DÖNEM: 22 CİLT: 152 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
85inci
Birleşim
5 Nisan 2007 Perşembe
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
1.-
Tunceli Milletvekili Vahdet Sinan Yerlikaya'nın, 5233 sayılı
Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması
Hakkında Kanun'un uygulama ve sonuçlarına ilişkin gündem
dışı konuşması ve İçişleri Bakanı
Abdülkadir Aksu'nun cevabı
2.-
Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, Avukatlar Günü münasebetiyle,
avukatların sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere
ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Karabük Milletvekili Mehmet Ceylan'ın, Karabük Demir-Çelik
İşletmelerinin kuruluşunun 70'inci yıl dönümü
münasebetiyle, Türk demir-çelik sanayisinin gelişimine ve
ülke ekonomisine katkısına ilişkin gündem dışı
konuşması
B) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.-
Edirne Milletvekili Rasim Çakır ve 22 milletvekilinin, Ergene
Çevre Düzeni Havza Planı ile ilgili sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/433)
IV. - ÖNERİLER
A) SİYASİ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.-
Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin
CHP Grubu önerisi
V. - AÇIKLAMALAR
VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Sivas Milletvekili Nurettin Sözen'in, İstanbul Milletvekili
İdris Naim Şahin'in, ileri sürmüş olduğu görüşlerden
farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle konuşması
VI. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
3.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Adalet Komisyonları Raporları (2/820) (S. Sayısı:
1337)
4.-Tokat
Milletvekili Mehmet Ergün Dağcıoğlu'nun; Serbest Bölgeler
Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/759) (S. Sayısı: 1339)
5.-
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma
Komisyonu Raporu (1/1328) (S. Sayısı: 1375)
6.-
Kan, Kan Bileşenleri ve Ürünleri Kanunu Tasarısı ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (1/1277) (S. Sayısı: 1319)
7.-
Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel
Müdürlüğünün Gümrük Müsteşarlığına Bağlanması
Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/1202) (S. Sayısı: 1207)
8.-
Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısı ve İçişleri ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları
Raporları (1/1212) (S. Sayısı: 1225)
9.-
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/1295) (S. Sayısı: 1357)
VII. - SORULAR
VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, çocuk ve kadınlara yönelik
şiddetle ilgili genelge doğrultusundaki çalışmalara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU'nun
cevabı (7/20345)
2.-
Giresun Milletvekili Mehmet IŞIK'ın, Acarkent'teki gayrimenkul
sahiplerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman
PEPE'nin cevabı (7/20779)
3.-
Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, iklim değişiklikleri
ve kuraklıkla ilgili tedbirlere ilişkin sorusu ve Çevre
ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/20855)
4.-
Ordu Milletvekili İ. Sami TANDOĞDU'nun, RTÜK'e şikayet
edilen televizyon programlarına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı
(7/20917)
5.-
Antalya Milletvekili Atila EMEK'in, iletişim sektöründeki vergilendirmeye
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı
(7/20952)
6.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Cumhuriyet
Gazetesinin televizyon reklamına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı (7/21078)
7.-
Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, Cumhuriyet Gazetesinin
reklamı için RTÜK'e başvuruda bulunup bulunulmadığına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Beşir
ATALAY'ın cevabı (7/21084)
8.-
Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Çukurova Üniversitesi
İletişim Fakültesine frekans tahsis edilmesine ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı
(7/21096)
9.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, idari kadrolara yapılan
atamalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın
cevabı (7/21191)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM
Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak dört oturum yaptı.
Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncü, İçişleri Bakanlığı
genel idare personeli ile mülki idare amirliği personeli arasındaki
maaş farklılığına,
Sivas
Milletvekili Osman Kılıç, Kutlu Doğum Haftası nedeniyle,
Hazreti Muhammed'in dünyaya gelişinin 1436'ncı yıl dönümünü
idrak etmenin sevincine,
Bursa
Milletvekili Şevket Orhan, Bursa'nın fethinin 681'inci
yıl dönümü etkinliklerine ve ilin tarihimizdeki önemine,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Gündemin
"Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler" kısmının 111'inci sırasında
bulunan (10/162) esas numaralı Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmesinin, Genel Kurulun 04/04/2007 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu
önerisi, yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının 393'üncü sırasında
bulunan 1339, 442'nci sırasında bulunan 1375, 377'nci sırasında
bulunan 1319, 339'uncu sırasında bulunan 1207, 14'üncü
sırasında bulunan 1225, 427'nci sırasında bulunan
1357, 445'inci sırasında bulunan 1378, 451'inci sırasında
bulunan 1384, 423'üncü sırasında bulunan 1351, 378'inci
sırasında bulunan 1320, 437'nci sırasında bulunan
1369, 438'inci sırasında bulunan 1370, 24'üncü sırasında
bulunan 1037, 23'üncü sırasında bulunan 945, 383'üncü
sırasında bulunan 1327, 384'üncü sırasında bulunan
1328, 385'inci sırasında bulunan 1329, 390'ıncı
sırasında bulunan 1334, 392'nci sırasında bulunan
1336, 391'inci sırasında bulunan 1335 ve 449'uncu sırasında
bulunan 1382 sıra sayılı kanun tasarı ve tekliflerinin
sırasıyla, gündemin 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 21, 22,
23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30 ve 31'inci sıralarına alınmasına
ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine; Genel Kurulun, 4 Nisan 2007 Çarşamba günkü birleşimde
sözlü soruların görüşülmemesine; 10 ve 11 Nisan 2007 Salı
ve Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer
denetim konularının görüşülmemesine; 10 Nisan 2007
Salı günkü birleşiminde kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesine, 10 Nisan 2007 Salı günü 15.00-20.00, 11 ve 12
Nisan 2007 Çarşamba ve Perşembe günleri ise 14.00-20.00 saatleri
arasında çalışmalarını sürdürmesine
ilişkin AK Parti Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden
sonra kabul edildi.
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının:
1'inci
sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/212) (S. Sayısı: 305)
görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin
komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2'nci
sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı:
904),
3'üncü
sırasında bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, İmar Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair (2/820) (S. Sayısı:
1337)
Kanun
Tasarı ve Teklifi'nin görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri
Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
4'üncü
sırasında bulunan, Kamu İdare, Kurum ve Kuruluşlarında
Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların
Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel
Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı'nın (1/1318) (S. Sayısı: 1366) görüşmeleri
tamamlanarak, kabul edilip kanunlaştı.
5'inci
sırasına alınan, Tokat Milletvekili Mehmet Ergün
Dağcıoğlu'nun; Serbest Bölgeler Kanununun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin
(2/759) (S. Sayısı: 1339) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak
maddelerine geçilmesi kabul edildi.
5
Nisan 2007 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat
14.00'te toplanmak üzere, birleşime 20.54'te son verildi.
Nevzat Pakdil
Başkan
Vekili
Harun Tüfekci Türkân Miçooğulları
Konya
İzmir
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
No.: 118
II. - GELEN
KÂĞITLAR
5 Nisan 2007
Perşembe
Tezkere
1.-
Denizli Milletvekili Veli Haşim Oral'ın, Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1240) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.4.2007)
Meclis
Araştırması Önergesi
1.-
Edirne Milletvekili Rasim ÇAKIR ve 22 Milletvekilinin, Ergene Çevre
Düzeni Havza Planı ile ilgili sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/433) (Başkanlığa
geliş tarihi: 4/4/2007)
Süresi
İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.-
Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun,
Kırklareli Halk Kütüphanesine konulan bir kitaba ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19944)
2.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Başbakanın
sürücü ehliyetine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20878)
5 Nisan 2007
Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN
- Sayın Milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
85'inci Birleşimi'ni açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı
söz vereceğim. Süreleri beşer dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara
cevap verebilir. Hükûmetin cevap süresi yirmi dakikadır.
Gündem
dışı ilk söz, terör ve terörle mücadeleden doğan zarar
ve ziyanın ödenmesiyle ilgili söz isteyen Tunceli Milletvekili
Sinan Yerlikaya'ya aittir.
Sayın
Yerlikaya, buyurun efendim.
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
1.- Tunceli
Milletvekili Vahdet Sinan Yerlikaya'nın, 5233 sayılı
Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması
Hakkında Kanun'un uygulama ve sonuçlarına ilişkin gündem
dışı konuşması ve İçişleri Bakanı
Abdülkadir Aksu'nun cevabı
VAHDET SİNAN YERLİKAYA
(Tunceli) - Sayın Başkan, çok değerli arkadaşlar;
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, ayrıca Avukatlar Günü.
Bütün avukat meslektaşlarımın bu gününü kutluyorum,
başarılar diliyorum. Bu münasebetle, yargımızın
içinde bulunduğu sorunların da bir an önce çözülmesini talep
ediyorum.
Değerli arkadaşlar, 5233
sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların
Karşılanması Yasası, biliyorsunuz, 27 Temmuz
2004 yılında meriyete girdi. Ekim 2004 yılında da,
bu Yasa'ya uygun bir yönetmelik düzenlenerek Bakanlık tarafından
uygulamaya konuldu. Bu Yasa etkin bir şekilde uygulanıyor
mu? Bu Yasa'nın etkin ve hızlı bir biçimde uygulanması
için gerekli sistem oluşturulmuştur. Bunu konuşmak istiyorum.
Bu sorulara bir yanıt aradığımızda, ne yazık
ki, bu Yasa'nın hızlı ve etkin bir biçimde uygulandığını,
sonuçlandığını kabul etmek, söylemek mümkün görülmüyor.
Ayrıca, bu ataletin, bu yavaşlamanın neden, niçin kaynaklandığı
konusunda da Bakanlıkça da herhangi bir iyileştirilmenin,
bir değiştirilmenin söz konusu olmadığını
vurgulamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz
bu Yasa'yı biz neden çıkarmıştık? Bu yasa,
yıllarca, orada terör ve terörle mücadeleden kaynaklanan sorunları
olan vatandaşlarımızın sıkıntılarını,
dertlerini, zarar ve ziyanlarını karşılamak için
devletimiz bir ulufe olarak, bir yardım olarak değil, hukukun,
hakkın, devletin bir yüceliğini göstermek için bu Yasa'yı
hazırlamıştık ve hepimiz, bu yüce Mecliste, oy birliğiyle,
bütün partilerin, bütün milletvekili arkadaşlarımızın
katılımıyla bu yasayı oy birliğiyle çıkarmıştık
diyebilirim. Yani, bu yasa, belki, Meclis tarihinde oy birliğiyle
kabul edilen ender yasalardan bir tanesidir.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
ne yazık ki, alt komisyonun bizzat, yerinde, giderek tespit ettiği
raporlar ve raporlardaki zararlar üst komisyonlarca zamanında
karara bağlanmıyor. Yani, alt komisyon gidiyor, yerinde
incelemeyi yapıyor; dağa gidiyor, bağa gidiyor, ovaya
gidiyor, en sıkıntılı yerlere alt komisyon gidiyor.
Ama, ilde oturan, yerinde keşif yapmayan, yalnızca alt komisyonun
verdiği raporları inceleyen üst komisyonlar ve o üst komisyonlara
mensup arkadaşlar, bu kararları vermekte geciktiriyorlar.
Neden geciktiriyorlar, anlayamıyorum.
Şimdi, alt komisyon gidiyor,
orada, hakikaten, teröre rağmen, baskılara rağmen,
birtakım olumsuzluklara rağmen o insanlar gidiyor, büyük
bir özveriyle bu raporları hazırlayıp getiriyorlar,
vilayette komisyon başkanlarına teslim ediyorlar. Ama,
bir görüyoruz ki, aylar geçiyor, yıllar geçiyor, üst komisyonlar
bir türlü karar veremiyor.
Tabii, bu konuda birtakım eksiklerin
olduğunu da biliyoruz. Şimdi, İçişleri Bakanlığı,
komisyon başkanlarını, o ilin yalnızca vali yardımcılığı
kadrosuna göre sınırlandırmış. Yani, örneğin,
Tunceli'de üç vali yardımcısı kadrosu varsa üç komisyon
kurma yetkisi var. Çünkü, biliyorsunuz, komisyon başkanlarının
vali yardımcısı olma durumu var. Şimdi, üç komisyona
siz havale ettiğinizde, bu üç komisyon
Vali yardımcısı,
kimi tayin oluyor gidiyor, kimi eksik geliyor. Mesela, bugün, ilimizde
iki tane vali yardımcısı var. Tabii, çalışmalar,
ister istemez -yani, bir yönden bu konudan da kaynaklanarak- yürümüyor,
hantallaşıyor.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
burada bir iyileştirme yapmak lazım, yani, yaptığımız,
uygulamada gördüğümüz eksikleri şöyle gidermemiz mümkün:
İlçeler kaymakamlarına komisyon başkan sıfatının
verilmesi lazım. Her ilçe kendi kaymakamının başkanlığında
bir komisyon oluşturmalı, oradaki alt komisyonların
verdiği kararlar, üst komisyonlarca da karara bağlanmalıdır.
Bu konuda yavaşlama, tabii giderilebilir. Kaymakamlar bu konuda
yetkilendirilse hızlı bir biçimde sonuç almamız mümkün
olacaktır.
Yine, değerli arkadaşlar,
alt komisyonlar bir karar veriyor. Örneğin, 100 milyar liralık
bir zarar ziyan olduğunu tespit ediyor, ama, bir bakıyoruz,
üst komisyonlarda bu zarar ziyan 10 milyara düşürülmüş, 20
milyara düşürülmüş. Bu konuda hukuksal gerekçe nedir? Objektif
kuralları nedir? Niye böyle düşün
Bunun bir gerekçesi
yok. Çağırılıyor vatandaş "Kardeşim
ben sana 10 milyar, 20 milyar tazminat veriyorum. Al sulhnameyi imzalıyorsan
imzala, imzalamıyorsan ben talebini reddediyorum veya böyle
bir karar veriyorum, gidersin mahkemeye." Bu yanlış
bir olay değerli arkadaşlar. Alt komisyon gidiyor, yerinde
gerekli araştırmayı yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VAHDET SİNAN YERLİKAYA
(Devamla) - Sayın Başkanım, lütfen, önemli bir konu.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Yerlikaya.
VAHDET SİNAN YERLİKAYA
(Devamla) - Çok teşekkür ederim.
Alt komisyon, gidiyor, orada -demin
de söylediğim gibi- bin bir müşkülatla olayı araştırıyor,
mühendisini götürüyor, bilirkişisini götürüyor, gerçek zarar
miktarını ortaya koyuyor. Bu, o üst komisyona geldiği
zaman, orada bakıyorsunuz bu, 10 milyara, 20 milyara çekiliyor.
Adamın zarar ziyanı olmaktan çıkıyor, bir ulufe,
bir yardım -bir fakir fukaraya bir yardım edersiniz- o duruma
düşüyor. Yazıktır, günahtır! Bu insanlarla oynamanın
bir hakkı var mıdır değerli arkadaşlar? Ya bunu
yapın, adam gibi uygulayalım bunu ya da bunu kaldıralım.
Yani, vatandaşı umut içinde, vatandaşı beklenti
içinde, vatandaşı heyecan içinde bırakmanın bir
âlemi var mıdır? Yani, 100 milyarlık bir zararınız
oluyor, size, orada, üst komisyon 10 milyar, 20 milyar bir zarar ziyan
veriyor. Bu zarar ziyanla, gidin evinizi yapın, tarlanızı
eski duruma kavuşturun, kanalınızı açın, arkınızı
yapın, hayvanınızı alın
Değerli arkadaşlar,
bu, vatandaşla oynamadır. Yapmayalım bunu. Ya uygulayalım
ya bu Yasa'yı geri çekelim. Yani, vatandaş bıktı,
usandı.
Tabii, vatandaş ne yapıyor?
Dönüyor milletvekillerine, haklı olarak, kendi vekillerini
arıyor. Olağanüstü hâlden gelen milletvekili arkadaşlarımız
biliyor. Her gün bu konuda yüzlerce, binlerce mektup
Bakınız, Ovacık'tan
bir mektup geldi bana, daha şimdi postacı bana verdi, onu size
okuyayım. Yani, şu anda, odamdan çıkarken postacı
içeri girdi, tam üzerine de bir mektup verdi: "Sayın Yerlikaya,
bizler, Yakatarla, Işıkvuran ve Mercan köyleri halkıyız.
1994 köy boşaltmaları sonucu meydana gelen zararlarımızın
karşılanması için, Türkiye Büyük Millet Meclisinden
çıkan Yasa'dan faydalanmak için müracaatta bulunduk. Yapılan
müracaatlar sonucu oluşturulan komisyonlar tarafından
zararlarımız tespit edildi. Ancak, geçen zaman zarfında,
tespit edilen zararlarımız tarafımıza ödenmeyip
mağdur edildik. Edindiğimiz bilgiye göre, diğer ilçelerimizde
de aynı durum mevcuttur." diyor. İşte buyurun, taze
bir mektup, daha üç gün önce postaya verilmiş.
Şimdi, bunu yapmamak lazım.
Ben, buradan, Sayın Bakanımızdan rica ediyorum: Bu Yönetmelik
bir elden geçirilsin, bir iyileştirme yapılsın. Komisyon
başkanı yalnızca vali yardımcılarından
değil, ilçe kaymakamlarına
o yetki verilsin, ilçe kaymakamları "komisyon
başkanı" sıfatıyla komisyonları
oluştursunlar ve çalışmalara başlansın.
Ayrıca, değerli arkadaşlar,
bu zarar ziyanların aşağı çekilmesi, hakikaten
çok ayıp bir şeydir. Eğer, alt komisyon bir zarar ziyanı
tespit etmiş, objektif kurallar içinde, o mühendis bilirkişi
gitmiş, ziraat mühendisi gitmiş, bunu ölçmüş biçmişse,
takdir yetkisine güvenerek bunu aşağı çekmenin bir
vicdanı var mıdır? Bunu size soruyorum. Yani, oradaki
ziraat mühendisi, inşaat mühendisi, evin değerini, tarlanın
değerini, oradaki kavağın, cevizin değerini veriyor.
Ama, üst komisyonda, bu konuda hiç yetkisi olmayan, bilgisi olmayan
kişiler, bakıyorsunuz, bunu öyle bir aşağı çekiyorlar
ki, bir ulufe gibi, fakire sadaka verirmiş gibi bir hâle getiriyor.
Bunlar yanlıştır. Bunu biz kabul etmiyoruz. Böyle ise,
bunun hiç verilmemesi daha doğru yoldur. Bunu ben, hem Bakanımızdan
hem sayın valilerimizden, komisyon başkanlarımızdan
rica ediyorum. Vatandaşın gerçek hakkını ödesinler;
dosyalar, yerinde, zamanında incelensin ve karara bağlansın.
Değerli arkadaşlar, bu
konuda hepinizin yardımınıza ihtiyacımız
var, Hükûmetin çalışmalarına ihtiyacımız
var, valilerimizin, komisyon başkanlarımızın çalışmalarına
ihtiyacımız var diyorum.
Yanlış anlamayın, hakikaten
çok önemli bir konudur. Orada, bölgede 11 milyon kişiyi ilgilendiren
bir konudur. Bu konu üzerinde bölge milletvekillerinin hassasiyetle
durmalarını rica ediyorum. Bu konu hepimizin konusudur,
Türkiye'nin bir konusudur. Bu, barışa, oradaki iyileştirmeye,
oradaki insanların devlete olan güveninin pekiştirilmesine
de sebebiyet verecektir. Bu, yalnız, bir yardım, bir zarar,
ziyan değildir; bunun manevi bir yönü de vardır.
Bunu da unutmamanızı diliyor,
yüce heyetinizi tekrar selamlıyor, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yerlikaya.
Gündem dışı konuşmaya
İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakanım.
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygılarımla
selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum. Cumhuriyet Halk
Partisi Tunceli Milletvekili Sayın Sinan Yerlikaya'nın
gündem dışı konuşması üzerine söz almış
bulunuyorum.
Bildiğiniz gibi, 5233 sayılı
Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması
Hakkında Kanun 27/07/2004 tarihinde yürürlüğe girerek, uygulanmaya
başlanmıştır. Çok Değerli Milletvekili arkadaşımın
da belirttiği gibi, bu Parlamentoda üzerinde mutabakata varılan,
aşağı yukarı oy birliğiyle çıkan önemli
yasalarımızdan biri.
Tabii, bu Kanun, gerçekten önemli
bir kanun, üzerinde bizim de önemle durduğumuz bir yasa. Bu Yasa'yla,
terör nedeniyle zarara uğrayan vatandaşlarımızın
zararlarının hızlı, etkin ve adaletli bir şekilde
sulhen karşılanması amaçlanmıştır. Kanun'un
uygulanması amacıyla da illerimizde, -yine burada da ifade
edildi- vali yardımcılarının başkanlığında,
maliye, bayındırlık ve iskân, tarım ve köyişleri,
sağlık, sanayi ve ticaret konularında uzman birer kişi
ile o ilin barosu tarafından görevlendirilmiş bir avukat
üyeden oluşan zarar tespit komisyonları oluşturduk hemen.
Tabii, başvurunun çok yoğun olduğu illerimizde birden
fazla komisyon oluşturulmuş ve bu durumda, hâlen, ülke genelinde
yüz dört adet komisyon çalışmalarına devam ediyor. Seksen
bir ilimiz var, ancak, yüz dört komisyon çalışmalarına
devam ediyor. Zarar tespit komisyonlarına, bugüne kadar
268.790 başvuru yapılmıştır. Bu başvurulardan
54.091'i sonuçlandırılmıştır. Sonuçlandırılan
bu başvurulardan 35.578'i için olumlu, sulh, anlaşma imzalanmış,
18.513'ü için ise ret kararı çıkmıştır. Bugüne
kadar, yine, bu Kanun kapsamında, zarar görenlere 233 milyon
988 bin 84 YTL ödemede bulunulmuştur. Bugün itibarıyla da
ihtiyaç duyduğumuz ödenek miktarı da 117 milyon 268 bin 617
YTL'dir. Maliye Bakanlığımız bunları peyderpey
göndermekte ve biz de bu paraları illere gönderiyoruz. Bu ödemeler
de, imzalanan sulhname tarihleri dikkate alınarak, düzenli
ve adil bir şekilde yapılmakta olup, komisyonlara yapılan
başvuru sayısı ve bugüne kadar ödenen miktar dikkate
alındığında, komisyonların bu geçen süre içerisinde
bu kadar mesafe almış olmasını da bir başarı
olarak görüyoruz.
Bakanlığımca, zarar
gören kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesi, zarar
tespit komisyonlarının, değerli milletvekili arkadaşımın
da belirttiği birtakım aksaklıkların giderilmesi
için ve komisyonların arasında koordinasyon ve uyum içerisinde,
hızlı, etkin ve verimli çalışmalarının
teminiyle kararlarda standardizasyonun sağlanması amacıyla
da şu tedbirler alınmıştır; görülen bu aksaklıklar,
arkadaşımızın da buraya getirdiği konular
da başta olmak üzere, bunların giderilmesi için şu çalışmaları
yaptık Bakanlık olarak: Kanun ve yönetmeliğin uygulanması
yakından izlenmiş, uygulamada ortaya çıkan aksaklıklar
da göz önünde bulundurularak, kanun ve yönetmeliklerde, bildiğiniz
gibi, birkaç defa getirip değişiklik yaptık; yasada
da yaptık, yönetmelikte de yaptık. Uygulamalarda meydana
çıkan aksaklıklar tespit edildikçe bu işlem yapıldı.
Yine, komisyon çalışmalarını yönlendirici ve
yol gösterici genelgeler yayınladık. İllerdeki uygulamalar
farklılık arz edince, genelgelerle, nasıl uygulanacağını
ikaz ettik.
Yine, uygulamalarda ortaya
çıkan veya komisyonlarca Bakanlığımıza iletilen
tereddütlerin giderilmesi amacıyla, gerektiğinde, ilgili
diğer bakanlık kurum ve kuruluşları ile Bakanlığımızın
diğer birimlerinin görüşleri de dikkate alınarak uygulamaların
vatandaşımızın lehine hızlandırılması
ve kolaylaştırılması amacıyla hukuki görüşler
de oluşturduk.
Komisyon başkan, üye ve sekreterya
çalışanlarına yönelik düzenli eğitim toplantıları
da gerçekleştirdik.
Yine, komisyon çalışmalarıyla
ilgili mevcut verilerin derlenmesi, değerlendirilmesi ve
elektronik ortamda tutulması amacıyla ortak bir yazılım
programı da geliştirilerek kullanılmaya başlandı.
Yine, başka bir tedbirimiz,
zarar tespit komisyonları kararlarında yeknesaklık...
Bu çok önemli, çünkü hep bu eleştirilen konulardandır. Tunceli'de,
örneğin, bir ceviz ağacına oradaki komisyon şu kadar
fiyat veriyor, Bingöl'deki komisyon çok daha değişik bir fiyat
uyguluyor. İşte, bu yeknesaklık ve uygulamada birliği
sağlamak, özellikle taşınır ve taşınmaz
mallarda meydana gelen zararlar, tarım ve hayvancılıkla
ilgili zararların tespitinde kullanılacak ortak standartlar
belirlenerek değer aralıklarını gösteren tablolar
oluşturulmuş ve uygulamada yararlanmak üzere de illerimize
bunlar gönderilmiştir. Değer aralıkları belirlenirken
bu işlerde uzman kurumların belirlediği ölçütler, bilimsel
kriterler, illerde uygulamanın içerisinde olan kişilerin
görüşleri ve piyasa fiyatları dikkate alınarak da en
gerçekçi rakamlar tespit edilmeye çalışılmıştır.
Ayrıca, bu vatandaşlarımızın
başvuru süreleri konusunda da bir kısaca bilgi arz etmek
istiyorum. Bildiğiniz gibi 5233 sayılı Kanun ile
başlangıçta, 19/07/1987 tarihinden Kanun'un yürürlük tarihi
olan 27/07/2004 tarihine kadar oluşan zararlar için bir yıllık
bir başvuru süresi öngörülmüştü, bir yıl içerisinde
başvurabilirler, denmiş idi. Ancak, Kanun'dan haberdar olmayan ya da diğer nedenlerle bu süre zarfında
başvuruda bulunmayan vatandaşlarımızın da
mağduriyetinin önlenmesi amcayla başvuru süresi
03/01/2006 tarihinden itibaren bir yıl daha uzatılmıştır.
Komisyonların karar verme süreleri
konusunda da bir sıkışıklık olduğu malumlarınız.
Yine, buraya getirilen bir yasayla, başvuruların zarar
tespit komisyonları tarafından en geç iki yıl içerisinde
sonuçlandırılması öngörülmüştü. Ancak, başvuruların
fazlalığı dikkate alınarak, komisyonların
bu başvuruları sonuçlandırma süreleri de bir yıl
uzatılmıştır. Ancak, bu yasayla, son değişiklik
yaptığımız yasayla, gerektiğinde, Bakanlar
Kurulumuz, her defasında, bir yılı aşmamak üzere,
yine, bu süreleri uzatabileceklerdir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; terör ve terörle mücadeleden
doğan zararların önlenmesi konusundaki çalışmalarımızı
açıklamamıza vesile olan değerli milletvekili arkadaşım
Sinan Yerlikaya'ya da teşekkür ediyorum. Öneriler bizce dikkate
alınacak, değerlendirmeye alacağız ve mümkün olduğunca
vatandaşımızı üzmeden, sıkıntıya
sokmadan, adil, hızlı, etkin bir şekilde bu komisyonların
işlerini tamamlayıp bu vatandaşlarımızın
hakları olan alacakların ödenmesidir.
Ben, bu vesileyle, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakanım.
Gündem dışı ikinci
söz, Avukatlar Günü münasebetiyle söz isteyen Karaman Milletvekili
Mevlüt Akgün'e aittir.
Sayın Akgün, buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
2.- Karaman
Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, Avukatlar Günü münasebetiyle, avukatların
sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin
gündem dışı konuşması
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 5 Nisan Avukatlar Günü
dolayısıyla gündem dışı söz almış bulunmaktayım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli arkadaşlarım,
bugün 5 Nisan, kamunun vicdanı olan avukatlarımızın
günü. Ben, bütün meslektaşlarımızın ve özellikle
hukuk devleti ilkesini, hukukun üstünlüğünü, savunmanın
kutsallığını ve yargının bağımsızlığını
benimseyen tüm hukukçularımızın 5 Nisan Günü'nü kutluyorum.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; savunma hakkı kutsal bir haktır. Bu
hak, kişinin doğuştan sahip olduğu dokunulmaz,
vazgeçilmez ve devredilemez bir haktır; insanlık tarihi
boyunca yaşanan büyük adli facialardan sonra hukuk metinleri
ve uluslararası metinlere girmiş en önemli insan haklarındandır.
Koca bir Orta Çağ'da yaşanan acılar, savunmasız insanların
"İçine şeytan girmiştir; ateşe atalım, yanmaz
ise suçsuz olduğu anlaşılır." diyerek kurulan
engizisyon mahkemeleri gibi büyük dramlardan sonra savunma hakkının
kutsallığı kabul edilmiştir.
Çağdaş hukuk devletlerinde
yargı, hepimizin bildiği gibi, üç ayaktan oluşmaktadır;
bunlar, iddia, savunma ve yargılamadır. Bağımsız
yargı olmadan, nasıl hukuk devleti olmaz ise bağımsız
savunma da gerçekleşemez. Güçlü bir yargı için de mutlaka,
güçlü bir savunmanın varlığı şarttır. Savunmayı
yok sayma, küçümseme, yargıyı da küçültecektir. Yargının
küçülmesi, değer kaybetmesi ise mülkün temelini adalette gören
toplum ve devlet için büyük bir tehlike arz edecektir. Ülkemizde 5 Nisanları
yasak savma kabilinden kutlamak istemiyorsak, mutlaka, savunmayı
yargının kurucu unsuru kabul etmeli, yargının
bir parçası hâline getirmeliyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; avukat, hakkın savunulmasını temsil
eden bir kamu görevlisidir. Avukat, deyim yerinde ise, hak arayan bir
insanın gören gözü, tutan eli, konuşan dilidir. Bütün bu mücadelesinde
avukat, tek başına, ama hukuk bilgisiyle mücadele eder. Avukat
hak mücadelesi yürütürken yalnız müvekkiline değil, ondan
daha fazla vicdanına ve topluma karşı da sorumluluk
sahibidir. Çünkü, haksızlığa meydan vermemek ve adaletsizliğe
göz yummamak toplumların sağlıklı olmasının
ön koşuludur. Adalet güneşi üzerine gölge düşmesine
izin vermemek bütün toplumun görevidir. İşte, bu görevi
ifa ederken avukat, güçlükler karşısında yılmadan,
korkmadan mesleğin kendisine emrettiği yolda azimle yürüyen
kişidir. Nitekim, hak ve adalet mücadelesinde avukatlar, çoğu
kez saldırılara, ithamlara ve haksız tutuklamalara
maruz kalmışlar, ama yılmadan mücadeleye devam etmişlerdir.
Yakın tarihimizde Yassıada duruşmaları bu bakımdan
ibret verici örneklerle doludur. Ünlü bir hukukçunun ifade ettiği
gibi "Avukatlar köle kullanmamışlar,
ama efendileri de olmamıştır."
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; toplumun vicdanı sayılan avukatlarımız
da yüklendiğimiz görevin kutsallığına yaraşır
bir dikkat içerisinde olmak durumundadır. Avukatlık unvanının
gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranarak
meslek kurallarına sadakat göstermeliyiz. Avukatlığın
her şeyden önce bir onur ve namus mesleği olduğunun bilincine
vararak mesleğimizi icra etmeliyiz. Zaman zaman basın organlarında
yer alan ve bazı avukatların terör örgütlerine destek
sağladığı veya suç şebekeleri içerisinde
yer aldıkları haberleri, tüm meslektaşlarımızı
üzmektedir. Yine, mesleğin çıkar ve onurunu temsil eden Barolar
Birliğinin, zaman zaman hukuk kurallarını zorlayan
ve siyasi taraf olduğu izlenimi veren açıklamalarından
kaçınması gerektiğini düşünüyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Avukatlar Günü dolayısıyla mesleğin
karşı karşıya bulunduğu bazı sorunlara
da değinmek istiyorum. Öncelikle şu gerçeği ifade etmek
gerekir ki, Hükûmetimiz döneminde adalet dağıtılan adliyelerimizi
apartman köşelerinden, hanlardan, izbe yerlerden kurtaran, bu
güzel mekânlarda iletişim çağının tüm modern imkânlarını
sağlamak için büyük çaba gösteren Bakanımıza ve Hükûmetimize
teşekkür ediyoruz. Ancak, savunmayı yargının
eşit kurucu unsuru haline getirmeden yargıyı güçlü
kılamayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Akgün,
konuşmanızı tamamlayınız.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Yapılan reform çalışmalarında,
bu ilkenin gözetilmesi gerektiğini düşünüyorum. Diğer
yandan, hâkim ve savcılarımızın özlük hakları
düzeltilirken, aynı eğitimi görmüş çilekeş kamu
avukatlarının da durumlarını mutlaka iyileştirmemiz
gerekiyor.
ATİLLA KART (Konya) - Onu,
Hükûmete söyleyeceksiniz, Hükûmete!
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - Avukatların
sağlık güvencelerinin, sosyal güvenlik kurumlarının
YILMAZ KAYA (İzmir) - İki
kere reddettiniz, iki kere, benim teklifimi.
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) -
tek çatı
altında toplandığı Sosyal Güvenlik Yasası'yla
sağlanması olumlu bir adımdır diye düşünüyorum.
Bu arada, Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun uygulamasında, zorunlu
müdafilik sisteminden doğan avukatlık alacaklarında
zaman zaman yaşanan tıkanmalar mutlaka aşılmalıdır.
Değerli meslektaşlarım,
değerli arkadaşlarım; on yıl ve daha fazla fiilî
avukatlık hizmeti yapan avukatlarımızın yeşil
pasaport alma hakkına ilişkin olarak vermiş olduğum
kanun teklifi komisyonda beklemekte olup bu konuda tüm milletvekillerimizden
ve meslektaşlarımızdan destek beklediğimi ifade
etmek istiyorum.
Bilgi Edinme Yasası önemli
bir gelişmedir. Bunun yanında, avukatların görevlerini
yaparken karşılaştıkları tüm bürokratik engellerin
de kaldırılması gerekmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerimle,
5 Nisan Avukatlar Günü'nü tekrar tebrik ediyor, tüm meslektaşlarımıza
selam ve sevgiler sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Akgün.
Biz de tüm avukatlarımızın
Avukatlar Günü'nü kutluyoruz.
Gündem dışı üçüncü
söz, Karabük Demir Çelik İşletmelerinin kuruluşu ve
Türk demir çelik sanayisinin gelişimi konusunda söz isteyen
Karabük Milletvekili Mehmet Ceylan'a aittir.
Sayın Ceylan, buyurun efendim.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
3.- Karabük
Milletvekili Mehmet Ceylan'ın, Karabük Demir-Çelik İşletmelerinin
kuruluşunun 70'inci yıl dönümü münasebetiyle, Türk demir-çelik
sanayisinin gelişimine ve ülke ekonomisine katkısına
ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET CEYLAN (Karabük) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Karabük
Demir Çelik İşletmelerinin ve dolayısıyla cumhuriyet
kenti Karabük'ün kuruluşunun 70'inci yılı münasebetiyle
gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Karabük Demir Çelik İşletmeleri,
bundan yetmiş yıl önce, 3 Nisan 1937 yılında, cumhuriyetimizin
kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından, onun emriyle, o zamanki
başvekil İsmet Paşa'nın temellerini atmasıyla
kurulmuş, ülkemizin ilk entegre demir çelik tesisi ve ilk
ağır sanayi tesisi konumundadır. Karabük Demir Çelik
İşletmelerinin bölgemizde, Karabük'ümüzde kurulmasıyla
birlikte, bölgemizin ve ülkemizin gelişmesinde, sanayinin
gelişmesinde bu kuruluşumuzun hiç şüphesiz ki çok
önemli katkıları bulunmaktadır.
1937'li yıllarda, Karabük, Safranbolu'ya
bağlı 13 haneli bir köy iken, Karabük Demir Çelik İşletmelerinin
gelişmesiyle birlikte, Karabük ülkenin dört bir yanından
göç almış ve bugünlere geldiğimizde, nüfusu 100 bini
aşan bir kentimiz hâline gelmiştir. Bu açıdan, Karabük Demir
Çelik İşletmelerinin bölgemizin gelişmesinde ve ülkemizin
sanayileşmesinde çok önemli katkıları bulunmaktadır.
Karabük Demir Çelik İşletmeleri,
ifade ettiğim gibi, ülkemizin ağır sanayi hamlesinde
ve sanayileşmesinde de çok önemli katkılarda bulunmuştur.
Bilindiği gibi, 1960'lı yıllarda, Ereğli Demir Çelik
Fabrikalarının kurulmasında en büyük kurucu ortak
olmuş; ardından, 1970'li yıllarda, İskenderun Demir
Çelik Fabrikaları da Karabük Demir Çelikte çalışan
işçi, mühendis ve ustaların çok büyük emekleriyle kurulmuştur.
Sadece entegre demir çelik tesislerinin değil, ama, bugün ülkemizde
sayıları on sekizi bulan ark ocaklı demir çelik tesislerinin
ve haddehanelerinin kurulmasında da Karabük'te yetişen
ustaların ve mühendislerin çok büyük emekleri bulunmaktadır.
Bugün, Türk demir çelik sanayisi,
geldiğimiz nokta itibarıyla, 23 milyon ton sıvı çelik
üretmektedir ve bu üretim kapasitesiyle birlikte dünyada on birinci
sıraya yükselmiş bulunmaktadır. Yine, Türk demir çelik
sanayisi, yapmış olduğu ihracatla, yaklaşık
6 milyar dolarlık ihracatla en büyük ihracatçı sektörler
arasında bulunmaktadır. Ülkemizde üretilen demir çeliğin
şu anda yüzde 50'den fazlası ihraç edilmektedir. İşte,
Türk demir çelik sanayisinin bugünlere gelmesinde, hiç şüphesiz
ki, Karabük Demir Çelik İşletmelerinin ve orada yetişen
mühendislerin, ustaların çok büyük, önemli katkıları
bulunmaktadır. Sadece demir çelik sanayisi değil, Karabük
Demir Çelik İşletmeleri içinde yer alan diğer fabrikalar,
örneğin makine fabrikaları, çelik yapı fabrikaları
gibi fabrikalarda yapılan üretimlerle, ülkemizde çeşitli
şeker fabrikaları, çay fabrikaları, çimento fabrikaları,
çeşitli çelik köprüler ve benzeri gibi yapıların yapılmasında
da Karabük Demir Çelik İşletmelerinin, ustalarının,
mühendislerinin emeği bulunmaktadır. İşte, o
açıdan Karabük Demir Çelik İşletmeleri, fabrika yapan
fabrika unvanını almıştır.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) -
Yani, epey çivi çakılmış bu memlekete Sayın Vekilim.
MEHMET CEYLAN (Devamla) - Tabii,
1995 yılında özelleştirilmesinden sonra KARDEMİR
hâlini almış, başarılı bir özelleştirme
neticesinde ve bugün KARDEMİR olarak ülkemizin sanayileşmesine
ve gelişmesine devam etmektedir.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; KARDEMİR de, bugün, modernizasyon yatırımlarını
yapmakta ve yüz milyonlarca dolar yeni yatırımlarla ülkemizin
kalkınmasında büyük katkıları bulunmaktadır.
Sadece bir yatırımından bahsederek sözlerimi tamamlamak
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Ceylan, konuşmanızı
tamamlayınız.
MEHMET CEYLAN (Devamla) - Bildiğiniz
gibi, KARDEMİR, Karabük Demir Çelik İşletmelerimiz,
ülkemizin aynı zamanda yegâne demir yolu rayı üreten tesisi
konumundadır. Yine, 100 milyon dolarlık yatırımla,
72 metre boyunda demir yolu rayı üretebilecek ve ağır
profillerin üretimi yapılabilecektir, ilk deneme üretimleri
de başlamıştır.
Özetle ifade etmem gereken husus,
KARDEMİR, bugün, artan üretim kapasitesiyle, yeni fabrikalarıyla
birlikte ülkemizin gelişmesinde ve kalkınmasında
hizmetlerine devam etmektedir. Böylesi bir kuruluşumuzun kurulmasında,
bölgemizde ve ülkemizde kurulmasında emeği geçenlere,
başta Büyük Atatürk olmak üzere -ebediyete intikal edenlerin
burada ruhları şad olsun- teşekkür ediyorum ve şu
anda ayakta kalan, sağ olanlara da hayırlı ömürler diliyorum
ve bu duygu, düşünce içinde Karabük Demir Çelik İşletmelerinin
ve Karabük'ümüzün kuruluşunun 70'inci yılını bir
kez daha kutluyorum.
Emeği geçenlere teşekkür
ediyor, nice yetmiş yıllar dileğiyle hepinize sevgiler,
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ceylan.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin bir önerge vardır, okutuyorum:
B)
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.-
Edirne Milletvekili Rasim Çakır ve 22 milletvekilinin, Ergene
Çevre Düzeni Havza Planı ile ilgili sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/433)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
TRAKAB'ın (Trakya Kalkınma
Birliği) Trakya'daki plan çalışması ile ilgili konuların
araştırılması amacıyla Anayasanın 98. ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri
gereğince bir Meclis araştırması açılmasını
arz ederiz.
1- Rasim Çakır (Edirne)
2- Ali Kemal Deveciler (Balıkesir)
3- Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
4- Muharrem Kılıç (Malatya)
5- Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)
6- Tuncay Ercenk (Antalya)
7- Erdal Karademir (İzmir)
8- Osman Kaptan (Antalya)
9- A. İsmet Çanakçı (Ankara)
10- Bayram Ali Meral (Ankara)
11- Türkân Miçooğulları (İzmir)
12- Ali Rıza Gülçiçek (İstanbul)
13- Enver Öktem (İzmir)
14- Tacidar Seyhan (Adana)
15- Kâzım Türkmen (Ordu)
16- Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
17- Ali Kemal Kumkumoğlu (İstanbul)
18- Orhan Eraslan (Niğde)
19- Şevket Arz (Trabzon)
20- Mehmet Vedat Yücesan (Eskişehir)
21- Halil Akyüz (İstanbul)
22- Mehmet U. Neşşar (Denizli)
23- Halil Tiryaki (Kırıkkale)
Genel Gerekçe:
57. Hükümet döneminde Trakya Üniversitesine
yaptırılan 1/100.000 ölçekli Ergene Çevre Düzeni Havza Planı
59. Hükümet döneminde Çevre Bakanlığı tarafından
onaylanmıştır. Daha sonra 1/100.000'lik plana uyumlu
1/25.000'lik alt planların yapılması Çevre Bakanlığı
tarafından TRAKAB (Trakya Kalkınma Birliği) üç ilin
(Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli) Valilerinin, Belediye
Başkanlarının ve İl Özel İdarelerinin üye olduğu
kuruluşa devredilmiştir. TRAKAB ise bu yetkiyi planları
bedelsiz yapmayı teklif eden İstanbul Büyükşehir Belediyesine
devretme kararını almıştır. Bu durum Trakya'da
sanayileşme ve nüfus yoğunluğunu artırmaya yönelik
bir sonuç doğuracağı ve Trakya'nın stratejik kaderi
ile ilgili büyük olumsuzluklara yol açabilecek tereddütlerle doludur.
Böylesine önemli stratejik bir karar TRAKAB yönetimine bırakılmayacak
kadar ciddidir. Konunun Mecliste bir komisyon oluşturularak
incelenip sağlıklı bir sonuca ulaştırılması
gerekmektedir. Trakya'da yaşayan 1 milyon 200 bin insan tedirginlik
ve endişe içerisindedir.
Yukarıda gerekçesi sunulan
sorunların varlığının ve boyutlarının
tespiti ve bunların çözümü hususunda alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi için, Anayasanın 98. ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince
Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini alacak ve
Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki ön görüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilmiş
bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
IV. -
ÖNERİLER
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.-
Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin CHP Grubu
önerisi
05.04.2007
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu;
05.04.2007 Perşembe günü (Bugün) toplanamadığından,
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün
19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Kemal
Anadol
İzmir
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündemi'nin
Kanunu Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının, 211 inci sırasında
yer alan 596'ya 1 inci Ek Sıra Sayısının bu kısmın
5 inci sırasına alınması önerilmiştir.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisinin
lehinde Atilla Kart, Konya Milletvekili.
Sayın Kart, buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
ATİLLA KART (Konya) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
Grup önerisinin lehinde söz almış bulunmaktayım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Üsküdar Savcılığının 18/6/2002 tarihli iddianamesiyle,
aralarında, Recep Tayyip Erdoğan, Ali Müfit Gürtuna, Mustafa
Açıkalın, İdris Naim Şahin ve Mikail Arslan'ın
da bulunduğu 37 sanık hakkında, 1997, 98, 99 yıllarında,
zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmî
evrakta sahtecilik suçlamasıyla dava açılmıştır.
Dava dosyasında mevcut olan 6 Ekim 2003 tarihli bilirkişi
raporuna göre "BELBİM akıllı bilet sistemine elle
müdahale edildiği, sistemin baştan itibaren oluşturulmasında
suistimale açık olduğu ve sistemdeki bu durumun düzeltilmesi
mümkün olmasına rağmen, bunun yerine getirilmediği
anlaşılmaktadır" yolunda tespitte bulunulmuştur.
Tarafımıza sonradan ulaşan
bilgilere göre, bugün de, bu sistemdeki, bu yapıdaki bozukluk
hâlen devam etmektedir ve bu husus, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin
bilgisi dâhilinde yürümektedir.
Bu rapor içeriğine rağmen,
bakıyoruz, mahkeme, 29 sanık hakkında beraat kararı
vermiş, Recep Tayyip Erdoğan ve diğer milletvekilleri
yönündense, Anayasa gereği dosyayı tefrik etmiştir.
Nasıl bir tesadüftür ki değerli
arkadaşlarım, yüzlerce milyar Türk Lirası tutarında
hazine zararının olduğu bu dosyaya, hazine ve belediye
vekilleri müdahale talebinde bulunmamış, savcı ve
başsavcı da kararı temyiz etmemiştir.
Yine, nasıl bir tesadüftür ki
değerli arkadaşlarım, bu beraat kararını veren
mahkeme başkanı, bu karardan birkaç ay sonra Yargıtay
üyesi olmuştur.
Devam ediyoruz değerli arkadaşlarım.
Bakıyoruz, İstanbul 4.
Ağır Ceza Mahkemesinin 22/1/2003 tarihli kararını
değerlendirdiğimiz zaman da, yine, kayda değer birtakım
gelişmeleri görüyoruz. Aralarında, Sayın Başbakan
ve 5 milletvekilinin bulunduğu bu dosyada 72 sanığın
yargılandığını görüyoruz. Sanıklar arasında,
Mustafa Albayrak, Muzaffer Albayrak, Kâzım Albayrak ile Veysel
Eroğlu, Dursun Ali Çodur, Süleyman Karaman ve Ali Müfit Gürtuna
da vardır. İnanıyorum ki, Süleyman Karaman ve Dursun
Ali Çodur isimleri sizlere yabancı gelmiyordur değerli arkadaşlarım.
Bu dosyadaki suçlama ihaleye fesat
karıştırmak, emniyeti suistimal ve sahte vekâletname
kullanmaktır. Yargılama sonucunda Mustafa Albayrak, Muzaffer
Albayrak ve Kâzım Albayrak'ın da aralarında bulunduğu
bir kısım sanıklar hakkında ihaleye fesat karıştırmaktan
dolayı mahkûmiyet kararı verilmiştir. Mahkûmiyet kararı
yanımdadır değerli arkadaşlarım. Bu sebeple,
bu dosyayla ilgisi olan kişilerin başka dosyayı gösterip,
başka kararı gösterip kamuoyunu yanıltmamaları
için şimdiden uyarıda bulunuyorum. Karar yanımda mevcuttur
değerli arkadaşlarım. Bakıyoruz, bu dosyada da
hazine ve belediye yine müdahale talebinde bulunmuyor.
Sayın Başbakan hakkında
İSKİ mülkiyetindeki on beş taşınmazla ilgili
olarak görev suistimali yaptığı konusunda da ayrıca
bir dosyanın karma komisyonda beklemekte olduğunu bilgilerinize
sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım,
ben bu dosyalardaki suçlamaların cezai boyutunu tartışma
mevkisinde değilim. Ancak şunu anlatmaya çalışıyoruz:
Ortada ciddi iddialara, belgelere dayalı olan ve aşama kazanmış
suçlamalar var. Öyle ki, dikkatinize önemle sunuyorum, bakın
değerli arkadaşlarım, bakın nedir olay: Metro inşaatını
yapan firmadan aldığı bu işe karşılık
840 bin dolar komisyon alındığı, bu komisyonun Sayın
Başbakan ile yakın ve özel ilişki içinde olduğu bilinen
iki firmanın kayıtlarında sahte belgelerle hizmet
alımı olarak gösterildiğine dair dosyada bilirkişi
raporu ve müfettiş raporundan söz ediyorum. Bakıyoruz, o
iki firma -isimlerini de elbette verebilirim- bugün de Sayın
Başbakan tarafından özel olarak himaye ediliyor ve koruma
altında. Bu iddiaların açıklık kazanması gerekmiyor
mu saygıdeğer milletvekilleri? Bunların soruşturulması
gerekmiyor mu?
İşte değerli arkadaşlarım,
yargının çalışmasını kişisel ve siyasi
kaygılarla ve bir refleks hâlinde engellediğimiz zaman, sonuç
olarak, bu sözünü ettiğimiz suçlamaların açıklık
kazanmasını ve suçlamalara maruz kalan kişilerin de
sürekli olarak zan altında kalmalarına yol açtığımız
gibi, bunların da ötesinde, telafisi mümkün olmayacak vahim
sonuçlara ve kamu zararlarına yol açıyoruz.
Bakın, birkaç dosyadaki kamu
zararı ve bunların akıbetinden söz etmek istiyorum.
6/5/2002 tarihli mülkiye müfettişleri raporundan söz ediyorum,
231 sayfalık rapor. İGDAŞ yolsuzluğunda, Nisan
2002 tarihi itibarıyla, 269 trilyon kamu zararı var. Yine,
mülkiye müfettişlerinin 11/6/2002 tarihli 92 sayfalık raporuna
göre, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin hüküm ve tasarrufunda
bulunan ana arter, bulvar ve benzeri yerlere konulan reklam panolarının,
ihaleye fesat karıştırılmak suretiyle ihale edilmesi
sonucunda, 1994 ile 2001 yılları arasında doğmuş
olan hazine zararı, Haziran 2002 tarihi itibarıyla, 146
trilyon seviyesinde. Bakıyoruz, BELBİM Anonim Şirketi
bünyesinde doğmuş olan kamu zararı ise, 321 milyar Türk
Lirası seviyesinde. Peki, bu zararların sorumlulardan
tahsili için idari ve yasal yollar acaba işletildi mi? Olayın
cezai boyutundan söz etmiyorum, o husus ayrı bir süreçte ilerliyor,
ilerlemesi gerekiyor, ama, tazmin boyutundan söz ediyorum. Bu zararların
tahsili için, idari ve yasal yollar, tarafımızdan yapılan
onlarca uyarıya rağmen, İçişleri Bakanlığı
ve Başbakanlık tarafından neden yerine getirilmiyor?
Bakın, geldiğimiz aşamada
ne oluyor biliyor musunuz? Daha da vahimi, bu dosyaların zaman
aşımına uğrama durumları söz konusu. Sayın
milletvekilleri, bu konu, yani, 415 trilyon seviyesindeki bir kamu
zararının, hazine zararının zaman aşımına
uğraması sizi rahatsız etmiyor mu? Bu soruyu soruyorum.
Sadece bu soruyu soruyorum ve bunun vicdani muhasebesini yapmaya
sizleri davet ediyorum.
Burada yeri gelmişken şunu
ifade ediyorum: Bürokratik yapıda sorumlu olanları da bu
aşamada uyarmak gereğini duyuyorum. Bu davaların
açılması yolunda üstünüze düşen görevleri yapın.
Aksine verilen talimatlar, kanunsuz emir niteliğindedir, bu
emirlere uymayınız. Aksi hâlde, cezai ve hukuki anlamda kişisel
sorumluluğunuz doğar.
Değerli arkadaşlarım,
Nisan-Haziran 2002 tarihi itibarıyla 415 trilyonluk bir zarar
ve yolsuzluktan söz ediyorum. Bakıyoruz, bu yolsuzluk ilişkilerinin
merkezinde Recep Tayyip Erdoğan'ın sorumluluğunda bulunan
bir kadronun olduğunu görüyoruz. O zaman, dokunulmazlıklar
konusunda verilen sözlerin neden tutulmadığı bütün
çıplaklığıyla ortaya çıkıyor.
Geldiğimiz aşamada, bürokrasiden
sonra yargıyı da kontrol altına aldıktan sonra dokunulmazlıklar
konusunun gündeme getirileceğini anlıyoruz.
Aslında, bu süreç, şaşırdığımız
bir süreç değil, bir sonuç değil. Bu sürecin böyle gelişeceği
üç-dört yıldan bu yana Cumhuriyet Halk Partisi sözcüleri tarafından
her zeminde dile getirildi. Bu konuda, kabul etmek gerekir ki,
Hükûmet ciddi bir mesafe de almış durumda. Olay, artık,
yargıya müdahaleden öte, yargıyı sabote etme boyutlarına
varmıştır.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
- Endüstri Holding
ATİLLA KART (Devamla) - Bizzat
Adalet Bakanı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun çalışmalarını
engelliyor. Yine, aynı Adalet Bakanlığı, Danıştay
İdari Dava Daireleri Kurulunun yargıç alımına
ilişkin yönetmelik hakkında verdiği yürütmenin durdurulması
kararını, kesin nitelikli olmasına rağmen, uygulamıyor,
hukuk tanımaz bir şekilde mülakatları sürdürüyor,
sürdürmeye devam ediyor.
Neyi görüyoruz? Bakın,
şunu görüyoruz sayın milletvekilleri: Siyasi ihtirası
uğruna ve kadrolaşma amacıyla 482 yargıç adayının
geleceğiyle oynamaktan kaçınmayan bir siyasi anlayıştan
ve kadrodan söz ediyorum.
Aslında, bütün bu anlatılanlardan
sonra sözün bittiği yerdeyiz, denecek söz kalmıyor. Biraz
sorgulama yapan için, biraz sorumluluk duyan milletvekilleri için
burada görev başlıyor. Ama, üzülerek görüyoruz ki, öyle
bir kaygınız yok, öyle bir anlayışınız
yok. Türkiye'nin geldiği noktadaki tıkanma da zaten burada
başlıyor. Bu noktada hiçbir tepki vermeyen, sorumsuzca bir
tavır içinde olmanız, Türkiye'nin geleceği adına,
yakın geleceği adına bizleri endişeye sevk ediyor.
Değerli arkadaşlarım,
bakın, aslında, bu geldiğimiz aşamada bir diğer
husus daha var, onu da paylaşmak gerekiyor. Sayın Adalet Bakanının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
- Endüstri Holdingin avukatlığını bıraktın
mı?
AHMET YENİ (Samsun) - Endüstri
Holdingin işi bitti mi?
BAŞKAN - Sayın Kart, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
ATİLLA KART (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, Sayın Adalet Bakanının deyimiyle,
kamu yönetiminde, özellikle emniyet yapılanmasında koli
basili akıtan bir çeşme var. Peki, bu çeşmeyi, himaye
etmekten öte, kim organize ediyor, kim bunu organize ediyor? Bu
çeşme kaynaklı olarak, Genelkurmay önünde servis yapanlar
neden tespit edilmiyor ve yargı huzuruna çıkarılmıyor?
İşte geldiğimiz aşamada, bu yapılanma emniyetten
sonra neden yargıda da gerçekleştirilmek isteniyor?
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bütün bunlar elbette üzücü, düşündürücü ve
ibret verici olmaktan öte, bu gözlem ve tespitleri yapan ve itiraflarda
bulunanlar bir taraftan da bu yapılanmanın kurumsallaşmasına
hizmet ediyorlarsa, orada, gerçekten, yakın gelecek adına
endişe etmemiz, kaygı duymamız gereken bir sürecin olduğunu
üzülerek, ama uyarı ağırlıklı olarak sizlerle
paylaşıyorum.
Bu düşünce ve değerlendirmelerle,
Türkiye'nin, geldiğimiz aşamada, polis devleti olmaması
için, faşizan bir yönetime sürüklenmemesi için sizleri bir kez
daha sağduyulu ve sorumlu davranmaya davet ediyor, Genel Kurulu
bu düşüncelerle saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Grup önerisinin aleyhinde, Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ.
Sayın Bozdağ buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
Grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
3 Kasım 2002 seçimlerinin arkasından
oluşan 22'nci Dönem Yasama Meclisi, çalışma yaptığı
dönem içerisinde, sık sık dokunulmazlık tartışmalarına
sahne olmuştur, şahit olmuştur. Neredeyse -biraz soğumuştu
mesafe ama- hemen hemen haftanın bir günü mutlaka bu kürsüde dokunulmazlıklarla
ilgili bir gündem var ve bu gündem üzerinde tartışmalar var.
Yozgat'a gittiğimde, benim değerli hemşehrilerimden
bir tanesi şunu demişti: "Sayın Vekilim, ben Meclis
TV'yi takip ediyorum, çok da iyi bir izleyiciyim. Ama, bakıyorum,
CHP çıkıyor, sürekli bir biçimde aynı şeyleri nakarat
gibi tekrar ediyor. Bir dokunulmazlık diyor, bir başka konu
söylüyor. Peki, bunlar işsizliği nasıl düşüreceğini
niye bize anlatmıyorlar?"
YILMAZ KAYA (İzmir) - Söz verip
de unutanlar hatırlasın diye.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Enflasyonu nasıl yerinde muhafaza edeceklerini, daha iyi
hâle getireceklerini niye hiç anlatmazlar?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Hırsızlık olunca işsizlik olmuyor.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Çiftçinin hâlini nasıl düzelteceklerine dair bunların
projeleri yok mudur? Bunları niye anlatmazlar?
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Çaldırmadın
mı o zaman hepsi düzelir, işsizlik de düzelir, hepsi de düzelir.
Siz çok iyi biliyorsunuz hırsızlığı.
ATİLLA KART (Konya) - Türkiye'nin
ne hâlde olduğunu itiraf ediyorsunuz.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Yani, bu milletin sizden beklediklerini anlatsanız, projelerinizi
bu kürsüyü kullanarak millete takdim etseniz ve milletten alacağınız
oylarla daha güçlü bir hâlde Meclise gelseniz daha iyi olmaz mı?
ATİLLA KART (Konya) - Türkiye'nin
ne hâlde olduğunu itiraf ediyorsunuz.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Ama, maalesef, maalesef, CHP, sürekli, avara kasnak gibi dönüyor da
dönüyor, aynı noktada takılmış dönüyor; yeni bir
şey üretme imkânı yok.
Ben, şimdi CHP adına üzülüyorum.
Neden üzülüyorum biliyor musunuz?
MEHMET SEMERCİ (Aydın) -
Masal anlatma orada, masal anlatma! Masal seninkiler, masal, masal!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Süreci doğru bir biçimde yönetmiyor CHP, doğru bir biçimde
yönetmiyor.
ATİLLA KART (Konya) - Onun gailesi
sana kaldı. Onun gailesi sana mı kaldı?
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Bırak
da ona biz karar verelim, sen değil.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Bu yönetiş tarzı devam ederse, ben korkarım ki, Mecliste
Türk demokrasisi bir dahaki seçimde muhalefetsiz kalabilir. Emin
olun kalabilir. (AK Parti sıralarından alkışlar,
CHP sıralarından "Vay be!" sesleri)
Yani, CHP'yi bu anlayışından
dolayı, vatandaş, bir kez daha sandıkta 1999'da kestiği
cezanın aynıyla cezalandırabilir.
RASİM ÇAKIR (Edirne) - O zaman
getirin sandığı! Yüreğiniz yetiyorsa, getirin
sandığı!
MEHMET SEMERCİ (Aydın) -
Hoca efendi, getir sandığı!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Gidin, vatandaşa bakın, aşağıya bakın, köye
bakın, esnafa bakın, milletin hâline bakın. Yoksa,
başka yerlerde oturup "Şu üniversite mezunları sadece
oy verse, bakın CHP'nin oyu nasıl yükseliyor. Tabii, köylünün
oyu şöyle olursa, AK Parti iktidarda olur." gibi sohbetler
yapmayı bırakın da, köylünün oyunu, esnafın oyunu
nasıl alacaksınız, bunun yollarını arayın,
onu bulun. Onu bulursanız, Türk demokrasisi de kazanır, siz
de kazanırsınız, biz de kazanırız.
YILMAZ KAYA (İzmir) - Gelin, hırsızları
yakalayalım!
MEHMET SEMERCİ (Aydın) -
Siz o oyları niye kaybettiğinizi biliyor musunuz?
YILMAZ KAYA (İzmir) - Haydi,
var mısınız? Var mısınız? Soyguncuları
yakalayalım, haydi bakalım!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Bir başka konu: Bakın, Türkiye'nin Başbakanı Sayın
Tayyip Erdoğan'la uğraşmak da size prim kazandırmaz.
Uğraştıkça batarsınız. Zira, bakın, Tayyip
Erdoğan ne zaman milletvekili oldu? 9 Mart 2003 tarihinde milletvekili
oldu. Ondan önce bir yasama dokunulmazlığı var
mı? Yok. Peki, o zaman bu ülkede kolluk güçleri yok muydu, tatilde
miydi?
YILMAZ KAYA (İzmir) - Davalar
devam ediyordu, davalar.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
O zaman bu ülkede cumhuriyet savcıları yok muydu, tatilde
miydi? O zaman bu ülkede mahkemeler yok muydu, tatilde miydi?
YILMAZ KAYA (İzmir) - Vardı,
devam ediyordu.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Vardı, vardı
YILMAZ KAYA (İzmir) - Devam
ediyordu davalar.
ATİLLA KART (Konya) - Dinlememişsin!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Vardı, görevlerini de yapıyorlardı.
ATİLLA KART (Konya) - Dinlememişsin!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Eğer, Tayyip Erdoğan'ın bu milletin hakkına, hukukuna
haleldar getirdiğine dair en ufacık bir eksiği, kusuru
olsaydı, arkadaşlarınız, Ergun Göknel gibi,
mahkûm olur, hapishanede, şiirden değil, yolsuzluktan yatardı.
Doğru mu? Aynen doğru. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Bakın, ne yaptı? Yolsuzluğu yaptı ve mahkeme yargıladı,
cezasını kesti, gitti yattı. Değil mi? Kim yattı?
Ergun Göknel yattı.
MEHMET SEMERCİ (Aydın) -
Gemiyi anlat, gemiyi!
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Şiirden yatmadı bir kere, şiirden değil, onu
doğru söyle, halkı bölmekten, kin ve nefrete sürüklemekten.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Tayyip Erdoğan'la ilgili, 1994'te belediye başkanıdır,
icranın başındadır, hem de muhalefetten bir belediye
başkanıdır. Onun aleyhinde iktidarlar vardır, bütün,
devletin idari başka yerlerine hükmedenler başkalarıdır.
Dosyaları didik didik incelediklerini
MUHARREM İNCE (Yalova) - Burs
alan çocuk nasıl gemi alıyor, onu anlatsana! Dün burs alan bugün
gemi aldı, onu anlatsana!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Kimin yalan söylediğini millet biliyor. Kimin yalan söylediğini
millet biliyor. Onun için
MUHARREM İNCE (Yalova) - 3
milyon dolarlık gemiyi bir anlat, gemiyi!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Bakın, onun için, 1994'te CHP'den İstanbul'u aldı, Tayyip
Erdoğan'a emanet etti. (AK Parti sıralarından alkışlar) Yetmedi, CHP haddini
bilmedi, yine bildiği gibi okudu, 1999'da da Meclisin dışına
kaldırdı koydu.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- CHP'ye "haddini bil" diyemezsiniz!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Peki, Tayyip Erdoğan'a bu millet ne yaptı? Şiirden
mahkûm oldu, ama, gönül bağını kurdu, elinden tuttu,
"İstanbul'u düzelttin, Türkiye'yi düzelt" diye Ankara'ya
getirdi, Başbakan yaptı. Bunu, bu millet yaptı. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Sizin yaptıklarınızı,
söylediklerinizi bu millet bilmiyor mu, İstanbullu bilmiyor
mu?! 1999'da belediyeyi niye size emanet etmedi? 28 Mart 2004'te niye
size emanet etmedi?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Gemiyi
anlatsana gemiyi!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Ama, bakın, ellerinde karalar getirip getirip vuruyorlar, ama
ben bir şey biliyorum, bu millet de çok iyi biliyor: Eğer, Tayyip
Erdoğan ve ekibinin boğazından bir kuruş haram lokma
geçmiş olsaydı, emin olun ayağından çam diye asarlardı,
şiirden mahkûm olmazdı, "hırsız" diye yaftalarlardı,
damgalarlardı.
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Helâl geçti mi helâl?
YILMAZ KAYA (İzmir) - Şu
dokunulmazlıkları bir kaldırıverin bakalım.
Yüreğiniz yetiyor mu?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Ama, bakın, ne oldu; güçleri yetmedi, sizin de gücünüz yetmez,
boş yere uğraşıp da, kendi hâlinizi yıpratmayın.
Yolsuzluklarla ilgili en önemli
mücadeleyi bu Meclis, bu Hükûmet yaptı. Bakın, Meclis teşekkül
etti, burada kurulan ilk komisyon Yolsuzlukları Araştırma
Komisyonudur. Bu Meclis çok şahit olmuştur, geçmişte,
yolsuzlukları araştırmakla ilgili kurulan komisyonlar
veya soruşturmakla ilgili kurulan komisyonların nasıl
karşılıklı aklamaya, paklamaya dönüştüğüne
bu millet şahittir. Ama bakın, bu dönemde olanlara: Yolsuzluğu
Araştırma Komisyonu kuruldu mu? Kuruldu. Soruşturulmasını
istenenlerle ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi iradesini koydu
mu? Koydu. Soruşturma kararları aldı, soruşturuldu,
Yüce Divana sevk kararları verildi mi? Verildi. Yüce Divanda
yargılanıyorlar mı? Yargılanıyorlar.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Ayyuka çıktı ayyuka; siz de yargılanacaksınız.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinde, hangi dönemde böylesi bir iradeyi
kim koymuştur, hangi siyasi hareket koymuştur? Var mı
bunun örneği? Yok. Bunun örneği yok. (CHP sıralarından
"Çok, çok" sesleri)
Öte yandan, bakın, yasama dokunulmazlığıyla
ilgili sık sık konuşulur. Bu dokunulmazlık, vekilin
dokunulmazlığı değildir. Yasama dokunulmazlığı,
milletin dokunulmazlığıdır. Bu millete ait bir dokunulmazlıktır.
ATİLLA KART (Konya) - O,
hırsızlığı korumuyor, kürsüyü koruyor. Dokunulmazlık
hırsızlığı, yolsuzluğu korumuyor.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Milletin devlet katındaki iradesinin hür ve gür bir sesle dile
getirilmesi için millete tanınmış ve vekiller bu dokunulmazlığı
millet adına kullanmaktadırlar, yasama dokunulmazlığı
odur.
ATİLLA KART (Konya) - Hırsızlığı
korumuyor, yolsuzluğu korumuyor.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Eğer, siz, bunu yan birtakım yönlerle zayıflatırsanız,
milletvekilinin sesi burada kısılır. Vekilin sesi
kısıldığında da kısılan ses senin sesin
olmaz, milletin sesi olur, milletin.
ATİLLA KART (Konya) - Hırsızları
korumuyor. O dokunulmazlık, hırsızları korumuyor.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Onun için, milletin sesi kısılmasın, milletin sesi hür
ve gür bir biçimde yükselsin diye bu vardır.
ATİLLA KART (Konya) - Hırsızları
korumuyor.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Bir başka konu: Bakın, böyle anlatımlarla sürekli
şu söyleniyor. Sanki, yapılan yolsuzlukların tek müsebbibi
siyasilermiş gibi bir algıyı kamuoyuna veriyoruz
ki, bu algı da, siyasetin de Meclisin de itibarını ayaklar
altına alma hususunda gayret etmek, çaba sarf etmekten başka
hiçbir işe yaramıyor.
Bakın, şu anda, Mecliste
olan vekil sayısı belli geçmiş dönemde vekil olup da,
dışarıda olanlar da belli. Kaç tanesi yargılandı,
hırsızlıktan, yolsuzluktan, kaç tanesi hangi cezaları
aldı? Ama, biz, el birliğiyle tutuşmuşuz, siyasetin,
ne yapıyoruz, itibarını aşağıya doğru
çekmeye çalışıyoruz.
Bir başka şey: Anayasa'ya
göre, yasama dokunulmazlığı kimlere aittir? Milletvekillerine
aittir, milletvekillerinin üzerindedir. Pek çok parti aday gösteriyor,
her parti 550 kişi gösteriyor, seçim yapılıyor, binlerce
aday arasından, bu millet, oylarıyla seçtiği 550 kişiye
"sen bundan istifade edersin görev yaptığın sürece"
diye, bu yetkiyi millet veriyor Anayasa'da olduğu bir biçimde,
millet veriyor. Öyleyse, bunu geri alma yetkisi de millettedir. Seçim
geldiği zaman, verdiklerinden, daha önce nasıl geri aldıysa,
bundan sonra da millet, yetkiyi doğru kullanmayan, yetkiyi
eğri kullananlardan, 1999'da CHP'den nasıl aldıysa,
başkalarından da öyle alır
YILMAZ KAYA (İzmir) - Sizden
de öyle alacak, merak etmeyin
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
uygun gördüklerine de öylesine, gerisin geriye verilir. (CHP
sıralarından gürültüler)
Bir başka konu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YILMAZ KAYA (İzmir) - O zaman
gereği yapıldığında sallamayacaksın
oradan "dokunulmazlık, dokunulmazlık" diye.
BAŞKAN - Sayın Bozdağ,
birkaç saniye rica edeyim.
Buyurun, ek süre veriyorum, konuşmanızı
tamamlayınız.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Bitiriyorum.
Bakın, değerli arkadaşlar,
bizim burada esas üstünde durmamız gereken, bu dokunulmazlıkla
ilgili konu tartışılırken bir hususun üzerinde
özellikle durmamız lazım, o da şu: Milletvekiline tanınan
yasama dokunulmazlığı, mutlak dokunulmazlık,
belli sınırlar içerisinde. Meclis çalışmalarındaki
oy, söz ve düşünceleriyle alakalı, yani, bu çatının
altında milletvekilinin söylediği şeyler, mutlak dokunulmazlıktan
yararlanır. Eğer, Başkanlık Divanı aksine bir
karar almadıysa, bunu dışarıda tekrarlandığında
da bir mesuliyeti doğmaz; ama, bir milletvekili, Çankaya'da bir
yerde konuştuğu zaman, bir milletvekili İstanbul'da
konuştuğu zaman milletvekilinin konuşması bu
mutlak dokunulmazlığın kapsamı dışındadır.
Şimdi, bizim oturup, bir defa, milletvekiline Mecliste güvenen,
Meclisin dışında güvenmeyen bir Anayasa var; bizim oturup
burada bu milletin vekillerine her yerde güvenmek lazımdır
diye Meclisin dışında da hür ve gür bir biçimde inandıklarını
söyleyeceği bir anlayışı getirip Anayasa'ya monte
etmemiz lazım. Meclisin dışında konuşmasına
güvenmeyen bir anayasa, bir demokrasi anlayışı var.
Buradan bizim bunu getirip ayıklamamız lazım. Siz milletvekilinin
dışarıda konuşması konusunda kayıtlar
koyuyorsunuz, sınırlar koyuyorsunuz; o zaman, bu ülkenin
aydınları, fikir üretenleri, fikir emekçileri kanaatlerini
nasıl söyleyecekler?
Gelin, oturup biz bunları konuşalım
ve bu alanı milletin faydasına, milletin sesinin devlet katında
daha hür ve daha gür çıkması için konuşalım.
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- O zaman niye kandırdınız milleti, niye kaldıracağınızı
söylediniz?
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Hırsızlıklar
ne olacak?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Yoksa Cumhurbaşkanlığı seçimi geliyor, buradan
da Tayyip Erdoğan'a bir iki salvo çeker miyiz gayreti içinde olmayın.
En büyük salvoyu milletten yiyeceksiniz.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Salvoyu siz yiyeceksiniz, afiyet olsun!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Önerinin lehinde
İzmir Milletvekili Kemal Anadol
Buyurun Sayın Anadol. (CHP
sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın
Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; buraya, bugün,
laf yarıştırmak için çıkmadım. Dört buçuk sene
oldu, 3 Kasım 2002'den bu yana, biz, bu dokunulmazlık tartışmasını
bu kürsüye getirmekten bıktık, siz dolaşmaktan, yan çizmekten,
bu işten kurtulmak için birtakım mazeretler uydurmaktan
vazgeçmediniz. Dört buçuk sene oldu, şimdi bırakalım
o tür tartışmaları, ben sade bir şeyler soracağım
size, hepinize, vicdanınıza.
Millet bizi, bu kürsüde sesini duyuralım
diye buraya gönderdi, sorunlarını anlatalım diye buraya
gönderdi. Bunları anlatırken de başı derde girmesin,
şu kürsüde konuştuklarından dolayı başı
belaya girmesin diye bize dokunulmazlık zırhını
giydirdi.
Arkadaşlar, bize, karşılıksız
çek imzalayın, trafik polisine küfür edin, hostese tokat
atın, ihaleye fesat karıştırın, sahtekârlık
yapın, ne yaparsanız yapın, çalın, hırsızlık
yapın diye dokunulmazlık zırhını giydirdi mi
bu millet? Açık konuşalım ya. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) -
"Sahtekârlık yapın" dedi mi?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Yapmayın.
Yani, millet karşılıksız çek imzaladığı
vakit savcının karşısına çıkacak, hâkimin
karşısına çıkacak, mahkûm olup hapse atılacak,
milletvekili karşılıksız çek imzalarsa, ihaleye
fesat karıştırırsa, hırsızlık yaparsa
ona dokunulamayacak.
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Kalpazanlık yaparsa?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bu, milletin
vicdanını rahatsız ediyor.
AHMET YENİ (Samsun) - Haşim
Oral'ı söyle, Haşim Oral nerede?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bir dakika
AHMET YENİ (Samsun) - Haşim
nerede?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Ben herkes
için konuşuyorum, 550 kişi için, kendim dahil, kimseyi suçlamadan
konuşuyorum.
ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) - O sizin
milletvekiliniz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bir dakika
Sizin bizim yok, 550 milletvekili
için konuşuyorum. (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Özyılmaz,
lütfen
AHMET YENİ (Samsun) - Haşim
nerede, Haşim? (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Peki
ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) - Meclisi
bu şekilde isnat altında tutamazsınız, ayıp
oluyor.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bıraktım
seni Hocam, başka soru soracağım.
Adalet ve Kalkınma Partisini,
sizi, işlediğiniz suçların tarihi sorumluluğuyla
baş başa bırakıyorum, CHP'ye dönüyorum.
Şimdi, burada, Sayın
Başbakan hâkimin yerine geçiyor, Kocaeli Milletvekilimizi
Yuvacık Barajı nedeniyle suçluyor. Tamam. Hâkim değil
Recep Tayyip Erdoğan, benim gibi politikacı. Varsa yüreğiniz
kaldırırsınız dokunulmazlığını,
Yuvacık Barajı dolayısıyla yargılarsınız
Cumhuriyet Halk Partili milletvekilini, yüreğiniz varsa,
iş biter. (AK Parti sıralarından "istifa etsin"
sesleri)
AHMET YENİ (Samsun) - İstifa
etsin. (CHP sıralarından gürültüler)
MUHARREM İNCE (Yalova) - Niye
istifa edecek? Kaldırın dokunulmazlığı, yargılayın!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Allah
lillah aşkına
Allah lillah aşkına
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen hatibi dinleyelim. Lütfen
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Galiba,
arkadaşlar, söylediklerim isabet aldı galiba, yara sahipleri,
gocunanlar, bağırıp çağırmaya başladılar.
AHMET YENİ (Samsun) - Dilekçeyi
versin
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Beni
dinlemekten korkuyorlar.
ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) - Hayır,
ben gocunmuyorum, ben gocunmuyorum.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Beni
dinlemekten korkuyorlar. Beni dinlemekten korkuyorlar.
AHMET YENİ (Samsun) - İstifa
etsin, istifa
K. KEMAL ANADOL (Devamla) -Arkadaşlar,
o kadar istedik, rica ettik, "Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerinin,
dosyaları olan CHP'li milletvekillerinin, Allah aşkına
dokunulmazlıklarını kaldırın." dedik.
Eğer, sizin gocunacak bir tarafınız olmasa, niye Cumhuriyet
Halk Partisi
AHMET YENİ (Samsun) - İstifa
etsin.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Niye
istifa etsin? Sen istifa et!
AHMET YENİ (Samsun) - Bizden
ettiler, bizden
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Sen istifa
et!
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sizin
Başbakanınız etsin!
AHMET YENİ (Samsun) - AK Partiden
etti
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Sen istifa
et!
AHMET YENİ (Samsun) - Bizden
etti
BAŞKAN - Sayın Yeni, lütfen
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Kim etti?
Kim etti?
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen,
karşılıklı konuşmayalım.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - O istifa
eden adam, şimdi, savcılıktan, hakkında yeni bir dava
açılmış, ihaleye fesat karıştırmaktan takibat
hâlinde.
AHMET YENİ (Samsun) - Hiçbir
şeyi yok.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - O istifa
ettirdiğiniz adam.
AHMET YENİ (Samsun) - Hiçbir
şeyi yok.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) -
Ama, istifa etti.
AHMET YENİ (Samsun) - Ama, istifa
etti cesaretle.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - O istifa
ettirdiğiniz adamı da
AHMET YENİ (Samsun) - Cesaretle
istifa etti.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sen
laf atmaktan başka bir işe yaramıyorsun. Sen istifa et!
(AK Parti ve CHP sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen karşılıklı konuşmayalım.
Buyurun Sayın Anadol, Genel
Kurula hitap ediniz.
Buyurun efendim.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Sayın
Başkan, ben konuşmamı tamamlamak istiyorum. Laf
atılmasından falan da rahatsız değilim. Ama, süremden
kısmayın. Ben, her laf atana cevap veririm burada. Her laf
atana cevap veririm, hak ettiği cevabı. (CHP sıralarından
alkışlar) Ama, süremden kısmayın lütfen.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Anadol.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) -
Şimdi, bu tartışmayı bir tarafa bırakıyorum.
Ben şunu söylemek istiyorum:
Değerli arkadaşım Atilla Kart, gerek AKBİL dosyasını
gerek ihaleye fesat karıştırmayla ilgili iddiaları
Bunlar bizim iddialarımız değil, savcılığın
iddiaları, Danıştayın verdiği lüzumu muhakeme
kararları, vesaire
Şimdi, bunlar devam ediyor arkadaşımın
söylediği gibi.
Bir başka konuya girmek istiyorum
ve bu konuşmayı siyasi tartışma yapmak için değil,
tarih düşürmek için yapıyorum. Bu davaları, keşke,
dokunulmazlığını kaldırsaydı da yüce
Meclis Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın, hâkimin karşısına
çıksaydı ve aklansaydı. Gerçekten çok isabet olurdu.
Yok, kaldırmadınız, ısrar ediyorsunuz. Demin buradaki
konuşmacı, bunları, bu ısrarı gayet net biçimde
ortaya koydu.
Şunu söylemek istiyorum:
Düğmeye de bastınız. Sayın Recep Tayyip Erdoğan
bugün Türk-İş'le, sivil toplum örgütleriyle, kendi yöntemine
göre -biz beğenelim beğenmeyelim- artık kendi güzergâhını,
rotasını çizmiş devam ediyor, Cumhurbaşkanlığına
doğru yola çıktı, hayırlı olsun.
AHMET YENİ (Samsun) - Sağ
olasınız.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Ancak,
bir hatırlatmada bulunmak istiyorum: Bu, günün birinde, her
şeye rağmen -gelişecek olaylar nedir bilmiyorum, varsayarak
söylüyorum- başarıya ulaşır, Çankaya'ya çıkarsa
-onun için, tarih düşürmek için bu sözlerimi söylüyorum- sanmayın
ki değerli arkadaşlarım, bu sizin için mutlu son olacaktır.
Tam tersine, sonun başlangıcı olacaktır. (CHP
sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından
gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) - Vay anasını
be!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Nasıl
olacaktır, söylüyorum, dinleyin
AHMET YENİ (Samsun) - Demokrasi
anlayışınız bu mu?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Nasıl
olacaktır? Arkadaşlar, Cumhurbaşkanı
Milletvekilinin,
demin tartıştığımız dokunulmazlığı
vardır.
AHMET YENİ (Samsun) - Demokrasiye
inanmıyor musunuz?
ATİLLA KART (Konya) - Hukuktan
bahsediyor.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Cumhurbaşkanı
ise dokunulmaz değildir, daha güçlü bir zırha sahiptir, sorumsuzdur.
Yani, yaptığı eylem ve işlemlerden dolayı, vatan
ihaneti hariç, hakkında dava bile açılamaz. Ancak, Cumhurbaşkanının
bu sorumsuzluğu, 61 ve 82 Anayasası'nda, hâlen yürürlükte
olan 82 Anayasası'na göre, Cumhurbaşkanının seçildiği
tarihten ileriye doğrudur. Cumhurbaşkanı seçilmeden
evvelki suçlarıyla ilgili milletvekili kadar bir güvenceye
sahip değildir. 24 Anayasası, bir hukukçu olarak söylüyorum,
tartışırız. (AK Parti sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) - Hiç zorlanmayın!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Beni
dinleyin!
AHMET YENİ (Samsun) - Siz zorlanmayın!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Sayın
Başkan, yani
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Anadol.
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Öyle bir endişemiz de yok zaten.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Endişeniz
var veya yok, ben uyarıyorum sizi.
24 Anayasası, Cumhurbaşkanının
sorumsuzluğunu düzenleyen 41'inci maddenin sonunda, milletvekili
dokunulmazlığını düzenleyen 17'nci maddeye gönderme
yaparak, Cumhurbaşkanına ikinci bir zırh daha koymuş.
"Cumhurbaşkanı sorumsuzdur, ama, şahsi suçlarından
dolayı da milletvekili dokunulmazlığı hakkındaki
hükümlere tabidir." demiş 24 Anayasası. Ama, 61 ve 82
Anayasası böyle bir şeye lüzum görmemiş. Unuttuğu
için mi? Hayır. 61 ve 82 Anayasası'nı hazırlayanlar,
Çankaya'ya çıkacak bir zatın, kuyruğunda dokunulmazlık
dosyası taşıdığını düşünmemişler,
onun için koymamışlar. (CHP sıralarından "Bravo"
sesleri, alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) - İhtilali
mi savunuyorsun?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Son
TELAT KARAPINAR (Ankara) - Sizin
kuyruğunuzda ne var?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) -
Eğer, Cumhurbaşkanı olursa, halk da 23'üncü Dönem Parlamentosuna
bu aritmetik yetkiyi verirse, öyle dörtte 3'le filan değil, 276
oyla, 23'üncü Dönem Parlamentosu, Yüce Divana falan değil, Recep
Tayyip Erdoğan'ı Üsküdar Ağır Ceza Mahkemesinin
karşısına çıkarır arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar) Bunu uyarıyorum
şimdiden
AHMET YENİ (Samsun) - Demokrasi
kültürü!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bunu
şimdiden uyarıyorum. Çıkarken ona göre çıkın!
AHMET YENİ (Samsun) - Demokrasi
anlayışı!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - O da demokrasi.
AHMET YENİ (Samsun) - Demokrasi!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - 23'üncü
Dönem Parlamentosunun yetkisinden bahsediyorum.
AHMET YENİ (Samsun) - Hiç yakışmıyor,
hiç!
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Kütahya)
- Bu fetvayı kim verdi size?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - 23'üncü
Dönem Parlamentosunun yetkisinden bahsediyorum. Yani
ASIM AYKAN (Trabzon) - Yargıya
talimat mı veriyorsunuz?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Yargıya
talimat falan
Siz veriyorsunuz yargıya talimat. Başbakan
dün verdi savcılara talimat, dün. Sen bana bunu soramazsın!
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Talimat vermedi, göreve davet etti göreve.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Dün verdi
(CHP sıralarından alkışlar)
ATİLLA KART (Konya) - Koli basilinden
söz ediyor!
TELAT KARAPINAR (Ankara) - Ne oldu?
Size de mi dokunuyor yoksa? Size de mi dokunuyor?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bakınız,
bir daha uyarıyorum -ben bir şey söylemiyorum- eğer Çankaya'ya
çıkarsa
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum)
- Çıkıyor
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - 23'üncü
Dönem Parlamentosu 276 oyla, Recep Tayyip Erdoğan'ın, Cumhurbaşkanlığı
sıfatına bakmadan, ağır cezanın karşısına
çıkarır sanık olarak.
AHMET YENİ (Samsun) - Hayalle
yaşıyorsunuz, hayalle!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bunu
bilesiniz.
AHMET YENİ (Samsun) - Hayalle
yaşamak iyidir Sayın Başkan!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bunu
uyarıyorum size
FARUK ÇELİK (Bursa) - Yahu, Sayın
Başkan, beş yıldır neredeydiniz ya? Beş yıl
neredeydiniz, beş yıl?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Tarih
düşürmek için söylüyorum.
FARUK ÇELİK (Bursa) - Beş
yıl Sayın Başbakanın dokunulmazlığı
yoktu.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Keyfiniz
bilir, çıkacağınız yere kadar çıkın. Tarihte
ve siyasette, çıkmak her zaman zordur, ama, inmek çok kolaydır
arkadaşlar. Size iyi inişler diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Grup önerisinin aleyhinde, İstanbul
Milletvekili İdris Naim Şahin.
Sayın Şahin, buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri;
yine, bir Cumhuriyet Halk Partisi klasiğiyle Türkiye Büyük Millet
Meclisinin meşguliyeti operasyonunu hep beraber izlemekte,
yaşamaktayız. Yapacak işi, söyleyecek yeni düşüncesi
olmayan -maalesef- bir kadim partimizin, her yıl bir defa, bazen
iki defa gündeme getirmeyi âdet edindiği bir konuyu, yeniden,
saptırılarak görüşmek durumundayız.
Cumhuriyet Halk Partisinin,
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
yaptığı dönemde, Türkiye Cumhuriyeti'mizin Başbakanı
Sayın Tayyip Erdoğan ve onunla birlikte İstanbul'un kaderini
değiştirme şansını elde etmiş bir kısım
arkadaşımız hakkında, icraatları nedeniyle,
çalışmaları nedeniyle ortaya konan iddialara
bağlı olarak geliştirilen bir seri...
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- O iddiaları açıklar mısınız Sayın Vekilim?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - ...iddialar ve ihbarlara bağlı olarak gelişen
soruşturma manzumesine dayanarak, bugün de, bir, Meclis gündemini
oluşturma gayretiyle karşı karşıyayız.
Cumhuriyet Halk Partisi önerisinin
lehinde söz alan Sayın Atilla Kart ve Sayın Kemal Anadol Beyleri
burada dinledik.
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Uyarı yaptılar!
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Dikkatle dinledim, acaba yeni bir şey var mı diye;
ama ne yazık ki, eski, Cumhuriyet Halk Partisinin tecrübeli yöneticilerinden
yeni bir söz, yeni bir söylem bulamadık.
YILMAZ KAYA (İzmir) - Dosyayla
ilgili ne söyleyecek? Dosyayı söyleyecek...
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Siz değişin de, biz de değişelim.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - "AKBİL" dediler, "bilet" dediler...
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Biz demedik, savcı diyor.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - ..."kalpazanlık" dediler, "yolsuzluk"
dediler.
Değerli dostlar, iddia edilen
bütün bu olaylar, yıl 1994-yıl 1999 tarihindeki döneme yönelik,
bölük pörçük, dayanağı olmayan, esası olmayan iddialardır.
Büyük bir kısmı mahkemelere intikal etmiş, yargılama
sürecinden geçmiştir. Önemli bir kısmı Yargıtayın
onayından, incelemesinden geçmiştir.
HALİL AKYÜZ (İstanbul) -
Diğer kısmı ne oldu?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Bugün dile getirilmek istenen, gündeme alınmak istenen
596 sıra sayılı raporla ilgili olarak Yargıtayın
onanmış kararı var. Üsküdar Ağır Ceza Mahkemesinin
Yargıtay öncesi vermiş olduğu karar var. Bütün bunlara
rağmen, 37 sanıklı bu dosyanın milletvekili olanlar
dışındakilerin tamamı beraat etmiş olduğu
hâlde, bunu yeterli görmeyen
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Siz de edin. Niye korkuyorsunuz beraat etmekten?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) -
ve bu noktadan siyaset yapmaya, AK Partiyi yıpratmaya
çalışan Cumhuriyet Halk Partisinin gerçek yüzünü ve gerçek
manzarasını ister istemez hatırlamak durumundayız.
İddia edilen AKBİL olayı
nedir?
Değerli arkadaşlar, AKBİL,
hepiniz İstanbul'u bilirsiniz
ATİLLA KART (Konya) - Onu mahkemede
anlat.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
Ağır cezaya anlat.
AHMET YENİ (Samsun) - Dinleyelim
arkadaşlar.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - 1995 öncesi, İstanbul'da, bütün otobüslerde üçüncü
hamur, dördüncü hamur kâğıttan, matbaalarda basılan,
yüzde 30'u kaçak basılan, yüzde 30'u kalpazanlıkla işleyen
bir bilet sistemi vardı. Biz, bu sistemi 1994 yılında
Maalesef, bir kastının olduğunu ifade etmek istemiyorum,
ama, bir gerçeğin içinde olduğunu vurgulamak bakımından,
yani, bu bilet sisteminin içinde bir dönemi tamamladığını
ifade etmek bakımından, Cumhuriyet Halk Partisinin sıralarında
oturan dönemin Belediye Başkanı Sayın Nurettin Sözen'den
devraldığımız bir bilet tablosuydu bu. Yüzde 30'u
kaçak basılan bilet, İETT açık verir, İETT otobüs alamaz,
İETT
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Kendi suçunu sen başkasına nasıl yıkarsın?
NURİ ÇİLİNGİR
(Manisa) - Sen başkalarını niye suçluyorsun ya?
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Git, aklanmaktan niye korkuyorsun?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Suçlamıyorum, bir tabloyu ortaya koyuyorum, bir
Cumhuriyet Halk Partisi tablosu.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Niye korkuyorsun madem?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisi tablosunun...
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Yargıya gitmekten niye korkuyorsun?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisi anlayışı
Belediyenin
yaptıklarını ifade etmek durumundayım ve bugün
karşı çıktığınız yeniliği size
göstermek durumundayım.
Değerli arkadaşlar, Sayın
Sözen'in Belediye Başkanlığı
Daha gerilere gidelim,
Sayın İsvan, Sayın Kotil dönemlerine doğru da gidelim.
O dönemlerde, Cumhuriyet Halk Partili İstanbul Belediyesinin
İstanbul halkına sunduğu, hepiniz hatırlayacaksınız
veya hepinize hatırlatmak isterim, Ikarus marka otobüsler vardı,
Macaristan'dan gelmişti, bir duygusal bağlılıkla
ithal edilmiş yüzlerce otobüs. Ben o zaman üniversite öğrencisiydim.
ATİLLA KART (Konya) - "Duygusal
bağlılık" ne demek?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Yazın İstanbul'da otobüse bindim.
ATİLLA KART (Konya) - "Duygusal
bağlılık" ne demek?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Pencereleri dapdaracık, sanki mahkûm nakil otobüsleriydi
bunlar, mahkûmu nakletmek üzere alınmış otobüslerdi.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sen
AKBİL'e gel, dosyaya gel dosyaya, mahkemeye gel. Sen, elli sene
öncesini niye
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Hava almak mümkün değil, nefes almak mümkün değil, sanki, insanlar saunaya girmiş
gibi, Ikarus marka otobüslerde seyahat ederlerdi. 1980 öncesi Cumhuriyet
Halk Partisi İstanbul Belediyesi. Bilet alan, alamayan ve bu bilet
sisteminde, bir şoför, iki tane de biletçi vardı İstanbul
Belediyesindeki Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminde. Bir bilet
almak için
Bilet satılır, bileti kontrol etmek için iki tane
biletçi otobüste görev yapar, şoför artık bunalmış
vaziyette, yolcu zaten canhıraş bir vaziyette. Böyle bir
tablodan -ben size çok şey söylerim, ama, şu otobüsü, şu
bileti anlatmak durumundayım- yüzde 30'u kaçak bir tablodan,
1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimini
halkın öz iradesiyle devralan Sayın Tayyip Erdoğan ve
onun ekibi, yeniliklerin, gelişmenin, modernliğin gereği
olarak, bilimin gereği olarak, bu klasik, demode, tutucu anlayıştaki
bilet sistemini nasıl değiştiririzin arayışı
içerisine girmiş. Bendeniz o zaman, Belediye Bilgi İşlem
Sistemleri Araştırma Şirketinin de (BELBİM) Yönetim
Kurulu Başkanlığını yaptım.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Haa, dosyan var mı? Siz de mi sanıksınız?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Çok açık seçik, iftihar ettiğim bir olaydır,
iftihar ettiğim bir dönemdir.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Siz
sanık mısınız orada?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Evet, evet
Ne yaptık biliyor musunuz?
Amerika'dan Japonya'ya, İstanbul Teknik Üniversitesinden
ATİLLA KART (Konya) - İnançlı
inançsız diye fişliyordunuz, onu da söylesenize.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - ...Ege Üniversitesine uzanan
ATİLLA KART (Konya) - İnançlı
inançsız diye fişliyordunuz!
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) -
çizgide bütün araştırmalarımızı
yaptık, laboratuvarımızı kurduk ve İstanbul'a,
İstanbulluya çağdaş bir bilet sistemini getirdik.
ATİLLA KART (Konya) - Alevi,
Sünni diye insanları fişliyordunuz, onu da söyleyin.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - İşte şu elimde gördüğünüz AKBİL, o
tartıştığınız, karşı çıktığınız
AKBİL budur. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Bu İstanbul'da
Bu İstanbul'da, bütün Türkiye bunu görmesi
lazım.
MUHARREM İNCE (Yalova) - O da
utancından kızarmış!
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Rengi de pembe
Rengi de pembe şu anda, ama, her rengi
var, onu da bilesiniz. Her rengi var.
ATİLLA KART (Konya) - 146 trilyonu
ne yapacağız?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Bütün Türkiye ve İstanbul'daki 14 milyon insanın
10 milyonuna yakınının cebinde bu vardır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Davayı
niye açtılar ya?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Siz ne kadar karşı çıkarsanız çıkın,
siz ne kadar kalpazanlık derseniz deyin
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Niye
dava açtılar?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Bunda kalpazanlık yoktur. Ben, buradan soruyorum
ATİLLA KART (Konya) - Yolsuzluğun
miktarına bakar mısınız?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - İstanbul'da milletvekili adaylığım döneminde
de bulunduğum her yerde sordum: Ey benim İstanbullu hemşehrim,
ey Türk insanım, şu AKBİL biletini görüyorsunuz, cebinizde
var, bu bilet sizi bugüne kadar, Tayyip Erdoğan'ın icat ettiği
bu yenilik bugüne kadar bir kuruş aldattı mı? O gün sordum,
bugün de soruyorum
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Savcıya
da sor!
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Bu bilet cebinde olanlar, bu bileti taşıyanlar,
bunu çok iyi biliyor.
YILMAZ KAYA (İzmir) - Dava niçin
açılıyor?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Çok iyi biliyor
Çok iyi biliyor
YILMAZ KAYA (İzmir) - Yenilikçi
olduğunuz için mi?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Ve bu biletin fiyatı bugün nedir siz bilir misiniz
bilmiyorum, ama, bu bilet, tam bilet olarak 1,25; öğrenci bileti
olarak da 80 kuruştur. Ama, sizin bundan haberiniz yok, çünkü,
siz, her ne kadar cumhuriyeti ve halkı isim olarak tekelinize
almış olmakla birlikte, ne cumhuriyetin değerlerini
özünüze sindirebilmiş ne de halkın gündemine maalesef gelebilmiş
değilsiniz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Yok ya!
YILMAZ KAYA (İzmir) - Söyleyene
bak, söyleyene!
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Onun için, bugün hiçbiriniz cebinde AKBİL bileti olduğuna
ben inanmıyorum. Varsa, biriniz, lütfen çıkartın. (CHP
sıralarından gürültüler) Varsa biriniz lütfen çıkartın
MUHARREM İNCE (Yalova) - Onlar
çıkarsın
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Onların
var mı?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Yoktur cebinizde, yoktur
MUHARREM İNCE (Yalova) - Arkadaşlarınıza
sorun!
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Yoktur
Yoktur
(CHP sıralarından gürültüler)
Fiyatını da bilmezsiniz
MUHARREM İNCE (Yalova) - Onlara
dön, arkadaşlarına dön
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Hiç hoplamayın, hiç zıplamayın. Sizin cebinizde
AKBİL bileti yoktur, olmaz, çünkü siz halkçılığı
lafta yaparsınız, çünkü siz belediyeciliği
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen
MUHARREM İNCE (Yalova) - Onlara
sorsana, bize ne soruyorsun?
İDRİS NAMİ ŞAHİN
(Devamla) -
memurlara teslim edip, saat dörtten sonra belediyeyi
açan bir zihniyetin sahibisiniz. (AK Parti sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler) Oradan devraldık
Oradan devraldık
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sen
sanık mısın değil misin, onu anlat.
BAŞKAN - Sayın Şahin,
birkaç saniyenizi rica edeyim.
Lütfen, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
YILMAZ KAYA (İzmir) - Sende
çok vardır ondan. AKBİL'cisin sen. Doludur sende. Cebinde
kaç tane var?
İDRİS NAMİ ŞAHİN
(Devamla) - Değerli dostlar, saygıdeğer milletvekillerimiz
YILMAZ KAYA (İzmir) - Çok vardır.
Beş tane vardır.
İDRİS NAMİ ŞAHİN
(Devamla) - Sayın Başkan
YILMAZ KAYA (İzmir) - Çok var
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Şahin, konuşmanızı tamamlayınız.
İDRİS NAMİ ŞAHİN
(Devamla) - Burada dile getirilen husus, tamamen oyalamadan
başka bir şey değildir.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Hesabı ver, hesabı
İDRİS NAMİ ŞAHİN
(Devamla) - Bu bilet ve İstanbul Belediyesinin
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Davaya
gel, davaya
İDRİS NAMİ ŞAHİN
(Devamla) -
o Ikaruslardan sonra geldiği dönemdeki otobüsler
Buyurun, çağdaş otobüsler, özürlü otobüsleri
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Para
Para
İDRİS NAMİ ŞAHİN
(Devamla) -
alçak tabanlı otobüsler
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Para
Para
MUHARREM İNCE (Yalova) - Davaya
gel, davaya
İDRİS NAMİ ŞAHİN
(Devamla) -
geniş ufuklu, geniş pencereli otobüsler, bunları
yapan anlayış mı halkçı, bunları yapan anlayış
mı inkılapçı; yoksa, siz mi?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Yolsuzluk
Yolsuzluk
İDRİS NAMİ ŞAHİN
(Devamla) - Yoksa, siz mi? (AK Parti sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Para
Para
İDRİS NAMİ ŞAHİN
(Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisinin umdelerini zannediyorum
bilirsiniz. Gerçi bir sınav yapsak altı tanesini sayanınız
çok az olur ama
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Bunlardan bir tanesi de inkılapçılıktır.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın
Başkan, terbiye sınırlarını zorluyor! Terbiye
sınırlarını zorluyor Sayın Başkan!
İDRİS NAMİ ŞAHİN
(Devamla) - İnkılapçılıktır
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sen
kimsin, Cumhuriyet Halk Partisinin
İDRİS NAMİ ŞAHİN
(Devamla) - Değişimciliktir, yenilikçiliktir. Siz yeniliklere
karşısınız
(CHP sıralarından gürültüler)
MUHARREM İNCE (Yalova) - Terbiyesiz
herif!
İDRİS NAMİ ŞAHİN
(Devamla) - Siz yeniliklere karşısınız
MUHARREM İNCE (Yalova) - Kimsin
sen, Cumhuriyet Halk Partisinin ilkelerini bilip bilmediğimize
karar vereceksin?
MEHMET VEDAT YÜCESAN (Eskişehir)
- Kendine bak sen, kendine
İDRİS NAMİ ŞAHİN
(Devamla) - ...ve siz gelişmelere karşısınız.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen
İDRİS NAMİ ŞAHİN
(Devamla) - Siz çağdaş bilete karşısınız.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Müslüman
olduğunu söylüyorsun, İslamın şartını
say bakalım!
İDRİS NAMİ ŞAHİN
(Devamla) - Ama karşı da olsanız bu bilet bugün İstanbul'da
deniz otobüslerinde, belediye otobüslerinde, Pepsi Cola gişelerinde,
raylı sistemde
.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sen
de İslamın şartlarını bir say!
İDRİS NAMİ ŞAHİN
(Devamla) -
metroda, her yerde, hayatın her alanında kullanılmakta
MUHARREM İNCE (Yalova) - Haramı
götürüyorsun!
İDRİS NAMİ ŞAHİN
(Devamla) -
hatta o kadar akılcı kullanılmakta ki
Bu
bilet akıllıdır, akıllı. Merak etmeyin. Bizim
aklımız almıyor olabilir, ama, bu biletin aklı
alıyor her şeyi; diyor ki bu bilet: "Ey yolcu, ey İstanbullu,
sen bu bileti bir defa bastıktan sonra bir buçuk saat içinde ikinci
defa bu bileti butona bassanız da bu bilet artık para yazmıyor."
İşte, bu anlayış var bu bilette. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Ne büyük iş yapmışsın!
İDRİS NAMİ ŞAHİN
(Devamla) - Bir buçuk saat içinde bu bilet seyahati bedava kılıyor.
Bu biletin özelliği var, çok özelliği var; ama, siz henüz daha
Türkiye'de bizim yaptıklarımızı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Şahin
İDRİS NAMİ ŞAHİN
(Devamla) - Sayın Tayyip Erdoğan'ın İstabul'daki
BAŞKAN - İdris Bey
İDRİS NAMİ ŞAHİN
(Devamla) -
yatırımlarını, çalışmalarını
bu bilette dahi anlayamadınız ki, ne duble yolda anlayabileceksiniz
BAŞKAN - İdris Bey
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) -
ne KÖYDES'te anlayabileceksiniz
(CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Şahin
Sayın Şahin
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) -
ne Silahlı Kuvvetlerimizin güçlendirilmesini
anlayabileceksiniz. Hiçbir alanda anlayamazsınız. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Şahin
Sayın Şahin, lütfen
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Ne sanatta ne kültürde hiçbir alanda maalesef bizim
hızımıza, bizim gündemimize ve çizgimize yetişemeyeceksiniz.
BAŞKAN - Sayın Şahin,
konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Toparlıyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Bitti
Sayın Başkan, bitti.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Onun için, bu çağdaş gelişmeye, bu yenilikçi
gelişmeye karşı geliştirilen
MUHARREM İNCE (Yalova) - 146
trilyon ne oldu onu anlat! Sanık mısın orada, değil
misin hadi anlat!
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) -
bu operasyon, bu gündem, grup önerisinin tamamen aleyhinde
MUHARREM İNCE (Yalova) - Niye
korkuyorsun mahkemeden?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) -
hiçbir şekilde, tamamen aleyhinde olduğumuzu
ifade etmek durumundayım.
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Herhâlde öyle olacak.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) -
ve değerli milletvekilleri, biz, Sayın Tayyip Erdoğan ve onun anlayışındaki
büyük AK Parti Grubu ve onun gerisindeki on binlerce çalışan,
yüz binlerce çalışan ve milyonlarca AK Partiye gönül vermiş
insanlar olarak bu memleketin çağdaşlaşması, (AK
Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler) bu memleketin kalkınması, bu memleketin
dış dünyayla, dünyayla rekabet etmesi ve gelişmesi
için, Türkiye'nin itibarlı hâle gelebilmesi için, çabamızı,
mücadelemizi size rağmen, sizin engellemelerinize rağmen,
merak etmeyin, devam ettireceğiz ve bizim yolumuz inşallah
aydınlık olacaktır. (AK Parti sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Karanlığa
götürüyorsun, karanlığa!
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, tekrar ben hepinize saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Davayla
ilgili bir şey söylemedi. Hiçbir şey söylemedi davayla ilgili!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın
Başkanım
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Anadol.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Konuşmacı,
Sivas Milletvekilimiz Sayın Nurettin Sözen'in isminden bahsederek
ve onun dönemini suçlayarak 69'uncu maddeye göre söz almasını
sağlayacak sözler söyledi.
TELAT KARAPINAR (Ankara) - Sizden
bahsetmedi. Sizden bahsetmedi.
BAŞKAN - Sayın Anadol, suçlama
yok, sadece bir tespiti yapıp gönderdi. (CHP sıralarından
gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Hayır,
var. Direniyoruz!
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan, ayıp ediyorsun
ayıp! "Yüzde 30'u sahte" dedi.
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati
: 15.29
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati : 15.53
BAŞKAN
: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 85'inci Birleşimi'nin İkinci
Oturumu'nu açıyorum.
Bir önceki oturumda, Sayın
Şahin, konuşması sırasında, sistemin, kendinden
kaynaklanan bir kısım usulsüzlüklere açık olduğunu
ve onunla ilgili olarak tedbirler alındığını
ifade etmişti. Bu arada, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı, 89-94 arası, Sayın Nurettin Sözen'in de devraldığını
söylemişti. Burada bir yanlış anlaşılma olduğu
kanaatiyle, gerekçesiyle, Sayın Sözen'e kısa bir açıklama
için söz vereceğim.
Sayın Sözen, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
V. -
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Sivas Milletvekili Nurettin Sözen'in, İstanbul Milletvekili
İdris Naim Şahin'in, ileri sürmüş olduğu görüşlerden
farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle konuşması
NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; konuşmama
başlamadan evvel hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bundan evvelki oturumun, gerek
Parlamentomuz açısından gerek demokrasimiz açısından
fevkalade üzücü olduğunu, düzeysiz bir toplantı olduğunu,
demokrasimizi de düzeysiz kıldığını söylemek
istiyorum. Bir kere, söylenenlerin yalan yanlış olması
bir yana, konuşma yapan arkadaşımız, bizzat,
adı geçen AKBİL dosyasında sanık. Başka dosyaları
da var, birçok dosyası var. O dosyalardan bir tanesi de insanları
dilim dilim ayıran, insanları fişleyen, insanları
etnik kökenine göre, mezheplerine göre, günlük sosyal tercihlerine
göre insanları ayıran, tasnif eden, tescilleyen, fişleyen
Fişlemeci bir arkadaşımız bunları söyleyen.
Bu iftirayı yapan insan, fişlemeci bir eski belediye görevlisi
ve bu AKBİL davasından sanık.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Güldürme, güldürme!
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Savcıdan kaçıyor, yargıçtan kaçıyor, mahkemeden
kaçıyor, Parlamentoya sığınıyor birçok arkadaşı
gibi; yetmiyormuş gibi, yavuz hırsızlık yapıp
burada gelip başkalarını itham ediyor.
MAHMUT UĞUR ÇETİN (Niğde)
- Yakışıyor mu şu konuşmalarınız?
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Şimdi arkadaşlar, işin gerçeğine gelelim: AKBİL
olayı, bir teknoloji. Bizim daha ne kadar ileri teknolojiye
gittiğimi anlatacağım.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Hele şükür, hele şükür.
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Teknolojiden evvel
Fişlemeci, sen sus bakalım!
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Hele şükür teknolojiye geliyorsun.
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Fişlemeci, sen sus!
FARUK ÇELİK (Bursa) - Nasıl
konuşuyorsun sen öyle!
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Şimdi, değerli arkadaşlarım
(AK Parti sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Sözen, yeni
sataşmalara sebebiyet vermeden konuşalım.
Arkadaşlar, lütfen
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - İspat et! İspat etmezsen
FARUK ÇELİK (Bursa) - O size
böyle bir şey kullandı mı Sayın Hocam?
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Söylediklerinizin cevabını alacaksınız.
FARUK ÇELİK (Bursa) - Yakışıyor
mu?
NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Cevabını
alacaksınız.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
kâğıt bilet basılıyormuş da
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Evet.
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Yüzde 30'u sahteymiş de
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Evet.
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün sınırlarında, sadece
ulaşım araçlarında değil, tiyatrolarda, sinemalarda,
her yerdeki biletler kâğıt baskıdır ve dolayısıyla,
bunda suistimal yapan varsa yakalanır ve cezalandırılır.
Zan altında bulundurmak bir dönemi, dürüst bir insana yakışmaz.
Kaldı ki, AKBİL'le ilgili bilirkişi raporundan bir satırı
okuyalım. Diyor ki
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Mahkeme kararından oku.
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Üsküdar'da Ağır Ceza Mahkemesinin dosyasındaki bilirkişi
raporunda: "Akıllı bilet sistemine elle müdahale
edildiği, sistemin baştan itibaren oluşturulmasında
suistimale açık olduğu ve sistemdeki bu durumun düzeltilmesi
mümkün olmasına rağmen bunun yerine getirilmediği
sabit olmuştur." diyor. Müfettiş raporunun, bu raporuna
göre dava açılmıştır ve adı geçen arkadaşlarımız
bu davadan kurtulmuşlardır.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Beraat etmişler, beraat.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Sen beraat
ettin mi?
NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Nasıl
kurtulmuşlardır?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Beraat etmişler. Mahkeme kararını
oku.
NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Hayır
efendim, siz yargılanmadınız.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Yalan söylüyorsun!
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Siz yargılanmadınız.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Ben yargılandım, ben ifademi verdim.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - İfade
verdin de, yargılanmadın.
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Şimdi, gelelim ulaşım olayına. Arkadaşımızın
bahsettiği, o sempati duyduğumuz Macaristan, şimdi
Avrupa Birliğinin üyesi. Türkiye, Avrupa Birliğinin kapısında
bekliyor oraya girmek için.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Ya siz nerede bekliyorsunuz? Onu söyleyin.
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Şimdi, Macaristan'dan alınan 2.250 otobüs içerisinde çift
katlı otobüsler, özürlü otobüsleri de mevcuttur, ayrıca doğal
gazla çalışan otobüsler de mevcuttur.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Yalan, doğal gaz yoktu o zaman.
NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Geçen
oturumlarda iddia ettim.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - O zaman doğal gaz yoktu.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Doğal gazın "d"si yoktu.
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Sen ağzını yıka da konuş, çok "yalan"
diyorsun. Ağzını yıka da konuş!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - O zaman doğal gaz yoktu bir defa.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Boyun kadar ve kilon kadar yalan konuşuyorsun.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen
Sayın Sözen, konuşmanızı
tamamlayınız efendim.
Buyurun.
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Şimdi, Başbakana söylediğim lafı biliyorsun. Bana
bunu söyleyebilecek en son insan sensin. Marifetlerin ortada, dosyaların
komisyonda. O dosyaların hesabını ver, sonra buraya
gel. Benim bir tek dosyam yok. Hesabını vermiş, alnı
ak, başı dik bir milletvekiliyim.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Hesabını vere vere geldik, vere vere de
devam edeceğiz.
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Şimdi, bakın arkadaşlar, 94'ten bu yana İstanbul Büyükşehir
Belediyesine alınan otobüslerin sayısı 2 bine
ulaşmamaktadır. Üç dönemdir bu anlayış, bu zihniyet
İstanbul Büyükşehir Belediyesini yönetiyor. Benim bir
dönemde aldığım otobüs sayısına daha ulaşamamıştır.
Bunların arasında Türkiye'de ilk defa kent içinde çift katlı
otobüs, kent içinde ilk defa özürlü otobüsü bizim zamanımızda
alınmıştır. Buna ek olarak
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Kaç tane, kaç tane?
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Özürlü otobüsü kaç tane alınması gerekiyorsa o kadar
alınmıştır. Siz, ona bir tane eklemediniz.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Bir tane eklemedik doğru, binlerce ekledik,
binlerce.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Ama,
haram yemediler.
NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Devam
edelim mi karşılıklı konuşmaya?
BAŞKAN - Hayır. Lütfen Sayın
Sözen, bakınız, size ek süre de vereyim, lütfen konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun konuşmanızı
tamamlayınız, bitirelim bu işi.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Sen
niye İstanbul'dan aday olmadın o kadar seviyorlardı da
seni, niye Sivas'a gittin, aday oldun?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
Sayın Tutan, lütfen
Sayın Tutan, çalışmalara devam
edeceğiz, lütfen
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Bunların cevaplarını aldınız, Genel Başkanınız
da aldı bunların cevabını. Zamanımı yitirmek
istemiyorum, size daha ciddi şeyler söylemek istiyorum. (AK
Parti sıralarından gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - Şu sana yakışıyor mu ilim adamı
olarak!
BAŞKAN - Sayın Demirbağ,
lütfen
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Sen konuşma! Sen konuşma! Çocuğunu kullanarak Atatürk'e
hakaret etmeye teşebbüs etmiş bir adamsın, utan! Sen burada
oturmaya layık bir insan değilsin. (AK Parti sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Sözen, lütfen
efendim, konuşmanızı tamamlayınız.
NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Çocuğunun
resminin arkasına yazdıklarını burada tekrarlamaktan
utanıyorum!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - Yakışıyor mu? Yalan söylüyorsun!
BAŞKAN - Sayın Demirbağ
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Bilmeyenler varsa söyleyeyim: Bu arkadaşın 12 yaşında
çocuğunun resminin arkasına yazıyor ve diyor ki:
"Ey Sayın Başbakan! Bize bugüne kadar dayattılar,
Atatürk'ü önder olarak tanıttılar. Oysa Atatürk önder değilmiş,
gerçek önderimiz sizmişsiniz." diyen insan, sataşan
insan bu!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - Sen busun işte! Sen busun işte!
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Yüzsüz! İnsanlara nasıl, yüzle bakıyorsun? Nasıl
bu Atatürk'ün Meclisinde oturuyorsun? Nasıl oturuyorsun bu Atatürk'ün
Meclisinde? Nasıl bu sandalyede oturuyorsun?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - Sen busun işte! Yakışıyor mu sana?
İlim adamısın bir de!
BAŞKAN - Sayın Demirbağ
NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Gelelim
İstanbul'a. Konumuz otobüs. Biraz evvel söyledim. Aldığımız
otobüs sayısına üç dönemden beri hâlâ ulaşamadılar.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - Yalan söylüyorsun!
BAŞKAN - Sayın Demirbağ,
lütfen
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -Metronun
temelini attık, hızlı tramvayla taşıdığımız
yolcu sayısına on üç yılda ulaşamadılar. 500
bin insan taşıyorduk günde; şu ana kadar hâlâ o 500 bini
600 bin yapamadılar. Buna rağmen ulaşımdan bahsediyor,
biletlerden bahsediyor, otobüsten bahsediyor; hangi yüzle ve hangi
anlayışla bahsediyor?
Şimdi, onun için, siz, Cumhuriyet
Halk Partisinden bahsetmek için -Genel Başkanımızın
çok güzel deyimiyle- ağzınızı yıkayın.
Siz, Sözen'den söz etmek için önce ağzınızı yıkayın.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Sayın Sözen, siz de bütün vücudunuzu yıkayın,
bütün bedeninizi yıkayın, tamamınızı
yıkayın. Türk hamamına gidin, Türk hamamına.
NURETTİN SÖZEN (Devamla) - O
gece, hatırlayın, bütçe gecesinde söyledim, on tane on
beş tane uluslararası projeyi İstanbul'a ve bu ülkeye
kazandırmış bir belediye başkanıyım. Bir
tane söyleyemediniz, bir tane. Bir tane söyleyemediniz, bir tane
söyleyemezsiniz.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Önce bir Türk hamamına gidin de gelin.
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Metroyu mu söyleyeceksiniz, hızlı tramvayı mı söyleyeceksiniz,
doğal gazı mı söyleyeceksiniz, Istranca Derelerini
mi söyleyeceksiniz, çöpü mü söyleyeceksiniz, hangisini söyleyeceksiniz?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Evet, evet, hepsini söylüyoruz.
NURETTİN SÖZEN (Devamla) -
Kongre Sarayı'nı mı söyleyeceksiniz, darülacezeyi
mi söyleyeceksiniz? Bir tane söyleyin; söyleyemezsiniz.
FARUK ÇELİK (Bursa) - Tamam Sayın
Başkan, tamam ya! Bu nasıl cevap hakkı? Yeter ya!
NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Sizi,
bütün bu günahlarınızla, bütün ayıplarınızla
baş başa bırakıyorum, Yüce Atatürk'ün Meclisini
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, gündemin "Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmına geçiyoruz.
VI. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1'inci sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon
raporu gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2'nci sırada yer alan, Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer alan, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Adalet Komisyonları Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Adalet Komisyonları Raporları (2/820) (S. Sayısı:
1337)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4'üncü sırada yer alan Mehmet
Ergün Dağcıoğlu'nun; Serbest Bölgeler Kanunun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
4.-Tokat
Milletvekili Mehmet Ergün Dağcıoğlu'nun; Serbest Bölgeler
Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/759) (S. Sayısı: 1339)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5'inci sırada yer alan, Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine başlayacağız.
5.-
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma
Komisyonu Raporu (1/1328) (S. Sayısı: 1375) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 1375 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Edirne Milletvekili Rasim
Çakır.
Sayın Çakır, buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA RASİM ÇAKIR
(Edirne) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; 926 sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Yasası'ndaki değişiklikle ilgili
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Yasası'nın
36'ncı maddesinin birinci fıkrası (d) bendinde, Türk Silahlı
Kuvvetlerine uzman personel yetiştirmeyi amaçlayan bir düzenleme
yapılmış. Bu düzenleme yapılırken amaç; Türk
Silahlı Kuvvetleri personelinin eğitim ve öğretim seviyesinin
yükselmesine ve insan kalitesinin artmasına, ayrıca
Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaç duyduğu uzman personelin
yetiştirilmesine olanak sağlamak için bu düzenleme yapılmış.
Yalnız, süreç içerisinde, ihtiyaç duyulan uzman personelin niteliği
ve kontenjanları Yasa'da belirtilmediği için, bu Yasa'dan
sadece kıdem almayı amaçlamak üzere, çeşitli branşlarda,
(x) 1375 S.
Sayılı Basmayazı tutanağın sonuna eklidir.
Silahlı
Kuvvetlerin ihtiyacı da olmayan çeşitli branşlarda
yüksek lisans yapılmış ve bu da Silahlı Kuvvetlerde,
insan rejimini bozan, belirli makamlarda kadro sıkıntısı
yaşanmasına sebep olan, bölük komutanı düzeyinde üsteğmen,
yüzbaşı kadrolarının eksilmesine sebep olan bir
fiilî durumla bizleri karşı karşıya bırakmış.
Bu sıkıntıyı gidermek amacıyla, Genelkurmay
ve Hükûmet, bunu düzenlemeye yönelik bir değişiklik teklifini
önümüze getirmiştir.
Biliyorsunuz, yüksek lisansını
tamamlayan subayların bir yıl, uzman olanların iki
yıl, doçentliği tescil edilenlerin üç yıl gibi bir
kıdem alması söz konusuydu. Şimdi, bu yasayla yapılan
düzenlemede, diğer sicil ve eğitim durumları da göz
önüne alınarak, sadece Silahlı Kuvvetlerin belirlediği
alanlarda ve miktarda personele izin verilerek, onların ancak
kıdem alabilmelerine olanak sağlıyoruz. Bu da, Silahlı
Kuvvetlerimizin ihtiyacı olan uzman personeli yetiştirmenin
yanında, Silahlı Kuvvetlerimizin insan kaynağı
planlamasına yardımcı olacak bir düzenleme biçiminde
gerçekleşiyor.
Değerli arkadaşlarım,
bu düzenlemeyi yaparken, bu yasanın ek 84'üncü maddesinde, yasa
yürürlüğe girdikten sonra iki ay içerisinde yüksek lisans diplomasını
teslim eden, getiren uzman personelin yine eski yasa hükümlerine
göre kıdem alabilmelerine olanak sağlanan bir düzenleme
vardı. Komisyon görüşmeleri esnasında, bu iki aylık
sürenin ciddi mağduriyetlere sebep olabileceği ve
mağdur olan subayların anayasal haklarını iddia
ederek yasal süreçleri başlatabileceği gibi bir durum
söz konusu olunca, bu süreyi altı aya çıkararak, bir taraftan
gerçekten Silahlı Kuvvetlerin ihtiyacı olan bir biçimde
yüksek lisans eğitimini yapan ve bitirmeye çalışan
personelin mağduriyeti önlenmiş, diğer taraftan da
belirli rütbelerdeki yığılmaların önüne geçilmiş
oldu. Bu değişiklikle ilgili bizim, Cumhuriyet Halk Partisinin,
çeşitli girişimlerine olumlu yanıt verip bu değişikliğe
izin veren yetkililere Cumhuriyet Halk Partisi adına teşekkür
etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bugüne kadar Silahlı Kuvvetlerimizin talep ettiği ve ihtiyacı
olan yasaları yüce Mecliste itiraz edilmeden oy birliğiyle
hep birlikte çıkardık, çıkarmaya gayret ediyoruz. Biliyoruz
ki bir ihtiyaca binaen bu tasarılar önümüze gelmiştir,
biz de o kurumun sorunlarının çözülmesine Meclis olarak
katkı vermek, yardımcı olmak durumundayız. Yalnız,
bunun dışında, gerek Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
gerek Anavatan Partisindeki milletvekili arkadaşların
gerekse bağımsız arkadaşların, Türk Silahlı
Kuvvetlerinde astsubayların, uzman çavuşların ve binbaşı
rütbesindeki arkadaşlarımızın kıdemleriyle
ilgili vermiş oldukları yasa değişikliği
tekliflerine, maalesef, iktidar partisi AKP milletvekillerinden
gerekli desteği ve onayı alamadık. Öncelikle, İzmir
Milletvekilimiz Enver Öktem ve yine İzmir Milletvekilimiz Bülent
Baratalı'nın, astsubay arkadaşlarımızın
özlük haklarına yönelik, uzman çavuş arkadaşlarımızın
özlük haklarının düzeltilmesine yönelik, onların
anayasal hakkı durumunda olan haklarının yasalara da
geçirilmesi ve mağduriyetlerinin önlenmesine yönelik vermiş
oldukları yasa tekliflerinin burada öncelikle gündeme
alınması noktasında, AKP Grubu milletvekillerinin
"evet" demiş olmalarına rağmen, daha sonra,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun iki defa üst üste bu yasaların
öncelikli görüşülmesini talep ettikleri noktada "hayır"
diyerek, bir taraftan bu personelin taleplerine "evet" diyormuş
gibi yapıp, diğer taraftan da bunun Parlamentodan geçmesine
engel olduklarına hepimiz şahit olduk. Geçtiğimiz
günlerde, Sayın Grup Başkan Vekili "Cumhuriyet Halk Partisinin,
bu personelin özlük haklarıyla ilgili vermiş olduğu
kanun tekliflerini sık sık dile getirerek, gündeme getirerek,
bunun üzerinden siyaset yapma gayreti içerisinde olduğunu"
bu kürsüden söyledi. Ama, biz, kesinlikle, birilerine mesaj vermek
adına değil, gerçekten inandığımız için,
gerçekten doğru olduğunu bildiğimiz için, gerçekten
olması gerektiği için; Türk Silahlı Kuvvetlerimizin
en cefakâr, yükün büyük bir bölümünü omzunda taşıyan, yirmi
dört saat erle, erbaşla yüz yüze, omuz omuza eğitimde, tatbikatta,
atışta beraber olan bu kesiminin ekonomik durumunun biraz
daha iyileştirilmesi ve üniversite bitirme olanağı
olmadan emekli olmuş, üniversite bitirerek emekli olan astsubay
arkadaşlarımızdan 500 YTL civarında daha düşük
maaş alan, aslında çok fazla sayıda da olmayan ve geçinemediği
için çeşitli işler yapmak durumunda olan bu arkadaşlarımızın
da mağduriyetlerini önlemeye yönelik, gerçekten inandığımız
için, bir yasa teklifi verdik ve özellikle, öncelikli görüşülmesi
noktasında Cumhuriyet Halk Partisi olarak tavır koyduk.
Ama, maalesef, bizim bütün bu gayretlerimiz, bizim bütün bu emeklerimiz
yanlış değerlendirilerek, samimi gösterilmeyerek
burada engellendi ve engellenmeye devam ediliyor.
Değerli arkadaşlarım,
eğer, milletin seçtiği vekiller olarak yüreğimizde,
içimizde adalet duygusunu yeşertemezsek, adalet duygusunu yüceltemezsek,
büyütemezsek, o zaman, yeniden seçimler geldiğinde milletin
karşısına çıkmakta ben öyle zannediyorum ki zorlanırız.
Bu sebeple, görüşmekte olduğumuz
926 sayılı Askerî Personel Yasası değişikliğinin,
değerli Silahlı Kuvvetlerimize, onun değerli subaylarına
hayırlı olmasını diliyorum, ülkemize hayırlı
olmasını diliyorum. Ama, bunun yanında, en kısa
zamanda, gerek bizim günlerce kapımıza gelen, gazi olmuş
ve hâlâ mağduriyetler içerisinde olan gerekse bugün uzman çavuş
ve astsubay noktasında görev yapan ve mağduriyetleri olan
gerekse şehit yakını olup ciddi mağduriyetleri
olan bu toplum kesiminin de sorunlarının bir an önce,
şu 22'nci Dönem Parlamentosu bitmeden bir an önce çözülmesi noktasında
Adalet ve Kalkınma Partisi değerli milletvekillerine ciddi
sorumluluk düştüğünü hatırlatmak istiyorum.
Bu vesileyle hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Çakır.
AK Parti Grubu adına Yüksel Çavuşoğlu,
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU
(Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
kuvvet komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığı
ve Sahil Güvenlik Komutanlığı uzman personel temin ve
yetiştirme planlarında belirtilen bilim dallarında
lisansüstü öğrenim yapan personele, 926 sayılı Kanun'un
36'ncı maddesi muhtevasında belirtilen diğer şartları
da karşılamaları hâlinde kıdem verilebilmesi
söz konusu idi. Mevcut düzenleme, daha önce lisansüstü öğrenim
yaptığı daldan farklı bir dalda ilave bir lisansüstü
öğrenim yapan personele bir yıl daha kıdem verilebilmesine
de imkân sağlamaktaydı. Ancak, Genelkurmayımızda,
personel temin ve yetiştirme planlarında bilim dalları
karşılığında ihtiyaç duyulan kontenjan belirtilmediğinden,
uygulanmakta olan sistem uzman personel ihtiyacı dışındaki
personele de kıdem verilmesine yol açmış ve personeli
sadece kıdem almak düşüncesiyle yüksek lisans yapma yoluna
sevk ettiği kanaati hâsıl olmuştur. Bu durumun Türk Silahlı
Kuvvetlerindeki emir-komuta ilişkisinin temel unsurlarından
birisi olan kıdem anlayışının zedelenmesine
yol açacağı ve kontrolsüz olarak verilen kıdemlerden
dolayı, Türk Silahlı Kuvvetleri insan gücü planında
öngörülen rütbe aralıkları olumsuz yönde etkilendiği
ve üst rütbelerde aşırı bir birikim olduğu ifade edilmiştir.
Problemin çözümü amacıyla hazırlanan tasarıyla, ikinci
lisansüstü öğrenimi yapanlara ilave kıdem verilmesi uygulamasına
son verilmiştir. Personele verilecek toplam kıdem süresi
de yedi yıldan altı yıla indirilmiştir. Lisansüstü
öğrenim nedeniyle kıdem alma, uzman personeli temin ve yetiştirme
planlarında belirtilen bilim dalları karşılığında
gösterilen kontenjana girme şartına da bağlanmıştır.
Yeni uygulamaya geçiş süreciyle de geçici bir madde ilave
edilmiştir. Bu geçici maddeye göre, tasarıyla getirilen
geçici maddede, ikinci yüksek lisans eğitimini tamamlamış
ve henüz kıdem almamış olan subaylara kıdem almak
için kanunen, kanunun yayımı tarihinden itibaren iki aylık
bir başvuru süresi tanınmıştır. Ancak, komisyon
görüşmeleri sırasında yapılan uzun tartışmalardan
sonra, hâlen yüksek lisans eğitimlerine devam etmekte olup
eğitimlerini bitirmek üzere olan subayların hak kayıplarının
önlenmesi amacıyla söz konusu geçici maddede düzenleme yapılmış
ve yüksek lisans eğitimine devam eden subaylar da kapsama
alınarak, bu kişilere, kanunun yayımı tarihinden
itibaren altı ay içerisinde yüksek lisans kıdeminden yararlanmak
amacıyla başvuru hakkı tanınmıştır.
Kısaca, bunun anlamı, bu kanundan önce ikinci yüksek lisansa
devam edenlerin haklarının korunmuş olmasıdır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
şunu özellikle belirtmek isterim ki, bu kanun tasarısında,
yüksek lisans eğitimini engelleyici, kısıtlayıcı
bir hüküm yoktur. İsteyen subaylarımız, yine, istedikleri
kadar yüksek lisans yapabileceklerdir. Bu kanunla yapılan düzenlemedeki
amaç, subaylarımızın yüksek lisans eğitimlerini
sadece ve sadece kıdem almak için yapmasını önlemektir.
Gerek Hükûmetimiz ve gerekse Genelkurmay
Başkanlığımız, eğitimin, bilimin her zaman
yanında olmuştur ve teşvik etmiştir. Zira, eğitimin,
ilim öğrenmenin önemini bilen ve onu asırlarca önde tutmuş
ve her alanda bunun zaruretini vurgulayan bir milletin mensuplarıyız.
İnancımız, eğitim
öğretime, ilme son derece önem vermiştir. İlim, istenecek
şeylerin en şereflisi, kazanılacak şeylerin ise
en faydalısıdır. Kişinin kıymeti, bilgi ve hüneri
nispetindedir. Kültürümüz, kadın-erkek herkese ilim öğrenmeyi
farz kılmış ve arkadan gelen nesillere aktarılmasını
ve bilimin nerede olursa olsun alınmasını tavsiye etmiştir.
İlim tahsil etmenin, Allah katında, nafile kılınan
namazdan, tutulan oruçtan, yapılan hacdan daha hayırlı
olduğu ifade edilmiştir.
Cumhuriyetimizin banisi Atatürk,
muasır medeniyet seviyesine ulaşmak hedeflerini ve
"Hakiki mürşit, ilimdir" sözleriyle, eğitim ve bilimin
önemine ısrarla vurgu yapmıştır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
Türk Silahlı Kuvvetlerindeki emir-komuta ilişkisinin temel
unsurlarından biri olan kıdemin, ikinci yüksek lisansla irtibatı
kesilmedi ve ihtiyaçlar doğrultusunda ve mevzuatla belirlenen
şartlar ile nitelikler çerçevesinde yapılacak değerlendirme
sonucu hak edilmesinin amaçlandığı bu tasarıya
vereceğiniz destekten ötürü hepinize şimdiden teşekkür
ediyor ve yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Çavuşoğlu.
Sayın milletvekilleri, tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
TÜRK
SİLÂHLI KUVVETLERİ PERSONEL KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı
Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 36 ncı maddesinin
birinci fıkrasının (d) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"d) Kuvvet Harp Akademileri
öğrenimini tamamlayıp kurmaylığı onaylanan
subaylara iki yıl, bunlardan Silâhlı Kuvvetler Akademisinden
mezun olanlara ayrıca bir yıl olmak üzere toplam üç yıl;
Harp Akademileri Komutanlığınca
düzenlenen ve iki yarı yıllık programı içeren komutanlık
ve karargâh subaylığı öğrenimini bitiren subaylara
bir yıl;
Kuvvet Komutanlıkları,
Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı
personel temin ve yetiştirme planlarında belirtilecek ihtiyaç
duyulan bilim dallarında yüksek lisans öğrenimi yapanlardan;
yüksek lisans eğitimi bitiriş notu, lisans eğitimi bitiriş
notu, sicil notu ortalaması, mükafatlar ve cezalar ile Türk Silahlı
Kuvvetleri Lisansüstü Öğrenim Yönetmeliğinde belirtilen
diğer şartlar esas alınarak yapılacak sıralamada
Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı
ve Sahil Güvenlik Komutanlığı namına ve kendi namına
olmak üzere ayrı ayrı olarak bilim dalı karşılığında
tahsisi yapılan kontenjanlara giren subaylara bir yıl,
bunlardan doktora yapanlara bir yıl, doğrudan doktora yapanlara
iki yıl, doçent olanlara ayrıca bir yıl olmak üzere toplam
üç yıl;
Tıpta uzmanlık belgesi
alanlara, diş tabipliğinde, veterinerlikte, eczacılıkta
uzman belgesi alanlara veya doktora yapanlara iki yıl, bunlardan
doçent olanlara ayrıca bir yıl olmak üzere toplam üç
yıl;
kıdem verilir.
35 inci maddenin (d) bendi hükümlerine
göre muvazzaf subaylığa nasbedilenler hariç olmak üzere,
Silâhlı Kuvvetlere muvazzaf subay olarak katılmadan önce
branşları ile ilgili yukarıda belirtilen öğrenimlerini
kendi nam ve hesaplarına yapmış veya subay nasbedildikten
sonra bitirmiş olanlar, lisansüstü öğrenimi tamamladığı
için sınıfları değiştirilen subaylar ile lisansüstü
öğrenim kaynağına göre subaylığa nasbedilen
astsubaylar hakkında da yukarıdaki fıkra hükümleri
uygulanır.
Bu şekilde kıdem alanların
nasıpları düzeltilir.
Bu madde hükümlerine göre verilen
kıdemlerin toplamı hiçbir şekilde üç yılı
aşamaz.
Yukarıda yazılı nitelikleri
haiz olanlara lisansüstü öğrenim kıdemi verilebilmesi
için;
1. Müracaat tarihinde sicil notu
ortalamasının, sicil tam notunun % 90'ı ve daha üstünde
olması,
2. Lisansüstü öğrenimini
kendi nam ve hesabına yapanlar için askerî disiplin, tutum ve
davranışları, görevindeki başarısı,
meslekî bilgi ve yetenekleri, genel kültürü, ahlakî ve şahsi
nitelikleri bakımından kıdem almaya layık bulunduğuna
dair Subay Sicil Yönetmeliğinde yer verilen "Lisansüstü
Öğrenim Kıdemi Nitelik Belgesi"nin müspet olarak düzenlenmiş
olması,
3. Özel kanunlara tâbi olanların,
yukarıdaki şartlara ilave olarak bu sıfatlarını
kazanmada, kendi kanun ve yönetmeliklerinde belirtilen usul ve
esasları yerine getirmiş olması,
4. Cezaları ertelenmiş,
para cezasına çevrilmiş, genel veya özel af kanunları
kapsamına girmiş, hükümlülüklerine ilişkin kayıtları
adlî sicilden çıkarılmış olsalar bile;
aa) Devletin şahsiyetine karşı
işlenen suçlar ile basit ve nitelikli zimmet, irtikâp, iftira,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, güveni kötüye kullanma, yalan yere tanıklık,
yalan yere yemin, suç uydurmak, cinsel saldırı, cinsel taciz,
kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak, fuhuş, gayri tabii
mukarenet, hileli iflas gibi yüz kızartıcı veya
şeref ve haysiyet kırıcı suçlar ile kaçakçılık,
resmî ihale ve alım ve satımlara fesat karıştırma
suçlarından birisinden mahkûm olmaması,
bb) Firar, amir veya üste fiilen taarruz,
emre itaatsizlikte ısrar, üste hakaret, mukavemet, fesat, isyan
suçları ile 1632 sayılı Askerî Ceza Kanununun 148 inci
maddesinde belirtilen suçlardan mahkum olmaması,
cc) Taksirli suçlar hariç olmak
üzere, yukarıdaki bentlerde belirtilen suçların dışındaki
suçlardan, askerî ve adlî mahkemeler, disiplin mahkemeleri veya disiplin
amirlerince toplam olarak 21 gün ve daha fazla hapis veya oda hapsi
cezası ile mahkûm veya cezalandırılmış olmaması,
gerekir.
Açığa alınmayı
gerektiren ya da yukarıdaki bentlerde sayılan suçlardan
gözetim altına alınanlar, tutuklananlar veya kamu davası
açılanlar, haklarındaki yargılama neticesine göre
işleme tabi tutulurlar."
BAŞKAN - Madde üzerinde bir
adet önerge vardır; önergeyi okutup, işleme alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1375 sıra
sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1 inci
maddesinin d bendinin 2 nci alt bendinde geçen "Subay Sicil Yönetmeliğinde
yer verilen" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
İnci
Özdemir Cevdet Erdöl Ayhan Sefer Üstün
İstanbul Trabzon Sakarya
Mehmet
Yılmazcan Selami
Uzun
Kahramanmaraş Sivas
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Karaman) -
Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Normlar hiyerarşisine
uyum amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler..
Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- 926 sayılı Kanunun
ek 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"EK MADDE 19- Bu Kanunun 36
ncı maddesindeki kıdem ve 38 inci maddesindeki üstün başarı
kıdemlerinin toplamı altı yılı geçemez."
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- 926 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek geçici madde eklenmiştir.
"EK GEÇİCİ MADDE 84-
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 36 ncı maddenin
birinci fıkrasının (d) bendi hükümlerine göre yüksek
lisans öğrenim kıdemi alan subaylara, 36 ncı madde hükümlerine
göre verilen kıdemlerin toplamı dört yılı, 36
ncı maddedeki kıdem ve 38 inci maddedeki üstün başarı
kıdemlerinin toplamı yedi yılı aşmayacak
şekilde işlem yapılır.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önce yüksek lisans öğrenimini tamamlamış ve
henüz kıdem almamış olan subaylar, bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren iki ay içerisinde yüksek lisans
öğrenim kıdemi almak maksadıyla müracaat etmeleri
halinde, bu Kanundan önceki esaslar dahilindeki yüksek lisans
kıdeminden ve birinci fıkra hükümlerinden istifade ederler."
BAŞKAN - Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1375 Sıra
Sayılı TSK Personel Kanununda değişiklik yapılmasına
dair kanun tasarısının MADDE-3 ile eklenen EK GEÇİCİ
MADDE 85'te 2 nci fıkrada geçen "altı ay" ibaresinin
"yedi ay" olarak değiştirilmesini arz ederim.
Fahri
Keskin İsmail Bilen Cevdet Erdöl
Eskişehir Manisa Trabzon
Maliki
Ejder Arvas Fatih
Arıkan
Van Kahramanmaraş
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Karaman) - Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET
VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Hâlen eğitim almakta
olan kişilerin eğitim dönemi sonuna kadar eğitimlerine
devam edebilmelerini sağlamak amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5'inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 5- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - 5'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının
tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Milletimiz ve askerî personelimiz için hayırlı olmasını
diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
6'ncı sırada yer alan, Kan, Kan Bileşenleri ve Ürünleri
Kanunu Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlayacağız.
6.-
Kan, Kan Bileşenleri ve Ürünleri Kanunu Tasarısı ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (1/1277) (S. Sayısı: 1319)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
7'nci sırada yer alan, Tasfiye
İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğünün
Gümrük Müsteşarlığına Bağlanması Amacıyla
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine başlıyoruz.
7.-
Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel
Müdürlüğünün Gümrük Müsteşarlığına Bağlanması
Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/1202) (S. Sayısı: 1207) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Burada.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 1207 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Kemal
Sağ.
Sayın Sağ, buyurun.
CHP GRUBU ADINA KEMAL SAĞ (Adana)
- Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 1207
sıra sayılı Tasfiye İşleri Döner Sermaye
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Gümrük Müsteşarlığına
Bağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın geneli üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kamu maliyesiyle ilgili olarak söz aldığım
bütün konuşmalarımın hemen hemen tamamında, Maliye
Bakanlığının hızla tasfiye edilmekte olduğunu
dile getirmeye çalıştım. İşte, bugün, bu sözlerimin
bir başka delilini daha hep beraber yaşıyoruz değerli
arkadaşlar. Görüşmekte olduğumuz 1207 sıra sayılı
Yasa Tasarısı'yla, Maliye Bakanlığının
ana hizmet birimleri arasında yer alan Tasfiye İşleri
Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü de, bugün,
Maliye Bakanlığından ayrılarak Gümrük Müsteşarlığına
bağlanmaktadır.
(x)
1207 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Değerli arkadaşlar, TASİŞ,
4458 sayılı Gümrük Yasası ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla
Mücadele Yasası uyarınca, tasfiye edilecek olan eşyanın
tasfiyesini yapmak üzere gerekli önlemleri almak, depo ve benzeri
işletmeleri kurmak, satış mağazalarını
kurmak ve bu işlemleri tamamlamak üzere kurulmuş bir kamu
kuruluşudur.
1983 yılına kadar Gümrük
İdaresi içerisinde bir daire başkanlığı olarak
bu faaliyetleri yürütmüştür. TASİŞ, 1983 yılında,
178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Maliye ve Gümrük
Bakanlığına bağlanmış, bugüne kadar Maliye
Bakanlığının bir ana hizmet birimi olarak hizmetlerini
sürdürmüştür. Hatta, Gümrük İdaresi 1993 yılında
Maliye Bakanlığından ayrılarak Başbakanlığa
bağlı müsteşarlık hâline getirilirken bile, TASİŞ
Maliye Bakanlığından ayrılmamıştır.
Peki, bugün TASİŞ neden
Maliye Bakanlığından ayrılmaktadır değerli
arkadaşlar? Tasarının gerekçesine bakıyoruz.
Gerekçeye baktığımızda, bunun, bizi ve okuyan herkesi
tatmin etmediğini görüyoruz. Peki, bu tasarının gerekçesi
gerçeği ne kadar yansıtmaktadır? Biraz sonra açıklayacağım
gerçi onu.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; defalarca söylediğim gibi ve biraz önce de
arz ettiğim üzere, yapılmak istenen, aslında TASİŞ'in
Gümrük Müsteşarlığına bağlanmasından da
öte Maliye Bakanlığının tasfiyesidir.
Hazinenin ve Gümrük İdaresinin
Maliye Bakanlığından ayrılması ile başlayan
tasfiye süreci, Gelirler Genel Müdürlüğünün Gelir İdaresi
olarak özerk hâle getirilmesi, Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü
ile Muhasebat Genel Müdürlüğünün birçok yetkilerinin ve bilhassa
kamu gideri üzerindeki mali kontrol yetkisinin kaldırılması,
hazine arazilerinin TOKİ'ye devri ile Millî Emlak Genel Müdürlüğü
yetkilerinin kısıtlanması ve görev alanının
daraltılması, şimdi de, bugün de TASİŞ'in Gümrük
Müsteşarlığına bağlanması, acaba Maliye
Bakanlığının tasfiyesi değil de nedir değerli
arkadaşlar? Bunun başka bir yorumu var mı? Buradan tekrar
sormak istiyorum Sayın Maliye Bakanıma
Ama, Sayın
Gümrük Müsteşarımız, Bakanımız burada. Tabii,
Sayın Kürşad Tüzmen Bakanımız bürokrasiden geldiği
için de bazen "Müsteşar" diyebiliyoruz; kusurumuzu
bağışlasın lütfen.
Buradan tekrar sormak istiyorum
Maliye Bakanına: Sayın Bakan, Maliye Bakanlığının
kapısına artık kilit vurmak mı istiyorsunuz, yoksa
kendinizden sonra artık başka bir Maliye Bakanı atanmasın
mı istiyorsunuz? Niyetiniz nedir? Bunları bir açıklayın
da hepimiz bilelim, biz maliyeciler de artık Maliye Bakanlığının
sonunun ne olduğunu anlayalım. Bunu, hem biz anlayalım
hem de kamuoyu anlasın değerli arkadaşlar.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Gümrük İdaresi 1993 yılında Maliye
Bakanlığından ayrıldı. Bu tarihten günümüze
kadar tam on dört yıldır, TASİŞ, Maliye Bakanlığı
ana hizmet birimi olarak hizmet veriyordu, kamuya hizmet vermeye
devam ediyordu. Eğer bu kurum, kamuya verdiği hizmet sunumunda
Maliye Bakanlığına bağlı olduğu için yetersiz
kalmış ise, AKP Hükûmeti dört buçuk yıldır görevde
idi, neden bu süre içerisinde TASİŞ'i Maliye Bakanlığından
ayırmadı da iktidarının sona ermekte olduğu
şu günlerde TASİŞ'i Maliye Bakanlığından
alıp Gümrük Müsteşarlığına bağlıyor?
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının gerekçesi bizi ikna etmemiştir.
TASİŞ'in Maliye'de olduğu dönemde, el konulan eşyanın
tasfiye sürecinin uzaması, bürokrasi ve kırtasiyeciliği
artıran bir yapının ortaya çıkması ve tasfiyelik
hâle gelen eşyanın zamanında ekonomiye kazandırılmaması
tasarıya gerekçe olarak gösterilmiştir. Eleştirilerin
bu hususlar hakkında, kanıt olarak ileri sürülebilecek hiçbir
rakam, bilgi ya da belge Plan ve Bütçe Komisyonuna verilmemiştir
ve bu husus, komisyon raporunun, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
verdiği ayrışık oyda da açıkça belirtilmiştir.
Bu nedenle, gerekçede yer alan açıklamalar inandırıcı
olmaktan gerçekten çok uzaktır. Eğer, gerekçede belirtildiği
üzere, el konulan eşyanın tasfiye sürecinin uzaması
sonucunda bir kamu zararı oluşmuş, bürokrasi ve
kırtasiyeciliği artıran bu uygulama nedeniyle de
bundan zarar görmüş olanlar varsa, buna sebebiyet verenler hakkında,
acaba, bugüne kadar açılmış bir soruşturma var
mıdır? Soruşturma açılmışsa bunun sonucunda
cezalandırılan bir kamu görevlisi var mıdır? Bunların
da ben açıklanmasını istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarıyla, gümrük personelinin fazla çalışma
ücretleri de yeniden düzenlenmektedir. Düzenlemeyle, çalışma
saatleri dışında veya tatil zamanlarında Gümrük
İdaresinden hizmet talebinde bulunanlar, hizmetin gerektirdiği
mesai ücretini Gümrük İdaresinin hesabına yatırmaları
hâlinde hizmet taleplerinin karşılanmasına olanak tanınmaktadır.
Tasarıya göre, Gümrük İdaresinden hizmet talebinde bulunanların
fazla çalışma ücreti olarak yatırdıkları tutarların
yüzde 50'si bütçeye gelir olarak kaydediliyor. Bunu daha açık
bir ifadeyle söylemek gerekirse: Memur fazla mesai yapacak, devlet
de, memurun hakkı olan mesainin yarısını elinden
alacaktır. Yani, devlet, memurun sırtından para kazanmayı
mı amaçlamaktadır değerli arkadaşlar? Devlet, bu
durumda, demek ki, memurun mesaisine göz dikmiş olmaktadır.
Devlet memurunun mesaisine göz dikilir mi arkadaşlar? Değerli
arkadaşlar, öyle şey olur mu? Böyle bir yasal düzenleme nasıl
olur da kabul edilebilir? Eğer, yapılan bu mesaiden dolayı
devletin de bir masraf yaptığı düşünülerek, bunu
karşılamak üzere böyle bir düzenlemeye gidildiği söyleniyorsa,
bunun için ayrı bir formül bulunmalı ve devleti, memurun
sırtından para kazanıyor durumuna düşürmemeliyiz.
Bu şekildeki bir uygulamaya
temelde karşıyız. Ama, dar gelirli memurlarımıza
ek bir kazanç kapısı açacağı için, içimize sinmese
de ve fazla mesai olarak yatan paranın tamamının memura
ödenmesi koşuluyla, bu öneriyi destekliyoruz.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
söz memurdan açılmış iken, memuriyette yükselme amacıyla
açılan sınavlarda, mevzuatın başarı için
şart koştuğu 70 puanı aldığı hâlde, bugüne
kadar üst kadroya ataması yapılamayan personelin durumunun
ne olduğunu Sayın Maliye Bakanı hâlâ açıklamadı,
hâlâ bu olay sürüncemede ve hâlâ bir sonuç alınamadı değerli
arkadaşlar. Belki hatırlamazsınız, ama hatırlatmak
isterim: Geçen yıl, Maliye Bakanlığı, açtığı
sınavda 70 puanın üzerinde alacak olan personeli "uzman"
olarak atayacağını ilan etti. Bu sınavı 5 bin
kişi kazandı, ama yarısı atandı, yarısı
atanmadı. Bunun da bir an önce çözüme kavuşturulması
şarttır değerli arkadaşlar.
Ayrıca, Ziraat Bankasının
özelleşeceği gerekçesi ile Bankayla sözleşme imzalamayan,
bu nedenle başka kurumlara atanan memurlar, Banka özelleşmediği
için geri dönmek istedikleri hâlde geri dönmelerine imkân tanınmamaktadır.
Ancak, bu durumda olup dava açanlar, Bankadaki eski görevlerine
yargı kararıyla dönmektedirler. Dava açmayanlar, dava açma
zaman aşımı süresini geçirdikleri için de bu haktan tamamen
mahrum olmaktadırlar. Buradan bunu da sormak istiyorum değerli
arkadaşlar: Bu memurların hakkı teslim edilecek midir?
Edilecekse, ne zaman bu haklar verilecektir?
Daha dün, yüce Mecliste bir yasa
çıktı. 218 bin geçici işçinin sürekli işçi ya da
sözleşmeli personel olmalarına olanak sağlayan yasayla,
artık, nasıl olsa seçim yatırımını yaptınız,
bu geçici işçilerin sorunları çözüldü, ama, bu arada geçici
personelin sorunları çözülmedi. Dün, Sayın Bakan, buradan
bunların da çözülebileceği mesajını verdi. Ama,
dilerim ki, bu arkadaşların sorunları da bir an önce
çözümlenir değerli arkadaşlar.
Sizler, eğer AKP İktidarı
olarak memurlara ilişkin bir hak veren yasa getirirseniz, biz
Cumhuriyet Halk Partisi olarak buna destek veririz. Yeter ki, siz
böyle bir yasayı getirin. Çünkü, biz bu yasaları getirme
hakkını haiz değiliz. Çünkü, biz bunca yasa teklifi veriyoruz,
ama komisyondan dahi geçirtemiyoruz. Çünkü, sizler, her konuda,
biz iktidarız, bizim sayımız budur deyip, bütün bu kanun
önerilerimizi geriye döndürüyorsunuz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konu gümrükler olunca, gümrüklerdeki yolsuzluk
için başlatılan soruşturmalardan da bahsetmeden geçmek
olmaz. Şimdi, ben, buradan Sayın Bakana sormak istiyorum:
Sayın Bakan, bakan olduğunuz
günden bu yana Gümrük bakanlığı içerisinde cereyan
eden ve basına, kamuoyuna akseden bunca yolsuzluk oldu; birçoğu,
soruşturmalar açılarak sonuçlandırıldı, ama
bazıları soruşturma konusu dahi olmadı.
Sayın Bakanım, nasıl
olsa, buradan bir konuşma yapacaksınız. Eğer, lütfedip,
Gümrük bakanlığı içerisinde, gümrüklerde cereyan
eden yolsuzluklar hakkında açıklama yaparsanız, biz de
buradan gelişmeleri izlemiş oluruz.
Eğer, bu yolsuzluklar sizin döneminizde
sona erdirilemezse, nasıl olsa, yakında biz geleceğiz;
inşallah, bu yolsuzlukları da, hepsini kökünden çözeceğiz.
Bizim sözlerimiz de sizlerinki gibi havada kalmayacaktır değerli
arkadaşlar.
Bu duygularla, konuşmamı
tamamlıyorum. Bu yasanın da hayırlı olmasını
diliyorum, ama, hâlâ, bu konuşmayı bitirirken bile, sadece
bu olay, biliniz ki, bu gerekçeyle yapılması gereken bir
olay değildir değerli arkadaşlar. Bu gerekçe yetersizdir.
Ama, bilmediğimiz başka gerekçeler varsa, bunlar da zaten
zaman içerisinde ortaya çıkacaktır.
Ben, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyor, teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Sağ.
AK Parti Grubu adına, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş.
Sayın Elitaş, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
1207 sıra sayılı Tasfiye İşleri Döner Sermaye
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Gümrük Müsteşarlığına
Bağlanmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında
AK Parti Grubu adına görüşlerimi bildirmek üzere söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tasfiye İşleri Döner Sermaye
İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Gümrük Kanunu ve Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu hükümlerine göre tasfiye edilecek hâle gelen
eşyanın tasfiyesini yapmak; tasfiye edilecek eşyayı
dahilde ve gümrüksüz satış mağazalarında satmak
veya sattırmak; gümrük veya diğer yerlerde depolar açmak,
mağazalar ve satış reyonları açtırmak; tasfiye
edilebilir duruma gelen eşyadan yurt dışına satış
imkânı olanları ihraç etmek veya ettirmek; tasfiye edilebilecek
hale gelen eşyanın satışa sunulmadan önce, özelliklerine
göre bakımı, tamiri ve ambalajlanmasını yapmak
veya yaptırmak; gerektiğinde parça hâlinde satışını
temin etmek; kaçak zannıyla yakalanan eşya ve yolcu beraberindeki
eşya için sundurmalar, antrepolar, ambarlar ve açık sahalar
işletmek; özellikle kara yolu sınır gümrük kapılarında
her türlü tahmil, tahliye, nakliye, aktarma ve hamallık işlerini
yürütmek üzere kurulmuştur. Bu görevler 1983 yılına kadar
Gümrük İdaresi bünyesinde bir daire başkanlığı
eliyle yürütülürken, 178 sayılı Maliye Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'yle
Maliye ve Gümrük Bakanlığına verilmiştir.
2 Temmuz 1993 tarihli ve 484 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname'yle, gümrük hizmetleri Maliye Bakanlığının
bünyesinden alınarak, Başbakanlığa bağlı
müsteşarlık şeklinde örgütlendirilmiştir. Tasfiye
İşlerinin Maliye Bakanlığı bünyesinde, Gümrük
İdaresinin ise Başbakanlığa bağlı bir müsteşarlık
eliyle yürütülmeye başlanmasından sonra koordinasyon sorunları
yaşanmaya başlamış, özellikle, el konulan eşyanın
tasfiye süresi gereğinden fazla uzamış, bürokrasi ve
kırtasiyeciliği artıran bir yapı ortaya çıkmış
ve tasfiye haline gelen eşya, zamanında ekonomiye kazandırılamamıştır.
Yapılan idari bağlılık değişikliğiyle,
TASİŞ Genel Müdürlüğü, Gümrük Müsteşarlığının
ana hizmet birimi haline getirilmek suretiyle, hizmetlerde oluşan
sorunlar ve gecikmelerin ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2006 yılı ihracatının 85 milyar
dolarları aştığı, ithalatın 135 milyar
dolara ulaştığı ve artık, Türkiye'nin dünyayla
entegre olduğu bir süreci yaşadığımız
bugünlerde, gümrük işlemlerinin ehemmiyetini, hep beraber,
herhâlde kabul ediyoruz. Bu gümrük işlemleri yapılırken,
hem kaçak zannıyla ve kaçakçılık yoluyla el konulan
eşyaların bir an önce ekonomiye kazandırılması
için gayret gösterilmesi, faaliyete geçirilmesi gerekir. Bildiğiniz
gibi, artık, dünyada teknoloji hızlı bir değişim
göstermekte, el konulan eşyaların da bir an önce satış
yoluyla tasfiye edilerek hem malın değerini belli bir seviyede
tutup kamunun imkânlarını, kamunun kaynaklarını,
kamunun elindeki varlıkları en iyi şekilde değerlendirilmesine
imkân verecek bir hıza ulaşmak hem de bu sayede ekonomik değerini
kaybetmesi konusundaki, malların ekonomik değerini kaybetmesini
önleyici tedbirler almak amacıyla bu yasa düzenlenmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üzerinde görüştüğümüz tasarı ile
4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun fazla çalışma ücretlerini
düzenleyen 221'inci maddesinde de değişiklik yapılmaktadır.
Ticari gümrük işlemleri normal çalışma saatleri içinde,
yolcu işlemleri ise yirmi dört saat esasına göre yürütülmekte
ve bu işlemler yirmi dört saat boyunca normal çalışma
saatleri gibi değerlendirilmektedir. Normal çalışma
saatleri dışında yapılan ticari işlemlerden
dolayı, yükümlünün dilekçeyle başvurması hâlinde,
fazla çalışma ücreti dilekçeyle başvuran yükümlüden
tahsil edilmekte, tahsil edilen bu ücretin yarısı bütçeye
gelir olarak kaydedilmekte, diğer yarısı ise fazla çalışma
ücretini gerçekleştiren o bölgede dağıtılmaktadır.
Ancak, İstanbul, İzmit, Bursa, İzmir gibi sanayinin yoğun
olduğu bölgelerde fazla çalışma talepleri çok olmakta,
buna paralel olarak tahsil edilen fazla çalışma ücretleri
yüksek olmaktadır. Dolayısıyla, bu yörelerde çalışan
gümrük, saymanlık ve TASİŞ personeli diğer yörelerden
daha fazla çalışma ücreti almakta, ancak, özellikle kara
sınır kapılarında zor şartlarda yirmi dört saat
hizmet veren personel, yolcu işlemlerinden dolayı fazla
çalışma ücreti tahsil edilmediği için bu ücretlerden
yararlanamamaktadır ya da düşük oranlarda yararlanmaktadır.
Bu durum, tüm personelin, ücret düzeyi yüksek, sosyal imkânları
iyi bölgelerde çalışma isteği Gümrük İdaresinin
işleyişini olumsuz etkilemekte, personelin, ülkenin çeşitli
yörelerinde çalıştırmak konusunda zorluk çektiği
bölgelerde eleman sıkıntısına düşülmektedir.
Ayrıca, merkez teşkilatında da personel istihdamında
sıkıntı yaşanmaktadır. Bütün bu sıkıntıların
aşılması amacıyla, fazla çalışma ücretlerinin
tüm personele eşit ve adil dağıtımını
sağlayacak bir düzenleme yapılarak, bu anlamda diğer
bölgelerde de fazla çalışma ücretinin az olduğu, ama,
gümrük memurlarının, Gümrük Müsteşarlığına
bağlı çalışan kişilerin o bölgelerde de rahat
bir şekilde istihdamını sağlayacak bu düzenlemenin
faydalı olacağına inanıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 485 sayılı Gümrük Müsteşarlığı
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin
23'üncü maddesi gereğince yurt dışı teşkilatı
kurulmasına yetki vermesine rağmen, aradan geçen on üç
yıl boyunca Gümrük Müsteşarlığı yurt dışı
teşkilatı kurulamamıştır. 19 Haziran 1994 tarihli
ve 543 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Hükmünde
Kararname'nin geçici 1'inci maddesi ile Maliye Bakanlığı
yurt dışı kadrosundan 10 adedinin Gümrük Müsteşarlığı
personelinden atanması hükme bağlanılmasına
rağmen, bugüne kadar bu hüküm etkin olarak kullanılamamış,
bu eksiklik, merkez teşkilatında görevli personelin yurt
dışında geçici olarak görevlendirilmesi suretiyle
kapatılmaya çalışılmıştır.
Almanya, İsviçre, Belçika gibi
ülkelerde ikamet eden vatandaşlarımızın ülkemize
gidiş-geliş ve ticari işlemlerinde gümrük mevzuatıyla
ilgili bilgilerin verilmesi; Avrupa Birliği, Dünya Gümrük Örgütü,
Dünya Ticaret Örgütü, Kimyasal Silahların Yasaklanması
Örgütü, OECD gibi uluslararası örgütler nezdinde Gümrük
İdaresinin temsil edilememesi nedeniyle uygulamada yaşanan
sıkıntıların giderilmesi; kara sınırlarımıza
komşu olan ülkelerde sınır geçişlerinin uyumlu ve
kolay işleyişinin sağlanması; ülkemize ithal
edilen eşyanın kıymeti, menşesi ve miktarı konusunda
sıkıntı yaşadığımız Çin Halk Cumhuriyeti,
Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde Gümrük İdaresinin
temsil edilmesi amacıyla tasarıya Gümrük Müsteşarlığının yurt dışı teşkilatıyla
ilgili kadrolar da eklenmiştir.
Bu tasarının, gümrük
teşkilatının çalışmasında yeni bir ivme,
yeni bir işlerlik kazandıracağı düşüncesiyle
tasarının hayırlı, uğurlu olmasını
temenni ediyor, katkı sağlayan tüm arkadaşlarıma
teşekkürlerimi sunuyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Elitaş.
Şahsı adına, Hatay
Milletvekili Sayın Mehmet Eraslan, buyurun.
MEHMET ERASLAN (Hatay) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dün yapmış olduğumuz
Danışma Kurulunu incelediğimiz zaman -özellikle Faruk
Bey'e buradan hatırlatmada bulunmak istiyorum; Faruk Bey de
gerçi cep telefonuyla konuşuyor, meşgul Genel Kurulda- bu
Danışma Kurulunda, daha doğrusu Grup önerisinde, görüşeceğimiz
kanun teklifleri, tasarıları dizilir iken, gündemde,
sıra sayısı ile görüşeceğimiz kanun birbirini
tutmuyor. Yani, burada "393'üncü sırada yer alan 1339'uncu
kanun" deniliyor, ama 393'üncü sırada 1339'uncu kanun yok,
başka bir kanun var. Dolayısıyla, gündemin nasıl
olduğunu ve gündemde gerçekten hangi sıra sayılı
kanunu görüşeceğimizi daha iyi anlamamız ve bilmemiz
açısından bu teknik hataların yapılmamasının
daha uygun olacağını, daha doğru olacağını
Sayın Grup Başkan Vekilimize buradan arz etmek istiyorum,
hatırlatmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, görüşmekte
olduğumuz bu kanun tasarısı, tasfiye edilecek eşyaların
tasfiye edilmesi ve bu iş ve işlemlerin yürütülme yetkisini
de Gümrük Müsteşarlığına devretmemizle ilgili
bir kanun tasarısı. Daha önce başka bir kurum onu kendine
görev addedip bu işlemleri yerine getirirken, Gümrük Müsteşarlığımız
bu iş ve işlemleri bundan sonra
kendi yetki alanında yürütmeye devam edecek, ama, bundan
daha önemli meseleler var, bundan daha ciddi meseleler var.
Bakın, Türkiye'nin sınır
kapıları, gümrük kapıları, bu ülkenin karizmasını
gösteren, bu ülkenin saygınlığını gösteren,
bu ülkenin ciddiyetini gösteren, bu ülkenin fotoğrafını
gösteren en önemli unsurlardan biridir ve sınır kapılarımızın
21'inci asrın, modern asrın gerekleri noktasında
iş ve işlemler görmesi gerekirken, Türkiye'nin sınır
kapılarında gerçekten, hem güvenlik noktasında hem kaçakçılık
noktasında hem de giriş ve çıkışların zorluğu
noktasında büyük problemler yaşanıyor. Bunu, ben, bizzat
kendim gördüm, buna şahit oldum. Özellikle Hatay Cilvegözü
Sınır Kapısı'na gideniniz veya oraya uğrayanınız
olduysa, karşılaşacağı veya karşılaştığı
manzaradan büyük bir üzüntü duyacağına inanıyorum.
Ben, Sayın Bakanımız
Kürşad Bey'e 2006 yılının Ağustos ayında bu
sorunu ilettim. Evet, TOBB tarafından -teşekkür ediyorum
TOBB'a ben buradan- Cilvegözü Sınır Kapısı modernize
edilmektedir, yani, önceki sınır kapımız yıkıldı
ve şu an yeni, daha modern, daha çağdaş, daha büyük ve daha
rahat iş görecek bir sınır kapısı yapılmaktadır.
Bu güzel bir olay, ama, bu sınır kapısı yapılırken,
sorunlar bir yıldan beri ve yaklaşık bir yıl süreden
beri artarak devam etmektedir ve giriş çıkışlarda
büyük zorluklar yaşanmaktadır.
Bakın, uluslararası taşımacılık
yapan firmalarımız, hem uluslararası taşımacılık
yapan şoförlerimiz, tırcılarımız, firmalarımız
büyük sıkıntıyla karşı karşıya hem de
ihracatçılarımız büyük sıkıntıyla karşı
karşıya. Bir araç sekiz dokuz gün, on gün kuyrukta beklemektedir
ve bu sorunu Sayın Bakanımıza 2006 yılı ortalarında
söylememize rağmen, bunun nasıl hâlledileceği alternatifini
de kendisine ben, Sayın Bakanım sizlere de söyledim, dün burada
da söyledim, ama, tatmin olduğum bir cevap alamadığım
için Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden bunu sizlere tekrar
ifade etme gereği duydum.
Bakın, geçen hafta orada yaşanan
buhran, yaşanan sıkıntı ve psikolojik bunalımlar
sebebiyle bir tır şoförümüz orada iki diğer tır
şoförünü ezmiş ve birisini öldürmüştür, diğeri
de yoğun bakımda şu an yatmaktadır. Sekiz dokuz gün
tampon bölgede su olmadan, yemek olmadan, içme olmadan, barınma
olmadan, sizin orada durma imkânınız var mı? Orada sekiz
dokuz gün kuyrukta sırada beklemeniz hâlinde sizin psikolojiniz
ne olur? Ben size bunu soruyorum.
Evet, bir kapı yapıyoruz,
ama, Türkiye Cumhuriyeti devleti, bir kapı yaparken, yanında
görünmesi gereken iş ve işlemleri yürütme yeteneğine,
kabiliyetine, donanımına sahiptir ve dedik ki, eğer
yeni bir kapı yapılıyor ise
Güzel bir sınır kapısı
yapılıyor, ama, bu sınır kapısı yapılırken,
siz
Bakın, Sayın Bakanım,
tek vardiya çalışıyor orada. Hatay Cilvegözü Sınır
Kapısı Orta Doğu'ya açılan en önemli kapılardan
biridir. Personel yetersizliği vardır, tek vardiyayla o
kapının sorunlarını aşamazsınız. Kapı
modernize edilse bile, tek vardiya çalışıyor. O tek
vardiya oradaki yükü kaldıramıyor. Oranın müdürüyle,
oranın personeliyle, Gümrük Müsteşarının daha
iyi, daha yakından ilgilenmesi gerekiyor. Ben sizleri aradım
geçen hafta, siz yurt dışındaydınız. Gümrük Müsteşarımı
defalarca aramama rağmen, bugüne kadar Gümrük Müsteşarımız
bize dönmemiştir, dönme nezaketinde bulunmamıştır,
dönme zahmetinde bulunamamıştır, bulunmamıştır.
Peki, şimdi Allah aşkına soruyorum, siz parti devleti
misiniz, sosyal hukuk devletinin bakanımı mısınız?
Yani, eğer başka bir milletvekili, partinizden olmayan bir
milletvekili sizi arayıp, dönmüyorsa, ben bunun altında
başka bir şeyler ararım ve biz sizi arıyor isek, biz
sizin müsteşarınızı arıyor isek, biz sizin bürokratınızı
arıyor isek kişisel menfaatlerimiz için aramıyoruz.
Burada bir sorun var, insanlar ölüyor, birbirini eziyor, kavga
çıkıyor, silahlar çekiliyor, toplumsal bir bunalım
söz konusu, ama Sayın Bakana ulaşamadığımız
gibi Sayın Müsteşar da bizlere dönme nezaketinde bulunamıyor.
Yani, biz aradığımız zaman -lütfen, ben bütün bakanlara
sesleniyorum, bütün bürokratlara sesleniyorum, siz, 73 milyon ülke
insanının ve buradaki 550 milletvekilinin bakanısınız-
bilin ki, bir problem var, bir sorun var ve bu sorunu millet adına,
toplum adına sizlere yöneltme gibi bir görevimizin gereği
için arıyoruz sizi.
Daha önce İskenderun'da sel
afeti yaşandı. Sel afetinde gerçekten büyük mağduriyetler
oldu, hem İskenderun esnafının mağduriyeti oldu
hem konutlarda büyük mağduriyetler oldu. Bu sorunu paylaşmak
üzere, bu sorunu anlatmak üzere daha önce de başka bir bakanımızı
-ismini de vermek istemiyorum- iki hafta boyunca defalarca aramamıza
rağmen telefonumuza çıkmamıştır. Yani, bunu
anlamak mümkün değil. O bir tarafta, Antakya'nın Organize
Sanayi Bölgesi'nde sel afeti yaşanmıştır, engebeli
bir organize sanayi bölgesi olduğu için, orada yollar ve altyapı
felç olmuş ve onların kredilerinin ertelenmesiyle ilgili
talepleri için müracaat edilmesine rağmen ve Sayın Sanayi
Bakanımız Ali Coşkun Bey bu konuda da olumlu görüş
serdetmesine rağmen, Sayın Maliye Bakanım bugüne kadar
bu noktada, tek bir adım atıp, bu sorunun çözümüyle ilgili,
bizi ve orada mağdur olan insanları sevindirecek bir adım
atmamıştır. Yani, biz, bu ülkeyi yöneteceğiz, bu
ülkeyi idare edeceğiz, ama, birbirimizi anlayarak idare etmek
durumundayız, birbirimizi dinleyerek idare etmek durumundayız.
Siz, Ankara'dasınız, yoğun programlarınız
var, Hakkâri'de ne oluyor, Hatay'da ne oluyor, Doğubeyazıt'ta
ne oluyor, Trakya'da ne oluyor, bunları bilemezsiniz.
Bakın, yaz ayı yaklaşıyor
Sayın Bakanım, buradan hatırlatıyorum, yaz
ayında, hem turizmin daha çok yoğun olduğu mevsim hem de
bizim Türk vatandaşlarımızın, Avrupa ülkelerinden,
özellikle Almanya'dan gelişleri hızlanacak, gelişleri
çoğalacak ve oradaki manzaraların, oradaki kuyrukların,
oradaki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eraslan, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Orada,
gümrük kapılarımızdaki o manzaraların, televizyon
kanalıyla milletimize nakledilmesini istemiyoruz, şimdiden
önlem alın, tedbir alın. Türk vatandaşlarımız,
ülkeye geldikleri zaman daha rahat giriş çıkış yapabilsinler,
onurları kırılmadan, psikolojik yapıları bozulmadan
girip çıkabilsinler. İhracatçılarımız, mallarını
daha rahat ihraç edebilsinler. Bu gümrük kapılarının
revize edilmesi gerekiyor, Türkiye'nin sınır kapılarının
revize edilmesi gerekiyor. Personel lazımsa, lütfen, personel
gönderin, eğer teftiş etmek istiyorsanız -ki, edilmelidir
bütün kapılar- teftiş ettirmelisiniz, ama, önem verin Sayın
Bakanım Gümrük kapılarına, Türkiye'nin sınır
kapılarına; hem güvenlik noktasında hem kaçakçılık
noktasında, ama, girebilirlik ve çıkabilirlik konusunda
büyük bir sıkıntı yaşanıyor ve insanlar orada
ölüyor, ama, buna da bizim seyirci kalmamız, özellikle sizin seyirci
kalmanız, çok doğru olmaz, Türkiye'ye yakışan bu değil.
Bu konuya, ben, ciddiyetle önem vereceğinize inanıyorum,
bir an önce, bu meselenin üzerine azimle gidip bu konuyu çözeceğinize
inanıyorum ve bu noktada, ikinci bu kürsüye çıkışımda
da sizlere teşekkür etmek istiyorum, ama, teşekkürü hak
edecek icraatları da sizlerden beklediğimi ifade ediyorum
ve yüce heyeti, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
TASFİYE
İŞLERİ DÖNER SERMAYE İŞLETMELERİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜNÜN
GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞINA
BAĞLANMASI AMACIYLA BAZI KANUN VE
KANUN HÜKMÜNDE
KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- 13/12/1983 tarihli ve 178
sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin;
a) 8 inci maddesinin (j) bendi,
b) 13 üncü maddesinin (i) bendinde
yer alan "veya Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri
Genel Müdürlüğü aracılığı ile sattırmak"
ibaresi,
c) 17 nci maddesi,
ç) 43 üncü maddesinin (a) bendinde
yer alan "Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri"
ibaresi,
d) Ek (I) sayılı Cetvelin
Ana Hizmet Birimleri bölümünün 7 nci sırasında yer alan
"Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri
Gn. Md." ibaresi,
metinden çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu ve şahsı adına, Sayın Atilla
Kart, Konya Milletvekili.
Buyurun Sayın Kart. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ATİLLA KART
(Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte
olan 1207 sıra sayılı Tasarı'nın 1'inci maddesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım adına
söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
tasarının gerekçelerini uzun uzadıya okumayacağım,
ama, sonuç bölümünü, özet bölümünü sizlerle öncelikle paylaşmak
istiyorum.
Burada, Tasfiye İşleri
Döner Sermaye İşletmeleri, yani TASİŞ Genel Müdürlüğü,
4458 sayılı Gümrük Kanunu ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu hükümlerine göre tasfiye edilecek hâle gelen
eşyanın tasfiyesini ve müteakip bazı işlemleri
yapmakla sorumlu olan bir birim.
Bakıyoruz, genel gerekçenin
son bölümünde, bu Genel Müdürlüğün, bu birimin, Gümrük Müsteşarlığının
yurt dışı teşkilatının kurulmasına
ilişkin temel gerekçeleri, bu birimin kurulmasına
ilişkin temel gerekçeler özetlenmiş: "Almanya, İsviçre,
Belçika gibi ülkelerde çok sayıda vatandaşımız
ikamet etmekte, ülkemize gidiş-geliş ve ticarî işlemlerinde
gümrük mevzuatıyla ilgili bilgilere ihtiyaç duyulmaktadır.
Ülkemize ithal edilen eşyanın kıymeti, menşei ve
miktarı konusunda yaşanan sıkıntılar,
sınır komşularımızla gelişen ilişkiler,
bilgi alışverişi ve sorunların yerinde tartışılması
veya merkeze aktarılması; Avrupa Birliği, Dünya Gümrük
Örgütü, Dünya Ticaret Örgütü, Kimyasal Silahların Yasaklanması
Örgütü gibi uluslararası örgütler nezdinde Gümrük İdaresinin
temsil edilmemesi sebebiyle uygulamada yaşanan sıkıntılar
"
diye devam edip gidiyor. Yani, burada sonuçta, Gümrük Teşkilatına
yeni görevler, yeni yükler getiren bir yasal düzenlemeyle birtakım
ihtiyaçlar gerekçe gösterilerek yapılmak istenen bir düzenleme
söz konusu. Bu, esas itibarıyla tabii doğru olan, tercih edilen
bir düzenleme olarak görünüyor.
Burada şu hususu ben bilgilerinize
sunmak istiyorum: Böylesine bir görevi üstlenen bir gümrük biriminin,
gümrük idaresinin oturmuş kadrolara sahip olması, mevcut
görevini rahatlıkla yürütebiliyor olması gerekir ki,
böylesine yeni ilave görevleri de üstlenebilsin, bunları da
sürdürebilsin. Yani burada, tabii, Maliye Bakanlığı
ile Gümrük İdaresi arasındaki bir iş bölümü, bir görev
devri söz konusu. Bakıyoruz bunlara, Gümrük İdaresi
şu anda nasıl bir kadroyla yönetiliyor, mevcut görevlerini
hakkıyla yapabiliyor mu? Bunları değerlendirdiğimiz
zaman, tabii, son derece düşündürücü, düşündürücü olmaktan
öte vahim bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu
görüyoruz. Bakın, burada, görevleri belirterek anlatacağım.
Bu anlattığım görevlerde, görevlendirmelerde bir yanlış
varsa, Sayın Bakan, lütfen, düzeltiniz. Bakıyoruz, serbest
bölge müdürü, genel müdür yardımcısı olarak vekâleten
görev yapıyor. Daire başkanı, genel müdür yardımcısı
olarak vekâleten görev yapıyor. DT uzmanı, genel müdür yardımcısı;
yine aynı şekilde, şube müdürü, daire başkanı
olarak vekâleten
Ne zamandan bu yana? 2004 yılından bu yana
vekâleten görev yapıyor.
Yine, bakıyoruz, Müsteşar
Yardımcısı, Gümrük Müsteşarı olarak 21/6/2004
tarihinden bu yana; İdari ve Mali İşler Başkanı,
Müsteşar Yardımcısı olarak 2/3/2005 tarihinden bu
yana; Gümrük Başmüfettişi, Gümrükler Genel Müdürü görevini
vekâleten 10/6/2003 tarihinden bu yana, Genel Müdür Yardımcısı,
Kontrol Genel Müdürlüğüne vekâlet ediyor. Bu tarihler hep
2003-2004. Daire Başkanı Muhafaza Genel Müdür Yardımcılığına
vekâlet ediyor, birinci sınıf emniyet müdürü, Muhafaza Genel
Müdür Yardımcısı. İstanbul Gümrükler Başmüdürü,
İstanbul Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğüne vekâlet
ediyor, bu devam ediyor. İzmir için, Ankara için, hep bu şekilde
vekâleten devam ediyor. Gümrük Başkontrolörü vekâleten görev yapıyor.
Devam ediyoruz, aynı şekilde,
Trabzon, Antalya, Gaziantep, Mersin, İskenderun, Hopa, Malatya
ve Hakkâri Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlükleri vekâleten sürdürülüyor.
Bunların isimleri yeni yasal düzenlemelerle değişmiş
olabilir ama, esas itibarıyla açık olan konu şu: Aşağı
yukarı, gümrük teşkilatının, gümrük biriminin
önemli görevlerinin, üst düzey görevlerinin tamamına yakını
vekâleten sürdürülüyor. Ne zamandan bu yana? 58 ve 59'uncu Hükûmetlerin
kuruluşundan bu yana, aşağı yukarı üç yıldır,
üç buçuk yıldır, dört yıldır vekâleten sürdürülen görevlerden
söz ediyoruz.
Bu dönemde ısrarla hep şunu
anlatıyoruz: Vekâleten yönetim bu şekilde sürekli olarak
uygulandığı takdirde yani, amacına uygun olarak
uygulanmadığı, geçici bir süreyle uygulanmadığı
takdirde -ki, vekâleten yönetimin sebepleri, şartları, biliyorsunuz,
657 sayılı Yasa'da ve diğer ilgili mevzuatta son derece
açık bir şekilde düzenlenmiştir- burada bunu sürekli
hale getirdiğiniz zaman Anayasa ihlali ve yasa ihlallerinin
ötesinde, orada kamu hizmetinde verimlilik sağlayamazsınız,
o hiyerarşik yapıyı altüst edersiniz, orada kaos doğar,
orada hizmetin verimliliği olmaz. İşte, bunları
ısrarla anlattığımız hâlde, bu noktada,
Hükûmet'in kararlı tutumunu görüyoruz. Tamamen kadrolaşmaya
dayalı kamu yönetimi politikasını, anlayışını
görüyoruz. Gümrükler de, bu konuda vekâleten yönetimin en kararlı
şekilde uygulandığı ve bir anlamda en disiplinli
şekilde uygulandığı yönetim birimlerinden birisi.
Böyle bir yönetim anlayışından sonra, böyle bir yönetim
kadrolaşmasından sonra, bakıyoruz gümrüklerde nasıl
bir tablo var, bunu sorgulamak gerekiyor, bunu değerlendirmek
gerekiyor. Şunu görüyoruz: Sayın Bakanın çoğu yazışmaların
içeriğine hâkim olmadığını görüyoruz; çoğu
yazışmaların, önergelerin içeriğini bile okumadan,
içeriğine hâkim olmadan yazdığı cevaplardaki
açıklamalardan anlıyoruz. Bakıyoruz, Sayın Bakan,
gümrük teşkilatını, bunun işleyişini ve denetimini
yapmaktan ziyade, işin polemiğini, işin şovunu yapan,
kayıt dışı yapılanmanın en üst noktaya
geldiği birimlerin birisinin başında bulunduğunun
farkında olmadan, olayın tamamen sunuşunu yapma gayreti
içinde olan bir anlayışla bu görevini sürdürüyor.
Bakın, burada, bir uluslararası
bir firmaya yönelik olarak, kaçakçılıkla ilgili, herhâlde
bir on tane soru önergesi vermişiz değerli arkadaşlarım.
O önergelerden bir tanesinde şunu soruyoruz Sayın Bakana:
"İhbarı yapan kişiyle ilgili olarak yasal sorumluluklarınızın,
yasal yükümlülüklerinizin gereğini neden yapmadınız?"
diye soruyoruz. Sayın Bakan, bize verdiği cevapta, ihbarı
yapan kişinin kimliğini açıklıyor değerli arkadaşlarım!
Kimlik bilgileri hakkında önergemize verdiği cevapta
açıklama yapıyor. Yani, bu, 4926 sayılı Kaçakçılık
Yasası'nın amir hükmü, temel hükmü. Burada, çok açık bir
şekilde ihbarda bulunan, ciddi anlamda ihbarda bulunan, bilgiye
dayalı olarak ihbarda bulunan kişiler hakkında kamuoyuna
açıklama yapılmaması gerektiği, bu gümrük
teşkilatının, Kaçakçılıkla Mücadele Yasası'nın,
o yapılanmanın temel esprisi bu. "Efendim biz, bunu, soru
önergesine verdiğimiz cevapta açıkladık, ama, soru
önergesine verdiğimiz cevapla sınırlı olmak kaydıyla
açıkladık." Böyle bir savunma olabilir mi değerli
arkadaşlarım? Soru önergelerinin cevabı kamuya
açıklanıyor, aleniyet kazanıyor. Siz, orada sorumluysanız,
sorumluluk duygusuna sahipseniz, yaptığınız görevi
ciddiyetle ve özenle yapıyorsanız, bunu, o kimliği
açıklamayacaksınız. Bu konuda kaçakçılık
mevzuatı size temel sorumluluk yüklüyor, temel görevler yüklüyor,
ama, sizin, bakan olarak, o yazılan önergenin cevabından haberiniz
yok ki; olayın esası bu. Önünüze gelen evrakı o şekilde
imzalıyorsunuz. Öyle anlaşılıyor ki, tabii, bürokratlarınıza
güveniyorsunuz, ama, o bürokratik yapı da -biraz evvel anlattığım
gibi- işin ehli olmayan, kıdem ve liyakate dayalı bir
yapılanma içinde gelişmeyen bir bürokratik yapı içinde
olduğu içindir ki, kendi temel mevzuatını bilmeyen, ihlal
eden bir bürokrasi doğuyor kaçınılmaz olarak.
Bakın, Fahrettin Üstün arkadaşımız
bir kaçakçılık olayına maruz kaldı. Bunu, bir
şekilde yetkililere iletti.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) -
Bakana.
ATİLLA KART (Devamla) - Evet,
Sayın Bakana ilettiğini ifade etti, bu, basına yansıdı
ve isminin gizli tutulmasını istedi. Niye istedi? Yani,
isminin açıklanmasından bir endişesi yok, ama, bu
açıklama yapıldığı takdirde, bundan sonra yapılacak
ihbarların önünün kesilebileceği ve bunun, yasanın
temel amacıyla, temel esprisiyle bağdaşmayacağını
hatırlatarak, isminin açıklanmaması gereğini
ifade etti. Ama, çok iyi biliyoruz ki, buna rağmen ismi kamuoyuna
açıklandı. Bunun bir anlamı olabilir mi, bunun bir
açıklaması olabilir mi? Burada Sayın Bakanın özel
kastından elbette söz etmiyorum, ama, bu nedir? Bu bir sorumsuzca
davranıştır, anlatmaya çalıştığımız
bu. Bu, yaptığı görevin ciddiyetini anlamaktan, kavramaktan
uzak bir yönetim anlayışını sergilemesi bakımından
çok önemli. Bundan daha vahim bir örnek olabilir mi değerli arkadaşlarım?
Bu noktada, ben, Sayın Bakanı, yeri gelmişken, görevini
yaparken ciddiyete ve sorumluluğa davet ediyorum.
İşin gösterişini, işin şovunu, işin polemiğini
bırakarak, asli görevini adam gibi yapmaya davet ediyorum.
Bakıyoruz, yani, hiçbir kamu
yönetiminde, hiçbir yönetim biriminde olmayan yolsuzlukların,
usulsüzlüklerin, kayıt dışı yapılanmaların
gümrük teşkilatında olduğunu görüyoruz. Bunları,
ben, kamuoyuyla bu vesileyle paylaşmak istiyorum. Bu tasarının
görüşmeleri sebebiyle paylaşmak istiyorum.
Bakın, Gebze'deki akaryakıt
kaçakçılığı
Bu kaçakçılığın incelenip
soruşturulması için Gümrük Teftiş Kurulu Başkanı
tarafından düzenlenen 20/6/2006 tarih ve 22/6/2006 günlü iki onay
Gümrük Müsteşar Vekili, biraz evvel isimlerini okuduğum
vekâleten yönetim kadrosunun başında yine vekâleten görev
sürdüren Gümrük Müsteşar Vekili Mehmet Şahin tarafından
uygun bulunmayarak reddediliyor. 5/7/2006 günlü Başbakanlık
Teftiş Kurulu Başkanlığının Gümrük Teftiş
Kurulu Başkanlığına doğrudan göndererek incelenip
soruşturulmasını istediği 4/7/2006 tarihli Aziz
Eren imzalı ihbar dilekçesinde "Sahra Kimya Sanayi Ticaret
Anonim Şirketinin gerçekte gaz yağı olan malı white
sprite olarak çekmek istediği, İzmit Gümrük Başmüdürü
ile Gümrük Müsteşarı Mehmet Şahin'in olayın asli failleri
olduğu, Gümrükler Genel Müdürlüğünün İzmit gümrüklerine
malın white sprite kabul ederek işlem yapılması yönünde
yazılı talimat verdiği bildirilmiştir." deniyor.
Kim diyor bunu? Bunu Başbakanlık Teftiş Kurulu diyor.
Değerli arkadaşlarım,
düşünebiliyor musunuz, Başbakanlık Teftiş Kurulu
Başkanlığı, yine, Gümrük Teftiş Kurulu
Başkanının ifade ettiği şekilde yolsuzluğu
ihbar ediyor, bunun gereğinin yapılmasını istiyor.
Bu, son derece ciddi bir ihbardır, son derece ciddi bir suç duyurusudur.
Hukuka uygun davranan, dürüst davranan, kendisinden şüphesi
olmayan
Daha doğrusu, hukuk devletlerinde yapılması
gereken nedir? Böyle bir suç duyurusu, böyle bir ihbar mekanizmasından
sonra bunun gereğini yapmak değil midir değerli arkadaşlarım?
Ama, hayır
Neyi görüyoruz? Burada, her nedense
Bakın, sadece
Gümrük Teşkilatı içindeki o -Sayın Bakanın ifade
etmek istediği gibi- birtakım bürokratik çekişmelerden
söz etmiyorum. "Efendim, birtakım bürokratik çekişmeler
var, bunlar birbiriyle uğraşıp, didişip duruyor.
Onun için, ben, bu çekişmenin üstünde kalan bir kişi olarak,
olaya müdahale ediyorum" diyemezsiniz Sayın Bakan. Çünkü,
bu olayda, ayrıca, bütün bunların dışında,
Başbakanlık Teftiş Kurulunun raporu var. Başbakanlık
Teftiş Kurulu raporunun gereğini neden yapmıyorsunuz,
neden yapmak istemiyorsunuz, neden engelliyorsunuz? Bunlar, elbette,
sorulmalı, tartışılmalı, değerlendirilmeli.
Bunları müteakip maddelerde anlatmaya, paylaşmaya devam
edeceğiz değerli arkadaşlarım.
Bu değerlendirmelerle, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- 2/7/1993 tarihli ve 485 sayılı
Gümrük Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 6 ncı maddesine
"e) Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri
Genel Müdürlüğü." ve ek (1) sayılı cetvelin Ana Hizmet
Birimleri bölümüne "5- Tasfiye İşleri Döner Sermaye
İşletmeleri Genel Müdürlüğü" ibareleri eklenmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Türkân Miçooğulları.
Buyurun Sayın Miçooğulları.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI
(İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel
Müdürlüğünün Gümrük Müsteşarlığına Bağlanması
Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 2'nci maddesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Konuşmama başlarken, sizleri Grubum
ve şahsım adına saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, maddeyle
ilgili görüşlerimize geçmeden önce bir üzüntümü dile getirmek
istiyorum. Biliyorsunuz, ben, Başkanlık Divanı Üyesiyim
ve şurada görev yapıyorum. Bu, beşinci yılımızda,
bu Meclisi, hiçbir zaman, yapmak zorunda olduğu yasalara saygılı
bir şekilde yasa yapar konumda görmedik. Saydım, yasa yapmak
zorunda olan iktidar partisinin tam 25 tane milletvekili var. Onların
da bir kısmı, zaten, yapılan yasayla falan meşgul
değil.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Telefonla
konuşuyorlar.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Evet. Alim Bey "dışarıdalar" diye işaret
ediyor; doğru, dışarıdalar, ben de onları söylemek
istiyorum zaten.
ALİM TUNÇ (Uşak) - Sizi takip
ediyorlar.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Milletvekillerinin esas görevi yasa yapmaktır, ama, maalesef,
iktidar milletvekilleri, genelde, yasalar yapılırken,
halk yararına olması gereken yasalar yapılırken,
dışarıda, kulislerde oturuyorlar, ancak, Başbakana,
bakanlara veya Hükûmetin icraatlarına ilişkin birtakım
eleştiriler yapıldığında, maşallah, aslanlar
gibi salonu doldurup, görevini yapan, denetim görevini yapan muhalefet
partisine saldırıyorlar.
TELAT KARAPINAR (Ankara) - Muhalefet
içeride mi?
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Yani, böyle bir Meclis, böyle bir yasama yılı
Biz zaten söylemiştik: Arkadaşlar,
yoruldunuz
Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimleri
de var; gelin, şu seçimi erkene alalım, seçimi yapalım,
genç, taze, dinamik, halkın güvenini kazanmış bir Meclis
Cumhurbaşkanını seçsin diyorduk.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) -
Halkın güvenini kazanmış bu Meclis.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Vallahi, 367'den falan söz ediliyor, ama, ben öyle zannediyorum ki,
Cumhurbaşkanlığı seçiminde de, siz, 353 sayısını
bile zor bulacaksınız bu Genel Kurulda! Havanız onu
gösteriyor, çok yorgunsunuz.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Kahve falına başladın yine.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Doğru
söylüyor.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Bizim geleneklerimizde, bizim terbiyemizde, kahve falı falan
yoktur Beyefendi.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Nereden biliyorsun o zaman?
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Biz, Mustafa Kemal Atatürk'ün bize gösterdiği bilim ve ilim
ışığında hareket ederiz.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Yine girdin raya.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Düşüncelerimizi, duygularımızı bilim ve ilimin
ışığında dile getiririz. (CHP sıralarından
alkışlar)
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Sen burada spekülasyon yap.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Değerli milletvekilleri, size, Başbakanın sözüyle
hitap etmek istiyorum: "Milletvekilliği yan gelip yatma
yeri değildir."
CAHİT CAN (Sinop) - Aynen
doğru söylüyor.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Lütfen, gelin ve görevlerinizi yapın. Bizim aslî görevimiz
de yasa yapmaktır.
BÜLENT BARATALI (İzmir) - Kuliste
yatmak, kuliste!..
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Bu duygu ve düşüncelerle, şimdi, size
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Başka bir şey var mı, onu söyle?
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Efendim?
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Başka bir düşünce alalım!
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Siz, bugün, neden bu kadar hırçınsınız?
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Hakkında
dava var, ondan.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Niye, siz, bu Genel Kurulu bu kadar geriyorsunuz? Neden hırçınsınız?
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Hakkında
yolsuzluk dosyaları var, onun için.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Acaba, suçluların telaşı içinde misiniz? Acaba, bir
gocunduğunuz mu var? (CHP sıralarından alkışlar)
Taa geçmişe gittiniz, 80 öncesine
gittiniz, 80 öncesi otobüslere değindiniz. Beyefendi, Beyefendi,
cumhuriyet seksen yıldır taş taş üstüne koydu, neler
yaptıysa Cumhuriyet Halk Partisinin sayesinde yapıldı.
O günün teknolojisiyle kullanılan otobüslerle bugünün teknolojisini
karşılaştırma gafletinde bulunuyorsunuz, yirmi
yıl öncesinin teknolojisini bugünün teknolojisiyle karşılaştırıyorsunuz.
CAHİT CAN (Sinop) - Gecekonduları
Cumhuriyet Halk Partililer yaptı.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Sizi dinlerken ben çok üzüntü duydum. Ama, sonra da dedim ki, haklılar,
herkesin bir dosyası var. Bu dosyaları açtırmıyorlar,
dokunulmazlıkları kaldırtmıyorlar. Onun için de,
muhalefet eleştiri yaptığında, muhalefet iddiaları
söylediğinde bu şekilde hırçınlaşıyorlar.
Yapacak başka bir şeyleri yok.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Evet!..
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Aslında, siz, lütfen susun. Lütfen siz susun, bu konuda bir
başkası konuşsun; sizi ve sizin yaptıklarınızı
bir başka milletvekiliniz savunsun. Yoksa, sizi savunacak
başka arkadaşınız yok da onun için mi kendinizi savunuyorsunuz?
(CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Değerli arkadaşlar
CAHİT CAN (Sinop) - Çok neşelendiler,
bir daha söyler misin aynısını?
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Yahu, arkadaşlar, ben, biraz önce, biz buraya yasa yapmaya
geldik, dedim. Kahvehanede falan değiliz!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
karşılıklı konuşmayalım.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Müsaade edin de sözlerimi söyleyeyim.
BAŞKAN - Sayın Miçooğulları,
lütfen Genel Kurula hitap ediniz.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Söz konusu tasarının
MEHMET SALİH ERDOĞAN (Denizli)
- Siz yasadan bahsetmiyorsunuz ki!
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Evet, yasaya geçiyorum.
1'inci maddesine baktığımızda,
Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel
Müdürlüğünün Maliye Bakanlığından alınmasıyla
ilgili düzenlemeye yer verildiği, 2'nci maddesiyle de bu Genel
Müdürlüğün Gümrük Müsteşarlığına bağlanmasına
ilişkin düzenlemenin yer aldığı görülmektedir.
1983 yılında, yani bundan
yirmi dört yıl önce, bu işlemin tam tersi yapılmış,
gümrük idaresine bağlı bulunan Tasfiye İşleri Döner
Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Maliye Bakanlığı
bünyesine alınmıştı. Bu tasarıyla, bugün, bunun
tam tersi yapılmaktadır. Bu durumda akla ilk gelen soru
şu olmaktadır: O gün mü yanlıştı, bugün mü yanlış
yapılmakta? Gerekçeye baktığımızda, TASİŞ'in
Maliyede olduğu dönemde el konulan eşyanın tasfiye
süresinin uzaması, bürokrasi ve kırtasiyeciliği artıran
bir yapının ortaya çıkmış olması ve tasfiyelik
hâle gelen eşyanın zamanında ekonomiye kazandırılamaması
olarak açıklanmaktadır. Oysa, eleştirilen ve tasarıya
gerekçe oluşturan bu konuları açıklığa kavuşturacak
bilgi ve rakamlar konusunda net bir açıklama yoktur. Yani, bu nedenle,
gerekçede yer alan açıklamalar inandırıcılıktan
uzaktır.
Öte yandan, bu Genel Müdürlüğün
Maliye Bakanlığından alınması kurum adına
sevindirici bir gelişmedir. Çünkü, Maliye Bakanlığının,
bizim tüm iddialarımıza rağmen, kabul edilemeyen başarısızlığı,
hiç olmazsa, bu yasa tasarısıyla Hükûmet tarafından da
itiraf edilmiş olmaktadır.
BÜLENT BARATALI (İzmir) - Bir
itirafnamedir aynı zamanda.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Size önerim: Hazır başlamışken Maliye Bakanını
da bu Maliye Bakanlığından uzaklaştırırsanız
ülkenin geleceği için çok hayırlı bir iş yapmış
olursunuz.
Bunları neden mi söylüyorum?
Bunları söylerken ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik duruma
bir bakmak istiyorum. Bugün, AKP İktidarı, Unakıtan'ın
Maliye Bakanlığı sayesinde Türkiye'yi bir dünya rekortmeni
yapmıştır. Türkiye, hem yüzde 6,5 oranında faiz
dışı fazla ile dünya rekortmenidir hem de yüzde 14'ler
düzeyinde reel borçlanma faiziyle dünya rekortmenidir. AKP ile iç
borç batağı dört yılda 176 milyar dolar artmıştır.
2002 yılında iç ve dış borcun toplamı 174,7 milyar
dolar iken, AKP İktidarında yüzde 61,1 oranında, yani
106,7 milyar dolar artarak 2006 Şubat sonu itibarıyla 281,4
milyar dolara tırmanmıştır.
Ülkemizin, 2002 yılında,
kamu, iç, dış ve özel olmak üzere toplam borcu 219,3 milyar dolar
iken, dört yıllık AKP İktidarı ve Unakıtan'ın
Maliye Bakanlığı döneminde yüzde 80,3 artarak 395,5
milyar dolara yükselmiştir.
İşsizliğe gelince:
İşsizlik, zaten bir felaket. Biraz önce, bir iki saat önce
bu kürsüden konuşan bir milletvekili arkadaş, denetim görevini
yapmak isteyen Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerine
"Siz bu kürsülerden hükûmeti denetleyeceğinize, siz bu kürsüden
düşüncelerinizi söyleyeceğinize, bana halktan yapılan
bir uyarıyı size söylemek istiyorum, onlar dediler ki, Cumhuriyet
Halk Partililer işsizliğe nasıl çare bulacaklarını
söylesinler."
Yani, bu arkadaşın özrü
kabahatinden büyük arkadaşlar. İktidar Partisinin milletvekili
çıkmış kürsüye, diyor ki: "Cumhuriyet Halk Partisi,
Hükûmeti eleştireceğine, işsizliği nasıl önleyecek,
onu söylesin." İşsizliği nasıl önleyeceğini
söyleyecek olan sizsiniz, işsizliği önleyecek olan sizsiniz.
Halbuki, TÜİK'ten alınan
rakamlara bakalım, işsizliğin içinde bulunduğu
duruma bakalım: Son rakamlar, 10,5 olarak açıklanmış.
Halbuki, zaten iş bulamayacağı düşüncesiyle
iş aramaktan vazgeçen, artık, işsizliği içine sindirmiş,
bu Hükûmetin işsizliğe çözüm bulamayacağını
görmüş, gelecek döneme umudunu saklayan insanlara da bakacak
olursak, işsizliğin, işsiz yurttaşlarımızın
bugün geldiği noktada 5 milyon 225 bin işsiz var arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Miçooğulları,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (Devamla)
- Tabii, biz, bu işsizliğe nasıl çare bulacağımızı,
inşallah, yakında iktidar olduğumuzda göstereceğiz.
Ama bunu şöyle yapmayacağız: Yani, işsizliği
"Her işadamı bir kişiyi işe alsın, böylece
işsizlik çözülür." diyerek yapmayacağız. Biz,
işsizliğe, istihdamı artırarak çare bulacağız
ve bu kürsüden, o milletvekili arkadaşımın da duymasını
isteyerek söylüyorum: İktidara geldiğimizde, ilk
işimiz, her yıl 1 milyon kişiye iş bularak işsizliğe
çözüm getirmektir. (AK Parti sıralarından "Nasıl?"
sesleri)
Nasılını iktidara
geldiğimiz zaman göreceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Çünkü, Cem Uzan'ın da dediği gibi, çok kopya çekiyorsunuz
sağdan soldan, ona fırsat vermeyeceğiz. İktidara
geldiğimiz zaman, nasıl çare olacağımızı
göreceksiniz.
Bu duygu ve düşüncelerle -zamanım
bittiği için- hepinizi saygıyla selamlıyor, bu iktidarın,
yasama görevini iyi yapmadığını, yasama görevini
iyi yapmadığı gibi cumhurbaşkanını da
doğru seçemeyeceğini söyleyerek hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Karar
yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN - Ben oylamaya geçtikten
sonra söyleyeceksiniz.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Peşinen
söyleyeyim, senin işin belli olmuyor.
BAŞKAN - Tamam Sayın Meral.
Maddeyi oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısını arayacağım.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
17.39
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 17.54
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Harun TÜFEKCİ
(Konya)
BAŞKAN - Sayın Milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 85'inci Birleşimi'nin Üçüncü
Oturumu'nu açıyorum.
1207 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Tasarının 2'nci maddesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, maddeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, kâtip
üyeler arasında ihtilaf var, elektronik cihazla oylama yapacağız.
Oylama için dört dakikalık süre
veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- 485 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameye aşağıdaki madde eklenmiştir.
"Tasfiye İşleri Döner
Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü
MADDE 10/A- Tasfiye İşleri
Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğünün görevleri
şunlardır:
a) 16/5/1984 tarihli ve 3007 sayılı
Kanunda belirtilen işleri yapmak.
b) Gümrük denetimine tâbi her türlü
eşya için sundurmalar, antrepolar, ambarlar, açık sahalar
ve bu mahiyette depolar işletmek.
c) Teşkilat ve görev alanına
giren işlemleri kontrolörleri vasıtasıyla incelemek
ve denetlemek.
d) Müsteşarlıkça verilecek
diğer görevleri yapmak."
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu.
Sayın Coşkunoğlu, buyurun
efendim.
CHP GRUBU ADINA OSMAN COŞKUNOĞLU
(Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel
Müdürlüğünün Maliye Bakanlığından alınıp
Gümrük Müsteşarlığına bağlanması amacıyla
önümüze getirilen yasa tasarısı üzerine Cumhuriyet Halk
Partisinin görüşlerini sunmak için huzurunuzdayım.
Bu 3'üncü madde söz konusu genel
müdürlüğün görevlerini tanımlıyor. Bu görevlerin
bir tanesi, gümrük denetimine tabi her türlü eşya için sundurmalar,
antrepolar, ambarlar, açık sahalar ve bu mahiyette depolar
işletmek.
Şimdi, bu antrepolar, depolar
ne işe yarar? Bunu da zaten gerekçesinde de açıklamış.
Kaçak ve kaçak zannıyla yakalanan eşya ile yolcu beraberi
eşya için kullanılır bu depolar.
Gümrük Müsteşarlığında,
birkaç yıldır, son yıllarda yürütülen bir modernizasyon
projesi var. Bu modernizasyon projesi, teknolojik bakımdan başarılı
görülen bir proje. Yani, gümrük işlerini, bilişim teknolojilerini
ve iletişim teknolojilerini kullanarak, daha hızlı,
daha az yanlışla ve daha uygun, koşullara uygun olarak
yapma amacını güden bir projedir modernizasyon projesi.
Bunun hakkında ve bu modernizasyon projesi, bu depoların
işletilmesinde de, öyle zannediyorum ki, bu birleşmeden
sonra bu depoların işletilmesinde de, bu modernizasyon
projesini yapanlar tekrar iş başında olacaklar bu depolar
için, antrepolar için. Bu konuda birkaç görüşü paylaşmak istiyorum.
Daha önce de, biraz önce söylediğim
gibi, bu, teknolojik açıdan başarılı bir proje gibi
görünüyor. Fakat, ülkemizde kaçak konusundaki sıkıntıların
giderildiği konusunda tereddütler, hemen hemen her kesimde
vardır. Bana yansıtılan ve sürekli sorulan sorulardan
birisi, özellikle seçim bölgemi de yakından ilgilendirdiği
için, şeker kaçakçılığı örneğin. Fiyatlardaki
oynaklık ve taleplerdeki oynaklık, başka türlü izah
edilemeyecek, piyasada oluşan taleplerdeki oynaklık,
başka türlü izah edilemiyor. Ciddi bir şeker kaçaklığı
olduğu iddiası var. Bunu, dikkatlere getirmek istiyorum.
Türkiye'nin, zaten, şeker politikasında çok ciddi sorunları
var. Pancar köylüsünü ilgilendiren, şeker fabrikalarımızı
ilgilendiren bu politikada zaten çok ciddi eksiklikler var. Bu eksiklikleri,
genellikle, zaman zaman, işte "Avrupa'da üretilen şeker
daha ucuz" iddiasıyla, çok yersiz bir iddiayla savunanlar
var. Oysa, Avrupa'da, elbette ki pancar üreticisinin girdileri daha
ucuz olursa ve devlet sübvansiyonu Türkiye'dekinden çok çok daha fazla
olursa elbette ucuz olacak. Zaten böyle bir sıkıntı var,
bir de kaçak şeker ile bu sıkıntının daha fazla
arttırıldığı izlenimi var.
İkinci kaçak konusu da et konusunda.
Sağlık bakımından da, hayvancılığımızın
desteklenmesi bakımından da çok önemli olan bu konuda da gereken
iradenin veya gereken titizliğin gösterilmediği konusunda
yaygın bir inanç var. Aksini de henüz ben de görebilmiş değilim.
Dolayısıyla, elbette bu
modernizasyon projesinin sağladığı teknolojik
yenilikler çok yararlıdır gümrük işleri için. Fakat
-şimdi, bu depolarda da kullanılacaktır tahmin ediyorum-
bunun yeterli olmadığı, teknolojinin çözemediği
problemler konusunda çok ciddi bir siyasi irade gerekliliğini
de burada ifade etmek isterim.
Bir diğer bu konuyla ilgili
söylemek istediğim de, bu Tasfiye İşleri Döner Sermaye
İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Gümrük Müsteşarlığına,
bünyesine aktarılıyor bu yasayla.
Yine, Gümrük Müsteşarlığı
bünyesinde, burada, bu maddede de söz konusu olan depoların
işletilmesi ve gümrüklerin işletilmesi için sözünü ettiğim
modernizasyon projesinden sorumlu birim, 485 numaralı Kanun
Hükmünde Kararname'ye göre, Muhabere ve Elektronik Dairesi
Başkanlığıdır. Bu Daire Başkanlığında
çalışan bilişimciler ve haberleşme uzmanları,
bu modernizasyon projesi için gereken emekleri göstermiştir;
fakat, bunların hâlâ sözleşmeli kadroda olması da, bu
kadar iddialı bir projeyi yürüten ekiplerin çalışanlarının
hâlâ sözleşmeli kadroda olması, belli bir güvenliğin
olmaması bir huzursuzluk yaratabiliyor. Bunu da dikkatlere
getirmek istiyorum bu vesileyle.
Yine, TASİŞ'in tanımlanan
görevlerinden bir tanesi de, bu maddenin (c) fıkrasında
ifade edilen, teşkilat ve görev alanına giren işlemleri
kontrolörleri vasıtasıyla incelemek ve denetlemek. Bu
"incelemek ve denetlemek", işte bu noktada titizlik
ve irade gerektiriyor kaçakçılıkları önlemek için diye
düşünüyorum ve bu konudaki zaafların bir an önce giderilmesini
umuyorum.
Bu konuda son olarak söyleyeceğim,
yine 485 numaralı Gümrük Müsteşarlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye
göre, görevlerden bir tanesi de Avrupa Birliğiyle uyum konusundadır.
Gümrük Müsteşarlığı içerisinde bu Kanun Hükmünde
Kararname'nin 10'uncu maddesiyle tanımlanmış Avrupa
Topluluğu ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü
vardır. Şimdi, daha geçenlerde Avrupa'dan çok ilginç bir uyarı
geldi Türkiye'ye, Türkiye'de hiç kara para aklama yok mu ki tek bir mahkûmiyet
yok bu konuda diye. Tıpkı, bunun gibi, kara para aklama konusu
gibi kaçakçılık konusunda da
Bu kaçakçılık, sadece
biraz önce sözünü ettiğim şeker, hayvancılık gibi,
et gibi konularda değil, daha tehlikeli, daha zararlı maddelerdeki
kaçakçılık konusunda da Avrupa Topluluğu ve
Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü biriminin, Avrupa
Birliğiyle uyum konusunda daha titiz olacağını
ve hep beraber, bu kaçakçılık konusunda daha kararlı
bir irade göstereceğini, teknolojinin buna yetmediğini
ifade eder, saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Coşkunoğlu,
teşekkür ediyorum.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- 485 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"Kadro düzenlemeleri
EK MADDE 5- Ekli (1) sayılı
listede yer alan kadrolar iptal edilerek, 190 sayılı Genel
Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı
cetvelin Maliye Bakanlığına ilişkin bölümünden
çıkarılmış, ekli (2) sayılı listede yer
alan kadrolar ihdas edilerek anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin
eki (I) sayılı cetvelin Gümrük Müsteşarlığına
ilişkin bölümüne eklenmiştir."
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkanım, yüce Meclisin
çok değerli üyeleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii,
tasfiye, ama, biz hukuk devletiyiz. Türkiye Cumhuriyeti gümrüklerinden
geçen bir mal ve daha sonra da birçok elden satılmışsa
-6 kere, 7 kere, 8 kere- örneğin, araba kaçakçılığı
konusundan bahsetmek istiyorum ve sonunda bunlar da tasfiye ediliyor.
İnsanların yaklaşık 3 bin tane arabası toplandı.
"Bunlar kaçak araba" dediler. Değerli milletvekilleri,
eğer, kaçak araba getiren varsa, gümrükten bunları herhangi
bir şekilde geçirmiş ve bu arabaları trafikte tescil
ettirmişse ve daha sonra, bunu, trafikte tescil ettirerek 1
alıcıya, 2 alıcıya, 3 alıcıya satılmışsa,
bunları alan vatandaşın suçu nedir? Devletin trafik
tescili, bu arabaların satılmasına müsaade ediyor,
vatandaş alıyor. Daha sonra ne oluyor biliyor musunuz?
"Bu arabalar kaçak" denilip, bu arabalar toplanıyor ve
ondan sonra tasfiyeye gönderiliyor.
Değerli milletvekilleri, vatandaş
kime inanacak? Eğer gümrükten, bu arabalar, herhangi bir şekilde,
yasal olmayan bir yoldan geçmişse, arabaları alan vatandaşın
suçu ne? Vatandaş, bu arabaların yasal olmayan bir şekilde
geçtiğini nereden bilecek? Vatandaş, trafiğin tescil
ettiği bir arabayı almazlık eder mi? Bir kere, önce kendimizi
sorgulayalım. Yani, vatandaş, devletine güvenmeli. Her
türlü temiz belgesi, her türlü belgesi olan bir aracı aldıysa,
daha sonra, siz gidiyorsunuz, "bu arabalar kaçak" diye, hepsini
topluyorsunuz, alıp götürüyorsunuz.
Değerli milletvekilleri,
bir hukuk devletinde, hukuka saygılı vatandaşlar için
yapılan bu uygulama hukuksuzluktur. Arabaları kaçak kim
getirdiyse, arabalar hangi yoldan, nasıl geldiyse bunları
bulmak, bunları bilmek ve bunlara ceza vermek devletin kendi görevidir.
Ama, mağdur olan vatandaşların da hakkını hukukunu
korumak, yine devletin görevidir.
Ben, bu konuyu, bir kez daha hepinizin dikkatine sunuyorum. Bugün,
Türkiye'de satılan ithal arabaların kaçak mı, değil
mi olduğunu, acaba, vatandaş nereden bilecek? Bir kez daha,
ben, vatandaş adına, hakları çiğnenen insanlar
adına bunu dile getiriyorum.
Tabii, bir ikinci konudan bahsedeceğim.
Tabii, Türkiye'nin kurtuluşu ihracattadır. İthal ekonomisiyle,
değerli milletvekilleri, bir yere gelemeyiz. Ülkemizin ve ülkemiz
insanlarının geleceği bu ülkedeki üretim ve üretim
ihracatıdır. Bunu yapmak zorundayız. Onun için, ihracatçının
önünü açmak için, ihracatçı için her türlü kolaylığı
yapmak zorundayız. İhracatçılar bu ülkenin bir neferi.
İhracatçılar, bu ülkenin her şeyi, çünkü
Bir de, yüzde
100 yerli malı olan, yani, hiçbir ithalat katkısı olmayan
ürün ihraç eden insanları da bizim alınlarından öpmemiz
lazım. Çünkü, bazı ihracatçılar
Katma değeri yüzde
100 Türkiye'ye yansımıyor, ithal ikamesi oluyor. Ama, yüzde
100 Türkiye'den kaynaklı, Türk malı olan ürünleri ihraç edenlere
de her zaman kolaylık sağlamalıyız.
Sayın Bakanım, örneğin
Malatya ihracatçı birliklerini hak etti. Bu insanlar, on ayrı
ihracatçı birliğiyle muhatap oluyorlar. Oradan yılda
300 milyon dolarlık ihracat yapılıyor. Ama, 50 milyon
doları geçen 50 ihracatçının belgesini istediniz.
Sonuna kadar, Malatya'daki tüm milletvekili arkadaşlarım,
hep, size ve Müsteşarlığınıza müracaat ettiler.
Orada, bize ihracatçı
Yasal olarak her şeyimiz hazır
ve sizin koşullarınızı, her şeyi tamamladık,
müracaat ettik. Malatya ihracatçı birliklerini kurmak zorundasınız.
Bu, sizin göreviniz. Kurun o ihracatçı birliklerini, Malatya
ihracatı önümüzdeki yıl 500 milyon dolardır. Bu ihracatçılar,
son derece zor koşulda ihracat yapıyorlar. İzmir'den,
Mersin'den, Gaziantep'ten, çok kişiyle muhatap oluyorlar.
Sayın Bakanım, bu, sizin
görevinizdir. Her türlü ihracatçı birlikleri kurulma koşullarını
tamamlayan Malatya'ya kamu olarak bunu vermek zorundayız, çünkü,
oradaki insanlar, yüzde 100 çil döviz getiren bu insanlar -yüzde
100'ü, hiçbir ithalat girdisi olmayan- bu ülkeye büyük fayda
sağlıyorlar. O insanlara yardım etmek hepimizin görevidir.
Onun için, ihracatçı birlikleri Malatya için son derece önemlidir.
Malatya ekonomisinin, önümüzdeki son beş yılda 1 milyar dolarlık
bir kapasiteye ulaşacağını ben şimdiden size
söylüyorum Sayın Bakanım. Onun için, demin gördüm, İhracatçı
Birlik Başkanım sizinle görüşüyordu. Bunun siyaseti
olmaz. Türk ekonomisine ve Malatya ekonomisine katkı açısından,
mutlak bunu talep ediyoruz. Bu, bizim hakkımız. Hakkımız
değilse vermeyin. Ama, hakkımız olan şeyi istiyoruz
Sayın Bakanım.
Değerli milletvekilleri, yine,
illerde gümrükler var. Bu gümrükler o ilde görev yapıyorlar.
Ama, şimdi, örneğin, Malatya merkezde gümrüğümüz var,
Gümrüğün belli bir yeri var. Ama, örneğin, Malatya Havaalanında
-gümrüklü bir havaalanı; çünkü, yurt dışı uçuşları
bekliyor- oradaki arkadaşlarımızın, orada Devlet
Hava Meydanları ile anlaşarak bir ofis vererek, dönem dönem
gerek havaalanında gerekse merkezlerinde görev yapmayı
sağlamak, yine, hepimizin görevidir. Benim sizden ricam, Malatya
Havaalanı uluslararası uçuşa açılıyor, Malatya'daki
gümrükçü arkadaşlarım, nöbetleşe, havaalanında
da bir büroları, büro açarak, orada da görev yapmaları Malatya
Havaalanını uluslararası uçuşa açacaktır.
Onun için, ben, bir kez daha sizin dikkatinize sunuyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Aslanoğlu.
Madde üzerinde bir adet önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1207 sıra
sayılı Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün Gümrük Müsteşarlığına
Bağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 4 üncü maddesine ekli (1) Sayılı
Listedeki İptal Edilen Kadrolar ile (2) Sayılı Listedeki
İhdas Edilen Kadroların Ekli Listelerdeki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Faruk
Çelik Mustafa Elitaş İdris N. Şahin
Bursa Kayseri İstanbul
Mustafa
Duru Yekta Haydaroğlu M. Ali Suçin
Kayseri Van Batman
Fahrettin
Poyraz
Bilecik
(I)
SAYILI LİSTE
KURUMU : MALİYE
BAKANLIĞI
TEŞKİLATI : MERKEZ
İPTAL EDİLEN KADROLARIN
SERBEST TUTULU
KADRO
KADRO KADRO
SINIFI UNVANI DERECESİ ADEDİ ADEDİ TOPLAM
GİH Tasfiye İşleri Döner Sermaye
İşletmeleri
Genel Müdürü 1 1 - 1
GİH Genel Müdür Yardımcısı 1 1 - 1
GİH Daire Başkanı 1 3 - 3
GİH Başkontrolör 1 3 - 3
GİH Başkontrolör 2 6 - 6
GİH Kontrolör 3 2 - 2
GİH Kontrolör 4 4 - 4
GİH Kontrolör 5 3 - 3
GİH Stj. Kontrolör 7 4 - 4
GİH Stj. Kontrolör 8 3 - 3
GİH Şube Müdürü 1 5 - 5
GİH Şube Müdürü 2 2 - 2
GİH Şube Müdürü 4 1 - 1
GİH Uzman 1 5 - 5
GİH Uzman 3 1 - 1
GİH Şef 3 11 - 11
GİH Şef 4 2 - 2
GİH Çözümleyici 3 1 - 1
GİH Çözümleyici 6 1 - 1
GİH Çözümleyici 7 2 - 2
GİH Programcı 6 4 - 4
GİH Programcı 7 2 - 2
GİH Bilgisayar İşletmeni 4 1 - 1
GİH Bilgisayar İşletmeni 6 1 - 1
GİH Bilgisayar İşletmeni 7 1 - 1
GİH Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni 3 11 - 11
GİH Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni 4 7 - 7
GİH Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni 5 2 - 2
GİH Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni 7 2 - 2
GİH Memur 5 34 - 34
GİH Memur 6 2 - 2
GİH Memur 7 1 - 1
SERBEST TUTULU
KADRO
KADRO KADRO
SINIFI UNVANI DERECESİ ADEDİ ADEDİ TOPLAM
GİH Memur 9 2 - 2
TH İstatistikçi 1 1 - 1
TH Mimar 5 1 - 1
TH Mühendis 1 2 - 2
TH Mühendis 2 1 - 1
TH Mühendis 5 1 - 1
TH Mühendis 7 1 - 1
TH Tekniker 1 1 - 1
TH Teknisyen 7 1 - 1
YH Dağıtıcı 5 1 - 1
TOPLAM 141 141
(I)
SAYILI LİSTE
KURUMU : MALİYE
BAKANLIĞI
TEŞKİLATI : DÖNER
SERMAYE
İPTAL EDİLEN KADROLARIN
SERBEST TUTULU
KADRO
KADRO KADRO
SINIFI UNVANI DERECESİ ADEDİ ADEDİ TOPLAM
GİH İşletme Bölge Müdürü 1 7 - 7
GİH İşletme Bölge Müdür Yardımcısı 1 3 - 3
GİH İşletme Bölge Müdür Yardımcısı 2 4 - 4
GİH Şube Müdürü 1 21 - 21
GİH Şube Müdürü 2 5 - 5
GİH Şube Müdürü 3 4 - 4
GİH Şube Müdürü 4 3 - 3
GİH Şef 3 28 - 28
GİH Şef 4 18 - 18
GİH Şef 5 17 - 17
GİH Şef 6 17 - 17
GİH Çözümleyici 5 5 - 5
GİH Çözümleyici 6 3 - 3
GİH Çözümleyici 7 3 - 3
GİH Programcı 5 5 - 5
GİH Programcı 6 3 - 3
SERBEST TUTULU
KADRO
KADRO KADRO
SINIFI UNVANI DERECESİ ADEDİ ADEDİ TOPLAM
GİH Programcı 7 2 - 2
GİH Bilgisayar İşletmeni 4 6 - 6
GİH Bilgisayar İşletmeni 5 10 - 10
GİH Bilgisayar İşletmeni 6 10 - 10
GİH Bilgisayar İşletmeni 7 11 - 11
GİH Bilgisayar İşletmeni 8 5 -
5
GİH Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni 3 13 - 13
GİH Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni 4 16 - 16
GİH Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni 5 18 - 18
GİH Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni 6 13 - 13
GİH Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni 7 14 - 14
GİH Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni 8 7 - 7
GİH Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni 9 5 - 5
GİH Ambar Memuru 5 72 - 72
GİH Ambar Memuru 6 12 - 12
GİH Ambar Memuru 7 12 - 12
GİH Ambar Memuru 8 11 - 11
GİH Ambar Memuru 9 9 - 9
GİH Ambar Memuru 10 7 - 7
GİH Memur 5 95 - 95
GİH Memur 6 31 - 31
GİH Memur 7 28 - 28
GİH Memur 8 33 - 33
GİH Memur 9 15 - 15
GİH Memur 10 18 - 18
GİH Satış Memuru 5 4 - 4
GİH Satış Memuru 7 1 - 1
GİH Daktilograf 5 6 - 6
GİH Veznedar 4 20 - 20
GİH Veznedar 5 9 - 9
GİH Veznedar 6 3 - 3
GİH Veznedar 7 2 - 2
GİH Veznedar 8 5 - 5
GİH Veznedar 9 4 - 4
GİH Şoför 5 17 - 17
GİH Şoför 6 7 - 7
SERBEST TUTULU
KADRO
KADRO KADRO
SINIFI UNVANI DERECESİ ADEDİ ADEDİ TOPLAM
GİH Şoför 7 5 - 5
GİH Şoför 8 6 - 6
GİH Şoför 9 3 - 3
GİH Şoför 10 6 - 6
GİH Şoför 11 4 - 4
GİH Şoför 12 1 - 1
GİH Koruma ve Güvenlik Görevlisi 5 91 - 91
GİH Koruma ve Güvenlik Görevlisi 6 12 - 12
GİH Koruma ve Güvenlik Görevlisi 7 26 - 26
GİH Koruma ve Güvenlik Görevlisi 8 30 - 30
GİH Koruma ve Güvenlik Görevlisi 9 22 - 22
GİH Koruma ve Güvenlik Görevlisi 10 16 - 16
TH Kimyager
7 1 - 1
TH Kimyager
8 2 - 2
TH Tekniker
1 2 - 2
TH Tekniker
2 1 - 1
TH Tekniker
3 2 - 2
TH Tekniker
6 2 - 2
TH Teknisyen
3 4 - 4
TH Teknisyen
4 4 - 4
TH Teknisyen
5 3 - 3
TH Teknisyen
6 8 - 8
TH Teknisyen
8 1 - 1
TH Teknisyen
9 3 - 3
YH Bekçi 5 29 - 29
YH Bekçi 6 11 - 11
YH Bekçi 7 7 - 7
YH Hizmetli 5 21 - 21
YH Hizmetli 6 8 - 8
YH Hizmetli 7 8 - 8
YH Hizmetli 8 1 - 1
YH Hizmetli 9 1 - 1
YH Hizmetli 11 1 - 1
YH Kaloriferci 7 1 - 1
YH Kaloriferci 9 3 - 3
YH Kaloriferci 10 2 - 2
TOPLAM 1.045 - 1.045
(2)
SAYILI LİSTE
KURUMU : GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLAR
SERBEST TUTULU
KADRO
KADRO KADRO
SINIFI UNVANI DERECESİ ADEDİ ADEDİ TOPLAM
GİH Tasfiye İşleri Döner Sermaye
İşletmeleri
Genel Müdürü 1 1 - 1
GİH Genel Müdür Yardımcısı 1 1 - 1
GİH Daire Başkanı 1 3 - 3
GİH Başkontrolör 1 7 - 7
GİH Kontrolör 3 2 - 2
GİH Kontrolör 4 4 - 4
GİH Kontrolör 5 3 - 3
GİH Stj. Kontrolör 7 3 - 3
GİH Şube Müdürü 1 5 - 5
GİH Şube Müdürü 2 2 - 2
GİH Şube Müdürü 4 1 - 1
GİH Uzman 1 5 - 5
GİH Uzman 3 1 - 1
GİH Şef 3 5 - 5
GİH Programcı 6 6 - 6
GİH Programcı 7 4 - 4
GİH Bilgisayar İşletmeni 4 1 - 1
GİH Bilgisayar İşletmeni 6 1 - 1
GİH Bilgisayar İşletmeni 7 1 - 1
GİH Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni 3 11 - 11
GİH Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni 4 7 - 7
GİH Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni 5 5 - 5
GİH Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni 7 2 - 2
GİH Memur 5 34 - 34
GİH Memur 6 2 - 2
GİH Memur 7 1 - 1
GİH Memur 8 9 - 9
GİH Memur 9 5 - 5
SERBEST TUTULU
KADRO
KADRO KADRO
SINIFI UNVANI DERECESİ ADEDİ ADEDİ TOPLAM
GİH Memur 10 1 - 1
TH İstatistikçi 1 1 - 1
TH Mimar 5 1 - 1
TH Mühendis 1 2 - 2
TH Mühendis 2 1 - 1
TH Mühendis 5 1 - 1
TH Mühendis 7 1 - 1
YH Dağıtıcı 5 1
- 1
TOPLAM 141 - 141
(2)
SAYILI LİSTE
KURUMU : GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI
TEŞKİLATI : DÖNER
SERMAYE
İHDAS EDİLEN KADROLAR
SERBEST TUTULU
KADRO
KADRO KADRO
SINIFI UNVANI DERECESİ ADEDİ ADEDİ TOPLAM
GİH İşletme Bölge Müdürü 1 4 - 4
GİH Şube Müdürü 1 21 - 21
GİH Şube Müdürü 2 5 - 5
GİH Şube Müdürü 3 4 - 4
GİH Şube Müdürü 4 3 - 3
GİH Şef 3 28 - 28
GİH Şef 4 18 - 18
GİH Şef 5 17 - 17
GİH Şef 6 17 - 17
GİH Programcı 5 5 - 5
GİH Programcı 6 3 - 3
GİH Programcı 7 2 - 2
GİH Bilgisayar İşletmeni 4 1 - 1
GİH Bilgisayar İşletmeni 5 1 - 1
GİH Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni 3 6 - 6
GİH Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni 4 1 - 1
SERBEST TUTULU
KADRO
KADRO KADRO
SINIFI UNVANI DERECESİ ADEDİ ADEDİ TOPLAM
GİH Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni 5 2 - 2
GİH Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni 6 1 - 1
GİH Ambar Memuru 5 60 - 60
GİH Ambar Memuru 6 18 - 18
GİH Ambar Memuru 7 17 - 17
GİH Ambar Memuru 8 9 - 9
GİH Ambar Memuru 9 9 - 9
GİH Ambar Memuru 10 7 - 7
GİH Memur 5 95 - 95
GİH Memur 6 31 - 31
GİH Memur 7 178 - 178
GİH Memur 8 189 - 189
GİH Memur 9 15 - 15
GİH Memur 10 18 - 18
GİH Satış Memuru 5 4 - 4
GİH Satış Memuru 7 1 - 1
GİH Daktilograf 5 5 - 5
GİH Veznedar 4 13 - 13
GİH Veznedar 5 9 - 9
GİH Veznedar 6 4 - 4
GİH Veznedar 7 3 - 3
GİH Şoför 5 13 - 13
GİH Şoför 6 3 - 3
GİH Şoför 7 3 - 3
GİH Koruma ve Güvenlik Görevlisi 5 77 - 77
GİH Koruma ve Güvenlik Görevlisi 6 24 - 24
GİH Koruma ve Güvenlik Görevlisi 7 6 - 6
GİH Koruma ve Güvenlik Görevlisi 8 7 - 7
GİH Koruma ve Güvenlik Görevlisi 9 7 - 7
TH Kimyager 7 1 - 1
TH Kimyager 8 2 - 2
TH Tekniker 1 1 - 1
TH Teknisyen 3 3 - 3
TH Teknisyen 4 2 - 2
TH Teknisyen 5 2 - 2
TH Teknisyen 6 2 - 2
SERBEST TUTULU
KADRO
KADRO KADRO
SINIFI UNVANI DERECESİ ADEDİ ADEDİ TOPLAM
YH Bekçi 5 28 - 28
YH Bekçi 6 9 - 9
YH Bekçi 7 7 - 7
YH Hizmetli 5 19 - 19
YH Hizmetli 6 3 - 3
YH Hizmetli 7 1 - 1
YH Hizmetli 8 1 - 1
YH Hizmetli 9 1
- 1
TOPLAM
1.045 1.045
(II)
SAYILI LİSTE
KURUMU : GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI
TEŞKİLATI : YURT
DIŞI
İHDAS EDİLEN KADROLARIN
SERBEST TUTULU
KADRO
KADRO KADRO
SINIFI UNVANI DERECESİ ADEDİ ADEDİ TOPLAM
GİH Gümrük Müşaviri 1 10 - 10
TOPLAM 10 - 10
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Gaziantep) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun tasarısının
Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildiği tarih ile bugüne kadar
geçen sürede Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün merkez ve döner sermaye teşkilatında
bazı kadrolara fiilen atamalar yapılması ve yine bazı
kadro ve derecelerde değişiklikler olduğundan bu değişiklik
teklifi verilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
maddeyi oylarınıza sunuyorum ekli listelerle birlikte:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 5'i okutuyorum:
MADDE 5- 485 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameye aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 11- Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Tasfiye İşleri
Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve bağlı
İşletme Bölge Müdürlüklerinde çalışmakta olan
personelden;
a) 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununa tâbi olarak Tasfiye İşleri Döner Sermaye
İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve bağlı
İşletme Bölge Müdürlüklerine tahsis edilmiş kadrolarda
bulunan memurlar, ek 5 inci madde ile Gümrük Müsteşarlığı
adına ihdas edilmiş aynı unvanlı kadrolara atanmış
sayılır,
b) Tasfiye İşleri Döner
Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve bağlı
İşletme Bölge Müdürlüklerinde 657 sayılı Kanunun
4 üncü maddesinin (B) fıkrası uyarınca vizeli bulunan
sözleşmeli personel pozisyonlarında çalışan sözleşmeli
personel, pozisyonlarıyla birlikte aynı statüde Gümrük Müsteşarlığına
devredilmiş sayılır,
c) Tasfiye İşleri Döner
Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve bağlı
İşletme Bölge Müdürlükleri adına vizeli geçici
iş pozisyonlarında çalıştırılan geçici
işçiler, pozisyonları ile birlikte Gümrük Müsteşarlığına
devredilmiş sayılır.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihte Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri
Genel Müdürlüğü ve bağlı İşletme Bölge Müdürlüklerine
ait her türlü taşıt, araç, gereç, malzeme ve demirbaşlar
ile hak ve yükümlülükler, herhangi bir işleme gerek kalmaksızın
Gümrük Müsteşarlığına devredilmiş sayılır.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihte Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri
Genel Müdürlüğü ve bağlı İşletme Bölge Müdürlüklerinin
kullanımında bulunan hizmet binaları, kamu konutları
ile diğer taşınmazlar Gümrük Müsteşarlığına
tahsis edilmiş sayılır.
Tasfiye İşleri Döner Sermaye
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün 2006 malî yılı
harcamaları 5437 sayılı 2006 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanununun ilgili hükmüne göre yeni bir düzenleme yapılıncaya
kadar Maliye Bakanlığının 2006 yılı bütçesinde
yer alan Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri
Genel Müdürlüğüne ait ödeneklerden karşılanır.
2006 yılı İşletme
Bölge Müdürlükleri döner sermaye bütçesinde yer alan ödeneklerin
kullanımına devam olunur. Döner sermaye işlemleri ilgili
kanunlar ve mevzuatta belirtilen esas ve usullere göre devam eder.
Bu konuda ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye Maliye
Bakanlığı yetkilidir.
178 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin bu Kanunla mülga 17 nci maddesinin (d) bendinde belirtilen
göreve ilişkin olarak Maliye Bakanlığı Tasfiye
İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü
leh ve aleyhine açılmış ve açılacak davalar ve icra
takipleri hariç olmak üzere, bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihe kadar Maliye Bakanlığı Tasfiye İşleri
Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü leh ve aleyhine
açılmış ve açılacak davalar ve icra takipleri bütün
hak, yetki, yükümlülük, alacak ve borçlarıyla birlikte Gümrük
Müsteşarlığına geçer ve bu davalar ile icra takipleri
Gümrük Müsteşarlığı husumetiyle yürütülür.
Mevzuatta Maliye Bakanlığı
Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel
Müdürlüğüne yapılan atıflar Gümrük Müsteşarlığı
Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel
Müdürlüğüne yapılmış sayılır."
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Atilla Kart.
Sayın Kart, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ATİLLA KART
(Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte
olan tasarının 5'inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
1'inci maddeyle ilgili değerlendirmelerimi yaparken,
eleştirilerimi yaparken şunu ifade ettim: Dış Ticaret
Müsteşarlığı ve Gümrük Müsteşarlığı
bünyesinde böylesine yoğun bir vekâleten yönetim anlayışı
ve uygulaması devam ettiği takdirde, böylesine bir kadro
yapılanması sürdüğü takdirde bu tasarıdan beklenen
amacın gerçekleşemeyeceğini, gerçekleşmesinin
mümkün olmadığını bir kez daha ifade ediyorum, bir
kez daha vurguluyorum. Bu yapılanma sebebiyledir ki, gümrükler
idaresi, yolsuzluğun kurumsallaştığı ve denetlenemez
bir hâl aldığı kurum haline gelmiştir, kayıt
dışılığın egemen olduğu bir kurum
hâline gelmiştir. Bu yönüyle, Hükûmet bünyesindeki, Maliye Bakanlığındaki
yapılanmanın, Maliye Bakanlığındaki kayıt
dışı yapılanmanın, Maliye Bakanlığındaki
yolsuzluk iddialarının benzeri boyutta hız kazandığı,
yoğunluk kazandığı bir birim hâline gelmiştir.
Bu çerçevede, ben, yine, Sayın
Bakana somut sorular, somut olaylar yönelterek, bunlara açıklama
getirmesi gereğini, bu noktada kamuoyunu bilgilendirmesi
gereğini bir kez daha sizlerle bunları paylaşmak istiyorum
değerli arkadaşlarım. Bu süreçte, Gebze ve Silopi'de
meydana gelen kaçakçılık olaylarıyla ilgili gelişmelerin
kamuoyuna aktarılması, bu konuda gümrük idaresinin, bu
konuda Dış Ticaret Müsteşarlığının
aldığı veya alması gereken tedbirlerin neler olduğu
konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesi gereğini bir kez daha
ifade ediyorum. Bu sebeple de Sayın Bakana bu konularda somut
açıklama yapması gereğini bir kez daha ifade etmek durumunda
kalıyorum.
Bakın, bu süreçte Gebze ve Silopi
olaylarıyla ilgili olarak şu gelişmeler var değerli
arkadaşlarım: Bakıyoruz, Gebze'deki akaryakıt kaçakçılığıyla
ilgili olarak Gümrük Başmüfettişi Mehmet Eryılmaz'ın
soruşturma raporları konusunda, 1/8/2006 tarihli,
17/8/2006 tarihli, 27/9/2006 tarihli soruşturma raporları
konusunda Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı kovuşturmaya
yer olmadığı kararı veriyor. Gümrük Başmüfettişi
Mehmet Eryılmaz, raporu hazırlayan kişi, ilgili takipsizlik
kararına karşı itiraz edilmesini talep ediyor, bunu
ifade ediyor. Buna rağmen, Gümrük Müsteşar Vekili Mehmet
Şahin tarafından vekâlet verilen Gümrük Müsteşar Yardımcısı
Bülent Ertem Bey 28 Kasım tarihli yazıyla, İzmit Gümrük
ve Muhafaza Başmüdürlüğünden, Gebze Cumhuriyet Başsavcılığının
sözü edilen takipsizlik kararına karşı ilgili
ağır ceza mahkemesine itiraz edilmemesi için talimat veriyor.
Gebze hazine avukatlığı bu durumu Maliye Bakanlığı
Başhukuk Müşavirliğine bildiriyor. İlgili
başmüşavirlik, Maliye Bakanlığı Başhukuk
Müşavirliği cevabi yazısında bu karara itiraz
edilmesini istiyor, itiraz üzerine Kartal 1. Ağır Ceza Mahkemesi
29/12/2006 tarihli yazısıyla bu kovuşturmaya yer olmadığı
kararının kaldırılmasına ve ilgililer hakkında
dava açılmasına karar veriyor.
Yani, düşünebiliyor musunuz
değerli arkadaşlarım, bir gümrük idaresi bünyesinde,
bakıyorsunuz, Gümrük Müsteşar Vekili yolsuzluğun soruşturulmaması
için mücadele veriyor ortada mevcut olan raporlara rağmen, Sayın
Bakan buna destek veriyor, böylesine kıyasıya bir mücadele,
neden sonra, Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliğinin
sorumluluk duygusuyla verdiği karar üzerine olay ağır
ceza mahkemesine intikal ediyor ve ağır ceza mahkemesinin
kararı üzerine soruşturmanın sürmesi sağlanıyor.
Burada, bu tablo karşısında
bu Hükûmetin, gümrüklerden sorumlu olan bu Bakanlığın,
yolsuzluklarla mücadele konusunda samimi olduğuna, kararlı
olduğuna, tutarlı olduğuna inanabilir misiniz? Bunları,
değerli arkadaşlarım, bizler kadar sizlerin de sorgulamanız
gerekiyor, sizlerin de bu konuların üstüne gitmeniz gerekiyor.
Sizler Hükûmet mensubu değilsiniz. Sizler yasama organının
üyesisiniz. Sizler denetim yapmak durumundasınız.
Buna bakıyoruz, bu sürece
gelmemize rağmen bu konuda hiçbir ciddi açıklamanın
yapılmadığını, hiçbir ciddi gelişmenin
olmadığını görüyoruz. Yani, şunu sorgulamayalım
mı? Böylesine gümrük teşkilatı içinde yolsuzlukla mücadele
konusunda engelleyici tavır takınan, yolsuzlukla mücadeleyi
sabote eden, engellemeye çalışan bu kadroya karşı,
bu yapılanmaya karşı görmezden mi geleceksiniz, duymazdan
mı geleceksiniz? Ne zamana kadar?
Bakın, Gümrük Müsteşar Vekili
Mehmet Şahin hakkında
Düşünebiliyor musunuz, Gümrük
Müsteşar Vekili, yani gümrük teşkilatı içindeki en
üst düzey bürokrattan söz ediyorum.
BURHAN KILIÇ (Antalya) - En güzel
insan o, biliyor musunuz?
ATİLLA KART (Devamla) - Yani,
bunlar neden düzenleniyor? Kim Sayın Mehmet Şahin'le böylesine
uğraşıyor Değerli Arkadaşım?
BURHAN KILIÇ (Antalya) - Çok güzel
bir insan.
ATİLLA KART (Devamla) - Yani,
bakın, sadece gümrük teşkilatı içindeki bürokratik
çekişmeden söz etmiyorum. Bakıyorsunuz, aynı Müsteşar
Vekili hakkında Başbakanlık Teftiş Kurulu rapor
düzenliyor.
BURHAN KILIÇ (Antalya) - Bunların
hepsinden aklanacak inşallah.
ATİLLA KART (Devamla) - Yani,
bunlar
Ama, bu devlet yönetiminde sizin kişisel değerlendirmenize
göre, sizin kişisel ilişkilerinize göre hüküm kuramayız.
Devletin kurumları vardır, devletin kuralları vardır.
Buna göre herhâlde gereğinin yapılması gerekir. Bu
işin doğrusu bu değil mi? Hukuk devletlerinde böyle olmaz
mı? Bakıyoruz, Müsteşar Vekili hakkında kaçakçılığa
yardım ettiği gerekçesiyle soruşturma izni verilmesi
gerektiği konusunda bir ön inceleme yapılıyor; Sayın
Bakan "Adli takibata konu yapılacak bir eylem yoktur."
diyor.
BURHAN KILIÇ (Antalya) - Doğru söylüyor. İftira
atıldı.
ATİLLA KART (Devamla) - Yani,
o zaman, değerli arkadaşlarım, bir devlette teftiş
kurulu yapılanmasına gerek yok. Bir devlette o zaman yargı
yapılanmasına gerek yok. Bu konuda ilgili bakan tek başına
karar verecekse veya bizler kişisel ilişkilerimizle, kişisel
yakınlıklarımızla değerlendirme yapacaksak
o sistemin adı hukuk devleti olmaz Değerli Arkadaşım.
Orada yolsuzlukla mücadele edemezsiniz. Orada o arkadaşımızın
bir mağduriyeti varsa yapacağı bellidir.
BURHAN KILIÇ (Antalya) - İstifa etti, serbest.
ATİLLA KART (Devamla) - O da
yargı prosedürü içinde, o da gerekli yasal yollarla herhâlde o
süreci işletmek durumunda, ama bu süreci işletmeden bunları
görmezden geldiğimiz zaman, orada işte bu yolsuzlukların
önlenmesi mümkün olmuyor.
Bakın, Sayın Bakanın
bu direnişine karşı, neyse ki, Türkiye'de hâlen, yapılan
bütün müdahalelere rağmen, hâlen işleyen bir takım denetim
mekanizmaları var, Danıştay 1. Dairesi de bunlardan
birisi. Danıştay 1. Dairesi, dosya kapsamına göre, bu
raporlara göre, bu soruşturma izninin verilmesi gerekir, diyor
da
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Oy
birliğiyle
ATİLLA KART (Devamla) - Onun
üzerine, oy birliğiyle bu kararı veriyor. Onun üzerine, Sayın
Müsteşar Vekili lütfediyor, kamuoyunun huzurunda, Sayın
Bakanın da bulunduğu ortamda, görevinden istifa ettiğini
ifade ediyor, böylesine büyük bir lütufta bulunuyor Sayın Müsteşar
Vekili ve
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Dönüşü
muhteşem olacak!
ATİLLA KART (Devamla) - Evet.
Böylesine bir gösteriyle, böylesine, yani, bu aşamaya rağmen
bile kamuoyunu yanıltmaya yönelik, kamuoyunun değerlendirmesini
kendince önemsemez bir tavırla, yine kendi bildiklerini sürdüren
bir devlet yönetiminden, bir devlet yönetimi anlayışından
söz ediyorum ve bu, sadece gümrüklerle ilgili bir yönetim anlayışı
değil, bu Hükûmetin genel yönetim anlayışı bu. Bunları
görmeniz gerekiyor, bunları değerlendirmeniz gerekiyor.
Bunları, bu gelişmeleri müteakip maddelerde fırsat
buldukça anlatmaya devam edeceğiz.
Bu değerlendirmelerle Genel
Kurulu, bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde bir adet önerge vardır,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1207 sıra
sayılı "Tasfiye İşleri Döner Sermaye
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Gümrük Müsteşarlığına
Bağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın Çerçeve 5 inci maddesi ile 485 sayılı
Gümrük Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye eklenmesi öngörülen Geçici
11 inci maddenin dördüncü fıkrasının, "Tasfiye
İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğünün
2007 mali yılı harcamaları 5565 sayılı 2007
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun ilgili hükmüne göre
yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar Maliye Bakanlığının
2007 yılı bütçesinde yer alan Tasfiye İşleri Döner
Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğüne ait ödeneklerden
karşılanır." şeklinde, aynı maddenin beşinci
fıkrasındaki "2006" ibaresinin de "2007"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Çelik Yekta Haydaroğlu Mustafa Elitaş
Bursa Van Kayseri
İdris
Naim Şahin Mustafa
Duru Fahrettin Poyraz
İstanbul Kayseri Bilecik
M.
Ali Suçin
Batman
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
((Gaziantep) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı 2006 yılı içinde
hazırlanmış ve Türkiye Büyük Millet Meclisi ihtisas
komisyonlarında görüşülmüştür. Önerge, Taslakta yer
alan ve 2006 yılı ile 2006 yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanununa yapılan atıfların 2007 yılı ile 2007
yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa yapılacak biçimde
değiştirilmesini amaçlamaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6'ncı maddeyi okutuyorum:
MADDE 6- 27/10/1999 tarihli ve 4458
sayılı Gümrük Kanununun; 178 inci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan "Maliye Bakanlığı ile
Gümrük Müsteşarlığının bağlı olduğu
Bakanlıkça müştereken hazırlanacak bir" ibaresi
metinden çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Bayram Meral.
Buyurun Sayın Meral.
CHP GRUBU ADINA BAYRAM ALİ MERAL
(Ankara) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
1207 sayılı yasanın 6'ncı maddesi üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
madde metni, aslında, yani yasanın genel hattı, TASİŞ
Maliye Bakanlığından alınıyor, Gümrük Müsteşarlığına
bağlanıyor. Elbette ki, devlet, bir müessesesinin daha verimli,
daha iyi çalışması için gereken düzenlemeyi yapma yetkisini
haizdir. Biliyorsunuz, TASİŞ Genel Müdürlüğü, gerek
gümrükte kalan gerekse kaçakçılıkta yakalanan malların
değerlendirilip pazara sunulmasıydı. Şimdi, bunu
öyle yaptı, böyle yaptı beni pek ilgilendirmiyor, ama, yasanın
gerekçesinde, değerli arkadaşlarım, orada çalışan
memurların verimli çalışmadığı, işçi
çalışıyorsa verimli çalışmadığı,
fazla mesai alındığı gerekçe olarak gösteriliyor.
Değerli arkadaşlarım, işte işin üzücü tarafı
budur.
Bakınız, birkaç örnek vermek
istiyorum değerli arkadaşlarım. Dün de "çalışmıyor"
dediğiniz, dün de hakkını vermediğiniz, bugün çalışan,
emekli olmasına rağmen hâlen daha ucuz ekmek kuyruğunda
beklettiğiniz emekli işçilerin geçmişte neler yaptığından
birkaç müesseseden örnek vermek istiyorum değerli arkadaşlarım.
Bu işçiler, bu emektarlar, bugün
çalışanlar, bazen eleştirdiğimiz geçmiş
hükûmetler, meydanlarda gezip dolaşıp "şunu yaptık
bunu yaptık" diye ilan eden bakanlarınıza seslenmek
istiyorum. 32 adet şeker fabrikası, 3,5 milyon ton/yıllık
şeker üreten; hani dün kadrosunu vermediğiniz, sızlattığınız
işte o işçiler; 42 milyon ton/yıllık çimento üretiyoruz;
14 demir çelik fabrikası, 22 milyon ton, yılda demir çelik
üretiyor; TÜPRAŞ, PETKİM gibi petrokimya tesisleri, 15 bin
kilometre fiber optik kablo, telekomünikasyonun altyapısı;
yani, dostunuz, ahbabınız Lübnanlı Hariri'ye iki
yıllık kârına sattığınız Türkiye'nin
en büyük kuruluşu. 5,5 milyon ton kapasiteli gübre fabrikası,
1,5 milyon ton/yıllık kapasiteli kâğıt fabrikası,
bin civarında irili ufaklı hidroelektrik santrali. Bunların
üretilen 45 milyon kilovat saat elektrik enerjisi. 66 bin kilometre
kentler arası olmak üzere 300 bin kilometre asfalt yol yapımı,
2 bin kilometre civarında otoyol, 50'nin üzerinde banka
Bunlar
işçilerin verdiği vergilerle, memurların verdiği
vergilerle hayata geçmiş ve siz de bunları teker teker,
"Baba malı gibi satarım" dediği gibi, satıyorsunuz.
Soruyorum şimdi size değerli
arkadaşlarım: Dört buçuk yıl içerisinde Hükûmetiniz,
buna benzer bir fabrika, bir müessese kurdu mu? İşsize
iş kapısı açtı mı? Ne yaptınız? Seksen
dört yıl içerisinde Türkiye'nin iç ve dış borcu 190 milyar
dolarken, siz de dört buçuk yıl içerisinde yapmışsınız
200 milyar dolar, eseriniz bu değerli arkadaşlarım.
Onun için "işçi çalıştı, memur çalışmadı,
fazla mesai yaptı, gerekçesi budur
" Yazık, değerli
arkadaşlarım, gerekçeye burada yazıyorsunuz, böyle
bir gerekçe olmaz. Ben, devletim, hükûmetim, bu genel müdürlüğü
buradan alıyorum, buraya bağlıyorum. Bir gerekçe, bir
bahane aramanın bir anlamı var mı değerli arkadaşlarım?
Hep böylesiniz, kafayı köylüyle,
çiftçiyle buluyorsunuz; acaba, oradan ne kısarım
Emekliye
yüzde 3 zam vermekle onun mağduriyetini seyrediyorsunuz. Memuru
sokağa döküyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım,
dün burada binlerce insanı sızlattınız. Ne vardı
şimdi? Efendim, ne diyorsunuz -Sayın Bakanın
Hâlâ daha
içime oturdu- "Tüyü bitmemiş yetimin hakkını birine
mi verelim?"
Değerli arkadaşlarım,
tüyü bitmemiş yetimin haklarını kimlere veriyorsunuz,
biliyor musunuz? Sizin de vicdanınızın sızladığına
inanıyorum ben. Döneminizde olan vurgun, döneminizde olan talan,
döneminizde olan soygun hangi dönem oldu, el insaf edin. Nereye kadar
gidecek bu değerli arkadaşlarım? Nereye kadar devam
edecek?
Biraz önce Atilla Bey izah ediyor.
Neden, bir yolsuzluk, bir usulsüzlük varsa, o memurun hakkında
soruşturma açtırmıyorsunuz? Neden değerli arkadaşlarım?
Bu devletin çarkı nasıl dönecek?
Ne oluyor? İnsan kaçakçılığı.
Nasıl oluyorsa, doğudan giriyor, batıda yakalanıyor,
olacak iş değil. Esrar, eroin, nereden giriyorsa giriyor,
bir bakıyorsun İstanbul'da, bir bakıyorsun gümrükte yakalandı.
Peki, oraya kadar hiç adam yok mu, kontrol eden yok mu değerli arkadaşlarım?
Bunları oturup, tartışıp, konuşmak bizim hakkımız
değil mi?
Pirinç kaçakçılığı,
fasulye kaçakçılığı
Hangi birini sorayım
ve değerli arkadaşlarım, bunları hep birlikte yaşıyoruz.
Bunlara müdahale etmek, bunların üzerine gitmek hepimizin
hakkı.
Biz ne bulmuşuz, memurdan ne
keserim, emekliden ne kısarım, işçiden ne kısarım,
yoksulu biraz daha nasıl yoksul ederim, çiftçinin boğazını
nasıl sıkarım, IMF'nin borcunu nasıl öderim? Ve övünüyorsunuz
Sayın Bakanım "Efendim, IMF'nin borcunu aza indirdik."
Tamam da, bu yaptığınız 200 milyar dolara yakın
borç nereye gitti, bir? 20 milyar dolara yakın özelleştirme
yaptınız, bu para nereye gitti, iki? Hangi yatırımları
yaptınız? Hangi yatırımı?
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş)
- Eski borçları ödedik, eski borçları
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -
IMF'nin borçları.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Ödediniz, işte buradan ödüyorsunuz. Ben de onu söylemek istiyorum,
doğru, teşekkür ederim. Bak, adaş, ne güzel söylüyorsun;
ben de onu söylüyorum işte. Yani, ürettiniz, sattınız,
kazandınız da, kazancınızdan mı ödüyorsunuz?
Ben de senin gibi söylüyorum. Sat devletin güzel müesseselerini,
kâr getiren müesseselerini, bir başkasına öde! Eseriniz
bu işte değerli arkadaşlarım.
Bir de, efendim, bakınız,
54 milyar dış ticaret açığı, 34 milyar cari
açık. Bir de kalkıyorsunuz diyorsunuz ki: "Efendim, fert
başına düşen millî geliri 5.477 dolara çıkardık."
Çarp 1.400'le, 1.390'la, böl 12'ye, ne düşer biliyor musunuz değerli
arkadaşlarım? 639 yeni Türk lirası. Peki, asgari ücret
kaç lira? 403 lira. O zaman niye vermiyorsunuz fert başına
düşen millî gelir buysa değerli arkadaşlarım? 403
lirayı niye 639'a niye çıkarmıyorsunuz? Fert başına
düşen millî gelir buysa o zaman vatandaşın hakkını
verin. Öyle değil ama değerli arkadaşlarım, öyle
değil, kazın ayağı öyle değil, ama, bu böyle gösteriliyor.
Değerli arkadaşlarım,
bazen söylediklerimizden rahatsız olmayınız. Yapılan
iyi şeylerden gurur duyarız. Ben, her zaman şunu söylemişimdir:
Bu memlekette bir çivi çakanın, bir işsize iş bulanın
benim başımın üzerinde yeri var. Bunu her zaman söylüyorum.
Bırakınız çivi çakmayı, çivi kalmadı, söktürdünüz.
Öyle şeylerle karşılaşıyoruz ki, soruyorum
bazen İstanbul milletvekillerine: Sessiz sedasız, sizin
bile haberiniz olmadan satılan müesseseler var, sizin haberiniz
bile yok, oturun
Soruyorum, İstanbul Milletvekilisin:
Bomonti Bira Fabrikası kime satıldı, kaça satıldı,
haberin var mı senin? Tövbe haberin varsa. Sen orada otur, gözünü
seveyim, istirahat et. Eğer, haberin varsa
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) -
Bizim her şeyden haberimiz var.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Varsa, gel buradan söyle. Vatandaşım, soruyorum. Ben diyorum
ki, talan ettirdiler birine, ihalesiz vesairesiz birine sattılar diyorum. Sen de
gel, çıkar dosyanı, de ki, hayır efendim, iftira ediyorsun,
satılmadı, parasına satıldı, değerine
satıldı.
Soruyorum, işte Kayseri milletvekili
de var burada: Karayollarının koskocaman bir tesisini,
Erciyes'te, Devlet Su İşlerinin tesisini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Meral, konuşmanızı
tamamlayınız.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Bitiriyorum.
Bayındırlık Bakanlığının
tesisini 900 milyon dolara
Değerli arkadaşlarım, deposunu
ona yaptırmazlar, Allah'tan korkun yahu! Allah'tan korkun, Uludağ'ın
tesisleri gibi tesisler yahu! Bir daire parası değil değerli
arkadaşlarım. Biraz insafa gelin, Allah'tan korkun biraz
yahu! Böyle bir talan ettiriyorsun bu ülkeyi. Burada işte, burada,
söz versin
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) -
Kaç lira ediyordu daha önce? Karayolları arsası kaç lira
ediyordu da şimdi kaça satıldı?
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Bakınız, değerli arkadaşlarım
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) -
100 milyon dolar verilirken 800 milyon dolara satıldı.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Müsaade eder misiniz
14 katlı binanın fiyatıdır
o. Benim gözüme bakıp konuş, ben Karayolcuyum. Orada siyah
bina var ya, siyah bina, Bölge Müdürlüğünün binası var ya
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) -
O duruyor, o duruyor.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
bıraktım lojmanları, atölyesini vesaireyi, o binanın
parası değil o binanın, orada duruyor. 14 katlı bina
var ya, o bina, onun parası değil bile. Kime okuyorsun sen bunu
bana!
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) -
Onu bilmiyorsunuz işte, o bina duruyor. Onu bilmiyorsunuz
işte, o bina duruyor, yanındaki arsa satıldı, bilmiyorsunuz
işte ya!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Siz, Dubai şeyhine daha önce belediyenin yerini 100 milyon dolara
sattınız, almadı, ondan sonra
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) -
Bayram Bey, bilmiyorsunuz onu, o bina
duruyor, onun dışında arsa satıldı.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Beyefendi, bakınız, kusura bakma da, sen ne dediğinin
farkında değilsin.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) -
İyi öğren de gel.
BAŞKAN - Sayın Bayraktar,
Sayın Meral, karşılıklı konuşmayın
lütfen efendim.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Oranın tümü satıldı, tümü, tümü
Ne dediğinin farkında
değilsin.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) -
Sen değilsin, sen.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Sen bilmiyorsun sen. Ben Karayolcuyum, nasıl bilmiyorum?
Değerli arkadaşlarım,
konuşmalardan -bitiriyorum Sayın Başkanım- niye
rahatsız oluyorsunuz? Ben, kaç defa sayın milletvekillerine
bunu da söyledim, dert yandım. Yani, değerine satılsın
ve değerine satılan da, değerine değer bir yer bulunsun,
insanlar çalışsın, üretsin, çoluğuna çocuğuna
ekmek parası kazansın. Bunları söylediğimizde
neden rahatsız oluyorsunuz değerli arkadaşlarım?
Bunları siz de yaşıyorsunuz, biz de yaşıyoruz.
Onun için, bu ülke bizim değerli arkadaşlarım. O müesseseler
kolay kurulmadı. Vebalde, günahta kalmayın.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Doğru konuşmak lazım.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -
Ülkenin birikimlerine, ülkenin kazanımlarına sahip
çıkmanızı
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Doğru konuşmak lazım.
BAŞKAN - Sayın arkadaşlarım,
karşılıklı konuşmayalım lütfen.
Sayın Meral, konuşmanızı
tamamlayın efendim.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
-
yanlış yapana yanlış,
doğru yapana doğru demenizi istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
lütfen, karşılıklı konuşmayalım, konuşmaları
uzatmayalım.
Şahsı adına, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş.
Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Meral, biraz önceki konuşmasında,
Erciyes Dağı'nda, daha önce yapılmış, Karayollarının,
Devlet Su İşlerinin sosyal tesislerinin bir firmaya çok
ucuz fiyatla satıldığını ifade ettiler.
Değerli arkadaşlar, Sayın
Meral, maalesef, tamamen yanlış bilgilerle dolu ve şuradaki
on beş dakikalık konuşması içerisinde de, maddeyle
hiç alakası olmayan, dünkü yasayı bugünküne birleştirerek,
sanki bugünkü yasanın, dünkü yasanın eksiklerini tamamlıyormuş
gibi bir ifadeyi, burada, kamuoyunu yanıltıcı bir
şekilde söylemesini gerçekten üzüntüyle izledim. Belki, Sayın
Meral, daha önce sendika başkanlığı dönemlerinde,
Erciyes'teki Karayollarının misafirhanesinde, Devlet
Su İşlerinin misafirhanesinde çok güzel bir şekilde
ağırlanmış olabilir.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) -
Hiç ilgisi yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
- Ama, orada, maalesef, ne çalışana, ne de halka herhangi
bir hizmet yapılmamış. 2003 yılında Karayolları
misafirhanesinin, 2003 yılı bütçesine göre, yaptığı
toplam harcama 400 milyar lira. Açıldığı gün ile hizmete
sunulan gün arasında, baktığımız zaman, hiçbir
şekilde Karayolu mensubu oradan faydalanmamış, ama
400 milyar liralık harcama yapılıyordu.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Neye
dayanarak konuşuyorsun? Belgen var mı elinde?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
- Şimdi, 1993 yılında Erciyes'te hakikaten dünyanın
en uzun pisti olabilen, dünyadaki çok önemli karların, yani iri
şeker karı diye taneleri ifade edilen bir karın bulunduğu
bir bölgede, turizm bölgesi olacak bir bölgede 1993 yılında
çeşitli kişi ve kurumlara oralar tahsis edilmiş, ama geçen
on dört yıllık süre içerisinde maalesef hiçbir yatırım
yapılamamış. Hakikaten, Anadolu'nun ortasında
çok güzel turizm merkezi olacak bir bölgede yapılan yanlış
icraatlardan dolayı Erciyes gibi güzel bir turizm bölgesi kamuoyuna
ve turizme sağlanamadığından dolayı bir fayda
elde edilememiş.
Şimdi büyükşehir belediyesi
sınırları içerisine giren bu bölgede yapılan master
plan çerçevesinde 300 milyon euroluk yatırım yapılıyor.
Bu 300 milyon euroluk yatırımın 100-150 milyon euroluk
kısmını büyükşehir belediyesi yapacak, geriye
kalan kısmını da iş adamları, müteşebbisler
yapacak.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Kaça
satıldı, kaça? Onu söyle.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
- İnşallah yakın bir zamanda
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Kaça
satıldı? Onu söyle.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
- Sayın Başkan, şimdi, en son, gidin, oradaki, bölgedeki
verilen, tahsis edilen, satılan bölgedeki araziyi, oradaki yapılan
binayı görün. Siz de muhakkak ki sevineceksiniz diye inanıyorum.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Üç
tane tesis kaça satıldı? Onu soruyorum Saygıdeğer
Milletvekili?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
- Bakınız, eğer siz de orayı gördüğünüzde, yakın
bir gelecekte, oradaki güzellikleri, hakikaten ellerine sağlık,
ne kadar güzel olmuş diyeceğinize inanıyorum. Çünkü,
Kayseri'de çeşitli zamanlarda bulundunuz, çalıştınız,
oradaki güzellikler sizi de mutlu edecektir diye düşünüyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Kaça
satıldı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
- 9 milyar liraya, kendisinin ifade ettiği bedele satıldı,
doğru söylüyor. Ama, bakın, şu anda orayı alan müteşebbis
yeniden orayı aldı, yıktı, yani yeni istihdam olarak
ortaya çıktı ve harika bir tesis oldu.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Teşekkür
ederim. Mesele yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
- Ben yarın Sayın Başkanı oraya götüreyim, Karayollarının
binası hangisi, bilmesi mümkün değildir.
Değerli arkadaşlar, iktisadi
kıymetlerimizi iyi değerlendirmenin yolunu bulmamız
lazım. 300 milyon euroluk yatırım yapılabilecek
bir bölge hâline getirip, turizme açıp, ülke ekonomisine
sağlayacağı katkıyı düşünerek, bu konuda
değerlendirmemizi yapmamız lazım diye düşünüyorum.
Bu yasanın hayırlı,
uğurlu olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 7- 4458 sayılı Kanunun
221 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 221- Yolcuların ve
taşıt araçlarının giriş ve çıkışlarına
ait işlem dışında, yükleme ve boşaltma ile her
türlü gümrük işlemlerinin normal çalışma saatleri
içinde yapılması gerekir. Ancak, bu saatler dışında
veya tatil zamanlarında hizmet talebinde bulunulduğunda,
yazılı olarak yapılacak bu talep, işin yapılacağı
gümrük idarelerince yerinde görülürse, gerekli önlemler alınmak
ve çalışacak personelin fazla çalışma ücreti ve
varsa hak sahibine ödenecek kanunî yollukları karşılığı
tutarlar, talep sahipleri tarafından ilgili muhasebe birimi
hesabına yatırılmak koşuluyla kabul edilir. Fazla
çalışma ücretinden yararlanan personel, bu suretle kendilerine
verilecek işleri yapmakla görevlidir. Başmüdür, müdür veya
vekilleri normal çalışma saatleri dışında
verilecek hizmetleri düzenler ve kontrol eder.
Normal çalışma saatleri
içinde veya dışında olduğuna bakılmaksızın,
çalışma ücretinin yatırılması halinde, özel
kurye taşımacılığı gümrük hizmeti ile
özel yolcu servisi taleplerinin yetkili gümrük idarelerince karşılanması
mümkündür.
Fazla çalışma ücreti olarak
yatırılan tutarların % 50'si bütçeye gelir kaydedilir.
Geri kalan % 50'si, personelin fazla çalışma süresi, görev yapmış olduğu yer,
görevinin önem ve güçlüğü, sınıfı, kadro unvanı
gibi hususlar dikkate alınmak suretiyle belirlenecek usul ve
esaslar dahilinde Müsteşarlık merkez ve taşra teşkilatı
kadrolarında bulunan personele ödenmek üzere Ankara Gümrük
Muhasebe Birimi hesabına aktarılır. Söz konusu ödemeler,
Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine
Gümrük Müsteşarlığının bağlı olduğu
Bakan tarafından belirlenir ve bu ödemelerin aylık miktarı,
(36.500) gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla
çarpımı sonucu bulunacak tutarı geçemez. Ödenen fazla
çalışma ücretinin net tutarı, 222 nci maddeye göre yapılması
öngörülen ek ödemenin net tutarından mahsup edilir. Yapılan
dağıtımdan sonra yıl sonu itibarıyla hesaplarda
kalan tutarlar, takip eden Ocak ayı sonuna kadar bütçeye gelir
kaydedilir. Ayrıca, gümrük idaresinin ihtiyaçlarında
kullanılmak üzere Kurum bütçesine yeterli ödenek konulur.
Üçüncü fıkrada belirtilen
ödemeden gümrük idarelerinin hizmetini yürüten muhasebe birimi
personelinden Maliye Bakanlığı ile Müsteşarlığın
bağlı olduğu Bakan tarafından belirlenecekler
ile hudut mülkî idare amiri kadrolarına atananlar da yararlandırılır.
Kara sınır kapılarında, gümrük işlemleri ile
bağlantılı, araç ve eşya geçişi için zorunlu
ve bizzat hizmet veren diğer kurum memurları, ilgili kurumların
görüşü alınmak suretiyle Müsteşarlığın
bağlı olduğu Bakan tarafından belirlenecek usul
ve esaslara göre bu ödemeden yararlandırılabilir. Bu kapsamdaki
personelin 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 3 üncü
maddesinin birinci fıkrası kapsamına giren personel
olması halinde, anılan ek 3 üncü maddenin üçüncü fıkrası
bu ödeme bakımından bunlar hakkında da uygulanır.
İlgililerden tahsil edilecek
çalışma ücretlerinin miktarı ve tahsiline ilişkin
usul ve esaslar Müsteşarlığın bağlı olduğu
Bakanlık tarafından yürürlüğe konulacak yönetmelikle
belirlenir."
BAŞKAN - Sayın Anadol, Sayın
Aslanoğlu yok burada. Konuşmacı olarak o görünüyor.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Madde
üzerinde konuşmayacağız efendim.
Madde üzerinde bir adet önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1207 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 7 nci maddesiyle
Gümrük Kanunu'nun değiştirilmesi öngörülen 221 inci maddesinin
dördüncü fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
"belirlenecekler ile hudut mülki idare amiri kadrolarına
atananlar da" ibaresinin "belirlenecekler ile görevli mülki
idare amirleri de" şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Eyüp
Ayar İdris Naim
Şahin Ergün Dağcıoğlu
Kocaeli İstanbul Tokat
Cahit
Can Abdulbaki
Türkoğlu
Sinop Elazığ
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Gaziantep) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde metninde Gümrük İdaresi
personelinin yararlandığı fazla çalışma ücretinden
mülki idare amirliği kadrosuna atananların da yararlanması
amaçlanmış ise de sivil hava meydanları, limanlar ve
sınır kapılarında görevlendirilecek mülki idare
amirliği kadrosunun oluşturulmasına yönelik Kanun
Tasarısı henüz kanunlaşmadığından, ibare
değişikliğinin yapılması yasa yapım tekniği
açısından gerekli görülmüştür.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Önerge istikametinde maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
8'inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 8- a) 16/5/1984 tarihli ve
3007 sayılı Gümrük Mevzuatına Göre Tasfiye Edilecek
Eşya Hakkında Döner Sermaye Kanununun;
1) 1 inci maddesinde yer alan
"Maliye ve Gümrük Bakanlığına" ibaresi
"Gümrük Müsteşarlığına",
2) 4 üncü maddesinde yer alan
"Maliye ve Gümrük Bakanlığı" ibaresi "Gümrük
Müsteşarlığı"; "Maliye ve Gümrük Bakanlığınca"
ibaresi "Gümrük Müsteşarlığınca",
şeklinde değiştirilmiştir.
b) 19/6/1994 tarihli ve 543 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 1 inci maddesinin dördüncü
fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
c) 10/7/2003 tarihli ve 4926 sayılı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 19 uncu maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan "İçişleri Bakanlığı,
Gümrük Müsteşarlığı ile Maliye Bakanlığı
Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel
Müdürlüğünce belirlenecek" ibaresi "İçişleri
Bakanlığı ve Gümrük Müsteşarlığınca
belirlenecek" şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Atilla Kart.
Sayın Kart, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ATİLLA KART
(Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının
8'inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu bir kez daha saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
8'inci maddede, tasarının genel gerekçesine uygun olarak
TASİŞ'in, yani bu Tasfiye Kurulunun Maliye ve Gümrük Bakanlığından
alınarak Gümrük Müsteşarlığına bağlanması
sebebiyle, buna göre bir yasal düzenleme yapıyoruz.
Şimdi, anlatmaya çalıştığımız
şu: Maliye Bakanlığı bünyesindeki yolsuzluk
ilişkilerini, buradaki illegal yapılanmayı burada
tekrar anlatmaya gerek görmüyorum. Bunları, yeri geldiği
zaman kamuoyuyla her zeminde paylaşıyoruz. Ama, öylesine
bir yapılanma ki, Maliye Bakanlığının, Maliye
Bakanlığına emanet edilen banka bilgilerine, hesap
bilgilerine, vergi bilgilerine usulsüz olarak girmeyi dahi kurumsallaştıran
bir yapıdan söz ediyorum.
Maliye Bakanlığını
bir tarafa bırakıyoruz. Dış Ticaret ve Gümrük Müsteşarlığıyla
ilgili süreçleri biraz evvel uzun uzadıya anlattım. Biraz
sonra, yine birkaç başlık hâlinde, yeni başlık hâlinde
bunları da ayrıca anlatacağım.
Şimdi, böyle bir yapılanma
içinde TASİŞ'i ha Maliye Bakanlığına bağlamışsınız
ha Gümrük Bakanlığına bağlamışsınız.
Bunun sonuçta da değişen hiçbir yönü yok, al birini vur ötekine.
Yani, Maliye Bakanlığını al Gümrük Bakanlığına
vur, Gümrük Bakanlığını al Maliye Bakanlığına
vur.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) -
Nereye vuruyorsunuz?
ATİLLA KART (Devamla) - Birbirinden
farkı yok. Birbirinden zihniyet olarak, kadro olarak, yönetim
anlayışı olarak hiçbir farkı yok. Bunları anlatmaya
devam edeceğiz. Bunu anlatmaya çalışıyoruz. Öncelikle,
kamu yönetiminde verimliliği sağlamak, yolsuzlukla mücadele
konusunda samimi olmak gerekiyor, dürüst olmak gerekiyor, siyaseten
dürüst olmak gerekiyor, tutarlı olmak gerekiyor.
Bakın, ne yapıyoruz? Biraz evvel bir süreci anlattım, o
süreci anlatmaya devam edeceğim. Ne Yapıyoruz? Yolsuzluğu
araştırmak noktasında takipsizlik kararı veren
savcılık kararına itiraz edilmemesi yolunda talimat
veren Müsteşar Vekilinden söz etmiştik, Mehmet Şahin
Bey'den. O, nihayet belli bir süreçten sonra görevden alındı.
Onun yerine kimi getiriyoruz? Bakıyoruz, onun yerine de
"Bu karara itiraz edilmesin." diye talimat veren Bülent Ertem'i
getiriyoruz, onu Müsteşar Vekili olarak getiriyoruz. Değişen
ne var? Değişen bir şey var mı? O kadro yapılanmasında,
o zihniyette değişen bir şey var mı? Hayır, değişen
hiçbir şey yok. Bakıyoruz, bunun devamında ne yapıyoruz?
Bakanlık olarak, Gümrük Müsteşar Vekili Mehmet Şahin'in
teklifiyle, efendim, basına bilgi verdiği gerekçesiyle,
bütün bu olayları ortaya çıkaran Gümrük Başmüfettişi
Mehmet Eryılmaz hakkında soruşturma izni veriyoruz.
Yani, bunun anlamı nedir, bunun açıklaması nedir?
Burada, çok açık bir şekilde
söylüyorum, şu ortaya çıkıyor, bakın: Sonuç olarak,
yasalara uygun bir şekilde görevini yapan teftiş kurulu
başkanı ve müfettişlere disiplin cezaları veriliyor,
verilmiş, Teftiş Kurulu Başkanı görevinden
alınmış, kaçakçılığa yardım ettikleri
tespit edilen Gümrük Müsteşar Vekili, Gümrükler Genel Müdür Yardımcısı
ve İzmit Gümrük ve Muhafaza Başmüdürü ise siyaseten korunmuş,
ancak hukuk sayesinde haklarında yargılama süreci
başlamıştır.
Bu, tabii, Gebze'yle ilgili anlattığım
süreç. Bir de ne var? Silopi'yle ilgili bir mesele var değerli arkadaşlarım.
Bakın, Silopi'de nasıl gelişmeler yaşandı, nasıl
gelişmeler yaşanmış, bunları da Grup Başkan
Vekilimiz Sayın Kemal Anadol'un anlatımıyla Genel Kurulun
bilgilerine sunmak istiyorum. Bakın, burada da gümrük başmüfettişleri
tarafından düzenlenerek, Silopi Cumhuriyet Savcılığına
yedi adet dosya gönderiliyor değerli arkadaşlarım.
Bu yedi adet dosya, yedi ayrı şirketle ilgili. Eylemleri
ortak, hepsinin eylemi müşterek. Ne yapmış bunlar? Bu
şirketler, raporlarda, Teftiş Kurulu raporlarında belirtildiği
gibi. Bakın, haydi biraz evvel İzmit Gümrüğünde anlattığımız
olayları bürokrasi içindeki kadroların çekişmesiyle
geçiştiriyoruz, böyle bir gerekçeyle anlatıyoruz, böyle
bir gerekçeyle savunma getiriyoruz. Silopi'deki olay nedir? Silopi'de
de bakın ne oluyor: Müfettişler rapor hazırlıyorlar.
Bu raporlara göre, yedi şirket, Irak devlet petrol pazarlama kurumu
olan SOMO'ya ihraç edilmek üzere İskenderun'dan aldıkları
100 ton LPG'yi yasa dışı olarak yurtta bırakıp,
Türkiye'de bırakıp, piyasaya sunup, buradan gelir temin
edip, Irak'a sanki LPG götürülüyormuş gibi, su doldurarak ve
Irak'ı geçtikten sonra bu suları boşaltarak kaçakçılık
yapıyorlar değerli arkadaşlarım.
Bunları kim söylüyor? Gümrük
Bakanlığının veya Gümrük Müsteşarlığının
sorumluluğundaki denetim makamı olan Teftiş Kurulu
söylüyor bunları.
Burada ilgili bakanın yapması
gereken nedir? Hiçbir tereddüde kaçmadan, hiçbir tereddüde yer
bırakmadan bu raporların gereğini yapmak değil
mi? Hayır, bunun yapılmadığını görüyoruz.
Yine, burada, aslında, bu eylem,
tabii, çok açık bir şekilde, Kaçakçılıkla Mücadele
Kanunu'na göre "teşekkül hâlinde kaçakçılık"
olmasına rağmen, yine, Sayın Bakanın bu olayın
da gereğini yapmadığını görüyoruz. Çünkü,
bu olayın gereğini yapmak isteyen eski Müsteşar Vekilinin
görevden alınarak, yine, biraz evvel, Sayın Mehmet Şahin
başkanlığında bir toplantıyla, bir süreçle,
burada da yasal sürecin engellendiğini görüyoruz.
Bu yedi firma hakkında ihracat
yasağı getirilmesi gerekmesine rağmen, "Efendim,
haklarında kesin hüküm yoktur." gerekçesiyle ihracat izinlerinin
sürdürüldüğünü görüyoruz. Tamam, haklarında kesin hüküm
O cezai hüküm açısından söz konusu olabilir, ama, sizin, idare
olarak, önleyici tedbir alma yükümlülüğünüz var. Buna mevzuat
müsait. Siz, kendi raporlarınızı, Teftiş Kurulunun
raporlarını nasıl görmezden gelirsiniz? Bu konudaki
yetkinizi neden ve hangi gerekçeyle kullanmazsınız? Bunların
hiçbir açıklaması yok değerli arkadaşlarım.
Şimdi, nasıl bir tabloyla
karşı karşıyayız? Bakıyoruz, Müsteşar
Vekili hakkında, Bakanlığın müfettişleri tarafından,
kaçakçılığa yardım suçlaması yapılıyor,
yardımla suçlanıyor. Müfettiş raporlarında bunlar
var. Sayın Bakanın yapması gereken, biraz evvel ifade
ettiğimiz gibi, bu Müsteşar hakkında soruşturma
izni verilmesini sağlamak değil mi? Hani, ısrarla dile
getirdiğiniz, dokunulmazlıklar konusunda ısrarla
dile getirdiğiniz, "Diğer bürokratların da dokunulmazlığı
var." dediğimiz meseleye geliyoruz ve bakıyoruz, o
konuda da samimi değilsiniz, o konuda da Hükûmet olarak samimi
değilsiniz. Kendi dokunulmazlık zırhınızı
kendi bürokratlarınıza da giydiriyorsunuz. Ee, o zaman,
bu konularda ciddi olmadığınız, samimi olmadığınız
bir kez daha ortaya çıkıyor değerli arkadaşlarım.
Bu sebeple, burada, geldiğimiz
aşamada ben şunu bir kez daha ifade etmek istiyorum: Bu anlayışla,
bu kadroyla, bu zihniyetle, kaçakçılıkla mücadele edilmesi,
yolsuzlukla mücadele edilmesi mümkün değildir. Yapılan
bu düzenleme, bu tasarıyla yapılan düzenleme şeklî
bir düzenleme olmaktan öteye gitmez, esasa yönelik sonuçlar doğurması
mümkün değildir. Bunu bir kez daha Genel Kurulun huzurunda, kamuoyuyla,
Türkiye kamuoyuyla paylaşmak gereğini duydum.
Bu düşüncelerle, bu değerlendirmelerle
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde iki adet önerge vardır.
Önergeleri geliş sıralarına göre okutup, aykırılık
durumlarına göre işleme alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının
8. maddesinin "c" fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Çelik Mustafa Duru Mustafa Elitaş
Bursa Kayseri Kayseri
İdris
N. Şahin M. Ali Suçin Fahrettin Poyraz
İstanbul Batman Bilecik
"c) 21/03/2007 tarihli ve 5607
sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun Geçici
3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan
"İçişleri Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı
ile Maliye Bakanlığı Tasfiye İşleri Döner
Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğünce belirlenecek"
ibaresi "İçişleri Bakanlığı ve Gümrük Müsteşarlığınca
belirlenecek" şeklinde değiştirilmiştir.
"
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutup, işleme alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının
8 inci maddesine aşağıdaki (d) bendinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Tuna Mustafa Elitaş M. Ergün Dağcıoğlu
Ankara Kayseri Tokat
Abdulbaki
Türkoğlu Taner
Yıldız
Elâzığ Kayseri
"d) 4458 sayılı Kanunun
242 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
8. Bu Kanuna göre yapılacak
yazılı bildirimler posta ile taahhütlü olarak gönderilebilir.
Bu takdirde bildirimin postaya verildiği tarih gümrük idaresine
verilme tarihi yerine geçer. Bu hüküm derdest olan uyuşmazlıklarda
da uygulanır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Gaziantep) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Uygulamada çıkan ihtilafların
giderilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının
8. maddesinin "c" fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Çelik (Bursa) ve arkadaşlar
c) 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun geçici 3 üncü maddesinin
üçüncü fıkrasında yer alan "İçişleri Bakanlığı,
Gümrük Müsteşarlığı ile Maliye Bakanlığı
Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel
Müdürlüğünce belirlenecek" ibaresi "İçişleri
Bakanlığı ve Gümrük Müsteşarlığınca
belirlenecek" şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Gaziantep) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
4926 sayılı Kanun 5607 sayılı
Kanun ile yürürlükten kalktığından, atıflar yeni
yürürlüğe göre 5607 sayılı Kanuna yapılmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önergeler istikametinde
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9'uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE
9- Bu Kanunun;
a) 7 nci maddesi 1/8/2006 tarihinde,
b) Diğer maddeleri yayımı
tarihinde,
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Sayın Anadol, Sayın
Kılıç yok.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Yok.
BAŞKAN - Madde üzerinde bir
adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1207 sıra
sayılı Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün Gümrük Müsteşarlığına
Bağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 9 uncu maddesinin (a) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"a) 7 nci maddesi 1/5/2007 tarihinden
geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,"
Faruk
Çelik Mustafa Duru Mustafa Elitaş
Bursa Kayseri Kayseri
İdris
Naim Şahin M. Ali Suçin Fahrettin Poyraz
İstanbul Batman Bilecik
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SABAHATTİN YILDIZ (Muş)- Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Gaziantep) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun yürürlüğe gireceği
tarih dikkate alınarak buna uygun düzeltme yapılmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10'uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 10- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu.
Buyurun Sayın Ayvazoğlu.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FERİDUN AYVAZOĞLU
(Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz
1207 sıra sayılı, kısaca "TASİŞ"
adlı kuruluşun Gümrük Müsteşarlığına
bağlanması amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde
kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun
tasarısının son maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, böyle bir tasarı
nedeniyle de olsa, bugünün özelliği nedeniyle, 5 Nisan Avukatlar
Günü'nün, mesleğimin de hukukçu, avukat olması nedeniyle,
bütün Türkiye'deki avukatlarımızın Avukatlar Günü'nü
yürekten kutladığımı ifade etmek istiyorum. Bunu
görev sayıyorum kendime.
Değerli arkadaşlar, böyle
bir tasarıyla, baktığımızda, şimdiye kadar
yapılan konuşmalarda gerçekten muhalefetin vermiş
olduğu bilgiler ve uyarılar doğrultusunda iktidarımıza
mensup, başta bu konuyla ilgili olan sayın bakanların
ve değerli milletvekili arkadaşların gerçekten ciddi
bir şekilde bu eleştirilerin üzerinde durması ve düşünmesi
gerekir. Biz, her zaman söylediğimiz gibi, öncelikle yaşamış
olduğumuz devletin bir hukuk devleti olduğu ilkesinden
hareket ettiğimizi ifade ediyoruz. Sizler de yeri geldiğinde,
zamanı geldiğinde bunları, aynı iddiaları
ve savunmaları söylemekten çekinmiyorsunuz. Fakat, işin
uygulamasına gelindiğinde bir bakıyoruz ki, hukuk
devletinde yaşanıldığı sürece, hukuk devleti
ilkelerine şimdiye kadar Adalet ve Kalkınma Partisi
Hükûmetinin gerçekten uymadığını görmekten hepimiz
üzüntü duyuyoruz. Bunun örnekleri bu kadar yıldan beri, yani,
iktidarınızdan bugüne kadar hep yaşanageldi ve bunların
başına bakıldığında da, maalesef, bu yolsuzlukların
ve yerine göre yapılan -dilimiz de varmıyor, ama- bazı
hırsızlık aşamasına kadar gelen hortumculuğun
iki bakanlık üzerinde yoğunlaştığını
görmekten dolayı da ayrı bir üzüntü duyuyoruz. Bu bakanlıklardan
birisi Maliye Bakanlığı, bir diğeri de yine aynı
şekilde gümrüklerden sorumlu Devlet Bakanlığı ve
hemen yanı başındaki Gümrük Müsteşarlığı.
Değerli arkadaşlar, böyle
bir tasarı ile bu yetkilerin, Gümrük Müsteşarlığına
dahil olan bu yetkilerin Maliye Bakanlığı bünyesinden
alınarak Gümrük Müsteşarlığına verilmiş
olmasından dolayı hem sevindirici bir tasarı diyoruz,
ama bunun hemen yanı başında, üzüntü verici bir tasarı
diyoruz. Sebebine bakıldığında, az önceki dediğimiz
sebeplerden dolayı hem seviniyoruz hem üzülüyoruz. Seviniyoruz,
bugüne kadar şaibeler altında olan Maliye Bakanlığından
bu tür yetkilerin alınarak bir başkasına verilmesine
seviniyoruz. Ama üzülüyoruz, vermiş olduğumuz o yetkili
kurul, Devlet Bakanlığına ait olan Gümrük Müsteşarlığına
ve şimdiye kadar yapılan ve iddiaların gerçekten somut
olduğu hususunda çok ciddi bilgi ve belgelerin bulunduğu
-Gümrük Müsteşarlığının şaibesinin artık
gün geçtikçe arttığı herkes tarafından bilindiği
üzere- böyle bir kuruluşa verilmiş olmasından dolayı
da üzüntü duyuyoruz.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, her tasarının gerekçesinde olduğu gibi,
hükûmet tasarısının gerekçesinde olduğu gibi, bu
tasarının gerekçelerinde de iyi niyet ölçütlerinin alabildiğince
sonuna kadar kullanıldığını ve yazıldığını
görüyoruz. Fakat, işin aslına bakıldığında,
tasarı gerekçesinde belirtilen gümrüklerdeki işlemlerin,
yolcu eşyasından tutunuz da kaçakçılık sonucu
ele geçirilen eşyaların ne şekilde tasfiye edileceğine
dair, bunun süratli bir şekilde tasfiye edilmesine dair yöntemlerin
ve yine, burada görev yapan memurların gerçekten hak etmiş
oldukları ücretlerin hak ettiği şekliyle alınabilmesine
kadarki iyi niyet ölçütlerinin bu tasarı gerekçesinde de yer
aldığını görüyoruz, fakat, "Acaba, böyle bir
tasarıyla, gerçekten, gerekçede belirtilen amaçlara ulaşılabilecek
mi?" diye soru sorduğumuzda, maalesef, bu soruya olumlu cevap
verebilmemizin mümkün olmadığını görmekteyiz.
Çünkü, şu ana kadar yapılan görüşmelerde ve sunulan
bilgi ve belgelerdeki somut göstergelerde de bu tür yolsuzlukların
gerçekten bu bakanlıklar üzerinde yoğun bir şekilde
meydana getirildiği, cumhuriyet savcılıklarındaki
soruşturma evraklarından, yine müfettişlikler tarafından
yapılan soruşturmalardan, gerçekten, belge haline gelmiş
durumdadır. Böyle bir durumda hukuk devleti ilkelerinin tam
manasıyla işleyebildiğini söyleyebilmenin de mümkün
olmadığını görmekteyiz.
Yine aynı şekilde,
şimdi böyle bir tasarıyla, on adet hukuk müşavirliğinin
Gümrük Müsteşarlığı şeklinde yurt dışında
büro açacağı ve o şekilde kadro ihdas edileceği
de bu tasarıyla hüküm altına alınmıştır.
Peki, yapılacak olan bu yeni kadrolaşmayla acaba amaca ulaşılabilecek
mi?
Gerekçenin bir bölümünde yine
"Gümrük Müsteşarlığının yurt dışı
teşkilatının kurulmasına ilişkin temel gerekçeler
de
" deniliyor. "Almanya, İsviçre, Belçika gibi ülkelerde
"
Yine "Avrupa Birliği -dilimizden düşürmediğimiz-
Dünya Gümrük Örgütü, Dünya Ticaret Örgütü, Kimyasal Silahların
Yasaklanması Örgütü, OECD gibi uluslararası örgütler nezdinde..." ve yine devam ediyor: "Sınır
komşularımızla bilgi alışverişi ve sorunların
yerinde tartışılması
" Yine aynı şekilde
devam ederek "Ülkemize ithal edilen eşyanın kıymeti
"
ve bu bağlamda olmak üzere, Çin Halk Cumhuriyeti ve Birleşik
Arap Emirlikleri gibi ülkelerde gümrük idaresinin temsil edilmesi
zorunluluğunun ortaya çıktığı belirtiliyor
ve bunun devamında "Bağımsızlığını
ilan eden Türk Cumhuriyetlerinin, bağımsızlıklarını
ve idarî yapılanmalarını tamamlama sürecinde, ülkemizin
bilgi birikimine ihtiyaçları bulunmaktadır."
şeklinde yapılan düzenlemeyle, gümrük idaresinin daha etkin
ve verimli bir şekilde hizmetlerini yürütmesi amaçlandığı
yazılmaktadır.
Peki, değerli arkadaşlarım,
gerçekten, bu amaçlara böyle bir tasarıyla ulaşılabileceği
noktasında sizlerin vicdanları gerçekten doğruları
kabul edebiliyor mu? "Doğrudur, bu amaçlara ulaşılacaktır."
denilebiliyor mu? Siz bunları kabul edebiliyor musunuz? Bizim
kabul edebilmemiz mümkün olmadığı için de, muhalefet
olarak biz, burada, bu konuları, yüce Mecliste ve kamuoyunda
paylaşmayı kendimize görev biliyoruz.
O doğrultuda olmak üzere biz
şunları gördük değerli milletvekilleri: Bu ana kadar
yapılan uygulamalarda ve Hükûmetin dört buçuk yıllık
iktidarında, uygulamalarında, hukuk devletinin,
"hukuk devleti" adı kullanılmak suretiyle ne kadar
tahrip edildiğini gördük. "Hukuk devleti" adı kullanılmak
suretiyle, siyasi kadrolaşmaların her ortamda yerine getirilmeye
çalışıldığını gördük. Yine, "hukuk
devleti" adı altında, maalesef, müfettişlik müessesesinin
ne derece bugüne kadar yerine getirilemeyen görevlerinin dejenere
edildiğini gördük ve az önce verilen örnekler de ciddi bir
şekilde dinlendiğinde, hepimizin elini vicdanına koyup
acaba bu söylemlerin, iktidar tarafından söylenilen bu söylemlerin
hukuk devletiyle ne derece bağdaşmadığını
hep beraber kabul etmek zorundayız değerli arkadaşlarım.
O nedenle, böyle bir tasarıyla
amaca ulaşılamayacağı, kaçakçılığın
Kaçaklık dediğimizde, en yoğun bir şekilde devam
eden akaryakıt kaçakçılığından tutunuz
şeker kaçakçılığına kadar, tahıl kaçakçılığına
kadar hiçbir kaçakçılığın bu şekilde önlenemeyeceği
noktasında bir kez daha burada, yüce Mecliste görüşlerimizi
ifade ederken, bunları sizlerle ve en önemlisi de Yüce Milletimizle
paylaşmaktan dolayı hem seviniyoruz, ama bunları yüce
Mecliste sizlere ihbar konumunda bulunmaktan dolayı da üzülüyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
bu duygu ve düşüncelerimizi Cumhuriyet Halk Partisi olarak
sizlerle ve halkımızla paylaşıyoruz, ama, maalesef,
bugüne kadar uygulanan uygulamalarda, hukuk devleti adına
işlenen yolsuzlukların ve hırsızlıkların
hesabının verileceği günlerin de yakın olduğunu
bildiriyor, bu duygu ve düşüncelerle de yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümünün oylamasından
önce, oyunun rengini belirtmek üzere, İç Tüzük'ün 86'ncı maddesine
göre Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart'ın söz talebi vardır
aleyhte.
Buyurun Sayın Kart.
ATİLLA KART (Konya) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
İç Tüzük'ün 86'ncı maddesi
gereğince kısa bir değerlendirme
yapıp görüşümü, ne yönde oy kullanacağımı
ifade etmek istiyorum değerli arkadaşlarım.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bütün maddelerin görüşülmesinde şunları
anlatmaya çalıştık, şunları ifade etmeye çalıştık:
Gümrükler, gümrük idaresi yolsuzluğun kurumsallaştığı
bir kurum haline gelmiştir, kayıt dışılığın
egemen hale geldiği bir kurum haline gelmiştir. Vekâleten
yönetim yapılanmasına son verilmediği takdirde bu
tasarıyla getirilen düzenlemenin amaca ulaşamayacağı
kanısındayım. Dış Ticaret ve Gümrük Müsteşarlığında
mevcut olan vekâleten yönetim uygulamasının yarattığı
tahribatları, Türkiye'nin millî gelir kaybı noktasında
uğradığı telafi edilemez zararları, bunları
artık görmemiz gerekiyor, bunları değerlendirmemiz
gerekiyor. Bunları ilgili Bakanlığın ve Hükûmetin
ciddi bir şekilde, samimi bir şekilde Genel Kurulu bilgilendirmek suretiyle,
kamuoyunu bilgilendirmek suretiyle burada yeni bir süreci
başlatması gereğinden hep söz ettik durduk.
Bakın, on maddede konuşmama
yaptık değerli arkadaşlarım. Ben üç veya dört maddede
konuştum. Sayın Bakana yönelik olarak, gümrük teşkilatına
yönelik olarak, Dış Ticaret Müsteşarlığına
yönelik olarak raporlardan söz ettik. Bakıyoruz, bu süreçte Sayın Bakanın kalkıp cevap vermeye
gerek görmediğini görüyoruz. Ama, tahmin ediyorum ki, kendince
şöyle bir yöntem izleyecek: Teşekkür konuşmasında,
kendince, son sözü kullanmanın verdiği imkânla, gelip burada
birtakım konuşmalar yapacak. Ama, bu, dürüst bir konuşma
olmaz; bunu, hemen ifade ediyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Yapmaz,
yapmaz!
ATİLLA KART (Devamla) - Dürüst
bir konuşma olmaz. Kendine güvenen bir Bakan, gelir, o maddelerin
görüşülmesi aşamasında gereken cevapları verir.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Sayın
Bakan, kendi cevap verir hepsine, saygısı vardır.
ATİLLA KART (Devamla) -
İnanıyorum ki, Sayın Meclis Başkan Vekili de Sayın
Bakanın yapacağı konuşmanın, bu aşamadan
sonra, bu aşamadan sonra yapacağı konuşmanın
teşekkürle sınırlı olması gerektiği noktasında
gerekli özeni gösterir
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hem bir
sürü laf söyleyeceksiniz hem de cevap vermeyecek! Ayıp yaa!
ATİLLA KART (Devamla) -
gerekli
özeni gösterir ve bakın, istediği zaman konuşabilir
Sayın Bakan, istediği zaman konuşabilir. 10 madde görüşme
yaptık
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Öyle
şey mi olur? Hayret bir şey!
ATİLLA KART (Devamla) -
Sayın
Bakan, neden gelip bunları cevaplandırma gereğini
duymadı? Bunun, hakla, insafla bağdaşır yönü olabilir
mi? Hakla, insafla
Teşekkür konuşmasından söz ediyorum,
teşekkür konuşmasında yapılacak konuşmanın
sınırlarından söz ediyorum. Ben, bu uyarıyı da
yapmak gereğini duyuyorum. İnanıyorum ki, Sayın
Başkan Vekili, bu noktada, zaten, resen üstüne düşen görevi
yapacaktır.
Bu değerlendirmelerle, bu düşüncelerle,
tasarının aleyhinde olduğumu ifade ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
FARUK ÇELİK (Bursa) - Yani,
Atilla Bey, amaç üzüm yemek, üzüm!
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kart.
Sayın milletvekilleri, tasarının
tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Bakanın, bir teşekkür
konuşması talebi vardır.
Kanunu geçiren bütün arkadaşlarımıza,
grup başkan vekillerine, iktidar ve muhalefet partisi grup yöneticilerine
ve milletvekili arkadaşlarıma ben de şahsen teşekkür
ediyorum.
Buyurun Sayın Bakanım.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasfiye İşleri Döner Sermaye
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Gümrük Müsteşarlığına
Bağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nı, sizlerin desteğiyle burada oylamış
ve Parlamentomuzdan geçirmiş bulunuyoruz. Bunun için emeği
geçen herkese huzurlarınızda -iktidarıyla, muhalefetiyle-
teşekkür ediyorum.
Burada, tabii, ben teşekkür
konuşmamı yaparken, teşekkür konuşmamı nasıl
yapmam gerektiğine dair sadece Sayın Başkan yetkilidir.
Ben, belli sınırlar içerisinde kalarak, sadece, sizlerin
bazı bilgi eksikliklerini gidermek için, burada
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın
Başkan, özü hakkında olmaz, oylama bitti, yasa bitti.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Devamla) -
size, yine de, sonunda teşekkürlerimi sunacağım.
Şimdi, şunu söyleyeyim
ATİLLA KART (Konya) - Müzakere
bitti.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Yasa görüşüldü.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
- Müzakere bitti Sayın Başkanım.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Devamla) - Burada söylememiz gereken bir şey var. Biz
BAŞKAN - Arkadaşlar
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Devamla) - Biz, tamamıyla, gümrüklerde yolsuzluğun üzerine
gidip yasal işlemleri en hızlı, yasa dışı
işlemleri
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Yasa
bitti.
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
birkaç saniye müsaade eder misiniz.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
bakın, sadece bir kısım bilgiler vermek istediğini
şu anda söyledi, başka bir şeyden bahsetmedi.
ATİLLA KART (Konya) - Sayın
Başkan, siz görevinizi yapın.
HASAN ÖREN (Manisa) - Daha önce
verseydi, 10 madde üzerinde verseydi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Her maddede soru soruldu.
ATİLLA KART (Konya) - Yasa bitti,
neyi görüşüyoruz?
BAŞKAN - Arkadaşlar, zaten,
teşekkür konuşması fazla bir konuşma değildir,
Sayın Bakan ona riayet edecektir.
Buyurun Sayın Bakanım.
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Şunlara imkân vermememiz için teşekkür edin Sayın
Bakanım.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Devamla) - Efendim, Sayın Başkanım, burada maddelerde
söz almamamın nedeni, hızlı bir şekilde
Parlamentonun
zaten yükü ağır, zaten devamlı burada herkes yorgun
HASAN ÖREN (Manisa) - Yorma o zaman.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Devamla)
- Ben, istedim ki, en sonunda gelenlere bir bakayım.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
- Hayırlı olsun, yasa geçti Başkanım.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Devamla) - Rakam vereceğim sadece size, gerçekleri ben ortaya
koyacağım, değerlendirme size ait.
Şimdi, biz, yasa dışı
işlemlerde en zor, yasal işlemlerde en kolay gümrükler hâline
getirmeye çalıştık. Burada bir gerçeğin daha verilmesi
lazım. Biz, dış ticarette, ihracatta rekorlar kırarken,
gümrükte de dönemimizde yakalama rekorları kırdık.
Niye buna kimse değinmiyor?
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - İthalat rakamları nerede?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Arkadaşların
yarısı yok.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Devamla) - 1999-2002 döneminde 333 milyon YTL tutarında kaçak
eşya yakalandı.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Ben
söz istesem verecek misin? Hayır.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Devamla) - 2003-2006 döneminde 1,6 milyar YTL, yani yüzde 397
BAŞKAN - Sayın Başkanım,
bir kısım bilgiler veriliyor, başka bir şey yok yani.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Devamla) -
tam 5 kat artış sağlandı.
BÜLENT BARATALI (İzmir) -
İç Tüzük ihlali var.
BAŞKAN - Arkadaşlar, gerektiği
zaman herkese söz veririm, merak etmeyin.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - O zaman
söz verin bana.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Devamla) - Yakalama oranlarında, kaçakçılıkla mücadelede
tam 5 kat bir artış sağlanmış durumda.
Sonra, biliyorsunuz, defalarca
burada da ifade ettik. Biz, tabii, burada, yurt dışında
özellikle diğer ülkelerden bu son yaptığımız
yakalamalarla ilgili çok ciddi takdir mektupları alıyoruz.
HASAN ÖREN (Manisa) - İthalat
ne kadar Sayın Bakan, ithalat?
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Devamla) - Bütün büyükelçilikler, burada
Bize bunlar, son dönemdeki
yaptığımız özellikle eroin yakalamalarıyla
ilgili olarak takdirlerini sunuyor diğer ülkeler. Bunlar gerçek.
Son anda, görüyorsunuz, sadece
99-2002 ile 2003-2006'yı kıyasladığımız zaman,
yakalama oranlarımız tüm Avrupa Kıtası yakalama
oranlarının en üstü. Bir defada gümrüklerde yakalanan
oranlar, şu anda dünya gümrük tarihinde de bir rekordur. Tek sevkiyatta
580 kilo. Ayrıca, 2007'nin ilk iki ayında 2 ton yakalama yaparak,
geçen senenin aynı dönemine göre de yaklaşık 5 kat artış
sağlamış durumdayız. Yani, bunların hepsi teker
teker sizlere sunmak istediğim gerçeklerdir.
Ayrıca, burada yap-işlet-devret
çalışmalarıyla ilgili, gümrük kapılarının
yenilenmesiyle ilgili
İpsala'yı bitirdik yap-işlet-devret
modeliyle. Gürbulak bitti, Habur bitti. Cilvegözü şu anda devam
ediyor. Bir arkadaşımız sıkıntıları
dile getirdi. O sıkıntılarla ilgili yaptığımız
çalışmalar da şu anda son noktasında. Zaten 15 Nisan
itibarıyla o kapı da tamamıyla açılmış
olacak. Yani, bir düzenleme yapıyoruz yap-işlet-devret modeline
göre, Türk gümrüklerini gerçekten ülkemize yakışır
hâle getirmeye çalışıyoruz. Bu arada, Sarp, Kapıkule,
Dereköy, Karkamış, Hamzabeyli'de de çalışmalarımız
devam ediyor.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Yıllık teşekkür mü bu efendim! Yıllık
Teşekkür mü!
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Devamla) - Tabii, açıkçası şunu da söylemek istiyorum:
Burada gümrükte biz çalışmaları yaparken, bizim
İzmir, Ankara, Trabzon, Habur, Hakkâri, Gürbulak, Hopa, Samsun,
İskenderun
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın
Başkan, böyle olmaz ama.
BAŞKAN - Sayın Başkan,
Sayın Anadol, Sayın Bakan tamamlamak üzere konuşmasını
zaten.
Buyurun Sayın Bakanım.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Devamla) - Tamamlıyorum efendim.
Burada bütün başmüdürlerimiz
kararnameli. Yine 2 müsteşar yardımcımız, yine
Gümrükler Kontrol Genel Müdürü, Avrupa Birliği Genel Müdürü
ve 9 genel müdür yardımcımız; bunların hepsi de kararnamelidir.
Sayın Kart dört sene evvelki
bilgileri sunmuştur. (CHP sıralarından gürültüler)
Bu arada, ihbarcılarla ilgili olarak burada kimlik konusunda
da şunu söyleyeyim
ATİLLA KART (Konya) - Böyle müzakere
olmaz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Olmaz
böyle şey, böyle müzakere olmaz. Kanun çıktı
Kanun kabul
edildi, bitti.
HASAN ÖREN (Manisa) - Böyle müzakere
olmaz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Devamla)
-
savcılıkla ilgili olarak, bizim, ihbarcı şahsın
tehdit edilmesi
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Tamamlamıyor,
devam ediyor. Olmaz. Eski köye yeni âdet, İç Tüzük'ü ihlal ediyor.
Olmaz!
BAŞKAN - Sayın Anadol,
ikaz ettim, Sayın Bakan tamamlıyor efendim.
Buyurun.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Devamla) - Tamamlıyorum efendim.
ihbarcı şahsın tehdit
edilmesi, açıkçası, bizim cevap vermemizden çok daha önce
olmuştur. Yani, açık söylemek gerekirse
(CHP sıralarından
gürültüler)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Özel oturum yapalım, Sayın Bakan yıllık
teşekkürünü yapsın! Bu ne ya!
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Devamla) - Sabırla dinlerseniz, sizi de ikna edeceğimi
zannediyorum.
HASAN ÖREN (Manisa) - Niye dinleyelim
sabırla? 9'uncu madde de çıkıp anlatsaydın.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Devamla) - Bizim, o tarihten evvel yaptığımız bir
yazışma söz konusu. Bir kere, şahıs da, savcılık
raporlarına göre çok daha önce tehdit edilmiş. Dolayısıyla,
ben burada, sizlerle ilgili ayrıca şunu da söylemek istiyorum:
Yaptığımız çalışmalar, bugüne kadar dünya
gümrük tarihinde rekorlara imza attığımız bir dönemi
de sizlerle beraber bize yaşatmıştır.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Dış ticaret açığı rekoruna imza
attınız. Size madalya verecekler.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN
(Devamla) - Ben, bütün emeği geçen personele ve burada yasamızın
hakikaten böylesine son derece medeni bir ortamda geçmesine katkıda
bulunan herkese teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sağ olun.
Sayın milletvekilleri, 8'inci
sıraya alınan, Yabancıların Çalışma
İzinleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve
İçişleri ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonları Raporlarının görüşmesine
başlıyoruz.
8.-
Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısı ve İçişleri ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları
Raporları (1/1212) (S. Sayısı: 1225)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN - 9'uncu sıraya
alınan, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının görüşmeleri
9.
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/1295) (S. Sayısı: 1357)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, çalışma süremizin dolmasına
az bir zaman kalmıştır. Komisyonların bu süre içerisinde
de bulunamayacağı dikkate alındığından,
alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için 10 Nisan 2007 Salı günü Saat
15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum. Sizlere
ve bizleri televizyonları başında izleyen vatandaşlarımıza
hayırlı bir hafta sonu diliyorum.
Hayırlı akşamlar
efendim.
Kapanma Saati:
19.40