DÖNEM: 22 CİLT: 150 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
77nci
Birleşim
20 Mart 2007 Salı
İ Ç İ N D E K İ L
E R
Sayfa
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
1.-
Antalya Milletvekili Hüseyin Ekmekcioğlu'nun, öğretmen
okullarının 159'uncu kuruluş yıl dönümü münasebetiyle,
köy enstitüleriyle başlayan süreçte denenen tüm uygulamaların,
kazanımların yol göstericiliğinde, kamusal, çağdaş,
bilimsel, demokratik ve laik eğitimin ihtiyaçlarını
gözeterek uluslararası genel kabullerin ışığında
öğretmen yetiştirme sisteminin yeniden ele alınmasının
önemine ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, barış,
hoşgörü, kardeşlik ve dostluk bayramı olan Nevruz kutlamalarına
ve bu bayramın tarihçesine ilişkin gündem dışı
konuşması
3.-
Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in, barış, hoşgörü,
kardeşlik ve dostluk bayramı olan Nevruz kutlamalarına
ve bu bayramın tarihçesine ilişkin gündem dışı
konuşması
B) TEZKERELER
VE ÖNERGELER
1.-
1/3/2007 tarihli ve 5588 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un
bir maddesinin bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine
ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1231)
2.-
Rusya Federasyonu Federasyon Konseyi Başkanı Sergey Mironov
ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1232)
3.-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Etiyopya'ya yaptığı
resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1233)
4.-
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdullah Gül'ün Arnavutluk'a yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/1234)
5.-
İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın, 357 Sayılı
Askerî Hâkimler Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifinin (2/138) doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/441)
6.-
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün, Nakdi Tazminat ve Aylık
Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin (2/862) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/442)
C) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.-
Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun ve 40 milletvekilinin,
yer altı kaynaklarının kullanımının
araştırılarak etkin değerlendirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/429)
IV. - ÖNERİLER
A) SİYASİ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.-
(10/117) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmesinin, Genel Kurulun 20/3/2007 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
V. - AÇIKLAMALAR
VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, Denizli Milletvekili Ümmet
Kandoğan'ın, konuşmasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
2.-
Ankara Milletvekili Bayram Ali Meral'in, Ordu Milletvekili Eyüp
Fatsa'nın, konuşmasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
VI. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
3.-
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/1300) (S. Sayısı:
1342)
4.-
17.1.2007 Tarihli ve 5574 Sayılı Türk Petrol Kanunu ve Cumhurbaşkanınca
Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/1301) (S. Sayısı: 1352)
5.-
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısı; Niğde
Milletvekili Orhan Eraslan ile Van Milletvekili Mehmet Kartal'ın;
4926 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda Değişiklik
Yapılması ve Bu Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesi Hakkında
Kanun Teklifi ve Van Milletvekili Yekta Haydaroğlu'nun; Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununa Bir Madde Eklenmesi ile İlgili Kanun Teklifi
ile Adalet Komisyonu Raporu (1/1240, 2/403, 2/644) (S. Sayısı:
1275)
VII. - SORULAR
VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZ'in, bölücü terör örgütünün
gelir kaynaklarına yönelik işlemlere ilişkin sorusu
ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/19903)
2.-
Ankara Milletvekili Mehmet TOMANBAY'ın, Aziz Nesin Vakfında
kalan bazı çocuklarla ilgili iddialara ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/20001)
3.-
Bartın Milletvekili Hacı İbrahim KABARIK'ın, 2006
yılında Bartın'a ayrılan ödeneğe ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı
(7/20391)
4.-
Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Alpullu
Şeker Fabrikasının özelleştirilmesine ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı
(7/20401)
5.-
Muğla Milletvekili Hasan ÖZYER'in, şeker üretimi ve ihracatı
ile pancar kotalarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/20413)
6.-
İzmir Milletvekili Canan ARITMAN'ın, yürürlükten kaldırılan
düzenleyici işlemlere ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet
Ali ŞAHİN'in cevabı (7/20766)
7.-
Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, köpeklerin
zehirlenerek öldürülmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman
Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/20780)
8.-
Muğla Milletvekili Hasan ÖZYER'in, şahıslar adına
tapu çıkartılan orman arazilerine ilişkin sorusu ve
Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/20781)
9.-
Balıkesir Milletvekili Sedat PEKEL'in, Konut Finansmanı
Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/20787)
10.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, özürlü çocukların
eğitimine ve rehabilitasyonuna,
-
Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan BALANDI'nın, SHÇEK personeli
ile kayıp çocuklara,
-
Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, AB sürecinde kadınlara
yönelik düzenlemelere,
-
İzmir Milletvekili Canan ARITMAN'ın, bir bebeğin koruma
altına alınmaması ile yurt ve yuvaların yönetimine,
SHÇEK
yurt ve yuvalarında şiddete maruz kalan çocuklara,
Bir
kız yetiştirme yurduyla ilgili iddialara,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU'nun cevabı
(7/20789, 20790, 20791, 20792, 20793, 20794)
11.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, İzmir Atatürk
Lisesi salonunun kullanımına ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/20803)
12.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Manavgat'taki
öğrenci yurdu ihtiyacına ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/20806)
13.-
Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın, Ankara Yüksek
İhtisas Hastanesindeki bir soruşturmaya ilişkin sorusu
ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı
(7/20809)
14.-
Ankara Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Finike portakalının
pazarlamasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Ali COŞKUN'un cevabı (7/20814)
15.-
Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, bazı kamu
görevlerine alımdaki yaş sınırına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/20835)
16.-
Samsun Milletvekili Musa UZUNKAYA'nın, maden işletme ruhsatı
izinlerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman
PEPE'nin cevabı (7/20858)
17.-
Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, İmar Bankasından iç borçlanma
senedi alanlara ödeme yapılması çalışmalarına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/20864)
18.-
Eskişehir Milletvekili Cevdet SELVİ'nin, Türk işaret
dili sistemi oluşturulmasına,
-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, şiddete maruz kalan bir
çocuğun korunmasına,
-
Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, şiddet mağduru çocukların
korunmasına,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU'nun cevabı
(7/20865, 20866, 20867)
19.-
Antalya Milletvekili Atila EMEK'in, AK Parti TBMM Grubunun bir toplantısına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/20989)
20.-
Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, milletvekillerine
dağıtılan bir kitaba ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı
(7/21143)
21.-
Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın, milletvekillerine dağıtılan
bir kitaba ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/21144)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM
Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
beş oturum yaptı.
Bursa
Milletvekili Mustafa Özyurt, 14 Mart Tıp Bayramı münasebetiyle,
sağlık sisteminde karşılaşılan sorunlara,
Çanakkale
Milletvekili İbrahim Köşdere,
İstanbul
Milletvekili Azmi Ateş,
18
Mart Çanakkale Zaferi'nin 92'nci yıl dönümü münasebetiyle, bugün
ülkemiz üzerinde oyun oynamak isteyenlerin, geçmişteki yenilgilerinden
ders almaları gerektiğine,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Türkiye
Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento heyetinin sözde Ermeni
soykırımı yasa tasarısıyla ilgili temas ve
görüşmelerde bulunmak üzere Amerika Birleşik Devletleri'ne
gitmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.
Genel
Kurulun 14 Mart 2007 günkü 75'inci Birleşimi'nde okunan ve aynı
günkü gelen kâğıtlarda yayımlanan (10/428) esas numaralı
Meclis araştırması önergesinin ön görüşmesinin
15/3/2007 Perşembe günkü birleşimde yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra,
kabul edilmedi.
İstanbul
Milletvekili Mehmet Ali Özpolat, İstanbul Milletvekili
İdris Naim Şahin'in, konuşmasında, şahsına,
Bursa
Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu'nun,
konuşmasında, Partisine,
Sataştığı
iddiasıyla birer açıklamada bulundular.
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının:
1'inci
sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/212) (S. Sayısı: 305)
görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin
komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2'nci
sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı:
904),
4'üncü
sırasında bulunan, Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair (1/1300) (S. Sayısı: 1342),
5'inci
sırasında bulunan ve Cumhurbaşkanınca bir kez daha
görüşülmek üzere geri gönderilen 17/1/2007 Tarihli ve 5574 Sayılı
Türk Petrol (1/1301) (S. Sayısı: 1352),
7'nci
sırasında bulunan, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu
Tasarısı, Niğde Milletvekili Orhan Eraslan ile Van Milletvekili
Mehmet Kartal'ın, 4926 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele
Kanununda Değişiklik Yapılması ve Bu Kanuna Bir
Ek Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Van Milletvekili
Yekta Haydaroğlu'nun, Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa
Bir Madde Eklenmesi ile İlgili (1/1240, 2/403, 2/644) (S. Sayısı:
1275),
8'inci
sırasında bulunan, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli
ve 14 Milletvekili ile Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
Melik ve 21 Milletvekilinin; 2510 Sayılı İskan Kanununa
Bir Ek Madde Eklenmesine Dair (2/824, 2/859) (S. Sayısı:
1315),
9'uncu
sırasında bulunan, Emniyet Teşkilatı Uçuş
Hizmetleri Tazminat Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair (1/437) (S. Sayısı: 1150),
10'uncu
sırasında bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, İmar Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair (2/820) (S. Sayısı:
1337),
11'inci
sırasında bulunan, Darülaceze Müessesesi Genel Müdürlüğü
Kuruluş ve Görevleri Hakkında (1/988) (S. Sayısı:
922),
12'nci
sırasında bulunan, Gecekondu Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/1254) (S.
Sayısı: 1266),
13'üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar
Devleti Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/952) (S. Sayısı:
852),
14'üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Güney
Afrika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair (1/1065) (S. Sayısı: 1012),
15'inci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Macaristan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair (1/1132) (S. Sayısı: 1182),
Kanun
Tasarı ve Tekliflerinin görüşmeleri, ilgili komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
3'üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzük'ün 91'inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış bulunan Tarım ve
Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı'nın (1/1245) (S.
Sayısı: 1261) görüşmeleri tamamlanarak;
16'ncı
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gürcistan
Hükümeti Arasında Batum Uluslararası Havalimanının
Ortak Kullanılmasına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında (1/1223) (S. Sayısı:
1306),
17'nci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Gürcistan
Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/1234) (S. Sayısı:
1310),
Kanun
Tasarıları, görüşmelerini müteakiben;
Elektronik
cihazla yapılan açık oylamalardan;
6'ncı
sırasında bulunan, Ankara Milletvekili Bülent Gedikli
ve 17 Milletvekilinin, Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında
Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in,
Vergi Usul Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı'nın,
Vergi Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 36 Milletvekilinin,
Vergi Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 27 Milletvekilinin,
Mali Tatil Kanun Teklifi (2/866, 2/692, 2/774, 2/857, 2/864) (S. Sayısı:
1237) yapılan görüşmelerden;
Sonra,
kabul edildiler.
20
Mart 2007 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime
20.09'da son verildi.
Nevzat
Pakdil
Başkan Vekili
Harun Tüfekci Türkân Miçooğulları
Konya İzmir
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Mehmet Daniş Ahmet Gökhan Sarıçam
Çanakkale
Kırklareli
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
No.: 105
II. - GELEN
KÂĞITLAR
16 Mart 2007
Cuma
Teklif
1.-
Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı ve 18 Milletvekilinin;
Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik
ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/974) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.3.2007)
No.: 106
19 Mart 2007
Pazartesi
Raporlar
1.-
Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 18 Milletvekilinin Çocukların
Uçucu Maddelerin Zararlarından Korunmasına Dair Kanun
Teklifi; İstanbul Milletvekilleri Gülseren Topuz ve Ünal Kacır'ın
Uçucu, Çözücü ve Yapıştırıcı Maddelerin Zararlarından
Çocukların Korunması Hakkında Kanun Teklifi; Samsun
Milletvekili Mustafa Çakır'ın Uçucu Maddelerin Kullanılmasının
Denetlenmesine Dair Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler Komisyonu Raporları (2/903, 2/921,
2/922) (S. Sayısı: 1362) (Dağıtma tarihi: 19.3.2007)
(GÜNDEME)
2.-
Millî Arşiv Kanunu Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1191) (S. Sayısı: 1363) (Dağıtma tarihi:
19.3.2007) (GÜNDEME)
3.-
Sigortacılık Kanunu Tasarısı ile Adana Milletvekili
Atilla Başoğlu'nun Sigorta Murakabe Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Avrupa Birliği
Uyum ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar Bilgi ve Teknoloji
Komisyonları Raporları (1/1218, 2/87) (S. Sayısı:
1364) (Dağıtma tarihi: 19.3.2007) (GÜNDEME)
Sözlü Soru
Önergeleri
1.-
Van Milletvekili Mehmet KARTAL'ın, Van, Bitlis ve Hakkari'de kurulacak Kalkınma Ajansına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif
ŞENER) sözlü soru önergesi (6/2532) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/2/2007)
2.-
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt ASLANOĞLU'nun, Akçadağ
İlçe Millî Eğitim Müdürlüğüne yapılan atamaya
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2533) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/3/2007)
3.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, Şahdeniz doğalgazı
çalışmalarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2534) (Başkanlığa geliş tarihi:
5/3/2007)
4.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru
hattına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2535) (Başkanlığa geliş tarihi:
5/3/2007)
5.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, elektrik bağımlılığındaki
değişime ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2536) (Başkanlığa geliş tarihi:
5/3/2007)
6.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, Mavi Tünel Sulama Projesine
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2537) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/3/2007)
7.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, petrol üretimine
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2538) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/3/2007)
8.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, Bozkır ve Avşar
barajlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2539) (Başkanlığa geliş tarihi:
5/3/2007)
Yazılı
Soru Önergeleri
1.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya'da açılışı
yapılan fabrikalara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/20910) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/2/2007)
2.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Başbakanlık
Teftiş Kurulunun TSE ile ilgili raporuna ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/20911) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/2/2007)
3.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, ANKA Haber Ajansında yapılan
hırsızlığa ve Hrant Dink cinayeti soruşturmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20912)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/2/2007)
4.-
Eskişehir Milletvekili Cevdet SELVİ'nin, SHÇEK'e ait bir taşınmazla
ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/20913) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/2/2007)
5.-
Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın, Moldova'da yaşayan soydaşlarımıza
yapılan yardıma ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/20914) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/2/2007)
6.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, TEDAŞ'ın
elektrik ile ilgili fen adamlarının yetkilerine yönelik
düzenlemelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/20915) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/2/2007)
7.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, Marmara depremi
sonrasında açılan davaların zaman aşımına
uğramasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/20916) (Başkanlığa geliş tarihi:
19/2/2007)
8.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, RTÜK'e şikayet
edilen televizyon programlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/20917) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/2/2007)
9.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, KÖYDES Projesi kapsamındaki
ödenek ve projelere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/20918) (Başkanlığa geliş tarihi:
19/2/2007)
10.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, frekans ihalesi açılmamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20919)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2007)
11.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, kuş gribine yönelik önlemlere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20920)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2007)
12.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Ulusal Deprem Konseyinin
kaldırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/20921) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/2/2007)
13.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, arıcılık kooperatiflerine
verilen mali desteğe ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/20922) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/2/2007)
14.-
Antalya Milletvekili Mehmet TOMANBAY'ın, ASELSAN'da çalışan
üç kişinin intiharına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/20923) (Başkanlığa geliş tarihi:
21/2/2007)
15.-
Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Adana Ruh ve Sinir Hastalıkları
Hastanesinde hastalara şiddet uygulanmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20924) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/2/2007)
16.-
Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, tütün piyasasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20925)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/2/2007)
17.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, hukuk sistemindeki zaman
aşımı koşullarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20926) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/2/2007)
18.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF'nin bir
avukatının meslekten menedilmesine ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20927) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/2/2007)
19.-
Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan BALANDI'nın, adliyelerdeki
güvenliğe ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20928) (Başkanlığa geliş tarihi:
21/2/2007)
20.-
Sinop Milletvekili Engin ALTAY'ın, Karadeniz Sahil Yolu Projesinin
bir bölümünde değişiklik yapıldığı iddiasına
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20929) (Başkanlığa geliş tarihi:
19/2/2007)
21.-
Gaziantep Milletvekili Abdulkadir ATEŞ'in, TCDD'nin işletme
fazlası taşınmazlarının imar düzenlemesine
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20930) (Başkanlığa geliş tarihi:
19/2/2007)
22.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya'daki hava kirliliğine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20931) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/2/2007)
23.-
Samsun Milletvekili Musa UZUNKAYA'nın, özel mülkiyete geçirilen
orman arazilerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20932) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/2/2007)
24.-
Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, tahsis edilen
taşınmazlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20933) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/2/2007)
25.-
Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun, EPDK'nın düzenlediği
akaryakıt kaçakçılığı tespit çalışmalarına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20934) (Başkanlığa geliş tarihi:
19/2/2007)
26.- Mardin Milletvekili Muharrem DOĞAN'ın,
Petrol Piyasası Kanununun sınır ticaretine etkisine
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20935) (Başkanlığa geliş tarihi:
21/2/2007)
27.-
Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, kaçak elektrik kullanımının
önlenmesi için bedava kömür dağıtımı uygulamasına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20936) (Başkanlığa geliş tarihi:
21/2/2007)
28.-
Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat YÜCESAN'ın, ESGAZ'ın
doğalgaz kullanıcılarından haksız ücret aldığı
iddiasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20937) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/2/2007)
29.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Ankara Büyükşehir
Belediyesinin ağaç ithaline ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20938) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/2/2007)
30.-
Samsun Milletvekili Musa UZUNKAYA'nın, köylerin yol ve su sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/20939) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/2/2007)
31.-
Samsun Milletvekili Musa UZUNKAYA'nın, koruculara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20940) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2007)
32.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'daki bir köyün içme
ve sulama suyu sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20941) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/2/2007)
33.-
İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, İstanbul-Kağıthane'de
yaşanan bir olayla ilgili iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20942) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/2/2007)
34.-
Mersin Milletvekili Hüseyin ÖZCAN'ın, Mersin-Mezitli Belediye
Başkanı hakkındaki iddialara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20943) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/2/2007)
35.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, Ümraniye Belediyesinin
yoksul ailelere nakit para yardımına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20944) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/2/2007)
36.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Ali ÖZPOLAT'ın, Zeytinburnu'ndaki
kentsel dönüşüm projesine ve çöken binaya ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20945) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/2/2007)
37.-
Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Ankara Resim ve Heykel Müzesinin
kapalı tutulmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20946) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/2/2007)
38.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Tanıtma Genel Müdürlüğü
personeline ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20947) (Başkanlığa geliş tarihi:
21/2/2007)
39.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF'nin aktardığı
kaynağa ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/20948) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/2/2007)
40.-
İzmir Milletvekili Serpil YILDIZ'ın, bir televizyon kuruluşunun
vergi incelemesine tabi tutulmasına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20949) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/2/2007)
41.-
Gaziantep Milletvekili Abdulkadir ATEŞ'in, Maliye Bakanlığının
aldığı bir araziyi tahsisine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20950) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/2/2007)
42.-
Erzurum Milletvekili İbrahim ÖZDOĞAN'ın, bir televizyon
kanal sahibinin hesaplarının incelemeye alınmasına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20951) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2007)
43.-
Antalya Milletvekili Atila EMEK'in, iletişim sektöründeki vergilendirmeye
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20952) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2007)
44.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, belediyelerin vergi
borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20953) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/2/2007)
45.-
Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, Mesleki Eğitim
ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20954) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/2/2007)
46.-
Kastamonu Milletvekili Mehmet YILDIRIM'ın, Fen-Edebiyat Fakültesi
mezunlarının öğretmen olarak atanmasına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20955) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/2/2007)
47.-
Sinop Milletvekili Engin ALTAY'ın, Talim Terbiye Kurulunca
tavsiye edilen kitapların içeriğine ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/20956)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/2/2007)
48.-
Antalya Milletvekili Hüseyin EKMEKÇİOĞLU'nun, okullardaki
şiddet olaylarına yönelik çalışmalara ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20957) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2007)
49.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, Bursa'daki bir hastanenin
kadrolarına ve yenidoğan ünitesine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20958) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/2/2007)
50.-
Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın, Manisa'da göz hastalıklarını
sülükle tedavi eden bir kliniğe ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20959) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/2/2007)
51.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, Adana'daki bir hastanenin basına
yansıyan durumuna ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20960) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/2/2007)
52.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Merkezde
kapanan işyerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20961) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/2/2007)
53.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Kemer'de
kapanan işyerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20962) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/2/2007)
54.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Finike'de
kapanan işyerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20963) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/2/2007)
55.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Kumluca'da
kapanan işyerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20964) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/2/2007)
56.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Kaş'ta
kapanan işyerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20965) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/2/2007)
57.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Demre'de
kapanan işyerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20966) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/2/2007)
58.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Serik'te
kapanan işyerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20967) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/2/2007)
59.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Manavgat'ta
kapanan işyerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20968) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/2/2007)
60.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Alanya'da
kapanan işyerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20969) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/2/2007)
61.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Gazipaşa'da
kapanan işyerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20970) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/2/2007)
62.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Ankara Büyükşehir
Belediyesinin ağaç ithaline ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20971) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/2/2007)
63.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Kırsal Kalkınma Yatırımlarının
Desteklenmesi Programına Konya'nın dahil edilmemesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20972) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/2/2007)
64.-
Gaziantep Milletvekili Ahmet YILMAZKAYA'nın, Kırsal Kalkınma
Yatırımlarının Desteklenmesi Programına
Adıyaman'ın dahil edilmemesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20973) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/2/2007)
65.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, Ordu İl Tarım
Müdürlüğündeki bazı uygulamalara ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20974) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/2/2007)
66.-
Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın, mısır ve
buğday ithaline ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20975) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/2/2007)
67.-
Kastamonu Milletvekili Mehmet YILDIRIM'ın, Kastamonu'da ala
erik üretiminin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20976) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/2/2007)
68.-
Malatya Milletvekili Miraç AKDOĞAN'ın, Ankara'da yapılan
bir toplantıya ve tarım danışmanlarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20977) (Başkanlığa geliş tarihi:
21/2/2007)
69.-
İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, özel tren
tahsisine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20978) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/2/2007)
70.-
Gaziantep Milletvekili Abdulkadir ATEŞ'in, Devlet Demiryollarına
ait bir arsanın Maliye Bakanlığına satışına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/20979) (Başkanlığa geliş tarihi:
19/2/2007)
71.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, TCDD Genel Müdürlüğünde
görevden alınan bir şube müdürüne ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20980) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/2/2007)
72.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, TCDD'nin çıkardığı
dergiye ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20981) (Başkanlığa geliş tarihi:
19/2/2007)
73.-
Gaziantep Milletvekili Abdulkadir ATEŞ'in, TCDD'nin işletme
fazlası taşınmazlarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20982) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/2/2007)
74.-
Mardin Milletvekili Muharrem DOĞAN'ın, uçak yolculuklarında
cep telefonu kullanımının engellenmesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20983) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/2/2007)
75.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Ankara Büyükşehir
Belediyesince ithal edilen ağaçlara ilişkin Devlet Bakanından
(Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/20984) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/2/2007)
76.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, RTÜK üyelerine
ve uzmanlarına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir
ATALAY) yazılı soru önergesi (7/20985) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/2/2007)
77.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, bir Türk futbolcuya yönelik
suçlamalara ilişkin Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi
(7/20986) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2007)
78.-
Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, aylık
bağlanan ve koruma altına alınan çocuklara ilişkin
Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi
(7/20987) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2007)
79.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF'nin bir
avukatına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/20988)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/2/2007)
80.-
Antalya Milletvekili Atila
EMEK'in, AK Parti TBMM Grubunun bir toplantısına ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı
soru önergesi (7/20989) (Başkanlığa geliş tarihi:
21/2/2007)
81.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya'daki
bir kamu binasının kullanımına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20990) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/2/2007)
82.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya
İlinin bütçeden aldığı ödenek miktarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20991)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2007)
83.-
Hakkâri Milletvekili Esat CANAN'ın, Yüksekova Havaalanı yapımı
çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/20992) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/2/2007)
84.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Türk Telekom'un ücret tarifesinde
yaptığı değişikliğin enflasyona etkilerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20993)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/2/2007)
85.-
Ankara Milletvekili Bayram Ali MERAL'in, İstanbul-Şişli'de
TEKEL'in devredilen bir taşınmazına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20994) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26/2/2007)
86.-
İzmir Milletvekili Bülent BARATALI'nın, İzmir'de banka
borcu nedeniyle icra takibine uğrayanlara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20995) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/2/2007)
87.-
İzmir Milletvekili Türkan MİÇOOĞULLARI'nın,
İzmir'deki boşanma olaylarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20996) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/2/2007)
88.-
Adana Milletvekili Kemal SAĞ'ın, Ankaraspor'la ilgili bir
yargı kararına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20997) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/2/2007)
89.-
Zonguldak Milletvekili Harun AKIN'ın, avukatların zorunlu
müdafilik ve hukuki yardım alacaklarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20998) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/2/2007)
90.-
Adıyaman Milletvekili Mahmut GÖKSU'nun, Yargıçlar ve Savcılar
Birliği'nin Danıştay'a dava açıp açmadığına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20999) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/2/2007)
91.-
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt ASLANOĞLU'nun, Malatya ve
Elazığ'daki depremlerden dolayı alınacak önlemlere
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21000) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2007)
92.-
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın, Gölhisar ile Fethiye
ilçeleri arasındaki yolun asfaltlanmasına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21001) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2007)
93.-
İzmir Milletvekili Bülent BARATALI'nın, İzmir'deki
yol çalışmalarına ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/21002)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2007)
94.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil ÜNLÜTEPE'nin, Afyonkarahisar'da
deprem riskine karşı alınan önlemlere ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/21003)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2007)
95.-
Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, ABD bağlantılı
uçak seferlerinde Ermeni iddialarına yönelik propaganda materyali
bulundurulmasına ilişkin Dışişleri Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru
önergesi (7/21004) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/2/2007)
96.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Mesut Barzani'nin
bazı açıklamalarına ilişkin Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı
soru önergesi (7/21005) (Başkanlığa geliş tarihi:
27/2/2007)
97.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, Çek Cumhuriyetinin iade
ettiği kuru incirlere ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad
TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/21006) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/2/2007)
98.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Kuzey Irak'la
yapılan ticarete ve bazı gelişmelere ilişkin Devlet
Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi
(7/21007) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/2/2007)
99.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya'da
doğalgazın konutlarda kullanımında yaşanabilecek
sorunlara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21008) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2007)
100.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Bakanlığın
muhtaçlara yaptığı kömür yardımına ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21009) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/2/2007)
101.-
Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in, Kocaeli SEKA Kent Parkı
Projesi ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21010) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2007)
102.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'da sivrisinekle
mücadeleye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21011) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2007)
103.-
İzmir Milletvekili Türkan MİÇOOĞULLARI'nın,
İzmir'deki trafik kazalarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21012) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/2/2007)
104.-
İzmir Milletvekili Türkan MİÇOOĞULLARI'nın,
İzmir'deki töre ve namus cinayetlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21013) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2007)
105.-
İzmir Milletvekili Türkan MİÇOOĞULLARI'nın,
İzmir'deki asayiş olaylarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21014) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/2/2007)
106.-
Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in, Kocaeli Büyükşehir
Belediyesinin meslek ve sanat eğitimi kurslarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/21015) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2007)
107.-
İzmir Milletvekili Bülent BARATALI'nın, İzmir'deki terör
ve şiddet olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21016) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/2/2007)
108.-
İzmir Milletvekili Bülent BARATALI'nın, İzmir'de
uyuşturucuyla mücadeleye ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21017) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/2/2007)
109.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, İzmir'de bir maden
şirketince orman tahribatı yapıldığı iddiasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/21018) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/2/2007)
110.-
Eskişehir Milletvekili Cevdet SELVİ'nin, bir belediye meclis
üyesi hakkında basında çıkan iddialara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21019) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/2/2007)
111.-
Antalya Milletvekili Tuncay ERCENK'in, Antalya İl Millî Eğitim
Müdürlüğünce hazırlanan bir CD'ye ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21020) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/2/2007)
112.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Manavgat'taki
derslik açığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21021) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/2/2007)
113.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Alanya'daki
derslik açığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21022) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/2/2007)
114.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Serik'teki
derslik açığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21023) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/2/2007)
115.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya'daki
derslik açığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21024) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/2/2007)
116.-
Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in, Kocaeli Büyükşehir
Belediyesinin meslek ve sanat eğitimi kurslarına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/21025) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2007)
117.-
Erzincan Milletvekili Erol TINASTEPE'nin, Erzincan İl Millî
Eğitim Müdürlüğü hizmet binasına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/21026)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2007)
118.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, denizcilikle ilgili bazı
yükseköğretim programlarına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21027) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/2/2007)
119.-
Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, Kütahya'da liselerde
uygulanan bir ankete ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21028) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/2/2007)
120.-
Adıyaman Milletvekili Mahmut GÖKSU'nun, üniversitelerin ihalelerinde
usulsüzlük iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21029) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/2/2007)
121.-
Adana Milletvekili Kemal SAĞ'ın, Adana'daki ruh ve sinir hastalıkları
hastanesiyle ilgili iddialara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21030) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/2/2007)
122.-
Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, radyoloji teknisyeni ve
teknikerlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21031) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/2/2007)
123.-
Bartın Milletvekili Hacı İbrahim KABARIK'ın,
2006'da Bartın'a ayrılan ödeneğe ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21032) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/2/2007)
124.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, bir yetiştirici
birliğinin genel kuruluna ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21033) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/2/2007)
125.-
Osmaniye Milletvekili Necati UZDİL'in, Karaman'da kurulacağı
iddia edilen çimento fabrikasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21034) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/2/2007)
126.-
Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Kırsal Kalkınma Yatırımlarının
Desteklenmesi Programında Hatay'ın bulunmamasına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21035) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/2/2007)
127.-
Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın, bir yetiştirici
birliğinin genel kuruluna ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21036) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/2/2007)
128.-
Malatya Milletvekili Muharrem KILIÇ'ın, Ağrı'da tarım
ve hayvancılığın desteklenmesine ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21037) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/2/2007)
129.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2002'de yapılan tarımsal
destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21038) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/2/2007)
130.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2003'de yapılan tarımsal
destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21039) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/2/2007)
131.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2004'te yapılan tarımsal
destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21040) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/2/2007)
132.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2005'te yapılan tarımsal
destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21041) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/2/2007)
133.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2006'da yapılan tarımsal
destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21042) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/2/2007)
134.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2007'de yapılan tarımsal
destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21043) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/2/2007)
135.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2002'de Konya'da yapılamayan
tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21044) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/2/2007)
136.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2003'de Konya'da yapılamayan
tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21045) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/2/2007)
137.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2004'te Konya'da yapılamayan
tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21046) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/2/2007)
138.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2005'te Konya'da yapılamayan
tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21047) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/2/2007)
139.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2006'da Konya'da yapılamayan
tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21048) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/2/2007)
140.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2004'te Konya'ya yapılan
tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21049) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/2/2007)
141.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2002'de Konya'ya yapılan
tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21050) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/2/2007)
142.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2005'te Konya'ya yapılan
tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21051) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/2/2007)
143.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2006'da Konya'ya yapılan
tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21052) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/2/2007)
144.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2007'de Konya'ya yapılan
tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21053) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/2/2007)
145.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2003'te Konya'ya yapılan
tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21054) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/2/2007)
146.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2007'de dekar başına
yapılması planlanan tarımsal destekleme ödemelerine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21055) (Başkanlığa geliş tarihi:
27/2/2007)
147.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2006'da dekar başına
yapılan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21056) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/2/2007)
148.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2005'te dekar başına
yapılan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21057) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/2/2007)
149.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2004'te dekar başına
yapılan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21058) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/2/2007)
150.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2003'te dekar başına
yapılan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21059) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/2/2007)
151.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2002'de dekar başına
yapılan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21060) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/2/2007)
152.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, TBMM'de kurulan
baz istasyonuna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21061) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2007)
153.-
Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, 6 Eylül Süper Ekspresine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/21062) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/2/2007)
154.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya'daki
Kesik Minare Camiine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı
soru önergesi (7/21063) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2007)
155.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya'daki
Kesik Minare Camiine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21064) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/2/2007)
156.-
Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, BAĞ-KUR emekli maaşlarının
yanlış hesaplandığı iddiasına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21065) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2007)
157.-
Samsun Milletvekili Musa UZUNKAYA'nın, devlet, kurum ve şahıs
ormanlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21066) (Başkanlığa geliş tarihi:
27/2/2007)
158.-
Kırklareli Milletvekili Yavuz ALTINORAK'ın, Lüleburgaz-Sarmısaklı
Çiftliğinin ihalesinin iptaline ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21067) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/2/2007)
159.-
Malatya Milletvekili Muharrem KILIÇ'ın, Irak'ta düşen uçakla
ilgili araştırmaya ve hayatını kaybedenlerin yakınlarının
desteklenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/21068) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/2/2007)
160.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, derin Devletle ilgili konuşmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21069)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2007)
161.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, ilaç ve eczacılık
sektöründeki bazı sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/21070) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/2/2007)
162.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, YÖK ve üniversitelere
sağlanan imkânlara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/21071) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/2/2007)
163.-
Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Sarmısaklı
Tarım İşletmesinin özelleştirilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21072) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/2/2007)
164.-
Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, Alaşehir ve Sarıgöl ilçelerinde
yağıştan zarar gören üzüm üreticilerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21073) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/2/2007)
165.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, eski olağanüstü
hal bölgesinde görev yapan güvenlik görevlilerinin lojman sorununa
ve şehit olan bir astsubaya ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/21074) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/2/2007)
166.-
Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, faili meçhul cinayetlerle
ilgili bir konuşmasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/21075) (Başkanlığa geliş tarihi:
1/3/2007)
167.-
İstanbul Milletvekili Halil AKYÜZ'ün, İstanbul-Şirinevler
Tavukçu Deresi ıslah çalışmalarındaki ihmal iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21076)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/3/2007)
168.-
Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun, TOKİ'nin bünyesinde
bir pazarlama şirketi olup olmadığına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21077) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2/3/2007)
169.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Cumhuriyet
Gazetesinin televizyon reklamına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/21078) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5/3/2007)
170.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, turizm sektörünün
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/21079) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/3/2007)
171.-
İzmir Milletvekili Oğuz OYAN'ın, belediyelerin borçlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21080)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5/3/2007)
172.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya'da
taş ocaklarının oluşturduğu sorunlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21081)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5/3/2007)
173.-
Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Metsamor Nükleer
Santralinin oluşturduğu riske ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/21082) (Başkanlığa geliş
tarihi: 7/3/2007)
174.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Kilis'te meydana gelen bazı
olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21083) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/3/2007)
175.-
Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, Cumhuriyet Gazetesinin
reklamı için RTÜK'e başvuruda bulunulup bulunulmadığına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21084)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5/3/2007)
176.-
Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, bir televizyon kuruluşu
ve bazı medya mensuplarına yönelik mali incelemeye
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21085)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5/3/2007)
177.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, pancar sektöründe çalışan
geçici işçilerin sorunlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/21086) (Başkanlığa geliş
tarihi: 6/3/2007)
178.-
Tokat Milletvekili Orhan Ziya DİREN'in, Tokat'ta kişi başına
düşen milli gelir ve kamu yatırım miktarına
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/21087)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1/3/2007)
179.-
Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK'in, Genç Parti'nin seçim kampanyasını
yürüten reklam şirketine ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER)
yazılı soru önergesi (7/21088) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/3/2007)
180.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, Kamu Yönetimi Reformu
düzenlemelerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı
soru önergesi (7/21089) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/2/2007)
181.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, ekonomik dönüşüm
programı düzenlemelerine ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN)
yazılı soru önergesi (7/21090) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/2/2007)
182.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, demokratikleşme ve
hukuk reformu çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN)
yazılı soru önergesi (7/21091) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/2/2007)
183.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, sosyal yardımlara
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/21092)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/2/2007)
184.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, TÜİK'in
nüfus sayımı çalışmalarına ilişkin Devlet
Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi
(7/21093) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/3/2007)
185.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, TÜİK'in
nüfus sayımı çalışmalarında görevlendirilen
geçici personele ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY)
yazılı soru önergesi (7/21094) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1/3/2007)
186.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, TÜİK'in
nüfus sayımı çalışmalarında görevlendirilen
sözleşmeli personele ilişkin Devlet Bakanından (Beşir
ATALAY) yazılı soru önergesi (7/21095) (Başkanlığa
geliş tarihi: 1/3/2007)
187.-
Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Çukurova Üniversitesi
İletişim Fakültesine frekans tahsis edilmesine ilişkin
Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi
(7/21096) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/3/2007)
188.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Anadolu Ajansındaki personel
uygulamalarına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir
ATALAY) yazılı soru önergesi (7/21097) (Başkanlığa
geliş tarihi: 1/3/2007)
189.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Keles'te kurulması
planlanan termik santrale ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21098) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/2/2007)
190.-
Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in, EGO'nun doğalgaz satışına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21099) (Başkanlığa geliş tarihi:
1/3/2007)
191.-
Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın, Bursa'daki
taş ocaklarının tarım alanlarına ve çevreye
etkilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21100) (Başkanlığa geliş tarihi:
1/3/2007)
192.-
Tokat Milletvekili Orhan Ziya DİREN'in, Tokat'taki enerji yatırımlarına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21101) (Başkanlığa geliş tarihi:
1/3/2007)
193.-
Zonguldak Milletvekili Nadir SARAÇ'ın, Filyos Irmağına
yönelik bir projeye ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21102) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/3/2007)
194.-
Antalya Milletvekili Tuncay ERCENK'in, Antalya-Kemer'de verilen
bir maden arama ruhsatına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21103) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2/3/2007)
195.-
Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun, Yusufeli Barajı
projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21104) (Başkanlığa geliş tarihi:
2/3/2007)
196.-
Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun, Borçka Barajı
çevre yolu kazısının yerleşime etkilerine
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21105) (Başkanlığa geliş tarihi:
2/3/2007)
197.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, Konya'daki yarım kalmış
göletlere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21106) (Başkanlığa geliş tarihi:
5/3/2007)
198.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'daki maden ve
taş ocaklarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21107) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5/3/2007)
199.-
Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, özel güvenlik sertifikası
alanların istihdam sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21108) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/2/2007)
200.-
İstanbul Milletvekili Mehmet SEVİGEN'in, İstanbul'da
bir çocuğun kanalizasyon çukuruna düşerek hayatını
kaybetmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21109) (Başkanlığa geliş tarihi:
1/3/2007)
201.-
Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in, Ankara-Mamak-Kutludüğün'deki
şantiyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21110) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/2/2007)
202.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Bozkır İlçesindeki
bir yol yapımına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21111) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/2/2007)
203.-
İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, trafik cezalarıyla
ilgili bir iddiaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21112) (Başkanlığa geliş tarihi:
1/3/2007)
204.-
İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, İstanbul'da
taksiler için cep yapılıp yapılmayacağına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/21113) (Başkanlığa geliş tarihi:
1/3/2007)
205.-
Tokat Milletvekili Orhan Ziya DİREN'in, Tokat'ta meydana gelen
olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21114) (Başkanlığa geliş tarihi:
1/3/2007)
206.-
Mardin Milletvekili Muharrem DOĞAN'ın, Mardin'in Dünya Kültür
Mirası Listesine adaylığına ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/21115)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/2/2007)
207.-
Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, İstanbul Atatürk Kültür
Merkezi binasının yıkılması kararına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21116) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/3/2007)
208.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, Bursa'da güçlendirilmesi gereken
okul binalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21117) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/2/2007)
209.-
Tokat Milletvekili Orhan Ziya DİREN'in, Tokat'ta eğitimle
ilgili bazı verilere ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21118) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1/3/2007)
210.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Millî
Eğitim Vakfı Genel Kurulu ile ilgili iddialara ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21119) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/3/2007)
211.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Millî
Eğitim Vakfıyla ilgili bazı iddialara ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21120) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/3/2007)
212.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Müsteşar
Yardımcısı ile ilgili iddialara ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/21121)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/3/2007)
213.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Millî
Eğitim Vakfının denetimine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21122) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2/3/2007)
214.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Millî
Eğitim Vakfı Genel Kurul evrakına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/21123)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/3/2007)
215.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, MEÜ Tıp Fakültesi
Araştırma ve Uygulama Hastanesinde yaşandığı
iddia edilen bir olaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21124) (Başkanlığa geliş
tarihi: 7/3/2007)
216.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bayburt İlindeki yatırımlara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/21125) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/2/2007)
217.-
İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, isimleri
değiştirilen sağlık kuruluşlarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/21126) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/2/2007)
218.-
Tokat Milletvekili Orhan Ziya DİREN'in, Tokat'taki bazı
sağlık göstergelerine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21127) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1/3/2007)
219.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, veteriner hekimlerin sorunlarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21128) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/2/2007)
220.-
Antalya Milletvekili Atila EMEK'in, Tarım Kredi Kooperatifleri
Genel Müdürünün maaşına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21129) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/2/2007)
221.-
Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, meslek odalarına arazi
tahsisine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21130) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1/3/2007)
222.-
Tokat Milletvekili Orhan Ziya DİREN'in, tarımdaki kamu yatırımlarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21131) (Başkanlığa geliş tarihi:
1/3/2007)
223.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir'deki yemek
fabrikalarının denetimine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21132) (Başkanlığa
geliş tarihi: 1/3/2007)
224.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, hububat üreticilerinin
prim bedeli ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21133) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/3/2007)
225.-
Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun, Tarım Kredi
Kooperatifine borçlu bir çiftçinin durumuna ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21134) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/3/2007)
226.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, TCDD'nin mülkiyetindeki
taşınmazlara ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21135) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/2/2007)
227.-
Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, gemi adamlarının
"STCW" belgesi alma şartlarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21136) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/2/2007)
228.-
İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, taksici
esnafın vergilendirilmesine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21137) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1/3/2007)
229.-
İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, Başbakan
hakkındaki davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21138) (Başkanlığa geliş tarihi:
2/3/2007)
230.-
Eskişehir Milletvekili Cevdet SELVİ'nin, SHÇEK'te barınan
çocuklara ve özürlülere ilişkin Devlet Bakanından (Nimet
ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/21139) (Başkanlığa
geliş tarihi: 3/3/2007)
231.-
Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun, Hopa-Sarp bölünmüş
yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21140) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/3/2007)
232.-
Adana Milletvekili Mehmet Ziya YERGÖK'ün, Gümrük Müsteşarlığı
Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısının görevden
alınmasına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad
TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/21141) (Başkanlığa
geliş tarihi: 5/3/2007)
233.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, şekerpancarı üretimi
ve şeker sanayindeki bazı sorunlara ilişkin Sanayi
ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/21142)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6/3/2007)
234.-
Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, milletvekillerine
dağıtılan bir kitaba ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi
(7/21143) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/2/2007)
235.-
Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın, milletvekillerine dağıtılan
bir kitaba ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/21144) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/2/2007)
236.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Genel Kurulda görüşülen
af niteliği taşıyan kanun tasarı ve tekliflerine
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı
soru önergesi (7/21145) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/2/2007)
No.: 107
20 Mart 2007
Salı
Cumhurbaşkanınca
Geri Gönderilen Kanun
1.-
1.3.2007 Tarihli ve 5588 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve
Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca
Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi (1/1331) (Anayasa
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19.3.2007)
Teklif
1.-
Adana Milletvekili Vahit Kirişçi ve Tokat Milletvekili Zeyid
Aslan'ın; T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatifleri
Tarafından Kullandırılan Grup Kredilerinden Doğan
Kefaletin Sona Erdirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/975) (Tarım,
Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.3.2007)
Tezkere
1.-
Hakkâri Milletvekili Esat Canan'ın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1230) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.3.2007)
Meclis Araştırması
Önergesi
1.-
Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN ve 40 Milletvekilinin,
yer altı kaynaklarının kullanımının
araştırılarak etkin değerlendirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/429) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/3/2007)
20 Mart 2007
Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.06
BAŞKAN:
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77'nci Birleşimi'ni açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, öğretmen okullarının 159'uncu
kuruluş yıl dönümü üzerinde olmak üzere, Antalya Milletvekili
Sayın Hüseyin Ekmekcioğlu'na aittir.
Buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
1.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Ekmekcioğlu'nun, öğretmen okullarının
159'uncu kuruluş yıl dönümü münasebetiyle, köy enstitüleriyle
başlayan süreçte denenen tüm uygulamaların, kazanımların
yol göstericiliğinde, kamusal, çağdaş, bilimsel, demokratik
ve laik eğitimin ihtiyaçlarını gözeterek uluslararası
genel kabullerin ışığında öğretmen yetiştirme
sisteminin yeniden ele alınmasının önemine ilişkin
gündem dışı konuşması
HÜSEYİN
EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öğretmen okullarının 159'uncu kuruluş
yıl dönümüyle ilgili gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Öğretmen
yetiştirmek çok özel bir görevdir. Ülkemizin, ekonomik, sosyal
ve kültürel yönden ilerlemesinde önemli bir görev üstlenmiş
olan öğretmenlerimiz, tarihî gelişim içerisinde çeşitli
kaynaklardan yetiştirilmişlerdir. Sadece öğretmen
yetiştirme amacına yönelik olarak, ilk kurum, "darülmuallimin"
adıyla 16 Mart 1848'de faaliyete geçirilmiştir. Şehir
ve kasabaların öğretmenleri darülmuallimin denilen
okullarda yetiştirilirken, kırsal bölgelere öğretmen
yetiştirmek için cumhuriyet döneminde köy eğitmenleri ve
köy enstitüleri gibi çözümler bulunmuş ve başarıyla
uygulanmıştır.
Hazırlıkları
1935'te başlayıp 1937'de denemesine girişilen ve 1940'ta
yasallaşan köy enstitüleri, cumhuriyetin aydınlanmasının
eğitim alanındaki en özgün, en çok ses getiren bir uygulamasıdır.
Öğretmenlik
mesleğinin son yıllarda tamamen sıradanlaşması,
öğretmenlerimizin içine düştüğü ekonomik kriz, çok değişik
kaynaklardan öğretmen alınması gibi politikalar ile
birlikte öğretmen yetiştirme sistemi tam bir sorunlar yumağı
hâline gelmiştir. Bu sistemin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
Öğretmenlik, özel eğitimden geçirilmeyi zorunlu kılacak
kadar önemlidir ve uzmanlık gerektirecek bir meslektir. Öğretmenlik
herkesin yapacağı bir iş gibi algılanmaktan
çıkarılmalıdır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; köy enstitüleriyle
başlayan süreçte denenen tüm uygulamaların, kazanımların
yol göstericiliğinde kamusal, çağdaş, bilimsel, demokratik
ve laik eğitimin ihtiyaçlarını gözeterek uluslararası
genel kabullerin ışığında öğretmen yetiştirme
sisteminin yeniden ele alınması gerekmektedir.
Köy
enstitülerinin kapatılması, öğretmen yetiştirmenin
önündeki kırılma noktasıdır. Cumhuriyet tarihi
boyunca öğretmen yetiştirmede model arayışını
sürdüren ülkemiz, sorunların asıl kaynağının
bu çözümsüzlük ve kararsızlık olduğunu artık fark
etmelidir ve bu sorunun üzerine kararlılıkla gitmelidir.
Öğretmen
ihtiyacını vekâletle, geçici görevlendirmeyle ve sözleşmeli
öğretmenle gidermek hem vicdani hem de yasal açıdan uygun
değildir. Öğretmenlik mesleği düzenlilik ve süreklilik
gerektirir. Danıştay, Millî Eğitim Bakanlığının
sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının yasal olmadığı
yönünde bir karar vermiştir. Eğitimin vazgeçilmez unsuru
öğretmendir ve eğitimin niteliği, öğretmenin niteliğiyle
doğru orantılıdır.
Sözleşmeli
öğretmenlerin, mevcut çalışma koşullarıyla
öğrencilere faydalı olabilmesi mümkün değildir. Bu
nedenle, bütün öğretmenler, kadrolu ve iş güvencesine sahip
çalışmak zorundadırlar. Kamuda çalışan 20
bin geçici işçinin kadroya alınması söz konusudur. 20
bin sözleşmeli öğretmenin de kadroya alınması, bu
öğretmenlerimizin rahatlamasına neden olacaktır.
Öğretmen
okullarının kuruluşunun 159'uncu yıl dönümünde
öğretmenlerimizin ekonomik durumları içler acısıdır.
Yapılan araştırmalara göre, son dört yılda öğretmenlerimizin
aldığı maaşlar, 4 kişilik bir ailenin yapması
gereken harcamaların yarısını bile karşılamayacak
düzeye gelmiştir. Eğitimcilerimiz, yoksulluk sınırının
altında yaşamaya mahkûm edilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal,
bir ülkenin geleceği açısından eğitimin önemini
iyi biliyordu ve şunları söylüyordu: "Kurtuluş Savaşı
nasıl olsa başarılacaktı. Asıl savaş ondan
sonra başlayacaktı ve bu savaşın komutanları
ve askerleri öğretmenlerdi." Bu gerçek nedeniyle, cumhuriyetin
kurucuları, önlerinde bekleyen iki dev sorun olan yoksulluk ve
eğitimsizlikte, önceliği, eğitime vermişti, ülkenin
geleceği olan yeni nesli öğretmenlere emanet etmişlerdi.
Öğretmen, cumhuriyetin yaşaması için çok önemliydi.
Onların bu vizyonuna karşın, demokrasiye geçişle
birlikte, eğitim, aynı zihniyette olan hükûmetlerin önceliği
olmaktan çıktı ve bugünlere geldi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Buyurun efendim.
HÜSEYİN
EKMEKCİOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Dört
yıl önce, 19/3/2003 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinde,
Sayın Bakan konuşmasında "Öğretmen açığımız
71.991" demişti. Bugün, yine, Millî Eğitim Bakanlığı
kaynaklarına göre, resmî açığımız tam 165 bindir.
Öğretmen açığımız dört yıl öncesine göre
2 katından fazladır. Nereden nereye gelinmiştir değerli
arkadaşlarım.
Yüz
elli dokuz yıl önce atılan cesur ve kararlı adımlar,
son yıllarda, yerini, âdeta, çözümsüzlüğe bırakmıştır.
Darülmuallimini, köy enstitülerini, ilk öğretmen okullarını,
yüksek öğretmen okullarını, eğitim enstitülerini
yaratan bu toplum, şimdi, öğretmen yetiştirmede tam
bir acze düşmüştür. En iyi öğrencilerin değil,
sıradan öğrencilerin, işsiz üniversite mezunlarının
işsiz kalmamak için sarıldığı bir can simidi
hâline gelmiştir. Bütün bunları şu önemli günde üzülerek
söylüyorum değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Buyurun efendim, konuşmanızı lütfen tamamlayınız.
HÜSEYİN
EKMEKCİOĞLU (Devamla) - Artık, öğretmen yetiştirme
konusunun tartışılmasının gündemimizden
çıkarılmasını diliyorum. Bu sorunu artık
sizlerin çözemeyeceği ortaya çıkmıştır. Önümüzdeki
dönem Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bu sorun mutlaka çözülecektir.
Sözlerime
burada son verirken, bütün öğretmenlerimizin önünde saygıyla
eğiliyor, sonsuzluğa intikal etmiş ve özellikle bu vatan
için şehit olmuş tüm öğretmenlerimize Tanrı'dan
rahmet diliyorum.
İki
gün önce Çanakkale Zaferi'nin yıl dönümünü bütün ulusça kutladık.
Bizlere bu vatanı emanet eden yüce ecdadımın önünde
bir kere daha saygıyla eğiliyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ediyorum Sayın Ekmekcioğlu.
Gündem
dışı ikinci söz isteği, Nevruz Bayramı ve kutlamalar
sebebiyle Iğdır Milletvekili Sayın Dursun Akdemir'e
aittir.
Buyurun
Sayın Akdemir. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
2.- Iğdır
Milletvekili Dursun Akdemir'in, barış, hoşgörü, kardeşlik
ve dostluk bayramı olan Nevruz kutlamalarına ve bu bayramın
tarihçesine ilişkin gündem dışı konuşması
DURSUN
AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Nevruz Bayramı münasebetiyle söz almış
bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce, yüce Türk milletini
ve yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, nevruz, gece ile gündüzün eşit olduğu gün
dönümü olarak da bilinir, ilkbaharın geldiği 21 Mart gününe
tekabül eder ve "yeni gün" anlamınadır. Nevruz, çeşitli
Türk topluluklarında "yeni kün", "yengi gün",
"yengi kün", "yeni yıl", "çağan",
"Ergenekon", "Ergenekün", ulustın",
"uluğ küni, "Baba Marta" ve en son Anadolu'da da
"Sultanı Nevruz" gibi çeşitli adlarla seslendirilmektedir.
Nevruz,
Azerbaycan'da "novruz", Kazakistan'da "novrız",
Kırgızistan'da "nooruz", Kırım Türklerinde
"navrez", Batı Trakya Türklerinde "nevris" olarak
çağrılır.
Tabiatın
bütün bereketiyle ve ihtişamıyla uyanması demektir
nevruz. İnsanoğlunun tabiata ve onun bereketine olan saygısı
nevruza anlam katar. Bugün, insan ve tabiatın buluştuğu
bir gündür. Nevruz, bolluk karşısında duyulan heyecandır.
Değerli
arkadaşlar, Nevruz Bayramı, barış, hoşgörü,
kardeşlik, dostluk bayramıdır. Nevruz, bu yönüyle birlik
ve beraberliğin de simgesi olagelmiştir.
Değerli
milletvekilleri, milletçe etrafında toplandığımız
nevruz, Türk insanını birbirine kenetleyen, bağlayan,
Ergenekon'dan demir dağları eriterek dirilen ataların
ruhlarıyla yanan bir ateştir. Bu ateş hiç sönmeden binlerce
yıl yandı ve gelecekte de kıvılcımlarından
binlerce gönlü tutuşturarak, ortak kültür ocağında
binlerce ruhu ısıtacaktır. Avrasya'nın, Türk âleminin
Nevruz Toy'u kutlu olsun, nevruz gülleri geleceğe umutlar saçsın
diyoruz.
Değerli
arkadaşlar, büyük ecdat Çanakkale'de nasıl bir arada savaştıysa,
nasıl bir arada şehit olduysa, bugün onların torunları
da bir arada kardeşçe yaşamak ve birlikte geleceğe Nevruz
Bayramı sevinciyle yürümek zorundadır.
Türk
milletinin ata ve ana yurdunda baharın başlangıç gününün
yeri ve önemi, hemen her devirde büyük değer taşımış
ve o gün bayram olarak kabul edilmiştir. Hunlar, Göktürkler, Uygurlar,
Selçuklular, Osmanlılar ve nihayet Türkiye Cumhuriyeti döneminde
bir örf bayramı olarak kutlanagelmiştir.
En
eski Türk bayramıdır Nevruz. Türkler aracılığıyla
Avrasya'ya yayılmıştır. Orta Asya'dan Orta Doğu'ya,
Anadolu'ya, Balkanlar'dan Çin Seddi'ne kadar geniş bir coğrafyanın
halklarının düşünce sisteminde nevruz baharın gelişini
müjdeleyen bir gündür. Bağımsız ve özerk Türk cumhuriyetleri
ve topluluklarının yanı sıra, İslam âleminde
ve hemen hemen tüm Avrasya'da çok geniş bir coğrafyada kutlanmaktadır
bu gün. Türkiye'de de soğuk savaştan sonra Nevruz Bayramı
yüksek bir düzeyde kutlanılmakta ve her yıl, söz konusu bayrama
ilişkin çeşitli etkinlikler, sempozyumlar ve nevruz bilgi
şölenleri düzenlenmektedir.
Değerli
arkadaşlar, Çin kaynaklarından Kutadgu Bilig'e kadar, Akkoyunlu
Uzun Hasan Bey'den Mustafa Kemal Atatürk'e, Namık Kemal'den Azeri
Şairi Şehriyar'a ve Türkmen Şairi Mahdumkulu'ya kadar
uzun bir süreçte, tarih boyuncu Nevruz Bayramı kutlanarak günümüze
kadar gelmiştir.
Değerli
arkadaşlar, Nevruz geleneği ne Sünnilikle ne Alevilikle
ne Bektaşilikle doğrudan doğruya bağlantısı
olmayan, İslamiyet'ten çok önce de var olan, devam eden bir gündür.
Yani, bir dinin veya mezhebin bayramı değildir Nevruz. Bu
yüzden de, herhangi bir şekilde bir mezhep adına, bir din
adına, bir etnik menşe adına bağlı gösterilmesi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DURSUN
AKDEMİR (Devamla) -
istismar edilmesi, bir ayrılık unsuru
olarak takdim edilmeye çalışılması yanlıştır,
tarihin ve kültürün bütün gerekçelerine aykırıdır.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, 1990 yılında bağımsızlıklarını
ilan eden Türk cumhuriyetlerinden Kırgızistan, Kazakistan,
Özbekistan, Türkmenistan ve kardeş Azerbaycan ile Rusya Federasyonu
bünyesindeki Tataristan, 21 Mart Nevruz Bayramı ya da Ergenekon
Bayramı'nı "millî bayram" olarak ilan etmişlerdir.
Bugünün coşkusuyla kutlamalarını sürdürmektedirler.
Türk
kültüründen kaynaklanan Nevruz Bayramı, her yönüyle Türk gelenek
ve görenekleriyle zenginleşmiş, ananevi ve temeli
beş bin yıllık Türk tarihine dayalı bir bayramdır.
Türkiye'de de, 1991 yılında, Anavatan döneminde, Türk dünyasıyla
birlikte ortak bir gün olarak, resmî tatil olmaksızın, bayram
ilan edilmiştir. Cumhuriyet döneminde, 1980'li yıllara kadar
da, mali yılbaşı olarak devam edilmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Buyurun efendim.
DURSUN
AKDEMİR (Devamla) - Dünyanın en doğru takvimlerinden
olan ve Sultan Melikşah zamanında hazırlanan "Celali
Takvimi" denilen takvimin başlangıç gününde, Greenwich
zamanına göre kabul edilen 21 Mart günüdür.
Değerli
arkadaşlar, Atatürk de önem vermiştir nevruza. Atatürk, geri
planlarda bırakılmış ve unutulmaya yüz tutmuş
olan Türk insanına kendi kültür kimliğini ve kişiliğini,
benliğini ve hüviyetini kazandırmak hareketi adına
nevruza da gereken önemi vermiştir. Cumhuriyetin ilanından
sonra, Atatürk'ün önderliğinde, 1922, 1923, 1924, 1926 yıllarında,
"Ergenekon Bayramı" adıyla, bizzat kendisinin katıldığı
kutlamalar yaptırmıştır.
Atatürk
diyor ki: "Bilelim ki, kendi benliğine sahip olmayan milletler
başka milletlerin şikârıdır." Atatürk "Gençlerimize,
çocuklarımıza, görecekleri eğitim hududu ne olursa
olsun ve her şeyden evvel, kendi geleneklerine, millî ananelerine
ve Türkiye'nin bağımsızlığına düşman
olan unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir."
demiştir. İşte, bu nedenle, Nevruzun önemi çok büyüktür.
Nevruz, ancak böylesine bir ortak tarih, ortak mücadele ve ortak gelecek
kabulüyle anlamlı, bereketli, huzurlu ve şefkatli günler
getirecektir.
Değerli
arkadaşlar, Nevruz Bayramı'nın, her zaman "birlik
ve dayanışmamıza güç veren" bir gün olarak kutlanmasını
diliyoruz
Netice
itibarıyla, kaynağı neresi olursa olsun, milattan önce
3'üncü yüzyıldan, ta Mete Han zamanından beri Türklerde var
olan bu bayram, baharın gelişinin önemli bir simge bayramı
olmuştur. Bu nedenle, kutlamayı devam ettirmek, Türk ulusları
için önemli bir mihenk taşı olur.
Kıymetli
arkadaşlarım, izin verirseniz, şu anda, burada olduğum
için -Iğdır'da olmam gerekiyordu, orada bayram şenlikleri
devam ediyor- Iğdır'da olamadığım için, Türkiye
Büyük Millet Meclisinden, bu yüce kürsüden tüm Iğdır'lı
hemşehrilerimin de Nevruz Bayramı'nı ayrıca kutluyor
ve yörede söylenen özlü deyişleri okuyarak sözümü tamamlamak
istiyorum. Bayramlarda, özellikle Nevruz Bayramı'nda şöyle
denir:
"Heceler,
hüceler
Uzanır
gündüzler,
Gısalır
geceler,
Sallanar
torbalar bacadan.
Uşaglar
pay ister ucadan
Hanım
bacı dursana
Torbanı
doldursana
Gonağı
yola salsana
Torbaya
payı salsana
Verenin
oğlu olsun.
Vermeyenin
kor gızı.
Şal
istedim men de evde ağladım.
Bir
şal alıp tez belime bağladım,
Gülamgile
gaçdım şalı salladım,
Fatma
hala mene çorap bağladı.
Hannenemi
yada sahip ağladı."
Değerli
arkadaşlarım, sözlerimi tamamlarken, Nevruz Bayramı'nın
tüm Türk dünyasına ve insanlığa hayırlar, huzurlar
getirmesini diler, yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ediyorum Sayın Akdemir.
Yine,
aynı konuda, Nevruz Bayramı kutlamalarıyla ilgili
olmak üzere söz isteyen, Yozgat Milletvekili Sayın Mehmet Çiçek.
Buyurun
Sayın Çiçek. (AK Parti sıralarından alkışlar)
3.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Çiçek'in, barış, hoşgörü, kardeşlik
ve dostluk bayramı olan Nevruz kutlamalarına ve bu bayramın
tarihçesine ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET
ÇİÇEK (Yozgat) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
milletvekili arkadaşlarım, yarın nevruz. Milletlerin
teşekkülünde, din, dil, tarih, vatan birliği, örf ve âdet,
kültür gibi unsurlar yer alır. Kültür, milletleri meydana getiren
en önemli unsurlardan biridir. Milletlerin inançlarının,
örf ve âdetlerinin, fikirlerinin, yaşayışlarının,
bütün sanat faaliyetlerinin ve davranışlarının
bütünü o milletin kültürünü meydana getirir.
Kültür,
insanın varoluşuyla başlar. Kültürün meydana gelmesinde
bütün milletlerin ve medeniyetlerin payı vardır. Milletler
birbirlerinden bu konuda alışverişte bulunurlar. Bununla
birlikte, her millet kendi kültürünü böylece oluşturur.
Milletlerin
varoluşunda ve gelişmesinde önemli yer alan örf ve âdetler,
gelenekler, tarihi kesin olarak tespit edilemeyen dönemlerden günümüze
kadar gelişerek süregelmiştir. Bu özelliği sebebiyle
de örf ve âdetler, milletlerin yaşama bağlarını
güçlendiren en önemli unsurlar olmuştur. Tarihin derinliklerine
inildiğinde, Türk topluluklarının çok etkin örf ve âdetlerinin
olduğunu görürüz. Mesela, bahar bayramlarıyla ilgili geleneklerin
oldukça çeşitli ve yaygın olduğunu görmekteyiz.
Doğu
Türkistan'dan Balkanlar'a kadar bu coğrafyada yaşayan Türk
toplulukları tarafından binlerce yıldır kutlanan
ve hâlen kutlanılmakta olan nevruz da bu geleneklerden biridir.
Binlerce yıldan beri bütün Türk topluluklarında bazı
değişikliklerle birlikte coşkuyla kutlanan Nevruz
Bayramı, tarihî, millî, dinle alakası olmamasına
rağmen, hatta, dinî motifler taşıyan bir gelenektir.
Farsça bir kelime olan ve "yeni gün" anlamına gelen Nevruz
geleneğini, milattan önceki yıllarda, özellikle belirli
bir coğrafyada yaşayan toplulukların tümünde bir bahar
geleneği olarak görüyoruz.
Nevruz,
güneşin Koç burcuna girdiği gün olan Rumi 9 Mart, miladi 21
Marta denk düşmektedir. Aynı zamanda bu tarih, gece ile gündüzün
süre olarak eşitlendiği bir zaman dilimidir. Nevruz eski Türklerde
ve İranlılarda yılbaşı olarak da kabul ediliyordu.
Bu tarih, özellikle, Türkler, Mısırlılar, Çinliler gibi
astronomi ile uğraşan topluluklarda bir başlangıç
kabul edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, örf ve âdetlerin ruhu maddi ve
manevi kaynaklardan beslenir. Milletlerin geçmişte ve bugün
de yaşadıkları dinleri, inançları ve bunlardan
meydana gelen ahlak anlayışları, örf ve âdetleri, gelenek
ve görenekleri zaman içinde hukuk dediğimiz kuralları
meydana getirmiştir. Ancak, zaman zaman örf ve âdetlerin hukuktan
daha baskın, daha müessir olduğunu görürüz. Bugün İngiltere'nin,
hukuk kuralları ve yasalardan çok geleneklerle idare edildiği
bilinmektedir. Yokluk, sıkıntı, kayıp veya tabii
afetlerin olduğu günler, o günde kaybedilenlerin anısının
canlı tutulması ve bu vesileyle o olaydan ders alınması
temennisiyle matem günleri olarak kabul edilmiştir. Bunun yanında,
toplumun zorluk ve sıkıntıdan kurtulduğu, mutluluk
ve sevinç veren olayların meydana geldiği günler de sevinç
günleri olarak ifade edilir. Yani, o günler bayram günleri olarak kabul
edilmiş ve kutlanmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İslamiyet'i kabul
eden Türk toplulukları, İslam'a ters düşmeyen örf ve âdetlerinin,
törelerinin yaşanmasına imkân bulmuş, hatta bunları
dinîleştirmiştir; Müslümanlar bu günleri büyük bir coşkuyla
kutlamışlardır. Bu âdetlerin içerisinde, uzun ve
sıkıntılı kış mevsiminden sonra ilkbaharın
gelişi, bilhassa geçimini doğrudan veya dolaylı olarak
topraktan sağlayan topluluklar için ayrı bir öneme sahiptir.
Böyle topluluklar için, ilkbahar, kışın soğukluğu
ve kış mevsimi boyunca çekilen her türlü sıkıntı
ve yoklukların sona erdiği, ekinlerin boy verdiği, hayvanların
yavruladığı, çoğaldığı ve sıkıntıların
son bulduğu bir mevsim başlamaktadır. Bunun yanında,
ilkbaharın bolluk ve bereketine kavuşmanın verdiği
sevinç ve tabiatın yeşillik ve canlılığını
simgeleyen Nevruz Bayramı olmuştur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Buyurun efendim.
MEHMET
ÇİÇEK (Devamla) - Bundan dolayı, tarih öncesi çağlardan
bugüne kadar, dünyanın birçok yerinde ilkbaharın gelişi,
bütün topluluklar tarafından büyük coşkuyla ve sevinçle
kutlanmıştır. İlkbaharın ilk günlerinde yapılan
bu kutlamalara, tabiatın ölümden sonra yeniden dirilişi,
yeni bir yıla giriş sıkıntılarından kurtularak
rahatlığa kavuşulması, bolluk ve berekete erme
nedeniyle yapılan şenlikler olarak bakmak gerekir.
Nevruzu,
bütün kuzey yarım küre insanları, özellikle belli bir
coğrafyada yaşayan toplulukların tümü, bir bahar bayramı
geleneği olarak değişik şekillerde kutlamışlardır.
Tarihî bilgiler, bize, Anadolu'nun eski medeniyetlerinin, eski
Mısırlıların, Asyalıların, İran Mecusilerinin,
Sümerlerin, Akadların, hatta Japon ve Korelilerin, nevruzu
farklı günlerde kutladığını göstermektedir.
Başlangıçta
basit ve sade bahar şenliği olarak kutlanan nevruz, dinî
özelliklerin yanında millî özellikler de kazanmıştır.
Milletler kendi özlerinden kattıkları bu dinî ve millî motiflerle
nevruzu
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Buyurun.
MEHMET
ÇİÇEK (Devamla) -
millî günler hâline getirmişlerdir.
Türk
dünyası ve Türk cumhuriyetleri, İran-Arap dünyası, hatta
Avrupa ve Rusya'da nevruz kutlamaları, bu milletlerin karakteristik
özelliklerini yansıtır hale gelmiştir. Bugün,
İran'da Nevruz Bayramı, Ramazan ve Kurban Bayramı'ndan
daha coşkulu ve daha uzun süre kutlanmaktadır. Günümüzde,
İran nevruz kutlamaları arasında "nevruz orucu,
nevruz namazı" gibi birtakım İslami motiflere bile
rastlanmaktadır.
Nevruz
Bayramı, Türklerin, Kurban ve Ramazan Bayramı'ndan sonra
tek müşterek kutladıkları bayramdır. Nevruz gününde,
nevruz aşı pişirilir, mevlitler okutulur, evler temizlenir,
güzel elbiseler giyilir, güreş, at yarışları, mesir
macunu vesaire gibi merasimler düzenlenir, mezarlıklar ziyaret
edilir, çeşitli tatlılar, yiyecekler halka dağıtılır.
Toplumun belli değerler etrafında birleşmesinin ve
bütün birlik kültürünün sonraki nesillere aktarılmasının
koordine edildiği günlerdir bu günler.
Görüldüğü
gibi, baharın gelişinin meşakkatinden baharın
huzuruna erişmesinin sevinç günü olan "yeni gün" anlamındaki
nevruz ibadetlerle bezenmiş, sosyal yardımlaşma günü
hâline getirilmiştir.
Biraz
önce arkadaşımın da belirttiği gibi, bu bayramda
Kutadgu Bilig'ten Kaşkarlı Mahmut'a, Birûnî'den Nizamülmülk'ün
Seyahatname'sine, Melikşah'ın Takvimi'nden Akkoyunlu Uzun
Hasan Bey'in Kanunu'na kadar gelen bir çizgide nevruzla ilgili kayıtlara
rastlanmaktadır. Hatta, Osmanlı sultanlarından I. Ahmet
ve Sultan IV. Murat gibi hükümdarların, Mustafa Kemal Atatürk'ün,
din adamlarımızdan Kazasker Baki Efendi ve Şeyhülislam
Yahya Efendilerin, şairlerimizden Kuloğlu, Pir Sultan Abdal,
Kaygusuz Abdal, Fuzuli, Nef'i, Nedim ve Namık Kemal gibi şairlerimizin,
uzun bir tarih boyunca Nevruz Bayramı'nın gelişini
"Nevruziye" ve "Bahariye" denilen şiirlerle
kutladıkları görülmektedir.
Nevruz
Bayramı, II. Abdülhamit dönemine kadar Anadolu'daki Karakeçili
Aşireti tarafından Ertuğrul Gazi'nin mezarı başında
"Yörük Bayramı" olarak kutlanmıştır. Orta
Asya Türk topluluklarında hayvan kesilerek, bu bayram kutlanmaya
devam edilmektedir.
Ülkemizde
Nevruz Bayramı kutlamaları hâlâ devam etmektedir. Şehirlerde
pek fazla kutlanmasa da, özellikle kırsal kesimde, eski canlılıkta
olmamakla birlikte, çeşitli törenler ve eğlenceler nevruz
geleneğini devam ettirmektedir.
Son
yıllarda, saygıdeğer milletvekilleri, bu geleneği,
bazı çevrelerin, sadece bir etnik gruba ve kliğe mal etme
çabaları görülmektedir. Bunun sebebi tamamen siyasi mahiyette
olup, ülkemiz insanlarını kamplara ayırma amaçlandığı
gözlenmektedir. Bu ve benzeri çabalar sonuç vermemekle birlikte,
insanlık tarihini bu evrensel mahiyetteki bahar şenliklerine
katılımı ve bu coşkunun paylaşımını
azaltmaktan başka hiçbir işe yaramayacağı anlaşılmaktadır.
Nevruz
geleneği ne Müslümanlık'la ne Hristiyanlık'la ne Yahudilik'le
ne Sünnilik'le ne Alevilik'le ne Bektaşilik'le doğrudan doğuş
bağlantısı olmayan, İslamiyet'ten çok önce yerlere
giden bir gelenektir, yani bir dinin veya mezhebin bayramı değildir.
BAŞKAN
- Sayın Çiçek, lütfen tamamlayın konuşmanızı.
MEHMET
ÇİÇEK (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Bu
yüzden de herhangi bir şekilde bir mezhep adına, bir din
adına, bir etnik menşe malı gibi gösterilmesi, istismar
edilmesi, bir ayrılık unsuru olarak takdim edilmeye çalışılması
yanlıştır, tarihin ve kültürün bütün gerçeklerine aykırıdır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, milletimizi var eden ve gelecek nesillere taşıyan
örf, kültür ve geleneklerimizin ebediyete kadar devamı, onları
doğru uygulamamız ve yaşatmamızla mümkün olacaktır.
Yüce milletimizin ve bütün Türk cumhuriyetleri ile dünyanın
dört bucağındaki Türk dünyasının Nevruz Bayramı'nı
kutluyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ediyoruz, Sayın Çiçek
Sayın
milletvekilleri, şimdi gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Cumhurbaşkanlığının
bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım:
B) TEZKERELER
VE ÖNERGELER
1.- 1/3/2007
tarihli ve 5588 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un bir maddesinin
bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine
ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1231)
19/03/2007
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi:
05.03.2007 günlü, A.01.0.GNS.0.10.00.02-27944/63916 sayılı yazınız.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nca 01.03.2007 gününde kabul edilen
5588 sayılı "Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" incelenmiştir.
Yasa'nın
28. maddesiyle değişik, 03.01.2002 günlü, 4733 sayılı
"Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel
Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile
Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış
Alım ve Satımına, 4046 sayılı Kanunda ve 233 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun"un 8. maddesinin (B) fıkrasının birinci
bendi ile altı ve yedinci bentlerinde,
"B)
Bu Kanun hükümleri ile Kurumun genel ve düzenleyici işlem ve
kararlarına, ilgili diğer mevzuatla belirlenen idarî ve
teknik düzenlemelere aykırılığın saptanması
halinde Kurulca;
a)
Tütün, tütüm mamûlleri, alkol ve alkollü içkiler piyasasında
mal veya hizmet üreten, ithal eden, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel
kişilerle, bunların her türlü birliklerinin, Kurumun görev
alanı ile ilgili konularda görevlendirilen Kurum yetkililerinin
talep ettikleri her türlü bilgi ve belgeyi ve numuneleri belirlenen
süre içerisinde tam ve doğru olarak vermemeleri, gerekli tesis
ve yerleri incelemeye açmamaları ve durumu tespit eden tutanakları
imzalamamaları halinde beşbin Yeni Türk Lirası idarî
para cezası uygulanır.
b)
Sarmalık kıyılmış tütün mamûlünü birim ambalajı
içerisinde, tütün miktarı ile orantılı miktarda yaprak
sigara kağıdı veya makaron bulundurulmadan ve Kurumca
belirlenen usûl ve esaslara uyulmadan piyasaya arz edenlere ikibin
Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
c)
Tütün piyasasında ilgili mevzuata uymayarak piyasayı
bozucu faaliyetlerde bulunanlar ile yazılı sözleşme
esası veya açık artırma yöntemi ile yapılan
alım-satım kapsamındaki yükümlülüklerini süresi
içinde yerine getirmeyenlere her bir eylem için beşbin Yeni
Türk Lirası idarî para cezası verilir.
d)
Tütün mamûlleri piyasasında faaliyet gösteren üretici ve ithalatçı
firmaların, Kurumca belirlenen usûl ve esaslara uymadan veya
izin almadan ve/veya güncelleme yapmadan ürettikleri veya ithal ettikleri
ürünlerin standardına etkisi olabilecek girdilerde ve piyasaya
arz ambalajına ilişkin herhangi bir değişiklik
yapmaları ve ürünleri piyasaya arz etmeleri halinde onbin Yeni
Türk Lirası idarî para cezası verilir.
e)
Tütün, tütün mamûlleri, alkol ve alkollü içkiler piyasasında
faaliyet gösteren üretici ve ithalatçı firmaların, Kurumca
talep edildiği halde ticarî faaliyetini gösterir satış
ve faaliyet raporlarını vermemeleri halinde, onbin Yeni
Türk Lirası idarî para cezası uygulanır.
f)
İşleyici ve üretici firmaların, Kuruma karşı
yükümlülüklerini yerine getirmeden faaliyetlerini sona erdirmesi
halinde yirmibin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
g)
Kurumdan izin alınmaksızın işleme ve üretim tesislerinin
kuruluş yerinin değiştirilmesi, kurulu makinelerinin
ülke içerisinde kısmen veya tamamen aynı firma tarafından
kurulacak yeni veya eski bir fabrikaya nakli, başka bir firmaya
devri veya ülke dışına çıkarılması halinde
yirmibin Yeni Türk Lirası idarî para cezası uygulanır.
h)
Kurumdan proje tadilat izni alınmaksızın işleme
veya üretim tesisinde değişiklik yapılması halinde
onbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası uygulanır.
ı)
Toptan ve perakende tütün mamûlü, alkol ve alkollü içki dağıtıcı
ve satıcıları ile açık içki satıcılarının
kaçak veya sahte ürün bulundurmaları, ürünleri Kurumdan ve/veya
il özel idarelerinden izin ve yetki almamış kişilerden
almaları veya bu kişilere satmaları veya yetkilendirme
belgesinde belirtilen işyeri veya dağıtım alanları
dışında dağıtım ve satış yapmaları
halinde her bir eylem için bin Yeni Türk Lirası idarî para cezası
verilir.
i)
Perakende satıcıların, yetkili olmadığı
halde açık olarak içki satışı veya sunumu yapmaları
veya piyasaya arz ambalajında satışa sunulan tütün
mamûlleri ile alkol ve alkollü içkileri ambalajını bozarak
veya bölerek satmaları halinde beşyüz Yeni Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
j)
18 yaşını doldurmamış kimselere tütün mamûlleri
ve alkollü içki sattıkları tespit edilenlere bin Yeni Türk
Lirası idarî para cezası verilir.
k)
Üretici, ithalatçı, dağıtıcı, toptan ve perakende
satıcılardan, tütün mamûlleri ve alkollü içkilerin satış
yerlerinde raf, stand ve benzeri teşhir ünitelerinde haksız
rekabet yaratmayacak, reklam ve tanıtıma ilişkin mevzuata
aykırı olmayacak şekilde aynı konumda ve aynı
ambalaj kategorisinde yerleştirilmesini teminen Kurumca
yapılan düzenlemelere uymadığı tespit edilenlere
ve otomatik satış makinesi ile satış yapanlara
bin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
l)
Yukarıda sayılan haller dışında bu Kanun kapsamında
verilen yetkilendirme belgelerinde belirtilen şartlara uyulmadan
faaliyet gösterildiğinin veya Kurumca yapılan düzenlemelere
aykırı hareket edildiğinin tespiti halinde, ilgili
gerçek ve tüzel kişiler uyarılmakla birlikte aykırılığın
giderilmesi için altı aya kadar süre verilir. Verilen süre sonunda
aykırılığın devam etmesi veya süre verilse
dahi aykırılığın giderilmesinin mümkün olmadığı
hallerde, fiilin niteliğine göre bin Yeni Türk Lirasından
beşbin Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası uygulanır.
Bu
maddede perakende satıcılar hakkında yer alan idarî para
cezaları ve diğer yaptırımlar Kurumca belirlenen
usûl ve esaslar dahilinde il özel idarelerince uygulanır.
İdarî
para cezalarının takip ve tahsilinde 30/3/2005 tarihli ve
5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanır."
düzenlemesine
yer verilmiştir.
Maddenin
(B) fıkrasının,
-
Birinci bendi ile (b), (d), (l) alt bentlerindeki düzenlemelerde,
bu Yasa kuralları ile Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler
Piyasası Düzenleme Kurumu'nun genel ve düzenleyici işlem
ve kararlarına, ilgili diğer yazılı kurallarla
belirlenen idari ve teknik düzenlemelere aykırılığın
saptanması durumunda, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü
İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu'nca idari para cezası
verileceği,
-
Altıncı bendindeki düzenlemede de, idari para cezalarının
Kurum'ca belirlenen ilke ve yöntemlere göre il özel idarelerince
uygulanacağı,
belirtilmiştir.
1-
03.01.2002 günlü, 4733 sayılı Yasa'nın 2. maddesinde,
-
Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme
Kurumu'nun, bu Yasa ve diğer yasalarla verilen görevleri yerine
getirmek ve yetkileri kullanmak üzere kurulan, kamu tüzelkişiliğine
haiz, idari ve mali özerkliğe sahip bir kurum olduğu; Kurum'un,
Başbakan'ın görevlendireceği bir Devlet Bakanı
ile ilişkilendirileceği,
-
Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme
Kurulu'nun ise, Maliye, Sağlık, Tarım ve Köyişleri
bakanlıkları ile ilgili bakanlığın, Hazine
ve Dış Ticaret müsteşarlıklarının, Türkiye
Ziraat Odaları Birliği'nin önereceği ikişer aday
arasından Bakanlar Kurulu'nca atanacak yedi kişiden oluşacağı
ve Kurum'un karar organı olduğu,
kurala
bağlanmıştır.
Bu
kurallardan da anlaşılacağı gibi, idari para cezasını
verme ve uygulama yetkisi kamu kurum ve kuruluşlarına,
başka bir deyişle "idare"ye tanınmıştır.
Anayasa'nın
9. maddesinde, yargı yetkisinin, Türk Ulusu adına bağımsız
mahkemelerce kullanılacağı; 125. maddesinde, idarenin
her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun
açık olduğu; 140. maddesinde, yargıçlar ve savcıların
adli ve idari yargı yargıç ve savcıları olarak görev
yapacakları; 155. maddesinde, Danıştay'ın, idari
mahkemelerce verilen, yasanın başka bir idari yargı
yerine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme
mercii olduğu, yasada gösterilen belli davalara da ilk ve son
derece mahkemesi olarak bakacağı vurgulanmıştır.
Söz
konusu kurallarda, Anayasa'da idari ve adli yargı ayrılığının
kabul edildiği görülmektedir. Bu ayrım uyarınca, idarenin
kamu gücü kullanarak oluşturduğu ve kamu hukuku alanına
giren işlem ve eylemlerinin idari yargı, özel hukuk alanına
giren işlemlerinin de adli yargı denetimine bağlı
olacağı açıktır.
Anayasa'nın
anılan kuralları karşısında, idari yargının
görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde
adli yargının görevlendirilmesi konusunda yasakoyucunun
takdir hakkı bulunmamaktadır. Nitekim, Anayasa'nın
155. maddesinde, "yasanın başka bir idari yargı merciine
bırakmadığı" denilerek, yasakoyucuya verilen
takdir yetkisi idari yargı yerini belirlemekle sınırlandırılmıştır.
Bu
nedenle, bir idari işlemden doğan uyuşmazlığa
ilişkin davanın idari yargı yerinde görülmesi anayasal
zorunluluktur.
İdare
hukuku ilkelerine göre oluşturulan bir idari işlemin,
yalnızca para cezası yaptırımı içermesine
bakılarak denetiminin idari yargı alanından çıkarılıp
adli yargıya bırakılması da, yukarıda
açıklanan anayasal kurallar nedeniyle olanaklı görülemez.
Oysa,
incelenen Yasa'nın 28. maddesiyle değiştirilen 4733
sayılı Yasa'nın, 8. maddesinin (B) fıkrasının
son bendinde, idari para cezalarının "takip ve tahsilinde",
30.03.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Yasası kurallarının
uygulanması öngörülmüştür.
5326
sayılı Kabahatler Yasası'nın 3. maddesinin birinci
fıkrasındaki, "Bu Kanunun genel hükümleri diğer
kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır." kuralı,
Yasa'nın,
-
2. maddesinde, kabahat deyiminden, karşılığında
idari yaptırım uygulanmasının öngörüldüğü
haksızlıkların anlaşıldığı,
-
16. maddesinde, kabahatlerin karşılığında
uygulanacak idari yaptırımların, idari para cezası
ve idari önlemler olarak belirlendiği; idari önlemlerin, mülkiyetin
kamuya geçirilmesi ve ilgili yasalarda yer verilen diğer önlemler
olduğu,
-
27. maddesinin (1). fıkrasında, idari para cezaları
ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım
kararlarına karşı sulh ceza mahkemesine başvurulabileceğinin
öngörüldüğü,
-
3. maddesinin birinci fıkrasının, yukarıda
açıklanan kurallarla birlikte incelenmesinden, bu kuralın,
idari yargının görev alanına giren işlemleri de
kapsadığı,
gerekçeleriyle,
Anayasa Mahkemesi'nin 01.03.2006 günlü, E.2005/108, K.2006/35 sayılı
kararıyla, Anayasa'nın 125 ve 155. maddelerine aykırı
bulunarak iptal edilmiştir.
Ancak,
doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edecek
nitelikte görüldüğünden, iptal hükmünün, kararın yayımlanmasından
başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılmış,
bu karar 22.07.2006 günlü, 26236 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
Kuralın
iptaliyle doğan hukuksal boşluk 06.12.2006 günlü, 5560 sayılı
Yasa'nın 31. maddesiyle doldurulmuş; Kabahatler Yasası'nın
3. maddesi,
"Bu
Kanunun,
a)
İdari yaptırım kararlarına karşı kanun
yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm
bulunmaması halinde,
b)
Diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin
kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün
fiiller hakkında uygulanır."
biçiminde
yeniden düzenlenmiştir.
Ne
var ki, bu düzenlemede de maddenin, Anayasa Mahkemesi kararıyla
Anayasa'ya aykırı olduğu saptanan eski içeriğinin
korunduğu görülmektedir. Yasalarda tersine kural olmadığı
durumlarda, idari yaptırım kararlarından doğan
uyuşmazlıklara ilişkin davalar, Kabahatler Yasası'nın
27. maddesi uyarınca, yine sulh ceza mahkemelerinde görülebilecektir.
4733
sayılı Yasa'nın, incelenen Yasa ile değişik
8. maddesinin (B) fıkrasının son bendinde ise, yapılan
açıklamanın tersine, idari para cezalarının
"takip ve tahsilinde" 5326 sayılı Kabahatler Yasası
kurallarının uygulanacağı belirtilmiştir.
Bu düzenlemeye göre, idari para cezalarından doğan
uyuşmazlıklara ilişkin davalar, Kabahatler Yasası'nın
27. maddesi uyarınca sulh ceza mahkemelerinde görülebilecektir.
Maddede,
idari para cezalarının yalnızca "takip ve tahsili"
için Kabahatler Yasası'na gönderme yapılmış olması,
yargısal denetim yönünden sonuca etkili değildir.
Çünkü,
Kabahatler Yasası'nın 3. maddesi uyarınca, bir idari
yaptırım kararından doğan uyuşmazlığa
ilişkin davanın idari yargı yerinde görülebilmesi
için, idari yaptırım kuralı içeren yasal düzenlemede,
ya o idari yaptırım kararına karşı yapılacak
itirazlarda 5326 sayılı Yasa'nın uygulanmayacağının
belirtilmiş ya da itiraz merciinin idari yargı yeri olduğunun
açıkça gösterilmiş olması gerekmektedir. Oysa, incelenen
Yasa'nın 28. maddesinde böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
Bu
nedenle, incelenen Yasa'nın 28. maddesiyle yapılan düzenleme,
kamu hukuku esaslarına göre oluşturulan bir idari işlem
niteliğindeki idari para cezalarının yargısal
denetimini adli yargı yerine bırakan içeriğiyle,
Anayasa'nın 125. ve 155. maddelerine aykırı düşmektedir.
Ayrıca,
kamu hukuku esaslarına göre oluşturulan idari para cezalarının
kabahat olarak nitelendirilmesi de uygun görülmemektedir.
2-İncelenen
Yasa'nın yine aynı maddesiyle yapılan düzenlemede,
Yasa kuralları yanında Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü
İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu'nun genel ve düzenleyici
işlem ve kararları ile diğer mevzuatla belirlenen idari
ve teknik düzenlemelere aykırı davranışları
için de idari para cezası yaptırımı öngörülmüştür.
Anayasa'nın
2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğu
belirtilmiştir. Hukuk devleti ilkesinin gerektirdiği
suç ve cezalarla ilgili düzenlemeler Anayasa'nın 38. maddesinde
yapılmıştır.
Maddede,
kimsenin, işlendiği zaman yürürlükte bulunan yasanın
suç saymadığı bir eylemden dolayı cezalandırılamayacağı
belirtilerek suç ve cezada yasallık ilkesi kabul edilmiştir.
Suç
ve cezada yasallık ilkesi, her şeyden önce bir hak ve özgürlük
güvencesidir ve hukuk devleti niteliğinin vazgeçilmez ilkesidir.
Suç
ve cezada yasallık ilkesi, suç oluşturacak işlem ve eylemlerin
ve bunlara uygulanacak cezaların yasada açıkça belirtilmesini,
bu konuların idari düzenleyici işlemlere bırakılmamasını
gerektirmektedir. Çünkü, suç oluşturacak işlem ve eylemlere
yasada belirgin biçimde yer verilmemesi, bu konunun idari düzenleyici
işlemlere bırakılması belirsizlik yaratacak ve
yasallık ilkesinin ihlali anlamına gelecektir.
Anayasa
Mahkemesi'nin çeşitli kararlarında da belirttiği gibi,
Anayasa'nın 38. maddesinde "adli-idari" ayrımı
yapılmadığı için idari suç ve cezalar da bu madde
kapsamına girmektedir. Dolayısıyla, idari suç
oluşturan eylemlerin ve bunların cezasının da,
açıkça ve yeterli belirginlikte yasayla düzenlenmesi anayasal
zorunluluktur.
Yukarıda
yapılan açıklamalarda belirtildiği gibi, incelenen
Yasa'nın 28. maddesi ile yapılan değişiklikte idari
yaptırımlar düzenlenmiş olmakla birlikte, yasa
dışında suç oluşturacak eylemlerin belirlenmesi
idari işlem ve kararlara bırakılmıştır.
Başka bir anlatımla, Yasa'da, idari işlemlerle saptanan
kurallara uyulmaması idari para cezası yaptırımı
nedeni sayılmıştır.
Bu
durumda, incelenen Yasa'nın 28. maddesindeki düzenleme suç ve
cezada yasallık ilkesi ve hukuk devleti niteliğiyle de
bağdaşmamaktadır.
3-
İncelenen Yasa'nın yine aynı maddesi ile değişik
4733 sayılı Yasa'nın 8. maddesinin (B) fıkrasının
birinci bendinin ilk tümcesinde "aykılığın"
ve (a) alt bendinin başlangıcında "tütüm" sözcükleri
geçmektedir. Bu sözcüklerin sırasıyla "aykırılığın"
ve "tütün" biçiminde düzeltilmesi, yasada maddi hata bulunmaması
yönünden uygun olacaktır.
Yayımlanması yukarıda
açıklanan gerekçelerle uygun görülmeyen 5588 sayılı
"Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun", 28. maddesinin Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nce bir kez daha görüşülmesi için, Anayasa'nın
değişik 89 ve 104. maddeleri uyarınca ilişikte geri
gönderilmiştir.
Ahmet
Necdet Sezer
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup,
bilgilerinize sunacağım.
2.-
Rusya Federasyonu Federasyon Konseyi Başkanı Sergey Mironov ve
beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1232)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanının 15 Mart 2007 tarih ve 126 sayılı
kararıyla Rusya Federasyonu Federasyon Konseyi Başkanı
Sayın Sergey Mironov ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaret
etmesi uygun bulunmuştur.
Sözkonusu heyetin ülkemizi ziyareti,
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun'un 7. Maddesi
gereğince Genel Kurul'un bilgilerine sunulur.
Bülent Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin bir önerge vardır; okutuyorum:
C)
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.-
Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun ve 40 milletvekilinin,
yer altı kaynaklarının kullanımının
araştırılarak etkin değerlendirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/429)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tarihte insanlar ziraat ve ziraat
aletlerini icat ettikten sonra, göçebelikten yerleşik yaşama
geçtiler. Yerleşik düzene geçerken sulak ve verimli arazilerin
bulunduğu bölgeler arayışı içerisinde Anadolu
keşfedildi. Bu keşifle yola çıkılan süreçte Anadolu,
tarih boyunca Firiğyalılar, Lidyalılar, Hitit'ler, Romalılar,
Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar gibi büyük uygarlıklara
ev sahipliği yapmış yerleşim yeri, medeniyet merkezi
olmuştur.
Ülkemiz, büyük uygarlıklara
ev sahipliği yapmış, kıtaların birleştiği,
sulak ve verimli toprakların yer aldığı, yeraltı
ve yerüstü zenginlikleri bakımından dünyanın ender
topraklarından birine sahip, enerji kaynaklarının en
başında yer alan dünya petrol ve doğalgaz kaynaklarını
% 70'nin yer aldığı Ortadoğu ve Kafkaslara da komşudur.
Ülkemiz, 300 milyar doların
üzerinde iç-dış borç batağının içinde, IMF ve
Dünya Bankasının baskısı ile giderek ağırlaşan
ve iflasa sürüklenen, bağımsızlığı ciddi
tehdit altındadır.
Yetkililerimiz tarafından,
10 trilyon doların üzerinde yer altı maden ve madensel zenginliklerimiz
olduğu ifade edilmektedir. Altın, toryum, bor, linyit, mermer,
çinko, bakır, demir, kömür ve daha nicelerinin yer altında
yer aldığını fakat işletemediğimiz ifade
edilmektedir. Bugün sahip olduğumuz 4000'den fazla maden yatağından
ancak 50 tür civarındaki madenin üretiminin yapıldığı
iddia edilmektedir. Bunların da bir kısmının yurt
içinde değerlendirildiği, önemli bir kısmının
da yurtdışına kum ve çakıl şeklinde satıldığı
bilinmektedir. Ülkemizdeki madenlerin içerisinde en zengin madenin
bor ve kronit olduğu söylenmektedir. Dünya bor madenlerinin %
70'inin de ülkemizde bulunduğu (yaklaşık 2,5 milyar
ton), sanayide çok geniş kullanım alanına sahip olan
bor, bilgisayardan, silaha, nükleer teknolojiden akaryakıta
kadar birçok alanda kullanılıyor. Bor ülkemizin petrolü
olarak görülmektedir. (ABD'de 1 kilo bor ile saatte 80 km hız yapan
ve 500 km mesafe giden araç yapılmıştır)
Dış güçlerin Türkiye'nin
bu kaynaklarını kullanmasını engelledikleri
açıktır. Hatta "Türkiye, Türklere bırakılamayacak
kadar zengin bir ülkedir" diyerek gerçek niyetlerini de
açıkça ifade edilmektedir. Tüm dünyanın gözünün üzerinde
olduğu ülkemiz, bu kadar yer altı zenginliklerin üzerinde
uyuyan, zenginliklerin bekçiliğini yapan yoksul bir ülke olamaz.
Komşularımızda bol miktarda doğalgaz ve petrol yatakları
varken bizde de olduğu, ama arama ve işletme ruhsatları
ile yabancıların bu kaynakları kapattıkları
ve gizledikleri iddialarının, yeraltında yatan zengin
maden rezervlerimizin neler olduğunun, bu kaynaklardan ne kadarından
yararlanılmakta olduğunun, ülkemizin bağımsızlığını
tehdit eden dış ve iç borçlardan kurtarmanın çaresi olarak
görülen zenginliklerimizin tespit ve ortaya çıkarılması
için Anayasamızın 98 inci, İçtüzüğümüzün 104 ve
105 inci maddeleri gereğince bir komisyon kurularak, Meclis
araştırılması açılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
1) Mehmet Nuri Saygun (Tekirdağ)
2) Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)
3) Fahrettin Üstün (Muğla)
4) Muharrem Kılıç (Malatya)
5) Gürol Ergin (Muğla)
6) Ufuk Özkan (Manisa)
7) Uğur Aksöz (Adana)
8) Osman Özcan (Antalya)
9) Tuncay Ercenk (Antalya)
10) Tacidar Seyhan (Adana)
11) Erdal Karademir (İzmir)
12) Bayram Ali Meral (Ankara)
13) Hasan Güyüldar (Tunceli)
14) Mehmet Şerif Ertuğrul (Muş)
15) Şefik Zengin (Mersin)
16) Mustafa Erdoğan Yetenç (Manisa)
17) Ahmet Yılmazkaya (Gaziantep)
18) Mehmet Semerci (Aydın)
19) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
20) Halil Akyüz (İstanbul)
21) N. Gaye Erbatur (Adana)
22) Ali Arslan (Muğla)
23) Feramus Şahin (Tokat)
24) Atilla Kart (Konya)
25) Şevket Arz (Trabzon)
26) Mahmut Duyan (Mardin)
27) Gökhan Durgun (Hatay)
28) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
29) Nadir Saraç (Zonguldak)
30) Nejat Gencan (Edirne)
31) Muharrem İnce (Yalova)
32) Mehmet Ziya Yergök (Adana)
33)Yakup Kepenek (Ankara)
34) Mustafa Gazalcı (Denizli)
35) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
36) Nail Kamacı (Antalya)
37) Zekeriya Akıncı (Ankara)
38) Özlem Çerçioğlu (Aydın)
39) Orhan Ziya Diren (Tokat)
40) Osman Kaptan (Antalya)
41) Birgen Keleş (İstanbul)
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini alacak ve
Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki ön görüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Başbakanlığın
Anayasa'nın 82'nci maddesine göre verilmiş tezkereleri
vardır. İki adet olan bu tezkereleri ayrı ayrı okutup
oylarınıza sunacağım:
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
3.-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Etiyopya'ya yaptığı
resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1233)
15/3/2007
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Afrika Birliği Zirvesine katılmak
üzere, bir heyetle birlikte 28-30 Ocak 2007 tarihlerinde Etiyopya'ya
yaptığım resmi ziyarete, ekli listede adları yazılı
milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve
bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine
göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Fetani Battal Bayburt Milletvekili
İsmail Özay Çanakkale Milletvekili
Ahmet Sırrı Özbek İstanbul Milletvekili
Ramazan Can Kırıkkale Milletvekili
Hamit Taşcı Ordu Milletvekili
Şükrü Ayalan Tokat Milletvekili
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İkinci tezkereyi okutuyorum:
4.-
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdullah Gül'ün Arnavutluk'a yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/1234)
13/03/2007
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Dışişleri Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün, görüşmelerde
bulunmak üzere bir heyetle birlikte 1-2 Şubat 2007 tarihlerinde
Arnavutluk'a yaptığı resmi ziyarete, ekli listede adları
yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun
görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti
ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine
göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Nur Doğan Topaloğlu Ankara Milletvekili
Fahrettin Poyraz Bilecik
Milletvekili
Mehmet Emin Tutan Bursa Milletvekili
Gökhan Durgun Hatay Milletvekili
Hakkı Ülkü İzmir Milletvekili
M. Ali Bulut Kahramanmaraş
Milletvekili
Muharrem Kılıç Malatya Milletvekili
Saffet Benli Mersin Milletvekili
Hüseyin Özcan Mersin Milletvekili
Cahit Can Sinop Milletvekili
Mehmet Özlek Şanlıurfa Milletvekili
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilmiş
bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
IV.
- ÖNERİLER
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.-
(10/117) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmesinin, Genel Kurulun 20/3/2007 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
20.3.2007
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu;
20.03.2007 Salı günü (Bugün) toplanamadığından,
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün
19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Ali
Topuz
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler Kısmının 73 üncü sırasında
yer alan (10/117) Esas Numaralı Meclis Araştırma Önergesinin
öngörüşmesinin, Genel Kurulun; 20.03.2007 Salı günlü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Önerinin lehinde olmak
üzere, Çanakkale Milletvekili Sayın Ahmet Küçük.
Sayın Küçük, buyurun.
AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) - Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; bugün, burada, Emekliler
Haftası nedeniyle, biraz da Cumhuriyet Halk Partisi tarafından
2003 yılında vermiş olduğum ve AK Parti Grubunun,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun ilgisizliği nedeniyle
maalesef bugüne kadar görüşülememiş ve Meclisin ilgi alanına
girememiş bir önergenin Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisi
olarak Meclis gündemine taşınması isteğiyle söz
almış bulunuyorum Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
ve Grubum ve şahsım adına yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
emekliler, bu toplumun en sorunlu kesimi. Bir defa, emekli olmak
için yaşamının en az yirmi beş yılını
çalışma hayatına vermiş, çalışma yaşamında
bu ülkenin büyümesine, gelişmesine, çalıştığı
alanda katkı vermiş, çoluk çocuk yetiştirmiş, vatanına,
milletine bu anlamda borcunu ödeme adına görevini yapmış
insanlara karşı bu toplumun sorunlarının ne olduğunu
araştırmak, varsa eksikliklerimiz gidermek ve bu konuda,
Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak gereğinin yapılmasıyla
ilgili araştırma yapmak üzere bu önergeyi verdik.
Değerli arkadaşlarım,
hepimizin bildiği gibi emekliler bugün üç statüde toplanıyor
Türkiye'de: Emekli Sandığı emeklileri, SSK emeklileri
ve Bağ-Kur emeklileri ve bu insanlarımız, Mustafa Kemal
Atatürk'ün şu sözünde ifade ettiği üzere, çok özel olarak gözetilmesi,
değerlendirilmesi gereken insanlarımız. Onlar analarımız babalarımız, onlar dedelerimiz,
onlar biraz da biz olduk şimdi. Ulu Önder Mustafa Atatürk diyor
ki: "Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine
karşı tutumu, o milletin yaşama kudretinin en temel
kıstasıdır. Mazide muktedirken, bütün kuvvetiyle çalışmış
olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, istikbale
güvenle bakmaya hakkı yoktur." Büyük kurtarıcı
Mustafa Kemal böyle demiş, ama biz Türkiye'yi yönetenler, Türkiye'nin
politikalarını belirleyenler, kaderini çizenler, onları
ne yapmışız? Neye mahkûm etmişiz? Onlara nasıl
bir yaşam sunabilmişiz?
Bakın, emekliler yaklaşık
8 milyon insan bugün. Bunlar kendi yaşamlarını devam
ettirmeye, ailelerine bakmaya, hatta hatta işsizliğin
yüzde 20'ye vardığı Türkiye'de, torunlarının
haçlığını, okul paralarını, öğrenci
harçlıklarını da karşılamak durumunda kendini
hisseden, yemeyen içmeyen, yediren, gözeten ve ülkesine, ailesine,
çevresine sahip çıkan insanlarımız ve bu insanların
yüzde 81'ini arkadaşlar biz, Türkiye'de açlık sınırının
altında hâlâ yaşatmaya, onlara açlık sınırının
altında bir maaşı vermeye devam ediyoruz.
Bugün, ülkemizde, değerli arkadaşlarım,
Emekli Sandığına bağlı 1 milyon 707 bin insan,
SSK'ya bağlı 4 milyon 493 bin insan, Bağ-Kur emeklisi olarak
da 1 milyon 757 bin emeklimiz var. Bu 1 milyon 757 binin de gene iki ayrı
statüde değerlendirildiğini biliyoruz: 1 milyon 481 bini
esnaf emeklisi, 276 bini de tarım Bağ-Kur'lusu, tarım emeklisi.
Değerli arkadaşlarım,
bu kadar insan
Açlık sınırı, ülkemizde 628 milyon
lira. Bu, devletin resmî rakamı. Peki, biz, SSK taban aylığı
olarak emeklilerimize ne verebiliyoruz bugün itibarıyla?
507 milyon veya 507 YTL. Bağ-Kur emeklilerimize, taban aylığı
olarak 408 YTL, tarım Bağ-Kur emeklilerimize de 351 YTL verebiliyoruz.
Şimdi, ben biliyorum, bu oturumu izleyen emeklilerimiz, hayır,
biz o kadar almıyoruz diye ayağa kalkıyorlar. Bu, yirmi
beş yıl fiilen hizmet görenlerin alabildiği taban aylıkları
değerli arkadaşlarım. Geç sigortalı olması
nedeniyle, çeşitli nedenlerle on beş yılda, yirmi
yılda, yaşı dolması nedeniyle emekli olan insanlarımız
çok daha azını alıyorlar. Hele, ölüm aylığı
alan
Yani, sigortalının yakınları, eşi, çocukları,
kız çocukları, çok daha altında aylık alıyorlar.
Biz, bugün, örneğin, Emekli Sandığı emeklilerimize
çalıştıklarının yüzde 70'ini maaş olarak
verirken, hâlâ SSK emeklilerimize yüzde 55'ini verebiliyoruz. Böyle
bir dengesizlik, uyumsuzluk ve haksızlık söz konusu ve biz,
TÜFE'yle ilgili olarak, emeklilerimizin alacağı olan, hak
ettikleri olan ve 1 Ocak 2000'den 1 Haziran 2002'ye kadar oluşan,
haksızlıktan dolayı oluşan 250 YTL ile 400 YTL arasındaki
hak ettikleri alacakları, Sayın Bakanın defalarca
söz vermesine rağmen hâlâ ödeyemedik. Emeklileri mahkemeye
gitmeye, mahkeme kapılarına sürüklemeye, onları
oralarda haksız bir şekilde
üzmeye devam ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
bugüne kadar, bu konuyla ilgili mahkemeye giden arkadaşlarımız
davalarını kazandılar ve kazanan insanlar SSK'ya ekstra
500 YTL de yük bırakmak zorunda kaldılar. Şimdi, Hükûmete
düşen, üç yıl önce verdiği
bu sözü bir an önce yerine getirmek ve defaten bu haksızlık
olan, 250 YTL-400 YTL arası olan parayı derhal ödemek değil
midir? Ama, herhâlde, Hükûmet temmuz ayını bekliyor, bu yıl
seçim yılı da olarak sanki bunu bir bağış gibi,
bir lütuf gibi vererek, bunu bir seçim yatırımı olarak
düşünüyor, ama, bunu emekliler yutmayacak, üç yıldır
kendilerine yapılan bu haksızlığın hesabını
da sandıkta soracaklardır.
Değerli arkadaşlarım,
gene, 2007 yılında, hatalı hesap sonucu, yüzde 2,25 SSK
emeklilerinin aldığı eksik ücreti derhal istiyor SSK
emeklileri.
Değerli arkadaşlarım,
Konut Edindirme Yardımı 1/1/1987'de çıkmış,
1/1/1996'da bitmiş, ama, burada, işveren tarafından yatırılan
Konut Edindirme Yardımlarının ne olduğu hâlâ belli
değil. Ödeneceği söyleniyor. Aradan on bir yıl zaman
geçmiş, ilgili yasa tasarısı Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülmüş 26/2/2006'da. Ne bekliyorsunuz? Neden Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündemine getirip, bunun gereğini yapıp,
Konut Edindirme Yardımıyla ilgili olarak emeklilerin hakkını
bir an önce, defaten ödemiyorsunuz? Bu Meclisin bundan çok daha
mı önemli işleri var? Bu insanlarımıza -ki, emeklilerimiz,
hepimiz biliyoruz, yaşamını son bir gayretle, en zor
şartlar altında sürdüren insanlar- bir an önce bunları
ödesek ya!
Değerli arkadaşlarım,
artık, bunu, bu paraları bekleyecek emeklilerin ne zamanları
kaldı ne sabırları kaldı. Dolayısıyla,
Hükûmet, bunu da, sanıyorum, bir seçim yatırımı gibi,
sanki yoktan bir para veriyormuş gibi, 2007 yılının
içinde vererek onları seçimlerde kandırmak, aldatmak,
işte böyle bir anlayış içinde, ama, bunu emeklilerimiz
gene yutmayacaklardır.
Değerli arkadaşlarım,
emeklilere Ekonomik ve Sosyal Konseyde mutlaka temsil yetkisi verilmelidir.
Herkes var Ekonomik ve Sosyal Konseyde, ticaret odası var, birtakım
iş adamları var, ama, emekliler yok, 8 milyon insan yok. Yaşamını
çok zor şartlar altında sürdürebilen bu insanlarımız
Ekonomik ve Sosyal Konseyde neden düşünülmezler? Bu insanlarımız
bu ülkeye büyük emekler vermiş, tecrübe edinmiş, yaşam
tecrübesi edinmiş insanlarımız. Neden Ekonomik ve Sosyal
Konseyde alınan kararlara katkı vermek durumunda kalmıyorlar?
Neden bunlara bu hakkı vermiyoruz? Derhal, Ekonomik ve Sosyal
Konseyde de emeklilere bu hak tanınmalıdır değerli
arkadaşlarım.
Emeklilere sendika hakkı verilmelidir
değerli arkadaşlarım. Bakın, çalışanların
sendika hakkı var. Bu Kanun'a bir ilave yapılarak mutlaka
emekliler de sendikalaşma hakkı kazanmalı ve resmî sendika
kurarak toplu sözleşmeye oturma hakları verilmelidir.
Emekliler, artık, iktidarın eline bakan, ne verilse lütuf
gibi kabul eden, boyun eğen bir anlayıştan kurtarılmalı;
hakkını arayan, emeğini bu ülkeye vermiş insanların
hakkının pazarlığını yapan konuma getirilmeleri
kaçınılmazdır.
Değerli arkadaşlarım,
bakın, sosyal güvenlik kurumlarının birleştirilmesiyle
ilgili Yasa'yı -hepimizin bildiği gibi- buradan apar topar
geçirdiniz. Bu Yasa'da, tabii, Anayasa'ya uygun olmayan birçok madde
vardı. Bunları Cumhurbaşkanımız geri çevirdi,
tekrar geçirdiniz. Biz uyardık Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak, yanlışlıkları işaret ettik, ama, en sonunda
yapabileceğimiz bir tek şey vardı: Hukuka gitmek, Anayasa
Mahkemesine gitmek ve emekli olduğu halde çalışmak zorunda
kalan
Çünkü, bu emekli maaşlarıyla insanca yaşamak
ve yaşatmak mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Son cümlenizi rica
edeyim.
AHMET KÜÇÜK (Devamla) - Bu insanlarımızın
-çalışabilme haklarını, çalışmalarının
önündeki en büyük engel olan- çalışmaları hâlinde, zaten
kendilerinden kesilen yüzde 10 destek primi yanında ilave olarak,
ek olarak brüt asgari ücretin yüzde 33'ü kadar, yılbaşı
öncesi fiyatlarla 185 YTL, bugünkü fiyatlarla 200 YTL'yi kesecektiniz,
1 Ocak 2007'de bu Yasa'yı uygulamaya sokacaktınız, emeklilerimiz,
yüzde 80'i bugün ya tarımda ya bir başka işte ya tekrar
esnaf olarak dükkânında çalışma yaşamına devam
etmek zorunda kalan insanlarımız maaşlarından
200 YTL'yi kestirmek zorunda kalacaktı, ama, yanlış hesap
Anayasa Mahkemesinden döndü çok şükür ve derin bir nefes aldı
emeklilerimiz. Çünkü, emekliler, sevdiğinden, enerjilerinin
çok olduğundan değil, ihtiyaçları olduğundan, çoluk
çocuklarının, torunlarının geleceğini, istikbalini
ağartmak adına, onların geleceğini kurmak adına
dükkânlarını açık tutmaya, çalışmaya, tarımla
uğraşmaya, hayvancılık yapmaya, çiftçilik yapmaya
uğraşıyorlar.
BAŞKAN - Sayın Küçük, lütfen
son cümlenizi alayım.
AHMET KÜÇÜK (Devamla) - Ve hepimizin
bildiği gibi, Anayasa Mahkemesi bu Kanun'un önemli maddelerini
iptal etti ve 1 Temmuza kadar ertelediniz.
Şimdi ben buradan Hükûmet yetkililerinin,
bu uygulamadan vazgeçtiklerini ve emeklilerin, bu haklarını
almayacaklarını, destekleme primini böyle haksız boyutlara
ulaştırmayacaklarını beyan etmelerini istiyorum.
Emeklilere bu Emekliler Haftası'nda en büyük hediye bu olacaktır.
Bu vesileyle ben, yüce Türkiye Büyük
Millet Meclisi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyor,
emeklilerimizin Emekliler Haftası'nı kutluyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Küçük.
Aleyhte olmak üzere, Denizli Milletvekili
Sayın Ümmet Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Bu
haftaki Meclis çalışmalarımızın milletimize
ve memleketimize hayırlar getirmesini de ayrıca temenni
ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
araştırma önergesinin tarihine baktım: 02/07/2003. Üzerinden
üç buçuk yıl geçmiş, hatta, dördüncü yıl. Dört yıldan
beri işçi, memur ve Bağ-Kur emeklilerimizin sorunlarının
araştırılmasıyla ilgili bir önerge Türkiye Büyük
Millet Meclisinde, sümen altında bekliyor. Dört yıl geçmiş
aradan! Dört yıldan beri işçi, memur ve Bağ-Kur emeklilerimiz
ayakta kalabilmenin mücadelesini yapıyorlar, çok zor
şartlar altında yaşıyorlar.
Peki, ben şimdi İktidar
Partisine sormak istiyorum: Dört yıldan beri işçi, memur
ve Bağ-Kur emeklilerimizle ilgili olarak verilmiş olan bir
araştırma önergesinin Meclis gündeminde ele alınıp
bunların meselelerinin araştırılmasının
önünü niye kestiniz? Niye engelliyorsunuz?
İşte, dört yıllık
AK Parti İktidarı döneminde bu kesimdeki vatandaşlarımızın
çekmiş olduğu sıkıntılar! Elimde, Türkiye
Emekli Dernekleri Federasyonunun, İşçi, Memur,
Bağ-Kur Emeklileri Derneği Genel Başkanlığının,
Genel Başkan Hamdi Öz imzasıyla yayınlamış oldukları
bir bildiri var. Biraz sonra sizlere de takdim edeyim. İşte
bu kesimin derneği, bu kesimin sözcüsü, işçi, memur ve
Bağ-Kur emeklilerinin hangi şartlar altında yaşadıklarını
bu bildiride çok açık ve net bir şekilde ortaya koymuşlar.
Ve yine, Tüm Emekliler Derneği, Tüm İşçi Emeklileri Derneği
Genel Merkezi, Genel Başkan Satılmış Çalışkan.
İşte, bu kesimin özellikle enflasyon farkları karşısında
nasıl bir sıkıntı içerisinde olduklarını
anlatan yazılar! Dernek genel merkezinin yazıları
bunlar. Bunlar, şimdi, bu kesimi temsil eden insanlar, Türkiye'deki
işçi, memur ve Bağ-Kur emeklilerinin çok zor şartlar altında
yaşadığını söylüyor ve böyle bir kesimin problemleri,
sorunları da dört yıldan beri bu Mecliste, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunun huzuruna getirilemiyor.
Şimdi, Bağ-Kur emeklileriyle
ilgili olarak çıkarmış olduğunuz bir kanun var. Zaten
çok zor şartlar altında geçinmeye çalışan bu kesim
emeklilerinin yeni bir işte çalışmaları hâlinde
aldıkları ücretlerin yüzde 10'u daha önce kesiliyordu.
Bu Meclisten, AK Parti oylarıyla getirilen bir kanunla
Emeklilerin
ücretlerinin -eğer- bir başka işte çalışması
hâlinde yüzde 33 oranında kesilmesiyle ilgili Kanun, AK Parti,
iktidar milletvekillerinin parmaklarıyla burada kabul edildi.
Ben, bundan önce bir kanun teklifi
verdim burada. Dedim ki: Bu yüzde 10 da fazla. Bunlar, zaten çok zor
şartlar altında geçiniyorlar. Bu yüzde 10'u da kaldıralım
diye bir kanun teklifi verdim. Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarında
görüşülmedi. İç Tüzük 37'nci maddeye göre, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin doğrudan Genel Kurulda ele alınmasıyla
ilgili bir önerge verdim, burada çıktım savundum, ancak, yine
iktidar partisi milletvekillerinin oylarıyla kabul edilmedi.
Durum bu iken, getirdiğiniz bir kanunla da yüzde 10'un üzerine
yüzde 33 kesinti yapılmasının haklı ve mantıklı
bir gerekçesinin olmadığını bütün Türk kamuoyu
biliyor.
Daha sonra, çıktınız,
burada, Anayasa Mahkemesince iptal edilmek üzereyken, "bunu
tekrar gözden geçireceğiz" diye emeklileri kandırdığınızı
zannediyorsanız, emekliler bunların hesabını 4
Kasımda sandıkta mutlaka size soracak.
Şimdi "Türkiye çok
iyi." diyorsunuz, "Memurlar, işçiler, Bağ-Kur emeklileri
çok iyi." diyorsunuz. Elimde rakamlar. 2000-2006 yılı fiyat
artış oranları. Dikkatinizi çekmek istiyorum:
Isınma, dört yıl içerisinde yüzde 90 artmış. Kira,
dört yıl içerisinde yüzde 103 artmış. Ulaşım,
dört yıl içerisinde yüzde 172 artmış. Doğal gaz, dört
yıl içerisinde yüzde 157 artmış. Şimdi, sizin bu kesimlere
vermiş olduğunuz zamlar ortada, bu dönemde fiyat artışları
ortada.
İşte elimde bir liste daha.
Merkez Bankası kara liste yayınlamış. Tam 500 bin
kişi, kredi kartları borçlarını ödeyememesi nedeniyle
Merkez Bankasının kara listesi içerisinde.
Memurlar, emekliler ay sonunu nasıl
getiriyormuş. Bir araştırma. Kredi kartı vadeli
işlem ile yüzde 30'u borçlanıyor, yüzde 8'i ikinci iş yapıyor
ayakta kalabilmek için, yüzde 7,3'ü fazla mesai yapıyor, yüzde
19,4'ü yakınlarından yardımla geçiniyor, yüzde 35'i
harcama yapmamaya çalışıyor. İşte, Türkiye'deki
işçinin, memurun, esnafın acıklı hali!
Size bir rakam daha veriyorum:
Resmî rakamlar bunlar. 2002 yılında protesto edilen senet sayısı
498 bin. Krizin hemen ertesi yılı 498 bin senet protesto edilmiş,
tutarı 816 trilyon. 2006 yılında protesto edilen senet
sayısı 1 milyon 177 bin ve tutarı 4 katrilyon. Protesto
edilen senet sayısı 2,5 kat artmış, protesto edilen
miktar, tutar tam 5 kat artmış. Şimdi, böyle bir Türkiye'de
siz bunların sorunlarını yok sayarsanız, bunların
iyi olduğunu iddia ederseniz, kamuoyu önünde doğru şeyler
söylememiş olursunuz. İşte, esnafın, işçinin,
memurun emeklilikte nasıl yaşadıklarının
çok canlı ifadeleri bunlar.
Peki, bu kesimler kötü, diğer
kesimler iyi mi? Çiftçi: Hafta sonu Karaman ve Aksaray'daydım,
geçen hafta da Tokat ve Amasya'daydım. Oradaki vatandaşlarımız
feryat ediyorlar. Karaman'da şeker pancarını geçmişte
113 bin liraya kadar sattıklarını ifade eden vatandaşlar,
şimdi şeker pancarını 80 bin liraya satamadıklarını,
hele hele kota fazlası ürün ellerinde var ise bunları 15
bin-20 bin liraya satamadıklarını ifade ediyorlar. Salon
yıkılıyordu. Tarım kesimi, feryat ediyor çiftçiler.
Girdi fiyatları: Gübre fiyatları
-geçen hafta yine buradan söyledim- 2-2,5 kat artmış bu dönemde.
Şimdi, ülkenin dört bir köşesinde
bu kadar ciddi sıkıntılar ortada iken her şeyin güllük
gülistanlık olduğunu ifade etmeye çalışan bir iktidarı
görüyoruz. Peki, niçin o zaman bunun aleyhinde söz aldım? Geçen
hafta da söyledim. Maalesef, denetim görevini yerine getiremiyoruz.
Anayasa'nın ve İç Tüzük'ün amir hükmü olmasına rağmen,
maalesef, haftalardan beri denetim konusunda hiçbir çalışma
yapmıyoruz. Meclisin çalışacağı fiilî gün sayısı
kırk günün altına düştü değerli arkadaşlar.
Şimdi kurulacak bir komisyonun bu süre içerisinde bu çalışmaları
tamamlaması mümkün değil.
Şimdi, Karaman milletvekilimiz,
benim Karamanla ilgili sözlerimden sonra, Grup Başkan Vekilinin
yanına gidip herhâlde "ben konuşayım" diyor.
Ben çok memnun olurum. Keşke, Karaman milletvekilimiz buraya
gelse de Karaman'daki şeker pancarı üreticisinin ne kadar
zorda olduğunu, buğday üreticisinin ne kadar zorda olduğunu
buradan gelip söylese! Dört yıl önce 400 bin liraya buğday
sattı bu köylü, 400 bin liraya. Şimdi 300 bin liraya buğday
satıyor. Geçmişte 2 kilogram buğday satarak 1 litre mazot
alan bu köylü, şimdi 7 kilogram buğday satarak 1 litre mazot
almaya çalışıyor.
Evet, Ankara'da umumi tuvaletlere
girebilmek için bir köylü vatandaşımız 3 kilogram
buğday satıp bir tuvalet ihtiyacını karşılar
hâle geldi bu ülkede. Yazıktır, günahtır! İnşallah,
Karaman milletvekilimiz de gelir, Karaman'daki çiftçinin, esnafın
hangi durumda olduğunu bu kürsüden söyler, hep beraber de dinleriz.
Tokat milletvekillerimiz varsa buyursunlar, Amasya milletvekillerimiz
varsa buyursun, Konya milletvekilimiz varsa buyursun, gelsinler
buraya. Çiftçinin, köylünün ne durumda olduğunu, geliniz, bu
kürsüden söyleyiniz değerli milletvekilleri, söyleyiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
Biz hep halkın arasındayız, halkla iç içeyiz. Geçen hafta
Tarım Bakanı buradayken, Tarım Bakanımıza
dedim ki: Sayın Bakanım, siz, "tarım iyi" diyorsanız,
Türkiye'nin hangi bölgesini istiyorsanız siz seçin, hangi ilini
istiyorsanız siz seçin, hangi köyünü istiyorsanız siz seçin,
beraber gidelim o köye, beldeye, ilçeye, ile beraber gidelim.
Eğer, Türk çiftçisi, Türk köylüsü sizin söylediğiniz gibiyse,
biz de, gelin, sizi burada takdir edelim dedim. Sayın Bakan benden
sonra çıktı, benim bu konuşmamla ilgili bir tek cümle
söyleyemeden bu kürsüden indi. O bakımdan, işçimiz, memurumuz,
Bağ-Kur emeklimiz hakikaten çok ciddi sıkıntılar
içerisinde yaşamaktadır. Ancak, bu dönemde bu araştırma
önergesinin Meclis kapanmadan önce tamamlanması mümkün olmadığı
için bu önergenin aleyhinde söz aldım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kandoğan.
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Sayın
Başkanım, isim zikretmek suretiyle Sayın Ümmet Kandoğan
bizden bahsetti. O sebeple, sataşma var, kısa bir açıklamada
bulunmak istiyorum.
BAŞKAN - Değerlendireceğim.
Lehte olmak üzere, Ankara Milletvekili
Sayın Bayram Meral. (CHP sıralarından alkışlar)
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisi milletvekili arkadaşlarımın üç buçuk
yıl önce vermiş olduğu, emektar arkadaşlarımızın
durumlarını görüşmek üzere araştırma önergesi
hakkında söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
benden önce iki milletvekili arkadaşım burada görüşlerini
açıkladı. Görünen o ki, meydanlarda vatandaşa büyük
vaatlerde bulunan, çiftçiye büyük vaatte bulunan, işçiye büyük
vaatte bulunan, emekliye büyük vaatte bulunan, kısacası
halkın bütün kesimlerine büyük vaatte bulunan AK Parti, halkın
oylarını aldı, bu kitleye sırtını döndü.
Değerli arkadaşlarım,
bugün, 8 milyona yakın Bağ-Kur'da, SSK'da, Emekli Sandığında
arkadaşlarımız emekli olmuşlardır ve üç buçuk
yıldır bunların sorunlarını görüşmek üzere
verilen önerge beklemiştir. Eğer IMF'in bir talebi, teklifi
olsaydı, büyük holdinglerin bir talebi, teklifi olsaydı,
bırakın burada bekletmeyi, AK Partinin yetkilileri gider,
onların o döner şeyli masasında oturur, yemeği
yer, o talepleri de cebine koyar, üç gün, beş gün içerisinde gündeme
getirirdi.
Değerli arkadaşlarım,
bu emektar arkadaşlarımızın bu ülkeye büyük katkıları
vardır: Vergi ödemiştir, çalışmıştır,
büyük hizmetler getirmiştir. Bakınız, geçmişteki
ne yaptı dediğimiz, zaman geldi benim de eleştirdiğim
hükûmetlerin, o dönem çalışan, vergi veren, devlette yatırım
yapılan o emektar arkadaşlarımızın döneminde
neler olmuştur: Otuz iki adet şeker fabrikası yılda
3,5 milyon ton şeker üretmiş. Kırk dört çimento fabrikası,
on dört demir-çelik fabrikası -ne ürettiklerini zamanın
kısa olduğundan şey yapmak istemiyorum- TÜPRAŞ,
PETKİM, büyük müesseseler; 15 bin fiber optik kablo, yani telekomünikasyonun
altyapısı, 5,5 milyon ton kapasiteli gübre fabrikaları,
1,5 milyon ton/yıllık kapasiteli kâğıt fabrikaları,
bin civarında irili ufaklı fabrikalar, hidroelektrik santralleri;
66 bin kilometre iller arası asfalt yol, 2 bin kilometre civarında
otoyol
Saymayla bitmeyecek kadar verilen vergilerle müesseseler
oluşturulmuş, burada binlerce insan çalışmış
ve bunlar emekli olmuş değerli arkadaşlarım, bunların
nerede olduğundan haberimiz yok. Hâlen daha, emekli sabahleyin
kalkar, ucuz ekmek alabileyim diye ekmek kuyruğuna girer. Gelir
bir milletvekiline rica eder: Çocuğum üniversiteyi bitirmiş,
iş bulamamış, benim aldığım emekli aylığı
yetmiyor, bana elini uzatır mısın demiş. Sayın
emektar arkadaşım, emekli arkadaşım, ne kadar büyük
bir yanlışlık yaptığının farkında
mısın? Holdinglerin hizmetinde olan, iktidar olmadan önce
"IMF'nin bütün anlaşmalarını yırtacağım"
diyen AK Parti, iktidar olduktan sonra IMF'yle, Dünya Bankasıyla,
Dünya Ticaret Örgütüyle kol kola geziyor. Sana bakar mı, sen aklına
gelir misin onun?
Ne yapmış AK Parti?
Kırk dört yıllık cumhuriyet döneminde, bugüne kadar yapılan
iç ve dış borç 200 milyar dolar civarında. Değerli
arkadaşlarım, dört yıl içerisinde AK Partinin yaptığı
borç, iç-dış borç 170 milyar dolar ve 20 milyar doların üzerinde
de Türkiye'nin birikimlerini satmışsınız, fabrikalarını
satmışsınız, arsalarını satmışsınız,
tek bir çivi çakmamışsınız. Yaptığınız
bir fabrikadan bahseder misiniz? Yaptığınız bir
müessesede gençlere iş bulduğunuzu söyleyebilir misiniz?
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce)
- Söyleriz.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Ne yapmışsınız? Efendim, mevsimlik işçilerin
bir bölümünü 4/C'den kadroya geçirmişsiniz, bir bölümünü bilmem
ne yapmışsınız.
Bakın, değerli arkadaşlarım,
emekliyi konuşuyorsunuz değerli milletvekillerim,
"nereden nereye" diyorsunuz, "fert başına düşen
milli gelir -değerli arkadaşlarım- 5 bin dolar" diyorsunuz.
Teşekkür ederim. O zaman, emeklinin aldığı, değerli
arkadaşlarım, aylık ücret neden açlık sınırının
altında? 5 bin dolar, 7 bin lira yeni Türk Lirasıyla para yapar.
Niye 500 liraya talim ediyor bu adamlar? Nerede bunun farkı değerli
arkadaşlarım? Eğer bunların farkını holdinglere
aktarıyorsanız, bilmiyorum.
Bakınız, emekliliği,
bir kere, ortadan kaldırdınız bir bölümünü. Bir bölüm
emekli hakları ortadan kalktı. Hangisi kalktı? 5 bin
iş gününü 7 bine çıkarırken kıyametleri kopardık,
ben de vardım.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Kahrından ölüyor emekliler, kahrından!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Mezarda emeklilik. 9 bin güne çıktı değerli arkadaşlarım.
Üç ay çalışan bir işçi, yüz yıl çalışması
lazım ki emekli olsun. Mümkün mü Türkiye de bu? Yalan mı bu
şimdi? Yaptığınız bu işte değerli arkadaşlarım,
yaptığınız bu! Hatta, biraz daha ileri gitseydiniz
IMF diyordu ki: "Bu emeklilerden bir de vergi kesin." Onu da,
son zamanlarda, ne olduysa, bir tepki aldınız, durdurdunuz.
Muhterem arkadaşlarım,
bakınız, emeklilerin o kadar beklentileri var ki. Taban ücretini
son yasayla kaldırdınız. Taban ücreti nedir biliyor
musunuz değerli arkadaşlarım? Ne olursa olsun, aylık
ücreti 480 bin liranın -yeni Türk lirayla karıştırdık
onu da, yenisini, eskisini hep karıştırıyoruz-
altına düşmeyecekti emekli olan bir işçinin aylığı,
ücreti ne olursa olsun. Şimdi onu kaldırdınız değerli
arkadaşlarım. Gelecek sene neye düşüyor biliyor musunuz
bu? 159 liraya düşüyor değerli arkadaşlarım. Taban
ücret yok, kalktı. Emekliye getirdiğiniz bu.
Emeklinin
Sayın Çalışma
Bakanının burada olmasını isterdim. Genel Kurullarda
güzel güzel konuşuyoruz
"TÜFE'yi vereceğim de
"
Ne oldu? Efendim, birisi mahkemeye gitmiş de mahkeme ters karar
vermiş. Ya, değerli arkadaşlarım, devlet yönetiyorsunuz.
Bunun tersi var mı? Benim alacağım varsa, senin alacağın
varsa, talimatı verirsin, bordrosunu yaptırırsın,
emeklinin hakkını ödersin. Altı, yedi senedir milleti
oyalıyorsunuz, ama, bunun bedelini çok ağır alacaksınız.
İntibak. Hani, geldiğinizde
dediniz ya "Bağ-Kur'u, emekliyi, SSK'lıyı tek çatı
altında topluyoruz." Niye? Topladınız da ne oldu?
Ücretleri ne oldu değerli arkadaşlarım bunların?
Bakınız, birisine verdiğiniz enflasyon farkı birisinden
daha farklı, birisi birisinden yüzde 2,5'a yakın eksik
alıyor. "Bunu vereceğiz" diyorsunuz, vermiyorsunuz.
İntibak yasası çıkarıp da bunlarda bir bütünlük
sağlamadınız. Bir tarafını buduyorsunuz,
bir tarafını onarıyorsunuz, işte böyle gidiyorsunuz.
Ondan sonra da Cumhuriyet Halk Partisi çıkıyor, burada bunların
yanlışlıklarını ortaya koyuyor; ondan sonra
dinlemiyorsunuz, ya Cumhurbaşkanından geri dönüyor ya
Anayasa Mahkemesinden geri dönüyor değerli arkadaşlarım.
Bunları hep birlikte yaşıyoruz.
Şimdi, işsizlik aldı
yürüdü. Emekliler geliyor "Üniversiteyi bitirdi, dar bütçemle
çocuklarımı okuttum, ne olur buna bir iş bulun." diyor.
Bir çivi çakıyor musunuz Türkiye'de
değerli arkadaşlarım? IMF'nin önünüze koyduğu
programın dışına çıkabiliyor musunuz?
170 milyar dolar iç ve dış
borç etmişsiniz, 20 milyar dolara müesseseleri satmışsınız.
Nereye gitti bu para? Nereye gitti, bir bölümünü söyleyeyim size:
Köy Hizmetlerini dağıttınız, paranın büyük
bölümünü belediyelerinize dağıtıyorsunuz, Ali Dibo
düzenini kurmuşsunuz değerli arkadaşlarım, garibanların
bir bölümü burada el kaldırıyor, bir bölümü de götürüyor
malı. İşte, kulağınızın dibinde, gazete
okumuyor musunuz? Daha yakın, bir ilde, Sinop'taki vurgunu, talanı,
il başkanınızın tutuklandığını
okumadınız mı, bilmiyor musunuz bunu?
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Duymazdan gelirler!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Ne iş yapıyorsunuz peki? Yalan mı bunlar sayın AK
Partili milletvekilleri? İşte ortada!
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Mahkemede
canım. Bakalım, mahkemede ne olacaksa çıkacak ortaya.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Mahkemede
Mahkemede
Niye mahkemeye düşürüyorsunuz ki? Sizin
kendi milletvekiliniz uyardı orada neler olduğunu, kendi
milletvekiliniz. Niye dinlemediniz? Niye dinlemediniz o zaman?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim, konuşmanızı
tamamlayın.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, emekli arkadaşlarımızın
sorunları ihmale gelmez muhterem arkadaşlarım. Bu arkadaşlarım
eğer sizlere oy vermeseydi iktidar olamazdınız. Bakınız
8 milyon
Bunlar, fiilen oy kullanan insanlar. Eşiyle eder 16 milyon.
Benim emeklilerimden size oy verenlere müstahak, az yapıyorsunuz
bile. Bunu samimi söylüyorum, onlara müstahak. Ama
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Onlar
bilirler!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Bilir bilir, hiç merak etme, 4 Kasımda öyle bilir ki, çantanı
koltuğuna alırsın, İstanbul caddelerinde gezersin.
Öyle bilir, hiç merak etme sen, bilir emekli. Sen emekliyi o kadar
işini bilmeyen, körü körüne yoluna devam eden insanlar mı
zannediyorsun?
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hayır,
değiller tabii.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Onlar, bu ülkede şu oturduğun koltuğu yapan insanlar,
şu oturduğun koltuğu
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Öyle
olsa CHP'ye oy verirlerdi.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
-
şu mikrofonu yapan insanlar, şu asfaltları yapan insanlar,
şu havaalanlarını yapan insanlar, demiryollarında
şapka giydiğiniz -yüzlerce adamın ölümüne sebep oldunuz
ya- o demiryollarını yapan insanlar onlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Bravo Başkan!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Onları o kadar aptal kabul etme. Onlar, bunların hesabını
size soracaktır, size soracaktır.
BAŞKAN - Sayın Meral, son cümlenizi rica
ediyorum.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, son sözüm Sayın Başkanım,
sizden de katkı bekliyoruz. Bu emekli arkadaşlarım bizim
büyüklerimizdir. Hakikaten mağdur insanlardır. Ekmek kuyruğunda
sabahın erken saatlerinde sıra tutmaya muhtaç olan insanlardır.
Geliniz, bunların sorunlarını
çözmek için el birliğiyle bu teklifi kabul edelim ve bu arkadaşlarımızın
sorunlarını birlikte çözelim. Yine, bunun payesi size olsun
değerli arkadaşlarım.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Meral.
Öneri üzerinde, aleyhte olmak üzere,
Ordu Milletvekili Sayın Eyüp Fatsa.
Buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun Grup önerisinin aleyhinde söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle Başkanlık Divanını ve
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 2003
yılında verilen bir araştırma önergesinin gündeme
alınmasıyla alakalı bir Grup önerisidir. İçerik
itibarıyla da, SSK emeklilerinin, Bağ-Kur emeklilerinin durumlarının
araştırılması, iyileştirilmesiyle alakalı
bir araştırma, tespit yapılmasına yönelik bir
araştırma önergesi talebidir.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - Araştırmaya lüzum yok!
EYÜP FATSA (Devamla) - Tabii, önergeyi,
verildiği tarihle içinde bulunduğumuz 2007 Mart tarihleri
arasındaki geçen zamanı ve süreyi de dikkate alarak değerlendirdiğimizde,
aslında bu önergenin içerisindeki gerekçelerin hiçbirisinin
hükmü kalmamıştır.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - Emekliler ihya olmuştur!
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade
edin.
Bu önergenin içeriğinde
araştırılması istenen belli başlı üç konu
var, üç konu. Bu konulardan bir tanesi, SSK'nın sağladığı
sağlık hizmetlerinin yetersizliği.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - SSK yok artık.
EYÜP FATSA (Devamla) - Bu önergenin
içerisindeki, araştırılması istenilen konulardan
bir tanesi budur.
Değerli arkadaşlar, biz,
SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığına devrini
ve SSK mensuplarının sağlık hizmetlerinden daha
fazla, herkesin yararlandığı kadar, Emekli Sandığındaki
insanların yararlandığı kadar yararlanması
için, ilaçlarını temin noktasında sınırlı
sayıdaki SSK eczanelerine mahkûm olmaması için burada yasa
çıkartırken, siz, bu önergenin sahipleri bunu engellemeye
çalışıyordu, bunu engellemeye çalışıyordu.
Yani, kamuoyunun bunu bilmediğini zannetmeyin.
Bir diğer konu...
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Aaaa! Aaa! Yapma ya!
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Öyle
değil mi?
EYÜP FATSA (Devamla) - Ayrıntılarına
girmek istemiyorum. SSK çalışanlarına ve SSK emeklilerine,
sosyal hizmetlerde, özellikle sağlık hizmetlerinde yakalamış
oldukları imkânları ve şartları kendilerine sorarsanız,
onlar size doğru şeyleri söylerler. Yani, herkes yalan söylemiyor
bu memlekette.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Emekliler dinliyor.
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade
edin.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - SSK'yı kökten hâllettiniz, kökten.
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, emeklilerle ilgili de konuşacağım,
müsaade edin.
Bir diğer konu: SSK çalışanlarının
fazla prim ödedikleri, buna karşılık emekli maaş
ve bağlanma oranlarının memura göre, diğer memurlara
göre daha düşük olduğunu iddia ediyor, bunun araştırılmasını
istiyor bu araştırma önergesi.
Şimdi, ben, müsaade ederseniz,
bazı rakamları sizlerle beraber paylaşmak istiyorum.
Bunlar, 2002 ve 2007 rakamlarıdır ve kümülatif enflasyon
farkını da dikkate alarak tespit edilmiş doğru ve
resmî rakamlardır. 2002 yılında memur maaşları,
aile yardımı dâhil 508 lira -YTL, yani 508 YTL- 2007 Ocak
ayında 1.052 YTL.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - Ne o?
EYÜP FATSA (Devamla) - Kümülatif
enflasyon artışı da yüzde 52,7'dir. Eğer enflasyon
artışına göre biz bir artış yapmış olsaydık,
düzenlemiş olsaydık, bunun, 1.052 lira değil, 775 lira
olması gerekirdi.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Bir de onu yapsaydınız bari!
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade
edin
İlave, enflasyonun üzerinde
276 YTL ilave ücret vermiş.
Yine, memur maaşları, aile
yardımı dâhil, en düşük 328 YTL imiş 2002 yılında,
811 YTL'ye çıkmış 2007 yılında. Enflasyon farkına,
yüzde 52,7 enflasyon farkına göre bir artış yapılmış
olsaydı 500 lira olması gerekirdi. Hâlbuki, enflasyonun
üzerinde 310 YTL ilave imkân verilmiştir.
Net asgari ücret 184 lira, bugün
403 YTL. Eğer enflasyon farkına göre bir artış yapılmış
olsaydı 280 YTL olması gerekirdi. 280 YTL
123 YTL ilave
imkân verilmiş.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Harca harca bitmez!
EYÜP FATSA (Devamla) - SSK tarım
en düşük 257 YTL imiş, 573 YTL olmuş 2007 sonunda. Eğer
enflasyon farkına göre bu ayarlama yapılmış olsaydı
401 YTL olmalıydı.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Yani, şimdi, emekliler memnun mu Sayın Fatsa?
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade
edin kardeşim
Bak, konuştunuz, hepiniz konuştunuz,
biz dinledik.
121 YTL ilave imkân sağlanmış.
Atlıyorum. Bağ-Kur
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) -
Yanlış söylüyorsun, yanlış!
EYÜP FATSA (Devamla) - Sayın
Meral, size de söyleyeceğim bir çift sözüm var.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) -
Yanlış efendim
Burada var Bağ-Kur'un verdiği rakamlar.
EYÜP FATSA (Devamla) - Bağ-Kur
esnaf en düşük 150 YTL imiş
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Hayır
efendim
Bağ-Kur'un verdiği rakamlar burada.
EYÜP FATSA (Devamla) -
392 YTL'ye
çıkmış. Aradaki fark, yani, enflasyona göre yapılmış
olsaydı bu ayarlama 229 YTL'de kalması gerekiyordu. Hâlbuki,
enflasyonun üzerinde 163 YTL ilave imkân sağlanmıştır.
Özürlü aylığı 24,5
YTL, 220 YTL'ye çıkmış. Eğer enflasyon farkına göre
bir ayarlama yapılmış olsaydı 37,5 YTL olması
gerekiyordu. 182,5 YTL ilave bir imkân sağlanmış.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Harca harca bitmez!
EYÜP FATSA (Devamla) - Altmış
beş yaş aylığı 24,5 YTL, şimdi 73 YTL'ye
çıkmış. Eğer enflasyon farkına göre bir ayarlama
yapılmış olsaydı burada da 37,5 YTL'de kalması
gerekiyordu.
Ve en son muhtar aylığı
98 YTL'den 282 YTL'ye çıkmış. Enflasyon farkına göre
bir ayarlanma yapılmış olsaydı, 150 YTL olması
gerekirken, üzerine 132 YTL ilave imkân verilmiş.
Değerli arkadaşlar, bu
rakamları alt alta çoğaltabiliriz. Bunlarla, bizim emeklilerimizin,
SSK'lılarımızın, Bağ-Kur'lularımızın,
yaşlılarımızın, özürlülerimizin meselelerinin
tamamen hâlledildiğini söylemek istemiyorum, bütün sıkıntılarının
giderildiğini söylemek istemiyorum, ama nereden nereye geldiğinin
bilinmesi açısından söylüyorum. Enflasyonun yüzde
52,7'lerde, kümülatif olarak, geçen dört sene içerisinde tutulduğu
noktada, en az artış yüzde 85'in üzerindedir.
Değerli arkadaşlar, bizden
önceki siyasi iktidarlar, AK Parti İktidarına, kasaları,
keseleri, hazineleri dolu bir bütçe bırakmış da, biz
devletin imkânlarını, bu milletin imkânlarını, bu
milletten esirgemiş miyiz? Bu milletten mi esirgemişiz?
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Ne kadar borçlandınız?
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul)- Ne kadar borç aldınız?
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, müsaade edin
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - Hayır, ne kadar borç aldın canım, onu
söyle.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Kambur üstüne kambur getirdiniz.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Reel faizler ne durumda?
EYÜP FATSA (Devamla) - Şimdi,
değerli arkadaşlar, konuştunuz her şeyinizi.
Bakın, hepsi bizi dinliyor bu
insanların, sizi de dinliyor. Konuşmak başka şeydir,
ama doğru konuşmak çok başka bir şeydir
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - Ve yapmak
EYÜP FATSA (Devamla) - Yapmak ayrıca,
hepsinin ötesinde çok daha önemlidir. (CHP sıralarından gürültüler)
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Satılacak
bir şey kalmadı. Ne kadar borçlandırdınız Türkiye'yi?
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bize, milletimizin kıt kanaat imkânlarından
ne gelmişse, ne elde edebilmişsek, toplumun bütün sosyal kesimleriyle
beraber biz bunu paylaşmışız.
Şimdi, bir arkadaşım
burada çıktı dedi ki "Karaman'da işte pancar
"
Değerli arkadaşlar, Karaman'daki çiftçiler herhâlde bu arkadaşıma
kotaların yüzde 50 artırıldığını da
söylemiştir. Doğru konuşmak başka bir şeydir,
onun için söylüyorum. Eğer, sizin iddia ettiğiniz tarım
politikaları doğru olsaydı, daha geçen hafta,
1990'lı yıllardan kalma yüz binlerce ton tütünün, millî servetin
nasıl toprağa gömüldüğünü hep beraber görmediniz mi?
Aslında gömülen tütün değildi
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Tütüncüydü.
EYÜP FATSA (Devamla) -
yanlış
tarım politikaları uygulayanların köhne zihniyetleriydi
gömülen. (AK Parti sıralarından alkışlar; CHP
sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlar, lütfen
Millet cebinden bol keseden dağıtma dönemi bitmiştir.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Tütünü
nereden getiriyorsunuz?
EYÜP FATSA (Devamla) - Millet cebinden
bol keseden dağıtma dönemi bitmiştir. Milletin her kuruşu
kutsal bir emanettir ve milletin emanetini korumak da bizim boynumuzun
borcudur. (CHP sıralarından gürültüler)
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Manisalı
tütüncü hesabını soracak.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) -
Şeker pancarını da söyle.
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade et
Müsaade et
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
dinleyelim.
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, zaten, bu muhalefet sıralarında oturan
arkadaşlarımızın ortak tavrıdır, önce
solo, sonra da koro hâlinde her şeye itiraz etmek. Her şeye
itiraz ettiğiniz için zaten size milletin itirazı var. Milletin
itirazı, siz her şeye itiraz ettiğiniz için sizedir.
(CHP sıralarından gürültüler)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Ünal Bey bile gülüyor bunlara ya!
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hâlinize
gülüyorum, size gülüyorum.
EYÜP FATSA (Devamla) - Sayın
Bayram Meral
Değerli arkadaşlar, şimdi Sayın Bayram
Meral çıktı, burada bir sürü hayalî, ütopik şeylerden
bahsetti. Teferruatına girmek istemiyorum. Ama, bir şeyi
bir kere daha Sayın Bayram Meral'in ve kamuoyunun bilmesi
açısından söylüyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sataştı.
EYÜP FATSA (Devamla) - 1999 yıllında
bu Mecliste kademeli emeklilik görüşülürken, Sayın Bayram
Meral, emek cephesi, bir Emek Platformu oluşturdu ve bu yasaya
şiddetle karşı çıktı, şiddetle karşı
çıktı Emek Platformu. Bir gece baktık ki, Emek Platformundan
ayrılan bir sendika temsilcisi başkanı, Emek Platformu
üyesi, gizlice Hükûmetle anlaşarak, arka kapılardan bakanlık
odalarına, hükûmet koridorlarına girerek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EYÜP FATSA (Devamla) - Sayın
Başkan, bitiriyorum.
Emek Platformunu, nasıl, iktidara
peşkeş çektiğini, kamuoyu ve kamu emekçileri asla
unutmadı Sayın Bayram Meral. Burada emekçiler adına konuşurken
çok düşünmen lazım, çok. Seni bu kamuoyu tanıyor Sayın
Bayram Meral. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - Emek Platformu şimdi ne yapıyor?
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bu araştırma önergesinin içeriğiyle
ilgili, Hükûmetimiz gerekli düzenlemeleri yapmıştır;
gerekli düzenlemeleri yapmış, bu önergenin içeriğindeki
iddia edilen konular askıda kalmıştır. Ben, bu önerge
sahibi arkadaşlar, da, bir kere daha, bu önergenin
ışığı altında, geçen üç seneyi, bu önergeyle
beraber, yapılanları yeniden yorumlamalarını
hassaten kendilerine tavsiye ediyor, önergenin aleyhinde olduğumuzu
ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Halk sizi dinliyor.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın
Başkanım
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın
Başkan, ciddi bir iddiada bulundu.
BAŞKAN - Sayın Meral, kulağımda
hiçbir arıza yok. (CHP sıralarından gürültüler)
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Hayır
efendim, ciddi bir iddiada bulundu. Lütfen!
BAŞKAN - Efendim, ne diyeceğimi
bilmiyorsunuz. (CHP sıralarından gürültüler)
Sayın Meral, oturmazsanız
kesinlikle söz vermem. Ama, oturun, ne diyeceğimi bilmiyorsunuz.
Lütfen oturun. Öyle davranışlarla bu iş yürümez. Yerinize
bir oturun bakayım, bir oturun bakayım.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Efendim
"Düşünerek konuşsun." dedi. Bir sataşma var
mı bunda?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine
göre vermiş olduğu önerisi üzerindeki lehte ve aleyhte konuşmalar
tamamlanmıştır; ancak, konuşma yapan sayın hatiplerden
birisinin, Sayın Kandoğan'ın, Karaman'la ilgili
açık isim ifade ederek bazı açıklamalar yapması ve
son konuşmayı yapan Sayın Fatsa'nın da Sayın Meral'in
ismini de açıkça ifade ederek bir açıklamada bulunması
sebebiyle, İç Tüzük'ün 69'uncu maddesine göre her iki söz sahibine
de yerinden olmak üzere üç dakikayı geçmemek üzere söz vereceğim.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Efendim
"Düşünerek konuşsun." dedi. Bunda ne var?
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Hayır
efendim, yerimden bir şey yok
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın
Başkan, eğer öyle söz verirseniz Sayın Fatsa da benim ismimi
söyledi.
BAŞKAN - Efendim, benim dediğimi
anlayamadınız herhâlde. Benim dediğim sizinle ilgili
değil, Karaman Milletvekili
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Olmaz!
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Evet efendim, ne demek?
BAŞKAN - Sayın Kandoğan'ın
Karaman'la ilgili açıklaması sebebiyle, Karaman Milletvekili
benden açıklama istedi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Başka Karaman milletvekili de var burada!
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
İç Tüzük hükmü, yok öyle bir şey!
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Müsaade
eder misiniz. Ben isim vererek konuşmadım, ama, Sayın
Fatsa, benim ismimi de vererek, Karamanla ilgili, şeker pancarıyla
ilgili verdiğim bilgilerin yanlış olduğunu söyledi.
Eğer söz verecekseniz, bana da söz vermek zorundasınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Karaman milletvekili bir tane değil bu Mecliste!
BAŞKAN - Sayın Akgül, neredesiniz?
Sayın Meral, buyurun oturun.
Her şey sırayla.
Sayın Akgün, sizin bölge milletvekili,
il milletvekili olmanız sebebiyle bir açıklama hakkınız
vardır.
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Bir tane Karaman milletvekili
BAŞKAN - İç Tüzük'ün
60'ıncı maddesine göre yerinizden sadece kısa bir
açıklama yapacaksınız.
Buyurun.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Pancar fiyatlarıyla ilgili
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) -
Şeker pancarıyla ilgili
BAŞKAN - Müsaade edin, bu Parlamentoyu
ben yönetiyorum. Lütfen, herkes sesini kessin. Kararı ben veririm.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
İyi yönetemiyorsunuz ama, o açık!
V.
- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, Denizli Milletvekili Ümmet
Kandoğan'ın, konuşmasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Ümmet Kandoğan'ın
şeker pancarıyla ilgili görüşü doğru değildir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - 89 bin lira değil mi?
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Şu anlamda:
Karaman bölgesinde şeker pancarı kotası yüzde 50 artmıştır
geçen yıla göre. Yurdun diğer yerleriyle özellikle bizim bölgemizi kıyaslaması
son derece talihsizliktir ve üreticimiz, bu yıl, şeker pancarına
daha büyük bir mutluluk ve hevesle sarılmak suretiyle
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Fiyatını
da söyleyiverin, fiyatını
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Dinler misiniz
Dinler misiniz
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Fiyatını
da söyle
Fiyatını da söyle
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Dinler misiniz
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
siz konuştunuz. İzin verin, dinleyelim, dinleyelim.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Fiyatını
da söyle!..
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Dolayısıyla,
şeker pancarından çiftçimiz son derece memnundur. (CHP
sıralarından gürültüler)
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Buyurun!
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Bizler, Karaman'da köylerimizi tek tek
geziyoruz.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Dilin
tutulur!
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - 2002
yılında gezdiğimiz zaman, haciz kıskacında
olan, hapis kıskacında olan köylerimiz vardı, köylülerimiz
vardı. Bugün, o köylülerin borçları yapılandırılmıştır,
diğer taraftan, elektrik borçları yapılandırılmıştır.
Bölgenin, çiftçinin otuz beş yıldır beklediği Mavi
Tünel Projesi, ki, 91 yılında DYP'nin babası gelip Karaman
meydanında "Bu proje bizim iktidarımızda hayat
bulacaktır." dediği hâlde, otuz beş yıldır
hayata geçmeyen Mavi Tünel Projesi, bugün Başbakanın talimatıyla
yürümektedir. (CHP sıralarından "Aaa!" sesleri,
gürültüler)
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın
Başkan, açıklamanın karşılığı
mı Allah aşkına!
BAŞKAN - Efendim, tamam,
açıklamanızı yaptınız, tamam.
Teşekkür ediyorum.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) -
Şeker pancarı fiyatı kaç lira dört yıl önce, bugün
kaç lira, şimdi kaç lira, onu söyleyin!
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Aymazlık
yapma ya!
BAŞKAN - Sayın Akgün, karşılıklı
konuşmayalım.
Sayın Meral, 69'a göre size
söz vereceğim.
Yalnız, Sayın Fatsa isminizden
bahsederek, geçmiş yıllardaki bir platformla ilgili bir
açıklama yaptı.
EYÜP FATSA (Ordu) - Öyle olmadığını
söylesin!
BAŞKAN - Sadece o konuda
açıklama yapacaksınız efendim.
Yeni bir sataşmaya da mahal
vermeyin efendim.
Buyurun. (AK Parti sıralarından
"Yerinden yapsaydı." sesi)
Efendim, izin verirseniz, İç
Tüzük'e göre biz hareket ederiz.
2.-
Ankara Milletvekili Bayram Ali Meral'in, Ordu Milletvekili Eyüp
Fatsa'nın, konuşmasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın
Başkan çok teşekkür ediyorum.
Bir konuyu özellikle halkım
bilsin. Ben, hayatımda, karıncanın canını incitmemek
için özen göstermiş bir insanım. Yüz binleri meydanlara toplamışım,
ne bir insanın burnunu kanatmışım ne bir vatandaşın
malına zarar verdirmişim. Ömrüm böyle. Halkımla temsil
ettiğim toplum arasında bir barış köprüsünü kurmuş
bir insanım. Ama, çalışan, temsil ettiğim toplumun
hakkına hukukuna saygı duymayanlara karşı da unutulmayacak
şekilde mücadele etmişim.
Her nedense, ben bu kürsüye
çıktığım zaman, mutlaka AK Parti sıralarından
laf atarak veya farklı bir harekete girerek, benim burada tahrik
olmamı, sanki kavgacı bir adam görünümü kamuoyuna vermeyi
başarmaya çalışıyorlar. Buna hiç yorulmayın.
Beni, bırakınız Türkiye'yi, kendi meslek sahamda dünyada
tanıyanlar var. Yolda yürürken araba duruyor, koşarak gelip
yüzümü öpen vatandaşlarım var.
Şimdi, bir Grup Başkan Vekilinin
buradan çıkıp, "Efendim, Emek Platformu
" Doğru,
o Platformu oluşturan bendim Sayın Milletvekili, değerli
arkadaşlarım. Tek seslilik olsun diye onun öncülüğünü
ben yaptım, uzun süre de Başkanlığını yaptım.
O dönemlerde burada olan bir arkadaşım da burada oturuyor.
Ne yapmak istedik? Mevcut sorunlara ortaklaşa tavır koymak
seçeneğini yaptık, bunu götürdük.
Şimdi, bakınız değerli
arkadaşlarım, beş bin iş gününün -emeklilikle ilgili-
yedi bin iş gününe çıkarılması vardı. Doğrudur,
ben bir Türk-İş Başkanıyım ve şunu da bilin
ki, ben toplu sözleşme yapmadan hiçbir konfederasyon toplu sözleşme
yapamazdı; Bayram Meral imzalayacak, ondan sonra da onlar götürecek
kopyasını çektirecek, altına imza atacak. Canlı
şahidi
Tarihlerine bakın.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
otururum ben Başbakanla da konuşurum, Cumhurbaşkanıyla
da konuştum. Niye konuşmayacağım? Şimdiki yapılanlar
gibi bir sendika üyesine "Buraya gidersen git, gitmezsen
işine son vereceğim." diyen dönemler de geçti, ama orada
birileri vardı, "Çanakkale geçilmez" gibi geçilemedi
orası.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
kabul ettiremedik, "Bunu yapacağız." dedi. Biz ne
yapmamız lazım? Meydanlara çıktık değerli arkadaşlarım,
Hükûmetin yaptığının yanlış olduğunu
Burada oturuyor, benimle birlikteydi, canlı şahidi var burada.
EYÜP FATSA (Ordu) - Ben de Meclisteydim.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Tavır koyduk ve o gün, onlar burada oturuyorlardı, siz yoktunuz.
EYÜP FATSA (Ordu) - Ben vardım,
ben.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - O
zaman
Vardınız. Seninle olanlar nerede, o kadar dürüst davrandınsa?
EYÜP FATSA (Ordu) - Burada, burada!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Seninle olanlar nerede?
EYÜP FATSA (Ordu) - Ben buradaydım.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Tamam da, o kadar dürüstsen seninle olanlar nerede? Söyler misin bana?
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan, iddianın sahibi benim.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Niye bıraktın? Niye sen de kaçtın arka kapıdan, birilerini
orada bıraktın da buraya geldin? Kaçan sensin, ben değilim!
(CHP sıralarından alkışlar)
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) -
Hem de son gece!
ADEM TATLI (Giresun) - Hâlâ burada,
hiçbir yere gitmedi!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, meydanlara çıktık, tavrımızı
koyduk ve bugün o sıralarda sizler oturuyorsunuz. Başka ne
yapılırdı?
Yalnız, sana ben bir şey
söyleyeyim: O işçiler beni nerede görüyorsa boynuma sarılıyor,
onların içine gidiyorum omuzlara alınıyorum, senin
gibi ilime gidip de dayak yememek için jandarmaların cemsesine
girmiyorum. Aramızdaki fark bu! (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar)
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz
Sayın Meral.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet
Halk Partisi Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
İç Tüzük'ün 37'nci maddesine
göre verilmiş, iki adet doğrudan gündeme alınma önergesi
vardır, ayrı ayrı okutup işleme alacağım,
oylarınıza sunacağım:
III.
- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
5.-
İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın, 357 Sayılı
Askerî Hâkimler Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifinin (2/138) doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/441)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
13/05/2003 tarihinde Başkanlığa
gelmiş olan 2/138 esas numaralı 357 sayılı Askeri
Hakimler Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifimin
doğrudan gündeme alınması konusunda gereğini
arz ederim.
Saygılarımla.
Bülent
Baratalı
İzmir
BAŞKAN - Teklif üzerinde, teklif
sahibi olarak, İzmir Milletvekili Sayın Bülent Baratalı.
Sayın Baratalı, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Beş dakika süreniz var.
BÜLENT BARATALI (İzmir) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 357 sayılı Askeri Hakimler Kanunu'nda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'm
süresi içinde komisyonlarda sonuçlandırılmaması nedeniyle,
İç Tüzük'ümüzün 37'nci maddesi uyarınca doğrudan Genel
Kurulda görüşülmesi için yaptığım başvuru sonucunun
kabulü üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu nedenle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Söz konusu kanun teklifim ile, askerî
hâkimlere tanınan ek gösterge, yüksek hâkimlik tazminatı,
temsil tazminatı gibi özlük haklarındaki eşitlik ve
hiyerarşi kurallarını yok eden haksız bir uygulama
düzeltilmek istenmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 26/10/1963 tarihli ve 357 sayılı Askeri
Hakimler Kanunu'nun 15'inci maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendinde 21/06/2000 tarihli ve 4583 sayılı Kanun'la değişiklik
yapılarak, askerî hâkimlerin, diğer koşulları da
taşımaları hâlinde, birinci sınıfa ayrılabilmeleri
için "kıdemli binbaşı rütbesinde bulunmak" koşulu
yerine "binbaşı rütbesinde bulunmak" koşulu
getirilmiş ve bu suretle, askerî hâkimlerin birinci sınıfa
ayrılabilmeleri için kıdemli binbaşı rütbesine
terfi ettikleri tarihi beklemelerinin önüne geçilmiş, birinci
sınıfa ayrıldıkları tarih, binbaşı
rütbesine terfi tarihi ile kıdemli binbaşı rütbesine
terfi tarihi arasında geçen süre kadar, üç yıl kısaltılarak
öne alınmıştır. 357 sayılı Kanun'da değişiklik
yapan 21/06/2000 tarihli ve 4583 sayılı Yasa'nın yürürlüğe
girdiği tarihten sonra görevde olan tüm askerî hâkimler, binbaşı
rütbesine terfi ettikleri tarihte birinci sınıf askerî
hâkimliğe ayrılmışlardır.
Birinci sınıf askerî
hâkim olma tarihini öne alan ve binbaşı rütbesine çeken
4583 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 28/06/2000
tarihinden önce, o anda yürürlükte olan mevzuata göre kıdemli
binbaşı rütbesine ulaştıktan sonra üç yıl gecikmeyle
birinci sınıfa ayrılabilmiş olan görevdeki askerî
hâkimlerin birinci sınıfa ayrıldıkları tarih,
357 sayılı Askerî Hâkimler Kanunu'na 4583 sayılı Kanun
ile eklenen geçici 8'inci madde uyarınca binbaşı rütbesini
kazandıkları tarihe götürülerek düzeltilmiş ve görevdeki
askerî hâkimlerin özlük haklarına ilişkin mağduriyetleri
bu şekilde önlenmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 357 sayılı Askerî Hâkimler Kanunu'na
21/06/2000 tarihli ve 4583 sayılı Kanun ile eklenen geçici
8'inci madde uyarınca, görevdeki askerî hâkimlerin birinci
sınıfa ayrıldıkları tarih, kıdemli binbaşı
oldukları tarihten binbaşı oldukları tarihe geri
çekilerek düzeltildiği hâlde, 4583 sayılı Kanun'un yürürlüğe
girdiği 28/06/2000 tarihinden önce emekli olmuş olan askerî
hâkimlerin birinci sınıfa ayrıldıkları tarih,
kıdemli binbaşı oldukları tarihten binbaşı
oldukları tarihe geri çekilerek düzeltilmediği için,
yaklaşık 30 civarındaki eski emekli askerî hâkimler,
emekliliğe de yansıyan yüksek hâkimlik tazminatı ve ek
gösterge rakamları itibarıyla, hizmet süresi ve rütbe
kıdemi yönünden emsal oldukları veyahut da hizmet süresi
ve rütbe kıdemi itibarıyla kendilerinden üstün oldukları
-yani emekli- askerî hâkimlerden, mali hakları itibarıyla
geride kalmış ve mağdur olmuşlardır. Örneğin
28/06/2000 tarihinde yürürlüğe giren 4583 sayılı Yasa'dan
yararlanarak, 28/06/2000 tarihinden sonra yarbay rütbesinde bir
yılını tamamladıktan sonra birinci sınıf
askerî hâkimlikte altı yılını tamamlamış
olan emekli olan bir askerî hâkim, 4583 sayılı Kanun'un yürürlüğe
girdiği 28/06/2000 tarihinden önce emekli olan ve birinci sınıf
askerî hâkimliğe nasıp tarihi kıdemli binbaşı
olduğu tarihten binbaşı rütbesine terfi ettiği
tarihe götürülerek düzeltilmeyen yarbay rütbesinde birinci
yılını tamamlamış bulunan emsali emekli askerî
hâkimden fazla özlük haklarına sahip bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu teklifle hem askerî hiyerarşi konusundaki
çarpıklıklar hem de Anayasa'mızın eşitlik kuralları
düzeltilmek istenmektedir. Eğer bu yasaya dokuzuncu bir geçici
fıkra eklendiği tarihte ve zamanda bu düzeltme sağlanacak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT BARATALI (Devamla) - Bitiriyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN- Buyurun efendim.
BÜLENT BARATALI (Devamla) -
yeni
ve eski emekliler arasında doğmuş bulunan eşitsizlik
ve hiyerarşik çarpıklık ortadan kalkacaktır.
Bu teklif ile yapacağımız
kanuni düzenleme, 1'inci maddede görüleceği gibi, geriye
doğru mali bir hak ve yükümlülük getirmeyecektir. Düzenlemeden
üç kuvvetten yaklaşık 30 civarında emekli askerî hâkim
yararlanacaktır. Yılda 180 bin YTL gibi önemsiz bir yükün geleceği
Hazinenin de bundan etkileneceğini sanmıyorum, ama, Türkiye
bir hukuk devletiyse bu çarpıklığın düzeltilmesi
gerekir diye düşünüyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çoğu büyük cesaret, gayret ve özveri gerektiren
askerî mahkemelerde görev yapmış ve bu nedenle terör örgütlerinin
hedefi olmuş, görevde ve emekli olduktan sonra uzun bir süre yakın
koruma altında sıkıntılı bir yaşamı
sürdüren bu emekli askerî hâkimlerin mali durumlarının düzeltilmesine
yönelik kanun teklifimin doğrudan Genel Kurul gündemine
alınmasını diliyor, yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN -Teşekkür ederiz
Sayın Baratalı.
Bir milletvekili olarak, İzmir
Milletvekili Sayın Yılmaz Kaya
YILMAZ KAYA (İzmir) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; İzmir Milletvekili Sayın
Bülent Baratalı'nın Askerî Hâkimler Kanunu'nda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin İç Tüzük'ün 37'nci
maddesi gereği doğrudan Meclis gündemine alınması
hakkındaki önergesi hakkında söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
357 sayılı Askerî Hâkimler Kanunu, bilindiği üzere askerî
hâkimlerin mesleğe kabulleri, terfileri ve tüm özlük hakları
hakkındaki düzenlemeyi içeren bir kanundur. 357 sayılı
Yasa'nın 15'inci maddesi, askerî hâkimlerin birinci sınıfa
yükselmelerinin koşullarını düzenlemektedir, ancak
15'inci maddede, 24 Mayıs 1989 tarih ve 3562 sayılı Yasa'yla
eklenen geçici 6'ncı maddeyle, askerî hâkimlerin birinci
sınıfa ayrılma tarihleri yarbay rütbesine terfi tarihinden
üç yıl öncesine çekilmiş, yani kıdemli binbaşı
rütbesine terfi ettikleri tarihe getirilmiştir. Bu düzenlemeden
-1989 yılında yapılan düzenlemeyle- o anda henüz
kıdemli binbaşı rütbesine terfi etmemiş olan askerî
hâkimler, kıdemli binbaşı rütbesinde olup da eski kanun
gereği yarbay rütbesine terfi etmemiş olan askerî hâkimler,
yarbay rütbesinde bulunan askerî hâkimler, emekli olan askerî hâkimler,
yani tüm askerî hâkimler, lehe olan bu düzenlemeden yararlanmışlardır.
Ancak,daha sonra 357 sayılı Askerî Hâkimler Kanunu'nda tekrar
bir değişiklik yapılmış, 21/6/2000 tarihi ve
4583 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle, bu
kez kıdemli binbaşı rütbesine terfi ettiklerinde birinci
sınıfa yükselen, atanan askerî hâkimlerin binbaşılığa
terfi etmeleri tarihinde birinci sınıf hâkimliğe kabulleri
yasa gereği yapılmış bulunmakta idi, ancak bu değişiklikle,
daha önceki değişiklik gibi, henüz emekli olmamış
olan askerî hâkimler lehe olan hükümlerden yararlanmamışlar
ve birinci sınıf hâkimlere tanınan ek gösterge ve yüksek
hâkimlik tazminatının miktarını belirleme için
yasada öngörülen süreler binbaşı oldukları tarihten
itibaren işlemeye başlamış ve örneğin, sadece
birinci sınıf hâkimlikte altı yılını tamamlamış
olan askerî hâkimlere tanınan temsil tazminatına hak kazanmak
için öngörülen altı yıllık süre, binbaşı oldukları
tarihten itibaren işlemeye başlamıştır. Bu
itibarla, 28/6/2000 tarihinde yürürlüğe giren 4583 sayılı
Yasa'dan yararlanarak birinci sınıfa ayrıldığı
tarih binbaşı rütbesine geri çekilen görevdeki askerî
hâkim, yarbay rütbesinde bir yılını tamamladığında
birinci sınıf askerî hâkimlikte de altı yılını
tamamlamış olduğundan, yarbaylığının
birinci yılını tamamlar tamamlamaz emekli olduğunda
en üst gösterge rakamı üzerinden ek gösterge, yüksek hâkimlik
tazminatına ve temsil tazminatına hak kazanmıştır.
Sayıları yaklaşık 25-30 civarında olan ve 2000
yılında yapılan bu değişiklikle mağdur
olan hâkimlerimizin bu mağduriyetini gidermek için, Sayın
Bülent Baratalı tarafından bu yasa teklifi verilmiştir.
Değerli arkadaşlarım,
89 yılında -biraz önce de belirttiğim gibi- yapılan
değişiklikten, emekli olan askerî hâkimler de dâhil tüm askerî
hâkimler yararlandığı için bir eşitsizlik doğmamış,
ama, 2000 yılında yapılan değişiklikten emekli
olanlar yararlandırılmadığı için, Yasa'nın
yürürlüğe girdiği tarihte görevde olanlarla emekli olanlar
arasında büyük bir eşitsizlik doğmuştur. Hizmet süresi
ve kıdemi eşitler arasında olduğu gibi, hizmet süresi
ve kıdemi daha az olanlar lehine farklılıklar yaratılmıştır.
Sözün kısası, şu anda
20-30 civarındaki, 4583 sayılı Yasa'nın yürürlüğe
girdiği 28/6/2000 tarihinden önce emekli olmuş olan askerî
hâkim temsil tazminatı alamaz, ek göstergesi 5.800, yüksek hâkimlik
tazminatı göstergesi 4.500 iken, bu Yasa'nın yürürlüğe
girmesinden sonra emekli olmuş olan, hizmet yılı, rütbesi
ve kıdemi aynı ve hatta daha düşük olan askerî hâkim ise
temsil tazminatı alabilmekte, ek göstergesi 7.600 ve yüksek
hâkimlik tazminatı göstergesi de 7.000'dir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
YILMAZ KAYA (Devamla) - Bu uygulama,
eşitlik ve hiyerarşi kurallarını ayaklar altına
almaktadır. Eşit hizmete, rütbeye, kıdeme eşit ücret
ilkesine aykırıdır.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; getirilen teklif ile bu eşitsizlik ve doğan
haksız durum giderilmeye çalışılmakta ve 15'inci
maddeye eklenmek istenen geçici 9'uncu maddeye, "Bu düzeltme,
geçmişe doğru mali hak doğurmaz." hükmü de koyulmak
suretiyle yapılacak değişikliğin geriye yürümesine
engel olunarak hem karışıklığa neden olunmasına
hem de devlete ayrıca bir ek mali külfet getirilmesine de mâni
olunmaktadır.
Teklifin doğrudan Meclis gündemine
alınması için desteklerinizi bekler, hepinizi saygılarımla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Kaya.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
İkinci önergeyi okutuyorum:
6.-
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün, Nakdi Tazminat ve Aylık
Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin (2/862) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/442)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/862 esas numaralı kanun teklifimin,
iç tüzüğün 37. maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine
alınması hususunu saygılarımla arz ederim.
Enis
Tütüncü
Tekirdağ
BAŞKAN - Teklif sahibi olarak
Sayın Tütüncü, buyurun.
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi
sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Bu yasa teklifini niçin verdik?
Bazı şehitlerimiz ve aileleri arasında yaratılmış
olan bir farklılığın, bir adaletsizliğin giderilmesi
amacıyla bu yasa teklifini verdik. Bilindiği gibi, kimlerin
şehit sayılacağı konusu, Millî Savunma Bakanlığınca
çıkarılan Şehitlik Yönergesi'nde belirlenmiştir.
Bunun 4'üncü maddesine göre, askerlikte silahlı tatbikat,
eğitim ve hudut emniyet hizmetlerinde vuku bulan bir olayda veya
kazada yaşamını yitirenlerle, yangın, deprem,
sel, heyelan, çığ gibi doğal afetlerde ölenler şehit
sayılmaktadır ve bunlar, yine, Şehitlik Yönergesi uyarınca
şehitliklerde toprağa verilmektedir. Ancak, şehitlerin
ailelerine nakdî tazminat ve aylık bağlanması işine
gelince, işte, burada, farklılıkla ve adaletsizlikle
karşılaşılıyor. Çünkü, Millî Savunma Bakanlığının
Şehitlik Yönergesi'ne göre şehit sayılan bazı evlatlarımız
Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkındaki Kanun'a
göre şehit sayılmıyorlar. Sonuçta ne oluyor? Şehitlerimiz
ve dolayısıyla şehit aileleri arasında ayrım
yapılmış oluyor. Dolayısıyla, "vatan
sağ olsun" sözcükleriyle acılarını yüreklerine
gömen, vakur, asil ve yurtsever şehit aileleri daha sonra yaşadıkları
ayrımcılık ve adaletsizlik karşısında
bir daha yıkılıyorlar.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şehit ailelerinden bazılarını
böylesine üzmeye, onları tekrar maddi ve manevi mağduriyete
uğratmaya hangimizin hakkı vardır?
Bakınız, yasa teklifimin
daha iyi anlaşılabilmesi için elimdeki fazla sayıdaki
örneklerden bir tanesini size sunmak istiyorum: Tekirdağ Marmara
Ereğlisi nüfusuna kayıtlı Piyade Onbaşı Ahmet
Oral, 10'uncu Piyade Tugayı 2'nci Taburu 5'inci Bölük Erciş'te
askerliğini yaparken, iç güvenlik ve asayiş görevi gereği
birliğiyle birlikte Ağrı'nın Doğubeyazıt
ilçesi Sonkaya bölgesine intikal ediyor. Alan kontrolü nöbetini
tamamlıyor, üs bölgesine dönerken, kendi birliğinden olan
ve PKK sempatizanı olduğu ifade edilen bir er tarafından
öldürülüyor.
Olayı, Nakdî Tazminat Komisyonu
kararı metninden size aynen aktarıyorum: "Olayın
gelişimine bakıldığında, ölen ve öldüren,
kışlalarından teröristlere karşı yapılacak
operasyon için araziye intikal etmişler, arazide yapılan
görev sırasında öldüren kişi Piyade Er B. H. Türk Bayrağını
göstererek 'bu bayraktan nefret ediyorum' demiş, devamla 'Acaba,
PKK'lılar bu soğukta ne yapıyorlar' diye konuşmuş.
Öldürülen kişi olan Piyade Onbaşısı Ahmet Oral da
adı geçene kızmıştır, 'ne biçim konuşuyorsun'
diye müdahale etmiştir. Piyade Er B. H.'nin 'yine söylerim' diye
karşılık vermesi üzerine, Piyade Onbaşı Ahmet
Oral, adı geçen ere birkaç tane yumruk vurmuştur. Bu durumu
hazmedemeyen Piyade Er B. H. olay günü nöbet değişimi
sırasında Tekirdağlı Piyade Onbaşı Ahmet
Oral'a silahıyla ateş ederek öldürmüştür."
Değerli milletvekilleri,
Nakdî Tazminat Komisyonu, Millî Savunma Bakanlığı
Şehitlik Yönergesi'ne göre, Onbaşı Ahmet Oral'ı
şehit kabul ediyor ve şehidin kanuni yakınlarına
nakdî tazminat ödenmesine hükmediyor, ayrıca bu aylığın
ilgili kanun ve yönetmelik uyarınca yüzde 25 artırılarak
ödenmesini de karara bağlıyor, fakat, bu kararın ikinci
bölümü uygulanmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) -
Şehidin ailesi, yoksul, ama gururlu, vakur; onun asıl derdi,
evladının gerçekten şehit olduğunun kanıtlanması.
Büyük çaba gösteriyor, mücadele yapıyor ve yıllar sonra
Emekli Sandığına tekrar başvuruyor, ama, Emekli
Sandığı bu başvuruyu reddediyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu kanun teklifimiz, aynı zamanda, askerde
deprem, yangın, sel, heyelan ve çığ gibi doğal afetlerde
yaşamını yitiren askerî personel ile erbaş ve erlerin
acılı ailelerini de ilgilendiriyor. Özellikle 1999
yılında yaşanan deprem felaketinde kışlada,
kıtada yaşamını yitiren yavrularımızın
acılı aileleri evlatlarının şehit olduğuna
inanıyorlar ve şehit ailelerine sağlanan haklardan
yararlanmayı bekliyorlar.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu yasa teklifine sahip çıkınız. Bakınız,
iki gün önce Şehitleri Anma Günü'nü yaşadık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tütüncü,
son cümlelerinizi rica ediyorum.
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Toparlıyorum efendim.
Yurdun dört bir yanındaki
şehitlikler doldu taştı. Devlet yetkililerinin katıldığı
bazı törenlerde şehit analarının yetkililere sitemlerine
tanık olduk, hatta tepkilerine tanık olduk. Bir şehit
babası, Orgeneral Sayın Faruk Cömert'e "Bizim, siyasetçilere
hiç güvenimiz kalmadı." dedi. Halkımızın verdiği
mesajı çok iyi okumak mecburiyetindeyiz. Yıllar önce, Ulusal
Kurtuluş Savaşı'nda İstiklal Marşı'nı
yazan Mehmet Âkif'i nasıl okuduysak, onun mesajını nasıl
okuduysak, öyle okumalıyız halkımızın mesajını.
Şöyle demişti Mehmet Âkif yıllar önce: "Sen şehit
oğlusun, incitme, yazıktır, atanı." Şehitlerimizi
incitmeyelim. Şehit ailelerini de daha fazla üzmeyelim.
Hepinizi tekrar sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Tütüncü.
Bir milletvekili olarak söz isteyen,
Denizli Milletvekili Sayın
Ümmet Kandoğan.
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sayın Enis Tütüncü'nün vermiş olduğu bu kanun teklifinin
son derece yerinde olduğunu ifade ediyor ve kendilerine
şükranlarımı sunuyorum. İnşallah, biraz sonra,
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekilleri olarak bizler
de bu kanun teklifinin doğrudan Meclis gündemine alınmasıyla
ilgili, oylarımızla destek veririz.
Bu kanun teklifinin görüşülme
zamanının, Türk tarihinin en şanlı sayfalarından
biri olan Çanakkale Deniz Savaşlarının hemen akabinde
verilmesini de kaderin garip bir cilvesi olarak telakki ediyorum.
Çünkü, tarihte emsali görülmemiş bir şekilde Çanakkale'de
büyük bir destan yazan bir milletin torunları olarak bugün geçmişimizle
iftihar etmekte olduğumuzu da açık bir şekilde ifade
etmek istiyorum. Çünkü, bu Çanakkale Deniz Savaşları, Mehmet
Âkif'in ifadesiyle:
"Vurulup tertemiz alnından
uzanmış yatıyor;
Bir hilal uğruna, yâ Rab, ne güneşler
batıyor!"
"Sana dar gelmeyecek makberi
kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe! desem,
sığmazsın."
"Ey şehit oğlu şehit!
İsteme benden makber,
Sana âğuşunu açmış
duruyor Peygamber."
İşte, böyle bir savaşta,
bu Mecliste bulunan milletvekillerimizin de mutlaka bir yakınının
hayatını kaybettiğini ve şehit olduğunu çok
iyi biliyoruz. Mustafa Kemal Atatürk'ün "ben, sizlere taarruzu
değil, ölmeyi emrediyorum" hitabını alan ve önündeki
siperde üç beş saniye sonra hayatını kaybedecek olanların
arkasından "ölürsem şehit, kalırsam gazi olurum"
düşüncesiyle harekete geçen yeni binleri, hayatını
bu ülkenin birlik ve beraberliği ve bağımsızlığı
için seve seve veren insanları, bugün bir kez daha rahmetle
anıyoruz.
"Bastığın yerleri
toprak diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce
kefensiz yatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna
olmaz ki feda,
Şüheda fışkıracak
toprağı sıksan şüheda."
İşte, hiçbir millete, memlekete
nasip olmayacak bu duyguları yaşamış, yüz binlerce
şehit vermiş insanlar olarak, bizler, bugün Sayın Tütüncü'nün
vermiş olduğu bu kanun teklifi karşısında parmaklarımızı
değil, iki ellerimizi havaya kaldırarak, bu kanun teklifinin
doğrudan gündeme alınması yolunda oy kullanmamız
lazım.
Sadece Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemine alınması yetmez, eğer samimiysek bu parmaklarda,
bu Meclis dönemi içerisinde, geri kalan çalışma süremiz
içerisinde bu kanun teklifinin burada kanunlaşması için
hep beraber çalışmamız gerektiği inancımı
bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Bu vesileyle bir hususu daha sizlere
duyurmak istiyorum. Bakınız, elimde, Siirt'ten bir gazete:
"Pervari'de iki korucu şehit oldu." Çok yeni bir haber.
Doğan Köyü korucularından Osman Bulut ve Süleyman Bulut
terör örgütüyle girilen çatışma neticesinde şehit
oluyorlar, ama, maalesef, yirmi yıldan beri bölücü örgütle canlarını
feda ederek savaşan bu korucularımızın bir sosyal
güvenlik şemsiyesi altında olmadıklarını
da hepimiz biliyoruz. İşte, bunu önlemek için, Doğru
Yol Partisi Şırnak Milletvekili Sayın Mehmet Tatar'ın
vermiş olduğu bir kanun teklifi var; maalesef, uzun zamandan
beri Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine alınmadı.
Kendisinin de önergesi var, İç Tüzük'ün 37'nci maddesine göre
doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili bir teklifi de
var. Geliniz, ne olur, önümüzdeki günlerde bu kanun teklifini de Türkiye
Büyük Millet Meclisine taşıyalım ve burada, hepimizin
oylarıyla, yıllardan beri bölücü terör örgütüyle büyük
bir mücadele veren ve bu uğurda binlercesi şehit olan korucularımıza
sahip çıkıp onların sosyal güvenlik şemsiyesi altına
alınması noktasında bir gayret içerisinde olalım.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle,
Sayın Enis Tütüncü'ye huzurlarınızda tekrar teşekkür
ediyorum. İnşallah, hepimizin oylarıyla, bir eksiklik,
bir aksaklık, bir yanlışlık giderilmiş olacak
ve demin de söylemiş olduğum gibi, sadece alınması
yeterli değil, bu dönemde, bu Parlamentoda kanunlaşması
en büyük arzumuz ve temennimizdir.
Bu duygularla yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kandoğan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
17.23
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.44
BAŞKAN:
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77'nci Birleşimi'nin İkinci
Oturumu'nu açıyorum.
Alınan karar gereğince,
sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını
görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
VI. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1'inci sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon
raporu gelmediğinden, teklifin görüşmeleri ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan, Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet?
Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer alan, Radyo
ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları hakkında
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine başlıyoruz.
3.-
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/1300) (S. Sayısı:
1342)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet?
Yok.
Ertelenmiştir.
4'üncü sırada yer alan,
17/1/2007 tarih ve 5574 sayılı Türk Petrol Kanunu ve Anayasa'nın
89'uncu ve 104'üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca
Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine başlıyoruz.
4.-
17.1.2007 Tarihli ve 5574 Sayılı Türk Petrol Kanunu ve Cumhurbaşkanınca
Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/1301) (S. Sayısı: 1352)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet?
Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN - 5'inci sırada
yer alan, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısı;
Niğde Milletvekili Orhan Eraslan ile Van Milletvekili Mehmet
Kartal'ın; 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele
Kanunu'nda Değişiklik Yapılması ve Bu Kanun'a Bir
Ek Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Van Milletvekili
Yekta Haydaroğlu'nun; Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na
Bir Madde Eklenmesi ile İlgili Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu
Raporu'nun görüşmelerine başlayacağız.
5.-
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısı; Niğde
Milletvekili Orhan Eraslan ile Van Milletvekili Mehmet Kartal'ın;
4926 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda Değişiklik
Yapılması ve Bu Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesi Hakkında
Kanun Teklifi ve Van Milletvekili Yekta Haydaroğlu'nun; Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununa Bir Madde Eklenmesi ile İlgili Kanun Teklifi
ile Adalet Komisyonu Raporu (1/1240, 2/403, 2/644) (S. Sayısı:
1275) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet?
Yerinde.
Komisyon raporu 1275 sıra sayısı
ile bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince bu tasarı İç Tüzük'ün 91'inci
maddesi kapsamında görüşülecektir. Bu nedenle, tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi
kabul edildikten sonra bölümler halinde görüşülecek ve bölümlerde
yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Çorum Milletvekili Sayın
Feridun Ayvazoğlu.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA FERİDUN AYVAZOĞLU
(Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1275
sıra sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu
Tasarısı hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi adına
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşeceğimiz
bu tasarının özüne bakıldığında kısaca
şunları başlık hâlinde sıralayabiliriz:
Tabii ki, kaçakçılık denildiğinde
nelerin kaçakçılığının yapılıp yapılmadığı
konusunda, ülkemizi ve ülkemizde yaşayan insanları ilgilendiren
hangi konuların daha ciddi boyutlarda kaçakçılığı
teşkil ettiğini hepimiz zaman zaman görüyoruz, duyuyoruz
ve yaşıyoruz.
Sayın Başkanın az önce
belirttiği gibi, böyle bir tasarının ülkemizdeki insanların
temel ihtiyaçlarını ve gerçekten İç Tüzük'ümüzde belirtilen
temel konuları taşıyabilen, toplumun temelini ilgilendiren
noktadan temel yasa olarak görüşülüp görüşülmeyeceği
açısından bunun bir temel yasa şeklinde görüşülmesinin,
yine muhalefetin sesinin kısılması şeklinde buradan
kamuoyuyla paylaşmanın da görev olduğunu ifade etmek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
böyle bir temel yasa olarak kabul edilen Kaçakçılıkla Mücadele
Kanunu Tasarısı nereden gerekli oldu da böyle bir tasarıyla
tekrar Meclis gündemine ne şekilde getirildi ve süreci nasıl
oldu, dediğimizde şunları belirtmek istiyorum: Böyle
bir tasarının 4/8/2006 tarihinde Hükûmet tarafından hazırlanarak
Meclise sunulduğunu ve Meclis Başkanlığı tarafından
da Adalet Komisyonu Başkanlığına sunulmak suretiyle
yapılan alt komisyon çalışmaları ve komisyon çalışmaları
sonucunda da 13 Kasımla 29 Kasım arasında son şeklini
almak suretiyle yüce Meclisin huzuruna, şu andaki sıra
sayısıyla getirilmiş oldu.
Değerli milletvekilleri, elbette,
şu anda uygulanmakta olan, yürürlükte bulunan Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu'na bakıldığında, tarih olarak,
10 Temmuz 2003 tarihinde yürürlüğe giren bir Yasa olduğunu
hepimiz biliyoruz, 4926 sayılı Yasa. Peki, 2003 yılından
bugüne kadar, iki buçuk veya üç yıla yakın bir süredir, bu
tasarının, gerçekten, uygulanması ve AB'ye uyum yasaları
çerçevesinde o Yasa'nın çıkartılmış olması
amacına ulaştı mı ve bu noktada yapılan uygulamalar
sonucu, Yargıtayın uygulamalara dönük olmak üzere, mahkemelerin,
yargıçların uygulamalarına dönük olmak üzere, gerçekten,
belirli bir içtihat oturtuldu mu ve beklenen amaca bu Yasa'yla ulaşıldı
mı ve AB'nin istediği doğrultuda da
AB'ye uyum yasaları çerçevesinde, gerçekten, hedefini
buldu mu,
(x)
1275 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
dediğimizde, süreç olarak bakıldığında,
bu sürecin gerçekten yaşanamadığını ve bu sürecin
kaçakçılıkla mücadeleye dönük olmak üzere, tam manasıyla
toplumun beklentilerine ihtiyaç verilmediğinin gerekçe yapılmak
suretiyle şimdiki tasarı huzurumuza getirildi.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, böyle bir tasarıya bakıldığında,
teknik olarak, elbette, kabul etmemiz gereken bazı hukuk tekniği
ve kanun tekniği yönünden belirteceğimiz noktalara, bizim,
herhangi bir karşı çıkışımız söz konusu
değildir, bunun altını çizmek istiyorum. Şöyle
ki, elbette, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren Türk Ceza
Kanunu, Türk Ceza Kanunu'nun Uygulanmasına ve Yürürlüğüne
İlişkin Kanun kapsamında olmak üzere, 31/12/2006 tarihine
kadar değiştirilmesi gereken bu ceza şekillerinin,
tariflerinin, mutlaka o tarihe kadar yerine getirilmesi noktasındaki
değişikliklere teknik açıdan herhangi bir diyeceğimiz
yoktur.
Yine, aynı şekilde Ceza
Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliğin de
1/6/2005 tarihinde yürürlüğe girmiş olması da nazara
alındığında, bu noktalarda, teknik yönden, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak bu tasarıya karşı çıkışımız
söz konusu değildir.
Yine, aynı şekilde 5326
sayılı Kabahatler Kanunu'na da, belirtilen bu yasaların
amacına dönük olmak üzere, teknik açıdan herhangi bir
çıkışımızın söz konusu olmadığını
belirtmek istiyoruz. Ancak, acaba böyle bir tasarı ile kaçakçılıkla
mücadelede yeterli olabilecek miyiz? Şimdiye kadar amacına
ulaşılmadığı anlaşılan şu andaki
yürürlükte bulunan Yasa'da olduğu gibi, yine, hedefinden sapacak
mı ve kaçakçılıkla mücadelede arzu ettiğimiz
noktaya gelebilecek miyiz, gelemeyecek miyiz? Biz, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak, az önce belirtmiş olduğumuz teknik yöndeki
gelişmelere, değişmelere karşı bir şey
dememekle beraber, maalesef, getirilen bu tasarı ile kaçakçılıkla
mücadelede arzu edilen, beklenen amaca dönük bir çalışma
ve tasarı olmadığını da belirtmek istiyoruz.
Şöyle ki değerli arkadaşlarım,
şimdi, böyle bir tasarıda, özellikle suçlar ve kabahatler
bölümü olarak 3'üncü maddesinde yer alan ve on sekiz fıkra
şeklinde cezaları ve kabahatleri hüküm altına alan
fıkralara bakıldığında, bunların ne derece
yetersiz olabildiği noktasında, biz, gerek komisyonlarda
gerekse daha önceki beyanatlarımızda bunları ifade
ettik. Şöyle ki değerli arkadaşlarım, örneğin,
bu tasarıda öncelikle suçlar ve kabahatlerin, bir madde, yani
3'üncü maddede birlikte görülmesi mi daha faydalı ve pratik
bir amaca dönüktür, yoksa suçların ve kabahatlerin, Ceza Kanunu'muzun
temel prensipleri doğrultusunda ayrı bir maddeye konulması
mı daha faydalı ve pratik olacaktı diye, biz, bunu
eleştirdik ve şimdi aynı eleştiriyi bir kez de Meclis
kürsüsünden yerine getirmiş oluyoruz.
Değerli arkadaşlar, yine,
bizim belirtmiş olduğumuz ve karşı oy yazımızda
açıklamış olduğumuz eleştirilerimizi burada
da tekrarlamak bizlerin görevidir. Fakat, farklı olarak şu
konuları, özellikle yüce Meclisin huzurunda kamuoyuyla da
paylaşmanın esas görevimiz olduğunu belirtmek istiyorum:
Değerli arkadaşlarım,
bir defa, kaçakçılıkla mücadele denildiğinde, kaçakçılığın
nerelerde yapıldığını -bunların, özellikle
gümrük kapılarında yapıldığını, gümrük
kapıları denirken de sadece, kara yolu gümrük kapıları
mı, yoksa bununla beraber hava yolundaki gümrük kapıları
mı, yoksa deniz yolundaki gümrük kapıları mı- örneğin,
"Mersin'de olduğu gibi, serbest bölgede yapılan kaçakçılığa
da gerçekten, bu tasarı hizmet edebiliyor mu; bu tasarıyla,
orada yapılan veya yapılacak olan kaçakçılığa
önlem getirebiliyor?" muyuz dediğimizde, bunlara, tam manasıyla
olumlu cevap verebilmekten uzağız değerli arkadaşlarım.
Şöyle ki, bizim, özellikle iddia ettiğimiz ve bu tasarıda
birtakım tartışmaların odak noktası hâline gelen,
hayalî ihracata dönük olan 3'üncü maddenin on dördüncü fıkrası
çok önem taşımaktadır.
Değerli arkadaşlar, buradaki,
daha önce getirilen -ve nitelikli dolandırıcılık
olarak bu madde fıkrasına eklenmiş olan- nitelikli dolandırıcılık,
buradan, hüküm altından çıkarılmıştır.
Bizim karşı çıkışımız da, maalesef,
her zaman belirtmiş olduğumuz ciddi iddiaların da Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu'nun bu fıkrasında aynı şekilde
noktalandığını görmekten üzüntü duyduğumuzu
ifade etmek istiyoruz. Şimdi, hayalî ihracat dediğimizde,
bakıyoruz, araştırıyoruz; gerek Yargıtayımızın
kararlarına gerekse bugüne kadar çıkan, kamuoyunda yayınlanan,
basında yer alan haberlere baktığımızda da
karşımıza Sayın Maliye Bakanı Kemal Unakıtan
çıkmaktadır. Yargıtayımızın 2004/3072
esas sayılı 11. Ceza Dairesinin bir karar örneği var değerli
arkadaşlarım. Şimdi, bu karar örneğinde Albaraka
Türk'le ilgili, vergi kaçakçılığından, hayalî ihracattan
bahseden bir karar örneği var ve bu karar örneğinde Albaraka
Finans Kurumunun ortaklarının yanı sıra isminin
yer aldığını, artık, Yargıtay kararında
tescil ettiren Sayın Kemal Unakıtan'ın ismi de Albaraka
Türk'ün aracı şirket yetkilisi olarak yer aldığı
gerçeğini hiç kimse inkâr edemez. Şimdi, böyle bir durumda,
tabii, Sayın Maliye Bakanıyla ilgili karar dokunulmazlık
sebebiyle erteleniyor ve hakkında herhangi bir işlem yapılamıyor.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
yapılacak olan bu değişiklikle, maalesef, hayalî ihracata
ayrı bir prim verilip sanki önümüzdeki günlerde yapılabilecek
olan seçimlerde veya oluşabilecek süreçlerde -neler oluşabileceğine
hiçbirimiz kestiremeyiz ama- Sayın Maliye Bakanının
hakkında bulunan bu şekildeki bir iddianın da önünün
işte böyle bir tasarının 3'üncü maddesindeki on dördüncü
fıkra ve on beşinci fıkrasıyla kesilip kapatılmasına dönük
olmak üzere bir çalışma yapıldığını,
maalesef, biz endişeyle ve şüpheyle karşılamaya
devam ediyoruz. Bunu, kamuoyuyla da paylaşmanın Cumhuriyet
Halk Partisi olarak görev olduğunu bildirmek istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, çünkü,
belirtilen, kabul edilen nitelikli dolandırıcılığın
cezası iki yıldan yedi yıla kadar iken, böyle bir değişiklikle,
komisyonda yapılan bir değişiklikle bir yıldan
beş yıla kadar indirilmek suretiyle, yerine göre, alt
sınırın paraya çevrilmesi veya tecil imkânlarını
verebilecek bir ortama getirilmesi ve yine 15'inci maddede ve on
altıncı fıkrada da devam eden hükmüyle de, bir para cezasıyla
bu olayın geçiştirilebilmesi, aracı şirket yetkilisine
sadece para cezasını verebilen bir fıkrayla bunun geçiştirilmesi,
bu iddialarımızdaki ve şüphelerimizdeki haklılık
payını da ortaya koymaktadır.
Değerli arkadaşlar, elbette,
yine, bizim karşı çıktığımız ve komisyon
sırasındaki tartışmalarda etkin pişmanlığa
dönük olmak üzere, 5'inci maddede yer alan ve alabildiğince etkin
pişmanlığın sınırlarını genişleten
maddeye de karşı çıkışımız sonucu,
etkin pişmanlığın sadece ve sadece soruşturma
başlamadan önce yapılmak şartıyla, diye getirilmek
suretiyle hemen hemen ceza tamamen kaldırılıyorken,
cezanın yarı nispetinde azaltılması şeklinde
de bir hükmün değiştirilmesine Cumhuriyet Halk Partisi
olarak biz sebebiyet verdiğimiz için, bundan dolayı görevimizi
yerine getirdiğimiz inancını taşımaktayım.
Değerli milletvekilleri, yine,
aynı şekilde, böyle bir tasarıyla sadece ve sadece önlenmesi
gereken her türlü kaçakçılığın
Bu arada, en büyük
kaçakçılığın da şu anda gündemde olan ve devam
eden, bu uğurda meydan savaşları verilen, insanların
gözünün kırpılmadan katledildiği Irak'taki yaşanan
bu savaşın kökenindeki petrol kaçakçılığının
da birinci derecede önemli olduğunu hepimiz bilmeliyiz ve
görmeliyiz. Acaba, petrol kaçakçılığının, tabii
ki, deniz yoluyla yapılabilen petrol kaçakçılığının
da önlenebilmesine dönük olmak üzere, bu tasarı, o amacı
ve hedefi gerçekleştirebilecek mi, onları bu şekilde
ihtiyaca cevap verdirebilecek mi diye de bizleri düşündürüyor.
Değerli arkadaşlarım,
bunun yanı sıra, tabii ki, gümrüklerde görev yapan memurlarımızın
niteliklerinden tutunuz, A'sından Z'sine kadar, memurundan bakanlığına
kadar olan memurların niteliklerinin de gümrükte ne derece
önem taşıdığını hepimiz biliyoruz, bilmekteyiz.
Biliyoruz ki, yerine göre, Edirne'de gümrük kapısında yapılan
soruşturmalar sonucu, onlarca, yüzlerce memurun tutuklandığını
ve onun bir yerlere kadar gelip dayandığını ve onların
da, basın aracılığıyla ciddi bir şekilde
şaibeler altında tutulan sayın bakanların da,
özellikle Sayın Kürşad Tüzmen'in de isminin yer aldığı
basındaki haberlerin bizleri ciddi şekilde endişeye
sevk ettiğini de burada ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, elbette,
bu tür bir tasarıyla ticaretin önlenmesi gibi bir amacın
olmadığını hepimiz biliyoruz. Elbette, öncelikle
alınması gereken idari önlemlerin ve çıkartılan
tasarının içerisinde yer alan hürriyeti bağlayıcı
cezalarla birlikte, para cezalarının, caydırıcı
bir şekilde, cezai yönden de acaba hangisinin daha ağırlıkta
olup olmaması, ekonomik suça ekonomik ceza şeklinde mi
olup olmaması noktasında da, bu tasarının, ihtiyaca
tam manasıyla cevap vermediğini belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
böyle bir tasarıyla karşı karşıyayız. Biz
endişelerimizi dile getirdik. Gerek komisyonda gerekse
şu anda sizlerle bu endişelerimizi paylaşmak istedik,
bunları kamuoyuna sunmak istedik. Böyle bir tasarının
sakıncalı maddelerini, fıkralarını, içerdiği
cezai hükümleri ve kaçakçılıkta elde edilecek malların
tasfiyesiyle ilgili endişelerimizi bu tasarının
giderebilmesi noktasında, o belirtmiş olduğumuz
eleştirilerin aynı şekilde devam ettiğini belirtmek
istiyoruz, bildirmek istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, elbette,
mart ayının ülkemiz için ne kadar önemli bir ay olduğunu
hepimiz biliyoruz. Çünkü, mart ayı denildiğinde, tarih sürecinde
çok olayların yaşandığını biliyoruz.
Ama, bizleri bugünlerde ilgilendiren üç önemli konu var, bunları
belirtip, konuşmama son vereceğim değerli arkadaşlarım.
Hepimizin bildiği gibi, uzun
ömürlü yaşamasını istediğimiz bütün insanlarımızın
yaşlılığı bir gerçektir. Öncelikle kutlamış
olduğumuz Yaşlılar Haftası'nın bütün yaşlılarımıza
sağlıklı yaşlar dileğiyle, ben de, aynı
şekilde Yaşlılar Haftası'nı kutluyorum ve az
önce görüşülmüş olan emeklilerle ilgili yasa teklifinin
de, bir an önce Meclise gelerek, bizim de destekleyeceğimiz
şekilde çıkartılması hepimizin dileğidir
ve isteğidir diye ifade etmek istiyorum.
Bir diğer konu: İki gün önce
hepimizin andığı, ulus olarak birlik ve bütünlüğümüzün
hangi günlerde hatırlanması gerektiği değil, her
gün hatırlanması gerektiği noktasında da 18 Mart
Çanakkale Deniz Zaferi'nin 92'nci yıl dönümünü kutladık.
Ne mutlu ki bizlere, bu ülkemizde
kutlamak zorunda olduğumuz, içimizden gelerek kutladığımız
o bayramlarımızın, o anma günlerimizin, ulusal birliğimizin
ve bütünlüğümüzün hangi yıllara dayandığının
göstergesi olarak da bizlere çok önemli mesajlar verdiğini belirtmek
istiyorum.
18 Mart 1915 gününün ülkemiz için,
ulusumuz için ne derece önem taşıdığını,
o yıllarda kimlerin, ülkemizde yaşayan, sınırlarımızda
yaşayan insanlarımızın, hangi etnik köken olursa
olsun, orada cesur bir şekilde canı pahasına verdikleri
savaş sonucu şehit olmaları, işte, o yıllardaki
ulusal birlik ve bütünlüğünün arzusunu bugünlerde daha fazla
hissettiğimizin göstergesidir.
21'inde kutlayacağımız
Nevruz Bayramı'nın da böyle bir ayda hep birlikte kutlanmış
olması ve 1915'teki Çanakkale Deniz Zaferi'yle birlikte aynı
ayda kutlanmış olması bize, ulusumuza çok önemli mesajlar
vermektedir.
Bu mesajların başında
şunu belirtmek istiyorum değerli milletvekilleri: Bizler,
doğusuyla, güneydoğusuyla, kuzeyiyle, güneyiyle, batısıyla,
Trakya'sıyla bütün Anadolu'daki insanlarımızın,
o yıllarda atalarımızın, dedelerimizin, gözlerini
kırpmadan, hep birlikte, kol kola, yürek yüreğe vermiş
oldukları canları pahasına kurulan bu ulusumuzun
birliğini ve bütünlüğünü bozmaya çalışan, Doğu
ve Güneydoğu'daki insanlarımızla beraber bütün 70
milyonun kardeş olduğunu, birlik olduğunu, beraber
olduğunu, cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve
onun arkadaşlarıyla beraber bu ülkemize nasıl tarihte
tescil ettirdiyse, biz de şuna inanalım ve elleri uzanan,
dışarıdan içeriden elleri uzanan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
-
Doğu'daki, Güneydoğu'daki insanlarımızı,
sade vatandaşlarımızı kandırmaya çalışanlara
da buradan hep birlikte, bütün Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri
olarak seslenmek zorundayız: Geliniz, aldanmayınız
sevgili vatandaşlarımız. Biz. hepimiz biriz, kardeşiz.
Bu birlik ve kardeşliği bozmaya çalışanlara
-dışarıdan olsun içeriden olsun- hiçbirimiz prim vermeyelim.
Prim vermeyelim ki, ecdatlarımız Çanakkale'de rahat uyusunlar,
ecdatlarımız Anadolu'muzda rahat uyusunlar, ecdatlarımız
doğuda, güneydoğuda, Hakkâri'de, Edirne'de rahat uyusunlar.
Bu duygu ve düşüncelerle bugünün
önemini de bir kez daha ifade etmek istiyorum ve yüce Meclisi aynı
duygu ve düşüncelerle, saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Ayvazoğlu.
Tümü üzerinde ikinci grup adına
konuşma, AK Parti Grubu adına Van Milletvekili Yekta Haydaroğlu.
Buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YEKTA HAYDAROĞLU
(Van) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 1275 sıra sayılı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısı hakkında
AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, konuşmama
başlamadan önce 18 Mart-24 Mart günleri arası kutlanmakta
olan Yaşlılar Haftası münasebetiyle yaşlılarımızı
kutlamak istiyorum. Bizleri bugünlere ve geleceğe hazırlayan
yaşlılarımız için hayatı kolaylaştırmak
ve kimseye muhtaç olmadan yaşamalarını sağlamak
hepimizin öncelikli görevleri arasındadır.
Bu duygularla, tüm büyüklerimizin
Yaşlılar Haftası'nı kutluyor, minnet ve şükran
duygularımla, yaşam sevinçlerinin hiç kaybolmadığı,
sağlıklı ve mutlu günler temenni ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde 1 Temmuz 1932 tarihinden 19 Temmuz 2003
tarihine kadar yürürlükte kalan ithal ikameci, aşırı
korumacı ve tekelci ekonomik politikalara göre hazırlanmış
olan 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine
Dair Kanun günümüz ihtiyaçlarına cevap vermediği için yürürlükten
kaldırılmış, yerine, Avrupa Birliği normlarına
ve çağımızın şartlarına uygun, 19 Temmuz
2003 tarih ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele
Kanunu yürürlüğe girmiştir. Daha sonra, 5237 sayılı
Türk Ceza Kanunu 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiş
olup, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 5'inci maddesinde, bu
Kanun'un genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren
kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı düzenlenmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'ndan sonra, 5271 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanunu ile 5326 sayılı Kabahatler Kanunu
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 5326 sayılı
Kabahatler Kanunu'nun 3'üncü maddesinde de bu kanunun genel hükümlerinin,
diğer kanunlardaki gibi, kabahatler hakkında da uygulanacağı
hükme bağlanmıştır.
Dolayısıyla, 5237 sayılı
Türk Ceza Kanunu'nun 5'inci maddesi ile 5326 sayılı Kabahatler
Kanunu'nun 3'üncü maddesi gereğince ve 4926 sayılı Kanun'un
suç ve kabahatlere ilişkin genel düzenlemelerinin, 5237 sayılı
Türk Ceza Kanunu ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'na uyumlu
hâle getirilmesi gerekmekteydi.
Bu uyum çalışmaları
sırasında, 4926 sayılı Kanun'un uygulamada tereddüt
yaratan hükümleri de gözden geçirilmiş ve madde metinleri sadeleştirilmiştir.
5237 sayılı ve 5326 sayılı Kanun'la da düzenlenmiş
bulunan hükümler 4926 sayılı Kanun metninden çıkarılmıştır.
Dolayısıyla, bu düzenlemeler 4926 sayılı Kanun'un
madde düzeni ve sıralamasında büyük değişiklikler
gerektirdiği ve 4926 sayılı Kanun'un uygulama noktasında
1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine
Dair Kanun'la birlikte ortada olan sorunları ortadan kaldırmadığından
dolayı, bunlar için yeniden maddeler ihdas edilerek, yerine yeni
maddeler konularak, 4926 sayılı Kanun'un tamamını
yürürlükten kaldıran bir tasarı hazırlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu kanunun asıl amacı, kaçakçılık
fiilleri ve yaptırımları ile kaçakçılığı
önleme, izleme, araştırma usul ve esaslarını belirlemektir.
Bu kanunun "Kaçakçılık fiilleri"nin "Suçlar
ve kabahatler" bölümünde, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun
genel hükümleri karşısında 4926 sayılı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu'nda tanımlanan fiillerin bir kısmı
yaptırımsız kalacağından, söz konusu boşluğun
doldurulması amacıyla, bu maddede "suç" tanımları
yeniden yapılmış ve bazı fiiller, 5326 sayılı
Kabahatler Kanunu hükümlerine göre idari para cezası gerektiren
kabahat olarak da tanımlanmıştır.
Oluşturulan suçlara karşılık,
bu fiillerin yaptırımı ise başka bir maddede düzenlenmiştir.
Bu suçlar ve kabahatlere, ilgili kanundan bir iki örnek vermek gerekirse:
"Eşyayı, gümrük işlemlerine tâbi tutmaksızın
Türkiye'ye ithal eden kişi, bir yıldan beş yıla kadar
hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır."
Bir diğeri: "Eşyanın,
belirlenen gümrük kapıları dışından Türkiye'ye
ithal edilmesi halinde verilecek ceza üçte birinden yarısına
kadar artırılır."
Diğer bir fıkrada:
"Eşyayı, sahte belge kullanmak suretiyle gümrük vergileri
kısmen veya tamamen ödenmeksizin, Türkiye'ye ithal eden kişi,
bir yıldan beş yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî
para cezası ile cezalandırılır." denmektedir.
Bunun dışında:
"Belli bir amaç için kullanılmak veya işlenmek üzere ülkeye
geçici ithalat ve dahilde işleme rejimi çerçevesinde getirilen
eşyayı, sahte belge ile yurt dışına çıkarmış
gibi işlem yapan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis
ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır."
denmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; diğer bir konu: "Nitelikli haller"
bölümünde "Bu Kanunda tanımlanan suçların ve bu kabahatlerin,
bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, verilecek
ceza iki kat artırılır." denmektedir.
"Bu kanunda tanımlanan
suçların ve kabahatlerin, üç veya daha fazla kişi tarafından
birlikte işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranda
artırılır."
6'ncı maddede, yolcu beraberinde
getirilen kaçak eşyaya ilişkin düzenlemeler yapılmış.
Yolcuların gümrük mevzuatına göre beraberinde getirmek
hakları bulunan eşya dışında bir eşyayı
getirmeleri hâlinde, eşyaya ilişkin gümrük vergileri, birinci
fıkrada belirtildiği üzere, 2 kat, yani, "Yolcuların,
gümrük mevzuatına göre zatî ve hediyelik eşya kapsamı
dışında olup beyanlarına aykırı olarak
üzerlerinde, eşyası arasında veya taşıma
araçlarında çıkan ya da başkasına ait olduğu
halde kendi zatî eşyasıymış gibi gösterdikleri
eşyanın gümrük vergileri, gümrük idarelerince iki kat olarak
alınır ve eşya sahibine teslim edilir."
İkinci fıkrada belirtilen
hâlde ise, 3 kat tahsis edilecek ve eşya sahibine iade edilecektir.
Bu da "Söz konusu eşyanın gümrükten kaçırılmak
amacına yönelik olarak saklanmış veya gizlenmiş
olarak bulunması durumunda gümrük idarelerince eşyanın
gümrük vergileri üç kat olarak alınır ve eşya sahibine
teslim edilir." denmektedir.
Deniz taşıtlarında
ise, "Hukuken geçerli bir mazereti olmadığı halde,
izinsiz olarak gümrük bölgesine girerek sahile veya başka gemiye
yanaşan geminin kaptanı, gemide yasak eşya ya da yükleme
veya taşıma belgelerinde yer almayan eşya bulunması
hallerinde, bu Kanundaki kaçakçılık suçuna ilişkin
hükümlere göre cezalandırılır."
8'inci maddede, "Bu Kanundaki kabahatler
dolayısıyla verilen idarî para cezasına ilişkin
karar kesinleştikten sonra kabahat işlenmesi hâlinde tekerrür
hükümleri uygulanır.
(2) Tekerrür hâlinde, idarî para cezası
artırılır." denilmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu
Kanun'un "Arama ve elkoyma" bölümünde ise, 5271 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 128'inci maddesinin 4'üncü fıkrasında
yer alan, kara, deniz ve hava ulaşım araçları hakkında
verilen el koyma kararlarının, bu araçların kayıtlı
bulunduğu sicile şerh verilmek suretiyle icra olunacağı
yönündeki düzenlemeye uygun olarak, kaçak eşya naklinde kullanılan
taşıtlara el konulması usulü düzenlenmiştir.
Ayrıca, bu maddede, her türlü
silah, mühimmat, patlayıcı ve uyuşturucu maddelerin
bulunduğundan şüphe edilen her türlü kap, ambalaj veya taşımaya
yarayan diğer araçlar ile kişilerin üzerinde yapılacak
arama ve el koymalar 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu uyarınca yerine getirilir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu tasarının en önemli maddelerinden biri
de 1918 ve 4926 sayılı Kanun çerçevesinde el konulan araçları
da ilgilendiren "kaçak eşya naklinde kullanılan taşıta
el koyma" maddesidir. 2003 yılı ve 2005 yıllarında
şahsım tarafından da hazırlanmış ve Türkiye
Büyük Millet Meclisine sunulmuş kanun teklifimde de belirttiğim
üzere, özellikle sınır illerimizde bir mahalleden bir mahalleye
yapılan hayvan nakillerinde, şayet nakli yapılan bir
hayvanın küpesi, menşe şehadetnamesi veya pasaportu
yok ise veya nakil aracında 1 kilo çay veya 5 litre mazot yakalanır
ise o taşıtlara el konuluyordu. Bu da, şehir giriş
ve çıkışlarında, özellikle vilayetim olan Van'da
olduğu gibi, halk tarafından da "araba mezarlığı"
olarak adlandırılan ve şehir girişinde kötü bir
manzara oluşturan millî bir serveti çürümeye terk etmek ve geçim
kaynağı sadece bu nakil aracı olan vatandaşları
hem manen hem de madden büyük bir çöküntü içerisine sokmuş ve
işsizlik artışına büyük bir katkı sağlamıştır.
Bu madde de "bu kanunda tanımlanan suçların işlenmesinde
kullanılan taşıtlara Ceza Muhakemesi Kanunu'nun
128'inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre el konulur"
denilmektedir. Bu Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 128'inci maddesinde
"Kara, deniz ve hava ulaşım araçları hakkında
verilen elkoyma kararı, bu araçların kayıtlı bulunduğu
sicile şerh verilmek suretiyle icra olunur" denilmektedir.
El konulan eşyaların muhafazasında, kaçak şüphesiyle
el konulan eşya ile alıkonulan her türlü taşıt ve
araç "miktarı, cinsi, markası, tipi, modeli, seri numarası"
gibi eşyanın ayrıca özelliklerini gösterir bir tutanakla
teslim edilir. Gümrük idaresi de, kaçak eşya ve taşıtların
muhafazası için gerekli olan yerlerde depo temin eder. Yabancı
ülkelerden gelen yasak eşya, yükleme ve taşıma belgelerinde
belirtilerek gümrüğe getirilirse, teminat altında ve gerekli
güvenlik tedbirleri alınarak, geldiği yere veya diğer
bir ülkeye iade veya sevki olunur.
Bu kanunda tanımlanan suçlarla
ilgili olarak, 26 Eylül 2004 tarihli 5337 sayılı Türk Ceza
Kanunu'nun eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümler
uygulanır. Ancak, kaçak eşya taşımasında, bilerek
kullanılan veya kullanılmaya teşebbüs edilen taşıma
aracının müsadere edilebilmesi için, kaçak eşyanın
suçun işlenmesini kolaylaştıracak veya fiilin ortaya
çıkmasını engelleyecek şekilde özel olarak hazırlanmış
gizli tertibat içinde saklanmış olması veya kaçak
eşyanın, taşıma aracı, yükleme miktarı
ve hacim bakımından tamamını veya ağırlık
bölümünü oluşturması ya da naklinin bu aracın kullanılmasını
zorunlu kılması, aracın müsaderesini gerektirmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kanun, kaçakçılığı önleme ve
izleme ve araştırma görevlerini mülki amirlere, Gümrük
Müsteşarlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü,
Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı
ve sorumluluk bölgeleri içerisinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı
bünyesinde olan sınır birliklerine bağlı personele
vermiştir. Kaçakçılıkla mücadeleyi teşvik etmek
amacıyla, kaçak zanlı ile eşya yakalanması hâlinde,
muhbir ve el koyanlara ikramiyeler verilecek ve bu ikramiyeler
de yeniden düzenlenmektedir.
Ayrıca, yıllardır büyük
sorun teşkil eden, kamu kurum ve kuruluşlarına, mülki
idarelere muhafaza edilmek üzere verilen akaryakıtların
akıbetiyle ilgili sorundur. Bu konu, ilave edilen geçici 4'üncü
maddeyle, 1918 sayılı ve 4926 sayılı Kanun çerçevesinde
"
kaçak zannı ile elkonulan veya Gümrük Kanununa göre Devlete
intikal ederek kamu kurum ve kuruluşları ile mülki idarelere
muhafaza edilmekte olan akaryakıtlardan bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarih itibarıyla tasfiyesi yapılmamış
olanlar, bunları muhafaza eden kamu kurum ve kuruluşları
ile mahalli idarelere bedelsiz tahsis edilmiş sayılır."
denilmektedir.
"Bu şekilde tahsis edilen
akaryakıtlardan herhangi bir vergi ve resim harcı alınmaz
ve kaçak zanlı ile el konulan akaryakıtlarda yargılama
sonucunda, mahkemesince sahibine iadesine karar verilenlerin
bedeli hazineden karşılanır" denilmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu kanunun yürürlüğe girmesiyle, uzun
yıllardır, 1918 sayılı ve 4926 sayılı Kanun'la
birlikte oluşmuş olan sıkıntılar da böylelikle
giderilmiş olacak ve uygulama noktasında sıkıntı
yaratmayacak bir kanun çıkarmış olacağız.
Bu vesileyle, bu kanunun çıkarılmasında
emeği geçen, başta Sayın Bakan ve bürokratlarımıza,
ilgili komisyonun Sayın Başkan ve üyelerine ve siz saygıdeğer
milletvekillerine teşekkür ediyor, en kalbi duygularımla
saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz
Sayın Haydaroğlu.
Anavatan Partisi Grubu adına,
Malatya Milletvekili Sayın Süleyman Sarıbaş, buyurun.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli arkadaşlar, Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu olarak görüşmeye başladığımız
1275 sayılı Yasa Tasarısı üzerinde Anavatan Partisi
Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz aldım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanunun teknik özelliklerini biraz
önce konuşan arkadaşım anlattı, neler getirdiğini
zaten biliyoruz. Gerekçesinden de anlaşıldığı
üzere, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5271 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yeni düzenlemelerle, bir noktada 1918
sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair
Yasa'yı değiştiren 4926 sayılı Yasa'nın yeniden
Ceza Kanunu'muz ve Usul Kanunu'muza göre düzenlenmesinden ibaret
bir yasa tasarısı. Ben, yasanın çok teknik özelliklerine
girmeden, bu hususla ilgili genel görüşlerimi belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
"kaçakçılık" tarif olarak, hukuk dışı
mal alışverişi. Bu, yurt dışından yurt içine
girerken olur, yurt içinden yurt dışına giderken olur, yani
hukuk dışında haksız kazanç sağlamanın ve
haksız rekabetin kaynağını oluşturan ve bu
haksız kazancın, haksız rekabetin arasındaki farkı
da millete ödettiren bir sistemin adı. Nasıl olur bu derseniz,
şöyle olur: Sizin ülkenize 28 milyar dolarlık petrol girer
de, bunun sadece 9 milyar doları resmî, 18 milyar doları kaçak
girmişse, siz, resmî girene 4 kat KDV, ÖTV koyarsınız, bunun
Türk çiftçisi bedelini öder, nakliyecisi bedelini öder, fabrika
çalıştıranı, sanayicisi bedelini öder, ama onların
ödediği bedelin 2 katı birilerinin cebine rant olarak,
kaymak olarak girer. İşte, o zaman, siz Türk köylüsüne 1 milyon
liraya vereceğiniz mazotu 2 milyon 400 bin liraya satmak zorunda
kalırsınız. Şimdi biz söylüyoruz, diyoruz ki:
"Mazot 1 milyon lira olacak." "Canım, olur mu?"
Niye olmasın, niye olmasın? 500 bin liraya mal olan mazotu
2 milyon 400 bin liraya niye satarız? Çünkü, 1 milyon 900 bin lira
ÖTV ve KDV, devlet hazinesindeki açıkları kapatmak üzere,
vergi koyarız. Peki, üçte 2 kaçağı önlesek, bu vergiyi
üçte 2 daha az koyacağız demektir. 500 bin lira vergiyle yetineceğiz,
500 bin lira da maliyet oldu mu, 1 milyon liraya mazotu satma
imkânı olacak demektir. Demek ki, ne anlaşılıyor?
Anlaşılan şu: Kaçakçının cebine götürdüğü
Ha, akaryakıt dağıtımcısı olabilir bu,
PKK örgütleri olabilir, başka suç çeteleri olabilir, hangi çete
olursa olsun, hukuk dışı yollarla, kaçakçılık
yoluyla para kazananların haksız rekabetle getirdiklerinin
bedelini de bu fakir fukara millet, boğazından, kursağından,
ÖTV olarak, KDV olarak öder. Ondan sonra "Efendim, Türk tarımına
şunu yapıyoruz ya." Bir şey yapmayın, bir
şey yapmayın. Ne yapın? Türk tarımında, mazottan
aldığınız 5 kat verginin sadece 1 katını
ona destek olarak verin. 5 kat vergi alıyorsunuz, 1 katını
destek olarak verin.
Şimdi, kaçakçılık o
kadar önemli bir hadise oldu ki, 18 milyar dolar petrol kaçakçılığı,
2,5 milyar dolar şeker kaçakçılığı... Ondan
sonra, Sayın Sanayi Bakanı şekere kota, pancara kota,
pancara kota
Hafta sonu Turhal'daydım, "Turhallıya
pancar ekme, tütün ekme
" Niye? Kota
Peki, bu kaçakçılığı
önlesek, 1,5-2 milyar dolarlık şeker kaçakçılığını
önlesek, benim köylüm üretse, kota koymasak da o 1,5-2 milyar doların, kaçakçılıktan
giren şekerin karşılığını, tatlandırıcıdan
giren kaçakçılığın karşılığını
benim köylüme versek kötü mü olur? Keza 2 milyar dolara, 1,5 milyar
dolara yakın sigara kaçakçılığı. Ha bire zam
yapıyor, "Efendim, sigaraya zam yapalım, ÖTV'sini artıralım,
KDV'sini artıralım." Ne ola? Hazineye para lazım.
Niye lazım? Ee, lazım, çünkü, hazine o kadar borçlanmak zorunda
ki, sıcak para baronlarının Merkez Bankasına verdikleri
dolarların karşılığını TL olarak
alıp piyasaya sürecek hâlleri yok; borçlanmanın 2 katı,
hazine, tahvil almak zorunda, parayı piyasadan çekmek zorunda.
Yüzde 20'yle borçlan, yüzde 4,5'la Amerika Merkez Bankasının,
hazinesinin bonolarını satın al... Yani, değerli
arkadaşlar, siz hakikaten muhafazakârsanız, bunun sorgusunu
yapabiliyor musunuz? Yani, yüzde 22'yle borçlanılan bir hazineniz
olacak, diğer taraftan Merkez Bankanız, yüzde 4,5'la Amerikan
hazinesinin tahvillerini satın alacak. Bu devlet zararı
değil de, bu milletin boynuna geçirilmek istenen bir kement değil
de, bunun adı ne, bunun izahı ne? Ya, böyle bir şeyi nasıl
tasavvur edebilirsiniz? Sonra döneceksiniz "her şey
iyi" diyeceksiniz. Bakın arkadaşlar "her şey
iyi" diyenler, Türkiye'ye sıcak para veren baronlar, sıcak
para baronları, bu Avrupa'nın, Amerika'nın emeklilik
fonlarında... Yani Hans'ın, Coni'nin emeklilik maaşlarını
daha çok, fazla alabilmeleri için, o fonlardaki paralarını
size sıcak para baronları getiriyorlar, karşılığında
TL alıyorlar, doları baskılıyorlar. Onları
da sizin hazinenize, borçlanma ihtiyacının 2 katı vererek,
oradan aldıkları gelirlerle, tekrar gidip, kendi emeklilerinin
refahını yükseltiyorlar. Yani, Hasan'ın, Ali'nin alacağı
parayı Hans alıyor, Margaret alıyor, John alıyor.
Türkiye bu, Türkiye böyle bir sarmalın içine girdi, Türkiye böyle
bir kuşatılmışlığın içine girdi. Hep
anlatıyorum, küresel sistemin Türkiye'ye biçmek istediği
rol, itaat eden, buyruk dinleyen bir ülke olsun isteniyor, borçlandırıldıkça
borçlandırılıyor, Türkiye söz söyleyen olmasın,
buyruk veren olmasın, küresel güç olmasın, bölgesel güç olmasın,
söz söylemesin; boyun büksün, buyruk alsın, talimat alsın
ve Türkiye itaat etsin isteniyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - 10 milyar dolar artırıyorlar...
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) -
Türkiye'nin iktidarları itaat edebilir, ama biz itaat etmeyeceğiz,
biz itiraz edeceğiz buna. Böyle bir sistem olabilir mi? Benim hazinem,
Merkez Bankam, nasıl 4,5 dolarla Amerikan hazine bonosu satın
alabilir? Hiç düşündünüz mü arkadaşlar? Vicdanınıza
elinizi bir koyun ya! Ben, dolarla, yüzde 15 borçlanacağım
IMF'den; ondan sonra, Merkez Bankası parasını götürüp
yüzde 4,5'la Amerikan hazine bonosu alacağım. Bunun
adı kaçakçılık işte. Bunun adı
İşte
kaçakçılık bu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - 10 milyar dolar artırmışlar Süleyman Bey.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) -
Bunun adı hukuk dışılık, milletin değerlerini
yabancıya peşkeş çekmek. Ali'nin alacağını,
Hasan'ın alacağını Hans'a vermek, Ali'nin alacağını,
Hasan'ın alacağını Margaret'e vermek.
Şimdi, bir sistem kurulmuş,
çok güzel. Bakın arkadaşlar, bu sıcak para baronları,
Citibank, Morgan, diyorlar ki: "AK Partiyle beş yıl daha."
Niye? Çünkü, para kazanıyorlar adamlar. TÜSİAD
TÜSİAD
da diyor: "AK Partiyle beş yıl daha." Onlar da iyi para
kazanıyorlar, maşallah. 26 tane, milyar dolar sahibi yayımlandı
Forbes Dergisi'nde. Ama, 26 milyon yoksul olduğu TÜİK raporlarında
var. Her 1 milyon yoksula karşılık 1 tane, milyar dolar
sahibimiz
Bravo! Bravo! Sosyal adalet bu olacaktı; öyle mi? Vicdanım
kanıyor, vicdanım. Vallahi, vicdanım kanıyor. Gidin,
şu Anadolu insanlarına bir bakın Allah aşkına
ya! Bakın bir ya, bakın! Böyle düzen olmaz. Bu düzeni değiştirecektik.
Bu düzeni yıkacaktık. Bu düzeni yerin dibine sokacaktık.
Öyle söz vermiştik bu millete. Ama ne oldu? Tamahkârlığımız,
tamahkârlığınız, fırsatçılığınız
Hele biz bu dönemi bir geçirelim, bu dönem iyi dönem
"
Bakın arkadaşlar,
fırsatı ganimet, ganimeti de yandaşlarınıza
nimet yaptınız. Fakir fukara yok artık sizin lügatınızda.
Fakir fukara kalmadı. Eğer kalsaydı, 18 milyar dolar
petrol kaçakçılığı olmazdı Sayın Bakan.
Eğer kalsaydı, 2 milyar dolar şeker kaçakçılığı
olmazdı. Eğer kalsaydı, çay kaçakçılığı,
sigara kaçakçılığı
"Biz Kanun'u değiştirdik,
1918'i değiştirdik." Siz zannediyorsunuz ki, biz çok kanun
değiştirirsek bu işler hallolur. Bir adaya kanunları
yığın bakayım, o adada suçu önleyebilir musunuz?
Kanunlar önlemez suçu. Bir tarlaya tohum ekersiniz, gübre verirsiniz,
çapalama yaparsınız, ilaçlarsınız, her şeyi
yaparsınız, ama, o tohumun yeşermesi için iklim lazım
iklim, iklim lazım. Bir ülkede başbakanın oğlu 5
milyon dolara gemi alıyorsa ve o aldığı gemiyi,
iki sene, üç sene evvel kendisine burs verenlerden alıyorsa, o
ülkede iklim bozulmuştur. Siz iklimi değiştirmediğiniz
müddetçe, siz kendi yandaşlarınıza ganimet dağıtmaya
devam ettiğiniz müddetçe, Türkiye'de kaçakçılığı
önleyemezsiniz; çünkü, öyle bir rant pazarı kurulmuş ki,
ne kanunla ne yasayla ne şununla ne bununla önleneceği
yok. Geçti bunlar.
Bakın, kırk defa söylüyoruz:
Habur'da neler oluyor? Habur'da neler oluyor? Habur'da olanlardan kimsenin
haberi yok. Habur'da bir düzen kurulmuş; alan memnun, satan memnun.
Mersin Serbest Bölgesinde neler oluyor? Bak, 60'a yakın, yüzde
60'a yakın şirket Barzani'ye ait. Sayın Bakan, iddia ediyorum,
Barzani'ye ait. Onun talimatıyla iş yapıyorlar, onun talimatıyla
kaçakçılık yapıyorlar. Ondan sonra, siz burada,
"Efendim, Kuzey Irak'a müdahale edelim mi, etmeyelim mi?" Etmeyin,
ama, bir kesin kapılarını. Yüzde 13'le sanayiciye verdiğiniz
elektriği yüzde 5'le Barzani'ye veriyorsunuz. Hiç mi utanma yok?
Hiç mi utanma yok? Benim Türk köylümün, kuyusundan su çekmek için 18
sente kullandığı elektriği 5 sente Barzani'ye verirken
yüzünüz kızarmıyor mu? Kızarmıyor mu Kerkük'te 18
Türk katledilirken? Kızarmıyor mu? Nasıl millîsiniz, nasıl?
Yani, artık konuşmak istemiyorum, utanıyorum bu kürsülerde,
bu kürsüde utanıyorum bunları dile getirmeye. Yazık,
yazık bu millete! Millete pancar ektirtmiyorsunuz. Niye? Kota
var. Aradaki fark neyle kapanıyor? Tatlandırıcıyla.
Dünyanın her tarafında yüzde 2, bizde yüzde 15 tatlandırıcı
kullanılıyor çikolata sanayisinde, başka sanayilerde.
Niye? Cargill para kazansın diye. Ya, ne çabuk ortak oldunuz, Allah
aşkına, ne çabuk sistemle uyuştunuz? Böyle mi geldiniz
siz yahu? Hiçbir şey söylemiyorum, millete havale ediyorum sizi.
Saygılar sunuyorum. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz
Sayın Sarıbaş.
Şahsı adına, Kütahya
Milletvekili Sayın Alaettin Güven, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ALAETTİN GÜVEN (Kütahya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 1275
sıra sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu
Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım,
Değerli Başkanım, kıymetli arkadaşlarım;
4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, yürürlükten
kaldırılan 1918 sayılı Kanun'dan daha çağdaş
ve daha gelişmiş normları ihtiva etmektedir. Böyle olmasına
karşın uygulamada sıkıntılar meydana gelmiş
olup bu sıkıntılar iki noktada yoğunlaşmaktadır:
Bunlardan özellikle birincisi sınır bölgelere yakın
yerlerde belgesiz hayvan nakli kaçakçılık sayılmıştır.
Sadece belgesiz taşınan mallarla ilgili delillere dayanılmadan
kaçakçılık olarak yorumlanması önemli mağduriyetleri
de beraberinde getirmiştir. Bu mağduriyetin giderilmesi
için konuya açıklık getirilmesi amaçlanmıştır
bu yasayla.
Bu arada, el konulan binlerce vasıtanın,
çeşitli ticari emtianın ekonomimizin dışında
tutulmaması için bu yasa ek bir maddeyle de güçlendirilmiştir.
Gümrüklerimizde yapılan kaçakçılıklarla ilgili mevzuat
eksikliğinin giderilmesi amacıyla da yapılan bir düzenleme
olup bunun yanı sıra kaçakçılıkta karşılaşılan
uygulama aksaklıkları ve eksikliklerin giderilmesi
amaçlanmış olup yasamızın ülkemize, insanlarımıza,
hepimize hayırlı uğurlu olmasını temenni
eder, saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Güven.
Yine şahsı adına, Manisa
Milletvekili Sayın İsmail Bilen. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu Tasarısı ve teklifleri -1275 sıra sayılı
Kanun Tasarısı ve teklifleri- üzerinde şahsım
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Evet, biraz önce Anavatan Partisi
Grubu adına konuşan arkadaşımızın birtakım
eleştirilerine de birkaç cümle ile cevap vermek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Habur'da
ve sınır kapılarında neler yaşandığını,
neler olduğunu iddia eden arkadaşımıza en güzel
cevabı, yine devletimizin, Hükûmetimizin resmî rakamlarından
vermek istiyorum. 1999 ve 2002 yılları arasındaki gümrüklerde
yakalanan kaçak emtia miktarı 333,7 milyon YTL iken, 2003 ve 2006
yılları arasında yakalanan kaçak eşya miktarı
1 milyar 661 milyon YTL'dir. Yani, yaklaşık bu artış,
yakalamadaki, takipteki, önlemedeki artış yüzde 397'ye
tekabül etmektedir. Peki, bütün bunlara rağmen, sınır
kapılarında hâlâ usulsüzlükler, yanlışlıklar
olmuyor mudur? Elbette oluyordur. Bütün dünyada olduğu gibi
bizim sınırlarımızda da buna benzer hadiseler yaşanmaya
belki devam ediyordur, ancak, geçmişle mukayese edildiğinde,
inanıyorum ki, Hükûmetimiz, Bakanlığımız, bu
hususta üzerine düşen görev ve sorumluluğun bilinciyle
hareket etmiş ve buradaki hem takibi hem izlemeyi etkin bir
şekilde yaparak 1 milyar 661 milyon YTL'lik bir kaçak eşya yakalama
başarısını ortaya koymuştur.
Değerli arkadaşlar, yine
Sayın Sarıbaş'ın ortaya attığı birtakım
iddialar vardır. Evet "Düzeni değiştirmek iddiasıyla
iktidara geldiniz, düzenin adamı oldunuz, düzenle entegre oldunuz
ve ezilen Anadolu insanı." dedi. Buna da katılmak mümkün
değil. Biz, Anadolu insanıyla sürekli birlikteyiz. Her hafta
sonu, aşağı yukarı bütün milletvekili arkadaşlarımız,
seçim bölgelerinde bu Anadolu insanıyla beldesinde, köyünde,
kahvesinde birlikte oluyorlar.
İş çevreleri, geçmişte
Hükûmete ve Hükûmetin programına güvenmeyen iş çevreleri,
ilk defa iktidarımız döneminde güven ve istikrarın
yakalanmış olmasından kaynaklanan hem ihracatta hem
üretimdeki başarısıyla performansını ortaya
koymuş ve gelir dağılımındaki adaletsizlik,
sürüyor olmasına rağmen, iktidarımız döneminde
daha aza indirgenmiş durumdadır.
Yeni zenginlerin türemesinden
rahatsız olmak yanlıştır. Rahmetli Özal bunu duymuş
olsaydı, Sayın Sarıbaş'ı ikaz eder, hatta biraz
da belki tenkit ederdi. Rahmetli Özal döneminde "Anadolu aslanları,
kaplanları" diye yeni zenginler oluşturulmuş, sermaye
tabana yayılmaya çalışılmış ve iktidarımız
döneminde de bugün bu sermaye Anadolu'ya yayılmış ve
Anadolu'da KOBİ'ler vasıtasıyla, küçük sanayiler vasıtasıyla
insanımızın zenginleşmesine, aş ve iş
bulmasına vesile olmuştur. Zenginden veya zenginlikten
veya sanayiciden ürkmek başkalarına yakışır,
ama, Anavatan Partisine ve Anavatanın kurucularına yakışmaz,
geçmişte temsil ettiği misyonla da çelişir.
Değerli dostlar, Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; sermaye, küresel sermaye
de dâhil olmak üzere, yaptığı yatırımla bu bölge
insanına, Türk insanına istihdamda katkı sunuyor. Bunun
dışında, üretimiyle gayrisafi millî hasılanın
artışına vesile oluyor. Ülkenin ve insanların
zenginleşmesine sebebiyet veriyor. Peki, bu zenginleşmeden
birtakım çıkar çevreleri veya yanlış hesaplar peşinde
koşan veya gümrük kapılarında gümrüksüz veya yalan ve
yanlış beyanlarla gümrüksüz veya yalan yanlış beyanlarla,
eksik beyanlarla birtakım emtiaların kaçak olarak içeriye
girmesine tevessül eden bir kitle, geçmişte de vardı, bugün
de var, yarın da olacak. Gelişmiş Avrupa ülkelerinde
de bu var. Hukuk da, bunları yakalamak, bu yanlışları
düzeltmek için var; dolayısıyla, bu mücadele dünya var oldukça
inanıyorum ki devam edecek. Tasarıyla ve tekliflerin birleştirilmesiyle,
kaçakçılıkla etkin bir mücadele istenmekte, arzulanmakta.
İnanıyorum, bundan sonra
çıkaracağımız yasayla, sizlerin kabul oyu vereceği
bu yasayla, bu tür kaçakçılığın önüne geçilecek
ve bunu özellikle ihbar eden veya kamu kurum ve kuruluşlarını
bilgilendiren insanların da kimliklerinin gizlenmesi bu hususta
daha etkili bir faktör olacaktır diye düşünüyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz
Sayın Bilen.
Sayın milletvekilleri, tasarının
tümü üzerindeki konuşmalar tamamlandı.
Yirmi dakikalık soru cevap
kısmı var; ancak, saat 19.45'te toplanmak üzere birleşime
ara veriyorum.
Kapanma Saati
: 18.49
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 19.50
BAŞKAN:
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77'nci Birleşimi'nin Üçüncü Oturumu'nu
açıyorum.
1275 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın üzerindeki görüşmelere kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri, tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.
Şimdi, maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz malumunuz.
Birinci bölüm, 1 ila 16'ncı maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Malatya Milletvekili Sayın
Muharrem Kılıç
Yok.
Anavatan Partisi Grubu adına
Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan.
Buyurun efendim. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; 1275 sıra sayılı
Kaçakçılık Kanun Tasarısı hakkında Anavatan
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
en derin saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biri
sorsa ve dese ki: "Türkiye'de en gelişmiş sektör hangisidir?"
Bunun en doğal cevabı, kaçakçılık sektörü olurdu
diyorum. Evet arkadaşlar, maalesef, Türkiye'de en gelişmiş
sektör kaçakçılık sektörüdür. Bakınız arkadaşlar,
önemli kaçakçılık soruşturmaları yapmış
eski bir gümrük müfettişi, Türkiye'deki kaçakçılıkla
ilgili neler söylüyor: "Eskiden müfettişler tam yetkiyle
çalışırdı. Şu anda müfettişlerin hiçbir
yetkisi yok. Bakan 'bu işi kapatın' derse o kapatılıyor,
'üzerine gidin' derse gidiliyor. Artık, teftiş kurullarında
iki türlü müfettişlik var: Biri tetikçilik, diğeri sifonculuk.
Teftişlerin üzerine sifon çekiyorlar, kirler gidiyor biliyor
musunuz?" diyor, "Eğer bakan ve üst bürokrat izin verirse,
hiç geçmeyecek eşyalar geçer gümrüklerden." diyor. Kaçakçılıkta
öyle bir sistem var ki, mesela binlerce ton petrol geçiyor bu sistem
sayesinde.
Değerli arkadaşlar, kaçakçılık,
ekonomimizi, düzenimizi, vergi sistemimizi, vatandaşın
devlete olan güvenini ve ülkemizin prestijini kemiren bir veba gibi.
Kaçakçılığın kontrol altına alınması,
ancak çok kararlı ve takipçi bir siyasi iradeyle mümkün olabilir.
Kaçakçılıkla etkin mücadele, emniyet ve ilgili tüm diğer
devlet kurumlarının çalışmalarında gerekli
her türlü kolaylığı ve arkalarında onları koruyan
siyasi bir iradeyi hissetmeleriyle sonuç alınabilecek bir hususiyettir
ve maalesef, Hükûmet kaçakçılıkla mücadelede sonuç alamıyor.
Kaçakçılığın kolları çok uzun ve kuvvetlidir
ve Hükûmet kaçakçılığı önlemeyi kendisi için önem
atfettiği bir alan olarak görmediği için, devletin gücünü
tesis etmede, maalesef, bir mesafe kaydedemedi.
Değerli arkadaşlar, kaçakçılık,
arabadan sigaraya, soframızdaki şekere kadar her alanda
cirit atmaktadır. Araba kaçakçılığından
başlarsak eğer, araba kaçakçılığı ülkemizde
çok yaygın olup, araba kaçakçılığı değişik
yöntemlerle gerçekleştirilmektedir. Bu yöntemler şöyle
olabiliyor arkadaşlar: Sahte gümrük belgesi düzenleyerek, yani
yurt dışında normal değerinden satın alınarak
veya aracın kiralanarak ülkemize sahte belgelerle sokulup,
ithal işlemleri yapılmadan ikinci ve üçüncü kişilere
satılması suretiyle oluyor. Çifte fatura kesilmesiyle,
yani ticari olarak ithal edilen bir araç gümrükten geçilmeden önce,
satın alınan ülkeden iki farklı fatura veya biri gerçek
olan biri sahte olan değeri düşük bir fatura gümrük girişinde
beyan edilerek değerinin az gösterilmesi ve buna bağlı
olarak da az gümrük ödenmesi şeklinde oluyor.
Değerli arkadaşlar, kaçakçılık
sektörünün en yaygın olduğu alanlardan birisi de sigara
tüketimi alanıdır. Türkiye'de sigara kaçakçılığının
boyutları son yıllarda giderek daha organize ve daha büyük
çaplara ulaştı. Öyle ki, PKK gibi terör örgütleri ile uluslararası
uyuşturucu kartelleri sigara kaçakçılığından
elde edilen parayı keşfettikten sonra neredeyse sektör değiştirdi.
Önceleri Çin'de üretilip Türkiye'ye
kaçak yollardan sokulan sahte sigaralar, artık Kuzey
Irak'ın Dohuk ve Süleymaniye şehirlerinde kurulan iki fabrikada
üretiliyor. Kuzey Irak'tan gelen sahte sigaraların ilk durağı
ise Mersin Serbest Bölgesi oluyor. Örneğin, birkaç yıl önce
serbest bölgede 20 milyon dolarlık sahte sigara kaçakçılığı
ortaya çıkarılmıştı. Tabii ki bu sadece tespit
edilebilen bir miktardır.
Yurt dışından gelen
her yolcu, beraberinde vergiden muaf olarak 1 karton sigara getirebiliyor,
fakat, pratikte bu 3 karton olarak uygulanıyor. Gürbulak
Sınır Kapısı'ndan bunun için her gün yüzlerce kişi
İran'a girip çıkıyor. Türkiye'ye her yıl 25 bin ton kaçak
sigara giriyor. Yani, her 6 sigaradan 1'i kaçak. Bundan dolayı
resmî kurumlara göre yılda 1 milyar dolar, tütün eksperlerine
göre ise 2 milyar dolar zarara uğruyoruz. Aslında bu durum
Tütün Piyasası Dairesinin Mart 2005 tarihli raporunda
açıkça görülebiliyor. Rapora göre kaçak sigara girişleri
sebebiyle Tekel pazar payını ülke genelinde yüzde 40 kaybederken
doğu illerinde bu oran yüzde 70'e kadar çıkıyor. Buna
karşılık sigara kaçakçıları ise konteyner başına
1 milyon dolar para kazanıyorlar ve bu rakamlar her geçen gün artıyor.
Çünkü sigara kaçakçılığı, Türkiye'de, kaçakçılık
sektörünün en gözde dallarından birisi hâline gelmiştir.
Değerli arkadaşlar, değil
sigara, soframızdaki şeker de kaçakçılık piyasasının
esiri. Tükettiğimiz her 3 kilo şekerden 1 kilosu kaçak ve
bu durum şeker kaçakçılığının ne boyutlara
ulaştığını gözler önüne seriyor. Türkiye'nin
bir yıllık şeker tüketiminin yaklaşık 1,5 milyon
ton olduğu ve her yıl 500 bin ton kaçak şekerin Türkiye'ye
girdiği düşünüldüğünde, kaçakçılığın
ne boyutlara ulaştığı net bir şekilde ortaya
çıkıyor.
Özellikle güneydoğudaki
sınır kapıları ve iller, şeker kaçakçılığının
üssü hâline gelirken ülkemize en çok Suriye ve İran'dan kaçak
şekerin girdiği tespit edilmiştir.
Gümrük Müsteşarlığı
Gümrük Muhafaza birimi ekipleri, 2004 yılında Türkiye'nin
çeşitli gümrük kapılarında yaptıkları operasyonlarda
piyasa değeri 1 trilyon 225 milyar lira olan toplam 757 bin ton
402 kilo kaçak şeker ele geçirdi. Ele geçirilmeyen yüz binlerce
ton şeker ise piyasaya sürülmüştür. Gıda Dernekleri
Federasyonu Başkanı ise, şeker kaçakçılığının
eroin kaçakçılığından daha kârlı hâle geldiğini
söylemişti. Kaçakçılığın en önemli nedeni
ise, Türkiye iç piyasasındaki şeker fiyatlarının
uluslararası şeker fiyatlarının çok üzerinde olmasıdır.
Suriye'de 1 ton şeker yaklaşık 250 dolar iken, Türkiye'de
aynı miktar şekerin fiyatı yaklaşık 1.500 dolar.
Bu fiyat farkı da kaçakçılığı tetikliyor.
Değerli arkadaşlar, durum
işte böyle. Halkın fakir kahvaltı sofrasındaki
şeker, Suriye'de bile daha ucuz olduğu için kaçakçılık
ağının malzemesi oluyor. Hatırlarsınız,
Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürü Mehmet Azmi Aksu,
Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesi'nden fabrikalarda
üretilen küp şekerlerin yüzde 90'ının kaçak şekerden
üretildiğini, daha önce kaçakçılığın genellikle
Suriye ve diğer güney ülkeleri üzerinden yapıldığını,
ancak son zamanlarda bunun daha değişik yönlere saptığını,
söylemişti. Kaçak şeker, kamyon, otobüs ve tırların
dışında bir de ilkel yöntemlerle taşınarak
yurda sokuluyor. Katırlarla Suriye sınırında taşıma
yapılıyor, hatta bayramlarda Suriye'ye akrabasının
yanına gidenler, dönüşte çuval çuval şeker getiriyorlar.
Birleşmiş Milletler Uluslararası
Narkotik Kontrol Kurulunun 2006 yılı raporunda, Türkiye'de
extacy kaçakçılığında artışın ciddi
boyutlara ulaştığı bildirilmiştir. Raporda,
Batı Asya bölgesinin içerisinde değerlendirilen Türkiye'de
amfetamin türü uyarıcıların kullanımında
artış yaşandığı da belirtilmiştir.
Raporda, Türkiye'de ele geçirilen eroin miktarında yükseliş
görüldüğü de belirtilmiştir. Ele geçen afyon miktarındaki
azalma ise, eroinin ülke dışındaki yasa dışı
laboratuvarlarda üretildiği ve daha sonra kaçak olarak ülkeye
sokulduğunun göstergesi olarak yorumlanmıştır.
Türkiye'de son yıllarda kullanımında
büyük artış görülen extacy kullanımının büyük
şehirler ve turistik alanlar ile sınırlı olmadığı,
özellikle gençler tarafından tüketildiği de ifade ediliyor.
Öte yandan, Türkiye'nin, Arap Yarımadası'na
yapılan kaçak fenetilin sevkiyatının güzergâhı
olarak da kullanıldığına dikkat çekiliyor.
Hükûmetse, her şeyi olduğu gibi, maalesef, bunu da seyrediyor.
Bu Hükûmet döneminde kaçakçılıktaki
artıştan söz edip de kaçak etten söz etmemek olmaz. Sofralarımıza
kurulan kaçak et, milletçe damaklarımızı, midelerimizi
ve millî onurumuzu, maalesef, asitliyor değerli arkadaşlar.
Kaçak etin en temel sebebi, hayvancılık
sektörümüzdeki krizdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- ATO'nun raporuna göre, 2002 yılında 5 milyon 500 bin Türk lirası
olan karkas et fiyatları, 2003 yılında ulaştığı
7 milyon 800 bin Türk lirasından, 2005 yılı Temmuz
ayında 6 milyon 915 bin TL'ye geriledi. Buna rağmen, aynı
dönemde yem fiyatları 204 bin liradan 370.600 liraya yükseldi.
Tabii ki, girdi fiyatlarındaki yükseliş besicilerimizi
bu krize sokmuştur. Türkiye'de et fiyatlarındaki gerilemenin
de en önemli nedeni kaçak et girişi.
Türkiye'nin 6-7 milyar dolarlık
zarar ettiği kaçak et tüketiminde İstanbul'un yüzde 60'la
ilk sırada yer alması dikkat çekicidir. Türkiye genelinde
ise kaçak et tüketimi yaklaşık yüzde 50 civarındadır.
Bu da besicimizi, köylümüzü çok fena hâlde etkilemektedir.
"Milletin sofrasındaki ete sahip çıkamayan bir hükümetle
ne yapılır?" diye sormak istiyorum değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
son cümlenizi rica edebilir miyim.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bahsettiğim diğer alanların
yanı sıra, Hükûmet, aynı zamanda, akaryakıt kaçakçılığıyla
da mücadelede, maalesef, mesafe kaydetmemiştir. Bizzat Enerji
Bakanlığı bürokratları tarafından sunulan
bir rapora göre, Türkiye'ye yılda 1,2 milyon ton kaçak benzin,
1,5 milyon ton da motorin giriyor. Türkiye, petrol kaçakçılığından
yılda 2,5 milyar dolarlık vergi kaybına uğruyor.
Ancak, bu vergi kaybına, dökme ve tüplü LPG'nin oto LPG olarak satılmasından
oluşan ÖTV ve KDV kayıpları ÖTV'siz deniz yakıtlarının
karada satılmasından oluşan vergi kayıpları,
yasa dışı yollarla yapıldığı için kayıt
dışına çıkan bu faaliyetlerin getirdiği kurumlar
vergisi kayıplarıyla oluşan güvensizlik ortamından
dolayı yatırım kayıpları da dahil değildir.
Akaryakıt kaçakçılığının farklı yöntemleri
bulunuyor. Kaçak petrol yurda kara ve deniz yoluyla sokuluyor ya
da ihraç ve özel amaçlı kullanılması gereken vergisiz
akaryakıt veya LPG, izinsiz olarak yurt içinde pazarlanıyor.
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
lütfen
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Son cümlelerimi, efendim, söylüyorum.
Değerli arkadaşlar,
açıkça görülüyor ki, kaçakçılık piyasası ülkemizin
kapılarını, korunaklarını delerek ağlarını
yurdun dört bir yanında örüyor, millî ekonomimizi zayıflatıyor,
devletimizi hiçe sayıyor, korkusuzca ve fütursuzca yurdumuzda
cirit atıyor. Hükûmet, devlet kurumlarının etkin bir koordinasyonunu
oluşturamıyor ve kaçakçılığın serpilmesine
fırsat veriyor. Kaçakçılık ülkemizle alay ediyor.
Hükûmet, Cumhurbaşkanlığı seçiminin pek eğlenceli
bulduğu bahisleriyle, siyaset magaziniyle uğraşıyor;
millet ise, hükûmetsizliğin pençesinde sofrasındaki
şekere ve ete sahip çıkacak bir hükûmet bekliyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özdoğan.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Malatya Milletvekili Sayın Muharrem Kılıç,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Teşekkür ederim. Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, 1275
sıra sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu
Tasarısı hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, birinci bölümüyle ilgili söz almış bulunmaktayım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Hükûmet, ilk kurulduğu dönemlerde, 2003 yılında, 1918 sayılı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun artık uygulanamaz
olduğunu, ihtiyaca kâfi gelmediğini, bu Yasa'nın yenilenmesi
gerektiğini belirterek, ilk icraatlarından birisi olarak
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısı'nı
getirmişti. Aynı zamanda, bu yasa tasarısının
bir uyum süreci olduğunu, Avrupa Birliği Müktesebatı'na
uyumla ilgili olduğunu o zamanki açıklamalarında belirtmişti,
biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu yasa çalışmalarına
gerek komisyonlarda gerekse Meclis görüşmeleri sırasında
önemli katkılar sunmuştuk. Ancak, aradan henüz üç yıllık
bir süre geçmeden Hükûmet bu tasarıyı yeniden ele aldı.
Bu kez gerekçeye bakıyoruz, deniliyor ki: "Bu Yasa'dan sonra
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu yürürlüğe girdi, daha sonra
Kabahatler Kanunu yürürlüğe girdi, Ceza Muhakemesi Kanunu
yürürlüğe girdi. Bu nedenle biz bu yasalarla Kaçakçılık
Kanunu'nun uyumunu sağlayacağız." Olayı, biz
de ilk başta, böyle olur diye düşünmüştük; ancak, yasaya
baktığımızda, sadece uyumla ilgili bir yasa olmadığını,
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun A'dan Z'ye tümüyle değiştirildiğini,
yeni bir kanun olarak karşımıza geldiğini gördük.
Şimdi, şöyle tereddütler doğdu: Acaba dedik, bu Yasa'nın
uygulanmasında sıkıntılar mı yaşandı?
Yasa yeni bir yasa, mahkemelerde kararlar yeni yeni oluşuyor,
içtihatlar yeni yeni oluşmakta. Peki, bu Yasa'yı tümüyle
değiştirmek nereden kaynaklandı, diye bunun araştırmasını
yaparken yasa tasarısını incelediğimizde, birtakım
düzenlemelerle, birtakım bakanlara, birtakım artık
ismini bilmediğimiz şahıslara özel düzenlemeler getirildiğini
görerek, bunu dile getirdik, dedik ki: "Sayın Bakan, Sayın
Komisyon Başkanı, burada özel düzenlemeler var. Bu tasarının
uyumla ilgisi yok." Kısmen, önerilerimizle, yasanın
bu karşı çıktığımız maddelerini düzenledik.
Ancak, yine de muhalefet şerhimizde de belirttiğimiz üzere,
yasa tümüyle tam anlamıyla içimize sindirebildiğimiz
bir yasa tasarısı değil.
Bu tasarının görüşülmesi
sırasında çok ilginç şeyler de yaşandı. Hükûmet
adına bir Sayın Müsteşar Yardımcısı geldi,
Sayın Bakanın yerine oturdu. Bu Sayın Müsteşar Vekilinin
konumunu araştırdığımızda, bu Sayın
Müsteşar Vekili hakkında, kaçakçılığa yardım
etmek fiilinden Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı
tarafından fezleke düzenlenmiş, ön inceleme talep ediliyor
eski Kaçakçılık Kanunu'nun 11'inci maddesine muhalefetten.
BAŞKAN - Sayın Kılıç
MUHARREM KILIÇ (Devamla) - Dedik
ki
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
bakın, konu dışına çıkmayın. Burada bir
bürokrat yok.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) -
Gelsin buraya, olur mu? Sayın Bakan gelsin. Ben de aynı
şeyi söyleyeceğim.
MUHARREM KILIÇ (Devamla) - Bu komisyonla
ilgili Sayın Başkan.
BAŞKAN - Efendim, olursa olsun,
siz, genelini anlatın lütfen. Kişiselleştirmeyin lütfen.
Onun kanalları ve yolları başka.
MUHARREM KILIÇ (Devamla) - Sayın
Başkan, bu kanunla ilgili.
BAŞKAN - Olsun.
MUHARREM KILIÇ (Devamla) - Bu kanunla
ilgili.
BAŞKAN - Olsa da, İç Tüzük'te
öyle bir şey yok.
MUHARREM KILIÇ (Devamla) - Efendim,
bununla ilgili böyle bir durumla karşılaşınca,
dedik ki: "Değerli arkadaşlar, sanırım, dünyanın,
yani parlamenter hayatında ilk kez böyle bir şey oluyor. Yani,
ne yapıyorsunuz? Kaçakçılıktan sanık birisi geliyor,
hükûmet sırasında oturuyor. Siz de onunla beraber, kaçakçılık
kanununu komisyonda görüşerek düzenlemeye çalışıyorsunuz.
Buna itiraz ettik, dedik ki: "Değerli arkadaş, böyle
bir şey olamaz, böyle bir rezalet olamaz." Bu itirazlarımız
üzerine, bu şahıs, bir dahaki toplantılara katılmadı.
Ancak, orada, sanırım bir
eksiklik vardı. Bu düzenlemede, Sayın Maliye Bakanı
Kemal Unakıtan'a yönelik de bir düzenleme yer alıyordu,
onun yargılanmakta olduğu kanun maddesiyle ilgili bir düzenleme
yer alıyordu. Şu eksik bırakıldı sanırım:
Orada Bakan olarak da Sayın Kemal Unakıtan gelip yerini alsaydı,
buradaki kanun tasarısı tam yerini bulmuş olacaktı
değerli arkadaşlar!
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; yasanın içeriğine baktığımızda,
yasanın genel gerekçesiyle içeriğinin de uyuşmadığını
görüyoruz. Yasanın genel gerekçesinde Ceza Kanunu'na uyumdan,
Kabahatler Kanunu'na uyumdan bahsediliyor. Sistemimizde, eski ceza
sistemimizde, suçlar ve kabahatler aynı ceza kanunu içinde
yer alıyordu. Ancak, daha sonraki yaptığımız
düzenlemede, suçlar 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda düzenlendi,
kabahatler de 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nda düzenlendi.
Oysa, bu tasarının 3'üncü
maddesine baktığımızda, maddenin ana başlığı
"Kaçakçılık Fiilleri", başlığı
da "Suçlar ve kabahatler." Yani, bizim sistemimizde artık
suçları ayrı düzenliyorduk, kabahatleri de ayrı düzenliyorduk.
Ancak, bu getirilen düzenlemeyle, genel gerekçesinde açıkça
belirttiği hâlde, burada suçlar ve kabahatleri yine birbirine
karıştırarak bir düzenleme yapmış olduk ve yeni
getirmiş olduğumuz sistemden ayrılmış olduk.
Yine, bu tasarıya karşı
vermiş olduğumuz muhalefet şerhinde de belirttiğimiz
üzere, bu tasarıyla, hayalî ihracatla ilgili suçlarda nitelikli
dolandırıcılık suçundaki ceza miktarı geçmişte
iki yıldan yedi yıla kadar hapisti, oysa şu anda gelen
düzenlemeyle bu bir yıldan beş yıla kadar hapis olarak
düzenlendi. Böylece, asıl amacın kaçakçılıkla mücadele
olmadığını, bir anlamda kaçakçılığı
teşvik gibi bir düzenleme olduğunu da burada görmüş
oluyoruz, çünkü alt sınırını bir yıla çekmekle
bunun paraya çevrilerek tecil etme imkânını da bu yasayla
sanıklara vermiş oluyoruz.
Değerli arkadaşlar, zaten
önemli olan, yasaları çıkarmak değil. Bu Hükûmet geldikten
sonra çok önemli yasalar çıkardık, ancak önemli olan, yasaların
uygulanmasıdır. Siz, yasaları iyi uygulamazsanız,
dünyanın en iyi yasalarını da çıkarmış olsanız
o yasalar bir sonuç vermez. Bu nedenle, yeni yasa yapmak önemli değil;
önemli olan, yine yasaların değişmesi değil, kafaların
değişmesidir. Hükûmette, kaçakçılıkla mücadele
anlamında önemli bir kararlılık göremiyoruz. Bu
Hükûmet döneminde ülkemizdeki kaçakçılık had safhaya
ulaşmıştır. Özellikle petrol kaçakçılığında,
sigara kaçakçılığında, şeker kaçakçılığında
bunların boyutu milyar dolarları aşmıştır.
Bu nedenle, bu getirilen Kaçakçılık Kanun Tasarısı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MUHARREM KILIÇ (Devamla) -
Sağ olun Sayın Başkanım.
Bu tasarıyla, sanırım
kaçakçılığı önlemek amaçlanmıyor, kaçakçılara
nasıl yardımcı olunur, kaçakçıların cezası
nasıl azaltılır, sanırım bu anlayış
söz konusu, çünkü suçun niteliği değiştiriliyor, cezalar
hafifletiliyor. Bu anlayışla bizim kaçakçılığı
önlememiz mümkün değil.
Bu düşüncelerle, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kılıç.
Şahsı adına, Erzurum
Milletvekili Sayın Mücahit Daloğlu
Yok.
Şahsı adına, Kastamonu
Milletvekili Sayın Hakkı Köylü... (AK Parti sıralarından
alkışlar)
HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) - Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlarım; şahsım
adına, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun birinci bölümüyle
ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Benden önce konuşan arkadaşlarım,
Kanun'u daha ziyade eleştirdiler ve neden değiştirildiği
konusunda da endişelerini belirttiler. Öncelikle şunu
izah etmek istiyorum: Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, 4926
sayılı Kanun, 2003 yılında çıkarılmıştı
ve o günkü şartlar içerisinde de yeterli görünüyordu, ancak,
2005 yılının Haziran ayında yürürlüğe giren
Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Kabahatler Kanunu muvacehesinde,
Türkiye'de suç ve kabahat düzeni tamamen değişmiştir.
Ceza Kanunu'nun 2'nci maddesinde, kanunsuz suç olmaz ve ceza konulamaz, ayrıca, Ceza Kanunu'nun 5'inci maddesinde,
bu kanunun genel hükümleri, ceza içeren özel kanunlardaki suçlar
hakkında da uygulanır, hükmünü getirmiştir.
İşte bundan dolayı, Ceza Kanunu'nun bu hükümlerine aykırı
olan özel kanunlardaki ceza hükümlerinin değiştirilmesi
gerekmiştir. Bu cümleden olarak, bu yıl içerisinde, yani,
2006 yılı içerisinde bütün özel ceza kanunları taranmış,
170 tane kanunun ceza hükümleri değiştirilmiş, komisyondan
geçmiş, şu anda 600 maddelik bir tasarı Meclisin gündemindedir
ve görüşülmeyi beklemektedir. Kaçakçılıkla Mücadele
Kanunu da bunlardan birisidir ve ayrı olarak düzenlenmiştir.
Yani, ceza sistemimize göre ve Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki değişikliğe
göre Kaçakçılık Kanunu'nun yeniden düzenlenmesi zaruri
olmuştur. Zira, mevcut Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'ndaki
ceza hükümlerinin artık bundan sonra uygulanması
imkânı kalmayacaktır. Esasında, 31/12/2006 tarihinde
bunların uygulanabilirliği sona eriyordu, ancak Ceza Kanunu'nun
yürürlük kanununda yapmış olduğumuz bir değişiklikle,
bu 2006 tarihi 2008'e çekilmiş ve bu suretle Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu, yani şu andaki yürürlükte olan Kanun uygulanabilirliğini
sürdürmüştür. Ancak, bunu, elbette ki değiştirmemiz
gerekecekti.
Şimdi burada ne yaptık?
Para cezalarını hapis cezasına çevirdik, kabahat
olanları idari para cezasına çevirdik. Ve şunu bilmemizde
fayda var: Arkadaşlarım uzun uzun anlattılar ama, bu kanunun
hiçbir hükmü, eski Kanun'a göre lehte değildir. Sanki birisi
kurtuluyormuşçasına, birini kurtarıyormuşuzcasına,
burada ağır eleştirilerde bulundular. Bu kanunun hem
tasarısında hem de şu anda Genel Kurula gelmiş
olan kısmında, hiç kimseyi kurtaran bir hüküm yoktur; kim
olursa olsun, bu bir bakan dahi olsa, bir başkası dahi olsa,
kimseyi kurtaran bir hüküm yoktur.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) -
3'ün on beşinci fıkrası "bilerek" kelimesi...
HAKKI KÖYLÜ (Devamla) - Şunu
izah etmek istiyorum: Üzerinde ısrarla durulan hayalî ihracat...
Hayalî ihracat nedir? Arkadaşlar, hayalî ihracat, ihracat yapılmadığı
hâlde sahte belgeler düzenleyerek ihracat yapılmış gibi
gösterilen veya miktar, vasıf ve cinsinde fazlalık gösterilen
mallardan dolayı devletten vergi iadesi, teşvik, sübvansiyon
gibi ekonomik gelirler elde etmek maksadıyla yapılan bir
işlemdir. Peki, normal ithalat kaçakçılığı
nedir? İthalat kaçakçılığı da bunlardan istifade
etmek için ithal yoluyla yapılan kaçakçılıktır.
Eski kanundan daha ziyade bahsetti arkadaşlarımız
"düşürüldü" diye. İşte, eski kanun elimde. Daha
önceki kanunda kaçağa konu eşyanın 5 ila 10 katı
arasındaki sadece para cezasını öngören bir hüküm
bir yıl ile beş yıl arasında bir hapis cezasına
çevrilmiştir. Hayalî ihracat, tamamen ve kesinlikle belge düzenlemek
suretiyle yapılmaktadır. Burada, resmî belgede sahtecilikten
dolayı da ayrıca iki yıldan beş yıla kadar hapis
cezası vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
HAKKI KÖYLÜ (Devamla) - Şu
hâlde, bu şartlar altında en az üç yıldan sekiz yıla
kadar hapis cezası verilecektir. Daha bitmedi.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Tasarıda
"bilerek" kelimesini niye koymuşlar Hakkı Bey?
HAKKI KÖYLÜ (Devamla) - Hayalî ihracat,
genellikle organize suç olarak işlenmektedir. Eğer organize
olarak işlenirse, örgütlü olarak işlenirse de cezası
2 kat artmaktadır. Yani, bunun daha önceki kanunla mukayese
kabul eden hiçbir tarafı yoktur. Burada konuşulanların
tamamı boşunadır.
Daha konuşmak istediklerim
var, onları da daha sonraki maddelerde konuşacağım.
Beni dinlediğiniz için teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Köylü.
Şahsı adına Manisa
Milletvekili Sayın Ufuk Özkan, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; 1275 sıra sayılı Kanun Tasarısı
üzerine, birinci bölüm üzerine şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi adına
sevgi ve saygıyla selamlarımı iletiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
genel gerekçeden bir iki cümleyle bahsedeyim, nerelerden nerelere
geldiğimizi de bir görelim.
Genel gerekçenin birinci paragrafında
"10.7.2003 tarihinde kabul edilen 4926 sayılı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununun, yürürlükten kaldırılan 1918 sayılı
Kanundan daha gelişmiş ve daha çağdaş normları
taşıdığı kuşkusuzdur." Daha gelişmiş,
daha çağdaş normlar taşıdığı kuşkusuzdur.
Bu kadar çağdaş ve daha gelişmiş olan bu kanun tasarısı, maalesef, bir paragraf
sonra: "4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun
hazırlanmasından sonra uygulamada yeni birtakım
sıkıntılar doğmuş bulunmaktadır. Uygulamadaki
sıkıntılar belli başlı iki noktada toplanmaktadır."
Yani, üç sene önce hazırlanmış
olan, çok daha çağdaş ve çok daha gelişmiş bir kanunun,
üç sene içinde çeşitli sıkıntılara gebe olduğunu
ve bu sıkıntıların başında hayvancılıkla
ilgili problemin yaşandığını ve bu problemlerin
başında akaryakıtçılıkla ilgili problemin
yaşandığını kendiniz genel gerekçenizde ifade
ediyorsunuz.
Ne yaman çelişkidir. "Ben
yaptım, oldu." anlayışının, emrivakinin,
muhalefetin yapıcı unsurlarını, yapıcı
sözlerini dinlememenin getirdiği akıbet, üç sene sonra
etteki ve akaryakıttaki noktayı bizim önümüze getirip koyuyor,
gerekçenizde de gösteriyorsunuz.
Manisa Milletvekilimiz Sayın
İsmail Bilen, gümrüklerde yakalanan kaçak eşyayla ilgili
bir rakam verdi. AKP döneminde gümrüklerde yakalanan kaçak eşyanın
yüzde 397 oranında arttığını söyledi. Bu, aynı
zamanda bir soru işaretini daha getirir -ki, bu da doğrudur-
AKP döneminde kaçakçılık ve sahtecilik alabildiğine
artmıştır, artan rakamlar içinde bu da artmıştır.
YEKTA HAYDAROĞLU (Van) - Hayır
hayır, öyle değil!
UFUK ÖZKAN (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, sigara kaçak, yerlisi de kaçak, yabancısı
da kaçak. Üzerinde Tekel bandrollü sigaralar her köşe başında
satılıyor. Çıkın Meclisten dışarıya,
hemen karşı tarafta TESK'in köşesinde kaçak sigara satanları
göreceksiniz.
Alkol, kaçak ve sahte. Cep telefonu,
kaçak ve sahte. Zirai ilaç, kaçak ve sahte.
VEZİR AKDEMİR (İzmir)
- İlaç! Kalp ilacı, kanser ilacı!
UFUK ÖZKAN (Devamla) - Gelin görün
ki geçen hafta gazetelere düştü, basına düştü,
sağlık için kullanılan ilaçlarda bile kaçak ve sahte
var. Şeker kaçak. Kaçak et, etçilik sektörünün bitmesine sebep
olmuş. 5 milyon liraya kaçak et geliyor.
Akaryakıtla ilgili konuyu,
nihayet, Başbakan, artık mızrak çuvala sığmayınca,
38 milyar dolarlık iki yıllık kaybımızı ve
iki yıllık rakamı göz önüne koymak mecburiyetinde kaldı.
Değerli arkadaşlarım,
akaryakıt kaçakçılığıyla ilgili samimi bir
çalışma yapıldı bu Mecliste. Bu Mecliste yapılan
bu samimi çalışmanın karşılığını,
maalesef, irade, siyasi irade, siyasi otorite hep kendini kenara
atmakla buldu ve nihayet karşımıza 38 milyar dolarlık
bir rakam çıktı. Akaryakıt kaçakçılığında
samimi olunmadı. Akaryakıt kaçakçılığında
samimi olunmadığı gibi, diğer bütün konularda,
diğer bütün kalemlerde, KDV'si veya ÖTV'si yüksek olan bütün konularda
kaçakçılık ve sahtecilik alabildiğine arttı.
Değerli arkadaşlarım,
kaçak giren her mal, ülkemizde, çalışan insanlarımızın
azalmasına, haksız rekabetten dolayı, pırıl
pırıl, tertemiz esnaflarımızın bu işleri
bırakmasına; dürüst, ahlaklı insanlarımız
bir bir piyasadan çekilirken, yerine canavar, gaddar, acımasız
insanların bir bir piyasada var olmasına sebep olmuştur.
Dört buçuk yıllık iktidarınız döneminde, üzülerek
ifade etmem gerekir ki, ayaklar baş, başlar ayak olmuştur.
Siyaset anlayışınızda
kayıt dışını bitirmek yok, siyaset anlayışınızda
kaçakçılığı bitirmek yok, siyaset anlayışınızda
sahteciliği bitirmek yok. Şayet olsaydı, dört buçuk
yıl önce de söylediğimiz, 1992 yılından beri konuştuğumuz
dokunulmazlıkla ilgili yasağı kaldırırdınız.
Değerli arkadaşlarım,
siyasetçi, bürokrat ve siyaset, bunu, iş adamını, bu
üçlüyü kaldırmadığınız müddetçe, dokunulmazlığı
kaldırmadığınız müddetçe, siz, kaçakçılıkta
ve sahtecilikte hiçbir şekilde samimiyetinizi gösteremezsiniz.
Çalışanlarımızı,
gümrük kapılarında çalışanlarımızı,
güvenlik kuvvetlerimizi suçlayarak, kolaycı bir anlayışla,
onlar görevini yapmıyor demek doğru bir yaklaşım
değildir. Orada canını dişine takıp çalışan
insanlarımızı alıp, yerine kadrolaşmayı
ve "benim adamım
"
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UFUK ÖZKAN (Devamla) - Sayın
Başkan, toparlıyorum.
"Benim adamım" anlayışıyla
yapmış olduğunuz kadrolaşma, maalesef, oralarda
da çürümeyi göz önüne getirmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; kaçakçılığı
bitirebilmek için önce samimi olacaksınız ve kaçakçılıkla
ilgili maddelerin ne olduğunu iyi tespit edeceksiniz, bunların
dünya piyasasındaki fiyatlarını Türkiye'de uygulamaya
gayret edeceksiniz ve bu malların üzerindeki ÖTV ve KDV yükünü
dünya piyasa fiyatlarına indiremedikten sonra, kaçakçılığı
önlemeniz konusunda, maalesef, samimiyetinizi bizlere anlatamazsınız.
Hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özkan.
Sayın milletvekilleri, birinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer
alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
1'inci maddeyi okutuyorum:
KAÇAKÇILIKLA
MÜCADELE KANUNU TASARISI
BİRİNCİ
BÖLÜM
Amaç
ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1-
BAŞKAN - Madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu Tasarısının "Amaç" başlıklı
1. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Feridun Ayvazoğlu Mehmet Kartal
Niğde Çorum Van
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Ufuk
Özkan Yılmaz Kaya
Malatya Manisa İzmir
Madde 1- (1) Bu Kanunun amacı,
kaçakçılık fiilleri ve yaptırımları ile kaçakçılığı
önleme, izleme, araştırma usul ve esaslarını belirlemektir.
(2) Bu Kanunda yer alan;
a) Gümrük vergileri: Gümrük idaresi
veya başka idarelerce, eşyanın ithali veya ihracına
bağlı olarak uygulanan vergiler ile diğer mali yükümlülükleri,
b) Gümrüklenmiş değer:
Uluslararası kıymet sözleşmesine göre belirlenecek;
ithal eşyası için eşyanın CIF kıymeti ile gümrük
vergileri toplamını, ihraç eşyası için FOB
kıymeti ile gümrük vergileri toplamını,
İfade eder.
(3) Eşyayı, gümrük işlemlerine
tabi tutmaksızın Türkiye'ye ithal eden kişi, bir
yıldan beş yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para
cezası ile cezalandırılır. Eşyanın, belirlenen
gümrük kapıları dışından Türkiye'ye ithal
edilmesi halinde, verilecek ceza üçte birinden yarısına
kadar artırılır.
(4) Eşyayı, sahte belge
kullanmak suretiyle gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeksizin,
Türkiye'ye ithal eden kişi, bir yıldan beş yıla kadar
hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(5) Transit rejimi çerçevesinde
taşınan serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı,
rejim hükümlerine aykırı olarak gümrük bölgesinde bırakan
kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin güne
kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(6) Belli bir amaç için kullanılmak
veya işlenmek üzere ülkeye geçici ithalat ve dahilde işleme
rejimi çerçevesinde getirilen eşyayı, sahte belge ile
yurt dışına çıkarmış gibi işlem yapan
kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne
kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(7) Birinci ila dördüncü fıkralarda
tanımlanan fiillerin işlenmesine iştirak etmeksizin,
bunların konusunu oluşturan eşyayı, bu özelliğini
bilerek ve ticari amaçla satın alan, satışa arz eden, satan,
taşıyan veya saklayan kişi, altı aydan iki yıla
kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(8) Özel kanunları gereğince
gümrük vergilerinden kısmen veya tamamen muaf olarak ithal edilen
eşyayı, ithal amacı dışında başka bir
kullanıma tahsis eden, satan veya devreden ya da bu özelliğini
bilerek satın alan veya kabul eden kişi, üç aydan bir yıla
kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(9) İthali kanun gereği
yasak olan eşyayı ithal eden kişi, fiil daha
ağır bir cezayı gerektiren suç oluşturmadığı
takdirde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmibin
güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
İthali yasak eşyayı, bu özelliğini bilerek satın
alan, satışa arz eden, satan, taşıyan veya saklayan
kişi, aynı ceza ile cezalandırılır.
(10) Antrepo veya geçici depolama
yerlerindeki serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı,
gümrük idaresinin müsaadesi olmadan kısmen veya tamamen
çıkaran veya değiştiren kişiye, eşyanın
gümrüklenmiş değerinin iki katı idarî para cezası
verilir.
(11) Geçici ithalat, dahilde
işleme ve Gümrük kontrolü altında işleme rejimi çerçevesinde
ülkeye getirilen eşyayı, gümrük işlemlerini gerçekleştirmeksizin
serbest dolaşıma sokan kişiye, eşyanın gümrüklenmiş
değerinin iki katı idarî para cezası verilir.
(12) Genel düzenleyici idarî
işlemlerle ithali yasaklanan eşyayı ithal eden kişiye,
eşyanın gümrüklenmiş değerinin dört katı
idarî para cezası verilir. Eşyanın değersiz, artık
veya atık madde olması durumunda, idarî para cezası;
dökme halinde gelen eşya için ton başına yirmibin Türk
Lirası, ambalajlı gelmesi halinde kap başına
dörtyüz Türk Lirası olarak hesaplanır.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Katılmıyorsunuz.
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Kartal, buyurun.
MEHMET KARTAL (Van) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; hepinize saygılar sunuyorum.
"Kaçakçılık" kelimesinden
en çok tiksinen bir arkadaşınızım. Ama, bir
şanssızlıktır, bir talihsizliktir; Meclisin ilk
açıldığı günlerde, o gün yürürlükte olan 1918 sayılı
Yasa ile ilgili ben yine bir konuşma yapmıştım. Çok
demode olan bir yasaydı. Yasayı, ben o gün konuşmamda,
ne yurt dışından giriş yapan araçlar için ne deniz yoluyla
gümrüklere gelen araçlar için ne havalimanlarındaki olan gümrüklerin
Aklıma dahi getirmemiştim. Seçimler öncesi, o zaman, AK
Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan
Hakkâri'ye giderken Van'da bir araç mezarlığı görüyor.
"Nedir bunlar?" diyor. "Efendim, bu araçlar, işte,
Van'a yakın, 20 kilometre mesafede Gürpınar ilçesi, 60 kilometre
mesafedeki bir Özalp ilçesinde gümrük muhafaza şeyleri değil,
sadece jandarma veya o günkü polisin kontrolünde orijinal depolarındaki
20 litrelik, 15 litrelik bir benzin veya mazottan istenilen faturanın
olmamasından dolayı.
Ben, o zamanki konuşmamda
şunu ifade etmiştim: Bu araçlar yurt dışından
gelmemiştir, silah ve uyuşturucu getirmemişlerdir.
Doğrudur, o tarihlerde, sınır kapılarında,
bazen sırt hamallığıyla, ekmek teknesi yapan, kendilerine
ekmek, çocuklarına yiyecek temin etmek için bu yola tevessül
eden insanlardı. Şu anda yakalanan 2 bin civarında
araçtı. O araçları aşağı yukarı 3 aile bir
araya gelerek almışlardı. 3 aile, 2 bin araç, 6 bin aile
yapıyor. Her aile 5 kişi olsa, 30 bin nüfus yapıyor, 30
bin nüfus. Depolarındaki mazotun tutarı veya benzinin tutarı
o gün için 20 milyondu. O gün yürürlükte olan yasayla, bu araçlar mahkemelere
sevk edildiğinde, o günkü yasaya
göre 5 katı ceza alınıyor idi ise, o gün değeri 20
milyon olan akaryakıtı, 100 milyon lirayla paralarını
mahkemelere yatırıyorlardı, ama, araçlar müsadere
edildi.
Benim bu konuşmama o zaman
-Sayın Yalçınbayır'dı- Ertuğrul Yalçınbayır
Devlet Bakanı olarak bana çıkıp cevap vermişti ve
teşekkür etmişti. Talihsizlik dedim demin bu kaçakçılıkla
İlk defa Meclisin açıldığı haftalarda o yasayı
gündeme ben getirdim. Daha sonra bir kanun teklifi hazırlamıştım.
Gece geç vakitlerde AK Parti Grup Başkan Vekilleri ile yine Sayın
Grup Başkan Vekilimiz Ali Topuz da buradaydı. Bu araçlar müsadere
edilmiş, mahkemelere götürülmüş, şu anda mezarlık
olarak hurdalığa çevrilmiş duruyor. Bunlara yazıktır,
sahiplerine iade edelim. Efendim, dediler ki: "Bir af niteliği
taşıyor, Mecliste bugün çoğunluk yoktur, bir başka
madde görüşmesinde bunu diğer maddelere adapte ederiz."
denildi, bekletildi.
Sayın Bakanım, Başbakan
Yardımcımız Van'dan yeni döndünüz. Umarım partilileriniz
iletmişlerdir veya o araçları siz de görmüşsünüzdür.
Yani, 2002 seçimlerinden evvel, hâlen gümrüklerde, o günün
dış şartlarıyla, altı yılını
aştı, artık, ekonomik değeri de kalmadı; yani,
bu saatten sonra iade etseniz dahi bir para etmiyor; ama, o kötü manzaranın
da kalkması lazım.
Ben, Sayın Köksal Toptan'la,
Adalet Komisyonu üyeleriyle de zaman zaman görüştüm, Adalet Komisyonuna
katıldım. Şimdi, tekrar, Sayın Köylü'yle görüştüğümde,
"Efendim, mahkemesi kesinleşmiş olan araçların iadesi
söz konusu değildir." dedi. Benden evvel Van milletvekilimiz
konuştu, "Bu araçlar iade edilecek." diyor. Yani, bu bir
çelişkidir. Yazık, günah; bu araçların orada kalmasında
bu kadar insan mağdur olmuş. Bu kötü manzarayı niye devam
ettiriyoruz? O araçların orada kalmasının kime ne yararı
var Sayın Bakanım? Ki, Genel Başkanınız seçimler
öncesi bu manzarayı görmüş, söylemişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET KARTAL (Devamla) - En
azından, eğer, bu maddede yer almayacaksa, siz, lütfen,
Başbakana -o tarihte Hakkâri'ye giderken bu vaadi vermişti-
bunu yeni bir yasayla veya şimdi komisyon üyeleriyle bir araya
gelerek bu araçların sahiplerine iadesini sağlayalım.
Hurda değeri de olsa, bu araçlar sahibine iade edilsin yani.
Bu vesileyle, dikkate alınacağını
umuyorum, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kartal.
Sayın milletvekilleri, gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
Tanımlar
MADDE 2-
BAŞKAN - Madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu Tasarısının "Tanımlar"
başlıklı 2. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz .
Mehmet
Kartal Ferit Mevlüt Aslanoğlu Rasim Çakır
Van Malatya Edirne
Ufuk
Özkan Feridun Ayvazoğlu Orhan Eraslan
Manisa
Çorum Niğde
Yılmaz
Kaya
İzmir
Madde 2- (1) Bu Kanunda yer alan;
a) Gümrük vergileri: Gümrük idaresi
veya başka idarelerce, eşyanın ithali veya ihracına
bağlı olarak uygulanan vergiler ile diğer malî yükümlülükleri,
b) Gümrüklenmiş değer:
Uluslararası kıymet sözleşmesine göre belirlenecek;
ithal eşyası için eşyanın CIF kıymeti ile gümrük
vergileri toplamını, ihraç eşyası için FOB
kıymeti ile gümrük vergileri toplamını,
İfade eder.
(2) Eşyayı, gümrük işlemlerine
tabi tutmaksızın Türkiye'ye ithal eden kişi, bir
yıldan beş yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para
cezası ile cezalandırılır.
Eşyanın, belirlenen gümrük kapıları dışından
Türkiye'ye ithal edilmesi durumunda, verilecek ceza üçte birinden
yarısına kadar artırılır.
(3) Eşyayı, sahte belge
kullanmak suretiyle gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeksizin,
Türkiye'ye ithal eden kişi, bir yıldan beş yıla kadar
hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Transit rejimi çerçevesinde
taşınan serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı,
rejim hükümlerine aykırı olarak gümrük bölgesinde bırakan
kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin güne
kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(5) Belli bir amaç için kullanılmak
veya işlenmek üzere ülkeye geçici ithalat ve dahilde işleme
rejimi çerçevesinde getirilen eşyayı, sahte belge ile
yurt dışına çıkarmış gibi işlem yapan
kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne
kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(6) Birinci ilâ dördüncü fıkralarda
tanımlanan fiillerin işlenmesine iştirak etmeksizin,
bunların konusunu oluşturan eşyayı, bu özelliğini
bilerek ve ticari amaçla satın alan, satışa arz eden, satan,
taşıyan veya saklayan kişi, altı aydan iki yıla
kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(7) Özel kanunları gereğince
gümrük vergilerinden kısmen veya tamamen muaf olarak ithal edilen
eşyayı, ithal amacı dışında başka bir
kullanıma tahsis eden, satan veya devreden ya da bu özelliğini
bilerek satın alan veya kabul eden kişi, üç aydan bir yıla
kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(8) İthali kanun gereği
yasak olan eşyayı ithal eden kişi, fiil daha
ağır bir cezayı gerektiren suç oluşturmadığı
takdirde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmibin
güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
İthali yasak eşyayı, bu özelliğini bilerek satın
alan, satışa arz eden, satan, taşıyan veya saklayan
kişi, aynı ceza ile cezalandırılır.
(9) Antrepo veya geçici depolama
yerlerindeki serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı,
gümrük idaresinin izni olmadan kısmen veya tamamen çıkaran
veya değiştiren kişiye, eşyanın gümrüklenmiş
değerinin iki katı idarî para cezası verilir.
(10) Geçici ithalat, dahilde
işleme ve Gümrük kontrolü altında işleme rejimi çerçevesinde
ülkeye getirilen eşyayı, gümrük işlemlerini gerçekleştirmeksizin
serbest dolaşıma sokan kişiye, eşyanın gümrüklenmiş
değerinin iki katı idarî para cezası verilir.
(11) Genel düzenleyici idarî
işlemlerle ithali yasaklanan eşyayı ithal eden kişiye,
eşyanın gümrüklenmiş değerinin dört katı
idarî para cezası verilir. Eşyanın değersiz, artık
veya atık madde olması durumunda, idarî para cezası;
dökme halinde gelen eşya için ton başına yirmibin Türk
Lirası, ambalajlı gelmesi halinde kap başına
dörtyüz Türk Lirası olarak hesaplanır.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu önergeye?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Katılmıyorsunuz.
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Kanun hükümleri arasında
uyum sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
2'nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
İKİNCİ
BÖLÜM
Kaçakçılık
Fiilleri
Suçlar ve kabahatler
MADDE 3-
BAŞKAN - Bir önerge var, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu Tasarısının "Suçlar ve kabahatler"
başlıklı 3. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Feridun
Ayvazoğlu Mehmet Kartal
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Çorum Van Malatya
Ufuk
Özkan Yılmaz Kaya Rasim Çakır
Manisa İzmir Edirne
Orhan
Eraslan Kemal
Anadol
Niğde İzmir
Madde 3-
(1) Eşyayı, gümrük işlemlerine
tabi tutmaksızın Türkiye'ye ithal eden kişi, bir
yıldan beş yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para
cezası ile cezalandırılır. Eşyanın, belirlenen
gümrük kapıları dışından Türkiye'ye ithal
edilmesi halinde, verilecek ceza üçte birinden yarısına
kadar artırılır.
(2) Eşyayı, sahte belge kullanmak
suretiyle gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeksizin,
Türkiye'ye ithal eden kişi, bir yıldan beş yıla kadar
hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(3) Transit rejimi çerçevesinde
taşınan serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı,
rejim hükümlerine aykırı olarak gümrük bölgesinde bırakan
kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin güne
kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Belli bir erek için kullanılmak
veya işlenmek üzere ülkeye geçici ithalat ve dahilde işleme
rejimi çerçevesinde getirilen eşyayı, sahte belge ile
yurt dışına çıkarmış gibi işlem yapan
kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne
kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(5) Birinci ilâ dördüncü fıkralarda
tanımlanan fiillerin işlenmesine iştirak etmeksizin,
bunların konusunu oluşturan eşyayı, bu özelliğini
bilerek ve ticari amaçla satın alan, satışa arz eden, satan,
taşıyan veya saklayan kişi, altı aydan iki yıla
kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(6) Özel kanunları gereğince
gümrük vergilerinden kısmen veya tamamen muaf olarak ithal edilen
eşyayı, ithal amacı dışında başka bir
kullanıma tahsis eden, satan veya devreden ya da bu özelliğini
bilerek satın alan veya kabul eden kişi, üç aydan bir yıla
kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(7) İthali kanun gereği
yasak olan eşyayı ithal eden kişi, fiil daha
ağır bir cezayı gerektiren suç oluşturmadığı
takdirde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmibin
güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
İthali yasak eşyayı, bu özelliğini bilerek satın
alan, satışa arz eden, satan, taşıyan veya saklayan
kişi, aynı ceza ile cezalandırılır.
(8) Antrepo veya geçici depolama
yerlerindeki serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı,
gümrük idaresinin izni olmadan kısmen veya tamamen çıkaran
veya değiştiren kişiye, eşyanın gümrüklenmiş
değerinin iki katı idarî para cezası verilir.
(9) Geçici ithalat, dahilde
işleme ve Gümrük kontrolü altında işleme rejimi çerçevesinde
ülkeye getirilen eşyayı, gümrük işlemlerini gerçekleştirmeksizin
serbest dolaşıma sokan kişiye, eşyanın gümrüklenmiş
değerinin iki katı idarî para cezası verilir.
(10) Genel düzenleyici idarî
işlemlerle ithali yasaklanan eşyayı ithal eden kişiye,
eşyanın gümrüklenmiş değerinin dört katı
idarî para cezası verilir. Eşyanın değersiz, artık
veya atık madde olması durumunda, idarî para cezası;
dökme halinde gelen eşya için ton başına yirmibin Türk
Lirası, ambalajlı gelmesi halinde kap başına
dörtyüz Türk Lirası olarak hesaplanır.
(11) İthali, lisansa, şarta,
izne, kısıntıya veya belli kuruluşların vereceği
uygunluk veya yeterlilik belgesine tabi olan eşyayı, aldatıcı
işlem ve davranışlarla ithal eden kişiye, eşyanın
gümrüklenmiş değerinin iki katı idarî para cezası
verilir. Eşyanın değersiz, artık veya atık madde
olması durumunda, idarî para cezası; dökme halinde gelen
eşya için ton başına beşbin Türk Lirası, ambalajlı
gelmesi halinde kap başına yüz Türk Lirası olarak hesaplanır.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu önergeye?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Hükûmet katılıyor
mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu,
buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkan, yüce Meclisin çok değerli üyeleri;
hepinize saygılar sunuyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
bu yasada bazı tabirler var; özellikle 3'üncü maddede. Eğer
kamu adına görev yapanlar bu fiile iştirak etmezse Türkiye'de
hiçbir şey olmaz. Ve burada kim hile yapıyorsa, kim yasaya
karşı suç işliyorsa, kim hayali ihracat yapıyorsa,
her kim malın yüksekteki fiyatını aşağıda
gösteriyorsa, kamu adına görev yapan herkes her şeyi bilir
arkadaşlar. Bunu böyle bilin. Yani, kim suç işliyorsa bunlara
en ağır cezayı vermek hepimizin görevidir. Ama, öbür bacağı
unutuyoruz. Demin Sayın Komisyon Başkanının konuşmasında
şu kadar yıl hapis, şu kadar yıl şey
Ben, bu yasayı
hazırlarken
Tabii, devlet memurları, Devlet Memurları
Kanunu'na tabi. Ama, onları da eğer bu şekilde, burada
işlenen suçlara iştirak etmişlerse, aynı değerde
-ben dürüst, şerefli, namuslu tüm kamu görevlilerinden özür diliyorum-
ama, dürüst, şerefli, namuslu kamu görevlilerinin yanında
kim bu işlere aracı oluyorsa onlara, da en ağır cezayı
vermediğimiz sürece biz bunları daha burada çok konuşuruz
arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, iki olayı anlatacağım:
Bir, ihraç kaydıyla ithalat, bir de ihracat taahhüdü kapatma
olayını anlatacağım size.
Nedir bunlar? Şimdi, devlet diyor
ki: "Sen ihracat kredisi alabilirsin, bunu aracı ihracatçıların
ihracatıyla kapatırsan, ben senin aldığın
kredilere vergi, fon, hiçbir şey uygulamayacağım."
Bunu devlet diyor ve "aracı ihracatçılarla bunu yapabilirsin"
diyor.
Şimdi, yasa müsait. Aracı
ihracatçılar kurumları çıkarıldı tabii Türkiye'de.
"Ben aracı ihracatçıyım" diyor. Örneğin,
nedir? Bir insan, ürettiği malı, onun adına gümrükten
imalatçı sıfatıyla değil, aracı ihracatçı
sıfatıyla ihraç ediyor.
Değerli arkadaşlarım,
burada tek suçlu, namusuyla, şerefiyle, senin imkân verdiğin
ulusal sanayiciler mi? Eğer ulusal sanayici buna alet oluyorsa
ona ceza verelim; ama, "aracı ihracatçı kanalıyla
ihraç edebilirsin" diyorsun. O da kimin ne olduğunu bilmek
isteyecek. Gümrük çıkış beyannamesini düzenliyorlar.
Kim düzenliyor gümrük çıkış beyannamesini? Senin gümrüğün.
Senin gümrüğün düzenliyor.
İki: Bankadan döviz alım
bordrosunu düzenletiyorsun; düzenleniyor. Şimdi, her ikisini
ibraz ediyorsun, sonuçta taahhüt kapanıyor.
Değerli milletvekilleri, sonuçta
bir yerden bir şey buluyorsun, geliyorsun, diyorsun ki
İzin
verdiğin, "ihraç kaydıyla, ihracatını aracı
ihracatla kapatabilir" diye izin veriyorsun, sonunda o insanın
yakasına yapışıyorsun.
Değerli milletvekilleri, cezayı
verelim, ama önce o gümrük çıkış beyannamesini kim veriyor?
O gümrük çıkış beyannamesine o kaşeyi kim vuruyor?
O kaşeyi vuran insandan
Bugüne kadar, binlerce, ihraç kaydıyla
veya ihraç taahhüdü kapatma adına ihracatlar yapıldı.
Bunların bir sürüsü sahte çıktı. Peki, bugüne kadar
-merak ediyorum- kamu adına görev yapan insanlardan acaba hesap
soruldu mu? Çünkü, bu insanlara hesap sorulmadığı sürece,
eylem yapan, bu fiili işleyen insanlardan hesap sorulmadığı
sürece, aynı ölçekte ceza verilmediği sürece arkadaşlar,
biz bunların önünü kesemeyiz.
Değerli milletvekilleri, tabii,
öbürü ise, ihraç kaydıyla ithal edilen mallar. Nedir bu? Diyor
ki: "Ben, kumaş yapıyorum, iplik getireceğim."
Değerli milletvekilleri,
acaba senin işleme kapasiten kaç ton; hiç bunlara bakılmaksızın
getiriliyor, bu mallar iç piyasada satılıyor; benim namuslu,
şerefli, haysiyetli ulusal sanayicim ve bu ülkenin yetiştirdiği
çok değerli
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.
Bu ülkenin ekonomisine katkı
vermek isteyen, namusuyla, şerefiyle çalışan ulusal
sanayicim -sadece bir tek rakam veriyorum- yüzde 35, yüzde 40 gümrüğü
olan mallarda bu insanların rekabet şansı olabilir mi?
Ulusal sanayicinin rekabet şansı olabilir mi sayın
milletvekilleri? Onun için, ben, bir kez daha söylüyorum: Kamu bacağına,
bu fiili işleyen insanlara aynı derecede ağır ceza
verilmediği sürece, arkadaşlar, biz, bunların önüne
geçemeyiz.
Hepinize saygılar sunarım,
teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Aslanoğlu.
Gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
20.58
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.12
BAŞKAN:
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli) , Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77'nci Birleşimi'nin Dördüncü
Oturumu'nu açıyorum.
1275 sıra sayılı Kanun
Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.
Hükûmet ve Komisyon yerinde.
Şimdi, tasarının
4'üncü maddesini okutuyorum:
Nitelikli haller
MADDE 4-
BAŞKAN - Madde üzerinde bir
önerge var, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu Tasarısının "Nitelikli haller"
başlıklı 4. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Feridun Ayvazoğlu Mehmet Kartal
Niğde Çorum Van
Ufuk
Özkan Yılmaz Kaya Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Manisa İzmir Malatya
Madde 4- (1) Bu Kanunda tanımlanan
suçların ve kabahatlerin, bir örgütün faaliyeti çerçevesinde
işlenmesi halinde, verilecek ceza iki katı artırılır.
(2) Bu Kanunda tanımlanan suçların
ve kabahatlerin, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte
işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(3) Bu Kanunda tanımlanan suçların,
tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde veya yararına olarak
işlenmesi halinde, ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine
hükmolunur.
(4) Bu Kanunda tanımlanan suçların,
kaçakçılık fiillerini önlemek, izlemek, araştırmak
ve soruşturmakla görevli kişiler tarafından veya meslek
ve sanatın sağladığı kolaylıklardan yararlanmak
suretiyle işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında
artırılır.
(5) Bu Kanunda tanımlanan suçların
ve kabahatlerin, belgede sahtecilik yapılarak işlenmesi
halinde, ayrıca bu suçtan dolayı da cezaya hükmolunur.
(6) Kaçakçılık fiillerini
önlemek, izlemek ve araştırmakla görevli olup da bu Kanunda
tanımlanan suçların işlenmesine kasten göz yuman kişi,
işlenen suçun müşterek faili olarak sorumlu tutulur.
(7) Kaçakçılık suçunun
konusunu oluşturan eşyanın, Devletin siyasi, iktisadi
veya askeri güvenliğini bozacak ya da çevre veya toplum
sağlığını tehdit edecek nitelikte olması
halinde, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç
oluşturmadığı takdirde, verilecek hapis cezası
on yıldan az olamaz.
(8) 3 üncü maddede tanımlanan
suçlardan birine iştirak etmiş olan kişi; resmî makamlar
tarafından haber alınmadan önce, suçu, diğer failleri
ve kaçak eşyanın saklandığı yerleri merciine
haber verirse, verilen bilginin, faillerin yakalanmasını
veya kaçak eşyanın ele geçirilmesini sağlaması
halinde cezalandırılmaz. Haber alındıktan sonra
fiilin bütünüyle ortaya çıkmasına hizmet ve yardım
eden suç ortağına verilecek ceza üçte iki oranında indirilir.
(9) Yedinci fıkrası hariç,
3 üncü maddede tanımlanan suçlardan birini işlemiş
olan kişi, etkin pişmanlık göstererek, soruşturma
evresi sona erinceye kadar suç konusu eşyanın gümrüklenmiş
değerinin iki katı kadar parayı Devlet Hazinesine
ödediği takdirde, hakkında, bu Kanunda tanımlanan kaçakçılık
suçlarından dolayı verilecek ceza yarı oranında
indirilir. Bu fıkra hükmü, mükerrirler hakkında veya suçun
bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde uygulanmaz.
(10) Yolcuların, gümrük mevzuatına
göre kişisel ve hediyelik eşya kapsamı dışında
olup beyanlarına aykırı olarak üzerlerinde, eşyası
arasında veya taşıma araçlarında çıkan ya da
başkasına ait olduğu halde kendi kişisel eşyasıymış
gibi gösterdikleri eşyanın gümrük vergileri, gümrük idarelerince
iki kat olarak alınır ve eşya sahibine teslim edilir.
(11) Söz konusu eşyanın gümrükten
kaçırılmak amacına yönelik olarak saklanmış
veya gizlenmiş olarak bulunması durumunda gümrük idarelerince
eşyanın gümrük vergileri üç kat olarak alınır ve
eşya sahibine teslim edilir.
(12) Birinci ve ikinci fıkralarda
belirtilen eşya, gümrük vergileri ödenmediği takdirde,
gümrüğe terkedilmiş sayılır.
(13) Yolcuların, beyanlarına
aykırı olarak üzerlerinde, eşyası arasında
veya taşıma araçlarında çıkan eşyanın ticari
mahiyette veya ithali ve ihracının yasak olması halinde
3 üncü madde hükümleri uygulanır.
(14) Hukuken geçerli bir mazereti
olmadığı halde, izinsiz olarak gümrük bölgesine girerek
sahile veya bir başka gemiye yanaşan gemi kaptanı, gemide
yasak eşya ya da yükleme veya taşıma belgelerinde yer
almayan eşya bulunması hallerinde, bu Kanundaki kaçakçılık
suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RAZAMAN
CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükûmet katılıyor
mu?
DEVLET BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu,
buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize
saygılar sunuyorum tekrar.
Bu ülkenin en önemli konusu ihracat.
Bu ülkede ekonomik sorunların tek çözümü, bu ülkenin ihracatıdır.
Bu ülke ithalatla bir yere gelemez. İthalat ekonomisi o ülkedeki
ulusal sanayiciyi, ithalat o ülkedeki birtakım millî değerleri
alıp götürür ve ulusal sanayiyi yok ederiz. Bunu hepimiz böyle
bilelim. Tabii, ihracat bir pazar işi, ihracat bir emek işi.
İhracat
Böyle, kolay kolay kolay bunlar olmuyor. Bu ülkede ihracat
yapan dürüst, namuslu, şerefli sanayicilerin neler çektiğini
hepimiz çok iyi biliyoruz. Fiyata karşı rekabetlerde, dünyada
nelerle karşılaştıklarını çok iyi biliyoruz
arkadaşlar. Onun için, burada, özellikle, ben, biraz ihracat üzerinde
durmak istiyorum.
Tabii, yıllar önce
dış ticaret sermaye şirketleri kuruldu bu ülkede. Nedir?
Pazarlamayı daha aktif yapsınlar diye ve tüm pazarlara
gitsinler diye. Yani, dünyanın her tarafına, daha pratik,
daha deneyimli ve malı bilen ve dünyada hangi malın hangi
piyasada satıldığını bilerek rekabeti ölçebilen
bir yapıya doğru gidildi. Ama, burada bir istikrar sahibi
olamadık ve bu sermaye şirketlerini, dürüst
Bu ülke ihracatının
yaklaşık yüzde 50'sini yapıyorlardı bunlar. Ama,
onlarla ilgili de gerek bürokratik engeller gerekse de bu işlemleri
kötü niyetle yapan insanların
Bu işlemleri sahtekârlıkla
yapan insanlardan, sanki dürüstçe, namusluca yapan şirketleri
de karıştırmaya da çalıştık.
Değerli milletvekilleri,
kim bu ülkede işini dürüst, namuslu, şerefli yapıyorsa
bunlara yardım etmek hepimizin görevidir. Onun için, ihracatta
bir ihracat politikamız olmalı. Maalesef, bu insanlar,
şu anda, kendi hâllerinde, kendi imkânlarıyla, kendi olanaklarıyla
dünyanın her tarafına mal satmaya çalışıyorlar.
Onun için, burada, dürüst çalışmayanlarla dürüst çalışanları
mutlaka ayırmak zorundayız. Özellikle, birtakım fiili
kim yapıyorsa, kazancı kim sağlıyorsa onun üzerine,
onu yakalayıp
Suçluyu o şekilde yakalamayıp herkesi
bir hizaya getiriyorsak, o zaman sorun doğuyor.
Örneğin, gümrük müşavirleri
var arkadaşlar. Gümrük müşavirleri malı bilmez. Sadece
proforma fatura gelirse eline proforma faturayı bilir, malı
görmez ve ihracatçı adına ve ithalatçı adına gidip
onların işlerini takip eder. Hiçbir şey bilmeyen insanları
da aynı şekilde sanki -fiyatı bilmez, hiçbir şeyi
bilmez- bu insanları da hâkim karşısına çıkarıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, yani,
eğer, sapla samanı karıştırırsak, dürüst
çalışanla çalışmayanı ayırmazsak, bu ülkenin
ulusal sanayicisini koruyup kollamazsak, o zaman, hakikaten
işimiz zor arkadaşlar.
Benim tekrar ricam: Bu ülkede önce
kamu bacağından, bu işleri yapan kimse
Örneğin,
o gümrük çıkış beyannamesini veya ithalat belgesini
düzenleyen her kimse, aynı ölçüde, aynı şiddetle o insanların
da yakasından yapışmadığımız sürece,
biz, bu ülkede, eylemi yapan ve haksız kazanç sağlayan insanlar
yanında, bir sürü ulusal sanayicinin de moralini bozmayalım.
Hepinize teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz
efendim.
Gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Etkin pişmanlık
Madde
5-
BAŞKAN - Madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu Tasarısının "Etkin pişmanlık"
başlıklı 5. maddesini aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Feridun Ayvazoğlu Mehmet Kartal
Niğde Çorum Van
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Yılmaz
Kaya Kemal Anadol
Malatya İzmir İzmir
Madde 5.- (1) 3 üncü maddede tanımlanan
suçlardan birine iştirak etmiş olan kişi; resmî makamlar
tarafından haber alınmadan önce, suçu, diğer failleri
ve kaçak eşyanın saklandığı yerleri merciine
haber verirse, verilen bilginin, faillerin yakalanmasını
veya kaçak eşyanın ele geçirilmesini sağlaması
halinde cezalandırılmaz. Haber alındıktan sonra
fiilin bütünüyle ortaya çıkmasına hizmet ve yardım
eden suç ortağına verilecek ceza üçte iki oranında indirilir.
(2) Yedinci fıkrası hariç,
3 üncü maddede tanımlanan suçlardan birini işlemiş
olan kişi, etkin pişmanlık göstererek, soruşturma
evresi sona erinceye kadar suç konusu eşyanın gümrüklenmiş
değerinin iki katı kadar parayı Devlet Hazinesine
ödediği takdirde, hakkında, bu Kanunda tanımlanan kaçakçılık
suçlarından dolayı verilecek ceza yarı oranında
indirilir. Bu fıkra hükmü, mükerrirler hakkında veya suçun
bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde uygulanmaz.
(3) Yolcuların, gümrük mevzuatına
göre zatî ve hediyelik eşya kapsamı dışında
olup beyanlarına aykırı olarak üzerlerinde, eşyası
arasında veya taşıma araçlarında çıkan ya da
başkasına ait olduğu halde kendi zatî eşyasıymış
gibi gösterdikleri eşyanın gümrük vergileri, gümrük idarelerince
iki kat olarak alınır ve eşya sahibine teslim edilir.
(4) Söz konusu eşyanın
gümrükten kaçırılmak amacına yönelik olarak saklanmış
veya gizlenmiş olarak bulunması durumunda gümrük idarelerince
eşyanın gümrük vergileri üç kat olarak alınır ve
eşya sahibine teslim edilir.
(5) Birinci ve ikinci fıkralarda
belirtilen eşya, gümrük vergileri ödenmediği takdirde,
gümrüğe terkedilmiş sayılır.
(6) Yolcuların, beyanlarına
aykırı olarak üzerlerinde, eşyası arasında
veya taşıma araçlarında çıkan eşyanın ticari
mahiyette veya ithali veya ihracının yasak olması
halinde 3 üncü madde hükümleri uygulanır.
(7) Hukuken geçerli bir mazereti
olmadığı halde, izinsiz olarak gümrük bölgesine girerek
sahile veya bir başka gemiye yanaşan geminin kaptanı,
gemide yasak eşya ya da yükleme veya taşıma belgelerinde
yer almayan eşya bulunması hallerinde, bu Kanundaki kaçakçılık
suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır.
(8) Yabancı ülkelerden geldiği
halde geçerli nedeni olmaksızın, belgelerinin gösterdiği
rota dışında Türkiye karasularında rastlanan
gayrisafi ikiyüz tonilato hacminden aşağı taşıtların
yüküne elkonulur. Yükü bulunmadığı halde, yükü olmadığını
veya başka bir limana çıkarıldığını
veya avarya olduğunu kanıtlayamayan gemi kaptan veya
acentesine, tonilato başına yüz Türk Lirası idarî para
cezası verilir.
(9) Bu Kanundaki kabahatler dolayısıyla
verilen idarî para cezasına ilişkin karar kesinleştikten
sonra tekrar kabahat işlenmesi halinde tekerrür hükümleri uygulanır.
(10) Tekerrür halinde, idarî para
cezası yarı oranında artırılır.
(11) İdarî para cezasının
tamamen yerine getirilmesinden itibaren üç yıl geçtikten sonra
işlenen kabahat açısından, önceki kabahat, tekerrüre
esas teşkil etmez.
(12) Tekerrüre esas alınacak
idarî para cezaları hakkındaki kayıtların, Gümrük
Müsteşarlığı bünyesinde tutulmasına
ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(13) Yabancı ülkelerden gelen
yasak eşya, yükleme ve taşıma belgelerinde belirtilerek
gümrüğe getirilirse, teminat altında ve gerekli güvenlik
tedbirleri alınarak geldiği yere veya diğer bir ülkeye
iade ve sevk olunur.
(14) Kaçakçılık suçunun
konusunu, toplum ve çevre sağlığı yönünden tehlikeli
ve zararlı eşya ile atık maddelerin oluşturulması
halinde, ilgililer hakkında soruşturma işlemleri
başlatılmakla birlikte, bunlar gümrük yetkilileri tarafından
derhal getirildiği ülkeye iade edilir.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu önergeye?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Hükûmet?
DEVLET BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Kartal, buyurun.
MEHMET KARTAL (Van) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; anlaşılan,
bu yasa konuşulduğu, görüşüldüğü sürece, her madde
üzerinde, Van'la ilgili, bu araçları gündeme getireceğim.
Biz Meclis olarak yasama organıyız,
yasa çıkarıyoruz. Ben, çok tuhafa gidecek bir teklifte bulunmadım.
Bu kanun teklifinde, yurt dışından giriş yapan araçlar
değil -beni onlar ilgilendirmiyor- gümrüklerde, denizlerde
kaçakçılık yapan, rafinerilerde, depolara götüren gemileri
kastetmiyorum. 2 bin civarında, bugün, 1918 sayılı Yasa'yla
men edilen araçların sahiplerine iadesini talep ediyoruz.
Eğer yasada bir eksiklik varsa,
bir geçici maddeyle, Adalet Komisyonu üyeleri ve her iki partimizin
grup başkan vekilleri bir mutabakat sağlasınlar.
Beş dakikalık, on dakikalık bir ara verilsin. Bir geçici
madde ekleyerek, bu araçların sahiplerine iadesini istiyoruz.
Yani, cezalarını
"Ekonomik suç, ekonomik ceza"
denilir. Bunlar, zaten, parasal cezalarını, sahipleri
ödemiştir. Demin de söylediğim gibi, hiçbir ekonomik değeri
kalmamıştır, yani bir araç mezarlığına dönüştürülmüştür,
çirkin bir manzaradır. Ancak hurda olarak şu anda satılırsa,
belki, o mezarlık oradan kaldırılır, sahiplerine
de iade edilir.
Lütfen, bu uyarımı Komisyon
Başkanı ve grup başkan vekillerimiz dikkate alıp
-beş dakikalık bir arada- bir madde ekleyerek, bu görüşülen
yasaya atfederek, araçların sahiplerine iadesini sağlayalım.
Bu vesileyle saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kartal.
Gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
5'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
6'ncı maddeyi okutuyorum:
Yolcu beraberinde getirilen kaçak
eşya
MADDE 6-
BAŞKAN - Madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu Tasarısının "Yolcu beraberinde
getirilen kaçak eşya" başlıklı 6. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Feridun Ayvazoğlu Mehmet Kartal
Niğde Çorum Van
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Ufuk
Özkan Yılmaz Kaya
Malatya Manisa İzmir
Madde 6- (1) Yolcuların, gümrük
mevzuatına göre zatî ve hediyelik eşya kapsamı dışında
olup beyanlarına aykırı olarak üzerlerinde, eşyası
arasında veya taşıma araçlarında çıkan ya da
başkasına ait olduğu halde kendi zatî eşyasıymış
gibi gösterdikleri eşyanın gümrük vergileri, gümrük idarelerince
iki kat olarak alınır ve eşya sahibine teslim edilir.
(2) Söz konusu eşyanın
gümrükten kaçırılmak amacına yönelik olarak saklanmış
veya gizlenmiş olarak bulunması durumunda gümrük idarelerince
eşyanın gümrük vergileri üç kat olarak alınır ve
eşya sahibine teslim edilir.
(3) Birinci ve ikinci fıkralarda
belirtilen eşya, gümrük vergileri ödenmediği takdirde,
gümrüğe terkedilmiş sayılır.
(4) Yolcuların, bildirimlerine
aykırı olarak üzerlerinde, eşyası arasında
veya taşıma araçlarında çıkan eşyanın ticari
mahiyette veya ithali veya ihracının yasak olması
halinde 3 üncü madde hükümleri uygulanır.
(5) Hukuken geçerli bir mazereti
olmadığı halde, izinsiz olarak gümrük bölgesine girerek
sahile veya bir başka gemiye yanaşan geminin kaptanı,
gemide yasak eşya ya da yükleme veya taşıma belgelerinde
yer almayan eşya bulunması hallerinde, bu Kanundaki kaçakçılık
suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır.
(6) Yabancı ülkelerden geldiği
halde geçerli neden olmaksızın, belgelerinin gösterdiği
rota dışında Türkiye karasularında rastlanan
gayrisafi ikiyüz tonilato hacminden aşağı taşıtların
yüküne elkonulur. Yükü bulunmadığı halde, yükü olmadığını
veya başka bir limana çıkarıldığını
veya avarya olduğunu kanıtlayamayan gemi kaptan veya
acentesine, tonilato başına yüz Türk Lirası idarî para
cezası verilir.
(7) Kaçak eşya, her türlü silah,
mühimmat, patlayıcı ve uyuşturucu maddelerin bulunduğundan
şüphe edilen her türlü kap, ambalaj veya taşımaya yarayan
diğer araçlar ile kişilerin üzerlerinde yapılacak arama
ve elkoymalar, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu uyarınca yerine getirilir.
(8) Gümrük salonları ve gümrük
kapılarında kaçak eşya sakladığından
kuşkulanılan kişilerin üzeri, eşyası, yükleri
ve araçları gümrük kontrolü amacıyla gümrük görevlilerince
aranabilir. Yapılan arama sonucunda tespit edilen kaçak
eşyaya derhal elkonulur.
(9) Gümrük bölgesine, Gümrük Kanunu
gereğince belirlenen kapı ve yollardan başka yerlerden
girmek, çıkmak veya geçmek yasaktır. Bu yerlerde rastlanacak
kişi ve her nevi taşıma araçları yetkili memurlar
tarafından durdurulur ve kişilerin eşya, yük ve üzerleri
ile varsa taşıma araçları aranır. Yapılan arama
sonucunda tespit edilen kaçak eşyaya derhal elkonulur.
(10) Bu Kanunda tanımlanan
suçların işlenmesinde kullanılan taşıtlara,
Ceza Muhakemesi Kanununun 128 inci maddesinin dördüncü fıkrası
hükmüne göre elkonulur.
(11) 13 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamına girmesi, Türkiye'de
sicile kayıtlı olmaması ya da soruşturma ve kovuşturma
devam ederken, kaçakçılık suçunun işlenmesinde tekrar
kullanılması halinde, elkonulan araç alıkonulur. Sahibinin
aracın değeri kadar teminatı alıkoyma tarihinden
itibaren otuz gün içinde gümrük idaresine teslim etmesi halinde,
araç sahibine iade edilir. Aksi taktirde, tasfiye idaresi tarafından
soruşturma ve kovuşturma sonucu beklenmeksizin derhal
tasfiye olunur. Tasfiyenin satış suretiyle gerçekleşmesi
halinde, satıştan elde edilen gelirden taşıtın
muhafaza edilmesi ve satışı için gerekli olan bütün
masraflar karşılandıktan sonra kalan miktar, kovuşturma
sonucuna göre işlem yapılmak üzere emanet hesabına
alınır.
(12) İkinci fıkra hükmünün
uygulanmasındaki değerden, kara taşıtlarında
kasko değeri; deniz taşıtlarında, tekne ve makine
sigortasına esas teşkil eden değer; sigortasız taşıtlar
ile hava ve demiryolu taşıtlarında ise, piyasa değeri
anlaşılır.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükûmet katılıyor
mu?
DEVLET BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan .
BAŞKAN -Sayın Aslanoğlu,
buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
tekrar saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
yurt dışından araç ithal edilirken, bu araçlar, gümrükten,
her türlü belgesiyle geçiriliyor. Peki, bir sürü Mercedes araba getirilmiş
Türkiye'ye, yaklaşık 7 bin tane, 7 bin araç
Bu araçlar, Türkiye
gümrüğünden geçmedi mi? Bu araçlara gümrük idaresi izin vermedi
mi? Bu araçlar, belki beşinci, altıncı kişilere satılmış
ve en son bu araçları kim kullanıyorsa, gelmişler:
"Vay, bunların hepsi kaçak, ver bakalım aracı."
Değerli milletvekilleri,
Türkiye bir hukuk devleti. Türkiye Cumhuriyeti'nde, bir, gümrük idaresi
her türlü ithâline izin veriyor veya daha sonra trafik tescilinde bu
araçlar tescil ediliyor. Bu araçlar
7-8 defa el değiştiriyor, yani belki 3, belki 5 defa, yine
trafikten tescil ediliyor, yani sahiplerine. Ondan sonra "Vay
efendim, bu Mercedes veya bu arabalar kaçak girmiş ülkeye."
diyorsunuz, aradan beş altı yıl geçiyor, bu arabaları
kim kullanıyorsa "Hah, yakaladım seni." diyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bunun
adı adalet değil. Daha sonra da bu arabaların hepsini
alıkoyuyorsunuz, sahiplerine vermiyorsunuz, yani sahipleri
derken, gariban veya en son, hiçbir şeyden haberi olmayan, 5'inci,
6'ncı alıcılara. Burası bir hukuk devletiyse, bunun
suçlusunu bulmadığınız sürece
Suçlusu herhâlde
en son alıcı değil. En son alıcının, bu fiilden,
haberi, eylemi varsa saygı duyuyorum; her şeyini
alın, değil arabasını her şeyini alın, ama
hiçbirinin haberi yoktur. 5 defa el değiştiren arabayı
alıyor, arabasına el koyuyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım,
eğer Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletiyse, bu insanların
hakkını ve hukukunu vermek hepimizin görevidir. Suçluya
en ağır cezayı verelim. Bunları kim sahte ithal ettiyse
en ağır cezayı verelim, ama hiç haberi olmayan, hiç bilgisi
olmayan, hiçbir şekilde en küçük ilgisi olmayan insanların
arabasını alıkoyarsak, bu insanlar bize feveran eder.
Yani, adalet bu mu, devlet bu mu diyorlar, bu bir.
İkinci örneği veriyorum
arkadaşlar: Biliyorsunuz, sakatlar için gümrüksüz araba ithal
ediliyor veya belli vergiler ödenmiyor. Yurt dışından,
özel, sakatlar için üretilen arabalar bir şekilde ithal edilebiliyor,
özel izinle, sakatlık belgesiyle.
Şimdi, burada bir piyasa var.
Birileri, sakatlar adına "ben size araba getireceğim"
diyor, onlardan vekâlet alıyorlar ve arabalar getiriyorlar onlar
adına. İnsanlar -umut- sakatım ben diyor, bir arabam olsun.
Bu arabaları getiriyorlar, iç piyasada birtakım katakullilerle
bu arabalar satılıyor.
1987 yılında getirilmiş
bir araba, aracısı var. Aracısı, 11 defa, 11 değişik
araba getiriyor, bu arabaları satıyor arkadaşlar ve
şu anda, bağışlayın, tarihi yanlış
söyleyebiliyorum, geçen, hiç tanımadığım, bilmediğim
bir insan geldi benim odama. Şu anda 350 milyar, Maliyeden haciz
gelmiş kendisine. Hiçbir şeyden haberi yok. Ne arabanın
geldiğinden haberi var. Hiçbir şeyden haberi yok, bir
vekâlet vermiş sadece. Şimdi, fiili işleyen, doğrudur,
fiili işleyen
Onun adına gelmiş araba tabii, ama
"ben arabayı görmedim" diyor. "Bana, o zaman sana
araba getireceğim dedi. Sonra geldi, iptal oldu, bilmem şu
oldu
" Bir şekilde
Ha, bir vekâlet vermiştir, saygı
duyarım, vekâletin bir suçu vardır, vermesin, ama, değerli
milletvekilleri, tabii, arabayı görmemiş. Arabayı getirmiş,
yine aynı kişi, aynı aracı başka kişilere
satmış. Eli bile değmemiş, daha sonra
Şu anda
yürüyemiyor sayın milletvekilleri, bu insan yürüyemiyor.
"Benim tek bir canım var ama yurt dışında tedaviye
gideceğim. Oradaki akrabalarım beni istiyor, canım
var" diyor. En azından, hasta bu insan. Tedavi için ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.
Maliye borcu 350 milyar borç olmuş.
Borcu olduğu için bir arabadan, yurt dışına çıkış
izni verilmiyor. Bu insan da, tedavi için yurt dışına
gidemiyor.
Sadece bu anekdotları bilginize
sunuyorum. Hepinize teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz
Sayın Aslanoğlu.
Gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6'ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7'nci maddeyi okutuyorum:
Deniz taşıtları
MADDE 7-
BAŞKAN - Madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu Tasarısının "Deniz taşıtları"
başlıklı 7. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Feridun Ayvazoğlu Mehmet Kartal
Niğde Çorum Van
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Ufuk
Özkan Yılmaz Kaya
Malatya Manisa İzmir
Madde 7- (1) Hukuken geçerli bir
mazereti olmadığı halde, izinsiz olarak gümrük bölgesine
girerek sahile veya bir başka gemiye yanaşan geminin kaptanı,
gemide yasak eşya ya da yükleme veya taşıma belgelerinde
yer almayan eşya bulunması hallerinde, bu Kanundaki kaçakçılık
suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır.
(2) Yabancı ülkelerden geldiği
halde geçerli neden olmaksızın, belgelerinin gösterdiği
rota dışında Türkiye karasularında rastlanan
gayrisafi ikiyüz tonilato hacminden aşağı taşıtların
yüküne elkonulur. Yükü bulunmadığı halde, yükü olmadığını
veya başka bir limana çıkarıldığını
veya avarya olduğunu kanıtlayamayan gemi kaptan veya
acentesine, tonilato başına yüz Türk Lirası idarî para
cezası verilir.
(3) Bu Kanundaki kabahatler dolayısıyla
verilen idarî para cezasına ilişkin karar kesinleştikten
sonra tekrar kabahat işlenmesi halinde tekerrür hükümleri uygulanır.
(4) Tekerrür halinde, idarî para
cezası yarı oranında artırılır.
(5) İdarî para cezasının
tamamen yerine getirilmesinden itibaren üç yıl geçtikten sonra
işlenen kabahat açısından, önceki kabahat, tekerrüre
esas teşkil etmez.
(6) Tekerrüre esas alınacak
idarî para cezaları hakkındaki kayıtların, Gümrük
Müsteşarlığı bünyesinde tutulmasına
ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(7) Bu Kanunda tanımlanan suçların
işlenmesinde kullanılan taşıtlara, Ceza Muhakemesi
Kanununun 128 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne
göre elkonulur.
(8) 13 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamına girmesi, Türkiye'de
sicile kayıtlı olmaması ya da soruşturma ve kovuşturma
devam ederken, kaçakçılık suçunun işlenmesinde tekrar
kullanılması halinde, elkonulan araç alıkonulur. Sahibinin
aracın değeri kadar güvenceyi alıkoyma tarihinden
itibaren otuz gün içinde gümrük idaresine teslim etmesi halinde,
araç sahibine iade edilir. Aksi takdirde, tasfiye idaresi tarafından
soruşturma ve kovuşturma sonucu beklenmeksizin derhal
tasfiye olunur. Tasfiyenin satış suretiyle gerçekleşmesi
halinde, satıştan elde edilen gelirden taşıtın
muhafaza edilmesi ve satışı için gerekli olan bütün
masraflar karşılandıktan sonra kalan miktar, kovuşturma
sonucuna göre işlem yapılmak üzere emanet hesabına
alınır.
(9) İkinci fıkra hükmünün
uygulanmasındaki değerden, kara taşıtlarında
kasko değeri; deniz taşıtlarında, tekne ve makine
sigortasına esas teşkil eden değer; sigortasız taşıtlar
ile hava ve demiryolu taşıtlarında ise, piyasa değeri
anlaşılır.
(10) Kaçak şüphesiyle elkonulan
eşya ile 10 uncu maddenin ikinci fıkrası gereğince
alıkonulan her türlü taşıt ve araç; miktarı, cinsi,
markası, tipi, modeli, seri numarası gibi eşyanın
ayırıcı özelliklerini gösterir bir tutanakla gümrük
idaresine teslim edilir.
(11) Gümrük idaresi, kaçak eşya
ve taşıtların muhafazası için gerekli görülen
yerlerde depo temin eder.
(12) 10 uncu maddenin ikinci
fıkrası hükümlerine göre alıkonularak gümrük idaresine
teslim edilen deniz taşıtları, teminatla teslim
alınmaması halinde, muhafaza ve zorunlu bakım giderleri
sahiplerince ya da donatanlarınca karşılanmak üzere
gümrük idaresince belirlenen liman işletme müdürlüğüne
teslim edilir. Masraflar, sahiplerince ya da donatanlarınca
karşılandığı sürece, taşıtın
tasfiyesi yoluna gidilmez.
(13) Birinci ve üçüncü fıkralar
uyarınca elkonulan her türlü eşya ve taşıma araçlarının
muhafazası, depolanması, yüklenmesi, boşaltılması
ve nakliyesi gibi nedenlerle yapılan masraflar, gümrük idaresince
karşılanır.
(14) Gümrük idaresinin bu madde gereğince
ihtiyacı olan giderler, genel bütçenin ilgili tertibinden karşılanır.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükûmet katılıyor
mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Gerekçe
okunsun efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun hükümleri arasında
uyum sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
7'nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
8'inci maddeyi okutuyorum:
Tekerrür
MADDE 8-
BAŞKAN - Bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu Tasarısının "Tekerrür"
başlıklı 8. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Feridun Ayvazoğlu Mehmet Kartal
Niğde Çorum Van
Yılmaz
Kaya Ferit Mevlüt Aslanoğlu Ufuk Özkan
İzmir Malatya Manisa
Madde 8- (1) Bu Kanundaki kabahatler
dolayısıyla verilen idarî para cezasına ilişkin
karar kesinleştikten sonra tekrar kabahat işlenmesi halinde
tekerrür hükümleri uygulanır.
(2) Tekerrür halinde, idarî para
cezası yarı oranında artırılır.
(3) İdarî para cezasının
tamamen yerine getirilmesinden itibaren üç yıl geçtikten sonra
işlenen kabahat açısından, önceki kabahat, tekerrüre
esas teşkil etmez.
(4) Tekerrüre esas alınacak
idarî para cezaları hakkındaki kayıtların, Gümrük
Müsteşarlığı bünyesinde tutulmasına
ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(5) Kaçak eşya, her türlü
silâh, mühimmat, patlayıcı ve uyuşturucu maddelerin
bulunduğundan şüphe edilen her türlü kap, ambalaj veya taşımaya
yarayan diğer araçlar ile kişilerin üzerlerinde yapılacak
arama ve elkoymalar, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunu uyarınca yerine getirilir.
(6) Gümrük salonları ve gümrük
kapılarında kaçak eşya sakladığından
kuşkulanılan kişilerin üzeri, eşyası, yükleri
ve araçları gümrük kontrolü amacıyla gümrük görevlilerince
aranabilir. Yapılan arama sonucunda tespit edilen kaçak
eşyaya derhal elkonulur.
(7) Gümrük bölgesine, Gümrük Kanunu
gereğince belirlenen kapı ve yollardan başka yerlerden
girmek, çıkmak veya geçmek yasaktır. Bu yerlerde rastlanacak
kişi ve her nevi taşıma araçları yetkili memurlar
tarafından durdurulur ve kişilerin eşya, yük ve üzerleri
ile varsa taşıma araçları aranır. Yapılan arama
sonucunda tespit edilen kaçak eşyaya derhal elkonulur.
(8) Bu Kanunda tanımlanan suçların
işlenmesinde kullanılan taşıtlara, Ceza Muhakemesi
Kanununun 128 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne
göre elkonulur.
(9) 13 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamına girmesi, Türkiye'de
sicile kayıtlı olmaması ya da soruşturma ve kovuşturma
devam ederken, kaçakçılık suçunun işlenmesinde tekrar
kullanılması halinde, elkonulan araç alıkonulur. Sahibinin
aracın değeri kadar teminatı alıkoyma tarihinden
itibaren otuz gün içinde gümrük idaresine teslim etmesi halinde,
araç sahibine iade edilir. Aksi takdirde, tasfiye idaresi tarafından
soruşturma ve kovuşturma sonucu beklenmeksizin derhal
tasfiye olunur. Tasfiyenin satış suretiyle gerçekleşmesi
halinde, satıştan elde edilen gelirden taşıtın
muhafaza edilmesi ve satışı için gerekli olan bütün
masraflar karşılandıktan sonra kalan miktar, kovuşturma
sonucuna göre işlem yapılmak üzere emanet hesabına
alınır.
(10) İkinci fıkra hükmünün
uygulanmasındaki değerden, kara taşıtlarında
kasko değeri; deniz taşıtlarında, tekne ve makine
sigortasına esas teşkil eden değer; sigortasız taşıtlar
ile hava ve demiryolu taşıtlarında ise, piyasa değeri
anlaşılır.
(11) Bu Kanunda tanımlanan
suçlarla ilgili olarak 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk
Ceza Kanununun eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümleri
uygulanır. Ancak, kaçak eşya taşımasında bilerek
kullanılan veya kullanılmaya teşebbüs edilen her türlü
taşıma aracının müsadere edilebilmesi için,
aşağıdaki koşullardan birinin gerçekleşmesi
gerekir:
a) Kaçak eşyanın, suçun işlenmesini
kolaylaştıracak veya fiilin ortaya çıkmasını
engelleyecek şekilde özel olarak hazırlanmış gizli
tertibat içerisinde saklanmış veya taşınmış
olması.
b) Kaçak eşyanın, taşıma
aracı yüküne göre miktar veya hacim bakımından tamamını
veya ağırlıklı bölümünü oluşturması veya
naklinin, bu aracın kullanılmasını gerekli
kılması.
c) Taşıma aracındaki
kaçak eşyanın, Türkiye'ye girmesi veya Türkiye'den çıkması
yasak veya toplum veya çevre sağlığı açısından
zararlı maddelerden olması.
(12) Etkin pişmanlık nedeniyle
fail hakkında cezaya hükmolunmaması veya kamu davasının
düşmesine karar verilmesi, sadece suç konusu eşya ile ilgili
olarak müsadere hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil
etmez.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Hükûmet katılıyor
mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutayım
mı efendim?
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum)
- Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Kanun hükümleri arasında
uyum sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
8'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9'uncu maddeyi okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Usul
Hükümleri
Arama ve elkoyma
MADDE 9-
BAŞKAN - Madde üzerinde bir
önerge var, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu Tasarısının "Arama ve el koyma"
başlıklı 9. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Feridun Ayvazoğlu Mehmet Kartal
Niğde Çorum Van
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Ufuk
Özkan Yılmaz Kaya
Malatya Manisa İzmir
Madde 9- (1) Kaçak eşya, her
türlü silâh, mühimmat, patlayıcı ve uyuşturucu maddelerin
bulunduğundan şüphe edilen her türlü kap, ambalaj veya taşımaya
yarayan diğer araçlar ile kişilerin üzerlerinde yapılacak
arama ve elkoymalar, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunu uyarınca yerine getirilir.
(2) Gümrük salonları ve gümrük
kapılarında kaçak eşya sakladığından
kuşkulanılan kişilerin üzeri, eşyası, yükleri
ve araçları gümrük kontrolü amacıyla gümrük görevlilerince
aranabilir. Yapılan arama sonucunda tespit edilen kaçak
eşyaya derhal elkonulur.
(3) Gümrük bölgesine, Gümrük Kanunu
gereğince belirlenen kapı ve yollardan başka yerlerden
girmek, çıkmak veya geçmek yasaktır. Bu yerlerde rastlanacak
kişi ve her nevi taşıma araçları yetkili memurlar
tarafından durdurulur ve kişilerin eşya, yük ve üzerleri
ile varsa taşıma araçları aranır. Yapılan arama
sonucunda tespit edilen kaçak eşyaya derhal elkonulur.
(4) Bu Kanunda tanımlanan suçların
işlenmesinde kullanılan taşıtlara, Ceza Muhakemesi
Kanununun 128 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne
göre elkonulur.
(5) 13 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamına girmesi, Türkiye'de
sicile kayıtlı olmaması ya da soruşturma ve kovuşturma
devam ederken, kaçakçılık suçunun işlenmesinde tekrar
kullanılması halinde, elkonulan araç alıkonulur. Sahibinin
aracın değeri kadar teminatı alıkoyma tarihinden
itibaren otuz gün içinde gümrük idaresine teslim etmesi halinde,
araç sahibine iade edilir. Aksi takdirde, tasfiye idaresi tarafından
soruşturma ve kovuşturma sonucu beklenmeksizin derhal
tasfiye olunur. Tasfiyenin satış suretiyle gerçekleşmesi
halinde, satıştan elde edilen varidattan taşıtın
muhafaza edilmesi ve satışı için gerekli olan bütün
masraflar karşılandıktan sonra kalan miktar, kovuşturma
sonucuna göre işlem yapılmak üzere emanet hesabına
alınır.
(6) İkinci fıkra hükmünün
uygulanmasındaki değerden, kara taşıtlarında
kasko değeri; deniz taşıtlarında, tekne ve makine
sigortasına esas teşkil eden değer; sigortasız taşıtlar
ile hava ve demiryolu taşıtlarında ise, piyasa değeri
anlaşılır.
(7) Yabancı ülkelerden gelen
yasak eşya, yükleme veya taşıma belgelerinde belirtilerek
gümrüğe getirilirse, teminat altında ve gerekli güvenlik
tedbirleri alınarak geldiği yere veya diğer bir ülkeye
iade ve sevk olunur.
(8) Kaçakçılık suçunun
konusunu, toplum ve çevre sağlığı yönünden tehlikeli
ve zararlı eşya ile atık maddelerin oluşturması
halinde, ilgililer hakkında soruşturma işlemleri
başlatılmakla birlikte, bunlar gümrük yetkilileri tarafından
derhal getirildiği ülkeye iade edilir.
(9) Bu Kanunda tanımlanan suçlarla
ilgili olarak 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümleri uygulanır.
Ancak, kaçak eşya taşımasında bilerek kullanılan
veya kullanılmaya teşebbüs edilen her türlü taşıma
aracının müsadere edilebilmesi için, aşağıdaki
koşullardan birinin gerçekleşmesi gerekir:
a) Kaçak eşyanın, suçun
işlenmesini kolaylaştıracak veya fiilin ortaya
çıkmasını engelleyecek şekilde özel olarak hazırlanmış
gizli tertibat içerisinde saklanmış veya taşınmış
olması.
b) Kaçak eşyanın, taşıma
aracı yüküne göre miktar veya hacim bakımından tamamını
veya ağırlıklı bölümünü oluşturması veya
naklinin, bu aracın kullanılmasını gerekli
kılması.
c) Taşıma aracındaki
kaçak eşyanın, Türkiye'ye girmesi veya Türkiye'den çıkması
yasak veya toplum veya çevre sağlığı açısından
zararlı maddelerden olması.
(10) Etkin pişmanlık nedeniyle
fail hakkında cezaya ·hükmolunmaması veya kamu davasının
düşmesine karar verilmesi, sadece suç konusu eşya ile ilgili
olarak müsadere hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil
etmez.
BAŞKAN - Sayın Komisyon,
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Hükûmet katılıyor
mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum
efendim:
Gerekçe: Kanun hükümleri arasında
uyum sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
9'uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
10'uncu maddeyi okutuyorum:
Kaçak eşya naklinde kullanılan
taşıta elkoyma
MADDE 10-
BAŞKAN - Madde üzerinde bir
önerge vardır.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu Tasarısının "Kaçak eşya naklinde
kullanılan taşıta elkoyma" başlıklı
10. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Feridun Ayvazoğlu
Mehmet Kartal
Niğde
Çorum Van
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Yılmaz
Kaya Ufuk Özkan
Malatya
İzmir Manisa
Madde 10- (1) Bu Kanunda tanımlanan
suçların işlenmesinde kullanılan taşıtlara,
Ceza Muhakemesi Kanununun 128 inci maddesinin dördüncü fıkrası
hükmüne göre elkonulur.
(2) 13 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamına girmesi, Türkiye'de
sicile kayıtlı olmaması ya da soruşturma ve kavuşturma
devam ederken, kaçakçılık suçunun işlenmesinde tekrar
kullanılması halinde, elkonulan araç alıkonulur. Sahibinin
aracın değeri kadar teminatı alıkoyma tarihinden
itibaren otuz gün içinde gümrük idaresine teslim etmesi halinde,
araç sahibine iade edilir. Aksi takdirde, tasfiye idaresi tarafından
soruşturma ve kovuşturma sonucu beklenmeksizin derhal
tasfiye olunur. Tasfiyenin satış suretiyle gerçekleşmesi
halinde, satıştan elde edilen gelirden taşıtın
muhafaza edilmesi ve satışı için gerekli olan bütün
masraflar karşılandıktan sonra kalan miktar, kovuşturma
sonucuna göre işlem yapılmak üzere emanet hesabına
alınır.
(3) İkinci fıkra hükmünün
uygulanmasındaki değerden, kara taşıtlarında
kasko değeri; deniz taşıtlarında, tekne ve makine
sigortasına esas teşkil eden değer; sigortasız taşıtlar
ile hava ve demiryolu taşıtlarında ise, piyasa değeri
anlaşılır.
(4) Kaçak şüphesiyle elkonulan
eşya ile 10 uncu maddenin ikinci fıkrası gereğince
alıkonulan her türlü taşıt ve araç; miktarı, cinsi,
markası, tipi, modeli, seri numarası gibi eşyanın
ayırıcı özelliklerini gösterir bir tutanakla gümrük
idaresine teslim edilir.
(5) Gümrük idaresi, kaçak eşya
ve taşıtların muhafazası için gerekli görülen
yerlerde depo temin eder.
(6) 10 uncu maddenin ikinci
fıkrası hükümlerine göre alıkonularak gümrük idaresine
teslim edilen deniz taşıtları, teminatla teslim
alınmaması hâlinde, muhafaza ve zaruri bakım giderleri
sahiplerince ya da donatanlarınca karşılanmak üzere
gümrük idaresince belirlenen liman işletme müdürlüğüne
teslim edilir. Masraflar, sahiplerince ya da donatanlarınca
karşılandığı sürece, taşıtın
tasfiyesi yoluna gidilmez.
(7) Birinci ve üçüncü fıkralar
uyarınca elkonulan her türlü eşya ve taşıma araçlarının
muhafazası, depolanması, yüklenmesi, boşaltılması
ve nakliyesi gibi nedenlerle yapılan masraflar, gümrük idaresince
karşılanır.
(8) Gümrük idaresinin bu madde gereğince
ihtiyacı olan giderler, genel bütçenin ilgili tertibinden karşılanır.
(9) Bu Kanunda tanımlanan suçlarla
ilgili olarak 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümleri uygulanır.
Ancak, kaçak eşya taşımasında bilerek kullanılan
veya kullanılmaya teşebbüs edilen her türlü taşıma
aracının müsadere edilebilmesi için, aşağıdaki
koşullardan birinin gerçekleşmesi gerekir:
a) Kaçak eşyanın, suçun
işlenmesini kolaylaştıracak veya fiilin ortaya
çıkmasını engelleyecek şekilde özel olarak hazırlanmış
gizli tertibat içerisinde saklanmış veya taşınmış
olması.
b) Kaçak eşyanın, taşıma
aracı yüküne göre miktar veya hacim bakımından tamamını
veya ağırlıklı bölümünü oluşturması veya
naklinin, bu aracın kullanılmasını gerekli
kılması.
c) Taşıma aracındaki
kaçak eşyanın, Türkiye'ye girmesi veya Türkiye'den çıkması
yasak veya toplum veya çevre sağlığı açısından
zararlı maddelerden olması.
(10) Etkin pişmanlık nedeniyle
fail hakkında cezaya hükmolunmaması veya kamu davasının
düşmesine karar verilmesi, sadece suç konusu eşya ile ilgili
olarak müsadere hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil
etmez.
(11) 3 üncü maddenin onuncu ve onbirinci
fıkralarında tanımlanan kabahatlerin konusunu
oluşturan eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine
karar verilir. Bu Kanunun arama ve elkoyma ile müsadereye ilişkin
hükümleri, bu kabahatlerin işlenmesinde kullanılan veya
kullanılmak üzere hazırlanan eşya ve taşıma
araçları ile ilgili olarak da uygulanır.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu
gerekçeyi açıklayacak.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize
saygılar sunuyorum.
Sayın milletvekilleri, burada
bir konuyu açıklığa kavuşturmak istiyorum.
Şimdi, Türkiye'de karayolu nakliyesi ağırlıkta.
Bir sürü kamyoncu esnafımız var bizim. Bu insanlar ekmek paraları
için, yani dürüst, namuslu, şerefli, ekmek parası için koşan
insanlarımız var. Bunlar borçla harçla bu kamyonu alıyorlar, taksitle alıyorlar. Eğer, bilfiil
kaçakçılığı kendisi yapıyorsa buna her türlü
cezayı verelim, ancak, şunu ayırmamız lazım,
bu maddede bunun ayrımı yoktur: Yani, bir başkasının
malı bir başkası tarafından kiralanarak, bir
şekilde, o kamyoncu esnafım bilmeden, hiçbir günahı
olmaksızın, eğer taşıyorsa, bu insanın
kamyonuna el koymak ekmeğine el koymak demektir. Burada, kamyonuna
el koymak yerine, o taşımayı yaptıran kişilerden
teminat almak, o taşımayı yaptıran insanlardan
teminat almak gerekiyor. Aksi hâlde, bu insanların hepsi borçlu.
Bir ay o kamyonun taksitini ödeyemediği zaman kamyonu icra yoluyla
satılıyor arkadaşlar. Yani, bunlar çok zor koşullar
altında savaş veriyor. Eğer o ay içinde çalışmazsa,
zaten kamyonu elinden gidiyor. Yani, burada bilfiil kaçakçılığa
karışan kamyoncu ile bir başkasının kiralamasıyla
bilmeden alet olan insanları ayırmamız lazım. Bunlar
küçük esnaf, yani hepimizin, bu ülkenin insanları. Çok zor koşulda
savaş veren bu insanların bir ay içinde malını müsadere
edip el koyacaksın, bir ay sonra da diyeceksin ki: "Bir teminat
vereceksin." Bunu sadece kamyoncudan istemeyelim. Sadece
onu tutan, onu kiralayan kimse, onu da kamyoncu kadar sorumluluk altına
almazsak, biz burada kamyoncu esnafımızı çok zor duruma
düşürürüz. Bilmeyerek, istemeyerek
Ekmek parası için savaş
veriyorlar, bir yere yük çıksa da gitsem diyor. Kötü niyetli bir
mal yüklendiğini bilemezler bu arkadaşlar. Bunlar, zaten,
yarın senedimi nasıl ödeyeceğim diyor arkadaşlar.
Onun için, bu maddede en azından o teminatların verilmesinde
ve kamyona el konulmasında aracı olan veya malı yükleten
kişilerin de sorumluluk altına alınmasında fayda
var.
Hepinize saygılar sunuyorum,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.
Sayın milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
kabul edilmemiştir.
10'uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11'inci maddeyi okutuyorum:
Elkonulan eşyanın muhafazası
MADDE 11-
BAŞKAN - Bir önerge var, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu Tasarısının "Elkonulan eşyanın
muhafazası" başlıklı 11. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Feridun Ayvazoğlu Mehmet Kartal
Niğde Çorum Van
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Yılmaz
Kaya
Malatya İzmir
Madde 11- (1) Kaçak şüphesiyle
elkonulan eşya ile 10 uncu maddenin ikinci fıkrası gereğince
alıkonulan her türlü taşıt ve araç; miktarı, cinsi,
markası, tipi, modeli, seri numarası gibi eşyanın
ayırıcı özelliklerini gösterir bir tutanakla gümrük
idaresine teslim edilir.
(2) Gümrük idaresi, kaçak eşya
ve taşıtların muhafazası için gerekli görülen
yerlerde depo temin eder.
(3) 10 uncu maddenin ikinci
fıkrası hükümlerine göre alıkonularak gümrük idaresine
teslim edilen deniz taşıtları, teminatla teslim alınmaması
halinde, muhafaza ve zorunlu bakım giderleri sahiplerince
ya da donatanlarınca karşılanmak üzere gümrük idaresince
belirlenen liman işletme müdürlüğüne teslim edilir. Giderler,
sahiplerince ya da donatanlarınca karşılandığı
sürece, taşıtın tasfiyesi yoluna gidilmez.
(4) Birinci ve üçüncü fıkralar
uyarınca elkonulan her türlü eşya ve taşıma araçlarının
muhafazası, depolanması, yüklenmesi, boşaltılması
ve nakliyesi gibi nedenlerle yapılan masraflar, gümrük idaresince
karşılanır.
(5) Gümrük idaresinin bu madde gereğince
ihtiyacı olan giderler, genel bütçenin ilgili tertibinden karşılanır.
(6) Yabancı ülkelerden gelen
yasak eşya, yükleme veya taşıma belgelerinde belirtilerek
gümrüğe getirilirse, teminat altında ve gerekli güvenlik
tedbirleri alınarak geldiği yere veya diğer bir ülkeye
iade ve sevk olunur.
(7) Kaçakçılık suçunun
konusunu, toplum ve çevre sağlığı yönünden tehlikeli
ve zararlı eşya ile atık maddelerin oluşturması
halinde, ilgililer hakkında soruşturma işlemleri
başlatılmakla birlikte, bunlar gümrük yetkilileri tarafından
derhal getirildiği ülkeye iade edilir.
(8) 3 üncü maddenin onuncu ve onbirinci
fıkralarında tanımlanan kabahatlerin konusunu
oluşturan eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine
karar verilir. Bu Kanunun arama ve elkoyma ile müsadereye ilişkin
hükümleri, bu kabahatlerin işlenmesinde kullanılan veya
kullanılmak üzere hazırlanan eşya ve taşıma
araçları ile ilgili olarak da uygulanır.
(9) Bu Kanunda tanımlanan suçlar
ve kabahatler dolayısıyla müsadere veya mülkiyetin kamuya
geçirilmesi yaptırımlarının konusunu oluşturan
eşyanın kaim değerinden, bu eşyanın gümrüklenmiş
değeri anlaşılır.
(10) Bu Kanunda tanımlanan
suçların veya kabahatlerin konusunu oluşturması dolayısıyla
müsadere veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımlarının
uygulanabileceği eşya, sahibine iade edilemez. Bu
eşya, kamu davasının açıldığı tarihten
itibaren bir yıl içinde kovuşturmanın sonuçlanmaması
halinde derhal tasfiye edilir. Ancak eşyanın;
a) Zarara uğraması, değerinde
esaslı ölçüde kayıp meydana gelme tehlikesinin varlığı
hâlinde üç gün,
b) Muhafazasının ciddi
külfet oluşturması halinde onbeş gün,
içinde, eşyadan numune
alınmasının mümkün olduğu durumlarda numune
alınarak, mümkün olmaması halinde ise gerekli tespitler
yaptırılarak, soruşturma evresinde hâkim, kovuşturma
evresinde mahkeme tarafından tasfiyesine karar verilir.
(11) Satılarak tasfiye edilen
eşya veya taşıma araçlarının satış
bedeli emanet hesabına alınır. Yargılama sonucunda;
a) Tasfiye edilen eşya veya
taşıma araçlarının, müsadere edilmeyip, iadesine
karar verilmesi,
b) Mülkiyetin kamuya geçirilmesi
kararına konu teşkil eden eşyanın ilgilisine iadesine
karar verilmesi,
hallerinde; satış bedeli,
satış tarihinden iade tarihine kadar geçen süre için yasal
faizi ile birlikte hak sahibine ödenir.
(12) El konulan eşyanın
iadesine karar verilmesi halinde, bu kararların uygulanmasında
yürürlükte olan gümrük ve dış ticaret mevzuatı uyarınca
işlem yapılır.
(13) Bu Kanunun uygulamasında
tasfiye, tasfiye idaresi tarafından Gümrük Kanunu hükümlerine
göre yapılır.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu önergeye?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun hükümleri arasında
uyum sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
11'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12'nci maddeyi okutuyorum:
Yasak eşyanın geri gönderilmesi
MADDE 12-
BAŞKAN - Bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu Tasarısının "Yasak eşyanın
geri gönderilmesi" başlıklı 12. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan Feridun Ayvazoğlu Mehmet Kartal
Niğde Çorum Van
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Yılmaz
Kaya
Malatya İzmir
Madde 12- (1) Yabancı ülkelerden
gelen yasak eşya, yükleme veya taşıma belgelerinde
belirtilerek gümrüğe getirilirse, teminat altında ve gerekli
güvenlik tedbirleri alınarak geldiği yere veya diğer
bir ülkeye iade ve sevk olunur.
(2) Kaçakçılık suçunun
konusunu, toplum ve çevre sağlığı açısından
tehlikeli ve zararlı eşya ile atık maddelerin oluşturması
halinde, ilgililer hakkında soruşturma işlemleri
başlatılmakla birlikte, bunlar gümrük yetkilileri tarafından
derhal getirildiği ülkeye iade edilir.
(3) Bu Kanunda tanımlanan suçlarla
ilgili olarak 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümleri uygulanır.
Ancak, kaçak eşya taşımasında bilerek kullanılan
veya kullanılmaya teşebbüs edilen her türlü taşıma
aracının müsadere edilebilmesi için, aşağıdaki
koşullardan birinin gerçekleşmesi gerekir:
a) Kaçak eşyanın, suçun
işlenmesini kolaylaştıracak veya fiilin ortaya
çıkmasını engelleyecek şekilde özel olarak hazırlanmış
gizli tertibat içerisinde saklanmış veya taşınmış
olması.
b) Kaçak eşyanın, taşıma
aracı yüküne göre miktar veya hacim bakımından tamamını
veya ağırlıklı bölümünü oluşturması veya
naklinin, bu aracın kullanılmasını gerekli
kılması.
c) Taşıma aracındaki
kaçak eşyanın, Türkiye'ye girmesi veya Türkiye'den çıkması
yasak veya toplum veya çevre sağlığı açısından
zararlı maddelerden olması.
(4) Etkin pişmanlık nedeniyle
fail hakkında cezaya hükmolunmaması veya kamu davasının
düşmesine karar verilmesi, sadece suç konusu eşya ile ilgili
olarak müsadere hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil
etmez.
(5) 3 üncü maddenin onuncu ve onbirinci
fıkralarında tanımlanan kabahatlerin konusunu
oluşturan eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine
karar verilir. Bu Kanunun arama ve elkoyma ile müsadereye ilişkin
hükümleri, bu kabahatlerin işlenmesinde kullanılan veya
kullanılmak üzere hazırlanan eşya ve taşıma
araçları ile ilgili olarak da uygulanır.
(6) Bu Kanunda tanımlanan suçlar
ve kabahatler dolayısıyla müsadere veya mülkiyetin kamuya
geçirilmesi yaptırımlarının konusunu oluşturan
eşyanın kaim değerinden, bu eşyanın gümrüklenmiş
değeri anlaşılır.
(7) Bu Kanunda tanımlanan suçların
veya kabahatlerin konusunu oluşturması dolayısıyla
müsadere veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımlarının
uygulanabileceği eşya, sahibine iade edilemez. Bu
eşya, kamu davasının açıldığı tarihten
itibaren bir yıl içinde kovuşturmanın sonuçlanmaması
halinde derhal tasfiye edilir. Ancak eşyanın;
a) Zarara uğraması, değerinde
esaslı ölçüde kayıp meydana gelme tehlikesinin varlığı
halinde üç gün,
b) Muhafazasının ciddi
külfet oluşturması halinde onbeş gün,
içinde, eşyanın numune
alınmasının mümkün olduğu durumlarda numune
alınarak, mümkün olmaması halinde ise gerekli tespitler
yaptırılarak, soruşturma evresinde hâkim, kovuşturma
evresinde mahkeme tarafından tasfiyesine karar verilir.
(8) Satılarak tasfiye edilen
eşya veya taşıma araçlarının satış
bedeli emanet hesabına alınır. Yargılama sonunda;
a) Tasfiye edilen eşya veya
taşıma araçlarının, müsadere edilmeyip, iadesine
karar verilmesi,
b) Mülkiyetin kamuya geçirilmesi
kararına konu teşkil eden eşyanın ilgilisine iadesine
karar verilmesi,
hallerinde; satış bedeli,
satış tarihinden iade tarihine kadar geçen süre için yasal
faizi ile birlikte hak sahibine ödenir.
(9) Elkonulan eşyanın iadesine
karar verilmemesi halinde, bu kararların uygulanmasında
yürürlükte olan gümrük ve dış ticaret mevzuatı uyarınca
işlem yapılır.
(10) Bu Kanunun uygulanmasında
tasfiye, tasfiye idaresi tarafından Gümrük Kanunu hükümlerine
göre yapılır.
(11) Bu Kanunda tanımlanan
suçlar dolayısıyla açılan davalarda mahkeme, iddianamenin
bir örneğini ilgili gümrük idaresine de gönderir. Başvurusu
üzerine, ilgili gümrük idaresi açılan davaya katılan olarak
kabul edilir.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas)- Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Kanun hükümleri arasında
uyum sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
12'nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, çalışma
saatimiz tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince,
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek
için, 21 Mart 2007 Çarşamba günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati:
22.01