DÖNEM: 22 CİLT: 149 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
74üncü
Birleşim
13 Mart 2007 Salı
İ Ç İ N D E K İ L
E R
Sayfa
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
1.-
Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı'nın, Erzurum'un
düşman işgalinden kurtarılışının
89'uncu yıldönümü münasebetiyle ilin tarihî gelişimine,
millî mücadele yıllarında Ermenilerce bölgede yapılan
soykırıma, 2011 Dünya Kış Olimpiyatlarının
bölgede yapılacak olmasının ilin kalkınmasına
sağlayacağı katkılara ilişkin gündem dışı
konuşması
2.-
Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu'nun, Çorum ili Sungurlu
ilçesi köy ve beldelerindeki orman arazisinin bir bölümünün orman
dışına çıkarılmasının meydana getireceği
sorunlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündem
dışı konuşması ve Çevre ve Orman Bakanı
Osman Pepe'nin cevabı
3.-
Sivas Milletvekili Osman Kılıç'ın, İstiklal Marşı'mızın
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilişinin 86'ncı
yıl dönümü münasebetiyle, millî şairimiz Mehmet Âkif Ersoy'un
edebî kişiliğine ilişkin gündem dışı konuşması
B) TEZKERELER
VE ÖNERGELER
1.-
İngiltere-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu
Başkanı Bob Laxton ve beraberindeki Parlamento heyetinin
ülkemizi ziyaretinin TBMM Başkanlık Divanınca kararlaştırıldığına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1223)
2.-
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un başkanlığında
Moldova'ya yapılacak resmî ziyarete milletvekillerinden oluşan
bir heyetin katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1224)
3.-
Hırvatistan Parlamento Başkanı Vladimir Şeks'in
Moldova'da yapılacak olan "Güneydoğu Avrupa
İşbirliği Süreci Parlamento Başkanları Toplantısı"na
davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent
Arınç'ı temsilen, Başkan Vekili Sadık Yakut'un icabetine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1225)
4.-
Çocuklarda ve gençlerde artan şiddet eğilimi ile okullarda
meydana gelen olayların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/337,
343, 356, 357) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu
Başkanlığının, komisyonun görev süresinin
bir ay uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1226)
5.-
Ankara Milletvekili Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu'nun; 3813
Sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanuna Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin
(2/192) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesini
geri aldığına ilişkin önergesi (4/438)
6.-
Mersin Milletvekili Ersoy Bulut'un, 8 Mayıs'ın Cezayir Soykırımını
Anma Günü Olarak Kabul Edilmesi ve Ankara'da Bir Soykırım
Anıtı Dikilmesine İlişkin Kanun Teklifi'nin
(2/872) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/439)
IV. - ÖNERİLER
A) SİYASİ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.-
(10/270) esas numaralı Meclis araştırma önergesinin ön
görüşmesinin, Genel Kurulun 13/3/2007 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
3.-
Şans Oyunları Hasılatından Alınan Vergi, Fon
ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1284) (S. Sayısı: 1340)
4.-
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/1300) (S. Sayısı:
1342)
5.-
Avrupa Patentlerinin Verilmesi ile İlgili Sözleşmenin
(Avrupa Patent Sözleşmesi) Değiştirilmesine
İlişkin Anlaşmaya Katılmamızın Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/1075) (S. Sayısı: 1022)
6.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Etiyopya Federal Demokratik
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının ve Eki Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1242) (S. Sayısı:
1338)
7.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan ve Karadağ Bakanlar
Kurulu Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/1176) (S. Sayısı: 1185)
8.-
10 Kasım 1972, 23 Ekim 1978 ve 19 Mart 1991 Tarihlerinde Cenevre'de
Gözden Geçirilen 2 Aralık 1961 Tarihli Yeni Bitki Çeşitlerinin
Korunması Uluslararası Sözleşmesine Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Tarım,
Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonları
Raporları (1/1135) (S. Sayısı: 1085)
9.-
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/1245) (S. Sayısı:
1261)
VI. - AÇIKLAMALAR
VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol'un, Grubu adına konuşan
Muğla Milletvekili Gürol Ergin'in bir ifadesinin yanlış
anlaşıldığı gerekçesiyle açıklaması
VII. - OYLAMALAR
1.-
Avrupa Patentlerinin Verilmesi ile İlgili Sözleşmenin
(Avrupa Patent Sözleşmesi) Değiştirilmesine
İlişkin Anlaşmaya Katılmamızın Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
2.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Etiyopya Federal Demokratik
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının ve Eki Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
oylaması
3.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan ve Karadağ Bakanlar
Kurulu Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
4.-
10 Kasım 1972, 23 Ekim 1978 ve 19 Mart 1991 Tarihlerinde Cenevre'de
Gözden Geçirilen 2 Aralık 1961 Tarihli Yeni Bitki Çeşitlerinin
Korunması Uluslararası Sözleşmesine Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
VIII. - SORULAR
VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Ordu Milletvekili İ. Sami TANDOĞDU'nun, Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunda değişklik
yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu
ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/19918)
2.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki hava kirliliğine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı
(7/19924)
3.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya olimpik yüzme
havuzunun yıkılacağı iddiasına ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı
(7/19937)
4.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya Büyükşehir
Belediyesinin bazı yerel gazetelere ambargo koyduğu iddiasına
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun
cevabı (7/19939)
5.-
İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, cemevleri
ile bazı dernek ve vakıfların sayısına
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun
cevabı (7/19942)
6.-
Denizli Milletvekili V. Haşim ORAL'ın, Kıbrıs politikasına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı
(7/19986)
7.-
Ordu Milletvekili İ. Sami TANDOĞDU'nun, MKEK'nin silah satışına
ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi GÖNÜL'ün cevabı
(7/19989)
8.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye-Irak
ve İngiltere arasında imzalanan 1926 tarihli bir antlaşmaya
ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdullah GÜL'ün cevabı (7/20003)
9.-
Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın, bisikletli
kanser kampanyasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in
cevabı (7/20006)
10.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Bakanlık aleyhine
açılan tam yargı davalarına ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı
(7/20013)
11.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, yatırımların
azalmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı
(7/20053)
12.-
Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Adana Valiliğinin bilgi
edinme başvurularını karşılamasına
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun
cevabı (7/20081)
13.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Kızılay'ın
kurban bağışlarını değerlendirmesine
ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı
Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/20338)
14.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Kızılay
yönetimiyle ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan
sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı
(7/20340)
15.-
Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat YÜCESAN'ın, Eskişehir'deki
aile hekimliği uygulamasına ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı
(7/20367)
16.-
Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın, Kamu Personeli
Seçme Sınavında öngörülen yaş sınırına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/20904)
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
TBMM
Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak altı oturum yaptı.
Samsun
Milletvekili Musa Uzunkaya, Yeşilay Haftası münasebetiyle,
toplumu ve gençleri, alkol, sigara ve uyuşturucu alışkanlığından
korumak amacıyla kurulan Yeşilay Cemiyetinin daha etkin
faaliyette bulunabilmesi için alınması gereken tedbirlere,
Diyanet teşkilatının kuruluşunun yıldönümüne
ve Dünya Kadınlar Gününe,
İstanbul
Milletvekili Hasan Aydın, Kuzey Irak'taki son gelişmelere,
terörizme karşı ülkenin birlik ve bütünlüğünün korunmasının
önemine,
Malatya
Milletvekili Süleyman Sarıbaş, Dünya Kadınlar Günü
münasebetiyle, kadının, sosyal hayatta, düzenleyici devlet
mekanizmalarında daha fazla yer almasının gereğine,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ın Lübnan'a yaptığı resmî
ziyarete Sakarya Milletvekili Şaban Dişli'nin de iştirak
etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başbakanlık
tezkeresi kabul edildi.
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının:
1'inci
sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/212) (S. Sayısı: 305)
görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin
komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2'nci
sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı:
904),
4'üncü
sırasında bulunan, Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair (1/1300) (S. Sayısı: 1342),
5'inci
sırasında bulunan, Avrupa Patentlerinin Verilmesi ile
İlgili Sözleşmenin (Avrupa Patent Sözleşmesi) Değiştirilmesine
İlişkin Anlaşmaya Katılmamızın Uygun Bulunduğuna
Dair (1/1075) (S. Sayısı: 1022),
6'ncı
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Etiyopya
Federal Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının
ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair (1/1242) (S. Sayısı: 1338),
7'nci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Sırbistan ve Karadağ Bakanlar Kurulu Arasında Gelir
ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair (1/1176) (S. Sayısı: 1185),
8'inci
sırasında bulunan, 10 Kasım 1972, 23 Ekim 1978 ve 19 Mart
1991 Tarihlerinde Cenevre'de Gözden Geçirilen 2 Aralık 1961 Tarihli
Yeni Bitki Çeşitlerinin Korunması Uluslararası Sözleşmesine
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair (1/1135) (S.
Sayısı: 1085),
Kanun
Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri
Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
3'üncü
sırasında bulunan, Yurt Dışına Çıkış
Harcı Hakkında Kanun Tasarısı'nın (1/1274) (S.
Sayısı: 1347) görüşmeleri tamamlandı; elektronik
cihazla yapılan açık oylamadan sonra, kabul edildi.
9'uncu
sırasında buluna, Şans Oyunları Hasılatından
Alınan Vergi, Fon ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı'nın (1/1284) (S. Sayısı: 1340) tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanarak maddelerine geçilmesi kabul edildi;
1'inci madde üzerinde bir süre görüşüldü.
İstanbul
Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Bayram Ali Meral'in,
konuşmasında, Grubuna,
İstanbul
Milletvekili İnci Özdemir, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın,
konuşmasında, şahsına,
Sataştığı
iddiasıyla;
Konya
Milletvekili Ahmet Işık, önceki oturumda soru sorarken
söylediği bir sözün yanlış anlaşıldığı
gerekçesiyle,
Denizli
Milletvekili Ümmet Kandoğan, Konya Milletvekili Ahmet
Işık'ın açıklamasına karşı, görüşlerini
ifade eden,
Birer
açıklamada bulundular.
13
Mart 2007 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime
19.48'de son verildi.
İsmail
Alptekin
Başkan
Vekili
Ahmet Küçük Harun
Tüfekci
Çanakkale
Konya
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik
Burdur
Kâtip
Üye
No.: 100
II. - GELEN
KÂĞITLAR
9 Mart 2007
Cuma
Teklif
1.-
Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/971) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 7.3.2007)
No.: 101
12 Mart 2007
Pazartesi
Tasarılar
1.-
Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun Tasarısı
(1/1319) (Adalet; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 7.3.2007)
2.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Umman Sultanlığı
Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına
Engel Olma Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1320) (Plan
ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.3.2007)
3.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve İslam Kalkınma Bankası
Arasında Türkiye ile Afrika'daki İslam Kalkınma Bankası
Üyesi Ülkeler Arasındaki Ticaret ve Yatırımların
Desteklenmesi İçin İşbirliği Hakkında Anlayış
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/1321) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ; Plan ve Bütçe ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.3.2007)
4.-
Türkiye Cumhuriyeti ve Birleşik Arap Emirlikleri Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki
ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1322) (Plan
ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.3.2007)
Teklif
1.-
Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu ve 43 Milletvekilinin;
Hiçbir Geliri Olmayan Dul, Ailevi Nedenlerle Evinde Yaşayamayıp
Kadın Sığınma Evi ve Benzeri Sosyal Koruma Birimlerinde
Yaşayan, Özürlü veya Terör Mağduru Kadınlara
İş Kurma Kredisi Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi
(2/972) (Plan ve Bütçe ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.3.2007)
Raporlar
1.-
Dopingle Mücadele Kanunu Tasarısı ile Milli Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/1311) (S. Sayısı:
1359) (Dağıtma tarihi: 12.3.2007) (GÜNDEME)
2.-
Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi
ile Enerji Satışına İlişkin Kanun Tasarısı
ve Çevre ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonları Raporları (1/1260) (S. Sayısı: 1360)
(Dağıtma tarihi: 12.3.2007) (GÜNDEME)
Süresi
İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.-
Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, bir milletvekili
hakkındaki bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/19906)
2.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, Irak'ta düşen Türk işçileri
taşıyan uçağa ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/19911)
3.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Diyarbakır'da
yürütülen mikrokredi projesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/19912)
4.-
İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in, Meclis Televizyonu
yayınlarındaki bazı kesintilere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19913)
5.-
Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın, Kızılay'dan
ödül almasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19916)
6.-
Denizli Milletvekili V. Haşim ORAL'ın, Ermeni tezlerine
karşı faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/19917)
7.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, SSK'nın ilaç
stoklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19920)
8.-
Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın, Anadolu Ajansının
bastırdığı takvimlere ilişkin Devlet Bakanından
(Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/19930)
9.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, TRT ve RTÜK'le ilgili
bazı konulara ilişkin Devlet Bakanından (Beşir
ATALAY) yazılı soru önergesi (7/19931)
10.-
Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun,
TRT'nin Papanın ülkemizi ziyaretindeki yayınlarına
ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı
soru önergesi (7/19932)
11.-
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt ASLANOĞLU'nun, sosyal yardımlaşma
ve dayanışma vakıflarına mütevelli belirlenmesine
ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı
soru önergesi (7/19933)
12.-
Balıkesir Milletvekili Sedat PEKEL'in, doğalgaz politikasına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19934)
13.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, Bursa-Nilüfer-Kayapa Beldesindeki
taş ocaklarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19935)
14.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Ankara
Trafik Vakfının bir şirketince yapılan araç çekme
işlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19938)
15.-
Diyarbakır Milletvekili Muhsin KOÇYİĞİT'in, Diyarbakır-Ergani'de
yapılan araç kiralama ihalesine ve Ergani Kaymakamının
tayinine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19940)
16.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, büyükşehir belediyelerinin
bordür ve kaldırım taşlarını yenileme çalışmalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19941)
17.-
Mersin Milletvekili Hüseyin ÖZCAN'ın, Gaziantep'teki bir devekuşu
çiftliğinde kaçak elektrik kullanıldığı ve TEDAŞ
Bölge Müdürü hakkındaki iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19946)
18.-
Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, gezici
kütüphanelere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19947)
19.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, Akdamar Ermeni Kilisesinin
restorasyonuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19948)
20.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, yabancılara
mülk satışının turizm sektörüne etkilerine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19949)
21.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, Devlet Tiyatroları
Genel Müdürlüğü yönetimine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19950)
22.-
Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa-Salihli'deki
bazı yerlerin kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi
yapılması çalışmalarına ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/19951)
23.-
Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun,
Kırklareli Halk Kütüphanesine konulan bir kitaba ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19952)
24.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, eğitim
kurumlarına yönetici atamalarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19963)
25.-
İzmir Milletvekili Serpil YILDIZ'ın, yeşil kartlı
hastaların ilaç bedellerinin eczanelere ödenmesine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19972)
26.-
İzmir Milletvekili Canan ARITMAN'ın, eğitim personelinin
geçici görevlendirilmesi ile ilgili genelgeye ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19973)
27.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, ilaç bedellerinin
eczanelere ödenmesine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19974)
28.-
Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın, sözleşmeli
sağlık personelinin tayin sorununa ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19975)
29.-
Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, Irak'ta düşen Türk
işçileri taşıyan uçağa ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19976)
30.-
Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, teknolojik yeterliliği
tartışmalı uçakların kontrolüne ve uçuş izinlerine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19977)
31.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, Irak'ta düşen
Türk işçileri taşıyan uçağa ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19978)
32.-
Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Ankara-İzmir
hızlı tren proje çalışması olup olmadığına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19979)
33.-
Uşak Milletvekili Osman COŞKUNOĞLU'nun, Türk Telekom
hisselerinin satışının sonuçlarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19980)
34.-
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in, Şanlıurfa
PTT Başmüdürlüğünün personel ihtiyacına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19981)
35.-
Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN'un, Irak'ta düşen
Türk işçileri taşıyan uçakla ilgili iddialara
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19982)
36.-
Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Yapı Denetim Kanununun
uygulanmasındaki sorunlara ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/19988)
37.-
Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, üniversitelerin bilimsel
çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/19994)
38.-
Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, üniversitelerde meydana
gelen olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19995)
39.-
Yozgat Milletvekili Mehmet ERDEMİR'in, bölücü terör örgütü
ile mücadelenin uluslararası hukuk boyutuna ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19996)
40.-
Samsun Milletvekili İlyas Sezai ÖNDER'in, Samsun Büyükşehir
Belediyesindeki bazı personel görevlendirmelerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19997)
41.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, bir milletvekili ve oğlu
hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/19998)
42.-
Yozgat Milletvekili Mehmet ERDEMİR'in, Irak'taki gelişmelere
yönelik girişimlere ilişkin Dışişleri Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru
önergesi (7/20004)
43.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, kamu görevine atanacaklar
için yapılan güvenlik soruşturmasına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali
ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/20005)
44.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bir yakını
hakkındaki iddialara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı
soru önergesi (7/20007)
45.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bir yakınının
göreviyle ilgili iddialara ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN)
yazılı soru önergesi (7/20008)
46.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, haklarında soruşturma
izni verilen belediye başkanı ve yöneticilerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/20010)
47.-
Mersin Milletvekili Hüseyin ÖZCAN'ın, Ankara Atatürk Bulvarındaki
katlı kavşak projesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20011)
48.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, polis memurlarının
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20012)
49.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'da kurulması
planlanan ekmek büfelerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20014)
50.-
Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK'in, Ankara Atatürk Bulvarındaki
yol çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20015)
51.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Türk Telekom'un
hisse devri sırasındaki alacak ve borçlarına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/20018)
52.-
Balıkesir Milletvekili Sedat PEKEL'in, TEKEL'in alkollü içkiler
bölümünün özelleştirilmesine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20019)
53.-
Uşak Milletvekili Osman COŞKUNOĞLU'nun, Türk Telekom'un
yeni tarifelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20030)
54.-
Uşak Milletvekili Osman COŞKUNOĞLU'nun, Telekomünikasyon
Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin İmtiyaz Sözleşmesindeki
şerhin iptaline ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20031)
55.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil ÜNLÜTEPE'nin, Afyonkarahisar'ın
Hocalar ve Kızılören ilçelerinin banka şubesi ihtiyacına
ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru
önergesi (7/20036)
56.-
Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, madenciliği
teşvik ve destek kredilerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20038)
57.-
Tunceli Milletvekili V. Sinan YERLİKAYA'nın, Emekli Sandığı
birimlerinin taşınmasına ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20040)
58.-
Malatya Milletvekili Muharrem KILIÇ'ın, Muharrem Orucu konusunda
TRT'de program yapılmamasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/20043)
59.-
Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, Irak'ta düşen
Türk işçileri taşıyan uçağa ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/20044)
60.-
Erzurum Milletvekili İbrahim ÖZDOĞAN'ın, Hrant Dink cinayetine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20045)
61.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, milli gelir ve ücretler
ile enflasyon hesaplamasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/20048)
62.-
İzmir Milletvekili Bülent BARATALI'nın, bazı patlayıcı
madde ve füzelerin ülkemize girdiği iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20049)
63.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, Hrant Dink cinayeti soruşturmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20050)
64.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, AK Parti'nin
bir toplantısındaki konuşmasının TRT'de yayımlanmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20054)
65.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, Başbakanlık
Koruma Müdürlüğü personeline ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/20055)
66.-
Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Merkez Bankasının
iş ilanlarında cinsiyet ayrımcılığı
yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/20057)
67.-
Isparta Milletvekili Mevlüt COŞKUNER'in, Isparta Belediyesince
satılan Göltaş Çimento hisse senetlerinin kar payı ödemelerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20058)
68.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Çekirge Caddesindeki
bazı binaların çökmesine ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20059)
69.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Kemer
karayoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20060)
70.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Alanya
karayoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20061)
71.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Bolu Dağı
Tüneline ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20062)
72.-
Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZ'in, trafik kazalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/20071)
73.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, Bursa Büyükşehir Belediyesinin
bir ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20072)
74.-
Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, koruma sağlama
şartlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20073)
75.-
Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU'nun, Ankara'nın
su ihtiyacı planlamasına ve bir baraj inşaatına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/20074)
76.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Çekirge Caddesindeki
bazı binaların çökmesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20075)
77.-
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt ASLANOĞLU'nun, Hrant Dink cinayeti
soruşturmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20077)
78.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, koruma taleplerinin
karşılanmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20078)
79.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanının katıldığı bir
televizyon programına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20079)
80.-
Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZ'in, uyuşturucu suçu
işlemlerine ve alınan önlemlere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20080)
81.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, Bursa Büyükşehir Belediyesince
yapılan sebze ve meyve haline ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20082)
82.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Karacabey İlçesine
bağlı bir köyün yoluna ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20083)
83.-
Isparta Milletvekili Mevlüt COŞKUNER'in, Isparta'da engellenen
bir anma etkinliğine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20084)
84.-
Samsun Milletvekili Musa UZUNKAYA'nın, Samsun İline bazı
yatırımların yapılıp yapılmayacağına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/20085)
85.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, İzmir İl Kültür
ve Turizm Müdürü hakkındaki iddialara ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20086)
86.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Haşim
İşcan Kültür Merkezinde yaşanan elektrik kesintisine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/20087)
87.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Rize'nin termal
turizm merkezleri kapsamına alınmamasına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20088)
88.-
Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, ders kitabı dağıtımına
ve eğitimle ilgili bazı konulara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/20096)
89.-
İzmir Milletvekili Serpil YILDIZ'ın, İzmir'deki bazı
hastanelerin hijyen koşullarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20099)
90.-
İzmir Milletvekili Türkan MİÇOOĞULLARI'nın,
İzmir ve ülke genelinde ameliyathane hizmetlerine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20100)
91.-
Uşak Milletvekili Osman COŞKUNOĞLU'nun, Türk Telekom'un
bazı konulardaki hukuki durumuna ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20107)
92.-
Adana Milletvekili Kemal SAĞ'ın, Irak'ta düşen Türk
işçileri taşıyan uçağa ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20108)
93.-
Samsun Milletvekili Musa UZUNKAYA'nın, Açık Öğretim Fakültesi
ilahiyat önlisansının kamu hizmetinde değerlendirilmesine
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/20109)
94.-
Uşak Milletvekili Osman COŞKUNOĞLU'nun, enflasyon hesaplamasındaki
katsayılara ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY)
yazılı soru önergesi (7/20111)
95.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Alanya'da verilen
maden ocağı ruhsatlarına ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/20112)
96.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Başbakanın
AK Parti'nin bir toplantısındaki konuşmasının
TRT'de yayımlanmasına ilişkin Devlet Bakanından
(Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/20113)
97.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Bolu Dağı Tüneline
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20128)
98.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20129)
99.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20130)
100.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20131)
101.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20132)
102.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20133)
103.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20134)
104.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20135)
105.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20136)
106.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20137)
107.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20138)
108.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20139)
109.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20140)
110.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20141)
111.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20142)
112.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20143)
113.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20144)
114.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20145)
115.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20146)
116.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20147)
117.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20148)
118.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20149)
119.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20150)
120.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20151)
121.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20152)
122.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20153)
123.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20154)
124.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20155)
125.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20156)
126.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20157)
127.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20158)
128.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20159)
129.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20160)
130.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20161)
131.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20162)
132.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20163)
133.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20164)
134.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20165)
135.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20166)
136.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20167)
137.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20168)
138.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20169)
139.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20170)
140.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20171)
141.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20172)
142.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20173)
143.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20174)
144.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20175)
145.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20176)
146.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20177)
147.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20178)
148.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20179)
149.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20180)
150.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20181)
151.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20182)
152.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20183)
153.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20184)
154.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20185)
155.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20186)
156.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20187)
157.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20188)
158.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20189)
159.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20190)
160.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20191)
161.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20192)
162.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20193)
163.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20194)
164.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20195)
165.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20196)
166.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20197)
167.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20198)
168.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20199)
169.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20200)
170.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20201)
171.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20202)
172.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20203)
173.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20204)
174.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20205)
175.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20206)
176.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20207)
177.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20208)
178.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20209)
179.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20210)
180.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20211)
181.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20212)
182.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20213)
183.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20214)
184.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20215)
185.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20216)
186.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20217)
187.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20218)
188.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20219)
189.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20220)
190.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20221)
191.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20222)
192.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20223)
193.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20224)
194.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20225)
195.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20226)
196.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20227)
197.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20228)
198.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20229)
199.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20230)
200.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20231)
201.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20232)
202.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20233)
203.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20234)
204.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20235)
205.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20236)
206.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20237)
207.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20238)
208.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20239)
209.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20240)
210.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20241)
211.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20242)
212.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20243)
213.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20244)
214.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20245)
215.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20246)
216.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20247)
217.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20248)
218.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20249)
219.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20250)
220.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20251)
221.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20252)
222.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20253)
223.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20254)
224.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20255)
225.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20256)
226.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20257)
227.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20258)
228.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20259)
229.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20260)
230.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20261)
231.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20262)
232.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20263)
233.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20264)
234.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20265)
235.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20266)
236.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20267)
237.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20268)
238.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20269)
239.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20270)
240.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20271)
241.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20272)
242.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20273)
243.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20274)
244.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20275)
245.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20276)
246.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20277)
247.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20278)
248.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20279)
249.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20280)
250.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20281)
251.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20282)
252.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20283)
253.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20284)
254.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20285)
255.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20286)
256.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20287)
257.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20288)
258.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20289)
259.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20290)
260.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20291)
261.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20292)
262.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20293)
263.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20294)
264.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20295)
265.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20296)
266.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20297)
267.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20298)
268.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20299)
269.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20300)
270.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20301)
271.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20302)
272.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20303)
273.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20304)
274.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20305)
275.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20306)
276.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20307)
277.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20308)
278.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20309)
279.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20310)
280.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20311)
281.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20312)
282.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20313)
283.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20314)
284.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20315)
285.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20316)
286.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20317)
287.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20318)
288.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20319)
289.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20320)
290.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20321)
291.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20322)
292.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20323)
293.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20324)
294.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20325)
295.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20326)
296.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20327)
297.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20328)
298.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20329)
299.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20330)
300.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20331)
301.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20332)
302.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20333)
303.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20334)
No.: 102
13 Mart 2007
Salı
Tasarılar
1.-
Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/1323) (Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Milli Savunma Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7.3.2007)
2.-
Türkiye Cumhuriyeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Arasında Serbest
Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1324) (Plan ve Bütçe
ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.3.2007)
3.-
Avrupa Orta Vadeli Hava Tahminleri Merkezi İmtiyazları
ve Dokunulmazlıklarına Dair Düzeltilmiş Protokole
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/1325) (Adalet ve Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.3.2007)
4.-
Avrupa Orta Vadeli Hava Tahminleri Merkezini Oluşturan Düzeltilmiş
Sözleşmeye Katılmamızın Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/1326) (Çevre ve Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.3.2007)
5.-
Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/1327) (Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6.3.2007)
6.-
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/1328) (Milli
Savunma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.3.2007)
7.-
Bayındırlık ve İskân Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/1329) (Avrupa Birliği Uyum; Plan ve Bütçe ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 8.3.2007)
13
Mart 2007 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
74'üncü Birleşimi'ni açıyorum.
Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri beşer
dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin
cevap süresi yirmi dakikadır.
Gündem dışı ilk söz,
12 Mart Erzurum'un 89'uncu Kurtuluş Yıl Dönümü münasebetiyle
söz isteyen, Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı'ya aittir.
Sayın Ilıcalı, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
III.
- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.-
Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı'nın, Erzurum'un
düşman işgalinden kurtarılışının
89'uncu yıldönümü münasebetiyle ilin tarihî gelişimine,
millî mücadele yıllarında Ermenilerce bölgede yapılan
soykırıma, 2011 Dünya Kış Olimpiyatlarının
bölgede yapılacak olmasının ilin kalkınmasına
sağlayacağı katkılara ilişkin gündem dışı
konuşması
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 12 Mart Erzurum'un 89'uncu
Kurtuluş Yıl Dönümü vesilesiyle gündem dışı
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde
çok özel bir yeri olan Erzurum'un kurtuluşu uğruna bu topraklara
kanlarını veren on binlerce şehidimizi ve daha sonra
ebediyete intikal eden gazilerimizi bu vesileyle minnet ve
şükranla anıyorum.
Amerika Birleşik Devletleri
ve Avrupa'nın bazı ülkelerinin parlamentoları ve ilgili
komisyonlarında sözde Ermeni soykırımı tasarılarının
gündeme getirildiği ve Erzurum'un 89'uncu Kurtuluş
Yıl Dönümünü kutladığımız bu günlerde, tasarılarının
içeriğinin tam aksine Ermeni çetelerince en büyük mağduriyete
uğratılmış ilimizde yaşananlara ilişkin
özet bir tarihî bilgiyi bu vesileyle sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu hatırlatmayı yaparken, kesinlikle bir kin ve nefret duygusu
etkisiyle bunları yapmadığımı, amacımın
tarihî gerçekleri bir kere de Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden
tüm dünyaya belirtmek olduğunu ifade ediyorum.
Bu kısa konuşmamda, takdir
edileceği gibi, tüm ayrıntıları ifade edebilmem
mümkün değildir, ancak, asılsız iddiaların sahibi
ülkelerde dahi tarafsız bilim adamlarının yapacakları
araştırmalarla bu önemli konunun aydınlatılmasına
büyük katkı sağlayacaklarına olan inancımı
bu kürsüden ifade etmek istiyorum.
Erzurum, Anadolu'nun düşman
işgalinden kurtuluşunun perde gerisindeki unsurlarını
net bir şekilde ortaya çıkarması bakımından
çok iyi bir örnektir.
12 Mart 1918 tarihinde Erzurum'da
verilen hürriyet ve istiklal mücadelesi, millî mücadelemize
ışık tutmuştur. 23 Temmuz 1919'da Erzurum Kongresinde
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün başkanlığında
alınan kararlar, millî mücadelemizin başlangıcını
ve cumhuriyetimizin temelini oluşturmuştur. Bu yüzdendir
ki, 12 Mart, bu ülkenin evlatları için istiklal demek, hürriyet
demek, cumhuriyet demek, demokrasi ve kısaca bugünkü modern
Türkiye demektir.
1071 Malazgirt Zaferi'yle Anadolu'da
Müslüman Türk hâkimiyetine giren Erzurum'umuzla ilgili tarihî gelişmeleri
kısaca özetleyince anlaşılacaktır ki, hayalî ithamların
ve kamuoyuna kabul ettirilmeye çalışılan sözde soykırım
senaryosunun da inanırlığı yoktur.
Erzurum ve çevresi, Çarlık
Rusya'sının emperyalist emelleri uğruna, Batılı
devletlerin de desteklemesiyle, 1829, 1855, 1877, 1916 tarihlerinde
istila edilmiştir. Yöre insanımız, Kars'ta ve özellikle
Erzurum'da vatan savunmasının destanını yazmıştır.
Sadece yerli kaynaklarda değil, aynı zamanda bazı yabancı
kaynaklarda da açıklıkla yer alan bu olaylar, Erzurum'un stratejik
önemini de ortaya koymuştur.
1829'dan itibaren, misyonerlerin,
bazı Ermeni cemiyetlerinin, bazı Batılı devletlerin
doğrudan ve dolaylı destekleriyle hayalî Ermenistan kurulması
için emek sarf edilmiştir. Özellikle Birinci Dünya Savaşı'nda,
Rusların, Sarıkamış sonrası Orta Anadolu'ya
kadar yayılma planlarının hayata geçirilmesi için Ermenileri
öne sürmeleri, sükûnet içindeki bölgemizi kana bulamıştır.
İşgalin ardından, 18 Aralık 1917'de imzalanan Erzincan
Mütarekesiyle, Rusların savaş dışı kalması
rollerini değiştirmiş, Rus ordusu geri çekilmeye
başladığında, cepheyi Ermeni çetelerine bırakmıştır.
Ruslar, uzun süre kalmayı hedefleyerek yığdıkları
ağır silahları, cephaneyi de Ermenilere bırakmışlardır.
1918 yılının ocak,
şubat, mart aylarında, Ermeni çeteleri, Erzurum vilayetinde,
Aşkale'de, Cinis'te, Alaca'da, Ilıca'da, Tepeköy'de, Dutçu'da,
Erzurum merkezde, Yanıkdere'de, Kars Kapı'da, Ezirmikli Osman
Ağa ve Mürsel Paşa Konaklarında, Gölbaşı'ndaki
Hacı Ahmet Hanı'nda, Yeşilyayla'da, Hasankale'de,
Tımar'da, Köprüköy'de, Horasan'da tam bir Türk soykırımı
gerçekleştirerek 50 bin Müslüman Türk'ü katletmişlerdir.
16 Şubat 1916 tarihinden 12
Mart 1918 tarihine kadar Rus ve Ermeni işgali altında kalan
Erzurum'da, kadın, çocuk, yaşlı demeden yapılan insanlık
dışı katliam ve vahşet 11 Mart sabahı Ilıca'nın
kurtuluşuyla başlayan kurtuluş mücadelesi 12 Mart
1918 tarihinde Kâzım Karabekir komutasındaki 1. Kafkas Kolordusu'nun
Erzurum'a girişiyle gerçekleşmiş, böylece Erzurum
halkı özgürlüğüne kavuşmuştur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 12 Mart 1918 günü Türk'ün kalbi olan Erzurum'un esaretten
hürriyete, ölümden hayata kavuştuğu bir gündür. Ermenilerin
sözde soykırım iddialarının aksine, resmî belgelere
göre sadece Erzurum merkezinde 10 bine yakın vatandaşımız
Ermeniler tarafından şehit edilmiştir. Bu vahşete
aynı şekilde diğer Doğu Anadolu illerimizdeki
illeri de dâhil ettiğimizde katledilen vatandaşımızın
sayısı 10 binlere ulaşmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Ilıcalı.
MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bugün Erzurum'da hiçbir aile yoktur
ki Rus ve Ermeni savaşlarında şehit vermemiş olsun.
Kurtuluşumuzdan sonra geçen seksen dokuz yılda Erzurum,
her zaman Türk tarihindeki bu önemli yerini muhafaza etmiş, dadaşlarıyla,
vatanına layık, milletine örnek olma hüviyetini korumuştur.
Ayrıca, geçtiğimiz günlerde
kutladığımız Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle
dadaşlarımızın çok önem ve değer verdiği
tüm hanımefendilerimizin Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyorum.
Bu vesileyle geçmişte vatan
savunmasında ön saflarda yer alan Nene Hatun ve Kara Fatmalarımızı
minnetle yâd ederken, kadınlarımızın bugünümüzde
olduğu gibi, her sektördeki başarılarının
gelecekte daha da artarak devam edeceğine olan inancımı
vurgulamak istiyorum.
Bugün, Erzurum tüm coğrafyası
ve iklimsel zorluklara rağmen, milyona yaklaşan nüfusu,
40 bin öğrencili üniversitesi, tarihî mekânları ve turistik
tesisleri ve yiğit insanlarıyla tarımdan hayvancılığa,
turizm, bilişim, çağrı teknolojisine her alanda önemli
gelişmelere sahne olmakta ve dadaşlarımız, âdeta,
bölgesel kalkınma için ikinci kurtuluş savaşını
ekonomiyle yapmaktadırlar. 2011 Dünya Üniversitelerarası
Kış Oyunlarının Erzurum'da yapılacak olması,
bu yönden çok anlamlı ve önemlidir. Oyunların yapılacağı
2011 yılına kadar bölgemizde büyük yatırımlar yapılacaktır.
Bu durum, Erzurum ve bölgemizin kalkınmasının tamamlanmasına
büyük katkı sağlayacaktır.
Erzurum ve diğer bazı bölge
illerimizle aday olacağımız 2018 Dünya Kış
Olimpiyatlarının alınması için de, 2011 Üniversitelerarası
Kış Oyunlarının başarıyla tamamlanması
önemli bir adım olacaktır. Bu vesileyle, 2011 Üniversitelerarası
Kış Oyunlarının Erzurum'da yapılması için
gerekli desteği veren başta Başbakanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcımız Sayın
Mehmet Ali Şahin, Devlet Bakanımız Sayın Beşir
Atalay ve emeği geçen herkese bir kez daha tüm Erzurumlular
adına teşekkürlerimi sunuyorum.
Ayrıca, dün, şehrimizin
89'uncu kurtuluş yıl dönümüne biz Erzurum milletvekilleriyle
birlikte iştirak eden Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı Sayın
Mustafa Demir ve üyelerimize, çeşitli illerde sivil toplum kuruluşlarımızca
yapılan ve yapılacak kurtuluş toplantılarımıza
katılan siyasi parti genel başkanlarımıza, bakanlarımıza,
milletvekillerimize teşekkürlerimizi şahsım ve tüm
Erzurumlular adına sunarım.
Sözlerimi, Erzurumlu şair
Sadettin Akatay'ın "Bar" şiirinin birkaç mısrasıyla
bitirirken, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
"Dadaş, çelik bir yaydır,
onu germeye gelmez,
Çağlayan bir sel olur, dağlara
da baş eğmez.
Yayla bulutu gibi, yükselir yavaş
yavaş,
Sonra birden sel olur, köpürür coşar
dadaş.
Doğu'nun sınır taşı,
Erzurum'un dadaşı,
Efesi var İzmir'in, eğilmez
Türk'ün başı." (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Ilıcalı, biz
de, Erzurumluların kurtuluş yıl dönümünü canıgönülden
tebrik ediyoruz.
Gündem dışı ikinci
söz, Çorum ili Sungurlu ilçesi Kaledere beldesindeki hazine ve orman
arazilerine ilişkin sorunlar hakkında söz isteyen Çorum
Milletvekili Feridun Ayvazoğlu'na aittir.
Sayın Ayvazoğlu, buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
2.-
Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu'nun, Çorum ili Sungurlu
ilçesi köy ve beldelerindeki orman arazisinin bir bölümünün orman
dışına çıkarılmasının meydana getireceği
sorunlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündem
dışı konuşması ve Çevre ve Orman Bakanı
Osman Pepe'nin cevabı
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çorum ili Sungurlu
ilçemiz Sarıcalar, Ortaköy, Kavşut, Tuğlu, Yörüklü,
Hacıosman, Çavuşköyü gibi bazı belde ve köylerimizde
ilçe örgütümüzle yaptığımız gezilerde tespit ettiğimiz
bir sorunu sizlerle gündem dışı paylaşmak istedim.
Bu nedenle, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bu konu, ülkemizde kabul edilmesi
gereken ciddi bir sorun olup, iki açıdan ele alınmalıdır.
Birincisi, sözü edilen hazine ve
orman arazilerinin, vatandaşlarımızca, zorunlu geçim
kaynağı ve yerleşim gibi gerçekten masumane amaçlı
kullanılıyor olması.
İkincisi de, bu arazilerin,
ne acıdır ki, masumane amaçların dışında,
büyük rant paylaşımlarına dönük, talan ve işgal
amaçlı kullanılmış olmasıdır.
İlk açıdan bakıldığındaki
gerçek, Anadolu'muzun çetin doğa şartlarıyla boğuşan,
Karadeniz'imizin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'muzun kırsal
alanlarında yaşayan hazine ve orman içi köylülerimizin
de masumane geçim ve yerleşim amacıdır.
İkinci açıdan bakıldığındaki
gerçek ise acıdır. Trakya'mızla, Marmara'mızla, Ege
ve Akdeniz'imizle, sahil ve kıyı kentlerimizin ormanlarının
büyük rantlar uğruna devam eden talan ve işgal amacıdır.
Bu gerçekleri kimse görmezlikten gelemez ve bu gerçekleri kimse
inkâr edemez.
Değerli milletvekilleri,
işte, Anadolu'muzun yüzde 47,76'sı kırsal alan ve orman
içi köylerde yaşayan Çorum ilimizin bağlı on üç ilçesinden
yüz ölçümüne göre en büyük ilçesi Sungurlu'muzun Kaledere beldesinde
bulunan, ilk açıdan ele aldığımız zorunlu geçim
kaynağı ve yerleşim amacına yönelik, masumane
amaçlarla, tabiri yerindeyse, dededen kalma topraklarda asırlardır
yaşamlarını sürdüren vatandaşlarımız,
hemşehrilerimiz ciddi bir sorunla karşı karşıya
kalmışlardır.
Değerli milletvekilleri,
şöyle ki; o yörede yaşamakta olan 3 bine yakın belde
halkımızın kendi mülkleri olarak kabul edip, bildikleri,
sevinçlerini, acılarını ve kederlerini paylaştıkları
asırlık topraklarına, devletimiz, ilk kez, bu yıl,
belde halkına ayrı ayrı ecri misil ihbarnamesi göndererek
bu topraklara sahip çıkmış ve "Bu topraklar artık
sizin değil, benim." demiştir.
Burada bize düşen görev ise,
elbette, Hükûmete, dört buçuk yıldır neredeydiniz diye sormak
görevidir. Peki, ne yapılabilecektir?
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu sorun, ülkemizde yaşanan genel sorunlardan
sadece biridir. Cumhuriyet Halk Partisinin bu noktalarda her zaman
haklı çıktığı, endişelerini dile getirdiği
ranta dayalı her türlü talan ve işgale olanak tanınmamak
ve izin vermemek koşuluyla, gerçekten iyi niyetli, zorunlu geçim
ve yerleşim amacı olan tüm vatandaşlarımıza
bu toprakların mülkiyetinin bedelsiz şekilde devlet olarak
vermenin esaslı ve temel bir çözüm olacağı kuşkusuzdur.
Bunun, sosyal bir devlet sorumluluğunun da gereği olduğu
kaçınılmazdır. Zira, bu çözüm yolu, büyük Türkiye Cumhuriyeti
devletimiz için trilyonlara dayalı yolsuzluk ve vurgunların,
yağmaların, talanların ve işgallerin, kamuoyunda
yer aldığı şekliyle yapıldığı anlaşılan,
hukuka karşı direnmeye devam eden Acaristanların, Sayın
Maliye Bakanımızın Marmara'mızın ormanlarındaki
mal varlığının, Sayın Başbakanımızın
orman içi villasının yanında, talan ve işgal edilen
o güzelim dünya, doğa harikası İstanbul Boğazı'nın,
sahil ve kıyılarımızın, kentlerimizin, tarihî,
kültürel miraslarımızın tahrip edildiğinin, terör
uğruna harcanan trilyonların yanında, verilen şehitlerin
yanında, özelleştirme uğruna İsrailli Oferlere,
Arap şeyhlerine peşkeş çekilerek yaratılan rantların
yanında, bir benzetmeyle söylersek, devede bir kulak kadar küçük
ve bir o kadar da kolay olacak çözümdür, yoldur, çaredir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime son verirken, inanmak istiyor ve diliyorum
ki, hiç olmazsa bu sorunlara acilci Hükûmetimizin eylem planları
acil çözüm getirir. Yoksa, milletimizin, o çözümü, sandıkta
Adalet ve Kalkınma Partisine acil çözüm olarak göstereceğinden
Cumhuriyet Halk Partisi olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Ayvazoğlu.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
-
bizim kuşkumuzun olmadığını yüce milletimizle,
her zaman olduğu gibi, bir kez daha paylaşıyor, bu duygu
ve düşüncelerle de sizleri ve halkımızı saygıyla
selamlıyor, böyle bir olanağı tanıdığı
için de Sayın Başkanımıza teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ayvazoğlu.
Gündem dışı konuşmaya
Çevre ve Orman Bakanı Sayın Osman Pepe cevap vereceklerdir.
Sayın Bakanım, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE
( Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Çorum Milletvekili Sayın Feridun
Ayvazoğlu'nun Sungurlu ilçesi Kaledere beldesinde hazine ve
orman arazileriyle alakalı olarak bahsetmiş olduğu
hususlara cevap vermek için huzurlarınızdayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Sungurlu Kaledere beldesi, daha önceden, Orman Kanunu'nun 31'inci
madde kapsamına giren orman köyü idi, 1994 yılında aynı
isimle belde olmuştur. Belediyenin nüfusu 1.924, seçmen sayısı
1.600'dür.
Kaledere beldesinde 1995 yılında
3402 sayılı Yasa'ya göre orman kadastrosu yapılmıştır.
Buna göre, 314 hektar, yani 3.140 dönüm 2/B arazisi vardır bu beldede.
Ormanlık alan 23 bin dönüm, orman sayılmayan alan 8 bin dönüm,
genel olarak, toplam 35 bin dönümlük bir alan vardır. 2/B'ye göre
orman dışına çıkarılan yaklaşık
3.140 dönüm alan, hazineye, Maliye Bakanlığına devredilmiştir.
Belde halkı tarafından orman kadastrosuna itiraz edilmemiştir.
Yani, orman kadastrosu çalışması yapıldıktan,
bittikten sonra çalışmalar askıya çıkarılmıştır.
Süresi içerisinde vatandaşlarımız itiraz etmedikleri
için kadastro işlemi kesinleşmiş ve bu yerler hazine
adına tapuya kaydedilmiştir.
Çorum-Sungurlu Mal Müdürlüğü
tarafından yapılan çalışmada, orman dışına
çıkarılan bu yerlerde 435 adet gayrimenkul olduğu belirlenmiş
ve 285 adedinin kullanıcısı tespit edilmiştir. Kalan
150 adet taşınmazın çalışmaları ise devam
etmektedir.
Maliye Bakanlığınca
kullanıcısı belirlenen taşınmazlardan ecri
misil alınması yoluna gidilmiş ve 84 gayrimenkul için
tebligatlar postaya verilmiştir. Halbuki, şu andaki hukuki
durum şudur: 2/B ile orman dışına çıkarılan
yerler, daha önceden, 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi Hakkında Kanun uyarınca, Orman idaresince
yönetilmekteydi. 2001 yılında çıkarılan 4706 sayılı
Kanun'la bu yerler Maliye Bakanlığına devredilmiştir.
Ancak, satış işlemlerini düzenleyen husus Anayasa
Mahkemesi tarafından 2002 yılında iptal edilmiştir.
Şu anda hukuken bir boşluk söz konusudur.
Beldenin itirazı ve yapabilecekleri
nelerdir? Belde halkı, öncelikle, bu yerlerin kendi adına
tapu edilmesini talep ediyor. Zamanında kadastroya itiraz etmedikleri
için bu mümkün değil. Mevcut kanuni düzenlemelere göre satış
veya tahsis de mümkün görünmüyor. Maliye Bakanlığınca
bu kabil yerlerden ecri misil alınıyor. Belde halkının
"Hiç olmazsa ecri misil alınmasın" talebi var. Tabii,
şu andaki mevcut yasalara göre, bunun uygulanması söz konusu
değildir.
Tabii, burada bir hususun altını
çizmekte fayda görüyorum. Bu, sadece Sungurlu'daki bir köyümüzde,
yüzlerce insanımızı ilgilendiren bir husus değildir,
Türkiye'nin dört bir tarafında, benzer yüz binlerce olay vardır.
Bu konuyla alakalı, Parlamentomuzun bu kürsüsünden, defalarca,
bu konu tarafımızdan dile getirilmiştir. Bu konuyla
alakalı meselenin çözülebilmesi için Anayasa'nın 169 ve
170'inci maddelerinin bizi sınırladığını
değerli milletvekili arkadaşlarım biliyorlar. Bu konuyla
alakalı yapmış olduğumuz Anayasa değişikliği
çalışmamız, malumunuzdur, Sayın Cumhurbaşkanı
tarafından, bir kez daha görüşülmek üzere Parlamentoya iade
edilmiştir. Yani, bizim Sungurlu'daki, Türkiye'nin dört bir tarafındaki
benzer hukuki, sosyal ciddi bir problemin halü fasl edilmesi için atmış
olduğumuz adım, maalesef, akim kalmıştır.
Bu konuda, Cumhuriyet Halk Partisinin
değerli yöneticilerine de, "Bu işle alakalı bir
orta yol mu buluruz, sizin bir teklifiniz mi var? Bu konuyla alakalı
bildiğiniz bir çıkış, bir hukuki çözüm öneriyorsanız,
buyurun, getirin, biz de destekleyelim." dedik. Ama, maalesef,
bu konularla alakalı, önümüze, bizim, ciddi, üzerinde durulacak
bir teklif gelmemiştir.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum)
- Getirelim Sayın Bakanım, getirelim.
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE
(Devamla) - Tabii, beldenin ağaçlandırılmasıyla
alakalı, Belediye Başkanı CHP'li bir arkadaşımızdır.
Buradan, bize, 10 bin dönümlük bir ağaçlandırma müracaatı
olmuştur. Bize müracaat, 01/03/2007 tarihli dilekçeyle beldenin
çevresindeki 10 bin dönümlük ağaçlandırma için müracaat
edildi. Talepten bir gün sonra, 02/03/2007 tarihinde, konu, etüt ve proje
çalışması için ilgili birime ulaştırılmıştır,
09/03/2007 tarihinde Kaledere beldesine gidilerek sahanın
etüdü yapılmıştır. 20/03/2007 tarihinde projesi hazırlanmış
olacaktır. Yani, biz, Bakanlık olarak, Belediyenin bu
ağaçlandırma talebini yerinde görüyor ve destekliyoruz.
Ancak, Değerli Milletvekili arkadaşımız, burada
konuşmasını yaparken, Sayın Başbakanın
orman içindeki villasından bahsetti. Burada, bu vesileyle de,
kamuoyunu aydınlatmak istiyorum. Sayın Başbakanımızın,
Türkiye'nin hiçbir yerinde, orman içinde veyahut da orman civarında,
bir villası söz konusu değildir.
Değerli arkadaşlar, bir
hakkı teslim etmek lazım. Biz, 18 Kasım 2002'de Hükûmet kuruldu,
görevi devraldık. Bizden önceki on yıllık ağaçlandırma
çalışması, Türkiye'de, senede 75 bin hektar idi. Biz, bu
rakamı 400 bin hektara çıkardık. Hedefimiz şu:
Dört yıl içerisinde Trakya büyüklüğünde bir orman kurmak;
yani, Türkiye dünya ile birlikte küresel ısınmayı, iklim
değişikliğini, çölleşmeyi, erozyonu konuşurken,
bütün bunların panzehiri orman alanlarını korumak,
geliştirmek ve sulak alanlar üzerindeki iskân veyahut da sanayi
baskısını izole etmektir. Bununla alakalı yapmış
olduğumuz çalışmalar, dünyada da ses getirmiştir.
Dünyada en iyi ormancılık faaliyeti yürüten ülkelerden
birisi de Türkiye'dir.
Türkiye'de, genellikle, şöyle
yaygın bir kanaat var: Türkiye'de ormanlar azalıyor
Bu klasik
söylem, beylik laflarla: Efendim yağmalanıyor, peşkeş
çekiliyor, açılıyor, saçılıyor, dökülüyor
Bunların
hiçbirisi doğru değil. Türkiye, dünyada orman alanını
artıran nadir ülkelerden birisidir. Birleşmiş Milletlerin
FAO teşkilatının açıkladığı rakama
göre, son yirmi yıl içerisinde, Türkiye, ormanlarına 500
bin hektardan daha fazlasını ilave etti. Bir de, Türkiye'de
iç göçten dolayı boşalan bazı orman köylerinde, ormanlaşan
vatandaşın tapulu arazilerinde, evet, 1 milyon hektara yakın,
Türkiye'deki orman varlığı artmıştır. Bizim
Hükûmet olduğumuz esnada, Bakan olduğumuz esnada, Türkiye'nin
hiçbir tarafında orman alanları üzerinde illegal yapılaşmalara
kesinlikle müsaade edilmemiştir. İş, daha teşebbüs
aşamasındayken müdahale edilmiş ve gereği yerine
getirilmiştir.
Burada, herkesin ve kamuoyunun
çok iyi bilmesini arzu ettiğim bir husus var ki, Türkiye'de bizden
önce ormanlar üzerinde birtakım haksız edinimler olmuş
olabilir. Ama, değerli muhalefet milletvekili arkadaşlarıma,
bizi izleyen değerli vatandaşlarımıza, Türkiye'deki
yazarçizer, entelektüel herkese sesleniyorum: Bizim Hükûmetimiz
esnasında, Bakanlığımız esnasında, Türkiye
ormanlarından bir karışı dahi kimseye, evet, yâr
etmedik, yâr etmemeye de kararlıyız.
Bunun böyle bilinmesini istiyor,
hepinize saygılar ve sevgiler sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, dün, İstiklal Marşı'mızın
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilişinin 86'ncı
yıl dönümünü Mecliste bir törenle kutladık. Bu vesileyle,
Birinci Meclisimizin Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk,
İstiklal Marşı'mızın şairi Mehmet Âkif Ersoy'u
ve gazi Meclisin tüm milletvekillerini rahmet, minnet ve şükranla
anıyorum ve gündem dışı üçüncü sözü, İstiklal
Marşı'nın kabulünün yıl dönümü münasebetiyle söz
isteyen Sivas Milletvekili Osman Kılıç'a veriyorum.
Sayın Kılıç, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
3.-
Sivas Milletvekili Osman Kılıç'ın, İstiklal Marşı'mızın
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilişinin 86'ncı
yıl dönümü münasebetiyle, millî şairimiz Mehmet Âkif Ersoy'un
edebî kişiliğine ilişkin gündem dışı konuşması
OSMAN KILIÇ (Sivas) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İstiklal Marşı'mızın
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilişinin 86'ncı
yıl dönümü münasebetiyle gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
İlhamını, tamamıyla
içinde vücut bulduğu hayatın şartlarından alan
İstiklal Marşı, herhangi bir şairin sıradan
duygularını dile getiren manzum bir eser değil, millî
bir destandır; bu aziz milletin ruhunu, hayatını ve ideallerini
kelimelere döken bir destan.
İstiklal Marşı'nın
yazıldığı tarihi bir hatırlayalım: Anadolu'nun
birçok şehri işgal altındaydı. Türk milletinin bağımsızlığı
tehlikeye düşmüştü. Bütün yurt Batılı güçlerin
kıskacında inim inim inliyordu. İşte, İstiklal
Marşı, Millî Mücadele yıllarının en zor günlerinde
ordumuz ve milletimizin şiddetle ihtiyaç duyduğu kendine
güven, millî heyecan, şevk ve imanın manzum dili olarak
doğdu. Türk milletinin, istiklal, hürriyet, vatan, din ve bayrak
aşkının, topyekûn ve hep bir ağızdan, bütün dünyaya
gür bir haykırışıdır. Bu sebeple, o gün bizim
için öncelikle Millî Mücadele'nin, sonra da bütün zamanların
destanıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Mehmet Âkif, pek çok Türk aydını gibi, başından
beri Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün başlattığı
Millî Mücadele'nin yanında yer almış ve İstiklal
Marşımızın manevi mimarlarından biri olmuştur.
Toplumu millet yapan fertleri, fertlerin ruhunda ve hayatında
daha canlı tutmak, milleti tek yürek ve tek yumruk hâline getirmek
için bir İstiklal Marşı'na ihtiyaç duyulmuştur.
Dönemin milletvekilleri de,
marş için para ödüllü bir yarışma düzenlenmesine karar
vermişti. Yarışmaya yüzlerce şiir gelmesine
rağmen bunların hiçbiri beğenilmedi. Dönemin Maarif
Vekili Hamdullah Suphi Tanrıöver de, istenen marşın yazılmadığı
kanaatindedir. Ona göre, bu marşı, ancak Mehmet Âkif yazabilir.
Bu nedenle, para ödülünün kaldırıldığını
Şair'e bildirerek marşı yazmasını ve yarışmaya
katılmasını rica eder. Türk milletinin istiklal ve vatanperverliğini
para karşılığında anlatmak ve yazmak Âkif'e ters
geliyordu. Bu yüzden, açılan yarışmaya katılmamıştı,
para ödülünün olmadığı bildirilince şiirini yazmıştı.
Gelen şiirler arasında
seçilen yedi şiir Büyük Millet Meclisinde okunur ve Âkif'in
şiiri arka arkaya üç defa okunarak ayakta alkışlanır.
Daha sonraki oturumlarda da değerlendirmeler yapılır
ve 12 Mart 1921'de gazi Meclisin kararıyla Mehmet Âkif'in yazdığı
şiir İstiklal Marşı olarak kabul edilir.
Mehmet Âkif "Onu milletime ve
kahraman ordumuza hediye ettim, artık o milletindir, zaten o
milletin eseridir, milletin malıdır, ben yalnız gördüğümü
yazdım." dediği şiirini "Safahat" kitabına
almamıştır.
Ölümünden kısa bir süre önce
kendisini ziyaret eden dostlarından birinin "Üstat, icap
ederse bir İstiklal Marşı daha yazar mısın?"
sorusuna, hasta yatağından birdenbire başını
kaldırır ve kesin bir ifadeyle "Allah bu milleti bir daha
İstiklal Marşı yazdıracak hâle getirmesin."
diyerek cevap verir.
İstiklal Marşı'mızın
yazılışı, İstiklal Savaşı ve o günlerin
zor şartlarıdır. Âkif de o günlerin sıkıntısını,
Batılıların zulmünü gözler önüne serer, İstiklal
Marşı'na, Türk bayrağını ve Türk milletini yücelten,
öven mısralarla başlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
konuşmanızı tamamlayın.
Buyurun.
OSMAN KILIÇ (Devamla) - "Korkma!
Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten
en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır,
parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir
ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni
ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül;
ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız
sonra helal,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin
istiklal."
Şiir boyunca konuşan
Âkif mi, yoksa Türk milleti mi ya da kahraman Mehmetçik midir,
ayırt etmek mümkün değildir.
Hürriyet ve istiklal kavramları,
milletimizin en yüce değerleridir. Bağımsızlık
fikrini, milletimizin karakterini şöyle dile getirir:
"Ben ezelden beridir hür yaşadım,
hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir
vuracakmış? Şaşarım.
Kükremiş sel gibiyim, bendimi
çiğner, aşarım,
Yırtarım dağları,
enginlere sığmam taşarım."
İstiklal Savaşı Türk
milletinin ölüm kalım savaşıdır. Âkif, şehitlerin
arzularını da,
"Ruhumun senden ilahî, şudur
ancak emeli;
Değmesin mabedimin göğsüne
namahrem eli.
Bu ezanlar, ki şahadetleri dinin
temeli,
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli."
Vatansızlığın
ıstırabını bilenler, Âkif'in dilinde ifadesini
bulan Türk'ün duasını anlamakta güçlük çekeceklerdir.
Şair, kendi varlığını
her yönüyle vatanına feda eder:
"Canı, cananı, bütün
varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni
dünyada cüda."
İstiklal davamızı
anlatması bakımından, şiirin son kıtası
herkesin hafızasına kazıması gereken mısralardır:
"Dalgalan sen de şafaklar
gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın
hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma
yok izmihlal.
Hakkıdır, hür yaşamış,
bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin
istiklal."
Mehmet Âkif, söz ve mana bakımından
mükemmel bir İstiklal Marşı yazmış olup, bunu
bütün milletine armağan etmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kurtuluş Savaşı'nı yöneten gazi
Mecliste, Burdur Milletvekili olarak milletini temsil eden, üç yabancı
dil bilen, millî şair, edebiyatçı, büyük hatip, fen adamı,
gazeteci, yönetici, eğitimci, mütefekkir Mehmet Âkif Ersoy,
soğuk havalarda evde bulunan bir paltoyu arkadaşıyla
nöbetleşe giyebilecek kadar zor durumda olan bir insan olmasına
rağmen, İstiklal Marşı için verilen ödülü "milletin
malıdır" diyerek almamıştır. Böylece,
Türk'ün kendine güven duygusu, istiklal ümidi, millî heyecanı,
sarsılmaz imanı onda billurlaşmıştır.
Mehmet Âkif Ersoy'a, Gazi Mustafa
Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına, her karış
toprağında binlerce şehidimizin yattığı
mukaddes vatanımızı bizlere canları pahasına
emanet eden aziz şehitlerimize Cenabı Allah'tan bol rahmet
diliyor, yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kılıç.
Bu vesileyle, dün Sayın
Başbakanımızın açıkladığı
İstiklal Marşımızın kabul edilişinin
yıl dönümü olan 12 Martın millî günlerimiz arasında sayılması
için alınan karar vesilesiyle Hükûmetimize de teşekkür ve
şükranlarımızı arz ediyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula diğer sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.-
İngiltere-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu
Başkanı Bob Laxton ve beraberindeki Parlamento heyetinin
ülkemizi ziyaretinin TBMM Başkanlık Divanınca kararlaştırıldığına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1223)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
TBMM Başkanlık Divanı'nın
13 Aralık 2006 tarih ve 122 sayılı kararı ile İngiltere-Türkiye
Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Bob Laxton
ve beraberindeki Parlamento Heyetinin, 18-22 Mart 2007 tarihleri
arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'nın
konuğu olarak ülkemize resmi ziyarette bulunmaları kararlaştırılmıştır.
Söz konusu heyetin ülkemizi ziyareti,
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 Sayılı Kanun'un 7 nci maddesi
gereğince Genel Kurul'un bilgisine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı
ayrı okutup, oylarınıza sunacağım:
2.-
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un başkanlığında
Moldova'ya yapılacak resmî ziyarete milletvekillerinden oluşan
bir heyetin katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1224)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali
Coşkun başkanlığında 3-4 Nisan 2007 tarihleri
arasında Moldova'ya gerçekleştirilecek resmi ziyarete
milletvekillerinden oluşan bir heyetin katılımı,
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun'un 8. Maddesi
gereğince Genel Kurul'un tasviplerine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
3.-
Hırvatistan Parlamento Başkanı Vladimir Şeks'in
Moldova'da yapılacak olan "Güneydoğu Avrupa
İşbirliği Süreci Parlamento Başkanları Toplantısı"na
davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent
Arınç'ı temsilen, Başkan Vekili Sadık Yakut'un icabetine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1225)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Bülent Arınç, Hırvatistan'ın başkenti
Zagreb'te düzenlenen "Güneydoğu Avrupa İşbirliği
Süreci Parlamento Başkanları Konferansı"na
Hırvatistan Parlamento Başkanı Vladimir Şeks tarafından
davet edilmektedir. Anılan davete Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Bülent Arınç'ı temsilen TBMM Başkanvekili
Sadık Yakut'un katılması hususu, Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında
3620 sayılı Kanun'un 9. Maddesi uyarınca Genel Kurul'un
tasviplerine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Çocuklarda ve gençlerde artan
şiddet eğilimi ile okullarda meydana gelen olayların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla kurulan (10/337, 343, 356, 357) esas numaralı
Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının,
Komisyonun görev süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi
vardır, okutuyorum:
4.-
Çocuklarda ve gençlerde artan şiddet eğilimi ile okullarda
meydana gelen olayların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/337,
343, 356, 357) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu
Başkanlığının, komisyonun görev süresinin
bir ay uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1226)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Çocuklarda ve Gençlerde Artan
Şiddet Eğilimi ile Okullarda Meydana Gelen Olayların
Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin
Belirlenmesi Amacıyla kurulan ve 14.12.2006 tarihinde çalışmalarına
başlayan (10/337, 343, 356, 357) Esas Numaralı Meclis Araştırması
Komisyonumuz, çalışmalarını Anayasa ve İçtüzük
gereği kendisine verilen 3 aylık süre zarfında konunun
çok geniş olması nedeniyle tamamlayamamıştır.
Komisyonun çalışmalarını
tamamlayabilmesi ve raporunu TBMM Başkanlığına
sunabilmesi için, TBMM İçtüzüğünün 105 inci maddesi uyarınca
14 Mart 2007 tarihinden itibaren bir aylık ek süre verilmesi hususunda
gereğini arz ederim.
Halide
İncekara
İstanbul
Komisyon
Başkanı
BAŞKAN - İç Tüzük'ün 105'inci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Araştırmasını
üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verilir."
hükmü gereğince, Komisyona bir aylık ek süre verilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilmiş
bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
IV.
- ÖNERİLER
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.-
(10/270) esas numaralı Meclis araştırma önergesinin ön
görüşmesinin, Genel Kurulun 13/3/2007 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
13.03.2007
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu;
13.03.2007 Salı günü (Bugün) toplanamadığından,
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün
19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Kemal
Anadol
İzmir
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler Kısmının, 210 uncu sırasında
yer alan (10/270) Esas Numaralı Meclis Araştırma Önergesinin
görüşmesinin, Genel Kurul'un; 13.03.2007 Salı günlü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
grup önerisinin lehinde, İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek.
Buyurun Sayın Şimşek.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhuriyet
Halk Partisi Grup önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
ÖSS'ye 2006 yılında 1 milyon
678 bin öğrencimiz başvurmuştur. Bu öğrencilerimizin
her 100'ünden ancak 12'si dört yıllık bir yükseköğretim
programına yerleşebilmiştir. Bu durum, öğrenci
ve velilerimizi alternatif arayışlara yöneltmektedir.
Bu arayışlardan birisi, öğrencilerimizin yurt dışında
öğrenimlerini sürdürmesi olayıdır.
Türkiye'den çok sayıda öğrenci
yurt dışına eğitim amaçlı çıkış
yapmaktadır. Şu anda yurt dışında eğitim
amaçlı giden öğrenci sayısının 100 bini geçtiği
ifade edilmektedir. Sadece Amerika'da 40 bin gencimizin lisans ve
yüksek lisans eğitimi yaptığı tahmin edilmekte.
Millî Eğitim Bakanlığı ve YÖK tarafından
açıklanan rakamlar gerçek rakamların çok altındadır.
Çünkü, her iki kurum da, kendileri tarafından gönderilen veya
Millî Eğitim Bakanlığına bilgi vererek yurt dışına
çıkan öğrencilerin istatistiklerine sahiptir.
Millî Eğitim Bakanlığı
verilerine göre, yurt dışında 235'i resmî burslu,
20.628'i özel burslu veya kendi imkânlarıyla giden öğrenciler
olmak üzere 20.843 öğrenci yükseköğretim kurumlarına
devam etmektedir.
Türkiye'de, ekonomi kayıt
dışında, maalesef, eğitim kayıt dışında,
hukuk kayıt dışında, sokaklar kayıt dışında.
Yükseköğretim Kurulunun hazırlattığı
"Türkiye'de yükseköğretimin bugünkü durumu" konulu
raporda ise Millî Eğitim Bakanlığına iletilemeyenler
dâhilinde 50 binin çok üstünde öğrenci olduğu belirtilmekte.
Dünya Bankası uzmanları tarafından hazırlanan
rapora göre ise, Türkiye yurt dışında en fazla öğrenci
bulunduran on birinci ülke durumunda. Öğrencilerin çok az bir
kısmı, YÖK ve Millî Eğitim Bakanlığı bilgisi
dâhilinde yurt dışına çıkarken, çok önemli bir bölümü
kendi işlemlerini kendileri yaparak veya yurt dışı
eğitim danışmanlığı yapan kuruluşlardan
yardım alarak çıkmaktadırlar.
Türkiye'de yurt dışı
eğitim danışmanlığı hizmeti veren 200-250 civarında
firma olduğu tahmin edilmekte. Bu kuruluşların bir
kısmı TÜRSAB bünyesinde eğitim turizmi faaliyeti yürütürken,
çok büyük bir kısmı ticari şirket ya da şahıs kuruluşları
olarak herhangi bir izin almadan faaliyet göstermektedir.
Yurt dışı eğitim
danışmanlığı veren kurum veya kişilerin
bir kısmı öğrencilere yanlış bilgi vererek,
öğrencileri YÖK tarafından akredite edilmeyen üniversitelere
yönlendirmektedir. Bu kurumlara YÖK ya da başka bir kurum müdahale
etmemekte ve birçok öğrencimizin geleceği yanlış
bir yönlendirme sonucunda olumsuz etkilenmekte ve Türkiye'nin milyarlarca
doları da heba olmakta. Bu kuruluşlar yurt dışındaki
üniversitelerle temsilcilik anlaşması imzalayarak kazançlarını
yerleştirdikleri öğrenci sayısına göre elde etmektedirler.
Yapmış oldukları hizmet, aynen bir turizm acentesinin
anlaşmalı olduğu otel veya tatil köyüne turist gönderme
biçimidir. Bu nedenle, bu faaliyet, eğitim turizmi faaliyeti
olarak değerlendirilmiştir. Ancak, hizmetin önemi ve genç
bir insanın tüm geleceğini etkileyecek bir hizmet olması
nedeniyle, bazı ülkelerde eğitim bakanlıkları
tarafından denetime alınmış ve Bakanlık onayı
olan kurumlara bu hizmet hakkı verilmiştir.
Yurt dışında öğrenimlerini
tamamlayan, dönen öğrencilerimiz devam ettikleri üniversitelerin
YÖK tarafından akredite edilip edilmemesi ve bitirdikleri
programların denkliklerinin olup olmaması sorunuyla karşılaşmakta.
Bazı danışman firmalar temsilciliklerini yaptıkları
üniversite mezunlarının denklik belgesi aldıklarını
tanıtım amacıyla hazırladıkları broşürlere
yazmakta; ancak, denklik belgesinin verilmesi konusunda tek yetkili
kurum YÖK, bu broşürlerde iddia edildiği gibi her programa
denklik belgesi verilmediğini söylemektedir. Bu süreçten
olumsuz etkilenen öğrencilerimiz ve velilerimiz olmakta. Bazı
danışman firmalar, öğrencilerin umudu, geleceğiyle
oynayarak para kazanmanın yolunu seçmişlerdir.
Bu araştırma önergesi, değerli
arkadaşlarım, iki yıl önce, bu çocuklarımızın
mağdur olmalarının önüne geçmek için verilmiştir.
Yurt dışı eğitim hizmeti veren firmaların
araştırılması, bu firmaların kurulum ve hizmetlerinin
denetlenmesi, öğrenci ve velileri yanlış yönlendiren
firmaların faaliyetlerine son verilmesi gerekmektedir. Aynı
şekilde, şu anda yurt dışına giden, Amerika'dan
ağlayarak kasetlerini gönderen Fethullah Gülen'in peşine
de kayıtsız binlerce çocuğumuz gitmiştir.
Ülkemizde eğitim danışmanlığı
hizmeti veren firmaların azizliğine uğrayan, zamanlarını,
enerjilerini, paralarını, geleceklerini, umutlarını
yitiren binlerce öğrencimiz var. Eğitim hizmeti başıboş
bir şekilde, gözünü para kazanma hırsı bürümüş insanların
insaflarına terk edilemez.
Bu araştırma önergesi, bu
başıbozukluğun, kuralsızlığın saptanmasına
ve alınacak önlemlerin belirlenmesine yönelik bir araştırma
önergesidir. Geleceklerini, umutlarını, paralarını
kaybeden çocuklarımızın artmasının önüne
geçmek için verilmiştir. Bu araştırma önergesinin verildiği
tarihten bu yana, tahmin ederim, yüzlerce, binlerce çocuğumuz
da aynı yolculuğu yaşamıştır. Yurt dışında
okuyup Türkiye'ye dönen, ama bitirdiği programın denklik
belgesi olmadığı için diplomasını kullanamayan,
iş bulamayan, askere lise mezunu statüsünde giden gençlerimiz
var, fakat bu süre içinde başına AKP kuşu konan şanslı
gençlerimiz de var. Yurt dışında bir işadamının
verdiği bursla öğrenimlerini devam ettiren Sayın
Başbakanın çocuğunu biliyoruz. Diğer tarafta,
KPSS'ye girmeden, KPSS'ye giren yüz binlerce gencimizin hakkını
gasp ederek, milletvekili babalarının torpilleriyle
işe girenler var.
Siz benden daha iyi bilirsiniz,
ama biz de bunun içini dolu dolu biliriz. Bir hadis vardır:
"Haksızlık karşısında susan dilsiz
şeytandır." Biz bu haksızlıklar karşısında
susmadık ve susmayacağız. Bugüne kadar akraba,
eş dost, tarikat kadrolaşması yapıyorsunuz dedik,
reddettiniz, ama, artık isimlerle bu haksızlıkları
söylemek, haksızlıkların karşısında susmamak
bizim görevimiz. TSE'de, sadece mülakatla, KPSS'ye girmeden işe
giren 81 kişi var. Burada bulunan birçok milletvekilinin, bakanın
yeğeni, gelini, kardeşi
Akrabayı taallukat anlayışı
hüküm sürüyor. Bunlardan biri, AKP Ordu Milletvekili Hamit Taşcı'nın
oğlu Serhan Taşcı, kendisine şu anda 2,5 milyar lira
maaş veriliyor. Nereden bunu biliyoruz? Sayın Sanayi Bakanına
sormuş olduğum soru önergesinin cevabından. Bunlar,
milletvekili, bakan, AKP, taallukat, cemaat, tarikat ilişkilerinden,
oralarda sıkıntılar yaşarken
KPSS'de 80-90 puan
alan çocuklar geri sıralarda bekliyorlar, işsizlikle bekliyorlar.
Buradan şu an gözlerimin içine
bakan milletvekilleri var. Onların da akrabalarının,
gelinlerinin, çocuklarının TOKİ'de çalıştıklarını
biliyoruz. Onlar da kendilerini biliyordur. Bu kürsüden bunları
açıklayacağız.
"Fakir fukara, garip gurebadan oy aldım" deyip,
ama sadece AKP kadrolarına iş veren bir anlayışın
perdesini açıyoruz.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Aç,
aç, iyi olur; geç kalmışsınız.
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla)
- Açacağız da ayrıca.
Değerli arkadaşlarım,
evet, maalesef, AKP'nin adı değişmiş, adaletsiz kadrolaşma
partisi olarak ve anılır olarak da bu noktaya gelmiştir.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Senin
kafanda
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla)
- Bu isimleri garip gureba, fakir gureba edebiyatıyla gizleyemezsiniz.
Buradan Başbakana da bunları duyuruyorum değerli arkadaşlarım.
Bakın, bu konuyla ilgili Yurt
Dışı Eğitim Öğretim Genel Müdürlüğü, vekil
müdürlük, üç tane müdürlük var. Oturuyorlar. Ama niye oturuyorlar?
Niyesi, burada bulunan milletvekillerinin imzalarıyla oturuyorlar.
Göreve alınması için yirmi beş milletvekili bu müdürlüklerle
ilgili Sayın Bakana, Hüseyin Çelik'e yazı yazıyorlar.
Bu akraba, bu tek parti değil, parti devlet kadrolaşması
değildir de, ya nedir değerli arkadaşlarım? Burada
isimleriniz var, bunu saklayamazsınız. Burada isimleriniz
var.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Ne yazmış?
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla)
-Burada isimleriniz var.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Hayır,
ne yazmış?
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla)
- Gelirsin veririm. Gelirsin veririm.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) -Tamam
işte
Hayır, ne yazmış?
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla)
- Evet, değerli arkadaşlar, bütün bunun hepsinde, bu torpilin
belgesi diyorsanız, bu, torpilin belgesi.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Hayır,
ne yazmış, kötü bir şey mi yazmış?
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla)
- Bu, torpilin belgesi, bürokrasiyi akrabalarınızla doldurdunuz.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) -
Nedir, ne yazılmış? Okusana ya!
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla)
- Esnaf, işçi, memur, emekli sersefil bir hâlde değerli arkadaşlar.
Bugün, Abbas Güçlü Bey'in çok güzel
bir yazısı var, eğitimle ilgili. İzin verirseniz
bunu paylaşayım. Millî Eğitim Bakanı
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Öbürünü
oku.
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla)
- Senin emrettiğini okumam, milletin kürsüsü burası.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Öbürünü
oku.
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla)
- Sus, otur!
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) -
Sen otur, sen otur!
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla)
- Sus, otur!
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) -
Sen otur! Ne biçim konuşuyorsun!
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla)
- Bana emir mi veriyorsun? Milletin kürsüsünde konuşuyorum.
Sus, otur!
BAŞKAN - Sayın Ünal, Sayın
Şimşek, lütfen
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla)
- Millî Eğitim Bakanı
(AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Lütfen, Sayın
Şimşek, Sayın Ünal
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla)
- Bura milletin kürsüsü.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) -
Orası babanın çiftliği değil.
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla)
- Burası milletin kürsüsü. Otur yerinde. Gelir konuşursun.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) -
Ayıp, çok ayıp.
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla)
- Haydi oradan!
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) -
Güzel konuş.
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla)
- Bura milletin kürsüsü. Susun!
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) -
Terbiyesizlik yapıyorsun. Ne saygısız adamsın!
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla)
- Evet, değerli arkadaşlarım, Millî Eğitim Bakanıyla
ilgili, bugün, Abbas Güçlü'nün bir açıklaması var. Diyor ki:
"Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik eğitimde derin
izler bırakıyor. Eğitimle o kadar çok oynandı ki,
kendi gitse bile, yarattığı sancılar çok uzun
yıllar kendisini hissettirmeye devam edecek. Reform paketlerinin
çoğu elinde kaldı. Hazırladığı yasaların
çoğu ya Çankaya'dan döndü ya da yargıdan. Müsteşarı
hapse girmek üzere. Kadrolaşmayla ilgili söylentiler ayyukaya
değil, gökyüzünü parçaladı."
ASIM AYKAN (Trabzon) - 57'den beri
bunları söylüyorsunuz.
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla)
- "Kırdığı döktüğü onlarca konu var, ama,
Anadolu liseleri ve OGS konusunda yaptıkları
"
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ASIM AYKAN (Trabzon) - Sizin hastalığınız
başka.
BAŞKAN - Sayın Şimşek,
bir dakika süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla)
- "
Türk eğitim tarihine bir kara leke olarak geçecektir"
diyor, Sayın Hüseyin Çelik'in eğitimle ilgili yaptıkları.
Değerli arkadaşlar, sayısal
çoğunlukla bu önergeleri reddettiniz, buna benzer olumlu önergelerimizi
de reddettiniz, ama çözemeyeceğiniz asıl sorun, vatandaşın
sayısal çoğunluğu. Yakında, vatandaşın
önüne gideceksiniz ve bu önergeleri neden geçirmediğinizin
hesabını vereceksiniz.
Sadece ricam şudur: Gerçekten,
yurt dışına giden çocuklarımız bu konuda
mağdur olmaktadır. Elinizi vicdanınıza, adaletinize
şöyle yaslayın ve bu önergeyle ilgili cevabınızı
ona göre verin.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önerinin aleyhinde, Adana Milletvekili
Recep Garip.
Sayın Garip, buyurun.
RECEP GARİP (Adana) - Sayın
Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisinin aleyhinde söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, konuşmuş olduğumuz
konu, Berhan Şimşek ve arkadaşlarının vermiş
olduğu bir önerge. Bu konuyla ilgili Berhan Şimşek genel
olarak bir bilgi aktarımı yaptı. Tabii ki, ülkemizde
her yıl 2 milyona yakın gencimiz üniversite sınavına
giriyor ve bunlardan 100 öğrenciden en fazla 18 öğrenciyi
yerleştirme imkânı bulunabiliyor. Türkiye'nin şartları
bu. Bu şartlar içerisinde Türkiye'de henüz çözemediğimiz
ve çözülmesine imkân bulamadığımız bir sürü yasal
çalışmalar var. Beşinci yılını yaşadığımız
bu dönemde 850'nin üzerinde yasal çalışmalar yapıldı.
Gece gündüz demeden bu çalışmaları hep beraber yaptık.
Gördük ki, Türkiye'nin önü yirmi yıldır kapatılmış,
otuz yıldır yapılması gereken yasalar yeterince
çıkarılmamış. Çıkarılmış olsaydı,
bugün, dünyanın çeşitli ülkelerine giden, dış dünya
ülkelerinde yüksek lisans çalışmaları yapan gençlerimizin,
öğrencilerimizin orada lisans yapma çalışmalarına
belki de gerek kalmayacaktı Türkiye'nin içerisinde birtakım
imkânlar sağlanmış olsaydı. Dolayısıyla,
yurt dışı eğitim danışmanlığı
yapan kuruluşlardan, mutlak surette araştırılmalı,
soruşturulmalı, mutlak surette onlarla ilgili söylenmesi
gereken neler varsa bunlar yapılmalı, ama her işin zamanını,
vaktini çok ciddi noktada iyi ayarlamak gerektiğini düşünüyorum.
Tabii, istatistikler gösteriyor
ki, Türkiye, cidden, dünya ülkeleri içerisinde genç nüfus açısından
bakıldığı zaman ciddi bir genç potansiyele sahip,
genç nüfusa sahip. Bu genç nüfusu yeniden yapılandırmak,
Türkiye'nin önündeki sıkıntıları aşmak ve dünya
ülkelerindeki eğitim almış olan bütün dünya ülkelerinin
gençliği gibi, Türk gençliğini eğitmek, Türk devletine
ait olan çok önemli bir görev.
Bu arada, tabii ki, seçim meydanlarına
çıkacağımız bugünlerde çok önemli çalışmaları
hep beraber yaparken ana muhalefet ve muhalefet partisi arkadaşlarımız,
çıkıp kürsülerden, sinirlerimizi germeye, toplumsal
sıkıntıları dile getirirken tansiyonları
yükseltmeye devam ediyorlar. Doğru şeyler söylemek lazım,
doğru cümleler kullanmak lazım. Bizim dönemimizde yerleştirilmiş
ne kadar memur varsa bunların hepsi bizden önceki dönemlerde,
özellikle rahmetli Ecevit tarafından çıkarılmış
olan KPSS sınavıyla sınava tabi tutulmuş. Bu KPSS
sınavından almış olan öğrencilerin ya da memur
adaylarının almış oldukları puanlara göre
yerleştirmeler yapılmış. 100 puan üzerinden değerlendirmeler
yapılmış ve bu puanda, en yüksek puandan gençlerimiz
işe yerleştirilmiş. Dolayısıyla, ayrıcalıklı,
farklı, her alanda kapasitesi olan gençleri bulmak ve uygun olan
yerlere yerleştirmek, mutlak surette, her yöneticinin de mutlak
surette arzusu ve isteğidir.
Bu anlamda, Berhan Şimşek
Bey'in ifadelendirdiği gibi, bürokrasiye eş dost, akraba
yerleştirilmesine, daha önceki dönemlere bakıldığı
zaman bizim dönemimizdeki "iyi ki KPSS sınavı var, iyi
ki Ecevit bunu çıkarmış" diyecek kadar bir adaletin
sağlandığı, seviyenin en yüksek seviyesinde
sınavlarda yeterli olan puanı almış olan gençlerin,
elemanların yerleştirildiğini herkes biliyor.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Bunu belgelendireceğim, hepsini
Hepsi burada.
RECEP GARİP (Devamla) - Herkes
biliyor. Adalet nerede sağlanmıştır, adaleti kim
sağlamıştır, adaletsizliği kim yapmıştır,
bu toplumun içerisinde çok ciddi noktada herkes biliyor. Dolayısıyla,
Türkiye bizi izlerken, kimlerin doğru söylediğini, kimlerin
gerçek söylediğini, kimlerin adaletle hizmet ettiğini,
kimlerin dört buçuk yıldan bu yana, beş yıldan bu yana
Türkiye'de yediden yetmişe her tarafa hizmet götürdüğünü,
doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine hiçbir toplumun
bireyini ayırt etmeksizin herkese elini uzattığını,
kimlerin bunu yaptığını, kimlerin yapmadığını
çok iyi biliyor. Dolayısıyla, çok fazla heyecanlanarak burada
yanlış cümleler kullanmak ve toplumun önünde sıkıntılı
cümleler kullanmak, toplumun önüne çıkmış olduğumuz
sandıklara gidildiği zaman, oyları, kimin, nereye
kullanacağı konusundaki Anadolu insanının o
saf, o erdemli vasıflarıyla, o alicenap duruşunu çok
ciddi noktada ortaya koyacaklardır.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- O sandıkları istismar ettiğiniz için buradasınız.
ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) -
Otur yerine!
RECEP GARİP (Devamla) - Berhan
Şimşek, dinleyeceksin, dinlemeyi bileceksin. Ben seni dinledim,
sen de dinleyeceksin. Dolayısıyla, buraya getirilmiş
olan yasalar ya da yasal çalışmalar, gündem oluşturmalar,
cidden gönül arzu eder ki Türkiye'nin önünde duran bizlerin üslubumuzu
güzel kullanalım, gençlerimize, çocuklarımıza, yavrularımıza
çok ciddi noktada örnek olalım. Bu örnekliğimiz içerisinde
Anadolu insanı sizlere değer verecek, bizlere değer
verecek.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Önce
Başbakana söyleyeceksin, üslup temizliği için Başbakana
söyleyeceksin.
RECEP GARİP (Devamla) - Bu değeri,
gitmiş olduğumuz bütün vilayetlerimizde, halkımızla
yediden yetmişe nasıl buluştuğumuzu emin olunuz
ki görüyoruz ve görmeye devam ediyoruz. Bakın, Anadolu'yu gezen
bir milletvekili olarak, Eskişehir, Afyon, Isparta ve Karaman
vilayetlerinde bu hafta sonu gitmiş olduğumuz yörelerde
insanlarımızla, yediden yetmişe herkesle buluşmaya
devam ettik ve biz, bunları, gerçekten, alnımız
açık bir şekilde bu hizmetleri anlatarak, neler yaptığımızı
anlatarak yollardayız.
Değerli Berhan Şimşek,
ifadeleri kullanırken yerinde kullanmak lazım diye söyledim.
Biz, bugün, bu hafta emin olunuz, geçen
haftadan devam eden birçok yasaları
birçok yasaları
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Siz bana mı öğreteceksiniz ifadeyi nerede kullanacağımı!
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) -
Tabii tabii, her şeyi sen bilirsin!
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Bana mı öğretecekler!
RECEP GARİP (Devamla) -
birçok
yasaları çıkarmaya devam ettik ve bu hafta şans oyunları
gündeme gelecek
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Çok önemli!
RECEP GARİP (Devamla) -
Avrupa
Patent Sözleşmesi gündeme gelecek ve bunları çıkaracağız.
Berhan Şimşek, bakın,
siz buradan, kürsüden konuşurken diyorsunuz ki
BAŞKAN - Sayın Garip
Sayın
Garip, lütfen, arada "Sayın Şimşek" diye hitap
edeceksiniz.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
kürsü hatiplerinin birbirleriyle ilgili olarak "sus, otur, konuşma,
kes sesini" falan, bu ifadeler yakışıklı ifadeler
değil.
RECEP GARİP (Devamla) - Sayın
Başkan, o
BAŞKAN - Birbirimize hitap
ederken de lütfen cümleleri düzgün kuralım ve konuşalım.
MEHMET KARTAL (Van) - Onlara da söyleyin.
BAŞKAN - Ben herkese söylüyorum,
aynı şekilde söylüyorum Sayın Kartal.
Buyurun efendim.
RECEP GARİP (Devamla) - Sayın
Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Şimşek biraz önce
"kes sesini" ifadesini kendileri kullandılar, biz öyle
bir ifade kullanmadık. Sadece, burada, eğer demokrasi kürsüsüyse,
halkın kürsüsü burasıysa ve burada herkes eşit manada
istediği cümleleri kullanabilecek bir özgürlüğe, özgünlüğe
sahipse, özerkliğe sahipse Türkiye Cumhuriyeti devletinin
her vatandaşının anlayabileceği, algılayabileceği,
doğru dürüst cümleleri iyi kullanmak lazım, seçerek kullanmak
lazım.
Onun için gündemimiz belli. AK Partinin
gündemi bellidir. Dolayısıyla, şans oyunları birazdan
gündeme gelecek, bu yasalar yasalaşacak ve Avrupa Patent Sözleşmesini
görüşeceğiz. Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyet'le
ilgili mutlak surette burada yasalaşması gereken Türkiye
ile Etiyopya arasındaki bu yasa gündeme gelecek, Çifte Vergilendirmeyi
Önleme Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Yasa gündeme gelecek. Çifte Vergilendirmeyi
Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Yasa var. Bütün bunları, hep beraber, birazdan görüşeceğiz.
Yine, Yeni Bitki Çeşitlerinin Korunması Uluslararası
Sözleşmesi'yle ilgili yasa var, tarım ve kırsal kalkınmayı
desteklemeyle ilgili yasa var. Bütün bunların, hep birlikte,
biraz sonra çalışmalarına başlayacağız.
Dolayısıyla, Cumhuriyet
Halk Partisi Grup önerisinin aleyhinde oy kullanacağınızı
bekliyor, hepinize sevgiler ve saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Saygıdeğer arkadaşlarım
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Sayın Başkanım
BAŞKAN - Sayın Şimşek,
lütfen yerinize oturur musunuz. Lütfen efendim
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Sayın Başkan
BAŞKAN - Lütfen oturun, ben konuşayım
efendim. Lütfen
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Sayın Başkan, bir Berhan Şimşek konuşması
yaptığı için Recep Garip'e teşekkür ediyorum. Onbeş
kez adım geçti.
BAŞKAN - Buyurun efendim, buyurun.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Müsaade ederseniz, ben de bir Recep Garip konuşması yapayım.
BAŞKAN - Sayın Şimşek,
lütfen oturur musunuz efendim yerinize.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
kürsüye
ZAFER HIDIROĞLU (Burdur) -
Sen sataştın, o sataşmadı.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen arkadaşlar, dinler misiniz.
Kürsüden hitap eden arkadaşların,
kendilerinin yerlerinden başkalarına laf atmaları
nasıl huzursuzluk meydana getiriyorsa, kendilerini onların
yerine koyması lazım. Burada, birbirimize kürsüden -ben
o tabirleri kullanmayayım ama- uygun olmayan davranışlarla
hitap etmek hiç kimseye yakışmıyor. Kürsü, sadece konuşan
milletvekilinin değil, bütün milletvekillerine aittir, ama
uygun konuşmalar çerçevesinde aittir. Yoksa "ben istediğimi
konuşurum, ifade ederim, başkası konuşamaz
Efelenme
"
Bu tabirler olmaz.
Evet, şimdi, grup önerisinin
lehinde Sayın Mustafa Gazalcı, Denizli Milletvekili.
Buyurun Sayın Gazalcı.
(CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Berhan Şimşek ve
arkadaşlarının, yurt dışı öğrenim
için giden öğrenciler ve buna aracılık eden danışma
kuruluşlarıyla ilgili verdiği araştırma
önergesinin lehinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
aldım. Tümünüzü saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Meclisimiz
yasama görevinin yanında bir de araştırma ve denetleme
görevi var. Biz milletvekili arkadaşlar zaman zaman kimi konuların
araştırmasını istiyoruz, ama, iktidar şimdiye
değin kendi istedikleri konunun araştırılmasını
kabul etti, bizimkileri görmezden geldi.
Şimdi, Berhan Şimşek
arkadaş ne istiyor? Milletvekili olarak biz de destek verdik
kendisine. Yurt dışına giden gençler var, bunların
sorunları var, denklik sorunu var, izin sorunu var, döndüğü
zaman var, orada var ve birtakım danışmanlık yapan
kuruluşlar verdikleri sözleri yerine getirmiyor, bunları
bir araştıralım diyor. Gerçekten de, değerli arkadaşlar,
eğer bu konuda içtensek, siz de inanıyorsanız niçin bu
önergeye destek olmuyorsunuz?
Bakın, ben de eğitim konusunda
birçok araştırma önergesi verdim. Örneğin, üniversiteye
girişin araştırılmasını istedim. Aradan
aylar, yıllar geçti, kabul etmiyorsunuz.
Yine, bakın, elimde,
9/3/2005'te 105 milletvekili arkadaşımla beraber Fethullah
Gülen okullarıyla ilgili bir araştırma önergesi verdim.
Hiç bunlar hakkında yorum yapmadan dedim ki, bu, 86 ülkede
Bakın,
100 bin öğrencinin eğitildiği, yaklaşık 10 bin
öğretmenin çalıştığı kültür merkezleri,
okullar
Devletten sonra en büyük örgütlenme, belki dünyada eşi
yok. Şimdi, Meclis olarak biz başımızı kuma sokalım!..
Hayır, böyle bir olay yok
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Var.
Ne olmuş yani!
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Peki,
ben de diyorum ki
Bir şey olmuş demiyorum.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Tamam.
Ne olmuş!
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Diyorum
ki, bunu bir araştıralım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Var
mı, yok mu, bir araştıralım.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Yani
ne olmuş!
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Bakın,
kızıyorsunuz, kızıyorsunuz.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) -
Kızmıyorum.
BAŞKAN - Sayın Ünal
Sayın
Ünal, lütfen.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Değerli
arkadaşım, lütfen kızmayın. Düşüncelere
kızılmaz.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Ne olmuş
yani! Git de bak, gör. Kime ne zararı var?
BAŞKAN - Sayın Ünal, lütfen.
NAİL KAMACI (Antalya) - Hâlâ
kızıyor. Niye kızıyorsunuz?
BAŞKAN - Sayın Kamacı,
lütfen karşılıklı konuşmayalım.
NAİL KAMACI (Antalya) - Çok
kızıyor.
BAŞKAN - Sayın Gazalcı,
buyurun.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Arkadaşlar,
ben şunu diyorum: Gelin, konuları araştıralım.
Bakın, eğer
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Siz ziyaret
ettiniz mi?
NAİL KAMACI (Antalya) - Hâlâ
konuşuyor bak, hâlâ kızıyor. Ayıp ya!
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Etmiş etmemiş
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Sayın
Hocam, yurt dışında ziyaret ettiniz mi etmediniz mi?
NAİL KAMACI (Antalya) - Hâlâ
konuşuyor Başkanım. Hâlâ kızıyor.
BAŞKAN - Sayın Ünal, lütfen
efendim. Sayın Ünal, lütfen.
Buyurun.
NAİL KAMACI (Antalya) - Hatibi
konuşturmuyor Sayın Başkan.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Ziyaret
edip etmediğini merak ediyorum.
Sayın Hocam
BAŞKAN - Sayın Ünal, lütfen.
ALİ ARSLAN (Muğla) - Niye
araştırılması gerektiği ortaya çıkıyor,
bakın.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Değerli
arkadaşlar
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Sayın
Hocam, yurt dışında ziyaret ettiniz mi?
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bakın, 58 devlet, 25 vakıf üniversitesi,
yani 93 tane üniversite var. Burada yaklaşık 2 milyon gencimiz
okuyor bizim ve her yıl da yaklaşık 2 milyon genç üniversitelere
girmek için çırpınıyor, uğraşıyor. Bunda
sizin çocuklarınız ve yakınlarınız da var.
Bunların içinden çok az bir kısmı, yani 200 bin civarında
olanı dört yıllık fakülteler alıyor, sonra iki
yıllık yüksekokullara yerleşiyor, açık üniversiteye
yerleşiyor, 1 milyonun üstündeki genç sokağa bırakılıyor.
Bu çocuk ya yeniden dershaneye gidiyor ya da bir yolunu bulup yurt
dışına gidiyor.
Bakın, yurt dışında
şu anda kimilerine göre yaklaşık 100 bin öğrenci
var. Almanya'da yaklaşık 30 bin üniversiteli çocuk var. 500
bin Türk öğrencisi ilk ve ortaöğretimde Almanya'da okuyor.
Amerika'da sayıları 20 bin olduğu söyleniyor. Yani,
İngiltere, başka yerde
Peki, bunların sorunları
yok mu? Yarın oy isteyeceksiniz yurt dışındaki insanlardan,
hatta uçakla taşımaya çalışacaksınız
geçmiş yıllarda olduğu gibi. Peki "Bunların
çocukları ne okur, nasıl okur, hangi okullarda okur, nitelikleri
nedir" diye vicdanınız sızlamaz mı? Aklınıza
gelmez mi?
İşte, bizim araştırma
önergemizin gerekçesi bu. Diyoruz ki: Yurt dışında
Türk çocukları, burada olanak bulamadığı için
Bakın,
yine kızacaksınız, ama üniversitelere gerekli eleman,
yatırım, araştırma parası vermiyorsunuz.
Elimde, sayılamalar var burada, giderek düşmüş rakamları.
Bakın, sizin dağıttığınız, Millî
Eğitim Bakanlığının dağıttığı
kitapçıktan okuyorum: 1996 yılında bütçeden YÖK'e ayrılan
pay 10,13 iken 2005'te 9'a inmiş, yüzde 9'a inmiş. Yani, şunu
söylemek istiyorum: Bugün, 1 milyonun üstündeki genç, üniversitelere
girmek istediği hâlde giremiyor. Bakın, üniversiteler de
eleman olmadığı için, gerekli yatırım, kaynak
bulamadıkları için de kapasitelerini, yerlerini artıramıyor,
çocuklar bir yolunu bulup yurt dışına gidiyor. Peki,
yurt dışına gitmesinde bir sakınca yok. Fakat, bunların
sorunlarıyla ilgilenmek Meclisin görevi değil mi? Siz, zaman
zaman, üniversitelerin yapacağı işi yapıyorsunuz.
Yani, diyorsunuz ki: Ya, bir af çıkaralım sorun çözülür,
bir kat sayı meselesini yasayla getirelim sorun çözülür.
Bakın, geçen gün, Millî Eğitim
Bakanı "Ben, dışarıya 5 bin öğrenci göndereceğim
ve 1.000 tanesini de şimdi gönderiyorum." dedi. Bir sınav
yaptı, duyurusunu da tam yapmadan.
Arkadaşlar, yazılının
dışında, bir de görüşme. AKP'nin en iyi bildiği
yöntemlerden -hani, beden dili diye bir dil var- görüşme yöntemini
de ortaya çıkardı. Biz, itiraz ettik o zaman. Ben Meclise soru
önergesi verdim, dedim ki: Arkadaşlar, bu yanlıştır.
Yükseköğretim Kurumuyla birlikte olması gerekir, hem de
görüşmeyle olmaması gerekir.
Şimdi, mahkeme, bunu iptal etti,
yürütmeyi durdurma kararı verdi. Şimdi, Bakan, Millî
Eğitim Bakanı, her zamanki gibi, işine gelen bir biçimde
mahkeme kararını yorumladı, dedi ki: "Mahkeme,
yalnız görüşme kısmını, mülakat bölümünü iptal
etmiştir. Dolayısıyla, bizim bu programımız
devam ediyor. Ben, 1.000 çocuğu devam ediyorum." Bakın,
elimde, şimdi, daha cuma günü kesinleşmiş bir mahkeme
kararı var. "Hayır" diyor Danıştay İdari
Dava Daireleri Kurulu, 2006/1303, "Gönderemezsin" diyor
Millî Eğitim Bakanına, "Sen tek başına öğrenci
gönderemezsin, Yükseköğrenimin bilgisi olmadan, onunla birlikte
olmadan. "
Şimdi, değerli arkadaşlar
"Ben yaptım, oldu," olmaz, "Ben oradaki çocukların
sorunlarıyla ilgilenmeyeceğim." olmaz. Siz biliyor
musunuz, Almanya'da, o 30 bin, yükseköğrenimde, her şeye
karşın üniversitede okuyan çocuğumuz ve 500 bin -evet,
rakamın bir kere daha altını çiziyorum, 500 bin- çocuğumuz,
salt dil nedeniyle, hükûmetlerin ilgisizliği nedeniyle -sizden
öncekileri de onun içerisine sokuyorum- maalesef, yükselmeleri
olanaksız okullara gönderiliyor. Bakın, Türkçe zorunlu
bir ders bile değil Almanya'da. Türkçe yasaklanıyor. Hatta
-sizin belki hoşunuza gider- "Din eğitimini bile Almanca
vereceksin." diyor, "Türkçe, hayır, yakaramazsın."
diyor.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Bizim
niye hoşumuza gitsin!
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Yani,
şu hoşunuza gider
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Niye
hoşumuza gidecekmiş!
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Arkadaşım,
söz atıp durma.
BAŞKAN - Sayın Ünal, lütfen.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) -
"Hoşunuza gider" deyip gözümüze bakıyor.
BAŞKAN - Lütfen
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Bakın,
ben, fikirlerimi kısa sürede anlatmaya çalışıyorum.
Hayır, şunu söylemek istiyorum, ben diyorum ki: Almanya'daki,
Amerika'daki her aşamada Türk çocuklarının sorunları
var. Mezun olduktan sonra buraya, sizin kapılarınıza
da gelmiştir. Bakın, onlar, denkliklerini kabul ettirmek
için sizin kapılarınızı aşındırıyor,
YÖK'ün kapısını aşındırıyor. Onlar,
aracı kuruluşların aldanmalarına kapılıyorlar,
mecburen, okumak için. Diyor ki, "Denklik benim elimde." Ama,
bir de geliyor ki, oraya izin, akredite verilmemiş. Yani, o okulu
kabul etmiyor YÖK. Bu işlerin bir yönetmeliği var, o yapılıyor.
Bakın, 2004 yılında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gazalcı,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) -
Ankara
Ticaret Odası bir araştırma yapıyor. O günkü tarihte
-onların bulgusu- 50 bin öğrenci. Bir beyin göçünden söz ediyor,
"Türkiye aklını yitiriyor." diyor. Bakın, giden
para, ekonomik boyutu işin ayrı. Yani, her yıl 1,5 milyar
doların üstünde bu çocuklara para gidiyor, ama, onun da dışında,
yetişmiş beyinler Türkiye'den gidiyor. Arkadaşlar, bakın,
başta mühendisler olmak üzere, ardından gelen doktorlar
Amerika'da 3.600 doktorumuz var bizim. Bu ülke, olanaksızlıklar
içinde o çocukları mühendis yapmış, doktor yapmış,
bilim alanına yerleştirmiş. Almanya'da 100 tane profesör
var arkadaşlar, 100 profesör var, içinde çok değerli bilim
insanları var. Neden bu göçü tersine çeviremiyoruz? Neden bunların
sorunlarını araştırmıyoruz, gitmiyoruz? Yarın
babaları demez mi "Sen hangi yüzle benden oy istiyorsun! Benim,
burada, çocuğum, Türk kültürünü korumaya, geliştirmeye
çalışarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gazalcı,
teşekkür ediyorum.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Teşekkür
için bir cümle söyleyebilir miyim Sayın Başkan?
BAŞKAN - Teşekkür için bir
cümle söyleyebilirsiniz.
Buyurun.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Peki.
Gelin arkadaşlar, bu araştırma
önergesini kabul edelim, yurt dışındaki çocuklarımızın
sorunlarıyla ilgilenelim.
Tümünüzü saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önerinin aleyhinde, İstanbul
Milletvekili Sayın İrfan Gündüz.
Sayın Gündüz, buyurun efendim.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi en kalbî sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Tabii, eğitim meselesi aslında
Türkiye'nin en önemli meselesidir. Hatta, Türkiye'nin hiçbir sıkıntısı
yok, ne ekonomik ne siyasi. En büyük ve en derin buhranı, eğitim
ve insan krizinde yaşıyoruz.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Geçin
hocam, bunları geçin.
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Bunun
çözümlenebilmesi için esasında, iktidarıyla muhalefetiyle
herkesin, hatta Parlamento dışından yetkililerle herkesin
bu meseleyle direkt ilgilenerek bu işin geleceğimiz
açısından, gençliğimizin geleceği açısından
çok önemli bir problem olduğuna inanıyoruz. Ama, maalesef,
bu kadar önemli bir meseleye, ister Mecliste ister Meclis dışında
konuşan herkes, bir anlamda, ideolojik yaklaşıyor. Biz
diyoruz ki: Herkes ideolojik yaklaşımını bir kenara
bırakarak meseleye pedagojiyle yaklaşsın. Dünyada
"pedagoji" diye bir ilim var. Bu ilmin üniversiteleri var,
fakülteleri var, ana bilim dalları var ve bilim dalları
var. Türkiye'de de dünya çapında, çok kaliteli, gerçekten,
eğitim uzmanlarımız var. Onlara desek ki: Gelin, bu
problemi pedagojinin ışığında çözün.
Bugün hâlâ daha Türkiye'de dayatılan
eğitim sistemi sanayi devriminden kalma eğitim sistemidir
ve bu sistem çağdaş dünyada rafa kaldırılmıştır.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Siz
iktidarsınız Sayın Başkan. Kim çözecek bunu?
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Evet,
onu da çözeceğiz, zamanı geliyor. Ama, burada lütfen dinleyin
benim anlatmak istediğimi. Hepimize sorumluluk düşüyor.
Bugün dünya, milenyum çağında,
bilgi ve iletişim çağına geçmiş. Eğitim sistemimizin
de bilgi ve iletişim çağına göre A'dan Z'ye yeni baştan
dizayn edilmesi lazım.
Bir defa biz CHP'nin bu grup önerisine
zamanlama açısından karşıyız; bir. Yani, zaten
şurada Meclisin çalışma vakti oldukça sınırlı.
Dolayısıyla, önümüzde de yığınla çıkarılması
gerekli, sosyal yaraları saracak yasalar var. Dolayısıyla,
netice alınamayacak bir araştırma komisyonu kurulmasının
doğru olmadığı kanaatini taşıyoruz.
Bu bilgi ve iletişim çağı
eğitim sisteminde Amerika'yı yeniden keşfetmeye de gerek
yok. Amerika'da bu iş uygulamaya başlanmış, Japonya'da,
Almanya'da, İngiltere'de, Fransa'da ve İtalya'da geçilmiş.
Orada nasıl uygulama başlamışsa aynı şekilde
Türkiye'de de bu işin eğitim uzmanlarımızın
gösterdiği çizgide yeni baştan düzenlenmesi ve dolayısıyla,
anaokulundan ta yüksek lisansa kadar eğitim sistemimizin yeni
baştan ele alınması zarureti var. Bunu hep beraber kabul
ediyoruz.
Ancak, burada esas söylemek istediğim,
bazı kalemlerin yazdıkları millî eğitimle ilgili
verilere katılmadığımızı da özellikle
beyan etmek istiyorum. Bakın, 2002 yılı içerisinde
millî eğitimin bütçenin tümü içerisindeki payı yüzde 6,9.
Ama, bizim dönemimizde ve 2007 yılı bütçesi içerisinde bütün
bütçenin içerisindeki eğitimin payı yüzde 10,42'dir. 10,42
ve bu, aslında bir rekor denilecek artıştır. AK Parti
İktidarı geldiği günden bugüne hep Millî Savunma Bakanlığı
bütçeleri en yüksek bütçeyi alırdı, ama, bizim geldiğimiz
günden bugüne en yüksek payı hep millî eğitim bütçeleri almıştır.
Çünkü biz, eğitimin ve insanımızın geleceğimiz
açısından çok önemli olduğuna inanıyoruz.
Yatırımlarla ilgili baktığımız
zaman, 2007 yılı içerisinde sadece millî eğitimin yatırıma
ayrılan payı 1 katrilyon 490 trilyon. Buna özel idare bütçeleri
dâhil değil. 81 ilin özel idarelerinin millî eğitime yatırım
olarak aktaracağı miktar da 800 trilyon. Bunları birleştirdiğimiz
zaman, 2 katrilyon 290 trilyon liralık millî eğitimin yatırım
bütçesi var. Bu abartılı diye gelebilir, ama sadece 2006
yılı içerisinde İstanbul İl Özel İdaresinin
millî eğitime aktardığı kaynak 300 trilyon liradır.
Türkiye bu yatırım planlarıyla yeni yapılan derslik
ihtiyacı, bakın, 2006'da bitirilmiş ve eğitimin ve
çocuklarımızın hizmetine sunulmuş, 100.272 yeni
derslik ilave edilerek gençlerimizin hizmetine sunulmuştur.
MEHMET KARTAL (Van) - Taşımalı
eğitimi bitirin, yatılı okullar
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) -
İnşallah onu da bitireceğiz. Bakın, İstanbul'da
ders başına düşen öğrenci sayısı 60'dan
40'a doğru geliyor. Bunu inşallah 25'lere indireceğiz
Türkiye genelinde, ama
Tabii, Türkiye'nin, hele hele millî eğitimin
yarası büyük, ama yaması küçük. Biz bu yamayı büyütmeye
çalışıyoruz.
Öbür taraftan, Yükseköğretim
Kurumuna verilen bütçede de
Bakın, yükseköğretim Kurumunun
2007 yılı yatırım bütçesi Millî Eğitim Bakanlığının
yatırım bütçesinden daha fazladır. O yüzden bizim iktidarımızın
yükseköğretime bakışı da, aynen geleceğimize
ışık tutacak ve gençliği geleceğe göre hazırlayacak
projelerle donatılması için yapılmıştır.
O yüzden biz, aslında böyle spesifik bir konu. Gerçekten, dışarıdaki
öğrenim görme meselesi, üzerinde cidden durulması gerekli
olan bir problem.
Bakın, bizim ülkemizde,
720'si Millî Eğitim burslusu olmak üzere, 20.600 de resmen giden
öğrenci var, aşağı yukarı 21 bin öğrenci
yurt dışında. Bu kayıtlısı, ama eğer kayıt
dışına baktığınız zaman bazılarına
göre 50 bin, bazılarına göre 70 bin, bazılarına
göre 100 bin öğrencimiz dışarıda okuyor.
Tabii bu bir kaynak israfı. Bugün,
Amerika'da okuyan öğrenci sayısının 50 bin kadar
olduğu tahmin ediliyor. Yıllık 30 bin dolar harcadıklarını
düşündüğünüz takdirde, çok büyük bir meblağın, 1,5
milyar dolar gibi bir meblağın bizim kesemizden çıktığı
da vaki. Ama, burada bir Bilkent Üniversitesi gibi, bir ODTÜ gibi
gerçekten dünya çapında, dünyanın yüz akı üniversitelerin
Türkiye'de kurulması için çabalasak da bir Harvard'ı, Türkiye'den
Harvard'a gitmek yerine Harvard'ı keşke ülkemizde kursak.
Bilkent, bu konuda, gerçekten yüz ağartıcı bir örnektir.
Tabii burada YÖK'ün de denklikle
ilgili, gerçekten, şeffaf ve çifte standarttan kurtulması
da önemli. Aynı fakülteden mezun olmuş bir öğrenciye
denklik veriliyor, bir başka öğrenciye denklik verilmiyor,
hem de Kıbrıs'tan. Dolayısıyla, bunların da
şeffaf, belli bir standarda kavuşturulması, özellikle
kendi iradeleriyle yurt dışına giden öğrencilerimizin
uğradığı mağduriyeti gidermek açısından
önemli. Dolayısıyla, konuyla ilgili Millî Eğitim Bakanlığının
ilgili genel müdürlüklerinin, ayrıca Dışişleri
Bakanlığının, Maliye Bakanlığının
ve Turizm Bakanlığının
Çünkü, burada, gerçekten,
kendi broşürlerinde, "belli üniversitelerin danışmanı"
diyerek ilan verenler ve bu ilanlarında, denklik şeyi olmadığı
hâlde, denkliğe müsait olmadıkları hâlde "denklik
verilir" diye kamuoyunu yanıltıcı reklamlarda
bulunanların mutlaka denetlenmesi ve bu aldanmanın ve bu
aldatmanın önünün alınması mutlaka şart. Ama, bunların,
gerçekten, Millî Eğitim Bakanlığının ilgili
genel müdürlükleri, Maliye Bakanlığı, Dışişleri
Bakanlığı ve mutlaka Turizm Bakanlığı
Çünkü, bir kısmı da "eğitim turizmi" adı altında
yapılıyor. Ben, ilgilileri de bu konuda buradan göreve
çağırıyorum. Ama, böylesine önemli bir konunun, Meclis
çalışma takviminin oldukça kısaldığı,
komisyonun kurulması, çalışması ve rapor vermesinin
yeterli zamana yetişemeyeceğinden dolayı, biz, bu
öneriye karşı çıktığımızı belirtiyor,
hepinize en kalbi sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, İç Tüzük'ün 37'nci maddesine göre verilmiş
iki adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır.
Yalnız, önergelerden birisi,
önerge sahibinin verdiği önerge doğrultusunda geri çekilmiştir.
Sayın Muzaffer Kurtulmuşoğlu
-kendisi- rahatsızdır ve stent takılmıştır
kendisine. Sayın Kurtulmuşoğlu'na acil şifalar diliyorum
ve şu anda vermiş olduğu dilekçeyi okutuyorum:
III.
- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
5.-
Ankara Milletvekili Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu'nun; 3813
Sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanuna Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin
(2/192) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesini
geri aldığına ilişkin önergesi (4/438)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İçtüzüğün 37. maddesine
göre, 2/192 sayılı kanun teklifimin doğrudan gündeme
alınma önergesini geri çektiğimi arz ederim.
Muzaffer
R. Kurtulmuşoğlu
Ankara
BAŞKAN - Sayın Kurtulmuşoğlu'na
şifa diliyoruz.
Diğer doğrudan gündeme
alınma önergesini okutuyorum:
6.-
Mersin Milletvekili Ersoy Bulut'un, 8 Mayıs'ın Cezayir Soykırımını
Anma Günü Olarak Kabul Edilmesi ve Ankara'da Bir Soykırım
Anıtı Dikilmesine İlişkin Kanun Teklifi'nin
(2/872) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/439)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
8 Mayıs'ın Cezayir Soykırımını
Anma Günü Olarak Kabul Edilmesi ve Ankara'da bir Soykırım
Anıtı Dikilmesine İlişkin olarak 10.10.2006 tarihinde
vermiş olduğum 2/872 esas numaralı kanun teklifimin
İçtüzüğün 37. maddesi gereğince, doğrudan Genel
Kurul gündemine alınmasını saygılarımla arz
ederim. 06.12.2006
Ersoy
Bulut
Mersin
BAŞKAN - Önerge sahibi olarak
Mersin Milletvekili Sayın Ersoy Bulut.
Buyurun Sayın Bulut.
Süreniz beş dakika.
ERSOY BULUT (Mersin) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 8 Mayıs'ın Cezayir
Soykırımını Anma Günü Olarak Kabul Edilmesi ve Ankara'da
bir Soykırım Anıtı Dikilmesine İlişkin
-vermiş olduğum- Kanun Teklifi'nin, doğrudan Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündemine alınmasıyla ilgili söz almış
bulunuyorum. Yüce heyeti ve aziz Türk ulusunu saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, üç yüz
yıl Osmanlı himayesinde kalan Cezayir, 1830 yılında
Fransızlar tarafından işgal edilmiş, işgal sonrası
Fransa, Müslüman Cezayir halkını Hristiyanlaştırmak,
kültürünü aşılayarak asimile etmek amacıyla baskı
ve zulmün her türlüsünü denemiş, ancak Cezayir halkını
Hristiyanlaştırmayı ve asimile etmeyi başaramamıştır.
Cezayir tarihinde hep Fransız
işgaline karşı ayaklanmalar olmuş ve bu ayaklanmalar
her defasında Fransız işgalciler tarafından bir
şekilde bastırılmıştır. 1 Kasım
1954'te başlayıp 19 Mart 1962 yılında ilan edilen
ateşkesle sona eren bağımsızlık savaşında
1,5 milyon Cezayirli, işgalci Fransızlar tarafından
katledilmiştir. İşkence ve kötü muamele görenlerin
sayısı ise bilinmemektedir. Yedi buçuk yıl süren bağımsızlık
savaşında günde ortalama 557 Cezayirli hunharca öldürülmüştür.
8 Mayıs 1945 tarihinde tüm Avrupa Nazilerden kurtuluş kutlaması
yaparken, Cezayir'de de bağımsızlık için yürüyen
45 bin kişi sömürgeci Fransız askerleri tarafından
katledilmiştir.
Fransız soykırımı
sadece Cezayir'le sınırlı değildir. Fransa, diğer
sömürge ülkelerde de egemenliğini kabul ettirmek amacıyla
katliamlarda bulunmuştur. Cezayir'de yaptıkları sorulduğunda
"Konu tarihçilere bırakılmalıdır." diyen
Fransa, sözde Ermeni soykırımını tarihçilere havale
etmek yerine kabul etmeyi yeğlemiştir, olmayan bir soykırımın
anıtını dikmiştir. Fransa ve onun Cumhurbaşkanı,
önce kendi tarihleriyle Cezayir'de ve diğer sömürgelerde yaptıkları
katliamlarla yüzleşmelidirler.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk dünyası ve Türk ulusu, uluslararası
platformda yalnızlığa terk edilmek istenmektedir. Bugünlerde,
uluslararası platformda bunun egzersizleri yapılmaktadır.
Doksan iki yıl önce Osmanlı döneminde yaşanan zorunlu
tehcir sırasında o günün şartlarında yaşanan
olumsuzlukları bahane edip, kendi platformlarında soykırım
olarak nitelendiren ve bu olayla hiç ilgisi olmayan Türkiye Cumhuriyeti'ni
sorumlu tutan ülkeler, bundan on beş yıl önce Hocalı'da
Ermenilerin gerçekleştirdiği katliama ve milyonlarca
Azeri Türk'ünün yerlerini, yurtlarını terk etmeye mecbur
bırakılmalarına sessiz kalmışlardır. Aynı
çifte standart, Sırp katliamında bir kez daha kendini göstermiştir.
Lahey Adalet Divanı, 8 bin Müslüman Bosnalının katlini
soykırım olarak kabul etmiş, ancak Sırbistan'ın
suçlu olmadığına karar vermiştir.
Sözde Ermeni soykırımını
parlamentolarında kabul eden ülkelere sesleniyorum: 8 bin
Müslüman Bosnalıyı kim katletti? Herhangi bir ülke, bir
ulus katliamı yapmakla suçlanmadığına göre, bu insanlar
kendilerini mi öldürdüler?
Değerli arkadaşlarım,
yine, başta stratejik müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri
olmak üzere, dünya kamuoyu, Kerkük'te yaşanan nüfus hareketliliğine
sessiz kalarak, âdeta destek vermiştir. Yüzlerce yıllık
Türk kenti olan Kerkük'te gidişat etnik bir yok etmeye doğrudur.
Olabilecek olumsuzlukları önlemek, Kerkük'ün Türk kimliğinin
değişimini engellemek adına, yüce Parlamentomuzdan
ve Hükûmetimizden, tüm diplomatik kanalların en etkin bir
şekilde kullanılmasını talep ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bulut.
ERSOY BULUT (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, dışarıda bunlar olurken, yurt
içinde de yine dışarının, yani Avrupa Birliğinin
baskılarıyla Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesinin kaldırılması
veya değiştirilmesi baskıları gelmektedir. Ülke
olarak bizim nasıl ki Fransa'nın, Almanya'nın, İtalya'nın
ve diğer Avrupa ülkelerinin iç işlerine karışma
gibi bir yetkimiz yok ise, bu ülkelerin de bizim iç işlerimize
karışma yetkileri olmamalıdır. Avrupa Birliğine
uyum çerçevesinde yapılması gereken mevzuat uyumu elbette
ki yapılacaktır ve yapılmıştır da, ancak Avrupa
Birliği ülkelerinde 301'e benzer maddeler mevcut iken bize
"Bunu değiştirin." demeleri abesle iştigaldir.
Bu nedenle ben diyorum ki: Nereden ve kimden gelirse gelsin 301 değiştirilmemeli
ve aynen muhafaza edilmelidir. Hiç kimse özgürlük adına Türk
ulusuna, Türkiye Cumhuriyeti devletine ve onun kurumlarına
hakaret edemez. Hakaretin özgürlüğü olamaz, olmamalıdır.
Değerli arkadaşlarım,
medeniyetin beşiği, demokrasi ve insan hakları, basın
özgürlüğü, ifade özgürlüğü gibi konularda mangalda kül
bırakmayan Avrupa, ikiyüzlülüğünü Doğu Perinçek davasında
bir kez daha göstermiştir. Sayın Perinçek'e verilen cezanın
kabul edilir bir tarafı bulunmamaktadır. "Adamına
göre adalet, adamına göre ifade özgürlüğü" türünden
bu yaklaşımı şiddetle ve nefretle kınıyorum.
Bu bakımdan Avrupalının
bu çifte standart yaklaşımları karşısında,
bizim, özellikle ve öncelikle dost ve kardeş saydığımız
ve bağımsızlıklarında kendilerine genç Türkiye
Cumhuriyeti'ni ve onun kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü
örnek almış ülkelerle dayanışma içerisinde olmamız
gerektiği kanaatindeyim. Bunun uluslararası platformda
sayısız yararları olacaktır.
Bu düşüncelerden hareketle,
dost ve kardeş Cezayir halkıyla dayanışma adına,
8 Mayıs 1945 katliamının gerçekleştirildiği
8 Mayıs gününün her yıl Cezayir soykırımını
anma günü olarak kabul edilmesi ve Ankara'da bir soykırım
anıtı dikilmesi amacıyla bu kanun teklifi hazırlanmış
ve yüce Meclise sunulmuştur. Teklifin gündeme alınması
lehinde oy kullanmanızı diliyor, sizlere saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bulut.
Önerge üzerinde, Mersin Milletvekili
Hüseyin Özcan.
Buyurun Sayın Özcan.
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Mersin Milletvekili Ersoy
Bulut'un, 8 Mayısın Cezayir soykırımını
anma günü olarak kabul edilmesi ve Ankara'da bir soykırım
anıtı dikilmesine ilişkin kanun teklifinin (2/872),
İç Tüzük'ün 37'nci maddesi doğrultusunda gündeme alınmasıyla
ilgili düşüncelerimi aktarmak için söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ayrıca,
bugün, 12 Mart Erzurum'un 89'uncu kurtuluş yıldönümü ve ayrıca,
12 Mart İstiklal Marşı'nın kabulüyle ilgili, bütün
Erzurumlulara, bütün ülkemize
Türkiye'nin bağımsızlık
savaşı için çalışan ve bunu destanlaştıran
başta Atatürk ve ondan sonra silah arkadaşlarını
ve İstiklal Marşı'nın yazarı olan Mehmet Âkif'i
saygıyla anıyorum.
Değerli arkadaşlar, Sayın
Ersoy Bulut'un vermiş olduğu, Cezayir'de Fransa'nın
işlemiş olduğu soykırım konusunda
Görüyoruz
ki, Fransa, bunları unutmuş. 1830 yılından beri, Cezayir
halkı üzerinde, özellikle Müslüman halk üzerinde her çeşit
baskıyı, kültürel baskıyı, yıldırmayı
yapan ve asimile etmek için çalışan Fransa, bugün çıkmış,
kendisini sanki dünyanın temsilcisi olarak görmeye kalkıyor
ve Türkiye'de soykırım, Ermeni soykırımı iddiasında,
kendine göre anıt dikmeye kalkıyor. Önce Cezayir'de ölen o
milyonlarca, 1952 ve 1962 yılları arasında 1,5 milyonu,
bağımsızlık savaşında bir gecede 45 bin
insanı katleden Fransa'nın bu konuda hiç ağzını
açacak
Dünya tarihinde ve dünya kamuoyunda mahkûm olmuştur. Önce
bunun hesabını vermesi gerekir.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'deki
soykırımıyla ilgili Doğu Perinçek'in yargılanması
konusunda düşüncelerimizse Anavatan Grubu olarak; Mecliste
550 milletvekili bulunurken, Anavatan Grubu olarak Genel Sekreterimiz,
gidip, Sayın Doğu Perinçek'in savunması konusunda
onun yanında yer aldı. Düşüncesine katılırsınız,
katılmazsınız; ama, bugün, Doğu Perinçek orada
şahsi bir konudan yargılanmıyor, Türkiye'de Ermeni
soykırımının olmadığı konusunda
tavrı açık ve net olduğu için yargılanıyor; bu
konuda Doğu Perinçek'i kutluyorum. İktidar partisinin,
milliyetçi geçinen iktidar partisinin neden bir temsilcisi yok,
soruyorum sizlere? 354 milletvekilinizden bir tanesini gönderemediniz
mi bu yargılanmaya, bu mahkemenin huzuruna, o arkadaşımıza
destek vermeye? Diğer partideki arkadaşlar, milliyetçi
geçinenler, neredesiniz? Türkiye'de Türkiye halkı üzerine oynanan
oyun konusunda bu kadar duyarsız olursak, gelecekte de çeşitli
entrikalarla bu ülkemizi bölmek isteyenler olacaktır. Bunlara
bugünden taviz vermeye kalkarsak, elimizi verirsek, kolumuzu alamayız.
Değerli arkadaşlar, gerçekten,
Ersoy Bey'in vermiş olduğu teklife destek vermemiz lazım;
çünkü, Fransa'nın, gerekse İkinci Dünya Savaşı
sırasında milyonlarca insanı öldüren o emperyalist
güçlerin, hesap vermeden, Türkiye Cumhuriyeti'ni, bugün, 1915'te
böyle bir olay oldu iddiayla yargılamaya ve kamuoyunda küçük
düşürmeye hiçbir hakkı yoktur, önce kendileri hesaplarını
vermelidirler.
Biz, Anavatan Grubu olarak, Ersoy
Bey'in bu önerisini destekliyoruz, yasa teklifini destekliyoruz.
Ama, gerçekten, tam bağımsız Türkiye için var gücümüzle,
hep birlikte el ele vermeliyiz. Emperyalist güçlerin asırlar boyu
işlemiş olduğu cinayetleri, başkalarını
suçlayarak bir yere varamazlar. Bugün ülkemiz üzerinde oyun oynamaya
çalışan emperyalist güçlerin karşısında ancak
hep birlikte olduğumuzda sesimizi çıkarabiliriz. Bunun
için eğer bir yargılanma oluyorsa, Lozan'a bir temsilci gönderemiyorsanız,
iktidar, acaba Türkiye'nin bağımsızlığı
konusunda ne yaparsınız diye tereddütlerimiz var.
Değerli arkadaşlar, bu
konuda duyarlı olmalıyız. Bu ülkenin birliği ve
bereketi için hep birlikte, halkımızın düşüncesini
paylaşarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özcan,
konuşmanızı tamamlayınız.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Sayın
Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Biz, Anavatan Grubu olarak, nerede bağımsızlık hareketi
varsa onları destekliyoruz, onlar için onların yanında
oluruz ve hiçbir zaman için de siyasi bir şey peşinde koşmayız.
Bu, ülkenin çıkarı ve bu insanların çıkarı
olacaktır diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özcan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.42
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.50
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74'üncü Birleşimi'nin İkinci
Oturumu'nu açıyorum.
Alınan karar gereğince,
sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını
görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
V.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1'inci sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon
raporu gelmediğinden teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2'nci sırada yer alan, Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon?
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer alan,
Şans Oyunları Hasılatından Alınan Vergi, Fon
ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
3.-
Şans Oyunları Hasılatından Alınan Vergi, Fon
ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1284) (S. Sayısı: 1340)
BAŞKAN - Komisyon?
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, Radyo
ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ve Anayasa Komisyonu Raporu.
4.-
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/1300) (S. Sayısı:
1342)
BAŞKAN - Komisyon?
Ertelenmiştir.
5'inci sırada yer alan, Avrupa
Patentlerinin Verilmesi ile İlgili Sözleşmenin (Avrupa
Patent Sözleşmesi) Değiştirilmesine ilişkin Anlaşmaya
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlayacağız.
5.-
Avrupa Patentlerinin Verilmesi ile İlgili Sözleşmenin
(Avrupa Patent Sözleşmesi) Değiştirilmesine
İlişkin Anlaşmaya Katılmamızın Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/1075) (S. Sayısı: 1022)
BAŞKAN - Komisyon?
Sayın milletvekilleri, birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.53
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.58
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74'üncü Birleşimi'nin Üçüncü
Oturumu'nu açıyorum.
5'inci sırada yer alan, Avrupa
Patentlerinin Verilmesi ile İlgili Sözleşmenin (Avrupa
Patent Sözleşmesi) Değiştirilmesine İlişkin
Anlaşmaya Katılmamızın Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu'nun görüşmelerine başlayacağız.
5.-
Avrupa Patentlerinin Verilmesi ile İlgili Sözleşmenin
(Avrupa Patent Sözleşmesi) Değiştirilmesine
İlişkin Anlaşmaya Katılmamızın Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/1075) (S. Sayısı: 1022) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 1022 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Uşak Milletvekili Osman
Coşkunoğlu
Sayın Coşkunoğlu yok.
Şahsı adına, İstanbul
Milletvekili İnci Özdemir
Yok.
Şahsı adına, İstanbul
Milletvekili Ünal Kacır
Yok.
Şahsı adına, Uşak
Milletvekili Osman Coşkunoğlu
Yok.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
AVRUPA
PATENTLERİNİN VERİLMESİ İLE İLGİLİ
SÖZLEŞMENİN (AVRUPA
PATENT
SÖZLEŞMESİ) DEĞİŞTİRİLMESİNE
İLİŞKİN ANLAŞMAYA
KATILMAMIZIN
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1.- Son olarak 17 Aralık
1991 tarihinde gözden geçirilen, 5 Ekim 1973 tarihli "Avrupa Patentlerinin
Verilmesi ile İlgili Sözleşmenin (Avrupa Patent Sözleşmesi)
Değiştirilmesine İlişkin Anlaşma"ya katılmamız
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - 1'inci madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Yakup
Kepenek
Sayın Kepenek yok.
Şahsı adına, İstanbul
Milletvekili İnci Özdemir
Yok.
Şahsı adına, İstanbul
Milletvekili Ünal Kacır
Yok.
Şahsı adına, Ankara
Milletvekili Yakup Kepenek
Yok.
1'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2'inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Tacidar Seyhan
Yok.
(x)
1022 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
Şahsı adına, İstanbul
Milletvekili İnci Özdemir
Yok.
İstanbul Milletvekili Ünal
Kacır
Yok.
Adana Milletvekili Tacidar Seyhan
Yok.
2'nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE.3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Tacidar Seyhan
Yok.
Şahsı adına, Adana
Milletvekili Tacidar Seyhan
Yok.
Şahsı adına, İstanbul
Milletvekili İnci Özdemir
Yok.
İstanbul Milletvekili Ünal
Kacır
Yok.
3'üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının
maddeleri üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için beş dakika süre
vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen
de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama
için öngörülen beş dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak
sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını
da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen
beş dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Avrupa Patentlerinin Verilmesi ile İlgili Sözleşmenin
(Avrupa Patent Sözleşmesi) Değiştirilmesine
İlişkin Anlaşmaya Katılmamızın Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı'nın açık oylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 220
Kabul :
219
Ret : 1(x)
Böylece, tasarı kabul edilmiş
ve kanunlaşmıştır. Hayırlı olmasını
diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
6'ncı sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının ve Eki Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlayacağız.
6.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Etiyopya Federal Demokratik
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının ve Eki Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1242) (S. Sayısı:
1338) (xx)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 1338 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
(x) Açık oylama kesin
sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.
(xx)
1338 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Çanakkale Milletvekili
İsmail Özay.
Sayın Özay
Yok.
Şahsı adına, Çankırı
Milletvekili Tevfik Akbak
Adana Milletvekili Recep Garip
Samsun Milletvekili Haluk Koç
Yok.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE ETİYOPYA FEDERAL
DEMOKRATİK
CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA GELİR ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLERDE
ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ
ÖNLEME ANLAŞMASININ VE
EKİ PROTOKOLÜN
ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- 2 Mart 2005 tarihinde Addis
Ababa'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Etiyopya
Federal Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması"nın
ve eki "Protokol"ün onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Hatay Milletvekili Gökhan Durgun
Şahsı adına, Çankırı
Milletvekili Tevfik Akbak
Adana Milletvekili Recep Garip
Samsun Milletvekili Haluk Koç
Yok.
Sayın milletvekilleri, 1'inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, oylama için dört dakika süre vereceğim.
Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen dört dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak
sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını
da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen
dört dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Etiyopya Federal Demokratik
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının ve Eki Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın
açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 221
Kabul :
220
Ret : 1 (x)
Böylece, tasarı kabul edilmiş
ve kanunlaşmıştır. Hayırlı olmasını
diliyorum.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, 7'inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Sırbistan ve Karadağ Bakanlar Kurulu Arasında
Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu'nun görüşmelerine başlıyoruz.
7.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan ve Karadağ Bakanlar
Kurulu Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/1176) (S. Sayısı: 1185) (xx)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 1185 sıra sayısıyla
bastırıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
söz talebi yoktur.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE SIRBİSTAN VE KARADAĞ
BAKANLAR
KURULU
ARASINDA GELİR VE SERVET ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLERDE
ÇİFTE
VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ
UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- 12 Ekim 2005 tarihinde Belgrad'da
imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan
ve Karadağ Bakanlar Kurulu Arasında Gelir ve Servet Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması"
nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - 1'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
(xx)
1185 S.Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için dört dakika süre vereceğim.
Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen dört dakikalık
süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak
sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını
da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen
dört dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan ve Karadağ Bakanlar
Kurulu Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın
açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 234
Kabul :
233
Ret : 1 (x)
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. Hayırlı olmasını
diliyorum.
Sayın milletvekilleri, 8'inci
sırada yer alan, 10 Kasım 1972, 23 Ekim 1978 ve 19 Mart 1991 Tarihlerinde
Cenevre'de Gözden Geçirilen 2 Aralık 1961 Tarihli Yeni Bitki Çeşitlerinin
Korunması Uluslararası Sözleşmesine Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Tarım,
Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonları
Raporları'nın görüşmelerine başlıyoruz.
8.-
10 Kasım 1972, 23 Ekim 1978 ve 19 Mart 1991 Tarihlerinde Cenevre'de
Gözden Geçirilen 2 Aralık 1961 Tarihli Yeni Bitki Çeşitlerinin
Korunması Uluslararası Sözleşmesine Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Tarım,
Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonları
Raporları (1/1135) (S. Sayısı: 1085) (xx)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 1085 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Muğla Milletvekili
Sayın Gürol Ergin.
Sayın Ergin, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜROL ERGİN
(Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
10 Kasım 1972, 23 Ekim 1978 ve 19 Mart 1991 Tarihlerinde Cenevre'de
Gözden Geçirilen 2 Aralık 1961 Tarihli Yeni Bitki Çeşitlerinin
Korunması Uluslararası Sözleşmesine Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı üzerine Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle, siz Sayın Başkanı, değerli
milletvekillerini ve yüce Türk ulusunu saygıyla selamlıyorum.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
(xx)
1085 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
Değerli arkadaşlarım,
bir ülkede tarımın geliştirilebilmesinin çok çeşitli
koşulları vardır. Bu koşullar içerisinde en
başta, gerekli toprağın bulunması, toprağa
suyun götürülmesi, bu toprak üzerinde bitki yetiştirilmesinde
çeşitli girdilerin uygun ve zamanında kullanılması
çok önemli etkenler olarak öne çıkmaktadır.
Bütün bunlar yanında mutlaka
ve çok önemli olan bir husus da, yeni bitki çeşitlerinin geliştirilmesidir.
Bu nedenle, bizim, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, 8 Ocak 2004
tarihinde kabul ettiğimiz Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı
Haklarının Korunmasına İlişkin Yasa son derece
önemlidir ve olumlu bir yasa olarak bu Mecliste kabul edilmiştir.
Bu Yasa'nın dayanağı ise Yeni Bitki Çeşitlerinin
Korunması Uluslararası Sözleşmesi idi. Yani, aslında,
biz, bugün, bu sözleşmeyi, daha önce bu sözleşmeye dayalı
olarak kabul ettiğimiz bir yasanın gerekçesi olarak ele
alacağız.
Değerli arkadaşlarım,
bu getirilen yasa hangi düzenlemeleri içeriyor diye baktığımızda,
korunacak bitki cins ve türlerini, ıslahçı haklarının
verilmesine ilişkin koşulları, ıslahçı haklarının
verilmesine ilişkin başvuru işlemlerini, başvuruların
incelenme süreci ve geçici koruma sağlanmasını,
ıslahçı haklarının kapsamını, istisnaları
ve hakkın sona ermesi konularını, yeni bitki türlerinin
korunmasına ilişkin birlik kurulması ve statüsü gibi
konuları öngördüğünü görmekteyiz. Bütün bu maddeler, aslında,
gerçekten gerekli olan ve uluslararası sözleşmeler
açısından da bizim uymamız gereken koşulları
sıralamaktadır. Bu bakımdan, biz, Cumhuriyet Halk Partisi
olarak, bu yasaya olumlu bakıyoruz ve gerekli olduğunu
ifade ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
ben, bu arada, söz almışken bir iki tarımsal konu üzerinde
durmak istiyorum. Bunlardan biri, bu yasayla doğrudan ilgili
olabilecek olan daha önce kabul etmiş olduğumuz Tohumculuk
Yasası. Tohumculuk Yasası'nda, arkadaşlarım, yanlış
yapılmıştır. Tohumculuk Yasası'nın bir
kısım maddeleri, Türkiye'de tohumculuğun üretimini
tamamen yabancıların inisiyatifine bırakmıştır
ve o kadar bırakmıştır ki, tohumculuk konusunda
devletin yapması gereken denetim görevini bile yabancılara
vermiştir. Bu bakımdan, Tohumculuk Yasası, bizim için,
bu Meclis için bir şanssız yasa olarak kabul edilmelidir. Bizim
bugün kabul ettiğimiz sözleşme ve bu sözleşmeye dayalı
olarak daha önce çıkardığımız Islahçı
Hakları Yasası ne kadar doğru ve gerekli ise, aynı
şekilde gerekli olan Tohumculuk Yasası'nın o hâliyle
bu Meclisten geçmesi de son derece yanlış olmuştur değerli
arkadaşlarım.
Ben, şimdi, tarımın
ilerleyebilmesi için gerekli koşulların başında
toprak olduğunu söyledim. Değerli arkadaşlarım,
biliyorsunuz, biz, İstiklal Marşı'nın kabul edilişinin
yıl dönümünü kutluyoruz. Bu vesileyle, büyük Mehmet Âkif'i burada
saygıyla ve rahmetle anıyorum ve herkesin İstiklal Marşı'nı
anlayarak okumasını istiyorum. Bu yüce insanın yazdığı
bu yüce Marş, Türk insanının bu toprakları ne pahasına
kazandığını ortaya koyuyor ve o toprakları
kazananlara layık olmak için de bu topraklar için ne yapmamız
gerektiğini ifade ediyor. Mısra mısra heyecan dolu,
Türklük dolu ve tamamı bizden olan bu Marş'a baktığımız
zaman, biz, bugün, yaptıklarımızla övünecek durumda
olmadığımızı görüyoruz. Bu topraklar için
toprağa düşen insanları hiç kale almadan, bu ülkenin
topraklarını yabancılara parayla satmanın yanlış
olduğunu bu kürsüye her çıktığımda ifade ediyorum,
her çıktığımda da ifade edeceğim. Ben bunu,
İstiklal Marşı'nın doğru anlaşılmaması
olarak kabul ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bu arada, Çanakkale şehitlerimizi anıyoruz ve anma törenlerinde
ağlıyoruz, gözlerimizden yaş akıyor, yaşa boğuluyoruz.
Peki, düşünüyor muyuz, bu Çanakkale şehitleri niçin
şehit oldu, bu insanlar bu topraklara niye düştü? O insanlar
bu toprakları bize yurt olarak bırakmak için mi bu topraklara
düştüler, yoksa, bu toprakları satıp para kazanalım
diye mi bu topraklara düştüler?
Değerli arkadaşlarım,
hepimizin, gerek Çanakkale şehitlerini anarken içtenlikli
olmamız gerekse bu ülkenin toprağını korumak
için dikkatli olmamız gereği vardır. Aynı şekilde,
İstiklal Marşı'nı da herhangi bir marş olarak,
bir şiir olarak değil, bu ülkenin geçmişi ve geleceğini
anlatan, bu ülkenin insanını anlatan, bize yol ve yön gösteren,
doğruyu gösteren bir marş olarak anlaşılması
gereği vardır.
Bu arada, Erzurum'un kurtuluşunu
kutladık. Türkiye'me ve Erzurum'a kutlu olsun. Erzurum ki, yaptığı
mücadeleyle, verdiği şehitlerle ülkemde örnek olmuş
bir kenttir. Erzurum kurtuluşu için canını verenleri,
Türkiye'nin kurtuluşu için canını verenleri burada
rahmetle anıyorum ve tekrar kutluyorum.
MEHMET KARTAL (Van) - Nene Hatun gibi.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Erzurum'da
kadınıyla erkeğiyle verilen mücadeleyi, hepimizin,
kutsal bir mücadele olarak gördüğünü biliyorum. Erkeğiyle
kadınıyla diyorum, çünkü, Türkiye'ye mal olan Kara Fatmalar,
Nene Hatunlar, erkeğiyle birlikte ve erkeğinin önünde, bu
ülkenin kurtulması için savaştılar, can verdiler.
Değerli arkadaşlarım,
bunları, hepimizin bu şekilde değerlendirmesi gerekiyor,
ama, şimdi, uluslararası bir sözleşmeyi imzalarken
de, ona evet derken de, Cargill konusunda Sayın Başbakan'ın
ifadelerini son derece kabul edilemez ifade olarak gördüğümü
ifade ediyorum. Sayın Başbakan, Cargill'e şu şekilde
sahip çıkıyor: "Cargill
" diyor, "
babamın
oğlu değil, küresel sermayeyi ürkütmeyelim." ve bu
arada Cargill'le ilgili yürütmeyi durdurma kararını da,
sanki bu karar küresel sermayeyi ürkütme kararıymış
gibi eleştiriyor. Hayır, Sayın Başbakan. O karar,
küresel sermayeyi ürkütme kararı değil. O karar, Türkiye'ye,
Türk hukukuna sahip olma kararıdır. Bunu herkesin böyle
bilmesi, buna göre davranması gerekir. Çok Cargill'ler gelir, Cargill'ler
gider; ama, Türkiye bir ve tektir, bir gitti mi bir daha gelmez. Ona sahip
olmak, hepimizin en birinci görevi olmak durumundadır.
Bu arada, Sayın Bakanımdan
-sanıyorum burada- bir konuda bilgi istiyorum. Adalet ve Kalkınma
Partisinin Genel Başkan Yardımcısı Sayın
Fırat'ın bir şirketiyle ilgili bugünkü Milliyet gazetesinde
şöyle bir başlık var: "Tarım Bakanlığı,
Fırat'ın şirketi için suç duyurusunda bulundu." Bu
konunun bu kürsüden açıklanmasını rica ediyorum. Niçin
suç duyurusunda bulundunuz? Sayın Fırat'ın şirketi
ne yaptı? Bunun, herhâlde, sizce açıklanması uygun olan
bir gerekçesi vardır diyorum ve hepinizi burada saygıyla
selamlıyorum. Bu sözleşmenin de hayırlı olmasını
diliyorum.
Bütün Türk ulusu önünde saygıyla
eğiliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Ergin teşekkür
ediyorum.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
10
KASIM 1972, 23 EKİM 1978 VE 19 MART 1991 TARİHLERİNDE CENEVRE'DE
GÖZDEN
GEÇİRİLEN 2 ARALIK 1961 TARİHLİ YENİ BİTKİ
ÇEŞİTLERİNİN
KORUNMASI
ULUSLARARASI SÖZLEŞMESİNE KATILMAMIZIN UYGUN
BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1.- 10 Kasım 1972, 23 Ekim
1978 ve 19 Mart 1991 tarihlerinde Cenevre'de gözden geçirilen 2 Aralık
1961 tarihli "Yeni Bitki Çeşitlerinin Korunması Uluslararası
Sözleşmesi"ne katılmamız uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri,
tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için dört dakika süre vereceğim.
Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen dört dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak
sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını
taşıyan oy pusulasını, yine oylama için öngörülen
dört dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
10 Kasım 1972, 23 Ekim 1978 ve 19 Mart 1991 Tarihlerinde Cenevre'de
Gözden Geçirilen 2 Aralık 1961 Tarihli Yeni Bitki Çeşitlerinin
Korunması Uluslararası Sözleşmesine Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açık
oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı
: 225
Kabul : 225 (x)
Böylece, tasarı kabul edilmiş
ve kanunlaşmıştır. Hayırlı olmasını
diliyorum.
Sayın milletvekilleri, 9'uncu
sırada yer alan, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme
Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı
ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlayacağız.
9.-
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/1245) (S. Sayısı:
1261) (xx)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde
Komisyon raporu 1261 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince, bu tasarı, İç Tüzük'ün
91'inci maddesi kapsamında görüşülecektir. Bu nedenle,
tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine
geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek
ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Açık oylama olacaktır Sayın Başkanım, değil
mi efendim?
BAŞKAN - Tasarının
tümü üzerinde, AK Parti Grubu adına, Niğde Milletvekili Erdoğan
Özegen.
Sayın Özegen, buyurun efendim.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ERDOĞAN
ÖZEGEN (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
1261 sıra sayılı Tarım ve Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı
üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
(xx)
1261 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
Tarım sektörü, ülkemiz için
ekonomik ve sosyal açıdan önemli olan, sağlıklı
gıda üretimi açısından bütün toplumu doğrudan ilgilendiren
bir sektördür.
Tarım politikalarında
temel amacımız, artan nüfusun yeterli ve dengeli beslenmesi,
kaliteli ve güvenli gıdaya ulaşması, ekonomik, sosyal
ve çevresel açıdan sürdürülebilir, örgütlü, rekabet gücü yüksek
ve AB'yle uyumlu bir tarımsal yapının oluşturulmasıdır.
Doğal kaynakların etkin
kullanılması ve geliştirilmesi, kısaca tarif
edecek olursak kırsal, kalkınma, kırsal kesimin gelir
düzeyinin ve yaşam kalitesinin yükseltilmesini, gelişmişlik
farklarının azaltılması, çevresel ve kültürel değerlerin
korunması, geliştirilmesini gözeten, sosyal, kültürel
ve ekonomik özellikler ve ihtiyaçları dikkate alan faaliyetlerin
bütünü olarak tanımlanabilir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde kırsal ve kent arasında sosyoekonomik
gelişmişlik düzeyi açısından kırsal kesimin
aleyhine oluşan bir fark vardır. Kırsal kesimin, köylünün
arzulanan yaşam standartlarına ulaşamamasındaki
temel etkenleri şöyle sıralayabiliriz: Kırsal kesimdeki
ekonomik faaliyetlerin tarım ağırlıklı, tarımın
ise yapısal sorunlarının bulunmasıdır.
Tarımsal işletmeler küçük
ve çok parçalı, geçimlik ve yarı geçimlik üretim yaygındır,
bu yüzden girdi maliyetleri yüksektir.
Tarım-sanayi bütünleşmesi
zayıf, tarım ürünlerinin entegre tesislerde işlenmeden
satılmak zorunda kalması ciddi bir gelir kaybına yol
açmaktadır.
Tarım teknolojilerindeki
gelişmeler ve mesleki eğitime yeterince önem verilememekte,
atadan dededen kalma usullerle üretim yapılmaktadır. Bu
yüzden talebin arzulandığı kalite ve standartta üretim
sağlanamamakta, bu durum ciddi bir pazarlama sorunu oluşturmaktadır.
Kırsal kesimin sorunlarını çözmek ve kırsal kalkınma
için belirlenen hedeflere ulaşabilmek
için sağlam araçlarla desteklenmiş politikaların ortaya
konulması kadar, bu politikaların uygulanması ve izlenmesini
sağlayacak idari yapılanmanın da doğru oluşturulması
oldukça önemlidir. Görüşmekte olduğumuz tasarı, bu
idari yapılanmayı sağlayacak bir tasarıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bilindiği üzere, 3 Ekim 2005 tarihinde
başlayan AB müzakere sürecinde 35 fasıldan 3'ü doğrudan
tarımla ilgilidir. Bunları, tarım ve kırsal kalkınma,
veterinerlik-bitki sağlığı, gıda kontrolü ve
balıkçılık olarak sıralayabiliriz.
Ülkemiz, Avrupa Birliği fonlarından
bugüne kadar çeşitli projeler için 1 milyar 360 milyon avro hibe
kullanmıştır. AB 2007-2013 yıllarını kapsayan
dönemde aday ülkelere, katılım öncesi mali yardım aracı
vasıtasıyla tekrar hibe destek sağlayacaktır. Bu
kapsamda kırsal kalkınma çerçevesinde kullanabileceğimiz
hibe destek miktarı yaklaşık 800 milyon avrodur. Bu
amaçla projeye dayalı olarak kullandırılacak olan hibe
kaynaklarını yönetmek üzere Tarım Ve Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumunu kurmamız, AB mevzuatına göre bir zorunluluktur.
Aksi hâlde bu hibe desteğini kullanmamız mümkün olmayacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AB'nin hibe destekleri ve ulusal kaynaklarımızı
kullanarak, kırsal kesim ile kentli kesim arasında oluşan
gelişmişlik farkını kapatma ve kırsalda yaşam
kalitesini yükseltmeye çalışıyoruz. Bu kapsamda önceliklerimiz,
tarımda yeniden yapılanma, AB ve tüketici pazarlarının
talebi olan kalite ve standartların sağlanmasıdır.
Gıda güvenliği ve standartlarının sağlanması,
tarımsal üretici birliklerinin desteklenmesi ve arzın piyasa
taleplerine göre şekillendirilmesi, kırsal alanlarda
farklı iş imkânlarının oluşturulması, gelir
seviyesinin, yaşam kalitesinin yükseltilmesiyle kırsal
kalkınmanın sağlanmasıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kırsalda yaşam kalitesini yükselterek
kırsaldan kente göç baskısının önlenmesi için özellikle
son iki yıldır uygulanan ve 2007 yılında da uygulanacak
olan kırsal altyapının desteklenmesi projelerinden
bahsetmek istiyorum. Bilindiği üzere bu projeler, köy altyapısının
desteklenmesi, KÖYDES ve BELDES projeleridir.
KÖYDES, bugüne kadar çeşitli
nedenlerle içme suyu ve yol sorunu çözüme kavuşturulamamış
köylerin sorunlarını, vali ve kaymakamlarımızın
önderliğinde, il özel idareleri ve köylere hizmet götürme birlikleri
aracılığıyla, merkezden gönderilen kaynaklar ve
mahallî imkânların en verimli şekilde kullanarak kısa
sürede çözümlemek amacıyla hayata geçirilen önemli bir projedir.
2005 ve 2006 yılı KÖYDES çalışmaları için Hükûmetimizce
toplam 2,3 katrilyon TL ödenek valiliklere gönderilmiş ve kullandırılmıştır.
2007 yılı için KÖYDES ve BELDES olarak birlikte yürütülecek
projeler için ise yine Hükûmetimiz 3 katrilyon lira ödenek ayırmıştır.
KÖYDES projesinin uygulanması,
kentlerde üretilen değerlerin kırsala götürülmesi değil,
kırsalın da değer üreten, belli standartlara sahip bir
yaşam alanı hâline getirilmesidir. Köylerin ve kırsalın
kentlerde bulunan ve hayatı kolaylaştıran, yaşanabilir
kılan asgari standartlara sahip olması, cumhuriyetimizin
muasır medeniyetin üstüne çıkma hedefine bir adım daha
yaklaşması demektir. Bu proje, cumhuriyet tarihimizin
köylere ve kırsalda yaşayan vatandaşlarımıza
yönelik en büyük projesidir. Bu projelerin farklı açılımlarla
devamı da yine gelecektir. Köylüyü, kırsalda yaşayan
vatandaşlarımızı baş tacı yapmanın
lafla değil icraatla olduğunu göstermiştir Hükûmetimiz.
KÖYDES ve BELDES projelerinin pratik
anlamı, hizmet fakiri bölgelerde mağdur olarak yaşayanların
en masum ve en medeni ihtiyaçlarının belirli standartlarda
karşılanması demektir. 2005 ve 2006 yıllarında,
KÖYDES projesi kapsamında, 816 yerleşim biriminde, 9.144
adet içme suyu projesinin 7.526 adedi bitirilmiş, diğerlerinin
çalışmaları da devam etmektedir. Yine 2006'da, programlanan
1.222 adet köy kanalizasyon işinden 1.050 adedi bitirilmiş,
diğer projelerin de inşaatı devam etmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kırsal kalkınmanın en önemli göstergesi
olan köy yollarımızla ilgili ilk envanter çalışması
Hükûmetimiz tarafından yapılmıştır. 281.325 kilometre
olan köy yollarının, 130 bin kilometresinin stabilize, 100
bin kilometresinin asfalt, 40 bin kilometresinin tesviye ve 2 bin
kilometresinin beton yol olduğu tespit edilmiştir. 2005 ve
2006'da, bu yolların önemli bir kısmının standartları
yükseltilmiş ve bakımları yapılmıştır.
Kırsal alanda, köylerde yürütülen
ekonomik faaliyetlerin içinde, tarım, ağırlıklı
bir yer tutmaktadır. Kırsalda yaşayan ve tarımla
uğraşan çiftçimizin gelirini yükseltmek, istikrarlı
bir yapıya ulaştırmak, yaşam kalitesini artırmak
için, dört buçuk yıllık AK Parti İktidarımız döneminde
attığımız çok önemli adımlar vardır.
Şimdi, kısaca, bu adımlardan bahsetmek istiyorum:
İktidara geldiğimizde,
yüz binlerce çiftçimiz, kullandıkları zirai krediler nedeniyle
borç batağına düşmüşler idi. Çiftçilerimizin borçlarını
yeniden yapılandırdık, 2,7 katrilyonluk borcun 1,5 katrilyonunu
sildik, geri kalanını da üç yılda ödenecek şekilde
yeniden yapılandırdık.
Tarımsal sulamadan kaynaklanan
ve 1 katrilyona ulaşan enerji borçlarını ödenebilir
hâle getirdik. Borcunu zamanında ödeyen çiftçilerimize, üreticilerimize
ise yüzde 15'lik geri, iade, ödeme yaptık.
Tarımsal girdi maliyetlerini
önemli ölçüde düşürdük. Birçok tarımsal girdide KDV oranları
yüzde 18'den 8'e, bir kısmında da yüzde 18'den 1'e çekilmiştir.
Tarımsal kredi faizleri, yine
Hükûmetimiz döneminde önemli ölçüde düşürülmüştür.
2002'de yüzde 59 olan tarımsal kredi faizleri, bugün yüzde 25 ila
60 arasında sübvanse edilerek, yüzde 7 ila 13 seviyesine çekilmiştir.
Kredi faizlerinin cazip hâle gelmesiyle, 2002 yılında 77
bin çiftçimiz 227 trilyon lira kredi kullanırken, 2006 yılında
268 bin çiftçimiz 3,3 katrilyon tarımsal kredi kullanmıştır.
Kullandırılan kredilerin de yüzde 92'si sübvansiyonlu kredilerdir.
Tarımsal üreticimizi her
yıl düzenli olarak artan bir şekilde destekledik. Toplam tarımsal
destekleme miktarı 2002 yılında 1,8 katrilyon iken, yine
Hükûmetimiz 2006 yılına geldiğimizde bu rakamı
önemli ölçüde artırmış ve 5 katrilyon seviyesine
çıkmıştır.
Tarımsal üreticimize gübre
ve mazot desteği verilmiştir. Bu kapsamda 2003, 2004 ve 2005
yıllarında 1,3 katrilyon lira gübre ve mazot desteği
çiftçimize, üreticimize verilmiştir. 2006 yılı için
ise, yine gübre ve mazotta 850 trilyon liralık destek ödemesi
çiftçilerimize yapılacaktır. İlk taksiti Sayın
Başbakanımızın açıkladığı gibi,
nisan, ikinci taksiti de doğrudan gelir desteğiyle birlikte,
birleştirilmiş olarak haziran ayında çiftçilerimize,
üreticilerimize ödenecektir.
Yine, ülkemizde, arz açığı
bulunan yağlı tohumlar için 2002 yılında 186 trilyon
lira bir destek verilirken, 2006'da bu rakam 1,2 katrilyon lira seviyesine
çıkmıştır.
Kırsal alanda en önemli ekonomik
faaliyetlerden olan hayvancılık da Hükûmetimiz döneminde
büyük destek görmüştür. 2002 yılında hayvancılık
destekleri 83 trilyon lira iken, 2006 yılında bu destek miktarı
yaklaşık 700 trilyon lira olmuştur; yine, yem bitkileri
desteği 39 trilyon iken, Hükûmetimiz döneminde 380 trilyona
çıkartılmıştır.
Kırsalda bir araya gelerek güç
birliği yapan tarımsal kalkınma kooperatiflerini kuran,
cumhuriyet tarihinde yine bu kooperatiflerimize en büyük desteği
AK Parti Hükûmetimiz vermiştir. 1990 yılından 2002
yılına kadar 600 kooperatife verilen destek miktarının
90 trilyon olduğunu düşündüğümüzde, 2003 ve 2006
yıllarında 895 kooperatifimize 591 trilyon lira destek
sağlanmıştır.
Tarımdaki yapısal dönüşüm
nedeniyle ortaya çıkan istihdam sorunu ve kırdan kente
göç baskısını azaltmak için Hükûmetimizin kırsal
alanda ve tarımsal üreticimize yönelik yaptığı
hizmet ve verdiği desteklerin bir kısmına değinme
fırsatı buldum, ancak, birçok konuyu da bu zaman darlığından
dolayı burada ifade etme şansımın olmadığını
düşünüyorum.
Kırsalda en yoğun ekonomik
faaliyet olan tarımsal üretimin bilgili ve bilinçli yapılabilmesi
için Hükûmetimizce önemli adımlar atılmış, yetişmiş
eğitimli tarımcılarımızın yurdumuzun
her bölgesinde görev yapmaları için, Tarım Bakanlığımız,
2007 yılı başında sözleşmeli 2.500 ziraat mühendisi
ve veteriner hekimi görevlendirmiştir. Göreve başlayan
arkadaşlarımız merkez köylerde oturacaklar ve çevre
köy gruplarına da tarımsal bilgi ve yayım hizmet desteği
vereceklerdir. Aynı konuda, Tarım Kredi Kooperatifleri
Merkez Birliği Genel Müdürlüğü de 2006 yılında 400
teknik personeli göreve başlatmış ve 2007 yılında
yine 400 teknik personeli aynı amaçla göreve başlatmayı
planlamıştır.
Atılan bu adımlar, kırsal
alanda atadan dededen kalma usullerle üretim yapmaya çalışan
ve emeğinin karşılığını alamayarak
son derece düşük hayat standartlarında yaşamaya
mahkûm olan çilekeş çiftçilerimizin ve köylümüzün makûs talihini
tersine çevirecek önemli adımlardır.
Yine, atılan bu adımlar,
Türk çiftçisi ile yetişmiş insan gücünün tarımsal üretim
alanlarında, kırsalda buluşturulması adımlarıdır.
İşte bunlar, kırsal kesimde gelir düzeyini yükseltecek
ve istikrara kavuşturacak, kırsalda yaşam kalitesi
ve standardını yükseltecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde tarım ve kırsal kalkınmaya
yönelik olarak bugüne kadar birçok proje uygulanmıştır.
Ancak, bu projeler kırsalda ve tarımda yaşanan yapısal
sorunları çözmek için yeterli olmamıştır. Yapılan
bütün iyi niyetli çalışmalara rağmen kırsalda gelir
düzeyi ve yaşam kalitesi ülke ortalamasının oldukça
altına düşmüştür. Ayrıca, gizli işsizlik küçümsenemeyecek
seviyeye çıkmıştır. AK Parti İktidarı
ise günü kurtarmaya dönük adımlar, projeler yerine tarım
ve kırsalın kangren olmuş sorunlarına neşter
vurmayı tercih etmiş, sektör için hayati önemi haiz sekiz
kanun çıkartmıştır. Bugüne kadar bunların lafı
ediliyor; ancak, bir türlü hayata geçirilemiyordu. Yasal değişiklikle,
bölünmez tarım arazi büyüklüğü 10 dekardan 20 dekara
çıkartılmış, daha bilinçli tarımsal üretim
için Sertifikalı Tarım İşçileri Projesi bu dönemde
hayata geçirilmiştir.
Havza bazlı ürün deseni belirleme
projesiyle, iklim, coğrafya ve toprağa dayalı kriterlerle
belirlenen havzalarda en uygun ürüne destekleme yapılacak
hâle gelmiştir. Eksik yönleri olsa da, tarım sigortası
projesi yine tarımda önemli bir proje olarak Hükûmetimizce hayata
geçirilmiştir.
Meyvecilik sektöründe geliştirme
projesiyle on ilimizde 20 bin dekar alanda elma ve turunçgil bahçelerinin
yenilenmesi, çeşit ve kalitesinin artırılmasıyla
ilgili çalışmalar yine bu dönemde başlatılmıştır.
Yeni destekleme araçlarından kırsal kalkınma destekleri
seksen bir ilimizde uygulamaya başlanmış, bu çalışmayla,
hep sorun olarak bahsedilen tarımda sanayi entegrasyonu ve tarımsal
üründe katma değer sağlanması gibi konularda önemli
gelişmeler sağlanacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarı ile kurulacak
olan Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu
ise tarım strateji belgesinde yer alan amaçlara ulaşabilmek
için önemli ve öncelikli bir idari yapı ve uygulama merkezi olacaktır.
Ulusal kırsal kalkınma
stratejisinde yer alan tedbirlerden AB fonları ve uluslararası
kuruluşlardan sağlanacak kaynaklar ile desteklenecek
olan projelerin finansman yönetimi gerçekleştirilecektir.
Kırsal kalkınma projelerinin seçimi ve onaylanması
ile uygun görülen ödemelerin yapılması, projelerin izlenmesi
ve değerlendirilmesi de bu kanunla sağlanmış olacaktır.
Kırsal kesim, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve
kamu kesimi işbirliğine katkı sağlayacak, kaynakların
yerinde ve etkin kullanımını sağlayarak kırsal
kesim ile kentli kesim arasındaki gelişmişlik farklarını
azaltmaya katkıda bulunacaktır.
Ayrıca, ileride kurulacak
olan ödeme kuruluşlarına da zemin hazırlayacak bir tasarıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının, tarım sektörüne, köylümüze
çok önemli katkılar sağlayacak bir tasarı olduğunu
görüyoruz. Özellikle -bu tasarıyla- tarımın yapısal
sorunlarına yeniden katkı sağlayacak önemli bir tasarıyı,
inanıyorum ki Parlamentomuz, bu görüşmeler sonucunda
çıkartmış olacaktır.
Burada ifade etmeye çalıştığım
tarım ve çiftçilerimizin, köylülerimizin, üreticilerimizin
sorunlarıyla ilgili birçok rakamları burada vermeye çalıştım.
Her alanda tarımla ilgili birçok rakamlar veriliyor, birçok
eleştiriler yapılıyor. Ancak, tarımın bugün
geldiği noktayı doğru tespit edebilmemiz için, biraz
önce sizlerle paylaştığım AK Parti İktidarı
döneminde yapılan tarımda bu gelişmeleri önce kaydedeceğiz,
daha iyisini, daha güzelini nasıl yapacağız, yine,
burada, bunları konuşacağız. Aksi hâlde, tarımın,
biz iktidara gelene kadar içinde bulunduğu durumu, resmi, orta
yere
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özegen konuşmanızı
tamamlayınız, buyurun.
ERDOĞAN ÖZEGEN (Devamla) - Tamamlıyorum
Sayın Başkanım.
O resme iyi bakmadan, bugün, AK Parti
İktidarının tarıma verdiği destekleri anlamanın
mümkün olmayacağını düşünüyorum.
İnşallah, Türk tarımının
ve üreticilerimizin, bu tasarıdan en iyi şekilde istifade
edeceğini umuyor, tasarının hayırlı olmasını
AK Parti Grubumuz ve şahsım adına temenni ediyorum, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, Muğla Milletvekili Gürol Ergin.
Sayın Ergin buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜROL ERGİN
(Muğla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme
Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı
üzerine, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini
açıklamak üzere, söz almış bulunuyorum. Sözlerime
başlarken Sayın Başkan sizi, değerli milletvekillerini
ve yüce Türk ulusunu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
biraz önce Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşan
arkadaşımız da kırsal kalkınmayı ifade
etti. O ifadeye, tabii ki aynen katılıyorum. Kırsal
kalkınma, her şeyden önce kırdaki kalkınmanın
sürdürülebilir olmasını sağlamayı gerektiriyor.
Kırda yaşayan insanların gelir düzeylerinin ve yaşam
kalitelerinin artırılmasını gerektiriyor. Sonra,
kır ve kent arasındaki gelişmişlik farkının
azaltılmasını, çevresel ve kültürel değerlerin
korunmasını ve geliştirilmesini gerektiriyor. Bunun
gibi, sosyal, kültürel, ekonomik bütün özelliklerde sürdürülebilir
bir gelişmenin sağlanmasını kır için ifade ediyor.
Ben, bu şekilde, katıldığım bu görüşü yineledikten
sonra, şunu söylemek istiyorum:
Değerli arkadaşlarım,
bu önümüze gelen tasarı, şu amaçlara yöneldiğini ifade
ediyor: Ulusal kırsal kalkınma stratejisinde yer alan önlemlerden
Avrupa Birliği fonları ve uluslararası kuruluşlardan
sağlanacak kaynaklar ile desteklenecek olan faaliyetlerin finansman
yönetimini gerçekleştirmek, projelerin seçim ve onaylanmasıyla
uygun görülen ödemeleri yapmak, projeleri izlemek ve değerlendirmek;
kırsal kesim, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve
kamu kesimi arasında iş birliğine katkıda bulunmak,
kaynakların yerinde ve etkin kullanımını sağlamak,
yerel potansiyeli harekete geçirmek, ayrıca, ileride kurulacak
ödeme kuruluşlarına zemin oluşturmak. Amaç olarak bunlar
sayılıyor.
Şimdi, "Amaç" maddesinin
başlangıcında da ifade edildiği gibi, aslında
bu tasarı, doğrudan doğruya, AB sürecine uyum sağlamak
üzere getirilmiş bir tasarıdır ve bu tasarıyla kurulacak
olan Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu,
genelde Avrupa Birliğinden ve mümkün olursa diğer uluslararası
kuruluşlardan Türkiye'ye kırsal kalkınmasının
geliştirilmesi için gelecek olan kaynakların kullanımını
düzenleyici bir kuruluş olarak ortaya çıkmaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
tasarıyı bu şekilde görüşmeden önce şunu bilmemiz
gerekir: Bize, Türkiye'ye, Avrupa Birliği bu katılım
öncesi süreçte yılda ne kadar para verecek bu kırsal kalkınma
için? Bunun söylenmesi gerekiyor ve Avrupa Birliğinin bütçesine
baktığımız zaman ve bizimle birlikte, katılım
öncesi, bu mali araçlardan yararlanacak ülkeleri de dikkate aldığımız
zaman ortaya çıkan gerçek şudur: Bize, yılda verilecek
kaynak, yaklaşık olarak 150 milyon eurodur, hepsi budur ve
biz, bu 150 milyon euroluk kaynak için her şeyimizi Avrupa Birliğine
bağlama gayreti içerisine giriyoruz ve bu yasayı da bu
gayret içerisinde ele alıp yasalaştırmaya çalışıyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, bu Avrupa Birliği katılım öncesi mali aracını,
biraz önce söylediğim parayı, aday ülkeler için ayrılmış
sınırlı fon miktarının aday ülkeler tarafından,
yani Türkiye tarafından, ancak kendisinin belirlediği
politika seçenekleri içinden tercih yapma ve yine kendisi tarafından
belirlenmiş yönetim mekanizmalarının kurulması
koşuluyla kullandıracağını ifade etmektedir.
Şimdi, bakınız, katılım
öncesi yardım aracı, müzakere tarihi almış olan
Türkiye ve Hırvatistan ile potansiyel aday olan beş Batı,
Balkan ülkesi, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Makedonya, Sırbistan-Karadağ
ve Kosova için hazırlanmış bir programdır ve bu program,
daha önceki birçok programın devreden çıkması üzerine
yerine geçmiş olan bir programdır.
Değerli arkadaşlarım,
bu programın beş ana bölümü vardır; bunlar: Geçiş
yardımı ve kurumsal yapılandırma, bölgesel ve
sınır aşırı iş birliği, bölgesel kalkınma,
insan kaynağı geliştirme, kırsal kalkınma.
İşte, bizim, burada sözünü ettiğimiz bu beşinci
maddedeki kırsal kalkınma olayıdır ve bunun için
verilecek mali araç da "kırsal kalkınma için katılım
öncesi mali araç" adını almaktadır.
Şimdi, ben, bu konular teknik,
bu konulara girmeyeceğim, çünkü biraz önce konuşan değerli
milletvekili arkadaşımız, kendi gözleriyle gördüğü
ve kendi bakış açılarıyla ifade etmesi gerektiği
bir kısım kendi gerçeklerini ifade etti. Ben de, şimdi,
o gerçeklerin gerçek biçimiyle ne olduğunu yüce ulusuma ve
sizlere ifade etmek istiyorum.
Şimdi, arkadaşımız
Sayın Özegen "zirai kredi borçlarını yeniden yapılandırdık
ve çiftçiye şunları sağladık" diyor.
Değerli arkadaşlarım,
o yasa bu Mecliste görüşülürken biz şunu söyledik: Borçların
yeniden yapılandırılması doğrudur, ancak
siz, "faizi kaldırdık" derken, yerine, tarımsal
TEFE, tarımsal ürünlerdeki toptan eşya fiyat endeksini
dikkate alarak yeniden faiz getiriyorsunuz. Bunu yapmayın,
çünkü, bunu yaparsanız, bu halk, bu çiftçi bu parayı ödeyemez
dedik. Dediğimiz aynen çıktı. Bugün, birçok köy bütünüyle
icralık. Öyle köyler var ki, icraya gitmemiş bir tek ev yok.
Değerli arkadaşlarım,
yani burada, "faizleri sildik, faizleri kaldırdık"
ifadesi kesinlikle gerçeği yansıtmıyor. Yerine, tarımsal
TEFE diye bir faiz getirdiniz
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) -
Kaç?
GÜROL ERGİN (Devamla) -
ve
şimdi çiftçi, icrada, icralık olarak inim inim inliyor.
İkincisi, tarımsal sulamalara
ait borçlar konusu.
Değeli arkadaşlarım,
siz, bu tarımsal sulama borçlarını nasıl biçimlendirdiniz
ki, bugün, TEDAŞ'a bağlı, TEDAŞ'la ilgili 350 bin abonenin
-kırsal olarak söylüyorum- 125 bini TEDAŞ'a borçlu ve bu borcun
faiziyle toplam miktarı 1 katrilyon 150 trilyon dolayında.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
orada da aynı hata yapıldı. Şunu söylüyorum: Çiftçi,
eğer, sattığıyla maliyetini karşılayamıyorsa
bu borcu nasıl ödeyecek? Bir tek vicdan sahibi kalkıp şu
kürsüden diyemez ki, çiftçi, ürettiği üründen elde ettiği
parayla maliyetini karşılayabiliyor. Bir tek vicdan sahibi
söyleyemez. Çiftçi, her şeyi zararına satmak zorunda kalmıştır,
onları da sayacağım biraz sonra.
Şimdi, çok ilginç, "tarımsal
girdi maliyetlerini düşürdük" diyor Sayın Özegen. Konuşmasını
gerçekten zevkle dinledim, keşke söyledikleri gerçek olsaydı
dedim, keşke ben o ülkenin insanı olarak burada bunları
konuşuyor olsaydım dedim.
Bakın, tarımsal girdide
maliyetler nasıl düşmüş: 2002 Kasımı, amonyum
sülfat, 190 bin lira; 2007 Martı, bugün, amonyum sülfat 340 bin lira.
Üre -dikkat edin, üreye dikkat edin- 2002 Kasımında 260 bin lira,
Martın 13'ünde, bugün 700 bin lira. Hani, Sayın Başbakan
diyor ya zaman zaman "nereden nereye?" 260 binden 700 bine.
Bu mu maliyeti düşürmek değerli arkadaşlarım!
Ama devam edeceğim.
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) -
Hocam, verilen destekleri de söyle bakalım.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Diamonyum
fosfat, yani DAP gübresi, 2002 Kasımı 385 bin, 2007 Martı
650 bin lira.
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) -
Hocam, Hükûmetin verdiği desteği de söyle Hocam.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Kompoze
gübre: 2002 Kasımı 270 bin lira, 2007 Martı 490 bin lira.
Eğer bir babayiğit çıkıp
bu kürsüden, bu rakamlarda 1 kuruş hilafı hakikat var, derse
alnından öperim. Çıksın bu kürsüden söylesin.
Şimdi, üreye bakıyoruz:
Değerli arkadaşlarım, Çukurova'da ürenin bu dönemde
çok fazla kullanma zamanı geldi. Ne oldu da üç ay içinde ürede
yüzde 25 fiyat farkı oldu ve Hükûmet nerede? Üre, 2006 Aralığında
580 bin lira, bugün 700 bin lira.
Değerli arkadaşlarım,
eğer, siz, buna girdi maliyeti düşürmek diyorsanız, buna
bizim söyleyecek hiçbir sözümüz yok, ama vatandaşın söyleyeceği
çok söz olduğunu siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz.
MURAT YILMAZER (Kırıkkale)
- Destekler Hocam
GÜROL ERGİN (Devamla) - Söyleyeceğim.
Oraya da geleceğim. Sırayla. Acele yok.
Traktör fiyatı: Değerli arkadaşlar,
bugün New Holland TT 55B olan ama geçmişte Fiat 54C olarak üretilen
traktör 18 milyardan 32 milyara çıkmış. Massey Ferguson
240 -normal traktörü söylüyorum- 16 milyardan 27 milyara çıkmış.
Bu mu maliyeti düşürmek?
Gelelim mazota, gelelim mazota.
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) -
Gelelim Hocam, gelelim.
GÜROL ERGİN (Devamla) - 2002
Kasımı
MURAT YILMAZER (Kırıkkale)
- Traktör satışları nasıl Hocam?
GÜROL ERGİN (Devamla) - Onu da
söyleyeceğim.
2002 Kasımı, mazot, 1 milyon
246 bin lira; 2007 Martı, 2 milyon 260 bin lira. Değerli arkadaşlarım,
bu, maliyeti düşürmekse, düşürmüşsünüz!
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) -
Hocam, mazota verilen desteği de ifade etsene! Onu da ifade
edin Hocam.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Siz,
maliyeti düşürmediniz; siz, Türk çiftçisinin değerini düşürdünüz,
değerini, Türk tarımının değerini düşürdünüz.
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) -
Hocam, o sizin görüşünüz.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Bir arkadaşım
diyor ki "Traktör satışlarına gel."
Değerli arkadaşım,
siz, bütün karşılaştırmaları, Türkiye'nin çöküş
yaşadığı 2001-2002'yle yapıyorsunuz.
1998-1999'daki traktör satışının 2006'daki traktör
satışından yaklaşık 10 bin fazla olduğunu
biliyor musunuz?
ABDULLAH ÇETİNKAYA (Konya) -
Nerede Hocam?
MURAT YILMAZER (Kırıkkale)
- Değil Hocam.
ABDULLAH ÇETİNKAYA (Konya) -
Nerede Hocam? Mümkün değil.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Nerede
mi? Yarın tekrar bu kürsüye çıkacağım, nerede olduğunu
ortaya koyacağım.
Değerli arkadaşlarım,
1998-1999'da bu traktör satışları 2006'nın üstündeydi.
Ama, herhâlde, siz, bana inanmak istemiyorsunuz
MURAT YILMAZER (Kırıkkale)
- 2006'da 2000 olmuş Hocam.
GÜROL ERGİN (Devamla) -
Şimdi onları söyleyeceğim.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
tarım sigortasından söz edildi. Dedik ki, fakir fukara çiftçi,
sigorta yaptıramaz. Üstelik, getirdiğiniz Sigorta Yasası'nda,
sigorta yaptırmayanların Afet Yasası'ndan da yararlanamayacağı
maddesini koydunuz; yapmayın, dedik ve koydunuz. Sonra, o sigortaya,
örneğin, kuraklık girmedi. Şimdi, Çukurova'da,
buğdayda üretim, kuraklıktan ötürü, yüzde 20 ile 25 düşük
olacak. Yine, aksini söylemek isteyen varsa gelsin, burada söylesin.
Şimdi, bu çiftçinin durumu ne olacak? Değerli arkadaşlarım,
bunlar, arkadaşımın saydığı bir kısım
konular.
Devam ediyoruz: "Tarımsal
kredi faizini sübvansiyonlu olarak yüzde 7'ye düşürdük, yüzde
7-13 arasında" diyor. Doğru.
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) -
Aynen öyle Hocam.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Enflasyon
ne kadar? Yüzde 10. Sizin, yüzde 59 faiz yüksektir dediğiniz dönemin
enflasyonu yüzde 80. Yani, bakınız, o zaman enflasyonun altında
olan zirai kredi faizini siz enflasyonun üstüne çıkarmışsınız.
Bununla nasıl övünüyorsunuz?
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) -
Tarımsal TEFE, TÜFE'ye niye itiraz ediyorsun o zaman?
GÜROL ERGİN (Devamla) - Devam edeceğiz
Devam edeceğiz
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) -
Ya, sevgili Hocam.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Devam
edeceğiz
"Gübre ve mazot desteği
verdik
" Siz, bu ülkede, geçmişte verilen gübre desteğinin
ne olduğunu biliyor musunuz?
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) -
Biliyoruz, fabrikaya veriliyordu.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Biliyorsunuz
değil mi?
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) - Fabrikatöre veriliyordu, biz çiftçiye
veriyoruz.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Fiyatının
yarısından fazlası destek olarak veriliyordu.
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) -
Biz çiftçiye veriyoruz.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Kaldı
ki, yine soruyorum: 2006'da bir tane Türk çiftçisi var mı mazot
desteği alan? Bir tane Türk çiftçisi var mı gübre desteği
alan? Verdiniz mi?
Haa, şimdi gelelim prim meselesine.
Yonca, korunga
Değerli arkadaşlar, şimdi, arkadaşlarımız
yem bitkilerine verdikleri primle övünüyorlar. Ne zaman verecektiniz
bu primi? Aralık ayının 15'inde. Gidin Güneydoğu'ya,
gidin Doğu'ya sorun.
MEHMET KARTAL (Van) - Hâlâ Van'da
ödenmemiş.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Çiftçi
kan ağlıyor. Aralık 15'i çevirdiniz Ocak 15'e, Ocak 15'i
çevirdiniz Şubat 15'e, geldi Martın 15'i. Nerede primler?
Ha, niye yok? Niye yok, onu da söyleyeyim: Evdeki hesap çarşıya
uymadı da onun için yok. Siz, ne kadar ekileceğini hesaplayamadınız,
paranız yetmiyor şimdi vermeye, onun için şimdi düşünüp
duruyorsunuz, ne zaman verelim, nasıl verelim diye. Olay budur.
Kalkınma: Bakın, görüştüğümüz
yasa nedir? Kırsal kalkınma. Şimdi soruyorum -Sayın
Bakan burada- Güneydoğu Anadolu Projesi çerçevesinde, siz iktidara
geldiğinizde, dört buçuk yıl önce, sulanan alan ne kadardı
GAP Bölgesinde, bugün ne kadar? Bir metre kare artış sağlamadınız.
Bu mu kırsal kalkınma? Bu muydu kırsal kalkınma? Bu
kafa mıdır kırsal kalkınmayı gerçekleştirecek
olan? Mümkün mü arkadaşlar? Sulama olmadan kırsal kalkınma
olur mu? Türkiye'nin en netameli bölgesini bile boş verdiniz.
Ondan sonra "kırsal kalkınmayı sağlıyoruz
"
Yağlı tohumun primi:
Yağlı tohuma prim vermişler! Yağlı tohuma bu
yıl verdiğiniz fiyat, geçen yıl verdiğiniz fiyatın
altındaydı, bunu söyleyin.
Zeytinyağına prim verdiniz.
Geçen yıl 100 bin lira prim verdiniz, bu sene 110 bin lira prim verdiniz
ve çiftçi aynen şunu dedi: "Sayın Başbakan, sen 'al
ananı git' diyorsun, ben böyle demiyorum, al bu primini de git.
110 bin lira prim benimle alay etmektir." Çiftçi diyor bunu, ben
demiyorum. Size de söylüyorlar bunu mutlaka.
Şimdi, tarımda yapısal
dönüşüm olmuş. Bu nasıl yapısal dönüşüm? Arkadaşlar,
hesapsız kitapsız işlerinizden ötürü, övünçle söylüyorsunuz
"Bir yılda 1 milyon insandan fazla çiftçiyi, köylüyü aç
bıraktık, köyünden çıkmak zorunda kaldı." diye
kendiniz söylüyorsunuz ve bununla da övünç duyuyorsunuz. Şaşırtıcı
olan bizim için budur.
Bakın, arkadaşlar, Güneydoğu'da
biz on ili gezdik, geldik. Tütün konusunda çok yanlış yapıyorsunuz.
Tütün kotaları: 200 kiloya indirmişsiniz, 200. Hanginiz
200 kilo tütün üreterek bir evi geçindirebilirsiniz? Mümkün mü?
Şeker pancarı: Getirdiğiniz
sınırlamalarla Türk çiftçisine şeker pancarını
ektirmeyin, Türkiye'min dört bir bucağında sulu topraklarda
şeker pancarı ekilmesin, ama dışarıdan mısır
getirin, dışarıdaki yabancı firma mısırı
tatlandırıcı yapsın, ondan kâr etsin, Sayın
Başbakan o firmayı açıkça kollasın, siz kollayın,
ondan sonra da "biz, çiftçiyi ihya ettik" deyin!
Değerli arkadaşlar, bunlar,
hepsi baştan aşağı yanlış işlerdir.
Sayın İsmail Soylu idi
eğer yanılmıyorsam, Hataylı arkadaşım
-ben burada yoktum, bu kürsüden konuşuyordu, izledim- "450
bin lira greyfurtun kilosu" dedi.
Erzin'in Belediye Başkanı
diyor ki "Hocam, söyle, 450 bin değil, 1.000 ton greyfurtu 200
bin liradan vereceğim, gelsin alsın."
Değerli arkadaşlar, bu
kürsüde gerçekleri söyleyin. Yoksa, gerçekleri insanın yüzüne
bir şamar gibi indirirler ve mahcup olursunuz. Tabii ki, ben, sözlerimi
mahcup olmasını bilenler için söylüyorum ve bu milleti seven insanlar için bunları
anlatmaya, uyarmaya gayret ediyorum.
Bakın, Sayın Ali Babacan'ın
şu ifadesi beni inanılmaz derecede üzmüştür, sizi de
herhalde üzecek, diyor ki: "Enflasyon rakamları içinde
işlenmemiş tarım ürünleri grubu önemli bir paya sahiptir.
Bu konuda ciddi bir ikilem vardır. Şöyle ki 'Tarım ürünleri
fiyatlarındaki düşüş sonrasında çiftçimizin durumu
kötü.' diyorlar. Biz de, zaman zaman, buğdayda olduğu gibi
ya da şekerpancarı alım fiyatını açıkladığımız
gibi, açıklanan fiyatlarla çiftçimizin gelirinin artmasının
tedbirini alıyoruz." Ya, Arkadaşım, Sayın Bakan,
sen hangi ülkede yaşıyorsun? Bir yıl önce 99 bin lira verilen
şekerpancarını 89 bin liraya indiriyorsun
"Şekerpancarına fazla fiyat verdik, enflasyonu yükseltti."
diye şikâyet ediyorsun. Böyle bilgisizlik olabilir mi değerli
arkadaşlar? Bilmiyorsanız konuşmayacaksınız.
Buğday: "Dört sene önceki
fiyattan satılmayan buğdaya "çok fiyat verdik." deniliyor.
Böyle bir şey olabilir mi?
Değerli arkadaşlarım
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET KARTAL (Van) - Hayvancılığı
bitirdiler.
BAŞKAN - Sayın Ergin, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
Buyurun.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Tabii.
Şimdi, devam ediyor Sayın
Babacan, diyor ki: "Çiftçilerimiz bu fiyatlardan memnun oluyor,
ama enflasyon yükseliyor." Eğer senin hesabın buysa, hesabın
da yanlış, sen de yanlışsın Sayın Bakan. Az
bir şey öğrenerek geleceksin; bunları söylediğin
zaman, bunların doğrusunu bilenlerin olduğunu düşüneceksin
ve o doğruları bilenlerin de bunları sana açıklayacaklarını
bileceksin ve ona göre konuşacaksın Sayın Bakan. Gençliğin,
bilmemenin mazereti olamaz.
Değerli arkadaşlarım,
ben sözlerimi burada tamamlıyorum. Ama, hepinizin, Allah
rızası için, bu köylünün, çiftçinin durumunu yeniden gözden
geçirmenizi, kendinizi aldattığınız söylemlerle
onları aldatamayacağınızı bilmenizi istiyorum.
Eli öpülesi Türk çiftçisinin ellerinden
öpüyor, hepinize de sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ergin.
Anavatan Partisi Grubu adına,
Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan.
Buyurun Sayın Özdoğan.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; 1261 sıra sayılı
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı'na ilişkin Anavatan
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
en derin saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
konuya geçmeden önce, dün, Erzurum'umuzun, kahraman Erzurum'umuzun,
vatan kalesi Erzurumumuzun düşman işgalinden kurtuluşunun
89'uncu yıl dönümü münasebetiyle, bütün Erzurumlu dadaşların
ve Türk milletinin bu gününü kutluyorum.
Ayrıyeten, siz tevafuka bakınız
ki, İstiklal Marşı'mızın da Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, aynı günde, 12 Martta, kabul ediliş günü. Bunu
da ayrıyeten kutluyorum ve rahmeti rahmana erişmiş
Mehmet Âkif Ersoy'un sözüyle bitirmek istiyorum bu konuyu: "Allah,
bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın."
Değerli arkadaşlar, öncelikle,
Sayın Niğde Milletvekilimiz Erdoğan Özegen burada,
çıktılar, Türk tarımı hakkında, âdeta, sazı
ele alıp oyun havaları çalmaya başladılar. Şimdi,
muhalefetin gözüyle, Anavatanın gözüyle, acaba Türk çiftçisinin
bugünkü görüntüsü oyun havalık mı, yoksa uzun havalık
mı, burada göstermek istiyorum ben değerli arkadaşlar.
Tarım, değerli arkadaşlar,
bir ülkenin sofrasıdır, ağzının tadıdır,
millî kişiliğinin gücüdür, toprağının kokusu
ve kimliğidir ve tarım, AK Parti Hükûmetinin zannettiği
gibi, siyasette zurnanın son deliği değil, üzerindeki
siyasi gömleğinin kumaşının niteliğidir değerli
arkadaşlar; sizin siyasete, siyaseten ülke toprağınıza
beslediğiniz hislerin aynası, turnusolü ve millî duruşunuzun
alametifarikasıdır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
AK Parti Hükûmeti, cumhuriyet tarihinin, tarımı ve çiftçiyi
en hor gören hükûmetidir. Mustafa Kemal'in "Köylü milletin efendisidir"inden,
köylü, Sayın Başbakanın komplekslerini tatmin ve azar
tahtası hâline gelmiştir maalesef AK Parti devri iktidarında.
Siyasetin ve siyasetçinin kendi milletine saygısız ve
sevgisizliğinin şahikasıdır AK Parti Hükûmetinin
Türk tarımına ve çiftçisine bakış açısı.
AK Parti Hükûmetinin, tarım diye
bir angajmanı, millî tarımın güçlenmesi diye bir meselesi
maalesef yoktur. AK Partinin, tarımın gelişmesi ve
Türk tarımının dünyada yer ve kişilik kazanması
diye bir ajandası da yoktur, ajandasında bir notu da yoktur.
AK Parti Hükûmeti, geçen dört buçuk yılda, her fırsatta, Türk
çiftçisine ve tarımına karşı alerjik yaklaşımını
ürettiği politikalarla ortaya koymuştur. AK Parti Hükümetini
2007 senesinin sandığına gömecek olan en temel olgu da
bu olacaktır.
AK Parti Hükûmeti, Türk toprağını
yalnız, sahipsiz ve çaresiz bırakmıştır. Çiftçiyi
tarlasında, çiftçiyi pazarda, çiftçiyi kredide, çiftçiyi rekabette,
çiftçiyi diğer ülkelerin çiftçisinin karşısında
yapayalnız bırakmış; onu, bir yük, azaltılması,
eritilmesi gereken bir yük olarak görmüştür. AK Partinin, maalesef,
tarım diye bir ruhu yoktur, tarım isteği, arzusu yoktur,
tarım sevgisi ve çabası yoktur. Türk toprağı ve
onun meyvesi, sebzesi de yalnız kalmıştır bu Hükûmet
döneminde.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, sizlere başımdan geçen bir olayı anlatarak
sözlerime devam etmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerden birisinde,
arabayla eve giderken, yolda, kamyonetle portakal satan birisine
rastladım ve biraz portakal almaya karar verdim ve satıcıdan
portakal aldım. Ertesi gün, almış olduğum portakalın
içinde bulunduğu naylon torbadan yemek için portakal çıkardım.
Her bir portakal, maalesef, üç aylık bebek kafası kadardı.
Bozuldum o büyüklüğe, ama aldırış da etmedim. Hormonlu
ise büyüktür, hormonsuz ise küçüktür, bakıp da alsaydın dedim
kendi kendime, ama üç aylık bir bebek kafasından büyük olsa
da bir portakal yemeğe karar verip de soyduğumda, neye
uğradığıma şaşırdım. İçinin
garip bir rengi vardı, değişik bir suyu vardı, kokusu
da bir garip idi bu portakalın.
Bundan neyi kast etmek istiyorum
değerli arkadaşlar: Türkiye'de meyve kalitesi, AK Parti
Hükûmeti döneminde muazzam derecede bozuldu. Şeftaliden tutun,
armuda, üzüme kadar meyvemiz tat ve şekil deformasyonuna
uğradı
ASIM AYKAN (Trabzon) - AK Parti mi
yaptı bunu İbrahim Bey, Allah aşkına!
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Bakın, çiftçiler, Sayın Milletvekilim bunu çok iyi anlıyor,
köylüler çok iyi anlıyor.
Belli iklimler ve toprak özellikleri,
normal tarım şartlarında, belli boy, tat ve özelliklerde
meyve verir. Ben ziraatçı değilim, ama bir köylüyüm, köylü
çocuğuyum, hepimiz biliriz bunu. Aynı meyveler değişik
ülkelerde, değişik tat ve özellikler taşırlar;
Türk domatesi, Yunan domatesi, İtalyan domatesi veya İspanyol
portakalı; Türk portakalını; gözünüzle seçer, ayrıca
tatlarındaki nüansları, farklılıkları anlarsınız.
Yukarıda saydığım
tüm ülkeler kendi kimliklerini taşıyan meyveleri muhafaza
ederken, Türk meyvesi kimlik değişimi yaşıyor ve
Türk meyvesindeki bu kimlik değişiminin, tarımın
yönetimi ve desteği süreciyle alakalı olduğunu hepimiz
biliyoruz.
Eskinin doğal ve küçük hacimli
meyve üreticiliğinden, günümüzün büyük hacimli ve ticaret
beklentisinin daha yüksek olduğu meyve üreticiliğine geçişte
üretim desteği ve kontrolü olmadığı için bunlar
meydana geldi.
Peki, Tarım Bakanlığı
ne yapıyor? Bize göre, hiçbir şey yapmıyor Tarım Bakanlığı
değerli arkadaşlar. Türk meyvesi kimliğini yitiriyor
ve Tarım Bakanlığı, maalesef, seyrediyor ve biz de
bugün gelmiş burada, Türk tarımıyla alakalı bir yasa
tasarısını görüşüyoruz.
Çiftçisinin yalnız, yapayalnız
olduğu toprağımızın Meclisinde, tarımı
kalkındırmayı ve desteklemeyi ele alıyoruz. Neden?
Ardında bir yürek olduğu için mi bu tasarının? Hayır
arkadaşlar. Hükûmet tarımı kalkındırmak ve desteklemek
için bir ruha sahip de o ruhun tasarısı mı, tekrar soralım?
Yine hayır, değil. Bu, Hükûmetin, sadece bir müktesebata
uyabilme tasarısı, başka hiçbir şey değil. Çünkü,
bu Hükûmet için tarım hiçbir şey ifade etmiyor, çünkü kafalarının
içinde "tarım" ve "çiftçi" kelimeleri yok, çünkü
"tarım" ve "çiftçi" kelimeleri bu Hükûmet için
itici, lüzumsuz, demode kavramlardır. Global sermaye ve özenti
ve kendilerince bir modernlik dışında özlü kavramlara
yer yok Hükûmetin kafasının içinde.
Meyve kimliğinin toprak kimliği
olduğunu bilen bir siyaseti beklemekten başka bir çaremiz
de şu anda maalesef yok. Çünkü, güçlü Meclisler, güçlü meyve korumacılığı
yapan Meclislerdir. Millî iktidarlar, güçlü toprak ve tarım korumacılığı
yapanlar ve kendi toprağına inananlardır. Hükûmet ise,
çiftçilerimize karşı öyle umarsız bir hâlde ki, hayvancılığın
gelişiminde en önemli unsur olan yem bitkileri prim desteği,
çok uzun zamandır, çiftçilere, hâlâ, daha ödenmedi. Beni defaatle
arayan çiftçime, şu anda, muhalefet partisine mensup bir milletvekili
olarak, çaresizlik içinde, vereceğim bir cevap da yok.
Son üç yıldır tarım
sektöründe bir çöküş yaşanmaktadır. AK Parti Hükûmeti,
tarıma desteği, ortadan kalkması gereken bir yük olarak
gördüğü için, tarım sektörünün üretim gücünde önemli
kırılmalar yaşanan bu dönemde, başta hayvancılık
olmak üzere, hemen tüm ana alt sektörlerde üretim yapısı
kırılmıştır.
Yine, AK Parti Hükûmeti döneminde
üretimde geriye gidiş ve imzalanan uluslararası anlaşmaların
sonucu olarak, Türkiye, tarımsal ihracattan daha fazla tarımsal
ithalat yapan bir ülke konumuna gelmiştir. Bu da, çiftçimizi
yoksul bir hâle getirmiştir. Çiftçiler borç altında ezilmekte
ve bu süreç içinde mülklerini kaybetmektedirler. Geleneksel tarım
ilişkileri, taşeron işçi konumuna doğru hızla
gitmektedir. Fakirlik, ülke kırsal yaşamının kendini
yeniden üretme kapasitesini tehdit eder bir boyuta ulaşmıştır.
Türkiye köylüsü, Türk köylüsü yaşamını
sürdürebilmek için kendine özgü var olma stratejileri oluşturmaktadır.
Ancak, bunun sürdürülebilir olmadığı da ortadadır,
köylü bile bunun farkındadır. Köylerinden kopup kent varoşlarına
yığılan insanlar, insan onuruna aykırı
şartlarda ve kültür yıkımına maruz bir şekilde
yaşamak zorunda kalmaktadırlar. Bu Hükûmet döneminde -geçen
gün gazetelerde okuduk- 1,5 milyon köylü, toprağını,
çiftini çubuğunu bırakarak şehirlere, varoşlara
akın etmiştir. Bu da, Hükûmetin, çiftçiye, köylüye bakış
açısını gösteren en önemli göstergelerden birisidir.
Tarımsal kamu yönetimi,
millî özünü önemli ölçüde yitirmiş, IMF ve Dünya Bankası politikalarının
yürütücüsü konumuna dönüşmüştür. AK Parti, ülkenin millî
dokusunun temeli olan topraktan üretimi, toprak üretiminden doğan
yerel kültürel yapıları ve ülkenin doğal kişiliğini
yok etmektedir. AK Parti Hükûmeti, Türkiye'nin toprağını
siyaseten erozyona uğratmıştır. Avrupa Birliği
ülkelerinin en büyük özelliği ise, çiftçisinin gücünde yatmaktadır.
Çiftçi gücünün olduğu ülkeler, gerek sermaye birikimi gerek
doyurgan ve nitelikli bir üretim gerek çiftçi üretiminin yoksulluğun
panzehiri olması gerek tarım üretimi gücünün, ülkelerin
yerel dokusunu sağlam tutması, besleyip ilerletmesi
açısından şanslı olan ülkelerdir. Türkiye'nin bu
şansı AK Parti Hükûmeti tarafından elinden alınmaktadır.
Polonya, örneğin, Avrupa Birliğine giriş sürecinde
tüm pazarlık gücünü ülkesinin tarımı için seferber etmiş
ve sonuç da almıştır. AK Parti Hükûmeti ise, maalesef,
Türk tarımının tasfiyesi yolundan gitmektedir. Türk
tarımı, milletimizi, nicelik ve kalite olarak, doğuracak
bir hacimden yoksunluğa mahkûm edilmiştir bu Hükûmet tarafından.
Gerek Avrupa Birliği gerekse
de dünyanın gelişmiş ülkeleri, tarım ürünlerine,
dünya pazarında isim ve yer kazandırmaya çalışırken,
AK Parti Hükûmeti, toprağımızın ürünlerine tepeden
bakan bir sonradan görme konumundadır. Türk fındığını,
narenciyesini, pamuğunu, üzümünü, velhasıl, bu toprakta
ne filizleniyorsa o filizin boynunu bükmek AK Parti Hükûmetinin
tarzı siyasetlerinden olmuştur. AK Parti Hükûmeti için,
çiftçi millî benliğin özüne hayat veren ve milletin efendisi değil,
devletin sırtında, maalesef, bir yük olarak telakki edilmektedir
uygulamalarıyla.
Bir çiftçiye "Bu millet yatıp
kalkıp size mi çalışacak" şeklinde bağırışına
çok yakın mesafeden bizzat kulaklarımla şahit olmuşumdur
Sayın Başbakanın.
AK Parti Hükûmetinin, tarımsal
üretim sürecini desteksiz bırakması ve onu horlaması,
üretimin miktarına olduğu gibi kalitesine de çok büyük
anlamda olumsuz etkide bulunmaktadır.
Türk meyve ve sebzesi gitgide tanınmaz
hâle gelmektedir. Ne Bursa'nın şeftalisi kalmıştır
ne Ege'nin domatesi ne de Amasya'nın elması kalmıştır.
Meyve ve sebze üretiminin kalitesinde büyük bir düşüş yaşanmaktadır
bu Hükûmet sayesinde. Türk meyve ve sebzesi tat deformasyonuna
uğramakta ve kimliğini kaybetmektedir.
AK Parti Hükûmetinin, AB sürecinden
ve globalleşmeden anladığı, yabancı sermaye
girişi, alışveriş merkezi açılışı
ve kule dikilişidir.
AK Parti Hükûmeti, globalleşme
veya Avrupa Birliğine entegrasyon sürecindeki ülkelerin
kendi topraklarının üretim kimliğini ne büyük bir
kıskançlıkla koruduğunu görmeyecek ve anlamayacak
kadar, maalesef, siyasetinde tarıma karşı benliksiz
kalmıştır. Tarım, bir ülkenin sofrasıdır
ve o sofranın niceliği ve niteliği ülke hayat kalitesinin
esaslarından birini teşkil etmektedir. Bunu iyi bilen ve
yaşayan Avrupa ülkeleri, bu nedenle, Avrupa Birliğine
üyelik süreçlerini tarımları açısından iyi değerlendirebilmek
için büyük bir çaba içerisinde olmuşlar ve çok önemli neticeler
de almışlardır.
Yunanistan, Avrupa Birliğine
üyelik sürecini zeytin ağaçlarının yenilenmesi için
çok iyi kullanmış ve tüm zeytin ağaçlarını keserek
yeniden dikmiştir mesela. Yunanistan, yağ oranı düşük
ve verimsiz zeytin ağaçlarının tamamını peyderpey
keserek tümüyle yenilemiştir ve bugün, uluslararası piyasada
ve gurme, yani lezzet sofralarında Yunan zeytini vardır bu
sayede. Bizim zeytinimizin ve zeytincimizin ise boynu, maalesef
büküktür. Zeytin ağaçları, bizde, yenilenmek için değil,
yerine beton dikmek için kesilmektedir. Zeytincilerimizin hepsi
bunu bilmektedir. Tüm zeytin ağaçlarının peyderpey kesilerek
yerine yenilerinin dikilmesi ne kadar uzak bir hayal olarak gözükmektedir
değil mi arkadaşlar? Oysa, bunu yapmak da son derece kolaydır.
Ama, bu iş için, bunu yapabilecek bir vizyona, isteğe, ruha
ve toprak sevgisine sahip olmak gerekir. Modern olmayı, özentilikte,
betonlaşmada ve global sermaye hayranlığında değil,
kendi toprağının kaderini okşayacak bir değerbilirlikle
arayan bir kalibrede bir siyasi yönetim gerekir. Bu işler için,
mutlaka prensip sahibi olmak gerekir değerli milletvekili arkadaşlarım.
Global değerler, yerel değerleri ikame edemez, onun yerine
hiçbir zaman geçemez. Dünyanın hiçbir yerinde global değerler
yerel değerlerin yerine geçmediği için ve modern Avrupa
ve Batı ülkelerinde yerel değerler her zaman konumunu,
önemini muhafaza etmektedir. Globalliğin ne olduğunu
biz iyi biliriz. Çünkü, global bütünleşmeyi ülkemize getiren
misyonun bu ülkedeki sahibi partinin temsilcileriyiz. Ama, global
alanda etkili ve saygın olmanın kayıtsız şartsız
koşulunun, yerel değerleri taşımadaki ruh kabiliyeti
olduğunu da çok iyi biliyoruz.
Değerli arkadaşlar, AK
Parti Hükûmetinin en temel özelliklerinden bir tanesi, kendi yerel
ve kırsal değerlerine ilişkin duyduğu kimlik kompleksidir
maalesef. AK Parti, her ülkede köylülüğün temsil ettiği yerel
değerler konusunda bir kimlik travması yaşamaktadır
maalesef. Halkımız, çiftçimizin ve köylümüzün bir kısmı,
AK Parti ilk ortaya çıktığında, onun halkın değerlerine
saygılı ve kendine yakın bir siyasi parti olacağını
düşünmüş ve iktidara taşımıştır. Ancak,
maalesef, AK Partinin bu konuda çok kompleksli ve köylüyü, çiftçiyi
hor gören, hatta işi İstanbul'a, Anadolu'dan gelen köylüye
vize koyma arzusu noktasına getirebilen kimlik bunalımlı
bir yapı ortaya çıkmıştır bu parti içerisinde
maalesef.
Avrupa ve Amerika gezilerine
pek meraklı olan bu Hükûmet, yaptığı gezilerden de,
maalesef hiçbir şey öğrenememiştir. Öğrenebilseydi,
söz konusu ülkelerde köylünün ve çiftçinin sahip olduğu değeri
anlayıp, bundan, kendi komplekslerini dindirebilecek bir ders
çıkarmış olurdu şimdiye kadar. Türk milliyetçiliği
için afiş öykünmesine ihtiyacı kalmaz, toprağa saygının
doğallığında hakiki bir milliyetçi olma şansına
sahip olabilirdi.
Bugün dünyada ülkeler topraklarının
ürünleriyle markalaşmakta ve uluslararası piyasadaki
varlıkları ve tutulurlukları ile önem kazanmaktadırlar.
Toprak ürünleriyle var olabilmek, ama, ancak o toprağı
işleyene, üretene, yani çiftçiye saygı, sevgi ve destek
ile oluyor değerli arkadaşlarım. Bu saygı ve destek
olmadan Türk toprağının ürünleri maalesef serpilemiyor,
yeşeremiyor. AK Parti Hükûmeti, şeker pancarına, tütüne
kota koydu ve fındığın fiyatını çok
kırdı, hatta, fındığın fiyatını
o derece kırdı ki, İspanya'daki fındık üreticileri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Uluslararası fındık
piyasasını kırmakla suçladığı AK Parti
Hükûmetini protesto eden yürüyüşler yaptılar İspanyol
çiftçileri değerli arkadaşlarım. Bu da, fındıkçıya
olan zulmün boyutlarını göstermektedir bize.
Değerli arkadaşlarım,
değerli milletvekilleri; Türkiye, ziraat fakültelerine
öğrenci bulamıyor, çünkü ziraatçı ve ziraat mühendisi
olmak bir değer olarak sunulmuyor gençlerimize. Avrupa ülkelerinde
ise, ziraat, prestijli ve etkin bir meslek alanı olarak bilhassa
çiftçi ailelerinin çocukları tarafından tercih edilmekte
ve çiftçi ailelerine mensup çocukların ziraat eğitimi alması,
kırsal alanlardaki gelişimi çok pozitif yönde etkilemektedir.
Aile geleneği nedeniyle toprağa aşina ve onun dilini
bilen gençler, aldıkları akademik eğitimin donatımıyla
toprağı optimal bir şekilde koruyucu ve şekillendirici
olabilmektedirler. Ülkemizde ise, tarım ve çiftçi sahipsiz olduğu
ve değer görmediği için, ziraat eğitimi çekici olmamaktadır.
AK Parti Hükûmeti için yükselen değerler arasında çiftçilik,
artık, maalesef yoktur. Global sermaye çekimi ve AK Parti trendleri
açısından bir değer taşımamaktadır çünkü
çiftçilik.
AK Parti Hükûmetinin tarımın
altyapısını nasıl ihmal ettiği kuş gribi
vakalarında da ortaya çıkmıştır. Altyapısı
ve ziraat mühendisi, veteriner hekim ağı iyi olan ülkelerde,
kuş gribi vakaları, tarım bakanlıklarının
tespitinden önce yerel ağ içerisinde tespit edilip, ilk çıktığı
noktada, yayılmadan ve insanlara bulaşmadan kontrol altına
alınabilmektedir. Bunun için, ama, ziraat fakültelerini dahi
doldurmaktan âciz bir hükûmetin olmaması gerekmektedir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum
değerli arkadaşlar. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, saat
19.20'de toplanmak üzere birleşime ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.48
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.32
BAŞKAN
: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74'üncü Birleşimi'nin Dördüncü
Oturumu'nu açıyorum.
1261 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının tümü üzerinde,
söz sırası, şahsı adına Aydın Milletvekili
Ahmet Ertürk'e aittir.
Sayın Ertürk, buyurun efendim.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
AHMET ERTÜRK (Aydın) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, AK Parti Hükûmetinin
yeni bir yasal düzenlemesiyle, yine üreten çiftçilerimizin ürünlerinin
değer bulması için bu düzenlemeyi kural hâline getirmek
üzere görüşmeleri yapıyoruz. 1261 sıra sayılı
Yasa Tasarısı üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Büyük Millet Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
ürettiği ürünlerle toplumumuzu doyuran insanlarımıza
yine yeni bir fırsat ve yeni bir açılım yaratmak üzere,
yine yeni bir imkân sunmak üzere sunulan bu Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumu Tasarısı üzerinde, gerçekten, Hükûmetimizin
destekleme politikalarının bir yenisini, yasayı
iyice incelediğimizde ve tartıştığımızda
görebileceğiz.
Daha önce, Hükûmetimizin önerdiği
ve büyük Meclisimizden geçen yasal düzenlemelerle tarımla ilgili
pek çok kural ve kaideler yasalaştı, kanunlaştı.
Bunlarla, Türk tarımı, gerçekten, çağdaş dünyada
iyi tarım uygulamaları, hijyen şartlarıyla beraber
hak ettiği güzelliklere kavuşmaya doğru yol almaya
başladı. Bunların en başında, Hükûmetimizin
ve Tarım Bakanlığımızın uyguladığı,
uygulamaya çalıştığı ve çiftçilerimizi bu
yönde yönlendirmeye çalıştığı güzel uygulamalardan
bir tanesi de iyi tarım uygulamaları, organik tarım,
sertifikalı tohum kullanımı, sertifikalı fidan
kullanımı ve arz açığı ürünlerin daha çok üretilmesini
sağlamaya yönelik tedbirler, hatta, arz fazlası ürünlerin
de ihracatına yönelik fırsatlar gibi pek çok örnek verebiliriz.
Örneğin, fidan desteklemeleriyle,
gerçekten, ülkemizin pek çok yerinde piynarlık, hayıtlık,
çalılık gibi görünen arazilerde zeytin fidanı dikilmesi,
kiraz fidanı dikilmesi, elma fidanı dikilmesi gibi yönlendirmelerle,
Türkiye'nin daha çok üreten ve ürettiğiyle daha çok katma değer
yaratan, hatta bu ürettiği ürünleri, izah ettiğimiz gibi
iyi tarım uygulamaları ve hijyen şartları da eklediğimizde,
gene çıkarmış olduğumuz Gıda Kanunu'muzda hayat
bulan düzenlemelerle, tamamen ihracata yönelik fırsatlar
yapma şanslarımız var.
Ülkemizin belki petrolü yok, belki
doğal gazı da yok, ama dünyada pek çok ülkede yetişmeyen
çok güzel tarım ürünlerimiz var. Mesela incirimiz var, zeytinimiz
var, zeytinyağımız var, kirazımız var, kestanemiz
var, çileğimiz var ve biz bu ürünlerimizi yurt dışına
satabildiğimiz takdirde, sattığımız takdirde,
ihraç ettiğimiz takdirde, 2006 yılı rakamlarına
göre 10 milyar YTL'yi bulan ihracatımız, belki bu sene çok
daha iyi bir rakama, belki yarım kat, 15'e, belki 1 katına,
20 milyar YTL'ye çıkardığımız takdirde
VAHİT KİRİŞCİ
(Adana) - 10 milyar dolar, YTL değil.
AHMET ERTÜRK (Devamla) - Peki Sayın
Başkanım.
10 milyar dolara yaklaşan bu
tarım ürünleri ihracatımızı, 15 milyar dolara,
hatta 20 milyar dolara yükseltebildiğimiz takdirde, hem çiftçimiz
kazanacak, bu ürünleri üreten çiftçilerimiz kazanacak hem de Türkiye'miz,
memleketimiz, devletimiz kazanacaktır. Bunları yapabilmek
için de, işte bu güzel uygulamalarla, tarımımızı
kural ve kaidelerine uygun, yönelik üretim tarzlarımızı
yerleştirdiğimizde bunların hepsini yapabiliriz.
Mesela, bir örnek vermek gerektiği
takdirde zeytinyağından bahsedelim. Zeytinyağında
yıllardan beri dökme yağ ihracatına fırsat ve
imkân verilmiş
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Bu sene
yarı yarıya!
AHMET ERTÜRK (Devamla) -
ancak bizim
Hükûmetimiz rafine edilmemiş dökme yağ ihracatına fırsat
ve imkân vermedi. Ne yaptı? Bunun yanında ambalajlanmış
ve markalanmış ürünlere ihracat fırsatı verdi. Örneğin,
1 kilograma kadar markalaşmış zeytinyağı ihracatında,
1 kilogram ambalajlık hâlde ihraç edilen zeytinyağına
350-400 dolarlık nispetlerle, 2 kilograma kadar 300 dolar, 5 litreye
kadar olan, 5 kilograma kadar olan zeytinyağına 250 dolarlık
ihracat teşvikleriyle, artık, bundan sonra, yağlarımızı,
zeytinyağlarımızı ve dünyada gerçekten yükselen
değer olan zeytinyağımızı dökme yağ olarak
satıp, işte, komşu Yunanistan, İtalya, İspanya
gibi ülkelerin kendi markalarıyla dünyaya bu yağları
tanıtmalarının yanında, artık, Türk zeytinyağının
da kendi markasıyla, kendi ambalajıyla, kendi ürün logosuyla
tanıtılması ve satılması yönünde bir açılım
getirilmek istendi.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu yasal düzenlemelerin yanında, yine,
kırsal kesime yönelik fidan projeleri, iyi tarım uygulamaları
ve ihracata yönelik tür ve çeşitlerle donatılan Türk tarımına,
biz, daha çok, köylümüzün, çiftçimizin köyünde yaşayabilmesi,
üretimini yaşadığı yerde sürdürebilmesi hedeflemeleriyle,
yeni düzenlemeler -yine- getirmeye çalışıyoruz. Mesela,
bunların başında da kırsal kalkınma destekleme
projeleri var. Çiftçilerimizin ürettiği tarım ürünlerinin
ambalajlanması, paketlenmesi ve değerlendirilmesiyle
ilgili gerek çiftçilerimizin kurdukları kooperatifler gerekse
şirketlere yönelik çalışmalarda 350 milyar liraya kadar
yaptıkları yatırımların yüzde 50'sini hibe
olarak Hükûmetimiz verebilmektedir. Örneğin, bir zeytinyağı
paketleme tesisi kuran veya bir mısır kurutma tesisi kuran
veya bir süt işleme tesisi kuran veya bir elma ambalajlama tesisi
kuran veya bir kestane işleme tesisi kuran gibi... Tarımsal
ürünlerin değerlendirilmesiyle ilgili tarım sanayiinin
gelişmesi yönünde fırsat ve imkân yaratan tarımsal kuruluşlarımıza,
çiftçilerimizin kurdukları kooperatiflere, şirketlere,
üretim organizasyonlarına bu tip desteklemeler verilmektedir.
Keza, bunun yanında, yine,
iyi tarım uygulamalarına yönelik olmak üzere, damlama sulama
sistemine de yüzde 75'e ulaşan hibe destekler verilmektedir.
Şimdi, bu kadar destekler, bu
kadar önem ve ehemmiyet verilen üreten insanlarımızın
ürünlerini hak ettiği fiyatlarla satabilmeleri ve üretim girdilerindeki
bu hibe desteklere rağmen, hâlâ, burada pek çok değerli milletvekili
çıkıp "Türk tarımı bitti, Türk tarımı
mahvoldu, AK Parti Hükûmeti Türk tarımını bitirdi."
diyebilmektedir.
Bugün, örneğin, pamukta verilen
destekleme primi 348 bin liradır. Buğdaydaki destekleme
primi kilogramda 35 liradır. Keza, mısır, 67 liradır
veya 6,7 yeni kuruştur.
Şimdi, bütün bu desteklemelere
baktığımızda, Hükûmetimiz, çiftçilerimize, bunları
daha önceki zaman dilimlerinde belki hazine şartları uygun
olmadığı için, ödemelerinde sorun yaşanıyordu;
ancak, AK Parti Hükûmeti, üreten insanlara verdiği ehemmiyetin
ve üreten insanların ürünlerini, tarlaya indikleri zaman ihtiyaç
duydukları mazot, gübre, tohum gibi ana girdilerinde, örneğin,
traktörlerinin ve ekipmanlarının ihtiyaç duyduğu, yine,
yedek parça ve tamirat gibi işlerde gereksinimleri olan zirai
kredilere karşılık, bu ürettiği ürünlerin destekleme
primlerini, gene, çiftçimizin tarlaya indiği günlerde vermek
suretiyle; örneğin, mazot desteklemeleri nisan ve haziran aylarında
1/2 olmak üzere, yüzde 50'şer nispetlerde, keza, doğrudan gelir
desteği de nisan ayında ve haziran ayında verilmek suretiyle;
pamuk destekleme primi 30 marta kadar müracaat süresi bitiyor, nisan
ayında gerekli kontroller yapıldıktan sonra, mayıs
ayı içerisinde yağlı tohumlar destekleri olarak; gene,
mısırda iki aylık bir müracaat süresinin uzatılmasıyla,
ikinci ürün mısırlarını zamanında hasat edemeyen
çiftçilerimize yeni bir fırsat verilerek, onların da mayıs
sonuna kadar müracaat etmeleri hâlinde, temmuz ayında mısır
destekleme primi ödenmek suretiyle, çiftçilerimize, ürettiği
ürünler için yapmak istediği masrafları, tarlaya indiklerinde,
tarla çalışmaları yaparken, işte, bu ana girdilerini
sağlama yönünde, Hükûmetimiz, hak ettikleri bu primleri ve
Hükûmetimizin de ödemeyi vaat ve taahhüt ettiği primleri, Tarım
Bakanlığımız iyi bir organizasyonla, iyi bir programlamayla,
çiftçilerimize, bir başka kurum ve kuruluşa muhtaç olmadan
ödeme gayreti ve çabası içerisinde olmuştur.
"Tarım çok kötü." deniliyorsa,
değerli milletvekillerimiz, bugün pek çok tüccar, tacir, kuyumcu,
inşaat müteahhitleri tarıma yatırım yapmaktadır.
Örneğin, benim ilimde, Aydın'da şu anda iki yüz başın
üzerinde yirmi yedi tane hayvancılık işletmesi kurulmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ertürk, konuşmanızı
tamamlayınız, buyurun.
AHMET ERTÜRK (Devamla) - Madem hayvancılık
çok kötü, madem hayvancılıktan insanlar para kazanamıyor,
o zaman niye yirmi yedi tane işletmeyi insanlarımız
kurma yolunda heves ve gayret etmektedirler?
MEHMET KARTAL (Van) - Başka geçim
kaynakları yok ki, ne yapsınlar!
AHMET ERTÜRK (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, konuşurken, elbette, yapılan desteklemeleri,
yapılan fırsat ve imkânları iyi tartmak lazım. Bugün
1 kilogram sütte 70 bin liradan 85 bin liraya kadar, eğer çiftçi
bir örgüte kayıtlıysa destekleme yapılmaktadır.
Suni tohumlamadan doğan bir buzağıya 140 bin liraya
kadar destekleme yapılmaktadır. Keza, terör bölgesindeki
pek çok ilimizdeki besicilik yapan arkadaşlarımıza,
kilogram başına 1 liraya ulaşan, 1 YTL'lik desteklemeler
verilmektedir.
MEHMET KARTAL (Van) - 1 litrelik
pet şişe 3 kilo süt parası
Nasıl söylersiniz bunu?
AHMET ERTÜRK (Devamla) - Bütün bu
çalışmalarla, Türk tarımı, gerek hayvancılığı
gerekse bitkisel üretimi hak ettiği güzelliklerle tanışmaktadır
ve tanışmaya devam etmektedir.
Ben, bu duygularımla, bu yasanın
hayırlı olması dileklerimle saygılarımı
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Komisyon adına, Komisyon
Başkan Vekili Konya Milletvekili Sayın Özkan Öksüz, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK Partinin iktidara
gelmesiyle, hemen her alanda olduğu gibi, tarımda da ve hayvancılık
alanında da Türkiye'de büyük gelişmeler sağladık,
çünkü, bizim, çiftçimize ve besicilerimize bakış açımız
bizden önceki hükûmetlerden, bakış açılarından çok
farklıdır. Bildiğiniz gibi, AK Partinin iktidara geldiği
zaman çiftçilerimiz ve besicilerimiz iflas etmiş, büyük çoğunluğu
acz içinde kalmışlardı. Çiftçilerimizin borçlarını
ödeyebilmek için biçerdöverleri, traktörleri, tarlaları haciz
altına alınmıştı. Çiftçi ve besicilerimizin
büyük çoğunluğu ise devletle mahkemelik bir durumdaydı.
2002 yılında Ziraat Bankasından
kredi kullanan çiftçi sayısı 77 binken, şu anda 200 bini
aşmaktadır. Yine, Halk Bankasından kredi kullanan çiftçi
sayısı 2002 yılında 100 bin dolayındayken,
şu anda 250 binlere yaklaşmıştır.
Tarım da AK Parti Hükûmetiyle
bir büyümeye girmiştir ve bu büyüme yüzde 6'yı geçmiş
durumdadır.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın
Milletvekilim, bu sene küçüldü.
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) -
Tarımsal alanda reform niteliğinde kanunlar çıkardık.
Bunlar, kısaca, depoculuk, organik tarım, sertifikalı
tohumculuk, Toprak Kanunu ve Arazi Kullanma Kanunu, bir de Tarım
Sigortası Kanunu.
Bu Tarım Sigortası Kanunu,
Hükûmetimiz zamanında çıkarılan en önemli kanunlardan
biridir ve bundan önceki hükûmetlerin hiçbirinin bu kanunu çıkarmaya
cesaretleri bile yoktu, çünkü, ödeyecekleri paraları da yoktu
o zaman. Biz bu kanunu şu anda genişlettik, donu da bu kanunun
kapsamı altına aldık. Kuraklıkla ilgili de
şu anda Hükûmetimiz bir çalışmanın içindedir.
Bir örnek vermek istiyorum: Donla
ilgili, en son, 70 binin üzerinde poliçe kesilmiştir arkadaşlar.
Yani, bu, büyük bir rakamdır ve bu devam ediyor. Tarım sektöründe
bir yandan kaliteli üretim desteklenirken, diğer yandan çiftçilerimiz
dış piyasalarda rekabet üstünlüğü olan veya olabilecek
ürünlere yönlendirilmiştir.
2006 yılı hububat
alımlarında da değişik kriterler getirdik ve çiftçilerimiz
bu konuda da çok rahat etmiştir. Kimyasal analiz cihazları
devreye sokulmuştur. Hassas teraziler yenilenmiştir. Yoğun
alım yapan sabit iş yerlerine otomatik numune araçları,
cihazları yerleştirildi. Hizmet alımı yöntemiyle
ilave iş gücü katkısı sağlanmıştır ve
bununla ilgili bir hayli şeyler uygulanmıştır.
Bu yıl, ilk kez, ürünlerin
sağlıklı depolanması için, ülkenin depo kapasitesinin
harekete geçirilmesi amacıyla, standartlara uygun görülen
tüm kişi ve kuruluşların depoları TMO'ca kiralanarak
yerinde emanet alımı yapılmış; böylece, yerinde
emanet alımı sonucu makbuz senediyle çiftçilerimiz bankalardan
kredi kullanma durumuna geçmişlerdir.
Demin, buradan bir arkadaşımız
dile getirdi, ona cevap vermek istiyorum. Katılım Öncesi
Avrupa Birliğinden Mali Yardım Programı kapsamında
Türkiye'ye ayrılan bütçe, 2007 ve 2010, 2 milyar 256 milyon eurodur.
Buradaki arkadaşımız bunu iyice incelesin, ondan
sonra kalkıp burada konuşabilsin. Bakın, ben bununla
ilgili birkaç rakam vermek istiyorum. Kurumsal kapasite gelişimiyle
ilgili, 2007, 2008, 2009'da 946 milyon, bölgesel ve sınır ötesi
işbirliğiyle 34,4, bölgesel kalkınmayla ilgili 762
milyon, insan kaynaklarıyla ilgili 222 milyon, kırsal kalkınmayla
ilgili yardım, 290,5 milyon euro toplam 2 milyar 256 milyon eurodur.
Bunu arkadaşlarımızın bilgilerine sunuyorum.
Demin burada traktörle buğdayı
karşılaştıran arkadaşlarımıza,
ben, buradan gene cevap vermek istiyorum. 2002 yılında desteksiz
olarak buğdayın fiyatı 230 TL idi, bununla, 84 tona 1
traktör alınıyordu, 2007 yılında desteksiz, 66 tona,
şu anda 1 traktör alınıyor. Mısırda, 2002
yılında 88 tona 1 traktör alınırken, 2007 yılında
74 tona traktör alınıyor.
Bunları bu şekilde karşılaştırarak
burada konuşmalarını tavsiye ediyorum. Yani, bunların
hepsi resmî kaynaklardır. Arkadaşlarımızın
bilgilerine sunuyorum. Yine
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) -
Bir de buğdayla açıklayın.
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) -
Buğdayla açıkladım. Buğdayı, ben, size söyleyeyim:
2002 yılında 84 tonla alınıyordu, 2007 yılında
66 ton.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - O
rakamları bir daha gözden geçirin!
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) -
Rakamları söylüyorum: 84 ve 66. İnceleyin.
Şimdi, biraz önce, gene, burada,
bir arkadaşımız, sulamayla ilgili bazı şeyleri
dile getirdi. Bunun da, ben, rakamlarını Devlet Su
İşlerinden aldım, arkadaşlara takdim ediyorum.
Türkiye'de sulamaya açılan alanlar: Hükûmetimiz öncesinde
yılda en fazla 60 bin hektar sulamaya açılıyordu, bizim geldiğimiz dönemde, 2003
yılında 152 bin hektar, 2004 yılında 110 bin hektar
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) -
Neresi bunlar?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) -
2005 yılında 210 bin hektar, 2006 yılında 100 bin hektar,
toplam 572 bin hektar sulamaya açılmıştır. 2002
yılında
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) -
İkinci GAP barajı mı?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) -
İnceleyin Sayın Vekilim.
2002 yılında 4 milyon 230
bin hektar sulama alanı var iken Türkiye'de, 2007 yılında
bu 4,8 milyon hektar alana çıkarılmıştır.
Bunları açıklamak için
söz almıştım.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
HALİL AKYÜZ (İstanbul) -
Tabii, Gürol Hoca yok ya, atarsın!
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Rakamı
vereyim rakamı
HALİL AKYÜZ (İstanbul) -
Gürol Hoca gelsin de bu rakamları senin gözüne sokarım.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) -
İkinci el Başak traktör mü? Yarın, söz, 66 ton buğday
getireceğim
BAŞKAN - Şahsı
adına, Giresun Milletvekili Adem Tatlı.
Sayın Tatlı, buyurun efendim.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
ADEM TATLI (Giresun) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kırsal kalkınma,
kırsal alanda sürdürülebilir doğal kaynak kullanımını
esas alarak kırsal kesimin gelir düzeyinin ve yaşam kalitesinin
yükseltilmesini, gelişmişlik farklarının azaltılmasını,
çevresel ve kültürel değerlerin korunmasını ve geliştirilmesini
gözeten sosyal, kültürel ve ekonomik özellikleri ve ihtiyaçları
dikkate alan faaliyetler olarak tanımlanabilir.
Yine, kırsal kalkınma kapsamında,
kırsal alanda yaşayan insanların, özellikle düşük
gelire sahip birtakım hizmetlerden asgari düzeyde faydalanan
insanların hayat standartlarının yükseltilmesi, onlara
götürülecek olan hizmetlerin miktar ve kalite itibarıyla artırılması,
bunların birtakım ekonomik faaliyetlerinin geliştirilmesi,
daha iyi bir gelire kavuşturulmaları, bunun için gerekli
eğitim, altyapı, buna benzer bütün bu faaliyetlerin projelendirilebilmeleri
de yer almaktadır. Ayrıca, bu konu tarım sektörü içerisinde
mütalaa edilmektedir.
Bununla birlikte, Tarım Bakanlığımızın
2013 yılı hedeflerine göre, hizmetlerin paydaşlara
aktarılması, tarımsal işletme ölçeğinin verimli
bir üretimi sağlayacak şekilde büyütülmesi, tarımsal
ihracatın yükseltilmesi, tarımsal gayrisafi yurt içi hasılanın
istenen hedeflere ulaştırılması, tarımsal
istihdamın düşürülmesi, tarım ürünlerinde rekabet
gücünün artırılması, pazar garantili sözleşmeli
üretimin yaygınlaştırılması gibi hedeflere
ulaşmada kırsal kalkınma politikaları en önemli
araçlardan birisidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin içinde bulunduğu genel sosyoekonomik
durum ve kırsal alanda yaşanan sorunlar ile kırsaldan
kente göçün getirdiği ekonomik, sosyal ve kültürel sorunların
boyutu, önlemlerin çeşitliliğini ve entegre yaklaşımları
gerektirmektedir. Avrupa Birliğine uyum sürecinde kırsal
alandaki sorunlara kalıcı çözümler bulunması ihtiyacı,
kırsal kalkınma konusu, Avrupa Birliği ve gelişmiş
ülkelerle birlikte bizde de ön sıralara çıkmıştır.
Avrupa Birliği, gerek kendi içinde gerekse üye ve aday ülkelerde
kırsal kalkınmayla ilgili fonlardan istifade edebilmeleri
için bazı ön hazırlıkların yapılmasını
istemektedir. Bu ön hazırlıklardan birisi de kırsal
kalkınmayı destekleme kurumunun kurulmasıdır.
Yine, Avrupa Birliği müzakerelerinin
en zor başlığı tarım ve kırsal kalkınmadır.
Tarımın ülkemizdeki sosyoekonomik yükünün fazlalığı
ve tarımda köklü değişiklikler yapmanın güçlüğü
bu sürecin zorluklarındandır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu zorlu sürecin, ülkemiz tarımını
geliştirebilecek ve kırsal kalkınmayı sağlayacak
şekilde geçirilmesi, Türkiye'nin kırsal kalkınma desteklerinden
faydalanabilmesi için, kırsal kalkınma planının
hazırlanması ve hazırlanan planın uygulanmasından
sorumlu olacak, tarım ve kırsal kalkınmayı destekleme
kurumunun kurulması temel zorunluluklardandır. Ayrıca,
kırsal kalkınma planının hazırlanması ve
kurumun kurulması ülkemizin Avrupa Birliği fonlarından
zamanında yararlanabilmesi, tarım ve kırsal kalkınma
faslının müzakereye açılabilmesi açısından
büyük önem taşımaktadır.
Bu noktada kullandırılması
öngörülen fonlardan bahsetmek istiyorum. Ülkemiz için öngörülen
fon 750 milyon avrodur. Bu fon, hibe olarak 2007-2013 yılları
arasında kırsal kalkınma için kullanılacak, bunun
yanında devletimizin 375 milyon avro katkısı olacak,
toplamda 1,1 milyar avroluk bir kaynak olacak, sonuç olarak da 2 milyar
250 milyon avroluk bir yatırım gerçekleştirilmiş
olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu fonlardan kimler yararlanacak? Projeler nasıl
belirlenecek? Burada iki öncelik söz konusudur: Birincisi, pazar
verimliliği, kalite ve sağlık standartlarının
iyileştirilmesidir. İkincisi de, kırsal alanlarda yeni
istihdam imkânlarının oluşturulmasıdır. Türkiye'de
kırsal alanda yaşayan çiftçiler, üretici örgütleri, sivil
toplum kuruluşları ve bununla ilgili toplum kesimleri bu
fonlardan yararlanabileceklerdir. Daha da açarsak, şirketler,
firmalar, tarımsal ürün işleme ve pazarlama alanlarındakiler,
hatta meslek kuruluşları, özel idareler, belediyeler bu
projelerin hazırlanmasından, uygulanmasından istifade
edeceklerdir.
Bu saydıklarımın içerisinde
bu iki öncelikten beş başlık seçilebilecektir. Bunlar
muhtelif başlıklardır. Her ülke kendi ihtiyacına
göre birtakım başlıkları seçebilecektir. Örneğin,
biz ülkemiz için "Tarım işletmelerine yatırım"
başlığını seçiyoruz. Tarım ve su ürünleri
işleme ve pazarlama yatırımları, üretici gruplarının
desteklenmesi, tarım, çevre ve hayvan refahıyla ilgili
programları içermektedir. Bu program, pilot bir programdır.
Bir diğer başlık "Ekonomik faaliyetlerin geliştirilmesi
ve çeşitlendirilmesi"dir. Ülkemiz olarak biz fonlardan faydalanmaya
başladığımızda bu saydığım alanlardaki
projelere öncelik vereceğiz ve "Bu alanlarda önceliklerimiz
ve ihtiyacımız var, onları destekleyeceğiz."
diyebileceğiz.
Yine, biz iktidara geldiğimizden
beri kırsal alandakilere ve çiftçilerimize, köylülerimize
yapmış olduğumuz büyük hizmetler var, bunlardan da birkaç
örnek vermek istiyorum:
İktidara geldiğimizde
yüz binlerce çiftçimiz kullandıkları zirai krediler nedeniyle
borç batağına düşmüşlerdi. Çiftçilerimizin borçlarını
yeniden yapılandırarak, 2,7 katrilyonluk borcun 1,5 katrilyonunu
sildik, geri kalanını üç yılda ödenecek şekilde
yapılandırdık.
Yine, tarımsal sulamadan kaynaklanan
ve 1 katrilyona ulaşan enerji borçlarını ödenebilir
hâle getirdik. Borcunu zamanında ödeyen üreticilerimize yüzde
15 civarında indirim sağladık.
Tarımsal girdi maliyetlerini
düşürdük. Birçok tarımsal girdide KDV oranını yüzde
18'den 8'e, bir kısmında da yüzde 18'den yüzde 1'e indirdik.
Tarımsal kredi faizlerini
düşürdük. 2002'de yüzde 59 olan tarımsal kredi faizleri, bugün
yüzde 7-13 seviyelerine çekilmiştir. Kredi faizlerinin cazip
hâle gelmesiyle, 2002 yılında 77 bin çiftçi 227 trilyon TL kredi
kullanmışken, 2006 yılında 268 bin çiftçi 3,3 katrilyon
tarımsal kredi kullanmıştır.
Yine, tarımsal üreticimizi
her yıl düzenli olarak artan bir şekilde destekledik. Toplam
tarımsal destekleme miktarı, 2002'de 1,8 katrilyon TL iken,
2006'da bu rakam 5 katrilyon TL'ye çıkmıştır.
Tarımsal üreticimize gübre
ve mazot desteği verilmiştir. Bu kapsamda, 2003, 2004 ve 2005
yıllarında 1,3 katrilyon TL gübre ve mazot desteği verilmiş,
2006 yılı için ise 850 trilyon TL destek ödemesi yapılmıştır.
Yine, ülkemizde arz açığı
bulunan yağlı tohumlar için, 2002 yılında 186 trilyon
TL destek verilirken, 2006'da bu destek 1,2 katrilyon TL'ye çıkmıştır.
Kırsal alanda en önemli ekonomik
faaliyetlerden olan hayvancılık da Hükûmetimiz döneminde
büyük destek görmüştür. 2002 yılında hayvancılık
destekleri 83 trilyon TL iken, 2006 yılında bu destek miktarı
700 trilyon TL'ye çıkmıştır. Yine, yem bitkileri desteği,
39 trilyon TL'den 380 trilyon TL'ye çıkarılmıştır.
Kırsalda bir araya gelerek
güç birliği yapan tarımsal kalkınma kooperatiflerine
cumhuriyet tarihinin en büyük desteği verilmiştir.
1990-2002 yılları arasında 600 kooperatife 90 trilyon
destek verilmiştir. 2003-2006 döneminde 895 tarımsal kalkınma
kooperatifine verilen destek 591 trilyon TL'dir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tarımdaki yapısal dönüşüm nedeniyle
ortaya çıkan istihdam sorunu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tatlı,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ADEM TATLI (Devamla) -
ve kırdan
kente göç baskınını azaltmak için Hükûmetimizin kırsal
alana ve tarımsal üreticilerimize yönelik yaptığı
hizmet ve verdiği desteklerin bir kısmına değinme
fırsatı buldum, ancak, birçok konuya da zaman darlığından
dolayı girmedim.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi
tekrar saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, tasarının
tümü üzerindeki
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN - Daha bir şey yok
Sayın Kandoğan.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) -
Sayın Başkan, soru var.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Karar
yeter sayısı
BAŞKAN - Hayır, oylama
yapmadan karar yeter sayısı isteniyorsa arayayım!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Hayır,
yok. Soru var, soru.
Sayın Başkanım
BAŞKAN - Sayın Anadol, anlıyorum
da, Sayın Kandoğan karar yeter sayısı istiyor.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Yok,
yok. Biz ne zaman isteyeceğimizi biliyoruz.
BAŞKAN - Evet, yirmi dakika süreyle
soru-cevap işlemi
Sayın Işık, buyurun
efendim.
AHMET IŞIK (Konya) - Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanımdan
Bu kurum
bölgesel ajanslarla birbirine çok benzemektedir. Aradaki fark nedir
Sayın Bakanım?
Diğer, son sorum: Kurumun ismi
"Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu"
olmasına rağmen, tarımsal desteklemelerin tümünü uygulayacak
bir yapıda görünmemektedir. Bu kurum tarımı kapsamlı
bir şekilde destekleyecek midir? İzleme ve Yönlendirme Komitesinde
Müsteşarın rolü nedir? Bir de bu kurumun personeli sadece
kamu personelinden mi ibarettir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Özdoğan
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Aracılığınızla
Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanına bir sorum var.
Sayın Bakanım, bildiğiniz
gibi, hayvancılığın temel motor gücü yem bitkileridir.
Şimdi, şu yasa tasarısını, Türkiye'nin her tarafındaki
köylüler olduğu gibi Erzurum'daki köylüler de yoğun bir
şekilde izlemektedirler. Arada, beni izleyen bir grup Erzurumlu
köylü adına -ismini de vereyim- Fırat Koçak diye bir köylümüz
beni aradı. "Yem bitkileri prim desteği henüz ödenmedi"
dedi, "Bizler, köylüler, çiftçiler olarak bankalara borçlandık
yüksek faizle. Bu yem bitkileri prim desteğini ne zaman ödeyeceksiniz?"
Şimdi, AK Partinin konuşmacıları çıktığı
zaman mangalda kül bırakmıyorlar, fakat, köylülerimizin
bu prim desteği, yem bitkileri teşvik primi olduğu gibi
duruyor. Bunu ne zaman ödeyeceksiniz? Köylümüze, çiftçimize bir
müjdeniz var mı buradan?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Sarıbaş
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, tarım
kredi kooperatifleri ve Ziraat Bankası tarafından verilen
tarımsal destek ve kredilerde uygulanan müteselsil kefalet
yöntemi maalesef çiftçilerimizi mağdur eder duruma gelmiştir.
Kefalet sisteminde, gruplar hâlinde tanımadıkları insanlarla
kefaleti öngören düzenleme hiçbir zaman hukuki değildir. Zaten
zorluk içerisinde devletin kapısını çalan çiftçi, üç
kuruş almak için tanımadıkları gruplarla, insanlarla
kefil olmak zorunda kalmakta, âdeta dolandırılmakta, birçok
yolsuzluğun da sebebi olmaktadır. Mesela, benim kasabamda,
hiç, kasabalı olmayan, tanımadıkları, başka
ilçelerden gelmiş insanlara ortak kefalet senedine imza attırılarak
bugün 230 çiftçimiz 30'ar milyar liralık, hiç tanımadıkları
bir adamın kefaleti için borçlu duruma gelmişlerdir. Bunu
düzeltmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda ilgili tarım kredi
kooperatifine icraları durdurma talimatınız olacak
mı? Bu, bir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederdim
Sayın Sarıbaş.
Sayın Özkan
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
- Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Bakana bir sorum olacak:
Doğrudan gelir desteği 2006 yılı ödemeleri henüz
yapılmadı. 2007 yılının ilk iki ayı geçti,
üçüncü ayı içerisindeyiz. Gittiğimiz, gezdiğimiz her
bölgede, doğrudan gelir desteğinin ne zaman ödeneceği
hakkında çiftçilerimizden sorular alıyoruz. Buradan, Sayın
Bakanımızdan bu sorunun cevabını istiyorum.
İki: Kalkınma kooperatiflerine
süt destekleri veriliyor, ancak, köylerimiz de sulama kooperatifleri
de var, sulama kooperatiflerine süt destekleri verilmiyor. Bu konuda
da üreticilerimizin
Çünkü, kooperatif kurdurma anlamında
devlet devamlı yardımcı oldu. Bu kooperatiflerimize
süt destekleri şu anda verilmiyor. Kalkınma kooperatiflerine
ve yetiştirici birliklerine de yaklaşık altı aydır
destekler verilmiyor. Bu destekler ne zaman verilecek?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Bakanım, 10 bin liraya kefil olan insandan
30 milyon gibi bir rakamla bugün bu parayı istemek! Bu ülkede
bilemiyorum bunun adı nedir. On yıl önce alınan -demin
Sayın Sarıbaş'ın da söylediği, Malatya Hekimhan
Kocaözü beldesi- senetlerin 10 bin lira tanesi, her bir senet. Kambiyo
senedinde o senedi ödemekle yükümlüdür. Şimdi 10 bin liralık
senet için 30 milyon para istemek acaba hangi ticari veya hangi yasal
süreçle başlıyor? Bu insanları -10 kişi ödememiş-
230 kişiyi taciz etmek on yıl sonra
Bugüne kadar istemeyeceksin,
bugüne kadar adamlara "Borcun var." demeyeceksin, on
yıl sonra her birinin evine 20'şer milyar, 30'ar milyar haciz
getireceksin! Bunun adı nedir Sayın Bakanım? Lütfen Malatya
Hekimhan Kocaözü'ndeki bu şiddet uygulamasına tarım
kredi kooperatifleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Aslanoğlu.
Sayın Bakanım, buyurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Işık'ın sorusuna
cevap vererek başlıyorum. Bu kurulacak olan kırsal kalkınma
ödeme ajansının bölgesel ajanslarla birbirine yakın
olduğunu, arada bir fark olup olmadığını soruyor.
Arada fark var.
Birincisi: Bölgesel kalkınma
ajansları Avrupa Birliğinin Bölgesel Kalkınma ve Sosyal
Fonu'ndan destek alıyor. Oysa, kırsal kalkınma ajansları,
üyelik için katılım öncesi mali destek programından
yardım alıyor. Hibe fonlarının kaynakları itibarıyla
arada farklılık var.
İkincisi: Avrupa Birliği
bölgesel kalkınma bileşeni için ayrı bir kurumsal yapı
oluşturulmasını öngörmüyor, ancak, kırsal kalkınma
bileşeni için bağımsız, özel bir idari yapılanma
öngörüyor. Yani, kırsal kalkınma desteklerinden bizim istifade
edebilmemiz için veya aday ülkelerin istifade edebilmesi için bir
bağımsız özel idari yapılanma öngörülüyor. Oysa,
bölgesel ajanslarla ilgili, kalkınma ajanslarıyla ilgili
böyle bir mecburiyet yok.
Yine, ikinci sorunuzla ilgili,
kurumun isminin "Tarım ve Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumu" olmasına rağmen, tarımsal desteklemelerin
tümünü uygulayacak bir yapı arz etmediğini söylüyorsunuz.
"Bu, bütün tarımı destekleyecek mi?"
Şimdi, buradaki amaç, öncelikli
olarak katılım öncesi mali destek programından yardım
alabilmek. Bizim bu Kurumu kurmamızın amacı bu.
İkincisi: Kırsal kalkınma
ve çevre amaçlı desteklerden başlamak üzere, bazı desteklerin
bu Kuruma devredilmesi mümkün olacak, önümüzdeki dönemde. Yani,
başlangıç itibarıyla tamamını kapsamayacak,
ama daha sonra bunların bir kısmını kapsayacak.
Alanları da söyleyeyim, sektörleri:
Destekleyecek sektörler, özellikle, et sektörü, süt sektörü, meyve-sebze
sektörü ve su ürünleri sektörü. Bir de, alan itibarıyla da tarım
işletmelerine yatırım -özellikle kalite ve hijyen konuları-
tarım ürünleri ve su ürünlerinin işleme ve pazarlamasının
geliştirilmesi, ekonomik faaliyetlerin çeşitlendirilmesi
ve geliştirilmesi, üretici örgütlerinin desteklenmesi ve
teknik destek.
Bir de Müsteşarımızın
bu Kurumla ilgili olarak rolünün ne olduğunu soruyorsunuz.
Bir izleme ve yönlendirme komitesi kuruluyor bu kanun çerçevesinde.
Bu komitenin başkanıdır Tarım Bakanlığının
Müsteşarı. Ayrıca, bu komitede 11 tane üye bulunuyor
ve üyeler sadece Tarım Bakanlığından değil,
diğer bakanlıklardan ve diğer kurumların temsilcilerinden
de oluşuyor. Müsteşarın da diğer üyeler gibi 1 tane
oy hakkı var. Avrupa Birliği temsilcileri ile diğer ilgili
kurum ve kuruluş temsilcileri istişari olarak katılabilmekteler
toplantılara ve oy hakları bulunmamaktadır.
Sayın Özdoğan'ın sorusu:
Erzurum'da yem bitkilerinin desteğiyle ilgili bir soru soruyor.
Yem bitkileri prim desteği, 2007 yılının Mart, Nisan,
Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında ödenecek.
Bu arada, tabii, şöyle söyleyeyim:
Bazı vilayetlerle ilgili olarak birtakım ihbarlar
alındı ve bu ihbarlar değerlendiriliyor. 11 vilayetimizde
de şu anda inceleme yapılıyor. Erzurum da bu incelenen
iller arasında. İnceleme kısa süre içerisinde bittiği
takdirde, bunlara ait ödemeler de normal program içerisinde yapılacak.
Sayın Ramazan Kerim Özkan'ın,
DGD'lerin henüz ödenmediğine dair bir sorusu oldu.
Değerli arkadaşlar, biz
programımızı zaten önceden ilan ettik. O da şuydu:
Dedik ki, 2006 yılına ait, hem doğrudan gelir desteği
hem mazot hem de gübre parası, desteği, üçünü bir arada -bunlar
alan bazlı desteklerdir- ödeyeceğiz ve iki taksitte ödeyeceğimizi
söyledik. Birinci taksiti nisan ayının ilk haftası,
ikinci taksiti de haziran ayının ilk haftasında ödenecek.
Ben size, toplam nisan ayında
ödenecek tutarı da söyleyeyim: 1 milyar 92 bin YTL nisan
ayında, yani 1 katrilyon 100 trilyon civarında. Haziran
ayında ödenecek miktar da 1,3 katrilyon, yani 1,3 milyar YTL. Bu
arada, mayıs ayında yine 1 katrilyon 100 trilyon lira da prim
ödemesi gerçekleştirilecek. Biz, biliyorsunuz, bunları
öne almıştık.
Bir de şunu da yine sayın
vekillerimin bilgisine sunmak istiyorum: Geçtiğimiz ekim
ayı sonunda, kasım ayı başında Türkiye'nin bazı
vilayetlerinde, maalesef, bir sel felaketi yaşandı. Bu
sel felaketine maruz kalan 12 tane vilayetimize de bunların
tamamı, bir defada, şubat ayı içerisinde ödendi. Bunun
da tutarı 633 trilyon lira paradır. Biz bunu ödedik, 12 vilayetin
(AK Parti sıralarından alkışlar) Diğer vilayetlerin
de yarısı nisan ayının ilk haftasında, kalan
yarısı da haziran ayının ilk haftasında ve dediğim
gibi, mayıs ayında da biz primleri ödeyeceğiz. Dolayısıyla,
haziran ayı sonuna kadar biz, 2007 yılı desteklemelerimizin
çok büyük bir kısmını ödemiş olacağız. Yaklaşık
4,5 katrilyon liralık kısmı ödenmiş olacaktır.
Geri kalanı da yine aylara sari olarak -çünkü, farklı ödeme
tarihleri var onların- o tarihlerde ödenecek ve bu seneki programımız,
2007 yılı programımız 5,3 katrilyon lira paradır.
Sayın
Yine, sulama kooperatifleriyle
ilgili su kooperatiflerine süt
desteği yapılmadığını söyledi. Bu
doğru değil. Biz, sulama kooperatiflerini de yine destekleme
kapsamına aldık. Çünkü, hem Türkiye'de bildiğiniz gibi
farklı örgütlenme çeşitleri var. Mesela, Köy-Koop var,
işte Hay-Koop var, Süt Üreticileri Birliği var. Bazı
yerlerde sulama kooperatifleri bu işi yapıyor. Bütün bu
kooperatifler, hangi ad altında olursa olsun eğer hayvancılık
yapıyorsa, süt üretiyorsa bunlar bizim ödediğimiz süt
teşviklerinden istifade etmektedir. Özel görevi olan
Mesela,
Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği
gibi. Bunlara ilave olarak ayrı bir ödeme yapılıyor.
Sayın Süleyman Sarıbaş'ın
ve Sayın Mevlüt Aslanoğlu'nun müteselsil kefalet ile ilgili
bir sorusu oldu.
Şimdi, bu Hekimhan Kocaözü'nde
88 kişi kefilleriyle birlikte, tabii, sorunlu ve bu arkadaşlarımızın
borçları sekiz ila on yıl, sekiz-on yıl önce yapılmış.
Değerli arkadaşlar, 2003
yılında, bizim Hükûmetimiz döneminde borçların ödenmesine
dair, yapılandırılmasına dair bir kanun çıkarıldı
ve bu kanun kapsamında 587.966 tane ortağın -kredi alacağının-
1,5 katrilyon -özellikle tarım krediyle ilgili kısmını
söylüyorum- borcu vardı. Bunun 546.103 ortağının,
yani 546.103 çiftçinin 1,3 katrilyon borcu yapılandırıldı.
Bazı arkadaşlar, yani daha doğrusu bazı çiftçiler
bu yapılandırmaya hiçbir şekilde müracaat etmediler,
yani o kanunun imkânlarından istifade etmek için herhangi bir
müracaatta bulunmadılar. Şimdi, üzerinden, tabii, on sene
geçmiş ve alınmış bir borç var. Kanun çıkarılmış,
denmiş ki: "Gelin, sizin borçlarınızı yapılandıralım."
Nitekim, toplam 2,7 katrilyon vardı 2003'te ve bunun 1,5 katrilyonu
bir kalemde silindi. Geri kalan 1,2 katrilyonu ki, bunun, biraz önce
arz ettiğim gibi, bir kısmını
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) -
Sayın Bakanım, onlar kefalet, onlar borçlu değil.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Efendim, müsaade
edin. Sabredin, oraya geleceğim.
Bunlar yapılandırmadı.
Buradaki, Hekimhan'daki bu kardeşlerimizin de bu çiftçilerimizin
de on yıl öncesinden kalan borçları ve yapılandırmaya
da müracaat etmediklerinden dolayı, bunlar tabii takibe
düşmüştür.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Bakan, o, çiftçilerin borçları değil,
kefalet borçları. "Borcum var" dememişler.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Şimdi, bakın,
biz, hükûmet olarak, 2004 yılı itibarıyla, 2004 yılı
itibarıyla artık tarım kredilerde, kredi kullanmada
müteselsil kefalet sistemini kaldırdık.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) -
O zaman bunlar da kalkmış olsun. on yıl evvel kefalet
olur mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Müsaade edin.
2004 tarihi itibarıyla müteselsil
kefalet sistemini biz kaldırdık, bunu kaldırdık.
Şimdi, ondan öncekiyle ilgili olarak da şu anda biz bir çalışma
yapıyoruz. Ama, takdir edersiniz ki
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) -
Hacizleri durdurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) -
takdir edersiniz
ki, şimdi, on sene önce borç alınmış, bu ödenmemiş,
hükûmet iyi niyetle bunların bir kısmını affetmiş,
demiş ki "Gelin, yapılandırın." Ama, buna
da müracaat etmemişler. Şimdi de tabii bundan şikâyet
etmek doğru değil.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)
- Efendim, kefilin borçtan haberi yok Sayın Bakanım, kefilin
borçtan haberi yok.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Bakın, cevap
verdim. Şu anda iki kefille, şu anda iki kefille çalışma
yapılıyor, iki kefille kredilendiriliyor.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) -
Asil yok ortada, asil yok.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Müsaade edin ya. Bakın,
sorunuza cevap verdim. Oradan, yerinizden konuşmayın. Siz
Grup Başkan Vekilisiniz.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) -
Vallahi asil yok.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Şimdi, yerinizden
niye müdahale ediyorsunuz? Müsaade edin. Bakın, ben anlattım
size, izah etmeye çalıştım. Gayet de güzel güzel anlatıyorum.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) -
Sayın Başkan, süre...
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Müteselsil kefaletle
ilgili 2004 öncesindeki durumla ilgili olarak da
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) -
Sayın Başkan, 13 dakikalık süre kullanıyor Sayın
Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) -
biz çalışma
yapıyoruz. Bunu arz ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakanım
Sayın Bakanım, bir dakika müsaade edin.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
soru-cevap işlemini başlattım. Soru soran bütün milletvekili
arkadaşıma ekrana göre söz hakkı verdim. Sonra Sayın
Bakan cevap veriyor.
NAİL KAMACI (Antalya) - Ama
aynı oranda
Ama aynı oranda
BAŞKAN - Efendim, siz
Sayın
Kamacı, siz önceden soru sormak için ekrana girmediyseniz
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) -
Hacizleri durdurun o zaman, hacizleri
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Şimdi, zaten hacizler
uygulanmıyor.
BAŞKAN - Sayın Bakanın
soruları cevaplandırma hakkını kesemem burada.
Dolayısıyla cevap verecektir. Lütfen, istirham ederim.
NAİL KAMACI (Antalya) - Siz
soruyu bir dakikada kesiyorsunuz, Sayın Bakanın cevabını
on beş dakikadır dinliyoruz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Şimdi, değerli
arkadaşlar, yani, soru sorulunca bunun bir cevabını
istiyorsunuz, cevap verince kızıyorsunuz, cevap vermeyince
kızıyorsunuz.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) -
Başkan bu niye yanıyor? Bu niye yanıyor Sayın
Başkan?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Doğrusu
NAİL KAMACI (Antalya) - Soruyu
sorana bir dakika süre veriliyor!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) -
Doğrusu
Yani, şaşırma
Böyle bir şey, böyle bir usul yok. Yani, hem soru soruyorsunuz, cevap
veriliyor. Cevap verince kızıyorsunuz, cevap vermeyince
kızıyorsunuz.
NAİL KAMACI(Antalya) - Hayır,
kızmıyoruz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Bunun adına da
sadece muhalefet yapmış olmak için konuşmak denir, sadece
muhalefet yapmak için.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) -
Sayın Başkan, bu niye yanıyor?
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, bakınız, butonları,
düğmeleri gösteriyorsunuz. Ben size diyorum ki, soru soracak
bütün arkadaşlarımıza soru sorma hakkı verdim ve
kullandılar. Daha sonra, soru soran arkadaşlara Sayın
Bakan cevap veriyor. Eğer, ki "Sayın Bakanın, efendim,
onun süresi doldu. Sayın Bakan soru soran milletvekillerine
cevap vermesin." diyorsanız, Sayın Bakanın sözünü
keseyim, siz soru sorun, tekrar verin. Bunun anlamı budur Türkçe
konuşuyorsak.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) -
Sayın Başkan, bu niye yanıyor?
BAŞKAN - Sayın Üstün, ekrana
girdiğiniz için, karşılığı olmadığı
için yanıyor. Onu bilmeyecek bir şey yok. Bu kadar basit.
NAİL KAMACI (Antalya) - Sayın
Başkan, süreyi iyi kullanmak adına her konuşmacıya
birer dakika süre veriyorsunuz, Sayın Bakana on beş dakika
veriyorsunuz. Böyle şey var mı?
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
tamam mı efendim soru-cevap işlemi? Süreniz de tamamladı.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Evet, soru-cevap
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Diğerlerine cevap
vereceksiniz yazılı olarak.
Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
K.KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar
yeter sayısı
BAŞKAN - Tamam Sayın Anadol,
karar yeter sayısını arayacağım.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 14'üncü maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Şanlıurfa Milletvekili Vedat
Melik. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Melik, süreniz on dakika.
Buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA MEHMET VEDAT MELİK
(Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı'yla ilgili olarak
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Öncelikle, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
AKP Hükûmeti, dört buçuk yıldır temel yasa olayını
alışkanlık hâline getirdi. "Temel yasa"
adı altında yasa çıkarmanın Türkiye'ye bir şey
kazandırmadığına, aksine zaman kaybına neden
olduğuna, çıkarılan birçok yasanın ya köşkten
bir defa daha görüşülmek üzere iade edilmesiyle ya da Anayasa
Mahkemesinde iptal edilmesiyle defalarca tanık olduk. Fakat,
maalesef, AKP İktidarı, sayısal çoğunluğuna
dayanarak, bu ısrarcı, dayatmacı, muhalefeti İç
Tüzük'ü kullanarak susturma, etkisiz kılma çabasından vazgeçmiyor.
Hâlbuki, kırsal alanda yaşayan tüm vatandaşlarımızı
bu kadar yakından ilgilendiren bir yasanın insanlarımıza
neler getireceğini, sanıyorum, hepimizin bilme hakkı
vardır.
Ancak, bu yasanın niçin temel
yasa olarak getirildiğini, biraz önceki, benden önce konuşma
yapan iktidar partisinin değerli konuşmacılarının
ifadelerinden anlıyoruz. Şimdi, bu yasa tasarısı,
Sayın Bakanın ve değerli komisyon üyelerinin de Tarım
Bakanlığı komisyon toplantısında ifade ettiği
gibi, temelde, Avrupa Birliğinin Türkiye'nin kırsal kalkınması
için vermeye hazır olduğu birtakım kaynakları ilgilendiriyor.
Bu kaynakları kullanabilmemiz için Türkiye olarak böyle bir kurum
kurmamız gerekiyor. Elbette ki, bu kaynak, yalnız Avrupa
Birliğinden gelecek kaynak değildir, millî bütçeden de
alınacak paylarla birlikte bu proje devam ettirilecektir.
Ama, buradaki sunumdan ve bu yasanın detaylı olarak görüşülmemesinden
anlıyoruz ki, sanki, bu, AKP Hükûmetinin bütçeden ayırdığı,
kırsal kalkınma ve tarım için ayırdığı
bir pay olarak, maalesef, lanse edilmeye çalışılıyor.
Değerli arkadaşlar, ülke
nüfusumuzun yaklaşık yüzde 35'inin yaşadığı
kırsal alanlarla ilgili her türlü iyileştirmeye ve bu alanlarda
yaşayan insanlarımızın yaşam seviyelerinin
hiç olmazsa Türkiye standartlarına yaklaştırılması
için yapılacak her türlü çabaya, düzenlemeye destek vermek elbette
ki en önemli görevlerimizdendir, çünkü, ülkemizde tarım ve tarım
sektöründe çalışan insanlarımızın, kısacası,
kırsal alanda yaşayan insanlarımızın yaşam
şartları gerçekten çok zordur ve benden önceki konuşmacıların
söylediğinin aksine de giderek kötüleşmektedir. Bu yüzden,
kırsal alana kaynak aktarımı, belki de ülkenin en önemli
sorunudur. Avrupa Birliği sürecindeki en önemli sorun da zaten
tarım ve kırsal alandaki yaşam tarzı olarak gözlerimizin
önünde durmaktadır.
Değerli arkadaşlar, tarım
sektöründeki durumu görmek ve kırsal alandaki şartları
anlamak için köylere çıkmaya gerek yoktur. İl ve ilçe merkezlerindeki
insanlarımızın durumuna baktığınız
zaman -kırsal alanın durumu üzerinde, kırsal alanın
ne vaziyette olduğu gözlerimizin önündedir- başta büyük
şehirlerimiz olmak üzere kent merkezlerine baktığınız
zaman, karşınıza şöyle bir manzara çıkmaktadır:
Yoğun göç, çarpık kentleşme, tıka basa dolu kahvehaneler,
her evde en az bir işsiz ve buna bağlı olarak hırsızlık,
kapkaç, gasp, tecavüz, cinayet gibi toplum düzenini temelden sarsan
olaylarda inanılmaz artışlar var. Diğer yandan, tarımsal
faaliyetlerin başlayacağı önümüzdeki aylardan itibaren
geçici tarım işçilerinin oluşturacağı çadır
şehirler, bugün ülkemizin görüntüsüdür.
Değerli konuşmacılar,
Türkiye'de, AKP İktidarıyla birlikte, tarıma ve
kırsal kalkınmaya yapılan yatırımı ve
kırsal kalkınmadaki iyileştirmeden söz ettiler. Değerli
arkadaşlar, ben, bir tek şey size söylemek istiyorum:
Kırsal alanda gelişme olmuşsa dört yıldır,
kırsal alandaki yaşam iyiye gitmişse, tarım sektöründeki
işler iyiye gitmişse, önümüzdeki aydan itibaren, Türkiye'nin
değişik yerlerinde şimdiye kadar görmeye
alıştığımız çadır şehirler olmamalıdır.
Eğer çadır şehirler
kurulmuyorsa tekrar -Türkiye'nin her tarafında- demek ki,
Hükûmetiniz başarılıdır, tarım ve kırsal
kalkınmada. Ama, bu çadırları, binlerce insanın,
10 binlerce insanın yaşadığı çadırları
tekrar göreceksek, başarı sıfırdır; aksine,
sorunlar giderek artmış demektir.
Değerli milletvekilleri,
22'nci Dönemde tarımla ilgili olarak çıkardığımız
yasaların çoğu Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde,
müktesebatın bir parçası olarak hazırlanmış
ve çıkarılmıştır. Maalesef, bu yasaların
birçoğu ülke gerçekleriyle örtüşmeyen düzenlemeler olarak
yasalaşmıştır. Şu anda görüşmekte olduğumuz
yasa tasarısı üzerindeki görüşmeleri televizyonları
başında izleyen vatandaşlarımız, belki de
-başta da söylediğim gibi- Hükûmetin, kendilerini düşünerek
bir yasa çıkardığını düşünebilirler, fakat
işin aslı öyle değildir. Bakın, Komisyon görüşmeleri
sırasında Sayın Bakan ne diyor: "Avrupa Birliği,
gerek kendi içerisinde gerekse üye ve aday ülkelerde, aday olan ülkelerde
kırsal kalkınma ile ilgili fonlardan, bunları, bu ülkeleri
istifade ettirmek için birtakım şartlar öne sürmektedir.
Bu şartlardan bir tanesi de, bu tür ajansların kurulmasıdır."
Şimdi, ben bu kayıtları Tarım Komisyonundaki zabıtlardan
çıkardığım için, tamamen doğrudur.
İşte bu nedenle, başta
da söylediğim gibi, Hükûmetiniz, içeriği vatandaş tarafından
anlaşılmasın diye, bir temel yasa dayatması olarak
Meclise getirmiştir.
Değerli arkadaşlar, Komisyonda
da, yine Genel Kurulda karşı karşıya kaldığımız
yöntemin bir benzeri uygulanmış ve tasarının ayrıntılı
bir şekilde tartışılma olanağı bulunamamış,
önerilerimiz dikkate alınmamıştır. Tasarıda,
faydalanıcıların kimler olduğu belirtilmemektedir,
komisyonların kimlerden oluşacağı, komitenin ne
anlama geldiği, desteğin kavram olarak ne olduğu, araçların
neler olduğu gibi eksiklikler, maalesef giderilememiştir.
"Kuruluş" başlıklı 3'üncü madde ile Tarım
ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu, kamu tüzel kişiliğini
haiz, idari ve mali özerkliğe sahip bir kurum olarak tanımlanmaktadır.
Değerli arkadaşlar,
Hükûmetinizin özerklikten ne anladığı da burada
açıkça ortaya çıkmaktadır. Bakın, yasanın
14'üncü maddesinin ikinci fıkrasında kurumun üst yönetiminin
oluşma şartları nasıl tanımlanmış:
"Başkan Bakanın önerisi üzerine müşterek kararla
atanır. Genel Koordinatör, Hukuk Müşaviri, Koordinatör,
il koordinatörleri, uzman, denetçi ve danışmanlar
Başkanın teklifi üzerine Bakan onayıyla, bunların
dışında kalan diğer personel ise Başkan tarafından
atanır. "
Yine aynı maddenin sekizinci
fıkrasıyla "Sözleşmeli personele verilecek her
türlü ödemeler dâhil net ücretler Bakan tarafından belirlenir."
ifadeleri yer almaktadır.
Şimdi, 14'üncü maddede durum
böylesine açıkken, kurumun başkanının Bakanın
önerisiyle atandığı ve kuruma aktarılacak yerli
kaynağın Bakanlıkça tespiti idari ve mali özerklikten
bahsetme olanağını ortadan kaldırmamakta mıdır?
Bu durumda kurulacak bir kurumun idari ve mali özerkliğinden
bahsedilebilir mi?
Yine, yasanın 6'ncı maddesiyle
"Kurumun en üst amiri olan Başkan, Kurumun icraatından
ve emri altındakilerin faaliyet ve işlemlerinden Bakana
karşı sorumlu olup, aşağıdaki görev, yetki ve
sorumluluklara sahiptir." denip, görevleri sayılmaktadır.
Madde incelendiğinde, kurumun
başkanının çok geniş yetkilere sahip olacağı
anlaşılmaktadır. İdari açıdan atanmış
ve bütçesi üzerinde Bakanın bu kadar etkili olduğu bir
başkan, iktidara rağmen, nasıl özerk olarak kalabilecektir?
Göreve başlayış şekli açısından Hükûmetin
memuru olmaktan öteye gidemeyeceği anlaşılan bir kurul
başkanı Hükûmete rağmen nasıl özerk kararlar alabilecektir?
Yine, tasarının 9'uncu
maddesinde oluşturulacağı ifade edilen, izleme ve değerlendirme
komitesiyle ilgili olarak, birinci fıkrasında, sivil toplumun
katılımına açık olduğu vurgusu yapılmasına
rağmen, aynı maddenin ikinci fıkrasında komitenin
üyeleri tanımlanmıştır ve tanımdan da anlaşılmaktadır
ki komitenin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Melik, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
Buyurun.
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
tümü memur niteliğini haiz
11 kişiden oluşacaktır. Bu hiyerarşik yapıdan
özerk bir anlayışla eylem beklemek pek mümkün görünmemektedir.
Değerli arkadaşlar, bu
tür kurumların, kuruluşların dünyada örnekleri vardır.
Örneğin Amerika Birleşik Devletleri'nde uygulanan
kırsal kalkınma projelerinde ise üst kurul oluşturulduktan
sonra bu işi yürütebilecek arzulu, istekli, bölgeyi iyi tanıyan
bir takım kurmakla işe başlanmaktadır, ama yasayı
tamamen incelediğimiz zaman bu yasanın bu ihtiyaçlara
çözüm bulamayacağı, ülkemizde fazla sorunları çözemeyeceğini
görmekteyiz.
Kırsal kalkınmadaki bizim
anahtar kavramlarımız, yoksulluğun giderilmesi, çevre
kalitesini artırıcı kalkınma, insana önem veren
kalkınma ve kurumsal değişimdir. Kırsal alanda istihdam
alanı açmadıkça, kırsaldaki yaşam seviyesini en
az ilçe merkezleri düzeyine getirmedikçe, ne İstanbul'un sorunlarını
ne de Türkiye'nin sorunlarını çözemeyiz değerli arkadaşlar.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon sırasındaki milletvekili
arkadaşlarım, Sayın Bakanın da isteği üzere,
gerekli notlar alınamıyor, arkadaşlarım konuyla
ilgili olarak görüşmeleri takip edemiyorlar. Lütfen, Sayın
Köşdere, saygıdeğer arkadaşlarım, Sayın
Bakana gerekli notlar iletilemiyormuş. Lütfen, bürokrat arkadaşlar
da yerlerine otursunlar.
Anavatan Partisi Grubu adına,
Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan.
Buyurun Sayın Özdoğan.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; tekrar huzurlarınızdayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
milletim ve ülkem adına bir dileğim var; AK Parti Hükûmetinin
tarım alanını şekillendirici önemli bir adım
atmadan ve Avrupa Birliği ile müzakere sürecinde tarıma
ilişkin düzenlemelerde etkili olmadan bir an önce gitmesi.
Tarım ve çiftçi politikaları,
ülkelerin kaderlerini bir yüzyıl kapsamında ve derinliğinde
etkileyebilecek özelliklere sahiptir. 20'nci yüzyıl hatırlanırsa,
eski Doğu Bloku ülkelerinin çiftçiyi ve tarımı ihmal
eden, arka plana iten politikalarının bu ülkelerin kaderlerini
nasıl acıklı bir plana soktuğunu çağdaşımız
herkes biliyor. Ben, ülkem tarımı ve çiftçisi adına AK
Partiden bu nedenle son derece endişe ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Avrupa Birliği müzakere süreci tek başına Türk tarımının
gideceği yönü belirleme özelliğine tabii ki sahip değildir.
Bu süreçte önemli olan, Türk tarımı için siyasi iktidarların
çizeceği ve üzerinde durmakla direteceği yoldur. AK Parti
Hükûmeti tarımımız için hiçbir noktada ısrarcı,
inatçı ve inançlı olmadığını şu ana kadar
her alanda bizlere göstermiştir. AK Parti Hükûmeti, Türk tarımının
ve Türk çiftçisinin tabii ki Avrupa müzakerelerinde önümüzdeki
dönemde avukatı olamayacaktır. Sahip olduğu gücü kotalardan,
tarım sektörünün zayıflatılmasından yana ve
millî çıkarlardan öte bir yerde kullanacaktır çünkü.
Değerli arkadaşlar, Türk
çiftçisinin hiçbir arzusu, hiçbir ihtiyacı bu Hükûmet tarafından
dikkate alınmamıştır şu ana kadar. Çiftçimizin
üretim esnasındaki girdilerden KDV alınmaması yönünde
çok acil bir ihtiyaç talebi vardır. Mazot, gübre, zirai ilaç, tohum,
yem gibi temel girdilerden alınan KDV, zaten korumasız olan
Türk çiftçisinin belini tamamen bükmektedir. Bu talep, ne Sayın
Başbakan ne de Maliye Bakanının umurunda şu ana kadar
hiçbir zaman olmamıştır. Türk çiftçisi ayakta kalma ve
yok olmama çabası içinde ve çok zor bir durumdadır. Çok merak
ediyorum: Avrupa ülkelerinde çok değerli olan çiftçiler, AK
Parti Hükûmetinin gözünde neden bu kadar değersizdir? Bunun sebebini
az önce izah etmeye çalıştım.
Değerli arkadaşlar, bu
Hükûmetin şeker pancarı, tütün, çeltik, pamuk üreticisini
silindir gibi ezen politikalarının yanı sıra, vatandaşın
kursağından geçen ete de maalesef saldırdığını
hepimiz biliyoruz. Hükûmetin yanlış politikaları sonucu
hayvancılık gerilemiş ve tükenme noktasına gelmiştir.
Son yıllarda giderek ağırlaşan olumsuz gelişmeler,
öncelikle hayvansal gıdayla beslenme ihtiyacı olan halkımızı,
ülkemizde hayvancılıkla uğraşan kesimler ile bu
sektörde profesyonel olarak çalışan meslek mensuplarının
çalışma şartlarını, istihdam alanlarını
ve iş güvenliği konularını da sıkıntılı
bir noktaya getirmiştir. Bu şartlarda, özellikle kırmızı
et ve süt alt sektörlerinde Avrupa Birliğine uyum sağlanabilmesi
ve rekabet edilebilmesi mümkün görülmemektedir.
Ülkemizde hayvancılık
sektörünün en başta gelen sorunları, örgütsel ve yönetimsel
sorunlardır. Çok amaçlı kırsal kalkınma kooperatifleri
yerine, Avrupa Birliğinde olduğu gibi, üretim alt sektörlerine
göre besi, süt, tavukçuluk, arıcılık, ipek böcekçiliği
ve bu gibi örgütler kurulmalı, üretimi sanayi ve pazarlamayla
entegre olabilecek ihtisas kooperatifi modeline gidilmelidir.
"Hayvancılığı destekleme projeleri"
adı altında, köylülerimize yıllardır birer ikişer
baş hayvan dağıtmakla hayvancılığın
kalkınamayacağı artık bilinmeli ve görülmelidir.
Hayvancılıkta hedef, orta ve büyük ölçekli işletmeler
kurulması olmalıdır. Şu anda kırsal alana yönelik
yapılan çalışmalar, hayvancılık faaliyetinden
kırsal kalkınma ve kırsal sanayileşmeden uzak bulunmaktadır.
Dünyanın hiçbir ülkesinde, hayvancılık geliştirilmeden
kırsal ekonomik kalkınmayı başarmak mümkün olmamıştır.
Hayvancılık sektörü, tarımda istihdam fazlası nüfusun
düşük maliyetle istihdam edilebileceği ve katma değeri
yüksek olan önemli bir faaliyet alanıdır, çünkü, Avrupa Birliği
ülkelerinde tarım ve hayvancılıkta fiilî istihdam düşük
görülmesine rağmen hayvancılık sektörünün toplam istihdamdaki
payı, doğrudan ve dolaylı olarak, Avrupa Birliği
ülkelerinden Almanya'da yüzde 20, Hollanda'da yüzde 30'dur. Maalesef,
ülkemizde bugüne kadar yürütülen yanlış tarım politikaları
sonucu hayvansal üretim hep geri plana itilmiş ve ağırlık
bitkisel üretime verilmiştir. Oysa, yapılması gereken
öncelikli iş, tarımsal üretimde hayvancılığın
hâlen yüzde 25-30'lar düzeyinde olan payını, Avrupa Birliğinde
olduğu gibi, yüzde 50'nin üzerine çıkarmak ve bitkisel üretim
ağırlıklı olan desteklemeleri hayvansal üretime
yönlendirmek gerekmektedir.
Tüm dünyada hayvancılık
sektörü, yönetimsel olarak veteriner hizmetleri merkezlidir. Veteriner
hizmetleri her ne kadar hayvancılık faaliyetiyle ilgili
görünse de zoonoz hastalıklar ve gıda güvenliği yönüyle
halk sağlığını da yakından ilgilendirmektedir.
Ülkemizde, gelişmiş ülkelerin tersine bir uygulamaya gidilerek
veteriner hizmetleri hem hayvancılık hem de koruyucu halk
sağlığı faaliyeti alanlarından uzaklaştırılarak
etkisiz kılınmıştır. Hayvancılık ve
veteriner halk sağlığı alanlarında istenilen
düzeye ulaşılması düşünülüyorsa, veteriner hekimlere,
bu idari yapılar içinde gereken yetki ve sorumluluklar verilmelidir.
Nitekim, yeni yayınlanan
2006 yılı Avrupa Birliği İlerleme Raporu'nun
gıda güvenliği ve veterinerlikle ilgili kısmının
sonuç bölümünde "Veterinerlik, bitki sağlığı
ve gıda sektörlerinde sınırlı ilerlemeler kaydedilmiştir.
Ne yasaların belirlemiş olduğu çerçeve ne de idari yapılar
Avrupa Birliği müktesebatına uyulmasına izin vermemektedir.
Kontrol sistemi yetersiz kalmaktadır. Veteriner hekimlik alanında
esas sıkıntı, özellikle hayvan hastalıklarının
kontrolü ve endikasyonuyla ilgili." denilmektedir.
Değerli arkadaşlar, Tarım
Bakanlığının örgütlenme biçimi de çok irrasyoneldir.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığında mevcut fonksiyonel
yapılanma yerine sektörel yapılanmaya gidilmeli ve hayvancılık
yönetimi çok başlılıktan kurtarılmalıdır.
Uluslararası Cenevre Antlaşması'na uygun olarak veteriner
hizmetlerinin yürütüldüğü diğer bakanlıkları
da içine alacak şekilde hayvan sağlığı, hastalıklarla
mücadele, yetiştiricilik, ıslah, gıda güvenliği
ve veteriner halk sağlığı, hayvan hakları ve
refahı, hayvan besleme, sınır kontrolleri ve bilgi iletişim
sistemlerini kapsayacak ve Avrupa Birliğiyle uyumlu olacak
şekilde veteriner çerçeve kanunu bir an önce çıkarılmalıdır.
Avrupa Birliği müktesebatının
yaklaşık yüzde 25'i veteriner hekimlikle ilgili konulardan
oluşmaktadır. Ülkemizde Avrupa Birliğinde rastlanmayan
hayvan sağlığının yanı sıra insan
sağlığını ve dolayısıyla ülke ekonomisini
de tehdit eden önemli salgın ve zoonotik hayvan hastalıkları
yok edilemediği sürece Avrupa Birliğine katılım
aşamasında çok ciddi sorunlarla karşılaşacağımız
muhakkaktır. Ayrıca da, hayvansal kökenli gıdalarda Avrupa
Birliğinde olduğu gibi çiftlikten sofraya kadar tüm
aşamalarda veteriner kontrolü zorunluluğu kuralının
ülkemizde de uygulanması için gerekli önlemler alınmalıdır. Avrupa Birliği tarafından
müktesebata uyum için 5179 sayılı Gıda Yasası'nda
yapılması istenen değişiklikler daha fazla gecikmeden
yapılarak gıda terörü önlenmelidir. Her hafta, hemen hemen
her gün ülkemizin çeşitli yerlerinde gıda zehirlenmeleri
vakalarına rastlıyoruz. Maalesef Tarım Bakanlığı
bunlarla baş edemiyor. Ülkemizde bugüne kadar veteriner hizmetleri
uluslararası normlara ve Avrupa Birliğine uygun yapılandırılmadığı
için hayvanlardan insanlara
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
hayvanlardan insanlara gıda
ve diğer yollarla bulaşan zoonoz hastalıklar giderek
artış göstermiştir. Bunlarla ilgili mücadeleyi Tarım
Bakanlığı en geniş anlamda mutlaka yerine getirmek
durumunda ve mecburiyetindedir.
Değerli arkadaşlar, hayvancılığımıza
ve tarımımızın diğer alanlarına ilişkin
bu anlattıklarımın ülkemiz lehine çözümlenmesi için
ihtiyacımız olan şey, en başta Türk tarım ruhunu
taşıyan bir siyasi yönetim ve Türk tarımı için inatçı
bir siyasi ruhtur; o da AK Parti Hükûmetinde yoktur. Seçim öncesi dönemde
Türk milliyetçiliğini oynamaya başlayan AK Parti Hükûmetinin,
milliyetçilik için en önce Türk çiftçisinin nasırlı elini
ve ayağını öpmesi gerekir; Türkiye'yi uluslararası
planda yüksek tutmanın yolunun da Türk çiftçisinin ellerinde
yattığını görebilmesi gerekir diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
AK Parti Grubu adına, Ankara
Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Sayın Salih Kapusuz.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SALİH
KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Grubumuz adına hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz yasa,
günü, günceli ve gerçek anlamda çağdaş bir yönetim anlayışıyla
ülkemizdeki tarımı verimli kılmak ve aynı zamanda
kırsal kalkınmayı da öne çıkartarak tamamlamaya
yönelik kurumsal bir adımdır. Böyle bir faaliyet, elbette,
oluşturulmak istenen amacına yönelik bu çalışmaların
başlatılmış olmasını, ülkemiz adına,
iktidar-muhalefet farkı gözetmeksizin Türk çiftçisi adına
önemli bir adım olarak kabul ediyoruz. Bu adımın atılabilmesi
için, hem kendi imkânlarımız hem de uluslararası, özellikle
Avrupa Birliği süreci, Katılım Ortaklığı
Belgesi ve tarım stratejisi açısından böyle bir yasanın
çıkartılması, ülkemiz ve
çiftçimiz adına bir kazanımdır.
Değerli arkadaşlar, bu
yasayı temel yasa yaptık. Gerçekten, önemli bir yasa. Ben,
arkadaşlarımızın tenkitvari de olsa katkılarını,
bu yasa için orta yere koyduğu düşüncelerini önemsiyorum.
Bakanlığımız da ilgili arkadaşlarımız
da bu konuyla ilgili olarak müzakereler sırasında öne
çıkartılan hususları yakinen takip ediyorlar.
İnancım odur ki, bu yasa, çiftçimiz adına, ülkemiz
adına, bundan sonraki birçok gelişme için bir imkân olarak
önümüzde durmaktadır.
Tarım denilince, riskli bir
alan, yağış olur, bir problemi; yağış olmaz,
kuraklık olur, başka bir problemi; az ürün olur, başka
problemi; çok üretim olur, rekolte yüksek olur, başka problemleri
sürekli bünyesinde taşıyan riskli bir alandır tarım.
Dolayısıyla, tarımın da verimli olabilmesi için
sulu tarım çok öne çıkmaktadır. Bizim, birçok riski
azaltmamız, verimi yükseltmek için tarım konusunda mutlaka
ama mutlaka sulu tarımı önemsememiz lazım.
Arkadaşlarımızdan
bir konuşmacı, değer verdiğim bir arkadaşım
dedi ki: "Bir dört yıl geride kaldı, beşinci yıldayız,
bir metre karelik sulama projesi hayatiyet kazanmadı, bir alanı
genişleterek sulanan miktarın biraz daha genişlemesi
için hiçbir gayret olmadı." diye çok üzücü, benim de biraz düşündüğüm,
derhâl yetkililerle temasa geçerek size aktarmam gerekli olan bilgileri
vermeme sebep olan bir konuşma yaptı.
Şimdi, gerçekten, bu geçirdiğimiz
dört yıl, beş yıl içerisinde, biz, yeni sulama alanlarına
hiçbir katkı, hiçbir yatırım yapmadık mı? Bizi
burada izleyen, dinleyen bölgelerimizdeki bütün insanlarımız,
elbette, bu konuşmaları da herhâlde değerlendirmektedirler.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - "GAP'ta" dedi
"GAP'ta" dedi, GAP'ta
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli
kardeşlerim, bakınız, birincisi şu: Sulama teknolojisinde
bir devrim mahiyetinde bir adım atılmıştır.
Şimdiye kadar klasik sistem, açık kanalet sistemiyle ne yapılıyordu?
Sulama yapılıyordu. Toprağın çoraklaşması
başta olmak üzere, su israfından
K.KEMAL ANADOL (İzmir) - Salih
Bey, GAP'la ilgili söyledi, Türkiye için değil.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - "GAP'ta" diye söyledi.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) -
Efendim, ben
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Tutanakları
var, tutanaklar
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Sayın
Başkanım, ben, arkadaşım burada olsaydı, ona
da ayrıca soracaktım. Kendisi burada yok, gelince
BAŞKAN - Sayın Hatibe müdahale
etmeyelim.
Buyurun Sayın Kapusuz.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) -
ve
tutanaklara dönüp bakmak imkânına sahibiz, ama, benim bir
şey düzeltmek için bunları söylemek ihtiyacım var.
Birincisi şu: Sulama teknolojisinde
değişiklik yaptık. Kapalı sistem, boruyla, damlama
ve bir de yağmurlama sistem, çağdaş anlamda, verimliliğin
temel sulamadaki öncelikleri arasındadır.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Daha önce vardı bu sistem Salih Bey, bugün mü icat oldu?
SALİH KAPUSUZ (Devamla) -
Evet, yaygın değildi ve özellikle icat olarak değil, Devlet
Su İşleri bundan sonra planlamış olduğu bütün
yatırımları buna yönelik hazırlamakta, buna yönelik
proje yapmakta ve buna yönelik uygulamaya geçmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
Devlet Su İşlerinin bu alandaki sorumluluğuna giren
Türkiye'mizle ilgili bir haritasını size göstermek istiyorum.
Bakınız, bu haritada Türkiye'nin bütün noktalarında
-herhâlde görüyorsunuz- her türlü yatırımla ilgili işaretleme
yapılmıştır. Bunlardan bir tanesi yeşille gösterilen
alanlar sulamayı ifade ediyor, barajlar ve göletler koyu maviyle,
enerji santralleri kırmızıyla, içme suyu tesisleri
açık maviyle, gri renkte olanlar da taşkın korumayla ilgili
olarak Türkiye haritasında bu dönemde yapılan, 2003-2006
yılı itibarıyla tamamlanmış olan projeleri
ihtiva etmektedir.
Bakınız -bu aşağı
kısma da yine dikkatlerinizi çekmek istiyorum- aynı kurum,
Devlet Su İşleri 2000 yılında 1 proje tamamlamış,
2001 yılında 2 proje tamamlamış, 2002 yılında
6 proje, yani, üç yılda 9 tane proje tamamlamış, ama,
2003-2006 sonu itibarıyla ise 363 tane burada gösterilmekte
olan projeyi tamamlamış. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Peki, bu projelerle ilgili olarak
kısa bir açıklama yaparsak, değerli arkadaşlar,
105 tanesi baraj ve gölet, temeli bizden önce atılmış
İlk geldik, 1.500 tane, Devlet Su İşlerinde proje yığını
var. İhale edilmiş işlerin bitirilmesi için çeyrek asra,
yirmi altı yıla ihtiyaç var. Eğer bu anlayışla
gidilecek olsa bu projelerin hiçbir tanesinin bitme şansı
yok ve bunlardan kazanılacak, elde edilecek gelirlerin yatırıma
döndürülmesi gibi fırsat da yok. En yüksek oranda bitmesi gerekli
olandan başlamak üzere, aşağıya doğru hızlı
bir tempoyla bu çalışmaları götürdük. Bakınız,
105 tanesi baraj ve gölet, 6 tanesi HES (hidroelektrik santrali), 75
tanesi sulama, 20 tanesi içme, kullanma ve sanayi suyu, 148 tane
de çevre ve taşkın korumayla ilgili projedir.
Bakınız arkadaşlar,
bunlar için yapılan yatırım miktarı 10 katrilyondur.
Peki, yapıldı da ne oldu?
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Bunların kaç tanesinin temelini attınız
Salih Bey? Kaçının temelini attınız?
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Yapıldı
da ne oldu? Ne kadar alan sulanıyor derseniz, modern sulama anlayışıyla
517.746 hektar arazi suya kavuşmuştur. Sulu tarım yapılmaya
başlanmıştır. Bir kez daha tekrar ediyorum, 517.746
hektar. 1 hektar alan sulamaya konulmadı denilirse, bu doğru
olmaz. Bu kadar büyüklükteki alan suya kavuşmuştur.
Değerli arkadaşlar, yine
bu projede, bu haritada gösterdiğim gibi 15 tane şehrimize,
10 milyon insanımızın yaşadığı yere,
gerçekten, su getirilmiştir, içme suyu. Yine aynı şekilde,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne ilk defa boruyla su nakledilmesi
startı verilmiştir. Bunu şunun için ifade ediyorum: Değerli
arkadaşlar, elbette sizler de iktidar veyahut da muhalefet
milletvekili olarak hiç ayırım etmeksizin, bu memlekette
daha iyi tarım olsun, tarım daha iyi gelişsin, çiftçimizin
hayat standardı yükselsin, sulu tarımın daha çok yapılması
lazım, daha verimli üretimlerin yapılması lazım,
daha çeşitli tarım ürünlerine geçilmesi lazım. Küçülmüş
arazilerin daha fazla küçülmemesi için birlikte kanun çıkardık.
Biliyorsunuz, araziler bizde çok bölünmüş.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Pazarlamanın iyi yapılması lazım.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Aynı
şekilde pazarlamanın gerçekten yönlendirilerek, izah edilerek,
teşvik edilerek
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - İhracatın yapılması lazım.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) -
öncülük
yapılarak yapılması gerekiyor. Lütfen şuna dikkat
buyurun: Ürün çeşitliliği açısından hatırlarsınız,
değerli arkadaşlar, bakınız kiraz üretiyoruz,
vişne üretiyoruz, bodur elma sistemiyle daha verimli, tercih edilen
elma üretimini teşvik ediyoruz. Kırsalımızda
özellikle ceviz, badem ve benzeri çeşitlerin yatırımını,
üretimini yapmak isteyen herkese destek veriyoruz. Lütfen dikkat
buyurun, tarımda tam 49 kalem teşvikimiz söz konusu, desteğimiz
söz konusudur. Bunu yeterli bulmayabilirsiniz, elbette
imkânımız olursa, fırsatımız olursa, köylümüz
için, kırsalda yaşayan insanımız için çok daha fazlasını
vermeyi canı gönülden istiyoruz. Biz onların parçasıyız,
onlar da bizim baş tacımızdır.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Sözle olmuyor Salih Bey.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bir
başka kalem
Bir cümle daha ifade etmek istiyorum. Değerli
arkadaşlar, bu sene doğrudan gelir desteği, gübre desteği,
mazot desteği dâhil olmak üzere 5,3 katrilyon destek vereceğiz.
AK Parti İktidarı döneminde, bu sene vereceğimiz destekle
birlikte, çiftçimize aktarmış olduğumuz para, nakit
para 20 katrilyondur. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET IŞIK (Giresun) - Karadeniz'e
bir şey gelmedi Sayın Başkan.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) -
Efendim?
MEHMET IŞIK (Giresun) - Karadeniz'e
bir şey gelmedi.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) -
Ege'ye de gelmedi.
MEHMET KARTAL (Van) - Van'a da gelmemiş.
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Nereden
çıktı bu 20 katrilyon?
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım
Efendim?
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Bakan
kaç lira dedi, siz kaç lira diyorsunuz!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) -
Şimdi, herhâlde bir kez daha ifade etmemde yarar var, Sayın Bakanımız
söylediler, bu sene yılbaşı itibarıyla Başbakanımız
ilan etti, dedi ki: "2007 yılı ödemeleri nisan ayının
başında ve haziran ayının başında olacaktır."
Allah vermesin, bir daha yaşamayalım
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kapusuz,
para sesi duyulunca ortalık hareketlendi, demek ki sıcak
bir şey; bak, görüyorsun yani
Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Sayın
Başkanım, hemen tamamlıyorum, özür dilerim. Özür dilerim.
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Vermediğiniz
hâlde "verdik" diye kandırıyorsunuz vatandaşı.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, Allah korusun, bir ilçemizde, bir bölgemizde, bir
ilimizde bundan sonra felaket olmasın. Felaket olan illerimizde
öncelik verildi, bunların ödemeleri yapıldı, diğer
illerimize de bu planlanan şekliyle yapılacaktır. Dolayısıyla,
biz nereye bakmak durumundayız? Önümüze bakmak. Daha iyiye, daha
güzele ulaşmak için hep birlikte katkı vermeliyiz.
Şu yasayı engellemek
için karar yeter sayısı istemek, şu yasada engelleyici
birtakım yollara girmek, çiftçimiz adına doğru bulmadığım
yanlış tavırlardır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Avrupa
Birliği adına, Avrupa Birliği
Çiftçi değil,
doğru konuş ya! Avrupa Birliği ya!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Sayın
Başkanım, bakınız, adına ne derseniz deyin, bizim
bütün amacımız, milletimize hizmettir. Avrupa Birliğinden
bir kaynak varsa, onu da aktarırız.
MEHMET KARTAL (Van) - Bütçede binde
1 değil mi?
SALİH KAPUSUZ (Devamla) -
Evet, aktarırız.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - O zaman, niye karar yeter sayısını bulundurmuyorsunuz
Sayın Kapusuz?
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Dolayısıyla,
bunun, direkt olarak Avrupa Birliğiyle değil de çiftçimizle,
milletimizle, ülkemizle alakalı olduğunu
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Çiftçiyle
alakası yok!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) -
kavramanız lazım diye düşünüyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kapusuz.
Bölüm üzerinde, şahsı
adına, Konya Milletvekili Özkan Öksüz.
Sayın Öksüz, buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; evet,
biz, bu kanunu, Avrupa Birliği adına değil, çiftçimiz
adına çıkarıyoruz. Neden çiftçimiz adına?
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) -
Gerekçeyi o zaman okumamışsınız Sayın Öksüz!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Eğer
siz, Avrupa Birliğinden alınacak 2 milyar
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) -
Gerekçeyi okumamışsınız ama!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) -
şu andaki
Türk Lirasına karşıysanız, ona bir şey diyemem.
Eğer siz, Avrupa'dan gelecek bu yardımlara karşıysanız,
tamam, o zaman diyelim ki, Avrupa Birliği namına
Evet, benim
çiftçime para gidecekse, Avrupa Birliği namına da olsa
ben bu kanunu çıkaracağım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Gelsin!
Gelsin!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Çünkü, bu
kanun, benim çiftçime 2,5 katrilyona yakın bir destek getirecek.
Eğer buna karşıysanız, benim diyeceğim yok size.
MEHMET IŞIK (Giresun) - Toplama
çıkarma bilmiyorsunuz herhâlde!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Arkadaşlar,
1960'lı yıllarda, yeşil devrim olarak adlandırılan
tarımda modernleşme girişimleri sonucu, makineleşme,
kimyevi gübre, geliştirilmiş tohum, ilaçlama gibi teknolojik
yeniliklerin kullanılmasına başlandı. Modern tarım,
gelenekçi tarımla uğraşanları, özellikle küçük
üreticiyi, topraksız köylüleri doğrudan etkilemiş,
bu da köylerden kentlere göçleri hızlandırmış, mevsimlik
işçi göçünü de ortaya çıkarmıştır. Kırsal
kalkınma, özünde, kentler ve kırsal alandaki sosyokültürel,
ekonomik farklılıkların mümkün olduğu kadar ortadan
kaldırılarak bir dengeye kavuşturulmasını,
kırsal nüfusu yerinden kalkındırmayı, bir başka
deyişle, göç ve istihdam sorunlarını yerinden çözmeyi
amaçlandırmaktadır bu kanun.
Türkiye'de, kırsal yerleşimler
sayıca fazla, nüfus olarak küçük ve yerleşim düzeni olarak
dağınıktır. Bu durum hizmet götürme maliyetlerini
artırmakta, kırsal kalkınma için yerleşim bazında
bulunması gereken kriterlerin oluşumunu da güçlendirmektedir.
Kırsal kalkınma için, belirlenen
hedeflerin gerçekleştirilmesinde sağlam araçlarla desteklenmiş
politikaların ortaya konulması kadar, bu politikaların
uygulanması ve izlenmesini sağlayacak olan idari yapılanmanın
doğru biçimde oluşturulması da önem taşımaktadır.
Bu kapsamda, ülkemizde bugüne kadar
birtakım çalışmalar yürütülmüş, farklı yörelerde
doğal kaynakların daha iyi değerlendirilebilmesi ve
kırsal kesimde gözlenen sosyoekonomik farkların ortadan
kaldırılması amacıyla kırsal kalkınma
projeleri uygulanmıştır.
Bu nedenle, iktidara geldiğimiz
günden itibaren, kırsal alandaki çiftçilerimizin gelir düzeyini
artırmak için elimizden gelen gayretleri sarf ettik. Bizden önceki
hükûmetler tarım ve hayvancılık alanında çiftçimize
yeteri kadar destek vermezken, AK Partinin iktidara gelmesiyle tarım
ve hayvancılık destekleri hayli artmıştır.
2002 yılında çiftçimize tarımsal destek olarak 2,051
milyar yeni Türk lirası, yani 2 katrilyon para verilmişken,
2006 yılında bu 5 katrilyonu aşmıştır. Hayvancılık
alanında aynı şekilde verdiğimiz destekler yüzde
729'luk bir artışla rekor olmuştur. Hayvancılık
sektörü konusunda cumhuriyet tarihinin en fazla desteği verilmiştir.
1990'la 2002 döneminde 600 projeye 90 milyon yeni Türk lirası verilirken,
2003-2005 yılları arasında kırsal alanda sosyal destek
projesi ile 629 projeye 400 milyon yeni Türk lirası kaynak aktarılmıştır.
Bu durum uygulamalarıyla, yeni yeni çiftçilerimiz iş sahibi
olmuşlardır.
Kırda yaşayanların
yaşam düzeyinin yükseltilmesi için çaba gösterdik. Su Ürünleri
Kooperatifleri Merkez Birliği, Türkiye Tarımsal Amaçlı
Kooperatifler Millî Birlikleri kuruldu. Süt teşvik primlerinde
kooperatifler lehine düzenlemeler yapıldı. Tarımsal
amaçlı kooperatiflerin kuruluş işlemleri bizden önce
sadece Ankara'da yapılırken, bunları iller düzeyine
indirdik.
Yine, bizim geldiğimiz günden
beri genel bütçeden 2003 ile 2006 yılları arasında
29.300 baş hayvan, genel bütçeden gene küçükbaş hayvan
70.200
Yine, kırsal alandaki sosyal destek projeleriyle küçükbaş
hayvan desteği yapıldı. Kırsal alanda sosyal desteklerle
büyükbaş hayvan 41 bin, küçükbaş hayvan 118 bin
Yani, geldiğimiz
günden beri kırsal alanda toplam olarak 70.812 büyükbaş hayvan
dağıttık, 189 bin de küçükbaş hayvan dağıttık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Köylü niye ağlıyor?
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Arkadaşlar,
köylü ağlamıyor.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Köy görmemişsin köy!
OSMAN ÖZCAN (Antalya) - Seviniyor,
çiftetelli oynuyor köylü!
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Medyanın arkasına saklanıyorsun, medyanın
arkasında siyaset yapıyorsun.
BAŞKAN - Sayın Özkan, buyurun.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Arkadaşlar,
geldiğimiz günden beri
Geçen gün ben bu kürsüde yine dile getirdiğimde
bir arkadaşımız kalkıp cevap verdi. Türkiye'de hayvancılık
miktarı azaldığı hâlde Türkiye'de süt üretimi yüzde
25 artmıştır. Bu Hükûmet döneminde yüzde 25 artmıştır.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - İyi sağıyorsunuz demek ki!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - 8,5 milyon
tondan şu anda 11,5 milyon tona yakın bir süt üretimi sağlanmıştır
bu vermiş olduğumuz destekler, bu dağıtmış
olduğumuz hayvanlar sayesinde.
Benim çiftçim şu anda kazanıyor.
Eskiden karasığıra üç kilo-beş kilo yem verirken
üç kilo-beş kilo süt alan bir çiftçim, şu anda, dağıttığımız
inekler sayesinde altı-yedi kilo yemle yirmi beş ve otuz kilo
süt elde etmektedir. İşte AK Parti İktidarının
anlayışı budur, bizim anlayışımız
budur arkadaşlar.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Hayvancılık öldü, hayvancılığı
öldürdünüz.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Verdiğimiz
şu andaki desteklerle çiftçimizi ayakta tutmaya gayret ediyoruz.
Siz istediğiniz kadar şey yapın, şu anda çiftçi bizimle
beraberdir, bunu bilesiniz yani. Çiftçimizin herhangi bir şeyi
yoktur. Siz ancak gazetelerdeki okuduklarınızla yetiniyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Öksüz, konuşmanızı
tamamlayınız.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Köylere
beraber çıkalım.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) -
Araştırma komisyonu kur, çıkalım.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Biz,
şu anda çiftçiye verdiğimiz kurs, kırsal alanda tarım
yapan, susuz tarım yapan çiftçimize vermiş olduğumuz
desteklerle çiftçimizin yapmış olduğu masrafların
hepsini destek olarak kendilerine veriyoruz. Bunu bilesiniz yani.
OSMAN ÖZCAN (Antalya) - Ne teşviki
vermiş bunlar?
BAŞKAN - Sayın Öksüz, konuşmanızı
tamamlayın. Süreniz doldu, lütfen
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Bitiriyorum.
Çiftçilerimizin almış
olduğu üretim de kendi ceplerinde kalıyor.
Hepinize sevgi ve saygılarımı
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
OSMAN ÖZCAN (Antalya) - Bunlar ayrı
bir dünyada mı yaşıyor?
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Ben köylüyüm.
Ben şu anda köyde yaşıyorum.
BAŞKAN - Sayın Anadol,
açıklama mı yapacaksınız?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Evet
efendim.
BUYURUN - Buyurun.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Neyse,
torpil yaptınız Kemal Bey'e. Olsun.
BAŞKAN - Grup başkan vekillerine
o kadar olur.
VI.
- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol'un, Grubu adına konuşan
Muğla Milletvekili Gürol Ergin'in bir ifadesinin yanlış
anlaşıldığı gerekçesiyle açıklaması
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; önce,
Sayın Başkana, bana söz olanağı tanıdığı
için, gerçekten, teşekkür ediyorum. Gecenin bu saatinde de sizleri
fazla meşgul etme niyetinde değilim.
Sayın Salih Kapusuz, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Grup Başkan Vekili olarak,
aynı zamanda Partinin sözcüsü olarak görüşlerini dile getirdi;
saygı duyuyorum, katılmamakla beraber konuşmaya.
Kendisi bilgilerini tekrarladı, Meclisi bilgilendirdi, arkadaşlarımız
itiraz ettiler. Şimdi benim kürsüye çıkma nedenim şu:
Herhangi bir sataşmada filan bulunduğu iddiasında değilim.
Böyle bir şey de olmadı; ama "69'uncu maddeyi göre kendisine
izafe edilen görüş değiştirilmişse, tahrif edilmişse,
bir milletvekili, bir grup veya bakan bu konuda söz isteyebilir"
diye Sayın Başkandan talepte bulundum. O da bana bu olanağı
tanıdı. Tekrar teşekkür ediyorum.
Şimdi, Sayın Salih Kapusuz
birtakım teknik bilgiler verdi, Devlet Su İşleri çalışmalarıyla
ilgili olarak. Bu bilgileri Meclise sunma gerekçesi de şuydu:
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Muğla Milletvekili
Sayın Gürol Ergin birtakım cümleler sarf etti, iddialarda
bulundu. İsim verin veya vermeyin, CHP Grubu adına konuştuğu
için ona izafe edilen görüş ve "Gürol Ergin, Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidarında bir karış, bir metre sulama alanı
açılmadığını söyledi." diye iddiada bulundu
ve ondan sonra da konuşmasını bu iddia üzerine bina etti,
işte, haritaları gösterdi, Devlet Su İşlerinin
çalışmalarını anlattı.
Şimdi, Devlet Su İşleri,
devletin kurumudur. İster Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında
ister Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında ister
başka partilerin iktidarında Devlet Su İşleri gibi
bir kurumun çalışması, Türkiye'de sulanan alanların
genişletilmesi, Devlet Su İşleri tarafından genişletilmesi,
bizi ancak memnun eder.
Ayrıca, tabii, bu memnuniyetin
dışında, Adalet ve Kalkınma Partisiyle hiç ilgisi
olmasa bile -geçen gün Orman ve Çevre Bakanı da söylemişti-
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün yaptığı
her çalışma memleket hayrına olmamıştır.
Bilim dışı, akıl dışı çalışmalarla,
koskoca Amik Gölü, Hatay ilindeki Amik Gölü kurutulmuştur, haritadan
silinmiştir. Ramsar Sözleşmesi'nde Türkiye Cumhuriyeti'nin
imzası vardır, sulak alanların korunması, kurtarılması
yolunda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Anadol, tamamlayın konuşmanızı.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Tamamlıyorum.
Ama, sulak alanlar "bataklık
alan" diye kurutulmuştur ve hiçbir faydası da olmamıştır
çiftçiye.
Şimdi, Gürol Ergin ne demiş?
Tutanak elimde, ondan söz aldım: "Kalkınma
Bakın,
görüştüğümüz yasa nedir? Kırsal kalkınma. Şimdi
soruyorum -Sayın Bakan burada- Güneydoğu Anadolu Projesi
çerçevesinde, siz iktidara geldiğinizde, dört buçuk yıl
önce sulanan alan ne kadardı GAP Bölgesinde, bugün ne kadar? Bir
metre kare artış sağlayamadınız; bu mu
kırsal kalkınma? Bu muydu kırsal kalkınma? Bu kafa
mıdır kırsal kalkınmayı gerçekleştirecek
olan? Mümkün mü arkadaşlar? Sulama olmadan kırsal kalkınma
olur mu? Türkiye'nin en netameli bölgesini bile boş verdiniz.
Ondan sonra, 'kırsal kalkınmayı sağlıyoruz'
diyorsunuz." diyor Gürol Ergin ve Sayın Bakan, Sayın Salih
Kapusuz veya Adalet ve Kalkınma Partisinden herhangi bir milletvekili
bu sözlere itiraz etmiyor. Çünkü, bu söz doğru. Burada Urfa milletvekillerimiz
var, sizden de, bizden de; GAP bölgesinin diğer milletvekilleri
var. Eğer, bu iddia yanlışsa, çıkın onu yalanlayın.
Bizim Grup Sözcümüzün iddiası GAP'la ilgilidir. İddia budur.
Bir daha tekrarlıyorum bunu, Türkiye'yle ilgili değildir;
düzeltiyorum.
Dinlediğiniz için hepinize
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Anadol.
V.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
9.-
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/1245) (S. Sayısı:
1261) (Devam)
BAŞKAN - Sayın Bakanın söz talebi var.
Hükûmet adına, Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sayın Mehdi Eker; buyurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, yüce Meclisin
değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, ne zaman bu yüce Mecliste
tarımla ilgili bir mevzuat, bir kanun görüşülmeye başlansa,
maalesef, muhalefet etme telaşıyla, her yapılana illa
muhalefet etme endişesiyle gerçekler çarpıtılmakta
ve kamuoyu yanlış bir şekilde bilgilendirilmektedir.
(CHP sıralarından "Yok, yok" sesleri) Her ne kadar, tabii, partimizin, AK Partinin
değerli sözcüleri bunlara zaman zaman cevaplar vermekte,
açıklamalar yapmakta ise de, maalesef, tekrarlanıyor bu
yanlışlar ve bu da, tabii, üzücü olmaktadır.
Şimdi, en son konuyla
Tabii, işin başında,
ismi de söylendiği için, ana muhalefet partisinin değerli
sözcüsü, GAP'la ilgili, sulamada bizim bir katkımızın
olmadığını söyledi. Değerli arkadaşlarım,
bu, doğru değildir. Şimdi, ben, size bir rakam vereceğim:
GAP'ta 1995 yılında, Harran'a suyun verildiği yıl,
bu yıldan 2003'e kadar toplam olarak 162 bin hektar alan sulamaya
açılmıştır. 2003-2006 yılları arasında,
yani AK Partinin Hükûmet ettiği yıllarda ise 94 bin hektar
alan ilave olarak sulamaya açılmıştır.
GÜROL ERGİN (Muğla) -
GAP'ta?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - GAP'ta.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Bakan,
biraz doğru konuş!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Tekrar ediyorum, GAP'ta, yani,
Güneydoğu Anadolu Bölgesi Projesi kapsamında.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Yani,
kaçtan kaça çıktı, söyleyin bakalım rakamı
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - 160'a 90 daha
ekleyeceksin.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Kaça?
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - 160'a 90 daha
ilave edeceksin.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Biraz önce söyledim Hocam,
sizin anlamanız gerekiyordu
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Zaten sen anlayamamışsın
ki.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Ama,
doğru konuşmuyorsunuz
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Ama, değerli milletvekilleri
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Sayın Bakanımızı dinleyelim, karşılıklı
tartışmayalım.
Sayın Bakanım, buyurun,
Genel Kurula hitap edin.
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Doğru konuşsunlar ya!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli milletvekilleri,
GAP bölgesinde 256 bin hektar alan sulamaya açılmıştır
toplamda ve biraz önce de söylediğim gibi, bunun 94 bin hektarı
AK Parti Hükûmeti zamanında sulamaya açılmıştır,
2003-2006 yılları arasında. (AK Parti sıralarından
alkışlar) İnanmayan gider ölçer.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Hoca
Nasrettin kürsüye çıktı!..
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bir şey daha söylüyorum
değerli milletvekilleri: Bakın, 2002 yılında Türkiye'de
toplam olarak 4 milyon 230 bin hektar alan sulanmakta idi ve AK Partiden
önce ortalama olarak yılda en fazla 60 bin hektar alan sulamaya
açılıyor bütün Türkiye'de.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Her şeyi siz yaptınız, geçmişte hiçbir
hükûmet yoktu!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bizim dönemimizde birçok
şey yapıldı. Her şeyi elbette ki biz yapmadık;
ama, daha birçok şeyi de yapacağız.
Şimdi bakın, 2003 yılında
152 bin hektar, 2004 yılında 110 bin hektar, 2005 yılında
210 bin hektar, 2006 yılında 100 bin hektar, toplamda 572 bin
hektar alan AK Parti Hükûmeti zamanında Türkiye'de sulamaya
açılmıştır değerli arkadaşlar. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Yani, bunun manası
şudur: 2002 yılında, hükûmeti devraldığımız
yılda, toplam sulanan alan 4 milyon 200 bin hektar iken, bu,
2006-2007 yılı başında 4 milyon 800 bin hektar alana
çıkmıştır. Dolayısıyla, bu, AK Partinin
yaptığı bir icraattır.
Yetmemiştir değerli arkadaşlar,
Harran'da daha önce "vahşi sulama" diye tabir ettiğimiz
yüzey sulamasının yarattığı sorunları,
hem toprakla ilgili sorunu hem de çevre ve su israfı konusunda
yarattığı sorunları göz önünde bulunduran Hükûmetimiz,
geçtiğimiz yıl, kırsal kalkınma yatırımları
kapsamında, yüzde 50 hibe destekli damla sulama projeleri hayata
geçirmiştir. 2006 yılı içerisinde damla sulamayla ilgili
220 tane proje kabul edilmiş ve bunlar yüzde 50 oranında hibe
yoluyla desteklenmiştir. Bu da AK Partinin
Yetmedi, bir şey daha söylüyorum:
Şimdi, bu yıl, önümüzdeki haftalarda, bu yüzde 50'yi de ödeyemeyecek
olan vatandaşlarımız varsa, "ben yüzde 50'yi de ödeyemiyorum,
benim burada ödeme gücüm yok" diyen vatandaşlarımıza
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Hepsi perişan, ödeyemezler.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
diyen vatandaşlarımıza
biz yeni bir imkân sunuyoruz. O da şu: Ziraat Bankası bunları
kredilendirecek. Neye karşı? Neye karşı?
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Hükûmete karşı!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Devletin verdiği, AK
Parti Hükûmetinin verdiği tarımsal desteklemeleri temlik
etmek suretiyle, isteyen vatandaşlarımız, bunun karşılığında,
o yüzde 50'yi de, oradan kredi yoluyla alıp, damla sulama, yani
modern sulama tesislerine kavuşacaklardır. Bizim amacımız
bu. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, Sayın
Başkan, ben, bugün, burada görüştüğümüz, görüşmekte
olduğumuz tasarıyla ilgili, müsaadenizle, bazı
açıklamalar yapmak istiyorum.
Bu kanunun çıkarılmasının
sebebi şu. Yani, böyle bir kanun tasarısıyla sizin huzurunuza
Hükûmet olarak gelmemizin sebebi şu: Avrupa Birliği üyeliği
kapsamında üye ülkeler, bu safhada hazırlanmak için
"katılım öncesi mali yardım" adı altında
Avrupa Birliğinin bir fonu var. Bu fondan bizim istifade etmemiz
gerekiyor. Çünkü, diğer bütün aday ülkeler bundan istifade ettiler.
Buna "EAFRD" diyorlar, yani katılım öncesi mali
yardımla ilgili program.
Şimdi, burada, beş tane
bunun bileşeni var. Bizim kanunumuz kapsamındaki bileşeni,
kırsal kalkınma bileşeni ve bununla ilgili toplamda
2,2 milyar avro bu beş bileşende öngörülüyor Türkiye için,
2007-2010 yılları arasında ve bunun yaklaşık
300 milyon avrosu kırsal kalkınma için kullanılacak.
Bunun için ne gerekiyor? İki
şart gerekiyor: Bir tanesi bir EAFRD planının hazırlanması
ki, biz bunu hazırladık, planımız hazır.
İkincisi de, bu Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun,
yani, bu kanun tasarısıyla kurulacak olan organizasyonun
tamamlanması. Bu da olursa, tamamlanırsa, yüce oylarınızla
kabul edilirse, bu da hayata geçmiş olacak.
Peki, ne yapacak bu Kurum, yani,
bu Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu ne iş yapacak?
Şunları yapacak: Kırsal alanda vatandaşlarımızın
hazırlayacakları, başvurularını yapacakları
projeleri değerlendirecek ve bunları kabul edecek. Proje
uygulamalarının kontrollerini yapacak. Desteklenecek
proje faaliyetlerini belirleyecek ve bunlarla sözleşmeler
imzalayacak. Projelerle ilgili tahakkuk, ödeme ve muhasebe
işlemlerini yapacak. Proje uygulamalarını kontrol
edecek, izleyecek ve değerlendirecek, bunları raporlayacak
ve güvenli bir veri tabanı ve bilgi işlem sistemini
oluşturacak.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; burada, bugün görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısıyla ilgili bu kalkınma ajansının desteklenecek
faaliyet konuları:
1) Tarım işletmelerine
yatırım.
2) Tarım ve su ürünleri işleme
ve pazarlama yatırımları.
3) Ekonomik faaliyetlerin geliştirilmesi
ve çeşitlendirilmesi.
4) Üretici gruplarının
desteklenmesi.
5) Teknik yardım.
Hangi sektör desteklenecek? Onu
da söyleyeyim: Kırmızı ve beyaz et sektörleri, meyve-sebze
sektörü, süt sektörü ve su ürünleri sektörü.
Peki, bu nasıl hazırlandı?
Bununla ilgili faaliyetler, bugüne kadar hem kamu hem sivil toplum
kuruluşları hem de özel sektörle birlikte bu kırsal kalkınmanın
üç temel bileşenine ait proje hazırlıkları
Bu ajansın kurumsal ve teknik
kapasitesinin geliştirilmesine yönelik olarak, bugüne kadar
da, yine Avrupa Birliği fonlarından 6,5 milyon avro hibeden
bu konuda faydalanıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Peki, organizasyonu ne olacak bu
Kurumun? Bir merkez teşkilatı olacak, genel müdür düzeyinde
bunun bir başkanı, ana hizmet birimleri, iki tane genel koordinatörü,
beş tane de koordinatörü olacak, destek hizmetleri birimleri
olacak diğer bütün kuruluşlarda olduğu gibi, danışma-denetim
birimi olacak. Bir de, merkez teşkilatında en fazla yüzde
50 personel çalışabilecek, yani bir sınırlama
var; öyle, dilediğiniz sayıda, dilediğiniz kadar bunu
personel ile şişirme, büyütme imkânı olmayacak. Bir de
tabii, taşra teşkilatında il koordinatörleri olacak.
Hibeden yararlanmaya hak kazanan
proje sahiplerinin yüzde 50'sini proje sahipleri, yani öz kaynak,
yüzde 37,5'u Avrupa Birliği fonlarından ve yüzde 12,5 da Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmetinin sağlayacağı katkıdan
faydalanılacak.
Bunun dışında, personeli
sözleşmeli olacak. Kamu kurumlarından en fazla yüzde 30
alınacak. Bir de destek personeli, toplam personel sayısının
yüzde 20'sini geçemeyecek.
Kurum, faaliyetlerini yürütürken,
Avrupa Birliğinin her zaman işin içinde olup olmayacağı
hususunda bir soru var; bize, bu, zaman zaman soruluyor. Burada,
projenin seçimi ve uygulanması sırasında Avrupa Birliğinin
müdahalesi söz konusu değildir, tüm mali yönetimini Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti yapacak.
Bu fonlardan yararlanmak için böyle
bir örgüt zorunlu mu, böyle bir kuruluşu kurmak gerekiyor mu?
Evet, gerekiyor. Tüm üye ülkeler bu ajansı kurmuşlar ve gerekli,
bununla ilgili masrafları da Avrupa Birliği tarafından
karşılanmaktadır, ki, biraz önce arz ettiğim gibi
biz de bugüne kadar belli bir miktar bundan istifade ettik.
Projeler Avrupa Birliği Komisyonuna
gönderilecek mi peki? Böyle bir soru da var. Projelerin seçimi de,
fonların dağıtımı da, izleme ve değerlendirilmesi
de, bizim kuracağımız bu kurum tarafından yapılacak,
yani, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin bir kurumu olarak, bu organizasyon
tarafından yapılacak.
Eğer, bu tasarı değerli
oylarınızla yasalaşırsa, yasalaşmadan sonra,
EAFRD Planı en geç 2007 Kasım ayına kadar onaylanacak,
ulusal akreditasyon 2008 yılının en geç ilk çeyreğinde
ve Avrupa Birliğinin akreditasyonu ise 2008 yılının
ortalarında olacak.
Bu projelerden kimler faydalanacak?
Değerli arkadaşlar, başta, tabii Türk çiftçisi bundan
istifade edecek, üretici örgütleri, birlikler, üretici birlikleri,
şirketler, kamu kuruluşları ve yerel yönetimler, yani,
belediyeler de bu kırsal kalkınma ile ilgili fonlardan,
projeler hazırlamak suretiyle faydalanabilecektir.
Peki, Türkiye'ye bu ajans, bu kurum,
ne katacak, hangi katkıları olacak? Özellikle, tabii -biraz
önce söylediğim gibi, AB hibesi 800 milyon avro civarında
toplamda- tarım sektörünün rekabet gücü artacak, yeni iş
alanları olacak, yeni iş imkânları gelişecek ve bu
şekilde, tabii ki, gizli işsizliğin önüne geçilmiş
olacak. Çiftçi, üretici örgütleri, sivil toplum kuruluşları
ve kamu kuruluşlarının proje yapma kapasiteleri gelişecek,
bir de tarım ve kırsal nüfusun gelir düzeyi yükselecek ve
yaşam koşullarında iyileşme sağlanacaktır.
Tabii, bizim, bütün işlerde
olduğu gibi bu işte de amacımız, hedefimiz, Türk
çiftçisinin daha müreffeh, daha iyi bir noktaya gelmesidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir de, burada, demin, bir görüşme esnasında,
Cumhuriyet Halk Partisinin değerli milletvekili Gürol Ergin...
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Sayın Başkan, dört dakika geçti...
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
... bana yönelik olarak bir açıklama yapmamı istedi.
Ben de, müsaadenizle o açıklamayı da yapmak istiyorum, bugün
bir gazetede yer alan, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı
ve Mersin Milletvekili Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat'ın
adının geçtiği bir olayla ilgili.
Burada, şunu tabii düzeltmemiz
gerekiyor; ki, düzeltmeyle ilgili resmî bütün girişimler yapıldı,
basına da bu açıklamalar gönderildi: Sayın Fırat'la
ilişkilendirilen bir şirketin, şikâyet üzerine, bir ihbar
üzerine -ki, bu bize Dışişleri Bakanlığı
ve Ukrayna kaynaklı, Dışişleri Bakanlığından
gelen bir ihbardı- bunu, tabii, ilgili birimlerimiz değerlendiriyor
ve orada, faksla bildirilen hologram numaralarının bir tanesi
-son numarası- sehven yanlış olarak Sayın Fırat'la
ilişkilendirilen şirketin hologramıymış gibi
anlaşılıyor ve tabii, işlem yapılıyor,
böyle okunduğu için. Ancak, hemen de, tabii, ilgili ülkeden bu
belgelerin asılları isteniyor ve asılları 9 Mart
günü Bakanlığa ulaştı. Asılları ulaşınca,
bunun, Sayın Fırat'la ilişkilendirilen şirkete
ait olmadığı anlaşıldı, bununla hiçbir
ilişkisinin olmadığı anlaşıldı ve
dolayısıyla, diğerleriyle ilgili tahkikat zaten yapılıyor,
cumhuriyet savcılıklarına gerekli suç duyuruları
yapıldı. Bunun dışında, detaylı şey
yapılıyor.
Bu arada, benim söyleyeceğim,
tekrar önemle altını vurgulamak istediğim
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
teşekkür ediyorum size de. Lütfen
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Sayın Dengir Mir Mehmet
Fırat'ın ismiyle ilişkilendirilen şirketin hakkında,
bu konuda, herhangi bir bu manada iş yoktur. Çünkü, tamamen sehven
ve faksın bir harfinin, bir rakamının yanlış
okunmasıyla oluşmuş bir kanaattir. Bu düzeltilmiştir.
Tabii, Sayın Fırat'ın da
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
lütfen konuşmanızı tamamlayınız.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Sayın Fırat'ın
ismi geçtiği için, burada, hem kendisinden hem diğer haksız
yere ismi bu tür bir tartışmaya konu olan şirketten biz
özür diliyoruz ve gerekli kişiler hakkında da gerekli
işlemler, diğerleri hakkında yapılıyor. Bunu
da ben bilgilerinize arz etmek istiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, birleşime
on dakika ara veriyorum
Kapanma
Saati: 21.31
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.42
BAŞKAN
: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74'üncü Birleşimi'nin Beşinci
Oturumu'nu açıyorum.
1261 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Sayın
Başkan
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Sayın
Başkan, ben İç Tüzük'ün 69'uncu maddesine göre söz istiyorum.
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, bir oturumu açayım. Lütfen Sayın Ergin,
oturumu açayım
Lütfen oturun yerinize efendim
İstirham
ederim
GÜROL ERGİN (Muğla) - Hayır,
arada gitmesin diye.
BAŞKAN - Tasarının
birinci bölümü üzerinde şimdi söz sırası şahsı
adına Giresun Milletvekili Adem Tatlı'ya aittir.
Sayın Tatlı, buyurun efendim.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
GÜROL ERGİN (Muğla) -
69'uncu maddeye göre söz istiyorum efendim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Tatlı.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Yarın
nasıl olsa söz alır konuşurum, istediğin kadar verme.
O kürsüye çıkacağım. Bana "rakamları tahrif
ediyorsun" diyerek, nasıl tahrif ettiğini, halkı
nasıl kandırdığını söyleyeceğim orada.
O kürsü kimsenin babasının
malı değil.
BAŞKAN - Buyurun.
ADEM TATLI (Giresun) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Tarım ve Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumunun Kurulmasına Dair
Kanun Tasarısı, Tarım Bakanlığımızca,
5 Eylül 2005 tarihinde Başbakanlığa gönderilmiş,
26 Haziran 2006'da Bakanlar Kurulunda imzaya açılmış
ve 4 Eylül 2006'da Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmiştir.
Tasarı, 07-09 Kasım 2006
tarihlerinde Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu tarafından
kabul edilmiştir. Bugün de, Genel Kurula gelerek görüşülüyor.
Tasarı, 22 madde ve bir geçici maddeden oluşmaktadır.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Onları biliyoruz, yazıyor zaten kaç madde olduğu.
ADEM TATLI (Devamla) - Kurulacak
olan Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu,
Avrupa Birliğine üyelikle beraber tarım ve kırsal kalkınmaya
yönelik tüm destekleri yöneten bir ödeme kurumu hâline dönüşecektir.
Kurumun yapısı itibarıyla, idari ve mali yönden özerk
bir kurum olacaktır. Kurumun başkanı ya da tepe yöneticisi
ikili veya üçlü kararnameyle atanacaktır. Kaldı ki, Türkiye'deki
özerk kurum ve kuruluşların yöneticileri bu yolla atanmaktadır.
Bu, idari özerklik açısından bir sakınca doğurmamaktadır.
Mali özerklik konusu ise, kurumun denetimi Tarım Bakanlığının
iç denetim mekanizmalarına bağlı olmayacak, Sayıştay
denetimine tabi olacaktır. Yani, dış denetim söz konusu
olacaktır. Yine, kurumun bütçesi özel olacak, Bakanlığın
tasarrufunda olmayacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu fonlardan kimler yararlanacak, projeler nasıl
belirlenecek? Burada iki öncelik söz konusudur: Birincisi, pazar verimliliği, kalite
ve sağlık standartlarının iyileştirilmesidir.
İkincisi de, kırsal alanlarda yeni istihdam imkânlarının
oluşturulmasıdır. Türkiye'de kırsal alanda yaşayan
çiftçiler, üretici örgütleri, sivil toplum kuruluşları
ve bununla ilgili toplum kesimleri bu fonlardan yararlanabileceklerdir.
Daha da açarsak, şirketler, firmalar, tarımsal ürün işleme
ve pazarlama alanlarındakiler, hatta, meslek kuruluşları,
özel idareler, belediyeler, bu projelerin hazırlanmasında,
uygulanmasında istifade edeceklerdir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme
Kurumunun görevlerinden bahsetmek gerekirse: Proje başvurularını
kabul etmek, kaydını yapmak ve değerlendirmek; proje
uygulamalarının kontrollerini gerçekleştirmek; desteklenecek
proje faaliyetlerini belirlemek, sözleşmeleri hazırlamak
ve imzalamak; projelere yönelik tahakkuk, ödeme ve muhasebe
işlemleri ile bunlara ilişkin tüm kontrolleri yürütmek;
proje uygulamalarını kontrol etmek, izlemek ve değerlendirmek;
proje uygulamalarına ilişkin tüm işlemleri raporlamak,
güvenli bir veri tabanı ve bilgi işlem sistemi oluşturmak,
gerekli idari düzenlemeleri yapmaktır.
Değerli muhalefet milletvekili
arkadaşımız Hükûmetimizin veteriner hekimlik ve veteriner
hekim hizmetleri konusunda hiç önem vermediğimizi söylediler.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) -
Yes, doğru.
BAŞKAN - Sayın Tatlı,
Genel Kurula hitap ediniz.
ADEM TATLI (Devamla) - Evet
Tarım
Bakanlığımız, 2.500 veteriner hekim ve ziraat mühendisi
almıştır. 1989 yılından beri
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) -
Teşkilatlarda çalışan meslektaşlarının
aldığı maaşı söyle.
BAŞKAN - Sayın Üstün
ADEM TATLI (Devamla) - Tarım
Bakanlığına 1989 yılından beri veteriner hekim
alınmamıştır.
FERAMUS ŞAHİN (Tokat) -
Sayın Başbakan, o da söylesin, ne var.
ADEM TATLI (Devamla) - Biz
2.500 veteriner
hekim ve ziraat mühendisinin yarıdan fazlası veteriner
hekimdir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Kaç
lira alıyor?
ADEM TATLI (Devamla) - Yine, hayvancılıkla
ilgili hiç destek vermediğimiz söylendi.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) -
Aldığı maaşı söyle, aldığı maaşı.
ADEM TATLI (Devamla) - Tarımsal
kalkınma kooperatiflerine, 2002'ye kadar olan on iki yılda,
600 kooperatife 90 trilyon lira ayrılmıştır. Yine,
üç senelik dönemimizde 895 kooperatife 591 trilyon destek verilmiştir.
Bunu da hatırlatmak istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, on
beş dakika süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Üstün, buyurun.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Avrupa Birliğiyle müzakerelerde
tarım ve hayvancılıkla ilgili başlık, kırsal
kalkınmayla ilgili başlık askıya alınmasına
rağmen bu kanunla görüştüğümüz ve kurulacak olan birliğin
parası ve kaynağı nereden sağlanacaktır?
İkinci sorum: Milas-Savran köyünden
Hasan Hüseyin Demirci aradı, AKP'den bir sözcü arkadaş konuşurken.
Kendisine de selamı var. "Eskiden bir yılda alırdık
bütün destekleri, şimdi iki yıla çıktı. 2006 yılının
mısır silajı desteği, mazot desteği, gübre
desteği, doğrudan gelir desteği ne zaman verilecek?"
diyor.
Biraz önce konuşmacı arkadaşlar
her şey güllük gülistanlık, reklamcınız Ali Taran
gibi, yerseniz aganigi reklamcısı
Üçüncüsü: Bu doğrudan gelir
destekleri özellikle bölgelerde farklı uygulamalar yapılıyor.
Örneğin, Güneydoğu'da üç dört ilde verilmişse bir ilde
verilmiyor, Ege'de üç dört ilde verilmişse bir ilde verilmiyor.
Neden verilmiyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Kamacı
Sayın Işık
AHMET IŞIK (Konya) - Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Kurumun iç ve dış denetimini
kimler yapacaktır Sayın Bakanım? İç denetimini
Bakanlığın teftiş kurulu yapabilecek midir?
Dış denetimden kastedilen nedir?
Diğer sorum: Kurum hangi mevzuat
hükümlerine tabi olacaktır? Projelerde harcamalara katılım
ne şekilde olacaktır? Kurumun kurulması, buna karşın
2007 programını uygulayamaması ve gecikme olmasının
sebebi nedir?
Son sorum: Kurum faaliyetlerini
yürütürken Avrupa Birliği her zaman işin içerisinde olacak
mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Bakanım, on bir ilde sel felaketinden zarar
gören insanlarımıza yardımları ödediğinizi
belirttiniz. Malatya'mızın Doğanşehir ilçesinde
-Erkenek, Sürgü, Kurucuova- bir sel felaketi oldu. Oradaki çiftçilerimiz
sorar: Bize, 39 çiftçiye hasar diye ödendi, acaba bunlar hasar bedeli
mi? 16 çiftçimize tohumluk, 35 kişiye 25'er kilo çay, 4 çiftçiye
de 1'er koyun. Acaba hasar bedeli bu mu, başka hasar bedeli ödeyecek
misiniz buraya? Çünkü, çiftçilerin zararı size gelen raporda
çok büyük rakamlara ulaşmıştı.
Ben bu sorunun cevabını
istiyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Torun
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
- Sayın Başkan, Sayın Bakanım; Havza Bazlı Kalkınma
Projesi ne demektir? Bu projeyle ilgili olarak bakanlığınızda
ne tür çalışmalar yapılıyor? Bu projenin uygulamaya
konulmasıyla çiftçilerimiz ne tür desteklerle karşılaşacaklar?
Bu bağlamda Türkiye'de kaç havza oluşturulacak? Kurulması
düşünülen organize hayvancılık sanayi bölgeleri ülkemize
ne tür yenilikler getirecek? Bu sene Türkiye'de böyle bir bölgenin
kurulması çalışmaları var mı? İlkini nerede
kurmayı düşünüyorsunuz? Bu organizasyonun ülkeye getirisi
ne olacaktır? Toplam olarak, bu sene, Bakanlığınızın,
çiftçilerimize sağlayacağı desteğin miktarı
ne kadardır? 2001 yılından başlayarak yıllara
göre çiftçilerimize ödenen desteğin miktarını söyler
misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Torun.
Sayın Kartal
MEHMET KARTAL (Van) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Çok göç alan, işsizi ve yoksulu
olan bir ilin milletvekiliyim.
Sayın Bakanım, Avrupa
Birliği ülkeleri geri kalmış bölgelerinin insanlarının,
çiftçisinin, hayvan yetiştiricisinin ürünlerinde şu tespiti
yapıyor: Maliyet artı prim.
Doğu Anadolu Bölgesi altı
ay kışla mücadele etmektedir. Bizim ülkemizde iki ürün
alan, üç ürün alan bölgelerimiz de vardır. Sosyal adaleti geliştirmek
için, bölgenin özelliklerini de dikkate alarak çiftçinin ürününün
ve hayvan yetiştiricisi için de bir pozitif ayırımcılık
yaparak desteklemeyi düşünüyor musunuz? Teşekkür ediyorum.
Ayrıca, hâlen Van ili de
doğrudan desteklemeden nasibini almamıştır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Özkan.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, benim bir soruma,
süt desteklemesiyle ilgili soruma tüm kooperatiflere destek verildiğini
söyledi. Ancak, 12 Ağustos 2006 tarihli genelgeyle sulama kooperatifleri
desteklerinin kesildiğini belirttiler. Bu genelge iptal edildi
mi? Onu öğrenmek istiyorum.
Ayrıca, köylümüz soruyor:
"Suyumuz var, arazimiz var, traktörümüz var, gübremiz var, ancak
tütünde kota, anasonda kota, haşhaşta kota, pancarda kota,
biz ne ekeceğiz?"
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Baloğlu.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Burada, Mecliste uzunca süreden
beri izlemekte olduğumuz, dinlemekte olduğumuz ve yorulmaya
başladığımız bu görülmemiş kalkınma
edebiyatının son versiyonu olarak AKP İktidarı
döneminde ineklerin de daha çok süt vermeye başladığına
ilişkin bir bilgi edindik, demin öğrendik. Şimdi, ben
şunu öğrenmek istiyorum: AKP İktidarı, psikolojik
bir gelişmeyle ve tedaviyle mi inekleri böyle olumlu bir noktaya
getirdi, yoksa inekleri sağmada yeni yöntemler mi geliştirdiler?
Bu ineklerin durumu ne olacak? Sayın Bakandan bunu öğrenmek
istiyorum. Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, sürenizi
verimli kullanın, çünkü sürenizi kullandığınız
bittiği anda süre de doluyor.
Buyurun efendim.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Üstün, Avrupa Birliği
ile müzakerelerde "Tarım ve Kırsal Kalkınma"
başlığının askıya alındığını
söyledi. Dolayısıyla, bu kanunun da yeri olmadığı
mealinde bazı değerlendirmelerde bulundu. Tabii önce
şunu söyleyeyim: Bu kuracağımız kanun da ve yararlanacağımız
fonların da Avrupa Birliğinin bu başlıklarının
askıya alınmasıyla hiçbir ilişkisi yok. Dolayısıyla,
bu aynen devam edecek ve biz de bu fonlardan faydalanmaya devam edeceğiz.
Bunu önce söyleyeyim.
Destekler, Muğla'yla ilgili
veya bölgelerle ilgili birtakım
değerlendirmelerde bulundu, bazı bölgelerde
şu şekilde, bazı bölgelerde bu şekilde ödeniyor
şeklinde.
Değerli milletvekilimiz, tarımsal
desteklemelerin biraz önce ben takvimini açıkladım. Bu
takvim içerisinde her ay hangi desteği açıklayacağımızı
net olarak ifade ettim. Dolayısıyla, tekrar vakit almamak
bakımından, tutanaklardan bunların aylık ödemelerini
öğrenebilirsiniz. Biz ödeme yaptığımız zaman
da Devlet Planlama Teşkilatının ilçelerin kalkınmışlık
endeksine göre en fakir olan ilçelere öncelik veriyoruz, ondan
sonra da diğer ilçelerimizin ödüyoruz, ama, zaten en fazla iki
taksitte ödüyoruz.
Sayın Işık'ın sorusu,
iç denetim ve dış denetimle ilgili, iç ve dış denetimin
kimler tarafından yapılacağı? "İç denetim
Bakanlığın teftiş kurulu tarafından yapılsa
olmaz mı?" diye bir soru sordu. İç denetim, kurum içinde
oluşturulacak olan iç denetim birimi tarafından yapılacak.
İç denetim birimi Avrupa Birliği açısından net
bir şekilde akreditasyon kriteri olarak açıklandığından
dolayı, burada başkaca bir denetim mekanizması kurmak
mümkün değil. Dış denetim ise, kanunun 16'ncı maddesindeki
hükümler saklı kalmak kaydıyla, Sayıştay tarafından
yapılacak. Bu kanunda hükmü bulunmayan hâllerde, Kurum, özel hukuk
hükümlerine tabi olacak ve Kurum faaliyetlerini yürütürken her
zaman Avrupa Birliği işin içinde olacak mı, sorunuza
da biraz önce esasen konuşmamda kürsüde cevap verdim. Burada
proje seçimi ve uygulaması sırasında bütünüyle bizim
tarafımızdan çalışmalar yürütülecek, yapılacak,
Avrupa Birliğinin herhangi bir bu manada müdahalesi söz konusu
değildir, onun altını özellikle çizmek istiyorum.
Sayın Aslanoğlu, Doğanşehir'in
bir beldesiyle ilgili söylediği hasarda, ödemelerle ilgili
bir takım bilgiler verdi. Tabii, orada sosyal amaçlı birtakım
yardımlar yapılmış. Bunlar 2090 kapsamında değil.
Ayrıca, yani, bu yapılanlar sadece bir sosyal yardım
mahiyetinde yapılmıştır daha öncekiler, ayrıca
2090 sayılı Kanun kapsamında kim ne hak ediyorsa onlarla
ilgili yapılacaktır.
Sayın Cavit Torun'un sorusu,
"Havza Bazlı Destek Projesi ne demektir?" şeklinde
ve 2000'den bugüne kadarki desteklerden bahsetti. Havza bazlı
destekler, ürünlerin ekonomik olarak yetiştirileceği bölgelerde
yetiştirilmesidir. Mevcut sistemde, Türkiye'nin hangi bölgesinde
üretilirse üretilsin verimlilik esası dikkate alınmadan
bütün bölgelerde bir ürün aynı oranda destekleniyor. Hâlbuki
biz biliyoruz ki, tarımsal üretim havza bazlı bir üretimdir
ve bütün havzalarda bir ürün aynı verimlilikte yetişmiyor,
bazı yerlerde daha çok verimli, bazı yerlerde daha az verimlidir.
Havza bazlı desteklemede bizim yapacağımız, belirlenmiş
haritalara göre en yüksek düzeydeki verimlilik dikkate alınarak
herhangi bir ürün nerede çok verimli üretiliyorsa orada o ürüne daha
çok destek vereceğiz, diğer bölgelerde eğer bu ürün verimli
olmayan bir bölgede yetiştiriliyorsa oraya destek ya hiç vermeyeceğiz
ya az vereceğiz, orada da başka türlü verimli olan ürünlerin
desteklemesini sağlayacağız.
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
müsaadenizle
Sayın milletvekilleri, Sayın
Bakanın cevaplarını tamamlamasına kadar çalışma
sürenin uzatılmasını oylarınıza arz ediyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Bakanım.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Türkiye'de 24 tane
genel anlamda üretim havzası bulunmakta, 80 civarında da
daha tali havza bulunmakta. Bunlara ait haritalar, hem toprak hem
iklim hem ürün deseni hem verimlilikle ilgili bütün çalışmalar
belli bir noktaya geldi ve 2007 yılı içerisinde Trakya, Orta
Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nden birer ilde pilot uygulama
bu sene başlatılıyor, 2007 yılı içerisinde.
Biz, tabii, bunu, diğer ürünlere ve bütün Türkiye'ye önümüzdeki
yıllarda yayacağız.
Organize hayvancılık
bölgesiyle ilgili olarak bir sorusu oldu Sayın Torun'un. Organize
hayvancılık bölgesi çalışmaları, Türkiye'de,
özellikle, -gerek şehir içinde kalmış gerekse şehirlerin
periferinde, kıyısında kalmış ve hem çevre
sağlığı açısından hem dağınık
hem modern bir üretim alanına sahip olmayan yerlerdeki üretimin
önüne geçmek- daha modern, daha planlı, daha kapsamlı, âdeta
bir sanayi sitesi anlayışıyla öngördüğümüz bir
projedir. Bu sene birkaç tanesi bunların programa alındı
çeşitli bölgelerde "tarıma dayalı organize hayvancılık
bölges" adı altında ve bunların, inşallah bu sene
temelleri atılacak.
2001'den bu yanaki tarımsal desteklerle ilgili bir
sorusu oldu. 2001 yılında, değerli milletvekilleri,
Türkiye'de tarıma ayrılan, daha doğrusu 2000'den söyleyeyim
daha anlamlı olur, 2000 yılında Türkiye'de tarıma
ayrılan toplam destek 344 milyon YTL, o günün parasıyla 344
trilyon lira; 2001 yılında 593 milyon YTL; 2002 yılında
1,8 milyar YTL -malum seçim yılıydı, onun için 1,8- 2003
yılında 2,7 milyar YTL Hükûmetimiz döneminde; 2004 yılında
3,048 milyar YTL, 2005 yılında 3,7 milyar YTL, 2006 yılında
4,750 milyar YTL ve biraz önce de söylediğim gibi, 2007 yılında
da 5,3 milyar YTL. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla, bu destekler Türk çiftçisine ödenmiştir.
Sayın Kartal'ın sorusu:
Avrupa Birliğinde desteklerin yüksekliğinden ve bunların
değerlendirmesinden söz etti, maliyet artı prim şeklinde
ödeme yapıldığından bahsetti. Doğu Anadolu'da,
özellikle hayvan yetiştiricileri için bir pozitif ayrımcılığının
düşünülüp düşünülmediğini sordu. Biz Doğu Anadolu'yla
ilgili bir pozitif ayrımcılık zaten düşünüyoruz.
Mesela, o bölgede bir Tar-Et Projesi adı altında bir proje
hayata geçirdik ve bu bölgede Et ve Balık Kurumu, ki, biliyorsunuz,
Et ve Balık Kurumunun kombinaları, kalan kombinalarının
hemen hemen tamamı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde;
Erzurum, Van, Bingöl, Diyarbakır, bu bölgelerde ve Ağrı...
Dolayısıyla, buradaki kombinalarda tarım kredi kooperatifi,
Ziraat Bankası ve Et ve Balık Kurumunun iştirakiyle
bir sözleşmeli sisteme dayalı bir hayvancılık projesi
hayata geçti bu yıl. Şu ana kadar da binlerce vatandaşımız
bunun için müracaat etti ve bunlarla sözleşmeler imzalandı.
Bunlar, ürettikleri hayvanlar, Et ve Balık Kurumu kombinalarında
hiçbir bir pazarlama sorunu yaşamadan, burada ürünlerini pazarlayacaklar.
Artı şu: Biz, bu vatandaşlarımıza
MEHMET KARTAL (Van) - Artı,
prim
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Tamamlıyorum.
Bu vatandaşlarımıza,
ayrıca o sözleşme kapsamında yem desteği, eğitim
vesaire, bu tür destekler de verilecek ve artı, bu kapsamda kesilen
hayvanların her 1 kilogramı için de 1 YTL ilave destek veriyoruz.
İşte bu, bizim Hükûmetimizin, Doğu Anadolu Bölgesi'ne,
oradaki hayvancılığa verdiği önemi göstermesi
bakımından pozitif ayrımcılığın en
güzel örneğidir. Daha bu alanda hayata geçirdiğimiz birçok,
o bölgede, yine, proje var, ama vaktimiz olmadığı için
bunların hepsini anlatamıyorum.
Sayın Özkan'ın sorusu:
Ben, esasen, biraz önce söylediği hususa cevap vermiştim,
o, tekrar sordu genelgeyle ilgili hususu. O, daha sonraki bir tarihte
yayınlanan genelgeyle düzeltildi, orada herhangi bir problem
yok.
Yine, Sayın Baloğlu'nun
süt sağımıyla ilgili bir sorusu oldu.
Şimdi, tabii, değerli arkadaşlar,
verimin iki tane temel faktörü var, yani verimi belirleyen, verim
düzeyini belirleyen iki temel faktör var: Bunun bir tanesi genetik
kabiliyettir, ikincisi de bakım ve besleme şartlarının
iyileştirilmesidir. Şimdi, AK Parti zamanında, genetik
kabiliyetin hayvanlarda geliştirilmesiyle ilgili olarak
-mesela, suni tohumlama bunun en önemli çalışmasıdır-
2002 yılında, Türkiye'de, 600 bin, suni, hayvan tohumlanıyordu,
600 bin baş, 2006 yılı rakamı, 2 milyon 100 bin
baştır; 600 bini, 2 milyon 100 bine çıkardık.
Şimdi, bu, genetik kapasitenin artırılmasıdır.
İkincisi: Türkiye'deki yem
destekleri önemli miktarda artırıldı, Türkiye'nin toplam
yem ekim alanı artırıldı ve bu yem ekim alanıyla
birlikte Türkiye'de hayvanlar daha iyi beslenir hâle geldi, çünkü,
eskiden sadece samanla besleniyordu hayvanlar, bugün kaliteli
kaba yem üretimi arttığı için hayvanlarımız
daha yüksek miktarda kaliteli yem tüketiyor ve bu iki şartla
birlikte, tabii ki, süt verimleri de artıyor. Haa, şunu da
söyleyeyim: Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin süt verimi
8,4 milyon tondan 11,5 milyon tona çıkmıştır 2002'den
2006 yılına kadar. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Niye alkışlıyorlar? Ben inek sayısını
sormadım
BAŞKAN - Sayın Bakanım
teşekkür ediyorum.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - İnek sayısı
aynı, aynı sayıda inekten bu kadar sütü alıyoruz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Saygıdeğer Bakanım; sizlere teşekkür ediyorum.
Alınan karar gereğince,
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek
için, 14 Mart 2007 Çarşamba günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum.
Sizlere ve bizi izleyen vatandaşlarımıza
hayırlı geceler diliyorum.
Kapanma Saati: 22.08