyle
diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
VII. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale
Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşderenin, Gelibolu
Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S.
Sayısı: 305)
BAŞKAN
1inci sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle
ilgili komisyon raporu gelmediğinden teklifin görüşmelerini
erteliyoruz.
2nci
sırada yer alan Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve
Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S.
Sayısı: 904)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Amerika Birleşik
Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi
Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti
Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik
Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı:
1147)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü
sırada yer alan Konya Milletvekili Ahmet Işıkın
Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifleri ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Konya
Milletvekili Ahmet Işıkın Avukatlık Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu (2/887, 2/891) (S. Sayısı: 1267) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçen
birleşimde teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmış
ve maddelerine geçilmesi kabul edilmişti.
Şimdi
1inci maddeyi okutuyorum:
AVUKATLIK
KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
KANUN TEKLİFİ
MADDE
1- 19/3/1969 tarihli 1136 sayılı Avukatlık Kanununun, 3
üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, 6
ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan Avukatlık
sınavını başarmış olanlar veya ibaresi,
28 inci, 29 uncu, 30 uncu, 31 inci maddeleri, 121 inci maddesinin birinci
fıkrasının (20) numaralı bendi, geçici 17 nci maddesinin
birinci fıkrasında yer alan ve sınav ibaresi ve geçici
20 nci maddesinin ikinci fıkrası ile 2/5/2001 tarihli ve 4667
sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrası
yürürlükten kaldırılmıştır.
(x) 1267 S. Sayılı
Basmayazı 23/11/2006 tarihli 23üncü Birleşim Tutanağına
eklidir.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Artvin Milletvekili
Sayın Yüksel Çorbacıoğlu, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz
on dakika.
CHP
GRUBU ADINA YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Artvin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Avukatlık Yasasında değişiklik
yapan teklifin 1inci maddesi üzerinde söz talebim oldu. Parti
adına ve şahsım adına görüşlerimi açıklamak
üzere huzurunuza geldim. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
1136
sayılı Avukatlık Yasası 1969 yılında yürürlüğe
girdi. Yürürlüğe giren bu Yasanın ilk halinde avukatlık
sınavı vardı. 1979 yılında bu sınav
şartı kaldırıldı. 2001 yılında yapılan
değişiklikle tekrar sınav şartı getirildi.
Ancak, bugüne kadar uygulanmayan bu sınav şartı,
şimdi bu teklif ile tekrar kaldırılıyor.
Tabii,
sınavın kaldırılmasına yönelik gerekçeler
var; haklı veya haksız tarafları var; sınavın
devam ettirilmesi yönünde gerekçeler var. Bunları birazdan
sizlerle paylaşacağım.
Ben
şahsen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak sınavın
yapılmasından yana olduğumuzu sözümün başında
söylemek istiyorum. Ancak, bundan önce, avukatlık mesleğinin
temel sorunlarıyla ilgili bazı şeyleri söylemekte
fayda var.
Bilindiği
üzere yargı, üç ayaktan oluşmaktadır, iddia makamı,
savunma makamı ve yargı makamı olarak. Yargısal
faaliyet, avukat, savcı ve hâkim üçlüsü tarafından yürütülmektedir.
Bugüne
kadar, ne yazık ki, bu üç ayağın bir ayağı, savunma
ayağı hep topal kalmıştır. Bu anlayış
-acı olan şudur- yargı üyeleri tarafından da ne yazık
ki ortaya konmaktadır. Yani yargının diğer unsurları,
hâkim ve savcılık makamı, avukatlık makamını,
avukatlık ayağını kendileriyle eşit görmemekte,
yargının asli unsuru olarak kabul etmemektedirler. Bunu
burada açık ve net olarak söylemek istiyorum. Bu, yargılama
sırasında, ceza hukuku konusunda, hazırlık
aşaması sırasında sadece hukukçular tarafından
değil, hazırlık aşamasında görevli olan, yargıya
yardımcı olan güvenlik görevlileri tarafından da, ne
yazık ki, bu davranış sergilenmektedir. Hazırlık
aşamasında bir avukat, eğer bir müvekkili ile veya bir
sanık veya bir şüpheli ile görüşmek isterse -ben, size
bir örnek olayı vereceğim- bu kişinin görüşüp görüşmeyeceğine
bir hukukçunun karar vermesi gerekirken, emniyet veya jandarma
teşkilatı tarafından buna karar verilebilmektedir.
Bu, benim başıma geldi. Nasıl geldi? Dendi ki: Bu suç Terörle
Mücadele Yasası kapsamında kalmaktadır, o nedenle
görüşemezsiniz. Ve bu nitelemeyi güvenlik görevlisi yapıyor.
Oysaki, bu nitelemeyi savcı veya hâkim yapmalı, yani bir
hukukçu yapmalı.
Şimdi,
hukukçuluk kavramını çok önemsemek lazım. Hukuk fakültesinden
hukukçu mezun olur, hukuk fakültesinden avukat, hâkim, savcı mezun
olmaz. Bu nitelikler, bu görevler, belli aşamalardan sonra,
sınav veya stajdan sonra elde edilebilir. Hukuk fakülteleri
hukukçu mezun eder. Bazı arkadaşlar, mesleğe kabul
açısından -bu konuda da görüşümü açıklayacağım-
diyorlar ki: Efendim, mühendis istediği gibi mesleğini
yapabiliyor, avukat da yapsın. Mühendislik fakülteleri mühendis
mezun eder. Bakın, burada ayrım bu: Hukuk fakülteleri
hâkim, avukat, savcı mezun etmez, hukukçu mezun eder. O nedenle,
hâkim ve savcılıkta olduğu gibi, avukatlık mesleğinde
de bu sınav olmalı.
Değerli
arkadaşlar, avukatlık mesleğinin bir yığın
sorunları var. Kamu avukatlarının durumu hakkında
bir şeyler söylemek isterim: Geçen yasama yılı sonunda
hâkim ve savcılarımızla ilgili -özlük hakları,
özellikle maaş ve ödenekleriyle ilgili- ciddi düzenlemeler
yaptık. Doğru yaptık, ama, yargının kamu avukatı
-serbest avukat olarak da demiyorum- hâkim, savcı değil, ama,
kamuda avukat olarak görev yapan avukatlarımız, şu anda
hâkim ve savcılarımızın üçte 1i oranında maaş
almaktadır. Bu bir bakış açısı sayın milletvekilleri.
Eğer siz, maddi olarak bu kadar fark uyguluyorsanız, bu demektir
ki, bu üç ayağın arasında da, maddiyatta da, görüleceği
üzere, fark vardır. Siz bunu söylüyorsunuz, bunu kabul ediyorsunuz.
Kamu avukatlarının çalışma, özlük hakları
mutlaka elden geçirilmeli, bir hukukçuya, bir avukat mesleğine
layık olacak düzeye getirilmelidir.
Avukatlarımız
yeşil pasaport alamıyor. Artvinin avukatlarından -ismini
de söyleyeceğim- Mustafa Bayraktar Avrupaya gittiğinde
-iki pasaportu var- yeşil pasaportuyla işlemde yine zorlanıyor.
Yanında, avukat olarak, mavi pasaport taşıyor. Çok ilginçtir,
Fransada mavi pasaportunu gören gümrük görevlisi, oradaki yetkili,
orada -sanıyorum lawyer yazıyor, hukukçu, avukat daha
doğrusu- avukat mesleğini gördüğünde, hiçbir muayene
veya sınırlama yapmadan Fransaya girişini sağlıyor.
Bu, çok önemli bir ayrıntı. İşte, Avrupanın avukata
bakış açısı bu. Avrupanın avukata bakış
açısını, şimdi kaldırıyoruz ya sınavı,
bu sınavlarla ilgili bakış açısını da sizlerle
paylaşmak istiyorum. Hukuk açısından, hukuk devleti
açısından, ne yazık ki üzülerek söylemek durumundayız,
bizden daha ileri olan Avrupada, Almanyada staj mutlaka var, iki
sınav yapılıyor, Avusturyada iki sınav, Fransada
iki sınav, İtalyada -yazılı, sözlü- iki sınav,
Amerikada üç aşamalı sınav, Bulgaristanda -yazılı,
sözlü- iki sınav. Avrupa uygulaması bu.
Şimdi,
ben, stajyer avukatlarımızın sıkıntılarını
anlıyorum, ama, avukatlık mesleğinin temsilcisi olan,
yetkilisi olan, sorumlusu olan Barolar Birliği ve yetmiş
sekiz baro Bu sınav kalsın. diyor. Şimdi, Barolar Birliğinin
görüşüne katılmayacağız, sınavı kaldıracağız.
Yani, bunu anlamakta biraz zorlanıyorum.
Değerli
arkadaşlar, benim ilimin Baro Başkanı da, Sayın
Avukat Bedrettin Kalın da bu konuyla ilgili görüşlerini,
Artvin Barosunun görüşünü iletmiş; burada da, benim biraz
önce size anlatmaya çalıştığım bir yığın
sorundan bahsettikten sonra, sınavla ilgili şunu söylüyor:
Bütün bu bilinen nedenlerle bir zorunluluk sonucu 2001 yılında
Avukatlık Yasasına eklenen avukatlık sınavının
kaldırılmasına kesinlikle karşıyız. Bu
Yasa bu şekilde çıkar-çıkmaz, ama, bence, sınavın
kalması (Sınav belki öne alınabilir, stajdan önceye
alınabilir, bu konuda bir düzenleme yapılabilirdi.) bunun
olması gerekir kanaatindeyim.
Stajyer
avukatlarımız, biz, stajı bitirince sınava kadar
stajyer görevini bile yapamıyoruz gerekçesini ileri sürmüşlerdi.
Bunu, ya sınavı staj öncesine alarak bu sorunu çözersiniz
veya onun başka yolu var: 1136 sayılı Avukatlık Kanununun
26ncı maddesinin ikinci fıkrasında bir düzenleme yaparsınız.
Orada staj görevinin ne zaman sona erdiğini söylüyor: Bu yetki,
-yani staj yetkisi- staj bitim belgesi verilmesi veya staj listesinden
silinmeyle sona erer. Bunu sınava kadar devam ettirirseniz
bu sorunu da çözersiniz. Yani, söylemek istediğim, bu da çok
önemli sorun değil.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, sonuç olarak
Sanıyorum, söz sürem
bitti, kısa bir şey söyleyeceğim.
Cumhuriyet
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YÜKSEL
ÇORBACIOĞLU (Devamla) Değerli milletvekilleri, bir de
bir şey söylemek isterim: Şimdi, avukatların, bir günde
Özellikle mesela ceza yargılamasında bir ağır ceza
mahkemesinde bir duruşmaya girersiniz sanık avukatı
olarak, orada sanığın beraatini istersiniz. Aynı
gün, aynı mahkemede, aynı avukat, ikinci bir mahkemeye gider,
orada da müdahil avukatı olabilir. Orada da müdahil olarak sanığın
cezalandırılmasını istersiniz. Bu bir çelişki
değildir, bu avukatlık görevinin gereğidir. Yani, bir
tarafta
Hatta benzer olay olabilir, beraat isterken, bir taraftan
da ceza isteyebilirsiniz. Yalnız, aynı davada, önce sanık
avukatı olarak beraatini isteyip, sonra oradan ayrıldınız,
müvekkille aranız, efendim, ilişkiniz kesildi, aynı davada
tutup müdahil avukatı olarak giremezsiniz. Avukatlık Yasası
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YÜKSEL
ÇORBACIOĞLU (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Son cümlenizi rica edeyim, ek süre verdim.
YÜKSEL
ÇORBACIOĞLU (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Bu
yapılamaz
Şimdi
ben, bu teklifi veren Değerli Milletvekili arkadaşımın
-buradan nereye geleceğim- önce Sınavın stajdan önce
yapılması gerekir. diyerek Adalet Komisyonunda sınavı
savunurken -ki, gerekçelere bakarsanız elinizdeki sıra
sayısında, burada sınavın yapılmasını
söylüyor- daha sonra ne olduysa, Hükûmetten gelen görüş doğrultusunda,
sınavın kaldırılması yönünde Genel Kurula
hitap etmesini, ben, bir avukat olarak, aynı davada önce savunma
avukatı, sonra da müdahil avukatı nasıl olamaz ise, burada
değerli teklif sahibi arkadaşımızın aynı
konuda farklı görüş savunmasını da avukatlık
mesleğiyle çok bağdaştırmadığımı
söylüyorum.
Beni
dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET
IŞIK (Konya) İncelememişsin, biraz sonra cevabını
alacaksın.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Çorbacıoğlu.
Anavatan
Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim
Özdoğan, buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN
PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
1267 sıra sayılı, Sayın Konya Milletvekilimiz Ahmet
Işıkın, Avukatlık Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde, Anavatan Partisi
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
ve bizi dinlemekte olan genç avukat adaylarımızı en derin
saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, burada, sadece, ben bir hukukçu olmadığım
için -ben bir eczacıyım- fakat bir vatandaş gözüyle olayı
değerlendirmek istiyorum. Yalnız, genç avukat arkadaşlarımızı,
aday arkadaşlarımızı rahatlatmak adına da
şunu bildirmek istiyorum: Tabii ki, AK Parti Grubunun, Hükûmetimizi
oluşturan AK Parti Grubunun çoğunluğu var, bu yasa
çıkacaktır. Biz de Anavatan Partisi Grubu olarak bu yasaya,
bu teklife destek vereceğiz. Ama, burada eleştirilerimi
de yapmak istiyorum. Gelecekte bu nedenle şu anda bizleri dinlemekte
olan genç avukat arkadaşlarımız, aday arkadaşlarımız
bizi hatırlayacaklardır.
Değerli
arkadaşlar, hepimiz davacı veya davalı durumuna
düştüğümüzde, etrafımızdaki insanlardan, yakınlarımızdan,
hukuktan anlayan insanlardan, iyi bir avukat var mı, bu davamı
kim iyi savunur, diye soruyor muyuz sormuyor muyuz? Bu nedenle, baktığımız
zaman, olaya bir vatandaş gözüyle baktığımız
zaman, aslında, sınav sistemi kalkmasaydı daha iyi
olurdu.
Ama,
burada şu öz eleştiriyi de yapmak istiyorum: Tabii ki
sınav Türkiye Barolar Birliği tarafından değil
de başka bir sistemle yapılsaydı daha iyi olurdu.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Barolar Birliği yapmıyor, ÖSYM yapıyor.
İBRAHİM
ÖZDOĞAN (Devamla) ÖSYM yapıyorsa, ona diyeceğimiz
yok; çok fazla inceleyemedim.
Bu
da Hükûmetin bir göreviydi. Dolayısıyla, popülizm üzerinde
çok fazla uğraşırsak, diğer alanlarda olduğu
gibi, hukuk alanında da, maalesef, kaybeden bir ülke oluruz.
Değerli
arkadaşlar, bizden önce çıkan Cumhuriyet Halk Partisi sözcüsü
arkadaşımız, tabii ki, hukukun üç ayağından
bahsetti: Savunma ayağı, yargı ayağı, bir de iddia
makamı. Benim kanaatime göre, bu üç ayaktan en önemlisi savunma
ayağıdır değerli arkadaşlar. Eğer, bir insan,
davalı veya davacı durumuna düşen bir insan, iyi bir
avukat tuttuğu takdirde, genellikle, davayı kazanır
duruma düşmüştür. Türkiyede ve dünyada çok ünlü avukatların
nice davaları, kazanılmaz görünen davaları kazandığını
biz yakinen biliyoruz. Dolayısıyla, bu üç ayaktan en önemli
ayak olarak savunma ayağını, ben, bir vatandaş olarak
-hukukçu değilim- savunmak istiyorum.
Diğer
önemli bir husus, değerli arkadaşlarım, hukukun iyi
işlemesi ve demokrasinin gelişmesi için de mutlaka bu
sınavın, avukatlık sınavının olması
gerekirdi diye düşünmekteyim. Bunun nedenlerini biraz sonra
açıklamak istiyorum.
Ayrıyeten,
Türkiyede, genç bir demokrasimiz var. Demokratik bilincin fertlerde
gelişmesi için mutlaka bu avukatlık sınavının
da olması gerekirdi diye düşünüyorum.
Bugün
bizi burada izleyen avukat adayı genç kardeşlerimiz, yarın
avukat oldukları zaman, yıllar sonra benim bu sözlerimin
ne kadar haklı olduğunu savunacaklardır. Bunları
da belleklerinin bir tarafında tutsunlar diye düşünüyorum
değerli arkadaşlar.
Değerli
arkadaşlar, kalitesiz bir savunma, üst yargının da
işini çoğaltır. Çünkü, yanlış verilen kararlar
üst yargıya gider, üst yargının işi çoğalır
ve oradan tekrar alt mahkemelere dönünce, diğer alt mahkemelerin
de işi çoğalır. Bunun anlamı nedir değerli arkadaşlar?
Vatandaşların, mağdur olan vatandaşlarımızın,
gerçekten, mağduriyetlerinin daha artması anlamına
gelmektedir.
Herkes
şunu çok iyi biliyor: Ağır yürüyen adalet topaldır,
gecikmiş bir adalet ise, değerli arkadaşlar, kör bir adalettir.
Dolayısıyla, mahkemelerde hâkim ve savcılar bazında
-sınav sistemiyle buralara geldikleri için- bu kalite olduğu
gibi, savunmanın da çok kaliteli olması kanaatindeyim.
Değerli
arkadaşlar, burada, geçen hafta bu kanun teklifi görüşüldüğü
zaman eczacılıktan, tıp eğitiminden, mimarlık
ve mühendislikten örnekler verildi. Değerli arkadaşlar,
ben bir eczacıyım. Neden eczacılıkta eczacılık
yapabilmek için imtihanın olması şarttır, neden
hukukta olması şarttır, bunu açıklamak istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, eczacılık eğitiminde bir laboratuvar
imtihanları vardır bir de teorik derslerin imtihanları
vardır. Laboratuvar imtihanını geçmemiş bir
öğrenci, eczacılık eğitiminde teorik derslerin
sınavına giremez değerli arkadaşlar. Ayrıyeten
şunu da söylemek istiyorum: Tabii ki tıp eğitimi de böyledir,
mimarlık da böyledir. Ayrıyeten, dört beş senelik eczacılık
eğitimi içerisinde her yaz ikişer ay olmak üzere, staj dönemi
de vardır, ikişer aylık dönemlerde yapılır. Demek
ki, pratiklerini, eczacı, doktor, mimar fakültede yaparak geliyor.
Peki, hukuk fakültelerinde böyle bir durum var mı? Yok. Dolayısıyla,
bu sınavın olması ve tatbikatın yapılması
şarttır diye düşünüyorum değerli arkadaşlar,
bir vatandaş olarak bunu anlatıyorum.
Bir
de, bir kanaatimi söylemek istiyorum. Tabii ki, burada, geçen hafta
avukat arkadaşlardan sayın milletvekili arkadaşlarımız
hukuk eğitiminin en az altı yıla çıkarılması
gerektiği konusunda fikirler söylediler. Hiç olmazsa, hukuk
eğitiminin en az beş yıl olması gerektiğini
ben düşünüyorum. Çünkü, bu hukuk o kadar önemli ki, az önce söylediğim
gibi, demokratik bilincin gelişmesi için, insanların haklarını
daha kolayca araması için kaliteli bir savunma sisteminin olması
şarttır. Genç avukat adayı arkadaşlarımıza
da, ben, buradan seslenmek istiyorum ve bir büyükleri olarak bir tavsiyede
bulunmak istiyorum: Hakikaten, yarın öbür gün staja başlayacaklar;
bu hukuku iyi öğrensinler. Mesleklerinde en ileri derecelere
gelecek şekilde avukatlık stajlarını tamamlamalarını
kendilerinden gerçekten rica ediyorum.
Ama,
ben, şu kanaatteyim: İleride, herhalde, bu avukatlık
sınavı çıkarılacaktır, ama çok adaletli bir
sisteme bağlanacağına inanıyorum. Bugün burada
avukatlık sınavının kalkmasını isteyen
genç arkadaşlarım hiçbir zaman unutmasınlar, yarın
bu sınav geldiği zaman böyle bir kanun teklifine destek vereceklerine
ben kesinlikle inanıyorum ve şarttır diyeceklerdir.
Değerli
arkadaşlar, Adalet Akademisi var ve bu, hâkim ve savcı adaylarımız
için çalışıyor. Ben diyorum ki: Bu Akademinin sahasının
biraz daha genişletilerek avukat adaylarımız için de
işlevsel hâle gelmesi, Türkiyede hukukta savunma sisteminin
daha kaliteli olması anlamına gelecektir. Bunu da, yüce
Meclisten ve bilhassa Hükûmetten gerçekten rica ediyoruz.
Değerli
arkadaşlar, Meclise çok önemli katkıları olan Sayın
Konya Milletvekilimiz Ahmet Işık Beyin, hakikaten, bu kanun
teklifine -kendisine olan sevgimden dolayı da- gerçekten yürekten
destek vereceğiz, ama bir şeyi söylemek istiyorum: Burada,
tabii
Şimdi, Türkçemizde bir atasözü var: Emir demiri keser.
Emir yukarıdan gelmiştir, ama tekrar anmadan geçemeyeceğim,
Meclis çalışmalarına Ahmet Işık Beyefendi,
Sayın Konya Milletvekilimiz çok önemli katkılarda bulunuyor
dört yıldır.
AHMET
IŞIK (Konya) Sağ ol.
İBRAHİM
ÖZDOĞAN (Devamla) Kendisini, bu nedenle, hem bu kanun teklifi
nedeniyle genç kardeşlerimizi rahatlattığı için
hem de Meclise verdiği katkılardan dolayı bir kez daha
kutluyorum. Bu çıkacak kanun teklifinin gençlerimize, ülkemize,
vatanımıza hayırlı, uğurlu olmasını
Cenabı Allahtan diliyor, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Özdoğan.
Gruplar
adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şahısları
adına söz isteği var madde üzerinde.
İlk
söz, Çorum Milletvekili Sayın Muzaffer Külcü
Buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
MUZAFFER
KÜLCÜ (Çorum) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Avukatlık
mesleğine başlayacak olan genç hukukçuların bir
sınava tabi tutulup tutulmamasına ilişkin bir kanun
teklifini görüşüyoruz. Esasında, konuya ilişkin söylenmesi
gereken birçok şey, teknik anlamda belki de söylendi. Bunlara
ilave olarak, benim öncelikle, belki de sonundan giderek biraz, Türkiye
Barolar Birliğinin, yapması gerekenleri, avukat arkadaşlarımız
adına, avukatlık camiası adına şu ana kadar yapması
gerekenleri acaba yaptı mı yapmadı mı; yapmadıysa,
bunları yapmamak için niye bir direnç gösteriyor; bu konulara
ilişkin birkaç şey söylemek istiyorum.
Öncelikle
ifade etmek istiyorum ki, Türkiye Barolar Birliği, avukatlık
yaptığım dönemden de hatırladığım ve
şimdi de takip edebildiğim kadarıyla, ne yazık ki,
avukatlık mesleğinin ve avukatlarımızın sorunlarını
takip etmek ve ona ilişkin, gerek kendi kurumlarında gerekse
hükûmet nezdinde yapacakları bazı girişimlerle ne gibi
açılımlar getirebiliriz, ne gibi kazanımlar elde edebiliriz
noktasından çok daha uzak, âdeta tarafsızlığını
yitirmiş ve çok olumsuz bir imaj içerisindedir. Özellikle Barolar
Birliğinin Başkanının şahsında ortaya
çıkan belli bir düşünceye ve ideolojiye mensup olma anlayışı
çok açık, net bir şekilde kendisini göstermektedir ve bu
(CHP sıralarından gürültüler)
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ayıptır ya!
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Ayıp, ayıp!
ATİLA
EMEK (Antalya) Ayıp, ayıp, ayıp!
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Utan orada! Ayıp!
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla) Değerli arkadaşlarım, niye rahatsız
oluyorsunuz?
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Ayıp!
ATİLA
EMEK (Antalya) Ayıp, ayıp!
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ayıp, ayıp!
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla) Niye rahatsız oluyorsunuz?
ATİLA
EMEK (Antalya) Sen niye rahatsız oluyorsun?
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ayıp!
ATİLA
EMEK (Antalya) Ayıp!
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Mahcup olacaksınız!
BAŞKAN
Değerli arkadaşlar, lütfen
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla) O belli bir ideoloji acaba sizin ideolojiniz olabilir
mi?
ATİLA
EMEK (Antalya) O ideoloji sende var, kafanda var!
BAŞKAN
Siz konuşmanıza devam edin Sayın Hatip.
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla) O sizin ideolojiniz olabilir mi acaba?
ATİLA
EMEK (Antalya) O senin kafanda var!
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla) Niye bağırıyorsunuz?
ATİLA
EMEK (Antalya) İtham edemezsin!
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla) Sayın Milletvekili
ATİLA
EMEK (Antalya) Bir mesleğin mensubunu böyle itham edemezsin!
BAŞKAN
Değerli arkadaşlar, beğenmeyebiliriz, ama, o
şekilde davranmayın.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) O zaman, sen Barodan ayrıl!
Ayıp be!
ATİLA
EMEK (Antalya) Ayıp! Ayıp ya!
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ayıp ya!
ATİLA
EMEK (Antalya) Ayıp!
BAŞKAN
Siz devam edin efendim konuşmanıza.
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla) Değerli arkadaşlar, elimde Barolar Birliği
Başkanının
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) 81 baroya laf atıyorsun ya!
Ayıp ya!
BAŞKAN
Devam edin efendim siz.
ATİLA
EMEK (Antalya) Sen o mesleğin mensubu olamazsın!
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ayrıl o barodan, ayrıl!
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla) Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu, sizin bildiğinizden
çok daha iyi Türkiye Barolar Birliğini ve avukatlık camiasını
tanıyorum, çok daha fazla söz söyleme hakkım var...
ATİLA
EMEK (Antalya) Sözünü söyle, sözünü
Yasa üzerinde konuş, Barolar
Birliğini konuşma!
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla)
ve elimdeki belgeler, bilgiler Barolar Birliği
Başkanının basın açıklamasıdır.
ALİ
CUMHUR YAKA (Muğla) Bir sivil toplum örgütü hakkında böyle
konuşamazsınız!
ATİLA
EMEK (Antalya) Sen o mesleğin sayesinde buradasın.
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla) Şimdi, okuyorum ben buradan. Hiç kimsenin savunma
yapmasına gerek yok.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ayıp, ayıp!
ATİLA
EMEK (Antalya) Yaptığın çok ayıp!
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla) Bakınız
ALİ
CUMHUR YAKA (Muğla) Senin bürokratın koruyamıyor tarafsızlığını!
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla) Değerli arkadaşlar, müsaade edin...
Sayın
Başkanım, bu şartlarda konuşma yapma imkânımız
yok.
BAŞKAN
Efendim, siz Genel Kurula hitap ederseniz olur.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ayrıl barodan, ayrıl!
ATİLA
EMEK (Antalya) Ayıp!
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla) Değerli arkadaşlar, bakınız,
bir Barolar Birliği Başkanına yakışan
şey
ATİLA
EMEK (Antalya) Sana yakışanı yap!
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla)
o ülkenin Başbakanına gerekli nezaket
ve gerekli hassasiyet içerisinde hitap etmektir. O içine sindirse
de sindirmese de, hazmetse de hazmetmese de, Sayın Recep Tayyip
Erdoğan bu ülkenin Başbakanıdır. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ATİLA
EMEK (Antalya) Çok mu oturdu içine! Çok mu oturdu!
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla) Bakınız, buradaki ifadeyi okuyacağım
size
ATİLA
EMEK (Antalya) Çok mu oturdu içine!
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla) AKP Hükûmetinin Başbakanı değildir,
Türkiye Cumhuriyetinin 59uncu Hükûmetinin Başbakanıdır.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
ATİLA
EMEK (Antalya) Kinini kusma!
ALİ
RIZA BODUR (İzmir) Yağ çekme!
MEHMET
IŞIK (Giresun) Tamam, tamam
Seçim yaklaşıyor.
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla) Niye rahatsız oluyorsunuz Allah aşkına?
Niye rahatsız oluyorsunuz? Müsaade edin, konuşalım.
ATİLA
EMEK (Antalya) Senden mi izin alacak konuşmak için!
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla) Benden izin almayacak.
ATİLA
EMEK (Antalya) Senden mi izin alacak!
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla) Benden izin almayacak, ama, biz de sizden izin alacak
değiliz.
ATİLA
EMEK (Antalya) Sen mesleğine yakışan gibi hareket
et!
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla) Niye randevu alamadığını ifade
etmek, izah etmek zorundadır.
Bakınız,
biz Barolar Birliği Başkanını aradık. Sayın
Çalışma Bakanımızla görüşerek bir teklif hazırladık.
Bütün avukat arkadaşlarım bilir ki, avukatların en büyük
problemi sosyal güvenlik meselesidir. Avukatlarımızın
topluluk sigortasından Bağ-Kura geçmesi için bir teklifi
hazırladık, Barolar Birliğine götürdük. Barolar Birliğini
üç kez aramamıza rağmen
Avukatlarımızı topluluk
sigortasından Bağ-Kura geçirelim diye teklif hazırladık,
Bakanımız evet dedi. Size görüşünüzü bildirin dediğimiz
halde, arkadaşlar ne yazık ki alaka göstermemiştir. Neyi
savunacağız şimdi biz?
ATİLA
EMEK (Antalya) Barolar Birliği mi verecek?
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla) Başka? Biz, pul parası diye bir uygulama
başlattık. Onu başlatırken ne dedik? Genç arkadaşlarımız
orada, hepsi avukat adayları; onların avukatlık mesleğine
daha iyi hazırlanabilmesi için, âdeta hâkim, savcılarımızın
Adalet Akademisi gibi bir staj eğitim merkezi kurulmasını
öngördük. Ama, ne yazık ki, orada toplanan paralar, işte, o
staj eğitim merkezlerinin kurulması ve o mesleğe hazırlanan
genç kardeşlerimizin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ
CUMHUR YAKA (Muğla) Bravo, bravo(!) Tribünlere oynuyorsun,
çok güzel!
BAŞKAN
Buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayın lütfen.
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla)
onların mesleğe hazırlanması
için ne yazık ki kullanılamamıştır.
Başka
bir şey, avukatlıktaki vekâlet ücreti meselesi. Barolar
Birliği, nereden aklına düştüyse, şimdi, yeni bir
uygulamayla, 200 milyon liralık icra takibi yapan avukat 20
milyon para alsın, diyor. 100 milyon yaptıysa, 10 milyon alsın,
diyor. Kime böyle bir icra takibini yaptırabilirsiniz? Bir asgari
hizmet ücreti vardır. Adalet Bakanlığı reddettiği
halde, Barolar Birliği bunda ısrar etmektedir. Bizim beklentimiz,
Barolar Birliğinin avukatların sorunlarını takip
etmesidir.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Feshedin, feshedin!.. Feshedin Barolar Birliğini!
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla) İfade ettiği gibi hasmane bir tavır
içerisinde değiliz. Onu bekliyoruz. Sadece sınav kazanma
özelliği edinilerek iyi avukat olunmaz. ÖSSyi çok başarılı
çocuklar, çok zeki çocuklar, iyi bir temel eğitim almış
çocuklar değil, bir yıl oturup evlerinde çok iyi ezber yapan
çocuklar o sınavları kazanıyorlar ve ne yazık ki,
üniversite sonrasında da çok başarılı olamıyorlar.
Öyleyse, yapmamız gereken şey, hukuk fakültelerinin kalitesini
tartışmaktır. O fakülteleri tartışılır
hale getiren eğitim modelini tartışmaktır, konuşmaktır
BAŞKAN
Sayın Külcü, son cümlelerinizi rica ediyorum.
MUZAFFER
KÜLCÜ (Devamla) ...ve onların standardını yükseltmektir.
Avukatlık sınavının bu mesleğe hiçbir şey
kazandıracağını düşünmüyorum. Hikmet Sami
Türk, Sayın Bakanın ifade ettiği gibi, hâkimlik, savcılıkta
bir istihdam ilişkisi vardır, doğrudan bir kamu görevi
vardır. Dolayısıyla, rekabete açık bir alan değildir.
Davalının veya sanığın tercih etme hakkı
olmadığı için, orada, elbette, devlet bazı kriterler
getirebilir, arayabilir. Avukatlık mesleğinde buna ihtiyaç
yoktur. Dolayısıyla, sınavın kaldırılmasının
uygun olduğunu düşünüyorum.
Bu
düşüncelerle, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Külcü.
Şahsı
adına ikinci söz isteği, Isparta Milletvekili Sayın
Recep Özel
Buyurun.
RECEP
ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz kanun teklifi hakkında şahsım
adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Avukatlık
Kanununa eklenen 2001 yılındaki bir öneriyle avukatlık
sınavı konmuş. Konmasında iki ana temel amaç var: Birincisi,
avukatlık mesleğinin, o günkü, 2001 yılındaki gerekçeye
bakılırsa, avukat sayısının artmış
olması, ticari amaçların olduğu, yani, pastadan, avukat
sayısının artması nedeniyle alınacak payın
azalması. Bir diğer gerekçe de, avukatların kalitesinin
düşmesi, meslek ilkelerine aykırı avukatların
piyasada bulunması.
Burada
daha önceki konuşmacılar, şimdi, staj yapan arkadaşlarımızın,
staj bittikten, mesleğe atıldıktan bir müddet sonra
keşke imtihan olsaydı, keşke imtihan konması gerekliydi
iddiasında, savunmasında bulunacakları söylendi.
Şöyle bir cümle koyalım: Biz avukat olalım, bizden sonrakiler
olmasın. Böyle bir anlayışın olması, özellikle
serbest meslek kabul ettiğimiz avukatlık
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Dengir Fırat öyle diyor, Dengir Fırat
Tutanaklara bak
RECEP
ÖZEL (Devamla) Avukatlık bir serbest meslek midir? Bir serbest
meslektir.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Genel Başkan Yardımcısı öyle
söylüyor, Meclis Başkanı da öyle söylüyor.
RECEP
ÖZEL (Devamla) Diğer serbest mesleklerde olduğu gibi de,
burada herhangi bir imtihana tabi tutulması
MEHMET
KILIÇ (Konya) Soda için, soda
Hazımsızlık niye?
RECEP
ÖZEL (Devamla) Çünkü, piyasa, bunu, avukatın başarılı-başarısız
olduğunu, zaten, müşterisiyle, müvekkiliyle her zaman
için imtihana tabi. Buradaki asıl sorun, hukuk fakültelerinin
kalitesi.
Türk
Ceza Kanununun Komisyondaki görüşmelerinde, bütün hukuk fakültelerine
görüş bildirmesi noktasında tasarı metni gönderildiğinde,
bir kısım hukuk fakültelerinden gelen cevabi yazı
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Kaç gün verdin? Yirmi sekiz gün kardeşim!
RECEP
ÖZEL (Devamla) Ben, süreyi konuşmuyorum.
Gelen
cevabi yazı: Fakültemizde ceza hukuku kürsüsü bulunmadığından,
ceza hukuku hocası da bulunmadığından, ceza hukuku
hocası da bulunmadığından cevap verilememiştir,
görüş bildirilememiştir. Bu, gerçekten acınılacak
bir durum.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Nasıl avukat yapacaksın onu?
RECEP
ÖZEL (Devamla) Bunun çözümü, yeterli öğretim elemanı bulunmayan,
yeterli miktarda öğretim görevlisi bulunmayan hukuk fakültelerinin
kontenjanlarını... YÖK, ihtiyaç yoktur diye bir kısım
fakülteleri neredeyse kapanma derecesine getirdi, kontenjan
vermiyor. Yeterli altyapısı olmayan, öğretim elemanı
olmayan hukuk fakültelerine kontenjanı vermez. Yoksa, kontenjanı
vereceksin, kitapçığa koyacaksın, öğrenci tercih
edecek, gelecek orada dört yıl okuyacak, ondan sonra stajını
da yaptıracaksın, daha sonra sen buna, imtihana tabi ol...
Ne olacak bunların... Geçende bir CHP sözcüsü burada konuşmasında,
dışarıda bir dünya diplomalı işsiz gençler
vardı ya... Yani, bu diplomalı işsiz gençlere, bunların
önüne birtakım engeller koyarak da, ticareti... Birtakım,
pastadan pay alma küçülüyor diye de engeller koymanın, herhâlde
anlamı yok.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Bu ticaret değil.
RECEP
ÖZEL (Devamla) Piyasa bunları başarılı veya başarısız
anlamında değerlendirir.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Senin avukat olman bile, bu sınavın ne
kadar doğru olduğunu gösteriyor!
RECEP
ÖZEL (Devamla) Bir diğer konu da, meslek ilkelerine eğer
aykırı bir durum varsa, başarılı bir avukatın
ya da bu testi... Hukuk fakültesini başarıyla bitirmiş
bir avukatın, bütün avukatların da meslek ilkelerine sadık
olduğunu da söylemek mümkün mü? Meslek ilkelerine eğer bir
aykırılık varsa, meslek ilkelerine uymayan davranış,
tutum içerisindelerse, barolarımız, ne olsunlar, birazcık,
disiplin kurullarını daha aktif çalıştırsınlar,
bu, baroya kayıtlı avukatların üzerindeki denetim görevlerini,
disiplin hükümlerini daha fazla işletsinler, meslek kurallarına
daha çok bağlantılı bir şekilde olmasını
temin etsinler.
Adalet
Akademisi görüşmeleri sırasında, avukatların
meslek içerisinde eğitime tabi tutulmaları noktasında
da Bakanlığın bir görüşü olmuştu. Barolar Birliği
ve barolarımız, maalesef buna da sıcak bakmadı.
Avukatların Adalet Akademisinden faydalanmaları noktasında,
Hükûmetin, Bakanlığın talebine olumlu cevap, barolarımızdan,
maalesef verilmemişti.
Bir
diğer konu da, hukuk fakültesinden mezun olanların diplomalarında,
evet, avukat yazmıyor, savcı yazmıyor, hâkim yazmıyor,
hukuk fakültesi mezunu yazıyor. Mühendisliklerde ise, biliyorsunuz,
mühendisliklerde öğrenim süresi içerisinde staja tabiler.
Onun için, onlar stajını öğrenim süresi içinde yaptıklarından
dolayı... Biraz önce Anavatan Grubu adına konuşan da,
eczacılar stajını okulda yaptıklarından dolayı,
onların diplomalarında... Mühendislik unvanını
ve eczacılık unvanını alabiliyorlar. Hukuk fakülteleri
içerisinde, belki bunun eğitimi altı yıla çıkarılıp,
stajın öğrenim süresi içerisinde olması, avukat,
hâkim veya savcının burada ayrışması noktasında,
birtakım, hukuk fakültesinin eğitim altyapısının,
eğitiminin konuşulması gerekir, onların ayrı
tartışılması gerekir. Biz, bu dönemde
Bu avukatlık
imtihanı birçok kişiyi mağdur etmiştir. Çoğu
öğrenci, hukuk fakültesi mezunu arkadaşlarımız
beş aydan beri bu sınavı beklemekte. Stajyer unvanı
da kalmadığından dolayı stajyerlikte elde etmiş
oldukları birtakım hak ve yetkileri
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim.
RECEP
ÖZEL (Devamla) Daha doğrusu, lafın kısası, bunlar
mağdur olmuştur. Bunların mağduriyetinin giderilmesi
anlamında da bu yasa teklifi gelmiştir. Herkese ve milletimize
hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür
ediyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ATİLA
EMEK (Antalya) Mesleği bitiriyorsunuz, başka bir şey
değil.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özel.
Sayın
milletvekilleri, 19.45te toplanmak üzere birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati:
18.51
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.56
BAŞKAN:
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
24üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
1267
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
VII. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.- Konya
Milletvekili Ahmet Işıkın Avukatlık Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu (2/887, 2/891) (S. Sayısı: 1267) (Devam)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Teklifin
1inci maddesi üzerindeki soru-cevap işlemini başlatıyoruz.
Soru-cevap
süremiz on dakika.
Bundan
önceki oturumda cihaza girmek suretiyle soru sormak isteyen arkadaşlarımızın
isimlerini Başkanlık Divanınca belirlemiştik.
Şimdi, soruları bu sıraya göre soracağız.
Sayın
Ayvazoğlu, buyurun efendim.
Sorunuzu
kısa ve öz sormanızı rica ediyorum.
FERİDUN
AYVAZOĞLU (Çorum) Sayın Başkan, aracılığınızla
Sayın Bakana şu soruları yöneltmek istiyorum:
Yargının
vazgeçilmez bir ayağını oluşturan avukatlığın
meslek kuruluşu olan barolar ve Türkiye Barolar Birliği
mensuplarını yakından ilgilendirmesine rağmen
görüşlerinin aksine getirilen böyle bir teklifle 10/5/2001den
sonra öğrenci olanlara sınavın yapılmasının
kaldırılması, beş yıldır sınava
şartlanan genç hukukçularımızın, sınavdan çekinen,
korkan, kendilerine güveni olmayan bir sıfatla görülecekleri
anlayışıyla onurları rencide edilmiş olmaz
mı?
Hükûmet
olarak, bu gibi geçici popülist çözümler dışında, avukatların
serbest çalışanıyla, kamuda çalışanıyla,
özlük hakları, sağlık ve sosyal güvenlik, zorunlu müdafilik,
özellikle 1980 sonrası üniversitelerdeki eğitim ve öğrenim
seviyesi sorunları gibi hukuk fakültelerindeki sorunlar da
temel sorunlar olarak kabul edilip, bunları gidermek amacına
dönük olmak üzere köklü bir çalışmanız var mıdır?
Cevaplandırmanızı
arz ediyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ayvazoğlu.
Sayın
Saygun, buyurun.
MEHMET
NURİ SAYGUN (Tekirdağ) Sayın Başkan, delaletinizle
Bakanımızdan üç sorum olacak.
Önce,
sorularımın bir tanesi -ilgili bakanımızın
orada olmaması tabii bir talihsizlik. Bunu da, Avukatlık
Yasasına ve mesleğe gösterdiği ilgi ve değer olarak
değerlendiriyorum- efendim, avukatlık sınavının
kaldırılmasıyla ilgili olarak Barolar Birliğiyle
görüşme yapıldı mı? Bugüne kadar Hükûmet hep aynı
iddialarda bulundu. Böyle bir görüşme yapılmış
ise, Barolar Birliğinin görüşüyle uyum sağlanarak bu
düzenleme ve bu çalışma yapılmış mıdır?
Bu
bir kanun teklifi olsa dahi, Hükûmetin tabii ki, bu teklifle ilgili
bir dahli, bir katkısı, bir görüşü olması gerekir
düşüncesiyle bu soruyu soruyorum.
İkinci
sorum: Biraz önceki iktidar partisi milletvekilinin konuşmasına
dayalı bir soru. Türkiye Barolar Birliğinin Cumhuriyet
Halk Partisi düşüncesine daha yakın olduğu iddiasıyla
bu sınavın kaldırılmasının uygun olacağı
yönünde bir açıklamada bulundu iktidar partisi milletvekili
arkadaşımız.
BAŞKAN
Sayın Saygun, hiç konuyla ilgisi yok, bu, Bakanı da hiçbir
surette ilgilendirmez. Şahsın
MEHMET
NURİ SAYGUN (Tekirdağ) Efendim, ilgisi var da, izin verirseniz,
sorumu tamamlayayım.
BAŞKAN
Efendim, milletvekilimiz şahsı adına söz aldı. O
bakımdan
MEHMET
NURİ SAYGUN (Tekirdağ) İşte, soracağım
soru da öyle efendim.
BAŞKAN
O bakımdan, bu soruyu, soru olarak kabul etmiyoruz. Başka
bir sorunuz varsa, devam edin.
MEHMET
NURİ SAYGUN (Tekirdağ) Efendim, bitirmedim. İzin verirseniz,
söyleyeceğim şu: Bu konuşmacıyla Bakanlık aynı
görüşleri mi paylaşıyor?
Bu
bir soru efendim, gayet net bir soru.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Ünlütepe
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, aracılığınızla,
Sayın Bakana şu soruyu yöneltmek istiyorum:
Bilindiği
gibi, avukatlık mesleği nitelik itibarıyla bir kamu
hizmetidir ve yargının kurucu unsurlarından da biridir.
Avukatlık sınavı, 2001 yılında Avukatlık
Kanununda yapılan değişiklikle getirildi, sınav
bu yıla ertelendi. Yani, sınav hiç yapılmadı. Bakanlık
olarak, sınav yapılmadan, bunun sakıncaları ya da
yararı olup olmadığı anlaşılmadan
sınavın kaldırılmasına katılıyor
musunuz?
İki:
Sınava kaç stajyer avukat girecektir?
Üç:
Avukat stajyerlerinin adliye stajını yeterince takip edemedikleri,
yargıçların iş yükü nedeniyle stajyerlerle ilgilenmedikleri,
bilinen bir gerçektir. Bu durumda yetişen elemanlara kamu hizmetini
vermenin faydalı olacağına inanıyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ünlütepe.
Sayın
Kepenek
YAKUP
KEPENEK (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Aracılığınızla, bu yasayla ilgili olarak iki
sorum var.
Birincisi:
Avukatın bilgili, birikimli olmasının adaletin düzgün
dağıtılmasında önemi bilinmektedir. Sınav
yapılmamasıyla, adalet sistemimizin yara alacağı,
zayıflayacağı ve adalet dağıtımının
kalite kaybına uğrayacağı düşünülmekte midir?
Birinci sorum bu.
İkincisi:
Ülkemizde, toplumumuzda avukatlık mesleğinin kötüye kullanıldığının
acı örneklerini hep birlikte yaşadık. Şimdi,
sınavın bu tür kalite yükseltmede ve mesleği düzeltmede
önemi bilindiğine göre, bu sınavın yok sayılmasıyla,
bu durum, yani, mesleğin kalitesinin kaybı nasıl engellenecektir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kepenek.
Sayın
Özdoğan
İBRAHİM
ÖZDOĞAN (Erzurum) Sayın Başkanım, bir sorum var
Sayın Bakanımıza.
Şimdi,
stajyer hâkim ve savcılarımız Adalet Akademisinden faydalanıyorlar.
Acaba, Hükûmetimizin, stajyer avukatlarımızın da Adalet
Akademisinin işlevsel durumu biraz daha, işlevsel kapsamı
biraz daha genişletilerek stajyer avukatlarımızın
da bu Adalet Akademisinden faydalanması hususunda bir projesi
var mı, bir çalışması var mı? Bunu öğrenmek
istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özdoğan.
Sayın
Eraslan
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Sayın Başkan, aracılığınızla
birkaç soru sormak istiyorum.
Başta
Sayın Bakan olmak üzere, Sayın Cemil Çiçek olmak üzere -ne
yazık ki, kendisi şimdi yok, avukatlığa, demek ki,
verdiği önem bu- her söz aldığında Barolar Birliğine
ve YÖKe bir şeyle başlanıyor. Avukatlıkla bunun ilgisi
nedir, onu, avukatlık mesleğiyle anlamaya çalışıyorum.
Onu sormak istiyorum. Niye, avukatlık sınavı denilince,
Barolar Birliğine saldırılıyor? Sınavı
oysa Barolar Birliği yapmıyor.
İkincisi,
Avrupa Birliği ülkelerinde -Hükûmetinizce sık sık Avrupaya
uyumdan söz ediliyor- sınav durumu nedir, hangi ülkede ne durumdadır,
sınav yapılmıyor mu yapılıyor mu?
Üçüncüsü:
Almanyada stajyerlere sınavın yanı sıra, staj süresi
içerisinde 1.000 euro veriliyor. Siz de Avrupa Birliğine uyumu
düşündüğünüze göre 1.000 euro muadili bir para vermeyi düşünüyor
musunuz stajyerlere?
Üçüncüsü:
Sosyal güvenlik yönünden -belki bugün sıkıntı yaratan
şeylerden birisi de odur- avukatlık stajı SSK kapsamında
değildir. Oysa, 31/12/2006 tarihinden sonra yeni bir dönem
başlıyor. Bunu -geriye dönük- avukatların stajyerliğini
SSK kapsamına almayı düşünüyor musunuz?
Üçüncüsü:
Avukatlık Kanununda sınavla ilgili maddeler görüşülürken
ve yasa yapılırken Grubunuzdan Sayın Dengir Mir Mehmet
Fırat, Sayın Bülent Arınç, Sayın Cemil Çiçek ve Sayın
Yahya Akman konuşmacı olarak katılmışlar. Her
biri de bugün altına imza atacağım derecede hararetli
bir biçimde sınavı savunmuşlardır. Sınav yapılmadı.
Şimdi görüş değişikliğinizin nedeni nedir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Eraslan.
Cihaz
kapandı, tamamını kullandık. Sayın Yıldırıma,
ne yazık ki, söz veremeyeceğim.
Sayın
Bakan, zamanımız bitti sayılır, ama, bir cevap vermek
istiyor musunuz?
TARIM
VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli 6 milletvekilimiz soru sordu.
Tabii, çok ayrıntılı, detaylı sorular. Bunları
not aldık. Yazılı olarak cevap vereceğiz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde bir önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1267
Sıra Sayılı Avukatlık Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan M. Nuri Saygun Muharrem Kılıç
Niğde Tekirdağ Malatya
Yüksel
Çorbacıoğlu Mehmet
Küçükaşık Feridun Ayvazoğlu
Artvin Bursa Çorum
Madde
1.- 19.3.1969 tarih ve 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun
6. maddesinde yer alan avukatlık sınavını başarmış
ibaresi avukatlık sınavını başararak staja
başlamış ve staj sonunda staj bitim belgesi almış
şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) Hayır,
katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet katılıyor mu?
TARIM
VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge sahibi Sayın Eraslan, buyurun.
Beş
dakika süreniz efendim, buyurun.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; çok önemli bir yasayı görüşüyoruz,
avukatlıkla ilgili bir yasa. Avukatlık Yasasında değişiklik
yapıyoruz, değişiklik yapılıyor.
Şimdi,
avukatlık, yargının üç unsurundan biri, üç kurucu unsurundan
birisi: Sav, savunma, yargı. Yani, bir ülkede hukuk devleti vardır
diyebilmenin ölçüsü avukatların sahip olduğu güçtür, avukatların
sahip olduğu kalitedir, yetenektir, yeterliliktir. Hukuk devletinin
bekçisi, bir anlamda, savunmanın timsali olan avukatlardır.
Savunma zayıflatılarak avukatlık güçlü kılınamaz.
Savunmanın kalitesi düşürülerek hukuk devleti güçlü
kılınamaz.
Değerli
arkadaşlarım, bu bir süre önce Avukatlık Yasasında
değişiklik yapan 4667 sayılı Yasayla sınav konuldu.
O dönem Parlamentoda bulunan -Cumhuriyet Halk Partisi Parlamentoda
değildi- MHP, DSP, ANAP, DYP ve Fazilet Partisi gruplarının
beşi oy birliğiyle, tam bir mutabakat içerisinde bu yasayı
çıkardılar. O zaman Fazilet Partisi olan, şu anda sizin
aranızda olan çok değerli milletvekilleri, hepsini, isimlerini
ve konuşmalarını elimdeki tutanaktan okuyabilirim.
Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat -konuşmasının altına
imzamı atıyorum, imzamı atıyorum- Sınav
şarttır diyor, Hatta iki defa sınav olmalıdır
diyor; Bir, staja başlayışta
İsterseniz okuyayım.
Bir de daha sonra diyor. Arkasından, bugün Meclis Başkanımız
olan Sayın Bülent Arınç, aynı şekilde. Şimdi Adalet
Bakanı olan Sayın Cemil Çiçek. Her ne kadar geçen oturumdaki
benim soruma Anketlere cevap vermiyorum. diyorsa da ben anketör
değilim, kendisi de herhangi bir vatandaş değil, Adalet
Bakanıdır. Sayın Yahya Akman.
Değerli
arkadaşlar, gerçek bu. Bu olduğu halde şimdi ne değişti?
Sınav uygulanmadı
Sınav uygulanmadı
MÜCAHİT
DALOĞLU (Erzurum) Parti değişti Orhan Bey.
ORHAN
ERASLAN (Devamla) Şimdi, ne değişti, ben, size söyleyeyim:
Ortada, yasa teklifi sınavın önce yapılması
doğrultusundaydı, değiştirildi. Sayın
Başbakan, popülist bir biçimde, stajyerlerin oyunu alırım
hesabıyla oynadı, ama, bu doğru değildir.
Şimdi,
bakınız, her stajyer sınavı kaldırdınız
diye size oy vermeyeceği gibi, bugün, stajyer arkadaşlarımızı
yanlış bir biçimde sınavdan kaçıyor pozisyonuna
düşürmek de doğru değildir. Avukatlık bir meslektir,
hukuksa bir öğretidir, hukuk teorik bir eğitimdir. İçinizde
belki hem hukuk hem mühendislik eğitimi alan nadir arkadaşlarınızdan
biriyim. Nasıl fizik lisans mezunu inşaat mühendisi, makine
mühendisi olmazsa, hukuk mezunu avukat, hâkim olmaz; ayrı yetişmesi
gerekir, o mesleğe tabi olması için. Yani, kimya lisans mezunu
nasıl kimya mühendisi olmazsa, eczacı olmazsa, ayrı
yetişmesi gerekirse, hukuk mezununun diplomasında avukat
yazmaz. Yani, bu sınav, bir yeterlilik sınavıdır,
bir yarışma sınavı değil. 5 bin kişi girdi,
1.500ünü alacağız değil, 5 bin kişi de yeterli olursa
5 bini de alınacaktır. Yani, bu, tıpkı, berberliğe
başlarken, berberlik dükkânı açarken, Berberler Federasyonunun
yaptığı bir sınav gibi bir sınavdır.
Tıpkı, bu, araç kullanabilmek için, otomobil aldıktan
sonra, ehliyet gibi sınavdır. Yani, bunu yok sayarak mesleği
güçlendiremezsiniz. Avukatlık mesleğini yargının
diğer unsurları karşısında zayıflatarak
hukuk devletini güçlendiremezsiniz. Şimdi, burada atacağınız
bir yanlış adım beş yıl sonra düzeltilebilecektir.
Sayın
milletvekilleri, ucuz popülizmle bir sonuç elde edilemez. Bakınız,
değerli arkadaşlarım, evet, iki mağduriyet vardır.
Birincisi şu: Sınav adedi az olmuştur. Sınav adedini
çoğaltabiliriz yılda dört defa yapılabilir diyebiliriz.
İki, stajyerler
Arkadaşlar,
yeni Sosyal Güvenlik Yasası çıktı, 31/12/2006dan sonra
yürürlüğe giriyor. Bu Yasaya göre, şimdi, stajyerlerimiz,
cansiparane biraz da gayretleri ondan, işte emeklilik girişi
yapamıyorlar, sigortalı girişi yapamıyorlar,
süreleri uzuyor. Avukatlık stajı yaparken de başka bir
iş yapamıyorlar. Buna imkân tanıyabiliriz geriye dönük
giriş olarak.
Bakınız,
avukatlık mesleğine kıymayalım. Avukatlık
mesleğine kıymak, hukuk devletine bir darbe atmaktır.
Yanlış yapılıyor
Yanlış yapılıyor
Tutarlı olmuyorsunuz. Dün başka bir şey söylüyorsunuz,
burada, tutanaklarda, -bu, ibretlik bir durumdur- bugün başka
bir şey söylüyorsunuz. Ha, bunu, Barolar Birliğine duyduğunuz
alerjiyle telafi edemezsiniz, Barolar Birliğine yaptığınız
saldırıyla
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ORHAN
ERASLAN (Devamla)
Barolar Birliğine yapılan saldırıyla
telafi edemezsiniz. Düşmanlık duyuyor olabilirsiniz,
ama, o, bir mesleğin mensuplarının demokratik biçimde
seçilmiş yönetimleridir, sizin güdümünüze girmeyebilir.
Her
çıkan arkadaşım
Bu gayriahlakidir, bu kürsüde kendini
savunamayacak insanı suçlamak gayriahlakidir, etik dışıdır,
moral değerler dışıdır.
ÜNAL
KACIR (İstanbul) Bu doğru bak.
ORHAN
ERASLAN (Devamla) Bu kürsüde kendini savunabilecek adamlar suçlanır.
ÜNAL
KACIR (İstanbul) Bu sözünüzü unutmayın.
ORHAN
ERASLAN (Devamla) Bunu, arkadaşlarımın dikkatine
sunuyorum.
Bakınız,
Avrupa ülkelerindeki uygulamaları gösteren notlar elimde.
ÜNAL
KACIR (İstanbul) Ömer Dinçer hakkında söyledikleriniz de
dâhil mi buna?
ORHAN
ERASLAN (Devamla) Avrupanın her ülkesinde avukatlık mesleğine
sınav yapılıyor. Bizim stajyerlerimiz de sınavdan
korkmuyorlar, sınavdan kaçmıyorlar. Bana ulaşanlar
Biz bunu maksat edinmemiştik, biz sınavın önceye
alınmasını arzu ediyorduk, mesleğimizin yok edilmesine
seyirci kalmayacağız. diyor. Bu nedenle, önergemize desteğinizi
bekliyoruz.
Teşekkür
ederim.
Saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Eraslan.
Sayın
milletvekilleri, Hükûmetin ve Komisyonun katılmadığı
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
ve gerekçesini biraz önce dinlediğiniz önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Efendim,
Divan Kâtibi arkadaşlarımız oylamada anlaşamadığından
elektronik cihazla yapacağım oylamayı.
Dört
dakika süre veriyorum ve oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, önerge kabul edilmemiştir ve karar
yeter sayısı vardır.
Şimdi,
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE
2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana
Milletvekili Sayın Ziya Yergök.
Buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Avukatlık Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesiyle ilgili,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüş ve düşüncelerimi
belirtmek üzere söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisimizi
ve yüce milletimizi saygıyla selamlayarak sözlerime başlıyorum.
Biraz
önce konuşan AKP sözcülerinin konuşmalarından, bu kanun
teklifinin gerçek gerekçesinin ne olduğu açıkça ortaya
çıktı. Zaten, teklifin yazılı gerekçesinin inandırıcılığı
yoktu. AKP sözcülerinin konuşmalarından anlaşılıyor
ki, Türkiye Barolar Birliğini hedef alan, Türkiye Barolar Birliği
Başkanının şahsını hedef alan talihsiz konuşmalar,
bu teklifin gerçek gerekçesini oluşturmuştur. Bir dönem
mensubu olmaktan, 3 Kasım seçimlerine kadar da yönetici olarak
bulunmaktan onur duyduğum Türkiye Barolar Birliği, avukatlık
mesleğini ve hukuku şerefle, onurla temsil eden bir meslek
örgütüdür. Türkiye Barolar Birliğinin Sayın Başkanı
da meslek ilkelerini, hukuk devletini, Atatürk ilke ve devrimlerini,
laik cumhuriyeti, şerefle, onurla, inançla savunan bir meslek
adamıdır. Öyle anlaşılıyor ki, Barolar Birliğinin
bu çizgisi, Barolar Birliği Başkanının bu tutumu,
bu hedef almanın başlıca gerekçesini oluşturmaktadır.
AHMET
YENİ (Samsun) Ne alakası var?
MEHMET
ZİYA YERGÖK (Devamla) Sayın milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifinin Adalet Komisyonundaki görüşmeleri
sonucunda, avukatlık sınavının kaldırılması
kararlaştırılmıştır. Avukatların
meslek örgütü olan baroların ve Türkiye Barolar Birliğinin
avukatlık sınavının yasada yer alması ve kalması
gerekliliği yönündeki görüş birliğine rağmen,
gelinen nokta, avukatlık mesleğinin geleceği açısından
kaygı verici bir durumu ortaya koymaktadır.
Burada
bir gerçeği belirtmekte yarar görüyorum: 10 Mayıs 2001de
yürürlüğe giren 4667 sayılı Avukatlık Yasası
değişikliğiyle Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul
edilen ve yasalaşan sınav düzenlemesi, Türkiye Barolar
Birliğinin önerdiği sınav düzenlemesi değildir.
Türkiye Barolar Birliği, staj öncesi staja kabul sınavı
ve staj sonrası avukatlığa kabul sınavı yapılmasını
önermiş ve bunların da oluşturulacak avukatlık
sınav komisyonlarınca yapılmasını önermiştir.
Ancak, Adalet Komisyonunda ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde çeşitli
subjektif ve politik gerekçelerden söz edilerek, sınavların
ÖSYM tarafından yapılması kabul edilmiş, biraz önce
Değerli Milletvekilimizin belirttiği gibi, o dönem,
21inci Dönem Parlamentoda bulunan tüm partiler ki, onların
bir kısım mensubu bugün AKP milletvekili olarak, bakan olarak
aramızda bulunmaktadır, onlar da bu sınav konusuna
destek vermişlerdir. Belki, bugün tartışılması
gereken konu, sınavın kaldırılması değil,
bu yönü olmalıdır. Yani, sınavın nasıl ve ne
şekilde yapılırsa daha yararlı, daha verimli olacağı
tartışılıp buna göre bir düzenleme belki düşünülebilir,
bunun üzerinde tartışılabilirdi. Ancak, ne var ki, bugün,
sınavın kaldırılmasını değil, yapılacak
sınavın staj öncesine alınmasına dönük bir kanun
teklifinden yola çıkılarak ve bu amaçtan da tamamen uzaklaşılarak,
sınavın kaldırılması noktasına gelinmiştir
ki, bu çok yanlış bir adımdır.
Burada
yeri gelmişken hatırlatmakta yarar var. Bugün gelinen nokta,
avukat stajyerlerin de talebini aşan bir noktadır. Bu süreçte
parti gruplarını ve biz milletvekillerini ziyaret eden
stajyerler, söze biz kesinlikle sınava karşı değiliz,
ancak sınavın stajdan sonra değil, stajdan önce yapılmasını
istiyoruz
Bunda da samimi olduklarını düşünüyorum.
İnanıyorum ki, gelinen aşamada, bu genç hukukçu arkadaşlarımız
da mesleğin geleceği açısından rahatsızlık
duymuşlardır. Bugün, avukat stajyerlerinin de ezici çoğunluğunun
sınava karşı olmadığını biliyoruz.
Değerli
milletvekilleri, hepimiz, her fırsatta hukuk devletinden söz
ediyoruz; ancak, hukuku üstün ve egemen kılmak, hukuk devletini
bütün kurum ve kurallarıyla yaşama geçirmek, en başta
yargıcıyla, savcısıyla, avukatıyla, nitelikli,
donanımlı, iyi hukukçular yetiştirmekle mümkündür.
Son yıllarda, özellikle hukuk fakültelerinin sayısı
hızla artmış, hukuk eğitiminin kalitesi düşmüş,
bu durum avukatlık mesleğini de çok olumsuz etkilemiştir;
hâkimlik ve savcılık sınav sonuçları bunu açık
biçimde ortaya koymaktadır. Bugün, sadece kamu kurum ve kuruluşlarına
değil, özel sektör kuruluşlarına da ciddi sınavlarla
personel alınmaktadır. Avukatlık sınavı, mesleki
yeterlilik bakımından tek çözüm olmasa da, yine de mesleğe
bir ciddiyet getirecektir, bir kalite getirecektir, bir saygınlık
kazandıracaktır. Yine, serbest bir meslek olan mali müşavirler,
sınavı, meslek örgütleri aracılığıyla
yıllardır başarılı bir şekilde uygulamaktadırlar.
Sınav konusunun bir paylaşım konusu olarak görülmesi
son derece yanlış, son derece haksız bir yaklaşımdır.
Hele sınava karşı olmanın gerekçesinin, Anayasanın
kanun önünde eşitlik ile çalışma ve sözleşme hürriyetine
aykırılık olarak takdim edilmesinin hiçbir haklı,
hukuki, mantıki temeli bulunmamaktadır. Sınav
eşitlik ilkesine aykırı değildir, eşit olmayana
eşit muamele yapmak eşitlik ilkesine aykırıdır.
Hiçbir
zaman dilimizden düşürmüyoruz, adliye duvarlarına yazıyoruz
adalet mülkün temelidir, devletin temelidir diye. Doğrudur.
Adalet nasıl ülkenin ve devletin temeliyse, savunma da adaletin
temelidir. Bunun içindir ki, yaşamın temel kavramlarından
olan hakların kusursuz savunulması, bu hakları savunacak
avukatların mesleğine kusursuz hazırlanması gerekir.
Avukatlık,
yasada da belirtildiği gibi bir kamu hizmetidir. Avukat, yargının
kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı
temsil eder. Avukat, hukuki mesele ve anlaşmazlıkların
adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının
tam olarak uygulanmasını sağlayan, bu amaçla, hukuki
bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine tahsis eden kişidir;
bunun için de, birikimli olması, donanımlı olması,
yeterli olması gerekir. Bunu sağlayacak gerekli koşullardan
birisi de, kuşkusuz, ciddi bir staj ve sınav sürecidir. Bilinmelidir
ki, mesleki eğitimle biçimlenmeyen, tamamlanmayan üniversite
eğitimi, savunma mesleğinin uygulanmasında asla yeterli
değildir. Bugün aday üye olarak müzakere sürecinde bulunduğumuz
ve tam üye olmayı hedeflediğimiz Avrupa Birliği ülkelerinde
çok ciddi ve çok çetin bir staj ve sınav süreci bulunmaktadır.
Almanya, Fransa ve İtalyada meslek öncesi eğitimin özel bir
önemi vardır. Danimarka, Avusturya, Almanya, Fransa, Belçika,
Hollanda, Lüksemburg, Finlandiyada bir buçuk yıldan yedi
yıla varan staj ve meslek sınavı vardır. Bu durumu,
Avrupa Birliğinden müzakere tarihi alma öncesi temel ceza
yasalarımızı Meclisimizden -yeterince de tartışmadan-
hızlı bir şekilde geçirilmesinin gerekçesini
açıklarken Avrupa Birliği bir medeniyet projesi. Biz de
bu medeniyet projesi içerisinde yer almak istiyoruz. Bu nedenle,
hızlı hareket etmek durumundayız. diyen Sayın
Adalet Bakanının dikkatine özellikle sunuyorum. Bir yandan
Avrupa Birliği normlarına uyum çağrıları yapacaksınız,
diğer yandan Türk avukatlarını bu standartlar dışında
bırakacak bir düzenlemeye destek vereceksiniz. Böyle bir çifte
standart kabul edilemez. Bu, kanun teklifidir, Hükûmet tasarısı
değildir diye de kendinizi taca atamazsınız Sayın
Adalet Bakanı.
Diğer
taraftan, Sayın Adalet Bakanının bir açıklamasına
da değinmek istiyorum. Sayın Bakan, barolarla ve Barolar
Birliğiyle yapılan görüşmelerde çağdaş bir
avukatlık yasasına ihtiyaç bulunduğunu belirterek
Teklif getirin, elbirliğiyle çıkaralım dedim, ama,
bugüne kadar bir teklif gelmedi. diyor. Ancak, avukatlık mesleğinden
gelen Sayın Bakanın çağrısını ihtiyatla
karşıladığımı ve içtenlikli bulmadığımı
belirtmek istiyorum. Barolarımızın, Barolar Birliğimizin
elinde yeni bir avukatlık yasası için her türlü birikim vardır,
taslak da vardır. Ancak, baroların ve avukatların yeni
ceza kanunlarının, CMKnın uygulamasından kaynaklı
bir kısım yasal düzenleme de gerektirmeyecek çözüm bekleyen
sorunları bulunmaktadır ve bu sorunlar da Bakanlıkça
bilinmektedir. Bunlara da bugüne kadar hiçbir çözüm getirilmemiştir.
Türkiye Barolar Birliği ve baro başkanları 10
Ağustos 2006da İstanbulda Sayın Adalet Bakanının
da bulunduğu toplantıda Sayın Başbakanla görüşerek
sorunlarını iletmişler; ancak, bugüne kadar hiçbir çözüm
çıkmamıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ZİYA YERGÖK (Devamla) Şimdi, bütün bu gerçekler ortada
iken, Sayın Adalet Bakanının, barolara, Barolar Birliğine
Teklif getirin, çağdaş bir avukatlık yasası
çıkaralım. sözlerini içtenlikli ve inandırıcı
bulabilir miyiz? Bana kalırsa iyi ki getirmemişler. Getirselerdi,
sınav olayında olduğu gibi, mevcut Avukatlık Yasası
da yaz boz tahtasına çevrilerek daha geriye götürülecekti.
Bugünkü anlayıştan, açıkçası, ben başka bir
yaklaşımı beklemiyorum.
Sınav
konusu ise başlı başına bu işin turnusol
kâğıdı olmuştur. Sınavla ilgili girişim
başlatan stajyerler, sınavın kaldırılmasını
değil, sınavın staj öncesine alınmasını
istiyor. Kanun teklifleri bu yönde veriliyor, ama, basına da
yansıdığı gibi, Başbakanın talimatıyla
siz bu durumu, sınavı toptan kaldırmanın bir
fırsatı olarak kullanıyorsunuz. Bu, doğru bir yaklaşım
değildir; bu, güven veren bir tutum değildir. Başbakanın
bu müdahalesi ve talimatı ise, parlamenter demokrasinin ruhuna
açıkça aykırıdır. Bu durum, ancak başbakancı
bir yönetim anlayışıyla izah edilebilir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Efendim, son cümlenizi rica edeyim; süre verdim.
MEHMET
ZİYA YERGÖK (Devamla) Sayın milletvekilleri, açıkladığımız
nedenlerle avukatlık sınavının kaldırılmasının
yanlış olacağını ve avukatlık mesleğine
çok büyük bir darbe olacağını düşünüyor, bu teklifin
yasalaşmamasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yergök.
Madde
üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın
Hüseyin Güler.
Buyurun
efendim.
ANAVATAN
PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN GÜLER (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar; Avukatlık
Kanunu üzerine Anavatan Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında,
konu o kadar ince bir noktada tartışılır hale geldi
ki, burada, sadece, mantık, günü kotarmaktan öteye gitmeyen
bir anlayış. Sorunu sistemde aramak lazım. Eğitim
ve sistemde yapılanma, istihdam
Burada genç avukatlarımız
için uygun öneri şu: Nasıl olsa pratik hayat herkesi eler,
ayakta kalan kalır, yani kalan sağlar bizim olur. Böyle bir
mantıkla bu ülkede bir kanun çıkartılmaz.
Evet,
Türkiyenin temel sorunları çok, yargının da. Aslında,
sisteme baktığımızda sistemin temel iki unsuru
var. Birincisi hukukun üstünlüğü, ikincisi demokrasi; ikisi
de birbirinden ayırt edilmeyecek bir unsur. Ama, bugünlerde
asıl önemli unsur, katılımcı demokrasi dediğimiz
bir unsur. Ama, gördüğüm kadarıyla, AK Partinin ne böyle bir
derdi var ne bir kaygısı.
Elimizde,
İstanbul Barosunun notu, Kâzım Kolcuoğlu ve Barolar
Birliği Başkanlığının, kanun üzerindeki
görüşleri. Sormak istiyorum: Hani katılımcı demokrasiydi,
sivil toplum örgütleriyle el ele, iç içe bu kanunlar çıkacaktı?
Ama, gördüğümüzde, pratikte en ufak böyle bir somut adım yok.
Tam tersine, günah keçisi aradığınızda size iki
tane kurum; biri YÖK, diğeri ise Barolar Birliği. Sormak gerekir
İktidar olduğunuzu tekrar hatırlatalım. Türkiyenin
sorunlarını çözmek için geldiniz buraya, günah keçisi bulmaya
değil, mazeret üretmeye değil.
Genç
arkadaşlarıma buradan şunu seslenmek isterim: Staj,
eğitimin bir parçasıdır. Bilimsel formatlarla hazırlanmış,
eğitimin bir parçasında insanı ayrıcalıklı
kılan tek bir unsur vardır, o da bilgisidir, onun da karşılığı
kalitedir. Şu anda barolara kayıtlı yaklaşık
53.600 avukat var. Her yıl yaklaşık 6 bin öğrenci mezun
olmakta, yaklaşık 22 bin öğrenci de eğitim süreci
içerisinde hayatını idame etmekte. Sormak istiyorum: Bu
kadar beyin göçünü israf etmeye, beyin göçünü bu kadar hovardaca
harcamaya ne hakkınız var? O genç arkadaşlarımıza
nasıl umut vereceğiz? Yoksa, bakkalların süpermarketlere
kaybettiği gibi, yarın, hukuk bürolarında, sadece
emekçi olmaktan öteye gitmeyecek bir anlayış mı olacak?
Bugün,
bizim sürecimizde, eğer bu gençlerimize, bu beyinlerimize değer
veriyorsak, onların yarınlarını da düşünmek
zorundayız.
Adalet
mülkün temelidir deriz. Avukatlığın temel unsuruna
baktığımızda bir şey gözünüze dikkat ediyor
mu? Hâkim, savcı yan yana, ayrı platformda ve avukat alt zeminde
Yargının burada başladığı bir travmayı
burada çözmek hepimizin görevi. Eğer toplumsal baskı psikolojisini
yargıda hissettirirsek, sağlıklı adaletten bahsetmek
mümkün değil. O zaman, avukatların, başta özlük hakları,
yapılandırması, kurgulanmasını da göz ardı
etmeyelim.
Eğer
avukat arkadaşlarımızın staj sonrası staj altyapısı
yaratılmaz ise bunun için çözüm bulun. Çözüm belli: Avrupa Birliği,
Avrupa Birliği
Buyurun, Avrupa Birliği standartları
ortada. Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Buyurun
aynı standardı getirin. Gençlerimiz ona göre yarınları
için özellikle bilimden yoksun olmayacak şekilde, tam tersine,
bilimin her türlü akılcı ve çağdaş normlarda bir entegrasyonu
sağlaması gerekir.
Hukukçunun
kimliğini bir hekim olarak hep şöyle algıladım:
Sağlık bir bütündür dedik ve adalet de mülkün temeli olduğuna
göre, bu sistem içerisinde, adalet mekanizması içerisinde hataya
asla yer yok. Hepimiz yaşıyoruz sıkıntıları.
Özellikle CMKdan dolayı avukat tahsis edilen ceza süreçlerinde
aksayan yönleri göz ardı etmeyin. Baroların da CMKdan dolayı
görevlendirdiği avukatlarla ilgili alacakları var. Sayın
Bakan yok -Adalet Bakanı- neden yok; merak ettim. Herhâlde Sayın
Papayla görüşüyor, bilemiyorum. Sayın Başbakan da görüşmek
istemedi; son anda görüşmeye karar verdi. Şimdi, adaletin
tartışıldığı bir kanun teklifinde Sayın
Adalet Bakanı yok. Sadece Sayın Bakan var! Sorulara da yanıt,
ister istemez, yazılı verilecek. Peki, sorular niye sorulur?
Milletin adına soruyorsak, bunlara yanıt vermek, başta
Bakanlığın temel görevidir. Zaten diğer görüşmelerde
sorularımıza altı aydan önce cevap verilmiyor. Gündem
yitiriliyor, geçiştiriliyor ondan sonra sorulara cevap
Burada
yazarız: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Ben, genç arkadaşlarıma burada şunu seslendirmek isterim:
Türkiyenin temel sorunu sistem sorunu. Bu kadar beyin göçünün verildiği
bir ülkede, gençlerimiz arasında yapılan araştırmada,
kamuoyunda, maalesef, umutlarını, hayallerini yurt
dışında aramanın arayışı içerisinde.
Genç arkadaşlarımız umutlarını yitirmesin.
Eğitimin bir bütünlüğü içerisinde, keşke bu aşamaya
kadar gelmeden, eğitimi bir bütünlük içerisinde çözümlenmiş
olsaydı, bugün arkadaşlarımız da bu saatte buralarda
olmazdı. Ama, yapılan tek bir şey var, yumurta hikâyesi;
hep, maalesef, Türk halkının bir toplumsal psikolojisi, kapıya
dayanmadan bir çözüm bulma unsuru yok. O da palyatif tedavi dediğimiz,
yani hastanın yarasına derman olmak değil, sadece bir
pansuman gibi bir görev almak. Yani, Avukatlık Kanununun sadece
stajı kaldırıldığında sorunları çözümlenecek
mi? Mümkün değil, hepimiz çok iyi biliyoruz; kendinize itiraf
edin.
Gençlerimizin,
özellikle bugün eğitim sürecinde yaşadığı
sıkıntıları hep beraber biliyoruz. Yaklaşık
31 tane hukuk fakültesinin olduğu bir ülkede, halen de
açılması önerilen ve gecekondu üniversiteleri diyebileceğimiz
eğitim sürecinde, başta eğitmenden yoksun, sonra uluslararası
entegrasyondan yoksun bir eğitim sürecinde, maalesef, yetişiyoruz.
Hepimiz o yılların içerisinden geldik, öğrencilik
yıllarımızda. Ama, dört yıl boyunca yaptığınız
tek bir şey var, sadece günü kotarmak.
Genç
arkadaşlarımız burada umutlarını yitirmesinler.
Söyleyeceğimiz tek bir şey var: Evet, bugün, staj, aslında
eğitimin önemli bir parçasıdır. Teorinin yanında
pratiğin geliştirildiği ve bunun da bilimsel formatlarla
aslında tartılması gerekir, çünkü herkesin aynı
kefede olmaması gerekir. Farklılıklar, ancak artı
değerleri olan bilgiyle ölçülür, bilimsel metot olan yöntemlerle
ölçülür. Ama gördüğümüz kadar, herkesi aynı kefeye koyma
gibi bir süreç yaşanıyor. Sistemde sadece travma yaşanıyor.
Biz de diyoruz ki, bugün hepimizin söylediği bir süreç var: Sistem
bir bütün, hukukçusu da, tıbbiyesi de, mülkiyesi de süreçte.
Aslında, hukukçular, arkadaşlarımız bir şeyi
not etsinler lütfen: Düne kadar Sayın Başbakan Bu ülkede
hekim sayısı yetersiz, hekim ithal edeceğiz dediler,
yani yabancı hekimlere çalışma izni. Sonra o yetmedi,
arkasından, yabancı mühendis ve mimarlara çalışma
izni. Arkadaşlar üzgünüm, herhâlde yakında da yabancı
hukuk mezunlarına Türkiyede çalışma izni verilecek.
Niye? Türkiyede de dağılım, hukuk içerisinde, Türkiyeyi
bir yapılandırdığımız zaman üç ilde toplanmış;
İstanbul, İzmir, Ankara. Diğer illerin ihtiyacı
olan avukat sayısı maalesef homojen değil, yani yeterli
değil. O zaman, bu gençlerimizin önümüzdeki süreç içerisinde,
özellikle 2007 yılından sonra yeni çıkacak Sosyal Güvenlik
Kanunu çerçevesi içerisinde özlük haklarındaki o yaralar nasıl
sarılacak, maalesef yaşayarak öğreneceğiz. Yani,
bin nasihat yerine bir musibeti kendimize referans edinmişiz.
Söylediğimiz
tek unsur var: Bu ülkede hukukçularımız, bu ülkenin temel
dinamiklerinden bir unsur. Savunma kutsal olduğuna göre yapılması
gereken tek şey var: Savunmanın koşullarını
adaletin yanında, o adaletin terazisi dediğimiz bir süreçte
eşit dağıtmak. Bir yanda iddia makamı, öbür yanında
savunma mekanizması ve hâkim. Ama, gördüğümüz kadarıyla,
biraz önce de söylemeye çalıştığım, o terazi,
maalesef iddia ve yargı makamının lehinde, yani savunma
lehinde değil. Bunlar çözümlenmeden, sistemde gelir dağılımı
düzenlenmeden, her insanın artık avukat gibi kutsal olan danışma
hakkından dahi yoksunken adaleti nasıl dağıtacağız?
Adaletle
ilgili yargıda uzayan süreci gördüğümüzde, maalesef, iki
yılda, beş yılda alabildiğine süreç hızla devam
ediyor ve yargı adaletsiz bir şekilde hayatına devam
ediyor ve Türkiyedeki kanunlar maalesef, masum insanlarımıza,
bu ülkenin yurttaşlarına, vatandaşlarına, milletime
Çünkü, ülkemin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN
GÜLER (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Teşekkür
ediyorum.
Bu
ülkemin yargısının bağımsız olabilmesi
için, adalet ve mülkün temeli olabildiğine biz Anavatan Grubu
olarak sonuna kadar inanıyoruz ve bunun ancak tek bir çözümü olduğuna
inanıyoruz: Katılımcı demokrasi. Sivil toplum örgütlerini
yıpratarak bir şey elde edemezsiniz. Bugün, Barolar Birliği,
bu avukatlarımızın temsilcisi ve bir kamu görevi yapıyor,
meslek odası. Onları hırpalamayın. Hepimize lazım
olacak. Bu yüzden, Türkiyedeki sistemi sorgularken bu dengeleri
göz ardı etmeden genç arkadaşlarımıza umutlar ve
hayaller vermek istiyoruz. Çünkü, bu kadar bilgi ve deneyimi haiz
gençlerimizin standardına uygun, insanca yaşayabileceği,
mesleğini icra edebileceği bir ülke hayal ediyoruz.
Biz,
Anavatan olarak, tüm gençlerimizi başta siyasete davet ediyor,
duyarlılığından dolayı teşekkür ediyoruz.
Bu
kanunun hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Güler.
AK
Parti Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Ahmet
Işık.
Buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA AHMET IŞIK (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 1267 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 2nci maddesi üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 1136 sayılı Avukatlık Kanununda, 2
Mayıs 2001 tarih ve 4667 sayılı Kanunla avukat adaylarına
staj sonrası ihdas edilmiş olan sınavın kaldırılmasına
yönelik kanun teklifini görüşüyoruz.
Değerli
milletvekilleri, yanlış yorumlara sebebiyet vermemek
için kanun teklifiyle ilgili açıklamada bulunmak istiyorum.
Birinci
kanun teklifim, 18/10/2006 tarihli ve sınavın kaldırılmasına
yöneliktir. Kanun teklifinin ikinci sayfasında açıkça görülmektedir.
İkinci teklifimiz ise, 6/11/2006 tarihli olup, bu tekliften muradım,
şayet sınav kaldırılmazsa, eğer irade bu
şekilde gerçekleşmezse, hiç olmazsa, sınav staj öncesine
alınarak, hâlihazır muhataplar ve hukuk fakültesi öğrencilerinin
kapsam dışında bırakılmasıydı. Hatta
bununla ilgili Adalet Komisyonundaki tutanaklardan şu ifadem
de çok net ortadadır: Özet olarak ifade etmek istiyorum ki, Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; aslında, felsefe
olarak, bendeniz, bu sınav sistemine karşıyım,
sınava karşıyım. Zira, Anayasanın 48inci maddesi,
çalışma ve sözleşme hürriyetinden bahsetmektedir. Yine,
bu sınav, aslında, fırsat eşitliğine, temel
hak ve hürriyetlerine aykırıdır. ibarem Adalet Komisyonunun
tutanaklarında mevcuttur.
Bilgilerinize
arz ederim.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Berber de dükkân açamıyor sınavsız.
AHMET
IŞIK (Devamla) Değerli milletvekilleri, adil olmayan
işbu sınav kaldırılmadığında, 23 Aralık
2006 tarihinde ilk defa yapılacak olan sınava, hâlihazır
muhataplarıyla birlikte, bundan sonraki her aday aynı muameleye
tabi tutulacaktır.
Anayasanın
5inci maddesinde, devletin temel amaç ve görevleri arasında,
bireyin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet
ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan
siyasi, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırma sayılmıştır.
Değerli
milletvekilleri, on altı yıl eğitim-öğretim gören,
buna ilaveten, bir yıl da staj yaparak, toplam on yedi yıllık
süreç yaşayan avukat adayı, sosyoekonomik felaketle birlikte
sürecek olan ezberciliği öne çıkaracak; dört yıllık
altı sınav hakkında da başarılı olamadığında,
yirmi bir yıllık meslek edinme serüveni hüsranla sonuçlanmış
olacak; yirmi yedi yaşındaki genç avukat adayı toplumda
mesleki yer edinememiş, yaşamın boşluğuna düşerek
hayalleri sona ermiş
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Seni şimdi sokmak lazım sınava.
AHMET
IŞIK (Devamla)
başkaca meslek edinebilme şansını
da kaybetmiş olacak; kurumuş yaprak misali, hayatın
acımasız rüzgârıyla savrulmaya başlayacaktır.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, bu sonuç, sadece adayların kendilerini değil,
ebeveynlerini, yakınlarını, çevrelerini ve sevdiklerini
ve toplumun tamamını da büyük zarara uğratacaktır.
Değerli
milletvekilleri, 1,5-2 milyon kişiyle yarışarak hukuk
fakültesini kazanan öğrenciler, fakültelerinde dört yıl
da, zorunlu ve seçimli dersler dahil, toplam 85 ders almaktalar. Yine,
vize, final ve bütünleme dahil, yaklaşık 170 sınavda
da başarı sağlayarak mezun olmaktadırlar. Mezuniyet
sonrası adliye stajına başlayan avukat adayı bir
ay cumhuriyet savcılığında, bir ay icra tetkik merciinde,
on beş gün sulh hukuk mahkemesinde, on beş gün asliye hukuk
mahkemesinde, bir ay ticaret mahkemesinde, on beş gün sulh ceza
mahkemesinde, on beş gün asliye ceza mahkemesinde ve bir ay
ağır ceza mahkemesinde stajını yaparak, her mahkemenin
hâkiminden de yeterlilik belgesi alan aday, ayrıca da altı
ay olmak üzere tecrübeli bir avukat gözetiminde staj yaparak, üç ayda
da bir yeterlilik belgesi almakta, son üç ay kala ise, staj yaptığı
avukatın gözetiminde ve muvafakatiyle bir kısım davalara
girerek stajını tamamlamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, geliniz, kaliteyi, idealist genç avukat adaylarımızın
mesleği elde etme sürecini tamamlayıp hayata atılacakları
anda değil, ortaöğretimdeki eğitimde, hukuk fakültesinin
tüm aşamalarında, stajın nitelik ve niceliğinde,
fakülte ve öğrenci sayısı sınırlamasında,
hazırlık bölümünün oluşturulmasında, kısacası
her şeyin başlangıcında ve devamında arayarak,
gereğini de derhal hayata geçirebilmenin süreçlerini
başlatmalıyız.
Değerli
milletvekilleri, onlarca il, yüzlerce ilçede yeni adli binalarla
yüzümüzü ağartan, mesleki donanımı ve büyük siyasi
tecrübesiyle avukatlık mesleğine ve meslektaşlarımıza
pozitif yaklaşımda bulunan Adalet Bakanımızın
çağrısına kulak verelim, yeni ve çağdaş Avukatlık
Yasasını hayata geçirelim.
Değerli
milletvekilleri ateş düştüğü yeri yakar atasözüne,
bugün, bu Parlamentonun geçit vermemesini arzu ediyoruz, müsaade
etmemesi inancındayız. İşbu yasa teklifinin,
başta muhatapları olmak üzere, milletimize hayırlı
olmasını dilerken
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Meclis Başkanı aksini savunuyor.
AHMET
IŞIK (Devamla)
evrensel hukuk ölçütlerinin yakalandığı,
ulusal tam kalkınmışlık şartlarının
gerçekleştiği, temel hak ve hürriyetlerin ve fırsat
eşitliğinin ideal anlamda hayata geçtiği süreçlerin
sonlanması temennisi ve dileğiyle, yasanın, başta
muhataplarına, genelde de milletimize hayırlı olmasını
temenni ediyor, Genel Kurulu, tekrar, saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
ATİLA
EMEK (Antalya) Bizlere hayırsız olacak, hayırsız
bir iş yaptın. Çok hayırsız bir iş yaptın Ahmet.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
FERAMUS
ŞAHİN (Tokat) Sayın Başkan, kaç tane adliye binası
kapattı, burada bir söyler mi kendileri.
BAŞKAN Gruplar adına konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi,
şahısların söz isteği var.
Şahsı
adına, Erzurum Milletvekili Sayın Mustafa Nuri Akbulut.
Sayın
Akbulut buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Beş
dakika süreniz.
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Erzurum) Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz
önce kürsüye gelen Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlar, bazı
soru soran arkadaşlar da dahil olmak üzere Eğer, avukatlık
sınavı kaldırılırsa, adalet sistemimiz yara
alacak, bundan sonra avukatlar kaliteli olarak yetişmeyecek,
donanımlı avukatlar meslekte azalacak dediler. Ben bunlara
katılmıyorum.
Değerli
arkadaşlar, öncelikle, hepimiz şunu çok iyi bilelim ki, bugüne
kadar Türkiyede avukatlık sınavı yapılmamıştır.
Cumhuriyetin 83üncü yıl dönümünü kutluyoruz; geçen seksen üç
yıl içerisinde yetişen avukatlarımızdan da, ben
milletvekili seçilmeden önce on dokuz yıl avukatlık yapan
birisi olarak, yetişmiş olan avukatlardan, mesleğini
icra eden avukatlardan onur duyduğumu, huzurlarınızda
beyan etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, elimde 1938 tarihli, 3499 sayılı Avukatlık
Kanunu var. 1938 tarihli, demin söyledim. Burada, şimdikinden
farklı, sadece Türk olmak, yirmi üç yaşını bitirmiş
olmak, Türk hukuk fakültesinden veya siyasaldan mezun olup hukuk
ders farkını vermek, bir de avukatlık stajını
yapmış ve hâkim muavinliği imtihanında ehliyet de
göstermiş olmak yeterliydi. Avukatlık bu şekilde mesleğe
kabulle başlıyordu. Altmış sekiz yıl geçmiş
-demin de söyledim- bir kez dahi avukatlık sınavı yapılmamış.
Şimdi,
arkadaşlar hukuk sistemimiz yara alacak diyor, ülke perişan
olacak diyor. Ben, Cumhuriyet Halk Partili bir milletvekili arkadaşımızın,
Adalet Komisyonundaki Avukatlık Kanununda değişiklik
yapılmasına ilişkin teklifinden okuyorum
Şimdi,
biliyorsunuz, 2001de sınav mecburiyetini getiren yasada
beş yıllık erteleme öngörülmüştü. Yani, 2001de
üniversiteye, hukuk fakültesine girmiş olan öğrenciler
sınavdan muaf tutulmuştu. Bu değerli arkadaşımızın
verdiği teklif de aynen şöyle, ilgili maddede şu değişiklik
yapılıyor: 5 Ekim 2006 tarihinden önce hukuk fakültesi
öğrencisi olanlar avukatlık sınavına girmezler.
Yani, bu demektir ki, bu yılın aralık ayında yapılacak
olan sınavı beş yıl daha o tarafa erteliyoruz.
Şimdi,
nasıl bir samimiyetsiz
Beş yıl daha, mademki, adalet
sistemimiz yara alacak, ülke sarsılacak, işte donanımlı
avukatlar yetişmeyecek; nasıl gönlünüz razı oluyor?
Bu, açık bir samimiyetsizlik örneğidir diye düşünüyorum.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, 2001 yılında Avukatlık Kanununda
çok köklü değişiklikler yapıldı. Sınav haricindeki
değişikliklere ben de yürekten katılıyorum. Gerçekten,
avukatlık mesleği, onurlu bir hale getirildi ki, burada
avukatların kamu kurumlarından, özel ve kamu bankalarından,
vakıflardan, noterlerden ve diğer resmî kurumlardan takip
ettiği işlemlerle ilgili olarak bilgi ve belge isteme hakkı
getirilmişti. Yine, şirket olarak avukatlık mesleğinin
ifasıyla ilgili düzenlemeler getirilmişti. Stajyerlere
kredi verilmesiyle ilgili düzenlemeler getirilmişti. Daha
birçok düzenleme, hakikaten yerinde düzenlemelerdi.
Şimdi,
2001 yılında sınav getirilsin denilirken şu hususlar
ileri sürüldü gerekçe olarak, denildi ki: Piyasada zaten avukat sayısı
yeterli, hukuk fakülteleri adedi fazla, çok sayıda öğrenci
mezun ediyor. Pasta büyümüyor, ama kazanç bölünüyor. Ben bu görüşe
katılmıyorum. Eleştirilerden biri şuydu: Yeni yetişen
avukatlar peşin ücret almadan, avans almadan, masraf almadan
işlem yapıyorlar. Bu nedenle diğer avukatların
işleri, kazançları azalıyor. Hatta gerekçe olarak,
avukatların işsizlik sorununun ve gelir sıkıntısının
çözülmesi, giderilmesi gösterilmişti. Arkadaşlar, bu
sınav, ne yazık ki, avukatların işsizlik sorununu
gidermeyecek, yetişmiş insan gücümüzü heba etmiş olma
anlamına gelecek. Bir taraftan hukuk devletinin bekçisi avukatlardır
diyeceğiz, diğer taraftan avukatların yetişmesini
engelleyeceğiz.
Değerli
arkadaşlar, avukat sayısının fazla olması
Türkiye için bir övünçtür. Türkiye, Avrupa Birliğiyle müzakere
eden ülkedir. Pasta büyümüyor değildir. Her geçen gün nüfusumuz
hızla çoğalıyor, ilişkiler hızla artıyor,
yani, yeni yeni suçlar, yeni yeni hukuki ilişkiler hukuk düzenimize
giriyor. Mesela, bilişimle ilgili ilişkiler yepyeni,
elektronikle ilgili, yine telekomünikasyonla ilgili ilişkiler
yepyeni, uluslararası ticaretimiz artıyor. Geçen gün Adalet
Komisyonunda konuşan Uluslararası Nakliyeciler Derneği
Başkanımız, Türkiyenin, uluslararası nakliyecilik
alanında, Avrupanın bu alanda söz sahibi en önemli ülkesi
hâline geldiğini söyledi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Devamla) Bu, sadece uluslararası nakliyat
işinde değil, bizim deniz ticaretimiz artıyor, kara
ticaretimiz artıyor. Yani her alanda, hukuk anlamında,
avukatlara gerçekten büyük ihtiyaç duyuluyor.
Değerli
arkadaşlar, donanımlı avukat yetiştirilmesinin
sağlanması sınavla olmaz.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Neyle olur?
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Devamla) Bugün avukat stajyerleri mahkemelerde,
savcılıklarda, kalemlerde oturacak yer bulamıyorlar,
neredeyse birbirlerini sıkıştırarak ancak, belki
duruşmaları izleyecek yer buluyorlar.
Şimdi,
bir yıllık staj dönemini değerlendirmeden, Türkiye Barolar
Birliği, bu bir yıllık staj süresini, avukatların
gerçekten mesleğe hazırlanabilecekleri şekilde, donanımlı
hale getirecek şekilde takip etmesi, uygulamayı denetlemesi
gerekir. Bir yandan, geçecek bir yıllık süre içerisinde
stajyerler ne yapıyorlar, nerelerde vakit geçiriyorlar? Bunları
takip etmeden, bilmeden, onların gerek meslek kurallarını
gerek hukuk ilkelerini gerek hukuki bilgilerini tazelemesi anlamında,
eğitimlerini takip
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Akbulut, son cümlenizi rica ediyorum.
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sadece
pasta küçülecek, kazanç bölünecek diye sınav sistemini öngörmek
kanaatimce yerinde değil. Kaldı ki, Türkiye Barolar Birliği,
Hâlen Yasadaki sınav sistemi bizim önerdiğimiz sınav
sistemi değil, biz staja kabul sınavı, avukatlığa
kabul sınavı olarak iki aşamalı bir sınav öngörüyoruz
diyorlar. Ayrıca, Avukatlık sınavını ÖSYM
yapmasın, Türkiye Barolar Birliğinin oluşturacağı
komisyonlar yapsın diyorlar. Yani, bu sınav, ne Türkiye Barolar
Birliğinin dediği sınav ne avukatlık mesleğine
gerçekten donanımlı avukatlar yetişmesine sebep olacak
bir sınavdır. Bugüne kadar uygulanmamıştır,
bundan sonra uygulanmasının da kanaatimce bir yararı
yoktur. Avukat her gün müvekkiline karşı sınav vermektedir,
halka karşı sınav vermektedir.
Bu
nedenle, hazırlanan bu yasanın hayırlı, uğurlu
olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Akbulut.
Şahsı
adına ikinci söz isteği, Isparta Milletvekili Sayın
Recep Özel.
Buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
RECEP
ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
teklifin 2nci maddesi hakkında söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2001
yılında getirilen sınav neticesinde, bu beş
yıllık süre içerisinde, maalesef, Barolar Birliği
sınavın hiçbir altyapısını yerine getirmemiş,
sadece 13 baromuzda staj eğitim merkezleri kurulmuş, ücra
köşelerdeki illerimizin barolarında hiçbir staj eğitim
merkezi kurulmamış. Şimdi, biz, onlarla Ankarada,
İstanbulda, İzmirde, staj eğitim merkezi kurulmuş
olan bölgelerdeki gençlerimizi aynı sınava tabi tutacağız.
En azından Barolar Birliği şu andaki bu itirazını
yapmadan önce, keşke 2001 yılında çıkmış
Yasadan, bugüne kadarki kendi vazifesini yerine getirseydi, bu
sınavın altyapısını gerçekleştirseydi.
Şimdi,
Türkiye'de 50 bine yakın avukat var. Ne siz ne de biz, avukat olan
milletvekillerimiz, hiçbirimiz sınava tabi olmadık. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Acaba
kaliteli bir avukat sınavla mı olacak? Soruyorum şimdi:
Sınavı isteyenler, sadece, avukatlık sınavla kaliteli
olacak diyen arkadaşlarımız kalitesiz birer avukatlar
mı?
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Hâkimlere niye staj yaptırıyorsunuz?
ATİLLA
KART (Konya) Şu söylediğinin bir mantığı var
mı?
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Hâkimlik sınavını da kaldırın!
RECEP
ÖZEL (Devamla) Şimdi, teklifin tümü üzerindeki görüşmelerde,
Anavatan Partisi Grup Başkan Vekili bu teklifi desteklediğini
söyledi, ama sözcüleri gelip buraya, teklifin aleyhine, gerekirse
eczacılıkta bile imtihan olması gerektiğini
söyleyerek, bir çelişki içerisine girmişlerdir.
İBRAHİM
ÖZDOĞAN (Erzurum) Yalan, öyle bir şey yok!
RECEP
ÖZEL (Devamla) CHPnin sözcüsü de Siz, bunu, popülist bir yaklaşımla,
oy kaygısıyla bu sınavı kaldırıyorsunuz.
diyor. AK Partinin hangi bir icraatında oy kaygısı vardır?
Biz, seçim dönemine, seçim takvimine girmiş olmamıza
rağmen, seçim ekonomisi uygulamayan tek partiyiz, tek Hükûmetiz.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Şimdi,
avukatlığın elbette ki çok sorunları var, kamu avukatlarının
özellikle sorunları var. Dört yıl öncesinde, Sayın Adalet
Bakanımız Cemil Çiçek, Barolar Birliğine, gelin,
şu Avukatlık Kanununu baştan getirin, Adalet Komisyonunda
ve Mecliste geçirelim diye, dört yıl önce açık çek vermiş
olmasına rağmen, bugüne kadar Barolar Birliğinden
tek bir teklif dahi gelmemiştir. Şu önümüzdeki süreçte getirsinler
-avukatlığın sosyal güvenlikle ilgili sorunları
var, sağlık sorunları var, kamu avukatlarının
sorunları var- tüm avukatlık, hukuk fakültesi eğitimini
de içine alacak bir tasarıyı, teklifi getirsinler, birlikte
Komisyonda bu dönemde yetiştirmeye çalışalım.
Tabii ki her birimizin amacı, hedefi kaliteli bir hukuk
eğitimi vermek, daha da ötesinde Türkiye'deki yargının
kalitesini artırmak.
Türkiye'de,
bu dönemdeki kadar, yargının, gerek mekân anlamında gerekse
altyapı anlamında, bizim dışımızdaki,
gelmiş geçmiş, hükûmet konaklarının alt katında,
zemin, bodrum katlarında olan adliye binalarının fiziki
koşullarından tutun, hâkim, savcılarımızın
ücretlerinden tutun, vermiş olduğumuz teknoloji anlamında,
bilgisayar anlamındaki destekler kadar, kimin yargıya daha
çok önem verdiğini göreceksiniz. Bütün kamuoyu buna şahit.
Böyle,
Barolar Birliği de, bizim, avukat olarak hepimizin meslek örgütü.
Sadece bir kesimin meslek örgütü değil. Sadece birtakım
yanlış cümlelerle, birtakım kişilere kimse de kanalize
etmesin. Tüm avukatların sorunlarını ortak bir platformda
Bunlar, siyasete bile alet edilemeyecek meslek sorunlarımızı,
lütfen, kimse tekelinde görerek meslek taassubu içerisinde, siyasi
arenasında çözmesin diyorum.
Bu
geç vakitte fazla sözü uzatmak istemiyorum. Çünkü, genç arkadaşlarımız
bu teklifin bir an önce yasalaşmasını ve önlerinin
açılmasını arzu etmektedirler.
Hepinize
saygılar, sevgiler sunuyorum efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Özel.
HÜSEYİN
GÜLER (Mersin) Sayın Başkan, 69uncu maddeye göre söz istiyorum.
BAŞKAN
Efendim, zabıtlara bakacağım; ne dediğinizi,
karşılıklı, bilmiyorum.
HÜSEYİN
GÜLER (Mersin) Sayın konuşmacının Anavatan Partisine
yönelik
BAŞKAN
Grup başkanı ne konuştu, siz ne konuştunuz bakacağım.
Eğer, hakikaten öyle bir şey varsa, elbette ki bir açıklama
hakkınız var.
HÜSEYİN
GÜLER (Mersin) Kamuoyu da duysun
BAŞKAN
Şimdi, değerli arkadaşlar, konuşmalar tamamlandı.
Soru-cevap
kısmına geçiyoruz.
YILMAZ
KAYA (İzmir) Sayın Başkan, benim talebimle ilgili de
zabıtları mı bekliyorsunuz?
BAŞKAN
Evet.
YILMAZ
KAYA (İzmir) Açıkça söyledi ama. Kanun bittikten sonra
herhâlde söz vereceksiniz!
BAŞKAN
Sayın Akbulut, buyurun.
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Erzurum) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. Aracılığınızla Sayın
Bakanımıza bir soru sormak istiyorum.
Değerli
Bakanım, bugün avukatlık mesleğine yeni başlayan
bir avukatla, otuz yıllık, kırk yıllık bir avukat
aynı görevi yapabiliyor. Yani, mesleğe yeni başlayan
bir avukat Yüce Divanda dava takip edebiliyor.
Diğer
mesleklerde var; ancak, ne yazık ki, bugüne kadar avukatlıkta
bir uzmanlık düzenlemesi yapılmadı. Yani, çok önemli
olan hususlarda vatandaşımız uzman olarak bildiği,
emin olduğu bir avukata davasını vermek istiyor.
Acaba,
Adalet Bakanlığı, uzman avukat yetiştirecek bir
savunma akademisi kurmayı düşünüyor mu? Bu yönde bir çalışma
var mı?
Avukatların
Adalet Akademisinden istifadesi konusunda da bir çalışmanız
var mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Akbulut.
Sayın
Ünlütepe, buyurun efendim.
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, aracılığınızla
Sayın Bakana soru yöneltmek istiyorum. Gerçi, biraz önce sorduğum
sorunun da yanıtını yazılı olarak alacağım
için, gene açıklamada bulunmak istiyorum.
Şimdi,
bilindiği gibi, hukuk fakültelerinin sayısının
artması, hukuk eğitiminde yetersizliği ortaya
çıkarmış ve nitelikli, donanımlı hukukçulara
ihtiyaç konusunu tartışmaya açmıştır.
Çıkış olarak da sınav sistemi getirilmiştir.
Çünkü, bazen, hukuktaki hatayı düzeltemezsiniz, hukukta yapılan
hata, kesin hüküm olarak da karşınıza çıkabilir.
Bu nedenle, avukat, niteliği itibarıyla kamu hizmeti yapan
ve yargının kurucu unsuru olarak görev yapacağı,
yasayla belirlenmiştir.
Yargının
kurucu unsurlarını biliyoruz: Sav, savunma ve yargıçtan
oluşmaktadır. Bunların iki kanadı kamu hizmeti
yapmaktadır ve imtihanla mesleğe alınmaktadırlar.
Bugünkü uygulamalarda, örneğin, muhasebecilik sisteminde,
hem staja başlangıçta hem de mesleğe girişte imtihan
yapılmaktadır.
Soru
1) Kamu hizmeti yapıp da sınavsız mesleğe giriş
yapabilen, avukatlardan başka bir meslek erbabı var mıdır?
İkinci
sorum: 22nci Dönem Parlamentosunun en önemli konularından birisi,
Avrupa Birliği uyum yasalarını çıkartmaktı.
Hep Avrupa Birliğine gireceğiz diyerek, altyapı hazırlıkları
yönünden yasaları çıkarttık. Şimdi ise, Avrupa
Birliği ülkelerinin tümünde, avukatlık mesleğine girişte
imtihan uygulanmaktadır. Bu dönem, ilk defa, Avrupa Birliği
ülkelerinin dışına çıkartarak, yeni bir, Avrupa
Birliğinin dışında bir yasa önerisinde bulunma
ihtiyacı duydunuz. Bunun gerekçesi nedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ünlütepe.
Sayın
Yıldırım
MEHMET
YILDIRIM (Kastamonu) Sayın Başkanım, aracılığınızla
Sayın Bakanıma birkaç soru yöneltmek istiyorum.
Soru
1) Türkiyede hangi üniversite ve fakülte mezunları ve meslek
grupları meslek odalarına ilk kayıtta ve mesleki faaliyette
serbest çalışabilmek için sınava tabi tutulmaktadır?
Soru
2) Avukatlık mesleğinin itibarının artırılması,
saygınlığının geliştirilmesi ve kalitesinin
yükseltilmesi için sınav yeterli şart mıdır? Hukuk
fakültelerinden aldıkları diplomalar yeterli görülmemekte
midir? Hukuk fakültelerinden mezun olan gençlerimizin kalitesiz
diyerek ve öğrenimleri yetersiz diyerek, üniversitelerimize
ve mezun olan gençlerimize, onlara umut bağlayan anne ve babalara
haksızlık etmiyor muyuz?
3)
Sınavın dışında, kalitenin ve saygınlığının
artırılması için başka kurallar geçerli midir? Örneğin,
meslek hukuku, meslek ahlakı, hukukun üstünlüğü ilkeleri,
haklının ve haksızlığın, hukuk anlayışı
içerisinde adaletin tecellisine yardımcı olmak, avukatlığı
daha saygın duruma getirmez mi?
Saygılarımla.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yıldırım.
Sayın
Akgün
MEVLÜT
AKGÜN (Karaman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, bağımsız yargının üç ayağından
biri olan avukatlık hizmetinde yeni bir yapılanma için,
bir, ciddi bir staj süreci; iki, sınavın gerekli olduğuna
inanıyorum. Bu düşünceden hareketle, staj döneminin daha
ciddi hale getirilmesi için Bakanlığınız tarafından
hangi çalışmalar yapılmaktadır?
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Akgün.
Sayın
Eraslan
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Sayın Başkan, aracılığınızla
Sayın Bakana birkaç soru yöneltmek istiyorum. Gerçi, kürsüde
Sayın Tarım Bakanımız oturuyor, soruyu cevaplayabilecek
mi bilmiyorum, ama, yine de ben sormak istiyorum.
Şimdi,
birincisi -konuşmalardan öyle anlaşılıyor- Bakanlığınız
da avukatlığı ticari faaliyet olarak mı düşünüyor,
yoksa bir kamu görevi olarak mı düşünüyor? Ticari faaliyetse,
niye herkese açmıyorsunuz?
Üçüncüsü,
ülkemizde çok sayıda hukuk fakültesi var. Sayısını
tam bilen yok. Her arkadaşım farklı söyledi burada. Herkes
de kendisininkinin doğru olduğunu söylüyor. Bu meslek
sınavının kaliteyi artıracağının
esprisi şudur: Henüz ceza kürsüsü kurulmayan kimi fakülteler
var, medeni hukuk kürsüsü kurulmayan fakülteler var. Üç hocayla hukuk
eğitimini yaptığını zanneden fakülteler
var, onlar da mezun veriyor. Şimdi, avukatlığı torba
meslek olarak düşündüğümüzde, sınavla, belli fakültelerin
mezunu sıfır çekerse, o fakülteleri öğrenci tercih
etmeyecekti. Dolayısıyla, fakültelerde de öğrenci
yetiştirme anlamında bir kalite gelecekti, eğitime
kalite gelecekti. Bu düzenlemeyle, bunu, fakültelerin öğrenci
yetiştirmedeki kalite çalışmasının önüne
geçilmiş olmuyor mu? Bu şekilde kötü eğitim yapan fakülteleri
-bu yolu kapattığımıza göre- ne şekilde elimine
edeceğiz?
Bir
diğer soru da şu: Avukatlar bilir ki, her duruşma bir
sınavdır. Onun için, hiçbir avukat, eğer hakikaten avukatsa,
sınavdan korkmaz, çünkü, her duruşma sınavdır.
Şimdi, sınavdan korkarak avukatlığın yapılabileceğine
inanıyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Eraslan.
Süremizi
çok geçtik.
Sayın
Bakan, buyurun.
TARIM
VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, sorulara yazılı cevap vereceğim.
BAŞKAN
Yazılı cevap vereceksiniz.
Teşekkür
ederim.
O
zaman, süremiz var.
Sayın
Özdoğan, buyurun.
İBRAHİM
ÖZDOĞAN (Erzurum) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Dört
sorum var Sayın Bakanımıza.
1)
Adliyelerimizin fiziki şartları çok kötü olup, avukatlarımız
bazı adliyelerde kapısı olmayan tuvaletleri kullanmak
zorunda kalmaktadırlar. Hükûmetimizin adliyeleri ne zaman yenileyeceği
konusunda bir planı, projesi var mıdır?
İkinci
sorum: Avukatlar staj devrelerinin çok verimsiz geçtiğini söylemekte
ve hukuk fakültelerinin beş yıla çıkartılarak
stajın bu döneme yayılmasını istemektedirler.
Hükûmet olarak bu talebe nasıl bakıyorsunuz?
Üçüncü
sorum: Genç avukatlar stajlardan sonra 1 milyarın üstünde ruhsat
parası ödüyorlar. Genç avukatları ilk yıllarında,
Hükûmetimizin, destekleyecek bir yolu var mıdır? Bunu soruyorum.
Son
sorum: Avukatlar adliyelerin dağınıklığı
nedeniyle bir günde çok yol katediyorlar. Hükûmet olarak adliye binalarını
bir araya toplayarak bu dağınıklığı giderecek
bir projeniz, yolunuz var mı diye soruyorum.
Ve
Sayın AK Parti Milletvekili Recep Özel, Anavatan Partisi milletvekili
olarak bize iftirada bulunmuştur ya da hafızası zayıftır.
Bunların ikisinden birisini kabul etmek durumundadır. Eczacıların,
ben, sınavdan geçerek eczane açmalarını hiç savunmadım.
Bilakis stajlarını ve laboratuvar derslerini öğrenimleri
içerisinde yaptığını söyledim ve ayriyeten de
genç avukatlarımızın sınava girmemesi için destek
vereceğimizi konuşmamın başında söyledim.
Bu iftirayı ben kınıyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özdoğan.
Sayın
Bakan, buyurun.
TARIM
VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Sayın Başkanım, yazılı cevap vereceğim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri, soru-cevap kısmını da tamamlamış
olduk böylece.
Şimdi
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısı
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) Hayır, oylamaya geçtik.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Hayır, hayır, ben söyledim.
BAŞKAN
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir ve karar yeter sayısı vardır.
3üncü
maddeyi okutuyorum:
MADDE
3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Malatya
Milletvekili Sayın Muharrem Kılıç.
Buyurun
Sayın Kılıç. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA MUHARREM KILIÇ (Malatya) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; önce, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Konya
Milletvekili Sayın Ahmet Işık tarafından verilen
kanun teklifiyle ilgili -sınavın yapılmamasına
yönelik- CHP Grubu adına görüşlerimi açıklayacağım.
Yalnız, görüşlerime başlamadan önce şunu belirtmek
istiyorum: Bence, bu kanun teklifini şu anda görüşmemiz
beyhude bir işlem olarak gözüküyor. Şöyle: Çünkü, ortada
görüşülecek bir kanun teklifi yok.
Değerli
arkadaşlar, Sayın Ahmet Işık bir kanun teklifi vermiş,
arkasından o kanun teklifini geri çekmiş.
FEHMİ
HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Geri çekmemiş, Komisyonda değişmiş.
MUHARREM
KILIÇ (Devamla) Geri çekmiş
Şu anda elimde Ahmet
Işıkın dilekçesi var.
Daha
sonra da Sayın Ahmet Işık, başka bir kanun teklifi
veriyor. O kanun teklifini verdikten sonra da, bu sefer de Sayın
Ahmet Işık ben, vazgeçmemden vazgeçiyorum diyor, yeni bir
dilekçe veriyor. Yani, şu anda usulüne uygun verilmiş bir
kanun teklifi söz konusu değil değerli arkadaşlar.
Şu anda görüştüğümüz kanun teklifi yok hükmündedir.
Yok hükmündedir
RAMAZAN
TOPRAK (Aksaray) Konuşma o zaman!
MUHARREM
KILIÇ (Devamla) Değerli Arkadaşım, bunu konuşma
diyorsunuz, ama, bunları söylemezsek, bunları zapta geçmezsek,
bunlar nasıl incelenecek?
Bu
nedenle -şu anda, Sayın Ahmet Işıkın iki dilekçesi
de şu anda elimdedir- bu kanun teklifi, yeni bir kanun teklifi
verilmemiştir, eski kanun teklifini de geri çekmiştir; bu
anlamda, görüşülecek, şu anda, bir kanun söz konusu değil.
EYÜP
FATSA (Ordu) Niye konuşuyorsun o zaman?
ATİLA
EMEK (Antalya) Keenlemyekûn arkadaşlar
MUHARREM
KILIÇ (Devamla) Değerli arkadaşlar, değerli genç arkadaşlarımız,
avukatlık mesleğine geçmek isteyen değerli genç arkadaşlarımız
bizlere de geldiler. O genç arkadaşlarımızın
şikâyetlerini kısmen haklı da bulduk; çünkü, staj yapmışlardı,
bir yıl süreyle staj yapmışlar mahkemelerde, avukat yanında;
ancak, arkadaşlarımız staj yaparken sahip oldukları
haklarını, staj belgesi aldıktan sonra kaybetmiş
durumdaydılar. Arkadaşlarımız diyorlardı
ki: Bu avukatlık sınavı stajdan sonra değil, stajdan
önce yapılsın ki, stajımız boşa gitmesin. Biz
de arkadaşlarımızın bu tekliflerine olumlu yaklaşmıştık
ve benim yanıma gelen stajyer arkadaşlarımdan bir tanesi
bile Sayın Milletvekilim, biz sınavın kaldırılmasını
istiyoruz demediler.
ABDULLAH
ERDEM CANTİMUR (Kütahya) Sizden iş çıkmaz diye dememişlerdir.
MUHARREM
KILIÇ (Devamla) Ancak, şöyle: Bizden iş çıkmaz değil
de, sizin arkadaşınız da aynı teklifle gelmişti;
çünkü, birinci teklifinin yanlış olduğunu kendisi de
görmüştü, geri çekmişti; bizim arkadaşımız,
Sayın Yılmaz Kayanın vermiş olduğu kanun teklifini
gördükten sonra, aynı mahiyette teklif vermişti; ancak, daha
sonra
Ben AKPnin durumuna üzülüyorum gerçekten; yani, burada, belki
300-500 tane genç arkadaşımızın acaba oyunu alabilir
miyiz telaşına kapıldılarsa, vay gele AKPnin haline.
FİKRET
BADAZLI (Antalya) Hiç ilgisi yok.
MUHARREM
KILIÇ (Devamla) Yani, bu duruma mı düştünüz değerli
arkadaşlar? Siz, yani, böyle bir duruma mı düştünüz?
Koskocaman AKP Grubu, yani, popülist yaklaşımlarla, seçime
giderken, oy alalım anlayışına doğru gidiyor.
Bu yaklaşım doğru bir yaklaşım değil değerli
arkadaşlar.
Avukatlık
mesleği çok onurlu bir meslek. Avukatlık mesleği toplumdaki
yapılan haksızlıkların, hukuksuzlukların
bir anlamda koruyucusudur. Bu nedenle avukat, bilgi ve birikim bakımından
ne kadar güçlü olursa toplumun hukuki hakları da o kadar iyi savunulur.
Bu nedenle, biz, avukatlık mesleğini yüceltecek çalışmalar
içine girmeliyiz. Avukatlık yargının en önemli ayağıdır.
Hâkim ve savcılarımızla beraber üçüncü en önemli ayağı
da avukatlıktır. Ancak, biz burada Meclis olarak avukatların
sorunlarını tartışacağımıza, avukatların
Anayasamızdaki statüsünü daha iyi konuma getireceğimize
Örneğin, avukatlık Anayasada yargı kısmında
yer almaz. Yargı bölümünde sadece hâkimler ile savcılar yer
alır, ama avukatlık mesleği yargı bölümünde yer almaz.
Gelin, bunları tartışalım. Gelin, avukatları
yargı bölümüne taşıyalım değerli arkadaşlar.
Böyle popülist yaklaşımlarla bir yere varamayız.
Kaldı
ki, değerli arkadaşlar, AKPliler nedense sık sık
görüş değiştiriyorlar, sık sık gömlek değiştiriyorlar;
bunu da anlayabilmiş değiliz. Geçen, bu kanunun ilk görüşmeleri
sırasında Sayın Adalet Bakanımız Cemil Çiçek
burada oturuyordu. Dedim ki: Sayın Bakan, siz 2001 yılında
Fazilet Partisi milletvekiliyken Mecliste bir konuşma yapmışsınız,
konuşma tutanakları da elimde. Aynı konuşma tutanaklarının
benzerinden Sayın Bülent Arınçın da var, Sayın Dengir
Mir Mehmet Fıratın da var. Her üçü de diyor ki: Avukatlık
sınavı yapılmalıdır.
Peki,
değerli arkadaşlar, yani yetişkin insanlar, bu kadar
kısa sürede nasıl fikir değiştirebiliyorsunuz?
Nasıl gömlek değiştiriyorsunuz bu kadar sürede? Yani,
bunu gerçekten anlayabilmiş değilim değerli arkadaşlar.
Böyle şeyler olmaz.
FEHMİ
HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Siz de altmış sekiz senedir aynı
gömleği giyiyorsunuz.
MUHARREM
KILIÇ (Devamla) Kaldı ki, bir taraftan da AB şampiyonluğu
yapıyorsunuz, AByle ilgili uyum yasaları çıkarmaya
çalışıyorsunuz. Hatta zaman zaman Cumhuriyet Halk Partisini
tutuculukla yeriyorsunuz. Ancak, değerli arkadaşlar,
şu anda girmek istediğiniz AB ülkelerinde
EYÜP
FATSA (Ordu) Sen istemiyor musun?
MUHARREM
KILIÇ (Devamla)
avukatlık sınavı olmayan bir tek ülke
var mı? Bunu size sormak istiyorum. Yani, mademki bunu bu kadar
önemsiyorsunuz, bu anlamda, değerli arkadaşlar, avukatlık
sınavı mutlaka olmalı. Zaten gençlerimizin şu anki
sıkıntıları avukatlık sınavı olmasın
diye değil, şu anki sorunlarının çözümü noktasında
değerli arkadaşlar. Sorun şu anda önlerine gelmiş
birikmiş, stajları bitmiş, staj sürelerini doldurmuşlar;
ancak, avukatlıkla ilgili herhangi bir işlevleri söz konusu
değil.
Kaldı
ki, değerli arkadaşlar, bence, yapılması gereken
-zaten 2001deki görüşmelerde de var, Türkiye Barolar Birliğinin
görüşlerinde de var- iki adet sınavdır. Bir tanesi genel
mahiyette. Staja başlamadan önce sınav yapılır,
bu genel sınavdır, genel hukuk bilgisine yönelik bir
sınavdır, ancak bu sınavı aştıktan sonra
staja başlanır. Staj süresinden sonra da, sadece mesleki
bilgiye yönelik, yani, yasaların uygulanması yönünden
yeterli mi değil mi veyahut da mesleki formasyonu yeterli mi
değil mi, bu anlamda bir sınava tabi tutulur. Olması
gereken budur. Tüm uygar ülkelerde yapılması gereken de
budur değerli arkadaşlar.
Şu
anda bir meslek erbabıyla ilgili bir kanun yapmaya çalışıyoruz;
ancak, o mesleğin en büyük mesleki birliği olan Türkiye Barolar
Birliğinin görüşünü almıyoruz. Türkiye Barolar Birliği,
bu avukatlık mesleğinin en üst organı.
Ben
kendi barom olan Malatya Barosu da dahil, hiçbir baro başkanından
şimdiye kadar sınavın yapılmasının kaldırılmasına
yönelik hiçbir öneri almadım değerli arkadaşlar. Mademki
bu meslek örgütleri de bunu talep ediyorlar, biz, kendiliğimizden,
yani, o mesleğin sorunlarını, o meslekten daha mı
iyi bileceğiz? Bu gayretkeşlik nedir?
FEHMİ
HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Biz de o mesleğin içindeyiz Muharrem
Bey.
MUHARREM
KILIÇ (Devamla) Değerli arkadaşlar
FEHMİ
HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Üstelik Barolar Birliği görüşlerini
bildirdi, dinledik.
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) Muharrem Bey, avukatlık imtihanına girdin
mi sen?
MUHARREM
KILIÇ (Devamla) Değerli arkadaşlar, şu anda avukatlık
imtihanına hiçbirimiz girmedik.
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) Bitti!
MUHARREM
KILIÇ (Devamla) Ancak, değerli arkadaşlar, şu anda,
tüm mesleklerde
Geçmişte, hâkimlik sınavı da yoktu,
şu anda hâkimlik sınavı var mı yok mu? Benim zamanımda
hâkimlik sınavı da yoktu, ama, şu anda var. Hem de nasıl
var biliyor musunuz değerli arkadaşlar, nasıl yapıyorsunuz
sınavı? O mülakatlarda ne yapıyorsunuz biliyor musunuz?
90 puan alan hâkim adayını eliyorsunuz, 70 puan alan adayları
da hâkimliğe, savcılığa getiriyorsunuz. Yani,
bir taraftan Barolar Birliğini sınavı yapamamakla
eleştiriyorsunuz, bir taraftan da Adalet Bakanlığı
olarak, ne yazık ki, çok büyük adaletsizliklerin içinde yer
alıyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Erzurum) Muharrem Bey, senin zamanında da
vardı!
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Cumhurbaşkanının rektör ataması
aynen öyle.
FİKRET
BADAZLI (Antalya) Cumhurbaşkanının rektör ataması
gibi bir şey.
BAŞKAN
Buyurun efendim.
MUHARREM
KILIÇ (Devamla) Değerli arkadaşlar, baştan beri izah
ediyorum. Birinci husus, ilk başta da belirttim, bu yasa, gerçek
anlamda şu anda görüşülmesi mümkün olmayan bir yasadır.
Çünkü, teklif sahibi teklifini geri çekmiştir; bu, bir.
İkinci
husus, mutlaka, bu gençlerimizin sorunları geçici olarak çözümlenmelidir.
Bu gençlerimizin şu anda mevcut sorunları çözümlenerek,
bu gençlerimizin mutlaka bu sınavlarıyla ilgili geçici
bir düzenleme yapabiliriz. Ancak, ileriye dönük olarak Barolar
Birliğinin de görüşünü alarak, çok geniş boyutlu, bir
sınavla ilgili bir düzenleme yaparak hem bu stajdan önce bir genel
kültüre yönelik sınav hem de stajdan sonra mesleki bilgiye yönelik
bir sınavın mutlaka yapılması gerektiğini
düşünüyor
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM
KILIÇ (Devamla) Teşekkür edeceğim.
BAŞKAN
Buyurun.
MUHARREM
KILIÇ (Devamla) Efendim, bu düşüncelerle, yani, bu teklifin
reddedilmesi düşüncesiyle, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kılıç.
Anavatan
Partisi Grubu adına, Mersin Milletvekili Sayın Hüseyin Özcan.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Buyurun
efendim.
ANAVATAN
PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 1267 sıra sayılı
Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi hakkında Anavatan Grubu adına söz almış
bulunuyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, Türkiyede 31 hukuk fakültesi
Eğer, gerçekten
ATİLA
EMEK (Antalya) Birisi 38 der, birisi 31
HÜSEYİN
ÖZCAN (Devamla) Bir kısmı değişik rakamlar söylüyor,
ama benim Adalet Bakanının ağzından aldığım
rakam, 31 tane dedi. Ne derece doğru bilemiyorum.
Bu
kadar hukuk fakültesi açarken, öncelikle altyapıları hazır
mı? Üniversiteleri bu kadar çoğaltıyoruz, elbette
ki, çok olmasında yarar var. Bugün, hukuk fakültesini bitiren
öğrencilerimizi sınava tabi tutarak
Geçmişte
sınav yoktu avukatlıkla ilgili meslekte, bugün sınav
yapılıyor, yapılmak isteniyor. Sizlerin sınav
yaptıklarını görüyoruz. Özellikle, hâkimleri aldığınızda,
90ın üzerindeki alan puanları, maalesef, siyasi bir amaç
için, tutuyorsunuz, kendi yandaşlarınıza hâkimlik
sınavını kazandırıyorsunuz.
ZEYİD
ASLAN (Tokat) Yazılıyı da mı biz kazandırıyoruz!
HÜSEYİN
ÖZCAN (Devamla) Yazılıda 99u alanı neden şey yapmıyorsunuz,
onu vatandaş görüyor, yaşıyor. Biz, hukukun üstünlüğünü
savunuyoruz. Biz eşitliği savunuyoruz. Kimin bilgi ve birikimi
yüksekse, kazanıyorsa, onu saygıyla karşılıyor
ve onun da mülakatta kazanmasını istiyoruz. Torpille olmaz,
artık hukuka torpil sokmayın. Kurumlara torpil soktunuz,
yandaş soktunuz. Sonuçta, faturasını Türkiye Cumhuriyeti
ödüyor, vatandaşlar ödüyor.
ZEYİD
ASLAN (Tokat) Onu ANAP iyi yaptı yıllarca.
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Aynada kendinizi görün.
HÜSEYİN
ÖZCAN (Devamla) Değerli arkadaşlar, isimler üzerinde durmayın,
partiler üzerinde
Önemli olan, siyasete kurumları karıştırmamak.
Bugün,
hukuk fakültesi mezunu olan arkadaşlarımızın
sıkıntı içerisinde olduğunu görüyoruz. Mademki
üniversiteleri açtık, neden KPSS imtihanlarında bir sürü
üniversite öğrencileri yıllardan beri sıkıntı
içerisinde, aileleri sıkıntı içerisine soktunuz.
Bunlar eğer sıkıntı içerisine sokulacaksa, hukuk
fakültelerinin veyahut da başka fakültelerin
Demek ki fakültelerimiz
ve üniversitelerimizde, artık, yeteri kadar bilgili, birikimli
gençler yetiştirmiyor anlamı çıkar. Ama, bizlerin istediği,
üniversiteler bir bilim yuvasıdır, bir üretim yuvasıdır,
bir proje yuvasıdır ve o yönde de noksanları varsa bütün
iktidarıyla muhalefetiyle üniversitelerimize sahip
çıkalım. Bugün, üniversitelerimizde bir sürü kadro noksanlığı
varken, neden kadrolarını tamamlamıyorsunuz öğretim
üyesinden en aşağıdaki hizmetliye kadar?
ZEYİD
ASLAN (Tokat) Siyaset yapmasınlar, bilim üretsinler.
HÜSEYİN
ÖZCAN (Devamla) Siyaseti üniversiteler yapmıyor. Siyaseti,
ancak, siyasi partiler kendi yandaşları için üniversiteleri
alet etmek istiyorlar.
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Bir siyasetçi siyaseti böyle kullanır
mı? Hayret bir şey ya!
HÜSEYİN
ÖZCAN (Devamla) Üniversiteler özerk olmalı. Her yönüyle, mali,
ekonomik ve siyasi olarak üniversitelerin özerk olmasında yarar
vardır diyoruz. Sizler, elbetteki bu özerklikten, üniversite
deyince biraz rahatsızlanıyorsunuz. Korkmayın üniversitelerden,
bilim yuvalarından korkmayın. Bilim yuvalarında yetişenler
geleceğimiz, Türkiyeyi emanet edeceğimiz insanlar.
Bugün
de, avukatlarımızla ilgili konularda ise, avukatlarımızın
eğer imtihana tabii tutulması, mezun olan arkadaşlarımızın
imtihana tutulmasını Anavatan olarak kabul etmiyoruz.
Biraz önce, çıkıp, arkadaşımız, Anavatanın
Grup Başkan Vekili farklı söylüyor, milletvekili farklı
söylüyor gibi ifadeler kullandılar, bu doğru değildir.
Eğer hukuk fakültesinden mezun olan arkadaşlarımız
varsa, geçmişte avukatlar, nasıl stajlarıyla birlikte
avukatlık bürolarını açmışlar ve avukat olma
yetkisini aldılarsa, bugün de aynı şekilde devam etmelerinde
yarar vardır. Elbetteki, hukuk fakülteleri daha iyi donatılmalı,
hukuk fakültesi mezunları dil bilmeli, çağdaş, gerçekten
hukukun üstünlüğünü savunabilen -bilgi birikimiyle- belki
de iki üç lisan bilen hukuk mezunu öğrencilerimiz olmalıdır.
Eğer biz üniversitelere bakarsak, üniversitelerin kadrolarını
noksan bırakırsak, elbette ki yetişme konusunda da
farklı üniversitelerde altyapısıyla noksanlıklar
olduğu için yeteri kadar yetişmemiş olabilirler. Ama,
bu, bu öğrencilerimizin, mezun olan insanların suçu değil,
üniversitelerimize yeteri kadar destek vermeyen bir anlayışın
ürünüdür.
Değerli
milletvekilleri, avukatlarımız staj döneminden itibaren
gerçekten avukatlığa başladığında sosyal
imkânlardan da, sosyal güvenceden de faydalanmalıdır sigortasıyla
birlikte. Bunların geleceğiyle
Bu günlerini de sigortasız
olarak sürmeleri yanlıştır. Biz bir yerde yargıyı,
özellikle savunmayı ve hukukun savunmasını bunlara
teslim ettiğimize göre, bu avukatlarımıza güvenmeliyiz.
Ama, şunu da açık ve net söylüyoruz: Yeteri kadar yetişmiyorsa,
bu, öğrencilerimizin değil, üniversitelerimizin fiziki
yapısı ve altyapısıyla noksan olmasının
sonucudur.
RAMAZAN
TOPRAK (Aksaray) Hocaların yetersizliği de var.
HÜSEYİN
ÖZCAN (Devamla) Hocaları, öğretmenleri yeterlidir.
Eğer siz hukuk fakültelerine yeteri kadar öğretmen,
öğretim üyesi desteği vermezseniz, onların yetişmesi
konusunda, eğitilmesi konusunda yeteri güç vermezseniz, bugün
üniversiteleri suçlayarak, üniversite mezunlarına gelin,
sizleri imtihana tabi tutalım mantığı doğru
değildir. O zaman üniversitelerin ne gereği var, mademki
imtihanlara tabi tutuyorsunuz? O zaman kapatın, dışarıdan
insanlar gelsin, kendisini yetiştirsin, imtihanlara girsin
ve kazansın! Bunu mu istiyoruz? İşte KPSS imtihanında
insanların çekmiş olduğu sıkıntıları
görüyorsunuz, ailelerin çekmiş olduğu sıkıntıları
görüyorsunuz. Bunlara bir nebze çare bulmanın yolu, üniversitelerimizi
donatalım, bunları KPSS imtihanı gibi böyle kıskaçlar
arasında sıkıştırarak
ZEYİD
ASLAN (Tokat) ANAP döneminde geldi bu sınav, ne yapalım!
HÜSEYİN
ÖZCAN (Devamla) Hangi dönemde gelirse gelsin, biz bugünü konuşuyoruz.
Bugünü konuşuyoruz, üniversite mezunlarımızın
sıkıntılarını görüyoruz.
ZEYİD
ASLAN (Tokat) İtiraf edin, yanlış yapıldı.
HÜSEYİN
ÖZCAN (Devamla) Nerdeyse yüzde 30un üzerinde üniversite mezunu
çocuklarımız işsiz, asgari ücretle iş arıyor.
Sayın Adalet Bakanlığı
Bilmiyorum, keşke Adalet
Bakanı burada olsa. Hukuk fakültesini bitirenlerin şoför
imtihanına tabi tutulacağı konusunda basında
ve vatandaşların ağzında dedikodular var. Sayın
Bakanım, gerçekten, hukuk fakültesini bitirenleri veya Adalet
Yüksekokulunu bitirenleri adliyeye şoför olarak almak istediğiniz
doğru mudur? Bunu da öğrenmek istiyoruz. Biz Adalet Bakanımızdan
bunu öğrenmek, ki, Adalet Bakanımız da burada olmadığına
göre, elbette ki bir Bakanımız buna cevap verir.
Değerli
arkadaşlar, avukatlarımıza yardımcı olalım.
Bunların imtihanlara tabi tutulması değil, bunların,
yeteri kadar noksanlıklar görüyorsak, üniversitelerimizi
destekleyerek bu çocuklarımızın daha nitelikli, daha
kariyerli, daha becerikli, mesleğine daha bağlı ve
mesleği konusunda ise her yönüyle başarılı olan
birer eleman olarak yetiştirilmesinde yarar vardır diyoruz.
Yoksa, imtihanla, tutacaksın, siyasi olarak davranacaksın.
Kim yapacak bunu? Bunun imtihanını eğer o siyasi partinin
-hangisi olursa olsun- iktidardaysa, demek ki ona yakın anlayışı
olanlar avukat olacak veyahut da hâkim olacak, diğerleri ne olacak?
O zaman üniversitelerin, hukuk fakültelerinin ne anlamı kalır?
Bunun için yapılacak şey, değerli milletvekilleri,
üniversitelerimizi yeteri kadar bilgiyle, birikimle, tekniğiyle
donatalım, kadrosuyla donatalım ve onları donattıktan
sonra ise daha verimli avukatlar yetiştireceğine inanıyoruz.
Bu
dileklerle bütün avukat arkadaşlarımıza, hukuk fakültesi
mezunu olan arkadaşlarımıza başarılar diliyoruz.
İmtihana tabi tutarak bu insanların yıllardan beri
birikimlerini ve umutlarını köreltmemize gerek yok. Bütün
üniversite mezunlarımıza sahip çıkmanın yollarını
arayacağız. Yoksa, üniversitelere hazırlanan ailelerin,
taa ilköğretimden itibaren ne sıkıntılar içerisinde
olduğunu hepimiz görüyoruz. Bu sıkıntılardan
kurtulmak için ise, başta üniversite imtihanları kaldırılmak
üzere, mesleki liselerin, mesleki eğitim liselerinin çoğaltılarak
topluma, üreten bir eğitim sistemini getirmek istiyoruz Anavatan
olarak. Bizler, bütün öğrencilerimize, bütün üniversitelerimize,
özerk
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN
ÖZCAN (Devamla) Sayın Başkan
Bütün
üniversitelerimizin özerk, siyasi şeylerden uzak, kendilerini
bilime adayacaklarına inanıyoruz. Bütün üniversitelerimiz
başta olmak üzere, üniversitede okuyan öğrencilerimize
başarılar diliyoruz, sayın avukatlarımıza
da başarılar diliyoruz. Anavatan Grubu olarak, biraz önce
söylenen, Sayın AK Parti sözcüsü arkadaşın söylediği
değil, biz imtihanın olmasını istemiyoruz.
Saygılarımla
yüce Meclisi selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Özcan.
Şahsı
adına, Erzurum Milletvekili Sayın Mustafa Nuri Akbulut.
Buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
YILMAZ
KAYA (İzmir) Sayın Başkanım, sataşma var diye
dilekçe vermiştim, daha karar vermediniz.
BAŞKAN
Buyurun efendim.
YILMAZ
KAYA (İzmir) Sayın Başkanım, bir talebim olmuştu
sataşma var diye, henüz bir karar vermediniz.
BAŞKAN
Efendim, o konuda size söyledim.
YILMAZ
KAYA (İzmir) Ben, konuşma vereceğiniz şeklinde
anladım, kusura bakmayın.
BAŞKAN
Konuşma metinlerini inceledim. Kaldı ki, daha önceki
Cumhuriyet Halk Partisi sözcüleri de zabıtlardan bu tip misaller
verdi. Sadece bir misal. 69a göre bir sataşma görmedim.
YILMAZ
KAYA (İzmir) Ama efendim, benim teklif verdiğim konusunda
Türkiyedeki bütün stajyer arkadaşlar
BAŞKAN
Olabilir. Yani, hiçbir şey tartışılmazsa, arkadaşlarımızın
konuştuğu teklifi şey yapamayız.
YILMAZ
KAYA (İzmir) Efendim samimiyetsiz diyor açıkça, yani bu
tartışma mıdır? Samimiyetsiz dedi.
BAŞKAN
Sayın Kaya, benim takdirim öyle, yani ben arzu ederim, ama öyle.
Teşekkür
ederim.
Buyurun.
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Erzurum) Sayın Başkanım, süremi
yeniden mi başlatacaksınız, yoksa?..
BAŞKAN
Sen biraz özet yaparsın, vakit ilerledi.
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Erzurum) Peki, teşekkür ediyorum.
Değerli
Başkanım, çok kıymetli arkadaşlar; hepinize saygılar
sunuyorum.
YILMAZ
KAYA (İzmir) Samimiyetsiz konuşma orada.
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Devamla) Biraz önce konuşan Cumhuriyet
Halk Partili arkadaşımız Adalet Komisyonunda teklif
veren arkadaşımız teklifini geri çekti dedi. Öyle
bir şey olmadı. Adalet Komisyonunda, Cumhuriyet Halk Partisinden
ve değerli Konya Milletvekilimiz Ahmet Işık tarafından
verilmiş iki teklif vardı, alt komisyona gönderildi. Alt komisyondayken
üçüncü bir teklif geldi. Alt komisyonda yapılan çalışmada
bir metin oluştu ve neticede, Adalet Komisyonundan bu kanun
şekillenerek geldi. Değerli arkadaşlarımız
da biliyor, Adalet Komisyonu, teklif sahibinin teklifiyle bağlı
değil, teklifi değiştirme hakkına sahip. Bu nedenle
geri çekilmişti şeklindeki görüşüne katılmıyoruz.
Bazı
arkadaşlarımız bu konuda Türkiye Barolar Birliğinin
görüşü alındı mı diyor.
Değerli
arkadaşlar, Avukatlık Kanunuyla ilgili olarak Adalet Komisyonuna
hangi kanun gelmişse mutlaka Barolar Birliğinden temsilci
katılmıştır. Adalet Komisyonundan bu yasa teklifinin
geçtiği gün de değerli Türkiye Barolar Birliği
Başkanı da yine komisyondaydı, görüşlerinden biz
de istifade ettik.
Şimdi,
bir arkadaşımız hukuk fakültesinin sayısının
fazlalığından bahsetti ve işte üç hocayla veya
kürsü oluşturulmadan eğitim veriliyor dedi. Bunu, Yükseköğretim
Kuruluna yapılmış bir eleştiri olarak kabul ediyorum.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Kabul etmene gerek yok.
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Devamla) Ben de kendi kanaatine iştirak
ederim, ama, bunları denetleme mercii Türkiye Büyük Millet Meclisi
de değil. Bunu takip etmesi gereken Yükseköğretim Kurulunun
üzerine düşen yasal sorumluluğunu hassasiyetle yerine
getirmesini ve hukuk fakültesinden mezun olanların kalitesinin
asla dışarıda tartışılmayacak şekilde
bir düzenleme yapılmasının zorunlu olduğunu buradan
bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Şimdi,
Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlar, mutlaka sınavın
olması gerektiğini söylüyorlar. 1946 yılından beri,
çok partili hayatın başladığından beri, ülkemizde
Cumhuriyet Halk Partisi tek başına veya koalisyon olarak
birçok kez iktidara geldi.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) 69a kadar yapıldı. Bilmiyorsun.
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Devamla) Ben şimdi buradan soruyorum değerli
arkadaşlar: Çok gerekli idiyse neden bugüne kadar böyle bir yasal
düzenleme getirmediniz?
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Yapıldı daha önce, yapıldı,
yapıldı.
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Devamla) Yapıldı
69da yapıldı,
ertelendi, 79da da yürürlükten kaldırıldı.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Yapıldı, 69dan önce yapıldı.
Hâkimlik sınavına giriyorlardı.
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Devamla) Niye ertelendi? Aynı gün niye
şeye sokulmadı? Arkadaşların bu konudaki samimiyetini
de ben, doğrusu, samimi bulmuyorum.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Yanlış konuşuyorsun, bilmediğin
konuyu konuşuyorsun.
BAŞKAN
Sayın Akbulut, karşılıklı bir münazara yok.
Usulümüz
Siz Genel Kurula hitap edin. Tartışmaya meydan
vermeyelim.
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Devamla) Değerli Başkan, Genel Kurula
zaten hitap ediyorum, başka yere hitap etmiyorum.
Şimdi,
gelen teklif sınav önce mi olsun sonra mı olsundu. Cumhuriyet
Halk Partili arkadaşlar okulda mezuniyetten sonra olsun dediler.
Eski Adalet Bakanımız Hikmet Sami Türkün de söylediği
ve benim de katıldığım, yani, sınav öncesi
olursa mezuniyeti mi test edeceğiz, bunlara hukuk fakültesi
mezunu diploması veren okulları test mi edeceğiz
şeklindeki görüştü. Gerçekten mezuniyetten sonra yapılan
sınav üniversiteleri test etmek gibi olacak ki, ben ona da katılmıyorum.
Şimdi,
bir arkadaşımız işte 500 tane stajyerin oyuna
mı göz dikmiş dedi. Ben, bunu, stajyer arkadaşlarımıza
yapılmış bir haksızlık olarak görüyorum.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Öyle söylenmedi, çarpıtıyorsun. Çarpıtıyorsun,
öyle söylenmedi.
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Devamla) Üniversite mezunu, hukuk fakültesi
mezunu insanın bir imtihan -sınav- yapılsın
mı yapılmasın mı şeyinden dolayı siyasi
görüşünü, siyasi tercihini değiştireceğini halen
staj yapmakta olan arkadaşlara bir hakaret olarak sayıyorum
ve arkadaşımızı bu konuda daha dikkatli konuşmaya
davet ediyorum.
Şimdi,
Cumhuriyet Halk Partisinin Mecliste görüşülen yasalarla ilgili
muhalefet tarzını hepimiz biliyoruz. Geçen gün burada görüşülen
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun yürütme maddesinde
bir önerge verildi. Dikkatle dinledim, önerge bu Yasanın 2045 tarihinde
yürürlüğe girmesi şeklinde değişiklik öneriyordu.
Değerli
arkadaşlar, millet iktidarda, bugüne kadar ülkede çakılı
bir çiviniz yok diyor. Bari muhalefeti doğru dürüst yapın.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, sataşma var.
ATİLA
EMEK (Antalya) Ayıp bu yaptığın! Hiç yakışmıyor!
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Devamla) Yani, 2006da görüştüğümüz Kanunu
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, sataşmadan söz
vereceksiniz.
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Devamla)
2045te yürürlüğe girsin diye
önerge vermeyi, ben, doğrusu
ATİLA
EMEK (Antalya) Haddini bil! Senin yaşın kadar ülkeye hizmeti
var Cumhuriyet Halk Partisinin, senin hayatın kadar hizmeti
var.
BAŞKAN
Sayın Akbulut
Sayın Akbulut, lütfen, bakın, Genel Kurulu
germeyelim. Muhalefet
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Devamla) Değerli Başkanım, ben, kötü
bir şey söylemedim.
ATİLA
EMEK (Antalya) Senin hayatın kadar hizmeti var Cumhuriyet
Halk Partisinin. Bu yaptıkların hiç yakışmıyor
sana! Hiç yakışmıyor!
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Devamla) Ben, kötü bir şey
BAŞKAN
Sayın Akbulut, beni dinler misiniz, bir dakika. Sayın Akbulut,
iktidarla muhalefet seviyeli bir tartışmaya girer, ancak
burada her milletvekili fikrini hür söyler. Muhalefet, muhalefet
görevini elbette ki kendi takdiri içinde yapacaktır. Lütfen,
bu husustaki sözünüzü tavzih ediniz. Bir tartışmaya meydan
vermeyelim. Rica ediyorum.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, tavzih etmesi benim
söz talebimi ortadan kaldırmaz. Sataşma olmuştur, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubuna sataşmıştır. Söz istiyorum.
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Devamla) Değerli Başkanım, ben, asla
Cumhuriyet Halk Partisini küçümsemek veya küçük düşürmek gibi
bir niyetle söylemedim.
ATİLA
EMEK (Antalya) Ne demedin yahu, daha ne söyleyeceksin! Senin haddine
mi Cumhuriyet Halk Partisini küçümsemek!
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Devamla) Şimdi, ben şunu söylüyorum:
Geçen gün Toprak Koruma ve Arazi Kullanımının yürütme
maddesinde bir değişiklik önergesi verildi ve Yasanın
2045 yılında yürürlüğe girmesi önerildi. Eğer, söylediğim
yanlışsa, lütfen, gelin, burada deyin ki biz önergeyi vermedik
ve böyle 2045te yürürlüğe girsin demedik.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Ne var bunda?
MUHARREM
KILIÇ (Malatya) Sana mı danışacağız? Seni
ne ilgilendirir bizim önergemiz?
BAŞKAN
Sayın Akbulut, o, verenin takdiri, onu tartışmayalım
burada.
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Devamla) Şimdi, Değerli Başkanım,
peki, ben, arkadaşlarımızın sınav yapılması
gerektiği şeklindeki sözlerinin ve kanaatlerinin
ATİLA
EMEK (Antalya) Cargill ayıbından bahset! Cargillin altında
kaldınız be!
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Devamla)
doğru ve samimi olmadığını
şahsen düşünüyor ve o kanaatteyim.
MUHARREM
KILIÇ (Malatya) YİMPAŞtan bahset, YİMPAŞtan!
Oferden bahset!
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Devamla) Yasa doğrudur. Hazırlanması
konusunda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Hayırlı,
uğurlu olmasını diliyorum.
MUHARREM
KILIÇ (Malatya) Bak, Sayın Bakan gevrek gevrek gülüyor!
Oferden bahset!
MUSTAFA
NURİ AKBULUT (Devamla) Şu anda biz Avukatlık Kanununu
görüşüyoruz, Ofer görüşüldüğü zaman onu da görüşürüz.
Saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ATİLA
EMEK (Antalya) Cargillin altında kaldınız!
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akbulut.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Anadol, bakınız, ben çok sakinim, gerekli görevimi
yaptım, siz de, Grup Başkan Vekili olarak söz istediniz.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Evet.
BAŞKAN
Ama, ben bu sözü değerlendireceğim. Lütfen
Bakınız,
İç Tüzükümüz açık, herkes yerinden, açık, kürsünün duyacağı
şekilde ifade eder diyor.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Tavzih etmedi efendim.
BAŞKAN
Zaman zaman buraya kadar geliniyor. Bu, yanlış manzaralar...
Ben değerlendirdim, 69a göre, bir sataşmaya meydan vermemek
kaydıyla size söz veriyorum. Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Siz,
çok tecrübeli bir siyaset adamısınız. Ha, bir yanlış
varsa onu açıklayın.
Buyurun.
ÜNAL
KACIR (İstanbul) Efendim, şahsa sataşma yok, partiler
eleştirilebilir. Bunda ne var?
BAŞKAN
Efendim, eleştirinin
Hele iktidar daha hoşgörülü olacak.
Sayın
Başkan, buyurun. Buyurun Sayın Anadol.
VI. - AÇIKLAMALAR
VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
İzmir Milletvekili K. Kemal Anadolun, Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri
Akbulutun, konuşmasında, Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, saygıdeğer
arkadaşlar; Sayın Başkana söz verdiği için teşekkür
ediyorum, bu saatte Meclisin vaktini almak zorunda kaldığım
için de hepinizden özür diyorum. Ama, Cumhuriyet Halk Partisini
açıkça hedef alan, Cumhuriyet Halk Partisine sataşan bir konuşma
yapılmasaydı, elbette, bu yasanın bu saatte Meclisten
çıkmasını isteyen birisi olarak, zorlaştırıcı
değil kolaylaştırıcı bir işlev yerine getirmek
isterdim.
Şimdi,
Cumhuriyet Halk Partisi, gerçekten, cumhuriyetimizle yaşıt
bir partidir. Cumhuriyet Halk Partisi, iftiharla söylüyoruz,
İkinci Dünya Savaşının güç koşullarından
sonra Türkiyeyi çok partili parlamenter yaşama geçiren bir
partidir. Dolayısıyla, hatasıyla sevabıyla, mensubu
olduğum ve adına konuştuğum Cumhuriyet Halk Partisi
bir tarihtir, bir demokrasi anıtıdır. Bunu herhangi
bir şekilde
RAMAZAN
TOPRAK (Aksaray) Başkan, bir dakikayı geçti.
K.
KEMAL ANADOL (Devamla) Sayın Başkan, arkadaşların
müdahalesini anlamıyorum. Bana değil zatıalinize
müdahale ediyorlar.
BAŞKAN
Lütfen
Ben süremi verdim ve ekranda da görülüyor.
Buyurun
Sayın Başkan.
K.
KEMAL ANADOL (Devamla) Cumhuriyet Halk Partisi, yirmi yedi senelik
tek parti iktidarından sonra milletin iradesine boyun eğerek
muhalefet sıralarına geçmiştir, on sene Türkiyede
nasıl muhalefet yapıldığını demokrasi
tarihine yazdırmıştır, hem yurt içine hem yurt
dışına örnek olmuş bir siyasi partidir.
Şimdi,
burada, Cumhuriyet Halk Partisine, uzatmalı iktidar döneminde
nasıl muhalefet yapılacağını öğretmek
kimsenin hakkı değildir, haddi de değildir! Bu bilinsin!
(CHP sıralarından alkışlar)
Muhalefet
hakkımızı Anayasanın, İç Tüzükün bize verdiği
olanakları sonuna kadar kullanarak yapacağız, yapmaya
devam edeceğiz. Muhalefet konusunda kimseden ders almaya ihtiyacımız
yoktur. Bunun böyle bilinmesini istiyorum.
Yüce
Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Anadol.
VII. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
4.- Konya
Milletvekili Ahmet Işıkın Avukatlık Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu (2/887, 2/891) (S. Sayısı: 1267) (Devam)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şahsı adına ikinci söz isteği
Kırıkkale Milletvekili Sayın Ramazan Canın. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Sayın
Can, bu geç vakitte inşallah
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Avukatlık
Yasasına sınav 1969 yılında getirildi. 1979
yılına kadar yürürlükte kaldığı halde sınav
uygulanmadı. 1979 yılında ise siyasi iktidar -dönemin-
gerekçesinde, Anayasanın o zamanki 40ıncı ve 10uncu
maddelerine eşitlik ve meslek seçme hürriyetine muhalif kaldığından
dolayı sınavı kaldırmıştır. Sınavın
kaldırılış tarihi 30/1/1979. Yayım tarihi 7
Şubat 1979. Peki, siyasi iktidar kim? Cumhuriyet Halk Partisi.
Yani, sınavı Cumhuriyet Halk Partisi kaldırmıştır.
Gömlek değiştiren onlar mı biz mi, bunu artık kamuoyunun
takdirine bırakıyorum.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; 2001 yılına geldiğimizde
kanun koyucu tamamen ticari mülahazalarla sınavı koymuştur.
Sınavı koyarken de göstermiş olduğu gerekçeleri
burada ben kısaca okumak istiyorum: Mesleğe kabul için
sınav zorunluluğunun getirilmesi, avukatlığın
bilgi düzeyi yüksek kişilerce icra edilmesini temin edecektir.
Ayrıca, artan hukuk fakültesi sayısı ve bunun neticesinde
avukat sayısının denetimsiz olarak artmasının
önüne geçilecek, belirli bir kalite elde edilebilecektir. Bununla
birlikte, bir gerçek daha var ki, o da, dava konusu olayların aynı
oranda artmadığıdır. Maalesef, ücret almaksızın
dava kabul edilmekte ve düşük ücretlerle iş kabul edilmektedir.
Bu sert rekabet şartlarına ayak uyduramayan birçok avukat,
işsizlik sorunu yaşamakta, gelir sıkıntısı
içerisinde bulunmaktadır. Bu sınavla bu gerekçeler izale
edilmeye çalışılmaktadır. Bu da, tamamen pastanın
küçülmesinden başka bir şey değildir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; buraya çıkan CHP sözcüleri,
özellikle sınav yapılmadığı takdirde, kalitesiz
avukat, başarısız avukat yetiştirileceğinden
bahsetti. Meclis çatısı altında 99 tane hukukçu var,
kahir ekseriyetle de büyük bir bölümü avukat. 50 binin üzerinde de,
Türkiyede, baroya kayıtlı avukat var. Yani, ben söylüyorum,
mefhumu muhalifinden değerlendirecek olursak CHPlilerin beyanını:
Bizler başarısız mıyız? Biz bunu asla kabul etmiyoruz.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; iyi bir hukukçu, iyi bir avukat
yetiştirebilmek için, öncelikle;
1) Hukuk fakültelerinin gözden geçirilmesi,
eğitim müfredatının tatbikat ağırlıklı
hale getirilmesi ve fakülteler arasındaki kalite farkının
lehe düzenlenmesi gerekir.
2) Hukuk fakültelerinin altı
yıla çıkarılması, son yılın tatbikat
ağırlıklı olarak öğrencilerin adliyelere
sevk edilmesi ve -neticede, aldıkları eğitim- yine,
üniversitelerce sınavın yapılarak öğrencilerin
mezun edilmesi gerekir.
3) YÖK, yurt dışından mezun
olanlara ciddi sınavlar getirerek, denklik vermelidir.
4) Avukatlık stajının iki
yıla çıkarılması ve disipline edilmesi şarttır.
5) Hâkimlikten avukatlığa geçiş
gözden geçirilerek, en azından mütekabiliyet tesis edilmeli,
neticede haksız rekabet giderilmelidir. Bu konuda hâkimlere
imtiyaz verilmemelidir.
6) Akademik kariyere sahip olanların
avukatlık mesleğine geçişte ciddi kaideler konulmalı,
bunlara da imtiyaz verilmemelidir.
7) Hazine avukatlığı
sıradan bir devlet memurluğu olmuştur. İlk etapta,
hazine avukatlarının statüsünü maddeten ve manen yükseltmeli,
şartlar oluştuğunda hazine avukatlığı müessesesi
kaldırılarak, devlet, özel hukuk sözleşmesiyle serbest
avukatlardan hizmet satın almalıdır.
8) Avukatlık mesleğinde,
tıp mesleğinde olduğu gibi, ihtisaslaşmaya gidilmeli:
Ceza, hukuk, idare, icra-iflas gibi.
9) Hak arama bilinci artırılmalı,
önündeki engeller kaldırılmalıdır.
10)
Avukatlar da hâkimler gibi Adalet Akademisinden yararlandırılmalı,
eğitime alınmalı, bu konuda, Barolar Birliği, üzerine
düşeni derhal yapmalıdır.
Avukatların
imzalarına güvenilmeli, bu konuda noterlerin ve yargının
iş yükü hafifletilmelidir. Yalnız, yetkinin kötüye kullanılması
hâlinde de, avukatlara ciddi yaptırımlar getirilmelidir.
Mesleğin
itibarının sarsılması iyi hukukçu olmadığından
değil, meslek ilkelerine uygun davranılmadığındandır.
Her başarılı hukukçunun iyi bir avukat olacağı
garantisi yoktur. Başarılı avukat, iyi bir hukukçu, aynı
zamanda meslek ilkelerine uyandır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu teklifin hayırlara
vesile olmasını temenni ediyor, tekrar, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Can.
Sayın
milletvekilleri
YAŞAR
TÜZÜN (Bilecik) Önergemiz var Başkanım.
BAŞKAN
madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
MUHARREM
KILIÇ (Malatya) Sayın Başkan, önerge var.
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) İşleme almayın arkadaşlar,
geçti.
BAŞKAN
Şimdi, soru-cevap faslına geçiyoruz.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Anayasaya aykırılık önergemiz
var Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Ercenk.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, AKP İktidarının hukuka, yargıya, savunma
hakkına, avukatlara ve stajyer avukatlara ne kadar önem verdiği
ve ne kadar ciddiye aldığı bugün bir kez daha anlaşılmıştır.
Devletin
üç temel gücünden biri olan yargının önemli bir unsuru olan
avukatlarla ilgili bir kanun teklifi görüşülürken, Genel Kurulda
Hükûmeti temsilen Tarım Bakanının bulunmasını
doğru buluyor musunuz? Böylesine önemli bir konuda Genel Kurulda
Hükûmeti temsilen sorulara sözlü cevap verebilecek bir bakanın
bulunması daha doğru olmaz mıydı? Umarım bu soruya
da yazılı cevap vermek istemezsiniz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ercenk.
Sayın
Torun
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) Sayın Başkanım, işleme koymayacağınız
soruları sordurmanın faydası yok. İşleme konulmaz
bunlar Sayın Başkan. Sayın Başkan, konuyla alakası
olmayan soruların işleme alınmamasını istiyorum.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Avukatlarla ilgili konu görüşülüyor.
MUHARREM
KILIÇ (Malatya) Sayın Başkan, Meclisi kim yönetiyor?
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) Sayın Başkan, bunu Başkanlığa
sevk edemezsiniz, Başkanlık olarak Hükûmete yöneltemezsiniz.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Niye rahatsız etti seni?
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) Alakasız konular efendim.
BAŞKAN
Sayın Torun, buyurun.
CAVİT
TORUN (Diyarbakır) Sayın Başkan, aracılığınız
ile Sayın Bakana şu soruları yöneltiyorum:
1136
sayılı Avukatlık Kanununun bazı maddelerinde yapılan
değişiklik ile avukatlık sınavının kaldırılması
öngörülüyor. Daha önce birtakım baskı gruplarının
lobi faaliyetleri sonucu konulan sınav hiç uygulanmadı.
Bu haksız uygulamanın bireyleri olan stajyer avukatlar, sorunlarını
Parlamento gündemine taşıdılar. Onların girişimlerinin
olumlu karşılanması sonucu sınav, biraz sonra vereceğimiz
oylarla kalkmış olacak. Sınav devam etmiş olsaydı,
test halinde sorulan bütün soruları cevaplayan stajyer avukat,
acaba, sınav sonrasında, hemen bir dava dilekçesini usulüne
uygun, yani, vazifeli, salahiyetli bir mahkemede, delillerini
ve tüm belgelerini ibraz etmek suretiyle cevap süresini ve neticeyi
talebini açık bir tarzda belirterek yazabilecek miydi? Replik
ve düplik kurallarına süresi içerisinde uyup, duruşmaya
çıkma imkânını elde etmiş olacak mıydı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Güler, buyurun.
HÜSEYİN
GÜLER (Mersin) Sayın Başkan, sizin aracılığınızla,
Sayın Bakana sorumuz var.
Şimdi,
adli idari yargıda, yaklaşık, bugün, 6.072 hâkim ve 3.363
cumhuriyet savcısı görev yapmaktadır. Ama, ihtiyaç
olan, hâlihazırda, 3 bin hâkim ve 2 bin savcı açığı
bulunmaktadır. Bu kadro ihdası konusunda, Bakanlık
olarak, bunun, ne zaman, bir an önce ihdasını sağlamayı
düşünüyorsunuz?
İkinci
sorumuz ise: Yine, kamuoyunda sürekli potansiyel suçun arttığı
bir oranda her yargının aksadığını göz
önünde bulundurduğumuzda, bu kadronun ivedilikle açılması
ve özlük hakları konusunda çalışmalarınız
var mı?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Güler.
Sayın
Özdoğan, buyurun.
İBRAHİM
ÖZDOĞAN (Erzurum) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben de Sayın Bakanımıza birkaç soru sormak istiyorum.
Birinci
sorum: Hukuk fakültelerimiz, dünyaya açılan ve gelişen
Türkiyenin ihtiyaç duyduğu, hukukun uluslararası boyutuna
ilişkin eğitim vermekte yetersiz olup, mevcut hukuk fakülteleri,
kadrosal ve mali açıdan zayıftır. Hükûmet olarak, hukuk
eğitimi alanlara daha fazla mali kaynak ayırmayı planlıyor
musunuz?
İkinci
sorum: Dar gelirli halkımızın önemli bir kısmı,
mali olarak daha uygun olmaları sebebiyle arzuhalcilerden
istifade etmektedirler. Bu tablonun hukuk sistemimizin üzerindeki
etkisi hakkında Hükûmetimizin nasıl bir bakış etkisine
sahip olduğunu öğrenmek istiyoruz ve Avrupa Birliği
sürecinde, bu durum Türkiyeye yakışıyor mu?
Son
sorum: Türkiye, avukatların can güvenliğine yönelik çok
sayıda saldırının gerçekleştiği bir ülke
durumundadır. Hükûmetimiz döneminde, AK Parti Hükûmeti döneminde,
avukatlara yönelik saldırılar nasıl bir grafik arz etmiştir?
Avukatların can güvenliğini daha sağlam bir şekilde
nasıl sağlamayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özdoğan.
Sayın
Eraslan
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Sayın Başkan, aracılığınızla,
Sayın Bakana iki soru sormak istiyorum.
Birincisi:
2/12/2006 tarihinde baro başkanları toplanıyor Ankarada.
Sanırım, toplantı konuları -tüm baroların
başkanları, sadece birlik başkanlığı değil-
bu yasayla ilgili bir karar oluşturmak üzere toplanıyor.
Bu yasa teklifinin görüşmesini -henüz son madde oylanmadı-
bu toplantı sonucuna kadar ertelemeyi düşünür müsünüz?
Oradan çıkacak, avukatlık mesleğinin geliştirilmesi
açısından oradan çıkacak sonucu da dikkate almayı
düşünür müsünüz? Birisi bu.
Bir
diğeri de: Şimdi, konuşma sırasında, Sayın
Işık, Grup adına ifadelerinde, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına ifadelerinde, avukatlık sınavını
kazanamayanın emeğinin yok olduğunu, bunca yıllık
emeğin heba olduğunu söyledi. Şimdi, uygulamadan biliyoruz
ki, döneminizde, iktidarınızda, hem adli yargıda hem
de idari yargıda hâkim sınavına giren, hatta, defalarca
birinci olan adayı elediniz. Buna yazık olmuyor mu? Bunun
emeğini heba etmiş olmuyor musunuz?
Bir
diğer nokta da, efendim, görüşmekte olduğumuz yasa teklifi
yok hükmündedir. Anayasanın 88inci maddesine göre İç Tüzük
hükümleri ihlal edilerek getirilmiştir, yok hükmündedir.
Adalet Komisyonunda görüşüldüğü sırada teklif geri
çekilmiştir. Daha sonra, düşen bir teklif yeniden yenilenmiştir.
Yok hükmünde olan, Anayasaya aykırı olan teklifle yasalaştırmaya
devam etmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
MUHARREM
KILIÇ (Malatya) Keenlemyekûn...
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Eraslan.
Sayın
Bakan, buyurun, sorulara cevap vermek isterseniz.
TARIM
VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, öncelikle, tabii, burada hükûmet adına kimin oturacağı
da yine hükûmetin karar vereceği bir husustur. Burada nasıl,
sayın milletvekilleri İç Tüzükten kaynaklanan haklarını
kullanıyorlarsa -soru, cevap, konuşma, önerge vesaire- burada
kimin oturacağı ve burada oturan hükûmet üyesinin sorulara
ne şekilde cevap vereceği de, İç Tüzüke göre, burada
oturan bakanın değerlendireceği bir husustur. Öncelikle
bunun dikkate alınmasını istiyorum.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Sayın Bakan, burada hukuk konuşuluyor,
hukuk.
TARIM
VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
-Bunun bu şekilde değerlendirilmesini istiyorum.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Ne kadar çok iyi anlıyorsunuz bu işten!
TARIM
VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Ve sorulan sorulara...
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Siz laiklik ilkesini savunanlara maganda diyeceksiniz,
burada gelip oturacaksınız!..
TARIM
VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Sayın Başkan, ben, sorulan...
BAŞKAN
Sayın Ercenk, çok fazla heyecanlısınız. Oturun
lütfen bu saatte yerinize.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Ben kendime saygısızlık yapılmasını...
BAŞKAN
Efendim, siz, her türlü hakkınızı kullandınız.
Lütfen...
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Hukukçulara da saygısızlık yapılmıştır,
Meclise de saygısızlık yapılmıştır.
BAŞKAN
Buyurun.
TARIM
VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Sayın Başkan, bizim Hükûmet olarak hukuka da, hukukçulara
da saygımız sonsuzdur.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Kaldırın dokunulmazlığı o
zaman, hukuka saygınız varsa.
TARIM
VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Bugün burada görüşülmekte olan yasa tasarısı da, yine
hukukçulara dönük olarak bir düzenleme talebidir ve o da hukukçulara
olan sevgimizin, saygımızın bir gereğidir. Hiç kimse
bizi hukuka saygısızlıkla itham edemez. Kem söz sahibine
aittir.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Kem söz söylemedim, doğru söz söyledim.
TARIM
VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Ben, süre, soru
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Doğru söz söyledim ben.
TARIM
VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Dolayısıyla, Sayın Başkan, verilen..
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Sözünüzü geri alın.
Sayın
Başkan kem söz sözünü geri alsın.
BAŞKAN
Sayın Ercenk, size göre doğru ona göre doğru olmayabilir.
Burada karşılıklı
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Kem söz ne demek?
BAŞKAN
İlla ki beğenmeniz mi lazım? Rica ediyorum Sayın
Ercenk.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Kem söz ne demek Sayın Başkan? Bunu değerlendirin.
TARIM
VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN
Tamamlıyor musunuz
TARIM
VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Sayın Başkan, tamamlıyorum.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Sözünüzü size iade ediyorum Sayın Bakan, aynen.
TARIM
VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Şimdi, Hükûmet İç Tüzükten kaynaklanan bir hakkını
kullanırken, bunu saygısızlık olarak telakki etmek
kem sözdür, başka bir şey değildir.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Bunu size iade ediyorum ben, aynen.
YAŞAR
TÜZÜN (Bilecik) Sorulara cevap versin Sayın Başkan.
TARIM
VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Ben, bu soruları da İç Tüzükten kaynaklanan hakkımıza
göre, bunları da yazılı olarak cevaplandıracağım.
Saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Bakan, teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısının aranılmasını
istiyoruz.
BAŞKAN
Madde üzerindeki konuşmalar ve soru-cevap faslı tamamlanmıştır.
Ancak, Sayın Orhan Eraslan ve arkadaşları tarafından,
bu yasanın, yasa teklifinin, görüşülmekte olan yasa teklifinin
Anayasanın 88inci maddesine aykırı olduğundan
bahisle bir önerge verilmiştir.
İç
Tüzükün 84üncü maddesi açıp okunduğunda, açık hükmü
karşısında, Orhan Eraslan ve arkadaşlarının
önergesi gerekçesiz
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Gerekçeyi açıklayacağız Sayın
Başkan.
BAŞKAN
ve belli bir maddeyi de ihtiva etmediğinden işleme koyamıyorum.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Sayın Başkan, teklif tek maddeliktir.
Gerekçeyi de açıklayacağız, müsaade ederseniz.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Teklif tek maddeliktir.
BAŞKAN
Şimdi, son oylamadan önce, oyunun rengini belirtmek isteyen
arkadaşlarımız var
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Önergeyi okuyun Sayın Başkan.
BAŞKAN
ona söz vereceğim.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Önergeyi okuyun efendim.
BAŞKAN
Şimdi, 3üncü maddeyi oylayacağım.
ORHAN
ERASLAN (Niğde) Önergeyi okuyun Sayın Başkan.
MUHARREM
KILIÇ (Malatya) Sayın Başkan, önergeden Genel Kurulun haberi
olsun.
BAŞKAN
Efendim, önerge Anayasaya aykırılık. Açıkça okudum,
İç Tüzükü okudum.
MUHARREM
KILIÇ (Malatya) Efendim, önergeyi okuyun, içeriğini Genel Kurul
öğrensin.
BAŞKAN
Şekle ve İç Tüzüke uymuyor. Ben işleme alamıyorum.
Uzmanlarla da meseleyi değerlendirdik, zatıalinizle de
arkadaşlar görüştüler.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısı istedim.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, madde kabul
edilmiştir.
Şimdi,
yasanın tümünü oylamadan önce, İç Tüzüke göre oyunun rengini
belirtmek isteyen sayın milletvekillerimize söz vereceğim.
Aleyhte,
Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) Yok efendim.
BAŞKAN
Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Halil Ünlütepe, buyurun
efendim.
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli
üyeler; Konya Milletvekili Sayın Ahmet Işıkın Avukatlık
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
tümünün oylanmasında düşüncelerimi belirtmek üzere söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün, hukukun temel noktalarından birisini,
bir mesleği icra eden meslektaşlarımızla, avukatlarla
ilgili bir yasal düzenlemeyi değiştiriyoruz. Bu yasal düzenlemeyi
değiştirirken, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun
28, 29, 30 ve 31inci maddelerini hiç uygulamaya koymadan kaldırıyoruz.
Kaldırma gerekçemiz, bu hukuk fakültelerinden bunlar mezun olmuştur,
avukatlık yapmalarını engelleyen bir konu yoktur. Dolayısıyla,
bu mezun olan kişileri ikinci bir sınavdan geçirmenin gerekli
olmadığına karar veriyoruz.
Bu
düşünceye bir yerde saygı duyulabilir, ama, avukatlık
mesleğiyle ilgilenenlerin bir meslek odası vardır. O
da Türkiye Barolar Birliğidir. Türkiye Barolar Birliği
kendi alanında en uzman kuruluştur. Onun düşüncesi nedir
acaba? O benim gibi düşünmüyor diyerek, onun düşüncesine
itibar etmeyebilir miyiz? Bu, yüce Mecliste görev alan değerli
parlamenterlere yakışır mı? Biz bilimi savunan
kişileriz. Biz doğruyu bulmaya çalışan kişileriz
ve görev yaptığımız süre içinde de bu doğruyu
yakalamak zorundayız.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, sınavın yapılma zamanı
veya yöntemi üzerinde birtakım tartışmalar olmuşsa
da, genelde sınavın son derece gerekli olduğu üzerinde
hem Türkiyedeki yerel barolar hem de Barolar Birliği görüş
birliği içindedir. Tüm Türkiyedeki 81 baro başkanının,
baro yönetimlerinin düşüncelerine ters olacak bir şekilde
bir yasayı çıkarmakta ısrarımız nedir, neyi
yakalamak istiyoruz?
İyi
bir avukat olmanın gerekli koşulu iyi bir hukukçu olmaktır.
Hukuk fakültesinden mezun olmak o insana avukatlık hakkını
vermez. Pek çok insan hukuk fakültesinden mezun olmuştur, ama,
baroya üye olmamıştır. Zaman zaman reddedilmiştir.
Şimdi,
yeni getirilen sınav sistemi ile ülkemizde sayıları
hızla artan hukuk fakülteleri nedeniyle eğitim öğretim
açısından oluşan farklılıkları önlemek,
avukatlık mesleğinin kalitesini artırmak ve giderek
savunma ile yargıya yansıyan olumsuzlukların giderilmesini
amaçlamaktır.
Avukatlık,
hukuki bilgiye, kişisel beceriye ve mesleki tecrübeye dayanmaktadır.
Hangimiz, sağlık problemimiz olduğunda stajyer doktora
gideriz, hangimiz? Uzmanı ararız. Hukukta hatayı affedemezsiniz,
hukuktaki hatanın önüne geçemezsiniz, o hatayı geriye
getirmek olanaksızdır. Bu nedenle, tüm ülkelerde sınav
sistemi üzerinde yoğun çalışmalar yapılırken,
bizim sınavdan uzaklaşmamız, bizi kalitesizliğe
doğru yönlendirir, hukukta kargaşa ortamına yönlendirir
ve bunun sıkıntılarını ciddi oranda çekeriz
ve değerli arkadaşlarım, saygıdeğer milletvekilleri;
bir meslekte, serbest çalışan bir meslekte sadece, kamu hizmeti
olarak görülmüştür, o da avukatlıktır. Diğer meslek
birimlerinde, bir mühendislik kamu hizmeti yapmaz. Avukatlar, niteliği
itibarıyla kamu hizmeti görürler ve yargının ana unsurlarından
birisidir. Bunun farklılıkları doğaldır. Hatta,
pek çok, kamu hizmeti görmeyen birtakım meslekler bugün imtihanla
bu işleri yapmaya çalışırken, bizim imtihandan
kaçmaya çalışmamız bizi sıkıntıya sokar.
O genç arkadaşlarımızı, o genç meslektaşlarımızı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHFUZ
GÜLER (Bingöl) Hadi! Hadi! Hadi!
BAŞKAN
Sayın Ünlütepe, siz oyunuzun rengini son olarak söylerseniz
iyi olur.
HALİL
ÜNLÜTEPE (Devamla) Birazcık
Yani, hiç yakışmıyor!
Sadece, hiç yakışmıyor! O söz, o Değerli Milletvekiline
hiç yakışmıyor. Hiç yakıştıramadım
ve lütfen, ayağa kalkıp da onu tekrar söylesin. Hiç yakışmıyor!
BAŞKAN
Sayın Ünlütepe, siz, oyunuzun renginizi belirtir misiniz.
HALİL
ÜNLÜTEPE (Devamla) Hiç yakışmıyor, hiç! Delikanlı
adam çıkar, ayakta söyler ne söyleyecekse. Adam gibi olun!
Değerli
arkadaşlar, biz burada iyi bir şeyi yakalamaya çalışmalıyız.
Hissî davranmayalım. O genç meslektaşlarımız, bugün,
yazıhanelerini açtığında, pek çoğu bürolarının
kiralarını ödeyemiyor, pek çoğu bugün sigorta primlerini
ödeyemiyor. Onlar yarın mesleğe atıldıklarında
onlara başka alanlarda destekçi olabiliyor muyuz? Bu yasa, kendisiyle
barışık olmayan, meslek odasıyla sanki farklı
düşünüyoruz diyerek onu çıkartmaya çalışılan
bir çaba gibi geldi ve bu yasaya olumlu oy veremeyeceğimi, bu
yasanın çıkmasında kamusal yarar olmadığını
belirterek yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ünlütepe.
Lehte
olmak üzere, Konya Milletvekili Sayın Ahmet Işık.
Buyurun
Sayın Işık. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AHMET
IŞIK (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
1267 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümünün oylaması
öncesi oyumun rengini belirtmek üzere söz almış bulunmaktayım.
HÜSEYİN
GÜLER (Mersin) Sayın Ahmet Işık, teklif kimin ki renk veriyorsun?
ATİLA
EMEK (Antalya) Ahmet, tavanı kesme artık, yeter!
AHMET
IŞIK (Devamla) Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, İç Tüzük madde 75e göre, verilen teklif Meclis
Başkanlığınca henüz havale edilmemişse
ATİLA
EMEK (Antalya) Tavana bakma Ahmet, Genel Kurula bak!
AHMET
IŞIK (Devamla)
teklif sahibi, gördüğü lüzum üzerine, teklifi
tekrar geri alabilir.
ATİLA
EMEK (Antalya) Tavana bakma!
MUHARREM
KILIÇ (Malatya) Peki, geri aldıktan sonra ne yapar?
AHMET
IŞIK (Devamla) Yine, İç Tüzükün 35inci maddesine göre,
komisyonlar, kendilerine havale edilen kanun tasarı ve tekliflerini
aynen ve değiştirerek kabul veya reddedebilirler.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Geri aldıktan sonra ne yapar?
MUHARREM
KILIÇ (Malatya) Geri aldıktan sonra ne yapar, onu söyle sen.
AHMET
IŞIK (Devamla) Değerli milletvekilleri, bir ülkedeki gelişmişliğin
en büyük ölçütlerinden birisi de insanların nitelikli
eğitim seviyesidir.
MUHARREM
KILIÇ (Malatya) Geri aldıktan sonra ne yapar, onu anlat sen.
AHMET
IŞIK (Devamla) Bu standardı yakalamış genç avukatlarımızın,
22nci Dönem Parlamentosu, âdeta umut kapısı haline dönüşmüştür.
MUHARREM
KILIÇ (Malatya) Teklifi geri almışsın, ortada teklif
yok.
BAŞKAN
Sayın Kılıç, izin verin de Sayın Işık konuşsun.
MUHARREM
KILIÇ (Malatya) Ortada teklif yok Sayın Başkan.
AHMET
IŞIK (Devamla) Özellikle AB sürecini yaşadığımız
bu dönemde, üniversiteye girmiş, hukuk fakültesini bitirmiş,
meslek edinme şartlarının tüm unsurlarını tamamlamış
avukat adayını hayatın çıkmaz sokağına
bırakmayı demokratik davranış olarak görmemekteyiz.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
YAŞAR
TÜZÜN (Bilecik) Tribüne oynuyor, tribüne! Önüne baksın! Önünü
görmüyor.
MUHARREM
KILIÇ (Malatya) Boşa uğraşıyorsunuz Ahmet Bey,
bu yasa boş.
AHMET
IŞIK (Devamla) Değerli milletvekilleri, genç avukat adaylarımızın
2001-2006 yılları arasındaki yaşamış oldukları
sınav stresini ve acı tecrübeyi, sınavın kalkmasıyla
birlikte bundan sonraki hayatlarında sinerjiye ve başarıya
dönüştüreceklerine inancımız tamdır. (AK Parti
sıralarından Bravo sesleri) Nitelikli gençlik, ülkemizin
sadece zenginliği değil, aynı zamanda dinamizmin ve
değişim potansiyelinin de kaynağıdır. Vasıflı
genç nüfusa sahip olmak, Türkiye için büyük bir imkân ve fırsattır.
Özgür düşünceli, kendi başına karar verebilen, sorgulayan,
kendi toplumunun ve evrensel anlayışın doğrularından
haberdar olan ve hayatın güçlükleriyle baş edebilen donanımlı
ve nitelikli gençlerle ülkemizin daha büyük vizyon yakalayacağı
bir gerçektir.
Değerli
milletvekilleri, milletimizin huzur ve saadetini, ülkemizin kalkınmasını
ideal edinmiş genç avukat adaylarımızı işbu yasayla
birlikte hayata uğurlarken onlara yolunuz açık olsun diyor,
emeği geçen herkese teşekkür ederken, olumlu oyumla Genel
Kurulu, tekrar, saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ATİLA
EMEK (Antalya) Keenlemyekûn yasa
MUHARREM
KILIÇ (Malatya) Boşuna uğraşıyorsun, boşuna.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Sayın
milletvekilleri, teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Hayırlı olmasını diliyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, 5inci sırada yer alan, Kütahya Milletvekili
Abdullah Erdem Cantimurun, Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
5.- Kütahya
Milletvekili Abdullah Erdem Cantimurun; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (2/874) (S. Sayısı: 1249)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet? Yok.
Ertelenmiştir.
BAYRAM
ALİ MERAL (Ankara) Sayın Başkan, Avrupa Birliğinden
birisinin talimat vermesi lazım ki dul ve yetimlerin yasası
görüşülsün burada. Bir aydır erteliyorsunuz Sayın
Başkanım, bir aydır. Avrupa Birliğinin talimat
mı vermesi gerekiyor?
BAŞKAN
Şimdi, 5inci sıradaki yasa ertelenmiş olduğuna
göre, 6ncı sıraya geçiyorum.
6ncı
sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İdare Amirleri
Bingöl Milletvekili Feyzi Berdibek, Antalya Milletvekili Burhan
Kılıç, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ile Manisa
Milletvekili Mustafa Erdoğan Yetençin; 2919 Sayılı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Teşkilat
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
6. Türkiye
Büyük Millet Meclisi İdare Amirleri Bingöl Milletvekili Feyzi Berdibek,
Antalya Milletvekili Burhan Kılıç, Iğdır Milletvekili
Dursun Akdemir ile Manisa Milletvekili Mustafa Erdoğan Yetençin; 2919
Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği
Teşkilat Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/816) (S. Sayısı:
1228) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Sayın
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının temsilcisi
de burada, Sayın Pakdil, Genel Sekreter.
Komisyon
raporu 1228 sıra sayıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin
tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekili Sayın Bülent Baratalı. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun
Sayın Baratalı.
Konuşmaların
kısaca olacağını diliyorum, takdir sizin.
CHP
GRUBU ADINA BÜLENT BARATALI (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
(x) 1228 S. Sayılı
Basmayazı Tutanağa eklidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 1228 sıra sayılı,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İdare Amirleri Bingöl Milletvekili
Feyzi Berdibek, Antalya Milletvekili Burhan Kılıç, Iğdır
Milletvekili Dursun Akdemir ile Manisa Milletvekili Mustafa Erdoğan
Yetençin, 2919 Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Sekreterliği Teşkilat Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
görüşlerini iletmek üzere söz almış bulunmaktayım.
Bu nedenle, Grubum adına yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
teklifin temel amacı, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi
ve Kontrol Kanunu uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesinin
hazırlanması, kanunlaşması, uygulanması ve
denetim aşamalarının görev, yetki ve sorumluluklar
açısından yeniden gözden geçirilmesi ve bu doğrultuda
öngörülen teşkilatlanmanın gerçekleştirilmesinin
gereğini yerine getirmektir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu kanun teklifiyle,
yeni mali kontrol sistemine uyumunun sağlanması amacıyla,
Bütçe Maliye Müdürlüğü yeni fonksiyonlarla Mali Hizmetler
Müdürlüğü adı altında Genel Sekreterliğe
bağlı olarak, Satınalma Komisyonu Başkanlığı
ile Mal Saymanlığı birleştirilerek Satınalma
Müdürlüğü olarak yeniden, Kanunlar ve Kararlar Daire Başkanlığı
bünyesinde Araştırma Merkezi Müdürlüğü, Millî Saraylar
Daire Başkanlığı bünyesinde Bilgi İşlem
Şube Müdürlüğü ve Tanıtım ve Tahsisler Şube
Müdürlüğü yeniden yapılandırılacak ve teşkilatlandırılacaktır.
Diğer
yandan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun özel yarışma
sınavıyla alınan meslek mensuplarına yönelik derece
ilerlemesi hükmünden Türkiye Büyük Millet Meclisi uzmanı kadrolarının
da yararlanması öngörülmektedir.
Düzenlemeye
göre, özel yarışma sınavına tabi tutulmak suretiyle
alınan Türkiye Büyük Millet Meclisi uzman yardımcılarının
özel yeterlik sınavı yönetmeliklerine göre yapılacak
sınavlarında başarı göstererek Türkiye Büyük
Millet Meclisi uzmanlığına atanmaları sırasında
ve bir defaya mahsus olmak üzere de haklarında ayrıca bir
derece yükselmesi kararı uygulanacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 3üncü maddesi,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Sekreterinin mali yönetim sürecinde konumlarını
belirlemektedir. Genel Sekreterin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanına karşı, stratejik plan ve bütçenin hazırlanması
ve uygulanması, kaynakların etkili, ekonomik ve verimli
şekilde elde edilmesi ve kullanımının sağlanması,
kayıp ve kötüye kullanımın önlenmesi, mali yönetim
ve kontrol sisteminin işleyişi ve 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda belirtilen görevlerin yerine
getirilmesi hususlarında sorumluluğu öngörülmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
teklifle, teşkilat yapısında yapılan ve hizmet
işleyişinde öngörülen değişiklikler doğrultusunda
ilgili kadrolara ilişkin iptal ve ihdasların yapılması,
özlük haklarının düzenlenmesi, halen çalışmakta
olan uzmanların derece ilerlemesine ilişkin intibakların
düzenlemesi yapılmakta ve Türkiye Büyük Millet Meclisi mali
yönetim ve kontrol sistemi çerçevesinde yer alacak dış denetim
sürecinin esasları belirlenmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak, 2919 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Sekreterliği Teşkilat Kanununun yeni mali yönetim ve kontrol
sistemine uyumunun sağlanmasında 5018 sayılı Kanun
açısından bir zaruret olduğunu düşünüyoruz; ana
fikir olarak ve temel düşünce olarak da bu kanuna karşı
değiliz, bu kanunu destekliyoruz; ancak, teklifte belirtilen
mali yönetim ve kontrol sistemi çerçevesinde yer alacak
dış denetim ve iç denetim esasları belirlenirken önemli
eksiklikler bırakılmıştır.
Şöyle
ki: İç kontrol ve iç denetim, birbirinden ayrı, ama, yakından
ilişkili iki kavramdır. Ülkemizde bu iki kavramın birbiriyle
olan ilişkisi açık ve net bir şekilde ortaya konamamıştır.
Ayrıca, bu eksiklik, teklifin diğer, bundan sonraki maddelerine
de, özellikle 3üncü ve 4üncü maddelerinde -iç ve dış denetimi
öngören bu maddelerdir- burada bir eksiklik bulunmaktadır. Denetimin,
uluslararası denetim sistemi olan INTOSAI denetim sistemine
uygunluğu maddelere yansımamış bulunmaktadır.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim temel itirazlarımızdan
bir tanesi budur. Bu konularda, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak,
iç denetimin ve dış denetimin nasıl yapılması
gerektiği ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi Kanununa
uygun olarak nelerin yasaya dercedilmesi gerektiği konusunda
iki adet önerge hazırladık. Umuyorum, diliyorum, Meclis bu
iki önergeyi kabul eder ve kanun bir bütün olarak istenen amacı
yerine getirmeye çalışır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teklifte, az önce söylediğim
gibi, iç kontrol sisteminden hiç söz edilmemektedir. Oysa iç denetim,
iç kontrol yapısının bir parçası olarak oluşturulur.
İç kontrol sistemi örgütsel hedeflerin gerçekleşip gerçekleşmediği
hususunda ve özellikle faaliyetlerin etkinliği; kaynakların
ekonomik ve verimli kullanımı; yürürlükteki politikalara,
prosedürlere, kanunlara ve yönetmeliklere uygunluk; sahtecilik,
kanuna uygunluk veya aykırılık veya yolsuzluk sonucu
ortaya çıkanlar da dahil olmak üzere varlıkların ve
menfaatlerin her türlü kayba karşı korunması; bilgilerin,
hesapların ve verilerin doğruluğu ve güvenilirliği
hususlarında makul güvence sağlamak üzere örgüt bünyesinde
tesis edilmiş sistemler ağının bütününü kapsamaktadır.
Bu
bağlamda, iç denetim yönetime yönelik bir hizmettir. İç denetimin
bizzat kendisi örgütün iç kontrol sisteminin bir parçasıdır
ve iç denetimin kapsamına yalnızca finansal kontrol değil,
iç kontrolün bütün yönleri dâhil bulunmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teklifte iç kontrolden
söz edilmediği gibi, ayrıca iç denetimin kapsamı da
belirlenmemiş, 5018 sayılı Kanuna atıf yapılmıştır.
Ancak, Genel Sekreterin sorumluluğundan söz edilirken iç denetimin
kapsamı da dolaylı olarak çizilmiştir. Yani, Genel Sekreterin
Meclis Başkanına karşı sorumluluğu açık
olarak yazılmamış, ancak 5018 sayılı Kanuna
atıf yapılmış ve o atıfta görüleceği gibi
burada bu sorumluluğun kapsamı dolaylı olarak çizilmiş
bulunmaktadır. Bu konularda Cumhuriyet Halk Partisi olarak
-az önce söylediğim gibi- iki tane önemli önerge veriyoruz. Bunu
bir atıf şeklinde değil de, bizatihi açık ve seçik
şekilde bu sorumluluğun kapsamının çizilmesini
sağlamak istiyoruz.
Genel
Sekreterin sorumluluğu belirtilirken, faaliyetlerin yürürlükteki
prosedürlere, kanunlara ve yönetmeliklere uygunluğundan;
bilgilerin, hesapların ve verilerin doğruluğu ve güvenilirliği
hususlarında makul güvence sağlamaktan söz edilmemiştir.
Oysa bu konular iç denetimin mutlaka kapsaması gereken konulardır.
Benzer
şekilde, incelendiğinde görülecektir ki, teklifin 3üncü
maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının
kaynakların verimli, ekonomik kullanılmasını izleyeceğinden,
gözeteceğinden ve denetleyeceğinden söz edilirken, harcamaların
mevzuata uygunluğunu da benzer şekilde izleyeceğinden,
gözeteceğinden ve denetleyeceğinden söz edilmemiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu çok önemli bir eksikliktir.
Kaynakları kullanırken bir izleme vardır, ama, harcamalara
bakarken herhangi bir izlemeden söz edilmemiş bulunmaktadır.
Bunun da, kamu mali yönetimini yeniden toparlayan ve her iki Grubun
da beraberce çıkardığı, çok az istisnalarla bütün
kamu kurum ve kuruluşlarının bu Kanuna tabi olduğunu
düşünürsek, burada çok açık olarak kaynak izlemenin sorumluluk
ve masraf ve harcama izlemesinin de bu kanun içinde olması gerekirdi
diye düşünüyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bir diğer husus da,
teklifin 4üncü maddesindeki dış denetimin nasıl ve
kimler tarafından yapılacağının düzenlenmesidir.
Değerli
arkadaşlar, hepimizin bildiği gibi, Kamu Mali Yönetimi
Kanunuyla iki önemli denetim sistemi getirilmiştir. Bir tanesi
iç denetimdir, diğeri dış denetimdir. İç denetimi
kamu kurum ve kuruluşları, idareler kendileri yapacaklardır,
ama, dış denetim muhakkak Sayıştay denetimine tabidir.
Gerçi son zamanlarda TOKİ başta olmak üzere Sayıştay
denetiminden çıkarılmıştır, ama, yine de Sayıştay
önemli bir şekilde dış denetimin önemli bir kurumudur.
Sayıştay da dış denetimini, uluslararası denetimin
kurallarını belirleyen INTOSAI denetime uygun olarak yapacaktır.
Ancak,
iki kurumun dış denetimi Sayıştay denetiminden
çıkarılmıştır. Bunlardan bir tanesi Sayıştayın
bizatihi kendisidir, diğeri de Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
Yani, bu iki kurumda 5018 sayılı Yasa, Kamu Mali Yönetimi
Yasası, iki önemli istisna getirmiştir. Az önce söylediğim
gibi biri Sayıştaydır, birisi de Türkiye Büyük Millet
Meclisidir.
Şimdi,
elbette Sayıştay, Türk milleti adına, Türkiye Büyük
Millet Meclisi adına -elbette Türkiye Büyük Millet Meclisi de
Türk milleti adına görev yapıyor- bundan aldığı
yetkiyle denetim yapmaktadır. O nedenle, kendine yetki veren
bir kurumu, Sayıştayın dönerek denetlemesi de çok makul
sayılmamalıdır. O nedenle, bu yasada yeni bir denetim
sistemi getirilmiştir. 3üncü ve 4üncü maddelerde kabul edilen
bu sistemi biraz sonra anlatacağım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bir diğer husus da,
teklifin 4üncü maddesindeki dış denetimin nasıl ve
kimler tarafından yapılacağının düzenlenmesidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi harcamalarının dış
denetimi, her yıl, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanı tarafından görevlendirilen ve gerekli niteliklere
sahip denetim elemanlarından oluşan bir komisyon tarafından,
hesaplar ve bunlara ilişkin belgeler esas alınarak yapılır.
denildikten sonra, komisyonca incelemelerin mali yıl dönemi
hesapları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi kesin hesap cetvellerinde
yer alan rakamların karşılaştırılarak yapacağı
belirtilmiştir. Yani, burada, bir hesap denetimi yapılmaktadır.
Yalnız rakamların karşılaştırılması
söz konusudur. Bu da, INTOSAI denetimin kurallarına aykırı
bulunmaktadır.
5018
sayılı Yasaya göre, dış denetim, uluslararası
standartlara uygun bir şekilde Sayıştay tarafından
yapılır. Yasa koyucu, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Sayıştayın
denetlenmesinde bu genel kurula istisna getirmiştir, az önce
ifade ettiğim gibi, genel kurula. Yani, bu iki kurumun
dış denetiminin özel olarak oluşturulan bir komisyon
eliyle yerine getirilmesi öngörülmüştür. Az önce gerekçesini
açıkladım, Sayıştay, Türkiye Büyük Millet Meclisi
adına denetim yaptığı için, dönerek, kendisine yasal
yetki veren bir kurumu denetleyemezdi. O nedenle, özel bir denetim
sistemi bu yasayla getirilmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dış denetim görevi,
ister Sayıştay ister özel bir komisyon eliyle yerine getirilsin,
gerçekleştirilecek denetimin uluslararası standartlara
uygun bir denetim olması gerekmektedir. Şimdi, Komisyonda
bulunan Sayıştay Kanununda da yeni maddeler eklenmektedir.
Sayıştay Kanununda her iki grup da bir iki istisna dışında
anlaşmıştır. Sayıştay üyelerinin seçimi
konusunda da bir anlaşma yapılabilirse, yani Sayıştaydan
gelecek, ön seçimden sonra Sayıştaya üye seçilecek olan
yargıçların Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabulü ve seçilmesi
konusunda bir anlaşma yapıldıktan sonra, yeni Sayıştay
Yasamız yürürlüğe girecektir, Meclisin kabulüyle. Burada
göreceğiz ki Yasa görüşülürken, INTOSAI denetim
adı altında yeni bir denetim şekli ve uluslararası
saygınlığı olan, kural olan bir denetim şekli
gelmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dış denetim görevi
ister Sayıştay ister özel bir komisyon eliyle yerine getirilsin,
gerçekleştirilecek denetimin uluslararası standartlara
uygun bir denetim olması gerekmektedir. Uluslararası denetim
standartlarına göre Sayıştay tarafından gerçekleştirilen
dış denetim, mali denetim ile performans denetiminden
oluştuğuna göre, özel komisyon eliyle gerçekleştirilecek
denetimin de bu kapsamda gerçekleştirilmesi gerekir diye düşünmekteyiz.
Oysa, teklife dönüp baktığımızda, yer alan hükümlere
göre teklifte, komisyonun yapacağı denetim, mali yıl
hesapları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi kesin hesap cetvellerinde
yer alan rakamların karşılaştırılmasından
ibarettir. Çağdaş denetim anlayışında ve uluslararası
kabul görmüş standartlarda rakam karşılaştırmasına
dayalı bir denetim anlayışına yer yoktur. Rakam
karşılaştırmasıyla sınırlı incelemenin
mali denetim ve performans denetimiyle uzaktan ve yakından bir
benzerliği bulunmamaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak, başta
da söylediğim gibi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun amacı, hesap verme sorumluluğu
ve mali saydamlık ilkelerinin hayata geçirilmesidir. Oysa,
eğer bizim verdiğimiz önergeler, 3üncü ve 4üncü maddesindeki
bizim verdiğimiz önergeler kabul edilmezse, bu temel amaç, 5018
sayılı Kanunun temel amacı burada yerine getirilmemiş
olacaktır, yasa eksik olarak kalacaktır. O nedenle, ısrarla
ifade ediyorum ki, biraz sonra vereceğimiz iki önerge, hatta üç
önergenin çok önemi bulunmaktadır.
Mali
saydamlık, şeffaflık, hesap verebilirlilik, verimlilik
gibi ilkeler, yeni ilkelerdir. Biliyorsunuz 1050 sayılı
Muhasebei Umumiye Kanunumuz kaldırılmış, onun yerine,
Kara Avrupası sisteminden vazgeçilerek, yeni bir sistem, bir
Anglosakson sistemi getirilmiştir. Anglosakson sisteminde
ne vardır? Prodüktivite vardır, verimlilik vardır, hesap
verebilirlilik, hesap sorulma vardır, ama, her şeyden önemlisi
şeffaflık ve saydamlık bulunmaktadır. Yasa bu haliyle
gelirse, saydamlık ortadan kalkacaktır. O nedenle, bunu
sağlamanın, bu mali saydamlık ilkelerinin yaşama
geçirilmesini sağlamanın temel yolu ise, sistemin unsurları
arasındaki ilişkilerin her kamu idaresi açısından
açık ve net olarak belirlenmesi olmasıdır.
Kanun
teklifinde, yukarıda değindiğim gibi, 5018 sayılı
Kanunda yer alan önemli hususların yer almaması, uygulamada
önemli tereddütlere yol açacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanının ve Genel Sekreterin sorumlulukları,
iç kontrol ve iç denetim arasındaki ilişki, tartışmalı
konuların başında gelmektedir. O nedenle, bizim de temel
tercih ve ana fikir olarak kabul ettiğimiz bu yasa değişikliğinin,
yani 2919 sayılı Yasadaki değişikliğin tartışmalı
bir şekilde bitmemesi gerekmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teklife genel bir kabul
olarak olumlu bakmakla birlikte, yukarıda değindiğim
hususların da düzeltilmesine gerek olduğunu düşünmekten
öte, zorunlu görmekteyiz. Bu konularda iki önergemiz bulunmaktadır.
Bu önergelerimizin kabul edilmesiyle, teklif, istenen ve kendisinden
beklenen amacı sağlayacaktır.
Tekrar
başa dönerek, Türkiye Büyük Millet Meclisi İdare Amirleri
Değerli Bingöl Milletvekilimiz, Antalya Milletvekilimiz,
Iğdır Milletvekilimiz ve Manisa Milletvekilimizin vermiş
olduğu bu 2919 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Sekreterliği Teşkilatı Kanunundaki değişikliğe,
az sonra sunacağımız 3üncü ve 4üncü maddelerdeki
önemli değişikliklerin de kabul edilmesi şartıyla
olumlu bakıyoruz, ana fikri ve bir temel tercih olarak.
Önergelerimizin
kabulü dileğiyle, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Baratalı.
Şahsı
adına...
SALİH
KAPUSUZ (Ankara) Yok.
BAŞKAN
Yok.
Sayın
milletvekilleri, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım.
Teklifin
maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı bulunamamıştır.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma saati:
22.39
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 22.46
BAŞKAN:
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
24üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
1228
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam
edeceğiz.
VII. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi İdare Amirleri Bingöl Milletvekili Feyzi Berdibek,
Antalya Milletvekili Burhan Kılıç, Iğdır Milletvekili
Dursun Akdemir ile Manisa Milletvekili Mustafa Erdoğan Yetençin; 2919
Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği
Teşkilat Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/816) (S. Sayısı:
1228) (Devam)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet? Yok.
Komisyon
ve Hükûmet olmadığına göre, erteliyoruz.
Sayın
milletvekilleri, çalışma süremiz de bu şartlarda tamamlanmak
üzere olduğundan, alınan karar gereğince kanun tasarı
ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 29 Kasım
2006 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum; hayırlı geceler diliyorum.
Kapanma Saati:
22.47