DÖNEM: 22 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
CİLT : 131
3üncü
Birleşim
4 Ekim 2006 Çarşamba
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Gündem DIşI Konuşmalar
1.-
Kütahya Milletvekili Alaettin Güvenin Dünya Hayvanları Koruma
Gününe ve çevrenin tabiî bir parçası olan bitki ve hayvanları
korumanın önemine ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Ankara Milletvekili Yılmaz Ateşin, 5216 sayılı Büyükşehir
Belediyesi Kanunu uygulamasının doğurduğu sorunlar
ile Dikmen 4 ve 5inci Etap Kentsel Dönüşüm Projesi çalışmalarına
ilişkin gündem dışı konuşması ve
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksunun cevabı
3.-
Kars Milletvekili Zeki Karabayırın, KÖYDES Projesi uygulama
sonuçlarına ilişkin gündem dışı konuşması
ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksunun cevabı
B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI
ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ
1.-
Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi ve 41 milletvekilinin,
fındık piyasasındaki sorunların araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/377)
2.-
İzmir Milletvekili Erdal Karademir ve 20 milletvekilinin, artan
orman yangınlarının sebeplerinin araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/378)
C) Tezkereler ve Önergeler
1.-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın, Fransaya yaptığı
resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1124)
2.-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın, Avusturyaya yaptığı
resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1125)
3.-
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkunun, İtalyaya yaptığı
resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1126)
4.-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın, Malezyaya yaptığı
resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1127)
IV.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşderenin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
3.-
Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu Raporu (1/822) (S. Sayısı:
662)
V.- AÇIKLAMALAR
VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünalın, Osmaniye Milletvekili
Necati Uzdilin, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
2.-
Osmaniye Milletvekili Mehmet Sarının, Osmaniye Milletvekili
Necati Uzdilin, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
3.-
Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastalın, Osmaniye Milletvekili
Necati Uzdilin, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
VI.- SORULAR
VE CEVAPLAR
A) Yazili Sorular ve Cevaplari
1.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, doktorların
mecburi hizmet kuralarıyla ilgili bazı iddialara
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞın
cevabı (7/14673)
2.-
Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİRin, Kafkas Üniversitesinin
ihtiyaç duyduğu kadrolara ilişkin Başbakandan sorusu
ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİKin cevabı
(7/15995)
3.-Hatay
Milletvekili Mehmet ERASLANın, ülkemizdeki gelir dağılımına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAYın cevabı
(7/16261)
4.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLUnun, Bingölün Karlıova
İlçesi Kazanlı köylüleri için yapılacak deprem konutlarına
ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı
Faruk Nafız ÖZAKın cevabı (7/16292)
5.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACInın, Derme-Finike karayolundaki
bazı sorunlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık
ve İskân Bakanı Faruk Nafız ÖZAKın cevabı
(7/16293)
6.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLERin, şans oyunları
adı altında yayınlanan televizyon programlarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Beşir
ATALAYın cevabı (7/16357)
7.-
Kars Milletvekili Selami YİĞİTin, Anadolu Ajansının
bürolarına ve personeline ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Beşir ATALAYın cevabı (7/16360)
8.-
Iğdır Milletvekili Yücel ARTANTAŞın, Anadolu
Ajansı Genel Müdürlüğüne, personel alımına ve ücret
ödemelerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAYın
cevabı (7/16361)
9.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil ÜNLÜTEPEnin, Afyonkarahisardaki
Gümrük Müdürlüğünün personel ve teknik altyapı ihtiyacına,
-
Hatay Milletvekili Züheyir AMBERin, Hatay Cilvegözü Sınır
Kapısının TIR ve kamyon geçişlerine kapatılmasına,
-
Edirne Milletvekili Rasim ÇAKIRın, İpsala Gümrük Kapısındaki
bazı seyyar satıcılara,
-
Hatay Milletvekili Züheyir AMBERin, Hatay Yayladağ Sınır
Kapısındaki eksikliklerin giderilmesine,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMENin cevabı
(7/16370, 16371, 16372, 16374)
10.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, Bosna Hersekten
ithal edilen ayçiçek ve ayçiçek yağına ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMENin cevabı (7/16373)
11.-
İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLUnun, Maliye Teftiş
Kurulunca yürütülen bir soruşturmaya ve Kurul Başkanlığına
vekalet eden kişi hakkındaki iddialara ilişkin sorusu
ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITANın cevabı (7/16516)
12.-
Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZin, ABDnin Şırnak-Silopide
üs kuracağı iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Savunma
Bakanı M. Vecdi GÖNÜLün cevabı (7/16658)
13.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, bir verem savaş
merkezinin kapatılmasına ilişkin sorusu ve Sağlık
Bakanı Recep AKDAĞın cevabı (7/16712)
14.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun, Fiskobirlikin
soruşturulmasına ve fındıkla ilgili bazı hususlara
ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali ÇOŞKUNun
cevabı (7/16736)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00te açılarak iki oturum yaptı.
Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya,
geçen dört yasama yılı içerisinde Parlamentonun yapmış
olduğu çalışmalara, Camiler ve Din Görevlileri Haftasına,
İstanbul Milletvekili Berhan
Şimşek, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ilçe
ve belde belediyelere yaptığı kaynak aktarımındaki
farklı uygulamalara, idarî yargıya taşınan projelere
ve trafik sorununa,
Aksaray Milletvekili Ali Rıza
Alaboyun, Avrupa Birliği müzakerelerinin birinci yıldönümünde
gerçekleşen reformlara ve Avrupa Parlamentosundaki Türkiye
Raporuna,
İlişkin gündemdışı
birer konuşma yaptılar.
Yükseköğretim Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında 1.7.2006 tarihli ve 5541 sayılı
Kanunun, Anayasanın 89 ve 104 üncü maddelerine göre bir kez daha
görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı;
Pakistan Ulusal Meclis Başkanı
Choudhry Amir Hussainin davetlisi olarak Pakistana resmî ziyarette
bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent
Arınçın beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak
üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin
Başkanlık;
Tezkereleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu.
Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanlığının,
Genel Kurul gündemine alınan 1057 sıra sayılı
(1/1120) Elektronik Haberleşme Kanunu Tasarısının
komisyona geri verilmesine ilişkin tezkeresi okundu; söz konusu
tasarının, bir defaya mahsus olmak üzere, Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonuna,
Mersin Milletvekili Hüseyin Gülerin
(6/1702) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi okundu; sorunun,
Geri verildiği;
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
Adına Grup Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal
ile Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Ali Topuz,
İzmir Milletvekili K.Kemal Anadol ve Samsun Milletvekili Haluk
Koç'un, nitelikli ortaöğretim kurumlarında atıl kapasite
oluşturarak kamu kaynaklarını israf ettiği, Talim
ve Terbiye Kurulu Başkanlığını işlevsizleştirerek
ders kitapları ve yardımcı kitapların içeriğinde
sorunlar oluşturduğu, YÖK ile çatışmaya girdiği,
kadrolaşmak ve yargı kararlarını uygulamamak suretiyle
görevini kötüye kullandığı iddialarıyla, Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik hakkında gensoru açılmasına
ilişkin önergesi (11/6) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin
gündeme alınıp alınmayacağı konusundaki görüşme
gününün Danışma Kurulu tarafından tespit edilip Genel
Kurulun onayına sunulacağı;
Antalya Milletvekili Tuncay Ercenk
ve 28 milletvekilinin, Antalya Lara Kent Parkının temalı
parka dönüştürülmesinin ve tahsis sürecinin (10/375),
Muğla Milletvekili Ali Arslan
ve 76 milletvekilinin, balıkçılık sektörünün sorunlarının
(10/376),
Araştırılarak,
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki
yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası
geldiğinde yapılacağı;
Açıklandı.
Hakkâri Milletvekili Fehmi Öztunçun
Dilekçe Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin
önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
(10/254, 258) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının,
komisyonun görev süresinin bir ay uzatılmasına ilişkin
tezkeresi okundu; komisyona bir aylık ek süre verildiği
açıklandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın:
Yunanistana,
Mısıra,
Hırvatistan ve Makedonyaya,
Yaptığı resmî ziyaretlere
katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkereleri;
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının
12nci sırasında yer alan 662 sıra sayılı Tohumculuk
Kanunu Tasarısının bu kısmın 3üncü sırasına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının
buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 3.10.2006 Salı
günkü birleşiminde sözlü sorular dışındaki diğer
denetim konularının görüşülmemesine, 4.10.2006 Çarşamba
günkü birleşimde sözlü soruların görüşülmemesine;
çalışma sürelerinin ise 3.10.2006 Salı günkü birleşimde
saat 18.30'a kadar, 4.10.2006 Çarşamba
ve 5.10.2006 Perşembe günlerinde ise saat 13.00'ten 18.30'a kadar
olmasına; 10.10.2006 Salı günü saat 14.00'te toplanmasına
ilişkin Danışma Kurulu önerisi, yapılan görüşmelerden
sonra;
Kabul edildi.
Balıkesir Milletvekili Ali
Kemal Devecilerin, Vergi Usul Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılması (2/692),
İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin,
Her Yıl Ekim Ayının İlk Haftasının Uyuşturucu
ile Mücadele ve Eğitimi Haftası Olması (2/308),
Hakkında Kanun Tekliflerinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergelerinin,
yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmedikleri
açıklandı.
Gündemin Sözlü Sorular kısmının:
1inci sırasında bulunan (6/842),
2nci (6/865),
3üncü (6/892),
Esas numaralı soruların,
üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından,
yazılı soruya çevrildiği ve gündemden çıkarıldığı
açıklandı.
4üncü sırasında bulunan (6/920),
5inci (6/938),
6ncı (6/949),
7nci (6/950),
8inci (6/959),
9uncu (6/971),
10uncu (6/973),
11inci (6/993),
12nci (6/997),
14üncü (6/1009),
16ncı (6/1021),
19uncu (6/1060),
20nci (6/1063),
21inci (6/1073),
23üncü (6/1100),
Esas numaralı sorular, ilgili
bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadığından, ertelendi.
13üncü sırasında bulunan (6/1008),
22nci (6/1091),
47nci (6/1170),
58inci (6/1199),
67nci (6/1236),
95inci (6/1310),
149uncu (6/1478),
188inci (6/1533),
194üncü (6/1545),
Esas numaralı sorulara, Çevre
ve Orman Bakanı Osman Pepe cevap verdi; (6/1008) ve (6/1170) esas
numaralı soru sahipleri de karşı görüşlerini
açıkladı.
15inci sırasında bulunan (6/1017),
17nci (6/1051),
18inci (6/1057),
Esas numaralı sorulara, Kültür
ve Turizm Bakanı Atilla Koç cevap verdi; (6/1051) ve (6/1057) esas
numaralı soru sahibi de karşı görüşünü açıkladı.
4 Ekim 2006 Çarşamba günü,
alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak üzere, birleşime
18.04te son verildi.
İsmail
Alptekin
Başkan Vekili
Ahmet Gökhan Sarıçam Ahmet
Küçük
Kırklareli
Çanakkale
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Türkân
Miçooğulları
İzmir
Kâtip Üye
No.:
3
II.-
GELEN KÂĞITLAR
4
Ekim 2006 Çarşamba
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.-
Trabzon Milletvekili M. Akif HAMZAÇEBİ ve 41 Milletvekilinin,
fındık piyasasındaki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98inci, İçtüzüğün 104 ve 105inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/377) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/9/2006)
2.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR ve 20 Milletvekilinin,
artan orman yangınlarının sebeplerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98inci, İçtüzüğün 104 ve 105inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/378) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/9/2006)
4
Ekim 2006 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 13.04
BAŞKAN:
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 3üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı
vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündeme
geçmeden önce, 3 sayın milletvekilimize gündem dışı
söz vereceğim.
İlk gündem dışı
söz, Dünya Hayvanları Koruma Günü münasebetiyle, Kütahya Milletvekili
Sayın Alaettin Güvene aittir.
Buyurun Sayın Güven.
Süreniz 5 dakika.
III.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Gündem DIşI Konuşmalar
1.- Kütahya
Milletvekili Alaettin Güvenin Dünya Hayvanları Koruma Gününe
ve çevrenin tabiî bir parçası olan bitki ve hayvanları korumanın
önemine ilişkin gündem dışı konuşması
ALAETTİN GÜVEN (Kütahya) Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım;
insan ve ötekiler; yani, canlı-cansız tüm varlıklar, su,
toprak, hava, ay, güneş, deniz, ırmak, çiçek, böcek, yürüyen,
sürünen, uçan tüm hayvanlar insan hayatını kolaylaştırmak
için yaratılmış olup, bu anlamda, insan yaşamında
üretimden ulaşıma, beslenmeden korunmaya ayrı bir yer
tutarken, ne var ki, insanlar, hayvanlarla paylaştıkları
yeryüzü ortamında onlara gerekli ihtimamı göstermediklerinden,
ülkemizde 1908den itibaren hayvanları koruma dernekleri kurulmaya
başlanmış, bu alandaki sivil toplum çalışmaları
günümüze kadar devam etmiş, dünyada ilk defa 1931 yılında
Laheyde toplanan Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu 4 Ekimi,
yani, bugünü Dünya Hayvanları Koruma Günü ilan ettiği, ülkemizde
de 1936 yılından beri kutlanmakta olan bugün için gündem
dışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce
Meclisi ve milletimizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Güven, bir
dakikanızı rica ediyorum.
Sayın milletvekilleri, değerli
arkadaşlar; ben Hatibi takip edemiyorum, bilmem siz takip edebiliyor
musunuz. Rica ediyorum, arkadaşlar yerine otursun.
Sayın Bakanım
Sayın
Bakanım
Lütfen, arkadaşlarımız
yerine otursunlar.
Buyurun efendim.
ALAETTİN GÜVEN (Devamla) Yine,
bu vesileyle, 22nci Dönem Parlamentomuzun Beşinci Yasama
Yılını kutluyor, verimli çalışmalar dileklerimle
de hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; insan, eşrefi mahluk
olup, vaat edilenlerin en üstünü; düşünür, yapar ve üretir.
Eşrefi mahluk, öncelikle, insan hak ve özgürlüklerine saygılı,
çevre ve doğasına, aynı zamanda, yaşamakta olduğu
evrene ve evreni kendisiyle paylaşan diğer canlılara
da saygılı olan insandır; yani, yaratılmışlar
içerisinde en donanımlı, en değerli varlık. Ancak,
bu değer, insanın kendine, çevresine, tabiata ve eşyaya
bakışıyla bir anlam kazanır. İnsanı güzelleştiren
en önemli özellik, insanın güzel davranış biçimidir,
ahlakıdır. Güzel davranışın en belirgin özelliği
de, kişinin yüreğindeki sevgidir, merhamettir.
Doğal çevrenin tabiî bir parçası
olan bitki ve hayvanlar da, öncelikle korunması gereken varlıklardır.
Sevgi, merhamet ve şefkat bir insanlık görevi ise eğer,
sevmek, acımak, eşya ve canlılara kol kanat germek en yüce
ödevimizdir. Onun için, Yunus Emrenin deyişiyle yaratılmışı
severiz Yaradandan ötürü.
Sezai Bey Balkon şiirinde,
Çocuk düşerse ölür; çünkü,
balkon,
Ölümün cesur körfezidir evlerde.
Yüzünde son gülümseme kaybolurken
çocukların,
Anneler, anneler, elleri balkonların
demirinde derken, bizlerin tabiattan, çevreden ve canlılardan
nasıl uzaklaştığımızın kaygısını
dile getirmektedir.
Yaş koman altını, kuruluk
sepin,
Koşumdan koşuma gözlerin
öpün.
İreçberler, hoşça tutun
öküzü diyen Pir Sultan Abdalın engin hoşgörüsünü, vefasını,
üretime saygısını da gözardı etmek, hiç mi hiç mümkün
olmasa gerektir.
Balkon çocukları, birçok canlı
varlığı tanımıyor artık. Onlar, hayatımızda
yüzbinlerce yıldan beri yer tuttukları yeri bir bir terk ediyor.
Aldığımız bilgilere göre, her yıl bir yığın
hayvanın nesli tükeniyor. Artık, kırda bir çalılıktan
ansızın bir tavşan fırlamıyor, önümüzden
pır diye bir keklik sürüsü havalanmıyor, bülbül şiirlerde,
turnalar türkülerde kaldı.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; hayvanları sevmeyi bilen
insan, bitkileri de, doğayı da, diğer insanları
da seviyordur zaten. Bizim tarihimiz ve kültürümüz, bu sevginin ve
ilginin örnekleriyle donanmıştır.
Atalarımız, gerek Selçuklu
ve gerekse Osmanlı döneminde, hayvanlara büyük şefkat ve
sevgi göstermişler, onların yararına birçok vakıflar
kurmuşlar, zayıf ve yaşlı hayvanların ömürlerini
tamamlayabilmeleri için büyük otlaklar vakfetmişler,
kış aylarında onlara gıda ve su verilmesini
sağlamışlar, göçmen kuşların göçlerini kolaylaştırmak
için, yine vakıflar kurarak, yardımcı olmuşlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatılmıştır)
BAŞKAN Buyurun efendim.
ALAETTİN GÜVEN (Devamla) - Cami,
medrese ve konakların cephelerine, sanat eseri niteliğinde
kuş evleri eklemişler, böylece insanlığa birçok
hizmet sunan, dünyamızın süsü olan bu yaratıklara karşı
bir kadirşinaslık örneği vermişlerdir. Osmanlıdaki
bu soluk alıp veren canlı sevgisi, bu topraklarda gezi yapan
seyyahların anılarında da yer almıştır.
Batılı seyyah Le Martin bizim memlekette de, başıboş
bırakılan ve azarlanan bu zavallı hayvanların hepsine
şefkat ve merhamet teşmil ederler. Bütün sokaklarda, mahalle
köpekleri için belli aralıklarla su kovaları sıralanır.
Bazı Türkler de ömürleri boyunca besledikleri kumruların,
öldükten sonra hayatlarının devam etmesi için, vakıflar
tesis edip, kendilerinden sonra da yem verilmesini sağlarlar
tespitlerini ülkesine taşımıştır.
Ayrıca, Peygamber Efendimizin
de bu hususla ilgili olarak, hayvanların korunması, onlara
iyi muamele edilmesi noktasında ciddî öneri ve emirleri vardır.
Sağım sırasında koyunların memelerinin incinmemesi
ve çizilmemesi için sağıcıların tırnaklarını kesmelerini
istemeleri, yine, fizikî şiddet bir tarafa, onlara kötü söz
söylenmesini dahi tasvip etmeyip, binitine bedduada bulunan bir
kişinin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Güven, son
cümleleriniz için açıyorum mikrofonu.
Buyurun.
ALAETTİN GÜVEN (Devamla)
ayağını aşağıya indirmesini istemelerini,
bizim örnek almamız gereken davranışlar olarak değerlendiriyoruz.
Sonuç olarak, değerli arkadaşlarım,
insanın, yaşayan tüm canlılara karşı ahlaki
bir yükümlülüğü olduğunu ifade eder, insan, hayvan, canlı
ve cansız tüm varlıklarla huzur ve barış içerisinde
bir dünyada yaşamak dileğiyle, Yüce Meclisi ve yüce milletimizi
selamlar ve saygılarımı sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Güven.
Sayın milletvekilleri, gündem
dışı ikinci söz isteği, 5216 sayılı Büyükşehir
Belediyesi Kanununun uygulamada doğurduğu sorunlar
ile Ankara Büyükşehir Belediyesinin yürüttüğü Dikmen 4
ve 5inci Etap Kentsel Dönüşüm Projesi hakkında olmak üzere,
Ankara Milletvekili Sayın Yılmaz Ateşe aittir.
Buyurun Sayın Ateş.(CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, 5216 sayılı Büyükşehir
Belediyesi Kanunu uygulamasının doğurduğu sorunlar
ile Dikmen 4 ve 5inci Etap Kentsel Dönüşüm Projesi çalışmalarına
ilişkin gündem dışı konuşması ve
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksunun cevabı
YILMAZ ATEŞ (Ankara) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Yeni yasama dönemimizin ulusumuza,
devletimize, milletimize ve Türkiye Büyük Millet Meclisimize hayırlı
olmasını diliyor; hepinize de başarılı çalışmalar
ve hayırlı bir yeni dönem diliyorum.
Sayın milletvekilleri, Ankaramızda,
maalesef, sorunlarımız çok. Başkent, hepimiz Ankarada
yaşıyoruz; ama, sorunlarımız da büyük bir oranda.
İşsizlik had safhada.
2000 yılında işsizlik Ankarada yüzde 7 iken, Türkiye
İstatistik Kurumunun verilerine göre 2005 yılında
yüzde 11,8; yani, yüzde 12ye çıkmış durumda. Bu oran, Türkiye
ortalamasının da işsizlik oranının- çok üzerinde
bir rakam.
Ankarada, maalesef, yeni yatırımlar
yapılmadığı gibi, Ankaradaki temel kurumlar da,
gereksiz bir yere İstanbula taşınıyor. Merkez Bankamız
İstanbula taşınacak mı, taşınmayacak
mı, bir yetkilimiz taşınacak, diğer yetkilimiz
bakacağız diyor. Sanırım, o konuda da bir
açıklama yapılırsa çok seviniriz.
Ankaradaki bu yoksulluğun,
işsizliğin artması nedeniyle Ankara bir köye, ama,
köylerimiz de, maalesef, çöle döndü, viraneye döndü. Özellikle bu
pergel yasası diye bilinen yasayla, değerli arkadaşlar,
Büyükşehir Belediyesine bağlanan köylerimiz tam bir perişanlık
içerisinde. Köy Hizmetleri eskiden vardı, şimdi il özel idaresine
devredildi yetkileri. O büyükşehire, büyükşehir ona, vatandaşı,
ata ata, bir top şeklinde dönüştürüyorlar. Aradan geçen ikibuçuk
yıla rağmen, maalesef, bu, bizim köylerimizdeki durum halen
düzelemedi.
Ankaranın hemen burnunun dibinde
lağımlarımız çok açıkta akıyor, yollarımız
çok bozuk, su sorunumuz var. Örneğin, Bâlânın Büyükdavdanlı
diye bir köyü var; 30 kilometrelik yolda, daha şu ana kadar doğum
sancısına tutulan hiçbir kadınımız hastaneye
yetiştirilemedi; ya yolda doğum yapıyor ya da yolda
can veriyor.
Yine, değerli arkadaşlar,
bu köylülerimiz haklı olarak şunu söylüyorlar: Yani, bizim
de yollarımızın asfaltlanması için yollara biz de
mi mayın döşeyelim; yani, illa da bu noktaya mı gelmesi
lazım diye sürekli sitemde bulunuyorlar.
Yine, değerli arkadaşlar,
bir köyümüzün muhtarı ya, greyder burada duruyor, şu yolumuzu
düzeltin dedi diye, belde belediye başkanı kaymakamlığa
şikâyet edip, görevden alınmasına çalışılıyor.
Bâlânın Evciler köyü var, Ankaraya
24 kilometre; ama, yol yapılmadığı için, 75 kilometre
dolanarak Ankaraya geliyorlar.
Yine, Elmadağımızın
Akçaali diye bir köyü var, Ankaraya, Mamak ilçemize 9 kilometre;
ama, yol yapılmadığı için, 50-60 kilometre dolanarak
Ankaraya geliyorlar.
Bu köylerimizin ortak özelliği,
değerli arkadaşlar, okul var, masa, sıra yok, öğretmen
eksik; hastane var, olanların da ebesi bile yok doktorundan vazgeçtik;
ziraat evleri var bir kısmında, ama, maalesef, görevlilerimiz
yok.
Değerli arkadaşlar, köylülerimizin
gerçekten sorunları da çok büyük. Diyorlar ki, ne ürettiysek
ucuzladı sattığımızda, ne aldıysak pahalandı.
400 bin lira olan buğday, şimdi 300 bin lira; 800 bin lira olan
mazot, şimdi 2,5 milyon lira dolayında.
Tabiî, Ankaranın içi dışarıdan
daha dertli; maalesef, su sorunumuz, ulaşım sorunumuz, doğalgaz
sorunumuz da aynı durumda. Şu anda, Türkiyenin en pahalı
hizmetlerini alıyoruz suda, doğalgazda ve ulaşımda;
ama, maalesef, Türkiyenin de, en borçlu belediyesi konumunda Büyükşehir.
Yağdı yağmur, Büyükşehirimizin, maalesef, makyajı
bozuldu; Ankaranın göbeğinde, saatlerce, o alt geçitler
tıkandı sulardan, yüzme öğrenmeye başlaması
lazım Ankaralıların yaşamını sürdürmesi
için.
Değerli arkadaşlar, tatil
bitti, herkes Ankaraya döndü; Ankaranın, bildiğiniz gibi,
bu meşhur Kuğulu Kavşağı inşaatına
başlandı. Eğer
Buna hizmet
denmez, buna dense dense işkence denir; Ankaralılara,
Çankayalılara işkence etmek denir.
AHMET YENİ (Samsun) İyi
çalışıyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim, konuşmanızı
tamamlayın.
YILMAZ ATEŞ (Devamla) Özür dilerim
Sayın Başkanım.
Şimdi, Sayın Belediye
Başkanımız, oniki yıldan sonra, diyor ki: Ya Ankaralılar
kusura bakmayın, benim şu asfaltlama, yol yapma çalışmalarım
hataydı, yanlıştı. Şimdi, Ankaranın
ağaçları, Hollandadan, İtalyadan geliyor... Değerli
arkadaşlar, Ankaralıların, Büyükşehirin şu
deneyimine bakın ki, logarı dahi yapamıyormuşuz,
onları da Almanlar gelip yapacaklarmış. Ankarada bu
kadar yoksulluk, Türkiyede bu kadar yoksulluk varken, 400 milyon dolar
ağaca vereceğiz, Ankarayı ağaçlarla donatacağız;
ama, onun da, bugün dikilen, yarın sökülüyor. Şimdi, bunun,
bu yanlış, yolların bu yanlış, yapımının
bir, değerli arkadaşlar, müsebbibinin olması lazım.
Bugün aklınıza geldiği gibi yapıp, yarın sökmenin
bir bedeli var. Bunu, yetkililer hakkında
Bunun, mutlaka tahsil
edilmesi gerekir.
Değerli arkadaşlar, Ankaramızın
bir Dikmen Vadisi var. Tam bir içler acısı bir durum. Burada
yapılan uygulamayı, maalesef, İsrail, ne Filistine
uyguladı ne Lübnana uyguladı. Şimdi, evleri başına
yıkılıyor. Nedir: Biz, efendim, kentsel dönüşüm projesi
yapıyoruz... Peki, daha önce de 1inci, 2nci etabı yapıldı;
o koşullar neyse, aynısını uygula, herkes razı.
Hayır, o olmayacak
Resmî tebligat yapılmadan evleri
başlarına yıkılıyor; bir. Efendim, siz nasıl
hakkınızı ararsınız, eylem yaparsınız,
basına çıkarsınız diye, yardım yapılan
vatandaşların yardımı kesiliyor. Şimdi tehdit
ediliyor; illa sizin elektriğinizi de, suyunuzu da kestireceğiz
Peki neden: Efendim, biz size arsa veriyoruz, gidin
Değerli arkadaşlar,
ayda 480 milyon lira taksit ödeyemeyen vatandaşlara, gidin,
biz size arsa veriyoruz, onun için bize 480 milyon aylık ödeme yapın
ve orada da villa yapın
Yani, ekmek bulamıyor yemeye, siz,
pastayla geçinin demek gibi bir mantık
Dikmen Vadisi içler
acısı bir durumda.
Eğitimimiz deseniz, hakeza
öyle. Değerli arkadaşlar, Sincan İlçemizde, Selahattin
Akbilek diye, bir lisenin başarılı bir müdürü vardı.
Millî Eğitimimizin yaptığı bir denetimde 100 üzerinden
97 aldı; ama, öğrencileri taciz eden, Atatürke hakaret eden
bir öğretmen hakkında işlem yaptı diye -bugün aldığım habere göre-
o müdür o yerinden alınmış, bir başka yere sürgün
edilmiş.
Değerli arkadaşlar, bu
kadar haksızlıklara, Adalet ve Kalkınma Partisi sayın
milletvekillerinin, İktidarının göz yummaması
gerekir diye düşünüyorum. Ankaranın bu yaşadığı
sorunlar karşısında da, Sayın Bakanımızı,
Sayın Başbakanımızı daha duyarlı olmaya
davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Sayın Başkan, teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Ateş.
İçişleri Bakanımız
bir açıklama yapacak gündem dışı konuşmaya
karşı.
Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Ankara Milletvekili Sayın Yılmaz
Ateş arkadaşımızın büyükşehir belediyelerinin
sınırlarını genişleten 5216 sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanununun uygulamada doğurduğu
sorunlar ile Ankara Büyükşehir Belediyesinin yürüttüğü
ve Dikmen 4-5 Etap Kentsel Dönüşüm Projesi uygulamaları
konulu gündem dışı konuşması üzerine söz almış
bulunuyorum; konuşmamın hemen başında, Yüce Meclisin
siz değerli üyelerini en içten saygımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz
önce Sayın Yılmaz Ateş arkadaşımız, 5216
sayılı Kanunla getirilen büyükşehir belediyelerinin
sınırlarının genişletilmesi ile yine değişik
kanunlarla belediyelerimize tanınan kentsel dönüşüm
yetkilerinin kullanılması konusunda ortaya çıkan
bir kısım uygulama sorunlarını dile getirdiler
ve bize konuşma fırsatı verdikleri için de kendilerine
teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; bildiğiniz gibi, Hükûmetimizin
kurulmasından sonra başlatılan kamu yönetiminde yeniden
yapılanma çalışmaları kapsamında yerel yönetimler
alanında büyük bir dönüşüm ve değişim başlatılmıştır.
Mahallî düzeyde daha fazla yerelleşme ve hizmetlerin halka en
yakın birimler tarafından sunumunu gerçekleştirmek
ve etkili bir koordinasyon mekanizması oluşturmak amacıyla,
büyükşehir belediyelerinin sınırları genişletilmiştir.
5216 sayılı Kanunla getirilen
değişiklikle, büyükşehir belediyelerinin etrafında
sağlıksız şekilde oluşan, ancak, büyükşehir
belediyesine bağlı olmayan köy ve belediyelerin büyükşehir
belediyesi sınırlarına alınması suretiyle,
imar ve temel altyapı hizmetlerinde bütünlüğün sağlanması
ve bu yerleşim yerlerinin kent yaşamına entegrasyonu
öngörülmekteydi. Bu birleşmeyle, büyükşehir belediyelerinin
su, kanalizasyon ve ulaşım gibi temel altyapı hizmetleri
ile sosyal ve kültürel hizmetlerden bu köy ve belediyelerin daha
çok yararlanması amaçlanmaktaydı.
Bu kapsamda, Ankara Büyükşehir
Belediyesine 7 yeni ilçe, 21 belde belediyesi ve 205 adet köy, mahalle
olarak katılmıştır.
Kanunun yayımlandığı
tarihten bugüne kadar, Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırları
içerisine alınan ilçe ve ilk kademe belediyelerinin Büyükşehir
Belediyesi sınırlarına alınması sebebiyle,
İller Bankası tarafından Ankara Büyükşehir Belediyesine
aktarılan kanunî pay toplamı
17. 678. 038. YTLdir. Buna karşılık, aynı dönemde,
Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kuruluşlarının,
anılan bu belediyelere, bu yerleşim yerlerine yaptığı
yatırımların toplamı -bakın, buna dikkatinizi
çekiyorum- 93.084.978 YTLdir. Bunlar için 17 milyon 500 bin YTL alıyor;
ama, 93 milyon YTL harcama yapıyor; yani, bir başka deyişle,
Ankara Büyükşehir Belediyesi, bu bölgelere, kanununun
çıkmasından sonra, yirmi ay içinde, aldığının
5,5 katı harcama yapmıştır.
TUNCAY ERCENK (Antalya) Cari
açık var demek ki.
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Ankara Büyükşehir Belediyesinin
bu yıl yaptığı ve önümüzdeki yıl yapmayı
planladığı yatırımlarla birlikte bu miktar
300 milyon YTLye çıkması beklenmektedir.
Ankara Büyükşehir Belediyesi
205 köyün yollarını asfaltlamak üzere harekete geçmiş
ve bu çerçevede, köy yollarına, bu yıl içerisinde 360 bin
ton asfalt dökmüştür. Yapılan 350 kilometrelik yolun belediyeye
maliyeti 26 milyon YTLdir.
Ayrıca, pek çok köyün su ve kanalizasyon
işi halledilmiş, 2008 yılı sonuna kadar, Ankara Büyükşehir
Belediyesine bağlı susuz, kanalizasyonsuz ve asfaltsız
mahalle kalmaması hedeflenmiştir.
Yine, Büyükşehir Belediyemizce
nüfusu 400ün üzerinde olan tüm köylere çocuk bahçesi yapılması
planlanmış ve 7 adet oyun grubu, ilgili yerlere, bu köylere
-şu anda mahalle tabiî- bu mahallelere monte edilmiştir.
Bu kanun değişiklikleri
olmasaydı, mahalleye dönüşen köyler ile Büyükşehir
Belediyesine bağlanan ilk kademe ve ilçe belediyelerine bu
kadar yatırım ve harcamaların yapılması da
mümkün olmayacaktı.
Ankara örneğinde görüldüğü
gibi, kamu yönetiminde yeniden yapılanma çalışmaları
kapsamında başlatılan dönüşüm ve değişimin
çok önemli etkilerinin olduğu da açıktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) -
Sayın Bakan, bu yasadan önce de çok iyi hizmetler gitti köylere;
yani, köyler sahipsiz değildi.
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Bir anlatayım
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) -
Sanki, ilk kez köylere su geldi!..
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Bir anlatayım
Bir anlatayım
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; kentsel dönüşüm konusunda
Hükûmetimiz tarafından hazırlanan ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinin kabulüne mazhar olan 5393 sayılı Belediye Kanunu,
5104 sayılı Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm
Projesi Kanunu ve 5366 sayılı Yıpranan Tarihî ve Kültürel
Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması
ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanunlarla,
belediyelerimize sağlıksız kentleşmenin önlenmesi,
fakir ve muhtaç vatandaşlarımızın daha sağlıklı
ve kaliteli konutlara sahip olması, tarihî ve kültürel varlıklarımızın
aslına uygun olarak onarılması ve korunması ve buralarda
yaşayanların her türlü belediye hizmetinden daha fazla
yararlanması hedeflenmiştir.
Bu Kanun, Hükûmetimizin kentleşme
ve kentlerimizdeki tarihî ve kültürel dokunun korunması konusundaki
vizyonunu da ortaya koymaktadır. Bu kapsamda, uygulamanın
en iyi yapıldığı yerlerden birisi de Ankara Büyükşehir
Belediyesi olarak görülmektedir.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) -
Tam tersi, Sayın Bakan!..
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Örneğin, Kuzey Ankara Girişi
Kentsel Dönüşüm Projesi bunun en güzel uygulama örneklerinden
biridir. Burada oturan vatandaşlarımızla uyum içerisinde
çalışarak, kentsel açıdan çok kötü gözüken yapıların
ve miadını doldurmuş altyapılarının
yıkılarak yeniden yapılması ve orada yaşayan
vatandaşlarımıza sağlıklı konutların
sağlanması hedeflenmiştir. Havaalanı yolu bunun
bir parçası olup, bitirilme aşamasına gelmiştir.
Diğer taraftan, yine, değerli milletvekili arkadaşımın
temas ettiği Dikmen Vadisi 4üncü ve 5inci Etap Projesini de
üç gruba ayırmak mümkündür: Birinci grup, bu bölgede toplu arsa
sahibi olanlar; ikinci grup, 1984 öncesi, 2981 sayılı Yasadan
yararlanan, hak sahibi olmuş gecekondu sahipleri ve üçüncü
grup ise, 1984ten sonra gecekondu yapmış, ancak, tapusu ve
tapu tahsis belgesi bulunmayan kaçak gecekondu sahipleridir. Bunlardan,
tapu tahsis belgesi bulunan 1.104 hak sahibiyle anlaşma yapılmıştır.
Tapulu arsa sahibi olan 80 kişinin arsaları karşılığında,
arsa değer tespit çalışmaları da devam etmektedir.
Tapu ve tapu tahsis belgesi olmayan 1.100 adet gecekondu sahibi vatandaşımızdan
554 adediyle, arsa karşılığı sözleşme tamamlanmıştır.
Geriye kalan 550 hak sahibinin önemli bir kısmıyla da 15 Eylül
tarihi itibariyle uzlaşma sağlanmıştır. Bu
kapsamda, gecekonduların 1.463 adedi, tamamen, Ankara Büyükşehir
Belediyesine elektrik ve su abonelikleri kapatılarak teslim
edilmiş, 551 adedi, hiçbir tartışma olmadan da yıkılmıştır.
Arsa sahipleri ve hak sahibi olanlara, arsaların büyüklüğüne
göre konutları verilmekte, hak sahibi olmayan kişilere
ise, hiçbir hakkı olmamasına rağmen -bakın, hiçbir
hakkı olmamasına rağmen- yüzyirmi ay taksitle, Doğankentte
arsa veya dileyenlere Karacaörenden TOKİye ait konutların
onbeş yıl taksitle verilmesi sağlanmaktadır. Netice
olarak, Dikmen 4 ve 5inci etapta yüzde 85 oranında anlaşma
sağlanmıştır; geri kalanlarıyla da çalışma
devam etmektedir. Yapılmakta olan bu ve diğer çalışmalarla
bir yandan gerek büyükşehir belediyelerinin sınırlarının
genişletilmesi gerekse kentsel dönüşüm konusunda belediyelerimize
sağlanan kanunî yetkilerle belediyelerimizin ve kentlerimizin
görünümü çağdaş kent yaşamının gereklerine
uygun hale getirilirken, diğer yandan da, mevcut tarihî ve kültürel
doku muhafaza edilerek vatandaşlarımıza sağlıklı
konut ve yaşam imkânı sunulmaktadır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Bakana. Sayın Bakan gereken açıklamalarda bulunmuştur.
Gündem dışı üçüncü
söz isteği, KÖYDES programı hakkında Kars Milletvekili
Sayın Zeki Karabayıra aittir.
Buyurun Sayın Karabayır.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
3.- Kars Milletvekili
Zeki Karabayırın, KÖYDES Projesi uygulama sonuçlarına
ilişkin gündem dışı konuşması ve
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksunun cevabı
ZEKİ KARABAYIR (Kars) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, 5 dakikalık
kısa bir zaman dilimi içerisinde, AK Parti Hükûmetimizin devrim
niteliğindeki yüzlerce icraatlarından biri olan KÖYDES
Projesinden özetle bahsetmek istiyorum; bu vesileyle Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Maksadım, sessiz sedasız
bir şekilde devam etmekte olan böyle önemli bir projeyi sizlerle
ve kamuoyuyla paylaşmaktır.
Değerli arkadaşlar, bilindiği
gibi, 58 ve 59uncu AK Parti Hükûmetleri döneminde, başta sosyal
güvenlik, sağlık, ulaşım, eğitim, toplu konut
olmak üzere her alanda büyük reformlar yapılmıştır.
Bizden önceki hemen her cumhuriyet hükûmetleri dönemlerinde hayal
edilen, fakat bir türlü gerçekleştirilemeyen, hatta bir
kısmı da hayal bile edilemeyen büyük projeler birer birer
tamamlanmaktadır. Bu projelerden en önemli olanlarından
biri de, yıllardır evinin mutfağında ve kapısının
önünde su görmeyen, sağlıksız derelerden ve kuyulardan
omuzluklarla, bazen de hayvan sırtında su getirmek zorunda
bırakılan, köyündeki hastasını doktora götürecek
yolu, izi bulunamayan, ufak bir yağmurda cenazesini köyüne götüremeyen,
bu sorunların halli için sürekli siyasîlerin kapılarını
çalmak zorunda kalan, çoğunlukla eli boş dönmesine rağmen
yine de ümidini başka bir bahara bırakan, sözlerini bir
türlü yerine getiremeyen siyasîleri yine de güler yüzle karşılayan
cefakâr köylümüzü birinci derecede ilgilendiren KÖYDES Projesidir.
2005te 200 trilyon, 2006 yılında ayrılan 2 katrilyon ödenekle,
İçişleri Bakanlığımızın koordinatörlüğü
ve Maliye Bakanlığımızın malî desteğiyle
iki yıldan beri devam etmekte olan ve 2007de bitecek olan KÖYDES
Projesiyle Türkiyenin her tarafında âdeta kangren haline gelmiş
köy yolları ve içme suları meselesi, şimdi artık
tarihe karışmaktadır. Ankarayı mesken tutarak
her gün siyasîlerin kapılarını çalma siyaset anlayışı
ortadan kalkmış, başta Başbakanımız olmak
üzere, bakanlarımız, milletvekillerimiz ve bürokratlarımızın
vatandaşların ayağına giderek, meseleleri yerinde
tespit edip çözüme kavuşturma anlayışı başlamıştır.
Bakın, hepimiz, bu yaz tatilimizin
büyük bir bölümünü seçim bölgelerimizde, illerimizde, ilçelerimizde,
köylerimizde vatandaşlarımızın arasında geçirdik;
yapılan hizmetleri yerinde tespit ettik, gördüğümüz eksiklikleri
ilgili yerlere ilettik. Bu gezilerimiz esnasında, şimdiye
kadar hiçbir iktidar milletvekillerine gösterilmeyen coşku
ve sevgiyle karşılandık. Hiçbir dönemde iktidar vekilleri
seçim bölgelerinde, halkın arasında bu kadar rahat dolaşamamışlardır.
Sayın milletvekilleri, KÖYDES
Projesinin daha iyi anlaşılabilmesi için, izin verirseniz,
bizden önceki dönemler ile AK Parti dönemimizi birkaç rakamla
kıyaslamak istiyorum.
1950 yılından 2002 yılına
kadar Karsta şebekeli suya kavuşturulan köy sayısı
154tür. Bu da, yaklaşık yılda 3 köye tekabül eder. Oysa,
dört yıllık iktidar dönemimizde bu sayı 365i buldu. Diğer
bir ifadeyle, elliiki yılda 154 köy su almışken, iktidarımız
döneminde dört yılda 211 köy şebekeli suya kavuşmuştur.
Yani, önceki dönemlerde yılda ortalama 3 ünite yapılırken,
bizim dönemimizde yılda 53 köy su almıştır. Üstelik
önceden yapılan birçok şebeke de yenilendi. Ayrıca,
bu çalışmalar, köylere hizmet götürme birliklerince takip
edildikleri için çok daha ucuza mal edilmektedir.
Bu başarı, yol, gölet, sanat
yapıları, okul, sağlık, duble yolları ve diğer
tüm alanlarda devam etmektedir.
Yol çalışmalarımızın
niteliği bölgeden bölgeye değişmektedir. Birçok yerde
asfalt ve beton yol çalışmaları yapılırken benim
ilimin de içinde olduğu bazı yerlerde ise halen stabilize
çalışmalar yapılmaktadır. Bu nedenle, önümüzdeki
yıl yol çalışmaları için ödenek ayrılırken
bölge durumlarının dikkate alınmasını ve asfalt
çalışmalarına başlanamayan illere daha fazla
ödenek ayrılmasını İçişleri ve Maliye Bakanlıklarından
talep ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bir
çarpıcı örnek daha vererek sözlerime son vermek istiyorum.
1999-2000 yılları arasındaki üç yıllık dönemde
Karsa kamu bütçesinden giren nakit para miktarı 37 trilyon
iken, 2003-2005 yılları arasındaki üç yıllık dönemimizde
ise 200 trilyondur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) Bir daha
söyleyin.
BAŞKAN Buyurun.
ZEKİ KARABAYIR (Devamla)
2003-2005 yılları arasındaki üç yıllık bizim dönemimizde
ise bu rakam 200 trilyondur, bizden önceki üç yılda 37 trilyon
iken.
Değerli milletvekilleri,
sözlerimin sonunda ifade etmek istediğim şey şu ki, AK
Partiyle, bu millet, yeniden büyük bir devlet olduğunu bir kez
daha hatırlamış, moral bulmuş, özgüvenini tazelemiştir.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
Evet, halk da öyle diyor!
ZEKİ KARABAYIR (Devamla) -
Ben, bu projeyi başarıyla yürüten İçişleri Bakanlığımız
ile malî desteği sağlayan Maliye Bakanlığımıza
ve emeği geçen herkese huzurlarınızda teşekkür
ediyor; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Karabayır.
Sayın Bakan, Karabayırın
bu konuşmasından sonra, açıklama yapacak, cevap verecektir.
İçişleri Bakanımız Sayın Abdülkadir Aksu.
Buyurun Sayın Bakanım.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Kars Milletvekili Sayın
Zeki Karabayır arkadaşımızın KÖYDES Projesiyle
ilgili yapmış olduğu gündem dışı konuşma
üzerine söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, tekrar, hepinizi
en derin, en içten saygılarımla selamlıyorum.
HALUK KOÇ (Samsun) 20 dakika konuşacak
mısınız?!
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Değerli milletvekili arkadaşlarım,
sizlerin de bildiği gibi, Partimiz iktidara geldiğinde
ülkemizin yıllardır süregelen en büyük problemlerinden
birisi, kamu yönetimi yapısında görülen yetersizlik ve
eskimişlik idi. Bu sıkıntının ortadan kaldırılmasını
en önemli hedeflerinden biri olarak belirleyen Hükûmetimiz, 2003
yılında, kamu yönetiminde yeniden yapılanma çalışmaları
başlattı.
Bu kapsamda, İçişleri Bakanlığı
tarafından da, önemli görevler üstlenmiş ve geçen dört
yıllık süre içinde, önceki yönetimlerce yıllardır
yapılması hedeflendiği halde bir türlü cesaret edilemeyen
mahallî idareler alanındaki reformlar gerçekleştirilmişti.
Mahallî idareler alanında yapılan reform çalışmalarıyla,
Belediye Kanunu, İl Özel İdaresi Kanunu, Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ve Mahallî İdare Birlikleri Kanunu, Türkiye
Büyük Millet Meclisince, sizlerin destekleriyle, oylarıyla
kabul edilerek yürürlüğe girmişti.
Hükûmetimiz, bu kanunların hazırlanması
ve uygulanması sırasında mahallî müşterek nitelikli
her türlü hizmetin, Anayasada öngörülen ilkelere uygun olarak halka
en yakın, en uygun yönetim birimi olan mahallî idareler tarafından
yürütülmesi, vatandaşımızın hayatının
kolaylaştırılması, bürokrasi ve kırtasiyeciliğin
azaltılması, kararların alınmasında yerel düzeyde
katılımın sağlanması, kamu kaynaklarının
etkili, verimli ve tasarruflu kullanılması gibi temel ilkeler
esas alınmıştı. İşte, bu arz etmeye çalıştığım
ilkelerden yola çıkan Hükûmetimiz, cumhuriyet tarihimizin,
asrın en büyük projelerinden biri olarak ortaya koyduğumuz
KÖYDES Projesini başlatmıştır.
KÖYDES Projesi, köye ve köylüye
yönelik olarak cumhuriyet tarihinde başlatılan en önemli
ve en kapsamlı bir kırsal projedir. Proje, 2005 yılında,
Sayın Başbakanımızın talimatıyla
başlatılmıştır. Bu altını çizerek
belirtiyorum- Hükûmetimizin ve Sayın Başbakanımızın
köylere yönelik hizmet vizyonunun somut, en büyük göstergesi olan
KÖYDES Projesi, yukarıda da ifade edilen temel ilkelerin de en
güzel şekilde hayata geçirildiği bir çalışmadır.
Değerli arkadaşlar, elbette
ki, Hükûmetimizin temel hedeflerinden birisi de, ülkemizdeki altyapı
hizmetlerinde hem bölgeler arası hem de iller arası farklılıkların
giderilmesidir. 21inci Yüzyılda hâlâ yolsuz ve susuz yerleşim
yerlerinin kabul edilemez olduğunun bilincinde olan Hükûmetimiz,
medeniyetin ve gelişmişliğin vazgeçilmez unsuru
olan yol yapımına ve sağlıklı içmesuyu teminine
gereken hassasiyeti en üst düzeyde göstermektedir.
Köylerin şebekeli ve sağlıklı
içme suyu ile, asfalt veya standardı yüksek yola kavuşturulması
amacıyla başlatılan KÖYDES Projesi, köylere hizmet götürme
birlikleri tarafından yürütülmektedir. Birliklerin bu çalışmada
önplana çıkmasının öncelikli sebeplerinden biri, günümüz
modern yönetim anlayışı içerisinde biraz önce saydığım
ilkelere tam uygunluğu ve aynı zamanda da şeffaflık
ve hesap verilebilirliğin en önemli unsurları olarak karşımıza
çıkmaktadır. Bu iki temel standardı sağlayabilmek
amacıyla, köye yönelik hizmetleri yürütmek için en uygun ve köylüye
en yakın idarî birim olarak, mahallî idare birimi olarak köylere
hizmet götürme birlikleri seçilmiştir. KÖYDES Projesinde en
etkin rolü üstlenen birlik encümeni, iki köy muhtarı, iki il genel
meclisi üyesi ve bir de kaymakamdan teşekkül etmektedir. Encümenin
başkanı da kaymakamdır. Birlik encümeninin bu yapısı,
halkın kendisiyle ilgili kararlara etkin bir şekilde katılımına
imkân vererek azamî düzeyde şeffaflık sağlamakta ve yapılan
harcamaların kamuoyu tarafından sürekli denetimine
imkân tanımaktadır.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
Parti meclisi gibi oluyor Sayın Bakan, parti meclisi.
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Diğer taraftan, köylere hizmet
götürme birlikleri, karar alma, uygulama, personel istihdamı,
ihale ve harcama gibi hususlarda çok etkin, hızlı ve kolay
bir çalışma sistemine sahiptir. Bu uygulama KÖYDES Projesinin
bürokratik süreç içerisinde boğulmadan ve hızla hayata
geçirilmesine de imkân vermektedir.
KÖYDES Projesi, ayrılan kaynakların
etkili ve verimli kullanımıyla maliyetleri düşürme
açısından da önemli kolaylıklar sağlamaktadır.
2006 yılı başında tahsis edilen ödeneklerle yapılması planlanan 17.500 civarındaki içme
suyu ve yol projesi sayısı, ihale indirimleri, tasarruflar,
mahallî katkılarla 20.800 sayısına ulaşmıştır.
Bu sayının, devam eden işler bittikçe, artan ödeneklerin
yeni projelere aktarılması neticesinde daha da artacağı
tahmin edilmektedir. Ayrıca, yapılan işler, kalite,
sağlamlık ve halkın ihtiyacına uygunluk açısından
da köylümüzü memnun etmektedir; çünkü, yapılacak işlerin
kararlaştırılması, programa alınması,
ihalesi, hayata geçirilmesi ve kontrolü, halkın temsilcilerinin
de doğrudan sürece dahil olduğu birlik encümenleri tarafından
koordine edilmekte, denetlenmekte ve bizatihi uygulanmaktadır.
Projenin genel hedefini de burada
bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu projede temel hedefimiz, KÖYDESle,
suyu bulunmayan veya yetersiz olan 14.670 köy veya bağlısına
içilebilir ve şebekeli içme suyu götürülmesi, 51.647 kilometre
tesviye yolun stabilize kaplanması, 131.399 kilometre stabilize
yolun iyileştirilmesi veya asfaltlanması, betonlanması;
yine, mevcut, daha önce yapılmış olan 91.159 kilometre
asfalt ve 1.834 kilometre beton yolun standardının yükseltilmesi
hedef alınmıştır.
Projeye 2005 yılında
başlanmış. İlk yıl, 2005 yılında, toplam
200 milyon YTL, yani, 200 trilyon ödenek tahsis edilmiş. Bu ödeneğin
100 trilyonu köy içme sularına, 100 trilyonu köy yolları
için verilmiş. Ayrılan bu ödenekle, ülke genelinde -toplam
rakam söylüyorum- 1.779 içme suyu projesi tamamlanmış,
3.576 kilometre stabilize yol, 543 kilometre asfalt yol, 387 adet sanat
yapısı, 41 kilometre ham yol -ilk defa yol açılıyor-
147 kilometre onarım, 21 kilometre beton yol, 43 kilometre tesviye
yol yapımı gerçekleştirilmiştir.
MEHMET KARTAL (Van) En az Van nasibini
almış.
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Köye yönelik içme suyu ve yol yapım
çalışmalarında 2005 yılında elde edilen bu başarı
üzerine, 2006 yılında ayrılan ödenek miktarı, Sayın
Başbakanımızın bizzat talimatıyla, 10 kat artırılarak,
2 milyar YTLye, yani, 2 katrilyon Türk lirasına çıkarılmıştır.
(AK Parti sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Onun için diyoruz ki, cumhuriyet tarihimizin, kırsala, köye yönelik
en büyük projesi. Ülke genelinde içme suyu ve yol alanında yaklaşık
20 bin projenin yapılması hedeflenmiş bu parayla ve
2007 yılı sonuna kadar içme suyu ve yolu bulunmayan köy
kalmayacak sözünün hayata geçirilmesi
Bu hedefimize de, inşallah,
varmak üzere olduğumuzu da belirtmek istiyorum.
HALUK KOÇ (Samsun) Bütün hedeflere
olduğu gibi!
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Birçok ilimizde, 2006nın, bu
yılın sonunda bu hizmetler bitmiş olacak.
TUNCAY ERCENK (Antalya) Bu yollar
yapıldı da, mayınlar nerede patlıyor; onu anlayamadım!
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Bakın, bu 3 Eylül 2006 tarihi
itibariyle, 2.967 içme suyu, 5.405 yol, 398 kanalizasyon ve 220 tarımsal
alt yapı projesi olmak üzere -3 Eylül itibariyle- 8.990 proje tamamlanmıştır.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Yine, yol çalışmaları
kapsamında
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Bunun sonucu nasıl oldu Sayın Bakan?!
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Yol çalışmaları kapsamında,
5.104 kilometre birinci kat asfalt, -bakın, dikkatinizi çekiyorum,
5.000- 5.680 kilometre ikinci kat asfalt, 6.539 kilometre stabilize
kaplama, 259 kilometre beton yol, 87 kilometre ham yol, 205 kilometre
tesviye, 746 kilometre onarım ve 2.273 adet sanat yapısının
yapımı da gerçekleştirilmiştir. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Bu hedeflenen projelerin bir an
önce başlanıp bitirilebilmesi için
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
Sayın Bakan, köylüyü açlığa mahkûm ettiniz, açlığa!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Dinleyin
Lütfen, dinleyin
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
İçişleri Bakanısınız
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
Sayın Bakan, köylüyü açlığa mahkûm ettiniz!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın milletvekilleri
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Burada rakam ve gerçekleri söylüyorum.
Lütfen, dinleyin. (Gürültüler)
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
Köylere gitmeye yüzünüz kalmadı
BAŞKAN Sayın Bayındır,
dinleyelim lütfen.
Sayın Bakan, siz, Genel Kurula
hitap edin.
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Hedeflenen projelerin bir an önce
başlanıp bitirilebilmesi için illere tahsis edilen ödenekler,
illerimize dilimler halinde aktarılmakta olup, toplam 2 milyar
YTLnin, yani 2 katrilyonun bugüne kadar 1 katrilyon 475 milyarı
illere gönderilmiş, kalan kısmı da önümüzdeki haftalarda
gönderilecektir.
KÖYDES Projesinin gerçekleştirdiği
mahallî idare birliklerinin, biz,
denetimine de özel önem veriyoruz. Mahallî İdare Birlikleri
Kanununun 22nci maddesine göre,
il, ilçe, köye hizmet götürme birliklerinin iş ve işlemleri
Bakanlığımca denetlenmektedir. Mülkiye teftiş
kurulumuzun 2006 yılı genel teftiş programı kapsamında
6 ilin KÖYDES Projesi denetlenmesi bitti, 10 il devam ediyor. 2006
yılı sonuna kadar, diğer il ve ilçelerin de KÖYDES Projesi
bakımından denetlenmesi bitirilmiş olacak. Ayrıca,
valilerimiz de, ilçelerindeki köye hizmet götürme birliklerini
denetlemektedirler.
KÂZIM TÜRKMEN (Ordu) Sayın Bakanım,
Sayıştaydan niye kaçırdınız?! Sayıştayın
denetiminden niye kaçırdınız o zaman?!
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
projenin yürütülmesi sırasında
KÂZIM TÜRKMEN (Ordu) Sayıştay
denetiminden niye kaçırdınız?!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
lütfen
Böyle bir geleneğimiz yok!
KÂZIM TÜRKMEN (Ordu) Niye Sayıştay
denetiminden kaçırdınız?!
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Denetimden kaçmıyoruz.
KÂZIM TÜRKMEN (Ordu) Kaçırdınız,
denetim yaptırmıyorsunuz
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Bakın, kaç türlü denetim yapıyoruz.
Sizler de denetliyorsunuz.
Bu yazın illerinize gittiniz,
dolaştınız; yapılanları bizzat gördünüz.
KÂZIM TÜRKMEN (Ordu) Evet
Orduda
hiçbir şey yok
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
Ordu ilinde hiçbir şey yok
KÂZIM TÜRKMEN (Ordu) Bunları
biz konuşalım
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
Ordu ilinde bunların hiçbiri yok. Ordu İli hariç değil
mi?!
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Her insaf sahibi bunu kabul ediyor.
Lütfen
(AK Parti sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Bakan, siz,
Genel Kurula hitap edin.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
Ordu ili hariç mi?!
UFUK ÖZKAN (Manisa) Akhisara 10
kilometre uzaklıkta susuz köyler var!
TUNCAY ERCENK (Antalya) Delik deşik
oldu yollar
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
bu projenin yürütülmesi sırasında, her zaman en büyük destek
ve katkıyı sağlayan, bizleri her zaman teşvik ve motive
eden Başbakanımıza huzurlarınızda şükranlarımı
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
UFUK ÖZKAN (Manisa) Manisadaki
susuz köyleri gösterdiniz mi Sayın Bakan?!
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Yine, ödeneklerin zamanında
gönderilmesi ve projenin yürütülmesi
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
Sayın Bakan, bu anlattığınız neresi, Türkiye
mi?!
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla)
sırasında hiçbir zaman
desteğini esirgemeyen Maliye Bakanımız Sayın Kemal
Unakıtana da teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar; CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar[!])
TUNCAY ERCENK (Antalya) Hayalî
ihracat için mi teşekkür ediyorsun Maliye Bakanına?!
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Ayrıca, KÖYDES Projesinin
planlanması ve uygulanmasındaki katkılarından
dolayı Devlet Planlama Teşkilatına, Hazine Müsteşarlığına
ve illerde uygulayıcı olan, denetleyici olan valilerimize,
kaymakamlarımıza, il genel meclis üyelerimize ve muhtarlarımıza,
tüm emeği geçenlere de huzurlarınızda bu kürsüden teşekkür
ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
UFUK ÖZKAN (Manisa) Hükûmetin veda
konuşması galiba Sayın Bakan!
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Sayın Başbakanımız
Recep Tayyip Erdoğanın büyük önem verdiği ve dikkatle
takip ettiği KÖYDES Projesinde 2006 yılı atılım
yılı olmuştur.
TUNCAY ERCENK (Antalya) Oylar niye
düşüyor atılım yılı olduysa?!
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Bunun için, elbette yeterli kaynak
ve insan gücüne ihtiyaç bulunmaktadır; ancak, daha da önemlisi,
bu hedeflere ulaşmada gerekli inanç ve azmin olmasıdır,
o da bizde vardır. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
Azminizi terörde gördük!
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
cumhuriyet tarihinde, kırsal kalkınmayı sağlamak
için ilk defa bu büyüklükte kaynak tahsis edilmiştir.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
Yağma Hasanın böreği için mi bu kaynaklar?!
TUNCAY ERCENK (Antalya) Sayın
Bakan, yanlış yazmışlar size!..
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Bu, Hükûmetimizin halkımıza
duyduğu, köylümüze duyduğu saygı ve sevgi ile idarecimize
duyduğu güvenin sonucudur. Bu çalışmanın başarıya
ulaşması için gerekli olan inanç, hepimizin yüreğinde
mevcuttur. (CHP sıralarından Bravo sesleri) Bu inanç ve
azimle yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde, kırsal
kesimde yaşayan vatandaşlarımızın yol ve su
gibi temel ihtiyaçları, çağdaş Türkiyeye yakışır
bir şekilde karşılanmış olacaktır.
UFUK ÖZKAN (Manisa) Sayın Bakanım,
Manisada susuz köyler var, traktörle su çekiyorlar!
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) Konuşmacı Sayın Milletvekili
arkadaşıma da, KÖYDES Projesi gibi önemli bir konuyu gündeme
taşıdığı için teşekkür ediyorum.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
Sayın Bakan, anlattıklarınızda bir tek doğru
yok!
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
Sayın Bakan, Ordu hariç değil mi efendim?!
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) KÖYDES çalışmalarının
ülkemiz ve köylümüz için hayırlı ve güzel hizmetlere vesile
olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK
Parti sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, gündem
dışı konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin 2 önerge vardır; ayrı ayrı
okutuyorum:
B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI
ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ
1.- Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebi ve 41 milletvekilinin, fındık
piyasasındaki sorunların araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/377)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Fındık, Karadeniz Bölgesi
insanının önemli bir kesiminin tek geçim kaynağıdır.
Yaklaşık 8 milyon insanımızı ilgilendirmektedir.
Türkiye, yıllık 650.000 tonu aşan üretimiyle dünya
fındık üretiminin yaklaşık yüzde 75ini gerçekleştirmektedir.
Üretimin yaklaşık yüzde 80i ihraç edilmektedir. Türkiyenin
bu konumu nedeniyle, iç piyasada oluşan fiyat, fındığın
dünya fiyatı olmaktadır.
Karadeniz Bölgesi ve Türkiye ekonomisi
için böylesine önemli olan fındık 2004 yılı Nisan
ayında don afetine maruz kalmıştır. Don nedeniyle
oluşan zararın Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca
yapılan tespitlere göre, 298 trilyon TLlik kısmının
ödenmesi kabul edilmişse de, Aralık 2004te ödenen 46 trilyon
liradan artakalan 252 trilyon TL halen üreticiye ödenmemiştir.
Afet sonrasında azalan üretim
nedeniyle Türkiyede ve dünyada fındık fiyatları yükselmiştir.
Öte yandan, fındık fiyatları 2002 yılına kadar
Hükûmet tarafından belirlenirken, 2003 yılından itibaren
FİSKOBİRLİK tarafından belirlenmeye başlanmıştır.
Bu nedenle, 2001, 2002 yıllarında 1.500.000-1. 625.000 TL aralığında
olan fiyat 2003 yılında 2.500.000-3.050.000 TL, 2004 yılında
5.050.000-5.250. 000 TL düzeyinde olmuş, 2005 yılında ise
brüt 7 milyon TLyi aşmıştır. 2005 yılının
net başlangıç fiyatı 6.300.000 TL düzeyindedir.
Fiyat politikasındaki bu değişiklik,
üreticinin geliri yanında fındık ihracatından
elde ettiğimiz geliri de artırmıştır.
2002-2003 sezonunda 593 milyon ABD Doları olan ihracat geliri
2003-2004 sezonunda 915 milyon dolara, 2004-2005 sezonunda 1,5 milyar
dolara yükselmiştir. Bu gelirin 2005-2006 sezonunda 1,9 milyar
dolar düzeyinde olması beklenmektedir.
FİSKOBİRLİKin
2005-2006 sezonunda Hazineden talep ettiği kredi verilmemiştir.
Bankalardan talep ettiği kredinin de engellenmesi sonucunda
2005 yılı fiyatı 4,5 YTLye kadar düşmüştür.
Fiyatlar bu düzeylerdeyken, Sayın
Başbakanın, Doğu Karadeniz Bölgesine yaptığı
seyahatlerdeki konuşmaları sonucunda daha da aşağılara
düşmüştür. Sayın Başbakanın, Giresun ve Orduda
FİSKOBİRLİKe ve fındığa desteklerinin
söz konusu olmadığı yönündeki konuşmaları
sonrasında fındık fiyatı, her konuşmadan sonra
kilogramda 1 YTL olmak üzere toplam 2 YTL daha düşmüştür.
Böylece Sayın Başbakanın konuşmaları öncesinde
4,5 YTL olan fiyat, konuşmalar sonrasında 2,5 YTL düzeylerine
düşmüştür. Bu durum piyasayı izleyen yabancılar
tarafından merkezlerine Sayın Başbakanın Karadeniz
Bölgesini ziyareti sonrasında fındık fiyatları
çöktü şeklinde bildirilmiştir.
Yükselen fiyattan üreticinin ve
ekonomimizin sağladığı kazanç ortada iken Sayın
Başbakanın tutumu nedeniyle 2006 yılı fiyatları
olağanüstü ölçüde düşmüştür. Bunu takiben 2006-2007 sezonunda
fındık alımı için, Hükûmet, konuda uzman olmayan Toprak
Mahsulleri Ofisini görevlendirmiştir.
TMOnun Giresun kalite fındık
için belirlediği fiyat brüt 4 YTLdir. Yüzde 5,1 oranında kesinti
sonrasında net fiyat 3,8 YTLnin altına düşmektedir. Ancak
TMOnun arz fazlası olarak alacağı fındık miktarını
açıklamamış olması yanında, alımlarda
çiftçi kayıt sistemine kayıtlı olma şartının
aranması, bugün başvuran üreticiye alım için gelecekte
bir tarihin verilmesi, TMOnun uzman kuruluş olmaması nedeniyle
yüzde 5,1lik kesinti dışında fire payı uygulaması,
TMOnun organize olamamış olması ve benzer nedenlerle
fındığın piyasa fiyatı bugünlerde 2,4 YTL düzeylerine
düşmüştür. Yaklaşık 1,5 dolara karşılık
gelen bu rakam maliyetin çok altındadır. Üretici, tarihinde
ilk defa, maliyeti bile karşılamayan bir fiyatla karşı
karşıyadır.
Hükûmetin fındığa sadece
tüccar gözünden bakması nedeniyle geçimi doğrudan veya
dolaylı fındığa bağlı olan milyonlarca insan
büyük ölçüde mağdur olmuştur. Ayrıca ihracat gelirimizin
1 milyar doların üzerinde azalacak olması nedeniyle ekonomimiz
de olumsuz etkilenecektir. Bunun önlenmesi gerekmektedir.
Belirtilen nedenlerle Anayasanın
98, İçtüzüğün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1- Mehmet Akif Hamzaçebi (Trabzon)
2- Gürol Ergin (Muğla)
3- Mehmet Yıldırım (Kastamonu)
4- İdris Sami Tandoğdu (Ordu)
5- Kâzım Türkmen (Ordu)
6- N. Gaye Erbatur (Adana)
7- Şevket Arz (Trabzon)
8- İlyas Sezai Önder (Samsun)
9- Tacidar Seyhan (Adana)
10- Mehmet Boztaş (Aydın)
11- Harun Akın (Zonguldak)
12- Nail Kamacı (Antalya)
13- Hasan Güyüldar (Tunceli)
14- Mehmet Küçükaşık (Bursa)
15- Ahmet Ersin (İzmir)
16- Yılmaz Kaya (İzmir)
17- Ufuk Özkan (Manisa)
18- Erdal Karademir (İzmir)
19- İzzet Çetin (Kocaeli)
20- Engin Altay (Sinop)
21- Muharrem İnce (Yalova)
22- Şefik Zengin (Mersin)
23- Halil Tiryaki (Kırıkkale)
24- Erol Tınastepe (Erzincan)
25- Tuncay Ercenk (Antalya)
26- Özlem Çerçioğlu (Aydın)
27- Atilla Kart (Konya)
28- Mehmet Ziya Yergök (Adana)
29- Yakup Kepenek (Ankara)
30- Halil Akyüz (İstanbul)
31- Ali Rıza Bodur (İzmir)
32- Ahmet Sırrı Özbek
(İstanbul)
33- Hüseyin
Ekmekcioğlu (Antalya)
34- Kemal Sağ (Adana)
35- Mevlüt Coşkuner (Isparta)
36- Rasim Çakır (Edirne)
37- Mustafa Gazalcı (Denizli)
38- Uğur Aksöz (Adana)
39- Ali Oksal (Mersin)
40- Abdulaziz Yazar (Hatay)
41- Atila Emek (Antalya)
42- Mehmet Işık (Giresun)
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini alacak ve
Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi ikinci önergeyi okutuyorum:
Buyurun.
2.- İzmir
Milletvekili Erdal Karademir ve 20 milletvekilinin, artan orman
yangınlarının sebeplerinin araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/378)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde her yıl meydana gelen
ve son günlerde anormal bir şekilde yoğunlaşan orman
yangınlarının nedenlerinin, alınan önlemlerin
yeterliliğin, meydana gelen can kayıplarının ve
maddî zararların büyüklüğünün araştırılması
amacıyla Anayasanın 98inci, İçtüzüğün 104 ve
105inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederim.
Gerekçe:
Ormanlarımız sağladıkları
yararlar itibariyle toplumların vazgeçilmez doğal varlıkları
olarak önemli bir yere sahiptir. Ormanlarımızı sadece
yetiştirmek değil, aynı zamanda çeşitli tehlikelere
karşı korunmasını sağlamak ve her türlü tedbirleri
zamanında almak devletin en temel görevidir.
Ülkemizde bu yaşanan ve birçok
bölgemizde günlerce devam eden orman yangınları, binlerce
haktar orman varlığımızın, yaban hayatının
ve biyoçeşitliliğin yanı sıra can kayıplarına
da neden olmuştur.
Bu anlamda, orman yangınlarının
çıkış nedenleri, alınan önlemler, yaşanan can
kayıpları ve yönetimden kaynaklanan sorunların sorgulanması
ve araştırılması gerekmektedir. Şöyle ki;
1- Orman yangınlarını
önlemede, orman koruma faaliyetinde işlendirilen personel
sayınız ne kadardır, bu sayı yeterli midir?
2- Orman yangınlarıyla
mücadele görevini üstlenen Bakanlık görevlileri arasında,
orman yangınları konusundaki eğitim almayan Bakanlık
çalışanı var mıdır?
3- Bu eğitimler ne kadar, hangi
aralıkla yapılmaktadır? Söz konusu eğitim 2003,
2004, 2005 ve 2006 tarihlerinde kaç kez gerçekleştirilmiştir?
4- Orman yangınları konusunda
eğitim almayan çalışanların orman yangınlarında
görevlendirildiği iddiaları doğru mudur?
5- Orman yangınları artışının,
2003 yılından bu yana, Bakanlığınızda yönetici konumundaki görevlilerin
alınarak, yerine orman yangınları konusunda deneyimli
olmayan kişilerin getirilmiş olmasından kaynaklandığı iddiaları
doğru mudur?
6- Orman koruma faaliyetlerini
yürüten personelin ve orman muhafaza memuru sayısının
düşürülmesinin, orman yangınlarının artışında
etkisi olmuş mudur?
7- Orman yangınlarından
sonra, orman koruma faaliyetlerini halen yürütmekte olan 3.500 orman
mühendisleri ile sayısı 4.500 olan orman muhafaza memurunun
sayısının arttırılması konusunda Bakanlığınızca
bir çalışma yürütülecek midir?
8- Orman koruma faaliyetlerinin
köy tüzelkişiliklerine ve ardından özel güvenlik şirketlerine
devredilmesine yönelik Bakanlığınızın
başlattığı uygulamalar, yangınlarının
çıkışında ve önlenememesinde etkili olmuş
mudur?
9- Orman yangınlarının
yoğun yaşandığı ülkemizde, Bakanlığınızın
meteorolojik verileri kullanmayarak görev ihmalinde bulunduğu
iddiaları doğru mudur?
10 Bakanlığınızın
hazırladığı orman yangınlarıyla mücadele
eylem planında yangına 15 dakika içinde müdahale edileceği
belirtilmiştir. Ancak, bazı bölgelerimize beş gün boyunca
müdahale edilememiştir. 2 adet C-130 uçağından birinin
arızalı olduğu, diğerinin Doğu Anadolu Bölgesinde
bulunduğu, diğer iki uçağın da bakımda olduğu
basında yer alan yetkililerin açıklamalarından
öğrenilmiştir. Ayrıca, Bakanlığınızın
elinde denizden su alabilen amfibik uçak da bulunmadığına
göre, Bakanlığınızın yangın mevsimi gelmeden
gerekli ya da yeterli önlemleri almadığı söylenebilir
mi?
11- Daha önce uygulamada olan, orman
yangınlarında askerî uçakların kullanımı neden
uygulamadan kaldırılmıştır? Askeriyeye
ait, C-130 uçaklarının tekrar kullanımı mümkün değil
midir?
12- Sayın Osman Pepe Keşke
daha fazla uçak alabilseydik ifadesinin arkasında uçak
alımını engelleyen herhangi bir neden mi bulunmamaktadır?
13- Bakanlığınızca
ihale edilen ve yüklenici Barış Firması tarafından
Rusya, Ukrayna ve Gürcistandan kiralanan 27 helikopterin yaş
ortalaması 25tir. Kaş gibi zor doğa koşullarında
yangına müdahalede engel doğa koşulları mıdır
yoksa bu helikopterlerin teknolojik yetersizliği midir?
14- Helikopterlerde görevlendirilen,
yangın söndürülmesini sevk ve idare edecek teknik ve yardımcı
personel özel bir eğitimden geçirilmiş midir? Bu personelin
diğer ormancı çalışanlardan farklı özlük hakları
(yıpranma tazminatı, uçuş tazminatı vb.gibi) var
mıdır?
15- İllerdeki kriz merkezlerinde
meteorolojik veriler doğrultusunda, orman yangınlarını
söndürmede kullanılacak araçların kısa sürede yangın
bölgesine ulaşabilmesini sağlayacak bir çalışma
yapılmış mıdır?
16- Orman yangınlarında
kullanılan askerî helikopterlerin protokol gereği yangın
ihbarından hemen sonra uçmaları gerekirken hiyerarşik
nedenlerle gecikmeler meydana geldiği iddia edilmektedir. Bu
gecikmenin önlenebilmesi için bir girişimde bulunacak
mısınız?
Ortaya çıkan can kayıplarının,
doğal varlıkların yok olmasının ve ekonomik kayıpların
bir daha yaşanmaması, zararların asgarî düzeyde atlatılması
için orman yangınlarının öncesinde ve sonrasında
alınacak önlemlerin yukarıda belirtilen gerekçelerle
Yüce Meclisimizde ele alınması ve incelenmesi önem arz etmektedir.
1- Erdal Karademir (İzmir)
2- Bülent Baratalı (İzmir)
3- Türkân Miçooğulları (İzmir)
4- Nadir Saraç (Zonguldak)
5- Harun Akın (Zonguldak)
6- Yaşar Tüzün (Bilecik)
7- Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
8- Şevket Arz (Trabzon)
9- Ali Kemal Deveciler (Balıkesir)
10- Mehmet Boztaş (Aydın)
11- N. Gaye Erbatur (Adana)
12- Sedat Pekel (Balıkesir)
13- Rasim Çakır (Edirne)
14- Abdulaziz Yazar (Hatay)
15- Uğur Aksöz (Adana)
16- Ali Oksal (Mersin)
17- Tuncay Ercenk (Antalya)
18- Özlem Çerçioğlu (Aydın)
19- Mehmet Mesut Özakcan (Aydın)
20- Nail Kamacı (Antalya)
21- Atila Emek (Antalya)
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini alacak ve
Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Başbakanlığın
Anayasanın 82nci maddesine göre verilmiş tezkereleri
vardır -4 adet- ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım:
Birinci tezkereyi okutuyorum:
C) Tezkereler ve Önergeler
1.- Başbakan
Recep Tayyip Erdoğanın, Fransaya yaptığı
resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1124)
7.8.2006
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere,
bir heyetle birlikte 27-28 Haziran 2006 tarihlerinde Fransaya yaptığım
resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin
de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar
Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82nci maddesine
göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Mahmut Durdu (Gaziantep)
Recep Özel (Isparta)
Şükrü Mustafa Elekdağ (İstanbul)
Onur Öymen (İstanbul)
İnci Özdemir (İstanbul)
Hakkı Köylü (Kastamonu)
Ramazan Can (Kırıkkale)
Şaban Dişli (Sakarya)
Bekir Bozdağ (Yozgat)
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İkinci tezkereyi okutuyorum:
2.- Başbakan
Recep Tayyip Erdoğanın, Avusturyaya yaptığı
resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1125)
14.8.2006
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
AB-Latin Amerika Zirvesine katılmak
üzere, bir heyetle birlikte 10-12 Mayıs 2006 tarihlerinde Avusturyaya
yaptığım resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı
milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve
bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasanın 82nci maddesine
göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Şaban Dişli (Sakarya)
Şükrü Ayalan (Tokat)
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Üçüncü tezkereyi okutuyorum:
3.- Sanayi
ve Ticaret Bakanı Ali Coşkunun, İtalyaya yaptığı
resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1126)
15.8.2006
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali
Coşkunun, IV. Avrupa-Akdeniz Laboratuvarı Yıllık
Konferansına katılmak üzere, bir heyetle birlikte 16-18
Temmuz 2006 tarihlerinde İtalyaya yaptığı resmî ziyarete,
ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de
iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu
kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82nci maddesine
göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Fatma Şahin (Gaziantep)
Muharrem Kılıç (Malatya)
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Dördüncü tezkereyi okutuyorum:
4.- Başbakan
Recep Tayyip Erdoğanın, Malezyaya yaptığı
resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1127)
17.8.2006
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
3 Ağustos 2006 tarihinde
İslam Konferansı Örgütü İcra Komitesi Acil Toplantısına
katılmak üzere, bir heyetle birlikte Malezyaya yaptığım
resmî ziyarete ekli listede adları yazılı milletvekillerinin
de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar
Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82nci maddesine
göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Ömer Çelik (Adana)
M. Said Yazıcıoğlu (Ankara)
Egemen Bağış (İstanbul)
Mustafa Eyiceoğlu (Mersin)
Şaban Dişli (Sakarya)
BAŞKAN Kabul edenler
HALUK KOÇ (Samsun) Karar yetersayısı
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, karar yetersayısı
istenmiştir. Oylama yapıyorum.
Başbakanlık tezkeresini
oyluyorum: Kabul edenler
HALUK KOÇ (Samsun) Bir tane CHPli
yok o kadroda! Bir tane CHP milletvekili
yok, davet edilmemiş!
BAŞKAN - Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı bulunamamıştır.
Birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 14.10
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.23
BAŞKAN:
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 3üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
III.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
C) Tezkereler ve Önergeler (Devam)
4.- Başbakan
Recep Tayyip Erdoğanın, Malezyaya, Fransaya yaptığı
resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1127) (Devam)
BAŞKAN - Başbakanlığın
Anayasanın 82nci maddesine göre vermiş olduğu tezkerenin
oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı;
şimdi, tezkereyi tekrar oylarınıza sunup karar yetersayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir
ve karar yetersayısı vardır.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor
ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
IV.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale
Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşderenin,
Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN 1inci sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon
raporu gelmediğinden teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2nci sırada yer alan, Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı:
904)
BAŞKAN- Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Tohumculuk
Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
3.- Tohumculuk
Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/822) (S. Sayısı: 662)
(x)
BAŞKAN Komisyon?.. Yerinde.
Hükûmet?.. Yerinde.
Komisyon Raporu 662 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, Genel
Kurulun 13.6.2006 tarihli 114üncü Birleşiminde alınan karar
gereğince, bu tasarı, İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanıp, maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra, bölümler
halinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
(x)
662 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Tasarının tümü üzerinde
söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Osmaniye Milletvekili
Sayın Necati Uzdil, AK Parti Grubu adına Aydın Milletvekili
Sayın Ahmet Ertürk, Anavatan Partisi Grubu adına Erzurum
Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğandır.
Şahısları adına
söz istekleri, sırayla: Edirne Milletvekili Sayın Necdet
Budak, Muğla Milletvekili Sayın Gürol Ergin, Şanlıurfa
Milletvekili Sayın Müfit Yetkin, Denizli Milletvekili Sayın
Ümmet Kandoğan, Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Eraslan,
Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan ve Mersin
Milletvekili Sayın Hüseyin Güler. Tabiî ki, 7 sayın milletvekili
söz istemiş; İç Tüzüke göre, bunların hepsine söz veremiyoruz.
Şimdi, ilk söz talebi, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Osmaniye Milletvekili Sayın Necati
Uzdil; buyurun (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Uzdil, süreniz 20 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA NECATİ UZDİL
(Osmaniye) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; görüşülmekte olan 662 sıra sayılı
Tohumculuk Kanunu Tasarısı hakkında Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yeni yasama
yılı nedeniyle sizlere başarılar ve ülkemiz için
hayırlı çalışmalar diliyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve
şahsım adına sizlere saygılar sunarak sözlerime
başlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
gündemimiz Tohumculuk Kanunu Tasarısı. Biliyorsunuz,
geçen ayın 19unda olağanüstü toplanarak, Meclisimiz
Avrupa
Birliği Uyum Paketi içindeki yasalardan bir tanesi de Tohumculuk
Kanunu Tasarısıydı; ama, maalesef, bu işi AKP Grubu
götüremediğinden, bugüne kadar kaldı. Uyum yasaları
dedik, acilen Meclisi topladık arkadaşlar. Acilen topladığımız
Mecliste görüşülecek yasa hakkında size kısa bir bilgi
vermek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Tohumculuk Kanunu Tasarısı 2004 yılında komisyonda
görüşüldü. Acele ettiğimiz, olağanüstü toplanarak
görüşmeye çalıştığımız yasa 2004
yılında Komisyonda görüşülen bir yasa. Bu yasa komisyonda
görüşülürken, şu anki Tarım Bakanımız da komisyon
üyesiydi; elinizdeki raporlarda bunu görme şansına sahipsiniz.
Değerli arkadaşlarım,
bu yasayı Avrupa Birliği bizden istemedi. Avrupa Birliği
istese, hadi, bir gerekçe bulurduk; ama, inanın ki Avrupa Birliğiyle
ilgisi yok. Avrupa Birliği çalışmalarına katılan
arkadaşlar bilirler; Avrupa Birliğinin bizden öncelikle
istediği yasa, ulusal biyogüvenlik yasası. Nerede?
Şimdi sormak istiyorum. Tarım Bakanımıza ne sorayım.
Tarım Bakanımız
İki senedir Türkiyede Tarım
Bakanı var mı yok mu, onu hep birlikte değerlendirirsiniz.
Anadoluda köyde, kırda, kentte zaten değerlendiriyorlar,
var mı yok mu.
Değerli arkadaşlarım,
bu yasayı Avrupa Birliği istemedi. Bu yasayı yabancı
tohum firmaları ve Türkiyedeki işbirlikçileri istedi.
Onun için bu kadar acil hale getirdiniz diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım,
ayrıca bu yasayla ilgili bir cümle daha etmek istiyorum: Temel
yasa
Tohumculuk Kanunu Tasarısı temel yasa. Ne güzel, değil
mi?! Böyle, temel yasa deyince, ismine uygun önemli bir yasa gibi geliyor.
Peki, bu kadar önemli bir yasayı
niye 2 madde olarak görüşmek istiyorsunuz?! Ben size onu da
açıklayayım: Bir defa, milletvekillerimize açıklayayım,
ikincisi, buradan, Türk halkına, Türk çiftçisine açıklamak
istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
televizyonlarda, yazılı basında tarım, maalesef,
bir kenara itilmiş durumda; doğru, Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmeti tarafından da bir kenara itilmiş durumda. Mecliste
bu yasaların gündeme gelip birkaç saat görüşülmesini engellemek
için bu yasayı da temel yasa haline getirip, burada görüşmeye
çalışıyorsunuz.
Sevgili arkadaşlarım,
soruyorum, buradaki milletvekillerine soruyorum, ilgi duyduklarından
burada: Allah aşkına bu yasayı okudunuz mu? Kaç kişi
okudu?
AHMET KAMBUR (Tekirdağ)
Evet.
NECATİ UZDİL (Devamla)
Siz okumuşsunuzdur, Komisyon üyesisiniz, okuyacaksınız.
Peki, bu yasada ne var, biliyor musunuz;
hayır. Peki, bu yasada ne olduğunu bu kürsüden konuşsak
Türk çiftçisi, Türk halkı duysa olmaz mı; hayır, o da olmaz.
Duymasınlar, bilmesinler; siz elinizi kaldırın!.. Çiftçi
de bilmesin; çıksın. Niye; çünkü, demin söyledim ya, birilerinin
istediği bir yasa, alelacele çıksın buradan.
Değerli arkadaşlarım,
işte, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu yanlışlık
nedeniyle bu yasaya karşı oy vereceğiz, bu yasaya karşıyız.
Bunu şimdiden söylemek istiyorum. Lütfen, Tarım Bakanı
bu yasayı çekebiliyorsa oradan çeksin. Çeksin; önce kendi bürokratlarıyla,
muhalefetle ve üniversitede bu işin uzmanlarıyla otursun,
konuşsun, dinlesin, düşünce birliği yapsın; zarar
gelmez, yarar gelir. Türkiyeye uygun bir tohumculuk kanunu tasarısı
hazırlasınlar. Biz de, yurttaşlarımızla, çiftçimizle,
tüm milletvekili arkadaşlarımızla, güle oynaya bu
yasayı çıkaralım.
Değerli arkadaşlarım,
size yasa hakkında da kısa teknik bilgiler vermek istiyorum.
Arkadaşlar, dikkatinizi çekmek
istiyorum; lütfen, okumadıysanız önünüzdeki raporlara
bir bakın. Yasanın 3üncü ve 16ncı maddelerinde alt birlikler
kuruluyor. Alt birlikleri size okumak istiyorum değerli arkadaşlarım.
Alt birliklerden bir tanesi, tohum dağıtıcıları
birliği.
Değerli arkadaşlarım,
tohum dağıtıcıları kim? Lütfen, düşünün,
düşünün. Dinlemeyen arkadaşlara sesimi yükselterek duyurmak
istiyorum; tohum dağıtıcıları kim? Ben söyleyeyim:
Tohum bayileri, yani, tüccarlar. Değerli arkadaşlarım,
tüccarlar bir alt birlik oluşturacak.
Tohum sanayicileri birliği
kurulacak. Değerli arkadaşlarım, tohum sanayicileri
de bir birlik oluşturacak. Dikkatinizi çekiyorum: Süs bitkisi
yetiştiricileri birliği, fidan yetiştiricileri
birliği, fide yetiştiricileri birliği... Size bir tane
daha söyleyeyim, ne dersiniz dinleyen arkadaşlarım: Tohum
kullanıcıları birliği.
Değerli arkadaşlarım,
kim bunlar, kim? Hepsinden vazgeçtim; tohumu kim kullanır?! Ne güzel
değil mi?!
Arkasından da bu maddelerin
arkasına eklenmiş. Ne eklenmiş arkadaşlar, biliyor
musunuz; kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıymış
bunlar.
Değerli arkadaşlarım,
tüccarların, sanayicilerin, ticaret odası, sanayi odası
yok mu?! Bunları yeni bir meslek odasıyla bölmeye, kafa karıştırmaya
ne hakkınız var? Tohum kullanıcıları çiftçiler,
süs bitkisi yetiştiricileri de çiftçiler.
Değerli arkadaşlarım,
öyle ise, ziraat odaları diye odalar yok mu? Ziraat Odaları
Birliği diye bir birliğimiz yok mu? Bu, meslek odası değil
mi? Peki, tohum kullanıcıları birliğini meslek
odası yaptık; onu da kabul ettik.
38inci maddeye bakın, lütfen,
elinizdeki 38inci maddeye bakın rapordaki. 1163 sayılı
Kooperatifler Kanunundaki kooperatiflere sağlanan harçlar
ve vergilerden bu birlikler muaf olacakmış sevgili arkadaşlarım.
1163 sayılı Kanundaki kooperatifler, çiftçilerin ekonomik
örgütleri değerli arkadaşlarım.
Siz önce şuna karar verin: Bu
birlikler meslek örgütleri mi, ekonomik örgütler mi? Kafanızı
biraz netleştirin de bu yasayı ondan sonra getirin.
Değerli arkadaşlarım,
Yasadaki çarpıklıklar bununla da bitmiyor. Duyarlı
olduğunuza inanıyorum. Genetiği değiştirilmiş
organizmalarla ilgili, gündemde her zaman yer var.
Arkadaşlarım, Türkiyeye
genetiği değiştirilmiş organizmaların tohumlarının
ve ürünlerinin girmesi yasak. Güya yasak olduğunu da ekleyelim;
çünkü, genetiği değiştirilmiş organizma hangisi,
bunu tespit edecek ne laboratuvarımız var ne de elemanımız
var.
Peki, bu yasayla, Sevgili Hocam,
buna olanak tanınmıyor mu, bunun önü açılmıyor mu?
Bir üniversite hocası olarak nasıl oy vereceksiniz?! Haa,
elinizi vicdanınızdan kaldırırsanız verirsiniz.
Bilmediğiniz halde, grup başkanvekiline bakıp oy verirseniz
de verirsiniz. Sizden özellikle rica ediyorum, şu kısa sürede
bu dediğim maddelere lütfen, lütfen bakın arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım,
Türk çiftçisini perişan etmeye hakkınız yok. Eğer
bu yasayı kabul ederseniz, bundan sonra, bir çiftçi, bir başka
çiftçiye, beğenilse bile tarlasından çıkan ürün, tohum
olarak veremeyecek. Hayır, verecek diyeniniz varsa ona da cevap
vereyim: İki sene müsaade ediyor bu yasadaki madde, iki sene
sonra kesinlikle veremeyecek. Çiftçi arkadaşlarım, tarlasındaki
ürünü güzel olan komşundan, sen, o ürünü, tohum olarak alamayacaksın;
yasaklıyor bu yasa.
Değerli arkadaşlarım,
tümümüz biliriz; pazar yerine gideriz, evin önüne 2 tane biber fidesi,
3 tane patlıcan fidesi alırız. Bu yasa, sevgili arkadaşlarım,
bunu da önlüyor. Önlemiyor diyen, çıksın, söylesin. Biliyorsa,
çıksın, söylesin. Unutmayın, iki sene sonra, bu son söylediğim
iki şey gündeme gelecek.
Değerli arkadaşlarım,
başka şeyler de var. Süreme bakıyorum, süremin azaldığını
da hissediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bu yasaları, tamam, hazırladık. Bu yasalar çıkarsa
benim çiftçim rahatlayacak mı?! Çok rica ediyorum. İşte,
burada örnekleri var. Ağustos ayında tarım kredi kooperatifleri
çiftçiyi icraya verdiler sevgili arkadaşlarım. Endel köyünde
icraya verdiler. Buradan Osmaniye milletvekillerine de sesleniyorum.
Endel köyünden aldığım şeyler
Tüm Osmaniyede
çiftçi, tarım kredi kooperatifleri tarafından icraya veriliyor.
Değerli arkadaşlarım,
tutuyoruz sosyal devletiz diyoruz. Doğrudur; bir yerden biri
borç alır, bu borcu ödemek zorundadır; ama, sevgili arkadaşlarım,
ödeme şansı yoksa, ne yapacaksın; kendi yurttaşını
ödeyemez hale getirdin, tutup bir de hapse mi atacaksın, cezaevine
mi koyacaksın?! Buna nasıl vicdanınız elveriyor;
anlam veremiyorum değerli arkadaşlarım. İşte,
burada, isimler de burada, isterse Sayın Tarım Bakanım,
veririm; çünkü, tarım kredilerle de ilişkisi çok iyi. Evet,
söyleyeyim, ondan sonra.
Yazık değil mi sevgili arkadaşlarım,
benim milletvekili arkadaşlarıma, benim hemşerilerime,
benim dostlarıma yazık değil mi; benim o arkadaşlarım
köye gidemez oldu, köylüye gidemez oldu sevgili arkadaşlarım.
Yazık değil mi bunlara?! Niye bu şansı vermiyoruz
milletvekillerimize? Ben, açık söylüyorum, Osmaniyede benim
milletvekillerim köye gidemiyor
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) Yalan
söylüyorsun!
NECATİ UZDİL (Devamla)
Peki, yalan söylüyorum! İsim vereceğim; yazın. Çıkıyor,
sataşma yapıyorum, onlara konuşma hakkı sağlıyorum.
Buyurup gelip burada cevap versinler. Orada Osmaniyeliler dinliyor,
köylüler dinliyor. Yanıkkışla köyü, Osmaniyenin Hasanbeyli
ilçesi, Yanıkkışla köyü
Değerli arkadaşlarım,
dikkatinizi çekiyorum. Buraya giden milletvekili -isim vereyim-
Mehmet Sarı, muhtarı çağırıyor, köyün imamını
çağırıyor, imamını. Değerli arkadaşlarım,
belediyenin hoparlöründen bir ilan, sayın köylülerimiz, tayini
olan, hükûmette işi olan -milletvekilimiz köyümüzü ziyarete
gelmiştir- buyurun gelin diyor. Yalansa, Mehmet Sarı
çıkar, buradan cevap verir.
MEHMET SARI (Osmaniye) Cevap vereceğim.
NECATİ UZDİL (Devamla)
İki -sana da söyleyeceğim Hocam- Durdu Mehmet Kastal, Toprakkale
ilçesinin Tüysüz köyüne gidiyor. Kimle gidiyor; Toprakkale Kaymakamıyla
gidiyor. Niye Toprakkale Kaymakamıyla gidiyor; çünkü, daha
önce gittiğinde, köyde oturtturmadılar kahveye, kovdular
da onun için! (CHP sıralarından alkışlar) Kaymakam
rica ediyor, benim için
MURAT YILMAZER (Kırıkkale)
Şov yapma!..
NECATİ UZDİL (Devamla)
Şov değil, orada arkadaşım, çıkar açıklar;
köylüler de dinliyordur inşallah.
Kaymakamın ricasına
rağmen oturtturmuyorlar.
Sayın Hocam, bağırıyorsunuz,
hangi köye gittiniz?! Hemite köyünden sizi çağırdılar,
gittiniz mi?
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) Gittik!..
NECATİ UZDİL (Devamla)
Orada Hemite köylüleri!..
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) Hemite
köyü ne istedi, biliyor musun
NECATİ UZDİL (Devamla) -
Size bir hikâye daha anlatayım arkadaşlarım, biraz vaktim
var gibi. Osmaniyenin merkez ilçe Başkanı, AKPnin Merkez
İlçe Başkanı Bahçe köyünden. Bizim milletvekillerimiz
köylere gidemediğinden, merkez ilçe Başkanımız
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Uzdil
MEHMET SARI (Osmaniye) Sayın
Başkan, hakaret ediyor; söylediklerinin hiçbirisi doğru
değil.
BAŞKAN - Sayın Uzdil,
İçtüzüğün ilgili hükümleri gereğince -bir hayli tecrübe
kazandınız bu Parlamentoda- siz, bir kanunun geneli üzerinde
söz aldınız.
NECATİ UZDİL (Devamla)
Evet... Bu kanun çıksa da bunlar köye gidemez hocam.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) Sen burada
oturuyorsun, biz devamlı köylerdeyiz.
BAŞKAN Bakın, Sayın
Uzdil, beni dinler misiniz
Beni dinlemek zorundasınız.
İsim vererek, yer vererek, burada,
kanunu aşan, tamamen başka mecralara ulaştıran,
Genel Kurulu geren bir konuşma yapamazsınız. Sizi, konuya
davet ediyorum; aksi takdirde, sözünüzü keseceğim.
Buyurun.
NECATİ UZDİL (Devamla)
Burada
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) Necati
Ağabey, iyi hazırlanmamışsın sen!
NECATİ UZDİL (Devamla)
Teşekkür ederim!..
BAŞKAN Siz konuya dönün efendim,
yasaya dönün.
NECATİ UZDİL (Devamla)
Burada, reklam için laf atıp, bilmem ne yapanlar oldu; siz de yaparsınız,
sizin için de olur.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) Necati
Bey, yeter artık!
NECATİ UZDİL (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, şunu söylemek istiyorum:
Bu yasa, sevgili arkadaşlarım, bu yasa benim çiftçime bir
şey getirmiyor. Bu yasa çıkarsa, Türk çiftçisini, Türk tohum
sektörünü, Türk tohum firmalarını yabancı tohum firmalarına
peşkeş çekeceksiniz, feda etmiş olacaksınız,
Türk çiftçisini perişan etmiş olacaksınız diyorum.
Bu kanunu çıkarırsanız, Çukurovaya gidemeyen Tarım
Bakanı hiç gidemeyecek; evet, söylüyorum. Ancak kiminle gidiyorsunuz;
kamu kuruluşlarının toplantılarına katılıyorsunuz
veya çok sevdiğiniz tarım kredi kooperatifleri özel toplantı
hazırlarsa, ancak ona gidiyorsunuz. Söylüyorum, yine söylüyorum:
Sayın Tarım Bakanım, lütfen, çiftçilerin önderi olun,
çiftçilerin babası olun, çiftçileri arkanıza alın ve
tarımla ilgili yasaları Başbakanlıkta hazırlatmayın,
kendi bürokratlarınızla, kendi bilim adamlarınızla,
kendi çiftçinizle hazırlayın. İşte o zaman, gidersiniz,
her türlü köye, her türlü çiftçiye koşarsınız. Onlar,
eksik de yapsanız yanlış da yapsanız, misafirperver
insanlar, sizi kucaklarlar.
Değerli arkadaşlarım,
şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Çıkardığınız
kanunlar, alınan kararlar, uygulama niteliği olan yasalar
olsun, olan kararlar olsun.
Hatırlarsanız, burada,
daha önce de konuştum. Değerli arkadaşlarım,
şöyle bir düşünün, Türkiyede uçakla zirai ilaçlama yasaklandı.
Siz yasaklamadınız, Bakanımın oluruyla yasaklandı.
Peki, Sayın Bakanım, yazık değil mi Adana Valisine,
Osmaniye Valisine, Adana Teknik Ziraat Müdürüne, Osmaniye Teknik
Ziraat Müdürüne?! Yasakladınız da ne oldu; kendi bürokratlarınızı
dara soktunuz, kendi çiftçinizi perişan ettiniz, ezik hale getirdiniz;
ama, Çukurovada uçakla mücadele devam etti. Kendi müdürünüz
aman, mesaiden önce atın, aman mesaiden sonra atın, aman tatil
günleri atın dedi. Ne oldu?! Benim zoruma gidiyor. Ben tarımcıyım
değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECATİ UZDİL (Devamla)
Bitiriyorum Başkanım.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) Yeter
Yeter
BAŞKAN Buyurun.
NECATİ UZDİL (Devamla) -
Ben tarımcıyım. Benim Tarım Bakanımın sözü
geçmeli, Türkiyenin her yerinde tüm bürokratlar onun verdiği
emre uymalı. İlaçlanmadı mı sevgili arkadaşlarım;
gazetelerde çıktı, hani bir zirai mücadele uçağı
bir binaya çarpmıştı, büyük resimlerle; araştırın,
sorun.
Ben, şunu istiyorum: Türkiyede
tarımı düşünmeden, tarımın sorunlarını
çözmeden, sevgili arkadaşlarım, Türkiyenin sorunlarını
çözme şansınız yok. Lütfen, bu işi bir daha düşünün,
bir daha değerlendirin diyorum.
Bu yasayı, lütfen, geri çekin.
Türk tarımına, Türk çiftçisine, Türk tohum firmalarına
olanak yaratacak bir yasa hazırlayalım, ondan sonra yasayı
bu Meclisten geçirelim; herkes bize teşekkür etsin. Eğer bu
yasa böyle geçerse, herkes, özellikle kırsal alan ve çiftçi bize
kızacak, nefretle bakacak, Türk ekonomisine de büyük zarar vermiş
olacaksınız.
Değerli çiftçi arkadaşlarım,
çözüm sizsiniz. Bir sene sabredin, bir sene sonra siz iktidarsınız,
istediğiniz yasayı siz çıkaracaksınız.
Size güzel günler diliyor; saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) Sayın
Başkan
MEHMET SARI (Osmaniye) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Uzdile teşekkür
ederken bir açıklama yapmak istiyorum.
İç Tüzükümüzün 42nci maddesi
komisyon raporlarını düzenlemektedir. Bu maddenin dördüncü
fıkrasını okuyorum: Komisyon Raporunda imzası
bulunan komisyon üyesi, diğer komisyonlarda ve Genel Kurulda,
çekimser veya aykırı olduğunu rapor metninde yazıyla
belirttiği hususlar dışında, sözcüden soru soramaz
ve komisyon raporuna aykırı konuşma yapamaz.
Bu fıkrayla bağlantılı
olarak, elinizdeki Yasayı eğer incelerseniz, Sayın Uzdil
komisyon üyesidir ve ben, bu basılı Yasa Tasarısının
bütün sayfalarını karıştırdım; kendisinin
Komisyon Raporuna bir muhalefeti yoktur. Dolayısıyla,
yaptığı konuşmayla Komisyon Raporundaki imzayı,
burada takdirlerinize sunuyorum. Bu nedenle de kendilerine bir
uyarıda bulunmuş oluyorum; imzamıza göre konuşmamız
lazım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Sayın Başkan, bir açıklama yapmak istiyorum
BAŞKAN İç Tüzük böyle emrediyor;
benim bir şeyim yok.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Bir cümle efendim, müsaade eder misiniz?..
BAŞKAN Bununla ilgili, Sayın
Komisyon Başkanı söz istemiştir
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Tutanaklarda benim konuşmalarım var efendim, tutanaklarda
benim konuşmalarım var; lütfen
BAŞKAN Ancak, Osmaniye Milletvekili
Şükrü Ünal, Başkanlığımıza yazılı
olarak müracaat ederek isim ve mekân göstermek suretiyle açıkça
sataşılmıştır ifadesini kullanıyor. Buna
göre, ben, Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünala -İç Tüzükün
ilgili maddesi gereğince kısa bir cevap hakkı doğmuştur-
kısa bir açıklamada bulunması için söz vereceğim.
Sayın Ünal, siz de kesinlikle
bir sataşmaya meydan vermeyin; sadece size göre doğru olanları
kamuoyuna ve Genel Kurulumuza açıklayın. Sözü, kısa
olarak veriyorum; buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Osmaniye
Milletvekili Şükrü Ünalın, Osmaniye Milletvekili Necati
Uzdilin, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; sözlerimin başında
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Az önce burada konuşan çok değerli
CHP sözcüsü, Osmaniye Milletvekili arkadaşımız Necati
Uzdil Bey, 3 milletvekili olarak bizlerin bu yaz boyunca veyahut da
yıl boyunca Osmaniye ilimize bağlı köylerimizi ziyaret
edemediğimizi ve köylere gidemediğimizi ifade ettiler.
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
Doğru!..
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla) Belgeleriyle
sabittir, muhtarlarımızın şahadetiyle sabittir
ki, bu yaz sezonunda, bizzat Başbakanımız ve Genel
Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan Beyin talimatıyla,
biz ve hatta bütün AK Parti milletvekili arkadaşlarımız,
illerinin, ilçelerinin köylerini tek tek gezdik. Biz de, başta
Çardak, Çona, Issızca, Dereli, Kanlıgeçit, Tehçi, Dervişiye
olmak üzere, kıyı köyleri dediğimiz köylerimizi, arkasından
da, Sayın Necati Beyin ifade ettiği, Cevdetiyeden başlamak
üzere, Endel, Hemite ve Bahçe gibi, diğer ova köylerimizi tek
tek gezdik.
Espri olması babında bir
şey söylüyorum. İki şey var; bir, Osmaniye ilimiz, AK Parti
İktidarında, okullaşmada, Türkiye standartlarını
aştı.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
- Gündemle ilgili mi Sayın Başkanım?!
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla) - Köy yolları
ve köy içme sularında da Türkiye standartlarını
aştı. Bu İktidarın döneminde oldu bu; bu bir.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
- Gündemle ilgili mi Sayın Başkanım?!
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla) -
İkincisi, çok enteresan iki şeyle karşılaştık
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Gündemle ilgili, gündemle
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla) - O bahsettiği
köylerde, muhtarlarımız ve köylülerimizle
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
- Hemiteye gittin mi, onu söyle!..
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla) - Bak, hiç
itiraz etmeden dinledik Necati Bey
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
- Hemiteye gittin mi?! Niye anlatmıyorsun?!
BAŞKAN Sayın Uzdil
Sayın
Uzdil...
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla) Laf atmadık
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
- Okulu soran var mı?! Okul gündem mi Sayın Başkan?!
BAŞKAN Dinler misiniz Sayın
Uzdil.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
- Okulu soran var mı?! Okul gündem mi Sayın Başkan?!
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla) Laf atmadık
BAŞKAN - Sayın Şükrü
Bey, Sayın Ünal
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla) Saygıyla
sizi dinledik. Sonuna kadar dinledik
BAŞKAN Sayın Ünal, siz Genel
Kurula hitap edin ve konuyla ilgili son cümlelerinizi alayım.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla) Değerli
milletvekili arkadaşlarım, bahsettiği -şu anda
vatandaşlarımız da dinliyor, o köylülerimiz de inşallah
dinliyorlardır- o bahsettiği aşağı ova köylerimizin
birinde, köylülerimizle, kahvelerde, kahvehanelerde toplantı
yapıyoruz; dedik ki: Bir ihtiyacınız var mı; yol,
su, okul, elektrik? Kalktı, köylümüzün bir tanesi, dedi ki: Efendim,
bir ihtiyacımız kaldı; yol sorunumuz yok, elektrik sorunumuz
yok, okul sorunumuz yok, bir ihtiyacımız var.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Ne güzel memleket!..
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla) - Nedir o
dedim; Camimizde klima yok, klima istiyoruz dedi.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Helal olsun!.. Bravo!.. Bakanını da götür sen, Bakanını
da!..
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla) - İspat
edebilirim.
İkinci, bir başka köyümüzde
de aynen şunu söyledi: Camimizde tek tip halımız yok
dedi. Bizim köyümüzün camiine tek tip bir halı döşeyin, yeter
dedi.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Ünal.
Şimdi, yine, aynı şekilde,
Osmaniye Milletvekili Sayın Mehmet Sarı söz istemiştir;
İç tüzüke göre, kendisinin isminden ve mekân gösterilerek bahsedildiğinden
bahisle.
Sayın Milletvekilimiz, size
de söz veriyorum; lütfen, kısa bir açıklama yapın, bir
sataşmaya da meydan vermeyelim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
2.- Osmaniye
Milletvekili Mehmet Sarının, Osmaniye Milletvekili Necati
Uzdilin, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET SARI (Osmaniye) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz
önce, Şükrü Ünal Milletvekilimin de söylediği gibi, ben,
üç ay boyunca, Osmaniye ilinin 159 köyünden 109 köyünü ziyaret ettim.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Camiden ilan verdirdin mi verdirmedin mi; sana onu sordum!
MEHMET SARI (Devamla) Osmaniye
il merkezindeki
BAŞKAN Sayın Uzdil, bak,
sizi dinlediler; rica ediyorum
MEHMET SARI (Devamla) Osmaniye
il merkez köylerimizin tamamını gezdim. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Muhtarlarımız da şahit buna, köylülerimiz
de şahit buna, fotoğraflarımız da şahit buna.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Beni susturdunuz efendim; ama, yalnız şunu söyleyeyim: Yanıkkışlada
camiden ilan verdirdin mi verdirmedin mi?
MEHMET SARI (Devamla) - Ayrıca,
Hasanbeylinin Yanıkkışla köyüyle ilgili bir şey
söyledi. Ben Osmaniyenin Hasanbeyli ilçesinin Yanıkkışla
köyüne geçen sene de gittim, bu sene de gittim; hiçbir zaman, cami hoparlöründen
böyle bir ilan yaptırmadım.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Yaptırmadın mı?! Çok güzel!.. Bravo sana!..
MEHMET SARI (Devamla) Bu,
doğrudan doğruya bir yalandır. Burada yalan söylüyor
demek yanlış bir ifade; ama, basbayağı bir yalan olduğu
için söylemek zorundayım.
Biz o köyde, yolunu da yaptık,
sulama suyunu da çektik, içme suyunu da getirdik.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Doğru söylemiyor!..
MEHMET SARI (Devamla) Ancak, oranın
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Doğru söylemiyor! Köylüler de izliyor!.. Cami hoparlöründen
ilan verdirdin mi verdirmedin mi?!
MEHMET SARI (Devamla) Vermedik
beyefendi.
BAŞKAN Sayın Uzdil, rica
ediyorum
MEHMET SARI (Devamla) Vermedik
Biz, hiçbir cami hoparlöründen, hiçbir yerde ilan vermedik. Muhtarlarımızla
birlikte, her toplantıda, her köyde, en güzel şekilde gittik;
ama, burada bir şeyi anlatmak durumundayım ben de. Bir köye
gittim, vatandaşın biri dedi ki: Ben 72 yaşındayım.
Bugüne kadar Cumhuriyet Halk Partisine
oy verdim; ama, bugüne kadar, kırkdokuz yıldır oy veriyorum,
kırkdokuz yıldır Cumhuriyet Halk Partisine oy veriyorum
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) Sayın Başkan, lütfen buna müdahale edin...
MEHMET SARI (Devamla) Bu defa
il genel meclisinde Adalet ve Kalkınma Partisine oy verdim;
ama, benim verdiğime kimse inanmaz.
Neden inanmaz derseniz; başka partiye oy kullanmadım
ki dedi.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Sayın Başkan, gelsinler ben götüreyim, üçünü de ben götüreyim;
gidemiyorlar köylere!..
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum,
son cümlenizi rica ediyorum.
MEHMET SARI (Devamla) Fakat
şunu da belirtmek isterim ki dedi, bu Hükûmet gibi başka
bir Hükûmet gelmemiştir; köylüye, vatandaşa bu hükûmet sahip
çıkmıştır dedi.
Saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Böyle hikâye anlatıyorlar!..
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Sarı.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
- Caminin hoparlöründen ilan verdirdin mi verdirmedin mi; sen onu
söyle!..
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
biraz önce Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal buraya gelerek
benden söz istedi, yazılı olarak da bildirdi.
Sayın Kastal, buyurun; kısa
ve öz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Rica ediyorum, kısa olarak
açıklarsanız memnun olurum.
3.- Osmaniye
Milletvekili Durdu Mehmet Kastalın, Osmaniye Milletvekili
Necati Uzdilin, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, Sayın Osmaniye
Milletvekilimizin en güzel özelliği, karakolda doğru söyler,
mahkemede şaşar. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Dışarıda konuştuğumuz zaman çok iyiyiz; yalnız,
kürsüye geldiği zaman, tamamen seçmene mesaj babından,
böyle, hamasi nutuklar atar; ama, yine de kendisine saygı duyuyoruz.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Tabiî ki duyacaksın.
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla) -
Şimdi, bu AK Parti Hükûmeti kadar çiftçiyi düşünen ve destekleyen
başka bir hükûmet olmamıştır. (CHP sıralarından
Oo sesleri, alkışlar[!])
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Bravo!.. Tebrik ediyorum seni! Helal olsun sana!
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla) Tabiî
ki
Tabiî ki
Yüzde 120 faizle, tarım kredi
borçlarında millet kan ağlarken, AK Parti iktidara geldi, 30
milyar olan borcu 4,5 milyara düşürdü.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
Ayağını kaldır ayağını!..
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla) - Bunu
AK Parti İktidarı yaptı.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
Ayağını kaldırmadan konuş.
BAŞKAN Sayın Kastal,
siz, sataşmaya cevap verin.
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla)
Şimdi, bizim, geçen yıl
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Ne için kaymakamı alıp gidiyorsun?! Bir milletvekili geziye
kaymakamla gider mi?! Yine de oturtmadılar kahveye!
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla) - Biliyorsunuz,
Türkiye, Dünya Ticaret Örgütüne bağlıdır.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Endelliler de izliyor. Kaymakamı alıp gidiyorsunuz köye!
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla) - Necati
Bey, biz sizi dinledik; hatta, alkışladık Sayın Milletvekilim.
Siz de dinleyin.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Tamam, ben de alkışlarım.
BAŞKAN Buyurun, siz
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla) - Bizim
bölgemiz fıstık bölgesi. Geçen yıl, ocak ayında ithalat
olması gerekirken, marta erteledik; mart yetmedi, mayısa
kadar erteledik ve geçen yıl fıstık 1 milyon 500 bini buldu.
Bu yıl, yine, aynı şekilde fıstığın
çıkış fiyatı 1 milyon 200 bin-1 milyon 300 bin liradır.
Aynı şekilde, mısır
fiyatı, cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamıdır.
Şu an, tarlada 340 bin liraya mısır alınıyor.
Hani çiftçimiz kötüydü?! (AK Parti sıralarından alkışlar)
Hani çiftçimiz kötüydü?!
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Gel, Bakanını al da gidelim.
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla) -
Arasınlar arkadaşlar ziraat odası başkanlarını.
Cumhuriyet tarihinde mısır fiyatları bu kadar güzel
olmamıştır ve olmayacaktır.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) Sayın Başkan, sataşmayla ne alakası
var bunların?!
BAŞKAN Sayın Kastal, son
cümlenizi alalım.
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla) - AK
Parti İktidarı çiftçinin her zaman yanındadır ve
yanında olacaktır. Bunda kimsenin tereddüdü olmasın
ve bizim gezmediğimiz köy yoktur, kimseden çekindiğimiz
yoktur
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Köylere gidemiyorsunuz!..
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Tüysüze gidebildin mi?! Kahveye oturabildiniz mi?!
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla) - Aynı
zamanda, KÖYDES kapsamıyla, 1951den bu yana su gelmeyen 22 köyümüze
su gelmektedir diyorum.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Çay içebildin mi? Oturttular mı seni?
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla) Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Kastal.
Şimdi, Komisyon Başkanına
söz veriyorum.
HALUK KOÇ (Samsun) Sayın
Başkan, bitti mi, başka yok mu?!
BAŞKAN Osmaniye milletvekili
4 kişi efendim.
HALUK KOÇ (Samsun) Adana, Hatay,
komşu illerden devam edin!..
BAŞKAN Sayın Başkan,
bir dakika efendim.
Buyurun.
IV.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
3.-
Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu Raporu (1/822) (S. Sayısı: 662) (Devam)
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
görüşülmekte olan 662 sıra sayılı Tohumculuk Kanunu
Tasarısı üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Prensip olarak, Komisyon Başkanlığını
yürüttüğüm süre içerisinde görüşülen kanunlarla ilgili
genelde söz almadım; ama, Sayın Uzdil gerçekten o kadar büyük
bir gaf yaptı ki, bizim artık buna bir cevap vermemiz ve bu konuda
bir açıklamayı Genel Kurulun bilgilerine arz etmemiz söz
konusu oldu.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Sayın Başkan, gaf yaptı dedi, unutmayın!
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)
Müsaade ederseniz, ben
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Komisyon Başkanı, üstelik de profesör, ben de kendisinin
hemşerisiyim, arkadaşıyım. Nereye isterseniz
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)
Sayın Başkan, bu Kanun Tasarısı, Komisyonumuza
yedinci ay içerisinde, 2004 yılında gelmiştir ve
8.7.2004 tarihinde görüşülmeye başlanmış,
15.7.2004 tarihinde neticelendirilerek raporu tanzim edilmiş
ve Başkanlığımıza sunulmuştur.
Şimdi, bu Kanunun geneliyle
ilgili görüşlerini ifade ederken -ben tutanaklardan okuyacağım,
herhangi bir yorum yapmayacağım- Sayın Uzdil aynen şunu
söylemektedir:
Sayın Bakan, değerli arkadaşlarım,
çok kıymetli katılımcılar; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Önümüzdeki yasa, çıkarılması
gereken yasalardan birisi. Bu konuda tartışma yapacak halimizin
olduğunu da zannetmiyorum; ancak, geç kalındığını
da hemen belirtmek durumundayız. Avrupa Birliğinde bu çalışmalar
1960lı yıllardan sonra hızla devam ederken, biz, 1963te
çıkardığımız yasaya bile sahip çıkamadık.
Bakanlık olarak, bürokrasi olarak, bugün, Avrupa Birliğinin
istekleri veya onlarla uyum sağlama açısından bu yasayı
alelacele hazırlama ve çıkarma peşindeyiz. Ayın
15inde, büyük bir ihtimalle Meclis tatil olabilir; biz, Komisyonda
bunu görüşüyoruz. Bu konuda acele etmememiz gerektiğini
düşünüyorum.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Nerede aykırılık var?.. Gaf; gafı söyle sen. Ne
var; çelişki mi var?..
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)
Hayır, birinci cümleyi okudum; birinci cümlede bire bir katıldığınızı
söylüyorsunuz.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Neye katıldım; tasarının değiştirilmesine
katıldım.
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)
Şimdi, bu olumlu ifadeler bu
tutanakta devam etmektedir.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Burada yine söyledim tasarıyı
birlikte hazırlayalım dedim.
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)
Sayın Uzdil, müsaade ederseniz
BAŞKAN- Sayın Uzdil
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)
Müsaade ederseniz
Müsaade ederseniz,
ben bir şey açıklayıp
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Okuduğunuzu iyi değerlendirin
BAŞKAN - Sayın Uzdil
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)
huzurunuzu fazla işgal etmeyeceğim, ben ayrılacağım
kürsüden.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Profesörsün, Komisyon Başkanısın
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)
Şimdi, burada, Sayın Meclis Başkan Vekilimiz bir konuya
açıklık getirdi ve İç Tüzükün 42nci maddesinin dördüncü
fıkrasını bizlerle paylaştı ve gerçekten, bu,
şu anda, sadece Necati Uzdili bağlayan bir konu olmaktan
çıkmıştır; çünkü, bu tasarı görüşülürken
Komisyonda, Cumhuriyet Halk Partisinin hiçbir üyesi muhalefet
şerhi koymamıştır.
Bunu bilgilerinize arz ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Tutanaklardan karşı
çıktıklarımızı da oku bakalım neymiş!..
BAŞKAN- Sayın milletvekilleri;
AK Parti Grubu adına, Aydın Milletvekili Sayın Ahmet
Ertürk.
Buyurun Sayın Ertürk. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET ERTÜRK
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
662 sıra sayılı Tohumculuk Kanunu Tasarısı
üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış buluyorum; Grubum
ve şahsım adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
AK Parti Hükûmeti, Yüce Meclise
sunduğu yasa tasarı ve teklifleriyle, Türk tarımını
hukuksal bir zemine oturtarak, kural ve kaidelere bağlıyor.
Üretim planlamasıyla, üretenlere kazançlarını artırabilecekleri
ve ülkemize, güzel vatanımıza katmadeğer yaratabilecekleri
fırsatlar ve açılımlar getiriyor. Bunlardan birisi
de, bugün görüşülecek olan, bu görüşmeye başladığımız
Tohumculuk Kanunu Tasarısıdır. Tarımın özü
olarak da vasıflandırabileceğimiz tohum, fide ve fidan,
bu Kanun Tasarısıyla, yeni kural ve kaidelere bağlanıyor.
Tohum veya çoğaltım materyalleri,
bitkisel üretimde, ürünün kalite ve miktarını belirleyen
en önemli girdilerden birisidir. Ülkemizde bitkisel üretimin gayri
safî millî hâsıla içerisindeki payı yaklaşık 20 milyar
dolar civarında olduğu tahmin edilirse, bu sektörün temel
girdisi olan tohumluk, fide ve fidanın ve bununla ilgili olduğu
sektörün önemi ortaya çıkmaktadır.
Gelişmiş ülkelerde tohumculukla
ilgili bilimsel ve teknik çalışmaların yüz yüzelli
yıllık bir geçmişe dayandığı bilinmektedir.
1850li yıllarda başlayan bu çalışmaların sonucunda,
bu ülkeler, tohumculuk endüstrisini ve bununla ilgili bitki
ıslahı, araştırma altyapısı ve tohumculuk
sistemini kurmuşlardır. Böylece, hastalık ve zararlılara
dayanıklı, sanayinin ve tüketicilerin ihtiyaçlarına
cevap veren üstün çeşitler geliştirmişlerdir.
Dünyadaki tohumculukla ilgili
faaliyetlere paralel olarak, 1900lü yılların başında,
tohum ticareti ve kalitesiyle ilgili uluslararası organizasyonların
oluşumu gözlenmiştir.
Türkiyemizde ise tohumculuk ve
bitki ıslahıyla çalışmalar cumhuriyetle birlikte
başlamıştır. Dünyada ve ülkemizde tohumculuk sektöründe
yaşanan gelişmelere paralel olarak, 1963 yılında,
tohumculukla ilgili, 308 sayılı Tohumlukların Tescil,
Kontrol ve Sertifikasyonuna İlişkin Kanun uygulamaya konulmuştur.
Aynı yıllarda Türkiye, hem çeşit ıslah çalışmalarını
hem de tohumluk üretim faaliyetlerini yoğunlaştırmış
ve bunu, ülkemizin, uluslararası tohumculukla ilgili kuruluşlarına
üyeliği de takip etmiştir.
1980li yıllara kadar Türkiyede
uygulanan kamu ağırlıklı tohumluk politikaları,
ülke ihtiyacının yurtiçi üretimlerle karşılanması
yönünde olmuştur. 1983 yılında tohumluk fiyatlarının,
1984 yılında da tohumluk ithalatının serbest
bırakılması ve serbest piyasa ekonomisinin etkin hale
gelmesiyle, özel sektör tohumculuğu gelişme fırsatı
bulmuştur. Tohumculuk sektöründe, özel sektör, yalnızca
üretim alanında değil, aynı zamanda, teknoloji transferi,
çeşit geliştirme, tohum işleme ve pazarlama konularını
da içine alacak şekilde organize olmuş, TÜRKTED adı altında
dernekleşmiştir. Bugün, sektörde 140a yakın tohum
şirketi vardır; bunun 70in üzerindeki kısmı özel
tarımsal araştırma kuruluş yetkisine haizdir.
Tohum, dünyada ve ülkemizde en
çok ticarete konu olan metadır. Her geçen gün dünya tohumculuk
ticaret hacmi artmaktadır. Her yıl kullanılan tohumlukların
parasal değeri 50 milyar doları, ticarete konu olan tohumluğun
değeri 30 milyar doları bulmaktayken, ülkemizde de tohum
sektörünün büyüklüğü yaklaşık 300 milyon dolar civarındadır.
Halihazırda, ülkemizde, yılda 60-70 milyon dolar civarında
tohum ithalatı yapılırken, 20-25 milyon dolarlık
bir kısım da ihracat yapma fırsatımız vardır.
İthalatın büyük bölümünü sebze tohumları, ihracatın
ise önemli bir kısmını mısır ve ayçiçeği
tohumları oluşturmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu Yasa Tasarısı, tohumculuk sektöründeki
hızlı değişim, bilim ve teknolojideki gelişmeler
yanında, mevcut Yasanın günümüzde sektörün ihtiyaçlarını
karşılayamaması, tohumluk üretimi ve ticaretinde
karşılaşılan problemler, tohumculuk sektörünün
yeniden yapılandırılması ve Avrupa Birliğine
uyum amacıyla yapılmıştır. Bu Yasa Tasarısının
ilk hazırlık çalışmaları 1999lu yıllarda
başlamış ve bu çalışmalar, Bakanlık birimleri,
özel sektör kuruluşları, kooperatifler, üniversiteler,
meslek kuruluşları katılmışlar ve katkı
sağlamışlardır. 2004 yılından itibaren de
Meclisin gündemine indirilebilir hale gelmiştir. Hazırlanan
taslak, özel sektör, üniversiteler, meslek kuruluşları ve
diğer kamu kuruluşlarının görüşleri alınarak
son şekli verilmiş ve bu yasa tasarısının hazırlanmasında,
uluslararası sistem ve kurallara uygunluğu sağlamak
amacıyla, uluslararası uzmanlardan da katkı alınmıştır.
Kanun, tarla bitkileri, bağ
bahçe bitkileri, orman türleri ve diğer bitki türleri çoğaltım
materyallerine ilişkin çeşitlerin ve genetik kaynakların
kayıt altına alınması, tohumlukların üretimi,
sertifikasyonu, ticareti, piyasa denetimi ve kurumsal yapılanmalar
ile çok geniş bir yelpazeyi ve düzenlemeleri kapsamaktadır.
Söz konusu işlemler Batıda da benzeri kuruluşlar ve
kurumlar tarifinde yapılanmaktadır. İşte, burada,
Türkiye Tohumcular Birliği gibi, bu Kanunla yeniden kurulacak
olan bir örgütlenme çalışmasını Fransada GNIS, Hollandada
da NAK birimleri yetkili hale gelmiş ve çalışmalarını
sürdürmektedirler.
Bu yasa tasarısıyla yeni
açılımlar ve düzenlemelerden, kısaca bazı maddelerinden
bahsetmek istiyorum. Bunlar, tohumluk ve tohumculukla ilgili günümüzdeki
bilimsel ve teknolojik gelişmelere uygun olarak yeni tanım
ve anlayışlar getirmiştir. Yasayla tüm bitki türlerini
kapsayan, bağ bahçe bitkileri, tarla bitkileri, orman bitki
türleri ve diğerleri ile ulusal tek bir tohumculuk yasası
hedeflenmektedir. Bitki gen kaynakları bakımından
dünyada önemli bir yere sahip olan ülkemizin gen kaynaklarının
kayıt altına alınması imkânı sağlanmaktadır.
Tohumluk üretim alanları ve bölgelerinin ve tohumluk üretim
bölgelerinin belirlenmesi için bir yasal altyapı tesis edilmiştir.
Bu şekilde yabancı döllenen ve izolasyon mesafesi gerektiren
tohumluk üretimlerindeki engeller ortadan kaldırılmaya
hedeflenmektedir.
Tohumculuk sektörünün, yurt içinde
yatırım yapmak kaydıyla, AB standartlarında ve
uluslararası rekabete uygun bir şekilde gelişmesi
amacıyla teşvik ve desteklemelerden yararlandırılması
öngörülmektedir. Tohumculuk sektörü yeniden yapılandırılarak
tohumculukla iştigal eden tohum sanayicileri ve üreticileri,
tohum, fide, fidan, süs bitkileri üreticileri, bitki ıslahçıları
ve tohum dağıtıcılarının temsil edildiği
kamu tüzel kişiliği niteliğinde meslek kuruluşu
statüsünde Türkiye Tohumcular Birliği de kurulabilmektedir.
Bu birliğin kurulması ve alt birliklerin oluşturulmasıyla
tohumculuk sektörü gelişmiş ülkelerde olduğu gibi
yeni bir organizasyon ve yapılanmaya kavuşmuş olacaktır.
Hileli, etiketsiz, kalitesiz ve belirlenen standartların altında,
çiftçiye, tohum ve çoğaltım materyalleri pazarlayanlar
için cezalar ve yaptırımlar günümüz şartlarına göre
yeniden düzenlenmektedir.
Kaliteli tohum ve sertifikalı
fide ve fidan, bilinçli üreticilerin olmazsa olmazı kabullendiği
bir tarım kuralıdır. Devletimiz de, kaliteli tohum
kullanan ve sertifikalı fide ve fidan diken üreticilere destek
primleri ödeyerek üreticileri kaliteli ürün yetiştirmeye
yönlendirmektedir. Ayrıca, ihracata uygun tarım ürünlerine
de fırsat yaratmaktadır.
Tarım Bakanlığımız,
AK Parti Hükûmetleri dönemi içerisinde yaptığı yoğun
ve etkin çalışmalarla sertifikalı tohum üretenlere
ve tarlasında sertifikalı tohum ve fidan kullanan çiftçilere,
üreticiye desteklemeler yapmaktadır. Nitekim, 2006 yılında,
içinde bulunduğumuz yılda, tarımda bu desteklemeler
en üst noktaya çıkmıştır. 2006 yılında, Tarım
ve Köyişleri Bakanlığımızın tohum ve fidanda
yaptığı desteklemelerden sizlere birkaç örnek söylemek
istiyorum. Örneğin tohumda, sertifikalı tohumda, pamuk
üretimindeki destekleme primlerimiz 260 bin lira, 265 bin liraydı
2006 yılı ödemelerinde 2005 yılı ürünü için. Bu 265
bin liralık destekleme, eğer çiftçimiz sertifikalı tohum
kullanıyor ise, yüzde 20 nispetinde artırılarak 320 bin liraya yükselmektedir; yani,
çiftçimiz, sertifikasız tohum kullandığında alacak
olduğu kilogram başına -1 kilo pamuktan- destekleme
primi 265 bin lirayken, sertifikalı tohum kullandığı takdirde alacak
olduğu destekleme primi 320 bin liraya yükselmektedir. Gene
soya ürünümüzde normal tohum kullandığı takdirde 200
bin lira alacak olan çiftçimiz, 1 kilogram soya ürünü için, sertifikalı
tohum, sertifikalı soya tohumu kullandığında
alacak olduğu destekleme primi 240 bin liraya yükselecektir.
Keza buğdayda sertifikalı buğday tohumu kullanan
çiftçilerimize dekar başına 5 YTL, çeltikte 8 YTL, patateste
20 YTL para ödenebilir hale getirilmiştir. Ayrıca, yem bitkilerinde
de tohum bedelinin yüzde 5 nispetinde bir artırımı öngörülmektedir,
ama, sadece sertifikalı yem bitkisi, yem tohumu kullandığı
takdirde.
Sertifikalı fidanda ise, değerli
milletvekilleri, örneğin, zeytin, narenciye, nar, badem, ceviz
gibi sertifikalı fidan diken çiftçilerimize dekar başına
250 YTL, diğer meyve fidanları dikenlere dekar başına
200 YTL, eğer bu sertifikalı fidanlar virüsten ari ise dekar
başına 300 YTL gibi akıl ve havsalanın alamayacağı
büyük miktarlarda, Tarım Bakanlığımız, üreten
çiftçilerimize bir desteklemeye yönelmiş; sadece, tek söylediği,
bu kullanılan fidanlar sertifikalı fidan olacak demektedir.
Böylece, hem üreten çiftçilerimizin
daha fazla kazanması hem de bu ürünlerden elde edilecek olan sebze
meyve türü ürünlerin yurt dışına satışlarında
iyi tarım uygulamalarının uygulama fırsatlarını
Sayın Bakanlığımız yönetmek ve takip etmek istemektedir.
Keza, yine yapılan bir düzenlemeyle,
tohumda ve fidanda, mısır, buğday ve yoncada Katma Değer
Vergisi de yüzde 1e indirilerek sertifikalı tohum kullanımı
konusunda çiftçilerimize bir fırsat ve açılım sağlanmaya
çalışılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tarım kural ve kaidelere bağlanıyor,
üretim planlı hale geliyor, riskler garanti altına alınıyor.
İşte, Tarım Kanunu, Üretici Birlikleri Kanunu, Ziraat
Odaları Kanunu, Organik Tarım Kanunu, Tarım Sigortaları
Kanunu, Toprak Muhafaza ve Arazi Kullanım Kanunu, Islahçı
Hakları Kanunuyla, yasalaşan bu kanunlarla, bugün görüşmeye
başladığımız Tohumculuk Kanunu ve bilahara
arkasından gelecek olan Çiftçi Malları Kanunu gibi tarımla
ilgili daha pek çok kural ve kaide.
Beraberce ve birlikte yasalaştırdığımız
Tarım Kanunuyla, tarımsal desteklemeler, artık, siyasetçinin,
örgütçünün ağzında sakız olmaktan çıkarılıyor,
sistem getiriliyor, kural getiriliyor tarım desteklemeleri
gayri safî millî hâsılanın yüzde 1inden az olamaz hükmü getiriliyor.
Devlet kurumları, kurumun değerleri hoyratlıktan ve
verimsizlikten kurtarılıyor, TİGEM işletmeleri
özel sektörümüze açılıyor. Bu işletmelerde hayvancılık,
bitkisel üretim, tohumculuk gibi faaliyetler yapılabilir hale
getiriliyor. TAGEM derlenip toparlanıp daha verimli bir hale
getiriliyor. ARGE gerçekten özen isteyen, teknik bir çalışma
alanıdır. Araştırma enstitüleri, cumhuriyetin
ilk yıllarında ihtiyaç duyulan ve özel sektörce yapılamayan
iş ve faaliyetleri yapıyordu. Ayrıca, Sümerbank gibi,
Tekel gibi kurumlarımız, Zirai Donatım gibi kurumlarımız
da özel sektörün karşılayamadığı, yapamadığı
iş ve eylemleri, alet ve edevatları, ekipmanları, tohumları,
gübreleri temin ederlerdi. Gelişen cumhuriyetle kurumlarımız
da gelişti ve varlığını sürdürdü, sürdüremeyenler
ise tasfiye oldu gitti. Şimdi, fuarlara katılıyoruz.
Ülkemizin pek çok yerinde, pek çok ilimizde fuarlar açılıyor.
Bu fuarlarda her türlü ekipman, traktörler, biçerdöverler, alet edevatlar,
tarımsal makinelerin özel sektörce yapılabildiğini
ve pazarlandığını görüyoruz.
Devlet ön açıyor, yol gösteriyor.
Devlet özel sektöre yol gösteriyor, rehberlik ediyor. Örneğin,
bizim Aydın ilimizde, benim uzun yıllar başkanlığını
yaptığım bir kooperatif var. Bu kooperatifte hem
TİGEMin tohumları satılıyor hem de özel sektörün
tohumları satılıyor. Kooperatif hayvancılıkla
iştigal ettiği için, çiftçilerin ihtiyaç duyduğu hayvancılık
tohumlarını, fiğ, arpa, tritikale tohumlarını
hem özel sektörden alabiliyor hem de TİGEMden alıp ihtiyaç
duyan çiftçilere dağıtabiliyor. Ayrıca, buğday
tohumlarında da hem TİGEMin tohumlarını satabiliyor
hem de özel sektörün tohumlarını satabiliyor. Böylece,
özel sektör ile üretici, kamu rekabette ve kalitede yarışıyor.
Sonuçta çiftçimiz kazanıyor, sonuçta üreticimiz kazanıyor,
tarımcımız kazanıyor ve Türkiye kazanıyor.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir)
Kazanan yok Ahmet Bey; kaybeden var; çiftçi kaybediyor
AHMET ERTÜRK (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasa tasarısının
Türkiye Büyük Millet Meclisimiz tarafından kabulü ve kanunlaşması
halinde, ülkemiz tohumculuk sektörünün önü açılacak, özellikle
kendi bölgemizde, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta Asya, Avrupada
ve dünyada rekabet gücümüzle birlikte ticaret hacmimiz artacaktır.
Ayrıca, söktürün ABye uyumu kolaylaşacak ve uluslararası
alanda entegrasyonu tamamlanacaktır. Tarım bizim geleneğimiz
ve geleceğimizdir. Petrolümüz yok; ama, tarım ürünlerimizde
tarımsal geleceğimiz var ve bu fırsatları
eğer iyi değerlendirebilirsek Türkiyemiz, gerçekten, bölgesinin
geleceğinin parlayan yıldızı olabilecektir.
Değerli milletvekilleri,
tarlası, bahçesi ne kadar iyi ve güzel olursa olsun, üretici ne
kadar özen, gayret, ihtimam ve çaba gösterirse göstersin, eğer
kullandığı tohumu, fidesi ve fidanı iyi değilse
emekleri boşa gidebilir. Bugün pamukta dekarda 500 kilogram, mısırda
dekarda 1.300 kilogram ürün alabiliyorsak, sütte 40 kilogram süt veren
inekleri sağabiliyorsak, bu, kaliteli ve sertifikalı tohumun
ve spermanın eseridir.
Türk çiftçisi, gelişmelere,
teknolojiye açık, bilgili, donanımlı, kendisini geliştirmiş
halde üretim yapmaktadır. İyi tohum, iyi fide, iyi fidan onun
önceliğidir. Kaliteli fide, fidan, tohum için yasa çıkarmak
ne kadar önemliyse, çıkarılan yasanın altını,
üstünü, içini doldurmak da en azından o kadar önemlidir. Çalışmalarımıza
ve çabalarımıza bu yasayla güzellikler ve yenilikler eklemek
istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu
yasaya pek çok eleştiriler var. Son günlerde gerek kamuoyunda
gerek basında, çeşitli platformlarda eleştiriler var;
bunlardan bir tanesi, bu kanun taslağında GDOların yaygın
olarak kullanılmasına imkân sağlayacak hususların
yer aldığı söylenmektedir; hatta, bazı çevrelerce
bu husus ulusal felaket olarak yorumlanmaktadır. Halbuki kanun
taslağında, genetiği değiştirilmiş organizmaların
(GDOların) kullanılacağına ve serbest bırakıldığına
ilişkin hiçbir hüküm yoktur. Sadece GDOlar, tanımlar bölümünde
biyoteknoloji ifadesinin kullanılmış olması
nedeniyle dolaylı olarak kanun kapsamına girmektedir. Bu
konuyla ilgili gündemimizde biyogüvenlik kanun taslağı
da vardır ve GDOların konusu, üretimi, ithalatı, ihracatı
gibi konular -Tarım Bakanlığımızca GDOların
serbestleştirileceği görüşünün hiçbirisinin
doğru olmadığı gibi- bunlarla ilgili, üretim ve
satışla ilgili özel düzenlemeler biyogüvenlik kanun taslağı
içerisinde yer almaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ikinci bir tenkit konusu, yetki devri konusudur.
Burada da, Bakanlık, üretim, sertifikasyon, ticaret ve devletin
yetkilerinin bir kısmını veya tamamını, ihtiyaç
duyulduğu takdirde, Türkiye Tohumcular Birliğine veya
üniversitelere devredebilmektedir. Böylece ilk aşamada sertifikasyon
ve daha sonra gelişmelere bağlı olarak denetim işleri
Türkiye Tohumcular Birliğine verilebilecektir. Bu maddeyle,
devlet tarafından yapılan bazı işlemlerin, üreticileri
bir araya getiren, her türlü teknik bilgi ve altyapıyla donatılacak
Türkiye Tohumcular Birliğine devredilecek olması, ileri
AB ülkelerinde olduğu gibi, ülkemizde de çağdaş tohumculuk
sisteminin gelişmesine katkı sağlayacaktır.
Yine, iddialar arasında, kanun
taslağında, tohumculuk sektörünün çokuluslu şirketlerin
eline geçmesine neden olacağı iddiaları vardır.
Ancak, taslakta ve 308 sayılı Kanuna ilave edilerek geliştirilmiş,
tohumculuğun yabancıların eline geçmesine neden olacak,
bazı kesimlere avantaj sağlayacak hiçbir hüküm yoktur.
Ayrıca, tarımda dışa
bağımlılığının artması iddiası
da, bu yasa düzenlemesi içerisinde tohumculuğun genel yapısı
ve gelişmişlik düzeyi dikkate alındığında,
özellikle hibrit çeşitlerdeki dışa bağımlılığın
kırılması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
AHMET ERTÜRK (Devamla)
ancak,
yeni ARGE yatırımları ve yerli tohum sanayiinin desteklenmesi
ve çağdaş yapılanmalarla mümkün olabilecektir. Bunu
sağlamak için de, mevcut yapıyı ve durumu korumak yerine,
yeni atılımlara ve açılımlara ihtiyaç vardır.
İşte, bu taslak, bu açılımların ve atılımların
öncüsüdür diye düşünüyorum.
Bu vesileyle, değerli oylarınızla
yasalaşacak olan bu tasarımızın tohumculuk sektörü
için, üreticilerimiz için, ülkemiz tarımı için ve Türkiyemiz
için hayırlı olmasını diliyor, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Ertürk.
Tümü üzerinde, Anavatan Partisi
Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan;
buyurun efendim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Tohumculuk Yasası
Tasarısı üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım; hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
Öncelikle, bu haftanın Camiler
ve İmam Hatipler Haftası olması dolayısıyla,
aziz milletimizin ve din görevlilerimizin Camiler Haftasını
kutluyor, kendilerine üstün başarılar diliyorum.
Ayrıca, 4 Ekim Dünya Mimarlar
Günü. Bu vesileyle, bize mimarlık örneklerinin en güzellerini
yaşatan Türk mimarlarına hayırlı olsun diyor ve
kendilerine her alanda başarılar diliyorum.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) Mimar
Sinan
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
Tabii ki, çok haklısınız; başta büyük ceddimiz Mimar
Sinanın yolunda olacaklarını da burada temenni ediyorum
ve öyle olacaklarını biliyorum.
Ayrıca bir günü de, geçmiş
bir günü de kutlamak durumundayım; o da, Dünya Çocuklar Günü.
Değerli arkadaşlar, çocuklar,
bizim her şeyimiz. Dünya Çocuklar Gününü kutluyor ve çocuklarımızın,
en derin sevgilerle yanaklarından öpüyorum.
Değerli arkadaşlar, önemli
bir yasa tasarısını görüşmekteyiz. Ben, bu yasa
tasarısına girmeden önce, yasa tasarısının
ne anlama gelebileceği konusunda bir şey söylemek istiyorum.
Cumhuriyet hükûmetleri döneminde, AK Parti Hükûmeti döneminde olduğu
kadar köylünün adam yerine konulmadığı bir dönem olmamıştır.
İşte, ispatı. İşte, ispatı. Yani, bu yaz,
biz de, her yerde, bütün köylere gittik muhalefet partisi milletvekili
olarak. Tabiî ki, Hükûmet Partisi sayın milletvekilleri de gittiler.
Herkes, kendilerini bir yönden övüyor ve muhalefet partisine mensup
milletvekili arkadaşlarımızdan bir kısmı,
AK Parti milletvekillerinin, Hükûmet Partisine mensup milletvekillerinin
köylere sokulmadığından bahsediyorlar. Ben, bu konuya
girmek istemiyorum; çünkü, belki bir yıl, belki bir yıldan
da az bir süre var seçimlere. Bizim köylümüz efendidir. Bizim köylümüz
misafirperverdir; ben inanıyorum ki, kapısına giden
hiç kimseyi azarlamaz, güler yüzle karşılar, buna inanıyorum.
Dostu da olsa, düşmanı da olsa, muarızı da olsa, en
güzel şekilde karşılar. Neden köylülerimiz adam yerine
konulmamıştır bu Hükûmet döneminde, bunu ispat etmek
borcundayım değerli arkadaşlar.
Biliyorsunuz ki, Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin kurucusu Ulu Önder Atatürk millî ekonomimizin temeli
ziraattır demiştir, bir; ikincisi köylü milletin efendisi
demiştir. Bu söz çok önemlidir. Yani, Büyük Atatürk, köylüyü milletin
efendisi yapmıştır; ama, bugün, köylü, adam yerine konulmamaktadır.
Neden: Köylüler her yerde şikâyet ediyor, Erzurumun köylerinde
de şikâyet ediyorlar; Ziraat Bankasından kredi almaya gidiyoruz,
tarla tapularımızı götürüyoruz, ev tapularımızı
götürüyoruz, her şeyi götürüyoruz, ipotek etmeleri açısından;
fakat, hiçbirisi kabul edilmiyor, bize kredi almanız için 2 tane
memur getireceksiniz diyorlar. Bunun anlamı nedir; köylüye
güvenmemektir ve köylünün adam yerine konulmamasıdır değerli
arkadaşlar.
Bugün, genel anlamda, Türk köylüsünün
durumuna baktığımız zaman, hakikaten perişan
durumdadır. Tabiî ki, Türkiyenin her tarafında hayvancılık
yapılmaktadır. Doğu Anadoluda ve Güneydoğu Anadoluda
en yüksek oranda hayvancılık yapılmaktadır. Bir Erzurumlu
olarak, bir köylü çocuğu olarak, hatta ve hatta köylü olarak, bu
problemleri yakından bilmekteyim. Bugüne kadar, AK Parti
Hükûmeti, maalesef, kaçak hayvancılığı -bilerek
veya bilmeyerek- önleyememiştir. Bugün, Türk besicisi, Türk
köylüsü kaçak hayvancılık nedeniyle perişan bir durumdadır.
Bunu, bir defa daha, aziz milletimizin huzurunda, Sayın Tarım
ve Köyişleri Bakanımıza tekrar ediyorum ve sesim
kısılıncaya kadar tekrar edeceğim; hatta ve hatta,
kendilerine, temmuz ayının başlarında yazılı
soru önergesi verdim kaçak hayvancılık konusunda, bugüne
kadar -diğer bakanların olduğu gibi- Sayın Tarım
Bakanından bir cevap alamadım.
Karadenize gelelim. Karadenizin
altın ürünü fındıktır; fakat, bugün, fındıkçımız
perişan durumdadır. Neden dolayı perişan durumdadır;
şundan dolayı değerli arkadaşlar: AK Parti Hükûmetinden
dolayı perişan durumdadır; uluslararası fındık
ihracatçılarının talebi doğrultusunda ve uluslararası
fındık ihracatçılarının Türkiyedeki uzantısı
bir kişi yüzünden, fındık üreticimiz, Karadenizlimiz
perişan durumdadır. İşte, bugünkü Tohumculuk Yasa
Tasarısı da, maalesef, uluslararası tohumculuk ticareti
yapan odakların isteği doğrultusunda hazırlanmış
bir yasa tasarısıdır değerli arkadaşlar.
Bu Hükûmet döneminde, Türk köylüsü
azarlanmıştır, Türk köylüsü hakarete uğramıştır.
Elbette ki, Türk köylüsü -aziz Türk Milleti olduğu gibi Türk köylüsü
de- bir feraset sahibidir, bir öngörü sahibidir, misafirperverliği
yüzünden şimdi sesini çıkarmıyor;
ama, yarın, o genel seçimlerde, perdenin arkasına girdiği
zaman, inşallah, hükmünü verecektir. Bunları asla ve katiyetle
affetmeyeceğini biliyorum.
Değerli arkadaşlar, hamaset
nutukları atacak değilim. Metne bağlı olarak bu Tohumculuk
Yasa Tasarısı üzerindeki endişelerimi aziz milletimle
ve siz değerli arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; şöyle tasarıya genel
olarak bakıldığında, tasarı, tohumculukla
ilgili düzenlemelerden daha çok, sektörün özel sektöre devrine
aracılık etmesi planlanan tohumculuk birliği kuruluş
kanunu intibaını uyandırıyor.
Tasarının gerekçe
kısmının ikinci paragrafında da, bu durum açıkça
ortaya çıkmaktadır. Bu paragrafta, 308 sayılı Tohumculuk
Kanununun yetersizliğinden bahisle, Avrupa Birliğinin
taleplerine de vurgu yapılarak, tohumculuk sektörünün özel
sektöre devredilmesi gerektiği savunuluyor. Sektördeki gelişmeler
gerekçe gösterilerek, biyoteknolojik yöntemlerle tohumluk üretiminin
önü hiçbir kısıt konmadan açılmaktadır.
Tasarı, çok uluslu tohumculuk
şirketlerinin verimli Türkiye topraklarını deneme
ve üretim sahasına, Türkiyenin bitkisel gen kaynaklarını
da, kendi adlarına tescilli tohumlukların kaynağı
olan gen bankasına dönüştürmesine yol açacaktır.
Türkiye, bitkisel gen kaynakları
açısından yaklaşık 13 bin çeşide sahip bulunuyor.
Bunun sayısı, toplam Avrupa Birliği üyelerinin gen
kaynaklarıyla neredeyse aynı düzeydedir. Ne kadar zenginiz
bu konuda değerli arkadaşlar! Ayrıca, 3 bin çeşit,
endemik, yani, sadece Türkiyede bulunan çeşide sahiptir ki,
bu çeşitler içerisinde son derece öneme sahip tıbbî ve aromatik
bitkiler bulunmaktadır. Bir eczacı olarak bunları çok
iyi biliyorum farmasötik botanik okuduğumuz için.
Yıllarca, soğanlı,
yumrulu ve rizomlu bu tür bitkileri bir vesileyle yurt dışına
çıkararak ülkemizin gen kaynaklarını suiistimal
eden, onları ciddî rantlara dönüştüren, tohumculuk devi olmuş
şirketlerin, tasarıyı -kanunlaştığı
takdirde- kendi çıkarları lehine acımasızca kullanacağı
çok net ve açıktır.
Ülkemiz, sertifikalı hububat
tohumluğunun ancak yüzde 25ini, sertifikalı sebze tohumunun
ise yüzde 10unu üretmektedir. Bu durumda dahi dışa bağımlı
olan ülkemiz tohumculuğunda, mevcut üretimlerin çok büyük bir
bölümünü karşılayan kamu üretim işletmelerinin devre
dışı bırakılması kabul edilebilir değildir.
Yıllarca, ülke tohumculuğuna
yönelik ciddî çalışmalar yapmış olan tarımsal
araştırma enstitülerinin ve Tarım İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün devlet tohumculuk yapar mı gibi bir
gerekçeyle sistemden çıkarılması, sadece tohum üretim
zararları açısından değil, ülkede gen kaynaklarının
korunmasının sahipsizliğini doğuracaktır
maalesef.
1 kilogram sebze tohumluğu
için 2 tır dolusu ürün satmak zorunda olan üreticinin uluslararası
rekabet için maliyetlerde en büyük kalemi oluşturan tohumluk
fiyatlarının düşürülmesi zorunluluğu varken,
piyasayı tamamen dışa bağımlı hale getirmek
akıl dışıdır değerli arkadaşlar.
Yapılması gereken
şey, yerli tohumculuğun geliştirilmesi ve teşvik
edilmesidir. Bu nedenle amaç, sektörde söz sahibi olan kamu kurum ve
kuruluşlarının içini boşaltmak, etkinliğini
geriletmek değil, onların öncülüğünde yerli tohumculuk
sektörünün gelişmesini sağlamaktır.
Burada asıl dikkat çekici
olan şey, Avrupa Birliği ortak tarım politikalarının
öngörülerine göre tarımda rekabet şansımız olan
yaş sebze ve meyve üreticiliğimizin, dolaylı olarak
da olsa, tasarıyla, bu gücünün kırılmasının
hedeflenmesidir maalesef.
Yine, tasarıyla, şu an uygulamada
olan genetiği değiştirilmiş organizmaların
genleriyle oynanarak verimde ve hastalık zararlarının
önlenmesinde avantajlar sağlayan tohumlukların üretilmesi
olayıdır; ama, tohumlukların hastalıklarının
giderilmesi
Bu tohumlarla üretilen ürünlerin insan genetiğinde
ve metabolizmasında ciddî sorunlara yol açması beklenmektedir.
Yurda giriş yasağı, dolaylı olarak da olsa, ortadan
kaldırılmaktadır. Zaten, değişik nedenlerden
dolayı, yılda 2 milyon ton genetiği değiştirilmiş
organizmalı mısır, soya, pamuk ve kolza ülkemize giriş
yapmakta ve bu ürünler, 800e yakın ürün aracılığıyla,
tüketicinin sofrasına girmektedir. Bu, ne tehlikeli ve vahim
bir durumdur değerli arkadaşlar! Biyogüvenlik yasası
çıkarılmadan, bu tasarıyla, genetiği değiştirilmiş
organizmaların ülkede kolayca çalışma sahası
bulacak olması, çok acı verici bir olaydır.
Bir de, tasarının teknik
değerlendirmesine bakacak olursak; başlangıçta söylendiği
gibi, tasarı, sadece tohumculuk
sektörünün Avrupa Birliği ve çok uluslu şirketlerin talepleri
doğrultusunda oluşturulacak tohumculuk birliğinin
kuruluşunu düzenleyen ana sözleşme gibidir. Tasarının
43 maddesinden yürürlük ve yürütmeyi düzenleyen 2 maddesiyle,
amaç, kapsam ve tanımlamayı içeren 3 maddeyi çıkarırsak,
tohumculukla ilgili düzenleme içeren madde sayısı
12dir. Oysa, tohumculuk birliği kurulmasıyla ilgili madde
sayısı 25tir. Tasarıya göre, adı geçen birlik, yerli-yabancı
tohumu materyallerini kullanarak kendi adına patentlediği
tohumlukları hem üreten hem de
satan, hem sorgulayan hem de yargılayan hem de sonuçlandıran
bir yapı niteliğinde düzenlenmiştir; yani, hem hâkim
hem savcı rolünde hem de suçlu rolünde.
Değerli arkadaşlar, ayrıca,
yasanın, ülkemizin mevcut üretim yapısında kullanılan
geleneksel tohumların en geç iki yıl içerisinde kullanımdan
kaldırılacağını içermesi, zaten canından
bezer hale gelen çiftçimizi iyice pes ettirecektir. Yani, çiftçi,
artık, kendi ürettiği tohumu bile kullanamayacak hale gelecektir.
Ayrıca, üretim maliyetleri altında ezilen üreticilerimizin
maliyetlerinin iyice artmasına da yol açacaktır.
Bu nedenle, Tasarı, nitelik
olarak, ülkemizin tohumculuğunun geliştirilmesine, yerli
üretim mekanizmalarının harekete geçirilmesine, rekabet
edebilir yerli tohum üreticilerinin oluşturulmasına hizmet
edecek bir tasarı değildir; iç dinamiklerimizi, üreticimizi
korumamakta ve kollamamaktadır. Kendi gerçeklerimiz ve ihtiyaçlarımız
doğrultusunda yeniden sektör ilgililerinin de katılımıyla
gözden geçirilmesi ve buna göre yapılacak düzenlemelerden
sonra Meclise getirilmesi daha uygun olur diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, ayrıca,
bu Kanunla ilgili bazı hususların tekrar gözden geçirilmesi
de yerinde olacaktır. Nelerdir bunlar değerli arkadaşlar:
1- Tohumculuk Kanunu Tasarısı,
ilgili AB direktifleriyle uyumlu hazırlanmamıştır.
Bu direktiflere hem dikey hem de yatay uyumsuzluklar mevcut bulunmaktadır.
Bunlar, 3üncü, 4üncü, 6, 7, 8, 11, 12 ve 15inci maddelerdir.
2- Kanun tasarısında
millî güvenliğimizi tehdit eden maddeler de vardır; bunlar
5, 15, 16ncı maddelerdir değerli arkadaşlar.
3- Biyoteknolojik yöntemler uygulanan
türler ve her çeşit hareketi için Avrupa Birliği direktifleriyle
farklı bir proses hazırlanmış olup, diğer yöntemlerin
uygulandığı türlerden ayrı tutulmakta ve düzenlemeler
buna göre yapılmaktadır.
4- Avrupa Birliği ülkeleri,
ABD ve diğer ülkeler, ekoloji, tarım, sağlık, çevre
gibi birçok alanda biyoteknoloji teknikleriyle üretilmiş türlerden
kaynaklanabilecek risk, tehlike ve tehditlere karşı önlem
alan mekanizmalarını kurduktan sonra, belli kurallar çerçevesinde,
biyoteknolojik teknikler uygulanan tohumları, yani, genetiği
değiştirilmiş organizmaları kullanmaktadır;
ancak, ülkemizde yapılan bu çalışmalar henüz tamamlanmadığı
için, bu kanun tasarısı bu haliyle yasalaşıp yürürlüğe
girerse, gerçek anlamda ulusal bir felaketle sonuçlanacağı
kesin gibidir.
5- Avrupa Birliği direktifleri
ve uygulamalarında biyogüvenlik takas mekanizması diye
bir sistem mevcuttur. Bu sistem, tohumdan gıda maddesi, yem, vesaire
olana dek genetiği değiştirilmiş bir türün ürünlerinin,
türevlerinin tüm süreçlerini adım adım izleyen ve sonuçları
veri tabanında toplayan bir sistemdir. Bununla ilgili olarak
ülkemizde ulusal biyogüvenlik takas mekanizmasıyla ilgili çalışmalar
henüz tamamlanmamış olup, bu sistem tamamlanmadan bu kanun
tasarısının yasalaşıp yürürlüğe girmesi,
gerçek anlamda ulusal bir felakettir.
6- Buraya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Halen devam eden Irak işgali çerçevesinde, ABD tarafından
Irak için hazırlanan kanunlardan karar 81in 51 ilâ 79uncu maddeleri
arası, Irakta yapılacak tarımla, tohumculukla ilgili
düzenlemeleri yapmaktadır, içermektedir. Karar 81 incelendiğinde,
Meclise sunulan tohumculuk kanun taslağıyla son derece
benzer olduğu ve bununla birlikte Avrupa Birliği uyum paketi
içinde olmasına rağmen, Avrupa Birliği direktifleriyle
örtüşmediği görülmektedir. Bundan da anlıyoruz ki,
uluslararası tohumculuk şirketlerinin baskısı
altında bu tasarı hazırlanmıştır ve Türk
çiftçisini yok edecektir.
7- Irak, savaş ortamında
olmasından dolayı ve bununla beraber, tüm çabalarına
rağmen karar 81i reddetmekte başarılı olamamış
ve daha sonra tohumlarla ilgili olarak, ülkenin, biyoteknolojik
yöntemler uygulanmış, yani genetiği değiştirilmiş
tohum ihalesi Monsanto firmasına verilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özdoğan.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Karar 81 ile Tohumculuk Kanun Tasarısında bunun yolunu
açan maddelerin benzer olmasından dolayı, ülkemizi tarımda
tamamen dışa bağımlı bir sona götüreceği
gözümüzün önünde yaşanan bir örnekten dolayı da kaçınılmazdır.
8- Biyoteknolojik yöntemler uygulanmış,
yani genetiği değiştirilmiş tohumlardan elde
edilen ürünlerin, türevlerin gıda ve yem olarak tüketime sunulması
sonucunda insan ve hayvan sağlığına olabilecek
olumsuz etkilerinin araştırılması için, yine, Avrupa
Birliği mevzuatları ve iç mevzuatları çerçevesinde
farklı prosesler bulunmaktadır.
Bu kanun taslağında, genetiği
değiştirilmiş tohumların ürün türevlerine dönüşünde
insan ve sağlığıyla ilgili yapılacak herhangi
bir hukukî düzenleme belirtilmemiştir.
9- Çalışmaları devam
eden ulusal biyogüvenlik kanun taslağının 35 inci maddesine
göre modern biyoteknoloji kullanılarak elde edilen genetik
yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünleriyle
ilgili faaliyetleri düzenlemek, denetlemek, izlemek üzere biyogüvenlik
sistemini kurmak, geliştirmek ve uygulamasını
sağlamak amacıyla çıkarılacak bu Kanunun uygulanmasıyla
ilgili usul ve esasları düzenleyen mevzuatlar kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde çıkarılır
denmektedir.
Ayrıca, ulusal güvenlik düzenlemelerini
yapan çalışmalar, Avrupa Birliği uyum paketinde, Tohumculuk
Kanunundan ya da diğer kanunlardan daha öncelikli bir konu olarak
ele alınmaktadır. Bu nedenle, ulusal biyogüvenlik düzenlemeleri
yapılmadan diğer kanunlarda biyoteknolojik yöntemlerle
elde edilen türlerin kullanımının yasalaştırılması
hem AB uyum çalışmalarında hem de ulusal düzeyde ciddî
handikaplara neden olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlenizi alayım
lütfen efendim.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
10uncusu ve son paragrafımı değerli arkadaşlarımla
paylaşmak istiyorum.
Avrupa Birliği uyum çerçevesinde
5179 Kanun nolu Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine
Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü
Hakkında Kanunun -ki, 5.6.2004 tarih ve 25483 sayılı
Resmî Gazetede yayımlanmıştır- Avrupa Birliği
direktifleri doğrultusunda revize edilen taslağı
bir süre önce görüşe sunulmuştur. AB direktifleri doğrultusunda
revize edildiği ifade edilen Kanunun 3üncü maddesinde yapılan
gıda tanımına genetik modifiye gıdalar da dahil
edilmiştir. Ancak, bu hususa, yukarıda belirtilen madde 9
gerekçe gösterilerek Sağlık Bakanlığı tarafından
itiraz edilmiş olup hem AB direktiflerine hem de AB uyum çerçevesine
uymadığı için, söz konusu AB düzenlemeleri hatırlatılarak
genetik modifiye gıdaların revize edilen Gıda Kanunundan
çıkarılması da sağlanmıştır.
Diğer hususlar için değerli
arkadaşlar bu Yasa Tasarısının ikinci bölümünde
tekrar birlikte olacağız; hep birlikte görüşürüz.
Hepinizi, tekrar, en derin saygı
ve sevgilerimle selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Özdoğan.
Gruplar adına konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şahısları adına,
Edirne Milletvekili Sayın Necdet Budak. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Buyurun efendim.
Süreniz 10 dakika.
NECDET BUDAK (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Tohumculuk Kanunu Tasarısının
tümü hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım;
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Dünya bitki ıslahı ve tohum
kalitesi çalışmaları 1800lü yıllara dayanırken,
ülkemizde, cumhuriyet tarihiyle birlikte, 1930 yılında
çeşit geliştirme ve tohum üretimi, 1950 yıllarında
ise tohum kalitesi ve test çalışmaları ön plana
çıkmış; 1963 yılında ise, şu anda hâlâ yürürlükte
olan 308 sayılı Tohumlukların Tescil, Kontrol ve Sertifikasyonu
Hakkında Kanunla, ülkemizde, son kırküç yılda, ülkemizin
tohumculuk politikaları, tohumluk tescili, kontrolü, sertifikasyonu
gibi birçok işlem, çeşitli düzenlemelerle, günümüze kadar
gelmiştir.
Gerçekten, burada, muhalefet partisi
milletvekili arkadaşımızın komisyonda dediği
gibi, çok geç kalmış bir kanun. Kırküç yıldır,
Türkiyenin tohumculuk politikasına yön verecek bir kanuna
ihtiyaç var.
Bu Kanuna ihtiyaç olmasının
bir başka nedeni de, dünyada olsun, ülkemizde olsun, tohumlukta
bilimsel ve teknolojik gelişmeler, tohumluk üretim ve ticaretinin
uluslararası bir boyut kazanması, ayrıca, Türkiyenin
Avrupa Birliği uyum sürecinde uyması gereken bazı kurallar
nedeniyle bu yasaya ihtiyaç vardır.
Tabiî, bu Yasaya ihtiyaç gerçekten
çok fazla. Üniversitelerde, araştırma enstitülerinde, Tarım
Bakanlığında, araştırma alanında yetersizlikler
var. Tohumculuk politikalarında destekleme ve üretimle ilgili
belirsizlikler var. Yasa ve mevzuatlarla ilgili sorunlar var. Tohum
ticaretinde yaşanan denetim yetersizliği, kayıt
dışı faaliyetler gibi yetersizlikler var.
İşte, son kırküç
yıldır, bir şekilde idare edilerek gelinen bugünümüzde,
artık, bu dönemde, bu Parlamento döneminde, iktidarıyla
muhalefetiyle Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz, gerçekten, dünya
konjonktürüne uygun yeni bir tohumculuk yasasına kavuşmuş
olacaktır.
Avrupa Birliği açısından
baktığımızda, bu yasanın en önemli getirisi,
Avrupa Birliğine uyum açısından, Türkiye Tohumcular
Birliğinin kurulacak olmasıdır. Aslında, Türkiye
Tohumcular Birliği, kamu kurumu niteliğinde bir meslekî
kuruluş olacak ve burada bitki ıslahçıları, fidan
üreticileri, fide üreticileri, tohum üreticileri, sanayiciler,
tohum bayileri ve tohum yetiştiricileri gibi tüm meslek grupları
alt birlikler halinde örgütlenecekler ve üst birliğe gönderecekleri
temsilcilerle yönetimi belirleyeceklerdir.
Burada yapılan eleştirilerden
birisi de, acaba bu yapılan yetki devriyle Türkiye'deki özel tohumculuk
sektörü ya da özele devredilen bu sektör uluslararası sermayeye
kaptırılıyor ya da kapılar buna açılıyor
şeklinde yorumlar var. Aslında, burada, bunların seçimi,
her ilçede, yine, hâkim denetiminde, yine birliklerde olduğu
gibi belli kurallara uyularak yapılacaktır. O bakımdan,
burada endişe edilecek bir şey yoktur. Ayrıca, her bir
firma -kendi kapitaline göre buraya daha fazla üye gönderme
şansı yoktur- bütün Türk firmaları burada yer alacaklar,
üye olacaklar ve kendi yönetimlerini kendileri belirleyecektir.
Yasayla ilgili getirilerini
milletvekili arkadaşlarımız tek tek dile getirdiler.
Maliye Bakanımız da biraz önce buradaydı. Ben, Maliye
Bakanımıza, tohumculukla ilgili, son yıllarda, KDV
oranlarında, gerek hayvancılığı desteklemek
anlamında, yem bitkilerinde yüzde 15ten KDVnin yüzde 1e indirilmesi,
yine sebzelerde de KDV oranının -tohumlukta- yüzde 15ten
yüzde 8e düşürülmesi nedeniyle verdiği katkılardan
dolayı teşekkür ediyorum.
Tabiî, aslında, biz burada ne
yapıyoruz, 22nci Dönem Parlamentosunda şunu yapıyoruz:
Tarımı bir hukuksal zemine oturtuyoruz. Artık, Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin bir Tarım Kanunu var. Tarım Kanunu
ne getiriyor; Tarım Kanunu şunu getiriyor: Bakın, önümüzdeki
bütçe tartışmalarında da bunu yapacağız, 4
milyar dolarsa, biz bunu 5 milyar dolar desteğe nasıl
çıkarabiliriz. İşte, Tarım Kanununda koyduğumuzda,
bunu iktidar-muhalefet birlikte destekledik; o da şu: Biz, bütçenin
Zaten, genel ekonomi iyi olmazsa, bizim, tarımda, eğitimde,
sağlıkta, diğer konulurda fazla bir şey yapmamız
çok zor, bunlar bir bütün, ama şu var: Bakın, değerli arkadaşlar,
bence, burada, bir tek şeyi tartışalım desteklemeyle
ilgili -başka şeyler söyleyeceğim; ama siz- o da
şu
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Destek örgütü mü, ekonomik örgüt mü; can alıcı nokta bu.
NECDET BUDAK (Devamla) Sayın
Milletvekilim, benim size önerim var.
BAŞKAN Sayın Uzdil, bu
alışkanlığınızdan lütfen vazgeçin, size
bir şey kazandırmaz; lütfen
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Ona da bir şey kazandırmaz.
BAŞKAN Hatibi dinleyelim;
beğenmeyebilirsiniz, ama, dinleyelim.
NECDET BUDAK (Devamla) Ben
şunu öneriyorum, burada, Parlamentodaki bütün milletvekillerine:
Eğer, 22nci Dönem Parlamentosunda Türk çiftçisine verilen desteklerin
nereden nereye geldiğini hiç tartışmayın kürsüde,
sadece şunu yapın: Gidin ilinizin tarım il müdürlüğüne,
2002, 2003, 2004, 2005 yılında ilinize verilen bitkisel ve
hayvansal üretim desteklerinin tümünü çıkartın. Ben, Edirne
için biliyorum, 51 trilyondan 101 trilyona çıktı; yüzde 100
artmıştır. Bunu, bu Parlamento yapmıştır
arkadaşlar. (AK Parti sıralarından alkışlar)
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
O tarafa geçtiğin içindir o.
NECDET BUDAK (Devamla) Benimle
ilgisi yok. Bu, şahsımızla ilgili değil; bu, Parlamentoyla
ilgili.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Genel destekteki artışı söyle, ondan sonra söyle
onu.
NECDET BUDAK (Devamla) Şimdi,
bir başka olay: Bakın, Tarım Kanunuyla, biz, doğrudan
gelir desteğini azalttık; ama, prim sistemini artırıyoruz.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Verilen desteğin tümünde artış var mı, onu söyle.
NECDET BUDAK (Devamla) Bir dinlerseniz
öğreneceksiniz. Bir dinlerseniz öğreneceksiniz.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Ya!.. Saptırma rakamları!..
NECDET BUDAK (Devamla) Tarımda
yüksek bir nüfusumuz var. Biz, prim sistemine geçiyoruz. Prim ne demek;
şu birim alandaki verimliliği artıracak faktörleri
desteklemek demektir.
AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) Allah
Allah!..
NECDET BUDAK (Devamla) O da nedir;
sertifikalı tohum desteğidir, toprak analizi desteğidir.
Bakın, sertifikalı tohumda
yüzde 5ten yüzde 25e gelindi; bu, büyük bir başarıdır.
Yine, geçtiğimiz yıl 17
trilyon, bu yıl 60 trilyon ilk kez sertifikalı tohumluk kullanımına
bütçe ayrılmıştır.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Sen, desteğin tümünü söyle.
NECDET BUDAK (Devamla) Peki, bu
yeni mi; hayır; 1999 yılında bu çalışma yapılmaya
çalışılmış -bu Parlamento döneminde- yıllardır
çalışılmış bu başarılamamıştır.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Oh, ne güzel!
NECDET BUDAK (Devamla) Burada
şu var arkadaşlar: Biz, Türkiyede, Tarım Kanunuyla, tarım
sigortası
Bakın, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Tarım
Sigortası Kanunu yoktu. Hepimiz milliyetçiyiz, bayrağımıza
toz kondurmuyoruz, bir karış toprak için canımızı
vermeye hazırız, ama
(CHP sıralarından gürültüler)
Bakın, duygusal olmamak lazım. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin
bir Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasasını burada
beraber yaptık; beraber yaptık bunları. O bakımdan,
biz, tarım üzerinden çok kolay siyaset yapabiliriz.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Beraber yaptık; ama, Cargille
madde koymadık!
NECDET BUDAK (Devamla) Ama, bakın,
bizim burada bir sorunumuz var: Bizi dinleyen üreticilere, çiftçilere
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Cargille madde koymadık!
NECDET BUDAK (Devamla)
başka,
bu tür tartışmalardan çok onlara yön verecek çalışmalar
yapmamız lazım. Bunları beraber yapıyoruz; ama,
siyasetin kötü özelliği, maalesef, bu şekilde polemiklerle
çiftçimize zaman kaybediyoruz.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Doğru. Seçildiğin yerden başka partiye geçmek değil
mi
NECDET BUDAK (Devamla) Tarım
Kanunuyla, ülkemizde bölgesel üretim havzaları oluşuyor
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Doğru!..
NECDET BUDAK (Devamla) Sayın
Başkanım, yani
MUHARREM CANDAN (Konya) Sayın
Başkan, bu arkadaşı atar mısınız dışarı!
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Doğrudan gelir desteği 16 milyardı, ne oldu, nereye
gitti?
NECDET BUDAK (Devamla) Sayın
Milletvekilim, doğrudan gelir desteği, beş yıllık
BAŞKAN Sayın Budak, bir
dakikanızı rica edebilir miyim.
NECDET BUDAK (Devamla) Ama, zamanım
geçiyor
BAŞKAN Sayın Uzdil, elimde
İç Tüzük...
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Çıkayım mı efendim?
BAŞKAN
İç Tüzükle ilgili
hakkınızda uygulayacağım maddeyi inceliyorum.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Çıkmamı mı istiyorsunuz?
BAŞKAN Gerekirse maddeyi
uygulayacağım.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Çıkarım
BAŞKAN Size son ikazı yapıyorum.
Size son ikazımı yapıyorum.
Buyurun.
NECDET BUDAK (Devamla) Sayın
Başkanım, 2,5 dakikam gitti.
Doğrudan gelir desteği,
sağ ya da sol fikir ayrılığı gözetmeksizin, burada,
yıllarca, bu kürsüde, sizler de bizler de bunun doğru olmayan
bir destekleme olduğunu dile getirdik. Neden; çünkü, Türkiyeye
siz 100 lira para ödüyorsanız doğrudan gelir desteği,
çiftçilerimizin yüzde 17si paranın çoğunu alıyor ve
haksızlık, adaletsizlik var. Artı, üretimi teşvik
etmiyorsunuz. Ama, sertifikalı tohuma destek vermekle, toprak
analizi yapana destek vermekle üretimi artırıcı faktörleri
destekliyorsunuz. O bakımdan, doğrudan gelir desteği
giderek azalarak, prim sistemine geçilmesi
Buna, herhalde, burada,
iktidar-muhalefet bir görüş farklılığı olmaması
gerekiyor.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Ya, boş ver, boş ver
NECDET BUDAK (Devamla) Ayrıca,
GDOyla ilgili bir açıklık getirmek istiyorum. Şimdi
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Doğru cevap ver. Ya, profesörsün, yapma ya! Doğrudan gelir
desteği kaç liraydı, kaç lira oldu? Ödeniyor mu, ödenmiyor
mu? Karşı çıktığımızı, çıkmadığımızı
AHMET IŞIK (Konya) Sayın
Başkan
NECDET BUDAK (Devamla) Şimdi,
size açıkladım; ama, siz anlamıyorsunuz herhalde.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Sen anlamıyorsun.
NECDET BUDAK (Devamla) O zaman
şöyle: Size, basit, anlayacağınız çok daha basit
bir
Ben köylülere anlatıyorum, Edirnede 248 köyü dolaştım,
anladılar, siz anlamıyorsunuz.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Tarıma verilen destek ne idi, ne oldu; onu söyle ya!
NECDET BUDAK (Devamla) Yani, size
şunu söylüyorum: Örneğin, yağlı tohumlarda ayçiçeği
primi 75 bin lirayken
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Genele bak, genele
NECDET BUDAK (Devamla) Bakın,
ayçiçeği primi 75 bin lirayken 175 bin lira oldu. Doğrudan
gelir desteğinin azalması normal, verimliliği
teşvik etmeniz gerekiyor, ki, rekabet edebilesiniz.
Ayrıca, bu GDOyla ilgili yapılan
eleştirilerle ilgili bir açıklık getirmek istiyorum.
Sayın komisyon üyemiz de, hoca olmamız sıfatıyla
nasıl oy vereceksiniz dedi. Halbuki, komisyonda biz oybirliğiyle
geçirmiştik bu yasayı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECDET BUDAK (Devamla) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Budak, bir
dakikanızı rica ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
İç Tüzükün Onüçüncü Kısmında, Disiplin Cezaları
bölümü ifade edilmiştir. 156ncı madde, milletvekillerine
verilecek disiplin cezalarında, uyarma, kınama, Meclisten
geçici olarak çıkarma
Uyarma maddesiyse, 157nci madde. Bugüne
kadar, hiçbir başkanımız, başkan vekilimiz bu maddeleri
uygulamadı, uygulamak istemedi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Size yakışır!
BAŞKAN Bunu ben de istemiyorum;
ama, görüyorsunuz ki, bu iş, iktidar-muhalefet işi değil,
Parlamentonun uyum içerisinde çalışması işi; yani,
bir şey kazandırmayacak bir tavırda ısrar etmek,
Başkanı zor durumda bırakmaktır her şeyden evvel.
En azından bu makama saygı kabilinden bu maddeyi uygulamak
istemiyorum. Arkadaşlarımıza sükûnet rica ediyorum.
Teşekkür ederim.
Buyurun.
NECDET BUDAK (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın
efendim.
NECDET BUDAK (Devamla) GDOlarla
ilgili olarak bir açıklık getirmek istiyorum. Ülkemiz, Türkiye
olarak bizler, sanayi devrimini tam yakalayamadık; bilişim
teknolojisini ucundan yakaladık. Dünyada şu anda üç konu
tartışılıyorsa, biri enerjidir, biri biyoteknolojidir,
diğeriyse nanoteknolojidir. Siz, devrimci nitelikte olan insanlarsınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Bravo!
NECDET BUDAK (Devamla) Avrupa
Birliğine sizin daha çok destek vermeniz lazım. Yeni teknolojilerin,
devrim niteliğindeki teknolojilerin getirdiği bu yasalara
sizlerin daha çok destek vermesi gerekiyor.
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar)
Devrim anlayışına bak!
NECDET BUDAK (Devamla) Ama, dünyada
mı sağ-sol kavramı değişti, yoksa Türkiyede
mi; bunu anlamakta güçlük çekiyorum. (CHP sıralarından gürültüler)
Ama, yine de, bununla birlikte,
içinizin rahat olması açısından, biyoteknoloji konusunda
(CHP sıralarından gürültüler)
ATİLA EMEK (Antalya) Sen kendine
bak!
NECDET BUDAK (Devamla) Bakın,
dinlerseniz
ATİLA EMEK (Antalya) Kendine
bak, kendine!..
BAŞKAN Sayın Budak, konuşmanızı
tamamlayın lütfen.
NECDET BUDAK (Devamla) Biyoteknoloji
konusunda, ülkemizde, üniversitelerde, araştırma enstitülerinde
RASİM ÇAKIR (Edirne) Yakışmadı
son söylediğin! Necdet, son söylediğin yakışmadı!
NECDET BUDAK (Devamla) Hayır
ATİLA EMEK (Antalya) Bu lafları
etmeyecek tek kişi sensin!
RASİM ÇAKIR (Edirne) Son söylediğin
yakışmadı; düzelt!
NECDET BUDAK (Devamla) Üniversitelerde,
araştırma enstitülerinde biyoteknolojiyle ilgili yoğun
çalışmalar var.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Necdet,
son söylediğini düzelt! Yakışmadı; düzelt!
NECDET BUDAK (Devamla) Bakın,
ben, bilimsel bir şey söylüyorum.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Son söylediğini
düzelt, ondan sonra söylersin!
NECDET BUDAK (Devamla) Şimdi,
bu çalışmaları bizim engellememiz mümkün değil.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Son söylediğini
düzelt, ondan sonra seni dinleyeceğiz! Yakışmadı!
NECDET BUDAK (Devamla) Şu anda,
üniversitelerdeki hocalarımız, biyoteknolojik yöntemlerle
çeşit geliştiriyorlar.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Aynaya
baktın mı hiç sen?!
NECDET BUDAK (Devamla) Araştırma
enstitülerinde çeşit geliştiriyorlar. Eğer, biz,
GDOya karşı platformda, onları karşımıza
alırsak, ülkemizde gelişecek bilimi duraklamaya sokarız;
ama, bizim yapmamız gereken şu GDOyla ilgili
ATİLA EMEK (Antalya) Anlattığın
insanlara hesap mı vereceğiz?!
NECDET BUDAK (Devamla) Yapmamız
gereken şu değerli arkadaşlarım
BAŞKAN Sayın Budak, son
cümlelerinizi rica edeyim; süreniz geçti.
NECDET BUDAK (Devamla) Tamam, bitiriyorum
Sayın Başkanım.
Yapmamız gereken, ülkemizde,
biyoteknolojik çalışmaları, yurt içinde, kayıtlı
olarak, bu çalışmaları, kendi bilim adamlarımızın
kendi ülkemiz için tohumluk geliştirmesini kontrol altında
tutmamız gerekiyor.
Aslında, anlatacak çok
şey vardı; fakat, karşılıklı söz düellosu
diyeyim, bu nedenle, bazı şeyleri tam olarak aktaramamış
olabilirim.
Bu Yasanın ülkemiz çiftçilerine
ve Türkiyeye hayırlı olmasını diliyorum.
Saygı ve sevgilerimi sunuyorum;
sağ olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Budak.
Hükûmet adına söz isteği
var.
Tarım ve Köyişleri Bakanımız
Sayın Eker.
Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Yüce Meclisin
değerli üyeleri; Tohumculuk Yasa Tasarısıyla ilgili
Hükûmet görüşünü sunmak üzere huzurlarınızdayım
ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tarımsal
üretimin olmazsa olmaz girdisi tohumdur. Verimi, esas itibariyle
belirleyen genetik yapıdır tohum ve tohum ne kadar kaliteli
olursa, tohum ne kadar iyi olursa, verim de o kadar yüksek olur.
Şimdi, bizim bu alandaki mevzuatımız
1963 yılında çıkarılan 308 sayılı Kanunla
belirlenmiştir ve 1963 yılından sonra, hepinizin bildiği
gibi, dünyada birçok alanda gelişme kaydedilmiş, paralel
olarak tarım sektöründe de çok ciddî aşamalar kaydedilmiştir.
Hepinizin bildiği gibi, 1960lı yılların sonlarında
dünyada bir yeşil devrim diye tabir edilen yeni hububat çeşitlerinin,
hem çeltik hem mısır hem buğday hem diğer bitki çeşitleri
devreye girmiş, yüksek verimli çeşitler ve bunlar ülkemize
de gelmiştir. Daha sonra 1980li yıllarda biyoteknolojik
yöntemlerle tarımda tohumculuk alanında yeni aşamalar
kaydedilmiş ve bu bugün de, geldiğimiz noktada, 2000li
yıllarda, artık, klonlama, doku kültürü gibi çok daha ileri
tekniklerle üretimler yapılmaktadır.
Tabiî, bunların bir kısmını
biz kabul ettik, uyguladık, bir kısmını benimsemedik
ve uygulamadık; ama, geldiğimiz noktada, Türkiyede tarımsal
üretim, bu manada, bu sektörün, tohumculuk sektörüyle çok yakından
ilişkili olması hasebiyle bu durumunu gözden geçirmek durumundadır.
Yine, hepinizin bildiği gibi,
1980li yılların başında, 1984 yılında, tohum
ticareti ülkemizde libere edilmiştir; yani, tohum ithalatı
serbest hale getirilmiştir. Özellikle, geliştirilen hibrit
çeşitlerin devreye girmesiyle, sebze tohumculuğunda veya
dışa döllenen diye tabir ettiğimiz birtakım bitki
türlerinde, bu, hızla yayılmıştır.
Şimdi, değerli milletvekilleri,
biz geçen yirmi yıllık zaman içerisinde bu alanda ciddi bir
kayba uğradık. Eğer, 1984 yılında tohum ithalatını
libere ederken, bunu, ithalatı serbest hale getirirken, iki tane
kanunu çıkarmış olsaydık, bugün Türkiye, tohumculuk
alanında çok farklı bir noktada olmuş olurdu.
Neydi bunlar; bir tanesi, 2004 yılında
AK Parti Hükûmetinin Türkiye Büyük Millet Meclisine getirdiği
ve Yüce Meclisin kabul ettiği tohumculuktaki Bitki Islahçı
Hakları Kanunudur; ki, bu, tohumculuktaki patent kanunudur.
Bu, son derece de önemliydi, biz bunu yirmi sene önce yapmış
olsaydık, bugün çok mesafe kat etmiş olacaktık.
İkincisi de, bugün müzakerelerine
başladığımız tohumculuk sektörüyle ilgili
kanundur.
Bu ikisini, biz, yirmi yıl geciktirmekle,
Türkiyede tohumculuk alanında yirmi yıl zaman kaybettik
en az; en az yirmi yıl kaybettik.
Bunun karşılığı
şudur değerli arkadaşlarım: Bugün Türkiye, 74-75
milyon dolarlık, yılda, tohum ithalatı yapmakta, buna
karşı da 27-28 milyon dolarlık da tohum ihraç etmektedir.
Yani, kabaca bir 50 milyon dolar net ithalatçı durumundayız.
İşte, biz, bir yandan, Bitki
Islahçı Hakları Kanununu yürürlüğe koyarak başlattığımız,
Türkiye içerisinde, sebze tohumculuğunda veya diğer bitki
tohumlarında çeşit geliştirme faaliyetleri bunu garanti
altına almakla birlikte, biz, son birkaç yılda, bu alanda,
çok yoğun bir çalışma olduğunu, çok yoğun yatırım
olduğunu biz biliyoruz. Ancak, yine, bilgilerinize sunmak isterim
ki, tohumculukta bir konuda yapılan çalışmanın
neticeye ulaşması en az beş senedir, beş seneden
önce, herhangi bir tohum alanında yaptığınız çalışmanın
neticesini almanız mümkün değildir; ama, Türkiye, bu alanda
ciddî bir mesafe katetmiştir 2004 yılından bu yana.
Şimdi, ikinci ayağını oluşturuyoruz. Bu da, tohumculuk
sektörünü düzenleyen, günün şartlarına ve ihtiyaçlarına
cevap verecek şekilde, son derecede kapsamlı, dünyadaki
gelişmeleri de dikkate alan bir yasa tasarısıyla huzurunuzdayız
ve bunu da inşallah hayata geçirdiğimizde, Türkiyede tohumculuk
sektörü ve buna paralel olarak da Türkiyedeki tarımsal üretim
artacaktır.
Şimdi, değerli milletvekilleri,
bizim dönemimizde
Önce şunu söyleyeyim: Bazı eleştiriler
var, demin, değerli muhalefet milletvekilleri değindiler;
işte, bu tasarıyla yerli tohumculuk ölüyor veya işte,
uluslararası birtakım şeylere peşkeş çekiliyor
şeklinde veya işte Türkiyenin yerli firmaları, kamu
kuruluşları -TİGEM, TAGEM- araştırma enstitüleri,
bunlar ölüyor, bunlara önem verilmiyor vesaire gibi iddialarla bunlar
dile getirildi; bunlar doğru değildir.
ALİ ARSLAN (Muğla) Dalamanı
satıyorsunuz, Dalamanı
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Ben, size örnek vereceğim;
bunun böyle olmadığını ispatlayacağım.
Yani, öyle, ezbere konuşmak olmaz.
Şimdi, bakın, TİGEMde,
biz, 14 tane işletmeyi özel sektöre devrettik, 14 tanesini. Verdiğimiz
arazinin, kiraladığımız, uzun süreli kiraladığımız
arazinin miktarı toplam arazisinin yüzde 3,8idir. Ancak,
TİGEM, 2006 yılında tarihinin rekorunu kırmıştır,
tohumluk konusundaki üretimde.
ALİ ARSLAN (Muğla) Kapatıyorsunuz
yavaş yavaş
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bakın, 2002 yılında,
yani, AK Parti iktidara geldiği zaman, TİGEMin toplam ürettiği
tohum 76 bin tondur, TİGEM 76 bin ton 2002de tohum üretmiş.
2001i söylemiyorum, o, 58 bin ton, daha kötü. 2005 yılında,
bu, 170 bin tondur, 170 bin tona çıkmış TİGEMin üretimi.
RASİM ÇAKIR (Edirne) O zaman
satmayın
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Yine, TİGEMle ilgili
bir şey daha söylüyorum, buna da lütfen dikkat edin, dikkat buyurun:
Esas bizim, mesela, hububat ekilişlerinde kullandığımız
çoğaltım materyali. Bunu değerli uzmanlar çok iyi bilirler,
burada, aramızda ziraat mühendisleri, ziraat fakültelerinin
öğretim üyeleri de var, onlar, çok iyi, bunun ne demek olduğunu
bilirler. Bakın, 2001 yılında 2.800 ton çoğaltım
materyali vardı TİGEMin elinde, 2002de 3 bin tondu; biz, iktidara
geldiğimiz zaman. 2006 yılında bizim elimizde 13.879
ton var; yani, 3 bin tonu 13 bin tona çıkardık; çoğaltım
materyali bu. Bu, TİGEMin yaptığıdır; yani,
biz, arazinin yüzde 3,8ini uzun süre kiraya vermekle ne TİGEMin
üretiminde ne de Türkiyenin tohumluk üretiminde herhangi bir azalma
meydana getirmedik, bilakis, kat be kat artırdık; bunu, bilgilerinize
sunmak istiyorum.
Şimdi, yine, yerli tohumculuğumuzun
geliştirilmesi babında ifade edilen bir husus daha vardı,
o da şu; deniyor ki, yerli tohumculuk gelişmiyor. Bakın,
geliştirilen, tescil ettirilen çeşitlerin yüzde 59u Tarım
ve Köyişleri Bakanlığının araştırma
enstitüleri tarafından yapılmıştır, yüzde
4ü üniversite ve yüzde 37si de özel sektör tarafından geliştirilmiştir.
Dolayısıyla, hâlâ, bizim kamu olarak, burada ciddî bir payımız,
ciddî bir katkımız var.
Değerli arkadaşlarım,
ben, size, tabiî diğer bir sürü konu var; ama, şunu ifade etmek
istiyorum: GDOyla ilgili, yani genetiği değiştirilmiş
organizmalarla ilgili zihin bulandırılmak isteniyor.
Bu kanun, sanki buna cevaz veriyormuş gibi veya biz bu kanunu
uyguladığımızda, artık Türkiyeye genetiği
değiştirilmiş organizmalarla üretilmiş tohumluklar
gelecek diye bir şey söylenmeye çalışılıyor;
bu, kesinlikle doğru değildir. Genetiği değiştirilmiş
organizmayla ilgili bu kanunun getirdiği herhangi bir hüküm
yoktur; bunu, net olarak ifade etmek istiyorum.
İki; tohumculuk sektörünün
organizasyonunda, Bakanlığın kontrol ve denetim yetkisi
bakidir; yeni gelen tasarıda da bu sağlanmaktadır. Burada
da, herhangi bir endişeye asla gerek yoktur.
Şimdi, ben, kısaca, huzurunuzu
fazla işgal etmeden, sizlere, bu Kanun esas itibariyle neler getiriyor,
sadece sekiz başlık halinde arz edeceğim.
Bir tanesi şudur: Türkiye,
dünyada endemik bitki türü sayısı bakımından en
zengin ülkelerden bir tanesidir; 3.000in üzerindeki bitki türü Türkiyede
endemiktir; yani, bunlar başka yerde yok, buraya mahsus.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Ama azalıyor!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Ama, mevcut Kanunla, 308 sayılı
Yasada herhangi bir koruma olmadığı için, bunlar bizim
coğrafyamıza tescil ettirilmediği için, bir şekilde
Türkiyeden alınıp başka bir yere götürüldüğü takdirde,
bunlar bizim olmaktan çıkar. İşte, bu Kanun, 2 ve 4 üncü
maddelerde getirilen hükümlerle, çeşitlerin kayıt altına
alınması mecburiyetini getiriyor ve böylece, Türkiyedeki
endemik bitkilerin tamamının, kayıt altına
alınmak suretiyle, bunların, bizim millî kaynağımız
haline gelmesine imkân hazırlıyor; birinci getirdiği
husus bu.
İkincisi, tohumluk üretimiyle,
üretim bölgeleri ile diğer ürünlerin birbirinden ayrılması
imkânı getiriyor. Mevcut durumda, tohum ile herhangi bir ürün yan
yana ekilebiliyor; bu da, hem bulaşmalara hem birtakım
başka risklere sebebiyet veriyor.
Bir başka husus şudur:
Biz, yurt içinde tohumculuğa yatırım yapmak kaydıyla,
altyapı ve ARGE yatırımlarının desteklenmesini
öngörüyoruz, ki, bu da, tohumculuğumuzun geleceği için
son derecede önemlidir.
Bir başka husus şudur: 308
sayılı Yasaya göre, tescil edilmeyen çeşitlerin ticareti
mümkündü, ticareti yapılabiliyordu; ancak, şimdi, sadece
kayıt altına alınan çeşitlere ait tohumlukların
ticaretine izin verilmekte ve tescil edilmeyen çeşitlerin ticaretine
engel olunmakta ve bu şekildeki, tohumculuk sektöründeki haksız
rekabetin önüne geçilmiş olmaktadır.
Bir başka husus şudur: 308
sayılı Yasaya göre, yani, mevcut mevzuata göre, sadece tohumluk
bayileri denetlenirken, biz, yeni tasarıyla, tohumluk üretimi,
satışı, dağıtımı ve diğer ticarî
faaliyetleri yürüten gerçek ve tüzel kişilerin tamamını
denetim altına alıyoruz.
Yine, bir başka getirdiğimiz
yenilik şudur: Tohumculuk sektörü yeniden yapılandırılıyor.
Tohumculukla iştigal eden kişi veya kuruluşların
temsil edildiği, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu
statüsünde bir Türkiye tohumcular birliği kurulmaktadır.
Yine, bir başka önemli husus
şudur: Kusurlu tohumluğu üreten, satan, dağıtan
ve ithal eden gerçek veya tüzel kişilere, zararı tazmin etme
yükümlülüğü getirilmektedir; yani, herhangi bir şekilde
hastalıklı, kusurlu, verimi olmayan bir tohumu birisi
alıp da, bir yerde götürüp çiftçiye satıyorsa ve bu bir zarara
yol açmışsa, kesinlikle, bu zarar, bunu yapan kişiye
tazmin ettirilecektir. Böyle bir imkân getiriliyor bu Kanunla.
Yine, ilave olarak bir husus daha getiriliyor: Türkiyedeki bu
alandaki ihtilafları çözme konusunda, yargının
işini hafifletme adına, bu konuda uzmanlardan oluşan
birlik veya alt birlik üyelerinin üçüncü kişilerle olan ihtilaflarında
aracı olmak kaydıyla, uzlaştırma kurulu veya bir
uzlaştırma müessesesi imkânı getirilmektedir.
Bir arkadaşım, muhalefet
partilerinden birine mensup bir arkadaşım dedi ki: Üreticilerimiz,
kendi tohumluklarını kullanamaz hale geliyorlar bu tasarıyla.
Bu da doğru değildir. 14üncü maddede de, bu, teminat altına
alınmıştır. Kendi ihtiyacı için, kendisi kullanmak
üzere alabileceği, kullanabileceği şeyi yapmaktadır.
NURİ ÇİLİNGİR
(Manisa) Satmak için
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Onunla ilgili de, bakın,
birtakım düzenlemelerle ilgili de geçiş süresi iki
yıl olarak düzenlenmiş; ancak, bizim o konuda bir önergemiz
var. O geçiş sürecini de biraz daha uzatmak suretiyle, bu konudaki
oryantasyonu, bu konudaki uyumu daha mümkün, daha kolay hale getirmiş
olacağız.
Değerli milletvekilleri, bu
Yasa Tasarısı Türkiye tarımı için gerekli bir yasa
tasarısıdır, önemlidir. Türkiye tarımını,
Türkiye tohumculuğunu geriye değil ileriye götürecek,
dünyayla rekabet edebilecek hale getirecek bir tasarıdır.
Ben burada, şunu da aslında
memnuniyetle biliyorum, sizlerle de paylaşmak istiyorum: Bu
Tasarının hazırlanması esnasında, ben de o
zaman Tarım Komisyonu üyesi olarak çalıştım, görev
yaptım ve o zaman, Anamuhalefet Partimizin değerli 8 temsilcisi
komisyondaydı ve onların da tamamının iştirakiyle,
hepimiz birlikte, oybirliğiyle bu Tasarıyı komisyondan
geçirdik. Bu, benim için bir sevinç kaynağıdır. Her ne kadar,
bugün, arkadaşlarımız, muhalefet icabı, bu Yasaya,
Tasarıya muhalefet ediyorlarsa da onu da ben muhalefetin icabı
olarak değerlendiriyorum, saygıyla karşılıyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Muhalefetin icabı değil Sayın Bakan.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Bakan.
Şahsı adına ikinci
söz isteği, Muğla Milletvekili Sayın Gürol Ergin. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
Buyurun efendim.
GÜROL ERGİN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Tohumculuk Kanunu Tasarısının
geneli üzerinde görüşlerimi açıklamak üzere kişisel
olarak söz almış bulunuyorum; sözlerime başlarken,
sizleri ve yüce Türk ulusunu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, biraz
önce, İktidar Partisine mensup milletvekillerimizi ve Sayın
Bakanımızı dinledik. Sayın Bakan, burada yapılan
eleştirileri muhalefet icabı olarak yapılmış
eleştiriler olarak gördüğünü söyledi. O zaman, bize şunu
sorma hakkı doğmaz mı: Sayın Bakan, siz, Türkiyenin
topraklarını parayla satılır hale getirirken,
bunu iktidar olmanın gereği olarak mı kabul ettiniz;
muhalefette olsaydınız, acaba, sizler de bizim gibi bu topraklara
sahip çıkar mıydınız? (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri
ASIM AYKAN (Trabzon) İlgisi
yok!
GÜROL ERGİN (Devamla) Canım,
onun ilgisi oluyor da bunun ilgisi niye olmuyor?! Vatanın toprağını
satmanın ilgisi niye olmasın?!
MUHARREM KARSLI (İstanbul)
Ne demek toprak satmak?!
GÜROL ERGİN (Devamla) Toprağımıza
sahip çıkacağız.
Biraz önce konuşan bir milletvekili,
Sayın Necdet Bey vatan toprağı kutsaldır dedi,
işte canımızı veririz, şöyle yaparız
Canını
verene kadar, satma arkadaşım, satma!
İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale)
İnandırıcı konuş, inandırıcı!
GÜROL ERGİN (Devamla)
İnandırıcı değil mi?
İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale)
İnandırıcı değil.
GÜROL ERGİN (Devamla) Yalan
mı söylediğim; yanlış mı? Satmıyor musun?!
İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale)
Hayır efendim.
BAŞKAN Sayın Ergin, siz,
konuya gelin efendim. Lütfen.
GÜROL ERGİN (Devamla) Neyse
Sen ağzına sahip çık; gelir, burada konuşursun.
BAŞKAN Arkadaşlar, laf
atmayalım
Müdahale etmeyelim hatibe. Lütfen
GÜROL ERGİN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, bu Yasa, kim ne derse desin, Necdet Beyin de söylediği
gibi, Avrupa Birliği Uyum Paketi çerçevesinde görüşülen,
yani, Avrupa Birliğine ne şekilde olursa olsun girelim düşüncesinde
olanların getirdiği bir yasa tasarısıdır ve
siz, bunu kabul edeceksiniz, hiçbir şekilde eleştirmeden
de kabul edeceksiniz.
Şimdi, tohum konusu -biraz önce
Sayın Bakanın da ifade ettiği- gerçekten çok ciddî, tarımın
temelini oluşturan konudur; ama, şimdi, Sayın Bakan ve
Adalet ve Kalkınma Partisi sözcüsü de, burada, getirilen yasanın
tohum konusunu yabancılara peşkeş anlamına gelmeyeceğini,
bu anlamda görülmemesi gerektiğini söylediler. Peşkeş
demeyeyim ama, değerli arkadaşlarım, bu yasa çıktıktan
sonra inanabiliyor musunuz ki, bir tane Türk patentli firma Türkiye'de
tohumculuk yapabilsin?! Mümkün olacak mı?!
Bakın, bu ülke Süt Endüstrisi
Kurumunu özelleştirdi. Alanlar hep yerli firmalardı. Bugün
bir tane yerli firma kaldı mı büyük firma olarak?! Ya Nestlenin
sütünü içiyorsunuz ya Danonenin sütünü içiyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım,
yarın da, bugün zaten büyük ölçüde sebze tohumculuğunda
piyasaya hâkim olan yabancı firmaların size verdiği,
nasıl olduğunu da bilemediğiniz tohumları kullanacaksınız.
Burada, eleştiriler 3 hususta
toplanmıştı; bunların yanlış olduğu
konusunda, Sayın Bakan da, değerli AKPli arkadaşlarım
da görüş belirttiler.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
bir arkadaşım dedi ki -Sayın Ahmet Ertürk söyledi- bu
Yasada GDO var mı?
Değerli arkadaşım,
bu Yasada tohumun biyoteknolojik yöntemlerle elde edilmesi yazılı
ise -ki, yazılıdır- burada GDOlu ürün var demektir.
GDOlu ürünler, biyoteknolojik yöntemlerin biriyle elde edilmiş
olan ürünlerdir. Nasıl yok dersiniz; yani, var.
NECDET BUDAK (Edirne) Çıkaracağız.
GÜROL ERGİN (Devamla)
Çıkaracağız diyor arkadaşlar, çıkarırsanız
memnun oluruz.
Şimdi, bir de bu konuda şunu
söylemek istiyorum: Biyogüvenlik Yasa Tasarısı üç
yıldır bekliyor, o yasa çıkmadan siz bu yasayı
çıkarırsanız, Türkiyede, hiç kimse, -aynen bugün olduğu
gibi; ama, daha fazla- ne yediğini bilmeden bu ürünleri tüketecek.
Bakın, değerli arkadaşlarım;
Sayın Bakan bir konuya hiç değinmedi. Sayın Bakan, Türkiyede
GDOlu ürün serbest mi değil mi; yasak; ama, Türkiyeye her yıl
2 milyon ton mısır, kanola, soya GDOlu olarak giriyor mu girmiyor
mu? Bunun yanıtını Türk Milletine vermeniz gerekiyor.
Eğer, Biyogüvenlik Yasa Tasarısı çıksaydı,
yasalaşsaydı, en azından, ürünün üzerinde bu ürün
GDOludur diye yazma zorunluluğu olurdu. O zaman, isteyen kullanırdı,
istemeyen kullanmazdı; en azından bu olurdu değerli arkadaşlarım.
Burada yanlış yapılıyor.
Yetki devri yok deniliyor. Bakın,
Sayın Bakan, siz, bir yetkinizi değil, Bakanlığın
bu alandaki tüm yetkilerini devrediyorsunuz. Siz, diyorsunuz ki
15inci maddede: 5inci, 6ncı, 7nci, 8inci maddelerdeki bakanlık
görevleri şu şu şu kurumlara, kuruluşlara devredilir.
Bunlardan biri de, o kurulan birlik, yani, yabancı şirketlerin
Türkiyedeki uzantılarının veya doğrudan kendilerinin
Türkiyede temsilcisi olarak kabul ettikleri kişilerin
oluşturduğu birlik.
Neyi veriyorsunuz burada; 5inci
maddede, tohumluk üretimini tümüyle veriyorsunuz. Tohumculuktaki
destekleme usul ve esaslarını Bakanlık belirler diyorsunuz;
onu veriyorsunuz. 6ncı maddede, tohumluk sertifikasyonuyla
yapılacak bütün çalışmaları onlara veriyorsunuz.
7nci maddede, tohumluk ticaretini; ithalatıyla, ihracatıyla,
bütünüyle onlara devrediyorsunuz. Siz, 8inci maddede tohumlukları
yetiştiren, işleyen ve satışa hazırlayan, dağıtan
ve satan gerçek ve tüzel kişiler Bakanlık tarafından
denetlenir diyorsunuz; bu denetleme yetkisini, 15inci maddesiyle,
denetleyeceğiniz kişilere veriyorsunuz. Bunların
hepsini veriyorsunuz.
Ayrıca Ticarete arz edilen
tohumlukların standartlara uygunluğu ile, etiket ve ambalaj
bilgilerinin doğruluğu Bakanlıkça denetlenir diyorsunuz;
bunu da veriyorsunuz. Nasıl vermiyorsunuz?!. Vermediğiniz
bir tek yetkiniz yok, bütün yetkileri veriyorsunuz. Kim ne derse desin,
açık olalım, dürüst olalım; burada, tohumculuğu
Türkiyede yapacak olanlar, bugün bütün dünyaya egemen olan üç ya da
beş firmadır, altıncı bir firma da bulamazsınız,
dünyada da yok. Onun için, burada gelip de, güzel güzel anlatıp,
insanları inandırdığınızı düşünmeyin.
Bilenler var; onun için, ona göre konuları ele alalım. Aslında,
benim, tabiî, burada söylemek istediklerim çok farklı şeylerdi;
ama, ne yapalım ki, sizin söylemleriniz, benim bu konulara girmemi
gerektirdi.
Birlik Hakem Kurulu diye bir kurul
kuruyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, bu Yasa, kurulan
birliğe bir meslek kuruluşu diyor, kamu kurumu niteliğinde
meslek kuruluşu. Kamu niteliğindeki meslek kuruluşları,
ancak ve yalnız, kendi üyeleri arasındaki çatışmalarda,
tartışmalarda taraf olur, o konuları çözmeye çalışır
veya üyelerinin yapacağı yanlışları gidermeye
çalışır, yapılan yanlışları belirlemeye
çalışır. Siz, burada, diyorsunuz ki: Birlik üyeleriyle
ve birlik ile üçüncü kişiler arasındaki ihtilafların
çözümüne çalışır. Bunu, maddede, değişik
bir anlatımla anlatıyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım,
üçüncü kişi dediğiniz kimdir?! Burada, üçüncü kişi,
iki ayrı grubu temsil eder: Bunlardan birincisi, o yabancı
firmaların sözleşmeyle tohum ürettirecekleri insanlardır
veya kurumlardır; ikincisi de, o üretilen tohumları tarlasında
kullanan çiftçilerdir. Yani, çiftçi ile bu firmalar arasında
sıkıntı çıkacak, bunun çözümünü de, siz, o firmalara
vereceksiniz. Bir hukuk devletinde, böyle bir yanlış yapılabilir
mi? Ha, şimdi diyeceksiniz ki, sonuçta, nihayet, bu iş adalete
gider. Siz, adalete gitmeden, o yolları, yabancı firmalar
adına tıkayacak çalışmaları başlatıyorsunuz
bu Yasayla. Bunlara dikkatinizi çekmek istiyorum.
Bu arada, burada, köye gitme-gitmeme
tartışmaları oldu. Değerli arkadaşlarım,
köylere gidemediğiniz doğru; hiç, bu konuda sağa sola
vurmayın. Bakın, Sayın Eyüp Fatsa karşımda oturuyor;
Eyüp Fatsa gelsin, şurada, yaşadıklarını anlatsın,
siz de ne olduğunu güzel güzel anlayın. Ben, kendisine geçmiş
olsun diyorum, yapılanı tasvip etmiyorum; bunu özellikle
söylüyorum; ama, arkadaşlar, köyde köylüyü, burada beni dinlemezseniz
olacak budur; bunu da bilin, bunu bilin ve siz, Adalet ve Kalkınma
Partili arkadaşlarıma söylüyorum: Arkadaşlar, bu
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) Bu bir tehdit!
GÜROL ERGİN (Devamla) Tehdit
mi?!
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) Tehdit ediyorsun!
GÜROL ERGİN (Devamla) Hayır,
hayır! Asla! O anlamda alırsanız buna üzülürüm.
Değerli arkadaşlarım,
belki, vakit bulursam tekrar söz alacağım, konuşacağım;
ama, bir iki konudan daha söz etmek istiyorum.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) Sabaha
kadar konuşun.
GÜROL ERGİN (Devamla)
Şimdi, size ben güzel bir cevap vereceğim; az sabırlı
olun, bir sayfayı bulamıyorum da
Şimdi, değerli arkadaşlarım
-eğer yanılmıyorsam, Çorumdaydı veya Amasyada- Çorum
Şeker Fabrikasında kampanya döneminin açılışında
Sayın Muzaffer Külcü de konuşma yaptı, AKPli. Burada
mı, aramızda mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜROL ERGİN (Devamla) Sayın
Başkan, açacak mısınız? Sıkıntı verdiğimin
farkındayım; ama, lütfen
1 dakikaya ayarlıyorsunuz
Burada Necdet Bey 5 dakikaya yakın konuştu. Siz böyle yaparsanız,
tarafsızlığını yitirmiş bir Başkan
konumuna düşersiniz; en azından sizin şahsınıza
yakıştıramam; bunu söyleyeyim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ergin.
GÜROL ERGİN (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, Sayın Külcü de yaşadıklarını,
gelsin, bu kürsüden anlatsın da hepinize örnek olsun. Ben diyorum
ki, Allah, Türk çiftçisinin, köylüsünün yardımcısı olsun;
ama, en az onun kadar da sizlerin yardımcısı olsun; çünkü,
siz, derdinizi Hükûmete anlatamıyorsunuz; ya görmüyorsunuz
ya da Sayın Başbakanın, derdinizi anlattığınızda,
vatandaşı azarlar gibi sizi de azarlayacağından
korkuyorsunuz ya da yan gelip yatıyorsunuz.
Hepinize saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Ergin.
Sayın milletvekilleri, tasarının
tümü üzerindeki konuşmalar tamamlandı.
Şimdi, İç Tüzükün 81 ve
91inci maddelerine göre 20 dakika süreyle soru ve cevap
10 dakikalık
bölümü soru, 10 dakikalık bölümü ise cevap
Cihaza giren arkadaşlarımız
var, aşağı yukarı 15-16 arkadaşımız
var; ne kadar kısa, öz ve net soru sorulursa, kendisinden sonraki
değerli arkadaşımıza soru sorma imkânı da
sağlanmış olur.
Şimdi, ben, sırayla, arkadaşlarımıza
soru sormak üzere söz vereceğim.
Buyurun Sayın Işık.
AHMET IŞIK (Konya) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Vasıtanızla Sayın
Bakanıma şu soruları yöneltmek istiyorum:
Toplam tohumcu sayısı
kaçtır ülkemizde Sayın Bakanım? Bunlardan kaç tanesi
ARGE çalışması yapabilmektedir?
Gen kaynağımız
açısından zenginliğimiz nedir? Avrupaya nazaran oransal
konumumuz nedir?
Yasa tasarısıyla verilen
yetki devri var mıdır; varsa, süresiz ve sınırsız
mıdır ve denetim ve kontrol ağırlığı
nedir?
Yine, işbu tasarıyla
dışa bağımlı hale mi getirilmektedir? İthal
ettiğimiz tohuma -ton olarak ifade ettiniz- ödenen kaç milyon
dolardır ithalden? İhraçta gelir ne kadardı; arasındaki
mukayese nedir?
Gıda geleceğimize yönelik
bir risk söz konusu mudur? Türkiyede tohumculuk alanında yeterince
yatırım yapılmış mıdır?
Son olarak; sokakta satılan
tohumculukta etiketlemede ve ambalajlamada sağlıklı
bir yapı söz konusu mudur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Özdoğan, buyurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
2 sorum var Sayın Bakanımıza.
İlk sorum: Ülkemizde buğday
üreticileri tohumluk ihtiyaçlarını kendi ürettikleri
ürünün bir kısmını ayırarak karşılamaktadırlar.
Bu şekilde sağlanan tohumluk, sertifikalı tohumluk
kullanımı dışında kalan uygulamalardır;
bu da, verimliliği azaltmaktadır. Buğday veriminde en
önemli faktörlerden biri, vasıflı tohum kullanımıdır.
Buğdayda kullanılan tohumluğun beş yılda bir
değiştirilmesi gerekmektedir. Durum bu iken, Tarım Bakanlığı
araştırma enstitüleri ile üretme istasyonlarını
kapatmıştır. Sertifikalı tohumluk kullanımının
yetersiz olduğu ülkemizde, Hükûmetiniz, üstüne üstlük, bu alandaki
çiftçi desteğini yok etmiştir. Hem sertifikalı tohum
üreten hem de kullanımda öncülük ve öğreticilik görevini
yürüten Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün,
özelleştirme planı dahilinde, elini kolunu bağlamış
ve buğday üreticisini yalnız bırakmıştır.
Hükûmetiniz, buğdaycılığın günümüze uygun koşullarda
gelişmesi için iktidarınız boyunca ne yapmıştır?
Buğdayla ilgisiz bir Hükûmetin 2007 genel seçimlerinde oylarını
artırarak tekrar hükûmet olacağını vehmeden Sayın
Başbakan ve Hükûmeti, tarımın bir ülkenin millî yapısındaki
yerinin ne olduğu konusunda herhangi bir fikrin sahibi midir?
Son sorum: Anavatanın tarım
alanındaki en temel icraatlarından bir tanesi, fındığı,
Karadenizin ekonomik atılımında bir lokomotife dönüştürmek
olacaktır. Hükûmetinizin, fındık piyasasının
yükselmesi ve üreticinin kalkındırılması konusunda
bir projesi mevcut mudur?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Özdoğan.
Sayın Kepenek, buyurun.
YAKUP KEPENEK (Ankara) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakandan 3 soruya yanıt
vermesini istiyorum.
Bunlardan birincisi şudur:
Bakanlığın elindeki araştırma, geliştirme
birimlerinden, İktidarınız döneminde, kaç tanesi
özelleştirilmiştir ve bunların kaç tanesi tohumculukla
doğrudan doğruya ilgilidir?
İkinci sorum: Tasarıda
tohumculuğumuzun tamamının yabancı sermayenin
eline geçmesini engelleyecek bir düzenleme var mıdır; varsa
nerededir?
Üçüncüsü: Bu yaz, Hükûmet, çok olumlu
bir kararla, Et ve Balık Kurumunun yeniden kamu eliyle yapılandırılacağı
yönünde bir açıklama yaptı. Bu çerçevedeki çalışmalar
ne durumdadır ve Et ve Balık, çiftçiye yardım eden konumuna
ne zaman getirilecektir?
Son sorum: Genetiği değiştirilmiş
organizmalar dediğimiz ürünlerin gıda sektöründeki payı
bu Yasadan sonra ne ölçüde artacaktır ve bunun denetimi,
açıklığı kesinkes sağlanabilecek midir?
Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Kepenek.
Sayın Özkan.
UFUK ÖZKAN (Manisa) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Tohum üretiminde temel yanlış,
araştırma enstitülerinin faaliyetlerini azaltmak ve neredeyse
bitme noktasına getirmek olmuştur. Şu anda, sebze tohumunda
tamamen dışarıya bağımlı bir vaziyete
döndük. Kendi ülkemizde üretilen tohumlar yetmez oldu. Bu konuda
araştırma enstitülerinin önünü açacak bir faaliyette bulunacak
mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Özkan.
Sayın Çakır
RASİM ÇAKIR (Edirne) Sayın
Başkanım, aracılığınızla, Sayın
Bakanıma 2 soru sormak istiyorum.
Birinci sorum: Tarım Kredi Kooperatifleri
Genel Müdürümüz, son günlerde, Türkiyenin bütün il ve ilçelerinde
binlerce köylüye, vatandaşa iftar yemekleri tertiplemektedir.
Bu tertiplemiş olduğu iftar yemeklerine nereden ihtiyaç
hissetmiştir böyle bir faaliyette bulunmak için? Sorum bu.
İki: Bu iftar yemeklerinin parası
hangi kişi ve kurumlar tarafından ödenmektedir? Bizim aldığımız
bilgiye göre, en son da dün Tekirdağ-Hayrabolu İlçemizde,
böyle, büyük bir iftar yemeği tertiplenildi; bu yemeğin de
ücretinin Tarım Kredi Kooperatiflerinin iştiraki olan
Gübretaş firması tarafından ödendiğini duyduk.
Eğer bu doğruysa, Gübretaş firması, ödediği bu
iftar yemeği faturalarının maliyetini gübre fiyatına
ilave ediyor mu? Gübrenin fiyatının yabancı hammaddenin
pahalılaşmasından dolayı yükseldiğini
İktidar mensupları söylüyorlardı; ama, bu da, gübre maliyetlerine
ve fiyatına bu masraflar da ilave oluyor mu?
İkinci sorum: Az önce Edirne
Milletvekilimiz söyledi; Edirne Tarımsal Araştırma
Enstitüsünün, tarımsal araştırma ve tohum üretmeyle
ilgili birinci sınıf verimli tarım toprağının,
TOKİnin inşaat yapması, konut yapmasına verilmesi
gibi bir proje ortaya kondu. Tarım profesörü olan değerli
arkadaşım, Edirne Milletvekilim de bu projeyi destekledi
ve bunun olunması için gayret gösterdi. Bu yeni çıkarılacak
olan tohumculuk yasası, bu Bakanlığımızın
politikasıyla uyuşuyor mu, uyuşmuyor mu?
Aynı şekilde, Lüleburgaz
Sarımsaklı Çiftliğinin özelleştirilmesi gündemde.
Bu yeni çıkacak, İktidar mensuplarının methettiği
Tohumculuk Yasası, Lüleburgaz Sarımsaklı Çiftliğinin
özelleştirilmesine, satılmasına engel olacak
mı, olmayacak mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Çakır.
Sayın Kaptan, buyurun.
OSMAN KAPTAN (Antalya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana bir soru sormak
istiyorum.
Sayın Bakan, bu yıl domates
ihracatına ton başına destek verilecek mi, verilmeyecek
mi? Geçen yıl ocak ayında domatese ton başına 50 dolar
destek verildi mayıs sonuna kadar; ama, Türkiyedeki üretimin,
hasadın yoğun olduğu ve arz-talep dengesizliğinin
olmadığı aylar, sonbaharda kasım ve aralık,
ilkbaharda da mayıs ve hazirandır. Geçen sene sadece bir
ayı desteklemiş oldunuz. Önümüzdeki ay, kasım ayıdır.
Bu aydan itibaren domatese ihracat desteği verip vermeyeceğinizi
lütfen açıklar mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Kaptan.
Şimdi, sıra, Sayın Kayanın;
ama, Sayın Kaya, şifahen, bize, söz hakkını devrettiğini,
Sayın Tandoğdunun soru soracağını ifade etti.
Doğru mu efendim?
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
Evet, evet
BAŞKAN Buyurun.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
Sayın Bakana 3 tane sorum olacak.
Toprak Mahsulleri Ofisi, Karadeniz
Bölgesinde fındık alımına başladı;
şu ana kadar ne kadar fındık almıştır ve ne
kadar ödeme yapmış, ne kadar borçludur?
İkinci sorum: FİSKOBİRLİK
son bir iki gün içerisinde, Toprak Mahsulleri Ofisinin desteğiyle
60 trilyon lira kadar bir kredi aldığını söylüyor;
bunda, Bakanlığınızın katkıları nedir
ve gerçek midir? Bu parayla, 165 trilyon lira borcu olan FİSKOBİRLİKin
bir kısım borcunun ödeneceği söyleniyor, geri kalan
borcu ne zaman ödemeyi düşünüyorsunuz?
Bir de, Sayın Başbakanımız,
fındık taban fiyatının açıklanması için,
kendi başkanlığında altı bakandan oluşan
bir fiyat tespit komisyonu kurulduğunu söylemişlerdi ve
bu fiyat açıklamasını da, 15 Eylülde açıklayacağını
söylemişlerdi. Siz, 15 Eylülü beklemeden, 6 Eylülde fındık
taban fiyatını açıkladınız. Acaba, bu altı
kişilik komisyonun neticesinde mi açıklanmıştır,
yoksa kişisel olarak, Bakanlık olarak siz mi açıklamışsınızdır
ve bu rakamın değiştirilmesi söz konusu mudur bu altı
kişilik komisyonun çalışma neticesinde?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Tandoğdu.
Sayın Türkmen
Efendim, süremiz
de dolmak üzere, ona göre sorunuzu sorarsanız.
Buyurun.
KÂZIM TÜRKMEN (Ordu) Sayın Bakan,
Başbakan halkın tepkisinden korktuğu için, Karadeniz
gezisi esnasında vatandaşın kendisine yöneltmiş
olduğu soru karşısında, fındığınızı
-sizin önceden açıklamış olduğunuz Toprak Mahsulleri
Ofisine değil- Fiskobirlike
verin diye söylüyor. Sizin vermiş olduğunuz fiyatların,
eksik ve yanlış olduğunun, bu, bir itirafı mıdır?
Sorum iki: Sayın Başbakan:
Ben fındığa fazla fiyat verseydim Türkiye batardı
diyor. Başbakan Türkiye batardı derken, size göre, 10 tane
spekülatör danışmanı mı batardı demek istiyor;
çünkü, bu eksik fiyatla Türkiye 1 milyar dolar şu anda zarar etmiş
durumda.
Sorum üç: Sayın Bakan, geçen
sene bugün, tüm Türkiyede fındığın 1 kilosu 6 milyon
500 bin lira; şu anda, 1 kilosu 2 milyon 500 bin-2 milyon 600 bin
Türk lirası. Geçen sene yine bugün, dünyada fındığın
kentalı 776 dolar, şu anda 450 dolar. Türkiyeye bu kadar zarar
veren bir Bakan olarak hâlâ görevde kalmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Türkmen.
Sayın milletvekilleri, soru
süremizi aştık. Ancak, sayın milletvekillerinin soru
sormaları sırasında kendilerinin sözünü kesmedim
ve kesmek istemedim. İç Tüzükümüz gayet açık. Tohumculuk Yasasını
görüştüğümüze göre burada soruların münhasıran
tohumculuk üzerinde olması gerekirdi, ama, bunu, ben, yine sizin
takdirlerinize arz ediyorum.
Sayın Bakan, cevaplarınızı
vereceksiniz
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Evet.
BAŞKAN Aşağı yukarı
7 dakikanız var; buyurun efendim.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Alabildiğim kadarıyla,
tabiî, notları, bunları vermeye çalışacağım;
kalanını da yazılı olarak sunacağım.
Sayın Ahmet
Işıkın sorusu vardı.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Bir onu
cevaplasan yeter zaten Sayın Bakan, gerek yok diğerlerini
cevaplamaya!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sizinkileri de cevaplarım,
merak etmeyin. Merak etmeyin
RASİM ÇAKIR (Edirne) Biz biliyoruz
o yazılı cevapları.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Tüm soruların
cevabı verilir, hiç merak etmeyin.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Biz biliyoruz
o yazılı cevapların nasıl olduğunu.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Hiç merak etmeyin
RASİM ÇAKIR (Edirne) Burada
yüzleş bizimle, burada milletin önünde yüzleş!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Ama, bakın, süreyi
RASİM ÇAKIR (Edirne) Sadece
Ahmet Beyinkini cevaplandırın yeter!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Bakın, soruların
cevabından zaman alıyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Çakır
Bu işi sırayla sordunuz Sayın Çakır.
Sayın Bakan, siz buyurun
RASİM ÇAKIR (Edirne) Sorduğumuzu
öğrenmek istiyoruz.
EYÜP FATSA (Ordu) Biraz dinleyin
efendim, ayıp oluyor!
RASİM ÇAKIR (Edirne) Bizim
sorularımıza cevap vermiyor.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
heyecana gerek yok. Sırayla cevaplandıracak işte.
Siz, zamanın kaybolmasına bu tartışmayla sebep
oluyorsunuz.
Buyurun efendim, siz buyurun; tohumculukla
ilgili sorular
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Evet.
Sayın Başkan, Sayın
Ahmet Işıkın ifade ettiği, dile getirdiği sorularla
başlıyorum. Türkiyede tohumculuk üretimi yapan kuruluş
sayısı 145tir. Bunlardan, yabancı sermayeli olanların
sayısı 10dur. Bu, özellikle, tabiî, biraz önce kürsüde Sayın
Gürol Ergin Beyin işaret ettiği hususa da aynı zamanda
bir cevap
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Sayın Bakanım, bir de cirolarına bak, cirolarına,
cirolarına!..
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) -
olmuş olur.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Yapmayın, rakamsal yapmayın, cirolarına
bakın!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Herkesin
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Cirolarına bak!.. Cirosuna bakın Sayın Bakanım!
Yapmayın Allah aşkına!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Şimdi, bakın
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
Orucun bozulur!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Orucun hesabını
ben sana verecek değilim!
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
Vereceksin!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Orucun hesabını
Allaha veririm; benim orucumu karıştırma, ayıp
bir şeydir.
BAŞKAN Sayın Bakan, siz
Genel Kurula hitap edin.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Allaha vereceğin hesap ayrı, o ayrı!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Şimdi, Sayın
Aslanoğlu, bizim öngördüğümüz sistemde, bizim getirdiğimiz
kanunda, tasarıda, herkesin oy hakkı eşittir; yani,
her firma 1 oya sahiptir. Dolayısıyla, 145 tane, eğer,
Türkiyede tohum üreten firma varsa, bunların her biri, cirolarına
bakılmaksızın, sermayelerine bakılmaksızın,
1 tane oy oranına sahiptirler. Kaldı ki, 7 tane, biz, alt birlik
öneriyoruz; sadece tohum üreticileri değil, tohumla ilgili,
mesela ıslahçılar, mesela araştırıcılar,
mesela dağıtıcılar, mesela diğer, tohumculukla
ilgili her türlü safhasında iş ve işlem gören bütün toplum
kesimlerinin hepsi alt birlik üyesidirler ve bunların tamamı
üst birliği oluşturur ve bunların hepsinin de oy oranları
aynı ve eşittir. O nedenle de, burada sayısal varlık
önemlidir. Belirttiğiniz gibi, sadece sermaye yapısıyla
bu düşünülmez.
İkinci husus şu: Tabiî, bu
Yasa Tasarısının 15inci maddesiyle, Bakanlık
yetkilerinin bir kısmının, kısmen veya tamamen,
şartlarını belirlemek şartıyla, süreli veya
süresiz olarak devredilebileceği öngörülüyor; ancak, burada,
denetim, bütünüyle Bakanlığa aittir ve buna ait usul ve
esaslar ayrıca bir yönetmelikle belirlenecektir, detaylandırılacaktır.
Keza, eğer, usulsüzlük ve kanuna aykırı bir durumla karşılaşılacak
olursa, bu arada müeyyide uygulanacağı 12nci maddede detaylı
olarak yazılmıştır.
Yine, sokakta satılan, tohumculukta
etiketlemede, ambalajlamada sağlıklı bir yapı
var mı diye bir soru var. Orada da, tabiî, yeni yasayla, sokakta,
pazarda, böyle, işportada, korsan CD satar gibi veya korsan herhangi
bir şey satar gibi tohum satışına müsaade edilmeyecek.
Burada, etiketlenmemiş, sertifikalandırılmamış
ve açıkta yapılan satışlara bir yasak getiriliyor.
Dünyada, tohumculuğun ticari
değerinin ve cirosunun değeri hakkında, konusuyla
ilgili bir sorunuz var. Orada da, ticarî değer olarak 50 milyar dolar ve bunun uluslararası
ticarete konu olan miktarı 4 milyar dolardır dünyadaki
şu anda toplam tohum ticareti.
Türkiyede, bugüne kadar, tohumculuk
alanında yatırım yapılmış mıdır
diye bir soru var. Burada da, tabiî, gerek altyapı gerekse
araştırma-geliştirme alanında tohumculukta, maalesef,
yeterli bir çalışma yapılmamış; ancak,
eğer, bu Tasarı yasalaşırsa, Tasarının
5inci maddesinde bu konuda, biraz önce de kürsüde detaylarıyla
arz ettim, buna göre, yeni yatırımlara destek imkânı
sağlanmış olacaktır.
Burada, bu Tasarıyla birlikte,
Türkiyenin gıda üretiminde ve gıda üretiminin geleceğinde
herhangi bir risk olup olmadığı hususunda bir soru var.
Bu Kanunla getirilen düzenlemelerde kesinlikle bir risk bulunmamakta,
böyle bir risk öngörülmemekte; çünkü, bütün detaylarıyla, zaten
tüm ilgili toplum kuruluşlarıyla, üniversitelerle, diğer
kamu kuruluşlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla,
meslek kuruluşlarıyla ve -biraz önce de arz ettiğim gibi-
Türkiye Büyük Millet Meclisinde ilgili komisyonda da detaylarıyla
bunlar tartışılıp konuşuldu ve oradan, bildiğiniz
gibi, oybirliğiyle geçti; dolayısıyla, bu manada herhangi
bir risk getirmesi mümkün değil.
Tasarının yerli tohumculuğu
olumlu yönde etkileyip etkileyemeyeceği hususunda yine bir
soru var. Burada da, yine, 5 inci maddede, yerli firmaların altyapı
ve ARGElerinin geliştirilmesi amacıyla destekleme kapsamına
alınacağı hükme bağlanmış; dolayısıyla,
yerli tohumculuğu olumlu yönde etkilemesi düşünülmektedir.
BAŞKAN Sayın Bakan, süreniz
doldu efendim.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Ben diğer sayın
vekillerimden özür diliyorum, onların hepsine yazılı
olarak cevap vereceğim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
HALUK KOÇ (Samsun) Karar yetersayısı
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Efendim, Kâtip Üyeler arasında
mutabakat bulunmadığından oylamayı elektronik
cihazla yapacağım.
Oylama için 3 dakika süre vereceğim.
Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak
sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını
da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen
3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum ve oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
karar yetersayısı vardır ve maddelerine geçilmesi
kabul edilmiştir.
Birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma
saati: 17.01
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.15
BAŞKAN:
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Ahmet Gökhan SARIÇAM
(Kırklareli)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 3 üncü Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
662 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
IV.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
3.-
Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu Raporu (1/822) (S. Sayısı: 662) (Devam)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ilâ 20nci maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteği
var. Birinci bölüm üzerinde, AK Parti Grubu adına, Osmaniye Milletvekili
Sayın Durdu Mehmet Kastal; buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz 10 dakika Sayın Kastal.
AK PARTİ GRUBU ADINA DURDU MEHMET
KASTAL (Osmaniye) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
662 sıra sayılı Kanun Tasarısı hakkında,
AK Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tohum veya çoğaltım materyalleri,
bitkisel üretimde ürünün kalite ve miktarını belirleyen
en önemli girdilerden birisidir. Ülkemizde, tarımsal üretimin
gayri safi millî hasıla içindeki payının yüzde 12 civarında
olduğu dikkate alındığında, bitkisel üretimin
temel girdisi olan tohumculuk sektörünün önemi ortaya çıkmaktadır.
Bunun sonucunda, her geçen gün dünya tohum ticaret hacmi artmaktadır.
Her yıl kullanılan tohumlukların parasal değeri
yaklaşık 50 milyar dolardır. Ticarete konu olan tohumluğun
parasal değeri 30 milyar dolardır. Ülkeler arasında
ticarete konu olan miktar ise 4 milyar dolardır. Ülkemizde ise,
tohum sektörünün büyüklüğü yaklaşık 300 milyon dolardır.
Hâlihazırda, ülkemizde yılda ortalama 60-70 milyon dolar
ithalat ve 20-25 milyon dolar da ihracat yapılmaktadır.
İthalatın büyük bölümünü sebze ve patates tohumları,
ihracatın ise önemli kısmını mısır, ayçiçeği
ve pamuk tohumları oluşturmaktadır.
Gelişmiş ülkelerde tohumculukla
ilgili bilimsel ve teknik çalışmaların yüz yüzelli
yıllık bir geçmişe dayandığı bilinmektedir.
1850li yıllarda başlayan bu çalışmaların sonucunda
bu ülkeler tohumculuk endüstrisini ve bununla ilgili bitki
ıslahı, araştırma alt yapısı ve tohumculuk
sistemini kurmuşlardır. Böylece, hastalık ve zararlılara
dayanıklı, sanayinin ve tüketicilerin ihtiyaçlarına
cevap veren üstün çeşitler geliştirilmiştir.
Dünyadaki tohumculukla ilgili
faaliyetlere paralel olarak, 1900lü yılların başında
tohum ticareti ve kalitesiyle ilgili uluslararası organizasyonların
kuruluşu izlenmiştir. Türkiyede ise tohumculukla ve bitki
ıslahıyla ilgili çalışmalar cumhuriyetle birlikte
başlamıştır. 1920li yıllarda 6 adet, o günkü
adıyla Tohum Islah ve Üretme İstasyonları ile
araştırma kuruluşları Adapazarı, Eskişehir,
Edirne, Ankara ve Samsunda kurulmuştur. 1950li yıllara kadar
çeşitli geliştirme çalışmaları ağırlıklı
olarak yürütülmüş, 1953 yılından itibaren ise ülkemizde
tohum kalite ve test çalışmalarıyla ilgili laboratuvar
Ankarada kurulmuştur.
Dünyada ve ülkemizde tohumculuk
sektöründe yaşanan gelişmelere paralel olarak 1963
yılında tohumculukla ilgili 308 sayılı Tohumlukların
Tescil, Kontrol ve Sertifikasyonuna İlişkin Kanun uygulamaya
konulmuştur. Aynı yıllarda, Türkiyede, çeşitli
ıslah çalışmaları ve tohumluk üretim faaliyetleri
yoğunlaşmıştır. Bunu, ülkemizin uluslararası
tohumculukla ilgili kuruluşlara üyeliği takip etmiştir.
1980li yıllara kadar Türkiyede
uygulanan kamu ağırlıklı tohumluk politikaları,
ülke ihtiyacının yurt içi üretimlerle karşılanması
yönünde olmuştur. 1983 yılında tohumluk fiyatlarının,
1984 yılında ise tohumluk ithalatının serbest
bırakılması ve serbest piyasa ekonomisinin etkin hale
gelmesiyle özel sektör tohumculuğu gelişme fırsatı
bulmuştur. Tohumculuk sektöründe özel sektör yalnızca üretim
alanında değil, aynı zamanda teknoloji transferi, çeşit
geliştirme, tohum işleme ve pazarlama konularını
da içine alacak şekilde organize olmuştur. Bugün sektörde
145 tohum şirketi vardır, bunun 75i özel tarımsal
araştırma kuruluş yetkisine sahiptir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tasarıyla, tohum üretim alanında faaliyet
gösteren kamu ve özel sektör kuruluşlarının faaliyetlerini
daha iyi şartlarda sürdürmesi, sektörün güçlendirilmesi ve gerekli
ARGE faaliyetlerini destekleyici düzenlemeler getirilmektedir.
Tohumculuk sektöründe faaliyet gösteren gerçek veya tüzel kişiler,
Türkiye Tohumcular Birliğini oluşturan alt birliklere
üye olmak zorundadır. Türkiye Tohumcular Birliğinin yönetim
ve denetiminde görev alacaklar alt birlik üyeleri tarafından
seçilmektedir. Ayrıca, üst birliğin yönetim ve denetim kurullarında
birer Bakanlık temsilcisinin bulundurulmasıyla Bakanlığın
asıl görevi olan denetim ve kontrol görevi ön plana çıkacağından,
denetim daha etkin bir şekilde gerçekleşecektir.
Tasarıyla, çiftçilerin hakları
etkin bir şekilde koruma altına alınmaktadır. Kusurlu
tohum nedeniyle uğrayacağı zararın tazmin edilmesi
güvence altına alınmıştır. Bu Yasa Tasarısının
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabulü ve kanunlaşması
halinde, ülkemiz tohumculuk sektörünün önü açılacak, özellikle
kendi bölgemizde, Ortadoğuda, Kuzey Afrika, Orta Asya, Avrupada
ve dünyada rekabet gücümüzle birlikte ticaret hacmimiz artacaktır.
Ayrıca, sektörün Avrupa Birliğine uyumu kolaylaşacak
ve uluslararası alanda entegrasyonu da tamamlanacaktır.
Şimdi, bir de, az önce, daha önce
konuşan milletvekillerimiz AK Parti İktidarında hiçbir
şeylerin yapılmadığından bahsettiler. O konuya
da değinmek istiyorum. Şimdi, daha önce çiftçilerimiz tarım
kredi konusunda çok büyük borç altındayken AK Parti İktidarıyla,
ne yapılmıştır, çok büyük bir şekilde avantaj
sağlanmıştır. Aynı zamanda, tohum ve fide konusunda,
AK Parti İktidarında bir dönüm
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Sayın Başkan, gündemle ilgili değil, bakın
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla) AK
Parti İktidarında
BAŞKAN Bak, Sayın Kastal
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN
hemşeriniz ikaz
ediyor, gündem dışına çıktı diye.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Size hatırlatıyorum, ondan sonra da konuşsun, serbest.
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla)
Şimdi, ikaz ediyor Sayın Başkanım da
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla)
Şimdi, 10 dönümden aşağı olan arazilerde ve 10 dönümlerde,
nedir, dönümüne 200-250 milyon sertifikalı tohumlarda AK Parti
İktidarı destek vermiştir. Nedir; burada herkes
çıkıyor, ağzı olan konuşuyor, ondan sonra da
yalan yanlış olduğunu tespit etmekte zorlanıyor
insanlar. Nedir; seçmene selam babından konuşuyor. Ben,
onun için bazı gerçekleri söylemek durumundayım. Nedir; bu
yıl buğday üretiminde Toprak Mahsulleri Ofisi bizim Çukurovada
buğday almamıştır. Neden almamıştır;
çünkü, geçen yıl desteklendiği konusunda, ithalat yapılmadığı
için, çok büyük bir şekilde buğday fabrikacılarının
ihtiyacı olduğundan, nedir, Toprak Mahsulleri Ofisine
verme gereğine dahi ihtiyaç duymamıştır. Şimdi
aynı şekilde mısır; Toprak Mahsulleri Ofisine verme
ihtiyacı duymuyor çiftçimiz. Neden; çünkü, mısır fiyatı
korkunç derecede para ediyor. Sadece şimdi mısır 340
bin lira, 50-55 bin lira da Hükûmetimiz prim verdiği takdirde
390-395 bin lira olacaktır ve çiftçimiz bu konuda bize gerçekten
çok büyük ilgi göstermektedir. Onun için, çiftçimizi AK Parti Hükûmeti
olarak her konuda desteklemeye devam edeceğiz ve bu tohumculukla
da çiftçi gerçekten daha çok bilinçlendirilecek diye ümit ediyor;
Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Kastal.
Anavatan Partisi Grubu adına,
Mersin Milletvekili Sayın Hüseyin Güler. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA HÜSEYİN GÜLER (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlar; Tohumculuk Kanunu üzerine birinci
bölümde Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Aslında, bu Kanunun geçmişini,
biraz, kısa bir hatırlatmak istiyorum. Avrupa Birliği
süreci içerisinde değerlendirilmesi gereken bir unsur olarak
algılandı; ama, zamanında çıkartmayı düşünmediniz,
bugün ise çıkartılmak isteniyor. Evet, dört yılın,
aslında, bir itirafı, AK Partinin tarım konusundaki
sınıfta kalmasının bir belgesi.
Tohumculuk diyoruz, önemli bir
girdi diyoruz ve gözardı edilen çokuluslu şirketler
Bunun
altını biraz çizmek lazım. Çok uluslu şirketlerden,
hangilerinden, ne kadar ürün alıyoruz? En büyük ithalatçı
olduğumuz ülke Hollanda, ikinci ülke İsrail, üçüncü ülke
Fransa, sonra Amerika ve diğer ülkeler. Bu kadar önemli girdiler
içerisinde, yaklaşık dört yıllık iktidar döneminde
Bunun adına da reform diyorsunuz. Size sormak isterim: Avrupa
Birliği dönemiyle beraber yaklaşık yüzde 35 gibi büyük
bir kitleyi kapsayan bir tarım konusundaki yaptıklarınız
tek kelimeyle özetlenebilir, o da Avrupa Birliği süreci içerisinde
yüzde 35ten yüzde 15e indirme gibi
Yani, yüzde 20sini kaderiyle
baş başa bıraktınız. Bu da son darbe tohumculuk
adına, hem de reform adına. Çünkü, tohumculuk adına,
1963 yılından itibaren başladığı iddia
edilen kanun bugün
Dört yıldır siz neredeydiniz? Bu getirdiğiniz
kanun teklifi de tohumculuk adına bir şeyler vermek değil,
tam tersine, teslimiyetin bir belgesi.
Yüzde 90 gibi ithalata bağımlı
olduğumuz stratejik önemi olan bir tohumda yapılan tek
şey var Türkiyedeki işbirlikçileriyle; geri kalan
kısmı da tamamıyla ipotek altına alınacaktır.
Stratejik önemi var diyoruz. Dünyada iki üç tane sektörel anlamda
stratejik öneme sahip
Bunlardan bir tanesi de tarımdır. Size
hatırlatmak istiyorum. Türkiyede yaptığınız
tüm işlem, maalesef
Burada tüm arkadaşlar, hepsi açtı
konuyu; fındıkçıların sorunu belli, Tütün Yasasıyla
tütün üreticilerinin hali perişan, pamuk üreticilerinin hali
perişan, bugün -birazdan soru soracağım- çeltik üreticilerinin
hali perişan, şimdi kaldı geriye yaş sebze ve meyve
ürünleri
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Kayısı?..
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) Kayısı
Allaha emanet.
Bugün çiftçinin hali bu. Yaşanılan
sıkıntı bunca net olmasına karşın, dört
yılda övündüğünüz, reform adına sunduğunuz tarım
süreci belli, yüzde 90 bağımlılık. Gelip burada
da övünerek anlatıyorsunuz. Bu ülke tek başına kendi
kendine yetebilen 7 ülkeden biriyken, her türlü olumsuz koşula
rağmen tohumlarını üretirken, bugün yüzde 90 bağımlı.
Yani, kısaca, ithalatın maliyetini Sayın Bakan da
söyledi, sırf bir yıl için 50 milyon dolar. Yani, tohumların
fiyatını, aslında, artık, taneyle satın
alır hale geldi bu insanlar. Burada örnek vermek isterim: Hıyarın,
pardon, salatalığın tohumunun ne kadar olduğunu
bilir misiniz, domatesin ne kadar olduğunu bilir misiniz? Taneyle
satılmaya devam ediyor.
Sayın Bakan diyor ki: Denetleme
mekanizmasını kuracağız ve dışarıdan,
zararlı, hastalıklı tohum da dahil olmak üzere, kimse
satamayacak. Peki, ben Sayın Bakana soruyorum burada: Türkiyenin
kaç yerinde bu tür, özellikle gümrük kapılarında, tam donanımlı
teşkilata sahipsiniz? Türkiyede bir tane örnek var, o da Ankara
Tarım İl Müdürlüğü; gerisi Allaha emanet. Bulursak
cezasını çeker... Yapmayın Sayın Bakan, bu ülke
bu kadar tesadüflerle yönetilmez.
Türk çiftçisinin hali bu kadar perişanken,
burada öne sürdüğünüz unsur Avrupa Birliği süreci
Avrupa
Birliği, ilk alanda, en büyük artı değerimiz olan tarım
kolunda elimizi kolumuzu kırmak için ciddî anlamda bir vesile
aramakta. Bu konuda tarım girdilerine baktığınızda,
Türkiye, ithalatçı konuma doğru gidiyor.
Toprak satmadık dedi biraz
önce. Sarımsaklıdan bir örnek vereceğim size. Alpullu
Şeker Fabrikası için tohum üretimi çiftliği olan Sarımsaklı
arazinin satışı gündemde. Taliplileri de belli;
İsrailliler. Bugün bu süreci gözardı
Yer üstü dediğimiz tüm ürünleri
özelleştirme adı altında sattınız. Nereye gitti
bu satışın bedeli; faizlere. Bugün enflasyon yüzde
10-11 civarında, faize uygulanan para yüzde 23. Dünyanın
neresinde iki kat böyle faize para verilmekte, yani, hem de karşılığında
bir kuruş vergi dahi alamazken. Gücünüz yetmedi burada vergi
almaya; ama, çiftçisinin, tabiî ki, dolaylı vergiler adı altında,
kullandığı mazotundan, kullandığı suyundan,
elektriğinden, gübresinden rahatlıkla alabiliyorsunuz.
Avrupa Birliğinde, sürecinde, Avrupa Birliği ülkeleri
kendi çiftçisini korurken, biz, maalesef, en büyük kaybı Gümrük
Birliği Anlaşmasıyla imzaladık. Her yıl, yaklaşık
4,5 milyar dolar civarında gümrük ve fonlardan kaybımız
var. Avrupa Birliğinin bize verdiği bir vaat vardı;
beş yıl içerisinde 3,5 milyar dolar maddî kaynak sunulacaktı.
Sayın Bakan burada açıklasın, aldık mı bu parayı,
yoksa vaat mi oldu? Yani, sadece AKPnin seçim döneminde uyguladığı
bir vaatten öteye gitmedi mi? Bu yüzden, eğer çiftçiyi korumak
istiyorsak, gölge etmeyin, ihsan istemez. Kaderiyle baş başa
bırakmayın. Siz burada iktidarsınız, iktidarınızı
hatırlayın.
Bu kadar önemli bir kanunu temel
kanun sıfatıyla getirdiniz, hiçbir maddesi tartışılmıyor.
İki tane temel önemli özelliği var. Genetiği değiştirilmiş
organizmalar
Bunlar, net, insan sağlığına da zararlı
ve Avrupada çeşitli yasaklar getirilirken, nasıl,
"sigara sağlığa zararlıdır diye etiketlendirilirken,
bugün Türkiyeye girişi maalesef kontrolsüz. Aslında tüketiyoruz
günlük hayatımızda ve kontrolsüz bir şekilde. Yani,
sağlığımız da Allaha emanet. Bu yüzden, tarım,
dünden Allaha emanet. Biz de diyoruz ki, tarım çiftçisinin kaderiyle
oynamayın.
Dört yılda yaptığınız
şeyi biraz önce anlattık. Fındık üreticisinin sorunlarıyla
ilgili Sayın Başbakan diyor ki: Ülkenin kaderiyle oynatmam.
Birkaç kişinin kaderiyle eşdeğer. Ben merak ediyorum,
Sayın Başbakan, Türkiye kimliği kim, o Türkiye'nin içerisine
kimler giriyor? Bakıyorum, fındık üreticisi girmiyor,
pamuk üreticisi girmiyor, tütün üreticisi girmiyor, şimdi,
çeltik üreticisi de girmeyecek, kim kaldı acaba Türkiye profilinde;
herhalde rantçılar; çünkü, son derece memnunlar, dünyanın
hiçbir yerinde kazanmadığı rantı Türkiye'de kazanıyor;
beş yılda, on yılda kazanacağı rantı Türkiye'de
kazanırken, herhalde, Sayın Başbakanın yapacağı
tek şey var, itiraf etmek. Tarım çiftçisine ananı al götür
derken, yiğitlik taslarken; ama, bugün, iç işlerimize karışan
Amerikan Büyükelçisine bir tane laf söylediğini duymadım.
Buyurun, söyleyin bakayım. Kretschmere söylesin bakayım,
o zaman yürek ister. Biz de diyoruz ki, bu ülkenin temel direkleri
olan bu tarım çiftçilerimizin ve köylülerimizin hayatlarıyla
oynamayın. Her geçen gün bu toplum suç üretmeye devam edecek.
Kretschmere bir laf söyleyebilse
Sayın Bakan burada, lütfen, Sayın Başbakan söylese ben
de saygı duyacağım; ülkem adına yapılan bir hakaret
çünkü, ülkemin iç işlerine müdahale.
Bir büyükelçi, kim oluyor ki benim
iç işlerime karışacak kadar bu pervasızlığı
gösterebiliyor?! Söyleyin buyurun bakayım, bir lafınız
var mı?! Ama, çiftçisine, işçisine, köylüsüne gelince bu
millet sizi mi doyuracak diyebilecek kadar azarlayabiliyorsunuz.
Gelin, dış politikada Avrupa
Birliğine önemli olan bir değerimizle teslim olmayalım,
kanadımızı kolumuzu kırmayalım. Bu gerek
GDOlar ve gerekse tarım arazilerinin satışı konusunda
çok uluslu firmalara peşkeş çekmeyelim bu ülkeyi.
Sayın Bakan söyledi: Türkiyedeki
özel sektörün işte şu kadarı yabancı sektör
O büyük
bir ciroya sahip, Sayın Bakan, yüzde 90ına sahip. O zaman,
neyleyeyim bu rakamları böyle farklı dilde kullanmanın.
Bu ülkenin gerçekleriyle yüz yüze
gelebilmenin tek yolu var. Bizim burada sözümüz AK Parti milletvekillerine
değil; sorgulama gibi, dinleme gibi bir sorunları yok. Bizim
ise tek bir mesajımız var buradan halkımıza: Size
yapılanları lütfen unutmayın; çünkü, bu köylünün, çiftçinin
yüzde 70 oyunu AKP aldı; ama, yaptığı tek şey
var; kendine oy veren kesimin ve kitlenin kanadını kolunu
kırmakla da adına reform dedi, devrim dedi.
ZAFER HIDIROĞLU (Bursa)
ANAPa mı oy versinler?
HÜSEYİN GÜLER (Devamla)
Evet.
Anavatan olarak bizler, katılımcı
demokrasi dediğimiz toplumun her alanında üretimini, rekabetini
ve verimini artıracak bir siyasî anlayışa sahibiz,
amacımız bu, ülkenin tüm değerlerini ayakta tutabilmek,
millî ve ulusal değerlerini koruyabilmek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) Avrupa
Birliği süreci içerisinde onurlu, ilkeli, dimdik birliktelikten
yanayız. Merak ediyorum, sizin önünüze daha Avrupa Birliği
süreciyle ilgili verilecek ödevlere ne kadar evet diyeceksiniz?
Bugün Rum kesimine limanların
ve hava sahasının açılması yakında gelecek.
Yakında tarım dışında zaten daha birçok
şeyler daha gelecek Ermeni sorunu da dahil olmak üzere, onun
karşısında nasıl duruş göstereceksiniz?
Herhalde, en son ilerleme raporu
onaylanırken sevindiniz. 10 taneden 1 tanesini geri çektiler.
Çekmediler de aslında, çekmediler de. Yakında tekrar kapınızı
çalacak.
Biz ise diyoruz ki, ülkemizde bereketin
ve refahın bol olduğu, çiftçi ve köylü halkımızın
tüm sorunlarını çözecek bir siyasi yasal değişiklik
istiyoruz. Bu toplumun kaderi tütüncüler gibi olmasın. Çiftçilerimiz,
kaderi bereketli, bol olsun.
Buradan hepinize saygılar
sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Kayısıcılar gibi olmasın.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) Kayısıcılar,
evet.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Güler.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Vedat Melik;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET VEDAT MELİK
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
662 sıra sayılı Tohumculuk Kanun Tasarısının
birinci bölümü hakkında görüşlerimi belirtmek üzere, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu ve şahsım adına söz almış bulunuyorum;
sizleri saygılarımla selamlarken, Yüce Milletimizin de
kutsal ramazan ayını huzurlu ve mutlu bir şekilde geçirmelerini
diliyorum.
Değerli arkadaşlar, tarımla
yakından uzaktan biraz ilgisi olan herkes çok iyi bilir ki, tarım
yapabilmenin, iyi tarım yapabilmenin, iyi ürün elde edebilmenin
üç ana şartı vardır. Bu da, iyi hazırlanmış
bir toprak, uygun hava koşulları veya sulama ve iyi bir tohumdur.
Eğer bu üç ana unsuru bir araya getirebilmişseniz, bol ve kaliteli
bir ürün elde etme şansınız vardır demektir. Muhakkak
yüksek verim elde edersiniz demiyorum; çünkü, uğraştığınız
şey sonuçta topraktır, doğadır ve bunu olumsuz yönde
etkileyecek çok değişik unsurlar vardır.
Türk tarımının da elbette
ki çok çeşitli sorunları vardır; ama, Türk tarımının
sorunlarının başında, bugün görüştüğümüz
kanunun konusu olan tohum gelmektedir. Peki, bu tohumculuk sorunu,
tohum sorunu çözülebilir mi; elbette ki, çözülebilecek bir konudur
uğraşıldığı zaman; ama, bir konuyu çözebilmek
için, daha doğrusu, çözmeye başlayabilmek için, önce, o konunun,
ülke için, toplum için önemine inanmak gerekir. Ayrıca, o konuyu,
angarya olarak -tabiri caizse- bir yük olarak görmemek gerekir. Tohumculuk
da bu derece önemli bir konudur.
Diyeceksiniz ki, işte, önemine
inandığımız için kanun çıkarıyoruz.
İnanmasak böyle bir çalışma içine girer miydik? Doğru
söylüyorsunuz elbette; yani, böyle bir sorun tespit edilmiş ki,
bu, bugün, kanun şeklinde önümüze geliyor uzun tartışmalardan
sonra; ama, ben şöyle söylüyorum: Eğer bu işin önemine
gerçekten inansaydınız, öncelikle, çiftçi için -yalnız
çiftçi için de değildir bu konu tabiî- sanayi için, aslında
bütün toplum için bu kadar önemli olan bir konuyu temel yasa olarak getirmezdiniz.
Bütün toplumu ilgilendiren bu derece önemli bir konuyu madde madde
tartışır, bunu da bütün millet izler ve kararını
verir. Burada, benden önceki, çok değerli, özellikle İktidar
Partisi milletvekillerinin övünerek söylediği kanunun,
çıkarılacak Tohumculuk Kanununun da ne olduğuna millet
daha iyi karar verirdi, siz de rahatlamış olurdunuz; ama,
herhalde çekindiğiniz bir şey var ki, bu Yasanın süratle
geçmesini istiyorsunuz. İnsanın aklına başka
bir şey gelmiyor.
Değerli arkadaşlar, tohumculukta,
tabiî, çok önemli şeyler var; ama, en önemli şeylerden biri
-burada Tarım Bakanlığının önemli bürokratları
oturuyor, konuyu çok daha iyi biliyorlar- en önemli şey tohumculukta,
kendi ülkenize, kendi bölgenize uygun tohumları, mümkünse,
kendinizin üretmesi. Kendinizin üretmesine bir kere inanmanız
gerekiyor. Buna inanacaksınız ki, tohumculuk gibi, bilimin,
paranın ve zamanın sınırının olmadığı
bir işe girebilesiniz; çünkü, tohumculuk gerçekten zor bir
iştir; ama, hangi ülkeye, hangi bölgeye, hangi tarlaya nasıl
bir tohum ekilmesi gerektiğini de ancak oranın sahibi bilir.
Dolayısıyla, Türkiyenin neresinde hangi tohumluk daha
verimlidir, hastalıklara dayanıklıdır, sanıyorum,
bizden daha iyi kimse bunu bilemez. Elbette ki, dünyayla bilimsel
iş birliği yapmak gerekir; bunu tartışmak bile anlamsızdır.
Şimdi, hepimiz tohum çiftçiler
için çok önemli bir sorundur diyoruz. Gerçekten de, uzun yıllardan
bu yana, Tohumculuk Yasasını görüştüğümüz
şu anda bile, çiftçimizin en önemli sorunu, aklınıza
gelebilecek her türlü tohumluktur; bitkisel üretimde elbette. Hububat
ekiminin başladığı bugünlerde
Bütün ülkemizde,
genelde, kuru şartlarda tarım yapılan yerlerde hububat
ekimi başlamıştır, bazı yerlerde de başlamak
üzeredir. Bugün, ülkemizde, çiftçiye al, korkmadan şu tohumu
ek diyebilecek bir kurum ne de bir tohum var mıdır? Yani,
Türkiyede tohumculuğun durumu gerçekten vahimdir.
Bakın, konu bu kadar önemli olmasına
rağmen -konunun ne kadar önemli olduğunu ben tekrar anlatmıyorum
değerli zamanınızı almamak için- Hükûmet, iki
yıldır, bu Kanunu Genel Kurula indirmemiştir.
Şimdi, biz, iki yıldır
takip ediyoruz, arada da bakıyoruz, hele, gündeme geldikten
sonra tekrar baktık acaba bir değişiklik mi yapacaklar,
tekrar, Kanun, Komisyona mı alınacak ve acaba önergelerle
mi değerli Hükûmet bir değişiklik yapacak; böyle hiçbir
şey yok. Şimdi, en son, sanıyorum, 1 Aralık 2004
yılında Genel Kurul gündemine alınmış; o gün
de, ne olmuşsa olmuş, yasa geri çekilmiş. O günden bugüne
kadar, yasa taslağı üzerinde herhangi bir değişiklik
de yok. Acaba neden geri çekildi diye soruyorum, bu sorulara biz de
cevap bulamıyoruz; ama, diyorum ki, eğer önemsenseydi, bu
kadar bekletilmez, bu Yasa bir an önce çıkarılır, herkes
de AK Parti İktidarı döneminde bu yasanın tohumlukla
ilgili sorunları çözüp çözemeyeceğini görme imkânına
sahip olurdu.
Değerli arkadaşlar, ben,
tarım sektöründe yapılacak herhangi bir düzenleme veya
tarıma verilecek herhangi bir desteklemenin, yalnız çiftçiyi
değil, toplumun bütün sektörlerini ilgilendirdiği kanaatindeyim;
çünkü, çiftçiliğin dışında, bu kadar zor; ama, etrafına
da bu kadar fazla fayda sağlayan, yapılan işten bu kadar
çok sayıda insanın yararlandığı başka
bir iş olduğuna da inanmıyorum. Ancak, buna, yalnız
benim gibi birkaç kişinin değil, toplumun bütününün ve
özellikle de hükûmetlerin inanması gerekir ki, tarımın
yıllardır biriken sorunları ve elbette şu anda görüşmekte
olduğumuz tohumculuk konusu da çözülebilsin.
Bugün, ülkemizde sahip olduğumuz,
başta otomotiv olmak üzere, her şeyin, kısacası dayanıklı
tüketim mallarının, tekstil sektörünün, hatta Türk vatandaşlarının
fazla giremediği, ama, ülkemize her yıl milyarlarca dolar
getiren turistik tesislerin altında yatan, tarımdan elde
edilen sermaye birikimidir. Bunların altında, bugün, Türkiyede
gördüğünüz bütün eserlerin altında tarım ve çiftçi vardır.
Ancak, son yirmi yıldır tarım
sektörüyle ilgili karar alan bütün hükûmetler, buna 59uncu Hükûmet
de dahildir ve 59uncu Hükûmet de başta olmak üzere, tarımı
çağdaş ülkeler seviyesine çıkaracağız derken,
aldıkları bütün kararlarla tarım sektörünü yok ederek,
ülkeyi daha da dışarıya bağımlı bir hale
getirilmesi için âdeta bir çaba içine girmişlerdir.
Değerli arkadaşlar, bu
dışa bağımlılık lafı, belki, size, biraz
klasik bir laf gibi geliyor; ama, gerçekten, tarımda öyledir.
Başta hükûmetlerin ve onların yönlendirmesiyle birlikte
toplumun tarıma bakış açısı değişmedikçe,
tarımda ciddî bir değişim olacağına, ben
şahsen inanmıyorum. 59 uncu Hükûmetin de tarıma bakış
açısını, kendisinden öncekilerden bir farkı olmadığını
zaten dört yıllık süre içinde hepimiz gördük. Şimdi, 59
uncu Hükûmetin, kendinden öncekilerden niçin bir farkı yoktur,
isterseniz buna bir bakalım, bir izah etmeye çalışayım.
Değerli milletvekilleri, 22
nci Dönem Parlamentosunda sanıyorum en çok tarımla ilgili
yasalar görüşüldü ve yürürlüğe girdi. Bu yasaların
bir kısmının uygulanması da yaklaşık üç
yılı buldu ki, bu hiç de azımsanacak bir süre değildir.
Bu yasalar görüşülürken, Hükûmet kanadı, her konuşmasında,
tarımı daha çağdaş bir düzeye getireceklerini
ve çiftçiyi kalkındıracaklarını söyleyerek, tarımda
devrim yaptıklarını iddia ettiler. Kimin ne dediği
de zaten zabıtlarda mevcuttur. Ayrıca, Hükûmet temsilcileri
sık sık övünerek, kendi dönemlerinde genel ekonomideki büyüme
hızının yüzde 9larda ve hatta, bazen, yüzde 13lerde olduğunu
da ifade ettiler.
Peki, değerli arkadaşlar,
ekonomi büyümektedir de
Sanıyorum, biraz önce Sayın Bakan
da büyümeyle ilgili bazı rakamlar verdi veya düzeltiyorum,
Edirne Milletvekili arkadaşımız verdi sanıyorum.
Peki, değerli arkadaşlarım,
ekonomi büyümektedir de, tarım niye büyümemektedir, çiftçi
niye fakirleşmektedir; daha doğrusu, olaya böyle bakalım.
Yani, durumu bundan dört sene öncesine göre iyi olan bir çiftçi var
mıdır?! Tarımın büyüdüğünü iddia edebilecek
biri var mı -biraz önce edildi gerçi, onu ben söylüyorum; ama, biraz
önce biri etti- yoksa, tarım sektörü ekonominin dışında
mıdır? Yani, biz ekonomiyi konuşurken tarımı
konuşmuyor muyuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Melik, sizin
şahsınız adına söz isteğiniz var. İzin verirseniz,
onu ilave edeceğim.
Buyurun efendim.
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla)
- Veya, resmî rakamlara göre yüzde 35i, ama, gerçekte bunun daha üstündeki
bir oranı oluşturan çiftçilerin gözleri mi doymamaktadır?
Değerli milletvekilleri, meselenin
özü aslında çok basittir. Konuşmamın başında
da değindiğim gibi, öncelikle, tarımın önemine
inanmak, tarımı sahiplenmek gerekir. Türkiyenin her ilinde,
her ilçesinde Tarım Bakanlığının teşkilatları
vardır; ülkemizde çok sayıda tarımla ilgili fakülte
de vardır; yine, yasayla kurulmuş çiftçi temsilcilikleri
vardır; ama, açıkça şunu söyleyebiliyoruz ki, bütün
bunlara rağmen, tarım sektörü ve çiftçi sahipsizdir.
Şimdi soruyorum değerli
arkadaşlar, çiftçi sahipsizdir derken: Bu ülkenin hangi bölgesinde,
hangi çeşit buğdayın, arpanın, mısırın,
pamuğun, kısacası, her türlü bitkisel ürünün ekileceği
konusunda Bakanlığın elinde araştırma sonuçları
var mıdır? Yani, Bakanlık, Türkiyenin herhangi bir bölgesi
için, örneğin, Güneydoğu Anadoluyu söyleyeyim, şu
buğday tohumu burada uygundur diyebiliyor mu? Eğer, böyle
bir araştırma sonucu varsa, şimdiye kadar bu verileri
niye çiftçiye iletmemiştir? Dört senedir biz böyle bir şey
duymadık. Bırakın dört seneyi, ondan önceki çiftçilik
hayatımızda da biz böyle bir şey görmedik. Yoksa, bu sorunun
çözümü için, Hükûmet, bu işi, sırf Tohumculuk Yasasının
çıkarılmasını mı beklemektedir?!
Değerli arkadaşlar, tohum,
daha önce de söylediğim gibi, tarımsal üretimin en önemli
unsurlarından biridir; ancak, en mükemmel tohumu kullansanız
dahi, toprağı hazırlayamamışsanız, zararlılarla
mücadelenizi yapamamışsanız, sulama imkânınız
yoksa, yüksek verimli ve kaliteli tohum, ürün elde etmeniz mümkün
değildir. Dolayısıyla, tohumculuğu ıslah etmek
ve tohum üretimine yeni ve çağdaş bir düzen vermek istiyorsanız,
tarımın diğer girdi ve unsurlarını da göz önünde
bulundurmak zorundayız.
Bakın, ben, niye tarım sahipsizdir
diyorum. Şimdi, Türkiyede, bu yıl yaklaşık 300 adet
pamuk hasat makinesi çalışacaktır; bir kısmı
çalışmaya başlamıştır. Bunların değeri
de yaklaşık 300 bin dolardır. Bakanlığın
bundan haberi var mı? Pamuk ekimi, makineyle hasada uygun olarak
mı yapılmıştır, ekilen tohum makineyle hasada
elverişli midir; yoksa, her yıl olduğu gibi klasik usullerle
mi ekilmiştir? Şimdi, bunun önemini, tarımla uğraşan
değerli bürokratlar da, herkes de biliyor; tarım sanayicisi
de biliyor makineli hasadın ne demek olduğunu. Yoksa, yine,
klasik usullerle mi ekilmiştir? Uygun olmayan ekim şartlarında
çiftçinin ve dolayısıyla millî ekonominin kaybı ne kadar
olacaktır? Çiftçi, defolyantı nasıl yapacaktır?
Yer aletleriyle defolyant yapmak mümkün müdür?
Yine, başımıza gelen
bir olay olduğu için söylüyorum; GAP Projesinin en önemli sulamalarının
yapıldığı Harran Ovasında, bu yıl -şu
anda devam ediyor- pamukta yeşil kurdun, mısırda koçan
kurdunun ne kadar zarar verdiğini, hangi ilacın ne ile ne zaman
atıldığından veya ilaçlama yapılıp yapılmaması
gerektiğinden, acaba, Bakanlığın haberi var
mı veya bu sorun hangi Bakanlığın sorunu? Tabiî,
yalnız Tarım Bakanlığını söylemiyorum
ben burada. Hangi ziraat fakültesi veya hangi ziraat odası
şimdiye kadar bu konuyla ilgilenmiştir de soruna el atmıştır?!
Kısacası, olayın sahibi kimdir?! Ama, hem Tarım Bakanlığı
teşkilatlarının hem de ziraat odalarının yaptıkları
çok iyi bir iş var; o da, ellerine geçen çiftçiden, ellerine düşen
çiftçiden para almak, hem de yasak olmasına rağmen.
Şimdi, bakın, ben size basit
bir örnek vereyim; bu, sadece bir örnektir: Şimdi, Urfada, 2007
yılında ödemesi planlanan, 2006 yılına ait doğrudan
gelir desteğiyle ilgili dosyalar düzenlenmekte, bitti bir
kısmı da tahmin ediyorum.
Şimdi, burada çiftçiden ne para
alınıyor, alınmaması gerekiyor. Şimdi, bir
çiftçimizin -elimdeki örnekteki çiftçinin- 9,8 hektarı var; yani,
10 dönümü yok bu adamın. Tarım İl Müdürlüğü, önce,
bundan bir 12 milyon lira dosya bedeli diye bir para kesiyor. Ardından,
3 milyon Türk lirası Tarımspora bağış diye bir
para kesiyor. Zaten, bu çiftçi, Ziraat Odasına da 10 milyon ödemiş.
Bu 10 milyon, Ziraat Odası, tabiî, bunu belli bir kanuna dayanarak
kesiyor, onu belirteyim. Yani, bu çiftçi, ileride ödenip ödenmeyeceği
belli olmayan toplam 98 milyon için, şimdiden 25 milyon TL ödemiş
oluyor. Bu miktara, prim ödemeleri sırasında bankada yapılacak
kesintiler de hariçtir.
Değerli arkadaşlar, hani
diyordunuz ki devlet, millet için vardır. Devletin izin vermediği
bir parayı, kim, hangi yetkiyle toplar?! Buna ne denir?!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla)
- Ayrıca, bu konuda, 29 Ocak 2004te yürürlüğe giren ve hangi
isim altında olursa olsun, vatandaştan para alınmasını
yasaklayan 5072 sayılı Kanun var ve bu Kanunun 3üncü maddesi
diyor ki, görevliler hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis
istemi
olmasına rağmen bu para toplanıyor. Başka
toplanan paralar da var, ben bunları burada açıklamak istemiyorum;
çünkü, zaman yok.
Değerli milletvekilleri, bu
ve buna benzer örnekleri saymaya, dediğim gibi, zamanımız
yetmiyor; ama, birçoğunuz bunları biliyorsunuz, görüyorsunuz,
gördüğünüzü de ben biliyorum; ama, nedense, kimse ses çıkarmıyor.
Zaten, yıllardır bu memleketteki olayların başında,
yapılan işlere yetkililerin ses çıkarmamasından
dolayı bu ülke bu hale gelmiştir. (CHP ve Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
Şimdi, biz
Ben, bu tohumculuğun
asla kolay olduğunu iddia etmiyorum, ben tohum uzmanı değilim,
ama, ben, bunların içinde büyümüş bir insanım, nasıl
tohum yetiştirildiğini, yetiştirilmesi gerektiğini
çok iyi bilirim. Yalnız, dediğim gibi, zor bir iştir, kolay
değildir; fakat, biz, bu Kanunla zoru değil, kolayı yapıyoruz;
ben, onu demek istiyorum. Yoksa, elbette ki, Türkiyede tohumculukla
ilgili yeni yasal düzenleme yapılmalıdır. Şimdi,
çok kısaca
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Efendim, konuşmanızı
lütfen tamamlayın; ek süreniz de geçti, ek süre de verdim ayrıca.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) Ek süre
vermediniz Sayın Başkan.
BAŞKAN Takip etmediniz herhalde.
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla)
Ek süre?..
BAŞKAN Efendim, 15 dakika, artı
1 dakika verdim. 1 dakikalık sürede toparlayın efendim;
buyurun.
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, tabiî,
tohum deyince, yabancı haşerelerle, zararlılarla mücadeleyi
biz gözardı edemeyiz. Ben, çok kısa geçeceğim, Sayın
Başkanın müsamahasına sığınarak fazla
zamanı uzatmadan. Yalnız, şöyle söyleyeyim: Dedim ya
tarım sahipsizdir; tarımın sahibi olsaydı, uçak
ilaçlaması olmadan pamuk nasıl ilaçlanır, 3 metre boyundaki
mısır nasıl ilaçlanır, bunu, artık, insanlar,
yetkililer bilir ve buna göre bir tedbir alırlardı. Bunun
ilaçlama makinesi vardır, 200 bin dolardır; Türkiyede kaç
çiftçi bunu 200 bin dolara alır?! Tabiî, siz, hepiniz bunları
biliyorsunuz.
MUHARREM DOĞAN (Mardin) Hiçbirisi
alamaz!
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz Tohumculuk Yasa Taslağı, bana göre ve Grubumuza
göre, ülke gerçeklerini gözardı eden, ülke gerçeklerini tam
olarak kucaklamayan
Burada söylendi, Sayın Bakanlar da buna
cevap verdi; ama, göreceğiz, yine çok uluslu şirketlere ve
onların buradaki temsilcilerine tohumu ve dolayısıyla
tarımı teslim edecektir. Bu işler, biliyorsunuz, üç
beş ayda belli olmuyor. Dünyanın en büyük tohumculuk firmalarının
kim olduğunu da bizden daha iyi bilenler var; bunların buradaki
faaliyetleri hakkında da herkes biliyor. Biz, bunlarla işbirliği
yapılmasın demiyoruz; yalnız, ben, kısaca şunu
söylüyorum: Suriyede ICARDA diye bir enstitü var; bu enstitüde,
dünyanın her yerinden uzmanlar gelir çalışır; onun
izni olmadan Suriyeye bir avuç tohum girer mi?! Bizim, yani, zaman
zaman, belki de, çok takdir etmediğimiz bir ülkedir. ICARDAyı
ben görmedim; ama, sanıyorum, Bakanlık mensupları içinde,
bunu çok ziyaret eden insanlar vardır.
Dolayısıyla, bizim önerimiz,
bu kanunu, onur meselesi yapmadan, benlik meselesi yapmadan -biz
muhalefet olarak da, biz kanunu geri çektirdik demiyoruz- onun
için, bu Kanunun geri çekilerek, çok daha geniş bir ortamda, geniş
katılımlarla tartışılması gerektiğini
düşünüyor, Yüce Meclisi ve sizleri saygılarımla selamlıyorum.
(CHP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Melik.
Şahsı adına, Konya
Milletvekili Sayın Özkan Öksüz; buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türk
tarımını, en kısa zamanda, doğru üreten, ürettiğini
değere dönüştüren, elde ettiği değerle sürekli
hacmini büyüten bir çizgiye getirmek için, tüm gayretimizle çalışmalarımız
devam etmektedir.
Türk tarımının geleceği,
Türkiyenin geleceğidir, milletimizin geleceğidir. Dört
yıllık İktidarımız süresince, Türk tarımına
can suyu taşımak, çiftçimizin, köylümüzün, hayvancımızın
problemlerine çözüm bulmak için çaba gösterdik. AK Parti dönemi, tarımsal
faaliyetler açısından hamle yılları olmuştur.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
Bravo!..
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Yasal düzenlemeler
kapsamında, bugüne kadar, Türk tarımının, olmayan
kanunlarını çıkardık.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Temel yasaları çıkardınız
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Islahatçı
Hakları Yasası, Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve
Denetlenmesine Dair Kanun, Mera Kanunu, Türkiye Ziraat Odaları
Kanunu, Üretici Birlikleri Kanunu, Tarım Ürünleri Sigortası
Kanunu, Tarım Kanunu, Organik Tarım Kanunu, Toprak Kanunu,
bu Hükûmet devrinde çıkarılmıştır. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Düşünün, bugüne kadar, Türkiyenin,
doğru dürüst bir tarım ve toprak kanunu bile yoktu. Tarım
Sigortası Kanununa, geçmiş hükûmetlerin hiçbiri yanaşmıyordu,
hiçbiri cesaret etmiyordu. Bugün, bunu da, AK Parti Hükûmeti çıkarmış
ve çiftçimiz, bundan sonra çok rahatlıkla, yüzde 50sini devlet
ödemek kaydı şartıyla, kendi mahsulünü sigorta ettirecektir.
Hayvancılık açısından,
2003-2006 yılları, biz, Hükûmete geldiğimizden beri,
86.342 tane büyükbaş hayvan, 201.600 tane küçükbaş hayvan dağıtımını
sağlamışızdır. Diğer hükûmetler zamanında
Et ve Balık Kurumları kapanmış ve hayvancılığımız
yok olmakla yüz yüze kalmıştı. Şu anda, geldiğimiz
günden beri, 300 bine yakın bir hayvan desteği sağladık.
Halen bunlar kooperatiflerimiz vasıtasıyla da devam etmektedir
ve bu sayede 128 bin kişiye iş temin edilmiştir arkadaşlar.
(CHP sıralarından alkışlar [!])
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Helal olsun, işsizliği önlediniz!..
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) Evet
Evet
İşletmeye açılan her bir kooperatif hem kredisini ödüyor
hiçbir aksaklık olmadan hem de devlete daha önce vermiş olduğu
verginin iki katını ödüyor, bunları bilin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Kayısıyı ne yaptınız, kayısıyı?!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) Yıllara
göre hayvancılık desteklerini söylüyorum: 2001 yılında
48 trilyonken, 2005 yılında 622 trilyona çıkmıştır.
Bu ne demektir; on katı artmıştır. (CHP sıralarından
alkışlar [!])
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Helal olsun sana!.. Bravo!..
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Kayısı kaç para oldu?!
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) Sayın
Başkan, tohumculuğa geçsin
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) Sizler istediğiniz
kadar
Rakam konuşuyorum.
Süt üretimi
Bakın, dağıttığımız
inekler, 25-30 ve 40 kilo süt vermektedir. Geldiğimizden beri,
süt üretimi yüzde 28 artış sağlamıştır.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla)
Süt fiyatlarını söyle
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) Et üretimi,
421 binden 460 bin tona çıkmıştır.
BAĞ-KURlu çiftçi, biz geldiğimizde
110 milyon Türk lirası alıyordu, şu anda 290 milyon Türk
lirası alıyor; üç katı yaptık, üç. (CHP sıralarından
alkışlar [!])
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Helal olsun sana!..
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) Arkadaşlar,
buğday ithalatı bizim zamanımızda kalktı. Bakın,
süneyle yapılan bu mücadele sonucunu vermiştir.
GÜROL ERGİN (Muğla) Bu
sene göreceğiz!..
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Süneyle
yaptığımız mücadele sonucunda ve sertifikalı
tohumu dağıttığımızdan dolayı çok
kaliteli buğdaylar elde edilmiş ve bu kaliteli buğdaydan
dolayı ithalatlar yapılmamıştır
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla)
Sertifikayı kaldırdınız
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) -
ve geçen
sene, Türkiye, dünyada un ihracında birinci olmuştur arkadaşlar.
Bunu da yapan, yine bu Hükûmettir. (AK Parti sıralarından alkışlar;
CHP sıralarından gürültüler) Bunları, hiçbir zaman gözardı
edemezsiniz.
ATİLA EMEK (Antalya) Sayın
Özkan, Konyaya gitmemişsiniz herhalde
Çiftçi perişan.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) Konyadayım.
Ben sizi götüreyim Konyaya.
Çiftçilerimizin borçlanmalarını
yeniden yaptırdık.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Beni götürme, Bakanını götür!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Sizin zamanınızda
ve diğer hükûmetlere vermiş olduğunuz dolaylı desteklerden
ve hükûmetlerde bulunan diğer hükûmetler zamanında çiftçimiz
borçlarla bir yere gidemiyordu; biz, bunları yeniden yapılandırdık.
1,9 katrilyon borcu sildik, diğerini de üç yılda ödenecek
şekle getirdik.
Tarımsal krediler, biz geldiğimizde
yüzde 59du. Şu anda, tarımsal krediler yüzde 17,5tir.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
Seni bakan yapmak lazım, bakan!
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Enflasyona gel, enflasyona!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) Kullandırılan
krediler: Ziraat Bankası 227 trilyon kullanıyordu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Şu 35 trilyonu ver. Kayısıya söz verdiğin
35 trilyonu ver.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) Vereceğim
Ziraat Bankası 227 trilyon
Şu anda 2,2 katrilyon kredi kullandırıyor arkadaşlar.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Bunlar
Çiftçi sahipli, sahipsiz
değil. (CHP sıralarından alkışlar[!])
GÜROL ERGİN (Muğla) Bravo!..
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) Bunları
yapan AK Parti.
Enerji borçlarımızı
yeniden yapılandırdık ve çiftçilerimiz, o birikmiş
enerji borçları yeniden yapılandırılarak rahata
kavuşmuşlardır.
Mazot ve gübre desteklerini burada
saymak için
2 milyon 743 bin çiftçinin 165 670 dekarına 677 trilyon
para ödenmiştir.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
700 bin liraya aldığımız mazot 2 milyon 500 bin lira.
Sen ne diyorsun?! Kime anlatıyorsun sen?!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) Sertifikalı
tohum
Bakın, arkadaşlar burada. 2002 yılında 75
bin ton sertifikalı tohum veriliyordu. Bizim Hükûmetimiz zamanında,
şu anda, geçen sene 200 bin tonun üzerinde, bu sene, inşallah,
250 bin tona yakın sertifikalı tohum dağıtılacaktır.
Bunların hepsini üst üste koyduğumuzda
arkadaşlar, çiftçimiz sahiplidir. Çiftçimize bu Hükûmet sahip
çıkıyor ve bu Hükûmet çiftçinin arkasındadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlenizi alayım
Sayın Öksüz.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) Arkadaşlar,
AK Parti Hükûmeti zamanında çiftçimiz günlerini yaşıyor.
Bugün, ben, size bir örnek daha vereyim...
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Kayısıya gel, kayısıya!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) Ben, kendi
yöremden veriyorum. Bugün, Konyada kuru tarım yapan bir çiftçi
BAŞKAN Sayın Özkan, tamamlar
mısınız konuşmanızı, sürenizi çok
aştınız.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) Başkanım,
bitiriyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Sayın Öksüz, söz namustur, 35 trilyonu ver!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla)
200 dekar
arazi eken bir çiftçinin, bir yıl nadasa, bir yıl ektiğini
düşündüğünüzde, verdiğimiz desteklerle o çiftçinin
yapmış olduğu tüm masrafları veriyoruz ve ektiği
biçtiği de kendi cebinde kalıyor.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Helal olsun?!. Bravo?!.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) Bunları
sizinle hesaplaşmaya hazırım arkadaşlar.
Saygılar. (AK Parti sıralarından
alkışlar; CHP sıralarından gürültüler)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Sayın Öksüz, şu kayısıya gel! 35 trilyon
nerede?
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Özkan.
Sayın milletvekilleri, konuşmalar
tamamlanmıştır.
İç Tüzük gereğince, bölümler
üzerinde 15 dakika süreyle soru ve cevap işlemini yapacağız.
Soru sormak isteyen değerli
milletvekillerimiz cihaza girmiş durumda. Ben, sırayla
kendilerine söz vereceğim.
15 dakika olduğuna göre, bunun
yarısını soruda, yarısını cevapta kullanacağız.
Arkadaşlarımızın zamanı iyi kullanmalarını
da rica ediyorum.
Sayın Aslanoğlu, buyurun,
şu kayısı işine gelelim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Sayın Bakanım, 25 Nisan, kayısıyı
dondurduk, öldürdük. 25 Nisan
Nisan, mayıs, haziran, temmuz,
ağustos, eylül, ekim; yedi ay oldu Sayın Bakanım. Aç insanların
halinden anlar mısınız? Benim bildiğim, Türkiye
Cumhuriyetinin Başbakanı, benim bildiğim, Türkiye
Cumhuriyetinin Tarım Bakanı söz verdiyse, bu söz namus sözüdür.
Bu sözü yerine getirecek misiniz? 35 trilyonu ödeyecek misiniz,
ödemeyecek misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Aslanoğlu.
Sayın Tütüncü...
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana 3 soru yönelteceğim.
Birincisi, ülkemizde çok çeşitli
ve kalitesiz buğday tohumu kullanılması sonucunda,
yörelere göre değişmekle birlikte, hem kalitede hem de verimde
düşüklükler ortaya çıkmaktadır ve ayrıca, Trakyada
bu sene süne zararlısı tekrar sahneye çıkmıştır.
Ülkenin bazı yörelerinde de süne zararlısının
büyük ölçüde tahribat yaptığı anlaşılmıştır.
Öyle sanıyorum ki, bu sene, kaliteli buğday ithalatı
Türkiyede yapılmak mecburiyetinde kalınacaktır.
Şimdi, süneye dayanıklı, yörelere göre nasıl bir
programla, nasıl bir tohumculuk politikası önümüzdeki
yıllarda uygulamayı düşünüyorsunuz?
İkinci sorum: Çiftçi, tohum konusunda
kime, neye güveneceğini şaşırmış durumdadır.
Aldığı sertifikalı tohumlar dahi kalitesiz
çıkıyor; verimi düşük, hastalıklara ve dona karşı
dayanıksız olduğu anlaşılıyor. Çiftçimiz
bu nasıl sertifika vermektir diye feryat ediyor. İktidarınız
süresince, tohumculukta sahtekârlık yapan kaç firma hakkında
takibatta bulundunuz? Bu takibatın sonuçları nedir?
Son sorum, Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri: Üzüm üreticileri son derece zor durumdadır.
Aslında, Türkiye, Tekelin özelleştirilmesinin nasıl
yanlış olduğunun, nasıl, özellikle üzüm üretimi
açısından tahribata yol açtığının
acı sonuçlarını yaşıyor. Geçen sene, örneğin
Şarköy ve Tekirdağ Merkezde 900 bin-1 milyon 100 bin Türk lirası
arasında satılan şaraplık siyah üzüm, bu sene,
400-500 bin liradan alıcı bulamıyor. Bu durumda, daha
verimli ve daha kaliteli şaraplık üzüm yetiştirilmesi
yönündeki yılların çabaları -ki, bu çabalar, belirli
ölçüde, sizin Hükûmetiniz zamanında da sürdürülmüştür-
hangi amacı, hangi hedefi gözetmiştir?
Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Tütüncü.
Sayın Güler
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan; sizin aracılığınızla
Sayın Bakana sorularımız var.
Şimdi, narenciye üreticilerinin
sorunlarını geçen yıl yaşadık. En büyük
sıkıntıyı da, başta Mersinimiz olmak üzere,
geçen yıl büyük bir sıkıntı yaşayan narenciye
üreticilerinin sorununun bu yıl da yaşanmaması için
ne gibi tedbirler almayı düşünüyorsunuz ve bu konudaki
projeleriniz var mıdır?
İkinci sorumuz: Yeşil mazot
projeniz vardı. Bu, hayatta mıdır; yoksa, seçim dönemini
mi bekliyorsunuz?
Çeltik ürünündeki yaşanılan
sıkıntıları çok iyi biliyoruz. Karadeniz ve Güney
Marmarada hasadın başlamasından on onbeş gün geçmesine
rağmen halen fiyat açıklanmamıştır. 2006 mahsulü
çeltik fiyatlarının geçen yılki fiyatların altına
düşmüş olduğundan haberiniz var mı? Haberiniz varsa
ne gibi önlemler aldınız? Düşen fiyatlara ne zaman müdahale
etmeyi düşünüyorsunuz?
Çeltik üreticisine prim ödemesi
yapacak mısınız? Bu konuda açıklama yapmayı
düşünüyor musunuz? Geçen yıl, gümrük birliği ve Avrupa
Birliği anlaşması gereği, 31 Temmuz tarihinden
itibaren ülkemize gümrüksüz pirinç girişi olmuş mudur? Olmuşsa,
ne kadardır?
Tarım ve Köyişleri Bakanlığının
20.06.2006 tarihinde, Ziraî Karantina Yönetmeliğine göre yurda
girişi sakıncalı bulunan ve ithale men teşkil
eden 70 adet hastalık ve zararlılar bu listeden neden çıkarılmıştır?
Böyle bir genelgeyi neden çıkarma ihtiyacı duymuşsunuzdur?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Güler.
Sayın Muharrem Doğan
MUHARREM DOĞAN (Mardin) Sayın
Bakanıma başarılar diliyorum.
Yaklaşık 180 bin dekarlık
alanda sadece çeltik üretimi yapılan İpsala Ovasındaki
bizzat üretim yapan arazi kiracısı çiftçilerin büyük bir
bölümünün çiftçi kayıt sistemine kayıtlı olmadıkları
doğru mudur?
İkinci sorum: Özelleştirilecek
tarım işletmelerinde çalışma önceliği
sağlayacak Ceylanpınardaki kursa kaç kişi başvurmuştur?
Kaç kişi kursa kabul edilmiştir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Doğan.
Soru süresini aşarak verdim.
Cevap için Sayın Bakana
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
8 dakika var orada.
BAŞKAN - Efendim 15 dakika tamamlanıyor.
Benim önümde, cevap için 6 dakika 21 saniye var. (CHP sıralarından
gürültüler)
Efendim, 7,5 dakika hakkınız.
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
8,5 dakika var orada
BAŞKAN Efendim, o değil.
Benim önümdeki cihaz
O devam ediyor. 15 dakika bittiği zaman o
iş bitecek.
NAİL KAMACI (Antalya) Hayır;
öyle bir şey yok.
BAŞKAN Efendim, bitti süre;
hatta, aştık.
Buyurun Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabiî, esasen, gerek teamül gerek
İç Tüzük şunu öngörüyor; bunu değerli milletvekillerimiz
de biliyorlar: Bir kanun görüşüldüğü zaman soruların
da o kanunla ilgili olması gerekiyor; ancak, görüyoruz ki, yani,
konuyla hiç ilgisi olmayan, gündemimizle, müzakere ettiğimiz
kanunla hiç ilgisi olmayan, hiç ilgili
MUHARREM KILIÇ (Malatya) Bakanlığınızla
ilgili konular Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Bu, bütçe konuşması
değil; bu, bütçe konuşması değil; bu, bütçe müzakeresi
değil; bu, özel bir kanundur. Dolayısıyla, bu Kanunla
ilgili olarak sorulabilecek bütün sorular, elden geldiğince,
yerinde sözlü veyahut da bilahare yazılı olarak cevaplanır.
Ancak, bununla birlikte, ben, yine de, önemine binaen, madem soruldu,
Malatyada kayısıyla başlayayım.
Malatyada hasar tespit komisyonu
henüz iki tane ilçeden, tamamlanmadığı için, bize gelmedi;
Darende ve Akçadağ; iki ilçede
MUHARREM KILIÇ (Malatya) Sayın
Bakanım, hasar tespitleri o don olayından bir ay sonra tamamlandı.
Onlar sadece formalite gereği uzatmaya çalışıyorlar.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Hepsi bitti Sayın Bakanım, hepsi bitti, bir ayda
bitti
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Şimdi, bakın,
doğru değil
(CHP sıralarından gürültüler)
Bakın, karşılıklı
konuşmayalım
MUHARREM KILIÇ (Malatya) Ama, size
yanlış bilgi veriyorlar Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın Aslanoğlu
soruyu sordu, ben kendisine cevap veriyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) O benim arkadaşım, Malatya Milletvekili
BAŞKAN Sayın Bakan, siz
Genel Kurula hitap edin.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) Hayır;
yanlış bilgi veriyorlar size.
BAŞKAN Sayın Kılıç,
lütfen
MUHARREM KILIÇ (Malatya) Biz de
Malatya Milletvekiliyiz, orayı biliyoruz.
BAŞKAN - Sayın Bakan, siz
Genel Kurula hitap edin efendim.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Değerli milletvekilleri
BAŞKAN Efendim, cevabı
beğenmeyebiliriz; ama, cevabı dinleyeceğiz tabiî.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) Sayın
Başbakanın sözü yerde kalıyor Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Sayın Başbakanın sözü
hiçbir zaman yerde kalmaz.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) Yerde
kaldı
İki ayda ödenecek denildi, beş ay geçti!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Hele hele, 59uncu
Hükûmetin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
hiçbir zaman sözü yerde kalmaz, kalmamıştır. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Altı ay oldu!..
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Asla
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Altı ay oldu!..
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Asla
Öyle bir şey yok
Öyle bir
şey yok
Ben, sizlere
Bakın, iki tane
ilçeyle ilgili hasar tespit çalışmalarının tamamlanmadığından
dolayı, raporların bize
MUHARREM KILIÇ (Malatya) Devlet
bu kadar geç mi çalışıyor, bürokratlar bu kadar geç mi
çalışıyorlar?!.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sadece devlet değil,
orada sadece devlet değil, hasar tespit komisyonunda bir sürü
insan çalışıyor ve bunların bir kısmı bizim
Bakanlığımızın mensupları değil.
Şimdi
MUHARREM KILIÇ (Malatya) Üç tane
ilçedeki zararı tespit edemediler mi?!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Karşılıklı
konuşmayalım.
GÜROL ERGİN (Muğla) Sayın
Bakan sürü lafı doğru olmadı; sürü lafını
kullanmayın, geri alın; hiç yakışmadı!..
BAŞKAN Sayın Bakan, siz,
Genel Kurula hitap edin lütfen.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Sayın
Başkan, siz yakıştırdınız mı?!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Şimdi, iki
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Bakanım, ne zaman ödeyeceksiniz?!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Bakın, bizim paramız
BAŞKAN Anlamadım efendim...
GÜROL ERGİN (Muğla) Orada
çalışan bir sürü insan!..
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Bakın, bizim paramız
var
Bizim paramız var
ŞEVKET ARZ (Trabzon) Fındığı
niye ödemiyorsunuz o zaman?!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Bu raporlar bize intikal
ettiği zaman, en geç bir ay içerisinde ödenir; bitti
MUHARREM KILIÇ (Malatya) Sayın
Bakan, bu, söz mü?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Bakın, bize geldiği
andan itibaren, bize raporlar intikal ettiği andan itibaren
bir ay içerisinde ödenir. Orada herhangi bir
MUHARREM KILIÇ (Malatya) Malatyada
açıklayacağız bir ay sonra ödenecek diye.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Şimdi, arkadaşlar,
bakın, o zaman, benim bazı şeyleri biraz daha teknik
olarak açıklamam gerekiyor anlaşıldığı
kadarıyla.
Şimdi, siz, ön tespiti hasar
tespiti olarak tanımlıyorsunuz. Ön tespit başka bir
şeydir, kısa zaman içerisinde biter; ama, hasar tespiti teknik
bir çalışma gerektiriyor. Ayrıntılı, teknik
bir
MUHARREM KILIÇ (Malatya) Raporlar
elimde Sayın Bakan, raporlar verildi
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Değil
Değil
Sayın Vekilim. Bize iki ilçeden gelmediği için yapmadık.
Bize ulaştığı zaman gelir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Sayın Bakanım, öbürlerini ödeyin!..
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) Gelenlerin
günahı ne Sayın Bakan?!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bunun dışında, Sayın
Enis Tütüncünün sorularına cevap vermeye çalışacağım,
cevaplandıracağım.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
Yazılı olarak daha iyi
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın Enis Tütüncü,
Türkiyede, bu seneki süne zararlısıyla ilgili bazı
değerlendirmelerde ve tespitlerde bulundu. Bu sene, tabiatıyla,
genel anlamda, özellikle şunu söyleyeyim: Trakyada yüzde 1,7
olarak
Trakyanın ortalaması, süne zararlısı yüzde
1,7dir. Bu şu demektir: 100 tane danenin 1,7 tanesinde 1 süne zararı
söz konusudur.
RASİM ÇAKIR (Edirne) O zaman
neden 280 bin liraya buğday alındı?!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Şimdi, müsaade
edin cevap vereyim
RASİM ÇAKIR (Edirne) Niye o
zaman 280 bin liraya aldınız?!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Müsaade edin, cevap
vereyim
BAŞKAN Sayın Çakır,
Bakanın konuşmasına izin vermezsek, o zaman cevabı
alamayız arkadaşlar.
Buyurun.
Anlatsın Bakan; beğenmeyebiliriz
Siz devam edin efendim.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Şimdi, değerli
milletvekilleri, burada, süne hasarında, sınır, hasar,
gerçek bir hasar diyebilmemiz, zarardan bahsetmemiz, bunun sınırı
yüzde 4tür. Yüzde 4ün üzerinde, 4 ve 4ün üzerinde olursa bu anlamda
bir gerçek süne hasarından ve zararından söz edebiliriz;
ama, burada -biraz önce de arz ettiğim gibi- Trakya ortalaması
bu sene yüzde 1,7dir. Dolayısıyla, buğdayımızın
kalitesinde herhangi bir sorun bulunmamaktadır ve bu, Türkiyede
kaliteli buğday ithalatı ihtiyacı doğurmamaktadır;
şu anda da, Türkiye, bizim, eldeki rekolteye göre, eldeki
imkânlara göre de, Türkiyenin böyle bir ihtiyacı bulunmamaktadır;
ancak, eğer, ilave ihraç etmek gayesiyle tüccarlar, ithalatçılar,
ihracatçılar ticaret yapmak isterlerse, tabiî, o, istisnadır.
Şimdi, bu konuyla ilgili bir
şey söyleyeyim; yine, işte, çiftçi kime başvuracak, bunun
sorunu vesairesi, tohumu nasıl olacak diye. Ne Türkiyede ne
de dünyada şu anda süneye dayanıklı, yani yüzde 100 süneye
dirençli veya süneden etkilenmeyen bir buğday çeşidi bulunmuş
değildir; böyle bir şey söz konusu değil, henüz böyle
bir çeşit dünyada yok.
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ)
Ama, daha fazla risk var.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Hayır.
Şimdi, yine Sayın Tütüncü,
bu tohumculukla ilgili birtakım uygulamalardan şikâyet
ederek, bunlardan kaç kişi hakkında, ne şekilde soruşturma
açıldığını, neler yapıldığını,
bu konudaki çalışmaları bahsetti. Tabiî, biz de, zaten,
esas itibariyle bu Kanunu tam da bunun için getiriyoruz. Biraz önce,
ben, Kanunla ilgili genel değerlendirme için huzurlarınıza
çıktığımda sekiz tane başlık saydım.
Bunlardan bir tanesi de bu tür uygulamalarla, bu tür icraatlarla
veya ticaretle veya ortaya sürdüğü çeşitle veya pazarladığı
çeşitle vatandaşın, çiftçinin zararına sebebiyet
verenlerin bu Kanun yoluyla cezalandırılma imkânının
olduğudur.
BAŞKAN Sayın Bakan, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Evet.
Bu kanun, bunun için zaten gelmektedir.
Daha bu ve bunun gibi birçok ihtiyacı giderecek bir tasarıdır.
Ben bu arada bir cümleyle bir
şey daha söyleyeyim. Bizim elimizde, Türkiyenin hangi bölgesinde
hangi hububat tohumluğunun kullanılabileceğine ve
orada uygun çeşit olduğuna dair bizim çalışmalarımız
var, haritamız var, broşürümüz var ve bunlardan, mesela
şu elimdeki broşürden, tohumluklar ve damızlıklarla
ilgili 500 bin tane, Türkiyedeki tarımla ilgili tüm kişi
ve kuruluşlara dağıtılmıştır. Burada,
haritada, hangi bölgede, mesela Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
hangi buğday çeşitleri verimlidir, tavsiye edilmektedir;
bunlar yazılıyor. Bunların tamamı bildiriliyor,
gönderiliyor. Dolayısıyla, hem bizim bu konulardaki çalışmalarımız
var, Hükûmetimiz döneminde bu çalışmalar hız kazandı.
Getirdiğimiz yeniliklerle daha da hız kazanıyor. Bundan
sonra da çok daha iyi çalışmalar yapılacak.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Bakan.
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ)
Sayın Bakan, benim sorumu yeterince yanıtlamadı. Herhalde
ben anlatamadım.
BAŞKAN Süremiz geçti efendim.
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ)
Benim sorum şuydu: Süneye karşı daha dirençli olan
Az
dirençli olanlar var, çok dirençli olanlar var. Daha dirençli olan
buğday çeşitleri bölgelere göre hangileridir diye sordum.
Ona yanıt vermesi gerekirken, Sayın Bakan, ne yazık ki,
sorumu saptırarak yanıt vermeye çalıştı.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Tütüncü.
Sayın milletvekilleri, birinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümün maddelerine
geçeceğiz; ancak, çalışma saatimiz bitmek üzere olduğundan,
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek
için, 5 Ekim 2006 Perşembe günü, alınan karar gereğince
13.00te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 18.22