DÖNEM: 22 CİLT: 141 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
38inci
Birleşim
20 Aralık 2006 Çarşamba
II. - YOKLAMA
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL
KURU
A) ÇEŞİTLİ
İŞLER
1.-
Genel Kurulu ziyaret
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.-
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
ile 2005 Mali Yılı Genel ve Katma Bütçeye Dahil Daireler
ve İdareler Kesinhesap Kanunu
Tasarıları (1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S. Sayısı:
1269, 1270, 1271)
A) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI
1.-
Millî Savunma Bakanlığı
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2.-
Millî Savunma Bakanlığı
2005
B) SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI
1.-
Savunma Sanayi Müsteşarlığı 2007 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
C) ULAŞTIRMA BAKANLIĞI
1.-
Ulaştırma Bakanlığı 2007 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2.-
Ulaştırma Bakanlığı 2005
D) TELEKOMÜNİKASYON KURUMU
1.-
Telekomünikasyon Kurumu 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
E) DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI
1.-
Denizcilik Müsteşarlığı 2007 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2.-
Denizcilik Müsteşarlığı 2005
F) SİVİL HAVACILIK GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
1.-
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANLIĞI
1.-
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2.-
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2005 Mali Yılı
Kesinhesabı
H) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME
KURUMU
1.-
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
İ) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA
ENSTİTÜSÜ
1.-
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
J) ELEKTRİK İŞLERİ
ETÜD İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1.-
Elektrik İşleri Etüd İdaresi Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ
KURUMU
1.-
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2007
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
L) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
1.-
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
M) PETROL İŞLERİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
1.-
Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2.-
Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 2005
N) DEVLET SU İŞLERİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1.-
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2.-
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2005
V. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Cengiz Kaptanoğlunun, Antalya Milletvekili
Nail Kamacının, konuşmasında, ileri sürmüş
olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine
atfetmesi nedeniyle konuşması
2.-
İzmir Milletvekili K. Kemal Anadolun, Adana Milletvekili Ayhan
Zeynep Tekin Börünün, konuşmasında, Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
VI. - SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Mersin Milletvekili Hüseyin ÖZCANın, YİMPAŞa yönelik
soruşturmanın savsaklandığı iddialarına
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSUnun
cevabı (7/18741)
2.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, Ardahan Hükûmet Konağına
ayrılacak ödeneğe ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal UNAKITANın cevabı (7/18805)
3.-
Adana Milletvekili Kemal SAĞın, kamu kurum ve kuruluşlarına
dağıtımı yapılmayan Telekom personeline
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITANın cevabı
(7/18937)
4.-
Niğde Milletvekili Orhan ERASLANın, Niğde-Çiftlikteki
elekt-rik kesintilerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal UNAKITANın cevabı (7/18975)
5.-
İzmir Milletvekili Bülent BARATALInın, bir ilköğretim
okulunda öğrencilere roman dağıtılmasına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİKin
cevabı (7/18983)
6.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLERin, Türk Barış Gücünün
Lübnanda konuşlandığı bölgede radyoaktif kalıntı
olduğu iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı
M. Vecdi GÖNÜLün cevabı (7/18986)
7.-
Sivas Milletvekili Nurettin SÖZENin, Sivas İl Halk Sağlığı
Laboratuvar Müdürlüğüne ilişkin sorusu ve Sağlık
Bakanı Recep AKDAĞın cevabı (7/18997)
8.-
Erzincan Milletvekili Erol TINASTEPEnin, özelleştirmeleri
ertelenen şeker fabrikalarına ve pancar kotasına
ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUNun
cevabı (7/19003)
9.-
Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜNün, Hazine arazilerine
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITANın cevabı
(7/19090)
TBMM
Genel Kurulu saat 11.00de açılarak altı oturum yaptı.
Bir ilâ Üçüncü
Oturumlar
Genel
Kurulu ziyaret
2007
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile
2005 Mali Yılı Genel ve Katma Bütçeli Daireler ve İdareler
Kesinhesap Kanunu Tasarılarının (1/1252; 1/1236,
3/1139; 1/1237, 3/1140) (S. Sayısı: 1269, 1270, 1271) görüşmelerine
devam olunarak;
Sosyal
Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü,
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,
2007
yılı bütçeleri ve 2005 mali yılı kesinhesapları
ile;
Özürlüler
İdaresi Başkanlığı,
Aile
ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü,
Kadının
Statüsü Genel Müdürlüğü,
2007
yılı bütçeleri;
Üzerinde
bir süre görüşüldü.
2006
yılı Şubat ayında yapılan 94üncü Uluslararası
Denizcilik Çalışma Konferansında kabul edilen 186 sayılı
Deniz Çalışma Sözleşmesi; 2006 yılı Haziran
ayında yapılan 95inci Uluslararası Çalışma
Konferansında kabul edilen 187 sayılı İş
Sağlığı ve Güvenliğini Teşvik Çerçeve
Sözleşmesi; 197 sayılı İş Sağlığı
ve Güvenliğini Teşvik Çerçevesi İçin Tavsiye Kararı
ve 198 sayılı İstihdam İlişkisi Hakkında
Tavsiye Kararı hakkında Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı tarafından bütçe müzakereleri sırasında
Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi sunulacağına
ilişkin Başbakanlık tezkeresi okundu; Uluslararası
Çalışma Teşkilatı Anayasası gereğince,
tezkere üzerinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Murat Başesgioğlu tarafından Genel Kurula bilgi verildi.
Saat
15.35te toplanmak üzere, birleşime 15.25te ara verildi.
Sadık
Yakut
Başkan
Vekili
Harun Tüfekci Bayram
Özçelik
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Ahmet Küçük
Çanakkale
Kâtip
Üye
Dört ilâ Altıncı
Oturumlar
2007
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile
2005 Mali Yılı Genel ve Katma Bütçeli Daireler ve İdareler
Kesinhesap Kanunu Tasarılarının (1/1252; 1/1236,
3/1139; 1/1237, 3/1140) (S. Sayısı: 1269, 1270, 1271) görüşmelerine
devam olunarak;
Sosyal
Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü,
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,
Sağlık
Bakanlığı,
Hudut
ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü,
İçişleri
Bakanlığı,
Emniyet
Genel Müdürlüğü,
Jandarma
Genel Komutanlığı,
Sahil
Güvenlik Komutanlığı,
2007
yılı bütçeleri ve 2005 mali yılı kesinhesapları
ile;
Özürlüler
İdaresi Başkanlığı,
Aile
ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü,
Kadının
Statüsü Genel Müdürlüğü,
Türkiye
ve Orta-Doğu Amme İdaresi Enstitüsü,
2007
yılı bütçeleri;
20
Aralık 2006 Çarşamba günü, alınan karar gereğince
saat 11.00de toplanmak üzere, birleşime 22.26da son verildi.
Nevzat
Pakdil
Başkan
Vekili
Mehmet Daniş Türkân
Miçooğulları
Çanakkale
İzmir
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Harun
Tüfekci
Kâtip
Üye
20 Aralık
2006 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 11.04
BAŞKAN:
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 38inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Sayın
milletvekilleri, 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2005 Mali Yılı Genel ve Katma Bütçe Kesinhesap
Kanunu Tasarıları üzerindeki görüşmelere kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Program
uyarınca, bugün iki tur görüşme yapacağız. Dokuzuncu
turda, Millî Savunma Bakanlığı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı,
Ulaştırma Bakanlığı, Telekomünikasyon Kurumu,
Denizcilik Müsteşarlığı, Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü bütçeleri yer almaktadır.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1.- 2007
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile
2005 Mali Yılı Genel ve Katma Bütçeye Dahil Daireler ve İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarıları
(1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S. Sayısı: 1269, 1270,
1271) (x)
A)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI
1.- Millî Savunma
Bakanlığı 2007 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2.- Millî Savunma
Bakanlığı 2005 Mali
Yılı Kesinhesabı
B) SAVUNMA
SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI
1.- Savunma
Sanayi Müsteşarlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
C) ULAŞTIRMA
BAKANLIĞI
1.- Ulaştırma
Bakanlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2.- Ulaştırma
Bakanlığı 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
D) TELEKOMÜNİKASYON
KURUMU
1.- Telekomünikasyon
Kurumu 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
E) DENİZCİLİK
MÜSTEŞARLIĞI
1.- Denizcilik
Müsteşarlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2.- Denizcilik
Müsteşarlığı 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
F) SİVİL
HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1.- Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü 2007 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın
milletvekilleri, turda yer alan bütçelerle ilgili olarak soru sormak
isteyen milletvekillerinin, görüşmelerin bitimine kadar sorularını
sorabilmeleri için, şifrelerini yazıp parmak izlerini tanıttıktan
sonra ekrandaki söz isteme butonuna basmaları gerekmektedir.
Mikrofonlarındaki kırmızı ışıkları
yanıp sönmeye başlayan milletvekillerinin söz talepleri
kabul edilmiş olacaktır.
(x) 1269, 1270, 1271 S.Sayılı
Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 15/12/2006 tarihli 33üncü Birleşim
Tutanağına eklidir.
Tur
üzerindeki görüşmeler bittikten sonra, soru sahipleri, ekrandaki
sıraya göre sorularını
yerinden soracaklardır. Soru sorma işlemi on dakika içinde
tamamlanacaktır. Cevap işlemi için de on dakika süre verilecektir.
Cevap işlemi on dakikadan önce bitirildiği takdirde, geri
kalan süre için sıradaki soru sahiplerine söz verilecektir.
Bilgilerinize
arz ediyorum.
Dokuzuncu
turda gruplar ve şahıslar adına söz alan sayın milletvekillerinin
isimlerini okuyorum.
Gruplar
adına: Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın Şükrü Mustafa Elekdağ, on beş
dakika; Ankara Milletvekili Sayın Eşref Erdem, on beş
dakika; Bursa Milletvekili Sayın Kemal Demirel, yedi buçuk dakika;
Antalya Milletvekili Sayın Nail Kamacı, yedi buçuk dakika.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Kırıkkale
Milletvekili Sayın Murat Yılmazer, yedi buçuk dakika; Aksaray
Milletvekili Sayın Ahmet Yaşar, yedi buçuk dakika; Çankırı
Milletvekili Sayın Tevfik Akbak, yedi buçuk dakika; Denizli
Milletvekili Sayın Mehmet Yüksektepe, yedi buçuk dakika; Ankara
Milletvekili Sayın Mustafa Tuna, yedi buçuk dakika; Sakarya
Milletvekili Sayın Recep Yıldırım, yedi buçuk dakika
konuşacaklardır. Anavatan Partisi Grubu adına Mersin
Milletvekili Sayın Hüseyin Özcan, yirmi dakika; Şanlıurfa
Milletvekili Sayın Turan Tüysüz, yirmi beş dakika konuşacaklardır.
Şahısları
adına: Lehte, Adana Milletvekili Ayhan Zeynep Tekin Börü, on dakika
süresi; aleyhte olmak üzere, Balıkesir Milletvekili Sayın
Sedat Peker, on dakika süreyle konuşacaklardır.
Şimdi,
ilk konuşmacıyı kürsüye davet ediyorum.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
Şükrü Mustafa Elekdağ, süresi on beş dakika efendim.
Buyurun.
CHP
GRUBU ADINA ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; 2007 yılı
bütçe kanunu tasarısındaki Millî Savunma Bakanlığı
bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiyenin karşılaştığı
uluslararası, bölgesel ve iç tehdit algılamaları hakkında
kısa bir değerlendirme yapacak, sonra da bu değerlendirme
ışığında yüce heyetinize bazı önerilerde
bulunacağım.
2006
yılında global terörle mücadelede herhangi bir ilerleme
kaydedilmemiştir. Amerikanın terörle mücadele stratejisi,
terörü bastırmak şöyle dursun, bilakis azdırmaktadır.
Amerikan yönetimi, radikal İslamı komünizme benzeterek,
ideolojik düşman ilan etmekte, ama bunu yaparken, beceriksizce,
tüm İslamı karşısına almakta ve medeniyetler
çatışmasını körükleyerek terörü daha da yaygınlaştırmaktadır.
Öte yandan, Amerikanın Irakı işgali ve burada yürüttüğü
savaşın, hem bu ülkeyi hem de Orta Doğunun diğer
bölgelerini Amerikaya karşı öfke ve düşmanlığın
yoğunlaştığı, yeni terör odaklarının
türediği ve terör ajanlarının yetiştiği mümbit
tarlalar hâline getirdiğini görüyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, İngilterenin en saygın düşünce
ve araştırma kuruluşu olan Chatham House tarafından
kısa süre önce yayımlanan bir rapor, Irakın içinde bulunduğu
durum hakkında ayrıntılı bir analiz içeriyor. Rapor,
bugün İranın Irakta Amerikadan çok daha etkili bir konumda
olduğunun altını çiziyor. Rapora göre, nükleer silah
imal ettiği gerekçesiyle İranın Amerika veya İsrail
tarafından hava bombardımanı yoluyla vurulması
hâlinde İranın Iraktaki Şii güçleri kullanarak misillemede
bulunacağını ve bu durumda da İngiliz kuvvetlerinin
Basrada çok kısa bir süre dahi barınamayacağı belirtilmektedir.
Rapora göre, böyle bir durumda Amerika da Irakı süratle terk etmek
durumunda kalacaktır.
Hâlen
Irakta durumun vahametini anlamak için Irak Başbakanı El
Malikinin son aldığı kararı dikkate almak kâfidir
değerli arkadaşlarım. El Maliki, Baasçı olması
nedeniyle üç yıl önce feshedilen Irak ordusunda bulunan askerleri
şimdi geri çağırma kararı almıştır.
Yani, Saddamın Sünni olan subayları ve askerleri mesleklerine
geri dönecekler ve bu şekilde Şii-Sünni dengesinin sağlanmasına
hizmet edeceklerdir. Yalnız, burada, tabiatıyla, büyük bir
sorun var. Bu da, Irak devleti ordusundan belki de çok daha güçlü olan
Mehdi ordusunun başında bulunan El Sadrın buna müsaade
edip etmeyeceği.
Amerikadaki
7 Kasım seçimlerinin sonuçları Amerikan kamuoyunun Irak
savaşını desteklemediğini ve Amerikan askerlerinin
gecikmeden Iraktan çekilmesini istediğini ortaya koymuştur.
Bundan böyle, Kongrenin iki kanadına da hâkim olan Demokratların
dış siyasete ağırlıklarını koymaları
beklenmelidir. Washingtonda değişen siyasi dengeler nedeniyle,
iki yıl sonra yapılacak Başkanlık seçimlerine kadar
Başkan Bush ülkeyi, Demokrat Kongreyle bir koalisyon ortaklığı
zihniyetiyle yönetmek zorunda kalacaktır.
Amerikanın
Irakta karşı karşıya olduğu vahim krizi
aşması için çözüm yolları öneren Irak Çalışma
Grubu Raporunun eş başkanları eski Dışişleri
Bakanı James Baker ile eski Temsilciler Meclisi Dışişleri
Komisyonu Başkanı Lee Hamilton bu hususu raporu açıklarken
dile getirmişler ve raporu, böyle bir ortaklık zihniyetiyle
hazırladıklarını belirtmişlerdir.
Amerikan
muharip birliklerinin 2008 yılının ilk çeyreğinde
geri çekilmesini öngören bu rapor, Irak sorununa çözüm için
İran ve Suriye ile diyaloğu da önermekte ve bütüncül bir yaklaşım
benimseyerek Arap-İsrail sorununa el atmadan Orta Doğudaki
yangının söndürülemeyeceğini vurgulamaktadır.
Ancak, Iraktaki sorunlara akılcı ve isabetli çözümler öneren
ve genellikle Türkiyenin de görüşleriyle örtüşen bu raporun
Başkan Bush tarafından benimsenmediği anlaşılıyor.
Raporda
yer alan ve Türkiye açısından önemi bulunan noktaların
birincisi, değerli arkadaşlarım, Irakta PKKya karşı
yeterli önlemlerin alınmamış olduğunu vurgulamış
olmasıdır. Bu, Bush yönetimininkinden değişik
bir bakıştır. Bugüne kadar Bush yönetimi, PKK konusunda
Türkiyeyi oyalamış ve raporda belirtilen şekilde gerçekçi
bir değerlendirme yapmaktan kaçınmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiyenin genel tehdit algılamasında
önemli bir yeri olan PKK tehdidi üzerinde kısaca durmamızda
yarar var. Önce şu soruya bir yanıt arayalım: 2002
yılında kolu kanadı kırılmış ve gücünü
yitirmiş durumdaki PKKnın Kandil Dağındaki elemanları,
çaresizlik içinde kaderlerinin tecellisini beklerken, nasıl
oldu da PKK birdenbire canlanıp Türkiyeye karşı terör
eylemlerine başladı? PKKnın canlanmasının
kaynağında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1 Mart 2003te
Hükûmet tezkeresini reddetmiş olması vardır. Türkiye
Büyük Millet Meclisinin bu tutumuna tepki gösteren Amerikan askeri
makamları, Türkiyeyi cezalandırma yoluna gitmişler
ve bu amaç
PKK
üslerine elektrik, yakıt, gıda maddeleri, silah, cephane,
para ve takviye birlikleri Kürdistan Demokratik Partisi ve Kürdistan
Yurtsever Birliği yönetimindeki topraklar üzerinden ulaşmaktadır.
PKK
teröristlerinin önde gelenlerinden Murat Karayılan Kuzey
Irakta Barzani kontrolündeki bölgede yaşamakta ve sık
sık Kürdistan Demokratik Partisinin resmî televizyon kanalı
olan Kürdistan TVye çıkmakta, konuşmalar yapmaktadır.
Durum
gün gibi açıktır. PKK, Barzani ve Talabaninin hoşgörüsüyle,
onların verdikleri izin ve destekle Kandil Dağında üs
kurmuş ve onlar tarafından sağlanan lojistik imkânlar,
silah ve cephaneyle Türkiyeye saldırmış ve yüzlerce
vatandaşımızı ve güvenlik görevlimizi öldürmüş,
ülkemizdeki fanatik Kürtçülüğü de azdırmıştır.
Tabiatıy
Fakat,
değerli arkadaşlarım, tabiatıyla, burada Amerikanın
sorumluluğunu gözden kaçıramayız. Çünkü, Amerika
Irakta işgal kuvvetidir ve hukuken Iraktaki asayiş ve düzenden
sorumludur. Sorumlu olmasına rağmen, Amerika, bütün bu
olan bitene seyirci kalmaktadır, oysa, PKK aynen El Kaide gibi
bir terör örgütüdür.
Amerikanın
PKKya karşı hiçbir önlem almaması ve Türkiyenin operasyon
yapmasını da önlemesi PKKyı himayesine alması
demektir. Bunun başka türlü bir izahı yoktur.
Değerli
arkadaşlarım, bu ifadelerimizi, biz, Amerikan yetkilileriyle
de karşılaştığımız zaman devamlı
olarak ele alıyoruz ve bu noktaların altını çiziyoruz.
Bir
Amerikan kuruluşu olan PEW tarafından yapılan anketler
Türk halkının yüzde 88inin Amerikaya hasım bir ülke olarak
baktığını gösteriyor.
Değerli
arkadaşlarım, bu, son derece endişe verici bir durumdur.
Amerika, yol açtığı bu durumu düzeltmek için ciddi bir
önlem almıyor. Ne yapacağı ve yetkileri açıklıkla
belli olmayan ve bir ara kendisine koordinatör denilen bir Amerikalı
orgenerali PKK işlerinin sorumlusu olarak tayin etmek suretiyle
oyalama taktiklerini sürdürüyor.
Değerli
arkadaşlarım, önemli bir noktanın altını çizeceğim.
PKKya, yakın zamanlara kadar, Güneydoğu Bölgesini kısa
vadede özerkliğe, orta vadede de federasyon ve bağımsız
bir Kürt devletinin kurulmasına götürmeyi amaçlayan bir projenin
askerî kolu olarak bakmak ve örgütü böyle bir çerçeve içinde değerlendirmek
kabildi. Oysa, Kuzey Iraktaki Kürt liderler tarafından dile getirilen
ve Türkiyenin güneydoğusu üzerinden Akdenize çıkmayı
hedefleyen büyük Kürdistan projesi bağlamında değerlendirildiğinde,
PKK tehdidinin daha değişik bir boyut kazandığı
anlaşılıyor.
Barzani
ve Talabaninin PKKya inatla verdikleri destek ve bu örgütü Türkiyeye
karşı bir koz olarak elde tutma ve sözünü ettiğimiz projelerinde
PKKdan yararlanma isteği, PKK tehdidinin Türkiye açısından
kapsamını ve ağırlığını artırıyor.
Bu durum, ülkemiz için endişe verici bir tablodur. Ancak, Amerikanın
da PKKya kol kanat germesi, bu duruma çok daha vahamet kazandırmaktadır
ve olmadık kuşkulara yol açmaktadır. Bu bakımdan,
eminim, bu konuya gösterdiğim hassasiyeti benimle hepiniz
paylaşıyorsunuzdur.
Bu
sorunun üzerine, tehdidin izah ettiğim boyutu ve niteliği
dikkate alınarak ve gerekli ciddiyetle gidilmediği de muhakkaktır.
Çünkü, gerekli bilinç ve ciddiyetle bu konu ele alınsaydı
değerli arkadaşlarım, o zaman ya bu sorun halledilmeden
Washingtonda Stratejik Vizyon Belgesi imzalanmazdı, ya da
anılan belge imzalandıktan sonra Amerika gerekli önlemleri
alır ve Kandil Dağındaki PKK sorunu bıçak gibi kesilirdi.
Şimdi,
çok önemli bir diğer konu üzerinde duracağım. Türkiyenin
önünde patlamaya hazır bir barut fıçısı daha var,
bu da Kerkük sorunudur. Başbakan Erdoğan, filhakika 17 Kasımda
ülkemizi ziyaret eden Irak Başbakanı Nuri El Maliki ile
yaptığı ortak basın toplantısında, Kerkük
sorununa değindi ve belli bir etnik grubun bu kenti etkisi altına
almak için harekete geçtiğini belirterek, Sayın Başbakan,
bu tutumun ciddi sıkıntılara yol açacağı hususunda
muhatabını uyarmıştır. Ancak, bu uyarıların,
bundan iki yıl önce Kürt liderlerin Kerkükün demografik yapısını
kitlesel biçimde değiştirmeye ve seçmen listelerini Kerkükü
Kürt otonom bölgesine ilhak etme amaçlarına uygun biçimde tahrif
etmeye başladıkları dönemde yapılması gerekirdi.
Uyarılarımız dikkate alınmadığı takdirde
de Türkiyenin yaptırımlara gitmesi gerekli olurdu.
Değerli
arkadaşlarım, Türk Hükûmeti Kerkük sorununu gündeme getirmekte
maalesef gecikmiştir. Bu nedenle, Kerkükün durumu son derece
endişe verici bir nitelik arz etmektedir. Kürt liderler, Kuzey
Irakta kurmak tasavvurunda oldukları bağımsız
Kürt devletinin ekonomik açıdan ayakları üzerinde durabilmesi
için zengin petrol kaynaklarına sahip bulunan ve geleneksel
bir Türkmen kenti olan Kerkükü Kürt bölgesine muhakkak ilhak edeceklerini
belirtiyor ve bu amaçla, savaş dâhil her şeyi göze alabileceklerini
ima ediyorlar.
Amerika,
Barzani ve Talabaninin gayrihukuki bir şekilde kentin demografik
yapısını değiştirmelerine seyirci kalmıştır.
Aynı şekilde, Amerika, idari yasada Kerkük için öngörülen
ve dengeli bir niteliğe sahip olan özerklik formülünün değiştirilmesine
ve 2007 Kasımında yapılacak mahalli referandumla kentin
geleceğinin saptanmasının yeni Anayasanın
140ıncı maddesine dercedilmesine ses çıkarmamıştır. Bu durumda, Kürt liderlerin Kerkükü
Kürt özerk bölgesi topraklarına katmaları için önlerinde
hiçbir engel kalmadığı görülmektedir.
Ancak,
bu haksız düzenlemelere, sadece Türkmenler değil, Sünni
Araplar ile Şiilerin bir bölümü de kuvvetle itiraz etmektedirler.
Bu nedenle, Kerkük, hâlen, her an patlayacak bir barut fıçısına
dönüşmüştür.
Kerkük
hakkında 18 Temmuz 2006da bir rapor hazırlayan Uluslararası
Kriz Grubu adlı sivil toplum örgütü, Kerkükte tırmanan gerginliğe
dikkati çekerek, uluslararası toplum müdahale etmediği
takdirde buradaki ortamın kaosa dönüşeceğinin altını
çizmiştir ve şöyle bir öneride bulunmuştur:
1)
2007de yapılacak referandumun iptali,
2)
Kerküke on yıllık geçici bir statü verilmesi,
3)
Birleşmiş Milletlerin bu sorun için ilgili tarafları
uzlaştıracak bir özel temsilci tayin etmesi.
Kriz
Grubu, bu açıklamalarıyla, Türkiyenin siyasi girişimlerde
bulunmasına ve sorunun uluslararası örgütlere götürülmesi
için son derece müsait bir ortam yaratmıştı. Maalesef,
bu fırsattan yararlanamadık.
Konu,
Türkiyenin güvenliği açısından yaşamsal önemdedir
değerli arkadaşlarım. Kerkükün, haksız şekilde
Kürt grupların eline geçmesi, bağımsız Kürk devletinin
kurulması yönünde kritik aşamayı oluşturacaktır.
Bu aşamadan sonra, Kürt devletinin bağımsızlığının
ilanı için önünde hiçbir engel kalmayacak, Kuzey Iraklı liderler
bağımsızlık adımını atmak için en uygun
siyasi konjonktürü bekleyeceklerdir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim.
ŞÜKRÜ
MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Bu
durum karşısında, Kerkükün Kürt bölgesine ilhakını
öngören sürecin kesinlikle durdurulması için, Türkiye, gerekli
siyasi, ekonomik ve diğer caydırıcı önlemleri almak
durumundadır. Türkiye, Kriz Grubu tarafından yapılan
öneriye sahip çıkmalı ve bunun uygulanması için azami
çabayı göstermelidir.
Değerli
arkadaşlarım, biraz önce değindiğim Irak Çalışma
Grubu Raporu, Türkiyenin bu yolda girişimde bulunması
için gayet uygun bir ortam yaratmıştır. Zira, raporun
2nci maddesinde, Kerkük konusunda karşılıklı
olarak kabul edilebilir uzlaşma önerilmektedir. Ayrıca,
raporun 30uncu maddesinde, referandumun ertelenmesi ve sorunun
uluslararası platformda çözülmesi yer almaktadır.
Bunlara
ek olarak, raporun 28inci maddesinde, Irak petrollerinin merkezi
hükûmet tarafından kontrol edilmesi gerekliliği belirtilmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim, konuşmanızı lütfen tamamlayınız.
ŞÜKRÜ
MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla) Sayın Başkanım, lütufkâr
hoşgörünüze muhtacım.
BAŞKAN
Buyurun efendim.
ŞÜKRÜ
MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla) Sağ olun.
Değerli
arkadaşlarım, Türk Hükûmeti bu fırsatı kaçırmamalı,
Dışişleri Bakanlığının ve devletin
tüm imkânlarını ve kaynaklarını seferber ederek,
Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar
ve devletler nezdinde diplomatik girişimlerde bulunarak,
Kriz Grubunun önerilerinin gerçekleştirilmesine çalışmalıdır.
Ayrıca,
Kuzey Iraklı Kürt liderlere de bu konuda Türkiyenin kararlılığını
ortaya koyan mesajlar verilmeli ve Türkiye, başvuracağı
caydırıcı önlemleri hissettirmelidir.
Sonuç:
Değerli
arkadaşlarım, bu söylediklerimin Türkiyenin karşılaştığı
tehdidi oluşturan unsurlar ve bunların boyutları hakkında
açık ve net bir fikir verdiğini zannediyorum.
Gerçek
şu ki değerli arkadaşlarım, bugün karşılaştığımız
tehdit soğuk savaş dönemindekinden şu nedenlerle üç
açıdan ağırdır:
Birincisi:
Soğuk savaş döneminde karşılaştığımız
tehdit net ve açıktı ve güvenilir müttefiklerimiz vardı.
Şimdi ise, müttefik olarak baktığımız birçok
devlet karşılaştığımız tehditlerin
palazlanmasına yardımcı olmaktadır.
İkincisi:
Tehdidin, Türkiyenin bugüne kadar çözme iradesini gösteremediği
bir iç boyutu vardır.
Üçüncüsü
de: Türk Hükûmetinin, tehdidi, bugüne kadarki tutum ve politikasıyla,
izah ettiğim bütünlük, kapsam ve niteliğiyle değerlendirememiş
olmasıdır. Bu durumda Türkiyenin kırmızı çizgileri
inandırıcılığını kaybetmiş, silinmiş
ve yenileri oluşturulamamıştır.
Bu
bakımdan, Türkiyenin, bu tehdidin tüm unsurlarını ve
boyutlarını ele alan bütüncül bir stratejiye sahip olması
yaşamsal bir önem taşıyor değerli arkadaşlarım.
Ne yazık ki böyle bir stratejimiz yok. Strateji olmayınca
da silinen kırmızı çizgilerin yerine yenileri konulamıyor
ve Türkiye olaylara edilgenlik içinde seyirci kalıyor.
Bu
bakımdan, gerekli stratejinin unsurlarının oluşturulması,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu konuların ayrıntılı
biçimde tartışılacağı bir genel görüşme
çerçevesinde ele alınmalıdır. Bu bağlamda, gerek
Kuzey Iraklı Kürt partilerin gerekse Amerikanın, Türkiyenin
bu konudaki duyarlılığını anlayabilmeleri
için ne gibi yaptırımlara başvuracağımız
da dile getirilmelidir, tartışılmalıdır.
Bunlar
yapılmadığı takdirde, Hükûmet, Kerkükün altın
bir tepsi içinde Kürt otonom bölgesine ikram edilmesinin, bu suretle
bağımsız Kürt devletinin kurulmasına katkıda
bulunmasının ve PKKnın büyük Kürdistan tasarımı
bağlamında Türkiyenin bölünmesine yönelik olarak kullanılmasının
sorumluluğunu taşıyacaktır.
Hiç
vakit geçirilmeden, Kerküke ilişkin olarak önerdiğimiz
formül, Türkiyenin kırmızı çizgisi olarak ilan edilmelidir.
Sözünü ettiğim diğer iki konuya ilişkin kırmızı
çizgilerin de nasıl formüle edileceği Türkiye Büyük Millet
Meclisinin özel bir oturumunda ele alınmalıdır.
Değerli
arkadaşlarım, beni dinlediğiniz için teşekkür
ediyorum ve Millî Savunma bütçesinin ülkemiz için hayırlı
olmasını diliyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Elekdağ.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına ikinci konuşmacı Ankara Milletvekili
Sayın Eşref Erdem. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın
Erdem, süreniz on beş dakika.
CHP
GRUBU ADINA EŞREF ERDEM (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, Ulaştırma Bakanlığı bütçesinin
hiç değilse bir bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini
ifade etmek üzere huzurunuzdayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum
Değerli
milletvekilleri, tabii, bu komisyon müzakereleri sırasındaki
süre ile Genel Kurul arasındaki süreyi değerlendirdiğimizde
gerçekten bütçelerin Genel Kurulda yeterince görüşülmediğini
söylemek mümkündür. Niçin bu hâle geldik onu da bilemiyorum.
Ulaştırma Bakanlığı gibi devasa bir bakanlığı,
alt alta bağlı birimlerini, Ulaştırma Bakanlığı
bütçesini, ilgili birimleri alt alta sıralamaya kalksanız
ve her biri için bir cümleyle bir şey söylemeye kalksanız,
bu, beş dakika süre tutar. Dolayısıyla, Meclis yönetimimize,
bir sonraki bütçe değerlendirilirken, danışma kurullarımızın
bunu dikkate almasını ve bütçe müzakerelerinin Genel Kurulumuzda
daha makul süreyle görüşülmesinin yararlı olacağını
düşünüyorum. Çünkü, nihayet, bir iktidarın, bir bakanlığın,
bir önceki yıla dönük çalışmalarını ve onu izleyen
yıldaki programını, taslağını, tasarılarını,
perspektiflerini, vizyonlarını konuşacağız.
Bunları, şimdi on beş dakikada neyi konuşacağız
Genel Kurulun takdirlerine bırakıyorum. O nedenle, belki
bazı yerleri sadece satır başıyla girip bazı
yerlerde bir miktar görüş ifade etmeye çalışacağım.
Sayın
Bakanımız iki iki buçuk saat kadar, hem de bir sunumlu, gösterili
bir değerlendirme yapmış. Niçin bu kadar konuştu
demiyorum. Konuşmasında yarar var. Çünkü, ne kadar çok konuşursak,
ne kadar çok katılımı sağlarsak, ne kadar çok paylaşımcı
olursak, o kadar sağlıklı bir sonuç elde etmiş oluruz.
Nitekim bunlar, Genel Kurul çalışmaları sırasında
da böyle, gerek teklif ve tasarı görüşmelerinde gerek Meclis
denetimiyle ilgili önergeler üzerinde görüşürken, âdeta, bir
an önce bitirilmesini ve çok çabukça çıkarılmasını
sağlamaya dönük bir çalışma tarzı götürüyoruz ve
bazen şununla da övünüyoruz: On dakikada yasayı geçirdik.
Ne kadar büyük iş yaptık! Falan ayda, şu ayda, şu dönemde
şu kadar yasa çıkardık
Bu kadar yasa çıkarmak
önemli değil, o yasanın kalıcı olması önemli.
O yasada, o teklifte, o tasarıda, Türkiyeyle ilgili, tüm ilgili
çevrelerin bu tartışmaya katılmış olması
gerekir. Bu katılımların sonunda sağlıklı
bir yasa çıkarılabilir ve o takdirde de o yasa kalıcı
olabilir. Nitekim, çok hızlı çıkarmakla övündüğümüz
yasa tasarılarının arkasından da, ne yazık
ki, sık sık değişiklik yapmak zorunda kalıyoruz.
Tabii,
bunları konuşurken, ne yapalım, yani, yasa böyle,
İç Tüzük böyle, Anayasa böyle diyebiliriz. Bence, bunlara sığınmamalıyız.
Çünkü, nihayet, elimizde, 12 Eylülün ortaya koyduğu, âdeta bir
yasaklar manzumesi olan bir Anayasa var, 12 Eylül hukukunun bir bölümü
hâlâ geçerli. Bunları, bu Meclis değiştirmeli ve gerçekten,
demokratik, çağdaş, katılımcı yasalarla, bunu
temin etmelidir.
Tabii,
burası milletin kürsüsü. Burada ülke sorunlarını konuşmayacaksak
nerede konuşacağız? Burada konuşmalıyız,
burada değerlendirmeliyiz ve bu değerlendirmeyi yapabilmek
için de konuşmacılara, hatiplere makul sürelerin verilmesinde
yarar var. Bunların ulaştırmayla ne ilgisi var diyebiliriz,
var, var. Çünkü, her şey onunla oluyor, politikalar da onunla saptanıyor.
Politikalarda da çağdaş, ilerici düşünce, demokrat,
katılımcı bir anlayışla yasa çıkarılıyor,
yoksa geri kafalı -ileriye dönük, çağdaş- Orta Çağ
zihniyetindeki birtakım anlayışlarla bu sonucu elde
etmek ne yazık ki mümkün değil.
Değerli
arkadaşlarım, ulaştırma bir hizmettir; kişilere
ve eşyaya yer ve zaman yararı sağlamaktır. Bu anlamda
da ulaştırma altyapı yatırımları, her türlü
faaliyetin kesişme noktasıdır. Ulaştırma, genelde,
türleri itibarıyla kara, deniz, hava ve demir yolları gibi
ana türleri, boru hatları, su yolları gibi alt türleri de
var. Bunlar, tabii, bizim, alt türler bir miktar çalışmamızın
dışında. Kara, deniz, hava, demir yolları, dört ana
tür.
Burada
da bir şey söylemek istiyorum: Başından beri, ben, uzun
süredir, Bayındırlık bütçeleri üzerinde, buralarda,
kürsülerde konuşma yapan bir arkadaşınızım,
1987den beri, ne yazık ki, yeterince çağdaş bir reorganizasyona
giremiyoruz. Keyfimiz isteyince bakanlıktan bir birim
alıyoruz, bir bakanlığa bağlıyoruz, hoşumuza
gitmezse oradan alıyoruz, bir başka bakanlığa
bağlıyoruz. Bu da, işlerin, merkezî bir planlama içerisinde
yapılmasını engelleyen temel unsurlardan bir tanesidir.
Şimdi,
ulaştırma bir bütün; karanın da, denizin de, demir yolarının da, hava meydanlarının da, tümünün
de bir merkezî otoritenin altında bulunması gerekir. Bugün,
bu ulaştırmayla ilgili konuşuyoruz, kara yolları
Bayındırlık Bakanlığına bağlı,
orada kaldı. Eskiden, Demiryolları, Limanlar, Hava Meydanları
İnşaatı Genel Müdürlüğü, bir dönem, üç ayrı genel
müdürlükken, sonradan tekrar tek genel müdürlük hâline getirildi,
onlar bugün Ulaştırma Bakanlığına bağlı.
Ulaştırma
Bakanlığı, aslında hizmetçi bir kuruluştur,
işletmeci bir bakanlıktır. Oysa Bayındırlık
Bakanlığı, yüzyılların nafia bakanlığı,
yatırımcı ve altyapı yatırımlarıyla
yakından ilgili, o konuda yeterli teknolojik, teknik birikime
sahip bir bakanlıktır, orada kalmasında yarar vardır.
Hangi anlayışla oraya bağlandı, onu da anlamakta
zorluk çekiyorum. Nitekim, değerlendirirken gördük ki,
şimdi Demiryolları, Limanlar, Hava Meydanları İnşaatı
Genel Müdürlüğünün yapması gereken demir yolları ihaleleri,
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları tarafından yapılmaktadır.
Niçin bir alt yatırımcı kuruluş var, bunu anlamakta
da zorluk çekiyorum. Dolayısıyla, sistemin bütünlüğü
yok edilmiştir.
Bakanın
sunuşuna başlarken ifade ettiği bir ulaşım
ana planı yapılması konusu son derece önemlidir. Bir
ülkede master bir plan yoksa, bunun altının doldurulması
mümkün değildir, doğru şeyler yapmanız da mümkün değildir,
planlı şeyler yapmanız da mümkün değildir. Bugün,
bir ulaştırma ana planı gibi bir sözden Sayın Bakan
bütçe müzakeresi sırasında söz etmekte. Ama, benim gördüğüm
-kalınca- İstanbul Teknik Üniversitesiyle birlikte yapılan
değerlendirmenin sonucu rapor bir ulaştırma ana planı
değildir. Belki, o ana plana esas olabilecek olan stratejileri
öngörüyor, ama bir plan değildir. Hızla, Türkiyenin, bir
ulaştırma ana planı yapmasına da ihtiyacı vardır.
Bu planda da ayrıntılı her şey gösterilmelidir.
Geçmişte de bunlar yapıldı. Ama, geçmişte ne yazık
ki, bu ulaştırma ana planların öngördüğü çerçevedeki
değerlendirmelere, yatırımlara, ne yazık ki uyulmadı.
Bir ulaşım politikasında temel politikalar, ilkeler,
sistemler -yani, sistem dediğim, kara, deniz, hava, demir yolu-
arasında denge olmalı; birbirleriyle yarışan değil,
birbirlerini tamamlayan unsurlar olmalıdırlar; en az
enerjiyle çalışmalı, en az yatırım gerektirmeli,
dışa en az bağımlı olmalı, güvenli olmalı,
hızlı ve konforlu bir erişim sağlamalı ve de
çevre dostu olmalı. Tabii, bunları ayrı ayrı açmak
mümkün, ama, süreye bakıyorum, elimde fazla bir şey yok. Ülkemizde
durum bunun tam tersi, herkes, her bildiğini, her zaman yapabiliyor.
Değerli
arkadaşlarım, hava meydanlarını Devlet Hava Meydanları
İşletmesi ihale eder hâle gelmiştir. Limanlar, bir ülkenin
bayraklarının dalgalandığı yerlerdir. Kabotaj
Bayramı bunun için yapılmıştır. Bugün, limanlarımız,
ülkenin güzide köşeleri, Kuşadası, Haydarpaşa
Garı gibi yerler Oferlere, şeyhlere peşkeş çekilmektedir
veya çekilmek istenmektedir.
Ankarada
levhalarda yer yer görürüz: Bu yol ASKİ tarafından yapılmaktadır.
ASKİ, benim bildiğim suyla görevli bir kuruluş. Mantık
aynı mantık, kafa aynı kafa; her yerde aynı şeyi
yapıyoruz, ilgisiz bir kuruluşa bir başka işi yaptırmaya
çalışıyoruz.
Yap-işlet-devret
modeliyle havaalanları inşa ediyoruz, onu da yine DLH yapmıyor,
Devlet Hava Meydanları İşletmesi ihale ediyor. Buralarda
da, Sayın Bakan çıkmalı, bu hesabı açıkça ortaya
koymalıdır.
Esenboğa
için verilen yolcu sayısı garantisinin ne olduğu
açıklanırsa, bütün vatandaşlarımız caka için
ne ödediğimizi öğrenirler. Bu alanda pistler, şu anda
yüzde 30 oranında kullanılırken, üçüncü bir pistin yapılması
için çalışma başlatılmıştır. Bunu anlamakta
da zorluk çekiyorum. Bu garantiler açıklanırsa, insanların
Ankaradan Gaziantepe giderken niçin İstanbul üzerinden dolaştırıldıklarını
da çok kolay anlayacaklardır.
Ne
olmuştur da ulusal güvenliğimiz açısından önemli,
önemli olduğu kadar da kârlı bir kuruluş olan Telekom,
ortaklarını bile bilmediğimiz, kim olduğunu tam
olarak bilmediğimiz Ogerlere peşkeş çekilmiştir.
Nedir bu özelleştirme aşkı Allahınızı severseniz!
Değerli
arkadaşlarım, bugün liberalizmin beşiği olan Amerika
Birleşik Devletlerinde yük ve yolcu taşımacılığı
daha önceleri özel sektördeydi, ama, milyarca lira zarara uğrayınca,
Amerikada yolcu taşımacılığı Amtrak
adı altında, yük taşımaları ise Conrail
adı altında devletleştirilmiştir ve bugün, milyarlarca
kâr eden kuruluşlar hâline gelmişlerdir. İngilterede
özelleştirilmeye çalışılmıştır, bugün
İngiltere toparlamaya çalışıyor, yeniden demir
yollarını devletleştirmeye çalışıyor.
Ne yazık ki, tabii bütün bunları enine boyuna konuşacak
bir süremiz yok.
Değerli
arkadaşlarım, kısaca, demir yollarından özet olarak
bahsetmek istiyorum. Demir yolları, aşağı yukarı
-kabaca, yuvarlak rakam söylüyorum, ayrıntıları söyler
arkadaşlar- 10 bin kilometre civarında demir yolumuz var.
Bunun 4 bin kilometresini bu ülke Osmanlıdan devraldı, 4
bin kilometresi ise, 1923 ile 1950 arasında, zaman zaman geriye
dönüp dudak büktüğümüz o tek parti iktidarı döneminde, o
zor koşullarda inşa edilmiştir. Son yıllara kadar
da, aşağı yukarı 500 kilometre demir yolu ray düzeltme
ve onarım, viraj düzeltmesi yapılmıştır, bunun
dışında fazla bir şey yoktur.
Bugün,
Sayın Bakan, demir yolu inşa etmekle övünüyor. Övünmekte
haklıdır, olmalıdır, bu denge kurulmalıdır,
ama istenilen ölçüde demir yollarına ağırlık verildiğini
söylemek de mümkün değildir. Daha önceleri, değerli arkadaşlarım,
Sincan-Arifiye arasında, 1975te yatırım programına
alınan Sincan-Arifiye hattından niye vazgeçildi, bunu anlamakta
zorluk çekiyorum. Fizibil olan, Ankara-İstanbul arasını
bir buçuk-iki saate indirecek olan bu hat, yapılan hesaplarda
3-3,5-4 milyar dolara bitecek iken, bundan vazgeçildi. Bundan geçmişte
vazgeçildi. Niçin vazgeçildi? Çünkü dönemin Cumhurbaşkanı
Bana demir yolu demir yolu demeyin, demir yolu komünist işidir.
diyordu. Ama bu komünist işinin arkasından Türkiye, 1.600
kilometre, birdenbire otoyol inşa etmeye başladı. Ne
trafik sayımları ne gereklilik
İhtiyaç değilken
1.600 kilometre otoyol inşa edildi, 16,5 milyar dolar para ödendi.
Benim elimdeki son rakamdır, belki de bu rakam artmıştır.
Ortalama bölerseniz değerli arkadaşlarım, Türkiye'de
bir otoyolun kilometresinin maliyeti 10 milyon dolar olmuştur.
Dünyanın hiçbir yerinde, zaten kıt olan kaynakları, bizim
gibi bir ülke kaynaklarını bu kadar rahat çarçur etmez, etmemelidir,
çünkü kafa ben yaptım oldu anlayışıyla oluyor.
Şimdi,
Sayın Bakan, bu hattan vazgeçti, buna seçenekmiş gibi
Önce
dendi ki, eski demir yolu hattını rehabilite edeceğiz.
Güzel, rehabilite edin, onu yük taşımacılığı
için kullanalım. Ama bu hattı inşa etmeye devam edin, bu
da yolcu taşımacılığı yapsın. Çünkü,
dünyanın hiçbir yerinde hızlı trenlerle yük taşımacılığı
yapılmaz, yapılmamalıdır.
Şimdi,
rehabilitasyon, hızlı trene geçiverdik. Sayın Bakan
bir sabah kalkıveriyor, Ya olmadı, bu trenleri hızlandırıverelim.
diyor; Madem hızlı tren inşa edemiyoruz, hızlandırıverelim.
diyor. Hızlandırmakla, değerli arkadaşlarım,
bu iş olmuyor ki, hızlandırmakla
Sayın
Genel Müdür, deneme sıralarında, biliyorsunuz, bir hafta
süreyle karşılıklı hatlar kapatıldı ve
on beş gün hatlar kapalı olunca, hattı inşa edecektik,
her şeyi imal edecektik ve hızlı tren derhâl eski hattan
devreye girmiş olacaktı. Sayın Genel Müdür, Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel Müdürü deneme seferleri
sırasında diyor ki makiniste bas, bas dedim. Bastı,
bir şey olmadı. Olmaz, olmayabilir şans eseri, ama, sonra,
bir gün oldu ve ne yazık ki, 40a yakın yurttaşımızı
kaybettik.
Sayın
Bakan, bir demokratik ülkede, bir çağdaş ülkede, herhangi
bir Avrupa, bir Batı ülkesinde bırakın 40ı, 1 vatandaş
bile böyle bir kazada yaşamını yitirmiş olsaydı,
o sayın bakan bir saat bile yerinde kalmazdı, gereğini
yapar ve istifa ederdi. Siz, hâlâ orada oturmaya devam ediyorsunuz.
Bunu, derli toplu, arkadaşlarımızın düşünmesinde
yarar var.
Tabii,
yol diyecektik, duble yol diyecektik, Bolu Tüneli diyecektik, hiçbir
şey diyemiyoruz. 1990da ihale edilen bir Bolu Tüneli, 277 milyon
dolara ihale edilmiş, on yedi yıl sonra bugün, henüz bitmemiş.
Dün aldığım haberlere göre nisana sarkmış, nisana
sarkmış ve 1 milyar dolara maliyet yaklaşmış
durumda.
AHMET
YENİ (Samsun) Bitiriyoruz, bitiriyoruz.
EŞREF
ERDEM (Devamla) Teşekkür ederim bitirdiğiniz için, gayet
güzel de
Otoyol
yapmışız İstanbul-Ankara arasında 3x3. Normal,
bunun kapasitesi günde 120 bin araçtır. Ne geçiyor biliyor musunuz
arkadaşlar bugün trafik sayımlarında? Bu yolda 7 ilâ
10 bin araç geçiyor. Otoyolların kendini ödediği, hikâye.
Otoyollar gelirleriyle birlikte, köprü gelirleri de dâhil bütün gelirler,
ancak ve ancak yolların bakımlarını karşılıyor.
Şimdi,
bu kadar çarçur ettiğimiz şeyleri, Sayın Bakan
Bu
yeni hattı inşa ederken, 3 kez fizibilite çalışması
yapılmış. Yani, Ankara-Eskişehir-İstanbul
hattında ne yapılabilir diye bir çalışma yapılıyor.
Bu çalışmada, 1999 yılında bir etüt yapılıyor.
2010 yılı hedef alınarak, muhtemel yolcu 1 milyon 517
bin 670 olarak öngörülüyor, bilet ücretleri o tarihte 4,4 lira
-YTLye çevrilmiş olarak- değerlendiriliyor. Sonuçta, 1999
çalışmaları arkasından, fizibil değildir deniyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EŞREF
ERDEM (Devamla) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurun efendim.
EŞREF
ERDEM (Devamla) 2001de bir etüt daha
yapılıyor. Bu kez -kaba rakamla söylüyorum, yuvarlak- 2010
yılı için potansiyel yolcu 2,5 milyon civarında görülüyor,
437 milyon dolara mal olacak -bir önceki etütte 237 milyon dolara mal
olacaktı- bu da fizibil çıkmıyor. 2005 yılında,
sizin iktidarınızda, son etüt yapılıyor. 2010
yılı için, yine, 9 milyon 495 bin yolcunun, bu trenden, bu hattan
yararlanacağı varsayılarak bir hesap çıkarılıyor,
bilet ücretleri 30 avroya çıkarılıyor ve bu, ne hikmetse
fizibil çıkıyor.
Sayın
Bakan, daha önce Sincan-Arifiye fizibil. Fizibil olan, fizibil olduğunu
bildiğimiz, yatırımını bildiğimiz ve bu
ülke oraya yatırım yapmışken, şu anda o hatta
bu ülkenin 380 milyon doları toprağın altında.
İki tünel açılmış, belli çalışmalar yapmış,
şimdi oradan vazgeçiyoruz, birdenbire kendi hesaplarınıza
dayandırarak, sanki onun fizibil olmadığı ve sanki
Eskişehir hattının fizibil olduğuna dair gerekçe
yaratmaya dönük bir etüt çalışması yapılıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Efendim, konuşmanızı lütfen tamamlayın. Buyurun.
EŞREF
ERDEM (Devamla) Sayın Başkanım, teşekkür ederim,
ama, işte, bitmiyor. İzninizle, bir iki dakikada toparlayacağım
efendim.
Bunun
fizibil olmadığı belli. Ankara-Eskişehir arası,
göreceli olarak daha kolay bir hattır; yapılabilir, yapılıyor.
Bunu da başlangıçta, 437 milyon dolar diye keşif çıkarmışsınız,
ihale etmişsiniz bir konsorsiyuma. Arkasından gelmişsiniz,
ya bu 200 kilometre sürat yetmiyor, burayı biz 250ye çıkarıversek
diye başlamışsınız. 250 kilometre sürate
çıkarılınca bütün her şey altüst olmuş, etütler
değişmiş, anlayış değişmiş, vizyon
değişmiş ve birdenbire bir keşif gelmiş, 637
milyon avroya çıkmış. Devam ediyor. Bitip bitmeyeceği
belli değil. Esenkent-Sincan arası henüz çözüme kavuşmuş
değil. Vezirköprü-Eskişehir arası yahut İnönü-Eskişehir
arası yeni ihale edilecek yahut edilmiş.
İkinci
hatta geliyoruz, ikinci kesim daha doğrusu; Eskişehir ile
Köseköy arasının da ihale edildiği söyleniyor ikinci
kesimde, henüz bilmiyoruz. İddiaya göre, altıncı
sıradaki, size yakın olduğu ifade edilen bir firmaya
verilmiş. KİK, bu sıralamayı, bu değerlendirmeyi
yanlış görmüş. Kamu İhale Kurumu bunu iade ediyor,
yürütmeyi durdurma talebiyle mahkemeye gidiyor, ama, işler
sürdürülmeye devam ediyor.
Görünen
o ki, değerli arkadaşlarım, İstanbul-Ankara hattının
bir sürü tuzaklarla dolu olduğunu görmekteyiz. Söylenen rakamlarla
buranın bitmesi mümkün değildir. Söylenen süre içerisinde
buranın bitmesi mümkün değildir. İddia odur ki, 3,5 milyar
avrodan aşağıya maliyet söz konusu değildir. Henüz
sorunların büyük bölümünü çözmemişiz. Trenlerin Köseköyden
sonra nasıl değerlendirileceğini, banliyö trenleri
ile hızlı trenlerin ve klasik konvansiyonel trenlerin nasıl
değerlendirileceğini bilmiyoruz. Ankara çıkışının
nasıl değerlendirileceğini bilmiyoruz. Ben yaptım,
oldu. oluyor. Ankara-Konya arasına demir yolu yapıyoruz;
Ankaradan Konyaya giderken, gidiyoruz, Polatlıdan dolaşıp Konyaya gidiyoruz ne hikmetse! Arazi
mi bu kadar zordu? Ankara-Konya arasında arazi, bir demir yolu
inşaatı için olağanüstü müsaittir. Bunu, neden oradan
dolaştığımızı anlamakta da zorluk çekiyorum.
Bitiriyorum
Sayın Başkanım.
Değerli
arkadaşlarım, tabii, bütün bunların arkasında siyaset
var. Siyasette berrak olmadığımız zaman, yaptığımız
her şeyin arkasından bir şey aramaya çalışırız.
Elbette, herkesin her yere aday olmaya hakkı vardır demokrasilerde.
Bunda hiçbir tereddüt yoktur, ama, hakkınızda dosya varsa
ve dosyalar bekliyor ise, benim tavsiyem, önce dokunulmazlıkları
kaldırın, yargılanın, aklanın ve alnınızın
akıyla istediğiniz yere seçilebilirsiniz, istediğiniz
yere aday olabilirsiniz. Bunun geçmişte örnekleri vardır:
Sayın Suat Hayri Ürgüplü, bu Genel Kurulda bir gensoru vesilesiyle
parmak hesabı aklanmış olduğu hâlde ona itiraz etmiştir,
Ben, bunu aklanma saymıyorum. Lütfen, beni, bu Genel Kurul Yüce
Divana göndersin. Ben Yüce Divandan aklanırsam buraya döneceğim.
demiştir. Onun gereği yapılmıştır. Yüce Divana gitmiştir ve başı
dik Genel Kurula yeniden dönmüştür. Sizlere de tavsiyem budur.
Sayın
Başkan, sabrınız için, tahammülünüz için teşekkür
ediyorum. Çok şeyi söyleyemedim, ama, ne yapalım, böyle oluyor.
Ulaştırma
Bakanlığı bütçesinin ülkemize, ulusumuza hayırlı
ve uğurlu olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Erdem.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Kemal
Demirel.
Sayın
Demirel, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
yedi buçuk dakika. Ben, süreyi sekiz dakikaya göre ayarlıyorum.
Buyurun
efendim.
CHP
GRUBU ADINA KEMAL DEMİREL (Bursa) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2007 yılı
Ulaştırma Bakanlığının bütçe görüşmelerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, hepinizi en içten sevgi
ve saygıyla selamlıyorum.
İletişim,
bizleri birbirimize bağlayan en önemli unsurlardan biri. Teknoloji
geliştikçe iletişim de gelişiyor ve çeşitleniyor.
Evlerimizdeki telefonlarımız artık her yerde, yanımızda.
Bilgisayar teknolojisi her geçen gün gelişiyor ve bu sayede
dünyanın her yerindeki gelişmelere anında ulaşabiliyoruz.
Özellikle, son günlerde İnternet kullanımının ortaya
çıkardığı çocuk pornosu skandalı, gelecekte
karşılaşılabilecek sorunlara örnek oluşturmuştur.
Yararlı bir sistem bir anda kâbusa dönebilmektedir. Bu yüzden,
yerinde ve zamanında yasal önlemler alınmalı ve aldırılmalıdır.
Her
geçen gün gözümüze daha çok batan konulardan biri de, radyo televizyon
vericileri ve baz istasyonların durumu. Bu konuda gerekli önlemler
alınmalı ve halkımızın sağlığına
her açıdan gerekli önem verilmeli.
Hâlen
ülkemizde televizyon ve radyo yayınları analog sistemle
yapılmaktadır. İnsan sağlığı üzerine
olumsuz etkilerinin azaltılması ve görsel kirlilik ile frekans
kirliliğine son verilmesi için çalışmalara hız
verilmeli ve Uluslararası Haberleşme Örgütünün de kararına
uyularak analog yayınların dijitale çevrilmesi hızlandırılmalıdır.
Elektronik
imza ile güvenli elektronik sertifika sağlayıcılarının
niteliklerinin belirlenmesi ve denetimlerinin yapılması
görevi Telekomünikasyon Kurumuna verilmişti. Bu yönde yapılan
çalışmalar hangi aşamadadır? Bu konuda gerekli
açıklamalar yapılmamaktadır. Ayrıca, ülkemizde
kaç tane elektronik sertifika sağlayıcısı vardır
ve bunlar nasıl belirlenmiştir? Elektronik imzayla ilgili
olarak hukuki düzenlemeler etkin bir şekilde yapılmış
mıdır? Bu çalışmalar hangi aşamadadır?
İnternet
kullanıcısı sayısında son yıllarda
hızlı bir gelişme yaşanmaktadır. Kullanıcı
sayısı 2002de 4,3 milyonken, geçen yıl 16 milyona, bu
yıl sonu itibarıyla 19 milyona ulaşacağı hesaplanmaktadır.
İnternet yoğunluğu yüzde 6,2den yüzde 26ya çıkmıştır.
Türkiyede, 2002de geniş bant yoktu, 2003ten itibaren bu konuda
gelişme yaşanmaya başlanmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; cep telefonlarından
iletişim vergisinin hâlen neden toplandığı merak
edilmektedir. Deprem sonrasında insanlar, iyi niyetle, o günün
şartlarında, bizim de deprem sonrası kalkınmaya
bir katkımız olsun diye düşünerek iletişim üzerine
olağanüstü bir vergi konmasını kabul etmiş. Siz,
şimdi, o depremin mağdurları da dâhil olmak üzere bütün
yurttaşlardan bu deprem vergisini almaya devam ediyorsunuz.
Bu konunun yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Zaten maaşlarından
otomatik olarak bu tür kesintiler yapılan çalışanlarımız
ve emeklilerimiz de bu vergi yükü altında ezilmektedir.
TÜRKSATın
1B uydusunun kaybolduğunu 10 Ekimde açıkladınız.
Ancak, bu konuyla ilgili olarak 18 Ekimde verdiğim soru önergesine
hâlen bir cevap verilmemiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Telekom, yaklaşık
bir yıl önce özelleştirildi. 6,650 milyar dolarlık bir
özelleştirme bedeliyle Telekomun yüzde 55 hissesi Oger Telekom
isimli şirkete devredildi. Bu devrin yapıldığı
dönemleri hatırlıyorum. Şirket gerekirse, biz, bunu
peşin öderiz şeklinde bir yaklaşıma sahipken, peşin
ödenmedi. Şirket, Telekom hisselerini ilgili bankaya teminat
olarak veriyor. Şu ana kadar Oger Telekom, almış olduğu
hisselerinin, rehin karşılığı alınan kredilerle,
borç ödediği de öyle devam ediyor. Fakat, bunun sonucunda, bu süreç
devam ederse, sonuçta, Telekom hisselerinin belki yüzde 49u, belki
daha fazlası, yüzde 49dan fazlası için Telekomünikasyon
Kurumunun izin alması gerekiyor. Belki almış olduğu
yüzde 55in tamamı, sonuçta, hiç arzu edilmeyen bir şekilde,
Telekomun hisseleri bir yabancı bankada rehinli olacak. Yani,
şu ihtimali göz ardı etmeyelim: Bu işlemin sonucunda,
bir gün alacaklı banka, bir takibe geçebilir. Bu konuda bir çalışma
yapıldı mı?
Telekom,
özelleştirilene kadar, Türkiyede, vergide birinci kurumdu,
en çok kurumlar vergisi ödeyenler sıralamasında birinciydi.
Telekom, bilişim sektörünün vergi listesinin lideriydi. Bir
yıldır Telekom ortada yok. Merak ediyorum, Telekomun
şu andaki vergideki durumu nedir? Geçici vergi beyan dönemlerinde
acaba bu konu devam ediyor mu? Bilişim sektöründeki konuda,
bilmiyorum, hâlâ iddialı mı değil mi?
Sayın
Başbakan, yaptığı açıklamalarla iletişim
vergisi bu sektörde indirilecek derken, Telekomun mevcut işletmecisiyle
ilgili bir plan mı yapmıştır, yoksa halkımızı
mı düşünmüştür?
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bütün sektörlerde olduğu
gibi, ulaştırma sektörü de arz ve talep doğrultusunda
gelişmek zorundadır. Her geçen gün ekonomisi büyüyen ve
zenginleşen dünyada, bu gelişmeye paralel olarak, daha güvenli,
daha ekonomik ve daha konforlu bir ulaşım zorunluluğu
ortaya çıkmaktadır. Bu konuda, ne yazık ki, ülkemiz,
gerçekten, ulaşımda, demir yollarına -biraz evvel konuşan
Genel Başkan Yardımcımın dediği gibi- gereken
önem, sadece ve sadece cumhuriyet döneminde değer verilmiş
ve demir yolları cumhuriyet döneminde altın çağını
yaşamıştır. Onuncu Yıl Marşında olduğu
gibi, ülkemizi demir ağlarla örmüşüz. Ama, ne yazık
ki, 1950den sonra, Amerikanın bize yol göstermiş olduğu
kara yolu taşımacılığı öne çıkmış,
demir yolu taşımacılığı ikinci plana
bırakılmış ve bunun sonucunda, Türkiyede trafik
kazaları almış başını gitmiş.
Yaptığım
araştırmalarda çok ilginç rakamlarla ortaya çıkan gerçeği
de vurgulamak istiyorum: 1900den 2006ya kadar geçen yüz altı
yıl süresi içerisinde bu ülkede yaşanan depremlerde ölen
insan sayısı 100 bin civarında iken, son yirmi yılda
Türkiyede trafik kazalarında ölen insan sayısı 125
bin. Yani, biz, her gün, yollarda zaten depremi yaşıyoruz.
Bu noktada demir yollarının ne kadar önemli bir ulaşım
aracı olduğu gerçeği ortaya çıkıyor.
Ayrıca,
bu noktada demir yollarıyla ilgili hızlandırılmış
tren projesi vardı ve ne yazık ki, bilimsel olarak bunun geçerli
olmadığı vurgulanmasına rağmen, bilim adamlarının,
sendikaların ve ulaşımdan anlayan herkesin bunun tehlikeli
olduğunu vurgulamasına rağmen, hızlandırılmış
tren sefere konuldu ve ne yazık ki, o demir yolu kazası meydana
geldi ve 38e yakın vatandaşımız hayatını
kaybetti. Şimdi sormak lazım, hızlandırılmış
tren projesini ortaya koyanlar mı suçlu, yoksa, onlara inanarak
o trene binen insanlar mı suçlu? Herhâlde trene binen insanlar
suçlu olarak karşımıza çıkartılıyor diye
bir yorum ortaya çıkıyor. Yani, vatandaş size inanarak
trenlere biniyor, ama, yaşadıkları tren kazalarından
sonra sorumlu sanki vatandaşlar oluyor. Bu noktada sonuç almak
gerçekten önemli.
Ben,
bu arada, bir Bursa Milletvekili olarak, yıllarca -Sayın Bakan
göreve geldikten sonra- vurgulamak istediğim Bandırma-Bursa-Bilecik
demir yoluyla ilgili görüşlerimi aktarmıştım;
dört yıldan beri, her platformda dile getiriyorum. Her şeyi
bitmiş olmasına rağmen Bandırma-Bursa-Bilecik demir
yolu bir türlü hayata geçirilmiyor. Bu konuyla ilgili, işte,
girişimlerde bulunuyoruz diyorlar. Ben, Sayın Bakandan
bu girişimlerin ne olduğunu açık ve net olarak duymak
istiyorum. Yani, konu hangi aşamada? Yap-işlet-devret modeli
mi, yoksa, devletin kendi imkânlarıyla mı bunu yapmak istiyor?
Bunu, açıkça öğrenmek istiyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim.
KEMAL
DEMİREL (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bu
konu gerçekten çok önemli. Yani, bizler, ulaşımda demir yollarına
gereken önemi vermemiz gerekli, çünkü, bu noktada ulaşımda
bağımsız olmak istiyoruz.
Demir
yolu bağımsızlık demektir, demir yolu özgürlük demektir,
demir yolu cumhuriyet demektir. Bu anlamda, cumhuriyete sahip
çıkmak demir yoluyla eş değerdedir. Sevgili Mustafa
Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşında demir yolunun önemini
görmüş ve şunu söylemiştir: Demir yolları bir ülkenin
toptan, tüfekten daha önemli bir silahtır. Kurtuluş Savaşı'nı
kazanmamızda demir yollarının önemini bildiği,
gördüğü ve yaşadığı için bunu ortaya koymuştur
ve bunun için de Sayın Bakanım, bu konuda çok daha fazla titiz
ve Hükûmetin siyasi iradeyi göstermesini istiyoruz. Siyasi irade
demir yolu ulaşımından yana olması gerekli.
Ayrıca,
Bursada yaşanan bir havalimanı var, Yenişehir Havalimanı.
Bu da bir türlü sağlıklı bir şekilde ulaşımı
sürdüremiyor. Bu noktada herkes bir şeyler söylüyor, açıldı, açılacak,
işliyor, işleyecek diyor. Sayın Bakanın da bu konuda
gerekli hassasiyeti göstermesini istiyorum. Yenişehir Havalimanının
da mutlaka uluslararası havalimanı olarak çalışmasını
istiyoruz. Ulaştırma Bakanlığı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Efendim, fazlasıyla sürenizi verdim.
Son
cümlenizi rica edeyim.
KEMAL
DEMİREL (Devamla) Ulaştırma Bakanlığı
bütçesinin hayırlı, uğurlu olmasını diliyor,
hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Demirel.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına son konuşmacı, Antalya Milletvekili
Sayın Nail Kamacı.
Süreniz
yedi buçuk dakika efendim, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA NAİL KAMACI (
Bilindiği
üzere, hızla gelişen ve değişen dünyada denizcilik
sektörü son derece önemli yer tutmaktadır. Özellikle
dış ticaret gelişmelerinin günden güne hızlandığı
günümüzde, diğer ticaret dalları arasında deniz ticareti
ve deniz ulaştırması gibi gündemler ön plana çıkmaktadır.
Öte yandan, başka platformlarda sıklıkla dile getirildiği
üzere, ülkemiz, üç tarafı denizle çevrili bir yerdir. Dolayısıyla,
denizcilik, gerek dünya konjonktürü gerekse ülkemizin jeostratejik
konumu açısından önemlidir ve üzerinde şiddetle
eğilinmesi gerekmektedir.
Ancak,
dört yıllık süreçte, denizcilik için çok olumlu şeylerden
bahsetmek mümkün görülmemektedir. Öncelikli olarak belirtmek gerekir
ki, denizcilik mevzusu zaten Hükûmet tarafından da çok önemsenen
bir bahis değildir. Gerek bugünkü iktidarın devlet yönetiminin
temel metni sayılan Acil Eylem Planı, gerekse Sayın
Başbakanın okuduğu 59uncu Hükûmet Programında denizcilikle
ilgili bir tek ciddi politika, öneri dahi yoktur. Ancak Kabine üyeleri
ve iktidar partisine mensup milletvekilleri sözlü olarak birçok
vaatlerde bulunmuşlardır, fakat bir somut politikalara
bakıldığında, nitelikli adımların
atılmadığını özellikle görüyoruz.
Değerli
arkadaşlar, özellikle, bu kurumun başına denizcilikle
ilgili geçmişi olan bir bakan getirildiği zaman, Türkiyede
ulaştırma alanında, özellikle denizcilik alanında
sivil toplum kuruluşları ve bütün kamuoyu bir beklenti içine
girmişti: Acaba, Sayın Bakan, gerçekten, İstanbul Deniz
Otobüsleri İşletmeleri Genel Müdürlüğü yaptı,
özel sektörde çeşitli genel müdürlükler yaptı, bu sektöre
geldiği zaman bu sektörün önünü açabilecek mi, daha da fazla geliştirebilecek
mi diye çok umutlar beslendi, ama, ne yazık ki, Sayın Bakan,
bu umutların hemen hemen hepsini boşa çıkaran çalışmalar
içine girdi.
Hatta,
bu konuda 2003 yılında Cumhuriyet Halk Partisi tarafından,
kendisi hakkında bir Meclis soruşturması açılması
konusu da Meclise getirildi, ancak, Meclisin, bildiğiniz gibi,
çoğunluğu AKPli milletvekilleri olduğundan dolayı
reddedilmiş oldu değerli arkadaşlar.
Bu
konuyla ilgili çeşitli dönemlerde iktidar partisi milletvekillerinin
yaptığı görüşmeler var, konuşmalar var değerli
arkadaşlar. Özellikle, 2001 yılı bütçesi ve 2002 yılı
bütçesi üzerine birkaç kere konuşma yapan, geçmiş dönemde,
2001 yılı bütçesi adına Mehmet Ergün Dağcıoğlu
-Fazilet Partisi adına görüşme yapan bir arkadaşımız,
şu anda AKP milletvekili olarak bulunuyor- bu konuşmalarında
çoğu zaman sektörün gerçekten dağınıklık içinde
olduğunu ve bir çok başlılığın meydana
geldiğini, bu çok başlılığın bir yerde toplanması
gerektiğini defalarca anlatmıştır. Fakat, bunun
yanında, yine denizcilik sektöründen gelen Sayın Cengiz
Kaptanoğlu, İstanbul Milletvekili, çoğu zamanlarda
denizcilik sektörünün en önemli konularından bir tanesinin
çok başlılık olduğunu ve bunun bir bakanlıkla
birleştirilmesi gerektiğini her zaman söylemiştir.
Hatta, bu konuda 8 Kasım 2002 tarihinde Dünya gazetesine bir
demeç vermiştir. Demiştir ki -8 Kasım 2002 biliyorsunuz,
3 Kasım seçimlerinden beş gün sonraki bir tarihtir- denizciliğin
hiç el atılmamış kaynak olduğunu, kurulacak yeni
hükûmetin kaynak yaratmada denizcilik sektörünü göz ardı etmeyeceğini
Kaptanoğlu, Denizcilik sektörü, Türkiyede işlenmemiş
madendir. Uygulamaya sokacağımız projelerle iki senede
20 milyar dolar kaynak sağlayacağız anlamında
sözler söylemiştir. Fakat, bugün geldiğimiz noktada, Türkiyede
denizcilik sektörünün katma değer olarak ülkemize kazandırdığı
para yaklaşık 9 milyar dolardır, dört yıl süresince
geldiğimiz nokta 9 milyar dolardır. Yani, beklenti, iki
yıl içerisinde beklenen para 20 milyar dolar, fakat, ülkemizin
bugün geldiği nokta ise ancak ve ancak 9 milyar dolardır. Bunu,
takdirlerinize sunuyorum değerli arkadaşlar.
ZEYİD
ASLAN (Tokat) Daha önce ne kadardı?
NAİL
KAMACI (Devamla) Sayın milletvekilleri, daha öncekini söylemiyorum,
sizin konuşmalarınızdan bahsediyorum burada.
CENGİZ
KAPTANOĞLU (İstanbul) Doğru
Doğru
NAİL
KAMACI (Devamla) Evet.
Yine
aynı şekilde -yine milletvekiliniz Ergün Dağcıoğlunun
konuşmasından bahsediyorum- ucuz ve güvenilir taşımacılığın
deniz yoluyla yapım, taşıma sistemi olduğunu, taşımacılıkta
deniz yoluna önem verilmesi, taşımacılığın
kara yolundan güvenli şekilde deniz yollarına kaydırılması
gerektiğini, birçok kereler, geçmişte AKPnin muhalefet
partisi milletvekili olarak, geçmişte Fazilet Partisinin muhalefet
milletvekili olarak bu Meclis kürsülerinden defalarca belirtmişlerdir.
Ama, şunu sormak istiyorum: Bu iki milletvekilimiz, şu anda
burada, Cengiz Kaptanoğlu, AKP milletvekili, İstanbul Milletvekili,
Sayın Dağcıoğlu da yine milletvekili. Dört
yıl boyunca, bu konuşmaların hepsine, bir muhalefet
partisi milletvekili olarak imzamı atıyorum. Acaba, neredeler?
Hangi konuları Meclis gündemine taşımışlar?
Bir bakanlık oluşturulması konusunda hangi önergeleri,
hangi tavsiyeleri kamuoyuna sunmuşlar? Merak ediyorum.
Zaten,
değerli arkadaşlar, sorunumuz, siyaseten inandırıcı
olamamak. Geçmişte muhalefet partisi sıralarında bulunup
arkasından iktidar partisi sıralarına geldiği
zaman o inandırıcılığı kaybetmemiz, siyasetin
kirlenmesine neden oluyor değerli arkadaşlar. Bunu, geçen
gün, Çalışma Bakanı Sayın Başesgioğlu bu
kürsüden bahsetti Geçmiş dönemlerde, milletvekilleri Kızılaya
milletvekili rozetiyle gidemiyordu. dedi. Çok güzel bir anlatımla,
bunu Meclisimize ve kamuoyuna anlatma gereği hissetti.
Acaba,
sormak gerekir değerli arkadaşlar: Geçen dönemlerde, Murat
Başesgioğlu ve diğer bazı Anavatan Partili milletvekilleri
o hükûmette bakanlık yapmıyorlar mıydı değerli
arkadaşlar? Demek ki, siyasette inandırıcılığınızı
yitirdiğiniz zaman, kendinizi bir başka trene atıp kendinizi
kurtarma şansı yakalayabiliyorsunuz. Siyasetteki en büyük
kirlenme budur. Muhalefetteyken farklı şeyler söylemek,
iktidara geldiğiniz zaman bunları yapmamaktır değerli
arkadaşlar.
Yine,
aynı şekilde, bu satırları söylemek çok önemli. Artık,
yüce Mecliste bu sözleri değerlendirmenin vakti gelmiştir.
Bakınız,
sayın milletvekilleri, komşumuz Yunanistanın nüfusu
8 milyon civarındadır. Bizim nüfusumuz 70 milyon civarında.
Yani, aramızda 9 kat fark var. Ama, Yunanistanın denizcilik
sektörü millî gelire yaklaşık 120 milyar dolar katkı
yapmaktadır. Bizim 13 katımız civarındadır.
Zaten, Türkiyedeki son ekonomik krizlerin çoğu da cari
açıklardandır. Eğer, bu cari açıkları denizcilik
sektörüyle kapatabilmiş olsaydık, şu anda ekonomik
krizle ilgili konuşmalar yapılmamış olurdu değerli
arkadaşlar.
Türkiyede,
devletin düzenleme ihtiyacı duyduğu alanlarda faaliyet
gösteren bağımsız idari otoriteler vardır. Bunun
haricinde, ülke ekonomisi açısından önemli alanlar bakanlık
şeklinde örgütlenmiştir. Ancak, denizcilik gibi önemli
bir alanın Başbakanlığa bağlı bir Müsteşarlık
şeklinde düzenlenmesi kabul edilecek bir şey değildir değerli arkadaşlar.
Değerli
arkadaşlar, siz geldiğiniz zaman, Türkiyede 2000 yılında
30 milyon yolcu/kilometre taşıma yapılmışken,
bu rakam 2004 yılında 20 milyon yolcu/kilometreye düşmüştür.
Yani, AKP iktidarında, deniz ulaştırması bırakın
ilerlemeyi açık biçimde gerilemiştir değerli arkadaşlar.
Yine,
sözünü ettiğim bu yapısal sorunların yanı sıra,
Türk denizciliği pratik anlamda iyi yerlerde değildir. Bakınız,
Deniz Ticaret Odasının yayınlamış olduğu
faaliyet raporunda bazı noktalar
son derece ilgi çekicidir. Türk deniz ticaret filosunun değişimini
gösteren tabloda
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim.
NAİL
KAMACI (Devamla)
ülkemiz, 2002 yılında filo büyüklüğü
19 iken, 2003te 20nciliğe, 2004te 23üncülüğe, 2005te 24üncülüğe
düşmüştür değerli arkadaşlar.
Şimdi,
Denizcilik Müsteşarlığının denizleri büyütmekle,
denizdeki filolarımızı büyütmekle ilgili olduğunu
söylemek mümkün değil değerli arkadaşlar. Denizcilik
Müsteşarlığındaki bazı salonlar, AKPli ilçe
başkanlarının toplantıları için özellikle tutuluyor
değerli arkadaşlar. Bunu geçen günlerde gazete manşetlerinde
görmek mümkün oldu. Devletin bir kurumunun toplantı salonu, Ankaranın
göbeğinde, 400 bin lira kiray
Aynı
şekilde, beşinci ayda İstanbulda vuku bulan bir yolsuzlukla
ilgili konu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kamacı, son cümlenizi rica ediyorum. Sürenizi
aştınız.
NAİL
KAMACI (İstanbul) Hemen, hemen
İstanbul
Bölge Müdürü ve İstanbul Bölge Müdürü yardımcılarının
eşlerinin kurduğu şirketler vasıtasıyla, armatörlere,
şunları kullanacaksınız, şu can yeleklerini
alacaksınız, şu kurtarma botlarını alacaksınız
diye çalışmalar yapılmıştır. Değerli
arkadaşlar, İstanbul Bölge Müdürünün bugünkü serveti 502
milyardır. Ben şunu görüyorum: Bu Bölge Müdürü, sizin döneminizde
bölge müdürlüğüne getirilmiştir; demek oluyor ki, sizin
vücut dilinizden iyi anlıyor Sayın Bakan, özellikle Sayın
Başbakanın.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıraların alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kamacı.
Sayın
milletvekilleri, İç Tüzükün 69uncu maddesine göre, İstanbul
Milletvekili Sayın Cengiz Kaptanoğlu, biraz önce kürsüde
konuşan Antalya Milletvekili Sayın Nail Kamacının
isminden açıkça bahsederek yanlış anlamaya meydan verecek
bir atıfta bulunduğunu ifade ederek, açıklama talebinde
bulunmuştur; İç Tüzüke göre böyle bir hakkı var.
Buyurun
Sayın Kaptanoğlu, sadece bu konuda açıklama yapmak
üzere size söz veriyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
V. -
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Cengiz Kaptanoğlunun, Antalya Milletvekili
Nail Kamacının, konuşmasında, ileri sürmüş
olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine atfetmesi
nedeniyle konuşması
CENGİZ
KAPTANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum,
ama, Nail kardeşim galiba konuları iyi takip etmedi. Söylediği
doğrudur. Nedir o? Bizim denizcilik sektörünün bir çatı altında
olmaması, ama, bir başarımız var, son dört senede
onu yaptık ve özellikle de, buradaki, esasında benim geçen
sene, daha evvelki sene yaptığım konuşmalarda,
Denizcilik Müsteşarımı ve Sayın Bakanımı,
fevkalade bizle ilgili bakanlıklar arasında dört dörtlük
koordinasyonu sağladığını, hatta, şu
Sevgili Müsteşarımın bizi çok yakından takip ettiği
kanunlarda, bütün bakanlıklarda, bütün toplantılarda,
hatta, genel müdür seviyesinde -kendi rütbesini unutarak- geldiğini
ve olayları takip ettiğimizi söyledik.
Bakın,
ben size sevindirici bir haber vereyim. Şu kilomla, şu sinirliliğimle
hiç tansiyonum yok. Çok mutluyum. Niye biliyor musunuz? Denizcilik
dönmez bir yol aldığı için. Şimdi size, Nail kardeşime
söyleyeyim: 9 milyar dolar sizden çıktığı için çok
sevinçliyim. Ama, ben niye gururluyum? İki partinin de, ana muhalefetin,
üç partinin de, denizcilik sektörüne bakış açısı
için hepinize teşekkür ediyorum.
Bir
tek deniz ticaret filomuzu örnek vereceğim size. Deniz ticaret
filomuz, hepimizin sayesinde, aldığımız kararlarla
7,5 milyon tona düşmüştü ve yaş ortalaması yirmi
beşti. Bizim iktidarımızda bugün 15 milyon ton.
ATİ
HÜSEYİN
EKMEKCİOĞLU (Antalya) Sayın Kaptanoğlu, Nail
Beyin dediği doğruysa, niçin konuşuyorsunuz?
ATİ
CENGİZ
KAPTANOĞLU (Devamla) Hayır, tek çatı değil, bir
rakam söyleyeceğim. Bakın, bana sataşırsanız,
cevap
HÜSEYİN
EKMEKCİOĞLU (Antalya) Dediği doğruysa, niçin
konuşuyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Ekmekcioğlu, siz niye müdahale ediyorsunuz? Dinleyelim.
Yanlışsa yanlış.
HÜSEYİN
EKMEKÇİOĞLU (Antalya) Sayın Başkan, onun için kürsüye
çıktı.
CENGİZ
KAPTANOĞLU (Devamla) Bana sataşmayın. Denizcilik
sektörüdür
(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Ersin, lütfen
Açıklama yapıyor.
HÜSEYİN
EKMEKCİOĞLU (Antalya) Ama, konu değişti.
CENGİZ
KAPTANOĞLU (Devamla) Hayır, ama, bir rakamı bulacağım.
FERİDUN
FİKRET BALOĞLU (Antalya) Bakan değişti galiba!
CENGİZ
KAPTANOĞLU (Devamla) Hayır, sabredin. Siz böyle ne tahammülsüzsünüz.
BAŞKAN
Sayın Kaptanoğlu, bir dakikanızı rica edeyim.
CENGİZ
KAPTANOĞLU (Devamla) Bak, Kemal Ağabeyinle yaptığım
iş birliği söylerim. Ören Belediyesi
FERİDUN
FİKRET BALOĞLU (Antalya) Yapmayın!
BAŞKAN
Sayın Kaptanoğlu, efendim, siz de dinlemiyorsunuz beni.
ATİ
BAŞKAN
Siz kürsüye, o tarafa bakar mısınız.
Sayın
milletvekilleri, gördüğüm kadarıyla, Antalya Milletvekilinde
bir heyecan var, hepsinde.
FERİDUN
FİKRET BALOĞLU (Antalya) Biz güneyliyiz efendim.
BAŞKAN
Denizcilik sadece Antalyayı ilgilendirmiyor. Sakin olalım
efendim, dinleyelim. Beğenmeyebiliriz.
Buyurun
efendim, siz açıklamanızı yapınız, konuşmanızı
bitirin.
CENGİZ
KAPTANOĞLU (Devamla) Sayın Başkanım, o kadar güzel
bir şey söylediniz ki, Antalya böyle heyecanlıysa, Karadenize
yakınlaştıysa, denizcilik sektörü yakında Yunanistanı
geçer. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Şimdi
bakın, bir şey söyleyeyim, onu arz edeyim. Ören Belediye
Başkanımızın yukarıda masada bana şükran
plaketi var, Ören Belediye Başkanının, Kâzım
Beyin.
FERİDUN
FİKRET BALOĞLU (Antalya) Ne ilgisi var?
CENGİZ
KAPTANOĞLU (Devamla) Şimdi bir şey diyeceğim.
Şimdi bakın, bir denizcilik
ATİ
BAŞKAN
Sayın Emek, lütfen
Size hiç uymuyor. Efendim, dinleyelim.
CENGİZ
KAPTANOĞLU (Devamla) Bakın, ama, dinleyeceksiniz. Bakın,
söylüyorum. 9 milyar doları,
biz, denizcilik sektörü, deniz ticaret filosu, 15 milyon tona geldi.
İlave ettiğimiz 7,5 milyon
tonla, hem de ortalaması 2dir. Sırf, ortalama deniz ticaret
HÜSEYİN
EKMEKCİOĞLU (Antalya) Sayın Başkan, sataşma
için söz almadı mı?
CENGİZ
KAPTANOĞLU (Devamla)
filosunun dünyadaki payı 500 milyar
dolardır. Bu 800 bin ton tonajda yüzde 2 eder. Sırf, deniz ticaret
filosundan ülkemize getirilen para 10 milyar dolardır.
NAİL
KAMACI (Antalya) Benim dediklerimin doğru olduğunu konuşuyorsunuz.
HÜSEYİN
EKMEKCİOĞLU (Antalya) Sayın Başkan, konu dışına
çıktı, ne anlatıyor.
BAŞKAN
Sayın Kaptanoğlu, açıklamanız yeterlidir
CENGİZ
KAPTANOĞLU (Devamla) Yani, 15 milyon doları geçmiştir.
Denizcilik sektörü fevkalade hızını aldı gidiyor.
Ben,
bu açıklamayı bana yaptırdığınız
için Sayın Başkanıma teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP
ve Anavatan Partisi sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaptanoğlu.
NAİL
KAMACI (Antalya) Sayın Başkan
Sayın Başkan, ismim
geçti.
FERİDUN
FİKRET BALOĞLU (Antalya) Sataşmayla ne ilgisi var?
HÜSEYİN
EKMEKCİOĞLU (Antalya) Sataşmadan dolayı söz almadı
mı Sayın Başkan?
BAŞKAN
Elbette bahsedecek. Sizin bahsetmeniz sebebiyle söz verdim Sayın
Kamacı. Öyle bir usul yok, bunun sonu gelmez.
NAİL
KAMACI (Antalya) Hayır
BAŞKAN
Öyle bir şey yok efendim. Buyurun oturun yerinize lütfen.
NAİL
KAMACI (Antalya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Öyle bir usulümüz yok.
NAİL
KAMACI (Antalya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, AK Parti Grubu adına Kırıkkale
Milletvekili Sayın Murat Yılmazer.
SÜLEYMAN
SARIBAŞ (Malatya) Sayın Başkan böyle bir usul yok. Böyle
bir usul var mı?
BAŞKAN
Efendim, biz görevimizi biliyoruz.
SÜLEYMAN
SARIBAŞ (Malatya) Sayın Başkan, kendisini övmekten
başka bir şey söylemedi. Böyle bir usul yok. Böyle usul yaratmayın.
NAİL
KAMACI (Antalya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Kamacı, kürsüye gelemezsiniz, bu alışkanlığınız
Oturun yerinize
Oturun yerinize... Buyurun efendim.
SÜLEYMAN
SARIBAŞ (Malatya) O zaman ben de çıkayım
Böyle bir
usul yok Sayın Başkan.
FERİDUN
FİKRET BALOĞLU (Antalya) Sayın Başkan, Akdenizli
milletvekilleri olarak söz istiyoruz.
NAİL
KAMACI (Antalya) Her geldiğinde böyle yapıyorsun, karıştırıyorsun
Meclisi, taraflısınız.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
1.- 2007
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile
2005 Mali Yılı Genel ve Katma Bütçeye Dahil Daireler ve İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarıları
(1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S. Sayısı: 1269, 1270,
1271) (Devam)
A)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI
(Devam)
1.- Millî Savunma
Bakanlığı 2007 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2.- Millî Savunma
Bakanlığı 2005 Mali
Yılı Kesinhesabı
B) SAVUNMA
SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1.- Savunma
Sanayi Müsteşarlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
C) ULAŞTIRMA
BAKANLIĞI (Devam)
1.- Ulaştırma
Bakanlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2.- Ulaştırma
Bakanlığı 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
D) TELEKOMÜNİKASYON
KURUMU (Devam)
1.- Telekomünikasyon
Kurumu 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
E) DENİZCİLİK
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1.- Denizcilik
Müsteşarlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2.- Denizcilik
Müsteşarlığı 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
F) SİVİL
HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1.- Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü 2007 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
BAŞKAN
Sayın Yılmazer, süreniz yedi buçuk dakika, ama sekiz dakika
olarak veriyorum, ona göre değerlendirin.
Buyurun.
AK
PARTİ GRUBU ADINA MURAT YILMAZER (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığı
bütçesi üzerine, AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Millî
Savunma Bakanlığı bütçesi deyince, akla silahlı
kuvvetlerin bütçesi, güvenlik bütçesi gelir, güvenlik ihtiyacı
geliyor hemen. Türkiyenin, özellikle dış savunmasından
sorumlu Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütçesini, aynı zamanda
tabii ki iç güvenlikte de sorumlu bir kuruluşun bütçesini görüşüyoruz.
Güvenlik ve savunma ihtiyacı, dün olduğu gibi, bugün ve yarın
da olacaktır. Savunmanın güçlü olabilmesi sizin oraya
ayırdığınız kaynaklarla orantılıdır.
Türkiye, savunmasına çok önem vermektedir. Çünkü, Türkiye,
coğrafi konumu gereği bunu yapmak zorundadır. Türkiyenin
tarihten bugüne bazı değerleri koruma ihtiyacı vardır.
Merkezî
yönetim bütçemiz geçen yıla göre yüzde 17lik bir artışla
hazırlanmış, bu bütçe içerisinde Millî Savunma Bakanlığımızın
bütçesi de yüzde 9,9 gibi bir büyümeyle karşımızda,
eğitim bütçesinden sonra yer almaktadır.
Bakanlık
bütçesini fonksiyonel olarak sınıflandırdığımızda,
yüzde 99 oranındaki bir tutarın savunma hizmetlerine ayrıldığı
görülecektir. Ancak, bütçe içerisindeki personel gideri yüzde 38
gibi bir oran teşkil etmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; milletimiz, tarih boyu
en iyi savunma ve en üstün silahları kullanarak gelmiş bir
millettir. Orduları tarih boyu en güçlü ordular arasında
yer almıştır. Özellikle İmparatorluk döneminde,
top ve savaş gemileri gibi zamanın en üstün silahlarını
asırlar boyu kullanmış, dünyada üstünlüğünü kabul
ettirmiş bir millettir. Ancak, zaman
Değerli
milletvekilleri, cumhuriyet döneminde savunma sanayisinin devlet
tarafından yönlendirilerek geliştirilmesi öngörülmüştür.
Karşılaşılan tüm iktisadi ve teknolojik olumsuzluklara
rağmen, cumhuriyetin ilk yıllarında ulusal savunma sanayimizin
temelini oluşturacak nitelikte bazı yatırımlar
yapılmıştır. Bu çerçevede, Askerî Fabrikalar Genel
Müdürlüğünün ilk kuruluşu sağlanmış, silah,
mühimmat ve havacılık sektöründe önemli aşamalar gerçekleştirilmiştir.
Tabii ki, bu aşamada, Kırıkkalemizde de Makine ve Kimya
Endüstrisi Kurumu kurulmuştur silah ve mühimmatta
Rahmetli,
o zamanın Kırıkköylü Hüseyin Kahyanın arazi bağışıyla,
Ulu Önder Atatürk ve arkadaşları, 1925-26 yıllarından
itibaren, Kırıkkalede, savunma sanayisinin ana temelini
teşkil edecek fabrikaların temelini atmıştır.
Ben, kendilerini rahmetle anıyorum. Halil Ağabey de bakıyor,
Halil Ağabeyin atasıdır aynı zamanda rahmetli Hüseyin
Kahya.
HALİL
TİRYAKİ (Kırıkkale) Teşekkür ederim.
MURAT
YILMAZER (Devamla) O zamanın savunmasına yönelik barut,
çelik, silah, mühimmat ve savunmaya ne gibi ihtiyaçlar varsa, hepsi
Makine Kimyanın o büyük entegre tesisi içerisinde yıllardır
Türkiyenin savunmasına destek vermiş, aynı zamanda
Türkiyenin sanayisine teknik personel, teknolojide de çok büyük
katkısı olmuştur. Şimdi de, AK Parti İktidarıy
Burada,
geçmeden müjdeli bir haber de veriyorum: Sayın Genel Müdürümüz
de burada, 155 mm/52 kalibre uzun menzilli top namlusunun ar-ge çalışması
başarıyla neticelenmiş. Kendilerini tebrik ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, savaş sonrası dönemde Truman Doktrini
ve Marshall Planı çerçevesinde ABD tarafından sağlanan
yardımlar, henüz kuruluş aşamasında bulunan Türk
savunma sanayisinin gelişmesini de olumsuz etkilemiştir.
Kıbrıs harekâtından sonra silahlı kuvvetler vakıflarının
öncülüğünde ASPİLSAN, TUSAŞ, İşbir, HAVELSAN
gibi savunma sanayisine yönelik şirketler kurulmasına
rağmen, bu kuruluşların da savunma sanayisindeki faaliyetleri
sınırlı kalmıştır. Millî sanayimizi savunma
sanayisinin ihtiyaçlarına göre yeniden organize ve entegre
etmek, ihtiyaç duyulan modern silah, araç ve gereçlerinin özel ve kamu
kuruluşlarının imalatını planlamak, modern
silah sistemlerini araştırmak ve geliştirmek için,
1985 yılında 3238 sayılı Kanun
Değerli
milletvekilleri, çağımızda caydırıcı
ve güçlü ordulara sahip olmak, güçlü bir ekonomi ile gizli ve özellik
arz eden teknolojilere sahip olmakla mümkündür. Bu amaçla, yerli sanayiden
azami derecede faydalanmak ve bu yönde yurt içinde ar-ge faaliyetlerine
gereken önemi ve desteği vermek, yeni teknolojileri geliştirmek
icap etmektedir. Dolayısıyla, jeopolitik açıdan dünyanın
en kritik bölgesinde bulunan Türkiyenin karşı karşıya
bulunduğu tehditler de dikkate alındığında,
yüksek teknolojiyi içeren savunma ihtiyaçlarının karşılanmasında
yurt içi kaynaklarının kullanılması önem arz etmektedir.
Bu
çerçevede, Savunma Sanayiinin kuruluşunda -10uncu maddesinde-
kendisine verilen yetki çerçevesinde, Müsteşarlığın
2007-2011 Yılları Stratejik Planında yerli -yurt içinden
karşılanan- sermaye ve teknoloji yüzde 50ler olarak hedeflenmiştir.
Değerli
milletvekilleri, içinde bulunduğumuz jeopolitik ortamda,
ekonomisi güçlü Türkiyenin ulusal, bölgesel ve küresel boyutta oynayacağı
rol ve işlevler daha da önemli hâle gelmektedir. Ekonomik anlayışımız
ve ilkelerimiz de bu konuya verdiğimiz önemi göstermektedir.
Güvenliğin
devletin asli ve vazgeçilmez işlevi olması, iç ve
dış güvenlik donanımları konusunda dışa
bağımlılığın asgariye indirilmesinin
millî çıkarlarımızın gereği olması, bu
nedenle, ulusal savunma sanayisinin uzun vadeli bir perspektifle
geliştirileceğini, Türkiyenin uzun vadeli güvenliğinin
ülkemizin ekonomik kalkınmasını gerçekleştirmekten
geçtiğini
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim, konuşmanızı lütfen tamamlayın.
MURAT
YILMAZER (Devamla)
Hükûmet Programımızda da muhtemel her
türlü tehdidi caydırmada bölgesel ve küresel barış,
istikrar ve güvenliğin sağlanmasında çok önemli bir
rol oynayan silahlı kuvvetlerimizin, NATO ve Birleşmiş
Milletler başta olmak üzere, dış örgütlerdeki faaliyetlere
devam etmesi için gereken imkânların sürekli geliştirilmesi
Hükûmetimizin öncelikleri arasındadır.
Türkiyenin
coğrafi konumu ve bölgede meydana gelen gelişmeler dikkate
alındığında, güvenlik ve savunma konularında
Hükûmetimizin çok daha duyarlı olacağı, güvenliğimiz
ve savunmamız neyi gerektiriyorsa bu konuda hiçbir fedakârlıktan
kaçınılmayacağı vurgulanmıştır.
Bu
zamana kadar Hükûmetimiz tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine
sunulan tüm kanun tasarıları ve bu hedef
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT
YILMAZER (Devamla) Başkanım, selamlayayım.
BAŞKAN
Efendim, son cümlenizi rica edeyim Sayın Yılmazer. Buyurun.
MURAT
YILMAZER (Devamla) Değerli milletvekilleri, Millî Savunma
Bakanlığı bütçesi, Türkiyenin Millî Askerî Stratejisi,
Türk Silahlı Kuvvetleri müşterek hareket konsepti Planlama
ve Programlama Direktifi, Stratejik Hedef Planı ve On Yıllık
Tedarik Programı dikkate alınarak hazırlanmıştır.
Bu
bütçemizin Millî Savunma Bakanlığımıza ve ülkemize
hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yılmazer.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına ikinci konuşmacı,
Aksaray Milletvekili Sayın Ahmet Yaşar.
Buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA AHMET YAŞAR (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Savunma Sanayii Müsteşarlığı
bütçesi üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Günümüzde
savunma sanayisi teknolojilerinde hızlı bir değişim
yaşanmaktadır. Ancak, yaşanan değişim sonucu
ortaya çıkan yeni teknolojiler belli başlı devletlerin
tekelinde bulunmaktadır. Özellikle, kritik dönemlerde, satıcı
ülkelerin, stratejik savunma silah, araç ve gereçleriyle askerî
malzeme satışı konusunda olumsuz tutumlarıyla
karşılaşılabilinmekte ve bu durum millî savunma
sanayisinin kurulmasını zaruri hâle getirmektedir. Nitekim,
Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası ülkemize uygulanan
ambargo ve 1990lı yıllarda dost ve müttefik ülkelerden tedarik
edilen sistemlerin kullanımında karşı karşıya
kaldığımız kısıtlamalar savunma sistem
tedarikinde dışa bağımlılığın
ne kadar zararlı olabileceğini açıkça göstermiştir.
Diğer
taraftan, gelişen teknolojilerin, harp silah, araç ve gereçlerine
uygulanmasıyla modern ve güçlü silah sistemleri ortaya
çıkmıştır. Ancak, bu silah sistemlerinin yüksek maliyetleri
gelişmiş ülkelerin ekonomileri için bile önemli bir yük olmaktadır.
Özellikle, Türkiye gibi büyük bir silahlı gücü elinde bulunduran
ve coğrafi konumu dolayısıyla bu gücü ileri teknoloji
ürünü sistemlerle donatmaya ihtiyaç duyulan bir ülkenin bu sistemleri
tedarik etmesi mali yönden büyük külfetler getirmektedir.
Modern
sistemlerin ekonomiye daha fazla yük getirmemesi için modern savunma
sanayisinin ülke içinde kurulması ve geliştirilmesi bir
mecburiyet hâlini almıştır. Esasen, önemli bir sanayi
dalı olan savunma sanayisinin Türkiyede kurulması sivil
sanayimizin de teknolojik seviye, kalite kontrol ve yönetim
açısından diğer ülkelerle rekabet edebilir seviyeye
getirilmesine katkıda bulunmuş olacaktır.
Yukarıda
ifade etmeye çalıştığım gerçekler, stratejik
bir bölgede bulunan ülkemizin savunmasıyla ilgili hizmetlerin
modernize edilmesi ve dışa bağımlılığın
en aza indirilmesi, millî imkânlar ölçüsünde savunma sanayisinin
geliştirilmesi ve desteklenmesi gerektiği sonucunu ortaya
çıkarmıştır. Bu ihtiyaçlar göz önüne alınarak
modern savunma sanayisinin geliştirilmesi ve Türk Silahlı
Kuvvetlerinin modernizasyonunun sağlanması amacıyla
1985 yılında 3238 sayılı Kanun
Bu
çerçevede faaliyetlerini sürdüren Savunma Sanayii Müsteşarlığı,
bugüne kadar, kara, hava, deniz, elektronik ve roket, füze alanlarında
50den fazla projeyi başarıyla tamamlayarak, ilgili sistemleri
Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine teslim etmiş, hâlihazırda
ise, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarının karşılanmasına
yönelik yaklaşık 110 projeyi yürütmektedir.
Bugüne
kadar yürütülen faaliyetler kapsamında 15,7 milyar Amerikan
doları kaynak kullanılmış olup, söz konusu kaynaklar
yerli savunma sanayisi şirketlerine yönlendirilerek, kaynakların
yurt içinde kalması sağlandığı gibi, yabancı
firmalardan alınan ofset taahhütleriyle, yurt dışına
giden kaynağın tekrar ülke ekonomisine kazandırılması
sağlanmıştır. Özellikle son dört yıllık dönemde
yürürlüğe giren 15 adet ofset sözleşmesiyle, firmalardan
2 milyar Amerikan doları tutarında taahhüt alınmıştır.
Uygulamaya aktarılan projeler çerçevesinde, temel savunma
sanayisi tesislerinin kurulması, gelişmesi sağlanmış
ve bugün gelinen noktada Türk savunma sanayisi şirketlerinin
cirosu 1,6 milyar Amerikan dolarına, ihracatı ise 2005
yılında, bir önceki yıla göre, yüzde 72lik artışla
yaklaşık 340 milyon Amerikan dolarına ulaşmıştır.
Özellikle son dönemde yerli tasarıma ve üretime dayalı
kapsamlı bir özgün geliştirme programı yürürlüğe
konmuştur. Bu kapsamda, toplam değeri 2 milyar Amerikan doları
olan 33 adet özgün geliştirme projesi, Savunma Sanayii Müsteşarlığı
tarafından yerli savunma sanayisi firmalarına yönlendirilmiş
ve söz konusu projelerin yurt içinde gerçekleştirilmesi planlanmıştır.
Diğer
taraftan, ar-ge harcamalarının, gayrisafi yurt içi hasıla
içerisindeki payının artırılması hedefi istikametinde,
2005 yılı bütçesinde ar-ge için ayrılan 416 milyon yeni
Türk lirası kaynağın, öncelikli olarak, savunma ve
uzay araştırmaları amacıyla kullanılması
kararlaştırılmıştır.
Bu
meyanda, Savunma Sanayii Müsteşarlığı tarafından
yürütülen proje faaliyetlerinin özgün tasarımlara imkân verecek
şekilde gerçekleştirilmesini teminen, ar-ge için ayrılan
kaynağın önümüzdeki yıllarda da artan oranlarda tahsis
edilmesi büyük önem arz etmektedir.
Bununla
birlikte, Savunma Sanayii Müsteşarlığı Stratejik
Planında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin modernizasyon ihtiyaçlarının
yurt içinden karşılanma oranının yüzde 50ye çıkarılması
hedeflenmektedir. Gelinen bu noktada gerçekleştirilen faaliyetler
ve hedefler, Türkiye açısından dikkate değerdir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak, yukarıda
ifade etmiş olduğum görevleri yerine getiren ve yerli savunma
sanayisinin kurulmasında ve gelişmesinde çok önemli katkıları
olan Savunma Sanayii Müsteşarlığının 2007
yılı bütçesinin milletimize hayırlı olmasını
temenni eder, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Yaşar.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına üçüncü konuşmacı,
Çankırı Milletvekili Sayın Tevfik Akbak.(AK Parti
sıralarından alkışlar)
Buyurun
efendim.
AK
PARTİ GRUBU ADINA TEVFİK AKBAK (Çankırı) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; Ulaştırma Bakanlığımızın
bütçesi üzerinde, AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum
ve yüce heyetinizi bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, malumunuz olduğu üzere, günümüzde teknolojik,
ekonomik ve kültürel değişim ve gelişim, ulaştırma
ve haberleşme alanıyla iç içedir. Diğer bir ifadeyle,
ulaşımdaki gelişim ülke gelişimiyle bir paralellik
arz etmektedir.
Dolayısıyla,
bütün sektörlerle ilişkisi olan ulaştırmanın temel
amacı, ekonomik ve sosyal hedeflerin gerektirdiği
ulaştırma hizmetini çağın teknolojisine uygun,
uluslararası kurallara uygun, en uygun, güvenilir ve çevreye
saygılı bir şekilde insanımızın hizmetine
sunmaktır. Böylesi önemli bir görevi üstlenen Ulaştırma
Bakanlığımız bağlı, ilgili ve ilişkili
kurumlarıyla birlikte 135 bin çalışanı ve millî gelirdeki
payı yüzde 15i oluşturan hizmet alanıyla ülkemizde en
etkin ve en verimli çalışmaları sürdürmektedir.
Bakanlığımız,
2007 yılı bütçesinde, daha önceki yıllarda olduğu
gibi, kendisine ayrılan bütçenin en büyük kısmını
yatırımlara ayırmaktadır. Bu yılki bütçe içerisinde
Bakanlığımızın bağlı, ilgili ve
ilişkili kurumlarının da toplam yatırımı
dikkate alındığında, yatırım tutarımız
1 milyar 158 milyon 400 bin YTLye ulaşmaktadır.
Hükûmetimiz
göreve geldiği ilk günden bugüne, her alanda olduğu gibi
ulaştırma alanında da ileriye dönük sağlıklı
planlamalar yapmış, stratejiler geliştirmiş ve
yılların birikmiş problemlerini ve ihmallerini, taşıma
türleri arasındaki dengesizlikleri, kayıt dışılığı,
başıboşluğu ortadan kaldırmak için hızla
çalışmaya başlamıştır. Yılların
ihmaliyle, bugün, ulaşımının neredeyse tamamını
kara yoluyla gerçekleştiren, problemli ve dengesiz bir
ulaştırma sistemine sahibiz. 2000 yılı rakamlarıyla,
taşımacılığımızın yüzde 94ünün
kara yolu, kalan yüzde 6sının ise hava, deniz ve demir yollarıyla
gerçekleştiğini görmekteyiz.
Değerli
arkadaşlar, dikkatinizi çekmek isterim ki, ülkemiz, 8.400 kilometre
sahile, 11 bin kilometre demir yolu ağına, 70in üzerinde
havaalanına sahip olmasına rağmen, maalesef, denizciliğin,
havacılığın ve demir yollarının ulaştırmadaki
payı, yüzde 6 kadar küçüktür. Bu dengesizlik, verimsizlik, ancak
sağlıklı planlamalarla halledilebilir, ki, işte
AK Parti, bu dönemde bunları başlatmıştır.
Dönemimizde,
AK Partimizin döneminde ulaştırma sektöründe yapılanlara
bir göz atacak olursak, öncelikle, Hükûmetimiz, Ulaşım Ana
Planı çalışmalarını başlatmıştır.
4 üniversiteden 40a yakın bilim adamı, 29 ilgili kuruluştan
uzmanlarla, iki yıl boyunca fedakârca çalışarak, bu çalışmayı
11 Ekim 2005 tarihinde bitirmiştir.
Bakanlığımızın
ödenek dağılımına baktığımızda,
yatırım bütçemizin en büyük kısmını Devlet Demiryollarımıza ayırmış bulunmaktayız.
Değerli arkadaşlar, cumhuriyetin kuruluşundan sonra,
1920 ile 1950 arasında, gerçekten ülkemizde, Devlet Demiryollarına,
demir yolu ağına bir önem verilmiştir. Ne yazık ki,
1950 ile bizim iktidara geldiğimiz dönem arasında Devlet
Demiryollarımız ihmal edilmiştir. Dolayısıyla,
biz, dönemimizde, demir yollarımızı yeniden bir devlet
politikası hâline dönüştürmeyi hedefledik. Türkiyede
ilk defa 13 Aralık 2006da Uluslararası Demir yolu Sempozyumu
yapıldı ve 130 bildiri sunuldu. İktidarımız,
bütün bu alanlarda olduğu gibi, ulaştırma alanında
da çok büyük
BAŞKAN
Sayın Akbak, bir dakikanızı rica edebilir miyim.
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
ÇEŞİTLİ İŞLER
1.- Genel
Kurulu ziyaret eden Gürcistan Devlet Başkanı Mihail
Saakaşviliye Başkanlıkça "hoş geldiniz"
denilmesi
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezerin konuğu olarak ülkemizde bulunan Gürcistan Devlet
Başkanı Sayın Mihail Saakaşvili Genel Kurul Salonunu
teşrif etmiştir.
Kendilerine,
yüce Meclis adına hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
1.- 2007
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile
2005 Mali Yılı Genel ve Katma Bütçeye Dahil Daireler ve İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarıları
(1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S. Sayısı: 1269, 1270,
1271) (Devam)
A)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI
(Devam)
1.- Millî Savunma
Bakanlığı 2007 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2.- Millî Savunma
Bakanlığı 2005 Mali
Yılı Kesinhesabı
B) SAVUNMA
SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1.- Savunma
Sanayi Müsteşarlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
C) ULAŞTIRMA
BAKANLIĞI (Devam)
1.- Ulaştırma
Bakanlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2.- Ulaştırma
Bakanlığı 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
D) TELEKOMÜNİKASYON
KURUMU (Devam)
1.- Telekomünikasyon
Kurumu 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
E) DENİZCİLİK
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1.- Denizcilik
Müsteşarlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2.- Denizcilik
Müsteşarlığı 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
F) SİVİL
HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1.- Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü 2007 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
BAŞKAN
Buyurun efendim.
TEVFİK
AKBAK (Devamla) Değerli arkadaşlar, yine, biz, yüzyılın
projesi olarak adlandırdığımız ve çok önemsediğimiz
Marmaray Projemiz, Devlet Demiryollarımızın takibi
altındadır. Marmaray Projesi, Asyayı Avrupaya
bağlayacak olan İstanbul Boğazı Demir yolu Boğaz
Tüp Geçiş Projesidir. Temeli, 9 Mayıs 2004 tarihinde Sayın
Başbakanımız tarafından atılan ve üç ana gruptan
oluşan projenin, araçlar hariç, maliyeti yaklaşık 2
milyar 73 milyon dolar olup, inşaat süresi elli altı ay olarak
hesaplanmıştır. Projenin tamamlanmasıy
Maalesef
üzülerek ifade etmek istiyorum, muhalefet sözcülerinin tenkit ettiği,
ama nedense bir türlü sebebini bulamadığım hızlı
tren çalışmalarımız, gerçekten, Türkiyenin her kesiminde
takdirle karşılanmaktadır.
Evet,
değerli arkadaşlar, biz iktidar olduğumuzdan bugüne,
ülkemizdeki tüm değişim ve gelişimleri, her şeyini
tam manasıyla ya da bütün arzu ettiğimiz hedeflere
ulaştığımızı iddia etmiyoruz, ama bir
şeyde çok iddialıyız: Başladığımız
günden bugüne, tüm alanlarda olduğu gibi, ulaşım sektöründe,
özellikle demir yolu ve hava yolu taşımacılığında
başladığımız günle bugün kıyaslandığında
geldiğimiz nokta, inkârı mümkün değildir. Bu, ancak, yapılan
hizmetleri görmezlikten gelmek çabasıdır, ki, bunun ne iktidara
ne muhalefete ne de aziz milletimize bir faydası olmayacaktır.
Değerli
arkadaşlar, hızlı tren projesinde özellikle Ankara-İstanbul,
Ankara-Konya, Ankara-İzmir arasındaki çalışmalarımız
tamamlandığında, ulaşımımız, neredeyse,
bugünkü günle kıyaslandığında, dörtte 1 kadar
kısa bir süre içerisinde, vatandaşımız bu illerimiz
arasında seyahat imkânı bulacaklardır ve demir yollarımızın
bu güzergâhtaki payları yüzde 10dan yüzde 78lere yükselecektir.
Konya-Ankara arası, on saat otuz üç dakikalık seyahat süresi,
bir saat on beş dakikaya inecektir. Muhalefet sözcüsünün Ankara-Konya
arasında neden Polatlıdan geçildi tenkidini... Değerli
arkadaşlar, takdir edersiniz, biz, ülkenin kıt kaynaklarını
ve sınırlı imkânlarını en verimli şekilde
kullanmak noktasında gayret ediyoruz.
HALİL
TİRYAKİ (Kırıkkale) Sen Maliye Bakanı
mısın?
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Belli!
TEVFİK
AKBAK (Devamla) Zira, eğer İstanbuldan Konyaya ulaşımı,
Polatlıyı düşünmediğiniz takdirde, yeni bir hat
olacaktır ki...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim.
TEVFİK
AKBAK (Devamla) ... elbette gönlümüz isterdi ama, değerli arkadaşlar,
henüz bu ülkenin bütçesinde yaklaşık 50 milyar YTLlik bir
faiz ödemesinin olduğu ve 2002 öncesinde bu ülkeyi hangi bütçeyle,
hangi imkânlarla devraldığımızı ve aziz milletimiz
iktidarıyla muhalefetiyle, bize bu dönemde en verimli hizmetleri
yerine getirmemiz noktasındaki 2002 Kasımındaki tercihleri
-mevcut siyasi partilerin tamamını tasfiye ederek- yepyeni
bir anlayış beklemektedir. İşte, biz, bu dönemde
bu yeni anlayışı ve yeni beklentilerin hizmetini vermekle
meşgulüz. Biz, çok konuşmaktan ziyade çok çalışmayı
ve milletimize beklediği, yılların gecikmiş hizmetlerini
sunmak için çalışıyoruz.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Lafla mı?
TEVFİK
AKBAK (Devamla) Değerli arkadaşlar, söylenecek çok söz
var.
Hava
yolundaki gelişimimizi, deniz yolundaki ve demir yollarındaki
gelişimimizi ülkemizin dört bir yanındaki aziz milletimiz
çok iyi izlemektedir. Tabii, demin de ifade ettiğim gibi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAKAN
Efendim, son cümlenizi rica ediyorum Sayın Akbak.
TEVFİK
AKBAK (Devamla)
eksiklik ve aksaklıklarımızı
zaman içerisinde telafi edeceğiz.
Ben,
2007 Ulaştırma Bakanlığı bütçemizin milletimize,
memleketimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu
hayırlı çalışmalarda emeği geçen Değerli
Bakanımıza, onun değerli bürokratlarına başarılar
diliyorum.
İnşallah,
ilerleyen günlerde ülkemizin beklediği daha hayırlı
hizmetleri yine bu Meclis çatısı altında hep beraber
yapmayı umut ediyorum ve sizleri saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Akbak.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Denizli Milletvekili Sayın
Mehmet Yüksektepe. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Buyurun
efendim.
AK
PARTİ GRUBU ADINA MEHMET YÜKSEKTEPE (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Telekomünikasyon Kurumu
2007 yılı bütçesi görüşmeleri nedeniyle AK Parti Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, hepimiz biliyoruz ki içinde bulunduğumuz
çağ iletişim çağıdır. Dünyanın bütün otoriteleri
çağımızı böyle tanımlamakta, hatta yoğun
iletişim teknolojisi sayesinde, içinde yaşadığımız
çağın artık evrensel küçük bir köy hâline geldiğini
ifade etmektedirler. Hükûmetimiz iletişim ve e-dönüşüm alanında
bugüne kadar cesur adımlar atmış ve gelinen bu noktada,
Sayın Başbakanımızın ifadesiyle, devletler
küresel sisteme entegre olanlar ve olmayanlar diye ikiye ayrılıyor.
Yine, alt gruplarda, küresel sisteme entegre olmaya namzet ya da başarısız
olanlar şeklinde tanımlanabiliyor.
Yine,
Sayın Başbakanımızın ifadesiyle İnternet
terminolojisinde sınıflayacak olursak, on-line devletler
ve off-line devletler olarak da ikiye ayırabiliriz ve büyük bir
memnuniyetle söyleyebiliriz ki, Türkiye, son yıllarda gerçekleştirilen
büyük atılımlarla artık yirmi dört saat online devlet
olmuştur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Telekomünikasyon Kurumu,
devletimizin bu sektördeki denetim ve düzenleme görevini yapan
genç bir teşkilattır. Bu teşkilatımız,
akıl almaz bir hızla gelişen iletişim sektörünü disipline
etmeye çalışmakta, bilgilerini kayıt altına almakta,
piyasayı düzenlemekte ve ülkemizi uluslararası örgütlerde
temsil etmektedir.
Değerli
arkadaşlar, özellikle bir konunun altını çizmek istiyorum.
Kasım ayında, Sayın Ulaştırma Bakanımız
ve Telekomünikasyon Kurumunun öncülüğünde, Antalyada, Uluslararası
Telekomünikasyon Birliği (ITU)nin Tam Yetkili Temsilciler
Konferansı gerçekleştirildi. Bu, ülkemiz açısından
son derece önemliydi; ki, buraya 166 ülkeden 2 binin üzerinde delegasyon
katıldı ve bu delegasyonlar da 100 civarında bakan düzeyinde
katıldı. Buradan tekrar Sayın Bakanıma teşekkür
ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, bilgi ve iletişim sektörü, bugün itibarıyla,
2006 yılı rakamlarına baktığımızda,
yaklaşık 27 milyar YTLye ulaşmıştır. Görüldüğü
gibi çok ciddi bir rakamdır. Yine, yıllardır özelleştirilmesi
gündeme gelen, ama bir türlü özelleştirilemeyen Telekom konusunu
gündeme getirmek istiyorum, sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, CHP milletvekili arkadaşımız da burada
dile getirdi. Her hükûmet Telekomu konuştu, konuştu, konuştu
ama gerçekleştiremedi. Eğer, bugün bunu biz başardıysak,
ben şunu bekliyorum bir birey olarak, bir Türk evladı olarak.
Hükûmeti bu noktada kutlamak gerekiyor. Niye kutlamak gerekiyor?
Bakın, arkadaşlar, Kasım 2005te Telekomun yüzde 55i
6.550 milyar dolara özelleştirildi. Bunun içerisinde Türksat
yok, kablolu TV yok, kıyı emniyet güvenliği yok ve bu rakamları
dikkate aldığımızda bugün itibarıyla, Telekomun
değeri diğer şeylerle beraber 24 milyar dolar civarında.
Ama bunun sadece yüzde 55ini gerçekleştirdik.
Yine,
eğer bilişimdeki gelişmeleri dikkate aldığımızda,
Telekomun iki yıl, üç yıl, dört yıl sonra hangi aşamaya
geldiğini çok net bir şekilde görebiliriz.
Bakın,
size birkaç rakam vermek istiyorum: Telekomun sabit abone sayısı
2002de 18 milyon 914tür, 2003te 18 milyon 916, 2004te 18 milyon 125 bin,
2005te 18 milyon 978 bin, 2006da ise 18 milyon 800 bin. Hemen cep telefonu
noktasındaki gelişmelerden sizlere bahsetmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, GSM operatörleri 1994te ilk defa cepten alo demeye
başladı. 2002de 23 milyon abone varmış bu ülkede ve
bugün itibarıyla, yaklaşık 52 milyon abone var ve 68 milyon
adet de cep telefonu var. Eğer bu rakamlara, bu gelişmeye
baktığımızda -Telekom, Telekom kurumu üç yıl
veya beş yıl sonra hazineden destek verilen bir kurum hâline
dönüşecektir- bu noktada ne kadar akıllı bir karar aldığımızı
ve akıllı bir adım attığımızı ben
burada tekrar vurgulamak istiyorum.
Yine,
sayın vekilimiz haklı olarak iletişim vergilerini
gündeme getirdi. Doğrudur, 99da depremden sonra geçici iletişim
vergileri konulmuştur, ama kalıcı hâle getirilmiştir.
Ama biraz önce verdiğim rakamlara da baktığımızda,
tüm bu vergilere rağmen, vergi yüküne rağmen ve 99da iktidarda
kim vardı, onu da dikkate almak istiyorum.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Kalıcı hâle kim getirdi?
MEHMET
YÜKSEKTEPE (Devamla) Ve kalıcı hâle getirildi ve görüyoruz
ki, tüm bu vergi yüküne rağmen iletişim de ve bilişim de
bu hızla bir gelişme göstermektedir.
Değerli
arkadaşlar, yine, inşallah, biz 2007de bu vergileri düşüreceğiz.
HALİL
TİRYAKİ (Kırıkkale) Söz veriyor musun?
MEHMET
YÜKSEKTEPE (Devamla) Ve yine, 2007ye kadar Türkiyeye giren cep telefonu
sayısını az önce verdim. Bu cep telefonu cihazları
94ten itibaren gelmeye başladı.
Hiç kimse, bunca sayıda, bu ülkenin vatandaşının
kullandığı cep telefonuyla ilgili bu kuruluşlara,
Nokiaya, Motorolaya ve diğerlerine, arkadaş, bu kadar burada
pazarınız var, gelin burada yatırım yapın denmedi.
Bunun altını çizmek istiyorum, ama, bakın, üçüncü nesil
geliyor, üçüncü nesil cep telefonu görüşmeleri ve biz, inşallah,
Hükûmet olarak şu kararlılıktayız: İşte
milliyetçilik, işte devlete sahip çıkma, işte millete
sahip çıkma. Diyeceğiz ki, o lisansı alan firmalara:
Arkadaş, eğer lisansı aldığınızda buraya,
ülkemize, teknolojik yatırım yapma zorunluluğunuzu
getireceğiz. Eğer -Çinin yaptığı gibi, biz de-
siz, bu lisansı alacaksanız, kullanacaksanız, değerlendirecekseniz,
buraya yatırım yapmak zorundasınız, çünkü, bizim
gençlerimiz, bizim beyinlerimiz de buna ihtiyacı vardır.
Değerli
arkadaşlar, yine, bu noktada, yerli üretimle ilgili birkaç cümle
konuşmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, özellikle, ben iki cihaz getirdim; üçüncü cihazı
getiremedim, daha büyüktü. Bunların bir tanesi, yerli cep telefonu
üretimi, ilk defa ülkemizde
Yine, ADSL bağlantılarında
modem olarak kullandığımız yerli üretim. Ha, bu pazar
payındaki payı nedir diye düşününce, çok az olabilir,
ama, bu, benim için büyük bir heyecan, ülkem için büyük bir heyecan,
çünkü, bilişim sektöründe teknolojik yatırımları
ne kadar hızlandırırsa, ülkemizin gelecekteki onuru,
şerefi o kadar güçlü olacaktır.
Yine,
bir diğer üçüncü cihaz ise, AIS cihazı dediğimiz, Boğazların
tüm kontrolü, denetimi, en küçük bir hareketli cismi takip eden cihazı
da Türk mühendisleri yapmıştır, Türk mühendislerinin
alın teridir ve bundan dolayı, bu arkadaşlarımızı
kutluyorum.
Değerli
arkadaşlar, bir diğer konu da, millî eğitimde, arkadaşlar,
çok ciddi gelişmeler, özellikle, okullarımızdaki
İnternet erişim sistemleri.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2003 yılında
1.750 okulumuzda İnternet bağlantısı vardı.
Bugün itibarıyla, 2006 yılına baktığımızda
17.500 okulumuza İnternet eriştirmişiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim.
MEHMET
YÜKSEKTEPE (Devamla) Yani, gençlerimizi, yavrularımızı
hızlı ve güvenilir bir şekilde İnternete kavuşturmuşuz.
Geri kalanlara ise, inşallah, önümüzdeki aylar içerisinde, geniş
bant sistemiyle kırsal kesimdeki okullarımızda
İnternet erişimini gerçekleştireceğiz.
Değerli
arkadaşlar, bir diğer konu da, hemen izninizle, Türksat konusu.
Şimdi, basından okuyoruz. Sayın milletvekilimiz söyledi,
dedi ki: Uydu kayboldu. Değerli arkadaşlar, çok özür diliyorum,
ama, kaz gütmüyoruz, kaz kaybetmedik. Uydudan bahsediyoruz. Lütfen,
uyduyla ilgili, gidip Türksata, kapısını çalıp
Ya, bu mesele nedir? veya telefonu açıp Alo, bu konu nedir? diye gündeme geldi
mi, konuştunuz mu? Hayır. Bir basında çıkan haberler
Bakın,
Türksat Genel Müdürlüğünün biz uyduyu kaybettik diye bir
açıklaması yok. Bakın, 1B uydusu 94 yılında
atılmış ve 2004 yılında ömrünü tamamlamış
ve salınıma bırakılmış ITUnun denetimi,
gözetimi ve bilgisi dâhilinde ve daha sonra da uzay çöplüğünde
gerçekleştirilmiş. Ben buradan şunu ifade etmek istiyorum
Türksatla ilgili: Şu anda Türksat 3B uydusu yapımı devam
ediyor ve bunun yapımında 28 tane mühendisimiz çalışıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Efendim, son cümlenizi alıyorum Sayın Yüksektepe.
MEHMET
YÜKSEKTEPE (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben
o mühendislerimizi ziyaret ettim ve gözlerindeki
ışıltıyı, yüreklerindeki heyecanı hissettim
ve bundan sonraki uyduyu Türk mühendisleri, Türk gençlerimiz yapacak
diyorum.
Teşekkür
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum, hayırlı olsun
diyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yüksektepe.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın
Mustafa Tuna. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Buyurun
efendim.
AK
PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA TUNA (Ankara) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlarım, burada muhalefet sözcülerini dikkatle
dinledim. Benimle beraber tüm vatandaşlarımız da bu
sözcüleri, burada konuşulanları dinliyorlar. Şimdi,
değerli arkadaşlar, Meclisin içerisinde, ortadaki muhalefet,
kenardaki muhalefet, köşedeki muhalefet, hatta Meclisin
dışındaki muhalefet partileri bu ülkenin yönetiminde
hiç bulunmadılar mı? Bugüne kadar cumhuriyet hükûmetlerinde
hiç, şu veya bu şekilde, görev almadılar mı? Vatandaş
bunları soruyor. Burada eleştiri yaparken Biz şu taşın
üstüne şu taşı koyduk. Ey iktidar, sen koyduğun taşı
yanlış koyuyorsun. demeliler, dedikleri zaman inandırıcı
olabilirler. Aksi hâlde, vatandaş bunlara itibar etmiyor. Ayrıca,
taşları düzgün koymuş olsaydınız, millet sizi
oralara değil, buralara getirirdi.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Siz bulunmadınız mı? Siz bulunmadınız
mı hükûmetlerde?
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Yahu, bırak şimdi
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Değerli arkadaşlarım, ben daha önce
bu kürsüde bir ifadede bulundum. Bu tür konuşmalar zabıtlara
gürültü olarak geçmektedir. Zabıtlarda bu kürsüde ve Sayın
Başkanlığımızın ifadeleri yer almaktadır.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Sizin Grubunuzdan bakanlık yapan yok
mu bu Gruptan?
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Ben, onun için itibar etmiyorum. Hiç heyecanlanmayın,
hiç heyecanlanmayın.
Değerli
arkadaşlarım, bu denizcilikle ilgili konuşan arkadaşlarımıza
sesleniyorum: AK Parti İktidarına kadar Türkiyenin üç tarafı
denizle çevrili değil miydi?
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Selamet zamanında neydi? Selamet zamanında
deniz yok muydu?
MUSTAFA
TUNA (Devamla) 2003 yılında mı, 3 Kasım 2002
yılında mı Türkiyenin üç tarafı denizlerle çevrildi?
Denizcilikle ilgili ne yaptılar? Denizcilik şu anda altın
çağını yaşıyor.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Ayıp yahu! Öyle şey olurmu?
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Bunu kelimelerle anlatmak, Sayın Başkanın
verdiği yedi buçuk dakikada değil, yedi buçuk saatte bitmez.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Refahyol döneminde deniz yok muydu?
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Değerli arkadaşlarım, bir başka
hususa gelmek istiyorum.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Sütten çıkmış ak kaşık
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Demiryollarıyla ilgili, sayın konuşmacı
şöyle bir ifadede bulundu.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Meclise yeni geldiniz!
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Yaklaşık 10 bin kilometre demir yolu
ağımız var, 4 bin kilometresi Osmanlı Döneminden,
geriye kalan 4 bin kilometresi de 1950 yılına kadar yapıldı.
dedi. 1950 yılından bugüne kadar hep AK Parti hükûmetleri mi
vardı? Bu biraz önce saydığım muhalefet partileri
yönetimde değil miydi? Niye yapmadılar? 1950den sonra niye
bir çivi çakmadılar?
SALİH
GÜN (Kocaeli) Fabrikaları kim yaptı?
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Bir başka husus
Sincan-Arifiye demir yoluyla
ilgili konuşmaya da şöyle bir cevap vermek istiyorum: Benim
ilçem olan, seçim bölgem, Ayaş Tüneliyle ilgili konuşuyorlarsa,
bunu biraz incelemeleri gerekiyor. Ben, bu işi bilen bir adamım.
Yanlış yerde yanlış şey konuşuyorsunuz.
Bunu, başka yerde, başka türlü konuşabilirsiniz; ama,
burada, ben bunların cevabını vermek durumundaydım.
ÖZLEM
ÇERÇİOĞLU (Aydın) Sana mı soracağız nasıl
konuşacağımızı, sana mı soracağız?
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Değerli arkadaşlar, Sincan-Arifiye Demir
Yolu Projesinin adı var, kendi yok. Proje yok, proje. Yani, ne demek
istiyorum: Planı yok, en kesiti yok, boy kesiti yok, ne kadar kazı
yapılacak belli değil, ne kadar dolgu yapılacak belli
değil, kaça mal olacak belli değil. Böyle proje olur mu? Buna
proje denir mi? Ayaş Tünelinin ihalesini kimlerin, kime, ne zaman,
ne şekilde ihale ettiklerini de lütfen araştırın.
Bunları da bilin.
NAİL
KAMACI (Antalya) Sen söyle.
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Kimleri zengin etmek için Ayaş Tünelinde ne gibi
işlemler yapıldığını da lütfen takip
edin.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Söyle, söyle.
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Değerli arkadaşlar, konuşmalarımıza
dikkat edelim. Sonra
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Söyle, söyle... Söyleyemezsin. Bizimle
alakası yok onun.
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Bir proje nedir? Bir proje, bir vatandaş bir ev
yaptıracak, beş katlı; efendim, birinci katta ne yapacak,
kaç tane kolon var, kaç ton demir gider, ne kadar, kaç metre küp beton
gider, ne kadar kalıp var, ne kadar duvar var, bu bellidir, beşinci
katta ne var... Ha, parası yoktur, o projeye göre birinci katını
yapar, ikinci katını yapar, üçüncü katta durur, parası
olunca dördüncü katını yapar, beşinci katını
yapar. Ama, projesi bellidir. Bu Sincan-Arifiye demir yolunun projesi
yok, projesi. Keyfî olarak git, şurayı kaz, eş demişler.
Bunlar ayrı.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Suçladığının ismini
söyle.
NAİL
KAMACI (Antalya) Ayaş Tünelini kim ihale etti, onu söyle.
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Gelelim bir de hızlı tren meselesine. Bir
arkadaşımız şöyle bir ifadede bulundu değerli
arkadaşlar: Bilim adamları bu projenin doğru olmadığını
söylemişler. Ben bir bilim adamıyım. Eğer bilimde
herkes aynı noktada buluşsaydı bilimde gelişme
olmazdı. Bilimde bilim adamları da farklı görüşler
sunabilir, bilimin gelişmesi de farklı görüşlerle
olur.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Hangi bilim adamısın, hangi bilim
araştırmasını yaptın sen?
ÖZLEM
ÇERÇİOĞLU (Aydın) Hangi konuda bilim adamısın?
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Ayrıca, hızlı trenle ilgili burada
gündeme geldi, bunun üzerinde çok şeyler konuşuldu. Ben tekrar
bu konulara girmek istemiyorum. Gerekirse girerim de.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Ölenler suçlu, ölenler! Hızlı trende
ölenler suçlu! Herkes suçsuz, ölenler suçlu! Utanmadan onu da söyle.
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Değerli arkadaşlarım
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyelim.
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Sayın Başkan, siz hiç endişe etmeyin,
zabıtlara gürültü diye geçiyor.
BAŞKAN
Efendim, siz Genel Kurula hitap edin.
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Ben hitap ediyorum, ben 66ncı maddenin gereği
olarak konuşuyorum Sayın Başkanım, hiç endişe
etmeyin.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Ölen vatandaşlar suçlu!
ÖZLEM
ÇERÇİOĞLU (Aydın) Ölenlerin kemiklerini sızlatma.
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Değerli arkadaşlarım, bu hızlı
trenle ilgili de yapılanları hiç söylemiyorlar. Bir defa,
hızlı tren kazası düz yolda yapılmamıştır.
NAİL
KAMACI (Antalya) Nerede yapılmıştır?
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Kurpta yapılmıştır. Kurpta da
hız artırımı getirilmemiştir. Hız artırımı
olmayan bir bölgede tren kazasını bu projeye bağlamak,
bu işte ya kasıt var ya bilgisizlik var. Eğer arzu ederseniz,
bunları da anlatırım.
NAİL
KAMACI (Antalya) Anlattınız ne oldu?
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Bunlar benim konum. Ben, bunları bilerek konuşuyorum,
ezbere konuşmuyorum bazıları gibi.
NAİL
KAMACI (Antalya) Araştırmaya izin verseydiniz, her
şey ortaya çıkardı.
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Değerli arkadaşlar, kıymetli vatandaşlarıma
sesleniyorum, 73 milyon memleket evladına: Yurt içinde ve yurt
dışında bir memleket evladı diyebilir mi, hayatı
boyunca bir mal ve hizmetin bedeli düştü AK Parti İktidarına
kadar? Bunun bir örneği var mı? AK Parti İktidarından
önce herhangi bir mal ve hizmetin bedeli düştü mü, söyleyin?
ABDULLAH
ERDEM CANTİMUR (Kütahya) Düşmedi
İBRAHİM
KÖŞDERE (Çanakkale) Düşmedi
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Mazot ne oldu?
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Efendim, ben, size sayayım: Deniz yollarında,
denizcilikteki ÖTVnin kaldırılması, liman vergilerinin
azaltılması, efendim, hava yollarındaki bugünkü indirimler
ŞEVKET
ARZ (Trabzon) Fındık 6 milyondan 2 milyona düştü be
Utanmaz!
NAİL
KAMACI (Antalya) Beyefendi, geldiğiniz nokta belli!
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Efendim, ilaçtaki yüzde 50ye varan indirimler,
dört senedir elektrikteki faturaların yarıya inmesi, fatura
bedellerinin yarıya inmesi. Bunların daha hangisini sayayım.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Ben
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, bugüne kadar herhangi
bir vatandaşımız -bizi yurt dışından da izliyorlar-
hiçbir kimse, hiçbir Allahın kulu diyemez ki, bir mal ve hizmetin
bedeli bu iktidar dönemine kadar düşmüştür.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Her şey düştü
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Varsa, getirin söyleyin. Yok
O
zaman, burada yapmadığınız, yapamadığınız
işleri değil, bizim arkadaşlarımızın
kendi arasındaki bayrak yarışını gündeme getiriyorlar.
İşte, falanca arkadaşımız şöyle bir proje
getirmiş, bir başka arkadaşımız bir başka
proje getirmiş. Bizim kendi yarışımızı
gündeme getirmek durumunda kalıyorlar. Bunları da zaten
vatandaş biliyor. Hiç endişe etmeyin.
NAİL
KAMACI (Antalya) Göreceğiz
Erken seçime karar verin, vatandaş,
ak mı kara mı ortaya çıkarsın! Buyurun
Hodri meydan! AK Parti sıralarından Zamanını
bekle sesleri)
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Ben, değerli arkadaşlarım
NAİL
KAMACI (Antalya) Zamanını bekle tabii!.. Zamanını
bekle!.. (CHP ve AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Efendim, siz devam edin, buyurun.
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Ben hiç etkilenmiyorum Sayın Başkanım,
siz hiç şey yapmayın.
Size
bir iki not daha vermek istiyorum. Gemilerimiz, kara listedeydi,
tutulma oranlarına göre. 2001 yılında gemilerimizin
211 tanesi yurt dışındaki limanlarda tutulurken, bugün,
45 tanesi tutuluyor ve kara listeden çıkma durumunda.
NAİL
KAMACI (Antalya) 44 tane
44 tane gemi şu anda yabancı ülkelerde
tutuluyor. Haberin var mı bundan?
MUSTAFA
TUNA (Devamla)
ve Denizcilik Müsteşarlığımız
BAŞKAN
Sayın Kamacı, lütfen, rica ediyorum.
NAİL
KAMACI (Antalya) Yanlış bilgi veriyor.
BAŞKAN
Olabilir, siz düzeltirsiniz.
NAİL
KAMACI (Antalya) Ben düzeltiyorum.
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Değerli arkadaşlarım
Sayın
Başkanım, zannediyorum bu inkıtaları ekleyeceğinizi
de
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NAİL
KAMACI (Antalya) Tabii, bize ekledi ya, sana da ekler.
ZEYİD
ASLAN (Tokat) Dinlemesini öğrensene kardeşim! Konuşma
be!
NAİL
KAMACI (Antalya) Sen konuşma!
ZEYİD
ASLAN (Tokat) Ayıp ya!
NAİL
KAMACI (Antalya) Sen muhatabım değilsin!
BAŞKAN
Lütfen
Lütfen
Sayın
Tuna, sürenizi uzatıyorum, lütfen konuşmanızı
tamamlayın.
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Denizcilik Müsteşarlığımız
bünyesinde Arama ve Kurtarma Koordinasyon Merkezi haftanın
yedi günü, yirmi dört saat kesintisiz olarak hizmet vermektedir.
Tersanelerimiz 2010 yılına kadar doludur. 2002 yılında
34 gemi inşa edilirken, 2005 yılında 81 gemi inşa
edilmiştir. 2002 yılında 147 bin dwt gemi inşa edilirken,
bu yıl 500 bin dwtlik gemi inşa edilmektedir. Bunların
ben hangi birini anlatayım.
2002
yılında 37 adet tersane mevcutken, bugün tersanelerimizin
sayısı 61e çıkmıştır.
K.KEMAL
ANADOL (İzmir) Sattıklarınızı siz mi yaptınız?
MUSTAFA
TUNA (Devamla) İlave olarak 69 adet tersanenin de projesi tamamlanmak
üzere ve 127ye çıkacaktır.
K.KEMAL
ANADOL (İzmir) Sattıklarınızı kim yaptı?
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Şimdi, size bir şey daha söyleyeyim değerli
arkadaşlar: Herkes kendisini karşısındaki gibi
görür, doğru söyleyen doğru söylüyor zanneder, yalan söyleyen
yalan söylüyor zanneder. Şimdi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NAİL
KAMACI (Antalya) Sen öyle mi sanıyorsun kendini? Sen öyle görüyorsun
herhâlde?
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Sayın Başkan, cümlemi bitirmem lazım.
BAŞKAN
Sayın Tuna, son cümlenizi rica ediyorum.
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Bitirmem lazım Sayın Başkanım.
Bazı
arkadaşlarımız ihalelerde kendi yaptıkları
gibi zannediyorlar, kendi dönemlerinde yaptıkları gibi
zannediyorlar.
NAİL
KAMACI (Antalya) Anlattım demin sana. 502 milyar lira
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Yani, şunu hatırlatayım: Teklif zarflarının
Başbakanlık konutunda açıldığı gibi zannediyorlar.
K.KEMAL
ANADOL (İzmir) İsim söyle!
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Banka ihalelerini yaptıkları gibi zannediyorlar.
K.KEMAL
ANADOL (İzmir) İsim söyle!
NAİL
KAMACI (Antalya) Hangi parti olduğunu söyle!
MUSTAFA
TUNA (Devamla) İSKİdeki ihaleleri yaptıkları
gibi zannediyorlar.
BAŞKAN
Sayın Tuna, lütfen, selamlama cümlenizi alacağım.
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Onun için, bu ihalelerde de
BAŞKAN
Lütfen efendim. Tamam
Son cümlenizi alayım.
K.KEMAL
ANADOL (İzmir) Kim açtıysa zarfı isim söyle, aksi hâlde
namertsin.
MUSTAFA
TUNA (Devamla) Sizi kırmak istemem Sayın Başkanım.
Ben,
tekrar, yüce heyete saygılarımı sunuyorum. Bu bütçenin
hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlarımızdan
daha doğru bilgilerle gündeme getirmelerini bekliyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
NAİL
KAMACI (Antalya) O ihale zarflarını açanı söylemezsen
namertsin.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Tuna.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına son konuşma, Sakarya
Milletvekili Sayın Recep Yıldırıma ait. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Buyurun
Sayın Yıldırım.
AK
PARTİ GRUBU ADINA RECEP YILDIRIM (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Ulaştırma Bakanlığı
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün 2007 bütçesi üzerinde
AK Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Ulaştırma
Bakanlığının hava yolu taşımacılığında
geliştirdiği proje ve sağladığı imkânlarla
sektörde büyük gelişmeler kaydedilmiştir. Havacılık
sektöründe dünyada yaşanan hızlı gelişmelere paralel
olarak bu alandaki ülkemiz ihtiyaçlarının giderilmesi
ve bu surette uluslararası platformlardaki itibarının
ve rekabet gücünün artırılması konusunda Ulaştırma
Bakanlığımızın üstün gayretleri takdire
şayandır.
Bilindiği
üzere, 11 Eylülden sonra dünya havacılığı ciddi
ölçüde krize girmiştir. Buna rağmen Türk Hava Yolları
ve Türk özel hava yolu şirketleri varlığını
sürdürmüş, yolcu ve kargo taşımacılığında
önemli atılımlar gerçekleştirmişlerdir.
Ulaştırma
Bakanlığı, öncelikle uçuş emniyeti ile havacılık
güvenliğini sağlamak amacıyla çalışmalarını
sürdürmüş, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü yeniden yapılandırılarak
bu iki konudaki uyumun kontrolü amacıyla denetim çalışmalarını
yoğunlaştırmıştır. Bu kapsamda hava taşıma
işletmeleri, faaliyetlerini uluslararası standartlara
uygun olarak sürdürmesi için sürekli denetim ve gözetime tabi tutulmuştur.
2006 yılında toplam 178 denetim gerçekleştirilmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Ulaştırma Bakanlığının
başlattığı bölgesel havacılık projesiyle
özel sektörün önündeki engeller kaldırılmış, bu suretle
sivil havacılık sektörü de âdeta şaha kalkmış
ve ciddi bir atılım yapmıştır. Ülkemizde bölgesel
havacılığın geliştirilip yaygınlaştırılarak
atıl durumda bulunan havaalanlarının bulundukları
bölge turizmine ve dolayısıyla gerek bölge gerekse de ülke
ekonomisine kazandırılması adına önemli mesafeler
alınmıştır. Bu kapsamda, 2002 yılında 150
olan hava yolu taşımacılığındaki uçak sayısı
bugün itibarıyla 264e ulaşmış, bu paralelde yolcu
sayısında önemli artışlar yaşanmıştır.
Ayrıca, kullanılmayan atıl kapasitedeki havaalanları
ülke ekonomisine kazandırılmıştır. Binlerce
kişiye iş imkânı, on binlerce kişiye aş
imkânı sağlanmıştır. 2002de 8,5 milyon kişi
uçmuş olmasına rağmen, bugün 2006 Kasım ayı sonu
itibarıyla bu rakam 26,5 milyon kişiye ulaşmıştır.
Bu uçuşlarda 5 milyon insanımız hayatında ilk defa
uçağa binmiş ve uçak yolculuğu artık lüks olmaktan
çıkmıştır.
Ulaştırma
Bakanlığıyla doğrudan ilgisi olmasa da, çok büyük
yatırımlarla yapılmış olan Sabiha Gökçen Havaalanının
belli bir etkinliğe kavuşturulmuş olması nedeniyle,
bu havaalanının atıl pozisyondan aktif bir konuma gelebilmesi
için olağanüstü gayret ve çaba gösteren Sayın Ulaştırma
Bakanımızı kutlamak istiyorum.
İnsanoğlu
için ulaşmak amaç ise, Ulaştırma Bakanlığı
için ulaştırmak hedef olmuştur. Ülkemizin muhtelif illerinde
açılan yeni uçuş noktalarıyla direkt seferlerin
başlatılması sonucunda, havacılığımızın
Anadoludaki ağı gitgide artmakta, son olarak Tokat ve Çanakkale
havaalanlarına uçuşlar başlamış bulunmaktadır.
Son
dört yıl içerisinde Türk Hava Yolları yolcu sayısını
artırırken, özel hava yolu şirketleri de Ulaştırma
Bakanlığının doğru politikaları sayesinde
ciddi ölçüde yolcu ve yük taşımacılığından
pay alır duruma gelmişlerdir. İç hatların özel sektöre
açılmasından, 2006 yılı sonuna, yani bugüne kadar,
özel sektör tarafından 350 milyon dolarlık ciro, 6 milyon dolarlık
KDV, 15 milyon euro havaalanı vergisi, 20 milyon euorluk kontrol
payından DHMİye düşen pay, hava yolları, yer hizmetleri,
havaalanları, acenteler ve ikram kuruluşlarında görevli
olmak üzere toplam 20 bin personel istihdamı gerçekleştirilmiştir.
İç
hatlarda, 2002-2003 döneminde sadece Türk Hava Yollarınca 2 merkezden
toplam 25 noktaya uçuş yapılırken, bugün beş farklı
hava yolu tarafından kullanılan 6 merkezden 38 noktaya sefer
düzenlenmektedir. 2003 yılında özel hava yolu işletmelerinin
sefer düzenledikleri yurt içindeki havaalanı sayısı
8iken, bölgesel havacılıkta yaşanan gelişmelerle,
bu sayı 38e yükselmiştir. Bölgesel havacılığın
bir sonraki adımında ise, özellikle Erzurum, Trabzon, Gaziantep,
Adana gibi merkezlerden yurt dışına tarifeli uçuşların
başlaması hedeflenmiştir.
Ayrıca,
havaalanı ve havalimanlarımız hızla gelişmeye
devam etmektedir. İstanbul-Atatürk, Ankara-Esenboğa, Antalya,
Adnan Menderes, Trabzon Havalimanları ile Kayseri, Kars, Malatya,
Tokat, Siirt, Van-Ferit Melen, GAP, Gökçeada ve Hatay havaalanlarındaki
geliştirme, yenileme ve modernizasyon çalışmalarına
yoğun biçimde devam edilmiştir. Havaalanlarımızın
geliştirilmesi, modernize edilmesi ve etnik kullanımı
için, yap-işlet-devret modeliyle, bazı havalimanlarımıza
ait terminallerin işletimi özel sektöre devredilmiştir.
AK Parti Hükûmetimiz döneminde, yap-işlet-devret modeliyle, devlet
kasasından bir kuruş çıkmadan başarıyla tamamlanan
Antalya Havalimanı İkinci Dış Hatlar, Dalaman Havalimanı
Dış Hatlar, İzmir-Adnan Menderes Havalimanı
Dış Hatlar terminalleri ile son olarak da Ankara-Esenboğa
Hava Limanı İç ve Dış Hatlar terminalleri gerçekleştirilerek
halkımızın hizmetine sunulmuştur. Bunlarda, milyarlarca
dolar katkı bütçemize ilave edilmiştir.
Bu
atılımlar sonucunda, havaalanlarımıza, ilave
olarak 26,5 milyon yolcu kapasitesi kazandırılmış,
yatırım döneminde şantiyelerde 25 bin personel, terminallerin
işletmeye başlamasıyla birlikte ise 8.500 kişiye
ek istihdam sağlanmıştır. Ayrıca, bu sayede
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Develer de bekliyor, develer!
RECEP
YILDIRIM (Devamla)
yan sanayiye 670 milyon dolarlık katkı
sağlanmıştır.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Develeri de kesiyorsunuz! (AK Parti sıralarından
devam et sesleri)
RECEP
YILDIRIM (Devamla) Evet, konuşmaya devam edeyim.
Bunlar,
geçen dönemlerde olmayan, sivil havacılıkta çağ atlayan
oluşumlardır. Siz ne kadar bağırıp çağırırsanız
çağırın, Sayın Ulaştırma Bakanımızın
büyük gayretleriyle ve bütün personeliyle birlikte, bu geçmiş
dönemde yaşanamayan icraatlar yapılmış, tebrik
ediyor, kutluyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Ayrıca,
bu sayede, yan sanayiye de 670 milyon dolarlık katkı
sağlanmıştır. İşletme dönemi sonunda,
devlete 200 milyon dolarlık kurumlar vergisi ödenmesi hesaplanmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK Parti İktidarına
güvenmeye devam ediniz. Hem güveninize layık olmak hem de tatmaktan
büyük haz duyduğumuz halkımıza hizmet etme mutluluğunu
sürekli yaşatmak amacıyla hizmetlerimize devam edeceğiz.
Bu amaçla, daha fazla gayret gösterip ülkemiz ulaşım standartlarını
daha da ileri noktalara götürme gayretinde olacağız. Havacılık
sektörünün günlük yaşantımızda daha fazla rol alması
ve yer tutması için çabalarımıza kararlı şekilde
devam edeceğiz.
Bu
duygu ve düşüncelerle, Değerli Ulaştırma Bakanımızı
huzurlarınızda, aynı zamanda Başbakanımız
ve bakanlarımızı tebrik ediyorum. Aynı zamanda,
siz yüce heyeti tebrik ediyorum ve Ulaştırma Bakanlığımızın
2007 mali yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını
Cenabı Haktan niyaz ederken, tüm milletimizin ve sizlerin Kurban
Bayramını tebrik eder, 2007 yılının başarılarla
katlanarak devam etmesini Cenabı Haktan niyaz eder, hepinizi
hürmetle, muhabbetle selamlarım; sağ olun, var olun. (AK Parti
sıraların alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yıldırım.
Sayın
milletvekilleri, saat 14.15te toplanmak üzere, birleşime ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
13.11
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.20
BAŞKAN:
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
38inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Dokuzuncu
tur görüşmelere kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
1.- 2007
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile
2005
A)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI
(Devam)
1.- Millî Savunma
Bakanlığı 2007 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2.- Millî Savunma
Bakanlığı 2005
B) SAVUNMA
SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1.- Savunma
Sanayi Müsteşarlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
C) ULAŞTIRMA
BAKANLIĞI (Devam)
1.- Ulaştırma
Bakanlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2.- Ulaştırma
Bakanlığı 2005
D) TELEKOMÜNİKASYON
KURUMU (Devam)
1.- Telekomünikasyon
Kurumu 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
E) DENİZCİLİK
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1.- Denizcilik
Müsteşarlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2.- Denizcilik
Müsteşarlığı 2005
F) SİVİL
HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1.- Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü 2007 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet hazır.
Dokuzuncu
tur üzerinde şimdi söz sırası, Anavatan Partisi Grubu
adına, Mersin Milletvekili Sayın Hüseyin Özcana aittir.
Süreniz
yirmi dakika.
Buyurun
efendim.
ANAVATAN
PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖZCAN (
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığının
2007
Değerli
milletvekilleri, Millî Savunma Bakanlığının bütçesi,
Türkiyenin içinde bulunduğu şartlar, bölgedeki askerî, siyasi
gelişmeler, mevcut ekonomik ve sosyal politikalar, kalkınma
planları, ekonomik istikrarı sağlama ve enflasyonla
mücadele programı çerçevesinde hazırlanır ve bu bütçeyle
Türk Silahlı Kuvvetlerinin zorunlu ihtiyaçları düzenlenir.
İyi
de, başta Iraktaki Türkmen kardeşlerimizin terk edilmiş
durumları, Kerkükün işgali ve PKKnın tek silahlı
güç olarak ABD, KDP ve IKDP kontrolünde hâlen eski gücüyle birlikte
bölgede bulunması nedeniyle kırmızı çizgilerimizin
yok edilmesi, Kıbrıs sorununun Birleşmiş Milletler
Genel Sekreterinin gözetimindeki görüşme pratiğinden
alınıp ABDnin bir üs sorunu hâline getirilmesi, AByle
ilişkilerde sürekli tavizler verilmesi, Orta Asya Türk cumhuriyetlerinin
sorunlarıyla ilgilenilmemesi, ciddi bir entegrasyona gitme
anlayışının olmaması, bölgemizde sözümüzün
geçmemesi ve ciddi bir aktör olma konumumuzdan hızla düşmemiz,
stratejik önem adına sadece enerji geçiş ülkesi olmamızı
aklına getiren bir zihniyet -kaldı ki, onun da vanaları
başka ülkelerin elinde- bu hususlar çerçevesinde, hangi millî
savunma, hangi millî stratejiden söz edebiliriz ki? Bu kapsamda, donanımlı
mobil, ateş ve hava gücü yüksek bir ordumuz var olmalıdır
ve olmasını da istiyoruz.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, bu itibarla yok silahlanmaya şu
kadar para gitti, yok savunma bütçesinin aldığı pay
yükseldi, yok ordu siyasete müdahale etti, yok Genelkurmayı
Savunma Bakanlığına bağlayalım
Bütün bunlar
aslında boş laflardan ibarettir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 11 Eylül saldırısı
sonrası gündeme gelen asimetrik tehditle birlikte, günümüzde
güvenlik kavramı, geçmişte olduğundan farklı algılanmaya
başlanmıştır. Düzenli orduların oluşturulduğu
klasik anlamdaki tehditler, yerini, terörizm, mikro milliyetçilik,
kitle imha silahlarının kontrolsüz olarak yayılması,
çevre sorunları ve organize suçlar, uyuşturucu kaçakçılığı
gibi çok yönlü tehditlere bırakmıştır.
Dünyanın
en istikrarsız bölgesinin jeopolitik kavşak noktasında
bulunan bir ülkenin konjonktüre göre aldığı tedbirlerle
ayakta kalması mümkün değildir, düşünülemez bile.
Değerli
arkadaşlar, asimetrik tehdidin en önemli unsuru terörizmdir.
Askerî terminolojide bu kavramın karşılığı
savaş dışı araçlar kullanılarak yapılan
saldırı olarak tanımlanmaktadır. Ülkemiz,
yıllardır teröre karşı mücadele vermiş, bu
sıkıntıları maddi, manevi olarak tek başına
karşılamış ve yaşamıştır. Bu mücadele,
35 bin kişinin hayatını kaybetmesine, ülke kaynaklarının
heba edilmesine, kalkınmamızın gerilemesine ve ülkemizde
geride unutulmaz acılar bırakmasına sebep olmuştur.
Bu hassas ve jeopolitik alan üzerinde, ne bütünlüğümüzü muhafaza
edebilir ne de dünyadan uzaklaşabiliriz konjonktürü kaybettiğimiz
takdirde. Bu, böyle bilinmelidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetlerimizin
silah, mühimmat ve uçak konusunda dışa bağımlı
olmaması için yerli ağır sanayimizi geliştirmemiz
gerekir. Bu bağlamda, Savunma Bakanlığına
bağlı ar-ge ve Teknoloji Dairesi Başkanlığı,
millî harp sanayimizi araştırma, geliştirme ve teknolojik
faaliyetlerini yürütmektedir. Hepimizin bildiği gibi, 1974
Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası ülkemize uygulanan
silah ambargosu, savunma sanayimizin millî olmasının önemini
bir kez daha ortaya koymuştur. Bu süreç içinde ordumuzda, sayı
üstünlüğü yerine, etki üstünlüğünün oluşturulması
esas olarak alınmalıdır. Küçülmeyle birlikte daha az
sayıda, fakat modern silah gücüne sahip, vurucu gücü fazla profesyonel
ordu çağının gereği olduğunu, altını
çizerek belirtmeliyiz.
Değerli
milletvekilleri, ülkelerin savunma sanayisi potansiyeli ile
ekonomik potansiyeli arasında bir ilişki bulunmaktadır.
Bu sınırların aşılması, ülkelerin ekonomik
ve sosyal değerlerinde bozukluk meydana getirir. Her silahlanma
teşebbüsü ve savunma sanayisi yatırımı ülkeye
bir güç kazandırırken, ülkenin konforundan da bir şeyleri
götürmektedir. Bugüne kadar idare edenlerin bilincinde olan bu gerçek,
artık demokratikleşme sebebiyle vatandaşlar tarafından
da yakından izlenmektedir.
Diğer
yandan, savunma teçhizatı tedarikinin dayandığı
üç önemli faktör uygun teknolojiyi, zamanında, adaletli al
şeklinde özetlenmektedir. Söz konusu savunma ve güvenlik tedarik
maliyeti Türkiye Cumhuriyetinde yıllık ortalama 5 milyar
ABD doları tahmin edildiğinde, yirmi yıllık bir
perspektifin 100 milyar dolara ulaştığı görülüyor.
Her yirmi yılda bazı ana sistemlerin yenilenmesi de 100 milyar
dolarlık ilave bir maliyet gerektirdiğinde
toplam 200 milyar dolarlık bir hacimle karşılaşılır.
Türkiyenin iç ve dış borçları toplamı da yaklaşık
350 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Az veya çok olması tabii
ki konumuz değil. Gerekirse daha da çok bütçe ayrılabilir.
Güvence ne gerektiriyorsa o yapılacaktır. Güvence olmadan
hiçbir şey olmaz.
Değerli
milletvekilleri, bunlardan başka, Avrupa ve Amerika ülkeleri,
savunma sanayisi sektöründe hem Avrupa Birliğinde hem de NATOda
ar-ge ve teknolojik üretim birlikteliği aramaktadırlar.
Ar-ge ve teknoloji keşifleri yapılmasının bu
aşamadan sonra zorluğu bilinmekle beraber, bu keşifler
yapılabildiği takdirde önemi de o derece büyük olabilmektedir.
Bu keşifler, sanki yeni başlamış gibi etkin bir
ar-ge faaliyeti dünyada öncelikli uğraşı alanıdır.
Türkiyede teknoloji keşfi ve üretimi yapıldığı
gün dünyadaki topyekûn endüstri ve savunma sektöründe Türkiyenin
önemli bir yeri olabilir. Mesele, teknoloji üretmeyi planlamaktır.
Sektördeki
sorunlar ise, başlıca; sektörün önemli pazarının
Türk Silahlı Kuvvetleri olması, yurt dışı satışların
ve Türkiyenin teşvikiyle iyi ilişkiler kapsamında
sınırlı olmasıdır. Türkiyenin ekonomik gücünün,
savunma sanayisi yatırımları için müsait görülmemesi,
sektörün ihtisası gerektirmesi ve ihtisasın yönetimde
ve toplumda albenisi yeterli olmaması, sektörde para,
araştırma ve teknoloji üretiminin bulunmaması.
Şimdi
de, yapılan olumlu bir işten bahsetmek istiyorum. Savunma
sanayisinin yeniden yapılandırılması kapsamında,
savunma teknolojileri holding çatısı altında ilk
aşamada TUSAŞ, TAI, ASELSAN ve HAVELSAN ile Roketsanın
birleştirilmesi, söz konusu şirketlerin ortak bir şemsiye
altında toplanması ve ortak bir stratejiyle yönetilmesi,
hiç şüphesiz etkinlik ve verimliliklerini daha da artıracaktır.
Bu,
yeniden yapılandırılma ile holdingi oluşturulan
şirketlerin ortak fonksiyonlarının tek merkezde toplanması,
mevcut kabiliyetlerinin ve yatırımlarının tekrarının
engellenmesi, şirketlerin daha ekonomik ölçeklere ulaştırılması
hedeflenmiştir. Böylece, savunma sanayisinin Türk Silahlı
Kuvvetlerinin ihtiyaçlarını karşılama oranının
yükseltilmesinin mümkün olacağı değerlendirilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, Kara Kuvvetlerimizin gelecekteki başlıca
hedefi de, konvansiyonel ve asimetrik risk ve tehditleri karşılayabilecek,
her ortamda ve şartta, gece ve gündüz kesintisiz harekât icra
edebilecek, düşmandan hızlı karar verebilecek, onun
sahip olduğu silahların menzilinden daha uzun menzile etki
edebilecek, nitelik olarak üstün, daha küçük, ancak daha etkin, modern
ve caydırıcı bir kuvvet yapısına ulaşmak
olmalıdır.
Bunlardan
başka, savunma sanayisi konusunda gelişmiş ülkeler,
örneğin bir silah sistemini satışa sunarken, bir üst
modelini kendi kullanmaya, ondan sonraki modelini de geliştirmeye
başlıyorlar. Teknolojik gelişmeler de bu sürece ayak
uydurmayı zorlaştırıyor. Yani, sorun, ciddi altyapı
yatırımı gerektiriyor. Bu nefes kesen sorunu aşmanın
tek yolu ise, kendi üretim ve geliştirme faaliyetlerini ülkelerin
kendisinin yapmasıdır. Yani, modern bir yapı kurmak ve
bunu sürekli güncellemek zorunluluğu vardır. İşte,
Türkiye, bu bağımlılığı kırmak için
uzun süredir didinmektedir.
Bakınız,
somut bir örnek verirsek: Türkiyede 2005 yılı başları
itibarıyla savunma sanayisi ürünlerinde yerli katkı oranı
ortalama yüzde 20 düzeyindedir. Türkiyeden çok sonraları kurulmuş
İsrailde bu
O
hâlde, savunma sanayisi alanında gelinen noktayı, başarısız
hükûmetlerin politikalarını ve ülke savunmasını
zafiyete uğratan bu strateji yoksunluğunu sorgulamak zorundayız.
Değerli
milletvekilleri, ek olarak, Doğu Akdenizin her gün büyüyen önemi
ve Orta Doğu meselesi, Türkiyenin, etkin hava savunması
yapabilen fırkateynlere ve deniz yollarını açık
-özellikle ekonomik- tutabilecek karakol gemilerine ihtiyaç duymasına
neden olmaktadır ve bu ihtiyaç kesinlikle acildir. İşte
bu örümcek ağının yırtılması için geliştirilen
projelerden biri de MİLGEMdir. Yani Millî Gemi projesi. Esasen,
başta ABD olmak üzere, savunma sanayisinde gelişmiş
ülkelerin de tek kaygısı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
kendi başına bir güç hâline dönüşmeye başlaması
ve bunu, dışarıya bağımlı olmadan üretebiliyor
olmasıdır.
İşte,
değerli arkadaşlar, bütün bu nedenlerle, Türkiyenin jeopolitik
ve jeostratejik konumu dikkate alınarak, mevcut savunma sanayisi
kuruluşlarının daha etkin ve daha verimli çalışmasını
sağlayacak mevzuat altyapısını gerçekleştirmesi,
ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, üniversiteler, yerli
savunma sanayisinin ve araştırma kurumlarının
daha iyi bir koordinasyon içinde çalışmasını
sağlayacak ortamı geliştirmesi gereklidir. Dahası,
Savunma Sanayii Müsteşarlığı daha bağımsız
ve objektif karar almalı ve yurt içi imalat oranlarının
kademeli olarak artırılması gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, Kuzey Irakta oluşabilecek bütün ihtimallere
müdâhil olmak bizim en tabii hakkımızdır. Buradaki otorite
boşluğundan kimse cesaretlenmesin. Bizim bayrağımız,
bizim sancağımız, bizim toprağımız çok
kutsaldır, cümle âlem bunu böyle bilmelidir. Bu itibarla, Türkiyeyle
kimse oyun oynamaya kalkmamalıdır.
Şimdi,
bakın, kaçırdığımız çok ciddi bir fırsattan
somut bir örnek vermek istiyorum; o zaman belki ne demek istediğim
daha iyi anlaşılır: Hatırlarsınız, 20
Mart 2003 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
kabul edilen bir, Iraka yönelik tezkere vardı. Bahse konu tezkerede,
Türkiyenin Kuzey Iraktaki caydırıcı askerî mevcudiyetinin
son derece önemli olduğu belirtilmiş ve Türk askerî birliklerine
sınır ötesinde üç önemli görev verilmesi öngörülmüştür:
Birincisi:
Kuzey Iraktaki PKK terör örgütünün, kriz ortamından yararlanarak,
Türkiye aleyhine yeni tertipler içine girmesini önleyecek tedbirlerin
Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından alınmasının
zorunlu olması.
İkincisi:
Yine, tezkerede Amerikanın askerî müdahalesi nedeniyle, Kuzey
Irakta, ülkenin etnik temelde parçalanmasına yol açacak çabaların
yoğunluk kazandığı bildirilmektedir. Bu itibarla,
Türkiyenin, bölgede etkin bir askerî mevcudiyet idame ederek, kuzeyde
bağımsız bir devletin kurulması yönündeki girişimleri
caydırması hayati önemdedir. denilmesi. Bunun için de, yine,
Kuzey Irakta, caydırıcı güç olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin
bulunmasının vurgulanması.
Üçüncüsü:
Iraktaki istikrarsızlık ortamında Türkmenlerin mal
ve can güvenliği tehlikeye düştüğü takdirde, Türkiyenin
Kuzey Iraktaki askerî mevcudiyetinin Türkmenlerin güvenliği
için bir teminat oluşturacağının belirtilmesi.
Sayın
milletvekilleri, tezkerede belirtilen bu caydırıcı
görevleri gerçekleştirebilmesi için, Türk Silahlı Kuvvetlerinin,
Kuzey Irakta yeterli kuvvet düzeyinde olması, etkin silahlarla
donatılması ve bölgede yeterli bir derinlikte konuşlandırılması
gerekiyordu.
Değerli
milletvekilleri, elbette, Türk Silahlı Kuvvetlerimizi, Savunma
Sanayii Müsteşarlığımızı ve Savunma Bakanlığımızı
kutluyoruz. Gerçekten, büyük çabalar içerisinde olmuşlardır.
Hatta, bu çabalarının ürünü olarak, yurt dışına
da, ürettikleri araç ve gereçleri satması ve ülkemize döviz kazandırması
konusunda bütün çalışanlara, başta Türk Silahlı
Kuvvetleri mensuplarına çok teşekkür ediyoruz, başarılar
diliyoruz.
Elbette
ki, değerli arkadaşlar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin en
üst kademesinden uzman erbaşına kadar ekonomik sorunları
olduğunu görüyoruz. Bu ekonomik sorunlardan, öncelikle teknik
olarak bir pilotun yetiştirilmesi, bir teknik elemanın yetiştirilmesi,
bir makinistin yetiştirilmesi, hava, kara ve denizde çalışan
bu insanların elbette ki özlük haklarının daha güçlendirilmesi
gerekir. Tabii, bu insanlar, nihayet, yaşam şartları
zorlaştığında -özel sektör daha fazla para vererek-
bu kurumlarımızdan, yıllarca birikimleriyle, tecrübesiyle,
tekniğiyle yetişen -pilotlarımız başta olmak
üzere- bir sürü personelimiz özel sektörlere gitmektedir. Buna engel
olmak için daha verimli, daha güçlü bir ordu yaratmak için bunların
özlük haklarının iyileştirilmesinde yarar vardır.
Bu
arada, geçenlerde vermiş olduğumuz, özellikle 50 bin civarında
olan uzman erbaş ve çavuşlarla ilgili yasa teklifimiz Meclisin
gündemine alınmadı. Gerçekten bu insanların sıkıntılarını
görüyoruz, duyuyoruz ve bunda da duyarlı olmak zorundayız.
Yetkililer, bu insanların özlük haklarıyla ilgili, emeklilikleriyle
ilgili, dereceleriyle ilgili, sosyal tesisleriyle ilgili talepleri
var, bunları göz önünde bulundurarak bu insanların mağdur
olmasını önlemenin yollarını aramalıdır.
Başta Hükûmet ve silahlı kuvvetlerimiz mensupları olarak
ortak bir değerlendirmeyle, bu, 50 binin üzerinde olan insanların
sosyal güvenceleri konusundaki sıkıntılarını
gidermenin yollarını aramak zorundayız.
Değerli
arkadaşlar, bu bütçemizin, savunma bütçemizin ve Savunma Sanayii
Müsteşarlığı bütçemizin ülkemize hayırlı
olmasını diliyor, sizlere sağlık ve esenlikler diliyoruz.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özcan.
SÜLEYMAN
SARIBAŞ (
BAŞKAN
Sayın Sarıbaş, buyurun.
ANAVATAN
PARTİSİ GRUBU ADINA SÜLEYMAN SARIBAŞ (
Çok
önemli bir Bakanlığımızın, ülkemizi iç ve
dış tehditlere karşı caydırıcılık
unsuru ihtiva
Değerli
arkadaşlar, güçlü bir silahlı kuvvetlere ihtiyacı
olan ülkelerin mutlaka tehdit algılamalarını çok iyi
yapmaları lazım. Bakın, ülkemizin dört tarafı tehditlerle
çevrili. İç tehditlerimiz var, dış tehditlerimiz var.
Bölgede, yeniden Büyük Orta Doğu Projesi denilen, eş
başkanlığını yaptığımız,
ama esasını kurgulamadığımız, içinde olmadığımız,
bize danışılmayan, hatta sınırları değiştireceğiz
iddialarının ortaya atıldığı, ülkemiz
açısından da hakikaten ciddi tehditler, unsurlar içeren
bir proje var yürürlükte. Yine, keza, hemen yakınımızda,
nükleer silah sahibi olmak isteyen devletler var. Böyle bir durumda,
mutlaka caydırıcı bir silahlı kuvvetlere ihtiyacımız
olduğunu herkes bilmeli. Güçlü bir silahlı kuvvetler, caydırıcı
bir silahlı kuvvetler hem dış politikada unsurunuz
olur, güçlü bir argümanınızdır hem iç güvenliğinizin
tehditlerine caydırıcılık verir hem de dostlarınızı
sevindirir, düşmanlarınızı üzer.
Değerli
arkadaşlar, şu Orta Doğu Projesinin ne aşamada olduğunu
Sayın Bakanın buradan anlatmasını istiyorum. Mesela,
bu Orta Doğu Projesinde, Büyük Orta Doğu Projesinde bir
Kürt devleti var mıdır? Yoksa, bu koordinatör ataması
neyin nesidir Sayın Bakanım? Neyi pazarlık ediyoruz
biz bu koordinatörle Amerikalılarla? Bir pazarlığın
içindeysek, bunu bizim bilmemiz lazım. Bakın, atanalı
bir buçuk ay oldu, bir buçuk-iki ay oldu; acaba, PKKyı evcilleştirip,
bize de onların evcilleştirildiğini
Sayın
Bakan, Lübnanda olanlar, Lübnanda yaşananlar, yani, Hizbullahın
silahsızlandırılması, İsrailin gelecekte
daha sağlam güvenliğinin sağlanması, olası
bir İran, Suriye hareketinde İsraile karşı tehditlerin
şimdiden önlenmesi amacıyla bizim Lübnanda ne işimiz
vardı? Burada hep söyledik, ne işimiz var? Mutlu muyuz?
Değerli
arkadaşlar, hakikaten bölgemizde ciddi olaylar oluyor ve bu
Parlamento bu olaylardan habersiz. On dakikada, on beş dakikada
Savunma Bakanlığımızın güvenlik konseptimizi,
savunma konseptimizi tartışacağız
Bu mümkün değil.
Daha evvel de, Genel Kurula bunun bir gündem maddesi olarak getirilmesi,
gerekirse bir gün, kapalı oturumla
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Sarıbaş
SÜLEYMAN
SARIBAŞ (Devamla) Tamamlayacağım.
BAŞKAN
Buyurun.
SÜLEYMAN
SARIBAŞ (Devamla)
geniş geniş tartışmamız
gerektiğini, Meclisin bu hususları müzakere etmesi gerektiğinin,
aslında, Hükûmeti yermek değil, Hükûmetin elini güçlendirmek
olacağını ifade etmeye çalıştık. Ama, maalesef,
dört senelik dönemde, Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi,
Türkiyenin tehdit konseptlerini, güvenlik konseptlerini tartışamaz,
müzakere edemez hâle geldi.
Kendinden
makul danışmanlar yönetiyor bu ülkeyi, kendinden makul danışmanlar
Türkiye adına başka yerlere söz veriyor. Böyle bir şey
olabilir mi? Danışmanın mıdır diye sorduk,
hayır dendi. Ama, başka yerlerde danışmanı
olarak geçen insanlar, küresel güçlere gidip, Türkiye adına taahhütlerde,
Türkiye adına sözlerde bulunuyorlar. Böyle bir devlet ciddiyeti
olabilir mi, böyle bir ülke ciddiyeti olabilir mi? Ondan sonra, o danışmalara
güvenenler, Türkiye üzerinden siyaset yapma, Türkiye üzerinden politika
geliştirme yollarına girdiler ve bu, milletimizin hazmettiği,
milletimizin kabullendiği bir durum değildir.
Sayın
Bakan, şu çuval meselesini nasıl hazmettik, biz hâlâ anlamış
değiliz. Bu ne oldu? Ne zaman özür dileyecekler bunlar? Devri iktidarınızda,
yani başınıza çuval geçirtmiş bir Savunma Bakanı
olarak nasıl durabilirsiniz? Dünyanın hangi ülkesinde olsaydı,
savunma bakanları istifa ederdi; ama, siz, maalesef, üstünüze
bile almadınız.
Saygılar
sunuyorum Sayın Başkan. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Sarıbaş.
Anavatan
Partisi Grubu adına Şanlıurfa Milletvekili Sayın
Turan Tüysüz... (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN
PARTİSİ GRUBU ADINA TURAN TÜYSÜZ (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2007 yılı
Ulaştırma Bakanlığı ve bağlı kuruluşların
bütçeleri üzerinde Anavatan Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Şahsım ve Grubum adına yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
2007
yılı bütçesi, sosyal devlet ilkelerinin gereklerini yerine
getirme anlayışından tümüyle uzaklaştırılarak,
tamamıyla bir iç ve dış borç ödeme bütçesine indirgenmiştir.
Yüzde 6,5 faiz dışı fazla hedefinin sürdürülmesi, bunun
da açık bir göstergesidir.
Gelir
dağılımı son derece bozulmuş ve ülke içinde
yoksul sayısı artmıştır. Buna bağlı
olarak, açlık, sefalet, asayiş sorunları, suç işleme
oranları artmıştır.
Hükûmetin
son bütçesi olan bu bütçenin yeni bir IMF anlaşmasının
gölgesinde hazırlandığı da ortadadır. Bugüne
kadar IMF ile anlaşma yapan bütün ülkelerde ekonomik ve toplumsal
dokunun iyileşemediği ve tam tersine zarar gördüğü
ortaya çıkmıştır.
Bu
toplumsal dokunun en önemli kesimleri de orta direk diye adlandırdığımız
memur, işçi, emekli, esnaf ve sanatkârlardan oluşan kesimlerdir
ve maalesef, bu kesimler de, bu bütçeden yeterince pay alamamışlardır.
Bu
kesimlerin genel bütçeden insanca yaşama adına aldıkları
yüzde 25, ödedikleri ise yüzde 75 bir vergidir. Bu adaletsiz dağıtım
oranı AKP Hükûmetinde daha da belirginleşmiştir. Yani,
Türkiye, içerisinde bulunduğu problemleri kendi öz kaynaklarıyla
çözme imkânlarını kullanamamaktadır. Bunun yerine,
günü kurtarma, çıkarcılık ve kamuda pay kapma yarışına
endekslenmiş bir yapısal sistemin yarattığı
bütçe gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Değerli
milletvekilleri, gelişmekte olan ülkelerde ekonomik gelişme
ve yaşam kalitesinin artırılması için ulaştırma
politikalarında topyekûn bir dönüşüm kaçınılmazdır.
Türkiyenin
ulaştırma sektöründe, hava yolu, deniz yolu, demir yolu,
kara yolu ve boru hattı taşımacılığında
ağır problemler vardır. Bu problemlerin başında
kamu yönetiminin ve iktidara gelmiş hükûmetlerin de rolü çok
büyüktür.
Ulaştırma
Bakanlığı başta olmak üzere Gümrük Müsteşarlığı,
Dış Ticaret Müsteşarlığı, Devlet Demiryolları,
Türk Hava Yolları gibi tüm irili ufaklı kurumlar, yetkin ve
birikimli insanlardan ziyade siyasi otoritenin güdümünde, partili
ve taraftarların elinde nüfuz alanı olarak kullanılmıştır.
Günümüzde,
Akdeniz ve Karadeniz çevresinde bütün lojistik merkezler ticaret
hacimlerini katlayarak büyütürken, Türkiyenin bu alanda yeterince
yol alamadığını göstermektedir.
İzmir
ve Mersin limanları rakiplerinin çok gerisindedir. Türkiye,
küresel ticaret hatlarından, doğu-batı ve kuzey-güney
güzergâhı içindeki konumu, deniz yolu, kara yolu, hava yolu ve
demir yolu açısından hiçbir zaman değerlendirmemiş
ve seyirci kalmaya devam edilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, deniz yolu taşımacılığı,
bir defada çok fazla yük taşıma olanağı, güvenilirliği
ve sınır aşımı olmaması, mal zayiatlarının
minimum düzeyde olması, hava yoluna göre 14 kat, kara yoluna
göre 7 kat, demir yoluna göre ise 3,5 kat daha ucuz olması sebebiyle,
son yıllarda en fazla tercih edilen taşıma şeklidir.
Deniz
yolu eşya ve yolcu taşımacılığı çok
sınırlıdır. Tersaneler, marina ve yatçılık
dışında olumlu bir gelişmenin yok denecek kadar az
olduğunu görmekteyiz. Özelleştirilen limanlar dinamizm
ve iç pazara dönük bir şekilde büyüme gösterirken, Devlet Demiryolları
yönetimindeki limanlarımızın hâli de ortadadır.
Uluslararası
pazarlama vizyon eksikliği, şehir içinde kalan kısıtlı
liman kapasiteleri, depolama alanları, derinlik sorunları,
makine, teçhizat, altyapı imkânlarının yetersizliği
gibi problemler devam etmektedir. Tedarik zinciri yönetimi ve lojistik
anlayışının yerleşmesini kısa vadede
beklemek, hayalcilikten öteye geçemeyecektir. Genel kargo, dökme
yük, konteyner ve enerji taşımacılığının
getirdiği liman ve gemi işletmeciliği konusunda dünyada
trendler iyi bir şekilde analiz edilmeli ve bu alanlarda deniz ticaret
sektörünün önü hızla açılmalıdır.
Bilinçli
veya bilinçsiz sürdürülen politikalar, deniz ticaret hacminde ve
yaşanan çevre felaketleriyle kendisini göstermektedir. Ul
Diğer
bir çarpıcı örnek ise, Boğazlarda yüksek kapasiteli tanker
geçişleri, uluslararası hukuk ve sözleşme aldatmacasıyla,
Amerika, Rusya, Fransa ve İngilterenin inisiyatifine bırakılmıştır.
15 milyondan fazla kişinin ikamet ettiği tarih ve kültür
şehri İstanbul, her an bir tanker faciasıyla karşı
karşıyadır. Türkiye, bu alanda inisiyatif alan taraf
olmadıkça risk büyüyerek artmaktadır.
Türkiye,
İstanbulun taşıdığı risklerin maliyetini
can ve mal güvenliği, tarih ve doğa felaketi gibi açılardan
düşünmeli, alışılagelmiş uluslararası
ticaret ve hukuk vizyonunun uzantısı olan bugünkü duruma
daha fazla katlanmamalıdır.
Bu
nedenle, büyük liman yatırımlarının genel bütçe
dışında, dış kredili ve yap-işlet-devret modeli
ile gerçekleştirilmesi kaçınılmaz hâle gelmiştir.
Yalnız, Sayın Bakanım, bu yap-işlet-devret modeli
sizin Ofere verdiğiniz şekliyle olmamalı, daha çok kamuya
açık bir şekilde, herkese açık olabilecek şekilde
bunun yapılması sağlanmalıdır.
Limanların
özelleştirilmesi ile bu limanlardan yapılacak transit taşımacılıktan
Türkiye milyarlarca dolar gelir elde edebileceği gibi, bazı
ürünlerin Türkiyede üretim ve montajına yönelik sanayi tesislerin
kurulmasını sağlayabilir.
Doğru
büyüklükte, doğru zamanda, doğru yerde, doğru özellikte
planlanmasını teminen, limanlar master planının
gerçekleştirilmesi önemli bir ihtiyaçtır. Sayın Bakanım,
limanları Rumlara açmak yerine, limanlarla ilgili bir master
planı hazırlarsanız, bence, bu halk için daha iyi
şeyler yapmış olacaksınız.
Kısacası,
ünlü bilgin Einsteinın dediği gibi, bugünün sorunlarını
dünün bilgileriyle çözmemiz mümkün değildir. Çağımızdaki
hızlı gelişim ve deniz yolu taşımacılığının
büyümesiyle ortaya çıkan sorunlar, ancak ciddi bir ulaştırma
politikası ve özerklikle sağlanabilir.
Değerli
milletvekilleri, diğer taraftan, hava yolcu taşımacılığındaki
iyileştirmeler ve rekabetin önünün açılmasıyla sektöre
yeni girişler olumlu karşılanmakta ise de, burada dikkat
edilmesi gereken husus, rekabet şartlarında kalitenin ve
güvenliğin riske edilmemesidir.
Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğünün 2006 yılı içerisinde
yayınlanan Teknik Denetçilerin Görev, Yetki ve Sorumlulukları
Yönetmeliği içerisinde yapılan denetimlerde, özellikle
kamuoyunun merakla beklediği ve özellikle benim Plan ve Bütçede
size sorduğum bir soru vardı: CIA uçaklarının ya da
Amerika Birleşik Devletleri uçaklarının SANA denetimine
bırakılıp bırakılmadığını,
denetimden geçip geçmediğini öğrenmek gibi bir soru sormuştum,
ama, buna da Sayın Bakanım, siz, cevap vermemiştiniz.
Çünkü, bildiğimiz gibi de Amerika Birleşik Devletleri,
özellikle Guantanamo veya topladıkları, Müslüman kesimden
toplamış olduğu insanları orada işkenceye
tabi tutmaktadır.
Pazara
yeni giren hava yollarının, özellikle kısa mesafeli
hatlarda rekabet edebilmek için daha sık sefer düzenlemeleri
gerekeceğinden, slot talepleri fazla olacak, ayrıca
işlek saatler içerisinde slota sahip olmaları hayli önem
kazanacaktır. Artık, hava ulaşımında yeni
stratejiler geliştirmek zorundayız. Hava taşımacılığında
uçucu personele yeni düzenlemeler getiren Hava İş Kanunu
Tasarısının bir önce yasalaşması da ülkemizin
havacılık sektörünün önünü açacaktır.
Demir
yollarındaki iyileştirmeler devam ederken, kaza ve sabotajların
sayısı da artmaktadır. Cumhuriyetin ilk yıllarından
sonra ihmal edilen bu taşıma türündeki altyapı probleminin
kısa zamanda aşılması, kaynak yetersizliği
nedeniyle mümkün görünmemektedir. Hükûmet, iş başına
geldiği günden bu yana demir yolunu bir devlet politikası
olarak ele aldıklarını ve çok önem verdiklerini, cumhuriyet
tarihinde en çok yatırımın 58inci ve 59uncu Hükûmetler
döneminde yapıldığını söylemektedir. Peki,
demir yolu yatırımı ne anlam ifade etmektedir? Birinci
olarak, yeni hatlar ve yeni yollar yapmak; ikinci olarak, mevcut hatları
yenilemeyi ifade eder.
Bakınız,
sizlere, Devlet Demiryollarının 2002 yılından itibaren
ödeneklerini okumak istiyorum: 2002 yılında Devlet Demiryollarına
ayrılan ödenek 300 bin YTL, ödeneğin harcama miktarı
ise 111 bin YTL; 2003te 255 bin YTL ayrılmış, 192 bin YTL harcanmış;
2004te 713 bin YTL ayrılmış ödenek olarak, 383 bin harcanmış;
2005te 855 bin YTL ayrılmış, 446 bini harcanmış;
2006 yılında 1 milyon 145 bin YTL ayrılmış, 294
bini harcanmış.
Değerli
arkadaşlar, hızlı tren denince, kimi noktaları hatırlatmak
isterim size: Bu proje hat rehabilitasyonu olarak başlamış,
daha sonra hızlı tren projesine çevrilmiştir. İlk
etap Ankara-Eskişehir etabı 437 milyon euroya ihale edilmiş,
ama bu, daha sonra fiyat farkıyla 650 milyon euroya çıkarılmıştır.
Son alınan 120 milyon euroluk anlaşma bunun dışındadır.
Üstelik Ankara-Eskişehir olarak açıklanan kısım,
esasında Esenkent-Eskişehir arasını kapsamaktadır.
Sincan-Esenkent arası ise 2005 yılında ihale edilmiştir.
Ankara-Sincan arasının ne olacağı da meçhuldür.
Yine
hatırlatmak isterim ki, Haziran 2003 yılında temel atma
töreninde konuşan Sayın Başbakanımız, 5 Aralık
2005 tarihinde hızlı tren seferlerine başlanacağını
ve ilk bileti de kendisinin satacağını söylemiştir.
Şimdi, Ankara-İstanbul arasını, bırakalım
bunu, Sincan-Eskişehir arasında bile ne zaman sefere
başlanacağı bilinmemektedir. Ekim sonu itibarıy
Sayın
Bakan 2007 yılında deneme seferlerine başlayacağını
Plan Bütçe konuşmasında söylemişti. İnşallah
açılır, biz de görürüz. Üstelik ikinci etap denilen Eskişehir-İstanbul
arasının ihalesi henüz sonuçlanmamıştır. Zaten
bu kesimde de Köseköye kadar olan kesim ihale edilecektir. Köseköyden
sonrasının ne olacağı da bilinmemektedir.
Sayın
Bakanım, Köseköyle Haydarpaşa arasındaki mesafe 100
kilometredir. Acaba bu arayı otobüsle mi taşımayı
düşünüyorsunuz? Bütün vatandaşların, sivil toplum kuruluşlarının,
aklı başında kişi ve kurumların karşı
çıkmasına rağmen, gözünü rant bürüyen ve Haydarpaşayı
satacağım diyen iktidar hızlı trenleri nerede
son durak yapacağını bilmemektedir. Bu nasıl bir
devlet politikasıdır? Bu, olsa olsa kaptı kaçtı
politikası olur. Haydarpaşayı satıp, parasıyla
yeni yol ve garlar yapacaklarını açıklıyor sayın
iktidar. Dört senede yapamadığını Haydarpaşayı
satarak mı yapacaksın Sayın Bakanım? Hani Türk Telekomun
özelleştirilmesiyle elde edilecek gelir yeni demir yolu yapımına
aktarılacaktı? Aktarılamadı. Ben millet adına
soruyorum size Sayın Bakanım: Türk Telekomun özelleştirme
gelirinin ne kadarı yeni demir yolu yapımına harcandı?
Hiç harcamadınız. Bu, Haydarpaşayı sattıklarında
da böyle olacak. Haydarpaşa Garının bir örneğini
İstanbulun neresinde yapacaksanız? Bize söylerseniz seviniriz.
Şimdi bile yetersiz kaldığı için geliştirilmesi
gereken bu garı nerede inşa edeceksiniz? Yoksa, demir yollarını
önemsiyoruz diyerek yok etmeye mi çalışıyorsunuz Sayın
Bakanım? Bu ödenek ve harcama rakamlarıyla zaten sonunda
olacak olan odur. Bu ödenekler ve harcama rakamlarıyla hızlı
tren değil, yavaş tren hattı bile yapamayız, mümkün
değil.
Demir
yollarının uzunluğu 10 bin kilometredir, ray ömrü ise
yirmi beş yıldır. Yani, yılda ortalama 400-500 kilometre
yol yenileme çalışması gerekmektedir.
Değerli
arkadaşlar, devlet politikasından söz eden arkadaşlarımızın
2002 ve 2006 yılları arasında yaptığı yol
yenileme çalışması 455 kilometredir. Bir yılda
yapılması gereken yaklaşık olarak beş yılda
yapılmıştır. Bunun neresi başarı?
Sayın
Başbakan, demir yoluyla ilgili yaptığı açıklamada,
Onuncu Yıl Marşını kastederek Marşla demir yolu
olmaz. diyordu. Sayın Bakanım, siz ne yaptınız? Bu
Hükûmet için demir yolu devlet politikası değil, olsa olsa
çarçur etme, kamu kaynaklarını heba etme, yandaşlarını
kayırma politikası olabilir.
Değerli
arkadaşlar, aynı paralelde yürütülen Marmaray ve Tüp Geçiş
Projelerinde ise, hızlı trenlerin son noktalarının
hiçbir şekilde dikkate alınmadığı görülmektedir.
Marmaray Projesi Boğaziçi Tüp Geçitin Haydarpaşa ile
Ahırkapı arasına sadece tüpün maliyeti ödenerek yapılması
aklın yolu iken, toprağı oyup, ayrıca kilometrelerce
tünel gerektiren Üsküdar-Sirkeci arasına yerleştirilmesinin
mantığı savunulamaz.
Kaldı
ki, bu yanlış çözüm, milyar dolarlarla ölçülecek maliyet
artışının ötesinde, Sirkeci-Yenikapı arasında
varlığı bilinen toprak altındaki arkeolojik kalıntıları
da kesinlikle tahrip edecektir. Ancak yönetimin bu yönde doğru
bir karar verebileceği konusunda umudumuzu, İstanbullular
adına hâlâ yitirmedik. Sayın Bakanın da bu yönde uyarılarımızı
dikkate alacağını temenni ediyoruz.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye, kara yolları odaklı bakış
açısını ve onun yansıması olan 40 bin çekici ve
600 bin kamyon sayısıyla övünmeyi bir kenara bırakmalıdır.
Uluslararası kara yolu taşımacılığını
düzenleyen ve Türkiye'nin etkin biçimde yararlandığı
TIR karnesi sistemine yönelik son dönemde ortaya çıkan gelişmelerin,
dünya TIR karnesi kullanımının yaklaşık 600
bin civarında olduğunu ve bu rakamın yüzde 20si Türkiye
tarafından rezerv edilmektedir.
Türkiye
dış ticaretinin yüzde 40ı da Türk tır filosuyla yapıldığına
göre, bu sistemin kaldırılması hâlinde 80 milyar dolarlık
Türk ihracatının yüzde 40ını tır filosunun taşıdığı
dikkate alındığında, konunun hayati bir öneme sahip
olduğunu bir kez daha dile getirmek istiyorum.
Türkiye,
yıllık olarak Batıya 300 bin sefer düzenlemektedir.
TIR karnesine göre yapılan bu taşımacılık ucuz
maliyetle yapılmaktadır. Eğer bu sistem kalkarsa, Türk
tırları her geçiş yaptıkları ülkenin gümrük
kapısına para ödemek zorunda kalacaklardır. Mevcut
TIR karnesi sistemi kaldırıldığında Türkiye,
sadece 25 ülkeye taşımacılık yapabilecektir.
ABye üye olmayan 30 ülkeye, yani, Orta Asyaya, Orta Doğuya taşıma
işlemi gerçekleştiremeyeceğinin Bakanlığın
bürokratları tarafından bilinmesi gerekmektedir Sayın
Bakanım.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizdeki kadar otobüsle yolcu taşımacılığı
ve kamyon yük taşımacılığı yapan başka
bir Avrupa ülkesi yoktur. 500den fazla firma ve 10 bine yakın
otobüsle kentler arası yolcu taşımacılığı
yapılıyor. Ülkemizi baştan başa kateden, gece
gündüz demeden hizmet üreten, 3 milyar dolar iş hacmi, 7,5 milyar
dolar yatırım ve 350 bin insana istihdam yaratan otobüsçülerimizin
sektörde ayakta durabilmeleri için şehirler arası yolcu
taşımacılığı yapan firmalara ÖTV ve KDV
oranlarında ciddi bir düşüş gerçekleştirilmesi
gerekiyor.
Sayın
Bakanım, bunu daha önce Hariri ailesine yapmıştınız,
bunu hatırlatmak isterim. Bunu kendi kamyoncularımız
ve kendi otobüsçülerimiz için yaparsak, gerçekten, ben kendi
adıma, Anavatan Partisi adına Hükûmetinize, size gelip teşekkür
edeceğim.
Kara
yollarında, ayrıca, 20 yaş üstü taşıma ve yük
araçlarıyla trafiğe çıkan kamyonların hem çevre
hem de trafik sorunlarına yol açtığını daha
önce ben defalarca burada söylemiştim. Bu araçların trafikten
çekilmesi ve araçların yenilenmesi için bir teşvik sisteminin
oluşturulması gerekiyor.
Değerli
milletvekilleri, Telekom sektörünü rekabete açmayı amaçlayan
bir dizi düzenleme geçen yıl yapılmasına rağmen,
Türk Telekom ve devlet tarafından yaratılan piyasaya giriş
engelleri bu düzenlemeleri kâğıt üzerinde bıraktı.
Örneğin, uzak mesafe telefon hizmeti lisansı alan firmalar,
Türk Telekomun ara bağlantı ücretleri için tekelci fiyat
politikası izlemesi yüzünden piyasaya giremediler.
Bir
diğer örnek de, kablolu TV yayınları içindir. Kablolu
TV yayınları, rekabetin en hızlı oluşturulabileceği
alanlardan birisi olduğu için, bugün, dünya genelinde alt sektöre
rekabet şartları hâkimdir. Bugün, Afrikanın tamamında,
Avrupanın yüzde 89unda, Amerikanın yüzde 87sinde, Asya
Pasifikin yüzde 75inde kablolu TV yayınları rekabete
açık bir piyasa oluşturmaktadır. Ülkemizde bu işin
son derece amatör ellerde, hâlâ devlet tekelinde sürdürülmesi için
ısrar edilmektedir.
Mümkün
olan en kısa zaman içinde kablolu TV alanında rekabeti yaratacak
şartlar yaratılmalıdır. Birçok firma işe
başlarken aldıkları elemanları işten çıkarmaya
başladı. Rekabet Kurulu ve Telekomünikasyon Üst Kurulu
da bu olayı tribünlerden seyretmeye çalışıyor.
Değerli
milletvekilleri, özelleştirme yapılırken dikkate
alınması gereken en önemli unsurlar, özel bir tekelin yaratılmaması
ve sektörü düzenleyici bir sistemin çalışıyor olmasıdır
diyerek bu kürsüden dile getirmiştik. Şimdi ne oldu?
İktisat biliminde bir kural vardır Sayın Bakanım:
Özel tekelden daha kötü bir piyasa oluşumu yoktur. Hükümetin
Telekomun yüzde 55 hissesini Suudi Arabistan kökenli Hariri ailesi
şirketi olan Ögere satma kararı bir özel tekelin yaratılmasına
neden olmuştur. Kurumlar vergisi indirimi ise Hariri ailesine
sunulan özel bir jesttir. Kurumlar vergisinin 10 puan düşürüleceği,
Telekom satışından önce kamuoyuna açıklanmış
olsaydı, Telekomun değeri
daha fazla olmaz mıydı Sayın Bakanım? İşte,
sizin vatan sevginizin en bariz göstergelerinden bir tanesi budur.
Ulaştırma
Bakanlığı bütçesi üzerine konuşurken, hem ulaşım
potansiyelimizi hem ulaşım sorunlarını ifade ettim.
Ulaşım sektörü ve ulaştırma hizmetleriyle ilgili
yapılması zorunlu işler vardır. Bu Hükûmet bu
işleri başaramamıştır. Ulaştırma
sektörü açısından eşya hareketinin serbestleştirilmesi
ve taşıma politikaları bir arada düşünülmelidir.
Ülkemizde her bir taşıma türünde hukuki yönden ve yapısal
alanda köklü reformlara ihtiyaç vardır. Karayolu dışındaki
taşıma sektörü elli yıldır ihmal edilmiştir
ve yakın vadede Hükûmetiniz tarafından da taşıma
türleri arasında bir dengenin sağlanması beklenmemektedir.
Değerli
milletvekilleri, Ulaştırma Bakanlığı, sosyal
sorumluluk ve vatandaşa hizmet noktasında, çalışmalarını,
objektif kriterler içerisinde, çağın getirdiği teknolojik
donanımlarla yapmak mecburiyetindedir. Yoksa, kâğıt
üzerinde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim, ek süre verdim, lütfen konuşmanızı
tamamlayın.
TURAN
TÜYSÜZ (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan, bitiriyorum.
Sayın
Başbakanımızın dediği gibi, Türkiye on-linedır,
fakat, burada Hükûmetimiz off-line oldu diye düşünüyorum ben.
(ANAP sıralarından alkışlar)
Bu
düşüncelerle 2007 Ulaştırma Bakanlığı
bütçesinin hayırlı olmasını diliyor ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tüysüz.
Gruplar
adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, şahıslar adına konuşma
talebi var.
Lehte
olmak üzere, Adana Milletvekili Sayın Ayhan Zeynep Tekin Börü.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakika efendim. Buyurun.
AYHAN
ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Adana) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2007 Merkezî Yönetim Bütçe
Kanunu Tasarısının dokuzuncu turunda Millî Savunma
Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı
ve bağlı kuruluşlar bütçesinin lehine kişisel görüşümü
belirtmek üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
2007 bütçesinin ülkemize, milletimize şimdiden hayırlı
uğurlu olmasını temenni ediyor, sizleri ve ekranları
başında bütçe görüşmelerini takip eden vatandaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
görüşmelerin başladığı günden bu yana özellikle
muhalefet milletvekili arkadaşlarımızın bütçe
kanunuyla ilgisi olmayan ve işi âdeta geciktirmeye yönelik
birtakım konuşmalar yaptıklarına şahit olmanın
üzüntüsünü yaşıyorum.
Bütçe,
ülkemizin en önemli kanunlarından biridir ve burada işin
esası üzerinde durarak mevzuyu tartışmak amaç olması
gerektiği hâlde, işi, erken seçim safsataları, Cumhurbaşkanlığı
seçimi, rejim meseleleri
ALİ
RIZA BODUR (İzmir) Demokrasilerde erken seçim safsata diye
anılmaz.
AYHAN
ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla)
Başbakanlık Müsteşarı
gibi, son derece suni, gündemimizle uzaktan yakından ilgisi
olmayan mevzularla tıkamaya
kalkışmak, Meclisin bir saatlik çalışmasının
vatandaşa neye mal olduğunu bile bile, hem zamanımızı
hem de maddi kaynaklarımızın israf edildiğini hatırlatmak
isterim.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, cevap hakkı doğuyor,
dikkatinizi çekerim.
AYHAN
ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) Ben, konuşmamı, zamanım
elverdiğince bütçe kanunu istikametinde kullanmak arzusundayım.
Ulaştırma
ve haberleşme faaliyetleri, millî gelirimizin yüzde 15ini
oluşturan bir hizmet alanıdır ve Ulaştırma Bakanlığı,
bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşları yaklaşık
135 bin çalışanı ile bu hizmetleri vermektedir.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Zeynep Hanım, muhalefet konuşmayacak
mı?
AYHAN
ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) Bakanlığın 2007
yılı için öngörülmüş bütçe miktarı yaklaşık
821 milyon yeni Türk lirasıdır. Bu bütçenin kendi içindeki
dağılımına göz attığımızda sermaye
giderleri diye adlandırılan yatırımlar yaklaşık
600 milyon YTL olup bunun da 350 milyon YTL gibi büyük bir kısmının
demir yolu sektörüne ayrıldığını görmekteyiz.
Ayrıca, haberleşme, evrensel hizmetler için 91 milyon, hava
yolu sektörü için 37 milyon, kamulaştırmaya 32 milyon, limanlar
ve balıkçı barınakları için 42 milyon, turizmdeki
limanlar sektörüne 50 milyon yeni Türk lirasıyla birlikte yatırım
bütçesinin şekillendiğine şahit oluyoruz. İktidarımız
öncesi kendi giderlerini dahi karşılamakta zorlanan bir
bakanlık bütçesinin 2007de yüzde 75i yatırımlara ayrılmakta,
kalan kısmı da diğer harcamalara gitmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ulaştırmada ülkemizin
coğrafi durumu dikkate alındığında acı
bir gerçek ortaya çıkmaktadır. 2002 yılından önce
ulaştırma sektöründe terazinin bir kefesi sürekli karayolları
lehine oldukça ağırlaştırılırken 8.400
kilometre sahili, 70in üzerinde havaalanı, 11 bin kilometrelik
demir yolu olan ülkemizde ne yazık ki taşımacılıkta
yüzde 6lık bir orana bu üç taşıma sistemimiz sıkışmış
durumdaydı.
Pek
çok alanda elli yıldır birikmişliğin, ihmal edilmişliğin
üzerine gelen AK Parti İktidarı, yetki ve sorumluluğunu
üzerine aldığı günden bu yana durumun düzeltilmesi
yönündeki çalışmalarda, icraatın içinde olanları
bir yana bırakın, ülkemizin yaşadığı değişim,
rahatlıkla, herkesçe fark edilmektedir.
Bakanlık,
bugüne kadar el yordamıyla yapılan bu uygulamayı Türkiyenin
gündeminden çıkartmış, bir plan dâhilinde faaliyetlerine
şekil verilmesi hususunu oturtmuştur. Bu sistem, Bakanlık
tarafından 2005 yılında tamamlanarak yürürlüğe
konmuştur. Bu planda, kara, deniz, hava, demir yolu taşımacılığının
birbirine paralel gelişmesi ve yapılacak projelerle deniz,
hava taşımacılığı ile demir yolu işletmeciliği
öncelikli olmak üzere, ulaşım türleri arasındaki dengeyi
belirli bir periyot, belirli bir program dâhilinde sağlamak
amaçlanmıştır. Bunun için ortaya çıkan plan, bir anlamda
ulaştırma sektörümüze referans kodları getirmiştir.
AK
Parti İktidarıyla birlikte sektörel çalışmalar,
Bakanlığın her geçen gün büyüyen ve ivme katettiğini
göstermektedir. Mesela, demir yolu sektörü yatırım ödeneği,
2002de 230 milyon YTL iken, dört yıllık süre içerisinde sürekli
bir artış yaşanmış ve 1 milyar 145 milyon YTLye
ulaşmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dikkat edilmesi gereken
nokta, son kırk yıl içerisinde demir yollarımıza
ayrılan yatırım ödeneklerinin tam 2 katını,
dört yılda Ulaştırma Bakanlığı bu sektöre
ayırmıştır. Türkiye, demir yollarını, geç
de olsa devlet politikası olarak
Hızlı
demir yolu işletmeciliğini ilk girişimi de AK Parti
döneminde başlatılmıştı. Hâlihazırda,
Ankara-İstanbul, Ankara-Konya arası aşağı yukarı
745 kilometrelik parkur inşaatı devam etmektedir ve ülkemizin
pek çok yerinde inşaatı devam eden onlarca ve her biri Türkiye
için hayati değerde dev projeler, Bakanlığın
İnternet sitesinde görülecektir. İnşaatı devam
eden yollar ve tünellerle birlikte, şehirler arasındaki mesafe,
bu sayede dakikalarla ifade edilir bir süreye inmiş olacaktır.
Bu yollar, Türkiyeyi çağdaş Batının, Atatürkün bize
hedef gösterdiği gelişmiş milletlerin demir yolu
işletmeciliğine kavuşturacaktır.
1912den
beri el atılmamış demir yolları vardı ve bu
hâliyle tren yolları kullanılmaya devam edilmekteydi. Tabii,
bir yandan lokomotiflerimizi yenilememiz ve mevcut işletmeciliği
de devam ettirmemiz gerekmektedir. Bu yüzden, TÜLOMSAŞta, Eskişehirde
yerli katkı oranı yüzde 51 olan ilk defa lokomotif imalatlarına
başlanılmış ve Ekim 2006 itibarıyla, 38 adet lokomotif
üretilmiştir.
Bakanlığın
yürüttüğü bir önemli proje de 1860tan bu yana bir rüya hâline gelen,
2004 tarihinde Başbakanımız tarafından temelleri
atılan, hem İstanbulun toplu taşımacılığını
ferahlatacak hem de doğu-batı arasındaki İpek Yolunu
âdeta yeniden hayata geçirecek Marmaray Projesidir. Saatte 150
bin yolcunun faydalanacağı bu proje, çağın büyük
yapıtlarından birini oluşturmaktadır.
Hükûmetimiz
döneminde, üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde denizcilik
alanında da büyük atılımlar yapılmıştır.
Ro-Ro taşımacılığında Türkiye, dünyada
üçüncü, Avrupada ise birinci sıraya yükselmiştir.
Ulaştırma Bakanlığımızın hava yolu
taşımacılığında geliştirdiği
proje ve sağladığı imkânlar, sektörde büyük gelişme
kaydettirmiştir. Bunun sonucunda, ruhsat alan işletmeler
bazında 2003 yılında sadece 162 adet uçağımız
varken, bugün 259 adet uçak sayısına ulaşılmıştır.
2003 yılında 13 işletme faaliyet gösterirken, bu sayı
2006 sonunda 20ye ulaşmıştır. Taşınan yolcu
ve yük miktarı da aynı oranda artmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığı
bütçesiyle ilgili de birkaç cümleyle görüşlerimi ifade etmek
istiyorum.
Türkiyenin
millî savunma politikasını yönlendiren temel ilke, Ulu Önderimizin
Yurtta sulh, cihanda sulh. vecizesiyle belirtilmiştir. Bu temel
görüşten hareketle, Türkiye, ulusal birliğin ve uluslararası
anlaşmalardan doğan haklarının korunması
prensibini esas alarak, bütün ülkelerle dostluk ve iş birliği
temeline dayalı olarak ilişkilerini geliştirmektedir.
13
milyar 524 milyon YTLlik Millî Savunma Bakanlığı 2007
yılı bütçe teklifi, mevcut ekonomik ve sosyal politikalar,
orta vadeli program ve enflasyonla mücadele programı çerçevesinde
kamu açıklarının sınırlı bir boyutta tutulması
amacıyla alınan tedbirlerin gerektirdiği kamu harcamalarının
azaltılması çalışmaları ve Türk Silahlı
Kuvvetlerinin zorunlu ihtiyaçları ile uluslararası siyasal
durum dikkate alınarak azami tasarruf prensibiyle hazırlanmıştır.
Millî
Savunma Bakanlığımız gerek yurt içi gerek yurt
dışında meydana gelen gelişmeleri dikkatlice izlemekte
ve yapısal reformlarını bu kapsamda ele almaktadır.
Hedeflerinin sonucu için, milletçe aynı his ve duyguları
paylaşmaktayız.
Milletin
her zaman sofrasında, sinesinde, kalbinde olan AK Parti, kendinden
önceki dönemde yaşanan sıkıntıları
aşıp yepyeni bir Türkiye hedefinde ilerlerken, eski iktidarların
borç yükünü de sırtına aldı. IMFye olan borç, kararlı
ekonomi politikaları sayesinde 22 milyar 79 milyon dolardan
9 milyar 673 milyon dolara indi. Uyguladığı kararlı
ekonomi politikalar, Türkiyeyi, otuz sekiz yıl sonra enflasyonda
tek haneli rakamlarla tanıştırdı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Müthiş başarı olmuş!
Kuzey Iraka girdiniz!
AYHAN
ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) Bitirmek üzereyim
BAŞKAN
Buyurun efendim.
AYHAN
ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) AK Parti, hükûmet sorumluluğu
üstlendiği ilk günden bu yana, dış politikada, Türkiyenin
tarihî birikimine, misyonuna yakışan adımları
kararlı ve hızlı bir biçimde atarken, dört yılda
sağladığı başarıyı, millî gelirdeki
artıştan, kalkınma hızından, enflasyon ve faizdeki
düşüşlerden, yapılan başarılı özelleştirmelerden,
uluslararası ilişkilerden ve kazanımlardan görebilmek
mümkündür.
Bu
duygu ve düşüncelerle, daha fazla kalkınmış, gelişmiş,
güvenli, dünyada ve yurtta barışı tesis eden bir Türkiye
için Ulaştırma ve Millî Savunma
Bakanlığımızın 2007 yılı bütçesinin
hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, ülkemize
yeni yılın ve bayramın güzellikler getirmesi temennisiyle,
yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Hayırlara vesile olsun!
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tekin Börü .
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkanım, Sayın Konuşmacı,
konuşmasının başında ismen Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunu kastederek konuşmacılarımızın
üslubuyla ilgili beyanda bulunmuştur, içeriğiyle aynı
zamanda. İster yerimden, ister
Uygun görürseniz, çok kısa,
yeni bir tartışmaya mahal vermeden
BAŞKAN
Buyurun.
Sayın
Anadola talebi doğrultusunda kısa bir açıklama için
söz veriyorum.
V. -
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
2.-
İzmir Milletvekili K. Kemal Anadolun, Adana Milletvekili Ayhan Zeynep
Tekin Börünün, konuşmasında, Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkanım, size çok teşekkür
ediyorum söz verdiğiniz için.
Şimdi,
Danışma Kurulunda planlandığı gibi, şu
anda Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan üç parti grubuna ayrılan
kırk beşer dakikalık süre içinde Cumhuriyet Halk Partisinden görevli sözcülerimiz,
bilgili, donanımlı, hazırlıklı biçimde bu sürüleri
doldurarak Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini dile getirmektedirler.
Bu konuda, süreyi artırma, zamanı boşa harcama ve Meclisin
mesaisini çoğaltma gibi bir durumun söz konusu olmadığı
açıktır. Hiçbir partinin diğerinden daha fazla söz hakkı
yoktur, kırk beşer dakikalık süre içinde. Eğer zaman
aşılıyorsa, Cumhuriyet Halk Partisine sataşılarak,
beni cevap verme mecburiyetinde bırakan arkadaş gibi,
sözcülerin sataşmaları yüzünden zaman artmakta ve oturumun
maliyeti ondan yükselmektedir; bu bir.
İkincisi,
Cumhuriyet Halk Partili konuşmacılar, elbette istesek de
istemesek de Türkiyenin gündemine oturan Cumhurbaşkanlığı
seçimi, erken seçim gibi konularda partimizin taleplerini tekrarlayacaklardır.
Bu, bütçe görüşmelerinin dışında, ona engel olan
bir husus değildir.
Kaldı
ki, her fırsatta AKPnin birinci parti olacağı, AKPnin
anketlerde hep önde gittiği iddialarından rücu mu etti arkadaşlarımız?
Erken seçimi, demokrasilerde safsata olarak niteleyecek bir noktaya
geldiler ve erken seçimden korkar duruma geldiler. Bu sorularımın
da altını çiziyorum. Cumhuriyet Halk Partisinin tutarlı
çizgisinin bir daha belirlendiği bu şekilde kanıtlanmış
oluyor.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Anadol.
AHMET
YENİ (
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
1.- 2007
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile
2005
A)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI
(Devam)
1.- Millî Savunma
Bakanlığı 2007 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2.- Millî Savunma
Bakanlığı 2005
B) SAVUNMA
SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1.- Savunma
Sanayi Müsteşarlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
C) ULAŞTIRMA
BAKANLIĞI (Devam)
1.- Ulaştırma
Bakanlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2.- Ulaştırma
Bakanlığı 2005
D) TELEKOMÜNİKASYON
KURUMU (Devam)
1.- Telekomünikasyon
Kurumu 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
E) DENİZCİLİK
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1.- Denizcilik
Müsteşarlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2.- Denizcilik
Müsteşarlığı 2005
F) SİVİL
HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1.- Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü 2007 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Hükûmetin söz isteği var.
İlk
söz, Millî Savunma Bakanımız Sayın Vecdi Gönül tarafından
talep edilmiştir ve süresi yirmi dakika.
Buyurun
Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığının
2007 yılı bütçesiyle ilgili açıklamalarıma geçmeden
evvel, zatıalinizi ve değerli milletvekillerimizi saygıyla
selamlıyorum.
Huzurlarınıza
getirilen 13 milyar 52 milyon YTLlik Millî Savunma Bakanlığı
2007 yılı bütçe teklifi, mevcut ekonomik ve sosyal politikalar,
orta vadeli program ve enflasyonla mücadele programı çerçevesinde
kamu açıklarının sınırlı bir boyutta tutulması
amacıyla alınan tedbirlerin gerektirdiği kamu harcamalarının
azaltılması çalışmaları ve Türk Silahlı
Kuvvetlerinin zorunlu ihtiyaçları ile uluslararası siyasal
durum dikkate alınarak azami tasarruf prensibiyle hazırlanmıştır.
Ulusal
ve uluslararası güvenliği etkileyen, çok yönlü, öngörülmesi
güç ve sınır tanımayan, öncelikle terörizm olmak üzere
asimetrik tehdit ve risklerin oluşturduğu istikrarsızlıkların
merkezinde kalan Türkiyeyi iç ve dış tehditlere karşı
savunmakla yükümlü olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin caydırıcılık
gücünü idame ettirmesi, eski Sovyetler Birliğinin dağılmasından
sonra meydana gelen belirsizlik ortamında daha da büyük bir
önem taşımaktadır.
Ayrıca,
demokratik, laik ve çağdaş Türkiyenin, öncelikle kendi
bölgesinde olmak üzere uluslararası alanda da barış,
güvenlik ve istikrarın sağlanması yönünde tarihten
kaynaklanan sorumlulukları bulunmaktadır. Türkiye, günümüzün
tehditleriyle mücadelede, gelişen her yeni durum karşısında,
millî menfaatleri doğrultusunda uygun politikalara yönelmek
ve jeopolitik imkânları etkin bir şekilde kullanmak suretiyle
küresel ortamdaki etkinliğini artırabilecek ve bölgesel
inisiyatif sahibi ülke durumunu güçlendirebilecektir.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye, altmış yıldır Birleşmiş
Milletler, elli yılı aşkın bir süredir NATO üyesidir.
Kore Harekâtıyla başlayan barışı destekleme
vizyonumuz, hâlen, Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında
Lübnan, NATO şemsiyesi altında Kosova ve Afganistan ve Avrupa
Birliği şemsiyesi altında Bosna-Hersekte yürütülen
barışı destekleme görevlerine katkılarına
devam etmektedir. Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında
Lübnanda teşkil edilen barış gücüne katılan Türkiye,
hâlihazırda bir istihkâm inşaat bölüğü konuşlandırmış,
aynı maksatla oluşturulan deniz görev gücünde bir fırkateyn
görevlendirmiştir.
Türkiye,
NATO faaliyetleri kapsamında, Afganistanda, Ağustos 2006
ayından itibaren Fransa ve İtalyayla birlikte teşkil
edilen Kâbil Bölge Komutanlığı bünyesinde göreve
başlamıştır. Türkiye, Kâbil Bölge Komutanlığı
görevini, Nisan-Aralık 2007 döneminde komutan olarak icra edecektir.
Ayrıca, Afganistanda da Kâbile 30 kilometre mesafedeki Vardak
ilinde bir bölgesel imar ekibi oluşturulmuştur. Bu imar ekibinin
korunması da Türk Silahlı Kuvvetlerinin oradaki gücü vasıtasıyla
yapılacaktır.
NATO
şemsiyesi altında icra edilen bir başka barışı
koruma görevi de Kosovada yürütülen, KFOR olarak adlandırılan
Kosova Harekâtıdır. Almanya ve Avusturyayla birlikte
oluşturulan KFOR Güney Çok Uluslu Görev Kuvvetine bir manevra
taburuyla katkıda bulunan Türkiye, Mayıs 2007 ayından
itibaren bir yıllık süreyle görev kuvvetinin liderliğini
de üstlenecektir.
Türkiye,
NATOnun süreklilik arz
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Avrupa Birliği üyesi
olma yolunda mücadelesini sürdüren Türkiye için Avrupa Güvenlik
ve Savunma Politikasında yer alabilmek de stratejik bir önem ve
önceliğe sahiptir. Bu kapsamda, Türkiye, Avrupa Birliğinin
Bosna-Hersekte 2004 yılında NATOdan devraldığı
ve NATO imkân ve yeteneklerini de kullanarak başlatılan
EUFOR-ALTHEA Harekâtı ve Haziran 2006 ayında Kongo Demokratik
Cumhuriyetinde başlattığı EUFOR RD CONGO Harekâtına
da katkı sağlamaktadır.
Türkiyenin
Balkanlarda barış ve istikrarın idamesi maksadıyla
1998 yılında kuruluşuna öncülük ettiği Güneydoğu
Avrupa Tugayı bu yılın şubat-ağustos ayları
arasında Afganistanda başarıyla görev yapmıştır.
Anılan Tugayın karargâhı Ağustos 2007 yılından
itibaren dört yıl süreyle İstanbulda konuşlandırılacaktır.
Sayın
milletvekilleri, Sayın Başkan; ülkemiz Avrupa Birliğinin
aday ülkesidir ve nihai hedef olan tam üyelik için gereken her şeyi
yapmaktadır. Ancak, nasıl ki, daha önce tesis edilen gümrük
birliğiyle ekonomik entegrasyon büyük ölçüde Avrupa Birliğiyle
gerçekleşmiş ise, bugün Ankara-Washington Anlaşmaları
(Nice Implementation Document) ve Berlin Plus Anlaşmalarıy
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gerek bölgesel ve gerekse
küresel güvenlik ortamında yaşanan gelişmeler kapsamında,
özellikle Kafkaslar ve Hazar Havzasında bulunan enerji kaynaklarının
Batılı kullanıcılara ulaştırılması
bakımından, Karadeniz, uluslararası toplumun dikkatini
çekmiş, küresel aktörlerin bu bölgeye ilgisi önemli ölçüde,
son zamanlarda, artmıştır. Karadenizdeki güvenlik girişimine
öncelik
Akdenizde,
Bakû-Ceyhan petrol hattının hizmete girmesiyle bölgesel küresel
enerji güvenliği açısından
Sayın
Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; Türkiye, içinde bulunduğu
bölgedeki gelişmeler, mevcut ekonomik ve sosyal politikalar,
kalkınma planları, ekonomik istikrarı sağlama ve
enflasyon mücadele programı çerçevesinde hazırlanan
Millî Savunma Bakanlığı 2006 yılı bütçesi, 11
milyar 877 milyon YTL olarak kanunlaşmış idi. Huzurlarınıza
getirilen 13 milyar 52 milyon YTLlik Millî Savunma Bakanlığı
2007 yılı bütçe teklifi, mevcut ekonomik ve sosyal politikalar,
orta vadeli program ve enflasyonla mücadele programı çerçevesinde,
kamu açıklarının sınırlı bir boyutta tutulması
amacıyla, alınan tedbirlerin gerektirdiği kamu harcamalarının
azaltılması çalışmaları ve Türk Silahlı
Kuvvetlerinin zorunlu ihtiyaçları ile uluslararası siyasal
durum dikkate alınarak azami tasarruf prensibiyle hazırlanmıştır.
Millî
Savunma Bakanlığının 2007 yılı bütçe teklifinin
oluşturulması aşamasında Genelkurmay Başkanlığı
ve kuvvet komutanlıklarından alınan bütçe teklifleri
toplamı 14 milyar 643 milyon YTLdir. Ancak, Yüksek Planlama Kurulunun
kararları doğrultusunda, 2007 yılı bütçe teklif
tabanı 1,6 milyar daha aşağı çekilerek 13 milyar
52 milyon YTL olarak huzurlarınıza getirilmiş bulunmaktadır.
Mal
ve hizmet alım giderleri kapsamında 6 milyar 684 milyon, yüzde
50si, silahlı kuvvetlerin personelinin barınma, beslenme,
giyim gibi, yasalarla belirlenen yasal istihkakları, akaryakıt,
yakacak, taşıma, ulaşım gibi tüketim mal ve hizmet
alımları; yüzde 50si ise, Stratejik Hedef Planı-2007
programı doğrultusunda modernizasyon ihtiyacı için
planlanmış bulunmaktadır.
Bütçe
teklifimizde 82,7 milyon YTL olarak yer alan cari transfer giderleri,
NATO başta olmak üzere, üyesi bulunduğumuz uluslararası
kuruluşlara yapılacak üyelik aidatlarının ödenmesi
ve Türk cumhuriyetleri ile diğer dost ülkelerden eğitim maksadıyla
gelen personelin masraflarının karşılanması
için harcanacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Savunma Sanayii Müsteşarlığı,
3238 sayılı Kanunla 1985 yılında kurulmuş olup
söz konusu Kanun
Savunma
Sanayii Destekleme Fonu gelirleri, 3238 sayılı Kanunun
amacına uygun olarak yürütülen Türk Silahlı Kuvvetleri
projelerinin finansmanında kullanılmaktadır. 3238
sayılı Kanunun 9uncu maddesinde yer alan Müsteşarlığın
bütçesi, Savunma Sanayii Destekleme Fonunun yüzde 2sini aşmayacak
miktardan meydana gelir hükmü gereği, Savunma Sanayii 2007
yılı bütçesi teklifi, Savunma Sanayii Destekleme Fonunun
yaklaşık yüzde 1inden oluşmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Yüksek Planlama Kurulu
tarafından tespit edilen tavanlar ve Savunma Sanayii Stratejik
Planı dikkate alınarak hazırlanan Müsteşarlığın
2007 yılı toplam bütçe teklifi 27 milyon 527 bin YTLdir.
Savunma
Sanayii tarafından uygulanmaya aktarılan her projede
belli bir teknolojik altyapı hedeflenmiş ve Türk Silahlı
Kuvvetlerinin ihtiyaçları doğrultusunda ana hatlarıyla
elektronik, kripto, uzay havacılık avionik sistem entegrasyonu,
modelleme ve simülasyon denizaltı savunma harbi, sensör, birleşim
ve yazılım alanlarında önemli teknolojiler kazanılmıştır.
Hâlihazırda
Savunma Sanayii tarafından kara, hava, elektronik sistemler,
deniz araçları, elektronik harp algılayıcılar, roket,
füze, mühimmat ve ar-ge, araştırma geliştirme projeleri
çerçevesinde yaklaşık 100 proje yürütülmektedir. Bu, tamamen
Türkiye malı olan, yürütülen projeler bir broşür şeklinde
sizlere takdim edilmiştir. Burada önemli projeler seçilmiştir.
Mesela, Makine Kimyanın yıllardır ürettiği ve iftihar
ettiğimiz bazı projeler yer almamıştır. Bu sebeple
bu projeleri sizlere teker teker saymayacağım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 233 sayılı Kamu
İktisadi Teşebbüsleri ve Hakkındaki Kanun Hükmünde
Kararname hükümlerine tabi bir iktisadi devlet teşekkülü
olarak Makine Kimya Endüstrisi Kurumu, 17 Haziran 2000 tarihinden
itibaren Millî Savunma Bakanlığı ile ilgilendirilmiştir.
Kurumun ana görevi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin her türlü silah,
mühimmat, roket, savaş araç ve gereçlerini üretmektir. Makine
Kimya, faaliyetleri daha etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirmek
maksadıyla on üç yıldır uygulanan on iki ayrı genel
müdürlükten oluşan bağlı ortaklık modeli kaldırılmış,
1 Nisan 2003 tarihinden itibaren tek genel müdürlük ve fabrika
işletme modeline dönüşülmüştür. Kurum, yeniden yapılanma
sonucu alınan tedbirlere bağlı olarak üretiminde verimliliğin
artması ve 2005 yılında 358 milyon YTLlik satış
hacmiyle Türkiyedeki 500 şirket içerisinde 120nci sıradan
81inci sıraya yükselmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin
taleplerine yönelik alanlarda, Kuruma daha az maliyet yükleyen
usullerle modernizasyon ve yeni ürüne yönelik yatırım
imkânı sağlama çalışmaları hâlen devam etmektedir.
Sayın
Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; 2007 yılı
bütçe teklifimiz, azami tasarruf ve kaynakların etkin kullanımı
ilkeleri temel alınarak hazırlanmıştır. Bütçemizdeki
sözleşmeleri devam
Sayın
Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; sözlerimin burasında,
konuşmalarıyla bütçemize katkıda bulunan değerli
milletvekillerimize ve daha evvel de sevk ettiğimiz kanunları
en kısa zamanda gerçekleştiren sizlere, Bütçe Komisyonunda
bize büyük destek veren sayın Komisyon üyelerine ayrı ayrı
teşekkür ediyorum.
Savunma
alanında gösterdiğiniz ilgi sonucu, savunma sanayisindeki
yerli katkı oranı, bizim göreve geldiğimizde yüzde
20ler civarındaydı, şimdi yüzde 30lara çıkmış
bulunuyor ve hedefimiz, bunu, yüzde 50lerin üzerine çıkartmaktadır.
Ayrıca, savunma sanayisinde Büyük Atatürkün vaktiyle Meclis
açışında söylediği savunma sanayisinin yerli
imkânlarla sağlanması hedefi de bütün kuruluşlarımızın
bir hedefi olarak her zaman karşımızda tuttuğumuz
bir gaye şeklinde gerçekleşmektedir.
Savunma
ihtiyaçlarımızı büyük fedakârlıklarla karşılayan
ve askerine Mehmetçik ismi vererek askerliğini kendisiyle
özdeşleştiren büyük Türk milletinin temsilcisi olan sizlerin
huzurunuza getirilen Bakanlık bütçemizin aynen kabulünü
takdirlerinize sunar; bu vesileyle, yeni yılınızı
ve bayramınızı tebrik eder, hepinize saygılarımı
sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Bakana teşekkür ediyorum.
Hükûmet
adına Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali
Yıldırım kalan süreyi tamamlayacak efendim.
Kalan
süreyi ilave ettim efendim.
Buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Ulaştırma Bakanlığı
ile bağlı kuruluşları Denizcilik Müsteşarlığı,
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ve Bakanlığımızın
ilişkili kuruluşu Telekomünikasyon Kurumunun 2007
yılı bütçe teklifinin görüşülmesi vesilesiyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bakanlığımızın,
burada konuşmacıların da ifade ettiği gibi, hepimizin
günlük yaşamının üçte 2sini doğrudan ilgilendiren
çok geniş bir görev alanı olduğunu hatırlatmak istiyorum.
Bu yüzden de tabii, burada, bize ayrılan kısıtlı
zaman içerisinde, Bakanlığımızın sorumlu olduğu
merkez ve on dört bağlı, ilgili, ilişkili kuruma ait faaliyetleri
dört başı mamur anlatmak gayet tabii ki çok mümkün olmayacak.
Her birine 2 dakika ayırsak bile, 28 dakika eder ki, bizim toplam
süremizin üzerinde bir zamandır.
Ben,
her şeyden önce, burada, gerek AK Parti Grubundan gerek ana muhalefet
partisi Cumhuriyet Halk Partisinden gerekse Anavatan Grubunun sözcülerinin
burada yaptıkları değerlendirmeler, görüşler ve
hatta tenkitler için teşekkür ediyorum. Böylece, bize ve yüce
Meclis vasıtasıyla, milletimize, ulaştırmada,
haberleşmede bu iktidar döneminde neler yapıldı neler
yapılamadı, bunları bir kez daha sizlerle paylaşma
imkânı bulduk.
Ayrıca,
burada dile getirilen, zannediyorum bilgi eksikliğinden kaynaklanan
bazı yanlış anlaşılmaya neden olacak hususları
da açıklığa kavuşturmak mümkün olacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Ulaştırma Bakanlığımızın
merkez bütçesi 807 milyon YTLdir. Bunu, eğer, bağlı, ilgili,
ilişkili kurumlarla beraber topladığımız zaman,
bu rakam 1 milyar 158 milyona ulaşmaktadır. Bu bütçeyle, memleketin
ulaştırma ve haberleşme sorunlarını en rasyonel,
kaynakları en iyi şekilde kullanmak suretiyle yapmanın
gayreti içerisindeyiz.
Sizlere,
çalışma odalarınıza bırakılan şöyle
bir doküman, Ulaştırma Bakanlığının
ulaştırma ve haberleşmede dört yıl içerisinde yapmış
olduğu faaliyetleri çok detaylı olarak ihtiva etmektedir.
Eğer, boş vakit bulup bir bakabilirseniz, burada anlatacaklarımdan
çok daha fazlasını burada görme imkânına sahip olacaksınız.
Zira, benim sürem burada bunları anlatmaya yetmeyecektir.
Dediğimiz
gibi, ulaştırmadan başlarsak, demir yollarımız
var, deniz yollarımız var, hava taşımacılığı
var ve kara yolu ulaştırması var.
Şimdi,
demir yollarıyla isterseniz konuşmamızı sürdürelim.
Çünkü, demir yolları bütün ulusumuzun hep gündeminde olmuş;
bazen iyi günleri olmuş, bazen kötü günleri olmuş. Burada
ifade edildi, cumhuriyet döneminden önce sahip olduğumuz topraklarda
14.500 kilometre demir yolu ağına ulaşmışız,
1856 ile 1920 arasında. Ama, Kurtuluş Savaşından sonra
elimizde, kala kala 4.158 kilometre yol ağımız kalmış.
Demir
yolu bir ülkeye ümran ve refah tevlit eder. diyen Büyük Atatürk demir
yolu seferberliğini başlatmış ve 1950lere kadar
başlatılan bu hamle sonucu 8 bin kilometre demir yolu
ağına ulaşmışız. O dönemde demir yolunu
önemli bir öncelikli ulaşım politikası olarak belirleyen
Yüce Atatürk ve emeği geçenleri burada yad etmek istiyorum,
şükranlarımı sunmak istiyorum. Ancak 1950den 2003
yılına gelinceye kadar demir yollarında çok ciddi bir
makas değişikliği görüyoruz. Bu makas değişikliği
de, demir yollarına yatırımın gittikçe azaltılması,
hatta ve hatta hiçbir yatırım ayrılmadığı
dönemleri görüyoruz. Bu, ülkemiz için, demir yollarımız
için kayıp bir yarım asır olmuştur, maalesef. Ancak,
bu gidişe bir dur demenin zamanı gelmişti. Yıl 2003
ve göreve geldiğimizde ilk işimiz, bu ülkenin ulaşımla
ilgili önceliklerini, sorunlarını bir plan çerçevesinde
ortaya koymak, buna göre öncelikleri belirlemek ve gerekli projeleri
hayata geçirmekti.
Demir
yollarının, artık, kaderine terk edilme vakti geçmişti,
demir yollarının ayağa kalkma zamanı gelmişti.
İşte, bu noktadan hareketle, bu ülkenin gündemini yıllarca
işgal
1860
yılında Sultan Adülmecit bir proje yaptırıyor; Asya
Kıtası ile Avrupa Kıtasını deniz altından
bir tünelle birleştirecek. 1904 yılında II. Abdülhamit
projeleri çizdiriyor ve inşaata başlayacak, ancak, ömrü
vefa etmiyor. Aradan yüz yıl geçiyor, proje ülkenin gündeminde
ve yıl 2004: Hükûmetimiz, Sayın Başbakanımızın
da iştirakiyle, artık, bu projenin, bu kadar geciken bu projenin
daha da gecikmemesi gerektiğine karar veriyor ve Marmaray
Tüp Geçiş Projesinin temelini atıyoruz. Şu anda Marmaray
Tüp Geçiş Projesi tüm hızıyla devam ediyor. Yarın
dört noktadan -Sögütlüçeşmeden iki, Kazlıçeşmeden iki
olmak üzere- 13,5 metrelik tünellerin otomatik delme makinesiyle
açılmasına başlanacak. Bunun için bir tören düzenledik,
bütün milletvekillerimizi ve İstanbulluları burada bulunmaya
davet ediyorum, çünkü, tarihî bir olay.
Efendim,
şimdi, bu Marmaray Projesini biraz anlatmak istiyorum, Sayın
Başkan, izninizle: Marmaray Projesi, sadece Asya ile Avrupayı
denizin 60 metre altından birleştiren bir proje değil.
Marmaray Projesi, aynı zamanda, hem İstanbulun toplu ulaşımına
köklü çözümler getirecek bir proje; bunun yanı sıra da,
yıllar yılı, batıdan-doğuya, doğudan-batıya
İpek Yolu diye anılan ulaşım koridorunu tamamlayan
en önemli kısmı. İşte, bu Proje, 2010 yılında
hizmete girdiğinde, çok önemli bir ulaşım eksikliği
giderilmiş olacak.
Projenin
üç kısımdan ibaret olduğunu da ifade etmem gerekiyor.
Birinci kısmı, 13,5 kilometrelik yer altı ve deniz altı
tünel. İkinci kısmı, Gebzeden Haydarpaşaya devam
Bu
projeyi yaparken bir şeyi daha gerçekleştirdik, dedik ki:
Proje, sadece ihale edilip yapılan bir proje olmasın. Ya
ne olsun? Burada, Türkiyede de bir teknoloji olsun. Onun için, Sakaryada
kurulu TÜVASAŞ Fabrikamızın yanında bir hızlı
tren üretim fabrikası kurduk. Özel sektör, Devlet Demiryolları
ve Kore ortaklığıyla gerçekleştirilen bu fabrika
da önümüzdeki yılın sonunda hızlı tren imalatına
başlıyor. Böylece, Türkiye, hızlı tren üreten ülke
hâline geliyor ve böylece, sadece Türkiye değil, Türkiyeyi
çevreleyen onlarca ülkenin ihtiyacını da karşılayacak
çok önemli bir tesis, bugün, Sakaryada yükseliyor.
Ayrıca,
tabii, Türkiyede yine yıllardan beri, 1975ten beri bu ülkenin
gündeminde olan bir Ankara-İstanbul Sürat Demir Yolu Projesi
var. Sayın Eşref Erdeme teşekkür ediyorum, hakikaten,
bu ülkenin ibretlik bir işini burada gündeme taşıdı;
bize de bu Projenin ne olup ne olmadığını açıklama
fırsatı verdi.
Bildiğiniz
gibi, yıl 1975
73 yılında ben lise son sınıf
öğrencisiyim ve seçim propagandalarımızda kulağımıza
bir laf geliyor: Ankara-İstanbul arası sürat demir yolu
olacak, üç saatte seyahat edilecek. Ne kadar güzel değil mi!
Ama, 75 geçiyor
75te temel atıyorlar, doğru, 75te bir temel
atılıyor, atılan temel bugün hâlâ orada. 75, 85, 95, 2005;
kaç sene? Otuz iki sene. Yani, Abdülhamitin tahtta kaldığı
süre boyunca, biz, milletimiz hızlı tren bekledi, hızlı
tren gelmedi.
Şimdi,
bu proje ne, Kısaca: Ankaradan Arifiyeyi birleştirecek
bir hat düşünülmüş. Düşünülürken de düşünce
şu: İki nokta arasındaki en kısa mesafe bir doğrudur.
Cetvelle çizilmiş. İhale yapmışlar, proje yok bir
şey yok, 85 kilometresi ihale edilmiş. Tünellere bir girmişler,
içinden çıkamamışlar. Bugünkü parayla 800 trilyon toprağın
altına gömülmüş. İşin ne kadarını tutuyor
diye merak ettim, baktım, yapılan bu 800 trilyon, harcanan
bu 800 trilyon, 55 kilometrelik tünel, işin, sadece, değerli
arkadaşlar, yüzde 5ine tekabül ediyor.
Peki,
proje ne zaman bitecek? Belli değil. Kaça mal olacak? O da belli
değil. Dipsiz kuyu.
Peki,
buna biz devam mı etseydik değerli arkadaşlar? Bu ülkenin
kaynakları o kadar çok mu fazla? Toprağa gömecek daha fazla
paramız yok. Hesap kitap yapacaksınız, çünkü, bu ülkenin
sırtına sıvanmış, kötü yönetimlerden milyarlarca
dolar borç var; hem borcu ödeyeceksiniz hem de bu ülkenin geç kalmış
hizmetlerini göreceksiniz. Bu iki işi bir arada başaracak
bir iktidar var, o da AK Parti. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İşte,
bu projeyi biz inceledik ve daha fazla kamu kaynağı israf
edilmesin diye bir kenara koyduk. Onun yerine, mevcut demir yolu hattının
yanına, tamamen hızlı tren standardında, bir gidiş,
bir geliş olmak üzere inşaatı başladı.
Bunun
için de bazı arkadaşlarımız bazı şeyler
söyledi. Tabii, söylenen o kadar yanlış şey var ki, ben
bunun neresini düzelteyim, ne kadar zamanda düzelteyim, doğrusu
şaşkın vaziyetteyim.
Şimdi,
Ankara-İstanbul arasındaki hızlı demir yolunun
mevcut hatla hiçbir alakası yok, mevcut hat orada gidiyor. Tamamen
düz, hiçbir yolu kesmeden -ya karayolu üstten geçiyor ya alttan geçiyor-
Ankara-Eskişehir yolunu dört sefer köprüyle geçen bir proje;
4.300 kilometre viyadükle, Türkiyenin en uzun viyadüğüne sahip
olan bir proje. Şu anda inşaatı yüzde 90ları geçti
ve 2007de, hızlı tren, Ankara-Eskişehir arasında
deneme seferlerine başlayacak. 255 kilometre bir saat
beş dakikada Ankaradan Eskişehire gitmek mümkün hâle gelecek.
İşte, bunu yaptığımız zaman, Türkiye de,
dünyada 8inci ülke, hızlı tren taşımacılığına
geçen 8inci ülke olma unvanını da böylece kazanmış
oluyor.
Değerli
arkadaşlar, burada, dikkat ederseniz, konuşmacılar
ne yapmadığımızı anlatmıyorlar, yaptığımız
şeylerin, eksik bilgiyle, yanlış olduğunu ifade
etmeye çalışıyorlar. Ben de, görevim
Bunun için teşekkür
ediyorum. Yanlış da olsa, eksik de olsa, yapılanı
anlatmış olmanız bir kazançtır, ülke için bir kazançtır.
Bu
vesileyle şunu söylemek istiyorum: Atatürk döneminde 200 kilometre
demir yolu yapılır iken yılda, 1950-2003 arası 10 kilometreye
düşmüş. Bizim dönemimizde ulaştığımız
rakam 200 kilometredir. Atatürk döneminin, demir yollarına ne
kadar önem verdiyse, bu dönem de demir yollarına o kadar önem verilmiştir.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Seksen senede aynı seviyeye ulaştınız
yani!
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Şu kadarını
söyleyeyim: Değerli arkadaşlar, son üç yılda demir yollarına
ayırdığımız kaynak 6 katrilyondur. Rakamlar
yalan söylemez. İnsanlar yanlış söyleyebilir, ama, rakamlar
ortada, yapılan iş ortada. Ben sizlere tavsiye ediyorum.
Bir gün, organize edeceğim, buradan trenle gideceğiz Eskişehire
kadar, ne yapılmış ne yapılmamış, biz burada
illüzyon mu yapıyoruz, o zaman görürsünüz.
NAİL
KAMACI (Antalya) Aman aman, istemeyiz, başımıza bir
iş gelir.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Önce AKPlileri götür, AKPliler gelsin.
MUHARREM
DOĞAN (Mardin) Sayın Bakan, biz geliriz.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) İşte, bununla
da kalmadık, Ankara-Konya Hızlı Tren Projesine de bu dönemde
başladık. Şimdi, Ankara-Konya Tren Projesinde altyapı
süratle devam ediyor. Üstyapı için
AHMET
IŞIK (Konya) Bravo!
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Teşekkür ederim Ahmet
Bey.
Efendim,
bakın, şimdi zamanımız hızla geçiyor. Şimdi,
Konyanın üstyapısı ihalesine de çıkıyoruz.
Yüz
yıl içerisinde bakımı yapılmayan hatlar var. Dört
yıl içerisinde bakımını gerçekleştirdiğimiz
hat miktarı 500 kilometredir. Kim diyor demir yollarına
önem verilmiyor? İşte, Halep oradaysa, arşın Mecliste.
(AK Parti sıralarından alkışlar) İşte,
şu kitapta hepsini göreceksiniz. Burada bu kitap, dört yıllık
Ulaştırma Bakanlığı faaliyetlerinin
ulaştırma ve haberleşmede ülkeyi nereden nereye taşıdığımızın
en açık kanıtıdır değerli milletvekilleri.
Şimdi,
zamanımız su gibi akıyor. Demir yollarına daha
çok zaman ayıracaktım; ancak, müsaadenizle diğer sektörlere
geçmek istiyorum
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Duvara mı çarptı?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Duvara filan çarpmayız,
bu AK Parti Hükûmeti duvara çarpmaz, ülkenin önüne çekilen duvarları
kaldırır. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Duvara çarpanlar, bu ülkeye hizmetlerini geçiktirenler, duvara
çarpanlar, yıllarca laf edenler, iş yapmayanlardır. Bunu
halkımız çok iyi biliyor.
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Sayın Bakan, sen kaç yurttaşımızın
ölümüne sebep oldun, biliyor musun?
AHMET
YENİ (
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Vicdanınla baş başa kalıyor
musun. Kaç yurttaşın ölümüne sebep oldun?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Onun da cevabını
vereyim size.
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Vereceksin
Vereceksin
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Çok konuşuldu,
onun da cevabını vereyim size.
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Veremezsin.
HALİL
AKYÜZ (İstanbul) Onun hesabını Allaha vereceksin,
bize değil.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Şimdi, değerli
milletvekilleri, hareket eden her şey risk altındadır
(AK
Parti ve CHP sıralarından karşılıklı gürültüler)
NAİL
KAMACI (
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Değerli milletvekilleri,
lütfen dinlerseniz
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; bu
BAŞKAN
Sayın Kamacı lütfen
NAİL
KAMACI (
BAŞKAN
Arkadaşlar, birbirinize laf atarsanız Sayın Bakanın
anlattıklarını dinleyemeyiz.
Lütfen!..
NAİL
KAMACI (
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakan.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Sayın Başkan,
bu Pamukova tren kazası zaman zaman gündeme getiriliyor.
Şimdi, hem ülkemizde hem dünyada yılda binlerce insan kazalarda
hayatını kaybediyor. Kazalar
Hareket
MUHARREM
İNCE (Yalova) Deve keselim de kaza yapmayalım.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Kazaya geliyorum:
Şimdi, bu kaza hız aşımından kaynaklanan bir kazadır.
AYHAN
ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Adana) Sayın Bakan, her ülkede oluyor.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Efendim, şimdi, müsaade
ederseniz, bu, 80 kilometreyle gidilmesi gereken bir noktada 132
kilometreyle gidince bu kazanın olmaması bir mucize olurdu,
bu kaza oldu. Bu keşke olmasaydı. Ama, bu ne ilk olacak ne de
son. Bizden sonra Japonyada oldu, İtalyada oldu, İsveçte
oldu, Karadağda oldu, İranda oldu, Hindistanda oldu. Bunu
savunmak için söylemiyorum.
Gelelim
Türkiyeye: Yıl 1979, Cumhuriyet Halk Parti azınlık
hükûmeti, 5 Kasım, 11 Kasım, iki tane tren kazası, ölü sayısı
48.
FARUK
ANBARCIOĞLU (
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) 5 Kasım, 12 Kasım,
açın bakın.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Çarpıştılar.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) O zaman Güneş Öngüt
Ulaştırma Bakanı, Sayın Baykal Enerji Bakanı.
FARUK
ANBARCIOĞLU (
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Her zaman kaza olabilir.
Şimdi bu kaza
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) O kazayla bu kazanın ne alakası
var?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Efendim, şimdi
(CHP sıralarından gürültüler)
RASİM
ÇAKIR (
BAŞKAN
Efendim, müdahale etmeyelim, lütfen!.. (CHP sıralarından
gürültüler)
Efendim,
açıklama istediniz, açıklama yapıyor Sayın Bakan.
Lütfen,
müdahale etmeyelim.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Eğer o günün gazetelerini
açıp bakarsanız
HALİL
TİRYAKİ (Kırıkkale) Sen teknolojiyi getirdim
diyorsun yahu.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) O kazayla ilgili söylenenleri
bir okursanız ondan sonra gelirsiniz bu konuyu konuşuruz.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Okuduk.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Ben şunu demek istiyorum.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Sayın Bakan, bir deve keselim, olsun
bitsin.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Kaza her dönemde olabilir,
her zaman olabilir ve kazaların sebebinin de yüzde 85i, yüzde
90ı insan hatasındandır. Bunlar bilimsel olarak kanıtlanmış
şeylerdir. Şimdi, bu konuyu
RASİM
ÇAKIR (
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Şimdi, bu konuyu
bir kazadan çıkarıp, bir siyaset kazasına dönüştürürseniz,
bunu, hiç kimse hoş karşılamaz değerli arkadaşlarım.
RASİM
ÇAKIR (Edirne) Bakanın yanlış kararından kaynaklanıyorsa
bu kaza ne olacak?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Hayır, ben
Raporlar
orada, bilim kurulu raporları orada, yapılan çalışmalar
orada, olayın dosyası orada. Hiçbir şeyden, hiçbir sorumluluktan
kaçmıyoruz. Yaptığımız her şeyin sonuna
kadar arkasındayız. Lütfen, bu konuyu daha istismar etmeyelim.
Şimdi, kalkıp bugün deseniz ki, şurada kaza olacak, kehanette
bulunsanız, kaza oldu diye siz haklı mısınız?
Böyle bir şey kabul edilebilir mi değerli arkadaşlar?
MUHARREM
KARSLI (İstanbul) Hava yollarına vakit kalmadı.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Evet, şimdi geliyoruz
hava yollarına. Hava yollarında, insanımız, vatandaşımızın
çoğunluğu ne diyordu biliyor musunuz? Ömrüm geldi geçti,
gözüm açık gidecek, acaba uçağa binebilecek miyim? Öyle
miydi arkadaşlar?
AHMET
IŞIK (Konya) Doğru söylüyorsunuz, doğru. Aynen
doğru söylüyorsunuz.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Ne oldu? Ne oldu?
Şimdi, sepetini alan, çocuğunu alan, filesini alan havaalanına
koşuyor değerli vatandaşlarım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Devesini alan havaalanına gidiyor!
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Bu ülkede, bu ülkede,
2003 yılında
MUHARREM
İNCE (Yalova) Devesini alan müdür oluyor, kimin devesi varsa
müdür oluyor.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Asgari ücret 380 milyon lira Sayın
Bakan.
BAŞKAN
Sayın Bakan, siz Genel Kurula hitap edin.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Sayın Bakan, asgari ücret 380 milyon
lira, kim binecek uçağa?
BAŞKAN
Sayın Bakan, siz konuşmanıza devam edin.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Evet, değerli arkadaşlar,
hava taşımacılığı artık tabana yayıldı.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Sayın Bakan, senin bu lafın
devede kulak, devede kulak.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) İmtiyazlı taşımacılık
olmaktan çıktı. Bu ülkede 8 milyon uçağa binerken, bugün
21 milyon vatandaşımız uçağa biniyor. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Laf değil iş yapıyoruz.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Devede kulak!
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) 5 milyon, 5 milyon vatandaşımız
ilk defa uçağa bindi, ilk defa
MUHARREM
İNCE (Yalova) Deve, deve
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Deve nerede? (CHP
sıralarından gürültüler)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Kestiniz deveyi!
NAİL
KAMACI (Antalya) Apronda
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Değerli arkadaşlar,
bu da yetmez. 2003 yılında Türkiyede 150 uçak varken, bugün
264 uçak var.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Kaç deve var?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Türkiyede 16 tane havaalanı
açıkken, bugün 38 tane havaalanı açık. (AK Parti sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Hayvanları Koruma Derneği eylem yapacak
şimdi.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Türkiyede, sadece
İstanbul ve Ankaradan birkaç şehrimize uçuş yapılırken,
şimdi Trabzondan Adanaya, İzmirden Malatyaya, Diyarbakıra,
Erzuruma ve Gaziantepe sefer var.
AHMET
YENİ (
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Samsundan İzmire
sefer var. Altı noktadan, bugün, 38 havaalanımıza sefer
yapılıyor. Hedefimiz, 73 milyon insanımızı
uçağa bindirinceye kadar bu projeye devam edeceğiz. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Şimdi,
havaalanı
Sayın Erdem, Ankarada havaalanı yaptınız,
fiyaka yapıyorsunuz dedi. Eğer, Türkiyenin başkentine
bu havaalanını çok görüyorsa, benim diyecek bir şeyim
yok. (AK Parti sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
K.KEMAL
ANADOL (İzmir) Öyle demedi!
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Ama, şunu söylüyorum:
Bunun bedeli nedir? diye sordu. Hangi bedele yaptığınızı
da söyleyin dedi.
K.KEMAL
ANADOL (İzmir) Hah, onu söyledi
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Onu da açıklıyorum,
dikkatle dinleyin.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Efendim, şimdi, Ankara Esenboğa Havaalanının
mevcut yolcu sayısı 3 milyon 830 bin. Biz, göreve geldiğimizde
1 milyon 800 bin. Biz, bu havaalanını, terminali yaptırmak
için ne kadar yolcu garantisi verdik? 1 milyon 250 bin Sayın Anadol.
Fiyaka mı yapıyoruz, iş mi yapıyoruz, işte burada,
cevap burada. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN
EKMEKCİOĞLU (Antalya) Sayın Bakan, Sayın Erdem
pistten bahsetti, pistten.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Bugün gerçekleşen
yolcu sayısının üçte 1inden daha az bir garantiyle
500 trilyonluk tesisi yirmi üç ayda, bu ülkenin başkentine yaraşır
hâlde yaptık mı yapmadık mı? (AK Parti sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
İşte,
eser orada, kimseyi kandırmıyoruz. Bak, Ankaradan çıkıyorsunuz,
bulvarla, üç gidiş, üç gelişli yolla, güzel güzel, rahat rahat
Esenboğaya gidiyorsunuz. Geçen, bir eski siyasimiz, bilinen
bir sima, ilk defa gelince biz hangi ülkeye geldik diye sormuş.
(CHP sıralarından gülüşmeler)
ATİ
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) İşte, değişimi
takip edemeyenler var, bir de değişimin lokomotifi olanlar
var; fark burada değerli arkadaşlarım. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Efendim,
şimdi, hava
FERİDUN
FİKRET BALOĞLU (Antalya) Konuşup duruyorsunuz burada,
halka sorun; burada övünüp duruyorsunuz!
MUHARREM
İNCE (Yalova) Bu başarıyı kutlayalım, Mecliste
bir deve keselim. (AK Parti sıralarından Deveye takılıp
kalma sesleri)
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Şimdi, sen, bu deve
işini çok fazla önemsiyorsun ama oraya girmeyeceğim, merak
etme, onu ayrıca konuşuruz. Onun cevabını biz verdik,
kamuoyu ne düşündüğümüzü biliyor, cevabını
anında verdik.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Bir de Mecliste dinleyelim.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Ama, onun o noktaya gelmesinin
arka planını ben size anlatayım. Yine, bu, bir tortu,
geçmişten gelen tortuların sonucu.
NAİL
KAMACI (
MUHARREM
İNCE (Yalova) Deve mi?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Onu da konuşuruz.
Eğer,
gider öyle bir uçak kiralarsanız, uçağın işletme
masrafları maliyetinin 2 katına çıkıyorsa, bu
uçaklardan kurtulmak için deve bile az gelir. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
NAİL
KAMACI (
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Ama, yapılan
işin yeri ve zamanı yanlıştır.
NAİL
KAMACI (Antalya) Sizden almışlar izni demek ki!
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Bu yanlıştır,
yeri, zamanı yanlıştır. Demek ki, arkadaşlar
o kadar illallah etmiş ki, bu kötü kontrattan ancak ve ancak deve
kesmekle kurtulur demişler.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Sayın Bakan, deveyi kesim talimatını
siz vermişsiniz gibi konuşuyorsunuz!
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Ama yanlış yerde,
yanlış zamanda yapmışlar. Bunu, kapalı bir mekanda,
gidip evinde veya bir kurban yerinde kesse daha düzgün bir iş yapmış
olurdu.
HÜSEYİN
EKMEKCİOĞLU (
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Bakın, Türk Hava Yolları,
dönemimizde 3 kat büyümüştür, cirosu 1 milyar 100 milyondan 3
milyara yükselmiştir. Sadece Türk Hava Yolları değil,
Türk Hava Yollarının taşımacılıktaki payı
yüzde 100den yüzde 62ye gerilemesine rağmen, taşıdığı
yolcu 8,5 milyondan 20 milyona yükselmiştir.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Aman Sayın Bakan, eveleme develeme
seninki!
MUHARREM
İNCE (Yalova) O zaman niye görevden aldınız Genel Müdürü?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Efendim, şimdi
BAŞKAN
Sayın Bakan, konuşmanızı tamamlar mısınız.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Efendim, zamanım
yok, daha fazla
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Seninki eveleme develeme!
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Şimdi, gelelim,
bir de, haberleşmeden
Denizciliğe hiç giremedik. Denizcilikte,
burada, bir şeyler söylendi. Denizcilikte Türkiye kara listedeydi
değerli arkadaşlar, kara liste. Türk gemileri, kara sularımızdan
dışarı çıkınca tutuluyordu, gittiği ilk
limanda tutuluyordu. 2002 yılı sonu, 800 küsur gemi denetlenmiş,
211 tanesi tutulmuş. Niye?.. Bakımı, tutumu iyi yapılmadığı
için, standartları düşük olduğu için. Şimdi ne olmuş?
Gemilerimiz kara listeden ak listeye geçmiş. AK Partiye yakışan
da budur. (AK Parti sıralarından alkışlar) 2006
yılında tutulan gemi sayısı, dikkatinizi çekiyorum,
45tir, 45; 211den, 45e gelmişiz. Bunlar lafla olmuyor. Ehil insanları
işin başına getireceksiniz, işinizi iyi yapacaksınız,
laubalilik yapmayacaksınız, titizce işinizi takip
edeceksiniz, bu sonucu alacaksınız. İşte, Türkiyenin
hakkı ak listeydi, ak listeye de AK Parti İktidarında
geçmiş olduk.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Bakan, sizin oğlan da gemi
alıyor
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Değerli arkadaşlar,
şimdi
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sizin oğlan da 1,5 milyon liraya gemi
alıyor
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Şimdi
MUHARREM
İNCE (Yalova) Oğlanın gemisinden de bahsedecek misiniz?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Değerli arkadaşlar
BAŞKAN
Sayın Bakan, konuşmanızı tamamlar mısınız.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Efendim, tamamlıyorum
Sayın Başkanım.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Bakan, oğlan gemi aldı
mı almadı mı?
SÜLEYMAN
SARIBAŞ (Malatya) Kırk beş dakika
BAŞKAN
Efendim, biliyorsunuz ki aynı talebi siz de yapıyorsunuz.
O kadar çok müdahale oldu ki, onu nazara alıyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Bakan, konuşmanızı tamamlayın lütfen.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Bakan, gemiler ak ise, oğlunuz gemi
aldı mı, almadı mı?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Bu ülkede denizcilikte
HALİL
AKYÜZ (İstanbul) Sayın Bakanın verdiği rakamlar
doğru değil beyler, inceleyin lütfen.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Benim verdiğim rakamların
hepsi doğru.
HALİL
AKYÜZ (İstanbul) Doğru değil!
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Bunu da, gelir size gösteririm.
HALİL
AKYÜZ (İstanbul) İnceleyeceğiz zaten.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Ben burada milletin huzurunda
konuşuyorum.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Bakan, sizin oğlan gemi aldı
mı almadı mı?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Ben milletvekillerinin
huzurunda görüşüyorum. Benim yanlış rakam verme lüksüm
yok değerli arkadaşlar. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Bakan, sizin bakanlık döneminizde,
oğlunuz gemi aldı mı almadı mı?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyelim.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Oğlum gemi aldı,
ne oldu?
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sizin bakanlık dönemizde değil mi? Ak
listeden kastınız buysa...
BAŞKAN
Sayın Bakan, siz Genel Kurula hitap ederek son sözlerinizi
söyleyin.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Bununla ilgili kazandığımız
yirmi bir tane dava var, 100 milyarın üzerinde tazminat aldık.
Onu da, eğitim gören çocuklara verdik. Evet, cevabı bu!
SÜLEYMAN
SARIBAŞ (
MUHARREM
İNCE (Yalova) CHP iktidarında ne olacağını
göreceksiniz?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Cevabı bu... Cevabı
bu...
MUHARREM
İNCE (Yalova) Yüce Divanda görüşeceğiz, bizim iktidarda.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Nerede istersen görüşürüz.
Ona gitmeden milletin önüne gideceğiz, orada görüşeceğiz.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Bakan, siz konuşmanızı tamamlayın lütfen.
Sayın Bakan, çok geçtiniz sürenizi, lütfen...
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Siz bu Yüce Divan korkularını
salmaya devam edin. Millet sizi ibretle izliyor!
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Sayın Bakan, icraatın başı
sensin, niye...
BAŞKAN
Sayın Bakan, siz konuşmanızı tamamlayın.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Yaptığınız yolsuzluklara
bakmıyorsun, Ali Dibolara bakmıyorsun, muhalefete laf
söylüyorsun.
BAŞKAN
Sayın Bayındır, çok heyecanlanmayın, lütfen...
Sayın Bayındır, sakin olun, sakin olun efendim.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Efendim, tabii...
Sayın
Başkanım biraz süre verebilir misiniz?
BAŞKAN
Veremem efendim, çok aştık süremizi. Son cümlelerinizi
rica ediyorum.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Efendim telekomünikasyon
sektöründe çok önemli...
BAŞKAN
Soru-cevap kısmında bazı konulara da cevap verirsiniz.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) ... önemli konular vardı,
ama süremiz yetmedi gördüğünüz gibi.
Ben,
bütçemizin ülkemize, ulaşım sektörüne, haberleşme
sektörüne, milletimize hayırlı uğurlu olmasını
diliyorum ve burada yapılan konuşmalarla yapılan
katkılardan dolayı da teşekkürlerimi sunuyorum.
Sağ
olun, var olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Aleyhte
olmak üzere son konuşma, Balıkesir Milletvekili Sayın
Sedat Pekel. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Bakan, oğlan gemiyi kaç paraya
aldı, söylemediniz. Benim duyduğum
1,5 milyon euro, doğru mu?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) Yanlış,
yanıma gel doğrusunu söyleyeyim.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Ben oraya gelemem, ben senin daire başkanın
mıyım ayağına geleyim, milletvekiliyim!
BAŞKAN
Süreniz on dakika efendim.
SEDAT
PEKEL (Balıkesir) Aleyhte şahsım adına söz aldığım
dokuzuncu tur görüşmeleriyle ilgili konuşmama başlamadan
önce, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, Millî Savunma Bakanlığı, Ulaştırma
Bakanlığı ile diğer kurum ve kuruluşlarla ilgili
olarak Cumhuriyet Halk Partisinin görüş, eleştiri ve önerilerini
arkadaşlarım dile getirdiler. Ben de konuşmamda önemli
gördüğüm ve değinilmeyen konulara dikkat çekmeye çalışacağım.
Değerli
milletvekilleri, Ulaştırma Bakanlığının
2007 bütçesi 822 milyon YTL olarak teklif edilmiş ve bunun yaklaşık
600 milyon YTLsi yatırımlara ayrılmıştır.
Yatırımlar içinde de demir yollarına 350, hava yollarına
34, haberleşme ve evrensel hizmetlere 91, kamulaştırmaya
32, limanlar ve balıkçı barınaklarına da 50 milyon
YTL ödenek ayrılmıştır. Fakat, burada dikkat edilmesi
gereken esas nokta şudur: 998 milyon YTL olan 2006 yılı
ödeneği ile 2007 yılı ödeneğini karşılaştırdığımızda
yüzde 19,2 oranında bir gerileme görülmektedir.
Diğer
yandan, hava, deniz ve kara, ayrıca haberleşme gibi stratejik
hizmetleri kapsayan Ulaştırma Bakanlığının
bütçesi, ne düşündürücüdür ki, 1 milyar 638 milyon YTLlik Diyanet
İşleri Başkanlığımızın bütçesinin
çok altında kalabilmektedir. Bu da, AKP Hükûmetinin bir mali yönetim,
planlama ve programlama zafiyetinin içinde olduğunu açıkça
ortaya koymaktadır.
Bakınız,
İstanbul-İzmir arterinde deniz-kara ulaşımının
önemli bir ayağı olan Bandırma-İzmir tren seferlerinin
demir yolu iyileştirme çalışmalarının tamamlanmış
olmasına rağmen hâlâ başlatılamamış olması,
AKP Hükûmetinin bu konudaki zafiyetini açığa çıkaran
en somut örneklerden biri olarak karşımızda durmaktadır.
Cumhuriyetle birlikte yurdun dört bir yanını demir ağlarla
ören bir ulusun çocukları, AKP döneminde Bandırmadan
İzmire trenle gidememektedir. Üst düzey yetkililerin ve Sayın
Bakanın takvime bağlı sözlerine rağmen, halkımız,
bırakın hızlandırılmış treni, üç
yıldır normal trene bile binememektedirler. 101 kilometrelik
demir yolu için 40 milyon YTL harcayan Bakanlığın, bu yolun
denetimi için 1 milyon euroyu veremeyerek seferleri başlatamaması,
ödenek sorunundan değil, bizce yönetim anlayışından
kaynaklanmaktadır.
Sayın
milletvekilleri, AKP İktidarının zafiyeti, ne yazık
ki kara yolu yatırımlarında da yaşanmaktadır.
Yine, bunun en somut örneğini kendi bölgemden vermek istiyorum.
AKP Hükûmetinin Acil Eylem Planı kapsamında yapılmasına
söz verdiği İstanbul-İzmir kara yolunda önemli arterlerden
biri olan Bandırma-Susurluk bölünmüş yolunda son derece büyük
sorunlar yaşanmaktadır. Yolun müteahhidine kesilen yüksek
ceza, kamulaştırma ve malzeme temini gibi çeşitli sorunlar
nedeniyle çalışmalar yaklaşık bir buçuk yıl
durmuş, bu süre içinde tek bir çivi bile çakılmamıştır.
Yolun, bölünmüş yol seviyesinde tamamlanarak trafiğe
açılabilmesi için 11 milyon YTL ödeneğe ihtiyaç vardır.
Bir
diğer yatırım olan Bandırma-Gönen arasındaki
bölünmüş yol için, AKP, 2006 yılında 2,5 milyon YTLye ihtiyaç
duyulurken, Hükûmet sadece 294 bin YTL ödenek ayırmış, buna
bağlı olarak yolun inşaatını alan firma, ödenek
yetersizliğini gerekçe göstererek yol yapım çalışmalarını
durdurmuştur. Yolun bitirilebilmesi için 6,7 milyon YTLye ihtiyaç
duyulmaktadır.
Kara
yolunu bitiremeyen, demir yolunu bitiremeyen AKP İktidarı
elbette ki boş durmamış, Balıkesirimiz için akla
gelecek ne kadar olumsuzluk varsa hayata geçirmiştir.
Hükûmet,
Bandırma Limanını özelleştirme kapsamına almış,
Tekeli, TMOyu ve sebze tohum üretme istasyonunu kapatmış,
SEKAyı âdeta peşkeş çekmiş, Eti Holdingin merkezini
Ankaraya taşımış, kültür merkezlerine, fakülte
inşaatına yeterli ödeneği ayırmamıştır.
Yatırımlara yeterli ödeneklerin verilmemesi durumunda
istihdamın artması ve bölge ekonomisinin kalkınması
elbette beklenemez. Birçok belediye başkanlığı
ve 5 milletvekilini AKPye sunan Balıkesir bunu hak etmemektedir.
Görüldüğü gibi, yatırımlar, bu yetersiz ödenekler ve
bu anlayışla da kolay kolay bitirilemeyecektir. Ancak,
görünen odur ki, bu gidişle AKP İktidarı sandıkta
bitecektir.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyede sivil havacılık sektörüne
cumhuriyetin kuruluşundan bu yana büyük önem verilmiştir.
16 Şubat 1925te kurulan Türk Hava Kurumu, ulusal havacılığımızın
en önemli kurumlarından biri olarak Türk ulusuna, Türk gençliğine
eğitim ve hizmet vermektedir. Kurumun, Yüce Önder Atatürk tarafından
verilen görevi layıkıyla yapabilmesi için yeterli ve istikrarlı
kaynağa ihtiyacı bulunmaktadır. Kurumun asıl gelir
kaynağı olan kurban derileri ülkemizin sivil havacılığının
güçlenmesi için önem arz etmektedir. Son yıllarda çıkan tartışmaların
Türk Hava Kurumunun deri gelirlerini azalttığını
biliyoruz. AKP Hükûmetinin bu noktada Türk Hava Kurumunu destekleyici
tavır sergilemesi, Atatürkün armağanı olan Kurumun
Türkiye Cumhuriyeti ile sonsuza dek yaşamasını
sağlayacaktır.
Değerli
milletvekilleri, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana büyük
önem verilmiş ulusal ve stratejik kuruluş olan Türk Hava Yolları
1933te kurulmuş, 90da özelleştirme kapsamına alınmış
ve bu yılın haziran ayında da özel sektör statüsüne geçmiştir.
Türk
Hava Yollarını yakından takip eden KİT Komisyonunun
bir üyesi olarak dikkat çekmek istediğim diğer nokta da,
Türk Hava Yollarının özelleştirilmesinin ulusal ve kamusal
açıdan yararlı olmayışıdır, hatta çelişkili
durumlar da söz konusudur. 4046 sayılı Özelleştirme Kanununda
özelleştirmelerin amacı, ekonomide verimlilik artışı
ve kamu giderlerinde azalma sağlamak olarak belirtilmektedir.
Bugüne
kadar gerçekleştirilen özelleştirmelerin ekonomiye
sağladığı verimlilik tartışması bir
yana, Türk Hava Yollarının özelleştirilmesi, kanunda
belirtilen mantıkla da çelişmektedir, çünkü, Türk Hava Yolları,
özelleştirme kapsamına alındığı günden
bu yana, siyasi baskılara açık kurumsal yapısının
barındırdığı dezavantajlara ve Körfez krizi,
ekonomik kriz, 99 depremi, 11 Eylül saldırıları gibi
tüm olumsuzluklara karşın, oldukça yüksek bir başarı
grafiği çizmiş bir kuruluştur.
Mali
göstergelere bakıldığında, özelleştirmeye
gerekçe olarak gösterilen istihdam fazlalığı ve düşük
verimlilik iddialarının son on yılda Türk Havayolları
için geçersiz olduğu da ayrı bir gerçekliktir. Türk Hava Yolları
gibi gerçekten stratejik kuruluşların, kurumların,
KİTlerin özelleştirilmesi, ulusal çıkarlarımız
için son derece büyük bir tehdit oluşturmakta ve önemli bir kaybı
da beraberinde getirmektedir.
Sayın
milletvekilleri, Türk Hava Yolları, artık, Bakanlığımıza
bağlı kuruluş olmasa da, ulusal havacılığımız
açısından bir semboldür, uluslararası platformda bir
tanıtım imajımızdır; ancak, Türk Hava Yolları,
AKP İktidarı döneminde maalesef imaj kaybetmiştir. Bakınız,
geçen hafta Atatürk Havalimanında yaşananlar tam bir skandaldır.
İade edilen bir uçak için deve kurban edilmesi, devenin Türk Hava
Yollarına fatura edilmesi, devenin aprona izinsiz yollardan
sokulması ve bütün bu işlerin başında, Türk Hava
Yolları Teknik AŞnin üst düzey bir yetkilisinin bulunması,
ulusal ve uluslararası kamuoyunda imaj kaybettiren bir skandal
olarak yer almıştır. AKP İktidarı anlayışı,
Türk ulaşım sektörünü, deve skandalıyla ve çöl kültürüyle
kervancılığa
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÜNAL
KACIR (İstanbul) Sedat, sen de mi takıldın deveye? Sen
bari takılma!
AHMET
YENİ (
BAŞKAN
Buyurun efendim.
SEDAT
PEKEL (Devamla)
dönüştürme yolunda hızla ilerlemektedir.
Bir
diğer skandal ise, Türk Hava Yollarının VIP ve CIP salonlarında
görev alacak personelin cinsellik ve dinî içerikli sorularla seçilmesi
için anket yapılmış olmasıdır. Başbakanın
İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki kadrosuna dayalı
anlayış, Türk Hava Yollarını, daha geniş kapsamda
da Türkiyeyi iyi yönetememektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken,
uluslararası rekabet çağında, milyar dolarlık kurum
ve kuruluşlarımızı cemaat-tarikat ilişkileriyle
idare etmeye çalışan AKP İktidarının bakanlıklarında
ve belediyelerde de aynı anlayışı sürdürmeye çalıştığını
görmekteyiz. Muhalefeti İki koyun gütmeyi bilmezler. diyerek
eleştiren Sayın Başbakan Erdoğan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Efendim, son cümlenizi rica edeyim, süreniz tamamlandı.
SEDAT
PEKEL (Devamla)
Sayın Başbakan Erdoğan, Kabinesinde,
yorgun, aklı karışık ve skandallara karışmasına
karşın görevde tuttuğu bakanlarla dört yıldır
Türkiyeyi idare etmektedir. Ancak, artık, sandık önümüze
gelmiştir. Halk, mutfağında ne piştiğine, sosyal
yaşamında ne değiştiğine, işsizliğin
hangi aşamada olduğuna, gelecekten umutlu olup olmadığına
bakarak, skandalları hatırlayarak oy verecektir. Siyaset-ticaret-tarikat
üçgeninde, artık, yolun sonuna gelinmiştir.
2007
bütçesinin ülkemiz ve halkımız için yararlı olmasını
diliyor, ayrıca, yüce Türk ulusunun yeni yılını
ve Kurban Bayramlarını kutluyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Pekel.
Sayın
milletvekilleri, şimdi sorulara geçiyoruz. Soruların
kısa, net ve açık sorulmasını özellikle rica ediyorum,
çünkü, birçok soru sormak isteyen arkadaşımız var. Hepsine
mümkün olduğu kadar imkân sağlayalım. Soru on dakikalık
bir süre içerisinde sorulacak ve on dakika tamamlandığında
cevaba geçeceğiz.
Sayın
Işık, buyurun.
Kısa
ve öz rica ediyorum.
AHMET
IŞIK (Konya) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sorum
Ulaştırma Bakanımıza.
Sorumdan
önce Sayın Bakanım, özel bir şey ifade etmek istiyorum
İrfan Bey müsaade ederse
BAŞKAN
Bir dakika
Değerli
arkadaşlar, özellikle milletvekili arkadaşlarımızdan
da rica edeyim. Sorular sorulurken bakanlarımız ve yardımcıları
not alacaklar. Soruların, konuşmanın ve hitabın
daha net ve açık olmasını rica ediyorum.
Buyurun.
AHMET
IŞIK (Konya) Ulaştırma Bakanımıza ifade etmek
istiyorum sorumu. Sorumdan önce Sayın Bakanım, özel bir
şey ifade etmek istiyorum. Bugün sizin için ve sevdikleriniz
için önemli bir gün. Bugün sizin doğum gününüz. Doğum gününüzü
2,5 milyon Konyalı hemşehrim adına tebrik ediyorum.
[CHP sıralarından Aaa sesleri, alkışlar (!)]
HALİL
TİRYAKİ (Kırıkkale) Ayıp, ayıp!
TURAN
TÜYSÜZ (Şanlıurfa) Bravo!
AHMET
IŞIK (Konya) Yine, 2,5 milyon Konyalı hemşehrim
adına yaptırmış olduğum pastayı ve hazırlattığımız
gülleri size birazdan takdim edeceğiz.
Sorum
şu Sayın Bakanım: Konya-Ankara arası Hızlı Tren Pojesiyle ilgili
altyapının fiziksel çalışmaları hızlı
bir şekilde devam etmekte. Gerçekten, Konyaya tarihî anlar yaşatıyorsunuz.
Fakat, üstyapıyla ilgili sizden detaylı bilgi almak istiyoruz
Sayın Bakanım. Üstyapının ihalesi ne zaman gerçekleşecek?
Üstyapıyla ilgili şu an bizleri seyretmekte olan tüm Konyalı
insanlarımız merakla bekliyor. Bu müjdeyi sizden ayrıntılı
bir şekilde almak istiyoruz.
Tekrar
doğum gününüzü kutluyorum. Pastanız ve gülleriniz hazır,
birazdan takdim edeceğiz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkanım, 1920den beri bu Meclis
böyle soru görmedi, hatta, 1071den beri görmedi.
BAŞKAN
Sayın Kaptan, buyurun efendim.
OSMAN
KAPTAN (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Millî Savunma Bakanına iki sorum var: Birincisi, koordinatör
adıy
İkinci
sorum: Kerkük ve Kuzey Irakta meydana gelen gelişmeler ve fiilî
oluşumlar karşısında Türkiyenin kırmızı
çizgilerini korumak amacıyla saptanmış politikalarımız
var mıdır?
Sayın
Ulaştırma Bakanına sormak istiyorum. Birincisi: Türkiyenin
turizm gerçeği Antalyanın doğusunda ve batısında
da artık uluslararası nitelikte birer havaalanına
ihtiyaç vardır. Bu konuda bir çalışmanız var
mı? Gazipaşa Havaalanının son durumu nedir?
İkinci
soru: Bakanlığınızın 2005 bütçesi Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülürken sorduğum bir soruya Antalya-Burdur
demir yolu ulaşım ana planına alınacak demiştiniz.
Alındı mı? Bu konuda son durum nedir?
Üçüncüsü:
Antalyanın doğu ve batı ilçelerini birbirine ve mevcut
havaalanına bağlayan raylı ulaşım sistemi talebimiz
vardı. Bu konuda bir çalışma var mı?
Son
soru: Karayolu Taşıma Yönetmeliği son otuz dört ayda
yedi defa değiştirildi. Kamyoncularımız ve nakliyecilerimiz
bu konudan çok mağdur oluyorlar. Sayın Bakan, bu değişiklikler
daha ne kadar devam edecek? Bu konuda bir açıklama yapar mısınız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaptan.
Sayın
Baloğlu, buyurun.
FERİDUN
FİKRET BALOĞLU (Antalya) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Ulaştırma Bakanına soruyorum. Birincisi: Antalyada,
Antalya Körfezinde deniz ulaşımının 2006 yılında
gerçekleşeceği söylenmişti, Antalyada yapılan
açıklamalarda. Bu konuda hiçbir gelişim sağlanmadı.
Sayın Bakanın bu konuda hazırladığı bir
proje var mı? Bilgi verebilir mi?
İkincisi:
Türkiyedeki otobüs şirketleri birer birer batıyor. Sayın
Bakan, uçakla insan taşımanın çok hızlı geliştiğini
söylüyor. Oysaki bu alanda hâlâ kara yolu insan taşımacılığı
sektörün büyük bölümünü gerçekleştiriyor. Otobüs şirketlerinin
batması, on binlerce otobüs çalışanının
işsiz kalması karşısında bu sektöre vergi kolaylıkları
gerçekleştirmek için Bakanlar Kuruluna bir öneri getirecek
mi?
Türkiyede
uçakla taşımadaki insan sayısının 8 milyondan
21 milyona çıktığını söyledi. Bu süreç içinde
kara yolları insan taşımacılığındaki
gerilemenin oranını biliyor mu?
Bir
de son olarak şunu sormak istiyorum: Sayın Bakan, seksen
yıl önceki 10 milyonluk nüfusu olan genç cumhuriyetin yaptığı
demir yolu ile seksen yıl sonra bugünkü 70 milyonluk cumhuriyetin
yaptığı demir yolunu kıyaslıyor. Bu haksız
bir kıyaslama. Sayın Bakanın ölçülerini beğenmiyorum, kendisini bir daha gözden geçirecek
mi bu konuda, merak ediyorum?
Sağ
olun.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Baloğlu.
Sayın
Ekmekcioğlu
MEHMET
IŞIK (Giresun) Antalyanın çok sorunu var Sayın Bakan.
BAŞKAN
Evet, bugün Antalya
Buyurun.
HÜSEYİN
EKMEKCİOĞLU (Antalya) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Ulaştırma
Bakanımıza üç sorum var. Antalya-Manavgat ve Antalya-Demre-Beymelekteki
tekne yapım ve çekek bölgelerinin Antalya ve ülke ekonomisine
sağlayacağı katkı, deniz ve turizmin gelişimine
vereceği ivme açısından son derece önemli bir projedir.
Bu projenin kısa zamanda bitirilmesi için Bakanlığınızca
bir çalışma yürütülmekte midir?
İkinci
sorum: Antalyadaki balıkçılar, ticari liman içerisinde
korunaksız bir biçimde işlerini yapmak ve barınmak durumundadırlar.
Bu balıkçıların modern bir barınağa ihtiyaçları
bulunmaktadır. Antalyada liman dışında modern bir
balıkçı barınağı yapmayı düşünüyor
musunuz?
Üçüncü
sorum:
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ekmekcioğlu.
Sayın
Özdoğan, buyurun.
İBRAHİM
ÖZDOĞAN (Erzurum) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Millî Savunma Bakanımıza
Kuzey Irakta de facto olarak etable
edilmeye çalışılan Kürt devleti temelinde Kerkükün
demografik yapısı değiştirilmeye çalışılmaktadır.
Bu kapsamda Kerkükteki Kürt nüfus artırılmaktadır.
Kerkükteki Türkmenlerin varlığı tamamen yok edilme
tehlikesiyle karşı karşıyadır. Türkmenler,
devletimizden destek ve Kerkükteki varlıklarının ortadan
kaldırılma planına karşı adımlar atmasını
beklemektedirler. Hükûmetimiz, Büyük Orta Doğu Projesi çerçevesinde
planlanan Kürt devleti oluşumundan mı yana, yoksa, Türkmenlerin
Kerkükte siyasi varlıklarının desteğine mi yakın
durmaktadır? Hükûmetimiz, önümüzdeki dönemde, Kerkük konusunda
somut bir adım atacak mıdır? Türkmenlerle ilişkileriniz
ne durumda? Türkmenleri destek kapsamında şu ana kadar atmış
olduğunuz bir adım var mıdır?
İkinci
sorum: Daha önce 40 milyon dolara alınan F-16 uçakları sizin
iktidarınız zamanında 100 milyon dolara alınmaktadır.
Hâlbuki daha gelişmiş olan JSP uçakları 70 milyon dolara
alınmaktadır. Aradaki bu fark nereden kaynaklanmaktadır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özdoğan.
Sayın
Mehmet Ali Bulut, buyurun.
MEHMET
ALİ BULUT (Kahramanmaraş) Sayın Başkanım,
Millî Savunma Bakanımıza soracağım.
Basında
takip ettiğimiz kadarıyla, 15 milyar dolarlık, Türk Silahlı
Kuvvetlerine savaş uçağı ve jet alımı çalışmaları
yapılıyormuş, ithal edilecekmiş. Acaba -bu 15 milyar
dolar büyük bir para- bunu yerli yatırıma yönlendirerek
yerli üretemez miyiz?
Bir
de, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin silah ihtiyacının
ne kadarını yerli olarak üretiyoruz? Bunları öğrenmek
istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bulut.
Soru
süremiz tamamlandı. Sayın Bakanlarımız sırayla
HÜSEYİN
EKMEKCİOĞLU (Antalya) Sayın Başkan, daha süremiz
var.
HALİL
TİRYAKİ (Kırıkkale) Başkanım, bize söz
vermiştiniz, ne oldu?
HÜSEYİN
EKMEKCİOĞLU (Antalya) Sayın Başkanım, daha
var süremiz.
BAŞKAN
Bir dakika efendim.
Şimdi,
orayla benim buradaki şey biraz farklı, buradaki görüntü.
Tamam, doğrudur, doğrudur.
Bir
kişiye daha
Sayın Ünlütepe. Buradaki şeye göre
HALİL
TİRYAKİ (Kırıkkale) Benim de hakkım var
Başkanım. Bana söz verdiniz.
FERAMUS
ŞAHİN (Tokat) Sayın Başkanım, üç dakika vardı
orada.
BAŞKAN
Cihaza ben
Oraya karışmıyorum.
Sayın
Ünlütepe, buyurun efendim.
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, aracılığınız
Afyonkarahisar
ili kırk beş yıl öncesi sivil uçuşlardan faydalanan
bir ilimizdi. Bugün sivil uçuşlardan yararlanamamaktadır.
Hâlihazırda 275-300 bin civarında yurttaşımız
yurt dışında çalışmaktadır. İlimizdeki
askerî havaalanını uluslararası ve ulusal uçuşlara
açacak mısınız? Açılacaksa ne zaman?
Teşekkür
ediyorum.
FERAMUS
ŞAHİN (Tokat) Sayın Başkan, süremiz var.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Tiryaki, buyurun, kısa ve öz...
HALİL
TİRYAKİ (Kırıkkale) Sayın Başkan, teşekkür
ederim.
Türk
sanayisine ve Türk ordusuna altmış sene en üst düzeyde hizmet
vermiş olan Makine Kimya Endüstrisi Kurumu ne yazık ki 1980
sonrası bir enkaz hâli gibi boşaltılmıştır.
Dış güçlerin iştahını kabartan bir hâl almıştır.
Makine Kimya Endüstrisi Kurumu içi boşaltılmış,
sonuncu, Türkiye ve Türk ordusunun âdeta başı dışa
bağımlı bir hâle getirilmiştir.
Bir
zamanlar Kırıkkale 18 bin işçisiyle üç vardiya çalışırken,
bugün 2.600 kadar memur ve işçisiyle çalışmaktadır.
AKP
iktidara gelmeden önce, meydanlarda her gün Makine Kimya Kurumunu
eski günlerine getireceklerini söylüyorlardı. Ancak, dört
yıldır iktidarda olmalarına rağmen hiçbir gelişme
olmamıştır. Meydanlarda insanların oyunu almak
için söylediklerinin tersine, bugün Makine Kimya Kurumu dahi kötü
durumlar yaşamaktadır. Aradan geçen bu zaman içerisinde
ne bir teknoloji getirildi ne de yenileme yapıldı.
BAŞKAN
Sayın Tiryaki, sorunuzu sorar mısınız.
HALİL
TİRYAKİ (Kırıkkale) Soruyorum. Bir dakika
Başkanım, soruyorum.
BAŞKAN
Siz yorumluyorsunuz, yorum yok.
HALİL
TİRYAKİ (Kırıkkale) Türkiyenin bir zamanlar en
verimli kurumu olan Makine Kimya Endüstrisi Kurumu, ne yazık
ki, ilk başta ÇELBOR özelleştirildi, gitti.
İkincisi
-soruyorum Bakanıma- bir zamanlar Türk sanayisinin gözdesi
olan çelik fabrikası tezgâhları hurda fiyatına, 60 kuruştan
satışa çıkarıldı. Bunlarla ilgili, yetmiyormuş
gibi, bundan sonra top fabrikası, mühimmat fabrikası, pirinç
fabrikası da gidecek mi? Yani, bunlar hurda fiyatına satılacak
mı? Türkiyenin ve Kırıkkalenin geleceği olan Makine
Kimya Endüstrisi Kurumu bu gidişle ne duruma gelecektir? Yoksa,
meydanlarda söylediklerinizi unutup, Kırıkkaleyi terk
mi edeceksiniz?
Teşekkür
ederim Başkanım, sağ olun.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tiryaki.
Biraz
uzun oldu, ama, yorumuyla birlikte
Sayın Bakan herhâlde gerekli
açıklamayı yapar.
Buyurun,
Sayın Savunma Bakanımız mı?
FERAMUS
ŞAHİN (Tokat) Bir ben kaldım soracak Sayın Başkan.
BAŞKAN
Efendim, üç-dört dakika zaten geçtik.
Buyurun
Sayın Bakanım.
Önce,
Millî Savunma Bakanımız cevap verecek.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) Sayın
Başkanım, önce Makine Kimyayla ilgili
Sayın Tiryaki
tabii Kırıkkale Milletvekili olduğu için
HALİL
TİRYAKİ (Kırıkkale) Bakanım, şu katalogda
Kırıkkalenin adı dahi yok. Kim çıkardıysa
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) En son sayfaya
bak. En son sayfaya bakar mısınız.
HALİL
TİRYAKİ (Kırıkkale) Türkiyenin Kırıkkalesi
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) En son sayfaya bakar
mısınız.
Kırıkkaleli
olduğu için, tabii, ben kendilerine, ne kadar hassasiyet gösterdiklerini
biliyorum.
HALİL
TİRYAKİ (Kırıkkale) Akrabayız, sen de
Kırıkkalelisin Bakanım.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) Evet, doğru.
Şimdi,
Kırıkkalenin hayati bir meselesidir bu, ama, Türkiyenin
de hayati bir meselesidir. Ancak, şunu söyleyeyim, bugün, Kara
Kuvvetlerimizin dışarıya muhtaç olmamasında en
önemli dayanağımız Makine Kimya Endüstrisidir. Mermimiz
orada yapılmaktadır, mühimmatımız orada yapılmaktadır,
tüfeğimiz orada yapılmaktadır, tank parçaları
orada yapılmaktadır, 105lik, 155lik obüsler orada yapılmaktadır
namlularıyla beraber. Bunlara ilaveten, son zamanlarda en iftihar
edeceğimiz husus panter ve fırtına dediğimiz
kundağı motorlu howitzerler de orada yapılmaktadır.
Biraz
evvel konuşmamda da ifade ettiğim gibi, alınan tedbirlerle,
Makine Kimya, Türkiyedeki 500 büyük firmanın arasında
120nci sıradan 81inci sıraya yükselebilmiştir. Orada
çalışan insanlarımızın adedinin çokluğu
değil, kalitesinin yükselmesi önemlidir.
HALİL
TİRYAKİ (Kırıkkale) Kırıkkaleye bir
şey yok Sayın Bakanım, Kırıkkaleye bir şey
yok!
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) Biz de buna gayret
ediyoruz.
Bunlara
ilaveten, son bir hususu söyleyeyim: Daha yeni, iki gün önce, 12 milyon
dolarlık üstün teknoloji ürününü yurt dışına satmak
üzere Genel Müdürümüz imza atmıştır. Ben, kendilerine
de teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Sayın
Bulutun sorusuna
Evet, son günlerde, 15 milyar dolar civarında
bir alışveriş için Amerikayla pazarlık yapılmaktadır.
Bunun 10-12 milyar dolarlık kısmı F-35ler, yani, Joint
Strike Fighterlar, F-16dan sonra dünyanın en iyi uçakları
olarak kadromuza girecek olan uçaklardır. Bunu, dokuz ülke üretmektedir.
Dokuz ülkeden bir tanesi de Türkiyedir. Üretime katkımızdan
dolayı, elbet teknolojiye de katkımız olmaktadır.
Bunun 4 ilâ 6 milyar dolarlık kısmı Türkiyede üretilecektir.
Bunun
dışında, F-16ların modernizasyonu var. Bu da 1,5
milyar dolarlık bir husustur. F-16lar, bizdeki F-16lar, tabii,
çok eskiden alındığı için, modernize edilmek ihtiyacındaydılar.
Bunların modernizasyonuyla, Amerikanın elindeki F-16larla
aynı seviyeye geleceklerdir.
Bunun
dışında da bazı diğer hususlar eklenince -ki,
bunlardan en önemlisi yeni alınacak F-16dır- bunlarla beraber
12 ile 15 milyar arasında bir harcama önümüzdeki on-on beş
yıl içerisinde yapılacaktır.
Bir
başka soru -zannediyorum Sayın Özdoğan sormuştu-
Daha önce alınan F-16lar 50 milyon dolara alındı,
şimdikiler 100 milyon dolara alınacak şeklinde. Önce,
bir bilgisini düzelteyim. İlk alınan F-16lar ki, Türkiyede
assemble edilmişti, montajı yapılmıştı.
160 uçak -ilk uçak- 50 milyon dolar değil, 20 milyon dolardır.
Daha sonra alınan 80 uçak ise 30 milyon dolardır. Şimdi
alınacak 30 F-16 için teklif bekliyoruz. Bunun da fiyatının
100 milyon dolar değil, 40 ile 50 milyon dolar arasında olması
beklenmektedir. Ama, tabii, pazarlık payı vardır. Bunun
Türkiyeye katkısı, payı da hâlen pazarlık hâlindedir.
Bu pazarlıkları yapan arkadaşlarımız da bütün
ciddiyetleriyle çalışmaktadırlar. Hakikaten, ülkelerine
büyük hizmet vermektedirler. Huzurlarınızda kendilerine
teşekkür ediyorum.
Diğer
sorulara hem Sayın Bakanımıza da zaman kalsın diye
hem de Dışişleri Bakanlığıyla bizim Bakanlık
arasındaki çizgi biraz hassasiyet gösterdiği için, yazılı
olarak cevap arz edeceğim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Ulaştırma
Bakanımıza söz veriyorum, cevaplandırmak için.
Az
bir süremiz var Sayın Bakan. Bir ek süre vereceğim karşılıklı
tartışma sebebiyle, ama soruları nasıl cevaplandıracaksınız
onun planını siz yapın.
Buyurun.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Afyon Milletvekilimiz
Sayın Ünlütepe Afyon Askerî Havaalanının sivil
uçuşlara neden açılmadığını sordu. Bu konuda
Millî Savunma Bakanlığımıza gerekli müracaatı
yaptık ve olumlu görüş gelmesi hâlinde burayı sivil
uçuşlara açacağız. Çünkü, bildiğiniz gibi, bu havaalanı
NATO amaçlı yapılmış ve NATO hizmetleri dâhilinde
kullanılan bir havaalanıdır, sivil hava uçuşlarına
gerek Hava Kuvvetlerimizin gerek Genelkurmayın envanterinde
bulunan 18 havaalanını ortak kullanmaktayız, onun cevabına
göre hareket edeceğiz.
Sayın
Ahmet Işık, Ankara-Konya Hızlı Tren Projesinin altyapısı
devam ediyor ve önümüzdeki ay içerisinde de üstyapının ihalesini
yapacağız. Böylece, Konya-Ankara arasındaki hızlı
trenle ilgili yapılmamış bir işimiz kalmayacak ve
süresi içerisinde de tamamlayacağız.
Diğer
bir soru, Sayın Sedat Pekel konuşmasını yaparken,
tabii, Bandırma-İzmir demir yoluyla ilgili, neden açılmadığını
sordu. Bu yolun uzun süreden beri bakımı yapılmamıştı,
bakımını yaptırdık, ancak, tabii, bu bakılan
yolun denetlemelerinin yapılması, gerekli sertifikaların
verilmesi için bir zamana ihtiyaç vardı, bu zaman biraz gecikti,
bu bakımdan hak veriyorum. Tabii, konuşmasında da Sayın
Pekel, sürekli tekrar ettikleri bir şeyi tekrar gündeme getirdi:
Bu Hükûmet, cemaat-tarikat ilişkisiyle iş yapıyor.
Ben bunu kendilerine yakıştıramadım. Bizim
Hükûmetimiz milletten gücünü alır, milletin dışında
başka bir güç tanımayız. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Kimseyle de ilişkiler içerisinde değiliz.
Milletimizin verdiği destekle, milletin hizmetini görmeye
devam ediyoruz. Bu neviden iddialar ve isnatlar, iddia sahibini
bağlar ve ispatı da kendisine düşer diye ilave etmek
istiyorum.
Bugün,
Antalya vekillerimizin günü, bütün Antalyayla ilgili sorunlar
da bu vesileyle gündeme geliyor.
Sayın
Baloğlu, Gazipaşa Havaalanı
Bir sefer ihaleye
çıktık, maalesef, talipli çıkmadı; çünkü, havaalanı
yanlış yere yapılmış. Havaalanını
yapmışlar, ama, hemen yanındaki dağı unutmuşlar.
İşte bu da, kamu kaynaklarının nasıl çarçur
edildiğinin tipik bir örneği. Bunu, uçuş okulu olarak
değerlendirmek üzere yeni bir çalışma başlattık,
2007de bunu da gerçekleştireceğiz.
Deniz
ulaştırmasıyla ilgili, belediyeye bir fizibilite,
talebi üzerine verdik. Biz denizcilikte yakıtı, ÖTVyi kaldırdık.
Bundan sonra devlet olarak deniz taşımacılığı
yapacak değiliz. Müteşebbislerin önünü açtık. Kim Antalya-Alanya
arasında, Kemer-Alanya arasında deniz taşımacılığı
yaparsa, bu fizibil bir iştir, bunu öneriyoruz.
Antalya
Limanı dışında bir balıkçı barınağı
arayışımız vardır. Ancak, turizm bölgesi olması
nedeniyle, bölgedeki arkeolojik hassasiyet de dikkate alındığında,
bu çalışmalar biraz ağır ilerliyor, ama, devam ediyor.
Manavgatla
ilgili yine bir soru soruldu. Hakikaten orada nehir ağzında
irili ufaklı tekne yapımı var. Bunları bir sitede
birleştirmek ve bu şekilde daha güzel, daha verimli çalışmalarını
sağlamak için 1/25 ölçekli çevre planı haritaları çizildi,
gerekli izinler yapılıyor ve buraya da bir yat imalat sitesi
yakın zamanda gerçekleştirilecek. Çalışmaları
devam ediyor.
HÜSEYİN
EKMEKCİOĞLU (Antalya) Ne zaman, Sayın Bakan?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) Bunların
işlemleri var; ÇED planları yapılıyor, ondan sonra
ilgili kurumlardan izinler alınıyor. Bu süreci yaşıyoruz.
Bunlar bizim kontrolümüzde olan şeyler değil ama, titizlikle
takip ediyoruz, onu söyleyebilirim.
Siz
ifade ettiniz yine. Hakikaten gemi inşa sektörümüz bu dönemde
çok gelişti. Bunu siz de söylediniz. Antalya serbest bölgesinde
sadece 3 tane yat imalatçısı varken, bugün 27ye çıktı
ve Türkiye, yat imalatında dünyada üçüncü sıraya yükseldi.
Bu çok büyük bir gelişmedir. İşte bu bizim dönemimizde
oldu, burada aldığımız teşvik tedbirleriyle
oldu. Ben oraya iki sefer gittim, sorunlarını dinledim, istedikleri
kolaylıkları yaptık. Bundan sonra da ne istiyorlarsa
onu da, yine mümkün olanlarını yapmanın gayretinde olacağız.
Tabii,
Antalya-Eskişehir demir yolu bağlantısından da
söz edildi. Bu bağlantı fizibilite etütlerini 2007 yatırım
programına koyduk. Takdir edersiniz ki, demir yolu yatırımları,
maliyeti çok yüksek projelerdir. Önce projelerini hazırlayacağız.
Önem sırasına da kaynak bulduğumuz zaman
Bir de, proje
yapmak için zaman kaybetmeyelim diye böyle bir çalışma içerisine
girdik.
Sayın
Kaptan, Karayolu Taşıma Kanunu, Türkiyede karayolu taşımacılığına
yeni baştan köklü bir düzenleme getirdi. Elli yıldan beri
el atılmayan bu sektörde yapılan bu önemli düzenlemeyle beraber,
bazı aksaklıkların olması gayet doğal. Ama,
bugün, bu Kanuna göre çıkarılan yönetmeliğe uyum oranı
yüzde 98dir. Tabii, zaman zaman yönetmelikte çıkan aksaklıklar
düzeltilmiştir. Bundan sonra da çıkarsa yine düzeltilecek.
Amacımız, sektörde faaliyet gösterenlerin hayatını
kolaylaştırmak. Yasaları insanlarımızın
hayatını zorlaştırmak değil, onların hem
işlerini kolay etmek hem de hayatını kolaylaştırmak
için yapıyoruz. Bu değişiklikler de bu cümleden yapılan
değişikliklerdir.
Diğer
soruları, Sayın Başkanım izninizle, yazılı
olarak bilahare cevaplandıracağım.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakana teşekkür ediyoruz.
Soru-cevap
faslı da tamamlanmıştır.
Şimdi
sırasıyla, dokuzuncu turda yer alan bütçelerin bölümlerine
geçilmesi hususunu ve bölümlerini ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım.
Millî
Savunma Bakanlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Bölümleri
okutuyorum:
09 -
MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI
1. Millî Savunma
Bakanlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
A
C E T V E L İ
KODU Açıklama
(YTL)
01 Genel Kamu Hizmetleri 51.650.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
02 Savunma Hizmetleri 12.987.998.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
10 Sosyal Güvenlik ve Sosyal Yardım
Hizmetleri 12.750.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
TOPLAM 13.052.398.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler...
Millî
Savunma Bakanlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesinin bölümleri
Millî
Savunma Bakanlığı 2005
2. Millî Savunma
Bakanlığı 2005
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
Millî Savunma Bakanlığı
2005
A
C E T V E L İ
. (YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 14.935.061.678,13
- Toplam Harcama : 10.282.349.658,13
- Ödenek Dışı Harcama : 200.442.114,24
- İptal Edilen Ödenek : 4.830.602.005,30
- Ertesi Yı
BAŞKAN
(A) cetvelini
Millî
Savunma Bakanlığı 2005
Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Bölümleri
okutuyorum:
40.28- SAVUNMA
SANAYİ MÜSTEŞARLIĞI
1. Savunma
Sanayi Müsteşarlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
A
C E T V E L İ
KODU Açıklama
(YTL)
01 Genel Kamu Hizmetleri 4.827.250
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
02 Savunma Hizmetleri 22.520.500
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 174.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
07 Sağlık Hizmetler 5.250
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
TOPLAM 27.527.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
(B) cetvelini okutuyorum:
B C E T V E L İ
KODU Açıklama
(YTL)
03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 2.050.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
05 Diğer Gelirler 25.477.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
TOPLAM 27.527.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler...
Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesinin bölümleri
Ulaştırma
Bakanlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Bölümleri
okutuyorum:
16- ULAŞTIRMA
BAKANLIĞI
1. Ulaştırma
Bakanlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
A
C E T V E L İ
KODU Açıklama
(YTL)
01 Genel Kamu Hizmetleri 6.275.740
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
02 Savunma Hizmetleri 272.220
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
04 Ekonomik işler ve Hizmetler 815.060.040
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
TOPLAM 821.608.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler...
Ulaştırma
Bakanlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin
bölümleri
Ulaştırma
Bakanlığı 2005
2. Ulaştırma
Bakanlığı 2005
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
Ulaştırma Bakanlığı
2005
A
C E T V E L İ
. (YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 386.162.139,00
- Toplam Harcama : 316.576.915,16
- Ödenek Dışı Harcama : 1.978.992,18
- İptal Edilen Ödenek : 71.564.216,02
BAŞKAN
(A) cetvelini
Ulaştırma
Bakanlığı 2005
Telekomünikasyon
Kurumu 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Bölümleri
okutuyorum:
42.02 TELEKOMÜNİKASYON
KURUMU
1. Telekomünikasyon
Kurumu 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
A
C E T V E L İ
KODU Açıklama (YTL)
01 Genel Kamu Hizmetleri 129.097.145
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 27.500.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 749.582.855
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
TOPLAM 906.180.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
(B) cetvelini okutuyorum:
B C E T V E L İ
KODU Açıklama
(YTL)
03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 812.351.130
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
05 Diğer Gelirler 93.828.870
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
TOPLAM 906.180.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Telekomünikasyon Kurumu 2007
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri
Denizcilik Müsteşarlığı
2007 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum:
Bölümleri okutuyorum:
16.81
DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI
1.
Denizcilik Müsteşarlığı 2007 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama
(YTL)
01 Genel Kamu Hizmetleri 5.546.820
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
02 Savunma Hizmetleri 441.400
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 7.500
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir
04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 58.812.180
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir
07 Sağlık Hizmetleri 139.100
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 64.947.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Denizcilik
Müsteşarlığı 2007 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Denizcilik
Müsteşarlığı 2005 mali yılı kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2. Denizcilik
Müsteşarlığı 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
Denizcilik Müsteşarlığı
2005 Mali Yılı Kesinhesabı
A
C E T V E L İ
. (YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 62.692.265,20
- Toplam Harcama : 33.797.330,63
- Ödenek Dışı Harcama : 3.461.923,22
- İptal Edilen Ödenek : 32.356.857,79
- Ertesi Yı
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Denizcilik
Müsteşarlığı 2005 mali yılı kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü 2007 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.28-
SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1. Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
A
C E T V E L İ
KODU Açıklama
(YTL)
01 Genel Kamu Hizmetleri 5.402.600
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 215.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 11.638.400
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir
TOPLAM 17.256.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
B C E T V E L İ
KODU Açıklama
(YTL)
03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 23.656.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 23.656.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü 2007 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, böylece Millî Savunma Bakanlığı, Savunma
Sanayii Müsteşarlığı, Ulaştırma Bakanlığı,
Telekomünikasyon Kurumu, Denizcilik Müsteşarlığı
ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün 2007 yılı
bütçeleri ile Millî Savunma Bakanlığı, Ulaştırma
Bakanlığı ve Denizcilik Müsteşarlığının
2005 mali yılı kesinhesapları kabul edilmiştir.
Hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati
: 17.07
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 17.29
BAŞKAN:
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
38inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
1.- 2007
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile
2005 Mali Yılı Genel ve Katma Bütçeye Dahil Daireler ve İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarıları
(1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S. Sayısı: 1269, 1270,
1271) (Devam)
G)
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANLIĞI
1.- Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2.- Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
H) ENERJİ
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU
1.- Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumu
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
İ) ULUSAL
BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
1.- Ulusal
Bor Araştırma Enstitüsü
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
J) ELEKTRİK
İŞLERİ ETÜD İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1.- Elektrik
İşleri Etüd İdaresi Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K) TÜRKİYE
ATOM ENERJİSİ KURUMU
1.- Türkiye
Atom Enerjisi Kurumu 2007 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
L) MADEN TETKİK
VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1.- Maden
Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
M) PETROL
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1.- Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2.- Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
N) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1.- Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2.- Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerlerinde.
Onuncu
tur görüşmelere başlıyoruz.
Onuncu
turda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumu, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü, Elektrik
İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü, Türkiye Atom
Enerjisi Kurumu, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü bütçeleri yer almaktadır.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince, tur üzerindeki
görüşmeler bittikten sonra yirmi dakika süreyle soru-cevap
işlemi yapacağız. Soru sorma işlemiyle ilgili
açıklamaları daha önceleri de yaptığım için
tekrarlamıyorum. Soru sormak isteyen milletvekilleri görüşmelerin
bitimine kadar yerlerinden soru sorabilirler. Soru sorma işlemini
daha sonra sırası geldiğinde başlatacağım.
Bilgilerinize
arz ediyorum.
Onuncu
turda grupları ve şahısları adına söz alan sayın
üyelerin isimlerini şimdi Genel Kurulun bilgilerine arz ediyorum:
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına: Sinop Milletvekili Sayın
Mustafa Öztürk, yedi buçuk dakika; Muş Milletvekili Sayın
Seracettin Karayağız, yedi buçuk dakika; Düzce Milletvekili
Sayın Fahri Çakır, yedi buçuk dakika; Siirt Milletvekili
Sayın Öner Gülyeşil, yedi buçuk dakika; Kütahya Milletvekili
Sayın Hüsnü Ordu, yedi buçuk dakika; İzmir Milletvekili
Sayın Tevfik Ensari, yedi buçuk dakika;
Anavatan
Partisi Grubu adına: Malatya Milletvekili Sayın Miraç Akdoğan,
otuz beş dakika; Mardin Milletvekili Sayın Muharrem Doğan,
on dakika;
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına: Adana Milletvekili Sayın Tacidar
Seyhan, onbeş dakika; Balıkesir Milletvekili Sayın
Orhan Sür, altı dakika; İzmir Milletvekili Sayın Sedat
Uzunbay, altı dakika; Zonguldak Milletvekili Sayın Harun
Akın, altı dakika; Aydın Milletvekili Sayın Mehmet
Mesut Özakcan, altı dakika; Isparta Milletvekili Sayın
Mevlüt Coşkuner, altı dakika;
Süreyle
konuşacaklardır.
Şahısları
adına söz isteği var. Lehte olmak üzere, Kayseri Milletvekili
Sayın Taner Yıldız, on dakika; aleyhte olmak üzere, Zonguldak
Milletvekili Sayın Nadir Saraç, on dakika.
Şimdi,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sinop Milletvekili
Sayın Mustafa Öztürk, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ÖZTÜRK (Sinop) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın
2007 mali yılı bütçesi üzerinde AK Parti Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Grubumuz ve şahsım
adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız,
ülkemizin sınırlı doğal kaynaklarını
akılcı bir şekilde kullanarak yeni teknolojilerle
enerji üretimini çeşitlendirmiş, aynı zamanda alternatif
enerji kaynaklarını insan ve çevre sağlığını
da dikkate alarak üretim portföyümüze kazandırmıştır.
Böylelikle, sürdürülebilir enerji arzını sağlama yönünde
ciddi ilerlemeler kaydetmiş, sektörlerde yeni yasal düzenlemeler
yapılarak doğal kaynaklarımızın verimli kullanımını
sağlamıştır. Bu kapsamda, Maden Kanunu'nda değişiklik
yapılarak, sektörün ihtiyaç duyduğu tek bir mevzuat oluşumu
sağlanmış, bunun sonucunda üretim ve ihracat artışı
gerçekleşmiştir.
Bu
Kanun ile, ürettiği madeni yurt içinde ve kendi tesisinde
işleyip ilave katma değer sağlayanlardan devlet hakkının
yüzde 50 daha az alınması öngörülerek, sektörde cevher zenginleştirme
ve nihai ürünlere yönelik yatırımlar teşvik edilmiştir.
Yine,
mermer ve bor gibi önemli madenlerimizde hızlı ihracat artışları
sağlanmıştır. 2006 yılı sonunda toplam maden
ihracatının 2 milyar doları aşması beklenmektedir.
Kamunun
elindeki kömür sahaları özel sektör işletmeciliğine
açılarak, yeni üretim ve istihdam alanları oluşturulmaktadır.
Yurt
içinde petrol ve doğal gaz arama yatırımlarına büyük
önem verilmiştir; bugüne kadar bu alanda 1,04 milyar dolar yatırım
gerçekleştirilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde ilk defa 2005 yılında çıkarılan
bir kanunla, yenilenebilir enerji kaynaklarının özel sektör
marifetiyle elektrik üretilmesi imkânı sağlanmış,
faaliyetler lisans kapsamına alınarak, yatırımcılara,
ülkemizin rüzgâr, kanal tipi hidro ve küçük rezervuarlı hidroelektrik
üretimi için fizibilite yapabilmeleri sağlanmıştır.
Ayrıca,
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün portföyündeki
projelerin su kullanım hakkı özel sektöre açılmıştır.
Bununla
birlikte, rüzgâra dayalı elektrik üretimi yapacak yatırımcılara
hizmet etmek üzere ülke rüzgâr potansiyeli haritası çıkarılmıştır.
Yine,
jeotermal enerjiden yararlanmayla ilgili yasal boşluk giderilmiş,
bu potansiyelimizin ülke yararına kullanımını
sağlayacak Jeotermal Kanunu Tasarısı çalışmaları
tamamlanmış ve Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur.
İktidarımız
döneminde, BOREN olarak isimlendirilen Ulusal Bor Araştırma
Enstitüsü ile Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri
Merkezi kurulmuş ve borun kullanım alanlarının artırılması
başta olmak üzere, bu alanda olumlu sonuçlar alınmaya
başlanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, Doğunun zengin enerji kaynaklarının
Batı piyasalarına taşınması ve ülkemizin
ihtiyaç duyduğu enerjiyi temin etme yönünde Türkiyeyi bir enerji
ticaret merkezi konumuna getirme çalışmalarında büyük
bir mesafe katedildiğini gururla söylemek isterim. Bütün dünyanın
gıptayla baktığı ve örnek aldığı 4
milyar dolarlık Bakû-Tiflis-Ceyhan Projesi, sıfırdan
devralınarak ve eşine az rastlanır bir çalışmayla
yaklaşık üç yılda tamamlanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, enerji maliyetlerinin düşürülmesi Hükûmetimizin
öncelikli hedeflerindendir. Bu hedefler doğrultusunda, dört
yıldır elektrik fiyatlarına zam yapılmamıştır.
Bilakis, sanayide kullanılan elektriğin fiyatı ortalama
yüzde 6,5; konutlarda kullanılan elektriğin fiyatı ortalama
yüzde 1,5 oranında indirilmiştir. Elektrikteki kayıp
kaçak oranlarıyla yapılan mücadele sonucunda, gelişmiş
ülkelerin 3 katına ulaşan kayıp kaçak oranlarımız
yaklaşık yüzde 22lerden yüzde 17lere düşürülmüştür.
Değerli
arkadaşlar, BOTAŞ tarafından ithal edilen doğal
gazın tüketim noktalarına ulaştırılması
ve doğal gazın ülke sathına yaygınlaştırılması
için, iktidarımız süresince, 5.409 kilometre uzunluğunda
36 adet yeni hat inşa edilmiştir. Bizden önce sadece dokuz
ilimize gaz arzı sağlanmışken, şu anda
kırk üç ilimize gaz arzı sağlanmaktadır. 2008de ise
yetmiş ilimize doğal gaz verilmiş olacaktır.
Yine,
Devlet Su İşlerinde, Hükûmetimiz öncesinde, son üç yılda,
9 tesis tamamlanmışken, kısıtlı bütçe imkânlarına
rağmen, 2003 ile 2006 yılları arasında Hükûmetimizce
tamamlanarak hizmete açılan tesis sayısı 363tür. Bu
tesisler ile yaklaşık 10 katrilyonluk yatırımı
ülkemize kazandırmış bulunmaktayız.
Değerli
milletvekilleri, istikrarlı bir şekilde, ülkemiz her
yıl yüzde 5 ve üzerinde bir kalkınma hızını yakalamak
zorundadır. Bu nedenle, 2015, 2020, 2030 yıllarındaki
ülkemizin enerji ihtiyacı göz önüne alınarak talep planlaması
yapılmış olup, mevcut su kaynaklarımızın
ve bilinen yer altı kaynaklarımızın enerji ihtiyacımızı
karşılayamayacağı apaçık görülmektedir.
Bu
sebeple, Hükûmetimiz, ülkemizde bir nükleer enerji santralinin kurulmasını
ihtiyaç olarak görmüştür. Enerji Bakanlığımız
ülkemizin geleceğiyle ilgili enerji planlamalarını
bu doğrultuda yapmış olup, nükleer enerjinin ülkemize
kazandırılması konusunda çalışmaları
başlatmıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim.
MUSTAFA
ÖZTÜRK (Devamla) Nükleer enerji santrallerinin kurulabileceği
en uygun yerler tespit edilmiş, bunların başında,
kendi seçim bölgem olan Sinop ilimiz de öncelikli yer olarak belirlenmiştir.
İlimizde Atom Enerjisi Kurumu tarafından belirlenen alanda
sismik ve jeolojik araştırmalar hâlâ yürütülmektedir. Nükleer
santrallerle ilgili bir yasa tasarısı da Türkiye Büyük
Millet Meclisine sevk edilmiş olup, tasarı yasalaştıktan
sonra konuyla ilgili çalışmalar hız kazanacaktır.
Değerli
arkadaşlar, ülkemizin ve insanımızın kalkınma
ve refahının artırılması için, temel ihtiyacımız
olan yeterli, sürekli ve ucuz maliyetli enerji ihtiyacı vardır.
Bu istikamette, Hükûmetimiz ve Bakanlığımız her
türlü planlama ve çalışmayı yürütmektedir.
Bu
vesileyle, tekraren, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın
2007 mali yılı bütçesinin hayırlı olmasını
diliyor, heyetinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Muş Milletvekili Sayın
Seracettin Karayağız.
Buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA SERACETTİN KARAYAĞIZ (Muş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumu 2007 mali yılı bütçesi üzerine Grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Konuşmama başlamadan
önce, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumu, 19 Kasım 2001 yılında
kurulmuş, enerji sektörünün serbest rekabet ortamında düzenlenmesi
ve denetlenmesi konusunda kendisine verilen görevi yerine getirmeye
çalışan bir kurumumuzdur.
Başarılı
çalışmalarıyla, ülkemize enerji konusunda birçok kazanımlar
sağlamıştır. Ülkemiz sanayisinin rekabet gücünü
artırmak amacıyla bugüne kadar 48 adet doğal gaz dağıtım
bölgesinin ihalesini gerçekleştirmiş olup, ülkemizin büyük
bir kısmı doğal gaz kullanımına başlamıştır.
Bu, ülkemiz ve sanayimize katkı açısından çok önemli
bir kazanımdır. 2007 bütçesiyle daha da faydalı hizmetler
yapacağını ümit etmekteyiz.
Kuruma
yüklenen aşırı yükten dolayı, vatandaşlardan
gelen şikâyetleri de burada Kurum Başkanına ve Bakanımıza
hatırlatmak durumundayım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; enerji, modern toplumların
en önemli ihtiyaçlarından biridir. Hükûmetimiz, pek çok konuda
olduğu gibi enerji konusunda da çok önemli adımlar atmıştır.
AK Parti İktidarından önce kalıcı ve entegre bir
enerji politikasından söz etmek mümkün değilken, iktidara
gelmemizle birlikte Petrol Piyasası Kanunu, LPG Piyasası
Kanunu, Maden Kanunu, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü Kanunu,
Uluslararası Hidrojen Enerji Teknoloji Merkezi Kanunu, Yenilenebilir
Enerji Kanunu, Doğal gazda Değişiklik Kanunu, Elektrik
Piyasası Kanununda Değişiklik Dikey Entegrasyonu
gibi kanunları çıkartarak enerji piyasasının
önünü açmış ve büyük bir canlılık getirmiştir.
Gene,
bu piyasanın ihtiyacı olan, Petrol Kanunu, Petrol Kaçakçılığını
Önleme Kanunu, Jeotermal Enerji ve Mineralli Sular Kanunu, Enerji
Verimliliği Kanunu, Doğal Gaz İthali Hakkındaki
Kanun ve Nükleer Enerji Kanunu, bir kısmı Meclise gönderilmiş,
bir kısmı ise komisyonlarda bitme aşamasındadır.
Sayın
milletvekilleri, bizden önce başlayıp yıllarca sürüncemede
kalan barajlarımızdan Şanlıurfa, Borçka, Alparslan-1,
Obruk, Torul baraj ve hidroelektrik santralleri 2007 yılında
işletmeye açılacak noktaya getirilmişlerdir.
Gene,
2007 yılında yapımına başlanacak olan, Yusufeli,
Boyabat, Ilısu, Bağbaşı ve Mavi Tünel hidroelektrik
santralleri dâhil 26 projenin toplam kurulu gücü 4.875 megavat, üreteceği
enerji ise 15,6 kilovat saat olacaktır.
Muş
ilini geri kalmışlıktan kurtaracak sulama ve enerji
amaçlı Alparslan-2 Barajı da, ümit ediyoruz ki, kısa bir
sürede programa alınacaktır.
Ayrıca,
Bakû-Tiflis, Kerkük-Yumurtalık, Samsun-Ceyhan petrol boru hatlarıyla,
bunlara paralel doğal gaz hatlarının bölgeye bağlanmasıyla,
Ceyhan dünyanın en önemli enerji merkezlerinden biri hâline gelecektir.
Değerli
milletvekilleri, bizden önceki hükûmetlerin yanlış politikaları,
ülkemizi enerjide daha fazla dışarıya bağımlı
hâle getirmiştir. Hükûmetimiz bu sorunu çözmek amacıyla birçok
projeler hazırlamıştır. Bunlardan biri de nükleer
enerji konusundaki çalışmalardır. Altın madeni
konusunda daha önce sahnelenen senaryolar, nükleer enerji söz konusu
olduğunda gene sahneye konuldu. Bu vesileyle, altın konusunda
dönen dolapları gözler önüne sermenin bedelini canıyla
ödeyen Sayın Necip Hablemitoğlunu burada saygıyla
anıyorum. Dünyanın birçok yerinde altın madenlerinde
siyanür kullanıldığı hâlde, bize gelince kıyametleri
kopardılar. Dünyada 443 adet nükleer santral kurulmuş ve 31
ülkede yapımları, inşaatı devam ederken, Parisin
göbeğinde dahi nükleer enerji santralleri bulunurken, Türkiye
söz konusu olduğunda yine engellemeye kalktılar.
Değerli
milletvekilleri, şunu bilmemiz gerekir ki, enerji çok önemli
bir sanayi girdisidir. Pahalı olduğunda başka ülkelerle
rekabet şansını kaybedersiniz. Ayrıca, enerji ihraç
eden ülkeler, müşterilerini kaybetmemek için ellerinden gelen
her çabayı göstermektedirler. Bu mahfillerin engelleme çabalarına
karşı, Hükûmetimiz, cesaret ve kararlılıkla üzerine
düşeni yapmaktadır. Ayrıca, sanayicimizin rekabet
şansını artırmak için, dört yıllık iktidarımız
süresince, elektrik fiyatlarına zammın aksine yüzde
6,5luk bir indirim yapılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, bunca yapılan işlere karşı bizler
teşekkür beklerken, âdeta, bu ülkeye neden bu kadar hizmet veriyorsunuz,
dercesine, muhalefet milletvekillerinden kürsüye çıkanlar,
gelen vuruyor giden vuruyor, gelen saldırıyor giden saldırıyor.
Dört yıl önce iktidarı devraldığımızda,
ülkemiz âdeta savaştan çıkmış bir ülke gibiydi.
Fabrika ve atölyelerin çoğu kapanmış ya da kapanma noktasına
gelmiş, bir gecede servetlerini kaybetmiş insanlar üzüntüsünden
intihar ediyor, iş adamları Yarın dolar ne olacak? diye
her gün endişeyle bekliyordu. Hizmet deseniz yok. Kırk senedir
el sürülmemiş okullar; ebesiz, hemşiresiz, doktorsuz hastaneler;
köy okullarında 120 kişilik sınıflar; yolu, elektriği
ve suyu olmayan on binlerce köy.
Bu
sorunların büyük bir kısmı iktidarımız döneminde
çözülebildi. Ama, sorunların tümü de bitmiş değil. Bunların
başında da işsizlik geliyor. Bu konuda sorunlu tek ülke
de Türkiye değildir arkadaşlar. Gelişmiş birçok
ülke de bu sorunla boğuşmaktadır. Sanayide otomasyon
ve robotlaşma süreci, bütün ülkelerde işsizliği
tırmandırmaktadır. Berlin gibi bir şehirde işsizlik
oranı yüzde 70leri bulmaktadır.
Bizim
dönemimizde 1 milyon 923 bin kişi işe başlamış
olsa da, işsizlik oranında önemli bir düşüş olmamıştır.
Bu sorunu gidermek de AK Partinin işidir. Çünkü, AK Parti, ekonomimize
on altı çeyrek sürekli büyümeyi sağlayan ender partilerden
biridir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2002 genel seçimlerinde
halkımız siyasetçilere çok ince bir ders verdi. O Meclis,
biri indiğinde diğeri kalkan tahterevallinin iki kolu değildir
dedi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
SERACETTİN
KARAYAĞIZ (Devamla) Başarısız Parlamentoyu,
iktidarıyla muhalefetiyle silip attı. AK Parti, 355 kişilik
Grubuyla, âdeta bir granit bloktur.
Halk
arasında Yel kayadan ne alır? diye bir atasözümüz vardır.
Burada, eleştiriden de öteye hakarete varan ifadeler kullanılmaktadır.
Bu çatı altında, her birimiz, yüz binlerce insanı temsil
etmekteyiz. Bizler birbirimize saygılı olmazsak, bize
kim saygı gösterecek? Milyonlarca insanımızın
ümit beslediği bu Meclisimizin saygınlığını
koruyacak davranışlarınızı göstereceğinizi
ümit ediyorum.
Bu
duygu ve düşüncelerle, hepinizi saygıyla selamlıyor,
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bütçesinin ülkemize ve insanımıza
hayırlar getirmesini temenni ediyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Karayağız.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına üçüncü konuşmacı,
Düzce Milletvekili Sayın Fahri Çakır. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
AK
PARTİ GRUBU ADINA FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Ulusal Bor Araştırma Enstitüsünün
2007 yılı bütçesi üzerine, AK Parti Grubu adına, söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, hakkında çok değişik yorumlar yapılan
bor madeni, yeryüzünde metal ile ametal arası, yarı iletken
özelliğe sahip bir elementtir. Doğal hâli tek başına
değil, başkaca elementlerle birleşik hâlde bulunması
dolayısıyla farklı bir özellik taşımaktadır.
Bor madeninden bundan dört bin yıl önce Uzak Doğuda, Tibette
insanoğlunun haberdar olduğu; Sümerler ve Etiler döneminde
altın ve gümüş işçiliğinde, Mısırlılar
tarafından mumyalama işleminde, Romalılar tarafından
cam yapımında, Yunanlılar tarafından temizlikte,
9uncu yüzyılda Araplar tarafından ilaç yapımında
kullanıldığına ilişkin elimizde kuvvetli bilgiler
mevcuttur. Avrupaya Marco Polo tarafından Tibetten getirildiği
söylenmektedir. Bor olarak dünyada kabul edilen şekliyle
işletilmesi 1850li yıllara dayanmaktadır. Bor, bundan
yüz elli yıl evvel, yani yaklaşık bir buçuk asır evvel,
maden kavramı içerisinde yerini almış bir mineraldir.
Ülkemizde ise, 1880li yıllarda Galata bankerlerinin, alacaklarına
karşılık bor madenlerinin ruhsatlarını aldıkları
ve alçı taşı diyerek yurt dışına sattıkları
da ayrıca bilinmektedir. Bu uygulamanın sakıncaları,
1935 yılında devlet tarafından kurulan Etibank sayesinde
yerli ve millî sermayeye devredilerek giderilmiştir.
Değerli
arkadaşlar, ülkemizde 1950-1960 yılları arasında
bor madeninin gerçek rezervleri tespit edilerek, ekonomik değeri
keşfedilmiş ve çıkartılmaya başlanmıştır.
Sanayisinin tuzu sayılan bor madeninin, ülkemizde, Eskişehir,
Balıkesir, Kütahya, Bursa bölgelerinde geniş ve zengin yataklara
sahip olduğu bilinmektedir. Bor madeninde, ülkemiz, yüzde
72lik rezerv oranıyla dünyada birinci durumdadır.
İkinci sırada yüzde 13 oranında Amerika Birleşik
Devletleri, üçüncü sırada Rusya, daha sonra da Şili, Bolivya,
İran, Kazakistan, Arjantin, Çin ve Peru gelmektedir. Ülkemizdeki
bor rezervi, dünya ihtiyacını dört yüz seksen iki yıl boyunca,
bugünkü üretim rakamlarıyla, karşılayacak durumdadır.
Diğer ülkeler, rezervlerini, bugünkü hesaba göre altmış
yıl sonra tüketecekler; o nedenledir ki bu ülkeler, kendi ihtiyaçlarını,
dışarıdan satın alarak karşılamaya devam
etmektedirler. Maden ihracatımızın, değerli arkadaşlar,
yüzde 50sini teşkil eden bor madeninin ülkemizdeki tüketimi,
maalesef, dünya tüketiminin yüzde 2sini de geçmemektedir. Tüm bu
bor madeniyle ilgili işlemleri, devlet adına, ülkemizde
Eti Maden AŞ, Amerika Birleşik Devletlerinde ise US Borax
diğer adıy
Değerli
milletvekilleri, Bor Enstitüsü, kısa adıy
Değerli
arkadaşlar, iki yüz otuz çeşit mineral ile doğada, toprakta
birlikte bulunan ve bugün iki yüz elliden fazla kullanım alanına
sahip olan bor ve bor madeni, ikinci sıradaki Amerika Birleşik
Devletlerinde yaklaşık 300-400 metre yerin derinliklerinden
çıkartılırken, ülkemizde yeryüzüne gayet yakın,
30 metre gibi bir mesafede bulunduğundan, çok kolayca -ülkemizde-
çıkarabilme imkânına sahiptir. Çıkartıldığı
şekliyle satılabildiği gibi, rafine edilerek, ayrıştırılıp,
parçalanıp, elenip öğütülerek, toz hâline getirilip, yani
rafine edildikten sonra satılması, ham hâlindeyken değeri
ton başına 40 doları geçmezken, rafine edildikten sonra
pekâlâ 200 dolarların üzerine fiyatları çıkabilmektedir.
İşte
bu nedenledir ki, topraktan çıktığı şekliyle,
hatta rafine edilmiş şekliyle de değil, uç ürüne dönüştürülerek
ekonomiye kazandırılması esas olmalıdır.
İşte Bor Enstitüsünün, kısaca BORENin tam da görevi
budur.
Sayın
milletvekilleri, şu konu iyice bilinmelidir ki, bor madeni,
yazıldığı çizildiği, söylendiği ve fevkalade
spekülasyonlara meydan verilecek şekilde tartışıldığı
gibi, yüzlerce milyar dolarlarla ifade edilen bir pazar payına
sahip değildir. Dünyadaki pazar payı, yıl itibarıyla
1,2 milyar dolar mesabesindedir. Bu pazar payının yüzde 40
küsuru, yüzde 40tan biraz fazlası ABDye aittir; yüzde
40ın biraz altındaki bir
oran da ülkemize aittir; gerisi diğer ülkelere aittir. Kullanım
bakımından, Amerika Birleşik Devletleri bor madeninin
yüzde 60ını izolasyon malzemesi olarak kullanmakta, Batı
Avrupa temizlik malzemesi olarak deterjan ve kozmetik sanayisinde,
ülkemizde ise ağırlıklı olarak cam sanayisinde
bor madeninin kullanıldığı bilinmektedir.
İşte
tüm bunları göz önünde bulundurarak, BORENin bilimsel çalışmaları
sonucunda, tarım bor, gübre sanayisinde bor kullanılarak
yapılan üretimde üretim artışı sağlamış
bir çalışma sonucudur.
İnşaat
sektöründe, çimento sanayisinde mukavemetli ve maliyeti düşüren
çimento elde edilmesi sağlanmış olup, buna da örnek olarak
Denizli Çimento AŞde yapılan çalışmalar birer numunedir.
Ayrıca,
tekstilde ısıya dayanıklı, yanmayan itfaiye giysileri,
branda ve çadır üretimi olumlu sonuçlar vermiş ve üretime
geçilmesi planlanmıştır. Yine, yakın zamanda medyada
da yer aldığı gibi, uzun süre dayanıklı yakıt
pili üretimi gerçekleştirilmiştir.
Değerli
arkadaşlar, biz inanıyoruz ki, BORENin bu bilimsel çalışmaları
devam etmeli ve de özellikle finansal açıdan desteklenmelidir.
Konuşmamda
da ifade etmeye çalıştığım gibi, çalışmalara
başka çalışmalar da eklenerek, üretim tesislerinin
ülkemizde kurulup, nihai ürünleri imal ederek, dünya bor rezervindeki
tekelimizi uç ürünler elde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
FAHRİ
ÇAKIR (Devamla) Değerli arkadaşlar, bor rezervindeki tekelimizi
uç ürünleri imal etmede, üretmede de elde edip, pazar payımızı
yükseltmenin yolunu birlikte aramalıyız, diyor; Ulusal
Bor Araştırma Enstitümüzün 2007 yılı bütçesinin
hayırlara vesile olması temennisiyle, gelecekteki Kurban
Bayramınızı tebrik ediyor, yüce Meclise saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Çakır.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili Sayın
Öner Gülyeşil. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Buyurun
efendim.
AK
PARTİ GRUBU ADINA ÖNER GÜLYEŞİL (Siirt) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 2007 mali yılı merkezî
yönetim bütçesinin Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Elektrik
İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü bütçeleri
hakkında görüşlerimi sizlerle paylaşmak üzere Grubum
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi
ve televizyonları başında bizi izleyen tüm vatandaşlarımı
saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde
nükleer teknolojiyle ilgili faaliyetler 1956 yılında
Atom Enerjisi Komisyonunun kurulmasıyla başlamıştır.
İlk reaktör ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansına üyelik,
birçok ilkleri gerçekleştiren Atom Enerjisi Komisyonu, atom
enerjisiyle ilgili faaliyetlerin değişen koşullara
uygun olarak daha etkin yürütülmesi için, 1982 yılında yerini
2690 sayılı Kanunla kurulan Türkiye Atom Enerjisi Kurumuna
bırakmıştır.
İstanbulda
bir, Ankarada iki merkezde hizmet veren Türkiye Atom Enerjisi Kurumu,
iki temel sorumluluğu olan bir ihtisas kurumumuzdur.
Birinci
sorumluluğu, ülkemizde nükleer teknolojinin enerji üretimi,
tarım, tıp, çevre, gıda, hayvancılık gibi çeşitli
alanlarda kullanımı sırasında çalışanların,
halkın ve çevrenin korunması için nükleer güvenlik ve radyasyondan
korunmayla ilgili düzenleme ve denetleme faaliyetlerini yerine
getirmektir.
İkinci
sorumluluğu ise, ülkemizin nükleer politikasının
esaslarını ortaya koyarak, belirlenen strateji çerçevesinde
halkımızın yaşam kalitesinin iyileştirilmesi
doğrultusunda, nükleer teknolojilerden faydalanmada öncü
olmak üzere araştırma ve geliştirme yapmaktır.
Türkiye
Atom Enerjisi Kurumu, nükleer teknolojinin çeşitli alanlarda
uygulanması sırasında halkımızın radyasyona
karşı güvenliğini sağlamak için kullanıcı
ve işleticilere verilecek ruhsat ve lisans gibi yetkilendirmelere
ve yapılacak denetimlere esas olacak yeni mevzuatı
oluşturmakta ve mevcut mevzuatı değişen koşullara
göre geliştirmektedir.
Türkiye
Atom Enerjisi Kurumu, mevzuat geliştirme faaliyetlerinde ülkemizin
ihtiyaçlarını, Uluslararası Radyasyondan Korunma
Komisyonu ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı gibi kuruluşların
tavsiyelerini ve Avrupa Birliği direktiflerini esas almaktadır.
Türkiye
Atom Enerjisi Kurumu, tıbbi uygulamalarda kullanılan 10
bini aşan sayıda cihaz ve endüstriyel uygulamalarda kullanılan
5 bini aşan sayıda cihaz lisanslamakta ve bunların periyodik
takip ve denetimlerini yapmaktadır. Ülke sathında 74 adet
radyasyon erken uyarı istasyonu, 14 gümrük ve sınır noktasında
39 adet radyasyon ölçüm sistemleri kurmuştur.
Türkiye
Atom Enerjisi Kurumu, ayrıca nükleer güvenlik alanında ülkemizin
taraf olduğu birçok uluslararası anlaşmalardan doğan
millî yükümlülüklerimizin yerine getirilmesi için yürütülen çalışmaları
koordine etmekte, nükleer bilimler alanında yürütülen uluslararası
çalışmaları desteklemekte, nükleer güç programı
kapsamında kurulacak olan nükleer tesislerde yerli katkıyı
azami oranda kullanmak üzere, nükleer reaktör ve yakıt çevrimi
teknolojisi alanında araştırmalar yürütmektedir.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bilindiği üzere, ülkemizin
nükleer güç programının ilk aşaması olarak 5 bin megavat
civarında nükleer güç kapasitesinin 2020ye kadar devreye girmesi
planlanmaktadır.
Bu
kapsamda, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2004, 2005 yıllarında
nükleer güç santrali kurulması için lisans almış;
alınmış olan Akkuyu sahasının yanı sıra,
diğer olası nükleer tesis sahaları konusunda çalışmalar
yapmıştır. Bu çalışmalar sonucunda Sinop, demin
değerli milletvekili arkadaşım Mustafa Beyin de ifade
ettiği gibi, en uygun saha olarak öne çıkmıştır.
Sinop
sahasında jeoloji, hidroloji, çevre ve diğer konularda
saha lisanslarına esas verileri toplamak üzere çalışmalar
sürdürülmektedir.
Enerji
sektöründeki küresel ve bölgesel gelişmeler de göz önünde tutularak,
73 milyon insanımızın nükleer ve radyasyon güvenliğini,
emniyetini emanet ettiğimiz, nükleer teknoloji alanında
araştırma ve geliştirmeler yaparak halkımızın
refah seviyesinin artırılmasına katkı koymasını
beklediğimiz Türkiye Atom Enerjisi Kurumuna, burada özetlemeye
çalıştığım faaliyetlerini yerine getirmek
için 2007 yılı bütçesinden ayrılan ödeneğin geçmiş
yıllara oranla artırılmış olmasına
rağmen yetersizliği Hükûmetimizin de malumlarıdır.
Ülkemizde
özellikle nükleer güç programındaki gelişmeler paralelinde
gelecek dönemde artması beklenen nükleer teknoloji alanındaki
faaliyetlerde nükleer güvenliğin, emniyetin, radyasyondan
korunmanın temin edilebilmesi ve nükleer teknolojiden faydalanmada
gelişmiş ülkeler seviyesini yakalayabilmek için, gelecek
yıllarda daha büyük miktarda ve yıllara göre artan oranlarda
kaynak tahsis etmek hedeflerimizden birisidir.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 1935 yılında 2819
sayılı Yasa ile kurulmuş bulunan Elektrik İşleri
Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü, ülkemizin hidrolik, rüzgâr,
jeotermal, güneş, biyokütle ve diğer yenilenebilir enerji
kaynakları öncelikli olmak üzere, tüm enerji kaynaklarının
değerlendirilmesine ve enerjinin etkin ve verimli tüketilmesine
yönelik olarak hidrolik, rüzgâr ve güneş enerjisi potansiyellerini
belirlemekte, fizibilite ve örnek uygulama projeleri hazırlamakta,
tanıtım amaçlı pilot sistemleri geliştirmekte,
etüt, eğitim ve bilinçlendirme hizmetlerini yürütmektedir.
Ayrıca,
3096 sayılı Yasa kapsamında hazırlanan HES projelerinin
tesis, işletme ve denetimi ve danışmanlık hizmetleri,
4628 sayılı Yasa kapsamında başvurulan HES projelerinin
değerlendirilmesi ve kamulaştırma işlemleri
Elektrik Etüt İdaresi tarafından gerçekleştirilmekte,
diğer kamu kurum ve kuruluşlara, bu görev ve uzmanlık
alanı içinde etüt ve araştırma işleri yaptırmaktadır.
2003-2006
döneminde Türkiye genelinde 130 adet proje tamamlanarak 2,3 milyar
kilovat saatlik ilave hidroelektrik enerji potansiyeli belirlenmiş,
yatırımcılar tarafından kullanılabilecek
proje portföyü, 232 adet proje ile 34,8 milyar kilovat saatlik potansiyele
ulaşmıştır.
Küçük
HES potansiyelinin belirlenmesi kapsamında Doğu Karadeniz,
Batı Karadeniz, Batı Akdeniz ve Orta Akdeniz havzalarında
etüt çalışmaları yapılmıştır. 5,3 milyar
kilovat saatlik 141 adet Elektrik İşleri Etüt İdaresi
projesine yatırımcı başvurusu gerçekleşmiş
ve toplam değeri 60 milyar YTL olan protokoller imzalanmıştır.
Biyokütle
kaynaklarımız konusunda hâlihazırda kırsal bölgelerimizde
odun, tezek ve bitkisel atık kullanımı yılda yaklaşık
6 milyon ton eş değer petrol büyüklüğündedir ve bu miktar,
hidrolik enerji kaynaklarından ürettiğimiz elektrik enerjisinin
yaklaşık yarısı ve 2005 yılı Türkiye toplam
birincil enerji tüketiminin 90 milyon eş değer petrol olduğu
dikkate alınarak, yaklaşık yüzde 7sini karşılamaktadır.
Bu tür kaynakların geleneksel yöntemlerle yakılması
yerine, gazifikasyon ve sıvalaştırma yöntemleriyle
akaryakıt, elektrik ve ısı enerjisi üretiminde değerlendirilmesi
için TÜBİTAK ile uygulamalı ar-ge projeleri de sürdürülmektedir.
Elektrik
İşleri Etüt İdaresinde, 226sı teknik personel olmak
üzere, toplam 837 personel çalışmaktadır. 2007 yılı
bütçe talebi 32 milyon 299 bin YTL olup, bu miktarın 3,3 milyon
YTLsi yatırım harcamaları için öngörülmüştür.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; iktidarımız döneminde,
Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğüne,
yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarımızın değerlendirilmesinde,
enerjinin etkin, verimli kullanımında yönlendirici ve öncü
kuruluş olma vizyonu doğrultusunda yeni bir ufuk kazandırılmıştır.
İdare, tüm ilgili taraflarla güçlü iş birliği tesis etmek
ve teknolojideki gelişmeleri öncelikle gözetmek suretiyle,
hidrolik enerji, rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi, biyoenerji ve
enerji verimliliği alanlarında sergilediği etkinliklerle
yatırımcımıza ışık tutmakta ve halkımızı
bilinçlendirmektedir.
Son
dört yılda ortaya konulan 2,3 milyar kilovat saatlik ilave hidroelektrik
potansiyel, 2004 yılında hizmete açılan enerji parkı
ve aynı yılda kurulan biyodizel pilot tesisi, 2005 yılında
inşa edilen örnek bina çalışmaları, geçtiğimiz
günlerde tamamlanmış olan Türkiye Rüzgâr Enerjisi Atlası,
yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji verimliliği
kanun taslakları, İdarenin gerçekleştirdiği çalışmalardan
bazılarıdır.
Elektrik
İşleri Etüt İdaresi, kapsamına aldığı
görevlerdeki etkinliklerini insan gücü ve bütçe imkânları ölçüsünde
ve diğer kuruluşlarla iş birliği ortamını
geliştirmek suretiyle giderek artırma çabası içinde
çalışmalarını sürdürmeye devam edecektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim.
ÖNER
GÜLYEŞİL (Devamla) Elektrik İşleri Etüt İdaresi
Genel Müdürlüğü ile Türkiye Atom Enerjisi Kurumu yönetici ve
çalışanlarını gerçekleştirdikleri başarılı
çalışmalarından dolayı tebrik ediyor, önümüzdeki
dönemlerde bu başarının artarak daha iyi noktalara
taşınacağına yürekten inanıyorum.
Bu
duygu ve düşüncelerle, 2007 yılı mali bütçesinin devletimize
ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, yaklaşan Kurban Bayramınızı
kutluyor, hepinize kalbî saygılarımı sunuyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Gülyeşil.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Kütahya Milletvekili Sayın
Hüsnü Ordu, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA HÜSNÜ ORDU (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2007 mali yılı bütçesiyle
ilgili, Enerji Bakanlığı ve kurumlarıyla ilgili
Grubum adına görüşlerimi yüce Meclise arz etmek üzere buraya
çıkmış bulunuyorum.
Şimdi,
enerji deyince, ben önce enerjiyle ilgili, ilk, Hükûmetimiz kurulduğu
zaman programımıza bakıyorum ve daha sonraki dönemde
de Hükûmet Programımızdaki yaptığımız, taahhüt
ettiğimiz vasıflara bakıyorum. Böyle baktığımız
zaman, Enerji Bakanlığımızın ve kurumlarımızın
yaptığı gerçekten güzel şeyler var. Bunlar nelerdir
diye baktığımızda, örneğin, Hükûmet Programında,
fon ve payların düşürülmesine yönelik, hükûmet programlarımızda
ifade ettiğimiz şeyler var. Bununla ilgili olumlu gelişmeler
oldu. Kayıp kaçakla ilgili daha asgariye indirmek için yazdığımız
-Hükûmet Programımızda- taahhütler var. Bu konuda, her ne kadar
dünyadaki öngörülen kayıp kaçak oranlarına ulaşmış
olmasak da, bununla ilgili 2-3 puan civarında yaptığımız
uygun davranış biçimleri var.
Özelleştirmeyle
ilgili yaptığımız bir süreç var, ama, bunu, şu
anda önünü açtık, henüz diyemeyiz. Bu konuda bir soru işaretim
var.
Ülkemizin
dünyadaki dağıtım terminali konusunda yaptığımız
olumlu işler var. Bunun değişik projelerini hepimiz
biliyoruz.
Yine,
burada önemli olan bir şeyin burada altını çizmek istiyorum:
Biz, Hükûmet Programımızda enerji politikalarımızda
yerli kaynakları önceleyen bir hedef geliştireceğimizi
ifade ediyoruz. Şimdi, buna, buradan böyle baktığımız
zaman, bugün geldiğimiz noktada Enerji Bakanlığımızdan
en önemli beklentilerimizi de şöyle sıralayabiliriz:
Şimdi, Türkiye 2006 bütçesine baktığımız zaman,
petrol ve doğal gazla ilgili tek bir kalemde ödediği döviz
çıkışı Türkiyeden yaklaşık 29 milyar dolar
civarında. Tabii, bunun gelişimi geçmiş dönemlerle
ilgili. Ancak, cari açığa baktığımız zaman
da yaklaşık 30 küsur milyar dolar civarında bir cari
açığımız var. Neredeyse tek bir kalem, petrol ve doğal
gazla ilgili cari açığa eş değer bir kaleme gelmiş
durumda.
İhracatımıza
bakıyoruz, 85 milyar dolar civarında 2006 yılında.
Yine, petrole ve doğal gaza baktığımızda, ithalat,
döviz çıkışı olarak, demin ifade ettiğim 30
milyar dolar civarında 2006 sonu takribi beklenen; o da üçte 1
mertebesinde.
Buradan,
tabii ki, hiç şüphesiz Türkiyenin geleceğe yönelik beklentileri
şunlar: Bu, iki tane handikap meydana getiriyor. Bir, ekonomik
hedefler açısından Türkiyenin cari açığıyla
eş değer bir ithal enerji bağımlılığına
gelen bu ülkenin, mutlak surette bu süreçten yerli kaynaklara yönelik
bir pozisyonla çıkma şartı var. Bugün geldiğimiz
noktada, bizim Enerji Bakanlığımızdan beklediğimiz
beklentilerin en önemlisi bu bence, Türkiyenin beklentisi de bu.
İkinci
bir şeyi ifade etmek gerekirse buradan, hiç şüphesiz, ithal
doğal gazla ilgili bugün geldiğimiz noktada, geçmiş
dönemlerdeki uygulanan politikalardan dolayı, bu süreç böyle
devam ederse, yine ekonomik hedeflerimizle ilgili, doğal gazdaki
ve dünyadaki artışlardan dolayı, yine ekonomik hedeflerle
ilgili, elektrik fiyatlarındaki artış hiç kaçınılmaz
bir şekilde gelecektir. Bütün bu süreçleri ortaya koyduğumuzda,
bugünün problemi olmamasına rağmen, bizim, enerji politikalarında,
Hükûmet Programında da ifade ettiğimiz gibi, geleceği
düzenlerken -biliyorum ki Enerji Bakanlığımızın
da bu noktada yaptığı çalışmalar var- en
kısa sürede yerli kaynakları önceleyen, 4628in ruhunu
bozmadan, bir geçiş dönemi süresince yenilenebilir enerjideki,
benzeri bir şekilde en azından bunu geliştirebiliriz.
Bu hedefi, Türkiye açısından mutlaka geliştirmemiz
şart.
Bunu
böyle ifade ettikten sonra, bütçeye baktığımız zaman
hepimizin hemfikir olduğu şeyler var. Bunlar neler?
İşte, büyüme, faiz oranlarındaki düşüş, faiz
dışı harcamalardaki kalemlerimizin artışı,
enflasyon vesair, cari açık, bununla ilgili izlenmesi gerek.
İşsizlikteki azalmanın yeterli olmadığını
ifade ediyor bütün Türkiye. Bu noktada bizim de sizlerden farklı
düşüncemiz yok. Ancak, bu ekonominin son dört yılda yaptığı
birtakım icraatlarla acaba Türkiyede neler gelişti diye
objektif olarak baktığımız zaman şunları
ifade edebiliriz: Benim burada ifade edeceğim şeyler, hiç
şüphesiz, kendi ilimle ilgili, bazı, son dört senede geliştirdiğimiz,
Hükûmet adına icraatlarımız. Ama, ben çok iyi biliyorum
ki, seksen bir ilde ve ilçelerinde benzer şekilde bizim yaptığımız
önemli icraatlar ve uygulamalar var. Bunlar nelerdir?
Değerli
arkadaşlarım, yol
Bakın, burada duble yollarımız
var. Ben, Kütahya ilinin bir milletvekiliyim. Kütahya-Afyon yolu,
yıllardır yapılamamış, bugün duble yol nispetinde
devam ediyor. Kütahya-Eskişehir yolu, duble yol devam ediyor.
NURİ
ÇİLİNGİR (Manisa) Konuyla ne ilgisi var?
HÜSNÜ
ORDU (Devamla) Kütahya-Antalya-Afyon yolu, duble yol devam ediyor.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Seçim geliyor seçim, Tayyip Bey listeye
koyacak!
MEHMET
ZİYA YERGÖK (Adana) Seçim yatırımı
HÜSNÜ
ORDU (Devamla) Kütahya-Balıkesir yolu
Bu
tür yollar, seksen bir ilde, hiç şüphesiz, sizin illerinizde de
devam eden yatırımlar.
Bir
tek şey ifade etmek gerekirse, cumhuriyet dönemi boyunca yapılan
3 bin küsur kilometre duble yolu göz önüne aldığımız
zaman, bunun yaklaşık 2 katını yapan bir icraat
hükûmeti var. Bunu ifade etmek durumundayız.
Toplu
konutlar
HÜSEYİN
ÖZCAN (Mersin) Müteahhitlere ne kadar borcunuz var?
HÜSNÜ
ORDU (Devamla) Bakın, toplu konutlar
HÜSEYİN
ÖZCAN (Mersin) TOKİye ne kadar borcunuz var?
HÜSNÜ
ORDU (Devamla) Bakın, toplu konutlar
200 bin, bugün toplu konut
icra etmiş durumda bu Hükûmet.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Enerjide söyleyeceğiniz bitti mi Sayın Ordu?
HÜSNÜ
ORDU (Devamla) Bakın, sağlıkla ilgili yaptığımız,
bütçedeki gelişmeler. Özel sektör hüviyetinde sağlık
hastaneleri yapıyoruz, Kütahyada, Tavşanlıda, benim
bölgemde bir sürü yerde. Hastane işlerinde gerçekten özel sektör
hüviyetinde geliştirdiğimiz makine ve ekipman var.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Sayın Ordu, Enerji Bakanlığı bütçesi
üzerinde konuşuyorsunuz!..
HÜSNÜ
ORDU (Devamla) Eğitim alanında bütçede geliştirdiğimiz
şeyler
Eğitim alanında, enerji altyapı yatırımlarıyla
ilgili, TEDAŞ örneğin
Bakın, aydınlatmalarımız,
şehir merkezleri, bütün illerde var. Ben, arkadaşlarıma
tercüman oluyorum.
Doğal
gazla ilgili
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ZİYA YERGÖK (Adana) Enerji bitti
HÜSNÜ
ORDU (Devamla) Bakın, enerjiyle ilgili, doğal gazla ilgili
kendi bölgemi söylüyorum: Kütahya ili Tavşanlı, Gediz,
Emet ilçelerine kadar yapılan doğal gaz hizmetleri var.
Bakın,
burada yapılan yatırımlar var, kömür yatırımları
var, degabaj hizmetleri var. Samimi söylüyorum, sadece kendi ilimizde,
sadece bu son dört senede, kamu ve özel sektörün yaptığı
yatırımlarla, yaklaşık 2.500 insan yeni iş sahasına
kavuştu.
Şimdi,
özet olarak şunu söylemek istiyorum: Tabii ki, Türkiyenin gerçekten
uzun soluklu bir yürüyüşe ihtiyacı var. Ancak, bu Hükûmet
halkın gönlündeki ukdeleri tam olarak çözünceye kadar istikrarlı
bir şekilde bu Hükûmetin yürüyüşüne ihtiyaç var.
Ben,
bu vesileyle, bütçenin hayırlı olmasını diliyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ordu.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına son konuşmacı,
İzmir Milletvekili Sayın Tevfik Ensari.
Buyurun
Sayın Ensari. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA TEVFİK ENSARİ (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün
2007 mali yılı bütçesi üzerinde AK Parti Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Grubum ve şahsım
adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, dünyanın dörtte 3ü su, yaratılan bütün
canlıların hayat kaynağı yine su. Su, yaşamımızın
devamı için çok gerekli olan bir doğal kaynak; ancak, hiç tükenmeyecek
sandığımız diğer doğal kaynaklar gibi su
ve sulak alanlar yok olmaya başladı. Dünyanın su kapasitesi
bakımından geleceği pek parlak değil. Hızla
su kıtlığına doğru gidiliyor ve durum onu gösteriyor
ki, yeni yüzyılın ikinci yarısında ülkeler artık
petrol için değil, su için savaşacak. Türkiye, bugün itibarıyla,
kendi su kaynakları kendisine yetebilen nadir ülkelerden biridir.
Bizler de elimizdekinin değerini iyi bilmeliyiz.
Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğümüz, ülkemizde bulunan tüm
su kaynaklarının planlaması, yönetimi, gerçekleştirilmesi,
geliştirilmesi ve işletilmesinden sorumlu ana kuruluş
olarak doğal kaynaklarımızı en akılcı
şekilde kullanmayı hedeflemektedir. Bunun içindir ki, nüfusu
100.bini aşan şehirlerin içme ve kullanma suyu temini, hidroelektrik
enerji üretimi, zirai sulama suyunun sağlanması, taşkın
koruma ve dere ıslahı hizmetlerini yürüten, ülkemizin
en büyük kamu kuruluşlarından birisidir.
Hükûmetimizin,
ülkemizin yatırım ve üretim kapasitesini nereden nereye
getirdiğini ekonomideki son göstergelerde hep birlikte görüyoruz.
Bu büyümede Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüzün
katkılarını ve son sürat hizmet üretme çabasını
da takdir etmek gerekiyor. Ülkemizin dört bir yanındaki şantiyeleri
-tabiri caizse- arı kovanı gibi işlemektedir.
Türkiyenin
78 milyon hektar olan yüz ölçümünün yaklaşık olarak üçte
1ini teşkil eden 28 milyon hektarlık kısmını
ekilebilir tarım arazileri teşkil etmekte ve bunun da 25,8
milyon hektarlık kısmı sulanabilir arazilerden
oluşmaktadır. Ancak, yapılan etütler sonucu bugünkü
şartlarda ekonomik olarak sulanabilir arazi miktarı 8,5
milyon hektardır. 2005 yılı başı itibarıy
Değerli
milletvekilleri, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüzün
sadece son bir ayda yaptığı çalışmaları
da sizlerle paylaşmak istiyorum:
Sayın
Başbakanımızın iştirakiyle 2 Aralık
2006 tarihinde Kastamonuda 15 tesis, 9 Aralıkta yine Devlet Su
İşleri tesislerinin de arasında bulunduğu 32 tesis
ve son olarak bugün, Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımızla
beraber benim de hazır bulunduğum 103 adet tesisi daha hizmete
aldı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüz.
Bakın,
önemli bir hususu sizlere arz ediyorum: Bir zamanlar bol bol temel
atılan, fakat hiç tesis bitirilemeyen bir kurumda, şimdi
tek tek değil toplu açılış merasimleri yapılıyor.
Bir ayda 129 tesisi hizmete açabilecek kapasiteye ulaşmış
bir Devlet Su İşlerinden söz ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğü bizden önceki dönemde, yani 2000-2002 yılları
arasında sadece 9 tesisi tamamlayabilmişken, 2003 yılından
sonra, bütçesinin yüzde 50si, personel sayısının da
yüzde 20si azaltılmasına rağmen, önceki döneme
kıyasla 11 kat daha fazla iş üretmeyi başarmıştır.
Demek ki, bu kuruluş, son dört yılda kendisine verilen her
kuruşu yerinde ve etkin kullanmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğümüzün önemsediğim diğer bir görevi de
taşkınlarla mücadeledir. Bu maksat
Yakın
zamanda meydana gelen taşkınların, yerleşim birimlerinde
dere yataklarının kesitlerinin daraltılması neticesinde
meydana geldiği tespit edilmiştir. Eğer, Devlet Su
İşleri gerekli çalışmaları yapmamış
olsaydı, bu son taşkınların vereceği hasar
çok daha büyük ve yaşanacak can kaybı çok daha fazla olabilirdi.
Değerli
milletvekilleri, Devlet Su İşlerinin kuruluşundan
bu yana, barajların daha uzun süre hizmet etmesini sağlamak
için yaptığı diğer önemli bir çalışma da
ağaçlandırmadır. Bu çalışmalarda 150 milyon
adetten fazla fidan dikilmiştir. Böylelikle, su ve toprak kaynaklarının
korunması yanında, erozyon kontrolü ile gelecek nesillere
daha yeşil bir ülke bırakılacaktır.
Değerli
arkadaşlarım, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüz,
yürüttüğü etkin kaynak kullanımı ve tasarruflar neticesinde
3,5 katrilyon Türk lirası tutarında, tarihinin en büyük tasarrufunu
gerçekleştirmiştir. Böylece, ülkemizin ekonomisine 2
adet Atatürk Barajı değerinde katkı sağlanmıştır.
Seçim
bölgem olan İzmirde de çok büyük hamleler gerçekleştirilmiştir.
Hepiniz biliyorsunuz, yıllardır bitmeyen işler vardı.
Hatta, ana muhalefet partisi milletvekillerimiz, bu kürsüden Sayın
Başbakanımızın sözünü keserek Beydağ Barajını
soruyorlardı. 1993 yılında başlamış ve nice
hükûmetler eskitmiş, fakat, bir tek çivi dahi çakılmamıştı.
Beydağ Barajı, Devlet Su İşleri yatırımları
içinde önemli bir barajdır. Bu barajla, özellikle Menderes Havzasındaki
yer altı sularını düzenlemenin yanında, oradaki
çiftçilerin yaşamlarını ve üretimi de kolaylaştıracak
olan bir barajdır. Arazilerini sulamak için her yıl 36 trilyon
enerji parası ödeyen bölgedeki çiftçilerimiz, 2004 yılında
yeniden başlatılan Beydağ Barajının önümüzdeki
yıl bittiğini göreceklerdir. Yine, Kavaklıdere Barajı
ile modern sulama tesisleri kısa sürede tamamlanmış,
İzmirin içme suyu ihtiyacını uzun süre karşılayacak
olan Gördes Barajının yapımı da hızla devam etmektedir.
Değerli
milletvekilleri, doğum yerim ve memleketim olan Mardinde, kime
beyaz suyun şehre getirilme meselesini sorarsanız, size
elli yıllık hikâyesini anlatırdı. Bu proje, elli
yıldır konuşulan ve maalesef, bir türlü hayata geçirilemeyen
bir projeydi. Şehir sürekli susuzluktan kıvranıyordu.
Bakın, bu elli yıllık rüya, yine bizim Hükûmetimiz döneminde
gerçekleşti.
Sözlerime
son verirken, yaptıkları değerli hizmetlerden, süremin
sınırlı olması sebebiyle sadece kısa bir
özet sunmaya çalıştığım Genel Müdürlüğümüze
çalışmalarında başarılar dileyerek, 2007 mali
yılı bütçesinin Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüze
ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ensari.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşmalar tamamlandı.
Anavatan
Partisi Gruba adına, Malatya Milletvekili Sayın Miraç Akdoğan,
buyurun efendim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN
PARTİSİ GRUBU ADINA MİRAÇ AKDOĞAN (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı ile bağlı ve ilişkili kuruluşların
bütçeleri üzerinde Anavatan Partisinin görüşlerini ifade etmek
üzere huzurlarınızda bulunuyorum. Hepinizi sevgi ve saygılarımla
selamlarım.
Değerli
arkadaşlar, aslında, diğer birçok alanda olduğu
gibi, enerji konusunda da, geçtiğimiz bir yıl boyunca, maalesef,
kayda değer bir ilerleme olmamıştır. Bütçenin içeriği,
geçen yıl gibi bu yıl da, maalesef, içi hava dolu, boş bir
çuval gibidir. Görüntüde bir kütlesi var gibi, siz öyle görüyorsunuz,
ama, içinde kayda değer hiçbir şey yoktur. Bütün bunlara
rağmen, biz, eleştiriden ziyade tespit ve teklif içeren değerlendirmelerimizi
sizlerle ve milletimizle paylaşmaya çalışacağız.
Değerli
milletvekilleri, enerji, çevre ve ekonomiyle birlikte sürdürülebilir
kalkınmanın en önemli unsurudur. Sürdürülebilir enerji
yaklaşımı, ihtiyacımız olan enerjinin en az
finansmanla, en az çevre maliyetiyle, en az sosyal sorunla ve istikrarlı
olarak teminini gerektirmektedir.
Türkiye,
kalkınmakta olan bir ülke konumunda bulunması sebebiyle,
enerji ihtiyacı diğer devletlere göre daha hızlı
artan bir ülkedir. Ülkemizin enerji tüketiminde ilk sırayı
taş kömürü, linyit, petrol, doğal gaz, hidrolik ve jeotermal
enerji, odun, hayvan ve bitki artıkları gibi birincil kaynaklar
ile güneş enerjisi almakta. Elektrik enerjisi ve kok ise ikincil
enerji kaynağı olarak tüketim içinde yerini almaktadır.
Ülkemizdeki enerji talebinin yüzde 60tan fazlası ise
dış kaynaklar yoluyla karşılanmaktadır. Son
yıllarda birincil enerji tüketiminde büyük artışlar
sağlanmışsa da, özellikle elektrik alanında hâlâ gelişmiş
ülke ortalamalarının çok gerisinde olduğumuz görülmektedir.
Enerji
talebine ilişkin değerlendirmelerde, 2020 yılında
222 milyon ton petrol eş değeri enerji tüketeceğimiz
ifade ediliyor; aynı dönemde, brüt enerji talebinin ise, ortalama
460 milyar kilovat saat olarak gerçekleşeceği öngörülmektedir.
Bu talebi karşılamak için ortalama 50 bin megavatlık
yeni yatırım yapılması gerekmektedir. Bu arada,
hâlihazırdaki kurulu gücümüzün yaklaşık 39 bin megavat
olduğunu hatırlatmak isterim. Bu tablo, sürdürülebilir
enerji politikalarının önemini açıkça ortaya koymaktadır.
Bu
vesileyle, ülkemizin gelecekteki enerji talebine ilişkin çeşitli
kurumların çok farklı rakamlar ortaya koymalarının
yol açtığı kargaşaya da değinmek istiyorum.
Enerji
talebi rakamları, Türkiyenin gelecekte yapması gereken
enerji yatırımlarının belirleyicisidir. Yani,
bu rakamlarda ortaya çıkan farklılıkların parasal
karşılığı 10 milyarlarca dolarla ifade edilmektedir.
Resmî açıklamalara göre, Türkiyenin 2020 yılına kadar
yaklaşık 130 milyar dolar yatırım yapması gerekiyor;
yani, yılda 10 milyar dolarlık bir enerji yatırımından
bahsedilmektedir. Talep senaryolarındaki farklılık,
yüzde 50leri zaman zaman aşabilmektedir, bu da, 50 milyar dolara
yakın bir farka işaret etmektedir. Dolayısıyla,
enerji konusunun, hem sonuçları hem maliyetleri bakımından
şakaya gelir tarafı yoktur.
Yine
hatırlatmak isterim ki, özellikle AKPli arkadaşlarımızın
sıkça dile getirdikleri, nispeten yüksek maliyetli üretim yapan
doğal gaz çevrim santrallerinin kurulmasının gerisindeki
sebeplerden biri de, işte bu enerji talebi senaryolarındandır.
İşin yürütmesine ilişkin siyasi ve ahlaki tartışmalardan
bağımsız olarak söylüyorum ki, bu konuda, Türkiyenin
enerji kriziyle karşı karşıya kalmasındansa,
nispeten, yüksek maliyetli de olsa, yeterli enerjiye sahip olması
konusunda bir tercih yapılmıştır. Daha doğrusu,
bu endişelerde kısmi haklılık payı olduğu
görülmüşse de, enerji talebine ilişkin değerlendirmelerde
abartı bulunduğu açıkça ortadadır. Bu tecrübe
ışığında, önümüzdeki yıllara ilişkin
enerji talebi senaryolarının sağlıklı ve güvenilir
verilere dayandırılması konusunda sorumluluk sahipleri
daha dikkatli olmalıdır. Enerji talebi tahminlerinin temel
parametreleri olan ekonomik büyüme, nüfus, enerji fiyatları,
teknolojik gelişmeler, enerji politikaları ve enerji tasarrufu
konuları gerçekçi bir yaklaşımla değerlendirilmelidir.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyenin jeopolitik konumu enerji konusunda
bize fevkalade önemli avantajlar sağlıyor. Dünya enerji tüketiminin
yaklaşık yüzde 90ı, fosil kaynaklar denen kömür, petrol
ve doğal gaza dayalı. Dünyada petrol rezervlerine biçilen
ömür kırk yıl, gaz rezervlerine biçilen ömür altmış
yıl, kömür rezervlerine biçilen ömür ise yüz elli-iki yüz yıl
kadardır. Önümüzdeki dönemde dünyada her yıl ortalama 100
milyar dolarlık enerji yatırımı yapılması
gerektiği belirtiliyor.
Dünya
petrol rezervlerinin büyük bölümüne sahip olan Orta Doğu ve Orta
Asya ülkeleri hemen yanı başımızdadır. Aynı
şekilde, dünyanın en büyük enerji tüketicileri olan Avrupa
ve diğer Batı ülkeleri de diğer yanımızdadır.
Bugün dünyada üretilen petrolün yaklaşık yarısı
başka bölgelere taşınmaktadır. Bu oranın
2020de yüzde 60ın üzerine çıkması da bekleniyor. Amerikanın,
özellikle de hemen yanı başımızdaki Avrupa Birliğinin,
birincil enerji kaynaklarını, ithalat oranının
yüzde 70lerin üzerine çıkaracağı tahmin ediliyor. Bu
durum Türkiyeye dünyanın en önemli enerji terminallerinden biri
olma fırsatını da veriyor. Nitekim, Bakû-Tiflis-Ceyhan
boru hattı projesini bu doğrultuda atılmış
önemli bir adım olarak görüyoruz. Rusya ve Hazar bölgesi doğal
gazlarını Avrupaya taşıyacak projeler de bu konumu
değerlendirmeye yönelik diğer çabalardır. Bununla
birlikte, Rusya ve Orta Asyada henüz proje aşamasına bile
getiremediğimiz pek çok enerji fırsatı bulunmaktadır.
Bakû-Tiflis-Ceyhan botu hattının, karşılaşılan
bütün engellere rağmen, sonuçlandırılmış olması
önemli bir başarıdır. Bu projede emeği geçen bütün
hükûmetleri, bütün başbakanları, bakanları ve bürokratları
kutluyoruz. Ancak, doğal gaz projeleri başta olmak üzere,
Türkiyenin enerji terminali olma iddiasını güçlendirecek
yeni projelerin geliştirilmesi konusunda son yıllarda
dikkat çekici bir yavaşlama yaşandığı da görülüyor.
Geçmişte yapılan işlerdeki yanlışlıkları
döndüre döndüre gündeme getirenlerin, kendilerinin yeni ve kalıcı
neler yaptıklarını ortaya koymalarını da bu
arada bekliyoruz. Çünkü, son yıllarda Bakû-Tiflis-Ceyhan veya Mavi
Akım çapında bir enerji projesi geliştirilememiştir.
Elbette var olan projeleri devam ettirmek ve sonuçlandırmak
önemlidir, ama daha önemli olanı, ülkenin enerji politikalarında
köklü değişiklikler yapacak yeni projeler üretilmesi ve
hayata geçirilmesi değil midir?
Değerli
arkadaşlarım, özellikle AK Partinin sahip olduğu kamuoyu
ve Meclis desteği çapında bir güçle iş başına
gelmiş bir Hükûmetten beklenen, bu fırsatları hayata geçirmesiydi.
Maalesef, bu dönem hayal kırıklığıyla geçmiştir.
Bu ataletin pratik sonucu, Türk cumhuriyetlerinin doğal gaz rezervlerinin
ticaretinin büyük bir hız
Bu
hat, dünyada tüketilen petrolün doksanda 1ini taşıyacaktır.
Oysa, bulunduğumuz bölgede dünya petrolünün yarısı
üretilmekte, bunun yarısı da başka yerlere taşınmaktadır.
Dolayısıyla, sadece bu hat Türkiyenin hedefleri açısından
yeterli değildir, daha doğrusu, olmamalıdır. Kimse
sanmasın ki, bu konuda hâlihazırda sahip olduğumuz
avantajlar sonuna kadar gidecektir. Türkiyenin devre dışı
bırakılarak, söz konusu bölgelerdeki petrol ve doğal
gazın nakline ilişkin alternatifler üretme çabaları
bugün her zamankinden daha fazladır. Esasen enerji piyasasında
uluslararası bir oyuncu olmanın yolu sadece transit geçiş
yeri değil, doğrudan ticari aktör konumuna yükselmekten
geçmektedir. Bu fırsat Türkiyenin elinde her zaman vardı,
ama, geçmişten beri söz konusu fırsat çok kolayca ve tamamen
vizyonsuzluktan kaynaklanan sebeplerle harcanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, enerji konusundaki vizyonsuzluk bugüne mahsus
da değildir. Osmanlı Sadrazamı Mahmut Şevket Paşa
1913 yılında yazdığı bir raporda Kuveyt ve Katar
gibi çölden ibaret iki kaza yüzünden İngiltere ile ihtilaf
çıkaramayız. Bu ehemmiyetsiz topraklardan ne gibi faydamız
olabilir? demektedir. Buna karşılık, aynı
yıl, İngiliz Dışişleri Bakanı Sir Edward
Grey, politikalarını temel hedefimiz Basra Körfezinde
ve onu tamamlar nitelikteki Mezopotamyada İngiliz çıkarlarını
korumaktır. şeklinde ortaya koymuştur. Bugün Amerikanın
her türlü zorluğa göğüs gererek savunduğu küreselleşme
politikalarının tercümesinin dünyadaki bütün enerji
kaynaklarının Amerikanın erişimine açık olması
anlamına geldiğini bilmeyen yoktur zannediyorum.
Değerli
arkadaşlar, artık, bu yüzyıllık enerji uykusundan
uyanmak zorundayız. Kendimize sağlıklı, derinlikli
ve ileriye dönük, doğru öngörüleri olan bir enerji politikası
oluşturmalıyız. Bugün ülkemizde böyle bir politikanın
varlığından söz etmek maalesef mümkün değildir.
Eğer böyle bir politika olsaydı, Türkiye, tahkime giden
firmalara 200 milyon dolara yakın para ödemek zorunda kalmazdı.
Eğer böyle bir politikamız olsaydı, Enerji Bakanlığı,
sektörün neredeyse tüm taraflarıyla kavgalı durumda bulunmazdı.
Eğer böyle bir politikamız olsaydı, nükleer santral konusu
ortada bırakılmaz, somut bir sonuca ulaştırılırdı.
Eğer böyle bir politikamız olsaydı, mevcut termik ve
hidrolik santrallere ilişkin işletme sorunlarına kalıcı
çözümler getirildi. Eğer böyle bir politikamız olsaydı,
bor ve toryum gibi madenlerin durumu sadece fısıltı
gazetelerinde tartışılmaz, bunların en azından
ülkemizde işlenmesi için gerekli çalışmalar yapılırdı.
Eğer böyle bir politikamız olsaydı, ülkemiz, kaçak
akaryakıtın cirit attığı bir yer hâline gelmezdi.
Hepsi
bir yana, bugün Türkiyede elektrik üretiminin maliyetinin bile
doğru dürüst hesaplanmadığı bilinen bir gerçektir.
Hâlihazırda var olan yap-işlet-devret ve otoprodüktör
elektrik fiyatlarının hiçbiri ekonominin kurallarına
uygun değildir. Maliyet hesabının olmadığı
bir yerde enerji piyasasından bahsetmek ve buna göre ülkenin
kaderini belirleyecek modellemeler yapmak mümkün değildir.
Bu şartlarda Türkiyenin enerji ihtiyacını karşılayacak
yatırımları sürdürebilmesi mümkün gözükmemektedir.
Yani, yüz yıllık uykumuzdan uyanmak yerine, daha derin uykulara
dalmak üzereyiz. Oysa, 1980 sonrası rahmetli Özalın ufku,
Sovyetler Birliğinin dağılması ve Orta Doğudaki
bilinen diğer gelişmeler ile Türk dış politikasında
enerji konusunu da içeren büyük bir genişleme yaşatmıştır.
Ama, bu dinamik gelişmenin son yıllarda tıkandığını
hep beraber görüyoruz. Avrupa Birliği üyeliği sürecinin
doğurduğu ve son gelişmeler ışığında
henüz kârını, zararını tam olarak kestiremediğimiz
hareketlilik bir kenara bırakılırsa, görünen budur.
Değerli
milletvekilleri, enerji konusundaki tartışmalarda en
çok üzerinde durulan hususlardan biri de, hidroelektrik kaynaklarımızdır.
Bugün mevcut hidroelektrik kapasitemiz, enerji ihtiyacımızın
dörtte 1ine yakınını karşılamaya yetecek
güçtedir. Türkiyenin hidroelektrik enerji potansiyelinin henüz
yarısı dahi kullanılamamıştır. Yeni hidroelektrik
enerji yatırımlarının, düşük maliyetle,
hızlı bir şekilde ve gerçekçi bir yaklaşımla
hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu konuda, hâlihazırda
kullanılan ve kamuya büyük avantaj sağlıyor gibi gözüken
sistemin aslında işler olmadığı bilinmektedir.
Bu yaklaşımla, projelerin çoğunluğunun zamanında
bitirilmesi, hatta yapılması mümkün olmayacaktır.
Oysa, enerjide dışa bağımlılığın
mahzurlarına ilişkin gayet heyecanlı nutuklar da
atılmaktadır. Yerli kaynakların kullanılması
konusunda yapılan işler ise bu nutuklarla çelişmektedir.
Hidroelektrik
enerji potansiyelimizi tümüyle kullanabilmek için, yaklaşık
140 civarında olan santrallerimizin sayısını yaklaşık
700e çıkarmamız gerekmektedir. İnşa hâlinde olan
3 bin megavat kapasiteli 39 santrali saymazsak, kalan 23 bin megavat
kapasiteli 500 civarındaki santral için yapılmış
doğru dürüst sosyal ve çevre maliyet çalışması da
yoktur. Hatta, bu 500 civarındaki santralin elektromekanik teçhizatının
ülkemizde imalatıyla ilgili dahi düşünülmüş bir proje
ve atılmış adım bulunmamaktadır.
Türkiye,
uluslararası kuruluşlar tarafından artık yenilenebilir
enerji kapsamında kabul edilmeyen hidroelektrik barajlar konusunda
sağlıklı planlamalar yapmak zorundadır.
Öte
yandan, yenilenebilir enerji kaynaklarının mutlaka sürekli
enerji kaynaklarıyla desteklenmesi gerektiğini de belirtmek
istiyorum. Uzun süre yağmur yağmadığı, güneş
çıkmadığı veya rüzgâr esmediği dönemlerde bu
kaynaklara bağlı enerji üretim tesisleri devre dışı
kalacaktır. Bunların boşluğunu mutlaka linyit,
doğal gaz, nükleer enerji gibi kaynaklarla çalışan santrallerin
doldurması gerekiyor. Yani, enerji ihtiyacımızı
sadece hidroelektrik ve yenilenebilir kaynaklara bağlı
kılmak hem mümkün değil hem de doğru değildir. Konunun
bu açıdan da değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyim.
Değerli
arkadaşlarım, enerji konusunda üzerinde en çok durmamız
gereken hususlardan birisi de verimliliktir. Enerji verimliliği
ile kalkınmışlık arasında doğrusal bir
ilişki vardır. Türkiye enerji verimliliği konusunda
fevkalade geri durumdadır. Bu çerçevede alınacak önlemler
TÜBİTAK tarafından hazırlanan Enerji Teknolojileri
Raporunda ortaya konuyor. Buna göre, yapı sektöründe bina tasarımlarının
bilgisayar kullanılarak optimizasyonu sağlanmalıdır.
Dış ortam sıcaklıkları ve gün ışığından
en iyi şekilde yararlanmayı sağlayacak pencere sistemleri
geliştirilmeli, doğal aydınlatmaya önem verilmelidir.
Enerji tasarrufuna yönelik çatılar, kiremitler ve paneller
kullanılmalıdır. Enerji, su ve havalandırma sistemlerini
düzenleyen ileri kontrol sistemleri tercih edilmelidir. Bölgesel
ısıtma ve soğutma sistemlerine yönelinmelidir. Geri
kazanılabilir malzemeler ile inşa edilecek binalarda
ısı ve elektrik ihtiyaçlarının büyük bölümünün yenilenebilir
kaynaklardan sağlanması gerekmektedir. Isının kademeli
olarak kullanımı ve geri kazanımı, atıkların
işlenmesi, atık suların arıtılarak yeniden
kullanılması gibi önlemler ciddi miktarda enerji tasarrufu
sağlayacaktır. Sanayi sektöründe ise yeni fabrika tasarımları
için ileri teknolojinin geliştirilmesi ön plana çıkarılmalıdır.
İleri türbin sistemleri, yanma verimini yükselten teknolojiler,
ısı enerjisinin kullanımını optimize eden
prosesler bunlar arasında sayılabilir.
Endüstriyel
ekoloji yaklaşımı çerçevesinde, ömürleri bitmiş
ürünlerin ve atıkların geri kazanılarak ürün girdisi
olarak kullanılması da bu sürece katkı sağlayacaktır.
Kimya,
metalürji, biyoteknoloji alanlarındaki gelişmeler, yeni
ve verimli sanayi üretimlerinin yapılabilmesini mümkün
kılmaktadır.
Enerjinin
en yoğun kullanıldığı alanlardan biri olan
ulaştırma sektöründe de yakıt verimliliğini artıran
ve emisyonları düşüren teknolojiler hızla gelişmekte,
temiz enerji üretimine ilişkin pek çok çalışma da bu arada
yapılmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, esasen enerjide verimliliğin artırılmasıyla
ilgili daha pek çok şeyler söylenebilir. Sadece artan çevre
kirliliği ve sera etkisi dahi bu çerçevede etkili önlemler
alınmasını gerekli kılıyor. Hâlbuki, Türkiye
olarak, biz, henüz iletim ve dağıtım hatlarımızdaki
yüzde 20yi bulan enerji kaybına bile doğru dürüst çözüm bulabilmiş
değiliz. Enerjinin verimsiz kullanılmasının en
önemli sebeplerinden biri olan kaçak elektrik kullanımı ve
eski teknolojiler konusunda da yapılan çok fazla bir şey,
maalesef, yoktur.
Verimlilik
konusu birçoklarımıza basit ve üzerinde bu kadar ayrıntılı
durulması gereksiz bir husus gibi de gelebilir. Ancak, bu durum
hiç de öyle değildir. Tasarruf ve verimlilik, literatürde, negatif
vat, yani negat-vat santrali olarak ifade edilmektedir. Örneğin,
Amerika Birleşik Devletlerinin, geçtiğimiz otuz beş
yılda, gayrisafi millî hasılası yüzde 125in üzerinde
artarken, enerji tüketimi sadece yüzde 30 artmıştır.
Bu, Amerikanın daha az enerjiye ihtiyacı olduğunu değil,
enerjiyi verimli kullandığını ortaya koymaktadır.
Yani, Amerika, daha az enerji girdisiyle daha fazla gayrisafi
millî hasıla üretmiştir. Aynı şekilde, Amerikayla
karşılaştırıldığında fevkalade
az enerji kullanan Avrupa devletleri her hâlde taş devrinde yaşamıyor,
sadece enerjiyi daha verimli değerlendiriyorlar. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
Enerji
konusunda dışa bağımlı olan ülkemizin, enerji
verimliliğine Amerika ve Avrupadan daha fazla önem vermesi
gerektiği açıktır. Enerji konusundaki tasarruf tedbirlerini
her türlü imkânı kullanarak hayata geçirmenin, örneğin ithal
ürünlere uygulanan kısıtlamalardan hiçbir farkı yoktur.
Çinden getirilen ucuz mallara uygulanan vergiyle, binaların
izolasyonunu zorunlu tutmak veya az ışık veren kalitesiz
ampullerin satışını yasaklamak ülkemiz açısından
aynı sonuçları doğuran bir durumdur. Her ikisi de, ülkemiz
kaynaklarının gereksiz yere dışarıya gitmesine
engel olma amacı taşımaktadır. 1.000 megavat karşılığı
enerji tasarrufu ve verimliliği sağlamak, 2-3 katı
güçte bir santral kurmaya eş değer sonuç yaratmaktadır.
Maharet çok enerji tüketmek değil, kullandığınız
enerjiyle olabildiği kadar çok iş yapabilmektir. Bu konuda
Elektrik İşleri Etüt İdaresi tarafından yapılan
hesaplarda, verimlilik artışı ve tasarrufun ilk etapta
Türkiyeye sağlayacağı faydanın 3 milyar dolar
olacağı görülüyor.
Değerli
arkadaşlarım, sonuç olarak, enerji alanında yapılması
gereken işleri ana başlıklarıyla şu şekilde
özetlemek mümkündür:
Enerji
girdilerimiz mümkün olduğunca çeşitlendirilmeli ve farklı
kaynaklar devreye sokulmalı. Hidrolik, jeotermal, rüzgâr ve linyit
gibi yerli kaynaklar dikkatle değerlendirilmelidir.
Arzın
yönetilmesi kadar talebin yönetilmesine de önem verilmelidir.
Yani, enerji verimliliği ve tasarrufu konusunda ciddi
adımlar atılmalıdır.
Sanayide
rekabet seviyemizi artıracak enerji maliyeti oluşturulmalıdır.
Çünkü, ülkemizdeki sanayici, örneğin Amerikadaki rakibinin
2 katına yakın maliyetle enerji kullanmaktadır.
Enerji
koridoru olma özelliğimiz güçlendirilmeli. Ama, esas olanın,
enerjiye bekçilik etmek değil, onun ticaretini yapmak, yani sahibi
olmak olduğu unutmamalıdır.
Enerji
üretimi, dağıtımı ve tüketimi konusunda farklı
teknolojiler geliştirilmesi ve kullanılması
teşvik edilmelidir. Enerji sektörü rekabet esasına dayalı
olarak yeniden yapılandırılmalıdır. Petrol
ve doğal gaz depolama kapasitelerimizin artırılması
için mevcut projelere ilave çalışmalar yapılmalı,
bir stok ajansı kurulmalıdır. Yeni ve ileri teknolojiyle
donatılmış rafinerilerin kurulması sağlanmalıdır.
Sektörde nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi için gerekli
yönlendirmeler yapılmalıdır. Düşük kaliteli kömürler
için akışkan yatakta yakma teknolojisine sahip termik santrallerin
kurulması teşvik edilmelidir. Kurulacak bütün konvansiyonel
tesisler ve otoprodüktör santraller için kojenerasyon şartı
aranmalıdır. Kömür dumansızlaştırma, koklaştırma,
gazlaştırma ve sıvılaştırma teknolojileri
desteklenmelidir.
Değerli
milletvekilleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız,
bütün boyutlarıyla değerlendirildiğinde 120 bin çalışana
ve 70 milyar dolara yakın bir portföye hükmetmektedir. Bu, Türkiyenin
ihracatına yakın bir miktarı ifade ediyor. Sözünü ettiğimiz
portföyün kaynağı da, sonuçta, milletin cebidir. Böylesine
devasa bir paranın derinlikli politikalar ve incelikli stratejiler
doğrultusunda kullanılması gerektiği açıktır.
Sayın
Enerji Bakanımız, Plan ve Bütçe Komisyonundaki sunuşunda
Bakanlığının politika ve stratejilerini
aşağı yukarı aynı başlıklarla ifade
etmişti. Ardından da, Türkiyenin enerji politikası
olmadığından söz etmenin mümkün olmadığını
belirtmişti. Yaşadığımız olaylar, konuşmam
içerisinde ifade ettiğim hususlar göz önüne alındığında,
Türkiyenin enerji politikalarının maalesef
kâğıt üzerinde kaldığı, uygulamanın
başka türlü yürüdüğü görülecektir.
Enerji
politikamızın olmadığının, bu alandaki
tasarrufların başka saiklerle yapıldığının
en basit göstergesi, Türkiyenin dünyanın en pahalı enerjisini
kullanan ülkelerden biri olmasıdır. Enerji fiyatlarının
yüksekliğinin Türkiyenin bu kaynakları ithal ediyor olmasıyla
ilgisi de yoktur. En az bizim kadar enerjide dışa bağımlı
ülkelerde, dolar üzerinden karşılaştırıldığında,
elektrik ve akaryakıt fiyatları Türkiyenin çok çok altındadır.
Bütün
devlet politikalarında rastlanan ve rastladığımız
yapboz veya deneme yanılma yöntemi enerji alanında da geçerlidir.
Bir yerde yapboz var ise, orada politika ve strateji yoktur. Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığında o kadar çok yapboz
işi olmuştur ki, hem bu Bakanlık çalışanları
hem sektör hem de konuyla muhatap vatandaşlarımız
şaşkınlık içinde kalmışlardır. Örneğin,
Maden Tetkik Arama Kurumu önce sahadan çekilip atıl duruma düşürülmüş,
sonra yeniden sahaya sürülmüştür. Doğal gazda farklı
kontratlar birleştirilmiş ve sonuçta Türkiye gazı eskisinden
daha pahalı almaya başlamıştır. Çünkü, fiyatı
düşen gaz hem miktarı az hem de kontrat süresi kısa olanıdır;
buna karşılık, fiyatı yükselen gaz hem miktarı
yüksek hem de kontrat süresi daha uzun olanıdır. Bunların
neresinde politika, neresinde strateji vardır değerli
arkadaşlarım?
Sayın
Enerji Bakanımız, tüm hataları, eksiklikleri, yanlışları
geçmiş dönemlere yükleyip, yapılan, edilen ne varsa hepsini
de kendisine mal etmektedir. Ama hepimiz iyi biliyoruz ki, bu dönem
yapılan çok da fazla bir şey yoktur. Devam eden işler, günahları
ve sevaplarıyla, geçmişten devralınanlardır.
Türkiyenin
altın değerindeki dört yılı heba edilmiştir.
Geçen yıl da bu kürsüden belirttiğim gibi, Hükûmet, enerji
alanında tam bir mirasyedidir. Bugüne kadar, içinde vizyon emaresi
olan herhangi bir proje yapamamıştır, ciddi hiçbir yeni
yatırım gerçekleştirememiştir. Türkiyede koalisyon
hükûmetleri döneminde dahi, enerji konusunda, bu dönemde yapılandan
daha fazla iş yapılmıştır. Kafalarında
geleceğe dair hiçbir plan, proje ve hatta hayal olmadan iş
başına gelenlerin Türkiyeyi getirdiği nokta da
işte budur.
Değerli
arkadaşlarım, Hükûmet, gerek enerji konusunda gerekse de
diğer alanlarda, sıkıştığı zaman, tüm
suçu geçmiş dönemlere atarak kendini kurtarmaya çalışmak
istemektedir. Türkiye, 1990lı yıllar boyunca biriktirdiği
problemlerin bedelini 2000 ve 2002 yılları arasında
ödemek zorunda kalmıştır; tıpkı, 2002den beri
biriktirilen sorunların bedelini ileriki bir tarihte ödemek
zorunda kalacağı gibi.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyenin enerji kaynakları bakımından
dışa bağımlılığının ve üstelik
bunun büyük bölümünün de tek bir ülkeye olmasının yol açabileceği
sıkıntıları az çok hepimiz tahmin edebiliriz. Bu
çerçevede, doğal gazla üretim yapan elektrik santralleri,
sık sık, büyük bir sorun olarak dile getirilmektedir. Buna
karşılık, Hükûmet, söz konusu santrallerden sözleşmeleri
yasal olarak sonlandırılması mümkün olanlar için bu yola
başvurmayıp, tam tersine, süre uzatımına gitmiştir.
Hatta, bu santrallerin üretimlerinin durdurulması konusunda
verilmiş yargı kararları var iken, Bakanlar Kurulu kararıyla
üretimin devam etmesi de sağlanmıştır. Peki, gerekçe
nedir? Gerekçe, doğal gaz santralleri üretim yapmaz ise Türkiyenin
elektriksiz kalacağıdır. Nispeten ucuz maliyetle ve
Keban Barajına denk üretim yapabilen Bursadaki doğal gaz
santrali çalıştırılmaz iken, daha pahalı üretim
yapan diğer santrallerden elektrik alınmaktadır.
Bu
arada, hâlâ, yerli kaynaklara dayalı hidrolik ve termik santrallerin
öneminden dem vurulmaktadır. Ama, ne hidrolik kaynakların
gerçek anlamda enerji üretimine katkı sağlar hâle getirilmesi
sağlanmakta ne de kömüre dayalı yeni teknik santraller kurulup
işletmeye alınmaktadır. Hatta, bu konularda doğru
dürüst fizibilite dahi yapılamamıştır.
Hidrolik
potansiyelimizin ne kadarının çevreye zarar vermeden
kullanılabilir olduğu sağlıklı değerlendirmelerle
de ortaya konabilmiş değildir. Kömür kaynaklarımızın
ne kadarının Kyoto Protokolü engeline takılmadan
kullanılabilecek kalitede olduğu da, aynı şekilde,
değerlendirilip açıklanmamıştır. Peki, ne yapılmaktadır?
Sadece, geçmiş şikâyet edilmekte, karanlık birtakım
ilişkiler ile aynı çarpıklıklar devam ettirilmektedir.
Enerji
konusu öyle edebiyatla, kürsülerde nutuk atmakla, sağa sola efelenmekle
çözülebilecek bir sorun da değildir. Bu sorunun çözümü,
doğru stratejiler, doğru planlamalar ve doğru yatırımlar
ile mümkündür.
Oysa,
son dört yıldır, Türkiyede, enerji yatırımları
daha önce hiç olmadığı kadar azalmıştır.
Devletin resmî raporlarında 2010 yılından itibaren ülkenin
enerji kriziyle karşı karşıya kalacağı
ifade ediliyor. Enerji tesisleri, öyle, üç ayda, beş ayda kurulabilecek
tesisler de değildir değerli arkadaşlarım. Örneğin,
son günlerde yeniden gündeme gelen nükleer santralin kurulup üretime
geçebilmesinin süresi yedi-sekiz yıldır. Ülkemiz
şartlarında hidroelektrik ve termik santrallerin kuruluş
süresi beş yıldan az değildir. En hızlı inşa
edilen doğal gaz santrallerinin üretime geçmesi dahi bir buçuk-iki
yıl sürmektedir. Yani, bugün, şu anda, diğer bütün
işleri bir kenara bırakıp enerji konusunda yoğunlaşsak
bile, 2010a bir şey yetiştirebilmemiz mümkün değildir.
Değerli
milletvekilleri, enerji konusu, esasen dinamik ve aydınlık
bir konudur. Ama, burada, ister istemez hep karışık ve
karanlık taraflarını da konuşmak durumunda da
kaldık. Hâlbuki, biz, enerji konusunda ülkemizin elde ettiği
göğüs kabartıcı başarıları da konuşmak
isterdik. Daha enflasyonun yüzde 10 arttığı son bir
yılda, Ankarada doğal gaz fiyatının nasıl
olup da çok daha fazla arttığı konusuna bile giremedik.
Enerji
konusundaki sıkıntıların, sabaha kadar konuşsak,
bitmeyeceğini biliyoruz. Ama, süremin bittiğini de göz
önünde bulundurarak, konuşmamı burada tamamlıyor;
bütün bunlara rağmen, Bakanlık bütçemizin hayırlara
vesile olmasını diliyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Akdoğan.
Sayın
milletvekilleri, saat 20.00de toplanmak üzere birleşime ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
19.05
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.04
BAŞKAN:
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
38'inci Birleşimi'nin Dördüncü Oturumu'nu açıyorum.
Onuncu
tur üzerindeki görüşmelere kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
1.- 2007
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile
2005 Mali Yılı Genel ve Katma Bütçeye Dahil Daireler ve İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarıları
(1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S. Sayısı: 1269, 1270,
1271) (Devam)
G) ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANLIĞI
(Devam)
1.- Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2.- Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
H) ENERJİ
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1.- Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumu
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
İ) ULUSAL
BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1.- Ulusal
Bor Araştırma Enstitüsü
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
J) ELEKTRİK
İŞLERİ ETÜD İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1.- Elektrik
İşleri Etüd İdaresi Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K) TÜRKİYE
ATOM ENERJİSİ KURUMU (Devam)
1.- Türkiye
Atom Enerjisi Kurumu 2007 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
L) MADEN TETKİK
VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1.- Maden
Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
M) PETROL
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1.- Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2.- Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
N) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1.- Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğü
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2.- Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Onuncu
tur üzerinde, şimdi, söz sırası Anavatan Partisi Grubu
adına Mardin Milletvekili Sayın Muharrem Doğan'a aittir.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Sayın
Doğan, süreniz on dakika.
ANAVATAN
PARTİSİ GRUBU ADINA MUHARREM DOĞAN (Mardin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına
bağlı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü 2007 yılı bütçesi üzerinde
söz almış bulunuyorum. Şahsım ve Anavatan Partisi
Grubum adına yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
ülkenin kalkınması açısından büyük önem arz etmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomisinin ve sanayisinin de lokomotifidir.
Bu nedenle, enerjide dışa bağımlılığı
en aza düşürmek için öz kaynaklarımız harekete geçirilerek
inovasyon projelerin bir an önce yapılması gerekir. Aksi
takdirde, Türkiye, elektrik kesintilerinin ve karanlığın
ülkesi olabilir; millî ekonomimiz çöker, işsizlik ve yoksulluk
artar.
Sayın
Bakanım, Yüksek Planlama 2008 yılında -karanlık
gösteriyor- "elektrik yetersiz." diyor. "Baraj yapacak
su arıyoruz." diyorsunuz, ama, inovasyon projeleri üretemediniz.
Ses çıkaracak yatırım projeleri şimdiye kadar hayata
geçirmeniz gerekiyordu. Bunları sizden bekliyoruz.
Programda
olduğu hâlde, Ilısu Barajı ve Cizre Barajı geciktirilmiş.
Bunun nedenini soruyorum. Türkiye'nin elektrik ihtiyacını
kömürden mi, gazdan mı, rüzgârdan mı, güneşten mi, nükleerden
mi, sudan mı karşılayacak, buna Hükûmet karar verecek.
Ancak, ben diyorum ki, ülkeyi yönetenler, Türkiye'nin siyasetinden
sorumlu olanlar, Türkiye'nin teknik hizmetinde olanlar sorumludur.
Sayın
Bakan, sayın milletvekilleri; Anavatan olarak çözüm önerimiz
şudur: Enerji pazarı reformu hemen yapılmalıdır.
Bugün ülkemizde çalışan hidroelektrik santralleri sayısı
142'dir. İnşaat hâlinde 41
adet santral var; birisini bile işletmeye açsaydınız,
önemli bir mesafe katedilirdi diye düşünüyorum.
Su
kaynaklarımızdan 36 milyon 800 bin kilovat saat güç kazanabiliriz.
Yine, aynı şekilde, 21 milyar kilovat saat enerji üretilebilir.
Ülkemizde, dış kredili olarak yapılmak üzere, geçmiş
hükûmetler döneminde Bakanlar Kurulu kararınca karara
bağlanmış 10 adet büyük proje var. Bu projelerle de
yılda 13,5 milyar kilovat saat enerji üretilebilir. Parasal değeri
1 milyar dolar civarındadır. İşte size yatırım
projesi. Lütfen, Sayın Bakanım, bunun üzerinde ciddiyetle
eğilirseniz memnun olurum.
Başka
bir konu, Doğu, Güneydoğu bölgelerimizde elektrik kesintilerinin
had safhada olduğunu, enerji ve nakil hatlarının, trafoların
yetersiz geldiğini ve elektrik kesintileri de bir iki gün süre
zarfında ancak gelebildiğini size arz etmiştim. Siz,
bana, Doğu, Güneydoğu'da tahsilat yapılamadığını
söylemiştiniz. Ancak, yatırım veya önlem bakımından
çözüm yapamadık. Sayın Bakanım, buna da bir çözüm bulursak
çok iyi olur.
Ülkemizde
enerji kayıp oranı yüzde 18'dir. Dünyanın hiçbir ülkesinde
yok. Buna da çok önem vermemiz lazım. Üzülüyorum, 10 barajdan elde
edilen enerjinin 7'si kayıplara gitmektedir. Bunun için bir önlem
alırsak çok iyi olur.
Anavatan
Partisi olarak biz, hiçbir zaman barajlara karşı olmadık,
karşı da değiliz. Anavatan iktidarlarında 7 tane
baraj temelden yapılmış ve işletmeye açılmıştır,
işte, Atatürk Barajı, Karakaya, Karakamış, Dicle
Barajı, Birecik Barajı ve en son Batman Hidroelektrik Santralleri
yapılmıştır ve üretime kazandırılmıştır.
Ancak, Ilısu Barajının mevcut projesi yapılması
durumunda, biliyorsunuz, on iki bin yıllık medeniyet ve tarih
yok olacaktır. Bununla birlikte 95 köyümüz, 4 belde ve antik
kent Hasankeyf ve 99 mezra da su altında kalacaktır ve ben,
size, Anavatan Partisi olarak bir çözüm önerisi, bir proje sunmuştum.
Ama, bu projeyi size sunmadan önce Büyük Önder Atatürk'ün bir sözünü
tutanaklara geçmesi açısından arz ediyorum: "Milletimizi
en geniş refah vasıta kaynaklarına sahip kılacağız.
Millî kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üstüne
çıkaracağız. "
Hasankeyf,
millî kültürümüzdür Sayın Bakanım. Bu son yıllarda teknolojinin
imkânlarından yararlanarak size sunmuş olduğum bu çözüm
önerisi projemizi, ben, zatıalinize takdim edeceğim, ancak,
şunu söylemek istiyorum: Bu proje, iki tane barajı öngörmektedir.
Suçeken Barajı ve Ilıksu Barajının yapılması
durumunda, hem Hasankeyf'i kurtarıyoruz hem aynı enerjiyi
elde ediyoruz. Aynı zaman ve aynı parasal değerde, değişmiyor.
Dolayısıyla, on iki bin yıllık tarih ve kültür olan
Hasankeyf'i de kurtarmış oluyoruz.
Sayın
Bakanım, sizi üzecek ve hepimizi üzecek bir hususu da sizlerle
paylaşmak istiyorum. Uyanış gazetesi, 3 Kasım
2006 tarihinde Karaman'da çıkan bir gazetenin haberine göre
"Borç, çiftçiyi adliyeye taşıdı" diyor ve burada
"Ayrancı ilçesine bağlı çeşitli köylerde
60'a yakın çiftçi, jandarma nezaretinde toplanarak Karaman Adliyesine
sevk edilmiştir. Gönderen DSİ 4.
Bölge Müdürlüğü" diyor ve "Adliyede borçlarının
ödenmesi için haklarında hapsen tehzip kararı çıkarılan
çiftçiler mal beyanında bulunarak imza attı." Burada,
yine, aynı gazete haberinde, Ayrancı Belediyesine ait
otobüs görünüyor. 60 kişi, insan toplanıyor, getiriliyor
ve diğer taraftan da jandarma nezaretinde adliyeye sevk ediliyor
ve burada çiftçi diyor ki: "Arpa buğday ekimiyle geçim
sağlayan Ayrancı çiftçisi, şubat ayında ödemesi
gereken borçları için 'Zaten işlerimiz iyi değil. Mahsulümüz
kazandırmadı. Bir de mahkeme kapısına dayandık.
Şubat ayı çalışma sezonumuz. Bize sıcak para
lazım. Biz bu borcu nasıl ödeyeceğiz?"
Sayın
Bakanım, size inanıyorum, iyi niyetinize de hiçbir
şüphem yok, Sayın Genel Müdürüme de inanıyorum, ancak,
bu konunun meydana gelmesi noktasındaki sorumluların
üzerine gidilmesini talep ediyorum, çünkü, çiftçimiz bizim her
şeyimizdir, çiftçimiz olmazsa biz hiçbir şey yapamayız,
çünkü, onlar köyde ürettiklerinin bize en iyisini getirip sunmaktadırlar.
Dolayısıyla, Ulu Önder Atatürk'ün de söylediği gibi,
milletin efendisi köylüyü bu hâle getirenleri de cezalandırmamız
gerekir diye düşünüyorum.
Bir
başka hususa ben değinmek istiyorum. Değerli arkadaşlar
-ben, burada- biliyorsunuz, Türkiye dinler ülkesidir, bir mozaiğiz,
ama, yüz binlerce, öncesinde başka dine mensup insanlarımızın
söylediklerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Sabah güneş
doğarken "Allah'ım aydınlığı, güneşi
verdin, bizi karanlıktan aydınlığa getirdin, sana
teşekkür ediyoruz." öğle vakti olduğunda, tekrar
"Allah'ım sırtımızı ısıttı güneş,
üretim yaptık, size minnettarız." akşam olduğunda,
tekrar Allah'a yalvararak "Allah'ım güneş gitti karanlık
başladı, karanlıkta yaşam olmaz, ne olur bir an önce
güneşi getir." derlermiş.
Bu
duygu ve düşüncelerle, Sayın Bakanım, Türkiye Cumhuriyeti'ni
karanlıktan alıp aydınlığa getirecek şu
anda yetkili, sizler ve yanınızdakilerdir. Ben ülkenin
bir ferdi olarak, buraya gelmiş bir milletvekili olarak sizden
istirhamım budur. İnovasyon projeleri yaratalım, ülkeyi
karanlıktan çıkaralım. Gerçekten, şu anda, mevcut,
Türkiye'nin kurulu gücü kâfi gelmemektedir. Türkiye 2008 yılında
bir enerji darboğazıyla karşı karşıyadır.
Siz benden daha iyi biliyorsunuz. Bu noktada, başarılı
çalışmalar diliyorum ve şunu
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM
DOĞAN (Devamla) Sayın Başkanım, iki dakikada bitireceğim.
BAŞKAN
Lütfen konuşmanızı tamamlayın.
MUHARREM
DOĞAN (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, biliyorsunuz, yaşamın kaynağı tarımdır.
Tarımın da kaynağı gübredir. Bugün, ülkemizde gübrenin
yüzde 70'ine yakını da ithaldir, dışarıdan geliyor.
Ama, Mazıdağı'nda kurulan fosfat tesisleri büyük bir
servettir, ülke için büyük servettir, GAP bölgesi için altyapıyı
oluşturacak bir servettir ve gübre fabrikası kurulmamasıyla
bu tesisler devlete 500 milyon dolar resmî zarar yaratmıştır.
Ben bunu Sayın Maliye Bakanından sordum. 300 milyon dolar
zarar. Fabrikanın maliyeti 147 milyon, yıllık 25 milyon.
Ancak bir gübre fabrikası kurulursa bölgelerarası gelişmişlik
farkının ortadan kalkacağını, istihdam yaratacağını
ve her iki tesisi de çalıştıracağına olan inancım
tamdır, çünkü, Büyük Önder Atatürk dedi ki: "İcra eden,
tatbik eden, daima karar verenden daha kuvvetlidir."
Biz
o bölgenin çocuğuyuz, o bölgede yaşıyoruz ve ben diyorum
ki, ne olur bir gübre fabrikası kuralım. Bu tesisleri, her
ne kadar özelleştirme kapsamına da aldıysak bile, alacak
kişi bu tesisleri bedava bile alsa, ama bir gübre fabrikası
kurarsa o her iki tesisi de çalıştıracaktır ve o
bölge büyük kalkınma hamlesine sahip olacaktır.
Bir
de, Suriye ve Türkiye hudutlarında -biliyorsunuz- petrol yatakları
ve doğal gaz yataklarımız var. Suriye'yle sözleşmeler
yapılabilir. Bunları yaparsanız memnun olurum. Türkiye'de
en zengin doğal gaz yatakları biliyorsunuz Diyarbakır'ın
Hazro ilçesindedir. Bunun üzerinde de bir çalışma yaparsak
çok mutlu oluruz.
Türkiye
için diyorum her şey. Teşekkür ediyorum.
Dolayısıyla,
görüştüğümüz 2007 yılı Enerji Bakanlığımızın
ve bağlı kuruluşlarının
bütçelerinin milletimize, ülkemize hayırlara vesile olmasını
diliyorum. Bu arada, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Size ve aziz milletime olan saygımı da arz ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Doğan.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Tacidar
Seyhan. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın
Seyhan, süreniz on beş dakika.
CHP
GRUBU ADINA TACİDAR SEYHAN (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Enerji
Bakanlığı bütçesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, gönül isterdi ki, Başbakanın
açış konuşmasında bize ifade ettiği her
şey gerçek olsun, biz de o güzellikler içerisinde kendimizi mutlu
ve huzurlu hissedelim, ama, gelin görün ki, Türkiye'de enerji sektörünün
durumu böyle değil. Ben, şimdi, önce onlara açıklık
getireceğim.
Sayın
Başbakan dedi ki: "Elbistan B'yi, gittim ben açtım."
Doğru, Enerji Bakanıyla gitti, açtılar. Yalnız,
onu enforme eden Sayın Enerji Bakanı, sanıyorum,
Başbakana, Elbistan B'yi, Elbistan A'da iki ünite kapatıp
ödünç kömürle açmış olduğunu ifade etmedi. Elbistan
(B) ödünç kömürle açıldı arkadaşlar; iki ünite kapatıldı,
Elbistan B'de iki ünite çalıştırıldı.
Geçen
yılki konuşmalarına bakın Sayın Bakanın,
geçen yılki konuşmasında diyordu ki: "Biz o ihaleyi
açtık." Doğru, ihale açıldı arkadaşlar.
İktidara geleli bu Enerji Bakanlığı tam dört
yıl oldu, dört yıldır bu ihale sonuçlanmadı. Teklif
verme süresi 2007'ye kadar uzatıldı.
Bakın
arkadaşlar, Elbistan, dünyanın en büyük kömür havzalarından
biri. Orada otuz beş-kırk yıl süreyle 100 milyon ton linyit
çıkarılabilir ve orada 10 bin megavat enerji üretimi yapmak
mümkün. Ama, ne oldu da bu Enerji Bakanlığı dört yılda
ihaleyi gerçekleştiremedi? Ne oluyor? Yani, Çöllolar mevkisinde
Kışlaköy işletme etüdü rehabilitasyonuna iki
yıl uğraştırdılar bir firmayı, 2 milyon euro
para verdiler. Helalühoş olsun iyi yaptıysa, ama, çıkan
sonuç, bir önceki danışmanlık firmasının ortaya
koyduğu verilerle veya bir önceki ortaya konan verilerle aynı,
hiçbir şey görmedik. Niye bu ülkeyi beklettiniz? Elbistan'ın
üstüne gidin, külden göremiyorsunuz. Dünyada hangi standartlara
bakarsanız bakın, baca ölçülerimiz uymuyor. Ben isterdim
ki
"Elbistan B'yi açtık
" Doğru, açtınız,
ama, oraya yatırım kararını siz vermediniz, Bu iktidar
döneminde başlatılmış bir proje değildi. Bitirdiğiniz
için teşekkür ediyoruz, bitirin, ama, üretime geçirin orayı.
İnsan sağlığını koruyarak, kül atığını
doğru muhafaza ederek, baca sistemini doğru kurarak. Ama,
siz, dört yılda ihale yapamazsanız, bunu, buraya gelip biz,
Elbistan B'yi açtık diye sunamazsınız. Birincisi bu.
İkincisi:
Enerji ihraç ediyoruz dedi Sayın Bakan, yurt dışına,
Sayın Başbakanın... Bunda bir doğruluk payı
var. KARTET, 200 megavatlık bir enerji gönderiyor, ne kadar olduğunu
hepiniz biliyorsunuz. Sayın Bakan, enerji ihraç ettiğimizi
söylediniz de bir tek firma için gece yarısı önergesiyle,
aynı firmadan söz ediyorum, bu Meclisten yasayı geçirip ertesi
gün, Adalet ve Kalkınma Partisinden duyarlı milletvekillerinin
de katılımıyla, vicdanı elvermeyenlerin katılımıyla,
ertesi gün o yasayı çektiğinizi niye söylemiyorsunuz
Başbakana? Niye söylemiyorsunuz? Bari, bunu, burada, ithal
yapıyoruz diye sunmayın. Adrese teslim kanunu burada siz
çıkardınız ve adrese teslim kanunu siz kendi elinizle
çektiniz. Yapmayın! Bu sözleri söyleyen, bu ülkenin Başbakanı.
Üçüncüsü:
Yenilenebilir enerji kaynakları. Şimdi, EPDK'nın verileri
var elimde. Sayın Başkanla da konuştum. İki Atatürk
Barajı. Projeyi aldınız mı, proje onayını
aldınız mı, siz, enerjiyi elde etmiş mi oluyorsunuz?
EPDK'dan lisans alındı mı bu enerji elde edilmiş mi
oluyor? Şimdi, Değerli Başkanın verdiği bilgiye
göre, 117 megavat hidrolikte üretime geçen, 2006'da. 117 megavat!
2005'te 45 megavat. Yani, bu "İki Atatürk Barajı oranında
elektrik üreteceğiz." diye Türkiye Büyük Millet Meclisinde
sunulur mu arkadaşlar? Böyle bir şey olur mu? Rüzgârcılar
kan ağlıyor. İki toplantı yaptık. EPDK Başkanı
da, Müsteşar da oradaydı. Rüzgârcılardan, yatırım
yapamıyoruz biz, 30 megavatın dışında yatırıma
para harcadık diyebilen bir kişi çıkmadı. Ama, Sayın
Bakan çıktığında, her zaman "Yenilenebilir
enerjide devrim yaptık. Bu ülkenin geleceğini yenilenebilir
enerjiye bağladık." diyor. Sayın Bakan, o bağladığınız
Yenilenebilir Enerji Kanunu'nda bugün elde ettiğiniz sonuç
sıfıra yakındır. Yapmayın bu ülkeye bu kötülüğü.
Eğer sorunlar varsa, getirin çözelim. Rüzgârcıları, o
aldığı lisansı devreye sokabilecek kanunu getirin,
ilk imzayı bizler atalım. Hidrolikçilerin önünü açalım.
Ama, yapın bunu. Bunları yapmadan, yatırıma dönüşmediğini
bile bile, burada, Türkiye'yi yenilenebilir enerjiyle enerji cenneti
yapacağız, enerji ihraç edeceğiz demeyin. Birazdan
DPT raporlarını okuyacağım.
Üçüncüsü,
doğal gaz arkadaşlar. Türkiye'yi, doğal gaz cenneti yaptık.
Bakın, Putin doğal gazın üstünde oturuyor. Putin bir
açıklama yaptı, "Çok endişeliyiz, doğal gazın
elektrik enerjisindeki payı yüzde 30'u geçti, bunu dengelemek
lazım." dedi. Bizim ülkemizde, Bakan ve Başbakan, ne kadar
fazla doğal gaz aldık, ne kadar fazla doğal gaza bağımlı
olduk diye bunu bir övünç kaynağı yapıyor. Bunu anlayabilir
misiniz? Putin bunu bilmiyor mu? Değerli arkadaşlar, yapmayın!
Sayın
Bakan, Şahdeniz Projesi bir yıl gecikiyor. Niye gecikiyor?
120 dolara siz oradan doğal gaz
alacakken, şimdi 268 dolarlara doğal gaz alıyorsunuz.
Niye bunları enforme etmiyorsunuz Değerli Başbakana?
Rusya doğal gazı Türkmenistan'dan alıyor, üstüne
kârını koyuyor, 3 katı fiyatla bize satıyor, Siz
Türkmenistan'la direkt ilişkiye girmiyorsunuz. Böyle, Saakaşvili'yle,
Putin'le el sıkışmak, Rusya'ya gidip gelmekle bu işler
olmuyor değerli arkadaşlar, ben sonuca bakarım.
Gelelim
depolama tesislerine: "Silivri bitti bitecek" dedi, geçen
haziranda bitirecekti, bitiremedi; gitti, Ege'de şimdi depolama
tesisi kiraladı, iyi etti tabii. Enerji depolayacak bir tesisimiz
olmazsa, doğal gaz kısılınca nereden alacağız?
Ama, 1,6 milyar metre küplük tesisin varken, sen 280 bine mahkûm ediyorsan
bu ülkeyi, bunu oturup düşünmek lazım değerli arkadaşlar.
Hani,
şu çok bahsettiğiniz Tuz Gölü Projesi? Hani devreye girecekti?
Dört senedir bütün konuşmanızda o var Sayın Bakan. Bununla
mı uğraştıracaksınız milleti?
Arkadaşlar,
geliyoruz kurumlara: "BOTAŞ battı, batacak" diyor,
Sayın Enerji Bakanımız "korkmayın BOTAŞ'tan,
Hazinemiz var" diyor. Hazinede para varsa, önce, buradaki
elektrik santrallerinin rehabilitasyonuna harca. Sizin göreviniz
kurumları birbirine borçlandırmak değil. Size
bağlı kurumların birbirine borcu 20 milyar dolar. Böyle
bir şey olur mu değerli arkadaşlar? Hiç böyle bir şey
gördünüz mü? Bizden hangi bütçeyi istiyorsunuz? Bakın, sadece
TEDAŞ'a... Bir ara "TEDAŞ'ta kâr ettik." diye ağzından
kaçırdı bir Enerji Bakanlığı yetkilisi.
Bağlı kurumların bütçelerini ayırdılar, bir
tek TEDAŞ ortada kalınca, onların zararları devreden
çıkınca, TEDAŞ kâr etmiş oldu. Böyle şey olur
mu? Değerli arkadaşlar, TEDAŞ'a 2006'da -bu Resmî Gazete'de
yayımlanan raporlara göre hepsini okuyorum- 600 milyon YTL aktarıldı
nakit sıkıntısı giderilsin diye, yatırım
ihtiyacının giderilmesi için de 314 milyon YTL aktarıldı.
Şimdi BOTAŞ'a bakıyoruz, "Zam yapmadık elektriğe"
diyor. Ne kadar artmış biliyor musunuz? 2006'dan bu yana yüzde
200'ün üzerinde artış var; "Biz zam yapmadık." diyor.
Sayın Bakan, zam yapmadıysanız, o zaman vatandaşın
zarar etmesine, dört yıl önce, niye göz yumdunuz, niye yüksek fiyattan
enerji sattırdınız? Yap-işlet, yap-işlet-devretler
için niye önlem almadınız? Ne zaman haklısınız?
Şimdi mi? Zam yapmadığınız için şimdi mi
haklısınız, dört yıl önce vatandaş soyulurken
sessiz kaldığınız için mi haklıydınız?
Bunun cevabını kim verecek?
Bakın,
"1 varil, 24 dolardan 76 dolara çıktı." diyor Sayın
Bakan. Çıktı, doğru. 24 dolarken de vatandaşa, siz,
elektriği bu fiyattan satıyordunuz. Çelişkilerle
uğraşmak istemiyoruz.
BOTAŞ'ın
8 milyar YTL alacağı var, doğru, BOTAŞ batmıyor.
Siz kendi ağzınızla söylediniz, 884 milyon YTL'si Melih
Gökçek'in borcu. Niye almıyorsunuz? (CHP sıralarından
alkışlar) Niye almıyorsunuz Sayın Bakan? Olmaz
böyle şey! Başka yerden transfer ediyorsunuz, fakir fukaranın
cebinden.
884
milyon YTL EGO'nun borcu, 2 milyar YTL de EÜAŞ'ın borcu var. Yani,
sizin göreviniz, kamu kurumları arasında borç
alışverişi yapmak mı? Vatandaşın parasını,
kamu kurumlarından öbürüne aktarmak mıdır göreviniz?
Özelleştirmeyi bunun için mi yapıyorsunuz?
Yapacağınız
ve yapmak istediğiniz şeylerden bahsetmek istiyorum Sayın
Bakan. Sayın Bakan, Allah aşkına soruyorum size: Ne
yaptınız? Santralleri rehabilite edip verim mi artırdınız?
Kayıp kaçağı mı önlediniz? Ne yaptınız?
Tahsilat problemini mi çözdünüz kurumlarınızın?
Yap-işlet, yap-işlet-devretlerle ilgili maliyetlerden mi
kurtardın sen bu ülkeyi? Sayın Bakan, ucuz kaynak buldunuz
da yeni santraller mi devreye soktunuz? Türkiye'de rekabeti mi artırdınız?
Sayın Bakan, emre amade kapasitesinde önemli bir artış
yok. Bunu mu sağladınız? Popülizm yapıp Türkiye'yi
karanlığa götürmekten başka Sayın Bakan hiçbir
şey yapmadı. 2008'de bunun sonuçlarını görürsünüz.
Size
soruyorum. Sayın Bakan "Ben tarihe geçmeyi bekliyorum."
Diyor, Ben de Bakana soruyorum: Kurumların finansal yapısını
bozmak mıdır tarihe geçmek? Sayın Bakan, kendi kaynaklarıyla
finansal yapısını koruyamayacak hâle devlet kurumlarını
getirmek midir tarihe geçmek?
Sayın
Bakan, Ege linyitlerinde Denetleme Kurulu raporu varken, 350 bin
ton/yıl kömür alım yapılması taahhüt edilmişken,
daha kalitesiz kömürü 1,2 milyon ton alarak işletmeyi, 5 milyon
YTL zarara uğratmaya seyirci kalmak mıdır tarihe geçmek?
Niye seyirci kaldınız? Denetleme Kurulu raporu burada.
Bir
gece yarısı önergesiyle, Sayıştay raporu olmasına
rağmen, yap-işlet, yap-işlet-devretlerin vatandaşa
maliyeti 2 euro sente düşecekken, onları, yeniden bu kurumlara
verebilmek için Türkiye Büyük Millet Meclisine önerge sokmak
mıdır tarihe geçmek değerli arkadaşlar?
Devletin
kurumlarında
Ben sordum Sayın Bakandan: Önümde bir liste
var, kimleri yerleştirdiniz bağlı kuruluşlara diye.
Yedinci sayfanın sonundaki isim yarıda bitmiş, yazıcının
mürekkebi gitmiş Sayın Bakan. Eş, dost, akraba ilişkileriyle
Bakanlığı donattınız; siz, oradaki ilişkileri
liyakatsiz bir şekilde temsil etme durumunda olan insanlara
teslim ettiniz. Bilgili olanları tenzih ediyorum, olmayanlar
için söylüyorum bunu. Size, Cumhurbaşkanlığı, iki
kere "bu atamayı yapmıyorum" diye gönderdi bir insanın
adını, siz, onu orada tuttunuz, Ak Enerji Operasyonu yapıp
"ben bu hırsızı yakaladım" dediniz. Ülkenin
2,5 milyar dolar zarara uğratılmasına göz yumdunuz Sayın
Bakan. Yanınızda EPDK Başkanı oturuyor;
EPDK'nın size rapor vermesine rağmen, ÇEAŞ ve Kepez'e el
koymak için altı buçuk ay beklediniz, niye beklediniz?
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Sayın Bakan, çok ayıp etmişsiniz.
TACİDAR
SEYHAN (Devamla) Sayın Bakan, bize söyler misiniz: Yunanistan'ın
yaptığı anlaşmaya göre, Yunanistan'a ne kadara
gazı satacaksınız? Rusya'dan ne kadara alıyorsunuz,
Yunanistan'a kaça satacaksınız? Bana onu söyleyin. Rusya'dan
aldığınız miktarın altında mı üstünde
mi? Altındaysa bu kötülüğü bu ülkeye niye yapıyorsunuz
Sayın Bakan? Böyle mi tarihe geçeceksiniz?
"30
bine yakın maden ruhsatı verdik." diyor. Bu, arama ruhsatı.
Bunların sadece 6.700'ü işletme ruhsatı. Bunların
içerisinden 2.700 tanesi işletmeye geçmiş, 700'ü kum, çakılla
dolu. Sadece 2 bin tane. Bunların içerisinden de büyük bir
kısmında üretim çok düşük.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim.
TACİDAR
SEYHAN (Devamla) Bu mudur tarihe geçmek Sayın Bakan? Siz böyle
mi tarihe geçmeyi düşünüyorsunuz? Bugünden sonra biraz da ne
yapacağınızı söyleyeyim, başımıza
ne geleceğini de söyleyeyim. Bundan sonra neler olacak biliyor
musunuz? Yegâne gündemimiz enerji tasarrufu
ALİ
İHSAN MERDANOĞLU (Diyarbakır) Tarihe siz geçin.
TACİDAR
SEYHAN (Devamla)
yegâne gündemimiz enerji tasarrufu.
Lütfederseniz
Burada
Sayın Bakan kitap dağıtmış. Kitapta ne yazıyor
biliyor musunuz "jeotermal kanunu, petrol kanunu, enerji verimliliği
kanunu -karşısına da yazmış- son aşamada"
hangi aşama Sayın Bakan? Biz onları Türkiye Büyük Millet
Meclisinin kayıtlarına indireli bir yıl oldu, bir
yıl oldu Sayın Bakan, hangi son aşamadan bahsediyorsunuz?
Yukarıda iki ayağımızı bir pabuca, oraya
"son aşamada" demek için mi soktunuz?
Madem,
enerji verimliliği, diyorsunuz, sağlanırsa bu ülke
yüzde 20'ye yakın tasarruf edebilir. Dört yıldır siz bu
milletin düşmanı mısınız, dört yılda
kırk kere
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TACİDAR
SEYHAN (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Son cümlenizi rica edeyim Sayın Seyhan.
TACİDAR
SEYHAN (Devamla) Dört yılda kırk kere çıkacak enerji
verimliliği yasasını orada tuttunuz, sonra gidip
Enerji Verimliliği Eğitim Tesisi'nin açılışını
yaptınız. Kanunu çıkarmadan eğitim tesisinin
açılışını yaptınız? Bu kötülüğü
bu millete niye yaptınız Sayın Bakan?
Arkadaşlar,
bakın, 2008'den itibaren: Şu kadar kilovat/saatin üzerinde
elektrik kullananlar şu kadar para ödeyecek diyeceğimiz
günler yakındır. Bulgaristan'dan elektrik ithal edeceğimiz
günler yakındır ve emin olun, bunun dışında
yap-işlet, yap-işlet-devret İHD'lere yalvar yakar olacağımız
günler yakındır. DPT sözcülerini susturarak, Başbakanı
yanlış enforme ederek, gerçekleri kamuoyundan gizleyerek
bu anlayışın arkasındaki siyasi beklenti kabul
edilemez. Benim vicdanım kabul etmiyor Sayın Bakan. Bununla
tarihe geçersiniz, ama geçtiğiniz tarih sayfaları kesinlikle
ak olmayacaktır, o tarihin kara sayfalarında yer alacaksınız.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Seyhan.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili Sayın
Orhan Sür.
Sayın
Sür, kısa bir süreniz var, ama bunu toparlayacağınızı
biliyorum, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA ORHAN SÜR (Balıkesir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlarım; görüşülmekte
olan 2007 merkezî yönetim bütçesinin onuncu bölümünde BOREN bütçesi
üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Çok
değerli arkadaşlarım, bundan daha birkaç yıl önce
bu kürsüde BOREN'in kurulmasını ve BOREN'in bu ülkeye hangi
yararları getireceğini konuştuk. Yepyeni bir oluşum.
Olması gerekiyordu, kurulması gerekiyordu ve kuruldu.
Bir şeyler yapmaya çalışıyorlar, bir şeyler
üretmeye çalışıyorlar, kaynaklar belli, kadro belli,
topu topu 28 kişilik bir kadro verdik, dedik ki: Bu 28 kişilik
kadroyla bu ülkenin geleceği olduğu iddia edilen boru değerlendirin
ve Türkiye'yi gelecekte söz sahibi yapın.
Bunu
yapabilmek için ne yapacaklar? Elbette, çeşitli çalışmalar
gerçekleştirecekler, üniversitelerle ortak çalışacaklar
ve yeni teknolojileri sanayimize kazandırıp sanayicimizi
bir adım öne geçirmeye çalışacaklar ve dünyada en çok
bora sahip ülkenin sanayicileri olarak, onların gelecekte
ülkemizi dünyada daha iyi temsilini sağlamaya çalışacaklar.
Şimdi,
elbette bunları uzun uzun benden önceki konuşmacı arkadaşlarım
da anlattılar. Burada boru çok konuştuk, buraya bor'u da getirdik,
borun ne olduğunu anlattık ama, şunu gayet iyi biliyoruz:
Bor, sadece bir tuz. Yani, hiçbir yemeğin ana maddesi değil,
tatlandırıcı. O nedenle, bor üzerinde yapılan çalışmalardan
öyle çok hızlı bir şeyler beklemek de belki elbette hayalcilik,
ama umudumuz, çok güzel şeylerin üretilmesi. Bunu BOREN gerçekleştirmeye
çalışıyor. İşte, çimento sanayisinde bir
şeyler yapmaya çalışıyor, tarımda bor'umuzu
daha iyi kullanmaya çalışıyor, ama ilk birkaç gündür de
burada biz bütçeyi görüşüyoruz.
Bütçe
görüşmelerinde, maalesef, burada yaşanan olaylar, inanıyorum
ki, dışarıdan Meclis toplantılarını izleyenleri
gerçekten üzüyor. Bütçenin ilk görüşüldüğü gün, Sayın
Genel Başkanımız Sayın Başbakana "sizin
geometriniz, fiziğiniz, kimyanız bozuldu" demişti
ama, o günden bu yana bu kürsüye çıkan, ne hikmetse, bakanların
da galiba fizikleri, kimyaları bozuldu ki, her şeyi onlar
çok biliyorlar.
CAVİT
TORUN (Diyarbakır) Fizikleri düzgün.
ORHAN
SÜR (Devamla) Sanki, AKP İktidarından önce bir Türkiye
yokmuş, her şeyi siz yaratmışsınız, her
şeyi siz üretmişsiniz
ŞÜKRÜ
ÜNAL (Osmaniye) Ne güzel.
ORHAN
SÜR (Devamla)
ne varsa AKP yapmış. Size hiçbir şey verilmemiş,
size hiçbir şey bırakılmamış. Şimdi, yani
bunları dinledikçe de inanın tüylerim diken diken oluyor.
Bugün burada, bu kürsüde, aynı okulun aynı sıralarını
paylaştığım iki tane arkadaşım konuşma
yaptı. Bir tanesi "ben bilim adamıyım" dedi;
bir tanesi dedi ki: "Ben bakanım, milletvekillerine yalan
söylemem."
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, Sayın Bakan belki yalan söylemedi
ama, gerçekleri de hiç söylemedi. Gerçekleri de hiç söylemedi.
İRFAN
GÜNDÜZ (İstanbul) O zaman cevap verseydiniz.
ORHAN
SÜR (Devamla) Evet, o zaman konuşma hakkım olsaydı cevap
verecektim, bunu siz daha iyi biliyorsunuz da, şimdi veriyorum.
Şimdi,
"ben bilim adamıyım" diyen bir arkadaşım,
iptal edilen Hızlı Tren Projesi için "projesi yok"
dedi, bunu Bakan da söyledi. Kesikleri yok diye burada hatta iddialarda
bulundu, kendisi inşaat mühendisi. Yani, inanıyorum ki,
bize, demir yolunu öğreten İstanbul Teknik Üniversitesinin
profesörleri saçlarını, başlarını o anda
yoldular, biz bunu bu okuldan nasıl mezun ettik diye. Kesinlikle
bu yaşandı.
Şimdi,
bakın, projesi yok denilen o işin, o Hızlı Tren Projesi'nin
1970'li yıllarda Alman Ober Mayer firmasına yaptırılan
projeleri var. Hem de bu ülke o zaman 20 milyon mark ödemiş o projelere.
Şimdi deniyor ki: Proje yok...
AHMET
YENİ (Samsun) Ulaştırmayı onayladık.
ORHAN
SÜR (Devamla) Bakan diyor ki, Sayın Bakan diyor ki: "Ben baktım,
şu ana kadar yapılan işler bu işin yüzde 5'i." Peki,
proje yoktu da işin yüzde 5'i olduğunu nereden anladınız?
AHMET
YENİ (Samsun) Ulaştırma geçti.
ORHAN
SÜR (Devamla) Ulaştırma, kamulaştırma, hepsi aynı.
AHMET
YENİ (Samsun) Ulaştırma geçti, geçti.
ORHAN
SÜR (Devamla) Geçmedi, hiçbir şey geçmedi.
Bakın
değerli arkadaşlarım, siz vatandaşları aldattığınızı
zannedebilirsiniz...
AHMET
YENİ (Samsun) Konuya gelelim.
ORHAN
SÜR (Devamla)
siz belki burada çoğunluğunuzla, siz buradaki
sayınızla buradan bazı yasaları, bazı bütçeleri
geçirebilirsiniz, ama bunların hesabı sorulacak. Bunların
hesabı sorulacak ve burada sanki öyle bir konuşuyorsunuz
ki, AKP'den önce kimse demir yolu yapmamış. Sanki hızlı
treni de siz başlatmışsınız.
YEKTA
HAYDAROĞLU (Van) Tabii biz başlattık.
ORHAN
SÜR (Devamla) Ya, yapmayın Allah'ınızı severseniz!
İhalesini siz yapmadınız, sizden önceki Hükûmet yaptı.
Yani ona bari sahip çıkmayın.
CAVİT
TORUN (Diyarbakır) Doğru değil.
ORHAN
SÜR (Devamla) Nasıl doğru değil?
CAVİT
TORUN (Diyarbakır) Doğru değil. O para İspanya'dan
geldi.
ORHAN
SÜR (Devamla) Bırakın, biz biliyoruz. Ben size gelin anlatayım
onları. Ben size geleyim anlatayım onları.
CAVİT
TORUN (Diyarbakır) İspanya tarafından verildi kredi.
ORHAN
SÜR (Devamla) Evet, İspanyol kredisi kullanıldı, birinci
etap.
BAŞKAN
Sayın Torun, müdahale etmeyin lütfen.
YEKTA
HAYDAROĞLU (Van) Bora gel, bora.
BAŞKAN
Müdahale etmeyin efendim.
ORHAN
SÜR (Devamla) Değerli arkadaşlarım, projesi olmayan,
yolları ihale etmekte üstünüze yok sizin de.
YEKTA
HAYDAROĞLU (Van) Borla ilgili anlatın.
ORHAN
SÜR (Devamla) Boru ben size çok anlattım, görmemiştiniz
bile, gösterdim, öğrenmiş oldunuz. Onu öğrendiğinizi
zannediyorum artık. Şimdi size ulaştırmayı
anlatacağız, onu da öğreteceğiz.
YEKTA
HAYDAROĞLU (Van) Borla ilgili konuşun.
ORHAN
SÜR (Devamla) Ama bunlarda yaptıklarınızı
YEKTA
HAYDAROĞLU (Van) Boru anlatın, boru
ORHAN
SÜR (Devamla)
bu işlerde yaptıklarınızı,
buralarda dönen yolsuzlukların hesabını elbette vereceksiniz.
437 milyon euroya ihale ettiğiniz bir işi nasıl 640-650
milyon eurolara çıkardığınızı, kesin hesaptaysa
bu rakamların 700-800 bin euroyu nasıl bulacağını
birlikte göreceğiz. 1 milyar dolara mal edeceğinizi iddia
ettiğiniz, 1 milyar 200 milyon dolara mal edeceğinizi iddia
ettiğiniz bir hızlı tren projesinin nasıl 3-4 milyar
dolara mal olduğunu bu toplum görecek.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CAVİT
TORUN (Diyarbakır) Yuvacık Barajını anlatıyorsun
herhâlde.
ORHAN
SÜR (Devamla) Evet, onu da anlatırım.
BAŞKAN
Sayın Sür, lütfen tamamlayın.
ORHAN
SÜR (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
Yuvacık
Barajı konusunda Sayın Genel Başkanım cevabını
verdi, "İspatlamıyorsanız, gereğini yapamıyorsanız,
yapmıyorsanız namertsiniz" dedi. Siz esasında bunu
yapın.
CAVİT
TORUN (Diyarbakır) Mahkeme yapacak onu.
ORHAN
SÜR (Devamla) Siz esasında bunu yapın.
Bak,
dokunulmazlıkları kaldırın burada, gelin. Gelin,
dokunulmazlıkları kaldıralım, herkes hesabını
versin. Ama, işinize gelmiyor değil mi dokunulmazlıkları
kaldırmak. İşte, sadece burada çoğunluğunuza
dayanarak bugün bunları konuşursunuz, ama, yarın bunların
hesabını teker teker bu topluma, bu halka vereceksiniz.
Hepinize
saygılar sunuyorum ve 2007 bütçesinin hayırlı,
uğurlu olmasını diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Sür.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Sedat
Uzunbay. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
altı dakika.
Buyurun.
CHP
GRUBU ADINA SEDAT UZUNBAY (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Enerji Bakanlığımıza bağlı
önemli kuruluşlarımızdan olan Türkiye Atom Enerjisi
Kurumu ile Elektrik İşleri Etüt İdaresinin 2007 yılı
bütçeleri üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, gerek Elektrik İşleri Etüt İdaresi
gerekse Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Türkiye'nin elektrik potansiyelinin
ortaya çıkarılması ve geleceğe dönük projeksiyonların
ortaya konulması konusunda ciddi görevler üstlenmiş önemli
kuruluşlarımızdır.
Elektrik
İşleri Etüt İdaresi bu görevini 1935 yılından
bu yana yerine getirmeye çalışmış ve yerli potansiyelin
ortaya çıkarılması konusunda ciddi veriler elde etmiştir.
Ancak, uzun süreden bu yana izlenen enerji politikalarıyla,
özellikle, termik ve hidrolik potansiyellerimizin değerlenmesine
dönük çalışmalarımız bugüne kadar enerji yatırımları
boyutuna dönüştürülememiştir. Yerli enerji kaynaklarımızın
yatırım politikası biçiminde değerlendirilememiş
olmasından kaynaklanan faturaları, bugün ve bundan sonra
da ödemeye devam edeceğiz.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye'miz, bugün, hepinizin bildiği gibi,
enerjide dışa bağımlı üretim ve tüketim yapısına
sahiptir. Bu durum, dışa bağımlılık, mecburiyetten
değil, bu bağımlılık hem AKP hem de daha önceki
hükûmetlerin tercihlerinden kaynaklanmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye'de enerji tüketimi -2003 yılından
itibaren- bir önceki yıla göre, kıyasla, 2003'te 6,5; 2004'te
6,3; 2005'te 7,2 ve 2006'da gerçekleşme, tahminî olarak da, 6,6 oranında
artmıştır. 2007 yılında da enerji tüketim artışının
yaklaşık 6,9 civarında olacağı öngörülmektedir.
Artan
enerji talebini nasıl karşılayacağımızın
yanıtını mutlaka bulmak zorundayız. AKP hükûmetleri
tarafından benimsenen model, önceki hükûmetlerle aynıdır.
Yani, bu model, artan enerji ihtiyacını karşılamak
için yapılacak yatırımları sadece özel sektörün
yapması modelidir.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye'de artan enerji ihtiyacına paralel
enerji yatırımlarını özel sektörün yapması
için, piyasanın serbest piyasa özelliklerine sahip olması
gerekir. Piyasamız, tüm yasaları çıkarmamıza
rağmen, serbest piyasa özelliğine sahip olamamıştır.
Bugünkü enerji piyasasına serbest piyasa deme imkânı yoktur.
Bu piyasaya özel sektörün ilgi duymadığı da bir gerçektir.
Bu durumda, artan enerji ihtiyacını karşılayacak
enerji yatırımlarını yapamamak gibi bir tehlikeyle
karşı karşıyayız demektir.
Değerli
milletvekilleri, özel sektörün bugüne kadarki enerji yatırımları,
kamu yatırımlarındaki azalmaları karşılamaktan
uzaktır. Özel sektörün ilgi duymadığı bu piyasada
gelecekte oluşacak enerji açığını kamu yatırımlarıyla
kapatma anlayışı yaşama geçirilememiştir.
Bu anlayış, AKP İktidarı döneminde de ortaya konulmamıştır.
Enerji
konusu Türkiye için bu denli hayati bir öneme sahipken, AKP hükûmetleri,
2002 yılında enerjiye yapılan yatırım kadar yatırım
yapamamıştır. 2002 yılında, kriz döneminin hemen
arkasında, 98 baz fiyatlarıyla 635 milyon YTL sabit sermaye
yatırımı olarak enerji yatırımı yapabilmiştir.
Geçen dört yıl boyunca, bu yatırımlar, 2002'ye göre her
yıl değişmiştir. Özellikle 2003'te 2002'ye kıyasla
yüzde 12 azalmıştır; 2004'te 2002'ye göre yüzde 40 azalmıştır,
2005'te yine 2002'ye göre yüzde 32 azalmıştır, 2006'da da
yine 2002'ye göre yüzde 40 civarında azalacağı gerçekleşme,
tahminî olarak, öngörülmektedir. 2007 yılı için de durum çok
farklı olmayacaktır. AKP'nin, son beş yılda başlattığı
ve bitirdiği hiçbir yeni enerji tesisi yatırımı
da yoktur.
Değerli
milletvekilleri, enerji verimliliği konusu AKP döneminde sadece
bir söylem olarak kalmıştır. Enerjinin etkin ve verimli
kullanılmasıyla ilgili yasa tasarısı hazırlığından
başka hiçbir çalışma olmamıştır.
Elektrikte
kayıp ve kaçak oranını indirme konusunda Bakanlığın büyük iddiaları vardı. Bakanlık
bu konudaki iddiasını da yitirmiş bulunmaktadır.
Artık ciddi hiçbir çalışma yapılamıyor. Oysa,
bu kayıp, kaçak miktarı 2 bin megavatlık nükleer santralin
yıllık üretimine eşittir.
Termik
santrallerimizde kapasite kullanma oranı gelişmiş
ülkelerin oldukça gerisindedir. Termik santrallere yapılacak
sadece ek yatırımlarla 1.000 megavatlık bir nükleer
santralin üretimine eşit bir üretim sağlanabilecektir.
Değerli
milletvekilleri, bugün bir nükleer santralin kurulma maliyeti,
aynı güçteki termik ya da hidrolik santrallerin maliyetlerinin
yaklaşık 2 ila 4 katı civarındadır. Kuruluş
maliyeti, yatırım faizleri, amortisman, çalışmanın
durdurulmasından sonraki atıkların korunması gibi
giderler dikkate alındığında, nükleer santralin
kilovat saat başına üretim maliyeti konvansiyonel santrallerde
üretilen elektrik maliyetinden çok daha yüksektir. Nükleer santrali
kim kurarsa kursun maliyeti budur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
SEDAT
UZUNBAY (Devamla) Yakıt bakımından nükleer santrallar
de dışa bağımlıdır. Çünkü, nükleer yakıt
dünyada birkaç kartel tarafından imal edilmektedir. Stratejik
madde olduğundan temini de sıkı kurallara bağlıdır.
Sayın
Bakanımız Plan ve Bütçe Komisyonundaki Bakanlık bütçe
görüşmelerinin bir yerinde şöyle diyor: "Daha evvelden
seyrettiğimiz, şiirler yazdığımız sular
bunlar. Şırıl şırıl akan derelerden biz
elektrik üretiyoruz."
Değerli
arkadaşlar, başından bu yana anlatmaya çalıştıklarımdan
bir sonuç çıkıyor: Sular hâlâ akıp gidiyor, Sayın Bakan
da suları seyretmeye devam ediyor. Kim bilir, belki bir süre sonra
şiir de yazmaya başlayacaktır.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Uzunbay.
Şimdi,
Zonguldak Milletvekili Sayın Harun Akın, buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA HARUN AKIN (Zonguldak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Enerji Bakanlığı bütçe görüşmelerinde
Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğünün 2007 bütçesi hakkında
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
1935
yılında kurulmuş olan MTA, 1983'ten sonra küresel ekonomi
adı altında uygulanan politikalarla günümüzde ne duruma
geldi, bakmak istiyoruz. Bugün yetki ve sorumlulukların belli
olmadığı MTA'da, yönetici kadrolar, siyasi yandaşlık
ön planda tutularak doldurulmuştur. Bölge müdürlükleri
işlevsiz hâle gelmiştir. Üzülerek ifade ediyorum ki, bugün,
MTA'da, proje hazırlayacak teknik eleman bulmakta zorluk çekersiniz.
MTA'nın
vazgeçilmezlerinden olan sondaj çalışmaları için yeterli
sayıda maden mühendisi, jeoloji mühendisi, sondör sayısı
gittikçe azalmış, özellikle de sondör sayısı 1983
yılından günümüze 130 kişiye düşmüş, bunların
da yüzde 90'ı emekliliği hak etmiş durumdadır. Bugün
bu sondörler emekliliklerini isteseler, MTA'da sondaj çalışmaları
sona erecek, kurum işlevsiz hâle gelecektir. Bütçede makine
alımı için para ayrıldığını görüyoruz.
Ancak kurumda makineleri kullanacak sondörler, yani, operatörler
yok. Bunu anlamak mümkün değil.
Sayın
Bakan, şimdi, bizden sonra konuşmasında, burada sondaj
işlerini ihale ettiklerini ve daha uygun fiyatlara yaptırdıklarını
söyleyebilirler. MTA'nın ihale ettiği sondajların birçoğu
yarıda kalıyor Sayın Bakan, firmalar bırakıp
kaçıyor ve ihale ettiğiniz o sondajı bugün gözden
çıkarttığınız MTA kurumunun elemanları
tamamlıyor. Eskişehir Sarıcakaya mevkisinde yapılan
altın sondajı bunlara sadece bir örnektir. TTK gibi bir kuruluş
bu yılın sonunda sondaj talebinde bulunuyor, MTA makine
ve ekipman yokluğu yüzünden talebe bugüne kadar karşılık
veremiyor. Oysaki, bu kuruluşlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin bugünlere
gelmesinde lokomotif görevi yapmış, ülkemizin geleceğinin
teminatı olan kuruluşlardır.
Değerli
arkadaşlar, nasıl demir-çelik savunma sanayisinin vazgeçilmez
sektörü ise, taş kömürü de demir-çelik sanayisinin olmazsa olmazıdır.
Ülkemiz açısından son derece stratejik öneme sahiptir. Ancak,
Türkiye Taş Kömürü Kurumu da MTA gibi yok edilmeye çalışılıyor.
Biz
bu gerçekleri söylediğimiz zaman Sayın Bakanın bizlere
verdiği yanıtı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu
kürsüden söyledi, Zonguldak'ta Karadon'da kuyu açılışında
tüm Zonguldak halkına, Türkiye halkına söyledi. Ne dedi Sayın
Bakan: "TTK'yı ayağa kaldıracağız. Dolayısıyla,
TTK ayağa kalktığı zaman MTA da ayağa kalkacak.
Zonguldak'ı enerji merkezi hâline getireceğiz. TTK'da 5 milyon
ton kömür üreteceğiz, özel sektörde 4,5 milyon ton kömür üreteceğiz.
10 bin kişiye iş imkânı sağlayacağız."
Sayın
Bakan, Zonguldak'ta, kömüre ihtiyacınız olduğunu söylediniz
ve "Bu kömür için ülkenin milyarlarca doları yurt dışına
gidiyor." dediniz. Hepimiz alkışladık sizi, tüm
Zonguldak alkışladı. Bugün söylediklerinize bakıyoruz,
TTK'da üretim 2,5 milyon tondan 1,5 milyon tona düşmüştür.
"Özel sektörde 4,5 milyon ton kömür üreteceğiz" deseniz,
bugün size kargalar güler. 10 bin kişiye iş imkânı ne oldu
Sayın Bakan? 1.200 kişi üretime işçi aldınız,
teşekkür ettik, bugün de ediyoruz, ama, AKP döneminde Kurumda çalışan personel 17 bindi, bugün
10 binler seviyesinde. Sizin döneminizde 7 bin kişi bu Kurumdan
emekli oldu.
"Taş
kömürü için yurt dışına trilyonlarca para ödüyoruz."
dediniz. Bugün baktığımızda azaldı mı bu?
Tam tersine
1990'lı yıllarda TTK asıl işi olan-demir
çelik sanayisine metalurjik kömür üretimi 1,3 milyon tonlardan,
AKP döneminde 300 bin tonların altına düşmüştür.
Açın Erdemir Genel Müdürüne sorun, kaç ton kömür alıyor sizden.
Erdemir,
Kardemir her yıl milyarlarca dolar ödeyerek yurt dışından
kömür almakta. Kömürün vatanı Zonguldak limanları, değerli
arkadaşlar, yurt dışından gelen, ithal kömür taşıyan
gemilerle dolup taşmaktadır. Meselenin özü budur Sayın
Bakan. Biz, bu meselenin bu özünü size anlatmaya çalışıyoruz.
TTK ise, metalürjik kömür üretiminden neredeyse vazgeçmiş, düşük
kalitede kömür üreterek bugün 1,5 milyon tonlarda üretim yapmaktadır.
Asıl
mal satması gereken Erdemir, Kardemir yurt dışına
milyarlarca dolar öderken, TTK termik santrallerin peşine
düşmektedir. Sayın Bakan, üzülerek söylüyorum, TTK, ÇATES'e
verdiği kömürü de, kiraya verdiği sahalardan aldığı
kömürle yerine getirmektedir.
Kısacası,
TTK, bu dönemde, AKP döneminde taşeron kurum durumuna gelmiştir.
Asli işi olan hazırlık lağamları ihale edildi.
Bu özelleştirme çalışmalarından hiçbir verim alamadık.
Bunun sonunda kazı işini de ihale ettiniz geçtiğimiz
hafta. Kömürün yıkamasının yapıldığı
lavvarları da ihale ettiniz. Yeri şehrin merkezinde idi,
kaldırılmasına biz de sıcak baktık, ama ihale
ettiğiniz mobil lavvarlar, bugün kömürleri yıkayamıyorlar
ve kuyu başları kömürlerle dolu. İsterseniz gazete
ilanlarını size gösterebilirim. Kuyu başları kömür
yığınlarıyla dolu.
TTK'yı
Maden Kanunu kapsamına soktunuz, büyük ihaleler yaptınız,
ulusal ve yerel medya önünde imza törenlerini şova dönüştürdünüz,
aynı 17 Aralık'ta Kızılay'ı bayram yerine çevirdiğiniz
gibi; fakat, ihaleleri alan firmanın biri kaçtı, teminatını
yaktı, birinin de pek mutlu olduğu söylenemez Sayın Bakan.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayınız
lütfen.
HARUN
AKIN (Devamla) Teşekkür ederim.
Masa
başında ihaleler yapıldı TTK'da. Masa başında
haritalarla ihaleleri yaptınız. Şirketleri dağa
bayıra saldınız, pul parası, mühür parası,
trilyonları gitti. Yazık değil mi, bu ülkenin şirketleri
değil mi bunlar? Siz, Sayın Bakan, AKP İktidarı, hem
TTK'ya hem de özel işletmeciye yanlış yapmıştır.
MTA'dan nasıl kurtulmak istiyorsanız, TTK'dan da öyle kurtulmak
istiyorsunuz.
Sayın
Bakan, bugün, sormak istiyoruz: Dünyanın en ünlü Rus petrol devi,
Zonguldak Filyos bölgesine yatırım yapmak için -Türkiye'nin
en önemli bürokratlardan EPDK Başkanı yanınızda-
dilekçesi ne oldu? Niye cevap vermiyorsunuz? Dünyanın en ünlü
Rus petrol devi yatırım yapacak,
Maliye Bakanı da burada bütçe görüşmelerinde "Bizim
dönemimizde, Türkiye, yabancı yatırım cenneti oldu."
dedi. Bize göre yabancı yatırım ne, size göre ne? Size
göre, hazır kurumları alan, bankaları alan, bize göre
ise gelip parasını yatıran, arsasını alan,
üretim yapan, iş imkânı sağlayan yabancı sermaye
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, tamamlayın.
HARUN
AKIN (Devamla) İşte, bu yabancı sermayenin önünü
tıkadınız ve bugüne kadar da cevap vermediniz. Maalesef,
Hyundai'yi kaçırdığınız gibi Lukoil de gitti
diye düşünüyoruz.
Son
olarak -tabii, değerli arkadaşlar, altı dakikalık
süre gerçekten bunları anlatacak kadar yetmiyor- Sayın Bakan,
Genel Maden-İş Sendika Başkanı diyor ki, Sayın
Çetin Altun: "Eline kazma, başına baret, ayağına
çizme, 4 bin kişi şu anda Kurumda kömürle yüz yüze gelecek
durumda." Niye kulak vermiyorsunuz böyle bir çağrıya?
MTA "elimde sondör kalmadı." diyor, duyarsız kalıyorsunuz
ve ülkenin Enerji Bakanısınız. Ülkemizin stratejik
zenginliklerine sahip çıktığınızı söylüyorsunuz,
ama, sadece buradan mikrofonlardan söylüyorsunuz.
Bütün
bu olumsuz tabloya rağmen, söylenecek çok şey olmasına
rağmen, MTA'nın bugün konuştuğumuz ve görüştüğümüz bütçesinin yine MTA kurumuna hayırlı
olmasını temenni ediyorum.
Sayın
Bakan, bu konuşma kitapçığınızı çok
kısa inceledim. Elli beş sayfalık bir konuşma hazırlamışsınız.
TTK ile MTA birer buçuk sayfa, yani, elli beş sayfalık bir
Enerji Bakanının konuşmasında iki üç sayfada Türkiye'nin
en önemli kurumları geçiyor. Bu kitapta bir şey doğru.
Evet, Türkiye'nin enerji ve maden yatakları olduğu, çok değerli
yatakları olduğu doğru, ama, sizin politikanız
ve AKP İktidarının yanlışlığı
bir gerçektir.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Akın.
HARUN
AKIN (Devamla) Evet, ben, bütçenin tekrar hayırlı olmasını
temenni ediyorum değerli arkadaşlar ve ülkemizin yer altı
kaynaklarına sahip çıkacak, üretim ekonomisini hayata
geçirecek ve sosyal devleti güçlendirecek Cumhuriyet Halk Partisi
iktidara gelecek ve ülkemize yaptığınız bu tahribatın
hesabını AKP İktidarından soracaktır.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Akın.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Aydın Milletvekili Sayın Mehmet
Mesut Özakcan. (CHP sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar,
süremize lütfen dikkat edelim. Gereken ek süreyi veriyorum, yeni
bir ek süre istemeyelim lütfen.
Buyurun
efendim.
CHP
GRUBU ADINA MEHMET MESUT ÖZAKCAN (Aydın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı,
Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 2007 bütçesi üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü, 1954 yılında çıkarılmış
6326 sayılı Petrol Kanunu kapsamında ülkemizin ham
petrol ve doğal gaz arama ve üretim faaliyetlerinin düzenlenmesi,
yönlendirilmesi ve denetlenmesi görevini yerine getirmektedir.
Petrol
İşleri Genel Müdürlüğüne bu kanun tasarısıyla
çok önemli yönlendirici ve düzenleyici görevler verilmiştir.
Kanun tasarısında Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün
belirtilen bu görevlerini layıkıyla yerine getirebilmesine
imkân sağlayacak şekilde gelirleri ve buna uygun özerk bütçe
yapısı belirlenmişken görev ve sorumluluk alanının
önem ve büyüklüğüne uygun düşmeyen sınırlı
bir bütçeye mahkûm edilmiştir.
Diğer
taraftan, uzun yıllar petrol sektörünü sevk ve idare etmiş
olan ve bugün de yine önemli görevler yüklenen Petrol İşleri
Genel Müdürlüğünün, ne yazık ki, henüz bir teşkilat yasası
bile yoktur. Kuruma, yani, Petrol İşleri Genel Müdürlüğüne
2007 bütçesiyle yeni Petrol Kanunu ile kendisine verilmiş görevleri
gerçekleştirebilecek maddi bir olanak sağlandığını
söylemek mümkün değildir. Petrolün, doğal gazın yaşamımızda
bu kadar önemli yer aldığı günümüzde Petrol İşleri
Genel Müdürlüğüne gereken önemin verilmesi, bütçeden gerekli
ödeneğin ayrılması zorunlu bir ihtiyaç hâline gelmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türk ekonomisi, cari
açık tehdidi ve riski altındadır. Türk ekonomisi, 35
milyar dolarla dünyada millî gelirine oranla en yüksek cari
açık veren ülke ve ekonomi durumuna gelmiştir. Türkiye'de
ekonomi en ufak rüzgârdan etkilenecek durumda.
Değerli
arkadaşlar, cari açıkla ilgili eleştirilerimizi, endişelerimizi
ifade ettiğimiz zaman, gerek Sayın Ali Babacan Plan Bütçe
Komisyonunda gerekse Sayın Başbakan burada geçtiğimiz
hafta yapmış oldukları konuşmalarında
"ithalatın 29 milyar doları enerji" diyerek sanki
enerji alanındaki ithalatta bir masumiyet varmış gibi,
bir tehlike söz konusu değilmiş gibi algılama ve anlayış
içerisindeler.
Değerli
arkadaşlar, esasen, ithalatın 29 milyar dolarlık
kısmının enerji alanında gerçekleşmiş olması
çok daha ciddi bir tehlike, tehdit ve risktir. Sayın Başbakan
"İthalatta neyi ithal ettiğimizi araştıracaksınız?
Nereden nereye geldik ve bizim sadece enerjiye ödediğimiz para
29 milyar dolar. Artık iller, ilçeler doğal gazla
ısınmaya başladı; sanayi ve teknolojide doğal
gaz kullanılır hâle geldi." diyerek kendi doğal
enerji kaynaklarımız ve zenginliklerimiz dururken enerjide
nasıl dışa bağımlı hâle geldiğimizi
itiraf etmektedirler.
Doğal
gazda, Rusya'yla İran doğal gazına bağlı hâle
gelmişiz. Vanaların biri Rusya'da, diğeri
İran'ın elinde. Elektrik enerjimizin yüzde 46'sı çok pahalı
ve halkımızın, ülkemizin yararına olmayan sözleşmelerle
yapılmış doğal gaz santrallerinden üretiliyor.
OECD ülkeleri içinde, sanayide, İtalya ve Japonya'dan sonra en
pahalı elektrik enerjisini kullanan 3'üncü ülkeyiz. Sayın
Bakan, 11,70 sent olan konutlardaki elektrik fiyatına uzun süredir
zam yapmayarak her gün, her eve üç beş ekmek veriyormuş gibi
ekonomi sağladıklarını ifade ediyor idi. Öyle sanıyorum
ki bütçe görüşmelerinden sonra önümüzdeki haftalarda ya da aylarda
yapacakları elektrik zammıyla, verdikleri ekmekleri de
katlayarak geri alacaklardır.
Değerli
milletvekilleri, enerji alanında yaşanan sorunlar, yolsuzluklar
ve soygunlar devam ediyor. Sayın Bakan "Çözüm bulmak görevimiz,
ama, biz, bu sorunları kucağımızda bulduk." diyor.
Dört yıldan beri, sorunlar kucakta taşınıyor. Yolsuzluklar
ve soygunlar, AKP İktidarında katlanarak devam ediyor.
Akaryakıt
kaçakçılığıyla ilgili Meclis araştırma
komisyonunun 3 milyar dolarlık vergi geliri kaybına sebep
olan 8,5 milyar dolarlık akaryakıt kaçakçılığıyla
ilgili tespitleri içeren rapor, Sayıştay ve Cumhurbaşkanlığı
Yüksek Denetleme Kurulunun milyarlarca dolar kamu zararına
sebep olan yolsuzluklarla ilgili enerji raporları, AKP İktidarı
döneminde, arşivlerde tozlanmaya terk edilmiş ve üstü örtülmüş
olarak duruyor.
Değerli
arkadaşlar, bu yolsuzlukların üzerine gidilmediği
sürece, bu yolsuzluklar önlenmediği sürece, Türkiye ekonomisinin,
Türkiye'nin düzelmesi mümkün değildir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayın.
MEHMET
MESUT ÖZAKCAN (Devamla) Bu konuda gereken hassasiyetin gösterilmesini,
Meclis Başkanımızdan da geçtiğimiz süre içinde
birçok kez diledik. Sayıştay raporlarını, sekiz
saat, Plan Bütçe Komisyonunda, Sayıştayın uzmanları,
Komisyonumuza brifing vererek tüm Komisyon üyelerimizi bilgilendirdiler.
O sekiz saatlik ayrıntılarıyla dökümü yapılıp
bilgi sunulan raporlar, Meclis Başkanlığımıza
sunuldu.
Ben,
şu andaki Sayın Meclis Başkan Vekilimize de bunun hangi
aşamada olduğunu, ne yapıldığını
sorduğumda "Meclis İç Tüzüğü'nün müsait olmadığını,
yapılabilecek bir şeyin olmadığını"
ifade ettiler. Gerekiyorsa, Meclis İç Tüzüğü de değiştirilir,
bu yolsuzlukların, bu soygunların üzerine gidilir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Özakcan, ek süreniz de tamamlandı, ben rica ediyorum
son cümleniz
MEHMET
MESUT ÖZAKCAN (Devamla) İzninizle Sayın Başkanım,
bitiriyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Başbakanımız, geçen
hafta yaptıkları konuşma içerisinde Çine Barajı'ndan
söz ettiler, "Çine Barajı'nda proje değişikliğiyle
350 milyon dolar tasarruf sağladık, bunlar az parayla daha
çok, daha verimli, daha kaliteli iş yapmamıza dair sadece
birkaç örnektir." dediler.
Değerli
arkadaşlarım, bu doğru bir açıklama değil.
Eğer, bilerek söyleniyor ise kuyruklu yalan. Elbette baraj yapımında
bir iki önemli proje değişikliği yapılmış,
ama, enjeksiyon metrajı ve sayısı düşürülmüş,
elektrik santralinin seviyesi 5 metre yükseltilmiş, bundan dolayı
15 milyon dolarlık bir tasarruf sağlanmış, ama, üretilecek
olan enerjinin azalmasından dolayı da 100 milyon dolarlık
bir kayıp söz konusu. Yani, 400 milyon dolar düzeyinde bir harcama
ile bitecek olan barajda proje değişikliğiyle 350 milyon
dolarlık bir tasarruf sağlanıldığının
iddia edilmesine inanmak, elbette, konuyu yakından takip eden
hiç kimse için mümkün değildir.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; bunu da bilgilerinize
ve dikkatlerinize sunarak, 2007 mali yılı bütçemizin ülkemize
hayırlı olmasını dileyerek, teşekkür ediyor,
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özakcan.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına son konuşmacı, Isparta Milletvekili
Sayın Mevlüt Coşkuner.
Buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA MEVLÜT COŞKUNER (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarısı çerçevesinde Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğü hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına görüşlerimi belirtmek üzere söz almış bulunmaktayım.
Yüce Meclisinizi saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, 21'inci yüzyılın dünyasında birçok
politika aracı ve aktörü değişmekte ve gelişmektedir.
Kimi unsurlar yapısal bir dönüşüm geçirirken, kimi unsurların
da ortadan kalktığını belirtmek hata olmayacaktır.
Ancak bu değişimlere karşın, bazı ögeler her
dönemde olduğu gibi varlıklarını günümüzde de
sürdürmektedirler. Bu sebepten dolayı, söz konusu unsurların
üzerine daha fazla eğilmek, politika koyucu öznenin en temel
görevlerinden bir tanesidir.
Bu
çerçevede baktığımızda ulusal su politikası
da aynı nitelikleri barındırmaktadır. Ülkemizin
kurulduğu ilk zamanlardan bugünlere kadar suların yönetimi
önemini korumuş ve bu önemi kavradığımız her
dönem, ülkemizin yararına politikalar ortaya konulmuştur.
Ancak, günümüzde özellikle de 58 ve 59'uncu Hükûmet dönemlerinde söz
konusu politikaların isabetli ve verimli biçimde yürütüldüğünü
iddia etmek pek mümkün değildir.
Bu durumun en temel göstergelerinden bir tanesi, bugün üzerinde konuştuğumuz
bütçe rakamlarıdır.
Bilindiği
üzere, Devlet Su İşleri genel itibarıyla su politikası
ve bunun yanı sıra enerji politikası alanında faaliyet
gösteren bir kurumdur. Kurum yatırımlarının kamu
yatırım harcamalarının tarım sektörü alanında
yapılanlar arasında payı yüzde 71'dir. Enerji sektöründe
bu oran yüzde 50'lere gerilemektedir. DSİ'nin, 2007 yılı
bütçe ödenekleri teklifleri içerisinde toplam payı yüzde 3 civarındadır.
2006 yılına göre ise bu ödeneklerde yüzde 4,4'lük bir artış
söz konusudur. Ülkemizde enflasyon oranı göz önüne alınacak
olursa bu bakımdan DSİ'ye ayrılan ödeneklerin reel olarak
azaldığını görmekteyiz.
Sayın
milletvekilleri, başta ifade ettiğimiz şekilde hayati
önemi olan bir alanda ödeneklerin reel olarak azalması önemli
bir sorundur. Bu durum, kanımca Hükûmetin su ve enerji politikasına
ne derece önem verdiğini gözler önüne sermektedir, çünkü, sembolik
bir bütçe ödeneğiyle, ancak sembolik hizmetler yerine getirilir.
Aslında
Hükûmetin unuttuğu şey kanımca kamu hizmeti ve piyasa
hizmeti ayrımıdır. Bizler, zaten Sayın Başbakanın
piyasaya ne kadar önem verdiğini biliyoruz. Ülkemizde ne zaman
önemli bir durum olsa, tehlikeli bir gelişme yaşansa,
Başbakan önce "piyasalar etkilenir" söylemiyle karşımıza
çıkıyor. Oysa biz biliyoruz ki, bu "piyasalar" denilen
şey son derece kırılgan bir olgudur. Ülkeye çekmek için
çaba sarf ettiğimiz yabancı yatırımcı canı
sıkıldığı zaman parasını alır,
çeker gider, ama, bizler de yine "piyasa etkilenir" diye
söylemlerimize devam ederiz.
Tabii
ki, bu "piyasalar" söyleminin karşısında bir
de "kamu hizmeti" söylemi vardır. Kamu hizmeti, faydası
bölünemeyen, tüm toplumun yararına sunulmuş ve devletin
asli görevlerinden sayılan hizmetlere verilen addır. Dolayısıyla,
kamu hizmeti olarak sayılan hiçbir hizmet, piyasa, özel çıkarların
yarıştığı ortamlara bırakılamaz,
çünkü, burada kamu çıkarı vardır, halk çıkarı
vardır ve olmalıdır.
İşte,
bugün, burada DSİ'nin bütçesi çerçevesinde tartıştığımız
su ve enerji politikası da bu çerçevede değerlendirilmesi
gereken bir nitelik arz etmektedir. Bu politikalar, kamu hizmeti
olarak değerlendirilmeli ve kamusal usul ve yetki kurallarına
göre hayata geçirilmelidir. Oysa, bu Hükûmet döneminde bazı
uygulamalar, iktidarın su ve enerji politikalarına bizim
baktığımız gibi bakmadığını göstermektedir.
Sayın
Bakan DSİ'nin yarım kalan yatırım projeleriyle ilgili
olarak, girişimcilere açılan projelerle bu işlerin
yapılacağı ve serbest piyasa usulleriyle yatırım
işlerini çözeceğini belirtmiştir. Bu durum, isabetli
bir tercih göstergesi değildir.
Sayın
milletvekilleri, 1980 sonrası, özellikle de yeni sağ, bütün
bu politikaları denemiş, devleti sadece savunma ve adalet
temelli işlerle uğraşan aygıt hâline getirmeye
çalışmıştır. Ama, unutulan bir kavram vardı,
o da kamu yararıydı. İşte bu kamu yararı gereği,
bu tip işler özel sektöre bırakılamaz ve bırakılmamalıdır.
Su ve enerji politikası, klasik emanet usulüyle ve bizzat devlet
tarafından kamusal yetki ve usullere göre tamamlanması
gereken işlerdir. Onun için, bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir.
Aslında, bu yanlışlık, Adalet ve Kalkınma Partisinin
siyaset felsefesiyle uyumsuzluk oluşturmamaktadır. Çünkü,
bu anlayışa göre, su politikası, talebe göre belirlenmektedir.
Yani, küreselleşmenin, bir anlayışın yansıması
olarak toplumsal mutabakatın talep ettiği bir arz da değildir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim.
MEVLÜT
COŞKUNER (Devamla) Biraz önce, kamu hizmeti bahsi çerçevesinde
de ifade ettim; su yönetimi, kişisel taleplerden oluşmamalıdır.
Bu Mecliste sıklıkla ifade ettiğiniz ve yönetim reformu
adı altında sunmaya çalıştığınız
yerelleşme düşüncesiyle bu işler yürümez, çünkü, toplumsal
bakamıyoruz demektir. Oysa, gelecekte su politikamızın
nasıl şekilleneceği yönünde biraz kafa yorulduğunda,
karşımıza ABD'nin gerçekleri de çıkacaktır ve
bunu, Türkiye gerçeğiyle uyuşturmak gerekir.
Sayın
Bakan, bir tarih, burada "Teorik olarak söz ettik ve çözüm önerileri
sunduk." dedi. Ancak, pratikte de hiçbir şey güllük gülistanlık
değildir. Bakın, hemen her hafta, bölgem olan Isparta'ya gitmekteyim.
Isparta'da, bu konuda gerçekten yatırımlar yapılmış,
ama, 60 bin hektar tarım arazisinin sadece 17 bin hektarı sulanmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı
BAŞKAN
Efendim, son cümlenizi rica ediyorum.
Buyurun.
MEVLÜT
COŞKUNER (Devamla) Bağlıyorum.
Bunun
önemini kavramak hepinizin görevidir diye düşünüyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; politika anlayışı
kaynaklı bu sorunların yanı sıra, bugün bütçesini
görüştüğümüz Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
idari açıdan da sorunlu bir yapı arz etmektedir. Muğ
Yüce
Meclisi tekrar saygılarla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Coşkuner.
Siyasi
parti grupları adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şahsı
adına, lehte olmak üzere Kayseri Milletvekili Sayın Taner
Yıldız. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Sayın
Yıldız, süreniz on dakika.
TANER
YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; ben de yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii,
dikkat ediyorum, yani, siyasi istikrardan filan hiç bahseden yok.
Arkadaşlarımız güzel güzel anlatıyorlar ama, bir
ülkedeki
Bu toplantıyı beş yıl önce yapmış
olsaydık, bizim, bırakın enerjiyi, başka sektörü,
diğer sektörleri, belki de tek bahsedeceğimiz bu ülkenin
tehdidi siyasi istikrar olacaktı. Peki, beş yıl önce
tehdit olan siyasi istikrar bugün bu ülkenin avantajı, bu ülkenin
fırsatı olmaz mı? Niye konuya böyle yaklaşmıyoruz?
HARUN
AKIN (Zonguldak) Onu siz yapacaksınız
TANER
YILDIZ (Devamla) Tabii, işte, onları anlatacağım
şimdi.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Tamam
TANER
YILDIZ (Devamla) Beş yıl önce bir bankacılık sektöründeki,
banka sektörünün içerisindeki birisi bu kadar büyüyebileceğini
tahmin edebiliyor muydu?
İ.
SAMİ TANDOĞDU (Ordu) Sayın Milletvekili, beş
yıl önce sen kırk beş yaşındaydın, bugün elli
yaşındasın.
TANER
YILDIZ (Devamla) İşte şimdi, bakın
BAŞKAN
Sayın Yıldız, siz kendi görüşlerinizi Genel Kurula
anlatın efendim; buyurun.
TANER
YILDIZ (Devamla)
arz güvenliği de olsun, büyüme de olsun, yatırım
da olsun, hepsi bunların siyasi istikrarın şemsiyesi
altında yapılmak durumundadır.
Bakın,
19/9/2001 tarihli bir yazı aktaracağım. "Birleşmiş
Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü
"
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Bakılacak hâliniz kalmadı.
TANER
YILDIZ (Devamla) Sayın Milletvekilim, bak, işinize gelmeyebilir,
ama, bak, burayı dinleyin lütfen.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Dinliyoruz, dinliyoruz Sayın Vekilim.
NAİL
KAMACI (Antalya) Ya kardeşim, dinlemek zorunda mıyız?
TANER
YILDIZ (Devamla) "Ticaret ve Kalkınma Örgütü (UNCTAD) tarafından
hazırlanan Dünya Yatırım Raporu'na göre Angola, Slovakya,
Vietnam gibi ülkeler Türkiye'nin 2 katı yabancı sermayeyi
çekerken, bu yıl ilk kez uygulanan doğrudan yatırım
endeksine göre, Uganda, Zimbabve, Benin, Burkina Faso bile, performansı
itibarıy
Değerli
arkadaşlar
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Ne kadar yabancı sermaye getirdiniz?
TANER
YILDIZ (Devamla) Ne kadar yabancı sermaye? Onu aktarayım
o zaman: Türkiye'nin beş yıl içerisinde, özellikle toplam sabit
sermaye yatırımları, kamu artı özel sektör olarak
2001 yılında -milyar YTL olarak söyleyeceğim- 11,1 milyar
YTL'den 27,83 milyar YTL'ye kamuda, 22,4 milyar YTL'den 93,3 milyar YTL'ye
de özel sektörde geçtiğini söylemek durumundayız.
HÜSEYİN
ÖZCAN (Mersin) Enerjiye gel, enerjiye!
TANER
YILDIZ (Devamla) Enerjiye de geliyorum. Kamu artı özel sektör
sabit sermaye yatırımlarında, kamuda, Hükûmetimiz
enerji sektöründeki serbestleşmeyi dikkate alarak yüzde 2,6
küçülmüştür. Özel sektör ise, bunun yerine, kademeli olarak monte
edilecek bir yatırım ağı kurmaya hazırlanmaktadır.
Evet, burada bir kısım gecikmeler strateji belgesine göre
de olmuş olabilir. Ama, özellikle yabancı sermayenin Türkiye'ye
çekilmesi
Çünkü, büyüme hızlarını dikkate aldığımızda,
dünya büyüyor; gelişmekte olan ülkeler yüzde 7,2; gelişmiş
ülkelerde yüzde 2,9; ortalama dünya yüzde 4,9 büyüyor. Türkiye bunun
daha üzerinde, biliyorsunuz. Elektrik ve enerji sektöründeki büyümeyi
1,5 ile çarparsak 7,5-8'lik bir büyümeye karşı gelen bir yatırımın
düzenlenmesi lazım. Rakamlar bunu gösteriyor.
Şimdi,
peki, Türkiye'ye gelen uluslararası sermaye Türkiye'nin büyüme
hızından daha büyük olduğu için böyle bir sermayeye ihtiyacımız
var, bunda mutabıkız. Ve Türkiye'ye gelen yabancı sermayenin
gelişinde de bir sıkıntı yok, rakamlar da bunu gösteriyor.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Sıcak para
TANER
YILDIZ (Devamla) Demek ki, bizim enerji sektöründeki düzenlediğimiz
kanuni mevzuatlarda da bir sıkıntı yok. İkincil
mevzuatlar da EPDK tarafından düzenleniyor.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Niye yatırım yok?
TANER
YILDIZ (Devamla) Dolayısıyla, gelmek istediğim nokta
şu: Özel sektör ve kamunun yapacağı yatırımlarla
alakalı kârı makul oranlarda bölüşmesi lazım. Geçmiş
yıllarda olduğu gibi, özel sektörün, kamunun büyük oranda
paylaşacağı kârı kendi üzerine almasıyla beraber
sürdürülemez bir paylaşım olmuştu. Şu anda bunların
düzenlenmesinin mutlaka tabii ki Bakanlığımız
tarafından yapılıyor olması lazım.
Ülkemizin
önemli bir avantajı var. O da, AB müzakerelerinde bir kısım
başlıklar askıya alınmış olabilir, bazı
dezavantajlı durumlar ortaya çıkmış olabilir.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) AB'ye girme, çıkamazsın!
TANER
YILDIZ (Devamla) Ama, ben size önemli bir şey söyleyeyim: AB politikasında
özellikle enerji sektörünün avantajını ülkemiz fazlasıyla
kullanmak durumundadır. Burada sektörde değişen,
sırf Türkiye'deki politikalar değildir. Enerji sektörü
bir değişim içerisindedir. Kamu ağırlıklı
sektör, yerini özel sektöre bırakmak durumundadır. Bu değişimin
son derece itinalı bir şekilde düzenlenmesi lazım.
Dikkat
edin, AB tarafından yayımlanan Yeşil Kitap'ın ana
stratejisinde de bir değişme vardır. O da, özellikle
Mesela
çevre, yerini enerji verimliliğine bırakmıştır.
Peki, Putin ile Ukrayna'nın geçen yıl içerisindeki krizi,
hangi noktaya getirmiştir? Uluslararası Enerji Ajansının
dahi bir kısım verileri değişmiştir. Forbes'teki
sıralama bile değişmiştir. Bugün, Gasprom, 65 milyar
dolarlık kârını açıkladığı anda Forbes'in
sıralaması değişmiştir.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Sayın Vekilim, kârını
boş ver, Ankara'nın Dikmen'inde her gün elektrik kesiliyor.
TANER
YILDIZ (Devamla) Bu nereye gelmiştir? Mesela, Uluslararası
Enerji Ajansı, şu anda nükleeri daha ön plana çıkarmıştır.
Hâlbuki doğal gaz daha ön planda idi. Yani, güç dengesiyle enerji
dengesinin örtüşmeye çalıştığı bu ortamda,
Türkiye bütün dinamikliğini hem siyaseten hem de enerji sektöründe
göstermek durumundadır. Ana strateji değişmemektedir,
o da, bu ülke seçimini yapmıştır. Ülke, enerji sektöründe
serbestleşmeyi tercih etmiştir, kabul etmiştir, bu değişimi
düzenlemek durumundadır.
Tabii
ki, arz güvenliği çok önemlidir. Gelişmekte, büyümekte
olan bir ülkeyiz. İthal enerji oranımız yüksektir, yerli
kaynak potansiyelimiz vardır; ancak stratejik olan ve aynı
zamanda hemen hemen jeopolitik ve jeostratejik önemi nedeniyle
de bizim bu avantajı kullanmamız lazım. Doğu-batı
ve kuzey-güney enerji koridorunda yapacaklarımız son derece
net bir şekilde aktarılmıştır.
Avrupa
Birliği ülkelerinin 2007 gaz ihtiyacı 561 milyar metre küptür.
2020 yılında 800 milyar metre küpe çıkacaktır bu ihtiyaç.
Türkiye'de 2020'deki gaz ihtiyacı 50 milyar metre küp civarında
ve Türkiye üzerinden Avrupa Birliğine aktarılabilecek
gaz miktarı ise 100 milyar metre küp civarındadır. Biliyorsunuz,
Avrupa Birliğinin en büyük tedarikçisi olan Norveç'te şu
anda 85 milyar metre küp/yılla üretim yapılmaktadır,
ama buna rağmen Avrupa Birliği, aynen bizdeki gibi, enerji
çeşitlemesine gitmek istemektedir.
Rusya
bugün Avrupa Birliğine 155 milyar metreküp vermektedir. Bu, aynı
zamanda vermiş olmasına rağmen bir tehdit unsuru olarak
görülmektedir. Çünkü, burada uluslararası stratejiler, artık,
ülkelerin siyasi tercihleri enerjiden bağımsız düşünülememektedir.
O yüzden, bizim üzerinde çalıştığımız Nabuko
Projesinin -Avusturya dâhil beş ülkeyi ilgilendirmektedir. Kısa
kısa geçiyorum- Şahdeniz Projesinin, özellikle Güney Avrupa
ülkelerini, Akdeniz ülkelerini ilgilendiren Bakû-Tiflis-Erzurum
üzerinden gelecek olan ve şu anda Yunanistan'la anlaşmaları
yapılmış, fiilî inşaatları başlamış,
artık, açılışları yapılacak olan boru hatları
vardır. İtalya dahi, artık, Libya, Cezayir ve Tunus'tan
aldığı gazı çeşitlendirmek için Türkiye üzerinden
bu tercihini yapmıştır. Çünkü, Cezayir'den aldığı
gazın çeşitlendirilmesini mutlaka ülke stratejisi olarak
düzenlemiştir.
Bahsetmeme
gerek yok, Bakû-Tiflis-Ceyhan boru hattı, aynı şekilde,
stratejiktir. Mali yanından daha çok, bugün 250 milyon dolar civarında
bir mali getirisi olacaksa bile, daha büyük oranda stratejik bir konumu
vardır. Parayla ölçülemez bir stratejik konumu vardır.
Biliyorsunuz,
1998 yılında 9,8 dolar olan varil petrol fiyatı bizim zamanımızda
75 dolarlara kadar çıkmış, şu anda belki de stabil
olmamasına rağmen 58 dolarlar civarında gelişmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim.
TANER
YILDIZ (Devamla) Sayın Başkanım, tamamlıyorum.
Bütün
bunlar bizi nereye götürmektedir? Avrupa Birliğinde özellikle
bizim, jeopolitik, jeostratejik durumumuzu çok iyi kullanmamız
gerekmektedir. Geçen ay İtalya'da yapılan bir toplantıda,
Avrupa Parlamentosu Üyesi Gianni de Michelis, Avrupa Birliğinin
geleceğinin Türkiye'yi dâhil etmezse, gidişatının,
her iki taraf için de iyi olmayacağına, özellikle AB'nin enerji
temini konusunda, masaya yatırılarak, dikkati çekmiştir.
Michelis, AB'nin kömür ve çelik üzerine kurulan ve bunu finansla devam
ettirdiği, fakat, savunma ve hepsinden daha önemlisi enerjiyle
devam ettirmek zorunda kaldığı bir politikasının
olması gerektiğini söylemiştir. Hatta, Michelis cümlelerini
şöyle tamamlamıştır: "Türkiye'nin olmadığı
bir Akdeniz, Avrupa için çok önemli değildir. Avrupa, Akdeniz
boyutunu değerlendirmelidir. Yoksa, Baltıklara sırtını
dayayan Avrupa, Alplerin güneyini, Balkanları, sorun çıkarıyor
diye istemezse
Ama, böyle bir Avrupa'nın da dünyada etkili olması
mümkün değildir."
Değerli
arkadaşlar, ben, sözlerimi tamamlarken Enerji Bakanlığı
bütçemizin hayırlı olmasını temenni ediyorum,
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldız.
Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
21.30
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.44
BAŞKAN:
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
38'inci Birleşimi'nin Beşinci Oturumu'nu açıyorum.
Onuncu
tur üzerindeki görüşmelere kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
1.- 2007
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile
2005 Mali Yılı Genel ve Katma Bütçeye Dahil Daireler ve İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarıları
(1/1252; 1/1236,3/1139; 1/1237, 3/1140) (S.Sayısı: 1269, 1270,
1271) (Devam)
G) ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANLIĞI
(Devam)
1.- Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2.- Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
H) ENERJİ
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1.- Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumu
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
İ) ULUSAL
BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1.- Ulusal
Bor Araştırma Enstitüsü
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
J) ELEKTRİK
İŞLERİ ETÜD İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1.- Elektrik
İşleri Etüd İdaresi Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K) TÜRKİYE
ATOM ENERJİSİ KURUMU (Devam)
1.- Türkiye
Atom Enerjisi Kurumu 2007 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
L) MADEN TETKİK
VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1.- Maden
Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
M) PETROL
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1.- Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2.- Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
N) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1.- Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2.- Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
BAŞKAN
Hükûmet ve Komisyon yerinde.
Şimdi,
şahsı adına lehte sayın milletvekilimiz konuşmasını
yapmıştı.
Hükûmetin
söz isteği var.
Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanımız Sayın Hilmi Güler söz istemiştir,
kendilerine söz vereceğim.
Buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz
kırk beş dakika.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
bütçesinin hem Bakanlığımıza hem ülkemize hem de
bölgemize hayırlı olmasını diliyorum.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Bölge hangi bölge?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Orta Doğu ve Avrupa, hepsi beraber.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Büyük Orta Doğu Projesi
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi ben, dikkat ederseniz, size burada bir iktidar-muhalefet
ayrımı yaparak bir konuşma yapmayacağım. Yani,
tipik bir bütçe konuşmasının ötesinde, temel konuları
ele alan ve mümkün olduğu kadar da enerji politikamız hakkında
millî bir yaklaşım olarak neler yapacağımızı
sunmak isteyeceğim.
Dolayısıyla,
baştan söylüyorum, yani bunu iktidara mensup bir milletvekili,
bakan olarak değil, aynı zamanda ülkemizin bir meselesi
olarak sunmak istiyorum. Çünkü, tarihî günler yaşıyoruz
enerjide ve enerji politikamız, ileriye dönük en az yirmi
beş otuz yılı, hatta elli yılı şekillendirecek.
Onun için bu noktada yapacağımız çalışmalar
sadece bizi değil, çocuklarımızı ve torunlarımızı
ilgilendiren çalışmalar. Bunun için de evrensel değerler
olan hakkaniyet, dürüstlük ve tutarlılık temeli üzerinde,
üç ayak üzerinde bunu oturtacağım ve yapmak istediğim
şey de sizlere bunu tanıtmak, yaptıklarımızı
bildirmektir. İşin ilginç tarafı, arkadaşlarım
da bazı noktaları belki takip edecek zamanı olmadı
yoğun çalışmalar içinde. Onun için bu sunuş, sadece
cevabi bir konuşma değil, aynı zamanda neler yaptığımız
hakkında bilgilendirme konuşması olacak.
Önce
şunu söyleyeyim: Enerji konusu dünyanın dış politikasını
da etkileyen, bundan önceki yüzyılda sınırları
şekillendiren, şimdi dostluklara, düşmanlıklara
sebep olan çok önemli bir konu ve çok parametreli bir mesele. Bu bakımdan
vizyonumuzun ülke olarak çok iyi anlaşılması lazım.
Burada Hükûmetimizin geliştirdiği bir model var, bir konsept
var: Ya kaynak coğrafyası olacaksınız ya geçiş
coğrafyası olacaksınız. Kaldı ki, biz, kaynak
coğrafyası olarak da ümitliyiz. Yani, ülkemizde bazı
kaynakların olduğuna dair ümidimiz var. Ancak, tabii, bunu
ispat etmemiz lazım.
Öte
taraftan, geçiş coğrafyası konseptini oluşturmaya
çalışıyoruz. Çünkü, yaptığımız çalışmalarda
şunu gördük: Türkiye'nin doğusundan düşey bir çizgi çizdiğiniz
zaman, dünya petrollerinin ve doğal gazın yüzde 70'i doğumuzda,
batıda da bunu tüketenler var. Dolayısıyla, böyle bir
ortamda
İ.
SAMİ TANDOĞDU (Ordu) Sayın Başkan, çok gürültü
var.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Sizlere de duyurabiliyor muyum sesimi acaba arkadaşlar?
Şimdi,
burada, şöyle bir haritayı size göstermek istiyorum. Bu
haritada, dikkat ederseniz, Türkiye'nin -şöyle düşey bir
çizgi çizdiğimiz zaman- sol tarafında dünya petrollerinin
ve doğal gazının yüzde 70'i var, batıda da tüketiciler
var ve Türkiye burada çok önemli bir köprü, bir koridor. Biz, bu geçiş
coğrafyasını, şu anda, makropolitik olarak oluşturuyoruz.
Türkiye'nin konumunu bu haritayla çok daha iyi anlayabiliriz. Bunun
için de, geçiş coğrafyası konsepti içinde en önemli projeleri
gerçekleştiren bir Hükûmet, aynı zamanda bir Meclisiz. Bu
da, Bakû-Tiflis-Ceyhan Projesi'dir. Bu proje, 1.776 kilometre uzunluğunda,
üçte 2'si Türkiye üzerinde bulunan, dağları tepeleri
aşarak, taa Hazar Denizi'nin petrolünü Azerbaycan, Gürcistan ve
Türkiye üzerinden aşırıp, bunu Ceyhan'da denize indiren
projedir. Buradan 1 milyon ton petrol akmıştır. Şu
ana kadar altmış tanker yüklenmiştir ve Ceyhan çok önemli
bir enerji merkezi olma durumundadır. Hepimiz için bu gurur vesilesidir.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Emeği olanlara da teşekkür etmek lazım,
geçmişten bugüne kadar.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Gayet tabii. Zaten, emeği olan herkese teşekkür ettiğimiz
gibi
Bu projenin başlangıcında göreve geldiğimizde
yüzde sıfırdı inşaatı. Bu inşaatı biz
gerçekleştirdik. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Bu proje, yüz akı bir projedir.
Şimdi
de, bu projenin ikinci kardeşi olan Şahdeniz Projesini gerçekleştiriyoruz.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Bakû-Ceyhan'da hissemiz ne kadar Sayın Bakan?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bu, petrol projesiydi. Bu da, ikinci olarak da, Şahdeniz Projesi
de doğal gaz projesidir. Bu doğal gaz projesinde, şu anda,
ilk deneme gazını sınırdan aldık çok şükür.
Bu proje, aynı zamanda Yunanistan'a, oradan da İtalya'ya geçecek.
Yunanistan'la olan hattı büyük bir süratle yetiştiriyoruz.
Hem Yunanlılar kendi tarafını tamamlıyorlar hem
biz tamamlıyoruz. Bu projenin, 15 Temmuzda, inşallah, ilk
doğal gazını Yunanistan'a Türkiye'den vermiş olacağız.
250 milyon metre küple başlayacak, 750'ye, oradan 3 milyar metre
küpe çıkacak. Peşinden Adriyatik Denizi'ni geçerek,
İtalya'yı çizmeye benzetirsek, o topuktan, Otranto dediğimiz
yerden -ki, Fatih Sultan Mehmet'in de bir süre orada kaldığı
bir yerdir, Osmanlı'nın- biz, doğal gazla İtalya'ya
geçmiş olacağız.
Marmara
Denizi'ndeki geçişini, 17 kilometrelik deniz geçişini
de bitirdik. Şimdi, Meriç Nehri'nin altını geçiyoruz.
Meriç Nehri'nin altından, 700 metrelik bir bloğu ırmağın
altından geçiyoruz. Çeltik tarlalarına da zarar vermeden
bunu yapıyoruz. Aslında, parasını verdik çeltiğin.
Ama, şu anda, hasat da yapıldıktan sonra, yine de ziyan
olmasın dedik parasını verdiğimiz hâlde. Şimdi
tam zamanı, bunu oradan geçiyoruz. 700 metrelik bir bandı
ırmağın altından, Meriç Nehri'nin altından geçiyoruz.
Bu
da muhteşem bir proje. Çünkü, Avrupa'nın, Güneydoğu Avrupa'nın
en önemli doğal gaz hatlarından bir tanesi olacak. Daha
şimdiden Balkan ülkeleri buraya katılmak istiyor, Yunanistan
ve İtalya'nın dışında.
Bir
diğer proje de Nabucco Projesi. Avrupa Birliği üç yerden
gaz alıyor değerli milletvekillerimiz. Bunlar, biliyorsunuz,
Cezayir, Rusya ve Norveç. Üç yerden alıyor. Kaynaklarını
çoğaltmak istiyorlar, yani, bütün yumurtaları bir sepete
koymamak istiyorlar. Onun için de, dördüncü arter olarak, en önemli
hat olarak da Nabucco Projesi'ni arzu ediyorlar. Burada beş ortağız
biz: Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Avusturya. Buradan
30 milyar metre küp doğal gaz geçecek. Avrupa Birliğinin
2020 yıllarında, 2025 yıllarındaki talebi 100 milyar
metre küpe çıkacak. Bu, en önemli damarlardan bir tanesi olacak
ve bizim de Avrupa Birliğindeki en önemli kozlarımızdan
bir tanesi. Bir tanesi Yunanistan-İtalya hattı, ikincisi
Nabucco hattı.
Şimdi,
buna biz bir de üçüncüsünü, elektriği katıyoruz. Elektrik
olarak da "UCTE" dediğimiz Avrupa elektrik network'üne
inşallah 2007'de üye oluyoruz. O zaman aramızda elektrik
alışverişini de oluşturmuş olacağız.
Zaten, bağlantılarımız var, bunu da oluşturuyoruz.
Burada
şöyle bir avantajımız var bizim: Biz suyumuzun yüzde
35'ini kullandık, 9'u inşa hâlinde, geri kalanını
kullanmadık. Ama, süratli bir şeklide bunları kullanıyoruz.
Rüzgârda
yaptıklarımızı kısa bir anlatacağım.
Çünkü, olayı ben bir millî mesele olarak alıyorum, yani, burada,
muhalefet-iktidar meselesi değil. Yani, bu olayı baştan
bilelim ki
Ben bilinmediğini görüyorum, onun için anlatmak durumundayım.
Burada
yenilenebilir enerji, çevre dostu bir enerji türü olduğu için
Avrupa'da bunun fiyatı daha pahalı. Dolayısıyla,
saat farkından dolayı bunu alma, satma imkânımız
olacak, böyle bir avantaj bize sağlayacak. Buna da inşallah
önümüzdeki yıl, 2007'de üye olacağız.
Bu
bahsettiğimiz projelere bir de Samsun-Ceyhan'ı bu Hükûmetimiz
zamanında
Hani, proje oluyor, olmuyor dediniz, ama, ben hani
bunları anlatayım size. Samsun-Ceyhan Projesi de bir petrol
boru hattı. Bu boru hattı da bize Orta Asya'nın, Kazakistan'ın,
hatta Sibirya'nın petrollerini taşıyacak, İstanbul
Boğazı'nı koruyacak. İstanbul Boğazı'ndan
geçen en büyük tanker 120 bin ton. Hâlbuki Ceyhan'dan yüklenecek tankerler
350-400 bin ton. Böyle bir tankeri gözünüzün önüne getirmeniz için
söylüyorum: 3,5-4 futbol sahası uzunluğunda. Böyle bir tankere
petrol yüklenecek. Tabii, maliyetler, navlun daha düşük olacak,
bize avantaj sağlayacak. İstanbul Boğazı'nı
da çevresel açıdan koruyacak. Çünkü, Allah korusun, İstanbul
Boğazı'nda herhangi bir kaza olduğu anda, bütün petrol
ticareti hareketi bloke edecek. Hatırlarsınız, Haydarpaşa
açıklarında İndependenta diye bir Romen tankerinin
battığını hatırlarsınız ki, o, Boğaz'da
değildi. Şimdi Boğaz'da olduğunu düşünürseniz,
Boğaz'ı bir kesit olarak düşünürseniz, iki uçtan gemi
geçemiyor, orta kısımdan geçiyor. 350-400 metrelik bir
bant. Onu da gidiş-geliş diye ikiye bölerseniz, 200'e 200 gibi
veya 200'e 150 gibi bir hat oluyor. Bir geminin orada döndüğünü
düşünürseniz, bloke ederse, gemi geçişini tamamen bloke
edebilir ve İstanbul için de, Türkiye için de, insanlık için
de çok büyük bir katastrofi, bir felaket olur. Dolayısıyla,
Samsun-Ceyhan projesini...
HARUN
AKIN (Zonguldak) Sayın Bakan, Bakû-Tiflis-Ceyhan hattındaki
hissemizi söyler misiniz rica etsek, Bakû-Tiflis-Ceyhan hattındaki
hissemiz ne kadar?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Ben müsaade ederseniz bir anlatayım, ondan sonra o kısımları
size anlatacağım.
ATİ
HARUN
AKIN (Zonguldak) Konu geçmeden...
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyelim.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Değerli arkadaşlarımız, burada, bakın, önce
olayın konseptini...
HARUN
AKIN (Zonguldak) Konu geçiyor da o yüzden Sayın Bakan.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Hayır, hayır. O takdiri bana bırakın. Anlatan benim.
Dinlerseniz, ben size anlatacağım bunu.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Tamam. Yani, hattaki hissemizi merak ettim.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Çünkü, buradaki mesele şudur
Bu taş kömüründe biraz önce
anlattığınız konularla da bağlantıyı
biraz sonra kuracağım, onu da merak etmeyin.
Şimdi,
buradaki mesele şu: Önce bir makro olarak Türkiye'nin bir vizyonunu
bir göresiniz, görelim hep beraber. Bunun için bunu anlatıyorum.
Samsun-Ceyhan Projesi ikinci boru hattımız. Bakû-Tiflis-Ceyhan
Hazar bölgesinin petrolünü getiriyor, Samsun-Ceyhan Kazakistan ve
Orta Asya'nın petrolünü getiriyor, Kerkük-Yumurtalık da
Irak petrolünü getiriyor. Dolayısıyla, üç değişik
petrol Ceyhan bölgesinde harmanlanmış olacak. Bu muhteşem
bir avantaj sağlıyor Ceyhan bölgesine ve burada yapılacak
ilave tesisler, yeni tesisler, rafineri gibi, petrokimya gibi,
hatta LNG terminali gibi tesisler, bize burada büyük bir avantaj
sağlayacak. Dolayısıyla, enerji politikamızdaki
ana unsurumuz, enerji dünyasında önemli bir aktör olmak. Birincisi
bu. İkincisi: Edilgen bir ülke değil etken bir ülke olmak. En
önemli nokta bu. Bir de, gayet tabii ki, doğal gaz gibi, petrol gibi
yakıtlar açısından çeşmenin başında olmak.
Bu çok önemli, çünkü, artık, doğal gaz ve petrol aynı zamanda
bir silah olarak, bir dış politika enstrümanı olarak
kullanılıyor. Bu, bu bakımdan dikkat çekici bir üstünlük
bizim için.
Bunun
dışında, gayet tabii ki, bir Arap, Mısır'dan gelen,
Arap doğal gazı diye bahsettiğimiz ki, şu anda Humus'ta,
Suriye'de, 350 kilometrelik bir hattı tamamladığımız
zaman Kilis'ten Türkiye'ye girecek. Bu da bizim kaynak çeşitliliğini
ve ülke çeşitliliğini artırmada büyük bir avantaj
sağlayacak.
Bir
başka konu burada, tabii ki, Irak doğal gazıyla ilgili.
Bunlar, tabii, şu anda daha tasavvur hâlinde, daha henüz tasavvur
hâlinde. Bunun, tabii, görüşmeleri yeni başladı.
Eğer bu da gerçekleşirse, üç doğal gaz, üç de petrol hattıy
Şimdi,
burada, arada, Mavi Akım'ın uzatılması, Ankara'dan
Ceyhan'a uzatılması önemli bir konu. Bir de, geçen hafta
İsrail'de mutabakata vardığımız ve şimdiye
kadar uygulanmamış bir mühendislik uygulaması. Dört
ayrı kalemi, biz, aynı zarf, boru içinde -üç ayrı boru,
bir de elektriği, dört ayrı kalemi- taşıyacağız.
Bunlardan bir tanesi petrol, diğeri doğal gaz, üçüncüsü su,
dördüncüsü elektrik. Buna bir de fiber optiği ekleyebiliriz.
Fakat, hem ilgili bakanın hem benim sahama girmediği için,
Bakanlık sahama girmediği için onu konuşmadık,
ama, o da elektrik gibi aynı hatta konulabilecek beşinci
bir kalem. Dolayısıyla, biz, ona da, otomatikman, var gözüyle
bakıyoruz.
Bunun
avantajı ne olacak? En başta, petrolde, Samsun-Ceyhan Projesi'ni
bu bambaşka bir destinasyona, bambaşka bir yöne götürecek.
Çünkü, şu hattı biz eğer Ceyhan'dan düşünseydik
şöyle gidecekti, sadece batıya gidecekti. Hâlbuki,
aşağıda Eylat, Aşkelon'dan sonra Kızıldeniz'e, oradan Hindistan'a
ve Japonya'ya, Kore'ye kadar gidecek. Bu çok önemli bir özellik bizim
için, çok önemli bir avantaj. Türkiye'yi, burada, enerji noktasında
bizi çok üstün bir konuma getiriyor.
İkincisi:
Su, Filistin'e ve Ürdün'e de su. Bu aynı zamanda "Barış
Projesi" olarak devreye girecek. En önemli gerilim unsurlarından
bir tanesini de ortadan kaldırdığımız için
bölgede bize üstünlükler sağlayacak.
ATİ
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bu Manavgat'tan değil. Manavgat'ın suyu Antalya bölgesine
gidecek; çünkü, o bölgenin ihtiyacı var. Biz, orada proje değişikliği
yaptık. Özelleştirme onu Antalya bölgesine verdi. Bu, Göksu'nun
denize akan suyu, yani denize akan suyu değerlendiriyoruz. Suyumuzu,
tarımda kullanacağımız, içeceğimiz suyu vermiyoruz,
onlar zaten kullanılacak. Bizim su politikamızda, 2023
yılına kadar suyu son damlasına kadar kullanacağımızı
bir plana aldık, fakat çok süratli çalışarak, 2023'e kadar
beklemeyeceğiz, yedi sene sonra bu projelerin hepsi gerçekleşmiş
olacak; çünkü, Devlet Su İşleri burada son sürat çalışmalarını
sürdürüyor. Yenilenebilir enerjiyle de bu projelerin lisanslarını
süratli bir şekilde veriyoruz.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Sayın Bakan, siz iktidar oldunuz,
yağmur da yağmaz oldu.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, bunu şunun için söyledim: Burada en önemli noktamız,
bir enerji koridoru, enerji köprüsü olma noktasıyla birlikte,
gayet tabii ki, bir enerji terminaline de dönüşüyoruz. Koridorla
terminal arasında şu fark var: Koridordan geçerken paranızı
ödüyorsunuz, transit bir gelir sağlıyor. Terminal olduğunuzda
aynı zamanda işin ticaretini yapıyorsunuz. Buradan
aynı zamanda alıp satma meselesi oluyor ve ilave katma değerler
katıyor. Onun için köprü ve koridor eski konseptin içindeydi,
şimdi ona ilaveten, onu terk etmiyoruz, ona ilaveten terminal
kavramını da katıyoruz. Bu bakımdan önemli.
Şimdi,
bu çalışmaları yaparken, tabii şu anda, ilgili ülkelerden,
demin Bakû-Tiflis-Ceyhan'da size üç ülkeyi bahsettim. Bunlardan bir
tanesi Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye. Tabii, buna şimdi eklenebilecek
ülkeler var, eklenme ihtimalini aşan ve gerçekleşmeye
doğru giden bir Kazakistan var. Kazak petrolü ve doğal gazının
buraya katılması söz konusu, belki ileride diğer ülkelerin,
Türkmenistan da buraya girebilir.
Dolayısıyla,
biz burada bir enerji diplomasisi sürdürüyoruz ve Dışişleri
Bakanlığıyla da çok yakın çalışarak bu çalışmaları
sürdürüyoruz ve bu, aynı zamanda bizim artık bir devlet politikası
hâline geldi, çünkü, geçtiğimiz yüzyılın kralı petroldü.
Şimdi, gelecek yıllarda bu petrole doğal gaz eklendi
ve biz bunun önemini bilerek ülkemizde de doğal gaz ve petrol
aramaya ağırlık veriyoruz. Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı yatırım bütçesi göreve geldiğimizde
50 milyon dolar civarındaydı, şimdi 360 milyon doları
geçti. Dolayısıyla, buraya ağırlık veriyoruz.
Sadece Kazakistan, Türkmenistan, Libya, Mısır, Irak gibi
değil, şimdi artık, Ekvador gibi, Myanmar gibi ülkelerde
bu petrol ve doğal gaz görüşmelerini yapıyoruz.
Tıpkı, Fransa'nın, Japonya'nın, İtalya'nın
da petrolü yok, doğal gazı yok; onlar da dışa
açılarak bu çalışmaları sürdürüyorlar.
Bu
bakımdan, çalışmalarımızın bütünü önce
dış politika vizyonu açısından budur ve burada daha
evvelki sıkıntılı durumlardan dersler alarak gidiyoruz.
Anlaşmaları masaya yatırdık, pazarlıklarını
yaptık. Bunlar içinde doğal gaz var. Bu ülkelerden Rusya ile
yaptığımız üç ayrı fiyattan aldığımız
doğal gazı tek fiyata çektik, fiyatı düşürdük.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Zarar ettirdiniz ülkeyi Sayın Bakan.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Rakamlar belli, her şey belli.
Onun
dışında "al ya da öde"de 40 milyar metre küplük
doğal gazı sildirdik ve bundan dolayı üzerimizdeki bu
yük kalkınca, biz, kömür santralleri ve suya ağırlık
verdik. Bu, en önemli dönemeç noktalarından bir tanesidir ve ondan
sonra Cezayir'le pazarlık yaptık. Cezayir'den de indirim aldık.
Şimdi, İran'la görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Bunlar
gerçekten kolay işler değil, çünkü, yapılmış
bir anlaşmayı, uluslararası bir anlaşmayı düzeltmek,
Anayasa'yı düzeltmekten
Anayasa'yı düzeltebiliyorsunuz,
ama, uluslararası anlaşmayı değiştiremiyorsunuz,
böyle bir yapısı var. Bu bakımdan, biz, bunu, kuvvetli
argümanlarla tahkimlerde de sürdürerek, ayrıca pazarlıklar
yaparak bunu sağlıyoruz. Eğer bunu yapmamış
olsaydık, doğal gazda şimdi dayanılmaz fiyatlarla
bu doğal gazı kullanacaktık. Bundan elektrik üretecektik.
Şu anda, biz, doğal gazda -rakamları ve şeyi zamanınızı
almamak için söylemiyorum, ama, isterseniz kayıtlarını
da size verebilirim- ve
TACİDAR
SEYHAN (Adana) 168 dolara doğal gaz alıyoruz Sayın Bakan.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
ve elektrikte biz, Avrupa Birliğinin en ucuz elektriğini
ve doğal gazını kullandıran ülkeyiz biz. Bunu özellikle
bilin. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bunun altını
çizerek söylüyorum ve herkese de bunu ispat edebilirim. O sizin
bahsettiğiniz eskidendi. Eski ile yeniyi karıştırmamak
lazım. Saatler artık çalışıyor, saatler durmadı.
Saatler çalışıyor. Takvimin yaprakları hızlı
hızlı gidiyor ve biz, bakın, dördüncü seneyi devirdik,
şimdi beşinci seneye girdik.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Sayın Bakan, siz iktidara geldiniz geleli yağmur da yağmıyor,
kar da yağmıyor.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Onun için, burada
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Sanayi Odası yalan mı söylüyor?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakınız, ben size şunu söylüyorum: Tekrar tekrar kaynakları
TACİDAR
SEYHAN (Adana) TOBB Başkanı yalan mı söylüyor?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Evet, yanlış söylüyor ve çarpıtılmış söylüyor.
ATİ
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Size tekrar tekrar
Bakınız,
ben bir Türkiye Cumhuriyeti Bakanı olarak size söylüyorum ve
üstelik de bu işlerde daha evvel çalışmış biri
olarak, büyük projelerde çalışmış biri olarak söylüyorum,
doğal gazda daha evvelden çalışmış biri olarak
söylüyorum, tekrar tekrar söylüyorum, bunu biliniz: Biz, doğal
gazda ve elektrikte
Kaynaklarını da size verebilirim. Zaten
cumartesi günü de iş adamlarıyla bunun tekrar görüşmelerini
yapacağız. Onların bilgileri yanlış değildi,
ama eskiydi. Biz, yeni, güncel rakamları kullanıyoruz. Sizde
daha yeni rakamlar varsa getirirsiniz, eğer öyle bir şey
varsa ispat edersiniz.
Mühendislikte
bir usul vardır: Mühendisler iknaya çalışmaz, ispat
eder. Gelirsiniz, ispat edersiniz, ispat edersiniz. Rakam meydanda.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
TACİDAR
SEYHAN (Adana) OECD ülkelerinden üçüncü en pahalı enerji kullanan
ülkeyiz.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, bu, işin bir tarafı. Ben size bilgi veriyorum.
Siz de bilginizi çıkarırsınız, karşılıklı
olarak bu belgeleri ortaya koyarız, gösteririz.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Bu bilgileri siz verdiniz, soru önergelerine cevap
Sayın Bakan, sizin cevabınız bunlar.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, biraz önce yatırımlar konuşuldu, elektrik
yatırımları
HÜSEYİN
EKMEKCİOĞLU (Antalya) Sayın Bakanım, işinize
geldi mi duyuyorsunuz, işinize gelmedi mi duymuyorsunuz.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Hiç yatırım yapılmıyor, şöyle oluyor, böyle
oluyor, gibi şeyler söylendi.
Şimdi
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Çivi çakmadınız Sayın Bakan.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Anlatıyorum. İsterseniz, bakın, Sayın Tacidar
Seyhan Bey, ben sizi, hakikaten sevdiğim, takdir ettiğim
bir arkadaşımızsınız
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Ben de sizi seviyorum, ama
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Ama, anlatıyorum. Bakın, ben size burada sıradan bir
konuşma yapmıyorum.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Buyurun efendim, buyurun.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Sıradan siyasi bir konuşma yapmıyorum. Ben, diğer
arkadaşlarımız gibi, biz
Nesini söyleyeyim, yani,
profesyonel politikacı değiliz. Size burada bir şeyler
anlatıyoruz.
HASAN
ÖREN (Manisa) İyisiniz, iyisiniz
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Sizler de aynı şekilde.
Bakınız, burada, size burada
teknik olarak rakamları anlatıyorum.
İ.
SAMİ TANDOĞDU (Ordu) Sayın Bakanım, onu ben tekrar
ederim, merak etmeyin.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Burada iki model var, iki model var yatırımlarda. Şimdi,
deniyor ki: "Hiç yatırım yapılmadı." Aslında
biz istesek üç ay içinde Türkiye'yi yatırımlara boğabiliriz.
Nasıl yaparız? Eski yap-işlet-devretler gibi,
yap-işletler gibi alım garantili anlaşmalara, ihaleye
çıkarız, herkese bu ihaleleri dağıtırız.
HÜSEYİN
EKMEKCİOĞLU (Antalya) IMF izin verirse!
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Ondan sonra da elektrikte, doğal gazda "al ya da
öde"yle, garantili alım usulleriyle, bütün cezalarıyla
beraber bunlara girersiniz; ondan sonra da sadece siz değil,
çocuklarınız, torunlarınız "yandım Allah"
diye bu sefer şikâyet edip dururlar. Biz böyle bir şey yapmıyoruz.
Biz, yerli kaynaklarımızı tamamen rekabetçi bir ortamda
yatırımlara açıyoruz. Ne yapıyoruz? Bakın,
öyle olsa, şimdi hemen açarız o yolu, EPDK'yı filan da kaldırırız.
HASAN
ÖREN (Manisa) EPDK'yı nasıl kaldıracaksınız?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Hepimiz kararları veririz, deriz ki: Şu kadar fiyattan
alınacak, şu kadar sene alınacak, yirmi beş sene
alım garantisi, fiyat da şu. Üretmezse de parasını
alırsın, arıza çıkarsa da parasını
alırsın, yağmur yağmazsa da parasını verirsin,
rüzgâr esmezse de parasını verirsin, doğal gaz gelmezse
de parasını verirsin; ondan sonra da kelepçe gibi anlaşmalarla
kendinizi bağlarsınız, ne sanayiniz ne ihracatçınız
ne turizminiz kalkınır. Böyle bir şey. Buna razı
olursanız bunu yapalım. Ama, biz bunu seçmedik. Biz, halkımızın
karşısına çıktık, dedik ki: Biz, bu yatırım
modeliyle enerji politikamızı sürdüreceğiz, dedik.
Böyle yaparken de ne yaptık? Önce eski yatırımları
bitirdik. Biz kompleks yapmadan
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Kırşehirli yemeğini
mum ışığında yiyor Sayın Bakan.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Anlayamadım.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Kırşehir'de her gün elektrik
kesintisi yapıyorsunuz, Kırşehirli mum
ışığında yiyor her gün yemeğini.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Anlatacağım.
Şimdi,
bakınız, rakamlarla ilgili ben size bilgi veriyorum. Bakınız,
sadece verimli çalışarak ne yaptığımızı
size söyleyeyim. Rakam vereceğim, benimkiler rakam. 2002
yılı sonunda üretimimiz: 129 milyar kilovat saat elektrik
üretiyorduk, 2002'nin sonunda ürettiğimiz. 2006'nın sonunda
bunu 174 milyar kilovat saate çıkardık. Yüzde 35 artış
vardır burada. Yüzde 35, üretim artışı yüzde 35. O
zaman biz 3,5 milyar kilovat saat Bulgaristan'dan elektrik alıyorduk.
Bu elektriği de kestik. Şimdi, Nahcivan'a elektrik satıyoruz,
Suriye'ye elektrik satıyoruz, Irak'a elektrik satıyoruz,
Gürcistan'a elektrik satıyoruz
ATİ
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
gene de fazlamız var çok şükür ve aynı zamanda
ATİ
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakınız, yüzde 35 büyümek ne demektir dört senede, dört senede
yüzde 35 büyümek? Arkadaşlar, üçte 1'den fazla bir şey bu ve
bunu yaparken, kurulu gücümüz de 31,8 bin megavattan 40,2 bin megavata
çıktı. Buradaki artış da yüzde 29'dur ve sadece,
biz, eski santrallerimizi modernize ederek, gece gündüz çalışarak
Biz uyumuyoruz, gece gündüz çalışıyoruz, arkadaşlarımız
yirmi dört saat çalışıyor. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Bu arkadaşlarımızla biz, bir takım
bütünlüğü içinde
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Az da Kırşehir'de çalışsınlar
(AK Parti sıralarından "Sus ya" sesi)
Kim
o densiz?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakınız, şöyle söyleyeyim size: 8.300 megavat katıldı
sadece verimden, sadece verimden; yani, Soma gibi yerlerde, Tunçbilek
gibi santrallerimizi modernize ederek, 250 megavat ekledik oraya,
250 megavat ekledik, sadece verimini artırarak. Boruları
yenilendi, bacaları yenilendi. Bunların hepsinin anlaşmaları
karmakarışıktı ve bunlardan kimi tahkimdeydi,
bunlarla görüştük.
Şimdi,
neticede, bakınız, eğer itirazlarınız varsa,
rakamla konuşuyorum ben, rakamla konuşalım
ATİ
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Rakamlarla konuşuyoruz.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Sayın Bakan, rakamı bırak.
Her gün biz Kırşehir'de mum ışığında yemek
yiyoruz.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Anlatıyorum
Onu anlatıyorum
Onu anlatıyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan, siz Genel Kurula hitap edin.
Sayın
Bayındır, Kırşehir meselesini, tamam, gündeme getirdiniz,
Bakan değerlendirecek.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, şöyle söyleyeyim
BAŞKAN
Buyurun.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Değerli arkadaşlar, Türkiye'de elektrik üretimi, biraz
önce söylediğim gibi, yüzde 35 arttı. Bu nasıl artıyor?
Şimdi, eskiden
MEHMET
KURT (Samsun) Soru sor.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Niye rahatsız oluyorsun?
ALİ
TEMÜR (Giresun) Dinlemek istiyoruz.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Senin tuzun kuru! Otur yerine!
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bir Antalya'yı söyleyeyim, Antalya'yı biz
Değerli arkadaşlar,
Antalya'yı biz yüzde 109 büyüttük elektrikte, yüzde 109 büyüttük.
Antalya'da eskiden, şöyle söyleyeyim, bir bağ evine, elektrik
şöyle bir kalem kadar bir kabloyla geliyordu bir bağ evine.
Bu bağ evi şimdi yıkıldı, yerine, diyelim ki,
600 yataklı bir otel yapıldı. Artık, bu kabloyla gitmiyor,
bu trafoyla gitmiyor. Yerine yepyeni şeyler yapıldı
ve biz, bütün iletim hatlarını, kabloları yer altına
alıyoruz. Bir yandan trafolar değişiyor, bir yandan iletim
hatları yenileniyor. Türkiye'de 50 bin kilometre iletim hattı
var, 50 bin kilometre. TEDAŞ'ın dağıtım hatları
da 830 bin kilometre, 830 kilometre değil 830 bin kilometre. (AK
Parti sıralarından alkışlar) Ve bu kablolar daha
evvel yağlı kablolarmış, yirmi sene, otuz sene bunlara
bir şey yapılmamış, direkler çürümüş.
Bir
ÇEAŞ Kepez meselesini düşünün. 2058 yılına kadar
bu yasa dışı uygulama devam edecekti ve 11 baraj, 43
trafo merkezini biz yedi vilayette geri aldık.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Niye altı buçuk ay beklediniz?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Ve, arkadaşlar, bunlar boyacı küpü değil.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Niye altı buçuk ay beklediniz?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bunlar böyle bir daldırıp çıkartmakla olmuyor, bunlar
çalışmayla oluyor, bunlar bilgiyle oluyor, bunlar riskle
oluyor. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bunlar hukuki
altyapıyla oluyor.
Bakınız,
şu anda, yedi yüz tane dava var bizim aleyhimizde, yedi yüz dava
var. Bu yedi yüz davadan başkaları gibi korksaydık, biz
bu işlerin üzerine gidemezdik. Bu iş cesaret istiyor, yürek
istiyor, bilgi istiyor bu iş. (AK Parti sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar) O bakımdan, aramızdaki
fark bu.
FERİDUN
FİKRET BALOĞLU (Antalya) Kuzu gibisiniz Avrupa Birliğinin
karşısında.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, burada, size şunları ifade etmek istiyorum:
Biz, Bulgar elektriği vardı kestik, ondan sonra, işte bu
ÇEAŞ Kepez meselesi vardı, mobil santraller vardı, bunların
hepsini düzelttik ve şu anda üretimi artırıyoruz. Bakınız,
bunu yaparken 1,9 milyar dolar da tahkim davasıyla biz boğuşuyoruz,
bunları da düzeltiyoruz. Bunlar öyle kolay işler değil.
Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının bir özelliği
var, hem yatırım bakanlığı, yatırımlarını
yapacaksınız, bu arada bir sürü kanunlar, DPT'si, Hazinesi,
izinler alacaksınız, bu yatırım için yüzde 6,5 faiz
dışı limiti var, belli kanunlar var, bu kanunlarla bunların
aralarından geçeceksiniz ve işi yapacaksınız.
İkinci olarak, servis bakanlığı. Herhangi bir yatırım
altı ay gecikebilir, ama, bir elektrik altı saniye gecikmez,
bir doğal gaz gecikmez.
ATİ
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Dolayısıyla, hizmet bakanlığı. İkincisi,
işletme bakanlığı. Kâr zarar hesap edeceksiniz,
fiyatları hesap edeceksiniz, verimliliği artıracaksınız.
Bakınız,
ben size bunlarla ilgili birkaç rakam vereceğim. Mesela bunlardan
BOTAŞ'la ilgili bir rakam vereyim size. Hani, battı, şu
oldu, bu oldu, dediğiniz BOTAŞ. Bu BOTAŞ, geldiğimizde
3.010 kişiyle işe girdik, şu anda 2.770 kişi çalışıyor
burada, sayısı azalmış.
İkinci
olarak, Türkiye Petrollerinde de
geldiğimizde 6 bin kişi vardı -bakın, yatırım bütçesi
arttığı hâlde- 5 bine düştü. Burada verimi artırdık.
TKİ'de aynı şekilde. Biz adam başı verimi artırıyoruz
ve bunları yaparak gidiyoruz. Bir misal vereyim size BOTAŞ'la
ilgili, kırk yerde şantiyesi var. Bu, öyle, inşaat
şantiyesi değil. Bu boru hatları, dağlar tepeler
aşılarak gidiliyor, dereler aşılarak gidiliyor.
Bir Bakû-Tiflis-Ceyhan projesinde biz üç yüz tane ırmağa yer
değiştirdik. Üç yüz tane ırmağa, o borular geçecek
diye
Irmağı kenara alıyorsunuz, bir tarafını,
boruyu geçiriyorsunuz, ondan sonra tekrar ırmak eski hâline
geliyor. Bu şekilde dağlar tepeler aşılarak gitti.
Yani, bunlar öyle kolay işler değil. Şahdeniz Projesi
öyle. Sadece, kendi vilayetimden size misal vereyim: Ordu'nun doğal
gazı için yedi yüz tır doğal gaz borusu taşındı,
yedi yüz tır dağların tepelerin başına. Yani
bunları, olayın büyüklüğünü, ölçeğini görün diye
söylüyorum ve göreve geldiğimizde, on yedi yılda 9 vilayette
doğal gaz varken şu anda 43 vilayette var. Bu kolay iş değil.
(AK Parti sıralarından alkışlar) Yani, burada sizden
ben başka bir şey beklemiyorum ama, hakkaniyet
İ.
SAMİ TANDOĞDU (Ordu) Ordu
hariç! Ordu hariç!
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
dürüstlük ve tutarlılık.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Efendim, niye parasını tahsil etmiyorsunuz?
Neden tahsil etmiyorsunuz?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bu üç konu üzerinde durmamız lazım bizim. Yani bunlar tamamen
siyaset dışı, bunlar evrensel doğrular. Hakkaniyet,
dürüstlük ve tutarlılık.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Efendim, 8 milyar dolar alacağı yok mu bu kurumun?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, buradan size şunu anlatmaya çalışıyorum:
Şimdi, biz bu yatırımlarımızı
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Niye tahsil etmiyorsunuz? Yapmayın!
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
çok kararlı bir şekilde yapıyoruz.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) İstediğiniz şeyi söylüyorsunuz.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Verimliliğe dikkat ediyoruz.
HASAN
ÖREN (Manisa) Doğal gaza gelmişken büyükşehir belediye
başkanıyla ilgili olayı anlatırsan.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakınız biraz önce dediniz ki, hiçbir yatırım yapılmadı.
Yani, insaf!
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Sayın Bakan, Melih Gökçek'ten para
tahsil edebiliyor musunuz?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bir misal vereyim. Şimdi, bakınız
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Melih Gökçek size kafa tutuyor.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, eski yatırımları bitiriyoruz, "Bunu
niye yapıyorsunuz?" diyorsunuz. Yeniye başlıyoruz,
ona laf söylüyorsunuz. Yani, şimdi ben size şöyle anlatayım:
Afşin-Elbistan (B) yatırımı
HASAN
ÖREN (Manisa) Şu Melih Gökçek'i anlat, ondan sonra geç.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
-
2 milyar dolarlık bir yatırımdır. Bunun yüzde
25'i biz gelmeden ele alınmıştı. 2 milyarlık bir
yatırımın bize kalan
kısmı 1,5 milyar dolardır.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Sayın Bakan, yatırımı eleştirmiyoruz.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bu 1,5 milyar dolar yerine, biz
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Yatırımı eleştirmiyoruz biz.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
100 milyon dolarlık on beş tane ayrı yatırım
yapabilirdik. Başkası buna başladı, biz buna dokunmayalım
diye on beş ayrı
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Saptırmayın lütfen.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
100 milyonluk on beş tane yatırımı başlatabilirdik.
Böyle bir şey yapmadık.
K.KEMAL
ANADOL (İzmir) "Ödünç kömürle açtınız." diyor.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Ödünç kömürle açtınız.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Hayır, hayır, ödünç değil.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) İhale yaptınız mı?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Hayır, hayır. Ben size anlatayım.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Yaptınız mı ihaleyi?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Yok, yok, bak anlatıyorum size.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Dört senedir
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, ben bunların içindeyim.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Yapmayın! Doğruları söyleyin lütfen.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, bakın Tacidar Bey, ben size anlatayım. Bakın,
iki mühendis konuşuyoruz.
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Öyle bir usul yok, anlatma ya!
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, bakınız, Çöllolar meselesindeki evvelki proje,
bizim iptal ettiğimiz proje, bizim kömürümüzü çarçur ediyordu.
Biz bu ihaleyi iptal ettik.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Ettiniz.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Biraz da bir şeyler geldi kulağımıza, iptal ettik.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Ne güzel.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Tamam mı, iptal ettik. Onun üzerine projeyi yeniden ele aldık.
Bu projeyi bütün detaylarıyla bir de gözden geçirdik. Ondan sonra
da şimdi ihaleye çıktık. Orada biz, her iki santrale de
yetecek kadar kömürümüz var, Çöllolar'ı da ihale ettik, Çöllolar'ı,
ayın 19'unda teklifleri alacağız ve süratli bir şekilde
çalışılacak. Biz kömüre
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Dört senedir ihale edemediniz, dört senedir!
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Değil. Onun orada
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Dört senedir
Yapmayın!
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Biz aslında, bakınız, tartışmalı bir
usulle girebilirdik, ama, biz bu konuyu iyi bildiğimiz için
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Kontrat devirlerini bir gecede yaptınız
ama.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
bu işin de bir parça uzmanı olduğumuz için iptal ettik,
risk aldık. Risk aldık. Risk almak biraz bilgi işidir, cesaret
işidir.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Kontrat devirlerini bir gecede yaptınız,
dört senedir ihale yapamıyorsunuz.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Neyse, ben size bir şeyler anlatmaya çalışıyorum.
O risk bizdedir, hesabını biz vereceğiz. Hesabını
biz vereceğiz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Sayın Bakan, Melih Gökçek'ten niye
hesabını soramıyorsunuz?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakınız, şimdi, başka bir şey anlatayım
size.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Bunda anlatacak bir şeyiniz yok, başka bir
şey anlatın.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Değerli arkadaşlar, bir kömür arama seferberliği
başlattık. Daha hiç yapılmamış bir şey. Daha
yapılmamış bir şey. Şöyle: TTK'yı,
TKİ'yi, MTA'yı, hatta TPAO'yu, Maden İşleri Genel Müdürlüğünü,
Etibankın, Eti Madenciliğin bütün maden mühendislerini
alarak, değişik bir çalışma yaptık. Dedik ki:
Gelin bütün maden mühendisleri, bütün jeologlar, jeofizikçiler
hep bir araya gelin. Bir takım kurduk. Aradaki engelleri kaldırdık,
duvarları kaldırdık. TPAO, TKİ, bunlar hep ayrı
kuruluşlar. Dedik ki biz: Aynı Bakanlığa bağlısınız,
gelin bakalım, ne bilginiz, belgeniz varsa, datalar varsa, gelin
bir çalışalım ve kömür arama seferberliği başlattık
ve bizim altı sene sonra hedefimiz vardı, ikinci senede bu
hedefi gerçekleştirdik çok şükür. 800 milyon ton kömür bulduk,
800 milyon ton. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HARUN
AKIN (Zonguldak) Nerede buldunuz bunu?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, bu, lafla, bakın, lafla, öyle kravatla oturarak
sıcak odalarda, bu iş, böyle kömür aranmaz. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
HARUN
AKIN (Zonguldak) Sayın Bakanım, nerede buldunuz?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Kömür, tulumu giyeceksiniz
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Sayın Bakan, bu, senin denetleme kurulu raporun.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Hazır kömürü TTK çıkartamıyor Sayın
Bakan.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Tulumu giyeceksiniz, postalı ayağınıza çekeceksiniz,
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Denetleme kurulu raporun, kalitesiz kömürü
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
elinize maden çekicini alacaksınız
BAŞKAN
Sayın Seyhan, lütfen, müdahale etmeyin.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
dağ tepe demeden gezeceksiniz.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Erdemir, Kardemir nereden kömür alıyor?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Sıcak odada nescafe içerek, böyle bu işler olmuyor, bu
işler olmuyor.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Yapma ya! Yapma ya! Sen, Zonguldak'taki hazır
kömürü çıkartamıyorsun.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bu iş, biraz alın teri, biraz bilgi, biraz enerji, biraz
riskle oluyor.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Zonguldak'taki kömürü çıkartın
ya!
HARUN
AKIN (Zonguldak) Hazır bekliyor.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, Zonguldak'a geliyorum. Zonguldak'a geliyorum.
Bakın,
Zonguldak -ben de Karadenizliyim- Zonguldak
HARUN
AKIN (Zonguldak) Sayın Bakan
Sayın Bakan
BAŞKAN
Sayın Akın, lütfen
Bakın, ben anlayamıyorum konuşmayı.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Maksat bilgi vermek.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Katkı veriyorum Sayın Bakana.
BAŞKAN
Ama, siz de anlayamazsınız. Dinleyelim, beğenmeyebiliriz.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Ben katkı veriyorum Sayın Bakana.
BAŞKAN
Efendim, beğenmezseniz, soru sorarsınız.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Mademki, bakın, benim şimdi anlatma stilimi bozmak istiyorsunuz.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Hazır kömürü çıkartamıyorsunuz.
FERİDUN
FİKRET BALOĞLU (Antalya) Sayın Başkan, burası
ilkokul mu, kime ders veriyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Baloğlu, lütfen ya
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Farkındayım ne yapmak istediğinizin, ama mühim değil,
ben sizin istediğiniz makamdan da söylerim.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Ben katkı veriyorum.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, şimdi
Şimdi, bakın
İ.
SAMİ TANDOĞDU (Ordu) Sayın Bakan, ondan evvel bir de
Ordu'ya gel, şu doğal gaz ne zaman gelecek?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Geleceğim, bak, anlatacağım, geleceğim, geleceğim.
Sen gene fındığını dökmeye devam et, ben de doğal
gazı getiririm, tamam mı?
İ.
SAMİ TANDOĞDU (Ordu) Tamam.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, bak
İ.
SAMİ TANDOĞDU (Ordu) Fındığı yediniz,
doğal gaz, başka bir şey de olmaz zaten.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Değerli hemşehrim, ben seni seviyorum, sen benim kardeşimsin.
İ.
SAMİ TANDOĞDU (Ordu) Ben de sizi çok seviyorum Sayın
Bakanım.
BAŞKAN
Sayın Bakan, siz Genel Kurula hitap edin.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, Zonguldak'ı anlatıyorum size bakınız.
Zonguldak
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Sayın Bakan, şuna da cevap verin: Bu, sizin
denetleme kurulu raporunuz.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Ben, Ereğli Demir-Çelik'in beş yıl yönetiminde bulundum.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Yapmayın ya! Niye atlıyorsunuz?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Ereğli'yi de bilirim, Zonguldak'ı da bilirim.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Cevap verin o zaman!
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Yani, öyle biz, hayalî, ütopik şeylerden bahsetmiyoruz.
Ereğli yönetimindeyken de ben, Zonguldak'tan kömür alınması
için dört ayrı çalışma yaptık.
HARUN
AKIN (Zonguldak) O zaman da
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
O çalışmalardan bir tanesi, cevher alımını
baştan aşağı değiştirdik, kömür alımını
değiştirdik, merdane alımını değiştirdik,
refrakter alımını değiştirdik, bir de somon balıkçılığını;
beş ayrı çalışma yaptık. Kömürü de iyi biliyoruz.
Şu anda, bu hâliyle, Zonguldak kapanacaktı.
Hatırlar
mısınız, siz Zonguldaklısınız, yaşınız
da müsait.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Evet.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Somon balığı üretiliyordu, oraları hep kapatıyorlardı,
haberiniz var mı ondan?
HARUN
AKIN (Zonguldak) Efendim, bir iş adamı çıkmış
söylemiş, hiç size yakışıyor mu?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Balık yetiştirecekti Alarko Firması
HARUN
AKIN (Zonguldak) Bir iş adamı çıkmış söylemiş,
Zonguldak'ın görüşü değil ki bu.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Anlatıyorum, bakın ne yaptık. Bakın, anlatıyorum,
anlatıyorum, bakın
HARUN
AKIN (Zonguldak) Bir iş adamı İstanbul'dan çıkmış,
böyle bir saçmalık
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Zonguldak'a ben de geleyim, siz de beraber gelin, beraber halkın
içinde gezelim.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Ama, bunu geçen de söylediniz.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, ben, projeleri anlatıyorum size. Ben, Zonguldak'a
yedi defa gittim, yedi defa gittim.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Efendim, bir Enerji Bakanı olarak, bir saçmalayan
iş adamının
BAŞKAN
Sayın Akın, lütfen
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, ben, Zonguldak'a yedi defa giderek, görerek
HARUN
AKIN (Zonguldak) Bizi ilgilendirmiyor somon balığı.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
maden ocağına inerek
Hiçbir bakan yıllardır maden
ocağına inmemişken, maden ocağına indim. Bunu
bir iftihar için söylemiyorum, görevim olduğu için söylüyorum.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) İshak Alaton bizi ilgilendirmez Sayın
Bakanım.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Anlatıyorum
Haa, o zaman kömürü
HARUN
AKIN (Zonguldak) Bizi ilgilendirmiyor ki İshak Alaton.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Anlatıyorum işte
.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Bizi bağlamıyor, ama Zonguldak'a mal etmeyin
bunu efendim.
BAŞKAN
Sayın Akın, müsaade ederseniz anlatsın.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın ne yaptık: Maden Yasası'nı birlikte değiştirdik,
sağ olun, güzel bir şey yaptık.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Biz kabul etmedik.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Oraya bir kelime ekledik, bir kelime ekledik. "Yapar" kelimesini,
bir de "yaptırır" kelimesini ekledik ve daha evvelden
HARUN
AKIN (Zonguldak) Sayın Bakanım, biz, buraya, bu Kanun'a
TTK'nın girmesini istemedik. Sürekli aynısını
söylüyorsunuz. (AK Parti sıralarından gürültüler)
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Değerli arkadaşlar, şimdi, orada 22 işletme vardı,
ufak.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Evet
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bu işletmeler, teknik olmayan usullerle, birazcık da tartışmalı
usullerle, 22 tane işletme
Zonguldaklılar dinliyorsa, isterlerse
telefonla sizlere de, bizlere de bağlanır. Şimdi, 22
yer vardı ve bunların ürettikleri toplam kömürün miktarı
125-130 bin tondu. Biz, bunu ihaleye çıktık, şu anda 850
bin ton kömür üretiyoruz. (AK Parti sıralarından "Bravo"
sesleri, alkışlar) Bu kadar ve
HARUN
AKIN (Zonguldak) Yanlış söylüyorsunuz. Yanlış söylüyorsunuz
Sayın Bakanım.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bu kömür, önümüzdeki yıl
HARUN
AKIN (Zonguldak) Yanlış söylüyorsunuz. Yanlış!
550 bin ton kömür üretiyor şu anda.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, ben rakamlarla konuşuyorum. Yanlışsa getirin.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Ama, yanlış söylüyorsunuz.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
TTK'nın Genel Müdürü burada.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Yanlış söylüyorsunuz.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Aynı zamanda bir bürokrattır, size doğrusunu söylesin.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Peki, Erdemire, Kardemire ne kadar kömür veriyorsunuz?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, anlatıyorum şimdi
HARUN
AKIN (Zonguldak) Metalürjik kömürü konuşun.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Ben metalürjistim aynı zamanda. Hep de bana rastlıyor bu
işler.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Oraya ne kadar kömür gönderiyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Akın
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, anlatayım size. Bir dahaki seneki
HARUN
AKIN (Zonguldak) Böyle bir üslubum yok, ama yanlış
BAŞKAN
Siz anlattınız, bir de Sayın Bakan anlatsın. Ama
böyle bir usulümüz yok.
FERİDUN
FİKRET BALOĞLU (Antalya) Bakan da bu üslupla konuşamaz
yalnız.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Ama Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Milletvekilimiz, böyle bir usulümüz yok.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, Zonguldak'a yine siz selam gönderin, ben de selam gönderiyorum,
sevdiğimiz insanlar.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Selam gönderme meselesi değil ya!
HARUN
AKIN (Zonguldak) Hiç yakışmıyor Bakanım!
İ.
SAMİ TANDOĞDU (Ordu) Ordu'ya da gönderin Sayın Bakanım
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Sayın Bakan, bir de Antalya'ya bir selam gönderin
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, burada 1,5 milyon ton bir dahaki senenin hedefidir ve
şu anda kömürde
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Antalya'ya bir selam gönderin
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, kömürde yaptığımız çalışmaları
daha sonra göreceksiniz. Yani, yaptıklarımız daha
sonra ortaya çıkacak.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Erdemire ne kadar kömür veriyorsunuz Sayın
Bakanım?
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Ya, Sayın Bakan, İ. Melih Gökçek
borcunu niye ödemiyor, onun cevabını ver. (AK Parti sıralarından
gürültüler)
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Sus da Bakanı dinleyelim.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakınız, şimdi, şunlar
Kömürde daha evvel kapanan
yerleri tekrar açtık. Kapanan yerler tekrar açıldı. (AK
Parti sıralarından alkışlar) Bakın, bu
açılan ocakların kapısında kilit dahi yoktu. Kapanmış
zaten.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) İşte, ocaklar burada, bakın! Sayın
Bakan, ocaklar burada, bakın!
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Yani, içinde bir şey yok, terk edilmişti ve
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Ocaklar burada, bakın! Bunlar ne olacak? Antalya'da
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Bir sus da dinle Allah aşkına ya!
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Biz bunları TKİ
Bakınız, Zonguldak'takileri
özel sektöre verdik, üretimi artırdık. Şimdi,
ısınmayla ilgili
HARUN
AKIN (Zonguldak) Hangi üretim Sayın Bakan?
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Ocaklar burada, fotoğraflara bakın, bunlar
ne olacak?
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Dinle ya Allah Aşkına! Biz de dinliyoruz.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Sayın Bakanım, inanın size hiç yakışmıyor!
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Böyle müzakere usulü mü var?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi bakın, ben size bir şey söyleyeyim. Sayın
milletvekilleri, ben arkadaşlarıma anlatmak
BAŞKAN
Sayın Ercenk
HARUN
AKIN (Zonguldak) Baştan aşağı külliyen yalan!
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Antalya mahvoldu!
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, şimdi, bakın
BAŞKAN
Sayın Ercenk, Zonguldak'ı konuşuyoruz, maşallah
Antalya bu işte çok daha fazla.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, bakın
ATİ
BAŞKAN
Lütfen efendim
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi bakın, kömürle ilgili anlatayım değerli
arkadaşlarım.
Bakınız
HARUN
AKIN (Zonguldak) Sayın Bakanım, söylediklerinizin hiçbiri
doğru değil!
BAŞKAN
Efendim, yarışmayalım birbirimizle, ayıp oluyor;
bu bize yakışmıyor.
Buyurun
efendim siz.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, kömürde yapılanları anlatayım: Şu
ana kadar, bırakın ısıtılmayı,
ısıtmayı filan bırakın, elektrik üretimini
bırakın, sadece dar gelirli vatandaşlara şu ana
kadar dağıtımız kömür 4,5 milyon ton. (AK Parti
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Şimdi, bu 4,5 milyon ton, bakın, ben gözünüzün önüne gelsin
diye söylüyorum.
FERİDUN
FİKRET BALOĞLU (Antalya) Sayın Bakan, kömür tozlarını
kömür diye satıyorsunuz, "İş yapıyoruz."
diyorsunuz. Ayıptır! Yazıktır!
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
10 tonluk kamyonlarla, 450 bin kamyon yapar. (CHP sıralarından
"Kaç kilometre yapar?" sesleri) Bakın, bir de ona 7-8 metre
kamyon boyu ekle, hesap et.
Şimdi,
bakın
BAŞKAN
Sayın Baloğlu, biraz ne söylediğinizin farkında
olun.
FERİDUN
FİKRET BALOĞLU (Antalya) Farkındayım efendim. Kömür
diye dağıttıkları kömür tozu.
BAŞKAN
Rica ediyorum, sizi ikaz ediyorum.
FERİDUN
FİKRET BALOĞLU (Antalya) Yazıklar olsun size Sayın
Bakan!
BAŞKAN
Efendim, oturun lütfen yerinize.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Değerli arkadaşlar, bu 4,5 milyon ton kömür, yerin altına
iniliyor, bu kömür oradan çıkarılıyor, bu kömür yıkanıyor,
kırılıyor, paketleniyor, ondan sonra mese
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Sayın Bakan, İ. Melih Gökçek'ten
hesabı niye almıyorsun?
BAŞKAN
Sayın Bayındır
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Ondan sonra, Sosyal Dayanışma Yardımlaşma Fonu'nun
elemanları, kaymakamlar, valilerimizin de yardımıyla,
ev ev dağıtılıyor.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) İ. Melih Gökçek'ten parayı niye
alamıyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Bayındır, lütfen
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
4,5 milyon ton
Arkadaşlar, bu kravatla çıkmıyor bu
işler, kravatla çıkmıyor. (AK Parti sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar) Kravatla çıkmıyor,
bununla olmuyor.
HASAN
ÖREN (Manisa) Sayın Bakanım
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Kaskı takacaksınız, çizmeyi giyeceksiniz ayağınıza,
kömüre ineceksiniz. Kömüre inmezseniz, kömür kendiliğinden
çıkmıyor, bunu bilin.
FERİDUN
FİKRET BALOĞLU (Antalya) Palavrayla çıkıyor!
Ayıp! Kandırma!
HARUN
AKIN (Zonguldak) Niye çıkarmıyorsunuz?
SÜLEYMAN
SARIBAŞ (Malatya) Sayın Başkan, kravatları
çıkartalım mı?
BAŞKAN
Sayın Baloğlu
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, eğer biz
HARUN
AKIN (Zonguldak) Ya, Sayın Bakan
Ayıp oluyor! Yazıklar
olsun!
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, eğer biz bağımsızlıktan bahsediyorsak,
millî kaynaklarımızdan bahsediyorsak, dışa bağımlılığımızı
azaltmak istiyorsak, yerli kaynaklara böyle dönülüyor işte.
(AK Parti sıralarından alkışlar) Çalışma
böyle olur.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Ya, Sayın Bakan, gözümüze baka baka yalan söylüyorsunuz!
Yakışmıyor bu size! Yalan söylüyorsunuz! Yazıklar
olsun!
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi , bu kömür meselesinde
BAŞKAN
Sayın Akın, lütfen oturur musunuz.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Gözümüze baka baka yalan söylüyorsunuz! Lütfen,
Sayın Bakan
AHMET
IŞIK (Konya) Hakaret ediyor Sayın Başkan.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bana, toplantıdan çıktıktan sonra başka bir
şeyler diyorsunuz.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Erdemire, Kardemire ne kadar kömür verdiniz? Yazık
ya, vallahi yazık! Ben bu hâlimden utanıyorum.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, bakın, bu kömürleri
BAŞKAN
Lütfen arkadaşlar
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Değerli arkadaşlar, saygıdeğer milletvekilleri
HARUN
AKIN (Zonguldak) Erdemire, Kardemire ne kadar kömür veriyorsun?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, bu kömürlerin şöyle bir özelliği var
HARUN
AKIN (Zonguldak) Evlere verdiğiniz kömürü konuşmuyoruz.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Onu da sen ver! Bak, kömürü ben çıkarttım, onu da sen ver hadi!
HARUN
AKIN (Zonguldak) TTK taş kömürü, kömürü metalürjik kömür
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bak, ben metalürjistim. O kömürün nasıl koklaştığını,
nasıl çıktığını söylüyorum.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Evet Sayın Bakanım, siz Erdemirde çalıştınız.
BAŞKAN
Sayın Akın, lütfen oturur musunuz yerinize.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Ben de size diyorum ki: Eğer bunu biliyorsanız, orası
özelleşmiş bir kurum, onu da siz becerin; OYAK'la görüşün
de siz satın.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Erdemirin 2 milyon ton ihtiyacı var, Kardemirin
1 milyon ton. Ne kadar veriyorsunuz?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Tamam, otur yerine!
BAŞKAN
Sayın Akın, lütfen oturun yerinize.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, ben anlatıyorum. Heyecanlanma! Heyecanın geçince
daha iyi anlayacaksın, ne söylediğinin farkına varacaksın
belki. Biraz dikkat et söylediğin kelimelere.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Ben kızıyorum kendime, bunları
mı soracaktık size? Hiç yakışmıyor Sayın
Bakanım ya!
AVNİ
DOĞAN (Kahramanmaraş) Kendine ne kadar kızsan haklısın!
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, burada, bakınız arkadaşlar, 4,5 milyon
ton kömür, bugün, dört senedir dar gelirli vatandaşlarımızın
soğuk kış günlerini sıcacık odalarında
geçirmesini sağlıyor.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Sayın Bakan, masal anlatıyorsun,
masal!
BAŞKAN
Sayın Bakan, konuşmanız bitmek üzere. Toparlar
mısınız.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Ve işte sosyal proje budur.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Sayın Bakan, bir sorum var: İ.
Melih Gökçek'in size borcu var, niye almıyorsunuz? Adam sana borcunu
ödemiyor, seni takmıyor!
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, şimdi, jeotermal
Bakın arkadaşlar
İ.
SAMİ TANDOĞDU (Ordu) Sayın Bakan, Akkuş'tan
arıyorlar Akkuş'tan. Soba da istiyorlar, soba
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Soba değil, ben ona kuzine de göndereceğim.
İ.
SAMİ TANDOĞDU (Ordu) Soba, soba
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Kuzine de göndereceğiz, merak etmeyin. Benim hemşehrilerim
sobayla yetinmiyor, kuzine de istiyor. İçinde patates de pişecek
kışın, tamam mı? (AK Parti sıralarından alkışlar)
İ.
SAMİ TANDOĞDU (Ordu) Fındık kabuğunu ben gönderirim!
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Tamam, beraber yapacağız. Senin döktüğün o fındığı
da kavurup yiyecekler!
İ.
SAMİ TANDOĞDU (Ordu) Kabuğunu ben göndereceğim!
Sobasını sen ver.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Değerli arkadaşlar, şimdi, bakınız, ben oradan
geliyorum, Gölköy'den geliyorum. Geçen bayram orada kaldım. Acaba
sen hiç Gölköy'de kaldın mı Sayın Milletvekilim?
İ.
SAMİ TANDOĞDU (Ordu) Çok.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Kalmadın değil mi?
İ.
SAMİ TANDOĞDU (Ordu) Kaldım kaldım.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, arkadaşlar, benim söylemek istediğim şey
şu: Tabii, bu işi daha da anlatabiliriz; ama, gerek yok. Ben
size şunu söyleyeyim: Yenilenebilir enerji diyorsanız,
jeotermal haritaları çıkarttık, rüzgâr haritası
çıktı. Bunların hepsi
Bakınız, bu harita, böyle
bir sulu boyayla boyanmış, bir ressamın elinden çıkmış
bir harita değil.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Bir harita da burada var. Burada katliam var.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Buradaki her bir noktanın rüzgâr hızı var, her bir noktanın.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Burada katliam var.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Otuz yıllık datalarla 10 bin nokta
Dünyanın en modern
usulüyle çıktı bu. Ve sarıdan itibaren kırmızıya
doğru rüzgâr hızları var. Böyle, sulu boya ile boyanmadı
bu ve burada tahminimizin üstünde rüzgâr enerjisi var.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Sayın Bakan, niye yatırım yok o zaman?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Gelin, siz de bunun
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakan, konuşmanızı tamamlar mısınız.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Sayın Bakan, hiçbir iddiama cevap vermediniz.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Değerli arkadaşlar, biz enerji dünyasında, bakınız,
geleceğe eskiden yanlış raylar döşenmişti.
Biz o yanlış rayları söktük, şimdi doğru yöne
rayları döşedik, vagonu ve lokomotifi koyduk.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Sayın Bakan, hiçbir iddiama cevap vermediniz.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Sayın Başbakanımızın liderliğinde, değerli
milletvekillerimizin katkılarıyla, Bakanlar Kurulunda
kardeşlik havasıyla, takım oyunuyla, mütevazı,
ama kararlı bir şekilde, cesaretle, Türkiye'yi dünyanın
en büyük on ekonomisi arasına sokacağız. (AK Parti
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
HARUN
AKIN (Zonguldak) Masal masal.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Sayın Bakan, hiçbir iddiama cevap vermediniz.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bunu yaparken sizden de isteğimiz şu: Bunu ben size anlatmak
istedim, hatta dedim ki, gerekiyorsa, gelip Grubunuza anlatayım
bunu dedim.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Ne oldu Zonguldak kömürü?
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Sayın Bakan, iki tane iddiam var, hiçbirine cevap
vermediniz.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Çünkü, bu olay, bakın, millî bir olaydır, millî bir meseledir.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Zonguldak kömürü ne oldu?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, sizin çocuklarınız da, torunlarınız
da, bu parlak, güzel Türkiye'de yaşayacaklar.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Sayın Bakan, bu ne, bu ne? Niye görev yapmıyorsunuz!
Bu ne?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Söylediğiniz soruların hemen hemen cevap verilecek tarafı
olmadığı için de ben, size, sadece doğru olanları
anlattım. İnşallah, bunların temeline inersiniz.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Cevap vermiyorsunuz Sayın Bakan.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Cevap vermiyorsunuz ki ya.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Ben ve değerli arkadaşlarım, değerli bürokrat
arkadaşlarım her zaman için sizin emrinizde, ben de sizin
emrinizdeyim. Ne zaman isterseniz
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Rüzgârcılar kan ağlıyor, hidrolikçiler
kan ağlıyor, sen burada şov yapıyorsun!
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, rüzgârları da söyleyeyim size.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Kan ağlıyor; işte, telefonum susmuyor.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Rüzgârla ilgili
29 megavat kurulu rüzgâr vardı. 30'u, Sayın
Başbakanımızın katılımıy
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Bu yıl 33 megavat açıldı Sayın Bakan,
33 megavat, EPDK Başkanı orada oturuyor.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakınız, hiç öyle sesinizi yükselterek olmuyor.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Ama, 33 megavat açıldı.
BAŞKAN
Sayın Bakan, konuşmanızı tamamlayın lütfen.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bu iş teknik bir iştir. Ben, buraya otuz beş senemi verdim.
Masanın her tarafında oturdum.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Efendim, bu raporlar sizin Bakanlığınızın
raporları.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bir dakika, anlatayım. Özelde de bulundum, kamuda da bulundum;
tamam mı. Bu iş, bilimsel ve teknik usullerle yapılır;
ancak, ne yazık ki, Türkiye'de bilime dayalı bir siyaset geleneği
yok. (AK Parti sıralarından alkışlar)
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Biraz vicdanlı olun, ne olur.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
İlk defa size, ar-ge ağırlıklı, proje
ağırlıklı, teknik ağırlıklı çalışmalar
sunuyoruz. Bakın, bu, böyle, ressamların çizdiği
şeyler değil. Bakınız, şu jeotermal harita
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Kanunu çıkar Sayın Bakan, harita göstereceğine
kanunu çıkar.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Beraber çıkaracağız, kanun da çıkacak, merak etme.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Ne zaman, beş sene daha mı bekleyeceğiz?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, çiçekler çekilerek büyümez, tamam mı?
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Dört sene geçti, dört!
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, bunların her biri sondajla oldu.
Şimdi,
on dört tanesini ihale ettik. Bütün Ege Bölgesi, yeni enerji konusundaki
uygulamalarını jeotermal esaslı olarak Aydın, Dikili,
İzmir
Sizin Sayın Ülkü de -milletvekiliniz şu anda
yok burada- bu jeotermalle uğraşıyor. Şu anda Türkiye
Avrupa'da birinci, dünyada yedinci jeotermalde. Kanunu da beraber
çıkaracağız, şu anda bütçe kanunu görüşülüyor.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Sonuca bakın
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bütçe kanunu bitince, bizim bekleyen dört tane kanunumuz var. O
kanun o hâle nasıl geldi? Yine sizlerle beraber geldi. Şimdi
de parmak kalkacak, kanun olacak
HARUN
AKIN (Zonguldak) Zonguldak bitti mi?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bu kadar beklediniz...
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Sadece 8 megavat
Kaç senedir bekliyor bu? Kaç senedir
bekliyor?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Madem istiyorsanız, o zaman, benim böyle konuşmamı
bozacağınız şekilde, bana bu konuşma hakkını
gerek duyurmadan, ben bunu beş dakikalık size bir konuşma
yapardım, bir an evvel bu iş biterdi, kanunları da
çıkarırdık.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Bu Meclis çok beş dakikalar gördü.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Ama, siz gürültü yapıyorsunuz. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Hayır, ne alakası var?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Başka amaçla gidiyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın Bakan, efendim, son cümlelerinizi rica ediyorum.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Bunları bana siz imzanızla yolladınız.
Bunlar sizin imzanız, benim değil.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Son cümlelerim şu: Şimdi, biz
SÜLEYMAN
SARIBAŞ (Malatya) Şov yapıyor şov! Artist bu ya,
artist! Meclise bu kadar hakaret edilerek konuşulur mu?
HARUN
AKIN (Zonguldak) Masal anlatıyor, masal. Enerji masalı.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Değerli milletvekilleri, biz şu anda bir zihniyet değişimi
yapıyoruz. Eski usullerle gitseydik, sizin yap-işlet-devretlerle,
yap-işletlerle, alım garantileriyle bunu bir an evvel bitirirdik,
ama, biz yerli kaynaklarla bunu yapıyoruz.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) kötü buluyorsanız, hesap sorun. Niye hesap sormuyorsunuz?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bunu yaparken, kayıp kaçakla uğraşıyoruz. 1 milyon
120 bin elektrik kaçağı yakaladık. Bu öyle kolay bir
şey değil.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Enerji verimliliği kanununu çıkar.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Enerji verimliliği de hazırlandı. Zaten biz enerji
verimliliğini kanunla değil, şu anda kanuna gerek
yok. Biz zaten verimli çalışıyoruz şu anda. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Televizyonda niye şov yapıyorsunuz o zaman?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Eğer verimli çalışmasaydık, dört sene, görev zararı
ilan etmeden, dört sene
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Ne alakası var?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
dört sene elektriğe zam yapmadan, indirim yaparda gitmezdik.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Yüzde 20 kâr sağladık diyen Bakan sizsiniz.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakınız, şu anda elektrik konusu
BAŞKAN
Sayın Bakan
Sayın Bakan
lütfen.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Sayın Başkan, ama, bakınız, neticede bunu kamuoyu
da dinliyor.
BAŞKAN
Efendim, bu suallerin sonu gelmez.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bir cümle daha söyleyeyim Sayın Başkan.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Zonguldak kömürü bitti mi? Zonguldak kömürü bitti
mi?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, elektrikte daha evvelden görev zararı vardı.
Bakınız,
değerli arkadaşlarım, şu, son bir paragraf, birkaç
cümleyle bunu bitireyim. Eskiden enerji KİT'lerinin görev zararı
vardı. Görev zararı olduğu zaman vergi vermiyordu. Hazine,
yatırımlarını yapıyordu, borçlarını
hazine ödüyordu, vergi filan da vermiyordu.
Bakınız,
biz, hem eskinin borçlarını ödedik, hem yatırımlarımızı
yapıyoruz
MUZAFFER
BAŞTOPCU (Kocaeli) Vergileri ödüyoruz.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
hem vergimizi çatır çatır ödüyoruz hem verimli yerli kaynağa
dayalı çalışıyoruz -yaklaşık 13 katrilyon
bir kazanç sağladık- hem de düşük enerji politikasıyla
enflasyona önemli katkılarımız oldu
YÜKSEL
ÇORBACIOĞLU (Artvin) Hem de dış borcumuz artıyor!
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
hem de aynı zamanda turizmimiz, sanayimiz bundan dolayı
da kalkındı.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Maşallah (!) Maşallah (!)
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Yani, daha bir Enerji Bakanından başka ne istiyorsunuz?
Yani, başka ne istiyorsunuz? (AK Parti sıralarından
alkışlar) Sizin düşündüklerinizin biz çok ötesine geldik
zaten.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Zonguldak ne oldu şimdi?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
"Hidrojen enerjisi" diyorsunuz, kuruyoruz, "biyodizel"
diyorsunuz
Dalga geçtiniz önce
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Kim dalga geçti yahu!
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Kanunu nerede, kanunu?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Biyodizel, bu Hükûmetimizin bir katkısıdır ve bir dönüşüm
projesi, Türkiye'nin dönüşüm projesidir.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Kanunu nerede, kanunu?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
İşte, dışa bağımlılığı
azaltmak, böyle bilimsel ve tekniksel usullerle olur.
BAŞKAN
Sayın Bakan, lütfen konuşmanızı bitirin efendim.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Evet, hepinize saygılar sunuyorum. Bütçemizin hayırlı
olmasını diliyorum. Allah bize bugünleri aratmasın.
Saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Zonguldak'a selam söyle Sayın Bakanım!
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, oylarken karar yeter
sayısı istiyorum.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Sayın Bakan, ne oldu Melih Gökçek?
Yüzüne bakmıyor senin, seni takmıyor! Seni takmıyor,
muhatap bile kabul etmiyor!
BAŞKAN
Aleyhte olmak üzere, Zonguldak Milletvekili Sayın Nadir Saraç.
(CHP sıralarından alkışlar)
NADİR
SARAÇ (Zonguldak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2007 yılı
bütçesi üzerinde görüşlerimi ifade etmek üzere huzurlarınızdayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, yaşamın ve ekonominin en temel değerlerinden
olan enerji ve madencilik sektörlerinin geliştirilmesi, hizmete
sunulması için, ülkemizin coğrafik durumu da değerlendirilerek,
öncelikle ulusal enerji politikamızın oluşturulması,
uzun vadeli hedeflerin devreye sokulma zorunluluğu vardır.
Çünkü, enerji, Türkiye'nin kalkınma hedefinin en önemli göstergelerinden
biridir. Türkiye, özellikle 1980 sonrası, ülkenin ulusal değerleri
ve bağımsızlığına, doğal kaynak ve birikimine,
kamusal yarar ve toplumsal çıkarına duyarsız kalan,
onları göz ardı eden siyaset anlayışlarıyla
yönetilmektedir. İşte bu anlayışlardır ki,
yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları açısından yapılan
çalışmaları yetersiz kılmış, özellikle
güneş, rüzgâr ve jeotermal kaynaklarımızın önemli
bir potansiyel oluşturduğu bilinmesine karşın,
bu alandaki çalışmaların önüne yeni setler çekilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, "ulusal değerleri sahipleneceğiz,
onları hep öncelikli kılacağız" söylemleriyle
yola çıkan Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı,
dört yılı aşkın süreç içindeki kömür politikalarına,
özelde, demin Sayın Bakanın sözünü ettiği, Zonguldak
taş kömürüne bakış açısını şöyle bir
değerlendirelim: Stratejik bir doğal kaynağımız
olan taş kömürümüz, üretimine başlandıktan sonra, cumhuriyet
döneminde, metalürjik özelliği nedeniyle yerli sanayimizin
kalbi durumuna gelmiş, demir çelik üretiminin öncülüğünü
üstlenen Erdemir ve Kardemirin de kuruluş nedeni olmuştur.
Yirmi-yirmi
beş yıl öncesine kadar bünyesinde 50 bini aşkın
işçiyi barındıran Türkiye Taşkömürü Kurumu, IMF
ve Dünya Bankası dayatmaları ve Avrupa Birliği uyum
yasaları altında Elektrik, Doğal Gaz, Petrol Piyasası
Yasaları, ithal kömüre yöneliş ve genel anlamdaki enerji
sektörünün özelleştirilmesi bakışıyla bugün 10
bin çalışanın altına düşürülmüştür ve
böylece de bölge insanını umutsuzluğu iten bir süreci
de yaşamak durumunda bırakmışlardır.
Geçtiğimiz
süreçte bizlerin de hem istihdam hem de ülke ekonomisi açısından
kısmen olumlu baktığımız Türkiye Taşkömürü
Kurumunun çalışmadığı dört büyük sahadan üçü
ihaleye çıkarılmış ve Sayın Bakanın özel
sektörün 4,5 milyon tonluk üretim beklentisi hedefi de kömürde devrim
olarak değerlendirilmiştir. Bu hedefe yönelik beklentiler
yaşama geçemediği gibi, benzer durum Kozlu ve Karadon lağım
ihalelerinde yaşanmış, Taşkömürü Kurumunun tüm
olanakları seferber edilmesine karşın hedeflenen metrelerin
çok gerisinde kalınmıştır.
Değerli
milletvekilleri, ülke madenciliği, taş kömürüne olan ihtiyacımız
ve her yıl ithal kömür için ödenen milyarlarca dolar konusu birlikte
değerlendirilmelidir. Türkiye Taşkömürü Kurumu kendi
iş gücü, kendi birikimi ve deneyimine dayanarak daha fazla
zaman ve kaynak israfına meydan vermeden kendi işini kendi
görmelidir.
Bu
yıl üretime katılan 1.200'ü aşkın üretim işçisi
için başta Sayın Bakan olmak üzere emeği geçenlere teşekkürlerimizi
hem basın hem de medya kanalıyla iletmiştik. Ama bu beklenti
Türkiye Taşkömürü Kurumunun sorununu çözememiş, 2 bini
aşan işçimizin son iki yıl içinde emekli olması ve yılbaşından
itibaren de 1.500'ü aşan işçimizin de emekli olacağı
düşünüldüğünde, 2002 yılında 2 milyon 240 bin ton
olan üretimin dört yıl sonunda, yani iktidarın beşinci
yıla girdiği bu yıl 1 milyon 370 bin tona gerilemesinin
nedeni de Sayın Bakanın demin sözünü ettiği "biz,
kömür arama seferberliği başlattık" şeklinde
yorumladığı o düşüncenin çok somut, olumsuz bir kanıtı
olarak karşınızdadır.
Sanayisinin
can damarı, üretim ekonomisinin bel kemiği olan bölgede,
Türkiye Taşkömürü Kurumuna yeni üretim işçisi takviyesi
yapılarak, yeniden yapılanma programı
ışığında üretim ve verimliliğinin artırılması
dışında çözüm görülmemektedir.
Değerli
milletvekilleri, yine, Sayın Bakanımız, demin, mühendisliğin
iddia değil, ispat olarak tanımlanacağını
söyledi. Ben de bir mühendisim ve demin verdiğim, sizlere sunduğum
tüm rakamlar, 2002 yılından 2006 yılına kadar Türkiye
Taşkömürü Kurumunda yapılan yaklaşık 1 milyon
ton gerilemenin, 1 milyon ton geriye gitmenin de çok çarpıcı
bir örneği olarak karşımızda durmaktadır.
Maden
ocaklarını kapatıp somon balığı üretelim
gibi bir fanteziyi ön plana çıkararak, yapılmakta olan çalışmaları
bu söylemle örtüştürüp, kömür konusunda alınan kararların
bir bölümü olumluluklar içerse de, tüm hedeflenen beklentilerin yaşama
geçirilememesine rağmen, dört yıllık iktidarınız
sonucunda Kurumdaki üretimi 1 milyon ton geriye götürmeyi,
eğer siz devrim olarak değerlendiriyorsanız, bunu kamuoyunun
takdirlerine bırakıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bir ülkenin enerji sektörlerinin lokomotifi,
olmazsa olmazlarından biri de barajlardır. Öncelikle, Güneydoğu
Anadolu'muzun ve genel olarak ülkemizin bir GAP'ı var bildiğiniz
gibi. İşte, benzer konumda, bugün, 1,5 milyon insanımızın
yaşadığı, başta Zonguldak, Bartın ve Karabük
olmak üzere, taş kömürü ve demir-çeliğin dışında,
endüstriyel altyapısı, doğal tarihsel olgusu ve
coğrafik özelliği gereği bölgeyi bu karamsar tablodan
kurtaracak öncelikli alternatif düşünce, 1970'li yıllardan
bu yana, yani otuz yılı aşkın zamandır gündemde
olan, ama bugüne kadar somut herhangi bir noktaya taşınamayan
Filyos Vadisi Projesi'dir. Bu projenin başlangıcını
oluşturan Mengen Köprübaşı Barajı Bolu Çayı
üzerinde enerji üretmek ve Filyos Çayı havzasında taşkın
zararlardan koruma amacıyla, bölgede 21 Mayıs 1998 tarihinde
yaşanan, belediye başkanlığı yaptığım
Devrek başta olmak üzere, Yenice, Gökçebey, Çaycuma, Saltukova
ve Bartın'ı da sular altında bırakan, trilyonlarca
mal kaybına ve can kaybına da yol açan büyük sel felaketinden
sonra gündeme getirilmiş ve 2001 yılının sonunda
ihale edilmesine karşın, 2006 yılında bitirilmesi
hedeflenmiştir. Geçen süreçte, yeterli ödenek verilemediğinden,
bitirilmesi hedeflenen yıldaki parasal ve fiziki gerçekleşme
oranı ancak yüzde 47 olabilmiştir.
Bizler,
Köprübaşı Barajı'mızın bitmesini ve ardından
Devrek ilçemiz Yağmurca köyü hudutlarındaki Çay Barajı'na
başlanmasını beklerken henüz kamulaştırma
çalışmalarının bile bitirilememiş olması,
barajlar konusunda Bakanlığımızın aldığı
yolun çok somut bir göstergesidir.
Serbest
bölgeden tutunuz sözünü ettiğim barajlarına, limanından
rafinerisine, turizminden sosyal yaşamın koordinesine
Batı Karadeniz'in bir tür GAP'ı olan proje, son aylardaki yeni
gelişmelerle, bölge insanına farklı heyecanlar yaşattı.
Bartın
dışında teşvikten yararlanamayan, hatta sektörel
bazdaki teşvik istemleri de yaşama geçirilemeyen bölgede,
bütün bu olumsuzluklara karşın bazı yabancı ve yerli
firmaların Vadi'ye yatırım yapma girişimleri oldu.
Heyecanlı tartışmaların, bürokratik işlemlerin,
hatta karşılıklı yer görmeleri bile içeren görüşmelerin
yapılarak, tahsis taleplerinin de ivme kazandığı
süreçte firmalara sunulan yeni yerlere yönlendirme sonucunda,
girişim, âdeta, buzdolabına taşınarak, bölge insanının
bu umutları da, âdeta, bir başka bahara bırakıldı.
Değerli
milletvekilleri, kamuoyumuz şu sorunun yanıtlarını
aramaktadır: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
ulusal değerlerimizi sahiplenmekten yana mıdır? Metalürjik
özelliği nedeniyle stratejik öneme sahip ve 1,3 milyar dolarlık
rezervi olduğu bilinen, ayrıca iki yüz yıla yakın
ekonomik ömrünün olduğunu bildiğimiz taş kömürünü
sadece özel sektöre değil, bugünkü 1 milyon 350 bin tonluk üretimi
5 milyon tona çıkarmaya yönelik hangi kararlılıklar
içindedir?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim.
NADİR
SARAÇ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Zonguldak'ta
yapılacağı duyumları aldığımız
çok sayıda termik santralde, bu üretim koşullarına göre,
kendi taş kömürümüz yerine ithal kömür seçeneği mi ön plana
çıkarılacaktır? Yani, yaşanılan bütün bu
olumsuzlukların ardından, 1980 sonrası dayatılan
IMF politikaları gereği, "özelleştirme"
adı altında "babalar gibi satarım" yaklaşımıyla,
hazırlık işleri, galeri açma işleri, lavvarlar
ve son olarak panolardan kömür kazılması gibi Kurumun var
olma nedenleri olan unsurların yeni özelleştirme arayışlarına
devam mı edilecektir?
Değerli
milletvekilleri, bütün bu tespitlerim sonucunda ulusal değerlerimize
sahip çıkılması umudumu yineliyor, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı bütçesi ve 2007 yılı merkezî
yönetim bütçesinin hayırlı olması dileklerimle, tüm
yurttaşlarımızın yeni yıl ve Kurban Bayramı'nı
kutluyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Saraç.
Sayın
milletvekilleri, konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi,
sorulara geçiyoruz. Ancak, bir hususu Genel Kurulun bilgisine
arz etmek istiyorum: Soru sorarken arkadaşlarımız yorum
da getirmeleri sebebiyle, sırada olan diğer arkadaşlarımızın
soru sorma imkânına bir noktada engel oluyorlar. Şu anda
10'dan fazla arkadaşımız soru talebinde bulunmuştur.
Ben herkese -Başkanlık Divanı olarak aramızdaki
kararımız- bir dakika süre vereceğim.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) İtirazımız yok. Doğrudur
Sayın Başkan, doğrudur.
BAŞKAN
Bu bir dakikalık süre içerisinde en acil olan sorusunu kısa,
öz sorsun. Böylece herkes sorsun.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Doğru bir uygulamadır efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Başkan desteğinizden dolayı.
Şimdi,
ben, sırayla soru sahiplerine söz veriyorum.
Sayın
Özdoğan, buyurun.
İBRAHİM
ÖZDOĞAN (Erzurum) Teşekkür ediyorum.
Birinci
sorum: Erzurum için iyi bir ekonomik değer olan Erzurum Oltu Balkaya
linyit kömürü yataklarını tekrar işletmeye açmayı
düşünüyor musunuz?
Erzurumlular,
doğal gaz faturalarını öderken, tek bir merkezden tahsilat
yapıldığı için saatlerce kuyruk beklemektedirler.
Bu yüzden Erzurumlu canından bezmiştir. Erzurumlunun bu
acı çilesine kısa zamanda bir çözüm bulmayı düşünüyor
musunuz?
Üçüncü
sorum: Iğdır Tuzluca ilçesi Ünlendi Barajı için çalışmalara
kırk altı yıl önce başlandı, proje çalışmaları
2002'de tamamlandı, verimli bir baraj olduğuna karar verildi.
Beş yıldan beri neden inşasına başlamak için
ödenek ayırmadınız?
Diğer
bir sorum: Nükleer enerji santrallerinin kurulması için özel
sektör temsilcileriyle yapılan toplantılardan sonra Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı hangi kararları almıştır
ve bu doğrultuda hangi adımları atmıştır?
Diğer
bir sorum...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Işık
AHMET
IŞIK (Konya) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, Konya Tuz Gölü altına doğal gaz depolamasıyla
ilgili projeniz hangi aşamada?
Çimentoda
borun kullanılması gündemde. Denemelerin geldiği
safha nedir? Maliyete katkısı oransal olarak ne olacaktır?
Yatırım
politikanızın temel atma üzerine değil, yarım
kalmış yatırımları tamamlama üzerine olduğunu
söylüyorsunuz, ifade ediyorsunuz. Yarım kalmış yatırımlardaki
öncelik stratejiniz nedir?
Son
olarak, bor sahalarının altındaki kömürün çıkarılabileceğini
ifade ediyorsunuz. Çalışmalarınız hangi aşamadadır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Sayın
Emek
ATİ
Soru
1: Bu konuda, 2005 yılı Ekim ayında gündem dışı
konuşmam ve soru önergemle konuyu Meclis gündemine taşımamıza
karşın hiçbir işlem yapılmamıştır. Gelinen
bu noktada, talanın ve katliamın önlenmesi için Maden Yasası'nda
acil değişiklikler yapmayı düşünüyor musunuz?
Soru
2: Turizmin başkenti Antalya'da 1.150 ruhsat verildiği ve
bu ruhsatlara dayalı açılan ve açılacak olan ocaklar turizme
zarar verdiğine göre, Antalya için özel ve ivedi bir önlem
alınacak mıdır?
Sayın
Bakan, bugün iki tane faks, Milletvekilimiz Osman Kaptan'a geldi.
Feryat ediyor. Ben, bu konuda
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ATİ
BAŞKAN
Sayın Emek, teşekkür ederim.
Sayın
Ercenk, buyurun efendim.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) 3213 sayılı Maden Kanunu'yla yer altı
kaynaklarının daha verimli değerlendirilmesi amaçlanmış,
ancak, yer üstü zenginlikleri hiç dikkate alınmamıştır.
Yeterli ve gerekli incelemeler yapılmadan verilen taş ocağı
ve maden ruhsatları orman, çevre ve kıyı katliamına
yol açmaktadır. Verilen ruhsatlar turistik bölgeleri, çevreyi,
ormanı, turizmi, su havzalarını, üretim alanlarını
ve insan sağlığını olumsuz biçimde etkilemektedir.
Antalya merkez Doyran, Serik-Gebiz, Tongüçlü, Yumaklar ve Tekke köyleri,
Kalkan-Bezirgan köyü ve Antalya'nın değişik bölgelerinde
açılan ocaklar ciddi doğa felaketlerine yol açmıştır.
Antalya ve ülkemizin çeşitli bölgelerinde doğa, çevre
katliamına yol açan bu uygulamayı durdurmayı, verilen
ruhsatları iptal etmeyi düşünüyor musunuz? Bu ruhsatları
alanların söz konusu yerleri başka amaçlarla kullanacakları
konusunda bir istihbaratınız var mıdır?
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Ayvazoğlu, buyurun.
FERİDUN
AYVAZOĞLU (Çorum) Sayın Bakan, şu görmüş olduğunuz
gazete haberi size bir şeyi hatırlatıyor mu? 2004 yerel
seçimlerinden önce "Koçhisar Barajı size feda olsun"
şeklinde bir propagandanız oldu. Bu doğrultuda olmak
üzere, on bir yıldır tamamlanmamış durumda bulunan,
Sayın Bakan Hilmi Güler olarak da sizlerin açıklamalarına
rağmen, söz vermesine rağmen, 1 milyar TL gibi göstermelik
ödeneklerle akıbeti meçhul olan, yapımına umut bağlayan
çiftçiler, köylüler ile oradan ekmek bekleyen çalışanları
ödeneksizlik nedeniyle ortada kalan, ciddi bir gelişme de olmayan
Çorum Alaca ilçesi Koçhisar Barajı'nı ne zaman tamamlamayı
düşünüyorsunuz? Yoksa, yapımından tamamen vaz mı
geçtiniz?
İki:
Yine, 1995 yılında ihalesi yapılan, Çorum ili Dodurga,
İskilip, Uğurludağ, Oğuzlar, Laçin ve Osmancık
gibi ilçelerimize, çevresine ve ülkemizin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FERİDUN
AYVAZOĞLU (Çorum)
elektrik üretimine ciddi oranda katkıda
bulunacak olan Obruk Barajı'nın en son durumunu ve ne zaman
faaliyete geçeceğini söyler misiniz?
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ayvazoğlu.
Sayın
Ekmekcioğlu, buyurun.
HÜSEYİN
EKMEKCİOĞLU (Antalya) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Sorularım
Enerji Bakanı Sayın Hilmi Güler'edir.
Antalya-Korkuteli
Bingeçit Barajı inşaatına (Bu baraj "Kargalık
Barajı" diye de anılmaktadır.) 2002 seçimlerinde
söz verilmesine rağmen bir türlü başlanamamıştır.
Bu beşinci bütçemiz. Ben, çeşitli vesilelerle, bu önemli
sorunu Meclis gündemine defalarca taşıdım. Verilen
her yanıtta, Korkuteli Kargalık Barajı'nın inşaatına
başlanamayacağı tarafıma iletildi. Korkuteli'miz
için hayati önem taşıyan bu barajı 2007 yılı
programına almayı düşünüyor musunuz?
İkinci
sorum: Antalya-Elmalı'da bulunan Ağlan ve Baranda, yörenin
önemli göllerindendir. Bu göllerin sularını doğal olarak
tahliye eden düdenlerde kaçaklar olduğu belirlenmiştir.
Yörenin doğal dengesi ve iklimi hızla değişmeye
başlamıştır. Su kaçaklarının önlenebilmesi
için ciddi bir çalışma yapılması gereklidir. Bu
göllerdeki su kaçaklarının önlenmesi projesini 2007
yılı yatırım programına almayı düşünüyor
musunuz?
BAŞKAN
Sayın Sıvacıoğlu, buyurun efendim.
MUSA
SIVACIOĞLU (Kastamonu) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan. Delaletinizle Sayın Enerji Bakanıma kısaca
bir soru yöneltmek istiyorum:
Enerji
Piyasası Düzenleme Kurulu ve Enerji Bakanlığımızın
gayretleriyle Kastamonu da 2007 yılında doğal gaza kavuşuyor.
Bunun için teşekkür ediyorum. Ayrıca, 2 Aralıkta açtığımız
Taşköprü Karadere Barajı ve yine 2004'te açılan Asar Göleti
için de ayrıca, başta DSİ Genel Müdürümüz ve değerli
bürokratlarına teşekkür ediyorum.
Programda
olmadığı hâlde yatırım programına
alınıp çalışmaları hâlen devam eden Daday Bezirgan
Barajı için de ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Buna
ilaveten, tüm Kastamonuluların
BAŞKAN
Siz sorunuzu sorun efendim.
MUSA
SIVACIOĞLU (Kastamonu) Hemen sorumu soruyorum Sayın
Başkanım.
Yine,
çalışmalarının yapıldığını
bildiğimiz, 11 bin hektar arazinin sulanacağı, Kastamonu
şehir içme suyunu da sağlayacak olan Kırık Barajı
hangi aşamadadır? Bununla ilgili çalışmalarınız
nelerdir? Bunu öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Melik
MEHMET
VEDAT MELİK (Şanlıurfa) Sayın Bakan, Harran Ovası'nda
taban suyu yükselmesine bağlı olarak kısmen görülmekte
olan çoraklaşma nedenlerinin başında, bildiğiniz
gibi, sulama sisteminde tarla içi drenaj sisteminin bulunmaması
gelmektedir. Kuruluş yasasında bulunmadığı
için tarla içi drenaj sistemini Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
yapamamaktadır. Drenaj sistemi çalışmalarının
kısmen devam ettiği Ova'daki bu işler daha önce Köy Hizmetleri
Genel Müdürlüğünce ihale edilmişti. Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğü kapatıldığı için bu hizmetler ancak
il özel idaresince yapılabilecektir. Fakat, il özel idaresinin
mali imkânları, bildiğiniz gibi, böylesine önemli bir
işi yapmaya müsait değildir. Dolayısıyla, Harran
Ovası'nı çoraklaşmadan kurtarabilecek olan tarla içi
drenaj sisteminin yaptırılabilmesi için DSİ Kanunu'nda
değişiklik yapmayı düşünüyor musunuz? Değişiklik
yapmayı düşünmüyorsanız bu hizmetleri nasıl yapmayı
düşünüyorsunuz?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Saraç
NADİR
SARAÇ (Zonguldak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, deminki konuşmamda da belirttim, Türkiye Taşkömürü
Kurumunun bir üretim gerileme sürecinde olduğunu biliyoruz.
Bu sürecin, gerileme sürecinin nasıl aşılacağını
düşünüyorsunuz? Çünkü, gerçekten çok önemli bir noktada. Bir de
Filyos Vadisi Projesi'nde Köprübaşı ve Çay Barajları
var. Köprübaşı Barajı yüzde 50 noktalarında, Çay
Barajı ise henüz başlanamadı. Duyumlarımıza
göre, yap-işlet-devret modeliyle belli arayışların
hâkim olduğu söyleniyor. Bu konudaki düşünceniz nelerdir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Saraç'la süremiz bitti, biraz da geçtik.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Hayır Başkanım, benim var.
BAŞKAN
Şimdi, cevapları almamız lazım.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Başkanım bir soru daha var. 10 kişiydik,
ben 10'uncu sıradayım.
BAŞKAN
Efendim?
HARUN
AKIN (Zonguldak) Bir soru daha var.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Bir soru daha var efendim. 9 tane oldu Sayın
Başkan.
HARUN
AKIN (Zonguldak) 10 kişiyiz. Birer dakikadan
9 tane oldu Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Efendim, bakın oraya. Geriye sayıyor Sayın Akın,
geriye sayıyor.
HARUN
AKIN (Zonguldak) 10 kişiyiz ama, sizden kaynaklanıyor Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Geriye sayıyor
HARUN
AKIN (Zonguldak) 10 kişiyiz. Listeyi ben aldım, ben 10'uncuyum.
BAŞKAN
Sayın Akın, kısa, öz
HARUN
AKIN (Zonguldak) Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN
Buyurun.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Sayın Bakanım, öncelikle bir yanlışı
düzeltmek istiyorum. Yıllar evvel bir iş adamı Zonguldak'la
ilgili -Sayın İshak Alaton- "Somon balığı
üretelim." demiş. Bu, bizi ve Zonguldak'ı, hiçbir insanı,
bir milletvekili olarak, bir yurttaş olarak ilgilendirmiyor. O
zamanki Hükûmet başındaki kişiler dâhil hiç kimse bu projeye
sıcak bakmadı. Siz de, lütfen, bunu, bir daha bu Meclis kürsüsünden
söylemeyin.
Sorum
bir: Erdemir ve Kardemire ne kadar metalürjik kömür veriyorsunuz?
Yeni işçi alımı TTK'ya düşünüyor musunuz? Filyos Vadisi'ne
yatırım yapmak için EPDK'ya dilekçesini veren Rus firması
Lukoil'e cevabı ne zaman vereceksiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Akın.
Evet
Sayın Bakan, buyurun.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) Sayın
Başkan, şimdi soruların
cevaplarını vermeye çalışıyorum.
Birincisi,
Sayın Özdoğan'ın linyit kömürüyle ilgili. Bu Oltu-Balkaya
kömür ruhsat sahası aslında çalışıyor. Belki
Sayın Milletvekilimizin yeteri kadar yakından takip etmediğini
zannediyorum. 1,6 milyon YTL bedelle Oltu Madenciliğe verildi
ve orada 600 kişi çalışıyor şu anda. Bu, daha
evvelden zarar edip kapanan madenlerden bir tanesiydi. 25 bin ton kömürün
de 10-15 bin tonluk kömürü Sosyal Dayanışma Yardımlaşma
Fonu'yla dar gelirli vatandaşlarımıza oradan dağıtıyoruz.
Dolayısıyla, hem 600 kişi çalışıyor hem
de 1,6 milyon YTL bedelle de bunun ihalesi yapıldı, çalışıyor.
Onun
dışında nükleer enerjiyle ilgili çalışmalarımız
sürüyor. Yasa tasarısı zaten Mecliste. Bununla ilgili
özel şirketler görüşmelerini sürdürüyor. Bütçe kanunundan
sonra bunu ele alacağız. Aynı zamanda, hem Sinop'ta hem
de Mersin'de, Akkuyu'da
Mersin-Akkuyu zaten hazır. Sinop'taki
çalışmalar da TAEK tarafından sürdürülüyor. Orada
PTT'nin binasını da biz devraldık. Yani, çalışmalarla
ilgili dokümanlar, broşürler, kitaplar, bilimsel ve teknik bütün
doküman hazır. Dolayısıyla, bu yılbaşından
sonra bunu, çalışmalarımızı sonuçlandıracağız.
Bunun
dışında, doğal gazla ilgili bahsettiğiniz nokta
bizimle ilgili değil. Biliyorsunuz, Erzurum'un doğal gazı
özel sektör tarafından yürütülüyor, dağıtım ihalesi.
Onu da kendileri
Bildiğiniz gibi EPDK tarafından yapılıyor.
Ayrıca, dört ayrı bankayla da anlaşma yapılarak
bu bahsettiğiniz çileye de orada son verilecek. Dolayısıyla
sizin sorularınıza olan cevabım bu.
Bunun
dışında borla ilgili, Sayın
DURSUN
AKDEMİR (Iğdır) Efendim, benim de Iğdır'la ilgili
bir sorum vardı. Ben bıktığım için İbrahim
Bey'e sordurmuştum.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) Ünlendi
Barajı'nı diyorsunuz.
DURSUN
AKDEMİR (Iğdır) Evet, Ünlendi Barajı.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Onunla ilgili arkadaşlarımız
Şu anda alamıyoruz.
Çünkü, bizim yatırım için ayırdığımız
para
DURSUN
AKDEMİR (Iğdır) Ben bıktım size sormaktan Sayın
Bakan.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) Biliyorum.
Onu
biz özel sektöre yaptıracağız. Bununla ilgili olarak
da büyük bir enerji kapasitesi var.
DURSUN
AKDEMİR (Iğdır) Bu sözünüz tutanaklara geçti
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Evet, gayet tabii, gayet tabii.
DURSUN
AKDEMİR (Iğdır) Vaat olarak kabul ediyorum.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) Vaat
değil bu. Neticede özel sektöre veriyoruz bu tip çalışmaları
ve şu ana kadar da yaptığımız, geçen ay 43 tane
tesisimizi o şekilde verdik. Artık, bunları bundan
sonra büyük ölçüde DSİ yapmayacak. DSİ yapmayacak, özel sektör
yapacak. Çok da kârlı bir baraj. Bir tek mesele, yatırımcının
oraya çekilmesi için uygun kombinezonun, yani ortaklığın
kurulması.
Şimdi,
borlu çimentoyla ilgili, Sayın Işık, ciddi çalışmalarımız
oldu ve şu anda çimentoda borun kullanılabileceğine
dair DSİ'nin laboratuvarlarında bu çalışmalar yapıldı.
Hem enerjide yüzde 10-12 tasarruf sağlanıyor hem mukavemet
artıyor hem de çatlamayı önlüyor ve biz, DSİ'nin bir barajında
bunu kullanacağız. Aynı zamanda, yolların çimentoyla
kaplanmasında da asfalt yerine bunu kullanmayı düşünüyoruz.
Şu anda elimizde 3.500 ton borlu çimento var. Bunları orada
deneyeceğiz.
Bunun
dışında
AHMET
IŞIK (Konya) Konya-Tuz Gölü efendim
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Konya-Tuz Gölü'nün altında bunun boru ihalesine çıktık,
mühendislik ihalesi bitti. Şimdi, bu ihaleyi Dünya Bankasıyla
birlikte yapıyoruz. Onu değerlendirdiğimiz zaman,
biz, Hirfanlı Barajı'ndan oraya su getireceğiz. O eritip
suyu, tuzu, Tuz Gölü'ne vereceğiz. Şu anda ihale süreci devam
ediyor.
Onun
dışında, yarım kalmış yatırımları,
bitmeye yakın olanlarına ağırlık vererek çalışmaları
sürdürüyoruz. O borun altında kalan kömürleri de sanki onu bir
dekapaj gibi düşünerek, altına girip kömürünü alıyoruz,
bor da ayrıca bize yan ürün olarak kalıyor. Eti Madencilik
ve TKİ, bu çalışmayı ortak yürütüyorlar.
Onun
dışında, biliyorsunuz, bir de Mavi Tünel'in de ihalesi
yapıldı. Konya ve bölgenize büyük katkısı olacak.
Bu da bizim yeni yatırımlarımızdan.
Maden
ocaklarıyla ilgili Antalya'da bahsettiğiniz nokta, hakikaten,
bizim de çok üzerinde durduğumuz bir konu. Antalya hızla büyüdüğü
için ve buraya da inşaat malzemesi gerektiği için, maden
ruhsatlarıyla ilgili
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Sayın Bakan
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Evet, ona cevap veriyorum, ikinize birden cevap veriyorum.
Bu
noktada bir hassasiyet var. O noktayı, altını çizerek,
sizin dikkatinize sunmak istiyorum. Arama ruhsatı ayrı,
işletme ruhsatı ayrı. Şimdi, arama ruhsatı
alan kişiler, aslında, orada işletme yapamazlar ve bunun
için, bakınız bunun için, mahallî idarecilerden izin alması
lazım. Buradaki muhatap mahallî idarecilerdir, biz değiliz.
Yani, herhangi bir arama ruhsatını alan kişi, işletme
için kazmayı vurabilmesi için, mahallî idarecilerden izin alacak.
O izin olmadığı sürece, bu olmaz.
ATİ
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) Talan
niye devam ediyor? O talan, o mahallî bir meseledir. Oraya siz de milletvekili
olarak
O bizim meselemiz değil,
o tamamen
Bakınız, zabıta
ATİ
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) Hayır,
hayır
İşte anlatıyorum.
BAŞKAN
Sayın Emek, teşekkür ediyorum.
Buyurun.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Şimdi, taş da aynı zamanda bir mineraldir, yani,
taş diye, belki kum diye, çakıl diye bunu biz belki küçümsüyor
gibi konuşuyoruz, ama, o da neticede bir yer altı zenginliği.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Ormanda olmaz Sayın Bakan! Orman burası.
Bakın, ben göstereceğim şimdi
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Ama, bakın, benden, eğer, sorunun cevabını istiyorsanız,
sorunuza cevap veriyorum.
BAŞKAN
Sayın Ercenk, dinleyelim.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) Bakınız
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Soruma cevap olmuyor.
BAŞKAN
Sayın Ercenk, siz dinlemiyorsunuz, elinizde bir resim, durmadan
resim gösteriyorsunuz.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Ben göstereceğim resim tabii, efendim.
BAŞKAN
Efendim dinleyin. Eğer çok önemliyse, Sayın Bakan burada,
getirir gösterirsiniz.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Bakan diyor ki: "Bizi ilgilendirmez, mahallî
idarenin işi."
BAŞKAN
Getirir gösterirsiniz efendim.
Buyurun.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) Sayın
Milletvekilim, elinizdeki resmin ne olduğunu biliyorum ben.
Size söylediğim nokta şu: Arama ruhsatıyla işletme
yapılamaz. İşletme ruhsatı değil. Siz de bu
noktada hassasiyetle takip edin, biz de takip edelim.
Ayrıca
da, bununla ilgili olarak yasal değişikliği de yapacağız.
Bu, olayı kökünden çözecek. Ama, bu Antalya hızlı büyüdüğü
için daha uzaklardan yüksek maliyetle taş, çakıl alacağına,
kum alacağına o bölgeye giriyorlar. Hatta bazıları
da başka maden var diye giriyorlar. Dolomit var diye giriyorlar.
Bunları da tespit ettik. Hatta altın var diye giriyorlar.
Biz onun da ne olduğunu inceledik. Üzerlerine gidiyoruz. Ama,
yani, neticede, işletme ruhsatıyla arama ruhsatları
farklı şeyler. Onun için de, mahallî idareciler buna izin vermedikleri
takdirde, böyle bir kargaşaya da gerek kalmaz.
Bizim
dışımızla olmakla beraber, sorumluğu paylaştığımız
için oradaki arkadaşlarla, bunda da biz gerekli kanuni değişikliği
yapacağız.
ATİ
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Şimdi, taş ocağıyla ilgili, yine, Sayın Ercenk
de benzer şeyi söylemişti.
FERİDUN
AYVAZOĞLU (Çorum) Koçhisar Barajı Sayın Bakanım.
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Koçhisar Barajı'yla ilgili olarak şöyle söyleyeyim: Evet,
orada
FERİDUN
AYVAZOĞLU (Çorum) Bu şekilde feda oldu mu?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) Biliyorum,
onların sözünü verdik, doğrudur, ama, neticede, maç bitmedi,
maç devam ediyor, daha süre bitmedi, daha bir senemiz daha var, merak
etmeyin, ama, biz, bu arada, Obruk Barajı'nı bitirdik. Bu çok
önemli bir nokta. Yani, bu Obruk Barajı hesapta yoktu ve ben orada
santrali de dâhil olmak üzere ve biz bunu inşallah üretime de alacağız,
hem sulama hem elektrik üreteceksiniz. Bunu yaptık. İçme suyunuz
vardı sizin. Biz onu, Hatap Barajı'nı yaptık. Niye
bu olanları da söylemiyorsunuz? Yani, biz neticede onu da yaptık. Bizim elimizde
FERİDUN
AYVAZOĞLU (Çorum) Faaliyete geçiş tarihini sordum Sayın
Bakan.
BAŞKAN
Sayın Bakan, süreniz tamamlandı.
HARUN
AKIN (Zonguldak) İki soru kaldı Sayın Başkanım.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI
MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
belli bir bütçe var.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Sayın Başkanım
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) Bu
bütçe içinde bir öncelik sırasına göre gidiyoruz. Obruk
Barajı ile Hatap ve içme suyu daha önemli sizin için.
HARUN
AKIN (Zonguldak) Sayın Başkanım
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
İçme suyu arıtma tesisiyle beraber bitiyor. Dolayısıyla
Çorum'un sorunlarını kökten çözmüş oluyoruz.
Zonguldak
FERİDUN
AYVAZOĞLU (Çorum) Obruk'un tarihi belli mi Sayın Bakanım?
ENERJİ
VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Evet, önümüzdeki yıl mekaniği bitiyor, 2007'nin sonunda bitiriyoruz.
HARUN
AKIN (Zonguldak) İki soru kaldı Sayın Bakan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan. Geri kalanlara yazılı
cevap verebilirsiniz.
Soru-cevap
süresi tamamlanmıştır.
Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati
: 23.11
ALTINCI OTURUM
Açılma
Saati: 23.20
BAŞKAN:
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
38'inci Birleşimi'nin Altıncı Oturumu'nu açıyorum.
Onuncu
tur üzerindeki görüşmelere kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IV. KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
1.- 2007
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile
2005 Mali Yılı Genel ve Katma Bütçeye Dahil Daireler ve İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarıları
(1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S. Sayısı: 1269, 1270,
1271) (Devam)
G)
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANLIĞI
(Devam)
1.- Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2.- Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
H) ENERJİ
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1.- Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumu
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
İ) ULUSAL
BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1.- Ulusal
Bor Araştırma Enstitüsü
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
J) ELEKTRİK
İŞLERİ ETÜD İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1.- Elektrik
İşleri Etüd İdaresi Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K) TÜRKİYE
ATOM ENERJİSİ KURUMU (Devam)
1.- Türkiye
Atom Enerjisi Kurumu 2007 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
L) MADEN TETKİK
VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1.- Maden
Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
M) PETROL
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1.- Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2.- Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
N) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1.- Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2.- Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi,
sırasıyla onuncu turda yer alan bütçelerin
II. YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Yoklama istiyoruz.
ÜNAL
KACIR (İstanbul) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Evet, yoklama istiyorsunuz.
ÜNAL
KACIR (İstanbul) Hayır, karar yeter sayısı efendim.
BAŞKAN
Efendim, ikisini de işleme koyarım, o bir engel değil
ki.
ÜNAL
KACIR (İstanbul) Ben karar yeter sayısı istiyorum.
ŞÜKRÜ
ÜNAL (Osmaniye) Önce karar yeter sayısı istendi. (CHP
sıralarından "Yoklama istedik" sesleri)
K.KEMAL
ANADOL (İzmir) Hayır olur mu? Önce yoklama istendi.
BAŞKAN
Şimdi, sırasıyla onuncu turda yer alan bütçelerin bölümlerine
geçilmesi hususunu ve bölümlerini ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım.
K.KEMAL
ANADOL (İzmir) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 2007
yılı bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum. Ancak
K.KEMAL
ANADOL (İzmir) Yoklama
BAŞKAN
Efendim, müsaade buyurun. Aldım talebinizi.
K.KEMAL
ANADOL (İzmir) Tamam.
BAŞKAN
Ancak, oylamadan önce bir yoklama talebi vardır.
Şimdi,
bu talebi yerine getireceğim. Ancak, yoklama talebini
işleme koyabilmem için, ayakta olup, yoklama talep eden milletvekillerinin
sayısının 20 olup olmadığını tespit
edeceğim. İsimler tutanağa geçeceğinden, ayakta
her sayın milletvekilinin sırasıyla isimlerini söylemelerini
rica ediyorum.
Şimdi,
Sayın Anadol, Sayın Akın, Sayın Deveciler, Sayın
Sür, Sayın Ekmekcioğlu, Sayın Saraç, Sayın Çorbacıoğlu,
Sayın Ören, Sayın Emek, Sayın Özcan, Sayın Özkan, Sayın
Melik, Sayın Ayvazoğlu, Sayın Yergök, Sayın Bayındır,
Sayın Ercenk, Sayın Baloğlu, Sayın Seyhan, Sayın
Uzunbay, Sayın Gencan.
20
kişi tamam şimdi.
Şimdi,
yoklama işlemini başlatıyorum ve yoklama için
beş dakika süre vereceğim.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, pusula gönderenleri,
lütfen, kontrol edin.
BAŞKAN
Başlatıyorum efendim:
(Elektronik
cihazla yoklamaya başlandı)
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Bitti süre.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Hayır
Hayır. Hayır
Hayır
ATİ
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Yok
Yok
Olmaz
ATİ
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Burhan Bey, İdare Amirisin sen, sonradan
oy vermek olur mu!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bir defa, kürsüyü boşaltalım.
Kürsüyü boşaltalım bir, önce.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) Hayır
Hayır
ATİ
(Elektronik
cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı
vardır. (AK Parti sıralarından alkışlar)
IV. KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
1.- 2007
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile
2005 Mali Yılı Genel ve Katma Bütçeye Dahil Daireler ve İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarıları
(1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S. Sayısı: 1269, 1270,
1271) (Devam)
G)
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANLIĞI
(Devam)
1.- Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2.- Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
H) ENERJİ
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1.- Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumu
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
İ) ULUSAL
BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1.- Ulusal
Bor Araştırma Enstitüsü
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
J) ELEKTRİK
İŞLERİ ETÜD İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1.- Elektrik
İşleri Etüd İdaresi Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
K) TÜRKİYE
ATOM ENERJİSİ KURUMU (Devam)
1.- Türkiye
Atom Enerjisi Kurumu 2007 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
L) MADEN TETKİK
VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1.- Maden
Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
M) PETROL
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1.- Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2.- Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
N) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1.- Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2.- Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
BAŞKAN
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının 2007
yılı bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, bu saatte uzun bir oylama yaptık. Arkadaşlarımız
lütfen yerinden ayrılmasın.
Bölümleri
okutuyorum:
20-
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANLIĞI
1.- Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
A
C E T V E L İ
KODU Açıklama
(YTL)
01 Genel Kamu Hizmetleri 266.956.100
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
02 Savunma Hizmetleri 399.600
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 260.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik işler ve Hizmetler 110.094.300
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 377.710.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2007 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2005 Mali yılı kesinhesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2.- Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı
2005 Mali Yılı Kesinhesabı
A
C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 261.439.730,00
- Toplam Harcama : 244.165.397,43
- İptal Edilen Ödenek : 17.274.332,57
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 2005 mali yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumu 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
42.05- ENERJİ
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU
1.- Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumu 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
A
C E T V E L İ
KODU Açıklama (YTL)
01 Genel Kamu Hizmetleri 6.003.010
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
02 Savunma Hizmetleri 770.290
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 88.364.540
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir
GENEL
TOPLAM 95.137.840
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
B C E T V E L İ
KODU Açıklama
(YTL)
03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 74.175.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 5.212.840
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
06 Sermaye Gelirleri 17.250.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
09 Red ve İadeler (-) -1.500.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 95.137.840
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumu 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.26-
ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
1.-
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama
(YTL)
04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 7.623.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 7.623.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
B C E T V E L İ
KODU Açıklama
(YTL)
04 Alınan Bağış ve
Yardımlar ile Özel Gelirler 6.303.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 1.000.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 7.303.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Eletrik İşleri Etüt
İdaresi Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.39-
ELEKTRİK İŞLERİ ETÜT İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1.-
Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü 2007
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama
(YTL)
01 Genel Kamu Hizmetleri 8.370.670
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
02 Savunma Hizmetleri 327.900
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 23.600.430
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 32.299.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
B C E T V E L İ
KODU Açıklama
(YTL)
03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 1.970.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
04 Alınan Bağış ve
Yardımlar ile Özel Gelirler 28.909.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 420.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 31.299.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Eletrik İşleri Etüt
İdaresi Genel Müdürlüğü 2007 yılı Merkezî Yönetim
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2007
yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.27-
TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU
1.-
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama
(YTL)
01 Genel Kamu Hizmetleri 7.478.595
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 450.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir
04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 56.933.400
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir
07 Sağlık Hizmetleri 213.005
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 65.075.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
B C E T V E L İ
KODU Açıklama
(YTL)
03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 8.262.500
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
04 Alınan Bağış ve
Yardımlar ile Özel Gelirler 56.607.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 202.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
06 Sermaye Gelirleri 3.500
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 65.075.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2007
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.40-
MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1.-
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama
(YTL)
01 Genel Kamu Hizmetleri 47.461.850
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
02 Savunma Hizmetleri 92.200
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 800.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 129.448.950
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir
GENEL
TOPLAM 177.803.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
B C E T V E L İ
KODU Açıklama
(YTL)
03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 6.663.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
04 Alınan Bağış ve
Yardımlar ile Özel Gelirler 169.753.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 337.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 176.753.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü
2007 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Petrol İşleri Genel Müdürlüğü
2007 yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
20.92
PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1.-
Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama
(YTL)
01 Genel Kamu Hizmetleri 1.093.700
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
02 Savunma Hizmetleri 74.700
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 120.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 3.318.600
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 4.607.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü 2005 mali yılı kesinhesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2.- Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
A
C E T V E L İ
. (YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 3.832.763,00
- Toplam Harcama : 3.262.891,02
- İptal Edilen Ödenek : 569.871,98
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamını
okutuyorum:
B
C E T V E L İ
(YTL)
- Bütçe tahmini : 3.853.000,00
- Yılı tahsilatı : 3.980.953,35
BAŞKAN
(B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü 2005 mali yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
20.91 DEVLET
SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1.- Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
A
C E T V E L İ
KODU Açıklama
(YTL)
01 Genel Kamu Hizmetleri 20.387.880
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
02 Savunma Hizmetleri 605.800
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 6.450.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 3.668.560.020
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
06 İskân ve Toplum Refahı
Hizmetleri 261.534.100
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
07 Sağlık Hizmetleri 313.200
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 3.957.851.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü 2005 mali yılı kesinhesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2.- Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü 2005 Mali Yılı Kesinhesabı
BAŞKAN-
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
2005 Mali Yılı Kesinhesabı
A
C E T V E L İ
. (YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 3.852.765.956,20
- Toplam Harcama : 3.602.247.565,52
- Ödenek Dışı Harcama : 17.409.053,18
- İptal Edilen Ödenek : 262.600.718,18
- Ertesi Yı
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
B
C E T V E L İ
(YTL)
- Bütçe tahmini : 3.735.649.000,00
- Yılı tahsilatı : 3.243.644.358,44
BAŞKAN
(B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü 2005 mali yılı kesinhesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, böylece, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı,
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Ulusal Bor Araştırma
Enstitüsü, Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü,
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü,
Petrol İşleri Genel Müdürlüğü ile Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğünün 2007 yılı bütçeleri ile Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün
2005 mali yılı kesinhesapları kabul edilmiştir.
Hayırlı olmasını diliyorum.
Programa
göre, kuruluşların bütçe ve kesin hesaplarını
sırasıyla görüşmek için, 21 Aralık Perşembe günü
saat 11.00'de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
İyi geceler diliyorum.
Kapanma Saati:
23.50