DÖNEM:
22 CİLT: 131 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
6ncı
Birleşim
11 Ekim 2006
Çarşamba
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.- Mersin Milletvekili Hüseyin Gülerin, Alevi
vatandaşlarımızın sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün, Ahilik
ve Kültür Haftası münasebetiyle, Ahilik Teşkilatının
önemine, özelleştirme sürecinde olan Halk Bankası hisselerinden
esnaf ve sanatkârımıza da pay ayrılmasının yararlarına
ilişkin gündem dışı konuşması ve İçişleri
Bakanı Abdülkadir Aksunun cevabı
3.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayırın,
Mudanya Mütarekesinin kabulünün 84üncü yıldönümünde, anlaşmanın
ülkemiz açısından önemine ilişkin gündem dışı
konuşması
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet
Meclisi Başkanı Fatma Ekenoğlunun davetine icabetle,
Mutlu Barış ve Özgürlük Bayramının 32nci yıldönümü
kutlamalarına TBMM Başkanını temsilen TBMM
İdare Amiri Erdoğan Yetenç, TBMM İdare Amiri Dursun Akdemir
ve Kâtip Üye Harun Tüfekcinin katıldığına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1132)
2.- Türkiye ile Mali arasında parlamentolararası
dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/1133)
3.- Sağlık Bakanı Recep Akdağın
Danimarkaya yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/1134)
4.- Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koçun Yunanistana
yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1135)
5.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine yaptığı resmî
ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/1136)
6.- Devlet Bakanı Kürşad Tüzmenin Çin
Halk Cumhuriyetine yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/1137)
7.- Devlet Bakanı Kürşad Tüzmenin Amerika
Birleşik Devletlerine yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/1138)
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı
ve 46 milletvekilinin, Talim ve Terbiye Kurulunun görev ve yetkilerinde
değişiklik ile kadrolaşma iddialarının
araştırılması amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/380)
2.- Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 33 milletvekilinin,
Manisa pamuklu mensucat fabrikasının özelleştirilmesi
sürecinin araştırılarak fabrikanın yeniden değerlendirilmesi
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/381)
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş
ve İbrahim Köşderenin, Gelibolu Yarımadası Tarihî
Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair
Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı:
305)
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil
ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
3.- Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonu
Raporu (1/822) (S. Sayısı: 662)
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika
Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın
Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının
Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/1115) (S. Sayısı: 1147)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Bursa Milletvekili Faruk Çelik,
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili
Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve 245 Milletvekilinin;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/869) (S.
Sayısı: 1238)
6.- Mali Suçları Araştırma Kurumunun
Teşkilat ve Görevleri ile Suç Gelirlerinin Aklanmasının
Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği
Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1053) (S. Sayısı:
1201)
7.- Ankara Milletvekili Bülent Gedikli ve 17 Milletvekilinin;
Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi, Balıkesir
Milletvekili Ali Kemal Devecilerin; Vergi Usul Kanununun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklının; Vergi
Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 36 Milletvekilinin;
Vergi Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 27 Milletvekilinin;
Mali Tatil Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/866,
2/692, 2/774, 2/857, 2/864) (S. Sayısı: 1237)
8.- Türkiye Büyük Millet Meclisi İdare Amirleri
Bingöl Milletvekili Feyzi Berdibek, Antalya Milletvekili Burhan
Kılıç, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ile Manisa
Milletvekili Mustafa Erdoğan Yetençin; 2919 Sayılı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Teşkilat
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/816) (S. Sayısı:
1228)
9.- Denizli Milletvekili Osman Nuri Filiz ile Balıkesir
Milletvekili Ali Osman Salinin; Devlet Planlama Teşkilatı
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/499) (S. Sayısı: 949)
VI.- OYLAMALAR
1.- Mali Suçları Araştırma Kurumunun
Teşkilat ve Görevleri ile Suç Gelirlerinin Aklanmasının
Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısına verilen oyların
sonucu
VII.- SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEMin, Tedavi
Hizmetleri Genel Müdürünün birden fazla kamu görevi yürüttüğü
iddiasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep
AKDAĞın cevabı (7/14621)
2.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLUnun,
kamu personeli alımı sınavlarına ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet
Ali ŞAHİNin cevabı (7/14700)
3.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBERin, üst düzey
bürokratlara verilen ek görevlere ilişkin Başbakandan sorusu
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet
Ali ŞAHİNin cevabı (7/16006)
4.- Aydın Milletvekili Mehmet Mesut ÖZAKCANın,
istisnai memurluklara yapılan atamalara ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali ŞAHİNin cevabı (7/16184)
5.- Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREKin, AK
Parti il kongrelerinde devlet imkânlarını kullandığı
iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİNin
cevabı (7/16198)
6.- Antalya Milletvekili Nail KAMACInın,
kredi borcunu ödeyemeyen çiftçilere ilişkin Başbakandan
sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
EKERin cevabı (7/16200)
7.- Tekirdağ Milletvekili Erdoğan KAPLANın,
dahilde işleme rejimi kapsamında TMOnun zarara uğratıldığı
iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi EKERin cevabı (7/16215)
8.- Mersin Milletvekili Hüseyin ÖZCANın,
Başbakanlığa yapılan açıktan atamalara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİNin cevabı
(7/16221)
9.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLUnun,
doğrudan gelir desteğine ve destekleme politikasına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi EKERin cevabı (7/16223)
10.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİRELin,
Bursa Kambiyo Müdürlüğünün kapatılmasına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMENin
cevabı (7/16232)
11.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDUnun,
TMOnun fındık alımlarına ve taban fiyata ilişkin
Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi EKERin cevabı (7/16240)
12.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİRin,
tarım ürünlerindeki tekelleşme iddialarına ve denetimine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi EKERin cevabı (7/16252)
13.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLANın, ihracatın
ithalatı karşılama oranına ve üretimi artırıcı
tedbirlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
Kürşad TÜZMENin cevabı (7/16263)
14.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİRin,
TMOnun fındık alımıyla görevlendirilmesi ve
fındıkta arz fazlalığına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
EKERin cevabı (7/16265)
15.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAKın,
arz fazlası üzüme ve çekirdeksiz kuru üzüm fiyatına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi EKERin cevabı (7/16280)
16.- Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLERin, Türk
millî takımlarının uluslararası spor müsabakalarındaki
başarısızlıklarına ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet
Ali ŞAHİNin cevabı (7/16337)
17.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİNin,
Universiade Oyunlarının bütçesine ve tasfiyesine
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali ŞAHİNin cevabı (7/16342)
18.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLUnun,
Avrupa Atletizm Şampiyonasında karşılaşılan
sorunlara ve bazı iddialara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİNin
cevabı (7/16343)
19.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİRin,
İzmir Kültür ve Turizm İl Müdürü hakkındaki iddialara
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇun cevabı
(7/16478)
20.- İzmir Milletvekili Canan ARITMANın,
personel hareketleri ve bazı iddialara ilişkin sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇun cevabı (7/16489)
21.- Gaziantep Milletvekili Abdulkadir
ATEŞin, özelleştirme kapsamındaki KİTlerin yönetim
ve denetim kurulları üyelerine ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal UNAKITANın cevabı (7/16500)
22.- Gaziantep Milletvekili Abdulkadir
ATEŞin, THYnin yurt dışı açılış törenlerine
gönderilen kişilere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal UNAKITANın cevabı (7/16505)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00te açılarak üç oturum
yaptı.
Millî Eğitim Bakanı hakkında verilmiş
olan gensoru önergesinin (11/6) Genel Kurulda görüşülmesi sırasında,
konuşma sürelerinin, Hükümet ve siyasi parti grupları adına
60ar dakika olmasına ve gruplar adına konuşmaların birden
fazla kişi tarafından yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisinin,
yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği;
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının
382nci sırasında yer alan, 1238 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında Kanun Teklifi ile 11inci sırasında yer alan 1201
sıra sayılı Kanun Tasarısının, bu
kısmın 5inci ve 6ncı sıralarına alınmasına
ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine; Genel Kurulun, 10.10.2006 Salı günkü birleşiminde
Özel Gündemde Yer Alacak İşler kısmında yer alan (11/6)
esas numaralı gensoru önergesinin görüşmelerinin
tamamlanmasından sonra sözlü sorular ile diğer denetim
konularının görüşülmeyerek, kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesine; 11.10.2006 Çarşamba günkü birleşimde sözlü
soruların görüşülmemesine; çalışma sürelerinin ise
10.10.2006 Salı günkü birleşimde 1238 sıra sayılı
Anayasa Değişikliği Teklifinin birinci tur oylamasının
bitimine kadar, 11.10.2006 Çarşamba günkü birleşimde saat 13.00ten
23.00e kadar olmasına, 12.10.2006 Perşembe günkü birleşimde ise
saat 13.00te toplanmasına ve bu birleşimde Anayasa
Değişikliği Teklifinin ikinci tur oylamasının
yapılarak bu işin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmaların sürdürülmesine ilişkin AK Parti Grubu
önerisinin, yapılan öngörüşmelerden sonra, kabul edildiği;
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Adına Grup
Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ali Topuz, İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol ve Samsun Milletvekili Haluk Koçun, nitelikli
ortaöğretim kurumlarında atıl kapasite oluşturarak kamu
kaynaklarını israf ettiği, Talim ve Terbiye Kurulu
Başkanlığını işlevsizleştirerek ders
kitapları ve yardımcı kitapların içeriğinde sorunlar
oluşturduğu, YÖK ile çatışmaya girdiği,
kadrolaşmak ve yargı kararlarını uygulamamak suretiyle
görevini kötüye kullandığı iddialarıyla, Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelik hakkında Anayasanın 99uncu ve
İçtüzükün 106ncı maddeleri uyarınca bir gensoru
açılmasına ilişkin önergesinin (11/6) gündeme alınmasının,
yapılan görüşmelerden sonra, istem üzerine elektronik cihazla
yapılan açık oylama sonucunda, kabul edilmediği;
Açıklandı.
Yalova Milletvekili Muharrem İnce,
Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğanın,
konuşmasında, şahsına sataştığı
iddiasıyla bir açıklamada bulundu.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının:
1inci sırasında bulunan, Kamu İhale
Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S.
Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere
ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2nci sırasında bulunan, Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı: 904),
3üncü sırasında bulunan, Tohumculuk (1/822)
(S. Sayısı 662),
4üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında
Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım
Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin
İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/1115) (S.
Sayısı: 1147),
Kanun Tasarılarının görüşmeleri,
ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından;
Ertelendi.
5inci sırasına alınan, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili Sadullah
Ergin, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan
Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve 245
Milletvekilinin, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/869) (S. Sayısı: 1238) birinci
görüşmesi tamamlandı; ikinci görüşmesine en az 48 saat geçtikten
sonra başlanabileceği açıklandı.
11 Ekim 2006 Çarşamba günü, alınan karar
gereğince saat 13.00te toplanmak üzere, birleşime 23.08de son
verildi.
Sadık Yakut
Başkan
Vekili
Harun Tüfekci Yaşar
Tüzün
Konya Bilecik
Kâtip Üye Kâtip
Üye
No.: 8
II. - GELEN KÂĞITLAR
11 Ekim 2006 Çarşamba
Teklif
1.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ve 11
Milletvekilinin; Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi (2/870) (Adalet Komisyonuna) (Dağıtma
tarihi: 10.10.2006)
Rapor
1.- Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum ile Adalet Komisyonları Raporları
(1/1054) (S. Sayısı: 1239) (Dağıtma tarihi:
11.10.2006) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI ve 46
Milletvekilinin, Talim Terbiye Kurulunun görev ve yetkilerinde
değişiklik ile kadrolaşma iddialarının
araştırılması amacıyla Anayasanın 98inci,
İçtüzüğün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/380) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/9/2006)
2.- Manisa Milletvekili Hasan ÖREN ve 33 Milletvekilinin,
Manisa pamuklu mensucat fabrikasının özelleştirilmesi
sürecinin araştırılarak fabrikanın yeniden değerlendirilmesi
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98inci, İçtüzüğün 104 ve 105inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/381) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/9/2006)
11 Ekim 2006 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
6ncı Birleşimini açıyorum.
III. - YOKLAMA
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için beş dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda
hazır bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde
elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır
bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen
sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını,
oylama için öngörülen beş dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Alevi vatandaşlarımızın
sorunları hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Hüseyin
Gülere aittir.
Buyurun Sayın Güler. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.- Mersin Milletvekili Hüseyin Gülerin, Alevi vatandaşlarımızın
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, bu kadar, yığınla sorunları
olan bir ülkede, amacım bir sorunu kaşımak değil,
tam tersine, göz ardı edilen bir kitlenin sorunlarını
dile getirmek. Tam, sayısal, rakam olarak, istatistik veri olarak
20 milyon civarında Alevi yurttaşlarımızın,
yurt dışında da yaklaşık 1 milyon Alevi yurttaşımızın
sorunlarını dile getirmek için bugün söz almış bulunuyorum.
Bugün, ülkemizde, her Alevi yurttaşın
cumhuriyete, ülkenin tüm değerlerine, askerliğini, vergisini
ve şehitlerini dahi veren böyle bir birinci sınıf yurttaşlarımıza
karşı, dört yıldır unutulan, göz ardı edilen bir
siyasi iradenin, maalesef, sıkıntısını yaşıyoruz.
Dün, bir anayasa değişikliğini geçirdik.
Bugünkü süreç içerisinde, bunlar çoktan geçmeliydi. Bugün, demokratik
bir ülkeye yakışan ve olması gereken bir süreci, kendimiz
burada çözmemiz gerekirken, maalesef, bu konuda somut bir adım
atmadık.
Sayın Başbakan her vesileyle şu sözü
söyler: Alevilik Aliyi sevmekse, ben sizden daha çok Aleviyim. O zaman Sayın
Başbakana hatırlatmak lazım: Alevilerin özlemi, Alevilerin
talebi neydi? Bu ülkede, birinci sınıf vatandaş olmak
hakkıysa şayet, bir azınlık gibi değil, asla
farklı bir rejim veya bu ülkenin temel kavramlarda bir çatışması
yokken, Sayın Başbakanın bu konuda en ufak bir somut
adım atmamasını ben yadırgıyorum, samimiyete
davet ediyorum; ama, böyle bir kaygınız, böyle bir niyetiniz
de yok.
İkincisi, tabii ki, Anayasayı değiştirmek,
bugünkü İç Tüzük gereği, iki tane siyasi partinin vereceği
bir teklifle mümkün olmakta. Biri İktidar Partisi, -zaten Meclisin
tüm iradesi İktidar Partisinin elinde- diğeri ise Cumhuriyet
Halk Partisinin elinde; ama, bu özlemler karşısında, bugüne
kadar, somut, en ufak bir şekilde adım atılmadı. Kuru
kuru, sadece, sizleri seviyoruz anlamından öteye gitmeyen
bir süreç. Bugün, yakında, azınlıklarla ilgili de süreçte
karşımıza bir yasal ve kanun değişikliği
gelecek ve gayrimüslimlere veya gayrimüslimlere tanıdığımız
haklardan dahi mahrum bırakacağız,
Bugün, Alevi yurttaşlarımızın
temel üç tane özlemi var: Birincisi, cemevlerinin ibadethane kabul
edilmesi; ikincisi, zorunlu din dersinin kaldırılması;
üçüncüsü ise kamuda ve eğitim süreci içerisinde somut adımların
atılması. Bugün, üçüne de baktığımızda,
maalesef, bu konuda en ufak bir somut adım görmemekteyiz.
Millî Eğitim Bakanı, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin aldığı bir karar gereği
-daha doğrusu yargı aşamasında olan, 3 Ekimde ara
görüşmesi oldu, yaklaşık üç beş ay sonra da, bu net
bir karşımıza- maalesef, ülkem bu konuda da yargılanmış
olacak, mahkûm olacak ve ülkem adına üzülüyorum. Zorunlu din dersinin
kaldırılması için dayatma olacak da ondan sonra mı
böyle somut bir adım atalım; bunu da, sizleri, bu samimiyete
davet ediyorum.
Tabii ki, Sayın Millî Eğitim Bakanı,
o zamanlar bir laf söyledi; dedi ki Alevi yurttaşlarımıza:
Gelsinler, Müslüman olmadıklarını bildirsinler, biz
de zorunlu din dersinden muaf tutalım. Kimin Müslüman olup olmadığını,
Sayın Millî Eğitim Bakanı burada yetkili merci değil.
Kendisi, millî eğitim müfredatında değişiklik yaptığını
söylediler; hepsi yalan. Onuncu sınıftan itibaren -on ve onbirinci
sınıflarda- birer sayfa dahi bahsedilmeyen bir Alevilik
konusunda müfredatın değişmediğini Alevi yurttaşlarımız
görüyor.
Üçüncüsü, cemevlerinin ibadethane kabul edilmesi.
Bu konuda en somut örneği Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih Gökçek de söyledi. Cemevi ibadethane değildir,
bir kültür evidir; onun için kamu hizmetinden faydalanamaz. Peki,
bir kilise, bir cami, bir sinagog bu ülkede tüm kamu hizmetlerinden
faydalanırken cemevleri neden yok sayılmakta? Tabii ki,
kamu hizmetinde mağdur olan Alevi yurttaşlarımız,
artık, bu konuda temel unsuru kendi örgütlenmesini bir an önce
tamamlamak zorunda. Biz Anavatan olarak
Tabii ki, Alevi yurttaşlarımızın
sorunlarını geniş bir boyutta anlatmamız gerekirken,
5 dakikaya sıkıştırmaya çalışıyoruz.
Biz Anavatan olarak, Genel Başkanımın
da çok güzel bir tanımı var: Ülkemin tüm değerleri; Sünnisiyle,
Alevisiyle, dinsel olarak gayrimüslim dahil olmak üzere ve alt kimlik
olarak da Türküyle, Kürtüyle, Çerkeziyle, Lazıyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Güler.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Tabii ki bir şerbet gibi olduk. Bu ülke için
şehitlerimizi verdik, bu ülke için emperyalizme karşı
tek vücut, tek yürek olduk. Birinci sınıf olarak gördüğümüz
bu Alevi yurttaşlarımıza çok şeyleri görmeyin lütfen.
Bugün bir şans, ülke adına. Bugünkü Meclis aritmetiği
bu kanunların, bu anayasal düzenin değişmesi için ciddi
bir vesile. Gerekeni yapın. Haa, yapmaya da niyetiniz yok. Birileri
bunu suiistimal etmeye devam etmekte ve ülkenin huzuruna da çomak
sokmaya devam etmekte.
Biz diyoruz ki: Alevi yurttaşlarımız
bu konuda kendilerine karşı kimin ne kadar samimi olup olmadığını
lütfen tartsın. Seçim dönemi yaklaşıyor ve bu süreç içerisinde
kendi değerlerine saygı duyan siyasi oluşumlara destek
versin, duygularının esiri olmasın diyoruz. Bu konuda
biz Anavatan olarak bu ülkenin tüm değerlerinin bir şerbet
tadında olmasını ve ülkenin de bu nimetlerden yararlanmasını;
farklılığın çelişki değil, zenginlik olarak
algılanması gereken bir dönemi yaşamak istiyoruz.
Değerlere saygı duyulan bir ülkede onurlu bir insan gibi,
birinci sınıf vatandaş gibi muamele etmek istiyoruz
ve burada, dün Sayın Başbakan yine bir mesaj verdi, uzlaşı
kültüründen bahsetti. Bakıyorum, uzlaşı kültürünü,
kimi nereye davet ediyor; biri Cumhurbaşkanlığı,
biri Türk Silahlı Kuvvetler, biri de Fransa; yani, gücü olan karşısında
hoşgörüye davet ediyor. Peki, örgütlü, kendi sivil toplumları
aracılığıyla bu ülkede varım diyen sivil anlayışı
veya farklılığı zenginlik olarak kabul eden Alevi
kitlesini neden karşısına muhatap almak istemiyor
veya neden uzlaşıya davet etmiyor? Sadece bu ülkede insan
gibi yaşamak isteyen Alevi yurttaşlarımızın
temel sorunları var. Bu sorun da, biraz önce de ifade etmeye çalıştım,
temel üç dört ana başlık altında toplanacak sorunlar ve
kendilerine, insan gibi, birinci sınıf vatandaş muamelesi
gösterilmesini isteyen Alevi yurttaşlarımız bu konuda
gerekli samimiyeti görmek istiyor. Bugün Meclis aritmetiğinde
gösterilen bu çalışma için bir fırsat. Bu fırsatı
hep beraber değerlendirelim diyorum; ama, gördüğüm kadar,
sadece söylemden öteye geçmeyen, biz birinci sınıf vatandaşız
söylemleriyle yurttaşlarımızı, maalesef, samimi
olmadan, aynı şekilde de, sadece politik söylemden öteye
gitmeyen, samimiyetten yoksun bir siyasi iradenin mevcudiyetiyle
karşı karşıyayız.
Biz, Alevi yurttaşlarımız, ülkemin
tüm değerlerini, başta da cumhuriyet, Atatürk ilke ve inkılapları
ve tüm rejim kaygısı olmadan bir süreç içerisinde bu ülkede
yaşamak isteyen milyonların sesi olarak burada paylaşmak
istedim. Tabii ki, temennimiz bu konuda somut adımların
atılması. Bu inançla hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Güler.
Gündem dışı ikinci söz, özelleştirme
kapsamındaki Türkiye Halk Bankasıyla ilgili söz isteyen
Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzüne aittir.
Sayın Tüzün, buyurun.
2.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün, Ahilik ve Kültür
Haftası münasebetiyle, Ahilik Teşkilatının önemine,
özelleştirme sürecinde olan Halk Bankası hisselerinden esnaf
ve sanatkârımıza da pay ayrılmasının yararlarına
ilişkin gündem dışı konuşması ve
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksunun cevabı
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Sayın Başkan,
sayın milletvekili arkadaşlarım; esnafımızın
ekonomik sorunlarının çözümü noktasında tek dayanağı
olan Halk Bankasının özelleştirilmesi, Ahilik ve Kültür
Haftası münasebetiyle söz almış bulunuyorum; bu vesileyle
Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ahi, kardeş, arkadaş,
yaren, yiğit anlamına gelmektedir. Ahi Evren tarafından
kurulan Ahi Teşkilatı, günümüzün küçük ve orta ölçekli
işletmeleri için temel kaynaklardan biridir. Ahi örgütleri,
üretim, pazarlama, fiyat tespiti, kalite ve standart, tüketici hakları,
sosyal güvenlik, işçi-işveren ilişkileri, hizmet içi
eğitim gibi konularda, bugün, Türk ekonomisindeki KOBİlere
yol gösterici nitelikteki uygulamaları yüzyıllar öncesinden
hayata geçmiştir. Ahilik Teşkilatı, haksız rekabeti
ortadan kaldıran, kaliteli üretimi teşvik eden, haklıyı
kayıran, teşkilat mensupları arasında sosyal yardımlaşmayı
ve dayanışmayı sağlayan mükemmel bir çırak-kalfa-usta
ilişkisi kuran, sürekli insana saygı ve sevgiyi işleyen,
vatanperverliği, bayrağı ve devleti mukaddes sayan
çoğulcu demokrasinin hâkim olduğu bir teşkilattır.
KOBİler denilen küçük ve orta ölçekli
işletmeler, kamuoyunda en çok
konuşulan, ama, maalesef, en az ilgilenilen kesimlerdir.
Ayrıca, KOBİlerin yanı sıra, esnaf ve sanatkârlar
diye sözünü ettiğimiz bir kesim daha vardır. Yıllardır
hep söyleriz; işletmelerin yüzde 98i KOBİler ya da ülke nüfusunun,
eş ve çocuklarıyla beraber, 30 milyon esnaf ve sanatkâr vardır
diye söyleriz; ancak, onlara gereken önemi vermeyiz, onları
desteklemek adına bir girişimde bulunmayız. Tam tersi,
her gün artırılan vergi matrahlarıyla, her geçen gün yeni
vergilerle onları bunaltırız ve sıkıntıya
sokarız.
Ülkemizde, tüm bankaların KOBİlere kullandırdıkları
kredi oranı yüzde 12dir. Bunun, bu yüzde 12nin sadece yüzde
60ını KOBİlere kredi olarak kullandıran bir banka
vardır, o da Türkiye Halk Bankasıdır. Ayrıca, KOBİler,
istihdamın yüzde 61ini sağlamaktadırlar. Esnaf ve sanatkârımız
için böylesine önemli bir kurumu, Halk Bankasını da özelleştirerek
esnaf ve sanatkârlarımızı yetim bırakıyoruz.
Değerli arkadaşlar, Halk Bankasının
kurulmasında Büyük Önder Atatürkün Küçük esnafa ve büyük sanayi
erbabına muhtaç oldukları kredileri kolayca ve ucuza verecek
bir teşekkül vücuda getirmek ve kredinin normal şartlar altında
ucuzlatılmasına çalışmak lazımdır sözünün
önemli bir yeri vardır. Birinci Dünya ve Kurtuluş Savaşının
getirdiği ekonomik zorlukların aşılması, sosyal
ve ekonomik düzenin temeli olan esnaf ve sanatkârlarımızın
ayakta tutulması Halk Bankası sayesinde olmuştur. Bugün
geldiğimiz noktada, takvimi de belli olan, Halk Bankasının
özelleştirilmesi söz konusudur.
Arkadaşlar, buradan sizlere soruyorum:
Halk Bankası neden özelleştiriliyor, neden satılıyor,
neden satılması için gerekli girişimler başlatılmıştır?
Halk Bankasının kurulmasına sebep olan şartlarda
ne gibi değişiklikler olmuştur ki, bu bankanın
özelleştirilmesine ihtiyaç duyulmuştur? Yoksa, sizlerin
IMFye verdiğiniz sözü yerine mi getirmek istiyorsunuz? IMF
programına göre taahhüt edildi ve mutlaka özelleşecek
ise, esnaf ve sanatkârımıza bu banka satılmalıdır.
Esnaf, kendi bankasına sahip çıkacaktır. Yabancı
yatırımcı kuruluşlara satılarak Halk Bankası
işlevini yitirmesin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tüzün, buyurun.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri, değerli arkadaşlarım;
özelleştirme şartnamesi hazırlanırken Halk Bankasının
kuruluş amacı -Gazi Mustafa Kemal Atatürkün bize bıraktığı
önemli miraslardan biri olan Halk Bankasının kuruluş
amacı- göz önünde bulundurularak esnaf ve sanatkârımıza
yüzdelik dilim mutlaka ayrılmalıdır. Bankanın esnaf
ve sanatkârımıza yönelik işlevlerinin etkinleştirilmesi
için, mutlaka ama mutlaka şartnameye bir madde konulması
gerekir. Böylece, KOBİler ve esnaf ve sanatkârımız ortada
kalmayacaktır.
Ahilik Kültür ve Esnaf Bayramını kutladığımız
bu haftanın önemi ve özelliği içerisinde bu istek ve arzumuzun
Özelleştirme İdaresi yetkilileri ve ilgili Bakan tarafından
göz önünde bulundurulacağı inancım tamdır. Bu duygu
ve düşüncelerle tüm esnaf ve sanatkârlarımızın Ahilik
Kültür ve Esnaf Bayramını kutluyor, Yüce Meclise saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Tüzün.
Gündem dışı konuşmaya
İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR
AKSU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Bilecik Milletvekili Sayın Yaşar
Tüzünün, özelleştirme kapsamında bulunan Türkiye Halk Bankasının
hitap ettiği esnafa satılmasıyla ilgili gündem
dışı konuşması üzerine söz almış bulunuyorum;
bu vesileyle, hepinizi en derin sevgi, saygı, hürmetlerimle
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi,
1999 yılı sonuna gelindiğinde kamu bankaları, belirli
sektörlere yapılan destekleme politikalarının temel
uygulayıcısı konumuna getirilmiş, diğer taraftan
da kârlılık ve etkinlik ilkelerinden uzaklaşmaları
söz konusu olmuştur. Kamu bankalarının bütçe kısıtları
sebebiyle tahsil edemediği birikmiş görev zararı alacaklarının
yarattığı finansman, likidite ihtiyacının
oluşturduğu baskı, para piyasalarında ortaya
çıkan yüksek faiz hadlerinin belirleyicisi olmuştur. Yine,
aynı dönemde kötü yönetimler elinde oluşan batık krediler
yüzünden de önemli miktarda banka kaynakları buharlaştırılmıştır.
Kasım 2000 ve Şubat 2001de yaşanan mali krizin ardından
mali sektörün yeniden yapılandırılması süreci
başlatılmış ve bu bağlamda kamu bankalarının
yeniden yapılandırılması öncelikle ele alınmıştır.
Yeniden yapılandırma programı da, 25.12.2000 tarih ve
4603 sayılı Kanun uyarınca bu bankaların özelleştirilmesi
hedefi çerçevesinde başlatılmış ve ilk adım
olarak, bu bankaların yönetim kurullarına, kamu bankalarını
yeniden yapılandırma ve özelleştirmeye hazırlama
yetkisi verilmiştir. Bu sürecin devamı olarak, Halk Bankta
mevcut kamu hisseleri, 11.08.2006 tarih ve 2006/69 sayılı
Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla özelleştirme
kapsam ve programına alınarak satış stratejisi belirlenmiş
ve özelleştirme çalışmaları, 4046 sayılı
Özelleştirme Uygulamaları Kanununa göre başlatılmıştır.
Bankanın özelleştirme süreci, banka hisselerine sahip küçük
hissedarları mağdur edecek herhangi bir düzenlemeyi içermemektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Hükûmetlerimiz döneminde esnaf ve sanatkârlara
verilen desteğin ne kadar yüksek olduğu herkes tarafından
bilinmektedir. Diğer yandan, küçük esnaf ve sanatkârların
desteklenmesine yönelik olarak Halk Bankası üzerinden kullanılan
kredilerin özelleştirme sonrası dönemde de devam etmesine
yönelik olarak Hazine Müsteşarlığımızca kanun
çalışmaları da ayrıca yürütülmektedir.
Genel olarak özelleştirme sürecinde alıcı
olabilecek yatırımcılara yönelik 4046 sayılı
Kanunda sayılan kısıtlamalar dışında
kimlerin banka sahibi olabileceği 5411 sayılı Bankacılık
Kanununun 8inci maddesiyle, Bankacılık Yönetmeliğinde
de ayrıntılı bir şekilde yer almıştır.
Esnaf ve sanatkârlarımızın da ihalede alıcı
olarak yer alabilmeleri söz konusu bu hükümlere tabidir.
Bu durumu arz ediyor ve Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Gündem dışı üçüncü söz, Mudanya Mütarekesinin
84üncü yılı münasebetiyle söz isteyen Bursa Milletvekili
Ertuğrul Yalçınbayıra aittir.
Buyurun Sayın Yalçınbayır.
3.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayırın,
Mudanya Mütarekesinin kabulünün 84üncü yıldönümünde, anlaşmanın
ülkemiz açısından önemine ilişkin gündem dışı
konuşması
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 11 Ekim. Mudanya Mütarekesinin
84üncü yıldönümü. Bu gün vesilesiyle her yıl Mudanyada
kutlama törenleri ve etkinlikler yapılır. Mütareke Meydanında
İsmet İnönünün anıtı önünde tören ve konuşmalar
yapılır. Uludağ Üniversitesi Devrim Tarihi Kürsüsünden
bir görevli konuşur. Daha sonra Belediye Başkanı, Bursa
Valisi konuşmalarını yaparlar. Ayrıca, Mudanya
Mütarekesi konulu bir panel düzenlenir. Bu hep lokal olarak yapılır.
Bu yıl da, bu kapsamda, Uludağ Üniversitesi ve Atatürkçü Düşünce
Derneğinin katkılarıyla, Mudanya Kaymakamlığı
ve Mudanya Belediye Başkanlığınca tören düzenlendi.
Bugünkü panelde, Uludağ Üniversitesi Rektörü, Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve
Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı emekli Orgeneral
Şener Eruygur Paşa konuşacaklar.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde de, her yıl,
Bursa milletvekilleri, bu gün vesilesiyle, gündem dışı
konuşurlar, süreç içerisinde soru önergeleriyle konuyu gündeme
taşırlar. Bu dönemde de, Sayın Anbarcıoğlu,
Sayın Özyurt, Sayın Demirel, bu konuyla ilgili görüşlerini
belirtmişlerdir.
Değerli milletvekilleri, Mudanya Silah Bırakışımı
Sözleşmesi 11 Ekim 1922de imzalandı. Ondan önce şöyle
bakıldığında: 15 Mayıs 1919 günü, Yunan ordusunun
İzmire çıkışıyla başlayan Türk-Yunan savaşına
bu sözleşmeyle son verildi. Türkiyenin Trakya sınırının
Ankara Sözleşmesinin istediği biçimde çizilmesi gereği
de, müttefiklere, bu sözleşmeyle kabul ettirildi, Lozan barış
görüşmelerinde toprak sorununun çözümlenmesi kolaylaştırıldı.
Diğer anlaşmalar açısından bakıldığında,
Mudanya Sözleşmesi, giderek geçerliliğini yitirmiş
olan 1918 Mondros Silah Bırakışımı Sözleşmesinin
yerine geçti. İstanbul Hükûmetinin imzaladığı
Sevr Anlaşmasının ölü doğduğunu müttefiklere
kabul ettirdi ve bu olgu, Türkiyeye karşı güdülen düşmanca
ve haksız politikaların baş aktörü İngiliz
Başbakanı Lloyd Georgeun çekilmesine neden oldu.
Böyle bir sözleşmeye varan olayların gelişmesini,
kısaca, başlıklarıyla söylemek gerekirse, Birinci
Dünya Savaşının Osmanlı İmparatorluğu
için bittiğini ilan eden belge, Mondros Silah Bırakma Sözleşmesiydi.
Burada, Osmanlı İmparatorluğunun kayıtsız
ve şartsız teslimi anlamına gelen belgede, düşmanca
eylemlerin 31 Ekimde sona erdirileceği öngörülmesine
rağmen, müttefikler, buna uymadan, İmparatorluğun çeşitli
yerlerini işgal ettiler. 1919 yılı, bir yandan müttefikler
arası barış görüşmelerine ve Osmanlı Devletinde
yaşayan Türk olmayan unsurların bu görüşmeleri kendi
istekleri doğrultusunda etkileme çabalarına, öte yandan
Müslüman Türk halkının her türlü işgale karşı
direnmek üzere örgütlenmesini sağlama uğraşısına
sahne oldu.
Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere
ve Fransa, 15 Mayıs 1919da, İzmiri Yunanlılara işgal
ettirdiler. İzmirin işgalinden dört gün sonra, 19 Mayıs
1919da Samsuna çıkan Mustafa Kemal, bölgede, bölgesel düzeyde
gerçekleştirilen direniş örgütlenmelerini ulusal düzeye
çıkarmak üzere harekete geçti ve Ulusal Kurtuluş Savaşı
başladı ki, 19 Mayıs 1919 tarihi, bugünkü Yunan Parlamentosu
tarafından Pontus soykırımı olarak ilan edilen bir
tarihtir ve yine ilerleyen zaman içinde göreceğiz; 9 Eylül tarihi
de, küçük Asya soykırımının, Rum kırımının
ilan edildiği bir tarihtir.
Tarihi iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Soykırımlar
nasıl ilan edildi? Bu çerçevede, Pontus soykırımı
ile Rum soykırımı tarihlerini sizlere arz ediyorum,
bir daha hatırlatıyorum. Bizim için kurtuluşun
başlangıcı, sonu, onlar için yeni bir politikanın
başlangıcı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yalçınbayır, buyurun
lütfen.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) Değerli
milletvekilleri, 20 Haziran 1920de, Yunanlılara müttefiklerce
Anadolu içlerine ilerleme izni verildi. 8 Temmuzda güzel Bursa
işgal edildi. Bursa işgal edildiği zaman, bizzat Mustafa
Kemalin teşvikiyle Meclis kürsüsüne siyah bir örtü örtüldü.
Bu tavır ne İstanbul ne İzmir işgal edildiğinde
gösterilmedi. Onların önemsizliğinden değil; ancak,
Bursanın işgal edilmesinin ardından Mecliste öylesine
büyük bir yas tutuldu ki, bu yas, Bursanın düşman işgalinden
kurtulduğu 11 Eylül 1922ye kadar sürdü ve o görüldükçe, bağımsızlığın
ve istiklalin önemi, Kurucu Meclisçe, Meclis Hükûmetince fevkalade
dikkate alındı.
Değerli milletvekilleri, Yunan ordusunun
Anadoluda ilerleyişi, Birinci İnönü Muharebesi, Yunan
ordusunun Afyon, Eskişehire ilerleyişi, İkinci
İnönü Muharebesi, Sakarya, Büyük Taarruz, 30 Ağustos
Başkumandanlık Meydan Muharebesi ve Yunanlıların
İzmirden defedilişi ve yine, Bursadan ve diğer yerlerden
defedilişi.
Bu süreçlerden sonra, 3 Ekim 1922de Silah Bırakışma
Konferansı toplandı. Bu toplantıda, Mudanya görüşmelerinde
Türkiyeyi, Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa Başkanlığında
bir askersel kurum temsil etti. İngiltere ve Fransa adına,
bu devletlerin İstanbuldaki işgal kuvvetleri komutanları
ve yardımcıları katılmıştı. Yunanistan
adına bir kurul bulunuyordu; ancak, toplantılara katılmadılar.
Sevr Sözleşmesi
14 maddeden oluşuyor;
ama, bunun getirdiği sonuçlara şöyle kısaca baktığımızda,
burada, Türkiye ile Yunanistan arasındaki silahlı çatışmaya
son verilmiştir. Yunanlılar onbeş gün içinde Doğu
Trakyayı boşaltacaklar, Türkiye, barış sağlanıncaya
kadar burada emniyet ve asayişin sağlanması için 8 bin
jandarma bulunduracak, Boğazların durumu Barış
Anlaşmasıyla saptanacak, itilaf devletlerinin kuvvetleri
Barış Anlaşması imzalanıncaya kadar İstanbulda
kalacaklar.
Sonuç itibariyle Mudanya Ateşkes Anlaşması,
Osmanlı Devletini hukuken sona erdirmiştir. Doğu
Trakya savaş yapılmadan kazanılmıştır,
Türk diplomasisi önemli bir başarı elde etmiştir ve bu
temel üzerinde Lozana gidilmiştir ve yeni Türkiye Cumhuriyetinin
milletlerarası planda resmen tanındığı bir
anlaşma olmuştur. Cumhuriyetimizin 100üncü yılına
yaklaşıyoruz. 100üncü yılına yaklaşırken,
koyacağımız eylem planlarıyla, bu konuları,
okullarda ders yılı sonlarında değil ders yılı
başlarında, çocuklarımıza, gençlerimize, toplumumuza
daha etkili biçimde anlatmak durumundayız.
Tarih, tekerrürden ibarettir. Aynı ögeler,
aynı unsurlar bugün yine var. İşte, soykırımdaki tavırları,
dünya parlamentolarının bu konuda aldığı tavırlar,
savaş içinde arkadan vurmalar ve onlara karşı yapılan
bir mukatele. Ya onların savaş içinde yaptıkları
neydi?! Onların soykırımları, yangınları,
talanları neydi?! Bunları unutmadan, ama, çağdaş
dünyanın değerleriyle kendimizi tanıyarak, bilerek,
tanıtarak, cumhuriyetimizin 100üncü yılına doğru
bir eylem planına ihtiyacımız var.
Dış politikayı genç öğrencilerimize
de öğretmeliyiz. Onların etkilerinin nelere, nerelere
geldiğini hep birlikte görüyoruz.
Ben, bu duygular içinde, bu Mütarekede katkıları
olanları, Kurtuluş Savaşımızda şehit
olanları, bu ülkenin bölünmez bütünlüğü için mücadele
edenleri ve şehit olanları kutluyorum; onların aziz hatıraları
önünde saygıyla eğiliyorum. Bu ülkenin bölünmez bütünlüğü
doğrultusunda, cumhuriyetimizin, dünyanın en büyük ülkeleri
arasına gireceğine dair 2023 perspektifini bir daha hatırlatıyor;
saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Yalçınbayır.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
Okutuyorum:
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi
Başkanı Fatma Ekenoğlunun davetine icabetle, Mutlu
Barış ve Özgürlük Bayramının 32nci yıldönümü
kutlamalarına TBMM Başkanını temsilen TBMM
İdare Amiri Erdoğan Yetenç, TBMM İdare Amiri Dursun Akdemir
ve Kâtip Üye Harun Tüfekcinin katıldığına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1132)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet
Meclisi Başkanı Dr. Fatma Ekenoğlunun vaki davetine
icabetle, 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış ve Özgürlük Bayramının
32 nci yıldönümü kutlamalarına, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanını temsilen TBMM İdare Amiri Erdoğan
Yetenç, TBMM İdare Amiri Dursun Akdemir ve Kâtip Üye Harun Tüfekci
katılmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı
Kanunun 11 inci maddesi (Araverme veya Tatilde Uygulanacak Usul)
gereğince Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin iki önerge vardır, okutuyorum:
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 46 milletvekilinin,
Talim ve Terbiye Kurulunun görev ve yetkilerinde değişiklik
ile kadrolaşma iddialarının araştırılması
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/380)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Talim Terbiye Kurulu (TTK), Millî Eğitim
Şûraları hazırlayarak ulusal eğitim politikalarının
belirlenmesinde, ders kitaplarının incelenmesinde önemli
hizmetler vermiş bir eğitim kuruluşudur. TTK, 80
yıllık geçmişinde Millî Eğitim Bakanlığına
bağlı olmasına karşın, görev yapan Kurul üyelerinin
tutumu ve orada çalışan uzmanların alanlarında
iyi yetişmiş yetkin kişiler olması Kurumu günlük
siyasetin dışında tutarak saygın bir konuma getirmiştir.
Ne yazık ki, Millî Eğitim Bakanlığının
2003 tarihinden bu yana TTKda yaptığı değişikliklerle
bu Kurul işlevinden uzaklaştırılmış, günlük
siyasetin içerisine sokulmuştur.
2003 tarihinde TTKnın 15 kişilik Kurul
üyelerinin 14ü, çalışan uzman ve öğretmenlerin 167si
bir çırpıda Kurumdan uzaklaştırılmıştır.
Uzaklaştırılan bu kişilerin yerlerine Kuruma bu
konuda deneyim sahibi olmayan yeni elemanlar getirilmiştir.
Gönderilen öğretmenlerin birçoğu mahkeme kararıyla
döndüğü halde, bu deneyimli kişilere görev verilmemiştir.
2003 yılında 1739 sayılı Millî
Eğitim Temel Kanununun 55inci maddesi değiştirilerek
okullara girecek kaynak kitapların TTKdan onay alması kaldırılmıştır.
Yerine bir inceleme yeri gösterilmediği için, okullara 100 Temel
Eser adı altında hakaret, küfür taşıyan, içeriği
çarpıtılmış yardımcı kitaplar sokulmuştur.
Okullara alınacak ders araç ve gereçlerine
TTK onayını devreden çıkarmak için yönetmelikler değiştirilmiştir.
1 Eylül 2006 tarihinde yapılan bir yönetmelik
değişikliğiyle de ders kitaplarının incelemesi
Millî Eğitim Bakanlığındaki birimlere, genel müdürlüklere
bırakılmaktadır. 90 puanı alan kitaplar TTK Üst Kuruluna
gönderilecektir. Fiilen ders kitaplarının incelenmesini
Millî Eğitim Bakanlığı genel müdürlüklerinde kurulacak
komisyonlar yapacaktır. TTKnın deneyimli elemanları
devre dışı kalacaktır. Oysa, yasalara göre, kitap
inceleme işi TTKnındır. Yasayla verilen bir hakkın
yönetmelikle devri olamaz.
Eğitim tarihimizde önemli işlevi olan,
birçok hizmetlere imza atmış TTKdaki kadrolaşma ve kitap
inceleme yetkilerinin değiştirilmesi sonucunda yaşanan
huzursuzluğun giderilmesi, Kurumun yeniden saygın konuma
getirilebilmesi için Anayasanın 98 inci maddesine, TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddelerine göre Meclis
araştırılması açılmasını diliyoruz.
1- Mustafa Gazalcı (Denizli)
2- Türkân Miçooğulları (İzmir)
3- Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)
4- Yakup Kepenek (Ankara)
5- Ali Rıza Gülçiçek (İstanbul)
6- Nail Kamacı (Antalya)
7- Tuncay Ercenk (Antalya)
8- Atilla Kart (Konya)
9- Mehmet Ziya Yergök (Adana)
10- Bülent Baratalı
(İzmir)
11- Feridun Fikret Baloğlu (Antalya)
12- Birgen Keleş (İstanbul)
13- N. Gaye Erbatur (Adana)
14- Oya Araslı (Ankara)
15- Kemal Sağ (Adana)
16- Bayram Ali Meral (Ankara)
17- Fahrettin Üstün (Muğla)
18- Enver Öktem (İzmir)
19- Ensar Ögüt (Ardahan)
20- Abdurrezzak Erten (İzmir)
21- Osman Özcan (Antalya)
22- Halil Akyüz (İstanbul)
23- Vezir Akdemir (İzmir)
24- Mustafa Özyurt (Bursa)
25- Mehmet Vedat Yücesan (Eskişehir)
26-
Nejat Gencan (Edirne)
27-
Orhan Sür (Balıkesir)
28- İzzet Çetin (Kocaeli)
29- İdris Sami Tandoğdu (Ordu)
30- Muharrem Kılıç (Malatya)
31- Nurettin Sözen (Sivas)
32- Orhan Eraslan (Niğde)
33- Cevdet Selvi (Eskişehir)
34- Salih Gün (Kocaeli)
35- Ali Kemal Kumkumoğlu (İstanbul)
36- Mehmet Semerci (Aydın)
37- Yılmaz Kaya (İzmir)
38- Harun Akın (Zonguldak)
39- Mehmet Yıldırım (Kastamonu)
40- Atila Emek (Antalya)
41- Hüseyin Bayındır (Kırşehir)
42- Nuri Çilingir (Manisa)
43- Yavuz Altınorak (Kırklareli)
44- Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul)
45- Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
46- Halil Tiryaki (Kırıkkale)
47- Mehmet Boztaş (Aydın)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
2.- Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 33 milletvekilinin, Manisa
pamuklu mensucat fabrikasının özelleştirilmesi sürecinin
araştırılarak fabrikanın yeniden değerlendirilmesi
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/381)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye 1985 yılından itibaren büyük bir
özelleştirme sürecine girmiştir. Özelleştirme ile devletin
ekonomideki sınaî ve ticarî aktivitesinin en aza indirilmesi
hedeflenirken, rekabete dayalı piyasa ekonomisinin
oluşturulması, devlet bütçesi üzerindeki KİT finansman
yükünün azaltılması, sermaye piyasasının geliştirilmesi
ve atıl tasarrufların ekonomiye kazandırılması,
bu yolla edilecek kaynakların altyapı yatırımlarına
kanalize edilmesi amaçlanmış, ancak aradan geçen 20 yılı
aşkın sürede bu anlamda hiçbir başarı sağlanamamıştır.
1985 yılından bu yana, 1985 yılından itibaren 243 kuruluştaki
kamu hisseleri, 22 yarım kalmış tesis, 375 taşınmaz,
6 otoyol, 2 boğaz köprüsü, 97 tesis, 6 liman, şans oyunları
lisans hakkı ile araç muayene istasyonları özelleştirme
kapsamına alınmış ve bunların birçoğu
özelleştirilmiştir. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
rakamlarına göre özelleştirme gelirleri özelleştirme
giderlerini ancak karşılamış ve Hazineye önemli
bir girdi sağlanmamıştır.
Özelleştirme uygulamaları, gerek siyasîler,
gerekse toplum tarafından yakından izlenmektedir. Özelleştirmenin
ilk yıllarında özelleştirilen kuruluşların
bir yıl sonra tekrar devlet tarafından 2 katı fiyatla
satın alındığına ya da alacakların bir türlü
tahsil edilemediğine şahit oluyorduk. Şimdi ise
Başbakan ve dört bakandan oluşan Özelleştirme Yüksek Kurulu
tarafından kişiye özel kararlar alınarak başkalarına
devir yolunun açılması veya cezaların affedilmesi
sonucu konu, özelleştirme felsefesinden ve amacından saptırılmaktadır.
Manisa Pamuklu Mensucat AŞnin Manisa Ortak
Girişim Grubu tarafından satın alınması ve arsanın
yarısının başka bir firmaya 5 katı bedelle satılması
Manisa gündemini aylardır meşgul etmektedir. Manisanın
malı Manisada kalsın söylemi ile yola çıkan 47 kişi
ve 6 kuruluştan oluşan Manisa Ortak Girişim Grubu siyasîlerin
de desteği ile Pamuklu Mensucatı 3,9 trilyon liraya satın
aldılar. Manisa mahkemelerinin değerini 48 trilyon lira
olarak tespit ettiği arsaya ÖİB tarafından özel imar uygulaması
yaptırılmıştır. Manisa Ortak Girişimi
net 90 bin metrekare kalan arsanın, 55 bin metrekaresini bir
başka firmaya 19 trilyon liraya satarak büyük kâr etmiş, Özelleştirme
İdaresi de tüm bunlara göz yummuştur. Açılan bir dava nedeniyle
Danıştay İdarî Davalar Genel Kurulu yürütmeyi durdurma
kararı vermiş, ancak ÖİB bu kararı bugüne kadar uygulamamıştır.
Özelleştirme İdaresinin Manisa Pamuklu
Mensucat Fabrikasını özelleştirme yöntemi ve uygulaması
ile değer tespitindeki aksaklıkların araştırılması,
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı üzerindeki
siyasî baskılar, Hükümetin ve siyasîlerin özelleştirmeye
etkileri, Özelleştirme Yüksek Kurulunun kişilere özel aldıkları
kararlar, fabrika arsasının Manisaya katkı sağlayacak,
üretim ve istihdam yaratacak şekilde yeniden değerlendirilme
yolları, hissedarlarının mağduriyetinin giderilmesi
ve oluşacak artı değerin
tüm Manisaya yayılmasının araştırılması
amacıyla Anayasanın 98, TBMM İçtüzüğünün 104 ve
105inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1- Hasan Ören (Manisa)
2- Mehmet Ziya
Yergök (Adana)
3- Feridun Ayvazoğlu (Çorum)
4- Necati Uzdil (Osmaniye)
5- Ali Oksal (Mersin)
6- Mehmet
Yıldırım (Kastamonu)
7- Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
8- Bülent Baratalı (İzmir)
9- Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (Malatya)
10- Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)
11- Mehmet Vedat
Yücesan (Eskişehir)
12- Mehmet Boztaş (Aydın)
13- Ali Kemal Deveciler (Balıkesir)
14- Muharrem Toprak (İzmir)
15- Haluk Koç (Samsun)
16- İlyas Sezai
Önder (Samsun)
17- Mehmet
Işık (Giresun)
18- Nuri Çilingir (Manisa)
19- Ufuk Özkan (Manisa)
20- Rasim Çakır (Edirne)
21- Nadir Saraç (Zonguldak)
22- Nurettin Sözen (Sivas)
23- Nail Kamacı (Antalya)
24- Osman Özcan (Antalya)
25- Osman Kaptan (Antalya)
26- Mustafa Özyurt (Bursa)
27- Vezir Akdemir (İzmir)
28- Algan Hacaloğlu (İstanbul)
29- Mehmet Vedat
Melik (Şanlıurfa)
30- M. Akif Hamzaçebi (Trabzon)
31- Mustafa Gazalcı (Denizli)
32- Gürol Ergin (Muğla)
33- Mevlüt
Coşkuner (Isparta)
34- Yüksel Çorbacıoğlu (Artvin)
BAŞKAN Önergeler gündemde yerini alacak ve
Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
2.- Türkiye ile Mali arasında parlamentolararası dostluk
grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1133)
06 Ekim 2006
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı
Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca, Mali Millî Meclisi ile TBMM arasında
parlamentolararası dostluk grubu kurulması hususu Genel
Kurulun tasviplerine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısının
aranılmasını istiyoruz.
BAŞKAN Kabul edenler
Karar yeter sayısı
arayacağım. Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur, birleşime
5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.48
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 6ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
2.- Türkiye ile Mali arasında parlamentolararası dostluk
grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1133) (Devam)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı;
şimdi, tezkereyi yeniden oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısını arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır,
kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
3.- Sağlık Bakanı Recep Akdağın Danimarkaya
yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1134)
05/10/2006
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağın Dünya Sağlık Örgütü 56. Avrupa
Bölge Komitesi Toplantısına katılmak üzere bir heyetle
birlikte 10-15 Eylül 2006 tarihleri arasında Danimarkaya yaptığı
resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin
de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar
Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini
arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
İrfan
Rıza Yazıcıoğlu Diyarbakır
Milletvekili
Cevdet Erdöl Trabzon Milletvekili
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
4.- Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koçun Yunanistana yaptığı
resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1135)
05/10/2006
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koçun, vaki davete
icabetle, görüşmelerde bulunmak üzere, bir heyetle birlikte
17 Ağustos 2006 tarihinde Yunanistana yaptığı
resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin
de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar
Kurulun Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini
arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Ali Aydınlıoğlu Balıkesir Milletvekili
Ali Kemal Deveciler Balıkesir Milletvekili
İsmail Özgün Balıkesir
Milletvekili
Sedat Pekel Balıkesir
Milletvekili
Orhan Sür Balıkesir
Milletvekili
Ahmet Edip
Uğur Balıkesir
Milletvekili
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
5.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyetine yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/1136)
05/10/2006
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı
törenlerine katılmak ve görüşmelerde bulunmak üzere, bir
heyetle birlikte 19-21 Temmuz 2006 tarihlerinde Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyetine yaptığım resmî ziyarete, ekli listede
adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi
uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının
sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini
arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Ayhan Zeynep Tekin Adana Milletvekili
Mevlüt Çavuşoğlu Antalya Milletvekili
Mehmet Dülger Antalya Milletvekili
Abdurrahim Aksoy Bitlis Milletvekili
Faruk Anbarcıoğlu Bursa Milletvekili
Yaşar Yakış Düzce Milletvekili
Mehmet Necati
Çetinkaya Elazığ
Milletvekili
Hasan Murat Mercan Eskişehir Milletvekili
Ahmet Büyükakkaşlar Konya Milletvekili
Orhan Erdem Konya Milletvekili
Hüseyin Güler Mersin Milletvekili
Fahrettin Üstün Muğla Milletvekili
Şaban
Dişli Sakarya
Milletvekili
Cevdet Erdöl Trabzon Milletvekili
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
6.- Devlet Bakanı Kürşad Tüzmenin Çin Halk Cumhuriyetine
yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1137)
06/10/2006
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmenin, görüşmelerde
bulunmak üzere, bir heyetle birlikte 18-23 Eylül 2006 tarihlerinde
Çin Halk Cumhuriyetine yaptığı resmî ziyarete, ekli
listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak
etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının
sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini
arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
M. Vedat Yücesan Eskişehir
Milletvekili
Zülfikar
İzol Şanlıurfa
Milletvekili
Yekta Haydaroğlu Van Milletvekili
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
7.- Devlet Bakanı Kürşad Tüzmenin Amerika Birleşik
Devletlerine yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/1138)
09/10/2006
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmenin, görüşmelerde
bulunmak üzere, bir heyetle birlikte 10-16 Eylül 2006 tarihlerinde
Amerika Birleşik Devletlerine yaptığı resmî ziyarete,
ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de
iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu
Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini
arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Mehmet Boztaş Aydın
Milletvekili
Erdoğan Özegen Niğde Milletvekili
Ayhan Sefer Üstün Sakarya Milletvekili
BAŞKAN Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince sözlü soruları
görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşderenin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN 1inci sırada yer alan Kanun Teklifinin
geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden,
teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2nci sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Tohumculuk Kanunu Tasarısı
ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu Raporu
(1/822) (S. Sayısı: 662)
BAŞKAN Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında
Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım
Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri
Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına
Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/1115) (S. Sayısı: 1147)
BAŞKAN Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Hatay
Milletvekili Sadullah Ergin, Bursa Milletvekili Faruk Çelik,
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili
Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve 245 Milletvekilinin;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/869) (S.
Sayısı: 1238)
BAŞKAN 5inci sırada yer alan, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili
Eyüp Fatsa ve 245 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi
ve Anayasa Komisyonu raporunun ikinci tur görüşmelerine, birinci
görüşmeden itibaren 48 saat geçmediği için başlayamıyoruz
6ncı sırada yer alan, Mali Suçları
Araştırma Kurumunun Teşkilat ve Görevleri ile Suç Gelirlerinin
Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı
ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının
görüşmelerine başlayacağız.
6.- Mali Suçları Araştırma Kurumunun Teşkilat
ve Görevleri ile Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1053) (S. Sayısı:
1201) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 1201 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince,
bu tasarı, İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında görüşülecektir.
Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp
maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler halinde görüşülecek
ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde, AK Parti Grubu
adına söz isteyen Denizli Milletvekili Sayın Osman Nuri Filiz;
buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA OSMAN NURİ FİLİZ
(Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısının geneli üzerinde Grubum adına söz almış
bulunuyorum; hepinize bu vesileyle saygılar sunarım.
Değerli arkadaşlarım, bu Tasarı
aklamayla mücadelede daha etkili araçların kullanılması,
böylece mücadele sisteminin daha etkin hale getirilmesi amacıyla
hazırlanmıştır. MASAKın en fazla destek ihtiyacı
duyduğu konu, bilgi toplama ve analizin geliştirilmesidir.
Bu konuda Başkanlık gerekli çalışmaları yapmış
ve bunun, ancak alt yapı çalışmaları tamamlandıktan
sonra yasal alt yapısının hazırlanmasına gelmiştir.
Bu vesileyle de eğer, hazırladığımız bu
kanun buradan geçtiği zaman da gerekli yasal alt yapı da
sağlanmış olacaktır.
Değerli milletvekilleri, gündemimizdeki
tasarıda aklama suçunun önlenmesi kapsamında önemli tedbirler
yer almaktadır. Bu tedbirler terörün finansmanı suçunun
önlenmesi amacıyla da kullanılacağından, önemi
daha da artmaktadır. Şimdi, izninizle bu tedbirlerden
kısaca bahsetmek istiyorum.
Öncelikle, kendisine yükümlülükler getirilen
sektörler ve meslek grupları tasarıda açıkça belirtilmektedir.
Bunlara getirilen yükümlülüklerin kapsamı da genişletilmektedir.
Örneğin, yükümlülerin görünürdeki müşterilerinin yanı
sıra hesabın gerçek sahibinin de kimliğinin tespit
edilmesi için gerekli önlemler ve düzenlemeler yapılmaktadır.
Mevcut durumda, yasa dışı bir kaynaktan
elde edildiğinden şüphelenilen fonlarla ilgili olarak da
MASAKa şüpheli işlem bildiriminde bulunulmaktadır.
Tasarıda, fonların yasa dışı amaçlarla kullanılmasından
şüphelenildiği durumlarda MASAKa bildirimde bulunulacağı
öngörülmektedir. Bu bildirimler, özellikle terörün finansmanı
suçunun tespiti açısından büyük önem arz etmektedir.
Tabii, bu bildirim sürecinde, hem bilgi sızdırılmasının
önlenmesi hem de bu bildirim yapanların korunması gerekmektedir,
ancak, mevcut kanunda bu yönde düzenlemeler bulunmadığından
MASAKa gönderilen bildirim sayıları oldukça düşük
kalmıştır. Tasarının 4üncü ve 10uncu maddelerinde
bu eksikliği karşılayacak uluslararası standartlara
uygun hükümler yer almaktadır.
(x) 1201 S. Sayılı Basmayazı tutanağa
eklidir.
Tasarının 5inci maddesinde, yükümlülerin
müşterilerini tanımaları, onların mali portreleri
hakkında yeterli bilgiye sahip olmaları ve riskli alanları
ve müşterileri tespit edebilmeleri için gerekli önlemleri almaları
mecburiyeti getirilmektedir. Bu doğrultuda, risk yönetim sistemleri
oluşturulmasında kimlerin yükümlü sayılacağı,
işletme büyüklükleri ve iş hacimleri dikkate alınarak
belirlenmektedir.
Bankalar başta olmak üzere, yükümlülerin,
aklama suçunun önlenmesi konusunda çalışanları
için gerekli eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları
yapılması da bir yasal zorunluluk olarak düzenlenmektedir.
MASAK, bir taraftan mali sektör ve bazı meslek
gruplarını muhatap alan düzenlemeler yaparken, bir taraftan
da getirdiği kurallara uyulup uyulmadığını
denetlemek durumundadır. Bu denetimin etkinliği, kendisine
yükümlülük getirilenler arasındaki rekabet eşitliğini
sağlamak açısından da önem arz etmektedir.
Bu itibarla, Tasarıda, yükümlülük denetiminin
geniş bir denetim kadrosundan istifade edilerek yapılması
öngörülmektedir. Ayrıca, kendisine yükümlülük getirilen kişi
ve kuruluşların çeşitliliği nedeniyle sektörü
daha yakından tanıyanlarca denetim yapılması,
uygulamadan, doğru ve yerinde sonuçlar alınmasına yardımcı
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, sizler de takdir
edersiniz ki, aklamayla mücadelede daha etkin stratejiler belirleyebilmek
için mümkün olduğunca fazla veriye hızlı şekilde
ulaşmak ve kapsamlı analizler yapmak büyük önem arz etmektedir.
Bilgi analizleri yapabilmek için, bu analizi yapabilecek nitelikte
insan kaynağı, yazılım ve donanım yanında,
esas itibariyle veri yığınlarına ihtiyaç vardır.
Bu nedenle, tasarının 6ncı maddesinde, MASAKın
yükümlülükler ve kamu kurum ve kuruluşlarından devamlı
bilgi alabilmesine imkân tanınmaktadır.
Diğer taraftan, tasarının 9uncu
maddesiyle de, ekonomik olaylara, servet unsurlarına, vergi
mükellefiyetlerine, nüfus bilgilerine, yasa dışı
faaliyetlere ilişkin kayıt tutan kamu kurum ve kuruluşlarının
bilgi işlem sistemlerine erişim sağlanmasının
yasal alt yapısı oluşturulmaktadır.
Aklamayla mücadele çok taraflı yaklaşım
gerektiren bir alan olduğundan, tasarının, MASAKın
görevlerinin yer aldığı 19uncu maddesi ile Koordinasyon
Kurulunun teşkiline ilişkin 20nci maddesi etkili iş
birliğini ve koordinasyonu sağlayacak şekilde düzenlenmektedir.
Değerli arkadaşlar, bankalar aracılığıyla
yapılan uluslararası transferler kadar, sınırdan,
yolcu beraberinde getirilip götürülen fonların takibi de
önem arz etmektedir. Elbette, insanlar, yasak olmadıkça, yanlarında
istedikleri kadar parayla bir ülkeden diğer ülkeye geçebilirler,
ancak, bir fonun sınırdan yolcu beraberinde başka bir
ülkeye geçirilmesi, aklama ya da terörün finansman elde etme yöntemi
olarak kullanılabilmektedir. İşte, bu durumlarda gerçeğin
ortaya çıkabilmesi ve suçun engellenebilmesi için en etkili
yollardan birisi, nakledilmeye çalışılan değerlerin
fiziki nakil anının tespit edilmesi ve hareketinin durdurulması
gerekmektedir.
Saygıdeğer arkadaşlar, konuşmamın
başında, Tasarının, komisyonda büyük ölçüde mutabakatla
geçtiğini ifade etmiştim, ancak, mutabakat sağlanamayan
MASAKın inceleme fonksiyonu hususunda bazı açıklamalarda
bulunmayı gerekli görüyorum.
Bildiğiniz gibi, yürürlükte bulunan 4208 sayılı
Kanunun 3üncü maddesi ile MASAKa kara para aklama suçunun tespitine
yönelik görevler yüklenmiş bulunmaktadır. Bu çerçevede,
MASAK Başkanlığı, kara para aklama suçunun
araştırılması, incelenmesi görevini 6 grup inceleme
elemanı vasıtasıyla yerine getirmektedir. Uygulamada,
yükümlülerden gelen şüpheli işlem bildirimleri, aklama
suçunu tespit talebiyle savcılıklardan intikal eden hazırlık
dosyaları ve ihbarlar, araştırma ve inceleme için
doğrudan ya da mali suçlar araştırma uzmanları ve
uzman yardımcıları tarafından yapılan ön inceleme
sonrasında, yukarıda belirtilen inceleme elamanlarına
intikal ettirilmektedir. Komisyon çalışmaları
sırasında, iyi yetişmiş bu denetim elemanlarından
istifade edilmesine devam olunması gerektiği konusunda
görüşler dile getirilmiştir. Elbette, Kanundan yetki alan
inceleme elemanlarının, inceleme, soruşturma ve denetim
konularında sahip oldukları yetenekler ve üstünlükler
konusunda şüphe yoktur; fakat, Komisyona verilen bilgilerden
de anlaşıldığı üzere, aklama suçunun ortaya
çıkabilmesi için, bu inceleme elemanlarının, varsa
hangi öncül suçun işlendiğini, işlenen öncül suçtan
gelir elde edilip edilmediğini, gelir elde edilmişse bu gelirin
hangi işlem ve faaliyetlerle, kimler tarafından aklandığının
ortaya konulması gerekmektedir.
Ancak, bilindiği üzere, aklama suçu öncül suç şartına
bağlı adli nitelikte nitelikli bir suç olduğundan, suçun
varlığı, idari düzeyde yürütülen inceleme ve
araştırmalarla ispatlanamamaktadır. Zira, suçun delillendirilebilmesi
için savcılık yetkilerinin kullanılması, gerektiğinde
Ceza Muhakemesi Kanunundaki iletişimin tespiti, dinlenmesi
ve kayda alınması, teknik araçlarla izleme gibi yöntemlerin
uygulanması bir zorunluluktur. Bu nedenle idari düzeyde yapılacak
çalışmaların, aklama suçunun işlendiğine
dair ciddi şüphelerin mevcudiyeti noktasında, bekletilmeden
ilgili cumhuriyet savcılığına aktarılması
gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, tasarıyla öngörülen
sistemde, toplanan veriler ve şüpheli işlem bildirimleri
analiz edilecek ve değerlendirilecek, aklama suçunun işlendiğine
dair ciddi şüpheler ortaya konulduğunda konu cumhuriyet
savcılığına intikal ettirilecektir.
MASAK, veri yığınları üzerinde
çalışacağından ve güçlü veri tabanına
bağlı sorgulama sistemleri kullanacağından, değerlendirme
sürecinde, münferit dosyalar bazında yürütülen araştırma
ve incelemelere nazaran çok daha isabetli sonuçlar elde etme
imkânına sahip olacaktır. Ayrıca, kolluk dahil tüm birimlerden
kendi görev alanlarında inceleme ve araştırma yapmaları
talebinde bulunabileceğinden, MASAK, inceleme ve denetim
birimlerinin bilgi ve ihtisasından faydalanmaya devam edecektir.
Cumhuriyet savcıları da, tabii olarak, ihtiyaç duyduğu
her noktada, MASAK başta olmak üzere inceleme birimleri ve diğer
birimlerden bilgi ve belge talep edebilecekler, soruşturma
sırasında, bu birimlerin elemanları bilirkişi
olarak görevlendirilecektir.
Anlaşıldığı üzere, aklamayla
mücadele kapsamında, idari mekanizma içinde yapılması
gerekli tüm çalışmalar, kurumlar arası koordinasyon
ve iş birliği temelinde, Tasarıda yer almaktadır.
Mevcut uygulamadan farklı olarak, esasen, adli yetki gerektiren
hususlar ait olduğu adli makamlara bırakılmak suretiyle
suçla mücadelede etkinlik artırılmaktadır.
Değerli arkadaşlar, Tasarıyla öngörülen
sistemde MASAK, suçun ortaya çıkarılmasında büyük
katkı sağlayacak bildirimlerin alınmasında ve bu
bildirim ve bilgilerin analizi ve değerlendirilmesi ile önleyici
tedbirlere odaklanmaktadır.
Bu sayede, bir taraftan finansal sistemin aklama
amacıyla kullanılmasının önüne geçilecek, diğer
taraftan cumhuriyet savcılıklarına suçun ispatına
yarayacak nitelikli bilgiler zamanında sunulmuş olacaktır.
Bu Tasarının ülkemize hayırlı,
uğurlu olmasını diler, hepinize saygılar sunarım.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Filiz.
Tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, Ali Kemal Kumkumoğlu, İstanbul Milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısıyla ilgili Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi
saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım, önce, çok
uzun zamandan bu yana, Meclisimizin, İktidar Partisi tarafından
alışkanlık haline getirilmiş, ama, muhalefet partileri
tarafından hiçbir şekilde kabul edilmesi mümkün olmayan
bir anlayışıyla ilgili düşüncelerimi ifade ederek
konuşmama başlamak istiyorum.
Şimdi, Suç Gelirlerinin Aklanmasının
Önlenmesi Hakkında Kanun, daha önce 4208 sayılı Mali
Suçları Araştırma Kurumunun Teşkilat ve Görevleri
ile Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında
Kanun olarak zaten yasal düzenlemelerimiz içerisinde var. Bunun
üzerinde birtakım değişiklikler yapmak istiyoruz,
yapmaya çalışıyoruz ve İktidar Partisi, bunu, temel
yasa olarak Meclisin gündemine getiriyor.
Değerli arkadaşlarım, bu anlayış,
giderek, Meclisin kanun yapma yetkisini, sadece formaliteleri
yerine getirmekten ibaret bir uygulama haline dönüştürüyor.
Ben, özellikle İktidar Partisi yetkililerinin dikkatini bu
noktaya çekmek istiyorum. Böyle bir anlayış, sadece, sizin
bugün çoğunluğunuz bulunuyor olması nedeniyle, size
avantaj sağlıyor gibi görünebilir. Ama, hepimizin ısrarla,
inatla ve kararlılıkla savunması gereken, Meclisin
kendi işleyişiyle ilgili, İç Tüzükünde yer alan düzenlemelerin
asıl amacına dönük olarak uygulanmasıyla ilgili konularda
göstermemiz gereken hassasiyeti, maalesef, uzun zamandan bu yana,
İktidar Partisinin, âdeta istismar ettiği âdeta İç Tüzükün
kendisine verdiği bu yetkiyi, muhalefeti, ondan da daha önemlisi,
milletvekilinin kanun yapma yetkisini elinden almaya çalışan,
kanunlar üzerinde milletvekillerinin düşüncelerini, katkılarını
sunmalarını engellemeye çalışan bir uygulama
haline dönüştürülmek istenmektedir.
Genel anlamda bakıldığında,
belki, bu yasayla, bu yasanın içeriğine de bakıldığında,
İktidar Partisinin, Meclisi devre dışı bırakma
anlamındaki İç Tüzükün kendisine verdiği yetkileri
kullanma anlayışını, İktidarın yasaları
devre dışı bırakma anlayışını
da genel iktidar uygulamaları içerisinde görmek mümkündür.
Bu düzenleme, yani, Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısı da, İktidar Partisinin,
bütün diğer denetim mekanizmalarında olduğu gibi,
mali suçlarla ilgili konularda da âdeta mali suçlarla mücadele
etme sorumluluğu olan MASAKı devre dışı
bırakmak gibi bir uygulamayı beraberinde getirmektedir.
Değerli arkadaşlarım, dikkatinizi
bir noktaya çekmek istiyorum: Bakın, bu Hükûmet, bütün denetim
mekanizmalarını âdeta devre dışı bırakmak
için, her türlü yasal düzenlemeyi bu anlamda kullanmaya çalışmaktadır.
5018 sayılı Yasa çıkarıldığında, iç
denetim mekanizmalarını dumura uğratan, teftiş
kurumlarını âdeta kendisine düşman ilan eden bir anlayışla
davranmıştır. 5018le, iç denetim mekanizması, memurun
amiri güya denetleyeceği bir mekanizma haline dönüştürülmüştür.
Teftiş kurulları, her yasal düzenlemede,
bu Hükûmetin mutlaka devreden çıkarmaya çalıştığı
denetim kurumları haline dönüştürülmüştür ve birçok
kuruluşta, teftiş kurulları, o kurumlarla ilgili yapılan
yasal düzenlemelerde devre dışı bırakılmıştır,
lağvedilmiştir, gündemden çıkarılmıştır.
Şimdi, Plan ve Bütçe Komisyonunda Sayıştay
Yasası düzenlemeleri yapılıyor. Sayıştay,
kamunun yaptığı harcamaları denetlemekle sorumlu
olan en temel bağımsız kuruluşumuzdur; ama,
şimdi, Hükûmet, orada, ısrarla, Sayıştayı, bütün
üyelerinin Hükûmet tarafından atandığı bir denetleme
kurumu haline dönüştürmeye çalışmaktadır. Yani,
iç denetimde, memurun amiri denetlediği mekanizmayı, Sayıştayla
ilgili olarak da, dış denetimde, Hükûmetin atadığı
denetim elemanlarının, Hükûmetin harcamalarını
denetlediği bir mekanizma haline dönüştürmeye çalışmaktadır.
Burada, bugün, Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısıyla da MASAKın, denetim
faaliyetleri yürüten bir kurul olması özelliği ortadan
kaldırılmakta, bunun yerine, MASAK sadece bir koordinasyon
kurulu haline dönüştürülmektedir.
Değerli arkadaşlarım, şimdi,
buradan, bir Hükûmet yetkilisinin çıkıp mesela Sayın
Bakanın çıkıp burada, bütün bu konuşmalardan sonra,
geneliyle ilgili yapacağı değerlendirmelerde,
Hükûmetin bu denetim mekanizmalarıyla nasıl bir sorunu
vardır, niçin Hükûmet, her vesileyle, bugüne kadar hiçbir iktidar
partisini rahatsız etmemiş, hatta bizatihi bundan önceki
iktidar partileri tarafından bu yasal düzenlemeler yapılırken,
fiilen kendilerini denetlesin, kendi uygulamalarını denetlesin,
kendi uygulamalarını denetleyen kurumların bağımsız
kuruluşlar olmasını sağlayabilsin diye yapmış
olduğu bu yasal düzenlemeleri, bu İktidar Partisi ısrarla
ortadan kaldırmak istemektedir. Bunu, buradan, milletvekillerine,
şüphesiz, milletvekillerinden daha da önemlisi, Türkiye Cumhuriyetinin
yurttaşlarına açıklamak durumundadırlar.
Şimdi, hem bir taraftan denetim mekanizmalarını
ortadan kaldırmaya çalışacaksın, onları etkisizleştirmeye
çalışacaksın, öbür taraftan da, seninle ilgili, Hükûmetinle
ilgili, Hükûmetinin uygulamalarıyla ilgili bir sürü yolsuzluk
gündeme getirilecek, ne o yolsuzlukla ilgili iddiaları dikkate
alacaksın, öbür taraftan, her türlü denetim mekanizmasını
ısrarla ortadan kaldıracaksın, var olan bütün denetim
mekanizmalarını Hükûmetin kontrolü altına almak üzere
ısrarlı bir gayretin ve çabanın içerisine gireceksin!
Peki, bu ülkede, bunca yolsuzluğun, bunca olumsuzluğun,
rüşvetin, kayıt dışılığın, kayırmacılığın
hesabı nasıl, ne şekilde sorulacak değerli arkadaşlarım,
Sayın Bakan, değerli Hükûmet? O zaman, çıkın, buradan,
bize bir yol gösterin. Muhalefet, sizin olumsuzluklarınızı
nasıl denetleyecek? Muhalefet, İktidar Partisinin olumsuz
uygulamalarını, hatta, kayırmacı, kollamacı,
belki içerisinde rüşvet iddiaları taşıyan uygulamalarını
nasıl denetleyecek, nasıl kontrol edecek? Bu ülkenin, bu
Devletin, bugüne kadar kurmuş olduğu bütün denetim mekanizmalarını
iktidarın kontrolü altına almak veya yok etmek gibi bir görevle
kendinizi görevli sayıyorsunuz. Bütün yasal düzenlemelerinizde
bu kurumları etkisizleştirmek en önemli işleviniz
oluyor.
Peki, bu Hükûmetin uygulamalarında ortaya
çıkacak olumsuzlukların -hadi bırak, Hükûmetin kendisi
bizatihi bu iş içerisinde olmasın- değişik birimlerde,
değişik kurumlarda o kurumların sorumlularının
yapmış olduğu, yaratmış olduğu, sebep olduğu
olumsuzlukların, kayırmaların, yolsuzlukların
ortaya çıkmasının yolunu, o zaman, bize ve bundan sorumlu
olan kurum ve kişilere lütfen gösterin.
Değerli arkadaşlarım, bugün, ekonominin
en temel problemleri nedir sorusu nerede soruluyor olursa olsun,
şüphesiz, makro birtakım ifadelerin yanında -yani, büyüme,
enflasyon, gelir dağılımındaki adaletsizlik vesaire
biçimindeki birtakım temel argümanların yanında-
ekonominin problemleriyle ilgili olarak seslendirdiğimiz en
temel sorunların başında kayıt dışılık,
kaçakçılık, vergi kaçakçılığı, sıcak
para, yolsuzluklar, yolsuzluklarla mücadele gibi, yani, şu anda
görüşmekte olduğumuz yasa tasarısında sorumluluk
verdiğimiz Mali Suçları Araştırma Kurumu MASAKa
vermiş olduğumuz sorumluluklar, bugün Türk ekonomisinin
geçmişten bu yana gelen en temel problemlerini, en temel zafiyet
alanlarını oluşturuyor. Üstelik siyasete olan güvensizliğin
altında yatan en temel nedenlerden bir tanesiyle ilgili mücadele
etmek durumunda olan Kurum da yine şu anda yasasını yeniden
düzenlemek durumunda olduğumuz MASAK kuruluşumuzdur.
Peki, bu kadar önemli olan MASAKın, bu yasal düzenlemeyle,
eğer bunun yeniden düzenlenmesi ihtiyaç haline gelmişse
ne yapmamız gerekir? İktidar Partisi Grubu adına konuşma
yapan arkadaşımız çıktı buradan dedi ki: MASAKın
yetkilerini genişletiyoruz.
Değerli arkadaşlarım, herhalde temel
yasanın en temel sıkıntısı bu. Biz, MASAKın
denetim yetkisini elinden alıyoruz, yani MASAKın görevlerini
yerine getirme noktasındaki en temel işlevini, fonksiyonunu
onun elinden alıp, onu işlevsiz, fonksiyonsuz hale getiriyoruz;
İktidar Partisine mensup milletvekili arkadaşım
çıkıp burada diyor ki: MASAKın bu yasayla yetkilerini
artırıyoruz.
Sayın Bakan, İktidar Partisine mensup
milletvekili arkadaşımızın belki bir daha konuşma
hakkı yok, ama, ben sizden rica ediyorum: Çıkın, şuradan,
biz burada MASAKın yetkilerini artırıyor muyuz azaltıyor
muyuz, bununla ilgili, lütfen, açıklama yapın. Eğer MASAKın
yetkilerini azaltıyor isek, yani bu mali suçlarla, yani yolsuzlukla,
yani rüşvetle, yani kara parayla mücadele etmesi gereken bu
Kurumun yetkilerini azaltıyor isek, lütfen, çıkın buradan
milletvekillerine ve Türkiyede yaşayan bütün yurttaşlarımıza,
bu suçlarla mücadele etmesi gereken Kurumun yetkilerini niye
azalttığımızı, niye bu Kurumun yetkilerini
azaltma ihtiyacı içerisine girdiğimizi anlatın, ifade
edin, ikna edin.
Değerli arkadaşlarım, bu yasal düzenlemeyle,
Mali Suçları Araştırma Kurumunu sadece bir koordinasyon
kurumu haline dönüştürüyoruz. Sorumluluğun büyük bölümünü
bütün mahkemelere bırakıyoruz, yani, hani suya yazmak
diye bir tanım vardır ya veya ozanın söylediği gibi
Herkes dosta yazmış arzuhâlini, benimkini ürüzgâra yazmışlar.
Biz, şimdi, burada, mali suçları rüzgâra havale ediyoruz,
atıyoruz rüzgâra, hangi savcı bunu yakalarsa!
Değerli arkadaşlarım, bugün, savcılarımızın
böyle bir işlevi mi var?! Devletin en temel konularıyla ilgili
olarak şu Parlamento kürsüsünden dile getirilen yolsuzluklarla,
devletin en temel nitelikleriyle ilgili suçlamalar konusunda bile,
savcıların harekete geçtiğini, ben, bugüne kadar hiç
görmedim. Ben, buradan, bu kürsüden, Başbakanlık bütçesi
görüşülürken Başbakanlık Müsteşarıyla ilgili
olarak, Bu iddiaların arkasında durduğunu söyleyen
Başbakanlık Müsteşarı, bu cumhuriyetin düşmanıdır.
Bütün mahkemeleri sorumluluğa çağırıyorum; ya
benimle ilgili dava açsınlar ya bu Başbakanlık Müsteşarıyla
ilgili dava açsınlar diye bas bas bağırdım. Daha
bugüne kadar ne Başbakanlık Müsteşarı beni mahkemeye
verdi ne de herhangi bir savcı, Gel bakalım Sayın Milletvekili,
sen bu kadar iddialı bir ifadeyi nasıl kullanabilirsin, ya
sen suçlusun ya senin iddiada bulunduğun kişi suçludur,
şu işi bir çözelim diye kendi üstüne, bir tek cumhuriyet
savcısı bir tek şeyi alınmadı. Şimdi, biz,
mali suçlarla ilgili olarak bütün sorumluluğu, işte, efendim,
hangi savcı nerede ne bulursa o alsın, o üstlensin biçiminde
mahkemelerin üzerine veriyoruz, savcıların üzerine veriyoruz.
Değerli arkadaşlarım, kabul edelim,
bu, çok açıkça, bir başka denetim mekanizmasını daha,
ekonomimizin en temel sıkıntılarıyla, sorunlarıyla,
siyasetimizin en temel problemleriyle, siyasetimizin kirlenmişliğiyle
mücadele etmesi gereken bir kurumu daha, yani, MASAKı da etkisizleştirme
ve devre dışı bırakma düzenlemesidir, yasasıdır,
tasarısıdır.
Şimdi, savcılar uygulama yapacak!.. Nasıl
yapacak değerli arkadaşlarım? MASAKın ilgilendiği
bir dava vardı, El Kadı davası
Savcılar üzerinde
birtakım; yani, işlem yapmak zorunda kalmışlar. Niye;
çünkü, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin konuyla ilgili
birimi, El Kadının, El Kaideye mali kaynak aktardığı
gerekçesiyle, bunun ekonomik faaliyetlerine, parasal kaynaklarına
el konulması gibi bir talebi bütün Birleşmiş Milletlere
üye ülkelere bildirmiştir. Ne yaptı bizim savcımız;
Birleşmiş Milletlerin bu kararını inceledi ve
savcımız, yani, o, bütün MASAKla ilgili sorumlulukları
devrettiğimiz savcılarımızdan bir tanesi El Kadıyla
ilgili olarak herhangi bir inceleme yapmaya gerek yoktur diye karar
verdi. Muhatap kim; Başbakanlık. Bu, kamuoyuna yansıyınca,
ister istemez, Başbakanlığın ilgili birimleri
bir üst mahkemeye konuyu taşıma gereği duydular ve Sayın
Başbakan devreye girdi, dedi ki: Ben buna kefilim. Dolayısıyla,
bununla ilgili herhangi bir uygulama yapmaya gerek yoktur.
Başbakanlık, bir üst mahkemeye vermiş olduğu itirazı
geri çekti.
Değerli arkadaşlarım, ne yapıyorsunuz?!
Yani, bu iş Sultan Süleymana kalmamış size mi kalacak?!
Ne yapıyorsunuz, ne?!..
MUHARREM CANDAN (Konya) Sana kalacak, sana (!)
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) Hayır,
ne yapıyorsunuz?!.
Arkadaşlar, burası aşiret devleti
mi?! Bir Başbakanın, bir yabancıya ben ona kefilim,
onunla ilgili uygulama yapmayın diye, âdeta, savcılara
ve ilgili kuruluşlara talimat vermesi ne demektir değerli
arkadaşlar?! Yani, bunu, çağdaş, modern bir devlette kabullenmek,
içimize sindirmek nasıl mümkün olabilir?! Biraz önce burada
bir başka Meclis araştırma önergesiyle ilgili
Cumhuriyet
Halk Partisi Manisa Milletvekili arkadaşımız bir
araştırma önergesi verdi. Bütün özelleştirmelerde aynı
sıkıntılar var. Diyor ki araştırma önergesinde:
Özelleştirmenin 10 misli fiyatına, sadece bu fabrikanın
arazisinin yarısı satılmıştır.
Değerli arkadaşlarım, bir daha soruyorum:
Ne yapıyorsunuz?! Ben, onbeş gün önce Sayın Bakana bir
soru önergesi verdim. İstanbul Pendikte bir arazi yönetim alanı
olarak satışa çıkarılıyor, yönetim alanı.
Değerli arkadaşlarım -içinizde ticaretle
uğraşan çok arkadaşımız vardır, bizi dinleyenlerin
içerisinde de vardır- bir yönetim alanını, planlarda
yönetim alanı olarak bulunan bir yeri, yani, kaymakamlık
binası yapılacak, yani, belediye binası yapılacak,
yani, cami yapılacak, yani, okul yapılacak bir alanı
herhangi bir vatandaş para verip niye alır?! Verdi ve aldı,
ama, aradan kısa bir süre geçmeden derhal Büyükşehir Belediyesinde
imar değişiklikleri gündeme geldi, Büyükşehir Belediyesi
İmar Komisyonunun olumsuz raporuna rağmen orada imar değişikliği
yapıldı ve İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanına 1
kilometre cephesi olan 43 dönümlük alan ticaret, artı, konut
alanı haline dönüştürüldü.
Değerli arkadaşlarım, ticaretle
uğraşanlarınıza soruyorum: Hiç hayatınızda
bu kadar kolay ve bu kadar çok para kazandınız mı?! Kimin
parası bu?! Kimin parasını kime veriyorsunuz?!
Eğer, oranın yönetim alanı olması bir ihtiyaç olmaktan
çıkmışsa, niye Maliye Bakanlığı, orayı
özelleştirmeden önce orayla ilgili gerekli imar değişikliklerini
yapmıyor?! Her konuda bu iş böyle. İnanıyorum ki,
Manisadaki, biraz önce arkadaşımızın vermiş
olduğu Meclis araştırması önergesinde de aynı
şeyler var.
Değerli arkadaşlarım, bakın
-zamanım daralıyor- yasanın gerekçesinde neler söyleniyor:
Suçtan gelir elde edilmesiyle ve bu gelirlerin aklanmasıyla
mücadele toplumun ekonomik, mali, siyasi, sosyal ve ahlaki yapısını
korumak bakımından önemlidir. Bir ekonomide suçtan elde
edilen gelirler yaygınlık gösteriyorsa bu durum;
Ekonomik aktörler arasında rekabet eşitsizliği
yaratır. Ekonomik hayatta tersine seçim hâkim olur; kurallara
uyanlar kaybeder, uymayanlar kazanır.
Değerli arkadaşlarım, bugün, Türkiyede
kurallara uyanlar mı kazanıyor, uymayanlar mı?!
Devam ediyor: Kamu maliyesini zayıflatır.
Çünkü verginin gerektiği ölçüde ve adaletli bir biçimde toplanması
mümkün olmaz. Ayrıca güvenlik harcamaları da artar.
Değerli arkadaşlarım, bugün bizim
ülkemizde vergi konusundaki en temel problemlerden bir tanesi vergide
adaletsizlik değil midir?! Sizin İktidarınız döneminde dolaylı
vergiler 10 puan yükselerek, yüzde 62lerden, 63lerden yüzde 75lere
çıkmadı mı?! Vergide adaletsizlik sizin Hükûmetinizin en önemli
uygulamalarından birisi değil mi?!
Suç çeteleri, toplumun meşru güçlerinin
dolduramadıkları iktidar alanlarını doldurur.
Değerli arkadaşlarım, bugün bu uygulama
veya pratikte gördüğümüz bu doldurma işlemi hangi düzeydedir?!
Suç çeteleri, toplumun meşru güçlerinin dolduramadıkları
iktidar alanlarını doldururlar.
İşte bu ve benzeri sebeplerle; rekabetçi
bir ekonomi, temiz bir siyaset ve kamu idaresi, sağlam bir sosyal
yapı oluşturulmak isteniyorsa suç gelirleriyle ve suç gelirlerinin
aklanmasıyla etkin bir şekilde mücadele edilmelidir.
Bu ne demektir: Eğer, Hükûmetin kendi gerekçeleri
içerisinde sıraladığı düzenlemeler bile
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kumkumoğlu.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Bugün çıplak gözle bile bakıldığında,
toplumu sarsan, toplumu rahatsız eden en temel problemler haline
dönüşmüşse, o zaman bizim yapmamız gereken şey, bu
olumsuzluklarla mücadele etmesi gereken kuruluşları etkisiz
hale dönüştürmek değil, tam tersine, bu olumsuzluklarla mücadele
etmesi gereken kuruluşları, yani denetim mekanizmalarını,
yani Sayıştayı, yani iç denetim kuruluşlarını,
yani MASAKı daha etkili hale ve daha güçlü hale dönüştürebilmektir.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
bugün bu düzenlemeyle ve bu düzenlemeyi temel yasa haline dönüştürerek
toplumun dikkatinden konuyu uzaklaştırmaya çalışan
bir anlayışla yapmaya çalıştığınız
şey, MASAKın etkisini ve gücünü azaltmaktır. Meydanları,
sokakları, alanları kanun dışılıklara,
yolsuzluk yaparak para kazanmaya çalışanlara, kara para
ticaretiyle uğraşıp devlete yüksek faizlerle borç
vermeye çalışanlara, yani Türkiyeyi, yani bu cennet vatanı
bütün dünyadaki kara paracılar için âdeta bir cennet haline dönüştürebilme
çabası ve gayretidir.
Değerli arkadaşlarım, bundan sizin
muradınız nedir, ben bunu bilemiyorum. Ama, buradan Türkiyenin
en küçük bir yararının, Türkiye insanının en küçük
bir çıkarının olması kesinlikle söz konusu değildir.
O sebeple, Türkiyenin ve Türkiye insanının en küçük bir
çıkarının olmadığı böyle bir yasal düzenlemeye
Cumhuriyet Halk Partisinin şiddetle karşı olacağı
sanıyorum hem sizin hem de kamuoyunun bilgisi dahilindedir.
Hepinizi saygıyla selamlıyor, teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Kumkumoğlu.
Tümü üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına
söz isteyen Selami Yiğit, Kars Milletvekili. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA SELAMİ
YİĞİT (Kars) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz Suç Gelirlerinin Aklanmasının
Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde Grubum
adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kara parayla mücadele
ve temiz toplum oluşturulması amaçlarıyla 1996 yılında
kurulan MASAKın, yani diğer adıyla Mali Suçları
Araştırma Kurumunun görevlerinin ana temaları
şunlardır:
Kendisine intikal eden konuları cumhuriyet
savcıları adına incelemek ve savcıların kara
para aklanması suçuna ilişkin talepleri yerine getirmek.
Bu konuda ön inceleme yapmak ve suçun işlendiğine
ilişkin ciddi belirtilerin saptanması üzerine emniyet görevlileriyle
iş birliği yaparak işlem yapılmasını istemek.
Kara paranın aklanması suçunun işlendiğine
ilişkin bilgi ve belgeleri cumhuriyet savcılıklarına
iletmek olarak oluşmaktaydı.
MASAKın hazırladığı faaliyet
raporuna göre, kuruluşundan bu yana geçen on yıllık
süreç içerisinde -MASAK, daha önce belirttiğim gibi 1996
yılında kurulmuştur- ve son on yıllık raporundan
ortaya çıkan sonuçlar şöyledir: Çeşitli kurum ve kişilerden
MASAKa 2.638 ihbar, 1.704 şüpheli işlem bildirimi yapılmış,
1.426 dosya açılmış, bu dosyalardan ancak 1.139u tamamlanabilmiştir.
300e yakın dosya -ki, bunların içerisinde önemli yolsuzluk
iddiaları vardır- bir sonraki yıla devredilmiş bulunmaktadır.
Burada dikkat çeken, 1.000in üzerindeki dosyadan sadece 54ü için
suç duyurusunda bulunabilmiştir. Acı olan şudur ki,
birçok yolsuzluk dosyası, incelemelerinin zaman alması,
uzman eleman sıkıntısı, görevin savsaklanması
gibi nedenlerle zaman aşımına uğramıştır.
MASAKın kuruluşundan 2005 yılı
sonuna kadar 2,5 milyar YTLlik, yani, 2,5 katrilyonluk para aklanmıştır.
MASAKın cumhuriyet savcılıklarına intikal ettirdiği
dosyalar içerisinde mahkûmiyetle sonuçlanmış tek bir dosya
bile mevcut değildir. Bu açıdan bakıldığında,
MASAK, on yıl içerisinde kara parayla mücadelede etkili olamamış,
sınıfta kalmıştır.
Değerli milletvekilleri, son yıllarda
klasik suçlara oranla ekonomik suçlarda meydana gelen artış
ve teknolojinin sağladığı imkânlar nedeniyle kara
para suçlarında ülke sınırlarını aşan
tekniklerin kullanılması, bu suçlarla uluslararası
çapta mücadeleyi gerekli kılmaktadır. İşte, bu
nedenle, Avrupa Birliği bu konuya duyarsız kalmamış,
1991 yılında kara paranın aklanması suçlarıyla
ilgili bir düzenleme yapmıştır. Türkiyenin de üyesi
bulunduğu Mali Eylem Görev Grubu, bağlayıcı nitelikteki
tavsiye kararlarıyla, bu konunun üzerine gidilmesini üye ülkelere
bir görev olarak vermiştir. Üstelik, MASAKın faaliyete geçmesi
bakımından, kara para suçlarıyla yakından
bağlantılı uluslararası terör suçlarında büyük
artışlar görülmüş, MASAKın terör suçlarının
finansmanı ve bu suçlarla mücadelede etkin hale getirilmesi,
ülkemizin de üye olduğu uluslararası kuruluşlar tarafından
önerilmiştir; hatta, terörün finansmanının suç olarak
kabul edilmesini ve buna yönelik yasal düzenlemelerin yapılmasını
istemiştir. Zaten, bizim MASAK Yasasında değişiklik
yapma ihtiyacımız da bundan kaynaklanmaktadır.
Avrupa Birliği uyum süreci nedeniyle, yasa,
geçtiğimiz yasama yılı başlarında Türkiye
Büyük Millet Meclisine sunulmuştur. Ancak, bırakalım
terörün finansmanı gibi uluslararası zeminde yüzlerce
yöntem kullanan organize suç örgütleriyle mücadele etmeyi, MASAK
Yasası, Plan ve Bütçe Komisyonunda, mevcut durumundan daha da
geriye götürülmüştür. Öncelikle Tasarının adı değiştirilmiş,
MASAK, Maliye Bakanlığına bağlı daha özerk
bir kuruluş olmaktan çıkarılıp, Maliye Bakanlığına
tamamen bağımlı bir kuruluş haline getirilmiştir.
Tasarının ilk biçiminde yer alan örgütlenme yapısıyla
ilgili 16 madde metinden çıkarılmıştır.
MASAK, kara para suçlarıyla ilgili cumhuriyet
savcılıklarına yardımcı olacak bir kuruluş
olmaktan çıkarılmış, kara parayla, gerçekten, ciddi
bir mücadele yapmak isteniyorsa, bağımsız bir kurul
olarak düşünülmesi gereken MASAK, tamamen Maliye Bakanının
emrine verilerek pasifize edilmiştir. Şimdi, Hükûmet, kara
parayla mücadelede etkisiz kalmış bu Kurumumuzun eksiklerini
giderecek, daha etkin çalışmasını sağlayacak
bir yasa yapmak yerine, Kurumun görevlerinden tamamen feragat ettiği
bir yasa tasarısıyla karşımıza çıkmaktadır.
Bu Yasa Tasarısının, sırf göz boyama
amaçlı olduğu ortadadır. Tıpkı, anayasal zemini
olmayan ombudsman, yani, Kamu Denetçiliği Kurumunda olduğu
gibi. Burada, Avrupa Birliğine, işte biz ödevimizi yapıyoruz
görüntüsü verilmek istenmektedir.
Değerli milletvekilleri, Avrupa ülkelerinde
kara parayla mücadele amacıyla yapılandırılmış
benzeri kuruluşların tümünün inceleme yapma yetkileri
vardır ve bu kuruluşlar, suçu oluşturacak savcılıklar
ve kolluk kuvvetleriyle irtibatlandırılmış ve
son derece geniş yetkilerle donatılmışlardır.
Ama, biz ne yapıyoruz; MASAKı savcılıklara yardımcı
bir kurum olarak düzenleme yerine, elinden inceleme yapma yetkisini
alıyoruz. Başbakanlığın Türkiye Büyük Millet
Meclisine gönderdiği ilk tasarının 4üncü maddesinde
Kurumun görev ve yetkileri sıralanırken, aklama suçunun
işlendiğine dair ciddi şüphelerin mevcut olması
durumunda, konuyu, cumhuriyet savcılığına veya
diğer yetkili mercilere intikal ettirmek, öte yandan, değerlendirme
sürecinde gerekli duyulduğunda ilgili birimlerin kendi görev
alanlarında inceleme ve araştırma yapılması
talebinde bulunmak gibi görevleri vardı. Şimdi, görüştüğümüz
bu yasayla MASAK bu görevlerden feragat etmektedir. Dolayısıyla,
MASAK, Hükûmet tasarısının gerekçesinde de belirtilen
suçlarla mücadele edecek bir kurum olmaktan uzaklaştırılmış,
bir koordinasyon kurumu haline dönüştürülmüştür. Oysa,
beklenen, MASAKın savcılıklarda ve yargıda biriken
iş yükünü hafifletecek biçimde organize olması, artık
uluslararası nitelik kazanan ve teknolojinin de sağladığı
olanaklarla yüzlerce farklı yöntemin uygulandığı
kara para suçlarıyla mücadelede uzman kadro yetiştirecek
ve kurumsallaşması gerekmektedir.
Peki, biz ne yapıyoruz; görev ve yetkilerini
daralttığımız MASAKa, ek cetvellerde görüldüğü
gibi kadro veriyoruz. Üstelik, bu 61 kadro ilavesinden sadece 19u
uzmanlara ayrılmıştır. MASAK artık inceleme
yapmayacaksa, ek kadro ihdasına ne gerek vardır? Görev alanı
daraltılan bir kuruma kadro ihdası iş yapmak yerine,
olsa olsa siyasi kadrolaşmaya yöneliktir, hâlâ Kurumda çalışmakta
olan Hamza Kaçar gibi müfettişlerin tasfiyesine yöneliktir.
Görev ve yetkileri kısıtlanan MASAKın
işleyişi de bazı düzenlemelerle zora sokulmuştur.
Bu Kanun Tasarısının 3üncü maddesiyle, yükümlülerin
işlemlerindeki kimlik bildirimleri ve işlem türleri, bunların
parasal sınırları; 4üncü maddesiyle şüpheli
işlem bildirimlerinin usul ve esasları; 5inci maddesiyle
eğitim, iç denetim, kontrol ve risk yönetim sistemlerine
ilişkin esaslar; 6ncı maddesiyle hangi kamu kurumlarının
hangi usul ve esaslara göre MASAKa bilgi verecekleri Maliye Bakanlığının
çıkaracağı yönetmeliklere bırakılmıştır.
Yani, Maliye Bakanlığı yönetmelikleri çıkarana
kadar bu yasanın uygulanmasına olanak yoktur. Yönetmelikler
çıktıktan sonra da MASAKın işleyişi tamamen
Maliye Bakanlığının çizdiği sınırlar
çerçevesinde kalacaktır. Böyle bir kuruluşun kara parayla mücadelede
etkin olması beklenebilir mi?!
Dikkatinizi çekmek istediğim başka bir
konu, Tasarının 8inci maddesiyle yükümlülere her türlü
ortamdaki bilgi ve belgeleri, defter ve kayıtları, kimlik
tespitine ilişkin belge ve bilgileri sekiz yıl süreyle muhafaza
ve istenmesi halinde yetkililere ibraz etmekle yükümlü tutulmalarıdır.
Bu kadar kapsamlı bilgi ve belgenin yükümlü
tarafından sekiz yıl süreyle saklanmasının zorluğunu
bir kenara bırakalım. Ama, görev alanı daraltılan,
inceleme yetkisinden yoksun bırakılan ve bir araştırma
ve koordinasyon kurumuna dönüştürülen MASAK, bu bilgi ve belgelere
ulaşma yolunu açık tutmaktadır. Üstelik, bu bilgi ve
belgeler üzerinde katı bir gizlilik uygulanacaktır. Yani,
bizler, diyelim ki El Kadı olayında olduğu gibi, bilgi
ve belgelere ulaşamayacağız, ama, MASAK, istediği
her türlü bilgi ve belgeyi alacak ve arşivleyebilecektir. Hatta,
söylemeye dilimiz varmıyor ama, kötü niyetli siyasi kullanımlara
açık hale gelecektir. İktidarı elde eden çoğunluk,
Maliye Bakanlığına bağlı olan MASAK aracılığıyla,
yükümlü gerçek ve tüzel kişilerin ve kamu kuruluşlarının
elindeki bu belge ve bilgileri istediği zaman elde edebilecek,
istediği biçimde kullanma imkânına kavuşmuş olacaktır.
Yakın bir zamanda örneği görüldüğü gibi, siyasi partilerin
veya liderlerin bankalardaki hesaplarından gerçek ve tüzel
kuruluşların, yani, şirketlerin tüm parasal hareketliliği
siyasal iktidar tarafından kontrol edilebilecektir. Bu hüküm
Tasarı metninden çıkarılmazsa, kara parayla ilgili
mücadele yerine, çoğunluğumuzun demokrasi üzerinde kara
bulutlar dolaşmasına zemin hazırlayacaktır.
Anlaşılan şu ki, Hükûmetin, El Kadı
uygulamasında da görüldüğü üzere, bu Kanunla, kara parayla
mücadele etmek gibi bir niyeti yoktur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
MASAKla ilgili tasarının, apar topar, Genel Kurula yarın
getirileceğine bugün getirilmesini buradan kınıyorum.
MASAK çok önemli bir kurumdur ve bu konudaki, yani, Parlamentonun
ve Komisyon üyesi Başkanı arkadaşlarımızın
bu konuya bu kadar gayriciddi yaklaşmalarını kınıyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Yiğit.
Tümü üzerinde şahsı adına söz isteyen
Alaattin Büyükkaya, İstanbul Milletvekili.
Sayın
Büyükkaya?.. Yok.
Cavit
Torun, Diyarbakır Milletvekili...
Haluk
Koç, Samsun Milletvekili...
Ümmet
Kandoğan, Denizli Milletvekili... Yok.
Mehmet
Eraslan...
Ali
Kemal Kumkumoğlu...
Fazıl
Karaman...
Atilla
Kart...
Buyurun
Sayın Kart. (CHP sıralarından alkışlar)
ATİLLA
KART (Konya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte
olan 1201 sıra sayılı Mali Suçları Araştırma
Kurumunun Teşkilat ve Görevleri ile Suç Gelirlerinin Aklanmasının
Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde, kişisel
görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının
Önlenmesine Dair Mevzuatta değişiklikler getiren bir tasarıyı
tartışmak üzere bugün Genel Kurul çalışması
yapıyoruz.
Bu
Tasarının uygulanmasındaki temel birimlerden biri,
biliyorsunuz, MASAK; yani, Mali Suçları Araştırma Kurumu.
Mali Suçları Araştırma Kurumunun Maliye Bakanlığı
bünyesinde görev yaptığını çok iyi biliyoruz.
Ama, bakıyoruz, burada, uygulamadan doğan sorunları
tartışacağımız bir Genel Kurul ortamında
Maliye Bakanının hazır olmadığını
görüyoruz. Bilmek istiyoruz, hangi sebeple hazır değil?
Gerçekten bir mazereti mi var, programı mı uygun değil,
yoksa, bu Tasarının görüşmeleri esnasında özellikle
hazır mı bulunmak istemedi Sayın Maliye Bakanı?!
Bu konuda, umarım, Sayın İçişleri Bakanı,
şu anda komisyon sıralarında hazır olan Sayın
İçişleri Bakanı bir açıklama getirecektir. Çünkü,
bu Tasarının uygulamalarından doğan sakıncaları
ve bu Tasarının amaca uygun bir şekilde yapılanmasını
sağlamak amacıyla, burada, konunun doğrudan muhatabı
olan, sorumlusu olan, herhalde, Sayın Maliye Bakanının
bulunması gerekirdi. Yoksa, biz, burada bir tuluat mı yapıyoruz
değerli arkadaşlarım, burada bir tiyatro mu yapıyoruz?!
Burada, bu tasarıları görüşmeden, konuşmadan,
olgunlaştırmadan, birilerinin dikte ettiği şekilde,
birilerinin dizayn ettiği şekilde, sadece göstermelik
bir şekilde, bir tiyatro mu sergiliyoruz?! Bunları görmemiz
gerekiyor; kendimize olan saygımız adına, bunları
konuşmamız, sorgulamamız gerekiyor değerli arkadaşlarım.
Ben,
Sayın İçişleri Bakanından, öncelikle bu konuya
açıklama getirmesi gereğini bir kez daha ifade ediyorum,
bir kez daha vurguluyorum. (AK Parti sıralarından ne alakası
var sesi)
Alakası
olmaz olur mu Sayın Milletvekili! Bu konu olayın esasıyla
ilgili, olayın özüyle ilgili. Burada, 4208 sayılı Yasada
birtakım yeni düzenlemeler getiriyoruz. Ama, şu ileri sürülüyor:
4208 sayılı Yasada, bırakın iyileştirme yapmayı,
daha kötüye gidişe dair ciddi bulgular söz konusu. Bu neden
böyle yapılıyor, niçin böyle yapılıyor, bunları
ciddi bir şekilde konuşmamız, tartışmamız
gerekiyor.
Değerli
arkadaşlarım, günümüzde, gelir elde etme amacıyla
işlenen suçlarla mücadelede, hapis cezası yanında,
gelir kaynaklarını kurutmaya yönelik müeyyidelerin, yapılanmaların
da artık getirilmesi gereği ortaya çıkmış durumda.
Suçun saiki olan, suçun işlenmesine yol açan suç gelirinin kaynaklarına
ulaşılabilmesi için, eylem, fail ve sonuç arasındaki
irtibatın kurulabilmesini sağlayacak bir mekanizmayı
gerçekleştirmek gerekiyor. Yani, artık, suç ve suçluyla mücadelede
daha teknik yol ve yöntemlere başvurulması gereği,
geldiğimiz dönemde kendisini gösteriyor. Suçtan gelir elde
edilmesi ve bu gelirlerin aklanmasıyla mücadelede toplumların
ekonomik, siyasi, sosyal ve ahlaki yapısını korumak
adına yeni düzenlemeler yapılması gerekiyor. Bu mücadele
etkin, teknik ve disiplinli bir şekilde sürdürülmediği
takdirde, kamu maliyesinin zayıflaması, kirli para sahiplerinin
kendilerini siyasetçi, bürokrat ve iş adamları arasında
yandaş bulması, bu ilişkilerin siyaseti, bürokrasiyi,
ekonomiyi ve toplumu kirletmesi kaçınılmazdır.
Özet
bir ifadeyle, değerli arkadaşlarım, bu Tasarının,
aslında olması gereken temel amaçları arasında,
şu amacı görüyoruz: Kayıt dışı ekonomiyi
kayıt altına almak ve disipline etmek; ama, maalesef, böyle
bir yapılanmanın gerçekleştirilemediğini, gerçekleştirilemeyeceğini,
bu yapılanmayla bırakın ekonomiyi, siyasetin de kayıt
dışı hale geldiğini görüyoruz. Bu yapılanmanın
âdeta devam etmesini sağlamaya yönelik bir çalışmanın
olduğunu üzülerek ve dehşetle görüyoruz.
Bakın,
değerli arkadaşlarım, Sayın Kumkumoğlu ayrıntılı
açıkladılar, ben de tekrara girmeden önemli gördüğüm
konulara yine temas edeceğim. Getirilen tasarının,
bünyesinde ciddi zafiyetleri içerdiği ve bu yönüyle yolsuzlukla
mücadele konusunda toplumsal beklentilere cevap vermekten çok
uzak olduğu ortada. MASAKın; yani, Mali Suçları
Araştırma Kurumunun Maliye Bakanlığı bünyesinde
mücadele etmesi işin doğası gereği, bunda bir tereddüt
yok; ama, aklama suçuyla mücadelede, kara paranın aklanmasının
önlenmesine dair suçlarla mücadelede, kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi
ve daha etkin sonuç alınabilmesi için yeni düzenlemelerin, yeni
yapılanmaların gerçekleştirilmesi zorunluluğu
ortada iken, bakıyoruz, denetim elemanı kavramına
hiçbir açıklama getirilmiyor Tasarıda. Bakıyoruz,
yükümlülük denetimi sisteminin, geçmiş tecrübeler ve uluslararası
örnekler dikkate alınarak iyi bir şekilde düzenlenmesi
noktasında hiçbir çalışma yapılmamış. Bakıyoruz,
MASAKın inceleme yapma yetkisi ortadan kaldırılıyor
ve yerine de tam anlamıyla, etkin bir şekilde işleyecek
bir sistem getirilmiyor. Bakıyoruz, MASAK bünyesinde kara para
aklama suçunun işlenip işlenmediğine ilişkin inceleme
yapacak uzmanlaşmış bir grubun oluşturulması
için hiçbir düzenleme yapılmıyor.
Bakıyoruz
değerli arkadaşlarım, Tasarıyla, sadece kara para
aklama suçunun önlenmesinde üstlendiği görevlerinden, mevcut
görevlerinden vazgeçerek, sadece bir koordinasyon ve veri toplama
birimi haline dönüşen, iş yükü azalan bir MASAK yapılanmasının
gerçekleştirildiğini, böyle bir amacın hedeflendiğini
görüyoruz.
Aslında,
değerli arkadaşlarım, bu sürece çok da şaşırmamak
gerekiyor. Bu süreç, üzülerek ifade ediyorum, devletin, kamu yönetiminin
teknik işlevini, denetim işlevini, denetim fonksiyonunu
tasfiye etme planının bir parçası değerli arkadaşlarım.
Ama, üzücü olan nokta şu: Bu noktada milletvekilleri olarak, yasama
organı olarak, yasama birimi olarak, hiçbir ciddi muhakemenin,
sorgulamanın ve tartışmanın içinde değiliz
değerli arkadaşlarım.
Bakın,
şunlar bir tesadüf olabilir mi; neden görmek istemiyoruz, neden
sorgulamak istemiyoruz, neden bunları değerlendirmek istemiyoruz?!
Bakıyoruz, teftiş kurulları etkisiz hale getiriliyor.
Bakıyoruz, üst kurullar, yani, denetim görevi yapan, özerk olması
gereken, bağımsız olması gereken üst kurullar bağımlı
hale getiriliyor.
Bakıyoruz
değerli arkadaşlarım, kamu avukatlığı
kurumu, özellikle işletilemez hale getiriliyor. Kamu avukatlığının
asgari ölçüde verilmesi gereken, asgari ölçüde yapılması
gereken düzenlemeleri, yani, ek göstergeleri, makam tazminatlarına
ilişkin olarak, özellikle yeni bir düzenleme yapılmaktan
kaçınılıyor.
Bakıyoruz
değerli arkadaşlarım, Kamu İhale Kurumunda da
benzer bir süreci görüyoruz ve en nihayet, bakıyoruz, yolsuzlukla
mücadelede en etkili araçlardan birisi olan MASAKı mevcut konumundan
daha da geriye götüren bir düzenlemeyi burada tartışıyoruz,
değerlendiriyoruz ve böylece, yasal denetim mekanizmalarını,
yasalardan doğmuş olan denetim mekanizmalarının
tümünü etkisiz hale getiriyoruz, işlevini kaybetmesine yol
açıyoruz. Sırada ne kaldı: Sırada, anayasal denetim
mekanizması kaldı, yani, Sayıştay kaldı. Sayıştay
konusunda da iki yıldan bu yana, ikibuçuk yıldan bu yana yapılan
çalışmaları kamuoyu çok iyi biliyor, çok iyi değerlendiriyor.
Sayıştayı nasıl etkisiz hale getireceğiz;
onun da yol ve yöntemi gayet açık.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kart, buyurun.
ATİLLA
KART (Devamla) Sayıştayın kendi serbest oluşumunu,
yani, teknik oluşumunu sağlayacak, mesleki oluşumunu
sağlayacak yapılanmayı özellikle ortadan kaldırma
gayreti içindeyiz. Sayıştay Genel Kurulunu tümden devreden
çıkararak, siyasi iktidara doğrudan bağımlı
olan bir yapılanmayı sağlamak istiyoruz. Bu sebepledir
ki, Sayıştay 7 üyesinin seçimini, Hükûmet, aşağı
yukarı dokuz aydan bu yana, on aydan bu yana bekletiyor değerli
arkadaşlarım. Bunlar sizi rahatsız etmiyor mu sayın
milletvekilleri?! Bunlar, sizi, neden rahatsız etmiyor, neden
bunları sorgulamıyoruz?!
Burada,
ben, yeri gelmişken, Sayın Meclis Başkanını
bir kez daha göreve davet etmek gereğinin duyuyorum. Efendim,
ben, Sayıştay Genel Kurulundan gelen bu listeyi Plan ve Bütçe
Komisyonuna gönderdim demekle olmuyor. Siz, onu, yirmi gün içinde
göndermiş olabilirsiniz, ama, Plan ve Bütçe Komisyonu, aradan
geçen dokuz ay içinde, on ay içinde, bu görevini neden yapmıyor
Sayın Meclis Başkanı? Buna, neden cevap vermiyorsunuz?
Bu konuya neden eğilmiyorsunuz? Sizin, İç Tüzükün 14üncü
maddesine göre, Meclis çalışmalarını, komisyon
çalışmalarını takip etme ve denetleme sorumluluğunuz
var. Her konuda ahkâm kesiyorsunuz, bu konuda, Meclisin doğrudan
görev alanına giren bu konuda neden üstünüze düşen görevi
yapmıyorsunuz? Bunları, elbette sorgulamak gerekiyor.
Bunları sorguladığınız zaman, denetim mekanizmalarının
neden bu kadar etkisiz hale getirildiğini, işlevini kaybettiği
sorusunu da cevaplandırmak, herhalde kolaylaşacak.
Bu
mekanizmalar, neden bu kadar etkisiz hale getiriliyor, bunlar bir
tesadüf değil derken, değerli arkadaşlarım, bunları
anlatmaya çalışıyoruz. Ama, üzülerek ifade ediyorum,
sizler, yine bildiğinizi yapmaya devam edeceksiniz, üzücü
olan da bu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kart, lütfen, teşekkür
ATİLLA
KART (Devamla) Bitiriyorum bir cümleyle Sayın Başkanım.
Bunları,
biz, kararlılıkla, inançla anlatmaya devam edeceğiz.
Ta ki, sizleri sağduyulu davranmaya, bu noktada davranmaya,
bu noktada sağduyulu düşünmeye, bu noktaya gelinceye kadar
bunları anlatmaya devam edeceğiz değerli arkadaşlarım.
Genel
Kurulu bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kart.
Tümü
üzerinde soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın
Kart, buyurun.
ATİLLA
KART (Konya) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Tabii,
konuşmamın başında başladığım
noktaya yine dönüyorum. Burada, Tasarının uygulanmasından,
MASAK Teşkilatının ve 4208 sayılı mevcut Tasarının
uygulanmasından doğan sorunları tartışıyoruz.
Bu noktalarda, bu sorunları aşmak noktasında ne gibi
düzenlemeler yaparız, yapmamız gerekiyor? Gönül isterdi
ki, burada, bu konunun doğrudan muhatabı olan Sayın Maliye
Bakanı bulunsun. Ama, ümit ederim, tatminkâr bir açıklamayı
Sayın Bakan getirecektir veya
Ama, şundan da endişe
ediyoruz: Klasik bir tavırla, efendim bu soruları yazılı
olarak cevaplandıracağız tavrıyla, bunların
yine geçiştirileceğinin endişesini yaşıyoruz.
Bakın,
değerli arkadaşlarım, bunları ilerleyen bölümlerde
daha somut olarak anlatacağız. MASAK olayını tartışıyoruz
Sayın Bakan.
BAŞKAN
Sayın Kart, lütfen sorunuz. Lütfen
ATİLLA
KART (Konya) Bitiriyorum efendim, evet
MASAKın
şu anda görev yaptığı Yasin El Kadı meselesi...
Bu meselede Albaraka Türk Özel Finans Kurumu -bu olayda- Kuveyt Türk
Özel Finans Kurumu, Faysal Finans Özel Kurumunun herhangi bir ticari
faaliyet ve vergi kaydı bulunmayan şahıslar aracılığıyla
4,5 milyon dolar -bir kalemden söz ediyorum- seviyesindeki bir rakamı,
Zapsu Ailesi aracılığıyla, El Kaide terör örgütüne
aktardığı yolunda MASAK raporunda bulgular var Sayın
Bakan. Siz, Maliye Bakanı olarak, Maliye Bakanlığı
olarak, 4208 sayılı Kanun kapsamında, bu özel finans kurumlarına
yönelik olarak yükümlülük denetimi görevinizi neden yapmıyorsunuz,
neden bu yolda hiçbir teşebbüste bulunmuyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kart.
Sayın
Sağ, buyurun.
KEMAL
SAĞ (Adana) Sayın Başkanım, aracılığınızla
Sayın Bakana 3 soru yöneltmek istiyorum.
Birincisi;
MASAK kurulduğu 1996 yılından bu yana kadar ne kadar
işlem yapmıştır dosya bazında, ihbar bazında,
suç duyurusu bazında?
İkinci
sorum: Kayıt dışını önleme konusunda MASAKın
fonksiyonu nedir? Bunu öğrenmek istiyorum.
Üçüncüsü
de, MASAKın özerk olması isteniyor mu istenmiyor mu?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Sağ.
Başka
soru yok.
Sayın
Bakan, buyurun.
İÇİŞLERİ
BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; Sayın Kartın ilk sorusunu
şöyle cevaplandırıyorum: Bugün, biz, olağanüstü
Bakanlar Kurulu toplantısı yapıyoruz ve bu Bakanlar
Kurulu toplantısı da Meclise sunulacak bütçe kanunuyla
ilgili. O bakımdan, Maliye Bakanımız Bakanlar Kurulunda
arkadaşlarımıza bu sunumu yaptığı için
gelemediler; halen devam ediyor, onun için Maliye Bakanımız
bulunamadılar.
ATİLLA
KART (Konya) Geçerli bir mazeret; teşekkür ederim.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Siz niye katılmadınız Sayın Bakanım?
İÇİŞLERİ
BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) Ben şimdi gideceğim;
bakın, bir bakan arkadaşım geldi, ben de gideceğim
şimdi. Münavebeyle; birimizin burada bulunması gerekir.
K.
KEMAL ANADOL (İzmir) Anlaşıldı efendim.
ALİ
RIZA BODUR (İzmir) Meclisi turnikeye çevirdiniz!
İÇİŞLERİ
BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) Arkadaşlarımın
diğer sorularına, müsaade ederseniz, yazılı cevap
vereceğim; çoğu teknik bilgiler içeriyor, yazılı
arz edeceğim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Başka
soru olmadığı için soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Sayın
milletvekilleri, birleşime 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.13
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.31
BAŞKAN
: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
6ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
1201
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Mali Suçları
Araştırma Kurumunun Teşkilat ve Görevleri ile Suç Gelirlerinin
Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı
ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1053) (S. Sayısı: 1201)
(Devam)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum.
K.KEMAL
ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısı...
BAŞKAN
Arayacağım Sayın Anadol.
Kabul
edenler...
ALİ
RIZA BODUR (İzmir) Arkadaşlar gelinceye kadar bekleyecek
miyiz Sadık Bey?!
YILMAZ
KAYA (İzmir) Sayın Başkan, beş dakika bekleyin,
ben odalara bakıp geleyim.
BAŞKAN
Kabul etmeyenler
Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur; birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.33
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.47
BAŞKAN
: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
6ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
1201
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Mali Suçları
Araştırma Kurumunun Teşkilat ve Görevleri ile Suç Gelirlerinin
Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı
ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1053) (S. Sayısı: 1201) (Devam)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının
maddelerine geçilmesinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı; şimdi, maddelere geçilmesini
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi,
birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci
bölüm, 1 ilâ 18inci maddeleri kapsamaktadır.
Birinci
bölüm üzerinde söz isteyen, Anavatan Partisi Grubu adına, Mersin
Milletvekili Hüseyin Güler.
Buyurun
Sayın Güler.
ANAVATAN
PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN GÜLER (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar; Anavatan
Grubu adına söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet,
küreselleşen bir dünyada, küçülen bir dünyada böyle bir mali
suçları önleme projesinde çıkarılan yasa konusunda,
AK Partinin bu kadar samimiyetten uzak, bu kadar önemsize dem vurması
açısından iyi bir örnek. Bu konuda bakanlığa baktığımızda,
Maliye Bakanı maalesef ortalıkta yok. Soruları soruyoruz
ve bu sorulara yanıt asla yok. Böyle bir süreci, bunu, kamuoyunun
takdirine sunuyorum.
Evet,
mali suçlar konusu, artık, sadece ulusal değil, uluslararası
anlamda dünyanın temel sorunu ve maalesef, bu konuda da Türkiyenin
de ünü, namı dünya çapında ligin üst sıralarında.
Nedenine baktığımızda, üretmeyen bir toplumun daha
çok bu tür arayışlar içerisinde olmasını görüyoruz.
Ekonomik
alanda, baktığımızda, kayıt dışının
yüzde 60lara vardığı, kayıt altına alınan
ekonominin yüzde 40lara vardığı ülkemizde bu tür
sıkıntıların yaşanması gayet doğal.
Gençlerimize
bakıyoruz, bu konuda kendine örnek alması gereken aile
yapısındaki dizilerden çok Kurtlar Vadisi gibi, gerçekten,
sistem içerisinde güçlü, üretmeyen, ama daha çok bu gücünü topluma
baskı unsuru olarak kullanan rolleri kendine benimsemiş
görünüyor.
Suçlar,
mali açıdan da baktığımızda, organize suçlar
gibi de görünse, ilkokul sınıflarına kadar yansımış.
Sokağın dili, maalesef, kısa adıyla mafya diyebileceğimiz,
çeşitli organize suçlarla ilgili, dolup taşmakta.
Beş kişi, on kişi bir araya geldiğinde, kendini bir
güç olarak algılamakta.
AKP
İktidarına baktığımızda, Türk toplumunun
son dört yıldaki suç işleme oranı, bu sizin içinizden,
karne açısından değerlendirdiğimizde yine olumsuz.
Bu toplum, her geçen gün suç işlemeye devam ediyor.
ÖNER
ERGENÇ (Siirt) Yüzde 14 azalma var.
HÜSEYİN
GÜLER (Devamla) Bugün yüzde 14 azalma var diyorsunuz, cezaevleri
2 kat kapasiteyle dolu bu kadar af yasasından sonra, göz ardı
etmiyorum.
Bu
konuyu, Türk toplumunu analiz ederken, sistemi analiz ederken bakıyoruz;
mali suçlarda, MASAK gibi bir örgütün teşkilat yapısı
yapılandırılırken, kanadının kolunun
nasıl kırıldığını göz ardı etmeyelim.
Böyle mücadele edilmez. Aslında bu,
küresel sermayenin bize dayattığı bir unsur.
Siz de sadece bir görev yapıyorsunuz. Neden? Küresel sermaye
Türkiyede artık var olmaya başladı, özelleştirmeler
de dahil olmak üzere. Bu unsur da, tabii ki, burada huzur ister, burada
hukuk ister. Yapılan bütün çabalar sadece gösterişten ibaret.
Yani, kısaca, bu teşkilat yapılandırılırken,
Türkiyedeki mali suçları denetleyecek, örgütleyecek ve yargıya
hizmet edecek konumdan uzak. Bunun çok tipik bir örneği var: BDDK.
Şayet, sadece bir denetim mekanizması olmuş olsaydı,
dünün 40 milyar dolar yolsuzlukla karşımıza gelen bilançosu,
belki 200 milyar doları bulabilirdi. Bu konuda, tabii ki bu MASAKın
eli kolu bağlanarak mali suçlarla mücadele etmesi mümkün değil.
Yargıyla, emniyetle, hatta MİTle birlikte koordine çalışıp,
sistemi çok iyi denetleyen ve hukuka hizmet etmesi gereken bir oluşum
olması gerekirken, bu yapıyla mücadele etmesi zor. Hepimizin
iyi bildiği gibi, sistem içerisinde yargı mekanizmasının
önü bizzat AK Parti İktidarı döneminde tıkanmaya devam
etmekte.
Bizde
sadece Maliye Bakanlığına bağlı olması,
işin temel ruhu açısından sakıncalı. Özerk bir
kurum olması gereken böyle bir kurumun sadece Maliye Bakanlığına
bağlı olmasını anlamakta da çok zorlanmıyoruz.
Bu Meclis, en az üç defa, Maliye Bakanlığıyla ilgili
gensoru önergesini görüşmüştür. Sizin çoğunluğunuzla,
bakıyorum, yasalar geçerken sizin için son derece önemsiz; ama,
dün Millî Eğitim Bakanlığının araştırması
söz konusu olunca, bizzat Başbakan başta olmak üzere tüm kadro
buradasınız. Niye?.. Denetim mekanizmasından uzak
durmak için o sayısal çoğunluğunuza güveniyorsunuz.
Ha, bunu aşabilmenin yolu, tabii ki, yargının önünü açabilmektir.
Bugün, kara para dahil olmak üzere, dünyada dolaşan yaklaşık
500 milyar doların üzerinde olduğu tahmin edilen bu kara paranın
hareket yeteneği, gelişen teknolojiyle birlikte, artık,
saniyelerle zaman dilimi içerisinde hareket yeteneğine sahip.
Peki, bu Kurum nasıl çalışacak, nasıl denetleyecek?
Gördüğüm kadar, AK Parti milletvekili arkadaşların
bu konuda sorgulama ihtiyacı dahi yok. Bu Yasa, normal sürecinde
yarın gelmesi, Meclis gündeminde olması gerekirken, Tohumculuk
Kanununu bir kenara çektiniz. Çekindiniz mi bilmiyorum. Tarım
sektöründen gelen sıkıntıları göz önünde mi bulundurdunuz,
onu da hiç bilmiyorum; ama bildiğimiz tek şey var: Meclisin
iradesi tamamıyla AK Parti Grubunun elinde. Sorgulama derdiniz
hiç yok. Ben de burada size değil, bizi dinleyen vatandaşlarıma
seslenmek istiyorum. Bu Kanun çıkarılırken ülkeme
hizmet etmek yerine, tam tersine, sadece şekilde varmışız
gibi görünen, Avrupa uyum sürecini, entegrasyonunu yaşarmış
gibi görünürcesine
Böyle bir anlayış
Kısaca, ayakları
yere basmayan bir Kurum ve bu Kurumun yapılandırmasında,
başta da en önemli unsur, teşkilatta en önemli unsur, uzman
kadro. Uzman kadrodan yoksunsunuz. Böyle bir teşkilatın verimliliğini,
böyle bir teşkilatın günümüzün teknolojisiyle donanmış
ve kara para mekanizmasıyla, mali suçlarla baş etmesi mümkün
değil.
Sizler,
yolsuzluk ve yoksulluk üzerine geldiğinizde bu ülkeden hesap
soracağız dediniz. Ben, size, buradan sormak istiyorum:
Kaç kişiden hesap sordunuz, kaç kişiden?!. Buyurun, gelin,
işte kürsü
Kamuoyu da vicdanen rahatlasın. Yahu, bu ülkede
AK Parti İktidarında kanun dışı, özellikle de
yolsuzlukla mücadele konusunda sonuna kadar gidildi denilsin.
Ama, sizler de inanmıyorsunuz; çünkü, öyle bir gerçek yok, olmadı,
olmayacak da. Hesap sorduğunuzu iddia ettiğiniz unsurların
yargı mekanizmasında, gerek ticari sır ve gerek devlet
sırrı kavramı içerisinde kaybolup gitti ya da zaman
aşımı
Yani, kısaca, hesap sormak isteyen, önce
kendi karnı ağrımasın, vereceği hesabı
olmasın, yargının karşısında alnı
dik, başı dik olsun. Ama, gördüğüm kadarıyla, dokunulmazlık
dahil olmak üzere, yargının önündeki tüm mekanizmaları
tıkamaya devam ettiniz. Kurum içerisine, sistemin içine baktığımızda
tüm dengeler altüst oldu. Bu toplum, istikrar uğruna, umutları
uğruna sizlere oy verdi, ama gördüğümüz kadarıyla AK
Partili yıllar kayıp yılları. Mali suçlar konusunda
da böyle bir mücadelenin samimiyetine inanmıyorum. Eğer
içeriği, günümüzün teknolojisi ve uluslararası entegrasyonu
sağlamış olsaydı, ben sizleri yürekten kutlardım.
İçeriğinden
yoksun olan bir kurumun böyle bir mücadele yapması mümkün değil,
ama verilen bir görev sizlere: Bu kanun geçsin. Kanunun kimler tarafından
istendiğini hep biliyoruz. Bazen diyoruz ki: Dış dengeler
baskı unsurunu hiç mi kaldırmasın. Çünkü, sizin hep değer
verdiğiniz unsur, iç dinamiklerden çok, daha çok dış dinamiklere.
IMFnin istediği, Dünya Bankasının istediği, Avrupa
Birliğinin istediği, yani kısaca baronların istediği
unsurlara sadece evet dediniz. Peki, böyle bir anlayışta,
Türkiyenin mali suçlar konusundaki karnesinin zayıf olmasını,
her geçen gün artan suç oranlarını göz önünde bulundurduğumuzda
Türkiyenin imajı maalesef olumsuz. Olumsuzluklar içerisinde 1
numara, olumlu kriterlerde hep son sırada. Bu tezatlığı
hep sizler becerdiniz.
Bizler
de Anavatan olarak, üreten, kayıt altına alınan ekonomi
ve dünyayla organik bağlarını sağlayan bir
teşkilattan yanayız. Bu yapıyla ülkemize dünya imajını
veya dünya liglerinde birinci sınıf imajını vermesi
mümkün değil ve bu konuda mücadelenin başarısızlıkla
sonuçlanacağını biliyoruz ve bu kanunun
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN
GÜLER (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Güler, buyurun.
HÜSEYİN
GÜLER (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kısaca,
bu kanunun şekilden öteye gitmeyip gösterişmiş gibi,
varmış gibi görünen, hep mış, mışlarla dolu
bir kurumdan ibaret olacak, ayakları yere basmayacak ve mali
suçlar konusunda başarısız olunacak, altı ay sonra
ek katkılar isteyeceksiniz burada.
Biz
Anavatan olarak yapıcı eleştirimizde her zaman bulunmaya devam ettik. Böyle bir anlayışın,
böyle bir siyasi iradenin bu sonucu kabul etmesi bizim kabulleneceğimiz
bir unsur değil. Son derece donanımlı, hareket yeteneği
yüksek bir MASAKın hepimiz için özlem olduğunun bilincindeyiz.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Güler.
Bölüm
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Sayın
Atilla Kart, Konya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kart.
CHP
GRUBU ADINA ATİLLA KART (Konya) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 1201 sıra sayılı Tasarının
birinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu bir kez daha saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bölümle ilgili değerlendirmeme
başlamadan evvel, biraz evvel Sayıştay üyelerinin seçimi
noktasında Sayın Meclis Başkanını eleştiren
konuşmama Sayın Başkanın verdiği cevabı
sizlere aktarmak istiyorum. Ben, öncelikle, Sayın Meclis
Başkanına bu hassasiyetinden dolayı teşekkür
ediyorum ve bunun özel bir yazışma olmaması sebebiyle
de Genel Kurulu bilgilendirme gereğini duyuyorum.
Sayın
Başkan, Meclis Başkanı aynen şöyle yazmış:
Konuşmanızı dinledim. Plan Bütçe Komisyonuna gönderdiğim
yazıyı bilgilerinize sunuyorum. Bu konudaki ikazlarınızda
haklısınız. Teşekkür ederim. Ancak, ben, her konuda
ahkâm kesmiyorum, bildiklerimi söylemeye çalışıyorum.
diye bir bilgi notu göndermiş ve 5 Ekim tarihinde de Plan Bütçe
Komisyonunu uyaran yazısını göndermiş.
Yani,
bu konuda yaptığımız eleştirilerin ne kadar
yerinde olduğunu, Sayın Meclis Başkanı da
açık yüreklilikle ifade etmişler; üçüncü ayda, dördüncü ayda
yapmaları gereken görevi nihayet onuncu ayda yapmışlar.
Ben, Sayın Başkana, Sayın Meclis Başkanına bu
açık tavrından dolayı, dürüst tavrından dolayı,
geç de olsa, huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tasarının tümüyle ilgili olarak
yaptığım konuşmalardan sonra, şu hususları
özellikle dikkat ve takdirlerinize sunmak istiyorum:
Bu
Tasarının aslında en önemli amacı, iddiası,
bakıyoruz, terörle mücadelenin finansmanını engellemeye
yönelik, kurutmaya yönelik, kaynağında yok etmeye yönelik
birtakım yapılanmaları, birtakım iddiaları
içermesi ve bu amaçla da suç ilişkisi ve tanımının
yeniden düzenlenmesi amacını güden bir düzenlemeyi görüyoruz.
Tasarının özü, biraz evvel de ifade ettiğim gibi, bu
noktada yoğunlaşıyor.
Bu
Tasarıyla ilgili olarak mevcut olan eksiklikleri, yetersizlikleri
arkadaşlarım ifade ettiler. Biz, Meclis olarak, eksik de olsa,
yetersiz de olsa, bu düzenlemeleri yapıyoruz. Bunları,
aslında, hakkıyla ve tutarlı bir şekilde yapmamız
gereğini bir kez daha ifade ediyorum.
Peki,
bunları öyle veya böyle biz Meclis olarak yaparken, Hükûmet olarak
nasıl bir uygulama içindeyiz değerli arkadaşlarım?
Bu tasarıları, bu yasaları uygulamak mevkiinde olan
Hükûmet acaba nasıl bir uygulama içinde? Olayın esası
bu, olayın özü bu. Meclis olarak bu aşamada sorgulamamız,
tartışmamız gereken konu bu, değerli arkadaşlarım.
Meclisin çıkardığı bu yasalar amacına uygun
olarak uygulanıyor mu; yoksa, kanun orada dursun, biz bildiğimizi
yaparız mı diyoruz? Gelin, değerli arkadaşlarım,
bu konuyu samimi bir şekilde, dürüst bir şekilde, tutarlı
bir şekilde tartışalım.
Bakın,
değerli arkadaşlarım, konuyla bire bir, doğrudan
ilgisi olduğu için zorunlu olarak temas etmek gereğini duyuyorum.
Türkiye aylardır bir Yasin El Kadı meselesini tartışıyor.
Nedir bu olayın esası?
Değerli
arkadaşlarım, bakın, Birleşmiş Milletler tarafından
imzaya açılan Terörizmin Finansmanının Önlenmesine
Dair Uluslararası Sözleşme Ocak 2002 tarihinde 4738 sayılı
Kanun ile Meclis tarafından uygun bulundu ve yürürlüğe girdi.
Bu mücadele çerçevesinde de, 28 Eylül 2001 tarihinde kabul edilen
1373 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi
Kararıyla, üye ülkelerden, terörizmin finansmanının
önlenmesi, terörist amaçlara hizmet edecek doğrudan veya dolaylı
mali kaynak yaratılmasının önünün kesilmesi, terörist
eylemlerle ilgili kişi ve kuruluşların her türlü mali
kaynaklarının derhal dondurulması istendi. Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyinin bu talebi doğrultusunda, bu kararları
doğrultusunda, terör örgütü El Kaide ve Usame Bin Ladinle
bağlantılı olan terörün finansmanına destek
sağlayan kişi ve kuruluşların faaliyetlerine engel
olunması amacıyla, Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi Yaptırımlar Komitesince, tüm ülkelerden, yayımlanan
listelerde adı geçen kişiler hakkında derhal tedbir kararı
alınması istendi, karar alındı bu yolda. Türkiye
Cumhuriyeti de Aralık 2001 tarihinden itibaren bu kararları
uygulamaya soktu. Her yıl güncelleştirilen bu listeler,
2001, 2002, 2003 yıllarında Resmî Gazetede yayımlandı
değerli arkadaşlarım. Ancak, her nedense, 2004, 2005 ve
2006 yıllarında bu listeler güncelleştirilmiş olmasına
rağmen -bakıyoruz- Resmî
Gazetede yayımlanmadı. İşte, olayın
seyri bu aşamadan itibaren, değerli arkadaşlarım,
Türkiye Cumhuriyeti adına ibret ve utanç verici bir hâl almaya
başladı. Bu aşamadan itibaren ortaya çıkan bulguların
ve gelişmelerin Hükûmeti doğrudan rahatsız ettiği
anlaşılıyor. Zapsu ailesi, Yasin El Kadı, Julaydan
ve Albaraka Türk özel finans kurumu ilişkileri içinde El Kaideye
lojistik ve finansal destek sağlandığına dair bulgular
ortaya çıktı değerli arkadaşlarım.
AHMET
YENİ (Samsun) Yalan, hepsi yalan!
ATİLLA
KART (Devamla) Rapordan söz ediyorum, Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi kararlarından söz ediyorum. Dinlerseniz, Avrupa
Adalet Divanı Mahkemesi kararından söz edeceğim.
AHMET
YENİ (Samsun) Hepsi yalan onların, yalan.
ATİLLA
KART (Devamla) Kime inanacağız?
BAŞKAN
Sayın Yeni, niye müdahale ediyorsunuz.
ATİLLA
KART (Devamla) Yargıya inanmıyoruz, Birleşmiş
Milletlere inanmıyoruz, Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu raporlarına inanmıyoruz;
kime inanacağız; Sayın Milletvekili, kime inanacağız;
sizin hiç muhakemeniz yok mu?
AHMET
YENİ (Samsun) Bana inanacaksın, bana.
ATİLLA
KART (Devamla) Hiç sorgulama yapma yeteneğiniz yok mu? Böyle
bir sorumluluk anlayışınız yok mu sizin. Siz neye
inanıyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar)
Neye inanıyorsunuz siz, kime inanıyorsunuz? Yargıya
inanmıyorsun, Birleşmiş Milletler kararlarına
inanmıyorsun, Avrupa Adalet Divanı Mahkemesine inanmıyorsun,
teftiş kurulu raporuna inanmıyorsun; neye inanıyorsun
sen?
Değerli
arkadaşlarım, bu tespit ve bulgular kim tarafından ortaya
çıkarılıyor?
FEHMİ
HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Sayın Başkanım, Genel Kurula
Sizin muhakemeniz yok. diyemez.
BAŞKAN
Sayın Milletvekili, lütfen oturur musunuz.
FEHMİ
HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Başkan olarak müdahale etmeniz
lazım.
BAŞKAN
Lütfen oturur musunuz. Kimse hatibe söz atmasın oradan. Lütfen
oturun
ATİLLA
KART (Devamla) Bu tespitler, değerli arkadaşlarım,
Dışişleri Bakanlığının eş güdümünde
sürdürülen, Adalet, İçişleri, Maliye Bakanlığı,
Genelkurmay Başkanlığı, Hazine Müsteşarlığı,
SPK Başkanlığı, BDDK Başkanlığı
temsilcilerinden oluşan bir komisyon tarafından sürdürülüyor;
MASAKın bilgi ve talepleri doğrultusunda sürdürülüyor.
Kim çıkarıyor bunları?
Tamamen, devletin görev ve talimat verdiği Maliye Başmüfettişi
çıkarıyor. Ortada ciddi bir çalışma söz konusu.
Bu çalışma devletin tüm ilgili birimlerinin bilgi ve talepleri
doğrultusunda yapılıyor. Bunları anlattığım
zaman, inanıyorum ki, muhakeme yapılıyor mu yapılmıyor
mu, Sayın Kutlu daha iyi değerlendireceksiniz.
FEHMİ
HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Genel Kurula hitap et.
ATİLLA
KART (Devamla) Muhakeme yapılmıyor, üzücü olan bu. Sorgulama
yapılmıyor, eleştiri yapılmıyor, tartışma
yapılmıyor. Bir refleksle, gelen tasarı ve teklifler,
talepler doğrultusunda, talimatlar doğrultusunda oylanıyor.
Sorun bu. Olayın esası bu.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, bir örnek vermek istiyorum: Faysal
Finansın İsviçre Şubesi aracılığıyla
Azizler Holding ile Yasin El Kadının hâkim ortağı olduğu
Caravan Şirketi arasında 8/5/2000 tarihinde vuku bulan 4,5
milyon dolar tutarındaki para hareketini bilgilerinize sunuyorum
değerli arkadaşlarım. Bu paranın, yasa dışı
ve kara para ilişkileri içinde seyir gösterdiğini ifade
ediyorum. Bu gelişme, bizim kayıtlarımız dışında,
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kayıtları dışında,
Avrupa Adalet Divanı Mahkemesine yansıyor, Birleşmiş
Milletler kararlarına yansıyor, Alman istihbarat birimlerine
yansıyor.
Bütün
bunların ötesinde nasıl bir gelişme oluyor? Biraz evvel
de ifade ettiğim gibi, Birleşmiş Milletler kararlarının
Avrupa Birliği ülkeleri tarafından da uygulanması
üzerine, ilgili şahıs ne yapıyor? Avrupa Adalet Divanı
Mahkemesine dava açıyor değerli arkadaşlarım.
Sayın Kutlu, bunları bilmeniz gerekiyor. Bunları bilmeniz
gerekiyor; bilmediğiniz anlaşılıyor.
BAŞKAN
Sayın Kart, lütfen Genel Kurula hitap eder misiniz. Lütfen Sayın
Kart
ATİLLA
KART (Devamla) Bunları bilmediğiniz anlaşılıyor.
Avrupa Adalet Divanı Mahkemesi ne yapıyor değerli arkadaşlarım?
FEHMİ
HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Benim bilip bilmememin ne anlamı
var?
ATİLLA
KART (Devamla) Siz bildiğiniz zaman, bunları sorgulamak
durumundasınız; onun için bilmeniz gerekiyor.
Değerli
arkadaşlarım, Avrupa Adalet Divanı Mahkemesi dört
yıl süren bir yargılama yapıyor, vaka denetimi yapıyor;
yani, suçlama ile delilleri tartışıyor, değerlendiriyor
tek tek.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kart, lütfen toparlar mısınız.
ATİLLA
KART (Devamla) Dört yılın sonunda ilgili şahsa diyor
ki: Senin talebini reddediyorum; çünkü, senin suç ilişkileri
içinde bulunduğunu gösteren raporlar var, belgeler var. Gelinen
aşamada, değerli arkadaşlarım, Yasin El Kadının
mal varlığının dondurulması yönünde gerek
yargısal ve gerek idari süreçte aşamalar kazanmış
ciddi bulgu ve belgeler söz konusu. Hâl böyle olmasına, olay böylesine
açıklık kazanmasına rağmen, Hükûmet olarak ne yapıyoruz?
İşte,
değerli arkadaşlarım, Türkiyenin dramı, Hükûmetin
hukuk tanımaz kimliği, Sayın Başbakanın sorumsuz
ve keyfî tavrı ve suç ilişkilerini himaye eden tavrı bir
kez daha karşımıza çıkıyor. Bu bulgulara
rağmen, Sayın Maliye Bakanı ve Sayın Başbakan
bu olayı neden örtbas etmek istiyor, neden geçiştirmek istiyor?
Neden Yasin El Kadı himaye ediliyor? Neden Yasin El Kadıya
kefil olunuyor? İşte, soru bu. İşte, sorun bu. Buyurun,
tartışın. Buyurun, bunu muhakeme edin. Buyurun, bunu
sorgulayın. Bunun için buradasınız. Bunun için buradasınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kart, teşekkür ediyorum.
ATİLLA
KART (Devamla) Bir cümle, Sayın Başkanım
BAŞKAN
Lütfen, Sayın Kart
İkinci bölümde de söz hakkınız
var
ATİLLA
KART (Devamla) Bir cümle, Sayın Başkan
BAŞKAN
Hayır, süreyi verdim Sayın Kart. Lütfen
Lütfen, Sayın
Kart
ATİLLA
KART (Devamla) Efendim
BAŞKAN
Teşekkür için açıyorum Sayın Kart.
ATİLLA
KART (Devamla) Ben, sizleri bu sorulara cevap bulmaya davet ediyor,
devletin kamu yönetiminin teknik işlevinin tasfiye edilmesi
sürecine destek vermemeye davet ediyor, Genel Kurulu bir kez daha
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen Abdullah Erdem
Cantimur, Kütahya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Cantimur. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ABDULLAH
ERDEM CANTİMUR (Kütahya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1201 sıra sayılı Kanun Tasarısının
birinci bölümü hakkında şahsım adına söz almış
bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Suçtan
gelir elde edilmesiyle ve bu gelirin aklanmasıyla mücadele,
toplumun ekonomik, mali, siyasi, sosyal ve ahlaki yapısının
korunması bakımından önemlidir. Bu Tasarıyla,
kirli paraya karşı daha etkin mücadele etmenin önü açılmaktadır.
Ana
hatlarıyla, Tasarının neler getirdiğini sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Tasarıyla,
MASAKın bilgi ve analiz kapasitesinin güçlendirilmesine yönelik
düzenlemeler yapılmaktadır. Bu kapsamda, karşı
tarafın da izniyle, kamu kurum ve kuruluşlarının
bilgi işlem sistemlerine erişim sağlanmasına yönelik
uygulamanın yasal zemini hazırlanmaktadır. Bunu
sağlamak amacıyla, Avrupa Birliğiyle müşterek
bir proje yürütülüyor; bu projeyle, çeşitli uygulamalar, çeşitli
yazılımlar hazırlanıyor.
Yine,
bu Tasarıyla, ilk kez, hükümlülerin cezai ve hukuki yaptırımlardan
korunmasına yönelik hükümler getiriliyor; yani, suçu ihbar
edeni korumaya alıyoruz.
Yine,
Tasarıyla, hâlihazırda 23 adet yükümlü grubu var. Bu 23 yükümlü
grubundan bazıları, bankalar, sigorta şirketleri,
sermaye piyasası aracı kurumları, döviz büroları,
yatırım fonları gibi mali kuruluşlar ile emlakçılar,
kuyumcular gibi mali olmayan kuruluşlar. Bunların şubeleri,
aracıları dikkate alınırsa, binlerce yükümlünün
denetiminin yapılması gereken birim var. Mevcut uygulamada
denetim elemanları 6 grup olarak yetersiz iken, tasarıyla
yetki verilenlerin de denetim yapmasına imkân sağlanmaktadır.
Diğer
taraftan, daha önce, yükümlülüklere aykırılık halinde
hapis cezası vardı, mahkemeler bu cezayı buldukları
için erteliyorlardı. Yeni yapılan uygulamayla iki
ayırıma gidiliyor. Bazı yükümlüler için idari para cezası
getiriliyor. Kimlik tespiti ve şüpheli işlem bildiriminde
idari para cezası uygulamasına geçilmiş olacak.
Yine,
diğer taraftan, daha önce, bir fonun yasa dışı yollardan
elde edildiğine dair şüphe olduğu zaman, yükümlüler,
şüpheli işlem bildiriminde bulunuyorlardı. Şimdi
ise fonun yasa dışı amaçlarla kullanıldığına
dair şüphe olduğunda da bunu MASAKa bildirecekler. Bundan
amaç, terörün finansmanıyla mücadelede şüpheli işlem
bildirim mekanizmasının kullanılmasını
sağlamaktır. Bu Tasarı kanunlaşınca, MASAK,
kara parayla daha etkin bir şekilde mücadele etme imkânı
bulacaktır.
Tasarının
hayırlı olmasını diliyor, Yüce Heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Cantimur.
Bölüm
üzerinde şahsı adına söz isteyen Tuncay Ercenk, Antalya
Milletvekili.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Sorum var efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ercenk.
Bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Soru-cevap
işlemine geçiyorum.
Sayın
Ercenk, buyurun.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Görüşmekte
olduğumuz Tasarının gerekçesinde Bir ekonomide suçta
elde edilen gelirler yaygınlık gösteriyorsa, kirli para
sahipleri kendilerine siyasetçi, bürokrat, iş adamları
arasından yandaşlar bulmak arayışı içine girer.
Bu ilişkiler, siyaseti, bürokrasiyi, ekonomiyi ve giderek bütün
toplumu kirletir. denilmektedir. Dört yıllık İktidarınız
döneminde kirli para sahiplerinin kendilerine yandaş bulduklarını
düşündüğünüz siyasetçiler, bürokratlar ve iş adamları
var mıdır?
Mali
Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığının,
hakkında vergi kaçırma ve evrakta sahtecilik suçunu
işlediği iddia edilen, kendisi için defalarca af çıkarma
teşebbüsünde bulunan, kaçak villa yaptırıp ve yıkan,
çocuklarının geliri sorulduğunda Ticari sırdır.
diyen, tapusuz arazisine tapu almak için yasa çıkarmaya çalışan,
Türkiye Cumhuriyetinin ekonomik değerlerini baba baba satarım.
diyen, 4 kişinin öldüğü kazada ölüme sebebiyet verdiği
iddia edilen damadı tutuklanmayan, Kuşadası TÜPRAŞ
ihalelerinde yolsuzluk yaptığı iddia edilen, Birleşmiş
Milletlerin terör listesinde yer alan bir şahsa kefil olduğunu
söyleyen bir başbakanın kabinesinde yer alan Maliye Bakanına
bağlı olması sizce doğru mudur?
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ercenk.
Sayın
Kart, buyurun.
ATİLA
KART (Konya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz
evvel yaptığımız açıklamalar, mevcut deliller,
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları, Maliye
Bakanlığı Teftiş Kurulu raporları, Avrupa
Adalet Divanı Mahkemesinin kararları kapsamı karşısında,
Türkiye Cumhuriyetinin saygınlığı adına, terörle
mücadelede zafiyet yaratmamak ve inandırıcı olmak
adına soruyorum: 4208 sayılı Kara Paranın Aklanmasının
Önlenmesine Dair Yasanın 9uncu maddesi gereğince, ilgili
birimlere, Maliye Bakanlığı olarak, MASAK olarak suç
duyurusunda bulunacak mısınız? Bulunmayacaksanız
gerekçeniz nedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kart.
Sayın
Özdoğan, buyurun.
İBRAHİM
ÖZDOĞAN (Erzurum) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Aracılığınızla
Sayın Bakana bir soru sormak istiyorum: Türkiyede suç gelirlerinin
artmasında bir yığın unsur bulunmaktadır. Mesela
Karadenizdeki fındık üreticimizin alın terinin,
alınmaması, suç gelirlerinden dolayıdır. Bunları
bu Mecliste çok işledik. Bilhassa Doğu ve Güneydoğu
Anadoluda hayvan kaçakçılığı nedeniyle besicimiz,
çiftçimiz ve köylümüz perişan durumdadır. Hayvan kaçakçılığı
suç gelirlerini artırmıştır; çay kaçakçılığı,
Karadenizde, Rizede, çay ekicilerimizi perişan etmiştir,
istedikleri fiyatı alamamışlardır ve bir yığın
usulsüz ihale olmuştur ve suç gelirleri oluşmuştur. Mazot
kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti, kaçakçılığı
filan, bunlar hep AK Parti Hükûmeti döneminde önemli boyutlara
ulaşmıştır. Bir kısım bakan oğulları
hatır ticaretinden katrilyoner olmuşlardır; bu da bir
suç geliridir. Sigara kaçakçılığı da apayrı
bir suç geliri oluşturmuştur. Hükûmetimiz bu konuda ne yapmıştır?
İçişleri Bakanlığının ve İçişleri
Bakanının bu konuda yeteri kadar çalıştığını
siz vicdanınıza sığdırabiliyor musunuz?
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Özdoğan, teşekkür ediyorum.
Buyurun
Sayın Bakan.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL(Kocaeli) Sayın Başkan,
yazılı olarak cevap verilecektir.
Arz
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Başka
soru olmadığı için soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Birinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra, ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
SUÇ
GELİRLERİNİN AKLANMASININ ÖNLENMESİ HAKKINDA
KANUN
TASARISI
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç ve Tanımlar
Amaç
MADDE
1-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tanımlar
MADDE
2-
BAŞKAN
Madde üzerinde 1 önerge vardır; önergeyi okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Mali Suçları Araştırma Kurumunun Teşkilat
ve Görevleri ile Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 2nci maddesinde yar
alan e bendinin e) Denetim elamanı: Maliye Müfettişleri,
Hesap Uzmanları, Gümrük Müfettişleri, Gelirler Kontrolörleri,
Bankalar Yeminli Murakıpları, Hazine Kontrolörleri, Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve Sermaye Piyasası Kurulu Uzmanlarını
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi Ali Kemal Kumkumoğlu Bülent Baratalı
Trabzon İstanbul İzmir
Nurettin
Canikli M. Mesut Özakcan A. Kemal Deveciler
Giresun Aydın Balıkesir
Mehmet
Mustafa Açıkalın Kemal
Sağ
İstanbul Adana
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) Katılıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
: Mali suçların incelenmesinde görev alacak denetim eleman-larının
tanımlanmasının 4208 sayılı Kanunun mevcut
3üncü maddesinde ol-duğu üzere açık bir şekilde yapılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
et-meyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İKİNCİ BÖLÜM
Yükümlülükler ve Bilgi Değişimi
Kimlik
tespiti
MADDE
3-
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şüpheli
işlem bildirimi
MADDE
4-
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Eğitim,
iç denetim, kontrol ve risk yönetim sistemleri ile diğer tedbirler.
MADDE
5-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Devamlı
bilgi verme
MADDE
6-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bilgi
ve belge verme
MADDE
7-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Muhafaza
ve ibraz
MADDE
8-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Erişim
sistemi
MADDE
9-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yükümlülerin
korunması
MADDE
10-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yükümlülük
denetimi
MADDE
11-
BAŞKAN
Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Mali Suçları
Araştırma Kurumunun Teşkilat ve Görevleri ile Suç Gelirlerinin
Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının
11inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan denetim
elemanı ibaresinin Maliye Müfettişleri, Hesap Uzmanları,
Gümrük Müfettişleri, Gelirler Kontrolörleri, Bankalar Yeminli
Murakıpları, Hazine Kontrolörleri ve Sermaye Piyasası
Kurulu Uzmanları ifadesi ile değiştirilmesini;
ikinci fıkrasına Görevlendirilecek Maliye Müfettişleri,
Hesap Uzmanları, Gümrük Müfettişleri, Bankalar Yeminli
Murakıpları, Gelirler Kontrolörleri, Hazine Kontrolörleri,
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve Sermaye Piyasası
Kurulu Uzmanları Başkanlığının talebi
üzerine ilgili birim amirinin teklifi ve bağlı veya ilgili
bulundukları Bakanın onayı ile belirlenir. cümlesinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi Ali Kemal Kumkumoğlu Bülent Baratalı
Trabzon İstanbul İzmir
M.
Mesut Özakcan A. Kemal Deveciler Nurettin Canikli
Aydın Balıkesir
Giresun
Mustafa
Açıkalın
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) Efendim, uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) Sayın
Başkanım, katılıyoruz. Sondan bir önceki satırda
Başkanlığının değil Başkanlığın
çünkü, çok başkanlıklar var orada. Orada kastedilen Başkanlık,
bu Kanunun düzenlemekte olduğu Başkanlıktır; arz
ediyorum. Bu görüşle katılıyoruz.
BAŞKAN
Not alınmıştır Sayın Bakan.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Mali
suçların incelenmesinde görev alacak denetim elemanları
tanımlamasının ve görevlendirilme usulünün belirlenmesinin
4208 sayılı Kanunun mevcut 3üncü maddesinde olduğu
üzere açık bir şekilde yapılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Yapılan tashih ile birlikte önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Uluslararası
bilgi değişimi
MADDE
12-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Cezalar, Elkoyma ve Kararların
Bildirimi
Yükümlülük
ihlalinde idari ceza
MADDE
13-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yükümlülük
ihlalinde adli ceza
MADDE
14
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Başkası
hesabına işlem yapıldığının beyan
edilmemesi
MADDE
15-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Gümrük
idaresine yapılacak açıklama
MADDE
16
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Elkoyma
MADDE
17
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kararların
bildirimi
MADDE
18-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci
bölüm, geçici 1 ilâ geçici 3üncü maddeler dahil, 19 ila 31inci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci
bölüm üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz isteyen İbrahim
Özdoğan, Erzurum Milletvekili. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
ANAVATAN
PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
1201 sıra sayılı Yasa Tasarısı üzerinde Anavatan
Partisi Grubu adına ikinci bölümde söz almış bulunuyorum;
bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, suç gelirlerinin önlenmesinde en büyük görevin
İçişleri Bakanlığına düştüğünü bilmekteyiz;
fakat, dört senedir İçişleri Bakanlığının
icraatı, maalesef, Türkiyede kaç yüz tane suç gelirinin olduğu
konusundaki rakamı tespit edemez duruma geldik. Sanki
İçişleri Bakanlığımızın başında
bir İçişleri Bakanı yoktur. Biz, yaklaşık birbuçuk
sene evvel de Sayın İçişleri Bakanına Bakanlıktan
ayrılacak mısınız, istifa edecek misiniz? diye
burada soru sorduk; fakat, bir yanıt alamadık. Aynı soruyu
huzurlarınızda tekrar sormak istiyorum. Suç gelirleri
artmıştır, Türkiyede her türlü kriminal terör örgütü
artmıştır, diğer terörlerde de büyük tırmanış
olmuştur; fakat, İçişleri Bakanımız maalesef
uyumaktadır, hiçbir faaliyet göstermemektedir. Tabii ki, burada
ben, İçişleri Bakanının yerinde durmasının
suçunu Sayın İçişleri Bakanında bulmuyorum, onu
o görevde tutan Sayın Başbakan hatalıdır diyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu Yasa Tasarısı üzerindeki görüşlerimizi
şöyle ifade etmek istiyoruz:
Yolsuzluk,
uyuşturucu kaçakçılığı, silah ve insan ticareti
gibi yasa dışı faaliyetlerden elde edilen paralar yasal
sisteme sokulması için organizatörler, sayısını
bilmediğimiz, belki 200ün üzerinde farklı yönteme başvurmaktadırlar.
Bunlar arasında, özelleştirme ihaleleri, turizm yatırımlarının
da gelişmekte olan ülkelerde bir kara para aklama yolu olarak
kullanılmaktadır. Emniyet Kaçakçılık ve Organize
Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından
yapılan çalışmalara göre, suçtan elde edilen gelirlerin
sisteme sokulmasında bankalar ve diğer finans kurumları
çok önemli bir konumda bulunmaktadırlar. Bu yüzden, suç örgütlerinin
banka sahibi olmak için özelleştirmelere dahi girdikleri bilinmektedir.
Bu
Hükûmet sayesinde bugün Türkiyede tartışılan konuların
başında, son dönemde gerçekleştirilen özelleştirmeler
ve özel sektör satışları gelmektedir. Bankacılık
sektörü yabancı büyük finans kuruluşlarına açılmıştır
ve bu oran yüzde 55e ulaşmıştır. Büyük ülkeler, yani
globalleştirilen ülkelerde bu oran en fazla yüzde 20dir. Yani,
biz bankaları yabancılara açarken onlar bu konuda son derece
akıllı davranmaktadırlar. Peki, bu yabancı bankalar
ileride reel sektöre kaynak aktarmaz ise bunun sorumluluğu kime
ait olacaktır?
Alıcıların
ve satıcıların memnun olduğu banka ticaretinden
sadece BDDK rahatsız olmuş görünmektedir. Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Tevfik Bilgin artık
bankalardaki yabancı payda kritik aşamaya gelinmiştir
demiştir. Tabii, BDDKnın son yıllarda bankacılık
lisansı vermemesi nedeniyle yabancı bankalar özellikle
TMSFnin elinde bulunan banka portföyüne yönelmekte ve bankaları
değerlerinin altında almaktadırlar. Bu da ayrıca
üzerinde durulması gereken önemli bir konudur.
Değerli
milletvekilleri, yaşanan hızlı mülkiyet değişiminin
arkasında kara para değil küresel sermaye bulunmaktadır.
Türkbank, Sümerbank, Etibank gibi kamu bankalarının özelleştirilmesi
sırasında yaşananlar ülke içindeki bir paylaşım
savaşıdır. Bugünkü satın alma ve ortaklıklar
küresel sermayenin yeni hareket alanları bulma çabasıdır.
Hatta, kara para, yani uyuşturucu, silah ve insan ticaretinden
elde edilen gelir, daha çok soğuk savaş yıllarında
örtülü faaliyetlerin finansmanında, özellikle üçüncü dünya
ülkelerinde kullanılırdı. Şimdi ise bu paralar
bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin varlıklarının,
değerlerinin satın alınmasında kullanılmaktadır.
1990ların ortasında Türkiyede bazı iş adamlarının
inanılmaz bir hızla yükselmesinin ardında yatan asli
unsur da aslında kara paradır. 2002den sonra, bugün geldiğimiz
noktada, 2006nın sonuna kadar, bazı iş adamlarının
katmerli zengin olmasının da altında yatan bu kara paradır
değerli arkadaşlar.
Değerli
milletvekilleri, kara parayla örtülü faaliyetleri finanse etme
dönemi hep var olacaktır. Ülkeler arası güç mücadelesi sürdüğü
müddetçe ülkeler de bu tür faaliyetleri sürdüreceklerdir. Bu yüzden,
ancak, kara parayla mücadele edecek bir büyük mali gücü kontrol altında
tutabiliriz. Bu da, kontrol altında tutabiliyorsanız, yönetebildiğinizi
ve silah elinizdeyse, namluyu istediğiniz kişiye ve ülkeye
doğrultabileceğinizi gösterir.
Değerli
arkadaşlar, bazı özelleştirmelerde ise şaibeli
isimler ve firmalar vardır. Mesela, Sami Oferin Galataport ihalesini
kazanması, bu konudaki soru işaretlerini artırmıştır.
Her ne kadar, Ofer, dünya denizcilik piyasalarında haklı
ve saygın bir üne sahip olsa da, derin ilişkileri de göz ardı
edilemeyecek bir kuruluştur. Mesela, Iraka özgürlük, liberalizm,
hürriyet getirilince kurulan Kürt Yatırım Bankasının
sahibi Ofer ailesidir. Kürt Yatırım Bankası,
Irakın kuzeyinde yaşayan Kürtlere uzun vadeli krediler açarak,
bölgedeki Arap ve Türkmen topraklarını satın almalarına
aracılık eden bir banka olarak bilinmektedir.
Aynı
zamanda, İsrailin en büyük dördüncü bankası olan United
Mizrahi Bankın çoğunluk hisselerini elinde bulunduran
Ofer grubu, kumarhane yatırımlarıyla da dikkati çekmektedir.
TÜPRAŞın özelleştirilmesinden sadece yedi ay önce
yüzde 15ini 446 milyon dolara satın alan aynı grup, ihalenin
Koç-Shell ortaklığında kalmasıyla, bir günde 700
milyon dolar kazanmıştır. Bu da, AK Parti Hükmeti zamanında
olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, kara paranın özelleştirmeler yoluyla
gelmesi sık görülen bir durumdur. Mesela, gelen yabancı
sermayeyi iki farklı kategoride değerlendirmek gerekmektedir.
Yani, özelleştirmeler için gelen yabancı sermayeyi, siyasi
ve iktisadi sermaye olarak ikiye ayırmalıyız.
Siyasi
sermayenin amacı, özelleştirmeler ve satın almalar yoluyla
ülkede birtakım siyasi ve ekonomik sonuçlar elde etmektir.
1994-1997 arası Rusyada yaşanan hızlı mülkiyet değişimi
bunun için iyi bir misaldir. Özelleştirmede ise asıl organizatör
küresel sermayedir. Mesela, yine, Rusyada operasyonun esas gayesi
Rusyayı ele geçirmektir. Buna benzer bir süreç, ülkemizde de,
maalesef, bu AK Parti Hükûmeti döneminde hızla yaşanmaktadır.
Son
olarak, Türkiye'ye gelen sermayenin arkasında, genelde, siyasi
birtakım amaçların yattığını unutmamalıyız.
Artık, bunlarla mücadele etmek isteyip istemediğimize
ülke olarak karar vermemiz gerekmektedir. Ülkemiz, kendi kaynaklarına
dayalı olarak üretmeli ve gelen sıcak parayla yabancı
sermayeye bağlı bir yapıdan uzaklaşan bir millî ekonomiye
sahip olmalıdır.
Ayrıca,
güvenlik kurumları arasındaki koordineli çalışma
ve bilgi paylaşımı da, kara para ve mali suçlarla ilgili
mücadelede şarttır. Ülkeyi yönetenlerin, bu çalışma
mekanizmasının iyi işleyip işlemediğini sürekli
kontrol etmeleri gerekmektedir. Bu bağlamda, Sayın
Başbakana bir daha sesleniyorum: İçişleri Bakanının
yaptığı görevi bir daha denetlemesini ve ülke
adına, millî çıkarlarımız adına bir daha gözden
geçirmesini yürekten diliyorum. Eğer, İçişleri Bakanlığının
bu icraatını gözden geçirmezse, İçişleri Bakanlığının
yapacağı her hata, bu Hükûmete ve Sayın Başbakana
yüklenecektir, milletimizin, aziz milletimizin gözünden hiçbir
şey kaçmamaktadır.
Bu
duygularla, hepinizi en derin saygılarımla, tekrar, selamlıyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özdoğan.
Bölüm
üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlu söz istemişlerdir.
Sayın
Kılıçdaroğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, geçen gün Ankara Ticaret Odasının bir
araştırması yayımlandı, sanıyorum, gazetelerden
bütün değerli milletvekillerimiz okumuşlardır. Yaklaşık
20 milyar dolarlık bir kara paranın, bir kayıt dışı
ekonominin varlığından söz ediliyor. Bizim ülkemizde
MASAK var, Mali Suçları Araştırma Kurulu, ama, bu Kurul,
kurulduğu tarihten bu yana gerçek anlamda işlevini, maalesef,
yerine getirememiştir. Umuyoruz bu yasa çıkar, bu yasadan
sonra bizim beklediğimiz çabaları göstermiş olur.
Değerli
milletvekilleri, burada Konya Milletvekilimiz Sayın Atilla
Kart Yasin El Kadı olayıyla ilgili bir açıklama yaptı
ve bir milletvekili arkadaşımız, Sayın Yeni bunların
yalan olduğunu söyledi.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, hiç kimseyi peşinen suçlu saymak
gibi bir amacımız olamaz. Hakkında kesinleşmiş
yargı kararı olmadığı sürece de hiç kimseye
sen suçlusun diyemeyiz, ama, şimdi elinizi vicdanınıza
koyup şu anlattıklarım yanlış mıdır
doğru mudur kararı siz verin:
Bir
olay oluyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Bu konuyu
araştırın. diyor, Şu kişinin mal varlıklarını
dondurun. diyor. Bu ülkede bir Bakanlar Kurulu kararı çıkıyor
ve o kişinin mal varlıkları donduruluyor. Söylenecek
bir şey yok. Dönem değişiyor, iktidar değişiyor,
Adalet ve Kalkınma Partisi tek başına iktidar oluyor.
Burada da bir şey yok. Ama yaptığı bir şey var:
İktidar olduktan sonra yaptığı ilk iş mal varlığı
dondurulanların kararını Resmî Gazetede yayınlamıyor.
Şimdi,
bu, bizim aklımıza doğal olarak bir şüphe getiriyor,
yani, niçin yayınlamıyorsunuz? Birleşmiş Milletler
bildirmiş size. Siz bunu yayınlayacaksınız, Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşları da bilecek kimin mal varlığı
donduruldu diye. Bu, yayınlanmıyor. Tam 3 tane Bakanlar Kurulu
kararı; gizli, bilmiyoruz.
Şimdi,
diyeceksiniz ki, gizli olup da ne olacak?
Bakın
şimdi değerli arkadaşlar, şu dosya, bizim CHP olarak,
Yasin El Kadıyla ilgili olarak mal varlığı dondurulduğu
için devletin resmî kayıtlarından oluşturulan bir dosya.
Şimdi, bu dosyayı, değerli milletvekilleri
(AK Parti
sıralarından Gizli o. sesi)
Gizli
değil, niçin gizli olmadığını da açıklayacağım.
Şimdi,
bu dosya
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararına
göre Türkiyeye girişi çıkışı, mal varlığı
yasaklanan bir kişi -2000 yılında yasaklanıyor,
hâlâ yasak- 2 Nisan 2004 tarihinde Şişli-İstanbul 35inci
Noterliğine gidiyor. Türkiyeye girişi çıkışı
yasak bunun. Elimizde noter belgesi var. Gidiyor notere, notere diyor
ki: Ben, mal varlığımı satmak istiyorum. Mal varlığını
satamaz mı; satabilir, ama, Bakanlar Kurulu kararı var, bu
kişinin mal varlığı dondurulmuş. Satılan
mal varlıklarının tapu senetleri de burada değerli
arkadaşlar. Sonra ne oluyor; bu mal varlıklarını
satıyor, birisini 850 milyar liraya, birisini 1 trilyon 400
milyar liraya satıyor.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bunun neresi yalan, neresi gerçek
dışı? Olur ya noter yalan söylediyse? Ee, mesele yok.
Biz
ne yaptık CHP olarak; Sayın Atilla Kartla birlikte, Türkiye
Cumhuriyeti Emniyet Genel Müdürlüğüne bir suç duyurusunda
bulunduk, dedik ki: Bu kişinin Türkiye Cumhuriyetine girişi
yasak, çıkışı yasak, mal varlığı dondurulmuş;
bu, İstanbul 35inci Noterliğine gidip nasıl bu işlemi
yaptı? İstanbul Ticaret Odasına imza sirkülerini nasıl
verdi? Bu adam geldi mi gelmedi mi?
Emniyet
Genel Müdürlüğünün ne tür bir araştırma yaptığını
bilmiyoruz; ama, gazetelere yansıyan şu haber var: Gidilmiş,
noterden belgelerin orijinalleri görülmüş, notere sorulmuş:
Yasin El Kadı buraya gelip bu imzayı burada mı attı?
Noter de demiş ki: Evet, geldi, benim huzurumda bu imzayı
attı. Emniyet Genel Müdürlüğü resmen yalanlıyor. Emniyet
Genel Müdürlüğünün resmî sözcüsü, yaptığı basın
toplantısında Yasin El Kadının Türkiyeye girişi
çıkışı yasaktır, mal varlığı dondurulmuştur,
bu kişi Türkiye Cumhuriyetine girmemiştir. diyor. O zaman,
önümüzde bir sorun var, ya noter doğruyu söylemiyor ya Emniyet
Genel Müdürlüğü doğruyu söylemiyor. Şimdi dosya nerede;
takip ediyoruz, dosya şu anda Adalet Bakanlığında.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, eğer, siz bu olayların üzerine
gitmezseniz, istediğiniz kadar yasa çıkarın, hiçbir
yasanın önemi yoktur; yasayı uygulayacak olan bürokratların
ve onun arkasındaki siyasi irade çok önemlidir. Eğer siyasi
irade bu olayı gölgeliyorsa, bu olayın üzerine çarşaf
örtüyorsa, siz, kara parayla mücadele ediyorsunuz diye sahneye
çıkamazsınız. Siz, kara para aklayıcılarını
koruyan bir rol üstleniyorsunuz demektir.
Şimdi,
Sayın Başbakan diyor ki: Ben Yasin El Kadıya kefilim.
diyor, yani Yasin El Kadı güvenilir bir adamdır... Yasin El
Kadı, sadece bizim ülkemizde değil, diğer ülkelerde
de mal varlığı üzerindeki yasaklamanın kaldırılmasını
istemiştir. Doğru. İsviçrede başvurdu. İsviçre
savcısı ne yaptı değerli arkadaşlar: Savcı,
Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla,
Birleşmiş Milletlerden Yasin El Kadının mal varlığını
hangi gerekçeyle donduruyorsunuz? diye sordu. Bana bilgi gönderin
diyor, ben bağımsız ülkeyim diyor ve ilgili ülke, Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi aracılığıyla gelen bütün
belgeleri aldı, değerlendiriyor ve diyor ki: Yasin El Kadının
mal varlığının dondurulmasına karar veriyorum,
diyor. Mahkeme karar veriyor, bana sunulan belgeler yeterlidir diye.
Şimdi,
AKP Hükûmeti ne yapıyor? AKP Hükûmeti, tek sayfalık bir yazı,
tek sayfalık bir yazıyla diyor ki: Yasin El Kadının
mal varlığını donduruyorum. Tek sayfalık...
Şimdi, mahkeme bakıyor buna, tek sayfalık bir yazıyla
ben bir kişinin mal varlığını niye dondurayım
diyor. Bakın, verdiği karar ne değerli arkadaşlar?
Gerçekten de ibretlik bir karar: İstanbul 4. Sulh Ceza Mahkemesinin
kararında aynen şu ifade geçiyor: Tedbir talebine ekli
bir delil ve belge eklenmediğinden talebin reddine... Hiçbir
belge eklenmemiş. Güvenlik Konseyinin yazısı dahi eklenmiyor.
Şimdi,
tabii, doğal olarak, aklımıza şu soru geliyor:
Hükûmet, acaba, bu belgeleri niçin eklemiyor; Hükûmet hangi gerekçeyle
eklemiyor?
İki;
bunları inceleyen Maliye müfettişi görevden alınıyor.
Sen incelemeleri yapma arkadaş. Niçin? Efendim, süre geçti,
zaman geçti. On gün süre veriyorum. On gün içinde bitirdin, bitirdin;
yoksa, sen bu işi yapamazsın.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bu gündeme geldiği zaman, bizim
aklımıza, doğal olarak, başka sorular geliyor. Nedir
o sorular: Bakın, Yasin El Kadı, Türkiyeye girişi
çıkışı yasak, mal varlığı dondurulmuş,
Türkiyede mal alıp satıyor; iki, Türkiyede gazetelere tam
sayfa ilan veriyor. Şimdi, hiç kimse de kalkıp sormuyor; ya,
Türkiyeye girişi çıkışı yasak, mal varlığı
dondurulmuş, bu gazeteler para almadan ilan vermezler, ilan yapmazlar,
bu parayı kim ödüyor? Devlet üç maymunları oynuyor; görmedim,
duymadım, konuşmadım. AKP Hükûmeti, tipik, üç maymunları
oynuyor. Doğru mu arkadaşlar bu? Bir tek Allahın kulu
çıkıp şuraya, desin ki, siz doğruları söylemiyorsunuz,
söylediğiniz belgelerin tümü yanlıştır, ben gelip
burada doğruları anlatacağım. Biz de o kişinin
önünde saygıyla eğiliriz; deriz ki, buraya gelip doğruları
söyledi.
Şimdi,
bakın, niçin yasaklanıyor: Şimdi, değerli arkadaşlar,
Yasin El Kadının Türkiyedeki ilişkilerine baktığınız
zaman, bu yasaklamanın arkasındaki gerçeği çok net görüyorsunuz;
kim Yasin El Kadı ve niçin bunun mal varlıklıkları
bu kadar korunuyor, üzerine gidilmiyor, cesaret edilmiyor? Yasin
El Kadıya bakıyorsunuz; ortaklarından birisi Cüneyt
Zapsu. Kim Cüneyt Zapsu değerli arkadaşlar; Sayın
Başbakanın veri danışmanı. Sayın Başbakanın
danışmanı... Sayın Başbakanın danışmanı,
aynı şekilde, kendisi de Yasin El Kadının hayırsever
bir iş adamı olduğunu söylüyor; tıpkı, Başbakan
gibi. Acaba, içinizden bir tek kişi, kalkıp da, ey Sayın
Başbakanım, siz bu kişiye hayırsever bir iş
adamıdır dediniz, gayet güzel, siz bilirsiniz, her şeyi
biliyorsunuz. Peki, Türkiye Cumhuriyetinde hangi hayırsever
işi yaptı? Bir yerde okul mu açtı? 15-20 çocuğu mu
okuttu? Yoksul çocuklara burs mu verdi?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu, lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Ramazan ayında, gidip de, Altındağda
iftar çadırı mı açtı? Yoksulları mı giydirdi?
Hayır. Bunun hayırseverliği, kendisine ve yandaşlarına
hayırseverlik. Kim; Abdülaziz Zapsu; bu da aynı şekilde.
Mehmet Fatih Saraç; Sayın Başbakanın yakınlarından
birisidir, beraber umre yaptığı arkadaşıdır,
kızının nikahında, kızının kına
gecesinde evini, villasını açan kişidir. Mustafa Latif
Topbaş; Topbaş ailesini biliyorsunuz, ayrıca söylemeye
gerek yok ve İbrahim Halil Çizmeci. Bunlar, bu işin içinde olduğu
sürece, kara para olayını aklayamazsınız. Kara
para olayı aklanamaz.
Değerli
arkadaşlar, Türkiyede belli şeyleri yaparken samimi olmak
lazım. Bir şeyin üzerine ya gidilir ya gidilmez. Gidilmezse,
çıkılıp denir ki ortaya: Biz gitmiyoruz arkadaş,
bu olayın üzerine yürümek istemiyoruz. Bu olayda Türkiyenin
çıkarı varsa, biz de bilelim. Kapalı oturum yapın,
deyin ki: Burada Türkiye Cumhuriyetinin çıkarları var;
dolayısıyla, bu olayların üzerine yürünmeyecektir.
Bunlar yapılmıyor.
Savcı
ne karar veriyor? Savcı olayı tahkik etmiyor. Türkiye Cumhuriyeti
savcıları görevlerini kötüye kullanmışlardır
bu konuda. İki savcı hakkında -Sayın Kartla beraber-
suç duyurusunda bulunduk ve şu anda, onlar hakkında soruşturma
açılıyor; açıldı, bize gelen yazıda. O soruşturmaların
sonucunu da bekleyeceğiz. Batılı bir ülkenin savcısı
Birleşmiş Milletlerden delil istiyor? Türkiye Cumhuriyetinin
bir savcısı dosyayı kapatıyor. Olmaz
Olmaz arkadaşlar
Eğer, siz, terörle böyle mücadele ederseniz, yarın birisi
de kalkıp PKKya karşı da, ben de bunu yapıyorum
der. Hak talebinde bulunamayız, doğruyu savunamayız.
Terör her yerde terördür. Terörün sağı solu olmaz, katilin
sağı solu olmadığı gibi. Terörün üzerine gideceğiz.
Konuşmamın
başında şunu söyledim: Hiç kimseyi suçlamıyoruz,
ama
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Teşekkür edeceğim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu, buyurun.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Hiç kimseyi suçlamıyoruz, ama
araştırılması gereken bir konunun üzerine de perde
örtmeyelim. Türkiye Cumhuriyetinin vakarına yakışmıyor
bu değerli arkadaşlar.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kılıçdaroğlu.
Bölüm
üzerinde şahsı adına söz isteyen Selami Uzun, Sivas Milletvekili.
Sayın
Uzun, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
SELAMİ
UZUN (Sivas) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
saygıyla selamlıyorum.
Mali
Suçları Araştırma Kurumunun Teşkilat ve Görevleri
ile Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında
Kanun Tasarısı hakkında şahsım adına söz
almış bulunuyorum.
Tabii,
bundan önce, biz, siyasi iradeyi yolsuzlukların üzerine nasıl
etkili kullandığımızı cümle âlem bilmektedir,
bütün Türkiye bilmektedir. Banka hortumlayanların, devletin
malını iç edenlerin mallarına nasıl el konulduğunu,
TMSF tarafından satılarak Hazineye nasıl gelir kaydedildiğini,
ibretle, bu ülkede yaşayan insanlar izlemektedirler. Yolsuzlukla
mücadelede, ekonomik suçlarla, organize suçlarla mücadelemiz
kararlı bir şekilde devam etmektedir ve edecektir de.
Bir
tek Allahın kulu desin ki Siz hortumcuları kayırdınız,
onları cezalandırmadınız. desin.
MUHARREM
KILIÇ (Malatya) Hortumun yönünü değiştirdiniz!
SELAMİ
UZUN (Devamla) Onun için, bu köylere bu sene 2 katrilyon para verildi.
Bütün köy yolları şu anda asfaltlanmaya başladı.
İçme suyu problemleri tamamen kökünden hallolurken, nereden
aldık zannediyorsunuz bu paraları; elbette ki, hortumculardan
aldık.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Yani, vatandaşlar vergi ödemedi
mi?!
SELAMİ
UZUN (Devamla) Onun için, bizi hiç kimse, hiç kimse, yolsuzlukla mücadele
etmiyor diye suçlayamaz. Türkiyede cumhuriyet hükûmetleri içerisinde
bu konuda suçlanacak en son siyasi parti biziz.
MUHARREM
KILIÇ (Malatya) Yolsuzluğu tabana yaydınız!
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Nasıl oluyor o?
SELAMİ
UZUN (Devamla) Sayın milletvekilleri, çağımızın
ekonomik ve teknolojik gelişmelerine paralel olarak, ülke
ekonomilerinin geliştiğini, teknolojinin, âdeta, yetişilemez
boyutlara ulaştığını görüyoruz. Ekonomiler
gelişirken, bu alandaki işlenen suçların niteliği
de çağın gereklerine göre gelişme kaydetmekte ve değişmektedir.
Klasik suçlara oranla ekonomik suçlarda daha fazla artış
gözlemlenmektedir. Suçların niteliği ve saikindeki değişmeye
paralel olarak suçla mücadele anlayış ve yöntemlerinin
de geliştirilmesinin yanı sıra, ekonomik suçlar için
ayrı bir uzmanlık alanının ortaya çıkarılması
gerekmektedir. Gelir elde etmek amacıyla işlenen suçlarla
mücadelede, hürriyeti bağlayıcı cezalar tek başına
yetersiz kalmakta. Hapis cezalarına rağmen, suç gelirlerinden
mahrum edilemeyen suçlular, zamanla organize olarak güçlü örgütler
haline gelmektedir. Suç örgütleri, her türlü gelişmeyi, toplum
aleyhine kendi çıkarlarına kullanırken, devletin elini
kolunu bağlayarak oturması beklenemez. Ekonomik çıkar
amaçlı suçlarla etkin bir mücadele yürütülebilmesi için, suç
gelirinin nerede, ne şekilde olursa olsun bulunabilmesi, irtibatların
kurulabilmesi ve kaynağın belirlenmesi gerekmektedir.
Bu amaçla, lüzumlu mali bilgilerin toplanması ve analiz edilmesiyle
beraber uygun araştırma yöntemlerinin geliştirilmesi
şarttır. Suçtan gelir elde edilmesiyle ve bu gelirlerin aklanmasıyla
mücadele etmek, toplumun çoğunluğunu oluşturan vatandaşların,
iş sahiplerinin çıkarlarını korumak olduğu
gibi, toplumun ekonomik, mali, siyasi, sosyal ve ahlaki yapısını
korumak anlamına da gelmektedir. Ekonomik suçların yaygınlık
kazanması halinde, iyiler kaybeder, kötüler kazanır, kamu
maliyesi zayıflar, güvenlik harcamaları artar, kirli para
sahipleri, siyasetten bürokrasiye, iş dünyasından güvenliğe
varıncaya kadar her kurumu ve kişiyi etkisi altına
almaya çalışır, toplum yozlaşır.
İşte,
bu ve benzeri sebeplerle, rekabetçi bir ekonomi, temiz bir siyaset
ve kamu idaresi, sağlam bir sosyal yapı oluşturulmak isteniyorsa,
suç gelirleriyle de, suç gelirlerinin aklanmasıyla etkin bir
şekilde mücadele edilmelidir. Aklama suçuyla mücadele konusunda
çıkarılan 96 tarihli, 4208 sayılı Karaparanın
Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanunla kara para kavramı
ve kara para aklama suçu hukuk sistemimize dahil edilmiştir.
Maliye Bakanlığı teşkilatı içerisinde, Mali
Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı
kurulmuştur. Bugün gelinen noktada, inceleme, soruşturma ve yargı süreçlerinin
çok uzun zaman alması, soruşturmaların adli ve mali boyutunun
eş zamanlı yürütülememesi, bu süreçlerde ihtiyaç duyulan
veri ve bilgi alt yapısının eksikliği ve uluslararası
bilgi değişiminde yaşanan zorluklar, suçla mücadelede
zafiyet ortaya çıkarmıştır.
Ayrıca,
aklama suçuyla mücadelede önleyici tedbirlerin başarıyla
uygulanabilmesi, mali sektörle yakın iş birliği yapılmasını
gerektirmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Uzun.
SELAMİ
UZUN (Devamla) 4208 sayılı Kanuna göre, yükümlülüklerini
iyi niyetle yerine getirenler korunamıyorlardı, iş
birliği zayıflamış oluyordu. Bu Kanunla, bu aksaklık
da giderilmiş oluyor.
Ülke
sınırlarını aşan tekniklerin kullanılması,
mücadelenin ülkeler arası iş birliğini de gerekli
kılmıştır. Bu konuda uluslararası düzenlemelere
imza atmış bulunmaktayız. İşte, ulusal gereklerin
yanı sıra, uluslararası düzenlemeler de göz önünde bulundurularak
hazırlanan Kanunla, suçla mücadelede mali sektörle iş
birliğinin güçlendirilmesi, güçlü bir bilgi ve veri sistemi
kurulması, bu suretle, mali bilgilerden hareketle, suça ve
suçluya ulaşılması, yükümlülüklere uyumun takibinde
etkinlik ve uluslararası gelişmelere uyum sağlanması
hedeflenmektedir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Uzun.
Bölüm
üzerinde soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın
Kart, buyurun.
ATİLLA
KART (Konya) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sorularımıza
cevap verecek ilgili bakan olmamasına rağmen, kayıtlara
intikal etmesi bakımından bu soruları sormak gereğini
duyuyoruz Sayın Başkan; teşekkür ediyorum tekrar.
Sayın
Bakan, Yasin El Kadı hakkındaki Danıştay kararını,
Başbakanlık 13 sayfalık, Dışişleri Bakanlığı
da 4 sayfalık dilekçeyle temyiz etti. Başbakanlık 13
sayfalık temyiz dilekçesinde, Yasin El Kadı hakkında
Taliban yönetimi ve El Kaide terör örgütüyle ilişki içinde olduğuna
dair gerekçeler ileri sürüyor. Başbakanlık bunu ileri sürüyor.
Ne zaman; üç ay evvel, dört ay evvel verdiği dilekçede. Bakıyoruz,
bu temyiz dilekçelerinden sonra, Başbakanlık makamı
ve Dışişleri Bakanlığı hiçbir gerekçe getirmeden,
hiçbir açıklama yapmadan temyiz talebinden vazgeçiyor. Böyle
bir devlet yönetimi anlayışı, devlet ciddiyetiyle,
sorumluluğuyla bağdaşır mı? Birinci sorum
bu.
İkinci
sorum da şu: Kara parayla mücadele mevzuatı kapsamında
Yasin El Kadının mal varlığı Bakanlar Kurulu
kararıyla dondurulmuştur, yurda giriş-çıkışı
yasaklanmıştır. Hâl böyle olmasına rağmen -Sayın
Kılıçdaroğlu da ifade ettiler- Nisan 2004te, bu
şahsın, bizzat notere giderek ve diğer resmî mercilere
giderek yasal işlemler yaptığı ortaya çıkıyor;
belgeler mevcut. Yani, ortada ne var: İçişleri Bakanlığı
tarafından veya başka bir birim tarafından açık
bir şekilde himaye edildiği, en üst düzeyde, yürütme organı
nezdinde en üst düzeyde himaye edildiği ortaya çıkan bir
kişi söz konusu, Birleşmiş Milletler kararları ve
Bakanlar Kurulu kararlarına rağmen. Bu olayla ilgili tahkikatı
ne zaman sonuçlandıracaksınız ve kamuoyuna ne zaman
tatminkâr açıklama yapacaksınız?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kart.
Sayın
Özdoğan
İBRAHİM
ÖZDOĞAN (Erzurum) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben
de, Sayın Bakanıma iki soru yöneltmek istiyorum.
En
son Rize gezisinde, çay üreticileri Çay elimizde kaldı. dediği
zaman Sayın Başbakan çay üreticilerine Bana oy verin diye
denize dökmek için çay almam; alırsam, bu, tüyü bitmemiş yetimin
hakkını yedirmektir. dedi ve bir de şunu söyledi Sayın
Başbakan: Çayda fiyat düşük diyorlar, biraz insaf edin!
Ben de, şöyle diyorum: Bugün
BAŞKAN
Sayın Özdoğan, yasayla ilgisi ne?
İBRAHİM
ÖZDOĞAN (Erzurum) Yasayla ilgili, hemen soruyorum efendim.
Cümleyi tamamlamadım daha efendim.
BAŞKAN
Tamamlayın o zaman.
Buyurun,
sorunuzu sorun.
İBRAHİM
ÖZDOĞAN (Erzurum) Tamamlıyorum.
Bugün,
yurda 50 bin ton kaçak çay girmektedir. Bu da, İçişleri Bakanlığının
görevidir. Acaba, Sayın Başbakan, çay üreticilerimize mi
biraz insaf edin demesi lazım; yoksa, Sayın İçişleri
Bakanına mı bunu söylemesi gerekir? Bir, bu.
İkinci
sorum da, Sayın Başbakan, terör finansörü Yasin El Kadı
için -ki, Yasin El Kadının, az önce, değerli arkadaşlar
kürsüde söylediler; Türkiyeye girişi çıkışı
yasak, mal varlığı dondurulmuş- ben kefilim diyor.
Bu Yasin El Kadının Türkiyedeki ortakları da, Cüneyt
Zapsu, Sayın Başbakanın veri tabanı koordinatörü,
Abdülaziz Aksu ve Fatih Saraç ve bu insanlar, Sayın Başbakanın
yakın çevresinde bulunan insanlar. Acaba İçişleri Bakanlığı
ve yargı organları, bu üç isim hakkında bir işlem
başlattılar mı, araştırma başlattılar
mı; bunu soruyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özdoğan.
Sayın
Kılıçdaroğlu
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın
Bakana, aracılığınızla, bir sorum olacak. 24
Haziran 2003 tarihinde, Dışişleri Bakanlığı,
bir yazı yazıyor Maliye Bakanlığına; diyor
ki: Kanada Atlı Polisi tarafından FBI ile koordinasyon halinde
yürütülmekte olan bir soruşturma çerçevesinde, terörizmi destekleyen,
kökten dinci örgütlerle bağlantısı bulunduğundan
kuşkulanılan Abdullah Almaki isimli vatandaşla ilgili
bazı sorular soruyor. Bu listeye ekli, Fevzipaşa Caddesi
Müezzin Bilâl Sokak No.: 14 Fatih/İstanbul adresinde oturan Ahmet
Erdoğan var. Bu Ahmet Erdoğan, acaba kim? Bu konuda, lütfedip
bilgi verirlerse sevinirim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kılıçdaroğlu.
Sayın
Bakan, buyurun.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) Sayın
Başkanım, yazılı olarak cevap verilecektir.
Arz
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Başka
soru olmadığı için, soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Böylece,
ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Başkanlık ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığın
görev ve yetkileri
MADDE
19-
BAŞKAN
Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutup, işleme
alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1201 sıra sayılı Kanun Tasarısının
19uncu maddesinin (f) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki
bentlerin madde metnine eklenmesini ve diğer bentlerin buna
göre teselsül ettirilmesini ve ayrıca madde metnine aşağıdaki
fıkraların eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Eyüp
Fatsa Nurettin Canikli Süleyman Sarıbaş
Ordu Giresun Malatya
M.
Akif Hamzaçebi İnci
Özdemir Ünal Kacır
Trabzon İstanbul İstanbul
Mustafa
Açıkalın Kemal
Kılıçdaroğlu
İstanbul İstanbul
g)
Bu Kanun kapsamına giren işlemler ile ilgili olarak,
araştırma ve inceleme yapmak veya yaptırmak,
ğ)
Yapılan araştırma ve inceleme sonucunda aklama suçunun
işlendiği hususunda olguların varlığının
tespiti halinde, Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre gerekli
işlemler yapılmak üzere Cumhuriyet Başsavcılığına
suç duyurusunda bulunmak,
h)
Cumhuriyet savcıları tarafından intikal ettirilen
konuları incelemek ve aklama suçunun tespitine ilişkin
talepleri yerine getirmek,
(3)
Başkanlık, aklama suçunun araştırılması
ve incelenmesi görevlerini denetim elemanları vasıtasıyla
yerine getirir. Görevlendirilecek denetim elemanları
Başkanın talebi üzerine ilgili birim amirinin teklifi ve
bağlı veya ilgili bulundukları Bakanın onayı
ile belirlenir.
(4)
Başkanlığın talebi üzerine görevlendirilecek
denetim elemanları görevlendirme konusuna giren hususlarda
bilgi ve belge istemeye, araştırma ve inceleme yapmaya,
uygulamayı takip ve denetlemeye, bu maksatla her türlü evrakın
tetkikine yetkilidir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu
Kanun kapsamına giren işlemlerle ilgili olarak Başkanlık
görev ve yetkilerini belirlemek, aklama suçunun işlendiğine
dair olguların tespiti halinde ilgili cumhuriyet başsavcılığına
suç duyurusunda bulunmak, başlatılan soruşturma üzerine
Başkanlık görevlilerinin görevlendirilmesi hususuna
açıklık getirmek amacıyla işbu değişiklik
önergesi verilmiştir.
Ayrıca,
madde metnine eklenen iki fıkra ile denetim elemanlarının
bu kanunla kendilerine verilen yetkilerini ne surette kullanacakları
hususuna açıklık getirilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Koordinasyon
Kurulu
MADDE
20-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Mali
suçları araştırma uzmanı ve uzman yardımcısı
MADDE
21-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sırrın
ifşaı
MADDE
22-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
MADDE
23-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
MADDE
24-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
MADDE
25-
BAŞKAN
Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1053 sıra sayılı Kanun Tasarısının
25inci maddesinin metinden çıkarılmasını ve madde
numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Faruk
Çelik Nurettin Canikli M. Akif Hamzaçebi
Bursa Giresun Trabzon
Süleyman
Sarıbaş Kemal
Anadol
Malatya İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?..
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bilindiği
üzere Tasarıyla MASAKa terörün finansmanının önlenmesi
kapsamında bazı yetki ve görevler verilmektedir. Bu nedenle
bu tasarının kabul edildiği tarihte terörün finansmanının
suç haline getirilmiş olması şart olduğundan Tasarının
25inci maddesinde terörün finansmanı suçu düzenlenmiştir.
Ancak
terörün finansmanı suçu 18.07.2006 tarih ve 26232 sayılı
Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 29.06.2006 tarih
ve 5532 sayılı Terörle Mücadele Kanununun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla düzenlenmiş
ve söz konusu kanun değişikliği ile 3713 sayılı
Terörle Mücadele Kanununun 8inci maddesinde tanımlanmış
bulunmaktadır.
Bu
nedenle, terörün finansmanı suçuna ilişkin düzenlemenin
yer aldığı 25inci maddenin Tasarı metninden
çıkartılması gerekmektedir.
Teklif,
bu amaçla verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir ve böylece 25inci madde metinden çıkarılmıştır.
26ncı
maddeyi 25inci madde olarak okutuyorum:
Ek
ödemeler
MADDE
25-
BAŞKAN
Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutup, işleme
alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1201 sıra sayılı Kanun Tasarısının
25inci maddesinin 2 numaralı fıkrasının (b) bendinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki (c) bendinin eklenmesini
ve diğer bentlerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Eyüp
Fatsa Nurettin Canikli M. Akif Hamzaçebi
Ordu Giresun Trabzon
Kemal
Kılıçdaroğlu İnci
Özdemir Ünal Kacır
İstanbul İstanbul İstanbul
c)
Bu Kanun kapsamında görevlendirilen denetim elemanlarının
(6 ayı geçmemek üzere) 10.000
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) Uygun görüşle takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle
araştırma ve inceleme görevlerinde çalışan denetim
elemanlarına yapılacak ek ödeme miktarı belirlenmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kaldırılan
ve değiştirilen hükümler
MADDE
26-
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) Sayın Başkan, madde 26da düzeltilmesi gereken
bir konu var.
BAŞKAN
Sayın Komisyonun bir düzeltme talebi var.
Buyurun.
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) Burada paragraf başlıkları (a), (b), (c) diye
yazılmış, 1, 2, 3 diye düzeltilmesi gerekiyor efendim.
BAŞKAN
Not alınmıştır Sayın Başkan.
Düzeltme
talebiyle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yönetmelikler
MADDE
27-
BAŞKAN
Madde üzerinde 1 adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1201 sıra sayılı Kanun Tasarısının
27nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Faruk
Çelik Fatih
Arıkan Fahri Keskin
Bursa Kahramanmaraş Eskişehir
İnci
Özdemir Ali
Öğüten
İstanbul Karabük
Madde
27 (1) Bu Kanunun 2 nci maddesinin (d) ve (e) bendi ile 3, 4, 6, 7, 11,
15, 16, 19 ve 20 nci maddelerinde belirtilen hususlara ilişkin
usul ve esaslar Bakanlar Kurulunca, Kanunun yayımı tarihini
izleyen altı ay içinde çıkarılacak yönetmeliklerle
düzenlenir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) Uygun görüşle takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN-
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 19 uncu maddesinde yapılan değişiklik doğrultusunda yukarıdaki değişikliğin
yapılması gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde
üzerinde Komisyon Başkanının düzeltme talebi vardır.
Buyurun
Sayın Başkan.
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) Gerek kalmadı; önergenin gerekçesinde düzeltildi.
BAŞKAN
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Maktu
tutarların artırımı
MADDE
28 -
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 1-
BAŞKAN
Madde üzerinde önerge vardır; okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1201 sıra sayılı Kanun Tasarısının
Geçici 1inci maddesinin metinden çıkarılmasını
ve sonraki maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Faruk
Çelik Fatih
Arıkan Fahri Keskin
Bursa Kahramanmaraş Eskişehir
İnci
Özdemir Sabri
Varan
İstanbul Gümüşhane
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) Uygun görüşle takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir; madde metinden çıkarılmıştır.
GEÇİCİ
MADDE 1
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 2
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
MADDE
29-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
MADDE
30 -
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İkinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Oyunun
rengini açıklamak üzere, lehte söz isteyen Kemal Sağ, Adana
Milletvekili.
Sayın
Sağ, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
KEMAL
SAĞ (Adana) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
1201 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısı hakkında lehte görüşümü
belirtmek üzere son sözü almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, yalnız, bu görüşlerimi açıklamadan
önce, bir şeyi belirtmek istiyorum: Bakın, burada Sayın
Maliye Bakanı yok, Sayın Adalet Bakanı yok, MASAK
Başkanı yok, Maliye Bakanlığından kimse yok,
Adalet Bakanlığından kimse yok.
MAHFUZ
GÜLER (Bingöl) Bakanlar Kurulunda
KEMAL
SAĞ (Devamla) Sayın arkadaşım, Bakanlar Kurulu
olabilir, ama, bu kanunu bugün getirmek zorunda mıydınız?!
Ayarlayın, planlayın efendim.
Peki,
değerli arkadaşlar, biz burada ne görüşüyoruz; suç gelirlerinin
aklanmasının önlenmesi hakkında bir yasa tasarısı
görüşüyoruz. Peki, bu kanunun amacı nedir; bu kanunun amacı,
kara paranın ve dolayısıyla, kayıt dışı
ekonominin önlenmesi ve müsebbiplerinin cezalandırılmasıdır.
Peki, Hükûmetin amacı nedir? Eğer durum böyleyse, dostlar
alışverişte görsündür. Hedefi gerçekten kayıt
dışı ekonominin önlenmesi olan bir iktidar, böylesine
ciddi bir konuya, böylesi bir yaklaşımla bakamaz değerli
arkadaşlar. Öncelikle, bu düşüncemi belirtmek istedim.
Şimdi,
ben size, dünya uygulamaları ile Türkiyedeki MASAKın yetki
ve görevlerini mukayese etmek istiyorum. Bakın, dünyada, MASAK
veya benzeri bir kuruluşta, doğrudan denetim ve inceleme
yetkisi olduğu halde, Türkiyemizdeki MASAKta doğrudan
denetim ve inceleme yetkisi bulunmamaktadır.
Dünyadaki
benzeri kuruluşlarda koordinasyon yetkisi olduğu halde,
bizde koordinasyon yetkisi çok sınırlıdır, değerli
arkadaşlar.
Dünyada
mali konularla ilgili özel bir kolluk kuvveti olduğu halde,
bizde sadece mali şube vardır ve gerçekten çok yetersiz kalmaktadır.
Dördüncü
fark olarak, denetim ve inceleme, dünyada, son ceza aşamasına
kadar bu kuruluş tarafından tamamlanmakta olduğu halde,
bizde soruşturma yetkisi tamamen cumhuriyet savcılığına
bırakılmıştır değerli arkadaşlar.
Savcılarımızın ise yetkileri var, ama, uzmanlıkları
yoktur. Dünyadaki kuruluşlarda, denetim ve inceleme elemanlarının
kimler olduğu ve yetkileri açıkça belirtilmiş olduğu
halde, Türkiyede, denetim elemanının tanımı dahi
henüz muğlak, belirsizdir değerli arkadaşlar. Dünyada,
kurum bünyesinde, kendisini sürekli yenileyen uzman bir denetim
kadrosu olduğu halde, bizde böyle bir kadro bulunmamaktadır,
bu Kurumun bünyesinde tabii ki, diğer kurumdaki elemanları
kastetmiyorum değerli arkadaşlar.
Sonuncusu
ve en önemlisi ise, dünyada MASAK benzeri kuruluşlar özerk bir
yapıya sahip olduğu halde, bizde herhangi bir özerk yapı
mevcut değildir, değerli arkadaşlar.
Konuşmamın
bu bölümünde MASAKın gelişimi hakkında birkaç not vermek
istiyorum, değerli arkadaşlar. MASAK, kurulduğu 96
yılından bugüne kadar 2.683 ihbarda bulunmuştur, 1.704
şüpheli işlem mevcuttur, bildirimi yapılmıştır;
778 inceleme yapılmıştır, 258 suç duyurusunda bulunulmuştur;
ama, ne yazık ki, mahkûmiyet sayısı sadece 10dur değerli
arkadaşlar; yani, oran, ihbara göre kıyaslarsanız binde
4tür. Gönül isterdi ki, bu oran, bugünkü yasayla yükselme imkânı
bulsun; ama, maalesef, mümkün değil.
Değerli
arkadaşlar, bu yasaya, ben ve Partim lehte oy veriyoruz; ancak,
şu hususları da kayda geçirmek istiyorum:
1-
En başta, eğer gerçekten kayıt dışı ekonomiyle
mücadele etmek istiyorsanız, MASAK her hâlükârda özerk bir yapıya
kavuşturulmalıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Sağ, lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
KEMAL
SAĞ (Devamla) 2- Bu Kuruma doğrudan denetim ve inceleme
yetkisi mutlaka verilmelidir.
3-
Mali konularda uzmanlığı bulunan özel bir kolluk kuvveti
oluşturulmalıdır. Bu, MASAK bünyesinde olabilir veya
dışarıda olabilir.
4-
MASAKın adli makamlarca bilirkişi olarak kullanılması
yerine denetim görevini aktif olarak yapması ve sonuçlandırılması
sağlanmalıdır.
5-
MASAK güçlendirilirken kara para üzerinde uzmanlaşmış
özel bir savcılık, özel bir kolluk kuvveti ve özel bir mahkeme
teşkilatı kurulmalıdır.
Sonuç
olarak: Bu yasa, MASAK örgütü açısından yenilikler getirmemekte,
hatta bazı yetkilerini geriye bile götürmektedir; ancak, suç
gelirlerinin takibi açısından getirdiği bazı yenilikler
dolayısıyla, biz, olumlu oy veriyoruz; ama, iktidar olduğumuz
zaman da, az önce değindiğimiz eksiklikleri de tamamlayacak
yasa değişikliklerini mutlaka yapacağımızı
belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlarken, yasanın da hayırlı
olmasını diliyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Sağ.
Tasarının
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık
oylamanın, elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Oylama
için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen
üyelerin, teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma
rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulularını,
oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca,
vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana
vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin
ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını,
yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Mali Suçları Araştırma
Kurumunun Teşkilat ve Görevleri ile Suç Gelirlerinin Aklanmasının
Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının oylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı:
264
Kabul: 241
Ret: 23
(x)
Böylece,
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
7nci
sırada bulunan, Ankara Milletvekili Bülent Gedikli ve 17 Milletvekilinin;
Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi, Balıkesir
Milletvekili Ali Kemal Devecilerin; Vergi Usul Kanununun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklının; Vergi
Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 36 Milletvekilinin;
Vergi Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 27 Milletvekilinin;
Mali Tatil Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
7.- Ankara
Milletvekili Bülent Gedikli ve 17 Milletvekilinin; Mali Tatil
İhdas Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili
Ali Kemal Devecilerin; Vergi Usul Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Bursa Milletvekili
Sedat Kızılcıklının; Vergi Usul Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili
Eyüp Ayar ve 36 Milletvekilinin; Vergi Usul Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Mersin Milletvekili
Mustafa Özyürek ve 27 Milletvekilinin; Mali Tatil Kanun Teklifi
ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/866, 2/692, 2/774, 2/857, 2/864) (S.
Sayısı: 1237)
BAŞKAN
Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
8inci
sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İdare Amirleri
Bingöl Milletvekili Feyzi Berdibek, Antalya Milletvekili Burhan
Kılıç, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ile Manisa
Milletvekili Mustafa Erdoğan Yetençin; 2919 Sayılı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Teşkilat
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
8.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi İdare Amirleri Bingöl Milletvekili Feyzi
Berdibek, Antalya Milletvekili Burhan Kılıç, Iğdır
Milletvekili Dursun Akdemir ile Manisa Milletvekili Mustafa Erdoğan
Yetençin; 2919 Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Sekreterliği Teşkilat Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/816) (S. Sayısı: 1228)
BAŞKAN
Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
9uncu
sırada yer alan, Denizli Milletvekili Osman Nuri Filiz ile Balıkesir
Milletvekili Ali Osman Salinin; Devlet Planlama Teşkilatı
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
9.- Denizli
Milletvekili Osman Nuri Filiz ile Balıkesir Milletvekili Ali
Osman Salinin; Devlet Planlama Teşkilatı Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/499) (S. Sayısı: 949)
BAŞKAN
Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın
milletvekilleri, gündemde bulunan diğer tasarı ve tekliflerin
görüşülmesinde de komisyonların bulunamayacağı
anlaşıldığından ve grupların da mutabakatıyla,
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek
için, 12 Ekim 2006 Perşembe günü, alınan karar gereğince
saat 13.00te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 17.27