DÖNEM: 22 CİLT: 144 YASAMA
YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
50nci
Birleşim
16 Ocak 2007 Salı
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
YOKLAMA
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
1.-
Çorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu'nun, İslam Dünyası
Sivil Toplum Kuruluşları Birliği heyeti olarak Sudan
ve Etiyopya'ya yaptıkları çalışma ziyaretlerindeki
izlenimlerine ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, Verem Eğitim
ve Propaganda Haftası münasebetiyle, verem hastalığıyla
mücadelede zamanında ve kesintisiz tedavinin önemine
ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
İstanbul Milletvekili Hüseyin Kansu'nun, Türkiye-Filistin
Dostluk Grubu Başkanı başkanlığında bir
heyetle Filistin'e yaptıkları ziyaretteki gözlemlerine
ilişkin gündem dışı konuşması
B) TEZKERELER
VE ÖNERGELER
1.-
Sudan Millî Meclisi Başkanı Ahmed İbrahim Al Taher'in
davetlisi olarak Sudan'a resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın beraberindeki
parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri
bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1185)
2.-
Bazı milletvekillerinin, belirtilen sebep ve sürelerle izinli
sayılmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1186)
3.-
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, Türk Ticaret
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi'nin (2/84) doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/428)
4.-
Zonguldak Milletvekili Harun Akın'ın, Zonguldak İlinde
Kozlu ve Kilimli Adında Yeni İki İlçe Kurulmasına
Dair Kanun Teklifi'nin (2/419) doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/429)
C) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.-
Ankara Milletvekili Faruk Koca ve 29 milletvekilinin, Irak'taki
gelişmeler ile ülkemizin ve uluslararası toplumun bu ülkenin
sorunlarının çözümüne yapabileceği katkılar
konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi
(8/36)
2.-
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanı Antalya
Milletvekili Deniz Baykal ve Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ali Topuz, İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol ve
Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, bölücü terör örgütünün Kuzey
Irak'taki faaliyetleri ve Kerkük'ün durumu başta olmak üzere
Irak'taki son gelişmeler konusunda genel görüşme açılmasına
ilişkin önergesi (8/37)
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekili İbrahim Köşdere'nin yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi
ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/798) (S. Sayısı: 1279)
2.-
İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi
ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/991) (S. Sayısı: 1280)
3.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
4.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
5.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri
Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına
Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı:
1147)
6.-
Petrol Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/835) (S. Sayısı:
1041)
VI. - ÖNERİLER
A) SİYASİ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.-
Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
VII. - SORULAR
VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Dışişleri Bakanı
ve Başbakan Yardımcısının yeğeni hakkındaki
iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/19164)
2.-
Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, üniversitelerin
ödeneklerindeki kesintiye ilişkin Başbakandan sorusu ve
Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/19180)
3.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, işsizliğe
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı
(7/19205)
4.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, idari kadrolara yapılan
atamalara,
Statülerine
göre personel sayısına,
İlişkin
soruları ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı
(7/19289, 19290)
5.-
Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU'nun, bazı
konferanslardaki oturma düzenine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı
(7/19296)
6.-
Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, hizmet
içi eğitimlerde görev alan bir öğretim üyesine ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı
(7/19301)
7.-
İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, yurt
dışındaki bazı derneklere yapılan yardımlara
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı
(7/19303)
8.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, lojman satışlarına,
-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, milletvekili lojmanları
satış ihalesine,
İlişkin
soruları ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı
(7/19309, 19313)
9.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, idari kadrolara yapılan
atamalara ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali
COŞKUN'un cevabı (7/19339)
10.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, statülerine göre personel
sayısına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Ali COŞKUN'un cevabı (7/19340)
11.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, İzmir'e yapılan yatırımlara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı
(7/19591)
12.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, emeklilerin maaşlarından
yapılacak kesintiye ilişkin sorusu ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı
(7/19690)
13.-
Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, Özürlüler Yüksek Kurulu
toplantılarına,
-
Eskişehir Milletvekili Cevdet SELVİ'nin, özürlülerin bakım
yardımından yararlanmasına,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU'nun cevabı
(7/19701, 19702)
14.-
Eskişehir Milletvekili Cevdet SELVİ'nin, İŞKUR
bünyesindeki özürlülerle ilgili bir fona ilişkin sorusu ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat
BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/19735)
15.-
Malatya Milletvekili Muharrem KILIÇ'ın, İtalya'ya gerçekleştirilen
bir ziyarete ve yurt dışı seyahatlerine ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili İsmail
ALPTEKİN'in cevabı (7/19738)
16.-
Uşak Milletvekili Osman COŞKUNOĞLU'nun, Genel Kurul
gündemindeki bir uluslararası anlaşmaya ilişkin sorusu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN'in
cevabı (7/19795)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM
Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak dört oturum yaptı.
İzmir
Milletvekili Canan Arıtman, kadınların politik yaşama
eşit katılımlarının, ülkenin ilerlemesine,
demokratikleşme ve çağdaşlaşma hedeflerine
ulaşmaya ve sürdürülebilir kalkınmaya sağlayacağı
yararlara,
Batman
Milletvekili Afif Demirkıran, dünyada ve Türkiye'de yatırım
yapmakta olan uluslararası sermayenin gelişiminin ve Türkiye'ye
daha fazla uluslararası sermaye çekebilmek için yatırımcının
önündeki engellerin kaldırılmasına ilişkin çalışmalara,
Kütahya
Milletvekili Alaettin Güven, Kültür ve Turizm Bakanlığı
tarafından 2006 Yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'ne layık
görülen şair ve düşünür Sezai Karakoç'un edebî kişiliğine
ve eserlerine,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının:
1'inci
sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/212) (S. Sayısı: 305)
görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin
komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2'nci
sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı:
904),
3'üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika
Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın
Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının
Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair (1/1115) (S. Sayısı: 1147),
Kanun
Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri
Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
4'üncü
sırasında bulunan ve Cumhurbaşkanınca bir kez daha
görüşülmek üzere geri gönderilen, 15/11/2006 Tarihli ve 5556 Sayılı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim
Kanunu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78
ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun'un (1/1268) (S. Sayısı: 1276) görüşmeleri tamamlanarak,
kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.
5'inci
sırasında bulunan ve İç Tüzük'ün 91'inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış olan Petrol Kanunu Tasarısı'nın
(1/835) (S. Sayısı: 1041) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak
bölümlerine geçilmesi kabul edildi; birinci bölüm üzerinde bir süre
görüşüldü.
16
Ocak 2007 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime
19.58'de son verildi.
Nevzat
Pakdil
TBMM
Başkanı Vekili
Yaşar
Tüzün Harun
Tüfekci
Bilecik
Konya
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
No.: 62
II. - GELEN
KÂĞITLAR
12 Ocak 2007
Cuma
Tasarılar
1.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında İpsala-Kipi Sınır Geçiş Bölgesinde
İki Ülke Arasında İkinci Bir Karayolu Sınır Geçiş
Köprüsü İnşa Edilmesine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/1292) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.1.2007)
2.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadeniz Ekonomik İşbirliği
Örgütü Arasında Merkez Anlaşmasına Yeni Hükümler Derceden
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/1293) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.1.2007)
3.-
Güney Doğu Avrupada Yüksek Performanslı Bir Demiryolu
Ağının Kurulması Konusunda Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/1294) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.1.2007)
Teklifler
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük
Teklifi (2/925) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.1.2007)
2.-
Kütahya Milletvekili Abdullah Erdem Cantimur ve 6 Milletvekilinin;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/926) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.1.2007)
Yazılı
Soru Önergeleri
1.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, personel alımına
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı
soru önergesi (7/19794) (Başkanlığa geliş tarihi:
7/12/2006)
2.-
Uşak Milletvekili Osman COŞKUNOĞLU'nun, Genel Kurul
gündemindeki bir uluslararası anlaşmaya ilişkin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi
(7/19795) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/12/2006)
3.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, tabii afet nedeniyle
ödenek gönderilen belediyelere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/19796) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/12/2006)
4.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Mevlana törenlerinde yapılan
sunuşa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19797) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/12/2006)
5.-
Kocaeli Milletvekili Salih GÜN'ün, Kocaeli'nin Gebze İlçesinin
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19798) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/12/2006)
6.-
Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Karadeniz Sahil Yolundaki
bir tünelin adına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/19799) (Başkanlığa geliş tarihi:
27/12/2006)
7.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Rize Bezi
üretimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19800) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2006)
8.-
Aydın Milletvekili Mehmet Mesut ÖZAKCAN'ın, Çine Barajı
inşaatına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19801) (Başkanlığa geliş tarihi:
27/12/2006)
9.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, Hizbullah örgütünün faaliyetlerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19802)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2006)
10.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oto yedek parçası ithalatına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19803)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2006)
11.-
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in, Tek Tek
Dağlarının iskana açılacağı iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19804)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2006)
12.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, İstanbul-Eyüp'te
bir ormanlık alandaki yapılaşmaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19805) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/12/2006)
13.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, KÖYDES için ayrılan
ödeneğe ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19806) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/12/2006)
14.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, yeni kurulan üniversitelerin
ihtiyaçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19807) (Başkanlığa geliş tarihi:
29/12/2006)
15.-
Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, Samsun-Havza-Belalan Pansiyonlu
İlköğretim Okulu binasının depreme dayanıklılığına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19808)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/12/2006)
16.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, F tipi cezaevlerini
protesto eylemlerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19809) (Başkanlığa geliş tarihi:
29/12/2006)
17.-
Bilecik Milletvekili Yaşar TÜZÜN'ün, icra-iflas dairelerinin
çalıştığı bankalara ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19810) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/12/2006)
18.-
Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa'daki bazı
karayolu çalışmalarına ilişkin Bayındırlık
ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/19811)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/12/2006)
19.-
Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, bölünmüş yollara
ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19812) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/12/2006)
20.-
Bilecik Milletvekili Yaşar TÜZÜN'ün, Bilecik'teki bir istimlak
çalışmasına ilişkin Bayındırlık ve
İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/19813)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2006)
21.-
Mersin Milletvekili Hüseyin ÖZCAN'ın, Kırgızistan'dan
yapılacak olan fasulye ithalatına ilişkin Devlet Bakanından
(Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/19814) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/12/2006)
22.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oyuncak ihracatına
ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı
soru önergesi (7/19815) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/12/2006)
23.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, suça eğimli veya
suç işleyen çocukların rehabilitasyonuna ilişkin
Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi
(7/19816) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2006)
24.-
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in, özürlülerin
istihdamına ve sosyal güvencelerine ilişkin Devlet Bakanından
(Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/19817) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/12/2006)
25.-
Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, Muğla'daki termik
santrallerde istihdam edilecek işçilere ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19818) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/12/2006)
26.-
Bilecik Milletvekili Yaşar TÜZÜN'ün, Bilecik-Osmaneli'deki
bir köprünün yapımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19819) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/12/2006)
27.-
Bilecik Milletvekili Yaşar TÜZÜN'ün, Bilecik'teki enerji nakil
hatları çalışmalarına ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19820)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2006)
28.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Nilüfer Barajı inşaatına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19821) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/12/2006)
29.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Boğazköy Barajı
inşaatına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19822) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/12/2006)
30.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Babasultan Barajı
inşaatına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19823) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/12/2006)
31.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil ÜNLÜTEPE'nin, ülkemizin platin
grubu element potansiyeline ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19824) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29/12/2006)
32.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, yüklenici
firma yetkilisinin Yuvacık Barajıyla ilgili iddialarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19825) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/12/2006)
33.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, İstanbul ve
Kocaeli Büyükşehir Belediyelerine devredilen Köy Hizmetleri
personeline ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19826) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/12/2006)
34.-
Isparta Milletvekili Mevlüt COŞKUNER'in, Isparta Belediye
Başkanının yurt dışı seyahatlerine ve
bir ödemeye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19827) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/12/2006)
35.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, Başbakan hakkındaki
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
sırasındaki inceleme ve soruşturmalara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19828) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/12/2006)
36.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Orhangazi-Yukarıgürle
Köyünün çeşitli sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19829) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/12/2006)
37.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Orhangazi-Yenigürle
Köyünün çeşitli sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19830) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/12/2006)
38.-
Isparta Milletvekili Mehmet Sait ARMAĞAN'ın, Isparta
İlindeki yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19831) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/12/2006)
39.-
Isparta Milletvekili Mehmet Sait ARMAĞAN'ın, Bolu
İlindeki yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19832) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/12/2006)
40.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, İmar Bankası mudilerine
yönelik bazı işlemlere ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19833) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/12/2006)
41.-
Tunceli Milletvekili Hasan GÜYÜLDAR'ın, bir yatılı
bölge ilköğretim okulunda meydana gelen olaya ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19834)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/12/2006)
42.-
Tunceli Milletvekili V. Sinan YERLİKAYA'nın, bir yatılı
bölge ilköğretim okulunda meydana gelen olaya ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19835)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/12/2006)
43.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, şiddet
olaylarına karışan öğrencilere ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19836)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2006)
44.-
Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, sözleşmeli öğretmenlerin
özlük haklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19837) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/12/2006)
45.-
Kırşehir Milletvekili Hüseyin BAYINDIR'ın, öğretmenlerin
yolluklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19838) (Başkanlığa geliş tarihi:
29/12/2006)
46.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, Osmangazi İlçesindeki
okullarda kültürel etkinliklerin yasaklandığı iddiasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19839) (Başkanlığa geliş tarihi:
29/12/2006)
47.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Mudanya-Zeytinbağı
Sağlık Ocağının personel ihtiyacına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19840) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/12/2006)
48.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Orhangazi-Gürle
Sağlık Ocağının doktor ihtiyacına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19841) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/12/2006)
49.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil ÜNLÜTEPE'nin, Sinanpaşa
Devlet Hastanesi ek binasının yapımına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19842) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/12/2006)
50.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, verem hastalığına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19843) (Başkanlığa geliş tarihi:
27/12/2006)
51.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan Devlet Hastanesi
yoğun bakım ünitesinin bölündüğü iddiasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19844) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/12/2006)
52.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, Mersin'de görevli sağlık
personelinin döner sermaye primlerinin ödenmediği iddiasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19845) (Başkanlığa geliş tarihi:
29/12/2006)
53.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, Ardahan Devlet
Hastanesi yoğun bakım ünitesinin bölündüğü iddiasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19846) (Başkanlığa geliş tarihi:
29/12/2006)
54.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, saha koordinatörlerine
ve Dünya Bankası kredili projelere ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19847) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29/12/2006)
55.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, ilaçların
alan dışı kullanımına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19848) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29/12/2006)
56.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, kalorifer kazanlarının
denetimine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19849) (Başkanlığa geliş tarihi:
27/12/2006)
57.-
Bursa Milletvekili Mehmet Emin TUTAN'ın, CHP ve TESK'in düzenlediği
esnaf kurultayına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19850) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/12/2006)
58.-
Balıkesir Milletvekili Orhan SÜR'ün, bazı demiryolu hatlarının
yenilenmesinde kullanılan rayların kalite kontrolüne
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19851) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/12/2006)
59.-
Malatya Milletvekili Miraç AKDOĞAN'ın, ülkemizdeki internet
altyapısına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19852) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/12/2006)
60.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, yüklenici
firma yetkilisinin Yuvacık Barajıyla ilgili iddialarına
ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru
önergesi (7/19853) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/12/2006)
61.-
Kocaeli Milletvekili Salih GÜN'ün, Yalova'daki deniz dolgusu çalışmalarına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19854) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/12/2006)
62.-
Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un, TRT yönetimi ile ilgili bazı
iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı
soru önergesi (7/19855) (Başkanlığa geliş tarihi:
27/12/2006)
63.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, TMO'nun alım
merkezlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19856) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/12/2006)
No.: 63
15 Ocak 2007
Pazartesi
Tasarılar
1.-
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/1295) (İçişleri ile Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.1.2007)
2.-
Irak'a Komşu Devletler Hükümetleri ile Irak Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Terörizm, Sınırlardan Yasadışı
Sızmalar ve Örgütlü Suçlarla Mücadele Konularında Güvenlik
İşbirliğine İlişkin Protokolün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1296)
(İçişleri ve Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.2007)
3.-
Yargıtay Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/1297) (Plan ve Bütçe ile Adalet Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.1.2007)
Teklif
1.-
Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez ile Afyonkarahisar Milletvekili
İbrahim Hakkı Aşkar'ın; Terörle Mücadele Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/927) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.1.2007)
Rapor
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik ve 3 Milletvekilinin; Büyükşehir Belediyesi Kanunu,
Belediye Kanunu, İl Özel İdaresi Kanunu ve Mahalli
İdare Birlikleri Kanunlarında Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu Raporu
(2/911) (S. Sayısı: 1317) (Dağıtma tarihi: 15.1.2007)
(GÜNDEME)
Geri
Alınan Yazılı Soru Önergesi
1.-
İzmir Milletvekili Yılmaz KAYA, bir endüstri meslek lisesinin
atölye binasının kiraya verildiği iddiasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesini 10/1/2007 tarihinde geri almıştır (7/19674)
No.: 64
16 Ocak 2007
Salı
Genel Görüşme
Önergeleri
1.-
Ankara Milletvekili Faruk KOCA ve 29 milletvekilinin, Irak'taki
gelişmeler ile ülkemizin ve uluslar arası toplumun bu ülkenin
sorunlarının çözümüne yapabileceği katkılar
konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü
maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına
ilişkin önergesi (8/36) (Başkanlığa geliş tarihi:
15/1/2007)
2.-
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanı Antalya
Milletvekili Deniz BAYKAL ile Grup Başkanvekilleri, İstanbul
Milletvekili Ali TOPUZ, İzmir Milletvekili K. Kemal ANADOL ve
Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, bölücü terör örgütünün Kuzey
Irak'taki faaliyetleri ve Kerkük'ün durumu başta olmak üzere
Irak'taki son gelişmeler konusunda Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel
görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/37)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/1/2007)
16 Ocak 2007
Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN
- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50'nci Birleşimi'ni açıyorum.
III. - Y O K
L A M A
BAŞKAN
- Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için beş dakika süre
veriyorum. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak
salonda hazır bulunduklarını bildirmelerini, bu süre
içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda
hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna
rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını,
görevli personel aracılığıyla, beş dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz,
Sudan ve Etiyopya'ya gerçekleştirdiği ziyaretlerde edindiği
izlenimleri aktarmak üzere isteyen Çorum Milletvekili Ali Yüksel
Kavuştu'ya aittir.
Buyurun Sayın Kavuştu.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
IV.
- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.-
Çorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu'nun, İslam Dünyası
Sivil Toplum Kuruluşları Birliği heyeti olarak Sudan
ve Etiyopya'ya yaptıkları çalışma ziyaretlerindeki
izlenimlerine ilişkin gündem dışı konuşması
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İslam
Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği Heyeti
olarak yakın zamanda Sudan ve Etiyopya'ya gerçekleştirdiğimiz
çalışma ziyaretimizle ilgili olarak izlenimlerimi aktarmak
üzere gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 1
Mayıs 2005 tarihinde İstanbul'da 39 ülkeden 100'ü aşkın
sivil toplum kuruluşları katılımıyla
"Değişen Dünyada Yeni Bir Vizyon Arayışı"
başlıklı uluslararası İslam dünyası sivil
toplum kuruluşları konferansı düzenlenmiş ve konferans
sonucunda kısa adı "İDSB" olan İslam Dünyası
Sivil Toplum Kuruluşları Birliğinin kurulmasına
karar verilmiştir.
Başkanı olduğum Ankara
Kültür ve Eğitim Vakfı olarak, kurucusu, üyesi olduğum
İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliğinin
resmî kuruluş süreci 30 Aralık 2005 yılında, Bakanlar
Kurulu kararı ve Cumhurbaşkanımızın onayıyla
tamamlanmıştır.
İDSB, İslam dünyası
sivil toplum kuruluşları arasında sürdürülebilir gelişim
ve birliği temin etmek, tüm dünyada adalet, barış ve istikrar
ortamının gerçekleşmesine katkıda bulunmak,
fertlerin ve toplumların temel hak ve özgürlüklerini korumak,
sivil toplum kuruluşlarının katılımcı
ve çoğulcu ilkelere dayalı olarak daha da geliştirilmesi
için karşılıklı iş birliği çerçevesinde
teknik ve sosyal çalışmalar yapmak, İslam kültür ve değerlerinin
tanıtılması yönündeki faaliyetlerde bulunmak gayesiyle
kurulmuştur.
Birliğin konsey üyeleri ülkeler
şunlardır: Türkiye, Kuveyt, Mısır, Malezya, Amerika,
Sudan, Azerbaycan, Suriye, Yemen, İngiltere, İran, Endonezya,
Bosna, Somali, Suudi Arabistan, Bahreyn, Etiyopya, Pakistan, Bangladeş
ve Filistin'dir.
Değerli milletvekilleri, Sudan'da
yaptığımız temaslar çok etkin ve üst düzeyde gerçekleşmiştir.
Sudan'da yapılan temaslarımızın tüm altyapı
hazırlıklarını, İslam Dünyası Sivil Toplum
Kuruluşları Birliği Sudan Temsilcisi olan Munazzamat
Dawa İslami isimli Sudan'ın en büyük sivil toplum kuruluşu
gerçekleştirmiştir.
Bu kuruluşun başta
Başkanı, İslam dünyasının çok yakından tanıdığı
bir isim olan ve Sudan'ın eski Cumhurbaşkanı Swar ez-Zehep'tir.
Sudan ziyaretinin esas amacı olan İDSB Yönetim Kurulu toplantısının
açılış oturumuna başkanlık yapan eski Cumhurbaşkanı
Swar ez-Zehep, bu birliğin öneminden ve son dönemde Türkiye'nin
lider rolünden bahsetmiştir. Türkiye'nin dünyaya açılmasının
ve çok yönlü diplomasi uygulamasının, İslam dünyasının
önünü açıcı ve yaşamakta olduğu sıkıntılara
çözüm bulma konusunda ciddi kazanımlar getireceğine
inandığını bildirmiştir. Bu çerçevede, bu yeni
kurulan birlik merkezinin de İstanbul olmasının anlamlı
olduğunu ve Türkiye merkezli inisiyatiflere ümitle baktıklarını
dile getirmiştir. Sudan'ın son dönemde yaşamakta olduğu
uluslararası kıskaç konusunda desteğe ihtiyacı
olduğunu belirterek, çeşitli entrikalarla Darfur'un Sudan'dan
ayrılmasını istediklerini ifade etmiştir. Bilindiği
gibi Darfur, Sudan'ın zengin petrol kaynakları olan bir eyaletidir,
yüzölçümü Fransa'dan büyüktür.
Değerli milletvekilleri, Sudan
Barolar Birliği ve Sudan Ticaret Odasıyla görüşmelerimiz
oldu. Heyetimiz, Sudan'daki iş adamlarıyla, ekonomik gelişmeler
üzerinde görüş alışverişinde bulundu. Diğer
yandan, Darfur'da kabile çatışmalarından mağdur
olmuş, çoğunluğu çocuk ve kadın olarak 4 bin insanın
sığındığı bir çöl kampını ziyaret
ettik. Gerçekten, içler açısı ve fakirliğin zirvede olduğu
bir ortamla karşılaştık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kavuştu,
lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Devamla)
- Sudan'da devlet yetkilileri, kabilelerin, içinde bulundukları
sıkıntıdan da etkilenmesiyle, amaçsız bir fitne
ortamının içine girdiklerini belirterek, acilen, İslam
dünyasındaki Müslüman insanların yardım kuruluşlarının
Darfur'a yönelmeleri gerektiğini belirttiler. Darfur bölgesinde
yıllarca birbiriyle savaşan dört kabilenin barış
imzalanması üzerinde de iştirak edildi. Diğer yandan,
Sudan İnsani Yardım Bakanlığı, dış
işlerinden sorumlu Devlet Bakanlığı, Savunma Bakanlığı,
Afrika Mushaf Basımevi, Afrika Üniversitesi Eğitim Merkezi,
Afrika Üniversitesi Rektörü ve Türkiye Hartum Büyükelçimiz de ziyaret
edildi.
Değerli milletvekilleri,
beş günlük Sudan ziyaretinden sonra üç günlük bir Etiyopya ziyareti
gerçekleştirdik. İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları
ADRA isimli Etiyopya temsilciliği ev sahipliği yaptı.
Türk Hava Yollarının haftada iki kez gerçekleştirdiği
uçuşlar sonunda, ekonomik ve siyasi anlamda çok iyi ilişkiler
kurulmuştur.
Değerli milletvekilleri,
hem İslam dünyası sivil toplum kuruluşlarından ve
hem de ziyaretlerden edindiğimiz izlenimlerden, İslam dünyasının
Türkiye'yi lider ülke olarak gördüğünü, Türkiye'den çok şeyler
beklediklerini ve özellikle Türkiye'de son dört yılda meydana
gelen güzel gelişmeleri ve Türkiye'nin dünyada oynadığı
rolün kendilerine umut kaynağı olduğunu net olarak
ifade etmek mümkündür.
İslam Dünyası Sivil Toplum
Kuruluşları Birliğinin bir umut ve heyecan meydana getirdiğini
müşahede ettik. Bu Birlik'in gecikmiş bir ihtiyaç olduğunu
söylediler. Ayrıca, Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfının
bu konuda üstlendiği rolün takdire şayan olduğu dile
getirildi.
Değerli milletvekilleri,
bundan sonraki İslam dünyası sivil toplum kuruluşları
toplantıları diğer ülkelerde de devam edecektir.
Beni sabırla dinlediğiniz
için hepinize teşekkür ediyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kavuştu.
Gündem dışı ikinci
söz, Verem Savaş Haftası ile ilgili söz isteyen Ankara Milletvekili
İsmail Değerli'ye aittir.
Sayın Değerli, buyurun.
2.-
Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, Verem Eğitim
ve Propaganda Haftası münasebetiyle, verem hastalığıyla
mücadelede zamanında ve kesintisiz tedavinin önemine
ilişkin gündem dışı konuşması
İSMAİL DEĞERLİ
(Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Verem
Eğitim Propaganda Haftası'nın altmışıncı
yılı nedeniyle şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım
Konuya girmeden önce biraz geriye
gitmek lazım. İlk defa 1918 yılında İstanbul'da
"Osmanlı Verem Mücadele Cemiyeti" adı altında
bir cemiyet kurulmuştur, fakat, savaş nedeniyle kısa
bir süre sonra ara vermiş. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra,
1923 yılında İzmir ve Balıkesir, 1927 yılında
ise İstanbul'da bu dernekler kurulmuştur. İlk defa, 1947
yılında Verem Eğitim Propaganda Haftası resmen kabul
edilmiş ve bugüne kadar bu kutlamalar devam etmektedir.
Değerli arkadaşlar, bugüne
kadar ülkemizde 248 adet verem dispanseri kurulmuş, 596 doktoru
mevcuttur. Ne yazık ki, sadece 75 tanesi uzman, diğerleri
uzman değildir. Buna rağmen, başarı oranı yüzde
83'tür.
Yüz yıldan beridir bu hastalığın
ne olduğu bilinmektedir; teşhisi kolay, ucuz, ama tedavisi
gerçekten uzun sürmektedir.
Değerli arkadaşlar, dünyada
her yıl 8-9 milyon kişi bu hastalığa yakalanmaktadır.
Bunların içinde 3-4 milyonu ise gerçekten ölmektedir. Bu nedenle,
ölüm sebebi olan hastalıklar içerisinde, ilk 10 içerisinde tüberküloz
da bulunmaktadır. Hastaların yüzde 3'ü ölüyor, yüzde 5'i tedaviyi
terk ediyor, yüzde 5'inde ise rezistans kazanıyor; ülkemizde
yüz binde 24 oranında bulunmaktadır. Bunların yüzde
44'ü Marmara Bölgesi'nde, yüzde 25'i ise Karadeniz Bölgesi'nde bulunmaktadır.
Bu da gösteriyor ki, nüfus yoğunluğunun çok olduğu yerde
bu hastalık kendisini göstermektedir.
Tedavisi, altı ay düzenli
bir şekilde yapıldığı takdirde çok ucuza mal
olmaktadır, 100 milyon TL gibi bir fiyata mal olmaktadır,
ancak, eğer iyi tedavi edilemez ise, direnç kazanırsa, bir
hastanın tedavisi 12 milyar lirayı bulmaktadır. Dünya
Sağlık Örgütü direkt gözetim altında tedaviyi önermektedir.
Birçok ülkede ise bu tedaviler devlet tarafından zorunlu hâle
getirilmiştir. Ülkemizde de bu tedavinin mecburi olması
için çalışmalar devam ediyor. Hastaların direnç testleri
mutlaka yapılmalıdır. Direnç testleri eğer yapılamazsa,
biraz önce de verdiğim istatistikler doğrultusunda, bu hastalık
gerçekten hızlı bir şekilde yayılmaktadır.
Yalnız, Sağlıkta Dönüşüm Projesi, Türkiye'de başarılı
olamadığı gibi, direkt gözetim altında tedaviyi
de baltalamaktadır. Bu program, sağlığı ticari
metaya, sağlık kuruluşlarını da ticari
işletmeye çevirmiştir. Performans anlayışı
yüzünden, verem savaş dispanserlerinde çalışan doktorların
büyük çoğunluğu başka kurumlara geçmekte veyahut da
başka yerlere tayin edilmiş durumdadır. Bu nedenle,
şu anda vereme yakalanan hastaların büyük çoğunluğu
büyük sıkıntı çekmektedir.
Sağlıkta Dönüşüm Projesi
hastaneleri ticari işletmeye çevirdiği için, verem savaş
hastanelerinde yatak sayısı düşürülmüştür. Hastalar
çok kısa süre yatırılmaktadır. Kısa süre yatan
hasta eğer düzenli tedavi görmez ise direnç gelişmektedir.
Bu direnç de yeni hastaların ortaya çıkmasına sebep
olmaktadır.
Hastaların yüzde 44'ünün Marmara
Bölgesi'nde olmasına rağmen, Haydarpaşa Verem Savaş
Dispanseri kapatılmıştır. Hâlbuki, bu hastane,
hem akciğer hastalıklarında hem de akciğer cerrahisi
yönünden büyük faydaları olan bir hastane idi. Bu hastanede yatan
hastalar ayrıca meslek sahibi oluyordu ve bunların çoğu
başka yerlerde de istihdam edilebiliyordu. Ne yazık ki bu
hastane kapatıldı.
Değerli arkadaşlar, tüberküloz
hastaları ne istiyor, kısaca ben bir özetlemek istiyorum:
Her şeyden önce yaşamak, ciğerleri harap olmadan tedavi
olmak, hastanede yatak bulmak, toplum tarafından itilmemek,
hastalıklarını başkalarına bulaştırmamak,
negatif basınçlı odalarda yatmak, hastanede yatarken ve
çalışana kadar ailesi için sosyal yardım, iyileşmek
üzere iken yeni gelen aktif veremli bir hastadan mikrop almamak, bu
hastalığın kökünün kazınmasını istiyor
hastalar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Değerli,
buyurun.
İSMAİL DEĞERLİ
(Devamla) - Bilim adamları ne istiyor? İlaçların eczanelerde
serbestçe satılmamasını, bakteriyolojik tanı
ve takipte eksikliklerin giderilmesini, her ilde güvenilir bakteriyoloji
laboratuvarları olmasını, hastaların erken
teşhis ve etkili tedavi edilmesini, dirençli hastaların
negatif basınçlı odalarda tedavi edilmesini, göğüs
hastanelerinin sanatoryuma dönüştürülmesini; kâr etmiyoruz,
ulaşım zor, poliklinik sayısı az diye hastanelerin
kapatılmamasını; ülkemizin yurt dışında,
tüberküloz mücadelesinde 70'li yıllarda yakaladığı
başarıyı yeniden yakalamasını, hasta odalarının
en fazla iki kişilik olmasını ve basil müspet hastaların
önce izole edilmesini istiyor. Göğüs hastalıkları
hastanelerinin işletme mantığından ayrı tutulmasını,
antitüberküloz ilaçların ve laboratuvar malzemelerinin düzenli
ve kesintisiz sağlanmasını, sağlıkta yeniden
yapılanma projesi kapsamında verem savaş dispanserlerinin
veremle mücadeledeki yerini öğrenmek istiyor. Dirençli tüberküloz
hastalarının en az altı ay hastanede yatmalarını
ve ilaç yan etkileri açısından yakından takip edilmelerini;
döner sermayede performans uygulamasından dolayı, tüberkülozlulara
kazanç getirmeyen hastalar gözüyle bakılmamasını;
verem savaştaki organizasyon sorununun, personel ve donanım
eksikliğinin giderilmesini; ilaç içmeyi reddeden hastalara
yasal uygulamaların olmasını, hastane ve dispanser
ortamında enfekte olmayı önleyecek şekilde tedbirler
alınmasını, Heybeliada Sanatoryumunun dirençli tüberküloz
hastalıkları hastanesine dönüştürülmesini istiyor.
Değerli arkadaşlar,
sağlıkta dönüşüm değil, sağlıkta çöküş
projesinden bir an önce vazgeçilmelidir.
Sağlık konusunda halkımızın
gerçek sorunlarıyla ilgilenilmesi dileğiyle, yeni
yılın tüm dünyaya barış, sağlık, mutluluk
getirmesi dileğiyle, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Değerli.
Gündem dışı üçüncü
söz, Filistin'deki son durum hakkında söz isteyen İstanbul
Milletvekili Hüseyin Kansu'ya aittir.
Sayın Kansu, buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
3.-
İstanbul Milletvekili Hüseyin Kansu'nun, Türkiye-Filistin
Dostluk Grubu Başkanı başkanlığında bir
heyetle Filistin'e yaptıkları ziyaretteki gözlemlerine
ilişkin gündem dışı konuşması
HÜSEYİN KANSU (İstanbul)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 29 Aralık
2006 ile 2 Ocak 2007 tarihleri arasında Türkiye-Filistin Dostluk
Grubu Başkanı Manisa Milletvekilimiz Sayın Hüseyin
Tanrıverdi'nin başkanlığında bir grup milletvekili
arkadaşımızla birlikte, TİKA ve bazı gönüllü
kuruluşların iştirakiyle, Kurban Bayramı münasebetiyle,
bir dizi etkinliğe katılmak ve görüşmelerde bulunmak
üzere Filistin'e kısa bir ziyaret yapma imkânı bulduk. Orada
bulunduğumuz süre içerisinde gözlemlerimi paylaşmak üzere
şahsım adına gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün Filistin'in karşı
karşıya kaldığı en büyük sorun, sosyal, ekonomik
ve siyasal alanlarda istikrardan yoksun olmasıdır. Düşük
gelir, işsizlik, altyapı, şiddet, emniyetsizlik gibi
birçok sorunla aynı anda yüz yüze kalan ülkenin bu sarmaldan
kurtulması, söz konusu alanlarda istikrarın gerçekleştirilmesiyle
ancak mümkündür. Bu amaçla, Filistin'de 25 Ocak 2006 tarihinde, yasalara
uygun, demokratik bir şekilde yapılan ilk seçim, ülkedeki
istikrar için atılmış önemli bir adımdı. Ancak,
sonuçları başta İsrail ve ABD olmak üzere bazı ülkeler
tarafından kabul edilmeyen seçim, bugün, âdeta, Filistin'in siyasi
geleceğine karşı bir kampanyaya dönüştü. Maalesef,
merkezî parlamento bugün sağlıklı bir şekilde toplanamıyor.
Hâlen HAMAS Partisine mensup 40 milletvekili ile 4 bakan ve aynı
partiden Meclis Başkanı sudan bahanelerle İsrail tarafından
cezaevinde tutuluyor. 132 üyelik Filistin Meclisinde HAMAS Partisinin
78 üyesinden sadece 38'i, gerektiğinde güvenlik ve benzeri sorunlardan
ötürü ancak dijital ortamlarda görüşebilmektedirler. Hâlen
sürdürülen politika, ülkedeki siyasi istikrarsızlığı
artırmak ve bölgede İsrail'in tezlerini güçlendirmekten
başka bir sonuç doğurmamaktadır. Yapılmak istenen,
öyle görünüyor ki, Filistin'de partiler arasında silahlı
bir çatışma çıkarmak ve böylelikle demokratik yollardan
elde edemedikleri sonuçları olağanüstü araçlarla elde
etmektir. Bölgeden son gelen haberler, barış adına kaygı
duyan herkesi endişeye sevk edecek özelliktedir.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bugün, artık, geri dönüşü olmayan her
adımdan kaçınılması gereken önemli bir aşamadayız.
Her şeyden önce HAMAS ve El Fetih Partileri arasındaki silahlı
çatışmalara varan çekişmelerin durdurulması gerekmektedir.
Kardeş kavgasının Filistin sorununa hiçbir katkısı
yoktur ve nihayet de gelişmeleri kötüleştirmekten
başka hiçbir şeye yaramamaktadır. Ülke içindeki sosyal
barış, sorunların çözümü için gerekli olan enerjiyi
sağlayacaktır. Taraflar, el birliğiyle Filistin'in
karşı karşıya bırakıldığı
ekonomik ve geri kalmışlık, istikrarsızlık,
güvensizlik gibi sorunlarla mücadele etmeli; müreffeh, kalkınmış
bir Filistin için güç birliği yapılmalıdır.
Mevcut Filistin liderliğine
bu anlamda önemli görevler düştüğünü bir kez daha buradan
yinelemek isterim. Tüm dünyanın gözü önünde cereyan eden bu kardeş
çekişmesi Filistin'e dönük insanlığın iyi niyet
duygularını zedelemekte ve atılabilecek somut
adımları güçleştirmektedir.
Filistin sorunu, birçok niteliğiyle
bugün sınırlarını çoktan aşmış bölgesel
ve küresel bir sorundur. Bu itibarla, bölge ülkelerinin dâhil olduğu
bir inisiyatif başlatılarak, sorunun geniş müzakere
zeminine yatırılarak uluslararası çözüm mekanizmalarının
harekete geçirilmesi yönüne gidilmelidir. Dış devletlerin
tek taraflı müdahaleci ve yanlı tavırları sorunu
çözmekten oldukça uzaktır. Meşruiyet üzerine kurulmayan
güç politikalarıyla durum daha kronik bir hâle dönüştürülmektedir.
Seçimle kurulan HAMAS Hükûmetini hiçe sayan, dolayısıyla
Filistin halkının tercihlerini dikkate almayan herhangi
bir girişim akim kalmaya mahkûmdur. Bu itibarla, ABD'nin son yardım
teklifiyle İsrail'in bloke ettiği dış yardımları
şartlı serbest bırakma teklifi, samimiyeti sorgulanması
gereken teşebbüslerdir. Tüm olup bitenler karşısında
metanetini koruyan Filistin halkının ülkelerinde var olma
ve yaşama hakları tüm uluslararası camia tarafından
kabul edilmelidir. Yüzde 79 gibi işsizlik oranına sahip
bir ekonomisi, millî geliri 400 dolar civarında ve altyapısı
saldırılarla tarumar edilmiş bir halka tüm insanlığın
sahip çıkması gerekmektedir.
Filistin halkı, bugün, temel
ekonomik ve güvenlik ihtiyaçlarından mahrum bırakılmaktadır.
Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde zaman zaman İsrail
ordusu tank destekli saldırılar düzenlemekte, bu saldırılarla
binalar, camiler, sanayi tesisleri yıkılmakta, çok sayıda
sivil hayatını kaybetmekte ve yegâne gelir kaynağı
olan portakal, zeytin ve narenciye bahçelerindeki ağaçlar kökten
kesilmektedir.
Filistin için önemli olan Erez Sanayi
Bölgesi yerle bir edilmiştir. Üretimin yeniden canlandırılması
ve yaklaşık 10 bin kişiye istihdam imkânı sağlamak
için Türkiye Ticaret ve Sanayi Odalar Birliğinin başlattığı
samimi teşebbüs
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kansu, buyurun.
HÜSEYİN KANSU (Devamla) -
İsrail tarafından engellenmesi nedeniyle gerçekleşememektedir.
Yüzyıllardır özgürlük ve
barış içinde yaşayan ve bu değerleri yaşatan
Filistin halkı, İsrail tarafından birbirinden izole
edilmiş kentlerde, sayıları 70'i bulan değişik
kamplarda, açık cezaevi şartlarında yaşamaya
mahkûm edilmiştir. Filistin halkına, bağımsız
bir devlet altında örgütlenme hakkı tanınmalıdır.
Öyle görünüyor ki, İsrail,
sınırları belirsiz, ordusu olmayan, tam egemenliğe
sahip olmayan, her bakımdan kendisine bağlı ve muhtaç,
teknik ve hukuki olarak devlet olmaktan uzak, işgal politikasını
meşrulaştıran bir Filistin yönetimi arzulamaktadır.
Temelinde uluslararası hukukun ve kabullerin yer almadığı
reel politikayla dayatılan, konjonktüre göre sürekli olarak
değişen, samimiyetten uzak gibi planların, Filistin
coğrafyasına barış ve istikrar getirmesi asla
mümkün görünmemektedir.
1948'lerde İsrail'in kurulması
için gayret gösteren başta İngiltere ve ABD gibi birtakım
ülkelerin, bugün, Filistin'in tam bağımsız bir devlet
olması için en az o kadar çaba göstermeleri gerekmektedir.
İsrail'in yakın tarihinde birçok siyasi anlayış
denenmiş, fakat, bunların hiçbirisi esasta sorunu çözmede
başarılı olamamıştır. Özellikle barışın
önündeki en önemli sorun olan şiddet, katlanarak büyümektedir.
Unutulmamalı ki, uygulanan orantısız güç kullanımı
ve başvurulan şiddet, karşı şiddeti doğuracaktır.
İsrail, uluslararası hukuku hiçe sayan uygulamalardan
vazgeçmedikçe, alınan kararlara uymadıkça, bölgede barıştan
söz etmek mümkün değildir.
Dünyanın halklar arasındaki
duvarları kaldırdığı bir dönemde, İsrail'in
yeni bir duvar inşa etmesi savunulamaz. İsrail, sorunu
çözmede katkısı beklenmeyen bu duvar inşaatını
derhâl durdurmalı, 1967'den sonra işgal ettiği topraklarda
illegal bir biçimde oluşturduğu Yahudi yerleşim bölgelerini
boşaltmalıdır.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Filistin meselesi, sadece bir Orta Doğu meselesi
değil, bir dünya meselesidir. İnsanlığın ortak
vicdanını temsil etmektedir. Tarihin bölge ve dünya barışının
bir gereği olarak önümüze getirdiği bu meselenin çözümünde
aktif ve ön alıcı politikamız yoğunlaştırılmalı
ve sorunun üzerine gidilmelidir.
Bu duygu ve düşüncelerle, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kansu.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Anayasa ve Adalet Komisyonları
üyelerinden kurulu Karma Komisyonun bazı sayın milletvekillerinin
yasama dokunulmazlıkları hakkında iki adet raporu
vardır; sırasıyla okutup, bilgilerinize sunacağım.
Okutuyorum:
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale
Milletvekili İbrahim Köşdere'nin yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi
ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/798) (S. Sayısı: 1279) (x)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Yapı ruhsatında değişiklik
yapmak suçunu işlediği iddia olunan Çanakkale Milletvekili
İbrahim Köşdere hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi
ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma
Komisyonumuzun 29 Kasım 2006 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
(x)
1279 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan
eylemin niteliğini dikkate alarak Çanakkale Milletvekili
İbrahim Köşdere hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine
arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasanın 83 üncü maddesinin
ikinci ve sonraki fıkralarında kurala bağlanan yasama
dokunulmazlığı; yasama organı üyelerinin sorumsuz
ve cezasız kalmaları için değil, görevlerini her yönden
özgür, bağımsız ve endişesiz yerine getirmelerini
sağlamak için öngörülmüştür. Yasama sorumsuzluğundan
farklı olarak dokunulmazlık, nispi ve geçici nitelikte
bir ayrıcalıktır.
Gerek kapsamı ve kaldırılma
usulü gerek uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle yasama dokunulmazlığı,
TBMM'nin saygınlığını zedeler bir kurum haline
gelmiştir. Kamu yararı dikkate alınarak milletvekillerine
görevlerinin gereği tanınmış bir ayrıcalık
olan yasama dokunulmazlığının, kişisel bir
ayrıcalığa dönüşmesi, bir hukuk devletinde asla
kabul edilmesi mümkün olmayan bir husustur.
Kamu yararı ile açıklanamayacak
ölçüde ceza adaleti ve dolayısıyla "temiz toplum"
özlemi aleyhine sergilenen bu ayrıcalıklı durumun
ortadan kaldırılması için gereken Anayasa değişikliğinin
şu güne kadar gerçekleştirilememiş olması karşısında
başvurulabilecek tek yol olarak, "hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının
TBMM tarafından derhal kaldırılması" kalmıştır.
Bu, aynı zamanda dokunulmazlığının kaldırılması
istenen milletvekillerinin savunma hakkından bir an önce yararlanabilmelerine
de imkân verecektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle
Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun,
kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının
sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
Oya
Araslı Mehmet
Küçükaşık Feridun
Ayvazoğlu
Ankara Bursa Çorum
Atilla
Kart Muharrem
Kılıç Yüksel Çorbacıoğlu
Konya Malatya Artvin
Yılmaz
Kaya Tuncay Ercenk Uğur Aksöz
İzmir Antalya Adana
Sezai
Önder
Samsun
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer raporu okutuyorum:
2.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı'nın yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi
ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/991) (S. Sayısı: 1280) (x)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İhaleye fesat karıştırmak
suçunu işlediği iddia olunan İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi
ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma
Komisyonumuzun 29 Kasım 2006 tarihli toplantısında
görüşülmüştür.
(x)
1280 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
İzmir Milletvekili Bülent Baratalı
Komisyonumuza yazılı olarak dokunulmazlığının
kaldırılması talebini iletmiştir.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan
eylemin niteliğini dikkate alarak İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği
sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine
arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasanın 83 üncü maddesinin
ikinci ve sonraki fıkralarında kurala bağlanan yasama
dokunulmazlığı; yasama organı üyelerinin sorumsuz
ve cezasız kalmaları için değil, görevlerini her yönden
özgür, bağımsız ve endişesiz yerine getirmelerini
sağlamak için öngörülmüştür. Yasama sorumsuzluğundan
farklı olarak dokunulmazlık, nispi ve geçici nitelikte
bir ayrıcalıktır.
Gerek kapsamı ve kaldırılma
usulü gerek uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle yasama dokunulmazlığı,
TBMM'nin saygınlığını zedeler bir kurum haline
gelmiştir. Kamu yararı dikkate alınarak milletvekillerine
görevlerinin gereği tanınmış bir ayrıcalık
olan yasama dokunulmazlığının, kişisel bir
ayrıcalığa dönüşmesi, bir hukuk devletinde asla
kabul edilmesi mümkün olmayan bir husustur.
Kamu yararı ile açıklanamayacak
ölçüde ceza adaleti ve dolayısıyla "temiz toplum"
özlemi aleyhine sergilenen bu ayrıcalıklı durumun
ortadan kaldırılması için gereken Anayasa değişikliğinin
şu güne kadar gerçekleştirilememiş olması karşısında
başvurulabilecek tek yol olarak, "hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının
TBMM tarafından derhal kaldırılması" kalmıştır.
Bu, aynı zamanda dokunulmazlığının kaldırılması
istenen milletvekillerinin savunma hakkından bir an önce yararlanabilmelerine
de imkân verecektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle
Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun,
kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının
sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
Oya
Araslı Mehmet
Küçükaşık Feridun
Ayvazoğlu
Ankara Bursa Çorum
Atilla
Kart Muharrem
Kılıç Yüksel Çorbacıoğlu
Konya Malatya Artvin
Yılmaz
Kaya Tuncay Ercenk Uğur Aksöz
İzmir Antalya Adana
Sezai
Önder
Samsun
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup,
bilgilerinize sunacağım.
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) TEZKERELER
VE ÖNERGELER
1.- Sudan
Millî Meclisi Başkanı Ahmed İbrahim Al Taher'in davetlisi
olarak Sudan'a resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın beraberindeki parlamento
heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen
milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1185)
9
Ocak 2007
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Bülent Arınç'ın, Sudan Millî Meclisi Başkanı
Ahmed İbrahim Al Taher'in davetine icabetle, beraberinde bir
Parlamento heyetiyle, Sudan'a resmî ziyarette bulunması, Türkiye
Büyük Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 Sayılı Kanun'un 6. Maddesi uyarınca,
Genel Kurul'un 26 Aralık 2006 tarihindeki 44. Birleşiminde
kabul edilmiştir.
Anılan Kanun'un 2. Maddesi uyarınca,
Heyetimizi oluşturmak üzere Siyasi Parti Gruplarınca bildirilen
isimler Genel Kurul'un bilgilerine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Adı Soyadı: Seçim Çevresi
Mesut Değer Diyarbakır
Musa Sıvacıoğlu Kastamonu
Şükrü Ünal Osmaniye
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Genel görüşme açılmasına
ilişkin iki önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
C) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Ankara
Milletvekili Faruk Koca ve 29 milletvekilinin, Irak'taki gelişmeler
ile ülkemizin ve uluslararası toplumun bu ülkenin sorunlarının
çözümüne yapabileceği katkılar konusunda genel görüşme
açılmasına ilişkin önergesi (8/36)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Uzun bir süreden beri komşumuz
Irak'ta çok olumsuz gelişmeler yaşanmakta, bu gelişmeler
Irak'ın bütünlüğünü ve Irak halkının geleceğini
tehlikeye düşürecek seviyelere ulaşmış bulunmaktadır.
Bölge ve uluslararası camia açısından giderek daha
ciddi bir istikrarsızlık kaynağı haline dönüşmekte
olan Irak'taki bu olumsuz gelişmeler, Türkiye ve diğer komşularını
da menfi şekilde etkilemektedir.
Türkiye bugüne kadar Irak'ın
bu sıkıntılı dönemi geride bırakarak, siyasi
birliğini ve toprak bütünlüğünü koruyan, güvenli, istikrarlı,
müreffeh bir ülke haline gelmesi için elinden gelen katkıyı
sağlamaya çalışmıştır. Türkiye'nin, komşusu
Irak'taki bu gelişmelerle yakından ilgilenerek Irak'taki
siyasi süreç ile uzlaşı çabalarına katkı sağlama
yönünde çaba sarf etmesi gerektiği esasen ortadadır.
Bu çerçevede, Irak'taki gelişmeleri
ve bu ülkenin içinde bulunduğu durumu ele alarak, Irak'ın sorunlarını
geride bırakmasını teminen ülkemizin ve uluslararası
toplumun Irak halkına ve yönetimine yapabileceği katkıları
değerlendirmek üzere Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
101, 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme
açılmasını arz ederiz.
1- Faruk Koca (Ankara)
2- Adem Tatlı (Giresun)
3- Fahrettin Poyraz (Bilecik)
4- Ahmet Ertürk (Aydın)
5- Ahmet Çağlayan (Uşak)
6- Alaettin Güven (Kütahya)
7- Tevhit Karakaya (Erzincan)
8- İsmail Özgün (Balıkesir)
9- Bekir Bozdağ (Yozgat)
10- Ramazan Can (Kırıkkale)
11- Selami Uzun (Sivas)
12- Faruk Anbarcıoğlu (Bursa)
13- Alim Tunç (Uşak)
14- Hacı İbrahim Kabarık (Bartın)
15- Taner Yıldız (Kayseri)
16- Niyazi Özcan (Kayseri)
17- Öner Gülyeşil (Siirt)
18- Abdulkadir Kart (Rize)
19- Talip Kaban (Erzincan)
20- Mehmet Ceylan (Karabük)
21- Hamit Taşcı (Ordu)
22- Azmi Ateş (İstanbul)
23- Ali Temür (Giresun)
24- Aydın Dumanoğlu (Trabzon)
25- Erol Aslan Cebeci (Sakarya)
26- Hüseyin Tanrıverdi (Manisa)
27- İbrahim Hakkı Birlik (Şırnak)
28- Ahmet Koca (Afyonkarahisar)
29- Kerim Özkul (Konya)
30- Zeynep Karahan Uslu (İstanbul)
Gerekçe:
Ülkemizin içinde bulunduğu
coğrafyada çok önemli gelişmeler yaşanmaktadır.
Özellikle komşumuz Irak'ta meydana
gelen olaylar Türkiye'yi yakından ilgilendirmektedir.
Irak'ın toprak bütünlüğünün
ve siyasal birliğinin korunması, Irak halkı,
Irak'ın komşuları ve bölgenin tamamı için hayati
önem taşımaktadır.
Esasen, Türkiye'nin de Irak'a yönelik
politikaları Irak'ın toprak bütünlüğünün ve siyasal
birliğinin mutlaka korunması üzerine kuruludur.
Türkiye, bu çerçevede Irak'taki
siyasi geçiş sürecini desteklemiştir.
Ancak son dönemde yaşanan gelişmeler
Irak'taki siyasi sürecin istenilen sonuçları vermediğini,
aksine ülkenin mezhepsel ve etnik hatlar üzerinde bölünmesi tehlikesinin
güçlendiğini göstermiştir.
Irak hükümetinin bir an önce ülkedeki
istikrar ve düzeni sağlamakta ilerleme kaydetmesi, derinleşmekte
olan ayrışmaların ve bölünme sakıncasının
giderilmesi konusunda süratli adımlar atması gerekmektedir.
Bu hedefe yönelik olarak tüm
Irak'a komşu ülkelerin ve uluslararası toplumun Irak hükümetine
yardımcı olması ayrıca önem taşımaktadır.
Irak'ın siyasi birliğinin
ve toprak bütünlüğünün korunması, güvenliğin ve istikrarın
tesisi, gruplar arasında bozulan dengenin yeniden kurulması,
mezhep çatışmalarının önlenmesi, Iraklı grupların
Iraklılık bilincinin gerektirdiği asgari paydalarda
buluşabilmesi, Irak'ın petrol gelirlerinin paylaşımında
merkezi hükümetin ağırlığının korunması,
Irak anayasasının bölücü hususlardan temizlenmesi, Kerkük
sorununun uzlaşı ile çözülmesi, terör örgütünün Irak'taki
varlığının ve etkinliğinin sona erdirilmesi,
Irak'taki Türkmen varlığının korunması, Türkiye
ile Irak arasındaki ticari ve ekonomik işbirliğinin
geliştirilmesi başından beri Türkiye'nin Irak'a yönelik
izlediği politikanın temel unsurları olmuştur.
Türkiye, Irak'taki durumun normale
dönebilmesi için Irak'taki tüm grupların, mezhep ve etnik temelde
oluşturdukları dar siyasi gündemlerini bir yana bırakarak
uzlaşı yoluyla varacakları bir Irak millî gündemi etrafında
birleşmelerini zorunlu görmektedir.
Türkiye Irak'taki tüm gruplarla yürütülen
temaslarda bu hususu ön plana çıkarmıştır.
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer önergeyi okutuyorum:
2.- Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanı Antalya Milletvekili
Deniz Baykal ve Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ali Topuz, İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol ve Samsun Milletvekili
Haluk Koç'un, bölücü terör örgütünün Kuzey Irak'taki faaliyetleri
ve Kerkük'ün durumu başta olmak üzere Irak'taki son gelişmeler
konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi
(8/37)
16/01/2007
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Irak'taki son gelişmeler bir
iç savaş olasılığını yakın bir tehlike
olarak ortaya çıkartmaktadır. Mezhepler arası çatışmalar
her gün yüze yakın insanın hayatına mal olmaktadır.
Amerika'nın ve Koalisyon Güçlerinin müdahalesinden sonra yüz
binlerce insanın hayatını kaybettiği ifade edilmektedir.
Irak vatandaşlarının can güvenliği kalmamıştır.
Amerika'nın son olarak ilan ettiği Yeni Irak Stratejisinin
bu vahim gelişmelere çare oluşturamayacağı görülmektedir.
Bu gelişmelerin bir iç savaşa dönüşmesi halinde bunun,
başta komşu ülkeler olarak üzere, bütün bölgeye yayılması
ihtimali kuvvetlidir.
Bu arada, 2005 tarihinde kabul edilen
Irak Anayasasında 2007 yılında Kerkük'ün geleceği
konusunda bir referandum yapılmasının öngörülmüş
olması Kuzey Irak'ta yaşayan Türkmenler açısından
çok ciddi kaygılar yaratmaktadır. Üst düzeydeki Amerikan
siyaset adamlarının bile bu referandumdan kaygı duydukları
ve bunun ertelenmesini önerdikleri hazırladıkları
raporlardan anlaşılmaktadır. Buna rağmen ABD
Başkanı tarafından son olarak ilan edilen Yeni Irak Stratejisinde
bu referandumun ertelenebileceğine dair herhangi bir ifade
yer almamaktadır.
Son zamanlarda gerçekleştirilen
sistemli göç hareketleriyle Kerkük'ün yüzyıllardan beri
oluşmuş bulunan demografik yapısı köklü biçimde
değiştirilmiştir. Bu koşullarda yapılacak
bir referandumun Kerkük'te ve genel olarak Kuzey Irak'ta ciddi gerginliklere
ve çatışmalara yol açması ihtimali kuvvetlidir.
Kuzey Irak'taki PKK terörist faaliyetleri
de maalesef hâlâ önlenememiştir ve ülkemizin güvenliği
açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Hükümetin
bu konuda şimdiye kadar Amerika Birleşik Devletleri ve
Irak nezdinde yaptığı girişimler sonuç vermemiştir.
Atanan özel temsilcilerin çalışmaları da terörist faaliyetlerin
engellenmesine katkı sağlayamamıştır.
Bütün bu konuların Türkiye
Büyük Millet Meclisinde kapsamlı biçimde ele alınması
zorunlu hale gelmiştir. Bu nedenle, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde
Irak'taki gelişmeler ve özellikle Kerkük'ün durumuna ilişkin
bir genel görüşme açılmasını arz ve teklif ederiz.
Deniz
Baykal
Antalya
Grup
Başkanı
Ali
Topuz Kemal
Anadol Haluk Koç
İstanbul
İzmir Samsun
Grup
Başkan Vekili Grup
Başkan Vekili Grup
Başkan Vekili
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemde yerini alacak
ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki
ön görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, bazı sayın milletvekillerinin
izinli sayılmalarına dair bir tezkeresi vardır; ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
B) TEZKERELER
VE ÖNERGELER (Devam)
2.- Bazı
milletvekillerinin, belirtilen sebep ve sürelerle izinli sayılmalarına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1186)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Aşağıda adları
yazılı sayın milletvekillerinin hastalıkları
nedeniyle hizalarında gösterilen sürelerde izinli sayılmaları
Başkanlık Divanının 13 Aralık 2006 tarihli toplantısında
uygun görülmüştür.
Genel Kurulun onayına sunulur.
Sadık
Yakut
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
Ağrı Milletvekili Naci
Aslan, 16/10/2006 tarihinden geçerli olmak üzere 13 gün.
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diyarbakır Milletvekili Mehmet
Fehmi Uyanık, 03/10/2006 tarihinden geçerli olmak üzere 20 gün.
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İstanbul Milletvekili
İbrahim Reyhan Özal, 21/11/2006 tarihinden geçerli olmak üzere
11 gün.
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VI. - ÖNERİLER
A) SİYASİ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki
sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin AK Parti Grubu önerisi
16/01/2007
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 16.01.2007
Salı günü (bugün) toplanamadığından, İçtüzüğün
19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Sadullah
Ergin
Hatay
AK
Parti Grubu Başkan Vekili
Öneri
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmının;
361 inci sırasında yer alan 1230 sıra sayılı Kanun
Tasarısının bu kısmın 5 inci sırasına,
8 inci sırasında yer alan 1314 sıra sayılı Kanun
Teklifinin bu kısmın 6 ncı sırasına, 385 inci
sırasında yer alan 1247 sıra sayılı Kanun Tasarısının
bu kısmın 7 nci sırasına, 7 nci sırasında
yer alan 922 sıra sayılı Kanun Tasarısının
bu kısmın 8 inci sırasına, 395 inci sırasında
yer alan 1266 sıra sayılı Kanun Tasarısının
bu kısmın 9 uncu sırasına, 33 üncü sırasında
yer alan 852 sıra sayılı Kanun Tasarısının
bu kısmın 10 uncu sırasına, 265 inci sırasında
yer alan 1012 sıra sayılı Kanun Tasarısının
bu kısmın 11 inci sırasına, 345 inci sırasında
yer alan 1182 sıra sayılı Kanun Tasarısının
bu kısmın 12 nci sırasına, 400 üncü sırasında
yer alan 1306 sıra sayılı Kanun Tasarısının
bu kısmın 13 üncü sırasına, 402 nci sırasında
yer alan 1308 sıra sayılı Kanun Tasarısının
bu kısmın 14 üncü sırasına, 396 ncı sırasında
yer alan 1272 sıra sayılı Kanun Teklifinin bu kısmın
15 inci sırasına, 360 ncı sırasında yer alan
1225 sıra sayılı Kanun Tasarısının bu
kısmın 16 ncı sırasına alınmasının
ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi;
16.1.2007 tarihli (bugünkü) Gelen
Kağıtlarda yayımlanan ve okunmuş bulunan Irak'taki
Gelişmeler konulu (8/36) ve (8/37) esas numaralı Genel Görüşme
Önergelerinin öngörüşmelerinin 18.1.2007 Perşembe günkü
Birleşimde ve birlikte yapılmasının ve görüşmelerinin
tamamlanmasından sonra kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerine
devam olunması;
Genel Kurulun; 16.1.2007 Salı
ve 17.1.2007 Çarşamba günkü Birleşimlerinde sözlü sorular
ile diğer denetim konularının görüşülmemesinin,
16.1.2007 Salı günkü Birleşiminde kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesinin; 16.1.2007 Salı günü 15.00-20.00, 17.1.2007 Çarşamba
ve 18.1.2007 Perşembe günleri 14.00-20.00 saatleri arasında
çalışmalarını sürdürmesi;
Önerilmiştir.
BAŞKAN - Önerinin lehinde söz
isteyen Faruk Koca, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Koca. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Sayın Koca, süreniz on dakikadır.
FARUK KOCA (Ankara) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Irak'ta yaşanan olumsuz
gelişmelerin bir genel görüşmeyle görüşülmesi üzerinde
vermiş olduğumuz genel görüşme teklifinin gündeme
alınması yönündeki Danışma Kurulu önerisi üzerine
önerinin lehinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizin içinde bulunduğu
coğrafyada çok önemli gelişmeler yaşanmaktadır.
Komşumuz Irak'ta meydana gelen olaylar özellikle Türkiye'yi yakından
ilgilendirmektedir. Eğer komşunun evi yanarsa, sizin duvarlarınız
ısınır; hâl böyleyken, gerek bölge ülkeleri ve gerekse
dünya devletleri bu konuda bigâne kalamazlar, Türkiye hiç kalamaz,
kalmamalıdır.
Değerli arkadaşlar, Türkiye
için esas olan, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasıdır.
Zira, ancak bu şekilde, hem Irak'ta hem de bölgede istikrarın
yeniden temin edilmesi mümkün olabilecektir. Irak'ta devam edegelen
karmaşayla birlikte yaşanan iç savaş tehlikeli boyutlara
ulaşmıştır. Bugüne kadar 650 bin kişinin öldüğü
kaydedilmektedir. Bir etnik ve mezhep çatışmasının
önlenmesi bütün dünyanın görevi olmalıdır. Dünyanın
Irak'ta yaşananlara seyirci kalması onarılmaz tahribatlar
doğuracaktır. Irak'a müdahale tarihinden bugüne kadar geçen
süre içinde güney komşumuz, gün geçtikçe içinden çıkılmaz
bir iç savaşın eşiğine sürüklenmiştir. Bu duruma
dünya milletlerinin bir an önce ortak tavır geliştirmesi
gerekmektedir. Aksi hâlde, Irak'ın bölünmeye sahne olması,
küresel barış açısından tamiri güç sonuçlar doğuracaktır.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; Türkiye olarak biz, Irak'ın siyasi ve toprak bütünlüğünün
korunması, güvenliğin ve istikrarın tesisi, gruplar
arasında bozulan dengenin yeniden kurulması, mezhep çatışmalarının
önlenmesi, Iraklı grupların Iraklılık bilincinin
gerektirdiği asgari paydalarda buluşabilmesi,
Irak'ın petrol gelirlerinin paylaşımında merkezî
hükûmetin ağırlığının korunması, Irak
Anayasası'nın bölücü hususlardan temizlenmesi, Kerkük sorununun
uzlaşı ile çözülmesi, terör örgütünün Irak'taki varlığının
ve etkinliğinin sona erdirilmesi, Irak'taki Türkmen varlığının
korunması, Türkiye ile Irak arasında ticari ve ekonomik
iş birliğinin geliştirilmesini Irak'ta sağlanacak
normalleşmenin vazgeçilmez koşulu olarak görüyoruz. Bütün
bu olumsuz gidişatın düzeltilmesi, Irak'ın toprak bütünlüğünün
korunması ve yürüyen iç savaşın durdurulması,
bölgede istikrarın sağlanması önem arz etmektedir.
Bu konunun bir genel görüşmeyle
Türkiye Büyük Millet Meclisince ele alınması, bu vesileyle
Hükûmetimizin devlet politikasını Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyelerine ve milletimize anlatma fırsatı doğacaktır.
Öte yandan, dünya parlamentolarının ve hükûmetlerinin bu
konuya dikkatlerini çekmiş olacağız.
Bu duygu ve düşüncelerle, genel
görüşme önerimizin lehinde oy kullanacağınızı
ümit eder, hepinizi saygıyla selamlarım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Koca.
Önerinin lehinde söz isteyen
Şükrü Elekdağ, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Elekdağ.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ
(İstanbul) - Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet
Halk Partisi tarafından Irak'taki gelişmelere ve Kerkük'ün
durumuna ilişkin genel görüşme açılması hakkındaki
önergeyle ilgili olarak konuşacağım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Irak'ta Amerikan askerî müdahalesi maalesef bu ülkeyi bir kan gölüne
çevirdi. Bunu hepimiz üzüntüyle gördük, görüyoruz. Hâlen Irak'taki
durum son derece kritiktir, son derece vahimdir.
Bugün açıklanan bir rapordan
bahsedeceğim size. Bu, Birleşmiş Milletler Mülteciler
Yüksek Komiserinin raporudur. Bu resmî raporda, son derece önemli
resmî raporda Irak'ta her ay 5 bin kişinin öldüğü ve aynı
zamanda Irak'ta her ay 100 bin kişinin zorunlu yer değiştirmek
durumunda kaldığı belirtiliyor. Tabiatıyla, bu
durumu, ister istemez bir iç savaştan başka şekilde değerlendirmek
imkânı var mı acaba? Evet, hem bir iç savaş var hem de mezhep
savaşı var.
Şimdi, bu konuyla ilgili olarak,
Amerika'da bir çalışma grubu sekiz ay çalıştıktan
sonra, son derece önemli bir rapor hazırladı. Bunun başında
bir eski cumhuriyetçi dışişleri bakanı, bir de eski,
yine çok tanınmış olan bir devlet adamı niteliğindeki
demokrat, Kongredeki Dış İlişkiler Komisyonu
Başkanı olan Hamilton vardı. Bunlar sekiz ay çalıştıktan
sonra bir rapor hazırladılar, 10 akil adam; fakat, bunların
arkasında, gayet kuvvetli, askerlerden ve aynı zamanda
diplomatlardan, siyaset bilimcilerden, akademisyenlerden mürekkep
de bir heyet vardı. Bu heyetin hazırlamış olduğu
rapor, Irak'taki durumun silahla hâlledilemeyeceğini ortaya
koyuyordu. Muhakkak ki, buraya bir siyasi çözüm getirmek lazım
ve bu raporda, Irak'taki Amerikan askerlerinin 2008'in ilk çeyreğinde
muharip olan bölümünün tamamen çekilmesi öngörülüyordu. Aynı
zamanda, bir uluslararası konferans çerçevesinde bu konunun
görüşülmesi ve bu konferansın İran ve Suriye'yi de kapsaması
tabiatıyla öngörülmüştü. Fakat, Başkan Bush bu raporu
kabul etmedi, bunun yerine kendisi başka bir strateji öngördü.
Bu öngörmüş olduğu stratejiyle, bildiğiniz gibi
21.500 asker gönderiliyor ve bununla sorunun çözülebileceği
tahmin ve tasavvur ediliyor.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
bildiğiniz gibi, son seçimlerden sonra, demokratlar Amerikan
Kongresinde hâkim durumdalar ve demokratların hepsi buna tamamen
karşı, bunun yanında cumhuriyetçilerin de büyük bir
bölümü karşı. Mesela, yine, tanınmış bir kişi
olan John Warner -bu kişi, bütün cumhuriyetçilerin döneminde
Silahlı Kuvvetler Komitesinin Başkanlığını
yapmıştır- şunu söylüyor: "Aman, Sayın
Bush'un önerdiği şekildeki bir stratejiye gitmeyelim. Çünkü,
bu strateji bizi Irak'taki iç savaşın bir tarafı hâline
getirecektir."
Amerikan kamuoyunun yüzde 61'i de
Irak'a asker gönderilmesine karşı.
Şimdi, netice itibarıyla,
değerli arkadaşlarım, olayların gidişi
Irak'ın çözülmenin eşiğine geldiğini gösteriyor.
Yani, bu durumda Türkiye'nin yaşamsal çıkarları
açısından iki konu öncelikle ortaya çıkıyor: Birincisi
Kuzey Irak'ta PKK varlığıdır değerli arkadaşlarım.
2003'ün başında PKK terörünün,
Türkiye'de, bastırıldığı izlenimi vardı.
Bakın, hakikaten de, Güneydoğu'da tam anlamıyla bir
sükûn ve istikrar ortamı hüküm sürüyordu, hepinizin bildiği
gibi. Kandil Dağı'na çekilmiş olan PKK teröristleri de
çaresizlik içinde kaderlerini bekliyorlardı.
Peki, ne oldu? Birdenbire bu durum
değişti. Birdenbire, biz, PKK terörüne can üflendiğini
gördük. PKK terörü canlandı, silah, malzeme, patlayıcı
madde ele geçirdi ve Türkiye'ye karşı saldırılara
geçti. Bunun sebebi nedir değerli arkadaşlarım? Bunu
aradığınız takdirde, bunun arkasında Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarafından 1 Mart Tezkeresi'nin reddedildiğini
göreceksiniz. Çünkü, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu kararından
sonra şöyle bir gelişmeyle karşı karşıya
kaldık: Amerikan askerî makamları, Irak'ta, PKK'yı hedef
listesinden çıkardılar. Tabiatıyla, bu da, muazzam
bir rahatlık sağladı PKK örgütüne. Kandil Dağı'ndaki
yerleşim bölgelerini tam anlamıyla bir üs hâline çevirdiler.
Aynı zamanda, maalesef, Kuzey Iraklı Kürt liderlerden de
gördükleri destek sonucunda istedikleri malzemeyi, istedikleri
her türlü lojistik imkânı ellerine geçirerek, Türkiye'ye karşı
saldırılara geçtiler. Bildiğiniz gibi, bu, bizim çok
adette, hem polisimizin, güvenlik görevlilerimizin ve masum insanlarımızın
da kaybına yol açtı.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
tabiatıyla, burada Amerika'ya çok büyük bir sorumluluk düşüyordu;
çünkü, Amerika, terörün bölünmez olduğunu, terörün dinine,
imanına bakılmadığını, söyleyen ülkeydi.
Amerika "senin teröristin benim özgürlük savaşçım olmaz"
diyordu. Türkiye de, bu görüşle, Amerika'yı NATO içinde destekledi;
Türkiye, bu görüşle, ISAF'a kuvvet tahsis etti. İki kere, bildiğiniz
gibi, ISAF çerçevesinde komutanlığı üstlendi Afganistan'da
ve Türkiye, hakikaten, global terör savaşında, Amerika'nın
tam anlamıyla yanında oldu. Fakat, Amerika Türkiye'ye vermiş
olduğu sözleri, maalesef, unutmayı yeğledi.
Şimdi, ilk önce bize söyledikleri
şuydu: "Bizim buraya tahsis edecek kuvvetimiz yok." Bu
şekilde, Türkiye'yi, uzun süre oyaladılar. "Biz bir mücadele
içindeyiz, büyük bir savaş içindeyiz, kuvvetimiz yok." Fakat,
netice itibarıyla, tabiatıyla, artık, Türk kamuoyu buna
inanmamaya başladı, Türk medyası da. Çünkü, bildiğiniz
gibi, PKK terörüne giden lojistik yol Irak toprakları içinde ve
Irak topraklarındaki asayişin ve güvenliğin temininden
sorumlu olan, tabiatıyla, Amerika. O bakımdan, herkes biliyor
ki, eğer PKK terörüne imkân veren, imkân sağlayan lojistik
şah damarı kesilirse -ki, bu lojistik yoldan PKK terörüne
gıda maddeleri, cephane, silah, para, her şey gidiyor- o zaman,
ister istemez, PKK terörünün de, tabiatıyla, üstesinden gelinmesi
son derece kolaylaşacaktır. Fakat, Amerika bunu yapmadı.
Bunun yanında, aynı zamanda, Sayın Dışişleri
Bakanı Gül'ün de bundan altı ay önce belirtmiş olduğu
gibi, Kuzey Irak'taki Kürt liderler resmen PKK'ya yardım ediyorlar.
Onlara sadece orada melce sağlamakla kalmıyorlar, aynı
zamanda, onlara, silah, cephane veriyorlar. Bu, Sayın Gül tarafından
da ifade edilmiştir. Şimdi, bu bakımdan, artık, Amerika'nın
bu işi savsaklamasına imkân yoktur. Sayın Amerikan
Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice Türkiye'ye
geldiği zaman dedi ki: "Doğru, haklısınız.
Biz, terörle mücadelede, PKK terörüyle mücadeledeki gayretlerimizi,
çabamızı iki misli yapacağız." Fakat, bunun
arkasından bir şey çıkmadı bildiğiniz gibi.
Arkadan sadece bu koordinatör meselesi gündeme geldi ki, Sayın
Başbakan da koordinatörden pek fazla bir sonuç alınmadığını
açıkladı.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
tabiatıyla, bu, Türkiye için, son derece güç bir durum ortaya
çıkarıyor. Çünkü "Amerika'nın ve Kuzey Irak'taki
Kürt liderlerin PKK'ya kol kanat germeleri ve onları himayeleri
altına almalarının arkasındaki neden nedir"
diye Türk kamuoyu, Türk medyası soruyor devamlı olarak. Kuzey
Irak'ta bağımsız bir devlet oluşumu gerçekleşirken,
tabiatıyla, bu konuya bizim el atmamız son derece önemli.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, konu etnik bir sorun değildir. Konu etnik bir
sorun değildir Türkiye için. Türkiye için, tamamen bir terör sorunudur.
Bunu böyle görelim. Irak'taki mezhep ve etnik savaşın Türkiye'ye
yansımasının önlenmesi meselesidir konu Türkiye
için. Bunları burada görüşmemiz lazım. Maazallah, bu
etnik savaş, bu mezhep savaşı, bunlar bölgeye yayılırlarsa,
bunların Türkiye üzerinde yansımaları olduğu
takdirde, bunun, tabiatıyla, bizim hem iç hem dış güvenliğimiz
açısından son derece önemli sorunları olacaktır.
O bakımdan, bu konuyu muhakkak ki ele almak durumundayız
değerli arkadaşlarım.
Şimdi, ikinci konumuz Kerkük
konusudur. Şimdi, Amerika'nın Irak'a müdahalesinden sonra,
Kuzey Irak'lı Kürt liderler, maalesef, hemen harekete geçtiler
ve Kerkük'ün demografisini değiştirmek için her şeyi
yaptılar. Para vererek buraya insanları göç ettirdiler,
onlara birtakım imkânlar sağladılar, her türlü teşvik
tedbirini aldılar ve 2005'e gelindiğinde, Kerkük, hakikaten,
bir barut fıçısına dönüşmüştü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Elekdağ,
lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Fakat, arada iki gelişme daha
oldu. Bunlar şunlardır değerli arkadaşlarım:
Irak'ın idari yasasında, Kerkük için, esas itibarıyla,
son derece tutarlı, son derece dengeli bir yaklaşım öngörülmüştü.
Bu yaklaşım şu şekildeydi: Kerkük'ün özel bir durumu
vardır. Bu bakımdan, Kerkük özerk bir bölge olmalıdır,
doğrudan doğruya merkezî yönetime bağlı olmalıdır
ve aynı zamanda Kerkük'ün enerji zenginliği, Irak'taki bütün
unsurlar arasında adilane bir şekilde paylaşılmalıdır.
Yaklaşım buydu.
Fakat, ne oldu? Sonradan, yeni anayasa
ile bu değiştirildi ve bunun yerine şöyle bir yeni yaklaşım
getirildi Irak'ın yeni anayasasında, bunun 140'ıncı
maddesinde: Bu yeni yaklaşım, Irak'ta, 2007 yılının
Kasım ayında bir referandum yapılmasını öngörüyor.
Tabii, üç merhale var buraya gelinceye kadar, fakat zamanımız
imkân vermediği için bunlardan bahsetmiyorum. 2007 yılında
bir referandum yapılacak.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
Irak'ta, demografi değiştirildikten sonra, tam anlamıyla,
oradaki Türkmenlerin aleyhine, oradaki Arapların aleyhine,
Irak'ta tamamen Kürt kökenli Irak vatandaşlarına çoğunluk
sağlayan, orada demografik bir yapı oluşturduktan sonra
referandum yapılması Kerkük'te, ister istemez, doğrudan
doğruya bu bölgenin Kürt otonom bölgesine bağlanmasına
yol açacaktır.
Şimdi, tabiatıyla bu durumu
izleyen, çok yakından izleyen bir uluslararası kuruluş
var: International Crisis Group, yani Uluslararası Kriz Grubu.
Bu, isim yapmış ve aynı zamanda saygın bir uluslararası
kuruluş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Elekdağ,
buyurun.
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla)
- Teşekkür ederim.
Bu kuruluşun söylediği
şu: Kerkük bir barut fıçısına dönmüştür. Bu durumda,
burada bir referandum yapılması son derece kritik, son derece
tehlikeli sonuçlar doğurur. Bu bütün Irak'a sirayet edebilir,
bütün bölgeye sirayet edebilir. Onun için, referandum on yıl süreyle
ertelenmelidir. Buraya aynı zamanda Birleşmiş Milletler
temsilcisi gönderilmelidir, stafıyla birlikte, kurmaylarıyla
birlikte ve bu burada bu şekilde bir uzlaşı aranmalıdır.
Şimdi, 2005 senesinde yayınlandı
bu rapor. Tabiatıyla, bu raporu, eğer, biz o zaman ele
alıp bunun arkasından gitseydik, bugün daha iyi durumda
olurduk değerli arkadaşlarım. Fakat, maalesef, burada
bir ihmal oldu. Bu rapor, bize, bunun için gerekli uluslararası
zemini sağlıyordu, bu rapordan yararlanamadık.
Şimdi, netice itibarıyla,
bugün ortaya çıkan durum son derece vahimdir değerli arkadaşlarım.
Dün Ankara'da Hilton Oteli'nde, Irak'ın, muhtelif partilerine
ait, muhtelif görüşlere sahip olan temsilcileri geldiler. Bunlar
Iraklılar, gelenler. Irak'taki bütün, aşağı yukarı,
hizipleri, bütün grupları temsil eden kişiler. Sadece, Kuzey
Irak'tan KDP, yani Kürdistan Demokratik Partisi ve KYB, yani Kürdistan
Yurtseverler Birliği temsilcileri katılmadılar, fakat,
Irak Cumhurbaşkanının, yani Talabani'nin birinci yardımcısının
vekili veyahut yardımcısı da katıldı.
Ortaya çıkan durum şudur
değerli arkadaşlarım, hepsinin söylediği
şey şudur: Burada, eğer bugün, demografik yapının
durumu nedeniyle bir referandum yapıldığı takdirde
bunun sonucu bellidir, bu Kürt bölgesine intikal edecektir. Bu,
Irak'ı huzura kavuşturmaz, Irak'ı karmakarışık
eder. O bakımdan, her hâlükârda Anayasa'nın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla)
- Sayın Başkan, çok rica ediyorum
BAŞKAN - Sayın Elekdağ,
lütfen, teşekkür için açıyorum.
Buyurun.
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla)
- Evet, Sayın Başkan.
Irak'ın Anayasası'nın
bir de 111'inci maddesi vardır. Bu 111'inci maddede, Irak'taki petrol
zenginliğinin, Irak'taki zenginliğin, bütün Irak'ı
oluşturan unsurlar arasında adilane bir şekilde paylaşımı
da öngörülmektedir. O bakımdan, burada, dünkü bu toplantıda
ortaya çıkan ortak görüş şöyle oldu -ki, bu, gayet makul,
ortak aklı yaklaştıran bir görüş- o da şudur:
Kerkük'te yapılacak bir referandum bütün Irak'ı ilgilendirir,
sadece Kerkük'ü değil. Çünkü, bu zenginlik bütün Iraklılarındır.
Kerkük'te, Irak petrollerinin rezervlerinin yüzde 40'ı yatıyor.
O bakımdan, yapılacak olan referandum tüm Irak'ı kapsamalıdır
ve tüm Iraklılar bu konuda karar vermelidirler.
Gördüğünüz gibi, değerli
arkadaşlarım, bunlar son derece önemli konular. Ben hatırlıyorum,
bundan bir yıl veya iki yıl önce, Genelkurmay İkinci
Başkanı Sayın Başbuğ şöyle bir açıklama
yapmıştı: "Kerkük'ün Kürt otonom bölgesine katılması
Kuzey Irak'ta bir Kürt bağımsız devletinin oluşmasının
en önemli aşamasını teşkil eder." Bunlar son derece
önemli konular.
Bu bakımdan, çok değerli
arkadaşlarım, sizlere sunmuş olduğumuz bu önergeyi
kapsamlı bir şekilde burada görüşelim, ele alalım;
bunlar önemli konular. Bildiğiniz gibi, Türkiye'nin bu konularda
kırmızı çizgileri vardır, bunlar tam anlamıyla
ortadan kalkmıştır. Tabiatıyla, bu, ister istemez
Türk dış politikasının caydırıcılık
görevini ifa etmesine imkân vermemektedir. Mümkün olduğu ölçüde
burada konuşarak bu kırmızı çizgilerimizi yeni
baştan oluşturalım, olmayacak durumlarla sonradan
karşılaşmayalım.
O bakımdan, ben, sunmuş olduğumuz
önergenin kabul edilmesini rica ediyorum. Fakat, son derece memnunuz
tabiatıyla, AK Parti de aynı yolda bir önerge vermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz.
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla)
- Bir saniye rica ediyorum Sayın Başkan
AK Partinin de bu konuda bir önerge
verdiğini gördük, tabiatıyla bundan son derece memnunuz;
fakat, umudumuz, AK Partinin bu önergesi aleyhine sonradan oy vermemesidir.
Böyle bir durum oldu. Lütfen, bu tekrarlanmasın bu konuda. Çünkü,
konu Türkiye açısından yaşamsal önemdedir.
Teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Elekdağ.
Önerinin aleyhinde söz isteyen Süleyman
Sarıbaş, Malatya Milletvekili.
Buyurun Sayın Sarıbaş.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, haftalık
gündemi belirleyen AK Parti Grubu önerisi aleyhine Anavatan Partisi
Grubu adına söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Yalnız, bu aleyhe olmam, biraz
önce Sayın Elekdağ'ın ve daha önce AK Parti adına konuşan
arkadaşın söylediği gibi, Irak konusunda bir tartışma
açılmasının aleyhinde değilim. Elbette, bir genel
görüşme
Zamanı geçmiş bir genel görüşmedir.
Yıllar önce, bir yıl, iki yıl önce yapılması gereken
bir genel görüşmeydi. Bugüne kalması bile hatadır. Benim
aleyhe söz aldığım şey haftalık gündemin tayin
ve tespitidir.
Değerli arkadaşlar, haftalık
gündeme baktığımız zaman, Petrol Yasası, Petrol
Piyasası Yasası, sözleşmeler var. Bu arada bir tane de
tabii, Kuzey Irak'la, Irak'la ilgili genel görüşme talebi var.
Biraz önce konuşan Sayın
Elekdağ'ın da AK Partiden konuşan arkadaşımızın
da sözlerinin altına imza atıyorum. Hakikaten, bugün,
Irak'ta, her ay 5 bin Irak vatandaşı öldürülmekte. Hakikaten,
Irak'ta Türkmenler çok acı çekmekte. Daha geçen hafta bir Türkmen
profesör odama geldi, hüngür hüngür ağladı. Dedi ki:
"Biz Musul'u boşaltmak zorunda kaldık. Türkmenler Musul'u
boşalttı, köylere çekildik. Ancak, köylerde bir çalı
çırpı dahi bulamıyoruz, ekmek pişirecek. Bize
yardım edin, ne olursunuz."
Değerli arkadaşlar, geçmişte
Halepçe'de yapılan katliamları nasıl kınamışsak,
Halepçe'de insanların üzerine kimyasal silahların
atılmasını nasıl kınamışsak, bugün,
yine, Irak'ta bir insanlık dramıyla, Türkmenlere karşı
yapılan bir insanlık dramıyla karşı karşıyayız.
Şimdi, dün o insani tavrımız
neyse, bugün de devlet olarak, bırakın soydaşımız
olmayı, bırakın bir tarihsel bütünlüğümüzü, insani
olarak Türkmenlere yardım etmek durumundayız. Kerkük'ün
statüsü değiştirilmek isteniyor. Irak Anayasası'nda
referandumlar öngörülmüş. Peki, bütün bunlar olurken, Türkiye
Cumhuriyeti neredeydi? Yani, Irak'ta bir anayasa yapılır
iken, hemen dibimizde bir devlet bölünmeye, parçalanmaya, işgal
edilmeye çalışılırken, Türkiye neredeydi, ne yapıyordu?
Yani, bu Hükûmet dâhil oldu, müdahil oldu, o Anayasa'nın yazılmasında
taraf oldu da bu ülkenin muhalefeti karşı mı çıktı?
Bakın, açık ve net söylüyorum: Bu iktidar dış politika
konusunda, millî menfaatlerimizi koruma noktasında ne getirirse
sonuna kadar arkasındayız.
Daha bugün Başbakan "müdahale
ederiz ha..." Et!.. Et!.. Biz mi koymuyoruz? Ama, yapamayacağın
şeyleri söyleyip Türkiye'yi maceralı alanlara sürükleme,
yapman gerekenleri yap. Kapat Habur'u diyoruz, aç Ovaköy'ü. Aç bakayım
Ovaköy'den Telafer-Musul hattını aç. Açamazsınız,
çünkü o kapıdan komisyon alanlar var. Ben "Irak'la ticari
ilişkilerimiz donsun" demiyorum. 10 kilometre berisinde
Ovaköy sınır kapısı var. Bu bizim kendi egemenlik
alanımız, istediğimiz kapıyı kapatır istediğimiz
kapıyı açarız. Öyle, savaş mavaş ilan etmeyin,
asker falan göndermeyin, ama, onu yapın, yapacaklarınızı
söyleyin.
Şimdi, Kuzey Irak'ta -ben daha
evvel Kerkük'le ilgili gündem dışı da birçok konuşmuşum-
iki aşiret reisi, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanına,
bin yıllık devletin Başbakanına laf söylüyor. Halilzad
Iraklılarla görüşürken diyor ki: "Ya, siz Tayyip Erdoğan'ın
sözlerini ciddiye almayın." Türkiye ne zaman ciddiye
alınmayan bir ülke oldu? Şu dış politikayı getirdiğiniz
noktayı görüyor musunuz ve bunun bir sorumlusu olmayacak
mı? Bunun bir hesabı sorulmayacak mı?
Avrupa Birliğinde duvara
çarptınız. Türki cumhuriyetler politikanız hiç yok.
Enerji koridorlarına küresel güçler elli yıllık uzun
vadeli planlar yapıyor; siz, sadece turistik seyahatlerden
ibaret, hiçbir stratejisi olmayan bir politika götürüyorsunuz.
Kıbrıs konusu, herkesin bildiği.
Referanduma götürdünüz. Referanduma
götürdüğünüz şeyi, Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi kararına niye bağlatmadan referanduma götürdünüz?
Eğer, Annan Planı Güvenlik Konseyi kararına bağlanarak
referanduma gitseydi, Kıbrıs'ı Rumların temsil ettiğine
dair Birleşmiş Milletler 647 sayılı Kararı ortadan
kalkmış olacaktı veya Avrupa'nın birincil hukuk meselesi
yaparak referanduma götürseydiniz, bugün Kıbrıs'la ilgili
Avrupa Birliğinde karşılaştığınız
sorunların hiçbiri karşınıza gelmeyecekti. Bu
ülkenin bir Dışişleri Bakanı var, ama dış
işleri politikası yok. Kıbrıs'ta bir olay oluyor,
Dışişleri Bakanı diyor ki: "Kıbrıs'ın
iç işleri meselesi"; Avrupa Birliğinde birtakım
laflar oluyor, "o Avrupa'nın iç işleri meselesi";
Irak'ta hadiseler var, "o da Irak'ın iç işleri meselesi"
diyor. Peki, Sayın Dışişleri Bakanı, sen hangi
işlere bakarsın? Türkiye'nin içindeki işlere mi? O zaman,
adın "İçişleri Bakanı" olurdu. Seni Dışişleri
Bakanı yapmış bu ülke, ki, bu ülkenin dışında,
bu ülkenin millî menfaatlerine hangi noktada zarar geliyorsa tepki
gösteresin. Ne oldu, Fransa Parlamentosunun aldığı
karara karşı ne yaptık? Var mı bir yaptırımımız?
Ben bilmiyorum, duymadım.
Şimdi, Türkiye bu noktaya geldi
ve bir bürokrat isyan ediyor, diyor ki: "Türkiye, millî bütünlüğünü
kaybetme noktasına gelmiştir, tehlike kapıdadır."
Kim bunu diyen? Bütün istihbaratı elinde toplayan, yorumlayan
ve Hükûmetin önüne dosya olarak koyan Başbakana bağlı
bir bürokrat. Millî Güvenlik Kuruluna da katılıyor, orada
da bu dosyaları koyuyor. Peki, niye kamuoyuyla paylaşmak
ihtiyacı hissetti? Çünkü, bu gerçeklerin karşısında
siyasi iradeyi göremedi ve döndü millete dedi ki: Ey millet, biz
bunların farkındayız, bu iktidarın önüne de koyuyoruz.
Ancak, bu iktidar, bu millî bütünlüğü sağlayıcı vasıflardan
uzak, siyasi duruşu yok. Bize günah atmayın. Böyle bir
şey olursa, neredeydi bu ülkenin istihbarat kuruluşları,
daha önce bu milleti niye uyarmadılar... Çünkü, bu millet, asker
bir millet; hükûmetine falan bakmaz, tehlikeyi gördüğü an
Damat
Ferit Paşa Hükûmetine bakmamıştır, Anadolu'da, Anadolu'yu
kurtaracak, Kuvayımilliye ruhunu canlandıracak kendi
iradesini ortaya koymuştur. Hükûmetine falan bakmaz, tehlikeyi
gördüğü an, kendi iradesine, kendi kaderine sahip olacak güce
sahiptir. Geldiğimiz durum bu.
Şimdi, dönüp dönüp babalanarak
"ne güzel de dış politika yaptık" diyebiliyor
musunuz? Vicdanınız kan ağlamıyor mu? Ben uyuyamıyorum,
ben uyuyamıyorum; ülkemin millî bütünlüğünün, millî menfaatlerinin
bu derece zarar gördüğü bir dönemde, bu ülkenin sorumlu bir milletvekili
olarak uyuyamıyorum. Ya ben paranoyağım ya sizin hassasiyetleriniz
yok. Böyle bir şey olur mu?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Estağfurullah
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) -
Böyle bir şey olur mu?
Efendim, genel görüşme açalım...
Açalım, açmamız gerekir, bir sene evvel açmamız gerekirdi.
Ne konuşacağız? Muhalefete bilgi mi vereceksiniz,
yoksa, bu Parlamento bu politikalara el koyup, bir devlet politikasını,
bir millî stratejiyi ortaya koyacak geniş bir müzakere zemini
mi hazırlayacaksınız? Diyorsanız ki, biz muhalefete
bilgi veririz, kamuoyu da böylece tatmin olmuş olur; Anavatan
Partisinin, Dışişleri Bakanı hakkında vereceği
gensoruyu da, böylece, canım, zaten Mecliste tartıştık,
buna da gerek yok, etkisizleştiririz diyorsanız, bunda,
siz kaybedersiniz; çünkü, hakikaten, bu Meclisin, artık, bu konuya
ciddi manada, millî bir strateji, millî bir dış politika belirleme
konusunda bir müzakere zemini hazırlayıp ve devlet ne yapacaksa,
millet ne yapacaksa, millete önayak olmasının zamanı
gelmiş, geçiyor; zamanı gelmiş, geçiyor. Böyle,
dış politika konularını, iç siyasetin malzemesi,
iç siyasetin getirisi olarak kullanamazsınız. Kaba milliyetçiliklerle,
kaba söylemlerle, yıllara dayanan stratejik ilişkilerinizi
heba edip atamazsınız.
Bakın, elli yıl soğuk
savaş dönemi yaşadık. Adı üstünde: Savaş!
Tank, top kullanılmadı, ama, tanka, topa çok paralar harcandı.
Bir savaş sona erdi; biz, Batı medeniyetinin ve Batı'nın
muhafızlığını yaptık elli yıl; hak talep
etme, savaş sonrası hak talep etme hakkına sahip iken
ve bu savaşın galibi Batı ise biz de onun muhafızlığını
yapmış iken, bu savaşı kaybedenler Avrupa Birliği
üyesi oldu, bu savaşın bedelini ödeyen bu millet, masada
yok, yok sayıldı, kenar ülkesi, kıyı ülkesi,
dışlanmış bir ülke oldu. Örnek mi?.. İsrail'e
gitti Condoleezza Rice, Filistin'e gitti, Suudi Arabistan'a gitti,
Kuveyt'e gitti
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Sarıbaş.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) -
İngiltere'ye gidiyor, Türkiye yok programında; çünkü, Türkiye'nin
sözlerinin ciddiye alınmayacağını, Amerika'nın
Irak'taki temsilcisi Halilzad söylüyor. Şimdi, ciddiye
alınmayan, muhatap kabul edilmeyen, masada olmayan bir Türkiye
fotoğrafı yakışıyor mu arkadaşlar? Böyle
bir şey var mı? Hani diyordu ki: "Seni selamlamadan uçan
kuşun yuvasını bozarım." Bu bölgede selam veren
kimse kalmadı. Sayenizde bu oldu, sayenizde bu oldu. Yazıktır!
Zaman varken, bu meseleye bu Meclis el koysun.
Bakın, 5 Ocak 80, Hayrettin Erkmen
Dışişleri Bakanı, bu kürsüde, o günkü Millî Selamet
Partisinin gensorusuyla düşürülmüş. Üç tane gerekçesi
var:
Hayrettin Erkmen Türkiye'yi Avrupa
Birliğine sokmak istiyor. Gerekçelerden biri bu.
İki: Efendim, İsrail Kudüs'te
varken, Türkiye'nin İsrail ile büyükelçilik ilişkisi devam
ediyor.
Üç: Rusya Afganistan'ı işgal
etmiş, Afganlı kardeşlerimize askerî yardımda bulunmuyoruz.
Hayrettin Erkmen bunları yapmıyor,
gensoru verilmiş ve düşürülmüş.
Şimdi, geriye baktığınız
zaman, yani şu Hükûmetin dış politikasına baktığınız
zaman, bin defa bu Bakanın istifa etmesi lazım! Bin defa istifa
etmesi lazım!
Saygılar sunuyorum. (Anavatan
Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Sarıbaş.
Önerinin aleyhinde söz isteyen
Mehmet Eraslan, Hatay Milletvekili.
Buyurun Sayın Eraslan.
Süreniz on dakikadır.
MEHMET ERASLAN (Hatay) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmacıların da
ifade ettikleri gibi, Irak'ta ve Kuzey Irak'ta yaşanan gelişmeler,
Türkiye'yi, bölge ülkesi olarak yakından ilgilendiren çok önemli
gelişmeler olmasına rağmen, ben, bu Grup önerisinde,
bu görüşmelerin bugün yapılmasını ister idim. Bugün
yapılması beklentisi içerisindeyken, bu kadar önemli bir
mevzunun, bu kadar önemli bir konunun bugün değil, yarın da
değil, ama, haftalık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin son
çalışma günü olan perşembe gününe aktarılması
konusunu özellikle eleştiriyorum. Neden? Irak'ta ve Kuzey
Irak'ta yaşanan gelişmeler ve Türkiye'yle ilişkileri
yaklaşık bir haftadır, on gündür sürekli siyasi parti
liderleri tarafından gündeme getirilir iken ve bu önemli konuyla
ilgili köşe yazarlarımız bir dizi yazılar yazıyor
olmasına karşın, televizyon programları yapılıyor
olmasına karşın ve Türkiye'de konuşulan, gündemde
var olan ulusal bütünlüğümüzü, ulusal çıkarlarımızı
ve gelecekteki ülke menfaatlerimizi çok yakından ilgilendirdiği
için çok önemli olan bir mevzunun ötelenerek görüşülmesini gerçekten
çok samimi ve üzerinde durulması gerektiği kadarıyla
durulmayan bir konu olduğunu tekrar burada yenilemek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti devleti, hemen hemen bin yıldan fazla devlet
tecrübesi ve millet tecrübesine sahip bir ülkedir. Bölgede her zaman
tek demokratik, hukukun üstün olduğu, sosyal devletin bütün
haşmetiyle, bütün varlığıyla ve 73 milyon ülke insanıyla
dimdik ayakta olduğu Türkiye örneğini sürekli veriyoruz.
Evet, güçlü bir devletiz, güçlü bir milletiz, dinamik ve genç bir milletiz,
ama, bölgedeki gelişmeler, sınırda, hemen yanı başımızda
yaşanan gelişmeler ve özellikle Kuzey Irak'ta, Kerkük'teki
Türkmen soydaşlarımıza yönelik yapılan birtakım
müdahaleler, demografik yapının, nüfus yapısının
değiştirilmesine ilişkin çalışmalar, Musul'un
ve Musul'da yaşayan yine soydaşlarımızın içinde
bulunduğu sıkıntılar, bütün varlığıyla,
bütün hızıyla devam ediyor olmasına rağmen, Türkiye
Cumhuriyeti devleti adına ülkeyi ve bölge politikasını
sevk ve idare edecek olan siyasi iktidarın, dört yıldan beri
bu meselelere sadece seyirci kalması ve son seçim yılında,
sadece bu yıl seçim yılına girildiği için sanki
-öyle zannediyorum- Türkiye'nin gündemine yeniden taşınılmasını,
ben, büyük bir siyasi basiretsizlik ve büyük bir siyasi acziyetsizlik
olarak değerlendiriyorum.
Kuzey Irak'taki meseleler, bugün
var olan mesele değil. Kerkük meselesi bugün yeni oluşmuş
bir mesele değil. Musul meselesi bugün yeni oluşmuş
bir mesele değil. Dört yıldan beri var olan bu sorunlar Türkiye
kamuoyu önünde ve dünya kamuoyu önünde cereyan eder iken, bugüne kadar
somut hiçbir adım, ama somut hiçbir adım atılmamıştır.
Geçen yıl ve ondan bir önceki
yıl, yine Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu kürsüsünde şunu
ifade etmiştim: Evet, terörle mücadele sadece Türk Silahlı
Kuvvetlerine verilecek bir hadise değil, sadece Türk Silahlı
Kuvvetlerinin öne sürülerek yapılacağı, halledileceği
ve Türkiye'nin üstesinden gelineceği bir konu değildir.
Evet, öncelik Türk Silahlı Kuvvetlerinindir ama, siyasi iktidarın
kesinlikle sınır ötesi operasyon yapmak suretiyle, Kuzey
Irak'ta konuşlanmış olan PKK terör örgütü mevzilerinin
imha edilmesi gerekmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti devleti, daha
önce Kuzey Irak'a ve Kuzey Irak bölgesine sınır ötesi operasyonlar
yapabilir iken, 2002 yılından bugüne kadar sınır
ötesine operasyon yapamamıştır, yapılmamıştır
veya yaptırılmamıştır ve dört yıllık
bir süre geçmiştir, beşinci yıla gelinmiştir.
İki yıl önce konuştuğumuz, üç yıl önce konuştuğumuz
konuları, yine bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisinde ne yazık
ki, hiçbir somut adım atmaksızın konuşuyoruz ve konuşmaya
devam ediyoruz. Konuşmakla bir şey halledilmeyecektir. Sadece
sınır ötesi operasyon yapmakla terör örgütünü imha etmek
de mümkün değildir. O zaman şunu da ifade ettik Terörle Mücadele
Kanunu görüşülür iken: "Kesinlikle siyasi iktidarın,
bölgede, doğu ve güneydoğu bölgelerinde yaşayan insanlarımızın
daha iyi bir eğitim almasını temin etmelidir. Daha iyi
bir sağlık hizmeti alınması noktasında gereken
her türlü çalışmanın yapılması gereklidir"
dedik ve "bölge halkının sosyoekonomik şartları
iyileştirilmedir" dedik. "Sosyopsikolojik şartlarının
iyileştirilmesi gereklidir" dedik. "Bu mücadele Türk
Silahlı Kuvvetleri, aziz milletimiz ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinin el birliğiyle somut adımlar atarak, makul,
akıllı kararlar alarak çözülecek bir meseledir" dedik.
Bunu defalarca bu kürsüden bizler konuşur iken, burada sadece
bu telkin ve tavsiyelerde bulunur iken, birileri ya dinlemedi ya
da dinlemek istemedi ya da dinledi, gereğini yapmadı.
Ama, aradan dört yıl geçmiştir. Dört yıl geçtikten sonra,
şimdi gelmişiz "ee, Irak'taki meseleler bizi çok ilgilendiren
meselelerdir." Evet, bizleri ilgilendiren meselelerdir, ama
bu dört yıllık süre içerisinde neden hiçbir şey yapılmamıştır
ve müttefikimiz olan ülkeler bu noktada neden ikna edilememiştir?
O zaman bu kürsüden şunu demiştim ben: "Biz, güçlü bir
milletiz, güçlü bir devletiz, güçlü bir Türk Silahlı Kuvvetlerine
sahibiz. Eğer müttefiklerimiz terörle mücadele konusunda ve
Kuzey Irak'ta yaşayan soydaşlarımızın hak ve
hukukunun korunması noktasında üzerine düşeni yapmaz
ise, onu biz yaparız. O zaman bıraksınlar, gereğini
biz yapalım" demiştik. Ama sınır ötesi operasyon
noktasında da bir şey yapılamamıştır. Musul
ve Kerkük'te yaşayan Türkmen soydaşlarımızın
hak ve hukukunun korunması noktasında da bugüne kadar bir
şey yapılamamıştır. Bölgede sosyoekonomik,
sosyopsikolojik tedbirlerin hiçbirisi de alınmamıştır.
Beşinci yılda, seçim yılına girildiği için mi
acaba bilmiyorum, ama -inşallah yanılıyorumdur, inşallah
öyle değildir- bugün gelmişiz, maalesef, yine, sanki
dış politika stratejilerimizi, dış politikamızı
sanki de iç politika malzemesi olarak kullanır hâle gelmiş
bir ortam içerisine girmişiz.
Değerli arkadaşlar, bu
sorunlar, evet, milletimizin sorunudur, Türkiye'nin sorunudur ve
Türkiye'nin gelecekteki çıkarları, menfaatleri, ulusal
birlik ve beraberliğini yakından ilgilendiren sorunlardır,
ama, bu sorunlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinde sadece görüşülerek
halledilemez. Daha önce, terör meselesinin görüşülmesine
ilişkin, bir, Cumhuriyet Halk Partisi önerge vermişti. Ben,
oturdum, burada hayretle izledim. Grubu olanlar genel görüşme
önergesi verebiliyor ve genel görüşme önergesi oylandığı
zaman, milletvekillerimiz dışarıda beklediler, çoğunluk
sağlanmasın diye, bu konu görüşülmesin diye.
Bakın, bu meseleler siyasetüstü
meselelerdir, bu meseleler büyük meselelerdir. Bu, (A) partisinin,
(B) partisinin, (C) partisinin meselesi değildir, Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin ve 73 milyon ülke insanının meselesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Muhalefetten
de gelse, iktidardan da gelse, hangi partiden gelirse gelsin, Türkiye'nin
ulusal çıkarlarını, birliğini ve beraberliğini,
bütünlüğünü, menfaatini ilgilendiren konular Türkiye Büyük
Millet Meclisinde görüşülmesin diye dışarıda
bekleyen bir milletvekili portresi cumhuriyet tarihi boyunca olmamıştır
ve sadece Türkiye Büyük Millet Meclisinde de konuşularak, görüşülerek
ve somut hiçbir adım geliştirmeden, stratejiler geliştirmeden,
somut hiçbir adım atmadan meselelerin çözülmesi de mümkün olmayacaktır.
Terörle mücadele meselesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
genel görüşme çerçevesinde görüşüldü. Peki, terörle mücadele
konusunda ne yaptık, ne yapıldı ve somut, olumlu
adımlar temin edilebildi mi? Ben, bunu sizlerin ve milletimizin
takdirine sunuyorum. Şu açıdan takdirine sunuyorum: Siyasi
iradenin, mutlak surette, sosyoekonomik ve sosyopsikolojik tedbirleri
alması gerekmektedir. Bölgeye demokrasi götürmektedir, özgürlük
götürmektedir, götürmelidir, insan hakları götürmelidir.
İstihdam alanları geliştirilmelidir. Özellikle o bölgedeki
kamu iktisadi teşebbüsleri satılmamalıdır,
özelleştirilmemelidir. İstihdam alanları oluşturulmalıdır
ve her geçen gün artan genç nüfus istihdamla buluşturulmalıdır.
Bunlar, Türkiye'nin alması gereken,
siyasi iradenin alması gereken en önemli tedbirleridir diyorum
ve bu haftaki görüşmelerimizin ülkemize ve milletimize hayırlar
getirmesini temenni ediyorum ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Eraslan.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İç Tüzük'ün 37'nci maddesine
göre verilmiş iki adet doğrudan gündeme alınma önergesi
vardır, ayrı ayrı okutup işleme alacağım
ve oylarınıza sunacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) TEZKERELER
VE ÖNERGELER (Devam)
3.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, Türk Ticaret Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin
(2/84) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/428)
20
Eylül 2006
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/84 Esas Numarasıyla
18.02.2003 tarihinde Türk Ticaret Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkındaki Kanun Teklifi 45 gün içerisinde Komisyonlarda görüşülmediğinden,
İç tüzük hükümlerinin 37. maddesi uyarınca doğrudan
Genel Kurul'da gündeme alınmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
BAŞKAN - Önerge üzerinde
şahsı adına söz isteyen Muharrem Kılıç, Malatya
Milletvekili.
Buyurun Sayın Kılıç.
Sayın Kılıç, süreniz
beş dakikadır.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Meclise geldikten sonra
ilk verdiğim kanun teklifi Ticaret Kanunu'nun 8'inci maddesinin
değiştirilmesine yönelikti, çünkü, bu maddede bence yanlış
bir düzenleme vardı. Borçlar Kanunu'nun 104, sonuncu maddesinde,
yine 3095 sayılı Faizleri Düzenleyen Kanun'un 3'üncü maddesinde
"Kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz
yürütülemez." denilmesine rağmen Ticaret Kanunu'nun hükümleri,
Ticaret Kanunu'nun 8'inci maddesi hükümleri saklı tutulmuştu.
Ticaret Kanunu'nun 8'inci maddesinde faizin anaparaya eklenerek
yeniden faiz uygulamasında ödünç para verme işlerinde,
bankalarda, tasarruf sandıklarında ve tarım kredi kooperatiflerinde
faize faiz yürütülebileceği belirtiliyordu.
Oysa değerli arkadaşlar,
Ticaret Kanunu'nun 8'inci maddesinin başlığı
"Ticari işlerde faiz"dir. Oysa, tarım kredi kooperatiflerini
ve bunların üyelerini ticari işle uğraştıklarını
varsaymak çok yanlış bir değerlendirme olsa gerek. Yani,
Yasa'nın, hem içeriği itibarıyla hem uygulaması
itibarıyla bu Yasa'nın 8'inci maddesindeki düzenleme yerinde
değildi. Zira, tarım kredi kooperatifi üyeleri ticaretle
uğraşmıyorlar. Bunlar tüccar değiller, bunlar sanayici
değiller; bunlar köylüler, çiftçiler. Bunlar, dar gelirli köylüler,
çiftçiler bir araya geliyorlar kendi katkılarıyla bir kooperatif
kuruyorlar. Bu kooperatif neticesinde de kendi ihtiyaçlarını,
kendi girdilerini karşılamaya çalışıyorlar.
Yani, bunların ilişkilerini, bunların alacak-verecek
ilişkilerini tüccarla, sanayiciyle kıyaslamak, banka
ilişkileriyle kıyaslamak yerinde değildir diye düşünüyoruz.
Bu yapılan düzenleme, Anayasa'mızın sosyal devlet ilkesine
de aykırıdır. Çünkü, kooperatifler, bir anlamda dar gelirli
kişilerin çıkarlarını sağlamaya yönelik
birliklerdir. Bu birliklere Ticaret Kanunu'nun hükümlerinin uygulanması
yerinde değildir. Bu nedenle, Ticaret Kanunu'nun 8'inci maddesi
mutlaka değiştirilmeli, 8'inci maddesinin son fıkrasındaki
"tarım kredi kooperatifleri" ibaresi bu metinden
çıkartılmalıydı.
Değerli arkadaşlarım,
köylere gittiğimizde, tarım kredi kooperatifi borçlularının
aldıkları borçlara önemli ölçüde faiz bindiğini ve
artık bu borçların ödenemez duruma geldiğini görüyorduk.
Bu borçlar öyle duruma gelmişti ki çiftçiler, bu borçları
ödeyemiyorlardı ve artık bunlar icraya intikal ediyordu;
çiftçi kendi mal varlığını, traktörünü da kaybetme
noktasına gelmişti.
Bu nedenle, bu vermiş olduğumuz
kanun teklifinin, iktidarıyla muhalefetiyle tüm milletvekillerimizin
desteğiyle gündeme alınması yönünde tüm arkadaşlarımdan
istirhamda bulunacağım. Çünkü, özellikle AKP İktidarı
döneminde çiftçiler çok büyük mağduriyet içine girdi. Özellikle
Malatya çiftçisi bu dönemde çok mağdur oldu. Zira, Malatya çiftçisinin
ana gelir kaynakları kayısıydı, tütündü, pancar
idi, hububattı. Sayenizde, kayısı şu anda dibe
vurmuş durumda, Kayısı Birlik kapanma noktasında.
Kayısı Birlik bu sene kayısı alamadı, fiyatta
dengeyi sağlayamadı. Tütün üretimi Malatya'da bitti değerli
arkadaşlar. Çünkü, tütün alım merkezlerini kapattınız.
Pancarda kota uyguluyorsunuz. Hububatta da tarım girdileri,
hububattan gelen ürünün bedelini karşılamıyor. Bu nedenle
Malatya çiftçisi çok perişan oldu. Geçmişte, Malatya çiftçisi,
elini şalvarının cebine attığında, çok
rahatlıkla evini geçindirebilecek bir para bulabiliyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
lütfen toparlayınız.
Buyurun.
MUHARREM KILIÇ (Devamla) - Ancak,
emin olunuz, Malatya çiftçisi şu anda çok mağdur durumda değerli
arkadaşlarım. Geçen gün, bir petrol ofisi istasyonunda,
çiftçimizin, eve alacak tüp gazını gidip tüp gazcıdan
alamadığını, ancak, tüp gaz olarak 5 YTL'lik gaz aldığını
gördüm. Emin olun, bu beni çok üzdü. Bu nedenle, bu, tüm Türkiye'deki
çiftçilere yapılmış olan bir iyilik olacak. Ticaret Kanunu
gerçi önümüze gelecektir, ancak, Ticaret Kanunu, şu anda, önümüzdeki
döneme ötelendi. Zira, iktidarınız, dört yılı geçtiği
hâlde, şimdiye kadar Ticaret Kanunu'nu bir bütün olarak getirme
imkânını bulamadılar.
Bu nedenle, bu yasaya destek vereceğinizi
umuyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP ve Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kılıç.
Önerge sahibi, Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkan, yüce Meclisin çok değerli üyeleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Türk Ticaret Kanunu'yla ilgili yasal çalışmalar
Geçen haftaya
kadar, biz, bu yasayı getirmedik, çünkü, Adalet Komisyonumuzda
bu yasayla ilgili bir çalışma vardı. Fakat, Adalet Komisyonumuzdaki
çalışmalar dönem sonuna ertelendiği için, biz, Malatya
Milletvekilimiz Sayın Kılıç'la birlikte verdiğimiz
önergeyi getirmek istedik.
Burada şunu söylüyoruz arkadaşlar:
Şimdi, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi kılmış
tarım kredi kooperatiflerini. Yani, Borçlar Kanunu'nun 104'üncü
maddesi ve burada kanuni faiz ve temerrüt faizine ilişkin hükümlerini
diyorlar ki, mürekkep faiz yürütülmemesi saklıdır. Ancak
3095 sayılı Kanun'un 3'üncü maddesinin ikinci fıkrasında
ise "Bu konuya ilişkin Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır."
diyor. Yani, tarım kredi kooperatiflerinin işlemlerini
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi tutuyor. Tabii, tarım kredi
kooperatifleri kimdir? Bunlar ticaret mi yapıyor arkadaşlar?
Ticaret yapmayan bir kurumun ödenmeyen faizi veya bu işlerle
ilgili Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi tutuyorsunuz.
Dediğimiz çok basit. Tarım
kredi kooperatiflerine verilen krediler ve bunların verdiği
krediler bir zirai kredidir, yani, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine
tabi olmaması lazım. Bunu söylüyoruz değerli arkadaşlar.
Fakat, geçen hafta bu yasa dönem sonuna kaldığı için,
benim ricam, biz, burada
Tarım kredi kooperatiflerinin üyeleri
kesinlikle ticaret yapmıyor. Bunlar tamamen kendi bölgelerinde
kendi küçük imkânlarıyla ürünlerini değerlendiriyorlar
veya çok küçük olanaklarla bunlar bir savaş veriyor. Köylünün
hangi durumda olduğunu siz çok iyi biliyorsunuz. Şu anda
köylü çok zor durumda. Bir de, bunların eğer faizlerini Türk
Ticaret Kanunu hükümlerine tabi tutarsanız, bu insanlara yazık
ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz,
daha önce zirai kredilerinin taksitlendirilmesinde yine bu insanlar
mağdur oldu. Şimdi, temerrüt faizi kavramı hakikaten
bir tarafta bu çok önemli bir olay. Kamudan alacağı olan bir
sürü kurum var, kamudan alacağı var. Örneğin eczacıların.
Eczacılar eylem yapıyor. Kamudan alacakları var bu insanların,
bir tarafta da kamuya sigorta borcu var, vergi borcu var. Bir sürü
alacağı olmasına rağmen, siz, dönüp, sigorta borcuna
ve vergi borcuna temerrüt faizi yürütüyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım,
bu hak değildir, bu hak değildir. Defalarca burada dile getirdim.
Kamu bir küldür, bir kurumdur, bir devlettir, karşımızda
bir tek kişi vardır. Kamunun değişik kurumları
olabilir, ama, kamudan alacağı varsa bir kurumun, bunun
borçlarına temerrüt faizi yürütmek hakkaniyete aykırıdır.
Tabii, diğer taraftan, örneğin, bazı kamu kurum ve kuruluşları
Enflasyon yüzde 10 diyoruz, ama, hâlâ aylık yüzde 3, yani, basit
faizle yıllık yüzde 36, bunun mürekkebi, yani bileşiği
ise yıllık yüzde 42 yapar arkadaşlar. Hâlâ faizin, hâlâ
enflasyonun yüzde 10 olduğu bir ülkede siz yüzde 42-45 oranında
bir temerrüt faizi yürütüyorsanız, biz kamu olarak bu insanlara
zulmediyoruz değerli milletvekilleri. Kamu, insanına
zalimlik yapmaz, zulmetmez. Yüzde 3 aylık temerrüt faiz uyguluyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, temerrüt
faizi, enflasyonla, faizle oluşan yıllarca o oranlarda bir
şekilde borcunu ödemeyenlere borcunu ödemeleri için zorlayıcı
bir kavramdır, ama onu yok edici, onu bitirici bir temerrüt faizi
Hakikaten bu ülke insanına yazık ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, tarım
kesimine yönelik.. Hepinizin bölgesinde var bu tarım kredi kooperatifleri.
Hakikaten bu insanlar Türk Ticaret Kanunu'na tabi olduğu zaman
çok yüksek miktarda temerrüt faizi ödüyorlar. 1 maddelik kanun değerli
milletvekilleri. Yani diyoruz ki, tarım kredi kooperatifleri,
Türk Ticaret Kanunu hükmü içerisinde olmazlar. Başka bir
şey söylemiyoruz. Bu bir zirai kredidir, zirai kredi kavramına
girer diyoruz. Söylediğimiz bu. Gelin, bu insanlara yardım
edelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu,
buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Ben tüm milletvekillerimizin, özellikle tarımsal
kalkınma kooperatifleri, tarım özellikle, bu Türk Ticaret
Kanunu hükümleri içerisinde olan tarımsal kalkınma kooperatiflerinin
bu Kanun'un dışında bırakılmasında
Çünkü
hepiniz de biliyorsunuz, ticari bir kavram değil bu. Tarıma
yönelik bir iş yapıyorlar, kâr amaçları yok bu insanların.
Ben hepinizden -çok basit bir kanun ama, birçok kooperatifi ilgilendiriyor-
destek bekliyorum.
Teşekkür ederim, saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
İkinci önergeyi okutuyorum:
4.- Zonguldak
Milletvekili Harun Akın'ın, Zonguldak İlinde Kozlu ve
Kilimli Adında Yeni İki İlçe Kurulmasına Dair Kanun
Teklifi'nin (2/419) doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/429)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
29.03.2005 tarihinde Başkanlığınıza
vermiş olduğum Zonguldak ilinde Kozlu ve Kilimli adında
iki yeni ilçe kurulması hakkındaki kanun teklifim, 2/419
esas no ile ilgili komisyona intikal etmiş olup, hâlen komisyonda
beklemektedir.
Kanun teklifinin yirmi ayı
aşan bir süreden bu yana komisyon gündeminde beklemesi karşısında,
"Tasarı ve Tekliflerin Esas Komisyonlara havale gününden
itibaren en geç kırk beş gün içinde sonuçlandırılması
gerekir" denilen TBMM iç tüzüğünün 37. maddesi gereği
adı geçen kanun teklifimin doğrudan genel kurul gündemine
alınmasını arz ve talep ederim.
Harun
Akın
Zonguldak
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz
isteyen, önerge sahibi Harun Akın, Zonguldak Milletvekili.
Buyurun Sayın Akın.
Süreniz beş dakikadır Sayın
Akın.
HARUN AKIN (Zonguldak) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Zonguldak ilinde merkez
ilçemizin en büyük iki beldesi, Kozlu ve Kilimli beldelerinin ilçe
yapılmasıyla ilgili hazırlamış olduğumuz
kanun teklifinin doğrudan Meclis Genel Kurulunda gündeme
alınmasıyla ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Zonguldak
ili, Karadeniz kıyısında taş kömürünün bulunmasıyla
ortaya çıkan yerleşim sonucu, cumhuriyetin kurulan ilk
ilidir. Madenler sayesinde Türkiye'nin her yerinden göç almış,
aş ve iş kapısı hâline gelmiştir. Kozlu ve Kilimli
beldeleri, merkez ilçemizin en büyük beldeleri olmuşlar ve
bir kasaba iken, zengin taş kömürü yatakları nedeniyle
hızla göç alıp gelişmişlerdir. Kozlu beldesi,
şehir merkezine deniz mesafesiyle yakın gibi gözükmesine
rağmen, kara yolu ulaşımı, yakın zamana kadar
yüksek tepelerden açılan yollardan yapılmaktaydı. Daha
sonra, demir yoluyla bağlantı kurulmuş, Kozlu-Zonguldak
arası sahilden kara yolu yapılarak İstanbul-Zonguldak
devlet kara yolu oluşturulmuştur.
Kilimli ile şehir merkezi arasındaki
yol ise hâlâ tepelerden keskin virajlı yollarla yapılmakta,
her gün büyük tonajlı kamyonlar tehlike içinde bu yollardan gidip
gelmektedir. Kilimli Belediyesi ve hayırsever Kilimlili vatandaşların
dayanışmasıyla sahilden yeni bir yol yapılmaktadır.
Hükûmet desteği almadan yapılan bu yolun bir an önce bitmesi
gerekiyor. Ben, buradan, konusu geçmişken, Kilimli Belediye
Başkanını ve kendisine destek olan kişi ve kuruluşları
yürekten kutluyorum.
Türkiye'de birçok yerde, yerleşim
merkezlerinde belediye teşkilatı yokken Kozlu ve Kilimli'de,
1940'lı yıllarda belediye kurulmuştur. Kozlu'nun nüfusu,
köyleriyle birlikte 50 bin dolaylarındadır. Nüfusun 35 bini
belde merkezinde ikamet etmektedir. Beldeye bağlı 22 köy
vardır. Yine beldeye bağlı Sivriler köyü belde olup belediye
teşkilatını kurmuştur. İçinden belde çıkararak
belde olmuştur Kozlu.
Kozlu merkezinde, değerli arkadaşlar,
dört büyük lise, on iki ilköğretim okulu, pratik kız sanat
okulu ve Karaelmas Üniversitesinin İncir Harmanı kampüsü
bulunmaktadır ve bu kampüste 2.500 öğrenci eğitimlerini
görmektedir. Abaz mevkisinde, tıp fakültesi ve ona ait araştırma
ve uygulama hastanesi bulunmaktadır. Bu eğitim kurumları,
her geçen gün gelişerek büyümektedirler. Bunun yanında,
2.800 kişinin çalıştığı TTK Kozlu Müessesesi
ve birçok kamu kuruluşu halka hizmet vermektedir. 1941 yılında
kurulan belediye 250 çalışanıyla ve üç adet sağlık
ocağı beldenin hizmetindedir. Ayrıca, 2.500 üyeli esnaf
ve sanatkârlar odası da hizmet vermektedir. Belde merkezinde on
sekiz büyük caminin bulunması nüfus yoğunluğunu ortaya
koyan önemli bir gerçektir. Ülkemizde birçok ilçeden büyük bir beldedir.
Kozlu, birçok ilçeden büyük, yedi mahalle muhtarlığı
olan bir beldedir.
Değerli arkadaşlar, Kilimli
beldesi, Kozlu'ya benzer yapısıyla, Zonguldak'a 10 kilometre
mesafede kurulmuş olsa da, dağlık arazi yapısı
nedeniyle, bu mesafe yarım saate ulaşan zamanda katedilmektedir.
Kilimli, 2000 yılı nüfus sayımına göre 25.400'ü merkezinde
yaşayan, köy ve beldeleriyle 45.758 nüfusa sahiptir. 1926
yılında nahiye olan Kilimli'de belediye teşkilatı
1952 yılında kurulmuştur. Kilimli'ye bağlı üç
köy, dokuz mahalle bulunmaktadır. Ayrıca, çok büyük bir belde
olan Çatalağzı ve Gelik beldeleri de, coğrafi yapısıyla,
Kilimli sınırları içindedir. Kilimli'de TTK Karadon
Müessese Müdürlüğüyle birlikte birçok kamu kuruluşu da
vardır, esnaf ve sanatkârlar odası da ayrıca hizmet vermektedir.
Ayrıca, beldede üç büyük lise, on ilköğretim okulu, pratik
kız sanat okulu ve Karaelmas Üniversitesine bağlı yüksekokul
inşaatı devam etmektedir. Sağlık hizmetleri bakımından
üç sağlık ocağı ve bir dispanser bulunmaktadır.
Köyleriyle birlikte, ayrı ayrı,
yaklaşık ellişer bin nüfusa sahip Kozlu ve Kilimli beldelerinde
noterin, nüfus memurluğunun, vergi dairesinin, mahkemelerin,
millî eğitimle ilgili birimlerin bulunmaması yöre halkını
sıkıntıya sokmaktadır, çünkü, bu yoğun nüfus,
kamu hizmetleri için her gün şehir merkezine gidip gelmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akın,
lütfen, toparlar mısınız.
Buyurun.
HARUN AKIN (Devamla) - Kozlu beldesinden
il merkezine, değerli arkadaşlar, her gün 12 bin, Kilimli
beldesinden il merkezine her gün en az 7 bin insan gidip gelmektedir.
Bu beldelerimizdeki mahalleler tepelere kurulduğu için,
evinden il merkezine ulaşmaya çalışan vatandaşlarımız
en az iki veya üç araç değiştirerek ulaşım sağlamaktadırlar.
Değerli arkadaşlar, Zonguldak
ilinin merkez ilçesinin tek bir yerel televizyonu vardır -ki,
ilin tamamına yayın yapıyordur- bu televizyonumuz Kanal
Z'nin bile stüdyoları Kilimli beldesinde yer almaktadır.
Kozlu ve Kilimli'nin ilçe olmayı
çoktan hak ettiği ortada bir gerçektir. Değerli arkadaşlar,
Kozlu ve Kilimli ilçe olursa Zonguldak il merkezi de çok rahatlayacaktır;
bu beldelerimizde yaşayan insanlar, kamu hizmetlerine daha
kısa sürede kavuşacaktır; Kozlu ve Kilimli'den şehir
merkezine akan insan ve araç sayısı azalacağından,
Kozlu şehir merkezi, Zonguldak şehir merkezi rahatlayacak
ve millî servetimiz de boşa gitmeyecektir.
Değerli arkadaşlar, Kozlu
ve Kilimli beldelerimizin talep ettikleri ilçe olma haklarını,
bu yüce çatı altında, bu insanlara, Zonguldak insanına,
Kilimli, Kozlu halkına armağan edelim.
Sizlere, bu yerleşim merkezlerini
ucuz siyaset yapmak adına anlatmıyorum, sizlere, kazanılmış
bir hakkın teslim edilmesi gerçeğini anlatıyorum. Kozlu
ve Kilimli'de yaşayan ve nüfusları 100 bine yaklaşan
vatandaşlarımızın, kamu hizmetlerini daha
kısa sürede alarak huzurlu bir yaşama kavuşacaklarını
düşünüyoruz. Gönülden inanıyorum ki, AKP'li Zonguldak milletvekili
arkadaşlarım da Kozlu ve Kilimli'nin ilçe olmasını,
en az benim kadar, bizler kadar istiyorlardır.
Bugün, gönüllerde olan bu güzel
duyguyu eyleme geçirelim diyorum. Kilimli ve Kozlu, bugün, bizlerden
güzel haberler bekliyor. Hep birlikte, bu önemli tarihî kararı
alalım, 22'nci Dönemin bu son yasama yılında Zonguldak'ı
sevindirelim.
Tüm milletvekili arkadaşlarımın
desteğini beklediğimi ifade ediyorum, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Akın.
Önerge üzerinde, şahsı
adına söz isteyen, Zonguldak Milletvekili Nadir Saraç.
Sayın Saraç, buyurun.
NADİR SARAÇ (Zonguldak) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Zonguldak ilinde merkez
ilçeye bağlı Kozlu ve Kilimli beldelerimizin ilçe olmasına
yönelik kanun teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Zonguldak denince, aklımıza, madencilik, ama özelde
taş kömürüyle özdeşleşen, emeğin başkenti olarak
algılanan kent gelmektedir. Zonguldak, özellikle taş kömürü
üretimine başlandıktan bugüne yerli sanayimizin odağı
hâline gelmiş, Erdemir, Kardemir, ÇATES'in oluşumuna katkı
vermiştir.
Kömür ve demir-çeliğe bağlı
olarak gelişen bu bölge, bu sektördeki daralma nedeniyle ekonomik
açmaza düşmüş, cumhuriyetin kuruluşundan itibaren
ülkede sanayileşmeyi başlatan ve yönlendiren bu kent, artık,
Türk İstatistik Enstitüsü Kurumu verilerine göre, Türkiye'nin
en fazla göç veren ve işsizlikte de ilk sıralarda yer alan
bir kent hâline gelmiştir. Sadece Zonguldak İş ve
İşçi Bulma Kurumuna resmî müracaat edenlerin sayısının
45 bin rakamının üzerine çıkması, kentte, göç yanında
işsizliğin hangi noktada olduğunun somut bir göstergesidir.
Değerli milletvekilleri, Batı
Karadeniz kıyısında yer alan Zonguldak, coğrafik
olarak düz alanı oldukça az olan ve genelde koyların dışında
dağ ve engebeli bir arazi yapısına sahiptir. Bugün ilçe
yapılmasını önerdiğimiz Kozlu ve Kilimli beldeleri
de bu özelliklere sahip olup jeolojisi tektonik olarak çok kırıklı
ve karmaşık bir yapıya sahip olan bu beldelerimizde,
zamanımızdan yaklaşık 300 milyon yıl önce
oluşmuş, koklaşabilir nitelikli kömür damarları
mevcuttur. Bu yapı nedeniyle yerleşim de sağlıklı
olamamış, kısmi düz alan yanında, engebeli olan yapı
içinde de daha çok gecekondu tipine yakın, yönelik yapılaşmalar
ortaya çıkmıştır.
Bu beldelerimizden Kilimli, her
ne kadar, 2000 nüfus sayımlarına göre yaklaşık 25
bin görünüyorsa da bugün merkezin gerçek nüfusunun 45 bini aşkın
olduğu bilinmektedir.
Eğitim, sağlık ve çeşitli
meslek gruplarının oldukça gelişmiş olduğu
ve taş kömürü havzasının 350 milyon tonluk rezervini
bünyesinde bulundurmakla, hâlen işletilen yirmi dört ocak
taş kömürü damarıyla Zonguldak ekonomisinin temel girdilerinden
birini oluşturmaktadır.
Elli beş yıllık belediye
olan ve 3 köy, 9 mahallesi ve birçok beldeye göre onların ilçe
statüsüne erişmesi, Çatalağzı ve Gelik beldelerimize
sahip olan Kilimli için, hemen her açıdan ilçe olmayı çoktan
hak etmiş noktadadır.
İlçe olmasına yönelik
önerge verdiğimiz Zonguldak-İstanbul kara yolu üzerinde
yer alan Kozlu beldesi de benzer özelliklere sahiptir, hatta 35 bini
aşan merkez ve köyleriyle birlikte 50 bini aşan nüfusu, 7 mahalle
muhtarlığı, 22 köy ve Sirler beldesiyle altmış
yılı aşkın zamandır belediye olan bu güzide
beldemiz, eğitim birimleri, Türkiye Taşkömürü Kurumu Kozlu
müessesi ve çeşitli kamu kurumlarıyla birçok ilimizin,
ilçemizin önünde görülmektedir.
Değerli milletvekilleri,
sizlere bilgilerini sunduğum bu iki güzide beldemiz, hemen
her iktidar döneminde yıllardır bu haklı istemlerinin
yaşama geçmesini beklemektedir. Yaptığım çalışmada
şu istatistiki bilgilere ulaştım: İlçe olma
adına kanun teklifi verdiğimiz Kozlu ve Kilimli beldeleri,
başta nüfus bazı olmak üzere, toplam 846 ilçemizden 615 ilçenin
önünde yer almaktadır; hatta, bu istatistiklere göre bu beldelerimizin
nüfusları 81 ilimizden nüfusu 24 binin altında olan 2 ilimiz
ve nüfusu 35 binin altında olan 6 ilimizin de önündedir. Bu veriler
doğrultusunda, umarım, Adalet ve Kalkınma Partisi
İktidarı, bu haklı isteme olumlu yaklaşır,
dört yılı aşkın zaman içinde, âdeta, Zonguldak'ı
yok sayan, hiçbir beklentisini yaşama geçiremeyen, göç ve
işsizliğin Türkiye genelinde de üst sıralara tırmanmasına,
Türkiye Taşkömürü Kurumunun üretiminin gerilemesine ve bu
sözünü ettiğimiz politikalarla bu iki beldemizin ilçe olmalarına
vereceği katkıyla son vermesini, beldelerimizde yaşayan
insanımıza, kısmi de olsa, bir moral ve motivasyon takviyesi
yapmalarını beklemekteyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NADİR SARAÇ (Devamla) - Bitiriyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Saraç.
NADİR SARAÇ (Devamla) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
göç, işsizlik ve ekonomik olumsuzlukların çok yoğun yaşandığı,
taş kömürü ve demir-çeliğiyle emek ve alın teri kokan bu
kentin ve tüm bölgenin yeni açılımlar yapmasına yönelik
desteklerin artmasını beklediğimiz bu süreçte, Kozlu
ve Kilimli beldelerimizin ilçe yapılmasına yönelik teklifimize,
başta iktidar partisine mensup bölge milletvekillerimiz -ki,
burada, sadece Fazlı Bey'i görüyorum- ve diğer tüm milletvekillerimizin
katkı vermesini diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Saraç.
Sayın Erdoğan, kısa
bir açıklama talebiniz var.
Tüzük'ün 60'ıncı maddesi
gereğince, yerinizden, çok kısa olmak şartıyla,
buyurun.
FAZLI ERDOĞAN (Zonguldak) -
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Tüzük'ün 60'ıncı maddesi
gereğince Zonguldak Milletvekillerimizin önergesi doğrultusunda
katıldığımız görüşleri var. Tabii ki, Zonguldak
için atılan her adımda biz de yanlarında, desteklerinde
olmak isteriz. Yalnız, düşüncelerinde, biraz daha baktığımız
zaman, Zonguldak, bu dönemde, gerçekten gerek TTK'sıyla gerek diğer
açılımlarıyla büyüyen, gelişen bir konumdadır.
Bu iki beldemiz, gerçekten, Zonguldak'ımıza mesafe olarak
iç içe girmiş ve bundan dolayı biz Zonguldak'ı büyükşehir
hedefliyoruz. Bu beldeler ilçe olduğu zaman büyükşehir
konumunda Zonguldak'ı düşünmek biraz zorlaşır.
İki ilçemiz Zonguldak'tan ayrıldı, Bartın ve Karabük,
bunlar il oldu. Bu iki beldemiz de ilçe olduğu zaman, Zonguldak'ın
diğer ilçeleriyle yeni iller hedeflenirse Zonguldak küçülür.
O nedenle, biz, bir bütün olarak, geçmişten beri birçok yerde talepler
var. Bu talepleri de gerçekten, AK Parti Hükûmeti, bugüne kadar, yeni
iller, yeni ilçeler, yeni beldeler ortaya koymadı. Bunun bir
popülizm politikası olarak görülmesine açıkça engel olmak
adına, belki, yaklaşım budur.
Ben, arkadaşlarımın
bu yaklaşımını, Türkiye'deki diğer oranlarla
eşit olarak gündeme alacak AK Parti Hükûmeti, zannediyorum, Zonguldak'ı
büyükşehir belediyesi kapsamına almakla bir bütünlük
içerisinde çözeceğini düşünüyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Erdoğan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Alınan karar gereğince,
sözlü soru önergeleriyle, diğer denetim konularını
görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
3.- Çanakkale
Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin,
Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1'inci sırada
yer alan kanun teklifinin, geri alınan maddeleri ile ilgili komisyon
raporu gelmediğinden teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2'nci sırada yer alan, Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı:
904)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükûmeti
Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik
Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
5.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti
Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik
Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı:
1147)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime
on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.12
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.32
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER : Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50'nci Birleşimi'nin İkinci
Oturumu'nu açıyorum.
Şimdi, 4'üncü sırada yer alan,
Petrol Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Petrol
Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/835) (S. Sayısı:
1041) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştı.
Şimdi, birinci bölümde yer
alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
1'inci madde üzerinde üç adet önerge
vardır. Ancak her madde üzerinde İç Tüzük'ün 91'inci maddesine
göre milletvekillerince sadece iki önerge verilebildiğinden,
önce geliş sırasına göre ilk iki önergeyi okutacağım,
sonra bu önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
PETROL
KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI
HAKKINDA
KANUN
TASARISI
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç ve kapsam
MADDE 1.-
BAŞKAN - İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 Sıra
Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 1. maddesinde
yer alan "teşvik edilmesi" ifadesinin "desteklenmesi"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum:
(x)
1041 S. Sayılı Basmayazı 11/1/2007 tarihli 49uncu Birleşim
Tutanağına eklidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 sıra
sayılı Kanun Tasarısının birinci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Gürol
Ergin M. Akif Hamzaçebi Tacidar Seyhan
Muğla Trabzon Adana
Mustafa
Özyürek Fahrettin
Üstün A. Kemal Kumkumoğlu
Mersin Muğla İstanbul
Amaç ve kapsam
Madde1.- Bu Kanunun amacı, ülke
petrol kaynaklarının hızlı, sürekli ve maliyet etkili
bir şekilde aranmasını, geliştirilmesini ve üretilmesini
sağlamaktır. Bu Kanun, Türkiye'de petrol arama ve üretim faaliyetlerinin
düzenlenmesi, yönlendirilmesi, teşvik edilmesi, denetlenmesi,
arama ve üretim için gerekli bilgilerin ve verilerin toplanması,
değerlendirilmesi ve kullanıma sunulmasına
ilişkin usul ve esasları kapsar.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Seyhan, buyurun.
TACİDAR SEYHAN (Adana) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, geçen perşembe günü
bu kanun tasarısı üzerinde görüşmeler yapılırken
eleştirilerimizi dile getirmiştik ve Sayın Bakan da
bu eleştirileri cevapladı. Fakat, ben, Sayın Bakana
sizler önünde bir öneride bulunmak istiyorum; takdir kendisinindir;
bütçede de aynı üslup vardı, şimdi de aynı üslup
var. Birincisi, Sayın Bakan, siz, Türkiye Cumhuriyeti'nin Enerji
Bakanısınız
Sanıyorum, Bakan diğer
kulağıyla dinliyor bizi, arkadaşlar meşgul etmezlerse;
çünkü, bu konu direkt kendisini ilgilendiriyor. Enerji Bakanısınız
siz. Siz, bu Genel Kurulda size yöneltilen eleştirilere direkt
cevap verin. Lütfen, bu ülkeyi seviyorsanız eleştirileri
ciddiye alın. Bu eleştiriler karşısında çözüm
önerilerinizi burada gelip sıralayın. Hiçbir milletvekiline,
hiçbir gruba "Yalan veya yanlış ifadelerle halkı
kandırıyorsunuz." demeyin. Ben, şahsen, söylenen
bu lafı reddederim. Cumhuriyet Halk Partisinin hiçbir mensubu,
yalanın arkasına sığınarak muhalefet yapmayacak
kadar erdemlidir. Biz, sizden, varsa yanlışlık kamuoyuna
bunu açıklamanızı bekliyoruz, sorularımıza
direkt muhatap olmanızı bekliyoruz ve cevap verirken, lütfen,
o alaycı üslubunuzu bırakınız. Enerjiyi, enerji
politikasını sadece siz biliyormuş edasıyla muhalefetin
katkılarını görmezden gelmekten vazgeçin.
Sayın Bakan, şimdi, o yalan
yanlış dediğiniz ifadeleri, size, ben, bir daha soruyorum
ve söylüyorum: Şahdeniz'den söz ettiniz Sayın Bakan;
Şahdeniz'den bize petrol gelmiyor, ama, o ülke ürettiği petrolü
bir başka ülkeye vermeye başladı mı başlamadı
mı? Siz, bana onu söyleyin.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Başlamadı.
TACİDAR SEYHAN (Devamla) -
"Kömür üretiyoruz" dediniz. Kömür ürettiğiniz
"Santraller açtık" dediniz.
Elbistan B'yi Başbakana açtırdı.
Elbistan B'yi, yine iddia ediyorum, Elbistan A'dan iki ünite kapatıp
rehabilitasyona alarak, Elbistan B'yi ödünç kömürle açmadınız
mı? Dört üniteden ikisini A'da, ikisini B'de yedek bırakmadınız
mı? Sayın Bakan, sizin döneminizde değil mi dört
yılda Çöllolar'daki ihale yapılamadı? Bunların
hepsi mi yalan?
Bakın, ben, size, birtakım
gerçeklerle
Siz, bir yandan söylenen iddialara yalan derken, bir
yandan gerçekleri saptırıyorsunuz.
"Kömür çıkardık"
diyorsunuz. Bakın, kömürü nasıl çıkarmışsınız;
bu, Denetleme Kurulu raporu. Denetleme Kurulu raporunda diyor
ki: "350 bin ton programa karşılık, şirketten 1
milyon 203 bin 996 ton kömür alınmıştır zorunlu olunmamasına
rağmen." Ve kamunun ürettiği kömürden daha düşük
graviteli kömürü aldığınız yazıyor burada.
Ve o yıl sonunda devleti, kamuyu 4 milyon 900 bin 42 YTL, yani,
aşağı yukarı, geçmiş dilimde söylersek, 5 trilyon
lira zarara uğrattığı söyleniliyor bu uygulamanın.
Siz, Enerji Bakanı olarak ne görev yaptınız bunun hakkında?
Oradaki kamu üretimini niye yavaşlattınız, özel sektörden
350 bin ton yerine 1 milyon 200 bin tonluk kalitesiz kömürü hangi mantıkla
aldınız, gelin, burada onun cevabını verin.
Sayın Bakan, yine size soruyorum
Bakın, önerilerimizi dikkate almıyorsunuz, ama, TÜPRAŞ'ta,
biz, burada, parti olarak bağırdık: "Yapmayın."
dedik, "Bu işin içerisinde siyasi sorumluluğunuz
var." dedik; Danıştay iptal etti. Danıştay, kamu
zararının 300 milyon YTL olduğunu açıkladı.
Değerli arkadaşlar, bu
zarar kimden tazmin edilecek? Bu işin sorumluları, Maliye
Bakanı, uçakla, Oferlerin oraya, ziyarete ve görüşmeye gidiyordu.
Bunlar konuşuldu, reddedildi, inkâr edildi; ama, Cumhuriyet
Halk Partisinin ısrarıyla bunlar açığa çıktı.
Siyasi sorumluluğunuz var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Seyhan, lütfen
toparlar mısınız.
Buyurun.
TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Toparlıyorum
Sayın Başkan.
Siyasi sorumluluğunuz var.
Bu işin müsebbipleri, bu işin muhatapları, ülkeyi
uğrattıkları bu zararı tazmin etmek zorundalar.
Bakû-Tiflis-Ceyhan diyorsunuz; o
boru hattına hiç kimsenin bir itirazı yok. Ama, o boru hattında
yüzde 6,5 hissemiz olacağına yüzde 25 hissemiz olsun, diyen
milletvekillerinin önerilerini ve eleştirilerini yok sayamazsınız.
Bir taraftan, koskoca boru hattında, 300 milyon dolar, bu ülke,
bir yılda para kazanıyor, siz, TÜPRAŞ ihalesinde, bir
çırpıda, 300 milyon doları, kamu zararını,
dikkat etmediğiniz için, Türkiye'ye çektiriyorsunuz. Bunlar
hep fakir fukaranın cebinden gidiyor Sayın Bakan.
Bakın
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan,
bunların maddeyle ne alakası var?
TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Sayın
Bakan, niye rahatsız oldunuz? Alakasız olabilir. Niye rahatsız
oldunuz? Petrolle alakalı değil mi? Ben size petrolle alakalı
şey söylüyorum. Lütfen cevap verin diye söylüyorum.
Sayın Bakan, siz dediniz ki:
"Mavi Akım'da -ben söyleyeyim, her söylediğinizin tersini
söylüyorum- ikinci formül yok, imzalamadım." Peki, sözleşmenin
7'nci maddesi ne demek oluyor? 7'nci maddede diyor ki: "Bu anlaşmalardaki
fiyat ile eski fiyat arasındaki bedel farkı hesaplanır,
bir hafta içinde satıcıya ödenir." Eski bir sözleşme,
eski bir anlaşma yoksa, eski bir formül yoksa, hangi fiyat farkını
ödüyorsunuz? Bunları konuşmayacak mıyız? Bunları
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki arkadaşlarımız
bilmeyecek mi? Elbette, müsaade edin, rahatsız olmayın,
önergede de olsa bunları söyleyelim. Türkiye bunları konuşmalı.
Bundan niye rahatsızlık duyuyorsunuz?
Ben, beni dinleyen arkadaşlarıma
teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Seyhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 Sıra
Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 1. maddesinde
yer alan "teşvik edilmesi" ifadesinin "desteklenmesi"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Yapılan değişiklikle
anlamın güçlendirilmesi sağlanmaktadır.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın
Başkan, karar yetersayısı istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Koç, niye
acele ediyorsunuz, yani, oylamaya sunmadım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Aynı zamanda karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.45
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.55
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER : Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50'nci Birleşimi'nin Üçüncü Oturumu'nu
açıyorum.
1041 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 1'inci maddesi
üzerindeki Kütahya Milletvekili Alaettin Güven'in önergesinin oylamasına
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
1'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
2'nci maddenin başlığını
okutuyorum:
Tanımlar
MADDE 2.-
BAŞKAN - Madde üzerinde iki
adet önerge vardır; önergeleri, önce geliş sırasına
göre okutacağım, sonra, aykırılık sırasına
göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 Sıra
Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 2. maddesinin
8. başlığında yer alan "Petrollü arazinin"
"Petrol bulunan arazinin" ifadesiyle değiştirilmesini,
tasarının diğer maddelerindeki aynı ifadenin de
benzer şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 sıra
sayılı Kanun Tasarısının ikinci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
A.
Kemal Kumkumoğlu Gürol
Ergin M. Akif Hamzaçebi
İstanbul Muğla Trabzon
Tacidar
Seyhan Mustafa Özyürek Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Adana Mersin Malatya
Fahrettin
Üstün
Muğla
Tanımlar
Madde 2.- Bu Kanunun uygulanmasında;
1.- Devlet: Türkiye Cumhuriyeti
Devletini,
2.- Bakanlık: Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığını,
3.- Bakan: Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanını,
4.- Genel Müdürlük: Petrol
İşleri Genel Müdürlüğünü,
5.- Genel Müdür: Petrol İşleri
Genel Müdürünü,
6.- Şahıs: Gerçek veya tüzel
kişileri,
7.- a) Ham petrol: Yerden çıkan
veya çıkarılabilen sıvı haldeki doğal hidrokarbonları,
b) Doğal gaz: Yerden çıkan
veya çıkarılabilen gaz halindeki doğal hidrokarbonları,
c) Gaz hidrat: Yerden çıkan veya
çıkarılabilen metan gazını hapseden su buzundan
oluşan doğal hidrokarbonları,
ç) Petrol: (a), (b) ve (c) alt bentlerinde
tanımlanan doğal hidrokarbonları,
8.- Petrollü arazi: İşletmeye
elverişli miktarda bir petrol varlığının belirlendiği
arz parçasını,
9.- a) Petrol bulgusu: Yapılan
arama faaliyetleri sırasında bir petrol varlığının
tespit edilmesini,
b) Keşif: İşletmeye
elverişli bir petrol birikiminin bulunmasını,
10.- a) Araştırma: Petrol
aramak üzere arazinin, yerden ve havadan topografik, jeolojik, jeofizik,
jeokimyasal ve benzer yöntemlerle veri toplanarak incelenmesi,
arama sondajları hariç jeolojik bilgi edinmek için sondajlar yapılması
işlemlerini,
b) Arama sondajı: Petrol bulmak
amacıyla yapılan sondajları,
c) Tespit sondajı: Petrollü
arazinin boyutunu tespit etmek üzere sınırlı sayıda
yapılan sondajları,
ç) Arama: (a), (b) ve (c) alt bentlerindeki
faaliyetlerin tümünü,
11.- Geliştirme: Petrollü arazinin
değerlendirilmesi için gerektiği kadar kuyu açılmasını,
yer üstü tesislerinin, taşıma hatlarının ve yer
üstü depolarının kurulmasını,
12.- a) Üretim sondajı: Petrollü
arazide üretim amacıyla yapılan sondajları,
b) Atık su kuyusu: Petrollü
araziden yapılan üretim sırasında ortaya çıkan
atık suyun rezervuara basılması için açılan veya
bu amaçla kullanılan kuyuları,
c) Enjeksiyon kuyusu: Petrollü
araziden yapılan üretimi artırmak üzere rezervuara gaz veya
sıvı basılması için açılan veya bu amaçla kullanılan
kuyuları,
ç) Üretim: Üretim sondajı,
atık su kuyusu, enjeksiyon kuyusu ile geliştirme faaliyetlerini
ve petrolün çıkarılmasını, ön işlenmesi ile
saha dahilinde veya civarında bulunan depolara, iletim hattına
veya rafineriye boru hattı ve diğer vasıtalarla taşınmasını
ve depolanmasını,
13.- Üretim artırma yöntemi:
Üretim yapılan bir sahada, rezervuardaki petrolün
akışkanlığını artırmak ve/veya, azalmakta
olan rezervuar enerjisinin artırılması maksadıyla
itim desteği sağlanarak ek üretim elde etmek üzere kullanılan
metotları,
14.- Petrol birimi: 15,5 santigrat
derecede ve 1 atmosfer basınç altında ölçülen 158.984 litre
ham petrolü veya 15,5 santigrat derecede ve 1 atmosfer basınç
altında ölçülen 1 metreküp doğal gazı,
15.- Petrol işlemi: Arama, üretim
ile yurt içinde üretilen petrolün satılmasını, bu
işlemlerden herhangi biri için lüzumlu enerji ve su tesisleri
ile üretilen petrolün saha içinde veya ana iletim hattı veya yakınındaki
rafineriye veya doğal gazın serbest tüketiciye teslimine
kadar taşınmasını sağlayan boru hatlarının,
bina, kamp ve diğer tüm tesislerle teçhizatın inşasını,
kurulmasını ve işletilmesini ve bu faaliyetlere
ilişkin malî, ticarî ve idarî faaliyetleri,
16.- Araştırma izni:
Sınırları belli bir alanda araştırma yapmak
üzere Genel Müdürlükçe verilen izni,
17.- a) Arama ruhsatnamesi: Bu Kanuna
göre verilen petrol arama ruhsatnamesini,
b) Arama sahası: Bir arama ruhsatnamesinin
kapsadığı sahayı,
18.- a) İşletme ruhsatnamesi:
Bu Kanuna göre verilen petrol üretim ruhsatnamesini,
b) İşletme sahası:
Bir işletme ruhsatnamesinin kapsadığı sahayı,
c) Üretim sahası: İşletme
sahası içindeki petrollü araziyi,
19.- Kullanma hakkı: Bir petrol
işlemi ile ilgili araziyi kiralama ve bu arazi üzerinde tesisi
mümkün olan intifa ve irtifak haklarını,
20.- Araştırıcı:
Araştırma izni sahibini,
21.- Arayıcı: Arama ruhsatnamesi
sahibini,
22.- İşletmeci:
İşletme ruhsatnamesi sahibini,
23.- Operatör: Bir arama ruhsatnamesi
veya işletme ruhsatnamesinde müştereken petrol hakkı
sahibi olan şirketlerin aralarında yapacakları ve Genel
Müdürlük tarafından da onaylanan bir anlaşmaya göre bu
şirketlerden petrol işlemi yürütecek şirketi,
24.- Müşterek temsilci: Petrol
hakkı sahibi şirketlerin birlikte göstereceği temsilciyi,
25.- Petrol hakkı: Bir araştırma
izninden veya arama ruhsatnamesinden veya işletme ruhsatnamesinden
doğan haklardan herhangi birini,
26.- Bölge: Bu Kanuna göre belirlenmiş
bir petrol bölgesini,
27.- Açık saha: Bu Kanunun hükümleri
çerçevesinde aramaya, işletmeye veya bunlar için başvuruya
açık bulundurulan ve aramaya uygun bir sahayı, ifade eder.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önergenin gerekçesi
hakkında, açıklamak üzere söz isteyen Tacidar Seyhan, Adana
Milletvekili.
Buyurun Sayın Seyhan.
TACİDAR SEYHAN (Adana) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, Petrol Kanunundaki en büyük
hassasiyetimiz ulusal kaynakların kamu yararı düşünülerek
değerlendirilmemesi. Biz, kamunun, kamu yararının,
giderek kaybolduğunu söylüyoruz. Hatta, bu ülkenin, sürdürülebilir
ekonomi, sürdürülebilir yaşam anlayışını,
kanun bu şekliyle çıkarsa, bu yasanın tehdit edeceğini
düşünüyoruz. Bu nedenle, önergelerimiz içerisinde, özellikle
4'üncü maddede, biz, kaldırılan, yani, önceki yasada var
olan 12'nci ve 13'üncü maddelerin, millî menfaatlerin korunması
maddelerinin bu yasaya eklenmesini zaruri olarak görüyoruz.
Sayın Bakanım, lütfen hassasiyet
gösterin. Bakın, Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlara
da sesleniyorum: Zamanında biz buradan uyarımızı
yaptık, ama bugün tam tersini yaşıyoruz. Yenilenebilir
Enerji Kanunu'nda, sağ olun, sizler de oy verdiniz. Ben, 5 euro senti,
5,5 euro senti önerdiğimde, Sayın Bakan bu kürsüden "hayır"
dedi. Ama, bugün, Sayın Bakan o önergeyi kendisi getirdi,
"Türkiye için bu gerekli." dedi. Ne oldu? Ne değişti?
İki yıl sektöre niye zaman kaybettirdik biz? Kontrat devrinde
-siz de hatırlıyorsunuz- bir gece yarısı önerge
geldi. "Yeterlilik almak koşuluyla kontrat devri vereceğiz."
dedi. Şimdi, aynı Enerji Bakanı bize diyor ki: "Doğal
gaz ithalatını serbest bıraktık." Ne oldu arkadaşlar?
Bir yıl içerisinde ne değişti Allah aşkına?
İşte, bundan kaynaklanıyor. Biz buradan söylüyoruz,
dikkate alınmıyor. Benim itirazım, Enerji Bakanlığı
önemli bir bakanlık, keyfiyetle yönetilmez. Devlet yönetimindeki
anlayış budur.
Bakın, BOTAŞ
BOTAŞ'ın
uygulamaları konusunda söylediği çok üzüyor beni, diyor
ki: "Gazınız geliyor, suyunuz akıyor, elektriğiniz
yanıyor, daha Allah'ınızdan ne istiyorsunuz, ne konuşuyorsunuz
siz!" diyor Enerji Bakanı bize. Bize, onun geldiği kadar
bundan sonra gelip gelmeyeceği önemli, nasıl getirildiği
önemli, hangi fiyattan getirildiği önemli. Burada bir aksaklık
var, ben dile getiriyorsam, Enerji Bakanından sadece teşekkür
etmesini beklerim.
Bakın, doğal gazda ne yapıyor
biliyor musunuz vatandaşa? Doğal gazda, Sayın Bakan
gitmiş, sözleşme imzalamış. Sözleşmede diyor
ki: "1 Ocak, 1 Nisan, 1 Temmuz, 1 Ekimde mevcut formüle göre hesaplanır.
Satıcı firmaya, fiyat, geçmiş dönemdeki altı ay
baz alınarak üç ayda bir tespit edilir." diyor. Ne zaman tespit
edilecek? Ocak, nisan, temmuz ve ekim aylarında. Sayın Bakan
ne yaptı biliyor musunuz, kendi emrindeki kurum? "Dövize
bağlı bu işler." diye buradan cevap veriyordu.
1/10/2004 ile 31/12/2004 arasındaki üç aylık süre içerisinde
dolar 1.500'den 1.300'e düşmüş, ama bu süre içerisinde, bakın
arkadaşlar, 1 Temmuzda zam yapılması gerekirken 1
Ağustosta yapmış. Şimdi, diyecek ki, bir ay sonra
yapmışım, ne olmuş? O sözleşme dönemi değil
ki! Eğer, fiyat farklı olduysa, temmuzda artırdılarsa
temmuzda yap. Daha sonra, arkadaşlar, 1 Ekimde yapmış,
1 Kasımda yapmış, 1 Aralıkta yapmış. Yine
bununla yetinmemiş, 2006'da da sürüyor. 2006'da, değerli arkadaşlar,
bakın, 1 Nisan 2006 yerine 1 Martta zam yapmış.
Sayın Bakan, bu zamları
neye göre yapıyorsunuz? Ben, size 2005'ten bir dolu örnek veriyorum.
Eğer, siz, üç ayda bir hesaplanır, ona göre zam yapılır
diyorsanız, zammı size satıcı firmanın uyguladığı
ayda zam yapın. Dolara bağlıyorsanız, dolar düşmüş,
siz yine zam yapmışsınız. Dökümleriniz burada.
Bununla da yetinmemişler, diyorlar
ki: "Varil başına petrol fiyatları yükseldi."
Ee, siz, petrol fiyatı düştüğünde, fiyatta farklılık
olmadığı dönemlerde de zam yapmışsınız,
bunu nasıl açıklayacaksınız?
Sonra da, sanki kesesinden veriyormuş
gibi diyor ki Sayın Bakan: "Bakın, bu kurum zorda değildir.
BOTAŞ'ın, belediyelerden, EÜAŞ'tan 8 milyar dolar alacağı
vardır."
Değerli arkadaşlar, bakın,
bu da bir yönetim zafiyetidir, yapmayın ne olur!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Seyhan, lütfen
Buyurun.
TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Bitiriyorum
Sayın Başkan.
Siz de hassas bakın. Bu, bir yönetim
zafiyetidir. Eğer, belediyelerin
Bir de, Sayın Bakan, bu
kürsüden soruları cevaplarken diyor ki: "Ee, canım, belediyeler
de yol yapıyor, su yapıyor, bahçe yapıyor." Sayın
Bakan, senin görevin enerji, enerjiyi düzeltmek. Yerel yönetimler
var
Kamu, eğer belediyelerin böyle ihtiyacı varsa, tedbirini
alsın, yerel yönetimleri kredilendirsin, önünü açsın. Sizin
göreviniz değil yerel yönetimleri vatandaşın cebinden
gelen parayla tedbir almaya yönlendirmek. Böyle bir şeyi Bakan
söylediği zaman büyük üzüntü duyuyorum. Sizin göreviniz, kurumlarınız
arasındaki eş güdümdür, kurumlarınız arasındaki
o para transferinin sağlanması ve bu kurumların yaşatılmasıdır.
Eğer, bu kurumu böyle devam ettirirseniz, bu sıkıntı
devam ederse, işin içinden çıkamazsınız. Hiçbir
şey yapamıyorsanız, BOTAŞ'ı yönetemiyorsanız
-Gasprom'u nasıl halka arz ediyorlar- açın, halka arz edin bakayım;
o zaman, belediyelerden 1 milyar dolar alacak askıya alınıyor
mu alınmıyor mu? Bu devlet keyfiyetle yönetilmez değerli
arkadaşlarım. Devlet yönetimine, bu yönetimde keyfiyet
girmiştir, maalesef, söylüyorum değerli arkadaşlar;
bunun, kısa sürede giderilmesi lazım.
Şimdi, bakıyorsunuz çelişkiye,
yine, Sayın Bakan dedi ki: "Biz elektrik ihraç ediyoruz."
Ne olursunuz -biz yanıltmıyoruz Sayın Bakan- siz, Genel
Kurulu yanıltmayın. Doğru, ihraç ediyorsunuz, ama, ne
kadar elektrik ihraç ediyorsunuz? Yıllar öncesinden gelen 200
megavatı, 50 megavat enerjiyi, 20 megavat, ithal ettiğiniz,
enerjiyi, Genel Kurulda, büyük bir işmiş gibi gösterip, Türkiye'nin
enerji politikası hakkında insanları yanıltmak
doğru mudur? Sanayi Bakanı "Enerji açığımız
var." diyor, Enerji Bakanı da "Bizim elektrik fazlamız
var, ihraç ediyoruz." diyor. Kim doğru arkadaşlar? Bir
tek doğru var arkadaşlar: Bu ülke karanlığa gidiyor.
Biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bunu engelleyeceğiz.
Saygılar sunuyorum Sayın
Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Seyhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 Sıra
Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 2. maddesinin
8. başlığında yer alan "Petrollü arazinin"
"Petrol bulunan arazinin" ifadesiyle değiştirilmesini,
tasarının diğer maddelerindeki aynı ifadenin de
benzer şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle,
Türk Dil Kurumu Sözlüğünde bulunmayan ifadenin değiştirilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
2'nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir
2'nci madde.
3'üncü maddenin başlığını
okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Mülkiyet ve Takdire Esas Olan
Kıstaslar ile Yasaklar ve Özel Hükümler
Mülkiyet ve takdire esas olan
kıstaslar
MADDE 3.-
BAŞKAN - Madde üzerinde iki
adet önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sıralarına
göre okutup, aykırılıklarına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 Sıra
Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 3. maddesinde
yer alan "dikkate alınır" ifadesinin "göz önünde
bulundurulur" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 sıra
sayılı Kanun Tasarısının üçüncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Ali
Kemal Kumkumoğlu Gürol
Ergin M. Akif Hamzaçebi
İstanbul Muğla Trabzon
Mustafa
Özyürek Fahrettin
Üstün Tacidar Seyhan
Mersin Muğla Adana
Madde 3- Türkiye'deki petrol kaynakları
Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Bir petrol hakkının elde
edilmesi için yapılan başvurunun değerlendirilmesinde,
başvurunun mevzuata uygunluğu, başvuranın malî
yeterliliği, taahhüt edilen iş ve yatırım programının
Kanunun amacını diğer başvurulara nazaran daha
kısa sürede yerine getirme özelliği dikkate alınır.
İş ve yatırım programı ile maliyet etkin projeler
Kanunun amacını en kısa sürede yerine getirmeyi taahhüt
eden başvuru kabul edilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önergenin gerekçesini
açıklamak üzere, Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize
saygılar sunuyorum.
Tabii, burada, ülkenin kaynaklarından
bahsediliyor. Tabii, bir başka konu da doğal gaz.
Değerli milletvekilleri,
her defasında, Sayın Bakanım burada "seksen bir
ilimizi doğal gaza kavuşturacağız" diyor.
Çok güzel, halkımız için her şey yapılmalı. Ancak,
geçen hafta Sayın Bakan da söyledi "dışa bağımlılık"
kavramı var. Yani, bu ülke insanının doğal gaz kullanması,
tüm illerimizin kullanması kadar doğal bir şey yok,
ama, acaba, bizler 2007'de, 2010'da ve daha sonra ödeyeceğimiz doğal
gaz faturasının rakamını biliyor muyuz? Dışa
bağımlılığın ta kendisi.
Arkadaşlar, ekonomik özgürlük
yoksa bir ülkede, eğer birilerine bağlıysa, yarın
önüne hep bir şeyler sürerler. Bu ülkenin kullanılabilir
enerji kaynakları var. Eğer her şeyimizle bu ülke insanının
tüm ısınmasını, tüm kullanımını bir
tek doğal gaza bağlarsak, bugün İran, yarın Rusya,
öbür gün başka bir ülke keser arkadaşlar. Onun için, ülkenin
geleceğini bu kadar dışa bağımlı hâle getirmeye
kimsenin hakkı yok değerli arkadaşlar.
Tabii, diğer bir konu, değerli
milletvekilleri, doğal gaz dağıtım ihaleleri yapıyoruz.
İnanın, bu işin kontrolü yok. İhale ettik, iş bitti!
Kamu adına bunun sahibi yoktur. Ben size örnek vereceğim.
İki: Serbest rekabet
Serbest
rekabet güzel de, bir ilde 5 dolara ihale ediyor abone bedelini,
başka bir ilde 200 dolara ihale ediyor değerli milletvekilleri.
Böyle bir serbest rekabet olur mu arkadaşlar? Aynen
Benim ilimdeki
insanlar "biz doğal kaz mıyız?" diyorlar. Malatya'daki
insanlara bunu yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur. Bir
başka ilimizde 5 dolar.
İki: Bağlama bedelleri,
abone bedelleri
Abone bedellerini Türk lirası üzerinden
alıyor. Diyelim ki, yirmi yıl, otuz yıl bu abone bedeli
kalacak. Hayır arkadaşlar, hiç kimsenin parasını
enflasyona ezdirmeye hakkınız yoktur. Abone bedelini döviz
bazında veya hazine bonosu bazında bu kurum alır, öderken
de, abonelikten ayrılırken de o insanın
Çünkü, depozito
olarak aldığı para, yarın ödemezsen, bu insanlar
adına depozito parasını enflasyona ezdirmeye veya
bu insanların parasını kullanmaya kimsenin hakkı
yok arkadaşlar. Depozito diye alıyor ve Türk parasıyla
alıyor. Diyelim ki, bunlar genelde on yıl, yirmi yıl,
otuz yıl devam ediyor arkadaşlar ve bu kurumlar, arkadaşlarım,
ihale edilen kurumlar halka saygısızlık yapıyor.
Ne plan var ne program var, "Ben yaptım, oldu." diyorlar.
Söylüyorum, işte Enerji Bakanlığı, işte EPDK!
Altı aydır bağırıyoruz, bir tek kere sahip
çıkmadı arkadaşlar. Gelip kimse kontrol etmedi. Halkın
günlük yaşamını altüst ettiler. "Ben yaptım,
oldu." diyorlar. Dayatmacı politikayla bu ihaleler yapılmaz
arkadaşlar. Bu ihale edilen kurumların sahibi yok. Kamu
adına halkı kimse denetlemiyor arkadaşlar. Bu, sorumsuzluk
örneği değerli milletvekilleri. Bu ülke insanının
günlük yaşamını kimsenin yok etmeye hakkı yoktur.
İki: Yapılan bu işler
acaba sağlıklı mı yapılıyor sağlıksız
mı yapılıyor -bu bir enerji işi, doğal gaz hat bedeli-
kimsenin kontrol ettiği yoktur arkadaşlar. Ancak, her yazdığımız
mektuba, gerek Enerji Bakanlığı gerek EPDK
"İhale koşulları böyledir." cevabını
vermekten başka bir şey yapmadı arkadaşlar. Siz kamusunuz,
halkın sorununu, halkın güvenini, halkın geleceğini,
halkın günlük yaşamını kontrol etmek sizin en temel
görevinizdir, ama, maalesef -diğer illeri bilmiyorum- Malatya'da
yaşanan bu drama Bakanlık da seyirci kaldı, EPDK da.
Arkadaşlar, bu doğal gaz
dağıtım ihalelerinde bu dağıtım şirketlerini
kontrol eden, bu dağıtım şirketlerini kamu adına
denetleyen bir kurum yoktur arkadaşlar. Denetliyorsa
kâğıtla denetliyor.
Ben, buradan, gerek EPDK gerek Enerji
Bakanlığı, Malatya'da yaşanan, son altı-yedi
aydır, duyarsız kalan her iki kuruma da Malatya halkı
adına üzüntülerimi belirtiyorum.
Hepinize saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 Sıra
Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 3. maddesinde
yer alan "dikkate alınır" ifadesinin "göz önünde
bulundurulur" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Yapılan değişiklikle
daha anlaşılır bir ifade kullanılması
sağlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
4'üncü maddenin başlığını
okutuyorum:
Yasaklar ve özel hükümler
MADDE 4.-
BAŞKAN - Madde üzerinde iki
adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına
göre okutup, aykırılık derecelerine göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 Sıra
Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 4. maddesinin
3. paragrafında yer alan "üç ay" ifadesinin "altı
ay" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 sıra
sayılı Petrol Kanununun ikinci bölümünde yer alan Yasaklar
ve Özel Hükümleri kapsayan bölümün Madde 4'ün 1 nci fıkrasından
sonra aşağıdaki metnin eklenmesini teklif ve arz ederiz.
"Yabancı devletlerin
doğrudan doğruya veya dolayısiyle idaresinde müessir
olabilecekleri mikyasta veya şekilde mali ilgileri veya menfaatleri
bulunan hükmü şahıslarla yabancı bir devlet için veya
yabancı bir devlet namına hareket eden şahıslar
a) Petrol hakkına sahip olamazlar
ve petrol ameliyatı yapamazlar;
b) Petrol ameliyatına lüzumlu
menkul ve gayrimenkul emvali satın alamazlar, bunlara sahip
olamazlar veya bunlar üzerinde hak veya menfaat tesis edemezler;
c) Bir petrol ameliyatına müteferri
veya onun bir kısmını teşkil eden tesisleri kuramaz
veya işletemezler.
Bakanlar Kurulu kararıyla
bu hükme istisna tanınabilir. Bu karar aleyhine 1 inci fıkradaki
şahıslar tarafından adli ve idari kaza mercilerine
müracaat olunamaz
Petrol hakkı sahipleri, 1 Ocak
2007 tarihinden sonra keşfettikleri petrol sahalarında
ürettikleri ham petrol ve tabii gazın tamamı üzerinden, kara
sahalarında % 35 ini ve deniz sahalarında % 45 ini ham veya
mahsul olarak ihraç etmek hakkına sahiptirler, geri kalan
kısım ile 1 Ocak 1980 tarihinden önce bulunmuş sahalardan
üretilen ham petrol ve tabii gazın tamamı ve bunlardan elde
edilen petrol mahsulleri memleket ihtiyacına ayrılır.
Petrol hakkı sahiplerinin
ürettikleri ham petrol ve tabii gazdan memleket ihtiyacını
karşılamak üzere ayrılan kısmına piyasa fiyatı
uygulanır. Piyasa fiyatının teşekkülüne esas
olan uygulama esaslarını tespite Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Bakanlar Kurulu bu yetkiyi gerektiğinde Bakana devredebilir.
Petrol hakkı sahibince kendi
petrolü için talep ettiği piyasa fiyatına esas olan serbest
rekabet fiyatı Bakanlıkça bu esaslar dahilinde değerlendirilerek
onaylanır. Dünya serbest rekabet fiyatları değiştikçe
bu işlem tekrarlanır.
Ülkede petrol mahsullerinin fiyatlarının
teşekkülüne esas olan unsurların ve uygulama esaslarının
belirlenmesine Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Bakan mevcut kuyulardan kafi miktarda
petrol istihsal etmelerini petrol hakkı sahiplerinden isteyebilir.
Bununla beraber hiçbir petrol hakkı sahibi;
a) Kuyulardan en iyi verimle azami
istihsal nispetinden fazla istihsal yapmakla,
b) Diğer petrol müstahsillerinden
istenilenden daha büyük nispette istihsalini artırmakla mükellef
tutulamaz.
Ancak, millî emniyet veya hakkaniyetin
gerektirdiği veya israfı önlemenin emrettiği nispette,
Bakanlar Kurulu kararıyla, bu kaideden inhiraf edilebilir."
M.
Vedat Yücesan Sedat
Uzunbay Tacidar Seyhan
Eskişehir İzmir Adana
Nuri
Çilingir Feridun
Ayvazoğlu
Manisa Çorum
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önergenin gerekçesini
açıklamak üzere Vedat Yücesan, Eskişehir Milletvekili.
Buyurun Sayın Yücesan.
MEHMET VEDAT YÜCESAN (Eskişehir)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1041 sıra
sayılı Petrol Kanunu'nun 4'üncü maddesi üzerinde verilen
önerge hakkında görüşlerimi belirtmek üzere söz almış
bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce, yüce heyetinizi
şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Petrol Kanunu Tasarısı millî menfaatlerimizi koruyan
bir tasarı değildir değerli arkadaşlarım. Yapılan
değişikliklerle, ülke yararını ve sektördeki kamu
kuruluşlarını önceleyen korumacı yasa maddelerinin
mevcut yasadan çıkartılması amaçlanmaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
yabancı şirketlere, uluslararası tekellere avantaj
sağlayan bir dizi kolaylıklar getirilmektedir. Öncelikle,
mevcut yasadaki 13'üncü madde tasarıyla kaldırılarak,
çıkarılan petrolün tamamının ihraç edilmesine
olanak sağlanmaktadır. Yani, memleket ihtiyacı için
daha önceden ayrılan pay olmayacaktır.
Diğer taraftan, Türkiye Petrolleri
Anonim Ortaklığı pasifize edilmektedir. Türkiye'de
petrol arama ve çıkarma zor ve risklidir. Diğer koşullar
da dikkate alındığında, özel şirketlerin büyük
yatırım yapmalarını beklemek pek gerçekçi olmayacaktır.
Bu durum, TPAO'nun önemini artırmaktadır. Ancak, Meclis çatısının
altında görüştüğümüz bu tasarıyla TPAO'nun ülke
içi ve dışında devlet adına hareket etmesi devre
dışı bırakılmaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
millî kuruluşumuz Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının
elli bir yıllık petrol sektöründeki faaliyetleri, bilgi
birikimi, tecrübesi, personeli, arşivi bir kenara bırakılarak
bu şekilde pasifize edilmesi kabul edilemez değerli arkadaşlarım.
Ülke yararını gözetme anlayışını terk
eden, ulusal kuruluşlarımızı devre dışı
bırakarak, atıl bırakarak uluslararası şirketlere
avantaj sağlayan bu kanun tasarısı ileride çok büyük
sıkıntılara yol açacaktır. Petrol kaynaklarımız,
ulus ötesi tekellerin kâr-zarar hesabına terk edilmektedir. Petrol
kaynaklarımız, teşvik adı altında uluslararası
şirketlere devredilmektedir.
Tasarıyla, ülkemizde üretilen
ham petrolden alınan yüzde 12,8'lik devlet hissesi oranlarında
büyük indirimler yapılarak, buradan sağlanan mevcut gelirler,
şirketler lehine yüzde 75 oranında düşürülerek, ülke,
büyük bir gelir kaybına uğratılmaktadır. Kara ve
denizlerde petrol ve doğal gazın günlük üretimine bağlı
olarak kademeli olarak düşürülmektedir. Su derinliği
0-500 metre arasındaki sahalardan yapılan üretimden yüzde
5; 501-1.000 metre arasındaki sahalardan yapılan üretimden
yüzde 10; 1.001 metre ile 1.500 metre arasındaki sahalardan yapılan
üretimden yüzde 20; 1.500 metreden fazla olan sahalarda yapılan
üretimden yüzde 30 oranında daha az devlet hissesi alınmaktadır.
Çıkarılan petrolün az olması durumunda yüzde 50 oranında
ikinci bir indirim olarak devlet hissesi neredeyse ortadan kaldırılmaktadır.
Denizlerimiz, petrol aramacılığı
açısından en bakir alanlarımızdır. Denizlerimizde,
çeşitli nedenlerden dolayı önemli ölçüde arama faaliyeti
yapılmamıştır. Özellikle, Karadeniz'de petrol
çıkma umudu oldukça yüksektir. Karadeniz'in derinliği
1.500 metreden daha fazladır. Karadeniz'de petrol çıkması
durumunda, tasarıdaki abartılı indirim oranlarının
yasalaşması hâlinde devletimiz önemli bir gelirden mahrum
kalmış olacaktır. Devletin gelir kaybı yılda
yüzlerce milyon doları bulacaktır.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, petrol arama fiyatları yüksek, teknoloji hızla
gelişiyor. Petrol çıkarma maliyetleri çok arttı. Bu
indirimlere gerekli denilebilir, ama, bu derece indirim yapılması,
ucu açık indirim öngörülmesi doğru değildir. Tasarıdaki
devlet hissesi oranlarının dünya örneklerinden hareketle
yeniden düzenlenmesine ihtiyaç vardır. Bütün petrol ülkelerinde
devlet hakkı yüzde 50 üzerindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yücesan,
lütfen toparlayınız.
MEHMET VEDAT YÜCESAN (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, bu hususların dikkate
alınmasını temenni ediyorum. Aksi hâlde, tasarıyla,
kamu yararından vazgeçilmektedir ki, bunu kabul etmemiz mümkün
değildir.
Değerli arkadaşlarım,
bu kanun tasarısının Meclis Genel Kurulundan çekilerek
ülke menfaatleri gözeten tarzda düzeltilmesi gerekmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Yücesan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 Sıra
Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 4. maddesinin
3. paragrafında yer alan "üç ay" ifadesinin "altı
ay" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle
hak sahibinin mağduriyetinin önlenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5'inci maddenin başlığını
okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Görevler, Gelirler, Bütçe ve Mal
Varlığı ile Koordinasyon
Görevler
MADDE 5.
BAŞKAN - Madde üzerinde iki
adet önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına
göre okutup, aykırılıklarına göre işleme
alıyorum.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 sıra
sayılı Petrol Kanunu Tasarısının "Görevler"
başlıklı 5. maddesinin "ç" bendinde yer alan
"istikrarlı" kelimesinden sonra "adil" kelimesinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum ve işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 sıra
sayılı Kanun Tasarısının beşinci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Ali
Kemal Kumkumoğlu Gürol
Ergin M. Akif Hamzaçebi
İstanbul
Muğla
Trabzon
Tacidar
Seyhan Mustafa Özyürek Fahrettin Üstün
Adana
Mersin
Muğla
Görevler
Madde 5.- Bu Kanunda belirtilen
görevler, Bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 6326 sayılı
Petrol Kanunu ile kurulmuş olan ve 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanununda yapılan düzenleme ile genel bütçeli
bir idare olarak belirlenen Petrol işleri Genel Müdürlüğü
tarafından yürütülür. Genel Müdürlüğün merkezi Ankara'dadır.
Genel Müdürlüğün görevleri
şunlardır:
a) Petrol faaliyetleri ile ilgili
konularda ülke stratejisi ve politikalarını belirlemek
için gerekli çalışmaları yapmak.
b) Bu Kanunda amaçlandığı
şekilde ülkemiz petrol kaynaklarının ortaya çıkarılarak
hızlı, sürekli ve etkili bir şekilde değerlendirilmesini
sağlamak, petrol arama ve üretimi ile ilgili bilgileri toplamak,
tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinde bulunmak.
c) Yerli ve yabancı girişimcilerin
yatırım yapmalarını özendirecek ortamı
sağlamak.
ç) Yerli ve yabancı yatırımcıların
petrol arama ve üretim yatırımlarını, bir program
dahilinde, rekabetçi, şeffaf, güvenli ve istikrarlı bir
ortam içerisinde yapmalarını temin etmek.
d) Petrol açısından potansiyel
olarak tespit ettiği sahaları ilanla açık artırmaya
çıkarıp arama ruhsatı vermek.
e) Ülkemizin üye ve taraf olduğu
uluslararası örgüt ve organizasyonların getirdiği
yükümlülüklere ilişkin, Genel Müdürlüğün faaliyet alanına
giren konulardaki işlemleri yürütmek.
f) Şirketlerin petrol hakkı
sahibi olmak için yapmış oldukları başvuruları
incelemek.
g) Araştırma izni, arama
ve işletme ruhsatnamesi vermek ve bunlarla ilgili diğer
işlemleri yapmak.
ğ) Petrol hakları ile ilgili
petrol sicil kayıtlarını tutmak.
h) Petrol arama ve üretim faaliyetlerinin
takip ve kontrolü ile denetimini yapmak.
ı) Petrol hakkı sahibi
şirketlerin faaliyetleri ile ilgili her türlü bilgi ve verilerin
Genel Müdürlük arşivlerine intikalini sağlayarak kullanıma
açmak.
i) Devlet hakkı ve hissesi ile
ilgili işlemleri yapmak.
j) Petrol hakkı sahibi
şirketlerin petrol işlemlerinde kullandıkları
malzeme ile ilgili ithalat, ihracat ve devir işlemlerini gerçekleştirmek.
k) Petrol hakkı sahipleri ile
diğer kamu kurum ve kuruluşları arasında koordinasyonu
sağlamak.
l) Bu Kanun kapsamındaki diğer
görevleri yapmak,
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önergenin gerekçesini
açıklamak üzere, Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhan,
buyurun.
TACİDAR SEYHAN (Adana) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Küçük bir eleştirimin arkasından
öneriler de yapmak istiyorum tabii. Yani, bu kadar eleştiriyi
neden yaptığımızı, çözümün nerede olduğunu
birlikte bulmaya çalışacağız değerli arkadaşlar.
E tabii, özellikle Enerji Bakanlığı popülist politikayı
kaldırmaz değerli arkadaşlar.
Bakın, biz burada maden aramalarını
da teşvik ettik, öyle bir kanun da çıkardık. Biz de o kanuna
taraf olmuştuk. Sayın Bakan da arama sonucunda Türkiye'de
çok ciddi artışlar olduğunu burada her defasında
ifade etti.
Değerli arkadaşlar, arama
ruhsatı verince bir şey olmuyor. Bakın, 11.456 arama ruhsatı
vermişiz. Bunların içerisinde kumu, çakılı, mermeri
Hepsi bunun içerisinde, hepsi bunun içinde. Yüzde 50'den fazlası
onlar. 1.525'i işletme ruhsatı, başka yok. Yani, bunun
oranına bakıyorum -bunu ben söylemiyorum, bu site yanlış
yazmışsa bilmiyorum, Maden İşleri Genel Müdürlüğünün
sitesinden aldım ben bunları- yüzde 11 oranında. Bunların
üretimine bakıyorsunuz, bazılarında yüzde 30-35 kapasite,
bazılarında yüzde 70 kapasite.
Şimdi, arama ruhsatı üzerinden
ben Türkiye'de niye politika yapayım? Yani, bana ne -arama ruhsatları
şu kadar arttı- sonuca gidemiyorsa. Alıyor ruhsatı,
bir yeri kapatıyor. Önemli olan bunları işletmek.
"Tamam, petrolde işletiyoruz işte, niye karşı
çıkıyorsunuz?" Arkadaşlar, petrolde karşı
çıktığımız şu: Bu teşvik, arama
teşvikinden çıktı, üretim teşvikine girdi.
İki: Siz millî menfaatlerin korunması maddesini kaldırınca,
başka bir ülkenin bu ülkedeki yerli, yabancı şirketler
üzerinde monopolü uygulamasının önünü açtınız.
Bizim şikâyetimiz ve sıkıntımız bu. Eğer
böyle olursa, Türkiye'deki piyasayı iki tröste teslim edersiniz.
Eğer bir kamu şirketi burada sahiplenmek isterse, onun da
önü açılır.
Bakın, size bir örnek vereyim.
Hani İsrail bizim bu 500 metrelik sınırda "Organik
tarım yapacağız, mayın temizleyelim." dedi
ya. Fizibldır değildir, grafitesi yüksektir düşüktür.
Gitti bizim kamu şirketimiz, oraya sondajını yaptı
ve petrolü çıkardı. Nereye vurduysa kuyudan aldı ürününü.
Orası bir petrol bölgesi. Daha önce de söylemiştim, o bölgenin
büyük bir bölümü bazalt. Orada bazalt varken o bazaltın kazılıp
-çok küçük bir bölgede baraj suluyor- organik tarım yapılması
mümkün değil, niyet belli. Şimdi, bu kanunu buradan böyle
çıkardığınız zaman -orayı da onlara verdiniz
kullanın diye, organik tarım, şu bu nedenle- bir gerekçeyle
sizden arama ruhsatı aldı mı o bölgenin tamamını
kapatır, dokunamazsınız. Devlet kapatır, kamu kapatır.
Peki, diyeceksiniz ki, ya, Bakanlar
Kurulu da istisnai olarak izin verebiliyor idi. Bakanlar Kurulunun,
stratejik olarak bir kamu şirketi Türkiye'de üretim yapacaksa,
mal mülk edinecekse, izin veriyor olmasından niye imtina ediyorsunuz?
İktidar sizseniz, bunda ne anormallik görüyorsunuz? Böyle stratejik
bir konuda "Bakanlar Kurulu karar verir" ibaresini niye
kaldırıyorsunuz? Ben, Sayın Müsteşara sorduğumda,
biraz latifeyle karışık söyledi ama, "Bakanlar Kurulu
zaten gelenleri imzalıyor." dedi. Canım sizin döneminizde
öyle olabilir, ama, bir başka dönemde başka türlü olur. Bu
tür gerekçelerle Bakanlar Kurulunun işlevini küçümsemek,
yok saymak mümkün mü?
Peki, Bakanlar Kurulunun iradesi
olmadan diğer müdürlüklerden böyle şeyler verilir mi? Verilir
tabii. Serbest piyasada yasal hakkını verirsen, o yasal
hakkını kullandığı zaman adamın önüne
çıkamazsın. Onun için, sen kendi Bakanlar Kuruluna
Yani,
stratejik konularda siyasi iradeyi bu işin içine almak zorundasınız.
Değerli arkadaşlar,
şimdi sorun nereden kaynaklanıyor peki? Sorun, artık,
kamu, yani bu Enerji Bakanlığının politikası
tıkanmıştır. Yeni bir enerji finansman modeli geliştirmek
zorundadır. Özellikle altını çiziyorum arkadaşlar.
Yeni bir yatırım ve finansman modelini, Sayın Bakanım,
harfiyen ortaya koymak zorundasınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Seyhan, lütfen
TACİDAR SEYHAN (Devamla) -
Eğer Türkiye'nin önüne yeni yatırımları mümkün
kılacak özel sektör ve kamu müşterek çalışmasını,
serbest rekabet sistemini, ikisi arasında dengeleyecek bir finansman
ve yatırım modelini bulamazsanız, Türkiye'de, Avrupa'da
olduğu gibi enerji krizi yaşarız ve yaşamaya devam
ederiz. Zaten, dört yıldır bu enerjide finansman ve yatırım
modeli geliştiremediğiniz için biz bunları bugün burada
konuşuyoruz. Geliştirmiş olsaydınız sorun
olmayacaktı, geliştirmiş olsaydınız biz
başka ülkelerden enerji ithal etmeyi düşünmeyecektik ve
geliştirmiş olsaydınız bugün yerli kaynaklara
dönmemiz gerekiyor idraki içerisine dört yıl sonra gelmiş
olmayacaktınız, zamanında gelmiş olacaktınız.
"Bunun hepsi sağlıklı bir yatırım ve finansman
modeli." Nasıl bir finansman modeli? Sayın Bakanın
kafasında bile açıkça, gelsin, Genel Kurula açıklasın.
Bu finansman modeli belli değil. Strateji belgeniz tutmadı,
işlemedi Sayın Bakan. Strateji belgesinde "TEDAŞ
özelleştirilecek" dediniz, yapamadınız.
"Kontrat devirleri" dediniz, olmadı. Doğal gaz serbestleşmesi
orada bekliyor. Yani, siz kendi yatırım modelinizi uygulayamadınız
ve bunun dışında "enerjide yerli kaynakları
dengeleyeceğiz" dediniz, ama yerli kaynakların oranını
yabancı kaynaklar karşısında artırmayı
başaramadınız. O zaman, şimdiye kadar izlenen
enerji politikanızı önünüze koyup, 4628 sayılı
Kanun'u temelden ele alıp yeniden düzenlemeniz lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Seyhan, teşekkür
ediyorum.
Teşekkür için, buyurun.
TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Teşekkür
ediyor, saygıyla selamlıyorum Genel Kurulu.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Seyhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 Sıra
Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının "Görevler"
başlıklı 5. maddesinin "ç" bendinde yer alan
"istikrarlı" kelimesinden sonra "adil" kelimesinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Petrol yatırımcıların
lehinde bir düzenlemeyle, yatırımcının sektöre
ilgisinin arttırılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6'ncı maddenin başlığını
okutuyorum:
Gelirler, bütçe ve mal varlığı
MADDE 6.-
BAŞKAN - Madde üzerinde, milletvekilleri
tarafından verilmiş ilk iki önergeyle, Hükûmet tarafından
verilmiş bir önergeyi sırasıyla okutup, işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 sıra
sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 6'ncı
maddesinin "c" fıkrasında yer alan "benzeri"
ifadesinden sonra "bilimsel" kelimesinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Petrol
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı"nın 6 ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı
M.
Hilmi Güler
"Madde 6.- Gelirler ve Giderler
a) Petrol Araştırma Merkezi,
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ve benzeri
araştırma ve test kurumlarıyla yapılan ortak çalışmalardan
elde edilen gelirler,
b) Üretim, arama ve tespit kuyuları
verileri ile jeofizik, detay jeolojik ve laboratuvar verileri ve
11 inci maddenin üçüncü fıkrasına göre açık hale gelen
verilerin satış gelirleri,
c) Açık sahaların ruhsatlarının
satış gelirleri,
ç) Araştırma izni gelirleri,
d) İrat kaydedilen teminatlar,
Genel bütçeye gelir kaydedilir.
Petrol arama ve üretim faaliyetlerine ilişkin araştırma,
geliştirme ve denetim faaliyetlerinin yürütülebilmesi
için, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü bütçesinde gerekli
ödenek öngörülür.
Petrol faaliyetlerinin incelenmesi
ve denetimleri için görevlendirilen personele 6245 sayılı
Harcırah Kanununa göre hak ettikleri gündelikleri iki kat olarak
ödenir."
BAŞKAN - En aykırı
önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 sıra
sayılı Kanun Tasarısının altıncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Ali
Kemal Kumkumoğlu M.
Akif Hamzaçebi Tacidar
Seyhan
İstanbul Trabzon Adana
Mustafa
Özyürek Fahrettin
Üstün Gürol Ergin
Mersin Muğla Muğla
Gelirler, bütçe ve malvarlığı
Madde 6.- Genel Müdürlüğün gelirleri
şunlardır:
a) Bakanlık bütçesine bu amaçla
konulacak ve Genel Müdürlüğe verilecek olan ödenek.
b) Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumunun petrol piyasası faaliyetleri ile ilgili katılım
payı ve lisanslandırma işlemlerinden elde ettiği
yıllık gelirin yüzde beşi.
c) Petrol Araştırma Merkezi,
Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu ve benzeri
araştırma ve test kurumlarıyla yapılan ortak çalışmalardan
elde edilen gelirler.
ç) Üretim, arama ve tespit kuyuları
verileri ile jeofizik, detay jeolojik ve laboratuvar verileri ve
11 inci maddenin üçüncü fıkrasına göre açık hale gelen
verilerin satış gelirleri.
d) Açık sahaların ruhsatlarının
satış gelirleri.
e) Araştırma izni gelirleri.
f) Petrol şirketlerinin, ürettikleri
ham petrol üzerinden Genel Müdürlükçe yapılan tahakkuka istinaden
ödedikleri ve genel bütçeye gelir kaydedilmek üzere genel bütçe
saymanlıklarına aktarılan meblağdan, Genel Müdürlükçe
petrol arama ve üretim faaliyetlerinin artırılması
için yapılacak araştırma ve geliştirme projelerinin
yürütülmesi ile petrol arama ve üretim faaliyetlerinin denetimi
için, 4629 sayılı Bazı Fonların Tasfiyesi Hakkında
Kanunun geçici 1 inci maddesinin (A) fıkrasının (c)
bendi gereğince Genel Müdürlüğün bütçesinde açılacak
özel tertiplere Maliye Bakanlığınca kaydedilecek
özel ödenek tutarı.
g) Petrol sektörünün gelişimine
dair etüt ve proje çalışmalarının finansmanında
kullanılmak üzere kurum ve kuruluşlar tarafından verilen
hibeler.
ğ) İrat kaydedilen teminatlar.
h) Genel Müdürlüğün mevcutlarının
faiz ve iratları.
Yukarıda (b), (c), (ç), (d),
(e), (f), (g), (ğ) ve (h) bentlerinde sayılan gelirler, Genel
Müdürlüğün özel gelirleri olup özel ödenek olarak kullanılır.
Genel Müdürlüğün gelirlerinin,
giderlerini karşılaması esas olmakla birlikte gelirlerin
yeterli olmadığı durumlarda kurum ilave kaynak talebinde
öncelikle bulunur. Genel Müdürlüğün mal ve varlıkları
Devlet malı sayılır, haczedilemez ve rehnedilemez.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önergenin gerekçesini
açıklamak üzere Sayın Seyhan, buyurun.
TACİDAR SEYHAN (Adana) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, tabii, bu Hükûmet döneminde
ya da değil, fark etmez, bu ülke bir doğal gaz ithalatı
sorunu yaşadı, ancak, önlem almak şimdiki Hükûmetin görevi.
Sayın Bakan her sözünde bunu ifade ediyor ve biz de, tabii, bu konudaki
çalışmaları izliyoruz. Doğrudur, 2010 yılına
kadar 40 milyar metre küplük bir doğal gaz ihtiyacımız
olduğu söyleniyor, 2020'ye kadar 45 ya da 50 milyar metre küp.
Şimdi, yapılması gereken şudur, bakın burada
bir daha söylüyorum: Avrupa ülkelerinin büyük bir bölümünde, kullanılan
doğal gaz kapasitesinin yüzde 10'u oranında mutlaka bir depolama
kapasitesi vardır ve bizim de 4,5 milyar metre küplük bir kapasite
ihtiyacımız var. Bu kapasiteyi mutlaka sağlamamız
lazım. Silivri'deki depo 1,6 milyar metre küp demiştik. Sayın
Bakan "Bunu haziran sonuna kadar bitireceğiz." dedi
geçen yıl bu kürsüden, bitmedi; hatta "Biz, bunu 2,5 milyar
metre küpe kadar da yükselteceğiz
" Ee, sonuç nedir? Bekliyor,
yatıyor. Ben neyi konuşacağım, neyi eleştirmeyeceğim?
Buradan bas bas bağırdı, milletvekilleri olarak siz de
alkışladınız: "Tuz Gölü'nün altına da depo
yapacağız, projesini yaptık, yakında harekete
geçecek." dedi. Ne oldu Tuz Gölü deposu? O da yok ortada ve sonuçta,
gittik, Ege'de, mevcut kapasitemizin dörtte 1'i oranında bir depo
kiralamak zorunda kaldık bu yıl için. Kiralasın, yapacak
bir şeyi yok çünkü. Bir şey demiyorum, eleştirdiğimden
söylemiyorum. Onu da kullanın. Kullanın, bu ülke sıkıntıya
düştüğünde oradaki doğal gazı hiç değilse sanayicimize,
konutlara dağıtalım. Ama, siz, kamu kaynaklarını
harekete geçirmekle yükümlüsünüz, bunu sağlayacaksınız.
O size yetmez. Öncelikle, Türkiye'de hedeflediğiniz kaynakları
bir an önce harekete geçirmelisiniz. Israr ediyorum, ciddi soğuklar
olduğunda Rusya'dan gelen gazda da sıkıntı yaşayacağız
biz. O gazda ciddi kesilmeler olduğu zaman biz, Türkiye'ye yanaştırdığımız
tankerlerle, Cezayir, Nijerya'dan ithal ettiğimiz gazla bu
açığı kapatamayız, bu ülke sıkıntı
çeker. Bunun önüne geçmek için siz bizim önümüze tedbir getirin, biz
de o tedbirin yasalaşması için size yardım edelim. Ama,
ne olur, bir kez de çıkın, "Bunun da burası eksik. Arkadaşlar,
ben de sizden destek bekliyorum." deyin. Siz bardağın
bir tarafını anlatıyorsunuz, ben bardağın
başka bir tarafını anlatıyorum. Ama, ben dolu tarafını
görüyorsam, lütfen şu boş tarafını bir de siz görün.
Lütfen, ne olur
Bu milletvekili sıralarından
Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilleri de bu ülkenin elektrik
enerjisi konusunda sıkıntı yaşayacağı
konusunda ciddi endişeler taşıyor. Bu, bu ülkenin
müşterek endişesi hâline gelmiştir. Bunu ortadan kaldırmak
hepimizin görevi. Bunu duygusallıkla, bunu reflekslerle, bunu
popülist politikalarla çözemeyiz. Çözüm belli: Yerli kaynaklarınızın
oranını, şimdi yaptığınız gibi, yenilenebilir
enerjide ve diğerlerinde artırmak, maksimum kapasiteyi
öncelikli olarak kullanmaktır. Ulusal kaynakları kullandıktan
sonra diğer ekonomik ve finansman modellerini birlikte deneyelim.
Biz size şunu ifade etmiyoruz:
Bir tek kaynaktan Türkiye'nin sorununu çözmek mümkündür demiyoruz.
Kaynak çeşitliliği konusunda gösterdiğiniz hassasiyetin
hepsine katılıyoruz. Ama, mademki kaynak çeşitliliğine
inanıyorsunuz, öncelikle, doğal gaz dengesi kaynak çeşitliliğinde
bu ülkenin sırtına kamburdur. Gelin, bu doğal gazın
oranını düşürebilmek için Türkiye'de ciddi tedbirler
alalım, ama yerli kaynaklardan alalım. Yerli kaynaklar dururken,
yakıt teknolojisi ve atık teknolojisi, dışa bağımlı
bir teknolojiyi yerli teknoloji diye ve yerli kaynaklara oran artıracağım
diye Türkiye'ye dayatmaya kalkarsanız, biz bu kürsüden yine
itirazımızı, yine muhalefetimizi yaparız. Bu
çelişkiyi anlatamazsınız topluma, bu çelişkinin
altında kalırsınız.
Sayın Bakan, bakın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Seyhan, lütfen,
toparlayınız.
TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Toparlıyorum
Sayın Başkan.
Mavi Akım Anlaşması
yapıldı. Oradaki tercih şuydu: O anlaşmayı imzalamakla
zamanında Türkiye, Türkmenistan, Kazakistan ve Hazar'ı
göz ardı etmiştir, geri plana atmıştır ve bugün
-Sayın Bakan da inkâr etmeyecektir- Rusya'nın Türkiye'ye verdiği
doğal gazın bir kısmı Türkmenistan'dan daha ucuz fiyatla
aldığı doğal gazdır. Biz -bunu Bakan yaptı
diye söylemedim, ama bu bir gerçek- bugünlerde bu dengesizliği
ortadan kaldıracak politikaları burada geliştirmezsek
-Türkiye'nin gelebileceği noktayı nerede göreceksiniz
arkadaşlar- bu ülke karanlığa gider ve biz tedbir alamayız.
Kaldı ki bu ülkenin, değerli arkadaşlar, artık on
yıl-on beş yıl süreli yatırımlara tahammülü
kalmamıştır, üç yıl-dört yıl içerisinde sonuç
verecek yatırımlara ihtiyacı vardır. Bunun için
de nasıl bir ekonomik finansman model geliştirilmesi gerekiyorsa
Enerji Bakanlığı buna kafa yormalıdır.
Biz, bu milletin menfaati için bu
önerilere varız. Sizin de dikkate alacağınızı
umuyor, hepinizi, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Seyhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Petrol
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı"nın 6 ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı
M.
Hilmi Güler
"Madde 6.- Gelirler ve Giderler
a) Petrol Araştırma Merkezi,
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ve benzeri
araştırma ve test kurumlarıyla yapılan ortak çalışmalardan
elde edilen gelirler,
b) Üretim, arama ve tespit kuyuları
verileri ile jeofizik, detay jeolojik ve laboratuvar verileri
ve 11 inci maddenin üçüncü fıkrasına göre açık hale gelen
verilerin satış gelirleri,
c) Açık sahaların ruhsatlarının
satış gelirleri,
ç) Araştırma izni gelirleri,
ç) Araştırma izni gelirleri,
d) İrat kaydedilen teminatlar,
Genel bütçeye gelir kaydedilir.
Petrol arama ve üretim faaliyetlerine ilişkin araştırma,
geliştirme ve denetim faaliyetlerinin yürütülebilmesi
için, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü bütçesinde gerekli
ödenek öngörülür.
Petrol faaliyetlerinin incelenmesi
ve denetimleri için görevlendirilen personele 6245 sayılı
Harcırah Kanununa göre hak ettikleri gündelikleri iki kat olarak
ödenir."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: 6326 sayılı Kanun
ile kurulan ve katma bütçeli bir kurum olan Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa
ekli (1) sayılı cetvelde yer alan kuruluşlar arasında
yer alarak Genel Bütçeli bir kurum haline gelmiştir. Bu nedenle
elde ettiği tüm gelirlerin bütçe geliri olarak sayılması
gerekmekte olup, hizmetleri için gerekli olan ödenek yılı
bütçe kanunları ile belirlenecektir.
Petrol arama ve üretim çalışmalarının
niteliği ve bu faaliyetlerin gerçekleştirildiği yerler
de göz önüne alındığında, faaliyetlerin denetlenmesinde
ve incelenmesinde Petrol İşleri Genel Müdürlüğü personeline
ödenecek gündeliklerin sektördeki şartların gerektirdiği
asgari ihtiyaçları karşılayacak şekilde yeniden
düzenlenmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Karar yeter sayısının aranmasını
talep ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - "Kabul edenler"
dedikten sonra söylediniz, bundan sonrakinde
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Olur mu
Sayın Başkan, tam zamanında talep etti.
BAŞKAN - Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, biraz
önce kabul edilen Hükûmetin önergesiyle 6'ncı madde tümüyle değiştiğinden,
madde üzerindeki Kütahya Milletvekili Alaettin Güven tarafından
verilen önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Karar yeter sayısının aranmasını
talep ediyorum.
BAŞKAN - Arayacağım.
Sayın milletvekilleri, Kâtip
Üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik
cihazla oylama yapacağız.
Üç dakikalık süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.57
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.07
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50'nci Birleşimi'nin Dördüncü
Oturumu'nu açıyorum.
1041 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 7'nci maddesinin
başlığını okutuyorum:
Koordinasyon
MADDE 7.-
BAŞKAN - Madde üzerinde iki
önerge vardır. Önergeleri önce geliş sıralarına
göre okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 sıra
sayılı Petrol Kanunu Tasarısı'nın 7'nci maddesinde
yer alan "hususu içeriyorsa" ifadesinin "husus taşıyorsa"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 sıra
sayılı Kanun Tasarısının yedinci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Ali
Kemal Kumkumoğlu M.
Akif Hamzaçebi Tacidar
Seyhan
İstanbul Trabzon Adana
Mustafa
Özyürek Fahrettin
Üstün Gürol Ergin
Mersin Muğla Muğla
Koordinasyon
Madde 7.- Genel Müdürlüğe yapılan
bir başvuru, diğer bir kamu kurumunun yetki alanına giren
bir hususu içeriyor ise, başvuru hakkında karar alınmadan
önce ilgili kurumun onayı alınır. İlgili kurumlar,
bu talepleri öncelik ve ivedilikle inceleyerek otuz gün içinde sonuçlandırırlar.
Bu süre içerisinde sonuçlandırılmayan taleplere muvafakat
verilmiş sayılır. Ancak uygulamada çıkabilecek
sair sorunların çözümü için ilgili bakanlıkların temsilcileri,
Bakanlık Müsteşarı başkanlığında
toplanarak 1 inci maddede yazılı amacı sağlamak
için gerekli tedbirleri alır.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önergenin gerekçesini
açıklamak üzere Adana Milletvekili Tacidar Seyhan söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Seyhan.
TACİDAR SEYHAN (Adana) - Evet,
değerli arkadaşlar, genel politika üzerindeki önerim yarım
kalmıştı ama ben bu konuşmamda da tamamlamaya çalışacağım.
Ancak her iki siyasi partiden milletvekili arkadaşlarımın
belirttiği rahatsızlık yaratan bir hususu da dile getirmek
istiyorum.
Sayın Bakanım, biz bu madencilikte
yeni kanun çıkardık. Evet, merkezî idare bu ruhsatları,
ruhsatlandırmayı yapıyor ama, bölgelerimizde çok ciddi
sorunlarımız var. Adana'da, Antalya'da, Türkiye'nin her yerinde
ciddi şekilde doğa tahrip ediliyor ve maden alanları
çok sorumsuz bir şekilde, oralardan, kum, çakıl, hafriyat,
her neyse, çıkarılarak, kamuoyunu rahatsız edecek
şekilde kullanılıyor. Buna mutlaka çare bulmalıyız.
Ancak, sizin arkadaşlarınız da bunu kabul ettiler; fakat,
komisyona bir öneri getirdiler. Öneri şuymuş; yani, komisyona
teklif edilen kanun tasarısı şu, Sayın Faruk Çelik
teklif ediyor, diyor ki: Merkezî idare bu işi beceremiyor, Maden
İşleri Genel Müdürlüğü ruhsat vermeyi bıraksın,
bunu yerel idarelere bırakın, bu iş çözülür. O zaman
yandık işte. Bir de onu yaparsanız, bu ülke felaketin
eşiğine gelir. Ben, sizi, buradan, denetleme görevinizi
yapın diye uyarıyorum, bu işi daha sulandırın
diye uyarmıyorum. Eğer bunu yaparsak, Türkiye'de, iş,
işin içinden çıkılmaz hâl alır.
Bir de, biz, o kanunda madenleri
gruplandırdık. Şimdi o gruplandırdığımız
madenlerden sanayi ham maddelerini de valiliğin emrine vermeye
çalışıyor o kanun. Eğer, siz, kili, marnı, vesaire,
getirir, kum, çakılla eş değer tutarsanız, Türkiye
ciddi bir sıkıntıya daha girer.
Siz Maden Kanunu'nu getirdiğinizde
dediniz ki bize: "Biz, geçmişte var olan uygulamayı ortadan
kaldırmak ve bugünün şartlarına uyarlamak için bu gruplamaları
yaptık. Taş Ocakları Nizamnamesi'ni kaldırıyoruz
artık." Ne oldu Sayın Bakan, bugün, Taş Ocakları
Nizamnamesi'ne geri mi döneceksiniz? Maden Kanunu'nun ruhu üzerinde
oynarsınız, bundan lütfen imtina edin.
İkincisi, dedim ki, yeni bir
yatırım ve finansman modeli uygulayın. Ama, onu söylerken,
bir yere açıklık getirmek istiyorum. Yine, doğal gazın
Türkiye'de elektrik üretimindeki payı çok yüksek. Mutlaka, bu
doğal gazın payını, yüzde 30'lara, yapamıyorsanız
yüzde 35'lere kadar indirmek zorundasınız. Ancak, az önce
söylediğim öneri şuydu: Biz, Türkiye'deki kaynakları
dengeli kullanalım. Türkiye'de, siz, hidrolik kaynaklarınızın
kapasitesini artırın, yenilenebilir enerjideki katılımı
çoğaltın, Türkiye'deki linyitleri filtresini makul bir
çerçevede ve kül depolama tesislerini ciddi mühendislik çalışmaları
yaparak harekete geçirin. Türkiye'nin kaynaklarını değerlendirin,
ama, siz, bunların yerine nükleer enerjiyi koymayın.
Bakın, Türkiye'nin elektrik ihtiyacı
var. Bu ihtiyaç, önümüzdeki üç dört yıl için. Sizin nükleer enerjide
ısrar etmeniz
Bugün o yasa çıksa, kanunlaşması
iki yıl, yapım süresi yedi yıl, etti dokuz yıl, uygulamasına
gelinceye kadar on yıl. Siz, 2020'de üretime girecek bir nükleer
santral için bugün enerjide dengeleme yapıyorum derseniz Türkiye'yi
karanlığa götürürsünüz. Projeniz iki, üç, dört yılda
harekete geçebilecek kaynaklar olmalı. Ama, bu kaynaklar, kesinlikle
doğal gaz olmamalıdır. Yine doğal gaz yaparsanız,
bu ülkede doğal gazın payını artırırsınız
ve enerjideki çeşitliliğin dengesini bozarsınız.
Yerli kaynaklarınızı kullanın, rehabilite edin,
özellikle hidroliğini, rüzgârını bu ülkenin sonuna kadar
kullanın.
Ve kaynak verimliliği konusunda
Nasıl enerji verimliliği kanunu getiriyorsunuz -çok
doğru bir kanundur- bundan sonra Türkiye'nin düşünmesi gereken
en büyük şey tasarruftur arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Seyhan, buyurun.
TACİDAR SEYHAN (Devamla) -
Eğer, siz, tasarrufu gündeme getirmezseniz, ekonomik kullanımı
gündeme getirmezseniz, biz bu enerji yoksulluğunu bu ülkeye
yaşatacağız demektir.
"Kayıpları ortadan
kaldırmanın tek çaresi TEDAŞ'ın özelleştirilmesi."
dediniz, şimdi "Kamu buraya yatırım yapmalı."
diyorsunuz. Yerin altına almalı, o kayıplar giderilmeli.
Doğru, Güneydoğu'da da, İstanbul'da da bu kayıplar
giderilmeli. Siz, lütfen, kamu kaynaklarını çarçur edeceğinize,
altyapıya yatırım yapın, kamuyu bu işte sorumlu
kılın ve bu altyapıdaki kayıpları giderin,
kaçakları giderin. Bu mümkün, bu, sağlıklı,
sağlam bir siyasi iradenin yapabileceği şeydir. Biz
bunun arkasındayız. Ama, iletim ile dağıtım
arasında mantalite açısından bir fark yokken, günübirlik
olarak, siz, tanımladığınız bölgelere bakarak,
"şu bölgeyi özelleştirelim" diyerek Türkiye'nin
batısını, sanayileşmiş bölgelerini özel sektöre
verip Türkiye'nin güneydoğusunda yeniden altyapı sıkıntısı
çektirirseniz bu ülkeye, bu işin altından kalkamayız
değerli arkadaşlarım. Kamu mutlaka olmalıdır,
özel sektör de olmalıdır; ama, ortaya koyacağınız
finansman yapısı içerisinde bu dengeyi doğru belirlemelisiniz
ve mutlaka Türkiye'de istikrarsız olarak enerji üretiminde faaliyet
gösteren doğal gaz sektörünün büyümesinin önüne geçmelisiniz.
Hepinizi bu duygularla selamlıyor,
yüce kurula saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Seyhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 sıra
sayılı Petrol Kanunu Tasarısı'nın 7'inci maddesinde
yer alan "hususu içeriyorsa" ifadesinin "husus taşıyorsa"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle
hak sahibinin mağduriyetinin önlenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
8'inci maddenin başlığını
okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
İtiraz, Tahkikat Usulleri,
Tescil ve İlan
İtiraz ve tahkikat usulleri
MADDE 8.-
BAŞKAN - Madde üzerinde bir
adet önerge vardır; okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 sıra
sayılı Kanun Tasarısı'nın 8. maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Süleyman
Sarıbaş Hüseyin
Güler İbrahim Özdoğan
Malatya Mersin Erzurum
Hüseyin
Özcan Dursun Akdemir Muharrem Doğan
Mersin Iğdır Mardin
Selami
Yiğit Hasan
Özyer
Kars Muğla
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Böyle bir maddeye gerek
duyulmadığından ve bu maddenin teknik açıdan kanun
bütünlüğünü bozduğundan maddenin metinden çıkartılması
gerekir.
BAŞKAN - Sayın Komisyon,
madde 8'deki "
bu karar en çok onbeş gün içinde ilgililere
tebliğ edilir." Bu "en çok" mu, "en geç" mi olacak?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - "En geç" olacak efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Komisyon. Bu şekilde not alınmıştır.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9'uncu maddenin başlığını
okutuyorum:
Tescil ve ilan
MADDE 9.-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10'uncu maddenin başlığını
okutuyorum:
BEŞİNCİ BÖLÜM
Tebligat, Kayıtlar, Raporlar
ve Faaliyetlerin Denetimi, Bölgeler ve Açık Sahalar
Tebligat
MADDE 10.-
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11'inci maddenin başlığını
okutuyorum:
Kayıtlar, raporlar ve faaliyetlerin
denetimi
MADDE 11.-
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12'nci maddenin başlığını
okutuyorum:
Bölgeler ve açık sahalar
MADDE 12.-
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
13'üncü maddenin başlığını
okutuyorum:
İKİNCİ KISIM
Arama ve Üretim
BİRİNCİ BÖLÜM
Araştırma İzni, Arama
Ruhsatnamesi, İşletme Ruhsatnamesi ile Devlet Hakkı
Araştırma izni
MADDE 13.-
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
BAŞKAN - 14'üncü maddenin
başlığını okutuyorum:
Arama ruhsatnamesi
MADDE 14.-
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15'inci maddenin başlığını
okutuyorum:
Arşiv bilgileri
MADDE 15.-
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
16'ncı maddenin başlığını
okutuyorum:
Başvuru ve ruhsatlandırma
usulü
MADDE 16.-
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
17'nci maddenin başlığını
okutuyorum:
İşletme ruhsatnamesi
MADDE 17.-
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
18'inci maddenin başlığını
okutuyorum:
Devlet hakkı
MADDE 18.-
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.22
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.30
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50'nci Birleşimi'nin Beşinci
Oturumu'nu açıyorum.
1041 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 19'uncu maddesinin
başlığını okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Devlet Hissesi, Yüzey ve Su Hakları
Devlet hissesi
MADDE 19.-
BAŞKAN - Madde üzerinde iki
adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına
göre okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Petrol Kanunu
Tasarısının 19 uncu maddesinin yedinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
M.
Hilmi Güler
Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı
"Petrol üreticinin ödeyeceği
Devlet hissesi, kuyubaşı fiyatı üzerinden hesaplanır.
Devlet hakkı ve hissesi, ilgililerin beyanları üzerine
tahakkuk ettirilir ve Genel Müdürlüğün bulunduğu yer vergi
dairesine nakden ödenir. Devlet hakkı ve hissesinin beyan edilmemesi
veya eksik beyan edilmesi halinde, maddi delillere veya kanuni ölçülere
dayanılarak tespit olunan farklar üzerinden ikmalen Devlet hakkı
ve hissesi tarhiyatı yapmaya Genel Müdürlük yetkilidir.
İkmal tarhiyatına ilişkin ilgililerin Bakan nezdinde
yapacakları itiraz ihtilaflı kısmın tahsilini
durdurur. Bakan kararının taraflara tebliğinden sonra
bu karar gereğince tahsil edilecek miktar Genel Müdürlükçe ilgiliye
tebliğ olunur. İkmalen tarh edilen Devlet hakkı ve hissesi
yüzde yüz fazlası ile alınır. Devlet hakkı ve hissesi
tahakkukun ilgili bulunduğu takvim yılını takibeden
yıldan itibaren 5 yıl içinde tarh ve tebliğ olunmadığı
takdirde zamanaşımına uğrar. Devlet hakkı ve
hissesinin beyan, tarh, tahakkuk, ödeme usulü, şekil ve zamanı
ile ikmalen tarhiyata ait diğer hususlar yönetmelikle belirlenir."
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutup işleme alıyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1041 Sıra
Sayılı Petrol Kanununun 19. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde: 19 - Bir Arayıcı veya
işletmeci tek rezervuar olarak tanımlanmış üretim
sahasından ürettiği petrolden, aşağıda belirlenen
dilimler arasında aylık net üretiminin gün sayısına
bölünmesiyle bulunan günlük üretim miktarlarına göre tespit
edilen oranlarda devlet hissesi ödemekle yükümlüdür. Devlet hissesi
aşağıda belirlenen oranlardadır.
Karalarda
Üretim sahası bazında
ham petrol üretimi varil/gün
500'e kadar % 4
501-2000 % 6
2001-10.000 % 8
5.001-10.000 % 10
10.000'den fazla için % 12
Üretim sahası bazında doğal
gaz üretimi metre küp/gün
85.000'e kadar % 5
85.001-350.000 için % 8
350.000 fazla için % 12
Denizlerde
Üretim sahası bazında
ham petrol üretimi varil/gün
20.000'e kadar % 4
20.001-50.000 için % 6
50.001-100.000 için % 8
100.001-150.000 için % 10
150.000'den fazla
Üretim sahası bazında doğal
gaz üretimi metreküp/gün
3.300.000'e kadar % 6
3.300.001-8.200.000 % 8
8.200.001-16.400.000 % 10
16.400.000'den fazla için % 12
Osman
Özcan Hasan
Ören Osman Kaptan
Antalya Manisa Antalya
Tacidar
Seyhan R. Kerim Özkan Hüseyin Ekmekcioğlu
Adana Burdur Antalya
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
HASAN ÖREN (Manisa) - Gerekçe.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Kamu yararı gözeterek
millî menfaatleri korumak amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Petrol Kanunu
Tasarısının 19'uncu maddesinin yedinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
M.
Hilmi Güler
Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı
"Petrol üreticinin ödeyeceği
Devlet hissesi, kuyubaşı fiyatı üzerinden hesaplanır.
Devlet hakkı ve hissesi, ilgililerin beyanları üzerine
tahakkuk ettirilir ve Genel Müdürlüğün bulunduğu yer vergi
dairesine nakden ödenir. Devlet hakkı ve hissesinin beyan edilmemesi
veya eksik beyan edilmesi halinde, maddi delillere veya kanuni ölçülere
dayanılarak tespit olunan farklar üzerinden ikmalen Devlet hakkı
ve hissesi tarhiyatı yapmaya Genel Müdürlük yetkilidir.
İkmal tarhiyatına karşı ilgililerin Bakan nezdinde
yapacakları itiraz ihtilaflı kısmın tahsilini
durdurur. Bakan kararının taraflara tebliğinden sonra
bu karar gereğince tahsil edilecek miktar Genel Müdürlükçe ilgiliye
tebliğ olunur. İkmalen tarh edilen devlet hakkı ve hissesi
yüzde yüz fazlasıyla alınır. Devlet hakkı ve hissesi
tahakkukun ilgili bulunduğu takvim yılını takibeden
yıldan itibaren 5 yıl içinde tarh ve tebliğ olunmadığı
takdirde zamanaşımına uğrar. Devlet hakkı ve
hissesinin beyan, tarh, tahakkuk, ödeme usulü, şekil ve zamanı
ile ikmalen tarhiyata ait diğer hususlar yönetmelikle belirlenir."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önerilen değişiklikle;
Devlet hakkı ve hissesini ödemekle mükellef olan kişilerin
bu tutarları Genel Müdürlüğe beyan etmeleri gereği
ile beyannamenin verilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde,
maddi delillere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespit olunan
farklar üzerinden ikmalen Devlet hakkı ve hissesi tarhiyatı
yapmaya Genel Müdürlüğün yetkili olduğu hususu düzenlenmektedir.
Ayrıca, ikmal tarhiyatın ne kadar süre içerisinde yapılacağına
ilişkin zamanaşımı süresi, yapılan tarhiyata
itiraz müessesi ile süresinde beyan edilmemenin cezasına
ilişkin hususların mevcut Petrol Kanununda yer alan düzenlemeye
paralel olarak tasarıya eklenmesi önerilmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
20'nci maddenin başlığını
okutuyorum:
Yüzey ve su hakları
MADDE 20.-
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm geçici 1 ila 5'inci
maddeler dâhil 21 ila 41'inci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Hasan Ören, Manisa Milletvekili.
Buyurun Sayın Ören.
Sayın Ören, süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA HASAN ÖREN (Manisa)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Petrol Kanunu
Tasarısı hakkında Grubum adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde yeni bir petrol kanununa
ihtiyaç olduğu artık kuşkusuzdur. Cumhuriyet Halk Partisi
olarak, uygulanabilir, işlevsel, kamu yararını gözeten,
ülke çıkarlarını birilerinin menfaatinden üstün tutan,
uluslararası petrol piyasasında rekabet şansını
artırıcı, sürdürülebilir bir enerji politikasını
ortaya koyan yeni bir petrol kanununun çıkarılmasına
olumlu bakıyoruz. Ancak, bu yasa istediğimiz şartları
taşımıyor.
Enerji kaynakları ve özellikle
petrol, yeni dünya düzeninin belirleyicisidir. Artık savaşlar,
petrol kaynaklarına sahip olmak, enerjide söz sahibi olmak,
enerji kaynaklarını da elinde bulunduran, bu kaynakları
yönetenler dünyada söz sahibi olmaktadırlar.
Örneğin, kimyasal silahları
bahane ederek ABD Irak'ı işgal etmiştir. Ne yazık
ki, sonucunda kimyasal silahların bulunamamış olması,
Irak'taki olayın petrol üzerine kurulduğu belli olmuştur.
Tasarıdaki bir diğer
önemli konu da Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının
durumudur. Devlet adına arama ve üretim faaliyetinde bulunan
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, herhangi bir
şirket gibi uluslararası petrol şirketleri ile aynı
statüye oturtulmak istenmektedir. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının
devlet adına petrol arama ve üretim faaliyetlerinde bulunma
hakkı kaldırılmaktadır. Yani, artık Türkiye'nin
ulusal bir petrol şirketi bulunmayacaktır.
Türkiye Petrolleri, elli bir
yıldır ülkemizde petrol arama ve üretme faaliyeti yapmaktadır.
Bilgi birikimi, tecrübesi, personeli, arşivi ve makine parkıyla
yurt içinde ve yurt dışında faaliyetlerini sürdürmektedir.
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı bünyesindeki
TÜPRAŞ, BOTAŞ, POAŞ, PETKİM, İpragaz ve DİTAŞ
bilinçli olarak ortaklık dışına çıkarılmış
ve bazıları da özelleştirilerek Türkiye Petrolleri
Anonim Ortaklığı parçalanmıştır. Gelirlerinden
Türkiye Petrollerine pay aktaran bu kurumların ayrılmasıyla,
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı sadece bütçeden
gelecek kaynağa mahkûm edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu
tasarıyla, ülkemizde üretilen ham petrolden alınan yüzde
12,5'luk devlet hissesi oranının kademeli olarak yüzde 2'lere
kadar düşürüldüğünü görüyoruz. Denizlerde bulunacak
petrol üretiminden alınacak devlet hissesine, su derinliğine
bağlı olarak, yüzde 40'a varan indirimler getirilmektedir.
Bir arama sahası karalarda
100 bin, denizlerde 1 milyon hektardan fazla olamaz. Bu durumda, Karadeniz
Bölgesi'nde 8 ruhsat ancak verilebilecektir.
Arama ruhsatlarının süresi
karalarda beş, denizlerde sekiz yıldır. Bu süre karalarda
iki, denizlerde üç yılı aşmamak üzere uzatılabilir.
İşletme ruhsatı süresi
otuz yıldır. Üretim programında uygun görülmesi hâlinde,
her seferinde on yılı geçmemek üzere uzatılabilir.
Bir arayıcı veya işletmecinin,
tek rezervuar olarak tanımlanmış üretim sahasından
ürettiği petrollerden devlete ödeyeceği hisseler aşağıdadır
Değerli arkadaşlarım,
bu tasarının belki de en can alıcı noktalarından
birisi burası. Yani, denizlerde, Karadeniz'de, Sayın Bakanımızın
da söylediği gibi, petrolün ve doğal gazın büyük bir
olasılıkla büyük miktarda olduğunu söylüyor.
Eğer, gerçekten Karadeniz'de böyle petrol var ise, doğal gaz
var ise, 1.500 metrenin altında doğal gazı ve petrolü
bulmamız mümkün ise, o zaman bu devlet hisselerine baktığımızda,
gerçekten, Sayın Bakanımız Bakanlığı
bıraktığında veya sivil hayatına döndüğünde,
bu hisse oranlarıyla ilgili, çocukları bile kendisini
eleştirecektir. Bakınız, Karadeniz'de aranan petrollerden,
20 bin varile kadar günlük petrol çıkarıldığında,
yüzde 2 devlet hissesi alınacaktır; 50 bine kadar olandan
yüzde 6, 100 bine kadar olan, yani 100 bin varil petrol çıkarıldığında,
yüzde 8, devlet hisse alacaktır; 150 bin varil için yüzde 10, 150
binden yukarısı için de yüzde 12.
Bundan önce, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu, ortaya bir yol haritası atmıştı.
Demişti ki: "2/B orman kanunu
Eğer, 2/B'yle ilgili bu
Meclisten bu yasayı çıkarırsak, bununla, Türkiye bütçesine,
Türkiye devletine 20 milyar dolarlık kaynak sağlarız."
Tartışmalı; sağlarsınız, sağlayamazsınız.
Şimdi, burada, böyle bir, yabancı
şirketlere, petrol aramayla ilgili bir taviz söz konusu. Yani,
acaba, Sayın Bakanımız, olası, Karadeniz'de 1.500
metrenin altında günde 150 bin varil petrol çıktığını
düşündüğümüzde, bu para Türkiye bütçesine ne kadar ilaç
olacak? Yani, siz, yüzde 88'ini, Shell'e, BP'ye veya uluslararası
şirketlere Türkiye'de çıkan petrolü verdiğinizde,
bu, inanın, gelecek çocuklarımızın haklarını,
gelecek çocuklarımızın zor durumda kalacağı
bir yasa olarak önümüze geliyor.
Değerli arkadaşlarım,
bu alınacak paylarla Türkiye'nin bütçesinde çok büyük değişiklikler
olmayacak. Burada arama yapacak olan petrol şirketleri de,
eğer 20 bin varil günde petrol çıkaracaklar ise, kesinlikle
buraya gelmeyecekler; yani, onların da fizibilite çalışmaları,
burada petrolün olduğunu, bu petrolü de çıkarıp yurt
dışına tamamen satmayı gerektiriyor.
Şimdi, Türkiye'de böyle, peki
dışarıda da aynı mı acaba? Mesela, Azerbaycan'da
böyle mi? Mesela, Mısır'da böyle mi? Ahmet Bey, şimdi,
oradan kafasını salladı; efendim, orada 16 dolara petrol
çıkacak diyecek, onu da biliyorum.
AHMET RIZA ACAR (Aydın) - 5 dolar
HASAN ÖREN (Devamla) - 4 dolara da
diyecek.
AHMET RIZA ACAR (Aydın) - Maliyet
HASAN ÖREN (Devamla) - Peki, buradan
çıkardığımız petrol... Mısır'da yüzde
50'nin altında devlet hissesi yok, Azerbaycan'da yüzde 50'nin altında
devlet hissesi yok, dünyanın petrol üreten ülkelerinin hiçbirinde
yüzde 50'nin altında devlet hissesi yok.
Efendim, Karadeniz'de 1.500 metreden
arama pahalıdır, pahalı olduğu için de bu teknolojiyi
getirene çıkardığının yüzde 90'ını
verelim... Neden verelim? Bırakın, duracaksa dursun.
Eğer o verdiğimizde, çıkacak petrol Türkiye'nin insanlarına,
Türkiye'nin bütçesine -açık veren bütçesine- bir merhem olacaksa,
sizinle beraberiz. Ama, aldığınız yüzde 2'yle, aldığınız
yüzde 6'yla bunun olması mümkün değil. Eğer böyle bir
şey gerçekleşmiyor ise, Türkiye'nin bütçesine belirli oranda
katkı yapmayacak ise bunun adı nedir? Bunun adı, ancak,
dışarıdaki petrol arayan şirketlere Türkiye'nin
gelirlerini, rezervlerini peşkeş çekmektir.
Değerli arkadaşlarım,
inanın, bu yasa gerçekten çıkar ise, bu yasa çıktıktan
sonra... Yine tekrarlıyorum, Sevgili Bakanım geçenlerde
bir şey söyledi konuşmasında: "Benim açığımı
bulursanız, canıma okursunuz." Sayın Bakanım,
şimdi, kimse sizin açığınızı bulmaz, çünkü
Bakansınız, çünkü iktidarsınız. Ama, yarın bu
iktidardan düştüğünüzde, yarın bu Bakanlıktan
düştüğünüzde, bilin ki, sizden öncekilerin başına
gelen sizin de başınıza muhakkak gelecektir. Ben istemiyorum
gelmesini, muhalefet milletvekili olarak görevimiz uyarmak. Bu
petrol yasası, bilin ki, gelecekte sizi ve çocuklarınızı
rahatsız edecek bir yasadır. Bu ülkenin gelirlerini, bu ülkenin
rezervlerini bu kadar kolay harcamaya, bu kadar kolay dışarıya
peşkeş çekmeye hiçbir hakkımız yok. Yeri geldiğinde
devletçi oluyorsunuz, yeri geldiğinde özel sektörü savunuyorsunuz.
Sayın Bakanım, geçen gün
konuşmanızda, Soma'yla da ilgili bir şey söylediniz.
Soma'ya gidip bakalım, kömürleri nasıl satıyoruz, nasıl
kazanıyoruz. TKİ devletin bir işletmesi. Burada Türk
Petrolleri Anonim Ortaklığıyla ilgili bütün ortaklığın
içerisindeki şirketleri özelleştiriyorsunuz, Türk Petrolleri
Anonim Ortaklığını güçsüz durumda bırakıyorsunuz
ve onun petrol arama, onun bu derinlikteki teknolojiyle, bu derinliğe
inip petrolü çıkarmasıyla ilgili elini kolunu bağlıyorsunuz.
Soma'ya gitmediniz. Tahmin ediyorum,
gittiğinizde de yanıltıcı bilgilerle karşılaşıyorsunuz.
Şimdi, o 4,5 milyon ton dağıttığınız
kömür var ya, hani o 4.200 kalori diye söylediğiniz kömür, toz
kömürden şimdi briket yapıyorsunuz. Gönderdiğiniz
briketi ise kimse yakmıyor. Niye? Isınamıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Millet briket istiyor
bizden.
BAŞKAN - Sayın Ören, buyurun.
HASAN ÖREN (Devamla) - Ama,
ısınamadığından dolayı da siz üretimin
arttığını söylüyorsunuz.
Şimdi, Sayın Bakanım,
Soma Kömür İşletmelerinde parça kömürü almak için 1.000'e
yakın bayiniz var. Bayiler aylık bildirim yaparlar, yani,
bu ay 300 ton alacağız derler ve 300 tonun parasını
1 Ocakta yatırırlar. Bu ne demektir? 300 tonu Hilmi Güler almış
demektir, parasını da yatırmış. Ayın 15'i
gelir ay içerisinde, yüzde 12 zam yaptık, 300 tonunuz 270'e
düştü. Ee, parasını yatırmışım! Böyle
uygulama yapar iseniz, tabii ki TKİ kâr eder. Dünyanın neresinde
var böyle bir uygulama? 300 tonun parasını yatıracağım
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Onlar fazla yatırıp
az alıyorlar.
HASAN ÖREN (Devamla) - Efendim, biraz
evvel
Dilim de varmıyor, ama, yani deve kuşu misali, yeri
geldiğinde deve olurum, yeri geldiğinde kuş olurum
Böyle bir şey olmaz. Lütfen, bu tasarıyı geriye çekin.
Bu tasarı, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan yurttaşlarımızın
yararına olan bir tasarı değildir. Bu tasarı, gelecek
günlerde, gelecek yıllarda Enerji Bakanı Sayın Hilmi
Güler'in başını ağrıtır. Ben, bunu dikkate
almasını ve muhalefet partisinin bir milletvekili olarak
uyarı görevimi yapıyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Ören.
Bölüm üzerinde, Anavatan Partisi
Grubu adına söz isteyen İbrahim Özdoğan, Erzurum Milletvekili.
Sayın Özdoğan, buyurun.
Süreniz on dakikadır Sayın
Özdoğan.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; 1041 sıra sayılı
Petrol Yasa Tasarısı üzerine Anavatan Partisi Grubunun
görüşlerini açıklamak üzere huzurlarınızda bulunuyorum.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, öncelikle
şunu belirtmek isterim ki, bu yasa tasarısının
hakkı verilmeden, yasak savar bir biçimde ve alelacele, derinliğine
ele alabilecek hiçbir vakit verilmeden Genel Kuruldan geçirilmesini
içim ve vicdanım maalesef almıyor.
Enerji ve petrol öylesine bir konu
ki, bir avuç petrol için dünyada fırtınalar kopmakta, savaşlar
çıkmaktadır. Türkiye'nin petrol meselesi 1954'te çıkan
bir kanundan sonra hiçbir köklü değişime uğramamış
hâldeyken, petrolle ilgili ele alınması gereken bin bir türlü
mesele varken ve bu son derece millî, stratejik bir konuyken, petrolle
ilgili kanun tasarısını alelacele yüce Meclisin
elinden kaçırmaya çalışmanın vicdani sorumluluğunu
taşımayı Allah hiç kimseye nasip etmesin.
AK Parti Hükûmetinin Meclisi artık
rölantiye aldığını görüyoruz, anlıyoruz.
Artık gözünü seçimden başka bir şeyin görmediğini
de izliyoruz, ama yine de Petrol Kanun Tasarısı'nın ele
alınış şeklinin bu düzeye düşürülmesine el
insaf diyoruz.
Sayın Başbakan ve Hükûmet,
cumhuriyet tarihinin en uzun hükûmeti olmakla övünüyor sıklıkla.
Beş seneyi tamamlamanın muradına ermenin sevinci sık
sık ifade ediliyor. İyi de, siz hangi beşinci seneden
bahsediyorsunuz? Hangi, adı var kendi yok beşinci seneden
söz ediyorsunuz? Beşinci seneyi neyle dolduruyorsunuz ki Sayın
Hükûmet üyeleri? Cumhurbaşkanlığı seçimi oyalamacası,
genel seçim anketleri, ana muhalefetle söz düellosu dışında,
beşinci senenin içine koyduğunuz bir şey var mı ki?
Sizin beşinci seneniz bu milleti neden ilgilendirsin? Hangi
sebeple bu millet sizin beşinci sene gururunuzu paylaşsın?
2007'ye nasıl başladığınızı
görüyoruz. Bu memleket için çok önemli bir petrol yasasını
daha doğmadan boğuyorsunuz. Genel Kuruldan geçirdiğiniz
yasalar birer birer geri dönüyor Sayın Cumhurbaşkanından.
İşte Vakıflar Yasası gibi ve övünürken gurur duyduğunuz,
gerindiğiniz Sosyal Güvenlik Yasası gibi. Bunların
hepsi Cumhurbaşkanından geri döndü. Vatandaşa
"bekle, asrın sosyal devrimini yapıyoruz" diyordunuz.
Vatandaş ocak ayında ne olacak diye bekliyordu. Belki daha
kolay hastaneye giderim diye cılız da olsa bir ümidi vardı.
Ne oldu peki?
Petrol yasası çıkıyor
şimdi değil mi? Dağ bir fare daha doğuracak ve siz
beşinci yıl oyununuza devam edecek, benliğinizi
şişireceksiniz ki, çok şişen benliklere ne olduğu
konusunda çok sayıda La Fontaine masalı vardır ve altıncı
senede okuyacak vakit bulacağınızı sanıyorum
La Fontaine masallarını.
Şimdi, Petrol Kanun Tasarısı'na
geliyorum değerli arkadaşlar. Senede 30 milyon tona yakın
petrol tüketen Türkiye'nin kendi topraklarından çıkardığı
petrol miktarı, senelik 2,5 milyon ton civarındadır.
Petrol tüketimi hızla artan Türkiye'nin yabancı petrol
şirketlerine bağımlılığı giderek
artmaktadır. Geçtiğimiz sene içerisinde, kışın
tam ortasında Ukrayna ile Rusya arasındaki gaz kriziyle de
iyice belli olan Türkiye'nin enerji kıtlığı, bugün
yer altı kaynaklarımızı ortaya çıkarmanın
gerekliliğini ortaya koymuştur. Cumhuriyetimizin ilk
dönemlerinde yer altı kaynaklarıyla ilgili ciddi çalışmalar
yapılmasına karşın, sonraki dönemlerde cumhuriyetin
bu atağı kesintiye uğramış ve hatta neredeyse
durmuştur.
Türkiye'nin öncelikli enerji tüketiminde
yüzde 43'lük payla ilk sırayı alan petrol, dünya enerji ihtiyacının
karşılanmasında yüzde 37 gibi önemli bir paya sahiptir.
Enerji tüketiminde petrole bağımlı olan Türkiye, petrol
ihtiyacının sadece yüzde 8,7'sini yerli üretimle karşılayabilmektedir
ve bu kanun tasarısı, petrol ve doğal gazda dışa
bağımlılığı her geçen gün artan ülkemizde
yerli maden kaynaklarını harekete geçirip, kendine yeten
bir ülke hâline gelmesi yönünde aktive edici hiçbir dişliye sahip
değildir. Hükûmetin uzunluğuyla sürekli övündüğü iktidarı
sürecinde hazırlaya hazırlaya hazırladığı
ve neredeyse yirmi dört saatte Genel Kurulda elden çıkardığı
petrol tasarısıyla Türkiye'nin enerji geleceğine katkısı,
sadece ve sadece, 2020 yılında enerji alanında yüzde
100 dışa bağımlı hâle gelecek Türkiye'nin temellerinden
başka bir şey değildir.
Şu anda çıkarılmakta
olan mevcut rezervler on beş yıl içinde tükenecektir zira, değil
mi Sayın Enerji Bakanı? Ki, Bakan olduğunuzdan beri,
devamlı, enerji projelerinden söz etmektesiniz. Proje sözlerinizi
çok duydum, ama, gözlerimle gerçekleşmiş bir projenizi görme
mutluluğunu ihsan edemediniz Sayın Bakan ve ben, bunu, ülkem
adına çok hazin buluyorum.
Türkiye, sahip olduğu petrolü
neden çıkaramamaktadır Sayın Bakan? Hâlihazırda
Türkiye'nin petrol bulunabilecek sahalarının ancak yüzde
20'si aranmıştır ki, sanırım, bu da sizin bilginiz
dâhilindedir. Bu petrolü çıkarmanızı engelleyen husus
nedir, bunu buradan sormak istiyorum. Yabancı petrol şirketlerinin
baskısı mıdır bunun sebebi?
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
şurası açıktır ki, Hükûmetin hazırlamış
olduğu bu Petrol Kanunu Tasarısı Türkiye'nin petrol
rezervlerini Türkiye'nin millî yararına harekete geçirecek
özelliklere haiz değildir. Petrol Kanunu Tasarısı'yla
kamu yararından vazgeçilmekte ve petrol kaynaklarımız
"teşvik" adı altında uluslararası şirketlere
devredilmektedir. Bu tasarıyla ülke çıkarlarının
korunmasından vazgeçilirken, kamu adına petrol arama ve
üretim faaliyetleri yok edilmekte ve uluslararası şirketler
lehine yeni düzenlemeler getirilmektedir. Bu tasarıyla, ülkemizde
üretilen ham petrolden alınan yüzde 12,5'luk devlet hissesi oranlarında
büyük indirimler yapılarak, buradan sağlanan mevcut gelirler,
şirketler lehine yüzde 75 civarında düşürülerek, ülke
büyük bir gelir kaybına uğratılmaktadır.
Hükûmet bu yasa tasarısına
gerekçe olarak, AB'ye uyum sürecini sebep göstermektedir ve bu, bilhassa
çok komik bir durumdur. Çünkü, AB'nin bütün çekirdek ülkelerinde kamu
ağırlığının sektörden kaldırılması
ve özelleştirmeler ya hiç yapılmamış ya minimum seviyede
tutulmuş ya da ileriki dönemlere ertelenmiştir.
Hükûmet, AB'yi bahane göstererek
ülke yararını, maalesef çiğnemektedir. Türkiye'nin
AB hedefi, bu Hükûmetin yanlış işlerinin payandası
değildir ve bu millet buna müsaade etmeyecektir. AB ülkeleri,
AB üyeliklerine rağmen millî çıkarlarını çatır
çatır korurken, AB bahanesiyle bu milletin çıkarları
ve geleceğiyle oynamak hiçbir hükûmetin haddi olamaz.
Enerji alanında hiçbir mahir
adımın sahibi olmayan bu Hükûmet, işine geldiği gibi
şirket cezalandırmada pek de mahirdir. EPDK'nın, bürokratik
işleri gecikmeden ve yığılmadan dolayı zamanında
yapmaması nedeniyle mağdur olan akaryakıt şirketlerine
kestiği ağır ve adil olmayan cezalara sürekli olarak
yenileri eklenmektedir. POAŞ'ta inceleme yapan bir gelirler
kontrolörünün, Maliye Bakanlığının daha önce
"kur farkı zararı gider yazdırılabilir"
yönünde verdiği muktezaların tersi bir rapor yazması
üzerine POAŞ kıskaca alınmış ve yüksek bir ceza
kesilmiştir. Maliye Bakanlığının şimdi,
daha önceden kendisinin beyan ettiği bir görüşün aksine
davranması ve POAŞ'a ceza kesmesinin ardında, acaba
diyorum, POAŞ'ın, Doğan Medya Grubunun sahibiyle alakasının
olması ve Maliye Bakanının hoşlanmadığı
medya gruplarına karşı bir tutumu olabilir mi? Maliye
Bakanlığı, önceden beyan ettiği görüşlerin
aksine davranmayı, Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanlık makamının
yüce duvarına sığdırabiliyor mu? Bunu da doğrusu
merak ediyorum.
Değinmek istediğim bir
diğer husus, bir türlü rayına oturmamış olan ulusal
marker konusudur. Hükûmet, ulusal marker ihalesini önce bir İsrail
şirketine defalarca verip, defalarca iptal ederek uzayan bir
yılan hikâyesine döndürmüş, sonra bu işle TÜBİTAK'ı
görevlendirmiş, şimdi de ulusal markerin dağıtımının
ve muhafazasının nasıl olacağı konusunda
şirketlerin aklını karıştırmış
ve zora sokmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özdoğan.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Zırhlı araçlarla taşınmak
durumunda olan ulusal markerlerin kaybolması hâlinde şirketlere
çok büyük cezalar geleceğini beyan eden Hükûmetin, akaryakıt
kaçakçılığının en yaygın ve bu nedenle de
ulusal markerin en lüzumlu olduğu Doğu ve Güneydoğu'muzda
ulusal marker dağıtımını ve muhafazasını
nasıl organize edeceği de meçhuldür.
Akaryakıt şirketleri, sigorta
kurumlarının ulusal markerleri sigorta etmeye yanaşmadığını
söylemektedirler. Hâl böyleyken ve ulusal markerin dağıtımı
ve muhafazası bu kadar sorunluyken, Hükûmetin, ulusal marker
sisteminden ne kadar efektif bir sonuç alacağı da müphemdir.
Bunun yanı sıra, bir de,
ulusal marker dağıtımının başladığı
bugünlerde, ulusal markerin benzine karışmayıp kristalize
olduğunu iddia eden TÜPRAŞ ile "sorun TÜPRAŞ'ın
kaplarından kaynaklanıyor" diyen EPDK arasında
çıkan sorun kafaları iyice karıştırmıştır.
Bu durum, bu Hükûmet için çok tipik bir durumdur. Sürekli olarak kafa
karıştırmak, sorun çözmek yerine sorun çıkarmak
ve kafa karıştırmak bu Hükûmetin maalesef hâlidir. Kafa
karışıklığını yine kaldırabilirdik
belki, ama, Petrol Kanun Tasarısı'nın millî çıkarlarımıza
büyük bir çizik atan bu hâlini kaldırmak ve yutabilmek mümkün değildir.
Değerli arkadaşlar, bu
düşüncelerle hepinizi en derin saygılarımla tekrar
selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Özdoğan.
Sayın milletvekilleri, çalışma
süremiz tamamlandığı için, alınan karar gereğince,
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek
için, 17 Ocak 2007 Çarşamba günü saat 14.00'te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.02