DÖNEM: 22 CİLT: 147 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
67nci
Birleşim
22 Şubat 2007 Perşembe
İ Ç İ N D E K İ L
E R
Sayfa
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
1.-
Bayburt Milletvekili Fetani Battal'ın, Bayburt'un düşman
işgalinden kurtarılışının 89'uncu
yıl dönümü münasebetiyle, büyük Türk milletinin, tarihten getirdiği
engin tecrübe ve medeniyet anlayışının gereği
olarak, bugün, bazı olaylar karşısında gösterdiği
tepkiye; her türlü manipülasyona ve maksatlı göndermelere aldırmayarak,
insanlığa verdiği sağduyu dersine ilişkin
gündem dışı konuşması
2.-
Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek'in, son günlerde basında
çıkan haberlerde, ili üs olarak seçen bazı radikal-ırkçı
derneklerin düzenlediği silahlı, Kur'anlı törenlerin,
sanki, Mersinlilerin genel eğilimiymiş gibi gösterilmeye
çalışılmasına karşı oluşan tepkiye;
artan göç karşısında, gelenlerin, şehre entegre
edilmesinde karşılaşılan zorluklara ilişkin
gündem dışı konuşması
3.-
Çankırı Milletvekili Tevfik Akbak'ın, demir yollarındaki
rehabilitasyon çalışmaları ile yeni yolların
açılmasının ülke gelişimine yapacağı
olumlu etkilere ve bazı bölgelerin cazibe merkezi hâline gelmesinde
sağlayacağı katkılara ilişkin gündem dışı
konuşması ve Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
3.-
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1235) (S. Sayısı:
1308)
4.-
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Transit Taşıma
Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları
Raporları (1/1077) (S. Sayısı: 1023)
5.-
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Eğitim Enstitüsü
Kurucu Belgesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor ile Dışişleri Komisyonları Raporları
(1/1026) (S. Sayısı: 965)
6.-
Futbol Müsabakalarında Müşterek Bahisler Tertibi Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor Komisyonu Raporu (1/1299) (S. Sayısı: 1341)
7.-
Enerji Verimliliği Kanunu Tasarısı ile Kütahya Milletvekili
Soner Aksoy ve 6 Milletvekilinin; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının
Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına
İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/1261, 2/854) (S. Sayısı:
1326)
V. - SORULAR
VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, özürlü istihdamına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU'nun
cevabı (7/19692)
2.-
Eskişehir Milletvekili Cevdet SELVİ'nin, özürlü istihdamına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU'nun
cevabı (7/19698)
3.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'ın bir köyündeki
Diyanet personelinin lojman ihtiyacına ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı Mehmet AYDIN'ın cevabı (7/19983)
4.-
Adana Milletvekili Mehmet Ziya YERGÖK'ün, bir akaryakıt kaçakçılığı
iddiasına yönelik işlemlere ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Kürşad TÜZMEN'in cevabı (7/20035)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM
Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak beş oturum yaptı.
Iğdır
Milletvekili Dursun Akdemir, Azerbaycan'ın Hocalı kentinde
Ermeniler tarafından gerçekleştirilen katliamın
15'inci yıl dönümü münasebetiyle, birçok Ermeni kuruluşu
ve lobi örgütünün tüm dünyayı Türklük aleyhine yanıltmalarının
önlenmesi için, üyesi olduğumuz Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
Teşkilatı Minsk Grubunda konunun çözümlenmesinin önemine,
Eskişehir
Milletvekili Fahri Keskin, Osmanlı İmparatorluğu'nun
34'üncü padişahı Abdülhamid Han'ın ölümünün 89'uncu
yıl dönümü münasebetiyle, dönemindeki siyasi gelişmelere
ve yaptırdığı eserlere,
Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt, Ardahan'ın düşman işgalinden
kurtarılışının 86'ncı yıl dönümünde,
ilde, tarım ve hayvancılıkla uğraşan kesimin
sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Iğdır
Milletvekili Yücel Artantaş, Azerbaycan'ın Hocalı kentinde
Ermeniler tarafından gerçekleştirilen katliamın
yıl dönümü münasebetiyle bir açıklamada bulundu.
Genel
Kurulun 20/2/2007 tarihli 65'inci Birleşimi'nde alınan karar
gereğince, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu hakkında verilen
(9/13) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin
27/2/2007 Salı günü yapılacak olan ön görüşmelerinde,
çekilen kura neticesinde söz alacak milletvekillerinin adları,
Yozgat
Milletvekili Emin Koç ve 84 milletvekilinin, siyaset ve medya
ilişkileri ile basın sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/424) Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergenin, gündemdeki yerini alacağı ve ön görüşmesinin,
sırası geldiğinde yapılacağı,
Açıklandı.
Maliye
Bakanı Kemal Unakıtan'ın İngiltere ve Amerika Birleşik
Devletleri'ne yaptığı resmî ziyaretlere Afyonkarahisar
Milletvekili Sait Açba'nın da iştirak etmesinin uygun bulunduğuna
ilişkin Başbakanlık tezkeresi kabul edildi.
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının:
1'inci
sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/212) (S. Sayısı: 305)
görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin
komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2'nci
sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı:
904),
4'üncü
sırasında bulunan, Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair (1/1235) (S. Sayısı: 1308),
5'inci
sırasında bulunan, Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı Transit Taşıma Çerçeve Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/1077) (S. Sayısı:
1023),
Kanun
Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri
Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
3'
üncü sırasında bulunan ve İç Tüzük'ün 91'inci maddesi
kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış
olan Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/1148) (S. Sayısı: 1159) görüşmeleri
tamamlanarak, elektronik cihazla yapılan açık oylama neticesinde,
kabul edilip kanunlaştı.
22
Şubat 2007 Perşembe günü, alınan karar gereğince
saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.46'da son verildi.
Nevzat
Pakdil
Başkanvekili
Bayram Özçelik Ahmet
Küçük
Burdur Çanakkale
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
No.: 89
II. - GELEN
KÂĞITLAR
22 Şubat
2007 Perşembe
Süresi
İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, doğalgazda
dışa bağımlılığın oluşturduğu
sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19857)
2.-
İzmir Milletvekili Canan ARITMAN'ın, Avrupa Parlamentosunun
"Türkiye'de Gıda Güvenliği" adlı raporunda
geçen bir ifadeye ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19858)
3.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, doğalgaz
alım-satım sözleşmeleri devir ihalelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19859)
4.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, İran doğalgazında
yapılan kesintiye ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/19860)
5.-
Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, bir milletvekili
ve oğlunun aldığı ihalelere ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19861)
6.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Haşim
İşcan Kültür Merkezine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/19862)
7.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir-Konak kıyısındaki
ahşap seyir teraslarının sökülmesi talebiyle
açılan davaya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19864)
8.-
Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, YÖK'ün yurt
dışına gönderdiği borçlu öğrencilere yurt
dışı çıkış yasağı konduğu iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19865)
9.-
Mersin Milletvekili Hüseyin ÖZCAN'ın, reklam panolarında
yer alan bayram kutlama ilanlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19866)
10.-
Erzurum Milletvekili İbrahim ÖZDOĞAN'ın, bazı
trafik kazalarına ve yol güvenliğine ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/19867)
11.-
Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, karayolları
güvenliğine ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19868)
12.-
İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, bütçe görüşmeleri
sırasındaki bir beyanına ilişkin Devlet Bakanından
(Mehmet AYDIN) yazılı soru önergesi (7/19873)
13.-
İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, Diyanet
İşleri Başkanlığının yayımlamayı
düşündüğü Alevilik ile ilgili temel kaynaklara ilişkin
Devlet Bakanından (Mehmet AYDIN) yazılı soru önergesi
(7/19874)
14.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'daki bazı
maden arama ruhsatlarının amaç dışı kullanıldığı
iddiasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19875)
15.-
Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, maden arama ve işletme
ruhsatı için müracaat eden yabancı firmalara ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19876)
16.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, muhtaçlara
kömür dağıtımına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19877)
17.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, BOTAŞ'a tanınan
acele kamulaştırma yetkisine ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19878)
18.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya'nın
su sorunu olan köylerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19879)
19.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya İplikli ve
Pamuklu Dokuma Fabrikasının tahsis kararıyla ilgili
iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19880)
20.-
İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, İstanbul'da
bazı kasaplara kurban kesiminde görev verilmediği iddiasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19881)
21.-
Balıkesir Milletvekili Ali Kemal DEVECİLER'in, bireysel
silahlanmaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19882)
22.-
Adana Milletvekili Atilla BAŞOĞLU'nun, çalıntı
araçlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19884)
23.-
Adana Milletvekili Atilla BAŞOĞLU'nun, fahri trafik müfettişliğine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19885)
24.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Haşim
İşcan Kültür Merkezine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19886)
25.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Ali BULUT'un, Bakanlığın
bazı faaliyetlerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19887)
26.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, TOKİ'nin faaliyetlerine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19889)
27.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, görev yeri değiştirilen
bürokratlara ve açılan davalara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19890)
28.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya Devlet
Hastanesi ek bina inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19893)
29.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Personel Dağılım
Cetveli uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19894)
30.-
Erzurum Milletvekili İbrahim ÖZDOĞAN'ın, Diyarbakır'daki
bir diyaliz merkezinde görülen virüs bulaşma olayına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19895)
31.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, yeşil
kart sahiplerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19896)
32.-
Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, TCDD 2. Bölge Müdürlüğüyle
ilgili bazı iddialara ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19897)
33.-
Adana Milletvekili Atilla BAŞOĞLU'nun, Türk Telekomun özel
servis numarası hizmetinin ücretlendirilmesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19898)
34.-
Adana Milletvekili Atilla BAŞOĞLU'nun, GSM operatörlerinin
sayaç denetimine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19899)
22 Şubat
2007 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.06
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
67'nci Birleşimi'ni açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı
söz vereceğim. Konuşma süreleri beşer dakikadır.
Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin cevap süresi
yirmi dakikadır.
Gündem
dışı ilk söz, Bayburt'un düşman işgalinden kurtuluşu
münasebetiyle söz isteyen Bayburt Milletvekili Fetani Battal'a
aittir.
Sayın
Battal, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
1.- Bayburt
Milletvekili Fetani Battal'ın, Bayburt'un düşman işgalinden
kurtarılışının 89'uncu yıl dönümü münasebetiyle,
büyük Türk milletinin, tarihten getirdiği engin tecrübe ve medeniyet
anlayışının gereği olarak, bugün, bazı
olaylar karşısında gösterdiği tepkiye; her türlü
manipülasyona ve maksatlı göndermelere aldırmayarak,
insanlığa verdiği sağduyu dersine ilişkin
gündem dışı konuşması
FETANİ
BATTAL (Bayburt) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
dün 21 Şubattı. Bayburtlunun deyimiyle dün Bayburt'ta kurtuluş
vardı. Dondurucu soğuğa ve ayaza rağmen, köylüsü,
ilçelisi, beldelisi, şehirlisi, çocuklar, gençler, ihtiyarlar,
herkes tıklım tıklım Cumhuriyet Caddesi'ni doldurmuştu.
İşgalin ne anlama geldiğini yeniden fikretmeye, kurtuluşun
ne anlama geldiğini yeniden idrak etmeye çok çok önem verdikleri
için oradaydılar. Önümüzdeki yirmi gün, bir ay içerisinde, Türkiye'nin
birçok kentinde ve hatta yurt dışında, Bayburtlular,
Bayburt dernekleri aracılığıyla bu kurtuluşu
idrak etmeye devam edecekler.
Aradan
tam seksen dokuz yıl geçtikten sonra hâlâ o günleri yâd etmemiz,
kurtuluşun sevincini yaşamamız, işgalin acısını
derinden derine hissetmemiz, vatan toprağında işgalci
çizmesinin ezici ağırlığının ne anlama
geldiğini yeniden düşünmemiz, seferberlik yıllarında
yaşadığımız yokluğu, yoksulluğu, sefaleti,
çekilen acıları, işlenen zulümleri, cinayetleri yeniden
ve yeniden hatırlamamız, unutmamamız, unutturmamaya
özen göstermemiz, toplumsal hafızamızın derinliklerine
dalmamız çok önemli bir gerekliliğin ve mecburiyetin ifadesidir.
Çünkü, biz, o yılları, o acıları bire bir yaşayan
insanları dinleyerek büyüdük.
Bugün,
hâlâ, esefle, acıyla, hayretle müşahede ediyoruz ki, işgalci
mantık hiç değişmeden ve hiç hız kesmeden yoluna devam
ediyor. İnsanoğlu, hâlâ, akan ve akıtılan kanın,
akan ve akıtılan gözyaşlarının çetelesini
tutmaya devam ediyor. Fazla uzaklara gitmeye gerek yok, sadece yaşadığımız
çağın bir önceki yüzyılına baktığımızda
insanlığın çok ciddi faturalar ödediğini biliyoruz.
Sadece iki dünya savaşı ve ideolojik hülyaların gerçekleştirilmesi
için katledilen insan sayısı hesaplandığında
ortaya çıkan rakam çok korkutucu. Tam 170 milyon insan bir yüzyıl
önce hayatını kaybetti ve bir şairin dediği gibi
"Biz yaşarken kuruldu dünya, biz yaşarken koptu kıyamet."
Aynı felaketlerin 21'inci yüzyılda da peşimizi
bırakmadığını esefle, acıyla müşahede
ediyoruz ve her şey belleklerimizde çok canlı ve çok taze;
Afganistan, Bosna, İran-Irak Savaşı, Filistin ve daha
dün başlayan başımızdaki büyük bir bela. İnsanoğlu,
gözyaşlarıyla, çığlıklarla, feryatlarla ve
toprağa verdiği insanlarla bu yolculuğuna devam ediyor.
İç savaş ve neyin, neden olduğunu bilmeden birbirini
öldüren insanlar ve daha dün başlayan o acılı günlerin
şu anda karşımıza çıkardığı fatura
1 milyon insan ve maalesef, Amerika, Irak'a demokrasi ve insan hakları
taşımaya sözüm ona devam ediyor. Fanatizmin, uç düşüncelerin
toplumları yönlendirir noktaya geldiğinde dünyanın
başına ne tür belaların açılacağının
yeniden ispatını yaşıyoruz.
Ben,
akıtılan bunca kanın, gözyaşının,
çığlığın tam orta yerinde, doğrusu, milletleri
masum görüyorum aslında. Bence, milletlerin masumiyetinin
kırıldığı yer, zulme rıza gösterdikleri
noktada kırılıyor. Bir toplum eğer zulme rıza
göstermeye ve hatta o zulmü alkışlamaya başlamışsa,
işlenen zulümler kocaman bir bumeranga dönüşüp, sonra dönüp
kendisini buluyor.
Bu
çerçeveden baktığımızda, bence, Amerika'nın,
eğer yarınlarını düşünüyorsa, kendisini bir
hesaba çekmesi ve içine çekilmesi lazım. Bence, İsrail biraz
olsun yarınlarının hesabını yapıyorsa,
Ağlama Duvarı'na gidip kendi yarınlarına ağlamalıdır.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Sayın Battal, buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.
Bayburt'a gelelim.
FETANİ
BATTAL (Devamla) - Sağ olun Sayın Başkan.
İşte,
aynen böyle olmuştu. Doksan yıl önce Ruslar bölgemizi
işgal ettiklerinde, neticede, biz, onlarla mücadele ettik.
Kop Dağı'nda, Erzurum'da, Erzincan'da, Trabzon'da, Gümüşhane'de,
Of'ta ve Bayburt'ta, milisler, varlarını yoklarını
ortaya koyup bir vatan savunmasına girdiler. Acı olan, yapılan
bu savaşın sonrasında, Rusların 1917'de boşaltma
hadisesi gerçekleştikten sonra çeteleşerek oradaki hâkimiyetlerini
sürdürmeye çalışan Ermenilerin eşsiz olarak yaptıkları
zulümler ve işkenceler. Mağaralara doldurup yüzlerce insanı,
oraları ateşe verdiler ve bu trajedi, bu acı, bizim insanımız
tarafından hiç unutulmadı, unutulmayacak. Çünkü, bizzat
onu yaşayan insanların dizlerinin dibinde büyüyen o nesil,
yarınlara bu şuuru ve bilinci aşılayacaktır.
Bu çerçevede, büyük Türk milleti tarihten getirdiği engin tecrübeyle
ve medeniyet anlayışının bir gerekliliği
olarak da, Hrant Dink cinayetinde gösterdiği tepkiyle, insanlığa
büyük bir ders verdi aslında. Her türlü manipülasyona ve maksatlı
göndermelere aldırmayarak, çok soylu bir duruş gerçekleştirdi.
Aziz milletimiz bu soylu duruşuyla anarşizme izin vermeyeceğini
ve fanatizmi reddettiğini bütün dünyaya ilan etmiş oldu
ve bu çerçeveden baktığımızda, geçenlerde, Türk
Tarih Kurumu Başkanı Profesör Doktor Sayın Yusuf Halaçoğlu
dünyaya şöyle bir ilanda bulundu, Mardin'in Nusaybin ilçesindeki
bir toplu mezar yeri hususunda yapılan tartışmalara
son noktayı koydu ve dedi ki: "Gelin o mezarı birlikte
açalım." Aynı çağrıyı ben buradan yeniliyorum
ve tekrar ediyorum. Diyorum ki: Ey, dünya, ey soykırım yasası
şakşakçıları, eğer iddialarınızda
birazcık samimiyseniz, gelin, Bayburt'un Yukarı Kırzı
köyündeki bir kuyuyu beraber açalım. Çünkü, o kuyuda, namuslarına
sahip çıkmak için, iffetlerini, haysiyetlerini korumak için,
tecavüze uğramamak için kendisini o kuyuya atan genç gelinlerin
ve genç kızların iskeletleri üst üste yığılı
vaziyette duruyor.
Saygılarımı
sunuyorum, teşekkür ediyorum. (AK Parti ve Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ederim Sayın Battal.
Gündem
dışı ikinci söz, basında yer alan Mersin'deki olaylarla
ilgili söz isteyen Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek'e aittir.
Sayın
Özyürek, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Mersin
Milletvekili Mustafa Özyürek'in, son günlerde basında çıkan
haberlerde, ili üs olarak seçen bazı radikal-ırkçı derneklerin
düzenlediği silahlı, Kur'anlı törenlerin, sanki, Mersinlilerin
genel eğilimiymiş gibi gösterilmeye çalışılmasına
karşı oluşan tepkiye; artan göç karşısında,
gelenlerin, şehre entegre edilmesinde karşılaşılan
zorluklara ilişkin gündem dışı konuşması
MUSTAFA
ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
Mersin'de son zamanlarda basında yer alan haberlerle ilgili olarak
gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, son günlerde, "Mersinli Tedirgin",
"Mersin'e Dikkat" gibi, basında manşetler çıktı.
Bu manşetler Mersinlileri son derece tedirgin etti. Mersin'i
üs seçen bazı radikal, ırkçı derneklerin düzenlediği
silahlı, Kur'anlı törenler Mersinlilerin genel eğilimi
gibi gösterilmeye çalışıldı.
Mersin,
1854 yılında köy konumundan ilçe konumuna gelmiş bir
beldemiz, bir kentimiz. Mersin'i Lazkiyeli, Hayfalı, Beyrutlu
Hristiyan ve Müslüman Araplar ile levantenler ve Toros köylüleri
kurmuştur. Mersin, her zaman, kökeni ne olursa olsun insanların
hoşgörüyle yaşadığı bir kent olmuşken,
1980'li yıllardaki terör nedeniyle hızlanan göçle Mersin'e
gelenlerin şehre entegre edilmesinde büyük zorluklar yaşanmıştır.
Mersin,
1990'lara kadar kişi başına düşen millî geliri Türkiye
ortalamasının üstünde olan, limanı, serbest bölgesi,
Şişecam cam fabrikaları, ATAŞ Rafinerisi gibi
önemli tesisleri olan bir kenttir. Ancak, 1990'lardan sonra Mersin ihmal
edilmiş, kamu yatırımları durmuş, ayrıca
ATAŞ Rafinerisi kapanmıştır.
Böylesine
yoğun göç alan bir kente devletin sahip çıkması, altyapı
yatırımları yapması, belediyelere destek olması
gerekirdi. Ne yazık ki bu yapılmamış, Mersin merkezdeki
belediyeleri Cumhuriyet Halk Partili başkanlar kazandığı
için üvey evlat muamelesi görmüşlerdir. Buna rağmen Mersin
Büyükşehir Belediyesi, Akdeniz, Yenişehir ve Mezitli belediyeleri
var güçleriyle çalışarak, yoğun göçle dengesi bozulan
Mersin'e önemli hizmetler vermişlerdir.
Sahildeki
geniş parkları, büyük caddeleriyle Mersin giderek daha modern,
daha çağdaş bir kent hâline gelmiştir. Son günlerde ihalesi
tamamlanmış olan arıtma tesisinin tamamlanmasıyla
şehrin merkezinden denize girme olanağı doğacaktır.
Mersin,
CHP'li belediyelerin düzenlediği festivalleri, uluslararası
müzik festivali, belediye tiyatrosu, üniversiteleriyle kültürel
bir kimlik kazanmaktadır.
Mersin'de,
Türk, Arap, Kürt, bütün insanlar barış içinde yaşamaktadırlar.
Mersinliler ırkçılığa karşı çıkmaktadırlar.
O nedenledir ki, merkezdeki belediyeleri, Atatürk milliyetçisi
olduğunu açıkça söyleyen sosyal demokratlar, Cumhuriyet
Halk Partililer kazanmaktadır.
Yirmi-yirmi
beş yıldır Doğu ve Güneydoğu'dan gelen yurttaşlarımız
Mersin'e entegre olmak için çaba göstermektedirler. Bu entegrasyonu
kolaylaştırmak için, CHP'li belediyeler hem yatırımlarıyla
hem de açtıkları kurslar ve düzenledikleri etkinliklerle
önemli sorumluluklar üstlenmişlerdir.
Ben,
buradan, Hükûmeti Mersin'e el uzatmaya çağırıyorum.
Mersin'deki CHP'li belediyelerin hizmetlerinin engellenmesinden
vazgeçilmesi, aksine, onlara destek olunmasını talep ediyorum.
Basınımızı, insanların barış içinde
yaşadığını görmek için Mersin'e davet ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, biraz önce belirttiğim yoğun göçler
nedeniyle, Mersin, diğer kentlerimize göre işsizliğin
çok yoğun olduğu, yoksulluğun çok yoğun olduğu
bir kentimizdir. Onun için, bu kente yeni yatırımlar gerekiyor.
Ne yazık ki, havaalanı olmadığı için, temel
altyapı hizmetleri yapılmadığı için, yeni yeni yatırımlar yapılmıyor.
90'lı yıllardan itibaren, Mersin'e, doğru dürüst herhangi
bir kamu yatırımı gelmemiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Özyürek, konuşmanızı tamamlayın.
MUSTAFA
ÖZYÜREK (Devamla) - Onun için, Mersin, bazılarının beklediği
gibi, bazılarının temenni ettiği gibi, insanların
çatıştığı, durmadan kavga ettiği bir kent
olmamalıdır. Bunu sağlayacak da, o bölgeye yapılacak
olan altyapı yatırımlarıdır, yeni yeni yatırımlardır
ve büyük bir özveriyle çalışmakta olan belediyelerin desteklenmesidir.
Değerli
arkadaşlarım, özellikle bu bölgenin tarımla geçindiğini,
narenciyenin büyük bir yer tuttuğunu hepimiz biliyoruz ve burada
narenciyeyle ilgili sorunları sürekli dile getirdik. Gerçekten,
limonu, portakalı, greyfurtu, bu sene dalında kalmıştır,
insanlar mallarını satamamışlardır. Bu nedenle
de yoksulluk, var olan yoksulluk daha da artarak devam etmektedir.
Bütün
bunlara rağmen, bütün bu olumsuzluklara rağmen, Mersin'de
yaşamakta olan insanlarımız, Türk'üyle, Kürt'üyle,
Arap'ıyla, hoşgörüyle birbirlerine bakmaktadırlar ve
Mersin'e sahip çıkmaya çalışmaktadırlar. Onun
için, Mersin'i farklı bir konuma oturtan, Mersin'i patlayacak bir
bomba gibi gösteren bütün anlayışları biz reddediyoruz.
Burada
son olarak şunu söylemek istiyorum: Türk, Kürt, Arap kardeştir,
onları birbirine düşürmek isteyenler kalleştir.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ederim Sayın Özyürek.
Sayın
milletvekilleri, gündem dışı üçüncü söz, Devlet Demiryolları
ve Çankırı Makas Fabrikası ile ilgili söz isteyen Çankırı
Milletvekili Tevfik Akbak'a aittir.
Sayın
Akbak, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
3.- Çankırı
Milletvekili Tevfik Akbak'ın, demir yollarındaki rehabilitasyon
çalışmaları ile yeni yolların açılmasının
ülke gelişimine yapacağı olumlu etkilere ve bazı
bölgelerin cazibe merkezi hâline gelmesinde sağlayacağı
katkılara ilişkin gündem dışı konuşması
ve Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı
TEVFİK
AKBAK (Çankırı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Devlet Demiryollarımız ve Çankırı Makas Fabrikasıyla
ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli
arkadaşlarım, malumlarınız olduğu üzere,
toplu yük ve yolcu taşımacılığında deniz
yoluyla birlikte en etkin taşıma türümüz demir yolu ulaşımıdır.
Demir yolu ulaşımında enerji daha verimli, dışa
bağımlılık daha az ve çevre dostu olması demir
yolunun avantajını artırmaktadır.
Ülkemizde
demir yolu tarihi 1856 yılında başlamış, 1856
ve 1922 yılları arasında, Osmanlı İmparatorluğu
topraklarında 8.619 kilometre demir yolu hattı yapılmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk döneminde, yoksulluğa, teknolojik yetersizliğe
karşın 1940'a kadar 3.500 kilometre yeni demir yolu yapımı
gerçekleştirilmiştir. 1950'den sonraki dönemde ise ulaşım
politikalarında bir kırılma olmuş, demir yolu yerine
kara yolu yatırımına ağırlık verilmiştir.
Ancak,
2003 yılına kadar bu süreçte, altmış yıllık
bu süre içerisinde, maalesef, toplam 1.700 kilometre demir yolu yapılabilmiştir.
Bilim ve akıl göz ardı edilerek, altmış yıl sürdürülen
ulaşım politikaları sonucu, ülkemizin ulaşımı
kara yolu ağırlıklı ve tek sistemli hâle getirilmiştir.
Demir
yollarımızın yaşadığı bu süreç, 2003
yılından itibaren, tüm alanlarda olduğu gibi AK Parti
İktidarıyla değişmeye başlamış,
Hükûmetimiz demir yollarını öncelikli sektör olarak belirlemiş
ve ele almıştır.
Bu
amaca yönelik olarak Ulaştırma Bakanlığımız,
gelişmelere uyum sağlamak için, Ulaştırma Ana Planı
Stratejisi çalışmalarını dört üniversiteden
40'a yakın bilim adamıyla başlatmıştır. Bu
Plan, Türkiye'nin gelecekteki ulaşım altyapısını
geliştirmede ve verimli olarak kullanmada yol haritamızı
oluşturmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, Hükûmetimizin demir yollarına verdiği
önem dolayısıyla bu alanda yeni demir yolu seferberliği
başlatılmış, son üç yılda maliyeti 6 milyar
YTL tutarında olan ve ülkemiz için büyük önem arz eden demir yolu
projelerinin yapımı başlamıştır. Bu miktar,
son elli yılda Türkiye'de demir yollarına yapılan yatırımların
toplamından daha fazla bir miktardır. Hükûmetimizin verdiği
destekle demir yollarımızı yeniden ayağa kaldırmak
için hızlı tren çağını başlatmak, mevcut
sistemi yenilemek, yeniden yapılandırmak ve özel sektör
dinamizmini demir yolu sektörüne kaydırmak gibi ana hedefler
belirlenmiştir. Bu hedefler doğrultusunda, yüzyılın
projesi olarak da adlandırılan ve yaklaşık maliyeti
4,5 milyar YTL olan Marmaray Projesi'nin temeli yine 2004 yılında
Başbakanımız tarafından atılmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Marmaray Projesi'ne ilave
olarak zamanımızın sınırlı olması
nedeniyle hepsini teker teker sayamayacağım birçok önemli
faaliyet Devlet Demiryollarımızca yürütülmektedir. Bunlardan
birkaçını maddeler hâlinde sıralamak istersek:
İstanbul Boğazı kara yolu tünel geçişi, Ankara-İstanbul
arası hızlı tren projesi, Ankara-Konya arası
hızlı tren projesi, Ankara-İzmir, Ankara-Sivas, Sivas-Kars,
Kars-Tiflis demir yolu projeleridir ve benzerleri, ülkemizin dört
bir yanında başlayan yeni yol yapımı ve mevcut yolların
rehabilitasyonuyla ilgili çalışmalar devam ettirilmektedir.
Çalışan ekiplerin dışında kimsenin görmediği
bu çalışmalar tamamlandığında gelişimin
büyüklüğü fark edilecektir.
Kıymetli
arkadaşlarım, bu çalışmalara Demiryollarımızın
Zonguldak'tan başlayıp, Karabük'ü, Çankırı'yı,
Ankara'ya bağlayan, yaklaşık yetmiş yıldır
yük ve yolcu taşımacılığında halkımızın
yoğun olarak istifade ettiği bu hattın, Demiryollarımızın
hedefleri arasında bulunan mevcut hatların iyileştirilmesi
kapsamında, özellikle Çankırı-Ankara arasının
ivedilikle rehabilite edilmesi ve verimli hâle getirilmesi gerekmektedir.
Zira, 5084 sayılı Yasa'yla, Çankırı'mızın
devlet demir yolları üzerindeki Çerkeş, Kurşunlu, Korgun
ilçelerinde kurulan fabrika sayısının hızla artması,
kurulan fakültelerimiz ve açılacak üniversitemizle, yakın
gelecekte, Çankırı'mızda 10 bine yaklaşık
öğrencimizin eğitim görecek olması, Ilgaz Dağı'mızda
kurulacak kış sporu merkezi -ki, başkentimizi
kış sporlarıyla buluşturacak en yakın kayak
merkezi olacaktır- ayrıca, yine, tüm dünyanın ilgisini
çekeceğine inandığımız sağlık turizmine
kazandıracağımız tuz mağarası, Safranbolu
ve Beypazarı benzeri tarihî evlerimizin restorasyonu ve benzeri
birçok nedenlerle, cazibe merkezi hâline geleceğine inandığımız
Çankırı'mızla, başkentimiz arasında daha
hızlı ve güvenli bir ulaşımın sağlanması,
Devlet Demiryollarımızın öncelikli projeleri arasına
alınmalıdır diye düşünüyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Akbak, konuşmanızı tamamlayınız.
TEVFİK
AKBAK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Devlet Demiryollarımız,
yeni yol yapımı çalışmalarını ve mevcut
hatların rehabilitasyonunu gerçekleştirirken, hızlı
tren faaliyetlerini yürütürken, yüksek teknolojiye uygun, yeni
ray, vagon ve makas gereksinimi duymaktadır. Bu ihtiyaçları
Devlet Demiryollarımız, sahip olduğu fabrikalarda,
teknolojik yenilemeler yaparak, ilave tesisler kurarak karşılamayı
planlamaktadır. Demiryollarımızın yıllardır
makas ihtiyacını karşılayan Çankırı Makas
Fabrikamızın da bu yeni yapılanmada yerini alması
ve ileri teknoloji ürünü makas üretmesi için modern makine ve teçhizat
ile donatılması ve yeni ilave tesislerinin yapılma
zamanı çoktan gelmiştir. Maalesef, geçmiş yıllarda,
istenilen tezgâhların alınamaması, ürün çeşitliliğini
ve kapasite artışını engellemiştir. 1992
yılında kurulan Çankırı Makas Fabrikamız, bugün,
yaklaşık 120 kişi -faaliyet göstermekte- istihdam etmektedir.
2002 yılında, yaklaşık 42 adet makas üretmiş
olan fabrikamız, son yıllarda 230 adede kadar ulaşmıştır.
Bu üretim artışında emeği geçen fabrika personelimize,
Devlet Demiryolları Genel Müdürümüze ve Devlet Demiryollarının
ufkunu açan Değerli Bakanımıza, huzurlarınızda
teşekkür ediyorum.
İnancım
odur ki, yapılacak çalışmalarla, üretim kapasitesi,
teknolojisi ve yarattığı istihdam da ileriye gidecektir.
Memnuniyetle ifade etmek istiyorum ki, Çankırı Makas Fabrikamızın
mevcut statüsü korunarak faaliyetlerine devam etmesinin yanında
-planlanmasını beklediğimiz- kurulacak yeni tesislerle,
hızlı tren hatları ve ağır yük taşımalarının
yapıldığı hatlarda kullanılacak olan yüksek
hıza uygun çeşitte makas üretileceğini umuyoruz ve
Devlet Demiryolları yetkilileriyle görüşüyoruz. Neticede,
beklediğimiz çalışmaların başlaması
üretimin ve istihdamın artışını sağlarken,
demir yollarımızın modernizasyonunu da hızlandıracaktır.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; 3 Kasım 2002 sonrası
ülkemizde yakalanan değişim ve gelişim, her alanda olduğu
gibi, Demiryollarımızda da kendini -bu değişim
ve gelişim- göstermektedir. Devlet Demiryollarımız
mantalite değişimini yakalamış, artık, Avrupa'ya
kamyonlarımız, tırlarımız trenle taşınmaya,
on beş günde giden yüklerimiz üç günde gitmeye başlamıştır.
Bu gelişimden, bu değişimden, Çankırımız
ve diğer illerimiz de nasibini alacaktır. Çünkü, aziz milletimiz,
bizim, henüz yolun başında olduğumuzu, kat edilecek
çok yolumuz ve yapacak çok işimizin olduğunu bilmektedir.
Ben
bu vesileyle, milletimizin birlik ve beraberliğinin daim olmasını temenni ediyor,
sizleri yeniden saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ederim Sayın Akbak.
Gündem
dışı konuşmaya Çevre ve Orman Bakanı Sayın
Osman Pepe cevap vereceklerdir.
Sayın
Bakanım, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ÇEVRE
VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Çankırı Milletvekili Sayın Tevfik
Akbak'ın, Çankırı'daki makas fabrikasıyla, demir
yolu ulaşımıyla alakalı yapmış olduğu
gündem dışı konuşmaya cevap vermek üzere huzurlarınızdayım.
Bu vesileyle hepinize saygılarımı sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, 1992 yılında kurulan Çankırı Makas
Fabrikasında bugün itibarıyla 120 kişi çalışmaktadır.
Kurulduğu günden bugüne Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının
makas ihtiyaçlarının üretiminin yapıldığı
bir fabrikadır. S49 ray ve düşük kurp yarıçaplarına,
altyapıya uygun monoblok ve yarı monoblok makaslar üretmekte
olan fabrikada, ileri teknoloji ürünü mangan ve oynar göbekli, yüksek
hıza uygun makaslar üretilmektedir.
Geçen
üretim süresi içerisinde istenilen tezgâhların alınamaması,
ısıl işlem ve döküm tesislerinin kurulamamış
olması münasebetiyle, istenilen ürün çeşitliliği
maalesef temin edilememiştir. Ancak, 2003 yılından itibaren
fabrikanın iştirak hâline dönüştürülmesi için yapılan
çalışmalarda tespit edilen kira bedellerinin yüksek oluşu
ve yerli yatırımcılar için teşvik edici olmaması,
fabrikadaki personelin istihdamı için ortaya çıkması
muhtemel sosyal sorunlar gibi nedenlerle bir sonuç alınamamıştır.
Ancak, 2004 yılında başlanan ve 2006 yılı içerisinde
TÜVELSAŞ-Adapazarı bitişiğindeki hızlı
tren ve metro araçları üretimi için gerçekleştirilen
iştirak kurma çalışmaları başarıyla tamamlanmış
ve bu model, hem ülke genelinde ve hem de bulunduğu yörede olumlu
karşılanmıştır. Dolayısıyla, söz konusu
modelde olduğu gibi, Çankırı Makas Fabrikasının
mevcut statüsüyle kullanılmayan fabrika sahaları veya
binalarının kiralanması ve kira bedellerinin Devlet
Demiryolları sermaye katkısı olarak değerlendirilmesi
suretiyle modern üretim yapacak bir iştirak kurulması kararlaştırılmıştır.
Yeni
oluşumun, teknoloji sahibi yabancı firma, demir-çelik sektöründen
yetenekli yerli firmalar ve Devlet Demiryollarının
iştirakiyle yapılması planlanmaktadır. Kurulacak
yeni tesislerden hızlı tren hatları ve ağır yük
taşımalarının yapıldığı hatlarda
kullanılan UIC60 tipi ve yüksek hıza uygun çeşitli tipte
makasların üretilmesi planlanmaktadır. Mevcut fabrikada
da Devlet Demiryollarının hâlen kullandığı
hatlardaki makasların üretiminin de devam etmesi düşünülmektedir.
Böylece, mevcut fabrikanın istihdamı kaybolmadığı
gibi, yeni bir çalışma alanı kurularak ilave istihdam
sağlanacaktır. Ayrıca, sağlanacak teknoloji
transferi ve yabancı sermaye girdisi de diğer önemli bir
avantaj olarak görülmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de uzun yıllar
demir yollarına yatırım yapılmayışının
ve mevcut hatların eskimiş olmasının
Çağdaş
ülkelerin en vazgeçilmez ulaşım ve transport imkânını
sağlayan demir yolları, ülkemizde, gözden düşmüş,
itibarı kaybolmuş, demode, toplam insan ve yük taşımasında
yüzde 5'lere nispeti düşmüş iken, Hükûmetimizin Devlet Demiryolları
marifetiyle ülkenin çağdaşlaşan yüzüne yeni bir veçhe
kazandırma noktasında müthiş bir performans ortaya koyarak,
uzun yıllar Devlet Demiryollarının bir türlü hamle yapamadığı
alanlarda müthiş bir hamle ortaya koyarak, Ankara-İstanbul
hattındaki hızlı tren çalışmalarının
birinci ayağı olan Ankara ve Eskişehir hattı bitmiş,
yakında açılışı inşallah gerçekleşecektir,
Eskişehir-İstanbul hattı, yine devam edecektir. Ankara-Konya
arasındaki demir yolu çalışması, yine, Boğaz'daki
tüp geçit çalışmaları; bütün büyük şehirlerdeki,
metropollerdeki, raylı sistemlerin Hükûmetimiz tarafından
teşvik edilmesi
Türkiye'de 15 bin kilometre duble yol çalışmasını,
bir taraftan, Hükûmet olarak gerçekleştirirken, Devlet Demiryollarına
hiçbir dönemde olmadığı kadar ehemmiyet veriyoruz,
destek veriyoruz. Çankırı'da yapmayı düşündüğümüz
çalışmalar da Hükûmet olarak bu fasıldan çalışmalardır.
Bu
vesileyle Sayın Başkanı ve heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
14.38
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.53
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
67'inci Birleşimi'nin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündeme
geçiyoruz.
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmı.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale
Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin,
Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN
- 1'inci sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle
ilgili komisyon raporu gelmediğinden, teklifin görüşmelerini
erteliyoruz.
2'nci
sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve
Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı:
904)
BAŞKAN
- Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü
sırada yer alan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı
Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
3.- Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı Ticaret Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1235) (S. Sayısı:
1308)
BAŞKAN
- Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4'üncü
sırada yer alan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı
Transit Taşıma Çevre Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
4.- Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı Transit Taşıma
Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları
Raporları (1/1077) (S. Sayısı: 1023)
BAŞKAN
- Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5'inci
sırada yer alan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı
Eğitim Enstitüsü Kurucu Belgesinin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
5.- Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı Eğitim Enstitüsü Kurucu
Belgesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile
Dışişleri Komisyonları Raporları (1/1026)
(S. Sayısı: 965)
BAŞKAN
- Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın
milletvekilleri, 6'ncı sırada yer alan, Futbol Müsabakalarında
Müşterek Bahisler Tertibi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
6.- Futbol
Müsabakalarında Müşterek Bahisler Tertibi Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor Komisyonu Raporu (1/1299) (S. Sayısı: 1341) (x)
BAŞKAN
- Komisyon? Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
Komisyon
raporu 1341 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde ilk söz, Anavatan Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili
Muzaffer Kurtulmuşoğlu'na aittir.
Sayın
Kurtulmuşoğlu, buyurun efendim. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
ANAVATAN
PARTİSİ GRUBU ADINA MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Ankara)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime
başlamadan evvel hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte
olan 1341 sıra sayılı Futbol Müsabakalarında
Müşterek Bahisler Tertibi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
hakkında Anavatan Grubu olarak söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; önümüze gelen tasarıyla
"Futbol Müsabakalarında Müşterek Bahisler Tertibi
Hakkında Kanun"un adı "Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında
Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun"
olarak değiştirilmekte; futbol ve diğer spor müsabakaları
üzerine sabit ihtimalli ve müşterek bahisler ile şans oyunlarını
düzenleme hak ve yetkisi Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne verilmekte;
Spor-Toto-Loto Teşkilat Müdürlüğünün hukuki statüsü
"Teşkilat Başkanlığı" olarak yeniden
yapılandırılmakta; ayrıca, Spor Loto Teşkilat
Başkanlığınca gerçekleştirilecek mal ve hizmet
alımları Kamu İhale Kanunu kapsamı dışına
çıkarılmaktadır. Burada, bu konunun İhale Kanunu
kapsamı dışına çıkarılması, bence,
çok doğru şey değildir.
Ayrıca,
tasarıyla, şans oyunları düzenleme yetkisinin, Spor
Toto Teşkilat Başkanlığınca, kısmen veya
tamamen, özel hukuk tüzel kişilerine devredilebileceği
öngörülmektedir. Bunda da bir çekince görüyorum. Bütün dünyada olduğu
gibi ülkemizde de çeşitli alanlarda şans oyunları tertip
edilmekte, bu oyunlar sonucunda spor kulüplerine, çeşitli kurum
ve kuruluşlara ve devlet hazinesine hatırı sayılır
bir gelir sağlanmaktadır. Aslında, şans oyunlarının
devlet eliyle oynatılması ve kontrol edilmesinin amacı,
vatandaştaki eğilim ve talebin yasal yollardan karşılanarak
vatandaşın suistimallerle karşı karşıya
kalmamasını sağlamaktır.
Yine,
ayrıca, spor kulüpleri de bu şans oyunlarından pay almakta
ve bu yolla kulüplerin maddi sorunlarının giderilmesine
katkı sağlamaktadır. Bu alanlarda, gerek teşkilat
olarak gerekse işleyiş olarak eksiklikler varsa, elbette
giderilebilmesi için yasal düzenleme yapmak gerekir. Ancak, yasaların,
sadece kamu yararı düşünülerek gündeme getirilmesi gerekmektedir.
Şimdi, tasarıya bakıyoruz, Spor-Toto-Loto Teşkilat
Müdürlüğünün ismi "Spor Toto Teşkilat Başkanlığı"
olarak değiştirilmekte ve yeniden yapılandırılmaktadır.
Bunun amacı ne olabilir? Herhâlde, sporla ilgili şans oyunlarının
düzenlenmesi ve denetlenmesinde kurumun daha etkin olmasıdır.
Bu da doğrudur. Ancak, bu yeniden yapılanmanın ardından,
hemen, kuruma, spor müsabakalarıyla ilgili şans oyunlarını
düzenleme yetkisinin, kısmen veya tamamen, özel hukuk tüzel kişilerine
devredilebileceği hükmü getirilmektedir. Hâl böyle olunca,
düzenlemenin amacının ne olduğu konusunda, kafalarda,
biraz da soru işareti -gelebiliyor- oluşmaktadır. Düzenlenecek
müşterek bahislerle spor kulüplerinin gelirlerini artıracaktır;
yoksa, bahis düzenleme yetkileri devredilerek vatandaşın
parası birilerinin cebine aktarılacaktır diye düşünülebilir.
Eğer, Spor Toto Teşkilat Başkanlığı yeniden
yapılandırılıyor ve verimli, etkin bir kurum hâline
getiriliyorsa şans oyunları tertip etme imtiyazının
özel hukuk tüzel kişilerine devredilmesinin, bence, bir
açıklanacak mantığı yoktur diye düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlar, kamu alım-satımlarında devletin kontrolünün
sağlanabilmesi için 4/1/2002 tarih ve 4734 sayılı Kamu
İhale Kanunu çıkarılmıştır, ama ne yazık
ki, Hükûmet, bu Kanun'dan, anladığım kadarıyla rahatsızdır
sanki, rahatsızmış gibi geliyor bana. Çünkü, sık
sık yapılan değişikliklerle Kamu İhale Kanunu'na
istisnalar getirilmekte, bazı kurumlar ve bazı alım
satım işlemleri Kamu İhale Kanunu'nun kapsamı
dışına çıkarılmaktadır. Nitekim, tasarının
9'uncu maddesinde de benzer bir hüküm görmekteyiz. Tasarının
9'uncu maddesiyle 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun
3'üncü maddesine (k) bendi eklenmiştir. Eklenen bende göre,
Spor Toto Teşkilat Başkanlığınca gerçekleştirilecek
mal ve hizmet alımları Kamu İhale Kanunu kapsamı
dışına çıkarılmaktadır. Bu da, bence yanlıştır
diye düşünüyorum.
Tasarının
2'nci maddesinde ise, Spor Toto Teşkilat Başkanlığının
şans oyunları düzenlemede hizmet satın alma yoluna da
başvurulabileceği öngörülmektedir. Durum böyle olunca,
Spor Toto Teşkilat Başkanlığı şans oyunları
düzenlemesiyle ilgili hizmet alımlarını ve imtiyaz
verme işlerini hangi kıstaslara göre yapacaktır? Bu
konuda gereken şeffaflık sağlanabilecek midir? Bu konu
ile ilgili keyfî uygulamaların önüne geçilebilecek midir? Kanımca,
bu tasarı böylece yasalaşırsa, şans oyunları
birilerine sanki rant sağlama kapısı olabilecektir
diye düşünülebilir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şans oyunlarının
illegal ortamlarda oynanmasını engellemek, bunun için
futbol haricindeki spor müsabakalarında da yasal bahisler
tertip etmek kabul edilebilir, ancak devletin görevi, vatandaştan
gelen talebi yasal yollarla karşılamak olmalıdır.
Aksine, bu şekilde şans oyunları gelir kapısı
görülerek teşvik edilmemeli ve vatandaş şans oyunlarına
yönlendirilmemelidir diye düşünüyorum.
İnsanların
şans oyunlarına her geçen yıl artan oranda rağbet
göstermesi nedenlerine de değinmek gerektiği kanısındayım.
Bu husus da kanımca göz ardı edilmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; insanlar neden şans
oyunlarına yönelirler? Herhâlde birkaç genel neden vardır.
Bunlardan bir tanesi, parası fazladır, harcayacak yer bulamayabilir,
kumar, bahis gibi oyunlara da para yatırabilir ve eğlenebilirler.
İkinci nedeni ise, vatandaş sıkıntı içindedir, geçinebilmek için çaresi kalmamıştır,
cebindeki kalan birkaç kuruşu şans oyunlarına yatırarak
içinde bulunduğu darboğazdan kurtulmayı hedeflemektedir.
Son yıllarda gerek yasal gerek yasal olmayan şans oyunlarına
büyük bir yönelim vardır. Şans oyunları hasılatının
yıldan yıla artmasından bu anlaşılmaktadır.
Bu artışa, sadece hazineye gelir elde edilir diye bakmak
yanlış olmaktadır. Bunun altında yatan gerçek, vatandaşın
ekonomik yönden hiç de iyi durumda olmadığını göstermektedir.
Bu
Hükûmet, işbaşına geldiği tarihten itibaren vatandaşa
ekonomik yönden sadece vaat pompalamış durumdadır.
Hükûmet üyeleri ve Sayın Başbakan, her konuşmasında,
makroekonomik göstergelerden rakamlarla örnekler vererek, ekonominin
ne kadar iyi durumda olduğunu söylemektedirler, ama, vatandaşa
baktığımız zaman, bu iyi durumda olan ekonominin
piyasaya yansımadığını, bugüne kadar vatandaşın
genel refahında bir artış olmadığını,
aksine günden güne dar gelirli ve ücretlinin alım gücünün
düştüğünü görmekteyiz.
Hükûmete
sorarsak, hazine ağzına kadar dolu, ekonomi tıkır
tıkır işliyor. Vatandaşa dönüyoruz, cepler
boş ve insanlar kıt kanaat idare etmeye çalışıyorlar.
"Enflasyon tek haneli rakamlara düştü" deniliyor. Temel
tüketim maddelerinde böyle bir düşüş olmadığı
gibi, dar gelirli ve ücretlilerin gelirlerinde artış olmadığı
için alım güçleri yok olmuş, mal ve hizmetler satış
yerlerinde bekliyor, vatandaş sadece seyrediyor. Böyle bir
durgunlukta, elbette ki, fiyatlar yükselmeyecektir, ama, vatandaşın
ne pahasına olursa olsun tüketmek zorunda olduğu gıda,
doğal gaz, elektrik vesaire gibi kalemlere baktığımızda,
aslında fiyatların hiç de açıklanan enflasyon rakamları
gibi olmadığını görmekteyiz.
Hükûmet
insanımıza umut pompalamıştır, vaat pompalamıştır.
Böylece bir dönem geçmiştir. Şimdi de seçimden sonra neler
yapacağını anlatarak yine vaatlerle vatandaşı
avutmaya çalışmaktadır. Yani, ortada vatandaşın
refahını artıracak somut bir gelişme olmadığı
gibi, reel olarak da dar gelirli ve ücretlilerin gelirleri erimiş,
standartları düşmüştür. İşte, bunun en büyük
örneğini, dün çıkardığımız Finansman Yasası'nda,
yani, İpotek Yasası'nda, asgari ücretlilerin ve dar gelirli
vatandaşlarımızın bu Yasa'dan faydalanamayacağını,
buradan, Sayın Bakan söyledi; yani, ortada. Demek ki, dünkü
çıkardığımız Yasa bile, Bakanın ağzından,
dar gelirlilere bunun yaramayacağını söylüyorsa,
bu demektir ki, dar gelirlinin durumunu, nihayet bazı Bakanlar
Kurulundaki arkadaşlarım da bilerek burada ifade etmişlerdir;
kendilerine teşekkür edeyim doğruyu söylediği için.
İşte,
bu aranan yollardan birisi de şans oyunlarıdır. Vatandaş
cebinde kalan birkaç kuruşu şans oyunlarına yatıracak,
biraz da onun umuduyla kendisini avutacaktır. Gittikçe yaygınlaşan
elektronik ortam nedeniyle yasa dışı yollarla İnternet
ortamında oynanan şans oyunlarının önüne geçmek
mümkün görünmemektedir. Getirilen müeyyideler de, kanımca
bundan çok fazla etkili olmayacaktır. İnsanımızın
bu yollara yönelmemesi için onlarla rekabet edebilecek bahisleri
tertip etmek doğru bir yaklaşım olabilir, ancak insanımızın
refah seviyesinin artırılması, yaşam standartlarının
yükseltilmesi gerekmektedir. Şans oyunları, umutsuzların
umut kapısı olarak görülmekten çıkmalı, sadece
bir hobi olarak kalmalıdır. Ancak, yukarıda da değindiğim
gibi, bugün uygulanan hatalı ekonomik politikalar nedeniyle
şans oyunları, başka yolu kalmayan vatandaşımızın
umut kapısı hâline gelmiştir.
Sonuç
olarak, bu yasa tasarısının bütününe bakıldığında
amaç açıkça anlaşılmaktadır. Spor Toto Teşkilat
Başkanlığına, şans oyunları tertip etme
yetkisini özel hukuk tüzel kişilerine devretme yetkisi tanınmaktadır,
Spor Toto Teşkilat Başkanlığınca gerçekleştirilecek
mal ve hizmet alımlarını Kamu İhale Kanunu kapsamından
çıkarmaktadır. Bu hükümlerin iyi niyetli ve kamu yararını
gözeten hükümler olduğunu söylemek ise oldukça zordur. Bu yasanın,
tabii ki çıkmasında yarar vardır. Bu yasaya karşı
değiliz, ama bu yasanın bazı maddelerinin yanlış
olduğunu söylüyorum ve şık da değildir.
Bu
arada, konumuz spor olduğuna göre stadyumlardaki şiddetler
bugünlerde yine gündeme alınmaya başlandı. Buradan
soruyorum: Bugüne kadar kimlere ceza verildi? Bunlar hangi kulüpler?
Ne yapıldı Sayın Bakan?
Bunu burada açıklarsanız mutlu olacağım. Niye bunları
söylüyorum? Ceza veriliyorsa, küçük veya büyük kulüp demeden, herkese
verilmelidir. Ceza verilip verilmediğini vatandaş göremediği
için de "ben, bu hadiseyi yaptığımda, statlarda bu
olayları çıkardığımda nasıl olsa bana da
ceza vermezler" diye düşünebilir. Onun için, görsel basında,
yazılı basında hangi stadyumda, hangi statta olaylar
olmuş ise, kimler ceza almış ise onun medyada görünmesi,
meydana çıkarılması
Bu, sonunda gelecek. Yani,
şiddet uygulamak isteyen insanları, biraz da olsun, o
şiddetten alıkoyacak diye düşünüyorum Sayın Bakan.
Bu sizin vazifeniz diye düşünüyorum.
Şimdi,
Türkiye'de hep yapanın yanına kâr kalıyor. Bugüne kadar
hep böyle olduğu için, bundan böyle de böyle olacağını
düşünecek vatandaşlar. Bunları caydırabilmenin
yollarından birisi Sayın Bakan -bunu buradan, bu kürsüden
yapmanızı istiyorum, açıklamanızı istiyorum-
emniyet güçlerinin daha ciddi şekilde, olaylar olmadan tedbir
almasını istiyorum. Olay olduktan sonra statlarda, maçlarda
tedbir almak değil, olay olmadan evvel tedbir almakta yarar vardır
diye düşünüyorum, önlem almakta yarar vardır diye düşünüyorum.
Vatandaşları caydırabilmek için, spor müsabakalarının
diğer insanları huzursuz etmemesi için, eğer huzuru
kaçıran insanları gündeme çıkarırsak, bir daha
bir başkası böyle bir suça tevessül etmez diye düşünüyorum.
Bir
de, cezalar da Sayın Bakan, imayla da olsa, tam yerini bulmamış
olabilir, ama cezanın
Ceza, insanlar arasında ayrım
kayrım gözetemez, kanun herkese eşittir. Kulüpler arasında,
büyük kulüp küçük kulüp diye böyle bir gözetim olamaz. Kanunun herkese
karşı eşit uygulanmasında yarar vardır diye
düşünüyorum. Sayın Bakan, bunu da bir gündeminize
alırsanız mutlu olacağım.
Konu,
buraya çıkıp kürsüde, iktidar bunu yapmadı, onu yapmadı
değildir. Benim burada söylemek istediğim, hadise olmadan
hadiseleri önlemektir. Bugünlerde, maçlarda, şehirler arasında
bile bir rekabet vardır. Bir rekabetin karşılığında,
artık her şey çığırından çıkmak üzeredir.
Bunun için de önlemleri alacak, sporla ilgili Bakandır, valilerdir,
emniyet müdürleridir. Bunlar da iktidara bağlıdır,
iktidar bunları önlemek mecburiyetindedir, olay olduktan sonra,
böyle oldu, öyle oldu demek değil. Bence, nasıl ki bizim
tıpta ne vardır, mühim olan insanı hasta etmemek, hasta
ettikten sonra önlem almak çok zordur. Onun için de, diyorum ki, bu
statlardaki şiddet olaylarının önlenmesinde daha ciddi
tedbirler alınmasında yarar vardır, daha dikkatli olmakta
yarar vardır. Sayın Bakan, bunları inşallah göz önüne
alırsınız.
Hepinize
bu kanun hayırlı olsun diyorum, ülkemize, hepinize saygı
ve sevgiler sunuyorum. Hoşça kalınız. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ederim.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Berhan
Şimşek.
Sayın
Şimşek, buyurun efendim.
CHP
GRUBU ADINA BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
tasarısının tümü üzerinde Grubum adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Değerli
arkadaşlarım, sabah itibarıyla yapmış olduğumuz
bir çalışmayla muhalefet ve iktidar yasayı beraber
getirdik. Bugüne kadar, her zaman, bize, gruba, grup başkan vekili
arkadaşlarımıza uzlaşmaz tavırlardan bahsediliyor,
ama, görün ki, zaman içerisinde, iktidar-muhalefet yan yana, birlikte,
bir uzlaşmayı gerçekleştirebiliyorlar.
Aslında,
bu yasayla ilgili komisyon görüşmelerinde Sayın Bakana
ve diğer arkadaşlarımıza ricada bulundum. Bu yasanın
bir alt komisyona gitmesini ve bu yasanın alt komisyonda bir
arama konferansı, taraflarla konuşularak gelmesinin daha
sağlıklı olacağını ifade ettim. Maalesef,
onlar da, Sayın Bakan da şu kaygıyı duydu: Çünkü, 1
Şubat itibarıyla Danıştay yürütmeyi durdurdu, 1
Mart itibarıyla da iddaa oyunlarının devamlılığının
önünün kesilmesinden korktuğu için. Fakat, biz bu anlayışı,
çok üzgünüm değerli arkadaşlar, bu yasayla olan uzlaşmanın
ötesinde, bir AKP klasiği olarak sürekli gördük. Bu Yasa'nın
ilk çıkmış olduğu 2004 yılında bunun yanlış
olduğunu, yanlış olacağını hem biz hem -bazen,
bağışlayın, bozuk saatler de yirmi dört saatte iki
kez doğruyu gösterir- Sayın Maliye Bakanı da bu konuyla
ilgili "Yanlış bu uygulama." demişti, 7 Ekim
2003 tarihinde bunu da bildirmiş.
Daha
sonra, iddaa oyunu ihale edildi ve bu iddaa oyununun ihale edilmesine
beş firma müracaat etti, dosya aldı, iki tanesi girdi, bir
tanesi eksiklerinden dolayı ihaleye katılamadı,
İnteltek firması ihaleyi kazandı. Fakat, o güne kadar,
gerçekten, Spor Toto Genel Müdürlüğünün yapısı içerisinde
ekonomik krizler vardı, fakat, kimsenin de tahmin etmediği
bir şekilde, iddaa oyunu ciddi anlamda Türkiye'de kabul gördü.
Fakat, bu Yasa çıkarılırken, eğer -hani girmek istediğimiz
Avrupa Birliği süreci var ya değerli arkadaşlarım-
Avrupa'da bu iş nasıl yapılıyor diye bakılsaydı,
bugünkü sıkıntılar veya ihaleyi alan yüklenici firma
da bu sıkıntılara düşmezdi, çünkü ihaleyi alan firma
2008 yılına kadar yap-devret-işleti, işletmesini,
ama, 2011 yılına kadar da yüklenici olarak başbayilik
sorumluluğunu ve işini almıştı, Danıştay
bunu durdurdu. Aslında biz Avrupa'ya bakmış olsak, bu
yapılanmanın nasıl Avrupa'da işlediğini çok
rahatlıkla görürdük. Fakat, biraz önce söylediğim gibi,
biz, maalesef -bir klasik olarak- bu işleri getiriyoruz, önce
ateş ediyoruz sonra nişan alıyoruz, ya Danıştaydan
ya Anayasa Mahkemesinden ya Sayın Cumhurbaşkanından
döndükten sonra bir kez daha görüşmek için buralara, Genel Kurula
getiriyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, Avrupa'da bunun yapılma şekli üç boyut
içerisinde oluyor, yani iddaanın oynatılma şekli. Bazı
ülkelerde devlet denetiminde monopol bir yapı oluşturuluyor;
bazılarında yine devlet denetiminde bölgelere ayrılıyor;
bazılarında ise liberazisyon sistemi içerisinde serbest
bırakılıyor. Fakat, Türkiye'de, ilk ihalenin yapılma
biçimindeki yanlışlık, devlet eliyle özel sektörde bir
monopol, özel sektörde bir tekel oluşturmak noktasını
ortaya çıkarıyor. Burada -her zaman sizlerin de özelleştirmeyle
ilgili söylediklerinize baktığımızda- büyük
bir yanılgı ve büyük bir çelişki ortaya çıkıyor.
Aslında, burada devlet eliyle monopol bir yapının
oluşmasındansa, bunların bölgelere ayrılması
gerekir. Elektrik dağıtım şirketleri gibi,
beş, altı, yedi bölgeye -ki İtalya'da uygulama bu
şekilde- ayrılırsa hem ciddi anlamda gelir elde edilir
hem de buradaki rekabet artırılmış olur.
Bunun
üç boyutu var değerli arkadaşlarım, iddaa oyununun:
Birincisi, TV üzerinden oynatmak; ikincisi, online sistem, İnternet
üzerinden oynatmak; üçüncüsü, offline dedikleri bayiler üzerinden
oynatmak. Türkiye'de TV üzerinden oynatılma şu anda yürürlükte
yok, böyle bir uygulama yok, ama İnternet üzerinden oynatılıyor.
İnternet üzerinden de iki şirket oynatıyor bunu.
İsimleri, biri Bilyoner, biri de Nesine. İki, GSM operatörüne
bağlı şirketler bunu oynatıyor. Buradan elde edilen
kârların, hasılatın yüzde 91'ini Spor Toto Genel Müdürlüğü
alıyor, yüzde 9'unu da şirketler alıyor. Şimdi, bu
iki şirketin üzerinde İnternet üzerinden oynanıyor;
ama, bunun yanı sıra ciddi anlamda Türkiye'de illegal olarak
oynanan İnternet üzerinden bahis oyunları var. Yani, yabancı
ülkelere Türkiye'den bir çocuk kredi kartıyla giriyor -on sekiz
yaşından küçük olabilir- kredi kartıyla bunu oynuyor
ve bir anda annenin babanın kredi kartları da dolmuş
oluyor. Türkiye'deki oynanma biçimi -Bilyoner ve Nesine- banka hesabı
üzerinden oynanıyor.
Şimdi,
bu gelen yasanın içerisindeki 5'inci madde çok önemli. Bu, BDDK
bankalara yazı yazarak 99'la başlayan kod sisteminden bu
kredi kartı üzerinden yabancı ülkelerdeki İnternet
sitelerinden oyun oynamayı yasaklıyor. Burada ifade etmek
istediğim, iki tane şirket var, bu yasakla beraber, İnternet
üzerinden daha fazla şirkete iddaa oyunu oynatma hakkını
vermeliyiz. Bu birinci tarafı. TV'ler üzerinden Avrupa'da oynatılıyor
iddaa; bu hakkı da vermek gerekiyor.
Asıl
acı olan, yabancı değil, çok tanıdık bir yer olan
Kıbrıs üzerinden Türkiye'de oynatılan bir offline sistemi
var. Bu, Kıbrıs üzerinden oynatılan da şöyle oluyor:
Kıbrıs'ta başbayiler
Sekiz şirket var Kıbrıs'ta
-bununla ilgili Kıbrıs'tan gazeteci arkadaşlar da bilgi
gönderdi- bu dört şirket İnternet üzerinden oynatıyor,
dört şirket de offline, yani, bayi üzerinden oynatıyor.
Ben, Berhan olarak Kıbrıs'taki başbayiden bir bayilik
alıyorum ve buraya 50 bin dolar veya 100 bin dolar teminat yatırıyorum.
Diyarbakır'da, Denizli'de, Antalya'da, yani, Türkiye'nin birçok
ilinde illegal olarak bu oyunlar oynanıyor ve bunun, illegal
olarak offline bayi sisteminden oynanan rakamın 1 milyar dolara
yakın olduğu yetkililer tarafından söyleniyor. Yani,
bayi sistemi içerisinde illegal yoldan 1 milyar dolarlık iddaa
oyunu oynanıyor. Kıbrıs'taki şirkete 50 bin dolarlık
teminat göndermişsem, bayi olarak 50 bin dolarlık oynatıyorum,
51 bininci dolara gelince kesiliyor.
Bu
nasıl oluyor? İsimlerini verip illerimize bir suçlama getirmeyelim,
(A) ili, (B) ili, (C) ili. Vatandaş vitrinine iki tane, üç tane,
beş tane telefon koyuyor. Arka tarafta kutular var. Yani,
dışarıdan baktığınız zaman içerideki
esnaf arkadaşı telefon işi yapıyor diye görüyorsun;
ama, içeriye girildiğinde veya yakalandıklarında kutuların
içi boş çıkıyor. Sadece iki üç tane telefona el koyuyorsun,
bir yaptırım da olmadığı için, elini kolunu
sallaya sallaya yarın yine aynı işe devam ediyor. Bu
5'inci maddenin önemi de, bu anlamda, banka üzerinden, kredi kartı
üzerinden ve illegal olarak oynayana, oynatana ciddi anlamda hem
para hem de hapis cezası getiriyor.
Bu
delikler kapandığında, değerli arkadaşlarım,
yani Kıbrıs üzerinden oynanan illegal yönden offline sistemi
kapanınca, İnternet üzerinden oynanan online sistem
BDDK'nın el koymasıyla kapanınca, şu an Türkiye'de
son 2006 yılında, Bilyoner ve Nesine'nin hasılatı
100 trilyon. Kredi kartı üzerinden oynanmamasına rağmen
100 trilyon. Offline'ın hasılatı ise 2 katrilyon 23 veya
28 trilyon. Eğer, offline illegal, online illegal, bu yasayla
beraber kapandığında, yapmış olduğumuz
hesaba göre, 4,5 milyar dolara yakın bir pasta çıkıyor.
Bu 4,5 milyara yakın rakam şunu getiriyor:
1)
Vergi kaçakçılığını önlüyor.
2)
Kara parayı önlüyor.
Kredi
kartıyla oynadığında kişi, hesabına girdisi,
çıktısı yok; soruyorsun: "100 bin dolar nereden geldi?"
"Ben, (A) şirketinin üzerinden, İnternetten, online
sistemden iddaa oynadım, para oradan geldi" diyor. Hem vergi
kaçağını kapatacak hem kara paranın aklanma durumunu
ortadan kaldıracak. Bakın somut bir örnek vereyim: Hepimizin
gözleri önünde cereyan etti, geçenlerde yazılı basında
manşet oldu, "Kumar sanal, ölüm gerçek." Bu şirketin
İngiltere menşeli bir şirket olduğunu biliyorum,
ismini burada söylememe gerek yok. Bütün aile ve çocuk, önceleri
oynuyor İnternet üzerinden kredi kartıyla. Üç-beş para
kazanıyor, gelip annesine söylüyor. Annesi, babası da
"tamam, olur" diyor. Oynamaya başlıyorlar ve derken,
biraz daha para kazanılıyor. Ev satılıyor, evlerini
satıyorlar ve yine oyun oynamaya devam ediliyor. Günün birinde
2,5 trilyon, bu evladımız
Ailesine başsağlığı
diliyorum, rahmetle, şükranla, yattığı yer
ışık olsun, rahmet olsun, anıyorum da kardeşimizi.
Ama, böyle bir şey yaşandı. Bu, bugüne kadar -Sayın
Bakan alınmasın- 2004 yılında bu işler başlarken
bunların tedbirlerinin de alınması gerektiğini
söylüyoruz biz. 2004'ten bugüne kadar -İngiltere, Kıbrıs,
Avusturya, şirketlerin isimlerini vermiyorum- çok büyük paralar
ve vergi dışarı gitti, paramız dışarı
gitti ve kara para aklandı.
Şimdi,
bu yasayla ilgili, gerçekten, özellikle 5'inci maddesi önemli bir
uygulama. Birazdan, yukarıda Sayın Bakan ve arkadaşlarımızla
çalışma yaptık, 2'nci madde, 8'inci madde ve 9'uncu maddeye
ekler, önergeler getirdik. Daha dertop bir yapı içerisinde bu
işin uygulanabilirliğini uzlaşma içerisinde yerine
getirdik. Ama, yapılması gereken, bu yasanın uygulamaya
başladığından sonra Türkiye'de monopol yapıyı
yıkacak -biraz önce de ifade etmeye çalıştım- devletin
-elektrik dağıtım şirketlerine yaptırdığımız
gibi- bölgelere ayırıp, rekabeti artırarak, kişilere,
şirketlere bunu vermek. Bunu vermenin de bir koşulu var.
Şu anda bir yerli şirketimiz, bir de Yunanlı şirket
bu işin ortağı. Yani, İnteltek şirketinin ortağı,
iddaanın başbayiliğini yapıyorlar. Yunanlı
şirket yüzde 45 ortak, Türk şirketi yüzde 55 ortak.
Buradan
tutanaklara geçmesi adına bunu da ifade ediyorum: RTÜK'teki
şartnamede olduğu gibi, yabancı payının yüzde
25'e inmesi gerek. Çünkü, bu, düşünebildiğinizin üstünde
bir hacim oluşturuyor. Bakın, bu konuda Amerika yasakladı,
yabancı şirketlerin oynamasını, Fransa'da yasaklandı,
İtalya'da Finans Bakanlığı bunu yasakladı. Yani,
Türk Telekom'u baba baba satmaya gerek yoktu! Bu yapı doğru
organize edilseydi, bu süreç içerisinde Türk Telekom'u sattığımızdan
daha fazla hazineye gelir -irat edebilirdik- kaydedebilirdik.
Ayrıca,
bu yapılanmanın başka yansımaları da var. Bu
yansımalar, sportif faaliyetlere, yani, futbol takımlarına
katkı sunuyor. Birinci lig, ikinci lig (A) ve (B) kategorisi ve
zaman içerisinde de üçüncü ligden takımlarımız iddaaya
girdiğinde, yani oyun kuponuna girdiğinde
Birinci lig sürekli
var, ikinci lig (A) kategorisi sürekli (B) kategorisi sürekli;
üçüncü ligden dönüşümlü olarak kupona yazıldığında
paralar kazanıyorlar. Geçenlerde Grup Başkan Vekilimiz
Sayın Ali Topuz Bey'i, Grubumuzu ziyarete gelen ikinci ve üçüncü
lig kulüpleri başkanları ve Birlik Başkanı şunu
söyledi
İkinci ligden bir arkadaşımız "150
milyara yakın, ayda para alıyoruz." Üçüncü ligden bir
arkadaş da -kulüp başkanı- "130'la 150 milyara yakın,
yılda bir para alıyoruz." dedi. Bu, sportif faaliyetlere
de katkı veriyor.
Bunun
yanı sıra, sosyal kurumlara, Çocuk Esirgeme Kurumuna, Sanayiyi
Destekleme Fonuna
Bütün bunlar da bu toplananlardan pay alıyor.
Ama bu nasıl oluyor? Biraz önce söylediğim gibi, hasılat
yükseldikçe, futbol takımları da, sosyal kurumlar da bu hasılattan
yüzde üzerinden daha fazla para alacaklar, ama, biz bununla yetinmiyoruz
-Sayın Bakanım burada, kendisiyle de konuştum- amatör
takımlarımıza da
Çünkü, biraz önce ifade ettiğim
gibi, bu hacim büyüyünce amatör takımlarımızın
da bu konuda istifade edebileceği, bir yönetmelikle, bir
açılım getirmekte fayda görüyorum, çünkü sporun temeli
amatör ruhtur, amatör yapılanmadır.
Bunu
ifade ederken şuraya bağlamak istiyorum: Değerli arkadaşlarım,
yasanın getirdiği ayrıca bir farklılık, bugüne
kadar sadece futbol oyunlarından, futbol müsabakalarından
iddaa oynanıyordu, ama bu yasayla, futbolun ötesinde hentbol,
voleybol, basketbol, motor sporları ve tenisten de iddaa oynanabilecek.
Yani, amatör sporları, Sayın Bakanım, eğer iddaa
oyununun içerisine alıyorsak, amatör spor kulüplerimize de bu
hasılattan pay aktarmamız gerektiği kadar normal bir
şey yoktur diye düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bütünü içerisinde sıkıntıları
olan, ama Danıştayın vermiş olduğu karardan dolayı
-yani, başa dönüp söylemek istemiyorum, ama ifadede de mahzur
yoktur- önce ateş edip, nişan alma klasiğinizden dolayı
ortaya gelen bir problem var. Bu problem, 1 Mart itibarıyla iddaa
oyunlarının durması söz konusu, çünkü yargının
vermiş olduğu karar bu. İvedilikle bu yasayı yüce
heyetinizin karşısına, Sayın Bakanımın
da telaşıyla beraber getirmemizin nedeni, iddaa oyunlarının
daha önce yapılmış "ben yaparım, olur" anlayışından
kaynaklanan meseleden dolayı kulüplerimizin, sosyal kurumların
mağdur olmaması.
Ayrıca
bir şeyin altını çizmek gerekiyor: Gerçekten, Türkiye'de
iddaa diye bir marka yaratıldı. Spor toto çocukluğumuzda
vardı, ama bugün iddaa diye bir marka var. Bu oyunların, iddaa
oyununun durması durumunda, iddaanın da, marka olarak da,
sürek olarak da yara alacağı, hafifleyeceği, unutulacağı
anlamında kaygıların da olduğunu unutmamak gerektiğini
düşünüyorum.
Biz,
bugün bu yasayla göstermiş olduğumuz örnekte olduğu
gibi, değerli arkadaşlar, eğer, buraya gelen yasalarımızı
kendi istekleriniz doğrultusunda ikiye, üçe bölüp, temel yasa
olarak getirmezseniz, uzlaşma içerisinde olursa
Tabii ki, hepimiz
burada milletin adına vekâlet yapıyoruz, AKP iktidar görevinde,
biz ana muhalefet olarak buradayız, ama, hepsi, siyaset, netice
alma sanatıdır, siyasette burada çıkardığımız
yasalar, mağduriyetleri ortadan kaldırma yasalarıdır,
mağduriyet yaratma yasaları değildir. Bugün örnek
bir çalışma olmuştur. Sayın Grup Başkan Vekili
Haluk Koç'a, Sayın Akif Hamzaçebi'ye, Kılıçdaroğlu'na
ve Sayın Bakanım da erken saatlerde dün gece beni aradıktan
sonra, Denizli Milletvekilimiz Sayın Mehmet Bey'e
Erken saatlerde
toplanıp bu yasayı huzurlarınıza getirmiş
olduk. Umut ediyorum ki, Türk sporuna, sosyal kurumlara ve ben hiç oynamadım,
oynamayı da tavsiye etmem, ama, iddaa oynayanlara da başarılar
diliyorum.
Saygı
ve selamlarla yüce Meclisi selamlıyorum efendim. (Alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ederim.
AK
Parti Grubu adına, Denizli Milletvekili Mehmet Yüksektepe.
Buyurun
Sayın Yüksektepe. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA MEHMET YÜKSEKTEPE (Denizli) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; Futbol Müsabakalarında
Müşterek Bahisler Tertibi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, konuşmama başlamadan önce, bu yasanın
Meclise gelmesinde CHP Grubunun katkısını biraz önce
CHP Grubu adına konuşan Sayın Şimşek de belirtti,
teşekkür ediyorum. Gerçekten, özverili bir çalışmayla
-yaklaşık iki gündür- bugünkü hâline getirdik.
Değerli
arkadaşlar, bugün itibarıyla bu kanun niye gündeme geldi?
Niye buradayız?
Değerli
arkadaşlar, bildiğiniz gibi, Spor Toto Kanunu ve müşterek
bahis oyunları yaklaşık 1959 yılında çıkan
bir yasayla faaliyete geçmiş, o günden bugüne spor toto,
şans oyunları ve buna benzer bahis oyunları bu şekilde
devam etmekte. Ama, sizler de yakından takip etmektesiniz ki,
artık, dünya hızla gelişmekte, bilişim teknolojileri
gelişmekte, dolayısıyla, bu çerçevede, 59 yılında
çıkan Yasa'dan sonra yeni oyunlar, yeni oyun türleri, yeni bahis
türleri ve müşterek oyunlar başlamış dünyada ve
dünyanın birçok ülkesinde gelişen bu bahis oyunları
da ülkemizde, paralel olarak, devam etmekte ve bunlar gayriyasal
bir şekilde gerek İnternet üzerinden gerekse diğer ortamlarda
bayilik şeklinde vatandaşımızın sosyal yapısını,
bireylerin sosyal yapısını, ekonomik yapısını
ciddi şekilde etkileyen, olumsuz etkileyen bir neticeye
doğru gitmekteydi. Aynı zamanda, dünyada ve Türkiye'de ciddi
rakamlarla ifade edilen bu bahis oyunlarından devlet de ciddi
anlamda gelir kaybına uğramaktaydı. Bundan dolayı,
17 Nisan 2004 tarihinde iddaa adında bir oyun türüyle Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğü yeni bir oyun başlattı. Tabii, Kanun'un
1959 yılında çıkmış olmasıyla birlikte,
eksiklerle birlikte, bu oyun başladı ve Türkiye'de, 2 bin civarında
bayi ve 60 bin çalışanıyla birlikte, bugün, sosyal bir
vakıa hâline geldi.
Ama,
Danıştaya yapılan bir müracaatla -önce idare mahkemesine,
sonra da Danıştaya yapılan bir dava sonucunda- bu iddaanın
ihale ediş biçimi, arkadaşlar, iptal edildi. Niye iptal
edildi? Burada, iptalle ilgili bir suistimal mi var? Hayır. Bir
usulsüzlük mü var, bir kayırma mı var? Elbette hayır.
Ama, burada, ihalenin iptal edilme gerekçesine -ben hukukçu olmamamla
birlikte- baktığımızda, müşterek bahislerin
tertibi ve bu hasılatın paylaşımıyla ilgili
hükümlerin Kamu İhale Kurumu Kanunu kapsamında, içinde
olmamasından dolayı kaynaklandığı
Mahkemenin
ifadesi
Bunun
üzerine, yeni yasada, bu yasamızda, görüşmekte olduğumuz
bu yasada, bu düzenlemeyi de dikkate alan bir içerikle, ayrıca,
yeni kapsama alanlarını, yeni sportif faaliyetleri de içine
alacak bir şekilde, geniş kapsamlı ve bugünkü sıkıntıyı
da ortadan kaldıracak, yani, 1 Mart itibarıyla verilen, Danıştayın
verdiği süre itibarıyla, bu sıkıntıyı ortadan
kaldıracak bir düzenlemeyle, inşallah, bu kanun bugün
çıkacak.
Değerli
arkadaşlar, iddaa oyunlarına baktığımızda,
buradan elde edilen hasılattan birçok kamu kuruluşumuz
başta olmak üzere, bir ekonomik girdi elde etmekte, aynı zamanda,
spor kulüplerimiz, gerek birinci lig gerekse ikinci ve üçüncü lig takımlarımız
da bundan faydalanmakta. Teşkilat hasılatından pay
alan kurumlarımıza baktığımızda arkadaşlar,
Çocuk Esirgeme Kurumu, Kredi Yurtlar Kurumu, Tanıtma Fonu,
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Savunma Sanayii Destekleme Fonu
gibi kurumlarımız, bu iddaa oyunlarından elde edilen
hasılattan pay almakta.
Arkadaşlar,
bu noktada bir konu üzerinde durmak istiyorum. Özellikle Gençlik
Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan bu birimden,
bu şans oyunları, müşterek bahis oyunları dediğimiz
bu birimden elde edilen hasılattan Gençlik Spor Genel Müdürlüğüne
ayrılan payın artırılmasını talep ediyorum.
Niye? Yine, geçen günlerde, Şiddeti Araştırma Komisyonu
olarak Sayın Gençlik Spor Genel Müdürlüğümüzü dinlediğimizde,
Türkiye'de Gençlik Spor Genel Müdürlüğü olarak kaç gencimize,
yıllık, hizmet verildiğini, kaç gencimizin sportif ve
kültürel faaliyetlerle desteklendiğini sorduğumuzda,
yaklaşık 2 bin civarında gencimizin bu faaliyetlerden
faydalandığını dile getirdiler. Ama, biz biliyoruz
ki, ülkemizde yaklaşık 18 milyon, 19 milyon, hatta 20 milyona
yakın genç bir nüfus var. Bu bir avantajdır. Eğer gençlerimizin
şiddetten uzak durmasını arzu ediyorsak, yavrularımızın
canlarının yanmamasını arzu ediyorsak, annelerin,
babaların yüreklerinin acımamasını arzu ediyorsak,
ben diyorum ki, bu hasılattan Gençlik Spor Genel Müdürlüğüne
ayrılan payın daha da artırılması lazım
ve Gençlik Spor Genel Müdürlüğümüz, imkânları artırılarak,
2 bin gencimizin değil, yıllık 200 bin gencimizin sportif
faaliyetlerle desteklenmesine, kültürel faaliyetlerle desteklenmesine
önayak olmalı, katkı sağlamalı diye düşünüyorum.
Arkadaşlar,
yine, bir diğer gerçek, spor kulüplerimiz. Ben, aynı zamanda,
birinci ligde oynayan Denizlisporun yönetim kurulu üyeliğini
yaptım. Özellikle Anadolu'da spor kulüplerimizin ne kadar
sıkıntı içerisinde olduğunu, ne kadar zor
şartlarda kulüplerin idare edildiğini yakından biliyorum.
Hele hele ikinci lig (A) ve (B) kategorisi ve üçüncü ligde oynayan
takımlarımız daha da zor şartlarda. Zaman zaman
deplasmana gideceklerinde bir otobüs parasını denkleştiremediklerini
biz biliyoruz. Dolayısıyla, bu iddaa gelirlerinden elde
edilen bu paylarla, birinci lig kulüplerimiz gelirlerinin yaklaşık
yüzde 20-25'ini buradan sağlamakta, ikinci ve üçüncü lig kulüplerimiz
ise, gelirlerinin, yıllık gelirlerinin yüzde 70-80'ini, yine,
bu hasılattan sağlamaktadırlar. Bugün itibarıyla,
kamuoyu, dört gözle, halkın tabiriyle, bu yasanın çıkmasını
ve 1 Marttan itibaren de, hiçbir sekteye uğramadan, bu oyunların,
bahis oyunlarının devam etmesini ve bir yasal altyapıya,
yasal düzenlemeye oturtulmasını beklemekteler. Umuyorum,
bu çalışmayla bunu gerçekleştireceğiz.
Değerli
arkadaşlar, bir diğer konu da İnternet üzerinden oynanan
oyunlar. Az önce ifade ettim, gerçekten, bilişim sektörü, bilişim
teknolojileri çok hızlı gelişmekte. Az önce Sayın
Şimşek'in de söylediği gibi, birçok uluslararası
bahis oyunu oynatan şirketler, firmalar, kuruluşlar, dünyanın
değişik yerlerinde insanlara bu oyunları oynatıyorlar.
Buradan; bir, devlet ciddi anlamda gelir kaybına uğramakta;
iki, bu oyunu oynama noktasındaki sınır ve heyecan
frenlenemediği için birçok aile acı ve ıstırap içerisinde
kalmaktadır. Bu, gerçekten üzücüdür.
İşte,
bu yasa ve Meclise gelen ve önümüzdeki günlerde çıkarmayı
beklediğimiz -umuyorum kısa sürede çıkacaktır-
bilişim suçlarıyla ilgili yasal düzenleme de bu sıkıntıyı
büyük oranda, arkadaşlar, ortadan kaldıracaktır.
Tabii,
yasal düzenlemeler yavaş ve ağır kalmakta, ama, bilişim
suçları çok hızlı bir şekilde gelişmekte. Geçen
gün, yine, bir gazete ve İnternet haberinde cep telefonundan
gönderilen banka hesap numaralarıyla kişilerin banka hesaplarının
boşaltıldığını okudum. Bu kadar hızlı
çalışmakta.
Tabii,
bu, sadece Türkiye'nin problemi değil. Bilişim suçları,
bilişim suçlarıyla mücadele, toplumun bilişimin zararlarından
korunmasıyla ilgili sorumluluk tüm dünyanın gündeminde.
Bu noktada en ileri noktada giden ülkeler, başta Amerika,
İngiltere, Kanada, Güney Kore, Singapur gibi ülkeler de,
bir taraftan bilişimin toplumun
hayatını kolaylaştırma noktasında kolaylaştırıcı
bir faktör olarak yaygınlaşmasına önayak olurken, bu düzenlemeleri
yaparken, teşvik ederken, bir taraftan da zararlı etkilerinden
korunması için gerekli tedbirleri almaktadır. Bu, sosyal
devletin bir zorunluluğudur.
Yine,
bir diğer husus: İddaa oyunlarının
oynanmasıyla ilgili yaş sorunu. Yönetmelikte iddaa oyunlarının
hangi şartlarda oynanacağı belli ve on sekiz yaşından
küçük olan gençlerimizin, yavrularımızın kesinlikle
iddaa kuponu doldurmaları ve oynamaları yasaktır.
Ancak, burada şunu itiraf etmek istiyorum: Bugün itibarıyla,
maalesef, dershanelerimizde çocuklarımız, öğretmenlerinin
dersi yerine, anlattığı derslerin yerine iddaa kuponları
doldurmakta. Ben Sayın Genel Müdürlüğümüze bunu sorduğumda,
"kesinlikle yasak..." Ha, buradan, demek ki denetim noktasında
bir sıkıntımız var. Bunun ısrarla üzerine giderek,
hangi bayi, hangi kuruluş on sekiz yaşın altındaki
bir gencimize, yavrumuza, çocuğumuza iddaa kuponu oynatıyorsa
derhâl üzerine gidilmeli ve onun lisansı, onun yetkileri kapatılmalıdır,
iptal edilmelidir diye düşünüyorum. Çünkü, gençlik bizim her
şeyimiz. Biz diyoruz ki, ahlaklı gençlik, erdemli gençlik,
kendine güvenen gençlik; ama, bir taraftan da bu denetimi yapmıyoruz.
Belki,
bundan sonraki düzenlemede şu da olabilir diye düşünüyorum:
Bildiğiniz gibi, Türkiye'nin, İçişleri Bakanlığının
üzerinde durduğu ve uzun yıllar uğraştığı
MERNİS Projesi var ve burada her bir vatandaşımızın
T.C. kimlik numarası var. Dolayısıyla, bu T.C. kimlik
numarasıyla birlikte, eğer gerekli bilişim altyapısı
oluşturularak, bu kuponu dolduran kişiler, insanlarımız
kupon verirken üzerinde T.C. kimlik numarası da olursa, otomatik
olarak bilgisayar, o gencin, o bireyin on sekiz yaşının
altında mı üstünde mi olduğunu tespit edecektir. Bu,
bana göre, çok önemli bir öz denetim olacaktır diye düşünüyorum.
Umuyorum ve diliyorum ki, bundan sonraki süreçte Gençlik Spor Genel
Müdürlüğü bu altyapıyı, bu çalışmayı gerçekleştirir
bir an önce. Çünkü, bu, bilimsel bir çalışma, teknolojik bir
çalışma, zaman alacak bir çalışma; bunu gerçekleştirir
diye düşünüyorum. Ama, bugün itibarıyla birinci öncelikli
sorunumuz, 1 Mart itibarıyla iddaa oyunlarının sekteye
uğramadan devam ettirilmesi ve bu kulüplerimiz başta olmak
üzere, buradan ekonomik fayda sağlayan, gelir elde eden, finansman
sağlayan kurumlarımızın da zarar görmemesi.
Ben
sözü daha fazla uzatmak istemiyorum. Bu vesileyle, bu yasaya katkı
sağlayan başta Sayın Bakanımıza ve CHP Grubundan
arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum ve ben de, bugüne
kadar, hiçbir şekilde, iddaa, spor toto, ganyan oynamadım
ve hiçbir gencimizin de -bir eğitimci olarak- bireylerimizin
de iddaa oynamasını arzu etmiyorum, tavsiye etmiyorum
ve umuyorum, bu yasa hayırlı olur diyorum.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ederim.
Sayın
Koç...
HALUK
KOÇ (Samsun) - Konuşmayacağım.
BAŞKAN
- Konuşmuyorsunuz.
Sayın
Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili, şahsı adına.
Buyurun
Sayın Kandoğan. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
ÜMMET
KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizleri saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan
1341 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerinde
şahsım adına söz aldım.
Yalnız,
konuşmamın başlangıcında, biraz önce Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına bu kürsüye gelen Denizli
Milletvekili Sayın Mehmet Yüksektepe'nin konuşmasıyla
ilgili bir iki cümle söylemek istiyorum. Sayın Yüksektepe, sözlerinde,
bu kanunla ilgili olarak, Cumhuriyet Halk Partisiyle anlaştıklarını,
Cumhuriyet Halk Partisine teşekkür ettiklerini iki kez bu kürsüden
ifade ettiler. Tabii, iktidar partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisindeki
siyasi partilerle uyum içerisinde çalışmasından biz
mutlu oluruz. Ancak, burada bir başka parti grubu daha var, Anavatan
Partisi Grubu var. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Anavatan Partisi Grubu dışında, burada, Mecliste temsil
edilen diğer partiler var. Eğer, siz, bir kanun tasarısını,
tek başınıza, Cumhuriyet Halk Partisiyle anlaşarak
Türkiye Büyük Millet Meclisinden 20 milletvekiliyle -buradan- geçireceğinizi
zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Bir kere, bunun altını
çizeyim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Öyle yok, öyle kolay değil o. 20 tane milletvekili oturacak,
"Cumhuriyet Halk Partisiyle anlaştık" diyeceksiniz,
buradan bu kanun tasarısını geçireceksiniz. Bu, bu
kadar ucuz değil.
Onun
için, bir kanun tasarısı, elbette, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemine gelinceye kadar, komisyonlarda ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinde diğer grubu olan partilerle anlaşmanızı
-elbette- biz de gönülden arzu ederiz, ama, keşke bu anlaşmayı
Komisyonda yapabilseydiniz, keşke bu anlaşmayı
Bakınız,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun Komisyondaki muhalefet şerhi
burada ve Komisyon görüşmelerindeki muhalefet şerhleri,
hakikaten, son derece de yerinde. Ben de, burada, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubuna ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Ama,
siz, yirmi günden beri bekleyeceksiniz, bununla ilgili hiçbir görüşme
yapmayacaksınız, ne zaman ki tasarı Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündemine geliyor
SONER
AKSOY (Kütahya) - Ne biliyorsunuz görüşülmediğini?
ÜMMET
KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Aksoy, dinler misin lütfen.
SONER
AKSOY (Kütahya) - Belki görüşüyoruz, nereden biliyorsun?
ÜMMET
KANDOĞAN (Devamla) - Efendim, görüşülmedi.
SONER
AKSOY (Kütahya) - Nereden biliyorsunuz görüşülmediğini?
ÜMMET
KANDOĞAN (Devamla) - Bakınız, ben ne söylüyorum
SONER
AKSOY (Kütahya) - Nereden biliyorsunuz?
ÜMMET
KANDOĞAN (Devamla) - Ama, siz, biraz önce, AK Parti Grubu Milletvekilini
dinlemediniz.
SONER
AKSOY (Kütahya) - Ya, bırak sen!
ÜMMET
KANDOĞAN (Devamla) - Dedi ki Sayın Milletvekili ve Cumhuriyet
Halk Partisi Milletvekili dedi ki, konuşan milletvekilleri:
"Bugün, üç buçuk saat, Sayın Bakanla, oturduk, görüştük."
Kendileri söylüyorlar. Yani, görüşme bugün olmuş, bugün
yapılmış görüşme.
SONER
AKSOY (Kütahya) - Belki yirmi gün önce yapıldı.
ÜMMET
KANDOĞAN (Devamla) - Peki, bakınız,
yirmi gün önce bu Millî Eğitim Komisyonundan geçmiş. Yirmi
günden beri niçin bir uzlaşma arayışı içerisine
girmiyorsunuz da, Meclise bugün alelacele gelen bu kanun tasarısıyla
ilgili bir uzlaşma arayışı içerisine giriyorsunuz?
Bakın, yanlışlık burada. Niçin?
SONER
AKSOY (Kütahya) - Uzlaşmayı bozmaya çalışıyorsunuz.
ÜMMET
KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Aksoy, lütfen dinler misiniz.
Siz, bir komisyon başkanısınız. Yani, en fazla bunları
dinleme durumunda olacak olan insan sizsiniz. Bakınız,
şimdi
SONER
AKSOY (Kütahya) - Ama, uzlaşmayı bozma gayreti de kötü bir
şeydir.
ÜMMET
KANDOĞAN (Devamla) - Şimdi bakınız
Bakınız
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, karşılıklı konuşmayalım.
Sayın
Aksoy, lütfen
Sayın
Kandoğan, Genel Kurula hitap ediniz.
ÜMMET
KANDOĞAN (Devamla) - Nasıl aceleyle bir anlaşma ortaya
konulduğu, işte, değişiklik önergeleriyle karşımıza
çıkıyor. Şu değişiklik önergesinin altına
siz imza atar mısınız Sayın Aksoy? Şu metnin altına
imza atar mısınız?
SONER
AKSOY (Kütahya) - Atarım ben arkadaş.
ÜMMET
KANDOĞAN (Devamla) - Atarsanız, bakın, işte onun
için, görmediğiniz bir önergenin altına "imza atarım"
diyerek, bir komisyon başkanı olarak elinizi kolunuzu
bağlıyorsunuz.
Bakınız,
önerge elimde. O kadar aceleyle hazırlanmış ki, önergede
önce kanunun ismi yanlış yazılmış -bakın,
burada- yanlış yazılan kanunun ismi -bakın, burada-
çizilmiş, çizmişler, elleriyle çizmişler, ondan sonra
da ilave etmişler, elleriyle kelimeler ilave edilmiş. Yani,
böyle bir değişiklik önergesi, alelacele verildiğinin,
yangından mal kaçırırcasına verildiğinin
bir işareti, bir göstergesi. Benim itirazım buna.
Yirmi
günden beri siz, gelirdiniz
İlgili partilerle, komisyondaki
arkadaşlarla oturun, görüşün, konuşun, tartışın,
en doğrusu neyse o olsun.
Biraz
önce burada, komisyon sıralarında gördük, bürokratlarla,
milletvekilleri ayakta
Önerge nasıl hazırlanacak, nasıl
doğrusu, gördük burada. Ben, bu önergeleri daha beş dakika
önce alabildim. Yok
Önergeler şimdi yetiştirilmeye çalışılıyor.
Kabul
Elbette, Türkiye Büyük Millet Meclisinde önerge verilir, verilmesi
de gerekir, doğrusu da bu. Ama, böyle, ayaküzeri, karalanmış,
çizilmiş, yanlış, ifade eksikleri, ifade, anlam düşüklükleri
olan bir önergeyle buraya gelinirse, benim itirazım buna.
SONER
AKSOY (Kütahya) - Sen önce içeriğini konuş.
ÜMMET
KANDOĞAN (Devamla) - Şimdi, değerli milletvekilleri,
milletvekillerimiz çıktı, bu kanunu elbette savunuyor.
Ama, savunurken de bir suçluluk duygusu içerisindeler: İşte,
bu, iddaa ve bahis oyunu oynamamış, eğitimci olarak da
hiç kimseye de tavsiye etmezlermiş, ocaklar, yuvalar yıkılıyormuş,
ama bu kanunu da buradan geçirelim.
MEHMET
YÜKSEKTEPE (Denizli) - Sen oynamaya devam et.
ÜMMET
KANDOĞAN (Devamla) - Ama, bu sağlıklı bir yaklaşım
tarzı değil değerli milletvekilleri, bu doğru bir
yaklaşım tarzı değil. Eğer, siz, bir eğitimci
olarak buna karşıysanız, hiç oynamadıysanız
ve oynanmasını da tavsiye etmiyorsanız gelip burada
AK Parti Grubu adına bu kanunu niye savunuyorsunuz? O zaman
bir başkası çıksın savunsun, bir başkası
çıksın savunsun o zaman.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, bu kanunu eleştirebilirsiniz,
doğru veya yanlış, ama neticesinde Türkiye'deki spor
kulüplerinin bundan istifade etmesi söz konusu ve çok ciddi
sıkıntılar içerisinde bulunan, ekonomik zorluklar
içerisinde bulunan kulüplere bir miktar da katkı sağlayabilen
bir kanun tasarısı. Elbette bu yönüyle bu kanun tasarısına
hiçbirimizin itirazı olmaz ve spor kulüplerimizin de mutlaka
desteklenmesi lazım, hatta Cumhuriyet Halk Partisi Grubu sözcüsünün
de ifade ettiği gibi, amatör spor kulüplerini de içine alacak
şekilde, bu paylaşımın adil bir şekilde yapılması
gerektiği inancındayım ve bu kanunun 9'uncu maddesindeki
-Kamu İhale Kanunu'na tabi olmama, bazı işlemleriyle
ilgili olarak- hususun bir önergeyle değiştirilecek olmasından
dolayı da mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum ve kanundaki,
tasarıdaki bir yanlışlıktı, o yanlışlıktan
dönülmekte olduğunu görmekten de mutlu olduğumu ifade etmek
istiyorum.
Tabii,
konumuz spor olunca ve Sayın Bakanımız da burada olduğuna
göre, özellikle, şu Futbol Federasyonu Başkanlığı
işini de bir şekilde gündeme getirmekte fayda olduğu
düşüncesindeyim.
Şimdi,
Sayın Bakanımız, ne hikmetse, herhâlde Sayın
Başbakanın da talimatlarıyla Futbol Federasyonu
Başkanlığı seçiminin ilk gününden beri içinde oldular
ve hiç olmaması gerektiği hâlde maalesef bizzat başkanlık
seçimine delege bazında müdahale edilerek seçimlerin neticesinin
değiştirilmeye çalışıldığını
üzülerek gördük. Bütün bunlara rağmen çok farklı bir netice
çıktı. Ancak, hâlâ, seçimin üzerinden çok uzun bir süre geçmiş
olmasına rağmen, Türkiye'de, Futbol Federasyonu Başkanlığını
tartışıyoruz. Hâlâ, tartışmalı bir konu
olarak gündemimizde duruyor ve bu durum, maalesef, futbol kamuoyunu
ve futbolun içerisinde yer alan bütün kulüplerimizi ve bütün taraftarlarımız
da, maalesef, ciddi manada bu işin, bu olayın içerisine çekmeye
çalışılıyor. O nedenle, Sayın Bakanım,
ne olur artık bu konuyla ilgili, ne yapılacaksa, ne olacaksa,
bu işin bitmesi lazım. Ya siz kenara çekilin veyahut aylardan
beri konuştuğunuz, gündeme getirdiğiniz meseleyle
ilgili olarak ne yapacaksanız yapın ve bu işin sürüncemede
kalması, Türk futboluna zarar veriyor, Türkiye'nin dünyadaki
itibarına zarar veriyor. FIFA nezdinde, Türkiye'yi, maalesef,
haksız eleştirilerle karşı karşıya
bırakan bir uygulama olarak karşımızda duruyor.
O
nedenle, bu meselenin de bir an önce çözülmesi gerektiği inancımı
ifade ediyor, kanunun ilgili maddeleriyle ilgili olarak düşüncelerimi
ve önerilerimi, söz alabilirsem o bölümde sizlere aktarmaya çalışacağımı
ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ederim.
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN
(İstanbul) - Sayın Başkan, izin verirseniz çok kısa
bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Bakanım.
Hükûmet
adına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Sayın Mehmet Ali Şahin.
Buyurun
Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN
(İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Ne
zaman spor alanıyla ilgili bir tasarı Türkiye Büyük Millet
Meclisinin önüne gelse, ne zaman sporla ilgili bir teklif gelse, hepinize
şükran borçluyum ki, burada, tüm siyasi partilerimiz ve milletvekillerimiz,
bu tasarılara ve tekliflere gerçekten sahip çıkıyorlar,
destekliyorlar ve Türkiye'de sporun daha da gelişmesi konusunda
yardımları oluyor. Bu bakımdan, tüm siyasi partilerimize
ve burada görüşlerini ifade eden milletvekili arkadaşlarımıza,
destek veren arkadaşlarıma, spordan da sorumlu bir arkadaşınız
olarak teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum.
Bugün
de öyle oluyor. Futbol Müsabakalarında Müşterek Bahisler
Tertibi Hakkındaki Kanun kırk sekiz yıl önce çıkmış.
Kırk sekiz yıldır Spor Toto ve Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
bünyesi içerisindeki bir birim olan Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü,
futbol oyununa dayalı müşterek bahisler Türkiye'de oynatıyor.
Tabii, buradan elde edilen gelirler önce spor kulüplerimizin ihtiyaç
duyduğu kaynakların bir bölümünü oluşturuyor ve tabii
ki, buradan elde edilen kaynakların bir bölümü de, biraz önce
ifade edildiği gibi, yine Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
tarafından, Türkiye'de hâlâ ihtiyacı hissedilen, açığı
hissedilen spor tesislerinin yapımı için kullanılıyor.
Bugün
görüşmekte olduğumuz Futbol Müsabakalarında
Müşterek Bahisler Tertibi Hakkındaki Kanun'da değişiklik
de bir ihtiyaçtan doğdu. 2002 yılında, biz henüz iktidara
gelmeden önce, merkezî sistemin kurdurulması ve işletilmesiyle
ilgili bir ihale yapılarak, bugün hâlâ Türkiye'de oynanmakta
olan iddaa oyununun temelleri atıldı, bizden önceki dönemde.
Şu anda bu oyunu oynatmakta olan firma bu ihaleyi kazandı,
merkezî sistemi kurdu ve işletme işini üstlendi. Daha sonra
da, risk yönetim merkezi kurdurulması ve başbayilik verilmesiyle
ilgili ihale yapıldı. Bu ihalede de, başka firmalar da
girmiş olmasına rağmen, bu işi Türkiye'de yürütecek
altyapıya sahip olmadıkları için ve bu altyapıya
da Türkiye'de -o zaman da şimdi de- bir tek firma sahip olduğu
için, ihale sonucu iddaa oyununu oynatma, yani risk yönetim merkezi
kurma ve başbayilik verilmesi işini alma bu firmanın
üzerinde kaldı. Üç yıla yakın bir süredir de iddaa oyunu
Türkiye'de oynanıyor.
Değerli
arkadaşlarım, doğrusu, bu oyun başladığında
-dolayısıyla, ben de, diğer arkadaşlarımız
da- bu iddaa oyununun bu kadar prim yapabileceği, bu kadar büyük
cirolara ulaşabileceği pek tahmin edilmemişti. Ama,
şimdi gelmiş olduğumuz noktada, gerçekten biraz önce
söz alan arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi, özellikle
Şimşek'in rakamlarla ifade ettiği gibi, spor kulüplerimiz
için ciddi bir kaynak oluştu ve biz, Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü
olarak, bu iddaa oyunundan ve diğer spor toto gelirlerinden gelen
imkânlarla Türkiye'de yarım kalmış olan spor tesislerini
tamamlama, yerel yönetimlerle iş birliği yaparak yeni
spor tesisleri yapma gibi bir imkân elde ettik. Yani, Gençlik ve Spor
Genel Müdürlüğünün bütçesi dışında böyle bir kaynağın
gelmiş olması, Türkiye'de kırka yakın spor tesisinin
bu imkânlarla tamamlanması gibi bir sonuca bizi götürdü. Ama
-biraz önce arkadaşlarımız ifade etti, sözü fazla
uzatmayacağım- Danıştayın ilgili dairesi
bir yasal boşluk tespit ederek, bu oyunla ilgili yürütmenin durdurulmasına
karar verdi. Yürütmenin durdurulmasıyla ilgili karar, 1
Şubat tarihinde ilgili kuruma tebliğ edildi ve 1 Mart tarihi
itibarıyla da yürütmenin durdurulmasıyla ilgili uygulamayı
başlatmak durumundayız. O nedenle, demin bahsettiğim
Futbol Müsabakalarında Müşterek Bahisler Tertibi Hakkında
Kanun'da bir değişiklik yapmak zarureti doğdu. Çünkü,
böyle bir değişiklik yapmazsak, başlatılmış
olan bu oyunu devam ettirme imkânı bulamazsak, spor kulüplerimizin
çok ciddi gelir ve kaynak kaybı olacak, demin ifade ettiğim
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün tesislerinin tamamlanmasıyla
ilgili ciddi bir kaybı olacak.
O
bakımdan, böyle bir tasarıyı huzurunuza getirdik. Ancak,
şunu hemen ifade edeyim ki, yargının kararı karşısında
Biraz sonra, sanıyorum geçici bir madde şeklinde bir önerge
gelecek. Bu önergeyle, şu andaki süreci devam ettirmeyi amaçlıyoruz.
Ancak, bu, 1 Mart tarihi itibarıyla hemen yürürlüğe girebilecek,
yani, 1 Mart tarihinde hiçbir şey yokmuş gibi, otomatik olarak
iddaa oyununun devamını sağlayabilecek bir düzenleme
olarak da anlaşılmasın. Televizyonları başında
bizleri izleyen spor kulüplerimizin değerli yöneticileri,
bu konuyla ilgilenen herkes şunu bilsin ki üzerinde hukukçu arkadaşlar
olarak çokça çalıştık, yargı kararlarını
inceledik, tabii ki Anayasa karşısında, yapacağımız
değişikliklerin Anayasa'ya aykırı olmamasına
özen göstererek bir değişiklik önerisi hazırladık,
biraz sonra huzurunuza gelecek. Belki
Tabii ki Sayın Cumhurbaşkanına
gidecek, Cumhurbaşkanımız onaylarsa Resmî Gazete'de
yayımlanacak. Bu da bir süreci gerektirir. Bugün perşembe,
bir hafta sonra iddaa oyunuyla ilgili süreç duracak. O zamana kadar
Resmî Gazete'de yayımlanır mı, yayımlanmaz mı
Sayın Cumhurbaşkanımız on beş günlük süreyi
belki kullanma ihtiyacını duyacaktır, belki veto edecektir,
onaylayacaktır, ama, yürürlüğe girmesi biraz gecikebilir.
Yürürlüğe girdikten sonra da, önerge -biraz sonra okunduğunda,
gerekçeleriyle birlikte öğreneceğiniz ve idrak edeceğiniz
gibi- çok acil olarak yeni bir sözleşme yapılması
imkânı getiriyor önerge. Çok kısa sürede -onun detaylarını
da arkadaşlarımızla görüşerek- öneri olarak verdik.
Yani, özetle, birkaç hafta iddaa oyununun oynanamama riski olduğunu
huzurunuzda ifade etmek istiyorum. Bu süreci çok kısa sürede
atlatarak, spor kulüplerimiz için, kamu için ciddi kaynak oluşturan
bu oyunun devamını sağlamayı amaçlıyoruz. Bunu
huzurunuzda hemen ifade edeyim. Bu, işte, görüşülüyor bugün,
o hâlde hiçbir sorun kalmadı, önümüzdeki perşembe günü, 1
Marttan itibaren oyun aynen olduğu gibi devam edecek diye hemen
düşünmeyelim, demin söylediğim bütün o kaygıları
da düşünerek olaya yaklaşalım diye bu açıklamaları
yapma ihtiyacı duydum.
Söz
alan arkadaşlarımız çok yararlı düşüncelerini
burada ifade ettiler. Sayın Kurtulmuşoğlu, çok teşekkür
ederim, o da düşüncelerini ifade etti, yararlandım. Berhan
Şimşek arkadaşımızın, gerçekten çok geniş,
konunun özüne inerek bir değerlendirme yaptığı görüşlerinden,
önerilerinden istifade ettiğimizi ifade etmek isterim. Özellikle
"Bir monopol oluştu, bir tekel oluştu. Mutlaka bu kaldırılmalıdır."
dedi, yürekten katılıyorum. Zaten bu yasada yapmakta olduğumuz
değişiklikler de bu amaca yöneliktir. "İllegal
oyunları oynatanlara gitti ülkenin kaynakları. Bunu mutlaka
önlemeliyiz." dediler. Nitekim, bu tasarının içerisinde
bununla ilgili çok ciddi önlemler alıyoruz. Biraz sonra maddelerine
geçildiğinde, zaten o okunacak. Kaldı ki, zaten sizlere dağıtıldı,
burada da mutlaka tetkik etmişsinizdir. Yine Sayın
Şimşek'in, yabancı payının mutlaka belirli
bir seviyede tutulması, örneğin yüzde 25'lerde tutulmasıyla
ilgili önerisi var. Bunu da son derece saygıyla ve anlayışla
karşılıyorum. Mutlaka, çalışmalarımız
esnasında bu önerileri de göz önünde bulunduracağız.
"Amatör takımlarımıza da mutlaka yardımcı
olunmalı." dediler. Zaten bu yasa tasarısında,
amatör spor alanıyla ilgili de müşterek bahis oynama
imkânı zaten getiriliyor. Böylece, bunun doğal sonucu olarak,
amatör spor kulüplerimiz de bu tür oyunlardan yararlanma ve ilave
kaynak elde etme imkânına sahip olacaklar.
Benim,
tabii, söyleyeceğim şudur son olarak: Gerçekten, spor kulüplerimiz
olmasa böyle oyunları oynatmamız, böyle oyunlar sebebiyle
demin ifade ettiğim o yüksek meblağlı kaynakları
yakalamamız mümkün değil.
Spor kulüplerimizin de, bu oyunla ilgili şu anda yaşanan
sıkıntıyı bir an önce aşma gibi beklentisi
var ve buradan daha fazla kendilerine kaynak aktarılmasıyla
ilgili de beklentisi var ve buradan daha fazla kendilerine kaynak
aktarılmasıyla ilgili de beklentileri var. Bunu da anlayışla
karşılıyoruz. Şu geçirmekte olduğumuz
sıkıntılı süreci geride bıraktığımızda,
deminden beri konuştuğumuz ve zaman darlığı
sebebiyle ifade edemediğimiz birçok sorunu masaya yatırarak
bunları geride bırakmanın da kararlılığı
içerisindeyiz.
Biraz
önce, son olarak bizlere hitap eden Doğru Yol Partisi Denizli
Milletvekili Ümmet Kandoğan arkadaşımız, Türkiye
Futbol Federasyonuyla ilgili de bana bir soru yönelttiler. Kendisine
de teşekkür ediyorum. Çünkü, bu tasarıyla ilgili aslında
olumlu şeyler söylediler, "Bu, Türkiye'de özellikle spor kulüpleri
için mutlaka gerekli bir yasadır. Biz de buna bu açıdan yaklaşıyoruz."
dediler. O nedenle kendisine de teşekkür ediyorum. Benim Türkiye'de
Futbol Federasyonu seçimlerine doğrudan müdahil olduğumu
ve şu anda da bir sıkıntı yaşandığını
ve bunun bir an önce aşılması konusunda benim devrede
olmamamı ifade eden cümleler kullandılar, yanlış
anlamadımsa, Sayın Kandoğan.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye'de Futbol Federasyonu mali ve idari
özerkliğe sahiptir. 1992 yılında çıkmış
olan Futbol Federasyonunun Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Yasa, Türkiye'de Futbol Federasyonunu özerk bir statüye kavuşturmuştur.
Biz göreve geldiğimizde, sadece Futbol Federasyonu Türkiye'de
özerkti. Şu anda, elliden fazla, sanıyorum elli dört tane
federasyon daha bizim dönemimizde özerkliğe kavuştu.
Biz,
Hükûmet olarak ve Bakanlık olarak, spor alanının sivil
bir alan olduğunu düşünüyoruz. Bu sivil alanı spor kulüplerimizin,
Dernekler Kanunu'na göre kurulmuş, kimi Ticaret Kanunu'na göre
kurulmuş spor kulüplerimizin oluşturduğunu ve dolayısıyla
bu alanın sivil bir alan olduğunu, özerk bir yapıya sahip
olması gerektiğini düşünüyoruz. Nitekim, bu düşüncemizi
de yapmış olduğumuz yasal düzenlemelerle hayata geçirdik.
Benim, başta Futbol Federasyonu olmak üzere, diğer federasyonlar
üzerinde spordan sorumlu Bakan olarak bir tek yetkim var, gözetim ve
denetim yetkim. Ben, Futbol Federasyonuyla ilgili de, diğer federasyonlarla
ilgili de, sadece yasanın, yasaların bana vermiş olduğu
gözetim ve denetim yetkimi kullanıyorum. Futbol Federasyonuyla
ilgili de bu denetim yetkimi kullanırken, Başbakanlık
Teftiş Kurulunun vermiş olduğu raporlar doğrultusunda
kullanmak durumundayım.
Nitekim,
Başbakanlık Teftiş Kurulu, şu anda Federasyon
Başkanlığı görevini yürüten Sayın Ulusoy'un
daha önceki Federasyon Başkanlığı dönemiyle ilgili
"Olağanüstü genel kurula götürülmelidir" şeklinde
bir rapor verdiği ve bu dönemiyle ilgili de bir başka soruşturma
nedeniyle aynı doğrultuda rapor verdiği için, tabii
ki spordan sorumlu Bakan olarak, gözetim ve denetim yetkimin bir sonucu
olarak, Türkiye Futbol Federasyonunun olağanüstü kongreye götürülmesiyle
ilgili bir adım atmam gerekirdi, ancak, bu adımı atmadım.
Yani, Futbol Federasyonuna bir yazı yazarak, olağanüstü
genel kurulu toplayın, spordan sorumlu Bakan olarak bunu istiyorum
demedim. Bir şey söyledim: Burası özerk bir alandır, bu
görevi bana yaptırmayın, yasal olarak bana yasalar bu hakkı
vermiş, ama, spordan sorumlu Bakan olarak bu çağrıyı
ben yapmayayım, genel kurul delegeleri siz yapın bunu veyahut
da Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu bunu yapsın. Nitekim, daha
önceki Bıçakçı yönetimi de böyle bir karar almıştı
ve dışarıda, UEFA'da, FIFA nezdinde, Türkiye'de siyaset
kurumu, federasyona, özerk federasyona müdahale ediyor denilmesin
düşüncesiyle bu yetkimi kullanmadım. Nitekim ne oldu? Sonra
Futbol Federasyonu delegeleri imza toplayarak yeterli sayıda,
Federasyona başvurdular.
BERHAN
ŞİMŞEK (İstanbul) - Sayın Bakanım, konu bu
değil.
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)
- Efendim, şimdi, soru sordu, ben de açıklama yapmak durumundayım.
BERHAN
ŞİMŞEK (İstanbul) - Hayır, konu bu değil
ama.
BAŞKAN
- Sayın Şimşek, lütfen
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)
- Şimdi, dolayısıyla -bitiriyorum- ben konunun tamamen
dışındayım. Şu anda Futbol Federasyonunun delegeleri
bir süreç başlatmışlardır. Bu süreç kendi mecrasında
devam etmektedir.
BERHAN
ŞİMŞEK (İstanbul) - Bırakın o zaman aksın
Sayın Bakanım. Burada bunu anlatmaya gerek yok.
HARUN
AKIN (Zonguldak) - Siz Genel Kurulu toplayın.
BAŞKAN
- Sayın Bakanım, Genel Kurula hitap edin.
Sayın
Şimşek, lütfen
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)
- Ben, bu konuda, Teftiş Kurulu raporunda -diyor ki- "takdir
yetkisi spordan sorumlu Bakan olmak üzere" ifadesi geçtiği
için, ben de takdir yetkimi demin söylediğim istikamette kullandım.
HARUN
AKIN (Zonguldak) - Sayın Bakanım, on beş kez söylediniz
bunu, ama bir türlü toplamıyorsunuz.
BAŞKAN
- Sayın Akın, lütfen
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)
- O bakımdan, şu anda Futbol Federasyonunun olağanüstü
toplanmasıyla ilgili süreç başlamıştır. 9
Ocak tarihi itibarıyla başladığı Başbakanlık
Teftiş Kurulu tarafından bildirilmiştir. Ben de, bunu,
Futbol Federasyonumuza bildirdim. İki aylık süre içerisinde
olağanüstü genel kurulun yapılması gerekir. 9 Ocak ve
sanıyorum, 9 Mart'ta da iki aylık süre dolmaktadır. Ben,
inanıyorum ki, Futbol Federasyonu Başkanımız ve
Yönetim Kurulu üyeleri, tabi oldukları yasaları, ana statüyü,
yönetmelikleri uygulayarak, göz önünde bulundurarak gerekli
adımları atacaklardır, Türkiye'yi, futbol arenasını
sıkıntıya sokmayacaklardır. Buna inanıyorum.
O nedenle, şu anda hepimizin bu sürecin geleceğini, ne gibi
sonuçlar vereceğini beklemenin dışında yapacağımız
bir şey yok.
Bunu,
belki, kafalarınızda soru işareti vardır, Sayın
Kandoğan'ın konuşmasından sonra vardır diye
açıklama ihtiyacını duydum. Konuyla da doğrudan
ilgisi yoktu, özür dilerim, belki vaktinizi aldım.
Ben,
bu tasarıyla ilgili destek veren tüm siyasi partilerimize,
değerli milletvekili arkadaşlarımıza yürekten
teşekkür ediyorum. Bir alanla ilgili sorunu aşmaya çalışıyoruz,
inşallah aşarız.
Hepinize
saygılar sunuyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ederim.
HALUK
KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan
BAŞKAN
- Şahsı adına, Samsun Milletvekili Haluk Koç.
Sayın
Koç, buyurun.
HALUK
KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, görüşülmekte olan kanun tasarısının
tümüyle ilgili hem siyasi parti grupları adına arkadaşlarımız
hem de şahsı adına Sayın Kandoğan görüşlerini
açıkladılar, Sayın Bakan da kendi görüşlerini
açıkladı. Ben, çok kısaca konuşacağım, on
dakikayı da doldurmayacağım. Sadece, bazı gerçekleri
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, siyasetin bir uzlaşma temeline dayanması
gerektiğini, bu kürsüden, grup önerileri getirdiğimizde
ya da grup önerilerinin aleyhinde söz aldığımda defaatle
söyledim.
Şimdi,
bugün, takvim olarak da sıkışmış ve Türkiye'deki
spor kulüplerinin çıkarları, sosyal kurumların
çıkarlarını göz önüne aldığımızda,
mutlaka belli bir miat içerisinde çıkarmamız gereken bir
yasa tasarısıyla karşı karşıyayız.
Bu tasarının komisyonlarda görüşülmesi, klasik bir
iktidar görüşünün sayısal çoğunluğa dayanarak
kabul ettirilerek buraya taşınması yönünde olmuştur.
Bu çerçevede de, ayrışık, karşı oy yazısı,
Cumhuriyet Halk Partisine mensup üyeler tarafından, elinizdeki
yasa tasarısında yer almıştır.
Şimdi,
burada, Sayın Bakanın da katkılarıyla, görevli
arkadaşlarımızın da katkılarıyla, biz,
buradaki karşı oy yazısında dile getirdiğimiz
bütün hususları bir kere daha masaya getirdik. Bunların
düzeltilerek çıkması
Nedir bunlar? Bilhassa, Danıştayın,
yüksek yargının iptal ettiği bir yönetmeliğin göz
önüne alınması gereğinin altını çizdik ki, daha
sonrasında Anayasa Mahkemesi süreci çıkmasın, Anayasaya
aykırılık olmasın şeklindeki uyarılarımızı
dile getirdik ve bunlar, oluşturulan ortak önergelerle düzeltilme
yoluna gitti. Yapıcı yasa oluşturma sürecini sizlerle
paylaşmak istiyorum.
İkincisi:
Spor kulüplerinin, ki, bugün, Anadolu'da birçok ikinci ve üçüncü lig
spor kulübü yoklukla boğuşuyor, var olma mücadelesi veriyor.
Yani, bunların gelirlerinin, bu oyunun inkıtaya uğramasıyla
eksilmesinin önüne geçtik, geçmeye çalışıyoruz. Yine,
buradan pay alan sosyal kurumların çıkarlarının
aksamaması için önlem alındı ve futbol müsabakalarını
da spor müsabakalarına döndürüyoruz her şeyden önce.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, Sayın Kandoğan'ın
söylediği noktalara geleceğim. Burada, iyi niyetle hazırlanmış
ve bizim karşı oy yazısının gerekleri çerçevesinde
yapılan düzeltmelerdir. Sizin, hani, alelacele dediğiniz
şey gerçekten alelacele olmuştur, çünkü, üç buçuk saatlik
bir mesaiyle olmuştur, o konuya katılıyorum. Burada,
sadece, 8'inci maddeye ek getiren bir husus, önerge, göreceksiniz.
8'inci maddeye ekleyerek kanun tekniğine uygun bir manzara,
uygun bir yapı oluşturmadığı ifade edilmiş
ve bir geçici madde düzenlemesi şeklinde ele alınmasının
daha uygun olduğu belirtilmiştir ve onun için oradaki çizgiler
çizilerek geçici 1'inci madde teşkili şeklinde yazılmıştır.
Yani, orada belirttiğiniz alelacele tashih noktası budur,
onu açıklamak istedim.
Bir
de Sayın Bakana şu hatırlatmada bulunmak istiyorum:
Konumuz Futbol Federasyonu Genel Kurulu seçimleri değil. Yani,
o konuya girecek olursak Cumhuriyet Halk Partisi sözcülerinin ve
bizlerin çok söyleyeceği sözler var. Konu, burada, yasa tasarısının
başında da ifade edildiği gibi, Futbol Müsabakalarında
Müşterek Bahisler Tertibi Hakkındaki Kanun Tasarısı.
Eğer, Futbol Federasyonu Genel Kuruluna dönük tasarruflar, o
süreç, yaşadıklarımız ve bundan sonra yaşamak
durumunda kalacaklarımız konu olacak olursa, bu kanun tasarısı
buradan bugün çıkmaz; Cumhuriyet Halk Partisinin de söyleyeceği
çok söz var, diğer arkadaşlarımızın da söyleyeceği
çok söz var. Onun için, konuyu mecrasında tutalım ve bu
oluşturulan uzlaşma çerçevesinde hem yasalarımıza
uygun, yüksek yargının iptal ettiği hususlara uygun
bir yasama görevi yerine getirelim hem de sosyal boyutta, kamu düzeni
bakımından çıkarı olan toplum kesimlerinin de beklentilerini
yerine getirmiş olalım.
Ben
bu konuda açıklık getirmek için söz aldım. Emeği geçenlere
teşekkür ediyorum. Şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi
adına da saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ederim.
Tasarının
maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
16.22
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 16.34
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
- Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 67'nci Birleşimi'nin Üçüncü Oturumu'nu
açıyorum.
1341
sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
1'inci
maddeyi okutuyorum:
FUTBOL MÜSABAKALARINDA
MÜŞTEREK BAHİSLER TERTİBİ HAKKINDA
KANUN
İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR
KANUN TASARISI
MADDE
1- 29/4/1959 tarihli ve 7258 sayılı Futbol Müsabakalarında
Müşterek Bahisler Tertibi Hakkında Kanunun adı
"Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve
Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun" olarak
değiştirilmiş ve aynı Kanunun 1 inci maddesi ise
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE
1- Futbol ve diğer spor müsabakaları üzerine sabit ihtimalli
ve müşterek bahisler ile şans oyunlarını düzenleme
hak ve yetkisi Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne aittir.
BAŞKAN
- Madde üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili
Hüseyin Güler.
Sayın
Güler, buyurun efendim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN
PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekili arkadaşlar, kanun metni üzerinde Anavatan Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet,
aslında, bu kanunun temel amacını Sayın Bakan da
kısmen de itiraf etti. Tüm Türkiye'deki spor kaynaklarının,
maalesef, en büyük gelir kaynağı tabii ki bahis oyunlarında
oynanan oyunlardan dolayı elde edildiği için, bugün, spor
müsabakalarında, devamında dahi sıkıntıların
olduğunu ifade etti. Sayın Bakanın, tabii ki, bu itirafını
anlamakta zorlanmıyoruz. Biz Anavatan olarak hep şunu söyledik:
Türk sporunun ihtiyaçlarını en az yirmi yıl, bir günlük
değil, bir yıllık değil, en az yirmi yıllık
ihtiyacını karşılayacak şekilde kanun metni
olgunlaşsın dedik, ama sizin mantığınız
hep "göç yolunda düzelir" mantığı içerisinde.
Tek başınıza iktidar olmanıza karşın, maalesef,
hâlâ sınıfta kalmaya devam ediyorsunuz.
Bakın,
9 maddelik çıkıp sonra 11 maddeye çıkartılan kanun
teklifi üzerinde kaç tane önergeniz var? Bu kadar hazırlıksız,
bu kadar acelenin ne anlamı var? Çünkü, hepimiz iyi biliyoruz
ki "iddaa" kavramı aynı zamanda, daha doğrusu
Türkiye'deki "imtiyaz" dediğimiz bir süreç içerisindeki
bir devir olayı. Ha, kamu ihalesinden uzaklaştırılarak
yapılması, tabii ki Bakanlığın algılaması
hizmet alım satım şeklinde olmasından dolayı,
tabii, Türkiye'nin hukuk devleti olduğunun göz ardı edilmesinin
duvara toslamasından öteye gitmesi değil.
Biz
de diyoruz ki, bunları, eğer hukukun üstünlüğüne inanmış
olsaydınız, bu kanunları böyle algılar ve yargıdan
da dönmezdiniz. İstediğiniz gibi, Anayasa da dâhil olmak
üzere, değiştirecek çoğunluğa sahipken, bunları
hep göz ardı ettiniz. "Biz, tek başımıza iktidarız
ve gereğini yaparız."
Aslında,
işin kötü yanı
Bu kanun, biz Anavatan olarak, aksayan yönlerinin
düzeltilmesi koşuluyla, iddia ediyoruz ki, Türkiye sporuna,
Türk futboluna da başta olmak üzere büyük katkıda bulunacak.
Bazı şeyleri göz ardı ediyorsunuz. Bahis mi, kumar
mı, spor mu? Yani, böyle üçlem içerisinde büyük çelişki.
Spor diyorsunuz; spor, her geçen gün sahalarda toplumsal şiddet
dediğimiz cinnet safhasına geldi.
Sayın
Bakan inşallah bu konuda da bizi aydınlatır. Türk futbolunda
veya diğer müsabakalarda toplumsal cinnetin her unsurundan
biri olarak artık spor sahalarında dahi bu şiddetle
karşı karşıyayız. Sporu bırakın, siyasallaştırdılar.
İşte Malatya'da olan olaylar, Malatya-Elâzığ maçı
veya diğer müsabakalarda
Artık, sanki, toplumun deşarj
mekanizması olmuş. Spor, sevgi, ahlak ve başarı ister.
Ama, buna karşın, Türk toplumu o kadar gergin ki, her alanda
şiddetini bir şekilde çıkaracak unsur
Çünkü, spor sahalarında
göstermiş olduğu şiddetin karşılığı
yok, cezai müeyyidesi, hakaretin karşılığı
yok.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Hüseyin, Malatyalı sever
HÜSEYİN
GÜLER (Devamla) - Evet, sporu Malatyalı sever. Asla, buradan,
ne Elâzığlı hemşehrilerimize ne Malatyalı
hemşehrilerimize bir laf söyleme gibi derdimiz yok, ama, toplumun
geldiği safhayı sadece sizlerle paylaşmak istiyorum.
İkinci
unsur, bahis. Her geçen gün bahis, bu toplumun kaderi hâline geldi.
Bir gün oynadığı iddaa, at yarışı veya
farklı millî piyangoyla kaderinin değişeceğine
inanıyor milyonlarca insan. Sayın Bakan çok iyi bilir, iddaa
için kaç bin insanın başvurusu olduğunu. Ben iyi biliyorum
ki, Mersin için 3 bine yakın bir başvuru var. Herkes, hazır,
sıcak paradan, emek sarf etmeden, üretmeden kaderinin değişeceğine
inanıyor ve milyonlarca insan bu sürece alıştırıldı.
Her geçen gün de yoksulluğunu, açlığını ve sefaletini
bu kumar veya bahisler diyeceğimiz süreçlerle ilgili.
O
zaman ben size bir şey daha söylemek istiyorum. Evet, her şey
resmîleşsin, o zaman Türkiye'de gazinoları da resmîleştirin,
yakında da herhâlde onu çıkartacaksınız. (Anavatan
Partisi sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Evet, Türkiye'den de hızla gayriresmî kumarhaneler veya dernek
statüsünde her gün oynanan bir sürü oyunlar var. Peki o zaman bu zemini
de düzeltin. Türkiye'den binlerce insan yurt dışına gidiyor,
başta da Kıbrıs olmak üzere, ama, biliyoruz ki, bu toplumsal,
sosyal patlamaya dönüşmüş ve insanların yaşadığı
açlığın ve sefaletin karşılığı
umutlar olmasın. Tabii, fakirin ekmeği umuttur, ye babam
ye! Ama, biliyoruz ki, spor kamuoyunun, özellikle profesyonel kulüplerin
en büyük gelir kaynağı bu tür bahis oyunlarından kaynaklanmakta.
Keşke kendi dinamikleriyle seyircinin katılımı,
özellikle de kulüplerin diğer gelirleriyle beraber elde edilmiş
olsa, bu tür sorunlar yaşanmayacak. Bunun en önemli unsurlarından
bir tanesi de amatör kulüplerin bu gelir kaynağından yoksun
olması.
Biz
sporu niçin yapıyoruz, yani, sadece yirmi tane profesyonel kulübün
kendini, sadece sportif faaliyetlerde bulunması için mi; yoksa,
milyonlarımıza spor zemini yaratabilmek için mi? Hepimiz
biliyoruz ki, birçok kırsal alanlarda gelişigüzel yapılan
spor sahaları dâhil olmak üzere, maalesef, bazı yerlerde
ahır olarak kullanıldığını duyuyoruz,
üzülüyoruz. Ne olur bu ülke bu kadar lüks değil, belirli bir maddi
gücü var, o da planlı ve Türkiye'nin ihtiyacı göz önünde bulundurularak
spor alanlarında da yatırımlar olsun.
Burada
özellikle çizdiğimiz nokta, Türk sporu kardeşliğe, sevgiye,
barışa ve sağlığa hizmet etsin diyoruz, ama,
görünen o ki, yapılan bunca olayların arkasında, her
işin arkasında olduğu gibi, sürekli futbol maçlarında
çeşitli şike iddiaları. Bu, Türk toplumuna ve Türk sporuna
yakışan bir davranış değil, ama, bu özellikle
profesyonel liglerde yaşanan bu şike iddiaları konusunda
Sayın Bakan bizi aydınlatsın. Bu konudaki şu ana
kadar yapılan çalışmalar ve iddia edilen konularla ilgili
ne gibi somut adımlar, yasal mücadele edilmiş, bizi aydınlatsın.
Ama, görüyoruz ki, sadece şaibeler iddialarda kalıyor ve
Türkiye bu konuda da sürekli iddialara mahkûm. FIFA karşısında
ciddi anlamda sıkıntımız var, halterde çok ciddi
sıkıntılar yaşadık dopingle ilgili ve sporu
biz, daha çok geçim yolu olarak algılıyoruz. Türkiye'de bir
sektör olarak yaratıldı ve ciddi bir iddia konusu ve bu konuda
da sektörden geçimini sağlayacak mafyalaşma süreci yaşandı.
Bu konuda yasal zeminler eksik. Hiçbir konuda ciddi yasal mücadele
yapılmadığını görüyoruz ve yetersizliğini
görüyoruz. Bu yüzden biz de diyoruz ki, gerek şiddet, gerekse bahis
oyunlarının, evet genişletildiğini de görüyoruz.
Diğer müsabakaların, hentbol veya basketbol, aklınıza
ne gelirse ve buna benzer, demişsiniz ki, bu, alabildiğine
geniş bir derya. Ama baktığımızda, bahis oyunlarının
teşvikini de görüyoruz bu arada. Biz diyoruz ki, evet, bahis bir
iddia konusunda kalmak koşuluyla, küçük, insanların heyecanına
ortak olabilecek küçük bir boyutta olmasına evet, ama dozu o kadar
abartıldığı kadar, öyle yuvalar yıkıldığını
biliyoruz ki, özellikle at yarışlarında. At mı kazanır,
baht mı kazanır? Bu, kamuoyunun bilinçaltında, tüm geleceğini
atların sırtına dahi verilmiş bir kader olarak algılayan
bir toplum sürecini yaşıyoruz. Bu da açlık ve sefaletin
göstergesi. İnsanlar tabii ki işsizliğin, insanlar
her geçen gün asgari ücretin çok komik olduğu ülkede, insanlar
arayışa maalesef bahisler konusunda gitmekte. Kendi hayatının,
kendi geleceğinin, kendi hayallerinin hep bahisler üzerinde değişeceğine inanıyor.
Toplumu bu hâle getirdiniz. Bu konuda sportif alanda biz Anavatan olarak
hep şunu söyledik: Evet, her şey legal ve gelişen bilişim
çağında da teknolojinin yarattığı imkânlar
doğrultusunda her şeyin legal olmasına inanıyoruz.
Kontrol edilebilir ve yuvaların da yıkılmadan, sosyal
patlamaya zemin yaratmadan bu tür bahis konularının yasal
zeminlerde oynanmasından yanayız, ama, her şeyin bir
dozu var. Bu, eğer, bahis, kumar zihniyetine dönüştürüldüğü
anda, orada dur demesini bilmek lazım.
Her
şeyden önce, dünyada büyük firmalar var. Bu tür, iddaa'ya benzer
spor müsabakalarını organize edip, karşılığında
da belirli bahisler veren çeşitli firmalar var, ama, Sayın
Bakan biraz da itiraf etti "Bir tane iddaa markası var. Onun
için diğerleri yetersiz." dedi. Peki, biraz önce bilgi aldık,
en az üç tane uluslararası, iddaa mekanizmasını yaratabilecek
kadar büyük şirketler var. Peki, gelin bunu açın. İhale
Kanunu'na uydurun ve kanun zemini içerisinde imtiyaz satacaksınız,
imtiyaz devredeceksiniz. Bu kadar rantı, potansiyeli büyük
olan bir pazarda ucuza gitmek kötü bir alışkanlık ve tabii,
bunun altında başka şeyler aramıyoruz, ama, olan Türkiye'ye
olmakta ve Türkiye kaybetmekte.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Sayın Güler, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
HÜSEYİN
GÜLER (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kısaca,
bu kanunun alelacele de olsa, eksikleri de olsa, önergelerle tamamlanmak
üzere de olsa, yine de altına imza atıyoruz, Anavatan olarak
destekliyoruz, çünkü, Türk sporunun aksamasını ve gelir
kaynağından yoksun olmasını istemiyoruz.
Biz
"göç, yolunda düzelir" mantığından çok, yarınlarımızı
yapılandırırken akla, bilime, sevgiye ve kardeşliğe
hizmet etmesini bekliyoruz bu kanunun, Türk sporuna katkıda
bulunmasını bekliyoruz ve burada özellikle amatör kulüplere
destek oranlarının artırılmasını -çünkü,
gördüğümüz kadarıyla yok- ve kamu yararının, kamu
çıkarının, millî menfaatlerimizi göz ardı etmeden,
bu kanunda gerekli tedbirler alınarak bir an önce yasalaşması
Ha, Sayın Bakana sormak lazım tabii, Sayın Cumhurbaşkanı
on beş günlük bekletme süresini tamamlarsa ne olacak veya veto
ederse? En az iki ay kayıp, en az.
Bu
ülke bunları hak etmiyor, bu ülke günübirlik yaşamayı
hak etmiyor. Bu yüzden, bu kanunun hayırlı uğurlu olmasını
diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
- Teşekkür ederim.
Madde
üzerinde bir adet önerge vardır.
Önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Futbol
Müsabakalarında Müşterek Bahisler Tertibi Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin birinci fıkrasındaki
"
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne aittir." ibaresinden
sonra gelmek üzere "10/7/1953 tarihli ve 6132 sayılı At
Yarışları Hakkında Kanun, 4/4/1988 tarihli ve 320
sayılı Milli Piyango İdaresi Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümleri ile bu kuruluşlara
verilen müşterek bahis ile şans oyunları oynatma hak ve
yetkileri saklıdır." ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Ergün
Dağcıoğlu Mustafa
Özyürek Hanefi Mahçiçek
Tokat Mersin Kahramanmaraş
Ali
Kemal Deveciler Mehmet
Yüksektepe
Balıkesir Denizli
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HACI BİNER (Van) - Uygun
görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biz de takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ülkemizde, karşılığı
nakit olmak üzere şans oyunları tertip etme yetkisi çeşitli
kanunlarla üç ayrı kurum ve kuruluşa verilmiş bulunmaktadır.
Bunlar; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Milli
Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'dür.
İlgili mevzuat hükümleri
çerçevesinde, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
at yarışları yapma ve bu yarışlar üzerine memleketin
neresinde olursa olsun müşterek bahisler tertip etme hak ve salahiyetini
Türkiye Jokey Kulübüne, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ise futbol
müsabakalarında müşterek bahisler tertibi ve yürütülmesi
hak ve yetkisini Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü'ne devretmişlerdir.
Bu güne kadar da kamuoyu nezdinde
Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü'nce tertip edilen
oyunlar "şans oyunu", Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü
ile Türkiye Jokey Kulübü tarafından düzenlenen oyunlar ise
"müşterek bahis" olarak benimsenip kabul görmüştür.
Tasarının bu haliyle yasalaşması
halinde, kurumlar arasında ve kamuoyunda hangi oyunların
hangi kurumlar tarafından düzenleneceği hususunda kavram
ve yetki karmaşası yaşanabilecektir.
Üç kamu kurumu arasındaki bu
ihtilafın kamuoyuna yansıması oyunlara olan ilginin
ve güvenin, dolayısıyla da hâsılat ve gelirlerin azalmasına
yol açabilecektir.
Açıklanan nedenlerle maddeye
eklenen bu hükümle kurumların yetki sınırları belirlenmiş
olmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum : Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
1'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum :
MADDE 2- 7258 sayılı Kanunun
2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 2- Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü futbol ve diğer spor
müsabakalarına dayalı olarak sabit ihtimalli ve müşterek
bahisler ile şans oyunlarını düzenleme hak ve yetkisini,
kendisine bağlı, özel hukuk hükümlerine göre sevk ve idare
edilen ve özel bütçeli Spor Toto Teşkilat Başkanlığı
eliyle kullanır ve yürütür. Teşkilat Başkanlığı
söz konusu yetkisini bizzat kullanabileceği gibi kısmen
veya tamamen özel hukuk tüzel kişilerine devredebilir. Ayrıca,
hizmet satın alma yoluna da başvurabilir.
Teşkilat Başkanlığının
merkez teşkilatı; Teşkilat Başkanı, Başkan
Yardımcısı, Teşkilat Müdürü, Yönetim Kurulu ile
ana hizmet, danışma ve yardımcı hizmet birimlerinden
oluşur.
Teşkilat Başkanlığının
ana hizmet birimleri; Teşkilat Müdürlüğü, Organizasyon
ve Reklam Şube Müdürlüğü, Bayilik Şube Müdürlüğü,
Muhasebe Şube Müdürlüğü ve Bilgi İşlem Şube
Müdürlüğünden; danışma birimleri; Hukuk Müşavirliği
ve Teşkilat Başkanlığı Başmüşavirler
ile müşavirlerden; yardımcı hizmet birimleri ise
İnsan Kaynakları Şube Müdürlüğü, Destek Hizmetleri
Şube Müdürlüğü, Bayi Kontrolörlüğü Şube Müdürlüğü,
Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü ile
Matbaa Şube Müdürlüğünden meydana gelir.
"Teşkilat Başkanlığının
ana hizmet, danışma ve yardımcı
hizmet birimlerinin görev, yetki ve sorumlulukları, bu Kanunun
uygulanma usul ve esasları ile sabit ihtimalli ve müşterek
bahisler ile şans oyunlarına iştirak edeceklerin ehliyet
şartları ve iştirak oranları yönetmeliklerle belirlenir."
BAŞKAN - Madde üzerinde, Anavatan
Partisi Grubu adına Hatay Milletvekilli Züheyir Amber.
Buyurun Sayın Amber. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA ZÜHEYİR AMBER (Hatay) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan 1341
sıra sayılı, Futbol Müsabakalarında Müşterek
Bahisler Tertibi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Tasarı'nın 2'nci maddesi üzerinde,
Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Hepinize saygılarımı sunarım.
İddaa bahis oyununa dair güncel
bilgileri kısaca, bu vesileyle, buradan sizlere aktarmak istiyorum.
Dünyada çok yaygın olarak, ülkemizde
de üç yıldır milyonların hayallerini süsleyen bahis
oyunu, yıllık 4,5 milyar dolarlık ekonomik bir pasta.
Hâlen, bayi yoluyla 1,5; İnternet yoluyla 2, Kıbrıs üzerinden
de 1 milyar dolarlık iddaa oynanmaktadır. Bu bahis oyunundan
elde edilen gelirin yüzde 50'si oynayanlara dağıtılmaktadır.
Bu arada, spor kulüplerinden Savunma Sanayiine, Çocuk Esirgeme Kurumundan
Kredi Yurtlar Kurumuna kadar, bütün bunlara pay ayrılmaktaydı.
Bu arada, yeri gelmişken söylemeden geçemeyeceğim -benim
kendi branşımla ilgili olduğu için bunu ifade etmek istiyorum-
verem savaş derneklerinin belediyelerden aldığı
pay, geçtiğimiz günlerde çıkarılan bir yasayla -at yarışları
da buna dâhil- kesilmiş durumdadır. Verem ile savaşta
büyük bir özveriyle geçmişten bu yana çalışan bu derneklerimize,
gelir olarak buradan da pay verebilirsek, sanırım, şu
anda Türkiye'de hortlayan ve ileride gerçekten çok büyük sorun yaratacak
olan veremle savaş konusunda büyük bir katkı sağlamış
olacağız. Sayın Bakanıma buradan bunu ifade etmek
istiyorum ve bunun da ilave edilmesini özellikle istirham ediyorum.
İddaa bahis oyunu, oynayanlar
kadar spor kulüplerimizi de çok yakından ilgilendirmektedir.
Zira, iddaa gelirinden birinci, ikinci ve üçüncü ligdeki kulüplerimize
de şu ana kadar ciddi yardım verilmiş durumdadır.
Bu kaynak, pek çok, üçüncü, hatta ikinci lig takımının faaliyetlerini
bugüne kadar sürdürebilmelerine imkân sağlamıştır.
Önümüze getirilen kanun tasarısı, Danıştayın
iddaa ihalesine ilişkin yürütmeyi durdurma kararını
müteakip alelacele hazırlanmış bir çalışmadır.
Bu açıklamam Komisyonda da dile getirilmiş, ancak, tasarı
bugün bu hâliyle önümüze gelmiştir.
Danıştayın kararına
kısaca bir göz atacak olursak, bilindiği gibi, GTECH Avrasya
Teknik Hizmetler ve Müşavirlik AŞ, sabit ihtimalli bahis
oyunlarının risk yönetim merkezi kurdurulması ve
işletmeciliği başbayiliği verilmesine
ilişkin ihale şartnamesinin, ihale ilanının, ihalenin
bir başka şirkete verilmesi, onaylanması ve sonucun
ilanına ilişkin işlemler ile bu ihaleye karşı
davacı şirket tarafından yapılan itirazen
şikâyet başvurusu hakkında Kamu İhale Kurulunca
incelenmeksizin ret işleminin iptali istemiyle dava açmıştı.
Ankara 4. İdare Mahkemesi, Kamu İhale Kurulunun incelenmeksizin
ret işlemini iptal ederken, ihale sürecine ilişkin işlemler
yönünden ise incelenmeksizin ret kararı vermişti. Davalı
idareler Kamu İhale Kurulu, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
kararın iptale ilişkin kısmını, davacı
şirket ise incelenmeksizin redde ilişkin hüküm fıkrası
ile ihalenin, ihale şartnamesinin, ihale ilanının, ihalenin
bir başka şirkete verilmesi, onaylanması ve sonucun
ilanına ilişkin bölümleri temyiz ederek, öncelikle yürütmenin
durdurulmasını istemişlerdi. Ortak heyet, dava konusu
ihale şartnamesi, ihale ilanı ve yapılan ihale işleminin
yürütmesini oy birliği ile durdurdu.
"Anılan hükümlerden, bahis
oyunları düzenlenmesi ve yürütülmesi görevinin Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğüne ait olduğu, bu görevin ancak genel,
özel, katma bütçeli veya döner sermaye veya iktisadi devlet teşekkülleri
mahiyetinde kurulmuş veya kurulacak bir kuruma verebileceği,
kamu tüzel kişileri tarafından yürütülmesi gereken bu
hizmetin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzel kişilere
yaptırılmasına yasal olanak bulunmadığı,
bu hizmetin gerçek veya tüzel kişilere yaptırılabilmesinin
ancak yasayla düzenlenmesine bağlı olduğu anlaşılmaktadır."
diyerek, sabit ihtimalli bahis oyunlarının risk yönetim
merkezi kurdurulması ve işletmeciliği başbayiliği
verilmesine ilişkin ihale şartnamesi, ihale ilanı ve
yapılan ihale işleminin yasal dayanaktan yoksun olduğunu
da vurgulamıştır. O nedenle, bu kanun tasarısı,
tasarının 2'nci maddesiyle Spor Toto Teşkilat Başkanlığına
verilen özel hukuk tüzel kişilerine devretme yetkisi ve Spor
Toto Teşkilat Başkanlığınca gerçekleştirilecek
mal ve hizmet alımlarını Kamu İhale Yasası kapsamından
çıkarmaktan ibarettir. Bu yasa tasarısı, daha önce
Hükûmetin yaptığı bir hatayı, yanlışı
Türkiye Büyük Millet Meclisi eliyle düzeltmek amacı taşımaktadır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
oysa sorun sadece bir yanlışın düzeltilmesinden ibaret
değildir. Bu kanun tasarısında, İnternet üzerinden
yasa dışı bir şekilde bahis oynatanlarla nasıl
mücadele edileceğine ilişkin bir düzenleme, maalesef, bulunmamaktadır.
Hepimiz biliyoruz ki, Komisyonda
verilen önergeyle ceza düzenlemesi getirilmiş, fakat bu da sorunu
ortadan kaldırmaya yetmeyecektir.
Yine, bu kanun tasarısı
aceleyle hazırlandığı için, bir sonraki iddaa ihalesinin
tüm Türkiye için mi, yoksa bölgesel bazda mı yapılacağına
ilişkin bir düzenleme ihtiva etmemektedir. Oysa, bu ihalenin
bölge bölge yapılmasının hem kulüplerimize hem devlete
kazancının daha fazla olacağına ilişkin değerlendirmeler
yapılmaktadır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
İnternet üzerinden oynanan bahislerin ayrıca ihale edilmesi,
yasa dışı, illegal yollardan oynatılan bahislerin
legal hâle getirilmesine yönelik bir düzenlemenin olması da
bu yasanın eksiklerinden biri olduğu, Komisyonun tespitidir.
Hepimizin gözlemlediği üzere,
bu tasarıda lisans bedeli alınıp alınmayacağına
ilişkin bir düzenlemenin olmaması da, bu tasarının
ciddi eksikliklerindendir. Benden önceki değerli arkadaşlarımın
da dile getirdiği gibi, diğer bir önemli eksiklik, bu kanun
tasarısının bahis gelirlerinin nasıl paylaşılacağına
ilişkin bir düzenlemeye yer vermemesidir. Kulüplerimiz olmadan
bahis oynatılamayacağı açıktır. O nedenle,
böyle bir kanunda kulüplere aktarılacak minimum payın belirlenmesi
gerekirdi. Tasarının bu hâliyle geçmesinin futbol endüstrisinin
en güncel ve önemli gelir kaynaklarından biri olan bahis alanında
yaşanan sorunları, eksiklikleri karşılayamayacağı
aşikârdır.
Değerli arkadaşlar, bugün,
Amerika dâhil, pek çok ülkede, yurt dışından bu tip bahisler
oynamak, iddaa yoluyla kara para aklamak gerekçesiyle yasaktır.
Kıbrıs üzerinden oynanan iddaa oyunlarında kara para
aklanması kaygısı hâlen vardır. Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti'nin en üst düzey yöneticileri, iddaa bahis oyununun
oynanmaya devam edilmesini istemektedirler. Bu nedenlerle, Anavatan
Partisi olarak, Türkiye ekonomisi ve Türk sporu için önemli bir gelir
kaynağı olan bahis oyunlarını eksik düzenleyen bu
kanuna karşıyız.
Teşekkürlerimi sunarım.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Amber.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, 2'nci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
ama önergeler aynı mahiyette ve metinleri de aynıdır.
Onun için, önergelerden birisini okutacağım, ama her iki önergedeki
imza sahiplerini de bilgilerinize sunacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1341 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 2'nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Haluk
Koç Berhan Şimşek Hakkı Ülkü
Samsun İstanbul İzmir
Ali
Arslan Kemal Kılıçdaroğlu Mehmet Akif Hamzaçebi
Muğla İstanbul Trabzon
Mehmet
Küçükaşık Mustafa
Özyurt Mehmet Yüksektepe
Bursa Bursa Denizli
Şükrü
Ünal Mahmut Göksu Yahya Akman
Osmaniye Adıyaman Şanlıurfa
Metin
Yılmaz Mehmet
Kurt
Bolu Samsun
Madde 2- Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
ve diğer spor müsabakalarına dayalı olarak sabit ihtimalli
ve müşterek bahisler ile şans oyunlarını düzenleme
hak ve yetkisini, kendisine bağlı, Spor Toto Teşkilat
Başkanlığı eliyle kullanır ve yürütür.
Teşkilat Başkanlığı söz konusu yetkisini bizzat
kullanabileceği gibi kısmen veya tamamen özel hukuk tüzel
kişilerine devredebilir veya mal ve hizmet satın alma yoluna
gidebilir
Teşkilat Başkanlığının
merkez teşkilatı; Teşkilat Başkanı, Başkan
Yardımcısı, Teşkilat Müdürü, Yönetim Kurulu ile
ana hizmet, danışma ve yardımcı hizmet birimlerinden
oluşur.
Teşkilat Başkanlığının
ana hizmet birimleri; Teşkilat Müdürlüğü, Organizasyon
ve Reklam Şube Müdürlüğü, Bayilik Şube Müdürlüğü,
Muhasebe Şube Müdürlüğü ve Bilgi İşlem Şube
Müdürlüğünden; danışma birimleri; Hukuk Müşavirliği
ile Teşkilat Başkanlığı Başmüşavirliği
ve Müşavirliğinden; yardımcı hizmet birimleri
ise İnsan Kaynakları Şube Müdürlüğü, Destek Hizmetleri
Şube Müdürlüğü, Bayi Kontrolörlüğü Şube Müdürlüğü,
Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü ile
Matbaa Şube Müdürlüğünden meydana gelir.
1) Teşkilat Başkanlığının
görev ve yetkileri şunlardır:
a) Yurt içinde ve yurt dışında
yapılan her türlü spor müsabakası üzerine yurt içinde ve
yurt dışında spora dayalı bahis ve şans oyunları
düzenlemek, denetim ve gözetimi altında düzenletmek, bunlara
ilişkin her türlü izni vermek ve sözleşmeyi yapmak
b) Spora dayalı bahis ve
şans oyunlarına yönelik mevzuata aykırı iş ve
eylemlerin önlenmesi için gerekli denetimleri yapmak, faaliyetlerde
bulunmak ve tedbirleri almak
c) Fikri ve sınai mülkiyet konusu
her türlü eser ve hakkı edinmek, satın almak, satmak, kiraya
vermek, kiralamak, kullanmak, paylaşmak ve bunlara ilişkin
her türlü sözleşmeyi yapmak
ç) Spora dayalı bahis ve
şans oyunlarının kamu yararına ve sosyal amaçlara
uygun olarak düzenlenmesi ve gelişmesini sağlayacak politikalar
belirlemek ve uygulamak
d) Spora dayalı bahis ve
şans oyunları düzenlenmesine ilişkin uluslararası
gelişmeleri takip etmek, ilgili kuruluşlara üye olmak,
katkı ve katılım payları ödemek ve bu kuruluşlarla
işbirliği yapmak
e) İzinsiz olarak spora dayalı
bahis ve şans oyunları düzenleyen, başbayilik veya bayilik
faaliyetinde bulunan veya kurallara aykırı hareket eden
gerçek ve tüzel kişilere uygulanacak yaptırımlara
ilişkin esasları belirlemek ve bunlar hakkında gerekli
yasal işlemleri yapmak
f) Spor kulübü kurmak ve mevcut
spor kulüplerini satın veya devralmak.
g) Spora dayalı bahis ve
şans oyunları düzenleme faaliyetinin gelişmesini
sağlayacak tedbirleri almak ve bu konuda yapılması
gerekli düzenlemeleri Genel Müdürlüğe önermek
Teşkilat Başkanlığı
spora dayalı bahis ve şans oyunlarının düzenlenmesi
ve düzenletilmesinde tek yetkilidir. Genel Müdürlüğün izin veya
onayıyla spora dayalı bahis ve şans oyunlarının
düzenlenmesi, denetim ve gözetimi altında düzenletilmesi,
oynatılması, gerekli altyapı ve organizasyonun
sağlanması ve yürütülmesi için gerçek ve tüzel kişilerle
sözleşme yapabilir.
2) Yönetim Kurulunun görev ve yetkileri
şunlardır:
a) Spora dayalı bahis ve
şans oyunlarının düzenlenmesine ilişkin kararları
almak
b) Spora dayalı bahis ve
şans oyunları düzenleme faaliyetinin gelişmesini
sağlayacak kararlar almak, bu konuda çalışma programları
hazırlamak
c) Bayiliklerin nerede kurulacağını
ve sayısını tespit etmek
ç) Bayilere verilecek komisyon
ve teşvik primi oranlarını tespit etmek
d) Bu fıkranın (b) ve (c)
bentlerinde belirtilen görevlerin yaptırılmasına
ilişkin ilkeleri tespit etmek
e) Başbayi ve bayilerle yapılacak
sözleşmelerin esasları ile komisyon ve teşvik primi dahil
olmak üzere ihale kıstaslarını tespit etmek
f) Personel kadrolarının
adet ve nitelikleri ile bunlardan Yönetim Kurulu kararı ile
atanacakları tespit etmek
g) Açıktan atama, fesih ve görevden
alma kararlarını almak
ğ) Uygun görülecek yerlerde
temsilcilikler kurulmasına ve gerektiğinde kapatılmasına
karar vermek
h) Yıllık bütçeyi ve kesin
hesapları incelemek ve onaylamak, gerektiği hallerde bütçenin
bölümleri arasında aktarma yapmak veya ödenek eklemek
ı) Aylık hesapları
incelemek ve onaylamak
i) Teşkilat Başkanlığınca
hazırlanmış yönetmelik tasarılarını inceleyerek
düşüncesini bildirmek
j) Genel Müdürlükçe veya Teşkilat
Başkanlığınca gerek görülecek diğer hususlar
hakkında karar vermek veya düşüncesini bildirmek.
3) Teşkilat Müdürlüğünün
görevleri şunlardır:
a) Teşkilat Başkanlığının
görev alanına giren konularda politika ve stratejiler geliştirmek,
bunlara uygun amaç ve hedefler belirlemek, belirlenen politika ve
stratejiler doğrultusunda uygulamayı izlemek ve değerlendirmek,
sonuçlar hakkında Teşkilat Başkanına bilgi vermek.
b) Teşkilat Başkanlığının
görev alanına giren konularda performans ve kalite ölçütleri
geliştirmek ve bu kapsamda verilecek diğer görevleri yerine
getirmek
c) Teşkilat Başkanlığının
yönetim, hizmet ve faaliyetleriyle ve performansla ilgili bilgi
ve verileri istatistik teknik yöntemlerini de kullanarak toplamak,
geliştirmek, tasnif etmek, analiz ve değerlendirmelerini
yapmak, yorumlamak, ileriye dönük tahminlerde bulunmak, elde edilen
sonuçları Teşkilat Başkanına sunmak
ç) Yıllık faaliyet raporlarını
hazırlamak
d) Teşkilat Başkanlığının
görev alanına giren konularda, hizmetleri etkileyecek
dış faktörleri incelemek, kurum içi kapasite araştırması
yapmak, hizmetlerin etkinliğini ve tatmin düzeyini analiz etmek
ve genel araştırmalar yapmak
e) Teşkilat Başkanlığının
görev ve yetkileri ile ilgili konularda yönetmelikte öngörülecek
veya Teşkilat Başkanı tarafından verilecek diğer
görevleri yapmak.
Teşkilat Müdürü yaptığı
tüm iş ve işlemlerden dolayı doğrudan Teşkilat
Başkanına karşı sorumludur
4) Organizasyon ve Reklam Şube
Müdürlüğünün görevleri şunlardır:
a) Teşkilat Başkanlığının
organizasyon ve reklam faaliyetlerini yürütmek
b) Teşkilat Başkanlığının
görev ve yetkileri ile ilgili konularda yönetmelikte öngörülecek
veya Teşkilat Başkanı tarafından verilecek diğer
görevleri yapmak.
5) Bayilik Şube Müdürlüğünün
görevleri şunlardır:
a) Bayi müracaatlarını
değerlendirerek, uygun görülen kişilerle sözleşme
işlemlerini yapmak ve ruhsatlarını düzenlemek, bayi
listelerini sürekli izleyerek bayi sayılarındaki değişiklikleri
takip ve tespit etmek,
b) Teşkilat Başkanlığının
görev ve yetkileri ile ilgili konularda yönetmelikte öngörülecek
veya Teşkilat Başkanı tarafından verilecek diğer
görevleri yapmak.
6) Muhasebe Şube Müdürlüğünün
görevleri şunlardır:
a) Teşkilat Başkanlığının
tahsilat, tahakkuk, harcama ve ödeme ile ilgili işlerini yapmak
ve muhasebesini yürütmek
b) Teşkilat Başkanlığının
görev ve yetkileri ile ilgili konularda yönetmelikte öngörülecek
veya Teşkilat Başkanı tarafından verilecek diğer
görevleri yapmak.
7) Bilgi İşlem Şube
Müdürlüğünün görevleri şunlardır:
a) Teşkilat Başkanlığının
ve bayilik teşkilatının bilgi işlem altyapısını
tasarlamak, kurmak ve işler halde tutmak
b) Teşkilat Başkanlığının
görev ve yetkileri ile ilgili konularda yönetmelikte öngörülecek
veya Teşkilat Başkanı tarafından verilecek diğer
görevleri yapmak.
8) Hukuk Müşavirliğinin
görevleri şunlardır:
a) Genel Müdürlük leh veya aleyhine
açılmış olan davalardan Teşkilat Başkanlığı
ile ilgili olanları takip etmek
b) Teşkilat Başkanlığınca
hizmet satın alma yoluyla temsil ettirilen dava ve icra işlemlerini
takip ve koordine etmek
c) Teşkilat Başkanlığının
görev ve yetkileri ile ilgili konularda yönetmelikte öngörülecek
veya Teşkilat Başkanı tarafından verilecek diğer
görevleri yapmak.
9) Teşkilat Başkanlığı
Başmüşavirliği ve Müşavirliği görevleri
şunlardır:
a) Teşkilat Başkanı
tarafından istenen konuları inceleyerek rapor ve görüş
hazırlamak ve Teşkilat Başkanına danışmanlık
yapmak
b) Teşkilat Başkanlığının
görev ve yetkileri ile ilgili konularda yönetmelikte öngörülecek
veya Teşkilat Başkanı tarafından verilecek diğer
görevleri yapmak.
10) İnsan Kaynakları
Şube Müdürlüğünün görevi, Teşkilat Başkanlığının
personeli ile ilgili iş ve işlemleri yürütmek ve Teşkilat
Başkanlığının görev ve yetkileri ile ilgili
konularda yönetmelikte öngörülecek veya Teşkilat Başkanı
tarafından verilecek diğer görevleri yapmaktır.
11) Destek Hizmetleri Şube Müdürlüğünün
görevi, Teşkilat Başkanlığının ve diğer
birimlerin gereksinim duyduğu ve yönetmelikte öngörülecek
veya Teşkilat Başkanı tarafından istenecek destek
hizmetlerini ve diğer görevleri yürütmektir.
12) Bayi Kontrolörlüğü
Şube Müdürlüğünün görevi, bayilik teşkilatının
mevzuata uygun ve düzenli şekilde işlemesi için gerekli
olan ve yönetmelikte öngörülecek veya Teşkilat Başkanı
tarafından istenecek denetim ve kontrolleri yapmaktır.
13) Basın ve Halkla
İlişkiler Şube Müdürlüğünün görevi, Teşkilat
Başkanlığının basın ve halkla ilişkiler
konularındaki görevleri ile yönetmelikte öngörülecek veya
Teşkilat Başkanı tarafından verilecek diğer
görevleri yapmaktır.
14) Matbaa Şube Müdürlüğünün
görevi, Teşkilat Başkanlığının her türlü
baskı işleri ile matbaa hizmetlerini yürütmek ve yönetmelikte
öngörülecek veya Teşkilat Başkanı tarafından verilecek
diğer görevleri yapmaktır.
Sabit ihtimalli ve müşterek
bahisler ile şans oyunlarına iştirak edeceklerin ehliyet
şartları ve iştirak oranları yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HACI BİNER (Van) - Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasa Mahkemesi kararlarına
göre kurumların hizmet birimleri ile bunların görev ve yetkilerinin
kanunla belirlenmesi gerektiğinden.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
2'nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- 7258 sayılı Kanunun
5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 5- Sabit ihtimalli ve müşterek bahisler ile şans oyunlarının yurtdışında
düzenlenmiş veya oynatılmış olup olmadığına
bakılmaksızın, mevzuat uyarınca verilmiş sabit
ihtimalli ve müşterek bahisler
ile şans oyununu düzenleme veya oynatma yetkisi bulunmaksızın
veya mevzuatta öngörülen usul ve esaslar dışında bu
oyunları internet, diğer dijital ortamlar ile her ne şekilde
olursa olsun düzenleyen veya oynatanların
faaliyetleri mahallin en büyük mülki amiri tarafından durdurulur.
Haklarında tutulacak tutanak ile birlikte Cumhuriyet Başsavcılığına
sevk olunurlar. Bunlar hakkında
iki seneden beş seneye kadar
hapis ve onbin güne kadar adli para cezası verilir. Adli para
cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin üç katından
az olamaz ve suçun işlenmesinde kullanılan her türlü araç,
gereç, malzeme ile elde edilen gelir müsadere edilir.
Birinci fıkrada öngörülen
fiillerin söz konusu olduğu hallerde sabit ihtimalli ve
müşterek bahisler ile şans
oyunlarına katılımı sağlayan bilgi veya belgeleri,
bunların oynanmasına yardımcı olan bilgileri, ilgili
ilan ve reklamları veya bu oyunlar ile ilgili olarak para, kredi
veya mali değeri olan bir menfaati sağlayan yetkilendirmeyi
herhangi bir iletişim aracı kullanarak iletenler ile bu halleri
bilmesine veya bilmesi gerekmesine rağmen, masraf niteliğinde
olsa dahi gelir elde edip etmediklerine bakılmaksızın
sabit ihtimalli ve müşterek bahisler ile şans oyunlarıyla ilgili
olarak her ne şekilde olursa olsun
mali olanak sağlayan veya her türlü elektronik ortamda para,
fon veya kredi transferi olanağı sağlayanlar veya temsil
eden belgeleri düzenleyenler veya sayılanlar dahilinde ödeme
veya ödeme niteliğinde işlem yapanlar ile bu fiilleri
işlememekle beraber, bunlardan gelir elde edenler aynı
şekilde cezalandırılır."
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü.
Sayın Ülkü, buyurun.
CHP GRUBU ADINA HAKKI ÜLKÜ (İzmir)
- Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşmekte
olduğumuz taslakla ilgili düşüncelerimi aktarmak istiyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 17
Nisan 2004'ten beri yürürlükte olan ve oynanan bir bahis oyununu görüşüyoruz.
Yasal altyapısı tam olmadığı için, Danıştay,
17 Ocak 2007'de, Maliye Bakanlığının da isteği
üzerine yürütmeyi durdurma kararı verdi ve 3 Marta kadar da süre
verildi. Görüştüğümüz tasarı, bu eksikliğin giderilmesinin
ve buna dair yeni bir yasa çıkarılmasının özüdür.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
dünya futbol piyasasında yıllık dönen para, bu anlamda
dönen para 200 milyar dolar civarındadır. Yani, büyük bir
endüstridir futbol endüstrisi. Peki, Türkiye'de bu endüstri nasıl
çalışıyor, nasıl işliyor? İnteltek adlı
bir uluslararası şirket özel tekel gibi bir çalışma
içerisindedir. Demin arkadaşlarımız birtakım rakamlar
verdi, ben sizi rakamlar içerisinde boğmak istemiyorum. Türkiye'de
yaklaşık 4,5 milyar dolarlık bir pazar var; ama, 1,5 milyar
dolar gibi de görülmektedir; çünkü, Kıbrıs'ı var, yurt
dışı var, İnterneti var ve doğrudan oynama
var. Ayrıca, bu gelirin yüzde 90'ından fazlası futbol
dışında bölüşülmektedir. Oysa, hiç değilse
yüzde 20'si kadarı kulüplere verilmiş olsa, kulüplerin kazancı
artacak ve şike başta olmak üzere, birçok yasa dışı
davranış da en aza indirilecektir.
Ülkemizde, bildiğiniz gibi
150 kadar kulüp var; üçüncü lig, ikinci lig ve süper lig olmak üzere.
Bunlara amatörleri katmıyoruz. Onları da dâhil edersek, kuruluşundan
bugüne kadar iddaa'nın dağıttığı paylar
şu şekildedir: Birinci
lig için bugüne kadar dağıtılmış olan pay 90 milyon
YTL, ikinci lig (A) kategorisi için 65 milyon YTL, ikinci lig (B) kategorisi
için 88 milyon YTL ve amatörler için de 1 milyon YTL. Yani, toplam olarak
314 milyon YTL dağıtılmış bulunmaktadır.
Demek oluyor ki, dünyada, hiçbir ham madde maliyeti olmadan üreticiye
yıllık bu kadar katkı koyan bir başka sektör yoktur.
O hâlde, tam bu noktada şunları
hatırlatmak istiyorum: Kulüpler ekonomik yönden zayıftır.
Bu durum mafyalaşmaya yol açmaktadır. Ben, geçmişte
beş yıl kulüp başkanlığı yapmış
olan bir kişi olarak söylüyorum ki, mafyalaşmadan başka
kötülükler de yansımaktadır. Örneğin, şikeler yapılmaktadır,
teşvik primleri adı altında bir başka türlü şikeler
yapılmaktadır ve -en önemlisi belki de- kayıt dışı
ekonomiyi pompalamaktadır.
Şimdi, bu konu görüşülürken
kulüp temsilcilerinin burada bulunmasını isterdik. En
azından Kulüpler Birliğinden birileri ya da Anadolu'nun
herhangi bir yerinden birilerinin şu tribünlere gelip, yukarıdan,
localardan bizleri izlemelerini isterdik, ama, ne yazık ki,
kimse yok. Oysa, onlar için öylesine yaşamsal bir konu ki, kendi
beldelerinde, kendi bölgelerinde, kendi kentlerinde yönetecekleri
kulüplerin, kulübün ya da başında olduğu kulübün içinde
bulunduğu durumda iddaa ile almış olduğu payı
da bu şekilde öğrenmiş olacaklar idi ve yönetimlerine
girerek bu parasal işlerin dağıtımında da
söz sahibi olmak isteyecekler idi. Ama, diliyorum ki, bizi bir
başka şekilde izlerler ve baskı unsuru olurlar, baskı
aracı olurlar, yönetimlerinde yer almaya çalışırlar.
Zira, on beş kadar fona bu paralar dağıtılmaktadır.
Bu on beş fonun azaltılması hâlinde kulüplerin alacakları
pay da çoğalacaktır. Bu da, kulüplerde bir orta gelirli kişinin
bile başkanlık ve yönetim kurulu üyeliğini de yapabileceğini
gösterecektir.
Geçmişte, memurluktan emekli
olan Süleyman Seba Beşiktaş Kulübünde, hiçbir geliri olmadığı
hâlde, on dört yıl o kulübe başkanlık yaptı; ama, ondan
sonraki süreçte ne Beşiktaşta ne de başka kulüplerde
böylesine parasız başkan bulunamadı. Parasız
başkanlık yapabilmek için de iddaa'dan daha fazla pay almak
gerekiyor. Daha fazla pay almak için de bu yasanın mutlak surette
içinde bulunmak gerekiyor. Keşke bulunabilseydi arkadaşlarımız.
Ben, futbolu seven bir kişi
olarak tabii ki kalite isterim, iyi transferler isterim. Nasıl
Türkiye'ye otuz yaşından önceki Brezilyalı futbolcular
gelmiyorsa, İspanya'ya gidiyorsa, İngiltere'ye gidiyorsa,
İtalya'ya gidiyorsa, benim ülkeme de yirmi-yirmi beş
yaşlarında gelsinler, futbolumun kalitesi artsın,
böylece uluslararası alanda da rekabet şansımız
daha fazla olsun diye düşünüyorum. Ama, ne yazık ki öyle değil.
Bizim futbolumuz, yapılan hem acil transferlerden hem de kaliteli
olmayan oyuncuların Türkiye'ye gelmesinden dolayı Edirne'de
son buluyor. Dilerim bu akşam Fenerbahçe bizi yanıltır
ve yoluna devam eder. Böylece Hollanda'da
da futbolumuz devam etmiş olur.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
sözlerimi bitirirken şunları hatırlatmak istiyorum:
Başta amatör kulüpler olmak üzere, üçüncü lig, ikinci lig ve tabii
ki süper lig daha çok desteklenmelidir. Fonlardan kesilen paraların
belli bir bölümü daha çok kulüplere ayrılmalıdır. Örneğin,
toplanan paranın yüzde 20'sinin
kulüplere ayrılması, kulüplerimizin belli oranda
nefes almasını beraberinde getirecektir.
Ayrıca, Sayın Bakana bir
çift sözüm var: Demin kürsüde Futbol Federasyonuyla ilgili bazı
şeyler söyledi. Örneğin, Federasyonun özerk olduğunu,
bununla birlikte başka özerk kuruluşların da olduğunu,
ama kendi zamanlarında olduğunu ve bu özerklik nedeniyle
de müdahale etmemeye çalıştığını, Federasyon
seçimlerinin kendi mecrası içerisinde gitmesi gerektiğini
söyledi. Tarihler verdi, "9 Ocak" dedi, "9 Martta da kongre
yapılması gerekir" dedi, "şu kadar imza
atıldı" dedi vesaire.
Şimdi, ben Sayın Bakana
şunu sormak, söylemek ve hatırlatmak istiyorum: Sayın
Bakan, özerk bir kuruluş olan Futbol Federasyonunun şimdiye
kadarki yönetiminde, yönetiminden hoşnut değilseniz, sizin
elinizi tutan var mı o konuyu halletmemeniz için, "yapmayın"
diyen var mı? Yoksa, her kişiye göre bir başka elbise mi
giydirmek gerekiyor?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Yetkim yok.
HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - Ben bunu merak
ediyorum, merakımdan dolayı sordum. Sayın Bakanın
da bunu cevaplamasını bekliyorum ve federasyonların
özerkliğini de desteklediğimizi belirtiyorum.
Ayrıca, bu yasayı da destekliyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Ülkü, teşekkür
ederim.
Anavatan Partisi Grubu adına
Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir.
Sayın Akdemir, buyurun. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 1341 sıra sayılı,
Futbol Müsabakalarında Müşterek Bahisler Tertibi Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı'nın çerçeve 3'üncü maddesi üzerinde
Anavatan Partisi Grubu adına görüş bildirmek üzere söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi ve milletimizi,
şahsım ve Grubum adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, kanun
tasarısının 3'üncü maddesi, sabit ihtimalli ve
müşterek bahisler ile şans oyunlarını gündeme getiriyor.
Şimdi, bu oyunları düzenleme veya oynatma yetkisi bulunmaksızın
ve mevzuatta öngörülen usul ve esaslar dışında, İnternet
ve diğer dijital ortamlarla, her ne şekilde olursa olsun,
düzenleyen veya oynatanların faaliyetlerinin durdurulması
ve cezalandırılması düzenlenmektedir bu 3'üncü maddeyle.
Değerli arkadaşlar, gençlerimiz
ülkemizin geleceğidir. Gelecek vizyonumuzu inşa ederken,
insanımızı her türlü kötü alışkanlıklardan,
kontrolsüz İnternet oyunlarından korumak ve gerekli tedbirleri
almak, tereddütsüz, hepimizin görevidir. Aslında, şans
oyunlarının devlet eliyle oynatılması ve kontrol
edilmesinin amacı da, vatandaştaki eğilim ve talebin
yasal yollardan ve kontrollü bir şekilde karşılanarak,
vatandaşlarımızın istismarlarla karşı
karşıya kalmamasını sağlamaktır.
Bilindiği üzere, ülkemizde,
her türlü şans oyunları ile müşterek bahis ve benzeri
oyunları tertip etmek, çekilişlere izin vermek ve denetlemek
Millî Piyango İdaresinin görevidir. Futbol oyunlarıyla ilgili
bahis oynatma yetkisi ise Spor Toto Teşkilat Müdürlüğüne
aittir. Ancak, bahis oyunları, sadece yasal ortamda, kurallara
uygun olarak değil, sanal ortamda ve kontrolsüz bir şekilde
de oynanmaktadır. Hatta, bu zararlı siteler, kumar ve bahis
oyunlarının alışkanlık yapması yüzünden,
televizyonlarda izlediğiniz gibi, ruhsal bunalıma girerek
gençlerimizin intihar etmesine bile vesile olmaktadır. Bu
bakımdan, kanunlara aykırı bir şekilde müşterek
bahis ve şans oyunları tertip edenlerin, oynatanların
ve bunlara aracılık edenlerin ve oynayanların cezalandırılması
elbette doğru bir yaklaşımdır. Ancak, sanal ortamda
oynanan bu tür oyunların kontrol edilmesinin teknik olarak mümkün
olup olmadığı da henüz belli değildir. Ülkemizde
bu tür önlemler alınabilmiş değildir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
kanımca, halkımızı kötü alışkanlıklara
yönlendirecek sitelere erişimin veya bahis oyunlarında
ödemelerin engellenmesi, en az, cezai yaptırıma maruz
bırakma kadar önemlidir; çünkü, kanunlara aykırı bir
şekilde kumar ve bahis oyunları oynatanlar ile oynayanları
her zaman tespit etmek mümkün olmadığı gibi, suçlarını
mahkeme önünde kanıtlamak da çoğu zaman zor olmaktadır.
Aksine, iyi bir teknik altyapıyla gençliğimizin ve vatandaşlarımızın
yasa dışı kumar ve bahis oyunlarına ulaşmalarının
daha baştan önüne geçilmesi, kanımca, büyük devlet bilincine
daha uygun düşer. Yine, bahis oyunlarının tertibinde
devletin görevi, vatandaştan gelen talebi yasal yollarla karşılamak
olmalıdır diye düşünüyorum. Aksine, bu şekildeki
şans oyunlarının gelir kapısı görülerek
teşvik edilmesi ve bahis oyunlarının kapsamının
genişletilmesi ve vatandaşlarımızın
şans oyununa yönlendirilmesi, son derece yanlış bir
yaklaşım biçimidir. Bir yandan vatandaştan gelen talebi
yasal yollarla karşılamak, diğer yandan da vatandaşlarımızın
ve özellikle geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin
bahis oyunlarından uzaklaştırılmaları, devletimizin
temel politikalarından birisi olmalıdır.
Devletin, her teknik altyapıyı
bahis oyunlarına ayırmak suretiyle hazineye mali kaynak
oluşturmaya çalışması, geleceğimiz açısından
da sakıncalıdır. Bu yaklaşımların gençlerimizin
üzerinde yaptığı tahribatlar, ne yazık ki, ortaya
çıkmaya başlamış ve devam edeceği de görülmektedir.
Spor Toto Teşkilatının,
bir GSM operatörü altyapısını kullanarak yeni bir
müşterek bahis oyununa başlaması üzerine, Sayın
Başbakana, bu konudaki yaklaşımın sakıncalarını
dile getirerek, 2004 yılının Ağustos ayında
bir soru önergesi yöneltmiştim. O zaman verilen cevapta, cep telefonları
üzerinden müşterek bahis oyunlarının şifre kullanılmak
suretiyle oynandığı ve dolayısıyla, on sekiz
yaş altındaki gençlerimizin bu oyunları oynayabilmelerinin
ancak ebeveynleri tarafından desteklendiği sürece oynanabileceği
ifade edilmiştir.
Değerli arkadaşlar, halkımıza
karşı dürüst olmak durumundayız. Eğer, bahis oyunlarını
"hazineye kaynak aktarılacak" düşüncesiyle veya
başka bir nedenle teşvik ederseniz, şifre de koysanız,
gençlerimizin bu oyunları oynamasının önüne geçmeniz
mümkün olmaz. Bu gerekçeleri samimi bulmuyorum ben. Ayrıca,
bana göre, sadece gençlerimiz değil, tüm vatandaşlarımızın
bu tür alışkanlığın tuzağına düşmesi,
mümkün oldukça kurtarmaya çalışmak ve buna ilişkin projeler
geliştirmek devlet olarak görevimiz olmalı. İlginç olanı
ise müşterek bahis oyunlarının cep telefonlarına
varıncaya kadar genişletilmesinin ve teşvik edilmesinin,
manevi değerlere öncelik verdiğini her fırsatta dile
getiren bu AKP İktidarı döneminde yapılıyor olmasıdır.
Değerli halkımızın bu durumu dikkate alacağını
umuyorum.
Yine, bu tasarıyla, futbol müsabakaları
dışındaki diğer spor müsabakaları üzerine
de müşterek ve sabit ihtimalli bahis ile şans oyunlarını
düzleme yetkisi Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne veriliyor.
Yani, bahis oyunlarının oynanması bir kez daha teşvik
edilmekte ve futbol dışında diğer spor müsabakaları
ile ilgili müşterek bahis oyunlarının oynanması
yolu açılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının genel gerekçesine baktığımızda,
her ne kadar Türk sporuna daha fazla kaynak ayrılmasının
amaçlandığı ifade edilse de temel amacın kaynak yaratmak
olduğu konusunda durum ortaya çıkmaktadır.
Yine, size, 2004 yılının
Kasım ayında verdiğim bir konuyla ilgili soru önergesi
ve verilen cevapları aktarmak istiyorum. Soru önergemi Sayın
Başbakana yöneltmiş ve iddaa oyunlarının hasılatı,
vergiler ve usulsüz ödemeler iddialarıyla ilgili bilgi istemiştim.
Cevaba göre, iddaa oyununun başladığı tarihten
itibaren, yaklaşık altı aylık bir zaman içinde, katma
değer vergisi, şans oyunları vergisi olarak hazineye
34 trilyon 331 milyon TL, kamu kurumlarına ise 1 trilyon 993 milyon
TL tutarında kaynak aktarıldığı açıklanmıştır,
verilmiştir bilgi olarak. Gelen cevapta, çeşitli spor organizasyonları
ve spor kuruluşlarına da kaynak aktarıldığı
belirtilmekte. Ancak, dikkatinizi çekerim değerli arkadaşlar,
spor kuruluşlarına aktarılan kaynak sadece 2 trilyon
500 milyar Türk lirasıdır 34 trilyona karşılık
olarak.
Görüldüğü üzere, bahis oyunlarından
spora aktarılan kaynak hazineye aktarılan kaynaktan en
az 14-15 kat kadar azdır. Şu hâlde, gerekçede belirtilmese
de asıl amacın hazineye kaynak aktarılması olduğu
ortaya çıkıyor. Bu temel görüşe itiraz etmek istiyoruz.
Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin kötü
alışkanlıklardan kurtarılması temel amaç olmalıyken,
bahis oyunlarını teşvik eden iktidarın bu yaklaşımının
masum olmadığı ortaya çıkıyor. Dolayısıyla,
Hükûmet, bir taraftan ekonomiyi düzeltmek için bahis oyunlarını
teşvik ederken, diğer yandan insanımızın her
geçen gün biraz daha fazla bahis oyunlarına ilgi gösterdiği
gerçeği üzerinde maalesef durmamaktadır. İtirazımız
burayadır. Bu bakımdan, gençlerimizin ve vatandaşlarımızın,
şans oyunlarına, her geçen yıl artan oranda rağbet
göstermelerinin nedenlerine de biraz değinmek isterim. Bu konu,
zannediyorum, göz ardı edildiği gibi, aynı zamanda,
önemsenmemektedir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
insanların
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akdemir,
lütfen
Ne kadar?.. Bir iki dakika içinde tamamlayacak mısınız?
DURSUN AKDEMİR (Devamla) -
Kısa sürede tamamlayacağım.
BAŞKAN - Bir dakika süre veriyorum
size.
Buyurun.
DURSUN AKDEMİR (Devamla) -
İnsanların şans oyunlarına yönelmelerinin sebeplerinden
biri, kanaatimce, ekonomik sıkıntılarıdır.
İş adamı ya da esnaf, üreterek para kazanamıyorsa,
şansını -kolay yoldan şans oyunlarıyla kazanma
bakımından- denemek istiyor. Bir diğer neden ise, vatandaşlarımızın
emeğinin karşılığını alamaması
ve gençlerimizin geçinememe durumunda bulunmaları nedeniyle
bu sıkıntıya giriyorlar. Yani, vatandaşın geçinebilmek
için çaresi kalmamıştır ve şans oyunlarına kendini
adamıştır. Buradan gelen gelirlerin olumlu yönüne aktarılması
açısından bu kanunun desteklenmesini ve gayriyasal
işlemleri engellediği için parti olarak desteklemek istiyoruz.
Ama, temel felsefesine karşı olduğumuzu bildirmek istiyoruz.
Geleceğimizi, şansa bırakamayız, bilgiye ve
eğitime bırakmak istiyoruz. Bu nedenle, Hükûmeti bu noktada
uyarmak istiyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Akdemir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- 7258 sayılı Kanunun
6 ncı maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN - Anavatan Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Hüseyin Güler.
Sayın Güler, buyurun.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, kanun
metni üzerinde, 4'üncü madde üzerinde Anavatan Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, amacımız bu kanun
bir an önce çıksın, ama sağlıklı çıksın,
ama ülkenin sporuna katkıda bulunsun diye elimiz ve dilimiz
döndüğünce de bu kanuna katkıda bulunmak istiyoruz.
Ben, burada, bir konuyu hatırlatmak
istiyorum. Çünkü, iddaa gibi bahis oyunları üzerine ciddi talepler
var Türkiye'de. Bu konuda, aslında, bir baktığımızda,
bir dağınıklığı da söz konusu. İddaa'yı,
spor loto'yu, aynı spor teşkilatına, Genel Müdürlüğüne
bağlı iken, buna rağmen, bugün, aynı dükkânlarda oynanması
gerekirken farklı dükkânlarda oynanmakta ve bu konuda ciddi talepler
var.
İddaa bayisi olabilmek için
Çünkü, ülkenin düştüğü bu olumsuz koşullar içerisinde
hazır sıcak para ve geliri de belli, payı da belli. Bu
yüzden de toplumun büyük talebi olduğundan, işletmeci
açısından da talep çok olağanüstü büyük. Bu konuda düzenleme
nasıl yapılacak, onu merak ediyorum. Çünkü, Türkiye'de her
şeyin bir maliyeti var. Bir yandan sayısal loto bir yandan
iddaa makineleri ve Türkiye, maalesef, teknolojik ithal merkezi
ya da çöplüğü mü deriz, ne dersek, bunu -nasıl- tanımlamakta
zorluk çekiyoruz. Ama, buna karşı, aynı dükkânda oynanabilecek,
işte, millî piyango satılıyor, sayısal loto oynanıyor,
iddaa bayisi başka dükkânda. Yani, Türkiye ekonomisine olağanüstü
olumsuz yönde, ciddi anlamda sermaye akışı söz konusu.
Bunun nasıl organize edileceğini, Sayın Bakan burada
kamuoyunu aydınlatırsa, çünkü, ciddi talepler gelmekte.
Biraz önce de anlatmaya çalıştım,
Mersin'de ciddi talepler var. Biraz önce aldığımız
telefonla, hemen "Biz sayısal loto bayisiyiz. Neden iddaa
bayisi olamıyoruz?" diyor. Daha geçmişte, daha önce
aynı makineler üzerinde de oynanabilir bir ihtimal varken, neden
farklı makinelerle Türk ekonomisi böyle bir ekonomik sıkıntıya
düşmekte? Bürokrasiden aldığım bilgiye göre, tabii
ki, iddaa makamı gibi şirketler bu makineleri getirmekte,
tabii, faturası yine Türkiye'ye mal edilmekte. Yani, hiç kimse
öyle kuru kuru, iki kaşın iki gözün için bu tür yatırımları
yapmaz. Kısaca, bu konunun altını çizmek istedik.
Gördüğüm kadarıyla bir
konsensüs var. Biz Anavatan olarak hep yapıcı olduk, yasakçı
zihniyetten çok, işi denetlenebilir, yasal zeminlerde sürdürülebilir
ve toplumsal travmaları, yani işin sosyal boyutunu göz ardı
etmeden bu işlerin daha düzenli sürdürülebilir ve katma değer
üretmesini bekliyoruz. Ama, hedefimiz, tabii ki, bahis gibi spora
katkının tek kaynaklı olmaktan çok, kendini sürdürülebilir
Çeşitli profesyonel kulüplerin de şirketleşme yönünde
gördüğümüz çalışmaları var ve bu konuda da dört tane
profesyonel kulübün İMKB'de şirketlerinin hissesi de mevcut.
Yani, iş, profesyonelce yönetiliyor ve böyle de yönetilmeli.
Ama, işin amatör ruhunu göz ardı etmemek lazım. Türk sporu,
bu konuda ciddi ihmal edildi amatör kesimler. Burada ciddi kaynakların
aktarılmasından çok, verimliliği artırılabilir
ve rantabl olabilecek zeminler yaratmak... Aksi takdirde, yoksa yatırım
yaparsınız ve yatırımdan bir bakmışsınız
kadrolar eksik veya küçük bir detayda boğulur kalırsınız.
Biz de, bu kanunun, bu süreci, biraz önce altını çizdiğimiz
noktada bunların da göz önünde bulundurularak, çünkü kamuoyu
ciddi anlamda
Özellikle işletme ruhu açısından, küçük
de olsa ekmeğini geçindirmek isteyen çeşitli girişimciler
mevcut. O konuda kamuoyunun aydınlatılması lazım.
Sayın Bakan da bu konuda cevap verirse çok memnun oluruz.
Bu kanunun Türk toplumuna hayırlı
uğurlu olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5'inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 5- 7258 sayılı Kanunun
Ek 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
EK MADDE 1- Futbol ve diğer
spor müsabakaları üzerinde sabit ihtimalli ve müşterek
bahisler ile şans oyunları tertip ve uygulamasından doğacak
ikramiyeye ilişkin dava hakkı, sabit ihtimalli ve müşterek
bahisler ile şans oyunlarının tertip edildiği tarihten
itibaren bir yıl geçmekle düşer.
Biletlerin kurumda kalan kuponları
tertip tarihinden itibaren onsekiz ay geçtikten sonra muhafaza
edilmez. Ancak açılmış bulunan davalarla ilgili kuponlar
bu davalar sonuçlanıncaya kadar saklanır."
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum : Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6'ncı maddeyi okutuyorum :
MADDE 6- 7258 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 3-
Spor-Toto-Loto Teşkilat Müdürlüğünde Teşkilat Müdürü,
Teşkilat Müdür Yardımcısı, şube müdürü ve
şef unvanlarıyla görev yapanların unvanları, bu
Kanunun yayımı tarihinde sona erer. Yeniden atama yapılıncaya
kadar söz konusu kişilerin görevleri devam eder. Unvanları
sona erenlerin aynı veya başka unvanla atanması mümkündür."
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum : Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7'nci maddeyi okutuyorum :
MADDE 7- 21/5/1986 tarihli ve 3289 sayılı
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin (i) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"i) Futbol ve diğer spor müsabakaları
üzerine sabit ihtimalli ve müşterek bahisler ile şans oyunlarını
düzenlemek, düzenletmek ve yönetmek,"
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum : Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
8'inci maddeyi okutuyorum :
MADDE 8- 3289 sayılı Kanunun
4 üncü maddesinde "Bağlı Birimler" altında
yer alan "Spor-Toto- Loto Teşkilat Müdürlüğü" ibaresi
"Spor Toto Teşkilat Başkanlığı" olarak
değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum : Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9'uncu maddeyi okutuyorum :
MADDE 9- 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı
Kamu İhale Kanununun;
a) 3 üncü maddesinin birinci
fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
"k) Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün
sportif faaliyetleri, özerk spor federasyonlarının her türlü
faaliyetleri ile yapım, bakım ve onarım ihaleleri hariç
olmak üzere Spor Toto Teşkilat Başkanlığınca
gerçekleştirilecek mal ve hizmet alımları,"
b) Geçici 4 üncü maddesine
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Bu Kanunun 3 üncü maddesinin
(k) bendine ilişkin esas ve usuller Maliye Bakanlığı
ve Kamu İhale Kurumunun görüşleri alınarak Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğü tarafından çıkarılacak yönetmelikle
belirlenir."
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, madde üzerinde iki adet, aynı
mahiyette ve aynı metinde önerge vardır. Önergenin birisini
okutup, imza sahiplerinin tamamını okutacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1341 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 9 uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Yüksektepe Mahmut Göksu Şükrü Ünal
Denizli Adıyaman Osmaniye
Metin
Yılmaz Yahya
Akman Berhan Şimşek
Bolu Şanlıurfa İstanbul
Haluk
Koç Kemal Kılıçdaroğlu Mehmet Küçükaşık
Samsun İstanbul Bursa
M.
Akif Hamzaçebi Mustafa
Özyurt
Trabzon Bursa
"Madde 9.- 4.1.2002 tarihli ve
4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 3 üncü maddesinin birinci
fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
k) Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
ile özerk spor federasyonlarının ulusal ve uluslararası
sportif faaliyetlerine ilişkin mal ve hizmet alımları"
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
HİKMET ÖZDEMİR (Çankırı) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz
efendim.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
ile özerk spor federasyonlarının ulusal ve uluslararası
sportif faaliyetlerine ilişkin mal ve hizmet alımları
ihalelerinin kendine özgü özellikleri dikkate alındığında,
Kamu İhale Kanununda öngörülen süre ve prosedürler içinde gerçekleştirilmesi
mümkün görülmediğinden işbu değişiklik önergesi
verilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
9'uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, yeni geçici madde ihdasına dair iki
önerge vardır, önergeler aynı mahiyette ve aynı metindedir.
Önergelerden birisini okutacağım, ama, imza sahiplerinin
tamamını okutacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1341 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısına aşağıdaki Geçici Maddenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Yüksektepe Hanefi Mahçiçek Yahya Akman
Denizli Kahramanmaraş Şanlıurfa
Ali
Aydınlıoğlu Metin
Yılmaz Haluk
Koç
Balıkesir Bolu Samsun
Berhan
Şimşek Hakkı
Ülkü Mehmet Küçükaşık
İstanbul İzmir Bursa
Kemal
Kılıçdaroğlu Ali
Arslan M. Akif Hamzaçebi
İstanbul Muğla Trabzon
Mustafa
Özyurt
Bursa
Geçici Madde 1- 1.03.2008 tarihine
kadar, uzmanlık ve yüksek teknoloji
gerektiren ve ihalesi de ivedi olarak yapılması zorunlu
bulunan Sabit İhtimalli Bahis Oyunlarının Risk Yönetim
Merkezi Kurdurulması ve İşletmeciliği Başbayiliği
Verilmesi İşinin kısmen veya tamamen devri ve bu
işe ilişkin mal ve hizmet alımının, Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğü tarafından
doğrudan temin usulü dairesinde özel hukuk tüzelkişilerine
gelir/hasılat paylaşımı esasına göre en fazla
bir yıl süreli sözleşme ile yaptırılabilir.
Birinci fıkra hükmüne göre
yapılacak ihaleden sonra gerçekleştirilecek ihale de gelir/hasılat
esasına göre yapılır ve ihale konusu işin sözleşme
tarihinden itibaren en geç altı ay içinde başlatılması
zorunludur.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMSİYONU BAŞKAN VEKİLİ
HİKMET ÖZDEMİR (Çankırı) - Uygun görüşle takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Spor Toto Teşkilatı
şans oyunlarını 1998'den 2004 yılına kadar GTECH
aracılığıyla düzenliyordu.Teşkilat, futbola
dayalı pazarı da kapsamak ve şans oyunlarından daha
fazla pay almak için 2002 Haziran'ında ihale açtı. GTECH,
şartların İnteltek'e göre belirlendiği gerekçesiyle
ihaleye girmedi. İhaleye katılan beş firmadan üçü elenirken
kalan iki firmadan Reklam Departmanı verdiği bazı belgelerde
tahrifat yapıldığı gerekçesiyle elendi. İhaleyi
kazanan İnteltek ile Temmuz 2002 tarihinde sözleşme imzalandı.
Bu ihaleye karşı yaptığı
itirazen şikâyet başvurusu, Kamu İhale Kurulu'nca incelenmeksizin
ret edilmesi üzerine GTECH Avrasya Teknik Hizmetler ve Müşavirlik
A.Ş. tarafından, açılan davayı temyizen inceleyen
Danıştay 13. Dairesince; bahis oyunları düzenlenmesi
ve yürütülmesi görevinin Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'ne
ait olduğu, bu görevin ancak genel, özel, katma bütçeli veya döner
sermaye veya iktisadi devlet teşekkülleri mahiyetinde kurulmuş
veya kurulacak bir kuruma verebileceği, kamu tüzel kişileri
tarafından yürütülmesi gereken bu hizmetin özel hukuk sözleşmeleri
ile gerçek veya tüzel kişilere yaptırılmasına yasal
olanak bulunmadığı, bu hizmetin gerçek veya tüzel kişilere
yaptırılabilmesinin, ancak yasa ile düzenlenmesine
bağlı olması nedeniyle yapılan ihale işleminin
yasal dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle yürütmenin durdurulmasına
karar verilmiştir.
Basit İhtimalli Bahis Oyunlarının
Risk Yönetim Merkezi Kurdurulması ve İşletmeciliği
Başbayiliği Verilmesi İşinin, spor kulüplerimize
yaptığı kamusal katkı ile bu işin görülmesinin
uzmanlık ve yüksek teknoloji gerektirmesi gözetilmiş,
yargı kararında da yasal düzenleme zorunluluğunun
vurgulanması dikkate alınarak söz konusu işin kesintisiz
devam ettirilmesi için işbu değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN - Geçici madde 1'i oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10'uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 10- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11'inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 11- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümünün oylanmasından
önce oyunun rengini belirtmek üzere, Denizli Milletvekili Ümmet
Kandoğan
Gümüşhane Milletvekili Sabri
Varan.
Buyurun Sayın Varan.
SABRİ VARAN (Gümüşhane)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, belki,
toplumun tamamının olmasa da ekseriyetinin ilgi alanına
giren Türk sporuyla ilgili bir yasal boşluktan kaynaklanan
sıkıntıyı gidermek için toplandık ve bu yasayı
inşallah, hep beraber çıkarıyoruz.
Bu yasa kanunlaştığı
zaman ne olacaktır? Bakanımızın da bahsettiği
gibi, birkaç hafta sonra Türkiye'de faaliyet gösteren birinci lig
ve ikinci lig (A) ve (B) grubunda, üçüncü ligde faaliyet gösteren bütün
kulüplerimizin belki finansmanının büyük bir bölümünü
karşılayan bir kurum bitmiş olacaktır. Bunun bitmemesi,
Türk sporuna desteğinin devam etmesi için, bu yasal boşluğu
bir an önce tamamlamak ve faaliyetine devam etmesini istemek için
hep beraber bu yasayı çıkarıyoruz.
Değerli milletvekilleri,
sizler de takdir edersiniz ki, Türk sporunun, belki, Türk sporu içerisinde
futbolun en büyük problemi finansmanıdır; finansmanının
da şeffaf olması, nereden geldiği, nereye gittiğinin
belirlenmesi, şeffaflığı da bir o kadar önemlidir.
Bizlerin görevi, burada,
şans oyunlarını, talih oyunlarını teşvik
etmek değildir. İnsanlığın var olduğundan
bu tarafa var olan, bir realite olan bu oyunların yasal zeminde
durmasını, yasal çerçevede tutulmasını, bu oyunlar
oynanıyorken de bundan devletin payını alması
amaçlanmaktadır ki, bu amaç çerçevesinde de, özellikle, iddaa'nın
kuruluşunun 17 Nisan 2004 tarihi ile bugüne kadar, 2007'ye kadar
olan zaman diliminde Türk sporuna yaptığı katkıları
düşündüğümüzde, gerçekten, bu manada büyük meblağlar
elde edilmiş. Özellikle, katma değer vergisi olarak,
şans oyunları vergisi olarak büyük kaynaklar hazinemize
aktarılmış.
Bunun yanında, yine, yükseköğrenimde
öğrenim gören Kredi Yurtlar Kurumundaki öğrencilerimize,
hepimizin gönlünde kanayan yara olan, ismini duyduğumuz zaman
üzüldüğümüz, yuvalarımızda kimsesizlerimiz, gariplerimizle
ilgili de çok büyük kaynakları bu kurumlara aktarmışızdır.
İddaa'dan gelen gelirlerle sadece
bunlar değil, işte, geçtiğimiz yıl İzmir'de yaptığımız
üniversitelerarası Universiade oyunlarının finansmanında
Gençlik Spor Genel Müdürlüğümüze büyük kaynaklar aktarılmıştır.
Yine, savunma sanayimize destekler verilmiştir. İnşallah,
bu kanunu yasalaştırdığımız zaman, ileriki
yıllarda, yine, 2011'de kış olimpiyatları da komşu
ilimiz Erzurum'da yapılacaktır. Yine, bunun finansmanında
da buradan elde edilen gelirler muhakkak ki kullanılacaktır.
Şunu ben tekrar etmek istiyorum
ki, bu yasa, evet, belki, çok, süreç hızlı işledi, acilen
Genel Kurula getirildi, ama, bunun da muhakkak ki bugünlerde kanunlaştırılması
gerekiyordu. Bunun manasını, muhakkak ki, Türk sporuna gönül
verenler, Türk futboluna, Türk basketboluna gönül verenler çok daha
iyi anlıyorlar.
Bu kanunla ne yapılıyor?
Bu kanunla, Gençlik Spor Genel Müdürlüğümüzün bir alt birimi
olan Spor Toto-Loto Başkanlığımız artık
teşkilat başkanlığı hâlini alıyor ve bir
yasal düzenlemeyle, iddaa'nın artık Gençlik Spor Genel Müdürlüğümüze
bağlı Spor Toto Teşkilatı Başkanlığımız
-eski ismiyle- bunun kontrolünde oynatılması sağlanıyor.
Hangi kulüplere neler dağıtıldı
diye baktığımız zaman, yine burada, Türkiye'de en
fazla payı Fenerbahçenin aldığını görüyoruz,
6 trilyon lira destekle. Yine, Asım Bey "acaba Trabzonspor ne
aldı" diye bakıyor. Trabzonspor da 5,5 trilyona yakın
bir kaynak almış. Beşiktaşımız da yaklaşık
6 trilyona yakın kaynak almış.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Sakaryaspor
SABRİ VARAN (Devamla) - Üçüncü
ligde faaliyet gösteren Gümüşhanespora baktığımız
zaman, yaklaşık 400 milyar lira bir kaynak aldığını
görüyoruz. Bu, bizim spor kulübümüzün belki finansmanının
yüzde 50'sine yakın bir kısmını karşılıyor.
Özellikle küçük şehirlerde bu desteklerin çok büyük önemi olduğunu
ben burada belirtmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Varan, konuşmanızı
tamamlayınız lütfen, buyurun.
SABRİ VARAN (Devamla) - Belki,
büyük metropol şehirlerimizde spora finansman bulmak kolay
olabilmektedir, ama, Anadolu şehirlerinde bunun finansmanını
sağlamak gerçekten çok zordur. "Sakaryaspor ne kadar aldı?"
diye soran arkadaşımıza da Sakaryasporumuzun da yaklaşık
4 trilyon 105 milyar liralık bir desteği aldığını
buradan belirtmek isterim, yani, ikinci lig (A) grubuna, birinci lige
(B) grubuna ve üçüncü lige, amatör kulüplere verilen desteği
biraz az buluyoruz. İnşallah, bundan sonra Genel Müdürlüğümüz
amatör kulüplerimize de biraz daha desteğini artırarak
bu çalışmayı sürdürür diyorum ve oyumuzun bu oyunların
yasal çerçeve altında tutulmasını sağlayan bu kanunun
lehinde olduğunu belirtiyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, tasarının
tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Spor camiası için ve milletimiz
için hayırlı olmasını diliyorum.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
17.56
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.11
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER:
Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
67'nci Birleşimi'nin Dördüncü Oturumu'nu açıyorum.
Kanun tasarı ve tekliflerini
görüşmeye devam edeceğiz.
7'nci sırada yer alan, Enerji
Verimliliği Kanunu Tasarısı ile Kütahya Milletvekili
Soner Aksoy ve 6 Milletvekilinin; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının
Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına
İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine başlayacağız.
7.-
Enerji Verimliliği Kanunu Tasarısı ile Kütahya Milletvekili
Soner Aksoy ve 6 Milletvekilinin; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının
Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına
İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/1261, 2/854) (S. Sayısı:
1326) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 1326 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince, bu tasarı, İç Tüzük'ün
91'inci maddesi kapsamında görüşülecektir. Bu nedenle,
tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine
geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek
ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde
ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adana Milletvekili
Tacidar Seyhan'a aittir.
Sayın Seyhan, buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TACİDAR SEYHAN
(Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Enerji Verimliği Kanun Tasarısı,
aslında, Türkiye'de olması gereken, bugüne kadar geç kalmış
bir tasarıdır. Biz arkadaşlarımızla bu tasarının
üzerinde birlikte çok çalıştık.
Türkiye'nin yapması gereken
iki temel değerlendirme vardır: Birincisi enerji tasarrufu,
ikincisi enerjinin verimli kullanılması. Siz, eğer,
enerji kaynaklarınızı uzun süreye yayarak, sürdürülebilir
bir kalkınmanın gereği olarak tasarruflu kullanırsanız,
enerjinin ucuz kullanılmasına yol açmış olursunuz.
Bu tasarının ana teması, ucuz, güvenilir, sürdürülebilir
bir enerji kaynağının ülkede var edilmesidir.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
"enerji verimliliği" derken, konutların ısıtılmasından
başlamak üzere evlerimizin teknik düzenlemelerine varıncaya
kadar hepsini kapsayan bir dizi çalışmanın burada
teşvik edildiğini görürsünüz. Sadece apartmanlarda değil,
büyük sitelerde, büyük işletmelerde, ısınmadan
başlayarak enerji kullanımına varıncaya kadar,
enerjinin kullanıldığı cihazlara varıncaya
kadar hepsinin detaylı bir biçimde değerlendirildiği
ve bunların verimli kullanılmasını sağlayacak
teknolojik gelişmelerin yapılandırıldığı
bir kanundur bu. Bizim yapmamız gereken, Türkiye sanayisini enerji verimliliğine
uydurmaktır değerli arkadaşlar. Kamuoyunda da bu bilinci
oluşturmalıyız. Eğer bir vatandaş, enerjiyi daha
tasarruflu kullanan bir televizyona, bir buzdolabına yönelebiliyorsa;
eğer bir vatandaş, binasında teshinde, ısınmada
daha verimli bir yapı kurabiliyorsa kendine, devlet de bunu
yapan vatandaşlarını destekleyebiliyorsa, biz, Türkiye
açısından, zannediyorum ki, yüzde 10 ila yüzde 20 oranında
bir kârlılık içerisine gireriz diye düşünüyorum. Sadece
lambanızı söndürmeniz yetmez. Enerji verimliliğinin
ana teması, aynı lambayı yakarken daha fazla aydınlıktır;
aynı makineyi, aynı cihazı kullanırken daha az
enerji harcamaktır, aynı evde ısınırken daha
az yakıt kullanmaktır. Yapmaya çalıştığımız
budur ve görüyorum ki, kanunda da bu desteklenmiş, enerji verimliliğini
sağlayıp şirketlerinde, müesseselerinde yüzde 10
oranında bir enerji verimliliği sağlayan şirketin
elektrik giderlerinden düşüş yapmak suretiyle bir kamu desteği
de söz konusudur. Bu, olması gerekendir.
Teşvik deyince, sadece, bir
sektörün yeniden yapılandırılması olarak algılanmamak
lazım. Teşvikin ana teması verimliliktir zaten.
Eğer, siz, verimli kullanıma teşvik koyabiliyorsanız,
çağdaş ülkeler standardına gelmişsiniz demektir.
Bu açıdan, buraya katkı koyan bütün arkadaşlarımı
yürekten kutluyorum. Gerçekten, Türkiye'nin buna ihtiyacı
var.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak,
birazdan Adalet ve Kalkınma Partisi, belki diğer partilerin
milletvekilleri de buna değinecek, ama teknik bilgiye çok fazla
girmek istemiyorum. Burada önemli bir husus daha var. İkinci
önemli husus: Değerli arkadaşlarım, biz, yenilebilir
enerjide bir sıkıntı yaşamıştık.
Rüzgâr ve hidrolik santrallerin, yenilenebilir enerji içerisine
giren santrallerin kreditörlerden yeterli kredi alamadığını,
bu yatırımların beklediğini gördük, farkına
vardık. Sektör, bize geldi. EPDK'ya gittiğimizde, EPDK'da ruhsatların,
projelerin alındığını, ancak yatırıma
başlanmadığını gördük. Türkiye'de eğer,
biz, enerjinin dengeli, verimli, ucuz kullanılmasını
istiyorsak, yerli kaynaklara öncelik vermek istiyorsak, öncelikle
yenilebilir enerji kaynaklarının maksimum derecede verimli
kullanılmasını teşvik etmek zorundayız. Kömürden
çok, doğal gazdan çok, en çok yenilenebilir enerji kaynağına
yönelmemiz lazım. Tabii, kömürü de kullanalım, ama iklim
değişikliklerine bakarsanız, emisyonlara bakarsanız,
onların yeni teknolojisiyle belli standartta kullanılması
gerektiğini görürsünüz. Ancak, yenilenebilir enerjilerin,
dünyanın sürdürülebilir yaşam anlayışıyla
birlikte özümsenmesini sağlayacak çok önemli katkıları
vardır. Bu çerçeveden bakarsak, en büyük teşvikin buraya
verilmesine, bunun da en az Avrupa ülkelerinde olduğu gibi,
payının yüzde 12'ye çıkarılmasına ihtiyaç
vardır. Belki Türkiye'nin altyapısı, rüzgâr kaynakları,
küçük hidrolik kaynakları buna müsaitse bu oranın artırılması
için, iktidar-muhalefet, bu ülkeyi seven herkes elinden gelen gayreti
göstermelidir. Bu bir yararlılık duygusudur. En büyük vatanseverlik,
en büyük kahramanlık yararlılık duygusu göstermektir.
Bu ülkeyi seviyorsak, bu konuda mutlaka yararlılık göstermek
zorundayız hepimiz değerli arkadaşlar.
Şimdi, yalnız, burada endişelerim
de var. Kısaca dile getirmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bir
üst limit koyduk 5,5 euro sent, alt limiti belli, teşvik edebilmek
için, kredi alabilsinler diye bir alt limit belirledik. Ama, sektörün
de kaygısı ve benim de kaygım, iletim bedelleri özelleştirmeden
sonra çok yükselirse bu üst limitten dolayı sektör sıkıntıya
girer. Keşke, üst limit koymak yerine, "üst limiti şundan
az olmamak üzere her yıl Bakanlar Kurulu belirler" deseydik
de gelişen sürelere ve üretim bedellerine uygun olarak, Bakanlar
Kurulu, siyasi irade veya Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu
bir düzenleme yapabilseydi ya da eskiden olduğu gibi, ülkedeki
gelişmelere göre "üst limiti Bakanlar Kurulu yüzde 20 artırmaya
yetkilidir" diyebilseydik, sektör iletim dağıtım
bedellerinden dolayı yine ekonomik krize girerse bu sektörün
önünü açabilseydik. Bu nedenle, ben tasarıda biraz daha esneklik
olsun istiyordum, ama inşallah, önümüzdeki süreçte, bu sektörün
sıkıntısını görürsek, bu anlayışla
birlikte düzeltebileceğimiz kanaatini de taşıyorum.
Ben, hem sektör adına hem ülkem adına istiyorum bunu.
Değerli arkadaşlar, bu
verimlilikte şunu da çok önemsiyorum: Bilindiği gibi kuraklık,
dünyada su kaynaklarının kullanılması konusunda
hepimizi temkinli davranmaya zorladı. Şimdiki küçük enerji
santrallerinde dönüşüm çıktı. Enerjinin az kullanıldığı
saatlerde su yeniden baraja basılıyor o enerjiyle, gündüz
aynı suyla enerji üretiliyor. Bu tür teknolojik gelişmelere
ve ar-ge'ye ülkenin açık olması lazım. Eğer biz, yüksek
teknolojiyi kullanıp suda ve diğer kaynaklarda, dönüşümü
sağlayan şirketlere özel bir teşvik verebilirsek, zannediyorum
ki, aynı miktar suyla daha fazla enerji üretmenin de yolunu açabiliriz.
Bunu, en azından, hepimizin teknik olarak, bilimsel olarak düşünmesi
lazım değerli arkadaşlar.
Bunun dışında, bu tasarıyı
bugün bitirmek, kanunlaştırmak arzusunda olduğum
için, çok küçük bir anlayışı da dile getireceğim
değerli arkadaşlar. Lütfen, yenilenebilir enerjiye,
eğer bu ülkeyi seviyorlarsa iş adamlarımız da yatırım
yapsınlar. Ben, aslında, kamunun da buraya yatırım
yapmasından yanayım. Enerjide arz güvenliğinin
sağlanması, kamunun bu sektör içerisinde yerini yurdunu
belirleyebilirsiniz, yer almasına bağlı. Hem özel sektörü
teşvik edelim, onların güvencesi olalım; kamu da sürükleyici
güç olsun, eşit rekabet koşullarında mücadele etsin.
Eğer bu sektör gelişirse, bu ülke, teknolojisi yeni miydi
eski miydi diye nükleer enerjiyi tartışmayacak. Eğer
bu ülke, yenilenebilir enerji kaynaklarında kullandığı
miktarı yükseltirse doğal gaz geldi mi gelmedi mi diye bir
tartışmadan kurtulacak ve eğer bu ülke, yenilenebilir
enerji kaynaklarını artırırsa emisyonlardan dolayı,
linyit santralleri için ne yapacağız diye dövünmekten kurtulacak.
Bu nedenle, bu ülkenin geleceği
ve enerji alanındaki en büyük başarısı yenilenebilir
enerji yatırımlarına bağlıdır. Üç temel
husustur: Yenilenebilir enerji yatırımları, vazgeçilmez
unsurlarımızdan biri enerji tasarrufu ve iş adamlarına,
işverenlerimize, Türkiye'de sanayi kuranlara sesleniyorum:
Lütfen, enerji verimliliği konusunda potansiyeli yüksek
araç, teçhizat ve kullanıma sunulan her türlü hizmet aracının
Türkiye'de üretilmesinin önünü açın, enerji verimliliğini
sağlayan cihazlar üretin, biz de bilinçli vatandaş olarak
ondan satın alıp bu ülkenin kaynaklarına en büyük iyiliği
araçları kullanırken yapalım.
Bu duygularla, tasarıya emek
veren bütün arkadaşlarımı kutluyor, bütün siyasi parti
gruplarını saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Seyhan, teşekkür
ederim.
AK Parti Grubu adına, Kayseri
Milletvekili Taner Yıldız.
Sayın Yıldız, buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA TANER YILDIZ
(Kayseri) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben
de AK Parti Grubu adına, söz konusu kanun tasarısı ve
teklifinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, konuşmama
başlarken Tacidar Bey'e teşekkür ettiğimi belirtmek
isterim. Bu konuda, özellikle Türkiye'nin menfaatine olan ve ortak
çıkarları ortak paydasında bulunan özellikle bu iki
tane konuda, bütün, iktidarıyla ve muhalefetiyle bütün arkadaşlarımızın,
aynı cümleleri, benzer şekilde kullanacağına
inanıyorum ve bunun da önemli bir gelişme olduğunun altını
çiziyorum.
Özellikle, iki adet birbirini destekleyen
konu üzerinde konuşacağız: Enerji verimliliği
ve yenilenebilir enerji kaynaklarıyla alakalı değişiklikler.
Sondan başlayalım. Biliyorsunuz,
2005 yılı içerisinde çıkardığımız kanun
tasarısının kanunlaşmasıyla beraber, özellikle
hidrolojik kaynaklarda, rezervuarı 15 kilometre karenin altında
olan HES'lerde veya nehir tipi santrallerde, nehir tipi HES'lerde, güneş
enerjisinde, rüzgârda, biyomasta, jeotermal gibi enerji kaynaklarının
düzenlenmesiyle alakalı yedi yıl süreyle alım garantisi
ve TL bazında bir alım garantisi fiyatı vardı.
İstediğimiz oranda bu yatırımların gerçekleşmediğini
hep beraber gördük ve bununla beraber on yıla çıkartılmasının
ve 5,5 euro sentle beraber reel sektörün de bulunduğumuz enerji
sektörünün de açık pozisyonda bulunmamasına ve yatırımcının
da hem kamu nezdinde hem de sabit sermaye özel yatırımlarda
açık pozisyonda bulunmamasına istinaden de böyle bir düzenleme
yaptık. Bu düzenlemeye katkı koyan bütün arkadaşlarımıza
ben de teşekkür ediyorum.
Bildiğiniz gibi, özellikle
enerji kaynaklarının düzenlenmesinde ve uluslararası
enerji ajansının da verdiği bilgiler çerçevesinde
enerjiye bakışımız gün geçtikçe değişmektedir.
Özellikle, çevrenin daha ön planda olduğu ve arz güvenliğinin
bütün dünyadaki gelişen sanayi yatırımlarını
karşılayabilecek oranda olmasının da söz konusu
olduğunu düşünürsek, artık, yenilenebilir enerji
kaynaklarının ve ithale dayanmayan yerli kaynakların
daha ön planda olduğunu daha fazla fark ederiz. Fosil kaynaklarının
görünür gelecekte tükeneceği ve alternatif kaynakların,
henüz, daha yeterince ekonomik olamamasından dolayı ve
artan taleple beraber fiyatların tırmanmasından ve
yerli kaynakların ithal bağımlılığı
önleyememesinin ve ekolojik dengenin de alarm vermesinin, hepsinin
altını çizdiğimizde, geriye tek bir yol kalıyor:
1) Mevcutların enerji tasarrufuyla
daha iyi değerlendirilmesi.
2) Yerli kaynakların bir an önce
devreye alınması.
Tabii, enerji yoğunluğunun,
gelişen ülkelere ve gelişmekte olan ülkelere oranla baktığımızda,
Türkiye'deki enerji yoğunluğunun 0,38'ler civarında
olduğunu görüyoruz. Bu oranın, özellikle Japonya'nın
4 katı ve OECD ülkelerinin de 2 katı olduğunu düşünürsek,
bizim yapacak bayağı işimizin olduğunu görürüz.
Bu enerji yoğunluğundan çok fazla bahsedeceğiz. Nedir
bu enerji yoğunluğu? Aslında, birim millî gelir başına
tükettiğimiz enerjinin veya gayrisafi millî, yurt içi hasıla
başına tüketilen enerji miktarını, yani her 1.000
dolarlık millî gelir için 0,38 ton civarında petrol eş değerini
harcamak demek. Bugünün rakamlarıyla bahsettiğimizde, 1
ton eş değer petrolün aslında 1 ton ham petrol eş değerinin
çıkardığı enerji olduğunu da biliyoruz ve
böylece, 1 ton ham petrolün yine 7,35 varil, yani piyasada çok bahsedilen
varil karşılığı olduğunu biliyoruz. Böyle
olduğunda, her 1.000 dolar başına, millî gelir başına,
aslında, -2,80 varil diye düşünürsek, yaklaşık
56-57 dolarlık varil başına fiyatı düşünürsek-
156 dolarlık enerji miktarını verdiğimizi görürüz.
Bunun Japonya'nın 4 katı kadar bir rakam da olduğunu düşünürsek,
yaklaşık 38 bin dolarlık kişi başına düşen
millî geliri olan ülkelerden 4 katı kadar daha pahalı bir
noktada olduğumuzu düşünürsek, bu düzenlemelerin ne kadar
kıymetli, ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görürüz. Aslında,
bu yapılacak işlemlerin -biraz önce Tacidar Bey de saydılar-
konuttaki, sanayideki herhangi bir lambayı söndürürken dahi
yapılan işlemlerin, aslında, 72 milyon nüfusu dikkate
aldığımızda, küçümsenmeyecek rakamlara
ulaştığını görürüz.
Bazı ülkelerden küçük örnekler
vermek isterim. Amerika Birleşik Devletleri'nde, 1973'ten bu yana,
toplam yüzde 126'lık büyüme olduğu hâlde, enerjideki büyümenin,
tüketim bazındaki büyümenin yüzde 30'lar civarında olduğunu
görüyoruz. Yani, hem arzı karşılayacak miktarı
enerji üretimi olarak, arz güvenliği olarak sağlıyorlar
hem de tüketim miktarını azaltıyorlar. Bu açıdan,
özellikle Kongre kararlarının ve Enerji Bakanlığının
aldığı kararlarda, 1975 ile 1991 yılları arasında,
bu programlarla beraber, 8 milyar dolarlık bir tasarrufun
sağlandığını görüyoruz. Bu rakamlar, aynı
yıllar içerisindeki enerji tasarrufu için yapılan yatırımların
yaklaşık 3 katı kadar; yani, arz güvenliğini
sağlamak için yapılacak yatırımların 3 katı
kadar enerji tasarrufundan, bir miktarı tasarruf edebiliyorlar.
Yine aynı şekilde, Enerji Bakanlığının
bu enerji verimliliğini, yalnızca alet ve ekipmanlarla, beyaz
eşyada veya sanayide kullanılan alet ve ekipmanlarla beraber
karşılaştırdığımızda, bu standartlar
uygulandığında, 21 bin megavat gücündeki elektrik üretim
kapasitesinin yerine geçecek miktarı karşılamış
oluyorlar. 21 bin megavat, değerli arkadaşlar, yaklaşık,
şu anki, Türkiye'deki arz edilen kurulu gücün yarısı
kadar bir miktardır. O açıdan, bunların her birinin değerli
olduğunu söylemek isterim.
Özellikle liberalleşen ve
serbestleşen ortamlarda
Kaliforniya'da bir sıkıntı
yaşandı, hepimiz yakinen hatırlarız ve 97 ve 98
yıllarındaki ve 2000'li yıllardaki bu kriz, özellikle
serbestleşme uygulamalarını tartışmaya açması
açısından önemliydi. Bizde de benzer durum varsa, mademki
serbestleşmeden bahsediyorsak, bunun dört yıllık bir
süre içerisinde tanımlanmış ve nominal olarak da
Eyaletler
arasındaki en fazla, en yüksek değere ulaşan enerji verimliliği
için bir fon kuruyorlar ve bu fonla beraber, yaklaşık 220 milyon
dolar civarındaki bir parayı oluşturup, bu paranın
aynen bu tasarrufta kullanılmasını sağlıyorlar
ve krizin içinden kurtulmanın bir yolunu bulmaya çalışıyorlar.
Mesela, özellikle Almanya'daki rakamlar şaşırtıcı.
Almanya'daki elde edilen tasarruf miktarı ve evlerdeki kullanılan
tasarruf miktarı, gayrisafi millî hasıla başına,
birincil enerji tüketiminde, yüzde 30'lara varan bir tasarruf miktarına
karşılık geliyor. Bu açıdan da, yapılacak bu
çalışmaların, hem kamu kurumları arasındaki
birbirine iletişim sağlamak açısından yapılan
çalışmaların hem de özel sektör açısından kademeli
olarak yıllara sari bu çalışmaların küçümsenmemesi
ve değerli olduğunun altını çizmek isterim.
Değerli arkadaşlar, bu
Enerji Verimliliği Koordinasyon Kurulunun, şu anda hâlen
devam eden bu Kurulun daha aktif hâle getirilmesinin ve kurumlar
üzerindeki tesirinin artırılarak bir yaptırım
gücünün sağlanmasının önemli olduğu kanaatini
söylüyorum. Sivil toplum örgütleriyle beraber, üniversitelerin,
meslek odalarının, enerji verimliliğiyle alakalı
kurulacak danışmanlık şirketlerinin de burada
önemli bir payının olacağını söylemek isterim.
Artık, enerji sektöründeki
serbestleşmeyle beraber, lisansa geçilmiş olmasının,
aynı zamanda, enerji yöneticilerinin de alacağı bir
eğitimle beraber sertifika döneminin getirilmesinin bir artı
değer olduğunu söylemek isterim.
Enerji tüketen malların, özellikle,
kullanım kılavuzlarında verimliliğe yer verilmesinin,
yalnızca Enerji Verimliliği Haftası'nda bir sembol
hâline gelmesinin daha ötesinde bir fonksiyonellik taşıması
gerektiğine inanıyorum.
Ben, bu kanun tasarılarında
ve kanun teklifinde emeği geçen bütün arkadaşlarımıza
teşekkür ediyor ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Yıldız,
teşekkür ediyorum.
Anavatan Partisi Grubu adına
Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan.
Sayın Özcan, buyurun.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1326 sıra sayılı, Enerji Verimliliği
Kanunu Tasarısı ile Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının
Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına
İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi hakkında Anavatan Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle, enerji tasarrufu, enerjinin akıllıca
kullanılışıyla kayıpların en aza indirilmesi,
aynı enerjiyle daha çok iş yapılması ve aynı
iş için daha az enerji kullanılması anlamı taşımaktadır.
Dahası, enerji, ticari bir mal değil, toplumsal bir hizmettir.
Bu hizmet, çoğu zaman, insanın kullanması zorunlu insanlık
hakkına dönüşmüştür. Hatta, borçtan dolayı elektrik
kesilmesi çoğu ülkede insan haklarına aykırılık
olarak değerlendirilmektedir.
Şimdi, birtakım kavramları
oturtabilmek için söylemek istediğim şudur: Doğadan
belirli bir üretim sonucu elde edilen petrol, hidrolik, doğal
gaz, kömür, uranyum türleri birincil enerji kaynakları; kaynağın
çevrimi sonucu elde edilen elektrik, hava gazı, petrol ürünleri,
kok, briket gibi kaynaklar ikincil enerji kaynakları; güneş,
rüzgâr, jeotermal ve deniz gibi enerji kaynakları ise yenilenebilir
enerji kaynakları şeklinde adlandırılmaktadır.
Diğer yandan, "enerji verimliliğinin
artırılması, atık enerjilerin değerlendirilmesi
ve mevcut enerji kayıplarının önlenmesi yoluyla tüketilen
enerji miktarlarının ekonomik kalkınmayı ve sosyal
refahı engellemeden en aza indirgenmesi" olarak tanımlayabildiğimiz
enerji tasarrufunun, enerji krizi yaşayan ülkelerin sorunlarının
çözümünde önemli katkıları bulunmaktadır.
Pek değerli arkadaşlar,
enerji tasarrufunun önemi nereden geliyor? Çünkü enerji ihtiyacımız
sonsuzdur; ama, enerji kaynaklarımız sınırlıdır.
Bugün itibarıyla dünya enerji ihtiyacının önemli bir
bölümünü karşılamakta olan fosil yakıt rezervlerinin
kullanım hızı ise sürekli artmaktadır. Bu artış,
fosil kaynakların hızla azalması anlamına geldiği
gibi, çevre kirliliği açısından da önemli sorunlar yaratmaktadır.
Dünya enerji tüketimine ait birincil
enerji kaynaklarının durumu şöyledir: Petrol yüzde
38,5; kömür yüzde 24,7; doğal gaz yüzde 23,7; nükleer yüzde 6,6;
hidrolik yüzde 3 ve yenilenebilir enerji yüzde 3.
Ülkemizde enerji tüketimine ait
birincil enerji kaynaklarında ise durum: Petrol yüzde 42,
taş kömürü yüzde 14, linyit kömürü yüzde 16, doğal gaz yüzde
15 ve diğerleri ise yüzde 19 civarındadır.
Bunlardan başka, enerji toplumsal
bir varlıktır. Günümüzde elektrik enerjisi toplumlar için
vazgeçilmez duruma gelmiş durumdadır. Şu an için dünyadaki
toplam enerji kullanımının yüzde 35'i elektrik enerjisidir.
Yakın gelecekte bu oranın daha da yükseleceği görülmektedir.
Değerli arkadaşlar, elektrik
üretimi, yapısı gereği, doğal tekeldir; yani,
elektrik üretimi plan ve programlarının yapılmasına
karar verme hakkının kimde olacağı en önemli husus
olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü, elektrik
üretildiği an tüketilmektedir. Bu nedenle, kapasite fazlası
yatırımlar, elektriği pahalı kıldığı
gibi, gerektiğinde bulunmayan elektrik pahalı bir enerji
türüdür. Bu nedenle de elektrik enerjisinde merkezî planlama zorunludur.
Planlamanın yanı sıra, elektrik enerjisinin toplumsallığı
nedeniyle elektrik üretiminde üretim güvenliği ve fiyatlandırmada
merkezî denetim gerekmektedir. Ayrıca, enerji üretiminde kamu
yararını koruyucu merkezî denetim mekanizmaları zorunludur.
En önemli husus ise, enerjinin yapısı gereği, tüm sanayi
tüketimlerinin temel girdisi olmasıdır. Bu açıdan,
özellikle elektrik enerjisi kesintisiz, yeterli ve ucuz olması
zorunludur. Ayrıca, enerji fiyatlarındaki artışların,
ona bağlı olarak çalışma durumundaki sanayi ürünlerinin
fiyatını da doğrudan etkilediği sonucu enerjinin
toplumsallığını belirler. Bu da, kamu hizmeti olarak
algılanmasını gerektirir. Kesintisizliğinin
ve yeterliliğinin koşulu ise merkezî planlamadır.
Özellikle enerji dağıtımındaki özelleştirmeler,
son derece dikkat çeken bir husustur. Çünkü, enerjide asıl olan,
üretimin belirli bir sabit fiyat üzerinden özel sektöre devletin
alım garantili devri olmalıdır. Dağıtım
ise, kesinlikle devlette kalmalıdır. Bu dağıtım
ihalesini alan bazı firmalar, kayıp-kaçak oranının
yüksekliğini mevcut abonelerin üzerine yükleyerek çıkarmaktadır.
Son ödeme tarihlerinde ödenmeyen her fatura için beş iş günü
içinde kapatılmasına yönelik uyarı yazısı
gelmekte ve fahiş bir gecikme cezasıyla insanlar cezalandırılmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
enerji nakil hatlarındaki eksikliği gidermenin maliyeti
ise 10 milyar dolara ulaşmakta ve yeni yatırım olmadığı
için de bu rakam süratle artmaktadır. 2004 yılı rakamlarına
göre, (sadece devletin ürettiği rakamlara göre) net tüketim
86 milyon 193 bin 844 olup, kayıp-kaçak ise 20 milyon civarına
ulaşmaktadır.
Değerli milletvekilleri, gelecekte
ülkemizin enerji politikaları (teknolojik tercihler, mülkiyet,
kaynak kullanımı) globalleşme söylemine paralel olarak
kendi dışında çizilen senaryolara göre belirlenmektedir.
Senaryonun ismi ise Avrupa Birliği ülkelerince saptanmış
"Avrupa Enerji Güvenliği Anlaşması" başka
bir deyişle "Avrupa Enerji Şartı"dır.
Avrupa, enerji gereksinimini
sağlamak üzere dört ana güzergâh belirlenmiştir. Bu güzergâhlardan
gelecek enerji ile Avrupa enerji pazarı oluşturulacak ve
enerji fiyatları da Avrupa sermayesinin kontrolünde olacaktır.
Bu hatlardan ilki Kuzey Avrupa'yı ve Britanya Adası'nı
beslemek üzere öngörülen Kuzey Denizi enerji kaynaklarını
Avrupa'ya taşıyan hattır. İkinci hat, Rusya enerji
kaynaklarını Avrupa'ya taşıyan hattır ki, Orta
Avrupa'ya taşıyan petrol ve doğal gaz hatlarıdır.
Üçüncü hat, Kuzey Afrika enerji kaynaklarını taşıyacak
olan Mağrip hattıdır. Bu hat şu günlerde tamamlanmıştır.
Dördüncü hat ise, Orta Doğu ve Orta Asya enerji kaynaklarını
Avrupa'ya taşıması düşünülen hattır. Bu hattın
Anadolu'dan geçmesi ise zorunludur.
Avrupa ülkeleri, belirlenen bu
hatların güvenliğini, hatların kontrollerinin kendi
sermayelerinde olmasında görmektedir. Bu amaçla iletim hatlarının
geçeceği ülkeleri enerji sektörlerini özelleştirmeye
zorlamaktadır. Anlaşma koşullarına göre taraf
ülke sermayeleri yatırım yaptıkları ülke topraklarında
belirli ayrıcalıklar alacaklardır. İletim hattının
geçtiği ülke hat kira bedeli tespit hakkını Avrupa
enerji marketine devredecektir. Söz konusu anlaşmayı, bugün
için, Avrupa Birliği ülkeleri dışında sadece Türkiye
ve Cezayir imzalamıştır.
Değerli arkadaşlar, sektörün
en önemli sorunlarından birisi de, öteden beri Enerji Bakanlığı,
Devlet Su İşleri, Elektrik İşleri Etüt İdaresi,
Türkiye Kömür İşletmeleri, TEAŞ, TEDAŞ arasında
gerekli eş güdüm sağlanamaması ve çok başlılıktır.
Bu çok başlı yapının her birinin önceliği diğeriyle
uyumlu olmadığı için sektörün öncelikleri tespit edilememektedir.
Bunlarla birlikte, 1990'lardan sonra
sektörde ciddi bir ihmal edilmişlik yaşanmaktadır.
Yap-işlet-devret ve yap-işlet modellerine bel bağlanarak
devam eden yatırımlar bile bitirilmemiştir. Bu durumu,
en iyi, kurulu güç artış tablolarından görmekteyiz.
Ama, en büyük tehlike ise, önlem alınmaması durumunda 2020
yılında ithal kaynaklarına bağımlılık
oranının yüzde 80'lere tırmanacaktır. Türkiye'nin
bu sıkıntıyı aşabilmesi için, 2020'ye kadar toplam
80 milyar dolarlık enerji yatırımı yapması gerekmektedir.
Bunların yanı sıra,
Rus gazına yüzde 65 oranında bağımlı olan ülkemiz,
2005 yılında, aynı zamanda 1.000 metre küp gaza 260 dolar
vererek en pahalı fiyatı ödeyen ülkelerden biri olmuştur.
Gazprom'un açıklamasına göre, Türkiye 2005 yılında
Rusya'dan alacağı doğal gaza 260 dolar öderken, Batı
Avrupa ülkelerinin ortalaması 135 dolarda kalmıştır.
Bir başka sorun ise, Türkiye'de
1 kilovat saat enerjinin maliyetinin, kömürde 3,43 sent, doğal
gazda 4,33 sent, fuel-oil'de ise 4,22 sent gibi yüksek düzeylerde gerçekleşmesidir.
Bu ise, Avrupa ülkelerinin en az 5-6 katı düzeyindedir. Bu yapılar
değişmeden enerjide verimlilikten ve tasarruftan bahsetmek
biraz haksızlık olur.
Değerli arkadaşlar, üretime
gerekli yatırımların yapılmamasının yanı
sıra, sektörün bir diğer önemli sorunu, özellikle büyük
şehirlerde dağıtım kayıplarının yüksekliğidir.
Bu nedenle, üretim yeterli olsa bile, tüketiciye istenilen kalitede
elektrik verilmesi olanaksızdır. Resmî istatistiklere göre,
ortalama şebeke kayıpları yüzde 18'dir. Bu, bazı
yörelerde ise özellikle yüzde 25 ve yüzde 32'yi bulmaktadır. Oysa,
kayıplar, gelişmiş ülkelerde yüzde 8-10 civarındadır.
Altyapıya yapılacak ek yatırımlarla, sisteme
sağlanan elektrik enerjisi miktarında artış
sağlanması ve ülke ekonomisine katkının yanı
sıra, tüketiciye istenilen nitelikte elektrik enerjisi verilebilecektir.
Değerli arkadaşlar, görüşülen
teklifle, yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık
verilmesi amaçlanmaktadır, çünkü çevreye verilen zarar yok denecek
kadar azdır. Yalnız, bu hususta da çok geç kalınmıştır,
çünkü, özellikle bazı termik santrallerin yatırım
aşamasında baca gazı arıtma ve kül tutma üniteleri
ya yapılmamış ya da gerektiği şekilde yapılmamıştır.
Bunun en iyi örneği, Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy Termik
Santralleridir.
Değerli milletvekilleri,
enerji kullanımında tasarruf ve bazı sorunların
çözümü için öncelikle gerçekçi ve merkezî bir enerji planlaması
yapılmalıdır. Özellikle termik santrallerin baca gazı
arıtma ve kül tutma tesisleri hızla devreye sokulmalı
ve çevreye olan etkileri azaltılmalıdır. Böylelikle,
kapasite kullanma oranı yukarı çekilecektir. Özellikle
ulusal kaynaklarla çözüme yönelinmeli ve gerek proje gerek plan gerekse
başlanılan hidroelektrik santraller bir an önce bitirilmelidir.
Böylelikle, hem ucuz enerji üretilecek hem de tüketime ucuz elektrik
verilerek sanayinin rekabet gücü artırılacaktır.
Elektrik enerjisi üretimindeki dışa bağımlılık
en alt düzeye indirilecektir. Mesela, rüzgâr enerjisinde yeni
çıkarılan rüzgâr haritası bu konudaki potansiyeli
tespit etmede çok faydalı olacaktır. Güneş enerjisinden
en çok oranda yararlanma konusunda teşvik edici bir politika
benimsenmelidir. Sadece yüzde 5'inden yararlanılan ülkemizin
2.450 megavatlık elektriksel kullanılabilir jeotermal potansiyelinin,
tümüyle kullanılması konusunda gerekli yatırımlara
gidilmelidir.
Bunlardan başka, elektrik enerjisinin
verimli kullanımı konusunda merkezî projeler geliştirilmeli,
özellikle elektrik enerjisinin yoğun olarak kullanıldığı
çimento ve demir-çelik sektörlerinde hızla az elektrik tüketen
teknolojilere yönelinmelidir.
Elektrikli ev aletlerinde, kademeli
olarak az enerji tüketen teknolojilere geçilmelidir. Dahası,
üretim, iletim ve dağıtımda bozulan merkezî yapı
yeniden oluşturulmalı ve sistemin bütünlüğü sağlanmalıdır.
Dağıtım özelleştirilmesi
uygulamalarından hızla vazgeçilmelidir. Özelleştirilmiş
olan bölgeler derhâl merkezî sisteme dâhil edilmelidir. Bu açıdan,
bu kanun teklifi ile oluşturulan Enerji Verimliliği Koordinasyon
Kurulunun, planlama ve karar vermede çok merkezli yapıdan kaynaklanan
sorunları azaltacağını umuyoruz.
Değerli arkadaşlar, enerjinin
bir boyutu da çevredir. Enerji, tüketim karakterinden dolayı
her şekliyle çevreye bozucu bir etki gösterir. Bu tür bozucu etkiler
azaltılsa bile, hiçbir zaman bu azalmanın asgariye düşmeyeceği
görülmektedir. Daha fazla kazanç uğruna yapılan
aşırı üretim ve kontrolsüz tüketim, doğada yıllarca
oluşan dengeleri bir yıl içerisinde bozabilir. Hidrolik
santraller, eko dengeyle birlikte iklimsel değişikliklere
neden olduğu gibi, termik üretim, sözü çok edilen sera gazı
etkisi ile buna bağlı küresel ısınmanın temel
nedenleridir. Kısacası, her tür kültürel üretimde olduğu
gibi enerjinin her tür üretimi de doğal çevreyi bozar. Üretimdeki
bozucu etki de her zaman olumsuz yöndedir. Oysa enerji, aynı zamanda
bir zorunluluktur. O hâlde, enerji verimli kullanılmalı,
üretimdeki çevresel etkiler değerlendirilmelidir. Enerji maliyetindeki
temel kriter toplumsal maliyet olmalıdır. Oysa, sermaye
açısından temel güdü kârdır. İstatistikler, enerjinin
Türkiye'de OECD ortalamasından 3 kat daha verimsiz kullanıldığını
göstermektedir. Buradaki temel neden ise, gelişmiş ülkelerin
kendi ülkesinde çevresel sorunları ve enerji yoğunluğu
nedeni ile geliştirmediği çimento ve demir-çelik sektörünü
Türkiye'ye kaydırmalarıdır. Enerji yoğunluğu
kavramı, gelişmişlik tanımlamasında en
sağlıklı ve doğru parametre olup, birim enerjiden
üretilen birim ekonomik değer arasındaki ilişkidir.
Gelişmişlik, az enerji kullanarak çok ekonomik değer
yaratabilmekle ölçümlenebilir. Gelişmiş ülkelerin bu
konudaki en büyük başarısı da bu husustur.
Değerli arkadaşlar, enerji
üretimi için yapımı planlanan baraj ya da termik santrallerde,
Hasankeyf örneğinde olduğu gibi, insanlığın
yüzlerce yıllık birikimlerinin ürünü kültürel kalıntılar
yok edilmemelidir. Bunlardan başka, 1800'lü yıllardan beri,
fosil yakıtları, kömür, petrol, doğal gaz yakıyoruz.
Fosil yakıtların alternatifini bulmak ve beraberinde
enerjinin etkin ve verimli kullanımını teşvik etmek
gerekmektedir. Avrupa Birliği ülkeleri, 2010 yılında,
enerji envanterindeki yenilenebilir enerji kaynaklarının
payını yüzde 22'lere çıkarmak istemektedir.
Sera gazı emisyonunun yüzde
25'ini veren Amerika Birleşik Devletleri katkıda bulunmadan,
dünyadaki küresel iklim değişikliği sorunu çözülemez.
Kyoto Protokolü'nü imzalamayan ABD, sera gazları emisyonunu
düşürecek teknolojik yatırımlara da kaynak ayırmalıdır.
Değerli milletvekilleri, tabii
ki, enerjiyi verimli kullanacağız ve bu kullanımdan
sağlanacak enerji tasarrufuyla da, yılda 4 milyar lira havaya
gitmemiş olacaktır. Bunlar da, konuyla ilgili ulusal bilinçten
geçmektedir. Yani, halkın, reklamlarla, tanıtımlarla
sürekli bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
Umarız, görüşülen kanun
teklifindeki eğitim ve bilinçlendirme, yenilenebilir enerji
kaynaklarının yaygınlaştırılması
gibi temel stratejilerin geliştirilmesine yönelik olarak
sektörel uygulamalar çeşitli teşviklerle yapılarak,
bu yenilenebilir enerjiyi halkımızın hizmetine sunmak
Değerli arkadaşlar, ülkemiz
bina sektörü, 2002 yılı verilerine göre, 18 milyon TEP (Ton
Eşdeğeri Petrol) tüketim miktarıyla sanayiden sonra
en fazla enerji tüketiminin gerçekleştiği sektördür ve bu
miktar, nihai enerji tüketiminin yüzde 35'ini almaktadır. Elektrik
tüketimindeyse, sektör, yüzde 43 paya sahiptir.
Ülkemizdeki eski binaların
pek çoğunda enerji tasarrufu için yeterli önlemler alınmamıştır.
Dolayısıyla, sadece çatı yalıtımı, çift
cam ve sızma kayıplarının azaltılması önlemleriyle
sağlanabilecek önemli boyutta enerji tasarrufu potansiyeli
mevcuttur.
Yalıtım iyileştirmelerinin
sağlayacağı tasarruf potansiyellerinin yanı
sıra, mevcut tüm binaların, soba ve kalorifer gibi
ısıtma sistemlerinde iyi işletme ve verimli
ısıtma sistemlerinin kullanılmasından gelebilecek
tasarruf potansiyelleri
Ayrıca, verimlilik sağlayacaktır.
Değerli milletvekilleri,
gerçekten, yenilenebilir enerjiyi daha ucuza mal etmenin yolu,
özellikle rüzgâr enerjisinden faydalanmak, güneş enerjisinden
faydalanmak
Termik santrallerin daha verimli hâle getirilmesinde
yarar vardır. Eğer, biz, tasarruf yapacaksak, doğayı
koruyacaksak, insanlara daha iyi hizmet sunacaksak
Bu enerjinin
maliyetini düşürmenin yolu ise
Dışa bağımlılıktan
kurtarmanın, doğal gaza bağımlılıktan
kurtarmanın
Dışarıdan gelecek herhangi bir ithal
enerjiyle bu sorunları çözemeyiz. Biz, öz kaynaklarımıza
güvenmeliyiz ve bu öz kaynaklarımızı harekete geçirerek
enerjimizi daha yenilenebilir, daha çevreyi koruyabilir
şekliyle düzenlememizde yarar vardır.
Bu yasa, gerçekten, ülkemiz için
ve halkımız için faydalı bir yasadır. Biz, Anavatan
Grubu olarak bu yasayı destekliyoruz. Bütün emeği geçenlere
çok teşekkür ediyoruz. Hayırlı olsun diyor, yüce Meclise
saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özcan.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, şimdi, birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 15'inci maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü.
Sayın Ülkü, buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA HAKKI ÜLKÜ (İzmir)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1326 sıra
sayılı, Enerji Verimliliği Kanunu Tasarısı
ile Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi
Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; enerjinin etkin kullanımı, refah seviyesinden
fedakârlık yapmaksızın ve kalite ve performansı düşürmeden
bir mal veya hizmet elde etmek için gerekli olan enerji miktarının
azaltılmasıdır. Enerjinin etkin kullanımı sonucunda
sağlanacak enerji tasarrufunun, daha hızlı ve daha
ucuza elde edilebilen enerji kaynağı olduğu bugün bütün
dünyada kabul edilen bir gerçektir. Bu bağlamda, enerjinin etkin
verimliliğini sağlayacak bir yasal düzenleme ulaşım
alanında, konutlarda, sanayide nasıl olmalıdır?
Ulaşım alanında, bir
kişinin ya da bir malın 1 kilometrelik bir mesafeyi en
hızlı ve en az enerjiyi harcayarak, çevreyi de kirletmeden
nasıl taşınması gerektiğini ortaya koyacak
düzenlemeler yer almalı.
Konutlarda, konutun metre kare
başına yılda ne kadar enerji tüketeceği belirlenmelidir.
Buna göre, bir konutun yılda 50 kilovat saatten daha fazla enerji
tüketemeyecek şekilde yapılması hükme bağlanmalı
ya da bu amaçlanmalıdır. Bugün dünyada mevcut enerji etkin
binalar da bu düzeydedir. Türkiye'de de bu amaç teşvik edilmelidir.
Ülkede kullanılan tüm son kullanım
cihazlarının mevcut en yeni teknolojiyle olmasını
teşvik ve talep etmelidir.
Sanayide ise, kullanılan
enerjinin ve motorların bugün dünyada yüzde 80 daha az enerji
tüketenleri mevcuttur. Başka ülkelerin artık terk ettiği
çok enerji harcayan motorların kullanımının durdurulmasını
ve tüm yatırımlarda en yeni teknolojiyi kullanmayı
tercih ederek enerji tasarrufu sağlayan yatırımcıların
etkin bir şekilde teşvik edilmesi sağlanmalıdır.
Eğer enerjinin etkin kullanımına
ilişkin yapılan bir yasal düzenleme açıkça bu koşulları
taşımıyorsa, o düzenleme iş olsun diye çıkarılmış
demektir.
Şimdi, görüşmekte olduğumuz
bu yasa tasarısıyla, 5346 sayılı Yenilenebilir
Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanun çerçevesinde alım
garantisi 5,5 euro sent olarak belirleniyor.
Bildiğiniz gibi, mevcut yasada
böyle bir alt sınır belirtilmemişti. O dönemde, yani,
5346 sayılı Yasa çıkarken, gerek bizler gerekse konunun
uzmanları, böylesi bir alım garantisini açıkça belirtmediğinden
yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimi için yeterli
yatırım talebinin olmayacağını belirtmiştik.
Nitekim, şimdi, teklifi hazırlayan arkadaşlarımız
da bunu dile getirmişlerdir. Açıkça deniliyor ki: 5346 sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun'un yürürlüğe
girmesinden bu yana, yerli ve uluslararası kredi kuruluşlarının
tamamı yapılan kredi başvurularını olumsuz
bir şekilde yanıtlamışlardır. Yatırımcılar
böyle bir maddenin olmayışı sebebiyle uygun şartlarda
kredi tedarik edememektedirler. Böylece, projelerin gerçekleşmesi
mümkün olmamakta ve bahsi geçen Yenilenebilir Enerji Kanunu amacına
ulaşamamaktadır. Dediğim gibi, biz ya da bizim arkadaşlarımız
komisyon görüşmelerinde ve gerekse genel kurullarda bunları
dile getirmiştik.
Geçtiğimiz günlerde, yani,
9-12 Eylül 2006 tarihlerinde, Dikili'de benim de üyesi olduğum
Eurosolar Derneği tarafından "Türkiye'de Rüzgâr Enerjisi
Kullanımının Önündeki Engeller Nasıl Aşılabilir"
diye bir toplantı yapıldı. Burada, yenilenebilir
enerji kaynaklarının üretilen elektrik miktarında bu
Kanun'da öngörülen toplam elektrik üretiminin yüzde 8'lik hedefine
kısa sürede ulaşılabilmesi için elektrik alım fiyatının
5,5 sent, alım süresinin de on yıl olarak saptanması gerektiğini,
böylece, bu hedefe ulaşıldığında fosil yakıt
-yani, başta doğal gaz olmak üzere- ithalinden her yıl
600 milyon euro tasarruf edilmiş olacağını ortaya
koymuş idik. Şimdi, bu tasarıyla getirilen 5,5 euro
sentlik alım garantisi belki rüzgâr santrallerinin kurulumunu
daha kolay hâle getirecektir. Fakat, bu artış, ne yazık
ki, yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik kullanımını
teşvik etmekten uzaktır. YEK'in, yani, yenilenebilir enerji
kaynaklarının her birinin tek bir fiyat üzerinden değil,
ayrı ayrı değerlendirilerek, kapasite büyüklükleri
dikkate alınarak, yüksek kapasiteli yenilenebilir enerji
kaynaklarından daha düşük kapasiteli olana doğru daha
fazla teşvik verilmesi sağlanmalı idi. Amaç, bu yasayla,
her türe ve kapasiteye göre, ayrı ayrı yenilenebilir
enerjiden elektrik üretimi yapılabilir hâle getirmek olmalıydı.
Kaldı ki, 5,5 sentlik alım garantisinin bile, rüzgârın yoğun
olduğu yerlerde görece az olduğu için, bu yerler arasında
az olan yerlerdeki yatırımları daha çok teşvik edecek
şekilde bir farklılaştırmaya gidilmediği
için yeterliliği de kuşkuludur. Nitekim, Türkiye'de genel
olarak YEK'ten elektrik üretimi için yapılan müracaatların
sayısındaki yetersizlik de, mevcut 5346 sayılı Yasa'nın,
bu hâliyle, pek işe yaramadığını göstermiştir.
Bir yatırımcının güneş pillerinden elektrik
üretimine yatırım yapması için ekonomik açıdan gerekli
olan teşvik miktarının kilovat saate 20 euro sent olması
gerekiyor. Oysa, biz, bugün, bu düzenlemeyle, 5,5 sentlik bir fiyat
veriyoruz. Bu yeterli değildir.
Gelelim, AKP Hükûmetinin yenilenebilir
enerji kaynaklarının doğal gaz karşısında
desteklenmesi konusundaki samimiyetine. Şimdi, özellikle
son günlerde küresel ısınma ve iklim değişikliği
konusu tekrar gündeme gelince, gerek Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı gerekse Sayın Çevre ve Orman Bakanı, özellikle
jeotermal enerjiyi vurgulayarak, Hükûmetin doğal enerji kaynaklarını
etkin şekilde desteklediğini söylemeye başladılar.
O zaman, ben soruyorum: Madem jeotermali bu kadar etkin bir şekilde
desteklediniz. Öyle ise,
1) 5346 sayılı Yenilenebilir
Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanun'un 7'nci maddesi
açıkça "Yeterli jeotermal kaynakların bulunduğu
bölgelerdeki valilik ve belediyelerin sınırları
içinde kalan yerleşim birimlerinin ısı enerjisi ihtiyaçlarını
öncelikle jeotermal ve güneş termal kaynaklarından karşılamaları
esastır." dediği hâlde, neden bu Yasa'yı tam bir
yıl komisyonda bekletip, bu sırada, alelacele doğal
gaz dağıtımı ihalelerini yaptınız?
2) Çevre ve Orman Bakanlığı,
13 Ocak 2005 tarihinde çıkardığı yönetmelikle
-sözde, hava kirliliğinin azaltılması amacıyla-
doğal gaz hatlarının geçtiği yerlerde
ısınma amacıyla doğal gazın kullanılmasını
neden zorunlu kılmak istedi?
3) Yasa 10 Mayıs 2005'te kabul
edildikten sonra, 7'nci madde açıkça "önceliğin jeotermal
kaynaklara verilmesi esastır" dediği hâlde, neden
"önceliği idareler belirler" diyerek bunu işlevsiz
kılmaya çalıştınız?
Gerçekten ikna edici ya da samimi
bir cevap veremediniz bunlar için şimdiye kadar.
Ve son olarak, Hükûmet, jeotermal
kaynakların bulunduğu yerleri bu şekilde doğal
gaza boğduktan sonra, MTA Genel Müdürlüğü, elinde bulunan
jeotermal sahaların ve kuyuların kullanımını
özel sektöre devretti. Bu doğrultuda, yirmi jeotermal sahası
ve kuyuların kullanım haklarının özel sektöre devredilmesi
öngörüldü. Şimdi, bütün bu gelişmelerden sonra, Enerji Bakanımız,
çıkıp da, bu ihaleleri alan firmaların jeotermali
ısınma amacıyla da kullanacağını söylüyor.
Oysa, artık çok geç. Hükûmet amacına ulaştı. Başta
Ege'dekiler olmak üzere, ülkemizdeki neredeyse tüm jeotermal alanlarda
doğal gaz dağıtım şebekeleri bitirilmek üzeredir.
Yani, jeotermalin ısınma amaçlı kullanılma
imkânı artık neredeyse imkânsızdır, hatta hiç yoktur.
Bizler, yenilenebilir enerjiyi
teşvik eden ve kullanıma açan her türlü girişimi destekliyoruz.
Şimdi görüştüğümüz bu kanun tasarısını
da destekliyoruz. Fakat, dört yıllık icraatından sonra,
iktidarın, yenilenebilir enerji kaynaklarını gerçekten
desteklediğini, bu yönde ciddi ve ayrıntılı bir
politikası olduğunu söyleyemeyiz. Ülkemizin jeotermal
gibi ucuz, temiz, yenilenebilir enerji kaynağı varken, halkımızın
doğal gaz gibi pahalı, fiyatı sürekli artan ve vanası
dışarıda olan bir enerji türüne mahkûm edilmesi, jeotermal
enerji açısından zengin olan neredeyse tüm bölgelerde doğal
gaz dağıtım ihaleleri yaparak bir yandan kendi zenginini
yaratma amacına hizmet ederken, bir yandan da halkın cebine
el uzatılması büyük bir acımasızlık ve her
şeyden önce de büyük bir insanlık suçudur. Bunun hesabı,
inanıyorum ki, halk tarafından sorulacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - Bitiriyorum
efendim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Ülkü,
konuşmanızı tamamlayınız.
HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - Çok geç kalınmış
olsa da, uzun zamandır beklenen Enerjinin Etkin Kullanımı
Yasa Taslağı'nın bir an önce yaşama geçmesi dileğiyle,
sizleri fazla bekletmeden -çünkü, biliyorum maç da var- hepinize
sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Anavatan Partisi Grubu adına,
Mersin Milletvekili Hüseyin Güler.
Buyurun Sayın Güler. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlar; Yenilenebilir Enerji Kanunu'nun birinci
bölümü üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında, enerjinin stratejik
bir ürün olduğunu, dünyanın en temel sorunu olduğunu
hepimiz çok iyi biliyoruz. Enerjiye hükmeden dünyaya hükmediyor.
Enerji, bir ekonomik girdinin en önemli unsuru ve buna karşın
"enerjiyi üretmek mi yoksa tüketmek mi" arasında baktığımızda,
biz Türkiye olarak diyoruz ki, yüzde 80 enerjimiz dışa bağımlı
olan bir ülke konumundayken, bugün yaşanılan bunca ekonomik
sıkıntının, ödediğimiz faturanın halkımız
tarafından nasıl ödendiğini hepimiz çok iyi biliyoruz.
Bugün, günümüzde, enerji politikalarının,
eğer, yenilenebilir enerjiye dönüşümü konusunda bu kanunun
özüne baktığımızda, biz, Anavatan olarak yapıcı
görüyoruz, asıl, Türkiye'nin geç kalmışlığından
yakınıyoruz. Bugün, gecikmişliğin faturasını
bu Türk halkı ödüyor ve her geçen gün Türkiye, dünyanın en pahalı
enerjisini tüketirken, elektrik, petrol, yüzde 80'i vergilere tabi
tutulurken, bunu Türk halkı olarak hak etmediğimizi düşünüyoruz
ve bu yüzden de Türkiye'nin ekonomik politikası, özellikle ihracatın
yüzde 70'i dışa bağımlı, yani, ithale bağımlı
ihracat anlayışı gelişmekte. Tabii ki, günümüzde
birçok işletmeci, KOBİ'ler, artık, Türkiye'den kaçışın
arayışı içerisinde. Türkiye'deki girdilerin yüksekliğinden
dolayı, rekabet koşullarının olgunlaşmamasından
dolayı, hep, Türkiye'den kaçış arayışında.
Biz de diyoruz ki, Türkiye'nin sorunu,
üretmek ve verimli üretmek. Aslında, akılsız üretimin
ve yönetimsizliğin yarattığı sıkıntının
faturasını Türkiye ödüyor. Bu konuda işsizlik, bu konuda
yoksulluk, bu konuda umutsuzluk, bu konuda alabildiğine karamsarlık,
korku, kaygı, yani, bir kısır döngü.
Biz de Anavatan olarak diyoruz ki,
enerji, bu ülkenin temel bir devlet politikası hâline gelmeli
ve bu konuda ucuz, ulaşılabilir ve güvenli bir enerji politikası,
yani, en az on yılımızı, yirmi yılımızı
yönlendirebileceğimiz bir yapılandırma, yeniden yapılandırma
anlayışı. Ama, görüyoruz bugün, enerjinin yüzde
60'ı doğal gaza bağlı, yenilenebilir enerji türlerinden
olmasına rağmen. Buna karşın, yüzde 60'ı, hepimiz
çok iyi biliyoruz, Rusya'ya bağımlıyız ve enerjide
bağımlılığın yarattığı
sıkıntıları İran'da da yaşadık keza.
Sayın Bakan itiraf etti kısmen, dedi ki: "Havalar
Allah'tan
tatildi, bu İran'ın doğal gaz kesintisi kısmen hissedilmedi."
Biz o zamanlar da paylaşmıştık,
bir ülkenin enerjide bağımlılığı, yaratacağı
sıkıntılar silahtan daha tehlikeli ve stratejik bir
ürün olarak karşımıza çıkmakta. Biz de diyoruz ki,
Türkiye'nin bu kadar yer altı kaynakları ve yer üstü kaynakları,
bu kadar imkânlar varken biz neden kıtlık çekiyoruz, neden
yoksulluk çekiyoruz ve neden yüzde 80'e varan bir enerji bağımlılığı?
İşte, kötü yönetim, sorun bu kötü yönetim. AKP İktidarı
da bu süreci başarılı bir şekilde yönetemedi ve
dört buçuk yılı maalesef bu ülke adına kayıp. Her geçen
gün, işte, gerek Mavi Akım Projesi ve gerekse Türkiye'nin,
Bakû-Ceyhan petrol boru hattı gibi sayacağımız birçok,
stratejik gibi görünmesine karşın, işte, çıkacak
Petrol Kanunu
BAŞKAN - Sayın Güler, üç
beş saniye müsaade edin.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, Sayın Komisyon Başkanı, saygıdeğer
milletvekilleri, komisyon sırasındaki arkadaşlarım,
lütfen, görüşmeler yapacaksanız kürsü arkasına geçiniz
efendim.
Sayın milletvekilleri, Sayın
Çilingir...
Arkadaşlar, lütfen, konuşma
yapacaksanız kürsü arkasına geçelim. İstirham ediyorum,
lütfen
Buyurun Sayın Güler, devam
ediniz.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Tabii ki, bu konuda, biz Anavatan
olarak, yenilenebilir enerji konusunda, aksayan yönlerin biraz
da gecikmişliğine rağmen, bunun altında yapıcı
olarak evet diyoruz. Türkiye'nin, bu kadar gücünün farkına varması
lazım. Enerji politikalarının, on beş-yirmi
yıla dayanan ve bağımlılık sürecini, her geçen
gün dozu yükselen bir bağımlılığı hissediyoruz
ve bu da, övündüğünüz bir nokta olarak da altını çizebilirsiniz,
ama bu ülke adına millî menfaatimiz değil. Biz de diyoruz ki,
Türkiye'nin, çok ciddi, istihdamına da potansiyel anlamda katkıda
bulunabilecek yenilenebilir enerji, güneş, rüzgâr, yer altı
kaynaklarımız ve biyodizel
Bunlar herhâlde tartışılacak,
ama daha biyodizel, bugün tarım sektörü olan ülkemde daha
doğmadan öldü. Çünkü neden: Ee, yüzde 18 gibi büyük bir katma değer
vergisi ve özellikle diğer -ÖTV gibi- vergilerle, normalinde
petrol karşısında maalesef şansını yitirdi.
Biz de diyoruz ki, gelin yapıcı olalım, gelin bu ülke
menfaatlerini hep beraber koruyalım. Biz, yenilenebilir
enerjiden yanayız ve Türkiye'nin de bu konuda ciddi potansiyeli
var ve bu potansiyelini hayata geçirsin ve cevher olarak da işlensin
ve Türkiye'nin dünya ekonomik liginde verimliliği artırabilecek
ve özellikle de rekabet gücünü artırabilecek bir enerji politikası
yaratalım. Ama, gördüğümüz kadar, sadece bağımlılıktan
öteye gitmeyen bir süreç yaşıyoruz.
İkincisi: Tabii ki, üretmek yanında
bu da iletişim ve tasarruf süreci.
Bu konuda da biraz müsrifiz Türk toplumu olarak da. Her yerde
tüketen bir toplumuz. Enerjimizi de tüketiyoruz. Karşılığında
elde ettiğimiz verimlilik ise maalesef düşük. Bu kadar
Meclis dâhil olmak üzere bakıyoruz, bir plan dâhilinde gün
ışığından faydalanmamız gerekirken, öyle,
plan projeyle, gerek ısıtmada ve gerekse aydınlanmada
olağanüstü bir verimsizlik yaratılmış. Yani, burada,
aslında, Türk toplumunun aydınlarına, kamu yönetimine,
özellikle güneş enerjisi başta olmak üzere, tüm enerji kaynaklarını
verimli kılabilecek bir anlayış hâkim olmalı.
Ama, gördüğümüz kadar, işte dünya kadar elektrik enerjisi
harcıyoruz, ama karşılığında elde ettiğimiz
olağanüstü bir verimlilik söz konusu değil.
Biz de diyoruz ki, bu kanunun Türk
toplumunun hayrına olacağını düşünüyoruz.
Bir an önce dünyayla rekabet edebilecek, özellikle, işte genç
girişimci ve işletmecinin rekabetini ve verimliliğini
artıracak bir enerji politikası olması gerektiğine
inanıyoruz ve maliyet olarak baktığımızda
5,5 euro sent/kilovat saate mal edilebilecek bir güneş enerjisi
veya rüzgâr enerjisinden dolayı veya "HES" dediğimiz
hidroelektrik santrallerinden elde edilecek. Ama, buna rağmen,
maliyet 5,5 euro sent değil tam tersine 11 euro sente kadar
çıkabiliyor. Bunu da, rekabette, en önemli, aksayan bir yön olarak
görüyoruz. Daha ucuz, daha kaliteli, daha -özellikle de küresel
ısınma yaşayan dünyamıza- olumlu, karbondioksitten
uzak, karbon yakıtlarından uzak bir enerji türü dediğimiz
bu yenilenebilir enerjinin ülkemize faydalı olacağını
düşünüyoruz. Başta bağımlılığımızın
Başta ekonomik yarışta daha öne geçebileceğimiz
bir strateji. Bu kanunun hayırlı, uğurlu olmasını
diliyoruz.
Birazdan
Tabii ki, önemli bir enerji
dediğimizde, Fenerbahçe var, buradan kendisini kutluyorum.
Ben Fenerbahçeli olmamama rağmen Fenerbahçeye başarılar
diliyorum ve böyle bir ortam içerisinde hepimizin başarıya
ihtiyacı var, hepimizin huzura ihtiyacı var.
Bu doğrultuda, bu kanunun hayırlı,
uğurlu olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.
(Anavatan Partisi ve AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer
alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.13
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.16
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 67'nci Birleşimi'nin Beşinci
Oturumu'nu açıyorum.
1326 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
1'inci maddenin başlığını
okutuyorum:
ENERJİ
VERİMLİLİĞİ KANUNU TASARISI
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1-
BAŞKAN - 1'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kapsam
MADDE 2-
BAŞKAN - 2'nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tanımlar
MADDE 3-
BAŞKAN - 3'üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İKİNCİ BÖLÜM
Kurul ve Yetkilendirmeler
Enerji Verimliliği Koordinasyon
Kurulu
MADDE 4-
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yetkilendirmeler
MADDE 5-
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Eğitim, Bilinçlendirme ve Uygulamalar
Eğitim ve bilinçlendirme
MADDE 6-
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Uygulamalar
MADDE 7-
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Destekler ve Diğer Uygulamalar
Destekler
MADDE 8-
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer uygulamalar
MADDE 9-
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
İdarî Yaptırımlar ve
Çeşitli Hükümler
İdarî yaptırımlar ve
uygulama
MADDE 10-
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bakanlığın yetkileri
MADDE 11-
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İstisnalar
MADDE 12-
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati : 19.19
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 19.22
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
67'nci Birleşim'in Altıncı Oturumu'nu açıyorum.
1326 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
13'üncü madde üzerinde bir adet
önerge vardır. Önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1368 sıra
sayılı Enerji Verimliliği Kanunu Tasarısı'nın
13 üncü maddesi ile 2918 sayılı Elektrik İşleri
Etüt İdaresi Teşkiline Dair Kanunun 2 nci maddesinde değişiklik
yapan bu maddenin birinci fıkrasına (j) bendinin eklenmesini,
ikinci fıkrasının (c) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sadullah
Ergin Ekrem Erdem Mustafa Duru
Hatay İstanbul Kayseri
Mehmet
Çiçek Ünal Kacır Fatma Şahin
Yozgat İstanbul Gaziantep
j) 20.02.2001 tarihli ve 4628 sayılı
Elektrik Piyasası Kanunu ve bu Kanuna istinaden çıkarılmış
olan Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliğine göre rüzgar
enerjisine dayalı lisans almak maksadı ile yapılan
başvurulara ilişkin olarak, Bakanlık tarafından
çıkarılacak yönetmelik çerçevesinde görüş oluşturmak.
c) EİE İdaresi Genel Müdürlüğü
bu görevlerini yerine getirirken Hidrometrik Ölçüm İstasyonları
kurar, işletir ve sondajlar yapar. Merkezde Strateji Geliştirme
Daire Başkanlığı ihdas edilir. Bu daire başkanlığı
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 60
ıncı maddesine sayılan görevleri yürütür.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Bir düzeltme var efendim,
"maddesinde" olacak.
BAŞKAN - Tamam, gerekli not
alınmıştır.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Biz takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklik önergesi ile;
-Türkiye'deki rüzgar enerjisi
alanlarının etkin ve verimli kullanılmasının
sağlanması,
- Elektrik İşleri Etüt
İdaresi Genel Müdürlüğünün mali işlerle ilgili mevcut
yapısının 5018 Sayılı Kanunla uyumlu hale getirilmesinin
temini,
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
13'üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
14'üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15'inci madde üzerinde bir adet
önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1326 sıra
numaralı Enerji Verimliliği Kanunu Tasarısı'nın
15 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Sadullah
Ergin Yüksel Çavuşoğlu Alaettin Güven
Hatay Karaman Kütahya
Ünal
Kacır Fatma
Şahin Ekrem Erdem
İstanbul Gaziantep İstanbul
Madde 15- 4628 sayılı Kanunun
3 üncü maddesinin sonuna aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Yalnızca kendi ihtiyaçlarını
karşılamak amacıyla, Bakanlık tarafından yürürlüğe
konulacak yönetmelikte tanımlanan değerin üzerinde verimi
olan kojenerasyon tesisi kuran gerçek ve tüzel kişilerden lisans
alma ve şirket kurma yükümlülüğünden muaf tutulacaklar,
ilgili yönetmelikte düzenlenir.
Yalnızca kendi ihtiyaçlarını
karşılamak amacıyla; yenilenebilir enerji kaynaklarına
dayalı, kurulu gücü azami ikiyüz kilovatlık üretim tesisi
ile mikro kojenerasyon tesisi kuran gerçek ve tüzel kişiler,
lisans alma ve şirket kurma yükümlülüğünden muaftır.
Kurum, mevcut üretim lisanslarında
ve lisans başvurularında teminat ister. Teminat alınması
ve irat kaydedilmesine ilişkin hususlar ilgili yönetmelikle
düzenlenir."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN - Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
4628 sayılı Kanunda yapılan
değişikliklerin sistematize edilerek tek madde altında
toplanması ve kanun tekniğine uygunluğun sağlanması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
15'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz. İkinci bölüm, geçici 1 ila 7'nci maddeler
dâhil 16 ila 22'nci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde, Sayın
Seyhan, konuşacak mısınız efendim?
TACİDAR SEYHAN (Adana) - Konuşacağım
efendim.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Adana Milletvekili Tacidar Seyhan.
Buyurun Sayın Seyhan.
CHP GRUBU ADINA TACİDAR SEYHAN
(Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; birinci
bölümde bazı çekincelerim vardı. İletim hatlarında
alınan bedellerden yenilenebilir enerji kullanan, bu enerjiyi
üreten firmalara indirim yapılmasının doğru olacağını,
bu sektörü teşvik edeceğini söylemiştim. Zaten, bu, daha
önceki kanunda, yüzde 50 indirim uygulanıyordu. Şimdi
yaptığımız değişiklikle yüzde 85'e
çıkardık bu indirim oranlarını. Amacımız,
iletimde firmalara binen mali yükü hafifletmek. Bu nedenle, kreditörleri
de etkileyeceğinden, yatırımı da artıracağından
böyle bir şeyi doğru bulduk.
Bir diğer sıkıntımız
da, 5 euro sentin altında olamaz satış bedeli. Devlet
bir alım garantisi veriyor. Bu, Türkiye ortalama fiyatı
üzerinden EPDK tarafından belirleniyor idi. Ama, önceki teklifimizde
"5 euro sentten az olamaz, 5,5 euro sentten fazla olamaz." dedik.
Fakat, eğer bir dağıtıcı ya da üretici firma
Türkiye'de üretim yapar ve serbest piyasada 5,5 euro sentin üstünde
bir alıcı bulursa bunu satma imkânı olmuyordu. Ancak,
arkadaşlarımızı mağduriyetten kurtarmak
için biz "5 euro sentten az olamaz, 5,5 euro sentten çok olamaz."
dedik, ama serbest piyasaya sattığında, burada bir üst
sınır getirmedik. Çünkü, eğer Türkiye'de enerji fiyatları
yukarı doğru çekilirse, iletim hatlarına yük binerse
sektör sıkıntıya düşmesin diye böyle bir düzenleme
yapma gereği duyduk.
Ben, bunun için anlayış
gösteren yetkilileri de kutluyor, hayırlı, uğurlu olsun
diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Seyhan.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan
maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
MADDE 16-
BAŞKAN - 16'ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
MADDE 17-
BAŞKAN - 17'nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - 16'yı kaldırmak için
önerge var orada.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.31
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.43
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
67'nci Birleşim'in Yedinci Oturumu'nu açıyorum.
1326 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
18'inci madde üzerinde bir adet
önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1326 sıra
numaralı Enerji Verimliliği Kanunu Tasarısı'nın
18'inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Sadullah
Ergin Hüseyin Ekmekcioğlu Nuri Çilingir
Hatay Antalya Manisa
Tuncay
Ercenk Tacidar Seyhan İzzet Çetin
Antalya Adana Kocaeli
Ramazan
Kerim Özkan
Burdur
Madde 18- 10/5/2005 tarihli ve 5346
sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik
Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin
Kanunun 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 6- Bu Kanun kapsamındaki
yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üretimi
ve ticaretinde, lisans sahibi tüzel kişiler aşağıdaki
uygulama esaslarına tabidirler:
a) Perakende satış lisansı
sahibi tüzel kişiler, bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir
enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üreten YEK Belgeli tesislerin
işletmede on yılını tamamlamamış olanlarından,
bu maddede belirlenen esaslara göre elektrik enerjisi satın
alırlar.
b) Bu Kanun kapsamındaki uygulamalardan
yararlanabilecek YEK Belgeli elektrik enerjisi miktarına
ilişkin bilgiler her yıl EPDK tarafından yayınlanır.
Perakende satış lisansı sahibi tüzel kişilerin
her biri, bir önceki takvim yılında sattıkları
elektrik enerjisi miktarının ülkede sattıkları
toplam elektrik enerjisi miktarına oranı kadar, YEK Belgeli
elektrik enerjisinden satın alırlar.
c) Bu Kanun kapsamında satın
alınacak elektrik enerjisi için uygulanacak fiyat; her yıl
için EPDK'nın belirlediği bir önceki yıla ait Türkiye
ortalama elektrik toptan satış fiyatıdır. Ancak
uygulanacak bu fiyat 5 Euro Cent/kWh karşılığı
Türk Lirasından az, 5,5 Euro Cent/kWh karşılığı
Türk Lirasından fazla olamaz. Ancak, 5,5 Euro Cent/kWh sınırının
üzerinde serbest piyasada satış imkânı bulan yenilenebilir
enerji kaynaklarına dayalı lisans sahibi tüzel kişiler
bu imkândan yararlanırlar.
Bu madde kapsamındaki uygulamalar
31/12/2011 tarihinden önce işletmeye giren tesisleri kapsar.
Ancak Bakanlar Kurulu uygulamanın sona ereceği tarihi,
31/12/2009 tarihine kadar Resmî Gazete'de yayınlanmak şartıyla,
en fazla 2 yıl süreyle uzatabilir."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ülkemizde perakende lisans sahibi
tüzel kişilerin dışında toptan satış
şirketleri serbest üreticilerle elektrik enerjisi satmaktadırlar.
Dolayısıyla ülkede satılan elektrik enerjisi miktarı
perakende lisans sahibi tüzel kişilerin sattıklarından
daha fazladır. Bu durum nedeniyle "ülkede satılan"
ifadesinin kullanılması halinde yenilenebilir enerji
kaynaklarından alım zorunluluğu olan perakende satış
lisansı sahibi tüzel kişilerin yükümlülükleri ve yenilenebilir
enerji kaynaklarından üretilen elektrik enerjisinin satış
imkânı azalmaktadır. 6 ncı maddenin birinci fıkrasının
(b) bendindeki "ülkede satılan" ifadesi "Perakende
satış lisansı sahibi tüzel kişilerin ülkede sattıkları"
şeklinde değiştirilmiş ve perakende lisans sahibi
tüzel kişilerin alım yükümlülüğünün 5346 sayılı
Kanunun mevcut halindeki durumunun korunması ve yenilenebilir
enerji kaynaklarının kullanımının desteklenmesi
amaçlanmaktadır.
6 ncı maddenin birinci
fıkrasının (c) bendine eklenen ifadeyle yatırımcılardan
oluşacak tereddütlerin önüne geçmek ve yenilenebilir enerji
kaynaklarına dayalı lisans
sahibi tüzel kişilere 5,5 Euro Cent/kWh sınırının
üzerinde serbest piyasada satış imkânına sahip olduklarının
açıkça ifadelendirilmesi sağlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
18'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Hükûmetin, görüşülmekte olan kanun tasarısının
16'ncı maddesinin yeniden görüşülmesine ilişkin
İç Tüzük'ün 89'uncu maddesine göre bir talebi vardır.
Başkanlık bu talebin gereğini yerine getirecektir.
19'uncu madde üzerinde bir adet
önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1326 sıra
numaralı Enerji Verimliliği Kanunu Tasarısı'nın
19'uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Sadullah
Ergin Hüseyin Ekmekcioğlu Tuncay Ercenk
Hatay Antalya Antalya
Tacidar
Seyhan Muharrem
Kılıç Metin Kaşıkoğlu
Adana Malatya Düzce
Madde 19 - 5346 Sayılı Kanunun
8'inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 8- Orman veya Hazinenin özel
mülkiyetinde ya da Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan
her türlü taşınmazın bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir
enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üretimi yapmak amacıyla
kullanılması halinde, tesis, ulaşım yolları
ve şebekeye bağlantı noktasına kadarki enerji nakil
hattı için kullanılacak arazilere ilişkin olarak Çevre
ve Orman Bakanlığı veya Maliye Bakanlığı
tarafından bedeli karşılığında izin verilir,
kiralama yapılır, irtifak hakkı tesis edilir veya kullanma
izni verilir. 2011 yılı sonuna kadar devreye alınacak
bu tesislerden ulaşım yollarından ve şebekeye
bağlantı noktasına kadarki enerji nakil hatlarından
yatırım ve işletme dönemlerinin ilk on yılında
izin, kira, irtifak hakkı ve kullanma izni bedellerine yüzde
seksenbeş indirim uygulanır. Orman arazilerinde ORKÖY ve
Ağaçlandırma Özel Ödenek Gelirleri alınmaz."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Tesisler tamamlanmadan
YEK Belgesi alınamadığından madde mevcut hali ile
amacına ulaşamamaktadır. Bu nedenle 8 inci maddedeki
"YEK belgeli" ifadesi çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Değiştirilen önerge istikametinde
19'uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
20'nci madde üzerinde bir adet önerge
vardır, okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1326 sıra
numaralı Enerji Verimliliği Kanunu Tasarısı'nın
20 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Sadullah
Ergin Nuri Çilingir Hüseyin Ekmekcioğlu
Hatay Manisa Antalya
İzzet
Çetin Osman Kaptan Ramazan Kerim Özkan
Kocaeli Antalya Burdur
Muharrem
Kılıç
Malatya
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN - Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: 15 inci madde kapsamında
konu ile ilgili gerekli düzenleme yapıldığından
bu maddeye ihtiyaç kalmamıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1'i oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 2'yi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 3'ü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 4'ü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 5'i oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 6'yı oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 7'yi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
21'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
22'nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Danışma
Kurulunun, Hükûmetin görüşülmekte olan kanun tasarısının
16'ncı maddesinin yeniden görüşülmesine ilişkin talebi
hakkındaki görüşünü okutuyorum:
Danışma Kurulu Önerisi
1326 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 16 ncı maddesinin İçtüzüğün
89 uncu maddesine göre yeniden görüşülmesinin Genel Kurulun
onayına sunulması önerilmiştir.
Bülent
Arınç
TBMM
Başkanı
Sadullah
Ergin Haluk
Koç
AK
Parti Grubu Başkan Vekili CHP
Grubu Başkan Vekili
Muzaffer
Kurtulmuşoğlu
Anavatan
Grubu Başkan Vekili
BAŞKAN - Danışma Kurulunun
görüşü bilgilerinize sunulur.
Şimdi Hükûmetin istemini okutup
oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1326 sıra
sayılı kanun tasarısının 16 ncı maddesinin
teknik düzeltme amacıyla yeniden görüşülmesini İçtüzüğün
89 uncu maddesine göre arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Hilmi
Güler
Enerji
ve Tabii Kaynaklar
Bakanı
BAŞKAN - Hükûmetin istemini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Bu durumda tasarının
16'ncı maddesini yeniden müzakereye açıyorum.
Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Madde üzerinde bir önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1326 sıra
numaralı Enerji Verimliliği Kanunu Tasarısı'nın
16 ncı maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını
ve sonraki maddelerin buna göre sıralanmasını arz ve
teklif ederiz.
Sadullah
Ergin Cüneyit Karabıyık Recep Garip
Hatay Van Adana
Ünal
Kacır Alaettin
Güven
İstanbul Kütahya
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
15 inci madde kapsamında konu
ile ilgili gerekli düzenleme yapıldığından, bu
maddeye ihtiyaç kalmamıştır.
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
16'ncı madde metinden çıktığı
için diğer maddeler buna göre sıralandırılacaktır,
teselsül ettirilecektir, onu bilgilerinize arz ediyorum.
Evet, tasarının tümünün
oylamasından önce oyunun rengini belirtmek üzere Samsun Milletvekili
Haluk Koç, lehte.
Buyurun Sayın Koç. (CHP sıralarından
alkışlar)
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın
Başkan, çalışma süremiz de sona erecek. Ben, sadece bir
örnek teşkil etmesi için çok kısa konuşacağım.
Başından beri söyledim,
belki, siyasi kutuplaşma içerisinde bir muhalefet partisinin
grup başkan vekilinin ifadeleri belki bir karşı siyasi
irade olarak size yansıdığından, hep farklı algıladınız.
Toplumsal boyutu olan, sosyal boyutu olan ve bir uzlaşma zemininde
bir siyasi inatlaşmanın dışında bir yasama görevi
yapmaya, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, her zaman hazır
olduğumuzu söyledim. Ama, yani, "bizim gündemimiz bu, sizin
bize vereceğiniz fikrin hiçbir önemi yok, önerilerinizin hiçbir
önemi yok, bizim 354 kişimiz var, biz buna göre bunu çıkartırız"
dediğiniz zaman, Mecliste, hem yasama görevi yavaşlıyor
hem verim azalıyor hem de gereksiz siyasi sürtüşmeler ortaya
çıkıyor.
Bu çalışma gününün bir örnek
teşkil etmesi için, kanunun lehinde oy kullanacağımızı
ifade ediyorum.
Hepinize saygılarımı
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, tasarının
tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, teşekkür
etmek için söz istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
süremiz çok az, sadece üç dakikamız var; buyurun teşekkür
edin, sonrasında da ben kapatayım.
Emeği geçen bütün arkadaşlarımıza
ve anlayış gösteren grup başkan vekillerine, iktidar-muhalefet
hepsine teşekkür ediyorum.
Buyurun. (Alkışlar)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gerçekten, bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi
örnek bir oturumu izledi, aynı zamanda kamuoyumuz, milletimiz.
Ben, bütün milletvekillerine, gerek muhalefet milletvekillerine,
grup başkan vekillerine, hepinize, bürokrat arkadaşlara,
emeği geçen sivil toplum örgütlerine ve Başkanlık Divanına,
Sayın Başkanımıza, Enerji Komisyonunun Başkanına,
Cumhuriyet Halk Partisine, Anavatan Partisine ve bütün partilere,
özellikle başta bizim partimiz de olmak üzere, teşekkür ediyorum.
Bugün 22 Şubat, hakikaten,
önemli bir tarih. Aynı zamanda, nükleer enerji konusu da bugün
komisyondan ayrıca geçti. Bir Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
olarak en mutlu günüm. Bu mutluluğu birlikte oluşturduğunuz
için hepinize teşekkür ederim, saygılar sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, alınan karar gereğince, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Abdülkadir
Aksu haklarındaki (9/13) esas numaralı Meclis soruşturması
önergesi ile Kocaeli'nin Gebze ilçesinin Dilovası beldesindeki
sanayi atıklarının çevre ve insan sağlığı
üzerindeki etkilerini araştırmak amacıyla kurulan
Meclis araştırması komisyonunun 1273 sıra sayılı
ve yaş sebze, meyve ve kesme çiçek ile narenciye üretimindeki
ve ihracatındaki sorunların araştırılması
amacıyla kurulan Meclis araştırması komisyonunun
1260 sıra sayılı raporlarını görüşmek
için 27 Şubat 2007 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Sizlere ve ekranları başında
bizi izleyen vatandaşlarımıza hayırlı geceler
diliyorum.
Kapanma Saati: 19.58