DÖNEM: 22 CİLT: 147 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
66ncı Birleşim
21
Şubat 2007 Çarşamba
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in,
Azerbaycan'ın Hocalı kentinde Ermeniler tarafından
gerçekleştirilen katliamın 15'inci yıl dönümü münasebetiyle,
birçok Ermeni kuruluşu ve lobi örgütünün tüm dünyayı Türklük
aleyhine yanıltmalarının önlenmesi için, üyesi olduğumuz
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Minsk
Grubunda konunun çözümlenmesinin önemine ilişkin gündem
dışı konuşması ve Iğdır Milletvekili
Yücel Artantaş'ın aynı konuya ilişkin açıklaması
2.- Eskişehir Milletvekili Fahri Keskin'in,
Osmanlı İmparatorluğu'nun 34'üncü Padişahı
Abdülhamid Han'ın ölümünün 89'uncu yıl dönümü münasebetiyle,
dönemindeki siyasi gelişmelere ve yaptırdığı
eserlere ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan'ın
düşman işgalinden kurtarılışının
86'ncı yıl dönümünde, ilde, tarım ve hayvancılıkla
uğraşan kesimin sorunlarına ve alınması gereken
tedbirlere ilişkin gündem dışı konuşması
B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Yozgat Milletvekili Emin Koç ve 84 milletvekilinin,
siyaset ve medya ilişkileri ile basın sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/424)
C) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın
İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'ne yaptığı
resmî ziyaretlere Afyonkarahisar Milletvekili Sait Açba'nın
da iştirak etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1206)
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş
ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî
Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair
Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil
ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
3.- Konut Finansmanı Sistemine İlişkin
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1148)
(S. Sayısı: 1159)
4.- Ekonomik İşbirliği Teşkilatı
Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/1235) (S. Sayısı: 1308)
5.- Ekonomik İşbirliği Teşkilatı
Transit Taşıma Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları
Raporları (1/1077) (S. Sayısı:
1023)
V. - OYLAMALAR
1.- Konut Finansmanı Sistemine İlişkin
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının açık oylaması
VI. - SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in,
İzmir'deki bir ilköğretim okulunda yapıldığı
iddia edilen bir uygulamaya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/19953)
2.- İstanbul Milletvekili Berhan
ŞİMŞEK'in, Diyarbakır İl Millî Eğitim Müdürlüğünün
bir özel eğitim kurum ile ilgili yazısına ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı
(7/19954)
3.- İstanbul Milletvekili Berhan
ŞİMŞEK'in, Diyarbakır İl Millî Eğitim Müdürlüğü
yemekhanesinden yararlanan, personel olmayan kişilere
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in
cevabı (7/19957)
4.- İstanbul Milletvekili Berhan
ŞİMŞEK'in, Diyarbakır İl Millî Eğitim Müdürlüğü
idarecilerinin aldıkları bazı ücret ve ödenekler ile
çalışılan bankaya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/19958)
5.- İstanbul Milletvekili Berhan
ŞİMŞEK'in, Diyarbakır'daki öğretmenlerin geçici
görevlendirilmelerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/19959)
6.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki
bir köy ilköğretim okulunun ihtiyaçlarına ilişkin sorusu
ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı
(7/19961)
7.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, siyasi
partilere yapılan Hazine yardımı ile ilgili iddialara
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı
(7/19966)
8.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in,
TÜPRAŞ hisselerinin satışına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı
(7/19992)
9.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ali ÖZPOLAT'ın,
bir özel ilköğretim okulu müdürünün görevine son verilmesine
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in
cevabı (7/20022)
10.- Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, Manisa
Pamuklu Mensucat Fabrikasının özelleştirilmesine
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı
(7/20089)
11.- İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun,
Şanlıurfa-Siverek'te köy öğretmenleriyle yapıldığı
iddia edilen bir toplantıya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/20094)
12.- İstanbul Milletvekili Berhan
ŞİMŞEK'in, Eğitim Kurumları Yöneticilerinin
Atama ve Yer Değiştirme Yönetmenliğine ilişkin sorusu
ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı
(7/20097)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak üç oturum yaptı.
Devlet Bakanı Ali Babacan, Avrupa Birliği
Komisyonunun 2007 yılı yasama ve çalışma programı
hakkında üye ve aday ülkelerin parlamentolarıyla yapmış
olduğu değerlendirmeler ile Avrupa Birliğine katılım
süreciyle ilgili yürütülen çalışmalara ilişkin Genel
Kurula bilgi verdi; Anavatan Partisi Bitlis Milletvekili Edip Safder
Gaydalı, CHP İstanbul Milletvekili Onur Öymen, AK Parti Aksaray
Milletvekili Ali Rıza Alaboyun grupları adına, Denizli
Milletvekili Ümmet Kandoğan da şahsı adına aynı
konuda görüşlerini belirttiler.
Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık ve
25 milletvekilinin, İznik, Manyas ve Uluabat göllerindeki çevre
sorunlarının araştırılarak bölgede sürdürülebilir
gelişme sağlanması için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/423) Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve ön görüşmesinin,
sırası geldiğinde yapılacağı,
Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 60 milletvekilinin,
kamu yönetiminde vasıfsız kadrolaşmaya giderek yürütme
yetkisini hukuka aykırı kullandığı, İçişleri
Bakanlığı üzerindeki gözetme ve düzeltici önlemleri
alma yükümlülüğünü yerine getirmeyerek görevinin gereklerine
aykırı hareket ettiği, bazı asayiş olaylarındaki
tutumuyla suç delilleri ve adil yargılamaya yönelik hükümlere
muhalefet ettiği iddiasıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
hakkında; Emniyet Teşkilatında hukuk dışı
gizli kadrolaşmaya göz yumarak keyfî uygulamalara yol açtığı,
görevinin gereklerini yerine getirmeyerek asayiş olaylarına
neden olduğu ve yönetim zafiyeti oluşturduğu, bazı
asayiş olaylarıyla ilgili soruşturma ve kovuşturmalarda
suç delillerine ve adil yargılamaya yönelik hükümlere muhalefet
ettiği iddiasıyla İçişleri Bakanı Abdülkadir
Aksu hakkında; bu eylemlerinin Türk Ceza Kanunu'nun 257, 281 ve
288'inci maddelerine uyduğu iddiasıyla Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergesi (9/13) Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; Meclis soruşturması önergesi için, Anayasa'nın
100'üncü maddesine göre, en geç bir ay içinde olmak üzere, Danışma
Kurulunca tespit edilecek görüşme gününün Genel Kurulun onayına
sunulacağı,
Açıklandı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı M. Hilmi Güler'in
Gürcistan'a yaptığı resmî ziyarete Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in de katılmasının uygun görüldüğüne
ilişkin Başbakanlık tezkeresi, kabul edildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının
13'üncü sırasında yer alan 1159 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın bu kısmın 3'üncü, 343'üncü sırasında
yer alan 1150 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın
4'üncü, 406'ncı sırasında yer alan 1326 sıra sayılı
Kanun Tasarısı'nın 5'inci sırasına alınmasına;
Genel Kurulun 20/2/2007 Salı günü saat 20.00'ye kadar çalışmasını
sürdürmesine ilişkin CHP Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden
sonra, kabul edilmedi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının
13'üncü sırasında yer alan 1159 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın bu kısmın 6'ncı, 421'inci
sırasında yer alan 1341 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın
7'nci, 406'ncı sırasında yer alan 1326 sıra sayılı
Kanun Tasarısı'nın 8'inci, 422'nci sırasında
yer alan 1342 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın
9'uncu, 293'üncü sırasında yer alan 1022 sıra sayılı
Kanun Tasarısı'nın 10'uncu, 418'inci sırasında
yer alan 1338 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın
11'inci, 417'nci sırasında yer alan 1337 sıra sayılı
Kanun Teklifi'nin 12'nci, 420'nci sırasında yer alan 1340
sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 13'üncü,
389'uncu sırasında yer alan 1261 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın 14'üncü, 394'üncü sırasında yer
alan 1275 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın
15'inci, 399'uncu sırasında yer alan 1317 sıra sayılı
Kanun Teklifi'nin 16'ncı sırasına alınmasına
ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine; 20/2/2007 tarihli gelen kâğıtlar listesinde
yayımlanan ve Genel Kurulun 65'inci Birleşiminde okunan
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı
Abdülkadir Aksu hakkındaki (9/13) esas numaralı Meclis soruşturması
önergesinin, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler"
kısmının 1'inci sırasında yer almasına
ve soruşturma açılıp açılmayacağı hususundaki
ön görüşmelerinin 27/2/2007 Salı günkü birleşimde yapılmasına;
20/2/2007 tarihinde dağıtılan ve aynı tarihli gelen
kâğıtlarda yayımlanan (10/254, 258) esas numaralı
Meclis araştırması komisyonunun 1273 sıra sayılı
raporu ile (10/81, 234, 286) esas numaralı Meclis araştırması
komisyonunun 1260 sıra sayılı raporunun, gündemin
"Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmının
2 ve 3'üncü sırasında yer almasına ve ön görüşmelerinin
27/2/2007 Salı günkü birleşimde yapılmasına; Genel
Kurulun 20/2/2007 Salı günü ile 21/2/2007 ve 28/2/2007 Çarşamba
günkü birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer denetim konularının
görüşülmemesine, 20/2/2007 Salı günkü birleşimde kanun
tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 20/2/2007 Salı
günü saat 22.00'ye kadar, 27/2/2007 Salı günü ise 1260 sıra sayılı
Meclis araştırması komisyonu raporunun ön görüşmelerin
bitimine kadar, 21/2/2007, 28/2/2007 Çarşamba günleri 14.00-22.00
saatleri arasında ve 22/2/2007, 1/3/2007 Perşembe günleri
ise 14.00-20.00 saatleri arasında çalışmalarını
sürdürmesine; 1326, 1261, 1275 sıra sayılı Kanun Tasarılarının
İç Tüzük'ün 91'inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine
ve bölümlerinin,
1326 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın;
1 ila 15'inci maddelerinin (15 madde) birinci bölüm,
16 ila 22'nci maddelerinin (7madde) ile geçici 1
ila 7'nci maddelerinin (7 madde) ikinci bölüm (toplam 29 madde),
1275 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın;
1 ila 16'ncı maddelerinin (16 madde) birinci
bölüm,
17 ila 27'nci maddelerinin (11 madde) ile geçici 1
ila 4'üncü maddelerinin (4 madde) ikinci bölüm (toplam 31 madde),
1261 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın;
1 ila 14'üncü maddelerinin (14 madde) birinci bölüm,
15 ila 22'nci maddelerinin (8 madde) ile geçici
1'inci maddesinin (1 madde) ikinci bölüm (toplam 23 madde),
Hâlinde görüşülmesine ilişkin AK Parti
Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildi.
Geçen oturumda Meclisin çalışma saati
tamamlandıktan sonra da çalışmalara devam edildiği
ve İç Tüzük ihlali yapıldığı iddiasıyla
açılan usul tartışması sonucunda, Oturum Başkanı,
uygulamanın, İç Tüzük'ün 55'inci maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca onaylandığını, bu konuda Genel Kurulun
kararının da tebeyyün ettiğini ve tutumunda bir değişiklik
olmadığını açıkladı.
Zonguldak Milletvekili Harun Akın'ın,
3837 Sayılı Kanunun Ek 9'uncu Maddesinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin (2/895) İç Tüzük'ün
37'nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul
edilmedi.
Ankara Milletvekili Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu'nun,
Refik Saydam Aşı-Serum Enstitüsünün Kuruluşuna Dair
Kanun Teklifi'nin (2/67) İç Tüzük'ün 37'nci maddesine göre
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi, yapılan
görüşmelerden sonra, kabul edildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1'inci sırasında bulunan, Kamu İhale
Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/212)
(S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan
maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden,
2'nci sırasında bulunan, Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030)
(S. Sayısı: 904),
3'üncü sırasında bulunan, Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı Ticaret Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/1235) (S. Sayısı:
1308),
4'üncü sırasında bulunan, Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı Transit Taşıma
Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair (1/1077) (S. Sayısı: 1023),
5'inci
sırasında bulunan, Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı Eğitim Enstitüsü Kurucu Belgesinin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair (1/1026) (S. Sayısı: 965),
Kanun
Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri
Genel Kurulda hazır bulunmadığından,
Ertelendi.
6'ncı
sırasına alınan ve İç Tüzük'ün 91'inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış olan Konut Finansmanı
Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın
(1/1148) (S. Sayısı: 1159) tümü üzerinde bir süre görüşüldü.
21 Şubat 2007 Çarşamba günü, alınan
karar gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime
22.00'de son verildi.
Nevzat PAKDİL |
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Bayram ÖZÇELİK |
Türkân
MİÇOOĞULLARI |
|
Burdur |
İzmir |
|
Kâtip
Üye |
Kâtip
Üye |
Ahmet KÜÇÜK |
|
|
Çanakkale |
|
|
Kâtip
Üye |
|
|
No.: 88
II. - GELEN
KÂĞITLAR
21 Şubat
2007 Çarşamba
Rapor
1.-
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki
Cetvellerin Emniyet Genel Müdürlüğüne Ait Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1249) (S. Sayısı:
1344) (Dağıtma tarihi: 21.2.2007) (GÜNDEME)
Meclis
Araştırması Önergesi
1.-
Yozgat Milletvekili Emin KOÇ ve 84 Milletvekilinin, siyaset ve medya
ilişkileri ile basın sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/424) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/2/2007)
21 Şubat
2007 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK(Burdur), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN
- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66'ncı Birleşimi'ni
açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı
söz vereceğim. Konuşma süreleri beşer dakikadır.
Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin cevap süresi
yirmi dakikadır.
Gündem
dışı ilk söz, Hocalı katliamının 15'inci
yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Iğdır Milletvekili
Dursun Akdemir'e aittir.
Sayın
Akdemir, buyurun efendim.
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
1.- Iğdır
Milletvekili Dursun Akdemir'in, Azerbaycan'ın Hocalı kentinde
Ermeniler tarafından gerçekleştirilen katliamın
15'inci yıl dönümü münasebetiyle, birçok Ermeni kuruluşu
ve lobi örgütünün tüm dünyayı Türklük aleyhine yanıltmalarının
önlenmesi için, üyesi olduğumuz Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
Teşkilatı Minsk Grubunda konunun çözümlenmesinin önemine
ilişkin gündem dışı konuşması ve Iğdır
Milletvekili Yücel Artantaş'ın aynı konuya ilişkin
açıklaması
DURSUN
AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Hocalı kentinde
Ermeniler tarafından gerçekleştirilen katliamın
15'inci yıl dönümü münasebetiyle söz almış bulunuyorum.
Sözlerime başlamadan önce yüce Meclisi, Türk ve Azerbaycan milletini
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, bugün burada 26 Şubatın
15'inci yılını seslendirmenin bir anlamı var, bu
yüce Meclisin milletvekillerine hitap etmenin de bir anlamı
var. O nedenle, dikkatlerinizi, beş dakika da olsa, bana çevirmenizi
önemle bekliyorum, rica ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 26 Şubat, Türk dünyası ve Azerbaycan
için acılı günlerden biri olmanın yanında, aynı
zamanda, insanlık tarihi için kelimenin tam manasıyla kara
bir sayfadır. Ermenilerin, Azerbaycan'ın Hocalı kentinde
yaptıkları ve insanlık tarihine kara bir leke olarak
geçen bu katliam, bundan on beş yıl önce gerçekleştirildi,
yani 26 Şubat 1992 tarihinde.
Ermenilerin,
Karabağ Bölgesi'nde yaptıkları terör hareketleri ve
bu hareketler sırasında Azeri Türklerine yönelik yapılan
hunharca işlenmiş katliamları unutmak ve hele bu katliamlara
tanık olanların hafızalarından silmeleri asla
mümkün olmamıştır, olamayacaktır da.
Ermeniler
tarafından insanlık tarihine düşürülmüş olan bu
kocaman kara leke, insanlık adına bir şanssızlık
olmuştur. Bu durum, demokrasi savunucusu devletleri çok
düşündürmeli ve hatta utandırmalıdır.
Değerli arkadaşlarım, Hocalı
katliamında her türlü vahşet yaşandı. Ermeniler,
insafsızca ve acımasız bir şekilde, şehitlerin,
gözlerini oydular, kafataslarının derilerini soydular,
vücutlarının değişik organlarını kestiler,
diri diri canları toprağa gömdüler, hamile kadınların
karınlarını deştiler; şehitlerin penisleri
kesilerek ağızlarına verildi. Bu durumları Fransız
Gazeteci Jan Iv Yunet, Rus İzvestia gazetesi Muhabiri Vladimir
Belih, Adli Tıp Kurumunda profesör olan Yusifov, belgeleriyle
o gün dünyaya ulaştırmıştır.
Değerli arkadaşlarım, Ermeniler
Hocalı'da bu katliamı yaptıktan sonra Dağlık
Karabağ Bölgesini ve çevresini böylece işgal ettiler.
Ermenilerin, Azerbaycan Türklerine yaptıkları
katliamın boyutları çok büyük olmasına rağmen,
dünya kamuoyundan gelen tepki çok yetersiz kaldı o gün. Azerbaycan
topraklarının yüzde 20'si işgal altına girdi, 1 milyondan
fazla insan yaşadığı yerinden edildi, yersiz yurtsuz
kaldı ve "kaçkın" adını aldılar. O nedenle
bu bölgeye dikkatler yeniden çekilmelidir değerli arkadaşlarım.
Ermeniler, halen Yukarı Karabağ ve altı
Azeri bölgesini işgale devam ediyorlar. Bu şekilde Ermeniler,
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kararlarını
ve uluslararası hukuk kurallarını çiğnemeye devam
ediyorlar yani.
Ermenistan'ın Azerbaycanlı Türklere yaptığı
katliam, insanlık tarihinin karanlık sayfalarında
yerini aldı. Bu katliamı yapan Ermeniler, evrensel bilincin
en müstesna yerinde korunan insanlık onur ve itibarını
da katlettiler.
Aradan geçen yıllar boyunca Ermeni politikaları,
yalanlar ve saptırmalarla yaşananları unutturmaya
ve gerçekleri örtmeye çalıştılar. Bugün, Amerika Birleşik
Devletleri'nde olduğu gibi, dünyanın birçok ülkesinde Ermeni
kuruluşları ve lobi örgütleri kendi çıkarları
doğrultusunda saptırılmış bilgilerle kitleleri
ve tüm dünyayı Türklük aleyhine yanıltıyorlar, ama gerçek,
balçıkla sıvanamaz bir güneştir. Bu sayede, bu suçu
işleyenler tarih önünde mutlaka hesap verecekler ve insanlık
vicdanında mahkûm duruma geleceklerdir.
Bu durum, Türkiye'nin de üyesi olduğu Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı bünyesindeki
Minsk Grubunda çözümlenmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akdemir, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
DURSUN AKDEMİR (Devamla) - Olur Sayın
Başkanım.
Birleşmiş Milletlere üye olan tüm ülkeler,
gerçekten barış istiyorlarsa, üzerlerine düşeni yapmalıdırlar.
Aksi takdirde, bu mezalimin ortağı konumuna geleceklerdir.
Karşılıklı öldürmeleri
"soykırım" olarak dünyaya yaymaya ve milletimizin
soylu tarihini karartmaya kimsenin hakkı yoktur.
Değerli arkadaşlar, bir millet iki devlet
politikası olarak, biz de bir konsorsiyum oluşturmak durumundayız.
Bu konsorsiyum, her iki devletin yüce meclisinin, siyasi partilerinin
ve sivil toplum örgütlerinin ve isteyen herkesin katılacağı
bir platform hâline dönmeledir. Bu platform, Ermenilerin, Türklere
yaptığı mezalimi ve Azerbaycan'ın Karabağ topraklarını
işgal altında tuttuğunu tüm dünyaya anlatmalıyız.
Tarihî gerçeklerin anlatılmasına yönelik
programların geliştirilmesi, kendi gençliğimizin yanı
sıra, yabancı ülkelerin gençliğinin de bu konuda aydınlatılması,
her türlü iletişim yönteminin ve medya aracının kullanılması
artık zorunlu hâle gelmiştir.
Bunun için, Türkiye ve Azerbaycan'ın yanı
sıra, Fransa, Almanya, İngiltere, ABD gibi birçok ülkede
yaşayan gençler için de eğitim programları hazırlanabilir.
Bu bilimsel toplantılarda eğitilmiş olan gençler,
doğruyu öğrenen gençler hakikati görüp Türkiye'nin ve Türklük
aleyhine olan konularda yanımızda olabilirler. Bu çalışmaların
sonucunda, Azerbaycan'ın kaybedilmiş Karabağ toprağı
ve Türkiye aleyhine Ermenilerin yaymaya çalıştığı
yalanlar ortadan böylece kalkmış olur.
Özet olarak, değerli arkadaşlar, Yukarı
Karabağ sorunu, Ermenistan'ın, uluslararası hukukun,
sınırların kuvvet yoluyla değiştirilmezliği
ve toprak bütünlüğüne saygı ilkelerini ihlalinden kaynaklanan
ve bütün uluslararası toplumu ilgilendiren bir sorundur. Ermeniler,
hâlen uluslararası hukuku ihlal ederek Yukarı Karabağ
ve diğer altı Azeri bölgesini işgalleri altında
tutmaya, her şeye rağmen, devam ediyorlar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Azerbaycan halkının kabul edeceği barışçı
bir çözüme Türkiye'nin destek vermeye hazır olduğu bilinen
bir gerçektir. Milletvekilleri olarak bizler -Türkiye Büyük Millet
Meclisi olarak- bu konuda daha aktif bir konum almamız gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, totaliter
yönetimlerin yerine demokratik yönetimlerin geçmesini isteyen,
demokrasiyi korumaya çalışan tüm devletleri Karabağ
sorununun adil bir şekilde çözülmesine destek vermeye ve bölgede
demokrasinin yerleştirilmesine katkı yapmaya bu yüce
kürsüden davet ediyorum.
Sözlerimi tamamlarken, Allah, Azerbaycan milletine
ve dünyadaki tüm Türk milletlerine ve insanlığa bir daha
böyle bir katliam yaşatmasın diyor, yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Aynı konuyla ilgili olarak, yerinden Iğdır
Milletvekili Sayın Yücel Artantaş'a söz vereceğim.
Buyurun Sayın Artantaş.
YÜCEL ARTANTAŞ (Iğdır) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; biraz önce aynı konu
üzerinde Sayın Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir Bey
de konuştu.
Değerli arkadaşlar, şimdi, Hocalı
katliamı, gerçekten 21'inci yüzyılın bana göre yüz karasıdır.
Bu tarihten bugüne kadar ne biz ne başka devletler bu konuda ciddi
bir tepki göstermemiştir. Gerçekler ortada, yani, aynı
olay başka bir Avrupa ülkesinde, başka bir ülkede olsaydı,
acaba Avrupa'nın veya başka ülkelerin tepkisi bu mu olurdu?
Yıllardan beri o topraklar işgal altında. Şimdi,
21'inci yüzyıla girdiğimizde, baktığımız
zaman, iki ülkenin toprakları işgal altında: Birisi
Filistin, birisi Azerbaycan.
Şimdi, değerli arkadaşlar, tarihe
baktığımız zaman, karşılıklı, aynı
faturayı hem Türkiye'ye hem Azerbaycan'a belli ülkeler çıkarmak
üzere. Burada yapılacak iş, bana göre, Türkiye diasporası
ve Azerbaycan diasporası bu konuda ciddi bir çalışma
yapması gerekli. Zaten, yıllardan beri, zamana bırakarak,
Ermeni olayıyla ilgili en ağır faturayı ödemeye
başladık Türk devleti olarak da. Burada, bizim Hükûmetimize
ve Dışişlerimize ciddi görevler düşüyor. Görüştükleri
yabancı heyetlerle
Mesela, geçen gün İran Meclis Başkanı
gelmişti, ben de oradaydım, hiçbirisinde bu Hocalı katliamı
ve Azerbaycan topraklarının işgali gündeme gelmiyor,
ama, yılda bir sefer burada birkaç kelime konuşarak geçiştiriyoruz.
Bizim için en önemli olanı, Azerbaycan için de en önemli olanı,
bu tip heyetlerle görüşmemizde bu olayı gündeme getirerek
önemli ölçüde Türk devletinin tepkisini göstermek. Maalesef, bugüne
kadar bunlar olmadı. Bu katliamın gerçekten kınanması
ve gerekirse Türkiye Parlamentosunda ciddi bir şekilde tartışılarak,
farklı bir şekilde gündeme alınarak görüşülmesi
lazım. Beşer dakikalık konuşmalarla, yani,
yılda bir sefer, tamam, böyle bir olay olmuş gibi
Ermenilerin
de bu konuda hiç tındıkları yok.
Yüzde 25 toprağı, bir ülkenin, işgal
altında ve bu ülke, bizim en yakın dostumuz, kardeş dediğimiz
bir ülke, ama maalesef, bugüne kadar ne komşularımızdan
ne de bizden bu konuda ciddi bir tepki gelmemiştir ve bu olaylardan
faydalanan Ermenistan da, hem Türkiye üzerinde belli haklar iddia
etmekte hem de Azerbaycan üzerinde. Onun için, benim söylemek istediğim
olay şudur: Hocalı katliamı, geçiştirilecek bir
olay değil. Özellikle Türkiye Parlamentosu bu konuda bir çalışma
yaparak, belli kararlar almak durumunda.
Teşekkür ederim, sağ olun.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Artantaş.
Biz de, Hocalı şehitlerini rahmetle ve
minnetle anıyoruz ve katliamı nefretle telin ediyoruz.
Gündem dışı ikinci söz, İkinci Abdülhamid
Han'ın ölüm yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Eskişehir
Milletvekili Fahri Keskin'e aittir.
Sayın Keskin, buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
2.- Eskişehir Milletvekili Fahri Keskin'in, Osmanlı
İmparatorluğu'nun 34'üncü Padişahı Abdülhamid
Han'ın ölümünün 89'uncu yıl dönümü münasebetiyle, dönemindeki
siyasi gelişmelere ve yaptırdığı eserlere
lişkin gündem dışı konuşması
FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; üç kıtaya nam salmış
Osmanlı İmparatorluğu'nun 34'üncü Padişahı
cennetmekân Abdülhamid Han'ın ahirete intikalinin 89'uncu
yılı münasebetiyle gündem dışı söz almış
bulunuyorum.
1918 senesinde aramızdan ayrılan Abdülhamid
Han, iktidarda kaldığı otuz üç sene boyunca adaletli,
dirayetli, vatanperver yönetimiyle derin izler bırakmıştır.
39'uncu İslam Halifesi olan Ulu Hakan'ın tahta çıkışı
1876'dır. Babası Abdülmecit Han, annesi Tirimüjgan
Hanımefendi'dir. Abdülhamid Han, 21 Eylül 1842'de doğmuş,
10 Şubat 1918'de vefat etmiştir. Kabri, İstanbul Çemberlitaş'ta,
dedesi İkinci Mahmut Han'ın türbesindedir. Devrinin şartlarında
çok iyi bir eğitim ve öğrenim görmüş, zamanın en büyük
hocalarından ders almış, Arapça, Farsça, Fransızca,
tefsir ve hadis, fıkıh öğrenimi görmüş, din ve fen
ilimlerinde üstat hocalardan ders almıştır. Ata binmeyi,
silah kullanmayı iyi bilirdi. Usta bir nakkaştı. Çok zeki,
hayret verecek derecede hafızaya sahip olduğu düşmanları
tarafından bile kabul edilmiştir. Çok dindardı. İsraftan
kaçınır, düşmanlarını bile korur, şefaatle
muamele ederdi. Kan dökmekten hoşlanmazdı. Amcası Sultan
Abdülaziz'i katledenler idama mahkûm edilmişken, onları bile
sadece sürgüne göndermekle yetindi ve ceplerine de cep harçlığı
koydu; bir süre sonra da onları affetti. Bunların içerisinde
Midhat Paşa da yer alıyordu. Merhamet timsali bir kişiydi.
Ulu Hakan Abdülhamid Han, cihan imparatorluğu
Osmanlı Devleti'nin düşmanları tarafından parçalanıp
yok edilme, tarihe gömülme çalışmalarının son
aşamaya getirildiği bir dönemde tahta geçmiştir. Dönem, siyonistlerin,
Ermenilerin, masonların en üst devlet kademelerine sızdıkları
bir dönemdir. Bu dönemde siyonist grupların Filistin'de devlet
kurabilme özlemine en büyük engel Abdülhamid Han olmuştur. Siyonistler,
Filistin'den toprak almak istediler, Osmanlı'nın bütün borçlarının
ödenmesi dâhil olmak üzere, çok sayıda teklifler sundular. Ancak,
Abdülhamid Han, bu tekliflere "bu topraklar, Filistin ceddimizin
kanıyla alındı, ancak kanla terk edilir" karşılığını
verdi. Filistin'de Yahudilere toprak satışını önledi.
Bu şekilde İsrail Devleti'nin kuruluşunu uzun süre önlemiş
olduğu için, Yahudiler kendisini düşman ilan ettiler.
Aynı yıllarda, İngilizler, bir taraftan
Ulu Hakan'ın aleyhine faaliyette bulunan grupları desteklerken,
diğer taraftan Arabistan Yarımadası'nda bedevi kabilelerini,
Doğu Anadolu'da Ermenileri Osmanlı aleyhine kışkırtmaya
başladılar. Böyle bir dönemde devletin başında bulunan
Abdülhamid Han, Batı'da bazı devlet adamları tarafından
"zamanın en büyük diplomatı" olarak ifade ediliyor.
Alman İmparatoru II. Wilhelm Kayzer "Bildiğim siyasetin
yüzde 99'u Abdülhamid'ten, 1'i de diğerlerinden sağlanmıştır"
demektedir.
31 Martçılarla hiçbir ilgisi olmadığı,
tersine, olayların büyümesini önlemeye çalıştığı
hâlde, ülkede kan dökülmesine mani olmak için emrinde Osmanlı
Devleti'nin en kuvvetli gücü olan 1. Orduyu kullanmadı. Kendisini
hal için gelen çapulculara karşı, alay muhafızının
"İzin verin hepsini geberteyim." sözüne karşı
"Kan dökülmesine rıza gösteremem." diyerek karşı
çıkması, belki de Abdülhamid Han'ın iktidarının
en yanlış hareketiydi. "Biz yalnız padişah değil,
bütün Müslümanların halifesiyiz. Onları Allah'a emanet
ediyorum." dedi ve tahttan çekildi. Tahtan indirilip Selanik'e,
Alatini Köşkü'ne hapsedildi. Balkan Savaşı çıkınca,
8 Ekim 1912'de İstanbul'a nakledildi. İstanbul'da Beylerbeyi
Sarayı'nda, izbe denilebilecek rutubetli bir odasında,
mangalla ısıtılan bir ortamda zatürreden öldü.
İttihatçılar, zaman zaman, memleketin
içine düştüğü bu durumlardan nasıl kurtulacağını
kendisine sormuşlar, ama bunu iş işten geçtikten sonra
yapmışlardır. Abdülhamid Han "Bu zavallı devlet
Birinci Dünya Savaşı'na sürüklendiği gün yıkılmıştır.
Sizi bana gönderenler bu çılgınlığı
yapmadan önce göndermeliydiler. Bütün dünya denizlerine hâkim
olan devletlere karşı, Avusturya, Almanya gibi kara hudutları
içerisinde mahpus yaşayan iki devletle ateşe atılmak
tarihin en büyük aptallığıdır." şeklinde,
gelen elçilere cevap vermiştir. 10 Şubat 1918'de Beylerbeyi'nde
öldüğünde, herkes, onu geç anlamanın ıstırabında
idi. Gerçekten, hıçkıra hıçkıra herkes ağlıyordu.
Abdülhamid Han'dan bahsederken, yaptıklarını
birkaç cümleyle de ifade etmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Keskin, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
FAHRİ KESKİN (Devamla) - Batı'nın
kültürünü değil, teknolojisini yakından takip etmesini
iyi biliyordu. Abdülhamid Han, Paris'e elektriğin gelişinden
beş yıl sonra Silahtarağa Santrali'ni yaptırarak
İstanbul'u elektriğe kavuşturdu. İlk metro onun zamanında
Tünel'de işletmeye açıldı. Demir yollarıyla
Bağdat ve Medine arasını İstanbul'la bağladı,
Hicaz demir yolunu kurdu. Viyana'dan başka bir yerde örneği
bulunmayan modern tıp fakültesini İstanbul'da açtırdı.
1876'da Mektebi Mülkiyeyi açtırdı. Hukuk mektebini, Divanı
Muhasebatı (Sayıştayı) o kurdu. 1886'da Terkos suyunu
İstanbul'a o getirdi. Küçüksu Barajı'nı ve Manastır-Selanik
demir yolunu o yaptırdı. Kendi parasıyla Darülaceze'yi
yaptırdı. İstanbul Şişli Etfal Hastanesini
yine o, kendi parasıyla yaptırdı. 1900 yılında
Medine-i Münevvere'ye kadar telgraf hattını o çektirdi,
1902'de Hamidiye suyunu İstanbul'a getirdi...
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) -
Heykelini dikelim.
FAHRİ KESKİN (Devamla) - 1903'te Askerî
Tıbbiye Mektebi Şahanesini kurdu. Vilayetlere lise, kazalara
ortaokul, köylere ilkokul yaptırdı, öğretmen okullarını
o açtı...
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Akrabalığın var mı?
FAHRİ KESKİN (Devamla) - Galatasaray,
Kabataş ve Haydarpaşa liselerini o açtı. Kısacası,
Avrupa'da yapılan yeniliklerin aynısını İstanbul'a
taşıdı.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Hep sevaplarını
sayıyorsun!
YÜCEL ARTANTAŞ (Iğdır) - Değerli
arkadaşım, onun zamanında toprak kaybettik.
ERDAL KARADEMİR (Karabük) - Balkanlar toprak
kaybetti onun zamanında.
FAHRİ KESKİN (Devamla) - Zamanında,
sizin gibi geç anlayan filozof Rıza Tevfik Bölükbaşı'nın,
ölümünün ardından pişman olup nedametlerini dile getiren
mısralarıyla sözlerime son veriyorum:
"Tarihler ismini andığı zaman
Sana hak verecek ey koca Sultan
Bizdik utanmadan iftira atan
Devrin en siyasi padişahına
Divane sen değil meğer bizmişiz
Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz,
Sade deli değil edepsizmişiz
Tükürdük atalar kalbigâhına"
Sultanın ruhu şad olsun.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Keskin.
Gündem dışı üçüncü söz Ardahan'ın
kurtuluş günü hakkında söz isteyen Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'e aittir.
Sayın Öğüt, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan'ın
düşman işgalinden kurtarılışının
86'ncı yıl dönümünde, ilde, tarım ve hayvancılıkla
uğraşan kesimin sorunlarına ve alınması gereken
tedbirlere lişkin gündem dışı konuşması
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; sözlerime
başlamadan önce, Hocalı katliamını kınıyorum,
Hocalı katliamının beş dakikaya sığdırılamayacağını,
bu Büyük Millet Meclisinin, Hocalı katliamının soykırımı
kararı almasını diliyorum.
Değerli hemşehrilerim, değerli arkadaşlar,
beni izleyen değerli hemşehrilerim; Ardahan'ın
düşman işgalinin 86'ncı yıl dönümü, ama Ardahan bugün
de işgal altında, çünkü, her sene sekiz ay karlar altında.
Evet, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında,
Ardahan, kırk üç yıl işgal altında kaldı, böyle
bir zulüm görmedi. Bir defa daha, Ardahan, Osmanlıların
topraklarını garanti etmek için tazminat olarak verildi,
ama, Ardahanlı, özgürlüğe ve bağımsızlığına
kavuşmak için, 3 Ocak 1919'da, Halit Paşa başkanlığında
Millî Şûra Hükümetini kurdu. Erzurum'da Atatürk'e destek verdi,
cumhuriyeti kurdu. Ama, cumhuriyet hükümetleri Ardahan'a hiçbir
yatırım yapmadı, Ardahanlıya hiçbir şekilde
katkı sunmadı, Ardahanlı göç etti, Ardahan boşaldı,
kalan insanlar da, orada, şu anda, mağdur, perişan bir
durumda yaşıyorlar.
Ardahan'ın yüzde 95'i tarım ve hayvancılıkla
geçinen toplum. Bu yüzde 95 insan, şu ana kadar, yem bitkilerinin
ödenmesini bekliyor. 2006 yılında ödenecek yem bitkileri
hâlen ödenmedi, "25 Şubattan sonra ödenecek" dendi, ödenmedi.
Şimdi, çok dikkat edin lütfen: Yem bitkilerinin
Doğu ve Güneydoğu'daki illere ödenmemesi için 10 tane müfettiş
gönderiliyor. 10 tane müfettiş, yem bitkilerinin ekilip ekilmediğini
soracak, kontrol edecek, 1 metre karın altında yem bitkilerini
kontrol edecek! Arkadaşlar, buna dikkatinizi çekiyorum. Ben
dün müfettişlerle görüştüm: "Erzurum'da ne yapıyorsunuz?"
"Efendim, Bakanlıktan verilen talimata göre, geldik, burada,
yem bitkileri ekildi mi ekilmedi mi ona bakacağız." dediler.
"Kardeşim, yem bitkileri mayısta ekildi. Niye o zaman
kontrol etmediniz? İl ve ilçe tarım müdürlüklerine güven
duymuyor musunuz? Şu anda 1 metre kar var, karın altında
nasıl bakacaksınız yem bitkilerine?" dedim.
"Efendim, ekibimiz var, 10 kişi geldik. Karı temizleyeceğiz,
bakacağız, yem bitkileri ekilmişse o çiftçiye parasını
ödeyeceğiz, yoksa ödemeyeceğiz." dediler. Böyle bir
mantık olabilir mi değerli arkadaşlar? Bizim orada,
kışın, şu anda, tilkiler, karı eşeleyip,
fare bulmaya çalışıp, kendisini geçindirmeye çalışıyor.
Böyle bir şey olabilir mi değerli arkadaşlar?
Bu Hükûmetin, lütfen, rica ediyorum Sayın Bakandan
da, Sayın Başbakandan da, Doğu ve Güneydoğu'daki
müfettişler derhâl geri çekilsin ve derhâl oradaki çiftçilerimizin
yem parası ödensin. Bu ayıptır! Aralık ayında saman
150 bin liraydı, şu anda 400 bin lira olmuş. Yüzde 200, yüzde
300 artan bir yem bitkisi altında, maalesef, Ardahanlı
-hâlen daha- veya Doğu Anadolulu, güneydoğulu çiftçilerimiz
eziliyor. Zaten insanlar göç etti, köylerde genç kalmadı.
Yaşlı insanlar da orada perişan bir durumda. Bırakırsak,
bu, hem Hükûmetin ayıbıdır hem Büyük Millet Meclisinin
ayıbıdır değerli arkadaşlar.
Ben, Sayın Bakandan rica ediyorum, buna
derhâl, hemen çözüm bulsun, arasın ve müfettişler geri gelsin.
Bütün icmaller tamamdır, hesaplar tamamdır, her şey kontrol
edilmiştir. Çiftçilerimizin parası bir an evvel ödensin,
rica ediyorum.
Değerli arkadaşlar, yine Ardahan'ımızın
kurtuluşu olan Kars-Tiflis-Bakû demir yolu Ardahan'dan geçmesi
gerekirken, maalesef, Ermenistan'ın sınırına paralel
bir şekilde, Gürcistan'dan geçip gidiyor. Yani, Ardahan'a hiçbir
faydası yok. Bunu, çeşitli defalarda ben kürsülerden izah
ettim, soru önergeleri verdim, Sayın Başbakanla birlikte
Gürcistan'a gittim, izah ettim ama "Uluslararası bir proje;
yolun kısa olması nedeniyle oradan geçirdik." dediler.
Peki, buna da eyvallah, olabilir. Ama, gümrüklemenin, gümrükleme
istasyonunun Ardahan il sınırına kurulmasını
istirham ediyoruz. Sayın Bakan söz verdi ama, ben projede baktım,
Ardahan'da "Canbaz İstasyonu" adı altında kurulacak
istasyon gümrükleme istasyonu değil, küçük bir istasyon projede.
Bu projenin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Sayın Başkan,
tamamlıyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Öğüt.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Bu Kars-Tiflis-Bakû demir
yolunun, geçen, Ardahan'da kurulacak istasyonun büyük istasyon olmasını,
gümrükleme istasyonu olmasını ve antreponun kurulmasını
ben istiyorum ve Ardahanlılar istiyor. Şu anda, bütün Ardahanlılar
ayakta.
Zaten, arkadaşlar, sınır ticaretinden
faydalanamıyoruz. Posof-Türkgözü Kapısı şu anda
kapalı durumda neredeyse. "Bir iç gümrükleme Posof'un içine
kurulsun" diye, ben, soru önergesi verdim, Sayın Bakana rica
ettim. Şimdi, o çalışmaları yapıyoruz. Posof
Kapısı kapanmak üzere arkadaşlar. Aktaş Kapısı'nın
zaten yolu açılmadı, Gürcistan tarafından yapılması
lazım, onun çalışmaları yapılıyor, ama
Kars-Tiflis demir yolu bizim hayat damarımızdır. Bu tarihî
ipek yolu madem bizden geçiyor, riskini taşıyoruz, gümrükleme
sınırının da Ardahan sınırlarında
kurulması lazım.
Değerli arkadaşlar, seksen altı
yıl önce, Ardahan halkı, kırk üç yıl Rus işgalinde
kaldı, Rusya'ya savaş tazminatı olarak verildi; ama
yılmadı, vatanına, milletine, devletine bağlı
bir toplum.
Böyle bir topluma hizmet etmek en büyük ibadet diyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Sayın milletvekilleri, Genel Kurulun
20/2/2007 tarihli 65'inci Birleşimi'nde alınan karar gereğince,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı
Abdülkadir Aksu hakkında verilen (9/13) esas numaralı Meclis
soruşturması önergesinin görüşmeleri 27/2/2007 Salı
günü yapılacaktır. Bu konuda yedi sayın milletvekili
aynı anda söz istemiştir. Bu görüşmelerde üç sayın
üye konuşabileceğinden söz sırasını belirlemek
amacıyla şimdi kura çekilecektir.
1'inci sıra, Recep Garip, Adana.
2'nci sıra, Ayhan Sefer Üstün, Sakarya.
3'üncü sıra, Mustafa Nuri Akbulut, Erzurum.
Bu arkadaşlarımızın konuşmama
ihtimaline, Genel Kurulda bulunmama ihtimaline binaen diğerlerini
okuyorum:
4'üncü sıra, Bekir Bozdağ, Yozgat.
5'inci sıra, Selami Uzun, Sivas.
6'ncı sıra, Ramazan Can, Kırıkkale.
7'nci sıra, Muzaffer Kurtulmuşoğlu,
Ankara.
Evet, sıraları sizlere okudum. Böylece
belirlenmiş oldu.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Yozgat Milletvekili Emin Koç ve 84 milletvekilinin, siyaset
ve medya ilişkileri ile basın sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/424)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Medya ve siyasi iktidar ilişkilerini, siyasi
iktidarın yasal olmayan yöntemlerle basın üzerinde kurduğu
baskıları, basın sektörünün ve çalışanlarının
sorunlarını tespit etmek ve alınması gerekli önlemleri
belirlemek amacıyla, Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğü'nün
104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Emin Koç (Yozgat)
2) Haluk Koç (Samsun)
3) Uğur Aksöz (Adana)
4) N.Gaye Erbatur (Adana)
5) Kemal Sağ (Adana)
6) Tacidar Seyhan (Adana)
7) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
8) Oya Araslı (Ankara)
9) A. İsmet
Çanakcı (Ankara)
10) İsmail
Değerli (Ankara)
11) Yakup Kepenek
(Ankara)
12) Feridun Fikret
Baloğlu (Antalya)
13) Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)
14) Tuncay Ercenk (Antalya)
15) Nail Kamacı (Antalya)
16) Osman Kaptan (Antalya)
17) Osman Özcan (Antalya)
18) Ensar
Öğüt (Ardahan)
19) Mehmet Boztaş (Aydın)
20) Mehmet Mesut Özakcan (Aydın)
21) Mehmet Semerci (Aydın)
22) Ali Kemal Deveciler (Balıkesir)
23) Sedat Pekel (Balıkesir)
24) Orhan Sür (Balıkesir)
25) Yaşar Tüzün (Bilecik)
26) Mustafa Özyurt (Bursa)
27) Ahmet Küçük (Çanakkale)
28) Feridun Ayvazoğlu (Çorum)
29) Mustafa Gazalcı (Denizli)
30) Ahmet
Yılmazkaya (Gaziantep)
31) Mehmet Işık (Giresun)
32) Fuat Çay (Hatay)
33) Abdulaziz Yazar (Hatay)
34) Halil Akyüz (İstanbul)
35) Hasan Fehmi
Güneş (İstanbul)
36) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
37) Birgen Keleş (İstanbul)
38) Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul)
39) Onur Öymen (İstanbul)
40) Ahmet
Sırrı Özbek (İstanbul)
41) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
42) Sıdıka
Sarıbekir (İstanbul)
43) Ali Topuz (İstanbul)
44) K. Kemal Anadol (İzmir)
45) Ali Rıza
Bodur (İzmir)
46) Ahmet Ersin (İzmir)
47) Abdurrezzak
Erten (İzmir)
48) Yılmaz
Kaya (İzmir)
49) Türkân Miçooğulları (İzmir)
50) Enver Öktem (İzmir)
51) Muharrem Toprak
(İzmir)
52) Hakkı Ülkü (İzmir)
53) Mehmet Parlakyiğit (Kahramanmaraş)
54) Mehmet
Yıldırım (Kastamonu)
55) Halil Tiryaki (Kırıkkale)
56) Yavuz Altınorak (Kırklareli)
57) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
58) Hüseyin Bayındır (Kırşehir)
59) İzzet Çetin (Kocaeli)
60) Mehmet Sefa
Sirmen (Kocaeli)
61) Atilla Kart (Konya)
62) Muharrem
Kılıç (Malatya)
63) Hasan Ören (Manisa)
64) Mustafa Erdoğan
Yetenç (Manisa)
65) Ali Oksal (Mersin)
66) Gürol Ergin (Muğla)
67) Mehmet
Şerif Ertuğrul (Muş)
68) Orhan Eraslan (Niğde)
69) Necati Uzdil (Osmaniye)
70) İlyas Sezai
Önder (Samsun)
71) Engin Altay (Sinop)
72) Nurettin Sözen (Sivas)
73) Mehmet Vedat
Melik (Şanlıurfa)
74) Erdoğan
Kaplan (Tekirdağ)
75) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
76) Orhan Ziya Diren (Tokat)
77) Feramus Şahin (Tokat)
78) Şevket Arz (
79) M. Akif Hamzaçebi (
80) Hasan Güyüldar (Tunceli)
81) V. Sinan Yerlikaya (Tunceli)
82) Osman
Coşkunoğlu (Uşak)
83) Mehmet Kartal (Van)
84) Muharrem
İnce (Yalova)
85) Nadir Saraç (Zonguldak)
Gerekçe:
Anayasanın 26. maddesinde düşünceyi
açıklama ve yayma özgürlüğü güvence altına alınmış
ve "Basın hürriyeti" başlıklı 28 inci madde
ile de basın hürdür, sansür edilemez hükmüne yer verilmiştir.
Bu açıdan Anayasamız devlete, basın ve haber alma hürriyetlerini
sağlayacak tedbirleri alma ödevini yüklemiştir.
Basın özgürlüğünün korunması devletin
olduğu kadar medya kuruluşlarının da görevidir.
Ancak bugün içinden geçilen süreçte, halkın gerçekleri öğrenme
hakkına ilişkin sorumluluk her iki aktör tarafından da
yerine getirilmemekte ve basın özgürlüğü ihlal edilmektedir.
2000 yılında yaşanan ekonomik krizin
ardından medya-siyaset-ticaret ilişkileri yeni bir eksene
oturmuş, basın sektöründe büyük el değiştirmeler
ve yabancılaştırma süreci başlamıştır.
Ekonomik kriz medya kuruluşlarını ve onların ortağı
olduğu ekonomik girişimleri siyasi iktidarın kararlarına
bağımlı kılmıştır.
Siyasi iktidarın ilk yıllarında,
medya kuruluşlarının yönetimlerinin borçlarından
dolayı TMSF'na devredilmesi sonucunda devlet güdümünde bir
medya ortaya çıkarılmış ve büyük gazeteci kıyımları
yaşanmıştır.
Bu durum medya meslek mensuplarının kendi
içlerinde oto sansür uygulamalarını beraberinde getirmiştir.
Medya-siyaset-ticaret ilişkilerinde yaşanan
dönüşüm, oto sansürle de sınırlı kalmamış,
iktidar yanlısı olmayan gazetecilerin köşeleri, televizyoncuların
ise programlarının ellerinden alındığı;
siyasi iktidarın baskıları ile gazete köşe yazarlarının
belirlendiği bir süreç yaşanmıştır.
Başbakan 3 Nisan 2005 tarihli Hürriyet Gazetesinde
yayınlanan demecinde "
Benden gazeteci gibi randevu
alıp gelen, geldikten sonra başka işler için konuşanlar
var, aracılık yapanlar var." ifadelerinde bulunmuştur.
Yine Sayın Başbakan 1 Mart 2006 tarihinde
Maliye Bakanı ile ilişkili olarak basında çıkan
haberler için yaptığı açıklamada ise, "Medya
bu konuda da kendini fazla yormasın. Medyanın ileri gelenleri
de kendilerini yormasınlar. Köşe yazarları da kendilerini
yormasın. Attıkları birçok iftiranın yalan olduğu
ortaya çıkıyor. Ve bunun bir şeyler karşılığında
olduğunun biz farkındayız. Bakın bu konuda bu kadar
ağır söylüyorum." demiştir.
Sayın Başbakan aslında medya ile kurduğu
ilişkileri deşifre eden bu sözlerine daha fazla açıklık
getirmeyerek, kamu olanaklarını basın sektörü üzerinde
bir şantaj unsuru olarak kullanmaya devam etmiştir.
18.2.2007 tarihinde ortaya çıkarılan ve
bir Maliye Elemanının Kanaltürk Televizyonu ve onun çalışanları
hakkında başlattığı incelemeye ilişkin
belge, özgür basına yapılan baskıları göstermesi
açısından yeni bir baskıcı döneme girildiğini
ortaya koymaktadır.
Siyasi iktidara yakın medya gruplarına
halkın parasını gasp eden holdinglerden para aktarıldığına
ilişkin belgeler olmasına karşın inceleme
başlatılmazken, siyasi iktidarın yaptıklarını
eleştiren medya grupları üzerinde baskı kurulması
yaklaşan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili
genel seçimlerini etkilemeye yönelik girişimlerdir.
Bu açıdan kamu olanakları kullanılarak
üzerinde baskı kurulan medya kuruluşları ile gazetecilerin
belirlenmesi ve bu ilişkiler yumağının günığışına
çıkarılması demokrasimiz açısından son derece
önemli hale gelmiştir.
Basındaki el değiştirme, yabancılaştırma
süreci ile siyasi iktidarın baskıları basın meslek
mensuplarının işsiz kalmasını beraberinde
getirdiği gibi özlük hakları açısından kazanımlarını
yitirdiği bir dönem yaşanmasını da beraberinde
getirmiştir. İlkelerinden taviz vermeyen deneyimli gazeteciler
işsiz kalırken, yeterli formasyona sahip olmayanların
mesleğe alındığı bir süreç yaşanmaktadır.
Bu süreç basın sektörünün yüzde 90'ının sendikasızlaştırılmasını
da beraberinde getirmiştir.
Bu nedenlerle, basın sektörünün ve çalışanlarının
sorunları ile siyasi iktidar tarafından basına kamu
olanakları kullanılarak yapılan baskıların
ortaya çıkarılması konularının TBMM'de ele
alınmasını demokrasinin gereği olarak görmekteyiz.
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki ön görüşme,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, Başbakanlığın
Anayasa'nın 82'nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
C) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın İngiltere ve
Amerika Birleşik Devletleri'ne yaptığı resmî ziyaretlere
Afyonkarahisar Milletvekili Sait Açba'nın da iştirak etmesinin uygun
bulunduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1206)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın, yabancı
yatırımcılara yönelik Türkiye Sermaye Piyasası
ile ilgili bilgilendirme toplantılarına katılmak
üzere bir heyetle birlikte 15-17 Ocak 2007 tarihlerinde İngiltere'ye
ve 18-20 Ocak 2007 tarihlerinde de Amerika Birleşik Devletleri'ne
yaptığı resmi ziyarete, Afyonkarahisar Milletvekili
Sait Açba'nın da iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki
Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini
arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN - Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar
gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş
ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî
Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair
Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı:
305)
BAŞKAN -
1'inci sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle
ilgili komisyon raporu gelmediğinden, teklifin görüşmelerini
erteliyoruz.
2'nci sırada
yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil
ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon?
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada
yer alan, Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Konut Finansmanı Sistemine İlişkin
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1148)
(S. Sayısı: 1159) (x)
BAŞKAN - Komisyon?
Burada.
Hükûmet?
Sayın milletvekilleri,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.42
(x) 1159 S. Sayılı Basmayazı 20/2/2007
tarihli 65'inci Birleşim Tutanağına eklidir.
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.46
BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet
KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66'ncı Birleşimi'nin
İkinci Oturumu'nu açıyorum.
Kanun tasarı
ve tekliflerini sırasıyla görüşmeye devam edeceğiz.
3'üncü sırada
yer alan, Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Geçen birleşimde,
tasarının tümü üzerinde, gruplar ve Hükûmet adına yapılan
konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi söz
sırası, şahsı adına Samsun Milletvekili Ahmet
Yeni'ye aittir.
Sayın Yeni,
buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ
(Samsun) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sosyal devlet anlayışıyla,
dar gelirli yoksul vatandaşlarımızı konut sahibi
yapabilmek ve Türkiye'mizi hak ettiği sağlıklı
alt ve üstyapı donatılarıyla modern şehirlere kavuşturmak
için başlattığımız konut üretim seferberliği,
ülkemizin dört bir yanında benzeri görülmemiş bir hızla
sürmektedir ve sürecektir. Bu kapsamda, ülkemizde ilk kez orta ve
dar gelirli vatandaşlarımız on-on beş yıl vadelerle
kira öder gibi ev sahibi olmaya başlamışlardır.
Hükûmetimizce uygulamaya sokulan planlı kentleşme ve konut
üretim programı kapsamında 1 Ocak 2003-1 Ocak 2007 tarihleri
arasındaki dört yıllık dönemimizde 81 il, 267 ilçede
628 şantiyede toplam 225 bin konut inşaatına başlanmış
olup, bunlardan 100 bini sosyal donatıları ve çevre düzenlemeleriyle
birlikte tamamlanmış ve hak sahiplerine teslim edilmiştir.
225 bin konut, nüfusu 100 bini aşkın on şehir demektir.
Böylelikle, çağdaş kentlerde, çağdaş konutlarda
Türkiye'nin geleceğini kuruyoruz. Samsun, Çorum, Batman,
İstanbul, Muğla ve diğer şehirlerimizin çağdaş
kentleşme uygulamalarımızın birer mührünü taşıdığını
mutlaka göreceksiniz; tabii ki, bunları görmek ve bakmak isteyenler
için.
Sayın
Başkan, değerli üyeler; Adalet ve Kalkınma Partisinin
Acil Eylem Planı'nda da yer aldığı ve sözümüz olduğu
üzere partimizin ve Hükûmetimizin konut politikasını
kısaca özetledikten sonra, bugün, burada gündemimizi belirleyen
ve ülkemiz için fevkalade önemli açılımlar sunacağına
inandığım mortgage uygulamasının felsefesi,
kazanımları ve sonuçlarına değinmek istiyorum.
Mortgage, konut
satın almak için konut finansmanı, kredi kuruluşlarından
ipotek karşılığı ödünç para alınması
işlemine denilmektedir. Bununla birlikte, para, faiziyle birlikte
belirli miktarlarda aylık taksitler hâlinde belirli bir dönem
içerisinde geri ödenir, bu her iki husus da birincil piyasa unsurlarıdır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu kredilerin diğer
konut kredilerinden temel farkı, kaynak sağlayabilmek amacıyla
kredi veren kuruluşların ipotekli kredileri karşılığında
menkul kıymet ihraç ederek, kredilerini menkul kıymetleri
satın alan yatırımcılar aracılığıyla
finanse ediyor olmalarıdır ki, bu da ikincil piyasa olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Sistemin fayda
ve sonuçlarıyla ilgili olarak da şu bilgileri ifade etmek
istiyorum. İpoteğe dayalı konut kredileri uzun vadeli
ve düşük faizli krediler olduğundan, birikimi olmayan
çok sayıda insanın, özellikle genç hane halklarının
ve orta gelirlilerin konut sahibi olmasına imkân sağlayacaktır.
Konut alım gücünü ve dolayısıyla talebini artırıcı
bir etki yapan bu krediler, konut sektörünün ve konut kredilerinin
hacimlerinin büyümesine yol açacak ve dolayısıyla ekonomik
büyümeyi de artıracaktır. Yeni finansal araçlar getirilmesi
nedeniyle finansal piyasaların derinleşmesini sağlayacak,
derinleşen finansal piyasalar ise tasarrufların ve yatırımların
artırılmasını destekleyecektir. Kredilerin, gerek
konut sektörüne gerekse ekonomiye yapacağı olumlu etkiler,
üretimin, ticaretin ve istihdamın da artmasına katkı
sağlayacaktır. Ülkeye giren dolaylı yabancı sermaye
yatırımları da bu şekilde artmış olacaktır.
Artan konut sahipliği sayısı nedeniyle artan emlak
vergisi gelirleri, devletin vergi gelirlerini de bir taraftan artıracaktır.
Devletin birincil ve ikincil piyasalardaki aktörlerden ve işlemlerden
alacağı vergi gelirleri de bu şekilde artmış
olacaktır.
TÜİK'in hane
halkı sayımı ve tahminlerine göre, 2000-2015 döneminde
kentsel nüfus artışı 10.970.493 olarak öngörülmektedir.
Bu durumda, hane halkı büyüklükleri ve nüfusa bağlı
olarak bu sistemle, 2.860.343 konut sahibi olmak istenilebileceği
hesaplanmaktadır.
Bugün konut kredisi
stoku, hâlihazırda 15 milyar YTL düzeyindedir. Bu kanun çıkmadan
önce uygulanan konut kredi sisteminde kredi geri ödemelerinde sorun
yoktur. Dolayısıyla, Türkiye'de de, bu konuda sorunsuz bir
piyasa ve yüksek talep meydana gelmiştir.
Son bir buçuk,
iki yıl içinde inşaat sektörü ortalama yüzde 20 büyüdü. Bu
veri ve hane halkı konut ihtiyacı, Türkiye'de konut sektöründe
önemli bir genişleme imkânını ortaya koymaktadır.
Sermaye Piyasası Kurulu ve inşaat sektörü, sivil toplum
kuruluşlarının ortak projeksiyonlarında 2015
yılına kadar 77,5 milyar dolarlık ipotekli konut kredisi
kullanılabileceği tahmin edilmektedir.
Bu miktarda sermayenin
inşaat sektörüne, dolayısıyla reel ekonomiye aktarılması,
üretim ve istihdamı önemli artıracaktır. Bu sistemin
ülkemize kazandırılmasıyla, sigortacılık
sektörü de önemli ölçüde genişleyecektir.
Kanun tasarısı,
kredi kuruluşu ile tüketici haklarını da temin edecektir.
Ayrıca, bu
sistemin devreye girmesiyle, yaklaşık iki yüz-iki yüz elli
kalem inşaat malzemesi fabrikalarının da tekrar
hızlı bir şekilde canlanmasını ortaya koyacaktır
ve yine, modern kentleşme örnekleri de, Toplu Konut İdaresinin
başlattığı sistem içerisinde görüldüğü gibi,
mortgage sistemi çerçevesinde de şehirlerimiz modern görünümleri
bu şekilde de kazanmış olacaklardır.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; mortgage uygulaması,
sadece bu yılda değil, önümüzdeki on yıl da değil, hayatın
akışına paralel olarak varlığını devam
ettirecek bir uygulamadır. Sadece konut ihtiyacı olan insanlarımızın
değil, aynı zamanda devletimizin de yararına olacağına
yürekten inandığım böylesine önemli bir uygulamayı
başlatabilmek, adalet ve kalkınmayı ismiyle özdeşleştirmiş
partimize ve Hükûmetimize nasip oluyor.
Uygulamanın
hayırlara vesile olmasını diliyor, sözlerime son verirken,
yüce heyetinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Şahsı
adına ikinci konuşmacı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş.
Sayın Elitaş,
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Konut Finansmanı
Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı hakkında
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle,
bu tasarının, tüm milletimize, faydalanacak insanlara
hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Bu tasarı,
yaklaşık üç yıl önce Türkiye'nin gündemine girmeye
başladı. Yabancı bir deyim olan "mortgage" olarak
ifade edilip, esas anlamıyla, dar gelirli, sabit gelirli insanların
peşin olarak ya da eş dosttan imkân sağlayamadan temin
edemedikleri paralar çerçevesinde konut sahibi olamamalarının
neticesinde, konut sahibi olma imkânı sağlama amacıyla
düşünülmüş bir yasa tasarısı.
BÜLENT BARATALI
(İzmir) - Zenginler için
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Üç yıl önce Türkiye'nin gündemine girmesiyle birlikte
ve finans sektörlerinin 58'inci, 59'uncu Hükûmete duydukları güven,
22'nci Dönem Parlamentosunun Türkiye'nin ihtiyaçları doğrultusunda
yaptığı yasaların inandırıcılığı
noktasındaki ortaya çıkan güven ve istikrar noktasında,
bir buçuk-iki sene önce, Toplu Konut İdaresinin bugüne kadarki
yaptığı faaliyetlerin en uygun şekilde ve kuruluş
amacına en yatkın bir şekilde yaptıkları faaliyet
neticesinde konut finansmanı işi iki yıl önce Türkiye'de
resmen faaliyete geçmiş durumda.
Bu yasa tasarısındaki
esas itibarıyla İcra İflas Kanunu'nda değişiklik
yapılıyor, Sermaye Piyasası Kanunu'nda değişiklik
yapılıyor ve Tüketicinin Korunması Yasası'nda
değişiklik yapılarak hem finans sağlayan kurumların
bu konudaki yapacakları faaliyetler noktasında ortaya
çıkacak olumsuzlukları gidermek hem de sermaye piyasasında
yeni bir enstrüman ortaya çıkarıp banka sektöründeki fazla
finansı olan kesimlerin finansmanlarını değerlendirme
imkânlarını sağlamak. Esas anlamıyla baktığımızda,
uluslararası piyasalardaki finansmanın, birikmiş artık
değerlerin Türkiye'de konut finansmanıyla ilgili olan kurumlara
ve kuruluşlara buradaki talep çerçevesinde akışını
sağlayabilmek.
Değerli arkadaşlar,
biraz önce değerli milletvekillerimizin de ifade ettiği
gibi, eğer, konut finansmanı ile ilgili ipoteğe dayalı
menkul kıymet çıkarılması ve bu menkul kıymetlerin
piyasada arz edilmesi, piyasada, sermaye piyasasında kabul
görmesi ve hatta uluslararası piyasalarda bunların hedge
edilerek, banka noktasında, bankaların üstlerine olan
krizlerin, bankaların üstlerindeki edimlerin, yükümlülüklerin
başka piyasalara transfer edilmesi noktasında önemli bir
gelişme.
Aslında,
bundan önceki dönemlerde bir gayrimenkulün değerlendirilmesiyle
ilgili yapılan işlemlerde bankalar kendi ekspertizleriyle
gayrimenkullerini değerlendirirler, bu değerlendirme
çerçevesinde belirli oranlar dâhilinde gayrimenkul ipoteği
karşılığı kredi verebilirlerdi. Yasanın
en temel maddelerinden birisi gayrimenkul değerleme kuruluşlarının
da yasayla güvence altına alınması ve sorumluluklarının
yüklenmesi. Bankalar, kendi eksperleri, değerleme uzmanları
vasıtasıyla değil, gayrimenkul değerleme uzmanları
vasıtasıyla konutların gerçeğe yakın oranda
değerleme imkânlarını sağlayabilmek. Bu ölçüde
bankalar, gayrimenkul değerleme kurumları tarafından
değerlendirilen gayrimenkulün, konut ise yüzde 75'ine kadar
kısmına kredi imkânı sağlıyorlar, konut dışındaki
gayrimenkulleri ise iskân raporu almak kaydıyla yüzde 50'sine
kadar kredi imkânı sağlıyorlar. Bu şekilde, bankalar,
gerçeğe yakın bir şekilde, gerçek diyebileceğimiz
bir şekilde değerlendirilen gayrimenkullerinin tüketicinin
herhangi bir şekilde ödeyememe noktasında zor duruma
düşmesi hâlinde konutlarını o günkü piyasa koşullarında
paraya tahvil edilme imkânlarını sağlama noktasında
bankalara bir güvence sağlanmış oluyor. Bu noktada,
sermaye piyasasında da en azından ipoteğe dayalı
tahvillerin, menkul kıymetlerin ortaya çıkarılmasıyla
birlikte ipotek havuzlarının oluşturulması ve bu
havuzların da özel bir hesapta tutularak haczedilememesi, iflas
masasına dâhil edilememesi, hatta kamu alacakları noktasında
da korunması maksadıyla yapılan düzenlemeyle sermaye
piyasasındaki bu konuya güvenen vatandaşlarımızın
da fonla, konut finansmanı fonuyla ilgili ortaya çıkacak
olumsuzluklardan etkilenmemesini sağlamak amacıyla da
böyle bir düzenleme yapılmış.
Yine, önemli düzenlemelerden
biri, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Yasası'ndaki
yapılan değişiklik. Tüketicinin Korunması Yasası'yla
ilgili kanunda yapılan düzenlemeyle, konut finansmanıyla
ilgili yapılan sözleşmelerin nasıl yapılacağıyla
ilgili tarif edilmiş. Tüketici bu noktada korunurken, bankalar,
hazırladıkları konut finansmanı sözleşmelerini
bir gün önceden tüketicilere verecektir. Tüketicilerle yapılan
sözleşme yirmi dört saat geçmeden imzalandığı takdirde
geçersiz sayılacak. Bu manada şu anlam ifade edilmeye çalışılıyor:
Tüketici incelesin, incelettirilsin, sözleşmenin en ince detaylarıyla
kendisinin kâr ve zarar noktasında değerlendirmesini yapıp
ona göre sözleşmesini imzalasın. Tüketici de bu noktada
korunma amacı güdülüyor.
Değerli arkadaşlar,
bu yasanın en önemli etkenlerinden birisi de ekonomik kalkınmaya
ve kayıt dışıyla yapılan mücadeleye yapacağı
katkı da çok önemli olacak. Dün, Değerli Bakanımız
bu konuyla ilgili açıklamalarda bulundular. Bir kişinin,
ücretli veya kâr elde eden, kurumlar vergisine, gelir vergisine tabi
olan kişinin elde ettiği kazançlarının gösterilmemesi
noktasında "vergiden kaçınma" olarak ifade edebileceğimiz
vergilendirilmemiş kazançlarını servet hâline dönüştürmesinin
çeşitli yolları vardı. Bundan önceki dönemlerde, otomobil
alıp otomobille ilgili vergilendirilmemiş kazançlarını
servet unsurlarına dönüştürme imkânları vardı, fakat
Maliye Bakanlığının bu noktadaki aldığı
tedbir, kasko değerleriyle ilgili alım satım ve vergi
noktasındaki değerleme ile otomobil piyasasındaki
bu kayıt dışı elde edilmiş kazançların vergiden
kaçınma noktası, vergi dışı veya servete dönüştürme
noktası engellendi. Son zamanlarda ve uzun yıllardır
devam eden konut sektöründen kayıt dışı elde edilmiş
kazançların servete dönüştürülmesi noktasında, hepimizin
de yakından bildiği gibi ve kamuoyunun da gündeminde olduğu
gibi, konut fiyatları gerçek fiyatlarla tapu kayıtları
arasındaki çok büyük farklılıklar vardı. Bu da kayıt
dışı kazançların bir manada servete dönüştürülürken
sistem içerisinden, denetleme kurumlarının gözünden kaçırmasına
büyük imkânlar veriyordu. İki yıldır başlayan bankaların
konut finansmanına verdikleri destekler çerçevesinde sistem,
konut alıcısıyla konut satıcısı arasında
üçüncü kredi sağlayan kuruluş olarak banka, müteahhide parayı
veriyor, şahsa parayı teslim etmiyor, doğrudan
doğruya satıcıya parayı veriyor, satıcı
"bu kadar parayı şu konut karşılığında
teslim aldım" diye imza altına alıyor. İşte,
buradan satıcı ile alıcı arasındaki yapılan
sözleşmenin en basit bir inceleme esnasında ortaya
çıkacak durum, hem alıcı yönünden cezai müeyyideyle karşı
karşıya kalmasına sebebiyet veriyor hem de satıcı
yönünden cezai müeyyideyle karşı karşıya kalmasına
sebebiyet veriyor.
İşte,
bununla birlikte, konut sektöründeki ortaya çıkan -ki, maliye
teşkilatı muhakkak bunu da düzenleyecektir- konut sistemini,
konut inşaat sektörünün kayıt altına girmesindeki
bazı teknik meseleleri de düzenlemeyle birlikte, konut sektörünün
de kayıt altına girmesiyle birlikte, Türkiye'de kayıt
dışıyla ilgili mücadeleye çok büyük katkı yapacağına
inanıyorum.
Bizim bu yasadaki
en önemli koyduğumuz meselelerden birisi, konut finansmanını
sağlayacak kuruluşların maliyetlerinin en alt düzeye
çekilebilmesiyle ilgili yapılan faaliyetler. Uzun vadelerde
uluslararası fonların Türkiye'ye getirilebilmesiyle
birlikte, bu fonlar Türkiye'deki ihtiyaç sahiplerine çeşitli
kredi kurum ve kuruluşlarıyla
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN - Sayın
Elitaş, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) -
devredilerek kredi faiz oranlarının düşürülmesi
noktasında önemli katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarımızın
kafalarında bazı soru işaretleri olabilir. Bankalar
vasıtasıyla konulan bağlı krediler neticesinde
değerli arkadaşlarımızın koyduğu bir muhalefet
şerhi vardı. Bu, beş yıl bankanın da finans
sağlayan kurumun da aynı şekilde malın ayıbından
sorumlu olmasıyla ilgiliydi, fakat, bunu eğer beş
yıl finans sağlayan kurumun da bağlı kredilerle ilgili
ayıplı mala karşı sorumluluklarının devam
etmesi, bir anlamda, konut finansmanını sağlayacak
tüketicilerin maliyetlerini artırıcı bir unsur olması
noktasında büyük tereddütlerimiz var. Bankalar Birliğinin
de bu konuda tereddütleri var.
Ben, inanıyorum
ki, bankaların bağlı kredilerle ilgili bir yıllık
süreyle ayıplı maldan sorumlu olması, zaten tüketici
finansmanı kanununda da, tüketici hakları korunma kanununda
da beş yıl süreyle konutun ayıbına karşı
satıcının ya da müteahhit firmanın sorumluluğunun
devam ettiğini ortaya koyarsak, bu düzenlemenin bu şekliyle
doğru olduğunu düşünüyorum.
Bu yasanın,
ülkemize, milletimize hayırlı, uğurlu olmasını
temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Elitaş.
Sayın milletvekilleri,
yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Ekmekcioğlu,
buyurun.
Sayın Özyurt
MUSTAFA ÖZYURT
(Bursa) - Sayın Başkan, aracılığınızla,
bir soru yöneltmek istiyorum Sayın Bakanıma.
Yabancı dilde
"mortgage" olarak geçen konut finansman sistemine ilişkin
kanun tasarısı, açık anlatımla Türkçede "ipotek"
anlamına gelmektedir. Bu tasarıyla dar gelirli halkımıza
konut edindirmek mi amaçlanmakta, yoksa, bu dar gelirli vatandaşlarımız
ipotek kıskacında sıkıştırılmak
mı istenmektedir? Bunu açıklıkla sizden öğrenmek
istiyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Özyurt.
Sayın Baloğlu
FERİDUN
FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Mortgage uygulaması
ilk gündeme geldiği günlerde kamuoyunda bir heyecan uyanmıştı.
Şimdi, ben manzaraya bakıyorum, bu umudun yerini bir umutsuzluk
ya da şüpheli bekleyiş aldı.
Ben, Sayın
Bakana şunu sormak istiyorum: Mortgage uygulamasının
çok yaygın olduğu ülkelerde, örneğin Amerika'da bu sistemin
getirdiği çok ciddi sorunlar var. Çünkü, zamana yayılmış
uzun vadeli ödemeler söz konusu ve bunlardan bir ikisinin kaçırılması
ciddi sonuçlar doğuruyor. Türkiye'nin özel koşulları,
halkımızın ödeme güçlükleri dikkate alınırsa
bu uygulamanın sorunlar yaratabileceği biçiminde ciddi
saptamalar var. Bugün iki büyük gazetemiz bu konuyu manşete taşıdılar
ve bunu eleştiren, dikkat çeken hususları dikkate getirdiler.
Ben Sayın Bakandan
şunu öğrenmek istiyorum: Bu sistemi getirirken muhtemel
olumsuzlukları dikkate alan kapsamlı bir araştırma
yapılmış mıdır? Halkın ödeme gücüne
ilişkin ciddi bir araştırma yapılmış
mıdır ve niye bu kadar çok gecikmiştir? Çünkü benim bildiğim
kadarıyla on beş, on altı aydan beri komisyonlarda bekliyordu,
sonuçlanmıştı, bugüne kadar getirilmedi.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Sayın Durgun
Yok.
Sayın Parlakyiğit
MEHMET PARLAKYİĞİT
(Kahramanmaraş) - Sayın Bakanım, dar gelirlilerin konut
sahibi yapılmasına ilişkin 1970'li yıllardan itibaren
yerel yönetimlerin öncülüğünde ve kooperatif örgütlenmelerine
dayalı olarak Ankara Batıkent ile başlayan toplu konut
uygulamaları yüz binlerce aileyi konut sahibi yapmıştır.
Bu tarihten sonra yapılan yasal düzenlemelerle kentler
yağma alanı, konutlar ise kâr aracı olarak gösterilmiştir.
Konut sorununun çözümünü piyasaya terk etmek yerine, yaşadığımız
gerçeklerden yola çıkarak sosyal gereksinimleri öne çıkaran
yasal düzenlemeler yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Parlakyiğit.
Sayın Akdemir
VEZİR AKDEMİR
(İzmir) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. Aracılığınızla,
Sayın Bakana soru sormak istedim. Şöyle sorularım:
2005 yılında
ve 2006'nın ilk aylarında konut fiyatları, düşen faizler
nedeniyle yükseldi. Tüketiciler düşen faizlere aldanıp
talebi artırdıkça faiz avantajını yükselen konut
fiyatlarıyla peşin ödemiş oldular. Bankaların aylık
konut kredisi faizleri yüzde 1 sınırına gerilemişti,
ancak bu durum 2006 yılının ortalarına kadar sürdü.
Mayıs ve haziran aylarından sonra konut kredisi faizleri
birdenbire aylık yüzde 1,5 seviyesine yükseldi ve bu daha sonra
2'yi de geçmişti. Bugün konut kredi faizleri yüzde 1,55 ile yüzde
2,1 civarındadır. Yaşadığımız bu
öğretici süreç, konut sorununun çözümünün piyasa koşullarına
bırakıldığında, ekonominin kendi kurallarının
devreye gireceğini göstermektedir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Kılıçdaroğlu, buyurun.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Bakana
iki sorum olacak.
Birincisi, gerekçesinde
şöyle bir ifade var yasanın: "Enflasyon ve reel faiz
oranları gelişmiş ülkelerin oldukça üzerinde olan gelişmekte
olan ekonomilerde başarılı konut finansman işlemlerinin
kurulabildiği ve geliştirilebildiği örnekler mevcuttur."
Sayın Bakandan, gerekçeye koyduğu bu cümle dolayısıyla
örnek istiyorum. Acaba hangi ülkelerde bu örnekler var? Ülkelerin
ismini sayarsa mutlu olacağım.
Bir diğeri
de, bugün hazine yüzde 20'den ancak borçlanabiliyor, devlet tahvili,
hazine bonosu satabiliyor. Acaba, hangi dar gelirli bu yasa
çıktıktan sonra çıkarılacak olan tahvillerin yüzde
20'nin üstünde olan faizlerini ödeyebilir? Sayın Bakanın
dar gelirli tanımı nedir? O konudaki görüşlerini almak
istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
VEZİR AKDEMİR
(İzmir) - Sayın Başkanım, benim sözümü kestiniz.
BAŞKAN - Sayın
Ayvazoğlu
FERİDUN AYVAZOĞLU
(Çorum) - Sayın Başkan, aracılığınızla
Sayın Bakana şunu arz etmek istiyorum.
VEZİR AKDEMİR
(İzmir) - Sorumu sormadan neden sözümü kestiniz Sayın
Başkan?
BAŞKAN - Ben
kimsenin sözünü kesmedim. Otomatik olarak mikrofon kesiyor.
Buyurun efendim.
Sayın Ayvazoğlu, devam ediniz.
FERİDUN AYVAZOĞLU
(Çorum) - Anlaşılıyor ki bu yasanın amacı, belirli
şartları yerine getirebilen vatandaşlarımıza
ev, konut olanağı sağlamaktır.
Dört yıldır
büyük şehirler, başta İstanbul olmak üzere, çarpık
altyapısıyla, çarpık trafiğiyle, çarpık göçlerle
korkunç boyutlara ulaşan çarpık kentleşmelere çare bulamadan,
böyle bir yasayla, içinden çıkılamaz yeni yeni sorunları
şehirlere taşımış olmayacak mıyız?
Bunlara somut çözümleriniz nelerdir?
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Ayvazoğlu.
Sayın
Işık
AHMET IŞIK
(Konya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım,
vergi kanunlarında yapılacak değişikliklerle,
sistemin işleyişinin gerektirdiği faaliyetlerin yürütülmesi
sırasında ortaya ek vergilerin çıkması önlenmektedir
getirilen tasarıyla. Getirilen teşvikler, vergi kaybına
ne oranda etki edecektir?
Bir diğer sorum:
Diğer ülke düzenlemeleriyle uyumlu olabilmesi için alt düzenlemeler
yeterli olabilecek midir?
Kişilerin
konut sahibi olabilmeleri için kullandıkları finansman
kaynaklarından yüzde kaçı kamusal finansman yöntemiyle
finanse edilmekte, bunun dışında kalıp da konut sahibi
olmak isteyen kişilerin konut alımlarını nasıl
finanse etmektedirler?
Son sorum: Konut
finansman sistemini temel alarak tasarruf sahiplerinden sağlanan
kaynakların konut alıcılarına aktarılmasını
sağlayacak mekanizmanın sağlıklı çalışabilmesindeki
ön koşullar nelerdir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Işık.
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Bakanım, özellikle dar gelirlilerin
konut edinmesi için ve de peşinat miktarının finansmanı
açısından Toplu Konut İdaresi tarafından bir konut
finansman kurumu, kuracağımız finansman kurumlarının
birine, Toplu Konut İdaresi tarafından kurulup özellikle
dar gelirlilerin peşinat miktarını finanse edip o bittikten
sonra ilgili kişiye mortgage yapılabilir mi, peşinat
miktarını finanse etmek açısından?
İkincisi
ise özellikle gayrimenkul değerlendirmesinde getirilen birlik
ve eksperlerle ilgili hiçbir cezai şart görmüyorum. Türkiye'de,
işini dürüst yapan ve yapmayan insanlar hep aynı kefeye konuyor.
Yıllarca hep bu uygulanmıştır. Özellikle gayrimenkul
değerlendirme şirketlerine, tüketicinin kaybı
açısından, uğrayacağı zararları mutlaka
gidermek açısından çok daha ağır koşullar getirilmesi
düşüncesindeyim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Sayın Ekmekcioğlu
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakana
bir sorum var: İpotek karşılığı konut finansmanı
sisteminin, başta ABD olmak üzere kapitalist sistemin gelişmiş
merkezlerinin bir ürünü olduğu, bu sistemin, düşük enflasyon,
düşük faiz ve uzun yıllar istikrarlı ödeme gücünü koruyabilen
geniş bir ücretli orta sınıfın varlığını
ön koşul kabul ettiği bilinir. Bu koşullara sahip olmadığımız
için, bu sorunlar çözülmeden mortgage sisteminin işlemesi mümkün
müdür?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Sayın Koç
HALUK KOÇ (Samsun)
- Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakana
şu soruyu yöneltiyorum: Tasarının tümüyle ilgili olduğu
için, ben 20'nci maddesiyle ilgili bir soru soracağım, çünkü,
ayrı bir soru sorma hakkımız olmayacak 20'nci maddede.
20'nci maddesiyle 2499 sayılı Kanun'a eklenen geçici 11'inci
maddeye göre, tüketiciler bu maddenin yürürlüğe girmesinden
önce düzenlenmiş olan ipotekli konut kredisi sözleşmelerinin,
maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içerisinde
başvuruda bulunarak bu Kanun kapsamı dışında
tutulmasını talep etmedikleri takdirde söz konusu sözleşmeler
bu Kanun kapsamında değerlendirilecek ve böyle bir durumda
da konutun ayıplı mal olması hâlinde, hâlen Borçlar ve Tüketiciyi
Koruma Kanunu çerçevesinde müteahhitlerin tüketiciye karşı
beş yıl olan sorumluluğu bu hükümle bir yıla inmiş
olacaktır.
Sizce, böyle bir
düzenleme, bu söylediğim bağlamda, kazanılmış
haklara ve tüketici haklarına aykırı bir düzenleme
değil midir? Bu konudaki görüşlerinizi öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Koç.
Sayın Bakanım,
buyurun.
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Ekmekcioğlu
"Dar gelirli vatandaşlarımız konut mu edinecekler,
yoksa ipotek kıskacı içerisine mi girecekler diyor?"
Her şeyden önce, böyle bir sistemin yürürlüğe girmesiyle
birlikte, tüketicilerin davranışlarının da rasyonelleşmesi
lazım. Yani, ödeme planını yapacaktır ilgili, konut
fiyatlarına bakacaktır, aldığı kredinin maliyetine
bakacaktır, aylık taksitlerine bakacaktır ve bununla
ilgili ödeme planında bir sorun olmadığı takdirde
kararını verip krediyi alıp konut sahibi olacaktır.
Eğer, burada, kredi var diye rastgele krediler alınır,
ödeme koşulları dikkate alınmazsa, elbette ki, almış
olduğu konut, üzerinde ipotek olduğundan, sonra nakde dönüşecektir,
bankanın alacağı karşılığı hâline
gelecektir. Burada önemli olan, tüketicilerin rasyonel davranma
alışkanlığı kazanmalarıdır. Bunu
sağlamak maksadıyla zaten, bir bankaya gidip de "ben
kredi istiyorum" dediği zaman, bankanın, ayrıntılı,
detay ödeme planları ve faizlerle ilgili, kişiye bir kitapçık,
bilgilendirme formu vermesi gerekmektedir. Tüketici, bunu inceledikten
sonra tekrar kredi almaya gelecektir. Dolayısıyla, uygulamanın
sıkı bir şekilde takip edilmesi ve bununla ilgili güvenli
mekanizmaların kurulmasına da ihtiyaç olduğu kanaatindeyim.
Sayın Baloğlu
"Bu sistemin muhtemel olumsuzlukları araştırıldı
mı?" dediler. Konuyla ilgili çok yönlü, çok boyutlu
araştırmalar yapılmıştır. Amerika Birleşik
Devletleri'ndeki sistem, Avrupa Birliği ülkelerindeki sistem,
diğer, pek çok gelişmekte olan ülkedeki sistem üzerinde incelemeler
yapılmıştır. Sermaye Piyasası Kuruluyla, ilgili
ülke temsilcileri arasında paneller, ortak çalışmalar
düzenlenmiştir ve neticede, bizdeki sistem, Türkiye'nin koşullarına
özgü, farklı bir yapı olarak ortaya çıkmıştır.
"Bu yasa mayısta
komisyonda görüşüldüğü hâlde Genel Kurulda gündeme
alınması niçin geciktirildi?" deniliyor. Takdir edersiniz
ki, Meclis gündemini, Danışma Kurulu toplantılarıyla
siyasi parti grupları belirlemektedir, ama, siyasi parti grupları
arasında görüş birliği oluşmadığı
takdirde de gruplar öneri olarak Genel Kurul gündemine getirebilmektedirler.
Meclis gündeminin yoğunluğu nedeniyle, başka gündem
maddelerinin ön sıraya girmiş olması nedeniyle bugüne
kalmıştır, ama, en azından gündeme alınmıştır
ve görüşmelerimiz devam ediyor. Ben, mortgage yasa tasarısının
Genel Kurul gündemine girmesini sağlayan grubu bulunan tüm
partilerimize katkılarından dolayı teşekkür
ediyorum.
Sayın Parlakyiğit
"Konut sorunu piyasaya bırakılıyor, halbuki piyasa
mekanizmasına bırakılmak yerine, bir kamu mantığı
içerisinde düzenlenseydi daha faydalı olmaz mıydı?"
diyorlar. Çünkü, geçmişte belediyeler veya benzeri kamu kuruluşları
-TOKİ gibi- bir kamusal mantık içerisinde konut üretmiştir
ve ürettiği konutlarla vatandaşları ev sahibi yapmaya
çalışmıştır. Şimdi mortgage sistemi ise
piyasa mekanizması içerisinde konutların yapılmasına
imkân sağlamakta ve bunu kredilendirmektedir. "Bu tercihte
bir yanlışlık yok mu, bir kamusal mantıkla yapılmalı
değil mi?" gibi anladım. Ama, ikisi birbirini tamamlayan
sistemlerdir. Birinin var olması diğerini ortadan kaldırmaz.
Birinin varlığı Türkiye'deki konut sorununu da tamamıyla
çözmez. Mortgage sisteminin de kısa vadede Türkiye'deki konut
sorununu çözeceği düşünülüyorsa, bu da doğru bir yaklaşım
tarzı olmaz. Ama, gerek belediyeler gerek özellikle Toplu Konut
İdaresi konut üretirken, sosyal amaçlı, insanlarımızı
konut sahibi ederken, aynı zamanda mortgage sisteminin işlemesiyle
birbirini tamamlayacak iki mekanizmayı bulacağı
Zaten yasada TOKİ'nin yararlanacağı maddeler var. Bunlar
da TOKİ'nin daha fazla konut üretmesini ve vatandaşlarımızı
daha fazla konut sahibi etmesini sağlayacak özelliktedir.
Sayın Akdemir
"Mayıs ve haziranda konut kredileri yükseldi, şu anda
yüzde 2,1 düzeyine kadar faizler çıkmıştır. Bu
hâliyle konut sorunu piyasaya bırakılır mı,
bırakılabilir mi?" diyorlar. Gerçekten şu anda
bankalar konut kredisi veriyorlar. Konut kredisi veriş biçimi,
kullandırılış biçimi dikkate alındığında
mortgage kredileriyle de çok büyük bir farkı yok gibi görünüyor.
Ancak, durum dikkatli bir şekilde değerlendirildiğinde,
bankalar konut kredilerini, topladıkları mevduatları
kaynak göstermek suretiyle verebiliyorlar. İkincisi ise, yurt
dışından aldıkları sendikasyon kredileriyle,
swap işlemleriyle elde ettikleri kaynaklarla ödeyebiliyorlar.
Ekonomik küresel dalgalanmaların olduğu dönemlerde yabancı
sermayede, dışarıda kaynak bulma imkânlarında daralma
olduğu için dışarıda faizler yükseliyor ve aynı
zamanda bu dalgalanmalar içerideki mevduatın maliyetlerini
de artırdığı için, mayıs-haziranda yaşandığı
gibi, küçük bir dalgalanma neticesinde faiz oranları çok yükselmiştir
ve tekrar mayıs-haziran dönemi öncesine inmemiştir.
Mortgage'ta ise,
bir yeni finansman kaynağı ortaya çıkmaktadır.
Bankalar, verdikleri kredi karşılığında yeni
bir kaynak edineceklerdir. Bu da göstermektedir ki, mayıs-haziran
dalgalanmaları da dikkate alındığında göstermektedir
ki, mortgage sistemine, bu yeni finansman yöntemine Türkiye'nin ihtiyacı
vardır. Bu yeni ek finansman imkânıyla birlikte dalgalanmalardan
da mümkün olduğunca az etkilenilmiş olunacaktır.
Sayın
Kılıçdaroğlu "Faiz ve enflasyon yüksekken bu sistemin
başarıyla uygulandığı ülkeler hangileridir?"
diyor. Malezya, Şili, Meksika, Macaristan gibi ülkelerde, gelişmiş
ülke ekonomileri dışında, yüksek faiz ve enflasyon ortamlarında
sistem işlemiştir, ama, enflasyon ve faiz yüksek olduğu
sürece mortgage kredi hacminin düşebileceğini kabul etmek
gerekir.
İkincisi:
"Hangi dar gelirli bu faizleri ödeyebilir, faizler yükseldiği
takdirde?" deniliyor. Bir kere bu sistemin ödeme gücü olmayanlara
hitap etmediğini kabul etmek gerekir. Yani, ödeme gücü olmadığı
hâlde insanlar, bu sistemden yararlanarak konut kredisi alacaklar
ve konut sahibi olacaklardır diye düşünürsek, bu doğru
bir şey olmaz, gerçekçi bir yaklaşım tarzı sergilemiş
olamayız. Eğer ödeme gücü varsa, ödeme kabiliyeti varsa ilgililerin,
bu krediyi alır ve konut sahibi olurlar.
Ben bir örnek yaptım,
mesela 50 bin YTL kredi alan biri, sabit faizi seçmişse ve faiz
oranı yüzde 1'se, almış olduğu kredi yirmi yıl
vadeli ise ve bu 50 milyar lirayla bir konut edinebilmişse, aylık
ödeyeceği miktar 551 yeni Türk lirasıdır. Bu, aşağı
yukarı, şu andaki piyasa koşullarına baktığımızda
Bu hesabı ben mayıs-haziran öncesi çıkarmıştım.
O dönemde faiz oranları yüzde 1 civarına inmişti, o
varsayım altında değerlendirilmişti. Demek ki,
ayda 551 yeni Türk lirası o koşullarda bile ödeyebilecek
kabiliyeti yoksa birinin, bu krediyi alıp kullanamaz. Dolayısıyla,
dar gelirli, eğer asgari ücretliyse, başka geliri yoksa bu
kredi mekanizmasından yararlanabilmesini zor görüyoruz,
başka bir birikimi yoksa, kırsal kesimden veya yakınlarından
ek bir desteği yoksa.
Sayın Ayvazoğlu,
"Çarpık kentleşmeye yol açmayacak mı, bu konut sorununu
çözüm piyasaya bırakıldığına göre bu çarpık
kentleşmeye yol açmaz mı?" dediler. Hayır; kanun bunun
çözümünü getirmiştir. Kanun diyor ki: "Eğer, konut,
imar planına aykırıysa, bu mortgage kredisinden yararlanamaz."
Şu anda konut kredilerinde böyle bir sınırlama yok,
ama bu kanuna koyduk bunu.
İkincisi:
İmar mevzuatına aykırıysa, yine mortgage kredisinden
yararlanamaz. Dolayısıyla, bu kanunla birlikte kentler
çarpık hâle gelmeyecek, aksine çarpık bir yapılaşma
olan Türkiye'deki kentleşmede düzen ortaya çıkacak, düzenli
bir kentleşme ortaya çıkacaktır.
Gayrimenkul değerleme
uzmanları dediğimiz bir yeni meslek grubunun statüsü belirlenmektedir.
Bunlar, aynı zamanda sorumluluk taşıyan kişiler
olacaklardır ve kredi alacak konutların imar planlarına
uygun olup olmadığını, aynı zamanda imar mevzuatına
uygun yapılıp yapılmadığını rapor
edecekler, bu rapora göre bu konuta ya kredi verilecek veya verilmeyecektir.
Diğer taraftan,
Sayın Işık'ın soruları var. Bu kanunda pek çok
değişiklik yapılmıştır ve Sayın Ahmet
Işık da çok sayıda soru sormuştur. Doğrusu, soruları
yazmakta biraz yetişemedim soruların temposuna. Yazılı
olarak alıp yazılı olarak cevabını bildireceğimizi
hemen buradan ifade etmek istiyorum.
Sayın Aslanoğlu,
"Dar gelirlilerin peşinatları finanse edilerek, konut
kredisi verilebilir mi? Yani, örneğin, 100 bin yeni Türk lirası
değerindeki bir konutu alacaksa, bunun ortalama yüzde 25'ini,
ilgilinin, peşin, kendisinin yatırması lazım, yani
kendi öz kaynağıyla karşılaması lazım.
Bu öz kaynağını, acaba, bir yerlerden desteklemek suretiyle,
ilgili dar gelirli insanları ev sahibi yapmak için aldığı
krediyle baş başa bırakamaz mıyız?" diyor.
Bu, sosyal bir politikadır.
Şu andaki yasada böyle bir düzenleme yoktur. Ama, herhangi bir
yıl, herhangi bir dönemde böyle bir sosyal politikaya ihtiyaç
duyulursa, bununla ilgili düzenleme yapılabilir, ayrı
kanun çıkarılmasına da gerek olmaz. O yıl yapılacak
bütçe kanununa ilave bir madde koymak suretiyle, buna benzer sosyal
politikalar, bu kanundan yararlanmak suretiyle, geçici bazı
dönemler için her zaman devreye sokulabilir.
Sayın Aslanoğlu'nun
ikinci sorusu soru niteliğinde değildi, bir temenni niteliğindeydi.
Kendisine teşekkür ediyoruz.
Sayın Ekmekcioğlu'nun
yarım kalan sorusu: "Gelişmiş ülkelerin bir ürünüdür
bu, geniş ve yaygın bir orta sınıf oluşmadan
mortgage işleyebilir mi?" deniliyor. Ama, pek çok şey,
gelişmiş ülkelerin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır
böyle değerlendirecek olursak. Fakat, bugün, bu müessese -mortgage
sistemi- hem gelişmiş ekonomilerde uygulanıyor hem
de gelişmekte olan ekonomilerde uygulanıyor. Dolayısıyla,
sadece şu anda gelişmiş ekonomilerin malıdır,
onlara özgüdür diye değerlendiremeyiz, tıpkı demokrasi
gibi. Demokrasi de gelişmiş Batı ülkelerinin bir ürünüdür,
onların malıdır, başka yerde uygulanamaz denilemezse,
demokrasi artık insanlığın bir ürünüyse, insanlığa
ait bir değerse, aynı şekilde bu tip kurumlar da tüm ülkelerde
uygulanabilmektedir, demin ismini verdiğim gelişmekte
olan ülkelerde uygulanabilmektedir. Türkiye'nin konumu da, demin
örnek olarak verdiğim ülkelerden daha olumsuz değildir.
Sayın Koç,
20'nci maddeye yönelik eleştiride bulundular. "Üç ay içerisinde
konut kredileri otomatik olarak mortgage kredisine dönüşecektir
ilgili tüketicinin rızası aranmaksızın. Bu, tüketici
haklarına uygun mudur? Tüketici haklarına, Tüketicinin
Korunmasıyla İlgili Kanun hükümlerine uygun olduğunu
söyleyebilmek doğru olmaz. O hâlde ne olacak?" diyorsunuz.
HALUK KOÇ (Samsun)
- Teşekkür ederim.
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Önerinizi
alabiliriz o konuda, o konuda önerinizi alabiliriz.
HALUK KOÇ (Samsun)
- Yani, öneri vermek için o kadar şey ki
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) -
Evet, galiba bu kadardı.
BAŞKAN - Sayın
Bakanım, süremiz doldu, teşekkür ediyorum cevaplarınız
için.
Evet, tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
ÜMMET KANDOĞAN
(Denizli) - Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN - Karar
yeter sayısı istiyorsunuz, tamam.
Tasarının
maddelerine geçilmesini oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısını arayacağım.
Maddelerine geçilmesini
kabul edenler
Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı yoktur. Birleşime beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.34
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.48
BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet
KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66'ncı Birleşimi'nin
Üçüncü Oturumu'nu açıyorum.
1159 sıra sayılı
Tasarı'nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Tasarının
maddelerine geçilmesinde karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi maddelerine
geçilmesini tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısını arayacağım.
Tasarının
maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Şimdi birinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm,
12'nci maddeye bağlı 38/A, 38/B ve 38/C maddeleri dâhil 1 ila
19'uncu maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm
üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili
Muhsin Koçyiğit.
Sayın Koçyiğit,
buyurun efendim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ
GRUBU ADINA MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapan Yasa Tasarısı'nın birinci
bölümünü içeren 1 ila 19'uncu maddeleri üzerinde Anavatan Partisinin
görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; hepimizin bildiği
gibi, ülkemiz, hızlı nüfus artışıyla birlikte,
kentleşme olgusunu da yaşamaktadır. Ülkemizde genel
nüfus artışı yüzde 1,3; şehirleşme oranı
ise yüzde 3,2'dir. Bu da göstermektedir ki, şehirleşme olgusu
mevcut konut açığıyla birleşince, konut talebinden
dolayı, konut açığı gittikçe artmaktadır. Tabii,
bu konut açığını artıran etmenlerin başında
köyden kente göçler de gelmektedir. Köyden kente göçler olduğu
zaman büyük şehirlerin etrafında imar ve iskâna aykırı
yapılaşmalar, gecekondulaşmalar artmaktadır.
Biz istediğimiz kadar kentsel dönüşüm projeleriyle gecekonduları
yıkıp buraya sağlıklı konutlar yapsak da,
eğer köyden kente göçü durduramazsak, bu konut açığı
gittikçe artar ve konut sorunu müzmin şekilde devam eder.
HÜSEYİN GÜLER
(Mersin) - Sayın Başkan, uğultu var.
BAŞKAN - Sayın
Koçyiğit, birkaç saniyenizi rica edeyim.
Sayın milletvekilleri,
saygıdeğer arkadaşlarım; lütfen sükûneti muhafaza
eyleyelim.
Buyurun.
MUHSİN KOÇYİĞİT
(Devamla) - Devlet Planlama Teşkilatının verilerine
göre bugün ülkemizde 600 bin konut açığı vardır.
Eğer önlem alınmazsa bu konut açığı 2015 yılında
1 milyona çıkacaktır. Bu bakımdan diyorum ki, konut sorununun
çözümü tarım sektörünün çözümüyle orantılıdır.
Bu bakımdan, tarım sektöründeki iş gücü fazlası
belli bir plan, program ve eğitim çerçevesinde kentlere yerleştirilmedikten,
sanayiye, hizmet sektörüne getirilmedikten sonra konut sorunu
gecekondular vasıtasıyla devamlı artmaya devam edecektir.
Aslında, konut
sektörü ülkemizde değil, yurt dışında da sorundur.
Yurt dışında konut almak isteyen bir kişi, o günkü
gelirini değil, gelecekteki gelirlerini de toplayarak, otuz
yıl, kırk yıl vadeyle konut almakta ve konut kredisinin
taksitlerini ödemektedir. Bu bakımdan, ülkemizde de buna benzer
sistemlerin geliştirilebilmesi için öncelikle bir konut finansman
sistemi kurumlarının yaygınlaştırılması
ve daha da önemlisi, konutu alacak kişilere bir satın alma
gücü kazandırılması gerekmektedir. Özellikle ülkemizde
yoksulluk sınırının 1 milyar 800 milyon, açlık
sınırının 580 milyon, ortalama memur maaşının
800 milyon, ortalama emekli maaşının 600 milyon ve asgari
ücretin 403 milyon olduğu bir yerde insanların konut almasını
bekleyemeyiz. Çünkü, bir insanın, bir gelir sahibinin konut
alabilmesi için gelirinin en fazla üçte 1'ini ödeyebilir. Bu bakımdan,
bu veriler karşısında -demin Bakanımız da bahsetti-
dar ve orta gelirlilerin, maalesef, bugünkü gelirleri karşısında
konut sahibi olması mümkün değildir. Bu bakımdan,
mortgage sistemi dediğimiz konut sisteminin geliştirilmesi
yerindedir, Anavatan Partisi olarak da destekliyoruz. Ancak, sistemin
tüm kurumlarıyla oturması lazım. Bugünkü yapısıyla
mortgage sistemi ölü doğmaktadır.
Öncelikle bu
"mortgage"ın üç tane ayağı vardır. Mortgage
sisteminde, bir: Kredi faizlerinin gelir vergisi matrahından
indirilmesi lazım. Bu sadece bugünkü yapısıyla,
1/1/2008 tarihinden itibaren ücretlere değil, Gelir Vergisi Kanunu'nun
89'uncu maddesine göre, yıllık gelir vergisi beyannamesi
veren tüm gelir vergisi mükelleflerinin aldıkları kredilerin
faizlerinin gelir vergisi matrahlarından düşülmesi lazım.
Bunun dışında,
"mortgage"la ilgili olarak, mortgage sisteminde tahvil
çıkarıp fon yaratan firmaların, kuruluşların
bu tahvillerine devlet garantisinin verilmesi lazım.
Eğer bir devlet garantisi yoksa, tahvil çıkarıp bu tahvillerin
konut alıcılarına ve finansman kurumlarına, kuruluşlara
verilmesi mümkün değildir. Bu bakımdan, sistemin bu ayağının
da yer alması
Üçüncüsü: Sistemde
konut alıcılığına aday olan mükelleflerin, tüketicilerin,
müşterilerin satın alma gücünün, gelirlerinin yükseltilmesi
lazım.
Ancak bunların
hepsi birlikte olursa bu mortgage sistemi yerli yerine oturur ve
işlerlik kazanır.
Aslında,
mortgage sistemi, ilk uygulamaya geçileceği zaman, Genel Kurula
geleceği zaman ertelendi. O
zaman konuta olan aşırı talepten dolayı konut fiyatları
fiktif bir şekilde artmaya başladı. O tarihlerde 40
milyar lira olan bir konutun fiyatı, fiktif bir şekilde maliyetlere
baskı yaparak 40 milyarlık konut fiyatı 100 milyar liraya
çıktı. Yani, o günlerde çıkarılsaydı, kişiler,
40 milyara alacağı konutu, 40 milyar liralık krediye
ödeyecekleri parayla bugün sadece yükselen maliyetler üzerinde,
gizlenen faizler şeklinde, en azından konut başına
60 milyarlık faiz değil, sadece fiktif fiyat farkı ödemek
zorunda kalmışlardı. Bu, zamanında çıkmamasından
dolayıdır.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; elbette konut sektöründe
kredi verecek kuruluşlar başta bankalardır. Ancak,
bankalar bugünkü yapısıyla konut sektörüne kredi veremez
durumdadırlar. Çünkü, bankalarımızın yapısı
sığdır. Bankalar üzerlerinde çok fazla riskler taşımaktadır.
Risklerden birincisi:
Kredinin vadesiyle mevduatın vadesi arasındaki risk, faiz
riski, yapısal riskler gibi çok fazla risk vardır. Bütün bu
riskler, bankalar üzerinde taşıdığı zaman, konut
sektöründe bir krize neden olabilir. Bu bakımdan, öncelikle,
bankaların üzerinde taşıdıkları bu risklerin
tümünün, bankalar -kendi- üzerinde, tüketiciler üzerinde ve konut
sektöründeki finansman kuruluşları arasında dağıtılması
gerekir. İşte, konut sektöründe çıkaracağımız
finansman sisteminin, ipotekli kredi sisteminin, yani "mortgage"ın
bu riskleri bertaraf etmesi lazım. Ancak, bugünkü yapısıyla
-demin de bahsettim- mortgage sisteminin bu riskleri bölüştürmesi,
bertaraf etmesi mümkün değildir. Çünkü, Maliye Bakanlığınca,
IMF'in direktifleri doğrultusunda, bütçede gelir kaybı
olur korkusuyla, öncelikle faizler indirimi kabul edilmemiş;
ikincisi, mortgage sistemindeki kuruluşların tahvillerinde
devlet garantisi kaldırılmamıştır. Bu kuruluşlar,
doğal olarak, tahvil çıkaramayıp, devlet garantisinde
satamayınca, sistemin bu ayağı boş kalmıştır.
Bu da sistemi olumsuz bir şekilde etkilemektedir.
Yine mortgage
kanununun 22'nci maddesinde, ayıplı mallarla ilgili, Anavatan
Partisi olarak, bir düzeltme talebinde bulunuyoruz. Hepimizin
bildiği gibi, ayıplı mallar konusunda, Borçlar Kanunu'na
ve Tüketiciyi Koruma Kanunu'na göre, müteahhitlerin sorumluluğu
beş yıldır. Oysa, bu kanunun 22'nci maddesinde, bankaların,
finans kuruluşlarının verdikleri kredilerden dolayı
sorumlulukları bir yılla sınırlandırılmıştır
ve bu bir yılın, istiyoruz ki, diğer kanunlarda olduğu
gibi, beş yıla çıkarılması gerekir.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; mortgage kanununun
işlerlik kazanabilmesi, için öncelikle, sadece ücretlilere
getirilmekte olan indirimin bütün gelir vergisi mükelleflerine
teşmil edilmesi, yaygınlaştırılması gerekir,
bunun bir an önce yapılması gerekir. Bunun dışında,
aslında, bugüne kadar, konut sektöründe kredi veren kuruluşlar,
bankalar vardı. Bu, Tüketici Kanunu'na göre veriliyordu, hep
tüketici kredisi kapsamında veriliyordu bu. Bugün ise, bu Yasa
değiştirilerek, uzun vadeli ipotekli kredi olarak verilmekte.
Ancak, bu yapısıyla mortgage sistemi, tüketici kredisinin
daha arkasındadır. Çünkü, tüketici kredisinde, tüketici,
krediyi aldığı zaman, istediği zaman krediyi kapatıp
-herhangi bir faiz, ücret ödemeden kapatıp- yeni bir kredi alabilmekte.
Oysa, bu yasa kapsamında, bir tüketicinin, faizler düştüğü
zaman, yüksek aldığı faizi kapatıp düşük faiz
alabilmesi için, bu tüketicilerden, yüzde 2'lik "erken ödeme ücreti",
"erken ödeme masrafı" adı altında bir masraf
alınmaktadır, bu da bunun maliyetini artırmaktadır.
Maliyeti artırdığından dolayı, tüketici,
gidip, konut kredisi talebinde bulunmayacaktır. Bu bakımdan,
bu sistemin işlerliğinin kazandırılması
için, tüm ayaklarının, aynı anda, sağlam bir şekilde
yere basması gerekir.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; mortgage sisteminde,
bir örnek vermek istersem, 100 milyarlık bir kredi kullanmak isteyen
alıcının, öncelikle, bunun yüzde 25'ini peşin ödemesi
gerekiyor. Yani, 25 milyarı yoksa, 100 milyarlık krediyi
alamaz, 75 milyarlık krediyi alamaz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun
Sayın Koçyiğit, konuşmanızı tamamlayınız.
MUHSİN KOÇYİĞİT
(Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
100 milyarlık
kredinin 25 milyarını peşin verdiğini düşünürsek,
75 milyarlık kredi aldığı zaman, buna ayda 1 milyar
401 milyon para ödeyecektir. Bugün -demin bahsettim- açlık
sınırını, yoksulluk sınırını,
asgari ücreti dikkate aldığımız zaman, hiçbir tüketici,
bugünkü şartlar altında, 1,5 milyarı verip bir konut
kredisi alamaz ve konut sahibi de olamaz. Bu bakımdan, gerçekçi
olalım, dar gelirlileri, fakirleri fukaraları gereksiz
yere hayale kaptırıp, onların konut almalarını
hüsrana uğratmayalım.
Bu bakımdan,
yasanın daha gerçekçi tartışılması, daha gerçekçi
verilerle desteklenmesi ve daha işler duruma getirilmesi
için, burada verilecek önergeler doğrultusunda, bunun sağlam
bir şekilde çıkarılması gerekir. Biz, Anavatan
Partisi olarak, bu konuda, maddeler üzerinde gerekli değişiklik
önergelerini vererek, yasanın en iyi şekilde çıkması,
en iyi uygulanan şekilde çıkması için gerekli katkıları
sağlayacağız.
Bu vesileyle,
bu finansman kanununun bundan sonra kredi alacak tüm tüketicilerimize
hayırlı uğurlu olmasını diler, tüm yüce Genel
Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Koçyiğit.
Birinci bölüm
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili
Bülent Baratalı.
Sayın Baratalı,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Baratalı,
şahsınız adına da söz talebiniz varmış.
Onunla birlikte birleştiriyorum.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA
BÜLENT BARATALI (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Konut Finansmanı
Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım adına görüşlerimi
ileteceğim. Bu nedenle, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dünden itibaren ve daha
önce komisyonlarda, bilinen isimle mortgage, bizim bulduğumuz
bir isimle de Konut Finansmanı Hakkındaki Kanun konusunda
bütün konuşmacıları dinledim. Bu konudaki teknik konularda,
özellikle bu kanunun değiştireceği İcra İflas
Kanunu'nda, Borçlar Kanunu'nda, vergi kanunlarındaki değişiklikleri
burada görüştük.
Şimdi, bu yasanın
işleyebilmesi için çok önemli koşulların bir araya gelmesi
gerekiyor. Bu yasa şimdi keşfedilmiş bir yasa değil;
özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde uzun süredir uygulanan
bir sistem, daha doğrusu. Bu sistemle, Amerikalıların
yüzde 65'i ev sahibi olmuşlar. Yalnız, bu süreç içinde, çoğu
kez burada sistem çökmüş, olağan üstü durumlarda facialar
da yaşanmış ama, rakamsal olarak yüzde 65 civarında,
bu sistemle ev sahibi olmuş Amerikalılar. Ancak, oradaki
faiz oranlarına bakarsak yüzde 4,4'le yüzde 5 gibi senelik bir
faiz söz konusu.
Peki, daha önce,
bu sistemden önce konut yapılmadı mı Türkiye'de? Elbette
yapıldı. 1947 yılından başlayan, Sosyal Sigortalar
Kurumunun konut yapma girişimleri var, MEYAK'ın var, Emlak
Kredi Bankasının var, OYAK'ın var. Yine, 775 sayılı
gecekondu önleme belgesine göre yapılmış olan konutlar
var, Toplu Konut İdaresinin yaptığı konutlar var,
yerel yönetimlerin, yerel yönetimler, kooperatifler, şirketler
ve Toplu Konut İdaresiyle yaptığı konutlar var.
Türkiye'de konut
açığının 679 bin olduğu ifade ediliyor. Konut
sahipliği sayısı da yüzde 68'le 70 arasında değişiyor.
Toplu Konut
İdaresi, 1985 yılından beri, 43.145 konutu kendisi yapmış,
944 bin konuta da önemli krediler vermiş.
Peki, bitmiş
konuta, ipotek karşılığı, uzun vadeli, düşük
faizli kredi bugüne kadar veriliyor muydu? Evet, veriliyordu. Bu
"mortgage" demek değil. Mortgage, gayrimenkulün değerini
sermaye piyasasında menkul değer olarak bir sermaye piyasası
aracı olarak kullanmak, yani gayrimenkulün değerini menkule
döndürmektir. Şimdi görüşmekte olduğumuz tasarıda
yalnız konut ipotek edilmektedir, başka hiçbir güvenceye,
çeke, senede, kefile ihtiyaç bulunmamaktadır. Yine, görüştüğümüz
sistemde konut dışı herhangi bir şeye sahip olmak
mümkün değildir. Çünkü, iş yerlerini bu sistem örtmemektedir.
Yine, yalnız kişilere olanak verilmektedir, kooperatifler
bundan yararlanmamaktadır.
Bu sistemin geçerli
olabilmesi için, bence üç altın kural var. Türkiye'de var mı
yok mu bu kurallar, hep beraber bakmalıyız: Birincisi istikrar,
diğeri düşük faiz, diğeri de düşük enflasyon. Dün,
sanıyorum, hazinenin yaptığı ihalelerde nominal
faiz yüzde 18 ile 19 aralığında gerçekleşti. Dün,
yine İş Bankasıyla yaptığımız görüşmelerde
-en düşük kredi faizi veren İş Bankasıydı- aylık
1,58'le kredi vereceğini söylüyor. Yani, şimdi, bu kadar yüksek
bir faiz ortamında bu sistem olur mu olmaz mı, tartışmalıyız.
Türkiye'nin istikrarı var mı yok mu, bunları da tartışmalıyız.
İkincisi, kredi faizlerine baktığımızda,
kredi faizlerinin her konuda yüksek olduğunu görüyoruz ve bu
Hükûmet döneminde de başka bir ilk olduğunu görüyoruz.
2002'de enflasyon yüzde 69 iken kredi faizlerinin yüzde 59 olduğunu
görüyoruz. Bu yıl 15-16'larda dolaşan faiz var; ama, enflasyon
hedefi de yüzde 4. Bunlar büyük bir çelişki, büyük bir tenakuz.
Biz de genel hatlarıyla beraber bu yasaya destek veriyoruz,
ama bunları da söylemek durumundayız.
Ben, Sayın
Bakana iki konuda bir teşekkür etmek istiyorum. Çünkü, burada
bence doğruları söyledi. Sayın Bakan "dar gelirlinin
bu sistemle konut sahibi olamayacağını" burada
söyledi. Biz de aynı görüşteyiz. Çünkü, dar gelirlinin bu
sistemle konut sahibi olması mümkün değildir. Biraz sonra
neden olmadığını açıklamak istiyorum. O nedenle
Gazetelerde "ev sahibi olma hayali kuran milyonlarca dar gelirlinin
umutla beklediği Mortgage Yasası yarın Mecliste görüşülmeye
başlayacak" deniyor. Sayın Başbakanın da bir
demeci var: "Kira öder gibi ev alma yasası çıkıyor"
deniyor.
Değerli arkadaşlar,
görüyorum ki dünden beri, Sayın Bakanın konuşmaları
daha doğru, ama Sayın Başbakanın konuşması
en azından doğru değil. O nedenle, Sayın Başbakanın
verdiği demeçlerde, halka verdiği umutlarda çok dikkatli
olması gerekir. Çünkü, insanlarımız birden umutlanır,
müracaat ederler, başaramazlar ve dolayısıyla, az önce
yine bir soruya verdiği cevapta olduğu gibi Sayın Bakanın,
burada bankerzedeleri görürüz, batık bankaları görürüz.
O nedenle, dar gelirli bu modelle konut sahibi olacak demek yanlıştır.
Sayın Başbakanın, söylediklerini, kendisinden, düzeltmesini
rica ediyorum. En azından, Sayın Bakan bu konuda aracılık
yaparsa da çok mutlu olacağımı ifade ediyorum.
Şimdi, neden
dar gelirli bu sistemden yararlanamaz? Elimde, aldığım
TÜİK rakamları var. Şimdi, beş dilim olarak bölersek
Türkiye'deki yaşayan insanlarımızı, birinci dilim
yüzde 20 en fakirler, millî gelirden aldığı pay 6,8; bunların
yararlanması mümkün değil. İkinci dilimde yüzde 20 fakirlerimiz
var, -ki, bunlara konut olanağı tanıyacağımızı
söylüyoruz- bunların da millî gelirden aldığı pay
yüzde 11,3; yararlanamazlar değerli arkadaşlar. Üçüncü dilimdeki
yüzde 20 "orta direk" dediğimiz grubun -varsa eğer,
kaldıysa- onların millî gelirden aldığı pay
yüzde 15,4; yararlanıp yararlanamayacaklarını tartışırız;
ama, iki tane önemli gelir dilimi var ki, bunlar bu yasadan yararlanır
değerli arkadaşlar. Bunlar zenginlerimiz, millî gelirden
aldığı pay 21,4; yararlanırlar. Beşinci yüzde
20, en zenginlerimiz millî gelirden aldıkları pay 45,1; bunlar
da yararlanırlar.
Yani, bu sistemi
şöyle belki savunmak mümkündür: "Bu bir reformdur." diyor
Sayın Bakan. Bu bir sermaye aracı, bir finansman aracı
olarak belki savunulabilir, ama dar gelirlinin bu yasadan yararlanacağını
kimse savunamaz, rakamlar ortada. O nedenle, belki şöyle söylemek
gerekir değerli arkadaşlar: Bu yasadan zenginler ile en
zenginler yararlanabilir demek daha doğrudur diye düşünüyorum.
Şimdi, Türkiye'de
ortalama memur maaşları 1.000 YTL civarında dolaşıyor.
Demek ki, Türkiye'de 2 milyon 800 bin kamu görevlisi olduğunu
düşünürsek, eğer bir miras yoluyla bir şey kalmadıysa,
büyük bir olanakları yoksa, 1.000 YTL maaş alan 2 milyon 800
bin kamu görevlisi bu yasadan yararlanamaz. Zaten dar gelirlilerin,
hiç geliri olmayanların bu yasadan yararlanmaları mümkün
değildir. Çünkü, sistemin yürüyebilmesi için, konut sahibi olmak
isteyenin gelirinin en az 1/3'ünü bu sisteme ayırması gerekmektedir.
Değerli arkadaşlarım
da söyledi, bizim de Plan Bütçeden geçerken ayrışık oylarda
söylediğimiz gibi, sistemin, kazanılmış hakları
da geri alan yönleri var. Nedir bunlar?
Bunlardan bir tanesi,
4077 sayılı Tüketiciyi Koruma Kanunu ve genel bir kanun
olarak Borçlar Kanunu'ndaki ayıplı malda hak düşümü süreleridir.
Borçlar Kanunu'nda ve az önce söylediğim Tüketiciyi Koruma Kanunu'nda
ayıplı malda rücu etme süresi -burada da bankaya diyelim,
rücu edilecektir-beş yıldır, ama bu yasa bunu bir yıla
indirmektedir. Bunu da doğru bulmuyoruz. Ayrışık
oyda yazdığımız gibi, bugüne kadar olan sistemi
altüst eden, kazanılmış hakları ortadan kaldıran
bir sistemdir.
Diğeri: Değişken
ve sabit faizde, şimdiye kadar olan sistemlerde erken ödemede
herhangi bir karşılık istenmiyordu, herhangi bir katkı
istenmiyordu. Bu sistemde, sisteme girdiniz, elinize bir para geçti,
hemen ödemek istediniz, o zaman, yüzde 2 ceza ödemeniz gerekmektedir.
Bunun da, değerli arkadaşlar,
düzelmesi gerekmektedir.
Diğeri, daha
önceki, kurumlardan kredi almış, şu anda ilişkiyi
devam ettirenler arasında bir
sıkıntı olacaktır bu yasa yürürlüğe girdiği
zaman. Bu da -ki, üç ay içinde bunların bir tercih hakları olacaktır-
eğer, diğer sistemden yararlanan insanlar, bu yasa yürürlüğe
girdiğinden itibaren üç ay içinde "ben bu yasadan yararlanmak
istemiyorum" diye bir dilekçe vermezlerse, bu yasaya tabi olacaklardır.
Bu da büyük bir, önemli ölçüde bir hak kaybına ve verilmiş
olan hakların geri alınmasına neden olacaktır.
Değerli arkadaşlar,
sistemin bu şekilde düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Belki, sistem, aynen TOKİ'ye yapıldığı gibi,
değişik katkılarla düzeltilebilir diye düşünüyorum.
Toplu Konut İdaresine biz önemli yetkiler verdik. Toplu Konut
İdaresi kendi imar planlarını kendi yapıyor, devlet,
Toplu Konut İdaresine bedava arsalar veriyor ve yan bir destekle
bunları yapmaya çalışıyor; ama, sosyal devletin
bir görevi var, zenginlere ve en zenginlere ev yapma görevi yok bence;
onlar, zaten, her türlü modelden kendini kurtaran değerli yurttaşlarımız
ve kurtarıyorlar da. Size bir örnek vereyim: Ankara'nın çok
önemli, konut stokuna destek veren önemli şirketlerinden birinin
bugüne kadar yaptığı konut sayısı 20 bin. Genel
kabulde, bu konutu 20 bin kişinin alması gerekir diye düşünüyor
insanlar, ama, bu konutu 8 bin kişi almış değerli
arkadaşlar. Varlıklı olan 8 bin kişi gitmiş, kişi
başına iki buçuk konut almış, dar gelirlilere bir
şey kalmamış.
Eğer dar gelirliye
bir konut yapmak istiyorsa Hükûmet, bence, Batıkent modelini izlemelidir,
Türkiye Kent Kooperatifleri Merkez Birliğinin yaptığı
konutları izlemelidir ve onlara da destek vermelidir.
Elbette, yeni
bir model olarak gelmiş olan bu sistemin sakıncaları
vardır, değişecek noktaları vardır. Biz buna
karşı değiliz. Ayrışık oyda söylediğimiz
konular da düzeltilirse... Bu kanun, zengin ve en zengini konut sahibi
yapacaktır. Bunun dışında kalanları da, umuyorum,
diliyorum, önümüzdeki Cumhuriyet Halk Parti iktidarında, örneklerimizden
de görüleceği gibi, Cumhuriyet Halk Partisi...
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun
Sayın Baratalı, konuşmanızı
tamamlayınız.
BÜLENT BARATALI
(Devamla) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
1970'li yıllardan
beri, altyapısı yapılmış arsalar, ucuz konut
gibi önemli projelere imza atan Cumhuriyet Halk Partisi ve onların
yerel yönetimleri, bu iktidarın zengin ve en zengini dışında
kalan kesime de konutlarını yapacaklardır.
Sonuç olarak, genel
bir kabulle, yasayı, söylediğimiz konuların düzeltilmesi
şartıyla, bir finansman sistemi olarak uygun bulduğumuzu
ifade ediyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür
ederim. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Baratalı.
Şahsı
adına Samsun Milletvekili Ahmet Yeni.
Sayın Yeni,
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ
(Samsun) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Konut
Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz evvelki
konuşmamda mortgage sisteminin nasıl çalışacağını
sizlere arz etmiştim. Şimdi ise daha çok finansmanla ilgili
kısımdan bahsetmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu işin esası uzun vadeli ve ucuz finansmandır. Bunu bulduğumuz
takdirde -ki, yöntemler bunu içeriyor- bu sistemin Türkiye'mizde de
gayet iyi bir şekilde çalışacağı söz konusudur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde konut sektörüyle
ilgili olarak yaşanan önemli sorunların başında
kaçak yapılaşma, niteliksiz konut üretimi, plansız
kentleşme, kayıt dışılık, kiraların
yüksekliği gibi konular gelmektedir. Bu sorunları besleyen
en önemli faktör ise, köyden kente göçle birlikte kentsel nüfus artışının
yüksekliği nedeniyle bu kentlerde konuta olan talebin artmasıdır.
Hızlı nüfus artışı ve kentleşmeyle birlikte,
her yıl yeni konutlara olan ihtiyacın artması ve özellikle
deprem tehlikesinin getirdiği riskler dikkate alındığında,
zayıf durumdaki konutların güçlendirilerek nitelikli
konutlarla değiştirilmesi ve yeni ortaya çıkan konut
ihtiyacının karşılanması gerekliliği
ifade edilmektedir.
Konut sorununa
ilave olarak, ülkemizde konut edinilmesinin mali piyasalardan yeterince
istifade edilmeksizin, kişinin kendi kaynaklarını
kullanarak gerçekleştirmesi bugüne kadar olmuştur.
Konut kredilerinin
genel seyrine bakıldığında, makroekonomik göstergelerin
iyileşmesi ve beklentilerin olumlu seyrinin katkısıyla
bankacılık sektörünün kullandırdığı konut
kredilerindeki artışın devam ettiği görülmektedir.
Konut kredilerinde, 2004 yılının sonlarında belirgin
olarak görülen artış 2005 yılında ve 2006'nın
ilk yarısında devam etmiş, ancak, daha sonra kredi faizlerinin
yükselmesiyle bu sistem yavaşlamıştır.
Sayın
Başkan, değerli üyeler; ülkemizde, mukayeseli olarak konut
kredilerinin millî gelire olan oranı son derece düşüktür.
Özellikle 2005 ve 2006 yılları içinde konut kredisi miktarlarında
yaşanan artış dikkat çekici boyutta olsa da, 2004 sonu
itibarıyla yaklaşık binde 6 olan konut kredisi miktarının
millî gelire oranı 2005 yılı sonu itibarıyla yüzde
2,5'tur. Yaşanan artışa rağmen, bu oran birçok ülkeye
göre oldukça düşük seviyededir. 2005 sonu itibarıyla bakıldığında,
konut kredilerinin millî gelire oranı ABD'de yüzde 65, Avrupa
Birliği ülkelerinde yüzde 46, Kanada'da yüzde 40 civarındadır.
Özellikle son
yıllarda Türkiye'de konut kredisi piyasasında hızlı
bir gelişme yaşanıyor olmasına rağmen, daha
kurumsal ve modern finansman yöntemlerinin kullanılabilmesine
olanak sağlayacak düzenlemelerin yapılmasıyla, bu
piyasanın derinleşmesi ve yabancı ülkelerle karşılaştırılabilir
düzeye gelmesi mümkün olacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aynı çalışmaya
göre, Türk bankacılık sektöründe kullandırılan
konut kredilerinin vade yapısı ise önceki dönemlere göre
uzamıştır. Sektörün 2005 yılı Eylül ayı itibarıyla
kullandırdığı beş yıla kadar vadeli konut
kredilerinin toplamı 6,2 milyar YTL tutarındadır. Bu
tutar, toplam konut kredisi hacminin yüzde 63'ünü oluşturmaktadır.
Beş-on yıl vadeli krediler toplamı ise 3,1 milyar YTL
olup, toplam pay içindeki oranı yüzde 31,7 seviyesindedir.
Mevduat, genel
olarak diğer yöntemlere kıyasla daha ucuz bir finansman
sağlamakla birlikte, vadelerin kısalığı,
uzun vadeli konut kredilerinin finansmanından kaynaklanan
risklerin yönetimini zorlaştırmaktadır.
Özetle ifade etmek
gerekirse, konut finansmanı konusunda Türkiye'de ciddi bir
sıkıntı bulunması, kredi kuruluşlarının
karşılaştığı bu sıkıntılara
paralel olarak konut kredisi hacminin istenilen seviyelere ulaşamıyor
olması, dolayısıyla da ev sahibi olmak isteyenlerin
dışarıdan kaynak sağlayamamaları nedeniyle
konut alımında zorlandıkları görülmektedir. Bu
durumda ise, konut sektörünün sağlıklı gelişimi
için öncelikle finansman sorununun sağlıklı bir çözüme
kavuşması gerekmektedir.
Tüm bu gerekliliklerden
yola çıkılarak hazırlanmış olan Konut Finansmanı
Sistemine İlişkin Çeşitli
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Yeni, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
AHMET YENİ
(Devamla) -
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı'yla gerekli yasal düzenlemelerin gerçekleştirilerek
konut finansmanı önündeki yasal engellerin kaldırılması
ve uygun bir altyapının hazırlanması amaçlanmıştır.
Konut finansman sistemiyle, tasarruf fazlası olup bunu değerlendirmek
isteyen tasarruf sahiplerinin ellerindeki paraların kredi
kuruluşları aracılığı ile konut sahibi
olmak isteyenlere finansman sağlaması uygundur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun tasarısına
muhalefetin de desteği oldukça yüksektir. Kendilerine teşekkür
ediyoruz. İnşallah, topyekûn bir şekilde, bu desteği
sağlamak suretiyle, bu mortgage sistemi kanun tasarımız
da geçmiş olacak.
Sözlerime son
verirken, bir kez daha, tasarının hayırlara vesile olmasını
temenni ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Yeni.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, bölüm üzerinde on beş dakika
süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın
Işık, buyurun.
AHMET IŞIK
(Konya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım,
konut finansman sisteminin hayata geçmesiyle birlikte konut talebinde
oluşacak artışın ve inşaat sektöründeki canlanmanın
kaçak yapılaşmaya ve kayıt dışılığa
etkisi ne olacaktır?
Bir diğer sorum:
Ülkemizde banka konut kredilerinin vadeleri kaç yıla kadar
uzamaktadır? Yıllık bileşik maliyetleri hangi
oranlara ulaşmakta ve ödedikleri reel faizler ne kadar olmaktadır?
Konut kredilerinin hacminin diğer ülkelere göre son derece
düşük olmasının sebebi nedir?
Son sorum: Görüşmekte
olduğumuz tasarının hayata geçmesiyle birlikte, bir
kısım ikincil düzenlemelere de ihtiyaç duyulacaktır.
İkincil düzenlemelerle birlikte sistemin tam olarak hayata
geçmesindeki öngördüğünüz süre ne kadardır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Işık.
Sayın Ekmekcioğlu...
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakana
iki soru yöneltmek istiyorum:
Tasarının
24'üncü maddesinde, faiz oranlarının sabit olarak belirlenmesi
hâlinde, sözleşmede yer verilmek suretiyle, bir ya da birden fazla
ödemenin vadesinden önce yapılması durumunda, konut finansmanı
kuruluşu tarafından, tüketiciden, erken ödeme tutarının
yüzde 2'sini geçmeyecek miktarda erken ödeme ücreti talep edildiği
öngörülmektedir.
Böyle bir durum,
borcunu vadesinden önce ödeyen kişinin cezalandırılması
anlamına gelmiyor mu?
İkinci sorum:
Bu tasarıda, sabit ve değişken faiz kotası konusunda
kredi kuruluşlarının tamamen serbest bırakılması
sizce yerinde bir davranış mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Ekmekcioğlu.
Sayın Ayvazoğlu
FERİDUN AYVAZOĞLU
(Çorum) - Bütün dünyada, bankalar kullandırdıkları konut
kredilerini tahvile çevirip "mortgage fonları" denilen
şirketlere satmaktadır. Bu tahviller her yerde devlet garantisi
altında olduğu hâlde, tasarıda,
fon kurucularının ipoteğe dayalı menkul kıymete
garanti verebilecekleri öngörülmüş, ancak, hazine garantisine
yer verilmemiştir. Böyle bir durum, sizce, Türkiye'ye gelecek yabancı
fonların ilgisini azaltmayacak mıdır?
Bir de, Sayın
Bakan, uygulanan ülkelerde bunun başarı oranı nedir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Ayvazoğlu.
Sayın Durgun
GÖKHAN DURGUN
(Hatay) - İpotek karşılığı konut finansmanı
sisteminde, konut kredisi veren bankaların, kendi kaynakları
yanında ipotekli kredi için tahvil çıkarması da söz konusudur.
Böylelikle, konut alanına daha çok kaynak ayrılabileceği
varsayılmaktadır. Oysa, bu tahvilleri satın alacakların,
tahvillerin vadesine ve faiz tutarına göre karar vereceği
açıktır. Ülkemizde, hazinemiz hâlen yüzde 20'ler civarında
faizle bono ve tahvil satabilmektedir. İpotekli kredi karşılığı
çıkarılacak tahvillerin faizi, ancak hazine tahvilleri
faizinden yüksek olması hâlinde satılabilecektir.
İpotek karşılığı konut finansmanı
sisteminin konut kredisini ucuzlatmayacağı, tersine,
bir miktar pahalı hâle getireceği ve sadece faiz yükü kaldırılabilenlerin
konut kredisi almalarını sağlayacağı
açık iken, "krediler ucuzlayacak, herkes ev sahibi olacak"
şeklinde umut tacirliği yapılmasına neden izin veriyorsunuz?
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Durgun.
Sayın Emek
ATİLA EMEK
(Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tasarının
22'nci maddesine göre, teslim edilemeyen ya da kusurlu teslim edilen
konut için, müteahhit ve kredi veren kuruluş, kredi kullanan kişinin
toplam zararı kadar değil, sadece kredi miktarı kadar
sorumlu tutuluyor. Böyle bir düzenleme sizce adil ve hakkaniyete
uygun bir düzenleme midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Emek.
Sayın Akdemir
VEZİR AKDEMİR
(İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkanım, aracılığınızla Sayın
Bakana soru sormak istiyorum: Mortgage sisteminin uygulandığı
bütün ülkelerde ilk kez konut alanlar teşvik edilmektedir. Kanun
taslağının ilk hazırlanmasında bir kereye
mahsus olmak üzere 100 bin YTL'ye kadar olan kısım için gelir
vergisinden muaf tutulacaklardı. Serbest meslek mensupları
bu kısmı vergilerinden mahsup edecekti, kredi kullanan kişi
bordrolu ise muaf tutulan kısım kişinin maaşına
eklenecekti. IMF'nin direktifiyle bu düzenleme tasarıdan
çıkarılarak vergi teşviki gerçekleştirilemedi.
Düşük gelirli insanlar sistemden yararlanamıyorlar. Sizce
bu hâliyle mortgage sisteminin şu anda bankalardan kullanılan
konut kredisinden ne farkı vardır? Bu farkı izah edebilir
misiniz?
Bir başka sorum
daha olacaktır: Şu anki Toplu Konut İdaresinin hazineden
aldığı arazilerin bir kısmını
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Baloğlu
FERİDUN
FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Konut kredisi
bugünkü uygulamada sabit faiz olarak uygulanıyor. Faizlerin
yükselmesi söz konusu olsa bile, bu, kredi alana yansıtılmıyor.
Bu yeni getirilen düzenlemede ise sabit faiz yerine bir seçenek
getiriliyor, değişken faiz seçeneğine de yer veriliyor.
Kredi kullanan kişi bu seçim aşamasına geldiği zaman
-yani, sabit faiz seçeneği ile değişken faiz seçeneğine-
bankaların "sabit faiz kotamız doldu, size ancak değişken
faizli kredi verebileceğiz" biçiminde bir yanıtı
yaygınlaşırsa, bunun önüne nasıl geçilecek? Bu konuda
niye bir düzenlemeye tasarıda yer verilmiyor ve bankaların
baskıları mı bu tür bir düzenlemeye neden oldu?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Baloğlu.
Sayın Koçyiğit
MUHSİN KOÇYİĞİT
(Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sorumu yöneltiyorum:
Sayın Bakanım, eski konutlar ve babadan kalma arsası
üzerine konut yapanların, bitirenlerin bu konutları için
kredi alma imkânları var mı, bu yasa kapsamı içerisinde?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Bakanım, tahvil ihraç
eden, içeriden tahvil satın alan, kredi veren bir konut finansman
kuruluşu içeriden tahvil ihraç ettiyse yerli sermaye bunlara
vergi verecek. Ama, aynı kurum dışarıdan kredi
alırsa bir şekilde vergi vermeyecek. Bu açıdan, dışarıdan
kendini fonlayan kurum yüzde 10 daha ucuz fonlayacak, içeriden kendini
fonlayan kurum ise yüzde 10 daha fazla bir maliyetle karşılaşacak.
Bu, hak mıdır? Yani, her iki kurum da konut fonluyor. Dışarıdan
fonlama ile içeriden fonlama arasındaki bu maliyet farkı
hakikaten yarın büyük sorun açacaktır.
İkincisi,
bu kurulacak finansman kurumlarında, konut finansman kuruluşlarında
bunun iznini BDDK mı verecektir? Yani, burada kuruluş koşulları
nedir?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Sorulara Sayın
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcımız cevap
vereceklerdir.
Buyurun Sayın
Bakanım.
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) -
Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Ahmet
Işık'ın dört sorusu var. Bu sorulardan birincisi,
"mortgage"ın kayıt dışılığa
etkisi diyorlar. Gerçekten, kayıt dışılığı
ortadan kaldıracak bir yapısı vardır. Çünkü, mortgage
kredileri ilgili gayrimenkulün veya konutun satış değeri
için referans olacaktır. İnşaatı yapanların
satış hasılatları zaten bu kredi mekanizmasıyla
ortaya çıkmış olacağı için bu inşaatı
yapanların giderlerini de doğru göstermeleri gerekecektir.
Dolayısıyla, kullandıkları demir, çimento ve diğer
malzemeleri belgeli olarak alacaklardır, belgeli olarak kaydedeceklerdir.
Aksi takdirde, giderlerini ne kadar belgesiz yaparlarsa, yani,
malzeme dönüşü ne kadar çok belge dışında cereyan
ederse ilgili kişinin geliri fazla olacağından daha
yüksek vergi ödeyecektir. Bunu caydırmak için sistem, tüm sektörleri
kayda alıyor, başta inşaat sektörü olmak üzere, zincirleme
olarak diğer sektörleri de bu kapsam içerisine çekiyor.
Diğer taraftan
"Vade ve faiz oranları ne kadar iner?" deniliyor. Yeni bir finansman
kaynağı oluştuğu için vadelerin bu sistemle uzayacağı,
faizlerin de düşeceği varsayılabilir. Çünkü, bankalar
şu anda kullandırdıkları kredilerin kaynağı
olarak ya mevduata başvuruyorlar veya yurt dışı
kredilerine başvuruyorlar. Mevduatta vade çok kısa olduğu
için kredi vadesiyle mevduat vadesi arasında uyumsuzluk oluyor.
Dışarıdan kredi bulduklarında da kur riski ortaya
çıkıyor. Bu sistemde, menkul kıymete dönüştürme
ve oradan kaynak temin etme imkânları ortaya çıkacağı
için, hem vadeler uzayacaktır hem faizler düşecektir. Ancak,
bunun kısa dönemli bir etki olduğunu düşünmemek lazım.
Mortgage sadece 2007 yılının bir düzenlemesi değildir,
Türkiye'nin on yıllar, yirmi yıllar boyunca uygulayacağı
bir sistemdir ve bu ülkede yaşayan herkesin hayatının
bir parçası olacaktır. Bunun etkileri de zamanla yerleşecek
ve zamanla oluşacaktır.
Konut kredi hacmi,
evet gelişmiş ekonomilerde daha yüksek. Mortgage kredisi
uygulayan ülkelerde konut kredi hacmi çok yüksektir. Türkiye'de de
son dört yıldır artmaktadır. 460 milyon yeni Türk lirasıyken
dört yıl önceki konut kredileri, şimdi 23 milyar yeni Türk
lirasını aşmış durumdadır, ancak bu da
gayrisafi millî hasılanın sadece yüzde 4,5'u yapmaktadır
ki, "mortgage"ı uygulayan ülkelere göre bu kredi hacmi
çok düşüktür. Biz de bu yasa yürürlüğe girdikten sonra kredi
hacminin zamanla artacağını düşünebiliriz.
"İkincil
düzenlemeler ne zaman tamamlanacak?" diyor. İkincil düzenlemeler
zaten şu an itibarıyla hazır durumdadır. İlgili
kurumlar hazırlıklarını zaten yapmışlardır
tasarı Plan Bütçe Komisyonundan geçtikten sonra. Hemen bu ikincil
mevzuat yayınlanabilecek durumdadır.
Sayın Ekmekcioğlu,
sabit faiz, erken ödeme ücretinden söz ettiler. Erken ödeme ücretinin
varlığı, aslına bakarsanız, erken, sistemde
faiz oranlarının daha düşük uygulanmasına imkân
sağlayacaktır, çünkü, bankalar krediyi verdikten sonra,
bu kredinin kaynağını temin edebilmek maksadıyla,
ellerindeki ipoteklere dayalı olarak tahvil ihraç edeceklerdir.
Verdikleri kredinin vadesine göre tahvil ihraç ettikleri için, bu
sefer ihraç ettikleri tahvillerle verdikleri kredinin vadesinde
erken ödeme dolayısıyla öngörülmeyen bir sonuç çıktığında,
bankalar açısından ilave maliyetler ortaya çıkacaktır.
Böyle bir durumda erken ödeme ücretinin oluşması, bankaların
bu riskten kurtulmalarını ve erken ödemeyen tüketiciler
de dâhil piyasadaki genel faiz oranının düşmesine etki
yapacaktır. Erken ödemenin maliyetini de sadece erken ödeyenler
üzerinde bırakacaktır.
"Sabit-serbest
faizde kredi kuruluşlarının serbest bırakılması
doğru mudur?" deniliyor. Yani "Sistemde hem serbest faiz
oranı var hem sabit faiz oranı var. Bu durumda, bankaları
kendi başına bırakmamak, belli sınırlar içerisinde
hareket etmesine imkân sağlamak doğru olmaz mı?"
deniliyor. Aslında burada hareket serbestliği bankaya
verilmemiştir, hareket serbestisi aslında krediyi alacak
tüketiciye verilmiştir, yani, krediyi sabit faizli mi kullanacağını,
serbest faizli mi kullanacağını seçecek olan banka değildir,
doğrudan doğruya tüketicinin, konut alacak kişinin
kendisidir. Ancak, fiilî durumlar nedeniyle bankalarda bir olumsuzluk
çıkar mı? Bu konularla ilgili zaten hem Sermaye Piyasası
Kurulu hem Bankacılık Denetleme Düzenleme Kurulu gerekli
denetimleri ve kontrolleri yapacaktır. Bankacılık
sisteminde olumsuz gelişmeler ortaya çıkma eğilimi
gösterirse, bununla ilgili denetleme ve düzenleme görevleri,
rolleri vardır. Bunu ikincil mevzuatlarda da, diğer idari
denetim yollarıyla da yapabilirler.
Sayın Ayvazoğlu
"Hazine garantisi yok, yabancı fonların ilgisini
azaltmaz mı?" diyor. Aslına bakarsanız bu sistem
pek çok ülkede uygulanıyor, ama, hazine garantisi sadece Amerika
Birleşik Devletleri'nde var, onun dışında hiçbir ülkede
yoktur. Yani, hazine garantisinin olmadığı ülkelerde de
sistem işlemektedir ve yabancı fonlar da yoğun ilgi
göstermektedirler. Bizce sistemin yapısı zaten kendi garantisini
oluşturmaktadır. İlave, ek olarak hazine garantisi
sağlayıp her riski hazinenin üzerine yıkarak bir yeni
yapının ortaya çıkarılması ileride sorunlar
oluşturabilir. Onun için, hazine garantisinin dışında
duralım diye düşündük. Doğrusu budur.
FERİDUN AYVAZOĞLU
(Çorum) - "Başarı oranı" demiştim. Başarı
oranı var mı?
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Bütün
ülkelerde başarılı. Mesela, Avrupa'da hiçbir ülkede
hazine garantisi yok ve başarıyla uygulanıyor.
Sayın Durgun
"Bankalar tahvil çıkaracaklar, hazine yüzde 20'yle bono,
tahvil çıkarıyor, konut kredisi, böylece tahvil piyasasıyla
ilgili belli bir talep hacmini varsayarak bunu söylüyorsunuz, dolayısıyla,
hazinenin tahvil ihracıyla bağlantılı olarak, aslında
konutlarla bağlı bir tahvil ihracı da piyasayı daraltacaktır
veya ihracın miktarını artıracağı için
faizleri yükseltmez mi?" deniliyor.
Uzun vadeli fonların
gelmesi burada sağlanacaktır. Yani, bu sistem, "mortgage"a
dayalı tahvil sisteminin dünyada ayrı bir müşteri
portföyü vardır. Buna özel ilgi duyan, hazine tahvili dışında,
diğer borsa enstrümanları dışında, özellikle
mortgage sistemi bünyesinde çıkarılan tahvillere ilgi
duyan ve buna yatırım yapan kurumsal yatırımcılar
vardır dünyada. Özellikle de emeklilik fonları her ülkede
bu tahvillerden ararlar. Dolayısıyla, birbirine tam rakip,
birbirinin piyasasını daraltacak, buna göre faiz yarışına
işi sokacakmış gibi düşünmemek gerektiği kanaatindeyim.
Nitekim, bu yasalaşma süreci içerisinde de çok sayıda
uluslararası kurumsal yatırımcı Türkiye'ye gelmiştir,
değişik görüşmeler yapmıştır, Türkiye piyasasını
yakından takip etmektedirler.
Sayın Emek,
"Bankalar sadece kredi verdikleri miktarlarla sorumlu oluyorlar.
Yani, eğer bankalar şu konuttan alırsan mortgage kredisi
vereceğim diye yönlendirme yaparlarsa, bu takdirde bankaların
da kusur sorumluluğu ortaya çıkıyor. Bankalar da sorumluluk
üstlenmiş oluyorlar, ama bu sorumluluğun sınırı
verdikleri kredi kadardır. Dolayısıyla neden konutun
tamamından, değerin tamamından sorumlu olmuyorlar
da, verdikleri kredi kadar sorumlu
oluyorlar. Bu adil mi?" diyor. Bence bu adildir, çünkü, müteahhidin
bu inşaatın tamamıyla ilgili sorumluluğu zaten
devam ediyor, ama banka yönlendirme yaptığı zaman ikinci
bir sorumluluk da bankaya yüklüyoruz, yani müteselsil bir sorumluluk
var hem bankanın hem de müteahhidin. Müteahhidin sorumluluğu
tam bir şekilde devam ederken, bankalara sadece verdiği
krediyle orantılı bir sorumluluk yüklüyoruz ki, bu, tüketicinin
haklarının kaybolmasını da engelleyecek hem de
adalete de uygun düşecek bir düzenlemedir.
Sayın Akdemir,
"her ülkede ilk kez konut alanlar teşvik ediliyor. Bu vergi
teşvikiyle ilgili madde, işte IMF talimatıyla çıkıyor"
gibi bir ifade kullandılar. Ancak, şu anda tasarının
içerisinde o madde var. Ücretlilere yönelik madde devam ediyor. Bu
maddenin daha önce değişik zeminlerde, piyasada tartışmaları
oldu. Bu madde, tasarı metninde kalacak mı, çıkacak
mı diye tartışmalar oldu, ama, takdir Meclisin olduğu
için, yani sizlerin olduğu için o konuda ben bir şey söylemeyeceğim.
Mevcut konut kredisinden
farkı nedir? Bir kere kredinin finansmanı açısından
mevcut konut kredilerinden büyük bir farklılık taşıyor.
Mevcut konut kredilerinde bankalar topladıkları mevduatla
veriyorlar veya dışarıdan aldıkları kredilerle
veriyorlar. Şimdi ise konuta ipotek koyuyorlar ve bu ipotekler
menkul kıymete dönüştürülüyor, tahvile dönüştürülüyor,
borsada işlem yapıyor, oradan finanse ediyorlar. Yani,
ikincil bir piyasa ortaya çıkıyor. Bu ikincil piyasanın
doğuşu açısından, işleyiş biçimi açısından
konut kredisinde olmayan yeni bir finansman modeli ortaya çıkıyor.
Tüketici
açısından ne fark eder, derseniz, benim şahsi kanaatim,
piyasalarda, bankalarda, kredi kuruluşlarında eğer
bu mortgage sistemiyle ilgili bu düzenlemenin, yasanın
çıkacağıyla ilgili bir umut, hatta çıkacağıyla
ilgili beklenti kesin olmasaydı, konut kredilerinin bu hacimde
yükselmesi de mümkün değildi. Bu sistemin devreye gireceğiyle
ilgili beklentiler ve umutlar nedeniyledir ki, bankacılık
sektörü konut kredisi vermeye, konut kredisi hacmini yükseltmeye
devam etmektedir, çünkü, şu andaki kaynak yapısına göre,
öyle 400 milyarlık bir konut kredisini 23 katrilyon liraya
çıkarması mümkün olamazdı bankaların. Yani, sistemin,
Türkiye'de kalıcı olarak bir konut kredisi sisteminin var
olmasını sağlayan bir mekanizmadır bu. On yıl
sonra da, yirmi yıl sonra da Türkiye'de konut kredisi sistemi,
yüksek oranlarda, yüksek hacimlerde, hatta kredi portföyü içerisinde
en büyük ağırlığı teşkil edecek boyutta
işlemeye devam edecektir, var olacaktır. Bu, bu sistemin
devrede oluşu sayesinde gerçekleşecektir.
Evet, Sayın
Baloğlu
"Sabit-değişken faiz bağlantısında,
bankalar, değişken faiz kotamız doldu derse, ne olur?
Düzenleme yapılmalı değil mi?" Bu konularla ilgili
ikincil düzenlemeler zaten kurum tarafından, Sermaye Piyasası
Kurulu tarafından yapılacaktır.
Sayın Koçyiğit,
"kendi arsasına
" Öyle anladım sorunuzu.
MUHSİN KOÇYİĞİT
(Diyarbakır) - Evet.
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) -
"Kendi arsasına konut yapmak isteyenler de mortgage kredisi
alabilecekler mi?" Yani, arsası var, ama, kendisi arsasına
konut yapmak istiyor. Evet, mortgage kredisi alacaklar. Aldıkları
krediyle arsalarına konut yapabilirler.
Sayın Aslanoğlu,
"İçeriden alınan fonlarda vergi, dışarıdan
alınan fonlarda vergi yoktur. Bu, adaletsizlik oluşturmayacak
mı?" Vergi mekanizmasının eşit işlemesinin
her zaman adil bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz. Ancak, bu
sistem açısından, kredilerin kaynağı açısından
olaya baktığımızda, evet, içeridekilerde vergi
maliyeti var, ama, bankaların dışarıdan alacağı
fonlarda da kredilerde de kur riski vardır her zaman için, ama,
vergileme açısından, doğrudur, yerli, yabancı,
vergi karşısında eşit olmalıdır.
Evet, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN - Sayın
Bakanım, açıklamalarınız için teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
1'inci madde üzerinde iki adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekten olan, "Konut
Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın
1. Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Faruk
Çelik |
Mehmet
Özlek |
Cemal
Uysal |
|
|
Şanlıurfa |
Ordu |
|
M.
Kerim Yıldız |
Resul
Tosun |
|
|
Ağrı |
Tokat |
|
Madde 1.
"2499 sayılı Sermaye
Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında
tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan rehinle temin
edilmiş alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının
rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, rehnin
paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılabilir veya haciz yoluna
başvurulabilir."
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutup işleme alacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1159 sıra
sayılı Kanun Tasarısı'nın 1. maddesinin metinden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Süleyman
Sarıbaş |
Hüseyin
Güler |
İbrahim
Özdoğan |
|
Malatya |
Mersin |
Erzurum |
|
Muharrem Doğan |
Dursun Akdemir |
Hüseyin Özcan |
|
Mardin |
Iğdır |
Mersin |
|
Selami Yiğit |
Hasan Özyer |
|
|
Kars |
Muğla |
|
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
HÜSEYİN GÜLER
(Mersin) - Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın
Güler buyurun.
HÜSEYİN GÜLER
(Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekili
arkadaşlar, önergem üzerine söz almış bulunuyorum, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Aslında,
uzun zamandan beri kulağa çok hoş gelen bu mortgage, kamuoyunun
dahi bilgi sahibi olmadan, ama, sömürüye de son derece müsait olan
mortgage kanunu üzerinde değişiklik önergesi üzerine söz
aldık.
Biz diyoruz ki,
Türkiye'nin bu kadar temel sorunları varken, gelir dağılımı
sorunu varken, bu mortgage kanunu, pratikte sosyal devlete uygun
olmayan, sadece alım gücü yüksek olan insanlara yaranacak bir
sistem. Halbuki, Türkiye'nin temel sorunu konut sorunu değil,
barınma sorunu. Mülkiyetçilik açısından baktığımızda,
Türkiye'nin, daha doğrusu Türk toplumunun temel öğelerinden
bir tanesi barınma, ikincisi ulaşım dediğimiz araba.
Bunlar, mülkiyetçilik açısından, Türk toplumu açısından
çok değer verilen bir kavram, ama, hepimiz çok iyi biliyoruz, bu
sistemin pratik hayatta yürümeyeceğini, pratik hayatta Türk
toplumunun yüzde 20'si diyebileceğimiz 13 milyon insanı
yeşil karta bağımlı olan, geriye kalan yüzde
40'ının da, hep söylediğimiz burada "Türk'üz,
doğruyuz, borçluyuz." denilen bir unsurda, bu sistem içerisinde
borçlu olan büyük bir kitleye baktığımızda, bu mortgage
kanunu kendisini ne kadar ilgilendirecek, düşünüyorum, ama,
siz, siyaseten, bu konut sorununu çözmek gibi bir siyasi argüman
olarak kamuoyunda paylaşacaksınız. Nihayetinde, bu
yıl seçim dönemi. Türk halkına vereceğiniz mesaj da
net. Gerçi, Sayın Bakan, kısmen, bunu bir derece, herkese konut
değil de, daha çok yüzde 25 tasarrufu olan ve bundan sonra bu faizi
ve anaparayı ödeyebilecek sürekli geliri
Böyle baktığımızda,
Türkiye'deki çalışma hayatına baktığımızda
süreklilik açısından, gelecek korkusu olan bir toplumun,
bu sistemde uzun vadeli borcunu ödeyebilecek bir gelirinin yoksunluğunu
görüyoruz. Bu yüzden, buradan Türk halkına şunu seslenmek
istiyoruz. Kulağa hoş gelse de, kamuoyunca, sakın, bu
konut sorununun çözümlenmesinden dolayı, siyaseten, iç malzeme
olarak kullanılmaktan öteye gitmeyecektir. Biz de diyoruz ki,
Türkiye'nin temel sorunu, bir, nüfus planlaması; iki, Türkiye'deki
nüfus hareketlerini göz önünde bulundurduğumuzda, Türkiye'nin
konut değil, tam tersine, Türkiye'nin yeniden yapılanma dediğimiz
şehirleşmeye ihtiyacı var. Böyle bir, sadece, bu
"mortgage"ın belirli, kamuoyunda, daha doğrusu büyük
illerde, arsa sorunu olan yerlerde sadece ranttan öteye gitmeyecek
bir anlam ifade etmeyecektir, ama, eğer biz bu yaraların sarılmasını
istiyorsak, Türkiye'ye yeniden şehirleşme planını
dayatmak zorundayız, yapılandırmak zorundayız.
Nihayetinde, bakıyoruz, İstanbul büyük bir sorun, her geçen
gün, işte üç dönemdir de AKP anlayışı içerisinde
bir siyasi iradeye, yerel birimler arasında siyasi bir iradeye
sahip, ama, bugün, Sayın Başbakan yasaklamayı önermekte.
O zaman bu neyi çözecek? Birkaç kişinin ikinci konut edinmekten
başka ne elde edebilecek? Çünkü, bu kadar gelir dağılımının
bozuk olduğu bir yerde, bu kadar nüfusun hareketli olduğu
bir coğrafyada yaşıyoruz. Tabii ki, Türkiye'de temel
sorunlar açlık ve yoksulluk. Bu doğrultuda, yaratılacak
bu duygunun, halk tarafından, inanıyorum ki, bireysel anlamda
düşünmeyecek, toplumsal olarak değerlendirilmesi gerekmekte.
Biz önergeyle şunu söylüyoruz
Anavatan dönemi olarak, bu ülkenin, yeniden önünü görebilecek
beş yıl veya on yıllık yeniden planlar dediğimiz
şehirleşme. İkincisi, Türkiye'deki gelir dağılımının
düzeltilmesi. Üçüncüsü, devletin, sosyal devlet anlayışı
içerisinde, konut sorunundan çok barınma sorunu var. Nihayetinde,
Mersin'den örnek vermek istersek, öyle ciddi bir beton yığınına,
o güzelim, böyle limon bahçeleri ve portakal bahçeleri, bugün ise,
sadece, o rantın kurbanı dediğimiz beton yığınlarıyla
doldu. Herkesin ikinci, üçüncü konutunun olduğu yerde yüzde 30 fazlalık
var Mersin'de. Ama, buna rağmen hâlâ ciddi anlamda beton yığınlarıyla
Mersin yok edilmekte. Biz de diyoruz ki: Türkiye'nin eğer şehirleşme
planı yapılırken yeniden mezrasını, köyünü
ve özellikle büyük megapol dediğimiz İstanbul, Ankara,
İzmir gibi şehirlerde yeniden bir şehirleşmenin
altyapısı yaratılmalı. Bu süreç içerisinde kamu
hizmeti topyekûn gitme şansını yakalar. Gerek özellikle
bizim Çukurova'da verimli araziler dediğimiz arazilerin dahi
korunması bu vesileyle korunmuş olur.
Kamuoyuna
hoş gelen ve kulağa da hoş gelen bu konut sorununun
şu andaki çıkan
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN GÜLER
(Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
HÜSEYİN GÜLER
(Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kısaca, bu
mortgage kanununun ülkenin konut sorununun çözülmesi için bir vesile
olmayacağını düşünüyoruz. Ama, uluslararası
fonların -Sayın Bakan da burada itiraf ediyor- eğilimi,
yani, kısaca, çayın taşıyla çayın kuşunu
vurma misali, Türkiye'deki yaratılacak potansiyel ranttan yine
çok uluslu firmaların burada ülkemin rantından faydalanacağı
görülmektedir.
Biz, Anavatan
olarak, mortgage kanununun yine de toplumun sorununa kısmen
de olsa çözüm getireceğini biliyoruz; ama, yeterli olmadığını
görüyoruz. Bu vesileyle, ülkede yaşanılacak bu süreçte,
konut sorunundan çok sistem olarak bakmakta fayda var diye düşünüyoruz.
Bu ülkedeki yaşanılan sıkıntıları da
göz önünde bulundurduğumuzda bu kanunun yine de sizin çoğunluğunuza
istinaden çıkacağını biliyoruz.
Hayırlı
uğurlu olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan, "Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 1. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Çelik (Bursa) ve arkadaşları
Madde 1. 9/6/1932
tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 45
inci maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"2499 sayılı
Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında
tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan rehinle temin
edilmiş alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının
rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, rehnin
paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılabilir veya haciz yoluna
başvurulabilir."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Söz konusu
Kanun Tasarısının bahsi geçen maddesinde, Toplu Konut
İdaresi Başkanlığının "yapı kullanma
izni alınmış konutlara ilişkin" rehinle temin
edilmiş alacakları ifadesinin kullanılması, bu
kanun kapsamında Toplu Konut İdaresi Başkanlığının
konut satışlarından kaynaklanan alacaklarının
söz konusu finansman sistem içinde menkul kıymetleştirilmesine
imkan verilmesi gereğine rağmen, İdare alacaklarının
varlık teminatlı menkul kıymetler kapsamında yer
alamamasına sebep olmaktadır. Oysa, varlık teminatlı
menkul kıymetler kapsamındaki varlıklar için Kanun Tasarısında
"yapı kullanma izni alınma" şartı yoktur.
Dolayısıyla,
Toplu Konut İdaresi Başkanlığının konut
satışlarından doğan alacakları için "yapı
kullanma izni alınma" şartı ibaresi eklenmesine
gerek yoktur. Bu ibarenin tasarıda İdare alacakları
için eklenmesi, varlık teminatlı menkul kıymet işlemlerinde
finansman kuruluşları bakımından aranmayan ek
bir şartın Toplu Konut İdaresi alacakları için aranması
anlamına gelmektedir.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde 1'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2'nci madde üzerinde
bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan "Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın
2. Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Mehmet Özlek |
Cemal Uysal |
|
|
Şanlıurfa |
Ordu |
|
M.
Kerim Yıldız |
Resul
Tosun |
|
|
Ağrı |
Tokat |
|
Madde 2. 2004 sayılı Kanunun
128 inci maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"İcra dairesi, 2499 sayılı
Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında
tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar
ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle
temin edilmiş alacaklarının takibinde, satışı
istenen taşınmaz için kıymet takdirini, aynı Kanunun
22 nci maddesinin birinci fıkrasının (r) bendi uyarınca
yetki verilmiş kişi veya kurumlara yaptırır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Söz konusu Kanun Tasarısının
bahsi geçen maddesinde, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının
"yapı kullanma izni alınmış konutlara
ilişkin" rehinle temin edilmiş alacakları ifadesinin
kullanılması, bu kanun kapsamında Toplu Konut İdaresi
Başkanlığının konut satışlarından
kaynaklanan alacaklarının söz konusu finansman sistemi
içinde menkul kıymetleştirilmesine imkan verilmesi gereğine
rağmen, İdare alacaklarının varlık teminatlı
menkul kıymetler kapsamında yer alamamasına sebep olmaktadır.
Oysa, varlık teminatlı menkul kıymetler kapsamındaki
varlıklar için Kanun Tasarısında "yapı kullanma
izni alınma" şartı yoktur.
Dolayısıyla, Toplu Konut
İdaresi Başkanlığının konut satışlarından
doğan alacakları için "yapı kullanma izni alınma"
şartı ibaresi eklenmesine gerek yoktur. Bu ibarenin tasarıda
İdare alacakları için eklenmesi, varlık teminatlı
menkul kıymet işlemlerinde finansman kuruluşları
bakımından aranmayan ek bir şartın Toplu Konut
İdaresi alacakları için aranması anlamına gelmektedir.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde 2'nci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3'üncü madde üzerindeki
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan, "Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Hakkında
Kanun Tasarısı"nın 3. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Mehmet Özlek |
Cemal Uysal |
|
|
Şanlıurfa |
Ordu |
|
M.
Kerim Yıldız |
Resul
Tosun |
|
|
Ağrı |
Tokat |
|
Madde 3. 2004 sayılı Kanunun
128/a maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"2499 sayılı Sermaye
Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında
tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar
ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle
temin edilmiş alacaklarının takibinde, birinci
fıkra uyarınca yaptırılmasına karar verilen
bilirkişi incelemesi, aynı Kanunun 22 nci maddesinin birinci
fıkrasının (r) bendi uyarınca yetki verilmiş
kişi veya kurumlara yaptırılır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu Kanun tasarısının
bahsi geçen maddesinde, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının
"yapı kullanma izni alınmış konutlara
ilişkin" rehinle temin edilmiş alacakları ifadesinin
kullanılması, bu kanun kapsamında Toplu Konut İdaresi
Başkanlığının konut satışlarından
kaynaklanan alacaklarının söz konusu finansman sistemi
içinde menkul kıymetleştirilmesine imkân verilmesi gereğine
rağmen, İdare alacaklarının varlık teminatlı
menkul kıymetler kapsamında yer alamamasına sebep olmaktadır.
Oysa, varlık teminatlı menkul kıymetler kapsamındaki
varlıklar için Kanun Tasarısında "yapı kullanma
izni alınma" şartı yoktur.
Dolayısıyla, Toplu Konut
İdaresi Başkanlığının konut satışlarından
doğan alacakları için "yapı kullanma izni alınma"
şartı ibaresi eklenmesine gerek yoktur. Bu ibarenin tasarıda
İdare alacakları için eklenmesi, varlık teminatlı
menkul kıymet işlemlerinde finansman kuruluşları
bakımından aranmayan ek bir şartın Toplu Konut
İdaresi alacakları için aranması anlamına gelmektedir.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde 3'üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4'üncü madde üzerindeki
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan, "Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 4. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Resul Tosun |
M. Kerim Yıldız |
Cemal Uysal |
|
Tokat |
Ağrı |
Ordu |
|
Mehmet
Özlek |
Faruk
Çelik |
|
|
Şanlıurfa |
|
|
Madde 4. 2004 sayılı Kanunun
134 üncü maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"2499 Sayılı Sermaye
Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında
tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar
ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle
temin edilmiş alacakların takibinde, ikinci fıkrada
yer alan
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu Kanun Tasarısının
bahsi geçen maddesinde, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının
"yapı kullanma izni alınmış konutlara
ilişkin" rehinle temin edilmiş alacakları ifadesinin
kullanılması, bu kanun kapsamında Toplu Konut İdaresi
Başkanlığının konut satışlarından
kaynaklanan alacaklarının söz konusu finansman sistemi
içinde menkul kıymetleştirilmesine imkân verilmesi gereğine
rağmen, İdare alacaklarının varlık teminatlı
menkul kıymetler kapsamında yer alamamasına sebep olmaktadır.
Oysa, varlık teminatlı menkul kıymetler kapsamındaki
varlıklar için Kanun Tasarısında "yapı kullanma
izni alınma" şartı yoktur.
Dolayısıyla, Toplu Konut
İdaresi Başkanlığının konut satışlarından
doğan alacakları için "yapı kullanma izni alınma"
şartı ibaresi eklenmesine gerek yoktur. Bu ibarenin tasarıda
İdare alacakları için eklenmesi, varlık teminatlı
menkul kıymet işlemlerinde finansman kuruluşları
bakımından aranmayan ek bir şartın Toplu Konut
İdaresi alacakları için aranması anlamına gelmektedir.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde 4'üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5'inci madde üzerindeki
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan, "Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 5. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Mehmet Özlek |
Cemal Uysal |
|
|
Şanlıurfa |
Ordu |
|
M.
Kerim Yıldız |
Resul
Tosun |
|
|
Ağrı |
Tokat |
|
Madde 5. 2004 sayılı Kanunun
149/a maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"2499 sayılı Sermaye
Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında
tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar
ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle
temin edilmiş alacaklarının takibinde, ikinci fıkrada
yer alan
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu Kanun Tasarısının
bahsi geçen maddesinde, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının
"yapı kullanma izni alınmış konutlara
ilişkin" rehinle temin edilmiş alacakları ifadesinin
kullanılması, bu kanun kapsamında Toplu Konut İdaresi
Başkanlığının konut satışlarından
kaynaklanan alacaklarının söz konusu finansman sistemi
içinde menkul kıymetleştirilmesine imkân verilmesi gereğine
rağmen, İdare alacaklarının varlık teminatlı
menkul kıymetler kapsamında yer alamamasına sebep olmaktadır.
Oysa, varlık teminatlı menkul kıymetler kapsamındaki
varlıklar için Kanun Tasarısında "yapı kullanma
izni alınma" şartı yoktur.
Dolayısıyla, Toplu Konut
İdaresi Başkanlığının konut satışlarından
doğan alacakları için "yapı kullanma izni alınma"
şartı ibaresi eklenmesine gerek yoktur. Bu ibarenin tasarıda
İdare alacakları için eklenmesi, varlık teminatlı
menkul kıymet işlemlerinde finansman kuruluşları
bakımından aranmayan ek bir şartın Toplu Konut
İdaresi alacakları için aranması anlamına gelmektedir.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
HALUK KOÇ (Samsun)
- Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN - Kabul
edilen önerge istikametinde 5'inci maddeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
5'inci maddeyi
kabul edilen önerge istikametinde kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.05
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.15
BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet
KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66'ncı Birleşimi'nin
Dördüncü Oturumu'nu açıyorum.
1159 sıra sayılı
Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Tasarının
5'inci maddesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi 5'inci maddeyi tekrar oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısını arayacağım.
5'inci maddeyi
kabul edilen önerge istikametinde oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır,
madde kabul edilmiştir.
6'ncı madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan, "Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 6. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Ahmet Işık |
A. Yüksel Kavuştu |
|
Bursa |
Konya |
Çorum |
|
Murat Yılmazer |
Fehmi Uyanık |
|
|
Kırıkkale |
Diyarbakır |
|
Madde 6. 2004 sayılı
Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"Geçici Madde
8- Bu Kanunun 128 inci maddesinin üçüncü fıkrası ile 128/a
maddesinin ikinci fıkrasının yürürlüğe girmesini
izleyen üçüncü yılın sonuna kadar 2499 sayılı Sermaye
Piyasası Kanununun 38/A maddesi birinci fıkrasında
tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar
ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle
temin edilmiş alacaklarının takibinde, taşınmaz
için kıymet takdiri veya bilirkişi incelemesi, Sermaye
Piyasası Kanununun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının
(r) bendi uyarınca gayrimenkul değerleme faaliyeti konusunda
yetki verilmiş kişi veya kurumların yanı sıra
diğer uzman bilirkişiler marifetiyle de yapılabilir."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN -
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu Kanun
Tasarısının bahsi geçen maddesinde, Toplu Konut
İdaresi Başkanlığının "yapı kullanma
izni alınmış konutlara ilişkin" rehinle temin
edilmiş alacakları ifadesinin kullanılması, bu
kanun kapsamında Toplu Konut İdaresi Başkanlığının
konut satışlarından kaynaklanan alacaklarının
söz konusu finansman sistemi içinde menkul kıymetleştirilmesine
imkan verilmesi gereğine rağmen, İdare alacaklarının
varlık teminatlı menkul kıymetler kapsamında yer
alamamasına sebep olmaktadır. Oysa, varlık teminatlı
menkul kıymetler kapsamındaki varlıklar için Kanun Tasarısında
"yapı kullanma izni alınma" şartı yoktur.
Dolayısıyla,
Toplu Konut İdaresi Başkanlığının konut
satışlarından doğan alacakları için "yapı
kullanma izni alınma" şartı ibaresi eklenmesine
gerek yoktur. Bu ibarenin tasarıda İdare alacakları
için eklenmesi, varlık teminatlı menkul kıymet işlemlerinde
finansman kuruluşları bakımından aranmayan ek
bir şartın Toplu Konut İdaresi alacakları için aranması
anlamına gelmektedir.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde 6'ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7'nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
8'inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9'uncu madde üzerinde
bir önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan "Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 2499 sayılı Kanunun 13/A maddesinden
sonra gelmek üzere 13/B maddesini ekleyen 9 uncu maddesinin, (son
fıkrasının) birinci cümlesinin Kanun Tasarısı'ndan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Sadullah Ergin |
Ayhan Sefer Üstün |
Mustafa Nuri Akbulut |
|
Hatay |
Sakarya |
Erzurum |
|
Yüksel Çavuşoğlu |
Yahya Baş |
Recep Koral |
|
Karaman |
İstanbul |
İstanbul |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN -
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe
2499 sayılı
Kanunun 13/A maddesinden sonra gelmek üzere 13/B maddesini ekleyen
9 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında, Sermaye Piyasası
Kurulunun, ihraççının bir teminat sorumlusu belirlemesini
zorunlu tutabileceği hükmü yer almakta iken yedinci fıkrasında
ihraççının, Kurulun onayını almak suretiyle bir
teminat sorumlusu belirlemesinin zorunlu olduğu hükmüne
yer verilmektedir. Birbirleriyle çelişen bu iki hükmün ortadan
kaldırılması ve varlık teminatlı menkul
kıymetlerin, ipotek teminatlı menkul kıymetlerden daha
esnek düzenlemelere tabi olan bir sermaye piyasası aracı
olması ve çok çeşitli varlık türlerinin teminatı
karşılığında ihraç edilebilecek bu aracın
ihraç maliyetlerinin azaltılması amacıyla, (7) numaralı
fıkranın birinci cümlesini, yani teminat sorumlusu belirlenmesi
zorunluluğunu ortadan kaldıran Önerge'nin kabul edilmesini
arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde 9'uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10'uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11'inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
çerçeve 12'nci maddeye bağlı 38/A'yı oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12'nci maddeye
bağlı 38/B'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12'nci maddeye
bağlı 38/C'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
çerçeve 12'nci maddeyi, bağlı 38/A, 38/B ve 38/C ile birlikte
oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
13'üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
14'üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15'inci maddede
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1159 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının Çerçeve 15 inci maddesiyle düzenlenen
2499 sayılı Kanuna 40/C maddesinden sonra gelmek üzere eklenen
40/D maddesinin 1. fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Züheyir Amber |
İbrahim Özdoğan |
Dursun Akdemir |
|
Hatay |
Erzurum |
Iğdır |
|
Süleyman Sarıbaş |
Hüseyin Güler |
Serpil Yıldız |
|
Malatya |
Mersin |
İzmir |
|
E. Safder Gaydalı |
Reyhan Balandı |
Hüseyin Özcan |
|
Bitlis |
Afyon |
Mersin |
"Hazineye
ait taşınmazlara ilişkin işlemlerde Türkiye genelinde
denetim ve bedel tespiti yapma yetkisine sahip Maliye Bakanlığı
merkez denetim elemanları meslekte 10 yıllık sürelerini
tamamladıklarında, sınav şartı aranmaksızın
gayrimenkul değerleme uzmanlığı lisansını
almaya ve Türkiye Değerleme Uzmanları Birliğine üye
olmaya hak kazanırlar."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN -
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın
Amber, buyurun efendim.
ZÜHEYİR AMBER
(Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
teklifte anapara faiz ödemelerinin gelir vergisi matrahından
indirilmesini öngören düzenlemenin tasarıdan çıkarılması
sabit gelirlilerin sistemden yararlanmasını önleyecektir.
İki yıldan bu yana, ev sahibi olamayan dar gelirli vatandaşlarımıza
"kira öder gibi ev sahibi olacaksınız" tasarısı,
maalesef, üst gelir grubu ve konut finans sektörünün işine yarayacağı
bir tasarı hâline dönüşmüştür.
IMF'nin vergi gelirlerinde
azalmaya yol açacağı gerekçesiyle karşı çıktığı
söz konusu düzenlemeye, IMF ile sürekli görüşen Devlet Bakanı
Sayın Ali Babacan'ın vergi indiriminin kaldırılması
yönünde verdiği önerge manidardır. Bu durum, öncelikle
mortgage sisteminden yararlanacak kişi sayısını
azaltacak ve konut kredisi piyasasını daraltacaktır,
özellikle sabit gelirlilerin sistemden yararlanmasını
önleyecektir.
Ayrıca, tasarıyla,
daha önce konut kredisi kullananlar aleyhine getirilen düzenlemelerden
de vazgeçilmelidir. Her konuşmada söylediğim gibi, buradan
çıkacak kanunlar toplumun tüm kesimlerini adil bir şekilde
kapsamalıdır.
Yine, konut finansmanında,
önceki yüksek faizle konut kredisi kullanan vatandaşlara da
kolaylık sağlanmasını beklerdim. Oysa, tasarıya
baktığımızda bu durumdaki vatandaşlarımızın
aleyhine hükümler bulunmaktadır. Konut kredisi kullananların,
otomatik olarak, konut finansmanı sistemiyle ilgili yasanın
olumsuz hükümlerine tabi olacağı görülmektedir. Oysa, bu
tasarıda, borcunu erken ödemek isteyenden yüzde 2 ceza
alınması adaletle bağdaşmamaktadır. Bunun
mantıklı bir izahı olamaz. Konut finansmanı kullanmış
bir vatandaşımız, ileriki yıllarda eline toplu para
geçtiğinde, kendisini ve konutunu bu ipotekten kurtarmak istediğinde
alacağı cevap "önce yüzde 2 ceza öde, sonra ipotekten
kurtul" mantığı olmamalıdır. Tam tersine,
borcunu erken kapatmak isteyen vatandaşımıza bu borcundan
erken ödeme indirimi yapılmalıdır. Yapılmalıdır
ki, bu finansmanı kullanan insanlarımız borcunu erken
kapatmaya teşvik edilebilsin.
Şu anki uygulamada,
bankalara konut kredisi borcu bulunanlar, isterlerse, hiçbir ceza
ödemeden borçlarını erken ödeyebilme hakkına sahip
bulunmaktadırlar. Konuyla ilgili uzmanların, vergi
teşvikinin yasada yer alması hâlinde sistemden yararlanacakların
sayısının yüzde 10 artacağını hesapladıklarını
hepimiz okumuşuzdur. Yasa bu hâliyle çıkarsa ev sahibi olmayı
hayal eden geniş bir kesim hayal
kırıklığına uğrayacaktır.
Evet, bu vergi
teşviki gelir vergisi kaybına yol açabilecektir. Ancak,
sistemin inşaat sektörüne getireceği canlılık
ve istihdam ile elde edilecek artı vergi geliri bu yaşanacak
kaybı katbekat karşılayacaktır.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, iskânı alınmamış konutlar
da görüşmekte olduğumuz bu yasaya dâhil edilmelidir. Konut
finansmanı kapsamında, sadece yapı kullanım izni
alınmış konutlar üzerinde ipotek tesis edilerek kredi
kullandırılması hedeflenmiştir. Oysa, kredilendirmenin
inşaat aşamasından başlatılması gerekmektedir.
İskânı henüz alınmamış konutlara, sistem kapsamında,
inşaat aşamasına göre kredi verilebilirlik sağlanmalıdır.
Tasarıda
gözlemlediğimiz bir başka olumsuzluk da, sistem kapsamında
çıkarılacak tahvillerden gelir vergisi stopajı yapılmak
istenmesidir ve bu tahvillere hazine garantisi verilmeyecektir.
Konut finansmanı sisteminin uygulandığı tüm ülkelerde,
devletler, sistem kapsamında çıkarılan tahvillere garanti
vermektedir. Her iki düzenleme de bu tahvillerin alınıp
satılacağı ikincil piyasaların gelişimini
engelleyecek ve derinleşmesini önleyecektir. Bu alandaki yatırımcıları
Türk konut finansmanı piyasasından uzaklaştıracak
ve uzun vadeli konut kredileri için gereken likiditasyon olumsuz
etkilenecektir.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, altı yıldan bu yana Sermaye Piyasası
Kurulunda görev yapan, 657'ye tabi olan 450 çalışanımıza
maaş artışı yapılmamaktadır. Oysa bu memurlarımızın
emsalleri olan TMSF, BDDK gibi kurum çalışanları, bugün
görüşmekte olduğumuz yasalara eklenen ek bir maddeyle bu
maaş artışlarını almışlardır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ZÜHEYİR AMBER
(Devamla) - Bitirmek üzereyim.
Şu anda kurum
içi maaş farkları çok büyük olmuş, emsal kurumlar arasında
ise düşük maaş alan çalışanlarımız olmuştur.
Öyle ki, sermaye piyasasının tüm idari, teknik, personel
işlerini yürüten bu çalışanlarımız sahipsiz
kalmışlar, âdeta unutulmuşlardır.
Anavatan Partisi
olarak, Sayın Bakan da buradayken, teklifimiz: Gelin, bu yasaya
da bir ek madde koyarak, bu 450 çalışanımızın
ücretlerini artıralım, diğer emsal özerk kuruluşların
seviyesine çıkartarak, bu haksızlığı, unutulmuşluğu
giderelim.
Hepinize saygılarımı
sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
16'ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
17'nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
18'inci madde
üzerinde önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan "Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 2499 sayılı Kanun'un 47. maddesinde
değişiklik yapan 18. maddesi ile değiştirilen (C)
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Sadullah Ergin |
Ayhan Sefer Üstün |
Mustafa Nuri Akbulut |
|
Hatay |
Sakarya |
Erzurum |
|
Recep Koral |
Yahya Baş |
Yüksel Çavuşoğlu |
|
İstanbul |
İstanbul |
Karaman |
C) Bu Kanunun 6
ncı maddesinin ikinci fıkrasına, 7, 9, 10, 10/A, 11, 12
nci maddelerine, 13 üncü maddesinin beşinci fıkrasına
13/A maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı,
sekizinci, dokuzuncu, onuncu, onbirinci, onikinci, onüçüncü, ondördüncü
ve onbeşinci fıkralarına, 13/B maddesinin üçüncü, dördüncü
ve beşinci fıkralarına, 14 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasına, 15 inci maddesinin birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü
ve beşinci fıkralarına, 16, 16/A maddelerine, 25 inci
maddesinin (a) bendine, 28 inci maddesinin (b) bendine, 34 üncü maddesine,
38 inci maddesine, 38/A maddesine, 38/B maddesinin üçüncü, dördüncü,
yedinci, dokuzuncu, onuncu ve onikinci fıkralarına, 38/C
maddesi kapsamında 38/B maddesinin üçüncü, dördüncü, yedinci,
dokuzuncu, onuncu ve onikinci fıkralarına, 39/A maddesine,
40/B ve 40/D maddelerine, 45 inci maddesine, 46 ncı maddesinin
ikinci ve beşinci fıkralarına, 46/A, 46/B ve 46/C maddelerine
aykırı hareket edenler binikiyüzelli gün adli para cezası
ile cezalandırılırlar."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı'ya
bu maddenin konulması ile Sermaye Piyasası Kanununa eklenen
madde hükümlerine aykırılığa ilişkin cezai
sorumluluğun belirlenmesi amacıyla Sermaye Piyasası
Kanunu'nun adli para cezası öngören 47. maddesinin 1. fıkrasının
(C) bendinin kapsamı genişletilmiş olup, konuya
ilişkin önergemizle bu defa, Kanun Tasarısında Plan ve
Bütçe Komisyonu'nda yapılan değişikliklere paralel
olarak Sermaye Piyasası Kanununa eklenen madde hükümlerine
aykırılığa ilişkin cezai sorumluluğunun
belirlendiği 47. maddesinin 1. fıkrasının (C) bendinde
yer alan atıfların yukarıdaki şekilde düzeltilmesi
gerekmektedir.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde 18'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
19'uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm,
20'nci maddeye bağlı geçici 10, 11 ve 12'nci maddeler dâhil,
20 ila 40'ıncı maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm
üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına, Kars Milletvekili Selami
Yiğit.
Sayın Yiğit,
buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ
GRUBU ADINA SELAMİ YİĞİT (Kars) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kamuoyunda "mortgage" olarak
bilinen Konut Finansmanı Yasa Tasarısı'nın ikinci
bölümünde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
görüştüğümüz tasarı, AKP Hükûmeti tarafından iki
buçuk yıldır, ekonomik büyümenin temel bir enstrümanı
olarak her fırsatta önümüze sürülmektedir. Üstelik, Hükûmet, tasarının
gerekçesinde de belirtildiği gibi, kaçak yapılaşma
ve çarpık kentleşmeye dur denilmesi, yıllık 500 bine
ulaşan konut açığının kapatılması ve
dar gelirlilerin kira öder gibi ev sahibi olmaları gibi, son
derece masum gerekçelerin arkasına sığınmaktadır.
Gerçekten bu tasarı,
deprem kuşağında bulunan ülkemizde çarpık kentleşmenin
önüne geçebilecek midir? Dar gelirli vatandaşlar, gerçekten,
kira öder gibi konut sahibi olabilecekler midir? Bu soruların
yanıtları, genel ekonomik göstergelerle yakından ilgilidir.
AKP Hükûmetinin göreve gelmesinden itibaren uygulanan ekonomik politikalar,
ülkeye büyük miktarlarda sıcak yabancı sermaye girişini
sağlamıştır. 2005 yılında, her sektörde
beklenenin üzerinde bir büyüme gerçekleşmiştir. 2005
yılında inşaat sektöründeki büyüme de dikkat çekicidir.
Daha tasarı Bakanlar Kurulunda görüşülmeden, aylar önce,
"Düşük gelirlilerin kira öder gibi ev sahibi olabilecekleri"
propagandası yapılarak, vatandaş, bankalardan kredi
almaya âdeta özendirilmiştir. Hükümet ve emlak piyasalarının
pompaladığı bu hava bankaları harekete geçirmiş,
daha yasa Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmadan, 1,07'ye düşen
aylık faiz oranlarıyla, tasarruf sahipleri orta ve uzun vadeli
borçlandırılmıştır. Bankaların kullandırdığı
banka kredilerinin geri ödemesinde daha şimdiden yüzde 20 oranında
aksamalar meydana gelmiştir.
Elinde biraz birikimi
olanlar orta vadede borçlanarak, yüksek fiyatlardan konut satın
almışlardır. Ankara, İstanbul ve İzmir gibi
büyük kentlerde konut fiyatları ikiye, üçe katlanmıştır.
2006 yılında inşaat sektörü, 2005'e göre, yüzde 19 büyümüştür.
Kamu yatırımları da kısıldığına
göre, aslında büyüyen inşaat sektörü değil konut sektörüdür.
Bu hava geçtiğimiz yılın mayıs ayına kadar sürdürülmüştür;
ancak, mayıs ve haziran aylarında piyasalarda yaşanan
dalgalanma Hükûmetin bu yasayı rafa kaldırmasına yol
açmıştır.
Değerli milletvekilleri,
2006 Mayıs ve Haziranında neler olduğunun hatırlanmasında,
bu yasa tasarısının geleceği açısından
önemi vardır. Dalgalanmanın ilk vurduğu sektör inşaat
sektörü olmuştur. Bankalar, dalgalanma öncesi aylık
1,07'ye kadar indirdikleri konut kredi faiz oranlarını mayıs
ayında 1,3'e, haziran ayında 2'ye, temmuz ayında ise 2,5'a
yükseltmişlerdir. Bununla da yetinmemişler, on yıllık
vadeleri de yedi yıla indirmişlerdir. Bir balon gibi büyüyen
konut sektörü patlamış, müteahhitlerin ürettiği konutlar
elde kalmıştır. Bu ortam içerisinde Hükûmet, bu yasa tasarısını
rafa kaldırmak zorunda kalmıştır. Fiyatı
düşmesine rağmen satılamayan binlerce konut müteahhitlerin
elinde kalmıştır.
Değerli milletvekilleri,
şimdi sormak gerekir: Geçen yıla göre ekonomik tabloda
olumlu yönde ne gibi değişiklikler olmuştur? Artan cari
açık ve borçlanma, yüzde 10'lara yaklaşan enflasyon, önlenemeyen
işsizlik, kısıtlanan yatırımlar, kritik
dış gelişmeler ve bu yıl yaşayacağımız
iki önemli seçim, ekonominin her an bıçak sırtında olabileceğinin
göstergesidir. Oysa, konut finansman sisteminin uygulanabilmesi
ekonomik istikrara bağlıdır.
Bu noktada, bu
yasanın çıkmasına bel bağlayarak kira öder gibi
ev sahibi olma hayallerini kuran vatandaşlarımızı
buradan uyarmak istiyorum. Geçen yıl, Başbakan Yardımcısı
Sayın Şener, tasarının uygulamaya konulmasıyla
birlikte konut kredisi faiz oranlarının orta vadede yüzde
1'lere düşeceğinin beklentisinde olduğunu açıkladı.
Bankaların on yıl vadeli konut kredisi faizi şu anda
yüzde 1,54'tür. Bu sistemle ev sahibi olmak isteyenler kredi kartı
mağdurlarının durumuna düşmemelidirler, hesaplarını
buna göre yapsınlar.
Değerli milletvekilleri,
bu tasarıyla, iki ay süresince kredi borcunuzu aksattığınız
takdirde eviniz elinizden çıkacaktır. Banka, bu konuda, bu
tasarıyla değiştirilen icra iflas hükümleri gereği
el koyacak ve haczedebilecektir.
İşin bir
de bankalar boyutu vardır. Orta vadede
şişirilmiş fiyatlardan konut alanlar ödeme güçlüğüne
düştüklerinde ne olacak? Konut kredi borçlarının geri
ödenmesinde yaşanacak sıkıntı, bankaların
elinde çok sayıda ipotekli veya hacizli konutun birikmesine
yol açacaktır. Bu sistemle, dar gelirlilerin, hatta orta gelirlilerin
ev sahibi olma imkânları yoktur. Bu sistemden, aylık 3 bin
YTL civarında düzenli gelir garantisi bulunan gelir grupları
yararlanabilecektir. Yani "kira öder gibi ev sahibi olacaksınız"
diye basında da dile getirilen konut finansman sistemi, üst gelir
grubunun, zaten elinde bulunan konut veya iş yeri sayısını
daha da artırmalarını sağlayacak, yeni rant kapıları
oluşacaktır.
Sistemin yasalaşması
hâlinde, 2006 Mayıs ve Haziran dalgalanmalarının ardından
düşüşe geçen konut piyasası yeniden hareketlenecek,
müteahhitlerin elinde kalan konutların fiyatları yeniden
yükselişe geçecektir. Nitekim, tasarının, Hükûmet yetkilileri
tarafından, Mecliste görüşüleceği açıklanır
açıklanmaz, bazı bankalar konut kredi faizlerini birkaç
puan düşürme yoluna gitmişlerdir. Bu tasarı Plan ve
Bütçe Komisyonunda görüşülürken de çekincelerimizi bir karşı
oy yazısıyla bildirdik.
Değerli milletvekilleri,
bilindiği üzere, konut kredileri, ilk kez bu tasarının
getirdiği düzenlemelerle tüketici kredileri kapsamından
çıkarılmıştır. Aslında, bu tasarıyla,
bankalar koruma altına alınmıştır. Örneğin,
Tüketiciyi Koruma Kanunu çerçevesinde, müteahhitler ayıplı
maldan beş yıl süreyle sorumlu tutulurken, bu yasa tasarısının
22'nci maddesiyle, kredi verecek bankalar, ayıplı maldan
bir yıl süreyle sorumlu tutulmuşlardır. Bu sürenin
beş yıla çıkarılması, tüketicinin korunması
açısından önemli ve gereklidir.
Tasarıyı
Tüketiciyi Koruma Yasası'yla karşılaştırdığımızda,
bir başka sıkıntı da, sabit faizle kredi kullanacak
olanların aldıkları krediyi vadesinden önce kapatmaları
durumunda ek bir maliyet ödeme durumunda kalmalarıdır. Yani, borcunu
vadesinden önce kapatan, yüzde 2 oranında ceza ödemek zorunda
kalacaktır. Oysa, vatandaş, üç yıldır konut kredisi
kullanmaktadır. Bu yasa
çıkmadan konut kredisi alanlar, borçlarını kapattıkları
takdirde böyle bir ceza uygulamasından muaf olacaklardır.
Oysa, Tüketiciyi Koruma Yasası'na göre, tüketici kredisi
kullananların, vadesi ne olursa olsun, ödeyecekleri faiz sabittir
ve borçlarını vadesinden önce kapatmaları durumunda
hiçbir ek külfet yüklenmemektedirler. Tasarıdaki bu düzenleme,
Anayasa'nın eşitlik ilkesine de aykırıdır.
Hatta, bu yasanın veto edilmesine yol açabilecek bir unsurdur.
Kredi borcunun erken kapatılması hâlinde getirilen ceza
uygulamasının madde metninden çıkarılması
gerekmektedir.
Tasarıyla
bankalara sağlanan esnekliklerden biri de faiz seçeneklerine
ilişkindir. Bu yasaya göre, müşteri sabit veya değişken
faiz seçenekleri arasında tercih yapmakta serbest bırakılıyor.
Ancak, bankalar, sabit faiz seçeneği yerine, müşteriyi
değişken faiz seçeneğini tercih etmeye zorlarlarsa
ne olacak? Bankaların bu keyfî uygulamasına imkân vermeyecek
düzenlemeler tasarıda getirilmemiştir ve bu tüketici
aleyhine işlenebilecek bir unsurdur.
Tüketici
açısından sakıncalı bir başka düzenleme de,
ayıplı maldan müteahhit veya kredi veren bankaların
toplam zarardan değil, verilen kredi miktarı kadar sorumlu
tutulmasıdır.
Diğer bir
nokta da, bu yasa çıkmadan önce konut kredisi alan ve hâlen geri
ödemeleri sürenlerin karşı karşıya kalacakları
durumdur. Daha önceden konut kredisi alanlar, bu yasa çıkınca
kendilerine sorulmaksızın bu yasanın kapsamına
alınacaklardır. Yani, önceden kredi alanlar, bu yasayla getirilen,
tüketici aleyhine olan hükümlere doğrudan tabi olacaklardır.
Oysa, aleyhte olan hükümlerin işletilmemesi hukukun temel
prensibidir.
İlk kez ev
alanlara getirilen gelir vergisi muafiyeti, maalesef, tasarıdan
çıkarılmıştır.
Konut kredisi
veren bankaların çıkaracakları tahviller hazine garantisi
dışında tutulmuştur. Böylece, sistemi orta gelir
grubuna yayacak teşvikten vazgeçilmiştir. Tasarının
sosyal yönü de böylelikle budanmıştır.
Olumsuzluklardan
biri de, 100 bin YTL'ye kadar olan konutların kredi borç faizlerinin
gelir vergisi matrahından düşürülmesi uygulamasının
1 Ocak 2008 tarihine ertelenmesidir. Hükûmet, neden konut sahibi
olacak vatandaşlara sağlanan bu küçük avantajı 2008
yılına erteliyor? Hükûmet, topu gelecek iktidarların
üzerine atmaktadır.
Tasarıyı
iki buçuk yıldır gündemde tutan Hükûmetin beklentileri
açısından konuya baktığımızda, aslında,
hak vermemek de mümkün değildir. Enflasyon bugün yüzde 10'lara
dayanmıştır, cari açık 2006 yılında 31 milyar
doların üzerine çıkmıştır. Cari açık ve
borç artarken büyüme hızı kesilmiştir. 2005 yılında,
büyümenin lokomotifi olan inşaat sektörü hız kesmiştir.
Hükûmet, yatırımlar ve ihracatı artıracak köklü
çözümler yerine sıcak para girişini teşvik etmektedir.
Hükûmet, bu yasa tasarısını cari açığı finanse
edecek enstrüman olarak görmektedir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun,
konuşmanızı tamamlayınız.
SELAMİ
YİĞİT (Devamla) - Buradaki beklenti, gayrimenkul piyasasına
yatırım yapmayı hedefleyen uluslararası fonların
piyasaya girerek yeni kaynaklar getirmesidir. Bu, elbette ekonomiyi
görünüşte canlandıracaktır, ancak hiçbir ekonomi
salt inşaat sektörünün büyümesine dayanarak istikrarlı
ve sürdürülebilir bir büyüme yakalayamaz. Bu yasa çıktığında
da kısa vadede geçici bir hareketlilik sağlanacak ve mortgage,
bir seçim yatırımı yasası olmaktan öteye gidemeyecektir.
Değerli milletvekilleri,
tasarıdaki tüketici aleyhine düzenlemelerin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunda giderilmesi dileklerimle, hepinize
saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
İkinci bölüm
üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın
Aslanoğlu.
Şahsınız
adına söz talebinizi de ilave ettim, buyurun.
CHP GRUBU ADINA
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu yasa, özellikle yeni bir finansman modeli. Bu yasaya asla hiçbirimiz
karşı çıkmıyoruz, ama yasanın bazı yönlerinde
bazı düzenlemelerin yapılmasına karşı
çıkıyoruz; yoksa, modern bir finansman yönetimi, uzun vadeli
bir borçlanma, uzun vadeli bir fonlama yönetimi. Bu, dünyanın
her tarafında uygulanıyor. Ancak, bazı konular var ki
bu yasada, ileride sorunlar yaratacak; ben bunu bugünden uyarmaya
çalışıyorum. Örneğin, Komisyondaki arkadaşlarımın
çekince oyu verdiği ve ayrışık oyu verdiği bazı,
bir iki konuyu dikkatinize sunacağım.
Bu yasayla,
İstanbul'daki Beykoz'da son günlerde yaşanan olaylarda
Birisi
ev aldı, üç dört yıldır da oturuyor orada, "mortgage"la
aldı, konut finansmanıyla aldı. Şimdi, bunları
yıkıyorsunuz. İşte, Danıştay kararı
diyorsunuz, Yargıtay, bilmem, mahkeme kararı, Beykoz Belediyesi
diyorsunuz. Şimdi, bunları yıkıyorsunuz.
Sorumluluğu
bir yıla indirerek
Sorumluluğu bir yıla indiriyorsunuz
-çok açık örnek veriyorum- peki, orada, "mortgage"la
dört yıl önce birisi yer aldı, bir yıla indiriyorsunuz
sorumluluğu
Peki, bunun hesabını kim verecek arkadaşlar?
Şimdi yıkıyorsunuz... Aradan dört yıl geçmiş,
mortgage yapmış bunu, konut finansmanı uygulamışsınız.
Onun için, o bir yıllık, arkadaşlarımın çekince
oyu verdiği bir yıllık süreyi, lütfen, beş yıla
tekrar çıkarın. Bakın, çok açık ve net örnek veriyorum
size.
Değerli milletvekilleri,
tabii bu yasanın temel amacı, kirada oturan, konut sahibi
olmayan ve yaşamı boyu bir evi olmayan insanlara, sosyal
devlet anlayışıyla hizmet vermektir benim anlayışım,
ama bu yasa, maalesef, sosyal devlet anlayışıyla, kirada
oturan, kira öder gibi ev alacak insanlara çok da cevap vermiyor.
Şimdi, bir
kere, burada, Komisyonda, tüm milletvekilleri vergi indiriminin
uygulanmasına, yürekten, herkes "evet" dedi arkadaşlar,
ama, duyuyorum ki, biraz sonra gelecek bir önergeyle, iktidar partisi
tarafından, bu uygulanan vergi indirimi geri alınıyor.
Değerli milletvekilleri, böyle bir şey olmaz. Şimdi,
burada, biliyorsunuz, faiz ve faiz üzerinden bir vergi
Artı
iki şey alınıyor faiz üzerinden; bir gider vergisi
alınıyor, yani, yüzde 11'i kadar, faizin yüzde 11'i kadar vergi
alınıyor. Şimdi, bugünkü uygulanan sistemde, baktığımız
zaman, bankaların uyguladığı faiz minimum aylık
1,50; maksimumu da aylık 1,70. Aylık faiz, yani 100 milyarlık
yahut 100 bin liralık bir kredide 1.900 ile 2 bin lira arasında
aylık taksit geliyor ve bunların içinde yüzde 11 de, faizin
yüzde 11'i kadar da vergi var.
Şimdi, ayda
500-600 milyon kirasını dahi ödeyemeyen insanları, en
azından faizin yüzde 11'i kadar bir vergiden muaf tutmak... Bu ne
yapar biliyor musunuz? Faiz eğer -değişken faizse, belli
olmaz- yüzde 15'se, yüzde 15'in yüzde 11'i 1,6 yapar arkadaşlar.
Lütfen, bunu bu insanlardan esirgemeyin, yüzde 1,6'yı. Mevcut
sistemde, çok geri gitmeyin, geçen yıl 0,96'lara indi arkadaşlar,
biliyorsunuz, konut kredi faizleri bankacılık sisteminde
0,96'lara indi. Dönüp örnek alalım. Bir sürü insan heveslendi,
0,96'larla ev alanlar oldu. Ama, Türk bankacılığında
herkes ürkerek aldı. Çok geri gitmeyin, 94 krizi ve 2001 krizi...
94 ve 2001 krizlerinde, özellikle dövizle ev sahibi olan bir sürü insan,
ocakları yıkıldı. Dolar 11 bin lira iken... Dönüp ders alalım, 11
bin lira iken ev alan insanların, arkadaşlar, 45 bin, 47 bin,
50 bin liradan... Evlerini, dolar 10 bin lira iken satmaya kalktılar,
bırakın doların 45 bin lira olmasını, diyelim
dolar 11 bin lira iken ev alan adam, dolar 5 bin lira dahi olsa, o evi para
etmedi. Yani, dönüp ders alalım, Türkiye bunları yaşadı.
Biz, hiç, ders almıyoruz.
Aynı şekilde,
çok geri gitmeyin, geçen mayıs ayı, 0,96'ya düştü arkadaşlar.
0,96; 1'in altına inmişti aylık. Ama, mayısta yaşanan
kaos yüzde 2'lere çıkardı.
Şimdi, Türkiye'de
bir şey yapıyoruz arkadaşlar, suni bir şey yaratıyoruz.
Şimdi, bu yasa çıkıyor diye, Meclise indi diye -etrafınıza
bakın- gayrimenkul fiyatları, dünden beri -ben birkaç komisyoncu
arkadaşımla konuştum- belli yörelerde yüzde 20 artmış,
dünden itibaren. Ben, size nerede arttığını söyleyeyim:
Değerli arkadaşlarım, tabii, hep lüks yerlerde artıyor,
halkın, dar gelirlinin alacağı yerde daha bir hareket
yok, çünkü, yüzde 25 peşinat var arkadaşlar. Yani, artık
bugün, bir insanın, çağdaş bir insanın, dört kişilik
bir ailenin oturacağı, Türkiye'nin her tarafında, yani,
İstanbul'u, Ankara'yı bırakalım, Malatya'da dahi
en minimum fiyatlar 100 milyar; minimum, yani, minimum. Şimdi, Trabzon'da
da 100 milyara ev bulmak çok zor. O zaman, arkadaşlar, 25 milyar,
bu insanlar peşin vermek zorunda. Sayın Bakanım, ikinci
bir kriz yaratacağız. Bunu açık söylüyorum.
Bu insanlar ne
yapacak? Ev aşkı, ev alma aşkı. Nasıl olsa böyle
bir yasa çıkmış, yirmi yıl vadeli bir konut edinme
kredisi çıkmış, ben gideyim, bir bankadan tüketici kredisi
alayım, bir yerden borç alayım, özellikle tüketici kredisi
alarak, getirip yüzde 25 peşinatı yatıracaklar. Yeni
bir kriz yaratacağız. Bunun illa
Bunun bu şekilde
Bu
yasa çıksın, bu yasanın bu ülkedeki insanlar için çok
faydalı yönleri var. Ancak, bu ülkenin gerçekleriyle bazı
önlemler almamız lazım. Özellikle, peşinat kısmını,
ev alacak insanlara, peşinatlarını yatırmak için
Toplu Konut'un mutlaka, bir finansal kurum, yani, konut edindirecek
bir finansal kurum kurması lazım arkadaşlar. Yani, Toplu
Konut da tahvil satarak, Toplu Konut İdaresinin sahip olacağı
bir kurum mutlaka olmalı kurulacak bu kurumlardan, o da tahvil
ihraç ederek, kendi fonlamasını kendi yaratarak, mutlak
Toplu Konuta bu görevi verdirmemiz lazım, özellikle dar gelirlilerin
peşinatı açısından. İlk aşamada, fakir insana,
peşinat kısmını tamamlayana kadar, -mortgage yasal
sürecini tamamlamaz- bir taahhütnameyle, ne zaman "mortgage"daki
yüzde 25'lik kısmını, peşinat kısmını
tamamladıktan sonra o zaman ikinci bölüme geçer arkadaşlar.
Yani, birtakım koşulları değiştirmemiz lazım.
Aksi hâlde, motamot bu yasayı uyguladığımız
zaman, ben size söylüyorum, vergi yasasını uygulamamamız
nedeniyle, bu yasadan özellikle sosyal devlet olarak beklediğimiz
verimi alamayacağız. Ben yine söylüyorum, lüks semtlerdeki
daire fiyatları, konut fiyatları çok yükselecek ve bu yasa,
onların konut edinmesine, onların ikinci konut edinmesine
yarayacak.
Arkadaşlar,
en azından, eğer bir insan bir evini gelir amaçlı, irat
amaçlı alıyorsa, buna bu vergi şeyini uygulamayalım,
ama ilk defa ev alacak, hiç evi olmayan insanlara bunu uygulayalım.
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) - TOKİ yapıyor onlara!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Hayır.
Değerli milletvekilleri,
tabii bu yasanın yürümesi için, ülkede enflasyon, faiz ve reel
faiz üçleminin aynı anda yürümesi lazım.
Şimdi, bakıyorum,
burada, hâlâ biz ülke olarak reel faiz ödüyoruz. Yani bunu tüketiciye
yansıtacağız, bunu tüketicinin sırtından
alacağız.
Yine söylüyorum,
dünyanın hiçbir yerinde
Örneğin, bir meşhur Kredi Kartları
Yasası var biliyorsunuz. Hâlâ daha bu bir yaradır arkadaşlar.
Dünyanın hiçbir yerinde, enflasyonun yüzde 10, faizin yüzde 17
olduğu yerde yüzde 75 kredi faizi yoktur arkadaşlar. Hâlâ o
bir temel yaradır, devam ediyor, bu yara büyüyerek devam ediyor.
Hâlâ biz seyirci kalıyoruz arkadaşlar.
Tabii, şimdi,
burada ise özellikle dar gelirli kesim çok zor durumda kalacaktır.
Çünkü, Türk insanı ev alma yönünde çok heveslidir arkadaşlar.
Onları zor durumda bırakacağımızı ve onların
konut edinemeyeceğini, edinse bile, yarın önemli sorunlar
doğacağını bir kez daha size iletiyorum.
Değerli milletvekilleri,
burada bir başka konuya geçiyorum; içeriden ve dışarıdan
fonlama. Şimdi, değişik kurumlar gerek bankalar kuracak
konut edindirme finansman kurumlarını gerekse banka
dışında, yurt dışındaki bazı fonlar
Türkiye'de konut kredisi satmak için belli kurumlar oluşturacak.
Tabii, yasa buna elveriyor.
Tabii, burada
dikkat çekmek istiyorum. Bu kurulacak konut edindirme kredisi verecek
kurumların, mutlaka iznini BDDK vermelidir. Bunu bir sistem
dâhilinde vermelidir. Her önüne gelene bu izin verildiği zaman,
yarın bunların tahvil ihraç etme izinleri olacaktır.
Bir şekilde, bir zamanlar, 80'li yıllar öncesinde Sirkeci
bankerleri vardı. Çoğu, bir şekilde, biliyorsunuz, o
dönemde -isim vermek istemiyorum- neler yaptığını
biliyorsunuz. Onun için, özellikle, ipotek finansmanı yapacak
veya konut finansmanı yapacak kurumların iznini, mutlaka,
BDDK vermelidir. Aksi hâlde, önümüze yarın başka sorunlar
doğacaktır. Çünkü, bunlara tahvil ihraç etme izni veriyorsunuz.
Halktan para toplama izni veriyorsunuz. Bu hassas konunun altını
çizmek istiyorum arkadaşlar.
Şimdi, burada,
Türkiye'de tahvil ihraç eden insanlar, eğer bu tahvillerini borsa
kanalıyla Türkler aldığı zaman, elde edeceği
gelirin yüzde 10'unu gelir vergisi olarak verecek. Ama, yine, borsa
kanalıyla bu ihraç edilen tahvillerin, yine bir Türk, yabancı
bir fon aracılığıyla sahip olduğu zaman hiçbir
vergi vermeyecek.
Değerli milletvekilleri,
birbirimizi kandırmayalım. Objektif olmalıyız.
Her ikisini de alan bir Türk; biri, dışarıdaki yabancı
bir fona talimat veriyor, yabancı fon kanalıyla alıyor,
kendi ismi geçmiyor. Kimin adına? Yabancı fon aldı.
Hâlbuki, talimatla kendisi almış. Burada ise gidiyor vatandaş
Ahmet Ağa tahvil alıyor -herhangi bir konut edindirme finansman
kurumunun- bunun gelir vergisini veriyor. Yani, hakikaten, ben bunu
garipsiyorum, hakikaten garipsiyorum. Yani, bir yerde iki farklı
tarz uygulanmaz arkadaşlar. Ben, bir kez daha bunun altını
çiziyorum. Ya bunların hepsini
Yabancıya uyguladığınız
vergi istisnasını benden niye esirgiyorsunuz? O zaman,
herkese bunu yapın. Yabancı hak ediyor, ben hak etmiyor muyum?
Herkese yapın arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri,
bu yasada
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.
ERDAL KARADEMİR
(İzmir) - Başkan, bir beş dakika daha ver.
RECEP KORAL
(İstanbul) - Nasıl dolduracak beş dakikayı?
BAŞKAN - Buyurun
Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Ben nasıl dolduracağımı
bilirim, size kalmadı.
RECEP KORAL
(İstanbul) - Biz oradaki arkadaşla konuşuyoruz, sizinle
konuşmuyoruz ki.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Size kalmadı.
RECEP KORAL
(İstanbul) - Sizinle konuşmuyoruz ki, arkadaşla konuşuyoruz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Ne için söylediğini biliyorum beyefendi.
RECEP KORAL
(İstanbul) - Ben de biliyorum, arkasındayım da, arkadaşla
konuşuyoruz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - O hâlde, o zaman hiç konuşmayacaksın.
RECEP KORAL
(İstanbul) - Niye? O sordu, ben cevap verdim. Ona söyle.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Recep ağabey, size yakıştıramadım,
onun için. Özür diliyorum.
RECEP KORAL
(İstanbul) - Ama, o arkadaşımız söyledi, ben de ona
cevap verdim.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, karşılıklı konuşmayalım.
Sayın Aslanoğlu,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bu yasa,
özellikle belli konuları disipline etme açısından,
özellikle Türkiye'deki yeni oluşacak çağdaş kentleşme,
plansız büyümenin önüne geçmesi açısından, kiraları
disipline etme açısından son derece yararlı bir yasa.
Tüm arkadaşlarım Komisyonda da destek verdiler, ama, özellikle
dar gelirlilerin konut edindirilmesine çare olmayacaktır.
Bunun altını bir kere daha çiziyorum. Özellikle ilk defa
ev sahibi olacak, kendi oturacak insanlar, kiraya vermeyecek insanlar
açısından vergi istisnasını bir kez daha vicdanlarınıza
sunuyorum. Hiç evi yok. Bu insanlar çok zor koşullarda. Artı,
bunların peşinat kısmında Toplu Konut İdaresiyle
birlikte müştereken yeni bir model kurulup hiç geliri olmayan
insanlar yeni bir modelle ev sahibi yapılabilir. Benim sizden
istirhamım, bir kez daha, gelecek önergeye -komisyondan geçen
şekliyle kanuna "evet" diyelim- vergi istisnasını
kaldıran bu önergeye, ne olursunuz -dar gelirliler açısından
söylüyorum- "hayır" diyelim.
Hepinize saygılar
sunuyorum, teşekkür ederim. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Şahsı
adına, Tokat Milletvekili İbrahim Çakmak.
Sayın Çakmak,
buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İBRAHİM
ÇAKMAK (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı'nın
ikinci bölümünde şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Mortgage olarak
bilinen bu sistem sayesinde, vatandaşlarımız, düşük
faizle ve uzun vadeli ödemeyle kredi alma imkânına kavuşacaklardır.
Üç senedir gündemde olan, fakat yeni olgunlaşan bu tasarı
ülkemizde uygulanabilir bir duruma gelmiştir. Bu sistemi
çıkarmak bir cesaret işidir. Bu sistemi çalıştırmak
bir istikrar işidir. Türkiye, düşen enflasyonla, inen faizle,
yatırım ve üretimle kavuştuğu bugünkü güven ortamında,
bu sistem, rahatça hayata geçecek ve canlı olan inşaat sektörü
daha da artarak canlanacaktır.
Türkiye, inşaatta
kullanılan malzemelerin üretiminde büyük bir imkâna, birikime
ve altyapıya sahiptir. Bu sayede iki yüze yakın kalemde
üretim yapan büyük bir kesime iş imkânı doğacak, piyasanın
canlanmasına vesile olacaktır.
Toplu Konut
İdaresinin başarısını hep beraber izliyoruz.
İnşaat alanında 800 bin insanın istihdamı
sağlanmıştır. Bu sistemin hayata geçmesiyle en az
bir o kadar istihdam alanı sağlanacaktır. Yüz binlerce
insanın iş edinebilmeleri için bir fırsat doğmuştur.
Ev sahibi olmayı akıllarına bile getiremeyenlere
kira öder gibi bir ev sahibi olma imkânı meydana gelmiştir.
Ülke ekonomisinin finansman kurumlarının meydana getireceği
büyümeyi ve canlılığı elbette önemsiyoruz. Bunun
dalga dalga büyük bir kesimi etkileyeceğini biliyoruz. Daha
da önemlisi, istihdamdaki ve ev sahibi olmasından dolayı
vatandaşlarımızın umudunu ve beklentisini çok
önemsiyoruz.
Sayın milletvekilleri,
ülkemizde, maalesef, çarpık kentleşme, bozuk imarlı
bir yapılanma ile karşı karşıyayız. Mevcut
konutların en az yarısı depreme dayanıklı değildir.
İnsanların, güvenle alabileceği, rahatça oturabilecekleri,
inşaat yönetmeliğine uygun, yaşanabilir bir mekâna
sahip olmaları en tabii haklarıdır. Bu yasayla bu kontrol
rahatça sağlanacak, kalite artacak, güven sağlanacak, kaçak
yapılanma önlenmiş olacaktır. Ayrıca, bu sistemle
kayıt dışının önüne geçilecektir. Bu sistem
sayesinde ekonomimiz artık kayıt dışı bir ekonomi
olmaktan çıkacak, kayıtlı bir ekonomiye dönmeye imkân
verecektir.
Sayın milletvekilleri,
birçok açıdan faydası görülecek olan bu sistemin ülkemiz
şartlarına uygun olduğunda genelde bir fikir birliği
vardır. Milyonlarca vatandaşımızın heyecanla
ve merakla beklediği bu kanunun ülkemize ve vatandaşlarımıza
hayırlı olmasını diliyorum. Böylesine önemli
bir yasanın çıkmasında başta Hükûmetimiz, Başbakan
Yardımcımız Sayın Abdüllatif Şener Bey'e ve
katkısı olan herkese şükranlarımı sunuyorum.
Ülkemiz, bir dönüşümü, bir gelişimi beraber gerçekleştirmektedir.
Bu, bir reform olarak gördüğümüz bu sistem sayesinde canlanan
inşaat sektörü, büyüyen bir ekonomi, insanca yaşanabilir
bir konut sahibi olma imkânı sağlayacaktır.
Bu vesileyle,
bu kanunun ülkemize hayırlı olmasını diliyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi soru-cevap
işlemi yapacağız on beş dakika süreyle.
Sayın Emek
ATİLA EMEK
(Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
2005 yılında
konut talebinde yaşanan artış yanında arzın
yetersiz olması nedeniyle oldukça yükselmiş olan konut fiyatları,
bu tasarının yasalaşmasıyla birlikte talepte
oluşacak ilave artışla birlikte daha da yükselecektir.
Bu durum, tasarının kamuoyunca algılanış biçimi
olan "kira öder gibi taksit ödeyerek ev sahibi olma"yı
tüketiciler için ulaşılmaz kılacaktır. Bu ise dar
ve orta gelirlilerin ev sahibi olma hayalini söndürecek ve umutsuzluğa
neden olacaktır. Tasarıyı bekleyen en büyük tehlike
budur. Sayın Bakan, bu durumu nasıl değerlendirmektesiniz?
Bu sakıncalar nasıl giderilecektir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Emek
Sayın Ekmekcioğlu
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakana
bir soru yöneltmek istiyorum.
Tasarının
29'uncu maddesine göre, Türkiye'de tapuda adına kayıtlı
konutu olmayan ücretlilerin satın alacakları konut nedeniyle
kullanacakları kredi faizi, ücret geliri üzerinden hesaplanan
gelir vergisinden düşülebilecektir. Bu olanağı, tapuda
adına kayıtlı evi olmayan esnaf ve serbest meslek sahipleri
başta olmak üzere, gelir vergisi mükelleflerinin tamamına
sağlamayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Sayın Baloğlu...
Sayın Baloğlu yok.
Sayın Ercenk
TUNCAY ERCENK
(Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Vatandaşlara
ev sahibi olması amacıyla verilecek olan ipotekli kredinin
faiz oranı, gelişmiş ülkelerde genellikle hazinenin
piyasadan yapmış olduğu borçlanmanın üstündedir.
Türkiye'de ipotekli kredi uygulamasına geçildiğinde, hazine
faiz oranları ile bankaların açacağı ipotekli kredi
faiz oranları arasındaki farkın ne düzeyde olacağını
bekliyorsunuz? Özellikle mevcut konut kredi faizlerinin yükselmiş
olduğu noktayı da dikkate alarak bu sorunun yanıtlanmasını
arz ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Sayın Kaya
YILMAZ KAYA
(İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Türkiye kamuoyu,
özel sektör borç yüküyle, ekonomisinde 60 milyar doları
aşan sıcak para hareketleriyle, finansal piyasalar
açısından oldukça riskli bir döneme girmektedir. Bu risklerin
yakın gelecekte realize olmaya başlamasıyla birlikte,
bu risklerin bankacılık sistemine ve dolayısıyla
ipotekli kredi uygulamasına olan yansımaları ne
şekilde yönetilecektir?
Burada üç temel
risk bağlamında sorunun yanıtlanmasını istiyorum.
Birincisi, faizlerin uygulama sürecinde artması nedeniyle
ortaya çıkacak faiz riski. İkincisi, kaynak ihtiyacı
nedeniyle yaşanacak likidite riski. Üçüncüsü ise, krediyi
alanların yükümlülüğünü yerine getirememesi anlamında
ödeyememe riski.
Sürem varsa bir
soru daha sormak istiyorum. Mevcut yasalarda satıcının
kefaleti ayıplı mal dolayısıyla beş yılken,
bu yasada niye bir yıldır?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Sayın
Işık
AHMET IŞIK
(Konya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım,
vergi kanunlarında yapılacak değişikliklerle
sistemin işleyişinin gerektirdiği faaliyetlerin yürütülmesi
sırasında ortaya ek vergilerin çıkması önlenmektedir.
Getirilen teşvikler vergi kaybını olumsuz yönde etkileyecek
midir?
Son sorum: Konut
finansman sistemini temel alarak tasarruf sahiplerinden sağlanan
kaynakların konut alıcılarına aktarılmasını
sağlayacak mekanizmanın sağlıklı çalışabilmesindeki
ön koşullar nelerdir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Sayın Elitaş
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım,
20'nci maddeye bağlı geçici 11'inci maddede, tüketiciler
üç ay içerisinde müracaat ettikleri takdirde sistem dışı
kalma imkânları mevcut. Bu müracaat esnasında tüketicinin
ne gibi faydası
Veya tüketicinin aleyhine olan durumlar nelerdir?
Müracaat etmeyip de sistem içerisine resen giren kişiler erken
ödeme noktasında yüzde 2'lik faiz ödemesiyle karşı karşıya
kalacaklar mı?
Yine, 24'üncü
maddeye bağlı erken ödeme talebinde bulunan kişiler,
erken ödedikleri yüzde 2'lik kısmı anapara üzerinden mi,
yoksa, kalan bakiye üzerinden mi ödeyecekler?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Sayın Ekmekcioğlu
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakana
bir soru yöneltmek istiyorum.
İpotekli
kredi uygulamasına yönelik olarak vatandaşlara vergi kolaylığı,
bu tasarı ile, benzer ülke deneyimlerinin aksine getirilmemektedir.
Bu, başta asgari geçim indirimi olmak üzere getirilmekte olan
vergi teşviki uygulamalarının genel mantığına
da aykırıdır. İpotekli kredi yoluyla kredi kullanan
vatandaşların ödemiş olduğu faizlerin gelir vergisinden
düşürülmemesini hangi gerekçeyle açıklamaktasınız?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Sayın Emek,
tekrar soru mu soracaksınız siz?
Evet, bir dakikalık
süremiz var, buyurun.
ATİLA EMEK
(Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye'de hazine
borçlanmalarının yıllık bileşik faiz oranı,
bugün yıl sonu için hedeflenen enflasyon oranının ortalama
on dört-on beş puan üzerindedir. Bunun anlamı, hazinenin
çok yüksek bir reel faizle piyasalardan borçlanmasıdır.
Özellikle uygulanan kur politikasıyla birlikte düşünüldüğünde,
hazine, dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir reel faiz yükü altındadır.
Hazinenin bu düzeyde bir reel faiz yükü altında olduğu
bir ortamda, ipotekli kredi uygulamasının sonucunda vatandaşlar
daha çok yüksek bir reel faiz ödemek yükümlülüğüyle karşı
karşıya kalmayacaklar mıdır? Bu düzeyde reel faiz
ödenen bir ortamda ipotekli kredi uygulaması mümkün müdür?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Sayın Bakanım,
buyurun.
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) -
Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Emek,
2005 yılında konut kredileri artamaya başlayınca
konut talebinin arttığını, arzın buna yetişemediğini,
şimdi mortgage sistemiyle birlikte aynı şekilde talep
artışının yeni bir ivme kazanacağını
ve buna bağlı olarak arzın da kısa dönemde talep artışına
intibak sağlayamayacağı için fiyat artışı
etkisi yapabileceğini söylediler. Böyle bir durumda
kira öder gibi taksit nasıl gerçekleşebilir dediler.
Bir kere, bu sistemi
kısa dönem düşünürseniz, yani 2007 yılında, 2008
yılında yürürlükte olacak ve dengeleri ona göre oluşturacak
bir sistem olarak düşündüğünüzde bu yaklaşım tarzı
doğru olabilir, yani bu tür mekanizmalar kısa dönemde talep
artışı ortaya çıkarır, ama uzun dönemde arz artışı
ortaya çıkarırlar. Dolayısıyla "mortgage"la
birlikte talep artışı tekrar körüklenmiş olmaz
mı, sorusu teorik olarak baktığımızda
"evet" şeklinde cevaplandırılabilir, ama, konut
kredisindeki artış son üç dört yıldır sürekli devam
etmekte, buna bağlı olarak da piyasada sürekli talep baskısı
oluştuğu için, müteahhitlik sektöründe de sürekli konut
üretimiyle ilgili faaliyetler devam etmektedir. Nitekim, 2004
yılına kadar Türkiye'de ekonomi büyümekte olduğu
hâlde, inşaat sektörü hep eksi vermiştir, küçülmüştür.
2004'ten sonra ise inşaat sektörü büyümeye başlamıştır,
hatta 2005 ve 2006'da genel ekonomik büyümeden daha fazla bir büyüme
göstermiştir. Son iki yılda inşaat sektöründeki
yıllık büyüme yüzde 20'nin üzerindedir. Dolayısıyla,
talebin devamı, arzı sürekli talep düzeyine çekmektedir.
Mortgage sistemiyle birlikte de arzdaki artış da, iki üç
yıl öncesinden devam eden inşaat sektörü faaliyetleri de
devam edeceği için çok büyük yeni bir uyumsuzluk dalgası ortaya
çıkarmayacaktır kanaatindeyim. Ancak, bununla birlikte,
sistemin kısa dönem içinde değerlendirilmemesi, mutlaka
Türkiye'nin bu mortgage uygulamasına geçişi sağlaması
gerektiğine inanıyorum. Onun için, hayatımızın
her döneminde bir parçası olmalıdır diye düşünüyorum
ve bu yasa tasarısını da uzun dönemli Türkiye'de olup
bitecekleri değerlendirerek, doğru bir şey olarak kabul
etmek gerekir diye düşünüyorum.
Sayın Ekmekcioğlu,
29'uncu maddeyle bağlantılı olarak, faiz giderlerinin,
mortgage kredisindeki faiz giderlerinin ücretliler açısından
bir vergi teşvikiyle desteklendiğini -tasarıda 29'uncu
maddeyle- ama, diğer gelir sahiplerinin, diğer gelir unsurlarının
bu teşvikten yararlanmadığını, hepsinin yararlanmasının
faydalı olacağını ifade ettiler, ama, öyle zannediyorum,
Sayın Hamzaçebi'nin bu konuda farklı bir görüşü vardır.
Bu konuda, akışı sırasında görüşmelerimizin,
herhâlde farklı birtakım öneriler de gelecektir, oluşacaktır.
Ancak, şunu düşünmek lazım: Sistemin kendisi zaten öncelikle
bir yerleşmelidir. Sistem yerleştikten sonra bunun şöyle
bir özelliği var: Herhangi bir yıl, bu sistem uygulanırken,
devam ederken, herhangi bir yıl, sisteme, yeni büyük yasal düzenlemeler
dahi yapmadan, bütçe kanunlarında getirilecek yeni maddelerle
sosyal amaçlı teşvikler yerleştirilebilir. Örneğin,
(x) yılında diyebilirsiniz ki, bu sistemden yararlananlar
şu teşviklere ulaşırlar diye bir düzenleme getirebilirsiniz,
yani, tüm gelir unsurları itibarıyla teşvik getirebilirsiniz
veya daha önceki madde görüşülürken arkadaşlarımızdan
biri sormuştu, örneğin, sosyal bir politika amacı olarak,
aracı olarak devlet diyebilir ki, konut sahibi olmayan tüm dar
gelirlilerin peşinatını ben veriyorum, sistemden yararlansınlar
da diyebilir. Buna benzer farklı ve alternatif, sosyal boyutlu
mekanizmaları, sistemin içerisine, bu yasa devam ederken, uygulanırken,
belli yıllarda, belli dönemlerde her zaman adapte etmek mümkündür,
ama, öncelikle bu yasanın çıkması ve sistemin sağlıklı
bir şekilde işlemeye başlaması lazım.
İşlemeye başlarken çok ayrıntılı ve yaygın
teşvikler yaptığımızda da başka sorunlar
ortaya çıkar. Önce, sistemin işlemesini görmemiz lazım
diye düşünürüm.
Sayın Ercenk,
"Hazine faizleri yüksek, konut kredi faizleriyle arasında
fark var, yani, farklı faiz türleri arasında aslında faiz
oranları itibarıyla farklar var, bunu neye bağlıyorsunuz?"
dediler. Bu, doğrudan doğruya bankacılık sektörü,
kredilendirme yapan kuruluşların, daha doğrusu, bakış
açılarına, kârlılık hesaplarına, piyasa koşullarında
değerlendirmelerine göre değişen bir hadisedir, yani,
faizler piyasada belirlenmektedir. Piyasalarda, konut kredisi
dediğinizde buna kreditörlerin bakışı farklıdır.
Ticari kredi dediğinizde, ticari krediye bankaların bakışı,
kendileri açısından risk algılamaları ve maliyet
algılamaları farklıdır. Her bir kredi türüne göre
bankaların risk ve maliyet algılamalarındaki, hesaplarındaki
farklılıklara göre farklı faiz oranları ortaya
çıkmaktadır. Bu bahsettiğiniz konut kredilerindeki
faiz farklılığı da bundan kaynaklanmaktadır,
ama, şu anda konut kredilerindeki faizi yukarıya çeken hadise,
bankalar dış kaynak bulduklarında kur riskinin faizleri
yukarıya doğru çekmesidir; mevduattan kaynaklanan bir
kredilendirmeye gittiklerinde de vade farkından kaynaklanan,
vade uyumsuzluğundan kaynaklanan nedenlerle bankaların
faizi yukarıda belirleme istekleridir. Sistem devreye girdiğinde
daha sağlıklı bir kaynağa ulaşacakları
için, krediler üzerinde aşağıya inici bir baskı
oluşturacağını düşünüyorum, ama, yine de piyasada
belli olacaktır faizler.
Sayın Kaya,
"sıcak para girişi artıyor, bunun ipotekli konut
finansmanıyla birlikte değerlendirilmesi hâlinde faiz
riski, likidite riski, kredi ödememe riski gibi etkileri olacaktır,
bununla ilgili nasıl değerlendirme yapıyorsunuz?"
dediler. Bu, tabii, çok analize dayalı bir cevabı
gerektiren bir sorudur. Yani, onun için, burada vereceğim cevabın
eksikleri olacağını peşinen kabul etmek isterim,
ama, faiz riski çok daha tecrübeli olan kurumsal yatırımcılar
tarafından yüklenileceği için, üstlenileceği için,
çok önemli ve büyük bir risk kapısının orada olduğunu
düşünmemeliyiz diye düşünüyorum, çünkü, mortgage nedeniyle
ortaya çıkacak tahvillere ilgi duyacaklar, bunları satın
alacaklar kurumsal yatırımcılardır, özellikle de
yurt dışındaki ve yurt içindeki emeklilik fonları
büyük ölçüde bu tür tahvillere, menkul kıymetlere ilgi duymaktadırlar.
Onlarınsa, risk hesapları çok daha güçlüdür, analizleri
yaptırabilecek yetenektedirler, buradan dolayı daha güvende
kendimizi hissedebiliriz.
Likidite riski:
Bu sistemin en önemli özelliği, ikincil piyasalar oluşturmasıdır.
İkincil piyasalar ise likiditeyi artırmaya yönelik bir
etki yaparlar. Dolayısıyla, şu andaki yapıya göre,
likidite açısından daha rahat bir döneme gireceğimizi
bu sistemle birlikte söyleyebiliriz.
Krediyi ödeyememe
riski her zaman Türkiye'de yaşanan sorunlara benzer yeni bir sorun
ortaya çıkarır mı acaba diye düşünüyoruz. Ancak,
burada sürekli ifade ettiğimiz şey, krediyi alanların,
bu krediyi ödeme kabiliyetlerinin olup olmadığını
iyi hesaplamaları lazım. Ancak şu da var: Eğer krediyi
BAŞKAN - Sayın
Bakanım, konuşmanızı tamamlar mısınız,
süremizi aştık.
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Belli
bir süre sonra krediyi ödememe durumuna düşerler de konutları
satılırsa, kredi borçları üzerinde kalan paraya ulaşacakları
için zararlarının yine de sınırlı olacağını
düşünebiliriz.
Diğer taraftan,
Sayın Elitaş'ın sorusunu cevaplandırmak istiyorum.
"Daha önce konut kredisi alanlar mortgage kredisine dönüş
sağladıklarında ne avantajları olur?" Tüketicilerin
avantajları şudur: Konut kredisine göre, her ay faizi öderken,
banka ve sigorta muameleleri vergisi ödedikleri hâlde, "mortgage"a
dönüş sağladığı zaman bu krediler, daha önceden
alınan konut kredileri "mortgage"a dönüştüğü
an, her ay geri ödenen faiz tutarının yüzde 5'i olan banka ve
sigorta muameleleri vergilerini artık ödemeyeceklerdir; yani,
taksit miktarları banka ve sigorta muameleleri vergisi kadar
düşecektir. İkincisi, mortgage sisteminde yüzde 2'lik erken
ödeme zorunluluğu vardır, ama, konut kredisinden "mortgage"a
dönüşenlerde bu yüzde 2'lik erken ödeme ücreti alınmayacaktır,
çünkü, bu tasarının 20'nci maddesinin geçici 11'inci maddesinde
bu düzenlenmiştir.
Tüketicinin dezavantajları
olabilecek bazı hususlar var. İcra-iflas prosedürü daha
hızlı işleyecektir ve ayıplı maldan bankaların
sorumluluğu bir yıl olarak belirlenmiştir ama, müteahhitlerin
sorumluluğu beş yıl olarak devam edeceği için bunu
da bir kayıp olarak değerlendirmemek gerekir. Birlikte bunları
değerlendirdiğimizde tüketiciler açısından daha
olumlu bir görüntü vardır konut kredilerinin mortgage kredilerine
dönüşmesinde.
Ve normal mortgage
kredilerindeki yüzde 2'lik geri ödeme ücreti hesabı anaparanın
tamamına değil, kalan anaparaya uygulanacaktır.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) - Anaparaya faizli mi?
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Hayır,
faizsiz. Sadece kalan anapara üzerinden hesaplanacaktır.
Sayın Ekmekcioğlu
"Vergi kolaylığı getirilmiyor. Gerekçe nedir?"
dediler. Aslında burada bir vergi kolaylığı var,
bazı vergi avantajları var. Yani, banka ve sigorta muameleleri
vergisi bir avantajdır, bankayla yapılan sözleşmelerde,
tapuda yapılan ipotek vesair benzeri işlemlerde tapu
harçlarının alınmaması bir vergi avantajıdır.
Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu alınmamasına
devam edilecek; ama, evraklardan alınan damga resmi burada uygulanmayacak.
Bunların tamamı avantajdır. Ama, çok büyük, sistemde
önemli bir teşvik sağlayacak vergi avantajı bulunmadığı
söylenebilirse de, öncelikle biz sistemin sağlıklı
bir şekilde işlemesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
Sistem uygulandıktan sonra bu daha sonraki dönemlerde düşünülebilir.
Sayın Emek,
"Hazine faizleri yüksektir, hazine dünyanın en yüksek reel
faizlerini ödüyor. Mortgage sistemiyle birlikte faizler daha yüksek
olmayacak mı?" dediler. Burada şunu ifade edebiliriz:
Devamlı söylediğim için daha fazla tekrar etmeyeceğim.
Mortgage sisteminin var oluşu kaynak sorununu daha mantıklı
bir şekilde çözmüş olduğu için faizler üzerinde
aşağıya doğru inmesi yönünde bir etki yapacaktır.
Ama, kısa dönem değil, bunu uzun dönem ve sistemin yerleşmesiyle
birlikte değerlendirmeliyiz. Asıl kalıcı faiz
inişlerinin sistem yerleştikten sonra olacağını
söyleyebiliriz.
Bu arada, vergi
teşvikleriyle ilgili yapılan değerlendirmeler var.
Bunları daha başka sorularda ele alabiliriz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Bakanım.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.28
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.38
BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet
KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66'ncı Birleşimi'nin
Beşinci Oturumu'nu açıyorum.
1159 sıra sayılı
Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
İkinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.
20'nci maddeye
bağlı geçici 10'u oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
20'nci maddeye
bağlı geçici 11'i oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
20'nci maddeye
bağlı geçici 12'nci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Çerçeve 20'nci
maddeyi geçici 10, 11, 12'nci maddelerle birlikte oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
21'inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
22'nci madde üzerinde
bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1159 Sıra Sayılı Tasarının 22 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Bülent Baratalı
Trabzon İzmir
Madde 22 - 4077
sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"İmalatçı-üretici,
satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci
fıkrasına veya 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına
göre kredi veren, ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede
yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur.
10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren konut
finansmanı kuruluşunun sorumluluğu teslim tarihinden
itibaren 5 yıl süre ve kullandırdığı kredi miktarı
ile sınırlıdır. Konut finansmanı kuruluşları
tarafından 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre
verilen kredilerin devrolması hâlinde dahi, kredi veren konut
finansmanı kuruluşunun sorumluluğu devam eder. Krediyi
devralan kuruluş bu madde kapsamında sorumlu olmaz.
Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden
fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar.
Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi
bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN -
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
Sayın Hamzaçebi,
buyurun efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bizim, önergeyle teklif ettiğimiz konu şudur: Dün tasarının
tümü üzerindeki görüşlerimizi ifade ederken açıklamıştım.
Bağlı kredi uygulamasında, yani bir bankanın belirli
bir projeyi tüketiciye göstermek suretiyle bu projeden ev
alınması, konut satın alınması hâlinde,
"uygun faiz oranlarıyla kredi vereceğim" şeklindeki
yönlendirmesi sonucu tüketicinin bankadan kredi alması
hâlinde ve bu krediyle evin satın alınması hâlinde, bugünkü
uygulamaya göre şu sonuç ortaya çıkıyor: İleride
bu konut herhangi bir şekilde ayıplı çıkarsa bankanın
burada sorumluluğu, imalatçı ve satıcıyla birlikte,
müteahhit ve satıcıyla birlikte beş yıl süredir.
Beş yıl süreyle banka, satıcı ve müteahhitle birlikte
sorumludur. Kime karşı? Evi satın alana karşı.
Tüketiciyi Koruma Yasası ve Borçlar Yasası bu hükmü böyle
düzenlemiştir. Tasarı ise bu süreyi bir yıla indirmek
suretiyle bugünkü düzenlemenin gerisinde bir düzenleme getirmektedir.
Bunu doğru bulmuyoruz. Banka demek güven kurumu demektir. Bankanın,
tüketiciyi, vatandaşı yönlendirmesi sonucu vatandaş
bir projeden ev alıyorsa, banka, burada, satıcı ve müteahhitle
birlikte, bugün olduğu gibi yasanın yürürlüğe girmesinden
sonra da beş yıl süreyle sorumlu olsun diyoruz. Önergem bunu
teklif ediyor.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; mortgage yasa tasarısına
ilişkin olarak dünden bu yana görüşmelerimizi sürdürüyoruz.
Bu tasarının yasalaşması sonucunda düşük ve
orta gelirliler değil, ama ortanın üstü diyebileceğimiz
düzeyden itibaren daha yukarı kesimde olan vatandaşlarımız
daha rahat ev sahibi olabilecekler. Belli bir birikimi olan vatandaşlarımız
kredi kullanmak suretiyle ev sahibi olma olanağına kavuşacaklar.
Bu olanak esasen bugün de var, bugün de kredi alınabiliyor. Yine, ifade etmiştim:
Bugünkü faiz oranlarıyla kredi kullanmak son derece pahalıdır.
Yasanın başarıyla uygulanabilmesi için faiz oranlarının
mutlaka ve mutlaka çok aşağılara, yüzde 7-8'lere düşmesi
gerekir. Yıllık olarak söylüyorum. Ancak bu düzeyde bir faiz
oranıyla böyle bir yasanın başarı şansı
olabilir.
Bunların yanında
şunu da söylemek istiyorum: Bu her şey demek değil. Faiz
oranları ideal bir seviyeye düştü, Türkiye tek haneli enflasyonu
kalıcı bir şekilde yakaladı, ekonomide istikrarı
yakaladı. Bütün bunların olduğunu varsayalım,
her şey yolunda gidiyor diyelim. Bu uygulamanın, mortgage
uygulamasının olduğu ülkelere baktığımızda,
her şey yolunda giderken birden bu piyasada işlerin tersine
döndüğü dönemler olduğunu görüyoruz: Ekonomideki kriz
dönemleri, bunalım dönemleri veya dalgalanma dönemleri. Bu
nasıl oluyor? Gelişmiş ülkelerde bunun örnekleri yaşanmış
ve buna, yaşanan krize, bu piyasada, konut piyasasında yaşanan
krize "mortgage krizi" demiş bu ülkeler.
Genel ekonomik
kriz sonucu önemli ölçüde iş kayıpları oluşuyor
tabii ki. Vatandaşlarımız işsiz kalabilirler diğer
ülkelerde işsiz kaldıkları gibi. İşsiz kalan
vatandaş, almış olduğu konut kredisini geri ödeyemiyor.
Böyle bir durumda bankalar, ödenemeyen konut kredisi nedeniyle konuta
el koyuyor, ipotekli konutu satışa çıkarıyor. Zaten,
kriz nedeniyle düşmüş olan talep ev fiyatlarını
aşağıya çekmiş durumdadır. Öte taraftan, bu
şekilde bankaların ödenmeyen krediler nedeniyle satışa
çıkardıkları konutlar nedeniyle de fiyatlar ikinci
kez, bir kez daha aşağıya düşüyor. Böyle bir ortamın
yarattığı kriz sonucu çeşitli ülkelerde konut piyasasında
olağanüstü bir kriz yaşanmıştır. Konut fiyatları
aşağı yukarı yüzde 50'ler mertebesinde aşağıya
düşmüştür, bundan hem konut sahipleri zarar görmüştür
hem finans kesimi zarar görmüştür ve
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun
Sayın Hamzaçebi, konuşmanızı tamamlayınız.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
hem de ekonomide
yer alan bütün aktörler, ekonomideki bütün ilgili kesimler bundan
zarar görmüştür.
Bunu şunun
için söylüyorum: Mortgage yasası çıkıyor, artık
her şey çok güzel olacak diye düşünmemek gerekir. Şüphesiz
olumlu bir adımdır. Bunun olumlu yanlarının olduğunu
dün de ifade ettim. Bununla birlikte yapılması gereken bir
iş daha var, o da, gelişmiş ülke tecrübelerini dikkate
alarak, ekonomideki bu tür kriz dönemlerinde alınabilecek önlemlere
ilişkin olarak peşinen bir erken uyarı sistemini kurmak
gerekir. Ekonomide görev alan ilgili kurumların bu konuda mutlaka
bir çalışma yapması gerektiğini düşünüyorum.
Sözlerimi burada
bitiriyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
22'nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
23'üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
24'üncü madde
üzerindeki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1159 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 24 üncü
maddesi ile 4077 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen 10/B
maddesinin ondördüncü fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif Hamzaçebi |
Bülent Baratalı |
Kemal Kılıçdaroğlu |
|
Trabzon |
İzmir |
İstanbul |
|
Ali Kemal Deveciler |
Yılmaz Kaya |
|
|
Balıkesir |
İzmir |
|
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun
Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarının bir hükmü, kredi borcunun vadesinden önce ödenecek
olması hâlinde, borcunu erken ödeyecek olan kredi borçlusu, yani
ev alacak olan vatandaşımıza yüzde 2'yi aşmamak
üzere bankanın belirleyeceği bir oranda erken ödeme ücreti
ödemesi yükümlülüğünü getirmektedir. Şu andaki uygulamada,
mevcut yasalara göre ipotekli konut kredisi uygulamasında
herhangi bir şekilde "erken ödeme ücreti" veya "cezası"
adı altında bir yükümlülük yoktur. Kredi borçlusu, konut satın
alan vatandaşımız borcunu erken ödemek istediğinde
bankayla, gider, görüşür, anlaşır ve borcunu erken kapatabilir,
herhangi bir şekilde bir ücret veya ceza ödemez.
Tasarının
bir geçici maddesi, hâlen kredi borçlusu olan vatandaşlarımız
açısından da bu olanağı getiriyor. Hâlen kredi kullanmış
olan vatandaşlarımız bu yasanın yürürlüğe
girmesinden sonra da kredi borcunu erken ödemek isterse, yine, erken
ödeme ücreti ödemeyeceklerdir. Hükûmet tasarısında olmayan
bu hususu, Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri sırasında
tasarıya ilave ettik. Ancak, bundan sonrası için erken ödeme
ücreti alınması yönündeki hükmün çok gerekli olmadığı
kanaatindeyim. Bunun teknik açıklamaları yapılabilir.
İşte, banka, bir fon planlaması yapmıştır.
Bu fon planlaması gereği, işte, kredi sözleşmesinde
öngörülen vade borçlu tarafından bozulmak isteniyorsa, banka,
muhtemel bir gelirinden yoksun kalır, fon planı aksamış
olur, o nedenle böyle bir erken ödeme ücreti veya ceza olsun şeklindeki
bir yaklaşımla konmuştur. Kaldırılmasının
sorun yaratacağı kanaatinde değilim. Bir ekonomide,
konut kredilerinde ne kadarlık bir erken ödemenin gerçekleşeceği
sektör tarafından, bankalar tarafından bilinir. Fon planlaması
buna göre yapılabilir, kredi fiyatlandırması buna
göre yapılabilir. Bu nedenle, tüketici haklarına da uygun
bulmadığımız, yüzde 2'yi aşmamak üzere erken
ödeme ücreti ödenmesi yönündeki bu hükmün tasarıdan çıkarılması
gerektiğini düşünüyoruz. Önerge bu amaçla verilmiştir.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
24'üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
25'inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
26'ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
27'nci madde üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan, "Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 27. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Ahmet Işık |
A. Yüksel Kavuştu |
|
Bursa |
Konya |
Çorum |
|
Murat Yılmazer |
Fehmi Uyanık |
|
|
Kırıkkale |
Diyarbakır |
|
Madde 27.
2/3/1984 tarihli ve 2985 sayılı Toplu Konut Kanununa
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"Ek Madde
10.- Toplu Konut İdaresi Başkanlığının konut
satışından kaynaklanan ipotekli veya ipoteksiz alacakları,
ipotek finansmanı kuruluşları tarafından devralınabilir
ve devredilebilir."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Söz konusu
Kanun Tasarısının bahsi geçen maddesinde, Toplu Konut
İdaresi Başkanlığının "yapı kullanma
izni alınmış konutlara ilişkin" rehinle temin
edilmiş alacakları ifadesinin kullanılması, bu
kanun kapsamında Toplu Konut İdaresi Başkanlığının
konut satışlarından kaynaklanan alacaklarının
söz konusu finansman sistemi içinde menkul kıymetleştirilmesine
imkan verilmesi gereğine rağmen, İdare alacaklarının
varlık teminatlı menkul kıymetler kapsamında yer
alamamasına sebep olmaktadır. Oysa, varlık teminatlı
menkul kıymetler kapsamındaki varlıklar için Kanun Tasarısında
"yapı kullanma izni alınma" şartı yoktur.
Dolayısıyla,
Toplu Konut İdaresi Başkanlığının konut
satışlarından doğan alacakları için "yapı
kullanma izni alınma" şartı ibaresi eklenmesine
gerek yoktur. Bu ibarenin tasarıda İdare alacaklar için eklenmesi,
varlık teminatlı menkul kıymet işlemlerinde finansman
kuruluşları bakımından aranmayan ek bir şartın
Toplu Konut İdaresi alacakları için aranması anlamına
gelmektedir.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde 27'nci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
28'inci madde
üzerindeki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 28 inci maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını ve müteakip maddelerin
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Sadullah Ergin |
Ayhan Sefer Üstün |
Mustafa Nuri Akbulut |
|
Hatay |
Sakarya |
Erzurum |
|
Yüksel Çavuşoğlu |
Yahya Baş |
Recep Koral |
|
Karaman |
İstanbul |
İstanbul |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Maddeyle
öngörülen düzenlemeye 13.6.2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar
Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının
(d) bendinin 6 numaralı altbendinde yer verilmiş olduğundan
madde tasarı metninden çıkarılmaktadır.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
29'uncu maddeyi
28'inci madde olarak değerlendireceğiz.
Madde üzerindeki
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1159 Sıra Sayılı "Konut Finansmanı Sistemine
İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı"nın 28 inci Maddesi'nin
Kanun Tasarısı metninden çıkarılmasını
ve sonraki maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Ali Yüksel Kavuştu |
Ahmet Işık |
Fehmi Uyanık |
|
Çorum |
Konya |
Diyarbakır |
|
Murat Yılmazer |
T. Ziyaeddin Akbulut |
|
|
Kırıkkale |
Tekirdağ |
|
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Takdire
bırakıyorum.
SADULLAH ERGİN
(Hatay) - Gerekçe
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum.
Gerekçe:
Kapsamlı
bir Gelir Vergisi Reformu'na ilişkin çalışmalar Maliye
Bakanlığı tarafından yürütülmektedir. Bu kapsamda
gelir vergisine ilişkin olarak yukarıda öngörülen düzenlemenin
yürütülen çalışmalarda sistem bütünlüğünün korunması
ve reformun sıhhati açısından Gelir Vergisi Reformu'na
ilişkin hazırlıklarla birlikte değerlendirilmesinin
daha uygun olacağı düşünülmektedir.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Karar yeter sayısı
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN - Bir
sonrakinde
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir. (CHP sıralarından
gürültüler)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan
ORHAN ERASLAN
(Niğde) - Bir dakika!.. Karar yeter sayısı istemiştik.
Olur mu öyle şey?
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, peş peşe devam ediyoruz.
Sayın Eraslan,
lütfen
ORHAN ERASLAN
(Niğde) - Hayır ama
Buradayız yani. Öyle şey mi
olur?
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) - Sayın Başkan, hukuk, İç Tüzük
Aklına
gelen şekilde yapma!
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, bakınız
ORHAN ERASLAN
(Niğde) - Yani, öyle şey mi olur Sayın Başkan?
BAŞKAN - Sayın
Eraslan, lütfen oturur musunuz.
Buyurun.
28 ve 29'uncu maddeler
metinden çıkarıldığı için
ORHAN ERASLAN
(Niğde) - Hep karar yeter sayısı isteyeceğiz.
GÖKHAN DURGUN
(Hatay) - Her maddede karar yeter sayısı isteyeceğiz.
BAŞKAN
-
30'uncu maddeyi 28'inci madde olarak oylarınıza sunuyorum
ORHAN ERASLAN
(Niğde) - Karar yeter sayısı
BAŞKAN - Heyecanlanmayın,
tamam...
30'uncu maddeyi
28'inci madde olarak oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısını arayacağım.
28'inci maddeyi,
yani, yeni 28'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Sayın milletvekilleri,
kâtip üyeler arasında ihtilaf vardır, elektronik cihazla oylama
yapacağım.
Oylama için iki
dakikalık süre veriyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, madde kabul
edilmiştir.
31'inci maddeyi
29'uncu madde olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Eski 32'nci madde,
şimdi 30'uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan "Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 193 sayılı Kanunun Geçici
67 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının altıncı
paragrafı ile (8) numaralı fıkrasında değişiklik
yapan 30. maddesinin Kanun Tasarısı'ndan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Sadullah Ergin |
Ayhan Sefer Üstün |
Mustafa Nuri Akbulut |
|
Hatay |
Sakarya |
Erzurum |
|
Yüksel Çavuşoğlu |
Yahya Baş |
Recep Koral |
|
Karaman |
İstanbul |
İstanbul |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN -
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
27.06.2006 tarih
ve 5527 sayılı "Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun" ile Gelir Vergisi
Kanunu'nun Geçici 67. maddesinde yapılan değişiklikler
ile Geçici 67. maddede tanınan yetki çerçevesinde alınan
22.07.2006 tarih ve 2006/10731 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı
ile getirilen yeni düzenlemenin, madde değişikliği
ile yapılması amaçlanan değişiklikleri karşılar
nitelikte olması nedeniyle, Tasarı'da söz konusu maddenin
yer almasına gerek kalmamıştır.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, 32'nci madde de metinden
çıkarılmıştır.
Eski 33'üncü, yeni
30'uncu madde üzerindeki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun tasarısının 30 uncu maddesi ile 6802 sayılı
Kanunun 29 uncu maddesinin değiştirilen (i) bendi ile aynı
maddeye eklenen (y) bendinde yer alan "konut finansmanı kapsamında"
ibarelerinden önce gelmek üzere "2499 sayılı Sermaye
Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında
tanımlanan" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Sadullah Ergin |
Ayhan Sefer Üstün |
Mustafa Nuri Akbulut |
|
Hatay |
Sakarya |
Erzurum |
|
Yüksel Çavuşoğlu |
Yahya Baş |
Recep Koral |
|
Karaman |
İstanbul |
İstanbul |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN -
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
"2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin
birinci fıkrasında tanımlanan" ibaresinin madde
metnine ilave edilmesiyle uygulamada doğabilecek tereddütlerin
önlenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde 33'üncü maddeyi 30'uncu madde olarak oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yeni 31'inci madde
üzerindeki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan, "Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 31. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Ahmet Işık |
Fehmi Uyanık |
|
Bursa |
Konya |
Diyarbakır |
|
Ali Yüksek Kavuştu |
Murat Yılmazer |
|
|
Çorum |
Kırıkkale |
|
Madde 31.
2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 59 uncu maddesinin
birinci fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
"o) Konut finansmanı
kuruluşları ve ipotek finansmanı kuruluşları
tarafından 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun
38/A maddesinde tanımlanan konut finansmanı kapsamında
tesis olunacak ipotek işlemleri,
p) 2499 sayılı
Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinde tanımlanan
konut finansmanı amacıyla yapılacak finansal kiralamalarda
kiralanan konutların kiracıya devri,
r) Toplu Konut
İdaresi Başkanlığı tarafından konut satışları
nedeniyle tesis olunacak ipotek işlemleri."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)- Katılamıyoruz.
BAŞKAN -
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu Kanun
Tasarısının bahsi geçen maddesinde, Toplu Konut
İdaresi Başkanlığının "yapı kullanma
izni alınmış konutlara ilişkin" rehinle temin
edilmiş alacakları ifadesinin kullanılması, bu
kanun kapsamında Toplu Konut İdaresi Başkanlığının
konut satışlarından kaynaklanan alacaklarının
söz konusu finansman sistemi içinde menkul kıymetleştirilmesine
imkan verilmesi gereğine rağmen, İdare alacaklarının
varlık teminatlı menkul kıymetler kapsamında yer
alamamasına sebep olmaktadır. Oysa, varlık teminatlı
menkul kıymetler kapsamındaki varlıklar için Kanun Tasarısında
"yapı kullanma izni alınma" şartı yoktur.
Dolayısıyla,
Toplu Konut İdaresi Başkanlığının konut
satışlarından doğan alacakları için "yapı
kullanma izni alınma" şartı ibaresi eklenmesine
gerek yoktur. Bu ibarenin tasarıda İdare alacakları
için eklenmesi, varlık teminatlı menkul kıymet işlemlerinde
finansman kuruluşları bakımından aranmayan ek
bir şartın Toplu Konut İdaresi alacakları için aranması
anlamına gelmektedir.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
34'üncü maddeyi
31'inci madde olarak oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Eski 35, yeni
32'nci madde üzerindeki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan, "Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 32. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Ahmet Işık |
Murat Yılmazer |
|
Bursa |
Konya |
Kırıkkale |
|
Ali Yüksel Kavuştu |
Fehmi Uyanık |
|
|
Çorum |
Diyarbakır |
|
Madde 32. A) 492
sayılı Kanuna bağlı (1) sayılı tarifenin
"(A) Mahkeme Harçları" başlıklı bölümünün
"III-Karar ve ilam harcı" başlıklı fıkrasının
"1. Nispi harç" başlıklı bendinin, (e) alt bendinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki alt bent eklenmiştir.
"f) Konusu
belli bir değerle ilgili bulunan davalarda ve 2499 sayılı
Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında
tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar
ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle
temin edilmiş alacaklarının takibinde, ihalenin feshi
talepleri ile ilgili olarak esas hakkında karar verilmesi halinde
hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer
üzerinden binde 54
Bakanlar Kurulu,
dava çeşitleri itibarıyla birlikte veya ayrı ayrı
olmak üzere bu alt bentte yazılı nispeti binde 10'a kadar indirmeye
veya Kanunda yazılı nispete kadar çıkarmaya yetkilidir."
B) 492 sayılı
Kanuna bağlı (1) sayılı tarifenin "(B) İcra
ve iflas harçları" bölümünün "I-İcra harçları"
başlıklı fıkrasının "3. Değeri
belli olan icra takiplerinde tahsil harcı, değer üzerinden:"
başlıklı bendinin sonuna aşağıdaki alt
bent eklenmiştir.
"h) 2499 sayılı
Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında
tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar
ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle
temin edilmiş alacaklarının takibinde, bu bentte belirtilen
tahsil harçları dörtte biri oranında uygulanır."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN -
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu Kanun
Tasarısının bahsi geçen maddesinde, Toplu Konut
İdaresi Başkanlığının "yapı kullanma
izni alınmış konutlara ilişkin" rehinle temin
edilmiş alacakları ifadesinin kullanılması, bu
kanun kapsamında Toplu Konut İdaresi Başkanlığının
konut satışlarından kaynaklanan alacaklarının
söz konusu finansman sistemi içinde menkul kıymetleştirilmesine
imkan verilmesi gereğine rağmen, İdare alacaklarının
varlık teminatlı menkul kıymetler kapsamında yer
alamamasına sebep olmaktadır. Oysa, varlık teminatlı
menkul kıymetler kapsamındaki varlıklar için Kanun Tasarısında
"yapı kullanma izni alınma" şartı yoktur.
Dolayısıyla,
Toplu Konut İdaresi Başkanlığının konut
satışlarından doğan alacakları için "yapı
kullanma izni alınma" şartı ibaresi eklenmesine
gerek yoktur. Bu ibarenin tasarıda İdare alacakları
için eklenmesi, varlık teminatlı menkul kıymet işlemlerinde
finansman kuruluşları bakımından aranmayan ek
bir şartın Toplu Konut İdaresi alacakları için aranması
anlamına gelmektedir.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde 35'inci maddeyi 32'nci madde olarak oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
36'ncı maddeyi
33'üncü madde olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Eski 37'nci madde
yeni 34'üncü madde üzerindeki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan, "Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 34. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Ahmet Işık |
Fehmi Uyanık |
|
Bursa |
Konya |
Diyarbakır |
|
Ali Yüksel Kavuştu |
Murat Yılmazer |
|
|
Çorum |
Kırıkkale |
|
Madde 34.
1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa
bağlı (2) Sayılı Tablonun "IV-Ticari ve medeni
işlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümüne
aşağıdaki (36) numaralı fıkra, "V-Kurumlarla
ilgili kağıtlar" başlıklı bölümüne ise
aşağıdaki (23) ve (24) numaralı fıkralar eklenmiştir.
"36. Sermaye
piyasası araçlarının ihracına ilişkin olarak
düzenlenen makbuz ve kağıtlar, konut finansmanı kuruluşlarının
konut finansmanı işlemleri ve bu kuruluşların
ipotekli sermaye piyasası araçları, varlık teminatlı
menkul kıymetler ve varlık finansmanı fonlarını
temsilen menkul kıymet ihracı ve bu ihraca konu teminatlarla
ilgili olarak düzenlenen makbuz ve kağıtlar."
"23. İpotek
finansmanı kuruluşları ile konut finansmanı fonlarının
kuruluş ve ipotekli sermaye piyasası araçları, varlık
teminatlı menkul kıymetler ve varlık finansmanı
fonlarını temsil eden menkul kıymetlerin ihracı
ve ihraca konu teminatlardan kaynaklananlar dahil her türlü
işlemleri ile ilgili olarak düzenlenen ve damga vergisi bu kuruluşlar
veya fonlar tarafından ödenmesi gereken makbuz ve kağıtlar.
24. Toplu Konut
İdaresi Başkanlığının menkul kıymet
ihracı ve ihraca konu teminatlardan kaynaklananlar dahil her
türlü işlemleri ile ilgili olarak düzenlenen ve damga vergisi
bu kuruluş tarafından ödenmesi gereken makbuz ve kağıtlar."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN -
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Söz konusu
Kanun Tasarısının bahsi geçen maddesinde, Toplu Konut
İdaresi Başkanlığının "yapı kullanma
izni alınmış konutlara ilişkin" rehinle temin
edilmiş alacakları ifadesinin kullanılması, bu kanun
kapsamında Toplu Konut İdaresi Başkanlığının
konut satışlarından kaynaklanan alacaklarının
söz konusu finansman sistemi içinde menkul kıymetleştirilmesine
imkan verilmesi gereğine rağmen, İdare alacaklarının
varlık teminatlı menkul kıymetler kapsamında yer
alamamasına sebep olmaktadır. Oysa, varlık teminatlı
menkul kıymetler kapsamındaki varlıklar için Kanun Tasarısında
"yapı kullanma izni alınma" şartı yoktur.
Dolayısıyla,
Toplu Konut İdaresi Başkanlığının konut
satışlarından doğan alacakları için "yapı
kullanma izni alınma" şartı ibaresi eklenmesine
gerek yoktur. Bu ibarenin tasarıda İdare alacakları
için eklenmesi, varlık teminatlı menkul kıymet işlemlerinde
finansman kuruluşları bakımından aranmayan ek
bir şartın Toplu Konut İdaresi alacakları için aranması
anlamına gelmektedir.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, eski 37, yeni 34'üncü maddeyi
değişiklik önergesiyle birlikte oylarınıza arz
ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
35'inci madde
üzerindeki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan "Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın
35. Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Ahmet Işık |
Fehmi Uyanık |
|
Bursa |
Konya |
Diyarbakır |
|
Ali Yüksel Kavuştu |
Murat Yılmazer |
|
|
Çorum |
Kırıkkale |
|
Madde 35.-
25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun
17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasına aşağıdaki
bent eklenmiştir.
"ş) 2499
sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinde
tanımlanan konut finansmanı amacıyla teminat gösterilen
veya ipotek konulan konutun, konut finansman kuruluşları,
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, ipotek finansmanı
kuruluşları ya da üçüncü kişilere teslimi (müzayede
mahallinde yapılan satışlar dahil) ile bu şekilde
alınan konutun, konut finansman kuruluşları, Toplu Konut
İdaresi Başkanlığı veya ipotek finansmanı
kuruluşları tarafından teslimi (müzayede mahallinde
yapılan satışı dahil)."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN -
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Konut
finansmanına konu taşınmazların icra yoluyla satışı
ve teslimine dair bu hükmün Toplu Konut İdaresi Başkanlığı
bakımından da geçerli olabilmesi için gerekli değişiklik
yapılmaktadır.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Eski 38, yeni
35'inci maddeyi değişiklik önergesiyle birlikte oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
39'uncu madde
36'ncı madde olarak değişmişti. Şimdi,
36'ncı madde üzerindeki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1159 Sıra Sayılı "Konut Finansmanı Sistemine
İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı"nın 36. Maddesinde
yer alan "29 uncu maddesi 01/01/2008 tarihinden geçerli olmak üzere,
diğer maddeleri ise" ifadesinin 36. Madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
|
A.Yüksel Kavuştu |
Ahmet Işık |
Fehmi Uyanık |
|
Çorum |
Konya |
Diyarbakır |
|
Murat Yılmazer |
T. Ziyaeddin Akbulut |
|
|
Kırıkkale |
Tekirdağ |
|
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN -
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Kanun
Tasarısının 29. Maddesinin metinden çıkartılması
sonrasında yürürlük maddesinin yukarıdaki şekilde
değiştirilmesi gerekmektedir.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Eski 39, yeni
36'ncı maddeyi değişiklik önergesiyle birlikte oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Eski 40, yeni
37'nci maddeyi oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İkinci bölümdeki
maddeler üzerindeki oylama işlemleri tamamlanmıştır.
Tasarının
tümünün oylamasından önce, oyunun rengini belirtmek üzere Denizli
Milletvekili Ümmet Kandoğan, lehte.
Buyurun Sayın
Kandoğan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ÜMMET KANDOĞAN
(Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizleri saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz kanun tasarısı üzerinde oyumun renginin
olumlu olduğunu öncelikle ifade etmek istiyorum ve bu kanunla
birlikte Türkiye'de konutların imar planlarına uygun olacağını,
konutların sağlam ve kaliteli olacağını, inşaat
sektörünün canlanacağını, ekonominin kayıt altına
alınacağını, tapuda ve emlak beyannamelerinde
gerçek rakamların ortaya çıkacağını, müteahhitlik
hizmetleri yapanların harcamalarını, masraflarını
gerçek kayıtlar içerisinde tutacaklarını, kayıt
dışının azalacağını, ekonominin canlanacağını,
finans sektörünün gelişeceğini ve dolayısıyla,
ileride borsanın da canlanacağıyla ilgili görüşlerim
son derece olumlu, müspet. Yalnız, bu kanunla ilgili olarak kamuoyunda
çok değişik bir beklenti vardı ve kamuoyundaki beklenti,
bu kanunla beraber dar gelirlilere konut sahibi olabilmenin yollarının
açılacağı kamuoyunda yaygın bir beklentiydi ve iktidar
çevreleri kamuoyunda böyle bir beklentiyi yaydılar, ama bu kanunla
ilgili olarak biraz önce saymış olduğum o müspet gelişmelerin
yanında, peşin ödeyebilecek imkânları olmayanların -bu, Sayın Bakanın ifadesiyle
yaklaşık yüzde 25'lere tekabül eden bir rakamdır- konut
sahibi olamayacakları ortaya çıkıyor. Siz, gerçek konut
bedelinin en az yüzde 25'i civarındaki bir ödemeyi peşin
olarak yapabilirseniz, böyle bir imkândan faydalanabileceksiniz.
Dar ve orta gelirlilerle
ilgili olarak bu kanunun onlar lehine çok şey getirmediğinin
de altını çizmek istiyorum. Bunu nereden çıkarıyorum?
TOKİ, konut sektöründe çok önemli bir yere sahip
olan TOKİ yetkilileri, bu kanun komisyonda görüşülürken
aynen şu ifadeleri kullanıyorlar: "Konut fiyatları
ve kredi faiz oranları göz önüne alındığında,
en düşük aylık ödemenin bile dar gelirlinin ödeme gücünün
çok üstünde olacağı, bu nedenle, konut finansmanı sisteminden
esas olarak orta ve üst gelir gruplarının yararlanabileceği
"
Konut sektöründe en önemli paya ve yere sahip olan TOKİ'nin yetkilileri
bile, bu sistemle orta ve dar gelirlilerin Türkiye'de konut sahibi
olabilme yönünde bir imkân sağlayamayacağı açık
bir şekilde ilgililerce ifade edilmiştir ve yine bu kanunla
kısa vadede Türkiye'de konut sistemine de bir çözüm getirilemeyeceği,
yine biraz önce Sayın Bakanın bir soruya vermiş olduğu
cevaptan anladığımız kadarıyla Sayın Bakan
da konut sektörüne kısa vadede bir çözüm getirilemeyeceği
inancında ve yine, Türkiye'deki bu faiz oranlarıyla, yüzde
20'lere yaklaşan faiz oranlarıyla, bu sistemin Türkiye'de
sağlıklı konut edinme yolunda ciddi katkılar
sağlayamayacağı da yine çok açık bir gerçek olarak
karşımızda durmaktadır.
Eğer, kısa
sürede yeterli konut arzı olmaz ise, Türkiye'deki konut fiyatlarının
aşırı ölçüde şişeceği ve yine konut sahibi
olabilme yönünde ciddi engeller ortaya çıkarabileceği
-yine, şahsi görüş olarak ifade ediyorum- ve yine, keşke
vergi teşvikini bu kanun içerisine yerleştirebilseydik.
Ancak, iktidar partisi grup başkan vekilinin vermiş olduğu
bir önergeyle, bu imkânı da maalesef, dar gelirli, orta gelirlilerinin
önünde
SADULLAH ERGİN
(Hatay) - Benim değil.
ÜMMET KANDOĞAN
(Devamla) - Sayın Faruk Çelik'in. O da Grup Başkan Vekiliniz.
SADULLAH ERGİN
(Hatay) - Onun da değil, milletvekillerinin.
ÜMMET KANDOĞAN
(Devamla) - Sayın Faruk Çelik'in. Benim elimdeki değişiklik önergesinde
Sayın Faruk Çelik'in imzası var, ama bilemiyorum.
Keşke bu saydığım
hususları da bu kanun metni içerisine yerleştirebilseydik,
ama, bütün bunlara rağmen bir ilk adımdır, bir başlangıçtır.
Eksiklikleriyle beraber, bu kanuna olumlu oy vereceğimi ifade
ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Kandoğan.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, tasarının görüşmeleri
tamamlanmıştır.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, oylama için dört dakika süre
vereceğim.
Bu süre içerisinde
sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen dört dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca,
vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana
vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin
ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını,
yine oylama için öngörülen dört dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Konut Finansmanı Sistemine
İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı (sıra sayısı
1159)'nın açık oylama sonucu açıklıyorum:
Kullanılan
oy sayısı : 250
Kabul : 245
Ret :
3
Çekimser :
2(x)
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren
tablo Tutanağın sonuna eklidir.
Böylece, tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; bütün milletimiz
için hayırlar getirmesini diliyorum ve teşekkür konuşması
yapmak üzere Sayın Bakanımı kürsüye davet ediyorum.
Buyurun Sayın
Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; biraz önce yasalaşmış
olan Kanun ile Türk mali sisteminin en büyük reformlarından biri
gerçekleştirilmiştir. Bu düzenlemeyle birlikte, önemli
değişikliklere imza atılmış olmaktadır.
Yeni bir konut finansman sistemi ülkemizde uygulamaya girmiştir
ve artık hayatımızın bir parçası hâline dönüşecektir.
Bu Kanun'da her
şeyden önce "konut finansmanı" kavramı getirilmiş
ve belli durumlarda finansman imkânları sağlanmıştır.
Birincisi, tamamlanmış
konutlar için verilen krediler için bu kavram kullanılmaktadır.
Bitmiş, tamamlanmış, yapı kullanma izni olan konutların
satın alınması sırasında kredilendirmeye
imkân sağlayacaktır.
İkincisi,
tamamlanmış konutların finansal kiralanmasına
imkân sağlanacaktır.
Üçüncüsü, proje
ve inşaat hâlindeki konutlar yine bu sistemden yararlanacak
ve kredilendirilecektir.
Dördüncüsü, konut
sahibi olan, hâlihazırda konutu bulunan kişilerin konutlarını
yenilemek ve güçlendirmek ihtiyacı duymaları hâlinde, sahip
oldukları konutu teminat göstermek suretiyle yine krediye
ulaşabileceklerdir. Ülkemizde depreme dayanıklı konut
sorunu vardır. Mevcut konutların depreme dayanıklı
hâle getirilmesi sorunu vardır. Buna önemli ölçüde finansman
sağlayacak bir mekanizmayı da böylece devreye koymuş
bulunmaktadır.
Yeniden finansman
kredileri söz konusudur. Bir konutu alırken kredi alan, daha
sonraki yıllarda faiz oranlarının düşmesiyle önceki
aldığı yüksek faizli krediyi ödemek istemeyenler yeniden
kredi alabileceklerdir ve eski kredilerini kapatabileceklerdir.
Ve altıncısı
da, Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce açılmış
olan konut kredilerini, ilgililer, mortgage kredisine, bu yeni konut
finansman sistemine göre yenileyebilme imkânına sahip olacaklardır.
"Konut finansman"
tanımı kapsamında bulunmamakla birlikte, tasarının
yasalaşmasından sonra, bu Kanun'un Resmî Gazete'de yayımlanmasından
sonra menkul kıymetlendirme yapılabilecek başka krediler
de var. Örneğin, ticari amaçlı gayrimenkullere verilen
krediler, o iş yeri teminat gösterilmek suretiyle menkul
kıymetlendirmeye konu olacaktır. Hatta şunu söyleyebiliriz:
Kamunun altyapı yatırımlarına verilen krediler
de aynı şekilde menkul kıymete dönüştürülmek suretiyle
borsada işlem görebilecektir; yani, kamu yatırımlarına
da yeni bir finansman imkânı bu Kanun'la birlikte ortaya çıkmış
olacaktır.
Bu boyutları
itibarıyla değerlendirdiğimizde, gerçekten, Türk mali
sistemindeki büyük reformlardan biri olarak bunu kabul etmemiz,
nitelendirmemiz mümkündür.
Bu tasarıyla
birlikte, öncelikle konut edinme kolaylaşacaktır. Ev sahibi
olmayan, konutu bulunmayan veya bulunduğu hâlde yeni konut sahibi
olmak isteyen insanlar, konut sahibi olabileceklerdir.
Buradaki müzakerelerde
kürsüye gelen arkadaşlarımız sık sık "dar
gelirliler konut sahibi olacaklar mı, çok kıt imkânlarda yaşayan
insanlarımız konut sahibi olabilecekler mi" diye haklı
olarak sordular; ama, belli bir düzenlemenin neyi içerdiğini,
neyi içermediğini de doğru belirlememiz lazım.
Toplu Konut
İdaresinin, yani TOKİ'nin yapmış olduğu konutlarla
hiç imkân sahibi olmayan vatandaşlarımız da ev sahibi
hâline dönüştürülmektedir ve Hükûmetimiz buna da öncelik ve
önem vermektedir ve hâlen bu projeler de yürümektedir. Ancak, mortgage
sistemiyle birlikte, hiç parası olmayanlar veya çok az parası
olanlar -bunun miktarını koymayalım elbette- konut sahibi
olamayacaklardır; ama, şunu da bilmemiz lazım ki, belli
bir gelir düzeyine sahip olanlar, ancak konut alabilecek birikimi
olmayanlar ve bu nedenle de sürekli kira ödemeye mahkûm olan birtakım
vatandaşlarımız bu sistemden yararlanmak suretiyle,
hiç umut edemez durumda oldukları hâlde konut sahibi olabileceklerdir.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
"Bu sistemle
bir borçluluk artımı ortaya çıkacak" diye değerlendirmeler
yapıldı. Buna da katılmak mümkün değil; çünkü, borçsuz
ve umutsuz yaşamaktansa, borçsuz veya heyecansız yaşamaktansa,
borçlu ve umutlu olmak, borçlu ve heyecanlı olmak daha fazla tercih
edilecek bir durumdur. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Elbette, bu sistemin
devreye girmesiyle birlikte, tüketici davranışları
rasyonelleşecektir -ikinci bir faydası, konut edinme kolaylığının
ötesinde- ve de insanımızın önünde bir hedef olacaktır;
bir ev sahibi olma, konut sahibi olma hedefi olacaktır. Bu hedef
doğrultusunda bütçesini planlamayı öğrenecektir.
Bu hedef doğrultusunda gelirini düzenlemeyi ve buna ulaşmak
için gerekli mekanizmaları canlandırma ihtiyacı içerisinde
olacaktır. Hatta, bu bir heyecan verecek, bu bir umut verecek ve
buna bağlı olarak da sürekli ev sahibi olabilmesi için alternatif
gelir kaynaklarını da araştıracaktır, zorlayacaktır.
Belki, bu, insanımıza dinamizm kazandırması
açısından, insanımıza yaşama heyecanı
vermesi açısından da son derece önemli, çok önemli temel noktalardan
biridir.
Üçüncüsü, inşaat
sektörü canlanacaktır, ekonomi büyüyecektir ve istihdama da
katkı sağlayacaktır; çünkü, bu kredilendirme mekanizmasıyla
inşaat, konut talebi artacağı için ve -demin söyledim-
bazı inşaatların finansmanında yardımcı
bir nitelik taşıyacağı için, inşaat sektöründe
canlanma ortaya çıkacaktır, buna bağlı olarak ekonomi
büyüyecektir. Nitekim, son yıllarda ekonominin yüksek bir oranda
büyümesi inşaat sektörünün büyüme oranının yüksek
oluşundan kaynaklanmaktadır ki, mortgage sistemiyle birlikte
hep inşaat sektörü artıda olacak ve de ekonomik büyümeye
hep artı katkı sağlayacaktır.
Diğer taraftan,
inşaat sektörü 200'ün üzerinde girdi kullanmaktadır. Sadece
demir, sadece çimento, sadece cam ve kereste değil, kiremitten
fayanslara kadar, mutfak malzemelerinden banyo malzemelerine kadar
200'ün üzerinde malzeme kullanmaktadır ve inşaat sektörünün
kullandığı malzemelerin hemen hemen tamamı Türkiye'de
üretilmektedir. Dolayısıyla, inşaat sektöründe bu
malzemelere talep canlanacağı için, bu sektörlerde de hareketlilik
meydana gelecektir, topyekûn ekonomi büyüyecektir.
Diğer taraftan,
inşaat sektörü, bizde, istihdam kat sayısı en yüksek
olan sektördür. İstihdam kat sayısı 4'tür ve de inşaat
sektörünün canlanması demek, işsizlikle mücadele demektir,
işsizlik oranının aşağıya doğru
düşmesi demektir. Tüm bunlar, ekonomimizin genel performansına
önemli ölçüde katkı sağlayacak bir sistemi yasalaştırdığımızı
göstermektedir.
Ayrıca, dördüncü
bir nokta, gayrimenkul sektöründen başlamak üzere ekonomimiz
kayıt altına alınacaktır. Çünkü, konutlar krediden
yararlandıkları için, konutların değeri ve konutları
satanların hasılatı için verilen kredi miktarı
referans olacağı için, hiçbir zaman, inşaatları
yapanlar, inşaat sektörüyle uğraşanlar gelirini daha
düşük gösteremeyeceklerdir. Hasılatlarını düşük
gösteremeyecekleri için de, kullandıkları malzemeyi kayıtsız
kullanamayacaklardır, belgesiz kullanamayacaklardır,
belge ve kayıt düzeni devreye girecektir. Kayıtsız,
belgesiz kullandıkları takdirde kârları daha yüksek
görüleceği için daha fazla vergi ödeyeceklerdir. Onun için, gelirleri
gibi giderlerini de kayıtlı göstermek zorunda olacakları
için ekonomi kayıt altına alınmış olacaktır.
İnşaat
sektörü kayıt altına girerken, inşaat sektörüne malzeme
veren tüm sektörler de buna bağlı olarak kayıtlı
işlem yapmaya başlayacaklardır ki, bu, ekonomimizin
temel sorunlarından biri olan kayıt dışılıkla
da mücadelenin en temel mekanizmalarından birini devreye
sokmuş olacaktır.
Diğer taraftan,
ruhsatlı, depreme dayanıklı konut üretiminin artması,
planlı kentleşmenin desteklenmesi bu tasarıyla birlikte
ortaya çıkacaktır; çünkü, mortgage kredisinden yararlanabilmek
için inşaatların imar planlarına uygun olması lazım,
inşaatların inşaat mevzuatına uygun olması
lazım. Çürük binalar, imar planına uygun olmayan binalar
mortgage kredisiyle desteklenmeyecektir.
Bu Kanun'la yeni
bir meslek grubunu yeniden düzenledik. Bu, bildiğiniz gibi,
gayrimenkul değerleme uzmanlarıdır; kredi verilecek
konutun incelemesini yapacaklardır, imara, imar mevzuatına
uygun olup olmadığına bakacaklardır. Bu bağımsız
kuruluşların sorumlulukları da yüksektir ve buna
bağlı olarak verdikleri rapora göre konut kredisinden yararlanma
imkânı ortaya çıkacaktır. Bu da doğrudan doğruya
iyi bir kentleşme, düzgün bir kentleşme ve depreme dayanıklı
sağlıklı konutların inşa edilmesi anlamına
gelecektir ki, bu, bizim en önemli sorunlarımızdan biridir.
Bu, gerçekleştirmek zorunda olduğumuz bir düzenlemedir.
Artık, inşaata başlayanlar, mortgage kredisiyle alacak
müşterilerimi kaybetmeyim diye zorunlu olarak inşaat
mevzuatına uygun konutlar yapacaklardır; ama, tüm bunların
ötesinde, finans sektörümüzün sağlıklı bir şekilde
gelişmesi de bu düzenlemeyle gerçekleşmiş olacaktır.
Dünkü konuşmamda
da söyledim, bir ekonominin büyüyebilmesi için kullandığı
sermayenin büyümesi lazımdır. Sermayesini büyütemeyen,
kredi hacmini büyütemeyen hiçbir ekonominin büyük ekonomi olması,
güçlü ekonomi olması mümkün değildir. Amerika Birleşik
Devletleri'ndeki ekonominin 10-12 trilyon dolarlık bir üretim
gerçekleştirdiğini biliyoruz; çünkü, kredi hacmi büyüktür,
sermaye hacmi büyüktür, ama kullanmış olduğu sermayenin,
kredinin yüzde 60'ı, konutları teminat olarak gösteren,
gayrimenkulü teminat olarak göstererek ortaya çıkan kredi
hacmidir. İşte, mortgage sistemiyle birlikte gayrimenkullerin
teminat gösterilebileceği, konutların teminat gösterilebileceği,
bu teminatların menkul kıymete dönüştürülebileceği,
tahvile dönüştürülebileceği ve ikinci piyasalarda, yani
borsalarda işlem görebileceği bir yeni finansman modeli
de ortaya çıkmaktadır. Bunun anlamı şudur: Türkiye'de
sermaye büyüyecek demektir.
BAŞKAN - Sayın
Bakan, on dört dakika oldu; lütfen
DEVLET BAKANI
VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) -
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Türkiye, sermayesini
büyütebilen bir ülke olacak demektir, kredi hacmini büyüten bir ülke
olacak demektir. Eğer, sizin kullandığınız para
büyüdüyse, harcadığınız para büyüdüyse, ekonominiz
iyi yoldadır, büyüme yolundadır, gelişmiş ekonomi
olma yolundadır demektir.
Topyekûn faydalı
bir düzenlemedir ve ilk cümlemi -dün olduğu gibi- tekrar ediyorum:
Türk mali sistemindeki en büyük reformlardan birine, bu Kanun'la
Türkiye Büyük Millet Meclisi imzasını atmış bulunmaktadır.
Bir hükûmet tasarısı
olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmiştir, hem komisyonlardaki
görüşmeler sırasında hem Genel Kuruldaki görüşmeler
sırasında iktidar partimiz sonuna kadar destek olmuştur,
muhalefet partilerimiz destek olmuşlardır. Buna katkı
sağlayan, destek olan, bunun yasalaşmasına emeğini,
enerjisini, bilgi birikimini aktaran tüm Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyelerine teşekkürlerimi sunuyorum.
Ancak, ayrı
bir teşekkürümü de Sermaye Piyasası Kurulunun Değerli
Başkanına ve mensuplarına sunmak istiyorum. Çünkü,
bu Kanun'un yasalaşmasından önce, taslak hâlinde oluşturulabilmesi
için, gece gündüz tüm uzmanlarıyla, personeliyle birlikte yoğun
mesai harcamışlardır, uluslararası görüşmeler
yapmışlardır, uluslararası nitelikte toplantılar
yapmışlardır, yuvarlak masa toplantıları yapmışlardır,
ayrıntılı karşılaştırmalı incelemeler
yapmışlardır ve bu tasarının mükemmel bir
şekilde hazırlanabilmesi için emek sarf etmişlerdir,
enerji sarf etmişlerdir. Sermaye Piyasası Kurulumuzun
tüm mensuplarına teşekkürlerimi sunuyorum ve bu Kanun'un
ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyor,
hepinize saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
ÖMER ABUŞOĞLU
(Gaziantep) - Her derde deva bir kanun çıkardınız!
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, görüşmelere devam edeceğiz.
Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı Ticaret Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlıyoruz.
4.- Ekonomik İşbirliği Teşkilatı
Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/1235) (S. Sayısı: 1308)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
5'inci sırada
bulunan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Transit
Taşıma Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları
Raporları'nın görüşmelerine başlıyoruz.
5.- Ekonomik İşbirliği Teşkilatı
Transit Taşıma Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları
Raporları (1/1077) (S. Sayısı: 1023)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, diğer tasarı ve tekliflerin
görüşülmesi için de komisyonların hazır bulunamayacağı
anlaşıldığından ve gruplarımızın
da mutabakatıyla, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için, 22 Şubat 2007 Perşembe günü, alınan
karar gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 19.46